TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
55inci
Birleşim
12 Şubat
2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın,
13 Şubat Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Elâzığ Milletvekili Metin Bulutun, 24
Ocak 2020 tarihinde yaşanan Elâzığ ve Malatya depremine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
elektrik faturası, borçlar ve işsizlik nedeniyle intiharlar
yaşanırken ANKAPARK için 750 milyon dolar harcanmasının,
Genç Müslüman Kadınlar Liderlik Programı için 1 milyon 163 bin lira
harcanmasının, Ensar Vakfına yurt yapımı için 7 milyon
925 bin dolar gönderilmesinin normal olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
gazilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Türkiyenin
uzun süredir ekonomik ve siyasi krizle boğuştuğuna ilişkin
açıklaması
4.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, vergisini ödeyen taksici esnafının
mağduriyetini sonlandırmak adına yabancı uyruklu
sığınmacıların ülkemizde korsan taksicilik yapmasını
engellemek için herhangi bir planlamanın yapılıp
yapılmadığını, yapıldıysa ne zaman
uygulamaya konulacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
ülkenin çözüm bekleyen sorunlarının başında işsizlik,
geçim sıkıntısı ve yoksulluğun geldiğine
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
teknoloji bağımlılığı sorununa ilişkin
açıklaması
7.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Çankırı ilinin sorunlarına ve
Çankırılı vatandaşların Avrupa Birliği
fonlarından sağlanan kredilerin başka illere
kaydırılmayarak kendi illerine kullanılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
112 hattını bilerek ve isteyerek asılsız ihbarlarla
meşgul edenlere karşı uygulanılan cezaların
artırılması, kamu spotlarıyla bu hatalı
davranışların nelere mal olabileceğinin
anlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, araç
muayene ücretlerinin yüksekliğine ve Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliğine göre bir hasta için 27 TL ödenirken
vatandaşın otomobili için 342 TL araç muayene ücreti ödemesinin AK
PARTİ Hükûmetinin sağlığa ve sağlık
çalışanlarına verdiği değeri gösterdiğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Silifke
başta olmak üzere Çukurova ve Akdeniz Bölgesinde yaşanan afetler
nedeniyle zarar gören çiftçilere geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
11.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri ili Hacılar ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
12.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Hayrabolu-Süleymanpaşa yolunun ne zaman bitirileceğini,
vatandaşların kamulaştırılan taşınmaz
malları için ne zaman ödeme yapılacağını,
kamulaştırma bedelinin bugüne kadar ödenmemesinden kaynaklanan
gecikmeye ilişkin faizin ödenip ödenmeyeceğini Ulaştırma ve
Altyapı Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
13.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Millî Eğitim Bakanlığının
eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak adına LGSyle
öğrenci alacak liselerin kontenjanını sınava girecek
öğrenci sayısındaki artış oranında
artırması ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
14.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 14 Kasım 2019 tarihinde Gaziantep ili Şahinbey ilçesi
Akkent Camisi inşaatında göçük altında kalarak can veren Korkut
Küçükcanın babası ve eşinin savcılığın
başlattığı soruşturmada bugüne kadar hiçbir ilerleme
kaydedilmediğiyle ilgili Adalet Bakanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
15.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, dijital
takograf uygulamasının ertelendiğine ancak kamyoncu
esnafının çözümlenmesi gereken daha birçok sorunu olduğuna
ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, zehir soluyan Bursalıların
mağduriyetinin giderilmesi konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanı
ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
sınav kaygısı başlı başına stres
kaynağıyken yüksek sınav ücretlerinin gençler için sorun
teşkil ettiğine ilişkin açıklaması
18.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, İdlibde şehadete erişen askerlere
Allahtan rahmet dilediğine, Türk milletinin kendisine yapılanı
asla unutmadığına, bedelini en ağır biçimde
zamanı geldiğinde ödetecek kararlılıkta ve kudrette
olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın kararlı
duruşu ve milletin güçlü desteğiyle bölgenin huzurunu tehdit eden
terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine ilişkin
açıklaması
20.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesi Mecidiye köyünde çevre
kirliliği yaratan taş ocaklarının kapatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Grup Yorum üyelerine yönelik yasakların
kaldırılması konusunda Meclisi sorumluluk ve görev almaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
22.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, PKKyla mücadelede vücutlarında kalıcı hasarlar
oluşan Mehmetçiklere hak ettikleri madalyalar, gazilik unvanı ve
maaşın ne zaman verileceğini öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
çözüm bekleyen sağlık çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
24.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehir ili Bağbaşı Mahallesi
sakinlerinin TOKİ konutları nedeniyle yaşadığı
mağduriyetin giderilebilmesi için Çevre ve Şehircilik
Bakanının harekete geçmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
25.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 10 Şubat Sultan II. Abdülhamitin vefatının
102nci yıl dönümüne, Türkiye genelinde Amasya ilinin de içinde
bulunduğu 42 ilde kullanılan Avrupa Birliği tarafından
sağlanan katılım öncesi mali yardımlar kapsamında tahsis
edilen hibelere ilişkin açıklaması
26.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 9
Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Gününe ilişkin
açıklaması
27.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
çıkabilecek yeni büyük ekonomik krizlere engel olabilmek için
dış politikadaki belirsizliğin sonlandırılıp
üretimin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan SF
Trade Tekstil işçilerinin haklarının iade edilmesi için gerekli
adımların atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
29.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 10 Şubat Sultan II. Abdülhamitin
vefatının 102nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
30.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, doğal gaz ve elektriğe yapılan zamlar
nedeniyle emeklilere dinî bayramlarda verilen ikramiyelerin
artırılması, 2000 yılı ve sonrasında emekli
olanlar için de intibak düzenlemesinin hayata geçirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, verilen sözler tutularak Afyonkarahisar ili Dinar ilçesi çevre
yolu sorununun, Haydarlı kasabası Ziraat Bankası şubesi
talebinin, Tatarlı kasabası devlet hastanesi eksikliğinin ve
Bolvadin ilçesi Dipevler köyü imam ihtiyacının giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
32.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Esad rejim güçlerinin İdlibde
çatışmaları önlemek, hudut güvenliğini sağlamak, göçü
engellemek maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen Mehmetçiklere
yönelik saldırısında şehit düşen 5 askere Allahtan
rahmet dilediğine, 12 Şubat Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
33.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, devletin Eskişehir ili Mihalgazi ve Sarıcakaya
ilçelerinde etkili olan fırtına nedeniyle tarlalarında hasar
meydana gelen çiftçilere yardım elini uzatması gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup toplantısında İdlible ilgili
yaptığı açıklamalara ve bu açıklamaların
Cumhurbaşkanlığı makamından Cumhurbaşkanı
sıfatıyla millete seslenilerek yapılmamasının ucube
sistemin getirdiği bir sonuç olduğuna, dün Amerikaya karşı
Rusyayla ittifak yaparken bugün Rusyaya karşı Amerikayla ittifak
yapılmasının nasıl bir vizyon, nasıl bir dış
siyaset olduğunu öğrenmek istediklerine, Hükûmetin bugünden itibaren
daha fazla can kaybı vermeden doğru bir dış politika
yönetmesini umut ettiklerine, 12 Şubat Kahramanmaraşın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, Hatay
Valiliği önünde Çocuklarım aç. diyerek kendini yakan ve görmezden
gelinen Adem Yarıcının çaresizliğe sürüklenmesinde ülkeyi
yönetenlerin hiç mi suçu olmadığına, KHKyle işinden
olanların mağduriyetine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 10
Şubat 2020 tarihinde Suriye rejim unsurlarının askerlere yönelik
yaptığı hain saldırıya Türk ordusunun
karşılık vererek şehitlerin kanlarını yerde
bırakmadığına, Suriye iç savaşının
başladığı tarihten bu yana Türkiyenin gözettiği
barışçıl politikaların suistimal edildiğine, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa
Akıncının İngiliz The Guardian gazetesine
yaptığı açıklamalarının Kıbrıs
davasına zarar verdiğine, Türkiyenin Kıbrısın
problemlerinin çözümüne yönelik barışçıl ve uzlaşmacı
tutumları daima desteklediğine, Kıbrıs davasını
şerefle taşıyarak bugünlere getiren başta Rauf Denktaş
ve Fazıl Küçük olmak üzere şehit ve gazileri minnetle
andığına ilişkin açıklaması
36.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İdlib ve Suriye konusunda gelinen noktada haklı
çıktıklarına, Türkiyenin barışçıl ve demokratik
çözümden yana tavır alınarak Suriyeden çekilmesi gerektiğine,
İran sınırında ve Akdenizde hemen her gün yaşanan can
pazarının önüne geçilmesi, insanlara umut tacirliği yapanların
üzerine gidilmesi ve ölüm yolculuğu pazarının artık son bulması
gerektiğine, 11 Şubat Özgecan Aslanın öldürülüşünün 5inci
yıl dönümüne, kadınlara yönelik şiddet eylemlerine, cinayetlere
artık dur denilmesinin zamanının geldiğine, ülkede hangi
sorun yaşanıyor olursa olsun HDPlilere yönelik gözaltı ve
tutuklamaların devam ettiğine, HDPnin 23 Şubatta
gerçekleştireceği büyük kongreye ilişkin el bildirilerinin
dağıtımının engellendiğine ve ne
yapılırsa yapılsın demokrasi, barış, adalet
yolculuğundan alıkonulamayacaklarına ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun
vefatı nedeniyle 24üncü Dönemde mensubu olduğu Milliyetçi Hareket
Partisine, kurucular kurulu üyesi olduğu İYİ PARTİye başsağlığı
dileğinde bulunduklarına, 12 Şubat Kahramanmaraşın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü ile 12
Şubat Mektebi Mülkiyenin kuruluşunun 161inci yıl dönümüne,
Adalet ve Kalkınma Partisinin hatalı Suriye politikasının
ülkeyi zor duruma soktuğuna, yeni bir göç dalgasından endişe
ettiklerine, artık misliyle karşılık vermek değil
şehit vermemek istediklerine, siyasette psikolojik üstünlük el
değiştirince iktidara muhalefet edemeyenlerin muhalefete muhalefet
etmeye başlayacağına, Cumhuriyet Halk Partisinin gücünün
farkında olduklarına ve FETÖnün siyasi ayağına
ilişkin açıklaması
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Silahlı Kuvvetlerinin Suriyede yürütmekte olduğu operasyonların
amacının ülkenin sınır güvenliğini ve devletin
bekasını korumak, oluşturulmak istenen terör devleti ile terör
koridorunu bertaraf ederek bölgesel barışı teminat altına
almak ve uluslararası barışa hizmet etmek olduğuna,
Türkiyenin artık çok yönlü bir diplomasi izlediğine,
uluslararası hukuk açısından uluslararası toplumda
karşılık bulan tezler masaya yatırıldıktan sonra
sahada çalışılmaya başlanıldığına ve
netice alındığına, FETÖ tartışmasının
sonuna kadar yapılarak zamanın ve milletin yargısından
geçeceğine, 15 Temmuz hain FETÖ darbecilerinin hedefinde
Cumhurbaşkanının liderliğinin olduğuna ve bu bağlamda
Cumhur İttifakında ve Cumhurbaşkanı nezdinde FETÖnün
siyasi uzantısının aranmasının beyhude bir çaba
olduğuna ilişkin açıklaması
39.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın HDP grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
40.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
42.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının HDP grup önerisi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve AK PARTİnin yolsuzluklarla, yasaklarla mücadele ederek
bugünlere geldiğine ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve kamu kaynaklarının
disiplinli şekilde milletin hizmetine sunulduğuna ve eksik varsa onların
hesabının sorulmasını da iyi bildiklerine ilişkin
açıklaması
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
46.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve AK PARTİnin içindeki
kirlenmeyi bütün boyutlarıyla konuşmak için istenirse kapalı
oturum yapılabileceğine ilişkin açıklaması
48.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İdlibde Türk Silahlı Kuvvetleri ile Suriye merkezî yönetim güçleri
arasında ağır silahların da dâhil olduğu bir
çatışmanın başladığına dair
aldıkları haberlere ilişkin Millî Savunma Bakanlığından
bilgi notu gönderilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
50.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
51.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
53.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
54.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasında işten çıkarmalarla ilgili reddiyede
bulunduğuna ilişkin açıklaması
55.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Mersin Büyükşehir Belediyesinde Milliyetçi Hareket Partili oldukları
ve MHP döneminde işe girdikleri için her gün insanların işine
son verildiğine ilişkin açıklaması
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
57.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu
(KPK) Başkanlık Divanı üyelerinden müteşekkil bir heyetin
Avrupa Parlamentosu üyeleriyle görüşmelerde bulunmak üzere Strazburga bir
ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/1067)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/11/2019
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 20 milletvekilinin, son dönemde
intihar olaylarında yaşanan artışın nedenleri
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/2117) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
12 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 5/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kayyum atanan bazı büyükşehir belediyelerindeki Sayıştay
raporlarına yansıdığı iddia edilen usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2468)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 11/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç tarafından, Filistin meselesinin Kudüs
odaklı olarak gündeme alınması ve Türkiyenin atabileceği
adımların masaya yatırılması amacıyla
verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161)
2.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti
Vatandaşlarının Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık
Eğitimi Almasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1602) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 66)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Özgür Karabatın 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, oturumu yönettiği esnada Meclis
çalışmalarıyla ilgili yaptığı telefon
görüşmesine yönelik sosyal paylaşımdaki ifadeleri
kınadığına ve İstanbul Milletvekili Engin
Altayın İdlible ilgili Millî Savunma Bakanlığından
bilgi notu talebine ilişkin konuşması
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 24.02.2019 tarihinden itibaren istisnai
memur ataması yapılıp yapılmadığına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/22403)
2.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplan'ın, araç kiralama işlemlerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/23062)
3.- Hatay
Milletvekili İsmet Tokdemir'in, araç giriş kartlarının
tahsisine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/23510)
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'ne geçildikten sonra istisnai kadrolara yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/23742)
5.- Adana
Milletvekili İsmail Koncuk'un, Türkiye'den Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'ne su temin edilmesi projesinde yaşanan aksaklıklara
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet
Cahit Turhanın cevabı (7/23860)
6.- Muğla Milletvekili Mürsel Alban'ın,
cemevlerine ibadethane statüsü tanınması ile ilgili verilen kanun
tekliflerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/24106)
7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Türk Parlamenterler Birliğinin yayın organı
olan Parlamento Dergisinde Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir'in yazdığı bir yazının bazı
kısımlarının yayımlanmadığı
iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/24108)
8.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay'ın,
hakkında memurluktan çıkarılma kararı verilen bir
kişiye ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/24115)
9.- Antalya
Milletvekili Feridun Bahşi'nin, tarihî bir binanın Türkiye Gençlik
Vakfına tahsis edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/24117)
12 Şubat 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
55inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 13 Şubat
Erzincanın düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Erzincan Milletvekili Süleyman Karamana aittir.
Buyurun Sayın Karaman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karamanın,
13 Şubat Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Sayın
Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; seçim bölgem,
kardeşlik ve hoşgörünün şehri Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz birkaç hafta içinde millet olarak bazı
elim olaylar yaşadık. Elâzığ ve Malatya depremiyle canlarımızı
yitirirken yine çığ afetinin yaşandığı bir
başka vatan toprağımız Vandan acı haberler
aldık. Sabiha Gökçen Havaalanında yaşanan uçak kazası
hepimizi üzdü. Sınırlarımız ötesinde, İdlibde vatan
savunması için cansiparane bir mücadele veren askerlerimizin şehadet
haberleriyle yüreklerimiz sızladı. Yaşanan bu üzücü hadiselere,
Rahmetirahmana kavuşan can parçalarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yaramız ortak,
acımız ortak, duamız ortaktır. Milletimizin başı
sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; afetler büyük badirelerdir. Bir Erzincanlı olarak
cumhuriyet tarihinin en büyük doğal afetlerini yaşamış bir
toprağın evladıyım. En fazla can kaybı yaşanan,
acıların en derinden hissedildiği mahzun bir
coğrafyanın mensubuyum. O yüzden, meydana gelen olaylarda en
hızlı reaksiyonu gösteren Erzincanlı hemşehrilerimize de
Gazi Meclisimizin kürsüsünden şükranlarımı sunuyorum. Tabii ki
ateş düştüğü ocakları derinden yaralamıştır
ancak milletimiz bu acıları yaşayan kardeşleriyle
beraberdir. Hep birlikte gördük ki Elâzığ
sallandığında batıdaki, Kırklarelideki,
Çanakkaledeki, İzmirdeki yürekler de sallandı. Gördük ki çığ
sadece Bahçesarayı değil, yurdumuzun her köşesindeki yürekleri
dağladı. Böyle bir gönül bağımız var; hamdolsun,
şükürler olsun. 99 depreminde Sesimi duyan var mı?
feryadını unutmadık, o gün o bölgede yaşanan
acıları üzülerek ülkece yaşadık. Son depremlerde gördük ki
devlet, Kızılay, AFAD ve ilgili kurum ve kuruluşlarıyla
sadece birkaç saat içinde bölgeye intikal etti, yaralar hemen sarılmaya
başlandı. Sivil toplum camiamız merhamet köprüleriyle bölgeye
akın ettiler. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın da dediği gibi bu türlü büyük felaketler
devlet-millet dayanışmasıyla atlatılabilmektedir.
İnşallah bu acıları da bu dayanışma içinde
dindireceğiz. Allah böylesine acılar vermesin diye dua ederken bizi
biz yapan ve her zaman tek yumruk olabilen milletimize de şükranlarımızı
Meclis kürsüsünden arz ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dört bin yıllık kadim şehrimiz Erzincan, tarih
boyunca yıkıcı depremler de dâhil olmak üzere çeşitli
badirelere maruz kalmıştır. Yüz iki yıl önce de Erzincan,
düşman işgaline ve mezalimine uğramıştır.
Erzincanlılar, uğradığı zulüm karşısında
millî bir yumruk olmuştur. 13 Şubat 1918de Kâzım Karabekir
Paşa ve Binbaşı Halit Bey komutasındaki
ecdadımız, millî şuur ve dirilişin eşsiz bir
örneğini sergilemiş, işgallere karşı verilen
kahramanca mücadele Erzincanı tarihin altın sayfalarına
şan ve şerefle yazdırmıştır. 13 Şubat bu
yüzden Erzincanın övünç günüdür, 13 Şubat bu yüzden Erzincan
halkının Değmesin mabedime namahrem eli. diyen ruh kökeninin
çığlığıdır. Yüz iki yıl önce kanları ve
canlarıyla Erzincanı vatan eyleyen ecdadımızı Gazi
Meclisimizin kürsüsünden bir kez daha şükran, minnet ve rahmetle yâd
ediyorum.
Aslında bu konuşmayı Erzincanın
kurtuluşunun seneidevriyesi olan 13 Şubat tarihinde yapmayı arzu
ediyordum. Ancak 13 Şubat tarihinde Erzincanda olacağız,
kurtuluş şenliklerimizde şehit ve gazilerimizi
anacağız ve Erzincan olarak millî bir bağlılıkla
tarihe ve beşeriyete bir kez daha aynı akdi mühürleyeceğiz.
Geçmişimize
bağlılığımızı sürdürürken Erzincanın
gelişmesi için de çalışmalarımıza tüm
hızıyla devam ediyoruz. Erzincana kazandırılan eserlerle
alakalı, on yedi yıl boyunca yüksek liderlik vizyonuyla,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana ve tüm
yol arkadaşlarına şükranlarımı sunuyorum. Şehrimizin
gelişmesi için yatırımların şehrimize
kazandırılmasında yakın ilgi ve himâyesini esirgemeyen son
Başbakanımız ve Meclis eski Başkanımız Sayın
Binali Yıldırıma da teşekkür ediyorum.
Erzincanlıları 13 Şubat Perşembe
günü şehrimizde gerçekleşecek olan bu programlara davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen,
buyurun.
SÜLEYMAN KARAMAN (Devamla) Sözlerime son verirken,
cumhuriyetimizin banisi Atatürk ve silah arkadaşları ve bundan yüz
iki yıl önce tıpkı Erzincanda olduğu gibi hür ve
bağımsız yaşam ülküsüyle canlarından, bedenlerinden
olan tüm kahraman şehitlerimize ve gazilerimize, bizlere bu onur ve gururu
yaşattıkları için şükranlarımı sunuyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Elâzığ ve Malatya depremi hakkında söz isteyen Elâzığ
Milletvekili Metin Buluta aittir.
Buyurun Sayın Bulut. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- Elâzığ Milletvekili Metin Bulutun, 24
Ocak 2020 tarihinde yaşanan Elâzığ ve Malatya depremine
ilişkin gündem dışı konuşması
METİN BULUT (Elâzığ) Sayın
Başkan, çok kıymetli milletvekilleri; Elâzığ halkı
adına hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.
Malumunuz, 24 Ocak 2020 tarihinde saat 20.55te
Elâzığ ve Malatya 6,8 şiddetinde bir depremle
sarsıldı. Depremde ben Elâzığdaydım, bilfiil
yaşayanlardandım. Tabiri caizse, mahşerin mini bir
provasıydı, gerçekten deprem çok şiddetliydi. Depremin
şiddetine baktığınızda, can kaybımızın
az olması gerçekten bizim açımızdan en sevindirici yönüdür.
Değerli milletvekilleri, aslında bugün bu
kürsüye Elâzığ halkının talimatıyla çıktım.
Dediler ki: Vekilim, git ve bir hakkı teslim et. Deprem anında bütün
Hükûmeti teyakkuz hâline geçiren, o soğuk gecede içimizi ısıtan
ve bize umut olan liderimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana
teşekkür et, hakkını teslim et. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yine Daha biz afet bölgesine
gitmeden, daha biz afet bölgesine varmadan uçağıyla havalanan 3
Bakanımıza teşekkür et. dediler. O günden bugüne
Elâzığı kendine mesken edinen, mesai mefhumu bilmeyen, bu
uğurda günlerce uykusuz kalan İçişleri Bakanımız
Sayın Süleyman Soyluya teşekkür et. dediler. Ve yine Gecesini
gündüzüne katan, çözüm odaklı yaklaşımıyla
Elâzığı yeniden inşa etmek için hiçbir fedakârlıktan
kaçınmayan Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kuruma
teşekkür et. dediler. Yine Anında olay yerine intikal eden ve
sağlıkta hiçbir aksama yaşanmasına müsaade etmeyen
Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Kocaya teşekkür
et. dediler. Ve yine Siyaseti bir kenara bırakıp acımızı
paylaşmaya gelen tüm siyasi parti temsilcilerine ve bütün belediye
başkanlarına, Elazığ halkına teşekkür et.
dediler. Ve yine İlimize anında intikal eden bütün
bakanlarımıza, bakanlıklarımızın
imkânlarıyla ilimize gelen bütün bakanlarımıza ve genel başkan
yardımcılarımıza çok teşekkür et. dediler.
Ben de sürecin başından beri hakikaten
hiçbir fedakârlıktan kaçmayan Elâzığ Valimize, Belediye
Başkanımıza, teşkilatlarımıza, arama kurtarma
faaliyetlerine katkı veren bütün sivil toplum kuruluşlarına,
özellikle AFADa, UMKEye, Kızılaya, Jandarmaya ve Emniyet
teşkilatlarına gerçekten Elâzığ halkı adına çok
teşekkür ediyorum.
Asıl teşekkürü acımızı
paylaşan, gözyaşları gözyaşlarımıza
karışan ve duaları dualarımızla buluşan 82 milyon
vatandaşımıza etmek istiyorum. Gerçekten o gün bütün 82 milyon
tek vücut hâline geldi.
Değerli arkadaşlar, depremde bir şey
daha öğrendik: Elâzığ sadece bir il değilmiş;
Elâzığ Türkiyeymiş, Türkiyenin kendisiymiş, Türkiyenin
bir cüzüymüş. Bundan dolayı aziz milletimizin her ferdine gerçekten
çok teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
Elâzığımız gerçekten çok zor günlerden geçiyor ancak bizler
şuna gönülden inanıyoruz ki devletimiz güçlüdür, devletimiz tüm
imkânlarıyla Elâzığın, Elâzığlının,
Malatyalının yanındadır; bunu da hepimiz yakinen
müşahede ettik.
Bakın, dünyanın ve ülkemizin zor bir
süreçten geçtiği anda bile milletini önemseyen, vatandaşını
merkeze alan, Elâzığlıyı merkeze alan bir devlet
aklına sahibiz. Bundan dolayı da Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana bir kez daha
teşekkür etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Hemşehrilerimiz bu konuda müsterih olsunlar,
Hükûmetimiz bütün imkânlarıyla sahadadır, elinden gelen her şeyi
yapmaktadır. Zaten ilk gün hemen genel hayata etkililik alanı ilan
edilmiştir ve yaralar sarılmaya başlanmıştır.
Bundan sonraki süreçte de Hükûmetimiz yine
milletimizin yanında olmaya devam edecektir diyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
METİN BULUT (Devamla) -
Rabbim bir daha böyle
büyük acılar yaşatmasın diyor, hepinizi saygı, sevgi ve
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Tokat yöresinin sorunları hakkında söz isteyen Tokat Milletvekili
Kadim Durmaza aittir.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Tokat
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları
başında izleyen değerli yurttaşlarımız; hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
Gerek depremde gerek ülke mücadelesinde ve
çığ altında yaşamını kaybeden
yurttaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet, kederli aileleri ve
aziz milletimize de başsağlığı diliyorum.
Tabii Tokat deyince Tokat, nüfusunun yüzde 70i
doğduğu topraklardan göçmek zorunda kalıp gurbette yaşayan
insanlar diyarı diye anılıyor. Tarihte kıymetli
ovalarının ürettiklerini, otantik el sanatlarıyla ülkemiz
yaşamına kattıklarını bilmeyenimiz yok ama 3
kıymetli ovasıyla insanlar orada doyamıyor, on sekiz
yıldır bir iktidar bir ülkeyi tek başına yönetiyor,
ürettiremiyorsa artık şapkayı önünüze bırakmak değil,
öz eleştiri yapıp Biz bu ülkeyi iyi yönetemedik. deyip en kısa
sürede nöbeti devretmeniz lazım.
Değerli arkadaşlar, kıymetli Meclisin
değerli üyeleri; Tokat deyince, göç, sıkıntı,
üretimsizlik, perişanlık, bitmeyen yollar, yarım
kalmış ihaleler ile işler deyince inanıyorum, birçok
arkadaşımız Siz sadece Tokatı değil bizim ilimizden
de bahsediyorsunuz. diyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Aynen
öyle Kadim ağabey.
KADİM DURMAZ (Devamla) Arkadaşlar, Tokat
gerçekten de geçmişte, hepinizin bildiği meşhur sigara
fabrikasıyla kıymetli üretimler yapıp bu ülkeye katkı sunan
bir sigara fabrikamızın olduğu vilayetti. Yaklaşık
olarak 464 dönüm arazi üzerine kurulmuş, 2.500e yakın insanın
çalıştığı bu fabrika TEKEL özelleştirmesiyle
gitti. Gitti ama beraberinde sadece fabrikamız gitmedi, 37 ila 45 bin aile
diyorum, aile tarımı, tütün üreticisi de maalesef Tokattan,
üretimden kopup doğduğu topraklardan göçmek zorunda kaldı. Ha o
fabrika ne oldu derseniz söyleyeyim: Bu gördüğünüz fabrikanın yerinde
bugün itinayla hurda alınıyor arkadaşlar, on dört
yıldır burada hurda alınıyor sadece onu söyleyeyim, bu hâle
getirildi.
Tabii, Tokat bununla da kalmadı, hepinizin
bildiği gibi, Cumhuriyetin 4üncü şeker fabrikası
Turhaldaydı. Burayı da özelleştirdiniz. Turhal Şeker
Fabrikası yazıyordu. İşte, burada, ortada kurucu müdürü
-Allah gani gani rahmet eylesin- ve yanında Türkiye Cumhuriyeti devleti
ülkemize fabrika kuracak. diye arazilerini bağışlayan 2
değerli insan da var -Allah bunlardan da razı olsun, gani gani rahmet
eylesin- ama eserlerini koruyamadık. Biz mücadele ettik, vicdanen
rahatız ama bunun önünü açıp cumhuriyetin kazanımı bu
fabrikaları bir bir satanlardan bu aziz millet, her zaman, böyle
daralınca sandık diyordunuz ama, geniş zamanda önünüze
gelecek, o sandığı da başınıza geçirip gereken
dersi verecek değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Kadim Bey, pancar
üreticileri kooperatifi aldı, pancar ekicileri kooperatifi.
KADİM DURMAZ (Devamla) Evet, aldı ama
oradaki yazıyı da gördünüz. İnanıyorum sizin de
vicdanınız sızlıyor orada Kayseri Şeker
Fabrikası dediği zaman; ben Turhalın yazılmasını
istiyorum, onun hatırası cumhuriyetle birlikte önemli ve büyük.
Değerli milletvekilim, o fabrika yapılırken Turhal sadece 2.200
nüfuslu bir nahiye merkeziydi. 100 binlere dayanan bir şehir oldu, il
olmaya adaydı; yetmedi, Türkiyede canlı hayvan borsasını
ve fiyatını belirleyen bir şehirdi.
Tabii, siz sigarayı satarken birçok şeyi
de beraberinde yaptınız. Ne yaptınız arkadaşlar? Tuzu
kuruların içtiği puroların büyük bir bölümü yurt
dışından geliyor, onun ÖTVsi yüzde 40 arkadaşlar, bu aziz
milletin içtiği, bir bölümünün de ürettiği tütünün -az da olsa
üretiminde çiftçinin kaldığı- ÖTVsi yüzde 67. Demek ki, bir
defa, sizin tavrınız halktan, haktan, bu ülkedeki üretenlerden yana
değil. Puro içen şahıs yüzde 40 değil, yüzde 150 de olsa o
puroyu içer ve bedelini, ÖTVsini öder ama bugün 11,5 liradan
aşağı ve ucuz hiçbir sigarayı bırakmadınız.
Tabii, bunlar yetmiyor. Bakın, Tokatta Zile Ovası var. Kıymetli
hemşehrilerimiz, bu Zile Ovası sulandığı zaman
yaklaşık olarak 260 bin dönüm arazi sulanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın Başkanım,
toparlamam için yardım istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
KADİM DURMAZ (Devamla) Yollarımıza
gelince, işte, arkadaşlar, referandum sırasında 11
kilometre yolun açılması için, Tokat-Niksar yolunun
açılması için 2 Sayın Bakan Tokatı teşrif etmişlerdi.
Artık, Akkuş-Ünye-Niksar yolundan söz etmiyorum ama onun
yaklaşık bir 5,5 kilometrelik yolu hâlâ bitirilemedi, burası
şantiye hâlinde duruyor Harç bitti, yapı paydos. deniliyor. E,
bunun yanı sıra, Tokat-Almus yolu yapılmış değil.
Artova-Sulusaray-Yeşilyurt yolları bölünmüş yoldan hâlâ nasibini
almış değil. Turhal Barajıyla birlikte, Yazıtepeden,
Kazovada 40 bin dönüm araziyi kapalı sistem sulayacak proje henüz ihale
edilmiş değil. Eğer biz bu ülkede namerde ve muhannete muhtaç
olmadan üretip Londradaki tefecilerin kapısında para dilenmeyeceksek
acilen bu sulama projelerinin ve beraberinde mutlaka ama mutlaka, iktidara
geldiğimizde Tokatta kapattığınız gümrük
müdürlüğünün yeniden açılması lazım. Şu anda 10 milyon
dolarlık bir ihracatımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) - 50 milyon
dolarlık ürün farklı illerde; yine, 25 milyon dolarlık sebze ve
meyvemiz de, bildiğiniz gibi, başka illerde gümrüklenmektedir diyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 30 milletvekilimize yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Aydın, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
elektrik faturası, borçlar ve işsizlik nedeniyle intiharlar
yaşanırken ANKAPARK için 750 milyon dolar harcanmasının,
Genç Müslüman Kadınlar Liderlik Programı için 1 milyon 163 bin lira
harcanmasının, Ensar Vakfına yurt yapımı için 7 milyon
925 bin dolar gönderilmesinin normal olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İstanbul Fatihte 4 kardeş elektrik
faturası yüzünden intihar ederken, İstanbulda 3 kişilik aile
borç yüzünden intihar ederken, Hatayda bir baba daha kendini yakarken, memura,
işçiye yüzde 4 zam yapılırken, insanlarımız bu
kış kıyamette elektrik, doğal gaz faturalarını
ödeyemezken, şehit babamıza haciz gönderilirken, Ankarada ANKAPARK
için 750 milyon dolar harcanması normal midir? Aile, Çalışma ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığının Emine Erdoğanın da
katıldığı kahvaltılı Genç Müslüman Kadınlar
toplantısı için 1 milyon 163 bin lira harcaması normal midir?
Kızılaydan Ensar Vakfına 7 milyon 925 bin dolar sözüm ona yurt
yapımı için gönderilen para normal midir? Sarayın yıllık
maliyeti 30 milyar, Diyanetin yıllık maliyeti 15 milyar, mültecilerin
ülkeye maliyeti 400 milyarken bu hak mıdır, helal midir?
BAŞKAN Sayın Çelebi
2.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
gazilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Her malul gazi, aynı zamanda engelli bir
vatandaş olduğundan 5510 sayılı Kanunun 28inci maddesi
gereği devletimizin engelli vatandaşlara
sağladığı erken emeklilik hakkından yararlanmaktaydı;
şimdi, bunu kaldırdık. Şu an, gazilerimiz mağdur
durumdadır. Örneğin, mayında bir bacağını
kaybetmiş gazimize Diğer bacağını da sonradan
kaybedersen engelli olarak erken emekli olabilirsin; aksi takdirde, 60
yaşına kadar çalış. denmektedir. Cumhurbaşkanlığı
seviyesinde verilen söz henüz yerine getirilmemiştir. Bu konu daha fazla
geciktirilmemelidir, iki ay geçti, her geçen gün gazilerimizin maddi, manevi
yıkımları artmaktadır.
Gazi Meclis gazisine acil sahip
çıkmalıdır diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
3.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Türkiyenin
uzun süredir ekonomik ve siyasi krizle boğuştuğuna ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Türkiye uzun süredir ekonomik
ve siyasi krizle boğuşmakta, esnafından çiftçisine herkesi
mağdur eden bu durum ülkeyi kaosa sürüklemektedir.
Son dönemde, evine ekmek götüremediği için
kendini yakan, elektrik faturalarını ödeyemedikleri için siyanürle
yaşamlarına son veren yurttaşlarımızın
acısına şahit oluyoruz. Bunun sebebi neydi? Tek neden
çaresizlikti; işsiz kalan, evini geçindiremeyen, borcunu ödeyemeyen,
yaşadıkları ekonomik ve sosyal sorunlardan kaynaklı nefes
alamayan insanlarımızın çareyi yaşamına son vermekte
görmesiydi. TÜİKin bile resmî işsiz sayısı 4,5 milyona ulaştı.
Yurttaşların kredi ve kredi kartı borcu geçen sene
itibarıyla 583 milyar liranın üzerinde. Akaryakıttan
elektriğe ne varsa zamlandı, iğneden ipliğe her şey
ateş pahası artık. Tek adam ve saray çevresi gününü gün ederken
yurttaşlarımız canına kıyıyor. Çözüm istiyoruz,
kanayan bu yaraya acilen tedavi istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Sarıaslan
4.- Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın, vergisini ödeyen taksici esnafının
mağduriyetini sonlandırmak adına yabancı uyruklu
sığınmacıların ülkemizde korsan taksicilik
yapmasını engellemek için herhangi bir planlamanın
yapılıp yapılmadığını, yapıldıysa
ne zaman uygulamaya konulacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) Sayın
Başkan, ülkemizin muhtelif bölgelerinde ve ilimiz Nevşehirde
yoğun olarak ikamet eden sığınmacılara yabancı
uyruklu kişilere İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel
Müdürlüğünce MA ve MZ harf serisi taşıyan plakalar
verildiği ve bu plakalı araçlarıyla korsan taksicilik
yaptıkları tarafıma iletilmiştir. Bu konuyu Nevşehir merkezde
bulunan taksici esnaflar, İl Emniyet Yabancı Şube
Müdürlüğüne, Şoförler Odasına dilekçeyle bildirdikleri hâlde bir
sonuç alamamışlardır. Korsan taksicilik yapan mülteciler
yüzünden iş yapamadıklarını, maddi ve manevi zarara
uğradıklarını söylemektedirler. Ülkemizde bulunan
yabancı uyrukluların sığınmacıların korsan
taksicilik yapmalarını engellemek ve vergisini ödeyen kendi ticari
taksici esnafımızı bu mağduriyetten kurtarmak için herhangi
bir planlama yapılmış mıdır? Bu planlama
yapılmış ise ne zaman uygulamaya konulacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
ülkenin çözüm bekleyen sorunlarının başında işsizlik,
geçim sıkıntısı ve yoksulluğun geldiğine
ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün ülkemizin çözüm bekleyen en önemli temel
sorunlarının başında giderek artan işsizlik, geçim
sıkıntısı, hayat pahalılığı, yoksulluk
gelmektedir. Son açıklanan resmî verilere göre, genel işsizlik
oranı yüzde 14e, genç işsizliği yüzde 25e yükseldi; işsiz
sayısı 327 bin kişi artarak 4 milyon 300 bini geçti. Sorunlara
çözüm üretmekle sorumlu olan siyasi sorumlular bu yakıcı sorunlara
duyarsız kaldıkça bu sorunların toplumsal maliyetleri de
maalesef hızla derinleşmekte ve geleceğimizi tehdit etmektedir.
Halkın çözüm bekleyen bu temel sorunları ortadayken gerek Genel
Kurulun gerekse de sıklıkla Plan ve Bütçe Komisyonunun gündemine
getirilen torba kanun tekliflerinde işsizlik, hayat
pahalılığı gibi temel sorunlar maalesef öncellenmemektedir.
Bu durum halkın öncelikli sorunlarının ülkeyi yönetmekle sorumlu
olanların gündeminde olmadığını da açıkça ortaya
koymaktadır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Arkaz
6.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın,
teknoloji bağımlılığı sorununa ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Teknoloji bağımlılığı
çok erken yaşlarda başlayarak ileri yaş grubuna kadar pek çok
insanımızın farkında olmadan içine düştüğü bir
sorundur. Teknoloji bağımlılığının
belirtileri arasında, telefon, bilgisayar ve tablette uzun zamanlar
geçirmek, bu aletlere ulaşılmadığı zaman gergin ve
boşlukta hissetmek gibi durumlar mevcuttur.
Bağımlılık, gözlerde yanma, halsizlik, uyku bozuklukları,
aile, çevre ilişkilerinde kopukluk ve boyun kaslarında ağrı
gibi sorunlara sebep olmaktadır. Bu noktada, çocuklarımızın
teknoloji bağımlısı olmaması için ailelere çok iş
düşmektedir. Yaşıtlarıyla sosyal ilişki içerisinde olması,
bir spor branşıyla ilgilenmesi, ebeveynleri tarafından, internet
kullanımında düzenli ve güvenli internet ortamı sağlama
gibi tedbirlerin alınması şarttır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şahin.
7.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Çankırı ilinin sorunlarına ve
Çankırılı vatandaşların Avrupa Birliği
fonlarından sağlanan kredilerin başka illere
kaydırılmayarak kendi illerine kullanılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçen hafta milletvekili
heyetimizle birlikte Çankırı ilimizi 3üncü defa ziyaret ettik.
Çankırılı vatandaşlarımızın en büyük
sıkıntıları, Çankırı Devlet Hastanesinin
yetersizliği, tüm branşlarda hekim eksikliği ve özellikle kalp
hastaları için acil gerekli olacak koroner anjiyografinin olmaması
sebebiyle başka illere sevk edilmeleriydi. Yine, İncili Çeşme
Mahallesindeki konutların olumsuz durumu sebebiyle
vatandaşlarımız oldukça kötü şartlarda yaşamak
durumundalar, evlerinin yenilenmesini ve kentsel dönüşümün bir an önce başlamasını
talep ediyorlar. Yine, Çankırının altyapısının
yenilenmesi için Avrupa Birliği fonlarından sağlanan kredinin
başka illere kaydırılması sebebiyle yaşanılan
mağduriyetin giderilmesi amacıyla Çankırılı vatandaşlarımız
kredilerin kendi illerine kullanılmasını talep etmektedirler.
Çok teşekkür ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
8.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
112 hattını bilerek ve isteyerek asılsız ihbarlarla
meşgul edenlere karşı uygulanılan cezaların
artırılması, kamu spotlarıyla bu hatalı
davranışların nelere mal olabileceğinin
anlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
112 hattı, acil durumlarda ambulans, emniyet,
itfaiye, jandarma gibi tüm acil durum gerektiren olaylarda
vatandaşlarımızın faydalanması için kurulmuş bir
hattır. Ancak Düzcede acil hatlara yapılan ihbarların yüzde 55
civarında asılsız olduğu Valilimizce
açıklanmıştır. Kanaatimce, Türkiye ortalaması da
aynı şekildedir. Bu hatları asılsız ihbarlarla
meşgul etmenin cezası 521 Türk lirası ise de hatları
meşgul edenlere cezanın uygulanma oranı yüzde 1in
altındadır. Bu hatları bilerek ve isteyerek asılsız
ihbarlar ve farklı nedenlerle meşgul edenlere karşı cezaların
uygulanma oranı artırılmalıdır. Ayrıca, kamu
spotlarıyla bu hatalı davranışların nelere mal
olabileceği daha sık anlatılmalı, bu tür uygulamaların
önüne geçilmelidir.
BAŞKAN Sayın Yüksel Özkan, buyurun.
9.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın, araç
muayene ücretlerinin yüksekliğine ve Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliğine göre bir hasta için 27 TL ödenirken
vatandaşın otomobili için 342 TL araç muayene ücreti ödemesinin AK
PARTİ Hükûmetinin sağlığa ve sağlık
çalışanlarına verdiği değeri gösterdiğine
ilişkin açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından 15/8/2007 tarihinde 552 milyon
150 bin dolar bedelle, Türkiye'de periyodik araç muayene yetkisi yirmi
yıllığına TÜVTÜRKe verilmiştir.
Ücretsiz muayene tekrarı ile 7 milyonu
aşkın periyodik muayeneler, yaklaşık 4 milyon aracın
egzoz gazı emisyon ölçümüyle bu sayı yılda 17 milyona
ulaşmaktadır ancak araç muayenesi yaptırmak isteyen
vatandaşlarımız, muayene ücretlerinin fazla olmasından ve
de nakit alınmasından şikâyet etmektedirler.
2020 yılında, Sağlıkta Uygulama
Tebliğine göre muayene artı laboratuvar tetkikleri dâhil bir hasta
için 27 TL, sezaryen için 436 TL, MR için ise 67 TL ödediğini
hatırlatarak, vatandaşın bir otobüs, kamyonet için 462 TL,
otomobil için ise 342 TL araç muayene ücreti ödediğini vurgulamak
istiyorum. İşte, AK PARTİ Hükûmetinin sağlığa ve
sağlık çalışanlarına verdiği değer budur.
BAŞKAN Sayın Gökçel
10.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Silifke
başta olmak üzere Çukurova ve Akdeniz Bölgesinde yaşanan afetler
nedeniyle zarar gören çiftçilere geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin
mağduriyetine ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, öncelikle Silifke başta olmak üzere Çukurova ve Akdeniz
Bölgesinde etkili olan afetler nedeniyle tarım alanları zarar gören
çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum. Geçen ay yaşanan afette zarar
gören çiftçilerimiz hâlâ yaralarının sarılmasını
bekliyor.
Sayın Başkan, zeytin, ülkemizin en
değerli ürünlerinden biridir. Türk çiftçisi, yıllardır
dış piyasada Yunanistan, İtalya ve İspanyayla rekabet
etmeye çalışıyordu. Üretici birkaç yıldır iç piyasaya
kontrolsüzce giren yabancı zeytinyağından dolayı
mağdur ediliyor; zeytinyağı diye soya katılmış
yağlarla rekabet edemiyor. Çiftçi denetimsizlikten dert yanıyor.
Emeklerinin piyasa koşullarında ezdirilmesini istemiyor.
Zeytinyağı fiyatlarının oluştuğu dönemde yurt
dışından gelen yağları ülkemizde kesinlikle istemiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Arık
11.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri ili Hacılar ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hacılar ilçemiz, Erciyes
Dağının eteğinde, Kayseri il merkezine 11 kilometre
uzaklıkta olan bir ilçemiz. Erciyes Dağının eteğinde
ama turizmden hiç pay alamamakta. Hacılar ilçemizin payına düşen
ise ölüm yolu olarak da anılan Hacılar-Erciyes yolunda her yıl
onlarca vatandaşımızın hayatını kaybetmesi. Bu
sorunu çözmesi gerekenler ise sorunun ta kendisi olmuş durumda.
Hacılar ilçe merkezinde 2 büyük sanayi
kuruluşu olmasına rağmen halk büyük bir sefalet içerisinde. Öyle
ki doğal gaz faturasından eli yanan vatandaş çareyi tekrardan
soba kurmakta bulmuş.
Akşam saat beşten sonra pansuman ve
enjeksiyon için sağlık ocağına giden vatandaşa
Personelimiz yok. denilerek hizmet verilmiyor. Bir yanda atama bekleyen yüz
binlerce sağlık personeli, diğer yanda Personelimiz yok.
denilerek evine gönderilen vatandaş. Takdir Hacılarlı
hemşehrimizin, takdir yüce milletimizin.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın Aygun
12.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, Hayrabolu-Süleymanpaşa yolunun ne zaman bitirileceğini,
vatandaşların kamulaştırılan taşınmaz malları
için ne zaman ödeme yapılacağını, kamulaştırma
bedelinin bugüne kadar ödenmemesinden kaynaklanan gecikmeye ilişkin faizin
ödenip ödenmeyeceğini Ulaştırma ve Altyapı Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 28
Aralık 2017 tarihinde eski Ulaştırma Bakanı Ahmet
Arslanın temelini attığı Hayrabolu-Süleymanpaşa yolu
güzergâhında kamulaştırma çalışmaları
yapılmıştır. Karayolları Genel Müdürlüğü
adına tescil ve -yol olarak- terkin işlemleri tamamlanmış
olup taşınmazları istimlak edilen
vatandaşlarımıza, aradan uzun bir süre geçmesine
karşın hâlen kamulaştırma bedellerinin ödenmemesi büyük bir
mağduriyet yaratmaktadır. Bu bağlamda Ulaştırma
Bakanı Sayın Turhana sormak isterim:
1) Hayrabolu-Süleymanpaşa yolu nedeniyle vatandaşımızın
kamulaştırılan taşınmaz malları için ne zaman
ödeme yapacaksınız?
2) Yeni tapular temmuz ayında tescil edilmesine
karşın bugüne kadar kamulaştırma bedelinin ödenmemesinden
kaynaklanan gecikmeye ilişkin faiz ödeyecek misiniz?
3) Yolu ne zaman bitirmeyi planlıyorsunuz? 2020
için ayrılan ödenek ne kadardır?
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Karadağ
13.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, Millî Eğitim Bakanlığının
eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak adına LGSyle
öğrenci alacak liselerin kontenjanını sınava girecek
öğrenci sayısındaki artış oranında
artırması ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu
öğretim yılında çocuğu 8inci sınıfta okuyan
veliler çok endişeli çünkü geçmiş yıllara göre sınava
girecek öğrenci sayısında yaklaşık 500 bin
artış oldu. Bu sene 8inci sınıftaki öğrenci
artış oranı yüzde 40 civarında. Eğitimde fırsat
eşitliğini sağlama açısından, LGSyle öğrenci
alacak liselerin kontenjanlarında da aynı oranda artırma
olmalıdır. Merkezî sınavla öğrenci alan okulların
geçen yılki toplam kontenjanı 139.600 iken kontenjan bu yıl 56
bin artışla 196 bine çıkarılmalıdır. Yoksa bu
sene sınava girecek çocuklar büyük haksızlığa uğramış
olacaklardır. Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda yeterli
tedbirleri almalı ve kamuoyunu bilgilendirmelidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
14.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, 14 Kasım 2019 tarihinde Gaziantep ili Şahinbey ilçesi
Akkent Camisi inşaatında göçük altında kalarak can veren Korkut
Küçükcanın babası ve eşinin savcılığın
başlattığı soruşturmada bugüne kadar hiçbir ilerleme
kaydedilmediğiyle ilgili Adalet Bakanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
14 Kasım 2019 tarihinde Gaziantep Şahinbey
ilçemizde bulunan Akkent Camisi inşaatında inceleme yaparken
iskelenin çökmesi sonucu göçük altında kalarak can veren İnşaat
Mühendisi Korkut Küçükcanın acılı babası ve eşi Biz,
olay tarihinden bugüne kadar hep Türk adaletine güvendik ve Korkutun ölümünden
sorumlu kişilerin tespit edilerek savcılık tarafından
gereğinin yapılacağına inandık. Ancak üzülerek
söylüyoruz ki olayın üzerinden üç aya yakın bir süre geçmesine
rağmen, savcılığın başlattığı
soruşturmada bugüne kadar hiçbir ilerleme kaydedilmediği gibi, suç
delilleri her gün karartılmaya ve işlenen suç örtbas edilmeye devam
ediliyor. şeklinde Adalet Bakanımız Sayın Abdulhamit Güle
seslenmektedirler.
Hepimizin yüreğini burkan bu sese kulak
verilmelidir, olayda kusuru bulunanlar mutlaka hak ettikleri cezayı
çekmelidir diyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Keven
15.- Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, dijital
takograf uygulamasının ertelendiğine ancak kamyoncu
esnafının çözümlenmesi gereken daha birçok sorunu olduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kamyoncu esnafının ülke gündeminde yer
almış olan eylemleri sonuç vermiş ve dijital takograf uygulaması
2024 yılına ertelenmiştir. Kamyoncu esnafının
sorunları çok. Taşıma fiyatlarının ton/fiyat ve mazot
fiyatlarına endeksli olmasını talep ediyorlar. Yurt
dışı belgeli araçların yurt içine de nakliye yapması
mağduriyet yaratıyor, C2 belgeli araçların sadece yurt
dışı taşımacılık yapmasını
istiyorlar. Taşımacılık yapabilmeleri için verilen
belgelere 20 ile 60 bin lira arası fahiş fiyatlar ödüyorlar. Yine,
otobüs sahipleri bir D2 belgesine 165 bin lira ödüyorlar. Yakıt, sigorta,
muayene ücretleri de cabası.
Şoför esnafına lütfen acil kulak verin.
Aksi takdirde, konulacak ilk sandıkta şoför esnafı gereğini
yapacaktır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, zehir soluyan Bursalıların
mağduriyetinin giderilmesi konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanı
ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben Çevre Bakanına ve Bursa Büyükşehir
Belediye Başkanına sesleniyorum buradan: Bursalılar gerçekten
zehir soluyorlar. Bu bir slogan değil, bu bir gerçek. 2019
yılında yapılan ölçümlerde, partikül madde oranı, ulusal
değerlerin tam 2 katı üstünde, Dünya Sağlık Örgütü değerlerinin
de tam 4 katı üstünde çıktı. Hem bu partikül maddeler hem
trafikten kaynaklanan azot oksitler -ki onun da değeri çok yüksek- erken
ölümlere sebebiyet veriyor. Akciğer kanseri, astım, alerji
hastalıkları çok yaygın. Kayıhan Pala Hocamızın
yaptığı bilimsel ölçümlere göre, Bursada her 5 kişiden 1i
hava kirliliğine bağlı olarak erken ölüyor. Bütün
Bursalılar antihistaminik bağımlısı oldu, herkeste
alerji var ve bu çok ciddi bir sorun olarak karşımızda dururken
gerekli tedbirler alınmıyor; bir an önce gerekli tedbirlerin
alınmasını talep ediyorum buradan.
BAŞKAN Sayın Kılavuz...
17.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
sınav kaygısı başlı başına stres
kaynağıyken yüksek sınav ücretlerinin gençler için sorun
teşkil ettiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ülkemiz nüfusunun büyük bir bölümü gençlerden
oluşmaktadır. Gençlerimiz, var olan eğitim sisteminin
kademelerinde istikballerini şekillendirmeye, kendilerini geliştirme
ve gerçekleştirmeye çabalamaktadırlar. Geleceğimizin
teminatı olan gençlerimiz, eğitim sistemimizin bir gerçeği olan
sınavlarla karşı karşıyadır. İyi bir lise,
kaliteli bir üniversite, yapmak istedikleri meslek, yaşamak istedikleri
şehir bu sınavlarla belirlenmektedir fakat sınav ücretlerinin
yüksekliği büyük bir sorun teşkil etmektedir. Sınav
kaygısı başlı başına stres kaynağıyken
sınav ücretlerinin yüksekliği de gençlerimiz için yorucu
olmaktadır. Bu kapsamda, sınav ücretlerinin sembolik seviyelere
çekilmesi Türk gençliği adına haklı beklentimizdir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu...
18.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, İdlibde şehadete erişen askerlere
Allahtan rahmet dilediğine, Türk milletinin kendisine yapılanı
asla unutmadığına, bedelini en ağır biçimde
zamanı geldiğinde ödetecek kararlılıkta ve kudrette olduğuna
ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İdlibde şehadete erişen kahraman
askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Terörist yuvasına dönmüş Suriyenin Rus destekli
kukla lideri Esadın Mehmetçike karşı manidar bir zamanda
kalleşçe saldırılar düzenlemesi kabul edilebilir bir durum
değildir. Bilinmelidir ki işledikleri savaş suçlarına dünya
kamuoyu önünde pervasızca devam eden bu katil sürüsü için su
ısınmakta, son yaklaşmakta, ecel kapıyı
çalmaktadır. Esad ve katilleri, kalleş saldırılarla Türk
milletinin düşmanlığını kazanacaktır.
Unutulmasın ki Türk milleti kendisine yapılanı asla unutmaz,
bedelini en ağır biçimde zamanı geldiğinde ödetecek
kararlılıkta ve kudrettedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan...
19.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın kararlı
duruşu ve milletin güçlü desteğiyle bölgenin huzurunu tehdit eden
terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine
ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin)- Teşekkürler Sayın
Başkan.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın kararlı duruşu ve aziz milletimizin
güçlü desteğiyle, bölgenin huzurunu tehdit eden, hem bölge halkına
hem de vatandaşlarımızın canlarına kasteden terör
örgütleriyle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Bölgemizdeki
tarihî sorumluluğumuzu üstlenerek her daim huzur ve barış
isteyen devletimiz bu uğurda yoluna devam edecektir. Türkiye,
birliğini muhafaza ettiğinde ve kardeşliğini
büyüttüğünde güçlü devlet olacaktır. Gün, bir olma günüdür, iri olma
günüdür, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma günüdür, 83
milyon vatandaşımızla, tıpkı bir duvarın
tuğlaları gibi birbirimizle kenetlenme günüdür diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
20.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne ili Keşan ilçesi Mecidiye köyünde çevre
kirliliği yaratan taş ocaklarının kapatılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dünyada kendi kendini yenileme özelliği bulunan
nadir körfezlerden biri olan Saros Körfezinin en güzel yerlerinden biri olan
Keşan ilçemizin Mecidiye köyünde taş ocakları maalesef
yıllardır ciddi bir çevre kirliliği yaratmaktadır.
Burası aynı zamanda doğal sit alanıdır. Dönemin Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun imzasıyla,
Edirne Milletvekilimiz rahmetli Erdin Bircanın soru önergesine yeni
taş ocağı açılmayacağı, mevcutların
kapasitesinin artırılmayacağı ve ruhsat sürelerinin
uzatılmayacağı taahhüdü verilmişti. Bu taahhüde rağmen
mevcut taş ocaklarının kapasitesi ciddi anlamda
artmaktadır, bu da çevre kirliliği yaratmaktadır. Ayrıca
yaz aylarında bölge nüfusu neredeyse en az 10-15 kat artmakta
olduğundan taş kamyonları zaten çok dar olan yollarda yaz
kış ciddi tehlike oluşturmaktadır. Hatta Mecidiyenin yola
sıfır olan bir ilköğretim okulu önemli bir tehlikeyle
karşı karşıyadır. Devlette devamlılık var
ise sözlerin tutulması gerekir. Bir an önce taş ocaklarının
kapatılmasını beklemekteyiz.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
21.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, Grup Yorum üyelerine yönelik yasakların
kaldırılması konusunda Meclisi sorumluluk ve görev almaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Grup Yorum üyeleri konser yasaklarına, adlarının
terör listelerine alınmasına, kültür merkezlerinin basılıp
üyelerinin tutsak edilmesine karşı yıllardır direniyor.
Grup Yorum üyeleri Helin Bölek ile İbrahim Gökçek ölüm orucundalar, ölümün
sınırındalar.
Grup Yorum, yıllarca müzik yapmış ve
türküler söylemiş, muhalif çizgisini korumuş bir müzik grubudur,
konserlerinde yüz binleri bir araya getirmiştir; işte bu yüzden de
iktidarın hedefindedir. Daha dün AKP Genel Başkanı Tayyip
Erdoğan Müzikleri, kitapları yasaklayan bir ülkeden
sanatçıları ötekileştirmeyen yepyeni bir Türkiyeye
kavuştuk. diyordu. Ne ironidir ki AKP iktidarı kendinden olmayan hiç
kimseye değil sanat yapmayı, yaşam hakkı bile
tanımayacak noktaya gelmiştir. Çok geç olmadan Grup Yorum üyelerinin
yasakları kaldırılmalı ve ölümler
durdurulmalıdır. Bu konuda Meclisi sorumluluk ve görev almaya davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Önal
22.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet
Önalın, PKKyla mücadelede vücutlarında kalıcı hasarlar
oluşan Mehmetçiklere hak ettikleri madalyalar, gazilik unvanı ve
maaşın ne zaman verileceğini öğrenmek istediklerine
ilişkin açıklaması
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Terör örgütüne karşı dağda, tepede,
ovada mücadele eden, vatani hizmetlerini yerine getirirken operasyonlar
sırasında çatışmalarda yaralanan gazilerimizin kimisi
vücudunda şarapnel parçasıyla hayat mücadelesi veriyor, kimisi
vücudunda terörist mermisiyle yaşamaya çalışıyor. Devleti tarafından
unutulan, görmezden gelinen vatan evlatlarımıza, bırakın
gazilik maaşı vermeyi gazilik onurları bile verilmemiş,
gazilerimiz arasında ayrım yapılmıştır. Dönemin
Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş, 24
Ocak 2017 tarihinde 684 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle gaziler
arasındaki farkın kapatılacağının sözünü
vermiş ancak sözünde durmamıştır. PKKyla mücadele
sırasında vücutlarında kalıcı hasarlar oluşan
binlerce kahraman gazi Mehmetçikimize hak ettikleri madalyalar, gazilik
unvanı ve maaşı ne zaman verilecektir? Gazilerimiz büyük bir
umutla haklarının kendilerine teslim edilmesini bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
çözüm bekleyen sağlık çalışanlarının
sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık çalışanlarının
sorunları çözüm bekliyor. Atanamayan 500 bini aşkın
sağlık bölümü mezunları atama beklemektedir; atamaları
yapılmalıdır, hastanelerde boş kadrolar doldurulmalıdır.
Taşeron firmalarda hastane bilgi işlem, diş protez, laboratuvar,
radyoloji görüntüleme merkezi, fizik tedavi seans usulü
çalışanları ile kiralık araç şoförleri, yemekhane,
sosyal tesis ve aile hekimliği biriminde çalışanların
kadroları verilmelidir. İşçi kadrosuna geçirilenlerin tayin ve
becayiş sorunu çözümlenmelidir; unvan ve görevde yükselme hakları
sağlanmalıdır; enflasyon farkları ödenmelidir;
çalışma süreleri makul kılınmalıdır. 112 ambulans
şoförlüğünde ve acil biriminde çalışmakta olan, 12/36 mesai
sisteminde olanların hakları korunmalıdır. Taşerondan
kadroya geçenlerin bir kısmının ücret sorunu devam etmektedir.
Sağlıkta çalışanlardan atanamayanlar atanmalı,
taşeron firmada kalanlar kadroya alınmalı, kadroya
alınanların hakları verilmelidir. Çalışma süreleri
mağduriyet yaratmayacak şekilde düzenlenmelidir. Sağlıkta
sorunlara iktidar çözüm üretmelidir.
BAŞKAN Sayın İlhan
24.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, Kırşehir ili Bağbaşı Mahallesi
sakinlerinin TOKİ konutları nedeniyle yaşadığı
mağduriyetin giderilebilmesi için Çevre ve Şehircilik
Bakanının harekete geçmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Kırşehir Bağbaşı Mahallesi
TOKİ 3üncü etap projesindeki konutların
vatandaşlarımıza teslimi maalesef
yapılmamıştır. Bir yıl önce teslim edilmesi gerekirken
ihale yoluyla verilen firmanın ekonomik sıkıntıları
gerekçe gösterilerek proje bir türlü tamamlanamamıştır.
TOKİ, Kırşehir Belediyesinin çevre düzenlemesi, altyapı ve
peyzaj gibi işlerin tamamlanması için iş birliği teklifine
de henüz bir cevap vermemiştir. Ayrıca kura yoluyla verilen
dairelerin bazı şahıslar tarafından dar gelirli
vatandaşlarımızdan toplanarak usulsüz kazançlar
sağladıkları iddiaları da dile getirilmektedir. Bu durumun
da araştırılması çok elzemdir.
Çevre ve Şehircilik Bakanımızdan
konutların bir an önce teslimi noktasında gerekli hassasiyeti
göstererek vatandaşlarımızın devam eden bu
mağduriyetinin kaldırılması konusunda ivedilikle harekete
geçmesini rica ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
25.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 10 Şubat Sultan II. Abdülhamitin vefatının
102nci yıl dönümüne, Türkiye genelinde Amasya ilinin de içinde
bulunduğu 42 ilde kullanılan Avrupa Birliği tarafından
sağlanan katılım öncesi mali yardımlar kapsamında
tahsis edilen hibelere ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
Konuşmamın başında, 10
Şubatta, ölüm yıl dönümünde ruhuna hatimler, Fatihalar
gönderdiğimiz Ulu Hakan cennetmekân Sultan Abdülhamit Hanı
saygıyla, hürmetle anıyorum.
Avrupa Birliği katılım öncesi
yardım aracı kırsal kalkınma hibelerini 2011
yılından bugüne Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu üzerinden yatırımcılara kullandırıyoruz.
Türkiye genelinde Amasyamızın da içinde olduğu 42 ilde bu
hibeler kullandırılmaktadır. Tarım ve hayvancılık
başta olmak üzere kırsalda 16 sektördeki yatırımlara yüzde
40 ile yüzde 70 arası hibe verilmektedir. Kadın ve gençlere pozitif
ayrım yapılan bu hibelerden Amasyamızda 458 projeye 64 milyon
700 bin TL hibe sağlanmıştır. Bu hibe ödemeleri
karşılığı, Amasyamıza 157 milyon 200 bin TLlik
yatırım yapılmıştır.
Amasyalı hemşehrilerim adına
Sayın Cumhurbaşkanıma ve Hükûmetimize yürekten teşekkür
ederiz.
BAŞKAN Sayın Ödünç
26.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 9
Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Gününe ilişkin
açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; şubat ayının ikinci haftasında kutlanan
Dünya Sigara Bırakma Günü dolayısıyla tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de Sağlık Bakanlığımız, yerel ve
merkezî yönetimlerimiz, özel ve kamu sektörleri tarafından çeşitli
program, seminer ve çalıştaylarla bilgilendirme
yapılmaktadır. Günümüzün ve geleceğimizin illeti olan sigara
bağımlılığından kurtulmak amacıyla
Hükûmetimizin yaptığı çalışmaların toplumun tüm
nezdinde olumlu etkisi olacağı ümidiyle milletimize dumansız
hava sahası diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
27.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
çıkabilecek yeni büyük ekonomik krizlere engel olabilmek için
dış politikadaki belirsizliğin sonlandırılıp
üretimin artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yönetilemeyen Türkiye giderek uçurumdan
aşağı yuvarlanıyor. Dış politikadaki belirsizlik
ve Türkiyenin bir çatışma ortamının içine çekilmesi
karşımıza yeni ve büyük bir ekonomik kriz olarak çıkacak.
İdlibde yaşanan çatışmaların ardından dolar
6,05e kadar yükselerek son on ayın zirvesine çıktı. Kamu
bankaları kurdaki yükselişin önüne geçmek için 4,5 milyar dolar
sattı ve buna karşın bu yükselişin
durdurulamadığı iddia ediliyor. Uzmanlar doların kontrol
altına alınmasının zor olduğu ve yıl sonuna kadar
Türk lirasının yüzde 20 oranında daha değer kaybederek
doların 7,5 liraya çıkacağı öngörüsünde bulunuyor. Bu,
geçen yıl başlayan ve etkisi hâlâ hissedilen ekonomik krizden daha
ciddi bir krizin habercisidir. İşsizlik, geçim derdi, hayat
pahalılığı, ödenemeyen faturalar bir sosyal patlamaya
doğru gidiyor. Buradan çağrı yapıyorum: Türkiye bir an önce
dış politikadaki belirsizliğini sonlandırıp üretimi
artıracak önlemler almak zorundadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Beko
28.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan SF
Trade Tekstil işçilerinin haklarının iade edilmesi için gerekli
adımların atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir Gaziemir serbest bölgede
yer alan SF Tekstilde DERİTEK Sendikasına üye oldukları için
işlerine son verilen kadın işçilerin
başlattığı direniş eylemini bir kez de buradan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve Genel Kuruldan selamlıyorum. SF
Tekstilde ağırlıklı olarak kadın
çalışanların bulundukları fabrikada on yılı
aşkın süredir firmada çalışan kadın işçiler hak
talebinde bulundukları anda işveren tarafından baskılara
maruz bırakılmışlardır, ardından, sendikalı
oldukları gerekçesiyle de işten
çıkarılmışlardır. Yaklaşık yüz on gündür
direnişlerini sürdüren işçilerimize yönelik baskıların sona
erdirilmesini bekliyor, haklarının iade edilmesi için gerekli
adımların atılmasını talep ediyorum.
Bir ömür boyunca, sendikal özgürlüklerimiz,
haklarımız, demokrasi ve adalet talebimiz için mücadele ettik, bundan
sonra da koşullar ve şartlar ne olursa olsun beraberce mücadele
etmeyi sürdüreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Taşkın
29.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 10 Şubat Sultan II. Abdülhamitin
vefatının 102nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cennetmekân Sultan II. Abdülhamit
vefatının 102nci yıl dönümünde, önceki gün anıldı.
Osmanlı İmparatorluğunun 34üncü padişahı ve 113üncü
İslam Halifesi Abdülhamit 31 Ağustos 1876 yılında
padişah oldu. İlk Osmanlı anayasası olan Kanuni Esasiyi 23
Aralık 1876 yılında ilan etti. Eğitim, kültür, sanat,
mimari, askerî, bilim ve teknoloji sahalarında yaptığı
yenilik ve hizmetlerle devlete, millete şeref ve itibar
kazandırdı. Çoğu şahsi parasından olmak üzere, ülke
genelinde 1.552 eser yaptırdı. İlk kız okulları II.
Abdülhamit döneminde açıldı. Ülkenin dört bir yanına demir yolu
ulaştırdı, Hicaz Demir Yolu onun döneminde yapıldı.
Ticaret, ziraat ve sanayi odaları Abdülhamit zamanında
açıldı.
Sultan II. Abdülhamit Hanı vefatının
102nci yıl dönümünde rahmet ve hürmetle yâd ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, cumhuriyet sayesinde buradayız. Herkes Osmanlıyı
övüyor, cumhuriyeti bu kadar övmüyorlardı.
BAŞKAN Sayın Budak
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucusunu bu kadar övmüyorlardı,
Osmanlıyı bu kadar övmekle
Böyle şey mi olur ya?
BAŞKAN - Çetin Budak
Yoklar.
Sayın Yalım
30.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, doğal gaz ve elektriğe yapılan zamlar
nedeniyle emeklilere dinî bayramlarda verilen ikramiyelerin
artırılması, 2000 yılı ve sonrasında emekli
olanlar için de intibak düzenlemesinin hayata geçirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, son bir yılda
doğal gazda ve elektrikte yüzde 55-60a yakın zamlar
gerçekleşti. Bugün bir konuta aşağı yukarı 650 ile 750
TL civarında doğal gaz ve de 300 ile 350 TL civarında elektrik
faturası gelmektedir. Bu sebepten dolayı
Emeklilerimize dinî
bayramlarımızda biner TLlik ikramiye verilmektedir ancak
enflasyondan ve de bu kadar hayat pahalılığından, bu
süreçten dolayı, verilen ikramiyelerin bin TLden en azından yüzde 26
artışla 1.260 TLye çıkarılmasını buradan talep
ediyorum.
Aynı şekilde, 2000 yılından
sonra emekli olan tüm vatandaşlarımız için de intibak
yasasının bir an önce getirilmesini ve intibakın
çıkarılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köksal
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, verilen sözler tutularak Afyonkarahisar ili Dinar ilçesi çevre
yolu sorununun, Haydarlı kasabası Ziraat Bankası şubesi
talebinin, Tatarlı kasabası devlet hastanesi eksikliğinin ve
Bolvadin ilçesi Dipevler köyü imam ihtiyacının giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Dinar ilçesinde
çevre yolu yıllardır kapalı; vatandaş, yolun akıbetini
soracak bir muhatap bile bulamıyor. Bu konuda yetkililerden bir
açıklama bekliyoruz.
Yine, yerel seçimler öncesi AKP Milletvekili Ali
Özkaya, Dinar ilçesine bağlı Haydarlı kasabasında AKPli
belediye başkan adayı seçildiği takdirde söz konusu kasabaya
Ziraat Bankası şubesi açılacağı sözünü vermişti;
yine aynı milletvekili Tatarlı kasabasında devlet hastanesi
açılacağı sözünü vermişti fakat yaklaşık bir
yıl geçti, ne Ziraat Bankasının açıldığı var
ne de hastaneyle ilgili bir çivi çakıldığı var.
Vatandaş soruyor: AKPli belediye başkanlarını seçtik ama
verilen sözler tutulmadı. Acaba bu sözler boş bir seçim vaadi miydi,
yalan mıydı, yoksa gerçekten yerine getirilecek mi?
Yine seçim bölgem Afyonkarahisar ili Bolvadin ilçesi
Dipevler köyünde bir aydır imam yok. İmamın bir an önce
atanmasını bekliyorlar.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
32.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Esad rejim güçlerinin İdlibde
çatışmaları önlemek, hudut güvenliğini sağlamak, göçü
engellemek maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen Mehmetçiklere
yönelik saldırısında şehit düşen 5 askere Allahtan
rahmet dilediğine, 12 Şubat Kahramanmaraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
İdlibde çatışmaları önlemek,
hudut güvenliğini sağlamak, göçü ve insanlık dramını
engellemek maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen
unsurlarımıza, Esad rejim güçleri tarafından, yoğun topçu
atışıyla saldırı gerçekleştirilmiş olup
saldırıda 5 askerimiz şehit olmuş, 5 askerimiz de
yaralanmıştır. Şehit olan askerlerimize Allahtan rahmet,
ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve aziz milletimize
başsağlığı, yaralanan askerlerimize de acil
şifalar diliyorum.
12 Şubat, Kahramanmaraş ilimizin
düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü. 12 Şubat,
Bugün, namus günüdür. diyerek ilk kurşunu özgürlük için atan Sütçü
İmamın, Kalesinde düşman bayrağı dalgalanırken
cuma namazı kılınmaz çünkü özgür değiliz. diyen
Rıdvan Hocanın, Kuvayımilliyenin lideri Çerkez Arslan Beylerin
ve birbirinden değerli kahramanların hatırlanma günüdür.
Kahramanmaraşlı hemşehrilerimizin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü kutluyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
33.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, devletin Eskişehir ili Mihalgazi ve Sarıcakaya
ilçelerinde etkili olan fırtına nedeniyle tarlalarında hasar
meydana gelen çiftçilere yardım elini uzatması gerektiğine
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Eskişehirimizin Mihalgazi ve Sarıcakaya
ilçelerinde geçtiğimiz hafta etkili olan fırtınada, 2 ilçemizde
510 çiftçinin seralarında ve tarlalarında yaklaşık 2 milyon
liralık hasar meydana geldi. Bu 2 ilçemiz daha bundan birkaç ay önce sel
afeti yaşandığında da yaklaşık 1 milyon liralık
zarara uğramıştı. O zarar
Cumhurbaşkanlığı tarafından ve Tarım
Bakanlığı tarafından
karşılanmamıştı. Şimdiki zararla birlikte toplam
3 milyon liralık hasarın karşılanması için bir an önce
Ankaradaki yetkililere çağrıda bulunuyoruz. Sarıcakaya ve
Mihalgazi çiftçilerinin, seracılarının devletin yardım
elini görmesini istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzük 60a
göre söz talebi olan bütün milletvekillerimizin söz talepleri
karşılandı, 33 milletvekilimiz söz aldı. Bundan sonra,
bugün İç Tüzük 60a göre, başka söz vermeyeceğim vekillerimize.
Bunu da Genel Kurula duyuruyorum.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerinin
söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun lütfen.
34.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup toplantısında İdlible ilgili
yaptığı açıklamalara ve bu açıklamaların
Cumhurbaşkanlığı makamından Cumhurbaşkanı
sıfatıyla millete seslenilerek yapılmamasının ucube
sistemin getirdiği bir sonuç olduğuna, dün Amerikaya karşı
Rusyayla ittifak yaparken bugün Rusyaya karşı Amerikayla ittifak
yapılmasının nasıl bir vizyon, nasıl bir dış
siyaset olduğunu öğrenmek istediklerine, Hükûmetin bugünden itibaren
daha fazla can kaybı vermeden doğru bir dış politika
yönetmesini umut ettiklerine, 12 Şubat Kahramanmaraşın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne, Hatay
Valiliği önünde Çocuklarım aç. diyerek kendini yakan ve görmezden
gelinen Adem Yarıcının çaresizliğe sürüklenmesinde ülkeyi
yönetenlerin hiç mi suçu olmadığına, KHKyle işinden
olanların mağduriyetine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, partisinin grup toplantısında İdlible ilgili
bazı açıklamalarda bulundu bugün. Gözlem noktalarındaki ve
diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi hâlinde,
İdlib ve Soçi Muhtırası sınırlarıyla
bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde
vuracağımızı ilan ediyorum. dedi Sayın
Cumhurbaşkanı. Şimdi, buradan sormak istiyorum: Bunun için geç
kalmadınız mı? Yani durumun bu noktalara geleceği konusunda
bugüne kadar hiçbir öngörünüz olmadı mı? Buna yönelik niye bir
politika izlemediniz bugüne kadar? Sayın Cumhurbaşkanı
ayrıca bugünkü grup toplantısında diyor ki: Havada, karada ne
gerekiyorsa tereddüt etmeden bunu yapacağız. İdlibdeki askerî
gücümüzü tahkim ettik. Artık kimsenin
taşkınlığına,
satılmışlığına göz yumacak değiliz. Bunlara
sonuna kadar katılıyorum ama yine sormak istiyorum: Şimdiye
kadar bunu niye yapmadınız arkadaş? Son iki haftada biz 14
şehit verdik. Daha önce de askerlerimiz şehit oldu. Bunun için
askerlerimizin şehit olmasını mı beklediniz? Üzülerek
söylüyorum -daha önce de ifade ettim- bu konularda
haklılığımız ortaya çıktı ve siz Hükûmet
olarak bunun geç farkına vardınız. Çok uyardık sizi, biz ne
dediysek kulaklarınızı tıkadınız, görmezden
geldiniz, bizi dinlemediniz; dostumuz dediğiniz Putinin, bir gün
başka, ertesi gün başka konuşan Trumpın sözlerine kandınız,
bizi dinleyeme tevessül etmediniz ama bugün askerlerimizi vuran kuvvetin
arkasındaki Putinin sözlerine itibar ettiniz. Umudumuz ve
uyarımız Hükûmete, bugünden itibaren, daha fazla can kaybı
vermeden, doğru bir dış politikayla bu sonucun yöneltilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Dün Amerikaya
karşı Rusyayla ittifak yaparken bugün Rusyaya karşı
Amerikayla ittifak. Aradan geçen sadece üç aylık bir süre var. Bu
nasıl bir vizyon, nasıl bir dış siyaset? Sizi bu
dış siyasetinizdeki değişken tavrınızdan
dolayı kimse ciddiye almıyor, haberiniz olsun, dolayısıyla
bu söylemler havada kalıyor.
Bir de bir konuya dikkat çekmek istiyorum:
Sayın Erdoğan bunu partisinin grup toplantısında
yaptı. Bu, Türkiye için o kadar çok hayati bir mesele ki, konuşan
kişi de aynı zamanda Cumhurbaşkanı. Dilerdik ki bunu
Cumhurbaşkanlığı makamından Cumhurbaşkanı
olarak milletimize seslendirsin, parti grubunda Adalet ve Kalkınma
Partililere değil, Türk milletine seslenmesini beklerdik. Hani ucube bir
sistem diyoruz ya, o ucube sistemin getirdiği sonuçtur bu. Yani bunu bir
AK PARTİ Genel Başkanı söylediği zaman diğer
partililerin ne kadar dikkate alıp almayacağı
tartışılabilir ama Cumhurbaşkanı şapkasıyla
konuştuğu zaman Türk milletine hitap etmiş olurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şapkalar
karışınca ortaya böyle bir garabet çıkıyor.
Bugün 12 Şubat. Kahramanmaraş, bizim
hayatımızda çok önemli yeri olan bir ilimiz; öğrencilik
yıllarımızda yurtlarında dört yıl boyunca bizleri
misafir eden bir ilimiz.
Sütçü İmamın torunları, dönemin tüm
olanaksızlığına rağmen düşmana geçit vermeyen
Kahramanmaraş, millî mücadelenin seyrini değiştiren
şehirlerimizden biri olmuştur. Yirmi iki gün süren destansı bir
mücadele sonunda Kahramanmaraş, Kurtuluş Savaşımızda
kendi kendini kurtaran şehir olarak kırmızı şeritli
İstiklal Madalyası almıştır.
Her bir ferdiyle savaşa katılan
şehrin kahramanlığının 100üncü yılını
gururla kutluyorum. Kahramanmaraşlı
vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum,
burada bulunan bütün Kahramanmaraş milletvekili
arkadaşlarımıza da bu konuda tebriklerimi sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Fındıkzadede
Türkçü Sokakta Kahramanmaraş Öğrenci Yurdunda hâlen kalmaya devam
eden öğrenci kardeşlerimize de buradan sevgilerimizi,
selamlarımızı iletiyorum.
42 yaşındaki Adem Yarıcı
-biliyorsunuz bu ismi- geçtiğimiz hafta içinde Hatayda Valilik önünde
Çocuklarım aç. diyerek kendini yaktı ve ne yazık ki
hayatını kaybetti. Normalde çocuklarına ekmek götüremediği
için kendisini yakan bir babanın çığlığının
tüm ülkeyi yakması gerekirken maalesef görmezden gelindi, duyulmadı
ve üstüne bir de kendini yakacak kadar çaresiz olan baba suçlandı. Biz ne ara
bu kadar duyarsız olduk bilmiyorum. Ademin bu çaresizliğe
sürüklenmesinde ülkeyi yönetenlerin hiç mi suçu yok? Ne ara bu kadar koptunuz
milletin vicdanından merak ediyorum. Bugün Sayın
Cumhurbaşkanı birçok önemli konuda fikirlerini beyan etti ama milletin
aklında ne kaldı biliyor musunuz? Çocuklarım aç. diyen o adam
kaldı. Ülkenin bu gerçeğini hiç gözünüzden kaçırmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yarın öbür gün
sokakta dolaşırken yine birileri karşınıza
çıkacak, karşımıza çıkacak Çocuklarım aç. diye
bizlere bağıracaklar. Bununla ilgili mutlaka ve mutlaka bir çözüm
bulmaya çalışın. Olayları örterek, olayların
duyulmasını engelleyerek Oğlum aç. diyen babayı salondan
çıkartarak bu işler çözülmüyor.
Takdirlerinize ve bilgilerinize arz ediyorum.
Sayın Başkan, son bir paragraf var müsaade
ederseniz.
KHKyle işinden olanlar var; her gün
telefonlar, e-mailler gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde benim de
seçim bölgem Kocaeli Darıcadan 42 yaşında bir kardeşimiz,
Ertan Dağdelen yazmış: Matematik öğretmeni olarak görev
yaparken KHKyle işimden oldum, takipsizlik aldım ama öne sürülen
kriterler nedeniyle Komisyon tarafından reddedildim. Elli beş
yıldır aynı adreste oturuyoruz. Beni ve ailemi tanıyan
herkes bilir, FETÖyle alakam olmadığı gibi, on yıl önce bu
yapıyı eleştiren yazılarım hâlâ mevcut.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Üstüne üstlük bir de
doğum esnasında oksijensiz kalmaktan beyin felci olan bir oğlum
var. demiş. Oturamıyor, konuşamıyor, yürüyemiyor, elini
kolunu kullanamıyor. Dokuz yıldır oğlumun tedavisi için
uğraşıyorum. Bunu maaşımla karşılamaya
çalışırken şimdi çok zor bir hayatın içindeyim. diye
de eklemiş. Lütfen, bana yardım edin. diyor.
Bu kardeşimiz gibi, daha o kadar çok örnek var
ki. Hayatlarını ellerinden aldığınız, hiç suçu
olmadığı hâlde işsiz, beş parasız
bıraktığınız binlerce insanımız var.
İnsanların hayatlarını kararttınız, karartmaya da
devam ediyorsunuz. Daha önce söylemiştim, bir insana mermi sıkmak ile
bir insanın ekmeğini elinden almak arasında hiçbir fark yok. Bu
insanların önemli bir kısmı da -verdiğim örnek gibi- çoluk
çocuk sahibi, aile geçindiriyorlar. Bazılarının da ya kendileri
ya eşleri ya da çocukları hasta. Hukuku sadece kendiniz için
çalıştırmaya devam ediyorsunuz. Masum insanlarımız,
suçsuz insanlarımız, aç insanlarımız var, onları
görmüyorsunuz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Akçay
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 10
Şubat 2020 tarihinde Suriye rejim unsurlarının askerlere yönelik
yaptığı hain saldırıya Türk ordusunun
karşılık vererek şehitlerin kanlarını yerde
bırakmadığına, Suriye iç savaşının
başladığı tarihten bu yana Türkiyenin gözettiği
barışçıl politikaların suistimal edildiğine, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa
Akıncının İngiliz The Guardian gazetesine yaptığı
açıklamalarının Kıbrıs davasına zarar
verdiğine, Türkiyenin Kıbrısın problemlerinin çözümüne
yönelik barışçıl ve uzlaşmacı tutumları daima
desteklediğine, Kıbrıs davasını şerefle
taşıyarak bugünlere getiren başta Rauf Denktaş ve Fazıl
Küçük olmak üzere şehit ve gazileri minnetle andığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
10 Şubat 2020de Suriye rejim unsurları
tarafından askerlerimize yönelik hain saldırı sonrasında
Türk ordusu şehitlerimizin kanlarını yerde
bırakmamış ve vazifesini layıkıyla ifa etmiş ve
etmeye de devam etmektedir. 11 Şubat 2020 tarihinde 51 rejim unsuru
etkisiz hâle getirilmiş, mühimmat depoları imha edilerek çok
sayıda silah ele geçirilmiştir. İdlibdeki emperyal oyunun
senaristleri suhuleti tavsiye etme rolünü üstlenerek Türkiye'nin meşru
davasını ve kırmızı çizgilerini görmezden gelmektedir.
11 Şubat 2020de, birer saat arayla hem Rusyadan hem ABDden bölgedeki
tansiyonun düşürülmesi adına uzlaşının gözetilmesi
açıklamaları yapılmaktadır. Lakin unuttukları bir
gerçek vardır: İdlibde diplomatik kurallar rafa kaldırılmış,
verilen sözler yerine getirilmemiş ve Türkiye'nin, Suriye iç
savaşının başladığı tarihten bu yana
gösterdiği, gözettiği barışçıl politikalar suistimal
edilmiştir. İdlib meselesinin çözümünde rol almak isteyen ABD, Rusya
ve diğer aktörler sahici çabalarla politikalar üretmelidir. İdlib
özelinde Suriyedeki kaotik yapının çözümü sinsi planlarla
değil, kararlı, tutarlı ve elini taşın altına
koyma cesaretiyle gerçekleşebilecektir. Türkiye, Zeytin Dalı,
Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekâtlarıyla
uluslararası haklarına dayalı askerî operasyonlar
gerçekleştirmiş, bu harekâtlarda bölgede uzlaşmaya varılan
şartlar her neyse taviz vermeksizin riayet etmiştir. Bugün
İdlibde de Türkiyenin meşru dayanağı budur. Türkiye,
İdlibde işgalci kuvvet değildir ve daima
uzlaşının yollarını aramıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye,
barışı ihlal eden değil, barışı sonuna kadar
kollayan ve bunu gerçekleştirmeye gayret eden taraf olmuştur ancak ok
yaydan çıkmış, cahil cesaretiyle alınan her karar sonucunda
Türkiye sabrının sonuna gelmiştir. Bundan sonra olacakların
sorumlusu barışın savunucusu Türkiye değil, bölgede sinsi
planlar yürüten odaklar ve onların piyonları olacaktır.
Sayın Başkan, 1 Ekim 1974te Rauf
Denktaş öncülüğünde Otonom Kıbrıs Türk Yönetiminin
kurulmasıyla başlayan Kıbrıs Türklüğünün var olma
mücadelesi 13 Şubat 1975te kurulan federe devletle ilk
başarısını gerçekleştirmiştir. 15 Kasım
1983te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ilanıyla
bağımsız yaşama iradesinin ilanına giden süreç
başlamıştır. Kıbrıs Türklüğünün mücadelesi
adına dönüm noktası olan Şubat 1975in yıl dönümünde Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa
Akıncının İngiliz The Guardian gazetesine verdiği
mülakatta infial yaratacak, yanlış, gafilane ve cahilane ve utanç
verici açıklamaları söz konusu olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Akıncının bu
açıklamaları Kıbrıs davasına zarar vermektedir. Bu
gazete, ilgili haberinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Türkiyenin
işgali altında bulunan bir ülke olarak lanse etme hadsizliğini
göstermiştir. Doğu Akdenizde Türkiyenin ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin münhasır yetkilerinin korunması ve İsrail,
Yunanistan, Mısır tarafından oluşturulan
kuşatılma stratejisinin bertaraf edilmesi elzemdir. Mustafa
Akıncının daha önceleri benzerlerine de şahit
olduğumuz fütursuz açıklamaları Kıbrıslı
Türklerin millî birliği konusunda fay hatları oluşturmakta, Türk
dış politikası doğrultusunda Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin mutlak bağımsızlığını
gözeten stratejileri baltalamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türkiye,
Kıbrısın problemlerinin çözümü adına
barışçıl ve uzlaşmacı tutumları daima
desteklemiştir. Lakin, sonuncusu 2017de Birleşmiş Milletler
inisiyatifinde İsviçrede gerçekleştirilen müzakereler, Güney
Kıbrıs Rum Yönetiminin Yunanistan güdümünde ve uluslararası
örgütler gözetiminde çözümsüzlükte ısrarcı olduğunu
göstermektedir. Mustafa Akıncı, Türkiye
karşıtlığını Ankara tarafından
yutulmadan... diyerek saçma vehimlerini dışa vurmuş, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin etrafında adım adım
sahnelenen kuşatma oyununun farkına varma basiretini
gösterememiştir. Mustafa Akıncı İngiliz ipiyle kuyuya
inmeye çalışmaktadır; vaziyet sarih ve açıktır.
Mustafa Akıncı ve ekibi Kıbrıs Türklüğünün
nişanesi olan Türk Mukavemet Teşkilatının yemininde
bağlı kalınacağına söz verilen Türk millî ve manevi
değerlerinden fersah fersah uzaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Görev kutsaldır ve bu
kutsal görev Rauf Denktaşlardan, Doktor Fazıl Küçüklerden
mirastır.
Kıbrıs davasını şerefle
taşıyarak bugünlere getiren başta Rauf Denktaş ve
Fazıl Küçük olmak üzere, tüm kahraman kadroları, şehit ve
gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kurtulan...
36.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
İdlib ve Suriye konusunda gelinen noktada haklı
çıktıklarına, Türkiyenin barışçıl ve demokratik
çözümden yana tavır alınarak Suriyeden çekilmesi gerektiğine,
İran sınırında ve Akdenizde hemen her gün yaşanan can
pazarının önüne geçilmesi, insanlara umut tacirliği
yapanların üzerine gidilmesi ve ölüm yolculuğu pazarının
artık son bulması gerektiğine, 11 Şubat Özgecan
Aslanın öldürülüşünün 5inci yıl dönümüne, kadınlara
yönelik şiddet eylemlerine, cinayetlere artık dur denilmesinin zamanının
geldiğine, ülkede hangi sorun yaşanıyor olursa olsun HDPlilere
yönelik gözaltı ve tutuklamaların devam ettiğine, HDPnin 23
Şubatta gerçekleştireceği büyük kongreye ilişkin el bildirilerinin
dağıtımının engellendiğine ve ne
yapılırsa yapılsın demokrasi, barış, adalet
yolculuğundan alıkonulamayacaklarına ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İdlib ve Suriye politikaları ve savaş
tezkeresi tartışıldığında HDP olarak burada
savaşa tek hayır diyen, oraya savaş konseptiyle gitmenin
ülkemiz için, Türkiye için yararlı olmadığını savunan
bir yerde duruyorduk ve şimdi de gelinen koşullar bizi haklı
çıkarıyor. İdlib, her geçen gün Türkiye için bir bataklığa
dönüşüyor. Politikaları gözden geçirmezsek bu bataklık daha da
derinleşecek. Artık orada belli anlamda diyalogların,
masaların, denklemlerin fazla kurulduğu bir döneme doğru
gidiyoruz; belki de artık belli anlamda müzakereler de başlayacak.
Türkiye hâlâ bunu görmeden cihatçıları koruyor, Suriyedeki
haksız varlığını meşrulaştırmaya
çalışıyor. Daha fazla ölüme neden olmadan, Türkiye, Suriye'de
barışçıl, demokratik bir çözümden yana tavır
almalıdır diyoruz HDP olarak; bu politikayı benimseyip Suriyeden
çekilmelidir diyoruz.
Değinmek istediğim ikinci
başlık: Vanda kayıp göçmenler var. Türkiye,
kangrenleşmiş bir sorunla anılmaya devam ediyor ne yazık
ki. Kendi ülkelerindeki iç savaştan, karışıklıktan,
antidemokratik uygulamalardan veya yönetimlerden kaçan insanlar için Türkiye
âdeta bir transit geçit konumunda. Güvenli olmayan yöntemlerle Batıya
gitmeye çalışan insanlar sınırlarda can veriyor, denizlerde
boğuluyor. Son olarak, İrandan Vana geçmeye çalışan 13
göçmen Çaldıran yakınlarında tipiye yakalandı, kayboldu.
Günlerdir kendilerinden haber alınamıyor. Hava şartlarından
dolayı da göçmenlerin kaybolduğu belirtilen bölgede arama
çalışmalarının yapılmadığı
açıklandı. Göçmenlerin yakınları, Avrupaya gitmek için
Türkiye üzerinden geçmeyi denediklerini söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) İran
sınırında yaşanan bu can pazarının ve Akdenizde
hemen her gün yaşanan bu can pazarının önüne geçmek gerekiyor.
İnsanlara umut tacirliği yapanların üzerine gidilmesi,
bağlantılarının ortaya çıkarılması ve ölüm
yolculuğu pazarının artık son bulması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, dün Özgecan Aslan
cinayetinin 5inci yılıydı. Öyle bir vahşetti ki âdeta
infial uyandırdı tüm toplumumuzda. Toplum, bir daha böyle bir
vahşetle asla karşılaşılmaz diye düşündü ancak
aradan geçen beş yılda benzer cinayetler hatta belki de daha korkunç
olanları işlendi. Kadınları korumayan politikalar,
erkeklere, kadın öldürmenin kahramanlık olduğu algısı
olarak geri döndü. 2019da 474 kadın, bu yılın Ocak ayında
27 kadın öldürüldü, 7 kadının ölümü ise şüpheli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Kadınlara yönelik
şiddet eylemleri, cinayetler gittikçe artıyor. Buna artık dur
demenin zamanı geldi, geçiyor bile demek isterim.
Son olarak, Sayın Başkan, ülkemiz, Türkiye
hangi sorunla -doğal afet de olsun, başka çok can alıcı
sorun da olsun- uğraşıyorsa uğraşsın ama AKP,
Kürtlere, muhalefete, HDPlilere yönelmek, onları gözaltına almak,
tutuklamaktan asla vazgeçmiyor, bunu hiç aksatmıyor. Dün Urfada 14
partilimiz, Ağrıda aralarında DİSK Şube
Başkanının da olduğu 5 kişi, Muşta Kazgöl köyü
muhtarı Salih Söylemezin de bulunduğu 8 kişi, Bitlis İl
Eş Başkanımız ve eski yöneticilerimiz gözaltına
alındı; ayrıca, 23 Şubatta gerçekleştireceğimiz
büyük kongremize halkımızı davet eden el bildirileri
dağıtımı faaliyetlerimiz de çeşitli illerde
engelleniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Şunu söylemek isteriz
Hükûmete, yetkililere, İçişleri Bakanlığına ve AKPye:
Ne yaparsanız yapın HDPyi demokrasi, barış, adalet
yolculuğundan alıkoyamayacaksınız. 23 Şubatta Ankara
kongre görecektir diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlunun
vefatı nedeniyle 24üncü Dönemde mensubu olduğu Milliyetçi Hareket
Partisine, kurucular kurulu üyesi olduğu İYİ PARTİye
başsağlığı dileğinde bulunduklarına, 12
Şubat Kahramanmaraşın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü ile 12 Şubat Mektebi Mülkiyenin
kuruluşunun 161inci yıl dönümüne, Adalet ve Kalkınma Partisinin
hatalı Suriye politikasının ülkeyi zor duruma soktuğuna,
yeni bir göç dalgasından endişe ettiklerine, artık misliyle
karşılık vermek değil şehit vermemek istediklerine,
siyasette psikolojik üstünlük el değiştirince iktidara muhalefet
edemeyenlerin muhalefete muhalefet etmeye başlayacağına,
Cumhuriyet Halk Partisinin gücünün farkında olduklarına ve FETÖnün
siyasi ayağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün sabah 24üncü Yasama Döneminde birlikte görev
yaptığımız Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin
Türkoğlunun törenine katıldık ve son yolculuğuna
uğurlanacağı yarınki tören öncesi memleketine yolcu ettik.
24üncü Dönemde Osmaniye fahri milletvekiliydim -Osmaniyede milletvekilimiz
yoktu- kendisiyle orada tanışıp orada her ay iki gün
çalışma imkânı olmuştu. Önce biz onun
misafirperverliğine tanık olduk. Çok vatansever,
yaptığı kamu görevlerinden duyduğu heyecanı Meclise
taşıyan bambaşka bir insandı. Hastalığı
sürecini de çok yakından takip ettik, elli gün önceki bir enfeksiyon
olmasaydı, o kötü hastalığı yenmişti aslında.
Hepimiz de buna seviniyorduk. Hatta, tekrar acaba bu çatının
altında kendisini görür müyüz diye de ümitleniyorduk. İYİ
PARTİnin kurucular kurulu üyesiydi. Siyaseti hasta yatağından
bile o dönemde çok yakından takip etmişti. Ben vefatından
duyduğumuz üzüntüyü ifade etmek istiyorum, ailesine
başsağlığı diliyorum. 24üncü Dönemde mensubu
olduğu Milliyetçi Hareket Partisine, kurucular kurulu üyesi olduğu
İYİ PARTİye başsağlığı dileklerimizi
iletiyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Bugün 12 Şubat, Maraşın düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü. Kahramanmaraş ismini
aldı Maraş çünkü Sütçü İmamın Fransız askerlerine
karşı fitilini ateşlediği Millî Mücadelede
Maraşın arkasından Urfa, sonra Antep derken Ankara hükûmetinin
devreye girmesiyle, düzenli ordunun oluşturulmasıyla birlikte
batı cephelerindeki zaferler, ardından Büyük Taarruz ve Lozandaki
büyük diplomatik zaferle 1923te cumhuriyeti ilan ettiğimiz siyasi
zaferimize kavuşmuş olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu vesileyle,
Maraşın düşman işgalinden kurtuluşu nedeniyle Sütçü
İmam başta olmak üzere Kurtuluş Savaşında,
Kurtuluş mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kahramanlarımızı
bir kez daha saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyoruz.
12 Şubat tarihi, Mekteb-i Mülkiyenin de
kuruluşudur. 1859da bir bütün olarak baktığımızda bu
topraklardaki çağdaşlaşma hamlelerinin en önemlilerinden bir
tanesi olarak Mekteb-i Mülkiyenin kurulduğunu görüyoruz. Aynı zamanda
1936 yılında Ankaraya taşınan okul, 1950de bugünkü
adını alıp Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine
dönüşmüştü. O günden bugüne bu ülkenin kamu yöneticilerini
yetiştiren bir okul olması sebebiyle Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hem eğitim
camiasında önemli bir yeri vardır hem de kamu yönetiminin göz
bebeğidir, kamu yöneticilerimizin hatıralarının olduğu
ve çağdaş Türkiyeyi yöneten çok sayıda kamu yöneticisinin okulu
olmuştur. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında
aşama aşama köklerinden koparılan bu okul, siyasi bir linç
kampanyasına tabi tutulmuş, 15 Temmuz darbe girişimi
araçsallaştırılarak ilan edilen OHAL sırasında
FETÖyle mücadele edeceğiz diye alınan OHAL yetkisindeki kanun
hükmünde kararname yetkisiyle neredeyse okulda görev yapan tüm değerli
öğretim görevlileri, dünya görüşleriyle FETÖyle uzaktan
yakından ilgisi olmayan, FETÖyle arasında tarihsel husumet olan bu
okulun öğretim görevlileri görevlerinden alınmış ve Mülkiye
Mektebi kolay kolay izleri silinmeyecek bir darbe almıştır. Bunu
da kayıtlara geçirmek isteriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İdlib konusunda
Cumhuriyet Halk Partisi olarak haklı çıkmaktan yorulduk,
usandık. Atatürkün bize emaneti geleneksel dış politika terk
edilip de komşunun toprak bütünlüğüne saygılı olunmayan,
komşudaki devlet dışı unsurlar muhatap kabul edilen,
bununla, devlet dışı unsurlarla birlikte komşuda bir rejim
değişikliği öngören Adalet ve Kalkınma Partisinin
hatalı Suriye politikası hâlen daha ülkemizi zora sokmakta ve
Mehmetçiklerimizin canlarıyla bunu ödemekteyiz.
Gelinen noktada, bundan bir yıl önce buradaki
kürsülerde Cumhuriyet Halk Partisinin hatipleri, bizler, 12 gözlem
noktamızın, oradaki askerlerin hayatlarının güvence
altına alınması gerektiğini, bununla ilgili
kaygılarımızın olduğunu ifade ettik ve dedik ki biz:
Suriyede artık öyle bırakın Emevi Camisine üç saatte gitmeyi,
orada namaz kılmayı falan, Esed de deseniz Esad da deseniz
kısa vadede onsuz bir Suriye görünmüyor ve adım adım rejim
ilerliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir yerde
sıkışacak. Sıkışan yerde masumlar var.
Sıkışan yerde ortalık karışırsa bir göç
dalgasıyla Türkiyeye sızarız diyen teröristler var. O
sıkışan coğrafyada cihadist gruplar var. O
sıkışan coğrafyada rejimle mücadele ettiği için paydaş
kabul ettiğiniz birtakım yapılar var. O coğrafyada 12 tane
de gözlem noktamız var ve el değiştirmeye devam ediyor topraklar,
yeni haritada gözlem noktalarından 5-6 tanesi artık rejimin
kontrolünde. Maalesef, geçen hafta Sayın Kılıçdaroğlu Yeni
bir ateşkes hattı belirlenmeli, Türkiye ona göre konumunu almalı
ve askerimizin can güvenliği sağlanmalıdır . dedikten
günler sonra 5 şehidimiz daha geldi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Bu durum bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanının cümlelerindeki satır araları
okunduğunda, alanın provokasyonlara açık olduğu, rejim
karşısında sıkışmış olan güçlerin tek
çareyi Türkiyeyi rejimle daha geniş bir alanda çatışmaya sokmak
olduğu da okunan satır aralarında buna dikkat çeken ifadeler
vardı. Açıkça söylemese de, artık cihadist grupların
kendilerini kurtarmak için Türkiyeyi Suriyeyle büyük bir savaşa sokacak
provokasyonlara girişebileceğini de gördüğünü söyleyen
satır aralarını okuduk. Bir yıl önce söylediğimiz
bunlara bu noktada gelinmiş olması memnuniyetle mi, üzüntüyle mi
karşılansın bilinmez ama memleketin hayrına işler son
bir yılda yapılmadı. Hava unsurları rahat hareket
edemeyecek. ifadesinin karşılığının ne
olduğunu bilmek isteriz ancak şunu da söylemek gerekiyor ki Suriyede
savaşı tırmandıracak tüm adımlar Türkiyenin lehine
değil, yeni bir göç dalgasından endişeliyiz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Amerika Birleşik Devletlerinin ve Avrupa Birliğinin
taşın altına elini sokmadığı her türlü göç
dalgası Türkiyede çok ağır sonuçlar oluşturmaktadır.
Amerikanın sözünü tutmadığı güvenli bölgeyi
hatırlatırız. Soçi-Astana süreçlerinde Türkiyenin, silahtan
arındırma sözünü verdiği grupların silahtan
arındırılmamış olmasının bugün Türkiyeyi
sıkıntılı bir noktaya soktuğuna da dikkat çekmek
isteriz. Ve bıktık artık, Mehmetçik ölüyor, Merak etmeyin
misliyle karşılık verildi
Bir Mehmetçikin canı, milyon
misli ne yapıyorsanız onunla geri gelmiyor, bunun
karşılığı bu değil. 8 asker ölüyor, Misliyle
karşılık
5 asker ölüyor, Üzülmeyin, misliyle
Niye üzülmeyeceğiz,
bizim askerimiz ölüyor, orada ölüyor. Niye ölüyor? Bu yanlış, abuk
subuk hesaplar yüzünden ölüyor. Bunları görmek lazım. Artık
misliyle karşılık vermek değil, şehit vermemek
istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu dikkatle
kamuoyunun bilgisine
sunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son olarak Sayın
Başkan, tabii siyasette psikolojik üstünlük el
değiştirdiğinde Türkiyede yaşanan şeyler
yaşanmaya başlar. İktidara muhalefet edemeyenler muhalefete
muhalefet etmeye başlar. Bir iktidar partisinin muhalefet refleksine
dönüştüğünü, suçluların telaşı içinde birtakım
çabalar içine giriştiğini de görüyoruz ama salı günleri bu
Mecliste yapılan grup toplantılarını Dur, dur, önce onlar
konuşsun, biz çarşamba konuşalım. diye bir farklı
geleneğe dönüştürmeye çalışanları ibretle,
birazcık da tebessümle takip ediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi,
yaptığı grup toplantısına karşı bir özel
televizyon kanalının VTRlerinin oynatılarak iktidar
tarafından muhalefet edilip iftiraya uğrayan bir parti olarak
gücünün, yarattığı rahatsızlığın, elindeki
psikolojik üstünlüğün farkındadır. (CHP sıralarından
alkışlar) İttifak ortaklarıyla farkındadır, gönül
ortaklarıyla farkındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Görünen odur ki bundan sonraki
süreçte artık herkes gidişatın farkındadır. Her
şeyi yapabilirsiniz, hepsine verilecek cevabımız, satır
satır imzalarımız var. Hani O mu FETÖnün ayağı, bu
mu FETÖnün ayağı? deyince ben, tabii, Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun, örneğin, darbeden bir yıl önce Hava
Kuvvetleri Komutanlığından Akın Öztürkü emekli etmeyip de
Yüksek Askerî Şûra üyesi olarak atamasını yaptığı
imzasını -darbenin siyasi ayağı Kılıçdaroğlu
Akın Öztürkü şûra üyesi olarak tutmuş- mesela gördüm. Darbeden
hemen sonra Dokuz Eylül Üniversitesine ve Ege Üniversitesine rektörleri atayan
Kemal Kılıçdaroğlunun dokuz ay sonra bu rektörlerin FETÖden
içeri alındığında nasıl bir darbenin siyasi
ayağı olarak utanmadan oturduğunu bugün gördüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, artık son cümlelerinizi
alayım.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
devamlı açık kalsın.
BAŞKAN Sorun yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, biz
Sayın Grup Başkan Vekillerinin sözleri uzatılırken de bu
konuda hiçbir sıkıntı görmedik ama o zaman duyduğum bir
sıkıntıyı burada ifade edeyim, o da şu: Bu Meclisin
bir üyesi Enis Berberoğlu; ismini verip orada bir partinin genel
başkanı, taşıdığı Cumhurbaşkanı
sıfatı da üstünde olduğu hâlde ve yargının
bağımsızlığı noktasındaki kendisinin tutum
ve davranışları hep eleştiri konusuyken, Enis
Berberoğluna casusluk suçlaması yöneltiyor. Oysa Enis
Berberoğlunu sizin savcılarınız, hâkimleriniz günün
sonunda casusluk suçlamasından beraat ettirdiler, bunu konu etmediler,
casus diyemediler ama bugün dönüp de casus denmesi
Parti Meclisi Üyemiz
Eren Erdem, Kanaltürk ve Bugün gazetelerine yapılan ziyaretten, o dosyadan
beraat aldığı hâlde, polis ifadesinde CHP milletvekilleri bizi
görevimizden alıkoymadı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonu son kez açıyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burada bu sürecin
hukukiliğini takip etmek durumundayız, yoksa bu iş Cumhuriyet,
Birgün, Sözcüye de gelecek. dediği dava dosyasında yer
aldığı ve beraat ettikleri hâlde bunu suçmuş gibi gösterdi.
O gün, oraya, bugün Parlamentoda bulunan bir başka siyasi partinin,
AKPnin ittifak ortağı olan bir siyasi partinin dönemin İstanbul
İl Başkanı da aynı gün gitmiş; bugün hâlâ milletvekili
olan 2 kişi gitmiş, açıklamaları da ortadayken, oraya
gidenleri Siz FETÖcüsünüz! diye suçlamak, bir itibar suikastına
girişmek; bir partinin genel başkanının, bir partinin milletvekilini
bu şekilde hedef almaya çalışması, işte
söylediğim Ne yapsak da yapsak, kendi ayıbımızı
örtsek. diye, suçluların telaşından başka bir şey
değildir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Silahlı Kuvvetlerinin Suriyede yürütmekte olduğu operasyonların
amacının ülkenin sınır güvenliğini ve devletin
bekasını korumak, oluşturulmak istenen terör devleti ile terör
koridorunu bertaraf ederek bölgesel barışı teminat altına
almak ve uluslararası barışa hizmet etmek olduğuna,
Türkiyenin artık çok yönlü bir diplomasi izlediğine,
uluslararası hukuk açısından uluslararası toplumda
karşılık bulan tezler masaya yatırıldıktan sonra
sahada çalışılmaya başlanıldığına ve
netice alındığına, FETÖ tartışmasının
sonuna kadar yapılarak zamanın ve milletin yargısından
geçeceğine, 15 Temmuz hain FETÖ darbecilerinin hedefinde
Cumhurbaşkanının liderliğinin olduğuna ve bu
bağlamda Cumhur İttifakında ve Cumhurbaşkanı nezdinde
FETÖnün siyasi uzantısının aranmasının beyhude bir
çaba olduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, birinci gündemimiz İdlib, Suriye.
Suriyede bugün Silahlı Kuvvetlerimizin, kahraman Mehmetçikimizin
yürütmekte olduğu operasyonların amacına, hedefine bakmamız
lazım. Orada, ülkemizin sınır güvenliği, devletimizin
bekası, oluşturulmak istenen terör devleti ve terör koridorunu
bertaraf etmek, bölgesel barışı teminat altına almak ve
ülkemize gelen sığınmacıları salimen yeniden kendi
coğrafyalarında iskân etmek ve uluslararası barışa
hizmet; amacımız budur. Birinci hedef, ülkemizin bekası,
istiklali ve istikbalidir. Onun için, bu hedefte giderken mutlaka neticeyi
alana kadar, şanlı tarihimizde olduğu gibi yolumuza devam etmek
zorundayız. Bakınız, bundan yüzyıl evvel -bunu her zaman
ifade ediyoruz- maalesef emperyalistlerin coğrafyamızda diktiği
ihanet tohumlarının, fitnelerin bugün yeniden neşvünema
bulduğu günlerden geçiyoruz. Onun için, hedef doğru olduktan sonra,
aziz milletimizle dayanışma içerisinde nihai hedefe ulaşmak
zorundayız. Bunun için 2 yolumuz var: Bir tanesi, masada yani
diplomasiyle; yek diğeri de sahada yani şanlı tarihimizde
olduğu gibi silahlı güçlerimizle, Mehmetçikimizle neticeye
ulaşmak.
Türkiye artık çok yönlü bir diplomasi izliyor.
Bir taraftan -biraz önce Kıymetli Grup Başkan Vekilleri de ifade
ettiler- Rusyayla Astana, Soçi, Tahran, Ankara, Adana Mutabakatları;
diğer taraftan, ABDyle Ankara Zirvesi, yine Avrupa Birliği üyesi
ülkeler dörtlü zirve gerçekleştirmek suretiyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) NATO zirvesi
vesilesiyle İngiltere, Almanya, Fransa liderleriyle beraber yine
Sayın Cumhurbaşkanımız görüşmeler gerçekleştirdi.
Yani sahada çalışmaya başlamadan evvel uluslararası hukuk
açısından uluslararası toplumda karşılık bulan
tezlerimiz masaya yatırıldı ve netice alındı.
Artık sahada çalışmaya
başlıyoruz. Öncelikle Fırat Kalkanıyla Cerablusda, Zeytin
Dalıyla Afrinde, Fıratın batısında, yine
Barış Pınarı Operasyonuyla Fıratın doğusunda,
911 kilometrelik Suriye sınırında, 33 kilometrelik derinlikte,
tam 4 bin kilometrekarelik alanda, hamdolsun, otoriteyi, güvenliği,
barışı teminat altına aldık, terör koridorunu ve terör
devletini bertaraf ettik ve binlerce teröristi yani Kürtlerin, Arapların
ve Türkmenlerin barış içerisinde yaşamasını tehdit
eden o teröristleri tasfiye ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, sahada
yaptığımız çalışmaların neticesini
alıyoruz.
Diğer taraftan, bundan sonra ne olacak:
Bakınız, anbean; Soçide bir eksiklik mi oldu, zaten Silahlı
Kuvvetlerimiz hemen sahada gereğini yapıyor; Ankara
Anlaşmasına aykırı davrananlar mı oldu, yine,
Mehmetçikimiz sahada adım adım zaten görevini yapıyor. Neticede
ne olacak, kim haklı çıkacak? Aziz milletimiz haklı
çıkacak, bugün bu Mecliste karar alan Parlamentomuz haklı
çıkacak ve ülkemizin istiklalini ve istikbalini güvence altına
almış olacağız. Yani son terörist öldürüldüğünde,
bölgesel ve küresel barışımız teminat altına
alındığında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ülkemizi tehdit eden
terör devleti oluşumu ve terör koridoru bertaraf edildiğinde ve
Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin bir arada yaşayacağı bu barış
iklimi inşa edildiğinde aziz milletimiz haklı
çıkacaktır.
İdlible ilgili meselelere temas ettikten
sonra, gündem olduğu için ifade etmek istiyorum: Evet, hayırlı,
başarılı bir gün temenni ediyoruz ancak elbette FETÖ
tartışması sonuna kadar yapılacak, zamanın
yargılamasından geçecek, aziz milletimizin yargısından
geçecek. Ancak şu kısa toplantıya, Genel Kurul
açılışına bizim sığdırabileceğimiz
netice: Hani işletmelerdeki Z raporu. Z raporu şunu söylüyor, diyor
ki: 15 Temmuz hain FETÖ darbecileri kalkıştığı zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
önce Marmariste
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanı
tehdit etti ve orada korumalarından biri şehit oldu. Sayın
Cumhurbaşkanımız liderliğinde aziz milletimizi tehdit
ettiler, Parlamentomuzu tehdit ettiler. Onun için, ne yapılırsa
yapılsın, 15 Temmuz hain FETÖ darbecilerinin hedefinde Sayın
Cumhurbaşkanımızın o meşru liderliği vardır;
ona kastetmişlerdir. Bu bağlamda, Cumhur İttifakında ve
Sayın Cumhurbaşkanımız nezdinde FETÖnün siyasi
uzantısının aranması beyhude bir çabadır ancak
milletimiz Allahın izniyle bu arayışını, tarihte
olduğu gibi, yerine getirecek ve hak edene hak ettiği cevabı
verecek. Bunun altında kalanlar da bu ağır yük altında ezileceklerdir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.28
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.37
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu
(KPK) Başkanlık Divanı üyelerinden müteşekkil bir heyetin
Avrupa Parlamentosu üyeleriyle görüşmelerde bulunmak üzere Strazburga bir
ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/1067)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK)
Başkanlık Divanı üyelerinden müteşekkil bir heyetin Avrupa
Parlamentosu üyeleriyle görüşmelerde bulunmak üzere Strazburg'a bir
ziyaret gerçekleştirmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 2 Ocak 2020 tarihli ve 30 sayılı Kararıyla
uygun bulunmuştur.
Söz konusu ziyaret, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 10'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kimse kabul
etmedi ki.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kimse el
kaldırmadı Başkan ya!
Başkan, kimse el kaldırmadı. Bir tane
el kalkmadı, hiç, ne kabul edenler ne etmeyenler.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kimse el
kaldırmadı.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Arka tarafa bakmadın
ki.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Başkana
kimse el kaldırmadı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet Başkanım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O zaman elektronik
oylama mı yapalım?
KÂTİP ÜYE MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir)
Cahit Başkan el kaldırdı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır efendim,
baktım ben; baktım, hiç kimse el kaldırmadı.
KÂTİP ÜYE MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir)
Cahit Bey el kaldırdı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır efendim, hiç
kimse el kaldırmadı Başkanım, ne kabul edenler ne kabul
etmeyenler.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Başkana
kimse el kaldırmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
işaret etmediler. Nasıl oluyor? El kaldıran yok. Nasıl
oluyor yani, hakikaten soruyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet Başkanım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Lehte,
aleyhte bir tane bile oy yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Lehte, aleyhte bir tane oy
yok.
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; Genel Kurul çalışmalarıyla ilgilenmiyor
musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İlgileniyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz ilgileniyoruz.
Efendim, biz kayıtsız kalmayı tercih ettik.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Herkes
çekimser kaldı.
BAŞKAN Güzel, peki.
Tekrar ediyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan, bu önergeye
kayıtsız kalmayı tercih ettik ve el kaldırmadık, bütün
Meclis de böyle gördü.
BAŞKAN Sayacağım arkadaşlar,
müsaade edin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bütün Meclis kayıtsız kaldı.
BAŞKAN Evet, bir de siz el
kaldırırsanız sayayım arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İYİ PARTİyi
saymadınız Başkanım yalnız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkan bizi de
saymadı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) İYİ
PARTİyi saymadınız, partiden saymıyor musunuz!
BAŞKAN Kabul edilmiştir.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/11/2019
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 20 milletvekilinin, son dönemde
intihar olaylarında yaşanan artışın nedenleri
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/2117) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
12 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
12/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/2/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 20
milletvekilinin, son dönemde intihar olaylarında yaşanan
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/11/2019
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu araştırma önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 12/2/2020 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Ayhan Erel
konuşacaktır.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; ülkemizde son yıllarda artan üzücü intihar olaylarının
artış nedenlerinin araştırılması ve bu
intiharların önüne geçilmesi amacıyla İYİ PARTİ olarak
vermiş olduğumuz araştırma önergemiz hakkında söz
almış bulunmaktayım. Yüce Türk milletini ve sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, İdlibde
şehit düşen kahraman askerlerimize Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize
acil şifalar diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet
olsun; Türk milletinin başı sağ olsun.
Yine, genç yaşta aramızdan ayrılan
çok değerli dava arkadaşım, 24üncü Dönem Osmaniye
Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlu kardeşime Allahtan rahmet
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, son günlerde
toplumumuzu derinden sarsan intiharlarda insanlarımızın en
doğal hakkı olan yaşama hakkından neden vazgeçtiklerini,
yaşamak varken neden ölümü seçtiklerini, kendilerini bu dünyadan koparan
nedenleri araştırmanın ve bu nedenleri en aza indirmenin
devletimizin en önemli görevlerinden biri olduğu aşikârdır.
Türkiyede günde ortalama 9 kişi intihar
etmektedir. 2018 resmî kayıtlarına göre 3.161 kişi intihar
etmiştir. Yine resmî kayıtlara göre, 2002-2018 yılları
arasında 50.378 kişi hayatına son vermiştir. Yine, 2018de
432 ölümle en fazla intihar vakası İstanbulda
yaşanmıştır. İstanbulun ardından gelen kentler
ve intiharlardaki ölüm sayıları şöyledir: Ankara 194, İzmir
186, Bursa 119, Konya 103. En az intihar yaşanan iller ise Bayburt 1,
Artvin 4, Kilis 4, Gümüşhane 5, Erzincan 5. Yaşamını
yitirenler arasında erkek sayısının kadınlardan daha
yüksek olduğu görülmektedir. 2018de intihar sonucu ölenlerin 2.391i
erkek, 770i kadındır yani orana vurduğumuzda yüzde 75inin
erkek, yüzde 25inin kadın olduğu görülmektedir.
İnsanların intihar etmelerinin nedenleri
arasında, ekonomik sorunlar, boşanma, geçim
sıkıntısı, aile içi tartışmalar, işten
atılma, okuldaki başarısızlık, istediği kişiyle
evlenememe gelmektedir. İntihar edenlerin yarısı neden intihar
ettikleriyle ilgili not yazarlar veya birilerine haber verirler.
Günümüzde insanları ayakta tutacak
dayanışma, direnme, ortaklaşma duygusu
kalmamıştır. Dayanışma ruhu
yaralanmıştır. Güven duygusu ortadan kalkmıştır.
İş birliği kanalları kapanmıştır. Ortak
hatıralar ve miraslar göz ardı edilmiştir. Yarınlara
ilişkin ümitler ve hayaller ortadan kalkmıştır. Böyle bir
ortamda baba oğluna, kız annesine, ortak ortağına
güvenmiyor, derdini açamıyor, sırrını söyleyemiyor. Menfaat
ve çıkarlara dayalı ilişkiler nedeniyle gerçek dostlukları
kurmak her geçen gün zorlaşıyor.
14 yaşındaki Feyzettin çocuğumuzun,
18 yaşındaki Faruk evladımızın, üniversite
öğrencisi 20 yaşındaki Levent yavrumuzun, 92 yaşındaki
Seydi amcamızın, 14 yaşındaki Nehir
kızımızın, 71 yaşındaki Fehime
ablamızın, 3 çocuk annesi ve dokuz aylık hamile 28
yaşındaki Seher bacımızın, yine 3 çocuk annesi 35
yaşındaki Yeliz kardeşimizin sevdiklerinden, hayatından
vazgeçmesinin nedenleri ne olabilir? İnsanın hayatından,
canından daha kıymetli, daha değerli nesi olabilir?
İnsanlarımız, daha açmamış bir çiçekken, daha gencecik
bir fidanken, canından çok sevdiği yavruları varken, torun torba
sahibi olmuş Allah bana üç gün yatak, dördüncü gün toprak... diye
yakarırken neden hayatlarına kendi elleriyle son verirler?
İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. Şeyh Edebalinin Osman Gaziye verdiği
öğüdün bir bölümüdür. Bu sözü hemen hemen her siyasi kullanır, en çok
da Sayın Cumhurbaşkanı kullanır. İnsanlar mutluluk,
huzur, refah, barış içinde, ayrıştırılmadan,
kardeşçe duyguların hâkim olduğu manevi iklimde yaşarlarsa
devlet var olur. Devletin var olabilmesi için, insanların
yarınlarından ümitli olduğu, hukuk kurallarının egemen
olduğu, adaletin tam tesis edildiği, hakkın ve hukukun
korunduğu bir devlet olması ve devleti yöneten iradenin, tüm
vatandaşları kucaklayan, bağrına basan bir irade
sergilemesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşenerin deyimiyle, insanlarımızı, bayram
sofrası etrafında olduğu gibi herkesi aynı duygularda,
aynı ülkülerde, aynı kaygılarda, aynı menfaatlerde
buluşturmak, herkese eşit mesafede olmak gerekmektedir. Devletin ve
toplumun yanında olduğu hissine kapılan vatandaş
hayatından vazgeçme düşüncesinden uzaklaşır.
İntihar olaylarına siyasi açıdan
bakmıyoruz, toplumun kanayan bir yarası olarak görüyoruz. Bu
yaranın tedavi edilebilmesi için de önergemizin kabul edilmesini yüce
Meclisten saygıyla arz ve talep ediyoruz. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; intihar
vakaları son aylarda oldukça arttı ve intihar, insanların
yaşadıkları çaresizlik karşısında ve yaşama
tutunma konusunda zorlandıkları dönemlerde başvurdukları
bir yöntem maalesef ve insanın kendi yaşamını bilerek ve
isteyerek sonlandırması, yaşama hakkından kendi
isteğiyle vazgeçmesi herhâlde ölümün en kötü yöntemlerinden birisi olsa
gerek.
Şimdi, bu intihar vakalarının
çeşitli sebepleri ortaya konuyor ve bunlardan arasında önemli bir
sebep de tabii ki işsizlik. 2019da Türkiye'de işsizlik oranı
TÜİK rakamlarına göre yüzde 13,4e yükselmiş, işsiz
sayısı ise 4 milyon 396 bin olarak hesaplanmış. 2018
yılı verilerine göre ise 3.161 kişi intihar etmiş, günde
ortalama 9 kişinin intihar ederek yaşamına son verdiğini
görüyoruz. Bu intiharların sebepleri araştırıldığında,
TÜİK verilerine göre, yüzde 37si sebebi bilinmiyor olarak gösteriliyor,
yüzde 27si için diğer sebepler deniliyor ama bu diğer sebepler
çok açık bir şekilde ifade edilmiyor, yüzde 8i geçim zorluğu
üzerinden kuruluyor. Ama şunu gördüğümüz zaman, insanların
psikolojik rahatsızlıklar, yaşamla ilgili çeşitli sorunlar
yaşaması, bütün bunların sebepleri aslında hayata
tutunamamak ve bunun da başında iş imkânı, geçindirmekle yükümlü
olduğu ailesine, çocuklarına yardım edememe, onların geçim
sorunlarını, sıkıntılarını
karşılayamamanın önemli bir faktör olarak
karşımızda durduğunu görüyoruz. Yani sebep başka türlü
olarak ifade edilmiş olsa da, netice itibarıyla, altına
baktığınız zaman, büyük oranda, bunun sebebinin
işsizlik olduğunu görüyoruz.
Son aylarda yaşanan intihar vakaları:
Biliyorsunuz, Fatihte siyanürle yaşamına son vermişti insanlar.
Yine, Antalyada bir apartman dairesinde 2si çocuk 4 kişinin cesedi
bulunmuştu ve baba bıraktığı mektupta da yine
aynı şekilde Çalışamadığımdan kaynaklı.
demişti. Yine aynı şekilde, Denizlinin Çal ilçesindeki
intiharı ve en son, Hatayın Antakya ilçesinde Hatay Valiliği
önünde Çocuklarım aç. diyerek yaşamına son veren bir
babayı biliyoruz.
Şimdi, bunlara Hükûmetin bakış
açısı ne? Hükûmetin bakış açısı şöyle
arkadaşlar: Şimdi, bizim odalarımıza bir mektup gönderildi,
odalarımıza gönderilen mektupta deniliyor ki: Kapalı alanlarda
sigara içmeyin; kimi vekil arkadaşlar, kimi danışman arkadaşlar
odalarda sigara içiyor. Hakikaten son dönemlerde Mecliste bu kapalı
alanlarda sigara içme oranı arttı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Peki, niye
arttı? Bir intihar girişimi vakası meydana gelmişti, bu
intihar girişimi vakasından kaynaklı olarak Mecliste sigara
içilebilen alanlar yani açık alanlar, teraslar kilitlendi,
kapatıldı ve hâlâ teraslar kilitli. Şimdi, dolayısıyla
çözümü burada buluyoruz. İntihar girişimi terasta oldu, o yüzden
orayı hemen kilitleyelim; siyanürle intihar etti, hemen siyanüre bir yasak
getirelim. ya da işte Hangi maddeyi kullandıysa o madde üzerinden
bir yasak getirerek sorunu çözelim. noktasında bir bakış
açısı var. Oysa intihar vakalarının sebepleri bellidir;
sosyolojik, psikolojik ve bu önergeye konu olduğu gibi de işsizlikten
kaynaklı, ekonomik sıkıntılarından kaynaklı
sorunlar vardır, intihar sebepleri vardır. Bunların çözüme
ulaştırılmasının yolu yasaklamak değildir,
ekonomik sorunlara çözüm bulmaktır. Bu anlamıyla da bir an önce bu
konuların araştırılıp ele alınması ve
ekonomik sorunların çözülmesi gerekiyor ki bu intihar vakalarından
kurtulabilelim.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Ali Şeker, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam iki yıl önce
burada intihar vakalarının araştırılmasıyla
ilgili önerge vermiştik, bu önergeyi maalesef reddettiniz,
umursamadınız. O günden bugüne 6 bin kişi daha intihar etti,
aramızdan ayrıldı. O günlerde, altı ay içerisinde, 2
intihar vakasında, Boğaz Köprüsünden atlamak üzereyken,
korkulukların öbür tarafına geçmişken onları bu tarafa,
hayatın tarafına çekmeyi başarmıştık ama
başaramadığımız, o günden bugüne intihar eden 6 bin
kişi var.
Siz İntiharları araştırmaya
gerek yok. derken Fatihte Yetişkin ailesinden 4 kardeş intihar
etti. Bunlar sadece kendilerini öldürmüyor. Geride sosyal devlet kalmadı,
geride yandaşları doyurma peşinde olan bir devlet
yapısı, mekanizması var, Hükûmet var ve bunlar benim
kardeşlerime bakamaz, bana bir şey olursa kardeşlerim
acından ölür. dediler ve maalesef intihar ettiler. Bizim burada sosyal
devleti yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Burada da en büyük sorumluluk bu
Meclise düşüyor.
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel
Ünlü, yemek parası yok diye gencecik yaşında hayatına son
verdi. O gencin intiharından sonra, geçen hafta, çocuklar, öğrenciler
ücretsiz çay dağıtıyor diye İstanbul Teknik Üniversitesinde
o çocuklara altı ay derse girmeme yasağı koydunuz. Bakırköyde
Delen ailesi, ailece yine siyanürle intihar etti. Meclis önünde kendini yakan
kişiye provokatör dediniz. Hatayda intihar eden
yurttaşımızı da Bunu siyasi malzeme yapmayın. diye
konu ediyorsunuz. İntiharlar siyasi malzeme değildir ama siyasetin
halkı getirdiği nokta da intihardır. Bunun da
konuşulacağı yer Meclistir, burasıdır.
Türkiyede 3,5 milyon insan depresyonda ve 2018
yılında 3.161 kişi intihar etti. Her gün 9 kişi intihar
ediyor, her gün ortalama 9 kişi. Yani bu kadar yoğun bir şekilde
insanların kendi hayatlarına son verdiği bir yerde siz
diyorsunuz ki: Biz bunları araştırmayalım. Siyanür
satışına son verelim, intiharlar yok olur.
Siz sarayların kapısını
kapattınız ama Meclisin kapısı hâlâ açık olduğu
için Meclise gelen vatandaş Benim çoluk çocuğum aç! diye
Cumhurbaşkanının yüzüne haykırdı Mecliste. İyi ki
Meclise vatandaş, halk gelebiliyor, burada derdini dile getirebiliyor
belki çözüm bulursunuz, dert edersiniz diye. Kral çıplak! diyenler
vardı dün, bugün de Halk aç, açıkta. diyenler olacak, bu sorunlar
oldukça bunu dile getirenler mutlaka ortada olacak.
İşsizlikle ilgili, Türkiye genelinde
işsiz sayısı geçen yıla göre 327 bin kişi artarak 4
milyon 308 bin kişi oldu ve bu işsizlikte 700 binin üzerinde, 722 bin
kişi iş aramaktan vazgeçti, artık iş bulma umudunu da
kaybetti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ALİ ŞEKER (Devamla) Yani 5 milyon
kişi işsiz. Çalışanların da 5 milyonu sanayide, 5
milyonu tarımda ve hayvancılıkta, 15 milyonu hizmet sektöründe.
Hizmet sektöründe birbirimizin işini görüyoruz ama bizim asıl
üreticimiz, tarımda, hayvancılıkta ve sanayide çalışan
10 milyon, 83 milyona bakmak durumunda kalıyor. Ve bu ülkede -83 milyona
bakmak yerine- bir avuç yandaşınıza, torunlarınıza
bakacaksınız diye milletin torunları, çoluk çocuğu aç ve
sefil durumda.
Siz diyorsunuz ki: Burada bunları
araştırmayalım. Daha geçen ay 12 işçi iş yerinde
intihar etti. Çalışanların üçte 1i ini kaybetme endişesi
içerisinde, diğerleri iş bulmaktan umudunu kesmiş durumda.
Türkiye, Mutluluk Endeksinde, iki sene önce biz araştırma önergesi
verdiğimizde 69uncu sıradaydı, şu anda 79uncu sıraya
düştü.
Türkiye mutsuz, Türkiye depresyonda; bunu
araştıralım, gereğini yapalım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
İYİ PARTİ grup önerisi üzerindeki
görüşmelere devam ediyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Belgin Uygur.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BELGİN UYGUR
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Elâzığ ve
Malatyada yaşanan deprem ve Vanda yaşanan çığ sebebiyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımız ile yine,
İdlibde şehit olan kahraman askerlerimize Allahtan rahmet
diliyorum.
Son zamanlarda gündemde yer alan intihar
vakalarıyla ilgili hepimiz derin üzüntü duymaktayız. Bu intihar
vakalarının kamuoyunda yansıtılma şekli de bu konuyu
daha hassas bir noktaya doğru götürmektedir. Bu vakaları
araştırmak üzere Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımız tarafından bir araştırma
komisyonu kurulmuştu; araştırmaların sonucu bir rapor
hâlinde kamuoyuyla da paylaşılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hükûmetlerimiz döneminde vatandaşlarımızın
ekonomik, sosyal, kültürel her alanda refah seviyesini yükseltmek için tarihin
en kapsamlı sosyal devlet uygulamalarını hayata geçirdik. Tüm
dünyaya örnek olacak sosyal devlet projeleriyle milletimize hizmet etmeye de
devam etmekteyiz. Yine, son on yedi yılda ihtiyaç sahibi olan
vatandaşlarımıza 290 milyar lira tutarında sosyal
yardım yaptık. Sosyal devlet anlayışı ilkemizle 2
milyon vatandaşımızın düzenli sosyal yardım
aldığı Sosyal Yardım Kartı Projesini de uygulamaya
geçirdik. Vatandaşlarımıza yalnızca ekonomik destek
değil, ailelerimize psikososyal ve sosyokültürel olarak da destek verdik.
Hayata geçirilen Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP)le sosyal
politikalarda yepyeni bir döneme imza attık. Bu programla,
vatandaşların ihtiyaçları yerlerinde tespit edilerek ilgili
kurumlar tarafından giderilmekte ve vatandaşlarımızın
hayat şartları iyileştirilmektedir.
Vatandaşlarımızın sosyal hizmetlere kolayca
ulaşabilmesi için 325 sosyal hizmet merkezini de hizmete açtık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklarımız geleceğimizdir. Sağlıklı
bireyler sağlıklı aile ortamında yetişir. Kimsesiz
çocuklarımız evlat edindirme ve koruyucu aile gibi yöntemlerle
sıcacık aile yuvalarıyla buluşturuldu; son on yedi
yılda 5.440 ailenin yanına 6.664 çocuğumuz yerleştirildi.
TÜİKin 2018 Yaşam Memnuniyeti
Araştırmasında, vatandaşlarımızın yüzde
74ü kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini de ifade etmektedir.
Türkiye, aileye güven açısından da Dünya Aile Haritası
Raporunda yüzde 94lük oranla ilk sıralarda yer almaktadır.
Bu prensiple, sosyal güvenlik sistemimiz,
doğumdan ölüme ve hatta kişinin vefatından sonra da aile
üyelerine destek olmaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
BELGİN UYGUR (Devamla) Ailede annenin,
babanın ya da bir evladın çalışmasıyla tüm aileyi
sosyal güvence altına alıyor, ücretsiz sağlık hizmeti
veriyoruz. Hedefimiz çalışanı olmayan ailenin kalmaması.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vatandaşlarımızın refah seviyesini
yükseltmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve
liderliğinde her alanda var gücümüzle çalışıyoruz ve
çalışmaya da devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Evet, oylama öncesi yoklama talebi
vardır.
Sayın Özel, Sayın Karaca, Sayın
İlgezdi, Sayın Zeybek, Sayın Şeker, Sayın Hakverdi,
Sayın Kaya, Sayın Özer, Sayın Şevkin, Sayın Ünsal,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Aygun, Sayın Karabat,
Sayın Özkan, Sayın Baltacı, Sayın Sümer, Sayın
İlhan, Sayın Erdan Kılıç, Sayın Kılınç,
Sayın Çelebi, Sayın Adıgüzel.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve
işlemi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Değerli milletvekilleri, pusula veren
arkadaşlarımız lütfen salondan ayrılmasınlar.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/11/2019
tarihinde Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 20 milletvekilinin, son dönemde
intihar olaylarında yaşanan artışın nedenleri
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/2117) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
12 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 5/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kayyum atanan bazı büyükşehir belediyelerindeki Sayıştay
raporlarına yansıdığı iddia edilen usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2468)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
12/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/2/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Şubat 2020 tarihinde Mersin Milletvekili Grup
Başkan Vekili Fatma Kurtulan ve İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 5224 grup
numaralı, kayyum atanan belediyelerde tespit edilen yolsuzluk ve usulsüzlüğün
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin Genel Kurulun 12/2/2020
Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
(Uğultular)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen biraz
sessizlik rica ediyorum, lütfen. Değerli milletvekilleri, lütfen
yerlerimize oturalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Çınaraltına döndü ya, valla Beyazıt Çınaraltına
döndü! Şu görüntüye bir bakın, valla Beyazıt
Çınaraltına döndü!
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ayşe
Acar Başaran, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Arkadaşların işi bitti, hızlıca çıkarlarsa, biz
en azından burada işimize devam edelim arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de bütün Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biz burada kayyumlarla
ilgili çokça konuştuk. Bu, bizim en azından parti olarak gündemimiz
olmaya devam edecek, bu Meclisin de gündemi olması gereken bir mesele.
Bugün de Sayıştay raporlarında yer alan kayyumla yönetilen
belediyelerimizdeki usulsüzlüklerin, yolsuzlukların bir komisyon kurularak
araştırılmasıyla ilgili konuşacağız. Çünkü
takdir edersiniz ki İçişleri Bakanı bizim parti üyelerimizle
uğraşmaktan, el ilanlarımızın
dağıtılmasını engellemekten işte kayyumların
yaptıklarını çok da umursamıyor ya da Kürt
düşmanlığı ve HDP düşmanlığı o kadar
ayyuka çıkmış ki suç işlenebilir, yeter ki belediyeler
HDPnin elinde olmasın gibi bir algıyla şu anda neredeyse bütün
belediyelerde çokça yolsuzluk ve usulsüzlük olmakta.
Hatırlarsınız, arkadaşlar, 11
Eylül 2016da ilk kayyumlar atanmıştı, 96 belediyemize kayyum
atanmıştı. Bu belediyelerin, atanan kayyumların
icraatları çarşaf çarşaf, fotoğraf fotoğraf, fatura
fatura ortalığa saçılmıştı, bunlar aslında
Sayıştay raporlarında çokça da yer bulmuştu. Şimdi,
bir de son Sayıştay raporlarında da yine, kayyumların
Sayın Başkan, gerçekten, ben kendim ne
dediğimi anlayamıyorum. Eğer böyle olacaksa ben baştan
başlamak durumunda kalacağım. Gerçekten anlayamıyorum, ben
kendi sesimi duyamıyorum. Böyle bir çalışma usulü olmaz
arkadaşlar.
BAŞKAN Sayın Başaran, biz sizi
ilgiyle dinliyoruz, devam edin.
Buyurun.
Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz, lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, ifade ettiğimiz gibi, 11 Eylül 2016da ilk kayyumlar
atanmıştı. Bu kayyumların icraatları fatura fatura,
fotoğraf fotoğraf, çarşaf çarşaf ortalığa
saçılmıştı. Bunlar Sayıştay raporlarında da
yer bulmuştu. Şimdi, en son Sayıştay raporlarında da
yine, kayyumların yaptığı yolsuzluklar, hukuksuzluklar
ortaya çıktı. Maalesef, dediğim gibi, İçişleri
Bakanlığının bununla ilgili herhangi bir şekilde bir
girişimi yok. Hatırlarsınız, belediyelere kayyum
atamaları, bir yerlere para gönderme gibi delilsiz, elde belge olmadan
birtakım gerekçelerle yapılmıştı. Belediyelerimiz
bizim yönetimimizdeyken yolsuzluk, hukuksuzluk yapıldığına
dair tek bir evrak ortaya çıkmadı.
Şimdi, arkadaşlar, Sayıştay
raporlarından birkaç tane örnek vereceğim, sadece birkaç tane:
Bakın, bu raporda, 31 Mart 2019 seçiminden önce -bu, Mardin Belediyesiyle
ilgili- seçime on dokuz gün kala, 12 Martta yaklaşık 2 milyon 165 bin
TLye, bakın 2 milyon 165 bin TLye 121 tane binek aracı
kiralanmış, 121 tane. Tabii, biz bu araçların ne için
kullanıldığını biliyoruz. Bu araçların kiralanma
usulü de belirtilen, olması gerektiği biçimde maalesef
olmamış. Sayıştay raporlarına yansıyan usullerde
Şöyle bir şey yazıyor Sayıştay raporunda: Hizmet
alımı, yapım işi ve mal alımı adı
altında yapılan 16 ihaleye değinilmiş, toplam maliyeti 38
milyon olan 16 ihalenin pazarlık usulüne göre
yapıldığı söylenmiş ancak bu ihalelerin hiçbirinin
pazarlık usulüne göre yapılmaması gerekiyor Kamu İhale
Kanununa göre arkadaşlar.
Şimdi, Sur Belediyemizle ilgili yansıyan
birtakım belgeleri, bilgileri yine Sayıştay raporuyla
söyleyeyim. Sayıştay raporuna göre, Sur Belediyesi, kayyumların
ne kadar iyi olduğunu bütün televizyonlarda yaygınlaştırmak
için televizyon kanallarına -aralarında Hürriyet ve Sabah olmak üzere
ve TRT Kurdî olmak üzere- 46.747 lira ödeme yapmış. Bu da usule
aykırı bir biçimde yapılan ödeme.
Şimdi, arkadaşlar, biz bunlarla ilgili
olarak onlarca örnek tespit ettik, size anlatabiliriz. Sayıştay
raporlarına göre, şu anda, kayyumlar, usulüne aykırı bir
biçimde ihaleler yapıyor, bu ihalelerin usulüne aykırı
yapılmasını da şöyle açıklıyor: İşte -tırnak
içerisinde söylüyorum- terörle iltisaklı birilerine gidebilir. diye türlü
gerekçelerle yapılmış. Bununla ilgili bir tane daha örnek var
arkadaşlar: Yeşilli Belediyesi. Bu, kayyum belediyesi değil ama
bu AKP belediyelerinin zaten genel yapısı
Cumhurbaşkanı
gelecek diye hızlıca bir park yapılması gerekiyor.
Hızlıca park yapılmadan önce, normalde yapılması
gereken ihale usulüyle değil hızlıca pazarlık usulüyle
ihaleye çıkılmış -hatta bu ihaleye dair evraklar da yok-
bir çöp alanı hızlıca bir yeşil alana çevrilmiş. Yani
kayyum belediyeleri ve AKP belediyeleri, Sayıştay raporlarına da
yansıdığı biçimde, ihale usullerini görmezden gelerek
birilerine peşkeş çekecek birtakım yaklaşımlarla türlü
usulsüzlük ve yolsuzluklar yapmışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, konuşmamın başında ifade etmiştim,
bir daha ifade edeyim: İçişleri Bakanlığının, bu
Sayıştay raporlarındaki belgeleri, bilgileri toplayıp,
bunları delil kabul edip derhâl resen bunlarla ilgili soruşturma
başlatması gerekiyor, resen ama henüz bugüne kadar bunlarla ilgili
atılmış bir adım yok; 31 Mart seçimlerinden önce ortaya
çıkan yolsuzluklar, hırsızlıklarla ilgili de yok; son
Sayıştay raporuyla ortaya çıkan, 31 Mart seçiminden sonra ortaya
çıkan yolsuzluk, hırsızlıklarla ilgili de yok.
Onun için, arkadaşlar, bizim,
İçişleri Bakanlığından bir beklentimiz kalmadı,
yargıdan da bir beklentimiz kalmadı. Eğer bunun aksini iddia
edenler varsa da bir komisyon kuralım, bütün partilerden oluşan
komisyonumuz Sayıştay raporlarını da incelesin, belediyenin
içerisindeki bu belgeleri, evrakları da incelesin; bu paralar, bu ihaleler
kimlere gidiyor, kimlere rant sağlanıyor; halkın
ihtiyaçlarını gidermek için, halka hizmet etmek için var olan
belediye bütçesi kime hizmet için kullanılıyor, hep beraber
araştıralım diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın İbrahim Halil Oral, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekillerim, ben geçmişte
Bitlis milletvekilliği yapmış bir kardeşinizim; Doğu
ve Güneydoğu Anadoluda yaşayan Türkmen ve Kürt kardeşlerimizle,
çok sayıda vatandaşımızla sık sık görüşüyor,
ülke meseleleri üzerinde istişare ediyorum. Bugün kayyumlar meselesi
bölgenin en önemli gündem maddelerinden biri hâline gelmiştir.
Bölgenin bir insanı olarak buradan öncelikle
Halkların Demokratik Partisi Grubuna seslenmek istiyorum: Sizin
siyasetiniz ve aranıza mesafe koymadığınız o hain
terör örgütü bu ülkede en çok Kürtlere, Kürt kardeşlerimize zarar vermektedir
ve vermiştir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın
verdikleri oylarla, güvenleriyle seçilen belediye başkanları terörist
cenazelerinden çıkmamaktadırlar, âdeta devletimize meydan
okumaktadırlar. Bu bölge insanının vergileriyle alınan
kamyonlar, araçlar terörist eylemlerinde kullanılmaktadır. Memleketim
Bitlisteki bazı belediyelerimizin, araçlarıyla hain örgüte lojistik
destek sağladığı, silah taşıdığı
hem yargıya hem de basına yansımıştır. Siz
PKKyla aranıza mesafe koymadıkça, bu ihanet şebekesine destek
vermeye devam ettikçe hem size oy veren Kürt kardeşlerimize, Kürt seçmene
hem de bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmaya devam edeceksiniz.
Kıymetli milletvekilleri, şimdi AK
PARTİ Grubuna seslenmek istiyorum: İktidar partisi olarak
kayyumları savunuyorsunuz, bunu hukuk içinde
yaptığınızı da söylüyorsunuz. Bir belediye
başkanı teröre bulaştıysa elbette hakkında hukuki
süreç başlatılmalı ve gerekiyorsa görevden
alınmalıdır ama bunu haklılığa gölge
düşürecek metotlarla yapmanız millet nezdinde şüpheler ortaya
çıkarmaktadır, üstüne bu araştırma önergesinin konusu olan
yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları da ortaya çıkmaktadır. Mardin
Büyükşehirde ortaya çıkan yaklaşık 600 bin liralık
hediye meselesi, Sayıştay raporlarına yansıyan yolsuzluk ve
usulsüzlükler devletimizin terörle mücadele sürecine de gölge düşürmektedir.
Terörizmle suçlanan isimleri görevden alıp yerine yolsuzluk yapan isimleri
getirmeniz asla kabul edilemez. Türkiye, bir hukuk devletidir ve öyle de
kalmalıdır. Bugün bu kayyum atanan belediyeler PKKyla bu kadar rahat
ilişki kurabiliyorsa sizin çözüm süreci dediğiniz garabet
politikalar neticesindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) -
Haburda o hainleri davulla, zurnayla karşılamasaydınız,
çadır mahkemeleri kurmasaydınız; valilerin, kaymakamların
ellerini kollarını bağlamasaydınız;
korucularımızı, kolluk kuvvetlerimizi yalnızlığa
ve kimsesizliğe terk etmeseydiniz, sürüklemeseydiniz belki bugün terörle
iltisaklı bu kadar belediyeyi tartışmıyor olacaktık.
Kısacası, herkes çuvaldızı
kendisine batırmalı ve bu ülkenin geleceği için hatalardan
dönmelidir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın HDP grup önerisi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
İYİ PARTİ Grubunu temsilen çıkan
konuşmacının kayyumlarla ilgili konuşmasında
partimizle, belediye başkanlarımızla ilgili Örgüte lojistik
destek sağladı." vesaire konuşmaları var. Yargıya
intikal eden
Şimdi siyaset biraz istikrar işidir,
istikrar ister. Kayyumlara karşı mısınız, değil
misiniz; bunu net söylemek lazım. Burada biz size somut olarak
Sayıştay -oradan buradan değil- bizi temsilen, bizim
adımıza araştırma yapan yani Meclis adına
araştırma yapan kurum diyor ki: Bu süreçte yolsuzluklar var. Kayyum
olarak atanan belediye başkanları yolsuzluk
yapmıştır. Bizim belediye başkanlarına dair -şu
an tutuklu olanlar da dâhil hiçbirinin- yargıya intikal eden bir
müfettiş raporu, bir Sayıştay raporu bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın hatibin itham
ettiği durumlarla ilgili yargıya intikal eden şu an bir dava söz
konusu değil, başkanlarımızın dosyasında böyle
bir durum söz konusu değil; bununla zaten yargılanmıyor bizim
belediye başkanlarımız. Bu ortadayken, bu Sayıştay
raporunu bir kenara bırakıp oradan buradan partimize klasik,
geleneksel, çözüm getirmeyen bir yaklaşımla
yaklaşılmasını doğru görmüyorum.
Teşekkür ediyorum.
LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
40.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
çözüm çok net: Teröre bulaşmayacaksınız,
atandığınız yerden çalmayacaksınız; ikisine de
söylüyorum.
Sizin belediye
başkanlarınız, terörle iltisaklı olanlar bu
iltisaklarından dolayı görevden alınıyorsa bunun yasal bir
süreç olduğunu düşüneceksiniz; ikincisi
Ama bir itirazımız
daha var: Kayyumla aldığınız yerlere -ben
hatırlıyorum, Diyarbakır Belediyesindeydi yanlış
hatırlamıyorsam- altın varaklı banyolar
Ne oluyor ya?
Belediyede banyoda ne yapıyor? Yani belediye başkanı canı
sıkılıp
Belediye Başkanlığı
yaptınız Sayın Mustafa Demir, banyo yaptırdın mı
hiç odana ya? Altın varaklı banyolar
Ne oluyor kardeşim?
Devletin malı bu kadar pejmürde bir hâlde harcanır mı? Böyle bir
arsızlık, böyle bir usulsüzlük, böyle bir terbiyesizlik olur mu? Yani
Kayyum atadım; tamam, bunlar terörle iltisaklı, yerine bir adam
koydum, 600 bin liralık çikolata gönderdi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -
Memleketin malını israf edip sağına soluna,
kayınçosuna paralarını dağıtan belediye
başkanı da istemiyoruz. İkisini de istemiyoruz;
cevabımız çok net.
Teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kurtulan
41.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan, bu
Hükûmet 2 defadır, 2 seçim üst üste ülkenin üçte 1lik bir bölümünde önce
oradan başladı- yapılan seçimleri reddediyor, artık günden
güne bu, Türkiye'nin birçok yerine yayılmış durumda.
İstanbulda bunu gördük, Eskişehirde bunu gördük, Bursada gördük,
Ankarada gördük; başka başka yerlerde görüldü. Bu Hükûmetin
seçimlere dair ki hile hurdaları, sonuçları kabul etmeme durumu
başta bölgede başladı, HDPyle bu başladı; artık
Türkiye'nin her yerine bunu yayma projesi açığa çıkıyor.
Bunu hepimiz biliyoruz, kendileri de bundan şikâyetçi
olduklarını söylüyorlar.
Tekrar söylüyorum: Belediye
başkanlarımız, İYİ PARTİnin dediği hiçbir
gerekçeden dolayı yargılanmıyorlar, görevleri süresince, boyunca
böyle davaları söz konusu olmamıştır; birçoğunun varsa
davaları belediye başkanlığı süreçlerinden önce
oluşan davalardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Dolayısıyla bu,
gerçek dışı. AKPnin işte, kendini savunmak için ortaya
koyduğu bir gerekçedir. Bir muhalefet partisinin de bunun peşine
takılması gerçekten üzüntü vericidir.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 5/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kayyum atanan bazı büyükşehir belediyelerindeki Sayıştay
raporlarına yansıdığı iddia edilen usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2468)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Hasan Baltacı, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle buradan iktidar
partisine bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. İktidar partisi, on
yedi yıllık tek başına iktidarlığın
vermiş olduğu öz güvenle şöyle bir şey yapıyor:
Türkiye'nin siyasi tarihinin kendisiyle başladığını ve
kendisiyle biteceğini düşünüyor ve topluma da bunu pompalıyor.
Yani bunu niye söylüyorum? Bunu, özellikle darbelerle yüzleşmek üzerinde
söylüyorum. Bu ülkede 27 Mayısta darbe oldu, 12 Martta darbe oldu, 12
Eylülde darbe oldu, 28 Şubat darbesi yaşandı, e-muhtıralar
yaşandı, 15 Temmuz darbesi yaşandı. Yalnız bu ülkede
sadece 15 Temmuz darbesi yaşanmış gibi Türkiye'nin siyasi
tarihini yeniden yazamazsınız. Biz 15 Temmuz darbesi
yaşandığında da, 12 Eylülde de, 12 Martta da hep şunu
söyledik, dedik ki: Darbelerle yüzleşelim, darbelerle
hesaplaşalım, darbeleri Türkiye'nin demokrasisi adına bir
fırsata çevirelim. Ama siz, bunu, özellikle 15 Temmuz darbesini kendi
iktidarınızı sağlamlaştırmak adına bir
fırsata dönüştürmüş durumdasınız.
Bu fırsat ne? Bu fırsatın en önemli,
en somut göstergesi değerli arkadaşlar, seçilmiş belediye
başkanlarının yerine atanan kayyumlardır. Şimdi bu
kayyumlarla ilgili birçok şey söyleyebiliriz aslında ama
esasında şunu söylemek istiyorum: Türkiye bütün yolsuzluklarla
hesaplaşmak zorunda, kayyumların yaptıkları yolsuzluklarla
da hesaplaşmak zorunda; Türkiye demokratikleşmek istiyorsa
yolsuzluklarla mutlaka hesaplaşmak zorunda. Ama öyle bir şey oldu ki
eskiden Türkiye'de bir yolsuzluk yapıldığında herkes oraya
fokuslanırdı, oraya odaklanırdı, herkes onu konuşurdu;
bugün yolsuzluk o kadar yaygınlaştı, o kadar
sıradanlaştı ki yolsuzluk Türkiye'de bir kültür hâline geldi ve
artık hiç kimse yolsuzluğa şaşırmıyor çünkü
Çalıyor ama çalışıyor. kültürünü siz yerleştirdiniz.
O kadar yaygınlaştı, o kadar sistematik hâle geldi ki bu toplum
yolsuzluğun neresinden tutacağını artık bilmiyor.
Bakın, kayyumlar eliyle ne
yapılmış, Sayıştay raporlarında bunlar açık.
Kayyumlarda öyle bir mide varmış ki 1 ton 600 kilo fıstık
yemiş, değerli arkadaşlar; öyle bir mide varmış ki
özel kalemin bütçesinden bir ayda 59 bin liralık yemek faturası
ödemiş yani ye ye bitirememiş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Doymadınız, ye
ye doymadınız! 2 ton fıstık yenilir mi!
HASAN BALTACI (Devamla) Kayyumlar ne
yapmış? Kayyumlar gelen misafirlerini ağırlamış.
Bir misafir gelmiş, İçişleri Bakanı Sayın Soylu; hani,
şu Hesabını sormazsam namerdim. diyen İçişleri
Bakanı gelmiş Mardine, gezmiş tozmuş, bir tane kuyumcuya
gitmiş, kuyumcuda da tespihlere bakmış, bizim sabır
çektiğimiz tespihlere bakmış, arkasından Mardin
Belediyesine o kuyumcudan 39.883 liralık fatura gitmiş; şu gördüğünüz
tespihin taneleri 1.200 liraya gelmiş değerli arkadaşlar,
şu gördüğünüz tespihin taneleri 1.200 liraya gelmiş.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Altın varak
HASAN BALTACI (Devamla) Ayıp desem, o çizgi
çoktan aşıldı; günah desem, Diyanet elinizde, oradan da
yırttınız ama halkın öfkesinden
yırtamazsınız değerli arkadaşlar, bunu buradan bir kez
daha söylüyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Yolsuzlukları araştıralım.
derken, niye yolsuzluklar araştırılmıyor biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN BALTACI (Devamla) Eğer yolsuzluk bir
kez araştırılıp bir yolsuzluktan hesap sorulursa şu
tespih taneleri gibi bu düzenin dağılıp gideceğinden
korkuyorsunuz. Sizi bu tespih taneleri gibi bir arada tutan bağ,
yolsuzluktur. Yolsuzluklardan hesap sorulmadıkça bu ülke
demokratikleşemeyecek.
Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Elhamdülillah deyip bu
memleketin rızık sofrasından bir kalkın artık ya!
Yeter artık vallahi! Bir doyun artık!
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının HDP grup önerisi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve AK PARTİnin yolsuzluklarla, yasaklarla mücadele ederek
bugünlere geldiğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip, kürsüden defaatle grubumuza sataşmıştır.
Öncelikle şunun altını çizelim: AK
PARTİ kuruluşundan bugüne yolsuzluklarla, yasaklarla mücadele ede ede
bugünlere gelmiştir
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bugünün fıkrası
buydu! Vallahi güldüm!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ve sadece 28
Şubat, 15 Temmuz darbesiyle, 27 Nisan e-muhtırasıyla değil,
derin ve paralel yapılarla mücadele ede ede gelmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Çalarak mücadele edilmez
kardeşim; çalarak, soyarak mücadele olmaz; mücadele başka türlü olur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 17 Aralıktan önce
bu ülkede İskandinavya tipi bir demokrasi olduğunu
zannediyorsanız apaçık yanılgı içerisindesiniz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Zamanınız yetmedi
mi?
HABİP EKSİK (Iğdır) Tesbih
tanelerinin hesabını ver!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Her şeyden önce
bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın grup
toplantısında da ifade ettiği üzere, aşama aşama,
inanç özgürlüğünden yaşam tarzına kadar her alanda maalesef
derin çete ve mafya tipi gladyonun muhatabı yine AK PARTİ hükûmetleri
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Çalıyorlar, Yolsuzlukla
mücadele ediyoruz. diyor.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tespihi biz
almadık.
HAPİB EKSİK (Iğdır) Tespihin
hesabını verin, tespihin.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aynı şekilde
paralel yapı ile derin yapının, çete ve mafyalar ile FETÖ terör
örgütünün 28 Şubat evveline tekaddüm eden dönemde nasıl birlik ve
beraberlik, kardeşlik içerisinde hareket ettiklerini biliyoruz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayıştaya
da sızdık, Sayıştaya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
tekraren söylüyorum, demokratik tasarımda
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 2 ton fıstık
yenir mi oğlum ya, 2 ton fıstık ya!
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Kürsüye
çıkın, konuşun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ali Şahin yese
yiyemez, Mustafa Demir yese yiyemez, Ramazan Can yese yiyemez; hanginiz yedi?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen yavaş.
Sayın Türkkan, size de söz veririm ben.
Devam edin Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Demokrasinin
tasarımında ortada bir postula vardır. O da denir ki: On yedi
yıllık iktidarı boyunca zafer üstüne zafer, başarı
üstüne başarı kazanan AK PARTİ hükûmetlerine, Cumhur
İttifakına bu iradeye eğer bu millet oy vermişse bunun
arkasında bir anlayış vardır; o zaman yolsuzluklarla,
yasaklarla mücadele başarıya ulaşmıştır,
milletimizin turnusolünden geçmiştir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yolsuzluk yaparak
yolsuzlukla mücadele edilmez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
43.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bu
konuşma yapılabilir, başka bir bağlamda
çıkılır, yapılır.
Ya, size deniyor ki: Halkın seçtiği
belediye başkanları yerine kayyum atadınız.
Atadığınız kayyumlar Türkiye siyaset tarihinde görülmedik
derecede harcamalar yaptılar, yolsuzluklar yaptılar.
Sıralarınızda oturan belediye başkanlarına isimleri
verilerek soruluyor, deniyor ki: Sen de belediye
başkanlığı yaptın. Makam odasının
arkasına altın kaplamalı banyo hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor?
Çıkıp buna cevap vereceğinize
Süleyman Soylu -bak, tesadüfe bak- Mardinde gidiyor
çarşıya, bir dükkâna giriyor, kendisine tespih hediye ediliyor,
hediye aldığı tespih 39 bin liraya fatura ediliyor, diyor ki:
Ben de şaşırdım. Araştırıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Peki, niye çıkıp
söylemiyorsunuz Süleyman Soyluya tespihi hediye eden kişi bir fatura
kesmiş, aldık araştırdık, bu
araştırmanın sonucunda ortaya çıktı ki
Buna cevap vermen
lazım, sen tutup diyorsun ki: Biz vesayetle mücadele ettik.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tespihi satan da belediye
başkanının oğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yani şunu söylüyorsun:
Hırsızlık var ama vesayetle mücadele ettik. Yolsuzluk var ama
darbelere direndik. Kayyumlar çaldılar çırptılar ama biz
manşetlerle çarpıştık. Ya böyle bir şey yok!
Artık bu, size oy verenlerin de aklını hafife almak demek.
Siz yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele için
geldiniz, 3Y; gidiyorsunuz, 3ü de duruyor, geldiğinizin çok fevkinde 3ü
de. Gelen hükûmet bir de 4üncü Yyle, bu yüzsüzlükle mücadele etmek zorunda
kalacak. (CHP sıralarından alkışlar) Kabul edilebilir bir
şey değil bu.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
44.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve kamu kaynaklarının
disiplinli şekilde milletin hizmetine sunulduğuna ve eksik varsa
onların hesabının sorulmasını da iyi bildiklerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden Sizi bir arada tutan, bu tespihi tutan ip neyse sizi de tutan
yolsuzluktur. dedi. Bunu herkes duydu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) E cevap verdin mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, bunu
ifade etmek milletin ortaya koyduğu iradeye apaçık
haksızlık ve hakarettir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Milletin iradesini,
oylarını gasbettiniz zaten.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade edin
Müsaade
edin
Ben sessizce dinledim.
Öncelikle, bu aziz millet, AK PARTİyi, Cumhur
İttifakını ve 780 bin kilometre Türkiyeyi bir arada tutan
yegâne güçtür. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Tespih
tanesi
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ha, bir
yanlışlık yapan varsa kim bunun arkasında durabilir ki?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Duruyorsunuz
Duruyorsunuz
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Buna
asla müsaade etmeyiz. Bakınız, şu anda, Sayın Başkan
AYŞE ACAR
BAŞARAN (Batman) Siz duruyorsunuz, aday yaptınız bir de onu.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Daha nasıl duracaksınız ya!
BAŞKAN
Sayın Özkan, siz devan edin lütfen.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) - Bakınız, ben sessizce dinledim. Bizim sessizce
dinlememizi bir ikrar olarak görmeyin, diyecek çok lafımız var,
sadece millet hizmet bekliyor, onun acelesi bizim üzerimizde.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bence konuyu saptırmak için böyle konuşuyorsun.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Aynı kişiyi aday yaptınız, niye yaptınız o
zaman?
BAŞKAN
Değerli arkadaşlar, HDP Grubu; lütfen sakin. Hakikaten Sayın
Özkan sizi sakince dinledi, lütfen
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Ama doğru konuşmuyor.
BAŞKAN -
Sayın Kerestecioğlu, lafım size değil.
Buyurun Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) - Bakınız, şu anda yapılan yolların
parası nereden geldi; hastanelerin, havalimanlarının,
otoyolların, kamu hizmet binalarının, vatandaşlarımıza
ödenen desteklerin, çiftçilerimize ödenen desteklerin? Bu ülkede
Bakınız, sosyal devlet, eskiden elbette hükûmetlerimiz gayret
ediyordu ancak vatandaşa yansıyandan ziyade Anayasada yazan bir
ifadeden ibaretti.
ÖMER FETHİ
GÜRER (Niğde) Şimdi ne?
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) - Ancak bugün hamdolsun, vatandaşlarımızdan
çalışamayanlar varsa, çalışma gücü olmayanlar, kabiliyeti
olmayan veyahut da engeli olanlar varsa orada sosyal devleti bu kaynaklarla
vatandaşlarımıza aktardık.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Çalıştırmıyorsunuz da ondan, aç bıraktınız
insanları.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) - Özetle ifade etmek istediğim hadise şudur:
Bakınız, kamu kaynaklarını, en disiplinli şekilde, ne
faize ne silah baronlarına ne de petrol şirketlerine yedirtmeden
AYŞE ACAR
BAŞARAN (Batman) Hepsini siz yiyorsunuz!
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Yediriyorsunuz hem de öyle bir yediriyorsunuz ki!
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) -
harcamadan aziz milletimizin hizmetine sunan, en sıkı
mali disiplinle hayata geçiren hükûmetlerini konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Yapıyorsunuz, âlâsını yapıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Elbette eksik varsa onların hesabını da
sormasını iyi biliriz.
Teşekkür
ederim.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sormuyorsunuz, sadece söylüyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Türkkan
FATMA KURTULAN
(Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Türkkana söz verdim önce Sayın Kurtulan, size de söz
vereceğim.
45.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Cahit Özkanın
söylediklerini dinliyorum, tabii, savunulacak bir şey yok, ben onu da
anlayışla karşılıyorum yani neyini savunacak?
Adamın aldığı 600 bin liralık çikolatayı mı
savunacak, 2 ton fıstığı mı savunacak, altın
varaklı banyoyu mu savunacak? Ne diyecek? Yani haklı olarak böyle
belagatle işi kotarmaya çalışıyor ama bir şey
dikkatimi çekti, Milletin parasını faiz lobilerine yedirmedik.
dedi. Dün ben Plan ve Bütçe Komisyonundaydım, ülkenin ekonomik durumuyla
alakalı bir konuşma yapılırken Bakan
Yardımcısı Nureddin Nebati söz aldı, dedi ki: Bizim
ekonomimiz o kadar iyi durumda ki, geçtiğimiz hafta borçlanmaya çıktık,
10 bankadan beş ile on yıl arasında kredi aldık. 11 banka
teklif verdi, biz 10undan aldık; yüzde 5,45le borçlandık.
Bakın, bu, tefeci faizi değil, bu ne biliyor musun? Osmanlının
bitmesine vesile olan Galata tefecilerine düşmüşsünüz siz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bugün -aranızda
bankacılar var, ekonomistler var- herhangi bir sanayi kuruluşu, yurt
dışından herhangi bir bankadan beş ila on yıl
arası borçlanmaya çıksa vereceği faiz taş çatlasa 4tür;
bir devletse bu 0,70 ile 1 arasıdır. Eğer 5,45 faizle
borçlanıyorsanız siz bitmişsiniz, okeye dönüyorsunuz, haberiniz
olsun.
Teşekkür ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, müsaade edin,
sırayla
Sayın Kurtulan, buyurun.
46.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP Grubu diyor ki: Eğer varsa eksiklik bunun
üzerine gidilir. Ne zaman gidilir? Siz hırsızları tekrar
belediye başkanı yaptınız. Hem de 31 Mart gecesi ve 1 Nisan
sabahında tekrar kazanılan belediyeye kayyum atamasını
öngördünüz, İçişleri Bakanlığına talepte bulundular ve
siz de uyguladınız. Şimdi Varsa eksiklik
Sayıştay
Var. diyor. Biz bunu size açıkça gösteriyoruz. Burada Sayıştay
diyor ki: Teftiş Kurulunda başkan dışında herhangi bir
müfettiş bulunmadığı tespit edilen Mardin Büyükşehir
Belediyesinin 89 milyon 283 bin 886 TL kredi borcu bulunduğunu vurgulayan
Sayıştay Birçok alım ihalesini de teamüle aykırı
olarak pazarlık usulüyle yapıldığını tespit
ettim. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Yine -Surda-
Sayıştay diyor ki: 25 Ağustos 2017 tarihinde Arı Dünya
Sağlık Hizmetleri adlı şirkete 28.350 TL ödendi.
Erdoğanın Diyarbakıra yaptığı 2 ziyaretin Sur
Belediyesine toplam maliyeti ise 471.133 TL oldu. Kayyumların on sekiz ay
içerisinde yemek ve içeceklere ödediği miktar ise tam 686.331 lira.
Gözünüz doymuyor, zehir zıkkım olsun size!
Yine Yerel seçim günü -31 Mart- şoförlü 100
araç kiralandı. diyor. Tanesi 420 TLye kiralanan bu şoförlü araçlar
için Yirmibir Taşımacılık, Temizlik, Sosyal Hizmetler,
Turizm, Tekstil, Sanayi, Ticaret Limited Şirketine 2 Nisan 2019da 49.560
TL ödeme yapıldığı
Seçim günü bunu kimin için, ne için
kiraladınız? Yani daha bunun sonu yok arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım,
buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayıştay bunu belgeledi,
önümüze koydu. Hırsızlık yapanlara, bu ülkeyi
dolandıranlara yaptırım yapmanız gerekirken hâlâ bunlara
kalkan olma görevini üstlenmişsiniz. Size de acıyorum, hakikaten
burada hırsızları savunmak zorunda kalıyorsunuz
arkadaşlar. Birçoğunuzun bunda zerre kadar sorumluluğu yoktur,
vicdanlarınızın da bunu kabul etmediğini biliyorum,
bazılarınızı da tanıyorum ama eliniz mahkûm, ne
yapacaksınız, mecburen, oturmuş, bu kürsülerde hırsızları
savunmak zorunda kalıyorsunuz.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekillerimizden -ben söz vermeye devam edeceğim ama- ifadeler
noktasında, ağızdan çıkan kelimeler noktasında daha
hassas olmalarını rica ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ama Sayıştay
hırsız diyor Başkanım, ben ne yapayım?
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve AK PARTİnin içindeki
kirlenmeyi bütün boyutlarıyla konuşmak için istenirse kapalı
oturum yapılabileceğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, bir konu tartışılıyor, bu Parlamentoda çok
tartışıldı bu konu. Avrupa Birliğine uyum sürecinde
Ahmet Davutoğlu 55 tane maddeyi hızla geçireceğiz. dedi. Son
5-6sı kaldı; biri kişisel verilerin gizliliğiydi -herkes
hatırlar- bir tanesi siyasi etik yasasının çıkması,
biri şeffaflık yasası. Bu konu da bu Parlamentoda çok
konuşuldu; inkâr edenler oldu, sessiz kalanlar oldu ama siyasi
şeffaflık yasasının Parlamentoya getirilme sürecinde Recep
Tayyip Erdoğanın Ahmet Davutoğluna Görevlendirecek il
başkanı bulamazsın. dediği söylenmişti. Biz bunu
söyledik, itirazlar oldu Öyle bir şey yok. diye. Siyasi etik
yasasının Parlamentoya getirilmesine yine dönemin tarafsız
Cumhurbaşkanlığının rezerv koyduğu söylenmişti.
Yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu koparırım. demişti,
tesadüfen onun siyaseten kafasını kopardılar bu sözleri
söyledikten üç dört ay sonra.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben burada bizzat yaşadım
ki 4 bakan hakkında, yolsuzlukla ilgili 1inin durumu başka ama
3ünün mutlaka gitmesi gerekiyor. değerlendirmeleri içinde oylamaya
gidilirken son anda o oylama iptal edildi. Dört gün geçti, dört gün sonra
bakanlar bu yolsuzluktan aklandılar yani daha doğrusu, Yüce Divana
gitmelerine engel olundu, mahkeme karşısında aklanma
şansları ellerinden alındı ama bir daha milletvekili falan
yapılmadılar. Deliller usulsüz toplanmıştı ama parayı
faiziyle geri aldılar yani meselenin doğru olduğunu herkes biliyor.
Şimdi gelinen noktada, Ahmet Davutoğlu,
sizin partinizin 2nci Genel Başkanı, 3üncü Başbakanı; o
zamanlar önce dışarıdan atadığınız, sonra
milletvekili yaptığınız Türkiye Cumhuriyetinin
Dışişleri Bakanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Görevindeyken görevinden
tarafsız Cumhurbaşkanı tarafından azledilen Genel
Başkanınız diyor ki: Parlamentoya siyasi etik yasası
getirelim. dersin Getirme. derler Şeffaflık yasası
getirelim. dersin İl başkanı bulamazsın. derler. Yani,
artık, siyasetini sizden ayırdıktan sonra o iddiaların
hepsini doğruluyor kardeşim. Sizin tespih tanesi gibi bir şeyin
etrafında toplandığınız benzetmesini, içinizden
çıkan ve Genel Başkanlığınızı
yapmış kişi ile kadrolar doğruluyor kardeşim. Siz, oy
aldığınız kitle bunu hiç hak etmediği hâlde,
geldiğiniz günden bu yana başka bir yere savruldunuz ve mücahitler
diye gelip, müteahhitlerle birlikte iş tutup en sonunda siyaseten alabildiğince
kirlendiniz. Bunu en çok da kendi içinizdekiler biliyor ve bu pislenmeden
artık AK PARTİyle yollarını ayıranlar değil
mecburen içeride kalanlar da tiksiniyor. Genel
Başkanınızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son cümlem
BAŞKAN Son bir cümle için buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Erzurumda Ben AK
PARTİnin kurucularındanım. diyen adamın iş yerinin,
fabrikasının açılışı için kendisine telefon
edildiğini, o açılışa Cumhurbaşkanının
gelmesi için kendisine bazı yüklenimlerde bulunulduğunu, Yahu olur
mu? Bana gelmeyecek, kime gelecek? dediğini, açılış günü
konvoyun dümdüz geçtiğini AK PARTİnin kurucularından
Erzurumdaki bir iş adamı anlatıyor kardeşim.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Yalan! Yalan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, göz göze
bakıp bana yine Biz manşetlerle çarpışa çarpışa
geldik. mi diyeceksin? Vesayet odaklarıyla mücadele ettik. mi
diyeceksin? İstiyorsanız kapalı oturum yapalım, AK
PARTİnin içindeki kirlenmeyi bütün boyutlarıyla konuşalım.
Cevap vereceksen buna cevap ver.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
48.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Burası Meclis Genel Kurulu. Şu anda,
tartışmaların ortasında, Türkiyenin on yedi
yılının ekonomik kalkınma sürecini, yapılan
icraatlarını, milletimizin memnuniyetlerini uzun uzun anlatacak
değiliz; buna vaktimiz yetmez çünkü o kadar çok ki
yaptığımız icraatlar vatandaşlarımızın
yüzünü güldürürken birilerini ziyadesiyle üzmüş, onu görüyoruz.
Ancak tarihe not düşmek açısından
söylemek istiyorum: Bakınız, şu anda Türkiyenin, içerisinden
geçtiği süreç: İçerimizden ve dışarımızdan millî
iradeye saldırılarının arka planında faiz lobileri,
silah baronları, petrol şirketleri var.
Biraz önce Sayın Türkkan da ifade etti faizle borçlanma
oranlarını. Bakın, bunlar direkt bununla, bu işlerle hep
beraber, alakalı. İnkâr etmiyorum, bahsettiği meseleler
doğrudur.
Bakınız, niçin Türkiyede faizler bu
noktaya geldi veya neden dolayı şu anda Türkiyede millî iradeden
rahatsızlık var? Yıl 2013; Türkiye IMFye borcunu ödedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Faizler tek haneli
rakamların ilk çeyreğine kadar gerilemişken arkadan maalesef
faizi yukarılara çeken hadiseler yaşadık. Bunların hedefi
neydi, niçin çalışıldı?
Tabii, tarihî tecrübemiz var. Ta 1912lerde
-Firzovikte toplanan- Sultan Abdülhamiti indirme planları neyse
aynısını, 1909a giden süreçte yaşananların
aynısını maalesef biz 2013 yılında yaşadık.
Yani yüz beş yıl sonra; 1908den, 1909dan yüz beş yıl
sonra aynı olayları 2013te yaşadık.
Ortada bir yaklaşım var, o da bu ülkenin
kaynaklarını ne faize -onun için faizleri düşürdük- ne silah
baronlarına -kendi yerli ve millî silahlarımızı ürettik- ne
de petrol şirketlerine aktarmadan kendi yer altı
kaynaklarımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
ve uluslararası
petrol, doğal gazı kendi ülkemiz üzerinden uluslararası
pazarlara aktarmak suretiyle ülkemizin ve milletimizin cebinde
uluslararası petrol şirketlerinden aldığımız
paylar var. Elbette bunlar birilerini rahatsız ediyor.
Yaptığımız işin ehemmiyetini biliyoruz ancak bu
kaynaklar milletimizin cebinde kaldığı içindir ki hamdolsun
bugün ülkemiz kamu yatırımlarında ve kamu
kaynaklarının kamu yatırımlarına dönüşmesi
noktasında en verimli süreçten geçtiğimizi biliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 5/2/2020 tarihinde Grup Başkan
Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, kayyum
atanan bazı büyükşehir belediyelerindeki Sayıştay
raporlarına yansıdığı iddia edilen usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2468)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Demir konuşacak.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
HDP Grubunun verdiği öneri doğrultusunda
söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekillerimiz, bazı
belediyelerin imkân ve kaynaklarını amacı dışında
kullandıkları, bu belediyelerin kanun ve yönetmelikler yerine terör
örgütü talimatları doğrultusunda çalıştıkları
İçişleri Bakanlığımızın denetiminde tespit
edilmiştir.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yalan.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Bunlarla ilgili idari
ve adli soruşturmalar söz konusu olmuştur ve dolayısıyla da
tedbiren görevlerinden uzaklaştırılmışlardır.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Bir tek mahkeme
kararınız yok, bir tek.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Bakın,
Anayasanın 127nci maddesini okuyorum:
görevleri ile ilgili bir suç
sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan
mahallî idare organları veya bu organların üyelerini,
İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Görevleri
ile ilgili
Katılıyorum.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sonra da yalancı
tanık bulur bir tane, cezaevine koyar.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, tabii ki özellikle doğu ve güneydoğuda belediye
başkanlarının, 2015 yılı Temmuz ayında
yaşamış olduğumuz bu hendek sürecinde, terör örgütleriyle
birlikte onlara verdiği destek, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin
değil, 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının malumudur
ve hepimiz buna şahit olduk. Yine, 2019 mahallî idareler seçimlerinde, bu
süreçte PKK terör suçundan 32, FETÖ suçundan 1 belediye olmak üzere toplam 33
belediye başkanı görevinden
uzaklaştırılmıştır. Bu belediye
başkanları hakkında da 30 soruşturma ve 14 kovuşturma
devam etmektedir.
Şimdi, HDPli vekilin söylediği yerden
devam etmek istiyorum: Belediye bütçeleri kime gidiyor? Bakın
arkadaşlar, bütçe aslında bir belediye başkanının
aynasıdır, aslında hizmetlerin göstergesidir. 2015
yılında HDPli belediyelerin bütçesini söylüyorum: Bir,
Diyarbakır Sur. Genellikle bütçelerin yüzde 30u oluşturulurken
merkezî hükûmet aracılığıyla, merkezî hükümetten, devletten
oluşturulur. Bakın, yüzde 30 olması gereken devletten
aldığı kaynak, genel bütçesinde yüzde 90a tekabül etmektedir,
Diyarbakırın Sur ilçesinden bahsediyorum. Bu
oluşturduğumuz bütçenin personele ayrılması gereken
miktarı kanun gereği yüzde 30 olması gerekirken Diyarbakır
Surda bu oran yüzde 94tür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Teröristlere
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Demir.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Mardin Dargeçiti
örnek veriyorum: Mardin Dargeçitte personel harcamaları yüzde 98.
Normalde bütçenin yüzde 30unun yatırıma ayrılmış
olması gerekiyor. Peki, yüzde 98i personele ayrılan bu bütçede
yatırıma ayrılan oran nedir biliyor musunuz? Yüzde
sıfırdır. Bir örnek daha, Vanı örnek veriyorum:
Vanın Saray ilçesinde bütçenin yüzde 97si nereye gitmiştir?
Personel giderine. Yatırım bütçesi yani Saray ilçesindeki halka, fakir
fukaraya gitmesi gereken bütçe ve yüzde 30 olması gereken bütçe yüzde
1,6dır. Şimdi, bu bütçelerin personel giderleri adı
altında nereye gittiğini hepiniz benden daha iyi biliyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Kim biliyor?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Kanıtlayın, çıkın bir kanıt söyleyin!
OYA ERONAT (Diyarbakır) İşte
kanıt!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Yalan ortaya
atmak çok kolay, iftira atmak çok kolay!
OYA ERONAT (Diyarbakır) İşte
kanıt!
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunacağım
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce yoklama
talebimiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama bir yoklama talebi vardır,
önce onu alacağım.
Sayın Altay, Sayın Özel, Sayın Biçer
Karaca, Sayın Zeybek, Sayın Hakverdi, Sayın Zeybek, Sayın
Kaya, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kılınç,
Sayın Şevkin, Sayın Özer, Sayın Ünsal, Sayın
Taşcıer, Sayın Karabat, Sayın Baltacı, Sayın
Aygun, Sayın İlgezdi, Sayın Barut, Sayın Tanal, Sayın
Aydoğan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:17.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
Pusula veren arkadaşlarımız lütfen
Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 5/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Grup Başkan
Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
kayyum atanan bazı büyükşehir belediyelerindeki Sayıştay
raporlarına yansıdığı iddia edilen usulsüzlüklerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2468)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
AKP sözcüsünün konuşmasında partimize sataşması vardı.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, biliyorsunuz,
oturum değişti ama her zaman size söz veririm.
Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 11/2/2020 tarihinde Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç tarafından, Filistin meselesinin Kudüs odaklı olarak
gündeme alınması ve Türkiyenin atabileceği adımların
masaya yatırılması amacıyla verilmiş olan genel
görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 12 Şubat
2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
12/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 12/2/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından, Filistin
meselesinin Kudüs odaklı olarak gündeme alınması ve Türkiye'nin
atabileceği adımların masaya yatırılması
amacıyla 11/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin (11 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin
12/2/2020 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ahmet Ünal Çeviköz.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından sunulan ve Filistin meselesinin
Kudüs odaklı olarak incelenmesini öneren önergenin gerekçesini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, hafta
başında İdlibden almış olduğumuz acı
haberden dolayı duyduğumuz üzüntüyü ve şehitlerimizin
acılı ailelerine ve bütün ulusumuza
başsağlığı dileklerimizi dile getirmek isterim,
yaralılara da acil şifa diliyorum.
Bir haftada 13 şehit verilmesi hiçbir
şekilde kabul edilebilecek bir durum değildir. Bu nedenle, geçen
hafta başında siyasi iktidara bu kürsüden yapmış
olduğumuz çağrıyı tekrar hatırlatmak isterim ve bir
kere daha, Mehmetçikimizin can güvenliğinin sağlanması için
gereken önlemlerin alınması gerektiğini beklediğimizi hatırlatmak
isterim.
Değerli milletvekilleri, popülist liderlerin
hem kendi ülkelerinde hem de uluslararası alanda günübirlik politikalar
uyguladıkları ve kişisel çıkarlarını ön planda
tuttukları bir dönemden geçiyoruz. Maalesef bunun en son örneğini Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı Trump ve İsrail
Başbakanı Netanyahunun 28 Ocak 2020 tarihinde
açıkladıkları Orta Doğu Barış Planı da teyit
etti. Bu sözde barış planını Cumhuriyet Halk Partisi olarak
bizlerin şiddetle kınadığımızı ve
karşı çıktığımızı ifade etmek isterim.
Bu plan, barışın kıymetini bilmezsek kimlerin
barış kisvesi altında neler yapabileceklerini bir kere daha
hepimize göstermiştir.
Değerli milletvekilleri, barış,
uluslararası hukuku, evrensel insan hakları değerlerini yok
sayarak gerçekleşemez. Bu planın uluslararası hukuk hükümlerine
aykırılık teşkil ettiğini şu boyutlarıyla
belirtmek isterim: 1967 yılındaki Arap-İsrail
Savaşında o zamana kadar Ürdünün kontrolü altında bulunan
Doğu Kudüs'ü işgal ve fiilen ilhak eden İsrail, 1980
yılında Kudüs'ü ebedî başkenti ilan etti. Ancak bu karar
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 242 sayılı
Kararına aykırıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin 1967 yılında almış olduğu 242
sayılı Karar, İsrailin Doğu Kudüs de dâhil olmak üzere o
savaş sırasında işgal ettiği topraklardan geri
çekilmesini çağırır. İsrailin Kudüsü ebedî başkent
olarak ilan etmesi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1980
yılında aldığı 476 sayılı Karara da
aykırıdır. Bu kararda da, İsraili
uyguladığı politikalarda ısrar etmekten vazgeçmeye ve
kutsal Kudüs şehrinin statüsünü ve karakterini etkileyen adımlara son
vermeye çağırıyordu Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Kudüs'ün statüsü
konusunda aldığı başka kararlar da var. Ancak hâl böyleyken
6 Aralık 2017de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı
Trumpın, Kudüs'ün İsrailin başkenti olarak kabul
edildiğini açıklamasından bir süre sonra 14 Mayıs 2018de
Amerika Birleşik Devletlerinin İsrail Büyükelçiliği de Kudüs'e
taşındı. Trumpın bu kararı hem kendisinden önceki ABD
Başkanlarının Kudüs konusundaki izleyegeldikleri siyaset
bakımından bir sapma hem de Orta Doğu barış sürecini
baltalayabilecek tehlikeli bir adımdır. Ancak yukarıda
belirtmiş olduğum bu tehlikeli tırmanış şimdi yeni
bir evreye ulaştı. Asrın planı diye bize sunulan plan,
Filistin toprakları üzerindeki İsrailin işgalini
derinleştirerek Batı Şeriadaki bazı bölgeleri ilhak etmeyi
hedefliyor, Birleşmiş Milletler kararlarına aykırı
olarak Kudüsün tamamını İsrailin başkenti olarak
tanıyor, Filistinli mültecilerin geri dönüş haklarını
ellerinden alıyor ve bağımsız bir Filistin Devletini kabul
eder gibi gözükürken aslında bu hususu şartlara bağlayarak ve zamana
yayarak bağımsız Filistin Devletinin geleceğini ipotek altına
alıyor.
Değerli milletvekilleri, bu plan,
İsrail-Filistin sorununun bağımsız iki devlet temelinde ve
Doğu Kudüs Filistin Devletinin başkenti olacak şekilde
çözümünün önünde büyük bir engeldir. Uluslararası hukuka aykırı
olan bu girişimin Orta Doğuda hâlihazırda mevcut olan gerilimi
daha da artırma olasılığı vardır ve bu, Türkiye
için de çok büyük bir endişe kaynağı olmalıdır.
Özellikle Müslüman Filistinlilerin Kudüsteki kutsal mekânlardaki ibadetlerine
zaman bakımından sınırlama getirileceği endişesinin
bölgede büyük ölçekli bir gerginliği tetikleyebileceği birçok uzman
tarafından ifade edilmekte. Bu konuda Türkiyeye, başta İtalya
olmak üzere Afrikadaki ülkelerden de birlikte hareket etme
çağırısı yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (Devamla)
Tamamlıyorum.
Türkiye, bu fırsatı kullanarak Kudüs
meselesine evrensel bir konu şeklinde yaklaşmalı ve
uluslararası hukukun etkin bir şekilde işlemesine katkı
sağlamalıdır. Mevcut mekanizmalar var, örneğin Filistin ve
İsrail barışı için kurulan Orta Doğu Dörtlüsünün çözümü
sağlaması ve tarafların çabalarını
hızlandırması konusunda da Türkiye aslında
çağrıda bulunabilir ve adım atabilir. Türkiye, şayet
doğru politikalar izlenirse bölgemizde giderek artan gerilimi
yatıştırabilecek tecrübeye sahip bir ülkedir. Türkiyenin Orta
Doğudaki sorunların çözümünde ara bulucu olarak rol alabilmesi ve bu
sorunlardan kaynaklanabilecek tehditleri kendisinden uzak tutabilmesi için
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuya sahip çıkması gerekir.
Türkiyenin etkin diplomasi yürüterek çatışmaları önlemeye
hizmet etmesi ve Filistin halkının haklarını korumayı
amaçlayan sağduyulu bir dış politika izlemesi bölgemizin huzur
ve istikrarı için yaşamsaldır.
İşte, bu nedenle, Filistin meselesinin
Kudüs odaklı olarak gündeme alınması ve Türkiye'nin
atabileceği adımların masaya yatırılması için,
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 102 ve 103üncü maddeleri
gereğince genel görüşme açılmasını teklif ediyor ve hepinizin
desteğinizi talep ediyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Filistin yalnızca bugünün meselesi değildir, sadece Arap âleminin
meselesi olmadığı gibi sadece İslam âleminin de meselesi
değildir, Filistinde yüz yıldır yaşanan, bir insanlık
meselesi, bir insanlık dramıdır. Son gayriadil plana
karşı olduğumuzu her fırsatta dile getirdik, getirmeye de
devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki elli bir yıl önce,
İslam İşbirliği Teşkilatı, Mescid-i Aksayı
ve Filistini, açıklanan bu planın uygulanmasından korumak için
kurulmuştur. Bu teşkilatın dönem
başkanlığını yeni devrettiğimiz bugünlerde,
yapılan haksızlıklara tüm uluslararası platformlarda en
yüksek sesle itirazlarımızı dile getirmek mecburiyetindeyiz.
Filistinin tabii başkenti Kudüsün, bir oldubittiye getirilerek
İsrailin başkenti olarak ilan edilmesinin, ne üç semavi dinde ne de
Birleşmiş Milletlerde karşılığı yoktur.
Amerikan iç siyasetinin bir çıktısı olan bu plan, konunun iki
muhatabından birisi olan Filistini alenen yok saymaktadır. Bu
kapsamlı sorunun bu şekilde çözümü
karşılıklılık esasına tamamen
aykırıdır. Tek taraflı tutumla diplomatik çözüm
yolları yok sayılmaktadır.
Trump tarafından Başkanlık seçimi
öncesinde ilan edilen sözde yüzyılın planı, Amerika iç
siyasetine ve azil sürecine yönelik provokatif bir adımdır. Bu plan,
Filistinli kardeşlerimizi tahrik etmekten, bölgedeki sorunları daha
da derinleştirmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Üzülerek görüyoruz ki Filistin Devleti önce başkentsiz, sonra da yurtsuz
bırakılmak istenmektedir. Bu finale götürülmek istenen tüm
adımların karşısındayız. İYİ PARTİ
sadece Filistinin değil, Doğu Türkistan gibi tüm
haksızlığa uğrayanların yanında olmayı
kendine şiar edinmiştir. Sadece ortak inancımızdan
dolayı değil, aynı zamanda tüm mazlumların yanında
olmayı tarih boyunca kendisine görev edinmiş Türk milletinin evlatları
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Filistinlilerin haklı
davalarının arkasındayız.
Değerli milletvekilleri, on sekiz
yıldır ülkeyi yöneten iktidar kendini Filistinin hamisi olarak
deklare etti ama yine bu dönemde uygulanan yanlış politikalarla
Filistin davası kayıp verdi, aşındı. Üzülerek
söylüyorum ki Türkiye diplomasideki yatıştırıcı ve
belirleyici rolünü kaybetti. Orta Doğuda doğru ve akılcı
diplomasiyle yürütülen bir politikamız olsaydı, Amerika bu kadar
şımararak böyle bir tarihî hatayı yapmazdı.
Amerikanın son politikaları ve uygulamaya
çalıştığı projeler bölgede çatışmaları
daha da öteye taşıyacak ve daha büyük acılara sebep
olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Küresel
aktörlerin bir kez daha ortaya çıkarak Orta Doğuyu
karıştırma çabası karşısında hep beraber
durmak asli ve tarihî görevimizdir. Yüce Meclis çatısı altında
ortak bir kınama bildirisi yayımlamaktan daha fazlasını
yapabiliriz. Gelin, işe, bu önergede teklif edilen genel görüşmeyi
açarak başlayalım ve hepimizin meselesi olan Kudüsü hep birlikte ele
alalım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Trump
planı Birleşmiş Milletler kararlarını ayaklar
altına alıyor; Kudüsü İsraile teslim ediyor ve maalesef,
Filistin Devletinin kuruluşunu zorlaştırıyor ve en
önemlisi, Filistinli mülteciler meselesini çözümsüzlüğe itiyor.
Değerli arkadaşlar, siyonist ve
ırkçı İsrail siyonist bir tarih teziyle hareket ediyor ve
Kudüste Hristiyan ve Müslümanları dışlayarak, Mescid-i
Aksanın altını kazarak yeni bir siyonist tarih oluşturmaya
çalışıyor. Biz buna şiddetle karşıyız,
insanlık da karşı olmalı.
Kudüslü Filistinliler statüsü vardır ama
İsrail, bunu elinden geldiği kadar azaltmaya çalışmakta,
Kudüste olmak kolay değil, Kudüslü Filistinliler statüsünü her gün daha
da kısmaya çalışmakta, çeşitli gerekçelerle Kudüslüleri
cezalandırmaktadır. Filistinliler çeşitli yollarla Kudüsten
uzaklaştırılmaktadır.
Buna karşı one minute diyen, meydanlarda
kükreyen iktidar ne yapıyor, Sayın Erdoğan ne yapıyor bir
de buna bakalım. Şiddetle eleştiren iktidarın ticaret
hacmiyle ilgili Ticaret Bakanlığının belgesini sunuyorum:
Bakın, 2009da Gazze katliamı oldu, one minute feryatları
göklere çıktı ama bakın, 2 milyar 600 milyon dolarlık
İsrail-Türkiye hacmi şu anda, 2019da 6 milyar dolara
çıkmış durumda. Ticari anlaşmalar güya iptal edilecekti;
2,6dan 6 milyar dolara çıkmış. Daha başka ne oluyor? Vize,
İsraillilere vize uygulanmazken Filistinlilere vize uygulanıyor.
İktidarın Trump planıyla ilgili ciddi
herhangi bir diplomatik adımını görmedik, lafta birtakım
sözler var, ciddi bir şey yok. Bunu biz evveliyatından da biliyoruz.
2009da Gazze katliamı olduğu zaman bununla ilgili -daha önceki
konuşmamda da söylemiştim- bir suç duyurusu yapmıştık
ve bu iktidarın Adalet Bakanlığı -siyonist İsraile
gereken dersi verecek, bu suç duyurusu evrensel ceza ilkesine göreydi- katliam
yapan siyonist İsrail yetkililerinin yargılanmasını engelledi.
Kim engelledi? AK PARTİ iktidarı engelledi. Bununla kalmadı,
bakın, ardından, bundan cesaret alan İsrailliler, Mavi
Marmarada 10 vatandaşımızı katletti. Daha sonra mesele bir
anlaşmayla bitirildi. Neydi o anlaşma? İşte, bakın,
anlaşma burada, 20 milyon dolara Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik yetkisi
ayaklar altına alındı, yargı baypas edildi. 20 milyon
dolardan tek bir kuruş daha fazla isteyemezsiniz diyor bu anlaşma.
Bakın, resmî anlaşmayı gösteriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İşte ben soruyorum: Trump planına kim karşı
çıkabilecek? Gazze katliamında meydanlarda kükreyen Sayın
Erdoğan mı ve daha sonra Gazze katliamıyla ilgili gereken
işi yapmayanlar mı? Mavi Marmarayı 20 milyon dolara satanlar
mı? Ardından Gazze ablukasıyla ilgili adımlar
atılacak. denilmişti, şu anda abluka daha da
artırılmış durumda. 2005te Erdoğan Yahudi Cesaret
Ödülünü almıştı; tüm bu yaşananlara, Gazzeye, Mavi
Marmaraya rağmen Yahudi Cesaret Ödülünü iade etmeyen bir Erdoğan
var. Bütün bunlardan sonra tabii ki Trump tüm Amerikan
şımarıklığıyla bu planı getirir ve
dayatır. Hamasi laflarla işler olmuyor beyler. Yapmanız gereken
İsraile karşı ciddi bir duruş sergilemektir ve bunu da
yapmadınız, kaybettiniz, bundan sonra söyleyeceğiniz tüm sözler
boş sözlerdir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Hasan Turan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN TURAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, İslam
coğrafyasının ortasına saplanmış İsrail
sorunu artık yeni bir hâl almış, Sayın
Cumhurbaşkanımızın defalarca dile getirdiği gibi
Filistini haritadan silme, Kudüsün mahremiyetini ve özel statüsünü ortadan
kaldırma girişimlerine dönüşmüştür. Türkiye, Filistin
konusunda devleti ile milletiyle bir bütün olarak hareket etmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Hükûmetimiz,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız, başta
Dışişleri Bakanımız, TİKA gibi
kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde temsil edilen siyasi partilerimiz, Meclis dışındaki
siyasi partilerimiz topyekûn Filistin halkına her zaman destek
vermektedirler. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımızca yapılan görevlendirmeyle, Malezyada
düzenlenen ve Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu olarak AK
PARTİ, MHP, CHP ve İYİ PARTİli milletvekili
arkadaşlarımızla beraber 7 kişilik bir heyetle
katıldığımız Kudüs Konferansından bu sabah
döndük. 70 ülkeden 500ün üzerinde parlamenterin katıldığı
toplantıda Türkiyenin Filistin konusundaki duruşunu ve kararlılığını
bir kez daha anlattık. Sayın Cumhurbaşkanımızın
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımızın
mesajlarını okuduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın
Dünyanın gündemine sözde yüzyılın planı adıyla
giren ve Kudüsü İsrailin başkenti ilan eden plan, bölgede
barış ve huzuru tehdit eden bir hayalden başka bir şey
değildir. Bu hayalin gerçekleşmesine izin vermeyeceğiz. Filistin
topraklarını ilhak anlamına gelen, Filistini tümüyle yok eden
ve Kudüsü tamamen gasbeden bu planı tanımıyoruz. İsrail
işgalini Amerikan yönetimi himayesinde meşrulaştırma
anlamına gelen bu girişimi asla kabul etmiyoruz.
Unutulmamalıdır ki Kudüs sadece Filistindeki Müslümanların
davası değildir, Kudüs İslam âleminin onuru ve ortak
davasıdır. ifadeleri milletimizin ve ülkemizin duruşunu net bir
şekilde ortaya koymuş ve delegasyon tarafından da büyük teveccüh
görmüştür. Türkiye olarak, her zaman, haklı Filistin
davasının ve Filistinli kardeşlerimizin her anlamda yanında
olduk, olmaya da devam edeceğiz. Muhalefet partilerimizin bu konuda
getireceği her türlü öneri ve teklife de açığız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam, önerdik.
HASAN TURAN (Devamla) Ancak konunun gerek
Cumhurbaşkanımızca gerek Dışişleri
Bakanımızca ve gerekse Gazi Meclisimizce önemle üzerinde
durulduğuna hepimiz de şahidiz. CHPnin genel görüşme talebinde
de belirttiği gibi, 28 Ocak 2020de ABD Başkanınca, Filistin
tarafının olmadığı, tek taraflı olarak
açıklanan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Turan.
HASAN TURAN (Devamla) ...ve adına
yüzyılın anlaşması denilen, aslında yüzyılın
palavrası olan sözde barış planına karşı Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki bütün siyasi partilerin altında imzası olan
ortak bildiriyi hep birlikte kabul ettik ve onayladık. Milletimizin
hissiyatına ve duygularına tercüman olan bu bildiriye imza atan bütün
partilerimize bu vesileyle Filistin Dostluk Grubu Başkanı olarak
huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Filistin
konusunda başından beri bütün hükûmetlerimiz, bakanlarımız
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımız gerekli
tepkiyi ortaya koymakta, uluslararası platformlarda İsrailin
pervasızlıklarını, zulümlerini haykırmakta, Filistin
davasının haklı savunuculuğu yapmaktadır. Sayın
Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, Kudüs
kırmızı çizgimizdir. Filistin konusunun topyekûn milletimizce ve
bütün kurumlarımızca itinayla takip edildiği, gerekli iş ve
işlemlerin gerek diplomatik gerekse siyasi anlamda hep beraber yerine
getirilmekte olduğu kanaatindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
HASAN TURAN (Devamla) Kudüs ve Filistin konusunda
duyarlılığı ortaya koyan muhalefet partilerimize de
teşekkür ediyoruz. Mescid-i Aksanın ve Kudüsün şanlı
direnişçilerini bu vesileyle selamlıyor, başkenti Kudüs olan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan,
Kudüsü konuşurken mikrofon kapanmaz Allah aşkına ya!
Burası Türkiye ya! Kudüs konuşurken mikrofon kapatıyorsunuz ya!
Ne ayıp şey ya!
HASAN TURAN (Devamla)
özgür,
bağımsız ve bütünleşik bir Filistin Devleti kurulana kadar
bu haklı davanın yanında olacağımızı en
güçlü şekilde bir kez daha ifade ediyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
(CHP sıralarından Aa! sesleri)
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı ve bölümde yer alan maddelerin önerge işleminde
kalınmıştı.
19uncu madde üzerinde 4 önerge vardır.
İlk okutacağım 3 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep
İstanbul
Şırnak
Muazzez
Orhan Oya
Ersoy Mahmut Celadet
Gaydalı
Van
İstanbul Bitlis
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan İlhami Özcan
Aygun
Sivas
İzmir Tekirdağ
Kani
Beko Vecdi
Gündoğdu Gökan Zeybek
İzmir
Kırklareli
İstanbul
Mehmet
Göker
Burdur
Yine aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu Aydın Adnan Sezgin
İzmir Adana Aydın
Orhan Çakırlar Hüseyin
Örs
Edirne Trabzon
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Mahmut Celadet Gaydalının.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün sabah saatlerinde Bitlisin Tatvan ilçesinde
partimize yönelik bir siyasi operasyon yapıldı ve HDP İl Eş
Başkanımız dâhil 3 arkadaşımız gözaltına
alındı. Siyaset üretemeyen yönetim, baskı mekanizmalarıyla
muhalefeti susturmaya çalışıyor. Daha Elâzığ depreminin
yaraları sarılmadan ikinci bir vaka meydana geldi ve Van Bahçesaray
ilçesinde art arda iki çığ meydana geldi, 40ın üzerinde
canımızı kaybettik. Ölenlere rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil
şifalar temenni ediyorum.
Maalesef, acılardan ders
çıkarılmıyor. Elâzığ depremi sonucu ağır
hasarlı binalar gerekli tespitler yapılmaksınız alelacele
yıkılıyor. Bunun adı delil karartmaktır. 41
insanın canından olduğu, 1.600 insanın
yaralandığı ve 11.319 binanın hasar gördüğü bir
depremde dahi savcılık makamları kamusal sorumluları ortaya
çıkarmak için soruşturma başlatmış değil.
İşte bu sorumsuz yönetim anlayışı, ölümlere davetiye
çıkartmakta, ölenler için sadece başsağlığı
dileyip ölüme sebep olan sorunlarla yüzleşmeyen anlayıştır.
Denetimsizlik bir yönetim anlayışı hâline geldi ve sadece
ölümlere değil, emek hırsızlığına da yol
açmaktadır.
Bilindiği üzere, geçen hafta, Konutla
Dolandırılanlar Hak Sahipleri Platformu, Meclisi ziyaret ederek bütün
gruplarla görüştü. 100 binin üzerinde konut mağduru insan var.
Bunları dolandıranlar, denetlenmeyen müteahhitler toplum içinde
varlıklarını rahat bir şekilde sürdürebiliyorlar. Denetim
mekanizmalarının gelişmediği sistemlerde mağduriyet
her yerdedir. Konut mağdurlarının hakları korunmalı ve
devlet üzerine düşeni yaparak mağduriyetleri gidermek için her türlü
sorumluluğu üstlenmelidir.
Değerli milletvekilleri, 19uncu maddede
millet bahçesi ibaresi yeniden geçmekte. Millet bahçesi ibaresi kanunda
bulunmasına rağmen millet bahçesinin tanımı yönetmelikte
yer alıyor. Bu, usul açısından doğru değildir.
Eğer kanunda bir kavram kullanılıyorsa tanımının
da kanunda yapılması gerekmektedir. Millet bahçesiyle yeni alanlar
yapıldığı zannediliyor fakat rekreasyonel, sportif ve
kültürel anlamda kentlerin gündelik hayatlarında önemli yer tutan benzer
işlevlere sahip alanların isimleri değiştiriliyor.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
Lütfen biraz sessiz
Buyurun.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Yine 19uncu
maddeyle, Van Gölü kenarına yapılan kaçak saraya rıhtım
yapılmasının altyapısı hazırlanıyor.
Kısaca size bu saray hikâyesini de
anlatayım: Ahlat Belediye Başkanının yaranma ve şov
yapma çalışmasının bir ürünü olarak ortaya
çıkmıştır. Malazgirt kutlamalarından sonra Cumhurbaşkanı
program gereği Ahlata uğruyor. Belediye Başkanı ve
encümenleri belediyeye ait bir arsanın Cumhurbaşkanının
şahsına hibe edilmesi kararını alıyorlar. Hatta
Başkan Biz jest yapmış oluruz, zaten Cumhurbaşkanı
bunu kabul etmez. der. Cumhurbaşkanı da gerçekten şahsı
adına bu araziyi kabul etmiyor ama makama hediye olarak kabul ediyor. Emin
olun, Belediye Başkanı bile bu sonucu tahmin etmemişti.
İşte, bu yaranma faaliyeti sonucu Ahlatta bir saray macerası da
başlıyor. Aynı zamanda, Ahlatın Yeniköprü köyü merası
ve mevcut Çarho Piknik Alanı Okçuluk Vakfına devrediliyor; Ahlat,
halkın değil, kurum ve kuruluşların alanına
çevriliyor.
Bir orman katliamından da bahsetmek istiyorum.
Bitlisin Yukarıölek bölgesinde ağaçlar iş makineleriyle kökten
sökülüyor ve köylü kesilen ağaçları almasın diye de toprağa
gömülüyor. Valilikten de Ormana yangın yolu yapılıyor.
iddiaları var. Ormanlarımızı yaktınız
olmadı, kestiniz olmadı, şimdi de kökünden söküp toprağa
gömüyorsunuz.
Bitlisin Norşin ilçesinde de benzer bir
ağaç katliamı yaşanmış, Tarım ve Orman
Bakanı tarafından -konuyla ilgili önergeme gelen cevapta- güvenlik
güçleri tarafından böyle bir durumun olmadığı, meşe
ağaç türü, biyolojisi gereği sürgün veren ağaç türü olup bölgede
gençleştirme yapıldığı iletilmişti. Eğer
ağaçtan anlıyorsa buradan Bakana soruyorum En kalın insan
bileği kalınlığında olan meşe ağacı kaç
yıllıktır? diye.
Bunu bir hikâyeyle anlatayım: Adamın biri
gümrükten geçerken memurlar bavulda ne olduğunu sorar. Adam Civciv yemi.
der. Gümrük memuru da açmasını ister. (Uğultular)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, gürültüden dinleyemiyoruz, sesi gelmiyor bize.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hatibin sesini
duyamıyoruz.
BAŞKAN Sayın Tanal, 4 sefer
uyardım, ne yapabilirim? Karşımda da milletvekilleri var yani
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sükûneti siz
sağlayacaksınız; Komisyon bile dinlemiyor, bakın orada
Komisyon bile dinlemiyor.
BAŞKAN Sürekli olarak sorumluluğunuzu size
hatırlatamam ki burada.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başaramıyorsanız istifa edin, burada 600 milletvekili var.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Bavul lebalep
saatle doludur. Memur Bu nasıl civciv yemi? deyince adam da Vallahi
civcivlerin önüne yem diye atıyorum, yiyip yememeleri onların
sorunu. diyor.
İşte, bakanların, iktidarı
destekleyen partilerin ve yetkili bürokratların genel olarak
açıklamaları da bu hikâyeyi andırıyor. Bence böyle bir yemi
yese yese deve kuşu civcivleri yer.
Uyguladığınız deve kuşu
politikalarından vazgeçip gerçekleri görmenizi diliyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Tokmak
BAŞKAN Sayın Kubat, tokmağı
göreve çağırıyorsunuz ama olmuyor tabii biliyorsunuz.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz
talebi Sayın Mehmet Gökerin.
Buyurun Sayın Göker. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Arkadaşlar, tezahürata gerek yok,
alkış yeter.
Buyurun.
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce burada bir tartışma oldu;
tartışmanın kapsamı da on yedi veya on sekiz
yıllık AK PARTİnin Türkiyeyi nereye kadar
taşıdığı boyutundaydı.
Evet, bugünkü grup toplantınızı
televizyondan izledim. Sayın Genel Başkanınız
çıktı FETÖ dedi, Kılıçdaroğlu dedi CHP
milletvekilleri dedi savaş dedi ama arkadan bir ses duyuldu; oradan bir
baba çıktı, dedi ki: İşsizim. Çocuklarım aç, aç!
(CHP sıralarından alkışlar) ve işte rüya orada bitti.
Türkiyenin gerçeği; insanlarımız aç!
Elâzığda bir deprem yaşadık ve
depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetti;
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Bu yaranın
sarılmasında devlet ve millet birlikte, el ele hareket etti; çok
güzel bildiriler, çok güzel demeçler verildi ama Sayın İçişleri
Bakanı çıktı, neredeyse bütün küçük kurumları saydı,
sadece Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri es geçti. Bunu da Türk milletinin
takdirine bırakıyorum.
Evet, deprem, Türkiyenin acı gerçeği. Fay
hattının üstüne geldiğimizde; Burdur Devlet Hastanesinin de bu
depremden nasibini alabileceği deprem adamlarının, bilim
insanlarının söylediği ortak görüş. Burada dört
yıldır söylüyorum, Burdur Devlet Hastanesine ilk güçlendirmede 2
milyon 360 bin liralık bir güçlendirme yapıldı ve bu
güçlendirmenin yetersizliği Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından
belgelendi, bunun üzerine Kırıkkale Üniversite de bir
değerlendirme yaptı yeniden güçlendirme için ve bu güçlendirmenin 8
milyon lirayı geçeceğini ifade edince nihayet aklımıza
geldi Yeni bir hastane yapalım. dedik. Hastane yapıyorduk;
ihalesiydi, tabelasını çaktıydık derken ihale iptal oldu,
2nci kez bir ihaleye gidildi, henüz kazanan firma açıklanmadı ama
Burdur Devlet Hastanesi depremle yüz yüze yaşamaya mahkûm edildi. Bölgenin
tek hastanesi olması hasebiyle orada çalışanlar, poliklinikte
hizmet almaya çalışan hastalar, yatan hastalar ve refakatçileri
olası bir depremde ciddi anlamda risk altında.
Peki, biz burada neyi görüşüyoruz? Anayasa
Mahkemesinin durdurma kararı vermesine rağmen sadece eksik olarak
çatısı kalmış, Ahlattaki yazlık sarayın
meşrulaştırılmasını.
Neyi konuşuyoruz 19uncu maddede? Salda Gölüne
yapılacak olan millet bahçesi projesini. Arkadaşlar, değerli
iktidar vekilleri; size şunu söylüyoruz: Burdura bir millet bahçesi
değil, olası bir depremde insanların canlarını
kurtarabilecekleri, müdahale edebilecekleri sağlam, depreme dayanaklı
bir devlet hastanesi lazım. Evet, getirdiğiniz madde az önce benden
önceki konuşmacılar da söyledi- yasayla düzenlenmesi gereken bir
maddeyi yönetmeliğin keyfîliğine bırakıyor ve açıkça
yasayı ihlal ediyorsunuz, Anayasanın 43üncü maddesine
aykırı bir işlemde bulunuyorsunuz.
Bir diğeri, Saldanın Kayadibi
Mahallesinde 315 imza toplanıp köy olması yönünde bir karar ortaya
atıldı. Biz bu imzaları doğrulatamadık. Ama daha sonrasında
gidilen referandumda mahalle halkı, köy halkı, ezici bir
çoğunlukla Ben mahalle kalmak istiyorum. kararını verdi. Peki,
siz ne yaptınız? Salda Gölünün etrafındaki 2/3lük alanı
egemenliğinde bulunduran, maiyetinde, yönetiminde bulunduran CHPli bir
belediyeyi sistem dışına bırakabilmek adına il genel
meclisinde bunu oyladınız. Hani hep söylüyorsunuz ya Millet
iradesine karşı siyaset olmaz. diye. Evet, içinden
çıktığınız millete karşı siyaset
yaptınız, il genel meclisi üyeleriniz mahallenin köye
dönüşmesini kabul etti, Sayın Vali de bunu onayladı. Buradan
Sayın Bakana bir ricada bulunuyoruz. Lütfen, millî iradeye kulak verin ve
Saldanın hâkimiyetini elinde tutan Kayadibi halkının, bu
hâkimiyetinin elinde kalmasını sağlayacak yasaya, mahalle olarak
kalmasına evet deyin.
Tekrar söylüyoruz: Salda Gölü ekosistem içerisinde
kendi kendini temizleyemeyen bir göl. Buranın doğal kalabilmesi
adına insani faaliyetlerden uzak durmasını
Kıyı kenar çizgisinde Sayın Bakan
yanıltılıyor 400-500 metre diyor, bunun gerçek
dışı olduğunu, ilk 50 metreden sonra
yapılaşmanın başladığını kendisine
tekrar hatırlatıyorum ve lütfen, Saldaya dokunmayın diyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN -
Sayın Altay, buyurun lütfen.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Aynı mahiyetteki önergelerin oylaması
esnasında karar yeter sayısı aranmasını talep ediyoruz
efendim.
BAŞKAN Tamam da
bir konuşmacı daha var, ondan sonra.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) 3 oldu, 3.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde üçüncü söz, Sayın Hüseyin Örsün.
Daha sonra karar yeter sayısı arayacağım.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) İYİ PARTİ 2 defa mı konuşuyor?
İYİ PARTİ konuştu ya.
BAŞKAN
Hayır efendim, Sayın Gaydalı konuştu.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ters köşe olduk ya.
BAŞKAN Olur,
arada olur bunlar.
Buyurun Sayın
Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS
(Trabzon) Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 19uncu maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmama
başlarken dün vefat eden İYİ PARTİ Kurucular Kurulu Üyemiz
ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcımız, 24üncü Dönem
Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlunu rahmetle anıyor,
ailesine ve camiamıza başsağlığı dileklerimi
iletiyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün kardeş şehrimiz
Kahramanmaraşımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü. Kurtuluş Savaşına ilham
kaynağı olan Maraşın kurtuluşunun 100üncü
yılını kutluyor, kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi
saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Bu vesileyle Trabzonun
kardeş şehri Kahramanmaraşa selam ve saygılarımı
gönderiyorum.
Değerli
milletvekilleri, teklifin ilgili maddesinde, 3621 sayılı
Kıyı Kanununun 6ncı maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Kıyı Kanununun 6ncı maddesinin
dördüncü fıkrasına eklenen bentle, millet bahçelerinin kıyı
mevzuatına tabi alanlarda yer alabilmesi için kıyılarda yer
alabilecek açık yeşil alanlar içerisine dâhil edilmesi
amaçlanmaktadır.
Baktığımızda,
bu maddede temel olarak bir normlar hiyerarşisi sorunu vardır. Millet
bahçesinin ne olduğu yüzeysel olarak yönetmeliklerle düzenlenmiştir.
Bu kanunun yüzeysel bir yönetmeliğe atıfla Anayasanın 43üncü
maddesindeki kıyıların kamu yararına kullanımı
ilkesine aykırı bir düzenleme yapması doğru bir düzenleme
şekli değildir. Bunun yanı sıra, millet bahçesi içerisinde
yapılacak yapıların neler olduğu ve kıyıya ne
uzaklıkta yapılabileceği
de muğlaktır. İlgili yönetmelikte millet bahçelerinin yer
seçimi, alan büyüklüğü, fonksiyonları ve tasarımı gibi
hususların Bakanlıkça hazırlanarak yürürlüğe konacak olan
millet bahçeleri rehberine göre belirleneceği vurgulanırken
hâlihazırda böyle bir rehberin olmadığı gerçeğini de
görmezden gelemeyiz.
Değerli milletvekilleri, seçim çevrem
Trabzonda yaşanan kıyı sorunlarını ve özellikle deniz
dolgusu nedeniyle yaşanan çevre kirliliğini ve doğanın
ekolojik dengesinin bozulmasını zaman zaman bu kürsüde dile
getirmiştim. Şu acı gerçeği ifade etmek zorundayım ki
Trabzonun 85 kilometrelik doğal kumsal olan sahil şeridinin yüzde
86sı yapılan dolgular nedeniyle yok olmuştur. Dolgunun hâlen de
sürdürüldüğü şehrimizde, az sayıda kumsalımız da
kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
İşte, bu noktada, bundan birkaç gün önce Akçaabat ilçemizde,
Trabzonun Akçaabat ilçesinde bir toplantı gerçekleşti. Trabzonun
ortak sorunlarını konuşmak amacıyla Akçaabat, Ortahisar ve
Trabzon Kent Konseyleri bir araya geldi. Akçaabat sahilinde deniz doldurularak
yapılması planlanan yolla ilgili belirsizliğin ortadan
kaldırılmasını talep ettiler. Deniz doldurularak
yapılacak yola karşı olduklarını beyan ederek
kalıcı çözümün güney çevre yolu olduğunu vurguladılar. Bu 3
konseyimizin almış olduğu karar Trabzonda geniş yankı
buldu. Trabzonda yayınlanan yerel gazetelerimizden Ekspres gazetemiz
Trabzon kent konseyleri tek ses oldu, güney çevre yolu olmazsa olmazımızdır.
başlığıyla çıktı, Taka gazetemiz Trabzonda üç
konsey ortak çağrıda bulundu, çevre yolu açılmalıdır.
başlığıyla çıktı, Sonnokta gazetemiz Üç
konseyden tek karar çıktı güney çevre yolu dediler.
başlığıyla çıktı; yine, Karadeniz gazetemizde
Trabzon için olmazsa olmaz güney çevre yolu denmiş, Akçaabattaki yerel
gazetemiz Yeni Haber gazetesinde Çevre yolu şart. denmiş ve son
olarak da Günebakış gazetemiz Trabzon, Ortahisar, Akçaabat Kent
Konseyleri ortak karar aldı, güney çevre yolu acilen başlığıyla
çıkmış. Ben de bu 3 kent konseyindeki
arkadaşlarımızın almış oldukları kararı
yüce Meclisin kürsüsünden sizlere arz ediyorum çünkü güney çevre yolu, Trabzon
için sadece bir ulaşım ve trafik çözümüne katkıda bulunacak bir
proje değil, aynı zamanda Trabzona yeni bir Trabzon katacak bir
şehirleşme projesidir.
Hükûmette Trabzonlu 4 bakanımızın
olduğu bir dönemde bu güney çevre yolu yapılmayacak da ne zaman
yapılacaktır diye soruyor, hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunup karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
vardır, oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
İki dakika süre veriyor ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, aynı mahiyetteki önergeler reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan gibi ibaresinin
ve benzeri şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sefer
Aycan Ahmet
Özyürek Baki
Şimşek
Kahramanmaraş
Sivas Mersin
Olcay
Kılavuz Esin
Kara Lütfi
Kaşıkçı
Mersin
Konya
Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Lütfi
Kaşıkçının söz talebi var.
Buyurun Sayın Kaşıkçı. (MHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 19uncu maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İdlibde bölge
halkının güvenliğini sağlamak ve yaşanan insanlık
dramını engellemek için görev yapan askerlerimize düzenlenen
saldırıda şehit olan askerlerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet, aileleri başta olmak üzere aziz milletimize bir kez daha
başsağlığı, yaralı askerlerimize acil
şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
hastalıklı bir kafa yapısı ve yerli
olmadığını düşündüğümüz bir bakış
açısıyla İdlibde yaşananları yorumlayanları
gördükçe üzüldüğümüzü ifade etmek istiyorum. Bu sakat bakış
açısı hem İdlibden ülkemize hiç kimse gelmesin. diyor hem de
Türk askerinin İdlibde ne işi var? diyor. Bu
düşünce sahiplerinin amacı bizce bellidir. Bunların niyeti,
Türkiyenin haklı mücadelesini lekelemek, ayrıca kamuoyunda kafa
karışıklığı oluşturmaktır. Ancak ne
yaparsanız yapın ne söylerseniz söyleyin Türk ordusunun yeni
Kızılelması, İdlibde huzuru sağlamak, Türkiyeye
yönelik göç tehdidini engellemektir ve bunu, Allahın izniyle, Rusyaya,
İrana ve Suriyeye, kısaca Türkiyeyi köşeye sıkıştırmak
isteyen herkese rağmen başaracağız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncının bir
İngiliz gazetesine yaptığı esef verici açıklamalar,
sorunlu zihniyetini ve skandal tutumunu bir kez daha gözler önüne
sermiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türkiyeye
bağlanma ihtimalini korkunç olarak nitelendiren ve Millî Mücadele
kahramanı Tayfur Sökmen Beyi de hedef alarak İkinci bir Tayfur
Sökmen olmayacağım. diye talihsiz bir açıklama yapan
Akıncının Hatayı ve Hataylıları derinden yaralayan
bu sözlerini Hatayın evlatları olarak asla kabul etmiyoruz. Bu
sözler her şeyden önce büyük kahraman Rauf Denktaşın
kemiklerini sızlatmış ve ruhunu incitmiştir.
Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bu insanın
sözleri başta Hataylılar olmak üzere aziz milletimizi derinden
üzmüş ve yaralamıştır. Tayfur Sökmen millî bir
kahramandır. Tayfur Sökmenin adı tarihe ve aziz milletimizin kalbine
yazılmıştır. Onun mücadelesi, Mustafa Kemal Atatürkün ve
milletimizin mücadelesidir. Tayfur Sökmen Hataydır; Hatay Tayfur
Sökmendir.
Değerli
milletvekilleri, Akıncının sözleri tarih huzurunda doğru
olmamıştır. Hatayın ana vatana
katılışını korkunç olarak nitelendirmesi tam bir
skandaldır. Dedelerimiz, Tayfur Sökmen Bey liderliğinde Fransız
işgalcilerine karşı kurtuluş mücadelesi vererek
şehrimizi esaretten kurtarmıştır. Daha sonra
bağımsız bir devlet kurup kendi Meclisini ve
Cumhurbaşkanını seçmiştir. Kurulan Hatay Meclisi de Türkiye
Cumhuriyeti devletine bağlanma kararı almıştır. Bizler
Hataylılar olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir parçası olmaktan
gurur ve şeref duyuyoruz. Asıl korkunç olan, Sayın
Akıncının ifadesinin tersine, Hatayın ana vatana
kavuşmayıp sömürge bir devlet olup emperyalist devletler tarafından
yutulmasıydı; çok şükür, buna izin verilmedi. Bir evladın
annesine kavuşması gibi, Hatay, ait olduğu Türkiye Cumhuriyeti
devletine kavuştu. Akıncıyı talihsiz sözlerinden
dolayı büyük Türk milleti ve Hatay halkından özür dilemeye davet
ediyoruz. Tayfur Sökmen, Hataylıların sevgisine ve Mustafa Kemal Atatürkün
iltifatlarına mazhariyet olmuş bir Kuvayımilliye
kahramanıdır. Tayfur Sökmene hakaret, Mustafa Kemal Atatürke ve
Millî Kurtuluş Mücadelemize, dolayısıyla milletimize hakaretle
eş değerdir. Tayfur Sökmene hakaret, Kıbrıs Türkünü yok
olmaktan kurtaran Rauf Denktaşa hakarettir.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs
Türklüğünün hak ve çıkarları, varlık ve
bağımsızlık değerleri uğruna hayatları
pahasına mücadele eden, başta Cumhurbaşkanımız Sayın
Rauf Denktaş olmak üzere, bütün şehitlerimize ve ebediyete irtihal
edenlere Allahtan rahmet diliyoruz. Akıncının bu sözlerinin
Kıbrıs Türklerine, şehitlerimize, Türkiyeye ve aziz
milletimizin tarih boyunca yapmış olduğu fedakâr mücadeleye
saygısızlık olduğunu belirtmek istiyoruz.
Hatay nasıl Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
şahsi meselesiyse ve onu hiçbir emperyal güce ezdirmedi ve teslim
etmediyse, Kıbrıs Türklüğü ve Kıbrıs davası da
Türk milletinin şahsi meselesidir. Aziz milletimiz onu hiçbir emperyal
güce teslim etmeyecektir. Akıncıya inat, Kıbrıs Türktür
ve sonsuza dek Türk kalacaktır.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde 4 adet önerge vardır. 3
önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ayşe
Acar Başaran Ali
Kenanoğlu
Gaziantep Batman İstanbul
Oya
Ersoy Muazzez
Orhan Hüseyin Kaçmaz
İstanbul Van Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Vecdi
Gündoğdu
Sivas İzmir Kırklareli
Orhan
Sümer Gülizar
Biçer Karaca Ayhan Barut
Adana Denizli Adana
İlhami
Özcan Aygun Haşim
Teoman Sancar
Tekirdağ Denizli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu İbrahim Halil Oral
İzmir Adana Ankara
Hüseyin Örs Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Trabzon Edirne Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Ayşe Acar Başaranın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; tekrardan
hepinizi selamlıyorum.
Şimdi, arkadaşlarımız bu kanunla
ilgili, geneli üzerinde bizim görüş ve önerilerimizi sundular. Kanunun
tümüne muhalefet ettiğimizi, tümünün karşısında
olduğumuzu ifade etmiştik ama bu maddenin, 20nci maddenin özel bir
anlamı var. Onun için özel olarak karşısında
olduğumuz, özel olarak değinilmesini ve geri çekilmesini talep
ettiğimiz bir madde. Bu madde, biliyorsunuz -az önce milletvekilimiz
Sayın Gaydalı hikâyesini anlattı- Ahlatta yapılması
planlanan hatta yapımına başlanan, kaçak olarak devam eden
sarayın yapımına devam edilmesi, aslında hukuk
kılıfına büründürülmesi maddesi.
Şimdi, biz Türkiyede bir süredir bunu çok
yaşıyoruz. Zaten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
de kaçak bir sistemdi; kendisi ilerliyordu, bir hukuki anayasal
kılıfa büründürüldü. Şimdi bu da böyle; kaçak saray
yapıyoruz, hukuki kılıfa büründürüyoruz; bir sistem öngörülüyor,
o yürütülüyor, bir kılıfa büründürüyoruz. Zaten birileri minareyi
çalıyor, Meclise de kılıfını hazırlama görevi
veriyor. Ama arkadaşlar, bu meselede artık mızrak çuvala
sığmıyor. Çünkü biz, bu yapılan saraylara, bu toplumun
cebinden çıkan vergilerin, aslında bu topluma harcanması gereken
bütçenin ne kadar büyük bir çoğunluğunun
harcandığının farkındayız. Bu saraylar
Cumhurbaşkanlığı sarayları değil, külliyeler
değil; bu saraylar israf sarayları arkadaşlar. Bakın, bunu
da biz söylemiyoruz, Sayıştay söylüyor. Sayıştayın
2018 yılı denetimine göre size şu anda saraydaki harcamaları
söyleyeceğim. Bakın, bu ülkede insanlar belediyenin önünde Ben
açım. diyerek kendini yakıyor ve bu, kendini yakan vatandaş
çocuğuna doğum günü hediyesi getirmek için 2 lira, bakın, 2
lira, 2 Türk lirasını arkadaşından borç alıyor. Ama
ülke bu kadar ekonomik kriz içerisindeyken, insanlar açlıktan kendilerini
yakıp toplu bir şekilde intihar ederken saraylarımıza
yapılan harcamanın bir örneğini sayacağım: Bakın,
sarayın personel gideri 181 milyon arkadaşlar. 2 liradan söz
ediyorum, 2 lira. 2 lira için borç alan vatandaş ve personel için 181
milyon harcayan bir saray. Yine, temsil ve tanıtım gideri 48 milyon
lira arkadaşlar, 48 milyon. Anlatabiliyorum değil mi? 48 milyon ve 2
liradan söz ediyorum, hesabını siz yapın. Mutfak giderleri -biz
mutfaklarda neler olduğunu basından gördük, giden arkadaşlar
daha iyi bilir- 8,3 milyon. Giyecek 10 milyon, temizlik 3,8 milyon lira
arkadaşlar, korkunç bir rakam. Peki, bu ülkede açlık
sınırında olanlara şu anda verdiğiniz
maaşları hesaplıyor musunuz? İnsanlar bu ülkede aç ama siz Bir
saray yetmez, bir tane daha kaçak saray yapalım, biraz da buraya
harcayalım. diyorsunuz.
Peki, biz ne gördük arkadaşlar? Bir felaket
yaşadık, iki felaket yaşadık, bakın, hatta yakın
zamanda üç felaket yaşadık. Bir tanesi de Vandaydı,
Ahlatın karşısında Bahçesarayda 41 vatandaşımız
yaşamını yitirdi. Elâzığda ben gidip kendim gördüm.
Mademki bu kadar bütçemiz var, bu saraya göndereceğimize bu felaketlere
karşı bir hazırlığımız olsun. Yok,
Kızılayın içini de boşaltmışsınız.
Vermediğiniz, peşkeş çekmediğiniz yer yok.
Kızılay Başkanı deprem olduğu anda Ben bu insanlara
yardımı nasıl ulaştırırım? hesabı
yapacağına, sosyal medya üzerinden 10 TLlik yardım
kampanyası başlatıyor. Kızılay bomboş, bütçe
boş ama Bir saray yetmez, bir saray daha inşa edelim.
Peki, Elâzığa Cumhurbaşkanı
gitti, ben de oradaydım. Bu arada yardımların nasıl
dağıtıldığını arkadaşlarımız
buradan ifade etti. Peki, sadece bir gazete bu yakıt giderini
hesaplamış arkadaşlar, nasıl bir israf düzeni içerisinde
olduğunuzu görün. 19 otomobil, 6 cip, 2 minibüs, 1 yolcu uçağı,
1 helikopter eşlik ediyor Cumhurbaşkanına; bakın, bir filo
eşlik ediyor. Bunun toplam yakıt gideri 41.350 TL, sadece Ankaradan
Elâzığa gidişini söylüyorum. Asgari ücret ne kadar
arkadaşlar? Neredeyse asgari ücretin 17 katından fazlasına
Cumhurbaşkanlığı filosu sadece bir yere gidip gösteri
yapacak diye
Gösteri yapıldı çünkü Elâzığda hiçbir
şey yapılmadı. İktidarın bütün gücü orada gösteri
yapma, reklam yapma peşindeydi arkadaşlar. Şimdi, madem ki bu
kadar ihtiyaç var
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ya doğru söyle,
doğru.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Doğruyu
yanlışı ben size sormayacağım, oradaki halkla ben
konuştum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKKlılarla
konuştun, kiminle konuşacaksın?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Siz kriz
masalarında oluşturduğunuz odalardan bu ülkeyi yönetiyorsunuz,
ben halkla yüz yüze geldim, bambaşka düşünceden insanlarla
konuştum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Başkan,
bir dakikada bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) Bakın,
bu ülke bir felaket yaşıyor. Bu ülke bir felaket yaşarken, bir
tarafta insanlar açlıkla mücadele ederken insanlar çocuğuna
kıyafet almak için, okula göndermek için bile büyük bir çaba sarf ederken,
insanlar -bakın arkadaşımız da söyledi- doğal gaz
faturasını ödemek için kredi çekiyorken, insanlar bütün gün asgari
ücretle, bırakın asgari ücreti 300 liraya, 500 liraya günün on
altı saati çalışırken biz, yetmezmiş gibi, çok bolluk
içerisindeymiş gibi kaçak saraylar yapmaya devam ediyoruz. Yapmayın
arkadaşlar, bu toplum kendilerine hizmet etmenizi bekliyor, kendinize
şatafat alanları yapmanızı değil. Çıkın
saraylarınızdan, kasırlarınızdan, köşklerinizden
çıkın; bu toplumun içerisine çıkın, insanların
yaşadığı durumu görün, vallahi içler acısı.
Bakın, patlak verdi verecek, bu gördüklerimiz az. Onun için, bunu çekin,
en azından bu toplumun vicdanında bir yer edinmiş olun.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatibin, madde
içeriğiyle ilgili olmayan, grubumuza dönük sataşmalarını
reddediyoruz. Defaatle bunları açıklamıştık.
Teşekkür ederim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Niye, kaçak
saray değil mi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ne zaman
konuşmuşlar ki maddeyle ilgili, şimdi konuşacak?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Maddeyle
ilgili
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Gülizar Biçer Karacanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
20nci madde yine bir saray maddesi ve Ahlatta,
Anayasa Mahkemesi kararına rağmen inşaatı durdurulmayan ve
hukuk yok sayılarak inşaatı devam ettirilen Ahlat sarayı.
Değerli milletvekilleri, Ahlat sarayı nasıl
gündeme geldi? AK PARTİnin Genel Başkanı 26 Ağustos
2018de Malazgirt Zaferinin yıl dönümü kutlamalarında bir talimat
verdi Buraya 1.071 metrekarelik bir otağ, saray istiyorum. dedi. AK
PARTİ Grubu bunu emir telakki etti, kanun metnini hemen torba yasayla
getirdiler ve 2019 Ocak ayında bu torba yasa bu Meclisten bütün
itirazlarımıza rağmen geçti.
Arkasından, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak Anayasa Mahkemesine gittik ve Anayasa Mahkemesi dedi ki: Bu düzenleme
Anayasanın 2nci, 43üncü ve 56ncı maddesine aykırı.
2nci maddesi hukuk devletine vurgu yapıyordu ve yürütmenin yargı
kararıyla denetlenebilmesini ve yürütmenin bu yargı kararlarına
uyması gerektiğini ifade eden hukuk devleti ilkesine aykırı
olduğunu ifade etti. Hukuk devletine aykırılığın
arkasından Kıyılar devletindir ve herkesin
kullanımına açıktır. dedi, 43üncü maddeden de bu yüzden
reddetti. Yine, herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama
hakkını toplumun hakkı, devletin görevi olarak ifade eden
56ncı maddeye de aykırı buldu.
Fakat arkasından ne oldu? Yine 26 Ağustos
2019da sarayın tek adamı çıktı, yine Malazgirtte dedi ki:
Birileri bizim bu sarayı yapmamıza engel olmaya
çalışıyor. Çatlasanız da patlasanız da bu sarayı
yapacağız.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi kararı
burada. 24 Temmuz 2019da Anayasa Mahkemesi kararı Resmî Gazetede
yayımlanmıştı. Ülkemizi yöneten ve cumhurun başı
olan kişi Recep Tayyip Erdoğan, bu Anayasa Mahkemesi
kararının yayımlanmasından bir ay sonra bu karara
Çatlasanız da patlasanız da yapacağız. diyerek
uymayacağını açıkça ifade etti.
Değerli milletvekilleri, biz hukuk devletiyiz.
Anayasamız değişmedi. Anayasa hâlâ hukuk devleti vurgusunu
yapmaktadır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesinin
kararına Çatlasanız da patlasanız da
diyemez, dememelidir,
hukuk devleti de bunu gerektirir.
Değerli milletvekilleri, ardından bu
talimat geldi ve yine Meclise Ahlat sarayını getirdiniz. Oysaki
Anayasa Mahkemesi kararında Rize ve Çandarlıdan da bahsedilmektedir.
Ben şimdi size soruyorum: Burada sadece Ahlat maddesi var. Peki, Rize ve
Çandarlının aynı Anayasa Mahkemesi kararında hukuka
aykırı bulunmasını haklı buluyor da Ahlatı
mı haksız buluyorsunuz? Neden biliyor musunuz? Çünkü size saraydan
gelen talimat bu ve saray, yazlık saray, kışlık saray, uçan
saray, yüzen saraydan sonra Ahlatta da bir saray emretti ve bu emri hukuku,
Anayasayı hiçe sayarak burada uygulamaya çalışıyorsunuz.
Oysaki bu milletin saraya ihtiyacı yok. Bugün -ayda sadece 275 lira para-
yoksul öğrencilere Millî Eğitim Bakanlığınca ödenen bu
krediler Kaynak yok. diye ödenmiyor. Bugün, Denizlinin Acıpayam
ilçesinde, 20 Mart 2019da meydana gelen deprem sonrasında 170 aile,
tavanı delik, tabanı delik, 20 metrekarelik konteynerlerde elektrik
sobasıyla ısınmaya, eksi 10 derecede yaşamaya
çalışıyor ve elektrik faturasını ödeyemediği için
konteynerdeki elektrik saatlerini sökerek gidiyorsunuz. Daha uzatmaya hiç gerek
yok; bugün, Hatayda kendini Çocuklarım aç." diye yakan vatandaşı
anlatacaktım ama bugün, kendi Meclis grubunuzda bir vatandaş
çıktı Ben açım, çocuklarım aç, işsizim." diye
bağırdı, hemen yayını kestiniz. Değerli
milletvekilleri, yayını keserek Açım." diye
bağıran vatandaşların ve ülkemizin içinde bulunduğu
yoksulluğun üstünü örtemezsiniz. İşte bu milletin Ahlat sarayına
değil, açlıktan ve yoksulluktan intiharın eşiğine
gelen ve çocuklarına ekmek parası veremediği için kendini
yakmaya ve bu şekilde hayatına son vermeye çalışan
vatandaşlarımızın derdine derman olmaya
ihtiyacımız var.
Ben buradan tüm milletvekili arkadaşlarıma
seslenmek istiyorum: Eğer bir ülkede bugün Ben açım." diye
bağıran bir yurttaşımız kendini yakıyorsa,
sarayın yönetimindeki iktidar partisinin Meclis grubunda bir vatandaş
bugün Çocuklarım aç, işsizim." diye bağırıyorsa
burada bir sarayın yapılıp yapılmayacağını
tartışmayı, konuşmayı ben içime sindiremiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Böyle bir
tartışmayı, böyle bir madde için bu kürsüden milletin
karşısına geçerek konuşmayı da bir utanç vesilesi
olarak görüyorum.
Değerli arkadaşlar, Açım. diye
bağıran yurttaşların olduğu bir ülkede bir saray
inşaatına onay vermekten, bir saray inadına Tamam. demekten
sizler utanmıyor musunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugün, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, saraydaki istiyor diye hukuksuzluğa çerçeve çizmeye,
hukuksuzluğu Meclis üzerinden hukuka uygun hâle getirmeye
çalışan bu anlayışa karşı Türkiye
Cumhuriyetinde bir yasama organı var; Türkiye Cumhuriyetinde bu yasama
organında, hukukun üstünlüğüne, hukuk devletine inanan, millet için
mücadele eden onurlu vekiller var. diyelim ve bu maddeyi lütfen bu yasa
metninden çıkartalım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, tabii, yine maddeyle alakası olmayan sataşmalar
oldu. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Hayır, maddeyle ilgili konuştum, sarayla ilgili konuştum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, sarayla ilgili
madde zaten.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
duyamıyorum ama.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Sarayla
ilgili madde.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, rica
ediyorum; bakın, Sayın Grup Başkan Vekilini duyamıyorum,
lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Grubumuz adına bu
madde çok teknik, önemli bir madde, bunu bir saray kanunu gibi
değerlendirmek mümkün değil. Bunun için, sataşmalar çerçevesinde
Sayın Mustafa Demir Milletvekilimize kürsüden söz istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aç olan insandan daha
önemli ne olabilir Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun, sizi
dinleyeyim ben.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İnsanlar ekmek
istiyor, yemek istiyor; bundan daha önemli ne olabilir!
BAŞKAN Sayın Tanal, grubunuzun bir sürü
önergesi var, birinde de sözü size versinler, kürsüden konuşun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim, onun için,
sataşmalardan dolayı İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mustafa
Demire söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Demir, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin,
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karacanın 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; deminden beri bu 20nci maddeyi
dönüp dolaştırıp saray bağlamına getiriyoruz. Tüm
muhalefet sözcüleri bunu konuşuyor. Şimdi ama tüm bu
konuşmacıların özellikle bilgisi
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Ya,
Cumhurbaşkanının kendisi saray diyor, biz demiyoruz ki.
BAŞKAN Arkadaşlar, itiraz ederek bir
yere varamazsınız.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Özellikle tüm bu
konuşmacıların gözardı ettiği bir durum var. Nedir
biliyor musunuz? O da dünyanın en büyük Türk-İslam Selçuklu Meydan
Mezarlığı var, tam 8.100 adet anıt eser sayılan mezar
var. Nerede bu? Ahlatta. Bakın, 8.100 adet, toplam 210 bin metrekarenin
üzerinde olan bir yer var.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Ne alakası
var onunla ya?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Alakası var.
Aslında Ahlatta Sayın Cumhurbaşkanımızın orada
herhangi bir yere ihtiyacı yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Niye
yapıyorsunuz madem oraya?
ERKAN BAŞ (İstanbul) Niye
yapıyorsunuz?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu Ahlattaki
külliyenin amacı şu, bakın size söyleyeyim.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Hiçbir amacı
yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkan, ne yapabilirim,
karşımda milletvekilleri var.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu 8.100 adet mezar,
dünyanın en büyük Selçuklu Meydan Mezarlığının
nöbetini tutma projesidir bu proje.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Nöbeti
sarayda tutmanız gerekmiyor ki, nöbet sarayda mı tutulacak? (CHP ve
HDP sıralarından gürültüler)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Niye
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN Sayın Karaca, siz konuşurken
itiraz olmadı. Sayın Başaran, size de kimse itiraz etmedi, rica
ediyorum lütfen
MUSTAFA DEMİR (Devamla) İkincisi: Bir
saray olmadığı gibi külliyeden daha büyük bir anlam
taşıyan tarihî ve millî bir projedir bu. Bu bir medeniyet
iddiası projesidir. Bu bir tarih bilincini devam ettirme projesidir.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Anayasa Mahkemesi
bozdu mu, bozmadı mı?
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu bir tarihî görevi
kendi dönemimizde yerine getirme projesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bir ülkenin birlik ve
bütünlüğünün en önemli sembol projesidir.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Ya, Anayasa
Mahkemesi izin vermedi kaçak inşaat yapıyorsunuz diye.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu, Selçuklunun,
Osmanlının, Anadolunun Göbeklitepesidir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Anayasa
Mahkemesi, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne mi kastediyor?
BAŞKAN Ali Bey, lütfen
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Bu, büyük göçün
başladığı yer olan Orhun Abidelerinin mezar
taşına dönüşmüş olan son hâlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Tabii
canım!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Demir. Sataşmada iki dakikadır süreniz, sağ olun.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Peki, İstanbul
fethinin kapısının aralandığı yerin projesidir.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Sayın Milletvekili kendisinden önce konuşan grubumuza mensup
Sayın Milletvekilimizin kürsüden söylediklerini yanlış
yorumlayarak ve Sayın Milletvekilimizin söylediklerinden yalan olduğu
algısını çıkaracak bir konuşma yaptı.
BAŞKAN Yalan demedi efendim
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Biz öyle
anladık.
BAŞKAN - Siz öyle mi anladınız?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Milletvekilimizin iddiasının tam aksine bir...
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu öyle
anlamış, evet!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Komisyon da öyle
anlamış!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet,
sataşmadan söz talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Karaca, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aslında
Cumhurbaşkanını yalanlıyor Sayın Milletvekili, onu
söylesin. Cumhurbaşkanı yalan mı söylüyor?
2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer
Karacanın, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben konuşmamda saray
vurgusu yaparken aslında Cumhuriyet Halk Partisinin düşüncesini ifade
etmedim. Anayasa Mahkemesinin iptalinden sonra 26 Ağustos 2019da AK
PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
konuşmasını aynen okuyorum, Anayasa Mahkemesinin
kararının ilanından yaklaşık bir ay sonra, diyor ki:
10 dönüm arazi üzerinde 1.071 metrekare oturma alanına sahip bir Cumhurbaşkanlığı
külliyesi kuruyoruz. Birileri rahatsız da olsa, engellemeye
çalışsa da bu külliyeyi ilçemize kazandıracağız.
Şimdi ben soruyorum: Beştepedeki külliye,
saray mıdır, değil midir? (CHP sıralarından Saray
sesleri) Saraydır. O zaman Cumhurbaşkanı burada eğer
Cumhurbaşkanlığı külliyesi kuruyoruz. diyorsa bu da
Cumhurbaşkanının kendisine yaptırdığı
saraydır. Atalarımıza, ecdadımıza sahip
çıkıyoruz. diyorsunuz ama 1071de oraya gelen atalarımız,
Van Gölünün kıyısını doldurarak kendilerine 1.071
metrekarelik alana oturan bir saray inşa etmeyi hiç düşünmediler.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, efendim, tutanaklara geçsin diye...
BAŞKAN Size bir şey söylemedi Sayın
Karaca!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
hayır, mikrofonu açmasanız da olur.
Ben, Sayın Mustafa Demirden özür diliyorum.
Ben Sayın Mustafa Demir, milletvekilimizi yalanladı. diye ifade
ettim; Sayın Mustafa Demir, Recep Tayyip Erdoğanı
yalanlamış, kayıtlara geçsin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Külliye dedi
külliye anıt var, mezar var, tarih var, doğa var, her şey var
orada.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tabii, tabii!
Cumhurbaşkanı, mezar mı bekleyecek?
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun... (AK
PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Arkadaşlar, Sayın Grup Başkan
Vekilleri; Sayın Oluça söz verdim, mevkidaşınız, lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; yani
aslında buradaki tartışmanın ciddiyeti ortadan
kalkıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin 2
kere üst üste Kürsüde yapılmış olan konuşmaların
maddeyle ilgisi yoktur. demesi, gerçekten en azından iki grubun
aklıyla alay etmektir; bu, kabul edilebilir bir şey değil. Bunun
kayıtlara geçmesini istiyoruz. Gayriciddi bir tartışmadır.
Bir şeyi çıkın, doğru dürüst savunun, itiraz edenler de
etmiş olsun.
BAŞKAN Sayın Oluç, yeni bir
tartışmaya, sataşmaya yol açıyorsunuz, yapmayın
lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama efendim,
aklımızla gerçekten alay ediliyor. Şimdi, bu, Komisyonda
tartışılıyor, biz okuyoruz, bunun üzerine konuşuyoruz
ama Alakası yok. diyor. Yani bu kadar insan, bu kadar milletvekili
meseleyi anlamamış, bir tek Adalet ve Kalkınma Partisinin
sayın grup başkan vekili anlamış! Böyle bir şey
olabilir mi? Gayriciddi bir tartışmadır. Kayıtlara geçmesi
için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde üçüncü söz, Sayın İbrahim Halil Oralın.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siz nasılsa bir tartışmaya yol
açmazsınız Sayın Oral, buyurun.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de hoşgörülerinize sığınarak
20nci maddeye başka bir açıdan bakmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, partimiz, Genel
Başkanımız Meral Akşener liderliğinde 25 Ekim 2017de
kurulmuştur. Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendi de ilk yurt gezisini kuruluşumuzun daha bir hafta
sonrasında memleketim olan Ahlat ilçesine yapmıştır; Ahlatta
maddi imkânları doğrultusunda mütevazı bir ev
kiralamış ve bir bayramı da orada geçirmiştir. Yerel
seçimlerde de İYİ PARTİ Ahlattan aday çıkarmayarak sözde
değil, özde bir şekilde devletin bekasını ve Ahlatı
düşündüğünü milletimize göstermişti. Ahlat, bizim için çok
önemlidir. Ahlat, İYİ PARTİnin hayallerinin
zirveleştiği bir kenttir. Genel Başkanımız, Ahlatta
kurduğu bayram sofrasında Bir hayalim var, umudum var ki o umut için
yol yürüyorum; Edirneli damatla, Diyarbakırlı gelinle,
kulağı küpeli kuzenle, başı örtülü yeğenle
kadınların hazırladığı sofrada herkesin
yiyeceklere aynı anda ulaşabildiği bayram sofrasını
Türkiyede hayata geçirmek.
Ahlat, İYİ PARTİnin birlik,
beraberlik ve gelecek hayallerinin umududur. İşte, İYİ
PARTİnin böyle bir şehre bir yatırım
yapılmasına, Ahlata devletin gözünü, gönlünü, hizmetini çevirmesine
karşı çıkması asla mümkün değildir ancak İYİ
PARTİ, kanunsuzlukların, hukuksuzlukların da her daim
karşısındadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, geçen yıl
ocak ayında Ahlatta yapılan Cumhurbaşkanlığı
köşküyle alakalı bir düzenleme yapılmış ve 26 Haziran
tarihinde ise Anayasa Mahkemesi tarafından bu düzenleme iptal
edilmişti ancak bu süreçte Ahlatta inşaat başlamış ve
şu anda bitme noktasına gelmiştir. Kanuni durum, şimdi yeni
bir teklifle karşımıza çıkmaktadır.
Ben Ahlatta doğmuş, Ahlatta büyümüş
bir vatan evladı olarak Ahlatta yapılacak hiçbir yatırıma
karşı çıkmam ve çıkamam. Özellikle de Ahlatın Türk
tarihindeki yeri noktasında burada bir Cumhurbaşkanlığı
köşkünün yapılması, simgesel olarak memnuniyet vericidir ancak
yapılacak işler kanuna, hukuka uygun olmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Ahlatta
yapılacak bu tesis, Anayasanın 43üncü maddesi başta olmak
üzere kıyı düzenlemelerine uygun şekilde
yapılmalıdır.
Buradan bütün siyasi partilere bir Ahlatlı
olarak çağrıda bulunuyorum: Bu inşaat madem yapıldı,
kamu yararına uygun bir şekilde tamamen Ahlatlılara açık
bir şekilde hizmete açılsın. Öğrendiğimiz
kadarıyla proje, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından
yürütülecekmiş. Umarım, bu tesisin her bir noktası,
vatandaşın, Ahlatlının erişimine açık hâlde
bulunanlardan oluşur.
Hatırlarsanız, 57nci Hükûmet döneminde
Başbakanlığın önünde bir yazar kasa
fırlatılması olayı vardı. O zaman,
Başbakanlık önündeki yol, geçişten kontrollü bir geçişe
dönüştürülmüştü. O zaman bu uygulama, bütün AK PARTİ içerisinde
olan arkadaşlarımız tarafından da acımasızca
eleştirilmişti. Millet olarak çabucak unutuyoruz ama bugün Beştepede
-bağlantı yollarıyla birlikte- Ankaranın en işlek bulvarlarından
birini Cumhurbaşkanlığı önünden geçiyor. diye
trafiğe kapattınız. Yarın Ahlatlının Van Gölüne
olan kıyılarını Butik otel yapacağız, saray
yapacağız
diye Ahlatlılara kapatırsanız bunun
hesabını ne millet vicdanında ne Ahlatlıların gönüllerinde
ne de Allah katında veremezsiniz.
Sayın milletvekilleri, hatırlarsanız,
Soçi kentinde mütevazı bir yazlık saray var. Burada uluslararası
pek çok zirve gerçekleştiriliyor, dünya liderleri burada toplanıyor.
Madem Ahlata hepimiz bu kadar önem veriyoruz, madem bu kadar Ahlatı
tarihî öneminde öne çıkaracak uluslararası zirvelerin
yapılacağı bir şehir hâline getirelim. diyoruz, ilk olarak
da Türk Konseyi devlet başkanlarını Ahlatta ağırlayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bu
durum, Ahlata büyük bir katma değer vergisi sağlayacaktır,
Ahlata istihdam ve yatırım fırsatı verecektir.
Ahlatlı, eski ihtişamlı günlerine geri dönecektir çünkü
Ahlatlı, betonu, taşı, inşaatı değil, ekmeği
ve aşı, tarihteki yerini aramaktadır.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı
sarayı bir an önce bitirilmeli ve Ahlatın, Ahlatlının
hizmetine sunulmalıdır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, oylamaya geçmeden önce yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ama oylamadan önce bir yoklama talebi
var.
Sayın Altay, Sayın Zeybek, Sayın
Karaca, Sayın Aygun, Sayın Hakverdi, Sayın Sındır,
Sayın Ünsal, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Şahin,
Sayın Şevkin, Sayın Sarıaslan, Sayın Kılınç,
Sayın Özkan, Sayın Çelebi, Sayın Barut, Sayın Keven,
Sayın Sümer, Sayın Özkan, Sayın Tüzün, Sayın Alban,
Sayın Ceylan, Sayın Gökçel
İki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinde yer alan Mahkemesince
ibaresinin Mahkemesi tarafından şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Sefer
Aycan Ahmet
Özyürek Baki
Şimşek
Kahramanmaraş Sivas Mersin
Olcay
Kılavuz Esin
Kara Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon, önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde Sayın Olcay Kılavuz,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ahlatta yapılacak olan
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu Külliyenin özellikle
gençlik faaliyetlerine tahsis edilecek olması ayrı bir anlam
taşımaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Mersin, tarihi, kültürü, turizmi, sanayisi, limanı, tarımsal üretim
değeri ve hayvancılıktaki etkisiyle ülkemizin önde gelen
şehirlerindendir. Böylesine yüksek potansiyele sahip olan Mersinimiz,
üzülerek görmekteyiz ki gerekli teşvik ve yatırımları alamamaktadır.
Mersinimizin öncelikli ihtiyacı, yatırım ve istihdamdır.
Yeterli yatırımı alamayan şehrimizde işsizlik günden
güne artmaktadır. İnanç, kültür, deniz, yayla, doğa ve spor
turizminde Mersin, marka bir şehirdir. İnanç merkezlerini bünyesinde
barındıran, 320 kilometrelik deniz sınırıyla turizm
yeterliliği taşıyan, doğasıyla eşsiz bir
güzellikte olan, kültür ve medeniyetlerin zengin mirası üzerinde kurulup
açık hava müzesini andıran Mersinimizin bu yüksek kıymeti
muhakkak surette değerlendirilmelidir.
Mersinimizin en büyük gelir kaynaklarından
biri olan turizme yönelik ciddi bir eylem planı
hazırlanmalıdır. Şehir arazisinin yüzde 24ü, tarım
arazisi olarak kullanılmaktadır. Türkiye'nin toplam yaş meyve
üretiminin yüzde 13ü, muz üretiminin yüzde 72si, çilek üretiminin yüzde
40ı, limon üretiminin yüzde 70i Mersin ilimizde yetiştirilmektedir.
Mersinimizin tarımsal veri haritası Anamurda muz, Bozyazıda
kavun, Aydıncıkta patlıcan, Gülnarda elma, Mutta
kayısı ve zeytin, Silifkede çilek, Erdemlide limon, İçelde
portakal, Tarsusta üzüm şeklindedir.
Ülkemizin tarım havzası niteliğinde
olan şehrimizde çiftçilerimiz, birçok sorunla karşı
karşıyadır. Gübre, zirai ilaç, mazot, yem ve sera malzemeleri
girdi maliyetleri, su ve elektrik ücretleri, tarımsal ürünleri
işleyip paketleyecek organize sanayi bölgesinin bulunmaması, ilimizde
tarımsal üretimin düşmesine ve ülke ekonomisine daha verimli bir
şekilde katılmasına engel teşkil etmektedir. Çiftçilerimizin
sorunlarının çok yönlü ve derinlemesine incelenerek bir çözüm paketi
hazırlanması gerekmektedir.
Narenciye üretiminde de yüksek paya sahip olan
Mersinimizde güncel verilere göre 1 milyon tonluk bir üretim
yapılmaktadır fakat narenciye üretimi yapan çiftçilerimiz bugün
birçok sorun yaşamaktadır. İhracat desteğinin
düşürülmesi, birim ihracat fiyatının azalması, yeni tür ve
çeşitlerin geliştirilememesi, narenciye ihracatı yapan
diğer ülkelerle rekabet edilebilecek politikaların
geliştirilmemesi, üretimin tüm sezona yayılmaması, soğuk
hava depolarının sınırlı sayıda olması,
narenciye işleme sanayisinin yeterli olmaması gibi etkenler,
narenciye üretiminin düşmesine ve üretim yapan çiftçilerimizin olumsuz
etkilenmesine neden olmaktadır.
Çamlıyayla ise küçükbaş
hayvancılıkta öncüdür. Düşük verimli yerli ırkların
varlığı, yem, gübre gibi maliyetlerin fazlalığı,
ürün fiyatlarının düşüklüğü, hayvan hastalıkları,
devletimizin hayvancılıkla uğraşanlara gerekli desteği
vermemesi çok ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Mersinimizde 45 bin civarında esnaf, 50 bin iş
yeri vardır. Esnaflar, ülkemiz ekonomisinin ve toplumsal yaşamın
vazgeçilmez sacayaklarından birini oluşturmaktadır ve
işsizliğin azaltılması ve istihdamın
artırılmasında da çok büyük bir öneme sahiptir.
Bugün Türkiye genelinde olduğu gibi
Mersinimizde de esnaflarımızın ciddi sorunları
vardır. Perakende Yasası, SSK ve BAĞ-KUR prim gün
sayısı, elektrik, su ücretleri, sicil affı, kredi
borçlarının yapılandırılmaması, alışveriş
merkezlerinin küçük esnaf ve sanatkârlara yönelik olumsuz etkileri, devlet
teşvikinin az olması, kalfa ve çırak sayılarında
yaşanan düşüş gibi birçok etken, esnaflarımızı
zorluklarla karşı karşıya getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Buyurun.
OLCAY KILAVUZ (Devamla) Tarsus-Kazanlı Sahil
Bandı Projesinin hayata geçirilmesi, Mersin-Antalya, Silifke-Mut-Karaman,
Çamlıyayla-Tarsus, Çeşmeli-Taşucu otoyollarının
tamamlanması, Tarsus-Mersin otoyolunun ücretsiz olması için gereken
çalışmaların yapılması, şehrimizde
ulaşım konusunda çözümlenmesi gereken konuların
başında gelmektedir.
Son zamanlarda bazı belediyelerde performans
düşüklüğü gibi sudan bahanelerle işçi kıyımı
yaşanmaktadır; işten çıkarmalar, sürgünler devam
etmiştir. Bu kış gününde insanlarımızı geçim
endişesine maruz bırakmanın insani ve hukuki bir yanı
yoktur. Konuyla ilgili gerekli çalışmaların yapılması
ve mağduriyetin giderilmesi haklı beklentimizdir. Hiçbir belediyenin
haksız yere işçi çıkarmasını doğru
bulmamaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OLCAY KILAVUZ (Devamla) Bu doğrultuda Mersin
ve ilçelerimizde birçok başlık altında
değerlendirdiğimiz sorunların çözümlerine yönelik
çalışma yapılmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde 4 adet önerge vardır;
aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
21inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
"MADDE 21- 3621 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 3- "Belediye
sınırları içinde olanlar dâhil köy statüsünü koruyan, veya
köyden mahalleye dönüşen kırsal alanlarda köy yerleşme
alanlarının sahil şeridinde kalan ve yapıldığı
tarihteki mevzuatına uygun olarak 11/7/1992 tarihinden önce
yapılmış yapılar mevcut haliyle korunur.
Bu yapılar; kat mülkiyeti tesis edilmemek ve
herhangi bir müktesep hak teşkil etmemek ve mevcut kontur ve gabari
aşılmamak kaydı ile yöreye uygun cephe
değişikliği ve onarımı ile can ve mal güvenliği
için güçlendirme yapılarak kullanılabilir. Bu nitelikteki köy
yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan
kısımlarında yeni yapı yapılamaz.
Bu yapılar kısmi yapılaşma
tespitlerinde de esas alınır.
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer İlhami Özcan
Aygun
İstanbul Adana Tekirdağ
Vecdi
Gündoğdu Ayhan
Barut Ulaş Karasu
Kırklareli Adana Sivas
Ednan
Arslan Okan
Gaytancıoğlu
İzmir Edirne
BAŞKAN- Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Okan Gaytancıoğlu, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 21inci madde az önce okundu: Köy
yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan
kısımlarında yeni yapı yapılamaz. diyor. Sizin
söyledikleriniz ile yaptıklarınız birbirini hiçbir zaman
tutmuyor. Az önce de küçük bir külliye dediniz ama devasa bir saray
yapıyorsunuz Ahlata. Yani söyledikleriniz ile
yaptıklarınız hiçbir zaman birbirini tutmadı.
Şimdi, bir kanun getirmişsiniz, Sahilleri
koruyacağız." diyorsunuz yani köylerdeki sahilleri
koruyacaksınız. Önce bir söyleyelim, Türkiyede köy
bırakmadınız. Köylerde nüfus yaşlanıyor, kırsal
boşalıyor. Köylere bir çivi bile çaktırmayız."
diyorsunuz, oysa bütün köylerin sahillerini yağmalıyorsunuz,
yağmalamaktasınız, hatta köylerde sahil yoksa, sahili olmayan
yerler varsa oralara da kanal açarak talana, ranta devam ediyorsunuz.
Kıyıları korumaya çok istekliyseniz
gelin, ben size birkaç tane kıyı söyleyeyim, oraları koruyun:
Örneğin, Keşan Mecidiyede taş ocakları var, tam
kıyıda. Taş ocakları, kıyıya ciddi zarar veriyor,
Saroz gibi, kendi kendini yenileyen bir körfez, maalesef, tehdit altında.
Bunun yanında yine aynı körfezde Sazlıdere köyü var, oraya da
bir doğal gaz enerji hattı çekmeye çalışıyorsunuz, 10
bilirkişi uzmanın hayır demesine rağmen mahkemelerin
önünden, arkasından geçerek bu projeyi yapmaya
çalışıyorsunuz. Bunları durdurun, uyduruk ÇED
raporlarıyla sahillerimizin, dağlarımızın, denizlerimizin,
tarım alanlarımızın yağmalanmasına
karşı çıkın.
Gücünüzü görüyoruz ama gücünüzü yoksul halkı
daha çok yoksullaştırırken görüyoruz. Sayenizde yoksulluk ve
işsizlik, cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırıyor;
çiftçi borç içinde, vatandaş borç içinde, emeklimiz açlık
sınırının altında bir gelire sahip. Madem sahilleri
koruyacaksınız, Marmaristen Ahlata saray yapma sevdanız nedir?
Dünyada hayatı at üstünde geçen Alparslan bile Malazgirtte Ahlat kıyısına
böyle bir saray yapmayı düşünmemişti. Siz düşündünüz,
tarihe bir ilk olarak geçtiniz. Motoru Alman, bataryası Çin, mekanik
aksamı İngiliz, tasarımı İtalyan olan yerli
arabayı üretecek olan sizlerin Ahlata saray yapma fikri,
yerliliğinizin ve millîliğinizin gerçek bir ispatı
olmuştur. Marmariste, unutmayalım, yazlık saray yapmak için 40
bin ağacı kestiniz, köylülerin arazilerini
kamulaştırdınız, yetmedi, Ağaç kesildi. haberlerine
bile engel oldunuz ama köylü, bir çivi çaksa yemeyeceği ceza yok.
Bu kıyılara saray dikme sevdanız
nereden geliyor, bilmiyoruz. Osmanlının yükselirken yani
yükseliş döneminde yapmış olduğu mütevazı bir
Topkapı Sarayı var, bir de çöküş dönemindeki devasa Dolmabahçe,
Çırağan Sarayları gibi siz de çöküş döneminizde böyle
saraylar yapıyorsunuz. Siz bu kıyılara saray yapma işini öyle
bir geliştirdiniz ki takdiri hak ediyorsunuz. Kanal İstanbul gibi
bilim insanlarının karşı çıktığı,
bilime aykırı proje için yüzlerce milyar harcamaya
kalkıyorsunuz. Bu ucube projeye sırf Katarlı
dostlarınızın tarlalarını kıyıya, ranta
açmak için milyonlarca insanımızın hakkını
veriyorsunuz. Emekliye, köylüye, işçiye, çiftçiye gelince, işsizlere
gelince kaynakları harcamıyorsunuz, Katarlıların tesadüfen
almış olduğu tarlalara kıyı yapmak için bunları
kullanacaksınız.
Kıyısever olduğunuz doğru;
kurdun kuzuyu sevdiği kadar kıyılarımızı,
sahillerimizi, doğamızı seviyorsunuz. Evet,
kıyıları koruyalım ama önce sizden koruyalım. Çünkü bu
sarayları, otelleri, parsel parsel kiralamaları vatandaş
yapmıyor, vatandaşımız zaten mağdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Gaytancıoğlu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla)
Kıyılarımızı korumak istiyorsanız sevgili AKPli
arkadaşlar, önce nefsimizle mücadele edelim, yandaşlarınıza
para aktarma sevdasından kurtulalım, bakalım o zaman ne kadar
güzel olacak.
Evet, 21inci madde Köylerdeki
kıyıları koruyalım diyor. Önce köyleri koruyalım
arkadaşlar. Ortalama yaş 55in üzerinde. Kırsal
boşalıyor. 17 bin tane köy okulu kapanmış, çiftçimiz borç
içerisinde. Türkiye ilk defa geçen yıl ürettiğinden fazla
buğdayı ithal etti; 20 milyon ton buğday ürettik geçen sene, 10
milyon tonun üzerinde ithalat yaptık. Bu nereye kadar gider? Bu gitmez
arkadaşlar. 2,5 milyar dolara yaklaşan buğday
ithalatımız var. Kendi tarlalarımız boş, çiftçilerimiz
perişan, köylerin kıyıları, köyler boşalıyor, siz
hâlâ rant peşindesiniz. Önce çiftçiye destek olalım;
kıyılarımızı koruyalım, çiftçiyi koruyalım
ama kesenin ağzını biraz kırsal kesime açın diyorum,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 21inci maddesiyle 3621 sayılı
Kanuna eklenen ek 3üncü maddenin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
"11/7/1992 tarihinden önce
yapıldığı tarihteki mevzuatına uygun olarak
yapılan yapılardan;
a) Büyükşehir belediye sınırları
içinde köyden mahalleye dönüşen ve ilgili idaresince kırsal
yerleşik alan kabul edilen yerleşme alanlarının sahil
şeridinde kalan yapılar,
b) Belediye sınırları içinde olanlar
dâhil köy statüsünü koruyan, köy yerleşme alanlarının sahil
şeridinde kalan yapılar,
mevcut haliyle korunur.
Cahit
Özkan Mehmet
Doğan Kubat Abdullah
Güler
Denizli
İstanbul
İstanbul
Halis
Dalkılıç Şeyhmus
Dinçel
İstanbul
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, belediye sınırları
içindeki köy statüsünü koruyan köy yerleşme alanlarının sahil
şeridinde kalan yapılara büyükşehir belediye
sınırları içinde köyden mahalleye dönüşen kırsal
yerleşik alanlar da dâhil edilerek aynı özellikleri gösteren
yerleşme alanlarında benzer uygulamaların yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Teklifinin 21inci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana Trabzon
Orhan Çakırlar Dursun
Ataş İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Kayseri Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Dursun Ataşın.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
21inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve bizleri ekran başında
seyreden Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
kanunun ismi coğrafi bilgi sistemlerinde yapılması gereken
değişiklikler fakat 38 maddeye baktığımızda, 38
madde içerisinde coğrafi bilgi sistemleriyle alakalı sadece 1 tane
madde var; geriye kalanın tamamının imar
değişiklikleri, belediyelerin elindeki yetkilerin nasıl
alınıp başka yerlere aktarıldığı,
kişiye özel, yöreye özel ve ranta dayalı olduğu bir kanun
teklifiyle karşı karşıyayız.
27nci Dönemde bütün muhalefet partilerinin
uyarısına rağmen maalesef ki torba yasa yapma şeklinden
iktidar bir türlü vazgeçmedi ve Torba yasanın içerisine ne koysak,
nasıl olsa el yöntemiyle çıkarıyoruz. mantığıyla
maalesef ki karşı karşıyayız ve bundan bir an önce
vazgeçilmeli. Bu tür kanunlar tek tek ele alınmalı ve yetkili
komisyonlarda bu işte ihtisas sahibi olan kişiler tarafından
incelendikten sonra Genel Kurula getirilmelidir. Maalesef ki bu, AK
PARTİ'nin işine geldiği için böyle devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, 21inci
maddeye baktığımızda sahilleri koruyormuş gibi bir
algıyla karşı karşıyayız ama kanunun
tamamına baktığımızda kanunun içerisinde
büyükşehir belediyesinin elini kolunu daraltacak ve yetkilerini
kısıtlayacak o kadar çok madde var ki bu, iki haftadır, üç
haftadır devamlı görüşülüyor. Bu maddede hiçbir partinin
şerhi yok, onu da gördüm.
Şimdi, burada,
baktığımızda, 2012 yılında AK PARTİ
iktidarı maalesef ki o dönemde Anayasa değişikliğiyle
altı ay yerel seçimleri öne çekmeye çalıştı. Anayasa
değişikliği bu Genel Kuruldan çıkmadığında
alelacele bir yasa getirerek büyükşehir yasasını
çıkarttı, 6360 sayılı Yasa. Bu yasayla da -adını
öyle güzel koydu ki, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş
gibi- Yerel yönetimler uçacak, kaçacak, köylere artık hizmetler daha iyi
gidecek, şehir merkezinde hizmet çok iyi gittiği için şehir
merkezinde ne varsa köyde de bu olacak. mantığını
yürüterek maalesef ki 14 tane büyükşehir daha ilave etti; köylerin
statülerini değiştirdi, kasabalarımızı kapattı,
kasabalardaki muhtarlıkları kapatıp tek muhtarlığa
düşürdü ve geldiğimiz noktada bu yasanın artık çöktüğü
ve hizmetlerin götürülemediği, köylerde de hizmet verilemediği
aşikâr, ortaya çıktı. Bu yasaların bir bütün olarak ele
alınıp yeniden görüşülmesi lazım.
Yamalı bohçaya dönmüş bu yasada -6360
sayılı Yasada- yer alan, Köy Kanununda yer alan, 6395
sayılı Yasada ve 5216 sayılı Büyükşehir
Yasasında yer alan maddeler birbiriyle çelişiyor ve şu anda
iktidar hâlâ, burada yeniden yasaları ele almak yerine, tek tek yetkilerini
büyükşehrin elinden alarak kendine, merkeze çekmeye
çalışıyor. Bu maddede 1992den önce yapılan
yapıları niye baz alıyoruz da daha sonrakileri baz
almıyoruz? Burada farklı bir şeyler var ve sahile cephesi olan
yerlerde değişikliğin yörenin yapısına uygun
yapılacağı söyleniyor fakat arka cephede istediği
değişikliği yapabilme imkânı sunuluyor.
Değerli milletvekilleri, 2013te bu yasa
değişirken Zengin ortak geliyor size, köyleri
kalkındıracağız, tarıma destek vereceğiz. diye
yaptığınız yasa maalesef çökmüştür. Bugün
bakıyoruz ki 31 Martta, 23 Nisanda büyükşehir belediyeleri
kaybedildiği için tek tek yetkileri ellerinden alınıyor. Bu yasa
da onlardan biri. Biraz önce oyladığımızda da gördük ki yine
bazı yetkiler büyükşehrin elinden alınıyor.
Değerli milletvekilleri, biz, bugün, bununla
ilgili, İYİ PARTİ olarak bir toplantı yaptık. Yerel
yönetimler yasası artık çökmüştür. Köyler durmadan nüfus
kaybediyor, çiftçiler kan ağlıyor. Kendi memleketimden örnek verecek
olursam, Kayseride, bu yasayı değiştirdiğinizde, dönemin
Büyükşehir Belediye Başkanı köylere ve ilçelere giderken
şunu söylemişti: Size zengin ortak geliyor. Bundan sonra köyler
uçacak, mahalleler uçacak. Köyleri mahalle yapmıştı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Uçtu ama yani.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Evet, öyleydi
Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Ataş.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Şimdi
geldiğimiz noktada, maalesef ki köylerde yaşayan insan
sayısı yarıya düştü.
Gelin, insan odaklı kalıcı kanunlar
çıkaralım. Burada sadece bir sonraki seçimi nasıl kazanabiliriz,
yandaşlarımıza nasıl rant sağlayabiliriz
mantığından uzaklaşalım. Bu millet lehine kanunlar
çıkarmaya bakalım ve bu yerel yönetim yasalarını, imar
yasalarını yeniden bir bütün olarak ele alalım. Biz her türlü
desteğe varız diyorum.
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Hüseyin
Kaçmaz Ali Kenanoğlu
Gaziantep Şırnak İstanbul
Oya
Ersoy Mensur
Işık Muazzez
Orhan
İstanbul Muş Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun, bir söz talebiniz
var.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İdlibde Türk Silahlı Kuvvetleri ile Suriye merkezî yönetim güçleri
arasında ağır silahların da dâhil olduğu bir
çatışmanın başladığına dair
aldıkları haberlere ilişkin Millî Savunma
Bakanlığından bilgi notu gönderilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce sağlam bir kaynaktan
aldığım bilgiye göre -uluslararası sosyal medyada da
paylaşımlar başlamış- Mehmetçikimizin, Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin İdlibde Suriye merkezî yönetimi güçleriyle
ağır silahların da dâhil olduğu bir çatışma
hâlinin başladığına dair ciddi haberler geliyor.
Millî Savunma Bakanlığından biri bizi
dinliyorsa da siyasi parti gruplarına ayrı ayrı bilgi notu
göndermesini ya da Meclis Başkanlığımızın,
Savunma Bakanlığımızı arayıp durumu
öğrenmesini talep ediyorum. Yani Mehmetçik bir
başka ülkenin silahlı kuvvetleriyle ağır silahların
dâhil olduğu bir çatışmaya giriyor da Meclisin bundan haberi olmuyorsa
bu da aslında vahim bir durumdur yani.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, oturumu yönettiği esnada Meclis
çalışmalarıyla ilgili yaptığı telefon
görüşmesine yönelik sosyal paylaşımdaki ifadeleri
kınadığına ve İstanbul Milletvekili Engin
Altayın İdlible ilgili Millî Savunma Bakanlığından
bilgi notu talebine ilişkin konuşması
BAŞKAN -
Sayın Altay -aynı durum değil ama benzer bir durum- dün gene
Meclisin çalışmalarıyla ilgili olarak burada bir telefonla
görüşmem ilgili -ki İç Tüzükte de buna engel bir şey yok-
milletvekili arkadaşlardan biri tarafından, son derece
yanlış bir şekilde, kamuoyunu yanıltıcı bir
şekilde bir paylaşımda bulunularak, sanki milletvekili olmaktan
utanmaktan falan bahseden bir tweet atıldı.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Ben bunu söylemedim.
BAŞKAN - Yani
hazır bu konu gelmişken ben de bu tweeti ve o paylaşım
şeklini kınadığımı da buradan ifade etmek
istiyorum.
Dediğiniz
konuyla ilgili olarak da şimdi ilgileneceğim; sağ olun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, şimdi sizi dinleyen, sizin beni
kınadığınızı zanneder televizyonda, ne alaka!
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Evet, sizi kınadı Sayın Altay, ben öyle
anladım(!) Ben öyle anladım, Sayın Engin Altayı
kınıyor(!)
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Başkan telefonla görüşürken tweet
atmış.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, ben oradan telefon edin demiyorum; Millî Savunma
Bakanlığı gruplara bilgi notu göndersin; hep AK PARTİye
göndermesin, gelsin açıklasın.
MEHMET DOĞAN
KUBAT (İstanbul) Başkanım telefon edecek.
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Veya Meclis Başkanı
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Başkanımız istesin, onu da söyledim.
BAŞKAN
İsteyeceğiz, isteyeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Evet,
Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Mensur
Işıkın söz talebi var.
Buyurun Sayın
Işık. (HDP sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK
(Muş) Sayın Başkanı, değerli milletvekillerini ve
ekranları başında bizi izleyen Türkiye halklarını
sevgiyle saygıyla selamlıyorum öncelikle.
Sözlerime başlamadan
önce, Elâzığ depreminde ve Vanda çığ altında kalarak
yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allahtan
rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabırlar
diliyorum. Elbette ki felaketler olabilir, bunun önüne geçmek mümkün değil
ancak felaketlerin ihmal ve tedbirsizlikle sonuçlarını
ağırlaştırmak da siyasi iktidarın sorumluluğu
-veya sorumsuzluğu- altında, bunu da belirtmek gerekiyor.
Yine, özellikle
Vanda çığ altında kalan yurttaşlarımızın
felaketini büyüten en büyük sebebin saraylı AKP iktidarının
şov ve algı yaratma yaklaşımlarının olduğunu
da buradan bir kez daha belirtmek gerekmektedir. Geçen hafta içinde Sezai
Başkanımız ve Demokratik Bölgeler Partisi Eş
Başkanı Keskin Bayındır başkanlığındaki
bir heyetle bizler Vandaydık, çığ altında kalan
yurttaşlarımızın ailelerine, yaşamını
yitiren insanların ailelerine taziye, başsağlığı
diledik ve yaralı olan yurttaşlarımızı da hastanede
ziyaret etmiştik. Orada halkımızdan
aldığımız bilgi, halkımızdan
aldığımız veriler bize şunu göstermektedir: AKPnin daha önce Van
milletvekilliğini de yapmış olan, şu anda sarayın da
danışmanı olan Sayın Orhanın orada büyük bir
algı ve şov yaratma sevdasının bu büyük çığ
felaketini yarattığını da buradan bir kez daha
belirtiyoruz. Siyasi iktidarın yapması gereken, şov ve algı
değil, kendi sorumluluğu, bilinciyle bu felaketlerin
sonuçlarının en aza indirgenmesini sağlamaktır.
Sevgili milletvekilleri, AKP iktidarı Türkiye
halklarını kutuplaştırmakta, yoksullaştırmakta,
aynı zamanda bu şekilde cezalandırmaktadır; bu
politikalarıyla demokratik ve eşit yaşamdan her geçen gün daha
fazla uzaklaştırmaktadır. Şu önümüze getirmiş
olduğu paketle de aslında doğa ve kent
düşmanlığını da göstermektedir. Değerli arkadaşlar,
doğaya, kentlere ve halklara yönelik olan suçlar AKP iktidarı boyunca
çok daha artmış ve derinleşmektedir. Şimdi, bugün,
baktığımızda, AKPnin yapmış olduğu HESler,
RESler, aynı şekilde, dünyanın uygulamaktan yavaş
yavaş uzaklaştığı özellikle nükleer ve termik santral
projeleri Türkiye gündeminde hâlâ yoğun bir şekilde kalmaktadır.
Şimdi, Munzura, Geziye, Cerattepeye,
Karadenizdeki ormanlara, aynı şekilde Kuzey Ormanlarına,
Cizreye, Nusaybine ve Liceye yani doğaya
düşmanlığıyla bilinen AKP iktidarı -doğa ve
tarihin buluştuğu Hasankeyfi de sular altında bırakarak-
kent, tarih ve insanlık belleğine olan
düşmanlığını da bir kez daha bu kanun teklifiyle bize
göstermektedir.
AKP iktidarı, yıktığı
Suru, Cizreyi, Nusaybini ve daha birçok Kürt ve kürdistan kentini TOKİ
eliyle rant alanına çevirmiştir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) İstanbul da
şehir.
MENSUR IŞIK (Devamla) Göçe zorlamış
olduğu yurttaşların belleklerini bu şekilde yok etmeye
çalışmaktadır. AKP iktidarı, aynı şekilde, bu
önümüze getirmiş olduğu paketle 31 Mart ve 23 Haziranda
kaybettiği büyükşehirlerin intikamını büyükşehirdeki
halkların iradesinden almaya çalışmaktadır değerli
arkadaşlar. Bildiğiniz gibi, 32 belediyemizi ve o belediyelerimizde
yaşayan milyonlarca halkın iradesini kayyum eliyle gasbeden AKP iktidarı,
bu kanun teklifiyle de büyükşehirlerdeki halkların iradesini bu
şekilde gasbetme yöntemini, yolunu denemektedir. Nasıl yapıyor
bunu? Büyükşehrin imar yetkilerinin büyük kısmını kendi
Bakanlığı olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
yetki alanına alarak rantını devam ettirmeye
çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlar, iktidarın tekçi
ve otoriter yönetim anlayışına bağlı olarak ortaya
çıkan siyasi kriz ekonomik krizi de derinden olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Krizin faturası her geçen gün artmakta ve bu, yoksul
halka, özellikle de emekçi halka zamlar ve yüksek enflasyon oranları
şeklinde yansımaktadır.
Bizim AKP iktidarından kurtuluşumuzun bir
tek yolu var değerli arkadaşlar. AKP tekçi ve otoriter bir
anlayıştır, otoriter bir yönetimdir. Bu otoriter ve tekçi
anlayışla siyasal ve ekonomik kriz derinleşmektedir. Biz sizden
demokratik yol ve yöntemlerle elbette kurtulacağız. Bugünden hemen
sonra bu ülkede barışın ve geçimin, istihdamın
güçleneceği bir sabaha merhaba diyeceğiz. Sizler 3Yyle geldiniz yani
yoksulluk, yasaklar ve yolsuzlukla mücadele adı altında geldiniz
ama bu 3Yyi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin, en yüksek seviyesine
çıkararak yani yasakları en yüksek seviyeye çıkararak,
yoksulluğu en yüksek seviyeye çıkararak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MENSUR IŞIK (Devamla)
aynı
şekilde, yolsuzluğu da en yüksek ve en derin seviyeye çıkararak
Türkiye toplumundan önümüzdeki ilk seçimde büyük tokadı yiyip tarihteki
yerinizi alacaksınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum.
Hatip kürsüden Söz konusu, görüşülmekte olan
yasa AK PARTİnin tarih, çevre ve doğa
düşmanlığını göstermiştir. demiştir.
Reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Bilakis, bu yasa, doğrudan tarihimize,
çevremize ve doğamıza sahip çıkma yasasıdır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yakılan
ormanlara baksınlar. Doğa sevgisini görüyoruz(!)
Yaktığınız ormanlara bakın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, 22nci madde
üzerinde 4 adet önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup ayrı ayrı işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep İstanbul Şırnak
Oya
Ersoy Muazzez
Orhan
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Kenanoğlunun.
Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kanun Teklifi üzerindeki
değişiklik önergesi üzerinde söz aldım.
Tabii, teklifle getirilen düzenlemelerin önemli bir
bölümünün yapı ve inşaat sektöründeki sermaye
akışının sürdürülmesi ve rant odaklı olduğunu
ifade etmek isterim çünkü coğrafi bilgi sistemleriyle ilgili yalnızca
tek maddede düzenleme var. Benim söz aldığım bu madde, 29
Haziran 2001 tarihinde çıkarılan söz konusu 4708 sayılı
Kanunun 5inci maddesiyle ilgili, burada bir değişiklik
yapılıyor. Şöyle deniliyor mevcut yasada: Yapı denetim
kuruluşlarına ödenecek hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri, Organize Sanayi Bölgeleri, Serbest Bölgeler ve
Sanayi Siteleri onaylı sınırı içerisinde yer alan tüm
yapılar için %75 indirimli uygulanır. Bunu yüzde 30a indiriyor.
İlk etapta baktığınız zaman yapı denetim
firmalarının hizmet bedeli indiriminin yüzde 75ten yüzde 30a
çekilmesi olumlu gibi karşılanabilir ancak deprem bölgesinde yer alan
bir coğrafyaya sahibiz yani coğrafyamız deprem bölgesi,
dolayısıyla da yapı denetim meselesinin ciddiye
alınması gerekiyor. Yani yapı denetimi meselesi üzerinde
indirimler uygulayarak, zorunlu indirimlere tabi tutarak yapı denetimi
meselesini zora sokacak uygulamalardan kaçınmamız gerekiyor.
Şimdi, şöyle bir gerçek var: Ülkedeki bina
stokunun yüzde 10unun yenilenmesi, yüzde 30unun da onarılması
gerekiyor. TÜİK verilerine göre, ülkemizdeki konutların
yaklaşık yüzde 40ı da kaçak durumda ve yapı denetimi
meselesinde de şöyle bir durumla karşı karşıyayız:
Yapı İşleri Genel Müdürlüğü, yaptığı
denetimler neticesinde, birçok yapı denetim kuruluşunun
denetledikleri yapıların yerlerini dahi bilmediklerini ortaya
çıkartıyor. Yani yapı denetim firmalarının büyük
çoğunluğu sadece kâğıt üzerinde yapı denetimi
yapıyorlar. Yani bunların, yapı denetim firmalarının
gidip inşaatları denetledikleri yok ve dolayısıyla, bu
indirimler rekabeti doğuruyor, bu rekabette işlemler de çoğu
yerde personel çalıştırmadan, teknik eleman
çalıştırmadan, yeterli mühendis çalıştırmadan,
yeterli kontrol elemanı çalıştırmadan, sadece
kâğıt üzerinde, belgeyle yapılan işlemlerden ibaret oluyor.
Şimdi, böyle bir durumla karşı karşıya
kaldığımız bir yerde, işte Elâzığ
depreminde, Malatyada görmüş olduğumuz gibi ya da beklenen
İstanbul depreminde -Allah muhafaza- yaşayacağımız
-gerçeği de görmemiz gerekir- üzere, ciddi anlamda tahribatlara ve
yıkımlara yol açacak sonuçlar doğuruyor. O nedenle, yapı
denetimi meselesinde indirimler uygulamak yerine, binaların,
yapıların denetlenmesi konusunu daha ciddiye alan ve bu konuda
yapı denetim firmalarını daha zorlayan bir yerden
uygulamaları düzenlememiz ve kanunları çıkarmamız
gerekiyor.
Şimdi, ekonomik amacın ve rekabetin
olduğu yerde bu yapı denetim firmalarının denetim
ücretlerinde indirim yapılması durumu, denetim firmalarının
yaptıkları işlerin de aksamasına neden oluyor. Bu birçok
verilerle ortaya konulmuş durumda yani birçok kuruluş da bu konuda
yapmış olduğu incelemeleri ortaya koyuyor. Denetim
kuruluşlarında çalışan personelin istihdam esaslarının
yeniden düzenlemesi ve kuruluşların sıkı bir denetime tabi
tutulmaları gerekiyor. Bu durum, yapıların sadece
kâğıt üzerinde denetlendiğini ve bunun önüne geçilmesi
gerçeğini de ortaya koyan bir durumdur.
Değerli arkadaşlar, kentsel dönüşüm
uygulamalarına karşı itirazlar giderek artarken yani kentsel
dönüşüm meselesinin imar rantına dönüştürülmesine
karşı itirazlar artarken 3194 sayılı İmar Kanununa
eklenen geçici 16ncı maddeyle, ülkemiz tarihindeki en kapsamlı imar
affı uygulaması da yürürlüğe girmiş durumda. Mühendislik ve
mimarlık mesleklerinin yok sayıldığı 7143
sayılı Kanunla, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden
geçmemiş, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları
belirsiz yapılar, başvuru yapan yurttaşların
beyanıyla, hiçbir teknik koşul aramaksızın
meşrulaştırılmakta, yasallaştırılmaktadır.
Yapı güvenliği ve yapıların afetlere karşı
dayanıklı bir sağlamlıkla inşa edilmesi yalnızca
yetkili mimar ve mühendislerin hizmetleriyle sağlanabilir durumdadır.
O nedenle, burada yapı denetim firmalarının indirimleri üzerinde
bir düzenleme yapmak yerine, yapı denetim firmalarının
görevlerini yerine getirebilecekleri birtakım teknik zorunlulukları
ortaya koymamız ve çıkaracağımız kanunları
yapı denetim firmalarının işlerini daha iyi yapabilecekleri
zorunlulukları oluşturacak koşullar üzerinden kurgulamamız
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bu duruma
yönelik itirazımız bundandır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 22nci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
"eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu Orhan Çakırlar
İzmir Adana Edirne
Yasin Öztürk İmam Hüseyin Filiz Hüseyin Örs
Denizli Gaziantep Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi
vardır.
Sayın Yasin Öztürk, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanunu görüşmeye
başladığımız tarihten itibaren ülkemizde felaket eksik
olmadı; deprem, çığ felaketi, uçak kazası ve İdlibde
ardı ardına şehit olan ana kuzuları. Allah milletimizin
yardımcısı olsun.
Görüşülmekte olan kanun teklifinin 22nci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Fedakâr, çilekeş milletimizi ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Coğrafya kaderdir. Ülkemiz
coğrafyasının kaderinde deprem gerçeği yatıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Depremi durdurma
şansımız var mı? Kadere teslim mi olacağız?
Cenab-ı Allah, tevekkül buyurmuş; sen önlemlerini al, sen elinden
geleni yap, gerisini Allaha bırak. Bir Hükûmet düşünün ki eski bir
Çevre Bakanı seçim öncesinde imar affının gerekçesini şöyle
açıklıyor: Yüzde 60lar civarında imara
aykırılık olduğunu biliyorum ama aykırı olmayan
yerlerde de ufak tefek eklentiler varmış. 13-15 milyon arasında
olduğunu tahmin ettiğimiz bu yapıların
yıkılması gerekir fakat ne yıkacak bir güç var ne de bu
doğru olur. Bir Hükûmet düşünün ki Maliye Bakanı deprem
vergilerinin nereye gittiğine ait soruya şu cevabı veriyor: Vergiler
sağlık, eğitim, duble yollar gibi vatandaşın
ihtiyacını karşılamak için
kullanılmıştır.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİsi
hükûmetlerinde görev yapan bakanların sözleri sizi bağlar, verdikleri
rakamlar da. Çevre Bakanının imar affı diye tabir
edebileceğimiz bu son düzenlemeyle ilgili verdiği rakamlar var. Birinde
diyor ki: 9 milyon 210 bin vatandaşımız imar
barışına başvurdu ve 10 milyar 350 milyon TLlik bedel
yatırdılar. Aynı Bakan, bir milletvekilinin verdiği soru
önergesine de Yapı Kayıt Sisteminde yapılan sorgulama
neticesinde imar barışı kapsamında ruhsatsız veya
ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığı
başvuru sahipleri tarafından beyan edilen yapılar için 8 Haziran
2018-28 Ağustos 2019 tarihleri arasında toplamda 3 milyon 599 bin 867
adet yapı kayıt başvurusu yapılmış ve toplamda 23
milyar 523 milyon 609 bin 133 lira 65 kuruş ödeme
gerçekleştirilmiştir." diye cevap vermiştir. Bu
rakamları da geçtik, yine Çevre Bakanı diyor ki: Afete maruz
kalabilecek bölgelerde ve dere yataklarında kalan yapılar için hangi
alanda kaldığı belirtilmeksizin hazine mülkiyeti
seçildiğinden, belirtilen alanlardaki Yapı Kayıt Belgesi
başvurularının sayısına ilişkin sistemde
istatistiki veri bulunmamaktadır. Ne diyelim şimdi? Siz
şeytanın bile aklına gelmeyecek hesabı yapıyorsunuz:
Buradan şu kadar oy alırız? Bunları elektrik, su
faturasına bağlarız. Şu kadar vergi alırız,
üzerine bir de emlak vergisi alırız. Ama bu hesabı yapanlar
afete maruz bölgelerdeki binaların kaydını tutamıyor. Öyle,
suyundan da koy hesabıyla kaçak da önlenemez, depreme de direnilemez.
Kaldı ki bugün deprem olur, yarın sel.
Bu kaçak yapıları kayıt altına
alırken güçlendirme şartı konuluyor mu? Depreme
dayanıklılığına bakılıyor mu? Yok.
Oturduğu binanın depreme dayanıklı olmadığını
vatandaş da biliyor; elde para yok, güçlendirmeye kalksa cebinde para yok.
Aynı Hükûmetin yaptığı gibi, üstüne sıva çekince
depremle mücadele ettiğini zannediyor.
Şimdi, bir kanuni düzenleme önümüzde, Komisyona
tavsiyem, kanun teklifinizi geri çekin; üzerinde gerekirse günlerce
çalışılsın, hatta Komisyonda olmayan milletvekilleri de bu
Komisyon çalışmalarına destek versin. Deprem için ne
yapılabilir, yıkılması gereken binalar için Hükûmet ve
belediyeler nasıl destek olabilir? Düzenli, güvenli kentleşme
nasıl olabilir? Deprem için getirilen vergiler buraya nasıl kanalize
edilebilir? Oturup herkesin içine sinen bir kanun teklifi ortaya
çıkarılsın, çıkarılsın ki bir daha milletimizin
canı yanmasın.
Sayın milletvekilleri, gelelim kanun teklifinin
22nci maddesine. "Yapı denetim kuruluşlarına ödenecek
hizmet bedeli, Endüstri Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri,
Organize Sanayi Bölgeleri, Serbest Bölgeler ve Sanayi Siteleri onaylı
sınırı içerisinde yer alan tüm yapılar için %75 indirimli
uygulanır. fıkrasındaki indirim oranı %30u geçmemek
üzere şeklinde değiştirilmiş. Şimdi, son anda
farkına varmış olacaksınız ki düzeltme önergesiyle
yüzde 50 olarak teklif ediyorsunuz. Alelacele iş yapıyorsunuz,
üzerinde doğru dürüst çalışmadan Genel Kurula getiriyor, sonra
da nasıl düzeltiriz diye kıvranıyorsunuz.
Şimdi, düşünmeden edemiyorum, ya mahdumlar
ya da damatlar yapı denetim firması açtı ya da hangi yandaş
yapı denetim işine girdi? Yapı ne olursa olsun, ister konut
ister iş yeri ister fabrika, her bina sağlam olmak zorunda. Evet,
burada yapı denetim firmalarına çok fazla görev ve sorumluluk
düşüyor. Yeni yapılacak her bina da, işlevi ne olursa olsun,
yapı denetiminden geçmek zorunda; sanayi bölgeleri ve diğer
saydığımız bölgeler de dâhil ancak ülkede sanayiye
yatırım yapacak iş adamı kalmamışken,
yatırımcılar bir nevi teşvik edilmeye
çalışırken, daha işe başlamadan
yatırımcıya indirim yerine bindirim yapmanın manası
nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sözlerimi
tamamlayabilir miyim.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sanayicinin de
esnafın da yatırım dâhilinde desteklenmesi gerekirken bu konuda
da mağdur edilmemesi şart. Hadi onu yapamadınız, bari
indirim oranını azaltmayın. Durup dururken, üretme cesareti
bulmuş vatandaşı, daha binasının temelini atmaya
kalkarken caydırmayın. Samimi değilsiniz, samimi
olmadığınız için de getirdiğiniz her düzenleme
Arkasında acaba ne var? şüphesini doğuruyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Değerli arkadaşlar, lütfen oylamalara
Genel Kurulda bulunan arkadaşlarımız aktif katılsın,
bunların hepsi tartışmaya yol açıyor. Rica ediyorum,
lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zaten yeteri kadar
milletvekili yok ki! Oylamalar zaten hukuksuz, geçersiz.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 22nci
maddesinin birinci fıkrasındaki %30u ibaresinin %40ı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Vecdi
Gündoğdu Gökan Zeybek
Tekirdağ Kırklareli İstanbul
Veli
Ağbaba
Malatya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Veli Ağbabanın.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Veli Beye böyle çok
dikkat ediyorsunuz, böyle süzüyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Malatya
ve Elâzığda 24 Ocak akşamı ağır bir deprem yaşadık.
Öncelikle, bu depremde bütün Türkiye ayağa kalktı, herkes
Elâzığın ve Malatyanın yanında oldu. Bütün herkese,
kamu kuruluşlarına, ilgililere ve bu konuda destek olan yerel
yönetimlere burada, huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, depremin merkez
üssü Sivriceydi, Elâzığda etkili oldu ancak Malatyanın birçok
ilçesinde de etkili oldu. Doğanyol ve Pütürgenin ismi geçiyor ama Kale
ilçemizde, köylerde çok hasar var, Battalgazide çok hasar var,
Yeşilyurtta çok hasar var. Özellikle köylerdeki kerpiç evlerin
tamamına yakını kullanılamaz durumda. Oradaki milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte, Genel Başkanımızla
birlikte, büyükşehir belediye başkanlarımızla birlikte
yöreyi gezdik, incelemelerde bulunduk. Ev ev, köy köy gezerek orada tespitlerde
bulunduk ve gözüken şey şu değerli arkadaşlar: Tabii,
önümüzdeki sonbahara kadar kalıcı konutların mutlaka
yapılması gerekiyor, kalıcı konutlar tamamlanarak
insanların bu mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. Şimdi,
çadırlar vesaire verilmiş ama insanlar kış
şartlarında yaşıyor; önümüzdeki dönem Doğanyol ve
Pütürgede bu kış geçirilemez gibi gözüküyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, özellikle
hayvanlarla, hayvan çadırlarıyla vesaireyle ilgili çeşitli
problemler var; onlar da gideriliyor.
Şimdi, geçtiğimiz hafta, deprem
araştırma komisyonu kurulsun diye bir önerge verdik değerli
arkadaşlar. Deprem araştırma komisyonu önergemiz AK PARTİ
ve MHP tarafından sanki zafer kazanılmış gibi
alkışlanarak reddedildi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu Meclis
boşanmayla ilgili araştırma komisyonu kurmuş, bu Meclis
teknoloji bağımlılığıyla ilgili
araştırma komisyonu kurmuş, bu Meclis dopingle ilgili,
obeziteyle ilgili araştırma komisyonu kurmuş, depremle ilgili
araştırma komisyonu kurulmasına karşı
çıkıyor. Bunu millete, vatandaşa, insanlarımıza
nasıl izah edeceksiniz bilmiyorum. Yani bundan daha hayati, bundan daha
gerekli bir komisyon olabilir mi, bunları insanların takdirine
bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu komisyonun
kurulmaması hakikaten Meclisin, bizim değil, buna evet diyenlerin
değil ama bunu reddedenlerin ayıbıdır. Bu önergeyi
reddedenlerin yakasında Doğanyolda 6 yaşındaki
evladıyla ölen 33 yaşındaki Gamze Sayın eli olacaktır
her zaman. Bunu takip etmeye devam edeceğiz, bu araştırma
komisyonunun kurulması için uğraşmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Albert Camus Bir
ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl
öldüğüne bakın. diyor. Değerli arkadaşlar, bizim
ülkemizdeki ölümlerin dünyada eşi benzeri, örneği yok. Herhâlde
başka bir ülkede hatta üçüncü sınıf demokrasinin olduğu
ülkelerde bu ölümler yaşanmış olsaydı orada ne hükûmet
kalırdı ne bakan kalırdı. Birkaç örnek vereceğim,
hafızalarınızı da tazelemek isterim.
Değerli arkadaşlar, bakın, birkaç
resim paylaşacağım sizinle. İstanbulda 2012 yılı
Mart ayında bir çadırda 11 işçi yanarak öldü, bir tane
sorumluluk alan kimse yok. Şimdi, hep övünüyorsunuz ya, Duble
yolları biz yapıyoruz, Osmangazi Köprüsünü biz yaptık. diyorsunuz
ya, bir örnek daha vereceğim değerli arkadaşlar. Bu Hükûmetin
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Biz yaptık.
VELİ AĞBABA (Devamla) Tabii ki siz
yaptınız, itiraz etmiyorum, siz yaptınız. Bu 8 kadın
işçi, İstanbulun göbeğinde, minibüsün içerisinde boğularak
ölüyor, boğularak. Ne zaman? Değerli arkadaşlar, bundan birkaç
yıl önce. Bakın, şu örneğe bakın: 38 insan
hayatını kaybediyor.
Sizin yaptığınız bir şey
daha var: TOKİ yapıyorsunuz ya, TOKİ. Bakın, Samsunda
TOKİ yapmışsınız, Samsunda.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) İyi
yapmış
VELİ AĞBABA (Devamla) İyi olmuş.
diyorsun. Samsunda, TOKİde sel basıyor, insanlar katlediliyor.
Bakın, sel basıyor, ne zaman? Tek parti dönemi falan değil, tek
parti dönemi de sizin döneminiz. Temmuz 2012, bakın arkadaşlar,
Temmuz 2012de insanlar katlediliyor.
Bir başka şey: 32nci kattan asansör
düşüyor, 10 işçi ölüyor değerli arkadaşlar, 10 işçi.
(CHP sıralarından BAŞKENTGAZ sesleri) BAŞKENTGAZ... Örnek
çok. Örneğin, Erzurumda donarak ölen insanlar arkadaşlar; bakın,
5 işçi Erzurumda donarak ölüyor. Örnek çok; cezaevinde ölenler var, tren
kazalarında ölenler var.
Değerli arkadaşlar, diyorsunuz ya:
Osmangaziyi biz yaptık, köprüyü biz yaptık.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Evet.
VELİ AĞBABA (Devamla) Evet. diyorsun.
Bu ölümlerin sorumlusu kim? Siz. Ya da Hükûmet bostan korkuluğu mu? Bu
ölümlerin sorumlusu sizsiniz değerli arkadaşlar, bu ölümlerin
sorumlusu sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başkanım, tamamlıyorum.
Bakın, daha dün Vanda çığ oluyor
değerli arkadaşlar, 5 insanımız ölüyor, arkasından
askerler gönderiliyor, onlar da ölüyor; ne diyorlar? Fıtrat. Kader.
Yahu bu fıtrat, kader hep fakir fukarayı mı vuracak? Bu
fıtrat, kader sizi hiç vurmayacak mı? (CHP sıralarından
alkışlar) Fıtratsa, kaderse fakir fukaraya. Yahu hiç
yüreğiniz acımıyor mu, ciğeriniz yanmıyor mu? O fakir
fukara asker çocukların çığın altında ölmesinin
sorumlusu sizsiniz. Bakın, ne diyorlar? Ahlata saray mı
yapalım? Ahlata saray yapın tabii, ihtiyacınız var. Uçan
var, kaçak var, yazlığı var, Ahlatta kaç gün kalacak
hazretleri, bilmiyorum! Ahlata saray yapacağınıza bu ölen
işçilere yardım edin, bu insanların ölmesini önleyin, o depremde
kerpiç evin altında kalan insanların ölümünü önleyin. Köprünün
sorumlusu sizsiniz. Yakında var ya, söyleyeyim mi, söylemeyeyim mi
bilmiyorum... Yahu, iyi şeyleri siz yapıyorsunuz, depremde kim
öldürdü? Allah öldürdü. Çığda kim öldürdü? Allah öldürdü. Yani bu
konuda AKPyi tebrik etmek lazım ama bu ölümlerin tamamının
sorumlusu sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
bizim sayımız AK PARTİ Grubundan fazla. 20 kişiyle önerge
mi reddedilir ya?
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 22nci maddesinde yer alan %30'u
geçmemek üzere ibaresinin "%50'yi geçmemek üzere şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Selahattin
Minsolmaz Mustafa Elitaş
Denizli Kırklareli Kayseri
Mehmet
Doğan Kubat Mustafa
Açıkgöz Fuat
Köktaş
İstanbul Nevşehir Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, yapı denetim kuruluşlarına
ödenecek hizmet bedelinin endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme
bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler ve sanayi siteleri
onaylı sınırı içerisinde yer alan tüm yapılar için
yüzde 50'yi geçmemek üzere indirimli olarak uygulanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.38
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.44
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
23üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Necdet
İpekyüz Hüseyin Kaçmaz
Gaziantep
Batman Şırnak
Muazzez
Orhan Oya
Ersoy Ali
Kenanoğlu
Van
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Önergeye Komisyon katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) - Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Necdet İpekyüzün.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yapı Denetimi Hakkında Kanunda
değişiklikler yapılıyor. Coğrafi bilgi sistemleri
hakkında geçen hafta da konuşuluyordu, bu hafta da konuşuyoruz.
Türkiye bu felaketlerle ve birçok düzenlemeyle karşı
karşıya kaldığında, bir uğursuzluk değil,
bir felaket değil, bile bile aslında bir ortam yaratılıyor.
Niçin? Çünkü modern anlamda önleme söz konusu iken, koruma söz konusu iken
bunlar yapılmamakta, deyim yerindeyse, bir keyfiyete
bırakılmakta ve ne oluyor; bir çok eksiklik için çeşitli
mekanizmalar üretiliyor ve ne yapıldı; yapı denetim diye
kurullar oluşturuldu. Yapı denetimi kuruluşları ne oldu? Canavarlaştı
ve neredeyse yapı denetim kuruluşlarını denetlemeye
dönüşeceğiz. Neden? Çünkü Her şeyi şirketler çözebiliyor
Her şeyi para alanlar daha rahat çözebiliyor. diye bir anlayış
var. Para alanlar ne yapıyor? Daha fazla kâr edelim, esnek
davranalım, müşteriyi kaybetmeyelim. Olan kime oluyor?
Dezavantajlı kesimlere oluyor, yoksula oluyor; her türlü felaketle
karşı karşıya kalıyorlar. Türkiyede gerçek anlamda
bir yapı denetimine ihtiyaç varken bu dikkate alınmıyor, kalite
kontrol edilmiyor. Mevcut durumda ülkedeki rastgele müteahhit şirketleri
binalar yapmakta ve para kazanmaktalar. Ne oluyor? Caydırıcı bir
mekanizma da gelişmiyor. Peki, denetim lazım mı? Evet. Türkiye
Cumhuriyetinde bu denetimi yapacak kurumlar var mı? Evet. Kim? Sivil
toplum örgütleri. Kim? Kamu adına, tüzel konumda olan TMMOB gibi kurumlar
aslında bu denetlemeyi yapabilir; eğitim veriyor, bilgi veriyor,
sertifika veriyor. Siz, onları devre dışı
bırakıyorsunuz, yerel yönetimleri devre dışı
bırakıyorsunuz; sonra da Bu niçin oldu? diyorsunuz, yine
onları denetlemeye dönüştürülüyorsunuz.
Geçtiğimiz hafta deprem oldu; bizim Ankarada
bir parti kongremiz söz konusuydu -konferansımız-
arkadaşlarımız kriz masası oluşturdular ve gittiler.
Peşinden, Batman Belediyesinden bir ekiple ve birçok yerel yönetimlerden
ekiple bizler de oraya gittik. Gerçekten bir felaket ve ne yapılabilir
diye düşündük? Ne yapılıyordu biliyor musunuz? İnsanlar
oraya gelen Bakanlara bakıyorlardı. Niçin bakıyorlardı?
Bakanın gittiği yerde bir şeyler ters gitmesin diye ama
Bakanın gitmediği köylerde, gitmediği ilçelerde, gitmediği
mahallelerde işler tümüyle ters gidiyordu. Bakın, iki gün önce tekrar
yağmur yağdı, sel altında kaldılar. Çadır
dağıtıyorsunuz; hâlâ konteynerler yok, hâlâ insanlar
perişan. Yapı denetimiyle ilişkisi ne? Binaya bakıp
gidenler
Ben bir aileyle konuştum, bana şunu söylediler: Biz
Yalovadan depremden kaçtık 1999da, Elâzığa geldik. Eşim
çalışıyor. Bir bodrum katında oturuyoruz. Depremde, ben ve
çocuklarım sarsıntıdan ne yapacağımızı
şaşırdık. Çadırdayız, donuyoruz. Peki, niye eve
gitmiyorsunuz? Binaya gelen kişi baktı, baktı, Az
hasarlı. Gidin, oturun... Hâlâ artçı devam ediyor. Bakmakla mı
olur denetim, bakmakla mı olur az hasar tespiti? Siz dalga mı
geçiyorsunuz? Bu soğukta, karda kışta, orada bakarak Git uyu
Yalova depremini yaşamış, 1999u yaşamış
kişi hâlâ orada bunu yaşıyorsa bu, deyim yerindeyse, ruhsuz,
insansız, keyfî bir sistemdir. Bunu kimden öğreniyorlar? Sizlerden
öğreniyorlar çünkü üstten bakışla, nasıl olsa siz keyfinize
bakarsınız, Biz istediğimizi yaparız, şovumuzu
yaparız, siz istediğiniz şekilde buna razı olursunuz.
dersiniz. Ve öyle bir hâlde ki binaların hasarlarının tespitiyle
beraber ne olacak, ne yapılacak hâlâ meçhul; bu insanlar nerede kalacak,
nasıl yaşayacaklar belli değil.
Tanıdığım insanların bir
kısmı Erzuruma, bir kısmı Diyarbakıra, bir
kısmı Batmana, bir kısmı Tunceliye gitti çünkü insanlar
hâlâ artçıyla karşı karşıyayken hasar tespiti
yapılmadığı gibi yardımlar da sürdürülebilir
değil, resmen şova dönük. Yapmamız gereken ne? Bir an önce
gerçek, sürdürülebilir politikalara ihtiyaç var ve bunun için de aslında
yapmamız gereken, kamu tüzel kişileriyle beraber, kentsel
dönüşüm adı altında, ranta değil; yoksul, fakir,
dezavantajlı kesimlere ortam yaratmaktır.
Bizler burada birçok kez sorduğumuzda herkes
farklı bir cevap veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Deprem vergisi
toplanıyor
denildi. Nitekim, AKP Genel Başkanı söyledi deprem
vergisinin nereye gittiğini; yola gitmiş. Hangi yola?
Yandaşların yoluna gitmiş, yandaşlara yol yapmak için
gitmiş; normalde yoksula, dezavantajlıya, soğukta çadırda
kalana, perişan olana değil, çığ altında kalanlara
değil, yandaşlara bir çare bulalım diye. Son dönemde, alelacele
-hâlâ Plan ve Bütçede de konuşuluyor- İstanbul Kanalına para
bulmak için de birçok formül üretilmeye çalışılıyor.
Yapılması gereken, gerçekten, felaket olmadan önleyebilmektir,
görebilmektir; yoksul, ulaşamayan herkese eşit bir şekilde
birçok hizmeti götürmektir. Siz bunu yapmadığınızda resmen
üstten bakıp dalga geçer bir pozisyona dönüşüyorsunuz. İsmini
yapı denetimi de koysanız, bilmem ne denetimi de koysanız, siz
sadece, kendi kendinizi denetleyen değil, kendi kendinizi kayırabilen
bir sistem oluşturuyorsunuz. Bunun değişmesi lazım ve
değişiyor, en kısa zamanda da bu değişecek, gerçek
sahipler bu işi yönetecekler.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kabul etmiyoruz,
reddediyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
23üncü maddesinin birinci fıkrası ile değiştirilen 4708
sayılı Kanunun 8inci maddesinin birinci fıkrasının
(ç) bendindeki "%20'si kadar ibaresinin "%50'si kadar
şeklinde; (g) bendindeki "bir yıl ibaresinin "beş yıl
şeklinde şekilde değiştirilmesini, birinci
fıkrasındaki "altıncı fıkrasında yer alan
"yapı sahibi tarafından" ibaresi "Bakanlıkça
elektronik ortamda belirlenen" şeklinde ibaresi ile birinci
fıkrasındaki "onbeşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ibaresi
ile sondan üçüncü paragrafındaki Bu Kanun hükümleri çerçevesinde görevini
yerine getirmediği tespit edilen mimar ve mühendisler hakkında meslek
odaları, kendi mevzuatı uyarınca cezai işlem yaparak
neticesini Bakanlığa bildirir. ibarelerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
Vecdi
Gündoğdu İlhami
Özcan Aygun Emine
Gülizar Emecan
Kırklareli Tekirdağ İstanbul
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Emine Gülizar Emecanın.
Buyurun Sayın Emecan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli Genel Kurul;
öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Çok yakın geçmişte çok önemli acılar
yaşadık, Elâzığ ve Malatyada 41
vatandaşımızı kaybettik. Bu süreçte Türkiye geneline
baktığımızda, Manisada arka arkaya, sürekli
sarsıntılar yaşandı ve deprem fırtınası denilen,
bu şekilde tanımlanan sarsıntılar yaşandı.
Bugün baktığımızda yine,
uzmanlar Hatay, Maraş, Erzincan bölgesinde fay hatlarındaki
hareketliliğe dikkat çekiyorlar ve daha öncesinde aslında Erzincan
bölgesine de dikkat çekmişlerdi. Yani değerli arkadaşlar,
Türkiye sallanıyor şu anda, ciddi anlamda sallanıyor ve biz
bugün bu depremlere karşı ne yaptık, kendimizi çok iyi
sorgulamamız gerekiyor.
Şimdi, yine deprem bölgesi olan -kendi ilim de
olan- İstanbula baktığımızda, 17 Ağustos 1999
depreminden bu yana var olan yapı stokunun sadece yüzde 5inin
yenilenmiş olduğunu, İstanbulda da toplamda yaklaşık
7 milyon yapının riskli durumda olduğunu biliyoruz. Türkiye
genelindeki yapı stoku yaklaşık 20 milyon değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bir yandan deprem riski var,
İstanbulda yirmi yıldır yenilenememiş bir yapı stoku
var, riskli yapı stoku var ve bir kenarda da hâlâ hesabı
verilememiş 65 milyon TL bir deprem vergisi var. Biz bu süreçte ne
yaptık? Deprem vergisini yollara, köprülere harcadık; toplanma
alanlarını, acil durum bölgelerini ranta kurban ettik, gökdelenler
diktik, AVMler yaptık, hasarlı kamu binalarıyla ilgili ise
hiçbir şey yapmadık. Bugün hâlâ, İstanbulda 9 tane okul çok
riskli ve acil yıkılması gereken durumda, 20 tane okul da orta
hasarlı durumda değerli arkadaşlar ve çocuklarımız bu
okullarda okuyorlar.
Şimdi görüştüğümüz Coğrafi
Bilgi Sistemleri isimli kanun teklifinin içinde -tabii, torba kanun teklifi
olduğu için- İmar Kanununda değişiklikler var, Yapı
Denetimi Hakkında Kanunda değişiklikler var. Özellikle, bugün
İmar Kanunundaki değişiklikler, geçmişe yönelik bir ilaç
olmayacak. Keşke, toplanma alanları ranta kurban edilmeden,
gökdelenler, AVMler dikilmeden getirilseydi. Keşke, incelendiğinde
depreme dayanıksız olduğu ortaya çıkacak binalara imar
barışı, imar affı getirilmiş olsaydı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanun
teklifine baktığımız zaman tabii ki konuştuğumuz
maddeler özellikle yapı denetimiyle ilgili. 2000 yılında 595 ve
601 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarılıyor
yapı denetimiyle ilgili ama maalesef, bunlar uygulanmıyor, daha sonra
2001 yılında 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında
Kanun çıkarılıyor ama maalesef, bu çıkarılan kanun da
inşaat ve yapı sektörünün sorunlarını tam olarak çözemiyor.
Aslında, bugün depremle sarsılan ve hiç
önlem almadığımız ülkemizde
baktığımızda şu kanunun ne dediğine: Bu Kanunun
amacı; can ve mal güvenliğini teminen imar plânına, fen, sanat
ve sağlık kurallarına, standartlara uygun, kaliteli yapı
yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve
yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Ancak
hiçbir şekilde ilaç olmamıştır, bu kanun
uygulanamamıştır çünkü hazırlanırken meslek
odalarına, ilgili kurumlara, üniversitelere hiçbir şekilde
danışılmamıştır ve
tıkanmıştır sistem. Bugün, bu Yapı Denetimi
Hakkında Kanunla ilgili, teklif içerisinde gelen düzenlemelerin bir
kısmı olumlu olmuş olsa bile, keşke müstakil şekilde,
tek başına bu kanun üzerinde bir değişiklik yapmaya gidiyor
olabilseydik çok daha başarılı bir sonuç elde ederdik.
Bu üzerine konuştuğum 23üncü maddeye
gelecek olursak: Yapı denetimi kuruluşlarında görevini yerine
getirmedikleri tespit edilenlere idari yaptırımlar, cezalar
getiriliyor, daha doğrusu yeni düzenlemeyle bu cezalar
ağırlaştırılıyor. Evet, belki bu cezaların
ağırlaştırılmasını olumlu olarak görebiliriz
özellikle denetim açısından ancak önergemizde de belirttiğimiz
gibi Bu Kanun hükümleri çerçevesinde görevini yerine getirmediği tespit
edilen mimar ve mühendisler hakkında meslek odaları, kendi
mevzuatı uyarınca cezai işlem yaparak neticesini
Bakanlığa bildirir. ibaresi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla)
Bitiriyorum, toparlıyorum Başkanım.
Biz bunun metinden çıkarılmasını
istiyoruz çünkü bu uygulama, meslek odalarının
bağımsızlığının zedelenmesine sebep
olacaktır, ayrıca da yapılan uygulama çok çelişiktir. Siz
hem mimar ve mühendislerin ruhsatlardan imzalarını kaldıracaksınız
hem de yapı denetimlerini TMMOB gibi meslek odalarının
denetiminden kaçıracaksınız, ondan sonra da yapı denetim
firmalarına böyle bir sorumluluk vereceksiniz.
Değerli arkadaşlar, bu uygun bir uygulama
değil. Öncelikle sorgulamamız gerekiyor sistemi. Yapı Denetimi
Hakkında Kanun üzerinde ciddi değişiklikler, düzeltmeler
yapılması gerekiyor ve bu önergede, bu maddenin biz bu şekliyle
metinden çıkarılmasını öneriyoruz. Kanunun genel hâliyle
ülkemize hayırlı olmasını diliyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Milleti
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Dursun
Ataş
İzmir Edirne Kayseri
Hüseyin
Örs Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Yavuz
Ağıralioğlu
Trabzon Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) - Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Dursun
Ataşın.
Buyurun Sayın Ataş.(İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu anda görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesi üzerine söz aldım. Bu
torba kanun teklifinde -biraz öncede ifade ettiğim gibi- birçok kanun var
ve hiçbirinin de birbiriyle bağlantısı yok ve coğrafi
sistemle de hiçbir alakası yok.
Görüştüğümüz kanun teklifi, yapı
denetim şirketlerinin görevlerini yapmadığında veya
uygulamada yanlışlıklar yaptıklarında verilecek
cezaların 3194 sayılı Kanun ile 4708 sayılı Kanun
arasındaki farklılıkları gidermek ve 4708 sayılı
Kanundaki cezaları uygulamak amacıyla getirilen bir kanun teklifi.
Tabii ki burada, yapı denetim firmalarına görevlerini
yapmadıklarında veya yönetmeliklere uygun
davranmadıklarında ceza verilmeli ama bu yasa teklifindeki gibi tek
başına bir madde değiştirerek cezaların
artırılması bu konuyu çözmeyecektir. Yine biraz önce de
söyledim, Yapı Denetimi Hakkında Kanunu yeniden ele alıp
günümüz şartlarına uyarlayarak, deprem gerçeği de ortada,
gözümüzün önündeyken bu gerçeklere de uygun yeni bir kanun düzenlenmesi
lazım ama en son sizin burada çıkardığınız, AKP
hükûmetleri tarafından çıkarılan Yapı Denetimi Hakkında
Kanunla işler yürüyor ve orada yine yandaşlara bürolar
açtırılıp bunlara yetkiler verildi. Bugün geldiğimiz
noktada da uçuk kaçık bir sürü yapılaşmanın olduğu ve
her birinin de belediyelerle anlaşılarak, plan müellifleriyle
anlaşılarak yürüdüğü ortaya çıktı. Burada da yine
sıkışıldı, gelindi ve bu teklifle, bir cezayla bunun
önüne geçeceğinizi düşünüyorsunuz ama yine yanılıyorsunuz
ve bu cezaların artırılmasıyla, cezaların verilmesiyle
veya meslek odalarının Bakanlığa bildirilmesiyle bu
problemlerin çözüleceğine de yerel yönetimlerde görev yapmış
biri olarak ben inanmıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu
şeyler çok konuşuldu, biraz önce de yerel yönetimler kanununun bir
bütün olarak ele alınması gerektiğini ve şu anda
çıkardığınız 6360 sayılı Kanunun
uygulanamaz hâlde olduğunu söyledim. 25 Ocakta, biliyorsunuz, yeni
nüfusumuz açıklandı ve 83 milyona çıktı Türkiye. Burada
dikkat ettiyseniz, araştırdıysanız, baktıysanız
bu yasayla köyler şehir oluyordu, köylerdeki nüfus köylerde
kalıyordu, doğduğu yerde doyuruluyordu; bu şekilde
çıkarılmış bir kanun vardı. Bugün bu kanunun her
tarafı, dediğim gibi, yamalı bohçaya döndü; bu kanun
çıktığı günden bu yana köylerimiz ve kasabalarımız
devamlı ivme kaybediyor, nüfus kaybediyor ve siz, eminim ki en yakın
zamanda da bunu değiştirmek için getireceksiniz ama yine insan
odaklı ve gerçeklere uygun bir yasa getirmeyeceksiniz, yine siyasi olarak
İlk seçimde nasıl kazanırız?ın hesabını
-2014teki gibi- yaparak getireceksiniz.
Şimdi, burada Kayseriyi örnek verecek olursak
şurada sorduğumuzda Kayseriyi herkes vizyon kent Kayseri olarak
bilir ve Kayseri ticaretin başşehri, sanayide çok ileride olan bir
şehrimiz, belediyecilikte çok ivme yapmış bir şehrimiz.
Aranızda gidip, gezip görenler varsa Kayseri, bugün o kadar geri
kaldı ki kendi sınıfındaki iller arasında, maalesef ki
belediyecilikte de sınıfta kaldı. Bugün Kayseri Büyükşehir
Belediyesi borç batağında. Sizin
çıkardığınız yasayla köylere kadar hizmet götürmesi
gereken Kayseri Belediyesi maalesef ki köylere değil, merkez ilçelere dahi
hizmet veremez durumda.
Şöyle örnekler vermek istiyorum size: Siz
iktidara geldiğinizde Kayseride merkezde yaşayan insanların
oranı yüzde 30un üzerindeydi, bugün merkezde yaşayan insanların
oranı yüzde 84e geldi; yüzde 84e yüzde 16; 12 tane ilçede yaşayan
insan oranı yüzde 16. Çiftçilikle uğraşan, ticaretle
uğraşan bir şehirden, çiftçilik alanında Türkiyede ekili
dikili alanlarda 6ncı sırada olan bir şehrimizden bahsediyoruz.
Bugün nüfusa baktığımızda merkezde yaşayan nüfus yüzde
84, 12 ilçede yaşayan nüfus yüzde 16. Maalesef ki büyükşehir hizmet
götüremiyor. Köyler ve kasabalar; kapatılan, mahalleye dönüştürülen
köylerimiz hizmeti nereden alacağını bilmiyor ve onlara hizmet
götürülmüyor. Şu güne geldiğimizde, buralarda, her okulda
öğretmen eksiği var, her hastanede doktor eksiği var; 80
kilometre, 90 kilometre yol giderek hizmet almaya çalışıyor
vatandaşımız. Buradan yine söylüyorum: Bu sistemle, ufak tefek
değişikliklerle bunları yapamazsınız.
Gelelim Kayserinin diğer sorunlarına:
Değerli hemşehrilerim her zaman AK PARTİye yüzde 70in üzerinde
oy verdiler, Cumhurbaşkanı çıkardılar, Bakanlar
çıkardılar ve Grup Başkan Vekilleri çıkardılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Maalesef ki Kayserinin
sorunuyla ilgilenen kimse olmadı. Bugüne baktığımızda,
Kayserinin, hâlâ, hikâyeye dönmüş bir hızlı tren projesi var ki
on yıldır sürüyor. Burada Bakana sordum; Bakan, ihalesinin
yapılmadığını, projelerinin tamamlanıp hemen
yapılacağını söyledi. Birkaç gün önce yine bir
milletvekilimiz, Kayseri Milletvekilimiz bu yıl içerisinde
yapılmayacağını söyledi.
Havaalanına gidin, artık
kaldırmıyor; senede 2 milyonun, 3 milyonun üzerinde yolcu kapasitesi
var; terminal köy terminaline dönmüş durumda.
Yine sulamayla alakalı barajlarımız
var: Bahçecik Barajı, Yamula Barajı, Develi 2nci Merhale
Barajı. Buralar on yıldır, on beş yıldır maalesef
ki bitirilemedi.
Kayseri, gayrisafi millî hasılada Türkiye
ekonomisine katkısı yönünden 13üncü sırada olmasına
rağmen, devletten aldığı hizmetlerde 32nci sırada.
6ncı büyük tarım alanına sahip bu ilimiz, maalesef ki
tarım yatırımlarından 20nci sırada faydalanıyor.
Kayserili hemşehrilerim beni buradan
dinliyorlar; size çok destek verdiler; böyle giderse bundan sonra sizlere,
umarım, güzel bir tokat atacaklardır diyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
var, elektronik cihazla oylama yapacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var mı?
Anlaşmazlık var mı? Eğer Kâtip Üyeniz bu duruma Var.
diyorsa sen de Var. de, ne diyeyim!
BAŞKAN Oylama için bir dakika süre veriyorum
ve oylama işlemi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.07
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
23üncü maddesi üzerinde Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum, oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
24üncü maddesindeki davranışla ibaresinden sonra gelmek üzere
"yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren
fiiller nedeniyle ibaresi ve ibaresinin madde metninden
çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan Sümer
Sivas İzmir Adana
Vecdi
Gündoğdu Özgür
Karabat İlhami Özcan
Aygun
Kırklareli İstanbul Tekirdağ
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Sayın Özgür Karabat.
Buyurun Sayın Karabat.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifini
kısaca özetlemek gerekirse özetle merkezî idareyi güçlendiren ve
aslında -biraz rövanşist bir tutumla- 24 Haziran seçimlerinin
intikamı da olan bir girişim gibi gözükmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanunlarla oynayarak,
yetki gaspları yaparak bir hezimetten kurtulmanın mümkünatı
yoktur. Değerli arkadaşlar, bakın, bu teklifle
Cumhurbaşkanlığı Ahlat köşküne kanuni bir
kılıf uyduruluyor. Ülkenin en tepesinde oturanlar eğer Anayasaya
uymuyorsa -amiyane deyimle- Anayasayı takmıyorsa gerçekten problemli
bir durum vardır.
Ne yapılıyor bu yasa teklifiyle? Ne
yapılıyor bu yasa teklifiyle değerli arkadaşlar? Ahlat
köşkü düzenlemesiyle daha önce Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği
kararlar kanunla düzenleniyor değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, şimdi, siz ne
yapıyorsunuz? Daha önce Man Adasında paralara takla
attırdığınız gibi, vatandaşa takla attıran
bakanınız olduğu gibi, kanuna takla attırarak Ahlat
köşküne yasal bir zemin oluşturuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, biz ne üzerine yemin
ettik? Anayasa üzerine yemin ettik. Nasıl yemin ettik? Şerefimiz ve
namusumuz üzerine yemin ettik. Anayasayı korumakla yükümlü
olanların, Anayasayı delmek gibi bir iş yapması
affedilemez bir tutumdur; bunu öncelikle söylemek istiyorum. Üstelik Anayasa
Mahkemesi üyelerinin tamamını siz atıyorsunuz ama o Anayasa
Mahkemesinin kararlarına uymuyoruz. diyorsunuz değerli
arkadaşlar. Bizim temel görevimiz, Anayasayı korumak değil mi?
Şimdi, başka bir nokta var:
Kızılay Başkanı Burada vergi kaçırma yoktur, vergiden
kaçınma vardır. diyor. Burada da ne var biliyor musunuz
arkadaşlar? Anayasadan kaçınma var, Kızılay
Başkanının deyimiyle Anayasadan kaçınma var; bunu söylemek
isterim.
Eskiden insanlar sarayla ilgili, saraydan kız
kaçırma hikâyeleri anlatırdı. Burada ne var biliyor musunuz?
Kaçak saray var. (CHP sıralarından alkışlar) Eskiden
saraydan kızlar kaçıyordu, burada kaçak saray var.
Değerli arkadaşlar, 24 Haziranı
hatırlıyor musunuz? Hepinizin seçildiği seçim. Bu ne biliyor
musunuz, bu? Sizin seçim bildirgeniz, birçoğunuz okumuştur
inşallah.
Şimdi, değerli arkadaşlar, denir ya
Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. diye. Burada birden
çok sayfada, örneğin 161inci sayfada diyorsunuz ki: Yerel yönetimlere
transfer edilen genel bütçe vergi payını artırdık. Bu
kanunla bunu mu yapıyorsunuz?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Hayır.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Hayır.
Burada diyorsunuz ki değerli arkadaşlar:
Yerel yönetimlerin öz gelirlerini artıracağız. Bakın,
burada diyorsunuz. Bu kanun teklifiyle bunu mu yapıyorsunuz? Hayır.
Değerli arkadaşlar, üstelik bunu
yapmadığınız gibi belediyelerin gelirlerine de ortak
oluyorsunuz. Burada ne diyorsunuz? Kamu hizmetlerinin yerinden
karşılanması temel ilkemiz. diyorsunuz. Peki, bu
kanun teklifiyle bunu mu yapıyorsunuz? Hayır, tam tersi, fiilî
kayyumlar yaratıyorsunuz. Belediyelerin yetkilerini alarak kayyumları
kalıcı hâle getiriyorsunuz, milletin iradesini yok sayıyorsunuz
değerli arkadaşlar. Üstelik onu nasıl yapıyorsunuz biliyor
musunuz? Bir büyük şehrin en temel problemleriyle ilgili, Kanal
İstanbulla ilgili oranın Belediye Başkanına Otur yerine,
sen işine bak! diyorsunuz. Sonra seçim beyannamesinde ne diyorsunuz?
Yerinden yönetmek temel ilkemizdir. diyorsunuz değerli arkadaşlar.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu değerli arkadaşlar! Hadi
Anayasaya uymuyorsunuz, kendi sözünüze uyun ya; daha dün söylediniz, dün, taze
arkadaşlar bu beyanname; buna bari uyun ya!
Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifi geçerse neler olacak, neler olacak?
Şimdi, kalıcı kayyumlar olacağını sizlere
söyledim. Bu kanunla beraber değerli arkadaşlar, TOKİ ecrimisil
istemeye, ecrimisilin tahsiline ve taşınmazın tahliyesine
ilişkin işlemleri Millî Emlak Genel Müdürlüğünün eliyle
uygulamaya yetkili olacak. Hani merkezî idareye yetki vermiyordunuz? Yine
burada değerli arkadaşlar, birçok konuda merkezî idareye yetki
veriyorsunuz. Şunu söylemek isterim: Danıştay kararlarında
Belediyelere verilmiş haklar kanuni düzenlemelerle belediyelerden
alınamaz. diyor. Siz ne yapıyorsunuz? Anayasanın 138inci
maddesine aykırı olarak bu kanun teklifiyle belediyelerin yetkisini
alıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, sözü çok uzatmaya gerek yok. Ben size bir şey söyleyeyim:
Bütün dünya corona virüsüyle ilgili çalkalanıyor. Bakın, siz siyasete
tehlikeli bir virüs sokuyorsunuz. O da ne biliyor musunuz? Sor ona virüsü,
sor ona. Birisine sormadan edemiyorsunuz, birisine sormadan edemiyorsunuz
değerli arkadaşlar, hep yukarıya soracaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Ya, bir de oy
aldığınız, aha bu seçim bildirgesini
anlattığınız vatandaşa sorun ya, böyle bir şey
olur mu?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Karabat.
ÖZGÜR KARABAT
(Devamla) Değerli arkadaşlar, son sözüm şudur: Ciddi
işler yapıyoruz; siyaset, yasa, Anayasa. Bakın, bunların
hepsi ciddi işler. Ama bizatihi, balığın baştan
kokmaması lazım. Bugün Türkiyenin en önemli sorununu konuşurken
Sayın Cumhurbaşkanı Yatak odanıza bakın. dedi. Yahu
kardeşim, bu kadar gayriciddi bir şey olur mu? FETÖ meselesi yatak
odasıyla anlatılır mı? Siz yatak odasından başka
bir şey bilmiyor musunuz değerli arkadaşlar? Böyle bir şey
olur mu?
Hepinizi
saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta)
Bu ne biçim üslup ya!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden grubumuza defaatle sataştı, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne dedi?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Ne
dedi?
BAŞKAN Ne dediğini ben dinlediğim
için soruyu sormama gerek yok.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Özgür Karabatın 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Değerli
milletvekilleri, hatip, daha evvel Genel Başkanları tarafından
ifade edilip de yargıda mahkûm olan iddiaları bu kürsüden yeniden
dile getirdi. Bakınız, tarih, zaman yargılamasından
geçtikten sonra mahkûm olursunuz. Diyoruz ki: Bugün, Ahlatta yapılan ve
milletin tarihini, coğrafyasını, çevresini,
doğasını, ecdadımızın bize
bıraktığı bütün müktesebatı yarınlara, gelecek
kuşaklara aktaracak olan bu muhteşem eseri eleştiriyorsunuz ya,
yarın tarih nezdinde mahkûm olacaksınız ama sizler burada
olmayacaksınız, Cumhuriyet Halk Partisinin bu sıralarında
daha başkaları olacak.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Biz orada
olacağız, siz burada olacaksınız.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sizi oraya
alacağız, oraya.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Onlar sizden
şikâyetçi olacaklar ve Vaktiyle biz burada olsaydık bunların
arkasında durur, savunurduk. diyecekler. Ne gibi? Daha evvel Marmaraya
itiraz edip de yapıldıktan sonra Bu proje bizim projedir. diyecek
noktaya nasıl gelmişseniz oraya da evelallah gideceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizim size davetimiz, millî ve yerli duruşla,
bu ülkenin tarihinden bugüne tevarüs eden değerlere sahip
çıkmanız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, henüz cumhuriyet yeni
kurulmuş olmasına ve Osmanlıdan miras
aldığımız pek çok devlet sarayı bulunmasına
rağmen elbette Yalovada, Floryada o da tesisler yaptı; ihtiyaç
vardı, yaptı. Yanlış mıydı?
Evet, eğer siz bugün Ahlata Hayır.
diyorsanız, oradaki şanlı tarihimizin bize
bıraktığı mirasları savunacak, sahip çıkacak ve
geleceğe aktaracağımız bu değerlere Hayır.
diyorsanız Gazi Mustafa Kemal Atatürkün o eserlerine de Hayır.
diyorsunuz. CHPye yakışmıyor, aziz milletimize
yakışmıyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHPye
yakışmıyor. ifadesi bile başlı başına bir
sataşma.
BAŞKAN Buyurun sayın Özel.
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkan Vekili pek
kullanmadığı kürsüden yanıt hakkını
kullandı. Daha önce, bugün ne çok eleştirilerimiz oldu, AKP
siyasetiyle ilgili o tesbih benzetmesinden de başlayarak somut örnekler
ile Ahmet Davutoğlunun Siyasi etik kanununu getirmek istedim,
getirtmediler. Bir tek il başkanı bulamazsın. diye
söylediler. ifadeleri ortada dururken onların hiçbirinde kürsü
kullanılmadı, şimdi Ahlat meselesinde kürsü kullanılıyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet meselesi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu, yasamanın,
birilerinin talimatıyla, yürütmenin baskısıyla bir işler
yaptığını açıkça itiraf eden bir tutum oldu. Biz
hepimiz Anayasayla bağlıyız. Anayasanın açık
hükümleri, Anayasa Mahkemesi kararlarının başta yürütme, yasama
ve tüm devlet kurumları için bağlayıcı olduğunu, buna
karşı yasama faaliyeti yapılamayacağını
yasaklarken siz -karar Türk milleti adına alınıyor ya
mahkemelerde- Anayasa Mahkemesi
Kaldı ki örneğin, ilan edilen
OHALden sonra İçine OHAL kararnamesi yaz, ne yaparsan yap, ben
bakmıyorum. diyerek sizin önünüzü açan bu Anayasa Mahkemesi
kıyı kenar çizgisiyle ilgili Anayasa ihlalinde o kadar somut bir
şeyle karşılaştı ve döndü dedi ki: Bu Anayasaya
uygun değildir. ve iptal etti.
Sizin yazlık sarayınız, mevcut
sarayınız kaçak; Atatürk Orman Çiftliğinin böğründe bir
bıçak gibi duruyor. Tank Palet karşılığında,
rüşvet kokan bir uçan sarayınız var. Bir yüzen saray
almışsınız, onu ordunun envanterinden aldınız.
Şimdi Türk milletinin hassasiyetleri falan filan deyip kendinize bir
tane kaçak saray yapıyorsunuz; daha doğrusu, birileri kendisine bir
kışlık saray talep ediyor. Bu kışlık sarayla
ilgili Anayasaya aykırı düzenlemeyi, aynı, sadece ek madde 2ye
kroki koymak usulüyle buraya getiriyorsunuz ve hepimizin gözünün içine baka
baka
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım
müsaadenizle toparlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hepimizin gözünün içine baka
baka, Türk milleti adına karar verdiği orada yazan,
bağımsız olduğunu sizin iddia ettiğiniz Mahkemeye
rağmen ve ona inat olarak, ona karşı çıkarak bir düzenleme
yapıyorsunuz. Bu yaptığınız düzenleme,
Anayasamıza aykırı; bu yaptığınız
düzenleme, sizin yaptığınız bu ilave Anayasada Meclisin
yapamayacağı yasa faaliyetlerinden bir tanesi olarak tarif ediliyor.
Ancak bütün yetkilerin tek elde toplandığı, demokrasiden
monokrasiye geçmiş olan ülke yönetim anlayışıyla partinizin
Genel Başkanının talebi için, onun keyfine bir
kışlık saray inşaatını Türk milleti adına
Mahkeme durduruyor; siz, milletten aldığınız yetkiyi
suistimal ederek partinizin Genel Başkanının talimatıyla
Anayasaya aykırı yasama yapıyorsunuz. Karşı
karşıya bulunduğumuz durum açık hak ihlalidir, açık
Anayasa ihlalidir, açıkça milletten alınan yetkinin suistimalidir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Millet aç, aç, kendini yakıyor.
BAŞKAN Sayın Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden şahsıma kürsüyü bugün ilk kez
kullandığım iddiasıyla sataşmıştır,
diğer iddialarla beraber cevap vermek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sataşma yok ki
Başkanım. Neden, ne gerek var? Sataşma yok ki.
BAŞKAN - Sayın Yalım, bir de ne
dediğinizi anlasam.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ben tercüme edeyim
isterseniz Sayın Başkanım.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Burada insanlar Açım. diye bağırıyor.
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, biz kürsüyü, milletimizin kürsüsünü ve
Meclisteki bütün milletvekillerimizin önündeki mikrofonu milletin kürsüsü
olarak görüyoruz. Bugün akşama kadar, hamdolsun, alnımız
açık, yüzümüz ak, başımız dik, göğsümüzü gere gere
bütün iddiaların hepsinin cevabını verdik, vermeye de devam
ediyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Ondan
valiliğin önünde vatandaş Açım. diye yaktı kendini.
Açın gözünüzü, millet Açım. diye bağırıyor.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bakınız,
şimdi, bir yargı düşünün. Cumhuriyet Halk Partisinin arka
bahçesi olursa çok güzel, evelallah, adil yargı o. Onama mı
istersiniz, bozma mı istersiniz? O yargı günlerini özlemiş
olabilirsiniz ancak bugün Parlamentoda yapılan yasal düzenlemelerle
ilgili, Anayasa yargısında demokratikleşmeyle beraber,
Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa yargısına giderek yasama
düzenlemelerimizi iptal ettirebiliyor. Şahsınızla ilgili yapılan
davalarda, tazminat davalarında, ceza davalarında netice
alınabiliyor. Bakınız, o eski Türkiye, vesayetçi Türkiye, darbe
yargılarıyla, darbe anayasalarıyla örselenmiş yapı
artık geride kaldı.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yeni Türkiye de
parti devleti, parti devleti!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Demokratik yargıya
güveneceksiniz. Ancak saray dendiği zaman, tabii biz bilmiyoruz,
Türkiyede saray anlayışı, burada hukukçu milletvekilleri var,
mesela adliye sarayı var.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yargı
mı bıraktınız, parti devleti.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Hiç düşündünüz mü
adliye sarayında, İstanbul Adliyesinde, Ankara Adliyesinde kaç tane
jakuzi var, hamam var, sauna var, gazino var, yatak odası var?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Vallahi
Diyarbakır Belediyesinde vardı, kayyum yaptırdı.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Saray deyince siz ne
anlıyorsunuz? Bakınız, biz milletin evi olarak görüyoruz,
millete hizmetkâr olacak bütün devlet personelinin
çalıştığı makam olarak görüyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Bunlara ihtiyacı yok, millet ekmek istiyor, aş istiyor, emek istiyor,
saray istemiyor.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - İsteseniz de
istemeseniz de milletin evi, milletin Parlamentosu tarafından, milletin
yargısı tarafından alınan kararlarla adım adım,
aşama aşama hayata geçecek.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, yeni bir sataşma
olmadı ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen şöyle oldu:
Yargının kararları Cumhuriyet Halk Partisinin cukkasından
olunca iyi. diyerek yapılabilecek sataşmanın
BAŞKAN Cukka demedi ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Arka bahçesi. dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen de şöyle
yaptı.
BAŞKAN Yani onu göremiyorum arkadan da,
buyurun.
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, yargının bir dönem
Cumhuriyet Halk Partisinin vesayetinde olduğunu falan söylemek büyük bir
vicdansızlık. Bir kere, söylediğiniz dönemlerde Cumhuriyet Halk
Partisi iktidar falan değil. A Haberden izlediğiniz ve partinizin
Genel Başkanının Bir gerçek dışılığı
ne kadar çok tekrar ederse ve bunu egemen olduğumuz medya ne kadar çok
söylerse buna o kadar çok inanan olur. felsefesinin millette değil ama en
azından bu grupta karşılık bulduğunu görmek beni
utandırıyor gerçekten. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, bir gerçek var, yargıdaki
değişim ve Cumhuriyet Halk Partisi diyorsanız, bizden önce
kadılar karar veriyordu. Serbest mahkemeler, Cumhuriyet Halk Partisinin
kurduğu mahkemelerdir. Bizden önce -bambaşka- ikili, üçlü hukuk
sistemi vardı; tekli hukuk sistemine geçirten, pozitif hukuku hem
eğitimiyle hem uygulamasıyla bu ülkede hayata geçiren, mahkemeleri
bağımsız kılan, mahkeme kararlarını herkes
açısından bağlayıcı kılan Cumhuriyet Halk
Partisidir, doğru.
Devriiktidarınızda Anayasa Mahkemesinin
kararını uygulamaması için alt mahkemeyi dahi yürütmenin
başı tarafından talimatlandıran O kararı
tanımıyorum. O kararı benimsemiyorum. O kararı
alanları kınıyorum. yaklaşımlarıyla kuvvetler
ayrılığını ayaklar altına alan sizsiniz.
Bu ülkeye yabancı sermaye gelmiyorsa hukuk
güvencesi olmadığı için gelmiyor. Bu ülkeye yatırımlar
aksıyorsa mahkeme kararlarına güven olmadığı için
aksıyor.
Bu ülkede ülkenin ana muhalefet partisinin
aldığı mazbataya sizin çeteleştirdiğiniz birileri
çöküyorsa, ona karşı demokrasi tokadıyla kendinize gelmediyseniz
sabredin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
bir sonraki seçimlerde
fevkinde bir tokadı yiyip ömrünüz boyunca unutmayacağınız
bir ders alacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Milletten gelen
başımız gözümüz üzerinedir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ondan mı seçim iptal
ettiniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Milletten gelen
başımız üstüne.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin,
duyamıyorum.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatip kürsüden tekrar
sataştı ancak daha fazla bu tartışmayı sürdürmek
istemiyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bence cevap ver ya,
çık cevap ver, daha iyi.
BAŞKAN Yerinizden açayım mikrofonu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekili iyi bir A Haber izleyicisi değil ama A Haberi izliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz toplanıp grup hâlinde
izliyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) A Haberde Genel
Başkan Yardımcımız da çok doğru bir hususa temas etti
ancak o temas ettiği meselenin öznesi farklı, öznesini
anlayamamış. Öznesi kim? Kemal Kılıçdaroğlu.
Bakınız, sürekli, yalanı tekraren
ifade ederseniz, tekrar ettikçe bunun kamuoyu algısını
yönlendirmede kullanılabileceğini ifade eden bir programdır.
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi ne yapıyor? Israrla ve inatla milleti
kandırmaya devam ediyor. Bakınız hodri meydan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haydi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız hodri
meydan. Ne demişlerdi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açalım mikrofonu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne yani bankamatik
memurları dursun mu!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer Cumhuriyet
Halk Partisinin almış olduğu belediyelerde bir kişi -ama
bir kişi- işten çıkartılırsa beni bulacak. Namusumuzu
ortaya koyuyoruz. dedi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bankamatikçiler
çıkarıldı. Dediği senettir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yalan attı ve
geçmişte attığı yalanları nasıl noter senedi
alarak millette güven tazelemeye çalışmış
başaramamışlarsa bu yalanlarla ısrarla ve inatla kamuoyu
algısını yönlendirmeye çalışsanız da
başarılı olamayacaksınız, size yüzlerce, binlerce
noter senedi yetmeyecek. (CHP sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Bakanlarınızın yeğenleri çıkarıldı,
kardeşleri çıkarıldı.
BAŞKAN Sayın Özel, hodri meydan dedi,
hodri mikrofon demedi ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yalan
Espriyi anlamadım, pardon.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
51.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben
buradan Ankara ve İstanbuldaki bütün seçmenlere de değil oralarda
ikamet eden herkese sesleniyorum. Hem A Haber demişken, hem yalan
demişken diyorum ki: Hepiniz su kullanıyorsunuz, su
faturalarınız geliyor, su faturasını size veren çocuğa
Ankarada bakın DHKP-C militanı değilse, İstanbulda
arabanızı İSPARKa park ederken oradaki gencecik çocuğun
yüzüne bakın eğer PKK militanı değilse 31 Mart
seçimlerinden önce çift koldan size atılan yalanları hatırlayın.
Eğer Ankarayı CHP kazanırsa su faturalarını DHKP-C
militanları dağıtacaktı ve bu ülke için beka sorunuydu ve
İstanbulda İSPARK PKKya verilecekti, PKK militanları
arabaları park edecekti İSPARKlara. Şimdi İstanbullu
İSPARKta PKK militanı görmüyorsa, Ankaralı su
faturasını DHKP-Clilerden almıyorsa bu yalanı söyleyenleri,
bu yalanı televizyonlarında sürekli döndürenleri ve Beka sorunu
çıkar memleketimiz için. diyenleri milletimiz unutmadı, unutmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizi de,
propagandanızı Goebbelsin taktikleriyle Bir yalan ne kadar çok
tekrar edilirse ve ne kadar büyükse inananı o kadar olur.
mantığıyla işletilen o kanalınızı da,
yürüttüğünüz bu siyasetinizi de Ankaranın başta AK PARTİli,
MHPli, CHPli, HDPli, İYİ PARTİli ama her birinin
vicdanına güvendiğimiz seçmenlerine havale ediyoruz. Size o
yalanları atan suratları ve bugün size faturayı uzatan o
tertemiz suratları bir karşılaştırın
bakalım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiçbir şey demedim.
52.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
namus sözüne dayanarak bir iddia ortaya koydum; Sayın Grup Başkan
Vekilinden cevap yok. Ortada, kapının önüne
bırakılmış binlerce belediye personeli var; cevap yok. (CHP
sıralarından gürültüler) Ha, yine zam yapmama sözünü kamuoyuna
verdiler, yüzde 35 zam da İstanbullunun sırtına ağır
bir yük olarak bindi.
Onun için, ben bu noktada tartışmanın
vuzuha kavuştuğuna inanıyorum; iddialarımızla ilgili
bir cevap yok, olayı asimetrik bir şekilde farklı istikametlere
yönlendiriyorlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
arkadaşlar, kifayetimüzakere.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır
canım, bu son sözün üstüne ben söylemezsem nasıl olacak?
BAŞKAN Canım sizin son sözünüze öbür son
söz, sonra bir son söz daha
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Akşama kadar bunları mı dinleyeceğiz Sayın Başkan
ya, tartışma mekânı mı burası, çıksınlar
dışarıda tartışsınlar! Akşama kadar Özgür
Özel dinleyelim, Cahit Özkan dinleyelim; var mı öyle bir dünya ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Sayın
Başkan, bir dakika sadece benimki.
BAŞKAN - Sadece bir dakika Sayın Özel.
Buyurun.
53.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Cevap vermediniz. diyor. Ben, bir yalanın, ne kadar çok, kimler
tarafından ve nasıl tekrar edilip nasıl iletildiğini
anlattım. Gerek İstanbulda gerek Ankarada, AK PARTİden
aldığımız diğer belediyelerde personel çıkışları
var mıdır? Vallahi, bankamatiğini alıp da günde bir kere,
ayda bir kere bankamatiğe gidip belediyeyle kurduğu ilişkinin
kendisi sadece maaş çekmek olan asalakları kovduk ama namusuyla
çalışan -AK PARTİli olmuş, MHPli olmuş- personele
siyasi tercihinden ötürü asla ve asla bir işten çıkarma
olmamıştır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Yanlış!
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Yalan!
Mersinde her gün adam çıkartıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Orada Cumhuriyet Halk
Partisine yöneltilebilecek eleştirilerin fevkinde eleştiriler
diğer partilerin aldığı belediyelerde vardır. Biz
liyakat dışında ve bankamatik memurluğu dışında
bir kriter asla uygulamıyoruz. Bundan sonra da uygulamak partimizden
beklenecek bir davranış değildir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Yalan söylüyorsun orada
oğlum!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
ATAY USLU (Antalya) Yüzlerce örnek getirebiliriz
önünüze.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mersinde
her gün adam çıkartıyorsunuz. Yalan söylüyorsunuz! Siyasi
partizanlık yapıyorsunuz. Daha dün, belediyenin önünde, işten
çıkartılan bir kişi kendini yaktı. Gelin, buna
açıklama yapın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa Büyükşehir
Belediyesinde olanları da Mersini de gelin inceleyelim. dedik, cesaret
edemediniz. Konuşmayın!
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Hayır,
hayır, yanlış, yanlış!
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Manisa zaten bizdeydi,
zaten bizdeydi Manisa.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) MHP, önce
de MHPydi, şimdi de MHP.
RECEP ÖZEL (Isparta) CHPden MHP almadı ki
Manisayı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır! MHPde olan Manisa
Cumhur İttifakına savrulunca başka işler
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Seçimden önce namus sözü
veriyordunuz Bir işçi çıkartmayacağız. diye. Nerede bu
namus sözleri? Nerede bu kadar mazlum insanın hakkı?
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
54.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasında işten çıkarmalarla ilgili reddiyede
bulunduğuna ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce, Sayın Grup Başkan Vekili
işten çıkarmalarla ilgili reddiyede bulundu.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Bugün, 20
tane adam çıkarıldı, mahkemeden geri döndüler. Bunun da mahkeme
kararı var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Saygı
duyarız, bilgisi olmayabilir ancak şu anda elimde bulunan mahkeme
kararı, bu namus sözünün yerine getirilmediğinin mahkeme kararı
vasıtasıyla sübut bulmuş hâlidir.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
İşinize gelmedi mi mahkeme oluyor zaten, yemin ediyorum bak.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Araştırın, İstanbul 25. İş Mahkemesi, davacı
Sümeyye Arslan ve vekilleri Gülşah Ozandağ.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Ne zaman
açmış davayı? Davayı ne zaman açmış? Bu kadar
kısa sürede karar almak da ilginç.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
diyor ki: İş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine,
davanın kabulüne ve dört aylık brüt ücret tutarı üzerinden
tazminatının ödenmesine
diyor. (CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ver kararı, ver
kararı bana.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ver, ver.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Ver
kararı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha, demek oluyor ki
şu anda bu verilen namus sözünün yerine getirilmediğinin mahkeme
tarafından tespit edildiği dava kararını Grup Başkan
Vekiline veriyorum.
Takipçisi olun, bir tane bile denmişti sözde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ver kararı.
Sayın Başkan, hiçbir sataşma
yapmadığım hâlde söz verdiniz ama eğer bir mahkeme bir
işe iade kararı aldıysa orada hukuka uymak herkesin boynunun
borcudur. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak kimseyi siyasi görüşünden
dolayı işten çıkarmadık, çıkarmıyoruz, böyle bir
şeyi de asla kabul etmiyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan!
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Yalan!
ATAY USLU (Antalya) Yalan, Antalyada yüzlerce
örnek var!
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Bu karar ne?
Karar var.
RECEP ÖZEL (Isparta) Cevap veremedi işte.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Arkadaşlar, müsaade edin.
Evet, Sayın Akçayın bir söz talebi var,
Sayın Şimşek konuşacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, bir söz talebimiz var.
BAŞKAN - Evet, Sayın Şimşek,
buyurun.
55.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
Mersin Büyükşehir Belediyesinde Milliyetçi Hareket Partili oldukları
ve MHP döneminde işe girdikleri için her gün insanların işine
son verildiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, burada herkes siyaset yapıyor, kimse
doğruları söylemiyor. Mersinde yaşanan hadiseleri bütün Türkiye
ibretle izliyor. Mersin Büyükşehir Belediyesinde sadece Milliyetçi Hareket
Partili oldukları için, MHP döneminde işe girdikleri için her gün
insan çıkartılıyor. Bugün de çok sayıda insan
çıkartıldı, partizanca yaklaşılıyor.
Geçtiğimiz hafta içerisinde işten çıkartılan, ikiz
bebeği olan bir insan, belediyenin önünde kendisini yaktı
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şimşek.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mahkeme
kararıyla da bugün -belediyede işten çıkartılan- 3
işçimizi işe geri iade ettiler. Biz haktan, hukuktan adaletten
bahsedenlerden şunu istiyoruz: Şimdi, mahkemeden dönenlerin bari
ekmeğiyle oynamayın. Bunların ekmek mücadelesine gelin hep
beraber destek olalım diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, isterseniz Mersinle
ilgili bir bilgi alın da sonra size söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, bilgi
tam bende, daha önce de verdim, çok net bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Çok kısa, açıyorum, buyurun.
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mersin Büyükşehir
Belediyesi, bir önceki dönem 4 binin üzerindeki kişiyi işten atarken
sessiz kalanlar Mersin Büyükşehir Belediye Başkanının
seçimi kaybettiğini görünce son üç hafta içinde yaptığı ve
akıl almaz -kendisinin bile sürdüremeyeceği- bir
yaklaşımı şimdi burada hamasetle başka türlü ifade
etmeye çalışıyorlar. Ben bu konuda Grup Başkan Vekilinize
çok açık bir çağrı yaptım, size de söylüyorum, daha önce de
Muhammed Beye. Bu konuda Mersin yanlış yapıyorsa Mersin,
Manisaysa Manisa, İstanbulsa İstanbul. Siz getirin, bir
araştırma komisyonu kuralım, belediyeler gezilsin, liyakatsiz
davranan varsa yazılsın ama bankamatik memurları, seçim
kayboluyor diye son üç günde, üç haftada işe başlatılanlar,
oturacak yeri bile olmadan seçim almak için işe alınanlar varsa da
hep birlikte görelim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Mahkeme kararı
var, mahkeme kararı, mahkeme kararını sayacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O komisyonda siz de olun,
Mersin Milletvekilimiz de olsun; Manisadan bizden de olsun, takdir ederse
Sayın Erkan Akçay da olsun -tek olduğu için söylüyorum-
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ama siz ittifak
ortağınız orada başka bir şey konuşurken -Mersin
dediğinizde- Manisada mobbingle 900-1.000 kişi oradan oraya, oradan
oraya sürülüp istifaya zorlanırken, işten atılırken sorunun
da ittifak değiştirmeniz olması... Manisada geçmişte
başka bir yerdeydiniz, başkalarından oy alıyordunuz,
şimdi gittiniz başka bir yere savruldunuz; orada o garip
insanları, o masum insanları sırf ittifak
ortağınızın kontenjanına yer açmak için mobbingle
istifaya zorluyorsunuz, sonra tutup da Mersinden son üç haftada işe
alınmış kişilerin işten
çıkarılmasını bana anlatıyorsunuz; bunun kabul
edilebilir tarafı yoktur.
Teşekkür ediyorum.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Üç hafta önceden Mersin
sizin ittifak ortağınızdı ya!
BAŞKAN Sayın Akçay...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bakın, şu anda Millî Saraylar nereye devredildi?
Külliyeye devredildi. Oradaki 500 personel Meclise geldi. 300 Meclis personeli
bankamatik kartlı. Siz Meclis Başkan Vekili olarak -300 Meclis
personeli şu anda işe gitmeden maaş alıyor- bununla
ilgilenmiyorsunuz, başka konularla ilgileniyorsunuz; sizi
kınıyorum ben. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yeni bir korsan bildiri daha
Sayın Tanaldan!
Sayın Akçay, buyurun.
57.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekili o bahse konu
Mersin belediyelerinde veya İstanbulda yapılan partizanlıklara
gerekçe bulmaya çalışıyor. Sayın
Kılıçdaroğlunun verdiği söz açık seçik bir şekilde
ortada. Bu sözler verilmesine rağmen bu partizanlıklar maalesef
açıkça yapılıyor, bir.
İkincisi: Manisa Büyükşehir Belediyesinde
asla partizanlık söz konusu değil. Partizanlık aranıyorsa
Akhisar, Alaşehir, Turgutlu, Saruhanlı Belediyelerinde arayacaklar.
Çünkü asla Manisa Büyükşehir Belediyesinde hiç kimsenin, A partili, B
partili, şu oldu, bu oldu diyerek işine son verme; efendim, ifade
ettiği gibi mobbing filan söz konusu değil,
partizanlığın psi yoktur Manisa Büyükşehir Belediyesinde.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Manisa Büyükşehir
Belediyesinde partizanlığın daniskası var, daniskası.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Mersin
Belediyesinin 4 bin kişiyi önceki dönem işten
çıkartmasını ispata davet ediyorum. Söylediğin yalan,
direkt yalan!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sensin yalancı!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde geçen nedeniyle ibaresi
yerine sebebiyle ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy
Gaziantep İstanbul İstanbul
Şevin
Coşkun Hüseyin
Kaçmaz Muazzez Orhan
Muş Şırnak Van
Erol
Katırcıoğlu
İstanbul
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Erol Katırcıoğlunun.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Çok beklettik sizi.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu hararetli, tansiyonu yüksek bir
tartışmadan sonra tekrar kanuna dönmek ve bu kanundaki maddeler
üzerinde konuşmak bana biraz zor geliyor doğrusunu isterseniz, biraz
da komik geliyor.
BAŞKAN Kimse kanun üzerinde konuşmuyor
zaten, sıkıntı yok.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Doğru
söylüyorsunuz.
Şimdi, efendim, bir kere, bu 24üncü madde
23üncü maddenin devamı sayılabilecek bir madde. 23üncü madde, esas
itibarıyla yapı denetim kurumlarının sorumluluklarıyla
ilgili bir madde. Bu maddede, 24üncü maddede ona bir iki ekleme yapıyor.
Bunlardan bir tanesinin küçük aykırılıklardan giderek
yapılan suç duyurularının giderilmesine yönelik bir amacı
var, bir de sorumlular arasına şantiye şefini koymak gibi bir
amacı var. Dolayısıyla söylenecek çok bir şey yok bence.
Fakat yapı denetim kuruluşları diye bir konu var ve bu konu
bence özellikle ve özellikle çok önemli. Çünkü arkadaşlar, bakın, bu
4708 sayılı Kanun, yapı denetimiyle ilgili kanun, 1999
İstanbul depreminden sonra, yanılmıyorsam, Adalet ve
Kalkınma Partisi tarafından getirildi, kanunlaştı ve bu
kanunda yapı denetimiyle ilgili olarak bazı maddeler ihdas edildi.
Fakat öyle anlaşılıyor ki mevcut kanunda yapı denetim
kuruluşlarının, çalışmalarıyla ilgili olarak
yeteri kadar yapılandırılmamış olduğu ortaya
çıkıyor bir bakıma. Çünkü uygulamada
baktığımızda yapı denetim şirketleri ile
müteahhitler arasındaki ilişkiler, doğrusunu isterseniz,
denetimi anlamlı kılan, etkin kılan bir biçimde
gerçekleşmiyor. Dolayısıyla da en son olarak çıkarılan
4708 sayılı Kanunda bu bir bakıma denetim altına
alınmaya çalışılıyor.
Fakat arkadaşlar, burada da şöyle bir
şey getiriliyor: Bir otomatik atama sistemi gibi bir sistem getiriliyor
yani yapı denetim şirketleri Bakanlığın otomatik,
internet üzerinden yapılan bir oylamasıyla atanıyor, herhangi
bir şehirde herhangi bir kuruma atanmış oluyor. Fakat
arkadaşlar, bu otomatiğe bağlanma işi öyle bir şey,
öyle bir sonuç üretmiş ki -yanılmıyorsam son rakam 2.480
civarında yapı denetim şirketi ortaya çıkmış ki
bu üç dört ay içinde, eskiden 1.800 civarındaymış- çok kısa
sürede inanılmaz bir şekilde artmış. Tabii, bunun
artmasının da getirdiği sıkıntılar var çünkü
şirketler artınca bu kez müteahhitler ile şirketler
arasında fiyatlar üzerinde, fiyatların kırılması ve
dolayısıyla da denetimlerin etkin olmayan bir biçimde
yapılması gibi bir sonuç üretiyor.
Şimdi, bunlar kabaca bu maddeyle ilgili olarak
söylenecek şeyler fakat arkadaşlar, bu madde
Benden önceki
arkadaşlar da konuşmalarında değindiler, bakın,
Türkiye gerçekten bir deprem ülkesi, her an çok büyük depremlere gebe bir
ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla da yapı denetimi çok
özel, hassas olmamız gereken bir konu bence fakat mevcut kanunlara
baktığımızda ve bu son çıkarmaya
çalıştığımız kanunun da ima ettiği, 23üncü
maddenin ve 24üncü maddenin de ima ettiği çerçeve de yetersiz. Hani, ben
inşaatçı falan değilim, yanlış anlamayın ama
görebildiğim kadarıyla bu maddelerle fiilen uygulamada
karşılaşılan sorunları aşmak mümkün değil;
mümkün değil, mümkün olmamasının bir sebebi var, o da şu
arkadaşlar: Denetim işi merkezî bir iş olamaz yani yapı
denetimi merkezî bir iş olamaz. Biz geleneksel
davranışımızla her şeyin Ankaradan dizayn
edildiği bir yere doğru tekrar gidiyoruz. Hâlbuki,
hatırlayın, sizin Bakanınız Ömer Dinçer bundan önce Kamu
Reformu Yasa Tasarısı diye bir tasarı ortaya atmıştı
ve doğrusunu isterseniz çok da doğru ve önemli ifadeleri vardı,
maddeleri vardı fakat o bir şekilde kadük kaldı.
Dolayısıyla da şimdi bakıyorum, yine
merkezîleştiriyorsunuz, yine Ankarada, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının çerçevesinde yine bu işleri
ayarlayabileceğinizi düşünüyorsunuz ama arkadaşlar, bu böyle
olmaz diye düşünüyorum. Dolayısıyla da yapı denetim
şirketleri meselesinin olağanüstü bir duyarlılıkla yeniden
ele alınması gerektiği kanaatindeyim ben şahsen ve buradaki
getirilmeye çalışılan eklemelerle bu meselenin
aşılması mümkün değil diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Katırcıoğlu.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ben tansiyona
tansiyon eklemek istemiyorum ama bir cümle de söylemek istiyorum: Şimdi,
arkadaşlar, eğer kaynaklarınız kıt ise öncelikler öne
çıkar. Her şeyi aynı anda yapamayacağınıza göre,
dolayısıyla da bir öncelik sıralamanız olması
lazım, Ben önce şunu yapayım kaynağımda. demeniz
lazım. Şimdi, arkadaşlar, Türkiyede insanlar açlıktan
kendini yakarken Allah aşkınıza Ahlat nereden çıktı
ya? Hakikaten anlayamıyorum bunu yani.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Cumhurbaşkanı konuşurken grupta söylendi.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ben Ahlat için
yapılmasın demiyorum, yanlış anlamayın. Ahlata saray,
neyse adı, adını ne koyuyorsanız, yapılmasın
demiyorum ama size şunu sormaya çalışıyorum: Ya, bu bizim
önceliğimiz mi gerçekten? Onu tartışalım. (AK PARTİ
sıralarından Hocam, sen anlamazsın. sesi) Ben anlamaz
mıyım? Peki. Siz anlıyorsunuz ama
anladığınızdan ne anlıyorsunuz ben de
anlamıyorum. (HDP ve CHP sıralarından gülüşmeler ve
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Mehmet Metanet Çulhaoğlu Ayhan Erel
İzmir Adana Aksaray
Orhan Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz Hüseyin
Örs
Edirne Gaziantep Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu topraklar bize mezar olmadan düşmana gülzar
olmaz. diyerek Kuvayımilliyenin ilk hareketini başlatan
Maraşlı hemşehrilerimize, Maraşlı
vatandaşlarımıza buradan saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, mevcut uygulamada,
yapı denetim kuruluşları ve laboratuvar kuruluşları
hakkında nispeten küçük aykırılıklarından ötürü suç
duyurusunda bulunulması büyük mağduriyetlere neden olmaktadır.
Görüşmekte olduğumuz kanun değişikliğinin 24üncü
maddesiyle, usul ekonomisi ve yargıya iş yükü olmaması
açısından suçun unsurları net olarak belirlenerek
mağduriyetin giderilmesi hedeflenmektedir ancak mevcut sistemde statik
projedeki bir uyumsuzluk yapı denetim firmasının
kapatılmasına neden olmaktadır. Can güvenliğinin
sağlanmasında şayet statik projedeki uyumsuzluk, sistemi olumsuz
etkilemiyor ve yapılan statik hesaplarla ispatlanıyorsa yapı
denetim sisteminin kapatılmaması gerekmektedir. Ve bu gerekçelerle,
yapı denetim sisteminde iş almaktan men cezası ya da kapatma
cezası kaldırılmalıdır; yerine, sorumlu kişilerin
cezalandırılması, ilgili yapı denetimine de para
cezalarının uygulanması getirilmelidir. Bu sayede, yapı
denetim şirketlerinde 1 veya 2 kişinin yapmış olduğu
hata yüzünden yapı denetim firmasında çalışan tüm
kişilerin işlerinden çıkarılarak mağdur
olmasının ve işsizlik oranının artmasının
önüne geçilmelidir.
Sayın milletvekilleri, lisanslı harita
kadastro mühendisleri büroları tekeli yaşanmakta ve
halkımıza maddi ve manevi anlamda büyük yükler yüklenmektedir. Büyük
Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliğinin 4üncü maddesi,
harita üretimine ayrı bir statü tanımlamaksızın, harita
mühendisi diplomasına sahip tüm mühendisleri kapsamaktadır. Kadastro
Genel Müdürlüğünce yapılan sınavla elde edilen lisanslı
harita mühendisleri, kadastronun iş ve ehliyeti konusunda yeterli
bulduğu mühendisleri tarif etmektedir. Mühendislik ve mimarlık
fakültesinden mezun olunan hiçbir meslek disiplininde ayrı bir statü
tanımlanmazken pratikte kadastronun güvendiği, harita mühendisi
anlamına gelen yeni bir alan oluşturulmuştur. Mimar veya
mühendisler, diğer meslek disiplinlerinde olduğu üzere,
mesleğini iyi yapma konusunda ayrılabilirler; sonuçta her mimar, her
inşaat mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi gibi harita
mühendisi de hata yapabilir ve bu hatasının sonuçlarına da
katlanır. Hâl böyleyken harita mühendislerinin işlerinde nasıl
bir özellik vardır ki Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından
ayrı bir statü sağlanmaya ihtiyaç duyulmuştur? Lisanslı
harita kadastro mühendisleri büroları bulundukları özel statü
gereğince kendiliğinden bir tekel oluşturmakta, belirli bir
ücret tarifesine göre iş yürütmektedir. Pratikte Kadastro
Müdürlüğünün yaptığı işi yapan,
kolaylaştıran bu birimler sorumluluk aldıkları, temelinde
aslında teknik olarak hiçbir sorumluluk, istem içermeyen birçok belgeyi
bedellerle vatandaşa vermektedir. Bu durum harita mühendisleri
arasında büyük bir ayrıcalık yaratmakta, normal harita
mühendisleri bu iş ve işlemleri yapamamakta, geçimlerini
sağlayamamaktadır. Bu uygulamadan vazgeçilerek tüm harita
mühendislerine bu işleri yapma hakkı verilmelidir.
Çok değerli milletvekilleri, günümüze
baktığımızda Çukurovanın, Harranın, Bursa
Ovasının, Adapazarı Ovasının Akdenizdeki Antalya
ovalarının büyük bir bölümünün beton hâline geldiğini görmekteyiz.
Yani, bu böyle devam ederse insanlarımız ileride tarım
yapabilecek alan bulamayacaklar. İnsanlar ev yapabilecek, fabrika
yapabilecek arazileri, taşınmazları çok kolaylıkla
bulabildikleri hâlde tarım yapacak alanları bulmakta zorluk çekecek.
Dolayısıyla, bundan böyle Bursa Ovasında, Sakarya
Ovasında, Çukurovada imara ve fabrikalaşmaya müsaade edilmemelidir.
Geçenlerde, gazetelerden takip ettiğimiz kadarıyla, bir Alman
otomobil fabrikası Türkiyede üretim yapmak için fabrika kurmak istiyor ve
yer arıyor, yer olarak da Manisayı seçiyor. Manisa,
topraklarında her türlü tarımın yapılabileceği özel ve
güzel arazilere sahip. Aksarayda dümdüz ovalarımız var, yerlerimiz
var, taşınmazlarımız var; gelin, fabrikayı buraya
yapın. Yol derseniz yol var, ulaşım derseniz ulaşım
var, Türkiyenin ortasında bir yer. Kanaat eden Aksaray halkı bu
fabrikada da alın teriyle, göz nuruyla çalışmaya hazır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Alman otomobil fabrikası
kendi iradesiyle yer seçmeyi bir tarafa bıraksın, devlet idaresi
buraya el koysun, tarıma müsait olmayan alanlarda fabrikaların
yapılmasının önü açılsın.
Yarın öbür gün tarım yapacak arazi
bulamayacağız, bu şekliyle gelecek nesillerimize -kusura
bakmayın- ihanet etmiş oluruz diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamadan önce yoklama
talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebini
karşılayacağız.
Sayın Özel, Sayın Aydoğan, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Kaya, Sayın Serter, Sayın Ünsal, Sayın
Girgin, Sayın Özkan, Sayın Şahin, Sayın Aygün, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Kayan, Sayın Çelebi, Sayın Kayışoğlu,
Sayın Emecan, Sayın Zeybek, Sayın Şahin, Sayın
Tokdemir, Sayın Kesici, Sayın Emir.
Yoklama için üç dakika süre veriyor, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Evet, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 66 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
2.- İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile
Kırgız Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Bişkek
Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi Açılması, Ortak
İşletilmesi ve Devri ile Kırgız Cumhuriyeti Vatandaşlarının
Türkiyede Tıp ve Tıpta Uzmanlık Eğitimi Almasına Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Teklifi (2/1602) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 66)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 13 Şubat 2020 Perşembe günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.21