TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
56ncı
Birleşim
13
Şubat 2020 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Gümüşhane
Milletvekili Cihan Pektaşın, Gümüşhanenin düşman
işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Aydın ilinin tarım sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili Behiç
Çelikin, Mersin ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Genel Kurul görüşmelerinin
uzun süreceği düşüncesiyle Grup Başkan Vekillerinin
görüşleri doğrultusunda bu birleşimdeki konuşmalarda ilave
süre verilmeyeceğine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Anayurt gazetesinin Meclis
Kütüphanesine düzenli olarak geldiğine ve Meclisin dijital ortamında
da var olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, ister Genel Kuruldaki
görüşmeler esnasında isterse birleşime ara verildiğinde
milletvekillerinin nezaketi elden bırakmaması gerektiğine
ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, 31 Mart 2016 Perşembe günü
TBMM Başkanlık Divanı Toplantısında karara
bağlanan mutabakat metninin 9uncu maddesinde Genel Kurula ürün ve
eşya getirilemeyeceğinin hüküm altına
alındığına ilişkin açıklaması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Türkiye ekonomisindeki canlanmanın
güçlenerek devam ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, ekonomideki yapısal bozuklukların
giderilerek toplumda huzur ve güven ortamının sağlanması
konusunda Hükûmete büyük sorumluluk düştüğüne ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, halkın çözüm bekleyen temel sorunlarının
Meclis gündemine getirilmediğine ilişkin açıklaması
4.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezinin
açılmasıyla her alanda olduğu gibi bilgi ve iletişim
teknolojilerinde de Türkiyenin dünyanın önde gelen ülkeleri arasına
girmesinin hedeflendiğine ilişkin açıklaması
5.- Adana Milletvekili Ayhan
Barutun, ülkenin derin bir ekonomik ve siyasi kriz içinde olmasının
AKP iktidarının on sekiz yıldır ülkeyi liyakate dayalı
yönetmemesinin sonucu olduğuna, Orman Genel Müdürlüğüne
yapılacak personel alımında AKPnin tutumuna ilişkin
açıklaması
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, yem fiyatlarındaki artışın besiciyi
kaygılandırdığına ilişkin açıklaması
7.- Çanakkale Milletvekili
Özgür Ceylanın, Çanakkale ili Geyikli beldesinde sokak köpeklerinin
zehirlenerek öldürülmesi olayına ilişkin Geyikli Belediye
Başkanının açıklamasına, Belediyeler ile Tarım ve
Orman Bakanlığının sokak hayvanları için ayırdıkları
bütçelerini artırması gerektiğine ilişkin
açıklaması
8.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, CHPli belediyeler hiçbir emekçinin ekmeğiyle
oynamazken AKPli belediyelerde mobbing uygulandığına,
Keşan Belediyesinde kaç emekçinin işten
çıkarıldığını ve kaçının sürgün
edildiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 12 Şubat
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşunun
100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Çelebinin, Tank Palet Fabrikasında 3 bin liraya imal edilen
dürbünler için devlete çıkarılan ödemenin doğru olup
olmadığını ve işçilerin ücretlerinin bu şekilde
mi devlete ödettirildiğini Millî Savunma Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
11.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, işsizlik ve yoksulluktaki artışla
birlikte sosyal korunmaya olan gereksinimin de arttığına
ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili
Ayşe Sibel Ersoyun, ülkede uyuz hastalığının önemli
sağlık sorunlarından biri hâline geldiğine ilişkin
açıklaması
13.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, devletin Elâzığ ve Malatya depreminin
yaralarını sarmaya devam ettiğine, depremden zarar gören
KOBİlere KOSGEB Acil Destek Kredisi Programı kapsamında 100 bin
liraya kadar sıfır faizli bir yıl geri ödemesiz kredi
verildiğine ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, deprem bölgesinde
yaşanıldığı için depremin yılın her günü
gündemden düşürülmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, tarımda marka şehir olma yolunda emin
adımlarla yürüyen Niğde ilinin Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında
yapılan değerlendirme ve bütçelendirme çalışmaları
sonucu uygunluk kriterlerini taşıyan projelerinin tamamının
kabul edildiğine ilişkin açıklaması
16.- İzmir Milletvekili
Tamer Osmanağaoğlunun, İzmir ili Bergama ilçesinde işçi
taşıyan servis aracı ile bir kamyonun çarpışması
sonucu hayatını kaybeden 4 vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, İzmir ili Bergama ilçesinde işçi taşıyan
servis aracı ile bir kamyonun çarpışması sonucu
hayatını kaybeden 4 vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine,
13 Şubat Ozan Arifin ölümünün 1inci, Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne, TÜİKin
yayımladığı 2019 yılının Kasım
ayına ilişkin iş gücü istatistiklerine, vatandaşın
iş bulamayıp evine aş götürememesinin Türkiyenin gerçek ve en
önemli sorunu olduğuna, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup
toplantısında Beni işimden ettiler, çocuğum aç."
diyerek feryat eden babanın akıbetiyle ilgili bilgi talep
ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskovun Türkiyenin
İdlibdeki meşru varlığını itham edici
açıklamalarına, Türk ordusunun İdlibdeki varlık
sebeplerinden birisinin halkına zulmeden Esad rejiminin, gözü dönmüş
kıyımlar gerçekleştiren terör örgütlerinin uluslararası
hukuk ve insan hakları bağlamında karşısında
durmak olduğuna, İdlibin kaotik ortamında çözümün Türkiyenin
meşru davası ve insan haklarını gözeten politikalarının
olacağına ilişkin açıklaması
19.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, 13 Şubat DİSKin kuruluşunun 53üncü
yıl dönümüne, İzmir ili Bergama ilçesinde işçi taşıyan
servis aracı ile bir kamyonun çarpışması sonucu hayatını
kaybeden 4 vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyede on sekiz
yılda 24.106 işçinin güvencesiz çalışma koşulları
nedeniyle hayatını kaybettiğine, ölüm orucuna başlayan
İbrahim Gökçek ile Helin Bölekin üyesi olduğu Grup Yorum ve
diğer muhalif müzik gruplarına uygulanılan zulme, suçlamalara ve
baskılara son verilmesi gerektiğine, IŞİD
elebaşısı El Selbinin 2017 yılında İdlibe,
oradan da Türkiyeye geçtiği, Antep ve Ankara illerinde
karargâhlarının bulunduğu iddialarına cevap verilmesini
beklediklerine, 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Baro
Başkanı Tahir Elçinin öldürülmesi olayıyla ilgili
soruşturmaya yönelik gelişmelere ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İzmir ili Bergama ilçesinde işçi taşıyan
servis aracı ile bir kamyonun çarpışması sonucu
hayatını kaybeden 4 vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine,
13 Şubat DİSKin kuruluşunun 53üncü yıl dönümüne,
Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonunun kamuoyuna
yansıyan raporuna, açlık grevinde olan Grup Yorum gitaristlerinden
İbrahim Gökçek ile Helin Bölekin ölüm orucuna
başladığına ve İbrahim Gökçekin de aralarında
bulunduğu davanın ilk duruşmasının İstanbul 37.
Ağır Ceza Mahkemesinde görüleceğine, İYİ PARTİ
Grubunun son dönemde intihar olaylarında yaşanan
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla vermiş
olduğu Meclis araştırması önergesinin reddedilmesine ve
Meclisin Çankaya Kapısı önünde yaşanan intihar girişimine
ilişkin açıklaması
21.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, başarılı bir çalışma günü temenni
ettiğine, Türkiyenin demokratik bir hukuk devleti olduğuna ve
devletin iş ve eylemlerinin gerek Parlamentonun gerek idarenin gerekse
yargının denetimi altında bulunduğuna, IŞİDle
Türkiyenin, Hükûmetin, devletin ilişkilendirilmeye
çalışılmasının terör örgütlerinin algı operasyonu
olduğuna, Meclisin Çankaya Kapısı önünde intihar
girişiminde bulunduğu ifade edilen Oktay Alkaya isimli
şahsın Hatay ilinden gelerek işsiz olduğu gerekçesiyle
eylem yaptığının öğrenildiğine ve konuyla ilgili
soruşturmanın başlatıldığına ilişkin
açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısında Beni
işimden ettiler, çocuğum aç. diye feryat eden babanın akıbetine
ilişkin sorusunun cevaplandırılmadığına
ilişkin açıklaması
23.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve intihar olaylarındaki
artışın nedenlerinin araştırılması için
komisyon kurulması önerisine direnilmesinin doğru
olmadığına ilişkin açıklaması
25.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, sosyal devletin üzerine düşenleri
yaptığına ancak hiç kimsenin hukuka aykırı
eylemlerinden dolayı hak talep edemeyeceğine, Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup toplantısına gelen İsmail Çimen isimli
şahısla ilgili bir gözaltı işleminin söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin, Mecliste bir kadın
dayanışmasına ihtiyaç olduğuna ve Parlamentonun konferans
salonlarının kadına yönelik şiddete karşı
toplantıların düzenleneceği mekânlar hâline getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Türkiye Kızılay Derneğinin aldığı
bağış ve yardımlar ile bunların
kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılmasının istenmemesinin Kızılayı
lekeleyeceğine ilişkin açıklaması
29.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve antisosyal kişilik
bozukluğunun bir hastalık olmadığına ilişkin açıklaması
32.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, vatandaşlara mesele ne
olursa olsun sosyal devlet olmanın gereği olarak anne ve baba
şefkatiyle yaklaşılması bilincinde ve inancında
olduklarına ilişkin açıklaması
33.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesine
Anayurt gazetesinin getirilmesinin yasaklandığına ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine, Taksim
Platformu üyelerinin taleplerine, Gezinin bu ülkenin onuru olduğuna ve
sahip çıktıklarına ilişkin açıklaması
38.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, Gezi ve benzeri
kalkışmalara fırsat verilmemesinin demokratik kazanım
olduğuna ilişkin açıklaması
39.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Gezinin yaşandığı dönemdeki İstanbul
Valisi ile İstanbul İl Emniyet Müdürünün FETÖcü olduğunun
ortaya çıktığına ilişkin açıklaması
40.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Gezi hadiselerinin 2013
Mayısında bir ayaklanma hareketi başlatmaya yönelik hadiseler
olduğuna ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- Antalya Milletvekili
Abdurrahman Başkanın, Gezi Parkındaki ağaçların
kesilmemesine dair basın açıklaması yaptıklarına ancak
2nci gününden itibaren Gezinin farklı bir boyuta taşındığına
ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Devlet Bahçelinin Gezi olaylarıyla ilgili 7 Haziran
tarihli konuşmasına ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, çok masum başlayan Gezi sürecini yönetemeyen
iktidarın bugün de insanlar Açım. derken suçlamalarla olayları
geçiştirmeye çalıştığına ilişkin açıklaması
48.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Gezinin tarihimizde ilk kez demokrasi
ve özgürlüklerin halk adına halk tarafından sahiplenildiği bir
hareket olduğuna ilişkin açıklaması
50.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
51.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
53.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
55.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
56.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
57.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanala yönelik yerinden sarf ettiği ifadelerini kabul
etmelerinin mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
58.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
59.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
62.- Mersin Milletvekili
Fatma Kurtulanın, bu Mecliste Kürt illeri ve Kürt
coğrafyası denilmesinin yasaklandığına, demokrasi
kanallarının açılarak bu sorununun çözülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
63.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
64.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
65.- Aydın Milletvekili
Bekir Kuvvet Erimin, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
66.- Ankara Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki Bütün
bu gruba karşı söylemiş olduğunuz ifadeleri siz acaba
meslek hayatınızda yapmış olabilir misiniz?
beyanının hakaret olduğunun göstergesinin Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun gösterdiği tepkinin olduğuna ilişkin
açıklaması
67.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, on yedi senenin hesabını verecek olanın
iktidar partisi olduğuna ilişkin açıklaması
68.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
milletin emanetinin zerresine halel gelmesine müsaade etmeyeceklerine
ilişkin açıklaması
69.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, milletin bütçesinin ve milletin iradesinin temsilcileri
olduklarına ilişkin açıklaması
70.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
71.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasında ifade ettiği şiire ve iktidara
gerçeklerle yüzleşmenin acı geldiğine ilişkin
açıklaması
72.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
73.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
74.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Hükûmet, AK PARTİ Grubu ve Cumhur İttifakı
olarak ülkeye umut olmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20 milletvekilinin, Türk
Kızılayına ilişkin çeşitli iddiaların tüm
yönleriyle araştırılması amacıyla 5/2/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/2475) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun,
Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve 20 milletvekili
tarafından, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile mevcut
düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve
TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla 5/2/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/2477) eses numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Türkiye Kızılay Derneğinin
aldığı bağış ve yardımlar ile bunların
kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2440)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında bulunan sıralama ile Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
VIII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/2512) ve Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklaması sırasında AK PARTİ Grubuna ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
10.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasıda Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
11.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
12.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında İYİ
PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
X.- TUTANAKTAN ÇIKARMA
İSTEMLERİ
1.- Muş Milletvekili
Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerini Meclis dışında
tekrarlamaması ve bu ifadelerin tutanaklardan çıkarılması
hususunun oylanmasına ilişkin
XI.- DİSİPLİN
CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Muş Milletvekili
Mensur Işıka 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadeleri nedeniyle İç Tüzükün
163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak bir birleşim
çıkarma cezası verilmesi
XII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
161) İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Cumhurbaşkanlığı hükümet
sistemine geçildikten sonra istisnai kadrolara yapılan atamalara
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı
(7/23851)
13 Şubat 2020
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
56ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Gümüşhanenin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşa
aittir.
Buyurun Sayın Pektaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşın, Gümüşhanenin
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümüşhanenin düşman
işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz
günlerde yaşamış olduğumuz Elâzığ depremi,
çığ felaketi ve uçak kazasında hayatını kaybeden
vatandaşlarımız ile İdlibte şehit olan askerlerimize
Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Barış, kardeşlik ve hoşgörü
şehri Gümüşhanemiz yüz iki yıl önce özgürlüğüne
kavuştu. Birinci Dünya Savaşının devam ettiği
dönemde, 19 Temmuz 1916da Torul ve Gümüşhane, 22 Temmuzda da Kelkit Rus
kuvvetleri tarafından işgal edildi. Yaklaşık bir buçuk
yıl işgal altında kalan ilimiz, kahramanca verilen bir
mücadelenin sonunda, 14 Şubat 1918de Torul, 15 Şubatta
Gümüşhane, 17 Şubatta da Kelkit düşmandan temizlendi.
Gümüşhanemizin kurtuluşu için verilen mücadele, asırlardır
istiklali ve istikbali için canını ortaya koyan Türk milletinin hür
ve müstakil bir şekilde yaşama iradesinin müşahhas bir
numunesidir. Kahraman milletimiz, içinde bulunduğu dönemin bütün olumsuz
şartlarına rağmen inanç ve umutlarıyla makûs talihini
yenmiştir. Toprağı vatan yapan, üstün bir kararlılık
ve inançla yurdunu savunan ecdadımız, kahramanlık
destanımızın her aşamasına şahit olmuş ve
şerefli bir duruş sergilemiştir. Ecdadımız nasıl
ki bundan yüz iki yıl önce al bayrağı yere düşürmemek için
canı pahasına mücadele ettiyse bugün bizler de aynı mücadeleyi
sürdürüyoruz; ülkemiz üzerinde kirli oyunlar oynamak isteyenlere gereken
cevabı veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.
Devraldığımız bu toprakları ve tarihî mirası en
güzel şekilde değerlendirerek, geliştirerek ve koruyarak
insanımızın istifadesine sunmak için gece gündüz demeden
çalışıyoruz.
Gümüşhanede tarım, turizm ve madencilik
sektörlerinde çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ekonomik
olarak sulanabilir yaklaşık 450 bin dekar arazimizi modern
tarıma kavuşturmak için barajlar, göletler ve kapalı sistem
sulama projeleri inşa ediyoruz. 21 baraj ve göletimizi tamamladık, 23
baraj ve göletimizin inşaatı ise devam etmektedir. Şu ana kadar
153 bin dekar arazimizi sulamaya açtık. Projelerimiz bittiğinde,
inşallah, tarımsal hasılamız 5 kat daha artmış
olacaktır.
Kelkit ilçemizde Hayvan İhtisas Organize Sanayi
Bölgesini kurarak ilçede ve bölgedeki canlı hayvan potansiyelini modern
besicilik anlayışıyla ekonomiye kazandırmayı
hedefliyoruz. Gümüşhanede her yıl hayvan varlığımız
ve tarımsal hasılamız hızlı bir artış
göstermektedir.
Altın ve gümüş madenlerinden ismini alan
ve Osmanlı döneminden beri madencilik yapılan Gümüşhanemizde
son yıllarda büyük yatırımlar yapılmaktadır.
Başta altın ve gümüş olmak üzere madenler işlenmekte ve
ihraç edilmektedir. Madencilik, ilimizin ekonomisine ve istihdamına büyük
katkı sağlamaktadır.
Tarihî ve tabii güzellikleri iç içe olan
Gümüşhanemizin turizm potansiyeli oldukça yüksektir. Ülkemizde en fazla
yaylaya sahip olan ilimiz, yayla turizminin yanı sıra, kültür
turizmi, ekoturizm ve kayak turizmi için de ideal bir konuma sahiptir.
Tabiatın yer altı sarayı diye tabir ettiğimiz Karaca
Mağarası, Torul Kalesine yapılan cam seyir terası, Zigana
Dağında bulunan Limni Gölü ve Şiran ilçemizdeki Tomara
Şelalesi 2019 yılında yarım milyona yakın ziyaretçiyi
ağırladı.
Kelkit ilçemizdeki Satala Antik Kentinde kazı
çalışmaları devam ediyor. Eserler gün yüzüne çıkmaya
başladı. Roma İmparatorluğunun Anadoludaki en büyük
lejyonu olan Satala Antik Kentinde çalışmalar bittiğinde
burası âdeta bir açık hava müzesi olarak milyonlarca ziyaretçiyi
ağırlayacaktır.
Eski Gümüşhane dediğimiz
Süleymaniyedeki tarihî eserlerin restorasyon çalışmaları devam
etmektedir.
Bütün bu tarihî ve tabii güzelliklere
ulaşımı kolaylaştırmak için çok önemli projeler hayata
geçirilmektedir. 29 kilometre uzunluğuyla dünyanın en uzun 2nci,
Avrupa'nın en uzun tüneli olan Zigana Tüneli inşaatının
yüzde 65i tamamlandı. Tünel bittiğinde hem mesafe hem de zaman
olarak yol kısalacak ve bölge ekonomisine büyük bir ivme
kazandıracaktır.
Gümüşhane-Kelkit arasında bulunan Pekün
Tünelinin inşaatı devam ediyor. Yapımı devam etmekte olan
Vauk Tüneli, Gümüşhane ile Bayburtu daha da
yakınlaştıracaktır. Ayrıca, Gümüşhane trafiğini
rahatlatan, tamamı viyadük ve tünellerden oluşan 11 kilometrelik
çevre yolu 10 Ağustos 2018 tarihinde Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından hizmete açıldı.
Trabzonu İç Anadoluya bağlayacak olan
Gümüşhane-Şiran arasında bulunan Tersun Tünelinin proje
çalışmaları devam etmektedir.
Havalimanımızın pist
inşaatı tamamlanmak üzere, üstyapısı bitirilerek önümüzdeki
yıl uçuşlara açılması planlanmaktadır.
Erzincan-Gümüşhane-Trabzon Hızlı Tren Projesi çalışmaları
devam ediyor.
Türkiyenin ortak banttan üretim yapan ilk projesi
olan İş Geliştirme Merkezi hizmete açıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Pektaş, bugün
konuşmalarda uzatma vermeyeceğim ama sizi uyarmayı
unuttuğum için size bir dakika veriyorum. Bundan sonraki hiçbir
konuşmada ilave süre vermeyeceğim.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Sayın
Başkan, ağzımızda bantla gelelim artık.
BAŞKAN Buyurun.
CİHAN PEKTAŞ (Devamla) Merkeze,
şehit öğretmenimiz Necmettin Yılmazın ismi verildi.
Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî hazretlerinin
manevi mimarı olduğu Gümüşhanemiz, pestil ve kömenin
başkentidir.
Yüz iki yıl önce özgürlüğüne kavuşan
Gümüşhane, inşallah, ay yıldızlı bayrağın
gölgesinde kıyamete kadar özgür kalmaya devam edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ülkemizin istiklal ve
istikbali için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle,
gazilerimizi hürmetle yâd ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Genel
Kurul görüşmelerinin uzun süreceği düşüncesiyle Grup Başkan
Vekillerinin görüşleri doğrultusunda bu birleşimdeki
konuşmalarda ilave süre verilmeyeceğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, demin
yapmış olduğum açıklama keyfî bir açıklama değil;
dün Sayın Grup Başkan Vekillerimizle yapmış olduğumuz
görüşmelerde, bugün görüşmeler çok uzun süreceği için en
azından burada belli uzatmaları bırakarak, süresi içerisinde
konuşmaları yaparak bu işi hızlandırmak için
almış olduğumuz bir karar.
Teşekkür ediyorum.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
2.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Aydın ilinin tarım
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Aydın ilinin tarım sorunları hakkında söz isteyen
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbüle aittir.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Herodot, Aydın için Gökyüzünün altındaki
en güzel yeryüzü. demiş. Evliya Çelebi ise Dağlarından
yağ, ovalarından bal akan şehir. diye tanımlar
Aydını. Ancak bizler şimdi Aydına JESlerin şehri
diyoruz. Aydının havası, suyu, toprağı,
tarımı ne yazık ki can çekişiyor.
TÜİK verilerine göre 2017 yılında
152.236 hektar ekilebilir tarım alanı varken giderek
azalmış ve 2019 yılında 136.230 hektar ekilebilir alan
kalmış. Yani Aydında ekilebilen tarım alanı iki
yılda 16 bin hektar azalmış. Çoğu tarım işletmesi
olmak üzere 2019 yılında 554 işletme ekonomik kriz nedeniyle
kapanmış, yeni kurulan işletme sayısı ise 2017
yılına göre yüzde 34 azalmıştır. İhracat
payı azalmış ve yüzde 0,43e gerilemiştir. 2004
yılında kişi başı millî gelir sıralamasında
Aydın 25inci sıradayken 2018 yılında 40ıncı
sıraya düşmüş durumda.
Aydın, 81 il içerisinde, tarımsal
arazilerini ipotek vermede 1inci sıraya geçmiş. Aydında
gençler işsiz, beyin ve emek göçü yaşanmakta. Ayrıca genel
bütçeden ayrılan yatırım ödeneklerine göre 81 il içerisinde
Aydın 36ncı sırada. Tarım yatırımı ise bir
önceki yıla göre yüzde 43 oranında azalmış.
Buna rağmen, Aydın hâlâ yağlık
zeytin, incir ve kestane üretiminde Türkiyenin 1incisi. Ancak her ne kadar
üretim fazla olsa dahi ürün kalitesinde büyük düşüş
yaşanmaktadır. Bunu bizler değil,
çıkardığınız kararnameyle artık tarımsal
destek vermeyeceğinizi söylediğiniz çiftçiler söylemektedir.
Bir yandan ekonomik sıkıntılarla,
büyük girdi maliyetleriyle boğuşan çiftçi, diğer yandan
ellerinde kalan tarım arazilerini korumaya çalışıyor. Peki,
neden? JESlerden. Küçük bir örnek vermek istiyorum. Aydının Efeler
ilçesine bağlı 200 nüfuslu Yılmazköy Mahallesi jeotermale mahkûm
edildi. Jeotermal santrale ait borular, evler ve bahçelerin içinden geçiyor.
Zeytin ve incir ağaçlarının bol olduğu mahallede artık
zeytin ve incir yetişmiyor. Mahalleliler kanserin ve sağlık
sorunlarının artmasından şikâyetçi. Bu, sadece Aydının
tek bir mahallesi değil, Kızılcaköy gibi, Değirmendere
gibi, Bozyurt gibi bunun onlarcası var.
Büyük Menderes Nehri, Türkiyenin en kirli 3üncü
nehri olma durumunda. JESler tarafından Büyük Menderes havzasına
yılda 90 milyon tondan fazla buhar ve 9 milyon tondan fazla
yoğuşmayan gaz salımı olurken 80 milyon tondan fazla da
akışkan, denetim olmadığından, Büyük Menderes Nehrine
akıyor. TMMOB raporuna göre incir üretiminin en fazla
yapıldığı Aydında JES tesislerinin toprağa, suya
ve havaya yaptığı olumsuz etkiler,
üretimi ve ürün kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Koruma önlemleri
alınmadan ve denetimsiz biçimde sürdürülen JES
yatırımlarının tarıma olan olumsuz etkileri şu
ana kadar göz ardı edilmiş durumda. Su kaynakları,
ağır metal etkiler altında. Suların kirlenmesi,
toprağın kirlenmesi sonucunu doğuruyor. Bu durum tarım
yapılacak alanların giderek daralmasına yol açıyor. Buradan
yola çıktığımızda geleneksel ürünümüz incir tehlike
altında. Menderes havzasında JES tehdidinin boyutları gün
geçtikçe büyüyor, JESlerin buharları bölgede nem oranını
artırıyor ve ürün kalitesinde bozulmalar yaşanıyor. Bölgede
kanser ve solunum yolu hastalıkları görülüyor. Bu sorunların
giderilmesi için gerekli önlemler alınmalı, JESin verdiği zarar
göz önüne alınarak kısıtlama ve yasaklamalar getirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, Aydında sadece incir, zeytin, kestane tehlike
altında değildir. Türkiye'de pamuğun yüzde 13,5i Aydında
üretiliyor, pamuk üreticisi bankacıların ve tefecilerin eline
düşmüş durumda. Toprak Mahsulleri Ofisi müdahale alımları
yapmıyor. 80 kuruşluk destekleme primi aynı tutuluyor, ancak
tarımsal sulamada kullanılan elektrik, gübre, mazot, zirai ilaç ve
işçilik ücretleri azımsanmayacak derecede artıyor. Ürün
fiyatlarının aynı oranda artmaması nedeniyle çiftçi bitiyor.
Hayvancılık yapan üreticilerimiz zor durumda. Zeytinyağı
üreticilerimiz Suriyeden gelen kaçak zeytinyağı girişleri
nedeniyle zorda.
Arkadaşlar,
çözüm basit, Tarım Kanununun 21inci maddesi gereği, on dört
yıldan beri verilmeyen 176 milyar destekleme primi çiftçiye verilmelidir.
İthalat lobisine son verilmelidir. Üreticilerimizin Ziraat Bankası,
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri
silinmeli, anapara beş yıl
yapılandırılmalıdır. Kişilere verilen
sübvansiyonlu tarımsal kredinin kooperatiflere de verilmesi
sağlanmalıdır. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik
ücretleri destekleme içerisine alınmalıdır, çiftçilere can suyu
verilmelidir. Sulama birliklerindeki sulama ücretlerinin tarifeleri yüksek olup
indirilmelidir.
Hepinize saygı
ve sevgilerimi sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bülbül.
Gündem
dışı üçüncü söz, Mersinin sorunları hakkında söz
isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Buyurun Sayın
Çelik. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Mersin ilimizin sorunları hakkında konuşmak için gündem
dışı söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Mersin, Türkiyenin,
özellikle
cumhuriyetle birlikte hızla gelişen ve ilk 10a giren önemli bir
ilidir ancak son yıllarda birçok alanda peyderpey gerilemiştir.
Özellikle yaşam kalitesinde çok irtifa kaybetmesi Mersinin cazibesinin
azaldığının bir kanıtıdır. Bunu destekleyen
numune veri, nüfus artışında gözükmektedir. Son on yedi
yılda Türkiyede nüfus artışı yüzde 28ken Mersinde bu,
yüzde 21 düzeyinde kalmıştır. Bu, Mersinde nüfusun nispeten
azaldığına en büyük delildir.
Değerli milletvekilleri, Mersin Türkiyede potansiyel
olarak ilk 5 turizm ilinden 1idir. 321 kilometre sahile sahip olan ve
yılda üç yüz güneşli günü olan Mersin, 150 arkeolojik ve doğal
sit alanı, 530 tescilli mimarisi, Silifke Göksu Deltası Özel Çevre
Koruma Alanı, 2000e yakın tür endemik bitkisi, meşhur
yaylaları, ender sedir ormanları, yamaç paraşüt alanları,
rafting ve trekking parkurları, kış sporları
platformlarıyla eşsiz bir yöredir. Buna rağmen, maalesef, turizm
destinasyonunda layık olduğu yeri alamamıştır.
Mersinde sanayileşme ve ticarette mihenk
taşı olan Mersin Limanı, organize sanayi bölgesi, serbest bölge
ve diğer tesis ve fabrikalar şehir ekonomisinde önemli bir yere
sahiptir. Ne var ki son yıllarda meydana gelen daralma, bazı tesis ve
iş yerlerinin kapanmasıyla sonuçlanmıştır. Şirketlerde
yüzde 20 düzeyinde daralma yaşandığı görülmektedir. Demek
ki yerel sanayiyi ve ticareti canlandırıcı girişimlere
ihtiyaç olduğu açıktır.
Değerli arkadaşlar, turizmde potansiyele
rağmen arzu edilen seviyeye ulaşamayan Mersin, aslında Türk
tarımının başkenti olmuş durumdadır. 15.850
kilometrekare yüzölçümünün yüzde 26sında yoğun tarım ifa
edilmektedir ve örtü altı sebzecilik ve meyvecilikte Mersin Türkiyede
1inci sıradadır. Özellikle muz, kayısı, üzüm,
şeftali, domates, biber, patlıcan ve açık üretimde de diğer
mısır, susam, yer fıstığı, soya fasulyesi,
hububat, bakliyat ve pamuk da üretilmektedir. Zeytin ve zeytinyağı
üretiminde de Mersin azımsanmayacak öneme sahip, gittikçe artan bir
değer olarak karşımıza çıkıyor. Mersin, aromatik
ve tropikal bitkiler ve meyveler konusunda da önemli bir yere sahiptir.
Mersin, iklimi nedeniyle polikültür
tarımın yapıldığı istisnai bir ilimizdir ve
ülkemizde, özellikle muz, erik, şeftali, çilek ve limon üretiminde 1inci
sıradadır. Tarıma dayalı sanayiye ve hayvancılığa
da önem verilmesini özellikle hatırlatmak isterim.
Sorunlara ve çözüm önerilerine gelince, Çukurova
Havaalanına değinmeden geçmek istemiyorum. Ayrıca, D400 Kara
Yolu ve D175 Kara Yolu ile SEKA Limanı ve Mersin merkezden Silifke
hattına bir çevre yolu ya da otobanın yapılması önem arz
etmektedir.
Bunun dışında, Tarsus kıyı
kesimi turizm merkezine, Karboğazı kış sporları
merkezine ve yat limanlarına önem verilmesi gerekiyor. Mersinde öncelikle
8 turizm merkezinde yatırım teşvik edilmeli ve Mersin, turizmde
öncelikli yöre olarak da ilan edilmelidir. Ayrıca, Batı Mersin Master
Planının da hayata geçirilmesi önemlidir.
Bunun dışında, Mersin -çok önemli-
inanç turizminin merkezi hâline getirilebilir, bu konuda çalışmalar
yapılmalıdır.
Bunun dışında, özellikle
tarımı ve tarıma dayalı sanayiyi geliştirici sulama
projelerinin ve Pamukluk, Aksıfat, Sorgun Barajlarının
tamamlanması, yer altı su dengesinin korunması, TARSİMin
aktif hâle getirilmesi, pazarlama ve ihracattaki
tıkanıklıkların giderilmesi, Mersin Hali ve diğer
hallerle ilgili iyileştirici çalışmaların
yapılması, girdi maliyetlerinin düşürülmesi gibi birtakım
işlerin de bir an önce tamamlanmasında yarar var.
Mersinde en önemli sorun olarak -tabii, her yerde
olduğu gibi- işsizlik karşımıza çıkıyor.
Toplumsal yapı sırf bu sebeple dahi olsa gergindir, acil çözüm
bulunması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Suriyeliler
meselesi önemli bir diğer konudur. Mersinden başka illere kalifiye
insan göçü var, bunun durdurulması gerekir.
Devlet hastanelerinde doktor yokluğu
çekilmektedir, buna özellikle vurgu yapmak istiyorum.
İl merkezinin kuzeye doğru
kaydırılması, kıyıların kıskançlıkla
korunması, yeni bir imar ve şehircilik konseptinin hayata geçirilmesi
ve serbest bölgenin daha da geliştirilmesi, sanayinin geliştirilmesi
ve özellikle, tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi önem arz
etmektedir. Bu arada, kıyıları kapatan 73 bin
yazlığın rehabilite edilerek turizm endüstrisine
kazandırılmasını da özellikle hatırlatmak isterim.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakikayla söz
vereceğim. Onun dışındaki diğer milletvekillerimizin
60a göre olan söz taleplerini bugün karşılayamayacağım.
Sayın Taşkın, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Türkiye ekonomisindeki
canlanmanın güçlenerek devam ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye ekonomisindeki canlanma güçlenerek devam
etmektedir. 2020 yılına, cumhuriyet tarihimizin en yüksek ocak
ayı ihracatını gerçekleştirmenin gururu ve sevinciyle
başladık. Küresel ekonomi ve ticaretteki yavaşlamaya rağmen
2019 yılında ihracatta yakalanan başarının 2020 Ocak
ayında da hızlanarak devam ettiği görülmektedir. Bu
yılın ocak ayında ihracatımız geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 6,1 artarak 14,8 milyar dolar olarak
gerçekleşti. Türkiyenin dünyaya açılan kapılarından biri
olan seçim bölgem Mersin, 2019 yılında gerçekleştirdiği 1
milyar 797 milyon dolar ihracatla iller arasında 14üncü sırada yer
alarak önemli bir başarı göstermiştir. Ülkemizin büyümesine ve
güçlenmesine doğrudan katkı sağlayan tüm üretici ve
ihracatçılarımızı bu vesileyle tebrik ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Filiz
2.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, ekonomideki yapısal
bozuklukların giderilerek toplumda huzur ve güven ortamının
sağlanması konusunda Hükûmete büyük sorumluluk düştüğüne
ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Artan fiyatlar, vergiler; aile içi, kadına,
çocuklara, hayvanlara karşı şiddette artışlar; büyük
bir kesimin çalıştığı işten mutsuz olması ve
mobbinge maruz kalması, televizyonlardaki şiddet eğilimli
diziler toplumda tahammülsüzlüğü, huzursuzluğu ve intiharları
tetiklemektedir. İşsizlik oranı yüzde 14e yükselmiştir.
Genç işsizlik ise yüzde 25 oranındadır. 1 milyon 100 bine
ulaşan işsiz üniversite mezunumuz, asgari ücret veya daha az bir
ücretle yaşamaya çalışan aileler ne yapacaklarını
şaşırmış durumdalar.
Ülkemizde, bundan on yıl önce yılda 12
milyon kutu antidepresan tüketilirken bugün yaklaşık 60 milyon
kutudan bahsedilmektedir. Bütün bunlar geleceğimiz açısından
tehlike sinyalleridir.
Ekonomideki yapısal bozuklukların
giderilerek toplumda huzur ve güven ortamının sağlanması
konusunda Hükûmete büyük sorumluluk düşmektedir diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
3.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, halkın çözüm bekleyen temel
sorunlarının Meclis gündemine getirilmediğine ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, dün de dikkat çektiğim gibi, halkımızın çözüm
bekleyen temel sorunları Meclis gündemine getirilmemektedir. Bunlardan en
önemlisi, eğitim sistemimizdeki sorunlar. Öğrenciler, aileler,
öğretmenler ve eğitim camiasının hiçbir bileşeni mutlu
ve huzurlu değildir. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen
ayrımının devam etmesi ciddi mağduriyetlere yol
açmaktadır.
Bir ücretli öğretmenimizin tarafıma
ilettiği üzere, evinin öğretmenlik yaptığı okula
mesafesi 65 kilometre, gidiş-dönüş her gün dört saati yolda geçiyor
ve ayda 580 lira sadece yol parasına veriyor. Ayda verdiği yüz yirmi
saat ders için aldığı ücret 1.900 lirayı geçmiyor.
Sigortası tam yatırılmıyor ve zorla tutturulan nöbetin
ücreti de ödenmiyor.
Öğretmenlerimizin bizlere ilettiği bu
eşitsiz, adaletsiz ve sorunlu kadro ayrımının çözülmesi
konusunu Millî Eğitim Bakanlığının ve özellikle de
Meclisteki ilgili Millî Eğitim Komisyonu Başkan ve üyelerinin
dikkatine sunuyor ve bu konuda hızla bir çalışma
yapılması ihtiyacını iletiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
4.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Ulusal Siber Olaylara
Müdahale Merkezinin açılmasıyla her alanda olduğu gibi bilgi ve
iletişim teknolojilerinde de Türkiyenin dünyanın önde gelen ülkeleri
arasına girmesinin hedeflendiğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
teşrifleriyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Ulusal
Siber Olaylara Müdahale Merkezinin açılış törenini gerçekleştirdik.
Veri güvenliğinin en az petrol kadar önemli
duruma geldiği günümüzde, veri güvenliğini yabancı çözümlerle
sağlamaya çalışmak, sınır güvenliğini
yabancı askerlere emanet etmekle eş değer durumdadır. Bu,
gerçekten büyük hareket, veri güvenliği konusundaki yerli ve millî çözüm
çalışmalarını hızlandırıyor. Yüksek
teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, geliştiren, üreten ve tüm
dünyaya satan bir Türkiye için gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz.
Türkiyenin ilk yerli ve millî baz istasyonu ULAK
Projesiyle Türkiyede haberleşme altyapısının kapsama
alanına girmeyen tek karış yer kalmaması hedefleniyor.
İnşallah, önümüzdeki dönemde, her alanda
olduğu gibi, bilgi ve iletişim teknolojilerinde de Türkiyeyi
dünyanın en önde gelen ülkeleri arasına sokacağız diyor, bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
5.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ülkenin derin bir ekonomik ve siyasi kriz
içinde olmasının AKP iktidarının on sekiz yıldır
ülkeyi liyakate dayalı yönetmemesinin sonucu olduğuna, Orman Genel
Müdürlüğüne yapılacak personel alımında AKPnin tutumuna
ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Ülkemiz derin bir ekonomik ve
siyasi kriz içindedir. Bu durum, AKP iktidarının on sekiz
yıldır ülkemizi liyakate dayalı yönetmemesinin sonucudur. AKP
zihniyeti, devlette liyakati değil, partizanlığı, ahbap
çavuş ilişkilerini, cemaat, tarikat öncelikli
kayırmacılığı esas almıştır. Bu
anlayışla hakkın, hukukun, adaletin olmadığı
toplumsal bir düzen ortaya çıkmıştır.
AKP, son torpil ve kayırmacı tutumunu
Orman Genel Müdürlüğüne alınacak 1.150 personel alımında da
göstermektedir. Mülakatla yapılan elemelerde adaylardan KPSS puanı
düşük olanlara yüksek puan, KPSS puanları çok yüksek olanlara da çok
düşük puan verilerek eleme yapılmıştır. Hiçbir ses
kaydı, video çekimi ve gözlemci bulundurulmayan mülakatlara göre, pek çok
aday haklarının yendiğini ve itirazlarında da bu sonucu
kanıtlayacak bir durumun söz konusu olmadığını
söylemektedirler. Bakanı TV ekranlarından verdiği sözü tutmaya
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yem fiyatlarındaki
artışın besiciyi kaygılandırdığına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yem fiyatlarında hızlı
artış besiciyi kaygılandırıyor. Sezonunda üreticinin
tonunu 1.000 liraya sattığı arpa tüccarda 1.600 liraya
çıktı. İktidar ithal arpa getirdi, nakliye ve KDV hariç 1.280
liraya satıyor. Besicinin tüm girdileri katlanarak artmaya devam ediyor.
AKP iktidarı çözüm üreteceği yerde hayvan yemi, mısır
kepeğinin KDVsini yüzde 1den yüzde 18e çıkardı. Besici, girdi
fiyatlarıyla darbeyi yemiş, iktidar vergi bindiriyor. Saman
fiyatlarının tonu 450 TLden 1.300 TLye uçtu, yoncanın tonu
1.300-1.400 TL aralığına fırladı, küspe fiyatları
4 kat zamlandı. AKP iktidarı, çiftçinin, besicinin canına
okuyor, Ekmeyin, üretmeyin, hayvancılık yapmayın. der gibi
politikalar uyguluyor. Çiftçi, besici biterse tüketici de pahalı ürüne
mecbur kalır, ithalci anlayış hortlar, ülkenin sorunları
artar. Bir an önce bu anlayıştan vazgeçilmeli, tarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ceylan
7.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkale ili Geyikli beldesinde
sokak köpeklerinin zehirlenerek öldürülmesi olayına ilişkin Geyikli
Belediye Başkanının açıklamasına, Belediyeler ile
Tarım ve Orman Bakanlığının sokak hayvanları için
ayırdıkları bütçelerini artırması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanakkale Geyiklide 20 sokak köpeğinin vahşice katledilmesinin üzerinden
haftalar geçti. Vatandaşlarımız gönüllülük esasına
dayalı olarak sokak hayvanlarına bakmaya çalışmaktalar.
Belediyelerin, Tarım ve Orman Bakanlığının sokak
hayvanlarının yaşamlarını idame ettirmeleri için
ayırdıkları bütçenin artırılması gerekmektedir.
Hayvan hakları yasasını çıkarmadan bu sorunların önüne
geçilemeyeceği görünüyor. Başta eğitim süreçleri içerisinde
olmak üzere çocuklarımıza hayvan sevgisi ve onların yaşam
haklarına saygılı olmayı öğretebilirsek büyüdüklerinde
hayvanlara şiddet uygulamalarının önüne geçebiliriz. Geyikli
Belediye Başkanı Bu hayvanları kim öldürdüyse Allaha havale
ediyoruz, bilinçli şekilde öldürülmüşler. Bu can
dostlarımız üzerinden kimse bizi suçlamasın, bunları
öldürenler Bunu belediye yaptı. demesin. Eğer ben böyle bir talimat
verdiysem kafama sıkarım. diyor. 3 şüpheli gözaltında ve
belediye personeli. Sayın Başkan, kafana sıkma, istifa et ki bir
daha böyle bir rezalet yaşanmasın.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
8.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, CHPli belediyeler hiçbir
emekçinin ekmeğiyle oynamazken AKPli belediyelerde mobbing
uygulandığına, Keşan Belediyesinde kaç emekçinin işten
çıkarıldığını ve kaçının sürgün
edildiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP, büyükşehirleri kaybetmenin verdiği
travmayı bir türlü atlatamıyor. Gün geçmiyor ki bir belediyeden
işe girmeden maaş alan çıkmasın, yandaşlara
aktarılan milyonlar ortaya saçılmasın. CHPli belediyeler hiçbir
emekçinin ekmeğiyle oynamamıştır, sadece
yandaşın, yan gelip yatanın, işe gitmeyenin halkın
parasını almasına engel olmuştur. Oysa, AKP eline geçen
belediyelerde mobbing uygulamakta, emeğiyle çalışan insanları
birimler arasında sürgün etmektedir. Kendi yandaşları
çalışmadan para aldıkları için çalışan
insanları cezalandırmaktadırlar. Bunun en son örneğini
Keşan ilçemizde görüyoruz. AKPli Başkan, bir taraftan halkın
belediye çalışanlarından yüzde 87 oranında memnun
olduğunu açıklarken bir taraftan da işçileri sürgün ediyor. Belediye
Başkanı, başarılı bulunan belediye personelini
cezalandıracağına belediyenin düşük olan
şeffaflık oranını yükseltmenin yolunu bulsun. Şimdi
Keşan Belediyenize bakın ve söyleyin: Kaç emekçi işten
çıkarıldı, kaçı sürgün edildi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 12
Şubat Kahramanmaraşın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İstiklal Madalyalı
Kahramanmaraşımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü,
Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde, kırk
günde planlanmış 100 ayrı etkinlikle kutladık.
Kutlamalarımızın son gününde, dün Sayın
Cumhurbaşkanımızın şehrimize teşrifleri bizleri
ayrıca onurlandırdı.
Yine, son bir haftada -bütün şehitlerimizle
beraber- ilimizden Mesut Deniz, Ceyhun Taş ve Fatih Saylak
kardeşlerimizin peş peşe şehit düşmeleri ve
onların defin ve taziyelerinde bulunmamız bize onur ile hüznü bir
arada yaşattı. Kahraman ecdadımıza ve şehitlerimize
layık olabilmek için istiklalin şehri
Kahramanmaraşımızın istikbal mücadelesini de el
birliğiyle sürdürüyoruz. İstiklal ve istikbal mücadelemizin isimli ve
isimsiz kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Çelebi
10.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Tank Palet Fabrikasında 3
bin liraya imal edilen dürbünler için devlete çıkarılan ödemenin
doğru olup olmadığını ve işçilerin ücretlerinin
bu şekilde mi devlete ödettirildiğini Millî Savunma Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Millî Savunma Bakanlığına soruyorum:
Tank Palet Fabrikasında 3 bin liraya imal edilen dürbünler için devlete 5
milyona yakın ödeme çıkarıldığı doğru mudur?
İşçilerin ücretleri bu şekilde mi devlete ödettirilmektedir?
Fabrikada yapılan işler karşılığında
yapılacak ödemenin miktarını nasıl tespit ettiniz? Firma ne
iş yaparsa yapsın, isterse hiç çalışmasın, devlete
istediği faturayı kesebilmektedir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin? Yok.
Sayın Kasap
11.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, işsizlik ve
yoksulluktaki artışla birlikte sosyal korunmaya olan gereksinimin de
arttığına ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Maddi yoksunluk içindeki ailelerde korunmaya muhtaç
çocuk sayısı beş yılda 2 katına
çıkmıştır. İşsizlik ve yoksulluktaki
artışla birlikte sosyal korunmaya olan gereksinim artmaktadır. Yurttaşın
ocağında aş yerine yoksulluk, taş kaynamakta; 18
yaşını doldurmuş, öğrenci olmayan 9 milyon kişi
işsiz, aç ve muhtaçtır. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre,
Kasım 2018-Kasım 2019 arasında, bir yıllık süre
içinde, 1 milyon 337 bin 201 kişi sosyal güvenceden yoksun hâle
düşmüştür, işini kaybetmiştir. Yine bir yıllık
süre içerisinde 948.789 kişi yoksul, aç, muhtaç duruma
düşmüştür. İnsani koşullarda yaşamını
sürdürebilmek için yeterli gelire sahip olamama durumu artmakta ve
vatandaşın ocağında aş yerine yoksulluk kaynamaktadır.
Ekonomik yoksunluk nedeniyle koruma altına alınmayı talep eden
çocuk sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Zenginleştik.
diyenlerin üzerini örttüğü yoksulluk artık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ersoy
12.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, ülkede uyuz
hastalığının önemli sağlık sorunlarından
biri hâline geldiğine ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Coronavirüs, bütün dünyada halk
sağlığını tehdit ederken, ülkemizde de önemli sağlık
sorunlarından biri hâline gelen uyuz hastalığından
bahsetmek istiyorum.
Uyuz, insandan insana bulaşabilen bir
hastalıktır. Özellikle kış aylarında daha sık
görülmektedir. Hastalık on beş yirmi dakikalık yakın temas
sonucu bulaşabilmekte olup eşyaların ortak kullanımı,
toplu yaşam alanlarında bulunmak hastalığın riskini
artırmaktadır. Hastalığın önlenmesi ve kontrolü için
uyuz tanısı alan bireyler dışında çevresindeki
kişilerin de aynı zamanda tedaviye başlaması son derece
önemlidir. Özellikle aile bireylerinin kaşıntısının
olup olmamasına bakılmaksızın mutlaka birlikte tedaviye
başlaması gerektiğini belirtir, bu konuda
vatandaşlarımızı ve yetkilileri dikkatli olmaya davet
ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
13.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, devletin Elâzığ ve
Malatya depreminin yaralarını sarmaya devam ettiğine, depremden
zarar gören KOBİlere KOSGEB Acil Destek Kredisi Programı
kapsamında 100 bin liraya kadar sıfır faizli bir yıl geri
ödemesiz kredi verildiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Devletimiz, milletimizin her daim yanında ve
destekleyicisi olarak her alanda sıkıntılarını çözmeye
ve yaşanan depremin yaralarını sarmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın talimatıyla, Elâzığ ve Malatyada
depremden zarar gören KOBİlerimize KOSGEBin Acil Destek Programı
kapsamında 100 bin liraya kadar sıfır faizli ve bir yıl
geri ödemesiz kredi veriyoruz. KOSGEBe borcu olan işletmelerimizin de bu
yıl ödemesi gereken borçlarını, KOSGEB Kredi Destek
Programından yararlanıp borcu olan KOBİlerimizin ödemelerini
de 1 Ocak 2021 tarihine kadar öteliyoruz.
Bu vesileyle, depremde vefat eden
vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şeker
14.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, deprem bölgesinde
yaşanıldığı için depremin yılın her günü
gündemden düşürülmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen saygıdeğer
vatandaşlarımız; deprem bölgesinde yaşıyoruz. Dolayısıyla,
depremi yılın her günü gündemimizden düşürmemeliyiz.
Bireysel olarak oturduğumuz konutların
depreme dayanıklı olup olmadığını tespit ettirip
devletin de verdiği destekle gereğini yerine getirmeliyiz. Bina
yaptırırken ıslak zeminlerde kullanılacak malzemenin
seçiminde gösterdiğimiz özenden daha fazlasını plan, proje ve
denetim yapılmasına ve binanın karkası için kullanılan
malzemeye göstermeliyiz.
Bina satın alırken manzarasının
olup olmadığından, bina içindeki ıslak zeminde
kullanılan malzemenin kaliteli olup olmadığından önce
binanın plan ve projesine uygun olup olmadığına, depreme
dayanıklı olup olmadığına ve fay hattında olup
olmadığına bakmalıyız. Deprem sonrası enkazda
kalan komşuyu kurtarmak için ilk yardım eğitimi alıp
almadığımızı sorgulamalıyız diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin? Yok.
Sayın Gültekin
15.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, tarımda marka şehir olma
yolunda emin adımlarla yürüyen Niğde ilinin Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında
yapılan değerlendirme ve bütçelendirme çalışmaları
sonucu uygunluk kriterlerini taşıyan projelerinin tamamının
kabul edildiğine ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarımda marka şehir olma yolunda emin
adımlarla yürüyen Niğdemiz için Kırsal Kalkınma Destekleri
13. Etap kapsamında yapılan değerlendirme ve bütçelendirme
çalışmaları sonucu ilimizden uygunluk kriterlerini
taşıyan 2 adet çelik silo, 2 adet mezbaha ve deri işleme, 2 adet
gübre, 7 adet soğuk hava deposu, 8 adet bitkisel ürünlerin işlenmesi,
paketlenmesi ve depolanması, damızlık ve süt üretimi için 25
adet tesis kurulmasını içeren, 46 adedi ekonomik yatırımlar
ile çiftçilik faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik, 114 adedi
kırsal ekonomik altyapı yatırımlarını içeren
toplam 160 adet projenin tamamı kabul edilmiş olup 122 milyon 17 bin
TL toplam proje tutarının 57 milyon 908 bin TLlik kısmı,
Tarım Bakanlığımız tarafından hibe olarak ilimize
tahsis edilmiştir.
Niğdemizin kalkınmasına,
istihdamına katkı sağlayacak olan projelere desteklerinden
dolayı başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan olmak üzere Sayın Tarım ve Orman Bakanımıza
teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
16.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, İzmir ili
Bergama ilçesinde işçi taşıyan servis aracı ile bir
kamyonun çarpışması sonucu hayatını kaybeden 4
vatandaşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Seçim bölgem İzmirimizin Bergama ilçesinde
işçi taşıyan servis aracı ile bir kamyonun
çarpışması sonucu hayatını kaybeden 4
vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyor, yaralanan 8
vatandaşımıza ise acil şifalar diliyorum.
Yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza ve sevenlerine
sabırlar diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun.
17.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, İzmir ili Bergama ilçesinde
işçi taşıyan servis aracı ile bir kamyonun
çarpışması sonucu hayatını kaybeden 4 vatandaşa
Allahtan rahmet dilediğine, 13 Şubat Ozan Arifin ölümünün 1inci,
Erzincanın düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl
dönümüne, TÜİKin yayımladığı 2019
yılının Kasım ayına ilişkin iş gücü
istatistiklerine, vatandaşın iş bulamayıp evine aş
götürememesinin Türkiyenin gerçek ve en önemli sorunu olduğuna, Adalet ve
Kalkınma Partisinin grup toplantısında Beni işimden
ettiler, çocuğum aç." diyerek feryat eden babanın akıbetiyle
ilgili bilgi talep ettiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sabah üzücü bir haberle uyandık.
İzmirin Bergama ilçesinde bir altın madenine işçi
taşıyan servis aracı ile kamyonun çarpışması
sonucu meydana gelen trafik kazasında 4 kardeşimiz hayatını
kaybetti, 8 kardeşimiz de yaralandı. Kazada hayatını
kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum; ailelerine
başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Sadece Türkiyede değil, dünyanın neresinde
Türk varsa, Türklük sevdası yaşayanların anılarında
hep onun hasret türküleri, destanları hafızalarda kazındı.
Türkiyenin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan biri,
milliyetçi-ülkücü camianın sembol ismi Arif Şirin,
namıdiğer Ozan Arif aramızdan ayrılalı bir yıl
oldu. Ozan Arif, ömrünü Türk milliyetçiliğine adamış, memleket
meselelerini şiirlerinde ve türkülerinde işlemiş, bu uğurda
mahkemelerde yargılanmış bir vatanseverdi. Kendisinin tabiriyle
Beni Ozan Arif yapan şey, meselelere sadece ideolojik yaklaşmam
değil, milletin derdini dert edinmemdir. demiştir. Merhum Arifi
özlemle anıyorum, Allahtan rahmet diliyorum; mekânı cennet, ruhu
şad olsun.
Bugün aynı zamanda Erzincanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümü. Erzincana ve tüm
Erzincanlı vatandaşlarımıza en içten sevgi ve
selamlarımı iletiyorum.
TÜİK, son olarak Kasım 2019a ilişkin
iş gücü istatistiklerini açıkladı. Türkiye'de işsizlik
oranı, 2019 Kasım ayında 2018in aynı ayına göre 1
puan artmış, yani yüzde 13,3e yükselmiş. Bu dönemde işsiz
sayısı da 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bin kişi oldu.
Tarım dışı işsizlik oranı da 1,1 puanlık
artışla yüzde 15,4 oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İstihdamda da azalma
devam ediyor. İstihdam edilenlerin sayısı 145 bin kişi
azalış gösterirken istihdam oranı da yüzde 0,9 puanlık
azalışla yüzde 45,6ya düşmüş. Bu rakamlar da gösteriyor ki
işsizlik her geçen gün artıyor, istihdam azalıyor. Hükûmet
artık gerçeği görmeli ve tüm yoğunluğunu ekonomiye
vermelidir. Vatandaşımızın iş bulamaması, evine
aş götürememesi, Türkiye'nin gerçek ve en önemli sorunudur.
Bugün bu kez burada Meclisin Çankaya
kapısı önünde 35 yaşlarında bir vatandaşımız,
üzerine benzin dökerek Açım, çocuklarım aç. diyerek intihar
girişiminde bulundu. İnşallah bu örnekler artmaz. Ancak siz
bunları görmezden geldikçe, kendi bildiğinizi okudukça önüne
geçilebilir mi, gerçekten endişe duyuyorum artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dün AK PARTİ Grubunda
Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken Beni işimden ettiler,
çocuğum aç." diye feryat eden baba, salondan
çıkarılmıştı. Bu babanın gözaltına
alındığına dair haberler var basılı yayın
organlarında. Bilgi almaya çalıştığımız
bazı arkadaşlar da babanın yalnızca salondan
çıkarıldığını ve Cumhurbaşkanlığı
korumaları tarafından kim olduğu sorulduktan sonra serbest
bırakıldığı konusunda bilgi verdiler. Ben merak
ediyorum ve öğrenmek istiyorum. Bu konuda net bilgi nedir? AK PARTİ
Grup Başkan Vekili arkadaşımız bizi bilgilendirirse bu
konuda bu bilgi kirliliğinin de önüne geçmiş oluruz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay
18.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskovun
Türkiyenin İdlibdeki meşru varlığını itham
edici açıklamalarına, Türk ordusunun İdlibdeki varlık
sebeplerinden birisinin halkına zulmeden Esad rejiminin, gözü dönmüş
kıyımlar gerçekleştiren terör örgütlerinin uluslararası
hukuk ve insan hakları bağlamında karşısında
durmak olduğuna, İdlibin kaotik ortamında çözümün Türkiyenin
meşru davası ve insan haklarını gözeten politikalarının
olacağına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 12 Şubat 2020
tarihinde Türkiyenin İdlibdeki meşru varlığı
hakkında itham edici ve akıl dışı bir açıklama
yapmıştır. Bu açıklamada Türkiyenin İdlibde üzerine
düşeni yapmadığına ve iki hafta içerisinde yaşanan hadiselerin
sebebinin Türkiye olduğu yönünde haddi aşan sözler sarf
edilmiştir. Moskovadan yapılan bu aymaz açıklamaların
arkası kesilmemiş ve akşam saatlerinde Rusya Savunma
Bakanlığı tarafından Türkiyenin İdlibde terörist
odakları ayırt edemediği ithamında bulunulmuştur.
Dün akşam saatlerinde mesnetsiz ve fütursuz
açıklamaların devamı gelmiş, Rusya Federasyonu Ankara
Büyükelçiliğinin resmî Twitter hesabı
aracılığıyla sosyal medya üzerinden Takdiri size
bırakıyoruz. başlıklı paylaşımda
bulunulmuştur. Bu paylaşımla Rus Büyükelçiliği, haddi
olmayarak böylesine kritik bir meselede görüş beyan etmiş, diplomatik
misyon için bulundukları Türkiye topraklarında görevlerini kötüye
kullanmışlardır. Zira, Moskovada terör örgütü PKKya
temsilcilik açan Rus Hükûmetinin ayırt etme kapasitesi de ortadadır.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti, doğruyu-yanlışı, zalimi-mazlumu,
haini-kahramanı ayırt etme ferasetine ve devlet geleneğine
sahiptir. Kahraman ordumuzun İdlibdeki varlık sebeplerinden en
temeli, halkına zulmeden Esad rejiminin, gözü dönmüş
kıyımlar gerçekleştiren, güvenliğimizi tehdit eden terör
örgütlerinin uluslararası hukuk ve insan hakları bağlamında
karşısında durmaktır. Rejim ordusunun sivilleri hedef alan
saldırıları gayet açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Esad rejimine toz kondurmamak
adına kılı kırk yaran Rusya, Suriyede 2011den bu yana
yaşanan dramın nihayete ermesi için bu söylemleri terk etmelidir. Biz
bölgemizde ve coğrafyamızda kim kimdir, hangi örgütün arkasında
hangi büyük devlet var, bölgede kimin ne çıkarı var, hepsini
biliyoruz. Rus yetkililer müsterih olsun, at izinin it izine
karıştığı İdlibin kaotik ortamında çözümün
aydınlık ışığı, Türkiye'nin meşru
davası ve insan haklarını gözeten politikaları
olacaktır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun lütfen.
19.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, 13 Şubat DİSKin
kuruluşunun 53üncü yıl dönümüne, İzmir ili Bergama ilçesinde
işçi taşıyan servis aracı ile bir kamyonun
çarpışması sonucu hayatını kaybeden 4 vatandaşa
Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyede on sekiz yılda 24.106
işçinin güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle
hayatını kaybettiğine, ölüm orucuna başlayan İbrahim
Gökçek ile Helin Bölekin üyesi olduğu Grup Yorum ve diğer muhalif
müzik gruplarına uygulanılan zulme, suçlamalara ve baskılara son
verilmesi gerektiğine, IŞİD elebaşısı El
Selbinin 2017 yılında İdlibe, oradan da Türkiyeye
geçtiği, Antep ve Ankara illerinde karargâhlarının
bulunduğu iddialarına cevap verilmesini beklediklerine, 28 Kasım
2015 tarihinde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçinin
öldürülmesi olayıyla ilgili soruşturmaya yönelik gelişmelere
ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün, Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu yani DİSKin 53üncü kuruluş yıl dönümü. Her
iş kolunda daha fazla örgütlülük, daha az iş cinayeti, daha az emek
sömürüsü, daha çok emek hakkı. diyerek DİSKe nice 53üncü
yıllar diliyoruz.
DİSK, demokrasi ve emek mücadelesinde dünden
bugüne önemli bir konfederasyon oldu, bu mücadeleyi yürütürken de
ağır bedeller verdi. Konfederasyonun kurucusu ve Genel
Başkanlarından Kemal Türkler, bu mücadeleyi yürütürken katledildi. Türklerin
şahsında, emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybeden
bütün emekçileri saygıyla anıyoruz.
Tam da bugün, İzmirden yine iş cinayeti
haberi geldi. Bergamada bir altın madenine işçi taşıyan
servis aracı ile bir kamyon çarpıştı. 4 işçi
yaşamını yitirdi, 8 işçi yaralandı. Hayatını
kaybedenlere rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz.
Güvencesiz iş kollarına bir kez daha
dikkat çekerken Türkiyede on sekiz yılda 24.106, 2020nin Ocak
ayında ise 112 işçinin güvencesiz çalışma
koşullarında hayatını kaybettiğini hatırlatmak
istiyoruz.
Grup Yorum üyeleri, 15 Temmuzdan bu yana sürekli
gözaltı, tutuklama ve yasaklarla karşı
karşıyadır. Grubun bazı üyeleri, bu baskıları
protesto etmek için açlık grevindeler. 18 Hazirandan bu yana açlık
grevinde olan İbrahim Gökçek, açlık grevini 4 Ocak 2020de ölüm
orucuna çevirdi. 19 Haziranda, hâlâ cezaevindeyken açlık grevine
başlayan Helin Bölek, cezaevinden çıktıktan sonra da açlık
grevine devam etti, 20 ocak 2020de açlık grevini ölüm orucuna çevirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
FATMA KURTULAN (Devamla) Bugün itibarıyla,
İbrahim Gökçek ve Helin Bölek, açlık grevlerinin 241inci ve
240ıncı günündeler. Grup Yorum ve diğer muhalif müzik
gruplarına yönelik gözaltı, tutuklama, polis baskınları ve
yasaklar aracılığıyla uygulanan zulme, suçlamalara ve
baskılara son verilsin.
Bugün ajanslara yeni bir haber düştü, bunu
paylaşmak isterim: İddialara göre, IŞİDin Bağdadiden
sonraki yeni elebaşı El Selbinin Antep ve Ankarada MİT
denetiminde olduğu iddia ediliyor. El Selbinin 2017de İdlibe,
oradan da Türkiye'ye geçtiği, Antep ve Ankarada karargâhlarının
bulunduğu da iddialar arasında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi toparlayın lütfen.
Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - IŞİD üyeleri,
Suriye'de tutuldukları cezaevlerinden yapılan toplantılarla
ilgili çeşitli basın organlarına röportajlar vermişti, bu
vahim iddialara bir cevap verilmesini bekliyoruz.
Son olarak, Diyarbakır Baro Başkanı
Tahir Elçinin öldürülmesinin üzerinden beş yılı aşkın
bir süre geçti ve nihayet yakın bir zamanda, şüpheli
sıfatıyla, olay yerinde bulunan kimi polislerin ifadesine daha yeni
başvuruldu. Bu soruşturma yeterince sürüncemede
bırakıldı, umarız soruşturma en kısa zamanda
davaya dönüşür, Tahir Elçinin kimler tarafından vurulduğu
ortaya çıkar diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun lütfen.
20.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir ili Bergama ilçesinde işçi
taşıyan servis aracı ile bir kamyonun çarpışması
sonucu hayatını kaybeden 4 vatandaşa Allahtan rahmet
dilediğine, 13 Şubat DİSKin kuruluşunun 53üncü yıl
dönümüne, Şanlıurfa Barosu Çocuk Hakları Komisyonunun kamuoyuna
yansıyan raporuna, açlık grevinde olan Grup Yorum gitaristlerinden
İbrahim Gökçek ile Helin Bölekin ölüm orucuna
başladığına ve İbrahim Gökçekin de aralarında
bulunduğu davanın ilk duruşmasının İstanbul 37. Ağır
Ceza Mahkemesinde görüleceğine, İYİ PARTİ Grubunun son
dönemde intihar olaylarında yaşanan artışın
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinin reddedilmesine ve Meclisin Çankaya
Kapısı önünde yaşanan intihar girişimine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün İzmirde bir altın madenine giderken
meydana gelen trafik kazasında, servis aracında hayatını
kaybeden 4 emekçiye başsağlığı dileyerek başlamak
istiyorum.
DİSKin kuruluşunun yıl dönümündeyiz.
Bundan elli üç yıl önce Devrimci İşçi Sendikaları
Konfederasyonu, kuruluş bildirgesine şunu yazarak başladı,
yola çıktı: Büyük Atatürkün daha 1921de ilan ettiği, bizi
mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme
karşı savaşmaya ant içmiş sendikacılarız biz.
der DİSKliler. İşte, o gün başlayan ve kurulduğu
günden bugüne kadar işçi sınıfının, emekçinin
hakkını hukukunu savunan, ülkemizde sendikal hakların
gelişmesi, işçi sınıfının ekonomik, demokratik
kazanımlar elde etmesi için her türlü bedeli ödeyen, tarihinde nice büyük
direnişler yatan, yöneticilerinin tutuklandığı,
işkencelere maruz kaldığı, hatta katledildiği hâlde en
yüce değer olan emeğin onurunu savunmaktan asla vazgeçmeyen
DİSKin kuruluş yıl dönümünü ve DİSK altında örgütlü
mücadele veren emekçileri saygıyla selamlıyor; başta Genel
Başkanları Kemal Türkler olmak üzere özgür, bağımsız
ve demokratik bir Türkiye yaratma mücadelesinde hayatını kaybeden tüm
emekçileri saygı ve rahmetle anıyoruz.
Sayın Başkan, Şanlıurfa Barosu
Çocuk Hakları Komisyonunun kamuoyuna yansıyan raporuna göre, 2019
yılı içerisinde kentte 782 tecavüz ve istismar vakası
olduğu, bunun 733ünün 4 ile 18 yaş aralığında
çocuklardan oluştuğu, 570inin kız, 163ünün ise oğlan
çocuğu olduğu belirtildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu rakamlar,
Şanlıurfa Barosu gibi herkesin dikkate alması gereken savunma
mesleğinin üyelerinin meslek örgütü tarafından
açıklanmaktadır. Bu konuda bu Parlamentonun daha fazla beklemeden,
düşünmeden harekete geçmesi, mevzuattan kaynaklanan problemlerse onu
değiştirmek için çaba göstermesi, toplumsal farkındalık
eksikliği varsa bunun için adım atması gerekir. Bu
rakamların korkunçluğunu gözler önüne sermekten kaçınmamalı
ve meselenin üzerine cesaretle ve dirayetle hep birlikte yürümeliyiz.
Bugün Grup Yorum gitaristlerinden İbrahim
Gökçek iki yüz otuz sekiz gündür, Helin Bölek iki yüz otuz altı gündür
açlık grevindeler. Gökçekin de aralarında bulunduğu yedi
kişinin yargılandığı davanın daha ilk
duruşması yarın 37. Ağır Ceza Mahkemesinde
görülebilecek. Bu davadaki hukuksuzluk iddialarına dikkatle
eğilinmesi, sürecin haktan, hukuktan ve adaletten yana bir şekilde
ilerlemesi ve ilk olarak, açlık grevindeki Grup Yorum üyelerinin
sağlığına kavuşması noktasında taleplerin
karşılanması gerektiğinin altını çiziyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bugün
sabah hepimiz Meclis önündeki bir intihar girişimiyle irkildik. Açım
aç, çocuklarım aç. diye bağıran bir babanın intihar
girişimine engel olundu.
Daha dün, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi,
artan intihar girişimlerinin araştırılmasıydı ve
ilk İYİ PARTİnin grup önerisiydi. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu önergeye desteğimizi açıkladığımız
sırada, Adalet ve Kalkınma Partisinin konuşmacısından
önce burada bir ara verildi. O sırada Parlamentodaki
dağılım gözler önündeydi ama daha sonra konuşma
yapıldı, konuşmaları dahi dinlemeyen milletvekilleri
içeriye davet edildi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
bu kadar önemli bir önerge,
Meclis gündemine alınmadan reddedildi, ardından da bugün sabah yeni
bir intihar girişimi Meclisin kapısında yaşandı.
Trajik olan ise, bugün yaşanan olayda intihar
girişimine başvuran babanın gözaltına alınıp,
hakkında yasa dışı eylemden işlem
yapılacağının açıklanmasıydı, basına bu
yansıdı. Gerçekten, bu ülkede, böyle bir meseleye karşı
bile Yasa dışı eylem yapıyorsun. diye soruşturma
açılması, ifade alınması kabul edilebilecek bir
yaklaşım değildir. Komik demeye dilim varmıyor ama
trajikomik bu yaklaşımı, gerçekten kimler nereden
aldıkları yetkiyle yapıyorlar, buna bir müdahale etmek gerekir,
Meclisin de gruplarının bundan sonra bu intihar vakalarının
artmasına ilişkin önergelerde biraz daha ellerini vicdanlarına
koyarak karar vermesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
eğer olabilecekse
üzerinde ortaklaşılan bir önergeyle bu komisyonun bir an önce
kurulmasına katkı sağlamak, hepimizin üzerinde dikkatle
düşünmemiz gereken konudur diyor, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
21.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, başarılı bir
çalışma günü temenni ettiğine, Türkiyenin demokratik bir hukuk
devleti olduğuna ve devletin iş ve eylemlerinin gerek Parlamentonun
gerek idarenin gerekse yargının denetimi altında
bulunduğuna, IŞİDle Türkiyenin, Hükûmetin, devletin
ilişkilendirilmeye çalışılmasının terör
örgütlerinin algı operasyonu olduğuna, Meclisin Çankaya
Kapısı önünde intihar girişiminde bulunduğu ifade edilen
Oktay Alkaya isimli şahsın Hatay ilinden gelerek işsiz
olduğu gerekçesiyle eylem yaptığının
öğrenildiğine ve konuyla ilgili soruşturmanın
başlatıldığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle, görüşülmekte olan yasa teklifi ve
gündemdeki diğer konularla ilgili, Genel Kurula, bütün sayın
milletvekillerimize, Grup Başkan Vekillerimize ve şahsınıza
hayırlı, başarılı bir çalışma günü temenni
ediyorum.
Tabii, Türkiye, demokratik bir hukuk devleti ve
devletin bütün işleyişleri, iş ve eylemleri, anayasal hukuk
düzeni çerçevesinde gerek Parlamentonun gerek idarenin gerekse
yargının denetimi altında. Bu çerçevede, eğer hukuk
düzenine aykırı davranışlar varsa bunlar, ilgili
mekanizmalar işletilmek suretiyle yargının, Parlamentonun ve
Hükûmetin Anayasa denetimi, hukuk denetimi çerçevesinde değerlendirilir ve
gerekli yaptırımlar adli ve idari olarak hayata geçirilir. Bu
bağlamda biraz önce bahsi geçen konular da yargıya intikal eden
hususlar; bunlar zaten soruşturmaya konu edilmiş ve devam etmektedir.
Diğer açıdan, özellikle IŞİDle
ilgili, Türkiyeyi, Hükûmetimizi, devletimizi ilişkilendirmeye
çalışmak, maalesef, terör örgütlerinin apaçık bir algı
operasyonudur. Buna Gazi Meclisimizin alet edilmesini de elbette kabul
edemeyiz. Ha, IŞİDle ilgili Türkiye'nin müdahalesine bakacak
olursak; gerek PKKnın gerek FETÖnün gerek marjinal sol terör
örgütlerinin eylemleri ve işlemlerinin, aslında aynı merkezden
yönetilmelerine rağmen görünüşte sanki kendi aralarında bir
çatışma varmış izleniminden ibaret olduğunu özellikle
Barış Pınarı Operasyonu çerçevesinde gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan,
tamamlayın sözlerinizi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ülkemizin
güvenliğini, istiklalini ve bekasını korumak için
başlattığımız Fırat Kalkanı, Zeytin
Dalı ve Barış Pınarı Operasyonlarında gördük ki
ülkemize kasteden, milletimizin birlik ve beraberliğine
düşmanlık sergileyen ve Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin
barış içerisinde yaşamasını tehdit eden terör örgütü,
başı sıkıştığı zaman hemen
IŞİD militanlarını, DEAŞ militanlarını salıvermekle
işe başlıyor, buna tanık olduk. Onun için, Türkiye,
birileri sözde mücadele ederken, özü itibarıyla DEAŞla mücadele eden
ve netice alan ve bunu bölgesel ve küresel barışımızın
olmazsa olmaz unsuru olarak gören Silahlı Kuvvetlerimizin kutlu
mücadelesiyle ortadan kaldırmaya gayret etmiş ve büyük oranda da
başarmıştır. İnşallah, bu sözde mücadeleyi birileri
ne kadar yaparsa yapsın, biz özde, sadece DEAŞla değil,
PKKsıyla, FETÖsüyle, DEAŞıyla, PYDsi, YPGsi, DHKP-Csi, ne
kadar bölgesel ve küresel terör örgütü varsa bunlarla mücadelemizi,
Allahın izniyle, ilelebet sürdürmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diğer taraftan da
bugün Meclisin kapısına gelerek intihar girişiminde
bulunduğu iddiasıyla özellikle bazı ifadeler oldu.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gerçek,
gerçek!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Oktay Alkaya isimli
şahıs, sabah saatlerinde, dokuz otuzdan sonra, Meclisin
kapısına hazırlıklı bir şekilde gelmek suretiyle,
artık hani
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Taammüden
intihar, taammüden intihar!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
müsaade ederseniz
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Taammüden
intihar!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
Bakın, sonra altında kalırsınız, altında
kalırsınız sonra; sabırlı olun.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kalmayız,
kalmayız!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yani altında
kalırsınız sonra. Yani bir şeyi kayıtsız, hele
hele kulaktan dolma
Çünkü, akabinde, bazı tweetlerinde
Henüz daha
bunun ne olduğu dahi anlaşılamadan birileri tarafından o
tweetlerin atıldığı da bizim vukufiyetimiz dâhilinde.
Onun için, sabırlı olursak, bahsettiğiniz kişinin öncelikle
intihara teşebbüsü diye ifade ediliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşebbüs, âdeta
bir müteşebbis ruhuyla sürekli cereyan ediyorsa onu da iyi anlamak
lazım çünkü burası, Meclis, Parlamento, bu ülkenin doğru
kararlar almasını ve doğru istikamette yönetilmesini denetleyen
ve bunun kurallarını ortaya koyan anayasal bir kurumdur.
Bakınız, şu an itibarıyla
elimize gelen bilgi ve belgeler ışığında, bahsi geçen
kişinin Hatay ilinden geldiği ve -bunun üzerine ısrarla, bir şekilde
kaşınmak istenen olayların varlığını da
beraberinde gösteriyor- işsiz olduğu gerekçesiyle eylem
yaptığı öğrenilmiş -çünkü bu, onun zahirî beyanı,
biz buna itibar etmek zorundayız- şahsın, yapılan
sorgulamalarda 5 hırsızlık, 2 konut
dokunulmazlığını ihlal, 1 canavarca his saikiyle,
işkenceyle öldürme
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
9 intihara
teşebbüs, 4 kasten yaralama, 3 tehdit ve silahlı tehdit, 2 suç
eşyasının satın alınması, 1 fuhşa
teşvik, 1 genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 3 mala
zarar verme, 1 kamu malına zarar verme, 1 güveni kötüye kullanma, 1 kasten
yangın çıkarma, 1 kayıp şahıs suçlarında
kaydının olduğu tespit edilmiştir. Tabii, devam eden
soruşturmalar da var. Şimdi, elbette, soruşturma devam ediyorsa
masumiyet karinesi de var. Ancak bu meseleyle ilgili belirli bir örgüt
anlayışı içerisinde motivasyonun da olduğu, bu noktada
soruşturmanın da başlatıldığı bize gelen
bilgiler ışığında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak, tabii, bu
hususta ne zahirî gerçekliği ne de bâtıni gerçekliği yok
saymadan maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasıyla ilgili
soruşturma dosyası başlamıştır.
İnşallah, bu dosyanın arka planında var olan muharrikler,
motivasyonlar neyse onların da derli toplu çıkartılmak suretiyle
vuzuha kavuşturulması bizim amacımızdır.
Dün ya da önceki gün bu bağlamda ileri sürülen,
Meclis gündemine getirilen önergelere hayır oyu kullanmamızın
hiçbir şekilde bu meseleyle alakası olmadığını,
bu meselenin de takipçisi olacağımızı bildirir,
hayırlı, başarılı bir çalışma günü temenni
ederim.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
22.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ve Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantısında
Beni işimden ettiler, çocuğum aç. diye feryat eden babanın
akıbetine ilişkin sorusunun
cevaplandırılmadığına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben, Sayın Grup
Başkan Vekiline bir soru yöneltmiştim; dünkü grup
toplantısında Açım. diye bağıran o
vatandaşın, bazı yayın organlarında ve internet
sitelerinde gözaltına alındığına dair bilgiler var ama
bazılarında da sadece polisler tarafından sorgulanıp
bırakıldığı şeklinde bilgiler var, hangisi
doğru demiştim, onunla ilgili bir cevap alamadım.
Sabah kendisini yakmak isteyen kişinin suç
dosyasından bahsetti, daha önce intihara teşebbüs etmiş bir
vatandaş olduğundan bahsetti. Bu, onun tekrar intihar
etmeyeceğine dair bir işaret değil. Eğer bir suç
arıyorsanız... Bakın, suçlu vatandaşların intihar
etmelerini yasaklayacaksak başka bir şeyi yasaklayalım. Esas
şu: Zararlı etten sucuk üretmek suçundan hüküm giyen, üç ay meslekten
uzaklaştırılan bir veteriner hekim profesörü Aydın Adnan
Menderes Üniversitesine rektör yaptınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bakın, veteriner
hekim, zararlı sucuk üretmekten mahkûm olmuş, üç ay da meslekten
uzaklaştırılmış. Eğer buna bakarsanız,
bırakın onu üniversitede rektör yapmayı, o üniversitenin önünden
bile geçirmemek lazım. Masumiyet karinesi dediniz ya, herhâlde masumiyet
karinesi sadece burada işinize yaradı; onu hatırlatmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi,
Başkanım, bir soru daha sormuştu, isterseniz onu da...
BAŞKAN Son kez söz vereceğim.
Bir dakika açacağım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben cevap istediği
için...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.
Başka da söz vermeyeceğim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Biz de
konuşsaydık, Özkan Bey ondan sonra söz alsaydı çünkü...
BAŞKAN Sizde mi Özkan Beye bir şey
soracaksınız?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O zaman, ondan sonra
isterseniz...
FATMA KURTULAN (Mersin) Sormayacağım.
BAŞKAN Bu, birer açılış
konuşması değil de Grup Başkan Vekillerinin
tartışmasına dönüyor gene.
FATMA KURTULAN (Mersin) Öyle olacak
Başkanım, ne yapalım yani!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
siz inançlı bir adamsınız, sabır selamettir, sabredin.
BAŞKAN Çok da sabır dilemeyin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sabredin.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
23.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bizim
yaptığımız açıklamaya istinaden AKP Grup Başkan
Vekili, bir algı oluşturmaya
çalıştığımızı...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terör örgütleri
yapıyor, siz yapıyorsunuz demedim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Evet, siz böyle dediniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, sizi
kastetmedim, terör örgütleri böyle bir algı oluşturdu.
FATMA KURTULAN (Mersin) Meclisi buna alet
ettiğimiz yönünde beyanları oldu.
IŞİD-AKP ilişkileri burada da çok
tartışıldı, dışarıda da çok
tartışılıyor ve uluslararası arenalarda da
tartışılıyor. Şimdi konumuz bu değil, tekrar
örneklerle bunu, AKP-IŞİD ilişkisini söylemek durumunda
değiliz, şu an itibarıyla en azından. Ama bir iddia
olduğunu söyledik, bugün basının, kimi basın-yayın
organlarının işlediği bir mevzu var dedik, bununla ilgili
bir yanıtın verilmesi gerektiğini söyledik.
Çok talihsiz konuşmalar yapıyor AKP Grup
Başkan Vekili.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Seninki talihli
maşallah!
FATMA KURTULAN (Mersin) Aynı zamanda da
intiharlarla ilgili de şurada...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sizin de daha öncesinden
bilginiz var Sayın Başkan, verilen bir soru önergesinin
yanıtı Meclis Başkanlığı tarafından... Dokuz
yılda 29 kişinin şurada kapımıza dayanıp burada
intihar girişiminde bulunduğunu, kendi yaşamını feda ederek
bize aç olduğunu, geçinemediğini anlatmaya çalıştı, bu
da onlardan biri. Bir insan hemen Meclisin dibinde, kapısında Ben
açım. diye intihar girişiminde bulundu. Meclisin artık buna bir
çare bulması lazım. Herkesi terörize eden, suçlayan, intihar etmeyi
bile AKPnin iznine bağlamaya çalışan yaklaşım
doğru değildir.
BAŞKAN Sayın Özgür Özel, siz de mi söz
istediniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı eleştiriyi
yapacaktım. 2 Grup Başkan Vekilimiz yaptı, tekrar etmem.
BAŞKAN Aslında daha çok sizin
hakkınız çünkü Sayın Özkan Altında
kalırsınız. diyerek sizi töhmet altında
bırakmıştı.
Sayın Özel, ben söz vereyim size.
24.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
intihar olaylarındaki artışın nedenlerinin
araştırılması için komisyon kurulması önerisine
direnilmesinin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın 2 Grup Başkan Vekili tam söyleyeceğim şeyleri söylediği
için tekrar etmeyeyim dedim ama şöyle bir yanlış yapmamak
lazım: Örneğin, dün -tam da yerine gönderme olmasın diye üstü
kapalı söylüyorum, herkes anlayacak- birisinin bir başka şehirde
intiharından bizim bir belediyemiz sorumlu tutuldu. Bana, tak, bilgi
geldi, 6 Haziran tarihinde işten çıkarılmış.
İşten çıkarılma gerekçesini okusam
katlanamazsınız. Ama işin ucu intihar girişimi olunca ben o
bilgiyi Parlamentoyla paylaşmadım. Bu işler doğru bir
şey değil çünkü zaten intihar normal bir psikolojik eğilimle
ortaya çıkan bir davranış biçimi değildir, bir eylem meylem
değildir; bir şeylerle baş edememenin sonucunda hayatından,
kendinden vazgeçmedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bunu kriminalize etmek ile
özendirmek arasında
İntihar eğiliminde bulunan, psikolojik
durumu o çizgide olan birisi için -bunu kriminalize ederseniz de özendirirseniz
de- arada saç teli kadar ince bir çizgi vardır ve bunu yapmamak için
siyasetçilere sorumluluk düşer. Bu açıklama o sorumluluk çerçevesinde
bir açıklama değildir, bu tip açıklamaları yapmamak
lazım. Hele hele bu milletin 600 vekiline Ya, gelin bir komisyon
kuralım, artan vakaları araştıralım. deniliyorsa bu
çok meşru, çok haklı, çok yerinde bir tekliftir. Bu teklife direnmek
de doğru değildir. Geçmişte hekime karşı şiddeti
11 kez reddedip Gaziantepte sevgili doktorumuzun, rahmetli doktorumuzun
böğrüne bıçak battıktan sonra kabul etmek ya da Doping
Komisyonunu defalarca reddedip yani bir en ağırından, bir en
hafifinden örnek veriyorum- Kırkpınar Başpehlivanında
doping çıkınca kabul edip komisyonu kurmak, Soma faciasından
önce reddedip sonra kurmak ya da darbeden önce FETÖyü reddedip sonra Darbe
Araştırma Komisyonu kurmak kolay taşınacak tarihsel
sorumluluklar değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir gruba ya da bir
kişiye Okuyacaklarımdan sonra altında
kalırsınız. deyip intihara meyleden kişinin
geçmişteki veya hâlen yürüyen soruşturmalarını, masumiyet
karinesini de bir kenara bırakarak söylemek bir hukukçunun
yapacağı iş değildir. Ayrıca, bu intihar meselesini
kendi siyasetine karşı örgütlü bir mücadelenin parçası gibi
gösterip intihar edecek kişiyi örgüt üyesi olmakla suçlamak da bir
siyasetçinin kendisini kurtarmak için sarf edeceği söz değildir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
25.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, sosyal devletin üzerine
düşenleri yaptığına ancak hiç kimsenin hukuka
aykırı eylemlerinden dolayı hak talep edemeyeceğine, Adalet
ve Kalkınma Partisinin grup toplantısına gelen İsmail Çimen
isimli şahısla ilgili bir gözaltı işleminin söz konusu
olmadığına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, cevabın ötesinde, birazcık daha
çember açıldı.
BAŞKAN Önce, Sayın Türkkana
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak ben en son
bırakılan noktada konuyu toparlayarak gündeme geçmeyi temenni
ediyorum.
BAŞKAN Lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii,
bakınız, sosyal devlet dediğimizde, devlet, öncelikle,
vatandaşlarımıza kendi hür teşebbüslerini kurarak
yatırım yapmalarını, hatta istihdam yaparak, üretim yaparak
ekonomiye, ailelerine katkı sağlamasını gerektirir; birinci
kademe. Efendim, kendi teşebbüsünü, kendi iş yerini kuramıyorsa
vatandaşlarımıza iş bulmak durumundadır, iş ve
istihdam ortamları üretmek zorundadır; bu, ikinci kademe. Ve bu
bağlamda kadınlara, gençlere yatırım için destek
imkânı sağlar. Üçüncü kademede de çalışma imkânı
olmayan vatandaşlarımıza, fiziki durumları sebebiyle,
yaşları sebebiyle imkânsızlık içerisinde olanlara da yine
anne şefkatiyle, baba şefkatiyle kol kanat germek zorundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Rica edeyim, tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu noktada devletin
kademeli vazifeleri vardır. Bu bağlamda hamdolsun- şu anda
bütçemizde de olduğu şekliyle kadınlara, gençlere iş
kurmaları için, genç çiftçilere, kadın çiftçilere istihdam
üretebilmeleri için imkânlar sağlanıyor. Özellikle son iki yılda
istihdam seferberliğiyle -hamdolsun- yaklaşık 1 milyon 600 binin
üzerinde yeni istihdam imkânları ortaya konuldu. Ancak bunlar da
başarılamıyorsa, burada da çalışma imkânı yoksa
sosyal devlet olmanın bir gereği olarak
vatandaşlarımızın yaşamsal ihtiyaçları
karşılanmak durumundadır. Bu noktada, sosyal devlet, üzerine
düşenleri yapıyor ancak bir de şu var, ifade etmek
istediğim mesele şu: Latince bir kavram vardır, hukukçular bunu
iyi bilir Hiç kimse hukuka aykırı eyleminden dolayı hak talep
edemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Onu sen kendine söyle,
adam suçlu diye intihar etmesini normal karşılıyorsun.
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen
tamamlayın.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
müsaade ederseniz hemen toparlayalım.
Hiç kimse hukuka aykırı eyleminden
dolayı hak talep edemez. Şimdi, şöyle bir durumu düşünün
Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili Lütfü Beyin sormuş
olduğu soruya da yanıt vermek için söylüyorum. Dün AK PARTİ grup
toplantısına gelen İsmail Çimen isimli
vatandaşımız grupta arka sıralardan işsiz
olduğunu ve kendisinin de TİGEMde çalışırken iş
sözleşmesinin feshedildiğini ifade etmiştir. Tabii, ilgili
şahısla ilgili çalışmalar yapılmış, şahsın
kurumda çalışırken görevi ihmal sebebiyle soruşturması
olduğundan bahisle yine iş mevzuatımız çerçevesinde
sözleşmesinin feshedildiği vardır ve şu anda
şahısla ilgili bir gözaltı işlemi de söz konusu
değildir. Yani bu noktada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yok öyle bir
şey ya!
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
Sayın Özkan, siz de tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Velhasılıkelam, hassasiyetiniz için teşekkür ederim ancak
vatandaşlarımıza bir anne baba şefkatiyle yaklaşmak,
sorunlarını çözmek, velev ki psikolojik sorunları olsa dahi
onların hem fiziksel hem de ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak
devletimizin görevidir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, 10 kişi intihar etti, insanlar ailece intihar ediyorlar.
Başkan neyden bahsediyor?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu hususu hep beraber
Meclis grupları olarak takip edeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aydın Adnan Menderes
Üniversitesiyle ilgili bir şey var mı?
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.18
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20
milletvekilinin, Türk Kızılayına ilişkin çeşitli
iddiaların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla
5/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2475) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20
milletvekilinin Türk Kızılaya ilişkin çeşitli
iddiaların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla
5/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
vermiş olduğu araştırma önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerin 13/2/2020 Perşembe günü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Evet, İYİ PARTİ Grubu
adına önerinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Ümit Beyaz.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Konuşma sürelerinde uzatma
yapmayacağımı tekrar duyuruyorum arkadaşlar.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk milletinin yardımseverliğinin
kurumsallaşmış hâli olan Kızılayda
yaşadığımız bağış skandalı
milletimizin göz bebeği bu kuruluşa olan güveni zedelemiştir. Türk
milletini gururlandıran Kızılay, millî bir kurumdur fakat bu
güzide kurumumuz Türk kimliğini küçümseyen, Kızılayla
bağdaşmayan konularla gündeme gelen, deprem gibi acı bir
olayı suistimal etmekten kaçınmayan, vergi kaçırmayı
meşrulaştıran, Kızılayın marka değerini yerle
bir eden bu Genel Başkanla kan kaybetmektedir.
Değerli milletvekilleri, hayırseverlik,
Türk-İslam devlet anlayışında önemli bir yer tutan,
toplumsal eşitsizliği azaltan, zengin ile fakir arasındaki
uçurumu gideren, toplumsal dayanışmayı güçlendiren yüksek insani
bir duygudur fakat Türk milletinin yardımseverliğinin bir
nişanesi olarak yaşatılan bu duygu son dönemde ortaya çıkan
skandallarla zedelenmiştir.
Değerli arkadaşlar, bağış
skandalının açığa çıkardığı acı
gerçek ortadadır. AK PARTİ iktidarı bir ihale
bağış sistemi kurmuştur. İktidar, büyük devlet
ihalelerini belli firmalara vermekte, bu ihaleleri alan firmalar da
iktidarın işaret ettiği dernek ve vakıflara
bağışlar yaparak ihale bağış sistemini
sürdürmektedir. BAŞKENTGAZ şirketi de doğrudan Ensar
Vakfına yapabileceği yardımı Kızılay üzerinden
Ensar Vakfına aktarmıştır, yardım kuruluşumuz
Kızılayı paravan bir şirket gibi
kullanmıştır.
2015 yılından bu yana bağış
ve gelir kalemlerinde 65 kat artış gözüken Kızılay, 2015
yılında 51 milyon TL yardım alırken 2018 yılında
3 milyar 346 milyon TLye ulaşan şüpheli bir bağış
gelirine ulaşıyor. Bu akıl almaz gelir artışı
ihale bağış sisteminin bir sonucudur. Bu yardımların
nereye aktarıldığı bilinmemektedir. Kızılay bu
konuda herhangi bir denetim de geçirmemiştir. Milletin kuruluşu olan
Kızılay bu konuda herhangi bir hesap vermemektedir. Kanuna
karşı hile yapan Kızılay yetkilileri hesap vermek
zorundadır. Şüpheli Kızılay Genel Başkanı derhâl
istifa etmelidir. Kızılay gibi dernekler şeffaf
olmalıdır. Kimden ne kadar yardım aldığını
ve bu yardımları nasıl kullandığını
öğrenmek milletimizin hakkıdır. Kızılay Genel
Başkanı, BAŞKENTGAZla ilgili bağış
ilişkisini vergi kaçırmak olarak değil, vergiden kaçınmak
olarak nitelendirmiştir. Vergiden kaçınmak ifadesi ilk kez
duyduğumuz bir ifadedir. Oysa biz, vergilendirilmiş kazancı
kutsal biliriz. Karşımızda ise vergi kaçırmayı
meşrulaştıran bir Kızılay Genel Başkanı
bulunuyor. Kızılay, Türk milletinin sahiplendiği bir yardım
kuruluşudur. Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerin dediği gibi, sancağı al
bayrağımız gibi kıymetli Kızılay, Türk milletinin
vicdan kalesidir. Kızılayda bu yaşananlara yüce Meclisimiz
sessiz kalmamalıdır. Kendisine tanınan imtiyazı yasa
dışı ve kötü niyetli olarak kullanan Kızılay Genel
Başkanı için Hazine ve Maliye Bakanlığı harekete
geçmelidir. BAŞKENTGAZdan Kızılaya, Kızılaydan
TURKENe gittiği söylenen paranın gerçekten nereden geldiği
konusunda ciddi şüpheler bulunmaktadır. Ben, buradan
savcılarımızı da göreve çağırıyorum.
BAŞKENTGAZ şirketi 2016 yılından bu yana gayrimenkul
yatırım ortaklığı statüsü aldığı için
vergiden muaf gözükmektedir. Gaz dağıtım şirketi nasıl
olur da kazançları vergiden istisna olan gayrimenkul yatırım
ortaklığı statüsünü elde eder? BAŞKENTGAZa gayrimenkul
yatırım ortaklığı statüsü
sağlandığından dolayı devletin vergi kaybı var
mıdır, varsa devletin toplam vergi kaybı ne kadardır?
BAŞKENTGAZ vergi olarak vermesi gereken parayı Kızılay
üzerinden Ensara, oradan da TÜRKENe mi göndermektedir? Bağış
farklı kurumlar üzerinden dolaştırılmıştır,
böyle yapılarak bağıştan en fazla faydalananlar gizlenmek
mi istenmiştir? Bu sorular mutlaka cevabını bulmalı,
kamuoyu aydınlatılmalıdır.
Sözlerime son verirken, Türk milletinin vicdan
kalesi Kızılayımızı yıpratan ilişkilerle
gündeme gelen Kızılay Genel Başkanını yüce Meclisin
huzurunda tekrar istifaya davet ediyorum, bu ulvi kuruluşumuza daha fazla
zarar vermemesini tavsiye ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kemal Peköz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce,
Bergamada kazada yaşamını yitiren 4 emekçi
arkadaşımıza rahmet, ailelerine başsağlığı,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
İYİ PARTİ grup önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum. Meclisi ve sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Kızılayın 19 Şubat 2009 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanan tüzüğüne baktığımız
zaman, faaliyet alanlarıyla ilgili şu açıklama
yapılıyor: Bir, şeffaflık; iki, hesap verebilirlik; üç,
sorumluluk; dört, adalet ve eşitlik ilkelerine göre görevlerini yürütür.
diyor. Baktığımız zaman, bu maddeler arasında kurumun
aracı olarak ya da komisyoncu olarak görev yürüteceğine dair herhangi
bir maddeye rastlamıyoruz.
Kızılay Başkanı Sayın
Kınık Kızılay kurumunu başka bir kuruma yapılacak
bağışa ara bulucu yaparak hem etikten yoksun bir tavır
sergilemiş hem vergi kaçırmaya aracılık etmiştir hem
de kendisine emanet edilen bir gücü özel çıkarlar için kötüye
kullanmıştır. Bununla da yetinmeyip kaçırma ve
kaçınma kavramlarıyla insanlarımızla alay etmiştir.
Bu, bir nevi, bizim oralarda bir söz var Ha kel Hasan ha Hasan kel. denir, ha
vergi kaçırma ha vergiden kaçınma, ne anlam ifade ediyor? Bu durum
ülkemizin yolsuzluk algısı endeksinde 180 ülke arasında son üç
yılda 91inci sıraya hızla düşüşünün neden
gerçekleştiğini de gözler önüne sermektedir.
Peki BAŞKENTGAZ, Kızılay, Ensar,
TÜRKEN Vakfı arasında bu saadet zincirini denetleyecek bir kurum yok
mu? diye sorarsanız, öyle bir kurum da var arkadaşlar, o da
Yeşilayın Genel Saymanı Çetin Dönmezin sahibi olduğu
AKSİS Uluslararası Bağımsız Denetim Anonim
Şirketi. Yine, Kızılayın ve Yeşilayın
yönetiminde, TÜRKEN Vakfının ve TÜRGEVin yönetim kurulu üyesi olan
Esra Albayrak saadet zincirini böylece bir şekilde işletiyorlar. Bu
saadet zincirine böyle bir baktığımız zaman, vakfın
daha önceki yöneticisi Halil Mutlu, Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip
Erdoğanın dayısının oğlu; şimdiki
başkanı yine hemşehri kontenjanından Rize İyidereli
Behram Turan; bir başkası İbrahim Bacacı, Ensar ve TÜRKEN
Vakfının yönetim kurulu üyesi. Yine, böyle devam ediyor, aslında
çok sayıda insan var açıkçası. Böyle bir saadet zinciri
kurulmuş ve bu saadet zinciriyle hem Türkiye uluslararası alanda zor
durumda bırakılıyor hem insanların yardımına
koşması gereken Kızılay töhmet altında
bırakılıyor.
Bu Kızılay Başkanının
derhâl istifa etmesi lazım. Eğer istifa etmiyorsa AKPli
arkadaşlarımızın, milletvekili
arkadaşlarımızın en azından onu istifaya davet
etmesini, o etmiyorsa kendilerinin istifa edip bu ülkeye son anlarında bir
fayda sağlamalarını umuyor, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Erkan Aydın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kızılay, hepimizin bildiği gibi, yüz
elli iki yıl önce kurulmuş, ismini de Ulu Önder Atatürk
tarafından almış, 2016 tarihine kadar da gayet saygın,
yardımlarda en önde gelen, halkımızın itibar ettiği
bir kurum. Ancak 2016da göreve gelen şu anki Başkan Kerem
Kınık gelir gelmez ilk önce bir iş yapıyor. Ne
yapıyor? 750 olan şube sayısının 617sini kapatıp
133e düşürüyor. Peki, bunu niye yapıyor? Çünkü yapılacak olan
genel kurulda bu kadar fazla sayıdaki delegenin oyuyla
seçilemeyeceğini bildiği için ilk olarak bunu yapıyor.
Kapatılan şube başkanları dava ediyor. Ankara 9uncu Sulh
Ceza Mahkemesi bu dava sonucunu haklı buluyor ve diyor ki: Yönetime
kayyum atanması gerekir. Bu davada, tabii, başka konular da dava
konusu oluyor. 2016 yılına ait toplanan 70 bin kişilik kurban
kesim bedelinin sadece 52 bin kişiliğinin
dağıtıldığı, 18 bin kişilik kalan kurban
bedellerinin ise yandaş vakıflara peşkeş çekildiği
görülüyor. Neymiş bunlar, şuradan bakalım isimlerine: Diyanet
Vakfı, Yeryüzü Doktorları Derneği, Aziz Mahmûd Hüdâyi
Vakfı, Gift of the Givers adlı derneklere bildiğiniz
Kızılayın paraları peşkeş çekiliyor. Hani, geçen,
Ensar Vakfına verilen paralarla gündeme geldi ya, Vergi kaçırmak değil,
vergiden kaçınmak. dedi ya, aslında bu vatandaş bu işi daha
seçilir seçilmez başlatmış. 2018 yılına ait
kutulanmış kurban kesim bedelleri, kurban etleri hâlâ
dağıtılmamış ve kayyum atanmasına karar
vermiş mahkeme. Peki, kayyuma kim atanmış? Gene iktidar
mensuplarının çok yakından tanıdığı, dönemin
TBMM Başkanı Binali Yıldırımın kardeşi
İlhami Yıldırım kayyum başkanı olarak
atanmış. Peki, mahkeme ne demiş? Kayyumun bir an önce
derneği olağanüstü kurultaya götürmesi, olağanüstü genel kurula
götürmesi gerekir. demiş. Peki, götürmüş mü kayyum? Götürmemiş.
12 Nisan 2019 tarihine kadar beklemiş ve dernek olağan genel kurul
yapmış. Böyle olunca, kapatılan o 600 küsur derneğin
olağan delegeleri oy kullanamadığı için bu Kerem
Kınık denilen vatandaş tekrar Türkiye Kızılay
Derneğine Başkan olarak seçilmiş ve ne yapmış? Bütün
Türkiyenin yakından takip ettiği o meşhur Ensar Vakfına 7
milyon 925 bin dolar, oradan TÜRKEN
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erkan Aydın.
ERKAN AYDIN (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım, son otuz saniye
BAŞKAN Uzatmayacağımı söyledim
Sayın Aydın.
ERKAN AYDIN (Devamla) Duymadım ben,
duysaydım keserdim.
BAŞKAN Ben başından beri öyle
söyledim.
ERKAN AYDIN (Devamla) Vallahi duymadım.
BAŞKAN Yani, bu dördüncü söyleyişim.
ERKAN AYDIN (Devamla) Başkanım,
şimdiye kadar bitirmiştim.
BAŞKAN Şimdi açayım da yani
ERKAN AYDIN (Devamla) - Hemen toparlıyorum.
BAŞKAN - Ama başka süre vermeyeceğim.
ERKAN AYDIN (Devamla) - Tamam.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AYDIN (Devamla) Ne yapmış? 7
milyon 925 bin doları Ensar Vakfına, oradan yurt yapımı
için TÜRKEN Vakfına verdiğinde duymuşuz. Aslında, bu
vatandaş, bu işi seçildiği günden itibaren yapıyor.
Bakın, bizim belediyelerin denetleme komisyonlarında AKPli
belediyelerin nereye para aktardığına bakarken bir de gördük ki
gene altından Kızılay çıktı. Kûtülamâre dizisi,
Diriliş Ertuğrul dizisi, Kuruluş Osman dizisi gibi
dizilere -Kızılay, asıl amacı olan yardımı
bırakmış- para aktarmış. Gitmiş, bir sürü
taşınmazı varken 12 bin dolara yalı kiralamış;
gitmiş, ilk iş olarak kendisine lüks bir makam aracı
almış. Tadilat amacıyla, 495 bin lira Genel Merkezinin
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İtibar
İtibar
ERKAN AYDIN (Devamla) Evet, tadilatına
harcamış. Demiş ki: İtibardan tasarruf olmaz. Bu
vatandaşın bir an önce istifa edip Kızılayın eski
itibarına kavuşması gerekir diyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
(İzmir) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, bugün Bergamada hayatını
yitirmiş olan 4 emekçimize Allahtan rahmet diliyorum.
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Dünyanın dört bir yanında, zor zamanlarda
insanlara umut olan, ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatan Türk
Kızılayını isimler ve şahıslar üzerinden
spekülatif iddialarla değersizleştirme operasyonlarını
şiddetle kınıyorum. Aziz milletimizin yardımseverlik,
merhamet, şefkat ve dayanışma hasletlerinin sembolü Türk
Kızılayı, özverili ve etkili bir şekilde yürüttüğü
sınır tanımayan hizmetleriyle bu alanda dünyanın saygın
kuruluşları arasındaki yerini almıştır.
Her yıl milyonlarca vatandaşımız,
yüzlerce kurum ve kuruluş Kızılaya bağışta
bulunur. Kurum ve kuruluşların şartlı
bağışlarını kabul veya reddetme yetkisi
Kızılay Tüzüğünün 47nci maddesinde
tanımlandığı şekilde Genel Merkez Yönetim Kurulunun
görev ve yetkileri bölümünde açıkça tarif edilmektedir.
Kızılaya bağışta bulunan kurum ve kuruluşlara
tanınan istisnalar da 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda açıkça sayılmıştır.
Tüm bu mevzuata ve mevzuatın açıklığına rağmen
Kızılay, muvazaalı işlerle vergi kaçırmalara
fırsat sağlıyor. suçlamasında bulunmak, Türkiyenin yüz
elli iki yıllık göz bebeği olan, tüm nesillerin
hafızasına kara gün dostu olarak işlenen Kızılaya
karşı büyük bir insafsızlıktır.
Kızılayın faaliyet raporlarına ve mali tablolarına
baktığımızda görülecektir ki bu süre içerisinde toplanan
yaklaşık 10 milyar TL bağış fonunun yaklaşık
binde 5i özel şartlı bağış statüsündedir ve
bunların tamamı da şehit ve ailelerine destek ve eğitim
temelli yardımlardır. Bunun, kısaca Neden bu kadar çok
başarılısınız? suçlaması olarak
tanımlanması mümkündür.
Kızılayın kendi iç denetim
mekanizmaları, Bakanlığımızın müfettişleri
ve Devlet Denetleme Kurulu müfettişleri tarafından da rutin olarak
yapılmaktadır. Bu denetimlerin de ortaya
çıkardığı standartlar sayesinde milyarlarca liralık
yabancı fona ulaşma imkânı bulan Kızılay, bu
fonları kullandığı için Avrupa Birliği ve ilgili
birimler tarafından da incelenmektedir.
Ülkemizin markası konumundaki
Kızılayın başarılı çalışmalarına
Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri de
kayıtsız kalmamış, 2017 yılında 192 ülkenin
katılımıyla gerçekleştirilen Genel Kurul sonucunda da
Kızılay Genel Başkanı Doktor Kerem Kınık, 153
Avrupa ve Orta Asya Kızılhaç ve Kızılay Derneklerinin
Başkanı seçilmiştir.
Kızılaya yönelik saldırılar çok
maksatlıdır. Bu suçlamaların bir deprem felaketinin
ardından yapılması da maksadı net olarak ortaya
koymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (Devamla) Depreme
müdahalede ortaya çıkacak bir eksikliğin başka mecralara
çekilmesi de amaçlanmıştır ancak Kızılay, bir yandan
karalama kampanyasıyla mücadele ederken bir yandan da Elâzığ ve
Malatyada var gücüyle yaraları sarmıştır.
Barışa, huzura, kardeşlik ve
dostluğa hizmet eden Türk Kızılayının gücünü bizlerin
yardım ve desteklerinden aldığını bir kez daha
hatırlatıp aziz milletimizi bu güzide kuruluşumuzu bir kez daha
desteklemeye çağırıyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez
Çankırının İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değerli hatipleri
dikkatle dinledik, sonuçta vardığımız nokta şu: Bu son
yapılan konuşmada, sayın hatip, Kızılayın
eleştirilmesini Kızılayı yıpratan bir durum olarak
gösteriyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Haksız
mı?
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) Haksız
mıyım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak Kızılayı
yıpratan mesele şudur: Kızılayın kendi demokratik
süreçleri içinde yapılan seçimlerde bir tarafında
Cumhurbaşkanı, bir tarafında dönemin Başbakanıyla birlikte
salona girip, Kızılayın o demokratik sürecini siyasi
baskıya dönüştürüp, o günden önce toplanan
bağışların 70 katı bağış toplayıp
sahada 70 kat etkinlik yapmazken
Yani biz, Kızılay Başkanı
değişince 70 kat bağış toplarsa bakarız,
Kızılay diyorsa ki Bu memlekette sofrasına et konulmayan her
sofraya eskisinden 70 kat fazla kavurma yetiştiriyorum. bu avuçlar
alkışlamaktan patlar, Kereme mereme bakmayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Fakir fukaranın
çocuğunu eskisine göre 70 kat fazla giydiriyorum; eskisine göre 70 kat
hızlı, etkin mücadele ediyorum. derse bu avuçlar alkıştan
patlar. Ama faaliyet raporu, birazdan görüşeceğiz-
Kızılayın faaliyetlerinde bu farklılık yokken bir de
hepimizin aklıyla alay eden bir iş var; şartlı
bağış. Şartlı bağış yaparım
Bunu
şehit ailesine ver. şartlı bağıştır.
Bununla bir okul yaptır. şartlı bağıştır.
Ömrüm yettikçe ben oturayım bu evde; ben Hakkın huzuruna
kavuştuktan sonra alın bunu satın, Kızılaya katın.
şartlı bağıştır. Bu parayı ben sana
vereceğim, yarın sen bunu TÜRGEV vakfına ver, o da gitsin bunu
TÜRKEN Vakfına versin. diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Düzeltiyorum
Ben bunu sana
vereyim; sen Ensara ver, Ensar da alsın TÜRKENe versin. diye bir
şartlı bağış olmaz. O zaman o muvazaadır, kanunun
arkasından dolaşmaktır. Vergi konusunda Kızılay
kavurma dağıtsın. diye yüzde 100 muafiyet var. Sen bu
parayı al, yüzde 5le sınırlı olan yere yap. diye bir
kaçak yol yaparsanız bu, kanunun arkasından dolaşmaktır,
muvazaadır, kanuna karşı kirli iş birliğidir. Bunun
tarafını Kızılay yaparsanız Kızılaya güveni
işte o zaman kaybettirirsiniz. Bu eleştiriler dâhilinde bu beyefendi
Kızılaydan uzaklaştırılırsa,
Kızılayın başına Kızılay ruhuna uygun birisi
gelirse, Kızılay 1850lerdeki ruhuna, adını Atatürkün
koymuş olmasının onuruna uygun davranırsa bu eller
Kızılayı alkışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Artık tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu diller
Kızılayı değil; bu diller, muhalefetten gelen bu diller
Kızılayı yıpratmaya değil, Kızılayı
kirli emellerine alet edenleri eleştirerek Kızılayı
doğru çizgiye çekmeye uğraşmaktadır. Yetkimiz Anayasadan
gelir, bu kürsü millet için kullanılır, bu eleştirileri
Kızılayı yıpratmak diye göstermek
haksızlıktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20
milletvekilinin, Türk Kızılayına ilişkin çeşitli
iddiaların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla
5/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2475) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Ama işlemi başlattım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın Başkan
BAŞKAN - Ama daldınız; siz tecrübeli
bir Grup Başkan Vekilisiniz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nefesimi alırken
yaptınız
BAŞKAN - İki dakika geç
kaldınız.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
işleme başlayacağınızı söylediğiniz anda
ayağa kalktık. Söylediğiniz anda ayağa kalktık. Oylamaya geçtiğinizi nereden anlayacağım?
BAŞKAN
İYİ PARTİ grup önerisini... dedim. Yani ne yapacağım
İYİ PARTİ grup önerisini?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Ama işte, o anda anladım. Belki Buyurun, Sayın Lütfü Türkkan.
diyeceksiniz. Nereden anlayacağım?
BAŞKAN Peki,
Sayın Özel, teamül oluşturmamak kaydıyla bu sefer sizi
kırmamak için yapıyorum ama bir daha geç kalırsanız
oylamayı yapar geçerim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, geç kalma değil. Sayın Başkan, şunu
netleştirelim: Sayın Başkan, oylamaya geçtiğinizi ancak
beyanınızdan anlayabiliriz.
BAŞKAN Evet,
yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın
Sümer, Sayın Budak, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Şevkin, Sayın Aygun, Sayın Akar, Sayın Bingöl, Sayın
Şahin, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Arık,
Sayın Serter, Sayın Aydın, Sayın Ceylan, Sayın
Kılıç, Sayın Barut, Sayın Ünver, Sayın Girgin,
Sayın Şahin, Sayın Özdemir.
Yoklama için üç dakika
süre veriyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz ve 20
milletvekilinin, Türk Kızılayına ilişkin çeşitli
iddiaların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla
5/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2475) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve 20
milletvekili tarafından, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile
mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmasını
sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla 5/2/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2477) eses numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
13 Şubat 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
13/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Fatma
Kurtulan
Mersin
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5 Şubat 2020 tarihinde Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Ayşe Sürücü ve arkadaşları
tarafından verilen, 5259 sıra numaralı, yeterli olmayan mevcut
anayasal güvencelere rağmen durdurulamayan kadına yönelik
şiddetin önlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/2/2020 Perşembe
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, çok
uğultu var, lütfen
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Filiz
Kerestecioğlu, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün bir kadın cinayeti davasında daha
karar açıklandı, gerekçeli karar. Mesut Babayiğit karısını
av tüfeğiyle boş bir arazide vurarak öldürmüştü. Hâkim cinayet
failine hiç kıyamamış olacak ki hem haksız tahrik hem de
iyi hâl indirimi verdi. Ömür boyu hapis cezası tahrik indirimiyle yirmi
dört yıla, iyi hâl indirimiyleyse yirmi yıla düştü. Elinde bir
tüfekle bir adam eşini boş bir araziye götürüyor, cinayet
tasarlanmadan işlenmiş, karısı da adamı tahrik
etmiş oluyor. Yetmedi mi, gerçekten yetmedi mi erkekliği
indirimlerle, sırt sıvazlamalarla On yıl yatar
çıkarsın.larla büyüttüğünüz diye sormak istiyorum.
Türkiye'de patriarka hâlâ güçlü, cinsiyetçi ve
ayrımcı kodlar hâlâ çok yerleşik; yasalar doğru ve etkin
uygulanmıyor, erkek şiddetiyle mücadele mekanizmaları hâlâ bir
standarda kavuşmadı ve yeterince erişilebilir değil,
yargı ise hep erkeklerin lehine çalışıyor. İşte,
önergemizin konusu olan İstanbul Sözleşmesi tam da böylesi yargı
kararlarına, erkek adalete, erkek devlete, eşitsizliğe, bu
eşitsizliğin yarattığı erkek şiddetine
karşı kadınların mücadelesiyle oluşturuldu.
İstanbul Sözleşmesinin imzalanması, feminist hareketin ve
kadın hareketinin önemli bir kazanımıdır. Bizler kırk
yıldan fazla süren mücadele hikâyemizde bir yandan kadın
dayanışmasını büyüttük, bir yandan
haklarımızın yasal güvence altına alınması için
uğraştık. Mücadelemiz sayesinde çok önemli yasal düzenlemeler
gerçekleşti. Medeni Kanun ve Ceza Kanunundaki değişiklikler,
önce 4320, sonra 6284 sayılı Kanunla birlikte bugün erkek
şiddetini sonlandırmak için başvurabileceğimiz çok
sayıda mekanizmaya sahibiz. İşte İstanbul Sözleşmesi
de 80lerin ortasından itibaren bu ülkede yaşam
hakkımızı savunmak için, eşitlik için, erkek
egemenliğine karşı ilmek ilmek ördüğümüz bu politik
hattın, kazanımlarımızın, yaşam
hakkımızın koruma altına alınmasıdır.
Sözleşmenin çok somut önerileri var değerli arkadaşlar. Fakat en
temel olarak devletlere sözleşme şunu söylüyor: Yalnızca akut
şiddete müdahale etmek yetmez. Devlet olarak görevin erkek şiddetinin
kaynağına, erkek egemenliğine müdahale etmektir. Şiddetin
bahanesi olmaz. Kültür, gelenek, görenek şiddeti meşrulaştırmak
için kullanılamaz. Cezasızlık rejimine son vermeli ve toplumda
köklü bir değişim yaratmaya yönelik politikalar
geliştirmelisin.
Sayın Başkan, çok bağırmak
zorunda kalıyorum yani gerçekten sesim yetmiyor.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, az önce
uyardım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ama, yani bağıra bağıra da konuşamam.
Dinlemeyen arkadaşları isterseniz uyarın, dışarı
çıksınlar yani bilemiyorum.
BAŞKAN Milletvekillerini ben
dışarıya çağıramam.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Çağırmayın, o zaman sessizliğe
çağırın lütfen.
BAŞKAN Biraz sessiz olalım
arkadaşlar, lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Cezasızlık rejimine son vermeli ve toplumda köklü bir
değişim yaratmaya yönelik politikalar geliştirmelisin. diyor.
Şimdi biz bunların hangilerini yapabildik, hangilerini ülkemizde
açıkça hayata geçirebildik? Bu soruyu sormamız lazım. Çünkü bir
sözleşmeye imza atmak başka bir şey ama onu hayata geçirmek
başka bir şey. Yargıda, kollukta, sosyal hizmetlerde köklü bir
değişim yaratamazsanız aileye ne olur erkeklerin
iktidarına ne olur demeden kadınları güçlendirmek için
uğraşmazsanız ne erkek şiddeti ne de onu besleyen
yargı kararları son bulur.
Değerli milletvekilleri, sözleşmenin
ortaya koyduğu somut adımların ülkemizde hayata geçmesi için
KEFEKin alt komisyonu olarak İstanbul Sözleşmesinin Etkin
Uygulanması ve İzlenmesi Sözleşmesini hayata geçirdik. Bunun
için yıllarca dilekçe vermiştik. Bugün, gerçekten, bu Komisyonun
kurulması anlamlı ve aktif biçimde çalışmaya devam
ediyoruz.
Komisyona katılan uzmanlar ve alanda
çalışanlar da defalarca bu sözleşmenin kadınlar için hayati
bir öneme sahip olduğunu ifade ettiler. Fakat bu
çalışmalarımız sırasında gördük ki bu Meclisten
başlayarak kadına yönelik şiddet konusunda her aşamada
yapmamız gereken çok şey var ve Mecliste bu Komisyonun olması da
önemli bir etki yaratabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Bunun için, kadına yönelik şiddet konusunda Mecliste
sürekli çalışan bir komisyon olması gerekiyor. Bu nedenle,
şimdi bir araştırma komisyonu, ardından da sürekli, daimî
bir komisyonun kurulması için biz bu teklifi sunuyoruz.
Bu komisyon önce kendi bulunduğumuz alanda,
Meclisten başlayarak Parlamentolar Arası Birliğin
düzenlediği, parlamentolarda cinsiyetçilik, taciz, şiddet ve
İstanbul Sözleşmesi konusunda eğitim çalışmaları
organize etme rolünü üstlenebilir. Bunu, KEFEKte de bir öneri olarak sunduk.
Değerli arkadaşlar, İstanbul
Sözleşmesi yaşatır. diyoruz. Biz kadınlar, şiddetin,
aşağılanmanın, sömürünün ve ölümlerin
dışında hayatları hak ediyoruz. Bunlara karşı
mücadele etmek zorunda olmadığımız bir dünya düşümüz
sürecek. Fakat bunun için, Mecliste de, gerçekten, ciddi bir kadın dayanışmasına
ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim.
Önergemize kabul oyu bekliyoruz.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Aylin Cesur.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Evet, kadın
cinayetlerinin önlenmesine yönelik verilen önerge üzerine, HDPnin verdiği
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım İYİ PARTİ
adına. 27nci Dönemde bizler bu yüce kurumda göreve başlayalı tam
beş yüz seksen altı gün olmuş. Geldiğimiz noktada, üzülerek
ifade etmeliyim ki bir fasitin içindeyiz. Tam da doğru duydunuz, gerçekten
bir fasittir bunun adı; fasit dairedir. Siz buna isterseniz ittifak deyin,
isterseniz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi deyin;
işlemeyen demokrasisiyle işletiyoruz diye artık sadece kendinizi
işletebildiğiniz ve işletilmez hâle gelen yargısıyla,
artık ayrılmayan kuvvetler ayrılığıyla ve olmazsa
olmaz -kulaklarınızı tıkadığınız- sivil
toplum örgütlerimizin sesiyle; hadise, milletimizin huzursuzluğa,
kaygıya, umutsuzluğa mahkûm edilmesi ve ülkemizin raydan
çıkmış bir tren gibi orası burası darbe alarak
yuvarlanıyor olması.
Beş yüz seksen
altı gün olmuş, beş yüz seksen altı gün içinde gündeme ve
milletimizin her kesiminin çözüm bekleyen sorunlarına yönelik burada
yüzlerce önerge verildi, çözüm önerileri sunuldu. Konu ne olursa olsun sizler,
çocuk tacizleri, kadın cinayetleri, yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik; işçi,
emekli, memur, çiftçi, polis, öğretmen aklınıza ne geliyorsa
fark etmedi, çoğunluğu elde ederek
sağladığınız sayısal üstünlüğünüzle
-sizlerin vicdanlarınızı da yaraladığından hiçbir
şüphem olmayan konular dâhil- tüm önergelerimizi reddettiniz.
Sağladığınız sayısal üstünlüktü ama bu
sayısal durum milletimiz nezdinde sizin aleyhinize döndü ve erimeye
başladınız. Neden mi değerli arkadaşlarım?
Beş yüz seksen altı günden beri 45 soru önergesi, 20 Meclis
araştırma önergesi, 27 kanun teklifi kadına yönelik
şiddetle mücadele için verilmiş ve tamamını reddettiniz.
Sunduğumuz çözüm önerilerine gerekli olan tedbirleri de
almadınız.
Sonuç: 2002
yılında siz geldiğinizde 66 olan cinayet sayısı,
memleketin geldiği yerde yüzde 329 artmış; 2018de 440, 2019da
474e ulaşmış ve 2020nin Ocak ayında 27 kadın
öldürülmüş, 7 tane de şüpheli ölüm var. Siz duymadınız sessiz
ve vicdanı olanların içlerinde fırtınalar koparan bu
sesleri ve kadınlarımız
öldüler. Kim bu kadınlar? Anneleriniz, karılarınız,
kızlarınız ve gelinliği şehidimizin son örtüsü olan
kız kardeşleriniz. Duymadınız, durmadınız, anlatamadık
derdimizi sizlere. Ne biz ne geride kalan soğuk cesetleriyle size
hakkını helal etmeyen kadınlarımız. Bugün de
Nazımın diliyle anlatmayı deneyeceğim, belki bu defa
yüreklerinizin bir yerine işler diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Sağ olun.
Diyor ki Nazım: Ve kadınlar/Bizim
kadınlarımız/Korkunç ve mübarek elleri/İnce, küçük
çeneleri, kocaman gözleriyle/Anamız, avradımız, yârimiz/Ve sanki
hiç yaşamamış gibi ölen/Ve soframızdaki yeri/Öküzümüzden
sonra gelen/Ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis
yattığımız/Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki/Ve
karasabana koşulan/Ve ağıllarda/Işıltısında
yere saplı bıçakların/Oynak, ağır kalçaları ve
zilleriyle bizim olan/Kadınlarımız/Bizim kadınlarımız.
Ben de diyorum ki, biz diyoruz ki: Geçirelim
artık hemen bugün verilmiş bu teklifi ve önergeyi. Dursun artık
kandan sel olmuş göz yaşları. Geçirelim ki
analarımızın ahı kalmasın, geçirelim ki kızlarımızı
öpüp koklayıp huzurla yollayalım kendisine sunduğumuz güven dolu
memleket sokaklarına ve geçirelim ki, siz geçirmezseniz gelip bizim
geçireceğimiz önergelerden ve uygulanması için tedbirini
alacağımız kanun tekliflerinden, 6284ten sonra
normalleşecek olan ülkemde dönüp de geriye
bıraktığımız yıkıntılar arasında
sizi de bulmasınlar diye.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlu.
CHP GRUBU ADINA NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de HDP Grubunun
vermiş olduğu önerge hakkında grubum adına söz
almış bulunuyorum ve baştan söyleyelim, bu önergeyi
destekliyoruz.
Kadına yönelik şiddet her gün, gün
geçtikçe derinleşen bir sorun ve bütün gerçekliğiyle
karşımızda dururken, İstanbul Sözleşmesini ilk
imzalayan biziz. diye gurur duyup bunu uygulamadığınız
ortada. 2007den beri 3 ya da 4 tane eylem planı -Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Eylem Planı- hazırladınız ve bunlar,
maalesef ama maalesef, söylem planı olarak kaldı çünkü her eylem
planında diyorsunuz ki: Bir zihniyet dönüşümü gerçekleştirmemiz
lazım. Ama eyleme bakıyorsunuz, öyle bir şey yok, tam tersine
bir zihniyet dönüşümü gerçekleştiriyorsunuz. En son, işte, Aile
Bakanının, Candan Yüceer Vekilimizin sorularına verdiği
kadınlara yüklenen annelik rolü, ailenin güçlendirilmesi, Mercan Projesi
gibi cevaplar bunu açıkça gösteriyor.
Şimdi, ne yapılması lazım çok
belli. Bir kere, eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliğinin
yerleştirilmesi ve ekonominin güçlendirilmesi lazım. En son 2009
yılında bir rapor hazırlamışsınız, Avrupa
Birliği destekli bir araştırma yapmışsınız,
sonra -araştırdım- on bir yıl geçmiş, bir daha da
araştırma yapmamışsınız. Bakın, 10uncu
sayfada ne diyor: Eğitim düzeyiyle ilgili bir araştırma
yapılıyor; ilköğretimi bitirmemiş olanlarla ilgili olarak
şiddete maruz kalma oranı yüzde 56 iken, üniversite mezunları
arasında yüzde 17. Yani eğitim arttıkça şiddet
azalıyor. Bu bir gerçek mi? Yapılan araştırmada ortaya
çıkıyor.
Yine, bu araştırmada, ekonomik refah
seviyesi arttıkça kadınların şiddete uğrama
oranının azaldığı çok açık bir gerçek. Ama siz
eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredattan
çıkarıyorsunuz. Kullandığınız görsellere kadar,
İstanbul Sözleşmesinin ve eylem planlarında
yazdıklarınızın tersine, kadına sadece annelik, ev
işi rollerini yükleyecek görseller ve bunu çocukların
bilinçaltına yükleyecek bir eğitim müfredatı uyguluyorsunuz.
Açıkçası, bu yaptıklarınız,
kadına yönelik şiddetle mücadele etmediğinizin ve
etmeyeceğinizin çok çok açık bir göstergesi. Genelgeler, evet, önemli
-Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı-
ama onlar olay olduktan sonra uygulanacak, hiçbir kadın geri gelmeyecek
arkadaşlar. Önlemek istiyorsanız, kadını güçlendirmek istiyorsanız
ekonomiyi düzelteceksiniz. Kadını güçlendirmek istiyorsanız
eğitimi düzelteceksiniz; çocukların, özellikle kız
çocuklarının kesintisiz ve zorunlu eğitim almasını
sağlayacaksınız ama bunu yapmayınca aklımıza ne
geliyor? Herhâlde şöyle düşünüyorsunuz diye düşünüyoruz: Sen
hanım ağa, ben hanım ağa, bu kadına şiddet kime
uygulana? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Radiye Sezer Katırcıoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şiddet, insanlık tarihiyle
başlamış. Maalesef ki kadına yönelik şiddet ise tüm
dünyada yaşanan küresel bir sorundur; belli bir coğrafyası,
dili, dini, ırkı yoktur. Şiddetin şiddeti
doğurduğu, psikiyatristlerin özellikle altını çizdiği
bir tespittir; zulümle abat olunamayacağı bir gerçektir.
Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle
Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir.
anlayışıyla politikalarımızı oluşturduk.
Bunlar nedir? Hatırlamak gerekirse, ilk önce Anayasamıza pozitif
ayrımcılık ilkesini getirdik ki birçok Avrupa ülkesinde ne
yazık ki hâlâ yok. Başka ne yaptık? Türk Ceza Kanununda
yaptığımız değişikle birlikte, mağdurun
tecavüzcüsüyle evlenmesinin önüne geçtik, cezayı beş yıldan on
altı yıla çıkarttık, töre cinayetlerini
sonlandırdık. İstanbul Sözleşmesi, 6284 no.lu Kanun, 81
ildeki ŞÖNİMler, 114 -ve sayısı artan- konukevimiz, Alo
183 Sosyal Destek Hattı, İçişleri
Bakanlığımızın Kadın Acil İhbar Destek
Sistemi yani KADES, Aile Bakanlığımızın müdahil
olduğu davalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
kurulan, devrim niteliğinde olan Kadın Erkek Fırsat
Eşitliği Komisyonu, çok yakın zamanda İçişleri
Bakanlığımızın, Adalet
Bakanlığımızın uygulamadaki aksaklıkları
gidermeye yönelik yayımladığı genelgeler ve son olarak
Cumhurbaşkanımızın değerli eşleri Sayın
Emine Erdoğanın 5 bakanlığımızın
ortaklığında imzaladığı 75 maddelik Kadına
Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planını
sıralayabilirim, bu liste uzayabilir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yetmez ama.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Söyleyeceğim Sayın Vekilim.
Geldiğimiz noktada niçin bunları alt alta
sıraladım? Siyaset felsefesi bize bir şey söyler, der ki:
Toplumsal meselelerde yani kadında, çocukta, yaşlıda, engellide
sadece kanuni düzenlemelerle bu işi halledemezsiniz, beraberinde zihinsel
dönüşüm gerekir; beraberinde toplumun tüm kesimlerinin, tüm
paydaşlarının aynı samimiyetle, aynı içtenlikle,
sadece o mağdur insanların, o toplumsal meselelerin
faydasını gözeterek çözüm üretmesi gerekir. Yani, bütüncül bir
yaklaşımla, konuyu istismar etmeden, işi çözüm odaklı ele
almak gerektiğini bize söyler. Yaşadığımız,
gördüğümüz bu, bir gerçektir. Aslında diyor ki: İktidarıyla
muhalefetiyle, sivil toplum örgütüyle, üniversitesiyle, akademisyenleriyle,
medyasıyla bu konuyu ele alın, samimiyetle ele alın,
amasız, fakatsız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Katırcıoğlu.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Medya
demişken bir rapora değinmek istiyorum. Dünya Sağlık
Örgütünün yayınladığı bir rapor var, diyor ki:
Şiddetle ilgili haberler medyada nasıl yer almalı? Haberler
dikkat çekici bir biçimde yayınlanmalı, uygulanan şiddete dair
ayrıntılara yer verilmemeli, fotoğraf ve görüntüler
yayınlanmamalı.
Medya demişken, buradan medya yöneticilerine
sesleniyorum: Başta sabah programları olmak üzere açık
oturumları, dizileri, medyayı, haberleri Dünya Sağlık
Örgütünün raporunun kriterlerine uygun hâle getirmelisiniz, bu sizin toplumsal
sorumluluğunuz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bu
konuyla ilgili birçok rapor var, araştırmalar var ve harıl
harıl çalışan, durmadan çalışan Kadın Erkek
Fırsat Eşitliği Komisyonumuz var ve bununla ilgili alt
komisyonlarımız var; konuşmacılarımız
bahsettiler. Bence kaynak israfı olmaması adına, bu
raporları samimiyetle, içtenlikle, çözüm odaklı ele alalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Son
cümle Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Katırcıoğlu. Sadece selamlama için açıyorum.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Bu
habis urdan kadınlarımızı ve çocuklarımızı önceleyerek
kurtulacağımıza inanıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Kerestecioğlunun bir söz talebi var.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Mecliste bir kadın
dayanışmasına ihtiyaç olduğuna ve Parlamentonun konferans
salonlarının kadına yönelik şiddete karşı
toplantıların düzenleneceği mekânlar hâline getirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben
konuşmamda da söyledim, şimdi de sadece önerge oylanmadan bir kez
daha dikkat çekmek istiyorum. Bu Mecliste gerçekten bir kadın
dayanışmasına ihtiyaç var ama bunun dışında
şuna ihtiyaç var: Yani komisyon kurabiliriz, zaten bunu
başardığımızı söylüyorum, birlikte
çalışıyoruz o komisyonda ama sadece oraya uzmanları almak,
dinlemek, işte, konuşmak yetmiyor. Mesela bu Meclisin içerisinde bile
taciz var mı? Buna karşı ne yapıyoruz? İşte,
çalışanlar, sadece milletvekilleri değil
Otellerde
toplantı yapmakla olmuyor, bu Parlamentonun kendi içindeki konferans
salonlarını kadına yönelik şiddete karşı
toplantılar da düzenleyeceğimiz, bunları ortak yapabileceğimiz
mekânlar hâline getirmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Bu Parlamentonun başka janjanlı böyle şeylerden,
ağlar gerip geçmek, engellemek, korumalar dolaştırmak, mavi
kordonlar, halılar yaymak ya da arada bir sergi açmaktan başka
işlevi olmalı. Hepimiz Avrupaya gittik, Avrupa Konseyinde
çalıştık, Avrupa parlamentolarını görüyoruz, içinde
onlarca toplantı yapılıyor. Bu Parlamentoda doğru dürüst
bir toplantı hayata geçmiyor. Hadi bunu kadınlar olarak yapalım
diyorum. Aynı şekilde Meclis çalışanlarının da
katıldığı, toplumsal cinsiyet konusunda, toplumsal cinsiyet
eşitliği konusunda, mesela İstanbul Sözleşmesinin ne
olduğu konusunda bütün milletvekillerine açık bir toplantı
yapalım. Bunlar ancak daimî komisyonlarla olur, daimî bir komisyon
kuralım. Gelin, evet deyin bu öneriye, ya bir kere de evet deyin.
Elinizin incisi eksilmez yani.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Yalnız bir konuyu vurgulamam lazım yani
televizyon başında bizi seyreden aziz milletimize şöyle bir yanlış
anlamaya mahal vermeyelim, sanki Parlamento çalışmıyor gibi bir
anlam çıkmasın. Bütün Komisyonlar, hem esas komisyonlar, hem ilgili
araştırma komisyonları, dışişleri
komisyonları, Genel Kurul yani tamamı yoğun bir biçimde
çalışıyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Evet, ben ilave söyledim.
BAŞKAN - Kadın konusunda ilave
toplantı ihtiyaçları varsa bununla ilgili olarak da Parlamentomuzun
her türlü imkânı da mevcuttur ve bütün milletvekillerimizin de emrindedir
diyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve 20
milletvekili tarafından, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile
mevcut düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmasını
sağlamak ve TBMMnin daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla 5/2/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2477) eses numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
13 Şubat 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Türkiye Kızılay Derneğinin
aldığı bağış ve yardımlar ile bunların
kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2440)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
ÖZEL
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Türkiye Kızılay
Derneğinin aldığı bağış ve yardımlar
ile bunların kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2440)
esas numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin,
Genel Kurulun 13/2/2020 Perşembe günlü (Bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bülent
Kuşoğlu, buyurun.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle belirteyim, bu araştırma
önergesi prosedür gereği verilmiş bir araştırma önergesi
değildir.
BAŞKAN Arkadaşlar biraz uğultu var,
biraz yavaş lütfen, biraz sessiz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bu
araştırma önergesi, vergi kaçakçılığıyla ilgili
veya BAŞKENTGAZla ilgili veya Kızılayla ilgili bir
araştırma önergesi de değildir yalnızca. Bu araştırma
önergesi değerli arkadaşlarım, devlet itibarıyla ilgili bir
araştırma önergesidir, toplum vicdanıyla ilgili bir
araştırma önergesidir, böyle bakmanızı rica ediyorum
öncelikle. Devlet itibarıyla ilgilidir, toplum vicdanıyla ilgilidir
öncelikle.
Değerli arkadaşlarım, hukukumuza göre
her firmanın bağış yapma hakkı vardır, yetkisi
vardır; her firma bağış yapabilir. Yaptığı
bağış kanunen kabul edilmeyen gider sayılır ve
vergiden düşülmez, normalde böyledir. Fakat kamuya yararlı dernek ve
vakıf statüsünde olan dernek ve vakıflara bağış
yapıldığı zaman kazancın yüzde 5i tutarında
indirim konusu yapılabilir, kamuya yararlı dernek ve vakıflara
bağış yapıldığında yüzde 5i tutarında.
Yalnız, Kızılay ve Yeşilaya
yapıldığında Kurumlar Vergisi Kanununun 10uncu maddesine
göre yine, tümüyle yani yüzde 100 oranında indirim konusu
yapılabilir. Biliyorsunuz, bu konularla ilgili olan
arkadaşlarımız var aramızda, konuyu gayet iyi biliyorlar.
Konu kısaca prosedür olarak, mevzuat olarak böyle.
Peki, bununla ilgili olay nedir? Şöyle bir olay
vuku bulmuş: 2017 yılı Aralık ayında BAŞKENTGAZ,
Kızılaya 8 milyon dolar bağış yapmış yani 30
milyon liranın üzerinde bir meblağ
bağışlamış Kızılaya. 30 milyon liranın
üzerinde bir meblağ 2017 kazancından indirilmiş, indirilmesi
gerekiyor; normal, anormal bir şey yok burada. 30 milyon liranın
üzerinde bir kazanç vergiden indirilmiş, aşağı yukarı
beşte 1 oranında -yüzde 20- yani 6 milyon liranın üzerinde bir
vergi avantajı sağlanmış. Burada bir anormallik yok fakat BAŞKENTGAZ
Kızılaya bir mektup yazmış ayrıca, demiş ki: Ben
sana 8 milyon dolar gönderdim ama bunun 75 bin dolarını
Kızılay olarak sen harca, 7 milyon 925 bin dolarını bir
yurt yapımında kullanılmak üzere Ensar Vakfına gönder.
Şimdi, bu vergi avantajı olan bir
Kızılayın üzerinden yani o avantaj sağlandıktan sonra
bağışın bir başka vakfa aktarılması,
şartlı bağış gibi görünüyor ama kanuna
aykırı, hukuka aykırı, ahlaka aykırı
bağış yapılamaz, şartlı bağış
yapılamaz. Böyle bir durum söz konusu olmuş ve bu durum aynı zamanda
muvazaa teşkil ediyor. Yani gerçek işlemi, vergi indirimini
perdelemişler, onu göstermemeye çalışmışlar böyle bir
durum söz konusu. Ha, bunu yapan kim? Bunu yapan bir kamu kuruluşu. Yani
kamu kuruluşu
Bakanlıklar vardır, Genel Müdürlükler
vardır, KİTler vardır, anonim şirket şeklinde kurulu
kamu kuruluşları vardır, bu da dernek şeklinde yüz elli-yüz
altmış yıllık bir kuruluş. Bir kamu kuruluşu
olarak vergi kaçakçılığına aracılık etmiş
Kızılay yetkilileri, böyle bir anormal durum var. Yani devlet itibarıyla
oynanmış, devlet egemenliğiyle oynanmış ve bunu yapan
bir kamu kuruluşu, sıkıntı burada. Vergi çok
kaçırılıyor, her ülkede kaçırılıyor ama bir
devlet kurumunun vergi kaçakçılığına aracılık
etmesi, böyle bir organizasyonun içerisinde bulunması bu affedilecek,
görülmeyecek bir olay değil. Hepimizin bu konuda devlet için, toplum için
bu itibarı gözetmemiz lazım. Bakın, öğrenciler bile
harçlıklarından artırdıkları paraları
Kızılaya yardım olarak veriyorlardı şimdi kan
bağışı yapılmıyor Kızılaya, bu durumda.
Yani toplum vicdanı yaralanmış bu konuyla ilgili olarak, bu
kadar hassas bir konu. Onun için bu konunun dikkate alınması
lazım, bu araştırma önergesinin kabul edilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bu, araştırma önergesiyle tabii, yeterli
zaman yok- vergi kaçakçılığı, hileli vergi suçu yönlerinden
de araştırılması gereken bir konu. Ayrıca,
BAŞKENTGAZ Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı,
altyapı gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsü
kazanmış, bununla ilgili konunun SPK mevzuatı yönünden
araştırılması lazım. Konu bir suç teşkil
ettiği için vergi dışında, Ceza Kanunu yönünden
araştırılması lazım ve biraz önce söylediğim gibi
hem devlet itibarı açısından hem de toplum vicdanı
açısından, toplum vicdanını da yaralayan bu olay nedeniyle
konunun araştırılması lazım. Lütfen, değerli
milletvekilleri, konuya böyle bakalım. Bu, hepimizin kurumudur. Hepimizin
vicdanını yaralayan bir konudur. O nedenle de hassasiyet gösterelim.
Verdiğimiz araştırma önergesinin kabul edilmesi gerekir.
Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın İsmail Koncuk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, hiç de keyif almadığım
bir konuşma yapmak zorunda kalıyorum çünkü bir vatansever, bir
milliyetçi insan olarak, milletimizin medarıiftiharı olmuş, yüz
elli iki yıllık bir kuruluşumuzun âdeta bu kadar ayağa
düşürülmesi, gayriahlaki birtakım iş ve işlemlerin içerisine
çekilmesi ve bunu buradan, bu milletin kürsüsünden bizim ifade etmemiz bizi
mutlu etmiyor. Ancak bunları, hani Söylesem tesiri yok, sussam gönül
razı değil. anlayışıyla burada milletimize anlatmak
zorundayız. Kızılayı yeniden kazanmak zorundayız. Bu,
herhangi bir siyasi partinin önceliği değil, hepimizin önceliği
olması gerekir. Yani 82 milyon insanımızın Benim kurumum.
dediği, hatta çocuklarımızın,
evlatlarımızın, kumbaralarında biriktirdiği
paraları bağışladığı böyle önemli bir
kuruluşun birtakım beceriksiz, ahlaksız insanlar tarafından
yönetilmesi zerre ahlakı olan kimse tarafından kabul edilemez,
sindirilemez, sineye çekilemez. Bu, bir siyasi öncelik meselesi değildir;
hangi siyasi partiden olursanız olun, eğer Kızılayın
içine düşürüldüğü bu durum sizi bir Türk vatandaşı olarak
üzmüyor, yaralamıyorsa kendinizi sorgulamanız lazım.
Dolayısıyla, Kızılayda dönen dolapları
araştırmak Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevidir. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bu Meclis niye
var? diye adama sorarlar, eğer bu teklif kabul edilmezse. Bunu kabul
etmeyen, Kızılayın içine düştüğü durumun daha da
kötüleşmesinden sorumlu olacaktır. Bu, bizim kuruluşumuz.
Kızılayı hep beraber aklamak zorundayız, yeniden güven
duyulan bir kurum hâline, milletin bir kurumu hâline getirmek hepimizin görevi;
burada derdimiz bu. Bu önergeyi veren Sayın Bülent Kuşoğlunun
da İYİ PARTİli olarak veren Ümit Beyazın da derdi
Kızılayı zedelemek, yok etmek değil, kazanmak istiyoruz.
Bu, siyaseten bakacağımız bir olay
değildir diyorum, bu önergeye desteğinizi bekliyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bir skandal ve bunun
araştırılması lazım, bunun incelenmesi lazım.
Skandalın bir tarafı, Türkiyede
hayır diye felaketlerde koşuşturan, yardım toplayan ve
birçok çalışma yapan bir kurum -hatta ilkokulda bile
kollarımızda Kızılay bandı diye bir şey
vardı- bugün, skandalın büyük bir bileşeni olmuş.
Diğer taraftan, Torunlar diye bilinen bir
yandaş firma, AVM inşaatı yaparken hayatını kaybeden
emekçiler, bunlarla ilgili soruşturmalar yeterli yapılmıyor ve
iş cinayetlerinin hükmü ortada.
Diğer tarafta, çeşitli şaibelerle,
çocuk istismarıyla anılan bir vakıf, Ensar Vakfı, sonradan
kurulan bir vakıf daha, bu vakıfla beraber yurt
dışında yine muvazaalı bir şekilde birleşmiş
ve Cumhurbaşkanından fazla maaş alan bir genel sekteri olan bir
kurum. Ve neymiş? Kaçınmak. Bu Mecliste parlamenter olarak
aslında bizim görevimiz, bazı şeyleri gördüğümüzde soru
sormak. Sorduk, benim sorduğum soru, birçok vekil
arkadaşımız
Geçmişte Kızılayda yer kiralamayla,
usulsüzlükle ilgili birçok yaşanan yolsuzluk vardı. 25/9/2019 hâlâ
yanıt yok. Siz, nasıl ki, bu önergeye destek istenildiğinde
hayır derseniz -verilen sorulara cevap vermediğiniz zaman da-
aslında ortak oluyorsunuz; cezasızlıkla, yolsuzlukla,
usulsüzlüklerin önünü açmış oluyorsunuz.
Kızılay ne yapıyor?
Kızılayın son dönemde yaptığı şey,
şirkete dönüştürüp holdingleşiyor. Bir holding üretirken,
insanlarla beraber kamuya bazı şeyleri düşünürken buradaki
Kızılay yapacağı işlerden bile uzak kalıyor. Ve
holding deyince kâr hırsına dönüşmüş oluyor. Deprem
olduğunda bir kuru Geçmiş olsun. Hemen yardım gönderin...
Sadece para düşünüyor. Bu parayı ne için düşünüyor? Yine
yandaşlara, yine belli bir kesime para aktarmak için. Muvazaalı -yeni
karşılığı, danışarak, anlaşarak
suistimal ederek bir şeyi örtmek- vergiden kaçırıyorlar.
Siz, BAŞKENTGAZ, her yoksul vatandaşa
-belli bir ücret- doğal gazı ücretsiz verseniz kıyamet mi kopar?
Belli bir vatandaşa elektriği ücretsiz verseniz kıyamet mi
kopar? Suyu ücretsiz verseniz kıyamet mi kopar? Yoksulluk varken, insanlar
Meclisin önünde Açız! diye bağırırken bunlara para
vermeyip yurt dışında yurt açacaksınız ve diyeceksiniz
ki: Terörle mücadele... Teröre neden olmaktasınız.
Bir diğer konu, sizin bu
yaptığınız usulsüzlüklere yöneticiler ne diyorlar? Kaçınıyoruz.
Ya, akrabaları atamaktan kaçının, yolsuzluk yapmaktan
kaçının, usulsüzlük yapmaktan kaçının, 467 TL
tutarında yaptığınız zamlardan kaçının.
İnsanlara maaş zammı yapmadan yaptığınız
artışlardan kaçının.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İpekyüz,
tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Siz, normal,
emekçinin verdiği vergiyi bir tarafa alıp vergi affı yapmaktan
kaçının. İnsanların, bu kadar yüzsüzlüğe rağmen,
bu kadar usulsüzlüğe rağmen istifa etmek yerine yerinde
oturmalarından kaçının. Bizim geçmiş dönemdeki Sevgili
Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder bu kürsüdeki bir konuşmasında
şöyle diyordu: Böyle her hayırlı bir işten sonra, bir yer
açıldıktan sonra Allah utandırmasın, Allah
utandırmasın. diye bir niyet getirilir; gerçekten utanmıyorlar,
gerçekten utanmıyorlar! Utansalar istifa etmeleri lazım, yerlerinden
kalkmaları lazım. Sizler de bu araştırma önergesine
eğer sahip çıkmazsanız, Kızılayın
araştırılmasını istemezseniz bu suça ortak oluyorsunuz
ve utanmıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yusuf Beyazıt. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
tarafından verilen grup önerisi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi en kalbî
duygularımla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Bergamada yaşanan
kazada hayatını kaybeden 4 işçimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Türkiye Kızılay Derneği,
bilindiği gibi, 1868 yılında kurulmuş, yasal dayanağını
Cenevre Sözleşmelerinden alan, dernek statüsünde, ulusal bir cemiyettir.
Her yıl milyonlarca vatandaş ile yüzlerce kurum ve kuruluş
Kızılaya bağışta bulunur. Kızılaya bağışta
bulunan kurum ve kuruluşlara tanınan istisnalar da Gelir Vergisi
Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda açıkça
sayılmıştır. Tüm bu mevzuata rağmen Kızılay
muvazaalı işlemlerle vergi kaçırmalara fırsat
sağlıyor. suçlamasında bulunmak, Türkiyenin yüz elli iki
yıllık göz bebeği olan, tüm nesillerin hafızasına
kara gün dostu olarak kazınan Kızılaya karşı büyük
bir haksızlıktır. Kızılayın faaliyet
raporlarına ve mali tablolarına baktığımızda
görülecektir ki bu süre içerisinde toplanan 10 milyar TL bağış
ve fonun yaklaşık binde 5i özel şartlı
bağış statüsündedir ve bunların tamamı da şehit
ailelerine destek ve eğitim temelli yardımlardır.
Kızılay, kendi iç denetim
mekanizmaları, İçişleri Bakanlığı
müfettişleri, Devlet Denetleme Kurulu ve uluslararası
bağımsız şirketler tarafından rutin denetimlere tabi
tutulur. Kızılay, yabancı fonlar kullandığı için
de Avrupa Birliğinin ilgili birimleri tarafından da denetlenir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kızılay, ağırlıklı olarak
vatandaşımızın bireysel yaptığı o küçük ama
çok kıymetli katkılardan beslenmektedir. Vergi Kanununun 10uncu
maddesine göre, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz
karşılığı yapılan nakdî bağış ve
yardımların tamamı, vergi muafiyeti tanınan vakıflara
makbuz karşılında yapılan bağış ve
yardımların toplamının, o yıla ait kurum
kazancının yüzde 5ine kadar olan kısmı kurum
matrahından indirilebilir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, yapılan
bağışın ödenecek vergiden değil, matrahtan
indirilmesidir. Buna göre, yüzde 100ü indirilebilen bir bağış
için dahi, en fazla, yapılan bağışın sadece yüzde
22si kadar vergi avantajı olmaktadır.
Kızılaya yönelik yapılan
eleştiriler maksatlıdır; bir deprem felaketinin ardından
yapılması, maksadı net olarak ortaya koymaktadır ancak
Kızılay, bir yandan karalama kampanyasıyla mücadele ederken,
Elâzığda Malatyada kara gün dostu olduğunu bir daha gösterip
tarih yazmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, Sayın
Beyazıt.
YUSUF BEYAZIT (Devamla) Değerli
milletvekilleri, vakıf senedinde vakfedenin vakfetme iradesi ne kadar
önemliyse, derneklerde de şartlı bağışın,
bağışı yapanın iradesi doğrultusunda
kullanılması o kadar önemlidir. Düşünce ve hayat
tarzının oluşturduğu Kızılay gibi kurumlar özveri
ve yardımlaşma dayanışma duygusuyla
çalışırlar.
İSMAİL KONCUK (Adana) Vicdanınla
konuş! Böyle, siyasi angajmanla olmaz!
YUSUF BEYAZIT (Devamla) Ecdadımız,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmadan insan kişiliğini
koruyan kurumlar kurmuştur. Hayvan hakları daha ilan edilmeden, yine,
hasta leylekler için vakıflar, dernekler kurmuştur.
Kızılay, nerede bir felaket varsa orada olmuş, ağlayan
çocukların gözyaşını silmiş, öksüzlere aş
olmuş, dünyanın her yerinde hastane olmuş, derman olmuş,
kimsesizlere kimse olmuştur.
Gelin, hep birlikte bu yüce kurumumuzu
yıpratmayalım, bu büyük çınarı gerçekten yıpratmayalım.
(CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Kızılay kendi kendini yıpratıyor!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Yıpratan
sizsiniz!
YUSUF BEYAZIT (Devamla) Bu noktada ben hepinizi
saygıyla selamlıyor, hepinize en kalbî duygularımla hürmetlerimi
arz ediyorum; sağ olun, var olun kardeşlerim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Pislikleri
kapatan sizsiniz!
HABİP EKSİK (Iğdır)
Kızılay Başkanının oğlunun maaşını
biliyor musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Kızılay Derneğinin
aldığı bağış ve yardımlar ile bunların
kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılmasının istenmemesinin
Kızılayı lekeleyeceğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kürsüye çıktı, dikkatle dinledik.
BAŞKAN Sataşma yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Büyük bir fırsat
vardı elinde, deseydi ki Bu kurumun üzerinde bu kadar çok şüphe
varken kuralım komisyonu. Yine çoğunluk sizde olacak, Milliyetçi
Hareket Partisiyle birlikte çoğunluğu alıyorsunuz.
BAŞKAN Efendim, daha Genel Kurulun
onayına sunmadım ki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, bir dakika, bir
dakika
Aleyhinde konuştu
BAŞKAN E, canım, olabilir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
müsaadenizle
Bu komisyon kurulsun, gidilsin, bakılsın.
Bakın, 3 konuşmacı çok vahim, çok yanlış işlere
işaret etti; her biri başka yönlerden çok doğru eleştiriler
getirdi. Bülent Bey zaten vergi mevzuatı açısından meseleyi
dediğiniz gibi söyledi ve -vergiden kaçınma, kaçırılma
tartışmasını da hatırlarsanız- bunun
Kızılay tarafından da kabul edildiği ortadayken siz bu
konuşmayı yapınca Kızılay aklanmaz. Götürün buradan
kurulacak heyeti, bu konuşmacıların hepsi gitsin, üç ay sonra
rapor gelsin Kızılay tertemiz. densin; Kızılay o zaman
aklanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kızılaydaki
şüpheleri araştırmayalım diye el
kaldırırsanız Kızılayı lekelersiniz. Burada bütün
milletvekilleri için madem Kızılay bu kadar önemli
Ben
Kızılayı karalayan, kötüleyen hiçbir konuşma duymadım
burada.
Kızılay için tarihî bir fırsat var,
Sayın Naci Bostancı salonda, Grup Başkanı; lütfen, burada
küçük bir ara verelim. Grubunuz doğrudan muhalefetten gelen her şeyi
reddetme refleksiyle oy kullanırsa Kızılay esas o zaman aklanma
hakkını kaybedecek. Gidelim bakalım, olabiliyorsa, eğer
aklanabiliyorsa aklansın; hatalar, eksikler varsa ortaya çıksın,
Kızılayı hep beraber temizleyelim. Lütfen burada buna göre oy
kullanalım.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
(CHP sıralarından alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Türkiye Kızılay Derneğinin
aldığı bağış ve yardımlar ile bunların
kullanılmasına ilişkin işlemlerin
araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/2440)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
Edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
4.-
AK PARTİ Grubunun, Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan sıralama ile Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin önerisi
13/2/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2020 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 141, 29 ve 95
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın
sırasıyla 2nci, 3üncü ve 4üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
13 Şubat 2020 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 161 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
13 Şubat 2020 Perşembe günkü (bugün)
birleşiminde 161 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, haftalık
çalışma günlerinin dışında, 14 Şubat 2020 Cuma
günü saat 14.00'te toplanması ve bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan işlerin görüşülmesi ve bu birleşiminde 161 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi yok
ama oylama öncesinde bir yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Gürer, Sayın Sümer, Sayın
Zeybek, Sayın Aydoğan, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Şahin, Sayın Emecan, Sayın Arık, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Çelebi, Sayın Özcan, Sayın Ceylan,
Sayın Bulut, Sayın Serter, Sayın Taşcıer, Sayın Kılınç,
Sayın Şevkin, Sayın Aygun.
Yoklama için iki dakika süre veriyor, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, AK PARTİ Grubu hep cuma, cumartesi günleri
BAŞKAN Sayın Tanal, sizi ön tarafa
alayım, ne söylediğinizi hiç anlamıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sesim geliyor mu Başkanım,
söz verecek misiniz?
BAŞKAN Hayır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak açık Mahmut Bey,
konuşabilirsiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, AK PARTİ Grubu zaten hep cuma, cumartesi günleri
çalışmamız için önerge veriyor ama normal mesai günleri
gelmiyorlar ki cumartesi, pazar günü gelsinler.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan sıralama ile Genel
Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - AK PARTİ grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum ve Grup
Başkan Vekillerimizi arkaya bekliyorum.
Kapanma Saati: 16.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.22
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi
Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde yer alan 24üncü maddesi kabul edilmişti.
25inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
25inci maddesinde yer alan kuruluşlarının ibaresi
kuruluşları ile laboratuvar kuruşlarının ibaresinin
kuruluşlarının işlem ve faaliyetlerini denetleme ibaresi
kuruluşları ile laboratuvar kuruluşlarının
işlem ve faaliyetlerini denetleme ve inceleme şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu İlhami
Özcan Aygun Orhan
Sümer
Sivas
Tekirdağ
Adana
Yüksel
Mansur Kılıç Suzan
Şahin Ednan
Arslan
İstanbul
Hatay İzmir
Gökan
Zeybek Vecdi
Gündoğdu
İstanbul Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Suzan Şahinin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün size AKPnin eseri olan Türkiye tablosundan
bahsetmek istiyorum. 2020ye giren Türkiye ekonomisinin iyiye gideceğine
dair yurttaşlarımızın beklentileri düşerken ekonominin
gidişatının aynı kalacağı veya daha kötüye
gideceğine dair beklentilerin yükseldiği görülüyor. Bunun sorumlusunu
söylemeye gerek yok sanırım. Liyakatsiz yönetim kadroları ve
halkını değil üç beş yandaşını doyurmaya
yemin etmiş olan AKP, kuruttuğu hazine ve itibarsızlaştırdığı
devletle 82 milyon yurttaşımızı isyan noktasına
getirmiştir.
Sayın üyeler, vatandaşın bankalara ve
finansman şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı
borçları son bir ayda 6,8 milyar lira daha artarak 597,3 milyar lira oldu.
Milletimiz icra dosyalarıyla, haciz endişesiyle nefessiz
kalmış durumda, işsizlik ise cabası. TÜİKin
işsizliği düşük göstermek için rakamlarla
oynadığı, işsiz sayısının ve işsizlik
oranının aşağı çekilmesi yöntemi açığa
çıktı. TÜİK ise suskun. Gizlenen gerçek işsiz
sayısının 6 milyon 571 bin kişi, gerçek resmî işsizlik
oranının ise yüzde 20,9 olduğu ortaya çıkıyor.
Farkında mısınız sayın üyeler, işsiz, umutsuz,
geleceksiz bir nesil yetişiyor? İşsizlikten üniversite
mezunları da payını almakta. Her 100 üniversite mezunundan
26sı işsizdir.
Gençlerin büyük kentlere
yığılmasında önemli bir etken de tarımdaki
gerilemedir. Tarımdaki nüfus sayısında da ciddi düşüş
vardır, bunda da başı genç nüfus çekmektedir. Her yıl
ortalama 150 bin kişi tarımdan, topraktan kopmaktadır. AKP,
geçen yıl ithalatı serbest bırakırken bu yıl ihracata
yasak koydu. AKP, ithalat sopasıyla terbiye etmeyi tarım ve
hayvancılık politikası hâline getirdi. En büyük felaket,
gençlerimizin beklentisinin olmaması ve geleceği ülkesinin
dışında aramasıdır. Türkiyede ise yaşanan tam
olarak budur. Yaşanan sorunların temeli de eğitim sistemi ve
ülke yönetiminin gençlik sorunlarına
duyarsızlığıdır.
2020 sonu kritik görünüyor sayın üyeler.
Ticaret Sicili Gazetesi verilerine göre, konkordato sayısı 2019
yılında 899 oldu. İnkârlara rağmen, grip ilaçları da
dâhil olmak üzere, 120ye yakın ilaç piyasada bulunamıyor. AKP
Hükûmeti ise hâlâ yüzde 12 zam yapılsın istiyor.
TCDDyi özelleştirmeye hazırlanan AKP,
abonman biletlerine yüzde 300e yakın zam yaptı. Üçüncü köprüden
beklenen sayıda araç geçmediği için devlet yandaş müteahhidine
1,6 milyar TL dolayında ödeme yapacak.
2019da doğal gaza yüzde 33 zam geldi. Bu, son
on yılın en yüksek zam oranıdır. Zamlarla, ek vergilerle
beli bükülen emeklinin ve asgari ücretlinin kira ve faturalardan sonra elinde
sadece simit alabilecek para kalıyor. Bu yokluk, yoksulluk yetmezmiş
gibi, Hükûmet utanmadan, sıkılmadan işçi, BAĞ-KUR ve SGK
emeklilerine yüzde 6,5 zamla 77 lirayı, memura yüzde 5,5 zamla 134
lirayı lütuf olarak görüyor. Sarayın bir bakanı da
çıkıp utanmadan, sıkılmadan Jest yaptık.
diyebiliyor. Ayıptır, günahtır, zulümdür bu. Milletle dalga
geçmekten vazgeçin.
Yolsuzluklarınız ve usulsüzlükleriniz
geldiğiniz günden beri hızla artıyor. Türkiyeyi demokratik
olmayan ve baskıcı ülkeler sınıfına gerilettiniz.
Ekonomik göstergelerde duraklama ve gerileme, beraberinde toplumsal buhran ve
çöküşü getirdiniz. Adaleti, liyakati ve ehliyeti yok ettiniz,
kurumların içini boşalttınız. Kızılay gibi nice
kurumu itibarsızlaştırarak rant kapısı hâline
getirdiniz. Devletin kaynaklarını kullanma konusunda da şeffaf
değilsiniz, her şeyin üstünü örtüyorsunuz. Ayrımcı ve
ötekileştirici politikalarınız ve kininizle toplumsal barışı
zedeleyip Türkiyeyi mutsuz insanlar ülkesine dönüştürdünüz.
Değerli üyeler, Türkiye'nin yönetilmesinde çok
büyük bir sonradan görmelik, büyük bir aşağılık kompleksi
hâkimdir. En büyük havalimanı, hastane, cami, köprü ve şimdi de en
büyük kütüphane projeleriyle siyasi şovlar yapılırken ekonomik
krize neden olunmuş, hazine tamtakır kuru bakır hâline
getirilmiştir. En büyük havalimanı yapılıyor ancak
kapatılan Atatürk Havalimanı kadar yolcu taşıyamıyor,
en büyük cami yapılıyor ancak dolmuyor, en büyük köprü
yapılıyor ancak geçiş garantileri yüzünden bütçeden milyarlar müteahhit
firmalara akıtılıyor. Aynı durum şehir
hastanelerindeki hasta garantileri yüzünden de yaşanıyor.
Enlerinize Kanal İstanbulu eklemeyi düşünüyorsunuz ya enleriniz
ve önceliğiniz açlık, yoksulluk sınırında yaşamak
zorunda kalan yüz binlerce vatandaşın boğazına, yaşam
hakkına, refahına kanal açmak olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Şahin.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Rant uğruna
yok ettiğiniz ormanları, çevre katliamını durdurun; en
önceliğiniz bu olsun. Mesela, deprem vergilerini depreme tedbir almaya
harcayın; en önceliğiniz milletin can ve mal güvenliği olsun.
Sorun enlerde değil, neyi öncelediğinizde. En önce rant mı,
yolsuzluk mu yoksa millet mi, yoksulluk mu; yandaşlarınız
mı, liyakat mi oturup bunu bir düşünün. (CHP sıralarından
alkışlar) Önceliğiniz ortak akıl değil, tek
kişinin egosu. Türkiye, çağdaş, barışçı,
demokratik görüntüsünden uzaklaştı, gerici zihniyete, totaliter
rejime teslim edildi. İşte, AKPnin milletimizi içine
düşürdüğü karamsar tablo budur. Enlerin eni ise millettir; hak,
hukuk, adalet, refah, güven ortamı olmalıdır. Önce vicdan,
vicdan, vicdan diyorum!
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 25inci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Aydın
Adnan Sezgin
İzmir Adana Aydın
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Yasin
Öztürk
Trabzon Edirne Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürkün.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifinin 25inci maddesine geldik ama hâlâ ülkemizin korkutan gündemi depreme
ilişkin alınması gereken önlemlerle ilgili hazır, İmar
Kanununda değişiklikler yapılırken- bir adım yol
katetmedik.
AK PARTİsinin ileri gelenleri imar
konularını iyi bilirler. Sayın Cumhurbaşkanımız
belediye başkanlığından geldi. Albayraklar dosyasından
arkadaşları depremin olduğu bölgenin de vekili aynı
zamanda. Başbakanlığı döneminde de -kendi illerini bir
kenara bırakıyorum- birçok metropol şehir AK PARTİsinin
elindeydi. Yani belediye başkanlığı yapmış bir
Başbakanın el atması gereken sorunlu konuların en
başında imar sorunu ve kentleşme gelmeliydi. Hele bir de deprem
gerçeğiyle yaşamak zorunda olan bir ülkenin Başbakanı bu
sorunu yapılacaklar listesinin ilk sırasına
yerleştirmeliydi. Ne yapıldı? En sorunlu konulardan biri,
çözülmek yerine, partisel, kişisel, kurumsal, grupsal ranta dönüşüm
aracı oldu hem de bu işin en uzmanı tarafından, en beceriklisi
tarafından. O zaman sormak lazım: Hükûmet, depreme ilişkin
önlemler almak için -Allah korusun- daha büyük yıkımlar, daha büyük
depremler mi bekliyor?
Değerli milletvekilleri, ülkemizde afetler
kadar bir diğer sıkıntı da -sanki bu felaketler ilk defa
başımıza geliyormuş gibi- kurtarma
çalışmalarının yetersiz kalması. İşte arama
kurtarma faaliyetleri sırasında yaşanan acemiliğin en son 2
örneği, çığ felaketi ve Sabiha Gökçen Havalimanında
yaşanan kaza sonrası bir defa daha ortaya çıktı. Uçak
kazası sonrası yaralanan vatandaşlarımız, kendi
imkânlarıyla uçaktan tahliye oldu, yaralılar otobüslerle
taşındı ve buna benzer istenmeyen görüntüler.
Depremi kader olarak gören bir
Cumhurbaşkanımız var, önleyemeyeceklerini düşünüyorlar.
Bari felaket sonrası can kaybını azaltmak adına önlemler
alınsın. Bu konuda bir tavsiyemiz var. Biliyorsunuz, ülkemizde
yaşanan işsizlik sorunu nedeniyle yeni bir iş alanı
doğdu. Kimse diplomasına göre iş bulamıyor, dört
yıllık üniversite mezunu gençler kapımıza kadar geliyor,
bıraktıkları CVlerine, üniversite diplomasına ek olarak
güvenlik görevlisi sertifikası, hasta kabul eğitimi gibi sertifikalar
ekliyorlar. Soruyoruz: Sen mühendis olmuşsun, öğretmen olmuşsun,
bunlar ne? Diyorlar ki: İş yok, bari güvenlik görevlisi olalım,
bekçi olalım, polis olalım, uzman çavuş olalım. Emniyet
Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı
verilerine göre, faaliyet izni verilen 1.430 özel güvenlik şirketi ve 444
özel güvenlik eğitim kurumunun bulunduğu ülkemizde yaklaşık
300 bin özel güvenlik elemanı görev yapıyor. Silahsız güvenlik
görevlileri yüz saat, silahlı güvenlik görevlileri ise yüz yirmi saat
eğitimden geçiyor.
Konumuz güvenlik görevlileri değil ama madem
ülkemiz deprem ve beklenen, beklenmeyen bir sürü felaketin
yaşandığı bir bölgede, o an arama, kurtarma, yardım
faaliyetleri konusunda tecrübeli elemanlara da ihtiyaç duyuluyor. Mevcutta 300
bin güvenlik görevlisi var, güvenlik şirketlerinin yaptığı
hesaplamalara göre bu yıl 28 bin kişinin daha güvenlik
sertifikası alması bekleniyor. Bu demektir ki güvenlik görevlisi
sertifikası almak için gereken eğitimlere zorunlu arama, kurtarma,
yardım eğitimleri de eklense sadece bu sene sertifika alması
beklenen 28 bin arama, kurtarma, yardım konusunda eğitimli
personelimiz olur. AFAD, Kızılay, AKUTun, belediyelerdeki itfaiye
görevlilerinin ve hatta askerlerimizin bu tür felaketlerde
yaptığı görevler tabii ki yadsınamaz ama yetersiz. Felaket
anında ülkenin herhangi bir yerinden yardımcı kuvvetlerin bölgeye
intikalinde zaman kaybı yaşanıyor. Her ilimizde havaalanı
yok, kaldı ki havaalanı bile olsa uzman destek ekiplerinin bölgeye
ulaşması için bile zamana ihtiyaç var. Vatandaş zaten panik
hâlinde, kurtarma ekipleri gelene kadar kendi başının çaresine
bakmaya çalışıyor ve felaket katlanıyor. Bakıyorsunuz
enkazın, binanın altında yaralı varken üzerinde
vatandaşlar geziyor, yaralı kurtarılacak vatandaşın ne
yazık ki enkazdan cansız bedeni çıkarılıyor. Oysaki
güvenlik görevlilerine bu tür eğitimler verildiğinde ülkemizin her
bölgesinde anında müdahale edebilecek kurtarma ekiplerimiz bulunacak, hem
zaman hem can kayıplarının önüne geçilecektir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde böyle bir
eksik varken, kanun teklifinin 25inci maddesinde yer alan 4708
sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer
alan kuruluşlarının ibaresi kuruluşları ile
laboratuvar kuruluşlarının şeklinde
değiştirilmiştir. düzenlemesi hakkında konuşmayı
ülkemiz açısından lüks buluyorum. Hükûmete tavsiyem, ülkenin gerçek
gündemiyle bir an evvel yüzleşmesi ve artık ne yapılacaksa
yapılması konusunda bizlerin de verdiği tavsiyeleri kulak
ardı etmemesidir.
Saygılarımla Genel Kurula arz ederim.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinde geçen ile ibaresi
yerine ve ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy
Gaziantep İstanbul İstanbul
Muazzez
Orhan Hüseyin
Kaçmaz
Van Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Kaçmazın.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan torba yasa teklifinin 25inci maddesi
üzerine söz almış bulunmaktayım.
Torba kanun teklifine
baktığımızda, maalesef ki sanki ülkede halkın
yakıcı ve elzem sorunları yokmuş gibi
Cumhurbaşkanına yeni bir saray yapılmak istendiğini
görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, yeni bir saray yapmak
istiyorsunuz. Peki, halkın buna ihtiyacı var mı? Size sormak
istiyorum: Halk bu kadar yoksullukla, halk bu kadar sorunla cebelleşirken
gerçekten yeni bir saraya ihtiyacınız var mı? (AK PARTİ
sıralarından Niye rahatsız oluyorsun? sesi)
Yok, rahatsız olmuyorum, açıkça
söyleyeyim, rahatsız olduğum yok ama halk rahatsız, size onu
söyleyeyim. En sonda söylemem gereken şeyi belki de en başta
söyleyeyim: Saray yapmayın, anket yapın, göreceksiniz ki her gün daha
fazla eriyorsunuz, artık kaybediyorsunuz, saltanatınız
sallanıyor; bunu bilin arkadaşlar. Sizler saray yapmakla
uğraşırken, sizler her gün yandaşlarınıza ülkenin
bütçesini peşkeş çekerken halk yoksullukla boğuşuyor.
Şu resmi size göstermek isterim, evet, belki
hepiniz gördünüz: Adem Yarıcı, Hatayda kendini yakarak intihar etti
Açım, çocuklarım aç. diyerek intihar etti. Sizler Bitlis Ahlatta
yeni bir saray yapmakla uğraşıyorsunuz. Eminim,
birçoğunuzun da vicdanına ağır geliyor bu durum ancak ne
mümkün Cumhurbaşkanı istedi, o saray yapılacak. diyorsunuz.
Adem Yarıcı niye intihar etti, size söyleyeyim: Hatayda,
Hatayın 5 kilometre ötesinde yürüttüğünüz İdlibdeki savaş
politikası sebebiyle yoksullaştı. İşsizlikten,
yoksulluktan her gün insanlarımız, halkımız artık
intihar etmeye başladı. Buradan çok net bir şekilde söylüyorum:
İntihar çözüm değil, yoksulluk sebebiyle intihar etmek
yanlış. Bu tekçi zihniyete karşı, bu faşist
uygulamalara karşı, bu halkın iliğini sömüren düzene
karşı bizler mücadele edeceğiz, örgütlü bir şekilde
mücadele ederek bunun üstesinden geleceğiz.
Değerli milletvekilleri, dediğim gibi,
birileri halkın iliğini sömürürken halkın üç kuruş kazanmak
için imanı gevriyor, tabiri caizse, imanı gevredi. Âşık
Mahzuni Şerifin de dediği gibi: Yoksulun sırtından doyan
doyana. Yoksulun sırtı tam da bu, Adem Yarıcının
açık kalmış, yanmış, kor hâline gelmiş
sırtı gibi.
AKP iktidarları döneminde her geçen gün bu halk
yoksullaştı. Yoksulluğun, hukuksuzluğun,
adaletsizliğin temel sebebi demokrasiden uzaklaşmaktır ve
savaş politikalarında ısrar etmenizdir.
Buradan bir kez daha söylüyoruz, gerek Suriye
politikasında gerek Kürt meselesinde diyalog ve müzakereden başka
çare yok. Sizler savaş politikasında ısrar ettikçe
halkımız yoksullaşıyor ve halkımız daha ağır
bedeller ödemek zorunda kalıyor.
Size tekrardan söylüyorum, saray yapmayın çünkü
bu saraylar yıkılacak, iktidarınızı kurtaramayacak.
Size son kez şunu söylüyorum, son olarak söylüyorum bunu: Saray
yapmayın çünkü ülkede yolsuzluğa, hukuksuzluğa ve yoksulluğa
sebep olanların yargılanacağı birçok adalet sarayı
var. Onlar, bunların müsebbiplerinin en yakın zamanda
yargılandığı yerler olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Özkan, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden konuşurken tabii grubumuza sataştı ancak ben bu
sataşmaları reddettiğimizi ifade ediyorum, bir de bilgi vermek
istiyorum, bahsi geçen Adem Yarıcıyla ilgili. Ne Türkiye haklı
mücadelesini Suriyede sürdürdüğü için ne de kürsüden bahsedildiği
için böyle bir olay cereyan etmiştir. Bakınız, zaten İdlibde,
Fıratın doğusunda ve batısında terörle mücadelede
ortaya koyduğumuz çalışmaların vatandaşımız
doğrudan arkasında durdu. Bütün siyasi parti gruplarının
bir şekilde tabanının da desteklediği çalışmalardır,
o millî bir meseledir. Ancak Adem Yarıcı hakkında şu anda
elimize ulaşan bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum, Genel Kurulun
bilgisine sunmak istiyorum: Eşi ve kendisi devletten sosyal yardım
alıyordu. 2010da Antakya Devlet Hastanesinde antisosyal kişilik
bozukluğu, bağımlılık sendromu teşhisi
konulmuş, bir psikolojik rahatsızlığı olduğu hastane
raporlarında mevcuttur. Yine, eşine şiddet uygulamış
ve uzaklaştırma kararı alınmış bir kişidir.
Her zaman bu Genel Kurulda kadına karşı şiddetle ilgili
hassasiyetimizi bütün siyasi parti grupları da yine ifade ediyor. Antakya
Belediyesi, Hatay Büyükşehir Belediyesi, Valilik önünde müteaddit defalar
benzeri bir intihar girişiminde bulunmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yine, Toplum
Yararına Çalışma Programı kapsamında işe sokulmuş
ancak işi beğenmediği için işten
ayrılmıştır. Aileye, yani Adem Yarıcının
ailesine, sosyal devlet olmanın gereği olarak 2012-2019 tarihleri
arasında 10 bin 764 lira 99 kuruş TL nakdî yardımda
bulunulmuş, Antakya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı tarafından, 33 bin 222 lira 37 kuruş olmak üzere, toplamda
44 bin 87 lira yardımda bulunulmuştur.
Genel Kurulun bilgisine arz ederim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
30.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AKP Grup Başkan Vekili bu tarzından
vazgeçmeli. Toplumun bir dramını burada dile getirmeye
çalışıyoruz.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Nerede? Yalan ya!
FATMA KURTULAN (Mersin) Daha önce de, güne
başlarken de, burada çalışmalara başlarken de aynı
durumla karşı karşıya geldik. Şimdi, yine toplumumuzun
önemli bir sorunu olan alan üzerinden intiharlar gibi bir vakayı gündeme
getirmeye çalışıyoruz. Açlıktan, yoksulluktan toplu olarak
insanların kendi yaşamına, ailece yaşamlarına son
verdiklerine tanıklık ettik, gördük, tartıştık da
burada bunu.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Ne alakası
var ya! İş verdik.
FATMA KURTULAN (Mersin) Aslında bir
hukukçudur. Şimdi, bir iktidarın, bir insan için -kişilik
haklarına da- hayatı boyunca tüm yaptığı, ne
olmuş, ne bitmiş, Ama intihar edenin böyle böyle bir durumu da var,
geçmişi de budur, sicili budur. diye kendini aklamaya
çalışması gerçekten vahim bir durumdur, çok çok acınacak
bir durumdur. AKP Grup Başkan Vekili bu tarzdan vazgeçmeli, bunu
başka
Savunamıyorsa Biz savunamıyoruz. demeli ama aksi
takdirde, bu yönteme, hakikaten, Başkanım, sizin de müdahale etmeniz
gerekiyor. Bu yol, yol değil; doğru bir yaklaşım
değil, vicdani de değil, vicdani bir durum, bir yaklaşım
değil.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özel
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
antisosyal kişilik bozukluğunun bir hastalık
olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce, sabah Meclisin önünde yaşanan olaydaki kişinin geçmişteki
sabıkasından veya hâlen yürüyen bir davadan bahsedilerek
İntihar girişiminde bulunan kişi böyle bir kişidir.
dendi. Burada da yine yanlış bir şey var, bir
sağlıkçı olarak uyarmak durumundayım: Antisosyal
kişilik bozukluğu bir hastalık değildir, antisosyal
kişilik bozukluğu bir belirtidir. Siz bunu burada, tutanak
altında, canlı yayında söylerseniz antisosyal kişilik
bozukluğu belirtisine sahip birçok kişiyi bunun bir hastalık
olduğu noktasında rahatsız edersiniz, yakınlarını
üzersiniz; kişilerin, psikiyatrlarından almış
oldukları bu telkin ve bu belirti üzerinden kendileriyle yapılan
sohbetleri değersizleştirirsiniz. Bazı şeyler
Şimdi,
ben sizin yaptığınız gibi yapmayayım ama hukukçu
olduğunuza vurguyla Bunun Latincesini de bilirim, Türkçesini de
Biz de
bunun Latincesini de Türkçesini de biliriz. Yaptığınız
iş, söylem çok yönden züccaciyeci dükkânındaki fil gibi, bir
tarafımız bir tarafını, bir tarafımız bir
tarafını deviriyor. Ya, insanları adli sicilleri üzerinden kriminalize
edip intihar girişimini bambaşka bir boyuta çekiyorsunuz; bu sefer, burayı
izleyen, antisosyal kişilik bozukluğu -sorunu bile dememek
lazım- belirtisiyle baş etmeye çalışan insanlara da
haksızlık ediyorsunuz.
Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Cahit Bey, buyurun.
32.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
vatandaşlara mesele ne olursa olsun sosyal devlet olmanın gereği
olarak anne ve baba şefkatiyle yaklaşılması bilincinde ve
inancında olduklarına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan,
biz bu hususa ilişkin hem Meclis açılışında
anlattığımız meselelerin hem de şu an itibarıyla
ifade ettiğimiz hususların arkasındayız. Biz, meselenin, ne
olursa olsun, velev ki bir psikolojik vaka olsun velev ki istismar olsun,
mutlaka vatandaşlarımıza sosyal devlet olmanın bir
gereği olarak anne ve baba şefkatiyle yaklaşılması
gerektiğinin bilincindeyiz, inancındayız.
Onun için, biraz önce ilgili
vatandaşlarımızla ilgili anlattığımız
hadiselerde -biz arzu ederdik ki- mesela şöyle bir durum söz konusu
olsaydı: Biz, bu hususta istismarda bulunup
İşe
sokulmasına rağmen -ki mevzuatımız buna müsait değil,
biliyorsunuz- bir kişi işten çıktıktan sonra
Efendim, işsizlik
maaşı bağlandığı takdirde ve devlet ona iş
bulduktan sonra eğer o işten kendi rızasıyla
ayrılırsa mevzuatımıza, hukuk düzenimize göre -ki Avrupa
düzenlemeleri de aynı şekildedir- o zaman işsizlik
maaşı da kesiliyor, evrensel iş mevzuatı bunu gerektiriyor.
Biz diyoruz ki, vatandaşlarımızla ilgili olması gereken ideal
düzenlemeler -eğer hayattaysa- ve bu düzenlemelere göre sosyal devlet
olmanın gereği olarak vatandaşlarımıza karşı
yükümlülüklerimizi yerine getirmişsek, bu durumda,
vatandaşlarımız nezdinde eğer bir istismar söz konusuysa,
inanın, bu istismara karşılık vermek başka
vatandaşlarımızın -hakları nedeniyle-
mağduriyetine neden olabilir. Devlet, Anayasanın 11inci maddesi
çerçevesinde, eşitlik kuralı çerçevesinde
vatandaşlarımızın emanetini hakça
paylaştırmayı gerektirir. Bu noktada devlet olarak bizim üzerimize
düşenleri ne kadar yerine getirebildiğimizi ifade etmek için söz
almıştım.
Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Herkesin özel durumunu ortaya saçamazsınız burada.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
33.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, bu
Meclise ne zaman intiharla ilgili bir haber gelse, karşı taraftan, bu
intihar edenin kişiliğiyle alakalı ya Hırsız, suçlu,
adli yargıda devam eden şu kadar davası var. veya Bu konuda bu
kadar suçu var. veya akli dengesi bozuk psikolojisi bozuk potansiyel
suçlu provokasyon, eylem yapmaya hazır gibi suçlamalarla bu intihar
eylemlerini basitleştiriyorsunuz. Bakın, hiçbir adam provokatif eylem
yapmak üzere kendini yakıp öldürmez. O noktaya geldiği zaman çok
önemli psikolojik bir buhran yaşadığı doğru, intihar
etmek öyle kolay karar verilecek bir mesele değil ki hayatınıza
son veriyorsunuz. Ölmek bayılmaya benzemiyor, bayılıp
bayılıp ayılabiliyorsunuz da ölünce bir daha geri gelmek yok;
adam hayatına son veriyor, öyle ucuz bir iş mi ya! İlla o adam
ya hırsız olacak ya manyak olacak ya deli olacak! Ya, böyle bir suçlamayla
bu işleri geçiştiremezsiniz. Adam ölüyor ya ve diyor ki:
Çocuğum aç. Bunun izahı gerekiyor. Bu şekilde, Anayasanın
sosyal devlet ilkesinden kaynaklı bize verdiği vazifelerle bu kadar
yardım ettik
Ya, millet Çocuğum aç. diyor, intihar ediyor.
Bununla ilgili araştırma önergesi istiyoruz hayır diyorsunuz;
Konuşalım. diyoruz, intihar edenleri suçluyorsunuz. Bunlar çözüm
değil, bunlar şu anda sizi kandıran çözümler; haberiniz olsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
34.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, tabii, ben burada aslında biraz önce diğer Grup
Başkan Vekillerinin hassasiyetinin bizim de hassasiyetimiz olduğunu
ifade etmek istedim. Bakınız, hiçbir vicdan bir kişinin ölüme
terk edilmesini kabul edemez, asla. Yani bu noktada biz intiharları
durdurmak için elbette farklı tedbirler, yasal düzenlemeler yapmak
zorundayız ancak sanki bizim tavrımız intiharlardan vicdanen
memnun olduğumuz imajı
Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Normal bir intihar
değil; Açım. deyip intihar ediyor adam bak, Açım. diye
bağırıyor ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Grup
Başkan Vekili, bakınız, biraz önce ben, sosyal devlet
Ne kadar
güzel. Yaptığımız yardımları,
vatandaşlarımızın alın terinden elde edilen
bütçemizden kaynağı -o vatandaşımızı görmezden
gelmeden- o vatandaşımıza ulaştırmıştır
sosyal devlet. Sosyal devlet ona 44.222 lira yardımda bulunmuş, bunu
ifade etmek istedim. Hepimizi üzmüştür, Allah mekânını cennet
eylesin, aziz milletimizin başı sağ olsun. Biz bu noktadaki
hassasiyetimizin ortak olduğu kanaatindeyiz. Mevzuatımızın
yerine getirilmesi, göz ardı edilmeden bir vatandaşa
ulaşılması herhâlde devlet olarak gurur duymamız gereken
harekettir.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
-mikrofonu açmazsanız- bir şey söyleyeceğim, kayda geçsin diye
söylüyorum.
BAŞKAN Yok, mikrofonu açacağım
Sayın Türkkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, 60a göre söz
taleplerini kaldırdım, kestik. Bakın, Sayın Sümer
yanınızda, sıra onda eğer vermeye başlarsak.
Buyurun Sayın Türkkan.
35.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Özkan, bu
mesele konuşulmaya başladığından beri ilk etapta
kalkıp bu vatandaşın suç dosyasını bize
anlattınız. Yani bu adam intihar etmeye kalkıyor ama bu adam
aslında böyle suçlu
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sabahki olayla ilgili
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Suçluysa, geçmişte
suç işlediyse intihar etmesinde bir mesele yok yani intihar edebilir!
Niye? Geçmişte suç işledi çünkü bu, intiharında bir beis yok!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, sabahki,
Meclisteki olayla ilgili anlattım. Bu da Hataydaki
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şimdi de Ya, biz
buna zaten yardım ettik, niye intihar etti? gibi bir savunmaya geçtiniz.
İkisinde de tutarlı hiçbir şey yok.
Bakın, bir daha söylüyorum: İntihar
psikolojik bir mesele. O eşiğe gelen bir adamın ruh hâlini
bilemiyoruz ama Açım. deyip intihar ediyorsa, burada bu, sizin ciddi
anlamda düşünmeniz gereken bir mesele.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 44.222 lira yardım
etmiş devlet; onu anlatmak istedim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Burada sadece psikolojik
değil, sosyolojik ve iktisadi bir mesele vardır. Bu meseleleri çözmek
bu iktidarın meselesidir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hassasiyetiniz bizim de
hassasiyetimiz Lütfü Bey. Bakınız, bu ifadeler yarın maalesef
intiharı teşvik gibi de algılanabilir; bunu yapmamak lazım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Görmemezlikten gelmek,
defteri kapatmak, halının altına süpürmek değil, bu vatandaşın
niye Açım. diye bağırdığını düşünmek
zorundasınız.
HABİP EKSİK (Iğdır)
İktidarınız döneminde antidepresan kullanımı
arttı ya! Hepsi sizin eseriniz!
BAŞKAN Evet, Grup Başkan
Vekillerimizden, başka söz isteyen yok mu arkadaşlar?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
yani bir dakika da değil, otuz saniye
Allah rızası için ya!
BAŞKAN Sayın Tanalın açalım
mikrofonunu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Sayın Sümer, kusura
bakmayın.
Arkadaşlar, Sayın Tanalın işi
var, ayrılacak Genel Kuruldan da o yüzden söz veriyorum.
Buyurun Sayın Tanal.
36.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Kütüphanesine Anayurt gazetesinin getirilmesinin yasaklandığına
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Değerli
Başkanım; Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesine tüm gazeteler
geliyor, tüm gazeteleri okuyoruz. Bu bizim öğrenme ve bilgilenme
hakkımız ve insan hakkıdır bu aynı zamanda ancak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesine Anayurt gazetesi getirilmiyor,
yasaklanmış durumda.
Benim sizden istirhamım
2020nin Türkiyesinde
Meclis Kütüphanesine Anayurt gazetesinin sokulmaması ayıp! Burada
yasaklanması hakikaten bir insan hakkı ihlalidir, bir demokrasi ihlalidir,
basın özgürlüğü ihlalidir çünkü basın özgürlüğü insan
haklarının içerisine giriyor.
Sizden bu konuyla ilgilenmenizi istirham ediyorum.
Selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi
Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN 26ncı madde üzerinde 3 adet
önerge vardır, aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Habip
Eksik Ali
Kenanoğlu
Gaziantep Iğdır
İstanbul
Oya
Ersoy Hüseyin
Kaçmaz Muazzez
Orhan
İstanbul
Şırnak Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi
Sayın Oya Ersoyun.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben, size bugün bu, zaman dilimi içinde mümkün
olduğunca onuruna sahip çıkan bir halkın eşitlik, özgürlük
talebiyle sokakları doldurduğu Gezi direnişinden bahsetmek
istiyorum. 18 Şubatta bir iddianameye sıkıştırılan,
sıkıştırılmaya çalışılan Gezi
direnişinin duruşması var ve orada yargılanan
arkadaşlarımız sadece 5-6 kişiden ibaret değil. Kimler
Gezide bir aradaydı? Zaman elverdiğince bunu anlatmaya
çalışacağım.
Tarih 31 Mayıs 2013, bir halk, özgürlük ve
saygı talebiyle tam 79 ilde -İçişleri
Bakanlığının verileriyle- 2,5 milyon kişi sokaklara
döküldü. Bunun bir nedeni vardı ve bunun ayak sesleri vardı. O
şifre skandalları nedeniyle bugün mahkûm ettiğiniz Ali Demir
On
yıl boyunca hakları elinden alınan, üniversite hakkı
elinden alınan, geleceği elinden alınan liseliler
sokaklardaydı, evet çünkü geleceklerine sahip çıkıyorlardı;
kadınlar sokaklardaydı çünkü yaşamlarına müdahaleye
karşı çıkıyorlardı. Evet, 3 çocuk, 5 çocuk
doğurun. Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum.
diyenlerin karşısında Bizim gibi 3 çocuk, 5 çocuk ister
misiniz? diye sokakları doldurdu insanlar, kadınlar ve sadece
direnişi değil, sadece talepleri değil, aynı zamanda
direnişi de değiştirdi. Küfürle değil, inatla diren.
diyen kadınlar isyanın biçimini de değiştirdiler ve güney
illerinde özellikle neden bu kadar insan öldü ve bunlardan 3'ü Antakyalı,
hiç düşündünüz mü? Çünkü bu, aynı zamanda, AKPnin Suriye
politikalarına karşı direnen Antakya halkının
isyanıydı; bu, Alevilerin isyanıydı; yoksulluğa
karşı neoliberal politikalarla geleceği elinden alınan
halkın tüm Türkiyede direnişiydi Gezi ve başından itibaren
itibarsızlaştırmaya, bölmeye çalışılan bütün
çabalara rağmen her çevreden insan bir bütün olarak bir araya geldi; ne
Kürt-Türk diye bölebildiniz ne genç-yaşlı diye bölebildiniz ne
kadın-erkek diye bölebildiniz; hep beraber direndi herkes ve bu
direnişe Licede saldırı olduğunda Diren Lice! diye ses
verdi Türkiyenin dört bir tarafından eşitlik isteyen, özgürlük
isteyen halk. Ve sonuna geldik, bir iddianameye sıkıştırılmaya
çalışılıyor ve bedel ödetilmeye
çalışılıyor. Bunun bir nedeni var çünkü siz halkın
isyan ettiği gerici politikaları, neoliberal politikaları
sürdürmekte ısrar ettiğiniz için yeniden bir isyanla
karşılaşmamak üzere bedel ödetmeye
çalışıyorsunuz.
Geçtiğimiz gün Taksim
Dayanışması bir açıklama yaptı -basını ele
geçirdiğiniz için bu açıklamayı duymamış
olabilirsiniz- diyor ki: Gezi davasında -hepimiz, sadece Taksim
Dayanışması değil- yargılananların
Yapmadım. Etmedim. Görmedim. Duymadım. demesini kimse
beklemesin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kim onlar?
OYA ERSOY (Devamla) Evet, hiçbiriniz beklemeyin,
biz hepimiz oradaydık, onurumuza sahip çıktık, bu ülkede
eşitlik ve özgürlük özlemimizi söyledik.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Ülkeyi
bölmek için oradaydınız!
OYA ERSOY (Devamla) Gezi davası, Ali
İsmail Korkmaza son tekmeyi atan Polis Mevlüt Saldoğanın
mağdur sıfatıyla katılımını kabul ederek,
akıl sağlığının yerinde olmadığını
kendisi de kabul etmiş olan tanığın sesli ve görüntülü
ifadesini avukatlardan sakınarak ve duruşma salonuna dahi getirmeden
yargının bir parçası olan savunma avukatlarını zan
altında bırakarak yargılananların ve savunma
avukatlarının tanığa soru sorma
hakkını ihlal ederek, reddiheyet talebini hiçe sayarak, AİHM
kararlarını da tanımayarak, sadece hukukla değil; vicdanla,
akılla ve mantıkla da ilişkisi olmadığını
ispat etmiştir. Gezi hiçbir iddianamenin hiçbir yeniden
kıymetlendirilmiş Fetullahçı dosyasının
kirletemeyeceği kadar büyük bir toplumsal gerçekliktir ve Türkiyenin
geleceğidir.
Biz Taksim
Dayanışması olarak, 2012 yılının Şubat
ayında ilk toplantımızı yaptığımız
andaki taleplerimizin de Gezi Parkında ağaçların kesildiği
ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki
tepkimizin de...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla)
Son bir süre.
BAŞKAN
Tamamlayın.
OYA ERSOY (Devamla)
...gencecik çocuklarımıza kıyan, polis şiddetinden hesap
soran tutumumuzun da parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve
insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de
kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz. Bir suçlu
arıyorsanız, evet, burada suçlu var. Bu suçlu; Berkin Elvan, Ethem
Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş,
Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik ve Ahmet Atakanın
katilleridir suçlu olan ve bunlardan mutlaka ve mutlaka bu ülkede hesap
sorulacak.
Bu davada adı
bile geçmeyen bu canlarımıza Geziyi sonuna kadar savunmak bizim,
hepimizin borcudur. Geziyi savunduk, savunmaya devam edeceğiz. 18
Şubatta da Silivrideyiz. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Özkan, söz vereceğim ama öncelikle Sayın Tanalın
yapmış olduğu konuşma üzerine bir bilgi
paylaşacağım.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
Anayurt gazetesinin Meclis Kütüphanesine düzenli olarak geldiğine ve
Meclisin dijital ortamında da var olduğuna ilişkin
açıklaması
BAŞKAN -
Değerli milletvekilleri, Sayın Tanal; Anayurt gazetesi Mecliste hem
dijital ortamda var hem de basılı olarak düzenli bir şekilde
geliyor yani Meclis buna abone, mobil uygulamadan da bakarak bunu
görebilirsiniz.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Başkanım, şimdi kütüphaneye gidelim, yok.
Oradaki arkadaşlar da bana olmadığı yönünde beyanda
bulunuyorlar.
BAŞKAN Siz
gideceksiniz, ben buradan kalkamıyorum, kusura bakmayın.
Evet, Sayın
Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Sayın Başkan, efendim, hatip kürsüden
sataştığı için...
BAŞKAN Buyurun
Sayın Özkan.
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Oya
Ersoyun 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şu anda coğrafi bilgi sistemlerine
ilişkin kanunun görüşmelerine yeniden başladık ancak biraz
önce hatip kürsüden öyle bir konuşma yaptı ki resmen kin ve nefreti
tahrik, isyan ve maalesef, bu toplumun değerlerine,
barışına nefret dolu bir konuşma yaptı. Reddediyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Cahil! Cahil!
KEMAL PEKÖZ (Adana) Taksim de bu coğrafyada.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bunların üzerinin
kapatılacağını zannediyorsanız zaman ilerledikçe
tarihin yargısından, milletimizin süzgecinden, vicdanından
geçtikçe tarih ve millet nezdinde mahkûm olacaksınız.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Göreceğiz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Geziyi
konuşuyoruz. Yıl 2013, Mayıs ayı.
HABİP EKSİK (Iğdır) Kulislerde
parti arıyor sizin vekilleriniz. Bunu bilin! Çatırdıyorsunuz!
Çatırdıyorsunuz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Eş zamanlı
şekilde 30 Haziranda Mısırda Tahrir Meydanında
başlayan darbe teşebbüsüne benzer, yine eş zamanlı
şekilde Ukraynada Turuncu Devrimleri yaşadık. Sorosçular,
Rockefellerlar, Rothschildler
KEMAL PEKÖZ (Adana) Onlar sizin taraf.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
ne kadar sermaye,
faiz, silah ve petrol üzerinden emperyalizm varsa onların
çığırtkanlığını yapıyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Aynen öyle.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Düşünün,
toplantı ve gösteri yürüyüşleri oluyor, hak talepleri oluyor ancak
beş yıl üzerinden geçmesine rağmen Geziyi konuşuyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sokağa çıkıp
direndikleri için
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Niye biliyor musunuz?
Çünkü Gezi, millî iradeye, milletin barışına, huzuruna bir darbe
teşebbüsüydü.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hak talebi darbe
teşebbüsü olarak değerlendirilemez.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, o
gün Gezi başarıya ulaşmış olsaydı aynen 15
Temmuzda olduğu gibi bugün buralarda oturamayacaktınız.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Gezi demokrasi talebiydi.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Düşünün, bir Gezi
kalkışması, bir kadın isyanı, sözde kadın, sözde
insan hakları üzerinden burada istismarda bulundunuz. Nasıl geldiniz
de Hatayda Alevi vatandaşlarımız üzerinden kin ve nefreti
tahrik suçunu şu milletin kürsüsü üzerinden yaptınız.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Gezide
öldürülenlerin hepsi Alevi.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Sizin niyetinizi çok
iyi biliyoruz.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Hepsi
Alevi Gezide öldürülenlerin, hepsi Alevi.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, ne
kadar uğraşırsanız uğraşın bu ülkenin
Kürtlerle, Araplarla, Türklerle, Türkmenlerle barış içerisinde
yaşama iradesini, bu iklimi bozamayacaksınız,
bozdurmayacağız! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Kürtlerin
adını ağzınıza almayın, almayın!
Şehirlerini yıktınız, şehirlerini. Şehirlerini
bombalarla yıktınız siz. Ağzınıza almayın
bari!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Daha yeni
başlıyoruz, dur bakalım.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan,
sataşmadan dolaylı kürsüden söz istiyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Onların katillerinin hiçbiri hesap vermedi.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu, müsaade
edin.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen PKKdan bahset!
Hangi katilden bahsediyorsun? Saygısız! PKK katilinden bahset!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O
katillerin hiçbiri hesap vermedi. Gezide katledilen gençlerin hepsi Aleviydi.
Hiç kimse hesap vermedi.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Siz çok hesap
veriyorsunuz! Azmettiriciler!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Uğur
Kurt cemevi önünde öldürüldü.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri
Evet, Sayın Kurtulan, buyurun.
2.-
Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
FATMA KURTULAN (Mersin) Sevgili kadınlar, söz
alıp burada konuşsanız
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ya sana ne! Buradan
konuşuyorum. Sana hesap mı vereceğim? Allah, Allah
FATMA KURTULAN (Devamla) Bana ne? değil. Bu
Meclisin bir düzeni var, düzeni var. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha, düzen
Teröre de
karşı bir düzen göstersenize.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Teröre
karşı çık! Teröre karşı çık!
FATMA KURTULAN (Devamla) Öyle burası
Dingonun ahırı değil. Öyle istediğiniz gibi
konuşamazsınız. İstediğiniz gibi
bağırıp çağıramazsınız.
Değerli arkadaşlar
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Bağırırım! Hadi engel ol!
BAŞKAN Sayın Eronat, lütfen
Müsaade
edin arkadaşlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Fatma Hanım
konuşsun oradan
HABİP EKSİK (Iğdır) Dinle,
dinle!
FATMA KURTULAN (Devamla) Öyle elini uzatıp
konuşma!
BAŞKAN Anlamadım Hasan Bey,
duyamıyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Oya Hanıma her
zaman hakarette bulunuyor, dikkat ediyorum.
FATMA KURTULAN (Devamla) Sayın
Başkanım, süreyi ben kullanmıyorum.
BAŞKAN Sayın Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Gezi, bütün halkların, kadınların, gençlerin,
ortak yaşam güvencesini tehlikede görüp, birlikte, Türkiyede hep beraber,
demokrasi, barış, adalet altında birleşik bir ülkede
demokrasinin inşa edilmesi, risk görmesi karşısında,
tehlikeyi görmeleri karşısında hep beraber doğal
gelişen
Bunun örgütleyicisi yoktu, bunu örgütleyen bir parti olmadı,
bir birey olmadı, bir dernek olmadı. Doğal gelişen
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Örgütlü
Örgütlü
FATMA KURTULAN (Devamla) - Gezi Parkı üzerinden
daha sonra insan hakları mücadelesine dönüşen bir tepkiydi, bir
refleksti. Bunu artık buraya koyun, anlayın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) FETÖyle
birlikte yaptınız.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, az önce
Sayın Özkan konuştu, kimse müdahale etmedi. Lütfen
FATMA KURTULAN (Devamla) Sizler bir ağaç
diye dalga geçtiniz, Bir ağaç için bu isyan oluyor. dediniz. Oysaki bir
ağaç üzerinden sizin insanlığa, Türkiyeye uygulamak
istediğiniz tahakküm kültürüne, yaklaşımına,
politikalarınıza bir tepkiydi. Bunu hâlâ anlamıyorsunuz. Birisi
çocuk olan gencecik kaç tane insanın canına kıydınız.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Benim oğlum da
çocuktu! Benim oğlum da çocuktu!
FATMA KURTULAN (Devamla) Siz
kıydınız
Siz kıydınız
OYA ERONAT (Diyarbakır) Eren de çocuktu!
FATMA KURTULAN (Devamla) - Evet, senin oğlun da
çocuktu Oya Eronat! Senin oğlun da çocuktu! Onu da kınadık. Onu
da kınıyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Hadi oradan! Hiç
kınamadınız! Hiç kınamadınız!
FATMA KURTULAN (Devamla) Senin oğlun da
çocuktu. Gelin, hep beraber bu Mecliste bu sorunu
bitirelim.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Hiç kınamadınız!
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Önce demokrasi, yönünüzü demokrasiye dönün. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Hangi demokrasi? Dağ demokrasisi mi?
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Diktatörlerle iş görmekten, IŞİDle iş
görmekten vazgeçin. Demokrasiye, adalete, barışa dönün yüzünüzü. Her
gün bataklığa kendinizle birlikte Türkiyeyi
batırıyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Biz Türkiyenin sahibiyiz.
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Adaleti, hukuku iyi uygulamıyorsunuz. Türkiyeyi
getirdiğiniz hâle bakın, rezil bir ülke hâline getirdiniz Türkiyeyi.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EROL KAVUNCU (Çorum)
Rezil sensin!
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Utanıyoruz, insanlar kapımızın önünde intihar
girişiminde bulunuyor.
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Hiç öyle bir şey yok.
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Grup Başkan Vekiliniz hâlâ nasıl konuşuyor!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN
(Devamla) İnsanlar, o insan, intihar edenler ya size oy vermiş, ya
bana oy vermiş, ya başka birimize oy vermiştir.
İSMAİL
EMRAH KARAYEL (Kayseri) Geziyle ilgili mesele ağaç değil, sen hâlâ
anlamadınız diye tweet attılar- ne ağacından
bahsediyorsun. Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?
FATMA KURTULAN
(Devamla) - Gelmiş şurada, kapımızda intihar
girişiminde bulunuyor, siz hâlâ lay lay lom gidiyorsunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Mesele ağaç değildi bilmiyor musun!
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurtulan.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) - Sayın Başkan
.
BAŞKAN -
Sayın Özkan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OYA ERSOY
(İstanbul) Niye direkt çıkıyor herhangi bir şey
söylemeden.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Söz bile söylemeden
çıkıyor.
BAŞKAN
Söyledi, söyledi; siz fark etmediniz.
3.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Mersin Milletvekili Fatma
Kurtulanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer
üzerinden beş altı yıl geçmesine rağmen Geziyi
konuşuyorsak elbette bütün müzakere konularından önemlidir.
Şimdi, elbette
Meclisin tutanakları tarihe not düşüyor. Ancak, bakınız,
biz üzerine vurgulayarak söylüyoruz: Gezi, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin, uluslararası sözleşmelerin
tanımladığı toplantı, gösteri ve ifade hürriyetiyle
tanımlanamayacak; yaygın şiddet eylemleriyle kamu düzenini
bozan, kamu otoritesini ortadan kaldırmayı hedeflemiş ve o
eylemlere katılanların da ifadesinde olduğu gibi Mesele
ağaç değildir. anlayışında sembolleşen, millî
iradeyi alaşağı etmeyi hedefleyen
OYA ERSOY
(İstanbul) Kamu düzenini polis bozuyor.
KEMAL PEKÖZ (Adana)
Sizin şiddetiniz bozdu.
HABİP
EKSİK (Iğdır) Hepiniz Ali İsmailin katilini
koruduğunuz için yargılanacaksınız, hepiniz! Burada, bu
Mecliste katilleri koruduğunuz için yargılanacaksınız.
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) -
ve hiç kimsenin kabul edemeyeceği ve senkronik olarak o
dönemde meydana gelen Tahrir olaylarıyla Ukraynadaki Turuncu Devrimle
bire bir örtüşen maalesef bir darbe girişimidir. Bunun
altını çizmek istiyorum.
GÖKAN ZEYBEK
(İstanbul) Ne ilgisi var ya!
HABİP
EKSİK (Iğdır) Hakkını isteyenleri
yargıladığınız için muhakkak bir gün hesap
vereceksiniz hukuk karşısında.
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) Ve özellikle vatandaşlarımızın gündelik
hayatını tamamen bloke edecek, Avrupa ortalaması hiçbir ülkede
kabul etmeyeceğimiz bir girişimdir. Bizim tavsiyemiz şudur
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) 2,5 milyon insan!
HABİP
EKSİK (Iğdır) Tavsiyeni öbür tarafa ver.
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) Bakınız, tarih nezdinde mahcup olacaksınız,
bunun dünyada kabulü mümkün değil. Avrupadaki dünya zirvelerinin
tamamında hafif bir gösteriye bile müsaade edilmezken
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ya! Ya! Ya!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) -
maalesef o gün AKMden
Türk Bayrağının indirilmesine bugün alkış
tutuyorsunuz.
OYA ERSOY (İstanbul) Doğru konuşun,
öyle bir şey yok! Doğru konuşun!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yalan söyleme!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bunu kabul etmiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) Gezi
kalkışması örgütlü bir darbe girişimidir, içinde FETÖnün
de olduğu bir darbe girişimidir hem de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine, Taksim Platformu üyelerinin
taleplerine, Gezinin bu ülkenin onuru olduğuna ve sahip
çıktıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan,
kendilerine anlatılanlara, kendilerine söylenen gerçek dışılıklara
sahip çıkmaları bir yana ama bakalım- dedikleri o ki: Gezi bir
darbe girişimi, Gezi gerçekleşseydi bu Meclis ortadan
kalkacaktı.
Taksim Platformu üyeleri Başbakan Vekili Bülent
Arınçla konuşuyorlar ve diyorlar ki: Bu 7 talebimiz yerine gelirse
hep birlikte Gezi Parkını boşaltarak barışçıl
bir şekilde evlerimize döneceğiz. Şimdi o talepleri okuyorum:
1) Gezi Parkına Topçu Kışlası
yapmazsanız,
2) AKMnin yıkımından vazgeçerseniz,
3) Olaylara neden olan görevlileri görevden
alırsanız. FETÖcüleri diyor. Oradaki valinin de, emniyet müdürünün
de, zabıtaların da FETÖcü olduğu ortaya çıktı.
diyorsunuz ya siz, Gezide FETÖ provokasyonu
Biraz önce de laf
attınız ya, FETÖyle el ele. dediniz. O gün FETÖyle iç içe, el ele
olan FETÖcü valiyi görevlendirenin kim olduğunu biliyorsunuz.
4) Gaz bombasının -silah gibi
kullanılarak özellikle göz kayıplarına neden oluyor- amacı
dışında kullanımı yasaklansın,
5) Taksim ve Kızılay
barışçıl gösterilere açılsın,
6) İfade özgürlüğünün önündeki engeller
kaldırılsın, bu konuda beyanda bulunulsun,
7) Yapılan haksız gözaltılara son
verilsin.
Cumhurbaşkanı istifa etsin. diyen yok.
Meclis ortadan kalksın. diyen yok. Anayasa ortadan kalksın -yeni
bir anayasa dayatan yok- ülkeyi ben yöneteceğim. diyen yok. Yaşam
biçimime müdahale etme, bana saygılı ol, devlet olarak
orantısız güç kullanma, kafana göre Topçu Kışlası
yapacağım. diye 31 Mart vakasının
rövanşını alacağım. diye tarihî, olmadık
işlerin içine girme. Bunları söyleyen gençler var.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Kim onlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ve diyorlar ki: Bu talepleri
yerine getirirseniz biz hep beraber Gezi Parkından evlerimize
döneceğiz. Şimdi siz diyorsunuz ki: Gezi, darbeydi. Gezi
başarılı olsaydı Meclis
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) Bütün
flamaları gördük 3üncü günü Gezi Parkında. Orada nelerin
yapıldığını hepimiz gördük. 3üncü günü bütün terör
örgütlerinin flamaları vardı, PKK dâhil!
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz bu Meclisten
çıktık, Mahmut Tanalla kara yoluyla gittik o gece ve orada gençleri
gördük, orada barışçıl insanları gördük.
Orantısız müdahalelere karşı farklı grupların
çatışma meselesi on binde, yüz binde 1dir Gezide. Gezide, Paris
Komünü gibi, milletin yiyeceğini, içeceğini, parasını
paylaşıp parkına, ağacına, yaşam biçimine sahip
çıkışını gördük. Gezi, bu ülkenin utancı
değildir; Gezi, bu ülkenin onurudur, onurumuza sahip çıkıyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri)
Doğru söylemiyorsun! Bütün terör örgütleri Gezi
kalkışmasının 3üncü günü oradaydı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen yarattın o
ortamı!
ERKAN AKÇAY (Manisa) İhtilal hareketi olduğunu
itiraf ediyor Paris Komünüyle karşılaştırarak.
İhtilalci bir davranış. diyor, ihtilalci bir hareket
olduğunu itiraf ediyor Paris Komünü diyerek.
BAŞKAN Sayın Özkan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hakan
Şükür nerede? Nerede Hakan Şükür? Milletvekilinizdi!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Terörist,
Valiydi; Valiyi görevden aldınız!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) Gezi
örgütlü bir darbe girişimidir!
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Vali,
teröristti; Vali, Vali!
BAŞKAN Müsaade edin lütfen.
38.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, Gezi ve benzeri kalkışmalara fırsat
verilmemesinin demokratik kazanım olduğuna ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
Türkiyede, bütün dünya devletlerinde olduğu gibi, anayasal düzen
bellidir; devletin iş ve eylemleri nasıl cereyan eder, Anayasada
yazar. Bir ülkede parlamento, hükûmet nasıl çalışır,
nasıl karar alır bellidir. Şimdi, seçilmiş Hükûmet,
seçilmiş Parlamento karar alıyor ve bu ülkede yapılacak
icraatlarla ilgili yol alıyor; üçüncü havalimanı, üçüncü köprü,
Osmangazi, Avrasya Tüneli.
Şimdi, ağaç diye başlayıp,
yaygın tedhiş eylemleriyle devam edip, sonra yapılan
görüşmelerde o ağacın tamamen dışına
çıkarak, bugün memleketimizin yüzünü güldüren icraatları durdurma
talebinde bulunuyorlar. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Hamdolsun, her şeye rağmen bunları hayata geçirdik ama ne
gariptir ki Taksim Platformunun o gün dönemin Başbakan
Yardımcısı Sayın Bülent Arınçla
yaptığı görüşmelerdeki talepleri ile o gün FETÖcü hâkim ve
savcıların devlet içerisinde durdurmaya
çalıştıkları bu talepler üst üste örtüşüyor.
OYA ERSOY (İstanbul) İddianameyi
FETÖcüler yazdı
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ha demek oluyor ki
Taksim Platformu ile Gezi kalkışması ile FETÖnün devlet
içerisindeki unsurlarının eylem ve işlemleri o gün aynı
istikametteydi.
OYA ERSOY (İstanbul) O sizin hatanız,
akademisyenlerin değil.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Emniyet Müdürünüzü
kutluyordunuz o zaman.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için, millî irade,
seçilmiş Parlamento ve Hükûmetin almış olduğu kararlar
demokrasi açısından önemlidir ve bu çerçevede yolumuza devam ettik,
Gezi ve benzeri kalkışmalara da fırsat vermedik. Bu bir
demokratik kazanımdır.
Teşekkür ediyorum.
OYA ERSOY (İstanbul) Bu ülkede halk sizin
Anayasaya uygun davranmanızla uğraşıyor.
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) Gezi
kalkışması sürecinde neden Başbakanlık ofisini
işgal etti teröristler?
BAŞKAN Sayın Özel, kifayetimüzakere,
başka söz vermeyeceğim, gerekiyorsa ara vereceğim, söyleyeyim.
Buyurun.
39.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Gezinin
yaşandığı dönemdeki İstanbul Valisi ile İstanbul
İl Emniyet Müdürünün FETÖcü olduğunun ortaya
çıktığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Gezinin yaşandığı dönemde İstanbul Valisinin -ki bu
ülkede herhâlde en güvendiğiniz valiyi İstanbula
atarsınız- ve İstanbul İl Emniyet Müdürünün FETÖcü
olduğu ortaya çıktı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için eylemler
yaygınlaştı zaten.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Kim
atadı Sayın Başkan, kim atadı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onların
atamalarının altında partinizin Genel Başkanının
imzası var, birincisi.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Biz
mi atadık onları?
BAŞKAN Fikret Bey, Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi: Olayların
tırmanmasıyla ilgili yaşanan süreçte masumane 3-5 tane
çadırın yakılmasıyla olaylar tırmandı.
O gün burada bir gensoru görüşmesinden
dolayı bulunan Grup Başkan Vekilimiz Akif Hamzaçebi apar topar gece
yarısı yetişip gitti, Taksim Bileşenleriyle Bu sorun
nasıl ortadan kalkar? diye görüşme yaptı; kendisi burada.
Dediler ki: Biz taleplerimizi, bu talepleri okuyalım, daha sonra da
Hükûmet burada bir adım atsın, bu iş ancak böyle çözülür. Daha
sonra Muammer Gülerin yasal olmayan şekilde ele geçirilen ama kendisinin
de inkâr etmediği tapelerinde bunları, Gelen böyle bir teklifi ben
patrona ilettim ama patron Nuh diyor peygamber demiyor. dediğini de
hepimiz dinledik. Patron denen, hâlâ partinizin Genel Başkanı.
Geziyi tırmandıran, partinizin Genel Başkanı. Geziyi
kendisi için bambaşka bir boyuta çekmeye çalışan, oradan kendini
mağdur yaratan, partinizin Genel Başkanı. FETÖcüleri atayan,
partinizin Genel Başkanı. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EROL KAVUNCU (Çorum) Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Özkan
40.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Tabii, biz bu meselenin ehemmiyetini biliyoruz,
bunun için üzerine gidiyoruz. Her şeyden önce, bugün millî iradeye bir
saygısızlıktır. Sayın Cumhurbaşkanımız
o dönem Başbakan ve bir patron değil, bu ülkenin seçilmiş
Hükûmet başkanı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben demedim ki. Muammer Güler,
oğlunun adı Barış.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu bağlamda,
Türkiyede o dönemde yaşanan olaylar milletimizin yargısından
geçti. Gezi kalkışmasının hemen sonrasında bu ülkede
yaşanan o tedhiş eylemleri devam etmiş olsaydı bugün
halkına kurşun sıkan Mısırdaki Sisi benzeri bir darbeyle
karşı karşıya kalacaktık. Allahtan o zamanki
Hükûmetimizin dirayetiyle, milletimizin desteğiyle bertaraf ettik. Ama ne
var ki o dönem bu mücadeleyi yalnız yürüttüğümüz için 15 Temmuz geldi
önümüze, bu milletin tepesine kurşun sıktı.
Demek oluyor ki bu ülkede o dönem yaşananlara
baktığımızda, apaçık bir darbe teşebbüsüydü.
Talepler doğrudan darbecilerin talepleriydi ve bu ülkenin seçilmiş
Hükûmetini alaşağı etme girişimiydi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay
41.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ve Gezi hadiselerinin 2013 Mayısında bir
ayaklanma hareketi başlatmaya yönelik hadiseler olduğuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, Sayın Cahit Özkanın
görüşlerine ben Milliyetçi Hareket Partisi olarak katılmam.
Milliyetçi Hareket Partisi her zaman hukuk düzeni içerisinde, sokak
hareketlerini asla tasvip etmeyen bir siyasi parti olmuştur. Gerek birtakım
bu hareketlerle gerekse FETÖ hadisesiyle kendi gündemi çerçevesinde bu
mücadeleyi vermiştir.
Bu Gezi hadiseleriyle ilgili tartışmalarda
dikkatimi çeken şu oldu, en güzel tanımı da Sayın Özgür
Özel yaptı ve Paris Komününe benzetti. Evet, Gezi hadiseleri 1871
yılında Pariste Almanyayla, Prusyayla savaş sonunda
doğan bir iç kargaşadan yararlanmak suretiyle başlatılan
bir ayaklanma hareketidir ve iki aylık süren bir hükûmet de
kurmuştur. Bize göre Gezi hadiseleri de 2013 Mayısında bir ayaklanma
hareketi başlatmaya yönelik hadiselerdir. Bunun 2 ağaçla, 3
ağaçla, çevrecilikle alakasının olmadığı da
sonradan açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) MHP milletvekilleri
de geldi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hiçbir Milliyetçi Hareket
Partisi milletvekili de katılmamıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Celal Adan Bey de
geldi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Genel
Başkanımız da Katılmak isteyen varsa partiden istifa eder,
öyle gider. şeklinde beyanatta bulunmuştur. Geçtiğimiz yasama
dönemlerinde de bunları yeterince tartıştık ama Sayın
Özgür Özel Bey Paris Komünü benzetmesiyle Gezi olaylarının gerçek
tanımını da yapmıştır, kendilerini tebrik
ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sataşma yok efendim, size teşekkür
etti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz de sataşmadan
istemedik zaten.
FATMA KURTULAN (Mersin) Yok, ben sadece
kayıtlara geçsin diye
O zaman Sayın Bahçelinin Haysiyetli
insanların bu düzene karşı bir tepkisi. diye bir beyanı
var, onu da Milliyetçi Hareket Partisine hatırlatayım. O dönem
-Sayın Özkan doğru söylüyor- AKP bir yandaydı, tüm muhalefet bir
yandaydı o zaman Geziye karşı. MHPnin o zaman bunu Haysiyetli
insanların demokratik bir refleks olarak bu düzene, bu sisteme -tam bire
bir sözcükleri değil tabii ki ama genel olarak- bir tepkisi. olarak da
değerlendirdiğini hatırlatırım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ama sonra
haysiyetsizler geldi işin içine.
BAŞKAN Kifayetimüzakere Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, olur Sayın
Başkanım. Benden sonra olur ama
BAŞKAN Yok, yok, kifayetimüzakere
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, buna cevap vermem
lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir şey demediler ki efendim.
Paris Komününü sizin ortaya koymanıza teşekkür ettiler yani
Doğru bir yaklaşım. diye.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir müsaade ederseniz
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
kez Hiçbir MHPli katılmadı. dendi. Ben Gezide Lütfü
Türkkanı biliyorum, o zaman MHP Milletvekili, şahitliğine
başvuralım. Ben Celal Adanı
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Maskeyle barikat
mı kurdu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Celal Adan, Ali Torlak
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Maskeyle barikat
mı kurdular? Allah Allah, öyle girmeye gerek yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, ben söyleyeyim de
Celal Adan Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan
Yardımcısı MHP Milletvekili; Ali Torlak orada; Sayın Bülent
Karataş şimdi vekil, o zaman İstanbul İl Başkanı,
orada; Sayın Lütfü Türkkan orada.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Maskeyle barikat kurmaya
gitmedik ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Lütfü Türkkan
dönemin MHP Milletvekilidir, Geziye gitmiştir, Gezide sizinkiler de
bizimkiler de çatışmamıştır, kimsenin burnu
kanamasın diye gayret gösterilmiştir. O dönemde Sayın
Bahçelinin tanımı ortadadır, o dönemde MHPnin
yaklaşımı ortadadır. Zaten Gezi mücadelesinde AK
PARTİ olarak yalnız kaldık. diyerek ittifak
ortağınız da bu tutumunuzu teyit etmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
43.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, Sayın Özelin söyledikleri benim söylediklerimin
karşılığı değildir. Paris Komünü benzetmesi
fevkalade önemlidir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Orada sıkıntı
yok, ben söyledim, Paris Komünündeki gibi dedim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Siz söylediniz.
Zaten Paris Komünü demek Gezi olaylarının
bir ayaklanma hareketi olduğunu itiraf etmek demektir, bunu söylemek
istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İkincisi, Sayın
Başkan, o dönemde İstanbul il başkanımız şimdiki
Antalya Milletvekilimiz Sayın Abdurrahman Başkan da burada, orada
yaşanan hadiseleri ve yaptıklarını da grubumuz adına
açıklayacak. Söz vermenizi istirham ediyorum, bu
tartışmanın bir devamı olarak
BAŞKAN Buyurun.
44.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkanın,
Gezi Parkındaki ağaçların kesilmemesine dair basın
açıklaması yaptıklarına ancak 2nci gününden itibaren
Gezinin farklı bir boyuta taşındığına
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gezi olaylarıyla ilgili iki
aşama vardır. Bir, Gezi Parkıyla ilgili yapılan ağaç
kesimine karşı yapılan açıklamadır. Basın
açıklaması ve Gezi olayları, ikisi ayrı bir faktördür. Gezi
olayları daha istismar edilmeden önce evet, ben İstanbul il
başkanıydım o dönemde, o zaman bizim milletvekillerimiz Celal
Adan, Lütfü Türkkan vardı ve Ali Torlak ile Atila Bey de vardı. Biz
basın açıklamasında bu parkın yeşilliğinin, bu
alanın düzeninin bozulmaması, kesilmemesi, Taksimde nefes
alınabilecek tek yerin burası olduğu, buranın bizler kadar
kuşların da karıncaların da hakkı olan bir yer
olduğu açıklamasını yapan benim ama ne zaman ki Gezinin
2nci, 3üncü gününden sonra oraya örgütlerin gelmesiyle ve oralarda
PKKnın bayrakları ve AKMnin üstüne Deniz Gezmişlerin resimleri
açıldıktan sonra olayın rengi değişmiş ve olay
başka bir boyuta taşınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Gezide bizim
yaptığımız açıklama sadece Gezi Parkındaki
ağaçların kesilmemesine ve buranın nefes alınacak bir yer
olduğuna dair yapılan basın açıklamasıdır ve biz
bugün de o günün arkasında dururuz. Ama Gezi olayları o boyuta
geldiği anda ben Sayın Genel Başkanımıza geldim, dedim
ki: Bu olay masum bir hareketten çıkmış, Gezi Parkıyla
ilgili ağaç olayından çıkmış, terör örgütlerinin
yuvası hâline gelmiş ve bir ayaklanma hareketine
dönüşmüştür. Gezinin 2nci gününden itibaren -3üncü günü
özellikle- bu farklı bir boyuta taşınmıştır.
Burada Meclisimizi doğru bilgilendirmek adına da bunu ifade etmek
istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Devlet Bahçelinin
Gezi olaylarıyla ilgili 7 Haziran tarihli konuşmasına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii
beyanlar çok değerli, Lütfü Türkkanın da o günle ilgili
açıklaması çok değerli. Şunu da söyleyelim: Gezinin
1inci, 2nci günü dediğiniz, 30-31 Mayıs. Sayın Devlet
Bahçelinin Gezi olaylarıyla ilgili, Gezide yaşananlarla ilgili
sağduyu çağrısı olarak da nitelendirilen 7 Haziran tarihli
konuşmasını sadece ana başlıklarından
okursanız; Başbakan Erdoğanın intikamcı
beyanları ülkede çok tehlikeli bir ortama davetiye
çıkarmaktadır. Düşmanca yaklaşımları toplumsal
öfkeyi sürekli tahkim etmiş, Taksimde de gün yüzüne
çıkmıştır. Taksim Gezi Parkından Erdoğana çok
iyi bir cevap verilmiştir. Açın Googledan, Sayın Devlet
Bahçelinin 7 Haziran açıklamasına bakın, Gezinin 8inci 9uncu
günündeyiz. PKKnın devlet-millet cepheleşmesini çıkarmak
maksadıyla uğraştığı gün gibi ortadadır.
diye de bir konuya dikkat çekiyor ve Kâbus senaryosunun karanlık
faillerine izin vermemek için birlik beraberlik içinde olunmalıdır.
diye söylüyor. Şiddet ve toplumsal başkaldırıyla hiçbir
sorunumuz kalıcı olarak çözülmez. diyor ve olayların
geldiği noktada Recep Tayyip Erdoğana Her kaybın sorumlusu
Başbakan Erdoğandan başkası olmayacaktır diyor. 7
Haziran; açın, okuyun, meselenizi davanızı ona göre savunun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) MHPnin tutumunu farklı
göstermek ne işime gelecek? MHPnin bugünkü pozisyonu başka o günkü
toplumsal pozisyonu başka. Biz, o günkü MHPyle Cumhuriyet Halk
Partililerin ilişkisini de biliyoruz, buradaki tepkinizi de biliyoruz.
Bahçelinin açıklaması dün gibi hafızamızdaydı.
Açıklamada bizi tanıtıyor. İsteyin açıklamanın
çıktısını, okuyun söylenecek hiçbir şey yok, bunun
üzerine daha ne söyleseniz boş. Paris Komünü benzetmesi son derece bilinçli
şekilde orada herkesin her şeyi paylaştığı gibi
Gezi Parkında bir sistem kurdular ve fakir ile zengin ayrımı
olmadan orada yaşadılar. Ayrıca ben Paris Komününden neden
utanayım, neden çekineyim? O konuda da hiçbir sıkıntım da
yoktur.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Açıldığı zaman utanılacak şeyleri görürüz, bir
sıkıntı var mı, yok mu görürüz. Kızıl
bayrakları çektiler Parise.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
46.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
tabii, o Gezi hadiselerinde BBCnin, CNNin, uluslararası
televizyonların niye karargâh kurduğunu da bir parantez olarak ifade
edelim. Sosyal meselelere bakışımızda herhangi bir
değişiklik olmamıştır. Şunu da
hatırlıyoruz tabii, bu Gezi hadiselerine bakışta o dönemde
Sayın Bülent Arınçın, o zamanın Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gülün de farklı yaklaşımları
olmuştu ilk başlarda. Şimdi, Özgür Beyin atıfta
bulunduğu Genel Başkanımızın konuşmasında
Sokaklar karanlıktır, dibi görünmeyen kuyulardan su içmeyiz.
ifadelerinin yanı sıra, gençlere sesleniyor Genel
Başkanımız Gücünüzü gösterin ve sandığa mührünüzü
vurun. Gece parkta yatmakla, sokaklarda didişmekle bir yere
varamazsın. Bu oyunlara düşmeyiniz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim okuduğum yok mu
açıklama, 7 Haziran?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Devamını okumadın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ana
başlıkları okudum tek tek.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bir dinle, dinle.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Toplam nüfusun yüzde 13'ü 18
ile 25 yaş grubudur. 10 milyon nüfusa sahipsin genç kardeşim, gazla
taşla oyalanma; gençlik iradesini demokrasi içerisinde sandığa
götür
diyerek devam ediyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Devamını oku, Allah
aşkına oku.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya, yeter bu kadarı.
Teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oku, oku, orada bir şey
diyor, Erdoğana bir şey söylüyor. Ne yapsın, nereye göm diyordu,
kimi gömüyor?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Onu da sen oku o kadar
meraklıysan.
BAŞKAN Açalım Sayın Akçayın
mikrofonunu.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya, okuyabilirsin
canım, ne söylediysek o ya. Allah Allah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, söyleyin ne olur duysun,
ittifak ortakları duysun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Elbette bir muhalefet
partisinin üslubudur. Sen okudun diye okuyacak hâlim yok, onu da sen oku yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) O günün
şartlarında ne söylediysek o ya. Allah Allah!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tam orada duruyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
47.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, çok masum
başlayan Gezi sürecini yönetemeyen iktidarın bugün de insanlar
Açım. derken suçlamalarla olayları geçiştirmeye
çalıştığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
Gezi olaylarının ilk başladığı tarihlerde -belki
2nci günüydü- İçişleri Bakanı Muammer Güler buradaydı.
Kolay kolay gelmezler muhalefet kulisine, nedense bilmiyorum -ülke biraz
sıkışınca muhalefete hemen gelirler ya- o gün de Bakan
muhalefet kulisine doğru geldi.
BAŞKAN Bakanımızın
hakkını yemeyin Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Efendim?
BAŞKAN Bakan
arkadaşımızın hakkını yemeyin öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O çok hakkımızı
yedi ama daha duruyor; Yüce Divana gidecek o, ondan sonra.
BAŞKAN Öyle mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Efendim, kendisiyle
mahkememiz devam ediyor oğluyla alakalı bir meseleden dolayı.
Ben Sayın Bakana şunu söyledim:
Bakın, bu başladığı şekliyle
Bizlerin,
hepimizin, gençlik dönemlerimizde adrenalinimiz çok yüksekti, her şeye çok
kolay tepki gösterirdik. Burada, milletvekili sıralarında oturan genç
kardeşlerim var, ben onların gençlik dönemlerini bilirim, o
adrenalinlerinin yüksek olduğu dönemleri bilirim, nelere tepki
gösterdiklerini bilirim.
FATMA KURTULAN (Mersin) Gençler iyi,
yaşlılar durmuyor be, yaşlılar hep yerinden konuşuyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O İsmail Karayel
gitmiş, şimdi, böyle, aslan gibi, hulus içerisinde karşımda
oturan bir İsmail Karayel var. O dönemdeki İsmail Karayel aynı
mı? Değil tabii ki. O gençler de öyle, ayranı kabarmış
Niye ağaç kesildi? diye diklenmiş.
Dedim ki: Yahu, Sayın Başbakanı oraya
götürün, bu gençleri bir dinlesin. Tamam lan, bundan sonra ağaç
mağaç kesilmiyor, oturun çay içelim. desin, bugün biter bu eylem dedim.
Sayın Başbakan bu konuda kesin kararlı, Orayı
dağıtın. dedi. Ya, yapmayın, bu hoş değil
dedim. Aradan üç veya dört gün geçti, böyle bir meseleyi kaçırmak
istemeyen FETÖ, DHKP-C, PKK gibi örgütler meselenin üstüne bir çöktü,
Türkiyeyi çok ciddi bir kaosa doğru sürükleyeceklerdi. Hangi FETÖden
bahsediyorum biliyor musunuz? O dönem, sizin yan yana olduğunuz dönemdi.
Yani o dönem, yan yana olduğunuz dönemde, Valisiyle, Emniyet Müdürüyle, idarecilerle
Gezi Parkını kendi lehlerine çevirmeye çalışmak üzere
sahadaydılar. PKK da sahadaydı, DHKP-C de sahadaydı ama çok
masum başlayan bir eylemi, o süreci doğru yönetemeyen bir
iktidardınız siz, hâlâ da öylesiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Toparlayın.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O süreçlerin hiçbirini
yönetemediğiniz gibi, bugün de insanlar Açım. dediğinde böyle,
birtakım deli aptal Akıl sağlığı yerinde
değil. hırsız gibi suçlamalarla geçiştirmeye
çalışıyorsunuz. Süreci doğru yönetmek; iktidar olmak odur.
Yoksa, tesadüfen iktidar olan çok insan var; kırk sene iktidar olan
insanlar var, hayatlarında kırk sene iktidar olmuşlar ama
arkalarından lanetle anılıyorlar. İyi anılmak önemli.
İyi şeyler yapın, biz de iyi şeyler söyleyelim.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bende sıra.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
48.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ben, Sayın Türkkanın
kaldığı yerden devam edeyim.
Sayın Türkkan da meselenin bir toplantı ve
gösteri yürüyüşü, bir ifade hürriyeti sınırını çoktan
aştığını ifade etti yani burada bir tartışma
yok. Kaldı ki dünyada bugüne kadar herhangi bir istismara çevrilemeyecek
hiçbir özgürlük ortamı da yoktur. Hani 1980 darbesine giden süreçte
Şartların olgunlaşmasını bekledik. ifadesi
vardı, o ifadeye bugün bire bir karşılık gelen Gezideki
ifade Mesele ağaç değil. kavramı çerçevesinde yoğunlaştı.
Biraz önce, satır aralarında ifadeler de
tezekkür edildi ancak satır aralarına bakmaya gerek yok. Bugün, bu
milletin hafızasında bir AKM fotoğrafı var. Sokaklarda
yakılmış arabalar, camları kırılmış
iş yerleri, tamamen durma noktasına gelmiş toplumsal ve ticari
yaşam ve yaygın tedhiş ve şiddet eylemleri, bugün, bu
milletin hafızasında.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ölmüş gençler vardı, ölmüş. Gözleri
çıkmış gençler vardı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte, onun
için diyoruz ki: Tarihin ve zamanın yargılamasından geçtikçe,
bugün, Gezide ifade ettiğimiz, Gezinin bir terörize edilmiş eylem
olduğu ve orada duyguları istismar edilen insanların, terörist
eylemlerle, bizzat terör örgütü mensuplarınca terörize edildiği tarih
nezdinde aşama aşama, zaman zaman ortaya çıkacak.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Gezide Vali
de Emniyet Müdürü de teröristti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onun için, büyük
fotoğraf her şeyi ifade ediyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Hayır, Vali de Emniyet Müdürü de teröristti zaten, görevden aldılar
altı ay sonra.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - O büyük fotoğrafta
maalesef- marjinal sol örgütlerin, gizlenmiş terör örgütlerinin
eylemleri, vatandaşlarımız nezdinde hak ettiği
karşılığı da bulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Vatandaşlarımızın nezdinde o terör eylemleri hak
ettiği karşılığı bulmuştur ve o dönemden
sonra gerçekleşen tüm seçimlerde, vatandaşlarımız, Gezinin
yanında duranlar ile karşısında duranları ayırmış
OYA ERSOY (İstanbul) Seçimler 7 Haziran
2015te.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) 2015te seçim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
o turnusol da milletin
vicdanı da milletin tercihi de Geziye Hayır. demiştir.
Teşekkür ediyorum.
OYA ERSOY (İstanbul) Ondan sonra hepsini
kaybettiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aa!
OYA ERSOY (İstanbul) Evet.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Rakamları da
mı unuttunuz?
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
49.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Gezinin tarihimizde ilk kez demokrasi ve özgürlüklerin halk adına halk
tarafından sahiplenildiği bir hareket olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O günleri yaşayan ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bulunan bir kişi olarak ben de ismimin geçmiş olması
nedeniyle söz alma ihtiyacı duydum. Burada Grup Başkan Vekiliydim,
bir Sayın Bakanla ilgili gensoru görüşmesi vardı, sona erdi,
uçağa bindim, İstanbula gittim, karşı tarafa geçtim.
Giderken İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güleri aradım,
zamanın İstanbul Valisini aradım ve Geziye gittiğimi
kendilerine söyledim, onların görüşlerini alma ihtiyacı duydum.
Taksime vardım, Taksimdeki The Marmara Otelinde milletvekili
arkadaşlarımız vardı. Gezi bileşenlerinin bir
kısmı oradaydı, onlardan bir temsilciyle görüştüm, bir
sivil toplum örgütünün başkanıydı. Bana düşüncelerini,
hissiyatını ifade etti, Bu Gezi açılırsa, polis
barikatı buradan kaldırılırsa ve biz girip orada
bildirimizi okursak bu kitle ancak öyle sakinleşebilir, öyle
dağılabilir. dedi. Bunu hemen Sayın Muammer Gülere bildirdim,
Çok güzel bir öneri. dedi ama oradan bir sonuç almadım.
Bu vesileyle şunları ifade etmek isterim:
Geziyi bir terörize eylem olarak görmek son derece yanlıştır.
Bakın, Gezi neden çıktı, ona bakmak lazım. En sonda
söyleyeceğimi şimdi, hemen söyleyeyim: Gezi, tarihimizde, demokrasi
ve özgürlüklerin halk adına birileri tarafından değil, ilk kez
halk tarafından sahiplenildiği bir harekettir. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir çevreyi, kentin merkezinde
kalmış son yeşil alanı korumak, ona sahip çıkmak
gayretidir. Bunu bir ideolojik karşı çıkış olarak
değerlendirmeyi, ideolojik bir çerçeveye oturtarak bunu bir darbe
teşebbüsüne doğru yönlendirmeyi ve öyle yorum yapmayı asla
doğru bulmuyorum. Bu hareketten nemalanmak isteyenler olabilir, bu
hareketi başka bir yöne çevirmek isteyenler olabilir, bu hareketi bir
başka aşamaya geçirmek isteyenler olabilir ama hareketin
çıkış nedeni budur, kentin merkezindeki tek yeşil
alanı koruma gayretidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Elbette ki bu tek yeşil alan, bu çevreci hareket birtakım
şeyleri sembolize ediyor. Ağaç öyle bir sembol ki bizim kültürümüzde
cennet hayat iktidar gibi kavramlar hep ağaç üzerinden
anlatılmıştır. Cennette Tuba ağacının
gölgesini uman müminlere, kıyamet vakti bile ağaç dikmesini tavsiye
etmiştir Hazreti Peygamberimiz. Osmanlı İmparatorluğunun
kuruluşu bile Osman Gazinin gölgesinde uyuduğu o ağacın
dallarının büyümesiyle sembolize edilmiştir. Bunları
çoğaltabiliriz. Yaş kesen, baş keser. Bakın, ağaç bir sembol.
Mesele üç beş ağaç değil. dedi Sayın Erdoğan,
zamanın Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eylemciler söyledi onu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Hayır, hayır; Sayın Başbakan da söyledi, gayet iyi
hatırlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi,
toparlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Bakın, ağaç böyle bir sembol ama; ağaç, özgürlüğü de
sembolize ediyor; ağaç, otoriter rejim uygulamalarına karşı
çıkışı da ifade ediyor. Bunu böyle görmek lazım
arkadaşlar.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Toparlıyorum.
Bunu daha sonra başka bir aşamaya geçirmek
isteyenler olabilir ama o günlerde bu heyete kulak verilseydi Çocuklar,
mesajınızı aldım, bu yeşil alanı
koruyacağız. denseydi, inanın hiçbir şey
olmamıştı.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aynen öyle;
katılıyorum, kesinlikle katılıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, mikrofonunuzu
açayım ama lütfen, yeni bir tartışmaya sebebiyet vermeden
50.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çok teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; müzakereyle belirli bir noktaya geldiğimizi
düşünüyorum. Biraz önce Sayın Hamzaçebi Şöyle olsaydı
nereye gidecekti? şeklinde bir varsayım, bir simülasyon yapmaya
çalıştı. Hiç simülasyon yapmaya gerek yok. Bakınız, bu
kardeşiniz, 7 Temmuz 2013te, Sisi darbesinin 4üncü gününde
Mısıra gitti Uluslararası Hukukçular Birliği aktivisti,
bir insan hakları aktivisti olarak.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen de ya Fenerbahçe
Orduevinin önündesin ya Mısırdasın!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ve orada, Tahrir
Meydanında ve Rabiatul Adeviyye Meydanında, hem darbeci Sisi
yanlılarının hem de Muhammed Mursi yanlısı darbe
mağduru demokratik kitlenin çadırlarına tek tek ziyaretler
yaptık, bir rapor hazırladık. Bakınız, biraz önce,
hani, Taksimdeki meselenin ne kadar insani, efendim, ne kadar çevreci, ne
kadar Türkiye'nin ortak çıkarına uygun bir şekilde
başladığı konusunda yaklaşımlar ortaya konuldu.
Evet, aynı olay Tahrirde de yani Sisi darbesinin arka planında da
vardı ancak darbe gerçekleştikten sonra orada vatandaşların
üzerine kurşunlar sıkılmaya başlandı. Meselenin,
Mısırda hiç de petrol, sosyal güvenlik ve demokratik haklar
olmadığı; meselenin arka planında emperyalistlerin yani
petrol şirketlerinin, silah baronlarının ve faiz lobilerinin
çıkarı olduğu çok kısa zamanda
anlaşılmıştır.
İşte, diyoruz ki: Simülasyon istiyorsak,
Şöyle olsaydı böyle olurdu. diyorsak, Mısıra
bakılacak, Tahrirdeki Sisi darbesine bakılacak. Eğer
farklı bir Avrupa ülkesini istiyorsanız Ukraynadaki Turuncu Devrime
bakılacak veya Romanyadaki, Bükreşteki 89 darbesine ve kurşuna
dizilen o siyasi liderlere bakılacak diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Oylamıştınız Sayın Başkan.
BAŞKAN Oylamadım efendim,
oylamadım. Yani oylamama müsaade etmediniz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sağlam oldu, çift
dikiş.
BAŞKAN Evet, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
26ncı maddesindeki "denetçi belgesi verilmesine ilişkin usul ve
esaslar ile yapı denetim ve laboratuvar kuruluşlarında görev
alacak personelde aranacak nitelik, tecrübe ve bunların istihdam
şartları ile görev ve sorumlulukları; diğer yapı
sorumlularının nitelikleri, görevleri ile çalışma usul ve
esasları; Merkez ve İl Yapı Denetim Komisyonunun görevleri ile
çalışma usul ve esasları; yapı denetimi hizmet
sözleşmesine ve feshine ilişkin esaslar; ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Mehmet
Ali Çelebi Vecdi
Gündoğdu
Tekirdağ İzmir Kırklareli
Gökan
Zeybek Özgür
Karabat
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Ali Çelebinin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hafta sonu, İzmir vekillerimizle -AK PARTİ
Grubundan da vekillerimiz vardı- bir cenazede bulunduk. 29
yaşındaki genç bir kız kardeşimiz maalesef uçak
kazasında hayatını yitirmişti ve tabutunun üzerinde de
gelinlik vardı. Acaba olmayabilir miydi, ne yapılmalıydı
şeklinde düşündüm ve eski bir pilot olarak Genel Kurulu bu manada
bilgilendirmek istedim.
Öncelikle, uçak kazalarında 2018
yılında 523, 2019 yılında 242 ve 2020
yılının ilk iki ayında 179 kişi
Yani yüksek bir oran
çünkü kullanım artmakta. Bu tür kazalarda özellikle kesin yargılardan
uzak durmak gerekir yani firma hatalı, pilot hatalı, kule
hatalı
Sadece bu tür yargılarda bulunmak yanlıştır
çünkü bunlar, havacılık kazaları organizasyon
kazalarıdır yani firma, havaalanı işletmesi, Sivil Havacılık
otoritesi, uçak üreticisi, meteoroloji istasyonu; bunların hepsi
bunların içine girer. Bizim işimiz de burada kazayı çözmek
değil, neler yapabilirizi Meclis olarak araştırmaktır.
Şimdi, ilk hata şu: Soruşturma
açılması. Kaza oldu, hemen soruşturma açıldı.
Aslında bu yanlış, ön rapor tamamlandıktan sonra
açılmalıydı çünkü birisi başım belaya girecek diye
yalan söyleyebilir veya başkasının başı belaya girecek
diye tanıklık yapmaktan çekinebilir; bu da yeni kazaların
olmasına vesile olabilir. Dolayısıyla ön rapor önce
çıkarılmalıydı, ondan sonra soruşturma
açılmalıydı. Bu yanlış, bunun tekrarlanmaması
gerekir yani önce kazanın sebebi bulunacak, ondan sonra suçlu bulunacak;
buna dikkat etmek gerekir.
Kaza araştırma raporları Türkiyede
yayınlanmıyor. Dünyanın diğer ülkelerinde
Mesela, Trabzon
kazasının neden olduğunu bilen var mı aramızda? Yok,
yayınlanmıyor ama Hollandaya bakın, diğer ülkelere
bakın; bunlar yayınlanır ve ders çıkarılır.
Bunların da yayınlanması gerekir.
Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezi
tarafından bir komisyon kuruldu bununla ilgili. Mesela, ben Boeing 737de
çok tecrübeli bir kaptanımı aradım -bu işlerde de çok
maharetlidir- siz bu komisyonda var mısınız diye sordum,
Yokum. dedi. Bu konularda sizin kadar üstün birisi var mı dedim,
Sanmıyorum. dedi. Bu komisyonu incelemenizi rica ederim çünkü sadece Boeing
737de uçmak yetmez, kaza araştırması bambaşka bir
alandır.
Şimdi, idari olarak nasıl tedbirler
alınabilir, onu anlatacağım. Pistlerin her iki ucunda da
rüzgârölçerlerin olması gerekiyor. Burada var mı, yok mu veya
Türkiye'nin dört bir yanındaki havalimanlarında var mı, yok mu;
belli değil. Şu bölgelerde, pist başında rüzgârların
ölçülmesi gerekiyor. Diyeceksiniz ki: Pilotlar rapor etmiş zaten.
Pilotların rapor ettiği yükseklik pist başından 70 metre
yüksekte yani 210 fitte rapor ederler onlar; orası karar
irtifasıdır, pas geçmeye veya inmeye karar verdikleri irtifa odur ama
daha aşağıda, pist başında hangi rüzgârlar var? Zaten
kule ile direkt pilot rasatları aslında
uyuşmadığı için orada bir sıkıntı
oluşmuş. Dolayısıyla bunlar çok da pahalı, maliyetli
şeyler değil, pistlerin iki ucunda da rüzgârölçerlerin olması
gerekir.
Şimdi, başka bir konu: Pistlerin
başında ve sonunda aslında stopwayler vardır. Stopway
dediğimiz, duruş bölgesi. Yani pistten çıkarsa 60-90 metre
uzunluğunda stopwayler vardır. Buralarda
duramadığını görüyoruz. Uçak buradan, pistin sonundan 63
knot hızla aşağıya gidiyor yani arabayla 120 kilometre
hızla uçuyor.
Şimdi burada ne önlem alınabilirdi, hangi
önlem alınabilirdi? EMAS denilen sistemler var. Yani EMAS denilen sistem
derken, bir malzeme var. Aslında parayı verip bunu yaptırsak bu
uçak aşağı düşmeyecekti, adı EMAS. Bakın, şu
şekilde uçak geliyor, hiçbir kırıma uğramadan -bunu bir jel
gibi düşünün- buraya girdiği an bataklığa saplanıyor.
Dolayısıyla EMAS sistemi olsaydı uçak şu şekilde
saplanacaktı ve orada kalacaktı. Dolayısıyla iyi tedbirler
alınırsa bu tür kazalar önlenebilir aslında.
Şimdi, meteoroloji radarı
Bakın,
İstanbul Havalimanı açıldığında Meteoroloji
radarı olacak. dendi. Meteoroloji radarı da çok önemli. Mevcut
sistemlerle aktüel hava durumunu ölçebiliyoruz ama bir iki saat önceden
fırtına ve oraj oluşumunu ölçemiyoruz. Meteoroloji radarı
olsaydı yine önceden tespit edilirdi, pist istikameti, pist iniş yönü
değiştirilirdi, kaza yine olmazdı. Dolayısıyla bu da
çok önem arz etmektedir; rüzgârölçerler.
Kule pas geçirmedi, neden? deniyor. Kulenin böyle
bir şeyi yok, Pas geçin. veya Geçmeyin. diyemez, en son kararı
pilot verecektir.
Kule iniş istikametini neden
değiştirmedi? şeklinde bir soru var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) Bu da çok
önemli bir konu. Şimdi, aslında İstanbul Havalimanı ile
Sabiha Gökçen Havalimanının inişleri koordineli yürütülüyor.
İkisini de ya kuzeyli indiriyorlar ya da güneyli indiriyorlar.
Dolayısıyla kule tek başına burada tereddütte kalıyor,
İstanbul Yaklaşmaya sorması gerekiyor. Aslında bu da hassas
bir durum yaratıyor; aslında doğrusu bu fakat hassas bir durum
yaratıyor. Bununla ilgili tedbirlerin de alınması gerekir
diyorum.
Peki, pilotta hiç mi hata yok? diyeceksiniz.
Pilotun da elbette hatası vardır, onu rapor ortaya
çıkaracaktır. Pilotlar operasyonel ve teknik limitlerde uçarlar. Operasyonel
limitler, havacılık firmasının belirlediği
Uçağı
30 derece yatır. der ama pilot 60 derece de yatırabilir; bu, teknik
limittir. Maliyet baskısı
nedeniyle teknik limitlere de yaklaşmaları söz konusudur.
Dolayısıyla bu maliyet baskısı da Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü tarafından incelenmelidir. Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü, patronun, firmalar değil kendisi olduğunu
göstermelidir.
Burada bir denetim eksikliği de vardır, bu
çözülmelidir diyorum; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 26ncı maddesinin ilk fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana Trabzon
İmam
Hüseyin Filiz İsmail
Koncuk Orhan
Çakırlar
Gaziantep Adana Edirne
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Koncukun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Kanunun 26ncı maddesiyle ilgili İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Madde, biraz muğlak
bırakılmış bir madde; yani Yönetmelikle düzenlenir.
deniliyor. Şöyle deniliyor: Yapı denetim izin belgesinin
geçici olarak geri alınmasına ilişkin şartlar, yapı
denetim kuruluşları ve laboratuvarların görevleri ile
çalışma usul ve esasları ve bütün diğer iş ve
işlemler yönetmelikle düzenlenir. Aslında kanun, kalın
hatlarını çizebilirdi. Bu konuda bir bilinmezlik var. Kanunun daha
net olması doğru olurdu ama o yapılmamış. Ama elbette,
böyle bir kanun da gerekli bir kanundur.
Değerli milletvekilleri, az önce, AK PARTİ
Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan, intihar eden,
hayatını kaybeden vatandaşımızla ilgili, psikolojik
problemleri olduğunu filan söyledi. Tabii, aslında baltayı
taşa vurdu. O da farkına vardı, sonradan toparlamaya
çalıştı ama... Bizim inançlarımız, bizim kültürümüz,
devleti yöneten insanların bu ülkede yaprak kıpırdasa ondan
sorumlu olduğunu gösterir. Hayatını kaybeden insanları
rencide etmek filan... İşte, psikolojik sorunları, geçmişte
hataları vardı filan, devlet yönetme sorumluluğuna sahip
insanların sığınacağı birtakım gerekçeler
olmamalı. Dolayısıyla bu konuya Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gerçekten dikkat kesilmesi lazım, en başta Hükûmetin. Çünkü bu
intihar vakaları hızla artıyor, buna gözümüzü kapatamayız.
Bu da siyasi bir olay değil, bu, toplumsal bir yara hâline geldi. Bugün
Meclisin önünde yine başka bir intihar vakasıyla karşı
karşıya kalındı. Neden oluyor? İnsanlarımız
işsiz, çaresiz, gelir dağılımı adaletsizliği
tavan yapmış. Efendim Sosyal Yardımlaşma Vakfından,
vakıflardan yardım ediyoruz, belediyelerden yardım ediyoruz.
Yetmiyor, yetmiyor. Onlarca mesaj geliyor bize. Dolayısıyla, istihdam
alanları yaratmak lazım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşten
çıkmış; işe girmiş, işten çıkmış.
İSMAİL KONCUK (Devamla) - Sadece intihar
için söylemiyorum ben, genel bir problem bu. Dolayısıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bu konuda, sebepleri nedir, çözüm yolları nedir,
elbette bunları araştırması lazım. Bunun için
varız, Meclis bunun için var.
Bakın, dün burada bir tartışma
yaşandı, işte Belediyeden siz işçi
çıkardınız, biz çıkardık. filan... 5393
sayılı Kanun gereği -49uncu maddesi doğrultusunda-
sözleşmeli belediye çalışanları var. Bazı
belediyelerde birçoğuyla sözleşme yenilenmedi. Hangi siyasi partiden
olduğunun önemi yok o belediyenin; mesele, işçinin de
sözleşmelinin de belediye başkanının iki dudağı
arasında şekillenen kararıyla kapının önüne
konulmasıdır. Böyle bir mesele var, ciddi meseledir bu. Her belediye
başkanı değiştiğinde -hatta siyasi partisinin bile
değişmesi gerekmiyor- on binlerce sözleşmeli işçi -Türkiye
çapında söylüyorum- belediyenin kapısının önüne konuyor.
Değerli milletvekilleri, bu, sistemdeki
arızayı gösteriyor. Bugün bunu savunan herhangi bir siyasi parti,
beş yıl sonra aynı şeyin, kendilerinin işe
aldığı insanların başına geleceğini görmek
zorunda. Bakın, zannederim, yerel yönetimlerle ilgili bir yasa şu
anda komisyonlarda görüşülüyor. Gelin, samimiyeti görelim, AK
PARTİnin de CHPnin de diğer partilerimizin de samimiyetini görelim.
Nasıl yapacağız? Buradaki insanları nasıl
koruyacağız? İşte intihar eden vatandaşımız;
kendisini yaktı. Belediyelerde işsiz
bıraktığınız her insan psikolojik problem yaşar;
ağlayanlar var, sızlayanlar var. Yarın daha büyük olaylarla,
intihar gibi olaylarla karşı karşıya kalmamız söz
konusu. Vebali belediye başkanlarının olduğu kadar, buna
çözüm bulmayan, tedbirini almayan Türkiye Büyük Millet Meclisinindir,
iktidarındır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Koncuk.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Kanun
görüşülüyor. Gelin, belediyelerde norm kadro uygulaması getirelim,
istihdam yaratsın belediye başkanları -yeni istihdam- ama her
belediyede Attığı adamların yerine iki sene adam alamaz.
şartını getirelim, var mısınız? Bunları
yapalım. AK PARTİliler de yapsın, CHPli belediyelerde de
yapalım, MHPlide de, İYİ PARTİlide de yapalım.
Böyle bir şey olmaz değerli
milletvekilleri. Türkiye bu siyasi bölünmüşlük içerisinde huzuru
yakalayamaz, huzuru yakalayamaz. Beş sene sonra hepimiz, bir başka
siyasi partinin mensupları bu acıyı yaşayacağız.
Böyle bir devlet olmaz ya! Orman kanunlarıyla mı yönetiliyoruz?
Belediye başkanı gelecek, yüzlerce, binlerce insanı
kapının önüne koyacak. Niye? Oy verip vermediği de belli
değil bu insanın, belki kendisine oy verdi. Böyle bir şey
olamaz! Bu, devleti yöneten AK PARTİnin suçudur. Suçta en büyük pay
onlara düşer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KONCUK (Devamla) Kanun
görüşülüyor, hadi, samimiyseniz yapın. Şahsen ben, kendi
adıma destek vereceğim; grubumuzun da destek vereceğine
inanıyorum.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas
İzmir
Adana
İlhami
Özcan Aygun Vecdi
Gündoğdu Suzan
Şahin
Tekirdağ
Kırklareli
Hatay
Gökan
Zeybek Bedri
Serter
İstanbul
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Bedri Serterin.
Buyurun Sayın Serter. (CHP
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; coğrafi bilgi sistemlerinde
değişiklik yapılmasına ve imara dair kanun teklifine
ilişkin söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Depremde, çığ felaketinde ölen
yurttaşlarımıza, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
Bugün Bergamada yaşanan kazada vefat eden vatandaşlarımıza
da Allahtan rahmet diliyorum. Hepimize geçmiş olsun.
Sayın milletvekilleri, Coğrafi Bilgi
Sistemleri ismiyle, yeni nesil bir ifadeyle başlatılan bu teklifi
hazırlayanlar isim değişikliğiyle hâlâ bizleri ve
halkımızı kandırmaya çalışıyorlar diye
düşünüyorum. Bu yeni kanun teklifinde sınırlama getirmeye
çalıştığımız yüksek katlı gökdelenlerle
ilgili, 2017de Cumhurbaşkanı Erdoğanın İstanbula
ihanet ettik, etmeye devam ediyoruz. Bundan ben de sorumluyum. dediğini
hepimiz dün gibi hatırlamaktayız.
Şimdi, imara dair bugünkü yasal duruma
bakalım. İmar yönetmelikleri Yapı Kayıt Belgesi
verilmiş olan binalara güçlendirme yapılmasında sakınca
bulunmamaktadır. der ancak 7143 sayılı Kanun çerçevesinde
hayata geçirilen imar barışı uygulaması kapsamında
biliyoruz ki Yapı Kayıt Belgesi verilen konutlar için yenileme ya da
güçlendirme imkânı getirilmemiştir. İmar barışı
kanunundaki en önemli eksikliklerden birinin güçlendirme maddesi olduğu
açıktır. İmar barışından yararlanan hak
sahiplerine, binaları kontrol ederek güçlendirme izni verilmeli ve
denetleme uzmanlarınca da bu denetlenmelidir. Bu noktada, Yapı
Kayıt Belgesi vermek için binanın sağlamlık raporunun
istenmesi gerektiğini hatırlatmaya gerek yoktur herhâlde. Bütün bu
hayati derecede önemli noktaları vurgularken on yedi yıllık
iktidarınızda imarla ilgili -hatırlatmak isterim- 10dan fazla
kanun değişikliği getirdiğinizi, 30dan fazla KHK
çıkardığınızı hatırlatalım ve kim
bilir, sayısını bilmediğimiz, imarı ilgilendiren kaç
tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var.
Peki, sonuç ne? Sonuç çok vahim. Sonuç: Van depremi,
Konyada Dilek Apartmanının çöküşü, Kağıthanede bir
mahallenin durduk yerde yok oluşu, İstanbul depremi ve son olarak
Elâzığ ve Malatyada yaşanan depremde 41
canımızın maalesef- ölmesi. Bu tekrar tekrar yapılan imar
değişikliklerinin, uygulama olmadıktan sonra
faydasının ne olduğunu bir Allahın kulu bana
anlatsın, alnından öpeceğim. Yoksa size göre fayda, son imar
barışında yaptığınız gibi, örneğin,
İzmirde 810 binden fazla müracaatı alıp 2 milyar TL toplayarak
akşam bakkal Mehmet amca gibi Kasamda kaç para var? mı demek? (CHP
sıralarından alkışlar) Bu sorum Hükûmet yetkililerinedir.
En son, geçen hafta
yaşadığımız Manisa depreminde Allahtan ucuz kurtulduk
ama Elâzığ ve Malatya depremi yüreğimi dağladı. Derler
ya Allahın eli yok, vursun. Tam da bu yasa tartışılırken
bir tokat attı ama yine zararı gariban vatandaşlarımız
gördü. Bu ciddi kayıplar 3 Kul hüvâlluhu, 1 Elhamla hiçbir zaman için
önlenemez.
2016 yılında Cumhuriyet Halk Partisi
Milletvekilimiz Sayın Ali Özcan -Elâzığlı olması
nedeniyle- verdiği bir araştırma önergesinde Elâzığ,
olası büyük bir depremde Türkiyede zarar görecek 3 ilden biridir.
demiş ve dört yıl sonra, geçen hafta Elâzığ ve Malatyada
yüzlerce ev yıkıldı, 41 canımız vefat etti.
İşte sonuç bu kadar acı. Cevabımız nedir acaba?
İşte tam burada İnsanları
deprem değil, binalar öldürür. derken müteahhitlerin, inşaat
mühendislerinin, bu çürük binalara oturma raporu veren arkadaşların
hiç mi suçu yok? Bu tür cezaları neyle
karşılaştıracağımızı bilen var mı?
Bildiğim tek şey var, Yalovada 1999 depreminde 18 bin Türk vatandaşı
öldü, bir tek müteahhit içeri atıldı on iki yıl- şimdi, o
müteahhit çıkmış, sizin döneminizde tekrar müteahhitlik
yapmakta. Hiçbir günah ve suç cezasız kalmamalı arkadaşlar,
kalmaması lazım ki Başkalarına ders olsun. deriz hep ama
nerede? Ağasını bulan, paşasını bulan,
agasını bulan işin içinden çıkıyor.
Elâzığ depremi bana İstanbul
depremlerini hatırlattı ve maalesef ki -tüylerim diken diken oluyor
bunu söylerken- aklıma İstanbulda yaşayan kızım
geldi. Sizlere sormak istiyorum sayın milletvekilleri: Bilimsel verilere
dayalı olarak yarın bile gerçekleşmesi olası görülen bu
deprem gerçeğinin hepimizin canını acıtacağı çok
net bir gerçektir; ya ailenizden çok yakın birileri ölecek ya da bizler
öleceğiz. Yine bilimsel veriler der ki: Olası bir büyük
İstanbul depreminde, gece olursa 150 bin kişi, gündüz olursa 50 bin
kişi ölecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Serter.
BEDRİ SERTER (Devamla) Şimdi sorum
şu: 99un üzerinden yirmi bir yıl geçmiş, toplanan deprem
vergilerinin nereye gittiğini sormak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi size bir
pencere açmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Kanal İstanbul için 70
milyar dolar bulacağım. dedi. Dedi mi? Dedi. Önemli olan şu:
Çok yakın bir tarihte gerçekleşme ihtimali yüksek olan bu tür
depremler, özellikle İstanbul depremi
Ben bu yüzden deprem
İstanbul ve deprem Anadolu diyorum. Kırık
dökük binalar içerisinde yaşayan milyonlarca vatandaşımız
var. Kanal İstanbula bulacağımız 70 milyarı bu
vatandaşlarımızın ölmemesi için harcamak mecburiyetindeyiz.
(CHP sıralarından alkışlar) Bunun için de kanımın
son damlasına kadar mücadele edeceğim. İnsanlarımıza
ölmeden, depremleri yaşamadan önce devletin gücünü göstermeliyiz. Öldükten
sonra ve yıkımlar gerçekleştikten sonra her şey boş,
her şey berhava.
Son sözüm: Kanal
İstanbul mu, Kanal İstanbul deprem mi?
Teşekkür ediyorum
hepinize.
Sağ olun, var
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 27nci maddesinin ilk
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu İsmail
Tatlıoğlu
İzmir Adana
Bursa
Orhan
Çakırlar Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Trabzon Gaziantep
Behiç
Çelik
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Behiç Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin konusunu teşkil
eden 27nci madde üzerinde konuşacağım. Bu vesileyle hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, son bir ayda
Türkiyemiz ve çevresinde yaşananları bir Avrupa ülkesi yaşasa,
abartma yapmıyorum, yüz yıl toplumsal travmadan çıkamaz. Önce
Elâzığ-Malatya depremi, Vanda meydana gelen çığ
faciası, İdlibde meydana gelen ve şehitlerimiz olan saldırılar,
Sabiha Gökçen Havaalanındaki uçak faciası ve bugün yine
İzmirde meydana gelen, maalesef 4 ölümle sonuçlanan işçi minibüsünün
kazası.
Bu felaketlerden önce gündem başka türlüydü,
Kanal İstanbul konuşuluyordu. Sadece bunu imar ve yerel yönetimler
açısından ele aldığımızda 2 milyon insanın
Trakya bölgesinde iskânıyla ilgili orada büyük bir
yapılaşmanın da önünün açıldığını
burada hatırlatmak istiyorum.
Kıbrısta Cumhurbaşkanının
açıklamaları ve maalesef bizim millî menfaatlerimize aykırı
hareket eden ve Türkiyenin ve Türk milletinin bütün
çıkarlarının hilafına konuşan, âdeta Rumların
sözcüsü gibi hareket eden bir Cumhurbaşkanı sorunuyla da
karşı karşıyayız.
Libyaya asker gönderme meselesi konuşuluyordu,
Meclisimizden tezkere de çıktı. Aslında Libyayla yapılan
yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla
ilgili anlaşmayı fevkalade olumlu bir adım olarak mütalaa
etmiş olmamıza rağmen, maalesef tezkere ve asker gönderme
konusunda ne büyük risk altında olduğumuzu da burada
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yerel yönetimlerin en
önemli işlevi imardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında
Ankarada başlayıp İstanbula taşan ve oradan Anadoluya
yayılan teknik ve bilimsel imar faaliyetlerinden söz edebiliriz. İmar
ve planlama işi her türlü siyasal mülahazanın ötesinde bir
iştir. Nitekim, bizim Cumhuriyet Döneminde kendi bölgelerinde damga vuran
ve özellikle şehircilik derslerinde okutulan Adnan Menderesin
İstanbul imar faaliyeti vardır. Kayseride Osman Kavuncuyu buradan
anmak istiyorum. Bunun yanında Konyada Hilmi Nalçacıyı anmak
istiyorum. Haşim İşcan, imar ve şehirciliğin âdeta
zirvesi olan bir isim ve şahsiyettir. Dolayısıyla bunların
uygulamış olduğu imar faaliyetlerinin dışında on
yedi yıllık AK PARTİ iktidarında gördüğümüz maalesef
çok daha farklı bir kentsel klientalizmdir. Buna biraz sonra
değineceğim. Ama 6785 sayılı Kanunla başlayan ve 1984
yılından itibaren 3194 sayılı Kanunla hayatımıza
geçen ve bugün de sürdürülen bir faaliyet olarak yerleşme yerleri ve bu
yerlerdeki yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre
şartlarına uygunluğunu sağlamak için imar ve plan
faaliyetleri yapılır.
Peki, bu kentsel klientalizm ne demek? Kanuna
karşı hile yoluyla genel ve kentsel rantın, kamu yararına
düzenleme aşamasında yasa dışı yollarla belirli bir
grubun eline geçmesi, imkânların şahsi ve siyasi amaçlarla
rüşvet tarzında dağıtılmasıdır.
İşte, tam anlamıyla, AKP imar faaliyeti budur. Klientalizmden bu
ülkeyi kurtarmak lazım. Türkiyede, bütün gelişmiş dünya
ülkeleri içerisinde kıyasladığımızda oldukça eskiye
dayanan bir faaliyetler bütünü olarak yerel yönetimlerin faaliyetlerini
görüyoruz. Ama burada birçok konuşmacının ifade ettiği gibi
ben de ifade etmek istiyorum: İstanbula ihanet ettik. sözü çok
anlamlıdır, Ankara parsel parsel satıldı. sözü çok
anlamlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Bunun üzerinde
durmalı ve hiç kimsenin hiçbir şehrimizi parsel parsel satmasına
izin vermemeliyiz ve hiçbir şehrimize, isterse Cumhurbaşkanı
olsun, kimse ihanet etme hak ve özgürlüğünü kendinde bulmamalı.
Bu konuda, imar faaliyetlerinde ve şehircilik
konusunda ülkemizde neler yapılabilir, bunlara vaktimiz kifayet
etmediği için girmek istemiyorum. Ama o kadar çok yasama faaliyeti
yapmalıyız ki bunlara siz değerli milletvekillerimizin
çalışmasına ve kanun teklifi vermesine ihtiyaç olduğunu
hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 27nci madde, idari
müeyyidelere ilişkin geçiş hükümlerini içermektedir.
Bu vesileyle tekrar hepinize saygılar sunuyorum
ve önergemizin kabulünü diliyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinde geçen
onüçüncü ibaresinin 13 üncü şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Gaziantep İstanbul Kocaeli
Hüseyin
Kaçmaz Oya
Ersoy Muazzez
Orhan
Şırnak İstanbul Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE
İSKENDEROĞLU (Çanakkale) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde söz talebi Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlunun.
Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'de Anayasa ve hukuk ayaklar altında ama bir de can
güvenliği artık yok. Bakın, size aylardır, Türkiyede OHAL
döneminde kaçırılan insanları anlattım bu kürsüden. OHALin
başlangıcından itibaren Türkiyede 28 kişi
kaçırıldı ve hiçbir araştırma yapılmadı. Bu
kişiler işkence gördüklerini söylediler. 2019 yılında 7
kişi kaçırıldı; bunlardan 6sı ortaya çıktı
ve 5i, yedi sekiz ay ortada olmamalarına rağmen, eşleri onlara
Neredeydin? diye sorduğunda Orayı geç, orayı kapatalım.
deyip konuşmadılar ama birisi konuştu. Bu konularda biz
aylardır araştırma yapılmasını istedik.
İçişleri Bakanlığına soru önergeleri verdik: Bu
insanlar nerede? Hiçbir açıklama ve araştırma
yapılmadı. İç hukuktan umudunu kesen aileler AİHM ve
Birleşmiş Milletlere gittiler, orada da bir açıklama
yapılmadı. Ben bunun için Sayın Naci Bostancı ve Sayın
Özlem Zenginle görüştüm, Bu çok ciddi bir konu, bu konuda bir açıklama
yapılsın. dedim, İnsan Hakları Komisyonuna gidin.
dediler. İnsan Hakları Komisyonu üyesiyim zaten, o Komisyonun bir
şey yapmadığını çok iyi biliyorum. Ve sonunda,
kolektif bir şekilde, Kırmızı Pazartesideki gibi, hiç
kimse her şeyi bildiği hâlde bir şey yapmadı.
Ve sonuçta ne oldu
biliyor musunuz, burayı çok dikkatli dinleyin: Geçtiğimiz pazartesi
günü, kaçırılan ve daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğüne
bırakılan 6 kişiden 1i konuştu. Evet, konuştu 34.
Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmasında. Aylarca bu
fotoğrafı gösterdim, Bu kişi nerede? dedim. Gökhan Türkmen ne
dedi biliyor musunuz arkadaşlar? İki yüz yetmiş bir gün
işkence, hakaret ve taciz altında kaldım. Antalyada polis
yelekli 3 kişi tarafında kaçırıldım. Bir ormanlık
alanda elbiselerim soyuldu. Ardından Ankaraya götürüldüm. İki yüz
yetmiş bir gün insanlık dışı işkencelere
uğradım. Işıklar yandı, ayakta durmak zorunda
kaldım, bayılarak yere düştüm, yemek verilmedi. Dokuz ay
sonunda 25-30 kilo zayıflamıştı.
Gökhan Türkmen bütün bunları mahkemede
anlattı. Onu engellemeye çalışan, avukat olarak atanan
kişiye mahkemede Seni azlediyorum. Zaten seni ben
tutmamıştım, benim adıma avukatlık yapamazsın.
Susun, ben kendi gerçeğimi anlatacağım. dedi ve anlattı
Gökhan Türkmen ve bundan sonra, bugün ne oldu biliyor musunuz?
Bu çok ciddi bir olay arkadaşlar. Ankara Barosu
İnsan Hakları Merkezi tüm bu olayı biliyor ve bugün cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulundu. Çok ciddi bir olay bu.
İşkence kimlik sorulmayan bir olaydır, işkence bir insanlık
suçudur, zaman aşımına uğramaz. Ve bakın, bunlar
örtbas edildiği için Türkiyede, 28 kişi örtbas edildiği için
yeni kişiler kaçırılıyor. Mehmet Bal, Batmanlı bir
kişi İstanbulda kaçırıldı; bir ayı buluyor,
ortada yok. Gülistan Dokunun nerede olduğu bilinmiyor, bir ayı
geçti. 2 Süryani karı koca bir aydır ortada yoklar; kimse doğru
dürüst bir açıklama yapmıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, beyaz
Toroslar dönemi bitti, siyah Transporterlar dönemi başladı. Beyaz
Torosların ne olduğunu tüm Kürtler çok iyi bilir, aslında tüm
kamuoyu da çok iyi bilir, devlet de ikrar etmiştir. Dönemin
Başbakanı Ahmet Davutoğlu 2015 yılında Vanda
yaptığı bir konuşmada Bize oy verin. Eğer vermezseniz
beyaz Toroslular gelir. demişti. Demek ki herkes biliyor beyaz Toros ne
demek. Ama şimdi de tüm bu kaçırılan 28 kişide, MOBESE
kameralarında ortaya çıkan bir araba vardı, siyah
Transporterlar ortaya çıkıyordu.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben bu
vakalar için daha öncesinde Meclis Başkanlığına bir
araştırma önergesi verdim. Zabit Kişi isimli bu
şahıs bana Kandıra Cezaevinden yazdığı 8
sayfalık bir mektupta -kaçırılan kişiler arasında bu
kişi- yüz sekiz gün boyunca kaçırıldığını ve
işkence edildiğini, daha sonra kaçıran insanların kendisini
Ankara Emniyet Müdürlüğüne teslim ettiğini, mahkemede de Hâkim bey,
beni tutuklayın, bu insanların eline düşmek istemiyorum. diye
tutuklama talep ettiğini yazıyordu. Meclis
Başkanlığına bununla ilgili bir araştırma
önergesi verdim. Bana ne cevap geldi biliyor musunuz? Kaba ve
yaralayıcı ifadeler olan bu önergenizi kabul etmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
Kişi, mektubunda bana, ağzından, burnundan kan gelene kadar
işkence edildiğini ve makatına cop sokulduğunu
yazıyordu. Meclis Başkanlığı bana Kaba ve
yaralayıcı ifadeler olan bu önergeyi işleme
alamayacağız. diyor. Değerli arkadaşlar, işkencenin,
makada cop sokmanın kibarca anlatımı nasıl olur ya, bana
anlatabilir misiniz?
Bakın, bunlar da bitmiyor ve hiçbir
açıklama yapılmıyor. Gökhan Türkmenin
açıklamalarından sonra Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi
suç duyurusunda bulundu. Açıklama yapması gereken İçişleri
Bakanı açıklama yapmıyor. Ben İçişleri
Bakanını buradan istifaya davet ediyorum. Ya açıklama yapın
-dokuz aydır- bu rezaleti bir şekilde açıklayın -bu
memlekette MOBESE kameraları var- ya da istifa edin diyorum
İçişleri Bakanına.
Bakın, bu olaylar bitmiyor. 6 Ağustostan
beri ortada olmayan, kaçırılan son şahıs ortaya
çıkmış değil; 6 Ağustos, düşünün. Yusuf Bilge
Tunç hâlâ ortada yok. Bunlar nedir arkadaşlar, bunların bir
açıklaması olabilir mi? Kolektif bir şekilde üstü örtülen bir
hadisedir bu. Bir güvenlik devleti oluşturdunuz, tamamen hukuk devletinden
çıkıldı ve işkence apaçık ortadayken kimse
araştırmak istemiyor, kimse görmek istemiyor bunu. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen mi
kaçırttın belli değil.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden sataştı, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 27nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce sayıp hatibi hep beraber
dinledik. Aslında hatibin konuşmaları bu ülkeye, bu ülkenin
yargısına olan güveni bütün açıklığıyla ifade
ediyor. Diyor ki: 2018 yılında 7 kişi
kaçırıldı.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) 2019
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Kaçırılan bu
7 kişi evlerine döndüğünde eşleri soruyor: Neredeydin?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Evlerine döndü. demiyorum, Ankara Emniyetine teslim ediliyor bu kişiler.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Onu sormayın, onu
karıştırmayın. diyorlar ve eşlerine bir şey
söylemiyorlar.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Evlerine dönmüyor, Ankara Emniyetine teslim ediliyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) E hatibe bir şey
söylemişler mi? Ona da söylememişler.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ankara
Emniyette bu şahıslar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Kime söylüyorlar?
Gidiyorlar devletin yargısına söylüyorlar, devletin
yargısına güveniyorlar. Yani devlet baba burada gerekeni yapıyor
ve orada mağduriyet yaşamış
vatandaşlarımızın hak arama mücadelesinde onlara katkı
sunuyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
İşkenceden sonra Ankara Emniyetine teslim ediliyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, siz
hiç uğraşmayın, o beyaz Toroslar dönemi sizlere rağmen ortadan
kalktı. Bir örnek vereyim.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Nasıl
bize rağmen ya? Siyah Transporterı getiren sizsiniz.
İşkencecileri destekliyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Biliyorsunuz, PYDyle,
YPGyle, PKKyla mücadele ediyoruz. Kim bu terör örgütleri?
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Beyaz
Torosçulardan hiçbir farkınız yok sizin, işkencecisiniz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bu terör örgütleri,
Kürtleri, Arapları, Türkmenleri ve Türkleri, 82 milyon kardeşimizi
tehdit eden terör örgütleri. Bu terör örgütüyle, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı Operasyonları
çerçevesinde sınır ötesi operasyonlara
başladığımızda, hani o kadın kıyafeti giyip
de kaçanlar var ya kime sığındılar? Yine Türk askerine
sığındılar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya siz, Ankarada
evlerinde insanlar kayboluyor, onların hesabını vereceksiniz ya.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Demek oluyor ki
anayasal hukuk düzenimiz, demokrasimiz, uluslararası sözleşmelerle
güvence altına aldığımız ve
tanıdığımız hukuk düzenimiz
Bırakınız bu
ülkede yaşayan vatandaşlarımız arasında
ayrımcılık yapmayı; onlar, sınır ötesindeki
askerî operasyonlarda bile bu Mehmetçike ve bu devlete
sığınıyor.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sorduğu
soruların cevabını verin.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Sayın Oluç, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekili yine bir sataşmada bulundu, ufak bir cevap vermek
istiyorum çünkü Beyaz Toroslar dönemi sizlere rağmen kapandı. dedi.
Belli ki Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili beyaz Toroslar
dönemini tam olarak bilmiyor. Beyaz Toroslar döneminde en fazla canı
yanmış olan, en fazla çekmiş olan bizim
arkadaşlarımızdır, bizim halkımızdır. 17 bin
faili meçhul yaşadı bu ülke beyaz Toroslar döneminde. Kime
rağmen sona ermiş o? 17 bin insan öldü ve bu faili meçhuller dönemi
bu Mecliste kurulmuş bir araştırma komisyonu sonucunda rapor
hâline getirildi. Bunu ben daha evvel size söyledim. Bakın, bilmiyorsunuz.
Gidin raporu alın Meclis arşivinden, okuyun. Faili meçhuller
döneminde neler yaşandığını, neler
yapıldığını Meclis araştırma komisyonu
tuğla kalınlığında bir raporla ortaya koydu efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunu
bilmiyorsunuz, bir de dönüyorsunuz bize diyorsunuz ki
Beyaz Toroslardan, o
faili meçhullerden, o derin devlet katillerinden çekmiş olan bizim
insanlarımız, bizim partililerimiz, bizim halkımız,
seçmenlerimiz. Bunların en büyük acısını bizler yaşadık,
siz bunun farkında değilsiniz ve dönüp bize bunu söyleyebiliyorsunuz.
Bakın, ben burada
OYA ERONAT (Diyarbakır) Biz mi
yaşattık, biz mi yaşattık?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Siz
bilmiyorsunuz efendim, konuşmayın. Bakın, Grup Başkan
Vekiliniz var, sizin hiçbir şeyden haberiniz yok, boşa
konuşuyorsunuz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Allah Allah, sen
boşa konuşuyorsun. Biz mi yaşattık? Cevap ver, biz mi
yaşattık?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
ikincisi -ben dün de burada söyledim- kayıplar var. Bu
kayıpların hesabını İçişleri Bakanının
vermesi lazım, söylemesi lazım. Daha dün söyledim 2 tane Süryani
yaşlı çift kayboldu, kaç günden beri bulunamıyor, 11 Ocaktan
beri ailesi haber alamıyor. Buna ilişkin iktidarınızın
bir şey yapması lazım, İçişleri Bakanına demesi
lazım ki: Bu çift neden kayboldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Tamamlıyorum efendim.
Daha dün söyledim, yine, Mehmet Bal 24 Ocaktan beri
kayıp. İstanbulda ailesini görmeye geldi, kayboldu. Bunu arıyor
herkes. Emniyet cevap veremiyor, İçişleri Bakanlığı
cevap veremiyor. İktidarın görevi değil mi ya? Kaybolmuş
bir yurttaş var, bu yurttaşların nerede olduğuna dair bilgi
isteniyor, cevap alınamıyor. Her yerde MOBESE kameraları var,
nasıl kayboluyor bu insanlar? İçişleri Bakanı istediği
zaman her şeyi buluyor da bu insanlar kaybolduğu zaman mı
bulunamıyor?
Şimdi, bunları konuşuyoruz,
dolayısıyla bunların cevabının aranması,
bulunması lazım. Bu, sizin iktidarınızın da
yapması gereken bir şey. Niye bunları konuşacak yerde
Evet, bunların araştırılması lazım, burada
hatalar işleniyorsa bu hataların sona erdirilmesi lazım.
Bunları niye konuşamıyorsunuz? İşkence
yapılıyorsa işkence yapılmaması lazım, kötü
muamele varsa kötü muamele yapılmaması lazım. diye niye
konuşamıyorsunuz da hemen bir savunmaya geçiyorsunuz? Savunmaya
geçiyorsanız yapılanları da savunuyorsunuz demektir o zaman.
Sorun buradan kaynaklanıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Özkan
52.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Elbette biraz önce söylediklerimizin tekrar
arkasında olduğumuzu ifade edeyim. Biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekili de ifade etti, beyaz Toroslarla ilgili dönem, o dönem bir
devlet politikasından ziyade maalesef aynen paralel yapı gibi devlet
içerisinde çöreklenmiş derin yapıların işidir.
Bakınız, bu ülkede yaşadığımız bütün
sorunların arka planında maalesef darbelerle örselenmiş anayasal
düzenimizin devlet otoritesini bertaraf etmesi ve devlet içerisinde âdeta bir
kurtlanma gibi, çete ve mafya tipi, gladyo tipi derin ve paralel
yapıların -ki bunların arasında fark yoktur- güç
kazanmasına neden olma vardır. Bakınız, bu tür yapılar
hiçbir zaman devlet otoritesini, hangi partiden olursa olsun bir iktidarı,
güçlü bir iktidarı kabul etmez. Öyle bir Türkiye olsun, öyle bir
parlamenter sistem veya hükûmet sistemi olsun ki ne olsun ne ölsün, öyle bir
anayasal model olsun ki ne olsun ne ölsün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terör
yapılanmaları Biz, yönetilemeyen bir ülkede acaba nasıl devlet
otoritesini ele geçiririz de -paralel ve derin yapılar bunu
yapmıştır- orada hükûmet ve devlet yetkilerini
kullanırız. demişlerdir. İşte, bugün
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle de yapmaya
çalıştığımız budur. Güçlü bir otorite olsun;
bütün anayasal düzenler, Anayasa teorileri bunu öğütler ve bunu
gerçekleştirmeye çalışır.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Adalet de olsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu anayasal düzenin
bugün hamdolsun- ortaya koyduğu otorite, çete ve mafya tipi örgütlenme
yapılarını, gladyoyu, paralel yapıları bertaraf
etmiş ve tek bir devlet otoritesi vardır, o da Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. anlayışıyla
millî iradenin hâkimiyetidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) -
Kaçırılanlar için ne diyorsun?
BAŞKAN - Sayın Oluç, bu son söylenenlerde
bir şey yok ama buyurun açıyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Kayıtlara geçsin diye bir şeyi belirtmek
istiyorum: Yani şu anda yargıda sizin cezasızlıkla terfi
ettirdiğiniz insanların tek tek isimlerini saymaya başlasam
rahat konuşamazsınız ama vakit kaybetmeyeyim diye bir şeye
değineceğim. Beyaz Toroslar döneminin failleri ve yöneticileri
olanlar bugün sizin sarayınızdan çıkmıyor. (HDP
sıralarından alkışlar) Bir tanesi Mehmet
Ağardır, öbürü Tansu Çillerdir. Adalet ve Kalkınma Partisinin
Genel Başkanıyla el ele kol kola fotoğraf çektiriyorlar. Beyaz Toroslar
döneminin başında olan insanlar bunlardır. Bir de diyorsunuz ki:
O zaman otorite yoktu, iktidar yoktu birtakım derin devlet
Derin devlet
o zaman otoriteydi, iktidardı, sadece derin devlet değil onun
başında olan iktidarın kendisi de bunlardan haberdardı.
Bunların hepsi o raporda var işte, ben onun için diyorum. Meclis
arşivinden faili meçhuller raporunu alıp okusanız aslında
hepsini göreceksiniz. O raporda yazıldı bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O zaman bu
konuları ciddiye alan ve çalışan bir Meclis vardı ve onun
araştırma komisyonu bütün bunları ortaya koydu. Rapor gerçekten
Getirin, bakalım beraber, göreceksiniz. Ben o zaman sayfa sayfa
okuduğum için biliyorum bunu, boşa söylemiyorum ve faydalı bir
eserdir, ortaya konmuştur bu. Dolayısıyla, o dönemin
iktidarının sürdürücüsü olanlarla siz bugün el ele kol
kolasınız bunu unutmayalım.
HABİP EKSİK (Iğdır) JİTEM
davasını akladınız.
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
53.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle Anayasal düzenimizde yargının
işlemediği ve cezasızlık hâline ilişkin iddia ve
ithamların doğru olmadığı kanaatindeyim. Neden?
Bakınız şu anda Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi ülkedir ve
sözleşmeye taraf olup bireysel başvuru yolu açıktır.
Eğer bir cezasızlık hâli varsa ona ilişkin müracaatlar
neticesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde gerekli kararlar
verilebilmektedir. Bakınız, biraz önce yapılan
tartışmada da ortaya çıktığı gibi, eğer bir
ülkede bir hukuksuzluk varsa önce Parlamentonun işidir. Ne yapar
Parlamento? Anayasal düzenini, hukuk düzenini, kanunlar hiyerarşisinde yer
alan bütün mevzuatını evrensel hukuk düzenine göre yani de lege
ferenda diye ifade ettiğimiz ideal hukuka yaklaştırmak
zorundadır. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılmışsa
ve hatalı bir işlem varsa o da yargısal denetim, parlamento
denetimi ve idarenin denetimi çerçevesinde incelenir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yargısal, idari
çerçevede ve yasama organı çerçevesinde değerlendirilir, eğer
düzeltilemezse uluslararası denetim mekanizmaları da
açıktır. Bu çerçevede işletilecek mekanizma bugün evrensel
hukuka göre vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini teminat
altına almaktadır, hak ihlalleriyle ilgili etkin ve yeterli denetim
sağlamaktadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime 30 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.06
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
28inci madde üzerinde 4 önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
28inci maddesindeki ilişkin ibaresinin dair şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu İlhami
Özcan Aygun Gökan
Zeybek
Sivas Tekirdağ
İstanbul
Ednan
Arslan Orhan
Sümer Vecdi
Gündoğdu
İzmir
Adana
Kırklareli
Turan
Aydoğan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Turan Aydoğanın.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelirken 3Y
iddiasıyla gelmişti: Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele.
Şimdi, bu 3Yyi 3 örnekle anlattığımızda nerede
olduğunuzu anlayacaksınız.
Yolsuzluk; en barizi, daha yakın tarihte
yargıda tartışılıyor. Sarayın
başdanışmanı, yargıda hâkimlere, savcılara bir
uyuşturucu baronunun yararına dahletmekle gündemde ve Ben
aradım bu hâkimleri. Savcılar çağırsın, ben bu konuda
konuşurum. diyor. Takdir kamuoyunun, çok fazla yargısız infaz
yapacak değilim burada.
Yoksullukla mücadele
Bizim kadim kültürümüzde siz
yoksul olsanız bile kapınıza gelip de Açım. diyen birisi
olursa onu doyurursunuz, onunla ilgilenirsiniz, varsa
sıkıntılarını çözersiniz, hatta cebinizdeki son
parayı onunla paylaşır, onu öyle gönderirsiniz. Sizin, Genel
Kurul salonunuz eviniz değil midir? Oraya gelip Açım. diyen
insanı apar topar o salondan çıkarıyorsunuz ve kamuoyu şu
anda nerede olduğunu, ne yaptığını ve ismini bilmiyor.
Gerçekten demokratik bir devlette yaşıyor olsaydık şu anda
bir rehabilitasyon merkezinde onun sorunlarıyla ilgileniyor olurduk ve
Güçlü bir sosyal devletimiz var, onu yeniden hayata kazandıracak. derdik
ama hiç kimse böyle söylemiyor. Ortada yok; üç gün sonra mı ortaya
çıkar, beş gün sonra mı? Şaibeli bir süreden sonra ortaya
çıkıp da söyleyeceklerinin bir anlamı da kalmayacak. Demek ki
yoksullukla da bir mücadeleniz yok. 8 milyon işsizin olduğu bir
ülkede yaşatıyorsunuz insanları, sonra burada Açım. diyen
insanlarla ilgili kriminolojik tarifler yapıyorsunuz. Yapmayın,
yazıktır; yapmayın, çok insani değildir. O zaman, 8 milyon
insanın arkasına bir mersule ekleyin, işleyebileceği
suçları arkalarına yazın, takibe alın. Böyle bir şey olabilir
mi, böyle bir şey olabilir mi? Bir sosyal devlet yaratıp bu sorumluluğu
yerine getirememek sizin utancınızdır. Utanın ve kenarda
durun, burada bahaneler üretmeyin.
Yasaklarla mücadele
Buyurun, Leman dergisi. Ne var
bunda biliyor musunuz? Leman dergisinde bir karikatür basıldı.
Sayın Bakan Kanal İstanbulun etrafından araziler
almış -bu konu tartışıldı kamuoyunda- burada
diyor ki: Bakın, burası çok önemli. Bakın, burası çok
önemli. Bakın, burası çok önemli. (CHP sıralarından
alkışlar) Hemen hemen kanalın her tarafını
almış gibi gösteriliyor bir karikatürde; adı üstünde, karikatür,
sanat, sanat. Neresinden bakarsanız bakın, bunun yasaklanabilecek bir
yanı yok. Sayın Bakan avukatıyla talep ettiyse çok ayıp
etmiş. Bu karikatüristi çağırıp yanında bir devlet adamı
olgunluğuyla teşekkür edip ödüllendirmesi gerekirdi. Bu hareketler
anormalse, erişilmesi, yasaklanması gerekiyorsa bunlar Sayın
Bakanın hareketleri; o zaman, ona da erişmeyi yasaklayalım,
televizyonlara çıkmasın, olur mu, bunları söylemesin.
Anayasanın 28inci maddesi Basın
hürdür. diyor, 26 ve 27nci maddesinde yine aynı özgürlükler
düzenleniyor, sanata ilişkin ve basına ilişkin özgürlükler
düzenleniyor. Siz, yasaklayarak bir Anayasa ihlalini masum hâle getirmeye
çalışıyorsunuz. O Anayasa ihlallerine bizi burada da ortak
etmeye çalışıyorsunuz. Getirdiğiniz yasalar, bir defa
kafadan aykırı Anayasanın 127nci maddesine. İçine
Ahlattaki sarayı koyuyorsunuz, Anayasanın 138inci maddesinin son
fıkrasına aykırı. Bütün ihlalleri buraya getiriyorsunuz,
bizi kendinize suç ortağı yapmaya çalışıyorsunuz.
Başka Anayasa ihlalleri de yapıyorsunuz.
Haberiniz var mıdır, yok mudur bilmiyorum,
size gelmemiş olabilir ama saray yerel yönetimlerle ilgili bir
çalışma yaptı, belediye başkanlıklarına da
gönderdi görüşlerini almak üzere, bilginiz var mı? Yok.
İşte böyle, saray başka yerde, siz başka yerdesiniz. Tek
adam rejiminin özelliği bu. Bu yasada, sırf Kanal İstanbula
hazırlık olsun diye, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kanal İstanbul çalışmalarına
katılmayacağım. dedi diye özel hüküm koyuluyor. Büyük
projelerle ilgili -yapılmazsa- şu anda Yatırım İzleme
ve Koordinasyon Başkanlığının var olan hükmü
tırpanlanıyor, deniliyor ki: Vali 3 kişilik bir heyetle karar
alır, bu projeyi bir vilayet kanalıyla, Yatırım İzleme
ve Koordinasyon kanalıyla yapar. Burada eksik olan ne biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Devam edebilir miyim
efendim?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Daha önceki yasa
maddesinde bu karara karşı sulh hukuk mahkemesine başvuru
hakkı varken bu da kaldırılmış. İşte, sizin
var olan Anayasa'ya bağlılığınız bu kadar.
Anayasa'nın 125inci maddesi ve son fıkrası İdarenin bütün
işlem ve eylemleri yargı denetimine tabidir. diyor. Hangi hakla bunu
getiriyorsunuz, hangi hakla önümüze koyuyorsunuz? Hep beraber, Anayasa'nın
81inci maddesine göre yemin ettik burada. Orada diyor ki: Hukukun
üstünlüğüne, demokratik devlete, dayanışma ve adalet
anlayışına, herkesin insan haklarından ve temel haklardan
yararlanmasına ve Anayasa'ya sadakate
Getirdiğiniz bütün yasalar
Anayasa'ya aykırı. İçtiğiniz bu yemin sizin yemininiz
değil midir? Sizin anayasal suçlarınıza bu Meclisi neden ortak
etmeye çalışıyorsunuz? Biz yokuz ve siz de ileride bu yükü
taşıyamayacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatip, kürsüden AK
PARTİ Grubuna hitaben vatandaşlarımızı kriminalize
ettiğimiz iddiasında bulunmuştur, sataşmadan dolayı
söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kayıtlara geçti
zaten Başkanım, daha ne
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 28inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, bizler anayasal düzen içerisinde milletimizin kaderini
kendi kaderimiz olarak gören ve 82 milyonun hangi siyasi partiden,
görüşten, mezhepten, etnik gruptan, inançtan, felsefi düşünceden
olursa olsun kardeşliğine inanan bir gelenekten geliyoruz ve
hamdolsun, on yedi yıldan beri vatandaşlarımızın
hakkını, hukukunu hakça gözeterek milletimizden
aldığımız destekle bugünlere geldik. Hiçbir
vatandaşımızı kriminalize edemeyiz. Sadece yargı
vardır, yargı da gerekli kararları verir, herkes de ona uymak
zorundadır. Çünkü bu ülkeyi bir arada tutan şiraze Anayasa'dır,
anayasal düzene de herkes uymak zorundadır.
Şimdi, hatip, kürsüden, bizim
vatandaşlarımızı kriminalize ettiğimizi ve bu nedenle
Atın dışarı! ifadelerini kullandı, bu ifade bize ait
değil. Bakınız, tarih 11 Şubat 2014, yer neresi? Cumhuriyet
Halk Partisi grup toplantısı. Parti politikalarını ve parti
kültürünü benimsemediğini iddia eden Cumhuriyet Halk Partisinin üyesi olan
bir vatandaşa Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
tarafından Çıkarın dışarı! Atın bunu
dışarı! ifadeleri kullanılıyor. Bizim böyle bir
ayrımcılığı kabul etmemiz mümkün değil. Parti
tüzüğümüze ve Meclis İçtüzüğüne uygun olmadığı
için buradan, mikrofondan vermek istemiyorum ama sizin kulaklarınız
bunu duydu. Biz, onun için milletimizin kaderini kendi kaderimiz olarak
görmeye, milletimizin çizdiği rotada, istikamette yol almaya, ülkemizin ve
milletimizin kaynaklarını 82 milyon arasında hakça
paylaştırmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yapılan konuşmaya cevaben, ilk bir buçuk dakika, olması
gerekenleri ama kendilerinde olmayanları, yönetenlerin
taşıması gereken sıfatları ama kendi yöneticilerinde
olmayanları saydı, döktü.
Berat Albayrakın Leman dergisinin
kapağını yasaklatması ayıbını Adalet ve
Kalkınma Partisi 2020 yılında taşıyabiliyorsa ve
bununla ilgili bir şey demiyorsa zaten bunun üzerinde çok fazla
konuşabilecek bir şey yok. Çankaya Köşkünde Turgut Özalı
ziyarete gidenler, Çankaya Köşkünde Süleyman Demireli ziyarete gidenler,
Çankaya Köşkünün merdivenlerinde kendilerini eleştiren karikatürleri
sergilediklerini görürlerdi. Öyle bir anlayıştan, kendisini Tipitip
Şovda eleştirenle canlı yayına çıkan rahmetli Erdal
İnönünün anlayışından Burası çok önemli. diye
kanalın etrafını gösteriyor diye
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yani kişilik
haklarına hakaret yok, zekice bir espri var. Gülüp geçmesi lazım,
sorsalar Burası çok önemli. demesi lazım. Twitterda Berat Albayrak
Lemanı gösterip Burası çok önemli. dese başka bir Türkiye
olur yarın ama bu kadar despotik, bu kadar baskıcı, bu kadar
tahammülsüz bir yönetim anlayışı var. Sonra da CHPye cevap
için, 2014te bir grup toplantısında birisini
çıkarmış
Kim çıkarmış, ne
çıkarmış; vallahi bakacağım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak, 11 Şubat;
seneidevriyesini yaşıyoruz bugünlerde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama benim
anlamadığım şu: Sayın Genel Başkanımız,
kendisini eleştirenleri bırak, kendisine saldırıda bulunan
özür dilemek istediğinde kapısını açmıştır,
özür diletmiştir. Elini öpmek isteyene elini öptürmeyen, açıkça
hakaret edenlerin özür dileme taleplerinin hepsini kabul eden böylesi
anlayışlı, böylesi hoşgörülü bir liderlik
yaklaşımını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başka şeyler
anlatma, konuştuğumuz şeyleri anlat.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
o tarihlerde Somada protesto
edildiğinde gidip kasiyerin gırtlağına sarılan
liderinizle karşılaştırmanın ve yerde yatan
madencileri tekmelettirmenizi
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Konu bu değil,
konuyu biliyorsun!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sizin grup
toplantınızda adam Açım aç, aç. diyor; siz, paldır küldür
alıyorsunuz
Arkadaşım sordu, cevap vereceksen şunu söyle:
O adam nerede şimdi? Grup toplantınızda isyan eden,
açım diyen vatandaş şu anda nerede? diye sordu; cevaba
çıkıp, bir buçuk dakika, olması gerekip de sizde
olmayanları anlatıp, sonunda da CHPye geçmişte adam hakaret mi
etmiştir, saldırı mı yapmıştır, bunu
anlatıp çıkıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tabii, çok eski!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Berat Albayrakın Leman
dergisini toplatmasına, erişim engeli getirmesine bir cevap ver,
ondan sonra oturup demokrasi konuşalım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
55.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın hatip,
kürsüden apaçık bir istiskal etti, küçümsedi, âdeta hakaret etti; bunun
kabulü mümkün değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim hakaret etmiş?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
hani, sanki bahsi geçen grup toplantısı yaklaşık bin
yıl önce cereyan etmiş. Ne zaman? 2014, daha dün
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
Leman dergisine cevap versin. Yani yine aynı konuda temcit pilavı
gibi
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
2014 mü?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kaset
takılmış, sarmış, onun tekrarı
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Daha dün cereyan
etmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aynı
şeyleri tekrar ediyor!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
2014te, maalesef, kendi grup kültürünü, kendi siyasi politikalarını
benimsemediğini ifade eden bir parti temsilcisini Kapıdan
dışarıya atın. Atın dışarı. diyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ya, adam Açım.
diyor, Açım. diyen insana bir şey söyle!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, siz,
eğer eskiden, efendim, 1990larda demokrasinin ne kadar iyi
işlediğini düşünüyor, o günlere öykünüyorsanız, biz
öykünmüyoruz. Yani bu ülkede inanç özgürlüğü, ifade hürriyeti, biraz önce
konuştuğumuz, maalesef, devlet içerisine yerleşmiş o çete
ve mafya tipi gladyoların, paralel yapıların
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Aç adam nerede,
aç adam?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer bu ülkede
beyaz Torosları gündeme getirip arkasından da onu özgürlük olarak
ifade ediyorsanız biz o günlere geri dönmek istemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu ülkede on yedi
yıldan beri ısrarla, yalnız kalsak da demokrasi ve hukukun
üstünlüğü mücadelesi veriyor, evrensel hukuk bağlamında bu
kültürü anayasal düzenimiz ve hukuk düzenimiz içerisinde yerleştirmeye
devam ediyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nerede adam,
nerede?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) El öptürmeme
geleneğini bu ülkede başlatan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğandır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
vallahi, insan dinlerken çatlayacak gibi oluyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çatla, patla!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kardeşim, bak şunu
söylemek lazım, söyletme adama. 2014ten söylersen o tarihe giderler,
Balyoz davasının ilk duruşmasına gidip de davaya müdahil
olma talebini sana hatırlatırlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Açtıracaksın
bana, illa açtıracaksın yani!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Söyle, söyle!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2014 yılında
Cumhuriyet Halk Partisinin grup toplantısında -yazdım,
bakın diye- Cumhuriyet Halk Partisinin bugüne kadar asla
yapmadığı bir şeyi o tarihte yapılmış diye söylüyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ondan kaçamazsın,
o iş geçti! Özgür Özel de var!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2014 yılında, 2015
yılında FETÖnün kanallarında yayın yapan Cahit Özkan
şimdi buraya gelip 2014e gidelim, dönelim. derse ve kendisine sorulan bütün
soruları cevaplamak yerine gidip gidip başka bir tartışma
açarsa
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kaçamayacaksın!
Bunları açtıracaksın illa!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben sana daha ne söyleyeyim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Berat Albayrakın Leman
dergisini toplattırmasına, erişim yasağı getirmesine
sen ne diyorsun, onu söyle bir kere! Onu söyle!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tam bu anı
bekliyordum!
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Soruyu cevapla, soruyu!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Başkanım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatibin şahsıma ve grubumuza dönük ithamlarından dolayı,
sataşmadan dolayı kürsüden söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, en azından tartışma
içerisinde bile nezaketi koruyalım da siz falan diyelim birbirimize
bari.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklaması
sırasında AK PARTİ Grubuna ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz bu ülkede bir taraftan derin yapılarla
mücadele ederken bir taraftan da paralel yapılarla mücadele ettik.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Kim o
derin yapı?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Hani diyorlardı ya
eskiden İngiliz mandası mı, Amerikan mandası mı? Biz
hiçbir zaman mandacılığı, vesayeti, derin ve paralel
yapıları kabul etmedik. Ha, eğer bu ülkede
Bakınız, biz söylüyoruz biz, Ne istediler
de vermedik? dedik değil mi? Ne istemişlerdi bizden? Efendim Okul
açacağız, eğitim kurumu
Açın. Herkes için eşit.
MENSUR IŞIK (Muş) Hayır,
yargıyı istediler. Hâkim olmak, savcı olmak, vali olmak, asker
olmak; hepsini sizden istediler.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Utanın ya!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ama siz devleti
istiyorsanız devleti vermeyiz. dedik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Devleti verenler şefaate nail
olanlardı şefaate. Kim şefaate nail oldu? Hamdolsun, o FETÖ
elebaşının bedduasına muhatap olduk biz.
Bu bağlamda, bakınız, bunlar
aranızda, maalesef, Ergenekon, Balyoz mağduru milletvekilleri de var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var tabii.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) O milletvekillerinin
gözlerinin içine baka baka, o milletvekillerinin mağduriyeti
Yargıtayın bozma kararıyla sübut bulmasına rağmen
Tarihe bakınız, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu FETÖ kalemşorlarıyla birlikte keyifle
Zaman gazetesi okuyup desteklerini sunarken
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Senin
Genel Başkanının resmi var.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
yine
Kılıçdaroğlu, Samanyolu televizyonuyla ilgili RTÜKün
almış olduğu kararı protesto etmek ve desteğini sunmak
için gitmiş iken, arkadan sufle verdi ya, Sayın Tanalın
Ve
yine FETÖyle, nerede müdahil diyorsa Tanal orada. Ne diyordu? Bank Asyada
hesap açıp
Yıl 2014, Mart, Nisan. Diyordu ki: Benim milletvekili
maaşımı Bank Asyada açtığım hesaba
yatırın.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) O bankayı kim
açtı, bankayı?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ve bugün
aranızdaki milletvekillerinin mağduriyetinin kaynağı FETÖ
olarak sübut bulduktan sonra yaptı. Mahmut Tanal suçunu çok iyi biliyor.
(CHP sıralarından Oo! sesleri, gürültüler)
Bakınız, 4 CHPli bir arada; Sezgin
Tanrıkulu, Şafak Pavey, Barış Yarkadaş ve Eren Erdem.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bugün de Zaman için
sokaklarda eylem yaparken
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Tanal, gözünüz aydın, sataşma
var size.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bunlar ne zaman biliyor
musunuz? Bunlar, ihanet ortaya çıktıktan sonra.
Aynı şekilde, belki orada devrisabık
yaparsınız, Barış Yarkadaş ve diğer
milletvekillerinizin de
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın Özkan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Diğer önergeyi okutuyorum
(CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır
Hayır, olmaz.
BAŞKAN İşleme başladım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur mu Sayın
Başkan?
BAŞKAN Efendim, işleme
başladım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
bakın
BAŞKAN Tamam, işleme başladım,
önergeyi okutayım, ondan sonra.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 28inci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana Trabzon
Orhan
Çakırlar Behiç
Çelik
Edirne Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, Sayın Tanal, ne
istiyorsunuz, ben bir duyayım, kayıtlara geçsin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, biraz önce AK PARTİ Grup Başkan Vekili açık
ve net bir vaziyette beni terör örgütleriyle ilişkilendirerek bana
FETÖcü dedi. Bu, açıkça bir sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun, kürsüden, iki dakika
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hesap açtın
mı? Para yatırın. dedin mi? Zaman gazetesine desteğini
verdin mi?
BAŞKAN Bütün gün Bir dakika
konuşayım. diyordunuz, iki dakika çıktı size
şansınıza.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Mahmut hiç
doğru bir şey söylemez, ben şahidim. Mahmut hiç doğru bir
şey söylemez!
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yalancının
şahidi şıracı!
Değerli arkadaşlar, biraz önce
Sayın
Özkan, ben Ergenekon, Balyozla ilgili o dönem o mücadeleyi verirken, benim
şu ayağım kırılırken sen o davaya müdahil olma
talebinde bulunmuştun, utanmıyor musun? (CHP sıralarından
alkışlar)
İki: Ben o televizyonlara basın
özgürlüğü için çıkarken sen o televizyonların müdavimiydin,
devamlı sunucusuydun, utanmıyor musun? (CHP sıralarından
alkışlar)
481 sayılı Millî Güvenlik Kurulu
Kararı burada. Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın imzası
burada. Burada, kararda ne deniliyor? FETÖ terör örgütü devletin her yerine
sızmıştır, tedbir alın. deniliyor. Siz bu tedbiri
almadınız. Peki, bu tedbiri almadığınız zaman ne
olmuştu? Bakın, Sayın Profesör Doktor Ömer Dinçerin
kitabı. Bak kardeşim, diyor ki: Bunun siyasal sorumluluğu
Başbakana aittir. Sayfa 121, 122, 123, devamı
Bunun hukuksal
sorumluluğu da bana aittir. diyor. Utanmıyor musunuz bunu hâlen bize
söylüyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, 5580 sayılı Özel Öğretim
Kurumları Kanunuyla ilgili, 2014 yılında, 17-25 Aralıktan
sonra bunların finansmanını sağladınız,
utanmıyor musunuz siz bundan? (CHP sıralarından
alkışlar)
Burada, bana Cumhuriyet Halk Partisinden... Böyle,
12 AK PARTİ milletvekili -içinizde Grup Başkan Vekilliği
yapanlar var, Genel Başkanlığınızı yapanlar var-
tespih gibi FETÖnün arasına niye sızdınız böyle,
etrafında niye böyle poz çektirdiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Dinimizde kadınlar nerede kapanır? Hacca
giderken, umreye giderken, bir taziyeye giderken, namaz kılarken. (AK
PARTİ sıralarından Her yerde sesleri) Amerikada FETÖye giden
kadınlar, FETÖnün karşısında örtündü, bakar mısınız.
Şu anda bu milletvekilleriniz bu türbanı takıyorlar mı?
Takmıyorlar bu türbanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Başörtüsünü FETÖnün
karşısında taktılar.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın
Başkanım, başörtüsü nerede kullanılır, bunu mu
öğretecek bize?
MAHMUT TANAL (Devamla) Burada, eğer FETÖcü
aranıyorsa bunun kökü, tohumu, her şeyi AK PARTİdedir
değerli kardeşlerim. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, FETÖnün iki
numaralı ayağını, bunu kim şu anda büyükelçi
yaptı. Kim elçi yaptı?
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ediyorum.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Mahmut
hiçbir şeyi doğru söylemez!
MAHMUT TANAL (Devamla) Şu anda
Elâzığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinde bir bakan
yardımcınız yargılanıyor FETÖden.
BAŞKAN Sayın Tanal, kürsüyü işgal
ediyorsunuz.
MAHMUT TANAL (Devamla) O dosyayla ilgili gizlilik
kararı neden verildi? FETÖden yargılanan bakan yardımcınız
kim?
BAŞKAN Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (Devamla) Bana bunu açıklar
mısınız?
BAŞKAN Mahmut Bey...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kürsü işgali.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yani burada utanmadan, sen
Ergenekon, Balyoza müdahil olma dilekçesi vereceksin, her gün Bank Asyaya,
Kanaltürke, Samanyoluna çıkacaksın, bana FETÖcü diyeceksin! (CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan, ne dedi
Sayın Mahmut Bey?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim,
şahsıma, Balyoz davasının müdahili olduğum
iddiasıyla sataşmıştır.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
8.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hukuk camiasında
teorik ve pratik çalışmalar yapmış, Hukukçular Derneği
Genel Başkanlığı yapmış birisi olarak ve bir
insan hakları aktivisti olarak bu ülkede onur duyulacak, gurur duyulacak
çok iş yaptık hamdolsun.
Bakınız, bir insan, bir hukukçu neyle
gurur duyar? Demokrasi için, hukukun üstünlüğü için vermiş
olduğu, anayasal rejim için vermiş olduğu mücadeleden gurur
duyar ve bu kardeşiniz, hamdolsun, bugün çatısı altında
yaşadığımız Gazi Meclisimizi, anayasal düzenimizi bir
arada tutan hukukumuzu savundu. Ne yaptık? Bu ülkede darbe tehditleri,
müdahaleler, vesayet odakları olmadı mı? diyorsunuz? Elbette
sizlerin o zaman tuzu kuruydu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bırak Allah
aşkına! Tuzu kuru, muzu kuru.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Cezaevinde 300
bin insan var. 60 bini aldınız, 300 bin yaptınız.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Biz öylesi bir mücadele
sürecinden geçtik ki bir darbe teşebbüsü varsa, 15 Temmuz neyse aynı
şekilde çete ve mafya tipi yapılanmaların, devlet içindeki cunta
yapılanmalarının takipçisi olacaktık. Ben de Balyoz
davasına Hukukçular Derneği Başkanı olarak müdahale
talebinde bulundum. Yanlış mı yaptım? Doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neyi doğru?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Arkasından,
kumpasları da ifade ettik. Bakınız, 17 ve 25 Aralık darbe
teşebbüsü gerçekleştiği zaman, 17 Aralık günü -henüz 25
Aralık yok- bugünkü FETÖ darbe teşebbüsü sonrası ortaya
çıkan tabloda bu hain terör örgütünü hangi açıdan ne kadar net
görüyorsak o gün bunları televizyonlarda bangır bangır
bağırdık. Ancak biraz önce Tanal bu kürsüye çıktı, ne
dedi: Bank Asyaya desteğe gitmedim. demedi, Bank Asyada hesap
açtım, paranızı buraya yatırın demedim. demedi,
Efendim, Zaman gazetesi, Samanyolu için destek vermedim. demedi. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ya, bankayı siz
açtınız.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Bankayı siz kurdunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Yani ihanet ayın
14ü gibi ortaya çıkmışken desteklerini sundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Süreniz bitti Sayın Özkan.
Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Biraz önce kürsüdeki
mahcubiyetini, kürsüden inmeme dirayetini gördüğünüzde oradaki FETÖ
desteğine de şahit olduk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.32
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
28inci madde üzerinde verilen, önceki oturumda
okuttuğum ve Komisyona sorduğum önerge üzerinde konuşma
yapılacak ama öncesinde Sayın Özelin bir söz talebi var, ona söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın İstanbul Milletvekili Mahmut Tanala yönelik yerinden
sarf ettiği ifadelerini kabul etmelerinin mümkün olmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, zorlu,
yorucu bir haftanın, çalışmaların son gününde, son
saatlerindeyiz. Biraz önce Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan
Vekili Cahit Özkan ile grubumuz arasında ve daha sonra Mahmut Tanal
arasında sert eleştiriler oldu ve o sırada, siz biraz yükselen
seslerden ötürü ve ortamın sakinleşmesi amacıyla başvurulan
bir yöntemi kullanarak oturuma ara verdiniz. Oturuma ara verdiğiniz
sırada, Sayın Cahit Özkan, grubumuzun ön tarafından geçerken
Mahmut Tanala -Mahmut Tanalın kendi ifadesiyle- çok
rahatsızlık duyacağı ama hakaret ve küfür içermeyen bir
ifade kullandı. O sırada tutanak yoktu, o yüzden kayıtlarda
yoktu ama yanı başımızda olan bu nahoş söze ben de şahidim,
arkadaşlarımız da şahit ve kullanılan kelimeyi içeride
de konuştuk burada da tekrar etmek tutanağa geçirmek doğru
değil ancak kabul edilebilecek, tasvip edilebilecek,
kullanılmasının bizim grubumuz tarafından hoş
görülebilecek bir tarafı yok, hiçbir milletvekili için yok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama bir partinin Grup
Başkan Vekiline, Grup Başkanını burada temsil eden, vekili
olan kişiye, taşıdığı bu sıfatla da böyle
bir sözün söylenmesi hiç doğru olmadı, hiç hoş olmadı. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi adına bu sözü geri alıyoruz. Bu sözün
tutanaklarda bulunması durumunda İç Tüzük zaten doğrudan ceza
öngörüyor. Bu cezanın uygulanamamasının sebebi, oturumun
arasında gerçekleşmiş olmasıdır. Üzüntülerimizi ifade
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, ister Genel Kuruldaki görüşmeler esnasında isterse
birleşime ara verildiğinde milletvekillerinin nezaketi elden
bırakmaması gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşim esnasında, ister oturum içerisinde ister oturum
kapalıyken birbirimize karşı kullanmış olduğumuz
sözler ve ifadeler konusunda asla nezaketi elden bırakmamalıyız.
Ben bütün konuşmacılardan rica ediyorum, ideolojik olarak farklı
düşünebilir, farklı bakış açıları olabilir,
meselelere farklı yaklaşılabilir ama görüşmeler
esnasında meselelerin özünü tartışmayı bir tarafa
bırakıp meseleleri kişiselleştirirsek, şahsileştirirsek
bizim Meclisi çalıştırmamız mümkün olmaz. Bütün
milletvekillerimizden bu konuda asgari dikkati Başkanlık Divanı
olarak rica ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Görüşmelere devam ediyoruz.
Önerge üzerinde söz talebi Behiç Çelikindi.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 28inci maddesi hakkında verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerinde konuşma yapmak için söz aldım. Bu vesileyle Yüce
heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 28inci maddesi Yüksek Fen Kurulu
Başkanlığıyla ilgilidir, 4735 sayılı Kanunu bir
ek maddeyle takviye etmektedir. Bu ek maddeyle oluşan tüm
olumsuzlukların, nizanın ve ihtilafların çözümünde Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bünyesinde yer alan Yüksek Fen Kurulu
Başkanlığının yetkili olacağı hükmünü
içermektedir. Böylece, kamu ihale sözleşmelerinden doğacak her türlü
aykırılık, ihtilaf ve çekişmenin Yüksek Fen Kurulunca
çözüleceği belirtiliyor.
İdari ve adli yargıya ait olan tüm ihale
sözleşme ihtilafları ve devamı hususlar idari bir organa
çekilmiş olmaktadır. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir,
hukuk devletinden feragat etmektir, keyfî idareye kapı aralamaktır,
bu itibarla, ceberut bir devlet anlayışının farklı bir
yüzüdür. Ama AKP iktidarı gerçekten kamu ihalelerinde ve
sözleşmelerinde on yedi yıldır ne yaptı? Diğer
taraftan, AKP, yerel iktidarda, örneğin, İstanbulda yirmi beş
yıldır ne yaptı, ona bakmak lazım.
Değerli arkadaşlar, AKPnin bu konuda
sicilinin bozuk olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ülke baştan
aşağı ranta, soyguna ve yağmaya maruz kalmış;
ülkenin satılmadık kamu tesisi, gayrimenkulleri,
kıyıları, toplanma alanları bırakılmamıştır.
Bu yağma düzeninin halkı bir felakete doğru sürüklediği
gerçeği kapatılmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, son on yedi yılda
tahrip edilen Türk idare sistemi, maalesef, can çekişmektedir. Genel
idare, mahallî idareler, genel idarenin taşra yapısı, yargı
erki, askeriye, Hariciye, Maliye, kısaca hepsi tahribattan nasibini
almıştır. Teşkilatlarda disiplin olmadığı
gibi ehliyet ve liyakat da tahrip edilmiştir. Yukarıdan ne kadar
emrederseniz edin, onu icra edecek ve anlayacak personelimiz artık mevcut
değildir. Değerler de yok oldu, ahlak, maneviyat, devlet malına
saygı, teamül uçup gitti. Ne yazık ki toplumu bir
yığın hâline dönüştüren bu yıkıcı icraatlar,
kurgulanan biatçı geleneğe gidişatı
hızlandırmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, düşünün İhale Kanunu on yedi yılda en az
150den fazla değiştirildi. Niye değiştiriliyor? Çünkü
kişiye özel yasa koyma ve rant beklentisinden. Bu teklifle de en az 10
yasada değişikliğe gidilmektedir. Özellikle; imar,
yapılaşma, kamulaştırma, arsa üretimi,
kıyıların kullanımı, inşaat ve tesisler
hakkında bir torba kanunla karşı karşıya
olduğumuz gerçektir. Bundan çıkan sonuç: Yakın geçmişte
yerel yönetimci gözüken AKP iktidarları nedense bugün, yerel yönetimlerin
yetkilerini tırpanlamakta, belediye iş ve hizmetlerini
ağırlıklı olarak Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı eliyle gördürmeye yönelmiş olmaktadır. Bunun
sebebi acaba 31 Mart seçim mağlubiyeti olabilir mi? Bu da yine bir AKP
idari kültür yozluğu olarak değerlendirilmelidir. Hâlbuki,
demokrasinin bir ülkede kökleşmesinin ana koşulu, yerel demokrasinin
güçlendirilmesiyle mümkündür. Görüyoruz ki iktidar hızlı
çöküşünün yavaşlatılması için tüm yetki ve gücü -maddi gücü
de dâhil- elinde tutmanın telaşını yaşamaktadır.
Bu yöntem asla devletimize ve milletimize bir yarar getirmeyecektir. İmar
ve yapılaşmada, kentsel dönüşümde pasif kalan bir belediye
yönetimi asla düşünülemez.
Değerli
milletvekilleri, 28inci maddeye dönersek, bu madde yargı yetkisinin bir
idari kurula devrinin olduğu açıktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Gelin, idari yargı yetkisini bu Fen Kuruluna vermeyelim.
Evet, sonuç olarak,
Allah bizi her türlü bela ve musibetlerden korusun, devleti de çok iyi
yönetecek yönetici elit heyetine bizleri kavuştursun diyorum. Önergemizin kabulünü
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinde geçen ve ibaresinin
ile şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Mahmut
Celadet Gaydalı Erol
Katırcıoğlu
Adana Bitlis İstanbul
Habip
Eksik Filiz
Kerestecioğlu Demir Hüseyin
Kaçmaz
Iğdır Ankara Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Habip Eksikin.
Buyurun.(HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, bu torba yasa Meclis gündemine
geldiği zaman ben yurt dışındaydım ve bir göz
gezdirdim; bu teklifle ilgili şunu gördüm; AKP iktidarının, daha
önce yerel yönetimleri alarak gerçekten yok ettiği, talan ettiği,
gasbettiği yerleri bu defa yerel yönetimlerin haklarını
ellerinden alarak, yetkilerini gasbederek orada yine aynı tarzı
yürütme anlayışını gördüm. Yine, şirketlere, lobilere
rant peşkeş çekme tarzının olduğunu gözlemledik. Kayyum
atamalarıyla zaten bizim kazandığımız belediyeleri
gasbetti. Yetmedi. Bu defa da yerelin haklarını, yerelin yetkilerini
merkezî idareye aktarmaya çalışıyor. Bu şekilde âdeta
yapacağı talana, gasba bir kılıf uydurma tarzı
geliştiriyor.
Şimdi, bu teklifi ben görünce
-açıkçasını söyleyeyim- Cumhurbaşkanının yani AKP
Genel Başkanının daha önce Biz İstanbula ihanet ettik.
sözü aklıma geldi. Gerçekten de ben yurt dışında bazı
yerleşkeleri gezdiğim zaman AKPnin bu yerlere, buraya, buranın
insanlarına, doğasına, tarihine ve insanların yaşam
alanlarına ihanet ettiğini gözlemledim. Bunları da birkaç
fotoğrafla sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bakın,
burası, Boğaz yani İstanbul Boğazının
olduğu, Kız Kulesinin olduğu, tarihî yapıların
olduğu bir yer ve gördüğünüz gibi o gökdelenlerin görüntüyü kapattığı
bir yer. Fakat bunun yanında şuna baktığımız
zaman, Parise, Eyfel Kulesinin etrafında hiçbir şekilde bir
gökdelenin olmadığını ve yatay yapılaşmanın
olduğunu gözlemliyoruz. Gerçekten de Sayın
Cumhurbaşkanının söylediği gibi büyük bir ihanet
gerçekleştirilmiş.
Yine, yukarıdan Parise bir bakış.
Orada da aynı şekilde yatay kentleşmenin,
yapılaşmanın olduğunu görüyoruz. Fakat İstanbula
yukarıdan bakıldığı zaman da şu şekilde bir
görüntü yani hiçbir yaşam alanının, parkın, yeşil
alanın olmadığı bir fotoğraf karşımıza
çıkıyor. Yine, ihanetin belgesinin âdeta yansıması.
Yine, baktığımız zaman
değerli arkadaşlar, Güngören
Güngörende bakın sadece
yeşil alan olarak mezarlık kalmış. Allahtan mezarlara
dokunmuyorsunuz. Ona da dokunsaydınız zaten hiç alan kalmayacaktı.
İşte, hakikaten ihanet etmişsiniz.
Yine, baktığımız zaman
Esenlerde neredeyse nefes alacak yer kalmamış. Aynı
şekilde ihanetin böyle dışa vurulmuş hâli.
Yine, arkadaşlar, bu tarihî yapı Louvre
Müzesi, Pariste, hepiniz biliyorsunuzdur. Ama Türkiyede 12 bin
yıllık Hasankeyfi, AKP iktidarı ihanet ederek, sular
altında bıraktı ve şu şekilde betonlaşmayı
uygun gördü. Bakın, hakikaten de ihanet gerçekleştiriliyor. Bugün, 12
bin yıllık tarih yok edilmeye çalışılıyor.
Yine, değerli arkadaşlar, bakın, burada,
Şile Kalesi. Restorasyonuna bakın, yani, komedinin gerçekten
dışa vurulmuş hâli. Yandaşa para aktarmak için artık
her yolu deneyen AKP rezil etmiş resmen. Ama İngiltereye
baktığınız zaman, Hellifield Kalesine, aslına
ne kadar uygun bir şekilde restore edildiğini sizler de görüyorsunuz.
Yine, burada da tarihî Süheyl Bey Cami. Camiyi binanın içine
gömmüşler, yok etmişler ama maalesef yabancılar bu konuda
tecrübeliler ve bunu kesinlikle yapmıyorlar. Çünkü coğrafyalarına,
tarihlerine karşı saygılılar, ihanet içerisinde
değiller ki AKP Genel Başkanı da, kendisi de zaten dile getirdi.
Yine Ayder Yaylası -kendi memleketi- zaten kendilerinin de dile
getirdiği gibi ihanet gerçekleştirdiler, betona gömdüler orayı
da maalesef onu da doğamızı da yok ediyorlar. Yine
baktığınız zaman, şu anki İçişleri
Bakanının doğduğu -kendi memleketi- Trabzon. Bakın
Uzungöl; Uzungölün etrafını da betona gömdüler ve yok ettiler.
Şimdi hakikaten oraya karşı da bir ihanet içerisindeler.
Değerli
milletvekilleri, İstanbul tam bir AVM mezarlığına
dönmüş.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Eksik.
HABİP
EKSİK (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Baktığınız
zaman adımbaşı, maalesef, AVM var. Gökdelen sayısı
zaten AKP döneminde resmen tavan yapmış; 121 taneye
çıkmış İstanbulda, hakeza Ankarada da 40ın üzerinde
gökdelen var maalesef. Şimdi, bunları niçin anlattım? Bunlar
sizin politikalarınızın yanlış olduğuyla ilgili.
Bu getirdiğiniz kanun teklifinin de yanlış olduğunu
göstermek için anlattım, gösterdim.
Değerli
arkadaşlar, gelin, biz yatay kentleşmeyi, yapılaşmayı
esas alacak, yerel yönetimleri güçlendirecek ve yerel yönetimlerin gerçekten
kendilerine uygun, tarihlerine, coğrafyalarına, doğalarına,
sosyolojik yapılarına uygun yönetimleri hayata geçirmeleri için
birlikte karar alalım, o şekilde kanunlar çıkaralım, yoksa
Bu şekilde torba kanunlarla Ahlata saray yapmak için alelacele birkaç
şeyi bir araya getirip geçirmeye çalışmanız doğru
değil. deriz. Ve ihanetin devam ettirilmesi, yasalaştırılması
anlamına gelir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinde yer alan hizmet
işlerine ibaresinin hizmetlerine şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek Esin
Kara Metin
Nurullah Sazak
Mersin Konya Eskişehir
Ramazan
Kaşlı Ali
Muhittin Taşdoğan Cemal
Enginyurt
Aksaray Gaziantep Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Muhittin Taşdoğanın.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ortaya
çıktığı günden beri dünya kamuoyunu meşgul eden
coronavirüs hakkında içinde benim de bulunduğum Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi
öğretim üyelerinden oluşan bir bilimsel çalışma heyetinin
yapmış olduğu, uluslararası indeks ve
ULAKBİM-TÜBİTAKta saygın bir yeri olan Eurasian Journal of Medicineda
yayınlanan, coronavirüs hakkında, Türkiyede ilk bilimsel derleme
makale ışığında yüce Meclisimizi ve kamuoyunu
bilgilendirmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, henüz ülkemizde
doğrulanmış vakanın olmadığı, bu
hastalığın erken evresinde hastalık etkenini
tanıyıp tedavi ve korunma yollarıyla ilgili Sağlık
Bakanlığımızın önleyici ve koruyucu tavsiyeleri ve
hastalığın farkındalığına yönelik
çalışmaları doğru ve yerindedir.
Aslında coronavirüsler 1962 yılında
solunum yolu enfeksiyonu belirtisi gösteren bireylerden alınan solunum
yolu örneklerinde yeni bir solunum yolu virüsü olarak
tanımlanmıştı. Coronavirüsler, develer,
sığırlar, kediler ve yarasalar da dâhil olmak üzere birçok
farklı hayvan türünde yaygın olan büyük bir virüs ailesidir. Nadiren
hayvan corona virüsleri insanları enfekte edebilir ve bunun sonucu olarak
MERS, SARS ve 2019 coronavirüs gibi salgınlarla insanlar arasında
yayılabilmektedir. Yüksek mutasyon oranıyla insanlarda ve
çeşitli hayvanlarda asemptomatikten yoğun bakım takibine kadar
geniş yelpazede değerlendirilebilecek, solunumsal, gastrointestinal,
hepatik ve nörolojik sistemlerde enfeksiyonlara neden olabilen zoonotik bir
patojendir.
İlk olarak Çinin Guangdong eyaletinde 2002 ve
2003te şiddetli akut solunum sendromu yani SARSla
karşımıza çıkana kadar insanlar için yüksek derecede
hastalık yapıcı oldukları düşünülmemişti.
SARStan yaklaşık on yıl sonra da bir başka yüksek derecede
patojenik coronavirüs olan Orta Doğu solunum sendromu corona virüsü yani
MERS, Orta Doğu ülkelerinde ortaya çıkmıştır. 2019
Aralık ayı itibarıyla ise yeni bir halk
sağlığı tehdit unsuru olan 2019 novel coronavirüs Çinin
Hubei eyaletinde, Wuhanda, canlı hayvanların da
satıldığı Huanan Deniz Ürünleri Pazarında nedeni
bilinmeyen bir pnömoni salgınıyla küresel dikkatin odak noktası
olmuştur.
İlk olarak 12 Aralık tarihinde etkeni
bilinmeyen bir pnömoni vakası saptanmış olup, laboratuvar
testleriyle olası influenza ve diğer coronavirüsler
dışlandıktan sonra, Çin makamları 7 Ocak 2020de yeni bir
tür coronavirüs izole edildiğini açıklamıştır. 5
Şubat 2020 itibarıyla 39.954 doğrulanmış vaka ve 725
ölüm bildirilmiştir. Çin orijinli, daha sonra dünyanın diğer
bölgelerine yayılan ve hastane kökenli bulaş vakaları ön plana
çıkan SARS, sekiz ay süren 2002-2003 salgını sırasında
8 bin kişiye bulaşmış yüzde 10 mortalite yani ölüm
oranıyla seyretmiştir. Arap Yarımadasında 2012
yılında ortaya çıkmasından bu yana MERS, 27 ülkeye
yayılmış, 2.220 vakada yüzde 35,6 mortaliteyle
seyretmiştir. Yeni coronavirüs mortalitesi ise yüzde 2dir. Her üç
hastalığın hayvan kaynaklı olduğu, hastane kökenli ve
aile içi insandan insana geçiş gösterdiği bilinmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu bilgiler
ışığında, şu anda 2019 coronavirüs enfeksiyonunu
önleyecek bir aşı ya da etkili bir tedavi mevcut değildir.
Ayrıca, enfeksiyon kaynağını yok etmek, erken tanı,
raporlama, izolasyon, destekleyici tedaviler ve gereksiz panikten kaçınmak
için salgın bilgilerini zamanında yayınlamak gibi pek çok tedbir
alınmalıdır. Bununla birlikte, damlacık yoluyla virüslerin
yayılmasını önleyici el yıkama, dezenfektan
solüsyonları kullanma, hastalarla temastan kaçınma gibi temel
tedbirler alınmalıdır. Çin halkını ve
uluslararası sağlığı korumak için özellikle büyük Çin
limanlarıyla en yakın seyahat bağlantılarına sahip
yerler için ilaçların, tedarik zincirlerinin, kişisel koruyucu
ekipmanların, hastane malzemelerinin temin edilmesi dâhil olmak üzere
hazırlık planları kısa sürede uygulamaya
alınmalıdır. Bunlara ek olarak, hastane personelinin de enfekte
olduğu bildirilen vakalar göz önüne alındığında
sağlık çalışanları riskli durumdadırlar.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
29uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
29uncu maddesindeki "30 gün ibaresinin 15 gün şeklinde ve 60
gün ibaresinin 30 gün şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Vecdi
Gündoğdu Gökan
Zeybek
Tekirdağ Kırklareli İstanbul
Servet
Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Servet Ünsalın.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Sevgili Başkan,
değerli arkadaşlar; teşekkür ediyorum.
Tabii, biraz önce nahoş olaylar
yaşandı. Bu anlamda, ben, 29uncu maddeyle ilgili konuşmadan
önce, hoşgörü ve hoşgörünün tıbbi kaynağı olan
beyindeki nöronları ve snapsları size biraz anlatacağım
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, DİSKin de
53üncü kuruluş yıl dönümü. Arkadaşlarımızı da
buradan saygıyla kutluyorum.
Hacı Bektaş Veli der ki: Bilimden
gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. 72 millete bir nazarla bakmayan
toplumların geleceği olmaz. Her şeyi insanda arayan, hakkı
özünde bulan, özünü de hakta bulan bir anlayışla
barışı, sevgiyi, bilimi kendimize rehber kılan bir Anadolu
kültürünün temsilcileriyiz arkadaşlar. Tabii, hoşgörü, sevgi,
barış deyince özellikle Yunus Emre aklımıza geliyor.
Hoşgörüyle ilgili olarak diyor ki:
Karakter ve kişiliğin, / Dostluk ile
kardeşliğin, / Adaletin, eşitliğin, / Temelidir hep hoşgörü.
/ İnsan olma onurunun, / Yunus Emre şuurunun, / El emeği, göz
nurunun, / Temelidir hep hoşgörü. / Güzellik ve iyiliğin, / Hem
birliğin hem dirliğin, / Mertlik ve de yiğitliğin, /
Temelidir hep hoşgörü.
Hepinize hoşgörü öneriyorum arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Hoşgörüyle ilgili küçük
bir şiir daha var arkadaşlar:
Çiçeklerle hoş geçin, / Balı incitme
gönül. / Bir küçük meyve için, / Dalı incitme gönül. / Mevla verince azma,
/ Geri alınca kızma, / Tüten ocağı bozma, / Külü incitme
gönül. (CHP sıralarından alkışlar) Sevmekten geri kalma, /
Yapan ol, yıkan olma, / Sevene diken olma, / Gülü incitme gönül. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.
Evet, barış, sevgi, bilim olmazsa
olmazımız arkadaşlar. Tabii ki hepimizin de bir beyni var
arkadaşlar, beynimizde de 80 milyon nöron var, sinir hücresi. Bu
nöronlarla bağlantıyı sağlayan 15 trilyon kadar da sinaps
var. Arkadaşlarım, sinapslar nöronlara, nöronlar kaslara, salgı
hücrelerine emir gönderir. Arkadaşlar, 7 yaşına kadar, ilk yaşlarda
öğrenme çok hızlıdır. Ağaç yaş iken
eğilir. derler ya
Bu hızdan dolayı ilk 7 yaşta çocuklara
ne verirseniz onu görürsünüz. Eğer çocuğa kötülük veriyorsanız,
tutuculuk veriyorsanız, biat kültürü oluyorsa, bilime karşıysa,
arkadaşlar, sinapslar kapanıyor. O kapanan sinapsı 70
yaşına da gelse açamıyorsunuz, gidiyor. İşte,
hoşgörüsüzlük, bu sinapsları kapatan, eğitimin, kültürün,
yanlış yönetimin, hepsinin neticesi arkadaşlar. Bu anlamda
sinapslarımızı açık tutmak için bilimden, sevgiden,
barıştan uzak olmayalım diyorum ben.
Arkadaşlar, bugün bu hoşgörüyle ilgili
sözlerimden sonra, başkentin bir milletvekili olarak BAŞKENTGAZla
ilgili herkesin söylemediği bazı şeyleri söyleyeceğim.
Evet, arkadaşlar, bir bağış skandalı; BAŞKENTGAZ,
Kızılay, Ensar, TÜRKEN gibi bir şeyler yaşadık. Tabii,
bu olaya gelmeden önce
1988 yılı arkadaşlar; Ankaraya ilk defa
doğal gaz geldi. Doğal gaz geldi fakat 2007ye kadar doğal gaz
EGO tarafından dağıtılıyordu, dağıtım
şirketi Elektrik, Gaz ve Otobüs İşletmeleri, Büyükşehrin.
Değerli arkadaşlarım, 2007de o dönem -hasretle
anmayacağım- Melih Gökçek içine tükürdü bu işin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) An, an;
hoşgörü, hoşgörü.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Hoşgörü de,
batırdı sizi sevgili Abdullah. Tamam, batırdı, hoşgörü
diyoruz.
Sevgili Melih Gökçek EGOyu batırınca
ihaleye çıktı arkadaşlar, ihaleye. 3 kere ihale edildi, ikisini
Karamehmet grubu aldı, parayı yatıramadı. En sonunda 1,162
milyara Torunlar A.Ş. aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Ünsal.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sevgili Başkan,
hoşgörüyle şey yaptık, onun için biz hak istiyoruz.
BAŞKAN Ben de hoşgörüyle giriyorum
zaten.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ediyorum,
günün bu saatinde
Torunlar A.Ş. ilginç bir firma tabii. Bu yatan
parayı hepiniz biliyorsunuz ama ben Torunlar A.Ş.nin bir başka
ihalesine girmek istiyorum Ankara Milletvekili olarak. Torunlar Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı diye bir şirketi daha var bunun.
Arkadaşlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin de
KİPTAŞ diye bir kurumu var. KİPTAŞ -konut yaptırma
kurumu- konutları yaptırmış. Beşinci Leventte 31 tane
daire ve dükkân satışı oluyor, 23 Şubat 2018de
KİPTAŞ bu daireler için fiyat belirleme alıyor, fiyatlar 23-24
milyonken -31 iş yeri, 4.830 metrekare- 26 milyon 690 bin değer
biçiliyor ve sekiz ay sonra 11 Ekim 2018de satış
yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, Sayın
Ünsal
SERVET ÜNSAL (Devamla) - Başkanım dur,
daha en önemli yere geldik.
BAŞKAN Sayın Ünsal biz de sizden
hoşgörü bekliyoruz. Teşekkür ediyorum.
SERVET ÜNSAL (Devamla) - Ben sizden bekliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinde geçen altmış
ibaresinin otuz olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Oya
Ersoy
Hüseyin Kaçmaz
Gaziantep İstanbul Şırnak
Ali
Kenanoğlu Muazzez
Orhan
İstanbul Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Mahmut
Toğrulun.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Coğrafi Bilgi
Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerine söz aldım. Bu
vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu tasarının adına
bakarak yanılmamamız gerekir. Yürürlük ve yürütme maddeleri
dışındaki 35 maddeden sadece 1 tanesi coğrafi bilgi
sistemleriyle ilgili. Geriye kalan 34 maddeyse İmar Kanunu, Kıyı
Kanunu, Yapı Denetim Kanunu, İskân Kanunu, Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu, Gecekondu Kanunu, Arsa Üretimi ve
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, Lisanslı Harita Kadastro
Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanun
Kanun da kanun, devam ediyor
böyle. Bu tasarının iç yüzünde Anayasaya
aykırılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının
dolanarak aşılması, yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin
kısıtlanması, çevre ve şehircilik hukukunun altüst edilmesi
aslında kanunun içeriğini oluşturuyor. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin nitelikli ülke kavramıyla
bağdaşmayan gerekçeleri de kanuna neredeyse konulmuş.
Meclis komisyonlarının önemli
işlevlerinden birisi de tekliflerin ilk önce Anayasanın metnine ve
ruhuna aykırı olup olmadığını incelemektir. Bu
inceleme, komisyona verilen bir görev değil, bir yükümlülüktür
arkadaşlar. Ama ne gezer; burada, parmak sayısıyla hemen Geçti
gitti. deniyor.
Bu kanun teklifinde hukuk devleti hukukun
üstünlüğü demokratiklik kavramları altüst edilmiş. Ne kadar
içerikli muhalefet şerhi yazılırsa yazılsın, klasik
devlet, Anayasa, hukuk modeli bırakın içerik olarak, biçimsel olarak
bile paramparça. Hukuk ve kanunlar yalnız iktidarınızın
rantı için var. Kanunlarınızın komisyon ve Genel Kuruldan
geçişi ise tam bir Şıp, geçti. havasında geçiyor.
Komisyonda muhalefet ne demiş, nasıl bir muhalefet şerhi
yazılmış, nasıl değişiklik önergeleri
verilmiş, bunların hiçbirinin bir önemi yok çünkü talimat
gelmiş, bu maddeler, bu teklifler hızla yasalaştırılacak.
Değerli arkadaşlar, öte yandan, Türkiye
tarihi boyunca ekonomik kriz ve yoksullaşma hiç bu kadar
derinleşmemişti. İşçiye gidiyorsun borçlu, çiftçi borç
almadan tarlasını ekemiyor, esnaf zaten kredisiz kepenklerini
açamıyor, öğrenciler desen daha baştan, ilk günlerde KYK
adı altında borçlanıyor, emekliler açlık
sınırında yaşıyor; bütün toplumsal kesimler yoksul ve
borçlu.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin
dış borcu 400 milyar doları aştı, kısa vadeli
dış borcu 114 milyar dolar. Özel sektörün dış borcu ise 200
milyar doları buldu. Bu borçları nasıl ödeyeceksiniz? Borcu
borçla mı kapatacaksınız? Yine milyarlarca TL faiz mi
ödeyeceksiniz? Eğer bu dış borçlar ödenmezse bu özel sektörün
borçlarını da kamuya mı yükleyeceksiniz? Bunu anlamış
değiliz.
Değerli arkadaşlar, öte yandan enflasyon
giderek tırmanıyor. Şu anda yüzde 12lerde ama gerçek
enflasyonun aslında bunun çok üzerinde olduğu, yine, yani çift haneli
enflasyonla yoksullaşmaya devam ettiğimiz ortada. Yoksul
sayısı 26 milyon, yoksulluk sınırında olanların
sayısı da 18 milyon. TÜİKin hazırladığı
verilere göre enflasyon ocak ayında 1,35 artarken yıllık bazda
12,15 oldu. On iki aylık ortalamalara göre ise enflasyon yüzde 14,52.
TÜİK tabii, enflasyon sepetinde de sürekli değişikliğe
gidiyor. Enflasyon sepetinde; gıda, ulaşım, kira
oranlarını düşürüyor. Bu şekilde, enflasyon kontrol
altındaymış gibi bir görüntü vermeye çalışıyor
ama gerçek böyle değil.
Türkiye genelinde bu tablo yaşanırken
bölgede yoksulluk daha da derin değerli arkadaşlar. TÜİKin enflasyon
verilerinin ayrıntılarına baktığımızda en
yoksul kentler Van, Muş, Bitlis, Hakkâri, Urfa, Diyarbakır,
Ağrı, Kars, Iğdır ve Ardahandır. Bu bölgede enflasyon
oranı TÜİK verilerine göre yüzde 16 civarındadır
değerli arkadaşlar. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en kötü
gelir dağılımına sahip 3üncü ülkedir. Türkiyeyi bir tek
geçen Şili ve Meksikadır. Bu iktidar, halka yoksulluk cehennemi
yaşatırken kendilerine zenginlik cennetini yarattı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bağlıyorum
Sayın Başkan.
Bunlar açlık nedir, işsizlik nedir,
çaresizlik nedir, gerçekten bilmiyorlar, farkında değiller.
Türkiyede sanki güllük gülistanlıkmış gibi bir hava
yaratıyorlar ama işsiz babanın, tenceresini kaynatamayan
annenin, pazar torbasını dolduramayan kadının,
geleceğe umutsuzca bakan üniversiteli bir gencin ve babanın
dramı ortada.
Değerli arkadaşlar, bir baba: Açım,
işsizim, çocuklarımı doyuramıyorum! diyor. AKP, neredeyse
bunları darbecilikle suçlayacak yani AKPye itiraz eden herkes nasıl
olsa bir şekilde darbecilikle ilişkilendiriliyor ya. En son,
çarşamba günü grup toplantısında bir yurttaş Açım.
dedi, bugün Meclisin önünde bir vatandaş kendisini yakmaya
çalıştı ama AKP yerel yönetimlerin yetkisini alarak merkeze
bağlamaya ve kendi zenginini daha da zenginleştirmeye devam etmeye
çalışıyor. Biz buna karşı direnmeye devam
edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talebimiz var.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır, ben söz
istedim efendim.
BAŞKAN Efendim, yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Emecan, Sayın
Hamzaçebi, Sayın Yıldız, Sayın Şahin, Sayın
Ünsal, Sayın Sümer, Sayın Bulut, Sayın Ceylan, Sayın
Şevkin, Sayın Kaya, Sayın Başevirgen, Sayın
Kılınç, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Arı,
Sayın Aygun, Sayın Çakırözer, Sayın Topal, Sayın
Özcan, Sayın Arslan.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın Özkan, söz talebiniz vardı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Çektim.
BAŞKAN - Çektiniz, teşekkür ediyorum.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 29'uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana
Trabzon
Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Hüseyin Filiz'in.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde İYİ PARTİ
Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Bu maddeyle 4735 sayılı Kanuna bir ek
madde ilave edilmektedir. Bu ek maddeyle yüklenici veya idarelerin
sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan anlaşmazlıklar
nedeniyle yargılama veya Sayıştay incelemesine konu
edilmemiş olmak şartıyla anlaşmazlığın
çözümü için yüklenici itirazlarının sözleşmeyi düzenleyen
idarelere kesin kabul aşaması tamamlanıncaya kadar
yazılı olarak yapılacağı, ilgili idarelerin bu
itirazları en geç otuz gün içinde Yüksek Fen Kuruluna gönderecekleri ve
Yüksek Fen Kurulunun itirazları en geç altmış gün içinde
inceleyerek karara bağlayacağı ve bu kararların ilgili
idarece uygulanacağı belirtilmektedir. Yüksek Fen Kurulu
Başkanlığının yerine getirdiği görevlerine bir
yenisi daha eklenmektedir ve bu, uygundur.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda ülkemiz
çeşitli afetlerle karşı karşıya kaldı.
Elâzığ ve Malatya depremi, Van Bahçesaray çığ olayı ve
Sabiha Gökçen Havaalanında uçağın pistten çıkması.
Biz, sıkıntılı anlarda milletçe birlik ve beraberliğin
güzel örneklerini verdik. Bu felaketlerde çok sayıda
vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralananlar oldu,
ölenlere Allahtan rahmet diledik, yaralılara acil şifalar diledik,
Ucuz kurtulduk. dedik, kader dedik.
Değerli milletvekilleri, bütün bu afetler ve
kazalarda halkımızın perişanlık yaşamaması
için işlerin, görevlerin liyakatli, ehliyetli, dürüst ve ahlaklı
kadrolarca yerine getirilmesi şarttır. Gerçekten her iş ehline
verilirse, ehlinin elinden çıkarsa dürüst ve makuldür.
Tarihten bir örnek vermek istiyorum: Kanuni Sultan
Süleyman döneminde, bildiğiniz gibi, Osmanlı Devleti
gelişmişliğin zirvesindedir. İstanbulda görev yapan
Avusturyalı diplomat Busbecq Türkiye'de şahsi meziyet ve
kabiliyetten başka hiçbir şeye kıymet verilmez. Herkes liyakat,
bilgi, ahlak ve seciyesine göre bir mevkiye tayin edilir. Ahlaksız,
bilgisiz ve tembeller hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazlar.
Osmanlıların başarısının hikmeti budur, Türklerin
en büyük düşmanı iltimastır. diye yazar. Ama birkaç yüzyıl
sonra ise Osmanlı Devleti, devlet adamları, kadrolar liyakatsiz,
ehliyetsiz, mal ve paranın peşinden koşan ahlaksızlarla
doldurulunca, bilim terk edilince gerileme ve çökme kaçınılmaz
olmuştur.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın bir süre önce Bize Ömerler lazım,
bu Ömerleri bulduğumuzda şu andaki konumumuzdan daha ileri bir konuma
geçeceğiz. ifadesine dayanarak Emevi Halifesi Ömer Bin Abdülazizi bir
derleme yazısından alıntı yaparak anlatmak istiyorum: Ömer
Bin Abdülaziz, cömertliği, alçak gönüllülüğü ve adaletiyle ün
yapmıştır. Sarayın lüksünü devlet hazinesine
bırakması, köleleri azat etmesi, sıradan birisi gibi
yaşaması ve benzeri icraatlarıyla Emevilerin şatafatlı
uygulamalarına son verir; halkın şikâyetçi olduğu,
adları zulüm ve yolsuzluklara karışmış vali ve
memurları görevden alır. O zamana kadar Emevilerce el konulan
malların tespitini yaptırarak bunları hak sahiplerine iade eder.
Devletin kendisine bağladığı maaşı reddeder, çok
küçük bir rakamla yetinir. Kamu mallarını yetim malına benzeten
Ömer, oldukça mütevazı bir hayat yaşar. İç barışa
büyük önem veren Ömer Bin Abdülaziz, tüm muhalif gruplara adil bir yönetim
uygular. Gayrimüslimlerin şikâyetlerine de kayıtsız kalmaz. Mali
alanda yaptığı düzenlemelerle de dikkat çeker, devlet hazinesini
sadece halkın refahını yükseltmek için kullanır. Adaleti,
sadeliği ve alçak gönüllülüğüyle bir Ömer Bin Abdülaziz geçti bu
dünyadan. Dönemin sömürü çarkının tekerine çomak soktuğu için
yine kendi ailesinin elinden yitip gitti ama ismi ve adaleti dünya tarihine
kaydedildi. Böyle Ömerlere ihtiyaç vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Örnek alınması ümidiyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
30uncu maddesindeki "içerisinde ibaresinin "zarfında
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Hasan
Baltacı Vecdi
Gündoğdu
Tekirdağ Kastamonu Kırklareli
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hasan Baltacının.
Buyurun Sayın Baltacı. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kanun
Teklifiyle getirilmek istenen, yapılmak istenen düzenlemelerin
içerisinde, harita mühendislerinin, 3 bin harita mühendislik bürosunun ve 3 bin
harita mühendislik bürosunda çalışan yaklaşık 30 bin
insanın beklemiş olduğu önemli düzenlemeler var.
Aslında, bu kanunla getirilmek istenen
düzenlemeler tekil anlamda bakıldığında olumlu ama
yasanın ilk çıkışı ve on yıldır
uygulamasına baktığımız zaman, uygulamada ortaya
çıkan problemleri gidermesi mümkün değil.
Bu kapsamda, Mecliste harita mühendisi olan
milletvekilleri olarak, son bir, bir buçuk yıldır samimiyetle bir
çalışma yürütüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisinden harita
mühendisi olan Osman Boyraz, Selahattin Minsolmaz, İlyas Şeker;
Milliyetçi Hareket Partisinden harita mühendisi Milletvekili Baki
Şimşek ve Cumhuriyet Halk Partisinden ben bir komisyon
oluşturduk, Bu sorunu nasıl çözebiliriz? dedik. Bu, lisanslı
harita bürolarıyla ilgili yaşanan adaletsizliği çözmek üzere tüm
paydaşları, sektörün tüm paydaşlarını birkaç kez bir
araya getirdik, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden bürokratları da o
toplantıya dâhil ettik ve soruna çözüm aramaya çalıştık.
Büyük ölçüde yaklaştığımız,
uzlaştığımız konular oldu. Sonuçta bu yasa maddesi
önümüze geldiğinde Biz on yıldır süren bir problemi çözelim.
Ortada tek bir diploma var, 2 tane meslek dalı oluştu. Bu haksız
rekabetin önüne geçelim, tekelleşmenin önüne geçelim. Bir tarafta 240 tane
lisanslı büro dururken 3 bin tane serbest harita mühendisleri bürosunun
açlığa mahkûm edilmesinin önüne geçelim. dedik ve samimiyetle, bütün
milletvekilleri arkadaşlarımız bir konuda uzlaştık.
Dün, uzlaştığımız konularla
ilgili her partiden milletvekili arkadaşımızla -5
milletvekilimiz- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne gittik ve
önerilerimizi tek tek sıraladık. Oradaki bürokrat
arkadaşlarımızla birlikte bu sabah hazırlanan önerileri
aldık, Meclise getirdik. Mecliste bu önerilerin imzalanıp
onaylanmasını, bu yasanın değişmesini beklerken birden
şöyle bir manzarayla karşılaştık: Bunu bu kanunda
değiştirmeyelim, başka bir kanun maddesi içerisine
koyalım. denildi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, her
partiden milletvekili uzlaşmış, bürokratlar
uzlaşmış, kanun teklifini getiren, bu kanun teklifinin
altına imza atan ilk imza sahibi Mustafa Demir burada bir
haksızlık olduğunu kabul etmiş ve değiştirilmesi
gerektiğini söylemişken şimdi, burada son dakikada ne oldu, bir
türlü anlamış değilim. Yani herkesin uzlaşısı bu
ülke için yeterli değil mi değerli arkadaşlar? Şimdi kim
kime çalım atıyor, kim kime haksızlık yapıyor, kim
kimin arkasından dolaşıyor? Eğer bürokrat milletvekilinin
arkasından dolaşıyorsa, çalım atıyorsa Parlamentoya,
koca bir ayıptır, yazıktır. Eğer bürokrat samimi ise,
bizler samimi isek neden bu yasa bugün bu Mecliste değiştirilmiyor
aklım almış değil; yani daha nasıl bir toplantı
yapılması gerekiyor, bu haksızlıkların daha nasıl
ortaya konulması gerekiyor bir türlü anlamış değilim.
Değerli arkadaşlar, biz eğer bu
akşam bu yasayla ilgili, herkesin uzlaşmış olduğu bir
öneriyi burada geçirebilirsek inanın, Türkiye kazanacak; 50 bine
yakın meslektaşımız var, onlar kazanacak. Yok, eğer
geçiremezsek 50 bine yakın meslektaşımız şöyle bir
duygu yaşayacak: Lisans sahibi olan lobi kazandı. Bir lobinin
kazanmış olduğu duygusunu bu ülkeye yaşatmayalım
değerli arkadaşlar; gelin, vaktimiz varken bu işi
değiştirelim. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, öyle bir şey ki anlatması çok
zor, teknik bir mesele ama basit bir şekilde anlatacağım: Bir
doktor düşünün, ameliyata giriyor, ameliyata girerken hastanın
tansiyonunu ölçebiliyor. Ama o doktor ameliyat yapmazken Senin tansiyon ölçme
yetkin yok. deniliyor bu yasayla birlikte. Yani böyle bir garabet var ortada.
Bu garabeti, hazır bu kadar uzlaşma varken birlikte çözebiliriz
değerli arkadaşlar. Çok uzun süredir yaşanmamış bir
şeyi bu ülkeye yaşatabiliriz, uzlaşmayla bir
haksızlığın önüne geçebileceğimizi tüm Türkiyeye
gösterebiliriz. Bence vakit çok geç değil, bu Parlamento gece üçe kadar da
çalışır, sabah beşe kadar da çalışır. Bu
haykırışı lütfen duyun değerli arkadaşlar. Bir
başka torba kanuna, bir başka kanuna lütfen ertelemeyelim, hazır
herkes uzlaşmışken, sizden rica ediyorum, bu kanunu adalet
temelinde çözelim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 30uncu maddesinin ilk fıkrasında yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Enez
Kaplan
Gaziantep
Adana Tekirdağ
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Ayhan
Erel
Trabzon Edirne Aksaray
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde Sayın Ayhan Erel, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 30uncu maddesindeki önergemiz
üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
30uncu maddesiyle, sektörde serbest mühendisler aleyhine haksız rekabetin
doğmasını önlemek için, lisanslı harita ve kadastro mühendislerinin,
bu kanun kapsamında faaliyetlerini yürüttükleri süre içerisinde serbest
harita ve kadastro mühendislik ve müşavirlik faaliyeti yürütmemeleri ile
harita ve kadastro mühendislik müşavirlik hizmetlerini yerine getiren
şirketlere ortak olmamaları amaçlanmaktadır.
Ayşe, Fatma değil beni ağlatan.
Gülmeden ölürsem ona yanarım.
Ağlatan Turandır, başka bir vatan,
Bulmadan ölürsem ona yanarım.
Sürgün oldu vatanından, yurdundan,
Ayrılmadı sevdiğinin ardından.
Ülkü adlı bir güzelin derdinden,
Sarardı, kurudu, soldu yazsınlar.
Giresunun Alucrasından, Anadolunun en
ücrasından bir ses idi bu ses. Anadoludan Avrupayı adım
adım koşan, Kanadaya kadar sınırları aşan, ta
Avustralyaya taşan er ses idi bu ses. Bu millî ülküye seslenen yâr sesi
idi bu ses. Şiirde ustaydı, sır ses idi bu ses. Haykıran
hak ses, tok ses, gür ses idi bu ses. Bıraktığı izleri
kalacak, bu kubbede hoş bir seda olarak sözleri kalacak.
Çağımızın Dede Korkutuydu Ozan Arif. Ozan Arifi ölümünün
1inci yılında rahmetle, özlemle yâd ediyorum. Allah ruhunu şad,
mekânını cennet eylesin.
Sayın milletvekilleri, kış
şartlarında Aksarayda yardıma muhtaç, yoksul, fakir ailelerin
her türlü ihtiyacını karşılamada imkânlar dâhilinde her
türlü çabayı gösteren, Aksarayın Sayın Valisine; yine, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından sorumlu Vali
Yardımcısına, orada çalışan personele ve
Aksaraylı hayırsever iş adamlarına buradan teşekkür
etmek istiyorum.
Aksarayımız, Türkiye'nin ortasında
iklim şartları, fiziki şartları, ulaşım
şartlarıyla yatırım yapmaya, sanayileşmeye çok müsait
bir ilimizdir. Tarım alanları dışındaki alanlarda
istenilen şekilde, istenilen büyüklükte, istenilen ölçüde fabrikalar
kurulabilir. Ancak Aksarayın bu kadar gelişmesine müsait bir durumu
var iken maalesef -Selami Altınok Valimize de teşekkür ediyorum-
Aksarayın gelişmesinin önünde iki tane büyük engel var. Bunlardan
bir tanesi: On beş yıldır Aksarayımıza söz
verildiği hâlde bir türlü yerine getirilemeyen Aksaray ile
Ulukışla arasındaki demir yolu hattıyla Aksarayın
Mersin ve İskenderun Limanına bağlanmasını
Aksaraylılar büyük bir özlemle ve sabırsızlıkla bekliyor.
Bildiğimiz kadarıyla, bu proje tamamlanmış, ihale
aşamasında, AK PARTİli Aksaray milletvekili
arkadaşlarımızın da bu konuda çabası var ama bugüne kadar
istediğimiz sonucu alamadık. Para yok. deniliyor ama Aksaraya
uğrayan AK PARTİli yetkililer, siyasetçi
arkadaşlarımız, her geldiklerinde Demir yolunun temelini
atacağız, ihalesini yapacağız. diyorlar, maalesef bugüne
kadar yapamadılar. Bir an önce bunun yapılmasını, 400 bini
aşan nüfusuyla Aksaraylı hemşehrilerimiz adına talep
ediyorum.
Yine, Aksarayın gelişmesinin önündeki
diğer bir engel de havaalanının yüzde 60a yakını
tamamlandığı hâlde bugüne kadar yapılmaması.
Dolayısıyla uluslararası yatırımcılar, maalesef,
havaalanı olmadığı için Aksaraya yatırım
yapmaktan çekinmektedirler. Bugün Aksaray, Otomarsanıyla,
Brisasıyla, Colinsiyle, Sütaşıyla endüstride, sanayide büyük
bir hamle içerisindedir. Yapılacak demir yolu ve havaalanıyla organize
sanayide çalışan işçi sayısı 3e katlanacak,
Aksaraylıların işi aşı daha da çok olacak.
Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak
üzere, dönemin Başbakanlarının, Ulaştırma
Bakanlarının, Devlet Demiryolları Genel Müdürlerinin
Aksaraylılara vermiş olduğu sözü yerine getirmelerini bekliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinde geçen ikinci ibaresinin
2 inci şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahmut
Toğrul Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Gaziantep İstanbul
Şırnak
Oya
Ersoy Muazzez
Orhan Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul Van
Ankara
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Filiz
Kerestecioğlunun.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; coğrafi
bilgi sistemleriyle ilgili epey konuşma yaptım ve bu konuda
düşüncelerimizi birçok kez ifade ettik ama ben özellikle, gerçekten
içlerinde sevdiğim arkadaşlarımın da olduğu ve bu
hafta müebbet hapis istemiyle yargılandıkları Geziyle ilgili
konuşmak istiyorum, Gezi davasıyla ilgili.
Aslında 31 Mayıs gününden itibaren hemen
her gün orada olduğum bir direnişti Gezi direnişi. O yüzden
bizzat tanığı olarak da bundan söz etmek istiyorum ve
suçladığınız bir şeyin belki bilmediğiniz
yanlarını, aslında görmediğiniz yanlarını
göstermeye gayret edeceğim.
Bence, Gezinin nedenlerinden, önemli nedenlerinden
bir tanesi de bir ağacın kendini savunamayacak olmasıydı.
Yani o güne kadar o kadar fazla kibirle, o kadar fazla
aşağılamayla, o kadar fazla haksızlıkla
karşılaştı ki insanlar, bir şekilde sokağa
çıkabiliyorlardı, bir şekilde kendilerini
savunabiliyorlardı, haklarını savunabiliyorlardı ama bir
yandan da hakikaten bir isyan büyüyordu herkesin içerisinde ve bu görülmüyordu.
Neden görülmüyordu? Orada da işte Gezinin ikinci nedeni vardı;
kibir, kibirden hiçbir şeyi göremez olmak.
Bir gün bir taksi şoförüyle sohbet
etmiştim, tam o direniş sırasında ve kendisi bana, daha
önce Erdoğana oy verdiğini, AK PARTİli olduğunu
söylemişti ve Şimdi vermeyeceğim artık." dedi. Ben de
samimiyetle Neden böyle düşünüyorsunuz, neden düşünceniz
değişti ve vermeyeceksiniz? dediğimde Çünkü artık ona kibir
yapıştı. Kibirden hiçbir şeyi görmüyor, insanların
nasıl ezildiğini görmüyor, sadece kendisi her şeyi
biliyormuş gibi davranıyor ve kimseyi dinlemiyor. Bu yüzden,
artık ben başka bir şey görüyorum orada ve oy vermek
istemiyorum. dedi. Dediğim gibi, diğer neden de aslında Bir
ağacın
Artık, yani buna da yapılmaz ki. diye
insanların isyan etmesiydi. Çok kendiliğinden bir şeydi çünkü
futbol taraftarları vardı, binlerce futbol takımı taraftarı
sokaklara çıktı, Galatasaraylısı, Trabzonsporlusu,
Beşiktaşlısı, Fenerbahçelisi; statlarda aynı
şekilde ifade ettiler kendi tepkilerini; ben, o zaman 80 yaşında
olan annemi dahi aldım, götürdüm oraya ve annem hayatında ilk defa
böyle komünal bir şeyi, giyeceklerin, gıdaların
paylaşıldığını gördüğünü söyledi ve hayretler
içerisinde kaldı; çoluk çocuk oradaydı, herkes oradaydı.
Hatırlar mısınız, Gezi
direnişinden önce, ondan önceki 1 Mayıslar uzun yasaklamalardan sonra
artık izin verilip gayet barışçıl bir şekilde
Taksimde kutlanmasına rağmen o 1 Mayıs yasaklanmıştı
ve Taksim gaza boğulmuştu. Zaten o 1 Mayıstan sonra bir daha
İstiklal Caddesi ve Taksim gazdan kurtulamadı. Benim bürom
-avukattım o zaman- İstiklal Caddesindeydi ve ne İstiklal
Caddesinde gazdan kurtulabiliyordum ne de Kadıköye geçtiğim zaman,
evimin tarafında gazdan kurtulabiliyordum.
Aslında, bu şiddeti sürekli körükleyen
Emniyet görevlileriydi ve Erdoğan o zaman biber gazı
kullanımının yanlış olduğunu ve incelediğini
belirterek eylemcilerden Taksimde esnaf, yaya ve ziyaretçilere de zarar
verilmemesini rica etti; Gezi Parkı kampanyası yürüten Taksim
Dayanışması Platformuyla görüştü, Kimin ne hesabı
varsa buyursun, sekiz ay sonra seçim var. dedi. Maalesef, bunu diyen
kendisiydi ama sonucunu beğenmediği 2015 Haziran seçimlerini de 2019
Mart seçimlerini de türlü yollarla iptal ettiren de o oldu ve bu bize
sonrasında da çok tanıdık geldi. Eğer Erdoğan, o gün,
gerçekten, Taksimdekilerle gitse, görüşse -ne
yapılacağını- orada Evet, gelin ne istiyorsunuz? Biz hep
beraber bir park yapalım ve bunu istediğiniz şekilde
biçimlendirelim. dese Nobel Barış Ödülünü bile alırdı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ancak bütün iktidarını zorla sürdürmek isteyenlerin
sürekli darbe ve dış güçler tehdidinden söz etmesi gibi, o gün de
bugün de aynı teraneleri maalesef dinliyoruz ve bugün müebbet hapis
cezası istediğiniz sevgili Mücella Yapıcı diyor ki: Evet,
bakmayın siz Gezinin finansörü olarak suçlandığıma, ben
kirada yaşayan 68 yaşında bir kadınım ve hâlâ da
kiramı ödemek için çalışmak zorundayım. Ve bu insanlar
beraat ettiler Gezi davasından, aynı iddianameyle şu anda
müebbetle yargılanıyorlar.
Ben size son bir şey daha sormak istiyorum,
gerçekten merak ediyorum. Siz her durumda, muhalif olanlara ya FETÖcü ya
PKKli ya DHKP-Cli falan diyorsunuz. Ama bir diğer taraftan da
muhaliflere kötü davranmış olanlar için de Onlar FETÖcüydü.
diyorsunuz ve gerçekten, Bank Asyanın kurdelesini kesen siz olduğunuz
hâlde ve sizin içinizden koca bir FETÖ çıktığı hâlde -ki
çıktı mı, hâlâ bilmiyoruz; sizin içinizden çıktı
mı bilmiyorum, henüz tamamlandı mı o çıkış ama-
sizde FETÖcü yok ama sizin dışınızda herkeste var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Son cümlem, rica edeceğim
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Yani bu nasıl duygu gerçekten? Hani, o küçücük Harp Okulu
öğrencileri yargılanırken MGKde aldığınız
kararları uygulamamış olmak nasıl bir duygu? Ya, bir kere
de aynaya gerçekten bakın.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 30uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatip, kürsüde 3 noktadan grubumuza
sataştı. Birincisi: Daha evvel konuştuğumuz ve bu noktada
her türlü diyeceğimizi ifade ettiğimiz, kifayetimüzakere
ettiğimiz Gezi meselesi. Bunun arkasındayız, tarih bizi haklı
çıkardı, çıkarmaya da devam edecek. Nobel Barış Ödülü
istemiyoruz. Eğer sizin dediğiniz olsaydı, bugün, Mursi, Nobel
Barış Ödülüne hak kazanmış olacaktı. Kendisi öldü
ancak arkasından ödülünü almaya gidecek bir tek kız evladı
vardı, onu da yargılayarak değil, kurşuna dizerek
öldürdüler.
Diğer açıdan, Sayın
Cumhurbaşkanımız, tevazusu ve liderliğiyle bugün
milletimizin teveccühünü kazanmıştır. Biraz önce bahsi geçen
arkadaş, Kibri vesilesiyle oy vermeyeceğim. diyen arkadaş,
gitmiş, sandıkta, 31 Mart 2014 seçimlerinde oy vermiş olacak ki
tarihin en yüksek oy oranına 2014 tarihinde ulaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖ meselesine
gelince; bu konuda da kifayetimüzakere ettik. Herhangi bir yapı
kalkıp bir işletme kurar vaktiyle kurmuş- ancak akabinde kimse
kimseye garanti veremez. Suça iştirak eden varsa, devleti isteyen olursa,
devleti gayrimeşru yollarla, hukuka aykırı bir şekilde
zapturapt altına alıp millî iradeyi eğer örselemek isterse onun
akıbeti de 15 Temmuzda olduğu gibi, 17 Aralıktan sonra FETÖnün
üzerine nasıl gidip örselemişsek bundan sonra da bütün gayrimillî
odakların akıbeti bu olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, çok kısa bir şey var.
BAŞKAN Sataşma yok Sayın
Kerestecioğlu, size bir şey söylemedi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Yok, yok, benim de yoktu sataşmam.
BAŞKAN Yani sataşacak bir şey
söylemedi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben sadece şunu ifade etmek istiyorum.
Açabilir misiniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sabah beşi
bulalım Başkanım.
BAŞKAN Tabii, tabii, beşi
bulacağız.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, grup adına bir söz istedim.
BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu, sizin
şahsınızı hedef alan bir şey söylemedi ki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Grup Başkan Vekilinden rica ettim ve grup adına
bir söz istedim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben sadece şunu söylemek için söz aldım: Kibir böyle bir
şeydir işte. Kifayetimüzakere dediğiniz şey, sadece siz
sözünüzü bitirdiğiniz ve siz ona karar verdiğiniz zaman olmaz.
Demokrasi başka bir şeydir. İnsanların sözleri bitmez.
Bundan biraz haberdar olsunlar. Bu kadardı diyeceğim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte siz de
konuştunuz şimdi.
BAŞKAN Ben şunu anlamadım: Kibirli
olan Divan mı yoksa Genel Kurul mu? Ben o
kısmını karıştırdım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Hayır, Divan da değil,
Genel Kurul da değil.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) Bu konuda bir müzakere açabiliriz istiyorsanız.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Açın isterseniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Evet,
31inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır. Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin 31inci maddesinde geçen lisanslı mühendisin ibaresinin
lisanslı, Harita ve kadastro mühendisinin olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ulaş Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami Özcan Aygun Vecdi
Gündoğdu Utku
Çakırözer
Tekirdağ Kırklareli Eskişehir
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR
AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
üzerinde Sayın Utku Çakırözer.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tek adam yönetiminin dünyayı ikna etmeye
çalıştığı Türkiye algısı ile içeride bizim
yaşadıklarımız arasında koskoca bir uçurum var. Bir
kaç gün önce Dışişleri, İçişleri, Adalet ve Aile
Bakanlıkları temsilcilerinden oluşan bir heyet Cenevredeydi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinde Türkiye ve
dünyadan gelen hak örgütleri önünde Türkiyeyi savundular. Dediler ki:
İnsan haklarını her alanda geliştiriyoruz. Toplantı
ve gösterilere hiç bir engel yok. Örgütlenme özgürlüğünün garantisi
Anayasamız. Haber ve eleştiri artık suç değil. Kadına
yönelik şiddetle çok kapsamlı mücadele ediyoruz. Hukuk devleti ve
demokrasi olmazsa olmazımız.
Evet, Ankaradan
talimatlı bürokratların mesajlarına bakınca Bu
anlatılan gerçekten Türkiye mi? diye sormadan edemiyoruz. Çünkü biliyoruz
ki bir yılda 21 ilde 147 kez tüm etkinliklerin yasaklandığı
ve bu yasaklardan 25 milyon yurttaşın etkilendiği, sadece geçen
yıl 172 gazetecinin yargılandığı, 65 gazeteciye iki yüz
yirmi beş yıl hapis cezası verildiği, 200 bin işçinin
grev hakkının elinden alındığı, son on yılda
3 binden fazla kadının öldürüldüğü ülke maalesef Türkiye. Yani
dünyaya sattığınız hayallerin bize
yaşattığınız gerçeklerle hiç alakası yok.
Değerli
arkadaşlarım, iktidarın Cenevreye gönderdiği heyet bir de şunu söylüyor:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına tam uyuma özel önem
veriyoruz.
Değerli milletvekilleri, AİHM
kararlarına tam uyum bir vaat olamaz, AİHM kararlarına tam uyum
bir zorunluluktur. Çünkü AİHM kararlarının temeli, altına
imza attığımız Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin koruduğu hak ve özgürlüklerimizdir.
Peki, biz AİHM kararlarına uyuyor muyuz?
Cenevrede bu vaatler verilirken sivil toplum kurucusu, iş insanı
Osman Kavala iki yıldan fazla süredir Silivri Cezaevinde. Bugün tam sekiz
yüz otuz beşinci gün, hem de AİHMin Tutukluluğu hukuksuzdur.
kararına rağmen. AİHM kararından bu yana iki ay üç gün
geçiyor. Türkiyedeki mahkeme iki duruşma yapıyor, ikisinde de
AİHMin Derhâl özgürlük. kararına direniyor.
Değerli arkadaşlarım, Cenevrede dünyaya
Türkiyede toplanma özgürlüğü Anayasa tarafından korunuyor.
diyorsunuz. Öte yandan, Gezi Parkı protestolarını yedi yıl
sonra hâlâ yargı yoluyla cezalandırmak istiyorsunuz, hem de
meşruiyeti tartışmalı bir dosya kapsamında,
FETÖcülerin hazırladığı belgeler üzerinden.
Osman Kavalanın, Mücella
Yapıcının, Taksim Dayanışmasının
şahsında toplanma özgürlüğümüz cezalandırılmak
isteniyor. Bitmiyor. Dünyaya AİHM kararlarına tam uyum. dedikten
bir hafta sonra, AİHMin Derhâl salıverin. dediği Osman Kavala
için ve onunla birlikte yargılanan hak savunucuları için
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
isteniyor. Yani değerli arkadaşlarım, biz bu Mecliste idam
cezasını kaldırmamış olsak Osman Kavalayı,
Yiğit Aksakoğlunu, Mücella Yapıcıyı neredeyse asacaksınız.
Bu nasıl özgürlük korumak, bu nasıl AİHM kararlarına tam
uyum? Sizlere soruyorum.
Değerli milletvekilleri, Gezi Parkı
protestoları, tek adam yönetiminin hayatımızın her
alanına baskıcı müdahaleleri karşısında yüz
binlerce yurttaşın, en temel haklarını kullanarak
Yaşamıma, özgürlüklerime karışma!
haykırışıdır, demokrasi sevdasıdır. Bu
haklı talepler karşısında Gezi direnişini
yargılamak, Taksim Dayanışmasına
ağırlaştırılmış müebbet istemek, Ali
İsmail Korkmazın, Mehmet Ayvalıtaşın, Abdullah Cömertin,
Ethem Sarısülükün, Ahmet Atakanın, Medeni
Yıldırımın, Hasan Ferit Gedikin ve Berkin Elvanın
uğruna yaşamlarını verdikleri özgürlük ideallerini, Türkiye
ideallerini yok etmek demektir; toplanma özgürlüğünü, hak arama
özgürlüğünü cezalandırmak demektir. Bırakın
ağırlaştırılmış müebbet istemeyi,
yargılama yapılması bile Cenevrede dünya önünde
savunduğunuz anayasal haklarımızın tam anlamıyla
ihlalidir.
Değerli milletvekilleri, Gezi Parkı
davası 18 Şubatta devam edecek. Çocuklarımızın
evrensel haklarını eşit ve özgür bir biçimde
kullandıkları tam demokratik bir Türkiyede büyümeleri için, bunu istiyorsak,
bu hukuksuz davanın bir an önce düşürülmesi, Osman Kavalanın
bir an önce özgürlüğüne kavuşması şarttır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinde geçen altmış
beş ibaresinin 65 şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Kemal
Peköz Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Adana
Iğdır
Bitlis
Erol
Katırcıoğlu Mensur
Işık Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul
Muş
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önerge katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU SÖZCÜSÜ JÜLİDE İSKENDEROĞLU
(Çanakkale) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mensur Işıkın.
Buyurun Sayın Işık. (HDP
sıralarından alkışlar)
MENSUR IŞIK (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Coğrafi bilgi sistemleri ile bazı kanun
maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanun paketi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; bu kanun, yine bir torba yasa ve bu torba yasanın özüne
ve amacına baktığımızda iki şey dikkatimi
çekmektedir, ikisi de ranta ilişkin: Bir tanesi, normal, kendi yandaş
sermayedarlarına rant sağlamaktır. İkinci amacı ve
hedefi de 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde AKPnin özellikle
büyükşehirlerde kaybettiği bunu dün de söylemiştim-
belediyelerdeki imar yetkisini bakanlıklarına devrederek o şekilde
kendi rantını devam ettirmektir.
Tabii ki, biz, AKPnin on sekiz yıllık
iktidar sürecine baktığımızda sadece şunu
görmekteyiz; çok net şekilde bunu ifade edebiliriz: Benim işime ne
yarıyor, işime ne yaramıyor; bana faydalı mıdır,
faydalı değil midir? Sadece bunlar çerçevesinde, bu amaç çerçevesinde,
yasa değişikliğinden tutalım da iç ve dış
politikasını bu şekilde belirlemiştir. Örneğin,
İhale Yasasını bu AKP kaç kez değiştirdi acaba?
Yüzlerce kez sanırım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
- 187. Çalıştım da söylüyorum.
MENSUR IŞIK
(Devamla) - 187 kez İhale Yasasını değiştirdi. Peki
neden? Kendi yandaşlarına ihaleleri rahat bir şekilde verebilmek
için ya da kendi yandaşları cezaevindeyse, soruşturmaya tabi
tutulmuşsa onları o soruşturmalardan veya cezaevlerinden
kurtarmak için bunu yapmıştır.
AKP sadece bunu mu
yaptı acaba? AKP, Ergenekon operasyonlarına veya
soruşturmalarına da aynı bu çerçevede
yaklaşmıştı. Bakın değerli arkadaşlar,
sevgili halkımız; AKP, Ergenekon operasyonları
başladığında şunu söylemişti: Askerî vesayeti
kaldıracağız, demokrasiyi hâkim kılacağız.
Oysaki biz şunu artık çok net bir şekilde bilmekteyiz ki AKPnin
tek bir amacı vardı, anlaştığı, ittifak
kurduğu cemaatle beraber devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla
ele geçirmekti. Bunu çok net bir şekilde, bugün itibarıyla
söyleyebiliriz.
AKP yine Kürtlerle,
silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü savaşı(x)
işine geldiği zaman barışa evirdi, işine
gelmediği zaman da savaşa yöneltti. Bu savaşı hem bu
Türkiye coğrafyasındaki Kürt coğrafyasında yürüttü hem de
güney kürdistanda, Irak Kürdistanında, aynı zamanda Suriye
kürdistanında da bu savaşı yürüttü. Neye göre yürüttü? Bunu bu
halkların çıkarı için ya da devletin çıkarı için asla
yapmadı, sadece ve sadece Bana yarar mı, yaramaz mı?
çerçevesinde baktı.
Bakın
arkadaşlar, çözüm süreci vardı 2013-2015 süreci içerisinde. Çözüm
sürecini niye bitirdiklerini söylemişlerdi? Güya Ceylânpınarda 2
polis öldürülmüş, ondan dolayı çözüm sürecini bitirdiklerini
söylemişlerdi. Oysaki AKP, 7 Haziranda tek başına iktidar
olmaktan düşmüştü. Tek başına iktidar olmaktan düşen
bir AKP, yeni baştan tek başına iktidar olmanın yolunu
savaşta, kanda, kaosta, insanları baskılamakta, şantajda
gördü ve 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki o dört beş aylık
süreç içerisinde
Ki Davutoğlu bunu itiraf etmişti, ne demişti?
O süreçte neler olup bittiğini söylesem bugün birileri toplum
karşısına çıkmaz, çıkamaz. demişti. O birilerinin kim
olduğunu bütün Türkiye halkları ve buradaki bütün milletvekili
arkadaşlarımız da bilmektedir, ki AKP Genel Başkanı
Sayın Erdoğandan bahsettiğini ya da o dönemin
kurmaylarından bahsettiğini hepimiz çok net bir şekilde
bilmekteyiz.
Aynı zamanda, değerli arkadaşlar, ben
burada FETÖye dair tartışmaları duyduğumda gerçekten yani
ne diyeceğimi şaşırıyorum. Dün yine Genel
Başkanınız söylemişti grup toplantısında; o bütün
konuşmalarınızı bir araya getirince hakikaten de yani
gülmek desen gülemiyoruz, şok desen
Garip duygular
yaşıyoruz, çok net bir şekilde söyleyeyim.
Şimdi, AKP on sekiz yıl önce 3Y ile
gelmişti ya bunu dün de söylemiştim- yolsuzlukla güya mücadele,
yasaklarla güya mücadele, aynı şekilde yoksullukla mücadele
adı altında gelen bir AKP. Şimdi, ben buranın yanına
başka bir Y daha ekleyeceğim yüzsüzlük diyeceğim ama belki
cevap hakkı size doğar, onu demeyeceğim. Onun yerine
diyeceğim ki tarihin gelmiş geçmiş en pişkin siyasal
iktidarı olarak tarihe geçen bir AKPsiniz siz. (AKP
sıralarından gürültüler)
REFİK ÖZEN (Bursa) Sensin o!
MENSUR IŞIK (Devamla) - Saygılı olun!
Saygılı olun, terbiyesizlik yapmayın! Yüzsüz olmasanız şunu
söylemezsiniz. (AKP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Siz saygılı
olun! Hem hakaret ediyorsun hem Saygılı ol! diyorsun!
MENSUR IŞIK (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, Ankarada şunu söyleyeyim- kurulan bir paralel devlet
yapısı vardı değil mi? Muşta da aynı
şekilde bu kurulmuştu.
Bakın değerli arkadaşlar,
Muştaki vali ya da ihale kurumu sizin o cemaat dediğiniz
yapıya danışmadan, sizin kurduğunuz cemaat denilen
yapıya danışmadan tek bir kişiyi ne memur yapabilirdi ne de
müdür yapabilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MENSUR IŞIK (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MENSUR IŞIK (Devamla) Bunu siz
yarattınız. Biraz önce ben sizi dinlerken, dün Genel
Başkanınızı dinlerken, aynı şekilde, gerçekten de
yani insan ne diyeceğini şaşırıyor.
Dolayısıyla yani burada FETÖnün siyasi
ayağıymış, FETÖyü güçlendirenmiş, FETÖyü bu duruma
getirenmiş... Ki bunu bütün Türkiye halkları da biliyor, buradaki
bütün vekiller de biliyor, başta sizin partinizin vekilleri.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkan, tutanaklara geçsin. Arkadaş diyor ki: Türkiyede Kürt
muhalefetiyle savaş olmuştur. Türkiye PKKlı köpekleri yok
etmiştir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, böyle bir ifade
BAŞKAN Silahlı Kürt muhalifler ifadesi
kullanıldı, tutanakları istedim.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Aynen. Bu ifadeyi de
geri alması gerekiyor.
MENSUR IŞIK (Muş) Ya, öyle demedim ki.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Hayır, olmaz.
Türkiyede silahlı Kürt muhalefeti yoktur, PKKlı köpekler
vardır, lütfen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
9.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, hatibin alenen tek bir niyetinin
olduğunu, bu ülkede Türklerin, Kürtlerin ve Arapların, farklı
unsurların bir arada barış içerisinde yaşama kültürünü
tehdit ettiğini, kin ve nefreti tahrik etmekten başka hiçbir
amacının olmadığını şu Meclisin kürsüsünden
yaptığı konuşmada gördük.
Millî irade demek, milletle kader
birlikteliği içerisinde olmak demektir. Evet, AK PARTİ millet ile
kendinin kaderini bir görüyor. Onun için, millete yarayan bize yarıyor ve
biz millet için, aziz milletimiz için yasalar yaptık ve onun için de zafer
üstüne zafer
Hani sizlerin dediği gibi Yendi de yendi, yendi de yendi,
yendi de yendi, çıktı bir daha yendi, beni de yendi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İşte onun için, bu
zaferlerin arkasında milletle kader birlikteliği içerisinde olmak
vardır.
Bakınız, her şeyden önce, terörle
arasına çizgi çekemeyenler bugün AK PARTİyi suçluyorsa, hamdolsun,
biz doğru istikametteyiz çünkü milletimizin kaderi istikametinde, onun
geleceği için, aydınlık yarınlarımız için
çalışıyoruz.
Bakınız, şu kürsüden
yaptığınız konuşmanın bir tek kastı
vardır; bu ülkede Kürtlere, Araplara ve Türklere ihanet etmektir.
Eğer tarihte bir simülasyon olsa göreceksiniz ki bu coğrafyada barışı
geçmişte nasıl ortadan kaldırmışlarsa
HABİP EKSİK (Iğdır) Edersiniz
ihaneti, sonra da Allah affetsin. dersiniz, işiniz o zaten!
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
emperyalizme yani
silah baronlarına, petrol şirketlerine ve faiz lobilerine bu
coğrafyayı, parçalanan Osmanlı coğrafyasını
nasıl peşkeş çekmişlerse, sizin de tek bir gayeniz var;
PKK/PYD-YPG üzerinden bu ihanete alet olmaktır. Tarih sizi
yargılayacak ve mahcup olacaksınız
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) FETÖcü!
FETÖcü!
MENSUR IŞIK (Muş) Tarih sizi
yargılayacak, sizi!
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
bu ülkede ve bu millet
nezdinde hak ettiğiniz o yok olmayı göreceksiniz.
Teşekkür ederim.
HABİP EKSİK (Iğdır) Allah
affetsin. diyen siz değil miydiniz?
MENSUR IŞIK (Muş) Allah affetsin.
diyen siz değil misiniz?
HABİP EKSİK (Iğdır) Siyasi
ayağısınız, siyasi ayağı!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yeni bir
tartışma açacağım, bir saat, iki saat, göreceksiniz!
MENSUR IŞIK (Muş) Bu darbeyi siz
yaptınız! Darbeyi siz yaptınız hocam!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
HABİP EKSİK (Iğdır) FETÖnün
siyasi ayağısınız, siyasi ayağı.
BAŞKAN Sayın Eksik, bir dakika
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Senin o Terbiyesiz!
ifadeni göreceğiz! Öyle yağma yok! Ne demek o? Bak bakalım, ne
tartışma yapacağız şimdi.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ne
yapacaksın? Tehdit mi ediyorsun yani?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz
yaptığınızı çok iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, ağır bir
sataşma olduğu için kürsüden cevap hakkımı kullanmak
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HABİP EKSİK (Iğdır) Sizin
FETÖyle ilgili açıklamalarınızın hepsini
çıkarırız burada.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 15 Temmuzda
FETÖcülerin namluları bu ülkenin millî iradesine,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana yöneldi.
BAŞKAN Efendim, tutanakları istedim,
müsaade edin.
Sayın Oluç, buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasıda Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; tabii, bu saatte bu tartışmayı
bu şekilde yapmak istemezdik doğrusu ama zaman zaman demek ki
gerekiyor.
Şimdi, bu ihanet laflarını çok
kolay kullanıyorsunuz Sayın Özkan yani doğru bir şey
olmuyor, buradaki tartışmaları iyi bir şekilde sürdüren bir
laf değil bu. Bunu defalarca söyledik, kimse bize hain diyemez.
Bakın, biz, size hain diyor muyuz? Demiyoruz, biz size demiyoruz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen kimsin!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatibin kürsüdeki
konuşmasını herkes duydu, stenograflar yazdı; onun
hesabını vereceksiniz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Ama size Kürt
düşmanı diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Size Kürt düşmanı
diyoruz çünkü Kürt halkına her gün, her saat saldırılarınızla
zarar veriyorsunuz. Evet, bunu söylüyoruz.
KEMAL ÇELİK (Antalya) Sen kimsin! Sen kimsin!
REFİK ÖZEN (Bursa) Kürtlere en çok zarar
veren sizsiniz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Otur
yerine! Otur! Otur!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Siz de eğer Kürt
düşmanı olmak istemiyorsanız o zaman bu
saldırılarınıza son vereceksiniz, birincisi bu.
İkincisi: Bakın, size şunu da
söyleyeyim
(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine
yürümeleri, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bakın, size
şunu da söyleyeyim: Bunu her zaman tartışmaya devam
edeceğiz.
BAŞKAN Arkadaşlar, herkes yerine
otursun.
Sayın Oluç, siz devam edin, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
ara verin.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, yerinize
oturun lütfen.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.29
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.24
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.25
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
X.- TUTANAKTAN ÇIKARMA İSTEMLERİ (x)
1.- Muş Milletvekili Mensur Işıkın 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerini
Meclis dışında tekrarlamaması ve bu ifadelerin
tutanaklardan çıkarılması hususunun oylanmasına
ilişkin
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Anayasamızın
83üncü maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri
düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının
teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça
bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa
vurmaktan sorumlu tutulamazlar. der.
Bu hükme göre, bir önceki oturumda Sayın Mensur
Işıkın silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü
savaş ifadelerini Meclis dışında tekrarlamaması
hususunu ve bu sözlerin tutanaklardan çıkarılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
XI.- DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ
1.- Muş Milletvekili Mensur Işıka 161
sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri
nedeniyle İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici
olarak bir birleşim çıkarma cezası verilmesi
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın az önceki oturumda sarf etmiş
olduğu silahlı Kürt muhalefetiyle yürüttüğü savaş
sözleri, İç Tüzükün 161inci maddesinin birinci fıkrasının
(4) numaralı bendi kapsamında olduğundan Meclisten geçici olarak
çıkarma gerektirmektedir. Bu nedenle, Muş Milletvekili Mensur
Işıka İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca Meclisten
geçici olarak bir birleşim çıkarma cezası verilmesini teklif
edeceğim.
Sayın Işık savunma yapabilir yahut
başka bir milletvekili savunma hakkını kullanabilir.
Sayın Işık savunma yapacak mı?
Yok.
Muş Milletvekili Mensur Işıka
İç Tüzükün 163üncü maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak bir
birleşim çıkarma cezası verilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Işık, lütfen Genel Kuruldan
ayrılınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz söz almak istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Türkkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Meclis kürsüsü, hepimizin fikirlerimizi özgürce
ifade etme olanağı sunan, yasaların da bize
tanıdığı bir hakla mevcut, karşımızda
duruyor. Ama bu kürsü, hiçbir zaman devletin birliğine, dirliğine
kastetmiş bir örgüte silahlı muhalif grup deme hakkını
bize vermiyor. Bu arkadaşımızın bu ifadesini kastı
aşan bir ifade olarak aldım, bunu ifade etmek istiyorum bir kere.
Dolayısıyla, bu ifadesinin keşke
kendisi tarafından da geri alınması mümkün olsa, keşke bunu
bizzat savunma sırasında da dile getirmiş olsa. Bu hadisenin,
tekrar, Meclis kürsüsünün bize verdiği bu hakkın bu şekilde
kullanılmaması için bir örnek teşkil etmesini hassaten arkadaşlarımızdan
rica ediyoruz.
Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
61.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
HDP konuşmacısının sözleri
hiçbir tevile meydan bırakmayacak şekilde Türkiye Cumhuriyetinin
terörle mücadelesini hedef alan ifadelerdir. Türkiyede savaş yoktur,
terörle mücadele vardır ve bu mücadelede Türkiye Cumhuriyeti, terör
örgütünü ve teröristi yok etmeyi, eylem yapamaz hâle getirmeyi ve ülkenin
birliğini, bütünlüğünü tahkim etmeyi hedeflemektedir.
Türkiye coğrafyasında Kürt
coğrafyası diye bir yer yoktur. Bu bölücü ifadeleri reddediyoruz ve
kınıyoruz. Ayrıca Kürt silahlı muhalefetine savaş
açılmıştır. ne demek? Bu ifadeler terörizm
destekçiliğidir, terörizmi, terörist faaliyetleri
meşrulaştırmaya yöneliktir ve bir terörist
ağzıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) PKK terör örgütü
dokümanlarında yer alan ifadelerdir, bir terör propagandasıdır.
Bu sözleri ancak bir terörist söyleyebilir ancak bu yüce Meclis bir terörist
sığınağı değildir.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kurtulan
62.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulanın, bu Mecliste
Kürt illeri ve Kürt coğrafyası denilmesinin
yasaklandığına, demokrasi kanallarının açılarak
bu sorununun çözülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KURTULAN (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yani, bunu bir fırsata çevirip bu kürsüden Kürt
sorununun demokratik çözümünü isteme talebimize karşılık
torbanızda tüm birikenleri şimdi bu vesileyle tekrar burada bir
tartışma konusu yapmayı çok lüzumlu görmüyoruz. Bu saatte
hepimiz tekrar, yeniden toplandık ancak getirip işi Savaş
vardır, yoktur
Yani bir dönemin Genelkurmay Başkanı
Düşük yoğunluklu savaş var. demiştir; biz oraya
takılmıyoruz, kavramlara takılmıyoruz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Çatışma
FATMA KURTULAN (Mersin) Lütfen arkadaşlar,
lütfen, rica ediyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Savaş
değil çatışma dedi.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
FATMA KURTULAN (Mersin) Her neyse, adı neyse;
sorun değil. Kan akıyor mu akmıyor mu? Hepimizi
uğraştırıyor mu? Bak, bir terör demediğiniz,
Pe-Ke-Ke demediğiniz, ya da ne demediğiniz, bir gündemimiz yok. (AK
PARTİ sıralarından Pe-Ka-Ka! sesi)
Pe-Ka-Ka de sen, ben Pe-Ke-Ke diyorum.
Tartışmadığımız bir günümüz oldu mu burada?
Hepinizin, hangi konu olursa olsun
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
FATMA KURTULAN (Mersin) Hangi konu olursa olsun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Dönüyoruz,
dolaşıyoruz, geliyoruz şunu söylüyoruz tekrar: Bir sorun var,
ülkemizde bir sorun var; hepimizi uğraştırıyor, hepimizi
üzüyor, hepimize şu ve bu şekilde bulaşan bir yanı var.
Hiçbirimiz kayıtsız kalamıyoruz. Biz buradakiler böyle,
dışarıdaki vatandaşlarımızın hepsi de
aynı durumu yaşıyor. Şu vardır, bu vardır, Kürt
coğrafyası var. Bu Mecliste zamanında yani Atatürkün de
kullandığı, sonraki liderlerin de kullandığı
kürdistan denmiş
Sonra Kürt illeri ifadesini yasakladınız,
Kürt coğrafyası dememizi yasakladınız,
yasaklıyorsunuz, tepki gösteriyorsunuz ama kısacası şunu
söyleyeyim: Bir gün bu durumla yüzleşeceğiz arkadaşlar,
başka çaremiz yok. Bu sorun bahsettiniz- aklınızda ve hep
uygulanagelen yöntemlerle olmadığını aslında hepimiz
tecrübe ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FATMA KURTULAN (Mersin) Ben bunu her gün
söylüyorum, bu vesileyle ilk defa söylediğim şeyler değil arkadaşlar,
tüm grubumuz bunu her defa söylüyor, dışarıda da söylüyoruz,
bunu şimdi burada da söylüyoruz. Bu Meclis bunu çözmek zorunda. Ha, bize
nasip olur mu olmaz mı, onu bilemiyorum; umudumuz, dileğimiz, bize
nasip olsun, daha fazla kan dökülmesin, daha fazla bu ülke zarar görmesin.
Bahsettiğimiz, boğuştuğumuz tüm
sorunlarımızın kökeninde yatan da budur. Muhalefetin
iktidarı eleştirdiği birçok sorunun temeli de
dışarıdaki muhaliflerin birçoğunun eleştirdiği
yanlarınızın temeli de aslında sizin de
boğuştuğunuz, sizin de
uğraştığınız birçok sorunun temeli de burada
yatıyor diyorum. Gelin, bize nasip olsun; daha başka gelecekteki
insanlara, evlatlarımıza bunu bırakmayalım, demokrasi
kanallarını açarak bu sorunu çözelim diyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Sayın Özel, buyurun.
63.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Muş Milletvekili
Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce kürsüde konuşma yapılırken kullanılan silahlı
Kürt muhalefeti cümlesini duyduğumda dönüp doğru mu duydum diye
arkadaşlara baktım çünkü biz en şok edici fikirlerin dahi
kürsüde söylenebilmesini hep savunduk. Muhalefet siyasete ilişkin bir
kavramdır ama silah siyasete ilişkin bir kavram değildir ve
düşünce özgürlüğü çok önemlidir ancak şiddet ve terörü
çağrıştırmak ve meşrulaştırmak asla
doğru değildir ve bunun dışarıda da tekrarlanıp
suç olmaması kabul edilemez. O anlamda, 83üncü maddenin birinci
fıkrasına uygun olarak bunun dışarıda
tekrarlanmaması için alınan bu tedbir kararını uygun gördük
ve o yönde oy kullandık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben, Halkların Demokratik
Partisinin Grup Başkan Vekillerinin, hatiplerinin bu konulardaki
ifadelerini
Bu kullanılan ifadeyle bağdaşır ifadeleri
onlardan bu Mecliste dinlemedik. O anlamda, bu ifadenin bu şekilde
dışarıda tekrar edilmemesi ve burada da benzer şekilde bu
ifadenin dile getirilmemesinin doğru olacağını
düşünüyoruz. Tutumumuz: Silah kavramının siyaset kavramı
olan muhalefetle birleştirilerek sanki mümkünmüş ve
meşruymuş gibi ifade edilmesini doğru bulmuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
64.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Muş
Milletvekili Mensur Işıkın 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cennet vatanımız üzerinde, aziz milletimizle al
bayrağımızın altında, anayasal hukuk düzenimiz
çerçevesinde bizi bir arada tutan bu değerlere sahip çıkmak hepimizin
üzerine vazifedir. Eğer burada barış, huzur, ülkemizin
egemenliği güvence altındaysa o zaman geçmişten geleceğe
birlikte yaşama ülkümüzü sürdürebiliriz. Bu bağlamda, bütün
milletvekillerimizin, bütün aziz milletimizin bu değerler etrafında
bir araya gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünya siyasi tarihine
baktığımız zaman da bu değerlere sahip
çıkıldığında ülkelerin refahı, huzuru,
barışı, güvenliği, özgürlüğü hayata geçebilmektedir.
İşte, bu birlik ve beraberliğimize kasteden böylesi ifadelerden
herkes kaçınmalıdır. Bu bir terör propagandasıysa,
ülkemizin milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit ediyorsa bundan herkes
kaçınmak zorundadır. İnanın, bu davranışlar,
kesinlikle Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle,
Sünnisiyle her mezhepten aziz milletimizin birlikte yaşama ülküsünü
tehdit etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu bağlamda, yüce
Meclisimizin aldığı karar yerinde bir karar olmuştur,
doğru bir karardır.
Ayrıca, tabii sadece bu terör propagandası
açısından değil, aynı zamanda milletvekilleri olarak bizler
dünya milletleri nezdinde namütenahi bir yeri teşkil eden aziz
milletimizin temsilcileriyiz. Bu bağlamda, milletvekilleri olarak da hani
kadim geleneğimizde olduğu gibi Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan
tezahür eder, hakikat güneşi fikirlerin çatışmasından
ortaya çıkar. anlayışıyla müzakere ederken maddi
gerçeğin milletimizin bizden beklentisinin hayata geçmesi arzusuyla o
hakikat güneşini ortaya çıkarma amacına matuf, yine İç
Tüzükümüzde belirtilmiş olan Meclisin mehabetine uygun bir
tartışma zemininde çalışma yürütmemiz gerektiğini
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
31inci madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 31inci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana
Trabzon
Orhan
Çakırlar Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz
Edirne Antalya
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Feridun Bahşinin.
Buyurun Sayın Bahşi. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 31inci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son günlerde FETÖnün siyasi ayağı
tartışmaları yeniden alevlendi. Hepimizin bildiği gibi,
FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe
girişimi, öncelikle, Atatürkçü subaylar ve ülkesini seven
insanımız tarafından önlendi ve o tarihte ülkemiz topyekûn
darbeye ve darbecilere karşı olduğunu net bir tutumla gösterdi.
Gerçekleşmesi hâlinde büyük acıların ve kargaşanın
yaşanacağı bu girişimin ülkemizi yönetenlerce iyi anlaşılması,
bugüne kadar yapılan hataların tekrarlanmayarak halkı birleştirici
ve bütünleştirici politikaların izlenmesi hep beklendi, umut edildi.
Bugün üzerinden üç buçuk yıl geçmesine
rağmen darbeye ilişkin birçok husus açıklığa
kavuşturulamadığı gibi, yaşanan gelişmeler hem
bizim hem de milletimizin kafasını karıştırmaktadır.
FETÖ terör örgütü üyeleri ve destekçilerinin ekonomik olarak nasıl bu
kadar güçlendiklerini ve kamuda nasıl bu kadar ihale alabildiklerini
araştırmak gerekmektedir. Hâlâ bir tehdit olarak devam ettiği
iddia edilen kripto şirketler, siyasetçiler, iş adamları ve
kamudaki destekçileri bir bir ortaya çıkarılmalıdır. Bu
konuda daha önce verdiğimiz araştırma önergelerinin hepsi 1inci
parti ve ortağı tarafından reddedildi. Bugün en çok tartışılan
konuların başında FETÖ terör örgütünün ekonomik gücü gelmektedir.
Örgütlenebilmenin en önemli kaynaklarından biri olan ekonomik güç, ülkeyi
yönetenlerce desteklenmediği müddetçe elde edilmesi mümkün olmayan bir
güçtür. On yedi yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde birçok
bakanın, milletvekilinin ve çeşitli kademelerdeki bürokratların
ve siyasetçilerin FETÖ terör örgütü elebaşı olarak ilan edilen
şahsa dizdikleri övgüler, bize bu desteğin nerede olduğunu
açıkça göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, İsmail Ok Beyin
geçen gün söylediklerinin tamamının arkasındayım ve tekrar
ediyorum: Her gün Suriyenin kuzeyinden kınalı kuzu şehitlerimiz
gelirken, Van Bahçesarayda -çığ altında kalan 2 kişiyi
kurtarmak için gelenlerden 39 kişi daha- toplamda 41 kişi tedbir
alınmadığı için çığ altında kalıp
ölürken, yolcu garantili havaalanına kazanç sağlamak için
yenilenmeyen pist sebebiyle üçe bölünen uçakta 3 kişi hayatını
kaybederken, Hatayda yoksulluktan insanlar kendilerini yakarak canlarına
kıyarken biz şu anda ne yapıyoruz? Ahlatta 1.071 metrekare
oturum alanlı saray yapılması için kanun teklifi
görüşüyoruz. Ne yapıyoruz? Yerel yönetimleri kazanan muhalefet
belediyelerinin yetkilerini kısacak kanun tekliflerini görüşüyoruz.
Bu, İsmail OK Beyin tarif ettiği durum değil de nedir Allah
aşkına? Bir de buna tepki gösteriyorsunuz. Van Bahçesarayda
ölenlerin haberi gelirken bu ülkenin Cumhurbaşkanı
Kırıkkalede keyif çayı dağıtıyordu.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini
kabaca incelediğimizde, AK PARTİ bu teklifle ne yapıyor,
vatandaşlarımıza yine kısaca anlatalım: Yabancı
gerçek kişilere, millî güvenliğimizi tehdit eden askerî bölgeler ile
tabii kaynaklarımızın yer aldığı haritaları
pafta pafta 50 Türk lirasına satmayı amaçlıyor. 17
büyükşehir belediye başkanlığını kaybettiği
için Anayasanın 138inci maddesine ve Danıştay kararlarına
aykırı olarak belediyelerin yetkilerini ellerinden alıp kendi
yönetimindeki TOKİye devrediyor. Ecrimisil istemeye, tahsiline ve
taşınmazların tahliyesine ilişkin işlemleri uygulamaya
veya Millî Emlak Genel Müdürlüğü eliyle uygulatmaya yönelik yetkiyi yine
TOKİye vermeyi amaçlıyor. Bu kanun teklifiyle, Salda Gölü
kıyılarının millet bahçesi adı altında rant
elde edebilmek için gasbedilmesini öngörüyor. Bunun kimlere peşkeş
çekileceğini bilmiyoruz ama burada herhangi bir kamu yararı
olmadığını görüyor, doğal güzelliklerin
bozulacağını biliyor ve üzülüyoruz. Bitlisin Ahlat ilçesinde
Van Gölü kıyısında Sayın Cumhurbaşkanı istedi
diye tesis yapıyoruz. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından bu
isteği iptal edilmesine rağmen şimdi bu maddeyi Meclisten
geçirip kanunlaştırarak Anayasa Mahkemesi kararını delmek
istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Bahşi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, unutmayınız ki Meclis yasa yapar, yürütme
ve yargı, üzerine düşen görevi bu yasalar doğrultusunda yerine
getirir. Parlamentomuzu yetkisiz ve etkisiz hâle getirmenize izin
vermeyeceğiz. Bizler, burada Türk milletini temsil ediyoruz. Burada
çıkaracağımız yasalar, bir kişinin değil yüce
Türk milletinin yararına olmalıdır. Bugüne kadar milletin
menfaati dışında hiçbir kanun teklifine evet demedik, bundan
sonra da demeyeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Meclisi ve yüce
Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 32nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ulaş
Karasu İlhami
Özcan Aygun Gökan
Zeybek
Sivas Tekirdağ İstanbul
Ednan
Arslan Hüseyin
Yıldız Vecdi
Gündoğdu
İzmir Aydın Kırklareli
Orhan
Sümer
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Yıldızın.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerim; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, burada Hasan Baltacı demin izah etti,
harita mühendislerinin sorunları var. Bütün siyasi partiler olarak oturup
anlaştığımız konular, üzülerek söylüyorum, maalesef,
bugün buraya gelmedi, inşallah bir an önce gelir, harita mühendislerinin
sorunlarını çözeriz.
Değerli arkadaşlar, dün, çarşamba
günü grubunuz vardı. AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, 2020 yılı turizm teması olarak bu yılı
Patara Yılı ilan etti. Yani siz on altı yıl boyunca turizmi
unuttunuz, son iki yıldan beri, Turizm Bakanı değiştikten
sonra aklınıza turizm geldi; doğru yapıyorsunuz, onda
hiçbir kuşkum yok çünkü bizimle aynı nüfusa sahip olan, aynı
bölgeye sahip olan İspanyada bugün turizm geliri 120 milyar dolar, biz
hâlen 29-30 milyar dolardan bahsediyoruz, önümüzdeki dönemde sizin hedefiniz
30-40 milyar dolar.
Değerli arkadaşlar, on beş gündür
Aydının Didim ilçesinde büyük bir sorun yaşıyoruz. Sorun
ne? Didim, Türkiye'nin en güzel turizm cennetlerinden olan bir ilçe
arkadaşlar. Gelmeyen olduysa Kuşadası ile Bodrum arasında
kalan bir alandır, üç tarafı denizlerle çevrilidir ve nüfusu
yaklaşık 90 bindir. Yazın aşağı yukarı 1
milyon insanı ağırlıyoruz. Didimin yüzde 90 geçim
kaynağı turizm arkadaşlar yani her sene 1 milyon insan oraya
gelip tatil yapıyor. Ama, maalesef, geçen hafta Didimde OSB yani Su
Ürünleri Organize Sanayi Bölgesi kurulacak diye bir toplantı
yapıldı arkadaşlar. Bu toplantı neye dayanarak
yapıldı söyleyeyim size: 13 Aralık 1982 tarihli 17897 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan Tarım ve Orman Bakanlığı
tebliğiyle ilgili kanunu bulmuşlar raflarda -tam otuz sekiz yıl
önce- getirdiler, önümüze koydular.
Değerli arkadaşlar, 1982de çıkan bir
kanun
1983ten itibaren Türkiyede turizm sektörüne ağırlık
verilmiştir. Şu ana kadar sizin, AKP iktidarının on sekiz
yıldan beri yapmadığı
Sizin o fabrikaları satıp
yıkıp yerine AVMler yaptığınız sırada yerli
ve yabancı yatırımcı geldi, o sahil kenarına beş
yıldızlı oteller yaptı yani özel sektör, iş
adamları yaklaşık 200 milyar dolar yatırım
yaptılar. İşte, o 34,5 milyar doları o
yatırımcıların sayesinde kazanıyorsunuz değerli
arkadaşlar.
Şimdi, burada, özellikle Tarım
Bakanına sesleniyorum: Şimdi Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından 9/3/2011 tarihinde onaylanan ve kentimiz için anayasa
niteliğinde olan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000
ölçekli Çevre Düzeni Planları kapsamında, bu alanlarda entegre
nitelikte hayvancılık ve su ürünleri üretim ve muhafaza tesislerinin
kurulmayacağı öngörülmüştür. diyor. Yani bu yasayı siz
çıkardınız arkadaşlar, siz çıkardınız.
Şimdi siz bu yasaları yok ediyorsunuz. 1982de tebliği
yapılan bir uygulamayı sadece bir tane firma para kazanacak diye
getirip Didimin geleceğini yok ediyorsunuz.
Şimdi buradan size sesleniyorum değerli
AKPli milletvekilleri: Yarın Vali beyi mi arayacaksınız,
Tarım Bakanını mı arayacaksınız, bir an önce bu
projenin olmayacağını ilan etmeniz lazım. Neden? Çünkü
şu an Didimde 16 tane beş yıldızlı otel, 12 tane dört
yıldızlı otel, üç yıldızlı otel, toplam 50 tane
otel var. Önümüzdeki sezon 6 tane beş yıldızlı otel
yapılacaktı arkadaşlar, 6 tane. Her beş
yıldızlı otelde en az 500 kişi çalışıyor.
Hani 8 milyon işsiz yarattınız ya, bakın, 6x500, 3 bin adama
iş verecek bir yatırım geliyordu ama bu olaydan ötürü,
yatırımcı arkadaşlarımız, üzülerek söylüyorum,
belediyeden ruhsat almadılar, geri çekildiler.
Değerli arkadaşlar, hepimiz bu ülkenin
gelişmesini sağlamak istiyoruz, bu ülkenin refah düzeyini
artırmak istiyoruz, hedefimiz
Değerli arkadaşlar, zaten
önümüzdeki on yıl içerisinde hizmet sektörüne ve turizme önem vermek
zorundasınız çünkü siz tarımı yok ettiniz. Öyle bir
eğitim sistemi getirdiniz ki gerçekte teknoloji yaratacak bir beyin
yaratmadınız, yarattığınız beyinler de yurt
dışına kaçtı. Onun için, bizim, yurt
dışında, 150 milyon emekli olan, ülkelere
Bizim hizmet sektörü
olarak güçlü olmamız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bir dakika daha
BAŞKAN Sayın Yıldız,
tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, tekrar ediyorum, bu konuda, bunu
yapmadığınız takdirde, hem kalkıp 2020 yılı
turizm temasına Patara
Sahili biliyorsunuz, belki giden vardır;
Kaş ile Kalkan arasında, dünyanın en güzel yerlerinden biri,
cennet bir koy. Didim Altınkum da aynı şey arkadaşlar. Siz
eğer gelip burada 1 tane firma para kazansın diye bu
yatırımı yaparsanız, Didimin geleceğini,
Aydının geleceğini yok edersiniz. Bu konuda özellikle
Tarım Bakanı
Ben Turizm Bakanımla görüştüm, Turizm
Bakanım gerçekten bu konuda duyarlı olduğu için kendisine
buradan teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bir konu daha
anlatacağım. Turizm Bakanı, aldığı karara göre 2
tane mega ilçe yaratacağım. dedi. Planlama yapıyor. Bir,
Çeşme; iki, Didim. Şimdi, sen Didimde bu çalışmayı
yaparken getirip de
Su ürünleri organize sanayi bölgesi bakın
şurası, denizin dibi, şurası balık çiftlikleri olacak.
Böyle bir sahili yok ederseniz kimse size inanmaz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bir an önce bu
projeye Dur! demeniz lazım ve yatırımcıların önünü
açmanız lazım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 32nci maddesinde geçen iki yıl
ibaresinin üç yıl şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Peköz Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Adana Iğdır Bitlis
Erol
Katırcıoğlu Hüseyin
Kaçmaz Mensur
Işık
İstanbul Şırnak Muş
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi var.
Sayın Kemal Peköz, buyurun.(HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
32nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
32nci madde, 65 yaşını
doldurmuş olan harita mühendislerinin emeklilikleriyle ve ruhsatlarının
uzatılmasıyla ilgili bir madde. İki yıl
uzatılması isteniyor. Harita Mühendisleri Odasıyla da
yaptığımız görüşmede bunun üç yıl
olmasının makul olacağı söylendi çünkü -hazırlık
süresinin geçmesi- insanların işlerini hemen
toparlayamayacakları ifade edildiği için bunun üç yıla
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bunu
anlattıktan sonra, size bir tane resim göstereceğim. Burada bir resim
var elimde. Hiçbiriniz bu resmî göremiyorsunuz, ben de göremiyorum çünkü
buzlanmış bir resimdir. Bu, 15 yaşındaki bir çocuk.
Adananın Seyhan ilçesinin Denizli Mahallesinde 20 Ocakta gözaltına
alınıyor. İki gün gözaltında kaldıktan sonra mahkemeye
çıkarılıyor ve adli kontrol şartıyla serbest
bırakılıyor 15 yaşındaki çocuk. Çocuk o arada tehdit
ediliyor, kendisine ajanlık diye tabir edilen durum
dayatılıyor. Çocuk kabul etmiyor. Çıktıktan sonra
basına bununla ilgili açıklama yapıyor. Bir hafta sonra çocuk
yeniden gözaltına alınıyor ve dövülerek yüzü gözü
morartılmış, kaşı patlamış hâlde çocuğu
götürüyorlar, bir gün sabaha kadar dövdükten sonra serbest
bırakıyorlar. Ben gittim, bu çocukla ve ailesiyle de görüştüm.
Eğer inanmazsanız, 2 arkadaşı görevlendirin -örneğin
hemşehrim olan milletvekili arkadaşımız var, Adana vekili
Abdullah Doğru, bir başka arkadaş da olabilir- beraber gidelim,
aileyle görüşelim. Bunları yok saydığınız sürece,
kahraman polis diye ifade ettiğiniz sürece, İftihar ediyoruz,
tebrik ediyoruz. dediğiniz sürece bunları yapmaya devem edecekler.
Bunların olmaması için gelin bir önlem alalım, bir tedbir
alalım. 15 yaşındaki bir çocuğun bu hâle getirilmesi bu
çocuğu bir ülkeye kazandırmaz, bu ülkeye de bir şey
kazandırmaz.
Hani derler ya Cami ne kadar büyük olursa olsun
imam bildiğini okur. diye, biz de bu kürsüde ne söylersek söyleyelim, siz
bildiğinizi okumaya devam ediyorsunuz. Ama biz de sorumluluğumuz
gereği, üzerimize aldığımız sorumluluk gereği her
bulduğumuz olumsuzlukla, her yaşanan olumsuzlukla ilgili burada
konuşmaya da devam edeceğiz, sonuç alamasak bile en azından
sıkıntıları dile getirmiş olacağız.
Ben yaklaşık on yıldır Grup
Başkan Vekili arkadaşımızın kendisini zaman zaman daha
öncelerde televizyonda izlerdim, onu dinlediğim zamanlar sanki bir
münazara yapılıyormuş gibi bir algıya
kapılırdım, burada da aynı algıya kapılıyorum.
Muhalefetten kim ne söylerse söylesin, sanki kendisine görev verilmiş
gibi, buna mutlaka cevap vermesi gerekiyor. Yanlış da olsa ispatlama
meselesi vardır, hani münazaralarda okullarda çocuklar farklı şeyleri
savunabilsinler, düşünebilsinler diye böyle bir şey yaparlar, Cahit
Bey de buna benzer bir tavır sergiliyor. Kendisi Grup Başkan
Vekilidir, aynı zamanda iktidar partisindendir, dolayısıyla
yapılan eleştirilere en fazla onun tahammül etmesi gerekir. Böyle bir
şey olduğu zaman en azından olgunlukla
karşılaması, cevap vermek için de bir çaba içerisine girmemesi,
kendisini tersini ispatlamak üzere görevlendirilmiş gibi düşünmemesi
gerekir diye düşünüyorum. Bundan sonraki yaklaşımlarında en
azından bunu dikkate alarak yapması hâlinde daha iyi sonuçlar
alınabileceğini düşünüyorum.
Bir başka konu: Malatya Doğanşehire
bağlı Dedeyazı köyü var, geçen gün Malatyanın ilçelerini
dolaşırken o köye de gittim, 200 haneden oluşan bir köydür.
Köyün 110 metre mesafesinde bir demir madeni var ve demir madeni işletiliyor.
Orada ruhsat gereği patlama yapılmaması lazım ama onlar
dinamit patlatıyorlar, köylüler itiraz ettikleri zaman Biz buradan
gitmeyiz, gidersek de bu dağı sizin tepenize yıkarız. diye
tehdit ederek patlatmalarını yapmaya devam ediyorlar. Köyün 2 tane su
kaynağı var, bu su kaynakları da o maden
ocağının, demir madeni ocağının hemen dibinde.
Bunlar devam ederse eğer, yakın bir zamanda o köy susuz kalacak; 200
haneden oluşan, meyvecilikle yaşamını sürdürmeye
çalışan bu köy oradan göç etmek zorunda kalacak.
Devlet Su İşlerine gidiyorlar, Çevre ve
Şehircilik İl Müdürlüğüne havale ediliyor; oraya gidiyorlar,
DSİye havale ediliyor ve bu köyün sorunu çözülemiyor. Bunlar muzdaripler.
Benden ısrarla bunu dile getirmemi istedikleri için burada dile getiriyorum.
Umarım, kısa bir sürede buna önlem alınır. En azından
patlama yapılmaması, dinamit patlatılmaması için bir çare
bulunur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Peköz.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum, iyi
akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 32nci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana Trabzon
Orhan
Çakırlar İsmail
Ok Yasin
Öztürk
Edirne Balıkesir Denizli
İmam
Hüseyin Filiz
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Sayın
İsmail Ok.
İsmail Bey, buyurun.
İSMAİL OK (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle bu Gazi Meclis
çatısı altında yüce Türk milletini temsil eden bütün
vekillerimizi canıgönülden, muhabbetle selamlıyorum.
Esas konumuza geçmeden, biraz önce yaşanan
olaya kişisel tepkimi vermek istiyorum. Burası dört duvarı ve
bir kubbesi olan sıradan bir yer değil, burası millî iradenin
temsilgâhıdır. Bu Meclis, kutsaldır. Bu Meclis, Kurtuluş
Savaşını yönetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti devletini
kurmuş bir meclistir. Dolayısıyla bu yüce Meclis
çatısı altında kimse silahlı Kürt muhalefeti adı
altında PKK seviciliği yapamaz. PKK; emperyalistlerin taşeron,
hain, silahlı, cani terör örgütüdür. (İYİ PARTİ ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) IŞİD ne ise PKK,
PYD, FETÖ de odur; emperyalistlerin taşeronudur, silahlı
taşeronudur. Bunun altını özellikle çiziyorum. Bu kutsal
çatı altında herkes ağzından çıkana dikkat etmek
zorundadır. Burası rengini şehitlerimizin kanından alan ay
yıldızlı bayrağımızın altında
yaşamaktan şeref duyan yüce Türk milletinin temsil edildiği
millî mabedimizdir. Dolayısıyla bu sözde vekili şiddetle ve
nefretle kınıyorum. İnşallah, bunlar bundan sonra bir daha
yaşanmaz.
Şimdi esas konuma geçerken, bu, kanun
teklifiyle ilgili son konuşmam. Bu vesileyle, Komisyon
Başkanının şahsında, bütün üyelerine ve emeği
geçenlere bu kanun teklifinin hazırlanmasındaki
katkılarından dolayı öncelikle teşekkür etmeyi borç
biliyorum. Daha önce de ifade etmiştim, bu kanun teklifinde
katıldıklarımız var, katılmadıklarımız
var. Komisyonda ve genel görüşmelerde de bu konulardaki görüşlerimiz
grubumuz adına, partimiz adına ifade edilmiştir.
Yine, bu maddede, özellikle bir şeye
değinmek istiyorum: Daha önce bir sınav yapılıyor,
lisanslı bürolar açılıyor; şimdi, bu yapılanı
bozuyoruz. Kim yaptı bunu? Siz. Şimdi yine, Ali yazar, Veli bozar;
bunu kaldırıyoruz. Gerçekten, Meclisimizde, bu kutsal
çatının altında bir kanun çıkarılmadan önce yeniden
yeniden düşünülmesi ve muhalefetin eleştirilerine de kulak verilmesi
gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.
Evvelsi günkü konuşmamda Meclisin gerçekten bir
işlevinin kalmadığını, etkisizleştirildiğini
ifade ettim, Sayın Grup Başkan Vekili büyük bir alınganlık
göstererek hamasetle cevap verdi. Aslında ben hiç kimseye sataşmak
için söylemedim, yaşadığımız ortada. Yani milletvekili
sayısını 550den 600e çıkarmakla Meclisin etkinliği
artmaz. Maalesef, memleketimiz başta terör ve hain saldırılar
olmak üzere her gün şehit cenazeleriyle yas tutmakta ve daha birçok
problemimiz var ama evvelsi günkü dediğimiz gibi, Meclis asli görevini
yapamıyor.
Aslında çok acı olaylar var da bir
tanesini şimdi tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum. Balıkesirli
hemşehrimiz, astsubay, 1994 yılında Siirtte hain terör
örgütüyle mücadele ederken mayına basıyor, iki gözünü ve ayağını
kaybediyor. Size soruyorum: Dünyanın hangi makamlarını,
mevkilerini, nimetlerini verseniz bunu geri getirebilirsiniz? Peki, siz ne
yaptınız bu gazilerimize? 2013 yılında
çıkardığınız kanunla bugün bunların
maaşlarını kesiyorsunuz. Bunları dile getirmeyelim mi?
Gazilerimiz bunları mı hak ediyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ok, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
Buyurun.
İSMAİL OK (Devamla) Teşekkür
ederim.
Amacımız yıpratmak değil ama
memleketi ve Meclisi getirdiğiniz durum ortada. İki gözünü,
ayağını veren böyle onlarca, yüzlerce gazimizin şu anda
maaşları kesilmiş ve maaştan da öte, onların
onurlarını, şereflerini incitmiş durumdasınız. Bu
yanlışı düzeltelim, bu yanlışı düzeltin.
İşte Meclisin -sizin sayenizde, maalesef- bu ve buna benzer
yanlışlarla uğraşmak yerine milletin derdine derman
olması gerekir diyorum.
İnşallah, Meclisin, tıpkı
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, o günlerdeki
etkinliğine kavuşması ve yüce Türk milletinin içinde
bulunduğu sorunlara çözüm bulması dileğiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
33üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Vecdi
Gündoğdu Fikret
Şahin
Tekirdağ Kırklareli Balıkesir
Gökan
Zeybek
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fikret Şahinin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, son zamanlarda ilaç
kullanımına bağlı yaşadığımız
olumsuz olaylar nedeniyle ülkemizde kullanılan ilaçların ne kadar
güvenilir olduğu tartışılır hâle gelmiştir. Daha
önce de bu kürsüden konuşulduğu üzere, 7 Ocakta Isparta Şehir
Hastanesinde yaşanan bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bir anestezi ilacı
Dormofol isimli bir ilaç 1 hastanın ölümüne, 6 hastanın da
yoğun bakıma alınmasına sebep olmuştu. Bu
ilacın geçmişine baktığımız zaman,
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumunun internet sitesinde bu ilacın Mayıs 2019 ile Ocak 2020
tarihleri arasındaki yedi aylık sürede 5 defa geri çekime uğradığı,
yine yedi aylık sürede de 7 kez ilacın kullanımının
durdurulduğunu görüyoruz. Yani yedi aylık sürede aynı ilaç 5 kez
geri çekime uğramış, 7 defa da kullanımı durdurulmuş.
Hemen hemen her ay bu ilaç hakkında bir ihbar olmuş ve parti parti
geriye çekilmiş. Ve yine bu ilacın üreticisi firmanın 3 tane
farklı ilacı da yine geri çekime uğramış. Biraz önce
bahsettiğim gibi, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun internet
sitesinin bir yıllık taramasını
yaptığımız zaman 23 tane ilaç geri çekimini görüyoruz. Bu
23 ilaç geri çekiminin 8 tanesi bu aynı firmaya ait, 9 tane ilaç
kullanımının durdurulmasının 7 tanesi de yine
aynı firmaya ait.
Şunu söylemek
istiyorum, iş güvenliğinde şöyle bir kural vardır: Küçük
iş kazaları ileride ölümle sonuçlanabilecek ciddi kazalara sebep
olabilir ve mutlaka küçük iş kazalarında gerekli tedbiri almak
durumundasınız. Yani size sinyal veriyor sistem, diyor ki: Bu
ilacın üretiminde birtakım sıkıntılar var, insan
sağlığı için olumsuz yönleri var. Bu ilaç hakkında
tedbirinizi alın. diyor. Fakat Bakanlık bu ilacı tamamen geriye
çekmemiş, parti parti geriye çekmiş ve en sonunda da işte
istemediğimiz ölüm olayıyla karşılaştık.
Yine diğer bir
olay ise 17-18 Ocak tarihleri arasında Kırıkkale Üniversitesi
Tıp Fakültesinde göz hastalıklarında
yaşadığımız bir olay. Aslen kolon kanseri yani
kalın bağırsak kanserinde kullanılan bir ilacın
Bakanlık talimatıyla bazı göz hastalıklarında
öncelikle kullanılmasına yönelik bir genelge
yayınlanmış ve göz hekimleri işte bu kalın
bağırsak kanserinde kullanılan ilacın gözde
kullanılması için zorlanmışlar ve bir ilaç
dayatılması uygulanmıştır. O dönemde direkt hekimler,
direkt hekimlerin üye
oldukları dernek, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal
Güvenlik Kurumuyla toplantı yapmışlar. Bu şekilde
kullanıldığı takdirde ciddi şekilde görmeyle ilgili
sıkıntılar yaşanabileceğini rapor hâline
getirmişler. Maalesef hem Bakanlık hem de Sosyal Güvenlik Kurumu göz
hekimlerinin istediği nitelikte ilacın kullanım formunu düzenlememiş,
mali gerekçelerden dolayı yani maliyetin yüksek olmasından
dolayı bunu yapamayacaklarını söylemişler ve bu
şekilde istemediğimiz olaylarla karşılaşıyoruz.
Hatta, ilacın Türkiyedeki formunda Ocak 2019 tarihine kadar Göz içine
kullanılmaz. ibaresi yazmış olmasına rağmen
şubat ayında bu ibare çıkartılmış ama Avrupadaki
ilaçların prospektüsünde göz için kullanılmayacağına dair
ibare hâlen vardır.
Dünyada hiçbir yerde görülmemiştir hekimlerin
zoraki bir şekilde Bu ilacı buraya kullanacaksınız. diye
uygulamalarına yönelik bir genelge yayınlanması. Tabii,
gerekçede ekonomik sebepler dayatılıyor. Tabii, burada şunu
söylemek istiyorum ki eğer siz buradan bir ekonomi yapmayı
düşünüyorsanız, daha doğrusu sağlık
harcamalarından bir ekonomi yapmayı düşünüyorsanız
kullanılacak ilaçların güvenliğinden değil de oluk oluk
dövizle para aktardığımız şehir hastanelerinden
ekonomi yapılmasını Bakanlığa tavsiye edeceğim.
Önümüzdeki yıl, pek çok ilacın patent
süresi dolacak ve biyoeşdeğer ilaçlar da piyasaya girecek.
Dolayısıyla da ilaç güvenliğiyle ilgili yeni konularla yine
karşılaşacağız. Buradan ifade etmek istiyorum ki bu
ilaç güvenliğini sağlayacak olan kurum Sağlık
Bakanlığıdır. Eğer gerekli tedbirleri
almadığı takdirde yaşadığımız bu
olaylarla, işte ölüm olayları, göz kaybı gibi birtakım
sakatlıklara sebep olacak olaylarla yine
karşılaşacağız. O nedenle Bakanlığa buradan
gerekli tedbirleri alması yönünde tavsiyede bulunacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
İlaçların üretim safhasından etken maddenin kalitesinden
miktarına, steril şartlarda üretilip üretilmediğine,
transferinden saklama koşullarına, kullanıma sunulan formun
endikasyona uygun olup olmadığına, yine ilacın
uygulanım şekline kadar tüm güvenlik aşamalarının
Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenip gerekli
denetimlerin yapılmasını istiyoruz.
Yine, en akılcı yönetim ve
yaklaşımın ucuz ilaç değil, akılcı tedavi
olması gerektiğini belirtiyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinde geçen Bakanlıkça
ibaresinin Bakanlığı tarafından şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Kemal
Peköz Habip
Eksik
Batman
Adana
Iğdır
Mahmut
Celadet Gaydalı Erol
Katırcıoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Bitlis
İstanbul
Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Evet, önerge üzerinde söz talebi
Sayın Necdet İpekyüzün.
Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İskân Kanununun 8inci maddesinde
yapılmak istenen değişiklik üzerinde söz aldım. Geçen hafta
da konuşuldu, bu hafta da konuşuldu. Daha çok böyle işte imarla
ilgili, depremle ilgili konular vardı. Bu sefer, teklifte, Türk soyundan
ve Türk kültürüne bağlı olan göçmen ailelerin kalıcı olarak
iskân edilinceye kadar beslenme ve barınma gibi temel
ihtiyaçlarının karşılanması görevi Çevre ve
Şehircilik Bakanlığından alınıp
İçişleri Bakanlığına devri öngörülüyor.
Aslında 8inci maddede değişiklik
yapılacak kanunla beraber, Türkiyede son yıllarda bir
sığınmacı, geçici gelen konuklar ve farklı farklı
tanımlarla tanımlanan bir mülteci sorunuyla karşı karşıyayız
ve dünya da aslında büyük bir felaketle karşı karşıya.
Niçin karşı karşıya? Genelde kuzeyden güneye, doğudan
batıya, ya yoksulluk nedeniyle ya savaşlar nedeniyle ya
çatışmalar nedeniyle insanlar yerinden, yurdundan olmakta. Kimi zaman
da insan haklarına aykırı uygulamalar nedeniyle, demokratik
koşulların ortadan kalkması nedeniyle insanlar ülkelerini terk
etmek zorunda kalıyorlar. Ve Birleşmiş Milletler buna yönelik
tedbirler getirtmeye çalışıyor ve hukuksal bir tanımlama
getiriliyor bu insanlar gittikleri yerde tekrar ihlallerle karşı
karşıya kalmasınlar diye. Ve Türkiye Cumhuriyetinin İskân
Kanununun 4üncü maddesinde de şöyle bir düzenleme
yapılmış: Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı
olmayan yabancılar ile Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı
bulunup da sınır dışına edilenler ve güvenlik bakımından
Türkiyeye gelmeleri uygun görülmeyenler göçmen olarak kabul edilmezler.
Değil mülteci, değil konuk; göçmen olarak bile kabul edilmiyorlar.
Yani maddeye göre, göçmen statüsünü kazanabilmek için Türk soyu olma
şartı aranıyor.
Birleşmiş
Milletler neler söylemiş? Birleşmiş Milletlerin -hiç
uzatmayayım- hukuksal uzun bir tanımı var ama daha çok
kapsayıcı olan şu: Zorunlu ve hayati nedenlerle ülkesinden
ayrılıp başka bir ülkeye göç etmek zorunda kalanlara mülteci
denir. Şimdi, Türkiyede ne hikmetse Avrupadan gelenlere mülteci
deniyor, Avrupa dışından gelenlere farklı tanımlamalar
getiriliyor. Ve Suriyeden gelenlere bir kavram bulunamadığı
için -ve burada kalacaklar- ne dediler? Ve hâlâ bu konu çok
Geçici koruma
statüsüne sahip yurttaşlar, vatandaşlar, misafirler. Ve peşinden
neler oldu? Biz biliyoruz ki dünyanın birçok yerinde bu insanlar yerinden
yurdundan olurken, makas açılırken, demokrasiden daha iyi yerlere
gitmek için çaba harcarken bir ticarete dönüştü, kimi insanlar da
bunların göç etmesini şantaja dönüştürdüler.
Bakın, bir
hafta içerisinde Van Çaldıranda 13 kişi yaşamını
donarak kaybetti. Kim bunlar? Afganlar. İki gün önce ne oldu? İki gün
önce İstanbulun Fatih ilçesinde bir çalışma yürütüldü, 135
kişi
Yine, İzmir Dikilide, Urlada ve farklı farklı
ülkeler
Türkiye neredeyse bir köprüye dönüştürüldü. Bu insanlar
denizlerde, göllerde boğularak yaşamlarını yitirmek zorunda
kaldılar. Ve ne oluyor? Bunlar yakalandığında tekrar
ülkelerine gönderiliyorlar veya bir işleme tabi tutuluyorlar. Demem o ki
arkadaşlar, gelenlerle ilgili çifte standart olmaz, Birleşmiş
Milletler kurallarına
göre onlara uygulamaları yaşatmamız lazım ve şüphesiz
milyonlarca insana hizmet verilemez ama sorun küresel olduğu için,
küresel, evrensel düzeyde çaba harcanırken de Türkiye Cumhuriyetinde de
buraya gelenlere yönelik insan haklarına uygun bir çaba harcamak
lazım. Göçmen de olsa, mülteci de olsa, sığınmacı da
olsa, ne olursa olsun, söz konusu insan olduğunda hepimizin
doğuştan gelen hakları olduğundan, burada soyuna,
kültürüne, geliş yerine, nereden geldiğine
bakılmaksızın temel insan hakları çerçevesinde
yaklaşmak lazım ve bu konuda da ne gerekiyorsa yerine getirmek
lazım.
Bir diğer konu ne? Normalde savaş varsa,
insanlar yerinden çıkıyorsa, savaşı önlemek için de,
barış için de çaba harcamak lazım. Tam tersine, bir ülkede
eğer, çatışmalar, savaşlar, ölümler artıyorsa bir an
önce oradaki yaşamın daha iyiye dönüşmesi için çaba harcamak
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
İpekyüz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Böylece çaresiz
insanları dağlarda, denizlerde boğulmaya değil,
şiddete karşı baş başa bırakmaya değil,
önlerini açmak için çaba harcamak lazım ve bu konuda yapılması
gerekenleri birçok kez biz dile getiriyoruz ve Türkiyenin komşuluk
açısından da bir geçişe dönmesi için de her türlü çabayı
harcamamız lazım ve bu çabayı harcamak için de normalde
çevremizde bütün insanların temel hak ve özgürlükleri için
yapılması gerekeni, çaba harcayıp geleceği daha iyiye
kurgulamamız lazım.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin ilk fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Hüseyin
Örs İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Trabzon Gaziantep
Orhan
Çakırlar Ümit
Özdağ Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Edirne İstanbul Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ümit Özdağın.
Buyurun Sayın Özdağ. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İdlibde çok gergin,
ağır çatışmaların gerçekleştiği bir süreç
yaşanıyor. Maalesef, bugün de kötü haberler gelmeye devam etti. Bu
sürecin çözümünün alacağı şekil de sadece İdlible
sınırlı kalmayacak, Türkiyenin dış
politikasını köklü şekilde etkileyeceğe benziyor.
İdlibde yaşanan gerginliğin
Türkiyenin dış politikasının geneliyle ilgili
olduğunu Amerikan ve Rus Dışişleri
Bakanlıklarının Türk kamuoyuna yönelik
başlattıkları psikolojik operasyonlardan anlıyoruz. Amerika
Birleşik Devletlerinin Suriye Özel Temsilcisi, Türkçe
yaptığı açıklamada şehitlerimiz diyerek Suriyede
şehit olan askerlerimize sahip çıkıyor. Rusyanın Ankara
Büyükelçiliği ise tweet atıp Amerikan Kongresinin PKK/YPG için
tahsis ettiği mali yardımı gündeme taşıyor, silah
yardımına dikkat çekiyor. Türkiyeyi ABD ile Rusya arasına
sıkıştıran bir dış politika, ülkemizi bu noktaya
getirdi.
Değerli milletvekilleri, Türk ordusunun
İdlibde yapmış olduğu yığınak ve
gösterdiği kararlı tavrın, Türkiye sınırına
yönelik başlayan ve şimdiden 1 milyon gibi bir rakama ulaşan
göçü sınırın Suriye tarafında tutması anlamında
önemli ve değerli olduğunu söylemek durumundayız. Keza, bir
kısım İdliblinin Afrin bölgesine yönlendirilmiş olması
da çok doğru bir adımdır. Eğer bu iki doğru adım
atılmasaydı, şimdi 1 milyon veya daha fazla Suriyeli Hataydan
Türkiyeye girmiş olabilirdi.
Değerli milletvekilleri, geldiğimiz
aşamada, İdlibde güç yoğunlaşması yapan askerî
birliklerimizin sağladığı güce dayalı istikrardan,
Moskova ve Şamla anlaşmayla diplomatik istikrar dönemine geçilmesi
gerekir. Bu gergin süreci Türkiyenin menfaatleri doğrultusunda
akılla çözmek yerine hamaset dolu açıklamalar yapmanın ülkemize
hiçbir faydası yoktur.
Değerli milletvekilleri, Türk ordusu, Suriye
ordusunu -Rus ordusu tarafından desteklense dahi- girdiği her
savaşta yener; bu gerçeği tartışmaya dahi gerek yoktur.
Ancak, Türk ordusunun Suriye ordusuna karşı kazandığı
zafer bir Pirus zaferi olacaktır. Türkiye, Suriye ordusunu askerî olarak
yendiği zaman bile bundan siyasi anlamda galip çıkacak olan, PKK/YPG
terör örgütü olacaktır. Türkiyenin Suriye ordusunu yenmesi, Türkiyenin
Suriye projesinin değil ABD ve İsrailin Suriye projesinin
gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. Fırat
Kalkanı, Afrin ve Barış Pınarı
Operasyonlarını boşa yapmış olacağız,
verdiğimiz şehitleri boşuna vermiş olacağız.
Türkiye, Suriyeyi yenerken bu galibiyetten Türkiye değil PKK/YPG siyasi
anlamda güçlenmiş çıkacak. Suriyenin kuzeyine yerleştirilmeye
çalışılan PKKistan Projesine doğru büyük bir adım
atılmış olacaktır.
Öte yandan, HTŞ ve benzeri terör örgütleri de
Suriye ordusuna karşı Türk askerinin arkasına
sığınmış olmanın sevincini yaşarken bir
yandan da Suriye ordusunu ve Rusları tahrik etmek için ellerinden geleni
yapıyorlar. Yaptıkları arasında savaş suçu olan
eylemler var. Hiçbir terörist unsurun şanlı Türk ordusunun
arkasına sığınarak kendi alçak gündemini
gerçekleştirebilmesine izin verilmemelidir. Türk askeri ancak Türk
milletinin ve devletinin yüksek menfaatlerini savunmak ve gerçekleştirmek
amacıyla savaşmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bir süre, AK
PARTİ iktidarına yakın bir düşünce kuruluşunun
başkanının ABD ve ABye İdlibe müdahale
çağrıları yapmasından sonra, 11 Şubatta Savunma
Bakanı İdlibe NATOyu ciddi ve somut destek vermeye çağırmıştır.
Bu çağrının anlamını anlamak mümkün değildir.
Herhâlde Suriye ordusuna karşı NATOnun desteğine ihtiyaç
duymuyoruz. Kissinger Dış politikalar uçak gemisine benzer,
ağır, yavaş ve zor manevra yaparlar. diyor ama bu manevra,
NATOyu İdlibe çağırma, sanki bir sürat teknesi süratiyle
yapılmış bir manevraya benziyor.
Rusyadan S-400 yüksek hava savunma sistemlerini
almadınız mı? Nükleer enerji ve doğal gaz konusunda
Rusyaya Türkiyeyi aşırı derecede bağımlı hâle
getirmediniz mi? Şimdi, tekrar ABD ekseninde bir Suriye siyasetine mi
kayacaksınız? Türkiyenin Suriye siyaseti ne Rus ne Amerikan eksenli
olmalıdır, Türkiyenin Suriye siyaseti ve bütün siyasetleri Türk
merkezli olmak zorundadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
Sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
34üncü maddesindeki Anasız ve babasız ibaresinin Annesiz ve
babasız şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Orhan
Sümer İlhami
Özcan Aygun
Sivas Adana Tekirdağ
Gökan
Zeybek Serkan
Topal Ednan
Arslan
İstanbul Hatay İzmir
Vecdi
Gündoğdu
Kırklareli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serkan Topalın.
Buyurun Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bir sataşmaya, tartışmaya mahal
vermeden lütfen buyurun.
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Tabii, değerli arkadaşlar, ülkenin, içinde
bulunduğu ekonomik sorunlar, içinde bulunduğu siyasal durum
beraberinde çok ciddi sorunları da getirmektedir. Değerli
arkadaşlar, aslında en büyük sorun yönetim zafiyeti. Hepimiz çok iyi
biliyoruz ki iktidar bu ülkeyi yönetemiyor. Tabii, biz bunu söylediğimizde
bazı arkadaşlarımız bunu sataşma olarak kabul
ediyorlar. Arkadaşlar, nasıl yönetemediğinizi ben örneklerle
ifade edeceğim.
Bakın, değerli arkadaşlar, deprem
bağıra bağıra geliyorum diyor, depremli ilgili ne
yapılıyor? Deprem öncesinde vergi toplanıyor yani para
toplanıyor, depremden sonra da para toplanıyor. Yani aslında bu
konuda ustalaştı AK PARTİ Hükûmeti, para toplama konusunda
ustalaştı. Depremden önce toplanan vergilerle, depremden sonra
toplanan paralarla ne depremin yaraları sarılabiliyor ne de depremden
önce önlem alınabiliyor.
Şimdi, bakın, değerli
arkadaşlar, dış politikaya biraz girmek istiyorum. Neden?
diyeceksiniz. Ben bu kürsüde defalarca Suriye savaşının
etkilerini, Hataya olan etkilerini ve gerçekten Hatayın
sorunlarını dile getirdim. Hatta bombalar nerede patlıyordu?
Hatayda patlıyordu. Füzeler nereye atılıyordu? Hataya atılıyordu,
şehitler veriliyordu. Ve ben bu kürsüde komisyon kurulmasını
talep ettim, Reyhanlıyla ilgili komisyon kurulmasını talep
ettim ama reddeden yine AK PARTİydi.
Bakın, en son valiliğin önünde bir
vatandaşımız kendini yaktı. Bunu kimse istemez, doğru.
Ancak, tabii, yine Sayın Özkanın az önce eline bir kâğıt
vermişler. Çankaya kapısında yine bir
vatandaşımız eylem yapmaya kalkıştı, yine
Hataylı. Hataya girmek zorundayım çünkü ben bu kürsüde defalarca
Suriye savaşının etkilerini anlatmama rağmen maalesef önlem
alınamadı. Şimdi, tabii, okumaya başladı, diyor ki:
İşte, bu kadar sabıkası var, bu kadar sorunu var, bu
kadar
Ya, arkadaşlar, o adamın ne sorunu olursa olsun, o
adamın sorumlu olduğu bir aile var mı? Elektrik ödemek zorunda
mı? Ailesine aş, ekmek götürmek zorunda mı? Bu duruma eğer
geliyorsa bunun müsebbibi, bunun sorumluları kimler? Elbette AK PARTİ
Hükûmeti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii,
ülkede enflasyon açıklanıyor, 13,7 ama bir bakıyorsunuz, vergiye
yüzde 26 zam, trafik cezalarına yüzde 26 zam, sonra diyorlar ki: Efendim,
işsizlik de yüzde 12, yüzde 13. Ya, değerli arkadaşlar,
Hatayda her 3 kişiden 1i işsiz ve Türkiyede yaşanan son iki
olayda Hataylıların olmasının nedeni budur zaten. 400 bin
Suriyeli var. Bakın, AK PARTİli milletvekili
arkadaşlarımız burada, MHP milletvekillerimiz de burada;
çıksınlar, gerçekten, burada Sen yalan söylüyorsun. desinler, ben
halkımdan özür dileyeceğim. Ben doğruları söylüyorum. Ben
yine söylüyorum: 400 bin Suriyeli var Hatayda ve şu anda kaçak
çalışıyorlar, vergi ödemiyorlar ama bizim
vatandaşlarımız işsiz kalıyor, sonra intihara
kalkışıyor, intihar ettikten sonra da Vallahi bu adamların
psikolojik sorunları var. diyorlar. Arkadaşlar, insanların
psikolojik sorunları olabilir ama psikolojik sorunlara neden olan
psikolojik şeyler nelerdir? O psikolojik nedenlere sebebiyet veren
zihniyettekiler kimlerdir? Onun araştırılması gerekiyor.
Hatayla ilgili gerçekten bu kürsüde muhtemelen en çok konuşanlardan biri
benim ama bir türlü Hatayın sorunlarını çözülmesi noktasında
komisyon kurduramadım, kurduramadık arkadaşlar. En son bugün
sabah Çankaya kapısında bir Hataylı vatandaşımız
Kendimi yakacağım. dedi. Ya ne olursa olsun.
Değerli arkadaşlar, şimdi tabii, ben
bir kez daha söylüyorum, Hataya özel bir ödenek ayrılması gerekiyor.
Bakın, yine İdlibden Hatayımıza teröristler akmaya
başladı, bunun önlenmesi gerekiyor. Gerçekten bu konuda sizden de
destek bekliyorum Sayın Vekilim.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Mustafa
Akıncıya cevap ver Mustafa Akıncıya.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Oraya da geleceğim
ben, oraya da geleceğim.
Değerli arkadaşlar, tabii şimdi
yanlış bir dış politikadan dolayı, üzerinde
titrediğimiz, yavru vatan olarak manevi vatanımız, ikinci vatan
olarak gördüğümüz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine bile söz
geçiremiyoruz artık. Geçirebiliyor muyuz arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bakın, Sayın Akıncı İkinci
bir Tayfun Sökmen olmayacağım. diyor. Zaten olamazsınız.
Ben buradan oraya da birkaç şey söylemek istiyorum. Tabii ki
olamazsınız Sayın Akıncı. Çünkü, Tayfur Sökmen olmak
demek özgürlükçü olmak demektir. Tayfur Sökmen olmak demek antiemperyalist
demektir. Tayfur Sökmen olmak demek Mustafa Kemal Atatürkün ilkelerini
içselleştirmek demektir. Bu yüzden buradan Sayın Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanından, Türk halkı,
Hatay halkı ve rahmetli Tayfur Sökmenin maneviyatı için özür
bekliyoruz ve günü geldiğinde de ben inanıyorum ki Kuzey
Kıbrıs Türk halkı mutlaka hesabını soracaktır.
Değerli arkadaşlar son olarak, tabii sürem
azaldığı için
BAŞKAN - Son kalmadı artık, son bir
saniye.
SERKAN TOPAL (Devamla) Bir dakika daha muhtemelen
verirsiniz.
BAŞKAN Yok.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Erim buyurun, bir şey mi
söyleyeceksiniz?
Buyurun Sayın Erim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
65.- Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erimin, Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldızın 161 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 32nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan söz verdiğiniz için.
Sayın Aydın Milletvekili Hatip
BAŞKAN Bakın, sataşmaya yol
açmayın.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Yok,
açmayacağım.
Şimdi, su ürünleri organize ihtisas bölgesinin
kurulmasına karşı çıkıyor. Burada 8 profesör, Ege
Üniversitesinden, Dokuz Eylül Üniversitesinden konusunda uzman profesörler bu
konuda aylarca fizibilite yaptılar. Bu bölgenin turizm bölgesiyle
alakası yok. Zaten orada şu anda açık denizde
balıkçılık yapılıyor. Bu balıkçılık
burada, Büyük Menderes deltasının civarında yapılacak.
Bunun turizmin tsiyle uzaktan yakından alakası yok. Ayrıca
örnek olması, kurumsal olması, kontrollü ve sürdürülebilir
olması için yapılıyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldız, söz
vermeyeceğim hiç girmeyin.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Cevap
vereceğim, sataşma var.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) 20 milyon
dolar su ürünleri ihracatımız var, 100 milyon dolara
çıkması lazım ve balıkla beslenmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 34üncü maddesinde geçen ya da ibaresinin
veya şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Peköz Habip
Eksik Mahmut
Celadet Gaydalı
Adana Iğdır Bitlis
Erol
Katırcıoğlu Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul İstanbul
Şırnak
Mensur
Işık
Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Ali
Kenanoğlunun söz talebi var.
Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
34üncü madde, 2006 yılında
çıkarılan 5543 sayılı İskan Kanununun 17nci
maddesiyle ilgili. Bu maddede iskânda aile kabul edilecekler
tanımlanıyor ve bu düzenlemeyle bekâr kardeşi olmayan ya da tek
kalan çocukların da iskânda yani meskende aile olarak kabul edilmesi
sağlanıyor.
Aslında bunun bugüne kadar böyle
sayılmaması tuhaf bir durum. 2 bekâr kardeş aile olarak kabul
ediliyor bir meskende ama kardeşi yoksa yani tek olduğu zaman -tek
kardeş yani tek kişi bu anlamıyla- kabul edilmiyormuş ve
bundan kaynaklı olarak da ailelerin iskân yardımı meselesinden
de faydalanamıyor. Neyse ki şimdi bu kanunla birlikte bu durum
düzeltilecek.
Değerli arkadaşlar, bugün DİSKin
yani Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunun 53üncü
kuruluş yıl dönümü. DİSK, işçilerin doğrudan
iradesiyle TÜRK-İŞten ayrılan 4 sendika tarafından 13
Şubat 1967 tarihinde kurulmuştur. Sınıf ve kitle
sendikacılığının Türkiye'deki ilk ve tek temsilcisi
olan DİSK devletten ve sermayeden
bağımsızlığı ve sendika içi demokrasiyi temel
ilkeleri olarak belirlemiştir. 1970lerde örgütlenen, 15-16 Haziran
direnişi, 1 Mayıslar, DGM direnişi, 16 Mart faşizme ihtar
eylemi ve demokrasi mitingleri nedeniyle her zaman hedefte olan bir
sendikadır. 1 Mayıs 1977de Taksim mitingi kontrgerillanın
saldırısına uğramış, Kurucu Genel
Başkanı Kemal Türkler bir suikastla öldürülmüştür. 12 Eylül
askerî darbesi sonrası yöneticileri hapse atılmış,
öldürülmüş, faaliyetleri yasaklanmış ve mal
varlıklarına el konulmuştur. DİSK, 1991de mahkeme kararının
bozulmasının ve beraat kararı verilmesinin ardından 1992de
faaliyetlerine yeniden başlamıştır. O tarihten bugüne emek
ve demokrasi mücadelesi yürüten DİSKi kuruluş yıl dönümünde kutluyor,
emek ve demokrasi mücadelesinde birlikte yürüyeceğimizi buradan bir kez
daha ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, burada Gezi
tartışmaları yaşandı. Evet, Gezideydik, ben de
oradaydım. Ağaçlar, nehirler, dağlar kardeşim olduğu
için ben de Gezideydim. Düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye ben de
oradaydım. Birlikte eylemenin, dayanışmanın
güzelliğini yaşamak için ben de Gezideydim. Kimse kız
kardeşimin ne giyindiğine, kaç çocuk doğuracağına,
gülüp gülmeyeceğine karışmasın diye ben de oradaydım.
Yaşadığım şehir beton ormanına dönmesin diye ben
de Gezideydim. Barış içinde yaşamak istediğim için hepimiz
oradaydık. Gezi direnişçilerinin 7 maddelik talebi toplumun özlemleri
ve talepleridir. Bu meşru demokratik talepler yargılanamaz. Bu
talepleri savunmak için 18 Şubatta hepimiz Silivride olacağız.
Sevgili arkadaşlar, Gezi direnişi burada
da konuşuldu, tartışıldı, bir yönüyle Alevi
direnişi olarak nitelendirildi, Alevi ayaklanması olarak
nitelendirildi. Böyle niteleyenler de o dönemki kimi Emniyet
mensuplarıydı, bunları rapor olarak da kimi devlet kademelerine
sundular ve bu, basında da yer almıştı. Oysa biz şunu
söyledik: Gezi direnişi bir Alevi direnişi değildi, orada
toplumun tüm farklı kesimlerinden insanlar vardı; hatta, Gezide çok
sayıda İslami grup, platform yer almıştı. Ramazanda
orada yeryüzü iftar sofraları düzenleyen gruplar da vardı ve orada,
Gezide, Gezi eylemleri esnasında cuma namazları da
kılındı, bunları da hatırlatmak isteriz. Ancak şu
vardı tabii ki: Gezide öldürülen, katledilen gençlerin tamamı
Aleviydi. Bunun sebepleri -vakit yok- ayrıca tartışılabilir
ancak Gezi direnişine Alevilerin büyük oranda destek verdiğini
söyleyebiliriz. Bunun sebebi de yaşamlarından ve geleceklerinden
kaygı duymuş olmalarından kaynaklıdır. Yani
yaşanılan baskı süreci ve ülkenin getirdiği süreçten
kaynaklı olarak Alevi toplumu geleceğinden kaygı duyuyor ve
bundan kaynaklı olarak bu direnişe destek vermiştir.
Bu vesileyle, Gezi direnişinde
yaşamını yitiren bütün canları saygıyla anıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
oylamadan önce yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Evet, yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Emecan, Sayın Akar,
Sayın Sümer, Sayın Şahin, Sayın Bulut, Sayın Kaya,
Sayın Hakverdi, Sayın Hancıoğlu, Sayın Ceylan,
Sayın Ünsal, Sayın Arı, Sayın Yıldız, Sayın
Kılınç, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Baltacı,
Sayın Aygun, Sayın Özdemir, Sayın Topal, Sayın
Yavuzyılmaz.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 34'üncü maddesinin ilk fıkrasında yer alan
"değiştirilmiştir ibaresinin "yeniden
düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hüseyin
Örs
İzmir Adana
Trabzon
Orhan
Çakırlar İsmail
Ok Fahrettin
Yokuş
Edirne Balıkesir
Konya
İmam
Hüseyin Filiz
Gaziantep
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuş' un
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde doğal gazdan bahsederek,
elektrikten, soygun düzeninden bahsederek biraz uykularınızı
açmak istiyorum.
Şimdi, efendim, malum, doğal gaz
anlaşmamız, biliyorsunuz, alım garantili yani tüketsek de
tüketmesek de parasını ödüyoruz. Basında yer alan haberlere
göre, 2019 yılında devlet bütçemizden 15,6 milyar Türk lirası
fazladan doğal gaz parası ödemişiz. Tabii, milletin
sırtında yük sadece bu olsa, bu anlaşma olsa diyelim ki hadi
sineye çekelim.
Şimdi, ben Ankarada doğal gaz tüketen
sizin gibi bir vatandaşım. Peşin doğal gaz alıyorum,
kartım var ama sonradan bana doğal gaz fiyat farkı geliyor.
Dünyanın neresinde böyle bir soygun düzeni var? diye sorulsa, a, b, c, d
şıkları konsa birinde Türkiye olsa herhâlde KPSSye giren
herkes Türkiye diye işaretler. Bu sizin maşallah güzel bir
uygulamanız, ne kadar gurur duysanız vallahi hakkınız.
Çünkü soygun düzenini böyle kurdunuz ki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
da bunu destekliyor. Belki diyeceksiniz ki: Ya, o kurullar
bağımsız, Hükûmet olarak bizim suçumuz yok. Tabii, milleti
aldatabilirseniz bunu söylersiniz. Bu soygun olduğu sürece, Allah
aşkına, doğal gaz tüketenlerin yüzüne nasıl bakıyorsunuz?
Ha, diyeceksiniz ki: Efendim, Başkent Doğalgazı
peşkeş çektik Torunlar Holdinge, oradan aktardık
vakıflarımıza. Zehir zıkkım olsun
harcadıklarınız, aldıklarınız, kim yiyorsa bunun
paralarını. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, gelelim kaçak elektrik meselesine. Ya,
kardeşim dünyanın neresinde var kaçak elektriğin
faturasını dürüst, namuslu vatandaşa ödetmek? Bu düzeni de siz
getirdiniz. Yahu, siz şeytanın aklına gelmeyen düzenlemeler
yapıyorsunuz. Yahu, yazık değil mi bu millete! Yetmez, yetmez;
hızınızı alamadınız, geçmediğimiz köprünün,
kullanmadığımız havaalanının, gitmediğimiz
hastanenin parasını, efendim, üst geçit, alt geçit, tüp geçit,
hepsini bu milletin sırtından alıyorsunuz. Yahu, nasıl bir
soygun düzeni kurdunuz da bu milleti böyle soyup soğana çeviriyorsunuz.
Vallahi, rahmetli Deli Dumrul var ya, Duha Koca oğlu Deli Dumrul var ya
kalksa, dirilse gelse derki: Yahu, benim dönemimden, benden daha
hızlı çıktı bu AK PARTİliler. Deli Dumrulu da geçtiniz,
helal olsun size, alkışlıyorum sizi! (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Ne
bağırıyorsun!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Zorunuza
mı gitti, zorunuza mı gitti!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) O, köprülerden
geçenlerden 30 akçe, geçmeyenden 40 akçe alırmış, bir de
dövermiş. Siz, vallahi 30 akçe değil, 130 akçe alıyorsunuz.
Vicdanınız Deli Dumruldan bile fazla!
Ha, şimdi size bir şiir de okuyayım
da güzelce uykularınız açılsın. Bir memur yazmış
Az yiyin beyler, az yiyin. diyor. Diyor ki:
Günümüz geçmiyor zam üstüne zam,
Hak mı, adalet mi, siz deyin beyler.
Yaşasa ne derdi İmam-ı Azam?
Yoksula da kalsın, az yiyin beyler!
Mademki geçtiniz suyun başına,
Bari su diyenin sesini duyun,
Hazreti Ömere benzeyin, sünnete uyun,
Yoksula da kalsın, az yiyin beyler!
Pahalı saraylar, hanlar, hamamlar,
Eksik itibarı nasıl tamamlar?
Şatafata cevaz veren imamlar,
Yoksula da kalsın, az yiyin beyler!
Zaman gelir ne taht ne taç kalır,
İnsan bu, insana muhtaç kalır,
Biri çok yiyince birileri aç kalır,
Yoksula da kalsın, az yiyin beyler!
İyi akşamlar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
Ayıp ayıp! sesleri, gürültüler)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Ayıp,
ayıp!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, bir müsaade eder
misiniz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden defaatle grubumuza sataştı
BAŞKAN Sataştı, buyurun ama lütfen
siz de yeni bir sataşmaya yol açmadan
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sataşma yok
Başkan, sataşma yok ya!
BAŞKAN Ya, Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok ama sataşma,
şiir okudu ya!
BAŞKAN Şiirdi ama Sayın
Ünsalın şiiri gibi değildi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz üzerimize
alınmadık ama!
BAŞKAN Evet, buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
11.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuşun 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 14 Şubata girdik. Bugün güzel şiirler
okuyanlar oldu, alkışladık. Elbette, bu milletin kürsüsünden
milletin diliyle yani nezaketle, nezafetle ve vakur bir anlayışla,
İç Tüzükümüzde olduğu gibi, İç Tüzükümüzde ifade edildiği
gibi, keşke kaba ve yaralayıcı üslup olmaksızın
konuşabilseydi. Ancak hitabetinin başından sonuna
baktığımız zaman, uzun yıllar mesleki hayatında
-ki bir kamu görevlisi olarak çalıştı- yapmış olma
ihtimali yüksek olan eylemleri, grubumuza, maalesef, izafeten anlatmaya
çalıştı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunun hesabını vereceksin! Sana bu
yaptığın konuşmaları asla bırakmayacağız!
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Haddini bil!
Edebini bil! Ne demekmiş? Ben şerefli bir devlet memuruydum. (AK
PARTİ sıralarından Otur yerine! sesleri, gürültüler) Otur!
Haddinizi bilin!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız, bu
üslup, maalesef, milletin yapmış olduğu o kazanımları
milletin hizmetine sunan bir anlayışla icraatta bulunan AK PARTİ
Hükûmetine, AK PARTİ Grubuna alenen hakarettir.
Bakınız, hükûmet nedir? Siyaset nedir?
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) FETÖcülük
nedir, onu da anlat! FETÖnün kapısında
dolaştıklarını da anlat!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Biz, hamdolsun, on yedi
yıl boyunca bu milletin ekonomik kaynaklarını mali bir
disiplinle bu milletin hizmetine sunmaya çalıştık ve bugün,
eğer 10 küsur seçimden beri milletimiz bu davaya, Reisimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana yol vermişse,
AK PARTİ Grubuna en yüksek temsil hakkı vermişse bu milletin
kaynaklarını mali bir disiplinle, en disiplinli bir şekilde kamu
kaynaklarının finansmanında kullandığımız
içindir.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Tabii!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Sen, biliyorum,
suçluluk psikolojisiyle gelip o kaba, yaralayıcı üslubu devam
ettiriyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Daha evvel de
yapmış olduğun bu hitabetinden sonra Meclis Genel Kurulundan
kaçışlarını da hatırlıyoruz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Haydi!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Onun için, gel,
milletten destek alan, milletin bağrından çıkmış ve
milletimizin vermiş olduğu destekle bütçeler hazırlayan AK
PARTİ Grubuna bu kaba ve yaralayıcı üslubunu bir kenarda
bırak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Erel, buyurun.
AYHAN EREL (Aksaray) Başkanım, hatip
kürsüden grubumuzu ve Fahrettin Beyi hedef alarak sataşmada
bulunmuştur. Müsaadenizle
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sessiz
olalım, rica ediyorum.
Siz cevap vereceksiniz herhâlde Sayın Erel,
buyurun.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından Ayhan, söyle,
akıllı olsun! ve Adam olsun, adam! sesleri)
İSMAİL OK (Balıkesir) Ayıp,
ayıp; terbiyesizlik yapmayın Adam ol. diyerek!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ne diyorsun be!
Gel, gel!
(AK PARTİ ve İYİ PARTİ
milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümeleri, gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ya, bana bak! Ne oluyor,
hayırdır ya!
İSMAİL OK (Balıkesir) Ulan adam
olmak ne demek! Siz adam olun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
yerlerimize oturalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ali kıran
baş kesen mi kesildiniz ha!
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.57
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.10
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Burcu
KÖKSAL (Afyonkarahisar), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 56ncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
161 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Erel, buyurun.
12.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında İYİ PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri, gecenin bu
saatinde böyle tatsız bir hadisenin yaşanmasından dolayı
üzgün olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ancak Sayın Grup Başkan
Vekiline bir çift lafım olacak, diğer çok kıymetli
arkadaşlarımı bu sözden sarfınazar ediyorum:
Suskunluğumuz asaletimizdendir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Lütfen
Lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne olacak?
Konuşmasın mı yani!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen müsaade edin.
AYHAN EREL (Devamla) Her lafa verilecek
cevabımız var ama hem lafa bakarız hem de adama.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Aynaya bak, aynaya!
AYHAN EREL (Devamla) Şimdi, burada
konuşan arkadaşımız beraber
yaşadığımız bir problemi dile getiriyor.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Hakaret
ediyorsun!
AYHAN EREL (Devamla) Ben hakaret etmiyorum,
hayır
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Özür
dileyeceğine
AYHAN EREL (Devamla) Ya, lütfen
Lütfen
Lütfen
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Aynaya bak, aynaya!
AYHAN EREL (Devamla) Yani otuz dokuz yıl
devlete şerefle hizmet etmiş bir devlet memuruna
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Nasıl şeref?
AYHAN EREL (Devamla)
Sayın Grup Başkan
Vekilinin bu şekilde hitap etmesi bir kere bir insan olarak hiç birimize
yakışmıyor. Hem diyoruz ki 14 Şubat Sevgililer Günü,
böyle bir günde Ben bunun hesabını sorarım
Ya, parmak
sallamak bu devirde bitti, yok ki böyle bir şey. Nerede
yaşıyoruz, hangi çağda yaşıyoruz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Lütfen
Lütfen
Ama bir dinleyin de
Bakınız, diyor ki arkadaş:
Yazın peşin parasını verdiğimiz doğal gaz için
Bu tarihlerde, faturada, daha önce aldığınız doğal
gazın fiyatı ile bunun arasında şu kadar fark var, bunu
ödeyin. deniliyor. Ama bu şirket benim paramı peşin aldı,
altı aydır bu parayı kullanıyor. Yasal faizini bile bunun
üzerinden düşmüyor. Ya, burada alınacak, gocunacak ne var,
anlamıyorum ki. Yani bir eksiği mi var, bir yanlışı
mı var? Eksiği ve yanlışı varsa burası sizin,
hepimizin kürsüsü, buyurun, düzeltin; Siz yanlış söylüyorsunuz.
Doğal gaz faturalarına ön ödemeden dolayı fark gelmiyor. deyin,
bize faturaları gösterin, biz de sizden özür dileyelim. Hem diyorsunuz ki:
Biz yasakları kaldırıyoruz, yolsuzlukları
kaldırıyoruz, yoksulluğu kaldırıyoruz. ama
yoksulluğa
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Okuduğu şiir
BAŞKAN Sayın Erel, teşekkür
ediyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
66.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki Bütün bu gruba karşı söylemiş
olduğunuz ifadeleri siz acaba meslek hayatınızda
yapmış olabilir misiniz? beyanının hakaret olduğunun
göstergesinin Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun gösterdiği
tepkinin olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Fahrettin Beyin konuşmasını
dinledik. Arkasından, Grup Başkan Vekilimiz Cahit Bey söz aldı;
Bütün bu gruba karşı söylemiş olduğunuz ifadeleri siz
acaba meslek hayatınızda yapmış olabilir misiniz? diye
sadece şüphe beyan etti. Ve yerinden isyan etti Fahrettin Bey; ayağa
kalktı Bütün gruba izam ettiğiniz suçlamaları şahsen siz
yapmış olabilir misiniz? sualine, şüphesine isyan etti. Eğer
bunlar hakaret olmasaydı, Fahrettin Bey de yerinde sakin bir şekilde
oturur, böyle bir isyan göstermezdi. Bizatihi bunların hakaret
olduğunun göstergesi Fahrettin Beyin oturduğu yerden
isyanıdır. Başka söze gerek yok.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
söz alabilir miyim.
BAŞKAN Sayın Türkkan
67.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, on yedi
senenin hesabını verecek olanın iktidar partisi olduğuna
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
konuşmacılarımızın ifadesinde yer alan iddiaları
reddedebilirsiniz, kabul etmeyebilirsiniz, bunları farklı tablolarla
sergileyebilirsiniz ama hiç kimse bu gruba parmak sallayarak Hesap
soracağım! diyemez. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sen de
hakaret etme!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bizler, görülmemiş
hesabı olmayan adamlarız. Arkamızda hiç hesap bırakmadan bu
yaşımıza kadar geldik. Eğer soracak bir hesabı varsa,
aha biz de buradayız; buyurun, hesap sorun sorulacak ne hesap varsa. Bu
mudur ifade? Meclise yakışan bir ifade midir bu? Neyin
hesabını soracaksınız siz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Parmak sallama!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hesap sorulması
gereken birileri varsa o da sizlersiniz. On yedi senenin hesabını
vererek gideceksiniz bu iktidardan!
Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
68.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve milletin emanetinin
zerresine halel gelmesine müsaade etmeyeceklerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gerçekten garip bir müzakere tarzı
yaşıyoruz bu gece. Parmak sallayamazsınız! denilirken
parmak sallanması gerçekten bizi ziyadesiyle üzmüştür.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Aynıyla mukabele
öyle derler. (AK PARTİ sıralarından Hadi oradan! sesleri)
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) O mukabeleyi
göreceksin sen!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, bu
ülkede kamu kaynaklarının en yüksek fayda sağlayacak
şekilde kamu hizmetine, vatandaşlarımızın menfaatine,
kamu yatırımına dönüştüğü bir süreçten geçiyoruz.
Bakınız, bir kez burada hatibin kürsüden
ifade ettiği kelimeler... Ki biz onun cemaziyelevvelini de, seçimler dönemine takaddüm
eden süreçte beyanlarını da çok iyi biliyoruz. Ülkemizin bir
şehriyle ilgili maalesef ileriye sürmüş olduğu böylesi bir
iddia, normalde bir milletvekili olarak insan içine çıkmayı dahi
imkânsız hâle getirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir taaccüp, bir
mağduriyet, insan içine çıkarken hani birazcık izan varsa bir
kez düşünmesi lazım. Ancak zatın davranış biçiminin
bir yaşam tarzı hâline dönüştüğünü bugün kürsüden
yaptığı konuşmada gördük. Biz bunları kabul etmeyiz,
biz milletimizin emanetinin zerresine halel gelmesine müsaade etmeyiz. Zaten
öyle olmuş olsaydı, milletimiz bize asla yetki vermezdi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN 35inci madde üzerinde 2 adet önerge
vardır.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Bir dakika
Sayın Başkan...
BAŞKAN - Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Ben bir Türk
evladı olarak alnım açık geziyorum, ben göğsü açık
geziyorum, kimse benim alnıma leke süremez. FETÖcü olmadım,
PKKlı olmadım, hep hainlerle mücadele ettim.
BAŞKAN Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
35inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
MADDE 35 5543 sayılı Kanunun 36
ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan muamelesinden
ibaresi ve kadastro işlemlerinden şeklinde, katkı payı
ibaresi hizmet bedeli şeklinde değiştirilmiştir.
Ulaş
Karasu İlhami
Özcan Aygun Orhan
Sümer
Sivas Tekirdağ Adana
Gökan
Zeybek Vecdi
Gündoğdu Ednan
Arslan
İstanbul Kırklareli İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) -
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi İlhami
Özcan Aygunun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz,
rica ediyorum.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Arkadaşlar, ders vereceğim size.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Sen önce kendi dersini al, kendi dersini!
BAŞKAN - Efendim, daha konuşmaya bile
başlamadı hatip.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Ülkenin geleceğiyle ilgili bir ders bu.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Dersini al sen önce bir, kendi dersini al!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başkanım, bir iki dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Yok, süreyi fazla uzatamam artık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başkanım, ülkenin geleceğiyle ilgili.
ORHAN KIRCALI (Samsun) - Şov yapma ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Şov yapmıyorum arkadaşım, hepsi kenevir, kenevir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklif 10 ayrı yasada değişiklik
yapmaktadır, bu anlamda tamamen bir çorba yasadır. Anayasaya
aykırı nitelikler taşımakta, sağlıklı ve
planlı bir kentleşme anlayışını ortadan
kaldırmaktadır. Teklif, belediyelerin yetkisini daraltan unsurlar
barındırmaktadır. Bu ruhsatsız binaların
yıkım maliyetinin belediyelerden tahsil edilmesi doğru
değildir.
Anayasa Mahkemesi kararı aşılarak Van
Gölü kıyısına Cumhurbaşkanlığı sarayı
yapmak istemektesiniz. Esasında, AK PARTİ planında hem Kamu
İhale Kanunu hem de İmar Yasası defalarca delik deşik
edilmiştir. Yerel yönetimlerin yetkileri TOKİye devredilmektedir.
Şehrin altyapısı, silüeti bozulmuştur; dikey
yapılaşmayla şehir yapısı bozulmuştur. Depreme
karşı bina güçlendirmeleri yapılmamış, kaynaklar
boşa harcanmıştır, toplanma alanlarıysa imara
açılmıştır. Gelinen aşama vahimdir. Bu yüzdendir ki
Cumhurbaşkanımız da İhanet ettik. dedi. Nereye?
İstanbula. Evet, bu ifadeyi kullanmıştı biliyorsunuz.
Özetle, sürekli çıkan imar
barışıyla birlikte, aflarla beraber kentsel dönüşümler
havada kalmıştır, imar rantı ise hızlı bir
şekilde artmıştır. Kanal İstanbul Projesi Trakya için de
ihanet olarak görülmekte olup İnşaat Mühendisleri Odası önemli
uyarılarda bulunmaktadır. Sulak alanlar, tarım alanları,
meralar, orman alanları ve kıyılar yapılaşmaya
açılacağı için Trakyanın bugünkü
varlığını sürdüremeyeceği belirtilmektedir. Trakyanın
gözden çıkarılmasına izin vermeyeceğiz.
Bakın, Elâzığ depremi en önemli
gündemlerimizden biri olmasına rağmen
Bakınız,
İstanbulda 99dan bugüne hiçbir şey yapmadık, sadece
başımızı kuma gömdük arkadaşlar. Gelin, depreme
hazırlanalım, depreme hazırlıklı binalar yapalım.
Bizim önceliğimizin Kanal İstanbul değil, depreme
dayanıklı binalar olması gerekir.
Değerli milletvekilleri, depreme
karşı güçlendirilmiş bina inşaatı önemlidir. Bu konuda
sizlere önemli bir çalışmayı aktarmak istiyorum. Kenevirden üretilen
tuğlalar ve malzemeler depreme karşı inanılmaz
dayanıklılık gösteriyor. Binaları, kenevirli bazı
sargılarla -işte gördüğünüz gibi- kolonları ketenle
sıkıştırarak dayanıklı yapıyorsunuz, o
kolonları tam 3 katı dayanıklı hâle getiriyorsunuz.
Nereden biliyorsunuz? derseniz, işte, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi İSTONun akredite laboratuvarındaki raporlardan
arkadaşlar. Bu şekilde o hasarlı kolonları 3 kat
güçlendirme imkânımız var.
Arkadaşlar, yine, bakınız, sadece,
hasarlı kolona, kenevirden oluşmuş olan çuvalı veya bezi
kimyasal epoksiyle o kolonların etrafına sararak o binayı
güçlendireceğiz. Deprem anında içerideki insanların
dışarı çıkmasını sağlayacağız.
Gülüyoruz ama Amerika bu çalışmayı
yapıyor arkadaşlar. Bizden de yapan birileri var, merak etmeyin. ASAM
Vakfı bu konuda çalışmalar yapıyor ama bizde hâlâ
19 ilde
kenevir ekilmesi için izin çıkardık, yetki verdik,
Cumhurbaşkanımız da 9 Ocakta dedi ki: Kenevir ekilmesini
önemsiyorum. ama biz o günden bugüne kadar bir şey yapmadık,
uyuyoruz arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, daha bir tane
kayıtlı tohumumuz yok ama Fransaya bakarsanız, Fransanın
yüzde 80inde kenevir üretilmekte ve orada tohum da var. Türkiyede maalesef
tohum yok, sadece Samsun Vezirköprüde yerel tohumlarla üretim
yapılmaktadır ama bakınız, TİGEM ve Samsundaki
araştırma enstitüsüne yetki verilmiş, ne TİGEM ne de
Samsundaki araştırma enstitüsü o gün bugündür daha bir tane yerli
tohum üretememiş.
Bizim, acil olarak, bir an evvel kenevirin
ekilmesini ve tohumunu önemsememiz gerekiyor ama en önemlisi, Ulu Önder Mustafa
Kemal Atatürk 1930da Atatürk Orman Çiftliklerinde, Silifkede, Tarsusta,
Yalovada, Ankarada, Lüleburgazda kenevir ektirmiş arkadaşlar.
Evet, yıl 1930, yıl 2020; aradaki farka bakınız.
İşte, ileri görüşlülük bu. Hem keten hem kenevir hem soya,
Atatürk Orman Çiftliğinin kayıtlarında bunlar arkadaşlar.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Ne zaman
yasaklanmış? Hangi dönemde yasaklanmış?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Ne zaman
yasaklandığına bakmaya değil
Geliniz, bakınız, 2017 yılında
kenevir üretimiyle ilgili hiçbir çalışma yok. Sadece az sayıda
ilimizde bu çalışma yürütülüyor. Geldiğimiz noktada, kenevir
sanayi dostu, çevreci ama anlayabilene. Sağlıkta kullanıyoruz,
enerjide kullanıyoruz, kozmetikte kullanıyoruz, işte, 700 derece
sıcaklığa dayanıklı beton tuğla yapmada
kullanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aygun, tamamlayın
sözlerinizi.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Ve gelelim,
sadece çuvallarda değil, torbalarda değil; hani, bugünlerde
modamız var ya, yapıyoruz, gurur duyacağız, otomobillerin
kaportasını yapmak için de kullanabileceksiniz. Yine, en sağlam,
en sert tahtayı yapmada da bu keneviri kullanıyorsunuz. Yani
doğanın her yerinde kenevir var ama biz hâlâ daha kenevir tohumuyla
ilgili hiçbir çalışma yapmıyoruz, uyuyoruz arkadaşlar.
Belki gecenin bu saatinde sizi rahatsız etmiş olabilirim, kusura
kalmayın ama Mustafa Kemal Atatürkün 1930lardaki partisinde bugün
siyaset yapan bir milletvekili olarak sizleri uyarmak benim görevim.
ORHAN KIRCALI (Samsun) 1940ta mı
yasaklanmış?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Gelin, hep
beraber kenevir ekimini özendirelim; gelin, ülkenin geleceğindeki enerji
sorununu ortadan kaldırmak için hep beraber yapalım. Üretim
alanlarımızı yüzde 15 yapsak petrolde dışa
bağımlı kalmayız arkadaşlar diyorum.
Bu saatte, diyorum ki: İnşallah, kenevir
tohumu üretimi ülkemde artar. İnşallah, kenevirden oluşmuş
olan bu blok tuğlaların ve kolonların yapılması için
gerekli çalışmaları yaparız. İşte, şu
kadarcık bir şeyle de bir vatandaşımızın
canını kurtarırsak bizim için en büyük mutluluk bu olacak. Ama
en önemlisi de ekonomiye vereceğimiz katkıdır, vereceğimiz
çalışmadır diyorum.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN KIRCALI (Samsun) 1940ta mı
yasaklandı? Hangi tarihte yasaklandı? Bir söyleyemedin onu ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Meşhur
İsmet Paşa mı yasakladı?
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin, 31 Mart 2016 Perşembe günü TBMM Başkanlık
Divanı Toplantısında karara bağlanan mutabakat metninin
9uncu maddesinde Genel Kurula ürün ve eşya getirilemeyeceğinin hüküm
altına alındığına ilişkin açıklaması
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, değerli milletvekilleri; bir konuda sizi uyarmak istiyorum.
ORHAN KIRCALI (Samsun) 1940ta mı
yasaklandı? Hangi döneme denk geliyor?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kimdi
Cumhurbaşkanı o zaman?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, dinler
misiniz rica etsem
Bakın, 2016 yılında alınan bir
karar var, bu karara baktığınızda, bu kararın 9uncu
maddesi Genel Kurula ürün ve eşya getirilemeyeceğini hüküm
altına alıyor. Hele bu saatte, böyle elektrikli ortamlarda böyle
tuğlalarla gelmenin milletvekillerinin sıhhati için pek iyi
olmayacağını düşünüyorum ve değerli arkadaşlar,
bu tarz materyalleri de lütfen Genel Kuruldan içeriye sokmayalım bundan
sonra.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama konu güzeldi.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 35inci maddesinin ilk fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel
İzmir Adana Aksaray
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar İmam
Hüseyin Filiz
Trabzon Edirne Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 35inci maddesi üzerine
partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
35inci maddesi -bu kanun hükümlerine göre- Belediye Gelirleri Kanununa göre
alınan bina, inşaat harcı ve imarla ilgili harçların
alınmamasını amaçlamaktadır.
Değerli milletvekilleri, uzay
çağındayız ama Anadolunun köylüleri kerpiç evlerde oturuyorlar
bu yüzyılda. Yapılaşmada teknik, bilim, yasalar, resmî kurallar
geçerli değil. Depremin nasıl geleceğini bilemeyiz ama
geldiğinde, insanların başına çöken binaların
kirişlerine sinmiş, temellerine uzanmış
ahlaksızlığın, malzemeden çalmanın sonucudur bu
felaketler. Cumhuriyet Döneminde 14 kez imar affı
çıkarılmış. Bu aflar, toplumda, kanun dışı
uygulamaların bir şekilde yasallaştırılacağı
algısının pekişmesine neden olmuştur. İktidar,
yurt genelinde yapı stokunu iyileştirmek yerine, kaçak binaları
imar barışıyla affetti ve böylece daha büyük facialara kapı
aralandı. Türkiye'nin dört bir yanında milyonlarca yapı, denetim
yapılmaksızın, sahiplerinin beyanı Doğrultusunda
Yapı Kayıt Belgesi aldı; bu binaların geleceğinin ne
olacağı ise bilinmemekte. İmar barışı adı
altında işletilen hukuksuzluk, toplumun can ve mal güvenliğini
riske atan tüm girişimleri aklamaktadır. Mühendislik
ve mimarlık hizmetleri güvenli ve sağlıklı yapılar
için bir zorunluluktur. Bilimi ve tekniği sermaye çevrelerinin ve rant
çetelerinin menfaatleri doğrultusunda yok saymak ve bunu
yasallaştırmak milletimize yapılabilecek en büyük
yanlıştır.
Felaketler gelmeden
önce, açık ya da kapalı şekilde, geliyorum diye haber veriyor.
Elâzığ-Malatya depremi de öyle oldu. Elâzığ-Malatya
arasında bir deprem olacağını açık ve net şekilde
önceden haber verdiler aslında bilim adamları. Doğu Anadolu Fay
Hattının uzun yıllardır bir hareketi yok. Bu sessizlik iyi
değil, çok enerji birikti. Bu nedenle, Elâzığ-Malatya
arasında, hatta Sivricede deprem meydana gelecek. denildi ve
denildiği gibi oldu. Bilim insanlarının
hazırladığı deprem projesi devlet kuruluşları
tarafından reddedildi ve deprem tam o bölgeyi vurdu.
Deprem değil,
bina öldürür. Bu gerçek, Elâzığ-Malatya depreminde bir kez daha
ortaya çıktı. On binlerce bina arasında sadece 72 bina yerle bir
oldu. Yıkılan binaların 5-10 metre yakınlarındaki sağlam
binaların camları ise çatlamadı bile. Bir defa daha gördük ki
deprem değil, kurallara uyulmadan yapılan inşaatlar
insanlarımızı öldürmektedir.
Elâzığ-Malatya
depremi, iktidarın deprem konusunda hazırlıklı
olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Devlet Planlama
Teşkilatı, 1999 depreminin ardından
hazırladığı kalkınma planında depreme özel
başlık açtı. Onlarca uyarıya Hükûmet
kulağını tıkadı; yetmedi, Devlet Planlama
Teşkilatını 2011 yılında feshetti. Devlet Planlama
Teşkilatı 2011 yılında kapatıldı, elli
yıllık kurum tek kararnameyle ortadan kaldırılırken
gerekçe olarak bürokratik vesayet oluşturuldu. Böylece, Devlet Planlama
Teşkilatının yerine, başında seçilmiş yöneticinin
bulunduğu Kalkınma Bakanlığı kuruldu. Devlet Planlama
Teşkilatı uzmanlarının bir kısmı bu
Bakanlıkta görevlendirildi ancak bir kısmı kızağa çekildi,
bu yüzden 2017de Kalkınma Bakanlığı da
kaldırıldı. Bakanlığın görevlerini bu süreden sonra
Cumhurbaşkanlığına bağlı Strateji ve Bütçe
Başkanlığı yapmaya başlamışsa da bu kurum
Devlet Planlama Teşkilatı gibi özerk olmadığı için
istenilen başarıyı elde edemedik. Hâlbuki Devlet Planlama
Teşkilatı ülkenin en nitelikli planlamacılarını
istihdam eden özerk bir kamu kurumuydu.
Elâzığda yaşanan elim deprem
faciasının ardından planlamanın önemi bir kez daha
anlaşıldı. Sayın milletvekilleri, yirmi yıldır
İstanbul, deprem faciası ha geldi ha gelecek tedirginliğiyle
yaşıyor. Son depremlerle beraber tedirginlik yeniden halkın
gündemine geldi. Bu deprem olmadan siyasi iradenin gerekli önlemleri
alması hem insani hem ekonomik açıdan Türkiye için çok önemli
gözüküyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
36ncı madde üzerinde 2 adet önerge
vardır. Aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin 36ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 36- (1) Bu Kanunun;
a) 7nci maddesiyle 3194 sayılı Kanunun
8inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin sonuna eklenen
paragrafın birinci cümlesi hükümleri 1/7/2020 tarihinde,
b) Diğer hükümleri bu Kanunun yayımı
tarihinden on gün sonra yürürlüğe girer.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Hasan
Subaşı
İzmir Adana
Antalya
Hüseyin
Örs Feridun
Bahşi Orhan
Çakırlar
Trabzon Antalya
Edirne
İmam
Hüseyin Filiz
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Feridun
Bahşinin söz talebi var.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 36ncı maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin gündemiyle
Parlamentonun gündeminin örtüşeceği günleri umutla bekliyoruz.
Türkiye'nin gündeminde açlık, yoksulluk, sefalet, terör ve en son da
savaş varken Parlamentonun gündemine bakar mısınız, hangi
işlerle uğraşıyoruz görüyor musunuz?
Bırakınız geleceği öngörüp planlamayı, gün içerisinde
bile tutarlı bir çizgi göremiyoruz ne yazık ki. Ülke moralsiz, halk
mutsuzdur. Sağduyu yerine hamaset, uzlaşma yerine intikam ve dayatma,
ileri görüşlü liderlik yerine siyasal yobazlığın
dayatıldığı bir ülke ortaya çıktı.
Değerli milletvekilleri, tek adam sistemine
geçtiğimiz bu dönemde bu Meclisten çıkan bütün yasalar
vatandaşın üzerinden birilerinin cebini doldurdu ve
vatandaşın lehine tek bir yasa dahi çıkaramadık.
Verdiğimiz toplum yararına tüm yasa teklifleri komisyonlarda
bekletiliyor. Asgari ücretlinin maaşından vergi kesilmesin dedik,
Hayır. dediniz. Sağlıkçı, polis ve öğretmen ek
göstergesi yüzde 20 artsın dedik, Hayır. dediniz. Çiftçinin
tarımsal malzemesi ÖTV ve KDVden muaf olsun dedik, Hayır. dediniz.
Elektrik faturasına tüketim dışında ücret
yansıtılmasın, elektrik, doğal gaz tarifesi gelire göre
indirimli uygulansın, ayrıca engelli vatandaşa elektrik ve
doğal gaz indirimli olsun dedik, yine Hayır. dediniz. EYT dedik,
3600 ek gösterge dedik, Ülke batar. dediniz. Vatandaşın lehine olan
hiçbir düzenlemeye elinizi kaldırmadınız ama büyük bir gönül
rahatlığıyla Cengiz İnşaatın, Ali
Ağaoğlunun, TÜVTÜRKün, Albayrak Gayrimenkulün, damada methiyeler
düzen Güler Sabancının, Turkcellin borçlarını ya sildiniz
ya da hatırı sayılır oranda indirdiniz. Yandaş
şirketlerin vergi borçlarının yüzde 98ini sildiniz. Zar zor
geçinen işçiye, emekliye, öğrenci ve çiftçiye hiç acımadan icra
takipleri başlattınız.
İşsizlik rekor kırarken damat bey 2,5
milyon kişiye iş bulacaktı. Ne oldu, haber var mı
işten? Sadece İŞKUR, kayıtlı işsiz sayısını
3 milyon 509 bin 603 olarak açıkladı. Son bir yılda 789 bin vatandaşımız
işinden edildi. Cumhurbaşkanı, öğretmenlere,
sağlıkçılara, polislere 3600 ek gösterge verecekti, sonuç yok.
Her zamanki gibi seçim vaadi olarak kaldı. Süleyman Soylu Son üç yüz
yılın en güçlü dönemindeyiz. dedi, insanlar intihar etti. Berat
Albayrak Devletin kasası tarihinde hiç olmadığı kadar
güçlü. dedi, insanlar intihar etti. Erdoğan Ekonomide üst üste
sevindirici haberler alıyoruz. dedi, insanlar intihar etti. Çünkü vatandaşın
tenceresi boş, karnı aç, cebinde parası yok. Süte yüzde 17,
şekere yüzde 16, çaya yüzde 32, doğal gaza 54, elektriğe 50,
kırmızı ete 20, köprülere 47, sigaraya altı ayda yüzde 50,
yurt dışı harcına yüzde 300, cep telefonu harcına
yüzde bin, vergi harç ve cezalarına yüzde 22,58 zam yapan iktidar, asgari
ücretliye yüzde 10 zam verdi. Asgari ücret 2.324, yoksulluk
sınırı 6.849 lira. Asgari ücrette Avrupadan daha iyiyiz. diyen
bakana sormak lazım, hangi Avrupa ülkesinde yoksulluk
sınırı asgari ücretin 3 katı?
On yedi
yıllık AK PARTİ iktidarında
yaşadığımız şahlanma işte bu. Dolar, euro,
benzin ve dış borç coştu, vergi zamları arttı,
işsizlik tarihî rekorlar kırdı. Hukuk, adalet ve demokrasi
bitti. Tarım içler acısı. Sanayi üretimi düşüşte,
ekonomi vatandaşın sırtında. Eğitim tarikat ve
vakıflara teslim edildi. Bu şahlanmayı tarımda da
göremiyoruz. Çiftçimiz gübre, mazot, ilaç, su ve elektrik borcu hariç, 130
milyar borcu sırtında taşımaktadır. Kanunen verilmesi
gereken 177 milyar destek bile gasbedilmiştir. Emeğin ve alın
terinin karşılığı alınmamıştır.
İktidarın üretmek yerine ithalatı seçmesi nedeniyle 34 milyon
dönüm tarım arazisi boş bırakılmıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız.
FERİDUN
BAHŞİ (Devamla) Teşekkür ederim.
Ülkemiz kepenk
kapatan binlerce esnafın, üretim yapamayan sanayicinin, 4,5 milyon işsizin,
maaşını yetiremeyen asgari ücretli ile emeklinin olduğu bir
ülke hâline gelmiştir. 700 bin atanamayan öğretmen, 1 milyonu
aşkın eğitim ordusu, iş bekleyen 3 bin engelli
öğretmen varken vakıf ve derneklerle imzalanan protokolleri kamu
yararı diyerek açıklamayan zihniyet bu ülkeyi hâlâ yönetmektedir.
Ülkenin durumu bu şekildedir.
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla ve
sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
36ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen
"cümlesi ibaresinin "cümlesinin biçiminde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Ulaş
Karasu Ednan
Arslan Orhan
Sümer
Sivas İzmir Adana
İlhami
Özcan Aygun Burhanettin
Bulut Vecdi
Gündoğdu
Tekirdağ Adana
Kırklareli
Ayhan
Barut Gökan
Zeybek
Adana İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Burhanettin Bulutun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
27nci Dönemde birkaç konu genel özellik hâline
geldi. Bir tanesi torba yasa. Herhâlde torba yasa olmadan hiçbir yasa teklifi
Meclisimize gelmedi. Diğeri de, her bütçe açığı
tartışmasından sonra yeni bir vergi geliyor, işte, rant
vergisi adı altında burada olduğu gibi. Bir diğeri de,
üçüncü önemli husus da merkezî hükûmeti yani sarayı güçlendirecek yeni
maddeler ilave ediliyor. Özellikle 31 Mart seçimleri, İstanbul seçimleri
sonrası açık bir şekilde ilan ettiklerinden çok rahat
söylüyoruz: Belediyelerin yetkilerini kısarak bunu merkezî hükûmetlere
aktarmaya başladılar ve bu yasanın içerisinde de bunlar mevcut.
Aslında, başkanlık sisteminin en
temel prensibi yerel yönetimleri güçlendirmek ama bakıyorsunuz burada
merkezî hükûmet yetkileri aldığı gibi vergileri de kendi
uhdesine almaya çalışıyor. Daha önce, geçen aylarda turizmde
işte konaklama vergisi yine aynı anlayıştan
kaynaklıydı. Kapadokyada alan vergisi oluşturulması da
yine aynı anlayışta. Çünkü yerele, buradan alınan
vergilerden herhangi bir ilave yapılmıyor. Belli ki bu yönteme devam
edilecek. Bu geçmiş iki yıl gibi, gelecek yıllarda da bu tür
maddelerin tekrar Meclise geleceği açık.
Burada temel hedef aslında rejimi tutmak
değil, aslında ülkenin ekonomisini toparlamak değil; saray
rejiminin devamını sağlamak yani sarayın
iktidarının devamını sağlamak fakat bu
yaptıklarınız temel devlet yönetim biçimine, siyaset biçimine
aykırı. Örneğin, halktan alınan vergi; burada, bakıldığında,
halktan alınan vergi demokrasiyle eş değer görülür. Eğer
alınan vergi hakkaniyetliyse, eğer alınan vergi
sağlıklı biçimde harcanıyorsa, adil ve şeffaf ise o
zaman demokrasi gelişir, sosyal adalet gelişir. Aksi hâlde tam
tersine döner ve işin kötüsü, imtiyazlı bir heyet oluşur,
imtiyazlı bir grup oluşur. Bunun adına biz sarayın 5
müteahhidi deriz, biri sarayın çevresi der ama sonuç itibarıyla
bir zümre oluşur ve bu zümre diğer kesimleri sosyal anlamda, siyasal
anlamda, hukuksal anlamda, ekonomik anlamda baskılar, baskı
altına alır. Örneğin, biraz önce yaşananlar da bunun tipik
bir örneğidir. Burada, Meclisimizin 5inci partisinin
konuşmacısının konuşmasını
beğenmeyebilirsiniz ama elinizdeki bu güçle o sıralara kadar gidip
oraya baskı uygulamanız yine bu anlayışın
tekerrürüdür. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ne alakası
var?
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Burada, devletin
kurumlarını ve yetkilerini devlet, millet adına değil de
AKPnin menfaati adına alırsanız bu olur, alınan vergileri
aidat olarak alırsınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Olayı iyi anlayamamışsın.
Olayı anlamamışsın, anlayamamışsın. Olay
öyle değil. Bakın, öyle derseniz yanlış olur.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Süremden yeme,
başka süre verirse onu da söylerim.
O yüzden de yürütme -özellikle yasamanın elde
ettiği- kudretli ve saray rejiminin partili Cumhurbaşkanı
depremle ilgili vergi dahi sorulduğunda aynen şu ifadeyi veriyor
muhalefet partisinin Genel Başkanına: Harcanacak yerlere
harcadık, sana mı hesap vereceğim? Şimdi, böyle temel bir
konuda eğer siz Ben bunun hesabını vermem. derseniz,
denetlemeden kendinizi uzak tutarsanız o zaman demokrasiyi sandıktan
ibaret sayarsınız; her seferinde ifade ettiğiniz gibi, 2
sandık arasında herhangi bir sorgulamaya, herhangi bir denetlemeye
itiraz edersiniz. Öyle olunca da depremin yaşandığı günde deprem
vergisinin nerede olduğunu, nereye harcandığını
söylemezsiniz. İşsizliğin en yüksek olduğu dönemde
İşsizlik Fonunun nerede olduğunu, nereye
kullanıldığını söylemezsiniz. Örneğin,
şehitler için toplanan paranın izahını
yapmazsınız. Varlık Fonunun içine aldığınız
Türk Hava Yolları, Vakıfbank, ÇAYKUR, BOTAŞ gibi kurumların
hâl ve gidişlerini bir sır olarak görürsünüz, bunların hepsini
sır olarak açıklarsınız.
Tabii, burada, imam-cemaat meselesi gibi bakanlardan
herhangi bir sorunun cevabını alamıyorsunuz. Son olarak, benim,
bakanlığa sorduğum bir soruya cevap olarak internet
sayfasından bir link gönderdiler.
Burada yapılması gereken şey, bugün
tartışıldığı gibi Kızılay konusunda
yaşananların bir daha tekerrür etmemesini sağlamak. Eğer
bugün biz, Kızılay için bir araştırma komisyonu
kurulmasına onay verseydik belki de o kurumu kurtarmış
olacaktık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Bulut.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Ama maalesef en
önemli kurumumuzu bile zarar verecek bir duruma soktuk.
Kızılayı, sarayın Kızılayı yaptık.
Devletin tüm bürokrasisini, tüm kurumlarını bir parti üyesi hâline
getirdiğiniz gibi, valiyi sarayın valisi, TRTyi sarayın sesi,
yargıyı sarayın yargısı, rektörü sarayın rektörü
İŞKURu da AKPnin il başkanlarının emrine
veriyorsunuz. Burada size, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
yolsuzlukla ilgili, emanet edilen gücün özel çıkarlar için
kullanılmasına dair yayınladığı bir bildiriden
2019 yılının yolsuzlukla ilgili Türkiye notunu söyleyeyim:
Türkiye, 183 ülkeden 91inci ve 2013 ve 2019 yılında en
hızlı düşen 3 ülkeden de birisi. Hatırlatayım istedim.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
69.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, milletin
bütçesinin ve milletin iradesinin temsilcileri olduklarına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Biz milletin bütçesinin, milletin iradesinin
temsilcileriyiz. Seçimler milletin emanetinin nasıl
harcanacağıyla ilgili, siyasi partilerin tekliflerinin millet
tarafından kabul görmesiyle hayat bulur.
Biraz önce yapılan tartışmalar zaten
kapandı. Konuştuk, herkes cevabını aldı. Hatta o
konuşmanın faili dahi, daha evvel bir ilimizi ilzam eden, maalesef
izan kabul etmeyen, sınır tanımayan bir mütecaviz tavrı
bugün partimizin şahsında âdeta tüm milletimizi itham ederek
yeniledi.
Şimdi, bir siyasi parti eğer milletin
emanetine sahip çıkıyorsa, milletin emanetinin zerresine halel
gelmiyorsa böylesi sınır tanımaz, mütecaviz, saldırgan
ithamlara gereken cevabı verir. Eğer birileri böyle bir ithamı
sıradan bir şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen toparlayın Sayın
Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer bu ifadelerin
sahibi böylesi bir ifadenin kendilerine yapılabilmesinden gocunmuyorsa,
bunu normal kabul edebiliyorsa demek ki o eylemin, o beyanların ve
ifadelerin sahibi bu işlerin faili olabilme kabiliyetinin de sahibidir.
Biz faili değiliz, kabul etmiyoruz, reddediyoruz, emanete sahip
çıkmaya devam ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Grup Başkan Vekilleri, bu işin sonu yok ki ya.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Olan oldu
Başkanım, zaten saat iki, sıkıntı yok.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Başkanım,
sabaha kadar devam, sabaha kadar devam!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kime tepki gösteriyorsun?
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sabaha kadar devam
Özgür Bey, konuşun.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
70.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Parlamento
burası, konuşulan yer; burada konuşulacak tabii.
Kürsüde hatibimiz çıktı, son derece kibar
bir üslupla hem politikalarınızı eleştirdi hem de biraz
önce yaptığınız bir yanlışı eleştirdi.
Bu Parlamentoda 20 kişi, 30 kişi, 40 kişi, 50 kişi
olduğunuzda gösterdiğiniz tahammülü ya da gündemle ilgili ilerleme
kaygınız olduğunda, bir yere yetişme kaygınız
olduğunda gösterdiğiniz tahammülü, bir grubu 7 kişi, 8
kişi, 10 kişi, kendinizi 250 kişi bulduğunuzda göstermeyip
orada birden saldırganlaşıyorsanız, laflar
söylüyorsanız, bu çoğunluk gücünü darba kadar götürüyorsanız
bunu eleştirirler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Özgür Bey,
yanlış yerdesiniz, kabul etmiyorsunuz. Yanlış yerden
bakıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben sizi biliyorum, biz sizi
biliyoruz, biz sizi görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neye ne zaman nasıl
tahammül ettiğinizi, neye ne zaman tahammül sınırını
aştığınızı görüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Olayın nereden
patlak verdiğini anlamıyorsunuz, biraz tarafsız gözle bakın
bari ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yaptığınız
işte, öyle müzakereler sırasında çil yavrusu gibi
dağılıp, oylamada Çin ordusu gibi gelip kalabayı bulunca
insanların, grupların mahrem alanına kadar -o mütecaviz,
mütecaviz diyorsunuz- girdiyseniz, bir milletvekilimiz bunu gördüyse,
eleştiriyorsa, üslubu dâhilinde söylüyorsa buna da duracaksınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Eldekini söylüyoruz,
daldakini söylüyorsunuz. Olmaz, görmediğin yer varsa
konuşmayacaksın. Görmediğin yer var orada, görmediğin. Biz
bir şey diyoruz, eldekini söylüyoruz, daldakine atlıyorsunuz. Yapma
böyle ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle Kalabalık olduk,
güçlü olduk, bugün kalabalığız, karıncayı ezeriz.
derseniz karıncayı ezdirmezler, karıncanın kardeşi
var, Cumhuriyet Halk Partisidir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir kişi grubun
üzerine yürüyerek, hoplayarak geliyor. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
sohbetiniz bittiyse Sayın Türkkana söz vereceğim.
Sayın Türkkan, buyurun.
71.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuşun 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 34üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasında ifade ettiği şiire ve iktidara gerçeklerle
yüzleşmenin acı geldiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
ben tutanakları istedim, yukarıdan takip ettiğimin
dışında ifadeler var mı diye onlara baktım. Sayın
konuşmacı herkesin de bildiği bir şiiri okumuş. Bu
şiiri sizlere izafe etmiş. Bakın, ben size bir şey
söyleyeyim arkadaşlar, son üç satırında bir şey diyor:
Zaman gelir ne taht ne taç kalır / İnsan bu, insana muhtaç
kalır / Biri çok yiyince birileri aç kalır. Çok güzel bir şey
söylemiş. O aç kalanlar intihar ediyor. Siz bununla yüzleşmekten
imtina ediyorsunuz. Siz imtina ettikçe intihar edenler çoğalıyor ama
gerçekle yüzleşmek maalesef size acı geliyor. Bu tehacümünüz, bu
fevri tavrınızın kaynağı da buradan kaynaklı. Ben
bu Mecliste kimin nasıl kavga ettiğini iyi biliyorum, çok iyi
biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben oraya gelirken, Ali
Özkayayı gözlüğünü çıkarırken gördüm Nereye gidiyorsun
Ali? diye ben geldim oraya, doğru. Ali Özkayayı ikaz etmek üzere
geldim, gözlüğünü çıkarmış buraya doğru geliyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir şey mi
yaptı? Karşılayan bendim, bir şey mi yaptı? Aldım
geri götürdüm onu ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ne yapacaksınız?
Ne yapacaksınız onu söylüyorum? Dövecek misiniz? Adam burada, 250
kişisiniz, biz de 7 kişiyiz. Haydi buyurun arkadaşlar, bu kadar
kolay bu iş, buyurun gelin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ama buradan
gelişiniz öyle değil Sayın Türkkan. Şimdi öyle
konuşmayın, hoplayarak geliyorsunuz adama, hoplatmayız
adamı.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bakın bir şey
söyleyeceğim: Sonradan hesabını veremeyeceğiniz hiçbir
eyleme tevessül etmeyiniz, mutlaka hesap sorarlar size. Her şeyin
hesabını sorarlar, bunun da hesabını sorarlar.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Oradan öyle
gelemezsiniz, oradan Grup Başkanımıza öyle gelemezsiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sakın ha tevessül etmeyiniz,
haberiniz olsun, söylemedi de demeyin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, arkadaşlar müsaade edin.
Bakın saat gece 02.00ye dayandı.
Sayın Özkan, buyurun size de söz vereyim,
buyurun toparlayın.
(Uğultular)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Nasıl toparlayabilir ki?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O mu toparlayacak?
Darmadağın etti
BAŞKAN Efendim, söz istedi Sayın Grup
Başkan Vekili, ne yapayım?
Buyurun.
72.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burası milletin iradesinin tecelligâhı,
buraya millet getirir, buradan millet götürür, hesabı da millet sorar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Peki sen nasıl hesap
soracaksın?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diyoruz ki: On yedi
yıldan beri bu millet emanetine sahip çıktığı için
bugün millî iradede AK PARTİnin, Cumhur İttifakının
üzerine desteğini koymuştur. Mesele budur.
Bakınız, Sayın Grup Başkan
Vekili, Lütfü Bey, sizin de elbette hatibin konuşmasını
savunmakta zorlandığınızın farkındayız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Çünkü, o koskoca
konuşmada bula bula sadece bir dize bulabildiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gerisini de okuyayım
o zaman müsaade ederseniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak o hatibin daha
evvel takaddüm eden ve maalesef bu ülkenin çok muhterem bir şehrinin güzel
insanlarını ilzam eden o ifadesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -
o milletvekilinin
yüzünde ebediyen anılacaktır, bunu kimse unutamaz.
Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz üç cümle söyleyeceğim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Saçmalıyor
ya, ne dediğini bilmiyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Türkkan.
73.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Diğer
kısımlarını okumaktan imtina ettiğimi söyledi, bir
tane daha okuyacağım: Yoksula da kalsın, az yiyin beyler.
demiş size Mademki geçtiniz suyun başına, bari su diyenin
sesini duyun. demiş, daha ne desin size?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 48 beden olan biziz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Daha gerisini de
okuyayım mı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak, orada olmuş
56 beden.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Elhamdülillah deyip
kalkın bu rızık sofrasından. demiş yani Yeter
yediğiniz. demiş, daha ne diyecek adam?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 56 beden, cekete
girmiyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Elhamdülillah deyip
kalkın ya! Millete çökmüşsünüz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) 48 beden olan biziz, 56
beden giyiyor adam. Bak, mahcup oldu, yere indi.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN 37nci madde üzerinde aynı
mahiyette 2 adet önerge vardır, okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 161 sıra
sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 37nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 37- (1) Bu kanun hükümleri
Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür.
Ulaş
Karasu İlhami
Özcan Aygun Gökan
Zeybek
Sivas Tekirdağ
İstanbul
Orhan
Sümer Ali
Fazıl Kasap Vecdi
Gündoğdu
Adana Kütahya Kırklareli
Ednan
Arslan
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Orhan
Çakırlar Hüseyin
Örs
İzmir Edirne Trabzon
Behiç
Çelik Feridun
Bahşi Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Mersin Antalya Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Aynı
mahiyetteki önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın Ali Fazıl Kasapın.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; galiba final
bana nasip oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, 1
konuşmacımız daha var.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) 1
konuşmacı daha var.
Tünelin ucunda ışık görünüyor mu
sizce, yolun sonu mu görünüyor yoksa? Enflasyonun yüzde 8,5 olacağına
inanıyor musunuz? Eğer siz inanıyorsanız ya hipnoz
altındasınız ya da bir toplumsal halk
sağlığı problemi var.
İşsizlikle mücadele edemeyen, borcunu
ödeyemeyen insan bunalıma girer. EYTliler var ülkemizde, mülakatla
alınan kamu işçileri var nasıl
alındığını biliyorsunuz- iflaslar var, adaletsizlik
var, kendini yakan insanlarımız var.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) CHPli
belediyelerin işten çıkardığı işçiler var.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Geçim
sıkıntısı en önemli intihar sebebidir, size göre antisosyal
kişilik bozukluğu. TÜİK verilerine göre 2018 yılında
3.161 intihar vakası var. Yalnız bırakılan ve çaresiz
bırakılan yurttaşlarımız intihara sürükleniyor.
Türkiye'de 2019 yılında 308 milyon kutu antidepresan ve psikiyatrik
ilaçlar kullanıldı. Depresyon tanısı alan hasta
sayısı son beş yılda 5 kez arttı TÜİK verilerine
göre. Antisosyal kişilik bozukluğu vesaire gibi bozukluklar
hastalık öncesi durumlardır. Eğer bir bozukluk sizin günlük
yaşamınızı etkiliyorsa hastalıktır. Güvensizlik
insanı depresyona sokar, yarın kaygısı depresyona sokar,
açlık, yoksulluk, bunlar insanları depresyona sokar. Milleti hasta
ediyorsunuz. Her gün 15 Temmuz, her gün FETÖ, her gün paralel yapı
sözleri halkı bence bıktırdı, projeksiyon yapıyorsunuz
yansıtıyorsunuz. İntihar eğilimi arttı bu toplumda,
uyuşturucu kullanımı arttı. Gülen insan yüzleri
göremiyorsunuz sokakta, çarşıda, pazarda. Gündemimiz bence bunlar
olmamalıydı, kanun maddeleri üzerine konuşmalıydık.
Güç bizde deyip 3 gruba birden saldırılmamalıydı bu
Mecliste. Kızılay faciası bugün aklanmalıydı,
Kızılayı sabıkalı hâle getirdiniz. Kurumlar vergisi,
stopaj, istisnalar, Amerikadaki bir vakfa intikal eden paralar, bunlar
Kızılaya bir kara damga olarak kalacaktır. İnsanlarımız
Kızılaya kan verecekler ama bağış yapmayacaklar
sayenizde, emin olun, maddi bağış yapmayacaklar. İsraf var,
kibriniz var, adaletsizliğiniz var; milleti hasta ettiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Saray saray üstüne yapıyorsunuz,
yapıyorsunuz, yapıyorsunuz; uçan saraylarınız var,
gemileriniz var ama öbür tarafta KYK kredisini ödeyemeyenler var. Çiftçimiz
perişan vaziyette, işini kaybetme kaygısı herkeste var,
iş bulamama zaten had safhada. Her an için FETÖcü olabilme
kaygısı var insanımızda, bu yafta var. Bu milletin hasta
olmaması sizce mümkün mü arkadaşlar? Nasıl birçok ilaç
bulunamadığı için hastalar daha da hasta oluyorsa siz de çare
değilsiniz, çözümsüzlük oluyorsunuz, reçeteniz zarar veriyor, halkı
daha da hasta ediyor ama siz hastaneden çok hapishane yaptınız,
hapishane açtınız. 5,6 milyar liralık hapishane bütçeniz var
2020 yılına ait; EYTlilere verseniz, bin liraya razılar. Genel
sağlık sigortası yatıramayan binlerce insanımız,
milyonlarca insanımız var.
İntihar çok kompleks, karmaşık bir
süreç, onu biliyorsunuz; sizin dediğiniz gibi, sadece antisosyal
kişilik bozukluğuyla intihar olmaz. Zaten kişisel verilere de
ulaşma hakkınız yok ama ulaşıyorsunuz, aynı
İstanbul seçimlerinde olduğu gibi, kişisel verilere
ulaşıyorsunuz gizli kalması gerekirken. Siz hani o 1
kişiye 9 pul, 9 kişiye 1 pul. söylemini galiba yanlış veya
tersinden anladınız. İnandığınızı
zannettiğiniz sözlerin hepsini dinleyin, en güzeline tabi olun, en
güzeline uyun. emrini de dinlemiyorsunuz, sözlerin hepsini dinleyip en
güzeline tabi olmuyorsunuz. Şimdi Yolsuzluk, yoksulluk
diyordunuz ya, ben
2 defa değişik zamanlarda İçişleri Bakanına da sordum,
hani Fıratın kenarındaki kurt hikâyesi vardı ya
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Koyun o ya.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Bir belediye
başkanınız eski bir milletvekilinin kızına altı
ay hiç çalışmadan maaş verdiğinde neden sesinizi
çıkarmadınız? Bu gruptan hiç ses çıkmadı, hiç ses
çıkmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
Çalışmadan, altı ay Ankaradaki evinde oturup kedi satan kız
şu anda sizin bir bakanlığınızda personel olarak, üst
düzey bir uzman olarak çalışıyor. Altı ay ve tespit edildi,
İçişleri Bakanı da itiraf etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap, sözlerinizi
tamamlayın.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Ne dedi,
hatırlıyor musunuz? Dedi ki: Ailevi bir durum, müsamaha göstermek
zorundayız, özel bir durum. Bunu altı ay hiç çalışmayan
bir eleman için, bir şahıs için siz kullandınız. Fırat
Nehrinin kenarındaki aç kurt neydi? Sahi size neyi
hatırlatıyor?
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Kuzu
Kuzu
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Kuzu muydu?
Bakın, hatırlıyorsunuz ama
yanlış hatırlıyorsunuz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeler üzerinde ikinci söz talebi
Sayın Feridun Bahşinin.
Sayın Bahşi, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 161 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 37nci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Orta Doğu bataklığında Rusyayla
el ele vermiş olan Suriye ordusunun İdlibde yaptığı
saldırılar sonucu, yine, bir defa daha kınalı
kuzularımız şehit ve gazi olmuşlar ve olmaya devam etmektedirler.
Bugüne kadar şehit olan tüm kınalı kuzularımızın
ruhları şad olsun. Gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri; demokrasi, hesap
vermeyen, dediğim dedik, kibirli bir üslupla değil, ancak
halkına hesap veren, bunu bir sorumluluk hâline getirmiş bir
anlayışla güçlenebilir. Biz de bu anlayışla toplumun
beklentilerini, bizden istediklerini veya iktidarın duymak bile
istemediği bazı konuları dile getirmek amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine çeşitli kanun teklifleri ve önergeler veriyoruz.
Örneğin, Devlet Memurları Kanununda sayılan (a) ve (b) kadro
memurluklarına girişte belirlenen 35 yaş
sınırının Avrupa Birliği ve gelişmiş
ülkelerle uyumlu hâle getirilmesini; liyakat sahibi, kamu ve özel sektör
iş tecrübesine sahip kişilerin bu kadrolarda daha fazla
istihdamına imkân sağlamak ve terör örgütlerince oluşturulmuş
veya eğitim hakkı ihlalleri sebebiyle oluşan mağduriyetleri
giderebilmek için yaş sınırının
kaldırılmasını talep ediyoruz.
Anayasanın kamu hizmetine girme
hakkını düzenleyen 70inci maddesinin birinci fıkrasında
Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. denilmiş,
ikinci fıkrasında ise Hizmete alınmada görevin
gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.
hükmüne yer verilmiştir. Kamu görevlileri hakkında kanunlarda
öngörülen kısıtlamaların, hizmetin etkin ve verimli bir biçimde
yürütülebilmesi amacına uygun olması gerekmektedir. Yani
kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün
koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden-sonuç
bağının kurulması ve hukuk devleti ilkesinin bir
gereği olarak da adalet ve hakkaniyet ölçüsünün zedelenmemesi
gerekmektedir. Bundan dolayı gerek sosyokültürel ve ekonomik
koşullardaki gelişmeler gerek emeklilik yaşının
yükselmesi göz önüne alınarak bu düzenlemenin hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, hızlı
toplumsal değişmeyle çocuk ve gençlerin uyuşturucu, şiddete
yönelme, evden kaçma, okul başarısızlığı ve okula
devamsızlık gibi problemlerinde artma olmuştur. Çağdaş
eğitim sisteminde, özellikle eğitim kurumlarında psikolojik
danışma ve rehberlik hizmetlerine duyulan gereksinim bu nedenle
kaçınılmaz olmuştur. Ancak öğrencinin merkezde olduğu
bir rehberlik anlayışı kurumsal düzeyde konuyla ilgilenen
herkesçe benimsenirken uygulamadaki aksaklık ve sorunların bir türlü
üstesinden gelinememektedir. Rehberlik ve psikolojik danışma
uzmanlarının rol ve işlevlerinin de hâlâ
tartışılmakta olduğu görülmektedir. Bundan dolayı,
görev yapmakta olan tüm rehber öğretmenlerin psikolojik danışman
kadrolarına aktarılması gerekmektedir.
Bir diğer konu ise öğretmen olduğu
hâlde veri hazırlama kontrol işletmeni, bilgisayar işletmeni,
şef, zabıt kâtibi, icra memuru, gümrük muhafaza memuru, ambar memuru,
gişe görevlisi, adliye çalışanı, infaz koruma memuru,
itfaiyeci, şoför, kaloriferci, hizmetli gibi mezuniyet dışı
unvanlarda çalışmak zorunda kalan kamu personeli vardır. Bu,
devletimiz için maalesef büyük, yetişmiş beyin gücü israfı,
verimsiz insan kaynakları planlamasıdır.
15/7/2016 sonrası olağanüstü hâl döneminde
KHK'lerle meslekten ihraçlar sonucu binlerce öğretmen açığı
ortaya çıkmıştır. Millî Eğitim
Bakanlığının okullarda ikili eğitimden vazgeçip tam
gün eğitim öğretime geçme planı yeni öğretmen ihtiyacı
da doğurmaktadır. Ayrıca, bütçe olanaklarının kısıtlılığı
sebep gösterilerek atama yapılmadığı gerçeği de
ortadadır. Bundan dolayı Millî Eğitim Bakanlığı
ölçütlerine göre öğretmen olup başka unvanlarda memurluk yapanlardan
isteyenlerin kadrolarının Millî Eğitime öğretmen olarak
kaydırılması sorunu büyük ölçüde çözülecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, bu arada, bir de çırak ve stajyer
öğrenci olarak çalışmaya başlayan
insanlarımızın sorunlarına değinmek istiyorum.
Çırak ve stajyer öğrenci olarak çalışmaya başlayan
insanlarımız, bu sürelerinin sigortalı
sayılmasını ve borçlanma hakkı talep etmekte ve
beklemektedir. Bu talebin yerine getirilmesi için bir kere daha bu kürsüden
konuyu dile getiriyoruz.
Bu sorunların en kısa zamanda çözüme
kavuşturulmasını diler, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Teklif üzerinde, lehte Sayın İlyas
Şeker
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üç haftadır devam eden 37
maddelik 161 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerini
şu an itibarıyla tamamlamış olduk. Gerçekten, bu kanunun
hazırlanmasında mutfak kısmında da bilfiil
çalıştığım için
Çok önemli konuları içeren,
arazide karşılaşılan, uygulamada
karşılaşılan yasalardaki boşlukları dolduran ve
eksik kısımları yasayla tamamlayan bir düzenleme. Bu düzenlemede
emeği geçen tüm milletvekili arkadaşlarımıza ve yine, bu
teklifin hazırlanmasında destek veren bürokrat
arkadaşlarımıza, tabii ki üç haftadır, Genel Kurulda, en
ince detayına kadar bütün maddeler burada tek tek görüşülürken
görüşlerini belirten, kanaatlerini belirten ve maddelerin oylamasında
karar verici olan saygıdeğer milletvekilleri, sizlere, hepinize çok
çok teşekkür ediyorum.
Burada, en önemli maddelerden bir tanesi imarla
ilgili bir maddedir. Arazide en çok
karşılaştığımız sıkıntılardan
bir tanesi, parsel bazlı plan tadilatlarıydı. Gerçekten, bunlar,
kamuoyunu da rahatsız eden, kamuoyu vicdanını da ciddi anlamda
rahatsız eden uygulamalardı. Bu düzenlemeyle, artık parsel
bazında bir plan tadilatının yapılması mümkün
olmayacak, en az ada bazlı bir plan tadilatı olacak, ada bazlı
plan tadilatı yapılırken de o adadaki bütün hak sahiplerinin,
maliklerinin muvafakatlerinin alınma mecburiyeti var.
Tabii, bu plan tadilatlarıyla birlikte orada
bir değer artışı oluşmuşsa, bu değer
artışının da tamamının kamuya
aktarılması konusunda bir düzenleme. Daha önce, bu, maalesef, resmî
kayıtlarla kamuya geçmiyordu, farklı bir şekilde
kullanılıyordu belki ama şu anda, resmî olarak kamuya geçecek.
Kime geçecek? Belediyelerin bütçesine akacak ve aynı zamanda
Bakanlığın bütçesine aktarılmış olacak. Bu
anlamda, gerçekten önemli bir çalışma.
Yine, plan tadilatları
yapıldığı zaman genelde planlar belediyede askıya
asılır, plan mahallinde yaşayan insanların bu plan tadilatları
hakkında hiçbir bilgisi olmazdı. Bu düzenlemeyle, belediyede
asılan planlar, aynı zamanda planın
yapıldığı bölgede en az iki ayrı noktada, burada bir
planlama yapıldığı, belediye meclisinde
onaylandığı ve şu anda askıda olduğu konusunda
bilgilendirmeler yapılacak.
Yine, bununla birlikte muhtarlığa da bu
anlamda bilgilendirme yapılacak. Bu bölgede planlama
çalışması yapılıyor. Askıya çıktı,
şu tarihte çıktı, şu tarihte inecek; bu süre içerisinde
inceleyip itirazlarınızı yapabilirsiniz. şeklinde bir
bilgilendirme olacak.
Diğer bir konu 18 uygulamasıyla ilgili.
3194 sayılı İmar Kanununun 18inci maddesinin
uygulamasından sonra mahkemeye gittiği zaman genelde iptaller oluyor
ve bu iptal işlemi de tescil tarihinden itibaren beş altı
yıl sonra olabiliyor uygulama itibarıyla. Tabii, beş altı
yıl sonra o parseller tamamıyla değişmiş oluyor; eski
parseller ölmüş oluyor, yeni parseller meydana gelmiş, yeni binalar
yapılmış, parseller başkalarına
satılmış oluyor. Dolayısıyla, onun eski hâline
dönüştürülmesi teknik olarak mümkün değildi. Burada yeni getirilen bu
düzenleme, eğer eskiye dönüşü mümkün olmuyorsa oranın
değerinin tespit edilmesi, mağdur olan kişiye, davayı
kazanan kişiye bunun bedelinin ödenmesi veya bunun
karşılığında başka yerden yer verilmesiyle ilgili
bir düzenleme. Gerçekten bu da uygulamada birçok problemi kökünden
halledecektir.
Yine bu bölgedeki bir diğer uygulama kaçak
inşaatlarla ilgili. Örneğin, işte, Kızılay
Meydanında yapılan 100 metrekare kaçak inşaata ödenecek ceza
ile Hakkârinin en küçük ilçesinde yapılan 100 metrekarelik kaçak
inşaata ödenen ceza aynı paraydı. Burada 100 lira ödeniyorsa
orada da 100 lira ödeniyordu. Şimdi yapılan düzenlemeyle birlikte,
buna ilave olarak, arsanın emlak beyan değeri de dikkate
alınarak üzerine ilave, ek yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Şeker.
İLYAS ŞEKER (Devamla) Yani
Kızılayda -örnek olarak söylüyorum- 100 metrekare için 10 milyon
lira ceza ödenecekse Hakkârinin en küçük ilçesinde bu belki bin liraya falan
düşecektir. Dolayısıyla, bu anlamda da farklı bir düzenleme
yapıldı, bunun da caydırıcı olacağını
düşünüyorum.
Yine kaçak inşaatların yapılması
hâlinde, bunun tespit edildiği an tapu sicilinin beyanlar hanesine
şerh düşülecek, orayı satın alan insan bu binanın
kaçak olarak yapıldığını görmüş olacak. Bu da
gerçekten önemli bir düzenleme.
Diğer taraftan, özellikle köylerimizde
yapılan binalarla ilgili kolaylıklar getirildi; valiliklere ve
büyükşehir belediyelerine, ilçe belediyelerine bilgilendirmeler
yapılacak, burada yapılan binalarla ilgili her türlü harçtan muaf olacak.
Aynı zamanda döner sermaye harçlarından da muafiyetler olacak. Buna
benzer birçok düzenleme var.
Gecenin bu saatinde fazla da kafanızı
şişirmek istemem.
Saygı sunuyorum, hayırlı
akşamlar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte Sayın Hasan Baltacı
(CHP sıralarından alkışlar)
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde kafanızı
şişirmek istemem. dedi İlyas Bey ama gecenin bu saatine kadar
kaldı. Şimdi, ben, aslında bir hakkı teslim ediyorum. Bu
sıralara baktığımda, aslında Sayın
Erdoğanın siz AK PARTİ milletvekilleriyle ne kadar gurur duysa
az olduğunu düşünüyorum çünkü üç hafta geçmiş, araya deprem
girmiş, çığ felaketi olmuş, uçak düşmüş; üç hafta
boyunca bu grup -Sayın Erdoğana sesleniyorum- Ahlattaki saray için
ısrarla Meclise gelmiş, gecenin ikisinde Ahlattaki sarayı yani
Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu Ahlattaki o sarayı
Gecenin ikisinde çıkaracağım. demiş. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu grup şunu demiş: Deprem olmuş
Araştırmayalım. demiş. Çığ düşmüş,
çığın altında 2 canımız kalmış, o 2
canı kurtarmak için 34 can daha feda etmişiz Önemli değil.
demiş. Bu grup O saray yapılacak kardeşim. demiş. O
saray Anayasa Mahkemesinin verdiği karara aykırı da olsa,
Anayasaya aykırı da olsa bir tarafından
dolaşacağız, mutlaka biz o saraya yasal, hukuki bir
kılıf uyduracağız. demiş.
Değerli arkadaşlar, bakın, intiharlar
Meclisin kapısına kadar dayandı. Dün Hatayda intihar edildi.
Dün Kastamonunun Taşköprü ilçesinde bir intihar oldu. İşte, dün
geldi, Meclisin kapısının önünde bir insan intihar etmeye
kalktı. Niye? Çünkü siyaset toplumun gerisine düşmüş durumda.
Her ne kadar ısrarla bu Meclise geliyor olsanız da aslında bu
Meclis toplum nezdinde Türkiye'nin hiçbir sorununu çözmediğini bir kez
daha tescil etmiş durumda.
Değerli arkadaşlar, Suriyede haksız
bir savaşın içerisindeyiz, biz burada millet bahçelerini nasıl
yaparız, onu düşünüyoruz. Değerli arkadaşlar, işsizlik
yüzde 40 seviyelerine gelmiş, biz burada saraya bir kılıf
uydurmak durumunda kalıyoruz.
Değerli arkadaşlar, saray yapabilirsiniz.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Kaç defa saray
diyeceksin bakalım.
HASAN BALTACI (Devamla) Yüzlerce defa da saray
diyebilirim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sadece üç
dakika kaldı, üç dakika sabır istiyorum, lütfen
HASAN BALTACI (Devamla) Ben size şunu
hatırlatmak istiyorum: Tarihin tekerleği asla geriye doğru
işlemez. Sizden önce de saraylar yapanlar oldu, yapılan saraylar ya
yıkıldı ya müze oldu. Gelecekte müze olacak bir saray için
gecenin bu vaktinde ter dökmeye değmez arkadaşlar, değmez. Bunu
bir kez daha ısrarla söylemek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Eğer bu Meclis ter dökecekse -az önceki
konuşmamda söyledim- hepimizin uzlaşmış olduğu ve
binlerce kişinin beklemiş olduğu yasal düzeleme üzerine ter
dökebilirdi. Keşke o madde çıkmış olsaydı da
mühendisler istedikleri yasaya kavuşmuş olsalardı ve toplum
şunu görmüş olsaydı keşke: Yani Bu Meclis
uzlaşabilirse toplumsal sorunları da çözebiliyor. demiş
olsaydı ama maalesef bu gece görüyorum ki bu ısrar bu sorunun
çözülmeyeceğine dair.
Değerli arkadaşlar, ısrar
ediyorsunuz, ısrarınızı anlıyorum ama siz de şunu
anlamak zorundasınız: Ne kadar ısrar ederseniz edin, 31 Mart
gibi bir olay yaşandı, o olaydan ders çıkarmadınız.
Tekrar ısrar ettiniz, 23 Haziranda bir seçim oldu, ondan da ders
çıkarmadınız. Ben ısrarınızı takdirle
karşılıyorum ama değerli arkadaşlar, bu toplumun
sorunlarını çözmediğimiz sürece, masa üstünde
bıraktığımız sürece ve aynı zamanda sizin sadece
ideolojik ve siyasi programınıza hizmet etsin diye Anayasayı
delmek için uğraşırsanız, emin olun, toplum hepimizin önüne
geçecek değerli arkadaşlar. Onun için bir kez daha söylüyorum, çok
geç olmadan bu ülkenin gerçek sorunlarına bu Meclis dönmek zorunda.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, yani ne dedi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip grubumuza doğrudan sataştı, onun için söz istiyorum;
buradan da olabilir, oradan da sıkıntı yok.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
74.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Hükûmet, AK
PARTİ Grubu ve Cumhur İttifakı olarak ülkeye umut olmaya devam
edeceklerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; devlet dediğimiz aygıtın ülkemizin
ve milletimizin talep ve beklentilerini bir diğerine feda etmeksizin her
birini hayata geçirme sorumluluğu ve görevi vardır. Biz bir taraftan
deprem mağduru vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını, sorunlarını çözerken diğer taraftan
yerli oto, bir taraftan İHA, SİHA üretirken diğer taraftan
denizaltı, bir taraftan Barış Pınarıyla sınırımızın
ötesinde terör örgütü mensuplarının bir bir bulundukları illerde
tepesine binerken diğer taraftan gençlerimizin eğitimini,
istihdamını ve ülkemizin refahını düşünmek
zorundayız. Onun için, bugün bu işleri hakkıyla yerine getiren
Hükûmetimiz, parti grubumuz ve Cumhur İttifakı olarak bizler,
Allahın izniyle bu ülkeye umut olmaya devam edeceğiz.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70
Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512)
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Pusula veren arkadaşlarımız lütfen
Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir ile 70 milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 279
Kabul : 235
Ret : 44 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Burcu
Köksal Mustafa
Açıkgöz
Afyonkarahisar Nevşehir
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 18 Şubat 2020 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.23
(x) 161 S. Sayılı Basmayazı 29/1/2020 tarihli 49uncu Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu ifadeye ilişkin konuşma bu birleşim Tutanak Dergisinin Tutanaktan Çıkarma İstemleri başlığı altında 344üncü sayfasındadır.
(x) Bu konuşmaya ilişkin ifade bu birleşim Tutanak Dergisinin 332nci sayfasındadır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.