TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
54üncü
Birleşim
11
Şubat 2020 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Ahmet Sorgunun, 28 Şubat sürecinin 23üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 9 Şubat
Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşunun 51inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Van Milletvekili Muazzez Orhanın, Van ili Behçesaray ilçesinde
yaşanan çığ felaketlerine ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, İzmir şehir
hastanesinin kaç yatak kapasitesiyle ne zaman açılacağını,
açılması hâlinde kent merkezindeki Bozyaka, Alsancak, Tepecik
Hastanelerinin kapatılıp kapatılmayacağını,
kapatılmaları durumunda bu hastanelerdeki hasta ve sağlık
çalışanlarının yaşayabileceği mağduriyetlere
karşı hangi tedbirlerin alınacağını
Sağlık Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, bayram ikramiyesinden
faydalanamayan emeklilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, iktidarın
vatandaşların geçim derdine ne zaman çözüm üreteceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, sayıları
katlanarak artan karşılıksız çek
mağdurlarının suçlu değil borçlu olduğuna ve Çek
Kanunuyla ilgili düzenlemenin yapılarak esnafın mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine, 2020 yılında da durmayan kadın
cineyetlerine daha ne kadar seyirci kalınacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
6.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, bölge
halkının güvenliğini sağlamak, yaşanan insanlık
dramını engellemek için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak
şehadet şerbetini içen askerlere ve vefat eden 24'üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
7.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, iktidarın
işsizliğe çare bulması ya da çare bulacaklara yol vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulutun, çok sayıda ilacın
geri ödeme listesinden çıkarılarak eş değer ilaçlara Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafından ödenen ilaç fiyat farkı
uygulamasının yüzde 10dan yüzde 5e çekilip çekilmeyeceği
konusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının
kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
10.- Malatya Milletvekili Mehmet Mehmet Celal Fendoğlunun,
Suriyenin İdlib kentinde şehit düşen askerlere Allahtan rahmet
dilediğine, yaşanan deprem nedeniyle zor durumda olan Malatya ve
Elâzığ esnafına kredi kullanımında bir defaya mahsus
sicil affı sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Sultanbeyli
sakinlerinin Sultanbeyli Belediyesi tarafından belirlenen hisseli
tapuların rayiç değerleri nedeniyle yaşadığı
mağduriyete ilişkin açıklaması
12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Suriyenin İdlib
kentinde şehit düşen askerlere ve hemşehrisi Uzman
Onbaşı Enes Alpere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
14.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Hızır
ayına ve Hızır oruçlarına ilişkin açıklaması
16.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Suriyenin İdlib
kentinde şehit olan askerlere ve hemşehrisi Uzman Çavuş
Uğur Katrana Allahtan rahmet dilediğine, 9 Şubat Milliyetçi
Hareket Partisinin kuruluşunun 51inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, 10
Şubat 2020 Pazartesi günü Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri
tarafından düzenlenen saldırı sonucu şehit olan
hemşehrisi Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz ile 4
şehide Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Antalya Milletvekili Aydın Özerin, kotanın dolması
nedeniyle Rusyanın Türkiyeden domates alımını
durdurmasıyla yaşanılacak mağduriyeti önlemeye yönelik
Ticaret Bakanının tedbir alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, Suriyenin
İdlib kentinde Esad rejim güçlerinin hain saldırısında
şehit düşen hemşehrisi Uzman Onbaşı İbrahim Halil
Açıkgöz ile 4 Mehmetçike ve vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
20.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, termik santrallere
filtre takılmasının ertelenmesini içeren yasanın
Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi sonrasında 31
Aralık 2019 itibarıyla yapılması gereken işlemlere
ilişkin açıklaması
21.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, bölge
halkının güvenliğini sağlamak, yaşanan insanlık
dramını engellemek için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak
şehadet şerbetini içen askerlere ve vefat eden 24'üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
23.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, şehitlere ve Hatay
Valiliği önünde Çocuklarım aç, iş istiyorum, anlamıyor
musunuz? diyerek kendini yakan hemşehrisi Adem Yarıcıya
Allahtan rahmet dilediğine, Hükûmetin görevinin istihdam yaratacak tedbirleri
almak olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun, 11 Şubat Özgecan Aslanın öldürülüşünün
5inci yıl dönümü vesilesiyle caniler yüzünden yarım kalan
hayatları unutmayacaklarına ve unutturmayacaklarına ilişkin
açıklaması
25.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, polislere
verilen 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
26.- Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayelin, Suriyenin
İdlib kentindeki gözlem noktalarına takviye olarak gönderilen Türk
askerlerine yönelik Esad rejimi tarafından düzenlenen saldırıya
misliyle cevap verildiğine, şehitlere ve hemşehrisi Uzman
Onbaşı İbrahim Albayrak ile Sözleşmeli Er Özgür Çelike
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
27.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçleri tarafından Türk askerine yönelik
saldırıda şehadet şerbetini içen Piyade Uzman
Onbaşı Fatih Saylak, İbrahim Halil Açıkgöz, Enes Alper,
İbrahim Albayrak ile Davut Özcana Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
28.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, İdlibde
şehit olan Mehmetçiklere Allahtan rahmet dilediğine, Balıkesir
ilinde yıkım kararı verilen 51 okulun yerine aynı nitelikte
okulların yapılması ve aynı kadroyla hizmete devam edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Suriyenin
İdlib kentinde şehit olan hemşehrisi Uzman Onbaşı
Davut Özcan ile 4 Mehmetçike Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, İstanbul
Teknik Üniversitesi öğrencilerinin okuldaki kantin fiyatlarının
yüksek olmasını barışçıl bir eylemle protesto ederek
ücretsiz çay ve kahve dağıtmasının huzur bozucu eylem
olarak nitelendirilerek ceza verilmesinin kabul edilemeyeceğine
ilişkin açıklaması
31.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Suriyenin İdlib
kentinde şehit olan askerler ile hemşehrisi Uzman Onbaşı
İbrahim Albayraka Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
32.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Suriyenin
İdlib kentinde Rahmetirahmana kavuşan şehitlere Allahtan
rahmet dilediğine, kırsal kalkınmayı destekleme
kapsamında Uzman Eller sloganıyla Amasya, Düzce, Mardin ve
İzmir illerinde uygulanacak projelere ilişkin açıklaması
33.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağnın,
Suriyenin İdlib kentinde şehit olan Mehmetçiklere Allahtan rahmet
dilediğine, Iğdır ilinde yaşanan hava kirliliği
sorununa yönelik Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
önlem alması gerektiğine ilişkin açıklaması
34.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Suriyenin
İdlib kentinde şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine
ve 10 Şubat Sultan II. Abdülhamitin vefatının 102nci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
35.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun, Suriyenin İdlib
kentinde şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine, AKP
iktidarının başarısız politikaları sonucu
ağır ekonomik krizle karşı karşıya
olunduğuna ve birçok ilacın
piyasada bulunmaması nedeniyle yaşanılan mağduriyete
ilişkin açıklaması
36.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 24 Haziran 2018
genel seçimleri öncesi öğretmen, polis, hemşire, din görevlisi ile
imamlara verilen 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
37.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Suriyenin
İdlib kentinde şehadet şerbetini içen askerlere Allahtan rahmet
dilediğine, 9 Şubat
Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşunun 51inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
38.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlının, Suriyenin
İdlib kentinde hain saldırı sonucu şehit düşen askerlere,
hemşehrisi Uzman Onbaşı Kadir Yıldız ile Van ili
Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketinde şehit olan
Jandarma Uzman Onbaşı Ramazan Süslüye Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
39.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin, şehitlere Allahtan
rahmet dilediğine, Alsancak Elektrik Fabrikasının devrine dair
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
40.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Suriyenin İdlib
kentinde şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine, Cumhuriyet
Savcısı Taner Temurun Hâkimler ve Savcılar Kurulu
kararıyla sürgün edilmesinin dayanağını ve verilen sürgün
kararından dönülerek adaletin işletilip işletilmeyeceğini
Adalet Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
41.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, vefat eden 24üncü Dönem
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet
dilediğine, Suriyenin idlib kentinde rejim güçleri tarafından 5
askerin öldürülmesiyle iki haftada 13 evladın şehit verildiğine,
Türk askerinin İdlibdeki gözlem noktaları Rusyayla varılan
mutabakata rağmen rejim güçleri tarafından ateş altına
alınmasının nasıl olabildiğini, Heyet Tahrir
el-Şam adlı örgüt ile rejim güçleri çatışırken Türk
askerinin İdlib sınırına neden sürekli askerî sevkiyat
gerçekleştirdiğini ve Türk askerinin rolünün, amacının ne
olduğunu, olası İdlib operasyonunda Hükûmetin
politikasının ne olacağını, ülkemizde
yaklaşık 4 milyon Suriyeli varken 1 milyon Suriyelinin daha
nasıl istihdam edileceğini öğrenmek istediklerine, KKTC
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının Kuzey
Kıbrıs Ankara tarafından yutulabilir. ifadesine ve Hükûmetin
ziraat, gıda, su ürünleri mühendisleri ile veteriner hekimlerin
atamalarına ilişkin verdiği sözü yerine getirmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, vefat eden 24üncü Dönem
Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna, 10 Şubatta
Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı sonucu şehit olan 5
asker ile 3 Şubatta şehit düşen 8 askere ve Van ili Bahçesaray
ilçesinde meydana gelen çığ felaketlerinde hayatını
kaybeden 41 vatandaşa Allah'tan rahmet dilediğine, arama kurtarma
faaliyetlerinin koordinasyonunun ve kriz yönetiminin önemine, incelemelerde
bulunmak ve yöre halkına destekte bulunmak amacıyla bölgeye
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından heyet gönderildiğine, AFAD
verilerine göre 1890-2014 yılları arasında yaşanan 1.997
büyük çığ felaketinin çığ meselesine daha fazla
odaklanmamız gerektiğini ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Adalet ve
Kalkınma Partisinin ekonomi politikaları nedeniyle halkın büyük
çoğunluğunun işsizlik, zam ve adaletsiz vergilerle
karşı karşıya bırakıldığına,
TÜİK tarafından açıklanan iş gücü istatistiklerine, Hatay ilinde bir yurttaşın kendini
yakma eylemine yönelik Hatay Valiliğinin yaptığı
açıklamaya, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş
Başkanı Selçuk Mızraklının ilk duruşmasında
savcıdan mütalaa istenmesine, Yüksekova Belediyesi Eş Başkanı
Remziye Yaşar hakkında verilen kararın da siyasi olduğuna,
Şırnak ili Beytüşşebap ilçesinde yaşayan Hurmuz Diril
ile Şimoni Dirilden 11 Ocaktan bu yana, Batman ilinden Silivri Cezaevine
gelen Mehmet Baldan da 24 Ocaktan bu yana haber
alınamadığına ve bu yurttaşların neden
kaybolduğunun İçişleri Bakanlığı tarafından
açıklanarak ailelerine bilgi verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, vefat eden 24üncü
Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna ve Suriyenin
İdlib kentinde şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediklerine,
İdlibdeki hem sınır güvenliğiyle hem de gözetleme
kulelerindeki askerlerlerin can güvenliğiyle ilgili konuyu birçok defa
Meclis kürsüsünden dile getirdiğine, yürütme organının
İdlibdeki kimi stratejik hatalarından dolayı şehit
verilmesinden rahmet dileyerek sıyrılınamayacağına,
İdlib meselesinin gündeme alınabilmesi için Genel Kurula genel
görüşme önerisi sunacaklarına ilişkin açıklaması
45.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, ülkenin sınır
güvenliğini sağlamak, millete kasteden terör örgütlerini ve
oluşturulmak istenen terör devletini ortadan kaldırmak, insani
dramı sonlandırmak maksadıyla sınır ötesi
operasyonların sürdürüldüğüne, Gazi Meclis kuruluş ve
kurtuluş mücadelesinde ne yapmışsa bugün de aynı
kararların alınması ve aynı istikamette yürünmesi
gerektiğine, İdlibde hayatını kaybeden Mehmetçiklere ve vefat eden
24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediklerine, 10 Şubat
Sultan II. Abdülhamitin 102nci ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
46.- Isparta Milletvekili Aylin Cesurun, Ankara Milletvekili Arife Polat
Düzgünün İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Van
Milletvekili Abdulahat
Arvasın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Van Milletvekili Abdulahat Arvasın HDP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Van Milletvekili Abdulahat
Arvasın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında yaşanan çığ
felaketindeki arama kurtarma çalışmalarının uzman
kişiler tarafından yapıldığını
vurguladığına ilişkin açıklaması
50.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, bir astsubayın
çığ felaketinde nasıl kurtarıcı olabileceğini
öğrenmek istediğine ve yetişmiş personel meselesini
önemsediklerine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin, vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğluna Başkanlık Divanı olarak Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur
ve 19 milletvekili tarafından, Dormofol kullanımında 1
vatandaşın ölümünün ve birkaç vatandaşın sağlık
sorunlarına neden olan eksiklik ve ihmallerin
araştırılması, telafisi mümkün olmayan tıbbi
hataların önüne geçilmesi, ihmal ve eksikliklere sebep olanların
tespit edilmesi amacıyla 11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Murat Sarısaç ve
arkadaşları tarafından, Van ilinin Bahçesaray ilçesinde meydana
gelen iki çığ olayında yaşanan eksiklik, hatalar ve
ihmallerin ortaya çıkarılması amacıyla 10/2/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 11 Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, İdlib
meselesinin gündeme alınması ve Türkiyenin bu cendereden çıkabilmesi
için gerekli adımların tespiti amacıyla 11/2/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/655) esas
numaralı Organ ve Doku Alınması, Saklanması,
Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161)
2.- İzmir Milletvekili Binali Yıldırımın
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Bişkek Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi
Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devri ile Kırgız
Cumhuriyeti Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta
Uzmanlık Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in, Karadeniz Bölgesi'ndeki
beş ilde çıkan orman yangınlarına ve yangın söndürme
ihalesinin verildiği şirkete ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23587)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Et ve Süt Kurumunun
zincir marketlerle yaptığı sözleşmeler kapsamında
tüketiciye ulaştırılan etlerin üretim ve ambalaj
işlemlerinin kurum kombinalarında yapılması önerisine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
cevabı (7/23591)
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Et ve Süt Kurumu
satış mağazalarındaki temel et ürünleri ile şarküteri
ürünlerinin tüketici talebini karşılamasına yönelik tedbirlere
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
cevabı (7/23592)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, çay üretimine yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23595)
5.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur'un, 2006 yılından bu
yana ülkemizde üretilen sertifikalı tohum miktarı ile ıslah
edilen ve tescillenen yerli tohum türlerine ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23596)
6.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu'nun, ithal edilen
bitkilerin zirai karantina kontrollerine ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/23597)
7.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya'nın, 2019
yılında iflas eden esnafların illere ve sektörlere göre
sayısına ve iflaslara karşı alınan önlemlere
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/23604)
8.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya'nın,
İstanbul Havalimanı'nda düzenlenen ve iptal edilen uçuş
seferlerine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Mehmet Cahit Turhanın cevabı (7/23623)
9.- Konya Milletvekili Esin Kara'nın, 2018-2019 yıllarında
okullarda yaşanan öğrenci yaralanma ve ölüm vakalarına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın
cevabı (7/23695)
10.- Konya Milletvekili Esin Kara'nın, devlet hastanelerine medikal
malzeme temin eden firmaların alacaklarının zamanında
ödenmemesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın cevabı (7/23696)
11.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel'in, yerli ürün
geliştirme çalışmalarının son durumuna ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/23744)
11 Şubat 2020 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
54üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 23üncü
yılında 28 Şubat hakkında söz isteyen Konya Milletvekili
Ahmet Sorguna aittir.
Buyurun Sayın Sorgun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili Ahmet
Sorgunun, 28 Şubat sürecinin 23üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
AHMET SORGUN (Konya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sözlerimin hemen başında, İdlibde, Vanda ve
Elâzığda şehit düşenler başta olmak üzere bütün
şühedaya Allahtan rahmet temenni ediyorum, milletimizin başı
sağ olsun.
Değerli milletvekilleri, 28 Şubat üzerine
bugüne kadar elbette çok konuşuldu, yazıldı çizildi. 23üncü
yılına girdiğimiz bugünlerde de yine çok konuşulacak,
yazılacak çizilecek ama 28 Şubatı yalnızca tek başına
değerlendirirsek eksik bir değerlendirme yapmış oluruz. 28
Şubatı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz darbeler
zincirinin, darbeler halkasının bir parçası, ara
durağı olarak görmek gerekir. Resmin bütününü, fotoğrafın
büyüğünü görmezsek yüzeysel sathi- bir değerlendirme
yapmış oluruz.
Küresel egemenlerin ülkelere ve toplumlara
biçtikleri roller, konumlar vardır, sınırlar vardır.
Eğer çizilen sınırlar, biçilen roller aşılmak
istenirse değişik metotlarla, modern, postmodern, sofistike yollarla
toplum hizaya getirilmek istenir; genellikle de yerel aktörler
kullanılır. Ömrühayatımda 5 darbe görmüş birisi olarak -bu
girişimlerin ülkemize, insanımıza, ekonomimize, demokrasimize
nelere mal olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz- bu darbeler serisinin ortak
özellikleri üzerinde durmak istiyorum.
Darbelerin yerlisi ve millîsi olmaz. Bugüne kadar
hiçbir darbe dış destek olmadan yapılmamıştır. 12
Eylül 1980 gününü hatırlayın, saat 03.30da Ankaradan Washingtona
çekilen mesajları hatırlayın. Yine, 15 Temmuzun ilk saatlerinde
ABDden yapılan taraflara itidal çağrısını
hatırlayın. Bu çağrının anlamı nedir? Darbeciler
ile darbeye karşı duranları aynı meşruiyette görmek
değil midir? 28 Şubat sürecinde, Avrupa Birliği
büyükelçilerinin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
nezdinde o günkü Büyükelçimiz olan Yalım Eralpe, doğrudan el
koymamaları şartıyla askerlerin yönetime müdahalesine sıcak
baktıklarını söylemesi ne anlama geliyor? Bütün darbeler
halkın seçtiği sivil, meşru yönetime karşı
yapılmıştır. Yani darbeler halk iradesine, millet
egemenliğine karşı yapılmıştır. Yine, bütün
darbelerde, darbe öncesi, toplumun darbeye karşı direncini
kırabilmek için kaos ortamı oluşturulur; zenginliğimiz olan
farklılıklarımız bağlamından
çıkarılarak keskinleştirilir, kışkırtılır
ve ayrılığa dönüştürülür.
Hatırlayın, 12 Eylül öncesinde
sağcılığın, solculuğun nasıl
kullanıldığını; sabah birinin eline tutuşturulan
silahın aynı el tarafından akşam diğerinin eline
tutuşturulduğunu hatırlayın. Güya, ülkede
sıkıyönetim var. Darbe ortamının oluşması için
oluk oluk kan akmasına göz yumanların veya sebep olanların, günü
gelince saat 03.00te çaldıkları bir düdükle ülkeyi nasıl
sütliman hâle getirdiklerini unutmadık. Yine, 28 Şubat sürecinde Ali
Kalkancı, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz tiyatrolarını da
unutmadık. Bu rolleri onlara kim verdi? Nerede o boylarından büyük
sopalarla şehirlerin meydanlarında arzıendam ettirilenler?
Ellerine tutuşturulan tahta tüfeklerle rejim değiştirmeye
kalkanlar nerede?
Bütün darbelerin ortak kaybedeni millettir.
Darbelerin ekonomik ve sosyal faturasını milletimiz ödüyor ama
kaymağını iç ve dış egemenler, hortumcular yer; daha
sonrası, postal parlatıcılarının da kimi temelli
senatör olur kimi banka veya şirket yöneticisi. Darbelerin bir de
hacıyatmazı var: Darbeler serisinin hep koruyup kollananı FETÖ.
12 Eylülde ismi, güya, arananlar listesinde ama o aleni şekilde şehir
şehir dolaşıyor, ağlarını örüyor. 28 Şubatta
herkese kan kusturulurken, gazeteciler andıçlanıp sermaye rengârenk
boyanırken, kebapçılar bile fişlenirken alan FETÖye sonuna
kadar açılıyor. 15 Temmuzdaysa durum biraz farklı, 15 Temmuzun
kazananı millet, kaybedeni FETÖ.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
AHMET SORGUN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ama bu sefer de FETÖye kuklalar değil
asıl kukla sahip çıkıyor, koruyup kolluyor.
Değerli milletvekilleri, bütün darbeler bize,
bizi biz yapan değerlere, birliğimize karşı
yapılmıştır. Darbeler, Anadolu insanını tasfiye
etme harekâtıdır. Darbeler, enerjimizi içeride tüketme, boşa
harcama ameliyesidir; hedeflerimizden vazgeçirme, ufkumuzu karartma, tökezletme
ve diz çöktürme ameliyesidir. Darbe darbedir, darbenin iyisi olmaz. Kim yaparsa
yapsın, kime karşı yapılırsa yapılsın,
nerede yapılırsa yapılsın, ne için yapılırsa
yapılsın darbeler kötüdür, gayrimeşrudur.
Hep birlikte darbecileri ve darbeseverleri halk
içine çıkamaz, insan yüzüne bakamaz hâle getirmeliyiz diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Milliyetçi Hareket Partisinin 51inci kuruluş yıl dönümü
hakkında söz isteyen Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbüle aittir.
Buyurun Sayın Bülbül. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, 9 Şubat Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşunun
51inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin
kuruluş yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, İdlibde
dün ordumuza rejim güçleri tarafından yapılan saldırıda
şehit olan 5 Mehmetçikimize Allahtan rahmet, yaralı
Mehmetçiklerimize acil şifalar diliyorum. Bu netameli süreçte, ordumuza,
güvenlik güçlerimize muvaffakiyet ve muzafferiyet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 8-9 Şubat 1969da
Adanada toplanan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin Olağanüstü Büyük
Kongresinde partinin ismi değiştirilerek Milliyetçi Hareket Partisi
olmuş ve amblemi de kırmızı zemin üstünde üç hilal olarak
belirlenmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşuyla
birlikte Türk milliyetçiliği ülküsü sistemli hâle getirilerek fikrî
alandan siyaset alanına taşınmıştır, bu sayede
Türk milliyetçiliği ilk defa bir parti programı hâline
gelmiştir. Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeşin Türk
milletinin büyük ve şanlı mazisine layık bir istikbal meydana
getirme davası olarak tarif ettiği Türk milliyetçiliği, her
çeşit taklitten arınmış, kendi cemiyetinin değerlerine
bağlı ve o değerleri geliştirici bir harekettir. Özentiye
ihtiyacı olmayan, ilhamını kendi ecdadından, kendi
tarihinden alan bir anlayışa sahip olmak milliyetçilik
anlayışımızın temel düsturudur. Türk
milliyetçiliğinin en temel özelliklerinden biri de kendisini bir öteki
üzerinden tarif etmiyor olması, herhangi bir sosyal yapıyı veya
unsuru ötekileştirmemesidir.
Millet bizim için bir kültür birliğidir,
tarihsel beraberliktir. Ortak kültüre, yaşanmışlığa,
ortak dile, ahlaki ve estetik değerlere sahip olmayı esas alan millet
anlayışımızda ırki, etnik veya mezhepsel temelde bir
ayrışma veya ayrıştırma düşüncesi hayat bulamaz;
bu sebeple, vatan toprağını
paylaştığımız her bir insanımız bizim için
değerlidir, Türk milletinin onurlu ve şerefli bir ferdidir.
Değerli milletvekilleri, bizler, insan
sevgisini esas alan, maddi ve manevi kalkınmayı birlikte hedefleyen,
demokrasi ile milliyetçiliği ikiz kardeş olarak kabul eden, lider
ülke Türkiye vizyonuyla Ankara merkezli bir medeniyet tasavvuruna sahip olan,
dünyayı Türkçe okuyan, Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.
anlayışını temsil eden, siyasetini bu hedefler
doğrultusunda şekillendiren bir hareketiz. Mazluma umut veren, zalime
ise korku salan böyle bir anlayışın yok olması için bugüne
kadar büyük zulümlere, saldırılara, iftiralara, kara propagandalara
muhatap olan Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücü hareket yılmadan,
yıkılmadan, dönüşmeden ilk günkü heyecanla, ülküsünden ve ilkelerinden
taviz vermeden Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin
liderliğinde elli bir yıldır siyasi yolculuğuna devam
etmektedir. Bu vesileyle, hareketimizin banisi Başbuğumuz Alparslan
Türkeş Bey başta olmak üzere, kanını, canını
davamız uğruna feda etmiş olan şehitlerimizi rahmetle ve
minnetle anıyor, ülkücü harekete hizmeti geçmiş olan bütün dava
büyüklerimize şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz büyük bir beka
mücadelesi vermektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bu zorlu süreçte
müteyakkız bir hâlde devletimize, Hükûmetimize ve ordumuza koşulsuz
destek vermektedir. Ülkemizin gelecek yüzyıllardaki güvenliği,
refahı ve huzuru için son derece önemli olan bu dönemeçte, siyasi arenada
her yapının aynı hassasiyetle hareket ettiğini söylemek
oldukça zordur. Yaşanan her dış politik gelişmede
Türkiyeyi, Hükûmeti bütün günahların ve kötülüklerin kaynağı
veya yegâne kusurlusu olarak sayarken mücadele içinde olduğumuz emperyal
devletlerin zalimce faaliyetlerini görmezden gelmek, terör örgütlerini
meşru gören bir anlayışla devamlı olarak Türkiyeyi
örselemek insafsızlıktır, vicdansızlıktır;
eğer kasten yapılıyorsa ihanetin ta kendisidir. Bugün
İdlibde ordumuz seferdedir; yarım yamalak bilgilerle ülkemizi,
ordumuzu yıpratacak faaliyetlerde bulunmak, ancak düşmanı
sevindirmektedir. Özellikle sosyal medya üzerinden FETÖ ve PKK sevici hesaplar,
Türk milletinin millî mukavemetini kırmaya yönelik yalan haber, tahrikkâr
mesajlarla zehir saçmaktadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu süreçte
yapılacak en asaletli iş, devletimizin ve Mehmetçikimizin ihtiyaç
duyduğu millî kenetlenmeye katkı sağlamaktır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti, dün de bugün de yarın da kimsenin himmetine muhtaç
olmamıştır ve olmayacaktır. İman ediyoruz ve
inanıyoruz ki Cenab-ı Allah bize yeter, en büyük yardımcı
odur. İnşallah, bu süreçten de kendi gücümüzle, kendi
aklımızla muzaffer bir şekilde çıkmasını
bileceğiz. En kara günlerde bile
bağımsızlığından vazgeçmemiş, teslim
olmamış bir millet, elbette bugün de yenilmeyecektir. Korkarak,
umutsuzluğa kapılarak değil, cesaretle, kararlılıkla
ve kahramanlıkla bu zorlu süreçleri aşacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler,
devletimizin kabiliyetine, gücüne güveniyor, milletimizin asaletine ve
ferasetine inanıyoruz. Allah, milletimizin ve devletimizin yâr ve
yardımcısı olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Vanın Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketi
hakkında söz isteyen Van Milletvekili Muazzez Orhana aittir.
Buyurun Sayın Orhan. (HDP sıralarından
alkışlar)
3.- Van Milletvekili Muazzez
Orhanın, Van ili Behçesaray ilçesinde yaşanan çığ
felaketlerine ilişkin gündem dışı konuşması
MUAZZEZ ORHAN (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bahçesarayda yaşanan, yüreğimizi yakan
çığ felaketi üzerine gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, buradan, yaşamını yitiren
tüm yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, kederli ailelerine
sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Bildiğiniz gibi, 4 Şubat günü Bahçesaray
ilçemize giden bir minibüs ve kepçe üzerine çığ düşmüştür.
Kepçe operatörünün kendi imkânlarıyla kurtularak haber vermesi sonucunda 7
yurttaşımız yaralı kurtarılmış, 5
yurttaşımız yaşamını yitirmiş ve 2
yurttaşımızın bedeni ise çığ altında
kalmıştır. Bu 2 kişinin arama kurtarma
çalışmaları sırasında, ihmal, liyakatsizlik, siyasi
şov nedeniyle, Türkiye tarihine geçen korkunç bir facia daha
yaşanmıştır. Bu faciada 41 insanımız yaşamını
yitirdi, 100e yakın kişi yaralandı, hâlâ çığ
altında kaç beden var net bilinmiyor ve maalesef, arama kurtarma
çalışmaları hava koşullarından dolayı
yapılamıyor. Acımız çok büyük, bu acının
yaşanma ihtimalinin hâlâ devam ediyor olması da canımızı
çok yakıyor. Bahçesaray yolu için yıllardır verilen sözlerin
onda 1i yerine getirilmiş olsaydı bu acı durum
yaşanmayacaktı. Söz konusu bölgede yıllardır
ulaşım sorunu olduğu, çığ
yaşandığı bilinmektedir. Yine aynı ilçeden, iktidar
partisinden milletvekilleri seçilmiş, yol ve tünel sözleri verilmiş
ancak yerine getirilmemiştir. Dağı taşı delen HES
ve rant projelerinizin yerine insan hayatını öncelik
alsaydınız; tedbirler alınmış, verilen sözler
tutulmuş olsaydı çığ olsa bile bunca hayat, bunca can kaybedilmeyecekti.
Memleketin dört bir yanına yapmaya
çalıştığınız saraylardan sadece birini
yapmayıp çığ olan bölgelere kar tünelleri yapsaydınız
bunca insan hayatını kaybetmeyecekti.
Resmî olarak, 41 insan yaşamını
yitirdi. Kaç kişinin daha kar altında olduğu bilinmiyor. Böyle
bir şey olabilir mi? Bu korkunç olaydan bir gece önce, daha bir tek
kişi kurtarılmamışken Van kayyumu televizyon
kanallarına çıkarak Herhangi bir ekip ve ekipman sorunumuz yok.
diyebilmiştir. Buradan bir kez daha soruyoruz: Eksik nerede o zaman?
İkinci gün 36 insan neden öldü? Bir arama kurtarma bölgesinde kimlerin
olması gerektiği önceden belirlenmeliydi. Kurtarma
çalışmalarına katılanlar neden kayıt altına
alınmadı? Maalesef, ikinci çığ
yaşandığı gün hastanelerin önünü Çevik Kuvvetle çevirenler,
bölgede çığ riski olmasına rağmen, gerekli önlemleri
almamış, halkın ve arama kurtarma ekibinden olmayanların
olay yerine gitmesini engellememiştir. Gerekli önlemler
alınmamış, göz göre göre ölüme davetiye
çıkarılmıştır. Bu ihmal ve tedbirsizliklerin sonucunda
2 kişi kurtarılmaya çalışılırken 36 insan daha
hayatını kaybetmiştir.
Dünyanın neresinde böyle bir olay olursa olsun,
iktidarlar çıkar özür diler, istifa eder; sorumlular istifa eder. Ne
yazık ki AKP iktidarından ne doyurucu bir açıklama ne bir özür
ne bir istifa duyduk, gördük. Olması gereken, İçişleri
Bakanı ve Van kayyumunun istifa etmesidir; toplumsal ahlak, siyasal etik
bunu gerektirir ama nerede? Bütün bu acı, çığ altında can
pazarı yaşanırken, Cumhurbaşkanı, Kırıkkale
mitinginde, hiç böyle bir facia yaşanmamış gibi
Çığdan yeni bir haber geldi, çığ altında kalanların
sayısı 33 oldu; Allah rahmet eylesin. deyip geçiştiriyor. O ana
kadar toplam 38 insan ölmüş, umurunda değil; TOKİlerden söz
ediyor, konut pazarlıyor, keyif dağıtıyor ve Nereden
nereye geldiğimizi siz biliyorsunuz. diyor. Evet, biz biliyoruz, bu ülkeye
karabasan gibi çöktünüz; emekçinin, kadının, işçinin, köylünün
kanını emdiniz; halkı umutsuz ve geleceksiz
bıraktınız.
Bakın, 41 insan öldü diyoruz, hâlen
çığ altında kaç insan var bilinmiyor. İkinci çığ
felaketinin yaşanmasıyla ilgili olarak basına da düşen
birçok iddia var. İktidar bu iddiaları görmezden gelmek yerine
gerçekleri araştırmalı, açığa çıkarmalı ve
gereğini yapmalıdır. Bu bir afet değil, ihmaller sonucu
oluşan bir felakettir. İktidar, yaşamını yitirenlerin
yakınlarından ve yaralılardan özür dilemelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Orhan, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
MUAZZEZ ORHAN (Devamla) Olayda ihmali olduğu
iddia edilen İçişleri Bakanının, Van kayyumunun ve
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak adı geçen
Gülşen Orhanın, sorumlulukları gereği istifa etmeleri
gerekir.
Coğrafya kader değildir; tedbirsizlik,
ihmal, yolsuzluk, siyasetsizlik kader değildir.
İktidarınızı da bu ülkenin kaderiymiş gibi dayatmaktan
vazgeçin. Utanın birazcık; hiçbir şey yapmıyorsanız da
bu acıya birazcık saygı duyun ve susun.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 30 milletvekiline birer dakika süreyle
yerlerinden söz vereceğim.
Yaşamış olduğumuz deprem ve
çığ felaketleri dolayısıyla ilave söz talebi olan
milletvekili arkadaşlarımız var, onların da söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Çelebi, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet
Ali Çelebinin, İzmir şehir hastanesinin kaç yatak kapasitesiyle ne
zaman açılacağını, açılması hâlinde kent
merkezindeki Bozyaka, Alsancak, Tepecik Hastanelerinin kapatılıp
kapatılmayacağını, kapatılmaları durumunda bu
hastanelerdeki hasta ve sağlık çalışanlarının
yaşayabileceği mağduriyetlere karşı hangi tedbirlerin
alınacağını Sağlık Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye genelinde 32 tane şehir hastanesi
planlanmış, bunların 10 tanesi açılmıştır.
Sağlık Bakanına soruyorum: İzmir
şehir hastanesi ne zaman açılacaktır, kaç yatak kapasiteli
olacaktır? Mayıs 2020de açılması hâlinde, kent
merkezindeki Bozyaka, Alsancak, Tepecik Hastanelerinin bir bölümü veya
tamamı kapatılacak mıdır? Kapanma durumunda, bu
hastanelerdeki hasta ve sağlık çalışanlarının
yaşayabileceği mağduriyetlere karşı hangi tedbirler
alınacaktır? Kapanma durumunda, halkın ulaşım
sorunları nedeniyle yaşayabileceği mağduriyetleri nasıl
engelleyeceksiniz diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Ahmet Kaya? Yok.
Sayın Aydın
2.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, bayram ikramiyesinden faydalanamayan emeklilerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hazine karşılamadığı için
bazı banka emeklileri bayram ikramiyesi alırken bazıları
alamıyor. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında verilecek biner
TL bayram ikramiyesi ödemeleri için gerekli olan tutar hazine tarafından
ödenmek zorunda. Türkiye'nin sosyal güvenlik sisteminde, Emekli
Sandığı, SSK ve BAĞ-KURun yanı sıra, bu
kurumlarla aynı işleve sahip vakıf, sandık
kuruluşları da yer alıyor. 7143 sayılı torba Kanunun
23üncü maddesine göre bu emeklilere hazineden yapılan ödeme nedeniyle
sosyal güvenlik kurumlarına ilave bir yük getirilmiyor, ancak 506
sayılı Kanunun geçici 20nci maddesi kapsamında bulunan
sandık emeklileriyle ilgili kanunun kapsamı dışında
tutulduklarından bu ödemeden yararlanamıyorlar, hazineden
karşılamak yerine sandıkların kendi kaynaklarından
ödenmesi isteniyor. Sandık emeklilerinin sayısı 350-400 bin
civarında. Bu haksız uygulamanın ivedilikle düzeltilmesini talep
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Akın
3.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Akının, iktidarın vatandaşların geçim derdine
ne zaman çözüm üreteceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Dolar 6 lira, avro 6,60 lira. Açlık
sınırı 2.411 lira. Asgari ücret açlık
sınırının altında. TL değer kaybettikçe de asgari
ücret eriyor. EUROSTAT verilerine göre asgari ücret 440 euro. Türkiye, 27 ülke
arasında sondan 5inci sırada. İnsanlarımızın
yüzde 81inden fazlası yoksulluk sınırında, yüzde 11i ise
açlık sınırından az kazanıyor. Peki, iktidar ne
yapıyor? Sürekli zam yapıyor, yapılan zamlara göz yumup kulak
tıkıyor. Allah aşkına, vatandaşın derdini anlamak
için bir file alıp çarşıya pazara çıkın.
Vatandaşın en büyük derdi geçim derdi. Sizler iktidar olarak
vatandaşın bu geçim derdine ne zaman çözüm üreteceksiniz?
BAŞKAN Sayın Başevirgen
4.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, sayıları katlanarak artan
karşılıksız çek mağdurlarının suçlu
değil borçlu olduğuna ve Çek Kanunuyla ilgili düzenlemenin
yapılarak esnafın mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekonomide yaşanan dalgalanmalar nedeniyle
karşılıksız çek sayısı rekor seviyelere
ulaştı. Karşılıksız çek
mağdurlarının sayısı da katlanarak artıyor. Hem
aldığı çeki karşılıksız çıkanlar hem de
kendi alacağını tahsil edemediği için yazdığı
çeki karşılıksız çıkanlar hapis cezasıyla
karşı karşıya kalıyor, çalışamıyor,
kaçak yaşıyor, ailesine bakamıyorlar. Anayasamızın
38inci maddesinde Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir
yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz. ifadesi yer alır.
Ekonomik sebeplerle verilecek cezalar evrensel hukuk normlarına göre yine
ekonomik olmalıdır. Çek yüzünden hapis cezası vermek
adaletsizliktir ve Anayasaya aykırıdır. Esnaf, suçlu
değil, borçludur. Çek Kanunuyla ilgili düzenleme bir an önce ele
alınmalı ve esnaflarımızın bu mağduriyetleri en
kısa sürede giderilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kasap...
5.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, 2020
yılında da durmayan kadın cineyetlerine daha ne kadar seyirci
kalınacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) İdlibde
şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum.
Şiddete maruz kalan bir kadını
savunurken 20 yaşındaki Kadirin hayatını karartan bir
durumla karşı karşıyayız. Açık bir meşru
müdafaadır, meşru müdafaa yönünden değerlendirilmesinin aksi bir
tutum, kadına şiddeti teşvik niteliğinde olur. Kadın
cinayetleri durmak bilmiyor; 2019 yılında 474 kadın öldürülmüştü,
cinayetler 2020de de durmadı; sadece ocak ayında 7si faili meçhul
olmak üzere 34 kadın cinayeti işlendi. Aile Bakanı bu duruma
daha ne kadar seyirci kalacak? Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
ne işe yarar? Sayın Aile Bakanının bu sorulara cevap
vermesini bekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş...
6.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, bölge
halkının güvenliğini sağlamak, yaşanan insanlık
dramını engellemek için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak
şehadet şerbetini içen askerlere ve vefat eden 24'üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; İdlibde bölge halkının güvenliğini
sağlamak ve yaşanan insanlık dramını engellemek için
görev yapan kahraman askerlerimize rejim güçleri alçakça saldırı
düzenlemiştir. Yapılan saldırıya misliyle
karşılık verilmiştir. Alçak saldırı sonucu
şehadet şerbetini içen askerlerimize ve ülkemizin birliği,
milletimizin huzur ve güvenliği uğruna canını feda eden tüm
muazzez şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına
sabrıcemil ve yaralı askerlerimize Cenab-ı Allahtan acil
şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Ayrıca, vefatını büyük üzüntü
içerisinde öğrendiğim 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Topal...
7.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, iktidarın işsizliğe çare bulması ya da çare
bulacaklara yol vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
kasım ayında açıklanan işsizlik rakamı 13,7. Oysa
sadece Hatayda her 3 kişiden 1i işsiz. Burada doğruyu kim
söylüyor? Hataydaki işsiz vatandaşlarımız mı yoksa
rakamları manipüle eden iktidar mı? Elbette doğruyu işsiz
olan vatandaşlarımız söylüyor. En son da zaten acı bir olay
yaşadık Hatay Valiliğinin önünde, Adem Yarıcıyı
kaybettik.
Şimdi burada sayın iktidara sesleniyorum:
Ya işsizliğe çare bulun ya da çare bulamıyorsanız,
üretemiyorsanız çare bulacak diğer arkadaşlarımıza yol
verin.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bulut
8.- Adana Milletvekili Burhanettin
Bulutun, çok sayıda ilacın geri ödeme listesinden
çıkarılarak eş değer ilaçlara Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ödenen ilaç fiyat farkı uygulamasının yüzde
10dan yüzde 5e çekilip çekilmeyeceği konusunda Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanının kamuoyunu bilgilendirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, çok sayıda
ilacın geri ödeme listesinden çıkarılacağı ve eş
değer ilaca Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen, ilaç fiyat
farkı uygulamasının yüzde 10dan yüzde 5e çekileceği Türk
Eczacıları Birliği tarafından kamuoyunda dile
getirilmiştir. Vatandaş daha fazla ilaç kaleminin geri ödeme
kapsamına alınmasını beklerken SGKnin fiyat
farkını düşürmesi, vatandaşın cebinden ilaca daha
fazla para çıkmasına neden olacak, ekonomik krizdeki
vatandaşların ilaca erişimini güçleştirecektir. Yerli ve
millî ilacın gelişmesi için adımlar atılırken eş
değer ilaca ödenen payın düşürülmesi ilaç üreticisini
vuracaktır. Bu uygulama halk sağlığına, yerli ilaç
politikasına, yerli ilaç üreticilerine ve aynı zamanda
eczacılara zarar verecektir.
Çalışma Bakanlığının,
kamuoyuna, bu duyumlarla ilgili ivedilikle şeffaf bir bilgilendirme
yapmasını bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şeker
9.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları İdlibde, rejim güçlerinin
alçakça saldırısıyla şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin
başı sağ olsun.
Toprakları üzerinde vekâlet
savaşlarına engel olamayan Suriye rejiminin kahraman Türk askerlerini
hedef alması, Türkiye'nin bölgedeki barış çabalarının
ne denli önem taşıdığını ortaya koymaktadır.
Dünyanın her yerinde barış ve istikrar için çalışan
kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, İdlibde
çatışmaları önlemek, hudut güvenliğini sağlamak, göçü
ve insanlık dramını engellemek maksadıyla Mehmetçikimize
uzanan elleri kırmaya devam ediyor diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
10.- Malatya Milletvekili Mehmet
Mehmet Celal Fendoğlunun, Suriyenin İdlib kentinde şehit
düşen askerlere Allahtan rahmet dilediğine, yaşanan deprem
nedeniyle zor durumda olan Malatya ve Elâzığ esnafına kredi
kullanımında bir defaya mahsus sicil affı sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Dün İdlibde şehit düşen
askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Bölgemizdeki depremden dolayı durağan olan
piyasaların canlandırılması, esnaf ve
sanatkârlarımızın iş hacminin ve ticaretinin
geliştirilmesi için kredi kefalet kooperatiflerinden
esnaflarımıza daha kolay kredi imkânının
sağlanması için, bankaların özellikle, Elâzığ ve
Malatyadaki esnaflarımızın kredi notlarına inisiyatif
kullanması için, Malatya ve Elâzığdaki esnaflarımıza
bir defaya mahsus sicil affı düzenlemesi yapılması önem arz
etmektedir. Malatya ve Elâzığdaki esnaflarımızın bu
talebini biz de sayın bakanlarımıza vasıtanızla
iletiyoruz. Bölgedeki esnaflarımız için bir defaya mahsus sicil
affı sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal
11.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Sultanbeyli sakinlerinin Sultanbeyli Belediyesi
tarafından belirlenen hisseli tapuların rayiç değerleri
nedeniyle yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Değerli Başkanım, sizin
vasıtanızla Çevre ve Şehircilik Bakanlığına
iletilmek üzere
Sultanbeyli ilçemizde Sultanbeyli Belediye
Başkanlığı tarafından hisseli tapuların rayiç
değerleri çok yüksek takdir edilmiştir. Sultanbeylililerin geliri de
düşük olduğu için bu anlamda çok mağduriyet
yaşanmaktadır Sultanbeylide. Sultanbeylide bu mağduriyetin
giderilebilmesi için Sultanbeyli Belediyesi tarafından yeniden bir
komisyonun oluşturularak vatandaşın ödeyebileceği bir
şekilde bir miktara çekilmesini talep ediyorum.
Selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
12.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürerin, Suriyenin İdlib kentinde şehit düşen askerlere
ve hemşehrisi Uzman Onbaşı Enes Alpere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Suriye İdlibde on beş günde 13
şehidimiz oldu. Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara şifa temenni ediyorum.
Suriyede son saldırıda şehit
düşen Niğde ili merkez Yıldıztepe kasabasından Uzman
Onbaşı Enes Alperin acısını paylaşıyorum.
Allah rahmet eylesin, ailesinin ve ulusumuzun başı sağ olsun.
Her şehit haberi yüreklerimizi
dağlıyor, acılarımızı katlıyor. Dünya ve
ülkemizde savaşsız, sömürüsüz bir yaşam olsun istiyoruz. Mustafa
Kemal Atatürkün Yurtta barış, dünyada barış sözüyle
anlam bulan, acıların yaşanmayacağı günlere
erişilmesi için siyasetin gücünün barışa endeksli
olmasını temenni ediyorum.
Şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet diliyor,
yaralılarımıza acil şifa temenni ediyorum.
Sağ olun Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
13.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Uluslararası hukuktan kaynaklanan
haklarımız çerçevesinde İdlibde şiddeti ve insani krizi
sonlandırmak amacıyla görev yapan kahraman askerlerimize yönelik hain
saldırıda şehit olan evlatlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yaşanan saldırıya misliyle mukabele
edilmiş, düşman hedefleri derhâl ortadan kaldırılarak
şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır.
Bu hain saldırının talimatını veren savaş
suçlusu, yalnız Türkiyeyi değil uluslararası toplumun
tamamını hedef almıştır. Dünyanın her yerinde
barış ve istikrar için çalışan kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz, bayrağımıza uzanan elleri kırmaya, dosta
güven, düşmana korku vermeye devam edecek diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ödünç
14.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; İdlibde yapılan alçakça saldırıya
kahraman ordumuz tarafından misliyle mukabele edilmiş olup
düşman hedefleri ortadan kaldırılmıştır. Bu hain
saldırı sadece ülkemizi değil, uluslararası toplumu hedef
alan bir saldırıdır. Bayrağımıza uzanan elleri
Ordumuz dosta güven, düşmana korku vermeye devam edecektir.
Sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları İdlibde rejim
güçlerinin alçakça saldırısıyla şehit olan askerlerimize
Allahtan rahmet, yaralı Mehmetçiklerimize de acil şifalar diliyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
15.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Hızır ayına ve Hızır
oruçlarına ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugünler biz Alevilerce
Hızır ayı olarak nitelendirilir ve Hızır oruçları
tutulup Hızır cemleri yapılır. Hızır inancı,
zor günlerinde dara düşenlere yardım etmek, dardakinin, zordakinin
yardımına koşmak, diğer taraftan da dardakine, zordakine
yardımcı olabilmenin koşullarını oluşturmak,
dayanışmayı sağlamak için yapılan bir ibadettir.
Hızır orucu Alevilikte hak sayılan bir oruçtur. Hızır
orucu ve inancı şubat ayı içerisinde icra edilir.
Şubatın hangi haftasına geleceği, üç gün mü, yedi gün mü
tutulacağı, yöreye ve ocağa göre değişebilir. Oruç
tutulur ve oruç bitimine denk gelen perşembe akşamında lokmalar
verilir, cem yapılır. Cemden önce hazırlanan Hızır
lokmaları cem sonunda topluma dağıtılır.
Hızır, dertlerimize derman, hastalıklarımıza
şifa, hanelerimize bereket, yurdumuza barış getirsin.
Dardakinin, zordakinin zalimin zulmü karşısında mazlumun yâr ve
yardımcısı olsun. Hızır orucumuz kabul ve makbul
olsun.
BAŞKAN Sayın Erel
Yok.
Sayın Şimşek
16.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan askerlere
ve hemşehrisi Uzman Çavuş Uğur Katrana Allahtan rahmet
dilediğine, 9 Şubat Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluşunun
51inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Suriyede hayatını
kaybeden kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.
Geçtiğimiz hafta Mersin Gülnarlı kahramanımız Uğur
Katranı Şehitler ölmez, vatan bölünmez. diyerek toprağa
verdik, bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
1969 Adana Kongresiyle, Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisinden Milliyetçi Hareket Partisi adına geçen partimizin
kuruluşunun 51inci yıl dönümünü kutluyorum. Başbuğumuz
Alparslan Türkeşi rahmetle anıyorum. Milyonlarca ülkücü, Türk
milliyetçisi genç yetiştiren liderimiz, Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçelinin söylediği gibi önce ülkem, sonra milletim,
sonra partim ve ben diyen bir nesil yetiştiren ve bu ülkenin
geleceği adına Ankara merkezli siyaset yapan Milliyetçi Hareket
Partisinin, tarih boyunca, kıyamete kadar ayakta olacağını
belirtiyor; nice yıllara diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan...
17.- Gaziantep Milletvekili Ali
Muhittin Taşdoğanın, 10 Şubat 2020 Pazartesi günü
Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri tarafından düzenlenen
saldırı sonucu şehit olan hemşehrisi Uzman Onbaşı
İbrahim Halil Açıkgöz ile 4 şehide Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 10 Şubat
2020 Pazartesi günü İdlibde rejim güçleri tarafından düzenlenen hain
saldırı sonucu 5 kahraman askerimiz şehit edilmiştir.
Şehitlerimizden Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil
Açıkgöz, Gaziantepli hemşehrimizdir. Yansın Suriye,
yıkılsın İdlib, kahrolsun Esed! Şehitlerimizin
mekânları cennet, ruhları şad olsun; milletimizin başı
sağ olsun. Kahraman ordumuzun, bu alçak saldırıya
karşılığı misliyle vereceğinden asla
şüphemiz yoktur. Cesaret ve kararlılıkla yürütülecek olan askerî
harekâtı yüce milletimiz de desteklemektedir. İdlib ve çevresi,
Türkiye düşmanlarından temizlenene kadar bölgedeki
varlığımız sürecektir. Çözümü zalim Esedle görüşmekte
arayanların milletimize söyleyeceği söz kalmamıştır.
Şehitlerimize tekrar Allahtan rahmet,
ailelerine ve yüce Türk milletine başsağlığı ve
sabır dilerim.
BAŞKAN Sayın Özer...
18.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, kotanın dolması nedeniyle Rusyanın
Türkiyeden domates alımını durdurmasıyla
yaşanılacak mağduriyeti önlemeye yönelik Ticaret
Bakanının tedbir alması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bilindiği üzere 2015te Rusyayla
yaşadığımız uçak krizinden sonra yıllık 340
bin tonluk domates ihracatımızı yapamaz hâle geldik. Krizin
ardından tamamen sıfırlanan, 2017 sonunda 50 bin tona, 2018de
100 bin tona, Mayıs 2019da ise 150 bin tona çıkan yıllık
ihracat kotası geçtiğimiz günlerde doldu. Kotanın
dolmasının ardından her an Rusyanın alımı
durdurması bekleniyordu, bu da üç gün önce maalesef gerçekleşti. 150
tır domates Rusya limanında ve serbest bölgelerde bekliyor. Ticaret
Bakanlığı bir an önce konuya el atmalı, kotayı 200 bin
tona çıkaran anlaşmayı bir an önce yapmalıdır.
Eğer kota artırımı olmazsa üretici büyük zarar eder.
Eğer ihracatçı nezle olursa üretici zatürre olur. Deniyor ki:
İhracata gitmeyen domates iç piyasalara döner, böylece domates
fiyatları aşağı iner ve bu da enflasyonu düşürür.
Yani domates enflasyonu düşürür mü bilinmez ama şurası kesin:
Bugün üreticinin yanında olunmazsa yarın üretim yapacak çiftçi
bulamayız.
BAŞKAN Sayın Filiz
19.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, Suriyenin İdlib kentinde Esad rejim
güçlerinin hain saldırısında şehit düşen
hemşehrisi Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz ile 4
Mehmetçike ve vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İdlibde Esad rejimi güçlerinin hain
saldırısında Nizipli hemşehrim Uzman Onbaşı
İbrahim Halil Açıkgöz ve 4 Mehmetçikimiz şehit olmuş ve 5
Mehmetçikimiz de yaralanmıştır. Şehitlerimize Allah
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, kederli ailelerine
sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun.
Acıları hepimizin acısıdır, haklarını helal
etsinler diyorum.
Ayrıca, bu sabah tedavi görmekte olduğu
hastanede vefat eden, Besni Kaymakamlığından yakinen
tanıdığım, 24üncü Dönem Milletvekili ve İYİ
PARTİ Kurucular Kurulu Üyesi Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan
rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum,
mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Ceylan
20.- Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, termik santrallere filtre takılmasının
ertelenmesini içeren yasanın Cumhurbaşkanı tarafından veto
edilmesi sonrasında 31 Aralık 2019 itibarıyla yapılması
gereken işlemlere ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
termik santrallerin halk sağlığıyla
oynadığını defalarca ifade ettik.
Uyarılarımız dikkate alınmadı ve termik santrallere
filtre takılmasının ertelenmesini içeren yasa AK PARTİ
oylarıyla Meclisten geçti. Sayın Cumhurbaşkanının
Çünkü bir tarafta halkım var, bir tarafta da buradaki sermaye var, kusura
bakmasınlar. diyerek vetosu sonrası 31 Aralık 2019
itibarıyla yapılması gereken işlemler var. Bu kapsamda,
baca arıtma gazı filtre emisyon ölçüm sistemi gibi kriterleri
karşılamayan kaç termik santral hakkında çevre mevzuatı
gereği kaç liralık idari para cezası kesilmiş ve kaçı
hakkında kapatma kararı verilmiştir?
Çanakkale Kirazlıda siyanürle altın
işletmeciliği yapmak isteyen firmanın ruhsatı kamuoyu
tepkisi sonrası yenilenmemişti, şirket sözcüsü En kısa
sürede bir araya gelerek tekrar çalışmayı arzu ediyoruz, bunu
şirketimizin taahhüdü olarak ilan ediyoruz. diyor. Bu şirkete bir
söz mü verilmiştir? Şirket bu cesareti nereden bulmaktadır?
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
21.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, bölge
halkının güvenliğini sağlamak, yaşanan insanlık
dramını engellemek için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak
şehadet şerbetini içen askerlere ve vefat eden 24'üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında İdlibdeki
hain saldırıda kaybettiğimiz Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum, milletimizin
başı sağ olsun diyorum.
Ayrıca, 24üncü Dönemde, bu Parlamentoda
beraber görev yaptığımız Osmaniyenin yiğit
milletvekili, benim sevgili kardeşim Hasan Hüseyin Türkoğluna da
Allahtan rahmet diliyorum. O bu Parlamentoda konuşmalarına
başladığı zaman hep Türk milletinin yüce milletvekilleri
derdi, çok değerli bir kardeşimdi. Yakalandığı
amansız hastalık nedeniyle Sevgili Hüseyini çok genç yaşta
kaybettik, yaşadığımız müddetçe değerli
kardeşim bizim kalbimizde, anılarımızda, bu Parlamentonun
anılarında yaşayacaktır. O, milletvekili olmanın
ötesinde, Mustafa Kemalin askeriydi. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum,
acılı ailesinin acılarını yürekten
paylaşıyorum.
Hepimizin başı sağ olsun diyor,
hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
22.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın,
sınırlarımızın güvenliğini sağlamak,
barış ve huzuru korumak için bulundukları Suriyenin İdlib
kentinde rejim güçlerinin saldırısına uğrayarak şehit
olan askerlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, İdlibde arka arkaya Rusya destekli Suriye ordusu
tarafından askerimize yapılan saldırıyı nefretle
kınıyorum. Şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
milletimize başsağlığı diliyorum.
Türk Ordusu, İdlibde ülkemizin güvenliği
için, katledilen, evinden sürülen Suriyeliler için vardır, var olması
da artık zorunluluktur. Ordumuzu destekliyoruz. Esas sorulması
gereken, ABDnin, Rusyanın, Fransanın bu bölgede ne
aradığıdır. Bu emperyalist ülkeler bölge
kaynaklarını sömürürken akan kardeş kanının da
sorumlusudur. Bu durum elbet bir gün bitecek, katil Esad yaptığı
katliamın hesabını verecektir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Şahin
23.- Hatay Milletvekili Suzan
Şahinin, şehitlere ve Hatay Valiliği
önünde Çocuklarım aç, iş istiyorum, anlamıyor musunuz? diyerek
kendini yakan hemşehrisi Adem Yarıcıya Allahtan rahmet
dilediğine, Hükûmetin görevinin istihdam yaratacak tedbirleri almak
olduğuna ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yine şehit haberleriyle yüreğimiz
dağlandı. Aziz şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar, milletimize sabırlar dilerim.
AKP politikalarının çökme noktasına
getirdiği ekonomi can almaya devam ediyor. Son yıllarda yoksulluk,
geçim sıkıntısı, borç ve çalışma
koşullarının kötü olması nedeniyle intihar vakaları
ciddi oranda artış göstermiştir. Geçinmek bu kadar
zorlaşırken vatandaşlarımız önünü göremiyor. Bu
vesileyle, geçen hafta Hatay Valiliği önünde Çocuklarım aç, iş
istiyorum, anlamıyor musunuz? diyerek kendini yakan Adem Yarıcı
isimli hemşehrime Allahtan rahmet, yakınlarına sabır
diliyorum.
Kendini yakan hemşehrim gibi, bu ülkede
yaşayan milyonlarca insan işsizlikle boğuşuyor, evine
aş, ekmek götürememenin ağırlığı altında
eziliyor. Tek derdi yandaşını, eşini dostunu,
akrabasını zengin etmek olan AKP Hükûmeti artık kendine gelmeli.
Hükûmetin görevi alttan gelen nesillere istihdam yaratacak tedbirleri almak
değil midir? Planlı üretim ekonomisine geçilmediği sürece
işsizlik, enflasyon daha da can yakacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
24.- Bartın Milletvekili Aysu
Bankoğlunun, 11 Şubat Özgecan
Aslanın öldürülüşünün 5inci yıl dönümü vesilesiyle caniler yüzünden
yarım kalan hayatları unutmayacaklarına ve
unutturmayacaklarına ilişkin açıklaması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Bugün 11
Şubat, Özgecan Aslanın öldürülüşünün yıl dönümü.
Özgecanın ve diğer tüm masum kadınların yüzleri,
bakışları âdeta içimize işledi. Katledilen
kadınların yalnızca birisi olan Özgecanı ve öldürülen tüm
kadınlarımızı rahmetle anıyorum. Caniler yüzünden
yarım kalan hayatları unutmayacağız,
unutturmayacağız. Mücadelemiz, acımasızca hayattan
koparılan ve şiddete maruz kalan tüm kadınlar içindir. Her zaman
söylüyoruz: Sorunun çözümü için İstanbul Sözleşmesini özümsemek ve
mevcut yasa uygulamalarının denetlenmesi gerekiyor. Bu yolda asla
yalnız değiliz, kadınlar olarak hep birlikte çok güçlüyüz ve
toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan herkesle beraber ülkemizin dört
bir yanından ve Meclisten haykırıyoruz: Asla yalnız
yürümeyeceksin.
BAŞKAN Sayın Hakverdi
Yoklar.
Sayın Aygun
25.- Tekirdağ Milletvekili
İlhami Özcan Aygunun, polislere verilen 3600 ek gösterge sözünün yerine
getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Polisimiz bekleye bekleye sarı muma döndü. Seçim döneminde polise 3600 ek
gösterge için verdiğiniz sözleri dolaba kaldırdınız,
sözünüzü unuttunuz. Nisan ayında bu konuda soru önergesi vermiştim, yanıt
bir sene sonra geldi. İçişleri Bakanı Soylu bir cümlelik
yanıtında ek gösterge için çalışmanın hâlen devam
ettiğini söylüyor. Alt tarafı ek gösterge vereceksiniz ama
uzattıkça uzatıyorsunuz. Seçim vaadinizi artık yerine getirin
diyoruz. Bakınız, bekçi için çok hızlı bir yasa teklifi
getirdiniz, buna madde ekleyip polisin ek gösterge sorununu çözelim. Zor
koşullarda çalışan polislerimize borcumuz büyüktür. Bu
çerçevede, polislerimizin ek göstergesinin 3600e çıkartılarak hak
ettikleri maaşı almaları, emekli olduklarında emekli
aylıkları ve ikramiyelerinin artırılması hepimizin
boynumuzun borcudur. Ancak bugün polisimizin hakkında böyle güzel
konuşmaların arkasından maalesef şu fotoğrafı paylaşmak
istiyorum: Tekirdağ Süleymanpaşada, vatandaşımızla,
Nevzat Yarapsanlı ile polisin karşılaşması sonucunda
vatandaşımızın getirildiği durum bu. Kanunlar
çerçevesinde polisimiz haklı olabilir ama kanunlar çerçevesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Faruk Sarıaslan
Yok.
Sayın İsmail Karayel
26.- Kayseri Milletvekili
İsmail Emrah Karayelin, Suriyenin İdlib kentindeki gözlem
noktalarına takviye olarak gönderilen Türk askerlerine yönelik Esad rejimi
tarafından düzenlenen saldırıya misliyle cevap verildiğine,
şehitlere ve hemşehrisi Uzman Onbaşı İbrahim Albayrak
ile Sözleşmeli Er Özgür Çelike Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
İdlibde ateşkes bölgesinde bulunan gözlem
noktamıza saldırı cüretinde bulunan zalim Esad ve destekçileri
bilmelidir ki, Türkiye daha önceki saldırılarda olduğu gibi bu
saldırıların da cevabını misliyle verdi, vermeye ve
meşru müdafaa hakkımızı en sert şekilde kullanmaya devam
edecektir. Ülkemizin, milletimizin ve Suriyeli kardeşlerimizin güvenliğini
temin için yürütülen operasyonlarımızı sürdürmekte
kararlıyız. Bu tarz alçak saldırılarla Türkiyenin
kararlılığını sınayanlar büyük bir hata
yaptıklarını anlayacaktır. Bu vesileyle, tüm
şehitlerimize ve Kayserili şehitlerimiz Sarızlı
İbrahim Albayraka, geçen hafta Hakkâride şehit olan Develi
Çomaklı Mahalleli Özgür Çelike Allahtan rahmet, yakınlarına ve
aziz milletimize başsağlığı; yaralı askerlerimize
acil şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
27.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Suriyenin İdlib kentinde rejim güçleri tarafından
Türk askerine yönelik saldırıda şehadet şerbetini içen
Piyade Uzman Onbaşı Fatih Saylak, İbrahim Halil Açıkgöz, Enes
Alper, İbrahim Albayrak ile Davut Özcana Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
İdlibde kanı bozuk soysuzlar
tarafından gerçekleştirilen saldırıda 5 kahraman askerimiz
şehit düşmüştür. Yiğitler yiğidi
aslanlarımız Türk vatanı kuşatılmasın, Türk
milleti kara gün yaşamasın, mazlum ve masumların hakları
korunsun diye kanlarını dökmüşler, şehadet şerbeti
içmişlerdir. Kahraman Mehmetlerimiz vatan, millet, bayrak ve mukaddesat
uğruna, Ezan dinmesin, bayrak inmesin, vatan bölünmesin. şuuruyla
kara toprağa düşmüştür. Bu vesileyle, İdlibde şehadet
şerbeti içen Piyade Uzman Onbaşılarımız Fatih Saylak,
İbrahim Halil Açıkgöz, Enes Alper, İbrahim Albayrak ve Davut
Özcanı rahmet ve minnetle anıyorum, ailelerinin
acılarını yürekten paylaşıyorum. Milletimizin
başı sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Şahin
28.- Balıkesir Milletvekili
Fikret Şahin, İdlibde şehit olan Mehmetçiklere Allahtan rahmet
dilediğine, Balıkesir ilinde yıkım kararı verilen 51
okulun yerine aynı nitelikte okulların yapılması ve
aynı kadroyla hizmete devam edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan önce, İdlibde
şehit olan Mehmetçiklerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Sayın Başkan, Balıkesir ilimizde 51
okulumuz için Millî Eğitim Bakanlığı yıkım
kararı vermiştir; tabii, bu karar, öğretim
yılının ortasında hem öğrencilerimiz hem de öğretmenlerimiz
tarafından doğal olarak kaygıyla
karşılanmıştır. Öğrencilerin ve öğretmenlerimizin
talebi, yıkılan okulların yerine bir an önce aynı
nitelikteki okulların yapılması, aynı kadroyla hizmete
devam etmeleri ve mümkün olduğunca da okulların isimlerinin
korunmasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Can
29.- Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan
hemşehrisi Uzman Onbaşı Davut Özcan ile 4 Mehmetçike Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün İdlibde alçak rejim
unsurlarının kahpece saldırısıyla 5 kahraman askerimiz
şehit düştü. Şehitlerimizden hemşehrimiz Davut Özcan
kardeşimizi, bugün, şehitler diyarı Kırıkkale Merkez
Nur Camisindeki cenaze töreniyle, Balışeyh ilçemiz
Aydınşeyh köyünde ebediyete uğurladık. Şehidimize ve
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum; ruhları şad,
mekânları cennet olsun. Allaha çok şükür şehitlerimizin
kanları yerde kalmadı, kalmayacak. Milletimizin başı
sağ olsun. Allah bu millete zeval vermesin.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
30.- İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğanın, İstanbul Teknik Üniversitesi
öğrencilerinin okuldaki kantin fiyatlarının yüksek
olmasını barışçıl bir eylemle protesto ederek ücretsiz
çay ve kahve dağıtmasının huzur bozucu eylem olarak
nitelendirilerek ceza verilmesinin kabul edilemeyeceğine ilişkin
açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri,
okuldaki kantin fiyatlarının çok yüksek olmasını
barışçıl bir eylemle protesto edip ücretsiz çay ve kahve
dağıtmışlar. İTÜ yönetimi bu eylemi çok tehlikeli
bulmuş olacak ki huzur bozucu eylem olarak nitelendirmiş, eylem
için 7 öğrenciye bir yarıyıl uzaklaştırma cezası
vermiştir. Yani çay ısmarlamak suçtur. Bu yapılan,
Anayasanın hukuk devleti ilkesine, temel hak ve özgürlüklerin
niteliğini içeren 12nci, 13üncü maddelerine, düşünceyi
açıklama özgürlüğüne, toplantı, gösteri yürüyüşleri
özgürlüğüne aykırıdır, eğitim hakkının da
engellenmesidir.
Deprem felaketinin yaşandığı
acılı günlerde Sayın Cumhurbaşkanı,
Kırıkkalede insanlara çay fırlatırken bunu sorun olarak
görmeyip gencecik çocukların birbirlerine çay
ısmarlamalarının bir disiplin suçu, cezalandırılacak
bir eylem olarak görülmesini asla kabullenemiyoruz. Buradan diyorum ki gençlerimizi
rahat bırakın, geleceğimizle oynamayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ataş
31.- Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan askerler ile
hemşehrisi Uzman Onbaşı İbrahim Albayraka Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İdlibde dün yine 5 askerimiz şehit
edilmiş; Kayseri, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kırıkkale,
Niğdede 5 ocağa ve Türk milletinin yüreğine yine ateş
düşmüştür. Şehitlerimizden birisi de seçim bölgem Kayserinin
Sarız ilçesi nüfusuna kayıtlı, 24 yaşında ve 8
aylık nişanlı evladımız Uzman Onbaşı
İbrahim Albayraktır. Şehitlerimize Allahtan rahmet,
acılı ailelerine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Ülkemizin derin acılar
yaşadığı son günlerde, Kayseri de bir hafta içerisinde 2
şehidini peş peşe toprağa verdi. Çanakkalede,
Sarıkamışta, Kurtuluş Savaşında vatanın
bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı için sayısız
şehit veren Kayseri, bugün yine Türk, esir olmasın; Türk, devletsiz
olmasın; Türk, bayraksız olmasın; Türk, ezansız
olmasın; Türk, hürriyetsiz olmasın diye evlatlarını
şehit vermeye devam ediyor. Tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha
saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad,
mekânları cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
32.- Amasya Milletvekili Mustafa
Levent Karahocagilin, Suriyenin İdlib kentinde Rahmetirahmana
kavuşan şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, kırsal
kalkınmayı destekleme kapsamında Uzman Eller sloganıyla
Amasya, Düzce, Mardin ve İzmir illerinde uygulanacak projelere
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
İdlibde Rahmetirahmana kavuşan şehitlerimize rahmet,
yakınlarına sabırlar diliyorum, gazilerimize acil şifalar
diliyorum.
Amasyamızda kırsal kalkınma
yatırımlarının desteklenmesi kapsamında 13üncü etap
çerçevesinde 2019 yılı içerisinde İl Proje Değerlendirme
Komisyonumuzca uygun görülüp Merkezî Değerlendirme Komisyonuna gönderilen
49 projemizin tümü kabul edilmiştir. 49 projemizin toplam bütçesi 22
milyon 480 bin, hibe tutarı 10 milyon 235 bin TLdir. Kırsal
kalkınmayı destekleme kapsamında Uzman Eller sloganıyla
Türkiye'de 4 ilde, Amasya, Düzce, Mardin ve İzmirde uygulanacak projeler
kapsamında, tarım, hayvancılık ve gıda alanlarından
mezun olan yüksekokul ve üniversite mezunlarına yapacakları proje
kapsamında 100 bin TL hibe desteği olacaktır. Müracaatları
18 Şubat 2020de sona erecektir. Amasyamız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karadağ
33.- Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağnın, Suriyenin İdlib kentinde şehit
olan Mehmetçiklere Allahtan rahmet dilediğine, Iğdır ilinde
yaşanan hava kirliliği sorununa yönelik Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının önlem alması gerektiğine
ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle dün İdlibde şehit olan 5
kahraman Mehmetçikimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Milletimizin
başı sağ olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Iğdırda son yıllarda yaşanan hava kirliliği
başta solunum hastalıkları ve kanser vakaları olmak üzere
birçok sağlık sorununa yol açmakta, öte yandan çevre sorunlarına
da neden olmaktadır. Iğdırda 16/11/2019 tarihinde Hava Kalite
İndeksi değeri 357ye çıkarak tehlikeli sınırı
geçmiştir. Türkiye'de hava kirliliği en yüksek il olan
Iğdırda vatandaşlar yürüyüş ve açık hava
sporları yapmamaları, bisiklet sürmemeleri yönünde
uyarılmıştır. Kötü hava Iğdırda yaşamı
ciddi ölçüde tehdit etmektedir. 3 ülkeye sınırı olan
Iğdırda yaşanan hava kirliliğinin insanlara ve çevreye
vermiş olduğu zararlara karşı Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bir an önce önlem almalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
34.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan
askerlere Allahtan rahmet dilediğine ve 10 Şubat Sultan II.
Abdülhamitin vefatının 102nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün İdlibde uğradıkları alçak
saldırıda şehit olan kahraman askerlerimize Allahtan rahmet,
kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Hain
saldırıya misliyle cevap verilmiş, şehitlerimizin kanı
yerde kalmamıştır.
Yine, dün Osmanlı Devletinin 34üncü
padişahı Sultan II. Abdülhamit Hanın vefatının
102nci yılında tüm yurtta çeşitli programlarla
anıldı. Osmanlının en zor dönemlerinde tahtta olan
Abdülhamit, özellikle dış politikada akıllı bir siyaset
yürüterek devleti otuz üç yıl büyük bir ustalıkla yönetti.
Osmanlı Devleti, II. Abdülhamit döneminde eğitimde,
sağlıkta, kültür, sanat ve diğer birçok alanda çok önemli
gelişmeler gösterdi. Ülkesi ve milleti için gece gündüz çalışan
cennetmekân Sultan II. Abdülhamit Hanı vefatının 102nci
yıl dönümünde rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Beko
35.- İzmir Milletvekili Kani
Bekonun, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan askerlere Allahtan
rahmet dilediğine, AKP iktidarının başarısız
politikaları sonucu ağır ekonomik krizle karşı
karşıya olunduğuna ve birçok ilacın piyasada bulunmaması nedeniyle
yaşanılan mağduriyete ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, İdlibde
hayatını kaybeden askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyorum.
AKP iktidarının başarısız
politikalarının sonucunda ağır bir ekonomik krizle
karşı karşıyayız. Bu nedenle
yurttaşlarımız işsiz, aç, umutsuz ve mutsuz; bunlarla
beraber bir de her gün yeni bir zorlukla
karşılaşmaktadırlar. Son günlerde ilaç
firmalarının zam beklentisi nedeniyle depolara ilaç vermekten kaçındığı
iddia edilmektedir. Ayrıca kurun erken sabitlenmesi ve sonrasında
artışların yaşanmasından kaynaklı olarak
sıkıntılar yaşanmaktadır; bu nedenle hastanelerimizin
pek çoğunun ilacını alamadığı yönünde bilgiler
yansımaktadır. Tansiyon, epilepsi, grip ilaçları hatta
ağrı kesicilerin dahi bulunmadığı yurttaşlarımız
tarafından vurgulanmaktadır. Sağlık hizmeti
vatandaşın en temel sosyal hakkıdır ve devlet bunu kâr ya
da tasarruf etmeyi düşünmeden vermek zorundadır.
BAŞKAN Sayın Yalım
36.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, 24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi öğretmen,
polis, hemşire, din görevlisi ile imamlara verilen 3600 ek gösterge
sözünün yerine getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi Sayın
Cumhurbaşkanı ve de birçok bakan tarafından tüm Türkiyede,
bütün illerimizde 3600 ek gösterge sözü verilmiştir. Yaklaşık
bir buçuk yıldır -iki yıla doğru gidiyoruz- uygulanmayan bu
sözleri var Hükûmetin. Onun için öğretmenlerimize, polislerimize,
hemşirelerimize, din görevlilerimize, imamlarımıza verilen sözün
yerine getirilmesi ve de 3600 ek göstergenin bir an önce uygulanmasıyla
ilgili gerekli adımların atılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arkaz
37.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkazın, Suriyenin İdlib kentinde şehadet
şerbetini içen askerlere Allahtan rahmet dilediğine, 9 Şubat Milliyetçi Hareket Partisinin
kuruluşunun 51inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İdlibde şehadet şerbetini içen kahramanlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum; milletimizin
başı sağ olsun.
8-9 Şubat 1969da Adanada yapılan Büyük
Kurultayda Milliyetçi Hareket Partisi Başbuğumuz Alparslan
Türkeşin liderliğinde kurulmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi, insan merkezli siyaset
yapan, Türk milletiyle beraber dünya milletlerinin de refahını
isteyen, dünyaya Ankara penceresinden bakan, kainatı Türkçe okuyan kadim
Türk-İslam tarihinden beslenirken Atatürkün işaret ettiği
muasır medeniyet hedefine gözünü diken bir davanın adıdır.
Liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendinin deyimiyle Partimizin yaşı 51,
siyasetimizin yaşı 72, davamızın yaşı
Türklüğün yaşıyla eşittir. Bu vesileyle
Başbuğumuzu ve ahirete yürüyen şehit, gazi ve dava
arkadaşlarımızı rahmetle yâd ediyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kaşlı
38.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Suriyenin İdlib kentinde hain saldırı
sonucu şehit düşen askerlere, hemşehrisi Uzman Onbaşı
Kadir Yıldız ile Van ili Bahçesaray ilçesinde yaşanan
çığ felaketinde şehit olan Jandarma Uzman Onbaşı
Ramazan Süslüye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta Suriyenin İdlib kentinde
hain saldırı sonucu şehit düşen Aksaraylı Uzman
Onbaşı Kadir Yıldız kardeşimin ve Van Bahçesarayda
çığ altında kalan vatandaşlarımızı
kurtarmaya giderken çığ düşmesi sonucu şehit olan yine
Aksaraylı Uzman Jandarma Onbaşı Ramazan Süslü kardeşimin
ruhları şad olsun diyor; ailesine, Aksaraya ve Türk milletine
sabırlar diliyorum. Her 2 şehidimizin altı aylık olan
kızları yetim kalmıştır. Acılarımız bu
kadar tazeyken dün İdlibten yeni şehit haberleri gelmiştir. İdlibin
Taftanaz bölgesinde askerlerimize topçu atışıyla kalleşçe
saldırılmış, 5 askerimiz şehit olmuş, 5 askerimiz
de yaralanmıştır. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor,
ruhları şad olsun diyor, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
Yok.
Sayın Serter
39.- İzmir Milletvekili Bedri
Serterin, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, Alsancak Elektrik
Fabrikasının devrine dair yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Kalplerimiz
sızlıyor.
Ocak 2019da burada Ranta kurban etmeyeceğiz.
dediğim Alsancak Elektrik Fabrikasının devrine dair sorunu
buradan tekrar hatırlatıyorum. Geçtiğimiz nisan ayında
Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından ihaleye çıkıldı
ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ihaleyi kazandı ama ihale iptal
edildi ve Alsancak Elektrik Fabrikası iktidar eliyle yine bilinmeze
sürüklendi, inadına ölüme terk ediliyor. İzmir Büyükşehir
Belediyesine en kısa zamanda devredilerek İzmir kent kültürüne
kazandırılmasını istediğimiz elektrik fabrikasına
dair görev tüm İzmir milletvekillerine aittir, çözüm tüm partilerin
İzmir milletvekillerinin İzmire borcudur. İzmir milletvekiliyim
diye boşuna dolaşmak kimseye bir şey kazandırmaz; gelin, el
birliğiyle, sonuçlanmış bir ihaleyi kazanan Büyükşehre
fabrikayı verelim diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bülbül
40.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Suriyenin İdlib kentinde şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediğine, Cumhuriyet Savcısı Taner Temurun
Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararıyla sürgün edilmesinin
dayanağını ve verilen sürgün kararından dönülerek adaletin
işletilip işletilmeyeceğini Adalet Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İdlibde şehit düşen askerlerimize
Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu, ülkemizin kurucu değerlerine ve Atatürke
düşmanlığıyla bilinen tarihçi Kadir
Mısırlıoğlunun cenaze törenine bakanların
katılmasını eleştiren cumhuriyet savcısı ve
Yargıçlar Sendikası üyesi Taner Temuru sürgün etti. Bu karar adalet
sisteminin ne denli çürüdüğünün bir göstergesi olarak tarihin
sayfalarında yerini almıştır. Adaleti sağlamakla
yükümlü olan kurumlar artık, siyasi iktidarın arkabahçesi
olmuştur. Buradan aynı zamanda HSK Başkanı olan Adalet
Bakanına soruyorum: Tepkisi eleştiri sınırları
içerisinde olan bir adalet insanı hakkında verilen bu sürgün
kararının dayanağı nedir? Bu karardan dönmeyi, adalet
sistemini bir nebze de olsa işletmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 45
milletvekilimizin söz talebi karşılanmıştır. Bu
saatten sonra 60'a göre hiçbir söz talebini karşılamayacağımı
Genel Kurula ifade etmek istiyorum.
Şimdi Grup Başkan Vekillerimizin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun lütfen.
41.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna
Allahtan rahmet dilediğine, Suriyenin idlib kentinde rejim güçleri
tarafından 5 askerin öldürülmesiyle iki haftada 13 evladın şehit
verildiğine, Türk askerinin İdlibdeki gözlem noktaları
Rusyayla varılan mutabakata rağmen rejim güçleri tarafından
ateş altına alınmasının nasıl olabildiğini,
Heyet Tahrir el-Şam adlı örgüt ile rejim güçleri
çatışırken Türk askerinin İdlib sınırına
neden sürekli askerî sevkiyat gerçekleştirdiğini ve Türk askerinin
rolünün, amacının ne olduğunu, olası İdlib operasyonunda
Hükûmetin politikasının ne olacağını, ülkemizde
yaklaşık 4 milyon Suriyeli varken 1 milyon Suriyelinin daha
nasıl istihdam edileceğini öğrenmek istediklerine, KKTC
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının Kuzey
Kıbrıs Ankara tarafından yutulabilir. ifadesine ve Hükûmetin
ziraat, gıda, su ürünleri mühendisleri ile veteriner hekimlerin
atamalarına ilişkin verdiği sözü yerine getirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; partimizin Kurucular Kurulu Üyesi, Yerel
Yönetimler Başkan Yardımcısı, 24üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili muhterem dostum Hasan Hüseyin Türkoğlu kardeşim uzun
zamandır mücadele ettiği hastalığa ne yazık ki yenik
düştü, bugün onun acı haberini aldık, Allah rahmet eylesin;
ailesine, sevenlerine ve camiamıza başsağlığı
diliyorum, sabrıcemil niyaz ediyorum; mekânı cennet, ruhu şad
olsun.
Dün, yine, İdlibden acı haber geldi.
Geçen hafta rejim güçleri tarafından 8 askerimizin şehit
düştüğü bölgede dün yine rejim güçleri tarafından yapılan
saldırıda 5 askerimizi şehit verdik, 5 askerimiz de
yaralandı. Şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine ve
milletimize başsağlığı, yaralılarımıza
da acil şifalar diliyorum.
Son iki haftada 13 evladımızı
İdlibde şehit verdik. Türk askerinin İdlibdeki gözlem
noktaları Rusya tarafından mutabakat altına alınmasına
rağmen nasıl oluyor da rejim güçleri tarafından ateş
altına alınabiliyor? İdlibde Heyet Tahrir el-Şam adlı
örgüt ile rejim güçleri çatışırken bizim
askerimiz İdlib sınırına neden sürekli askerî sevkiyat
gerçekleştiriyor? Heyet Tahrir el-Şam ile rejim mücadelesinde Türk
askerinin rolü ve amacı nedir? Olası İdlib operasyonunda
Hükûmetin politikası nedir? Bu soruların cevaplarını
bekliyoruz. Tüm bunları öğrenmek için geçen hafta verdiğimiz kapalı
oturum önergemiz Hükûmet tarafından reddedildi. Dolayısıyla iki
haftada 13 şehidin geldiği İdlib konusunda Hükûmetin planı
nedir, planı var mıdır bilmiyoruz ve genel olarak Suriye
politikasına baktığımızda İdlib konusunda
endişeliyiz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Üstelik Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle
İdlibden gelmekte olan 1 milyon yeni sığınmacıyı
düşünürsek, Hükûmetin almış olduğu hiç bir tedbir
gözükmemektedir. Ülkemizde bulunan yaklaşık 4 milyon Suriyeli
yetmezmiş gibi, gelecek 1 milyon kişiyi daha nasıl kabul
edeceğiz; nerede yedireceğiz, nerede içireceğiz, nasıl
istihdam edeceğiz? Bu milletin boğazından, rızkından
kesilerek harcanan 40 milyar dolar yetmezmiş gibi, daha ne kadar para
harcamayı düşünüyorsunuz?
Suriye
politikanız iflas etmiştir. Hükûmet ısrarla yanlış
yapmaya devam etmektedir. Tavsiyemiz, artık bunun farkına varıp
daha fazla şehit vermeden, daha fazla canımız yanmadan,
İYİ PARTİ Genel Başkanı Sayın Meral
Akşenerin sözlerine kulak vererek daha doğru politikalar
geliştirmenizdir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
İngiliz The Guardian gazetesine bir açıklama yaptı.
Akıncı açıklamasında özetle Kuzey Kıbrıs Ankara
tarafından yutulabilir. diyor. Kuzey Kıbrısın Türkiyeye
bağlanması korkunç olur. İkinci bir Tayfur Sökmen
olmayacağım. sözlerini sarf etti.
Bu sözleri esefle ve
şiddetle kınıyoruz. Büyük bir fedakârlık sonucu şehit
kanlarıyla kurulan bir devletin bugün başında oturan bir
kişinin bu sözleri, her şeyden evvel, canlarını veren ve
toprakları vatan yapan Kıbrıs Türklerine ve Türk askerine
hakarettir. Hataya kavuşmamızda büyük emeği olan Tayfur
Sökmene laf eden, Merhum Rauf Denktaşın koltuğuna oturan bu
kişi, Kıbrıs halkının idealleri ve ülküleriyle
örtüşmemektedir. Sayın Akıncının eskidi dediği
o slogan, bayrak dalgalandığı sürece ve biz Türk milliyetçileri
olduğu sürece var olmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez söz veriyorum.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir kez daha gururla
söylüyorum ki Sayın Akıncıya rağmen, Kıbrıs
Türktür, Türk kalacaktır.
Buradan epeydir seslerini duyurmaya
çalışan, Tarım ve Orman Bakanlığından atama
bekleyen arkadaşlarımızdan da bahsetmek istiyorum çünkü onlardan
her gün birçok mail ve telefon alıyoruz. Bugün de Sayın Genel
Başkanımızı ziyaret ettiler. Hükûmetin daha önce
verdiği söze rağmen, ziraat, gıda, su ürünleri mühendisleri ve
veteriner hekimler yaklaşık üç yıldır atama bekliyor. Bu
arkadaşlarımız ya işsiz ya da başka işlerde
çalışmak zorunda kalıyor. Birçok konuda sözünde durmayan
Hükûmetiniz, bu arkadaşlarımızın da sesini duymuyor,
onları görmezden geliyor. Yaklaşık 3.500 kişi işini
yapmak istiyor, ülkeye hizmet etmek istiyor. Hükûmete ve Sayın Tarım
ve Orman Bakanına çağrımız, arkadaşlarımızın
sesini duyması ve bu atamaların bir an önce
yapılmasıdır.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
42.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğluna, 10 Şubatta Suriyenin İdlib kentinde hain
saldırı sonucu şehit olan 5 asker ile 3 Şubatta şehit
düşen 8 askere ve Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ
felaketlerinde hayatını kaybeden 41 vatandaşa Allah'tan rahmet
dilediğine, arama kurtarma faaliyetlerinin koordinasyonunun ve kriz
yönetiminin önemine, incelemelerde bulunmak ve yöre halkına destekte
bulunmak amacıyla bölgeye Milliyetçi Hareket Partisi tarafından heyet
gönderildiğine, AFAD verilerine göre 1890-2014 yılları
arasında yaşanan 1.997 büyük çığ felaketinin çığ
meselesine daha fazla odaklanmamız gerektiğini ortaya koyduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Uzun süredir tedavi gören, 24üncü Dönem Milliyetçi
Hareket Partisi Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlunun
vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allahtan
rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Sayın Başkan, 10 Şubat 2020de
İdlibin kuzeyinde Taftanaz kasabasına çatışmaların
önlenmesi ve gözlem noktalarının korunması amacıyla
gönderilen askerlerimiz, Suriye rejim ordusu tarafından alçakça bir
saldırıya uğramıştır. Bu saldırı
neticesinde 5 askerimiz şehit olmuş, 5 askerimiz de
yaralanmıştır. Daha evvel de 3 Şubatta Serakibde yine
rejim güçleri tarafından gerçekleştirilen hain saldırı
neticesinde 8 şehidimiz vardı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet,
gazilerimize acil şifalar diliyorum. Aziz milletimizin başı
sağ olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Esad rejiminin kalleş
saldırıları, İdlibi kazanç sahasına çevirmeye
çalışan emperyal odakların kural tanımaz kararları
önemli bir gerçeği göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti, egemenlik
haklarından doğan münhasır haklarının savunucusu
konumunda, sahnelenen emperyal oyunun karşısında dimdik
durmaktadır. Türkiye, İdlibde kazan-kazan hesapları yapan ucuz
hesapların bekçisi, güç istenciyle gözü dönmüş hegemon
politikalarının savunucusu değildir. Türkiye'nin de mensup
olduğu NATO, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütler
İdlibde sahnelenen bu kurgusu zayıf oyunu perde arkasından
izlemeyi acilen bırakmalı, Türkiye'nin meşru davasının
arkasında durmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Zira bıçak kemiğe
dayanmış, sabrımız kalmamıştır. Türkiye'nin
ne Esad gibi piyonlara ne de bölgede vekâlet savaşı yürüten
diğer odaklara meydan vermeye niyeti yoktur.
İdlibde diplomasi hezimete
uğramış, verilen sözler yerine getirilmemiş ve Türkiye'nin
Suriye iç savaşının ortaya çıktığı 2011
yılından bu yana gözettiği barışçıl politikalar
suistimal edilmiştir. İdlible 130 kilometrelik sınır
ortaklığımız, bölgede kurgulanan emperyal oyun ve
İdlibde gerçekleşen her hadisenin ülkemizi doğrudan
ilgilendirmesi orada bulunmamızın meşru dayanağı olmak
bakımından yeterli gerekçelerdir. Bugün kahraman askerlerimizin
cansiperane görevlerini ifa ettikleri Taftanaz kasabası, sınır
güvenliğimizin sağlanması ve çatışmaların
önlenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Van-Bahçesaray kara yolunun Karabet geçidi mevkisinde 4 ve 5 Şubat
tarihlerinde düşen iki çığda 41 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 84 kişi de
yaralanmıştır. Hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Güvenlik güçlerimiz, Kızılay, AFAD ve
diğer arama kurtarma ekipleri çığ altında kalan
vatandaşlarımızın kurtarılması için koordineli
olarak, gecesini gündüzüne katarak çalışmışlardır.
Arama kurtarma faaliyetlerinin koordinasyonunun ve kriz yönetiminin önemine
Elâzığ, Malatya depremi ve Vanda yaşanan elim hadise süresinde
şahit olduk. Koordinasyon ve kriz yönetimi için mevcut
koşulların daha da iyileştirilmesi elzemdir. Sayın Genel
Başkanımızın talimatıyla bölgede arama kurtarma faaliyetlerine
katılmak, incelemelerde bulunmak ve yöre halkına destekte bulunmak
amacıyla bölgeye partimiz tarafından heyet gönderilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Vatandaşlarımızın üzerine düşen her çığ
yüreklerimizi kor gibi yakmıştır. Deprem, çığ, uçak
kazası gibi doğal afet ve kazalar tüm milletimizi derinden
üzmüştür. Devlet millet el ele vererek daha önceki sancılı
dönemlerimizi atlattığımız gibi bunu da atlatmaya
muktediriz. Her karanlık gecenin bir sabahı, her zorluğun bir
kolaylığı vardır. Bizler tasada, kıvançta bir ve
beraber olan Türk milleti olarak bu zorlukların elbette üstesinden
geleceğiz.
Değerli milletvekilleri, yirmi sekiz yıl
önce 1 Şubat 1992 tarihinde Şırnakın Görmeç köyünde
konuşlanan askerlerimizden 65i ve sivil vatandaşlarımızdan
25i çığ felaketi nedeniyle şehit olmuştu. Bugün
milletimizi derinden etkileyen doğal afetler o yıllarda da
milletimizi müteessir kılmıştır ve sadece 1992
yılında 443 kişi çığ faciası nedeniyle
hayatını kaybetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, son kez
açıyorum, tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yine AFAD verilerine göre
1890-2014 yılları arasında tam 1.997 adet büyük çığ
felaketi yaşanmıştır. Bu rakamlar çığ meselesine
daha fazla odaklanmamız ihtiyacını ortaya
çıkarmaktadır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
43.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, Adalet ve Kalkınma Partisinin ekonomi
politikaları nedeniyle halkın büyük çoğunluğunun
işsizlik, zam ve adaletsiz vergilerle karşı karşıya
bırakıldığına, TÜİK tarafından
açıklanan iş gücü istatistiklerine, Hatay ilinde bir yurttaşın kendini yakma eylemine yönelik Hatay
Valiliğinin yaptığı açıklamaya, Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklının
ilk duruşmasında savcıdan mütalaa istenmesine, Yüksekova
Belediyesi Eş Başkanı Remziye Yaşar hakkında verilen
kararın da siyasi olduğuna, Şırnak ili Beytüşşebap
ilçesinde yaşayan Hurmuz Diril ile Şimoni Dirilden 11 Ocaktan bu
yana, Batman ilinden Silivri Cezaevine gelen Mehmet Baldan da 24 Ocaktan bu
yana haber alınamadığına ve bu yurttaşların neden
kaybolduğunun İçişleri Bakanlığı tarafından
açıklanarak ailelerine bilgi verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Adalet ve Kalkınma
Partisinin ekonomi politikaları nedeniyle halkın çok büyük bir
çoğunluğu işsizlikle, zamlarla, adaletsiz vergilerle
karşı karşıya bırakılmıştır.
Geçtiğimiz günlerde TÜİKin hazırladığı ve çarpıtılmış
olan enflasyon rakamlarının üzerine konuşmuştuk. Şimdi
de işsizlik rakamlarının üzerinde biraz durmak istiyorum.
TÜİK tarafından açıklanan iş
gücü istatistiklerine göre, 2019 yılının Ekim, Kasım,
Aralık aylarını kapsayan dönemin işsizlik oranı 1 puanlık
artışla yüzde 13,3 olarak kaydedilmiştir. Yani Türkiye genelinde
15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı bir önceki
yılın aynı dönemine göre 327 bin kişi artarak 4 milyon 308
bin kişi olmuştur. Bunlar resmî rakamlardır. Gayriresmî
rakamlarda bu oranın çok daha yüksek olduğunu elbette ki biliyoruz.
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfustaki işsizlik oranı da bir
önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,9 puan artışla
yüzde 24,5 olmuştur yani her 4 gençten 1i işsiz durumundadır.
Türkiye genelindeki bu tablo aslında iktidarın gençlere sadece ve
sadece umutsuzluk vadettiğini göstermektedir. Ülkede 26 milyondan fazla
kişi yoksuldur, 18 milyon kişi de yoksulluk
sınırının eşiğinde yaşamaktadır.
Şimdi, bütün bunlar yaşanırken
geçtiğimiz günlerde Hatay Valiliği önünde bir
yurttaşımız Çocuklarım aç! diyerek kendini yaktı ve
yaşamını yitirdi bunun sonunda. Hatay Valiliği bir
açıklama yaptı o gün ve Biz, yurttaşın psikolojisinin
bozuk olduğunu gördük. dedi. Yani psikolojisinin bozuk olduğunu
tespit etmiş oldu Hatay Valiliği. İnsani değerlerden
tamamen uzak kalmış, en ufak bir utanma, sıkılma duygusu
taşımayan bir valilik açıklamasıyla karşı
karşıya kaldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir belediye
meclisi üyesi ise bu insanın canına kıymasını ucuz
siyasi hesap olarak görebildi. İktidarın valileri, belediye meclisi
üyeleri gerçekten insanlık değerlerinden uzaklaşmaktadır;
bunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Daha önce de oldu bu tür intiharlar; toplu aile
intiharları oldu, işsizlikten canına kıyan insanlar oldu,
cebinde tek kuruş parası olmadığı için intihar eden
genç öğrenciler oldu geçtiğimiz aylarda. İktidarın ekonomi politikaları
gerçekten toplumsal adaletin zerresine yer bırakmamış bir
hâldedir, bunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Sayın vekiller, daha önce, 27nci Dönem
milletvekilimiz olan ve daha sonra, 31 Mart seçimlerinde Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı olarak seçilen Selçuk
Mızraklının dün ikinci duruşması vardı ve o
duruşmada da tutukluluğun devamına karar verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Hem Selçuk
Mızraklı hem de Kayapınar Belediyesi Eş Başkanı
Kezban Yılmaz hakkında ifade veren kişinin, daha önce tutuklu
olan Hicran Berna Ayverdi adındaki gizli tanığın
-sonradan açığa çıktı- bu eş
başkanlarımızla ilgili verdiği ifade de 20 Mart 2019
tarihlidir yani 31 Mart seçimlerinden on bir gün öncedir, cezaevine girdikten
üç yıl sonra bu ifadeyi vermiştir. Şimdi, o ifadeyi verdikten
sonra da, tabii, kendine vadedildiği gibi, bu kişi, bu gizli
tanık cezaevinden salındı.
Şimdi, Selçuk Mızraklı ve Remziye
Yaşarın davaları sürüyor. Selçuk Mızraklının
ilk duruşmasında savcıdan mütalaa istendi. Hiç alışılmamış
bir şey; neden bu kadar alelacele, ilk duruşmada mütalaa istendi?
Çünkü kayyum atandı ya Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine,
şimdi, o kayyum atanırken de Selçuk Mızraklının aslında
çok tehlikeli bir insan olduğunu anlatarak İçişleri Bakanı
kayyum atadı ama ortada bir hüküm yok, bir hüküm oluşması
gerekiyor Selçuk Mızraklı hakkında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O nedenle,
alelacele savcılıktan mahkeme heyeti mütalaa istedi ve mart
başındaki üçüncü duruşmasında büyük ihtimalle karara
doğru gitmeye çalışacaklar. Çünkü Selçuk Mızraklı
hakkında bir hüküm uydurması gerekiyor bu mahkeme heyetinin. Çünkü
İçişleri Bakanlığı bu mahkeme heyetine talimat verdi
Hüküm uydurun Selçuk Mızraklı hakkında. diye. Bu durumla
karşı karşıyayız. Sadece Selçuk
Mızraklının değil diğer belediye eş
başkanlarımızın da, görevden
uzaklaştırılmış olan ve yerlerine kayyum
atanmış olan belediye eş başkanlarımızın da
durumları aynıdır.
Bakın, Yüksekova Belediyesi Eş
Başkanımız Remziye Yaşar hakkında verilen karar da
siyasidir, geçen burada konuştuk. Önce, serbest bırakılması
kararı verildi, alelacele bir üst mahkeme kararıyla tekrar tutuklama
kararı verildi. Ne demişti Remziye Yaşar? Sosyal medyada bir
paylaşım yapmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum mikrofonunuzu,
tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tolstoyun
-Tolstoy, biliyorsunuz, bir dünya yazarı- Savaş; mızraklı,
trampetli bir bayram değildir. Onun manzarası kandır, ölümdür. sözlerini
Savaşa hayır tagıyla paylaştığı için
Remziye Yaşar tutukludur şu anda yani yerine kayyum
atanmasının nedeni de budur.
Son olarak bir konuya daha değinmek istiyorum:
Türkiyede son günlerde yine çok ciddi bir sorun yaşanıyor, insanlar
kaybediliyor. İnsanlar kaybolmuyor, kaybettiriliyor. Bakın,
Şırnakın Beytüşşebap ilçesinde yaşayan ve
İstanbul Keldani Kilisesi papazı Remzi Dirilnin babası, 71
yaşındaki Hürmüz Diri ile annesi, 65 yaşındaki Şimoni
Dirilden 11 Ocaktan bu yana haber alınamıyor. Çiftin
kaybolduğu, askerî yasak bölge ilan edilmiş olan bölgedeki karakolun
komutanı Konuya yasak getirildi, ailesi dışında kimseyle
bilgi paylaşmıyoruz. diyor ve hiçbir bilgi alınamıyor.
İkincisi, Batmandan İstanbula
cezaevindeki oğlunu ziyarete gelen, aynı gün akrabalarıyla
görüşen Mehmet Baldan da 24 Ocaktan bu yana haber alınamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
Sayın Başkan.
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım,
buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Mehmet Bal da
7/24 kameralarla izlenen İstanbulda sırra kadem basıyor ve bu
konuda da ailesi defalarca talep etmesine rağmen, henüz bir bilgi
alınamadı. Biz, bunu geçen hafta Mecliste de gündeme getirdik, ne
İçişleri Bakanlığından ne başka bir
bakanlıktan bu konuda herhangi bir bilgi alınamıyor.
Tekrar ediyoruz: 24 Ocaktan beri Mehmet Baldan
haber alınamıyor, kaybedilmiştir. Bu ülkede yaşayan
yurttaşların güvenliğinden sorumlu olan bakanlık sosyal
medya paylaşımı yapanların peşinden
koşacağına, esas itibarıyla, bu yurttaşların
neden kaybolduğunu bir an evvel açıklamak zorundadır, ailelerine
bilgi vermek zorundadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altay
44.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan
Hüseyin Türkoğluna ve Suriyenin İdlib kentinde şehit olan
askerlere Allahtan rahmet dilediklerine, İdlibdeki hem sınır
güvenliğiyle hem de gözetleme kulelerindeki askerlerlerin can
güvenliğiyle ilgili konuyu birçok defa Meclis kürsüsünden dile
getirdiğine, yürütme organının İdlibdeki kimi stratejik
hatalarından dolayı şehit verilmesinden rahmet dileyerek
sıyrılınamayacağına, İdlib meselesinin gündeme
alınabilmesi için Genel Kurula genel görüşme önerisi
sunacaklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Diğer Grup Başkan Vekillerimizin
belirttiği üzere, öncelikle birlikte çalışmaktan büyük bir
memnuniyet de duyduğum; çalışkanlığıyla,
vatanseverliğiyle, gerçek milliyetçiliğiyle Mecliste ve Türkiyede göz
doldurmuş, 24üncü Dönem Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlu
kardeşimizin vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik.
Kendisine Allahımdan rahmet diliyorum. Hem Milliyetçi Hareket Partisinin
hem İYİ PARTİ'nin başı sağ olsun. Ailesine ve
milletimize sabır diliyorum.
Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bir taziye yeri olmadığını, bir taziye
çadırı olmadığını, bu Meclis tutanakları
incelendiğinde göreceksinizdir ki belki elli defa söylemişimdir.
Elbette taziye vereceğiz; şehidimizin, şehitlerimizin
acısıyla kederleneceğiz, elbette ailelerinin ve sevenlerinin
acısını paylaşacağız; bu, hem insani hem siyasi
hem sosyal görevdir. Ben de bu vesileyle İdlibden gelen acı haberle
hepimiz gibi, buradaki herkes gibi üzülmüş, sarsılmış
birisi olarak hem kendi adıma hem Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Grubu adına, şehitlerimize Allahımdan rahmet
diliyorum. Kederli ailelerine ve aziz milletimizin her bir ferdine
başsağlığı ve sabır diliyorum. Ancak Sayın
Başkan, bizim, yasama organı olarak, yasama Meclisi olarak bu
şehitlere, bunların ailelerine, şu anda İdlib dâhil 780.500
kilometrekarelik coğrafyamızda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
ve
coğrafyamızın dışında gerek ülkemize yönelik
terör tehdidinden kaynaklı olarak gerek değişik stratejik
gerekçelere dayalı olarak askerlerimiz karda, yağmur siperlerinde
gözleri hedeflerinde vatan görevi yapıyorlar. Ancak bu konuda Türkiye
Büyük Millet Meclisinde İdlib özelinde şöyle bir
baktığım zaman Sayın Başkan, 15 Şubat 2018de, 11
Eylül 2018de, 15 Şubat 2018de ikinci defa, 11 Kasım 2018de, 9 Ekim
2017de, 1 Ekim 2018de, en son 21 Aralık 2019da yaptığım
bütün konuşmalarda İdlibe dikkat çekmişim, sadece ben,
diğer arkadaşlarımınkileri söylemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - İdlibde hem
sınır güvenliğimize dikkat çekmişim hem 12 gözetleme kulesindeki
askerlerimizin can güvenliğine dikkat çekmişim; çağrı
yapmışım, Meclis kürsüsünden yapmışım, Türkiye
Büyük Millet Meclisi yerleşkesinde basın toplantısı yaparak
yapmışım, feryat etmişim, bu tehlikeye dikkat
çekmişim. Merak eden arkadaşlar açıp bakabilir. Gözetleme
kulesindeki askerlerimizin hayati tehlike riskinin olduğunu
düşünüyorum. demişim. Zira, hava desteği noktasında
onlara yapabileceğimiz bir şey yok. demişim. Nitekim
şehidimizi helikopterle alamadık.
Sayın milletvekilleri, burada oturup taziye
dilemekle olmuyor bu işler. Orada 12 kulemiz var, Astana Süreci ve 2018
Soçi Mutabakatına rağmen, şehidimizi helikopterle alamayıp
kara yoluyla zor koşullarda Türkiye'ye getirmişsek Sayın
Başkan, burada bir sıkıntı vardır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
ve bu
sıkıntıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi görmezden
gelmemelidir; gelmeyeceğini zannediyor ve umuyorum. Taziye dilemek en
kolay şey. Gidin, bir de o askerlerin analarına, babalarına,
eşlerine, nişanlılarına, çocuklarına sorun bakalım.
Yürütme organının İdlibdeki kimi stratejik hatalarından
dolayı, şehitlerimize rahmet dileyerek bu işten
sıyrılamayız.
Bu vatan için, bu bayrak için, bu millet için, 82
milyonun 82 milyonunun da şehit olmasına benim rızam da
vardır, gönlüm de vardır ama ciddi bir tehlikeye karşı
doğru bir stratejiyle topyekûn savaşalım, şehit olalım
ama Meclisin bütün uyarılarına rağmen, hiçbir uyarıyı
dinlemeyerek Biraz caka satmak, biraz efelenmekle bu işleri hallederim.
diyerek, imza attığımız Soçi Mutabakatının ne
olduğunu bilmeyerek orada askerlerimiz şehit oluyorsa ben buna
razı değilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Burada bir
sıkıntı var.
Bunun için diyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi bugün,
yüce Genel Kurula bir genel görüşme önerisi indirecektir. Yani grup
önerisi olarak genel görüşmenin, Meclise verdiğimiz teklifin öne
alınmasını yüce Genel Kuruldan talep edeceğiz. Ben bu
konuda, parti ayrımı yapmaksızın, şehitlerimize son
bir görev olarak bu genel görüşme önerisinin kabul edileceğine
inanmak istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi, şehit
sayısını, Suriyeden, ülke sınırlarından gelen
şehitleri normal göremez; normal değildir. Olmayabilirdi, bu
çocuklarımız ölmeyebilirdi.
Bunu görüşmemiz lazım diyorum, sizi ve
yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
45.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, ülkenin sınır güvenliğini sağlamak, millete
kasteden terör örgütlerini ve oluşturulmak istenen terör devletini ortadan
kaldırmak, insani dramı sonlandırmak maksadıyla
sınır ötesi operasyonların sürdürüldüğüne, Gazi Meclis
kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde ne yapmışsa bugün de
aynı kararların alınması ve aynı istikamette yürünmesi
gerektiğine, İdlibde hayatını kaybeden Mehmetçiklere ve vefat eden
24üncü Dönem Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Allahtan rahmet dilediklerine, 10 Şubat
Sultan II. Abdülhamitin 102nci ölüm yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bundan yaklaşık yüz-yüz yirmi yıl
evvel coğrafyamızda ekilen ihanet odaklarının fitne
tohumları maalesef coğrafyamızı hâlâ tehdit ediyor.
İşte, ülkemizin ulusal güvenliğini, sınır
güvenliğini sağlamak, milletimize kasteden terör örgütlerini ve yine
oluşturulmak istenen terör devletini ortadan kaldırmak, insani
dramı sonlandırmak ve coğrafyamızda, ülkemizde
barındırdığımız 3 milyon Suriyelinin tekrar kendi
ülkelerine dönmesi için son iki yıllık süre zarfında
sınır ötesi operasyonlar sürdürüyoruz. Fırat Kalkanı,
Zeytin Dalı ve akabinde Barış Pınarı
Operasyonlarıyla
Bakınız, Gazi Meclis tarihimizde neler
yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gazi Meclisimiz
kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde ne yapmışsa 15 Temmuzda
da onu yapmıştır. Bugün de aynı kararları almak ve
aynı istikamette yürümek zorundayız. Kurucu Meclisimiz, kurtuluş
mücadelesi döneminde, dört yıllık süre zarfında hedefe
odaklanmıştır. Hedef nedir? Ulusal birliğimizi güvence
altına almak, Misakımillî hedefine koşmak ve ülkemize kasteden
bütün düşmanları yurdumuzdan çıkarmaktır. Onun için, 9.167
şehidimiz oldu, 31.173 gazimiz oldu ve yine, Gazi Meclisimizde görev
yaparken şehit olan ve hayatını kaybeden milletvekillerimiz
oldu, gazilerimiz de oldu. İşte, dört yıllık kurtuluş
mücadelesinde Gazi Meclisimiz istiklalimize nasıl sahip
çıkmışsa
Burası elbette bir taziye yeri değildir.
Burası, Mehmetçikimizin cephede yaptığı mücadeleyle, kader
birlikteliği içerisinde adım atmayı ve yol almayı
gerektiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu bağlamda,
İdlibde hayatını kaybeden kahraman Mehmetçiklerimize Allahtan
rahmet ve aziz milletimize, şehitlerimizin yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. Ancak kararlılık
mücadelemizi de sürdürmek zorundayız.
Bunun dışında, dün, yine,
seneidevriyesini yaşadığımız, bundan yüz iki yıl
evvel hayatını kaybeden ve devrinin en büyük devlet adamlarından
ve sultanlarından olan cennetmekân Sultan Abdülhamit Hanın 102nci
ölüm yıl dönümüydü. Devrinde, Osmanlı coğrafyasına kasteden
işgalcileri ortadan kaldırmak ve ülkemizin refahına hizmet etmek
için çok büyük çalışmalar yaptı. Binlerce kilometre demir yolu,
kara yolu, telgraf hattı, ilkokul, ortaokul ve kamu binaları ile
yine, darülacezelerle, Etfal Hastanesiyle, Haydarpaşa Garıyla ve
bütün coğrafyamızda hizmetleriyle büyük çalışmalar yapan
Sultan Abdülhamit Hana Allahtan rahmet diliyorum, ruhu şad olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine,
hayatını kaybeden 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekilimiz, Milliyetçi
Hareket Partimizin kıymetli Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna
Allahtan rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun; ailesine, Milliyetçi
Hareket Partisi ve İYİ PARTİ camiasına da
başsağlığı dileklerimizi iletiyor, hayırlı,
başarılı bir çalışma haftası diliyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, vefat eden 24üncü Dönem Osmaniye
Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğluna Başkanlık Divanı
olarak Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 24üncü
Dönemde burada birlikte çalışma yaptığımız,
birlikte olduğumuz değerli milletvekilimiz,
arkadaşımız, Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin
Türkoğluna biz de Divan olarak Allahtan rahmet diliyoruz, mekânı
cennet olsun, ailesine, yakınlarına, İYİ PARTİ ve
Milliyetçi Hareket Partisi camialarına da
başsağlığı diliyorum.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından,
Dormofol kullanımında 1 vatandaşın ölümünün ve birkaç
vatandaşın sağlık sorunlarına neden olan eksiklik ve
ihmallerin araştırılması, telafisi mümkün olmayan
tıbbi hataların önüne geçilmesi, ihmal ve eksikliklere sebep
olanların tespit edilmesi amacıyla 11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
11/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/2/2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından, Dormofol kullanımında 1 vatandaşın ölümüne
ve birkaç vatandaşın sağlık sorunlarına neden olan
eksiklik ve ihmallerin araştırılması, telafisi mümkün
olmayan tıbbi hataların önüne geçilmesi, ihmal ve eksikliklere sebep
olan yetkililerin, personelin ve kişilerin tespit edilmesi amacıyla
11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 11/2/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aylin Cesur, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Meclis araştırması açılması
konusunda İYİ PARTİ adına vermiş olduğumuz öneri
için söz almış bulunmaktayım.
Öneriyi huzura getirmeden önce, İdlibde
şehit olan evlatlarımıza, yiğitlerimize Yüce Allahtan
rahmet, acılı ailelerine ve milletimize sabır diliyorum.
Bugün hayatını kaybeden değerli dava
arkadaşımız, aynı zamanda Ispartamızın
damadı Sayın Hasan Hüseyin Türkoğluna Yüce Allahtan rahmet,
ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Önergemizin konusu Dormofol; etken maddesi propofol.
Dormofolun neyini araştıracağız diyorsunuz belki
içinizden, haklısınız. O, farmakokinezi uzmanlarının
işi zaten, siz Dormofolu araştırmayacaksınız. Nesini
araştıralım o hâlde biz bu Dormofolun? Neden bu kış
kıyamette, bu kadar şehit varken, depremler, çığ felaketi,
Suriye, İdlib, Libya, ekonomi, intiharlar, zamlar, pahalılık, bu
kadar önemli konu varken, Kıbrıs varken, Varlık Fonuna,
Kızılayın akçesine, birçok şeye el uzatmak varken niye
Dormofol? Çünkü Dormofol de Dormofolle ilgili hadise de çok büyük bir skandal
ve o nedenle bugün onu araştıralım diyeceğim ben size.
Bir soru soracağım: Aranızda mide
yakınması olan var mı acaba ya da şu anda hafif bir
anestezi alacağı için bir tıp merkezine veya hastaneye
başvurmuş olan bir yakınınız var mı? Vardır
elbette, Allah onlara, tüm hastalarımızla beraber şifa versin.
Ramazan Gök -Ispartalı hemşehrim- ve mide
yakınması olan 5 vatandaşımız önce şoka girdiler,
yoğun bakımlık oldular, daha sonra Ramazan Gök
hayatını kaybetti, endoskopiden; mide yakınması nedeniyle
gitmişlerdi hastaneye.
Benim amacım burada sizleri korkutmak
değil, konunun önemini vurgulamaya çalışıyorum. Çünkü neden
Dormofolu konuşuyor diyorsunuz, biliyorum. Size burada bir vaka
sunacağım, bu hepinizi ilgilendiriyor. İnanın bana, son
çeyrek yüzyılın en büyük sağlık skandalını
sizlere sunmaya çalışacağım. Tarih 7 Ocak 2020, yer
Isparta, Isparta Şehir Hastanesi. Endoskopi ve kolonoskopi yapılan 6
hastaya anestezi ilacı veriliyor -Dormofol- ve bunlardan birisinin,
Ramazan Gökün hayatını kaybettiği basına yansıdı,
diğer 5 hasta taburcu olabildi.
Ramazan Gök ve diğer
vatandaşlarımız neden yoğun bakımlık oldular ve
Ramazanı neden kaybettik? En sade şekliyle bunu size anlatmaya
çalışacağım. En iyi hastaneyi yapsanız, içini en ehil
uzmanlarla ve teknolojiyle donatsanız dahi, eğer ilaçta skandal varsa
ilaç problemi varsa hastayı kaybedersiniz.
Propofol etken maddeli ilaçlar sadece endoskopi,
kolonoskopi için değil, anestezide de yaygın olarak
kullanılıyor. Hadiseyi araştırdık,
karşılaştığımız sonuçlar vahim. Buradaki
olay aslında yumağın sadece ucu imiş, çekince o kadar çok
şey geldi ki. Gördük ki Sağlık Bakanlığı
ilaçların yasaklanmasına ilişkin duyuruları resmî internet
sitesinden yapıyor ve 2019 yılında bu ilaca yönelik duyuruyu
defalarca yapmış. Şurada, değişik tarihlerde,
Sağlık Bakanlığı internet sitesinin bu ilacın
geri çekildiğine, yasaklandığına dair duyuruları var.
Ramazan kardeşimiz ölünce Bakanlık uyanmış ve 81 ilin il sağlık
müdürlüklerine Çok Acele diyerek 9 Ocak günü şu yazıyı
yollamış. Şimdi buradaki hadisede -vaktim yok, detaylı
okuyamayacağım ama- diyor ki: Bu ilacın blokajını ve
geri çekme işlemini bir an önce yapın, çok sakıncalı,
uygularsanız hastayı kaybedersiniz. Arkasında da bir eki var,
asıl skandalı işte burada yakaladık. Burada diyor ki: Şu
tarihlerde -işte kendisini kurtarmaya çalışıyor
Bakanlık, hasta öldü ya- 25 Ekim 2019da, 14 Aralık 2019da,
27/8/2019da defalarca biz buna blokaj koyduk. İşin skandalı
şu: Buradaki az önce size gösterdiğim tarihler yani internet
sitesinden hastanelerde bu ilacın kullanımına yönelik yasak
konulan tarihler, burada Bakanlığın Biz bu tarihlerde
ilacı yasakladık. dediği tarihlerden dört ila altı gün
sonra. Yani ne demek istiyorum sayın milletvekilleri, biliyor musunuz?
Şunu demek istiyorum: İlaçlar endotoksin testlerinden geçer,
zehirlidir yasaktır diye yasaklanır ve bunların bir an önce,
anında, bir dakika bile gecikmeden duyurulması gerekir, yoksa
hastayı kaybedersiniz. Ama Bakanlık ne yapıyor? İnternet
sitesinden duyuruyor; bu yüzyılda, bu çağda sanki teknoloji, hiçbir
şey yokmuş gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cesur, tamamlayın
sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Ama Ramazanı
kaybedince 81 ilin il sağlık müdürlüklerine ve hastanelerine Çok
Acele başlıklı bu yazıyı yolluyor. Şimdi,
diğer yöntemle yani Sağlık Bakanlığının
kullandığı mevcut yöntemle, blokajı koyduğu andan
itibaren değil -şuradaki gösterdiğim kanıt, bunlar soru
önergemde detaylı var, Sayın Bakana yolladım- dört-altı gün
sonra duyuruyor. O dört-altı günlük sürelerde, o arada sizler,
yakınlarınız, vatandaşlarımız hastanelerde kalp
ameliyatı, beyin ameliyatı, bu ilaçların
kullanıldığı her ne ameliyat varsa ya da bunlar neye
tabilerse Allaha emanetsiniz. Şu anda da belki bu ilaçtan dolayı ya da
başka ilaçlardan dolayı
Bu sadece bir tane ilaçta
yakaladığımız bir şey; şimdi bunu birçok ilaçta,
binlerce ilaçta düşünün. Bu ilaçların
araştırılması, Sağlık Bakanlığının
bu ilaç duyuru uygulamasının da derhâl kaldırılması
gerekiyor. Niye gerekiyor? Hastaların güvenli ilaç kullanma hakkı var
çünkü. Neden gerekiyor? Çünkü bu yüzyılda, bizim her türlü olanağa
sahip olan o pırıl pırıl hastanelerimizde çalışan
pırıl pırıl hekimlerimizi, sağlık personelimizi,
meşakkatle çalışan tüm personelimizi ve hastaları korumak
için gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bağlayayım.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
Isparta kardeşliği olsun, buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim.
Sağlıkta dönüşüm sistemi denilerek
yola çıkılan ve bugün skandallarla Kırıkkalede de daha
çok yeni bir olay oldu- karşımıza çıkan bu sistemde
dört-altı günde memleketin neresinde ne olmuş derhâl
Bu
ilaçların yasaklandığı ve duyurulduğu tarihler
arasındaki o boşluklarda bu ilaçların kullanıldığı
hastalarda, kimlerde ne gibi komplikasyonlar gelişmiş mutlaka
araştırılmalı.
Bugün, şu anda hastanelerde Sağlık
Bakanlığındaki bu sistem nedeniyle hastalar belki de can
veriyorlar, belki verdiler. Bunu, hepinizin huzurunda sizlere sunuyorum ve
burada, gerçekten, hepimizi ilgilendiren bu konuda ellerinizi
sağlığımız için kaldırmanızı istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYLİN CESUR (Devamla) Çok küçük bir nokta
daha söyleyeceğim: Bu hastalar ilçelerden gelmişti Ispartaya,
şehir hastanesine. Oysaki eskiden, şehir hastaneleri yokken hep
konuşuyoruz bunu- o ilçelerde uzmanlar vardı. Belki Bunu da
şehir hastanelerine bağladı yine. diyeceksiniz ama bunu,
sağlıkta dönüşüm sisteminin, o büyük projenizin bir parçası
ve kötü bir parçası olarak sizlere sunmak istiyorum ve hepinizden hastalar
adına yardım istiyorum. Gelin, ellerimizi hep beraber bu işi
araştırmak üzere kaldıralım bugün.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Konumum gereği cevap veremiyorum
son kısmına.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Oya Ersoy. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, tarih 7 Ocak 2020 ve Isparta Şehir
Hastanesinde propofol etken maddeli Dormofol isimli ilacın verilmesi
nedeniyle 1 hastanın hayatını kaybettiği, bir diğer
hastanın yoğun bakımda, 6 hastanın da gözlem altında
tutulduğu haberleri kamuoyuyla paylaşıldı. Bunun üzerine,
Sağlık Bakanlığı 81 ilin sağlık
müdürlüğüne Çok Acele ibareli bir yazı gönderdi ve ilacın
kullanımının durdurulmasını ve ilaç iadelerinin de
yapılmasını talep etti. Oysa 18 Aralık 2019 tarihinde
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumu İlaç Denetim Dairesi Başkanlığı, söz konusu
ilaçla ilgili kendisine gelen bildirimler üzerine gerekli inceleme ve analiz
sürecini başlattıklarını ve analizler
sonuçlandırılıncaya kadar da tedbir amacıyla ilacın
sağlık kuruluşlarında kullanımının
durdurulduğunu açıklamıştı. Şimdi propofol
etken maddeli ilaçlar sadece endoskopide ve kolonoskopide değil anestezide
de yaygın olarak kullanılan ilaçlardır. Diğer yandan,
ruhsatı bulunan Dormofol yerli olduğu için aynı etken maddeye
sahip ilaçların yurt dışından gelişi de
kısıtlıdır. Şimdi, aralık ayında
sağlık kuruluşlarına gönderilen yazıyla bu
ilaçların hastanelerde kullanılmaması ve satılmaması
yönünde bilgi verilmesine rağmen Ispartada yaşamını
yitiren hastanın ölüm nedeninin bu ilaç olduğu iddiaları
araştırılmak zorundadır, Meclisin acil görevlerinden
biridir tabii ki bu.
Sorunu biz söyleyelim: Sorun, açıkça,
denetimsizlikten kaynaklanmaktadır ve sizin sağlıkta
özelleştirme politikalarınızın sonucudur bu
yaşadığımız. Sağlığı
alınır satılır meta, hastaneleri birer ticari işletme,
hastaları müşteri hâline getiren Dünya Bankasının
Sağlıkta Dönüşüm Programı çökmüştür. Şehir
hastanelerinin -her yıl döviz kuruna göre artarak- 2019 itibarıyla
yıllık 14 milyar lira kira borcu bıraktığı,
yıllık 120 milyon yurttaşın acil servislere akın
ettiği, herkesin yıl içinde çekilmiş en az 2 tomografi, MR
sahibi olduğu ve bunun gerek maliyetinden gerekse kendisine verdiği,
sağlığına verdiği zarardan bihaber olduğu, 2002
yılında 18 milyar olan sağlık harcamalarının 2018
yılında 160 milyarı bulduğu bir sağlık sistemi
çökmüştür. Her yıl artan sağlık harcamalarının
neredeyse tamamının halkın cebinden sağlanmak zorunda
kalındığı sağlık sistemi çökmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Süre talep edeceğim.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) Bugün, sağlık
hizmetine ulaşmanın önündeki temel engel Vergi, prim, ilave ücret,
katkı payı, tamamlayıcı sigorta
diye devam eden paran
kadar sağlık düzenidir. Sağlık hizmetleri bir otelcilik
hizmeti değildir; sağlığımız üzerinden,
insanların, halkın sağlığı üzerinden kâr elde
edilebilecek, rant elde edilebilecek bir alan değildir. Halkın
ihtiyacı, sağlık hizmetini tüketmek, sürekli tetkik
yaptırmak, MR çektirmek, tomografi çektirmek değil, reçete
yazdırmak değil, sağlık hakkına ulaşmaktır.
Ekonomik kriz koşullarında, sağlığı bir hak
olarak gören, eşit, nitelikli, parasız, ulaşılabilir bir
sağlık hizmetinin sağlandığı bir sağlık
sistemine geçmek acil bir zorunluluktur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mehmet Göker.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce,
İdlibde şehit verdiğimiz 5 askerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Burada -evet, zamanı değil ama birazdan
grubumuz bu öneriyi indirecek- sekiz yıldır izlediğimiz
Suriyedeki dış politika sonucunda 40 milyar dolar harcamış
bir ülke, ülkenin içine sokulmuş 5 milyon mülteci, demografik
yapısı değiştirilmiş ve bir dünya sağlık
sorunlarıyla baş başa bırakılmış bir ülke,
onun haricinde 100ü aşkın şehidimiz. Evet, niye oradayız,
bunun acilen cevap bulması lazım.
Şehir hastanelerinin bütçeye ne kadar zarar
getirdiğini Sayın Bakan bütçe sunuş konuşmalarında
kendisi de itiraf etti. Bizim ve gelecekteki nesillerimizin yirmi beş
yılını ipotek altına alan şehir hastanelerini bir
işletme, doktorları bir taşeron, hastaları da müşteri
gören zihniyetin sonucu olarak bugün bu öneriyi konuşuyoruz. Olay, 9 Ocak
2020 tarihinde Isparta Şehir Hastanesinde meydana geliyor ve endoskopi
olmak için müracaat eden 6 hastadan 1i taburcu edildikten iki üç saat sonra
tekrar yüksek ateş ve bilinç bulanıklığıyla hastaneye
başvurarak yoğun bakım servisine yatırılıyor.
Evet, yoğun bakım servisine yatırıldıktan sonra
maalesef hasta orada kaybediliyor. Burada önemli olan şu: Sisteminiz
olarak değiştirdiğiniz Kamu İhale Kanununun getirdiği
sorunlar karşılığında, güvenli ve yan etkilerini
araştırarak ilaçların kullanılması yerine, İhale
Kanununda -kendi mesleğim de olarak- en ucuz ilacı almak ve
neredeyse yan etkisini gözardı ederek bu ilaçları hastalarda
kullanmak sizin ekonomik modeliniz hâline geldi. Niye mi bundan eminiz?
Şöyle ki: Bu ilacın orijinalinin piyasa değeri yaklaşık
13 dolar yani bugünkü kurdan Türk lirasına çevirirsek 78 lira, bugün sabah
sorduğumda aynı ilacın Kamu İhale Kanunuyla şehir
hastanesine ihale bedeli ise 25 lira. 78 lira ile 25 lira arasındaki
kalite farkını sizlerin dikkatine sunuyorum.
Bir diğeri ise tıbbi camiada genelgeçer
bir kaide, ilaçların FDA onayının olup
olmadığıdır. Bu ilaca bugün hekim
arkadaşlarımızla beraber de baktığımızda
gördük ki kullanılan ilaçta FDA onayı yok yani ciddi bir ihmal süreci
söz konusu olmuş. Evet, bu iddia
araştırılmalıdır. Bu iddia, sağlık
çalışanlarına yüklenebilecek, bulaşla
geçiştirilebilecek kadar ucuz bir konu değildir.
Buradan sonuç olarak şunu söylemek istiyorum:
İnsan sağlığının her şeyden önce
geldiği unutulmamalıdır. Kalitesiz ve ucuz ilaç yerine, hasta
sağlığını ön plana çıkaran sağlık politikaları
izlenmelidir.
Önerge haklıdır, destek vereceğimizi
belirtiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Arife Polat Düzgün, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ARİFE POLAT DÜZGÜN
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizi izleyen değerli
vatandaşlarım; ben de İdlib bölgesinde şehit düşen
kahraman askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum.
Bu konuyla ilgili öncelikle doğru bir
bilgilendirme yapmak üzere tekrar konuyu baştan almak istiyorum. Bu
konuştuğumuz ilaç bir anestezi ilacı, ismini anmamıza gerek
yok, anestezide kullanılan bir ilaç. Bu ilacın Isparta Şehir
Hastanesinde kullanımıyla ilgili sorunlar olduğunu biraz önce
dinledik ama bu ilaçla ilgili, 24 Ekim 2019 tarihinde... Bizim Sağlık
Bakanlığına bağlı olan Türkiye İlaç ve Tıbbi
Cihaz Kurumu tarafından ilaçlarımız takip edilmektedir.
İlaç Takip Sistemi dediğimiz bir sistemimiz var ve hangi ilacı
ne zaman içtiğiniz, ne zaman, nereden aldığınız,
Türkiyenin neresinden satın aldığınıza dair her türlü
bilgimiz sistemde bulunmaktadır. Bu Kurumumuza istenmeyen etki
dediğimiz, hani yan etki diyoruz ya, bu etkiyle ilgili bir bildirim
geliyor 24 Ekimde ve hemen 25 Ekimde o ilacın kutusuyla, o partisiyle
ilgili İlaç Takip Sisteminde satış blokajı
uygulanmış; bu, bilgisayar sisteminde yapılıyor, hiçbir
kimse bu ilacı satamıyor. Karekodunu okuttuğunuz zaman Bu
ilaçla ilgili bir uyarı var, bunu satamazsınız. diye
satıcıya, bunu uygulayacak kişiye, eczacıya bilgi
veriliyor. Bu nedenle, mevcut uygulamamızda hastane veya diğer
kullanım noktalarında, İlaç Takip Sisteminde idari işlem
yapılmış, herhangi bir ürünün karekodu okutulduğu zaman
sistem, kullanılmaması yönünde uyarı vermektedir; bilmemiz
gereken doğru bilgi bu. Ülkemizde İlaç Takip Sistemi oturmuş ve
çok güzel uygulanmaktadır.
Öte yandan, ayrıca, 30 Ekim 2019 tarihinde
Kurum, resmî internet sitesinde de tüm sağlık kuruluşlarının
dikkatine diye, özellikle bir konuya dikkat çekmek üzere, inceleme ve analiz
başlatıldığını, analizler sonuçlanıncaya
kadar, tedbir amaçlı olarak, mevcut bulunduğu sağlık kuruluşlarında
ilgili partinin kullanımının durdurulmasının önem arz
ettiği hususuyla ilgili duyuruyu yayımlamıştır.
İlgili ürün hakkında inceleme kapsamında numune temin
edilmiş yani Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bu numuneyi
temin etmiş, gerekli analizleri yapılmak üzere Kurumun
laboratuvarına gönderilmiştir. Ürünle ilgili olarak basında yer
alan haberler üzerine -biliyorsunuz, büyük bir bilgi kirliliği
yaşıyoruz şu anda, günümüzde, tüm dünyayla birlikte ülkemizde de
yaşıyoruz- bu bilgi kirliliğinin önüne geçmek için Kurum
tarafından yeniden doğru bilgiyi verebilmek adına, yapılan
işlemlerle ilgili değişik zamanlarda bilgiler sunulduğu
için, topluca tekrar hatırlatılmak üzere, 9 Ocak 2020 tarihinde 81 il
sağlık müdürlüğüne Kurumun ilgili ürünle ilgili yapılan
işlemler hakkında bilgilendirme yazısı da
yazılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) Resmî olarak
bütün kurumlarımız bilgilendirilmiştir. Bu süreçte, tabii ki,
ilaç firmasının da Kuruma yaptığı başvuruyla bu
ürünün Kurum tarafından incelemeler ve analiz sonuçları
tamamlanıncaya kadar tedbir amaçlı olarak durdurulması ve
firmanın da şirket politikaları ve toplumsal sağlık
hassasiyetleri gerekçesiyle gönüllü geri çekme talebi
oluşturulmuştur. Bu nedenle, bu söz konusu partilere 13 Ocak 2020
tarihinde makam oluruyla birinci sınıf A seviyesinde geri çekme
işlemi uygulanmıştır ve 14 Ocak 2020 tarihinde geri çekme
işlemi Kurumun resmî internet
sitesinde yeniden duyurulmuştur yani Sağlık
Bakanlığımıza bağlı olan Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu bu ilacı yakından takip etmiş, kullanan
ilgili kişilere doğru bilgiler gönderilmiştir. Tabii ki bunlar
da insanlar yoluyla yapılan işlemlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) - Sağlık
çalışanlarımıza kolaylıklar dilerken Meclisimize de
saygılarımı sunarak sizi bilgilendirmiş oluyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, önerge sahibi arkadaşımızın kürsüde
ifade ettiklerinin doğru olmadığına dair ifadede bulundu
konuşmacı.
BAŞKAN Bir görüş o da Sayın
Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Müsaade ederseniz yerinden
o konuları bir düzeltsin sayın önerge sahibi.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sonra da karşı taraf
düzeltme isteyecek.
AYLİN CESUR (Isparta) Bende kanıt var.
BAŞKAN Yani kimsenin söylediği mutlak
doğru değil ki.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
netice itibarıyla karşı taraf da isteyebilir, tabii, saygı
duyarız onlara da.
BAŞKAN Sayın Türkkan, zaten
Tabii ki
söz veririz ama bu konu
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ama neticede,
hızlıca kapatılan bu konunun doğru
anlaşılması için arkadaşımıza söz verin de
BAŞKAN Tamam Sayın Türkkan, söz vereyim
ama zaten gerek adli makamlarca gerekse Bakanlıkça gönderilen
başmüfettiş üzerinden yürütülen idari soruşturmayla her iki
yönlü soruşturmaları devam eden bir konuyu konuşuyoruz.
Sayın Cesur, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Isparta Milletvekili Aylin
Cesurun, Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgünün İYİ PARTİ
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYLİN CESUR (Isparta) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Az önceki değerli hatip konuşmasında
bilgi kirliliğinden bahsetti. Zannediyorum kendisi de benim
ulaştığım bilgilere ulaşmakta bu sebepten dolayı
zorlanmış. Benim biraz önce kürsüde anlatmaya
çalıştığım şeyi hatibin ya dinlemediğini ya
da Bir şekilde bunun üstünü kapatmak için mi acaba? diye
düşünüyorum çünkü ben biraz önce burada Sağlık
Bakanlığının şu gösterdiğim değişik tarihlerdeki
-az önce hatibin bahsettiği- duyurularından bahsettim; bu doğru.
Hadise olduktan sonra Ispartada, Sağlık
Bakanlığının bu Çok Acele ibareli 81 ile
yolladığı yazıyı da arz ettim, bu da doğru ama
zaten hadise buradan başlıyor. Ben geniş bir soru önergesi
verdim Sayın Bakana, çok detaylı. Burada hangi ilacın hangi
tarihlerde hangi partikül numarasının Sağlık
Bakanlığının internet sitesinde duyurulduğu ve
linkleri dâhil var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Isparta) Çok kısa
bağlayacağım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Isparta) Çok kısa
bağlamam lazım.
BAŞKAN Siz kayıtlara geçirin.
Buyurun.
AYLİN CESUR (Isparta) Önemli olan, bu
duyurunun buradan duyurulması değil. Buradaki Sağlık Bakanlığının
gösterdiği blokaj konulan tarihten dört ila altı gün sonra internet
sitesinde yayınlıyorsunuz. O dört-altı günlük zamanlarda -Ispartadaki
hadise de dâhil- hastalar ölüyor, hastalar yoğun bakımlık
oluyor. Bu bir ilaç. Bu Dormofol dışında binlerce ilaç var; bu
dört-altı günlük, belki daha da uzayan sürelerde acaba, şu anda
-sizin yakınlarınız da dâhil- kim bilir neler oluyor? Ben
bunların araştırılmasını istiyorum, sizler için
istiyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından,
Dormofol kullanımında 1 vatandaşın ölümünün ve birkaç
vatandaşın sağlık sorunlarına neden olan eksiklik ve
ihmallerin araştırılması, telafisi mümkün olmayan
tıbbi hataların önüne geçilmesi, ihmal ve eksikliklere sebep
olanların tespit edilmesi amacıyla 11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar,
İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Van Milletvekili
Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, Van ilinin
Bahçesaray ilçesinde meydana gelen iki çığ olayında yaşanan
eksiklik, hatalar ve ihmallerin ortaya çıkarılması amacıyla
10/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11
Şubat 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
11/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/2/2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Şubat 2020 tarihinde Van Milletvekili
Sayın Murat Sarısaç ve arkadaşları tarafından, 5296
sıra numaralı, Van ilinin Bahçesaray ilçesinde meydana gelen iki
çığ olayında yaşanan eksiklik, hatalar ve ihmallerin ortaya
çıkarılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/2/2020 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut
Toğrul, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve
televizyonları başında bizleri izleyen sevgili
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz son bir ayda
çok ciddi felaketlerle karşı karşıya kaldı. Birincisi,
24 Ocakta yaşanan Elâzığ Sivrice merkezli 6,8 şiddetinde
deprem ve bu depremde 41 yurttaşımızın kaybı, yine
1.600ün üzerinde yurttaşımızın yaralanması ve onlarca
binanın yıkılması. Şimdi, bazı afetler
vardır ki engelleyemezsiniz, bunlardan bir tanesi, örneğin, deprem
meselesi. Depremin ne zaman olacağı, nasıl olacağı, ne
şiddetinde olacağını kestirmek zor olabilir. Ama bazı
afetler için gerekli önlemleri alırsınız, afetin felakete
dönüşmesini engelleyebilirsiniz. Bazı afetler de vardır ki
engellemeniz mümkün, örneğin, Van Bahçesarayda yaşanan 4-5
Şubattaki çığ felaketi.
Değerli arkadaşlar, Van-Bahçesaray
arasındaki çığ olayı yeni yaşanan bir olay değil,
hemen hemen her yıl kış aylarında tekrar eden, yaşanan
bir olay. Peki, çığı engellemek mümkün müdür? Tabii ki mümkündür
değerli arkadaşlar, gerekli önlemleri almak suretiyle. Ne yaparsınız?
Mesela o dik yamaçları ağaçlandırırsınız,
taraçalandırırsınız, çığ önleme örgüleri,
perdeleri yaparsınız veya en önemlisi kar tünelleri
yaparsınız. AKP, bölgede yürüttüğü tüm seçimlerde Bahçesaray
halkına orada kar tünelleri yapacağını her seçimde beyan
etmiş ama maalesef bugüne kadar o çığ tünellerini
yapmamış, yapmadığı gibi de bu felaketlerin sürekli
tekrarlanmasını engellememiş.
Değerli arkadaşlar, hem Elâzığ
depreminde hem de çığ felaketinde -özellikle ikinci çığ
felaketinde yaşananlar- aslında Türkiyede afetlerin felakete
dönüşmemesi noktasında Türkiyenin, özellikle iktidarın
hazırlık yapmadığı, aslında kimin ne
yaptığının belli olmadığı, tedbirsizlik, cehalet,
liyakatsizlik, her şeyin iç içe yaşandığı bir durumla
karşı karşıyayız.
Bakın, 4 Şubatta birinci çığ
yaşanıyor, 13 yurttaşımız çığ altında
kalıyor, 5 yurttaşımız yaşamını yitiriyor,
13 yurttaş da yaralı çıkarılıyor. Ama ikinci gün,
hiçbir önlem almadan, anlaşılıyor ki AFAD, UMKEnin bu konuda
uzman ekipleri de gerekli önlemleri almadan, sivil yurttaşlardan da
jandarma ve diğer kurumlardan da bölgeye, çığ yerine insanlar
gidiyor yani gerekli önlemler alınmadan, Acaba ikinci çığ riski
var mıdır? diye bir araştırma yapılmadan bölgeye
gidiliyor ve maalesef, işte, o çığ afeti felakete dönüşüyor,
41 yurttaş karlar altında yaşamını yitiriyor ve yine
yaralılar var, maalesef hâlâ o çığda karların altında
insanlar var değerli arkadaşlar. Gerekli önlemleri almayarak ve orada
böyle bir afeti felakete dönüştüren ilgililerin, kurumların, kusuru olanların
mutlaka hem dersler çıkarması adına hem de sorumluluğu
olanların sorumluluğundan dolayı bu önergeyi veriyoruz ve bu
konunun araştırılmasını önemli görüyoruz.
Aynı zamanda Türkiye, deprem bölgesi, riskli
fay hatları olan bir ülke olduğu gibi, riskli çığ
alanları olan bir ülkedir. Bakın, Japonyada 9 şiddetinde
depremde bir insanın burnu kanamıyor; Avrupada Alplerde hemen hemen
her kış onlarca çığ felaketi olur, bir insan
yaşamını yitirmez ama Türkiye'de maalesef 6,8 şiddetindeki
deprem felakete dönüşüyor, bir çığ aynı şekilde
felakete dönüşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, biz eğer hazırlık noktasında, gerekli
önlemlerin alınması noktasında, sorumluluğu olanları
sorumluluklarına davet etme noktasında gerekli önlemleri almazsak
maalesef Türkiye bu felaketlerin yaşandığı bir ülke olmaktan
kurtulamaz. O açıdan ben Genel Kurulda herkesten -parti ayrımı
yapmadan- bu noktada bu önergeye sahip çıkmasını, bu önergeyi
desteklemesini arzu ediyorum çünkü burada söz konusu olan insanların
yaşamıdır, halkımızın yaşamıdır ve
bu felaketler bize bir ders vermiş olmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 24üncü Dönem Osmaniye Milletvekilimiz
Hasan Hüseyin Türkoğlu ağabeyimizi rahmetle anıyorum, kederli
ailesine başsağlığı diliyorum.
Aynı şekilde, dün İdlibde
kaybettiğimiz Mehmetçikimize, şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede son dönemde
yaşanan deprem ve çığ felaketlerinde 41
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yine çok
sayıda vatandaşımız da yaralanmıştır. Van-Bahçesaray
yolunun 33üncü kilometresinde 4-5 Şubat 2020 tarihlerinde meydana gelen
çığ felaketinde 100den fazla hemşehrimiz de
yaralanmıştır. Burada çığ felaketinde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii kış
deyince çığ deyince Türkiyede belli bölgeler var. Van
Bahçesarayda en ufak bir kar yağdığı zaman Bahçesarayda
durum nedir? Bahçesarayda yollar kapandı mı? Yolun durumu
nedir? diye hep merak ederiz. Bunun paralelinde yine buna benzer olaylar
Zigana Dağında da yaşanmıştır; geçmişte
Ziganada da çığ nedeniyle 9 kaybımız olmuştur. Yani
netice itibarıyla, Türkiyenin afet haritasına şöyle bir
baktığınız zaman, aynı deprem fayları gibi, deprem
hatları gibi, nerede deprem olacağını görmek gibi, nerede
çığ felaketinin olabileceğini -heyelanlar da buna dâhil- görmek,
bilmek, tahmin etmek mümkün. Dolayısıyla bunlar çerçevesinde, felaket
olabilecek bu bölgelerde tedbir almak da devletin görevi. Tabii, özellikle Van
Bahçesarayda yani burada felaket olabileceği biliniyor. Bu çığ standartlarına,
çığ haritalarına baktığımız zaman burada bu
olayların yaşanabileceğini görmemiz mümkün.
Bugün buraya gelmeden önce Van İl
Başkanımız Sayın Selim Özgökçeyle de bir görüşme
yaptık, ifadesi şu, diyor ki: Birinci çığdan sonra Van
Bahçesaraydan yardım talepleri geldi -farklı yerlerden, hem
ilçelerden hem Kaymakamlıktan- vatandaşlarımız oradaki
akrabalarını da düşünerek bir an önce ulaşmak adına
oraya doğru hareket ettiler. Tabii, buradaki en büyük mesele şu:
Birinci çığ felaketi geldi, ikinci çığ felaketinin gelmesi
zaten beklenebilir, bununla ilgili de organize olmuş kurumların,
başta AFAD olmak üzere muhakkak burayı organize etmesi lazım.
Vatandaşa diyebileceğimiz bir şey yok, canı yanmış
vatandaşımız süratle olay yerine intikal ediyor, cansiparane,
kazmayla kürekle de bir an önce yaralılarını kar altından
çıkarmaya çalışıyor. Burada ne var? Burada AFADın
özellikle bununla ilgili bir organizasyon yapması lazım. Burada
ikinci çığ gelebilir mi, ölçümler yapmak, tahmin etmek mümkün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız
sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Aynı
şekilde nasıl hareket edileceğini öngörmek de mümkün. Burada
çığın sesten etkilenebileceği, ağır
vasıtaların bu alanda çalıştığı zaman
çığ felaketinin olma olasılığının
artacağı, yine ağır vasıtalı araçların,
yüksek sesle çalışan makinelerin de çığı
tetikleyebileceği, çığın üzerinde fazla sayıda
insanın çalışmasının da bunu etkileyebileceği
herkesin malumu. Dolayısıyla burada ne var? Burada organizasyon
bozukluğu var, burada bir tedbirsizlik var. İnşallah, bu
felaketler son olur. Bizim bütün derdimiz
Hep felaketlerden sonra burada
oturur, söyleriz ya: Devlet yaraları sarar, devlet bu işin
altından kalkar. inşallah, bunlar son beyan olur. Devlet daha bu
felaketler olmadan önce tedbirlerini alır, gerekli
çalışmalarını yapar diye ümit ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Tekin Bingöl, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizin üzerine âdeta bir karabasan çökmüş,
hemen her gün yeni bir facianın, yeni bir felaketin, yeni bir
acının içimize işlediği günlerden geçiyoruz. Bu
felaketlerin hiçbiri bu ülkenin kaderi değildir. Bu felaketlere maruz
kalan ülkemizi bütün bunlardan kurtarmak... Akılla, bilimle, alınacak
önlemlerle sorunlar çözülecek ama maalesef, aklın ve bilimin
ötelendiği başka yol ve yöntemlerle bu sorunlara çözüm aramak
beyhudedir ve sonuçta bu felaketleri yaşayıp duruyoruz.
Değerli arkadaşlarım, son
yüzyılda doğa kaynaklı afetler sonucunda 90 binden fazla
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 200 binin
üzerinde vatandaşımız ise yaralanmış, sakat
kalmış. İnsan hayatı bizim için çok değerli
olduğundan maddi kayıpları asla konuşmuyoruz ama gelin
görün ki bunlarla ilgili hiçbir tedbir alınmıyor.
Bahçesarayla ilgili bir önerge verilmiş.
Sorun, Bahçesaraya düşen çığ değil değerli
arkadaşlar; sorun, olaya bütünlüklü bir anlayışla bakmak. Dün
Bahçesarayda çığ felaketi yaşandı, yarın
Şırnakta, Hakkâride, Vanda, Bitliste
yaşanmayacağının garantisini kim verebilir? Hiçbir önlem
yok, bahsettiğim bilimsel girişimler hiçbir şekilde söz konusu
değil. Klasik bir hâle gelmiş, bir felaket yaşanıyor, bir
afet oluyor, hemen bir ağızdan, ölenlere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil
şifa... Bu mudur değerli arkadaşlarım, bu sorunları
çözmek bununla mı hallolacak?
Bakın, çığ felaketlerini, bu
çığ düşmesi olayını sonlandırmak mümkün
değil elbette ama bu can kayıplarını önlemek son derece
mümkün. 3 bin rakımlı Karabet Geçidinde, o bölgede her yıl
onlarca kez çığ düşer. Ya, bunu çözmek çok kolay; çığ
tünellerini yaparsınız, sorun çözülür, vatandaşı bilinçlendirirsiniz,
önemli bir önlem alınır. Elbette topoğrafik yapı son derece
güç, bu sorunları çözmek, bu felaketleri önlemek kolay değil ama siz
Terörü önleyeceğiz. diye dağlardaki
ağaçları keserseniz, ağaç katliamı yaparsanız, bitki
florasını yok ederseniz, bu çığ felaketlerini
yaşamamamız mümkün değil. Bugün Bahçesarayda, yarın
ülkenin bir başka yerinde bu felaket yaşanır. Devlet eliyle
ağaçlar budanırsa, yakılırsa, yıkılırsa,
oralar çorak bir hâle getirilirse, vallahi, yarın da bir başka yerde
bu felaketi yaşamak çok ama çok doğal.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Bunu çözmek çok doğal ama öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki
biz artık acıyı bal eylemek istemiyoruz, biz acıları
yaşamak istemiyoruz. Bu ülkede yaşayan insanların tümüyle...
Bu önergeyle birlikte
bunların araştırılmasını sağlamak bir nebze
olsun mümkün. Ya, muhalefet partileri araştırma önergesi
verdiğinde daha içeriğine bakmadan, masumiyetine bakmadan bir duvar
örülüyor ve hemen reddediliyor; gelin, siz verin. Bu araştırma
önergesi, son derece makul bir araştırma önergesi. Yapılacak
olan araştırma neticesinde alınabilecek önlemlerle bunları
bir nebze olsun ortadan kaldırmak mümkün.
Kanal İstanbul
Projesi konuşuluyor. Ya, oraya harcanacak paranın onda 1ini
harcayın, onda 1ini, bu önlemler alındığında o
bölgede bir daha çığ felaketine maruz kalıp da
hayatını kaybeden vatandaşa asla rastlamayacağız.
Doğa kaynaklı afetleri çözmek artık bilimle mümkün. Siz Bahçesarayda
150 vatandaşımızı, deneyimsiz
vatandaşımızı o alana sokarsanız, ihmaldir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Siz paletli dozerleri, iş makinelerini o alana sokup o
makinelerle, o büyük gürültüyle, sesle sorunu çözemezsiniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Çığ felaketinde en önemli önlem sessizlik ama sesi siz
yaratıyorsunuz.
BAŞKAN
Teşekkür ettim.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Çığ felaketi olabilecek yerlerde patlamayla
çığın tabakalarını ortadan kaldırmak mümkünken,
biz birinci afetten sonra ikinci afete âdeta davetiye
çıkarmışız. İnsan hayatı bu kadar ucuz
olmamalı.
BAŞKAN
Teşekkür ettim Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Ah vahla bunları geçirmenin sonu gelmeli artık. Bu
araştırma önergesi haklı bir araştırma önergesi.
BAŞKAN
Sayın Bingöl, rica ediyorum, lütfen.
TEKİN BİNGÖL
(Devamla) Biz parti olarak destekliyoruz. Umut ederim, ilk kez, vicdanen,
vicdanınızın sesini dinleyip bu önergeyi desteklerseniz, biz bu
işi enine boyuna tartışmış oluruz diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Abdulahat Arvas.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULAHAT ARVAS (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 Şubat tarihinde
saat 16.54te Vanın Bahçesaray ilçesi Karabet mevkisinde meydana gelen
çığ düşmesi sonucu 1 köy minibüsü ve Karayollarına ait 1
iş makinesinin çığ altında kaldığı bilgisi
alınmıştır. Alınan ihbarla birlikte, çığ
altında kalan vatandaşlarımızın
kurtarılmasına yönelik AFAD, Jandarma, güvenlik korucuları,
sağlık ekipleri, Karayolları, Van Büyükşehir Belediye
Başkanlığına bağlı arama ve kurtarma ekipleri
teçhizatlarıyla birlikte olay yerine sevk edilmiş, kolluk
birimlerince gerekli güvenlik tedbirleri alınmıştır.
Olumsuz hava şartlarına rağmen arama kurtarma ekiplerince
yapılan çalışmalar neticesinde çığ altında kalan
minibüse ulaşılmış -hayatını kaybeden 5
vatandaşımız ile- 7 vatandaşımız yaralı
olarak kurtarılmıştır. Çığ altında kalan 2
vatandaşımızın arama kurtarma çalışmalarına
gece yoğun kar ve kuvvetli rüzgâr nedeniyle ara verilmiştir. 5
Şubat 2020 tarihinde sabah saatlerinde çalışmalar yeniden
başlatılmıştır. Arama kurtarma faaliyetleri devam
ederken aynı bölgede 12.15 sıralarında ikinci bir çığ
düşmüştür, olay yerindeki arama kurtarma ekipleri ile sivil
vatandaşlar çığ altında kalmıştır. Van
Valiliğinin talebi üzerine AFAD Başkanlığı
tarafından çevre illerden görevlendirmeler yapılmış;
Ankara, Bitlis, Şırnak, Erzurum, Bingöl, Hakkâri, Ağrı,
Siirt AFAD ekipleri çığ bölgesine aynı gün, saatler içinde süratli
bir şekilde ulaşmışlardır.
Arama kurtarma faaliyetlerinde görevlendirilen
personelin insani ihtiyaçlarının karşılanması için
-barınma, kumanya, ısınma- ve kurtarma
çalışmalarının sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla
ilgili kurumlar tarafından olay yerinde güvenli bir noktaya kumanya,
battaniye, çadır ve temel ihtiyaçlar gönderilmiştir.
İkinci çığ düşme olayı
sonucu 36 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 77
vatandaşımız da hastanelere yaralı olarak
kaldırılmıştır. Hâlen çığ altında
olduğu bildirilen 1 vatandaşımız için afet bölgesindeki
çalışmalar zor koşullarda devam etmektedir. Ancak bölgede hâlen
yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle zaman zaman yollar
ulaşıma kapanmakta dolayısıyla çalışmalara ara
verilmektedir.
İkinci çığın düştüğü 5
Şubat günü AK PARTİ milletvekilleri olarak Sayın
Sağlık Bakanımızla birlikte gece hemen Vana gittik. Bizden
önce İçişleri Bakanımız ekibiyle beraber
Elâzığdan Vana intikal etmişti. Sayın
Bakanımızla birlikte vatandaşlarımızın
acılarını paylaştık, yaralı kardeşlerimizi
ziyaret ettik.
Olayın yaşandığı Bahçesaray
ilçesi Vandan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Bahçesarayın yüksek
dağların aşıldığı engebeli bir
coğrafyada konumlandığı, derin vadilerin ve virajlı
yolların olduğu herkesçe bilinmektedir. Kış mevsiminin uzun
ve çetin geçtiği ilçede yolların kar ve tipi nedeniyle sürekli
kapandığı bilinmektedir. Çığın düştüğü
bölge ve Bahçesaray ilçesine giden yolda çığ olayına uygun
topoğrafik ve meteorolojik olaylar çoktur. Bazen karın 2 metreye
kadar ulaştığı söylenir. Gündüz eksi 15, gece ise eksi 18
derece sıcaklık bulunmaktadır.
Vanda yaşanan olayda AFAD ve tüm ekipler
bilinçli bir şekilde her tedbiri alarak olay yerine intikal etmiş ama
36 yurttaş
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, tedbir
alınmışsa 36 yurttaş niye öldü?
BAŞKAN Sayın Toğrul, lütfen
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) - Kadere
inanmışız, kazaya inanmışız
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kadere
inanmışlıkla tedbirsizliğin ne alakası var?
BAŞKAN Sayın Şeker, lütfen
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) - 36
vatandaşımızın can güvenliği sorumluluğunu alan
bir AFAD Müdürü nasıl karın altında kalır?
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Tedbirsizlikten kalır.
BAŞKAN Sayın Şeker, lütfen
Sizin
konuşmacılarınıza kimse müdahale etmedi. Sayın
Toğrul, size müdahale eden oldu mu?
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Jandarmamız
nasıl karın altında kalır? O bölgeyi bilmediğiniz için
konuşuyorsunuz. Bütün tedbirler alınmış. Vatandaşlarımızın
acısı üzerine ajitasyon yaparak hiç kimseye bir fayda sağlanmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 36 kişi
öldü, 36!
ABDULAHAT ARVAS (Devamla) Yaşanan afetlerde
ihmal ve hata var. algısı yaratılarak hiç kimse bir malzeme
bulamaz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arvas, teşekkür
ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Oluç, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, Van Milletvekili Abdulahat Arvasın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çığ konusundaki önergemiz reddedildi ama
sayın hatibin konuşurken söylediği bir cümlenin, en kibar
ifadesiyle ayıp olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, her türlü tedbir alınmış
da 36 insanımız ikinci çığ nedeniyle nasıl oluyor da
ölüyor? Yani birinci çığda çığın altında
kalmış olan 2 kişiyi kurtarmak üzere çalışılırken
36 kişi daha ölüyor. Yani dünyanın başka bir yerinde böyle bir
şey yoktur ve hatip kalkıyor, ayıp bir şekilde Bütün
tedbirler alınmıştı. diyor. Bu konuşmayı
yapıyor, bu yetmediği gibi, biz
BAŞKAN Sayın Oluç, hakaret etmiyor,
kendi düşüncesini söylüyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim, bir
dakika, izin verirseniz o cümleyi söyleyeceğim. Hakaret değil ama
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biz buna
işaret edip bu konunun araştırılması gerektiğini
söylerken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
hatip, bizim
bu son derece insani talebimize karşı şunu söylüyor: Halkı
galeyana getirmek için ajitasyon yapmaya gerek yok. Yahu ne ajitasyonu? 36
kişi tedbirsizlikten ölmüş, bu konuyu araştıralım,
önlemler alalım, bundan sonra böyle şeyler yaşanmasın.
diye bir önerge veriyoruz; bu, ajitasyon oluyor halkı galeyana getirmek
için. Ayıptır, ayıp yahu! Konuşurken insanların
yaşadığı acıları da biraz göz önünde bulundurun
lütfen; bunu söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
48.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Van
Milletvekili Abdulahat Arvasın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkanım, tabii, bu acılar
üzerinden polemik yapılmasını hiçbirimiz doğru
bulmayız, istemeyiz ama şunu da artık kabul edemiyoruz: Madende
insanlar ölür, buna Ne güzel öldüler. denirse; çığ altında
tedbirsizlikten, beceriksizlikten ve liyakatsizlikten dolayı insanlar
ölür, buna kader denirse buna Allah da kızar. Evet,
inancımızda kazaya ve kadere inanmak var ama kendi
beceriksizliğini Allahın kadere ve kazaya inanmak emrine
bağlamak hem insanın aklıyla alay etmektir hem de Allaha
saygısızlıktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
49.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Van Milletvekili Abdulahat Arvasın HDP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında yaşanan çığ felaketindeki arama kurtarma
çalışmalarının uzman kişiler tarafından
yapıldığını vurguladığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip, yaşanan çığ felaketindeki arama ve kurtarma
çalışmalarının uzman kişiler tarafından
yapıldığına vurgu yaptı. Tabii, bir kişinin her
şeyden önce en fazla koruduğu -bu zaten içgüdüsel bir motivasyonla da
gerçekleşiyor- kendi canıdır. Orada AFAD ekibinin yetkilileri,
müdürü dahi arama kurtarma çalışmalarında -bu faaliyete
katılıp- herhâlde evvela kendi canını kurtarmak için
uzmanı olduğu teknik donanım sayesinde bu tertibatı almak
zorunda. Orada 2 vatandaşımızın kurtarılmasına
katkı sağlamak gerekiyor ve bunun için de uygun tedbirler almak
gerekiyor; o tedbirleri alması gereken ilgili müdürümüz de maalesef -o
elim hadisede- çığın altında kalıyor. Elbette mesele
sadece kaza ve kadere terk edilecek, sadece inancımıza referans
alınarak yapılan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatibimiz
konuşmasında, teknik uzmanlığa sahip personel, müdürü dâhil
orada araştırma ve arama kurtarma çalışmaları yaparken
karşı karşıya kalınan manzaraya dikkat çekmiştir.
Elbette bunun soruşturması da devam edecektir ancak yine acılar
üzerinden siyaset yapılmaması çağrısından bulunuyor,
aziz milletimize yeniden başsağlığı diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bir müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
50.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, bir astsubayın çığ felaketinde nasıl
kurtarıcı olabileceğini öğrenmek istediğine ve
yetişmiş personel meselesini önemsediklerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, şimdi, verilen grup önerisinde Çığ
felaketinden sonra bu memlekette bu insanlar böyle bir felaketin
arkasından ölmesinler, bunları kaybetmeyelim... Bu güzel bir temenni
(x) Eyvallah, tamam. Ben bu çığ
altında kalan Fatih Karagözün Kartepedeki evine gittim hemen o gece; bir
ay evvel Afrinden gelmiş bir astsubay. Ya, arkadaşlar, bir astsubay
çığ felaketinde nasıl yardımcı olabilir, nasıl
kurtarıcı olabilir, bana bir söyler misiniz? Afrinden, savaştan
dönmüş bir astsubayın böyle bir şeyde yani böyle bir afet
karşısında yardımcı olabileceği ne var?
Yetişmiş personel meselesini o yüzden çok önemsiyorum. O astsubay genç
çocuk orada hayatını kaybetti. Bunu sadece kadere bağlamak doğru
bir hadise değil. Önlemler almak ve daha doğru şeyler yapmak
için uyarılara kulak vermezseniz, vallahi yokuş aşağı
gidiyorsunuz, hiç durduramayız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) . Bakın, her konuda
böyle yapıyorsunuz, kulaklarınızı kapatıyorsunuz,
dinlemiyorsunuz. Yokuş aşağıya gidiyorsunuz arkadaş.
Siz gitseniz iyi de Türkiye de yokuş aşağı gidiyor ya!
Türkiyeyi toslatıyorsunuz! Mesele budur.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç tarafından, İdlib meselesinin gündeme alınması ve
Türkiyenin bu cendereden çıkabilmesi için gerekli adımların
tespiti amacıyla 11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Şubat 2020 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
11/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 11/2/2020 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, İdlib
meselesinin gündeme alınması ve Türkiye'nin bu cendereden
çıkabilmesi için gerekli adımların tespiti amacıyla
11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin (10 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
11/2/2020 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Engin Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Sayın Başkan, sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Genel Kurul açıldığında
oturduğumuz yerden yaptığımız konuşmalarda ifade
ettik, tekrar tekrar, İdlibde hayatını kaybeden, şehit
olan askerlerimize, Mehmetçikimize Allahımdan rahmet diliyorum,
ailelerine, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
Bununla beraber, siz yüce Genel Kurula da bunun son olması biraz da sizin
elinizde, bizim elimizde demek istiyorum. Hep söyleriz: Bu son olsun.
Olmuyor. Taziye dileyip dileyip duruyoruz.
Neden bu noktaya geldik, bu konuda bir
değerlendirme yapmak istiyoruz. Meramımız, İdlibde
yaşanan gelişmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
ve Anayasa uyarınca yüce Meclisimizde bir genel görüşmeyle
tartışılması, konuşulması ve Hükûmete kimi
tavsiyelerin ve kararların bildirilmesidir.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; 17 Eylül 2018de Soçide Türkiye ile Rusya arasında bir
mutabakat yapıldı. Bunu şununla
karıştırmayalım: 22 Ekim 2019da da yine Soçide Türkiye
ile Rusya arasında bir mutabakat yapıldı. 22 Ekim 2019da
yapılan Soçi toplantısında biz Barış Pınarı
Harekâtını durdurma kararı aldık, Rusyadan
aldığımız kimi güvencelerle. Sonra da Sayın
Erdoğan çıktı, Barış Pınarını yeniden
başlatırım ha, sözünüzde durmuyorsunuz. demeye
başladı. Rusya ne söz verdi, ne kadarını yaptı
yapmadı bunları biz bilmiyoruz ama bir şeyi garipsiyorum:
İdlib, AK PARTİnin iç meselesi değildir. Sayın
Cumhurbaşkanı İdlible ilgili tasarruflarını parti
grup toplantısında söylemek yerine Türkiye Büyük Millet Meclisine
bilgi vermek zorundadır. Bunu vermiyorsa Sayın
Cumhurbaşkanı, siz dâhil, biz dâhil hepimize bir
saygısızlık yapmaktadır. Bunu bu
saygısızlıktan yüce millet adına menederim. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Burası
82 milyonun ta kendisidir. AK PARTİ Grubu 82 milyonun ta kendisi
değildir, elbette bir kısmıdır ama tamamı buradadır.
Değerli arkadaşlar, sizin bu İdlib
mutabakatınızda Türkiye'nin nelerin altına imza
attığına dair bilginiz şüphesiz vardır ama biz o zaman
Bunların olabilirliği yok, yapmayın, bu kadar ağır
taahhüde girmeyin. dedik. Neyin altına girdi Türkiye biliyor musunuz,
hangi taahhütlerin altına, bir hatırlayalım: Silahlı
muhalifler ile Suriye ordusu arasında 20 kilometrelik bir koridor
açacağım dedi. Sonra dedi ki: M4 ve M5i de güvenlik altına
alacağım. M4 ve M5 Kara Yollarını güvenlik altına
alırsanız, bu 20 kilometreyi çok aşıyor. Haritaya bile
bakmayan bir Türkiye Cumhuriyeti yönetiminden bahsediyoruz. M5 ve M4 Kara
Yollarının güvenliği demek, 15-20 kilometrelik bandın 30-40
kilometreye çıkması demek, bundan kimin haberi var?
Geliyoruz, Bütün muhalif gruplar 10 Ekim 2018de
silahsızlandırılacak, bunu ben sağlayacağım.
dedi. Kim dedi? Türkiye dedi. Mümkün müydü? Değildi. Geliyoruz, Silah,
top, havan, tank, roket ne varsa alayı geri çekilecek. dedi. Kim çekecek?
Türkiye çekecek. Ya, bu kadar vaade, taahhüde yani kapasitenizin çok üstünde
bir işe ne gerek var? Niye yapıyorsunuz bunu?
Ve daha komik bir şey vadetti Türkiye Soçide,
Ben oradaki ılımlı muhalifler ile radikal cihatçı
muhalifleri birbirinden ayıracağım. dedi. Mümkün değil,
aynı kıyafeti giyen, birisi gündüz esnaf, birisi akşam eline
makineli tüfeği alıp insan tarıyor; nasıl
ayıracaksın? Bu kadar basiretsiz, beceriksiz, öngörüsüz bir
mutabakattan uluslararası literatürde başka bir tane daha bulamazsınız.
Peki, Türkiye'nin bunları yapamayacağını
bile bile Rusya bunun altına niye imza attı? Niye attı, ne
adına attı? Siz Soçide
Soçi nerede biliyor musunuz? Biliyorsunuz
tabii de
Şurası Soçi, Karadenizin tepesinde; şurası
İdlib, burası bizim Hatay, merkezî Şam da burası. Suriye
ile Türkiye arasındaki nizaya gittik Soçide Suriyenin garantörü
sıfatıyla Rusyayla oturduk, pazarlık yaptık. Ne oldu?
Bugün söyledim, şu kürsüden 20 defa
bağırmışım, İdlibdeki gözetleme kulesindeki
askerlerimizin can güvenliğinden endişe ediyorum. demişim, yüz
kere bağırmışım. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz de Hayır, her şey yolunda, her şey
planlandığı gibi gidiyor. demişsiniz.
İdlibde ne yapıyoruz? Sınır güvenliği. Kim var İdlibde?
PKK/PYD-YPG yok; İdlibde Heyet Tahrir el-Şam şemsiyesi
altında onlarca cihatçı örgüt var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir tarafta Suriye
merkezî yönetimi var, orası diyor ki: Burası benim. AK PARTİ
Hükûmeti de diyor ki: Suriyenin toprak bütünlüğünden yanayız. Siz
şimdi Suriye merkezî yönetimiyle, bir nevi kimi cihatçıları da
korumak için İdlibde çatışma noktasına geldiniz. Bu, bir
diplomatik skandaldır. Soçide attığınız imza bir
kepazeliktir, bir rezalettir. Sonuç: Askerimiz şehit oluyor. 13 tane
gözetleme noktamız var. Şehit olan askerimizi helikopterle bile
alamaz hâldeyiz. Bu Meclis bunu daha fazla seyredemez. Seyrederse Meclis
varlık sebebini inkâr etmiş olur, Türkiye'nin bütün yetkilerini
yürütmeye vermiş olur. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben soruyorum
Askerini, şehidini burnumuzun
dibinden, Rusyanın izni olmadan helikopterle alamayan bir Türkiye bölgede
aktör olamaz, figüran olur. Buna benim içim razı değil. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunu kabul etmiyorum,
siz de etmeyin. Derdimiz bağcı dövmek değil. Hepimiz
(AK
PARTİ sıralarından Niye bağırıyorsun? sesi, CHP
sıralarından gürültüler)
Sesimi
Mikrofonu açarlarsa bağırmam
Sayın Vekilim. Rahatsız oluyorsan çık dışarı,
rahatsız olursan çık! Benim içim yanıyor. 5 askerimiz, geçen
hafta ölen 8 askerimiz Erdoğanın beceriksizliği yüzünden ölmüştür.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Altay.
Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyin. Zaten
mikrofon kapalı, Sayın Altayı yoruyorsunuz.
Sayın Altay, teşekkür ediyorum...
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben önergemizin
kabulünü rica ediyorum.
Lafa geldi mi bayrak diyoruz, vatan diyoruz, millet
diyoruz, devlet diyoruz; bunun gereğini yapmanın zamanıdır.
Sayın Başkan, sizin de
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Devamla) Etmiş olabilirsin,
ben de konuşuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Altay, bir kez daha
teşekkür ediyorum
ENGİN ALTAY (Devamla) Edin!
Size de bir görev düşüyor,
Başkanlığa, şahsınıza değil
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Millet
duymasın diye mikrofonu açmıyorsunuz. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum,
müsaade edin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Aç, millet
duysun!
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Aç, aç, aç!
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar, biz
sesimizi duyururuz, merak etmeyin.
Bu manzara karşısında, Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına, şahsınızın değil ama
Başkanlığın yürütmeden derhâl bilgi talep etmesi gerekir.
Ama buna da gerek kalmayabilir, önergemizin kabul edilmesi hâlinde bu konuyu
-bağcı dövmek için değil- bundan sonra şehitlerimizin
gelmemesi, gereksiz yere kan akmaması için Mecliste enine boyuna
konuşma imkânı buluruz. Ben bunu bir vatanseverlik olarak görürüm,
aziz şehitlerimize bir saygı olarak görürüm. Bunun kabul
edilmemesini, her gün, her hafta şehit gelmesini
olağanlaştırmayı da aziz şehitlerimize ve bu vatana
bir ihanet görürüz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Ahmet Kamil Erozan konuşacak.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AHMET
KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her şeyden evvel, son on gün içinde kaybettiğimiz 13
şehidimizin ruhu şad olsun demek isterim. Ailelerinin
acılarını paylaşır ve ileride böyle vukuatlarla
karşılaşmamayı tabii ki arzularız. Ama bunlar İdlibde
bizim ilk verdiğimiz şehitler değil. 17 Eylül 2018den bu tarafa
-rakam saymak ayıp olur- sayılar artarak devam ediyor.
Şu hususu vurgulamak isterim, biraz evvel
Cumhuriyet Halk Partisinden de bunu ifade ettiler: Kimse bizi zorla
İdlibe sokmadı, biz gönüllü olduk, Türkiye Cumhuriyeti adına
biz orada bir fonksiyon yerine getirmek istedik. Nasıl bir yerde bu
fonksiyonu yerine getirmek istedik? Cümle âlemin terörizmin
kuluçkalığı diye tanımladığı bir
coğrafyada. Kuluçkalık derken şunu söylüyorum: O coğrafyada
dünyanın dört bucağından gelmiş Biz burada
savaşmayı öğrenmeye geldik, dönüp bunu dünyanın bin türlü
yerinde uygulayacağız. diyen insanlarla dolu bir coğrafyaya
zorla girmedik, biz girdik. Biraz evvel söylendi, bizden ne bekleniyordu?
Teröristler ile ılımlıları ayırmak. Yapılabildi
mi? Yapılamadı. M4, M5 kara yollarını temizleyip
trafiğe açmak bekleniyordu. Yapıldı mı?
Yapılamadı. Silahsızlandırma yapılacaktı.
Yapıldı mı? Yapılamadı. Kaç defa ateşkes
sağlandı? Sayısını unuttuk. En sonuncusu
-biliyorsunuz- Putin ile Sayın Cumhurbaşkanının
İstanbulda 8 Ocakta yaptıkları toplantıda
kararlaştırıldı. O tarihten bu tarafa şehitler verdik,
yine devam ediyoruz. Bitmedi. Gözlem noktaları vardı 12 tane, 13
oldu, arada 4 numara gitti, 5 numara gitti, 7 numara gitti, 8 numara gitti, 9
numara gitti. Suriye ordusu ve Rusya sağımızdan, solumuzdan,
üstümüzden geçip gidiyor. M5 kara yolu dediğimiz şey bu sabah
düşmek üzereydi, belki ben şu anda konuşurken düştü. Bu
ilerleme devam ederse maalesef diğer gözlem noktalarımızın
da akıbeti çok farklı olmayacak. Bir buçuk yıldan beri
İdlib bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri var iken, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin gözetimi altında İdlibin yarısından
fazlası kaybedildi; kaybedildi derken, Şamın kontrolüne geçti.
Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, hiçbir şey olmamış gibi
geçen gün bir çağrıda bulundu ve Ruslara da aynı
çağrıyı yaptı, Bir buçuk senede
aldığınız yerleri yirmi günde yani ay sonuna kadar geri
verin. dedi. Bunun nesine inanmak mümkün olabilir? Bunun gerçekçiliği
filan yok maalesef.
Önümüzdeki yirmi gün içinde maalesef yeni gözlem noktalarımızın
da kaybedilmesi riskiyle karşı karşıyayız. Putin on
gündür Sayın Cumhurbaşkanının telefonlarına
çıkmıyor. Bugün duyduğumuza göre bu akşam konuşulacakmış,
on gündür telefonlarına çıkmıyor. Lavrov ne diyor on gündür?
İdlibden Libyaya terörist göndermekten vazgeçin. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Biz size bir
görev verdik, aslında bunu siz istediniz, bu görevi yerine getirin.
diyor.
Çok geriye gitmek istemiyorum ama kaybedilen
zamanı, kaybedilen şehitleri sorgulamak Büyük Millet Meclisinin en
doğal hakkıdır ve bu çerçevede Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu öneriyi desteklediğimizi hepinizin bilgisine sunmak
isterim.
Sağ olun, teşekkürler. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz konuşacak.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ekim ayında, tekrar bu çatı altında,
biz Halkların Demokratik Partisi olarak Suriye meselesi konusundaki
tezkereye Hayır. dediğimizde, bunları dile getirdiğimizde
bugünü öngörüyorduk, bunları öngörüyorduk. Birçok meselede
çatışma yerine, barış, müzakere dediğimizde
kıyamet kopuyor ve dediklerimiz bire bir çıkıyor ortaya. Bunlar
hâlâ dikkate alınmıyor ve olayın bütünü yerine sadece bir
noktaya odaklanıyoruz. İktidar, sıkıştıkça, krize
büründükçe bir konuyu saptırmak için çatışma ve gerginlikle iç
siyaseti ve dış siyaseti yürütmek istiyor. Bugün Türkiye,
diplomaside, dış ilişkilerinde büyük bir kriz yaşarken
Suriye meselesiyle beraber ciddi bir felaketle karşı
karşıya. Daha önce komşu dediğimiz, kardeş
dediğimiz, ilişkilerimizi geliştirdiğimiz yerde, içerideki
kutuplaşma yetmiyor, dışarıda bir düşmanlık
gelişiyor ve kendi koltuğunu korumak için sürekli bir gerginlik
yaratılıyor ve Türkiye halkları sadece kendi içinde değil,
komşularıyla beraber bir felakete sürükleniyor. Neredeyse Kürt,
annesini görmesin. diye
Dünyanın her yerinde böyle bir süreçle
karşı karşıyayız. Ne oluyor? Savaşın çözüm
olmadığı her yerde biliniyor ve bölgedeki aktörleri yok sayarak,
görüşme yapmayarak böyle bir sürece giriyoruz.
İdlib neresi? Az önce söylediler: Soçi,
İdlib
İdlib dediğimiz yer, şu anda terörist örgütler
diye tanımlanan bütün cihatçı örgütlerin, kafa kesenlerin, vahşi
olanların, tecavüz edenlerin yuvalandığı bir yere
dönüşmüş. İdlib neresi? Bağdadinin öldürüldüğü yer.
İdlib neresi? Burada, bütün sistemin oturduğu bir yerde, her gün
felaketleri ihraç eden bir merkeze dönüşmüş ve 9uncu
yılına girerken, İdlib, giderek Türkiye için bir bela, dünya
için bir bela, her yer için bir belaya dönüşmüş ve İdlibdeki bu
süreç giderek
Sadece İdlible ilgili değil, bütün Suriyeyi
konuşmak lazım, bütün bu süreci ele almak lazım çünkü biz
bunları ele almadığımızda giderek bu sorunla
yüzleşmemiş oluruz.
Tabloya baktığımızda, El
Kaidenin uzantıları, paralel El Kaide, sahte El Kaide, gerçek
IŞİD, birçok örgüt burada yuvalanmış, faaliyetlerini
sürdürüyor. Peki, bunları koruyan kim? Bunları himaye eden kim? Büyük
bir soru işareti, bunu biz biliyoruz ve -bu düşmanlığı
geliştirirken- bunları korumak, hamaset yerine bütünüyle barışa
yönelmek lazım, barışa evrilmek için de birçok görüşmeyi
sürdürmek lazım.
Soçiden söz ediliyor. Soçinin hiçbir vaadi yerine
getirilmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkan, tamamlıyorum.
Orada askerî teçhizat var. deniliyor, en
ağır silahlar orada kullanılıyor ve insanlar
yaşamını yitirdiğinde burada konuştuğumuzla,
gerçekten olayın kökenine inmemiş oluyoruz. Önemli olan olayı
önlemek, korumak ve barışı geliştirmektir.
Soçide ne deniliyordu? Barışı
geliştirmek için İdlibde biz bu işi yaşama
geçireceğiz. Barış mı yaşama geçti? Bu topraklarda
daha beter şiddetleniyor. Bizim şovenist, militarist duygulardan
kurtulmamız için buna evrilmemiz lazım, barışa evrilmemiz
lazım.
Martin Luther Kingin dediği gibi Savaş ve
şiddet ahlak dışıdır. Çünkü sevginin yerine nefret
egemen oluyor; toplumu yıkıyor, kardeşliği yok ediyor. En
güzel yol barıştan geçen yoldur. Müzakere edilmesi lazım,
konuşulması lazım.
Öneriyi de destekliyoruz.
Saygılarımı sunuyorum,
teşekkürler. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mehmet Kasım Gülpınar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, şehit olan askerlerimize Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Malumunuz olduğu üzere, İdlib, Eylül
2017de yapılan 6ncı Astana Toplantısında
Gerginliği Azaltma Bölgesi olarak ilan edilmiştir. Türk
Silahlı Kuvvetlerinin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi
sınırlarında 12 Ekim 2017 tarihinde başlayan
konuşlanma faaliyetleri 16 Mayıs 2018 tarihinde 12nci gözlem
noktasının tesisiyle tamamlanmıştır. Gözlemci
kuvvetlerin asli görevi rejim ve muhalefet arasında çatışma
yaşanmasını engellemek ve olabilecek ateşkes ihlallerini
izlemek olarak tanımlanmıştır. Diğer, gerginliği
azaltma bölgelerinden yapılan zorunlu tahliye operasyonları sonucu
yerlerinden edilenlerin büyük bir bölümü İdlibe
sığınmıştır. Bu durum, hâlihazırda 3,5
milyonluk nüfusa sahip olan İdlibden ülkemize yönelik göç riskini
doğurmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Rusya
Federasyonu Devlet Başkanı 17 Eylül 2018 tarihinde Soçide bir araya
gelerek İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinin durumunu
görüşmüş, neticede iki ülke arasında İdlib Gerginliği
Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına
İlişkin Muhtıra imzalanmıştır. Anılan
muhtıraya taraf olmamakla birlikte, Astana platformundaki üçüncü garantör
olan İran da muhtıraya desteğini
açıklamıştır. Rusyayla, muhtıra kapsamında
varılan anlayış doğrultusunda, silahtan
arındırılmış bölgenin dış
sınırlarında her iki ülkenin koordineli devriye faaliyetleri
icra etmesi hususunda mutabık kalınmıştır. Türk
Silahlı Kuvvetleri, Ruslarla koordine edilen, bağımsız
devriye faaliyetlerine 8 Mart 2019da başlamıştır.
Ayrıca, İdlib ile Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı
Harekâtları alanları arasında kalan Tel Rıfat bölgesinde
ateşkesi sağlamak, istikrarı temin etmek ve bu bölgeden
Silahlı Kuvvetler unsurlarını hedef alan
saldırıları önlemek maksadıyla anılan bölgede de
Rusyayla bağımsız, koordineli devriye faaliyetleri 26 Mart 2019da
başlatılmıştır.
Rejim güçleri Rusyanın da desteğiyle, terörizmle
mücadele bahanesiyle hastaneler ve okullar dâhil olmak üzere çok sayıda
sivil yerleşim yerini ve sivil altyapıyı kasten hedef
almıştır. Bu saldırılarda binlerce kişi
hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yerlerinden
edilmiştir, yüz binlerce insan ülkemiz sınırına göç etmek
durumunda kalmıştır. Saldırılarda bölgedeki gözlem
noktalarımız ve askerî konvoylarımız da rejim güçlerince
hedef alınmış, maalesef, askerlerimiz şehit olmuş ve
yaralanmıştır. Gözlem noktamızın güvenliğini
sağlamak, buraya giden ikmal yollarını açık tutmak ve
bölgedeki gerginliği azaltarak ülkemizi göç baskısından korumak
maksadıyla her türlü tedbir alınmaktadır. Gözlem
noktalarımız görevini sürdürmektedir. Güvenlik kuvvetlerimize
karşı yapılan saldırıların kabul edilmesi mümkün değil,
saldırılara en sert şekilde mukabele edilmektedir ve bundan
sonra da edilmeye devam edilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) Astana ruhuna
aykırı şekilde askerlerimize ve gözlem noktalarımıza
yönelik bu saldırıların derhâl durdurulması gerekmektedir.
Anlaşmanın garantörlerinden olan Rusya Federasyonunun üzerine
düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekmektedir. Hepinizin
bildiği gibi, bu konuda görüşmeler devam etmektedir ve eminim ki bu
görüşmeler neticesinde, muhalefetin talebi doğrultusunda, Hükûmet
kanadından bir bilgilendirme olacaktır. Bu konuda biraz aceleci
olmamak lazım kanaatindeyim.
Türkiye'nin nihai amacı, Suriyede akan
kanın durması, insani krizlerin engellenmesi ve siyasi sürecin
işletilmesidir. Türkiye, siyasi süreci baltalamaya yönelik
saldırılar karşısında her türlü tedbiri uygulamaya
kararlıdır.
Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtir, Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
reddedilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, (2/655) esas numaralı Organ ve Doku
Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/61)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/655) esas numaralı Organ ve Doku
Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesi
uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz
ve talep ederim.
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi
Sayın Mahmut Tanalın söz talebi vardır.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
hürmetle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, İç Tüzükün
37nci maddesi gereğince gündeme getirmiş olduğumuz kanun
teklifi Organ ve Doku Alınması, Saklanması,
Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanunda değişiklik
yapılmasına ilişkindir.
(Uğultular)
MAHMUT TANAL (Devamla) Çok uğultu var
Sayın Başkanım. Sayın Başkan da dalmış
zaten, şimdi ben
Sayın Başkanım
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mahmut, protesto et,
konuşma sen de, in.
BAŞKAN - Devam edin Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (Devamla) Çok uğultu var
Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, takdir edersiniz
arabaların yedek parçası var, her türlü araç gerecin yedek
parçası var, imal edilebiliyor, fabrikası var ama insan
organının yedek parçası yok, imal edilemiyor. Yedek parçası
olmadığı için bunun bir yerden temin edilmesi gerekiyor. Bununla
ilgili olarak dünyada uygulama nedir? Ülkemizde ne kadar organa ihtiyaç
vardır? Buna örnek anlamında Belçikada, 18 yaşını
tamamlamış, temyiz kudretine sahip olan insanlar eğer
organının bağışlanmasını
yasaklamamışsa bağışlamış farz edilir. Bu
sistem iyi işleyen bir sistemdir. Bu işlemi aynı şekilde
İspanya da uyguladığı için şu anda İspanya ve
Belçikada organ sıkıntısı çeken hiç kimse yoktur
değerli arkadaşlar. Peki, Türkiyede bununla ilgili
sıkıntılarımız nelerdir? Bir sefer, Türkiyede bu
konuyla ilgili gerçekten büyük sıkıntı var yani organ
bağışıyla ilgili herhangi bir tanıtım yok.
Herhangi bir tanıtım olmadığı için bir özendirme de
yok. Bu anlamda olması için bir engel var mı? Herhangi bir engel de
yok. Öncelikle benim sizden istirhamım: Ben Mahmut Tanal olarak tüm
organlarımı bağışlamış durumdayım. Bu
organ bağışlamaya tüm milletvekillerini de davet ediyorum ben.
(CHP sıralarından alkışlar) Sizden istirham ediyorum, yani
burada organ bağışlama kampanyasına öncelikle
milletvekillerinin katılmasını diliyorum ben.
Peki, organ bağışıyla ilgili
sıkıntılarımız nedir? Organ nakli merkezi
sayısı yetersiz. Organ nakli merkezi sayısının
artırılması lazım.
Kiminle konuşulursa, mesela, deniliyor ki:
Efendim, organ bağışının, bunun bir dinî boyutu var,
dinî boyutu açısından mahzurludur. Arkadaşlar, dinimiz,
insanı esas almış. Dinî açıdan organ
bağışlamanın hiçbir mahzuru yok. Neden yok? Açık ve
net, Kuran-ı Kerimde Mâide suresinin 32nci ayetikerimesinde Her kim
bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış
gibidir. diye buyurulmuştur. Bu anlamda, dinî anlamda, Diyanet İşleri
Başkanlığının sayfasına girip
baktığınızda Diyanet İşleri
Başkanlığı da organ bağışıyla ilgili
aynen şunu söylüyor: Bir insana hayat vermek için organ
bağışlamak, candan cana giden en büyük sadakadır. Bu açıdan,
organ bağışlamanın dinî anlamda bir mahzuru yok
değerli arkadaşlar.
Peki, organ bağışıyla ilgili
Türkiyedeki durum ne vaziyette diye baktığımızda, ben
buradan, evet, tüm illerimizi kutluyorum ama organ bağışlamayla
ilgili şöyle bir harita var. Türkiyede organ bağışıyla
ilgili haritada ilk sırayı İzmir almakta değerli
arkadaşlar. İzmir 66.964, İstanbul 55.598, Kocaeli 34.330,
Manisa 27.113, Ankara 19.875; ilk 5 sırayı okudum, diğer
sıralar çok gerilerde. Benim sizden istirhamım, bu konuda tüm
milletvekili arkadaşlarımız en azından organ
bağışında kendileri de bulunursa bu anlamda bu sıkıntıyı
gidermiş oluruz.
Peki, bugün itibarıyla organ
bağışı bekleyen hastalarımızın toplam
sayısı nedir dersek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bugün itibarıyla
böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 22.902, karaciğer nakli
bekleyen hasta sayısı 2.258, kornea nakli bekleyen hasta
sayısı 1.532, kalp nakli bekleyen hasta sayısı 1.163,
akciğer nakli bekleyen hasta sayısı 89 yani burada, toplamda
27.944 vatandaşımız organ bekliyor değerli arkadaşlar.
Umarım ve dilerim, organ bağışlama -bu kanun bir siyasi
partiye ait değil- bu, bir insanlık davası, bu, bir
insanlık unsuru, bu anlamda, bunun siyaseti de yapılmaz,
yapılmaması gerekir.
Ben, tüm grupların destek vermesini istirham
ediyorum. Eğer MHP Grubu destek verirse AK PARTİ Grubu destek verecek
çünkü onlar sizin talimatlarınızın dışına
çıkmıyorlar. Sizden istirham ediyorum Sayın Başkanım,
siz bu konuda destek olursanız AK PARTİ de bu kanuna evet diyecek.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/2512) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
6 Şubat 2020 tarihli 53üncü Birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan
16ncı madde üzerindeki son önergenin oylama işleminde kalınmıştı.
İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu
ve arkadaşlarının önergesini hatırlatmak için tekrar okutup
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi İbrahim
Halil Oral Aylin
Cesur
Antalya Ankara Isparta
Orhan
Çakırlar Ayhan
Erel Yavuz
Ağıralioğlu
Edirne Aksaray İstanbul
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
17nci madde üzerinde 5 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
"MADDE 17- 3194 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 21- Bu Kanunun geçici
16 ncı maddesi kapsamında Yapı Kayıt Belgesi alınan
yapılarda, ilave inşaat alanı ihdas edilmemek
şartıyla, 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti
Kanununa göre güçlendirme kararı alınarak güçlendirme
yapılabilir. Bu yapılarda güçlendirme için ruhsat, bu Kanunda ve ilgili
diğer mevzuatta öngörülen şartlara ve kısıtlamalara tabi
olmaksızın, güçlendirme projesine istinaden verilir. Yapı
Kayıt Belgesi alınan yapının Hazineye veya belediyeye ait
taşınmazlar üzerinde olması durumunda; taşınmaz
satın alınmış olmadıkça güçlendirme yapılamaz.
Yapı Kayıt Belgesi alınan yapının üçüncü kişilere
ait taşınmazlara tecavüzlü olması durumunda güçlendirme için
taşınmazına tecavüzlü üçüncü şahısların muvafakati
aranır. Bu madde kapsamında yapılacak güçlendirme iş ve
işlemleri 4708 sayılı Kanun kapsamında yapı denetim
kuruluşlarının denetimine tabidir.
Yapıların dönüşüm ömrünü uzatmak
adına güçlendirme işlemleri yapılırken uzmanlar
tarafından yapının mevcut halinin kaç yıllık ömrünün
kaldığı tespit edilir ve bu ömür kadar kullanılmak kaydıyla
tapu kütüğüne şerh eklenir.
Bu madde hükümleri 21/7/1983 tarihli ve 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamındaki yapılar hakkında uygulanmaz.""
Gökan
Zeybek Kani
Beko İlhami
Özcan Aygun
İstanbul İzmir Tekirdağ
Vecdi
Gündoğdu Kamil
Okyay Sındır Ulaş
Karasu
Kırklareli İzmir Sivas
Ednan
Arslan
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kamil Okyay Sındırın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17nci
maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu görüşmekte
olduğumuz 17nci madde, esas itibarıyla, 11/5/2018 tarihinde yani
genel seçimlerden yaklaşık bir ay önce kanunlaştırılan
ve kamuoyunda imar barışı adıyla anılan, İmar
Kanununa geçici 16ncı maddenin eklenmesini içeren bir kanun
kapsamında Yapı Kayıt Belgesi almış olan yapıların
güçlendirilmesini düzenliyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, sözlerime
başlamadan önce ben size bir soru sormak istiyorum. Bakın, Çevre ve
Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum 21 Ekim 2019
tarihinde -bu artmış olabilir, bilemiyorum- imar
barışında toplanan paranın miktarını ve kaç adet
Yapı Kayıt Belgesi düzenlendiğini söylemişti. 3 milyon 599
bin 867 adet Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş -yani 3,6 milyon-
yaklaşık 23,5 milyar lira da ödeme alınmış ki
Sayın Özhasekinin 40 milyar beklentisi vardı. Şimdi ben size
şunu sormak istiyorum: Kamu idarelerine ait yapılara ilişkin kaç
adet Yapı Kayıt Belgesi verilmiş? Yani bu 3,6 milyon Yapı
Kayıt Belgesinin kaçı kamu idarelerine ait yapılar için
verilmiş? Ben bunu bir soru önergesi olarak Sayın Bakana
sormuştum. Beni dikkatle dinlemenizi ve bir tahmin yürütmenizi özellikle
rica ediyorum; bakın, aynen şunu diyor: 3194 sayılı
Kanunun geçici 16ncı maddesi kapsamında, kamu idarelerinin ticari
maksatla kullanılmayan yapıları için -camiler dâhil- 298.124
adet Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiştir. Kamuya ait yapılar
için yaklaşık 300 bin Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş
değerli arkadaşlar. Yani 84 bin cami var bu ülkede -Millî Emlak
verilerine baktım- 224 bin kamu binası var. Tabii, burada bahsedilen,
kastedilen özellikle, sadece yapı değil; eklentiler, uzantılar,
imara aykırı kaçak yapılar, ruhsat ve eklerine aykırı
yapılar; bunun içinde okul binaları var, kamu binaları,
sağlık tesisleri, üniversite eğitim tesisleri, spor tesisleri,
kültür tesisleri ve daha nicesi var. 300 bin Yapı Kayıt Belgesi...
Yani bu devlet bugüne kadar nereye bir yapı yaptıysa ya
ruhsatsız yapmış ya sonrasında ruhsata aykırı
işlemler yapılmış, eklentiler yapılmış
vesaire vesaire... Böyle bir vaziyetteyiz değerli arkadaşlar.
Tabii, Elâzığda bir deprem oldu.
Öncelikle, depremde yitirdiğimiz yurttaşlarımıza Allahtan
rahmet, onların yakınlarına sabır, bütün ulusumuza
başsağlığı, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum. Ama bu hasar tespit çalışmalarında 150
yıkık bina var, 4.552 ağır hasarlı ve
yıkılacak bina var, 1.779 orta hasarlı bina var ve acil
yıkılması gereken bina sayısı 441 ve bunların
kaçının Yapı Kayıt Belgesi var, kaçı kamuya ait bina,
bilmiyoruz. Bu açıklama henüz yok, bunu ben de merak ediyorum.
17nci madde esas itibarıyla Yapı
Kayıt Belgesi alınan yapılarda ilave inşaat alanı
ihdas edilmemek şartıyla güçlendirme
yapılabilmesini düzenliyor. Tabii, Bu güçlendirme için ruhsat veya izin
-her ne derseniz- güçlendirme projesine istinaden verilir. Bu da Yapı
Denetimi Hakkında Kanun kapsamında yapı denetim
kuruluşlarının denetimine tabidir. deniyor.
Şimdi,
sorularım şunlar değerli arkadaşlar, ben bu sorulara bu
maddede yanıt bulamıyorum: Bir kere, Yapı Kayıt Belgesi,
oturma raporu olarak tabir edilen Yapı Kullanma Belgesi anlamına
gelmez. Yapı Kayıt Belgesiyle sadece Ben o yapıyı
görüyorum, biliyorum; ruhsatsız, kaçak, depreme dayanıklı
değil ama ben devlet olarak o yapıya ceza kesmeyeceğim, o
yapıyı yıkmayacağım. diyor. Tabii, daha sonra
Elâzığdaki gibi bir deprem vuku bulduğunda Sorumluluk malikine
aittir. deyip devlet sorumluluktan kaçmış oluyor. Aslında,
Yapı Denetimi Kanununa tabi olan yapıları, bu güçlendirmenin
kapsamını düşündüğümüzde, bakın, Yapı Denetimi
Kanununda, kamuya ait yapılar, binalar kapsam
dışındadır değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY
SINDIR (Devamla) Sayın Başkanım...
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Sındır.
KAMİL OKYAY
SINDIR (Devamla) Dolayısıyla, kamuya ait yapılar, Yapı
Denetimi Kanunu kapsamı dışında olduğu için, bunlara
-Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiş o 300 bine yakın
yapıya- ilişkin güçlendirmeyi öngörmüyor bu madde.
Peki, bu güçlendirme
yapıldı, sonra ne olacak? Tamam, vatandaş yapısına
güçlendirme projesi yaptırdı, yapı denetim kuruluşuyla bu
işi yaptı, sonrası ne olacak? Belli değil. Güçlendirdi; yapı
denetim kuruluşu, devlet, kamu ya da ilgili belediyesi tarafından
herhangi bir belge verilecek mi? Belli değil. Ve son olarak,
yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin
sorumluluğundadır. Güçlendirdi bunu maliki, depreme
dayanıklılık hususu devletin sorumluluğuna geçmiş olacak
mı? Bunların hepsine, söz konusu geçici 16ncı maddede
-karşı bir görüş olduğu için- herhangi bir şekilde bu
sorulara yanıt bulamıyoruz, çözüm bulamıyoruz değerli
arkadaşlar.
Ben aslında bu
maddeyle ilgili önergemizin kabulünü yüce heyetinizden saygıyla rica
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 17nci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Arslan
Kabukcuoğlu Feridun
Bahşi
Aksaray Eskişehir Antalya
İbrahim
Halil Oral İsmail
Koncuk
Ankara Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın İsmail Koncuk, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kanunun 17nci maddesiyle ilgili İYİ
PARTİ Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere
karşınızdayım.
17nci madde, az önce sayın vekilimizin de
ifade ettiği gibi, herhâlde, bu imar affından sonra iktidarın,
kendisini birtakım musibetlerden korumak adına
çıkarmış olduğu bir madde. Zannederim AK PARTİ
Grubunun bu maddeyi daha da netleştirecek bir teklifi var ama tabii, böyle
bir madde de gerekli miydi? Böyle bir madde de gerekir yani gerçekten imar
affına giren 300 küsur bin yapının güçlendirme ihtiyacı
olanlarıyla ilgili böyle bir madde ihdası da gerekiyordu ama devletin
bu konularda daha sorumlu davranmasını bekleme hakkına da
sahibiz.
Değerli milletvekilleri, bugün çok
kıymetli bir kardeşimizi kaybettik. Eski Osmaniye Milletvekili,
İYİ PARTİ kurucularından Hasan Hüseyin Türkoğlu
yiğit bir kardeşimizdi, gerçek bir dava adamıydı; kendisine
Yüce Allahtan rahmet diliyorum, ailesine ve camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Şimdi, bu Kızılayla ilgili bu
kürsülerde çok şey söylendi, çok şey yazılıp çizildi;
onları tekrar burada söylemeyeceğim, tekrara girmeyeceğim çünkü
Kızılay, Başkanı Kerem Kınıkın bu
yaklaşımlarından dolayı gerçekten yıprandı
maalesef. Yani yüz elli iki yıllık millî bir kuruluşumuzdur
Kızılay, bu milletin medarıiftiharı bir kuruluştur ama
beceriksizce yönetildiği zaman, siyasi birtakım angajmanlara
girmiş insanlar tarafından yönetildiği zaman kurumlar maalesef
böyle zelil hâle geliyor.
Ben bu BAŞKENTGAZın Kızılay
üzerinden, Kızılayı emanetçi yaparak Ensara, oradan TÜRKENe
gönderdiği paradan bahsetmeyeceğim, onu tüm Türkiye biliyor; ben
şundan bahsedeceğim: Bu Kızılay Başkanı
nasıl bir adam? Bunu Türkiye görsün. Bir tweet atmış, diyor
ki: Amerikalı bir arkadaşım Türkiyede okuyan
çocuklarının kendilerini Türk sandığını söyledi.
Bir karikatür koymuş buraya. Adam Andımıza karşı,
bakın. Bir adam Andımızın söylenmesini istemeyebilir; bu,
hayata bakış açısıyla ilgilidir, siyasi düşüncesiyle,
dünya görüşüyle ilgilidir, buna saygı duyarım. Ben
Andımızın okunmasından yanayım, İYİ
PARTİ Grubu da öyle fakat adam öyle bir anlatıyor ki
Bakın,
karikatürde, arkada Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
yazıyor. Kafasına huni geçirmiş bir hasta hasta ki hastanenin
önünde- Türküm! Deliyim! Çelişkenim! Bakın, burada.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
Andımıza karşı olursunuz, yanında olursunuz; Türk
olmak, Türklük falan nesebinizle ilgili de olabilir tabii, sizi rahatsız
da edebilir, buna da saygı duyarım ben. Herkesin Türklüğe
saygı duyması gerekmez. Allaha şükür biz Ne mutlu Türküm
diyene! sözünü gururla ifade ederiz, o da ayrı mesele. Bu adam,
Kızılay Başkanı yani, bu kurumu
siyasallaştırmış. Acaba, iktidar 2013 yılında
Andımızı kaldırmadan önce de Andımızla ilgili
böyle paylaşımlar yapıyor muydu, iktidarın paralelinde mi
davranıyor? Yani iktidar neye Yanlış. diyorsa Kerem
Kınık ona Yanlış. diyor, neye Doğru. diyorsa Kerem
Kınık ona Doğru. diyor. Bu adam Kızılayın
Başkanı yahu, 82 milyonun hayır hasenat yapması gereken bir
kurumunun başkanı.
Bakın, başka yerde şöyle diyor:
Hoş geldin Şivan Perwer, ne iyi ettin. Yani o çözüm sürecinde de
Hükûmetle paralel yürümüş bu adam, Hükûmetle paralel. Şimdi
sövüyordur muhtemelen Şivan Perwere. 2012de İki saat önce
Amerikada. diye Fetullah Gülenin resmini paylaşıyor. İki
saat önce Amerikada. Kendisi de orada, Amerikada ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, sözlerinizi tamamlayın.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Bir
vatandaş, gariban, öğretmen, memur, polis filan bu resmi
paylaşsa FETÖcülükten şu anda içeride hapisti bu adam, hapisti ama
bu adam Kızılayın Başkanı.
Bu adamı siz hazmediyorsanız yazıklar
olsun vallahi, yazıklar olsun! Böyle bir adamı, FETÖyü öven,
FETÖyle olmaktan gurur duyduğunu bu şekilde paylaşarak ifade
eden bir adamı Kızılayın başında görmek sizi
mutlu ediyorsa saadetiniz ebedî olsun diyorum, bu şahsı da milletimiz
adına kınıyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda yer alan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Tulay
Hatımoğulları Oruç Abdullah
Koç
Bingöl Adana Ağrı
Rıdvan
Turan Kemal
Bülbül Mahmut Celadet
Gaydalı
Mersin Antalya Bitlis
Filiz
Kerestecioğlu Demir
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Filiz Kerestecioğlu, buyurun lütfen.
(HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler tüm
yurttaşlar için sağlıklı, güvenli konutun ve
barınmanın bir hak olduğunu söylüyoruz fakat tam da bu hak
hayata geçmediği için kaçak yapılar çoğalıyor, getirilen
aflarsa yine kiracı konumunda bulunan kentin en yoksulları için çözüm
olmuyor. Kentsel dönüşüm deseniz, bırakın bu eşitsizliklere
deva olmayı, insanların barındıkları konutları
sürekli ellerinden alıyor, toplumun bir kesimi yerlerini
değiştirmeye ve göçmeye zorlanıyor. Bu madde de kaçak
yapılmış ve afla Yapı Kayıt Belgesi verilmiş
binaların güçlendirilmesiyle ilgili fakat bu kaçak binalar
yapılırken ne zemin etüdü yapılmış ne deprem fay
hatları gözetilmiş, dolayısıyla bu güçlendirmeler binalara
makyaj yapmaktan başka bir anlama gelmiyor. Biz kısaca bu gibi
değişikliklerle yalnızca rant gözüyle bakılan
yapılaşmaya bir çözüm getirilemeyeceğini ifade ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, daha geçen hafta 8
asker, 8 insan bir başka ülkenin, Suriyenin topraklarında
karanlık gruplarla birlikte savaşırken ölüyor, Erdoğandan
hemen bir açıklama: Misliyle yanıt verdik. Nitekim, dün de 5
askerin daha hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Yine
misliyle mi yanıt vereceksiniz? Bu sözler ölenleri geri mi getiriyor yoksa
halkı bu emperyalist, haksız savaşa ikna etmeyi mi hedefliyor?
Misliyle diyerek böbürlenirken, insanların canını almaktan söz
ederken bir kez olsun duraksamaz mı insan? Günümüzde kapitalist ülke
liderlerinin birbirlerine sert sözlerle çıkışıyor gibi
gözükmelerinin ne siyasi ne de ekonomik ilişkilerde hiçbir somut
karşılığı yok. Bugün, İngiltere
Başbakanı Boris Johnson Avrupaya, Erdoğan Rusyaya, bir
başkası İrana sözüm ona meydan okuyor fakat teker aynı
biçimde dönmeye devam ediyor. Suriyede askerler ölüyor, birkaç saatliğine
Rusyaya çıkışılıyor. Karşılıklı Haber
verdin. Vermedin. polemiği sürüyor fakat gerçekten, sisteme
ilişkin hiçbir gerçek eleştiri yok. Bu siyasetçilerin hiçbiri
insanların yaşadığı ekonomik sorunlara deva olacak tek
bir çözüm üretmiyorlar; üretemezler çünkü aslında, bu sisteme can suyu
taşımakla ve kendi kovalarını doldurmakla meşguller. Oysa
bakıyoruz, bu ülkede ne sanayi var ne tarım. Gençlerin üçte 1i
işsiz, kalanı işsizlik korkusu içinde, çiftçi üretimi
bırakmış durumda, 1 kilogramlık ihracata
karşılık 6 kilogramlık tarımsal ürün ithal ediyoruz ve
tarlalar bomboş.
İnsanlar kış ayında
ısınamıyorlar. Isınma, artık sadece yoksul haneler
için değil orta sınıf için de lüks. Bu kış doğal
gaz faturası 2018 kışına kıyasla yüzde 60 daha fazla.
Çalışanların yarısı asgari ücretle geçindiğine
göre, toplumun yarısı maaşının dörtte 1ini doğal
gaz faturasına yatırıyor ve tarihte ilk kez, insanlar
ısınmak için, bunun giderini karşılamak için kredi çekiyor
arkadaşlar, haberiniz vardır herhâlde.
Elâzığ depremini yaşadık, daha
insanlar canının derdindeyken 66 milyar lira deprem vergisi
toplamış bir ülkenin Kızılay Başkanı
yurttaşlardan bağış istedi. Evet, başka ne
bağışların orada döndüğünü hepiniz biliyorsunuz, ben
de tekrar etmeyeceğim. Ama bu şartlı
bağışları yapan BAŞKENTGAZın sahibi kimdi? Recep
Tayyip Erdoğanın imam-hatipten arkadaşı, inşaat
rantıyla büyüyen Aziz Torunun sahibi olduğu Torunlar Gayrimenkul.
İşçiler hayatını kaybetti orada.
Aynı şekilde, Aladağda yurt
yangınında ölen, Ensarda istismar edilen yoksul çocukların
hesabı ise ortada duruyor.
Biz, bu Kızılay Başkanına çok
net, çok açık bir şey söylüyoruz: Derhâl istifa etmelidir.
İstifa etmiyorsa da hakkında derhâl soruşturma
başlatılmalıdır.
Yine geçen hafta, bir yurttaş,
Erdoğanın seçim döneminde kullandığı illet zillet
gibi lafları kabul etmediğini ve tarafsız bir
Cumhurbaşkanı olmadığını düşündüğünü söyleyerek
noterden kendisine ihtarname çekmek istedi. Bu aslında gayet şık
bir eleştiri tarzıdır. Ama ne oldu? Cumhurbaşkanına
hakaretten bu vatandaş gözaltına alındı. Yani kim muhalifse
ona bekçi, polis, hapishane.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlayacağım.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu ülkede yurttaşlar insan gibi
yaşamak istiyorlar. Fakat hor görülmeden yaşamanın kendisi âdeta
bir kahramanlık hâline gelmiş durumda. Oysa gerçekten kahraman olmak
ve böyle mi zorlukların üstesinden gelmek zorundayız? Neden avukat
meslektaşlarım sadece ezilenlerin haklarını savunduğu
için cezaevinde? Neden cezaevlerinde 3 binden fazla 12-17 yaş arası
çocuk var? Neden kemik kanseri bir çocuğun, 9 yaşındaki Ahmet
Buğranın annesinin yurt dışı yasağı
kalkmıyor ve oncacık bir hasta çocuk annesine kavuşamıyor?
Evet, bu ihlallerin rengi ve kimliği yok, savaşta ölen askerlerin de,
insanların da, onlar hepimiziz arkadaşlar. Ancak tüm ihlallere
karşı hep birlikte Sen ocusun, sen bucusun. ithamlarına
aldırmadan korkusuzca karşı çıkarsak yenebiliriz, galip
gelebiliriz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde yer alan ilave
ibaresinin ek şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek Sefer
Aycan Esin
Kara
Mersin Kahramanmaraş Konya
Ahmet
Özyürek Cemal
Enginyurt Olcay
Kılavuz
Sivas Ordu Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Cemal Enginyurtun.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 17nci maddesinde vermiş olduğum önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Van Bahçesarayda hayatını kaybedenleri,
uçak kazasında hayatını kaybedenleri ve son olarak, dün
şerefsizce saldırılarda kahpe kurşunlarla, kanlı katil
Esadın katillerince öldürülen 5 askerimizi rahmetle anıyorum,
mekânları cennet olsun; yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün Ordu
ilindeki bir faciayla ilgili konuşmak istiyorum. Facia diyorum çünkü her
geçen gün büyük bir tehlike arz etmeye başlayan, Ordunun
Çaybaşı ilçesi İlküvez beldesi Göksu Mahallesinde bulunan çöp
yeri âdeta o yöre insanına büyük bir zulüm yaşatmaya
başladı. Ordu Büyükşehir Belediyesi, dört yıl evvel
katı atık bertaraf tesisi olarak elektrik üretmek üzere kurduğu
bu tesisi maalesef son altı aydır vahşi çöp depolama alanı
yaptı yani bütün Ordunun çöpü İlküvez beldesi Göksu Mahallesine
gidiyor. Sadece şöyle bir örnek vermek isterim: Mesudiye ilçemizden çöp
toplayan bir kamyon bu mahalleye varabilmek için tam dört saat gitmek zorunda. Düşünün,
çöp meselesini çözmek için bir çöp tesisi kurulmuş ama bir ilçeden çöp
alanına gidebilmek için bir kamyon tam dört saat gitmek zorunda. Bu kamyon
giderken çöpün pis sularını geçtiği her alana dökerek gidiyor.
Çöpün döküldüğü alan âdeta doğa harikası bir mekân;
yeşillikleriyle, dereleriyle, orada yaşayan geyikleriyle ve birçok
canlısıyla muhteşem bir doğa harikası olan bir alan.
Ama maalesef, şu an derelerden sular sapsarı akıyor yani kir akıyor,
pislik akıyor. Sadece derelerden pislik akmakla kalmıyor, en ufak bir
rüzgârda bu çöplükten havalanan bütün çöpler fındık bahçelerindeki
ağaçların üzerine yuva yapıyor ve bütün pis koku etrafı
yaşanmaz bir hâle getiriyor. Çevre Bakanlığının izni
var mı, yok mu bilemem ama buraya izin verilmesi hukuken de doğru
değildir, çevre açısından da doğru değildir,
insanlık açısından da doğru değildir.
Ordu Büyükşehir Belediye
Başkanımızı uyardım, bu çöp alanında 5 bin
kişiyle miting yaptım on gün önce, 5 bin kişiyle miting
yaptım. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımızdan bu
meseleyi düzeltmesini istedim, rica ettim ama Ordu Büyükşehir Belediye
Başkanımız, şu anda, hukuki olarak izni
alınmış konutları yıkmakla meşgul olduğu
için çöp meselesiyle uğraşamıyor. İki yıl önce Ordu
Büyükşehir Belediyesinin, AK PARTİli belediyenin yapımına
izin verdiği binaları yıkmakla uğraşıyor, çöp
meselesine bir türlü dönemiyor.
Ben buradan Sayın
Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum, Ordudaki Belde
konutlarının yıkılmasını mesele hâline getiren
Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyor ve diyorum ki: Çaybaşı
İlküvez Göksu Mahallesi büyük bir doğa katliamı
yaşıyor, buna dur deyin. Ayrıca, Belediye Başkanı
aracılığıyla burada MHPli arkadaşlarımız da
gözaltına alınıyor, buna da derhâl dur denilmelidir.
İnsanlar demokratik hakkını aradığı için
gözaltına alınmamalıdır. Yoksa biz susmayacağız,
konuşmaya devam edeceğiz. Biz istiyoruz ki huzur olsun, biz istiyoruz
ki çevre katledilmesin, doğa katledilmesin.
İnşallah sesimiz duyulmuştur diyor,
hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17nci maddesiyle 3194
sayılı Kanuna eklenen geçici 21inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"GEÇİCİ MADDE 21- Bu Kanunun geçici
16 ncı maddesi kapsamında yapı kayıt belgesi alınan
yapılar ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair
Kanunun 13 üncü maddesinin (b) fıkrasına göre, hasar görmüş
olmakla birlikte ıslahının mümkün olduğu tespit
edilmiş olan yapılarda, ilave inşaat alanı ihdas edilmemek
şartıyla, 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti
Kanununa göre güçlendirme kararı alınarak güçlendirme
yapılabilir. Bu yapılarda güçlendirme izni, bu Kanunda ve ilgili
diğer mevzuatta öngörülen şartlara ve kısıtlamalara tabi
olmaksızın, güçlendirme projesine istinaden ilgili idaresince
verilir. Güçlendirilecek olan yapının üzerinde bulunduğu
taşınmazın mülkiyetinin belediyeye veya Hazineye ait olması
durumunda; taşınmaz satın alınmadıkça güçlendirme
yapılamaz. Güçlendirilecek yapının üçüncü kişilere ait
taşınmazlara tecavüzlü olması durumunda güçlendirme için
taşınmazına tecavüzlü üçüncü şahısların
muvafakati aranır.
Bu madde kapsamında yapılacak güçlendirme
iş ve işlemleri 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı
Denetimi Hakkında Kanun kapsamında yapı denetim
kuruluşlarının denetimine tabidir. Yapı denetim
kuruluşlarından bu madde kapsamındaki denetim görevini yerine
getirmedikleri tespit edilenlere, tespit edilen fiil ve hâllerin durumuna göre,
4708 sayılı Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddesinde yer alan idari ve
cezai müeyyideler uygulanır.
Bu maddeye göre güçlendirme izni verilen
yapıların herhangi bir sebeple yıkılmaları halinde, bu
alanlarda yeniden yapılacak yapılar için yürürlükteki plan ve mevzuat
hükümleri uygulanır.
Bu madde hükümleri 21/7/1983 tarihli ve 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu
kapsamındaki yapılar hakkında uygulanmaz. "
Mehmet
Muş Mustafa
Demir Nazım
Maviş
İstanbul İstanbul Sinop
Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
İstanbul Kırıkkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi? Yok.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 7269 sayılı Kanuna göre
ıslahının mümkün olduğu tespit edilmiş olan
yapıların da maddede belirtilen şaftlar çerçevesinde
güçlendirilmesinin yapılabilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt
çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifi'ne çerçeve 17nci maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 18 - 3194 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 22 - 32 nci maddenin
beşinci fıkrasının ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
cümleleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ilgili idaresi
tarafından yıkım kararı alınmış yapılar
hakkında uygulanmaz.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Emrah Karayel
Çankırı İstanbul Kayseri
Bekir
Kuvvet Erim Şahin
Tin Cemil
Yaman
Aydın Denizli Kocaeli
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz var, salt çoğunlukla katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yeni bir madde
ihdas edilmiştir. Kanunun yazımı esnasında madde
numaraları Başkanlıkça teselsül ettirilecektir. Bir
karışıklığa mahal vermemek için Komisyonun kabul
ettiği metin üzerinden görüşmelere devam edeceğiz. Bu
açıklama bundan sonra ihdas edilecek maddeler için de geçerli
olacaktır.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair 4 önerge daha vardır. İç Tüzükün 87nci maddesine göre Görüşülmekte
olan teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açılır. hükmü haizdir.
Ayrıca, ihdas edilecek maddelerin teklif metnindeki kanunların
sıralamasına uygun olması gerekmektedir.
Şimdi okutacağımız yeni madde
ihdasına dair 4 önergeyi yukarıdaki usule uygun olmamakla beraber, 5
siyasi parti grubunun mutabakatıyla ve emsal teşkil etmemek üzere
işleme alıyorum. Bu doğrultuda, yeni madde ihdasına dair
2nci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 19 29/7/1970 ve 1319 sayılı Emlak
Vergisi Kanununun;
a) 42 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünce belirlenen değeri 5.000.000 Türk lirası ve ibaresi
"29 uncu maddeye göre belirlenen bina vergi değeri 5.000.000 Türk
lirasının şeklinde değiştirilmiştir.
b) 45 inci maddesinin üçüncü
fıkrasının (a) bendinde yer alan "Mesken nitelikli
taşınmazın değerinin, bina vergi değeri veya Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünce belirlenen değerin 42 nci maddede belirtilen
tutarı aştığının (bu tutar dâhil)
belirlendiği ibaresi "Mesken nitelikli taşınmazın
bina vergi değerinin 42 nci maddede belirtilen tutarı
aştığı şeklinde değiştirilmiştir.
c) 46 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan "ve üniversitelerin
ibaresi ,üniversitelerin ve Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının şeklinde ve (b) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"b) Türkiye sınırları içinde
mesken nitelikli tek taşınmazı olanlar ile birden fazla mesken
nitelikli taşınmazı bulunanların, değerli konut
vergisi konusuna giren en düşük değerli mesken nitelikli tek
taşınmazı (intifa hakkına sahip olunması hâli dâhil) (Bu
hüküm, belirtilen kişilerin tek meskene hisse ile sahip olmaları
hâlinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır).
ç) 47 nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenen
değer ibaresi ve aynı fıkrada yer alan "(bu tutar dâhil)
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Lütfü
Türkkan Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Kocaeli İstanbul Kırıkkale
Cahit
Özkan Mustafa
Demir Recep
Özel
Denizli İstanbul Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yeni bir madde
ihdas edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 20
1319 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Erkan
Akçay
Denizli İstanbul Manisa
Ramazan
Can Recep Özel Mustafa Demir
Kırıkkale Isparta İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yeni bir madde
ihdas edilmiştir.
Yeni madde ihdasına ilişkin diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 21
1319 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 44 - Verginin matrahı, bina vergi
değerinin 42 nci maddede yer alan tutarı aşan
kısmıdır.
Değerli konut vergisine tabi mesken nitelikli
taşınmazlardan değeri;
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL
arasında olanlar (bu tutar dahil) 5.000.000 TL'yi aşan
kısmı için (Binde
3)
10.000.000 TL'ye kadar
olanlar (bu tutar dahil) 7.500.000 TL'si için 7.500 TL, fazlası için (Binde
6)
10.000.000 TL'den fazla
olanlar 10.000.000 TL'si için 22.500 TL, fazlası için (Binde
10)
oranında vergilendirilir.
Paylı mülkiyette ve elbirliği mülkiyette,
matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam
değeri esas alınır.
42 nci maddede yer alan tutar ile ikinci
fıkrada yer alan vergi oranlarına esas mesken nitelikli
taşınmaz değerlerinin alt ve üst sınırları her
yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme
oranının yarısı nispetinde artırılır. Bu
şekilde hesaplanan tutarların 1.000 Türk lirasına kadar olan
kesirleri dikkate alınmaz.
Cumhurbaşkanı, dördüncü fıkrada belirtilen
yeniden değerleme oranının yarısı nispetindeki
artış oranını yeniden değerleme oranına kadar
artırmaya yetkilidir.
Cahit
Özkan Recep
Özel Mehmet
Doğan Kubat
Denizli Isparta İstanbul
Ramazan
Can Erkan Akçay
Kırıkkale Manisa
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kâtip Üye, değerli
konut vergisine tabi mesken nitelikteki taşınmazların
değerini ifade ederken sehven
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Dağıtılmış
olan önergedeki yazılı şekliyle Komisyon salt çoğunlukla bu
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yeni bir madde
ihdas edilmiştir.
Yeni madde ihdasına dair son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifine aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 22- 1319 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 24- Bu Kanunun Dördüncü
Kısım başlığı altında düzenlenen
değerli konut vergisine ilişkin mükellefiyet 2021
yılının başından itibaren başlar. 2020
yılına ilişkin olarak 2020 yılında verilmesi gereken
beyanname verilmez, vergi tahakkuk ettirilmez.
Değerli konut vergisinin uygulamasında bu
maddeyi ihdas eden Kanunun yayımı tarihinden önce Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünce belirlenen değerler dikkate alınmaz.
Engin
Altay Hakkı
Saruhan Oluç Mehmet
Doğan Kubat
İstanbul İstanbul İstanbul
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Burcu
Köksal
İstanbul Kastamonu Afyonkarahisar
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen? Yok.
Yeni madde üzerinde 1 adet değişiklik
önergesi vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinde ihdas edilmesi öngörülen yeni 22nci maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cumhurbaşkanı, bu maddede yer alan
süreleri bir yıla kadar uzatmaya yetkilidir.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Ramazan
Can
Denizli İstanbul Kırıkkale
Recep
Özel Mustafa
Demir
Isparta İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) - Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: Cumhurbaşkanına maddede yer alan
süreleri bir yıla kadar uzatma hususunda yetki verilmektedir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, bizim önergemiz oylanmadan diğer önerge okundu.
Dolayısıyla burada bir şey var.
BAŞKAN Şöyle: Teknik olarak sizin
önergenizi oyladıktan sonra bu değişiklik önergesini
yapamıyorum ama bu değişiklik önergesiyle beraber geçeceği
için sizin önergeniz okutulduktan sonra değişiklik önergesini
işleme alıp
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Değişiklik önergesiyle birlikte mi oylayacaksınız?
BAŞKAN -
onu oylattıktan sonra kabul
edilen önerge doğrultusunda önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım.
Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda yeni madde
ihdasına ilişkin önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece yeni bir madde
ihdas edilmiştir.
18inci madde üzerinde 4 adet önerge vardır.
İlk okutacağım 3 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Oya
Ersoy Rıdvan
Turan
Bingöl İstanbul Mersin
Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal
Bülbül Abdullah
Koç
Bitlis Antalya Ağrı
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan İlhami
Özcan Aygun
Sivas İzmir Tekirdağ
Vecdi
Gündoğdu Ayhan
Barut Gökan Zeybek
Kırklareli Adana İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat
Dervişoğlu Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Aylin
Cesur
İzmir Adana Isparta
Şenol
Sunat İsmail
Ok Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Balıkesir Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Aynı
mahiyetteki önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu kanun teklifi görüşülmeye
başlandığı andan itibaren söylediğimiz bir şey
var: Bu teklifin amacı belediyelerin yetkilerini ortadan
kaldırmaktır. İşte, tam da 18inci maddenin gerekçesinde
zaten bu amaç açık açık belirtilmiş. Ne diyor gerekçede?
TOKİ ile belediyeler arasında bir yetki çakışması
var ve bu giderilmektedir. diyor. Her nasılsa otuz iki yıldır
fark edilmemiş bu çakışma, AKP iktidarı başta
İstanbul olmak üzere yerel yönetimleri kaybedince fark edilmiş ve
AKPnin ikinci özelleştirme dairesi TOKİ lehine, belediyeler aleyhine
yetki gasbediliyor yani belediyeye ait yetkiler TOKİ lehine gasbediliyor.
Görülmektedir ki, demokrasi tarihimize bir utanç belgesi olarak geçen kayyum
siyaseti yalnızca seçilmiş belediye başkanlarının
gözaltına alınması, tutuklanması, halkın iradesinin
yok sayılarak gasbedilmesiyle olmuyor. İşte, tam da bu önümüze
gelen kanun teklifinde de olduğu gibi belediyelerin yetkilerinin saraya
bağlı merkezî bürokrasiye verilmesiyle de yaşanıyor bu
kayyum siyaseti. Evet, saray kendi iradesi dışında herhangi bir
irade tanımıyor. Şimdi, bu teklifte görüldüğü üzere, hele
ki ucunda sermayenin çıkarları varsa, kent rantına sermaye ve
yandaşlar lehine el koymak ve kentleri yağmalamak varsa ne hukuk ne
demokrasi ne vicdan, hiçbir değer ve ilke siyasal iktidarın umurunda
olmuyor.
Değerli milletvekilleri, evet, bu ülkede
oldukça sorunlu bir kentleşme tarihine sahibiz ve kentsel mekânların
yeniden düzenlenmesi bu ülkede önemli bir ihtiyaçtır. Ama neye göre?
Yıllardır, bilim insanları, şehir plancıları,
mimarlar, mühendisler ve biz hep birlikte, halkın ihtiyacı olan güvenli
konutlar, depreme dayanıklı sağlıklı ve
yaşanılabilir şehirler inşa edilmesi gerektiğini
söylüyoruz.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok uğultu var,
lütfen... Hatibi duyamıyoruz, lütfen
OYA ERSOY (Devamla) Ancak bugüne kadarki somut
uygulamalar, AKP iktidarının somut uygulamaları ve yapılan
yasal değişiklikler, kentsel rantı sermayeye pazarlamak için
yapıldı. Şimdi, özellikle gecekondular, giderek kent merkezinde
kalan ve rant değeri artan gecekondu mahalleleri bu politikanın
hedefi hâline geldi ve bütün bunlar kentsel dönüşüm projeleri adı
altında, AKP belediyeleri ve TOKİ eliyle gerçekleştirildi.
Kentsel mekânların asıl sahibi olan halk, gecekondu mahallelerinden
sürüldü; TOKİ konutlarına, şehir dışlarına
sürüldü ve bütün bu yerlerde AVMlerin dikildiğini gördük biz.
Bakın, çarkın nasıl döndüğünün
bir örneğini, sadece bir örneğini size örnek olarak göstermek
istiyorum: Küçükçekmecede bir şirket AVM, rezidans, ofis katları
yapmak ister. Bu şirketi hepimiz çok iyi tanıyoruz: Torunlar. Arazide
hem hazineye hem şahıslara ait araziler vardır ve burası
ticari alan olarak görülmektedir. Devreye Küçükçekmece Belediyesi girer ve der
ki: Gelin, pazarlık usulüyle belediyeye bu arazilerinizi,
arsalarınızı devredin. ancak metrekaresi 10 bin lira olan
arsaların malikleri buna yanaşmaz. Dönemin Küçükçekmece Belediye
Başkanı Aziz Yeniay, aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi
İmar Komisyonunun da Başkanıdır ve bu alan ticari alandan
çıkarılır, okul ve eğitim alanı ilan edilir. Bunun
üzerine, Belediye, mal sahiplerini, arazi sahiplerini yeniden
pazarlığa çağırır ancak yine ikna edemez; yine ikna
edemeyince bu kez TOKİ devreye girer ve hisseler pazarlık usulüyle
650 liradan TOKİye satılmazsa dava açılacağı
tehdidiyle halk sıkıştırılır. Hissedarlar devir
için anlaşırlar ancak tapuya gittiklerinde şunu görürler:
Karşılarındaki alıcı TOKİ değildir,
Torunlardır. Yeniden TOKİye geri dönülür, bu sefer TOKİ
yetkilileri der ki: Hayır, bir değişiklik yok. Evet, burada
okul yapılacak ve bu okulu yapacak olan Torunlar olduğu için,
bedelini onlar vereceği için tapuda sizin karşınızda.
Sonra ne olur? Evet, Torunlar GYOya devir gerçekleşir ve okul beklenilen
yerde Mall of İstanbul inşa edilir. Yeniaya ne olur? Aziz Yeniay
şu an nerede? Torunlar GYOnun Yönetim Kurulu üyesi. Sonra ne olur?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
OYA ERSOY (Devamla) Küçükçekmece Belediyesi ve
Büyükşehir Belediyesi AKP tarafından kaybedilir. Yapılan suç
duyurularının sonucu ne olur? İçişleri Bakanı Soylu bu
soruşturmalara izin vermez. Bu örnekten de görüldüğü gibi, ortada
TOKİ ile yerel yönetimler arasında bir yetki çakışması
değil, sermaye ve onun hizmetindeki siyasi iktidar ile halkın
çıkarları arasında bir çatışma vardır. İşte,
önümüzde olan bu kanun teklifi bu çatışmada halka karşı
yeni bir saldırıdır.
Değerli milletvekilleri, halkın
sağlıklı bir kentsel çevrede insanca yaşama ve barınma
hakkı vardır. Halkın evlerini başına yıkıp
kent dışına süren; okullarımızı, hastanelerimizi,
kentlerdeki kamusal ve kültürel alanları tasfiye eden ve halkı bir müşteri
hâline getiren neoliberal saldırganlığın
karşısında artık yandaş sermayeye de, onun
hizmetindeki TOKİ gibi kurumlara da verilecek tek bir karış
toprağımız yoktur. O kentler, o kentte yaşayan, o kenti var
eden halkındır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Orhan Sümerin.
Buyurun Sayın Sümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 18inci maddesi üzerinde CHP adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülke olarak zor ve sancılı bir dönemden
geçiyoruz. Elâzığ ve Malatyada meydana gelen depremde, Vanda
yaşanan çığ felaketinde, Sabiha Gökçen Havalimanındaki
uçak kazasında hayatını yitirenlere, İdlibde şehit
olan askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılara ve gazilerimize acil
şifalar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
1988 yılında, 775 sayılı
Gecekondu Kanunuyla, belediye ve mücavir alan sınırları
içerisinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
ait yetkiler belediyelere devredilmişti; teklifin 18inci maddesiyle,
belediyelere devredilen bu yetki kaldırılıyor. Yerel
yönetimlerin yetkilerini kısıtlayan bu madde, demokrasiyle
bağdaşmayan bir müdahaledir. Bu düzenlemenin, uygulamada sorunlara
yol açacağı ve gecekondulaşmanın önlenmesine ilişkin
çalışmaları sekteye uğratacağı açıktır.
Yerel yönetimleri özellikle şehircilik ve gecekondulaşmayı
önleme konusunda idari, mali ve hukuki anlamda güçlendirmek gerekirken bu
maddeyle bunun tam tersi yapılıyor.
Sayın milletvekilleri, İmar Kanunu,
Gecekondu Kanunu gibi özellikle kentsel yerleşimleri ilgilendiren önemli
bir teklifi görüşüyoruz ancak asıl konuşmamız gerekenin
deprem olduğunu hatırlatmak isterim. Daha iki hafta önce, deprem
ülkesi olduğumuz gerçeğini bir kez daha hatırladık ancak
her zaman yaptığımız gibi bunu hemen unuttuk. Bilim
adamları, konunun uzmanları yıllardır bu konuyla ilgili
çalışmalar yapıyor ve sürekli uyarıyorlar;
yapılması gerekenler belli ancak hâlâ iktidarın
attığı bir adım yok. 34 milyar dolar deprem vergisi
nerelere harcandı? diye soruyoruz, bir açıklama yok. Bu ciddiyetsiz
tavırla, değil depremle, en küçük bir doğal afetle bile baş
edemeyiz. Kamuoyunu aydınlatana kadar bu konuyu gündemde tutmaya devam
edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, partili
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Türkiyenin iyi yönetilmediğini,
hatta savrulduğunu hep dile getiriyoruz. İktidar her şeyin
güllük gülistanlık olduğunu söylese de TÜİKin saklamaya
çalıştığı istatistikler bile bu gerçeği her gün
doğruluyor.
Daha dün işsizlik rakamları
açıklandı. İşsizlik, Kasım 2019da, önceki
yılın aynı dönemine göre 1 puan artışla yüzde 13,3e
yükseldi; işsiz sayısı 327 bin kişi artarak 4 milyon 308
bin oldu. Geniş tanımlı işsiz sayısı ise 7 milyon
yani her 4 gençten 1i işsiz.
Vatandaşın bankalara ve finans
şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu, Aralık
2019-Ocak 2020 arasında yaklaşık 7 milyar lira daha artarak 598
milyar lira oldu; bu borcun 481 milyar lirası tüketici kredilerinden, 117
milyar lirasıysa kredi kartlarından kaynaklanıyor.
Vatandaşın takibe alınan tüketici kredisi ve kredi kartı
borcu ise 10 Ocak itibarıyla 21 milyar lira oldu. UYAP istatistiklerine
göre, ocak ayı içerisinde toplam 424 bin yeni icra dosyası
açıldı, 2019da 899 şirket konkordato ilan etti.
Değerli milletvekilleri, seçim bölgem
Adanayı yakından ilgilendiren tarım sektörü can çekişir
hâle geldi. 2002 yılında 7,5 milyon kişi tarım sektöründe
faaliyet gösterirken bu sayı 2018de 4,9 milyona düştü.
Toprağı terk edenlerin başında ise maalesef gençlerimiz
var. On yıl öncesine kadar çiftçilik yapanların yaş
ortalaması 35-40 idi, şimdi yaş ortalaması maalesef 55e
çıktı. Geçtiğimiz haftalarda Adananın 15 ilçesini 4
milletvekili arkadaşımızla ziyaret edip
yurttaşlarımızla görüştük. Özellikle kırsal
ilçelerimizde büyük sorunlar yaşanıyor. AKPnin çıkardığı
bütünşehir yasasıyla en ücra köyler bile bir anda mahalle oldu,
vergiler arttı ama aynı oranda hizmet alamaz hâle geldiler. Mesela
Adananın merkezi Reşatbey Mahallesi ile kuzeydeki bizim en son
ilçemiz Tufanbeylinin Kirazlıyurt, Karsavuran ve Kayacık köyleri
aynı statüde ele alınabilir mi? Özellikle köylerde altyapı yok,
üstyapı yok, elektrikler kışın sık sık kesiliyor,
yollar maalesef kardan en az bir hafta on gün kapalı, müdahale eden yok, telefon
şebekeleri çekmiyor; köylüler El insaf! diyor ve seslerinin
duyurulmasını istiyor.
Değerli milletvekilleri, bir dönem iş ve
aş bulma umuduyla insanlar Adanamıza gelirken şimdi maalesef
Adanadan teğet geçiyorlar. Adanada fabrikalar kapanıyor, ürünler
tarlada kalıyor, özellikle küçük ve orta ölçekli esnaf kepenk
kapatıyor. Ben buradan iktidara soruyorum. Yerli ve millî olan, yılda
12 bin araç üreten, 1.500 işçinin çalıştığı
TEMSAda üretim durdu, akıbeti hâlâ belirsiz. İncirlik Üssünde
işten daha bir hafta önce çıkarılan 424 işçinin durumu hâlâ
belirsiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ORHAN SÜMER (Devamla) Bir futbol kenti olan
Adanada yeni stadyum inşaatı 2014 yılında
başladı, maalesef hâlâ bitirilemedi. İnşaatı
bitirilemeyen başka bir bina daha var, Adana Adliyesi. Türkiyenin en
büyük adliyesi diye tanıttılar, 2014 yılında temeli
atıldı, maalesef hâlâ bitirilemedi. Ceyhan Devlet Hastanesinin
inşaatı 2012 yılından beri hâlâ tamamlanamadı.
Ceyhanlılar Hastanemiz ne zaman hizmete açılacak? diye soruyor.
Yüreğir ilçemizin Karataş Caddesi üzerinde bulunan ve tam yüz on yedi
yıl önce hizmete giren, 2012 yılında da yıkılan bir
hastanemiz vardı. Yüreğirin yanı sıra, Karataş
Ovasına ve köylerine de hizmet veren bu hastanemiz
yıkıldı, yerine modern bir hastane yapılacak denildi ama
maalesef hâlâ temeli bile atılmadı. Buraya hastane yapılacak
mı, yoksa arazisi özelleştirilip satılacak mı?
Adana trafiğinin can damarı olan ve ölüm
yolu olarak bilinen Karataş yolu ne zaman bitirilecek? Adanalılar
olarak iktidarın bu yatırımları acil olarak bitirmesini,
kentimize istihdam kapılarının açılmasını
bekliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
aynı mahiyetteki önergeler üzerinde bir söz talebi daha var.
Sayın İsmail Ok, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 18inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her gün tabiri caizse- acılarımız katlanarak
artıyor; şehitlerimiz, gazilerimiz
Maalesef onlarca
vatandaşımızı kara toprağın altına
koyuyoruz, birçok gazimiz de maalesef hastanelerde hayat mücadelesi vermekte.
Ben, bu vesileyle bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Acı içerisinde acı; size bu acılardan
bir örneği aktarmak istiyorum. 3 Haziran 1991 tarihinde Balıkesirli
hemşehrim Piyade Onbaşı Ayhan Yılmaz Şırnakta
vatani görevini yaparken 21 yaşında şehadet mertebesine eriyor.
Gencecik, 21 yaşında şehadet şerbetini içen bu
şehidimizin geride gerçekten yüreği yaralı anne babası, dul
bir eşi ve küçücük bir evladı, Mustafası kalıyor. Tabii,
yıllar çabuk geçiyor, şehidimizin tek evladı Mustafamız
büyüyor ve kahraman Türk ordusu saflarına katılarak, piyade astsubay
olarak görev yapıyor. İşte, bu Mustafamız, zalim Esad
rejiminin İdlibde yaptığı son saldırıda, 5
şehidimizin yanında, diğer 5 gazimizle birlikte
yaralanıyor. Şehidimizin biricik emaneti, evladı Mustafa şu
anda GATAda hayat mücadelesi veriyor. Şehidimizin emanetine sahip
çıkamadık, başta bu şehidimiz olmak üzere bütün
şehitlerimiz bizi affetsin. Buraları, şu bulunduğumuz
yerleri -başta kendim olmak üzere- hak etmediğimizi düşünüyorum.
Şehitlerin emanetine sahip çıkamıyoruz ve şehidin biricik
oğlu şu anda GATAda hayat mücadelesi veriyor. Allah, geride kalan,
yalnızca tek oğlu olan annesine bağışlasın
inşallah.
Şimdi bu duygular içerisinde, biz, burada neler
konuşuyoruz? Tıpkı, Ulu Hakan Fatih Sultan Mehmet
İstanbulu fethettiğinde, papazların Ayasofyada meleklerin
kanadı var mı yok mu? onu konuştukları gibi biz de bunları
konuşuyoruz. Her gün şehit, her gün vatan evladı kara
toprağın bağrına giriyor; şimdi biz burada oyun
oynuyoruz. Şu anda görüştüğümüz kanunun bir tek nedeni var,
fazla lafa gerek yok: 31 Martta muhalefet belediyelerinin
kazanmasıdır. Eğer 31 Martta büyükşehirler muhalefet
tarafından kazanılmış olmasaydı bugün biz bu kanunu
görüşüyor olmayacaktık. Kısacası, ülkenin içerisinde
bulunduğu durum bu kadar kötüyken, biz, iktidarın, yerel yönetimlere
milletin verdiği yetkiyi gasbetmesini görüşüyoruz; çok
acıklı.
Yine, seçim bölgem olan sadece Balıkesirin
değil, Türkiyenin değil, dünyanın incisi Ayvalıkta, bu
ortamda, tabiat parklarının Tarım ve Orman
Bakanlığı tarafından ranta açılarak yandaşlara
para kazandırılmasının hesapları yapılıyor.
Halka açık olan bu yerler, bu cennet gibi güzel beldeler bundan sonra
tesisleşerek ranta açılacak ve halkın elinden
alınmış olacak. İşte, Türkiyenin içerisinde
bulunduğu bu acıklı durumda Türkiyenin gündemi bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
İSMAİL OK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
İşsizlik başını
almış gidiyor, yoksulluk, sefalet diz boyu; tarım ve
hayvancılık bitmiş, Millî Eğitimin sadece adı
kalmış; annelerin öpmeye kıyamadığı gencecik
fidanlar ay yıldızlı bayrağımıza sarılı
bir şekilde her gün kara toprağın bağrına verilirken
biz bu kadar basit şeylerle Türkiyenin gündemini meşgul ediyoruz.
Türk milletinin verdiği yetkiyi hak etmiyoruz, buralarda bulunmayı
asla hak etmiyoruz. Bunun altını özellikle çiziyorum, hiçbir siyasi
parti ayrımı da yapmıyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) Yap Başkan, yap!
İSMAİL OK (Devamla) Bizim gündemimiz bu
mu olacaktı şimdi?
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum ve inşallah, Meclisin etkin, yetkin, asli
görevine döndüğü günleri göreceğimiz inancıyla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Sayın Başkanım...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Kayda geçmesi için ifade etmek istiyorum: Hatip, kürsüden, oyun
oynadığımızı ve boş işlerle iştigal
ettiğimizi ifade etti. Bunu asla kabul etmemiz mümkün değil. Gazi
Meclisimiz 100üncü yılını kutlarken, kuruluş ve
kurtuluş mücadelesinde nasıl vatan ve millet müdafaasıyla yola
çıkmışsa, nasıl darbelere karşı yekvücut
olduysa...
AYTUN ÇIRAY
(İzmir) Bu laflara alınmanıza sevindik.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) ...bugün de haricî ve dâhilî tüm düşmanlara karşı
aziz milletimizin emanetini Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. anlayışıyla yine Gazi Meclisimiz
savunmaktadır. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
İSMAİL OK
(Balıkesir) Öyleyse haydi gidelim İdlibe, orada oturması
kolay.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
18inci madde
üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinde yer alan
ile ibaresinin ve şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sefer Aycan Olcay
Kılavuz Esin
Kara
Kahramanmaraş Mersin Konya
Ahmet Özyürek Baki
Şimşek
Sivas Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerindeki söz talebi
Sayın Sefer Aycanın.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yarın 12
Şubat. 12 Şubat 1920, Kahramanmaraşın emperyalist
işgalcileri şehirden kovduğu yıldır ve bu yılın
100üncü yıl dönümüdür.
Bildiğiniz gibi,
Birinci Dünya Savaşı sonrasında emperyalist işgalciler
ülkemizin şehirlerini işgal etmişti; güney ilerimizi,
Maraşı da Fransızlar işgal etmişti.
Maraşlı, Fransızın ilk geldiği günden beri
işgale direnmiş ve karşı koymuştur. Daha sonra,
Fransızların şehirdeki yerli iş birlikçilerle birlikte
şımarık hareketlerine her zaman müdahil olmuş ve karşılık
vermiştir. Sarhoş Fransız askeri Türk kadınının
namusuna el uzattığında, Sütçü İmam olmuş ve orada
Fransız askerini vurmuştur. Daha sonra, kalesinden bayrağı
indirildiğinde cuma namazını kılmayarak kaleye hücum
etmiş ve Atatürkün tasviriyle, hepsi birer bozkurt olmuş,
Fransız bayrağını indirerek tekrar Türk
Bayrağını çekmiştir ve Atatürk bu olayı 1936
yılında bayrağı koruyan bir bozkurt şeklinde tasvir
etmiş ve Maraşa hediye etmiştir. Daha sonra, Maraşlı
çete olmuş ve Fransız ordusuna karşı mücadeleye
başlamıştır. Yirmi iki gün süren mücadele sonrasında
Fransız askerini şehirden kovmuş ve arkasından da
kovalamıştır. İşte, Maraşlının bu
hareketi, daha sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, kendi
kendini kurtaran, şehir olarak ve kurtuluşuna tüm
Maraşlının katılması nedeniyle tek şehir olarak
İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmiştir. Tüm Maraş
şehir olarak bu mücadeleye katıldığı için -fert fert
ayrılmamış- tüm şehre kırmızı şeritli
İstiklal Madalyası verilmiştir ve yine Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kararıyla kahraman unvanı alarak gerçekten
kahramanlığını ispatlamış,
kahramanlığının sözde kalmadığı bir destan
yazmıştır.
Bugün Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere,
tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle anıyorum. Maraş,
milliyetçi bir şehirdir; daima bayrağına, vatanına
sadık olmuştur; bugün de terörle mücadelede en çok şehit veren
illerden biridir. Terörle mücadelede de şehit olan kardeşlerimizi
rahmetle, minnetle anıyorum.
Kahramanmaraş aslında doğal
zenginlikleri olan ve ekonomiye fazlasıyla katkıda bulunan bir ildir
ama daha çok büyümek, ekonomiye daha çok katkıda bulunmak istemektedir. Su
zenginidir, enerji zenginidir; hidroelektrik ve termik santrallerle ülke
ekonomisine büyük hizmetler vermektedir. Bir tarım kentidir, bir sanayi
kentidir. Bugün, pamukta, madencilikte, özellikle bakır ve çelik
işletmeciliğinde önemli bir şehirdir ama daha çok büyümek ve
ülkemize daha çok hizmet etmek istiyoruz; bunun için de bazı taleplerimiz
var: Özellikle ulaşım sorunlarımızın halledilmesini
bekliyoruz. Kara ulaşımında, hava yolunda, demir yolunda
sorunlarımız var. Organize sanayi bölgesi istiyoruz. Yeni organize
sanayi bölgeleri oluşturulmasını ve böylece ekonomiye daha fazla
katkıda bulunmayı istiyoruz. Sularımızı komşu
şehirlerimize veriyoruz. Komşu şehirlerin sulaması, içme
suyu Maraştan gider. Maraşlı suyu kullanmaz, komşu
şehirlere gitmesine müsaade eder; o sulardan biz de yararlanmak istiyoruz.
Maraşın verimli ovalarının sulu tarım
yapılması için bu suya ihtiyacı var, topraklarının
sadece üçte 1inde sulu tarım yapılmakta.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Aycan.
SEFER AYCAN (Devamla) Sulama barajları,
sulama imkânları artırıldığında tarımsal
verimin de daha çok artması mümkün olacaktır.
Maraş aynı zamanda bir kültür
şehridir, bir turizm şehridir ama yeteri kadar da
tanıtılmamıştır fakat bundan da çok muzdarip
değildir; tevekkül sahibidir. Daima devletine, milletine de
sadıktır ama her zaman söylediği bir söz vardır:
Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzâr olmaz.
Saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm 19 ila 37nci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde ilk söz İYİ
PARTİ Grubu adına Sayın Hayrettin Nuhoğlunun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde söz aldım. Selamlarımı sunarak
başlıyorum.
Teklifin ikinci bölümünde, Kıyı Kanunu,
Yapı Denetimi Hakkında Kanun, Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu, Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun ve
İskân Kanunuyla ilgili maddeler vardır. Görüldüğü gibi bu
bölümde coğrafi bilgi sistemleriyle ilgili hiçbir madde bulunmamaktadır.
Her fırsatta belirttiğimiz gibi, içine her şeyin
doldurulduğu bu torba kanunlara karşı olduğumuzu bir kez
daha ifade etmek istiyorum.
Bu teklif, benim de üyesi olduğum
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda görüşüldü ama tali komisyon olan Adalet ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarında görüşülmedi. Bu suretle yetki gasbı
yapılmış olmuyor mu? Bu durum anayasal düzeni zedelemez mi?
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesinin
reddettiği maddelerin bu torbanın içerisine saklanarak Meclis
gündemine getirilmesini de doğru bir davranış olarak görmüyoruz.
Aynı zamanda Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. hükmünün ihlal
edilmiş olduğunu da belirtmek istiyorum. Teklife eklenen Ahlattaki
Cumhurbaşkanlığı sarayının konumunu gösteren
krokiyi kapsayan 20nci madde ile Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği madde
aynıdır. Hukuk devleti ilkesine ve kıyıların ve
çevrenin korunması hükümlerine aykırılık söz konusu
olduğu için iptal edilen bu kanun hükmü bu defa Anayasa Mahkemesine
gidilirse iptal edilmeyecek mi?
Ahlat, Türk milleti için önemli bir yerdir. Van Gölü
kenarındaki bu tarihî ilçemizde Genel Başkanımız Sayın
Akşenerin de evi vardır. Bu ev, oraya verdiğimiz önemin bir
göstergesidir. Cumhurbaşkanlığının da oraya önem
vermesinden mutluluk duyarız ne var ki yapılan işin yasal
olmasını arzu ederiz.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz iç ve
dış siyasi olayların hızla değiştiği bir
dönem yaşamaktadır. Esas gündem ekonomik sıkıntılar,
işsizlik ve geçim zorluğuyken suni gündemlerle esas gündem örtülmek
istenmektedir. Son günlerde bütün Ege Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi
sallanmaktadır, deprem can ve mal kayıplarına yol
açmıştır. Deprem gerçeği gündemdeki yerini
almışken Vandaki çığ felaketi ve İstanbuldaki uçak
kazasından sonra şimdi de şehit haberleri yürekleri yakmaya
devam ediyor. Şehitlerimize rahmet, yakınlarına ve bütün Türk
milletine sabırlar niyaz ederken henüz
sıcaklığını koruyan afetlerle ilgili bir öneride
bulunmak istiyorum: Gelin, hep beraber deprem ve çığ gibi doğa
olaylarını konuşalım. Daha büyük felaketlerle
karşılaşmadan, büyük İstanbul depremi gelmeden bütün
hazırlıklarımızı yapalım, yasal düzenlemeye
ihtiyaç varsa burada görüşelim, tartışalım ve bir
seferberlik ilan edelim, gerekli bütün tedbirleri eksiksiz olarak alalım;
Kanal İstanbul değil, deprem İstanbul diyerek
başlayalım. Unutulmamalıdır ki doğa olayları
tedbir alınırsa korkulacak bir durum olmaktan çıkar. Bu sebeple,
bilim adamlarının önerileri ciddiye alınmalıdır.
Mühendisler ve mühendis odaları çözüm ortağı kabul edilmelidir.
Yapılacak jeolojik araştırmalar sonucu, aktif fay hatları
güzergâhında ve heyelan, kaya düşmesi, çığ, su
baskını gibi doğal afetlerin meydana geldiği hiçbir alanda
yapılaşma olmamalıdır. Deprem ve diğer doğal
afetler konusunda yapılan en büyük yanlışlık kolay
unutulmasıdır. Her defasında acil ve köklü tedbir
alınacağı açıklanmasına rağmen hiçbir
gelişme olmamaktadır. Son zamanlarda kentsel dönüşüm ve imar
barışı gibi yasal düzenlemeler yapılırken söylenenler
ile uygulamalar çok farklı olmuştur. Onun için, halk arasında bu
yasal düzenlemelerin sadece para için yapıldığı kanaati
yaygındır.
Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz
teklif birçok teknik konuyu kapsadığı için sözü kanala getirmek
istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanının Kanal İstanbul için
Millî bütçeden bunu yapar mıyız? Eyvallah, yaparız.
şeklindeki ifadesine bakılırsa para
sıkıntısı olmayacak. Şayet bütçe imkânları böyle
bir harcamaya müsaitse benim söylemek istediğim, öncelikle depreme
dayanıklı olmayan yapı stokuna derhâl el atılması ve
depreme dayanıklı yapılaşmanın
sağlanmasıdır.
Kanal İstanbul için telaffuz edilen net bir
maliyet bedeli yoktur. 15 milyar dolar, 20 milyar dolar, 75 milyar lira, 75
milyar dolar gibi bedeller konuşulmaktadır. Bunun sebebi, henüz
kesinleşmiş bir fizibilite raporunun ortaya çıkmamış
olmasıdır. Benim düşüncem, gerçekçi bir hesapla toplam maliyetin
300 milyar liraya ulaşacağı yönündedir. Bu paralarla değil
İstanbul, deprem kuşakları üzerindeki bütün yerleşim
yerlerinin depreme dayanıklı hâle getirilmesi mümkündür. Gerçi,
buradaki önerilerimiz dikkate alınmıyor, eleştiriye tahammül
yok. Geçmişte ne söyledilerse tersini yapıyorlar, hiçbir şeyden
ders almıyorlar. Kendileri dışında herkesi suçluyorlar.
Cumhurbaşkanına bile kulak verilmiyor.
Bakın Cumhurbaşkanının
İstanbulla ilgili eleştirisine, tarihe geçecek bir öz
eleştiridir Cumhurbaşkanının sözleri, şöyle diyor:
Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan
sorumluyum.
Değerli milletvekilleri, artık,
İstanbula hiçbir yönetici ihanet etmesin. Bu konuda ortak tavır
oluşturabilirsek ve Kanal İstanbul yerine deprem İstanbul
demeye başlarsak İstanbula, bölgeye ve bütün ülkeye çok faydalı
bir iş yapmış oluruz. İstanbul Çevre ve Şehircilik
İl Müdürlüğünde aralık sonu askıya çıkarılan ve
bir aylık süre sonunda askıdan indirilen 1/100.000 ölçekli Avrupa
Yakası Rezerv Yapı Alanı Çevre Düzeni Plan
Değişikliğine itiraz ettik. Niçin itiraz ettik? İstanbula
ihanet edilmesini önlemek için itiraz ettik. Nasıl ihanet edileceğini
maddeler hâlinde belirtmeden önce şu hususa dikkat çekmek istiyorum:
1/100.000lik plan değişikliği ÇED raporuna benzemez, çok daha
önemlidir. İtirazlar dikkate alınmaz da hukuksuz bir şekilde
kalıcı hâle gelirse işte o zaman İstanbula gerçekten
ihanet edilmiş olur. Çünkü bu değişiklik ana plan kararlarıyla
çelişmektedir. Bu çelişkileri şöyle sıralayabiliriz:
Çevre düzeni planı kuzeydeki hassas
ekosistemlerin korunması amacıyla kuzeye gelişme eğilimi
gösteren kent gelişiminin kontrol altına alınarak
doğu-batı aksında ve Marmara Denizi boyunca çok merkezli ve
sıçramalı gelişimin sağlanmasından söz ederken, bu
değişiklik şehrin kuzey bölgesini ve hassas ekosistemleri
kentsel gelişme baskısı altına almaktadır.
Çevre düzeni planı, plan kararlarının
deprem başta olmak üzere afet riskleri dikkate alınarak
üretilmesinden söz ederken planlanan rezerv alanı üzerinde aktif fay
hatlarının olması dolayısıyla deprem ve tsunami riski
bulunmaktadır. Çevre düzeni planı TEMin kuzeyinin sanayi
alanlarından arındırılması ve kentin doğal
kaynaklarının yoğunlaştığı kuzey bölgesine
kentsel gelişme baskısının önlenmesi ilkesini
benimsemesine rağmen bu değişiklik diğer mega projelerle
birlikte yoğun bir baskıya neden olmaktadır.
Çevre düzeni planı, içme suyu
havzalarının mutlak ve kısa koruma alanlarında
havzaları besleyen derelerin koruma kuşakları içinde
yapılaşmayı reddederken bu değişiklik, su
havzaları üzerine yoğun bir yapı ve nüfus baskısı
getirmektedir.
Çevre düzeni planı, bölgedeki ekolojik
koridorların doğal ve tarımsal karakterlerinin, yaban
yaşamı hareketliliğinin ve kentsel hava sirkülasyonu
işlevinin korunmasını hedef alırken yeni plan Kuzey
Ormanları üzerinde güçlü bir baskı yaratmaktadır, böylelikle
orman alanı sınırları daralmaktadır.
Plan değişikliğinin, Küçükçekmece
Gölü kenarında arkeolojik sit alanının içine kentsel
gelişme ve üniversite alanı kararı getirdiği görülmektedir.
Böylece önemli bir arkeolojik alan tamamen yok edilmektedir.
Plan değişikliği Trakyanın
verimli tarım alanlarını ve havza koruma
kuşaklarını daraltan kararlar içermektedir.
Değerli milletvekilleri, bu plan
değişikliği televizyonlarda günlerce konuşulması
gerekirken hiç konuşulmadı. Görev bize düşüyor, biz de
fırsat buldukça konuşmaya devam edeceğiz.
Şayet bu değişiklik uygulamaya girer
ve Kanal İstanbul adı verilen su kanalı
gerçekleştirilirse bir daha asla geriye dönüşü olmayan bir ekolojik
ve oşinografik faciayla karşılaşmamızın
kaçınılmaz olacağı; ayrıca, teknik, ekonomik ve siyasi
sonuçlarının da olumsuz olacağı bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Sadece
İstanbulu değil, aynı zamanda bölgeyi ve bütün Türk milletini
doğrudan etkileyecek olan ve hiçbir kazancı olmayan bir
düşünceyi hayata geçirecek olan bu plan değişikliğine asla
onay verilmemelidir.
1/100.000lik plan değişikliğinden de
Kanal İstanbuldan da vazgeçilmesini bekliyor, Genel Kurula saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci bölüm üzerinde ikinci söz
talebi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut
Toğrula aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel
Kurulu selamlıyorum ve Genel Kurulun sevgili emekçilerine
selamlarımı iletiyorum.
Yine, televizyonları başında bizi
izleyen yurttaşlarıma selam ve saygılarımı iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, Coğrafi Bilgi
Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifiyle yerel yönetimlerin kentler üzerindeki yetkileri
kısıtlanmakta, yerel yönetimler işlevsizleştirilmekte,
etkisizleştirilmekte ve imar konusunda, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ve TOKİ üzerinden, merkezî yönetimin kentlere
doğrudan müdahale hakkı genişletilmektedir.
31 Mart yerel seçimleriyle ağır bir
yenilgi alan ve yerel yönetimlerde büyük kayıp yaşayan AKP
iktidarı, belediyeler üzerinde bir dizi değişiklik yapmak için
yasa teklifleriyle harekete geçiyor. AKPnin, belediyeleri kendisi için bir
rant alanına dönüştürdüğünü de görüyoruz. Bu teklifte de daha
çok Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden, belediyelerin
imar alanındaki yetkilerini TOKİye devretme girişimi görülüyor.
Kamuoyu bir rant alanının daha açılması durumuyla
karşı karşıya kalacak.
İktidar, on sekiz yıl boyunca, imar
rantlarını yandaş müteahhitlere peşkeş çekmektedir;
imar düzenlemeleriyle şehirleri parsel parsel yandaşlarına
dağıtmaktadır; parkların yerine AVMler inşa
edilmiştir. Kentsel dönüşüm projeleri halka değil, daha çok
sermaye sahiplerine ve müteahhitlere yarar sağlamıştır. AKP
iktidarları döneminde kente ve imara ilişkin
çıkarılmış, dönüştürülmüş yasaların tümünde
toplumsal ihtiyaç ve talepler gözetilmemiştir. AKP doğayı bir
rant nesnesi hâline çevirmekte, ona, basitçe, zenginleştirici bir kaynak
olarak yönelmektedir. Ancak gözü kör olan bu sözde zenginleşme, herkesin
dâhil olduğu ekosistemi tahrip etmekte ve önü alınmayacak başka
adaletsizlikler ve eşitsizlikler doğurmaktadır. Kentler gün
geçtikçe daha fazla betona, asfalta ve hafızasız mekânlara
dönüşmektedir. Yerel yönetimleri, doğasına aykırı bir
biçimde, yetki gaspları veya kayyumlarla merkezileştirmeye
çalışan AKP, Türkiye'nin dokusunu aslında Beştepeye
benzetmeye çalışmaktadır. Kentler beton ve asfalta
gömülmüş, kentlerin hâlihazırda zarar görmüş olan ekolojisi yok
oluşla burun buruna gelmiştir.
Bilindiği gibi, AKP iktidarları döneminde,
kentlerin yeşil alanları ve sosyal, sanatsal ve kültürel
çalışmalar için ayrılması gereken bölgeler, deprem toplanma
alanları gibi toplumun büyük çoğunluğunun yaşamını
ilgilendiren yerler, özellikle iktidara yakın şirketlerin daha fazla
kâr elde etmesi için ranta açılmıştır.
Bakın, bunun en somut örneklerinden biri olarak
seçim bölgem olan Gaziantepi vermek istiyorum. Gaziantepte deprem toplanma
alanları çok sınırlı iken, Gaziantep Büyükşehir
Belediyesi, 2017 yılında, Şehitkamil ilçesine bağlı
Osmangazi Mahallesinde, 250 bin metrekarelik deprem toplanma
alanını, imarlı arazisinin imar durumunu yüksek yoğunluklu
özel ticaret ve konut alanına çevirerek yüksek bedellerle sattı
değerli arkadaşlar. Buna kentin sivil toplum örgütleri itiraz
ettiler, dava açtılar, idare mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma
kararı verildi. AKP 10 kez imar değişikliği yaptı ve
şimdi orada 15 katlı binalar yükseldi. Büyükşehir Belediye
Başkanına bunun nedeni sorulduğunda, değişikliğin
nedeni için belediyenin çok borçlu olduğu, onun için arsa
satışı yapmaları gerektiği cevabını veriyor.
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; birçok kentte taşkın alanı,
sıvılaşma zemin alanı, heyelan alanı, fay hattı
gibi zemin özellikleri açısından sakıncalı alanlara
kurulmuş konut alanları bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm
projeleri, çoğunlukla bu alanların kent merkezlerinde, arsa
değeri yüksek olanlarda uygulanmakta ve anlaşılacağı
üzere kentlinin güvenliği ve sağlığı için değil
sermayenin istekleri doğrultusunda belirlenmektedir.
Kentler alınır satılır bir mal,
kentte yaşayanlar ise halk değil müşteridir. Bu eşikten
sonra toplum yararından değil müşteri yararından
bahsedebiliriz. Kent merkezlerinde lüks konutlarda orta, üst
sınıfın yaşaması, emekçilerin ise kent dışına
sürülmesi istenmektedir. Güzellemesi yapıldığı gibi,
kentsel dönüşüm, insanları depreme dayanıklı konut sahibi
yapmamakta, aksine küçük bir azınlığı daha fazla
gayrimenkul sahibi yaparken büyük bir kitlenin ise konutsuz ve güvencesiz
yaşamasına neden olmaktadır.
Ekolojik koridorlar yaratacaklarını
vadeden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hâlihazırda var
olan gerçek ekolojik yaşamı yok etmekte veya yok olmasına göz
yummaktadır. AKP Hükûmeti bütün bu projeleri, kenti bağlamından
kopararak, hafızasını kazıyarak ve yerellerin fikrini
almadan büyük bir kibirle inşa etmektedir. Kentler tüketime, AKP ve
yandaş müteahhit firmalar ise kentin kendisini tüketmeye odaklı bir
hâldedir.
AKP dağıttığı kâr ve
alım garantileriyle, yapılmasına vesile olduğu altyapı
hizmetleriyle övünmektedir. Ancak bu projeler herhangi bir övgüye değer
olmaktan ziyade, yurttaşların hayatını
zorlaştıran, yaşam kalitelerini düşüren projelerdir.
Altyapı hizmetleri, inşaat sektörü için birer kâr etme aracı
olarak değil, kentte yaşayan insanların yaşanabilir bir
çevreye sahip olması adına düşünülerek verilmelidir.
Türkiye deprem kuşağında olan bir
ülke, coğrafyanın yüzde 95i deprem riski altında, nüfusun yüzde
98i deprem riskiyle yaşamaktadır. Bunlar biliniyor ama biz her
şeyi daha iyi biliyoruz, gerekli mühendislik, mimarlık hizmetleri ve
yasal düzenlemelerle deprem zararları engellenebilir diyoruz. Japonyada
9luk bir depremde sadece binalar sallanırken bizde felakete neden oluyor.
Yaşanan her felaketten sonra her şeyi unuttuğumuz ve aynı felaketleri
değişik biçimlerde yeniden yaşadığımız
ortadadır. Yönetenler, yıllarca toplumsal hafızamızı
köreltmekte ve kendilerinden hesap sorulmasını engellemektedirler.
Deprem riski karşısında büyük
çaplı yıkımların ve ölümlerin yaşanması muhtemel
bölgelerin üzerinde iktidar tarafından kentsel dönüşüm projelerinin
oluşturulduğunu ve kamu yararı adı altında özel
şirketlerin kasalarının doldurulduğunu görüyoruz. Biliyoruz
ki doğal afet ölüm getirmez, rant yaratma uğruna halkın
sağlığını, yaşam hakkını yok saymak
ölümleri getirir. Bu felaket, iktidarın rantçı siyasetinin bir
sonucudur. Göz göre göre yapılaşmaya uygun olmayan yere çok
katlı ve tehlikeli binalar yapanlar bu ölümlerden sorumludur.
Öte yandan, Bitlis Ahlatta Van Gölü
kıyısında yapımına başlanan
Cumhurbaşkanlığı köşkü inşaatına izin veren
kanun hükümleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu
yasa teklifiyle Van Gölü kenarında saray yaptırma meselesi gündeme
getiriliyor. Ahlatta yeni bir saray inşa etmek tam bir israftır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde israf, ekonominin en büyük kalemlerinden biri olmuştur. Türkiye
halkı, dili, dini fark etmeksizin büyük ekonomik krizle
boğuşurken sarayın harcamaları kamuoyu vicdanını
yaralamaktadır. Her bir vatandaştan alınan vergiler, faiz giderlerine
ödenmektedir. Türkiye günde 12 milyon TL faiz ödemesi yapmaktadır. Faiz
giderlerinin her bir kuruşu bu ülkede işçinin ve yoksulun
sırtına yüklenmektedir. Halkın ekmeği azalırken
ödeyemediği vergiler, faturalar, borç kâğıtları, iflaslar,
icralar her gün çoğalmaktadır.
Değerli arkadaşlar, aslında bu kanun
teklifinin ruhu, AKPnin kaybettiği belediyelerin yetkilerini şu anda
tekrar kendisine bağlama. Önce özellikle bizim belediyelerimizin bir
kısmına kayyum yoluyla yetki gasbı yaparak kendileri el koydu,
gasbetti; diğerlerini de özellikle İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin Kanal İstanbula müdahil olmak istememesinin önüne geçmek
açısından, Kanal İstanbul Projesi üzerinden toplum
geleceğiyle ve
Bu ülkede belediyelerin yetkilerini kendilerine
bağlayarak, kaybetmiş oldukları yetkileri tekrar kendilerinde
toplamanın bir aracı olarak bu yasa çalışmasını
yapmaktayız.
Bir taraftan insanlarımız büyük acı
yaşarken, çığ altında kalırken, deprem felaketi
yaşarken bizler de burada bu imar rantlarıyla, belediyelerin
yetkilerinin merkeze devredilmesi yasalarıyla uğraşıyoruz.
Biz bunun doğru olmadığını bir kez daha ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Kaldı ki
Ahlatta yapılmak istenen Cumhurbaşkanlığı sarayı
Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmişti, şimdi yasayla
Anayasa Mahkemesinin reddettiği kararı
arkadan dolanarak tekrar hayata geçirmeye çalışıyorlar. Yani
yasa dışı olarak başlattıkları bir
inşaatı sonradan yasa çıkararak yasal kılıfa uydurmaya
çalışıyorlar.
Bunları kabul etmediğimizi bir kez daha
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın İbrahim Özden Kaboğlu, buyurun. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri;
161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşacağım.
İkinci bölüm, 19uncu madde ve devamı... Ancak öncelikle yasa
yapım tarzına ve bu yasanın temel özelliklerine değinmek
suretiyle ikinci bölüme ilişkin saptamalarımı sizlerle
paylaşacağım.
Yasa yapım tarzı konusunda 4 önemli sorun
var: 1incisi zamanlama. Sıkışık bir zaman dilimine
sıkıştırılmakta. 2ncisi usul. İç Tüzük, madde 38
gerekli kıldığı hâlde, Anayasaya uygunluk incelemesi
yapılmamakta. 3üncüsü demokratik hukuk devleti ilkelerine, özelikle
müzakereci demokrasi kuralına uyulmadığı için, torba yasa
uygulaması yapıldığı için aykırılık
teşkil etmekte. 4üncüsü de bütün bu olumsuzlukların sonucu olarak
yasa genellikle Anayasanın sözüne ve çoğu zaman özüne
aykırı olmaktadır. Kısacası Demokrasi ne
değildir? ve Nitelikli yasa nasıl yapılmalı?
soruları, üzgünüm, 161 sıra sayılı Yasa Önerisi için de
geçerli bulunuyor.
İkinci başlık olarak, bu torba yasa
önerisinin geneline baktığımız zaman, bu önerinin
değişiklik yaptığı 11 yasanın çoğu insan
yerleşimleriyle ilgili olduğu için ülke, insan, devlet üçlüsü
ilişkisi sorunsalının bağrında yer almaktadır.
Sınırlı bir zaman dilimine sıkıştırılan
Komisyon görüşmelerini izleyen hafta Elâzığ ve Malatya deprem
felaketi ve ağır sonuçları insan yerleşimlerinin yaşamsal
önemini bir kez daha güncel kıldı. O ölçüde de Komisyon
görüşmelerinde pek kabul görmeyen anayasal hükümlerin
hatırlanmasını gerekli kıldı. Gerçekten,
Anayasamız ülkesel hükümler bakımından oldukça zengindir ve bu
konuda devlete çifte üçlü yükümlülükler yüklemektedir. Hangi hükümler?
Sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu
mallarını korumak, mülkiyet hakkının kamu yararı ve
toplum yararına kullanılması, kıyılardan yararlanmak
ve kamu yararı, tarım arazileri ve kamulaştırma, çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek, şehirlerin özelliklerini ve çevre
şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde konut
ihtiyacını karşılayacak önlemleri almak ve diğer
maddeler; Anayasa madde 170e kadar devam eden ülkesel Anayasa maddeleri. Bu
çerçevede, 5inci maddeye, devletin temel amaç ve görevlerine ilişkin
maddeye göre ülkenin bölünmezliğini sağlamak, hak ve özgürlükler
önündeki engelleri kaldırmak, insanın maddi ve manevi
varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamak. İşte, burada Kanal İstanbul gibi büyük
projeler, ülkenin bölünmezliği ilkesini zedelemesi açısından
Anayasaya da aykırılık taşımaktadır.
Yasa açısından
bakıldığı zaman, insan yerleşimleri çerçevesinde çok
önemli temel yasalara ilişkindir; Gecekondu Kanunu, Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, İmar Kanunu, Kıyı Kanunu,
Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve İskân Kanunu gerçekten, insan
yerleşimlerinin bağrında yer aldığı için,
devletin bütün hak ve özgürlüklere ilişkin yükümlülükleri saygı,
koruma ve ilerletme genel yükümlülükleri karşısında bu alanlara
ilişkin olmak üzere, devletin düzenleme, denetleme ve yaptırım
yükümlülükleri zincirinde yer alan ana konu. Bu açıdan, 161
sayılı bu Yasa Önerisi Anayasanın devlete yüklediği bu
yükümlülükleri yok saymış bulunuyor.
Depreme gelince: Tabii, Elâzığ ve Malatya
depreminin bir tür musibet olarak bilimsel veriler
ışığında bu önerinin yeniden ele alınması
için bir vesile olarak kabul edilmesi gerekirdi. Zira, bilindiği üzere,
deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında yapılması
gerekenlerin yasal temele dayandırılması, uluslararası insan
hakları hukuku ilkeleri ışığında,
somutlaştırılmış bulunuyor. Bunu, Türkiye de hak
ediyor, bizim insanımız da bu tür düzenlemeleri hak etmektedir ama bu
da yapılamamıştır.
Şimdi, yasa önerisinin ikinci bölümüne gelince
şöyle bir başlık kullanabiliriz: Acaba, ikinci bölümde Anayasa
Mahkemesinin iptal kararı veya kararları mı
meşrulaştırılmak isteniyor? Bu soruyu sorduktan sonra
özellikle Ahlat sarayı ve millet bahçeleri konusuna değinerek
ayrıca İstanbul Bildirgesiyle sözlerimi tamamlayacağım.
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği Ahlatta Van
Gölü kıyısında Cumhurbaşkanlığı Köşkü
Projesi yeniden gündeme getiriliyor. Böylece, Bitlis Ahlatta Van Gölü
kıyısında bulunan alanların Kıyı Kanununa tabi
kısımlarında imar planı kararıyla resmî kurum
alanı yapılabilmesine olanak sağlanmaktadır. Anayasa
Mahkemesi, esasen, Rize (2) ve Çandarlı (3) olmak üzere bu alanı da
iptal ettiğine göre neden sadece Ahlatta saray yapımı yeniden
düzenleniyor da Rize ve Çandarlı düzenlenmiyor? Eğer, Anayasaya
aykırı değil idiyse neden onlar da yasal düzenlemeye
bağlanmıyor? Hayır, eğer, Anayasaya aykırı
olduğu hâlde orada da bir saray yapımına
başlanmış ise o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi, yürütmenin
Anayasaya aykırı eylem ve işlemler dizisi hedefinde,
ereğinde neden araçsallaştırılmak isteniyor? İşte
bu açılardan bakıldığı zaman çifte Anayasaya
aykırılık kendini açıkça göstermektedir. Bu açıdan,
Anayasa Mahkemesinin bu kararı çok ivedi olarak vermiş olmasına
dikkat çekmek gerekir. Bunun anlamı ve amacı, bu alanlarda
inşaata başlanılmaması idi. Bu bakımdan,
yılın son yasasını burada konuştuk ve Komisyon
görüşmelerinde güvenlik soruşturması ve arşiv
araştırmasına ilişkin düzenlemede Anayasaya
aykırılık söz konusu olduğu için Anayasa Mahkemesi
kararı sonucu geri çekilmişti, teşekkür ettik burada
yılın son görüşmesinde ama yılın ilk yasası da
yine Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu Anayasaya aykırı
bir düzenlemenin yeniden burada düzenleniyor olmasına tanıklık
ediyoruz, ki bunun geri çekilmemiş olması veya çekilmez ise
yılın son yasasında atılan demokratik ve Anayasaya uygun
adımın burada atılmayacağını gösteriyor.
İşte bu bakımdan belki Anayasaya aykırılık,
Anayasa ihlali ve Anayasa suçu kavramlarını da bu mekânda
tartışmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak
istiyorum.
Tabii, millet bahçelerine ilişkin düzenlemenin
de bir yasal temeli olmaması nedeniyle Anayasa madde 43 ve 56ya
aykırı olduğunu belirtmek isterim. Şimdi, bu çerçevede
tabii ki bu konuda sonuç ve öneriler bağlamında gerçekten dile
getirilmesi gereken birçok husus var ama ben birkaç önemli konuya değinmek
istiyorum. Komisyonların İç Tüzük madde 38 gereği Anayasaya
uygunluk incelemesi yapmaması, tıpkı bu öneride olduğu
gibi.
Şimdi, burada üç önemli ders söz konusu. Bir:
İmar affına son verilmelidir. İki: Uluslararası
yükümlülükleri her zaman hatırlamamız gerekir. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin, Maşallah Öneryıldız kararında
olduğu gibi, Hekimbaşı çöplüğünün infilak etmesi sonucu
ortaya çıkan tablo. Üç: Güncel durum, deprem durumu. Bu üç dersten
Anayasaya yöneldiğimiz zaman, birincisi Anayasa Mahkemesi bu alanlarda
özellikle önceden denetim yapabilmelidir; ikincisi şehircilik ve imar
hukuku alanında bağlayıcı hükümler konulmalıdır;
dördüncüsü Yerel yönetimler, şu anda... Anayasa madde 127 büyük ölçüde
askıya alınmıştır. 127 uygulamaya geçirilmelidir ve
yerel yönetimlere ilişkin daha güçlü düzenlemeler
yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Şimdi, bu çerçevede, İstanbul
Sözleşmesi tam yirmi beş yıl önce HABITAT-II İstanbulda
yapıldı ve Birleşmiş Milletler Konferansının
yapılmasının ardından 15 ilkeli İstanbul Sözleşmesi
yayınlandı. Herkese yeterli konut sağlama, sürdürülebilir insan
yerleşimleri ve insan yerleşimlerindeki yaşam kalitesini
iyileştirmek bildirgenin eksen kavramlarını oluşturuyordu.
15 ilkeyi saymaksızın ben sadece 15inci ilkeyi sonuç- sizlerle
paylaşmakla yetiniyorum. İstanbuldaki bu konferans, iş
birliğinin ve dayanışmanın hâkim olduğu yeni bir
çağı başlatmış oluyor. 21inci yüzyıla doğru
yol alırken, sürdürülebilir insan yerleşimlerini amaçlayan olumlu bir
vizyon, ortak geleceğimiz için bir umut duygusu ve herkesin güvenli bir
evde, onurlu, iyi, sağlıklı, güvenlikli, mutlu ve umutlu bir
yaşam sürdürebileceği bir dünyayı hep birlikte inşa
edebileceğimize dair gerçekten değerli ve katılımı
sağlayıcı bir çabaya katılma çağrısı
sunuyoruz. diyor, 15inci ilke bu şekilde noktalanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Cümlemi tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Hemen cümlenizi tamamlayın
lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Üç yıl sonra büyük deprem felaketiyle
karşılaştık ve hâlen deprem devam ediyor ama HABITAT-IIyi
İstanbulda toplamış olan bir ülke olarak bu konularda ciddi,
örnek adım atamayışımız bizim utancımız
olmalıdır ve Meclisimiz bu konuda anayasal yükümlülüğü,
uluslararası yükümlülükleri yerine getirmek için artık bu
sayılan 5 maddeyi ele alarak teker teker, insan yaşamı ve insan
onuru temelinde düzenleyebilmelidir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Hasan Kalyoncu.
Sayın Kalyoncu, şahsınız
adına da söz talebiniz vardı, süreleri birleştiriyorum, on
beş dakika süre veriyorum.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ülkemizde son günlerde
ardı ardına üzücü olaylar yaşadık. Bu nedenle, sözlerime
başlamadan önce, İdlibde maruz kaldıkları kahpe
saldırılar sonucunda hayatını kaybeden şehitlerimize,
Elâzığ merkezde yaşanan depremde, Vanda yaşanan
çığ felaketinde ve İstanbulda yaşanan uçak kazasında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve şehit olan
askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum. Büyük Türk milletinin başı sağ olsun.
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, son günlerde
yaşanan ve iklim değişikliğiyle bağlantılı
olan doğal olaylara karşı önlem alınırken var olan
geleneksel bilgiyi değiştirmemiz gerekir. Kar
yağışı rejimindeki değişimler çığ
tehlikesini artırmaktadır. AFAD ekipleri de
vatandaşlarımız da bu durum karşısında
uyarılmalı ve eğitilmelidir.
İklim değişikliği tarım
alanlarındaki uygulamaları da şehirciliği ve doğal
olayları da etkileyecektir. Fırtınaların, çığ
tehlikelerinin artacağı ve buna paralel bir şekilde sel
olaylarının da görüleceği ve hasarların artacağı
artık bilinmektedir. Tüm ilgili kurumlar yaptıkları
planlamaları bu gerçekliğe göre uyarlamalıdır.
İklim değişikliği açık olsa
da uzun vadede tam olarak nasıl ve ne kadar değişeceği
konusunda hâlen belirsizlikler vardır. İklim bileşenlerinde
yaşanacak değişiklikler atmosferdeki sera gazı seviyesine
ve küresel, yerel ortalama yüzey sıcaklıklarının sera
gazlarındaki artışa verdiği cevaba bağlıdır.
Belirsizlik durumunu ele almanın bir yolu ise iklim
değişikliği bileşenlerindeki olası değişiklikleri
tanımlamak için iklim değişikliği senaryolarını
ve projeksiyon modellerini kullanmak, tehlike ve risk değerlendirmelerinde
farklı iklim değişikliği senaryoları için risk
seviyelerini belirlemektir. Bu değişimin etkilerinin projeksiyon ve
senaryolarının tüm alanlara uygulanması gerekmektedir.
İklim değişikliğinin neden
olduğu afetlerin artışı, ilerleyen süreçte göç
dalgalarının her yönden giderek artmasına yol açacaktır.
Özellikle iklim mültecilerinin hareketliliği ülkemizle birlikte diğer
ülkelerin de önemli bir sorunu hâline gelecektir. Bu konuyla ilgili
planlamalara şimdiden başlanmalıdır.
Sayın milletvekilleri, şehirlerde imara
açılan alanlar, deprem master planları yapıldıktan sonra bu
plana tamamen uygun bir şekilde olmalıdır. Fay hatları üzerinde
yer alan mevcut yerleşim alanları acil olarak kentsel dönüşüme
alınarak bir an önce düzenlenmelidir. İllerde deprem master
planları vakit kaybetmeden tamamlanmalıdır.
Seçim bölgem İzmirde deprem master planı
Marmara depremi sonrasında hazırlanmış ama hayata
geçirilmemiştir. İzmirde bilinen 17 aktif fay hattı olduğu
ifade edilmektedir. İzmirdeki fay hatları yerleşim yerlerinden
geçmektedir. Uzmanların ifade ettiğine göre, biriken enerjiyle
muhtemel depremlerin yıkıcı etkisi çok büyük olacaktır. Bu fay
hatlarının 6 ila 7,2 büyüklüğünde depremlere yol
açacağı, bunun şiddetinin İzmirde 10a yakın
hissedileceği yine uzmanlar tarafından söylenmektedir.
İzmirdekilerin yanı sıra; Manisa, Balıkesir çevresindeki
20 civarında fay hattının yarattığı tehlike potansiyeli,
üzerine çok konuşulan İstanbul depreminden daha vahim
boyuttadır. Manisa depreminden sonra İzmir
olasılığı gündeme gelmiştir. Bu fay hatları ve
etki alanları üzerindeki yapılaşma bir an önce tespit edilmeli,
uygun olmayan alanlar boşaltılmalı ve kaçak
yapılaşmaya izin verilmemelidir. İzmirde ve bütün ülkede
kentsel dönüşüm konusuna yaklaşım eski binaların
yıkılıp yerine yenilerini yapma anlayışından
uzaklaşmalı ve öncelikli olarak fay hattı üzerindeki
yerleşim yerlerinin taşınması sağlanmalıdır
yoksa felaket kapıdadır, gelip çatınca matem tutmanın
kimseye bir faydası olmayacaktır.
Depremde binaların müteahhitlerine ceza
uygulaması yapılırken hatalı imar planı yapan ve izin
veren belediyeler de ceza kapsamına alınmalıdır. İzmir
deprem tarihine bakıldığında, oluşan depremlerde çok
büyük yıkımlar meydana geldiği kayıtlara geçmiştir.
1688de meydana gelen depremde evlerin ve kamu binalarının dörtte
3ünün hasar gördüğü belirtilmektedir. İzmirde oluşan
depremlerin çok yıkıcı olduğu, 1688 depreminde Sancak
Kalenin top seviyesine kadar toprağa gömüldüğü, kıyısal
alanlarda batmalar olduğu ifade edilmektedir. Bu sebeple İzmirde
yaşanabilecek bir deprem için acil önlemler paketi
oluşturulmalıdır. Allah korusun; Elâzığ, Malatya,
Manisada yaşandığı gibi, deprem olduktan sonra yas
tutmamak için ülke çapında bir seferberlik anlayışıyla
depreme hazırlık yapılmalıdır.
Cumhurbaşkanlığında afet
danışmanlığı kurulmalı ve deprem gibi afetlerde
vatandaşı korkuya sevk etmeden, bilinçlendirici çalışmalar
yapılmalıdır. Toplumda infiale yol açabilecek açıklamalar
ve yayınlar yapılmamalıdır.
Sayın milletvekilleri, bunun yanında dere
yataklarında yapılan yerleşimlerde de gelecekte büyük problemler
yaşanacaktır. Dere yatakları ve çevresi planlanırken
yüzyılda gelen sele göre hesaplamalar yapılmalıdır fakat bu
hesaplamalara iklim değişikliği katsayısı
katılmamaktadır. Bir an önce tüm dere yataklarına bu
katsayı uygulanarak planlamalar yeniden düzenlenmelidir, aksi takdirde,
gelecek günlerde şehirlerde felaket yaşanma olasılığı
da yüksektir.
Kıymetli milletvekilleri, bu teklifte
hayırlı gördüğüm bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Bazı şehirlerimizin il sınırlarıyla büyükşehir
hâline getirilmesinde, başka bir deyişle bütünşehir
uygulamasında ortaya çıkan toptancılığın yol
açtığı birçok mahzur vardı. Bunların
başında, köylerin mahalle hâline getirilmesi problemlere sebep
olmaktaydı. Önümüzdeki teklif imar açısından eski köylerin
büyükşehirlerde kırsal alan olarak tanımlanmasına imkân
vermektedir. Bütünşehir uygulamasının köylere ve köylülere yol
açtığı
Başta su faturası ve diğer
işlemlerde kentsel maliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Büyükşehirlerdeki eski köyler bir an önce yeniden köy statüsüne geri döndürülmeli,
bununla ilgili kanuni düzenlemeler yapılmalıdır. Mahalleye
dönüşen köylerde tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde
sorunlar yaşanmaktadır. Hâlihazırda bir yönetmelikle
yürütülmekte olan e-Plan Otomasyon Sisteminin etkinliğini sağlamanın
kanunla düzenlenmesi de uygulamayı güçlendirecektir. Burada Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı teknik altyapı ve yetkin personel
sıkıntısı çeken belediyelerin bu sisteme planları
yükleyebilmeleri için destekler geliştirmesi zorunludur çünkü Olsun.
demekle hiçbir şey olmuyor, oldurmak için çalışmak gerekli.
Küçük ve kaynak sıkıntısı çeken belediyeler bu çerçevede
hesaba katılmalıdır. İmar mevzuatına aykırı
yapılar için tapuya şerh konulması ve satışı
durumunda yeni alıcının bu durumdan haberdar edilmesi önemli bir
düzenlemedir. Ancak yıkım gereken ve yıkım işlemi yapılmayan
hâllerde yapının yıkımının Bakanlık
tarafından gerçekleştirilmesi ve ilgili idarenin gelirlerinden
kesinti yapılması düzenlemesi üzerine yeniden düşünmek yerinde
olacaktır çünkü belediye başkanları yıkım yapan
kişi olmak yerine belediyenin ödeyeceği para cezasını kabul
etmeye yönelebilecektir.
Sayın milletvekilleri, teklifte yer alan imar
planlarında parsel bazlı değişlik
yapılamayacağı maddesi ve şehirlerimizin görünümünü
bozacak bina yüksekliklerine getirilen yapı ruhsatı sınırlamasını
olumlu değerlendirdiğimizi ifade etmek istiyorum.
Yapı Denetim Kanunuyla getirilmiş olan
denetim firmalarının sırayla iş almalarıyla birlikte
özellikle sanayi bölgelerinde yapılacak inşaatların denetimleri
için görev sırası gelen firmaların yüzde 75 indirimli iş
yapacak olmaları firmaların görev yapmada isteksiz olmasına
neden olmaktaydı. Sınırlamanın yüzde 30u geçmemek üzere
değiştirilmesiyle birlikte istenildiği titizlikte denetim
yapılması sağlanabilecektir.
Kıyılarda özellikle kumluk ve
çakıllık alanlarda yapılan iskeleler hem deniz
canlıları hem de vatandaşların kullanımı
açısından oldukça olumsuz durumlar oluşturmaktadır.
Bunların kayalık bölgelere taşınması ve o bölgelerde düzenlenmesi
oldukça yerindedir.
Millet bahçeleri dizayn edilirken ülkemizin
değerleri olan bitkiler tercih edilmeli ve genetik mirasın
geleceğe aktarılmasında yardımcı unsur olarak
işlev üstlenmelidir. Millet bahçelerinin endemik ve tıbbi aromatik
bitkiler için korunaklı alanlar olarak da iş görmesi
sağlanmalıdır. Endemik bitkiler açısından
uygunluğu belirlenerek bu alanlar dizayn edilmeli ve bölgede
yayılış gösteren bitkilerin tanıtımı
sağlanmalıdır. Millet bahçelerini iktidarın gereksiz bir
uygulaması gibi görmek yerine şehirlerde nefes alınabilecek
alanların oluşturulması ve botanik bahçeleri gibi işlev
yapan alanlar olarak görmek ve bu uygulamayı desteklemek ülke
açısından da yararlı olacaktır. Bu bahçelerin yerel
bitkilerin tanıtımının yapıldığı ve
korunduğu alanlar durumunda dizayn edilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
tercih edilen bitkilerin karbon emilimi yüksek bitkiler olmasına dikkat
edilirse şehirlerdeki hava kirliliği üzerinde de etkinlik
sağlanacaktır.
Tüm bunların yanında hobi bahçelerindeki
yapılaşma kapsam dışı durumunda olup bir an önce
kanunla düzenlenmelidir. Hobi bahçelerindeki yapıların herhangi bir
standardı olmadığı gibi, bu yapılar herhangi bir
denetime de tabi değildir; ayrıca, tarım alanlarında
gecekondulaşmaya sebebiyet vermektedir. Bunun yanı sıra, emniyet
ve güvenlik açısından da birçok olumsuzluk ortaya
çıkmaktadır; günübirlik kiralamalarda, kayıt dışı
iş yeri gibi de çalıştırılmaktadır. Denetimsiz
bir şekilde yapılan uygulamalar gelecekte birçok olumsuzluğa
neden olacaktır.
Ayrıca, imar barışıyla
tescillenen binaların yerleşim yerine uygunluğu, jeolojik
açıdan uygunluğu ve depreme dayanıklılığı
bilinmediğinden oldukça büyük risk taşımaktadır. Bu
binaların acilen denetim kapsamına alınması gerekmektedir.
Sözlerime burada son verirken Türk milletinin
kaderiyle bütünleşen, Türk milliyetçiliği davasının yegâne
temsilcisi ve kendisini Türk milletine ve vatanına adamış olan
Milliyetçi Hareket Partisinin kuruluş yıl dönümünü kutluyor,
Başbuğumuz Alparslan Türkeşi ve şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum.
Türk milletiyle sonsuza kadar diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
talebi Sayın Minsolmazın.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi
Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi, aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, ülkemizde
geçtiğimiz haftalar içerisinde yaşanan acı olaylarda
yaşamlarını yitiren şehitlerimize, kıymetli
kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize ve
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bu üzücü gündem
içerisinde görüştüğümüz kanunun ikinci bölümüne geldik ve gerçekten
çok önemli maddeleri ihtiva etmiş olmasına rağmen gündem içerisinde
belki gerekli vurguları yapma fırsatımız olamadı.
Burada parti
gruplarının tamamıyla, Komisyonumuzun yaptığı
çalışmayla, gerçekten önemli maddeler Türkiyede şehircilik ve
imar adına bu kanun içerisine birlikte dercedilmiş oldu.
Kanunda 11 tane kanuna
ilişkin düzenleme olduğu kadarıyla en çok 3194 sayılı
İmar Kanunu, İskân Kanunu, Gecekondu Önleme Kanunu, Yapı
Denetimi Hakkında Kanun, Kıyı Kanunu ve Coğrafi Bilgi
Sistemlerine ilişkin düzenlemeler yapıldı. Ama kanunda,
özellikle, imar planlarının değiştirilmesi hakkında
belediyelerde, valiliklerde ve Bakanlıkta hepimizin malumu olan,
hassasiyet içeren konularda önemli düzenlemeler yapıldı. Kanun
içerisinde imar plan değişikliklerinin parsel bazında yapılamayacağı,
minimum ada bazında yapılacağı temel hükmü getirildi. Ada
bazında yapılacak imar plan değişiklikleri için de adada
mülkiyeti bulunanların tamamının rızasının yani
muvafakatinin alınması gibi önemli bir madde de bu kanunun içerisinde
yer aldı.
Plan
değişikliklerinden oluşan değer
artışının kamu lehine kalması, hepimizin uzun
yıllardır özlediği ve olması için de çaba sarf ettiği
bir husustu. Yine bu kanunun bütünü içerisinde, imar
değişikliklerinden elde edilen değer
artışının yine yapılaşma, şehircilik,
depreme dayanıklılık ve sağlıklı şehirler
oluşması adına kullanılması amacıyla da kamunun
elinde kalması bu kanunla sağlanmış oldu.
Ruhsata
aykırı yapıların üçüncü şahıslar adına
mağduriyet doğurmaması için yine bence reform niteliğinde
olan bir maddeyle proje eklerine aykırı olan yapıların tapu
kaydına, beyanlara şerh edilmesi gibi önemli bir madde yine bu kanun
içerisinde getirilmiş oldu. Burada amaç, herhangi bir şekilde bilerek
yapılan proje
aykırılıklarının, ruhsata
aykırılıkların üçüncü şahısları hiçbir
şekilde mağdur etmesinin kabul edilemeyeceği gerçeğidir.
Yine, Yapı Kayıt Belgesi alan
yapıların depreme ilişkin güçlendirmelerinin yapılması
hususunda çok önemli bir maddeyle beraber, deprem güvenliğine katkı
sağlayan bir madde de bu kanun içerisinde yerini almış oldu.
İmara ilişkin davaların uzun
yıllar alması, imarın da mekânı planlayan önemli bir
düzenleme olması sebebiyle, yaşamın tüm alanına müessir
sonuçlar doğurması sebebiyle bu davaların çabuk
sonuçlandırılması için ivedi yargılama usulünü öngören bir
düzenleme maddenin içerisinde yer aldı. Lisanslı harita kadastro büroları
ile mühendislik büroları arasında yaşanan
sıkıntıların çözülmesi amacıyla önemli düzenlemeler
yine kanun içerisinde getirilmiş oldu. Lisanslı harita kadastro
bürolarının lisanslarını haiz oldukları süre
içerisinde serbest mühendislik büroları tarafından yapılan
iş ve işlemleri yapamayacağı ve 65 yaşından sonra
da bu faaliyeti yapmalarının mümkün olmadığı kanun
içerisinde yer almış oldu.
Çok kıymetli milletvekilleri, malum, imarla
ilgili süreçler hepimizi ilgilendiriyor; gerek Bakanlık boyutu gerekse
belediyeler boyutu gerekse valilik boyutu. Büyükşehir belediyeleri olmayan
iller içerisinde il özel idareleri imarla ilgili süreci il genel meclislerinin
kararları çerçevesinde yürütmeyi sağlıyorlar ama temel olarak
hepimizin uğraştığı -siyaset farkı gözetmeksizin-
belediye ve bölgelerdeki yaşanan temel sorun, kaçak yapılaşmayla
etkin mücadele edilmesi. Kanun içerisinde kaçak yapılaşmayla etkin
mücadele edilmesi için cezai müeyyidelerde önemli düzenlemelerin de yer
aldığının burada bilinmesi gerekiyor.
Arazi kullanım kararları, imar
planları şehirlerin mutlak anayasaları niteliğinde ama
değişen ihtiyaçlar her zaman bu mevzuatlar üzerinde de önemli
düzenlemeler yapmamızı gerektiriyor. Bu yasa
çalışmasında tüm partilerin katkı koyduğu
gerçeğini az evvel verilen önergelerden de görmüş bulunuyoruz.
Yaşadığımız deprem
gerçeği, yapılan imar planlarının, imar planları
üzerine yapılan yapıların, bu yapılara ilişkin daha
sonra yapılan tadilatların ve güçlendirmelerin ne kadar önemli
olduğu gerçeğini bizlere her fırsatta gösteriyor. Bunları,
maalesef, vatandaşlarımızın canlarıyla, mal
kayıplarıyla ödemekteyiz. Bunun son bulması için de bu teklifte
yapı denetimine ilişkin önemli düzenlemeler bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Minsolmaz, sözlerinizi
tamamlayın.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Devamla) Bilimin
ışığında; yer bilimlerini, mimarlığı,
şehir planlamayı, çevreyi ve tüm mühendislik disiplinlerini kullanmak
suretiyle yapılan düzenlemelerle murat edilen, hepimizin daha sağlıklı
ve güvenli şehirlerde yaşaması, imar değişiklikleriyle
oluşan değerin kamunun elinde kalması, hiçbir surette imar
değişikliklerinin bir imar planı uygulama yöntemi
olmasının kabul edilemeyeceği; planların
yapıldığı esaslara, ölçülere sadık kalınarak
uygulanmasının sağlanması. Planları
değiştirmek suretiyle oluşan süreçlerin de hepimizin
yaşamında ne gibi hususları, belediyeler sürecinde ne gibi
sıkıntıları gündeme getirdiğine hep beraber tanık
olduk ve bu kürsüde bunlar yeterince anlatıldı.
Ben, kanunun hayırlı olmasını
temenni ediyorum. Ülkemizde imar, şehircilik, çevre, tüm hususlar
hakkında sağlıklı değerler getirdiğini, önemli
hususların da kanun metninde bulunduğunu ifade etmek istiyorum.
Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bölüm üzerinde soru-cevap işlemi yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.54
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 54üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
66 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine geçeceğiz.
2.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 12 Şubat 2020
Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.04