TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
70inci
Birleşim
18
Mart 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümü vesilesiyle Türkler ile Kürtlerin
kardeş halklar olarak Çanakkale ruhuna sadık kalmakla mükellef olduklarını
dünyaya seslenmek istediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun, TBMM Genel
Sekreterinden edinilen bilgiye göre coronavirüs pandemisi nedeniyle
Sağlık Bakanlığının belirlediği
dezavantajlı gruplara dâhil olanlara 16-27 Mart 2020 tarihleri
arasında idari izin verildiğine ve bu grupların
dışında olup da izin talebinde bulunanlara da kolaylık
sağlandığına ilişkin açıklaması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, 14 Mart Tıp Bayramı, sağlık
çalışanlarının sorunları ve coronavirüs
salgınına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Hakkâri Milletvekili Sait
Dedenin, sağlık emekçilerinin sorunları ve coronavirüs
salgınına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ordu Milletvekili
Şenel Yediyıldızın, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci
yıl dönümüne ve coronavirüs salgınına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Mersin Milletvekili
Hacı Özkanın, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
4.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, coronavirüsle ilgili alınan önlemler kapsamında
okulların tatil edildiğine, on-line eğitim
yapılacağı için öğrencilerin internete yoğun ihtiyaç
duyacağına, virüs önlemleri devam ettiği sürece internetten
alınan vergilerin kaldırılması ve tüm erişim
ücretlerinin yüzde 50 oranında indirilmesini millet adına talep
ettiğine ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 18 Mart Şehitleri Anma
Günü ve Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne,
tamamlandığında dünyanın en uzun asma köprüsü
unvanını alacak olan 1915 Çanakkale Köprüsüne ilişkin
açıklaması
7.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci
yıl dönümüne, 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftasına
ilişkin açıklaması
8.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.- Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaşın, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Murat Çepninin, adil yargılanma talebiyle ölüm orunucunda olan Mustafa
Koçakın talebinin karşılanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanununun sağlığı koruma
yasası olduğuna ve bulaşıcı hastalıklarla
mücadeleyi düzenlediğine, alınan önlemlere uymamanın bireysel
hak olarak görülemeyeceğine, Sağlık
Bakanlığının aldığı kararlara uyulduğu
takdirde salgının önlenebileceğine ilişkin açıklaması
13.- Gaziantep Milletvekili
Ali Muhittin Taşdoğanın, corona virüsünün aklın, bilimin
ve duanın gücüyle yenileceğinden hiç kimsenin şüphesi
olmaması gerektiğine, Sağlık
Bakanlığının tavsiyelerine riayet etmenin insan ve toplum
sağlığı açısından mecburiyet olduğuna
ilişkin açıklaması
14.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, vatandaşların ekonomik
kaygılarının giderilebilmesi için Ekonomik ve Sosyal Konseyin
bir an önce toplanmasının, tüm kesimleri ekonomik çalkantıdan
korumak için aile sigortasının, İşşizlik
Sigortası Fonundan yararlanma şartlarının yeniden
düzenlenmesinin, zora düşecek küçük esnaf ve KOBİlere yönelik vergi
ve sigorta primlerinin ertelenmesinin, sicil affı
çıkarılmasının düşünülüp düşünülmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
15.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
16.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne, Çanakkale ruhuyla ülkeyi
muasır medeniyetler seviyesine çıkarma ve milletin birlik, bütünlüğünü
sağlama hedefinin İYİ PARTİnin ülküsü olduğuna,
coronavirüs salgınıyla ilgili sürecin sağlıklı
yürütülebilmesi için görev ve sorumluluklarını ciddiyetle yerine
getirdiklerine, İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral
Akşenerin tavsiyeleriyle izleme komitesi oluşturulduğuna,
tetkik kitlerinin yeterli sayıda bulunmadığına ve
tetkiklerden sonuçları alma hızının da yeterli
olmadığına, Sağlık Bakanlığının
süreç yönetimini kıymetli bulduklarına, devletin zirvesinin Çankaya
Köşkünde toplantı hâlinde olmasını anlamlı bir
tevafuk olarak değerlendirdiklerine ve devletin, milletin karşı
karşıya bulunduğu tehditlerle ilgili kararların
geçmişte olduğu gibi Çankaya Köşkünde alınmaya devam
etmesini dilediklerine, coronavirüs salgınının farklı
boyutlarıyla ele alınabilmesi için Hazine ve Maliye Bakanı,
İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısının bizzat gelerek
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl
dönümüne, coronavirüs önlemlerinin üst seviyede ve büyük bir hassasiyetle
uygulanmaya çalışıldığına, sorunun küresel
mücadelenin ulusal olduğuna, Fransanın Paris kentinden İstanbul
Havalanına gelen ve karantinaya alınmak üzere otobüse bindirilen bir
yolcunun kolluk kuvvetlerince otobüsten indirilerek özel bir arabaya
bindirilmesine ilişkin sosyal medyaya yansıyan görüntülere, devletin
almış olduğu tedbirlere karşı vatandaşların
dikkatini ve bağlılığını zedeleyecek nitelikte
hadiselerin yaşanmaması gerektiğine, hukuka aykırı
faaliyette bulunanlara ilişkin cumhuriyet savcılıkları
tarafından soruşturma başlatılmasını da
memnuniyetle karşıladıklarına, karantina tedbirlerinde
yaşanabilecek sapmaların bedelinin herkes için ağır
olabileceğine ilişkin açıklaması
18.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümünde bu topraklara, bu coğrafyaya
barış gelmesini canıgönülden dilediklerine, uzunca bir süre daha
coronavirüsle yaşanmaya çalışılacağına,
Sağlık Bakanlığının süreci kötü yönettiğini
düşünmediklerine ve sağlık emekçilerinin canla başla
çalıştığına ama Türkiyenin böyle bir salgınla
mücadeleye hazır olmadığına, kişiler arasındaki
mesafeyi korumanın coronavirüsle mücadele açısından son derece
önemli olmasına karşı ülkelerin yakınlaşması,
dayanışma içerisinde olması gerektiğine, pandemi ilan
edilen salgınla ilgili bir Meclis araştırması komisyonu
kurulamadığına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin şeklen
çalıştığına, ortak akla ihtiyaç olduğuna çünkü bu
ortak aklın aynı zamanda herkesi mücadelenin parçası hâline
getireceğine, Hükûmetin yatırımın merkezine insan
sağlığı ve eğitimi koyması hâlinde tedirginliğin
bu kadar yaşanmayacağı, kamusal kaynaklarla ihtiyaçların
karşılanabileceğine ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne, kamu yönetiminin kronik hastalığı
olanlarla ilgili tedbir almasını doğru bulduklarına fakat
TBMMde ve bazı kurumlarda kronik hastalığı bulunan
personelin rapor almaya zorlanmalarını üzüntüyle
karşıladıklarına, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Nimetullah Erdoğmuştan konuyu Başkanlık Divanı
olarak takip ederek açıklama yapmasını beklediklerine,
coronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine, virüs salgınında en büyük risk grubunu
oluşturanların sağlık çalışanları
olduğuna, sağlıkçıların ortak talebi olan
sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi
yasa teklifinin Meclisten geçirilmesi gerektiğine, Fransanın Paris
kentinden İstanbul Havalanına gelen ve karantinaya alınmak
üzere otobüse bindirilen bir yolcunun kolluk kuvvetlerince otobüsten
indirilerek özel bir arabaya bindirilmesine ilişkin sosyal medyaya
yansıyan görüntülerin buz dağının görünen yüzü
olduğuna, bu tip uygulamaların olmaması ve özellikle güvenlik
güçlerinin buna alet edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması
konusunda İçişleri Bakanını uyardıklarına,
Çankaya Köşkünde gerçekleştirilecek olan toplantıda gerekli tedbirlerin
alındığını ümit ettiğine, kategorik
ayrışmayı reddettiklerine, kutuplaşmaların
aşılması gerektiğine aksi taktirde 83 milyonun
korunulamayacağına, Türk Tabipleri Birliğinin Bu krizi birlikte
yönetelim. teklifinin geri çevrilmesinin büyük mesuliyetler
yaratacağına ilişkin açıklaması
20.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne, tarihte nasıl birlik ve beraberlikle
başarıya ulaşıldıysa devletin mücadelesi, milletin
dikkati ve alınan kararlara uyulmasıyla coronavirüs
salgınının da en kısa sürede ortadan kalkacağına,
AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekleştirilen şehir
hastaneleri ve sağlık altyapısıyla coronavirüs
vakasının görülmesinden çok daha önce mücadelenin
başlatıldığına ve en az vaka sayısıyla
karşılaşılan ülkeler arasında ilk 10un içerisinde yer
alındığına, başta İtalya olmak üzere
Avrupanın karşı karşıya kaldığı sorunun
altyapı eksikliği olduğuna, Bilim Kurulunun direktiflerine
harfiyen riayet edilmesi gerektiğine, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin Anayasa değişikliğiyle
gerçekleştirildiğine ve milletin karar verdiği bu anayasal
düzene milletvekillerinin bağlılık yemini ettiğine
ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın HDP grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryakinin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, vatandaşların
fırsatçı bir grup ticari lobi tarafından hakkaniyetsiz
uygulamalara maruz bırakılmasının önlenmesi, salgın
sürecinde ihtiyaç duyulan başta gıda ve sağlık ürünleri
olmak üzere tüm mal ve ürünlerin toplumun her kesimi tarafından
ulaşılabilir hâle getirilmesi amacıyla 18/3/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 18 Mart 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları
tarafından, coronavirüs salgınının cezaevlerinde
yaratacağı sorunların araştırılması
amacıyla 16/3/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mart 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında
yer alan, ülkedeki salgın hastalık risklerinin ve sebeplerinin tespit
edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
verilmiş olan (10/2618) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
18 Mart 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 197, 139 ve 174 sıra
sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın
sırasıyla 2nci, 3üncü ve 4üncü sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 19 Mart 2020 Perşembe günkü
birleşiminde 174 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 19 Mart 2020 Perşembe günkü birleşiminde
İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
yürütme tarafından yapılacak gündem dışı konuşmayı
takip eden konuşmalarda siyasi parti gruplarına on beşer dakika
süreyle söz verilmesine ilişkin önerisi
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ile 46 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2633) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 196)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentop ve 1 Milletvekilinin Afrika Kalkınma
Bankası Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/2691) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 197)
3.- Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Karadağ Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İş Birliği
Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2273) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 139)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayanın, Bakanlığın esnafların
ekonomik sorunlarına yönelik eylem planına ilişkin sorusu ve
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/25482)
2.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, 27nci Yasama Döneminde TBMM
Başkanlığına gelen yasama
dokunulmazlığının kaldırılması istemlerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/26332)
18 Mart 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümü
vesilesiyle Türkler ile Kürtlerin kardeş halklar olarak Çanakkale ruhuna
sadık kalmakla mükellef olduklarını dünyaya seslenmek
istediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, 18 Mart Çanakkale
Zaferi ve Şehitleri Anma Gününün 105inci yıl dönümü münasebetiyle
sizlerle görüşlerimizi paylaşmak istiyorum. Önemli gün ve önemli
geceleri, önemli tarihî olayları anmak, aslında, temelde,
karanlıkta bir fanus yakmak gibidir. Çünkü bu tür tarihî dönemeçlerde bu
anmaların o karanlıkları aydınlatma noktasında çok
önemli etkileri vardır. Fakat anmayla yetinmeyerek anlamaya yani
içeriği esas alma gayesine matuf bir duruş esastır.
Bakınız, Çanakkale şehitlerini anmak
ve anlamak bizce Çanakkale ruhunu çok iyi bir şekilde canlı tutmakla
mümkündür. Hiç şüphesiz halkların kardeşliğinin o birleşiminden,
o kaynaşmasından hatta yan yana değil de iç içe ebedî
istirahatgâhlarında bulunmalarından açığa çıkan
Çanakkale ruhu, hepimizi bağımsızlık konusunda aynı
paydada birleştirmektedir. Kardeşlik, Niyet ettim kardeş
olmaya. demekle olmuyor. Kardeşlik, öylesine nihai ve uzak bir hedeftir
ki o hedefe ulaşmak birçok gayret ve bedelle ancak mümkündür.
İşte, Çanakkale ruhunun aslında bize
sağladığı ve miras olarak bıraktığı o
hedef âdeta bu coğrafyanın, bu toprakların bir Simurgudur.
Hadsizlik yapmak istemiyorum ama sizler de çok iyi bilirsiniz ki Simurgda
nasıl bencillikten benlik şuuruna bir geçiş varsa âdeta
Çanakkale de bizim bu coğrafyaların halklarının
ortaklaşa bencillikten benlik şuuruna ulaştıkları bir
nihai mesafedir.
Ben bu kürsüden -izninizle- Türkiyeye seslenmek
istiyorum, hatta bütün dünyaya seslenmek istiyorum ve diyorum ki: Türkler de
Kürtler de kardeş halklardır ve Çanakkale ruhuna sadık kalmakla
mükelleftirler. Sonuç olarak diyorum ki: Ey şehadetleriyle hakikate şahitlik
yapan şüheda, ölümsüzlük size ne kadar çok yakışıyor.
Bu duygu ve düşüncelerle ruhları şad
olsun diyorum ve bundan sonraki süreçte, önümüzdeki günlerde
bağımsızlık adına her birimizin hassasiyet
göstereceğine olan inancımı da ifade etmek istiyorum. (HDP, AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, gündeme geçmeden önce
3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 14 Mart Tıp
Bayramı, sağlık çalışanlarının
sorunları ve coronavirüs hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili
Çetin Arıka aittir.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, 14 Mart Tıp Bayramı,
sağlık çalışanlarının sorunları ve
coronavirüs salgınına ilişkin gündem dışı
konuşması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Kurtuluş Savaşında, 15 Temmuzda ve
bugün dünyayı kasıp kavuran corona salgınına
karşı Meclis çalışmalarına ara vermeden devam eden
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 18 Mart, Yârdan geçilir, serden geçilir,
Çanakkale geçilmez. diyerek tarihî bir destan yazan Ulu Önderimiz Gazi
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum.
Sayın milletvekilleri, coronavirüs
salgını bize iki şeyi net olarak gösterdi: Birincisi, koruyucu
sağlık hizmetinin ne kadar önemli olduğunu. Takdir edersiniz ki
devletin asli görevi vatandaşını hastalandırmamaktır
ama biz yıllardır çok hasta, çok tetkik, çok ameliyat, çok para
dedik. Şehir hastanelerine yüzde 80 doluluk sözü verdik. İkincisi de
doktor efendi dönemi bitti. Doktor efendi money peşinde. diye hedef
gösterilen, sürekli horlanan, aşağılanan, şiddete
uğrayan bir meslek grubunun aslında ne kadar ulvi bir görev
yaptığını bir kez daha gördük. Okullar kapandı,
iş yerleri kapandı, alışveriş merkezleri
boşaltıldı, toplantılar iptal oldu, uçuşlar geri
çevrildi, uluslararası sınırlar kapatıldı;
kısacası hayat durdu, insanlar birbirine bakmaya, dokunmaya korkar
oldu ama hastaneler açık, doktorlar hasta bakıyor. Öksürüğüm
var, ateşim var. diyenlere üç metre geriden bakmıyor, nabız
ölçüyor, akciğerlerini dinliyor. Bu meslek grubunun bir mensubu olmaktan
bir kez daha gurur duydum. Bu zor dönemde görev yapan tüm sağlık
çalışanlarının bir kez daha 14 Mart Tıp
Bayramını kutluyorum.
Sayın milletvekilleri, Sağlık
Bakanlığının, dünyayı kasıp kavuran coronavirüs
salgını konusunda tedbirler almasını, Bilim Kurulunu
kurmasını, halkı bilgilendirmesini olumlu buluyoruz ve
destekliyoruz. Ancak, bu salgının ülkemizdeki
yaygınlığının belirlenmesi için yapılan test
sayıları çok yetersiz. Bakanlığın, uygulanan test
sayısı ile pozitif ve negatif çıkan test sonuçlarını
günlük olarak kamuoyuyla paylaşması gerekir. Bu sayılar
gerçekten çok önemli, çünkü kaç kişiye bulaştığını
net olarak tespit edemezseniz karantina önleminizin hiçbir anlamı
kalmayacaktır. Bir başka problem de testlerin sınırlı
sayıdaki merkezlerde yapılıyor olması. Test merkezlerinin
hızla artırılması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, umreden ve yurt
dışından gelen vatandaşlar ve onların temas
ettiği kişilerin tespiti konusunda ciddi eksikliklerin olduğunu
üzülerek görüyoruz. Bu salgın yeni değil aralık ayında
ortaya çıktı. Peki niçin binlerce insanın umreye gitmesine izin
verdiniz? Hadi izin verildi, geri dönüş tarihleri belliydi, niçin hepsini
karantinaya almak için bir planlama yapılmadı?
Bakınız, ilim Kayseride 5 Mart tarihinde
umreden gelen 250 kişilik kafileden sadece 1 kişi yüksek ateş
nedeniyle gözlem altına alındı oysaki aynı uçakta geldiler.
Yapılması gereken 250 kişinin de gözlem altına
alınmasıydı. Maalesef geri kalan 249 kişi evlerine
gönderildi; kimlerle temas ettiler, ne hâldeler bilmiyoruz. Diyanet
İşleri Başkanı Umreden gelen bir kişide virüs tespit
edilince karantina önlemleri başladı. diyor. Demek ki umreden gelen
vatandaşlar için daha önceden bir planlama yapılmamış.
Eğer ki planlama yapılmış olsaydı gece
yarısı apar topar çocuklarımız yurtlarından
çıkartılıp umreden gelen yurttaşlarımız
yerleştirilmek zorunda kalmazdı.
Değerli milletvekilleri, her gün
televizyonlarda kamu spotuyla corona karşısında almamız
gereken 14 tedbir sıralanıyor ki bunlar harfiyen uygulanması
gereken tedbirler. Ancak vaka sayısına baktığımızda
logaritmik olarak artıyor. 1 kişi hayatını kaybetti, Allah
rahmet eylesin. Yapılması gereken acilen, şehir hastaneleri
açılırken kapatılan eğitim araştırma hastaneleri
derhâl açılıp yoğun bakım üniteleri kurulmalı ve
yeterince solunum cihazı temin edilmelidir. Toplu taşıma
araçları tıklım tıklım dolu. Toplu taşıma en
büyük risk, derhâl iptal edilmelidir. Hekimlerin ve sağlık
çalışanlarının korunması için tedbir
alınmalıdır, hekimleri ve sağlık
çalışanlarını korumadan toplumu koruyamazsınız.
Bakınız, sayın milletvekilleri,
Urfada sağlık çalışanlarına sadece iki saat koruma
özelliği olan tek maske verilmiş. Peki iki saat sonra ne olacak?
Bakınız, yine Fransada sağlık
çalışanlarının çocukları için Siz bize
bakıyorsunuz, biz de size bakacağız. denilerek kreşler
açılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ayrıca taksi ve dinlenmek için görev yerlerine
yakın otelleri de bedava yapmışlar. Benzer düzenlemeler
sağlık çalışanlarımız için de ivedilikle
yapılmalıdır ve atama bekleyen 620 bin sağlıkçı
da derhâl atanmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu
hastalığın ilacı yok, aşısı yok. Coronavirüs
salgınından korunmanın yolu da aşının bir an önce
üretilmesinden geçiyor. Peki, biz Türkiye olarak bu aşıyı
üretebilir miyiz? Maalesef ki hayır. Çünkü yerli ve millî
aşımızı üreten, viral enfeksiyonların tanı ve
tedavisinde büyük başarılara imza atan, cumhuriyetle yaşıt
olan Doktor Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapattınız,
yerli aşı üretimini bitirdiniz. Şimdi avuç dolusu parayı
ödeyerek aldığımız grip aşısı, yakın
geçmişte yurdumuzda üretilmekteydi. Neticede Türkiyede aşı
üretimini sıfırladınız. 1940larda Orta Doğu
ülkelerine tifüs aşısı satan Türkiye, şimdilerde maalesef
ki ele muhtaç. Bugün, Türkiyede en fazla AR-GE harcaması yapan ilk 15
şirket arasında bir tane dahi ilaç şirketi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım efendim.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığına ayrılan bütçe, TÜBİTAKa
ayrılan bütçenin tam 5 katı. Eğer ki cumhuriyetin ilk
yıllarında ve devamında sürdürülen aşı politikası
desteklenseydi, millî endüstri korunup kollansaydı, bugün yabancı
ülkelerden virüs aşısı üretilse de satın alsak diye
beklemezdik. Türkiyenin geleceğinin değiştirilmesi için önce
önceliklerin değiştirilmesi, iktidarın zihniyetinin dezenfekte
edilmesi gerekiyor.
Sağlıklı günler diliyorum,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
sağlık emekçilerinin sorunları hakkında söz isteyen Hakkâri
Milletvekili Sait Dedeye aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Dede.
2.-
Hakkâri Milletvekili Sait Dedenin, sağlık emekçilerinin
sorunları ve coronavirüs salgınına ilişkin gündem
dışı konuşması
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; coronavirüs salgınından kaynaklı
bir yurttaşımızın yaşamını kaybetmesinden
dolayı derin üzüntü içerisindeyiz. Kendisine Allahtan rahmet,
yakınlarına sabırlar diliyorum.
Dün, burada anlaşılması zor,
izahı mümkün olmayan bir siyaset yaklaşımına şahit
olduk. Dün, başta Halkların Demokratik Partisi olarak bizler,
Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ PARTİ temel derdi coronavirüs
salgını ve alınacak tedbirler olan araştırma
önergelerini acil bir şekilde araştırma komisyonları
kurulması amacıyla Genel Kurulun gündemine getirdik. Beklendiği
şekilde AKP öncülüğünde, MHP milletvekillerinin de desteğiyle
söz konusu öneriler reddedildi. Buradan bütün yurttaşlar adına,
kamuoyu adına tekrar sormak istiyorum: Neden reddediyorsunuz?
Bakınız, vaka sayıları her geçen gün artmaktadır.
Bugün Çinden sonra coronavirüs salgınından en çok etkilenen ülke
İtalyadır. Türkiyede 11 Mart 2020 tarihinden bu yana
salgının süreci periyodik olarak İtalyayla benzerdir. Bugün
İtalyada vaka sayıları ve ölüm sayıları binlerle
ifade edilmekteyken Türkiyede birikimsel olarak rakamlar vahim sonuçlara yol
açacak seviyelere doğru yükselmektedir. Hastalığın
diğer ülkelerdeki yayılma hızına
bakıldığında önümüzdeki bir iki haftanın çok kritik
olduğu anlaşılmaktadır. Hasta sayısının
hızla artabileceğini öngörerek planlamaları ivedilikle yapmak ve
gerekli önlemleri zamanında alarak uygulamak yaşamsal önemdedir.
Sağlık örgütlerinin de ısrarla dile getirdikleri gibi
hastalık şüphesi taşıyanlara yeterince test yapılarak
hastaları ve temas ettiklerini saptayıp izole etmek gerekmektedir.
Yeteri kadar yapılan test sayesinde hastalığın toplum
içinde yaygınlık derecesini doğru olarak belirleyerek uygun
zamanlarda sosyal mesafeyi artıran önlemler almak suretiyle bulaşma
hızını da azaltmak gerekmektedir. Sağlık sistemini
hızla artan hasta sayılarına yanıt verecek biçimde organize
edebilmek salgın ve mücadele için büyük önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri konuya dair öncelikle
tedbirlerin alınması, sağlık emekçilerine yönelik fiziki ve
psikolojik desteklerin maksimum seviyeye çıkarılması
gerektiğini dün burada belirttik. Birçok arkadaşımız konuyu
bütünüyle ele alarak yapılması gerekenleri ifade etti. Ancak görünen,
pratikte karşılaştığımız, önerdiğimiz
hemen hiçbir durumun dikkate alınmadığıdır.
Sağlık Bakanı başta olmak üzere herkese öncelikle kamuoyuna
karşı şeffaf ve açık bir yaklaşımda
bulunması önerisinde bulunuyoruz. Şeffaf ve açık bir yaklaşımın
hayata geçirilmesi için öncelikle Sağlık Bakanından
vakaların hangi şehirlerde meydana geldiğini, vakaların
cinsiyet, yaş, etki alanlarının bir an önce kamuoyuyla
paylaşılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Âdeta bir
gece programı hâline getirilen, gece yarısına yakın bir
vakitte yapılan basın açıklamalarını gayriciddi
bulduğumuzu belirtmek istiyorum. Her gece yalnızca vaka
sayısındaki değişim yahut ölümle sonuçlanıp
sonuçlanmadığına dair bir bilgi paylaşımı
pandemi olarak ilan edilen bir virüs salgını göz önüne alındığında
maalesef yüzeysel ve yetersiz kalmaktadır. Bilgi edinmek, bilgi almak
anayasal bir haktır ancak bilgiyi tam ve eksiksiz almak, politik
manevralara bulandırılmamış bir şekilde almak bizlerin
ve her yurttaşın en temel arzusudur.
Bir diğer önemli konu da Türk Tabipleri
Birliği ve Sağlık Emekçileri Sendikası gibi önemli sivil
toplum kuruluşlarının uyarıları ve önerilerini dikkate
almama konusudur. Sağlık Bakanlığı ve ilgili sorumlu
kurumlar sivil toplum kuruluşlarıyla ortak hareket etmelidirler. Türk
Tabipleri Birliği ve Sağlık Emekçileri Sendikasının
açıklamalarıyla coronavirüs salgınının diğer
ülkelerdeki yayılma hızı göz önüne
alındığında önümüzdeki bir iki haftalık sürecin kritik
olduğu belirtilmektedir. Hiçbirimizin felaket tellallığı yapmak
gibi bir niyeti elbette yok, ancak bilimsel veriler hasta
sayısının artacağı yönünde emareler göstermektedir. Bu
sebeple bugüne kadar alınan tedbirlerin kademeli olarak
artırılması ve bu süreçte yurttaşlarımız
mağdur edilmeden sosyal mesafelerin artırılması
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, kritik bir döneme
girdiğimizin farkında olacak şekilde, son olarak özellikle
hastane envanterlerinin yetersiz olduğu şehirlerle ilgili acil eylem
planları geliştirilmesi zorunludur. Test yapılabilecek merkez
sayısı artırılmalı, bütün yurttaşların
güncel ve doğru bilgiye ulaşması için her şehirde kriz
masaları kurulmalıdır. Sınır kapılarından
giriş çıkışların nasıl
yapıldığı, önlemlerin hangi seviyede
alındığı bilinmemektedir. Dolayısıyla
yurttaşların kolay bir şekilde doğruluğu teyit
edilmemiş bilgiler aracılığıyla paniğe
sürüklenmesi olağanlaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hastaların yüzde
20sine varan bölümünün hastaneye yatışının gerektiği,
yüzde 5ine varan bölümünün yoğun bakım gerektirdiği
bilinmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
Bu bakımdan, hastane acillerindeki hekimler ve
sağlık çalışanları ile corona hastalığı
tanı ve tedavi sürecinde aktif rolü olan poliklinik, laboratuvar,
radyoloji bölümü hekim ve sağlık çalışanlarının
her türlü korunma gereksiniminin sağlanması, başta maske olmak
üzere tüm koruyucu ekipman ihtiyaçlarının eksiksiz olarak
giderilmesi, çalışma saat ve koşullarının kendileri ve
yakınlarının sağlığını da dikkate
alacak biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki
salgında en fazla risk altında olan grup sağlık
çalışanlarıdır. Sağlık emekçilerinin
hastalıktan korunması için gereken önlemler bir an önce
alınmalıdır.
Tekrar üzülerek belirtmek istiyorum ki, önlemlerin
zamanında alınmaması durumunda salgının yaratacağı
sağlık bilançosunun katlanarak büyüyeceği
unutulmamalıdır ve bu pandemiyi en az kayıpla atlatmanın
yolu, sağlık emekçilerinin güvenliğine öncelikle dikkat edilmesi
gerektiğidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
coronavirüs salgını ve Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldıza
aittir.
Buyurun Sayın Yediyıldız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldızın, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ve coronavirüs salgınına
ilişkin gündem dışı konuşması
ŞENEL YEDİYILDIZ (Ordu) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, evet, bugün Çanakkale
savaşının 105inci yılındayız. Çanakkale savaşına
itilaf devletleri Şubat 1915te deniz savaşlarıyla
başlamışlardır, 18 Mart 1915te deniz yoluyla
geçemeyeceklerini anlayınca geri çekilmişler ve karadan
saldırmışlardır. Bu geri çekiliş, o zaman Çanakkale
Boğazında bulunan Nusret mayın gemisinin her şeye
rağmen boğazı mayınlaması, Seyit Ali Çabuk (Seyit
Onbaşı) gibi Anadolu kahramanlarının
kaldırdığı 250 kilogramlık merminin itilaf
devletlerinin amiral gemisini batırması ve Ezineli Yahya
Çavuşun, komutasındaki 67 kişiyle İngiliz kuvvetlerini
sahilde durdurmasıyla olmuştur ve dünya tarihinin zirve
sayfalarına Çanakkale geçilmez! ifadesini bir daha silinmemek üzere
yazdırmıştır. Çanakkalede gerçekleşen bu eşsiz
destan hem istikbal hem istiklal mücadelemiz olmuş, Anadolu halkına
verdiği azim, umut ve kararlılıkla Kurtuluş
Savaşının meşalesini de ateşlemiştir.
Çanakkale, 15 Temmuz hain darbe girişiminde
olduğu gibi Türk milletinin, bağımsızlık ve özgürlük
söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu
sonsuza kadar anlatacak bir anticephedir.
Çanakkale savaşında Türk askeri,
Suriyede, Bosnada ve diğer bulunduğu ülkelerde olduğu gibi
insanlığını göstermiş; Türk milletinin savaşta
bile insanlığını yitirmediğini, düşmanına
bile merhamet gösterebileceğini göstermiştir. Bu düşüncelerle,
bir kez daha 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin
105inci yıl dönümünde, bu toprakları bize vatan kılan
başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere ecdadımızı,
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
Değerli milletvekilleri, maalesef dünyada
pandemi olarak etrafa sarılan coronavirüs (Covid-19)un ilk
kurbanını dün gece verdik. Ben vefat eden 89 yaşındaki
büyüğümüze rahmet diliyorum, geride kalanlarına da sabır
diliyorum.
Coronavirüs, MERS ve SARS virüslerinin mutasyonudur.
Yani bu virüs dünyaya yeni çıkan bir virüs değildir, eskiden beri
gelen MERS ve SARS virüslerinin mutasyona uğramış şeklidir.
Solunum yoluyla bulaşır, solunum yolları hastalıkları
yapar. Solunum yollarında, akciğerde pnömoni dediğimiz ileri
pnömoni hastalıklarını yapar, insanların çoğu da bu
hastalığı hafif geçirir. Hastalık önce Çinde
başlamış, bütün dünyaya yayılarak pandemi
yapmıştır. Hastalığı daha çok ileri yaşta
olanlar, altında bir hastalığı olanlar yani sigara içenler,
bir akciğer hastalığı olanlar veya karaciğer, böbrek,
kalp yetmezliği veya hipertansiyonu olanlar daha ağır geçirirler
ve ölümcül seyreder onlarda. Bugün bu hastalık Çinde belli bir seviyeye
inmiş ama Avrupayı merkez kılmıştır; Avrupanın
birçok ülkesinde, İtalyada, İspanyada, Almanyada, Belçikada
yaygın hâle gelmiş ve ileri ölümlere sebep olmaya
başlamıştır. Türkiye ise, bu virüs salgını Çinde
başladığından beri bu tedbirleri en iyi alan ülke
olmuştur. Allaha hamdolsun, doksan gündür bu virüsten bu toplumu
korumuşuz ve inşallah bundan sonra da bu virüsü, bu salgını
en az zararla atlatacağımıza inanıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde bütün Kabine
üyeleri, özellikle Sağlık Bakanımız gerçekten bu virüsle
savaş için çok büyük mücadele vermiş ve gayret göstermiştir. 31
Aralıkta Çinde başlayan bu ölümler için 1-2 Şubatta
Sağlık Bakanımız devreye girmiş ve Çinle olan
ilişkilerini kesmiş; daha sonra İranda olmaya başlamış,
İranla olan ilişkilerini kesmiş; daha sonra Avrupayla olan
bütün girişleri kontrol altına almışız. Ve bugün her
şeye rağmen pandemi yapan bir virüsün neticede Türkiyeye
buluşmaması gibi bir şey mümkün değil ama buna rağmen
Türkiyede şu anda girişlerin hepsi kontroldedir, vakaların
hepsi kontroldedir. İnşallah Türkiyede bu virüs daha ileriye
gitmeden, nihayette daha güzel bir şekilde neticeye ulaşacaktır.
Şimdi, Türkiye -Allah göstermesin- herhangi bir
hastalık yaygın olduğunda hastaneleriyle,
çalışanlarıyla, sağlık çalışanlarıyla
ve hastanelerdeki ekipmanlarıyla bu savaşa, bu mücadeleye
hazırdır. Bizim yatak sayısı olarak da yoğun
bakım ve alet sayısı olarak da -Allaha hamdolsun- şu anda
her şeyimiz yerindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun tamamlayın Sayın
Yediyıldız.
ŞENEL YEDİYILDIZ (Devamla)
İnşallah, ihtiyaç duymadan ama tedbirli olarak, her türlü tedbiri
alarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
İnşallah demek yetmez.
ŞENEL YEDİYILDIZ (Devamla)
İnşallah, yarın, Sayın Bakanım da Sayın Meclisi
bu konuda bilgilendirecektir, daha önce de Komisyonumuzu bilgilendirmişti,
yarın da inşallah bu virüsle, hastalıkla, mücadeleyle ilgili
Meclisimizi de bilgilendirecektir.
Ben kısa bir iki şey daha söylemek
istiyorum: Devlet, Bakanlık bu konuda yapacağı her şeyi
yapmıştır ve yapmaktadır, sorumluluk fertlere
düşmektedir. Biz kendimizi korursak, basit şeylerle kendimizi
korursak emin olun ki bu virüsten en ucuz şekilde kurtulacağız.
Şu unutulmamalıdır ki bu virüs elle bulaşan bir virüstür.
Onun için el temizliğimize de sonsuz dikkat etmek gerekiyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Solunumla da
bulaşıyor. Havadan da bulaşıyor, yapmayın gözünüzü
seveyim ya. Ağız yolu enfeksiyonuyla da bulaşıyor.
ŞENEL YEDİYILDIZ (Devamla) Solunum
yoluyla da bulaşır ama o solunum yoluna da elle göndeririz. Havadan
bulaşan bir virüs değildir. Elimizi ağzımıza,
gözümüze, burnumuza sürdüğümüzde virüsü bulaştırmış
oluruz. Onun için, elimize dikkat edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ŞENEL YEDİYILDIZ (Devamla)
Tokalaşma, sarılma ve yakın temastan kaçınacağız;
ellerimizi, gözlerimizi ve burnumuzu koruyacağız.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Havadan da
bulaşıyor.
ŞENEL YEDİYILDIZ (Devamla) Ben bu
mücadelede gecesini gündüzüne katarak gayretini hiç esirgemeyen sağlık
çalışanlarımıza, doktorlarımıza, bütün
hemşirelerimize ve diğer sağlık
çalışanlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Sorun
küresel, mücadele ulusaldır. Corona virüsü, alacağımız
tedbirlerden daha güçlü değildir diyor, hepinizi hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Buyurun Sayın Şeker.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Millî Mücadele ruhunun
ve Türk askerî gücünün kanıtlandığı 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümündeyiz. Çanakkalede büyük bir zafer kazanan
kahraman ordumuzun Anadolu halkına verdiği azim, umut ve
kararlılık Kurtuluş Savaşının meşalesini de
ateşlemiştir. Tarihe altın harflerle kahramanlık destanlarını
yazan ve bu toprakları bize vatan kılan, şehitler tepesini
boş bırakmayan şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor,
şükranlarımı sunuyorum.
Millî şairimizin dediği gibi:
Bastığın yerleri toprak diyerek
geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz
yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme,
yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet
vatanı.
18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle tüm
şehitlerimize şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
2.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Çanakkale, yedi düvele meydan okuyan, dönemin en
modern ordularını dize getiren, tarihin akışını
değiştiren, ecdadımızın yazdığı
şanlı bir destandır. Çanakkale, tarihi şanlı
zaferlerle dolu bir milletin asırlık uykusundan
uyandığı, küllerinden yeniden doğduğu, birlik ve
beraberliğin ruhunu abideleştirdiği topraktır. Çanakkale,
millet olarak vatanımıza, hürriyetimize, bizi biz kılan mukaddes
değerlere bağlılığımızın da timsalidir.
Büyük bir gurur ve heyecanla idrak ettiğimiz Çanakkale Zaferimizin
105inci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere
Çanakkale destanının tüm kahramanlarını ve aziz
şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle, gazilerimizi
şükranla anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
3.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Çanakkale Zaferinin en büyük adsız
kahramanları, evlatlarını kınalayıp cepheye gönderen
asil ruhlu annelerdir. O anneleri, sonsuz minnet ve şükranla yâd ediyoruz.
Batı, bugün İslamofobi hastalığıyla İslamın
kadını tahkir ettiği nevalarını tekrarlaya dursun,
onların bu hezeyanlarına en muhteşem cevabı veren,
evlatlarını din, iman, ezan, vatan, bayrak, mukaddesat sevgisiyle
yetiştirip sonra da âdeta düğüne gönderir gibi cepheye yollayan,
sinesi iman dolu o mübarek analardır. Dolayısıyla genç
nesillerin gönülleri, millî ve manevi değerlerine bağlı, salih
ve salih evlatlar yetiştirmenin heyecanıyla dolu olmalıdır.
Zira milletlerin bekası, seviye kazanmış bir kalbe sahip olan
fedakâr nesil yetiştirmekle mümkündür. Çocuklarını Çanakkale
destanıyla büyüten nesil, dinine, bayrağına,
toprağına, tarihine, bütün maddi, manevi değerlerine sahip
çıkacaktır. 18 Mart Şehitler Gününde, bu toprakları bize
emanet eden tüm kahraman şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Topal
4.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, coronavirüsle ilgili alınan
önlemler kapsamında okulların tatil edildiğine, on-line
eğitim yapılacağı için öğrencilerin internete
yoğun ihtiyaç duyacağına, virüs önlemleri devam ettiği
sürece internetten alınan vergilerin kaldırılması ve tüm
erişim ücretlerinin yüzde 50 oranında indirilmesini millet adına
talep ettiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Coronavirüsle ilgili alınan önlemler
kapsamında Türkiye âdeta eve kapandı, okullar tatil edildi,
önümüzdeki hafta on-line eğitim başlayacak. Birçok kuruluş,
çalışanlarına evden çalışma olanağı
tanıdı. İnsanlar yüz yüze görüşmek yerine internet
aracılığıyla görüşür hâle geldi. Bu bağlamda,
internet kullanımı temel ihtiyaç hâline geldi. Önümüzdeki süreçte
özellikle öğrencilerimiz internete yoğun ihtiyaç duyacaklar.
Şimdiden birçok insan kotasını doldurdu, erişimde
sıkıntı yaşıyor. Buradan Hükûmete ve internet
sağlayıcı şirketlere çağrı yapıyorum: Virüs
önlemleri devam ettiği sürece internetten alınan vergiler
kaldırılsın, şirketler bu geçiş sürecinde eğitim
yayınlarına özel kota versin, tüm erişim ücretleri yüzde 50
indirilsin. Bunu bir sosyal dayanışma örneği olarak milletimiz
adına talep ediyorum. Şimdi herkesin elini taşın
altına koyma zamanı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
5.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çanakkale, imanın ve inancın zaferi,
namusunu çiğnetmeyen Asımın neslinin ölümsüz eseridir.
Çanakkale, Bedrin aslanları gibi çarpışan şanlı
ecdadın mucizesi, bir hilal uğruna şehadete yürüyenlerin tarihe
sığmayan ayak izidir. Çanakkale, aşılmaz sur,
yıkılmaz iman, sarsılmaz cesarettir; vatandır,
bayraktır, destandır; onurdur, gururdur, fedakârlıktır;
şehittir, kahramanlıktır; Türkün eğilmez başı,
ayağa kalkışı, yedi düveli dize getirdiğidir. 57nci
Alayın adanmışlığı, asaleti,
inanmışlığı, vazgeçişi,
karşılıksız vatan aşkı, millet sevdası ve
iman kalesidir; Seyit Onbaşının, Mehmet Çavuşun, Nezahat
Onbaşının iman dolu yüreği; Ben size taarruzu
emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün ta
kendisidir. Çanakkale geçilmezdir.
Şehitlerimizi rahmet, minnet ve iftiharla yâd
ediyorum.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu
toprak bir devrin battığı yerdir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 18 Mart
Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne,
tamamlandığında dünyanın en uzun asma köprüsü
unvanını alacak olan 1915 Çanakkale Köprüsüne ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Çanakkale Zaferimizin 105inci yıl
dönümü, aynı zamanda Şehitleri Anma Günüdür; kutlu olsun.
Kahraman ecdadımız Rumeliye ilk olarak
1352 yılında birinde 40, diğerinde 39 bahadır bulunan 2
salla, toplam 79 kişiyle geçip Gelibolu Yarımadasındaki Çimpe Kalesini
fethetti. 18 Mart 1915 tarihinde yedi düvele karşı verilen tarihî
muharebede Çanakkale geçilmez. dedirttiler.
Şimdi de Çanakkale 1915 Köprüsüyle
boğazı 2.023 metre orta açıklıkla geçeceğiz. Proje,
toplam uzunluğu 3.623 metre olan asma köprü şeklinde planlandı.
Köprü, dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Köprü üzerinde hem lastik
tekerlekli araçlar hem de demiryolu geçecek ve inşallah cumhuriyetin
100üncü yılı olan 2023 yılında açılacaktır.
Tarihimizdeki ve günümüzdeki bu başarılar hepimizindir ve bunu birlik
ve gayretimizle başardık.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümüne, 18-24 Mart Yaşlılara
Saygı Haftasına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferimizin yıl
dönümü. Yüz beş yıl önce ecdadımız Çanakkale geçilmez.
diyerek tarihi yeniden şekillendirmiştir. Vatanımızın
ve milletimizin bekası için canını feda eden tüm
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
Ömrünün büyük bir kısmında topluma ve
ülkesine hizmet vermiş, bugünle gelecek arasında kurulacak köprünün
yapı taşlarını oluşturan
yaşlılarımızın 18-24 Mart Yaşlılara Saygı
Haftasını kutluyorum. Toplumsal yaşamın temel kuralı
karşılıklı sevgi ve saygıdır. Türk toplumu bu
temel kural doğrultusunda toplumsal dayanışmayı
yaşamın her evresinde ilke edinmiştir. Yaşlılara bugün
gösterilecek sevgi ve saygı gelecek kaygılarımızı
azaltacak, hangi yaşta olursa olsun tüm bireylerin yaşama güvenle
bakmalarını sağlayacaktır. Unutmayalım ki hepimiz
yarının yaşlılarıyız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde yaşlılarımızın
karşılaştıkları sorunların en aza indirilmesi ve
bunların çözüme kavuşturulması anlamında birçok proje hayata
geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Yaşlılarımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Karadağ
8.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarih boyunca hiçbir millete nasip olmayan ve yüce
Türk milletinin kahraman evlatlarınca verilen bir büyük mücadelenin
adıdır Çanakkale. Şairin ifadesiyle, Bedrin
aslanlarının kükrediği ateşten bir imtihandır
Çanakkale. Kınalı kuzuların gül bahçesine girercesine
şehadete atıldığı bir yerdir Çanakkale. Çanakkale öyle
bir mücadeledir ki asırlardır yorgun düşmüş bir milletin
varlığını, bağımsızlığını
devam ettirme savaşıdır. Çanakkale Zaferi, zor şartlar
altında binlerce şehit verilerek kazanılmış mukaddes
bir zafer olarak tarihteki yerini almıştır. Bizlere böyle bir
zaferin gururunu yaşatan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
vatanı geçilmez kılan kahramanlarımızı saygı,
minnet ve rahmetle anıyor, Çanakkale Zaferimizin 105inci
yılını kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Altıntaş
9.-
Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaşın, 18 Mart Çanakkale
Zaferinin 105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bundan yüz beş yıl önce, 18 Mart 1915
tarihinde Çanakkale Deniz Savaşı zaferimizle
sonuçlanmıştır. İngiltere Bahriye Bakanı Winston
Churchillin planıyla yenilmez armada olarak bilinen, 12 gemiden oluşan
İngiliz-Fransız ortak donanması, Amiral Robeck komutasında,
19 Şubattan itibaren Çanakkale Boğazının iki
kıyısındaki Türk mevzilerini yoğun biçimde bombardıman
ettikten sonra 18 Martta boğazdan geçme girişiminde bulunmuş
ancak Türk topçusunun isabetli atışları ve Nusret gemisinin
mayınları sayesinde 7 gemisini kaybederek geri çekilmek zorunda
kalmıştır. Düşman, daha sonra 25 Nisanda Anzak
kuvvetleriyle karadan çıkarma harekâtını denemiş ancak
kahramanca geri püskürtülmüştür.
Rahmetli dedem Osman Altıntaşın da
yer aldığı bu büyük zaferimizi kutluyor, başta Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve rahmetle
anıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
10.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, adil yargılanma talebiyle ölüm
orunucunda olan Mustafa Koçakın talebinin karşılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Mustafa Koçak, cezaevinde 260 gündür adil
yargılanma talebiyle ölüm orucunda. Sadece adil yargılanma talebiyle
ölüme yatmak zorunda kalınan bir ülkedeyiz. Koçak, bir hafta önce
bulunduğu Şakran Cezaevinden zorla darp edilerek hastaneye
kaldırıldı ve burada zorla insülin verilmeye
çalışıldı. Bunu reddeden Mustafa Koçaka beş gün
boyunca cinsel taciz dâhil ağır işkenceler yapıldı. 30
kiloya düşmüş bir insana insülin yüklemek sakatlıkla
sonuçlanacaktır yani cinayet demektir. İktidar, işkenceye derhâl
son vermeli, Mustafa Koçakın adil yargılanma talebini
karşılamalıdır.
BAŞKAN Sayın Gültekin
11.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İstiklal ve hürriyetiyle manevi değerlere
yürekten bağlı olan ecdadımızın tarihe
kazıdığı kahramanlık destanlarından Çanakkale
Deniz Zaferimizin 105inci yılını kutluyor olmamızın
onurunu ve gururunu bugün aziz Türk milleti olarak hep birlikte
yaşıyoruz. Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir
milletin asırlık uykusundan uyandığı, küllerinden
yeniden doğduğu yedi düvele meydan okuduğu eşsiz bir
zaferdir, destandır.
Tüm olumsuz koşullara rağmen, iman, azim
ve vatan sevgisiyle kazanılan Çanakkale Zaferimizin 105inci
yıldönümünü kutluyor, Çanakkale geçilmez sözünü tarihe yazan başta
Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatanını canından aziz
bilen tüm şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle ve şükranla
anıyorum.
Çanakkale şehitlerimizin torunları olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde istiklalimizden, istikbalimizden ve özgürlüğümüzden
hiçbir şekilde taviz vermeyeceğimizi, her daim ülkemizi muasır
medeniyetler seviyesinin üstüne yükseltme gayreti içinde
olacağımızı ifade ederek Gazi Meclisimizi ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 1593 sayılı
Umumi Hıfzıssıhha Kanununun sağlığı koruma
yasası olduğuna ve bulaşıcı hastalıklarla
mücadeleyi düzenlediğine, alınan önlemlere uymamanın bireysel
hak olarak görülemeyeceğine, Sağlık
Bakanlığının aldığı kararlara uyulduğu
takdirde salgının önlenebileceğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, coronavirüs pandemisi yaşadığımız
bugünlerde 1930 yılında kabul edilen 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanununu hatırlatmak isterim. Umumi
Hıfzıssıhha Kanunu, genel olarak sağlığı
koruma yasasıdır. İkinci bölümde bulaşıcı
hastalıklarla mücadeleyi düzenler. Kanuna göre, bulaşıcı
hastalıklar halk sağlığı sorunudur. Salgınla
mücadele etmek için her türlü önlem almaya Sağlık
Bakanlığı yetkilidir. Alınan kararlar tüm birimlerin ve tüm
vatandaşların uymasını gerektirir; uymayanlar yasaya
karşı gelmiş ve halkın
sağılığını tehdit etmiş
olacağından suç işlemiş olur. Alınan önlemlere uymamak
bireysel hak olarak görülemez. Tatile çıkmadık, salgınla
mücadele ediyoruz. Bu nedenle herkesi Sağlık
Bakanlığının aldığı kararlara uymaya davet
ediyorum. Herkes bu kararlara uyduğu zaman anlamlı olacak ve
salgını önleyeceğiz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
13.-
Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğanın, corona
virüsünün aklın, bilimin ve duanın gücüyle yenileceğinden hiç
kimsenin şüphesi olmaması gerektiğine, Sağlık
Bakanlığının tavsiyelerine riayet etmenin insan ve toplum
sağlığı açısından mecburiyet olduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; zor günlerin
içinden geçtiğimiz aşikârdır. Corona musibetini aklın,
bilimin ve duanın gücüyle yeneceğimizden hiç kimsenin şüphesi
olmamalıdır. Geçmişte daha müşkül anlarda bile yeise ve
yılgınlığa kapılmayan Türk milletinin bu virüs
kuşatmasını da yaracağına inanıyorum. Mikrobun
kırılması için Sağlık Bakanlığının
tavsiye ve tembihlerine aynen riayet etmek, insan ve toplum
sağlığı açısından mecburiyettir. Birbirimize
kenetlenerek, kurallara harfiyen uyarak, dayanışma ve yardımlaşma
vakarını harekete geçirerek melanet virüse karşı
aşılmaz bir cephe oluşturmamız başlıca
dileğimdir. Telaşa gerek yoktur, korkuya lüzum yoktur, nitekim Allah
bes baki hevestir. Hayrın da şerrin de Allahtan geldiğine
inanan bir milletin virüse boyun eğmesi, paniğe kapılması
akla ve tarihî gerçeklere tamamıyla aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Gündoğdu.
14.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, vatandaşların
ekonomik kaygılarının giderilebilmesi için Ekonomik ve Sosyal
Konseyin bir an önce toplanmasının, tüm kesimleri ekonomik
çalkantıdan korumak için aile sigortasının,
İşşizlik Sigortası Fonundan yararlanma
şartlarının yeniden düzenlenmesinin, zora düşecek küçük
esnaf ve KOBİlere yönelik vergi ve sigorta primlerinin ertelenmesinin,
sicil affı çıkarılmasının düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) Sorum
Hazine ve Maliye Bakanına. Dünya çapında ve ülkemizde
yaşadığımız virüs salgınında öncelikle
yaşamsal tedbirler alınmalı ve alınmaya da devam
edilmelidir. Virüsten bireysel korunma yollarının
dışında vatandaşlarımızın mutlaka vücut
direncinin kuvvetli olması da gerekmektedir. Direncin en önemli
düşmanının stres ve kaygı olduğunda tüm uzmanlar
hemfikirdir. Bu doğrultuda vatandaşların ekonomik
kaygılarını biraz olsun giderebilmek için on bir
yıldır toplanamayan Ekonomik ve Sosyal Konseyin bir an önce
toplanmasını, tüm kesimleri ekonomik çalkantıdan korumak ve
vatandaşların yaşamsal tedbirlere uyum maliyetini azaltmak için
bir aile sigortası düşünüyor musunuz? Olağanüstü koşullarda
kullanılmak üzere İşşizlik Sigortası Fonundan
yararlanma şartlarının yeniden düzenlenmesi, zora düşecek
küçük esnaf ve KOBİlere yönelik vergi ve sigorta prim ödemelerinin ertelenmesi,
sicil affı çıkarılması düşünülüyor mu?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Karahocagil.
15.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Burası Çanakkale
Rabbim nasip eyledi bir mübarek gününde
Dönüp kendime dedim o şehitlik önünde
Ey gafil, dur ve düşün, burası Çanakkale
Dünyanın bir eşini görmediği yer
bura...
Doğru olsun duruşun, burası Çanakkale
Ecdadımın abdestsiz girmediği yer
bura
Her köşeden bir şehit burada vatanı
bekler
Bu manzara önünde titremez mi yürekler?
Lüzumsuz gösterişi, nutukları
bırakın
Huşu ile yaklaşın, feraset ile
bakın
.
Irkı, rengi fark etmez, din dedin mi orada dur
Bu mekânın taşı nur,
toprağı nur, suyu nur
Vatan, millet uğruna şehit olmuş bir
ordu
Arşı titreten sesle sanki şöyle
diyordu
.
Yeni baştan devleti iman ile kurdum ben
Bölünmez, parçalanmaz bir mübarek yurdum ben
Laz, Çerkez, Boşnak, Arap, Arnavutu gördüm ben
Her ne kadar Türk isem, bir o kadar Kürdüm ben
Şair Seyfeddin Karahocagil.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Dervişoğlu, buyurun.
16.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 18 Mart
Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne,
Çanakkale ruhuyla ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma ve
milletin birlik, bütünlüğünü sağlama hedefinin İYİ
PARTİnin ülküsü olduğuna, coronavirüs salgınıyla ilgili sürecin
sağlıklı yürütülebilmesi için görev ve sorumluluklarını
ciddiyetle yerine getirdiklerine, İYİ PARTİ Genel
Başkanı Meral Akşenerin tavsiyeleriyle izleme komitesi
oluşturulduğuna, tetkik kitlerinin yeterli sayıda
bulunmadığına ve tetkiklerden sonuçları alma
hızının da yeterli olmadığına, Sağlık
Bakanlığının süreç yönetimini kıymetli
bulduklarına, devletin zirvesinin Çankaya Köşkünde toplantı
hâlinde olmasını anlamlı bir tevafuk olarak
değerlendirdiklerine ve devletin, milletin karşı
karşıya bulunduğu tehditlerle ilgili kararların
geçmişte olduğu gibi Çankaya Köşkünde alınmaya devam
etmesini dilediklerine, coronavirüs salgınının farklı
boyutlarıyla ele alınabilmesi için Hazine ve Maliye Bakanı,
İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısının bizzat gelerek
Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz
Zaferimizin 105inci yıl dönümünü ben de yürekten kutluyorum.
Ayrıca, milletvekillerimizin bu konuyla ilgili görüş ve
düşüncelerine, temenni ve duygularına aynen
katıldığımı ifade etmek istiyorum. Başta Gazi
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, büyük kahramanlık gösteren ve isimleri
ölümsüzleşen yüz binlerce şehit ve gazimizi bir kere daha minnetle,
rahmetle, şükranla anıyorum; ruhları şad, mekânları
cennet olsun.
Çanakkalede yaşanan büyük mücadele ruhu, Türk
milletinin kanında bugün hâlen aynı azim ve kararlılıkla
devam etmektedir. Çanakkale ruhuyla ülkemizi muasır medeniyetler
seviyesine çıkarma ve milletimizin birlik, bütünlüğünü sağlama
hedefi, bugün İYİ PARTİ olarak bizim
bayraklaştırdığımız ülkümüzdür. Bu gayemize
ilelebet sahip çıkarak gelecek nesillerimize de aktaracağız.
Ülke gündeminin tamamını meşgul eden
coronavirüs salgını hakkında, İYİ PARTİ olarak,
bizler de iç tedbirlerimizi almaya devam ediyoruz, siyasi
çalışmalarımızı erteledik. Bu sürecin mümkün mertebe
sağlıklı yürütülebilmesi için İYİ PARTİ olarak
üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları ciddiyetle yerine
getireceğiz. Sayın Genel Başkanımızın
tavsiyeleriyle bir izleme komitesi oluşturuldu ve salgın nedeniyle
yaşanan süreci yakinen takip ediyoruz.
Türkiyede tetkik sayılarının yeterli
olmadığını, yeterli tetkik kitinin elimizde
bulunmadığını, tetkiklerden sonuçları alma
hızımızın da yeterli olmadığını
gözlemliyoruz. Henüz kendisine tetkik yapılmamış olanların
içerisinde, maalesef, taşıyıcı olma ihtimalî olan
vatandaşlarımız da bulunabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu durumun önüne geçmek adına atılması icap eden
adımlar bir an önce yerine getirilmelidir.
Sağlık
Bakanlığımızın şu ana kadarki süreç yönetimini ve
verdiği mücadeleyi pek tabiidir ki kıymetli buluyoruz. Bundan sonra
yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçmek adına
uyarılarımızın dikkate alınacağını
temenni ediyoruz.
Yarın Sağlık Bakanımız
Sayın Fahrettin Kocanın yüce Meclisimizi bilgilendirecek
olmasını İYİ PARTİ olarak yerinde ve olumlu bir karar
olarak karşılıyoruz ancak sadece Sağlık
Bakanının Meclisi bilgilendirmesinin yeterli olmadığı
kanaatindeyiz. Şu anda devletin zirvesi kalabalık bir heyetle Çankaya
Köşkünde toplantı hâlinde, bu toplantı basına kapalı
olarak sürdürülüyor. Ayrıca bu toplantının özellikle güvenlik
gerekçesiyle Çankaya Köşkünde yapılıyor olmasını
sıradan bir tesadüf değil, anlamlı bir tevafuk olarak
değerlendiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)
Diler ve umarım ki devletin ve milletin karşı
karşıya bulunduğu tehlike ve tehditlerle ilgili karar,
geçmişte olduğu gibi Çankaya Köşkünde alınmaya devam eder.
Toplantıyı başında izleyebilme
imkânımız oldu, katılımcılar birer metre arayla
oturuyor; biz de Türkiye Büyük Millet Meclisinde omuz omuza
çalışıyoruz, kanun çıkarma yarışı içine
giriyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclisin çalışma
saatleri ve metotlarıyla ilgili bir önergesi var, bu hususun önemle ve
özenle ele alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin karar vermesi
gerekiyor. Çankaya Köşkündeki toplantıdan çıkacak
kararları da merakla bekliyoruz. Sağlık Bakanının
buraya gelmesi ve Meclisi bilgilendirmesi elbette ki çok önemlidir ama heyete
baktığımızda hem Bakanlar Kurulunun tamamının orada
olduğunu, hemde sivil toplumu temsilen temsilcilerin bulunduğunu
görüyoruz; heyet oldukça kalabalık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisinin de bilgilendirilmesi hususunda
sadece Sağlık Bakanının bize bilgi vermesi yeterli olmaz,
konunun farklı boyutlarıyla ele alınması lazım. Özellikle
Hazine ve Maliye Bakanının, İçişleri Bakanının,
Dışişleri Bakanının ve bugünkü toplantıyla ilgili
Cumhurbaşkanı Yardımcısının bizzat gelerek
Türkiye Büyük Millet Meclisimizi aydınlatması ve buradan çıkan
mesajın milletimizle paylaşılması icap ediyor.
Bu sorumluluğun yerine getirileceği
umuduyla çok teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Muhammed Levent Bülbül
Buyurun Sayın Bülbül.
17.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümüne, coronavirüs önlemlerinin üst seviyede ve büyük bir
hassasiyetle uygulanmaya çalışıldığına, sorunun
küresel mücadelenin ulusal olduğuna, Fransanın Paris kentinden
İstanbul Havalanına gelen ve karantinaya alınmak üzere otobüse
bindirilen bir yolcunun kolluk kuvvetlerince otobüsten indirilerek özel bir
arabaya bindirilmesine ilişkin sosyal medyaya yansıyan görüntülere,
devletin almış olduğu tedbirlere karşı
vatandaşların dikkatini ve bağlılığını
zedeleyecek nitelikte hadiselerin yaşanmaması gerektiğine,
hukuka aykırı faaliyette bulunanlara ilişkin cumhuriyet
savcılıkları tarafından soruşturma
başlatılmasını da memnuniyetle
karşıladıklarına, karantina tedbirlerinde yaşanabilecek
sapmaların bedelinin herkes için ağır olabileceğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Değerli
Milletvekilleri, dünyada tüm gemilerde jurnal adı verilen bir seyir
defteri bulunmaktadır. Bu defter, gerek geminin limandayken gerekse seyir
hâlindeyken yaşanan bütün gelişmelerinin kayda düşüldüğü;
geminin rotasının, hızının, bu bilgilerin
dercedildiği bir defterdir. Özellikle sığ sulardan ve su
yollarından geçilirken bu deftere not düşülür. Örneğin
Cebelitarık Boğazına şu saatte girildi. diye not
düşülür, Cebelitarık Boğazından şu saatte
çıkıldı diye tekrar not düşülür. Dünyada bunun bir tek
istisnası var, o da Çanakkale Boğazıdır. Çanakkale
Boğazına girildiği zaman herhangi bir not düşülmezken,
çıkıldığı zaman Çanakkale Boğazından
şu saatte çıkıldı. ifadesi yer almaktadır. Bunun
nedeni tabii ki Çanakkalenin geçilmez olduğu gerçeğidir. Bize
Çanakkaleyi -bundan yüz beş yıl önce- geçilmez kılan büyük
ecdadımıza bugün rahmet ve minnet duygularımızı
buradan dile getirmek istiyoruz. Allah onlardan razı olsun. Millî
Mücadelemizin de mukaddimesi olarak değerlendirilebilecek olan bu büyük
zaferi bize bahşeden şanlı ecdadımızı,
geçmişimizde birçok kahramanlığa, birçok başarıya imza
atmış olan büyük ecdadımızı buradan tekrar rahmetle ve
minnetle andığımızı ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkan, tabii coronavirüs önlemleri,
tedbirleri son derece üst seviyede ve büyük bir hassasiyetle ülkemizde
uygulanmaya çalışılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada dün de
ifade etmiştik, Tabii ki sorun küresel ama mücadele ulusal.
demiştik. Kişisel olarak herkesin bu mücadelede disiplinli bir
şekilde bu tedbirleri almasının önemine değinmiştik.
Devletimiz de büyük bir hassasiyetle karantina tedbirlerini uygulamaya
çalışıyor. Bu noktada, bütün kamu mensuplarımıza,
hizmet eden Sağlık Bakanlığı personelimize Allah
kolaylık versin diyoruz, onları bugüne kadar yaptıkları
mücadeleden dolayı tebrik ediyoruz. Fakat dün akşam sosyal medyada
gördüğümüz bir video hepimizin canını sıktı.
Şimdi, bu video çok manidardır. Bu, bize şöyle bir ders de
vermektedir aynı zamanda: Bu mesele de özelinde veya genelde, hiçbir
hadiseyi mevzi bir mesele olarak, münferit hadise olarak
değerlendirmememiz gerçeğini bize öğütlemiştir, ortaya
koymuştur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şimdi, o
videoda Fransadan İstanbula gelen uçaktan karantina alanına
otobüsle vatandaşlarımız taşınırken otobüs
durduruluyor, bir hanımefendi bu otobüsten tek başına
indiriliyor ve bir polis aracına bindirildiği görülüyor ve oradaki
bütün yolcuların büyük bir panik hâlinde, büyük bir kızgınlıkla
arkasından söylemedikleri laf kalmıyor. Fakat herkesin gözü önünde
cereyan eden bu hadise çok kısa bir sürede bütün Türkiyede de gündem
hâline geliyor. Arkasından Hükûmetimiz de hemen bu konuya müdahil oluyor.
İçişleri Bakanı açıklama yapıyor: Hadise
soruşturuluyor. Sorumlular için gereği yapılıyor. diyor ve
arkasından bu hanımefendinin karantinaya alındığı
bilgisi de kamuoyuyla paylaşılıyor. Tabii, bu hadiseler olduktan
sonra tedbirlerin alınması güzel, bunun takip edilmesi güzel; bu
noktada teşekkür ediyoruz. Ancak bu hadiseler, yaşanmaması
gereken hadiseler. Toplumca tam manasıyla motive olduğumuz, tam
manasıyla konsantre olduğumuz bir anda, devletimizin de çok büyük bir
seferberlik hâlinde büyük bir mücadele verdiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sağlık
Bakanımızı her akşam görüyoruz, gördüğümüz zaman
üzülüyoruz, gözleri kan çanağına dönmüş; herhâlde uyku
noktasında gözüne uyku girecek bir durum yok. Meselelerin takibinden
dolayı böyle bir mücadele içerisinde. Diğer bakanlarımız da
aynı şekilde. Şimdi, bu kadar emek verilirken bir kişinin
vermiş olduğu, bir hadsizin vermiş olduğu kanuna
aykırı emir sebebiyle, oradaki bir uygulama nedeniyle bütün
Türkiyenin motivasyonunun kırılması, bu noktada devletimizin
almış olduğu tedbirlere karşı
vatandaşımızın, milletimizin dikkatini ve bu noktadaki
bağlılığını zedeleyecek nitelikte bu tür
gelişmelerin yaşanması bizleri çok derinden sarsmakta ve
üzmektedir. Bunlar yaşanmaması gereken hadiselerdir. Bu noktada,
karantina tedbirlerinin dışında, hukuka aykırı olarak
faaliyette bulunanlara ilişkin cumhuriyet savcılıkları
tarafından soruşturma başlatıldığını da
öğrenmiş bulunuyoruz, bunu da memnuniyetle
karşılıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ama bu emekler
zayi edilecek türden emekler değildir, bu karantina tedbirlerinde
yaşanabilecek sapmaların bedeli hepimiz için çok ağır
olabilir. Bu noktada, hassaten bu tedbiri almak noktasında devletimiz bu
kadar mücadele verirken, bunu kıran, bu karantina tedbirleri
dışında hareket edilmesine sebep olan talimatı veren kimse
bunun bedelini ödemek zorundadır. Bu noktada, milletimizin güvenini
sarsmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bu arada, otobüsten inerken arkasından Lanet
olası Türk polisi. diyen o küstaha, o hadsize de gereken neyse onun da
yapılması gerektiğini ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunu temsilen Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki, buyurun.
18.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, 18 Mart Şehitleri Anma
Günü ve Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümünde bu topraklara, bu
coğrafyaya barış gelmesini canıgönülden dilediklerine,
uzunca bir süre daha coronavirüsle yaşanmaya çalışılacağına,
Sağlık Bakanlığının süreci kötü yönettiğini
düşünmediklerine ve sağlık emekçilerinin canla başla
çalıştığına ama Türkiyenin böyle bir salgınla
mücadeleye hazır olmadığına, kişiler arasındaki
mesafeyi korumanın coronavirüsle mücadele açısından son derece
önemli olmasına karşı ülkelerin yakınlaşması,
dayanışma içerisinde olması gerektiğine, pandemi ilan
edilen salgınla ilgili bir Meclis araştırması komisyonu
kurulamadığına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin şeklen
çalıştığına, ortak akla ihtiyaç olduğuna çünkü bu
ortak aklın aynı zamanda herkesi mücadelenin parçası hâline
getireceğine, Hükûmetin yatırımın merkezine insan
sağlığı ve eğitimi koyması hâlinde
tedirginliğin bu kadar yaşanmayacağı, kamusal kaynaklarla
ihtiyaçların karşılanabileceğine ilişkin
açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de konuşmamın başında
Çanakkale savaşlarında yaşamını yitirenleri rahmet ve
minnetle anıyorum. Birinci paylaşım savaşına girmemiz
doğru muydu, değil miydi; kuşkusuz bu bambaşka bir
tartışma konusu ama bugünden geriye baktığımızda
sanırım en önemlisi şu: Çanakkale Şehitliğinde
atalarımız, dedelerimiz yan yana yatıyor. Haleplisi de,
Kerküklüsü de, Diyarbakırlısı da, Şırnaklısı
da, Hakkârilisi de, Erzurumlusu da, Artvinlisi de, Adanalısı da,
Mersinlisi de, Samsunlusu da, Ordulusu da, Kayserilisi de, Ankaralısı
da, İzmirlisi de, Afyonlusu da; Arnavutu da, Boşnakı da,
Arapı da, Kürtü de, Türkü de, Ermenisi de o şehitlikte yan yana
yatıyor. Ama gelin görün ki torunları bütün bunları unutmuş
gibi birbirini yemekle ve yok etmekle meşgul. 18 Martın yıl
dönümünde bu topraklara, bu coğrafyaya barış gelmesini canı
gönülden umuyor, diliyoruz.
Anlaşılan uzunca bir süre daha
coronavirüsle yaşamaya çalışacağız. Yaşamaya
çalışacağız diyorum çünkü ilk ölüm vakası da görüldü.
Hasta sayısının geometrik olarak arttığını
görüyoruz, bir haftada hasta sayısı 1den 98e çıktı. Böyle
devam ederse birkaç hafta içerisinde hasta sayısının binleri
bulabileceği öngörülüyor. Bunu bir Bilim Kurulu üyesi söylüyor.
Sağlık Bakanlığının süreci kötü yönettiğini
düşünmüyoruz, sağlık emekçileri de canla başla
çalışıyorlar ama sorun şu ki Türkiye böyle bir
salgınla mücadeleye hazır mıydı? Bizce hazır
değildi. Çok açık söyleyelim, uzunca bir süredir Hükûmetin
sağlık politikaları özelleştirme ve şehir hastaneleri
üzerine kurulu. Allahtan eski hastaneleri henüz
yıkmamıştınız, Zekai Tahir Burak
kapattığınız bu hastanelerden biriydi ve karantina için
kullanabildiniz. Ankara için söylüyorum, elimizde Numune Hastanesi var, Sami
Ulus Çocuk Hastalıkları Hastanesi var, Yüksek İhtisas Hastanesi
var. Bunları hemen organize ederek gelecek için hazırlayabilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Evet,
en önemli önlemlerden birisi, kuşkusuz kişiler arasında mesafeyi
korumak coronavirüsle mücadele açısından son derece önemli. Ama buna
karşı ülkeler yakınlaşmalı ve dayanışma
içerisinde olmalıdır. Evet, dünya 5ten büyük, yalnız 5 ülke dünyayla
ilgili her kararı vermemelidir ama Türkiye de 1den büyük. Her nedense bir
kişi ve onun çevresindeki bir parti temsilcileri muhalefet yokmuş
gibi davranarak kararlar alıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
şeklen çalıştığını söylemek abartı
olmayacaktır, pandemi ilan edilen bir salgınla ilgili bir
araştırma inceleme komisyonu kuramadık.
Coronavirüs nedeniyle alınması gereken
önlemlerin başında kuşkusuz, ekonomik, sosyal önlemler geliyor.
Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimiz Komisyonun toplanması için
çağrıda bulundular fakat Plan ve Bütçe Komisyonu toplanamadı.
Meclisin bir ihtisas komisyonu var, Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonu. Ancak bu Komisyon coronavirüs gündemiyle
toplanmadı, sorumluluk üstlenmedi, Mecliste grubu bulunsun bulunmasın
siyasi partilerin görüşünü almadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Sendikaları, odaları, dernekleri, demokratik kitle örgütlerini
dinlemedi tıpkı hükûmet gibi. Bir ortak akla ihtiyacımız
var. Bu ortak akıl, aynı zamanda, herkesi bu mücadelenin parçası
hâline getirecektir. Kimse kendisini dev aynasında görmesin. Evet,
altmış yıl önce bu ülke aşı üretiyordu -bu Hükûmetin
kapattığı Hıfzıssıhhada yapılıyordu bu,
üstelik viral aşılar- ama şimdi, kimse Türkiye'nin coronavirüse
karşı aşı bulmasını beklemiyor, kimse Türkiye'nin
coronavirüsün tedavisini bulmasını beklemiyor. Ama bırakın,
sağlıklı bir karantina ortamı kurulmasını
bekleyelim, haftada 2 bin kişiye uygulanabilen test
sayısının artırılmasını bekleyelim. Emin
olun, Hükûmet, güvenlikçi politikaları her şeyin merkezine
koymasaydı, S-400lere milyarlarca dolar harcamasaydı,
yatırımın merkezinde insan sağlığı ve
eğitim olsaydı, şimdi, bugün bu kadar tedirginlik
yaşamayacaktık. Tanesi 10 kuruş olan maskeler 8 TLye, 5 TLlik
kolonya 40 TLye satılmayacak, kamusal kaynaklarla bu ihtiyaçlar
karşılanabilecekti diyorum, Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Özgür Özel.
Buyurun Sayın Özel.
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne, kamu yönetiminin kronik
hastalığı olanlarla ilgili tedbir almasını doğru
bulduklarına fakat TBMMde ve bazı kurumlarda kronik hastalığı
bulunan personelin rapor almaya zorlanmalarını üzüntüyle
karşıladıklarına, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Nimetullah Erdoğmuştan konuyu Başkanlık Divanı
olarak takip ederek açıklama yapmasını beklediklerine,
coronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine, virüs salgınında en büyük risk grubunu
oluşturanların sağlık çalışanları
olduğuna, sağlıkçıların ortak talebi olan
sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi
yasa teklifinin Meclisten geçirilmesi gerektiğine, Fransanın Paris
kentinden İstanbul Havalanına gelen ve karantinaya alınmak
üzere otobüse bindirilen bir yolcunun kolluk kuvvetlerince otobüsten
indirilerek özel bir arabaya bindirilmesine ilişkin sosyal medyaya
yansıyan görüntülerin buz dağının görünen yüzü
olduğuna, bu tip uygulamaların olmaması ve özellikle güvenlik
güçlerinin buna alet edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması
konusunda İçişleri Bakanını uyardıklarına,
Çankaya Köşkünde gerçekleştirilecek olan toplantıda gerekli
tedbirlerin alındığını ümit ettiğine, kategorik
ayrışmayı reddettiklerine, kutuplaşmaların
aşılması gerektiğine aksi taktirde 83 milyonun
korunulamayacağına, Türk Tabipleri Birliğinin Bu krizi birlikte
yönetelim. teklifinin geri çevrilmesinin büyük mesuliyetler
yaratacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Çanakkale
Şehitlerini Anma Günü, ülkemizin ve dünya tarihinin
akışını değiştiren Çanakkale Zaferinin 105inci
yıl dönümü. Anadolu halkının, topuyla tüfeğiyle, kanıyla
canıyla verdiği bu büyük mücadele, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün
tarih sahnesine büyük bir askerî deha, çok güçlü bir devlet adamı olarak
çıkışını müjdeleyen en önemli olaylardan, en önemli
zaferlerden bir tanesi.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden
süreçte bir dönüm noktası olarak değerlendirdiğimiz Çanakkale
Zaferi, aynı zamanda Birinci Dünya Savaşının seyrini
değiştirerek tarihe Çanakkale geçilmez. sözüyle
yazılmış bir destan. Bu destanın ardından, Mustafa
Kemal Atatürkün rehberliğinde, emperyalizme karşı kurtuluş
mücadelesini başlatan ve bağımsız bir devlet kurmayı
başarmış olan halkımız, tüm dünyanın ezilen
mazlum ve mağdur halklarına örnek olmuştur. Bugün bir kez daha,
tarihin akışını değiştiren Çanakkale Zaferinde
Anadolu halkının verdiği onurlu mücadeleyi saygıyla
hatırlıyor, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümü ve
Şehitleri Anma Gününde, vatan topraklarımızın
kurtarılmasında canlarını feda eden şehitlerimizi
rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.
Sayın Başkan, kronik
hastalığı olanlarla ilgili, kamu yönetimi birtakım
tedbirler aldı, doğru bulduğumuz bazı tedbirler.
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığının 13 Mart 2020 tarihli Genelgesi;
hamilelerin, yasal süt iznini kullananların, engelli
çalışanların, yönetici pozisyonundakiler hariç 60 yaş ve
üzerinde olan personelin, Sağlık Bakanlığının
belirlediği dezavantajlı grupların -ki bu gruplar
bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları,
kronik solunum yolu hastaları, obezite, diyabet, kalp damar
hastaları, organ nakli olanlar ve diğer kronik hastalıklar
olarak tarif edildi- 16 Mart tarihinden itibaren on iki gün süreyle idari
izinli sayılmasını öngörüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu genelgenin ardından
bazı kurumlardan sorunlar bildiriliyordu. Türkiye Büyük Millet Meclisini
de insanlar çözüm noktası, seslerini duyuracakları nokta olarak
arıyorlar ama bugün biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bu sorunun
yaşandığını duyduk ve bunu kabul edilemez buluyoruz. Kronik
hastalığı bulunan personelin çağrıldığı,
tekrar rapor almaya zorlandıkları, bu sürenin yıllık
izinden düşüleceği konusunda kendilerine birtakım doğru
olmayan hatırlatmalar yapıldığı, hatta 2021
yılı izinlerinden mahsup edileceğine yönelik birtakım
ifadelerin kullanıldığını üzüntüyle takip ettik.
Sizin, bu konuyu Başkanlık Divanı olarak takip etmenizi, ilgili
personeli bu konuda rahatlatacak bir açıklama yapmanızı ve bu
haksız uygulamayı yapan personelin de uyarılmasını
sağlayacağınızı ümit ediyorum Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Coronavirüs
salgınını, bir yandan Dünya Sağlık Örgütünü bir yandan
Sağlık Bakanlığını takip ederek yüreğimiz
ağzımızda izlerken ilk kayıp haberi dün geldi ve
hayatını kaybeden ilk vatandaşımız bir meslektaşım,
meslek büyüğümüz. Kendisini buradan rahmetle anıyorum; hem bütün
eczacılık camiasının, sağlık camiasının
başı sağ olsun hem de ailesine bir kez daha buradan taziye dileklerimizi
iletmek istiyorum.
Sayın Başkanım, bugün Dünya
Sağlık Örgütünün, Genel Merkezimizde, sağlıkçı
arkadaşlarımız ve Merkez Yönetim Kurulumuzla birlikte bir
sunumunu izledik ve karşılıklı görüş
alışverişinde bulunduk. Onlar da bütün dünyada olduğu gibi,
Türkiyede de en büyük risk grubu olarak sağlık
çalışanlarını betimlediler. Bu konuda önlemlerin
alınması gerekiyor ama şu da bir kesin ki hepimiz mağdur
olacağız, en çok sağlıkçılar mağdur olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ümit ederiz ki sayı
artmasın ama ölüm sayıları arttıkça öyle görünüyor ki en
çok, burada, yine sağlıkçılar yer alacak. Bu konuda Meclisimiz
çalışıyor. Dün yaptığımız bir
çağrıyı tekrar etmek isteriz. Bütün
sağlıkçıların ortak bir talebi vardı ve geçen pazar
günü mitinglerini coronayla mücadele için iptal ettiler; bu hafta Meclise
geleceklerdi, taleplerini haykıracaklardı. Sağlıkta
şiddet diye kabul edilemez bir olguyu engellemek üzere, tüm
sağlık çalışanlarının, 14 meslek örgütünün ortak
talepleri var. Bunlar ilgili komisyonlarda bekliyor, bu konuda yasa teklifleri
verildi, tüm partilerin sağlıkçı milletvekilleri
tarafından. Meclisimizin açık olduğu bugünlerde, mutlaka,
sağlık çalışanlarının bu beklentilerini
cevaplayacak bir jesti, onlara duyduğumuz sevgiyi saygıyı,
arkalarında durduğumuzu gösteren bu yasanın geçirilmesini bir
kez daha buradan teklif ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
ayrıca, birkaç konu birbiriyle bağlantılı olarak son derece
rahatsızlık veriyor, farklı partilerden Grup Başkan
Vekillerimiz de ifade ettiler. Özellikle, dün bir vatandaş tarafından
kayda alınan görüntüde, Türk polisinin hukuksuz bir şekilde, kanunsuz
bir emirle alet edildiği ve daha sonra birtakım haksız
eleştirilere de uğradığı, bir imtiyaz sahibi
kişinin bir şekilde karantina şartlarından alınıp
karantinaya gitmeden önce ayrıcalıklı bir işleme tabi
tutulduğunu gördük. Vatandaş bu videoyu çekti, bu video şunu
gösteriyor maalesef: Buz dağının görünen yüzü bu.
İçişleri Bakanını bu konuda bir kez daha uyarıyoruz.
Bu tip uygulamaların olmaması, kamu personelinin, özellikle güvenlik
güçlerimizin buna alet edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması
lazım. Bu, ayrıca, vatandaşa Ya, bize veriyorlar
talkını, kendileri yutuyorlar salkımı. Eğer paran
varsa karantina yok. gibi karantina tedbirini işlevsiz gösteren çok
tehlikeli bir noktaya bunu götürür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son söz diyemiyorum size Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ağzınızdan yel
alsın diyeyim o zaman tekrar Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, şunu söyleyeyim:
Ayrıca, bugün bütün Türkiyenin gözünü diktiği bir toplantı
yapılıyor Çankaya Köşkünde. Şimdi, o toplantıya
katılan bakanlar, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, o
toplantıyı izleyen gazeteciler ve Adalet ve Kalkınma Partisinin
Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan -karantina
uygulanacak günler içindeler- Brükselden hep beraber yeni geldiler.
Şimdi, vatandaşa on dört gün önemli. Ümit ediyorum, ümit ediyorum ki
bu toplantıda, bu kişilerin birbirleriyle ve diğer
kişilerle temas etmeyeceği camdan bölmeler falan bekliyorum ben,
inşallah böyle bir şey vardır. Yoksa Brükselden gelip de bugün
Çankayada insanları toplayıp da
Fahrettin Altun, bakanlar,
Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığını takip eden
gazeteciler; onlara on dört gün kuralı yok, vatandaşa var. Bu,
çökertir, her şeyi çökertir. Ümit ederim, farklı farklı odalarda
farklı farklı kameralar, cam bölmeler, temas kesen tedbirler olur.
Bunu, bu bilgileri ben alternatif kanallardan da ulaştırmaya
çalıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah hepimize bol bol
konuşacak yarınlar nasip etsin Sayın Başkan.
Son sözüm de son yaklaşımımız da
şu: Bir yandan, Burhan Kuzu, Zindaşti için Ben telkin telefonu
açtım, mağduriyetine inandım. Ben böyle şeyleri
yaparım, çok yaptım. diyor. Kimlere yaptı Allah bilir ama buz
dağının görünen yüzünde Zindaşti için verdiği ifade
korkunç. Öbür tarafta -her yerden söylentiler geliyor, videoyla kaydedildi-
ayrıcalıklı, VIP, CIP uygulaması yapılan ve karantina
tedbirlerini çökertmeye çalışan uygulamalar ve bir yandan şu:
Biz, rejime kasteden Anayasa değişikliğiyle ortaya
çıkmış bir yapının bakanına -bugün tedbirleri
yönetiyor- sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Biz parti olarak AK
PARTİli bir bakanın çektiği videoları milyonlarca
kullanıcımızla paylaşıyoruz. Biz kategorik
ayrışmayı reddediyoruz, diyoruz ki: Bu işte
ayrılıkları, kutuplaşmaları aşmamız
lazım, aşamazsak 83 milyonu koruyamayız. Bir taraftan, Türk
Tabipleri Birliği gibi, bütün doktorların seçtiği temsilciler
kategorik olarak itilip, onların önerileri reddedilip elleri havada
bırakılıyor; bu olmaz. Biz Sağlık Bakanını
itmiyorsak Sağlık Bakanı da sağlık meslek örgütlerinin
seçilmiş yöneticilerini itmeyecekler, itilmeyecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Son sözüm Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Geçmişteki
ayrılıkları alıp da ne eczacının temsilcisini ne
doktorun temsilcisini ne diş hekiminin ne sağlık emekçilerinin
ne hemşirelerin temsilcilerini -hepsi seçilmiş insanlar- bunları
itmek kakmak olmaz. Geçmişte şuraya imza atmıştı.
Yahu, kardeşim, coronavirüsten konuşuyoruz, sen geçmişte nelere
imza attın; biz şimdi diyoruz ki onları konuşma zamanı
bu değil. O yüzden, kimse kimseyi itmesin, kimse kimseyi kakmasın, kategorik
olarak ayrıştırmasın. Dünya görüşüne göre, ortaya koyduğu
pozisyona göre değil, Çanakkalede omuz omuza yatanların
torunları bugün omuz omuza durmak zorunda. Kimse kimseyi kategorik olarak
reddetmeye, efendim, Türk Tabipleri Birliği böyle bir soru soruyor, o
soruyu cevaplamamaya, randevu vermemeye, eli havada bırakmaya
Ben duydum,
diyorlar ki: Bu krizi birlikte yönetelim. Bu teklifin geri çevrilmesi
yarın büyük mesuliyet yaratır.
Hepimize sağlıklı günler, ülkemize de
bu konuda bir daha ölüm haberi almayacağımız yarınlar
diliyor, teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan.
20.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve
Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümüne, tarihte nasıl birlik ve
beraberlikle başarıya ulaşıldıysa devletin mücadelesi,
milletin dikkati ve alınan kararlara uyulmasıyla coronavirüs
salgınının da en kısa sürede ortadan kalkacağına,
AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekleştirilen şehir
hastaneleri ve sağlık altyapısıyla coronavirüs
vakasının görülmesinden çok daha önce mücadelenin
başlatıldığına ve en az vaka sayısıyla
karşılaşılan ülkeler arasında ilk 10un içerisinde yer
alındığına, başta İtalya olmak üzere
Avrupanın karşı karşıya kaldığı
sorunun altyapı eksikliği olduğuna, Bilim Kurulunun direktiflerine
harfiyen riayet edilmesi gerektiğine, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin Anayasa değişikliğiyle
gerçekleştirildiğine ve milletin karar verdiği bu anayasal
düzene milletvekillerinin bağlılık yemini ettiğine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma
Günü; bu topraklardan şanlı ecdadımızı, aziz
milletimizi sürüp çıkarmak isteyen emperyalistlere karşı bu aziz
milletin verdiği kutlu mücadelenin adıdır, zaferidir. Zaferimiz kutlu
olsun, şehitlerimizin ruhu şad olsun. Tabii, Çanakkale, bu kutlu,
aziz milletin tarih boyunca verdiği o şanlı destanların
âdeta abideleşmiş hâlidir. Çünkü yedi düvele karşı, bu
topraklara saldıran emperyalistlere karşı, bu milletin, bütün
farklılıklarını bir kenara bırakarak yekvücut olup
Kürtüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle
millet olma şuurunu ortaya koyduğu ve yetmiş iki düvele
karşı o kutlu mücadeleyi verdiği şanlı zaferin
adıdır. İstiklal Marşına ilham kaynağı olan;
mesele mukaddesatımız, vatanımız, milletimiz,
bayrağımız ve devletimiz olduğu zaman bütün
farklılıklarıyla fevç fevç, akın akın şehitler
tepesine koşan bu aziz milletin zaferinin adıdır. Onun için bu
kutlu zaferin 105inci yılında, bu vatanı bizlere emanet eden
şanlı ecdadımızı, şühedamızı,
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını,
şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum; ruhları
şad olsun, mekânları cennet olsun.
Evet, yeniden ülkemizin vermiş olduğu
farklı bir mücadelede, yine milletin kürsüsünde, Gazi Meclisimizde
farklı konuları konuşuyoruz. Onun için bu konuları,
tarihimizde olduğu gibi nasıl birlik ve beraberlikle masaya
yatırıp konuştuysak, üzerinde fikir yürüttüysek ve hedefe
yürüdüysek, başarıya ulaştıysak bunda da başarıya
ulaşacağımıza olan inancımız tamdır. Hiç
kimsenin şüphesi olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu konuda,
Allahın izniyle, en az hasarla, hasarsız bir şekilde süreci
atlatma konusunda azim ve kararlılığımız
ortadadır. Vatandaşlarımız rahat ve huzur içerisinde olsun.
Devletimizin mücadelesiyle, milletimizin dikkatiyle, alınan kararlara,
atılan adımlara, ortaya konulan direktiflere uyulduğu takdirde,
milletimizle dayanışma içerisinde, inşallah, bu coronavirüs
belasını da en kısa zamanda ortadan kaldıracağız.
Her şeyden önce, coronavirüsle Hükûmetimizin
mücadelesi dün, bugün değil, çok önceden başladı çünkü
coronavirüs vakası aralık ayında Wuhan kentinde başlayan
bir salgın olarak görülmüş olabilir ancak orada değil, dünden
bugüne cumhuriyet hükûmetlerimizle ve AK PARTİ hükûmetleri döneminde
ortaya koyduğumuz şehir hastaneleriyle ve sağlık
altyapısıyla bu mücadele çok önce başlatıldı. Yoksa
bugün, bu mücadeleye coronavirüs vakası görüldüğü anda
başlayarak başarıya ulaşmak zaten mümkün değil.
Başta İtalya olmak üzere, maalesef, yaşlı Avrupanın
içerisinde bulunduğu, karşı karşıya kaldığı
sorun tam da budur yani altyapı eksikliğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu anlamda, kişi
başına düşen yatak sayısı itibarıyla
Avrupanın ve dünyanın en iyi ülkeleri arasındayız,
aynı şekilde, teknik altyapısıyla beraber. İnşallah,
bu mücadelede sağlık sorunu yaşamadan bu süreci gerekli
sağlık çalışanlarımızın müdahalesiyle
atlatacağız.
Tabii, Bilim Kurulunun çalışmaları
dün, bugün değil
Dün de bir vesileyle ifade etmeye gayret etmiştik.
Bakınız, aralık ayında Wuhanda başlayan bu
salgın pandemiye dönüştükten sonra Dünya Sağlık Örgütünün
izleme almasıyla beraber, Türkiye de eş zamanlı, çok önceden
adımlarını atmaya başlamışken
kararlarını da 22 Ocakta almaya başladı. Özellikle, sorunlu
bölgelere uçuş sınırlamaları getirilmek suretiyle
sınırların ve kapıların kapatılmasıyla
beraber başlayan çalışma 22 Ocakta Çinle
başlamış, arkasından 23 Şubatta İranla, 29
Şubatta Avrupa ülkeleriyle devam etmiş ve hamdolsun, bugün, en az
vaka sayısıyla karşılaşılan ülkeler içerisinde,
120 dünya ülkesinde ilk 10un içerisinde yer alan ülkeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu noktada, sosyal
medya üzerinden fırsatçıların, Acaba buradan da bir siyasi
menfaat, rant devşirebilir miyim? kaygısı içerisinde
olanların o karanlık hayallerine meydan vermeden tüm siyasi parti
grupları olarak milletçe birlik ve beraberlik içerisinde yapmamız
gereken tek bir şey var; o da Bilim Kurulunun direktiflerine,
kararlarına harfiyen riayet etmek. Öncelikle, bu kararları alan gerek
hükûmetimizin, bakanlarımızın ve idari
teşkilatımızın gerekse bu yasal düzenlemeyi bir bütün
hâlinde ortaya koyan Parlamentomuzun bu hassasiyetine dikkat etmek suretiyle,
inşallah, ülkemizin -Edirneden Karsa- dört bir köşesinde en
başarılı sonuçlarla hedefimize yürüyeceğiz. Tabii, bu
noktada, vatandaşlarımızı rahatlatacak birkaç
istatistiği de milletimizle buradan paylaşmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
dünyada, corona virüsüyle mücadele eden ülkelerin gerek altyapı
eksiklikleri gerek insan yaşamından ziyade ekonomik
kaygıları olunca farklı farklı sonuçlar alan ülkeler oldu.
Bir kısmı insan yaşamını öteledi, ekonomiyi önceledi,
İtalyanın içerisine düştüğü durumla karşı
karşıya kaldı; biri altyapı eksikliğinden dolayı,
mücadele etmek yerine, bu noktada sürü
bağışıklığı sistemini uygulamaya
çalıştı. Bakınız, bizler, disiplinli bir şekilde,
Bilim Kurulunun almış olduğu kararlara harfiyen riayet etmek
suretiyle hedefimize ulaşabileceğimize inanıyoruz. Bu
istatistikler önemli: Çinde 81 bin vaka görülmüşken sadece 3.200 ölüm
olmuş ve 70 bin kişi yani yüzde 80 vaka tedavi edilmiş.
İtalyada 24 bin vaka görülmüşken 1.800 ölüm olmuş ve 2.335
kişi tedavi edilmiş yani yüzde 6 civarında ölümle maalesef
karşı karşıya kalmışlar. Ülkemizde, inşallah
-bu oranın âdeta sıfır noktasına yakın bir
şekilde- disiplinli, kontrollü bu mücadelemizi 82 milyonun
dayanışması içerisinde, birlik beraberlik ruhu içerisinde takip
ettiğimiz takdirde başarıya ulaşacağımıza
inanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Son olarak, tabii,
buradan, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili,
millete ve millî iradeye rejime kasteden ifadesini biz çok doğru bulmuyoruz
çünkü demokrasiye inanacağız. Demokrasi, Meclis duvarımızda
yazdığı gibi egemenliği millete dayandıran, milletin
çizdiği rotada, gösterdiği istikamette yol alan rejimin
adıdır. Bu noktada, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi Anayasa değişikliğiyle olmuştur, buna millet karar
vermiştir ve milletin vermiş olduğu bu karara, bu anayasal
düzene bizler de milletvekilleri olarak bağlılık yemini
etmiş bulunmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu noktada, bizi,
coronavirüsle mücadelede birlik ve beraberlik çatısı altında
tutan bayrağımız, vatanımız, milletimiz, devletimiz
neyse Anayasamız da odur, bunun değiştirilme usulleri de
Anayasada yazmaktadır. Bu noktada, coronavirüsle mücadelede birlik ve
beraberlik içerisinde olmamız gerektiğine inanıyorum.
Farklılıklarımızı, aynen Çanakkale ruhunda olduğu
gibi, 82 milyon, bir kenara bırakarak... O gün, Çanakkalede
Mehmetçikimiz, ecdadımız ne yapmıştı? Siyasi görüşünü,
farklılıklarını; din, mezhep, etnik köken, yaşlı
genç, her türlü ayrımını bir kenara bırakmak suretiyle,
hatta evladının üzerindeki battaniyeyi alarak cephaneyi örten ve
millî birlik ruhuyla cephede düşmana yürüyen Şerife
Bacının yaptığı gibi, şanlı tarihimize
uygun bir şekilde mücadele ettiğimiz takdirde hedefe
ulaşacağımıza inanıyorum.
Hayırlı, başarılı bir
çalışma diliyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakikaya ihtiyacım
var efendim.
BAŞKAN Bir dakika süre istediniz, buyurun
efendim.
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bir polemik için değil ama tabii, bazı rakamlar falan verilince biz
de meslek icabı bunu cevapsız veya itirazsız
bıraktığımızda yanlış
anlaşılabilir. Şimdi, Türkiye 2,8le OECD ülkeleri arasında
sondan 9uncu yani bizden kötü 8 ülke var sadece. Örneğin, Japonyada
1.000 kişiye düşen yatak sayısı 17, Korede 14 iken, bizde
2,8 ve en kötüler içindeyiz yani bundan bir umut, bir başarı,
işte şeydi falan
Öyle değil, başaranlarda yatak
sayısı çok yukarıda. İkincisi, Allah korusun ama şöyle
bir zafiyet yaratmamak lazım, bir sağlıkçı
duyarlılığıyla ve tedbirliliğiyle söylemek
durumundayım: İtalyada ilk gün 3 vaka vardı, Türkiyede 1;
İtalyada 3üncü gün 3 vaka vardı, Türkiyede 5 oldu; 5inci gün
İtalyada 21di, bizde 18 oldu; 6ncı gün İtalyada 21di, bizde
47 oldu; 7nci günde İtalyada 28di, bizde 96 oldu ve şu anda,
İtalyada 30uncu günde vaka sayısı 30 bin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yüzden, bu rakamlardan
İtalya çok kötü durumda, biz çok iyiyiz. falan demek yerine, tedbiri en
üst düzeye çıkarmak lazım. Bizim logaritmik
artışımız İtalyanın logaritmik
artışıyla çok benziyor. Bugün Bilim Kurulundan çok saygın
bir hoca Güney Kore olamadık ama İtalya olmamak için
çalışalım. diye açıklama yaptı. Bu konuda ne tedbir
alınacaksa alınsın, hepimize ne düşüyorsa
yapılsın ama iyimser bir tablo çizmek ve verilen kararlara
uymayı zayıflatacak bir iyimserliğe kapılmak için çok
erken. Ümit ediyoruz tek ölümde kalalım, ümit ediyoruz vaka burada
kalsın ama eğrinin gidişatı öyle değil. Dikkatli
olalım, daha çok tedbir alalım. Ne tedbir alınacaksa
İtalyanın o gününe varmadan o tedbiri almış olmamız
lazım.
Teşekkür ederim Başkanım.
III.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, TBMM Genel Sekreterinden edinilen bilgiye göre
coronavirüs pandemisi nedeniyle Sağlık
Bakanlığının belirlediği dezavantajlı gruplara
dâhil olanlara 16-27 Mart 2020 tarihleri arasında idari izin
verildiğine ve bu grupların dışında olup da izin
talebinde bulunanlara da kolaylık sağlandığına
ilişkin açıklaması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, az önce,
Sayın Özel, Meclis çalışanlarının durumuyla ilgili
bazı haklı endişelerini dile getirdi. Konuya ilişkin olarak
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterimizden
aldığımız bilgiyi sizlere arz ediyorum:
Meclis Başkanlığının 13
Mart 2020 tarihli Olurlarıyla, yeni tip coronavirüs pandemisi nedeniyle,
Sağlık Bakanlığının belirlediği;
bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları,
kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet hastaları, kalp
damar hastaları, organ nakli yapılmış olanlar ve kronik
hastalar şeklindeki dezavantajlı gruplara dâhil olanların 16
Mart 2020-27 Mart 2020 tarihleri arasında on iki gün süreyle idari izinli
sayılmaları öngörülmüş ve bu husus aynı tarihli Genel
Sekreterlik duyurusuyla personele ilan edilmiştir. Bu çerçevede,
Sağlık Bakanlığının belirlediği
dezavantajlı gruplara, bağışıklık sorunu olan
hastalara, kanser hastalarına, kronik solunum yolu hastalarına,
obezite ve diyabet hastalarına, kalp damar hastalarına, organ nakli
yapılmış hasta ve kronik hastalığı olanlara idari
izin verilmektedir. Bu grupların dışında olup da izin
talebinde bulunanlara da izin hususunda kolaylık
sağlanmaktadır.
Genel Kurulun bilgisine arz olunur.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük'ün
19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından,
vatandaşların fırsatçı bir grup ticari lobi tarafından
hakkaniyetsiz uygulamalara maruz bırakılmasının önlenmesi,
salgın sürecinde ihtiyaç duyulan başta gıda ve sağlık
ürünleri olmak üzere tüm mal ve ürünlerin toplumun her kesimi tarafından
ulaşılabilir hâle getirilmesi amacıyla 18/3/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 18 Mart 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
18/3/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/3/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, Coronavirüs
salgınının ortaya çıkmasıyla birlikte ortaya
çıkan olağanüstü şartlar toplum nezdinde gıda ve
sağlık ürünlerine olan talebi artırmıştır.
Toplumsal krizi fırsata çevirmeye çalışan bazı
kişiler, belirli ürün gruplarına haksız ve adaletsiz zamlar
yaparak vatandaşlarımızı mağdur etmekte ve toplum
vicdanını yaralamaktadır. Vatandaşlarımızın,
fırsatçı bir grup ticari lobi tarafından hakkaniyetsiz
uygulamalara maruz bırakılmasının önlenmesi, salgın
sürecinde ihtiyaç duyulan, başta gıda ve sağlık ürünleri
olmak üzere tüm mal ve ürünlerin toplumun her kesimi tarafından
ulaşılabilir hâle getirilmesi amacıyla 18/3/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 18/3/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına İstanbul Milletvekili
Abdul Ahat Andican.
Buyurun Sayın Andican. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT
ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Çanakkale Zaferinin 105inci yılını ben de
kutluyorum ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün
şehitlerimize rahmet ve minnet duygularımı iletiyorum.
Corona salgını ülkemizde giderek de
büyüyor. Sağlık Bakanının dün akşam verdiği
bilgileri hepimiz biliyoruz. Hasta sayısı 98 ve 1 hastayı da -1
vatandaşımızı- kaybettik. Bu rakamlar
hastalığın gerçek durumunu gösteriyor mu? Soru bu. Göstermiyor
çünkü bu rakamlar hastalığın kesin olarak ortaya
çıktığı insan sayısıdır. Buna
karşın, hastalığın ortaya
çıkmadığı ya da virüsü taşıyan hastalar
açısından ve dolayısıyla hastalığın
yayılımı konusunda, gerçek yayılımı konusunda
kimsenin bir bilgisi yok. Daha bugün Bilimsel Komitenin bir üyesi,
hastaların ancak yüzde 20sinin sağlık merkezlerine müracaat
ettiğini söylüyordu. Bu, şu demektir: Yüzde 80 hasta
dışarıda bulaştırmaya devam ediyor.
Geçen akşam, Dünya Sağlık Örgütünün
Başkanı, hastalığın gerçek boyutlarını
anlamanın ve yayılımı önlemenin yolunu 3 kelimeyle tarif
etti arkadaşlar: Test, test, test. Bir diğer deyişle,
tanısını koyamadığınız sürece tedavi etmek
ya da önlemek imkânına sahip değilsiniz. Tanı için iki yöntem
var, kaç gündür burada konuşuluyor fakat meselenin bu boyutuna kimse
değinmedi. İki yöntem var. PCR denilen Polimeraz Zincir Reaksiyonu
testi çok doğru sonuçlar veriyor fakat sıkıntı şu:
Deneyimli bir personele ihtiyaç var, laboratuvara, altyapıya ihtiyaç var
ve zaman istiyor.
Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti
Sağlık Bakanlığı olayın
başladığından bu yana bu konuda başarılı bir
sınav veremedi arkadaşlar. Bütün üniversite
laboratuvarlarını bu test için yetkilendirmesi gerekirken Ankarada
sadece 1 merkezi görevlendirdi. Yani hasta müracaat ettiği zaman ondan
materyal alınacak, Ankaraya gönderilecek, Ankaradan tanı konularak
gelecek, bu arada hasta dışarıda, İzmirden ya da
başka bir şehirden yaymaya devam edecek. Böylece, olayın
önlenemeyeceğini, daha vahim bir durum alacağını
anlayınca bu kez karar değiştirdi Bakanlık, bunu 6 merkeze
çıkardı, bunun da yetmediğini görünce -iki gün önce
hatırlayacaksınız- 16 merkeze çıkardı fakat bu
merkezler daha çalışır hâlde değildir.
2nci test yöntemi ise hızlı test kiti.
Çinlilerin getirdiği nokta itibarıyla söylemek gerekirse bu on
beş dakika sonra bile sonuç verebiliyor. Ama salgın başlamadan
önce Batı dünyasında yaklaşık üç saatte bu testle sonuç
alınabiliyordu; Güney Korede başarıyla uygulanılıyor.
Bu konuda da Bakanlık maalesef sınavı veremedi, sınıfta
kaldı. Nasıl? Olay başlar başlamaz bu hızlı
tanı testinin ithal edilerek -kendimiz üretemediğimize göre-
depolanması lazımdı, bu gerçekleştirilemedi.
Beş dakika değil miydi süre Sayın
Başkan?
BAŞKAN Efendim, siz devam edin.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - 11 Şubat
itibarıyla Bakanlık, bu testin imal edildiğini söyledi.
İmal ettiklerini söyledi fakat dün aldığım bir bilgi,
hızlı tanı kiti konusunda Bakanlık iddialarının
doğru olmadığını gösteriyor. Hastanelere beşer
kit verilmiş ve hastalarda ancak tanı konduktan sonra bu kitle test
yapılıyor. Tabii Türkiyenin tek aşı ve serum üreten
merkezi Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün 2011
yılında İthal aşı daha ucuzdur. diye
kapatıldığını hatırlayacak olursanız, bu
anlayışın virüs salgınları için bir test üretim
merkezine yatırım yapmasını da bekleyemezsiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Süreci
iyi yönetti. deniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Yani iyi
yönettiği propagandası yapılan hükûmetin, neredeyse 27
Şubata kadar yani Suudi Arabistan engelleyinceye kadar, umreyi devam
ettirdiğini hatırlamamız lazım. Başlangıçta
umreden dönenleri, bütün ülkeye, hiçbir denetim yapmadan gönderdiğini
hatırlamamız gerekiyor ve yapılan özellikle sosyal medyadaki
eleştiriler üzerine son gruplar sözde karantina altına
alınmış durumda.
Bütün bu gelişmelerin bize gösterdiği bir
gerçek daha var arkadaşlar. Salgın hastalıklarla kamu mücadele
eder, özel sektör değil; bunun altını çizmek istiyorum. İki
gün önce İspanya, salgınla mücadele edebilmek için bütün hastaneleri
kamulaştırdı. Dolayısıyla, çağın projeleri
olarak lanse edilen şehir hastaneleri, bu işte herhangi bir fonksiyon
göremediler.
Son olarak, Meclis çalışmalarıyla
ilgili gündeme getirmek istediğim bir konu var arkadaşlar. Dün
Hürriyet gazetesinde bir haber vardı, Sayın Cumhurbaşkanının
bütün çevresi coronavirüs testinden geçirilmiş ve geçirilmeye devam
ediliyor; normal.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Ayrıca,
Cumhurbaşkanına yaklaşanların termal kameralarla
izlendiğini de biliyoruz.
Şimdi, önümüzdeki iki hafta,
yayılmanın en pik yapacağı iki haftadır
arkadaşlar. Böyle bir dönemde Meclisi çalıştıracaksak
eğer, ülkenin her tarafından gelen seçmenlerle bire bir temas kuran
ve uçaklarla havaalanlarında yolculuk yapan milletvekillerinin de böylesi
bir periyodik teste tabi tutulmasının gerekli olduğunu
düşünüyorum arkadaşlar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Aksi takdirde iktidarın Meclise
dikte ettirdiği torba yasaları çıkarabilmek için böylesine
riskli bir dönemde ve ortamda Meclis çalışmalarını devam
ettirmenin ne vatanperverlikle ne de kahramanlıkla bir ilgisi yoktur
arkadaşlar.
Meclis Başkanlığı
Sağlık Bakanlığıyla görüşerek test
uygulaması konusundaki çalışmayı yani milletvekillerine
yönelik test uygulaması yönündeki çalışmayı hemen bugün
başlatmalıdır diyorum ve saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İkinci
konuşmacımız Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Murat Çepni, İzmir Milletvekilimiz.
Sayın Çepni, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, çok kritik bir dönemdeyiz ve çok alışık
olmadığımız, hazırlıklı
olmadığımız bir virüs salgınıyla baş etmeye
çalışıyoruz. Elbette bu süreç, aslında bu mücadele süreci,
hangi hattan, hangi yol ve yöntemlerle bu sürece yaklaşacağımızın
da turnusol kâğıdı niteliğinde. Tam da bu saatlerde
Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Erdoğan
açıklamalar yapıyor, tamamını henüz dinleyemedik ama birkaç
başlığı sizlere okumak isterim: Ekonomiyi canlı tutma
hedefimiz var. İşlerin yoluna girmeye başladığı
bir dönemde ipin ucunu asla bırakmayacağız. Sağ salim
süreçten çıkarsak fırsatlar bizi bekliyor. Sabır ve duayla bu
süreci aşacağız.
İşte, tüm dünyanın başına
bela olmuş ve çok büyük insan kayıplarına sebep olan bir virüsle
mücadeleyi tartıştığımız, Türkiyede de virüsün
hızla yaygınlaştığı bu günlerde ülkenin
Cumhurbaşkanının, konuşmasında, ekonomiyi canlı
tutmayı, süreçten dua ve sabırla çıkmayı ve büyük
fırsatların açığa çıktığını, büyük
fırsatların önümüzde durduğunu belirttiği günlerdeyiz.
İşte, tam da bu süreç halkın en temel ihtiyaçlara yani hijyen
ihtiyaçlarına, sağlık ihtiyaçlarına çok fazlasıyla
ihtiyaç duyduğu bir dönem aynı zamanda. Çünkü bir kaos süreci var,
insanların sokağa çıkması riski var, insanlara sokağa
çıkmama çağrısı yapılırken insanların,
evlerinde sağlıklı barınma, sağlıklı
beslenme, hijyen kurallarına sağlıklı biçimde ulaşma
sorunlarıyla karşı karşıyayız. İşte bu
süreçte meseleye rant gözüyle mi bakacağız, ekonomik kalkınma
gözüyle mi bakacağız yoksa halkın sağlığı
gözüyle mi bakacağız? İşte tam da burada
Cumhurbaşkanının yaklaşımı bizi tümüyle kaosa
sürükleyen açıklamalardır.
3 liraya elde edilen bir ürünün 15 liraya, 20 liraya
çıktığı günlerdeyiz; 5 liralık bir hijyen ürününün 40
liraya, 50 liraya, 60 liraya satıldığı günlerdeyiz.
Dolayısıyla, iktidarın, devletin bu rantçı, bu
fırsatçı eğilimler karşısında çok ciddi önlemler
alması gerekir. Tabii, bunun başında da iktidarın
kendisinin bu meselelere rantçı, fırsatçı yaklaşmaması
gerekir. Burada, şunu söyleyerek bitirmek istiyorum: Bugün virüsle
uğraştığımız, virüsle başa çıkmaya
çalıştığımız koşullarda iktidar,
örneğin, diyelim ki Salda Gölünde inşaata başlamayı
başarabiliyor, böyle bir fırsatçılığı ortaya
koyabiliyor; dolayısıyla, iktidar aslında -daha önce de
söylemiştik, bir halk sağlığı sorunuyla
karşı karşıyayız- bunların başında
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Dolayısıyla,
buradan tüm halkımıza kendi önlemlerini almalarını,
başta bilim insanlarının, Türk Tabipleri Birliğinin
çağrılarına uymalarını ve dikkate almalarını
öneriyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 18 Mart. Çanakkale Zaferimizin 105inci
yıl dönümünde başta Mustafa Kemal Atatürk, silah
arkadaşları, aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz olmak üzere,
hepsini saygı ve minnetle anarak konuşmama başlamak istiyorum.
Evet, konumuz, elbette ki
yaşadığımız coronavirüs salgını.
Birtakım tedbirler alıyoruz ama sahadan gelen,
meslektaşlarımızdan aldığım birtakım
duyumları ve gereken tedbirleri de burada sizlerle paylaşmak
istiyorum. Şimdi, dün Sağlık Bakanlığı elektif
operasyonların ve poliklinik muayenelerin ertelenmesi hakkında bir
genelge yayınladı ama hâlen normal vakaların, aciliyet
gerektirmeyen vakaların hastanelere başvurduklarına,
arkadaşların yoğun şekilde poliklinik yapmak durumunda
kaldıklarına, alt katta poliklinik yaparken üst katta da
coronavirüslü hastaların yoğun bakımda tedavi olduklarına
dair sahadan gelen duyumlar var yani bunlar kesin bilgiler açıkçası
duyum da değil. Bunun için vatandaşlarımızın aciliyet
gerekmedikçe polikliniklere başvurmamaları konusunda gerekli
tedbirlerin alınmasını buradan yine duyurmak istiyorum.
Diğer bir konu, coronavirüs
dışında elbette kronik hastalıkları olan
vatandaşlarımız var. Bunların da aciliyet gerektiren
tedavileri olabilir. Bunlar için de bir planlama yapılmalı, böyle
hastaların ilde hangi hastaneye gideceği şimdiden tespit
edilmeli ve Kronik hastalıkları sebebiyle acil tedaviyi gerektirecek
vatandaşların ilde falanca hastaneye başvurması
gereklidir. diye şimdiden duyurulmalıdır diye düşünüyorum.
Yine, corona salgınına bağlı
vaka sayılarının artması ve acil servislere başvurunun
artması düşünülerek şimdiden bir acil eylem planı
yapılmasında fayda var. Özellikle de sağlık
çalışanlarının çalışma
koşullarının planlanması konusunda çünkü bundan sonraki
aşamada vaka sayısı katlanarak artacak öyle görülüyor, tedavi
aşamasına geçiyoruz artık ve sağlık
çalışanlarının şimdiden dinlendirilmesi gerekir.
Gerekirse vardiya usulüne geçilerek, sağlık
çalışanları ileride daha yoğun çalışma günlerine
hazırlanmalıdır.
Çinde 3 bin sağlık
çalışanı bu hastalığa yakalanmış ve 22si de
kaybedilmiştir maalesef. Yine en riskli grup şu anda sağlık
çalışanlarıdır ve bu sağlık çalışanlarımızın
da ihtiyaçları şu andan itibaren karşılanmalıdır.
Bunu da sizinle burada paylaşmak istiyorum.
Hekim arkadaşlarımız -yoğun
bakımdaki hekim arkadaşlarımız başta olmak üzere-
maskeye ihtiyaçlarının olduğunu; N5, N99 maskeye, bunun
yanında, yine, cerrahi maskelere ihtiyaçlarının olduğunu;
astronot tulumu, koruyucu gözlük, yüz siperliği, eldiven, alkol, el
dezenfektanları, kâğıt havlu gibi ihtiyaçların şu anda
var olduğunu söylüyorlar ama ilerleyen durumda daha
artacağını göz önünde bulundurursak, bu malzemelerin
şimdiden stoklanmasında büyük fayda var; yetkilileri buradan uyarmak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bir dakika
rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun efendim.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Ayrıca,
yoğun bakımda özellikle ventilasyon yani solunum destek cihazı
sayımız bir hayli az. Diğer ülkeler de, bu açık olduğu
zaman, farklı firmalara solunum cihazı üretimi konusunda
birtakım tavsiyelerde bulundu; ben de buradan hatırlatmak isterim.
Yine, yoğun bakımda kullanılacak ilaçların da bugünden
itibaren stoklanmasında büyük fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.
Toplumdaki panik atmosferinin kaybolması ve
yaşanılan salgına daha soğukkanlı
yaklaşılması açısından toplumun doğru
bilgilendirilmesi gerekir; bu nedenle, Sağlık Bakanına tekrar
buradan tavsiyede bulunuyorum: Vakaları, tıpkı Dünya
Sağlık Örgütünde olduğu gibi, günlük şekilde
raporlasınlar lütfen; doğru bir şekilde raporlasınlar,
vatandaşımız da görsün. Yine, ayrıca, bilimsel zeminden
uzak yayın yapan, vatandaşları paniğe sevk eden
yayınlardan uzak durulmalı. Bu dönemde medyadan da sorumlu bir
yayıncılık anlayışı bekliyoruz. Yine,
fırsatçılara da göz açtırılmamalı, gerekirse cezalar
bu dönemde artırılmalı diyorum, hepinize sağlıklı
günler diliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Halil Etyemez
Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ETYEMEZ (Konya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİ grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken önce,
vatanımızın ve milletimizin bekası için başta
Çanakkalede olmak üzere gözlerini kırpmadan şehadet şerbeti
içen aziz şehitlerimizi 18 Mart Şehitler Gününde rahmet ve
saygıyla anıyorum, Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümünü de
kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, Çinin Wuhan kentinde
aralık ayının ikinci haftasında ortaya çıkan ve
Covid-19 adı verilen hastalığa yol açan yeni coronavirüs,
maalesef, günümüzde 125 ülkeye sirayet etmiş bulunmaktadır. Dünya
genelinde yaklaşık 200 bin kişide virüs teşhis edilmiş
olup yaklaşık 8 bin kişi hayatını kaybetmiş, 83
bin kişi ise tedavi sonucunda iyileşmiştir.
Değerli milletvekilleri, devlet olarak virüsün
ülkemize sirayetini en az düzeyde tutmak için çalışmalar gece gündüz
sürdürülmektedir, bu kapsamda her türlü fikir ve öneriler
değerlendirilmektedir. Alınan tedbirlerle çözüm odaklı
yaklaşımlar benimseniyor ve hayata geçiriliyor. Dünyayı
kasıp kavuran bu virüsün ortaya çıkmasının ilk anından
itibaren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde, başta Sağlık
Bakanımız olmak üzere, Hükûmetimiz gerekli tedbirleri almış,
virüsün doksan gün boyunca ülkemize girişi engellenmeye
çalışılmıştır. İlk andan itibaren
Sağlık Bilim Kurulu oluşturulmuş, virüsle ilgili gerekli
tedbirler ve dünyadaki tüm gelişmeler yakından takip edilmiştir.
Çin, İran gibi ülkelere ivedilikle uçuş yasağı
konulmuş ve bugün itibarıyla 20 ülkeye uygulanmaktadır. Umreden
dönen ve yurt dışından ülkemize getirilen
vatandaşlarımız milletimizin sağlığı için
on dört gün kuralı çerçevesinde yurtlarımızda misafir
edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, biraz önceki
konuşmacılardan bir arkadaşımızın ifade
ettiği test merkeziyle ilgili olarak da düne kadar 5 merkezde test merkezi
uygulaması devam ederken dün itibarıyla alınan kararla bu
sayıya 12 ilimiz de, 12 merkez de katılmıştır ve bugün
hizmete sunulmuştur. İstanbulda 7, Erzurum, İzmir, Ankara,
Adana, Samsun, Antalya, Bolu, Kütahya, Çorum, Kayseri, Sivas
şehirlerimizde bu test merkezleri milletimizin hizmetine sunulmuştur.
Hükûmetimiz ve Ticaret Bakanlığımız bu süreç içerisinde
diğer bakanlıklarla koordineli olarak Bilim Kurulunun
aldığı karar çerçevesinde çalışmalarını
özenle yürütmektedir. Son dönemde maske ve eldiven başta olmak üzere
sıhhi malzemelerde ve gıda fiyatlarında yaşanan gelişmelerle
ilgili Bakanlığımız gerekli önlemleri
almıştır. Fırsatçılara göz açtırmayan
Bakanlığımız, her gün gerekli denetimleri yaparak tespit
edilen usulsüzlüklere her türlü cezai müeyyideyi de uygulamaktadır.
Tarım Bakanlığımızın almış olduğu
tedbirler çerçevesinde temel gıda ürünlerinin üretim, stok ve tedarik
zincirlerinde sıkıntı bulunmamakta önümüzdeki dönemde de
beklenmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
HALİL ETYEMEZ (Devamla) Toprak Mahsulleri
Ofisi stoklarında besici, yetiştirici, sanayici ve tüketicinin
ihtiyaçlarını karşılayacak yeterli miktarda da ürün
bulunmaktadır.
Diğer yandan yeni coronavirüse karşı
topyekûn teyakkuz söz konusu iken aziz milletimizi telaşa sürüklemeye
çalışan, provokasyon yapan ve yalan bilgi içeren
paylaşımlarla ilgili de Adalet Bakanlığımız mücadelesini
yasal çerçevede sürdürmektedir.
Şu bilinmelidir ki, tüm kurumlarımız
dünyada alınan önlemleri takip ettiği gibi ortaya konulacak
öngörüleri de analiz ederek olası senaryolara karşı kendi yol
haritasını hazırlamış ve gerekli tedbirleri de
almıştır.
Değerli milletvekilleri, devlet ve millet
olarak yeni coronavirüsle mücadele son derece şeffaf, kararlı ve
akılcı bir şekilde devam etmektedir.
Vatandaşlarımızın mücadelenin her safhasında gösterdiği
hassasiyet bizleri mücadelemizde cesaretlendirmektedir.
Aldığımız tedbirler, yeni coronavirüsten daha büyüktür.
Halkımızdan istirhamım, Hükûmetimizin ve Sağlık
Bakanlığımızın yaptığı
açıklamalara hassasiyetle uymaları ve başka açıklamalara
itibar etmemeleridir.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
2.-
HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve
arkadaşları tarafından, coronavirüs salgınının
cezaevlerinde yaratacağı sorunların
araştırılması amacıyla 16/3/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Mart 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/3/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/3/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
16 Mart 2020 tarihinde, Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından verilen 5863
sıra numaralı, coronavirüs salgınının cezaevlerinde
yaratacağı sorunları araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak,
görüşmelerin 18/3/2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı
Milletvekili Abdullah Koç. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Koç.
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aralık ayında
Çinin Wuhan kentinde ortaya çıkan ve 170in üzerinde ülkeye yayılan
coronavirüsün tespit edildiği kişi sayısı 190.152, virüsün
yol açtığı ölenlerin sayısının da 7.954 kişi
olduğu ve günbegün arttığı ne yazık ki ortadadır.
Türkiyede ise tespit edilen vaka sayısının 98 olduğu, ne
yazık ki 1 kişinin de yaşamını yitirdiği bilgimiz
dâhilindedir. Ulaşılan vaka sayısının gerçekten, tam
olarak gerçekleri yansıtmadığı kaygısını da
ne yazık ki taşımaktayız.
Adalet Bakanlığının 2020
verilerine göre, 355 hapishanede toplam 280.703 mahpusla cezaevlerindeki
doluluk oranı tarihte hiç görülmediği kadar yüksek bir noktaya
ulaşmıştır. Koğuşlardaki kişi
sayısı kapasitenin çok çok üstündedir. Hapishanelerde koşullar
olağanüstü durumdadır. Yetersiz beslenme, ısıtılmayan
ve havalandırılmayan koğuşlar, gün
ışığından faydalanmama, yeteri miktarda
sağlık personeli ve hekimi bulundurmama, muayene ve set sürelerinin
uzun tutulması, hijyen ürünlerinin parayla satılması, temiz ve
sıcak suya erişememe, düzenli ve etkin bir sağlık
hizmetinden faydalanmama nedeniyle hastalık üreten cezaevleri salgın
hastalıklar bakımından da son derece tehlikelidir.
2016 yılının Mart ayında
Diyarbakırda bir firar gerçeği gösterilerek Güvenlik Önlemlerinin
Araştırılması ve Firar Olaylarına Karşı
Alınacak Önlemler başlıklı genel bir yazıyla,
yazı gerekçe gösterilerek çekpas saplarının kısaltılmasına,
kova, çöp sepeti, leğen gibi temizlik eşyalarının
toplatılmasına, dolayısıyla da hijyen ve bu anlamda
sağlık hakkıyla doğrudan ilgili olan bu eşyaların
hücre ve koğuşlarda bulundurulmamasına yönelik
sınırlama getirilmesi mahpusları bu salgın karşısında
daha da korunmasız hâle getirmektedir.
İnsan Hakları Derneğinin 2019 Raporuna
göre Türkiye'de ceza ve infaz kurumlarında 458i ağır olmak
üzere 1.334 hasta mahpus bulunmaktadır. 2019 yılında 50, son on
yedi yılda en az 3.502 hasta mahpus ağırlaşan durumlardan
kaynaklı tahliye edilmediklerinden dolayı yaşamlarını
yitirmişlerdir. 65 yaş üstü mahpuslar, hamile mahpuslar, anneleriyle
birlikte cezaevlerinde kalmak zorunda olan 850 çocuk, toplamda 300 bine
yakın mahpusun yaşamı tehlike altındadır.
Covid-19 riskine karşılık acil bir
şekilde hastaneye erişmek gerekirken cezaevlerinde bu
koşulların nasıl sağlanacağına, olası acil
bir müdahalenin nasıl yapılacağına ilişkin planlama
bulunmadığı bir gerçektir. Mayıs 2019da hapishanelerde
açlık grevi eylemini sonlandıran mahpusların hastaneye sevki ve
ayrıca tedavilerinin yapılmamasının aylarca sürmesi,
hastalığın yaşanması durumunda ölümler ve
İtalyada olduğu gibi, cezaevleri isyanları da
kaçınılmaz olacaktır. Açlık grevleri nedeniyle, uzun süre
grevlerde kalmaları sebebiyle mahpusların dirençleri düşmüş
ve açık bir riskle karşı karşıya kalmışlardır.
Sayın milletvekilleri, devletin yaşatma
yükümlülüğü çerçevesinde tutuklu hasta mahpuslar ile 65 yaş üstü
mahpusların, hamile ya da çocuklarıyla birlikte kalan annelerin,
siyasi tutsakların ve gazetecilerin duruşma günü ya da tutukluluk
değerlendirme günleri beklenmeksizin derhâl tahliye edilmesi, hükümlü
olanların infazının durdurulması ve tahliye edilmesi ile
diğer mahpuslar için ise hem genel sağlık muayenesinin hem de
coronavirüsle ilgili sağlık taramalarının cezaevlerinde
sıklıkla ve uluslararası standartlara göre yapılması
elzemdir ve bir zorunluluktur. Mahpusların ıslahında temel
ilkeler yani Mandela Kuralları, tıbbi etik ilkeler, Avrupa Konseyi
Bakanlar Komitesinin Avrupa Cezaevi Kuralları Hakkında 2 no.lu
Tavsiye Kararı uyarınca yasal statülerine
bakılmaksızın aynı kalitede ve standartta, ülke genelinde
mevcut kapatılmamış olan kişilere sağlanan tıbbi
bakıma eşit erişim hakkına ulaşılabilmesi için
Meclis araştırma önerimiz doğrultusunda da bir Meclis
araştırma komisyonunun kurulması yönünde karar verilmesini biz
talep ediyoruz. Bu sebeple Meclis araştırma önergemize destek
verilmesi ve daha vahim ortamların önüne geçilmesi gerektiğini
düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Aksaray Milletvekili Ayhan Erel...
Buyurun, Sayın Erel.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Çanakkale, Conkbayırıdır, Anafartalardır, 57nci
Alaydır, şehit 15lilerdir, Geliboludur, havada çarpışan
mermilerdir, metrekareye düşen 6 bin mermidir, geri dönmeyi
düşünmemektir. Çanakkalede yaşanmış binlerce gerçek hikâye
var, bunlardan birini burada sizinle paylaşmak istiyorum: Çanakkale
Savaşında, siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok
ihtiyaç duyduğu şey morfindi. Doktorlar askerlere ağrı
kesici bulmakta zorlanıyordu, bu yüzden nöbet tutuyorlardı.
Hastaların ameliyatı için hazırlanan çadırın önünde
bir masa kurulmuştu. Doktor ilk muayeneyi yapıyor, yaşama
olasılığı olan, ameliyat edilmesi hâlinde
yaşayacağına inandığı askerlerimize morfin
yapıyordu, yaşama ihtimali olmayanlara ise morfin vermiyordu. Doktor
duygusal karar vermemek için hastaların yüzüne bakmıyor, sadece
yarasına bakarak karar veriyordu, iyileşme şansı yüksek
olan yaralı askerlerimize ağrı kesici yapıyordu. O
sırada bir asker gelmiş ve doktor askerin iyileşemeyeceği
kanaatiyle ağrı kesici morfin yapmamıştı. O
sırada acılar içinde kıvranan, kanlar içerisindeki o askerden
bir inilti duyulur baba baba diye ve herkesin gözü doktora çevrilir,
yaralar içinde kıvranan asker, doktorun öz oğludur. Buna rağmen
doktor yine de ağrı kesiciyi oğluna yapmaz ve birkaç saat sonra
bu asker şehit olur. Doktor, şehit olan oğlunun cansız
bedenine sarılır Affet oğlum, o morfin senin hakkın
değildi. der.
İşte, bu topraklar hakkı
olmadığı için tek bir ağrı kesiciyi bile oğlundan
esirgeyen o güzel insanlar tarafından vatan
yapılmıştır. 18 Mart Çanakkale Zaferinin 105nci yıl
dönümünü kutluyor, bu mukaddes toprakları bizlere vatan kılan
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi,
şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyorum.
Sayın Başkan, dünyayı etkisi
altına alan corona virüsünü şiddetli bir boraya, rüzgâra,
fırtınaya benzetirsek ne kadar saklanırsak saklanalım
bundan etkilenmemek mümkün değil. Dolayısıyla, cezaevlerinde
tutuklu bulunan vatandaşlarımızın da bundan etkilenmesi
büyük bir ihtimal dâhilinde. Bu bağlamda panik yapmadan, ilgili makam ve
kişilerin uyarıları dikkate alınarak sağduyulu ve
soğukkanlılıkla hareket etmek gerekir ve gerek Sağlık
Bakanının gerekse Adalet Bakanının bu konudaki
yaklaşımlarını ve çalışmalarını takip
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) - Diliyorum ve umuyorum ki
ileride yaşanacak bu sorunu çözmede yetkili ve ilgili makamlar buradaki
görüşleri dikkate alarak hareket ederler.
Bu sorunun çözümünde buradaki görüşlerin önemli
katma değer sağlayacağı inancıyla hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Ağbaba.
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuya geçmeden önce,
İzmir Şakran Cezaevinde ölüm orucunda bulunan Mustafa Koçakla
ilgili, avukatlarının ve ailesinin dile getirmiş olduğu
iddiaları Meclisin dikkatine sunmak istiyorum. Adil yargılama
hakkı olmadığı iddiasıyla ölüm orucuna başlayan
Mustafa Koçaka ağır işkenceler yapıldığıyla
ilgili çok ciddi iddialar var. Bu dönemde böyle bir iddianın gündeme
gelmesi bile Türkiye açısından utanç vericidir. İnsan Hakları
Komisyonunun cezaevi alt komisyonu bu cezaevinde inceleme yaparak mutlaka bu
olayları araştırmalıdır; bu, cezaevi komisyonunun en
önemli görevidir şu anda. Cezaevi komisyonu, maalesef, geçmişte
olduğu gibi zaman zaman sadece siyasi iktidarın talimatıyla
hareket etmektedir.
Değerli arkadaşlar, tabii, kibir veya
ukalalık olarak anlamayın ama bu Mecliste, yüce Mecliste, cezaevini
bilen birkaç kişi sayılacaksa onlardan birinin kendim olduğunu
söylemek isterim. Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi cezaevi komisyonu olarak
yaklaşık 250 cezaevi gezdik ve herhâlde Mecliste ilk kez hasta
mahpuslarla ilgili bir rapor yazdık. Hasta mahpusların hiç diline,
dinine, ırkına, siyasi görüşüne bakmadan, şu anki Grup
Başkan Vekilimiz sevgili Özgür Özel ve Muğla Milletvekilimiz Nurettin
Demirle birlikte bir hasta mahpus raporu hazırladık ve bunu
kamuoyunun dikkatine sunduk.
Değerli arkadaşlar, cezaevi psikolojisi en
ağır yerdir. Hasta mahpus, hasta insanın da psikolojisi daha
ağırdır. Hem cezaevi hem hastalık bir araya gelince de
psikolojinin ne kadar ağır olacağını sizlerin
takdirine bırakırız. Şimdi, Türkiyede 355 cezaevi var, 282
bin mahkûm var, bunlar mahkeme yoluyla girmiş. Bir de sınavla giren
mahkûmlar var yani infaz koruma memurları ve çalışanlar,
onların da sayısı 70 bin. Şu anda İnsan Hakları
Derneğinin açıklamalarına göre 1.333 hasta mahpus var, 459u
ağır hasta. Annesinin cezası nedeniyle bine yakın çocuk
cezaevinde bulunmakta.
Değerli arkadaşlar, özellikle bir konuyu
daha dikkatinize sunmak istiyorum: Cezaevinde bulunan mahpusların
tamamı
AKPnin gündeme getirdiği, söylediği ama maalesef bir
türlü Meclise getirmediği bir şey var, infaz düzenlemesi ya da ceza
indirimi denen bir şey gündeme geldi. Binlerce mahkûmun, onların
ailesinin duygusuyla oynanıyor. Buradan açık çağrı
yapıyoruz: Getirecekseniz bir an önce getirin bu Meclisin gündemine;
gelin, burada tartışalım diyoruz değerli arkadaşlar.
Lütfen, mahpusların ve ailelerin duygularıyla oynamayın.
Yine, değerli arkadaşlar, cezaevinde çok
çeşitli problemler var. Cezaevlerinde bir yoğunluk var ki âdeta
insanlar nöbetleşe yatmakta, hatta nöbetleşe nefes almaktadır.
20 kişilik koğuşlarda 30, 40, 50 kişinin, hatta 80
kişinin yattığına gözlerimizle şahit olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla)
Başkanım, hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) Yine, değerli
arkadaşlar, öyle hijyen sorunları var ki akıl almaz.
Değerli arkadaşlar, bugün hepimizin sıkça
kullandığı kolonya ve mikrop öldüren alkol maalesef
cezaevlerinde yasak. Cezaevlerine kolonya sokamıyorsunuz. Bu insanlar
nasıl ellerini temizleyecekler, nasıl hijyen içerisinde
yaşayacaklar, bunu da sizin takdirinize bırakmak istiyorum.
Şimdi, 50-60 kişinin yattığı yerde 2 tane tuvalet var
değerli arkadaşlar, burada su sınırlı, sıcak su
ve soğuk su sınırlı. Dolayısıyla bunun da bir an
önce çözülmesi gerekiyor.
Açık cezaevleri farklı mı? Açık
cezaevleri kapalı cezaevlerinden daha beter durumda. Oradaki insanlar da
üst üste yatmakta. Zaman zaman çeşitli hastalıkların
gerçekleştiğini görüyoruz. Bakın, doktor da yeterli değil.
Ne yapılmalı değerli arkadaşlar? Hasta mahpuslar bir an
önce tahliye edilmeli. Hani, Sivas katilini bir raporla tahliye ettiniz ya;
bilime inanarak, bilime güvenerek, bilimin Tahliye edilmesi gerekir.
dediği mahkûmlar mutlaka tahliye edilmesi gerekiyor. Çocuğuyla beraber
kalan annelerin cezaları ertelenmeli, yaşlı ya da
başkasının bakımına muhtaç olanlar da -ki
başkasının bakımına muhtaç olan birçok mahkûm da var-
mutlaka tahliye edilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu
araştırma komisyonunun kurulması gerektiği düşüncesine
katılıyoruz, mutlaka cezaevleriyle ilgili bir araştırma
komisyonu kurulmalı. Maalesef, AKP döneminde tutuklama âdeta bir
cezalandırmaya dönüştü. Hepimiz biliyoruz, daha geçtiğimiz
günlerde -üç yıl daha önce hiç tutuklanmazken- Oda TV, Yeniçağdaki
ve Yeni Yaşamdaki gazeteci arkadaşlarımız tutuklandı.
Özellikle tutuklu mahkûmların da cezalarını sonuç
alınıncaya kadar, mahkûm oluncaya kadar dışarıda
çekmeleri gerektiği düşünüyor, bu araştırma komisyonunun
kurulmasını destekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu.
Buyurun Sayın Türkoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI BAYRAM TÜRKOĞLU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların
Demokratik Partisi grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümünde, Türk
tarihinin altın sayfalarına Çanakkale destanını mübarek
kanlarıyla yazan aziz şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere kahraman gazilerimizi rahmet
ve minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyorum.
Dünya Sağlık Örgütü coronavirüsü
Covid-19 diye adlandırıyor, şu anda küresel ölçekte görülmeyen
ülke yok. Tedbir çok, farkındalık var. Türkiye Cumhuriyeti devleti
olarak Cumhurbaşkanımızın riyasetinde başta Sağlık
Bakanlığımız ve Bilim Kurulumuz olmak üzere tüm
bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımız çok
ciddi halk sağlığı koruma tedbirleri
almıştır. Erken mücadele ve tedbirin önemli sonuçları
yansımaktadır.
Son açıklamalarla, 89 yaşlarında bir
vatandaşımız vefat etmiştir, Allahtan rahmet diliyorum. 98
hastamızın da test sonucu pozitif çıkmıştır, bu
hastalarımıza da Allahtan acil şifa diliyorum.
İnşallah -milletçe Sağlık
Bakanlığımızın tavsiyelerine ve koruma tedbirlerine de
uyarak- coronavirüs daha fazla yaygınlaşmaz, tedbir her zaman corona
virüsünden daha güçlüdür; bunları da unutmayalım.
Grup önerisine esas coronavirüsle ilgili, ceza infaz
kurumlarında alınan ciddi tedbirlerimiz vardır. Coronavirüs,
Aralık 2019da ilk olarak Çinin Wuhan kentinde ortaya
çıkmıştır, dünyada hızla yayılarak çoğu
ülkelerde ölümlere neden olmuştur. Coronavirüsün ülkemizde de görülüp vaka
sayısının artması üzerine ceza infaz kurumlarında
bulaşıcılığın önlenmesi açısından
tedbirler alınması yönünde tüm cumhuriyet
başsavcılıklarına talimatlar verilmiş, vakit
kaybetmeksizin uygulanmaya başlanmıştır. Sağlık
Bakanlığı Bilim Kurulunun kararları da göz önüne
alınarak ceza infaz kurumlarında hijyen ve dezenfeksiyonun yanı
sıra, kurumlara giriş yapan tüm personel, ziyaretçi ve hükümlü
tutukluların da coronavirüs açısından hastalık
bulgularının olup olmadığına dair gerekli kontroller
yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Gerekli
tedbirlerin en üst seviyede alınmasını sağlamak
amacıyla ceza infaz kurumlarındaki tüm taşıtların,
araç gereçlerin, koğuşların, koridorların, yemekhanelerin,
mahkûm kabul birimlerinin, ziyaretçi mahallerinin, tuvalet ve banyoların,
telefon kulübelerinin, ahizelerin, kapı kollarının, turnike ve
x-ray geçişlerinin, diğer tüm ortak kullanım alanlarının
dezenfeksiyonunun sağlanması, kapalı ortamların sık
sık havalandırılması talimatı verilerek
işlemlerin takibi yapılmaktadır. Tüm koğuşlarda
çamaşır suyu ve kişisel temizlik malzemesi bulundurulması,
ceza infaz kurumları personellerinin üst aramaları, kısmi ve
gerekli aramalarda mutlak surette eldiven ve maske kullanılması;
kurum personelinin, hükümlü ve tutukluların coronavirüsle ilgili
bilinçlendirilmesi ve gerekli tedbirler hakkında ilgili il/ilçe sağlık
müdürlükleriyle koordineli olarak eğitime tabi tutulması yönünde
talimatlar verilmiş, on dört gün içinde herhangi bir vaka görüldüğü
zaman izolasyonun yapılması ve karantinaya alınması
konusunda gerekli bilgilendirme işlemleri de yapılmıştır.
Hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri, hakları saklı kalmak
kaydıyla iki hafta ertelenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Önemli
olduğu için Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Evet, tamamlayın efendim.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Yine,
açık ve kapalı cezaevlerindeki ziyaretlerin yanı sıra,
hükümlü ve tutukluların nakillerinde de on beş günlük bir ara
verilmesi söz konusudur. Bu arada, çok özel durumlarda cumhuriyet
başsavcılıklarımızın yazılı izniyle
görüşler mümkün olabilecektir.
Yine, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 95inci maddesinde
düzenlenen hükümlülere verilecek özel izinler izin hakları saklı
kalmak üzere iki hafta süreyle ertelenmiştir. Hükümlü ve tutukluların
hastalık ve güvenlik dışındaki nakilleri iki hafta süreyle
yine ertelenmiştir. Ceza infaz kurumlarında bulunan tüm hükümlü ve
tutuklular ile personelin coronavirüsten korunması,
bulaştırıcılığın ortadan
kaldırılması amacıyla en üst seviyede tedbirler
alınmıştır.
Durumu, yüce Meclisimizin ve aziz milletimizin
bilgilerine arz eder, coronavirüs illetinden tez günde kurtulmak arzusuyla
sağlıklı günler diler, selam ve saygılar sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
bir bilgi paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
biraz önce, ceza alıp cezası Yargıtay aşamasında,
temyizde bulunan Mustafa Koçak isimli tutuklu şahsın ölüm orucuna
girdiği ve cezaevi şartlarının incelenmesi konusunda
beyanlarda bulunulmuştu. Bu çerçevede, Ceza ve Tevkifevleri Genel
Müdürlüğümüzden almış olduğumuz bilgiyi Genel Kurulun
bilgisine sunmak için söz aldım.
Mustafa Koçak isimli şahıs, İstanbul
Cumhuriyet Savcılığı yaparken şehit edilen, DHKP-C
tarafından şehit edilen Mehmet Selim Kirazın -şehit
savcımızın- öldürülmesi davasında silah temin etmekten
hüküm almıştır ve
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla
cezalandırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Anayasal düzeni ortadan
kaldırmaya teşebbüs suçundan
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
almış ve tutuklu olarak cezaevinde bulunmaktadır, temyiz
değerlendirmesi yapılmaktadır. İlgili şahsın
cezaevi standartları Avrupa Konseyinin belirlemiş olduğu ve
anayasal hukuk düzenimizin belirlemiş olduğu standartlara uygundur.
Ancak şahıs ölüm orucuna yattığı için yine
uluslararası sözleşmeler çerçevesinde müdahale zorunluluğu
olduğundan hastanede müdahalede bulunulmuştur ve şahsın
durumu şu an itibarıyla stabildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tiryaki.
23.-
Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryakinin, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Mustafa Koçakla ilgili bir şey söylemek istiyorum.
Şimdi, Sayın Başkan, Mustafa Koçak
sadece bir itirafçının beyanıyla mahkûm edilmiş bir
kişidir. Aslında Mustafa Koçakın
çığlığı hepimiz için bir
çığlıktır. İtirafçı beyanları esas
alınarak insanların mahkûm edilmesi -başkaca hiçbir delil
olmadığı hâlde sadece itirafçı beyanlarıyla
insanların mahkûm edilmesi- büyük bir haksızlık, büyük bir
hukuksuzluk. Çığlığı bunadır, yoksa istediği
başka hiçbir şey yok. Adil yargılanmak isteyen bir kişi.
Ölüm orucunun tek gerekçesi bu. Şimdi, eğer sadece itirafçı
beyanlarını esas alırsak bütün dünyanın, hepimizin; Adalet
ve Kalkınma Partisini, Hükûmetini, iktidarını IŞİDe,
üyelerine, yöneticilerine doğrudan destek veren bir parti olarak kabul
etmemiz gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Çünkü
bu konuda tutuklu İŞİD üyelerinin beyanı vardır.
Dolayısıyla bir kişiyi, bir partiyi, bir grubu sadece bir
itirafçı beyanı esas alınarak mahkûm etmemeliyiz, başka
şeylere de bakmalıyız. Mustafa Koçakın bu
çığlığını duymamız, adil
yargılanması için hep beraber bir çağrıda bulunmamız
gerekir.
Son olarak, ayrıca, şunu da belirtmek
isterim: Hastaneye götürülüp getirilirken işkenceye yönelik beyanları
var ve ağza alınmayacak, burada söylemekten çekindiğim
beyanları var; bunlar ailesinin, avukatlarının kamuoyuyla
paylaştığı beyanlar. Lütfen bu çığlığa
sessiz kalmayalım; tutuksuz yargılanma çağrısı ve adil
yargılanma çağrısına sessiz kalmayalım diyorum.
Saygılar sunuyorum.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, ülkedeki salgın hastalık risklerinin ve
sebeplerinin tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/2618) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Mart 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
18/3/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/3/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizdeki salgın
hastalık risklerinin ve sebeplerinin tespit edilerek alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2618) esas
numaralı Meclis Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel
Kurulun 18/3/2020 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ali
Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
- Sayın Başkan, göreviniz hayırlı olsun.
Konuşmama başlamadan önce, bugünün tarihî
önemine değinmek istiyorum: 18 Mart
Çanakkaledeki büyük direnişin,
bağımsız Türkiye'nin temellerinin atıldığı
bir gündür bugün. Çanakkale Zaferinin 105inci yılında
şehitlerimizi minnetle anıyor, onların ruhuna saygı gereği,
Türkiye'nin gerçek sorunlarını çözme konusunda bu kadar
ayrışmamalıyız diyorum.
Dün gece itibarıyla, maalesef, coronavirüs
nedeniyle ilk kaybımızı verdik. Umut ediyorum artmaz ancak
dünyada yaşananlar bize gösteriyor ki bu ciddi bir sorun, bununla mutlaka
mücadele etmemiz gerekiyor.
Dün hayatını kaybeden büyüğümüzü rahmetle
anarken önünde saygıyla eğiliyor, Allahtan rahmet diliyorum,
yakınlarına da sabır diliyorum.
Coronavirüs, Covid-19, SARS-2
hastalığı dediğimiz bir hastalık yapıyor. Nedir
bu? İleri derecede solunum sıkıntısı; akciğerleri
tutuyor ve bu hastalıkla ilgili şu anda, dünya üzerinde 203.672 -200
bini aştı- hasta sayısı, sabah bu kadar değildi ama
maalesef şimdi 200 bini aştı, 203.672 hasta var. 8.258de
hayatını kaybeden kişi var bu hastalıktan. Bu hastalık
hızla artıyor ve çok ciddi bir sorun. Bu sorunu çözme konusunda Çin,
önemli bir başarı elde etti. Artık Çinde yeni vaka görülmezken,
çok az görülürken ve hastalar hızla iyileşirken Avrupadaki görülen
vakaların sayısı Çini hızla katbekat aştı ve ölü
sayısı da maalesef Avrupada Çini aştı, daha da aşacağa
benziyor.
Biz bu konuyla ilgili olarak 27 Şubat 2020
tarihinde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonuna komisyon üyesi muhalefet milletvekilleri olarak olağanüstü
toplantı talebinde bulunduk. Maalesef, Komisyon Başkanı
Şenel Yediyıldız, 2 Mart tarihinde bizim bu talebimizi reddetti.
Böyle bir görevi yok. dedi, Meclis Sağlık Komisyonunun ama bizim
bu konudaki ısrarlarımız sonucunda on gün sonra ancak bir
toplantı yaptı. Bu olağanüstü toplantı talebindeki gecikme
ciddi bir gecikmedir. Bu işin şakası yok, saatler içerisinde
binlerle hastalar ve ölümler artabiliyor.
Bu konuda, özellikle basının
aldığı tutum çok ciddi sıkıntılı. Yok,
işte, Güney Korede ağzına tuzlu su sıkalım diye
spreyle sıkarlar kilisede, 46 kişi hastalanır. Birisi çıkar
der ki: Kelle paça yiyelim. Birisi der ki
Ki maalesef, Sağlık
Komisyonu Başkanımız Dut pekmezi yersek hiçbir şey olmaz.
diye Anadolu Ajansına, resmi ajansa talihsiz bir açıklama yaptı.
Bunu, buradan bir kez daha protesto ediyorum. Bir başka, kendini bir
konuda uzman diye tanımlayan birisi Virüse karşı patlıcan
yememiz lazım. diyor. Bu akıl ve bilim dışı
tutumların milletin gözü önünde sergilenmesi Türkiye adına
utançtır. Roosevelt şöyle diyor: Başkanlarının
hatalarından ders alın, insan bütün hataları kendisi yapacak
kadar uzun yaşamıyor. Biz de diyoruz ki: Bu coronavirüs
hastalığıyla ilgili olarak dünyada yaşanan tecrübeler var,
bu tecrübelerden bizim yararlanmamız gerekiyor; Çinden, Singapurdan,
Güney Koreden yararlanmamız gerekiyor ki hastalığın
hızla artmasını önleyelim ve İtalya gibi, İran gibi,
Fransa gibi hızla artan bir ülke olmasın. Bizim amacımız,
bu belanın ne kadar ciddi bir sorun olduğunu ortaya koyup bununla
ilgili topyekûn bir mücadele ve iş birliği içerisinde ancak bunun
çözüleceğini, bugünlerin siyaset günü olmadığını ama
siyasete de bu işin alet edilmemesi gerekirken ayrışmanın
da kesinlikle olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Bilimin ışığında bu
mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Bilim Kurulunun önerilerine mutlaka ve mutlaka
uymamız gerekiyor. Mücadele kapasitemizi artırmamız gerekiyor.
Bizim yoğun bakım yatağı
sayımız 38 bin gözüküyor ama bunun sadece 24 bini erişkin
yoğun bakımı arkadaşlar ve bu yoğun bakım
yataklarının hepsinin de ventilatörü yok yani solunum desteği
gereken hastalara ventilatör cihazı yeteri kadar yok. Bu eksikliklerin
hızla giderilmesi, kapasitenin hızla artırılması
gerekiyor çünkü hastalık hızla bulaşıyor, hızla
artıyor ve hızla artan bu sağlık ihtiyacına cevap
verecek bir kapasitemiz yok. Az önce Özgür Başkan da söyledi, OECDde
sondan 9uncu sıradayız; bin kişiye 2,8 hasta
yatağımız var. Çok iyi durumda değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
ALİ ŞEKER (Devamla) Çok iyiyiz diyerek
gerçeği gizlemeyelim zaten gerçekle maalesef yüzleşeceğiz. Bu
gerçeklerin daha kötü bir sonuca yol açmaması için biz
hazırlığımızı yapalım, biz bütün tedbirleri
alalım diyoruz.
Sağlık çalışanlarıyla
ilgili çok ciddi bir sorun var, en çok bulaşmanın olduğu
alanlardan biri sağlık çalışanları. Sağlık
çalışanları sağlıklı kalmalı ki halka
sağlık dağıtabilsin. Bu konuda da düzenlemeler gerekiyor.
Çalışma düzenleri olsun, hastalık bulaşma ve bulaştırmamayla
ilgili olarak bu, kalacakları yerlerin ayarlanması olsun; izolasyon,
karantina hastanelerinin ayarlanması olsun, bunlara dikkat etmek gerekiyor
ve ben buradan şunu söylemek istiyorum: Sağlıkta şiddet
yasasını da -artık yeter- çıkaralım, bir moral
desteği verelim sağlık emekçilerine diyorum. Bu
araştırma önergesinin de kabul edilmesini talep ediyorum.
Dün 3 grubun ayrı ayrı verdiği
coronavirüsle ilgili alınacak tedbirler konusundaki araştırma
önergeleri reddedildi. Bugün artık siyaset yapmayın, gereğini
yapın diyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Hayırlı olsun
Başkanım.
BAŞKAN Sağ olun efendim.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnsanlık çok zorlu bir süreçten geçiyor.
Dünya Sağlık Örgütü adına pandemi dedi. Ben dünyada
yüzyılın kâbusu diyeceğim müsaadenizle coronaya. Corana 1920li
yıllardan beri var. Bu formu, Covid-19 farklı bir form. Bu, yüzeylere
yapışıyor. Birtakım yayınlara göre farklılık
olsa da ortalama dokuz gün civarında mikrop yapışık
kalıyor. Bu yüzden el dezenfeksiyonu ve diğer önlemler tavsiye
ediliyor. Irk, dil, din, kıta fark etmeden, belli yaşların üzerindeki
kişilerde daha fazla olmak üzere ölümle sonuçlanan ağır sonuçlar
maalesef bu virüsle insanlarda karşımıza çıkıyor.
Yeni tanıyor dünya. Aslında asıl
sorunumuz da bu. Yetmiş bir gün oldu bu kâbusla dünya
karşılaşalı ve şimdi elimizde belli bilenenler var, o
bilinenler üzerinden hareket etmek zorundayız. Birinci bilenen, çok
kayıp var. Buna göre önlemler almamız gerekiyor. Önlemler
yeterliydi, değildi tartışması şu anda çok gereksiz.
Muhalefet milletvekili olarak ben bunu yapmayacağım, bir doktor
olarak da yapmayacağım. Ama bir doktor ve milleti temsil eden bir
milletvekili olarak eksiklikleri ve önerilerimizi en net ve kararlı
şekilde söylemek zorundayız. Rakamlar ortada. En az kayıp
Türkiyede. gibi söylemlerle siyasi rant için harcanacak vakit kesinlikle yok.
Hiç açmadığımız kadar kulaklarımızı
açıp hep beraber çözüm üretmek zorundayız. Türkiye Büyük Millet
Meclisi siyaset değil çözüm üretecek önlemler almalı. Maalesef
logaritma aynı gidiyor ve dünyadaki birtakım istatistiklere
baktığımız zaman Türkiyede de aynı oranların
gittiğini hep beraber görmek mümkün. Elimizde ilaç yok, aşı yok.
300 milyonun üzerinde aşı olabilmesi lazım ki bu da en iyi
ihtimalle sonbaharda mümkün gibi görünüyor. O zaman elimizdeki verilerle tedbir
alacağız değerli milletvekilleri.
Yeterli mi tedbirler? Değil. Yanlış
var mı? Evet, yanlışlar var. Ama umrecilerdi, şöyle
yapıldı, yabancılardı gibi tartışmalara hiç zaman
yok, bunları konuşmamak bile lazım. Olduğu yerde durdurup
elimizde olanla mevcut vaka sayısını durdurup, onların
tedavisine yoğunlaşmamız gerekiyor. Ve testlerimiz yeterli
değil. Bunun en büyük örneği İtalya. En az test, yaşlı
hastalar, çok ölüm; tersi Güney Kore, çok ve erken test, genç hastalar, az
ölüm. Yaygın test yapıp erken dönemde sayıların
farkına varıp, vakalar yüksek risk grubunu vurmadan, yani bir pik
yapmadan, gerekli önlemleri almak ve ölümleri ve yayılım
hızını azaltmak zorundayız. Amerika geç kaldı. Türkiye
de bugün hemen bunu yapmaya eğer başlamazsa aynı duruma
düşecek.
Dünya Sağlık Örgütünün bugünkü
mesajını bir de size sunmak istiyorum, diyor ki, bir kez daha tekrar:
Test, test, test
Geç kalmadan. Evet, anahtarımız bu. Daha çok
kişiye test.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Devam edelim.
AYLİN CESUR (Devamla) Süreci hâlen tam olarak
doğru yönetemiyoruz. Hem hastalığın
yayılmasını önlemek hem de hızlı izolasyon için
hızlı tanı şart değerli arkadaşlar. Mevcut
altyapıyla halk sağlığı laboratuvarlarının
bu yükün altından kalkamayacağı, kaldıramayacağı
ortada.
Akredite merkez sayısını iki gün önce
artırdı Bakanlık ve Bilim Kurulu ancak henüz başlamadı
çalışmaya ve diğer illere de yayılmalı.
Üniversiteler çalışmak istiyor, hekimler
hastaya müdahale etmek istiyor ama izin verilmediği için hasta covid mi,
değil mi test edemiyor ve bilemiyorlar. Derhâl bunun uygulanması
lazım.
Bir üniversite hastanesinde, maalesef -biraz önce
aldığım bir teyit edilmiş bilgi- dört gündür yatan, acilde
bekletilen bir hasta da pozitif çıktı. Dört gündür neler oldu, Allah
vermeye
Şunu söylemek istiyorum: Bilim Kurulu test
tanımlamasını, test yapma tanımlamasını derhâl
değiştirmeli, genişletmeli ve daha çok akredite merkezle her
yerde test yapılabilir hâle gelmeli, Bakanlığın kontrolünde
elbette olmalı.
Vaka artışı bütün ülkelerde aynı
demiştim. Ani bir vaka artışı eğer olacak olursa bizim
bunu kaldırma imkânımız yok; yoğun bakım
yatağı, mekanik ventilatör sayısı ve en önemlisi yoğun
bakım hastası ve ventilatör yönetebilen özel donanımlı
sağlık personeli sayısı yeterli olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ederim
Başkan.
Neden olamaz? Çünkü bütün dünyada olamaz, bütün
dünya ülkelerini bekleyen bir sonuç bu; pandemi, adı üzerinde. O yüzden
bunlar üzerinden bir savunma yapmaya geçmek tamamen vakit kaybı. Tek
çaremiz var ve en basit kural şu: Aslında bu çareleri belirlerken,
ülkelerin kendi stratejilerini belirlerken dünyanın önerdiği veriler
ışığında kendi sosyal şartlarına göre de belirlemek
gerekiyor. Bizim şu anda tek çaremiz
Evde Kal sloganı da
çıktı ancak evde kalan da var kalmayan da çok. Salgının
anormal seviyeye ulaşmaması için, geciktirmemek için sosyal izolasyon
şart. Siz buna karantina deyin, ben sosyal izolasyon diyeyim ama bugün
bunu uygulamamız gerekiyor, burada da uygulamıyoruz.
Semptomsuz birinin ortalama beş-altı gün
habersiz, bulaştırıcı olarak dolaştığı
ve testi pozitif bir hastanın yirmi gün bulaştırıcı
olduğu, bir kişinin ortalama 4 kişiye
bulaştırdığı bir pandemiyle karşı
karşıyayız. İnsanlar, evlerinde kalmak, devlete ve
yöneticilere yardım etmek ve onların önerdiklerini tam olarak
uygulamak zorundalar; buradan milletimize bunu söylemek istiyorum. Onun
dışındaki tüm siyasi söylemler ve spekülasyonlar için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bir cümle
Çok özür
dilerim Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Çok teşekkür
ederim müsamahanız için. Önemli bir konu, çok teşekkür ediyorum.
Bir pandemi öncesinde yapılan her şey
panik ve alarmist olarak algılanır. Pandemi sonrasında ise
yapılan her şey yetersiz görülür. diyor bir sağlık
bakanı, 2007de söylemiş.
Ben hepinize sevgi ve saygılarımı
sunarken bu konuda milletimizi, herkesi iş birliği içerisinde ve coronayla
mücadele konusunda söylenenlere tam olarak uymaya davet ediyorum. En önemli
kural: Eller. Ellerinizi çok sık ve hijyen çerçevesinde dezenfekte etme
kurallarına uymanızı istiyoruz. Mümkün olan herkesin evde
kalması lazım, devletin mümkün olabildiği ölçüde insanların
evde kalabilmelerini sağlamaları gerekiyor. Burada, aslında
Meclisin de çalışıyor olmasını sakıncalı
bulduğumu
Meclis elbette açık olmalı ama -torba
kanunu erteleyebiliriz, on beş gün erteleyebiliriz- eğer
çalışacaksak sadece bunu konuşalım değerli
arkadaşlar, çok acil başka meseleleri konuşalım,
sağlık çalışanlarına yapılması gereken
kanunun geçmesi gibi.
Saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Kemal
Bülbül
Buyurun Sayın
Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç
dakikadır Sayın Bülbül.
HDP GRUBU ADINA
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan, öncelikle, görevinizde
başarılar diliyorum; rehberiniz Hak olsun, yardımcınız
halk olsun.
"Dur yolcu!
Bilmeden gelip bastığın/ Bu toprak, bir devrin
battığı yerdir/ Eğil de kulak ver, bu sessiz
yığın/ Bir vatan kalbinin attığı yerdir."
diye şairin tasvir ettiği hakikatlere elbette ki saygı duymak,
onları sevgiyle hürmetle anmak gibi bir görevimiz var ki o, şiire,
kitaba sığmayacak kadar hakikat içeren bir şeydi. Bu anlamda,
Çanakkalede hak için Hakka yürüyenleri aşk ve hürmetle
andığımızı ifade etmek isterim. (HDP, AK PARTİ,
CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Çanakkale ruhunun
Çanakkalede kalacak nostaljik bir şey olmayıp tüm Türkiyeye,
giderek Orta Doğuya, giderek dünya insanlığına teşmil
edilecek; birliği, beraberliği, adaleti, kimlikleri, inançları,
insana dair ne var ise hepsini esas alan, yaşamayı ve
yaşatmayı sağlamaya çalışan bir girişim
olduğunu ama ne yazık ki bir hoş seda olarak Çanakkalede
kaldığını ve şimdi de bizim sadece nostaljik olarak
andığımızı, Çanakkale hakikatini unuttuğumuzu
ifade etmek isterim.
Cumhuriyet Halk
Partisinin önergesi hiç kuşkusuz desteklenmeli, kabul edilmeli, sahada
uygulanmalıdır. Önergede zikredilen konuların tamamı halk
sağlığı, toplum sağlığı, bizlerin
sağlığı, ülkemizin sağlığı
açısından son derece önemlidir. Bu anlamda, Türk Tabipleri
Birliğinin, SESin, Türk Eczacıları Birliğinin, Türk
Dişhekimleri Birliğinin ve sağlık alanında örgütlü tüm meslek
gruplarının öneri ve görüşleri dikkate alınmalı;
buradan hareketle, bir millî birlik ve beraberlikten söz ediliyor ise
eğer, muhalefetin tüm talep, istem ve eleştirileri kesinlikle dikkate
alınmalı; kendi söylediğiniz uygulamadayken birlik
Ama,
muhalefetin söylediğini itmekle birlik olmaz. İşte, hasta
mahpusların taleplerinin reddedilmesi, birliğe vurulmuş bir
darbedir. Bu anlamda adalet talebinde, demokrasi talebinde, özgürlük,
eşitlik, eşit yurttaşlık talebinde birlik
sağlamayıp da sadece iktidarın talepleri konusunda sağlanan
bir şeye millî birlik deyip buradan bir siyaset devşirmek de
doğrusu siyasi kurnazlık oluyor.
Ben, diyorum ki millî birlik istiyorsanız,
birlik istiyorsanız, tevhit istiyorsanız, varlık, dirlik
istiyorsanız şair demiş ki: Elin yu teslim kıl kendi
kanından câmi/ Çağırırsan tarîki vahdete budur âyîn ü
erkânı.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sürenizi çok dikkatli
kullandınız Sayın Bülbül, teşekkür ediyoruz.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Arife Polat Düzgün.
Buyurunuz Sayın Polat Düzgün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ARİFE POLAT DÜZGÜN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemimiz
coronavirüs olsa da Çanakkaleyi geçilmez yapan
kahramanlarımızı, şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ticaret, turizm gibi sebeplerle gerek ülke içinde gerek
ülkelerarası seyahatlerin artması nedeniyle bulaşıcı
hastalıkların ilk ortaya çıktığı bölge veya
ülkeyle sınırlı kalmayıp kolaylıkla ve hızlı
bir şekilde yayıldığını, şu anda hepimiz
canlı olarak yaşıyoruz.
Şimdi, CHPnin verdiği öneride bazı
salgın hastalıklardan ve sorunlardan bahsediliyor. Onunla ilgili
şunu söylemek istiyorum: Örneğin, bir tanesinde scabies
dediğimiz uyuz hastalığıyla ilgili bir ilacın
bulunmadığı ifade ediliyor -kendileri bugünkü
konuşmasında yer vermedi- ama -ben daha önceki
konuşmalarımda da bahsetmiştim- İlaç Takip Sistemimiz
üzerinden, bu eksik, yeterli olmadığını belirttikleri
ilacın güncel stok durumunu kontrol ettirdiğimizde şu anda
İstanbul ve ülkemiz için ilaç stok durumunda herhangi bir problem yoktur.
Örneğin, sadece İstanbulda 80 binin üzerinde kutu ve losyon olarak
bu ilaç bulunmaktadır.
Şimdi, salgın hastalıklarda ülkemiz
neler yapıyor? Bunu bütün vatandaşlarımızla hep birlikte
yaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütünden
aldığımız her haber Sağlık Bakanlığımız
tarafından değerlendiriliyor ve dünyada olan hataların ülkemizde
yapılmaması için, Bilim Kuruluyla, vatandaşlarımızla
el birliğiyle, hep birlikte sorunlarımızı çözmek için
çalışıyoruz.
Yayılım hızı çok yüksek olan bu
virüsün etkilerinin en aza indirilmesinde bizlerle beraber tüm
vatandaşlarımıza büyük sorumluluklar düşmektedir. İlk
olarak yapmamız gereken, panik yapmadan, yetkili kurumların ve
onların yetkilendirdiği, alanında uzman kişilerin
görüş ve tavsiyelerine uymamız gerekmekte; sosyal medya ve benzeri
mecralarda dolaşan asılsız bilgilere itibar etmemeliyiz.
Milletimizle el ele, iş birliği sayesinde, inşallah, en az
hasarla atlatacağımıza inanıyorum.
Başta Sayın
Cumhurbaşkanımız ve Sağlık Bakanımız olmak
üzere, kendi ailesini ve çocuklarını bırakarak gece gündüz,
özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarına şükranlarımı
sunuyor; müsaade ederseniz, yanlarında olduğumuzu göstermek için,
onlar için kuvvetli bir alkış istiyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, Dünya Sağlık Örgütünden gelen
veriler ile Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü
tarafından her gün bu hastalıkla ilgili detaylar, rehberler, tüm
sağlık çalışanlarıyla birlikte takip edilmektedir.
Ayrıca, öneride diğer bulaşıcı hastalıklardan
bahsedilmekteydi, göç idaresiyle ilgili bazı problemlerden bahsedilmekteydi
ama şu anda gündemimiz corona virüsü olduğu için ben de hep birlikte
bu savaş için bir arada olacağımızı söyleyerek
elimizden geleni yapmak üzere
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 197, 139 ve 174
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın
sırasıyla 2nci, 3üncü ve 4üncü sıralarına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 19 Mart 2020 Perşembe günkü
birleşiminde 174 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/3/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Cahit
Özkan
Denizli AK PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında bulunan 197, 139 ve 174
sıra sayılı Kanun Tekliflerinin aynı kısmın
sırasıyla 2nci, 3üncü ve 4üncü sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun, 19 Mart 2020 Perşembe günkü
birleşiminde 174 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Ahmet
Kılıç.
Buyursunlar Sayın Kılıç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET KILIÇ (Bursa)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; AK PARTİ grup
önerimizle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferimizin yıl
dönümü. Bu vesileyle Çanakkaleyi geçilmez yapan başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve tüm kahraman şehitlerimizi saygıyla, rahmetle
anıyorum.
Değerli milletvekilleri, yarın
Sağlık Bakanımızın Meclisimize coronavirüsle ilgili
bir sunumu olacak. Sağlık Bakanımız başta olmak üzere
milletimizin sıhhati için fedakârca görevlerini yerine getiren tüm
sağlık çalışanlarımıza bir kez daha
şükranlarımı sunmak istiyorum.
Malumunuz, görüştüğümüz 196 sıra
sayılı Kanun Teklifini yarın bitirmeyi planlıyoruz.
Ayrıca 2 sözleşmeyi de gündemin 2nci ve 3üncü sırasına
almak istiyoruz. Bu sözleşmeler, 197 sıra sayılı Afrika
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifinin
değiştirilmesiyle alakalı bir teklif, diğeri ise 139
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ
Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İş Birliği
Anlaşmasının Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve bir de 174 sıra sayılı
Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifini, inşallah,
görüşmeyi planlıyoruz.
Grup önerimize desteklerinizi bekliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, öncelikle yeni görevinizde başarılar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm dünya bu
hastalığa kilitlenmiş vaziyette. Hayatın hemen her
alanında, büyük bir kaygı ve endişeyle süreç izleniyor. Zaman
zaman çok dramatik sonuçlarla karşılaşıyoruz, zaman zaman
da akıl almaz, inanılır gibi olmayan olaylarla karşı
karşıya geliyoruz.
Bu olay patladığı andan itibaren
Cumhuriyet Halk Partisi olarak olaya asla siyasi bir bakış
açısıyla yaklaşmadık. Çünkü bu hepimizin sorunu, bu sorun
ortak bir anlayışla üstesinden gelinecek bir sorun; bakış
açımız bu, asla siyaseten bakmadık. Önerilerimiz oldu,
uyarılarımız oldu; ciddi eksiklikler var ama gün bugün
değil, o eksiklikleri ve yanlışlıkları
konuşmanın günü değil. Öneri yapıyoruz, uyarılarda
bulunuyoruz. Sayın Genel Başkanımız dün -çok detaylı
bir şekilde- konuyla ilgili önemli uyarılarda bulundu, önerilerde
bulundu; kimin umurunda? Dün Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özel
çok detaylı bir basın açıklamasıyla yine partimizin öneri
ve uyarılarını dile getirdi; kimin umurunda? Ve yine, dün HDP
ile Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerileri vardı. Bugün bu konu
konuşulmayacak da ne zaman konuşulacak? Yani bugün konuşulacak
uluslararası anlaşmalar mı önemli, yoksa bu belanın,
insanlığın başına bela olan bu konunun Parlamento
çatısı altında daha detaylı, daha geniş kapsamlı
konuşulması mı daha elzem, daha önemli; önce bunu ayırt
etmek lazım. Ama maalesef Adalet ve Kalkınma Partisinin o eski
alışkanlığı sürüyor, siyasi bir bakış
açısıyla olaylara yaklaşılıyor ve dünkü öneriler
reddediliyor.
İtalya kan ağlıyor, her gün onlarca
insan hayatını kaybediyor, çaresizlik içinde kıvranıyor,
Avrupa ülkelerine yardım talebinde bulunuyor; duvar. Bir ülke,
ilişkileri çok da iyi olmayan bir ülke, Çin, bir uçak dolusu tıbbi
cihaz ile personel, yetişmiş, deneyimli personel gönderiyor
İtalyaya; insanlık dersi. İngiltereye ait bir yolcu gemisi
okyanusun ortasında, binlerle ifade edilecek yolcu var, içinde de kesin
tanı konmuş, coronavirüse yakalanmış yolcu var; ülkeler
kabul etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Bir ülke
insanlık dersi veriyor ve o geminin limanına
yanaşmasını sağlıyor Tedaviyi üstleneceğim.
diyor; o da Küba.
İşte, insanlığın
başına bela olan böyle bir sorunu birlikte atlatmamız gerekirken
maalesef muhalefet partilerinin önerileri ve uyarıları asla dikkate
alınmıyor. Umut ediyorum ki bugünler geçtikten sonra, ah ile vah ile
keşkelerle dönüp geriye bakmayalım. Umut ediyorum ki bizim haklı
ve yerinde önerilerimiz bugünden sonra dikkate alınır. 100 binin
üzerinde üyesi olan, 65 yerleşim biriminde şubesi olan bir Türk
Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği ve uzmanlık
dernekleri nedense sürecin dışında bırakılıyor.
Herkes ittifakla testten bahsediyor. 81 ilde bu testin yapılması
gerekirken sınırlı sayıda test yapılıyor.
Kitlerin akıbeti belli değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
TEKİN BİNGÖL (Devamla)
Dolayısıyla, öncelikle, Bakanlık şeffaf bir şekilde
bütün gelişmeleri kamuoyuyla paylaşacak. Eğer,
şeffaflık bu saatten sonra hâkim olmazsa, başlangıçta yapıldığı
gibi gizleyerek, saklayarak, örterek süreci götürüp bir başarı
hikâyesi yazmaya odaklanılıyorsa bu son derece yanlış ve
bunu kabul etmek asla mümkün değil. Şeffaf olunacak, kamuoyuyla her
şey paylaşılacak. Bu, vatandaşların
yaşadığı ilçe ve ilde böyle bir vaka varsa tedbir
almalarının önünü açacak, dikkate davet edilmiş olunacak ama
gizleyerek, saklayarak olmaz.
Bir şeye dikkatinizi çekip konuşmamı
tamamlamak istiyorum. Bu Parlamento çözüm üreten mekândır. Çözümü
saraylarda, başka yerlerde, sadece bir bakanlığın
kapalı odasında aramak bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür
diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.46
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan Denizli Milletvekili
Nilgün Ök ile 46 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlayacağız.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ile 46 Milletvekilinin
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2633) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 196) (X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 196 sıra sayılı
Kanun Teklifi'nin birinci bölümünde yer alan 14üncü madde kabul
edilmişti.
Şimdi 15inci maddenin önerge işlemini
yapacağım.
15inci madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
İstanbul Bitlis Antalya
Erdal
Aydemir Murat
Çepni Abdullah Koç
Bingöl
İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi önerge hakkında
konuşmak üzere İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurun Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
Coronavirüs bir fıtrat değil, coronavirüs bir kader değil,
coronavirüs tanımlanamayan, açıklanamayan merkezlerden icat edilmiş
bir salgın değil, coronavirüs doğrudan çürüyen kapitalizmin bir
sonucudur. Evet, çürüyen kapitalizm insanlığı, doğayı,
doğal yaşamı çürüttükçe kâr uğruna, rant uğruna
çürüttükçe bu tip sonuçlarla pekâlâ karşı karşıya
kalabiliyoruz. Daha başka nelerle karşı karşıya
kalacağımızı ise zaman içerisinde kuşkusuz
göreceğiz. Daha geçtiğimiz yıl, 2019 senesinde, çok yoğun
bir biçimde iklim krizini tartıştık. Yine, özellikle Türkiyede
çok yoğun bir biçimde deprem ve depremin sonuçlarını
tartıştık. Hatırlarsanız ekolojik kriz kapsamı
altında küresel ısınmayı biz kapitalizmin bir krizi olarak
ele aldık. Çünkü dünya 1 derece daha ısınırsa yaşanmaz
bir hâle gelecek ve yaşam tümden ortadan kalkma riskiyle karşı
karşıya. Bu küresel ısınmanın temel sebebi ise bizim tek
tek evlerde kullandığımız su ya da
yaptığımız bir dizi hatadan kaynaklı değil,
doğrudan şirketlerin fosil yakıtlar üzerinden
gerçekleştirdiği üretim sonucunda gerçekleşiyordu yani fosil
yakıtların yarattığı sonuç küresel ısınmaya
sebep oluyordu.
Şimdi, küresel ısınmanın
sonuçları bugünden çok ağır yaşanıyor olmasına
rağmen önlem açısından
tartıştığımız şey ormanların
korunması, tarım alanlarının korunması, yaşam
alanlarının korunması, rant ve kâr uğruna üretimden
vazgeçilmemesi idi fakat neyi tartıştık biz 2019 senesinde?
Bunun karşısında tüm dünyada kapitalist devletlerde,
bırakın sınırlandırmayı, fosil
yakıtların kullanılmasında artışların
olduğunu gördük, Türkiyede bunlardan bir tanesi. Daha bugün, yine,
Türkiyenin maden yatırımlarına ağırlık
verdiğini, maden sahalarını açmaya devam ettiğini
biliyoruz. Yine, deprem sonuçlarını
tartıştığımızda, depremin sonuçlarının
öldürmediğini, önlemsizliğin öldürdüğünü tartıştık.
Deprem toplanma alanlarının yok edilmesini, toplanan deprem
vergilerinin çalındığını tartıştık.
Dolayısıyla, coronavirüs de tam olarak bu kapsamda kapitalizmin
yarattığı çürümenin bir sonucu olarak ele alınmalı.
Dolayısıyla dünyada 3 milyar insanın açlık sınırında
yaşadığı, 3 milyar insanın sağlıklı
suya, barınmaya ve beslenme olanaklarına sahip
olmadığı koşullarda corona virüsü
tartışıyoruz.
Evet, tarımı zehirlediniz, endüstriyel
tarımla tarım alanları zehirlendi, zehirli ürünler yiyoruz. Su,
sermaye şirketlerinin talanına peşkeş çekildi. Tarım,
yanlış tohum politikasıyla, hibrit tohum politikasıyla
zehirlendi. Yerel tohum yok edildi ve zehirli tohumlarla yaşamaya mecbur
bırakıldık. İşte, tarımın, ormanların
yok edildiği, suların yok edildiği koşullarda, yaşam
alanlarının inşaat alanlarına, betonlara
dönüştürüldüğü koşullarda, ne yediğimizin ne
içtiğimizin belli olmadığı koşullarda işte bu
zehirlerle karşı karşıya kalıyoruz. Yani bu
felaketleri yaratan bizler değiliz, bu felaketleri yaratan bizzat
şirketler ve onların hükûmetleridir. Tıpkı Türkiyede
olduğu gibi, yüzde 1in iktidarı olan AKP Hükûmetinin yürüttüğü
rant politikalarıdır. Peki, ne yapmak gerekir? Biz buradan şunu
söylüyoruz: En mağdur olanlar işçiler ve emekçilerdir. Bugün,
çalışmak zorunda olan, toplu taşımalara binmek zorunda olan,
hâlihazırda sokağa çıkma yasağının
konuşulduğu koşullarda, fabrikaların açık olduğu
koşullarda en çok mağdur olacak olanlar işçi
sınıfıdır. Çünkü, bırakın evde durmayı,
yiyecek ekmek bulamayan insanları eve kapatmanın
Bırakın
hijyen malzemelerine ulaşmayı, hijyen malzemelerini elde edecek
ekonomik gelire sahip olmayanlardır, yoksullardır. Aynı zamanda,
bırakın sağlıklı suyu, el yıkamayı,
vesaireyi, içecek su bulamayan insanlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla,
bu krizin, bu virüsün yarattığı kaosun en temel
mağdurları işçilerdir, emekçilerdir. Peki, dünyada kapitalist
ülkeler ne yapıyor, Türkiye de bunların içerisinde?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) Teşekkür ederim.
Bakın, Almanya şirketleri kurtarmaya
çalışıyor, İtalya, Fransa, Türkiyede de TÜSİAD yine
bunun derdinde. Bakın, HDP olarak şunların
yapılmasını öneriyoruz: Tüm sağlık hizmetleri ücretsiz
sağlanmalıdır. Karaborsacılığa karşı
temel gıda malzemeleri kamu tarafından ücretsiz
karşılanmalıdır. Tüm işçilere ücretli izin
verilmelidir. Kayıplar, kamu tarafından değil sermaye
tarafından karşılanmalıdır. Bu sürecin tüm yükü
sarayın kasalarından karşılanmalıdır, şirket
kasalarından karşılanmalıdır, şirket
depolarından karşılanmalıdır. Kapitalizm kader
değil, tüm halklarımızı, tüm dünya işçi
sınıfını ve emekçilerini kapitalizme karşı
mücadeleyi yükselterek bu zulüm ve çürümüş kapitalizmden kurtulmaya
çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 15-4/6/1985 tarihli ve
3213 sayılı Maden Kanununa aşağıdaki ek madde ilave
edilmiştir.
"EK MADDE
19- Mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde Bakanlık
tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü
alınarak bu Kanun kapsamındaki mali yükümlülüklerin ve/veya
beyanların ertelenmesi ile mali yükümlülüklerin taksitlendirilmesine karar
verilebilir. Bu takdirde mali yükümlülüklere ilişkin
zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler erteleme süresince
işlemez.
Birinci
fıkranın uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya
ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi gerekir.
Bakanlık, mücbir sebep
sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar
itibarıyla mücbir sebep hali ilan etmeye ve bu sürede bu Kanunda
belirlenen mali yükümlülüklerden yerine getirilemeyecek olanları tespit
etmeye yetkilidir.
Gamze
Taşcıer Müzeyyen
Şevkin Emine Gülizar
Emecan Ankara Adana İstanbul Cavit Arı Saliha Sera Kadıgil
Sütlü Suat Özcan Antalya İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, önerge hakkında konuşmak
üzere Muğla Milletvekili Suat Özcan.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP
sıralarından alkışlar)
SUAT ÖZCAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba yasanın 15inci
maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. 18 Mart Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümünde Çanakkaleyi geçilmez yapan başta Mustafa
Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anarak sözlerime
başlıyorum.
Teklifin 15inci maddesi 4/6/1985 tarihli ve 3213
sayılı Maden Kanununa eklenen maddeyle, Mücbir sebeplerden herhangi
birinin bulunması hâlinde, Bakanlık tarafından, Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak, bu kanun
kapsamındaki mali yükümlülüklerin ve/veya beyanların ertelenmesi ile
mali yükümlülüklerinin taksitlendirilmesine karar verilebilir. Bu takdirde,
mali yükümlülüklere ilişkin zaman aşımı durur, hak
düşürücü süreler erteleme süresince işlemez. 1inci
fıkranın uygulanması için mücbir sebebin malum olması ve
ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi gerekir. Bakanlık,
mücbir sebep sayılan hâller nedeniyle bölge, il, ilçe, mahal ve afete
maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hâli ilan etmeye ve bu sürede
kanunla belirlenen mali yükümlülüklerinden yerine getirilemeyecek olanları
tespit etmeye yetkilidir. denmekte. Bu konu, maddede yer alan düzenleme ile
mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması hâlinde Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığına, Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak Maden Kanunu
kapsamındaki mali yükümlülüklerinin veya beyanlarının
ertelenmesi ile mali yükümlülüklerinin taksitlendirilmesinin karar verilebilme
yetkisinin tanınması konusunda düzenlemeler yapılmaktadır.
Komisyondaki görüşmeler sırasında,
maden ruhsatı sahiplerinin her yıl ödenmesi gereken devlet hakkı
ve ruhsat bedellerinin Maden Kanununda belli bir süre içerisinde ödenmemesi
hâlinde ruhsatlarının iptal edilmesinin söz konusu olduğu
belirtilerek, mücbir sebeplerden dolayı ödeme zorluğuna
düşmüş olan ruhsat sahiplerinin iptalle karşı
karşıya kalmaları sonucu söz konusu düzenlemenin
yapıldığı ifade olunmuştur.
Çinde yaşanan salgın hastalık
nedeniyle, Çine yapılacak ihracatın, mermercilik sektörü için de
uygulanıp uygulanmayacağı konusunda sorularımıza
tatminkâr cevaplar verilmemiştir. Ayrıca, gecikme zammının
yüksekliği gibi mücbir sebepler, mücbir sebep hâli ilan etme vesaire
kavramlar açısından maddenin, yeniden düzenlemeye tabi tutulması
yönündeki önerimiz de kabul görmemiştir. Söz konusu düzenlemenin Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda ilgili
tarafların görüşleri de dikkate alınarak, görüşülüp
değerlendirilmeden aceleyle yasalaştırma gayretlerini doğru
bulmuyoruz.
Evet, Elâzığ depremi, Van çığ
felaketi, İdlib harekâtının ülkece yaraları
sarılmamışken küresel corona virüsü salgınıyla
karşı karşıya kaldık. On sekiz yıldır
yönetilemeyen, temel sorunların çözülemediği ülkemizde aylardır
Geliyorum. diyen coronavirüs krizinde de aynı yönetilememezlik söz
konusu, yine ortak akıl eksikliği. Çünkü ülkemizde ilk resmî corona
virüsü vakası saptandığında, toplam test sayısı 2
bin civarında olduğu görülüyor. Yurttaşlarımız,
zamanında bilinçlendirilmedi; yurttaşlarımızın corona
virüsüyle ilgili nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya
kaldıklarını, olduklarını bilemediler. Hâlbuki
şeffaflıkla, açıklıkla, alınacak tedbirlere katkıda
bulunabilirdi, hâlâ da bulunabilir. Salgın sürecinde Çinde 3 binden fazla
sağlık çalışanının virüse
yakalandığı söyleniyor. Biz bundan ders çıkararak,
sağlık çalışanlarımızı eğitimden
geçirerek gerekli tedbirleri aldık mı? Özveriyle görev yapan tüm
sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.
Eğitime bakacak olursak, öğrenciler ve
öğretmenler mağdur durumda. Uzaktan eğitimde yıl sonu
yapılacak sınavlarda bu öğretim yılı için
öğrencilerin, sene sonunda yapılacak sınav soruları
coronavirüs salgınıyla ara verildiği tarihe kadar işlenen
ders konularını kapsamalıdır. Ücretli öğretmenler
girdikleri dersin ücretlerini alırlar ancak eğitime ara verilmesi
nedeniyle derslere giremeyecekler, dolayısıyla ücret de
alamayacaklar. Bu sebeple, Millî Eğitim Bakanlığı ücretli
öğretmenlerin mağduriyetini gidermelidir.
KOBİ ve esnaf borçlarının ertelenmesi
için ivedilikle sicil affı getirilmelidir.
Turizm bölgeleri, havaalanları, denize
kıyısı olan yerleşim yerlerinin dış ülkelerden
gelecek coronavirüs riskine açık olması sebebiyle gerekli tedbirlerin
yerel yönetimler ve bakanlıkların iş birliğiyle
alınmasını bekliyoruz.
Kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin
iş birliğiyle, üretim ve tüketim konusunda krizlerde neler
yapabileceği konusunda -Bilim Kurulunun da önerileri doğrultusunda-
modern bir sistem geliştirebildik mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
SUAT ÖZCAN (Devamla) Geç kaldık mı?
Biraz, evet. Ancak, bu krizi siyasi fırsatçılığa
değil, bu sefer birlikteliğin, ortak aklın, güvenin, iş
birliğinin çok önemli örneğini verebiliriz. Özetle, tek parti
aklından vazgeçip, ortak aklı ve devlet aklını bir an önce
uygulamak ve bu salgın sürecini en az zararla tamamlamak temennisiyle
ülkemize ve tüm insanlığa en kısa zamanda coronasız bir
yaşam ve sağlıklı günler diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Ayhan
Altıntaş
Aksaray İstanbul Ankara
İmam
Hüseyin Filiz İsmail
Tatlıoğlu
Gaziantep Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi önerge hakkında
konuşmak üzere Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ilgili madde depremde
mağdur olanlara kolaylık sağlamak amacıyla konmuş
gözüküyor, bu açıdan problem yok gibi duruyor. Ancak konu depremden
açılmışken bahsetmeden geçemeyeceğim. Bırakın
devletin destek vermesini vatandaşlardan depremzedeler için toplanan
bağışları da hazineye aktarıp başka işlere
harcamaya ortam hazırlayan bir yönetimle karşı
karşıyayız. Muhalefet üzerine gitmese bu bağışlar
zaten bütçede eritilmişti. Devlet, vatandaşına dürüst
olmalıdır, adil olmalıdır. Bağışlanan
paraları depremzedelere harcamak yerine hazineye aktarmak dürüst ve adil
devlete yakışmaz. Vatandaşın devlete olan güvenini yok
edersiniz. Biliyoruz, devletin bütçesi çok sıkıntılı, her
kuruşa ihtiyacı var ama o zaman ilk yapılacak iş, israf ve
savurganlığa son vermektir. Maalesef, İtibardan tasarruf
olmaz. denilerek devlette müthiş savurganlıklar yapılıyor.
Avrupanın hiçbir ülkesinde olmayan makam arabaları saltanatı
var. En çok da üzüldüğümüz konu bunların hepsinin gelecek nesillere,
çocuklarımıza, torunlarımıza bıraktığımız
borçlarla alınmış olması.
Ankarayı yıllarca idare eden bir belediye
başkanı, Ankarada imarla oynayarak büyük rant yarattı, villa
parsellerine 30 kat izin verdi, oluşan rant nereye gitti,
hesabını bilemiyoruz. En azından ANKAPARK gibi bir ucubeye 750
milyon dolar harcadığını biliyoruz. Bugünün parasıyla
4 milyar TLden fazla para çöp oldu. Tabii, Ankara yerel yönetimi israfta
bunları yaparken, merkezî yönetimimiz de altında kalmıyor, onlar
da başka savurganlıklarla rekorlar kırmaya devam ediyor.
Fizibilitesiz şehir hastaneleri, pahalı elektrik santralleri, nükleer
santraller, abartılı fiyatlarla yapılan köprüler, yollar, en
sonda Kanal İstanbulla gelecek nesillere ödeyemeyeceği borçlar
çıkarılıyor.
Maalesef, bu Hükûmet fizibilite ve planlama
kelimelerini unutturdu. Bence Rusyadan aldığımız S-400ler
de ANKAPARK gibi büyük israfa aday olarak önümüzde duruyor. Tehdidi bilmeden
hava savunma silahı alınmaz, amacınız nedir? diye bu
kürsüden sorduk. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
bir grup konuşmasında ikaz etti Uçakları NATOdan, hava
savunmayı rakip ülke olan Rusyadan almak abestir. dedi, dinlemediniz,
Ne S-400 alalım ne de Patriot alalım, kendi mühendislerimizle, kendi
firmalarımızla, ASELSANla, ROKETSANla, TAİyle
geliştirelim. dedik, yandaş gazetelerde, savunmasız Türkiye
istediğimizi iddia ettiniz. Öyle görünüyor ki tam 2,5 milyar doları
heba ettiniz. Savurganlıkta da en büyüğünü biz yaparız. diye
övünebilirsiniz.
Bütçede para yok. diye polislere,
öğretmenlere, imamlara ve hemşirelere söz verdiğiniz 3600 ek
göstergeyi vermediniz ama 4 milyar lirayı ANKAPARKa vermekte hiç tereddüt
etmediniz. EYTlilere para yok. diyorsunuz, 15 milyarı Ruslara hemen
verdiniz hatta 25 milyar lirayı da Amerikadan Patriot almak için vermeye
hazır görünüyorsunuz. Kendi mühendisimizle yerli ve millî yapabileceğimiz
projeleri yabancılara yaptırmayalım, kendi mühendislerimiz
işsiz gezerken Rus mühendislere, Amerikalı mühendislere iş
vermeyelim.
Şimdi, coronavirüs belası
başımıza geldi. Her ülke mali ve finansal tedbirler
açıklıyor, bugün de Cumhurbaşkanımız açıklama
yapacak. Ekonomik hayat durdu, turizm bitti, esnafın dükkânı
kapalı, çalışanlar işsiz; tarım ve imalatı zaten
bitirdiniz, yurt dışına bağımlı hâle getirdiniz.
Bütçe açığını kapatmak için bedelli askerlik, imar
affı getirerek, mera arazileri gibi değerleri satarak biraz daha
idare ettiniz. Onlar da yetmedi, Merkez Bankasının ihtiyat akçesini
de son kuruşuna kadar alıp harcadınız. Umarım bu
ortamda İşsizlik Fonuna dokunmazsınız çünkü önümüzdeki
dönem, işsizlik açısından, bu Fona ihtiyaç duyulacak bir dönem
gibi görünüyor.
Hastanelerde temizlik ürünleri, tuvalet
kâğıdı, kâğıt havlu yok; sağlık personeline
verilecek maske, eldiven gibi en temel ihtiyaçlar piyasada bulunmuyor; hastalar
gelse solunum destek cihazımız yetersiz. Sayın Bakan bu
konularda hiç şeffaf değil, açıklamaları panik önlemeye
yönelik; Diyanete söz geçiremedi, çaresiz, günü kurtarmaya
çalışıyor.
Bu durumda, Allah sonumuzu hayır etsin diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum :
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddenin önerge işlemini
yapacağım. 16ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
İstanbul Bitlis Antalya
Erdal
Aydemir Abdullah
Koç Nuran
İmir
Bingöl Ağrı Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, önerge hakkında
Şırnak Milletvekilimiz Nuran İmir konuşacaktır.
Buyurun Sayın İmir. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, partim adına
16ncı madde üzerinde söz almış bulunmaktayım. Ancak
maddeye geçmeden önce, önemli bir hususu huzurunuzda kamuoyuyla paylaşmak
istiyoruz. Cizre Belediye Eş Başkanımız Berivan Kutlu,
bundan altı gün önce, keyfî ve asılsız iddialarla gözaltına
alındı. Cizreden Urfaya götürüldü ve altı gündür Urfa İl
Jandarmada tutulmaktadır. Cizre halkının yüzde 77 oy
oranıyla seçilen Eş Başkanımızın evi yüzü maskeli
kişiler tarafından basılıyor ve ne yazık ki eli ters
kelepçelenerek götürülüyor. Bunu kabul edebilecek durumda değiliz, böylesi
bir muameleyi asla kabul edemeyiz. Bu yaklaşım aslında ahlaken
de siyaseten de çürümüşlüğün, tükenmişliğin bir ifadesi,
bir o kadar da tahammülsüzlüktür. Kadın iradesinden elinizi çekin diyoruz
ve Eş Başkanımız Berivan Kutluyu derhâl serbest
bırakın diyorum.
Şimdi, maddeye yönelik, AKP iktidarı
2010dan beri torba yasa sistemini bir alışkanlık hâline
getirdi. Torba yasa, iktidarın kamuoyuna yansıttığı
üzere, Parlamentonun bir zaman yönetimi biçimi değil; aksine, milyonların
hakkı hukuku torba yasaya sıkıştırılarak,
kişilerin ve kurumların hakkı gasbedilerek Anayasa yok
sayılmaktadır. O yüzden torba yasalara karşı partimizin
tavrı her zaman çok açık, net olmuştur. Torba yasalarla hem
Anayasa ve uluslararası hukuku ihlal ediyorsunuz hem de halkı
kandırıyorsunuz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçişle birlikte ülkenin bütün hukuk sistemi rafa
kaldırıldı. 2010dan beri torba yasa sistemiyle
çalışan bu Hükûmet, her torba yasada onlarca farklı kanun
değişikliği yapmaktadır. Bu kanun değişiklikleri
insanların ekonomik, sosyal, siyasal haklarını
kısıtlamakta, özgürlük alanlarını daraltmaktadır.
İnsanların her türlü ekonomik gelirleri, örgütlenme faaliyetleri
iktidar tekeline tabi tutulmaktadır.
16ncı maddeyle, ekonomik kriz, işsizlik
ve işsizliğe bağlı intiharların sıkça konuşulduğu
günümüzde, İşsizlik Fonunun amacı dışında
kullanılması makul bir uygulama değildir. İşsizler
için kullanılması gereken Fon, yapılan düzenlemelerle,
işverenlere prim desteği sunan bir kaynak olarak kullanılmaya
başlanmıştır. İktidarın, Fonu kullanmak söz
konusu olduğunda da para aktarmayı tercih ettiği kesim yine,
genelde sermaye grupları olmaktadır. Ayrıca, Mesleki Yeterlilik
Belgesinin, devletin bu konuda yetkin birçok kurumu olmasına rağmen,
özel firmalarca verilmesi de uygun bir düzenleme değildir. Yetki
belgesinin devlete bağlı kurumlar tarafından verilmesi daha
makul bir düzenleme olacaktır. Mesleki Yeterlilik Belgesi için şu ana
kadar 776 bin kişiye Fondan 672 milyon TL ödeme yapılmıştır.
2021 yılı sonuna kadar 450 bin kişinin bu belgeyi alması
öngörülmekte ve bunun için Fondan 382 milyon 500 bin TL daha ödeme
yapılması öngörülmektedir. Mesleki Yeterlilik Belgesi için gerekli
paranın, İşsizlik Fonu kanununa aykırı bir
şekilde Fondan karşılanması yerine, işçi
niteliğinin artmasından fayda sağlayan işveren
tarafından karşılanması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, dünyada birçok ülkede
halkın sağlığını tehlikeye atan, toplumu
etkileyen ve ölümlere sebebiyet veren böylesi ölümcül bir salgına
karşı, sağlık tedbirlerinin ve ekonomik tedbirlerin
yanı sıra diğer her türlü tedbir alınmalıdır.
Corona felaketi karşısında Hükûmet, halktan daha fazla
duyarlı olmak durumundadır. Örneğin, İran, corona felaketi
nedeniyle 85 bin tutuklu ve hükümlüyü serbest bırakmıştır.
Türkiyede cezaevlerinde kapasitenin çok üzerinde tutuklu ve hükümlünün
bulunduğu ortada ve hijyen sorunlarından kaynaklı salgın
hastalığın her an vuku bulacağı bir gerçektir. Bütün
bunlar göz önüne alınarak, başta hasta tutsaklar, risk grubunda
olanlar ve kadınlar derhâl serbest bırakılmalıdır.
Onları ölüme mahkûm edecek bir anlayışı biz kabul edemeyiz.
Kritik süreçler, kritik ve bir o kadar radikal kararlar almayı da
beraberinde getirir. Bu koşulda öncelenen insan ve toplum
sağlığı olmalıdır. Şimdi,
gerçekliğimizle buluşma zamanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
NURAN İMİR (Devamla) - İnsanı
öncelemeyen hiçbir politikanın, hiçbir projenin başarılı
olamayacağına tüm dünyada ve ülkemizde tanıklık ediyoruz.
Bu zor zamanlarda, ancak, halk sağlığını önceleyen bir
anlayış ve dayanışmayla başarılı olabiliriz.
Sağlık ve ekonomiyle ilgili tedbirler ortak bir akılla devreye
girmeli, hastaları ve yoksulları ölüme mahkûm etmeyecek önlemler
alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 16- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun ek 3 üncü maddesinin birinci
fıkrasında bulunan 31/12/2019 ifadesi 31/12/2021 şeklinde
değiştirilmiştir.
Gamze
Taşcıer Müzeyyen
Şevkin Emine Gülizar
Emecan
Ankara Adana İstanbul
Cavit
Arı Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Süleyman
Girgin
Antalya İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Şimdi, önerge hakkında
konuşmak üzere, Muğla Milletvekili Süleyman Girgine söz veriyorum.
Buyurunuz Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hem dünya hem Türkiye coronavirüs
salgınıyla mücadelede önemli bir sınav veriyor arkadaşlar.
Bu sınavda, paniğe değil, tedbire ihtiyacımız var.
Coronavirüs, diğer taraftan, bir kez daha sosyal devletin yaşamsal
önemini gözler önüne sermiştir. Sağlık, eğitim ve sosyal
güvenlikte yaşanan özelleştirmelerin ne kadar tehlikeli
olabileceğini ortaya koymuştur.
Şeker fabrikalarının
satışına stratejik olduğu gerekçesiyle karşı
çıkmıştık, şimdi dezenfektanın ham maddesi
şekere hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.
Şimdi anlaşılacak şeker fabrikaları stratejik mi,
değil mi?
Diğer yandan, kefen parası
dediğimiz ihtiyat akçesi de bugünler içindi, onu da hazineye
aktardınız, ne ak gün ne kara gün paramız yok.
Bu salgını elbette atlatacağız
ancak kamucu bir anlayışla büyüyen, betonla değil bilimle
gelişen ülke hedefimiz olmalıdır. Coronavirüs
salgınıyla mücadelede ekonomik ve sosyal tedbirler, tıpkı
diğer mücadelelerde olduğu gibi, ekonomik mücadelenin de bir
tamamlayıcısıdır. Bu nedenle Ekonomik ve Sosyal Konsey
acilen toplanmalıdır.
Değerli arkadaşlar, elimizdeki kanun
teklifinin 16ncı maddesinde, Mesleki Yeterlilik Belgesine ilişkin
sınav ve belge ücretlerinin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanmasına yönelik uygulamanın bir yıl
uzatılması öngörülüyor. Söz konusu bedellerin İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanmasını doğru
bulmuyoruz. Ne sermayeye ne Kredi Garanti Fonuna; İşsizlik Fonu,
işçiye verilmelidir. Böyle bir dönemde sanayiciler, esnaflar, çiftçiler,
serbest meslek erbabı, Türk Tabipleri Birliği, doktorlar,
sağlık çalışanları, sendikalar, bütün bunlar bir araya
gelmelidir.
Diğer yandan sicil affı bir an önce
çıkarılmalı. Bu süreç pek çok kişinin işsiz
kalmasına yol açabilir, İşsizlik Sigortası Fonunun bu
çerçevede kullanılması lazım. Yaşanan büyük sağlık
krizinin aşılması için paraya ihtiyaç var. Peki, parayı
kimden alacağız arkadaşlar? Bugün yapılması gereken
şudur: Kamu-özel iş birliğiyle yapılan ve garanti verilen
ödemeler bir yıl için, sadece bir yıl için ertelenmelidir.
Sağlık Bakanlığının 2020 yılı bütçesi
58 milyardır; 2020de şehir hastaneleri için garanti ödemesi 10,4
milyardır yani Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde
20si kadardır. Devletten en büyük geliri elde edenler, bu dönemde
fedakârlığı en fazla yapması gerekenlerdir. Memurun,
işçinin, emeklinin, işsizin fedakârlık yapacak hâli
kalmadı.
Değerli arkadaşlar, emekçi
halkımızın yaşamını altüst eden derin bir
ekonomik kriz yaşanıyor. Salgınla birlikte bu kriz daha da
büyüyecek. İşsizlik yüzde 13,7ye yükseldi, geniş tanımlı
işsiz sayımız 8 milyonu aştı, 4 gencimizden 1i
işsiz, 2019 yılında 115 bin küçük esnaf kepenk kapattı,
çiftçi traktörünün kontağını kapatıyor; bu sürecin
başka adı yok, bunun adı kriz. İstihdam yaratmadan, balon
büyüme rakamlarının reklamlarını yaparak bunun üstünü
örtmeye çalışsanız da olmuyor. Sayın Erdoğan on sekiz
yıl önce Millet meydanlarda Açız. diye bağırıyor.
diyordu. Artık sayenizde halk, bırakın meydanları,
Mecliste, hatta kendi parti grubunuzda Ben açım, çocuğum aç. diye
bağırıyor. Şairin dediği gibi Eti geçti, duydun mu,
bıçak kemikte.
Değerli arkadaşlar, iktidar, torbalara
doluşturarak yaptığı yasama faaliyetleriyle krize cevap
üretmeye çalışıyor. Nasıl mı? Baskıcı bir
rejim kurarak. Bu torba yasa teklifiyle Dernekler Kanununda getirilen
düzenlemede de bu anlayış görülmektedir. Yaşamın bütün
alanlarının tek bir merkezden sevk ve idare edildiği bir kontrol
mekanizması bu yasayla da güçleniyor. Çünkü iktidar, üzerinde
yükseldiği zeminin kaydığını görmekte ve bunu çaresizce
engellemeye çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlar, dernekler konusunu
örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele almamız gerekiyor. Bu
noktada, karşımızda iki soru var: İlki, örgütlenme
özgürlüğünü Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve
bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. diyen
Anayasamıza göre mi ele alacağız, yoksa her türlü örgütlenmeyi
bir güvenlik sorunu olarak mı göreceğiz? Bu soruyu teknik anlamda
değil, sendikal örgütlenme mücadelesi vermiş eski bir maden
işçisi olarak yanıtlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bir örgütlenmeye dâhil
olmak, yurttaşlık bağını güçlendiren bir olgudur. Bunu
son zamanlarda artan intiharlar üzerinden ele alabiliriz. Memleketin
farklı köşelerinde Geçinemiyoruz. diyen
yurttaşlarımızın intiharları ne yazık ki
arttı. Bu intiharlarda ekonomik sıkıntılar önemli bir
etken, bu kesin fakat intiharları sadece ekonomik problemlere
bağlamak yanıltıcı olur; daha temelde, bu
intiharların, yurttaşlık bağını kaybetmemizle
ilgili olduğunu düşünüyorum. Ekonomik kriz hep vardı ama
insanlar dayanışmanın yollarını buluyordu.
İşte bu yollar, bu toplumu ayakta tutan örgütlenmelerdir.
Yurttaşlarımızı, derneklerden fişlenme korkusuyla
uzaklaştırmaya değil, tam tersine, derneklere üye olmaya
teşvik etmeliyiz. Hatırlatmak isterim ki istediğiniz engelleri,
istediğiniz yasakları koyup istediğiniz kadar yargı eliyle
korku salın, bu demokrasi denen su mutlaka kendine akacak bir yol
bulacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196
sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Aksaray İstanbul Konya
Aydın
Adnan Sezgin İsmail
Tatlıoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Aydın Bursa Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere, Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin.
Buyurun Sayın Sezgin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, Çanakkale Zaferinin
105inci yıl dönümünü kutluyorum.
Evet, coronavirüs salgını -çok söz ettik-
küresel sistemin kırılganlığını çok net bir
şekilde ortaya koyan, yaygın bir felaket hâlinde.
İnsanlığı tehdit eden ve şimdilik maalesef tedavisi
henüz bulunamamış olan salgın nedeniyle dünya çapında yüz
binlerce kişi tedavi görüyor. Milyonlarca insanın
yaşadığı kentler, hatta ülkeler karantina altına
alınmış ve sayısı on binlere varan ölüm vakaları
yaşanıyor, yaşanmaya da devam edecek. Salgın bu nitelikleri
nedeniyle sadece sıhhi ya da insani bir mesele değil, aynı
zamanda uluslararası ilişkilerin de bir konusu hâline gelmiştir.
Ülkemizde krizin yönetiminde tespit ettiğimiz
yanlışlara ve eksiklere ilişkin görüşlerimiz saklı
kalmak kaydıyla, meselenin uluslararası ilişkiler boyutuna
değinmek istiyorum.
Çin merkezli bu salgın, üç ay gibi bir sürede
hemen her ülkeye yayılmıştır. Salgınla mücadele için
ülkelerin münferit kapasite ve becerileri yetersiz kalmış, küresel
çapta topyekûn bir iş birliği zorunlu hâle gelmiştir. Ülkelerin
kendi içlerindeki salgınla mücadele esnasında elde ettiği
birikimleri birbirleriyle paylaşması sayesinde, salgının
denetimi yolunda ilerleme sağlamak kolaylaşmaktadır.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan araştırma merkezlerinde
bilim insanları, salgınla mücadele edebilecek önleyici ve tedavi
edici ilaç terkipleri üzerinde çalışmayı sürdürmektedirler.
Gelinen noktada, uluslararası ilişkiler
sisteminin, husumete dayalı bir çatışma zemini değil,
iş birliğine istinat eden bir arada yaşama zemini olarak
görülmesi gerektiği gerçeği de bir kez daha önümüze
çıkmıştır. Bugün iyi ki Birleşmiş Milletler
sistemi ve Dünya Sağlık Örgütü var diyoruz. Birbirinden çok
farklı siyasi ve ekonomik sistemlere sahip Çin, İran, İtalya
gibi ülkeler salgınla mücadelede ortak zeminde bir araya gelmek zorunda
kalmışlardır; bu da bize, özellikle son dönemde izlediğimiz
dış politika yaklaşımının, dünyada da ortaya
çıkan bazı hatalı yaklaşımların ne kadar
sakıncalı olduğunu bir kere daha göstermektedir.
Uluslararası ilişkileri bir husumet ortamı değil, bir
iş birliği ortamı olarak görmek küresel sistemin
kırılganlıklarıyla mücadele edebilmenin ön
koşullarından biridir.
Türkiye de uluslararası toplumla birlikte
coronavirüs salgınıyla mücadele çalışmalarına mümkün
olan en katılımcı yaklaşımla dâhil
olmalıdır. Her şeyden önce, bu salgının yurt
dışı kaynaklı olduğu ve ülkemizdeki vakaların
büyük oranda yurt dışı temaslı kişilerde görülmeye
başlandığı anlaşılmıştır. Bu
noktada, salgınla mücadelede, Sağlık
Bakanlığının yanı sıra Dışişleri
Bakanlığına da büyük sorumluluk düşmektedir.
Dışişleri Bakanlığı şu ana kadar önemli
gayretler sarf etmiş, özellikle salgının patlak verdiği
sırada geçici olarak yurt dışında bulunan
vatandaşlarımızın ülkemize dönüşleri için önemli
adımlar atmıştır. Dün gece itibarıyla geri dönüş
operasyonlarının sona erdiği açıklanmıştır
ancak bu operasyonlar yeterli olmuş mudur, tahliye işlemi bütünüyle
tamamlanabilmiş midir, bu soruların yanıtlanması toplumdaki
kaygıların giderilmesi açısından önemlidir.
Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın bilgilendirilmesinde de
Dışişleri Bakanlığı vazifesini
yapmıştır. Dış misyonlarımız şu ana
kadar görevlerini yaptı, bundan sonrası için de
hazırlıklı olmalılar; ne yapacakları net şekilde
planlanmalı ve geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirildiği
şekilde açıklanmalıdır. Ayrıca, dış
misyonlarımız bundan sonra salgının kuvvetli seyrettiği
ülkelerde kaydedilen gelişmeleri, alınan tedbirleri yakından
izlemeli, bunlar periyodik raporlar hâlinde kamuoyuyla
paylaşılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) Ülkeler
arasındaki sınırların kapatıldığı
mevcut ortamda uluslar, virüse karşı deneyimlerini bir araya
getirebilmelidirler. Kriz, yeni bir dayanışma ve ortak kader
bilincinin inşası için bir fırsat oluşturabilir;
uluslararası camia bu fırsatı en iyi şekilde
kullanmalıdır. Türkiye, pozitif bir gündem
anlayışıyla, bu konuda öncü rol oynayabilir.
Son olarak, ülkemizde her türlü ayrılık
bir yana bırakılarak krizin birlikte yönetilmesinin önemine vurgu
yapmak istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kriz süresince çok önemli
bir misyonu, işlevi olduğu aşikârdır. Parlamentomuzun,
gerekli korunma tedbirleri alınarak, bu misyon ve işlevi üzerinde
yoğunlaşması elzemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) - Bir nezaket
cümlesine müsaade edin efendim.
BAŞKAN Estağfurullah, tamamlayın.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) İktidar bu
bilinci yakalamalıdır, bu istisnai dönemde şuurunu
toparlamalıdır.
Tüm özverili sağlık görevlilerimizi
selamlıyor, Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 17nci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erdal
Aydemir Murat
Çepni Sait Dede
Bingöl İzmir Hakkâri
Şevin
Coşkun Abdullah
Koç
Muş Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Ağrı Milletvekili Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; corona virüsü tehlikesi
kapıdayken, yani komşumuz olan İranda yayılma süreci
gösterdiği süreçte biz, 21 Şubatta Bakanlığa bir soru
önergesi verdik ve Bakanlığı uyardık. Defalarca Mecliste
basın açıklaması yaptık, alınması gereken
önlemlere ilişkin uyarılarda bulunduk. Maalesef,
uyarılarımıza kulak asılmadı ve geç kalındı
bu mesele bakımından.
Bakın, dün ve bugün, coronavirüsle mücadele
konusunda muhalefet partilerinin vermiş olduğu önergelerin
tamamı AKP ve MHP oylarıyla reddedildi, çok önemsenmediği bir
kez daha ortaya çıktı. Önemli olan bir husus daha var değerli
milletvekilleri; biz bu meseleyi Mecliste sadece konuşuyoruz, Meclis bir
kez daha bu konuda baypas edildi. Karar sadece bir kişiye
bırakılmış, sadece bir kişi bu konuda karar veriyor.
Değerli arkadaşlar, önlemler
alınıyor ama yeterli değil. Virüs nedeniyle iş yerleri
kapatıldı ama olan, yine yoksul halka oluyor; olan, emekçiye oluyor.
Tedbirleri almak kolaydır ama evlerine bir ekmek dahi götüremeyen
milyonlar var maalesef. Son verilere göre, Türkiyede 11 milyon işsiz var,
11 milyon. Tabii, bu son uygulamalarla kapatılan iş yerlerinde
çalışan insanlar da eklendiği zaman bu, 20 milyona
yaklaşıyor ne yazık ki. Bu insanlara ücretsiz izin veriliyor,
çalışma hayatları tehlikede, maaşları ne yazık ki
ödenmiyor.
Bakın Alo 184 diye bir hat kuruldu. Bana dün
-en yakın- bir şikâyet geldi, telefon ediyor, tam sekiz saat sonra
kendisine dönüş yapılıyor. Milyonlar, elektrik, su, doğal
gaz faturalarını karşılayamaz, evinin kirasını
ödeyemez durumdadır. Evlere gıda maddesi stok ediliyor. diyorsunuz
ama kimler stok yapamıyor? Tabii ki yoksullar, tabii ki işsizler;
bunlar maalesef stok yapamıyorlar.
Bakın, siz yerel yönetimlerin
tamamının yetkilerini kısmaya çalıştınız,
çalışıyorsunuz; yerel yönetimlere el koydunuz. Milyonlarca
insanın ihtiyacını karşılayabilecek olan belediyeler
şu anda kayyumların elinde ve bir kişinin emrini bekliyor.
İnsanlar şu anda sokakta ve evlerinde, bu anlamda talepleri
karşılanmıyor. Tek adam bu kadar soruna ne kadar yetecek,
hepinizin ve halkın takdirine sunuyorum.
Özellikle elektrik ve doğal gaz şirketleri
bu halkın âdeta kanını emdi, kanını. Şimdi
sıra, aldıklarını bu halka vermektedir.
Aldıklarını bu halka vermek zorundadırlar;
aldıklarını, vakıflara değil, halka harcamak
zorundadırlar.
Değerli arkadaşlar, 2020 yılı
bütçesinde, Cumhurbaşkanının harcamasına ayrılmak
üzere, örtülü ödeneğe 5 milyar 410 milyon TL ayrılmış
durumdadır. Bu paranın kime ve nereye harcandığı belli
değildir. Anayasa, bunun sorgulanmasını engeller niteliktedir ne
yazık ki. Tam da bu noktada biz buradan sesleniyoruz: Bu para bu halka
harcanmalı, bu virüs nedeniyle yoksul halka
dağıtılmalıdır ve halkın ihtiyaçları bu
paradan karşılanmalıdır çünkü bu para halkın
parasıdır. Küçük esnaf şu anda sıkıntıdadır
çünkü market zincirleri desteklendi, küçük esnaf da desteklenmelidir. Vergi
affı çok acilen getirilmelidir, SGK borçları silinmelidir, banka
kredi kartlarını ihtiyaçları nedeniyle kullanan halkın bu
borçları devlet tarafından karşılanmalıdır. Tüm
gıda maddeleri devlet tarafından karşılanmalıdır.
Acilen halk lehine kamulaştırma yapılmalıdır; tabii,
elektrik, doğal gaz ve özelleştirilen o şirketlere verilen
mallara yeniden kamu adına el konulmalıdır.
Değerli arkadaşlar -çok önemli- EYT
sorununa derhâl el atılmalıdır. Bu yönde bir yasal
değişiklik ve yasa muhakkak ki bu Meclisin gündemine getirilmelidir.
Bir diğer can yakıcı mesele, şu
anda milyonlarca üniversite mezunu var, hepsi işsiz, hepsi tehlikede. Bu
üniversite mezunlarına derhâl asgari ücret oranında maaş
bağlanmalıdır. Biz, bu önlemlerin alınması için,
sadece bu salgına ilişkin bir çalışma yapılması
gerektiğini düşünüyoruz. Bu Meclis sadece torba yasaları gündeme
almamalı; şu anda can yakıcı olan bu meseleye biraz
odaklanmalı ve bu yönde bir çalışma sergilemelidir.
Bakın, yine, AKPnin biraz evvel verilen önerisiyle,
bekçilerle ilgili yasa teklifi ve torba yasa teklifleri gündeme alınacak,
bu yasa teklifleri görüşmeye alınacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Biz bunu kesinlikle kabul
etmiyoruz. Bizim burada halkımıza seslendiğimiz nokta
şudur; biz halkımıza, tüm halklarımıza sesleniyoruz:
Kimin nerede, neye ihtiyacı varsa biz Halkların Demokratik Partisi
olarak koşmaya hazırız, yollarda olmaya hazırız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir.
1inci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Zeki Hakan
Sıdalı
Aksaray
İstanbul Mersin
Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz İsmail
Tatlıoğlu
Konya Gaziantep Bursa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Orhan
Sümer Hüseyin
Yıldız Fikret
Şahin
Adana Aydın Balıkesir
Serkan
Topal Ali
Keven Faruk
Sarıaslan
Hatay Yozgat Nevşehir
Özgür
Ceylan
Çanakkale
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN ve BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde söz isteyen, Mersin
Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın Sıdalı.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başarılarla dolu
tarihimizin en gurur verici ve en parlak sayfalarından birisi olan Çanakkale
Zaferimizin 105inci yıl dönümünü kutluyor, bizlere bu güzel vatanı
bağımsız ve hür bir şekilde bırakmak için mücadele
etmiş, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehit
ve gazilerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, coronavirüse ilk
kaybımızı ne yazık ki dün gece verdik. İsmini
bilmediğimiz değerli vatandaşımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Sağlık Bakanının yine dün gece yaptığı
açıklamaya göre, o an itibarıyla 98 vatandaşımıza da
coronavirüs teşhisi konulmuş durumda. Bir an önce
sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyor, bu
süreçte gece gündüz demeden, canla başla çalışan tüm
sağlık personelimize kolaylıklar diliyorum.
Virüsün ülkemize girişini geciktirdik ancak bu
süreyi nasıl değerlendirdik? Vaka sayılarının gittikçe
arttığı şu günlerde artık konuşmamız
gereken, yeni süreç için hangi yöntemi kullanacağımız
olmalı. Hollanda, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, hepsi
kendine göre farklı yöntemler uyguluyor. Hangisi doğru? Elimizde
onların başarı sonuçlarına göre yeterli veri yok. Biz
hangisini uygulayacağız, karar verdik mi?
Şeffaflığını ve Bilim Kurulunu övdüğümüz
Sağlık Bakanı, stresli bir dönemde bu
şeffaflığı korumaya devam edebilecek mi? Bu konudaki
yöntemini merak ediyoruz. Yarın Mecliste yapacağı açıklamayı
çok yapıcı bulduğumuzun altını çizerken, yarın
burada yapılacak açıklamaların, medyada
okuduklarımızın ötesinde, bilgilendirici olmasını da
umut ediyoruz. Ne yazık ki daha önceki dönemde diğer
bakanlarımız tarafından yapılan açıklamalar beklenen
mahiyette olmamıştı. Bu dönemin hassasiyeti göz önüne
alınarak ve kararlarımızdan toplumun hepsinin bir şekilde
doğrudan veya dolaylı olarak etkileneceğini düşünürsek
Mecliste yapılan açıklamalar ilave önem arz ediyor. Bunun
dışında, tek ses olmamızı kolaylaştırırken
ülkede şikâyet edilen sosyal medya kirliliğine de bir ön
almış olacağız.
Değerli milletvekilleri, elimizde Avrupadaki
yöntemlerin başarısıyla ilgili kanıtlanmış bir
durum yok ama Çinle ilgili var çünkü Çin, ilk karşılaşan ülke
olmasına rağmen, bu belayı başından savmış
görünüyor. Peki, bunu nasıl başarmış? Çin Hükûmeti iki
temel hedef belirlemiş: Can kaybını durdurmak, ekonomik
çöküşü önlemek. Biz de can kaybını önlemek için acil olarak
mücadele yöntemimizi belirlemeliyiz. Hangi yöntemi tercih ederek mücadeleye
başlayacağımızı şeffaf yönetiminiz hemen
paylaşmalı, hareket planlarını açıklıkla
sunmalıdır zira bu virüse bir canımızı daha feda
etmeyi hiçbirimiz istemiyoruz.
Tabii, olayın bir de ekonomik boyutu var.
Devletin en temel görevi, halkının refah ve huzur içerisinde
sağlıklı bir hayat sürmesidir. Dolayısıyla
ekonomimizin, tüm dünyayı saran böyle bir kriz sırasında ve
sonrasında tüm tehditleri bertaraf ederek ayakta kalması çok önemli.
Hem bu kriz esnasında hem de kriz sonrasında normale dönecek hayatlarımızda
güçlü bir ekonomiye, kararlı ve yeterli bir ekonomi yönetimine
ihtiyacımız var. Bu kürsüden sıklıkla, ekonomik
bağımsızlığın siyasi
bağımsızlık kadar önemli olduğunu, biri olmadan
diğerinin tam bağımsızlık için yeterli
olamayacağını vurguladık ve uygulamadaki
yanlışlıkları hep eleştirdik; tarımın,
üreterek kendine yetmenin önemini vurguladık. Şimdi, yine ekonomik
önlemlerde yavaş davranılıyor olmasından endişe
ediyoruz. Çünkü coronanın ekonomik alanda yarattığı pandemi
birkaç haftadır ülkemizi zaten vurmuş durumda ama özellikle son hafta
durum çok daha vahim bir boyut aldı.
Şu anda, görevimiz gereği üzerinde
konuştuğumuz madde, 2017 yılında alınan Esnaf Ahilik
Sandığı kurulması kararının 2021 yılına
ertelenmesi üzerine yani kanun senede bir erteleniyor, üstelik esnafları
da hiç tatmin etmiyor, taleplerini karşılamıyor, sadece Hükûmete
ilave kaynak yaratıyor. Hâlbuki şu anda, esnafımızın
kaynağa ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlayayım
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Şimdi, bu
tip uygulamaları görünce coronaya karşı alınacak
tedbirlerin hızından, etkinliğinden, mağdurların
ihtiyacını karşılama konusundaki kapsayıcılığından
endişe etmemek de mümkün değil. Umarım, ekonomi paketiniz
mağdurlara kaynak yaratır, senelerdir tıkanmış olan ve
coronayla bu tıkanıklığı ciğerlerine inmiş
olan ekonomimizi de bu hastalığın pençesinden kurtarır.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz sırası, Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldıza ait.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerim; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, yeni görevinizde
başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Kurtuluş
Savaşımızın ön sözü olan Çanakkale Zaferinin 105inci
yılında başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün
şehitleri rahmetle anıyorum, saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar, corona virüsü
geldiğinden beri, Türkiyede 83 milyonun bununla ilgilendiğini
hepimiz biliyoruz, biz de aşağı yukarı on günden beri takip
ediyoruz. Özellikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sağlık
çalışanlarına burada çok teşekkür ediyoruz, gece gündüz
çalışıyorlar, hiçbir kuşkumuz yok.
Bu coronavirüsün dışında, aynı
zamanda da Ekonomi Bakanından bir açıklama bekliyorduk. Corona
virüsünden en fazla etkilenen alan turizm. Yani Turizm Bakanının
gelip burada
35 milyar dolar gelir elde ettiğimiz sektör turizm
sektörüdür.
Değerli arkadaşlar, turizm sektöründe 1,5
milyon insan çalışıyor, 1,5 milyon. Artı, yan kollarla
beraber 20 milyon insan Türkiyede geçim kaynağını turizm
gelirlerinden sağlıyor yani otelde yatan bir müşteri sadece
orada yatıp gitmiyor; tarıma katkısı oluyor, eğlence
sektörüne katkısı oluyor, restoranlara katkısı oluyor,
hediyelik eşyacılara katkısı oluyor ve 20 milyon insan
geçim kaynağını turizmden sağlıyor. On gün geçmesine
rağmen, Sayın Turizm Bakanımız herhangi bir açıklama
yapmadı, bir acil eylem planı da yapmadı, Turizm Komisyonunu da
toplamadı. Merak ediyorum, ne zaman olacak bu?
Değerli arkadaşlar, mart ve nisan
aylarında turizm bölgelerindeki otellerin bakımı,
açılması ve personel alımı başlıyor. Şu an,
Antalya başta olmak üzere Bodrum, Kuşadası, Didim,
Çeşmedeki turizmcilerle konuştuğumuzda, herhangi bir
açıklama gelmediğini, aldıkları personeli tekrar evlerine
gönderdiklerini söylüyorlar. Şimdi ne yapmamız gerekir?
Değerli arkadaşlar, turizm bölgelerinde
olan bütün otelcilerin kredi borçlarını bir yıl boyunca
ertelememiz lazım. Bu sene yani bu dönemde çalışacak personelin
SSKsinin devlet tarafından karşılanması gerekiyor. Acil
sicil affını getirmemiz gerekiyor arkadaşlar. Bu sicil
affını getirmediğimiz sürece, oradaki
yatırımcıların, turizmcilerin kredi çekme imkânı yok
değerli arkadaşlar. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu sicil
affı konusunun acilen Meclise getirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz.
Yap-işlet-devret modeliyle yılda 20 milyar
garanti verdiğiniz projelere bir yıl boyunca ödemeyi kesin; kesmek
zorundasınız, zaten onların ihtiyaçları yok.
Yine, Türkiyede 25 milyon yoksul insan var yani
evlerine bir kuruş dahi para girmiyor. Aile sigortasını bu
dönemde acilen gerçekleştirmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bunu yapmadığımız takdirde, bu corona virüsünden sonra
inanın ki ekonomik corona virüsü çıkacak ve binlerce insan, binlerce
şirket iflas edecek ve intiharlar olmaya başlayacak.
Değerli arkadaşlar, bu arada, siz, ekonomi
ve turizm teşvikleri ilan etmediğiniz takdirde -şuraya
yazıyorum- önümüzdeki dönem, bir yıl sonra vergi verecek esnaf
bulamayacaksınız, işletmeyi açacak yatırımcı
bulamayacaksınız. Bu konuda özellikle AKPden rica ediyorum: Sicil
affını ve aile sigortasını bu hafta içinde getirmeniz gerekiyor
değerli arkadaşlar. Ayrıca, turizm bölgesindeki esnafa -ticaret
odası vesilesiyle- en az 500 bin TL kredi vermeniz gerekiyor. Bu kredinin
altı ay ödemesiz olması gerekiyor, altı ay sonra da uzun vadeli
bir kredi sağlamanız gerekiyor. Aksi takdirde, önümüzdeki yaz
sezonunda bunları gerçekleştirmeniz mümkün değil, icralar üst
üste gelecek.
Değerli arkadaşlar, ben şunu
söylüyorum: Tabii ki bu virüs sadece Türkiyede değil, dünyanın her
tarafında var ama ben inanıyorum ki -Çin başarılı oldu
bu corona virüsünde- inşallah, Türkiye de kısa sürede bu virüste
başarılı olacak, önümüzdeki dönemde ekonomimizi düzelterek
yolumuza devam edeceğiz. Ama sizler, bu kanunları getirip Türkiye
Büyük Millet Meclisinden geçirmediğiniz takdirde Türkiye'nin önünü
kapatmış olursunuz ve geç kalınmış olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Başkanım,
bir dakika daha rica edeyim.
40 milyar dolar beklediğiniz turizm gelirleri,
maalesef, 5-6 milyar dolara düşer. Önümüzdeki dönemde Türkiyede ekonomik
krizin nasıl olacağını bilmenizi istiyorum. Özellikle
Antalya, Bodrum, Muğla, Aydın, o bölgelerdeki turizm
yatırımcıları gerçekten geceleri uyuyamıyor, ne
yapacaklarını bilmiyor.
Ben özellikle Turizm Bakanına seslenmek
istiyorum: Bir an önce Turizm Komisyonunu toplayın, bu konuları
değerlendirelim, acil eylem planınızı açıklayın.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
17'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 18'inci madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı Kemal Bülbül
İstanbul Bitlis Antalya
Erdal
Aydemir Abdullah
Koç
Bingöl Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP sıralarından
alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, birçok konuşmacı
arkadaşın çok ciddi, ehemmiyetli ve mesnedi olan bir kaygıyla,
şu torba yasa mıdır, çuval yasa mıdır, poşet yasa
mıdır, bunu bir yana bırakıp da sahiden halk
sağlığını, dünya sağlığını,
insanlık sağlığını cidden tehdit eden bu
tehlikeyi enine boyuna, tüm verileriyle konuşup tüm tedbirleri
almamız gerekirken bu torba yasayı konuşuyor olmamız bir
vahamettir.
Şu anda, elbette ki devlet olmanın
gereği, bakanlık olmanın gereği, kurum olmanın
gereği birtakım önlemler alınmıştır ve
alınacaktır da lakin ortada çok ciddi bir kaygı, kuşku vardır.
Şeffaf, yerinde, zamanında, yeterli, doyurucu ve ikna edici
bilgilendirme ne yazık ki yoktur. Hâlâ Türkiye genelinde birçok hastanede
bu hastalığın mikrobunu, bu hastalığın virüsünü
tespit edecek tıbbi donanım ne yazık ki yoktur ve bu son derece
üzücü ve kaygı verici bir şeydir. Konuyu bilen TTB yetkililerinin ve
aramızda bulunan meslek uzmanı vekil arkadaşların da ifade
ettiği gibi, aramızda dolaşma ihtimali olan virüsü haiz
olmuş kişilerin tespit edilmesi durumu da ne yazık ki
savsaklanmaktadır. Bunun yaratmış olduğu ekonomik ortam,
psikolojik ortam, sosyal ortam bir bütün olarak berhava durumdadır ve
bununla ilgili, bir an önce Meclis düzeyinde önlem alınmalı,
Meclisimiz bütün gündemleri iptal ederek sadece ve sadece bunun üzerinde
konuşan, tartışan, karar alan ve uygulama basireti gösteren bir
yapıya bürünmelidir.
Biraz önce, hasta tutsaklar hakkındaki önerge
reddedildi ve Şırnak vekilimizin ifade ettiği, kadın bir
belediye başkanı arkadaşımızın gözaltına
alınıp altı gündür gözaltında tutulması da bir
vahamettir. Bir yanda, başka ülkelerde tutuklular, hükümlüler
bırakılırken burada yeni tutuklular alınıyor, yeni
gözaltılar var; her gün insan avına çıkılıyor. Şu
cadı avını, şu insan avını bir yana
bırakın. Bununla ilgili, hukukçular, yargıçlar, hâkimler suç
işlemekteler; suç unsuru üretmeyen şeylere dair yeni suçlar yaratarak
suç işlemekteler.
Ve yine, esnafın, işçinin, emekçinin
ekonomik olarak zor durumda bulunduğu bir süreçte buna kalıcı
tanımlı, anlaşılır ve uygulanabilir bir çözüm
bulunması gerekirken ne yazık ki buna dair de bir
tutarsızlık var.
Bütün bu süreç içerisinde, üç gün sonra, Türkiyede
Nevroz kutlanacak. Bundan bin doksan sekiz yıl önce, Nihavendde Karmatî
daisi mihmanlarıyla yürüyen Hallacı Mansura, yanındakiler
sormuş, demişlerdi ki: Ya Mansur, insanlardaki bu coşku nedir?
Nedir bugünkü coşku, bu renklilik, bu kıyafetler? Mansur
demişti ki: Nevrozu kutluyorlar. Mansura dediler ki: Sen niye
katılmıyorsun? Mansur dedi ki: Bizim Nevrozumuz darda olacak.
ve tıpkı onun dediği gibi, ondan bin yıl sonra 12 Eylül
vahşetinde Diyarbakır zindanını 3 kibritle nurlandıran
mazlumlara da selam olsun, Sultan Nevruza da selam olsun, Nevroz
(x)
Nevroz kutlu olsun ve kim Nevroza ne anlam yüklüyorsa ve bu anlam hiç
kuşkusuz eşitlik, özgürlük, adalet, coşku, varlık, birlikle
alakalıysa ona kutlu olsun, ona hoş olsun.
Biz Aleviler, Sultan Nevruz Cemi yaparız: Kürt
halkı da Nevrozu eşitlik, özgürlük, adalet bayramı olarak
kutlar; Orta Doğu halkları da buna çok çeşitli anlamlar
yükleyerek Nevrozu kutlarlar. Ne yazık ki bu coronavirüsün
yaratmış olduğu psikolojik ortamda Nevroza gitmek kaygı
verici, kitlesel kutlamayı, coşkuyu engelleyici olsa da biz biliyoruz
ki evinden, balkonundan, sokağından, caddesinden herkes bu
coşkuya katılacak ve bu Nevroz coşkusu da coronavirüsün
yaratmış olduğu bu panik ve telaş ortamına psikolojik
bir terapi gibi gelecek diye düşünüyorum ve özellikle sevgili
öğrencilere şunu hatırlatmak istiyorum: Sevgili öğrenciler,
biliyorsunuz bu bir tatil değil, bu bir koruma önlemi. Türkiye
halkları, Türkiyedeki sevgili yurttaşlarımız bu bir tatil
değil, bu bir koruma önlemi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Türkiye evde kal. sloganını
güncelleyerek, evimizde kalarak, günlük ilişkilerimizde,
davranışlarımızda buna dikkat ederek bundan, bu
salgından kurtulmanın olanaklarını sağlayabiliriz.
Öbür türlü, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, Sağlık
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığına bağlı
kurumlar, sivil toplum örgütlerinin öneri ve istemlerini de dikkate alarak bu
süreci karşılamak gibi sosyal bir yükümlülükle karşı
karşıyayız.
Ben bir kere daha Nevrozu kutluyorum. Nevroz
(x)
26 Mart 922, aynı zamanda Hallacı Mansurun darda sır
olduğu, Babut-Takta katledildiği gündür, sekiz gün sonra da onun
yıl dönümüdür. Dünya insanlığına hakkı, adaleti ve
hakikati anlatan bu insanı da sevgi ve saygıyla anıyorum,
saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme
alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesinde yer alan
Türkiyede kanuni yerleşim yeri bulunmayan ibaresinin Türkiye içinde
ikametgâhı ve iş yeri bulunmayan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Halil
Öztürk Mehmet
Taytak Cemal Çetin
Kırıkkale Afyonkarahisar İstanbul
Ayşe
Sibel Ersoy Ali Muhittin
Taşdoğan
Adana Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere, Afyon Milletvekili Mehmet Taytak.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Değerli
Başkanım, öncelikle, hayırlı ve uğurlu olsun yeni
göreviniz, başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 18 Mart, Çanakkale
Zaferinin yıl dönümü, bu münasebetle söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, zaferlerin en büyüğü, günlerin en
anlamlısı Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Gününü eda
etmekteyiz. Çanakkale Zaferi, Türk milletinin kaderini, dünya tarihinin
akışını değiştiren, bağımsızlık
uğruna can vermekten çekinmeyen kahramanlık destanıdır.
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bekası için canlarını feda
ederek benliklerinden vazgeçmiş yüz binlerin ilahi bir mücadeleyle
kahraman milletini yüceltme ülküsünün mukaddes bir hatırasıdır;
yalnızca askerî bir başarı değil, işgal edilip
haysiyeti ve şerefiyle oynanmak istenen büyük Türk milletinin topyekûn
ayağa kalktığı, diriliş ve yükselişin belgesidir.
Bizden olmayanların mucize dediği, Türk milleti için
inanmışlığın özüydü Çanakkale. Gazi Mustafa Kemal
Çanakkale ruhunu şöyle ifade ediyordu: Karşı siperler
arası 8 metre, şehadet muhakkaktı, şehit olan
kardeşlerini görenler onların yerine koşuyor, şehit
olacaklarını bile bile en ufak bir tereddüt göstermiyor,
kelimeişehadetle şehadete koşuyorlardı. İşte,
Çanakkale Zaferini kazandıran ruh, budur. Kundaktaki çocuğunu,
ailesini ardında bırakarak savaşmaya giden, ana
kucağından yeni kopmuş, düşmana kafa tutan yiğitler,
boyundan büyük silahlarla vatanı kurtarmaya giden mertler, tek koluyla
savaşan Mehmet Çavuş, erkek kılığına girerek
savaşan Halime Çavuş, tamamı şehit olan 57nci Alay,
İngilizlere esir düşen 10 yaşındaki Mehmetçik,
evladının saçlarını kınalayarak vatana kurban olsun
diye Çanakkaleye gönderen analar ve daha nice isimsiz yiğitler
Şehitler tepesi boş kalmasın, ezanımız semadan eksik
olmasın. diyerek yedi düvele Çanakkalenin geçilmez olduğunu
göstermişlerdir. Dönmeyi hiç düşünmediler, bir hilal uğruna
gözlerini bile kırpmadan canlarını verdiler Sana dar gelmeyecek
makberi kimler kazsın/ Gömelim gel seni tarihe desem,
sığmazsın/ Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden
makber/ Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Şehitler tepesi boş kalmamış, ebediyen boş
kalmayacaktır çünkü Yüce Yaradan, Kur'anda Şehitler ölmez. buyurmuştur.
Milletimiz, bu müjde şuuru içerisinde, tarihte olduğu gibi, bugün
olduğu gibi sonsuza kadar batıla karşı mücadelesini
sürdürecektir. Türk milleti, geçmişten bugüne, içeriden ve
dışarıdan gelen tüm saldırılara karşı her
zaman bir ve beraber olmuştur. Milletimiz, mukaddes
vatanımızın korunması için canlarını veren
şehitlerini ve gazilerini hiçbir zaman unutmamış,
unutturmamış ve unutmayacaktır, onların
bıraktıkları kutsal mirasa, vatanımıza ve
bayrağımıza onurla sahip çıkacaktır.
Türk savaş tarihine altın harflerle
yazılan Çanakkale Zaferinin 105inci yıl dönümünü kutluyor,
başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere kahraman şehitlerimizi ve
ebediyete göç etmiş tüm gazilerimizi şükran ve rahmetle
anıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Aksaray İstanbul Gaziantep
Fahrettin
Yokuş Behiç
Çelik İsmail Tatlıoğlu
Konya Mersin Bursa
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Gamze
Taşçıer Müzeyyen
Şevkin Emine Gülizar
Emecan
Ankara Adana İstanbul
Cavit
Arı Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Servet
Ünsal
Antalya İstanbul Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz, Mersin
Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 196
sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesi için vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maalesef, torba kanun
uygulamasının birine daha tanıklık etmekteyiz. Türk
demokrasisinin irtifa kaybettiğinin en önemli göstergesi olan torba kanun
uygulamasını bıkmadan, usanmadan eleştirmeye devam
edeceğiz. Her boyutta Türk milletinin üstün çıkarları için
muhalefet yapmak da boynumuzun borcu olsun.
Değerli arkadaşlar, biz Türkler,
insanlık tarihine yön ve şekil vermiş, çağ açıp
çağ kapatmışız. İlk Çağın sonunu getiren
Batı Hun Kağanı Attila, Orta Çağın sonunu getiren
Fatih Sultan Mehmettir. Şimdi, 105inci yılını
andığımız ve kutladığımız Çanakkale
Zaferi de aynen, insanlığı yeni bir menzile sokarak tarihin
seyrini değiştirmiştir: Rus Çarlığı
çökmüştür, 1917 Sosyalist Ekim Devrimiyle Lenin, Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliğini kurmuştur. Bütünüyle emperyalizm mağlup
olmuş, sömürgeciliğe şamar atılmıştır,
haçlı ruhu ezilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna giden
yolun güzergâhı daha belirgin hâle gelmiştir. Kurucu ve
kurtarıcı liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk defa Anafartalar
ve Arıburnuyla parlamış ve milletin umudu olmuştur. Evet,
yüz yıla yakındır bağımsız ve egemen
yaşıyorsak bu, Ulu Önder ve ecdadın fedakâr ve cefakâr
mücadelelerinin eseridir. Bu vesileyle 18 Martın 105inci yıl
dönümünde ebediyete giden tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve
şükranla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
salgını nedeniyle tüm insanlık büyük bir bela ve büyük bir
sınavla karşı karşıyadır.
İnsanlığın bu saldırıyı defedeceğine
inancım tamdır. Sağlık Bakanı Sayın Kocanın
dünkü açıklamalarına göre, ülkemizde 98 vakanın olduğunu ve
1 kişinin hayatını kaybettiğini öğrenmiş
bulunuyoruz. O şahsa, yurttaşımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Ümit ediyorum ki bu salgını en hafifiyle atlatırız.
Ancak 2002 yılından beri, son on sekiz yılda sağlık
teşkilatı darmadağın edilmiştir,
Hıfzıssıhha Enstitüsü yok edilmiştir, bünyesinden
bağımsız kurullar çıkartılarak sağlık
hizmetleri kontrol dışına çıkartılmıştır;
şehir hastaneleri adıyla yolsuzluklar oldukça
artmıştır; sağlık özele ve yandaşa emanet
edilmiştir. Tıpkı kuş gribinde olduğu gibi, tüm
kanatlılar ülke çapında imha ettirilirken Manisa Tavuk
Hastalıkları Araştırma ve Aşı Üretim Enstitüsünün
bu imhadan önce güya tasarruf nedeniyle kapatılması gibi Hıfzıssıhha
Enstitüsünün de kapatıldığını görüyoruz ve mevcut uzmanlar
da dağıtılmış oluyor. Ben merak ediyorum,
Hıfzıssıhhayı, Manisa Enstitüsünü hangi güç iktidara
kapattırdı? Bugüne dönersek: Aynı kuş gribinde olduğu
gibi, coronada da âciz bir Sağlık Bakanlığı ve âciz
bir Hükûmet istemiyoruz. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha
Kanununun gerekleri yerine getirilsin, yeter. Hıfzıssıhha
meclisleri aktif olarak çalıştırılsın, yine yeter.
Değerli milletvekilleri, bahse konu 18inci
madde, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanununun 5inci maddesine bir ekleme yapmaktadır. Buna göre,
Türkiyede yerleşim yeri bulunmayan vatandaşlarımızın
ya da izinle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından
çıkmış olan yurttaşlarımızın da kapsam
içerisine alınması öngörülmektedir. Katkı payları üzerinde,
Cumhurbaşkanının yüzde 10 düzeyinde devlet katkı payı
koyabileceği hüküm altına alınmaktadır.
Dolayısıyla kronik kriz sürecinin içinde yüzen ülkemizin makro
ekonomik dengelerini, akılcı para ve maliye politikalarıyla,
üretim ekonomisine geçerek kurmanın zorunlu olduğunu yüce heyetinize
hatırlatmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Ancak bu sayede
BES sistemi sürdürülebilir hâle gelir. Yoksa Allah korusun, ekonomi çoklu organ
yetmezliği gibi bir kadere savrulabilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar
sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeyle ilgili
söz sırası Ankara Milletvekili Servet Ünsal.
Buyurunuz Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) Değerli Başkan,
yeni görevinizde üstün başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir hekim olarak, hepimizi tedirgin eden, korku
yaratan salgına karşı, bazı hatırlatmalar, bazı
uyarılar, hayati önerilerde bulunacağım sizlere arkadaşlar.
Her gün televizyonlara, konu ne olursa olsun, bir bakıyorsun aynı
kişiler çıkıyor; spor oluyor aynı adamlar
çıkıyor, deprem oluyor aynı adamlar çıkıyor,
çığ düşüyor aynı adamlar çıkıyor, ekonomi oluyor
yine aynı adamlar çıkıyor. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Arkadaşlar, coronavirüs konusu oldu, televizyonlara
bakıyorum, tıbbı ilgilendiren bu konuda, her gün televizyonda
ilgisiz, bilgisiz hatta haddini bilmeyen adamları izliyoruz. Bu da bizim,
bir hekim olarak -özellikle bildiğimiz konularda- canımızı
sıkıyor tabii. Bütün siyasi partileri de bu kritik noktada bir araya
çağırıyorum arkadaşlar çünkü ölenlerin ne sağı
var ne solu var ne zengini var ne de fakiri var, bu anlamda hepimizi
birleştiren bir konu.
Özellikle sağlık
çalışanlarının içine düştüğü
sıkıntıyı dile getirmek istiyorum. Tüm sağlık
çalışanları birinci derecede risk altında bu konuda
arkadaşlar. Coronavirüsün kontrol altına alınması,
insanlarımızın sağlığının korunması
için maksimum çaba gösteren sağlık çalışanlarının
korunması için mutlak ve mutlak onların ihtiyaçları
sağlanmalı çünkü onların eline düşüyorsunuz. Birçok yerde
yeterli maske, hijyen sağlayıcı malzemelerin eksikliğini
görüyoruz. İlk olarak, tüm sağlık merkezlerinde tıbbi
ekipman ve malzeme açısından eksikler hemen giderilmeli.
Burada bir noktaya daha dikkat çekiyorum, her zaman
söylediğim bir sıkıntı var, bu dönemde daha da
ihtiyacı artacak: Sağlık personelinin atama problemleri var.
Bugün, farklı görev ve branşlarda yaklaşık 620 bin
kişinin atanmadığını görüyoruz. Bu vesileyle,
atanmayan sağlıkçıların ihtiyaca göre
atanmalarının gerçekleştirilmesi faydalı olacak
arkadaşlar.
Gelelim, yetkililerce alınan bazı
tedbirleri bir inceleyelim şöyle: Arkadaşlar, futbol maçları
oynanıyor, bütün dünyada oynanıyordu ama herkes ciddi bir tedbir
aldı, maçlarını ertelediler. Bizde neymiş? Seyircisiz
oynanacakmış. Arkadaş, Galatasaray-Beşiktaş
maçında -ben de eski bir futbolcuyum- statta 850 kişi vardı,
dışarıda en az 3-5 bin kişi vardı. Ne anladım
buradan? Kimi kandırıyoruz? Ayrıca, kafelerde, kahvelerde kaç
kişi vardı? Yüzlerce insan maç seyrediyor, ne anladım ben
buradan?
Gelelim ikinci sıkıntılı
noktaya, bunları sevgili Bakana da söylüyorum buradan: Umreden dönenlerle
ilgili süreç yanlış işletildi arkadaşlar, karantina
kuralları uygulanmadı. Kimin umreye gidip kimin döneceğinin,
hepsinin tarihini hepimiz biliyoruz ya! Neden sağlıklı bir
organizasyon yapılmadı da gece vakti çocuklar, öğrenciler
darmadağın edildi, battaniyesini alan otobüs duraklarına gitti?
Evet, yurt dışından gelen herkese en net, istisnasız on dört
gün kuralı uygulansın arkadaşlar. Kalabalık yaratma risk
taşıdığından, cuma ibadeti alanları için daha net
önlemler öncelikle alınmalıydı, Diyanet İşleri
Başkanı gecikti; arkadaşlar, günün, saatin önemi var bu
hastalıkta.
Evet, sağlık sistemimizin kapasitesi ne
durumda? 1.534 hastane var; bunların 899u Sağlık
Bakanlığı, 68i üniversite, 577si de özel hastane.
Bunların hepsinde yoğun bakım ihtiyacı olacak önümüzdeki
günlerde, 38 bin civarında yoğun bakımımız var.
Hastalığın ileri zamanları için -bu hastalık, bu
coronavirüs vakasında- 38 bin kişilik bir yoğun bakım
kapasitemiz var. Özellikle bunun 14 bini çocuk, arkadaşlar. Umuyorum ki bu
olayı daha ciddi bir şekilde değerlendirerek önümüzü
görebiliriz.
Doktor sayımız
Gerçekten o da yetersiz.
Arkadaşlar, yatakların -38 binin- yüzde 42si devlet hastanelerinde,
yüzde 42si özelde, yüzde 16sı da üniversitelerde. Virüsün
yayılması durumunda Sağlık Bakanlığının
yapması gerekeni söylüyorum: Hastanelerin -özel ya da kamu fark etmez-
hepsinin aynı statüye geçmesi lazım, özel hastane-devlet hastaneleri
bu konuda mutlak birleştirilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ayrıca, kapatılan bütün hastanelerin karantina
hastanesi olarak -bakın, Ankara'da 5 tane hastane kapatıldı-
açılması lazım.
Güney Korede bu hastalıktan ölüm
oranının düşük olduğunu görüyoruz. Niye düşük?
Arkadaşlar, kullanılan kit fazla. Gerçekten, ne kadar kit
kullanırsanız o kadar net tanı koyarsınız
arkadaşlar. Belirti olmasa bile istenilen herkese teşhis için test
yapılmalı. Bakın, Türkiye'de 2 tane firma var bu testi imal
eden, üreten ama biz, 10 tane ülkeye imal eden, satan bu firmalardan kit
almıyoruz arkadaşlar. Size net bir bilgi veriyorum şu an, John
Hopkins Üniversitesinden bugünkü aldığım bilgiyi söylüyorum: 200
bininin üzerinde corona vakası var, 8 binin üzerinde ölüm var, 80 bin
kişiyi sağlıklı hâle getirmişiz. Amma, 1 corona vakası
tespit edilirken 10 tane de tespit edilemeyen vaka var; bilim
adamlarının söylediğini söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bu ne demek? 200 bin corona
vakası varsa, tespit edilemeyen 2 milyon corona vakası var
arkadaşlar. Bu anlamda siyasi iktidar, özellikle Bakan bu vaka
sayısında şeffaflığını koruduğunda ve
güncel olarak -her gün olabilir- periyodik olarak doğru olanı -test
olanların pozitif olanlarını da negatif olanlarını da-
açıkladığında gerçekten hastalığa dair her türlü
tedbiri önceden alma durumumuz olur arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 19uncu madde üzerinde
2si aynı mahiyette olmak üzere 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin kanun teklifi metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Züleyha
Gülüm Mahmut Celadet
Gaydalı Erdal Aydemir
İstanbul
Bitlis Bingöl
Kemal
Bülbül Abdullah
Koç
Antalya
Ağrı
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gamze
Taşcıer Müzeyyen
Şevkin Emine Gülizar
Emecan
Ankara
Adana İstanbul
Saliha
Sera Kadıgil Sütlü Mustafa
Adıgüzel Cavit
Arı
İstanbul
Ordu Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi önerge hakkında
konuşmak üzere Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki ülkemizin ve dünyanın
gündeminde olan corona virüsünden kaynaklı, ülkemizde Sağlık
Bakanının dün akşam itibarıyla açıklamış
olduğu 1 ölüm vakası söz konusu. Bu salgından dolayı
yaşamını yitiren ama ismini ve nerede
yaşadığını bilmediğimiz bu
vatandaşımıza Allahtan rahmet dilerken yakınlarına da
sabırlar diliyoruz.
Değerli arkadaşlar, corona virüsü kadar
tehlikeli olan, ülkemizde, adaleti gerçekleştirme görevi verilmiş
olan, temel görevi ve işlevi adaleti gerçekleştirmek olan
mahkemelerin düşürüldüğü hâldir. Yani adalet kavramı toplumu
oluşturan tek tek bireylerin vicdanlarından oluşur. Kamuoyunun
vicdanıdır adalet. Eğer bir ülkede adaleti gerçekleştirmekle
görevli olan mahkemeler, kendi elleriyle, bilerek ve isteyerek adaleti katleder
hâle gelmişse inanın o toplumun geleceği yoktur.
Bakın, değerli milletvekilleri,
mahkemelerin gelmiş olduğu hâlden ve uygulamalarından birkaç
örnek verelim. 2016 yılı itibarıyla İdris Baluken
dosyasıyla başlayıp Selahattin Demirtaş dosyasıyla
devam eden, yine ülkemizde kamuoyuna mal olmuş olan Ahmet Altan
dosyasında vücut bulan, yine sürgit devam eden ve Osman Kavala dosyasında
vücut bulan, en sonda muhalif medya mensuplarına, basın emekçilerine,
gazetecilere yönelik yapılan mahkeme uygulamalarının adaleti
öldürmeye yönelik, adaleti katletmeye yönelik, corona virüsü kadar tehlikeli
olan bu kararlarıdır. Tabii ki şu anda kürsüde saymış
olduğum bu dosyalar, kamuoyunca bilinen ve takip edilen dosyalardır
ama kamuoyunun gündemine girmemiş yüzlerce benzer dosya mevcuttur.
Dolayısıyla, coronavirüsle verilen mücadelenin aynısı hukuk
ve yargıda da verilmelidir, verilmesi elzemdir çünkü maalesef ki ülkemizde
adalet öldürülmüş bir hâldedir. Öldürenlerin de öldürmeye azmettirenlerin
de kimler olduğu bellidir.
Değerli arkadaşlar, bir Grup Başkan
Vekili, Grup Başkan Vekilimiz Meral Danış
Beştaşın 8 Mart itibarıyla yurt dışından
ülkemize giriş yaptığı, bundan dolayı da on dört
günlük bir karantina sürecinden geçmesi gerektiğini hatırlattı.
Ben de kürsüden şunu hatırlatıyorum: En son, AKP Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanıyla birlikte Brüksele seyahat eden
bakanlara, ilgili yetkililere ve uçakta kendisine
eşlik eden gazetecilere bu uygulama yapıldı mı? Bununla
ilgili de kamuoyunu bilgilendirmeleri zaruridir.
Arkadaşlar,
yine coronavirüsle ilgili mücadelede hep İtalya örneği verildi.
Arkadaşlar, İtalya devletinin kara gün parası olarak yani
ihtiyat akçesi olarak ayırdığı parayı bileniniz var
mı? Bütçesinden tam 400 milyar euro kara gün parası olarak
ayırmış ve şu anda bu coronavirüsle ilgili mücadelede de 28
milyar dolar para ayırmış.
CAHİT ÖZKAN
(Denizli) 3,5 milyar dolar yardım gelecek diye.
ERDAL AYDEMİR
(Devamla) Almanya coronavirüsle ilgili 50 milyar dolar para
ayırmış. Güney Kore 9,8 milyar dolar para
ayırmış.
Değerli
arkadaşlar, şimdi soru şu: Biz ülkemizde bu virüsle ilgili ne
kadar para ayırdık? Bu virüsle mücadele... Bunun kamuoyu
tarafından bilinmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım efendim.
ERDAL AYDEMİR
(Devamla) Deminden beri İtalya örneği veriliyor, sayın
Meclisin ve Türkiye kamuoyunun bilgisine.
Değerli
arkadaşlar, yine çok çok önemli -çok hızlı bir şekilde
geçelim- coronavirüsten en fazla etkilenen kesim, kapalı bir hâlde, hijyen
ortamından uzak tutulan cezaevlerinde şu anda bulunan tutuklu ve
hükümlülerdir. Bu corona virüsünden bir an önce kurtulmaları için Adalet
Bakanlığına buradan çağrıda bulunuyoruz. Cezaevleri yaklaşık
80-90 bin, kapasitesinin üstünde şu anda tutuklu ve hükümlü bulundurmakta.
Bakın değerli arkadaşlar, Türk Ceza Yasasında ve
mevzuatında tutuklama bir tedbirdir. Bu tedbir, her an için alternatif
adli kontrol hükümlerine çevrilip şu anda cezaevlerinde bulunan bütün
tutuklular hakkında
Adalet Bakanlığının
çağrısıyla mahkemeler resen bütün tutuklu dosyalarını
inceleyerek tahliye kararı verebilirler. Bunun önünde hiçbir engel yok.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ERDAL AYDEMİR
(Devamla) Çok özür dilerim Başkanım.
Ayrıca,
hükümlüler için de şu
anda Meclise gelmesi beklenen Ceza İnfaz Kanununun çok hızlı
bir şekilde Genel Kurula indirilip hükümlerle ilgili İnfaz
Yasasında yapılacak düzenlemelerle coronavirüsten cezaevinde bulunan
hükümlülerin korunması için de Meclis tasarrufta bulunabilir. Buradan,
cezaevinde coronavirüsten ölebilecek olan veya ölme ihtimali yüksek olan bütün
hükümlü ve tutukluların ölmesi hâlinde, bunun vebalinin AK PARTİ iktidarı
ve Adalet Bakanın da olacağını bir kez daha
hatırlatıyorum.
Ayrıca 21 Mart, biliyoruz ki bütün dünyada
Nevroz Bayramı olarak kutlanmakta, başta Kürt halkının ve
Orta Doğu halklarının Nevroz Bayramını kutluyorum.
(x)(HDP
sıralarından alkışlar)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Türkleri de kutla
ya!
ERDAL AYDEMİR (Bingöl) Türkler de Orta
Doğu halkı; hayır, sizinkini de kutladım, bitti. Türklerin
de olsun.
BAŞKAN Söz sırası Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin.
Buyurunuz Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; ben de sözlerimin başında 18 Mart
nedeniyle Çanakkalede bu zaferi bize yaşatan şehitlerimizi ve
gazilerimizi saygı ve minnetle anıyorum, başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere. Çanakkale, Türkiye Cumhuriyetinin ön sözüdür,
Çanakkale Mustafa Kemalin Atatürk olduğu yerdir. Sözlerimin sonunda vakit
kalırsa biraz da o bölgeyle ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, ben, teklifin 19uncu
maddesi üzerinde konuşacağım. Bu madde yurt
dışındaki vatandaşlarımızın bireysel
emeklilik sistemine dâhil edilmesindeki ödemelerin döviz-TL ilişkisinde
yetkiyi Cumhurbaşkanına devretmektedir. Ekonomi
Bakanlığının Türk lirası üzerindeki değer
kaybında bir öngörüsü olmadığı için, günü geldiğinde
her şeyde olduğu gibi bu yetki Cumhurbaşkanına
paslanmaktadır, üstüne çok konuşmaya gerek yok. Zaten biz reddetsek
de siz kabul edeceksiniz. O yüzden, ben, kalan vaktimde
vicdanlarınıza seslenip belki bir şeyleri değiştirme
imkânı bulacağımı umduğum başka konulara getirmek
istiyorum.
Sayın milletvekilleri, size bugün doğaya
ve insana yapılan zulmü ve ardından gelişen bir doğa
katliamını, bir hukuk cinayetini anlatacağım. Ordu
İlküvezde, Çaybaşı, İkizce ve Ünyeyi içeren su
kaynaklarının doğduğu doğa harikası bir alana çöp
alanı yapılmak isteniyor. Yöre halkı su kaynaklarının
tam ortasında -bunu engellemek için, hayat hakkını, su
hakkını korumak için- eksi 5-10 derecede tam seksen gündür orada,
kırın ortasında bekliyor. Çöp alanının çevresindeki
akarsulardan resmî yetkililerin aldığını söyledikleri
tahliller için güya, sözüm ona Temiz çıktı. dediler fakat simsiyah
su. Bu sudan köylüler, muhtarları ve jandarma eşliğinde numune
aldılar ve yine bir kamu kurumunda, Samsun Halk
Sağlığı Laboratuvarında -şu resmî analiz raporu
elimdedir- analiz ettiler ve normalin 40-50 katı seviyesinde organik ve
sanayi atık maddesi suya karışmış vaziyette.
Yaylanın başında sanayi atığının suda ne
işi var? diyeceksiniz. Sudaki zararlı maddenin -letal doz diyoruz
biz buna- litredeki miktarı bir büyükbaş hayvanı öldürecek
düzeydedir. Halk itiraz edince devlet yolları kapattı, âdeta
İlküvezin üstüne çöktü. Köylüler terörist ilan edilip karakollarda
sorguya çekildi. Bu da yetmedi, Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak
geçecek, şeytanın aklına bile gelmeyen bir yöntem izlendi.
Köylülerden belirlenen 37 kişi -burada listesi var- çöp alanındaki
belediye işçilerine şikâyet ettirilerek normal kanunlarla değil,
Türkiyeye özel, kadını koruma, aileyi koruma kanunu kapsamında,
hiç şikâyet edenlerden kadın olmadığı hâlde, bu
şikâyet edenler ve edilenler arasında bir aile hukuku
olmadığı hâlde, sorgusuz sualsiz uzaklaştırma
kararı alındı çünkü normal kanunlarla yapılsaydı
kanıt istenecekti. Burada açıkça belgenin üzerinde yazıyor
Kanıt aranmaksızın uzaklaştırma verildi. diye.
Hukukçular ayağa kalktı, itiraz edildi fakat yine vali zoruyla
reddedildi. Ardından İlküvezde bir gece baskınıyla
güvenlik güçleri müdahale etti, evlatlara anneleri coplatıldı.
Türkiyede böylece, ilk defa, kadını koruma kanunuyla kadınlar
coplatıldı sevgili arkadaşlar. Ceren Özdemiri koruyamayan Ordu
Valisi, İlküvezde kadını koruma kanunuyla çöp alanını
koruyor. İlküvezde bu insanlar eksi 10 derecede, kar altında
beklerken devletin kendilerini görmesini istedi, yerel televizyonların
görmesini istedi, görmediler. Ulusal medyaya yalvardılar Gelin bizi
çıkarın diye. Benim çağrım üzerine sadece FOX TV haber
yaptı. Madem bu güzel insanların sesini devlet duymuyor, medya
görmüyor, ben de onların sesini bu milletin kürsüsünden, mikrofondan
sizlere dinletmek istiyorum. Aylar sonra oraya giden Valiye, köylülerin
hitabını buradan dinletmek istiyorum:
(Hatibin cep telefonundan bir ses kaydı
dinletmesi)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel, böyle bir
usulümüz yok.
SALİH CORA (Trabzon) Hiçbir şey
anlaşılmıyor.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Ben halkın sesini
dinletiyorum.
Değerli arkadaşlar, Güleser ana diyor ki:
Ne olursunuz, ne olursunuz dağda taşta öldük, ne olursunuz bizi bu
dertten kurtarın. Cennetin kapıları size açık, Kâbe
yolları size açık. Sayın Cumhurbaşkanımız
sesimizi duymuyor mu, bizim bu hâlimizi görmüyor mu?
Diğer bir kadın Hani benim suyum, ne
içeceğiz biz bu memlekette, tabut gibi donduk buralarda, sen
makamında otururken hiç vicdanın sızlamadı mı? diyor.
Valinin verdiği cevap vicdanla ilgili ipuçlarını veriyor,
İyi şov öğrenmişsiniz. diyor bu kadınlara,
yetmiş yaşındaki Güleser anaya.
Değerli arkadaşlarım, AKPnin yüzde
92 oy aldığı İlküvezde 70 yaşındaki Güleser ana
Cumhurbaşkanımız bu çilemizi görmüyor mu? diyor. Orduda Ben
Cumhurbaşkanının temsilcisiyim, AKPnin Valisiyim. diyen zat,
bu analara Şov yapıyorsunuz. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Daha ne yapıyor bu
Sayın Vali? Orduda iş insanlarını
ayrıştırıyor. Bir hastanenin kantinini Ordulu bir iş
insanından alarak il dışından bir başka birine veriyor
ama enteresan olan şu: Değerli arkadaşlarım, bu ihaleyi
verdirdiği kişi ihale yolsuzluğundan şu anda hapiste ve bu
Ordulu iş insanına da -yine biraz önceki kadını koruma
kanununda kullandığı aynı hâkime- gene kadını
koruma kanunu kapsamında uzaklaştırma verdiriyor.
Başka ne yapıyor bu Sayın Vali?
Şehit derneklerinde medyaya poz verirken bir şehit
babasının karşısında bacak bacak üstüne atıp
nasihat çekiyor, ayar veriyor. O şehidin evi hâlen daha
yapılmadı. Ama ona rağmen o baba -diğer oğlu da
askerde- Vatan sağ olsun. diyor. İşte bu da o, sekiz
aydır yapılmayan şehit evidir, bunu da buradan takdim ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Muhammet Naci
Cinisli
Aksaray İstanbul Erzurum
Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz İsmail
Tatlıoğlu
Konya Gaziantep Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak üzere,
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Çanakkale Boğaz Zaferinin 105inci
yılında, vatanı kurtarma sorumluluğunu canlarından
değerli gören, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman
atalarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Sözlerimin başında, gündemimizin en önemli
konusu olan coronavirüsle mücadelenin devlet-millet dayanışması
içinde, karşımızdakilere saygıyı ön plana alarak,
gerekli ciddiyetle devam etmesini dilerim.
Coronavirüsün küresel bir kriz olduğunu
unutmayalım. Bu küresel krizin hayati parçası tabii ki
sağlık, diğer çok önemli ve göz ardı edilemeyecek
kısmı ise ekonomi. Esnafımızı, çiftçimizi,
sanayicimizi, turizmcimizi korumalıyız. İş dünyamız bu
krizden devlet aklı ve desteği olmadan çıkamaz. Dünyada mali ve
ticari sistem sarsılırken ülkemizi koruyalım. Coronavirüsten
etkilenen ülkeler birer birer etkili ekonomik tedbirlerini açıklarken
iktidarın hâlâ koruyucu ekonomik tedbirlerini
açıklamamasını yadırgıyoruz.
Değerli milletvekilleri, yeniden, sarayın
bir torba kanununu görüşüyoruz. İki yıla yakındır
uygulanmakta olan yeni hükûmet sisteminin Meclisimizi işlevsiz hâle
getirmesini önlemek, bilhassa devlet etme sorumluluğunu
paylaştırmak için yüz elli yıllık tecrübeye sahip
olduğumuz iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçişin acil
ihtiyacını torba kanun usulü bile gösteriyor. Bu sistem ve torba
kanun karmaşasıyla bir yere varılamayacağını
artık anlamalıyız. Geçmiş iktidarların dönemlerinde
örneklerine rastlanılmayan torba kanun teklifleri, AK PARTİ
iktidarının yasama anlayışını
yansıtıyor. Kamunun ihtiyaçları ile
vatandaşlarımızdan gelen talepleri gidermekten çok uzak olan bu
anlayış, ortak akılla yapılması gereken yasama
faaliyetlerine ve demokrasinin en önemli kazanımlarından olan
uzlaşarak müzakere etmeye de engel oluyor. Torba kanun teklifinde yer alan
düzenlemeler, ekonomik krizin derinleşerek devam ettiğini ve
kronikleştiğini gösteriyor. Böylesine vahim bir tabloya yol açan
nedenlerde ısrarcı olmak, yapısal düzenlemeleri göz ardı
etmek, ülkemizi daha da borçlandıran bir politika izlemek,
vatandaşlarımızı korumaktan ziyade ateşe
atmaktır.
Üzerinde söz aldığım maddede, yurt
dışında yaşayan Türk vatandaşlarının döviz
cinsinden katkı payı ödeyerek bireysel emeklilik sistemimize dâhil
edilmesi, devlet katkısının da Sayın
Cumhurbaşkanınca yüzde 25ten yüzde 10a kadar indirilmesine dair
düzenlemeler bulunuyor. Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın döviz cinsinden birikimlerinin ülkemiz
ekonomisine girişinin sağlanması tabii ki önemli ancak demokrasi
ve tutarlı dış politika gibi kalkınmayı doğrudan
etkileyen hayati alanlarda devlet aklıyla hareket edilmesinin
sağlanması daha da önemli. İstikrarsız iç ve dış
politikamız yüzünden ekonomide güven telkin edemiyoruz, yabancı
yatırımcıları ülkemize çekemiyoruz;
yatırımları bulunanlar ise ülkemizden ayrılmanın
peşindeler. Diğer yandan, yurt dışından para bulmak
için ciddi faizler ödemeyi göze alıyoruz; bireysel emeklilik sistemine
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı
dâhil etmek için en az yüzde 10luk bir oranla bile borçlanma yapmayı göze
alan kanunları görüşebiliyoruz.
2008 yılında yapılan yasal
değişiklik neticesinde, Türkiye'de bir gün bile SSKlı olarak
çalışan gurbetçilerimize emeklilik hakkı verilmişti. 2014
yılında yayımlanan genelgeyle de gurbetçilerimizin ülkemizde
izinlerini geçirirken çalışmaları durumunda emeklilik hakkı
elde edebilecekleri bildirilmişti. Sırf bu nedenle türeyen,
gurbetçilerimizi para karşılığı sömüren paravan
şirketler kuruldu. Oy uğruna yapılan bu hesapsız
uygulamanın zararı yeni kanunla mı düzeltilmeye
çalışılıyor? Fakat lütfen unutmayın ki
yanlış yanlışla düzeltilemez. Ülkemizde iç
tasarrufların yetersizliği temel ekonomik sorunlardan bir tanesi. Bu
nedenle büyümemizi yurt dışından giren kaynaklarla
sağlıyoruz, yurt dışından kaynak gelmediği zaman
büyüme yavaşlıyor. Bu girişin iyice zayıfladığı
dönemlerde de kriz yaşıyoruz.
Bireysel emeklilik sisteminde yaklaşık 7
milyon vatandaşımızın bulunduğu ve devlet
katkısı dâhil 106 milyar lira tutarında bir meblağa
ulaşıldığı komisyonda çalışmalarda
kaydedilmiş. Ayrıca, yapılacak değişiklikle önümüzdeki
on yılda, 3 milyar euro civarında bir tutarın sisteme girmesinin
beklendiği ifade edilmiş. Buradan elde edilecek gelirle, ne yama
tutmayan bütçe açığı kapanır ne de güven telkin
edemediğiniz yabancı yatırımcıyı
cezbedebilirsiniz.
Türk lirasının sürekli olarak değer
kaybetmesi hâlinde hazinemizin üstleneceği mali yükün analizlerinin
yapılıp yapılmadığını bilmek isteriz. Bu
bağlamda, çıkarılmak istenen kanun neticesinde, döviz cinsinden
ödenecek katkı payının devletimize maliyeti konusunda herhangi bir
çalışma yapılmış mıdır, onu da bilmek
isteriz.
Değerli milletvekilleri, düşük faiz
getirisi olan gelişmiş ülkelerdeki sermayeyi, yüksek faiz önererek
kullanmak isteyen kurumlar ve devletler elbette vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Gurbetçi vatandaşlarımızın
tasarruflarını ülkemize çekmek gibi son derece masum görünen bu
teklifin, ileride neler getirebileceğini lütfen gözünüzde
canlandırın. Gurbetçilerimizin helal paralarına karşı
yüksek getiri vaatlerinin geçmiş yıllarda nelere yol
açtığını, gurbetçilerimizin yıllarca
çalışıp edindikleri tasarruflarının nasıl
ellerinden alındığını unutmayalım. Bu
hesapsız uygulama, yeni bir Jet Fadıl, YİMPAŞ, KOMBASSAN
vakası olmasın. AK PARTİnin eski bazı yanlış
uygulamalarından sonra gurbetçilerimizi yeni kandırmacayla
mağdur etmesinden endişe ederim.
İktidarın memleket hasretiyle üç nesildir
gurbette yaşayan insanların duygularını daha fazla istismar
etmemesini diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 20nci madde üzerinde
2si aynı mahiyette olmak üzere 4 önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir.
Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196
sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin kanun teklifi
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Züleyha Gülüm Erol
Katırcıoğlu Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul
Bitlis
Erdal Aydemir Kemal
Bülbül Abdullah
Koç
Bingöl Antalya Ağrı
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Ayhan
Erel Hayrettin
Nuhoğlu Fahrettin
Yokuş
Aksaray İstanbul Konya
Hüseyin
Örs İsmail
Tatlıoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Trabzon Bursa Gaziantep
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında söz
sırası İstanbul Milletvekili Erol
Katırcıoğlunda.
Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, biz bu kanun teklifinin 20inci
maddesini konuşurken esasında bu teklif, bildiğiniz gibi birkaç
hafta önce Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti, fakat o süre içinde de çok
şey değişti. Şimdi ben bakıyorum bu kanun teklifinin
maddelerine, esasında özellikle ekonomiyle ilgili bazı teşvik
sayılabilecek olan maddeler, aslında, bugün
Cumhurbaşkanının yapacağı açıklamayla
ilişkili aynı zamanda. Dolayısıyla da yani ben teklif
sahibi sevgili Nilgün Hanıma söyledim, bunu geri çekseniz daha
akıllıca olur dedim ama öyle olmadığını
söylediler, Gerekirse yarın değişiklik yaparız. dediler.
Şimdi bu 20nci madde, biliyorsunuz Kredi Garanti Fonundan KOBİlere
verilecek olan 25 milyar desteği 30 milyara çıkarmak şeklinde
yazılmış durumda fakat anladığım kadarıyla
Adalet ve Kalkınma Partisi biraz önce bir önerge hazırladı ve
bunu 50 milyara çıkarmak istiyor. Şimdi arkadaşlar yani neden 50
milyar?
SALİH CORA (Trabzon) Yanlış mı?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Efendim?
SALİH CORA (Trabzon) Yanlış mı
söylüyoruz?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Hayır, aksine
ben 70 milyara çıkaralım diyeceğim.
SALİH CORA (Trabzon) Hayır, Komisyonda
öyle diyordunuz ama.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bakın,
şimdi şöyle söyleyeyim size...
SALİH CORA (Trabzon) Komisyonda benzerini
diyordunuz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Şimdi
bakın, bu söz konusu olan paralar, yaşadığımız
krizle ilişkili olarak düşündüğümüzde krizin muhtemel ekonomik
etkilerini de karşılamaya yetecek paralar değil. Yani başka
ülkelerin ayırdığı paraları düşünecek
olursanız; mesela Amerikada 1,2 trilyon dolar, Almanyada 400-500 milyar
euro gibi rakamlar konuşulurken, bizim bu rakam zaten çok anlamlı bir
rakam değil açıkçası.
Fakat doğrusunu isterseniz, tabii ki
KOBİlere yardım etmemiz lazım ama KOBİlerin ciddi
sorunları da var ve bu sorunlarla ilgili olarak hiçbir şey
konuşmadan böyle bir karar, esasında çok palyatif bir karar olacak
diye düşünüyorum. Çok basit bir şey söyleyeyim size: Bugün
itibarıyla 620 milyar Türk lirası kredi kullanmış durumda
KOBİler toplamda ve bunların yüzde 10u yani 62-63 milyar
lirası takipte olan kısmı yani yüzde 10 civarında
şüpheli alacak durumuna düşmüş oldu bankalar nezdinde.
Şimdi, dolayısıyla da biz bu
şirketlere tabii ki destek verelim ama unutmayalım ki -ben zaman
zaman çıkıp söylüyorum burada- bu finansal genişleme
esasında, özellikle KOBİ gibi, zaten sıkıntılı
olan kesimlerin sorunlarını çözmeyecek. Borçlanarak bir anlamda bir
talep yaratması biçiminde bir yol önermiş oluyor bu kanun. Bunun da
doğrusunu isterseniz sorunlara ilişkin herhangi bir
karşılığı olmadığını açıkça
söylemek zorundayız.
Şunu da söyleyeyim: Bugün KOBİ konusu esas
itibarıyla sadece KOBİ konusu değildir, bu yeteri kadar konuşulmuş
bir konu değildir bizde, Türkiyede genel olarak. Bu aynı zamanda
bankacılık sorunudur. Türkiyedeki bankacılık sistemi bir
türlü değiştirilemediği için yani özellikle kredi verme
konusunda bankaların benimsedikleri ipotek meseleleri kaçınılmaz
olarak bankaların ekonomiyle ilişkilerinde sınırlar
yaratıyor. Zaten, anladığım kadarıyla Hükûmetin de en
önemli derdi bu. Şimdi bu derdi bankacılık üzerinden
aşamayınca ne yapıyor? 25 milyardan 30 milyara, 30 milyardan 50
milyara çıkarıyor, eyvallah. Ama sorun yani Türkiye ekonomisi sorunu
dediğimiz yapısal sorun, bankacılığın ekonomiyle
olan ilişkisi üzerinde yaratılmış olan sorun çözülmüş
olmuyor. O sebeple de ben öneriyi tabii ki
Yani 50 milyar herhâlde gündeme
gelecek ama KOBİlerin bu anlamda desteklenmesinin doğru bir
tavır olduğunu düşünüyorum.
Çok az zamanım kaldı ama bir şey daha
söylemek istiyorum. Arkadaşlar -sabah gerçi Mehmet Tiryaki
arkadaşım sözünü etti, ben de altını çizerek bunu belirtmek
ihtiyacındayım- şimdi Tayyip Erdoğanın bence çok önemli
bir kanaati Dünya 5ten büyüktür. lafına ilişkin, bu laf doğru
bir laf esasında. Fakat neden dünya 5ten büyüktür? Buna niçin itiraz
ediyor Sayın Cumhurbaşkanı? Çünkü diyor ki: Ya, dünyada 200
tane millet var, devlet var, 5 tane devlet bütün herkesin kaderini tayin
ediyor. Şimdi arkadaşlar, bu doğru bir tespit fakat Sayın
Cumhurbaşkanı burada doğru olmasına rağmen çok
tutarsız. Niçin tutarsız? Bakın arkadaşlar, corona virüsü
diye bir virüsle mücadele etmekteyiz şu anda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim.
Bu konu, sanki, bu ülkede, diğer siyasi
partileri ilgilendirmiyormuş gibi -ki bütün farklı siyasi partiler
toplumda farklı kesimlerin temsilcileri olarak buraya geliyorlar- herhangi
bir şekilde bizlerin görüşleri alınmadan bugün -sarayda mı,
Çankayada mı nerede yaptılarsa- bir toplantıyla alınacak
olan tedbirleri açıklamış oluyorlar. Arkadaşlar, bu
tutarsızlıktır. Çünkü
karşılaştığımız sorun bizim
dışımızda, bize yönelik bir sorun olduğuna göre
hepimizi de içermesi gerekir alınan kararların. Şimdi, Tayyip
Erdoğanın dünya siyasetiyle ilgili söylediği doğru olan
-ki benim kanaatim de öyledir- cümlesini bugün itibarıyla Türkiyeyle
ilişkilendirmeye kalktığımızda tutarsızlık kendiliğinden
ortaya çıkıyor. Dolayısıyla da buradan seslenmiş
olayım ki: Bu böyle olmaz arkadaşlar, bugün yarın ülkede, bu
Parlamentoda temsil edilmiş olan siyasi partilerin de görüşleri
alınmadan corona virüsüyle mücadele etmek mümkün değildir diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) O sebeple de
lütfen arkadaşlar, bu konuyu ciddiye alalım. Bizler burada aynı
düşmana karşı sıkıntısı olan kesimlerin
sesleriyiz aynı zamanda. Dolayısıyla da bizlerin de
görüşlerinin alınabileceği sistemler oluşturmak
zorundayız. Bakın, biz, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bundan bir hafta
önce, Sayın Bakanların katılımıyla Corona virüsünün
ekonomiye ne gibi etkileri olur? diye bir toplantı yapalım dedik,
toplantı yapılmasını reddettiler, kabul etmedi
arkadaşlarımız. Yarın Plan ve Bütçe Komisyonu
toplantısı var, yine bunu gündeme getireceğiz. Bu tutum
yanlıştır. Bakın söylüyorum, yanlıştır çünkü
bu mesele bütün Türkiyeyi ilgilendirmektedir. Bütün Türkiyenin siyasi
pozisyonlarını ifade eden partiler de buradadır,
dolayısıyla da burada Mecliste bu mesele birlikte ele
alınması gereken bir meseledir diyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örse ait.
Buyursunlar Sayın Örs. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun paketinin 20nci maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün 18 Mart, Türk
tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Geçilmez!
destanının 105inci yıl dönümü. Çanakkale Zaferinin 105inci
yıl dönümünde bu destanı yazan başta cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm
şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum; ruhları
şad, mekânları cennet olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de gündemin birinci sırasında yer alan
coronavirüs salgınıyla mücadele hakkındaki tespit ve temennimi
bir cümleyle ifade ederek konuşmama başlamak istiyorum.
Sağlık Bakanlığımızın şu ana kadarki
süreç yönetimini ve verdiği mücadeleyi tabii ki kıymetli buluyorum
ancak bundan sonra yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçmek
adına bizlerin yaptığı uyarıların da dikkate
alınmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz bu maddeyle, kredi garanti kurumlarına
aktarılacak kaynak 25 milyar TLden 35 milyar TLye çıkarılmak
isteniyor. Yeterli teminatı olmayan işletmelerin, ihtiyaç
duyduğu krediye ulaşabilmeleri ve kredilerin geri dönmeme ihtimaline
karşı oluşturulan kredi garanti kurumlarına
aktarılacak kaynağın artırılması yararlı
olmakla birlikte, dalgalanma yaşayan Türk ekonomisi için riskleri ortadan
kaldırıcı anlam taşımamaktadır. Kredi Garanti
Fonunun, küçük ve orta boy işletmelerin finansman kaynaklarına
ulaşabilmesinde olumlu katkılar sunacağı doğrudur.
Türk ekonomisinin yaşadığı dalgalanma dikkate
alındığında, Kredi Garanti Fonunun üstlendiği rol
büyük önem arz etmektedir, bu da doğrudur. Ancak, Kredi Garanti Fonu, reel
ekonomide bu denli büyük rol üstlenmiş olsa da küresel krizin Türk
ekonomisini olumsuz yönde etkilemesi ve bankaların fon
kullanımında firmalara ürkek yaklaşımı nedeniyle Kredi
Garanti Fonunun sektörde yetersiz kaldığı da bir gerçektir.
Değerli milletvekilleri, Kredi Garanti Fonunun
kaynaklarının artırılması olumlu bir gelişme
olmakla birlikte, sorunların çözümünde tek başına da yeterli
olamamaktadır. Çünkü, küçük ve orta boy işletmelerin, üretim,
yatırım, tedarik ve pazarlama sorunları yanında nitelikli
personel ve yönetim eksikliği, teknolojiye uyum sağlama ile mevzuat
eksikliği gibi önemli problemleri bulunmaktadır.
Karşılaşılan sorunlar çoğunlukla finansal kaynak
yetersizliğinden ve ekonomik ortamın elverişsizliğinden
dolayı ortaya çıkmakta ya da bu nedenlerle çözülememektedir.
Kredi garanti sistemi, küçük ve orta boy
işletmelere kredi garantisi sağlayarak serbest rekabete dayalı
piyasa ekonomisinin güçlenmesine katkı sağlamaktadır.
KOBİlere kefalet desteği veren, KOBİlerin ihtiyacı olan
finansmanı sağlayan Kredi Garanti Fonu, bankalara da daha esnek
davranma alanı bırakmaktadır. Bankalar, Kredi Garanti Fonu
kefaleti sayesinde risk düzeylerini de azaltmaktadırlar. Kredi Garanti
Fonuna aktarılacak miktarın artırılması kefalet
hacmini ve ekonomiye katkısını çoğaltacaktır fakat
Kredi Garanti Fonunun katkısının artırılabilmesi için
sermaye artışının yanında sektörel ve bölgesel
uzmanlaşma, kefalet verilen firmalara risk değerleme yöntemleri
uygulanması, mali ve sosyal kontroller yapılması, özel sigorta
şirketlerinin oluşturulması, temerrüde düşen firmalar için
geri ödemelerin vadeli olarak yapılması
kolaylığının sağlanması da gerekmektedir. Kefalet
taleplerinde bankaların risk değerlendirmelerini baz alan Kredi
Garanti Fonu uzmanları firma bazında değerlendirme
raporları hazırlasalar da şirketlerin risk derecelerini gösteren
derecelendirme yönteminin uygulamaya konulması çok daha yararlı
olacaktır diyorum.
Kredi Garanti Fonu kaynaklarının daha da
sağlıklı korunması adına da yapılan değerlendirmelerde
yatırım ve işletme sermayesi kredileri için
farklılıklar gözetilmelidir diyor, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 20nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 20- 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
geçici 20nci maddesinin birinci fıkrasında bulunan 25 ibareleri
35 şeklinde değiştirilmiştir.
Gamze
Taşcıer Müzeyyen
Şevkin Emine Gülizar
Emecan Ankara Adana İstanbul Cavit Arı Saliha
Sera Kadıgil Sütlü Okan
Gaytancıoğlu Antalya İstanbul Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi önerge hakkında Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu konuşacak.
Buyursunlar Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Değerli
milletvekilleri, bugün 18 Mart, Türk milletinin emperyalizme karşı
büyük bir kazanımı var yani diğer adıyla dirildiği bir
savaş. Burada, Diriliş romanının yazarı Turgut
Özakmanı da unutmayalım ama o anlı şanlı zaferi bize
kazandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürkü de anmadan geçmeyelim.
Evet, gündemde corona var. Corona her şeyi
etkiledi. Sağlığımıza dikkat ediyoruz, hijyenimize
dikkat ediyoruz ama ekonomimize dikkat ediyor muyuz? Ekonomi son derece önemli,
büyük kitleler çok sıkıntı içerisindeler. Ben de torba yasada
yer alan vakıflardan bahsedeceğim. Vakıflar
Edirnede en fazla
vakıf dükkânı var. Kiracıları sözleşme
yapıyorlar, uzun yıllık sözleşmeler sonucunda
kiralarını ödüyorlar.
Şimdi, çoğu esnaflar
Peki, esnaflar
nasıl satış yapacaklar? Herhangi bir iyileştirme var
mı? Yasaya getirmişsiniz, diyorsunuz ki: Üç ay içerisinde
ödemezseniz yani doksan gün içerisinde ödemezseniz, doksan birinci gün valiye
yetki veririz ve sizi dükkândan atarız. Zaten esnaf sefte yapmıyor,
zaten esnaf zor durumda. Esnaf vergisini mi ödemeyi düşünsün, sigorta
primini mi ödemeyi düşünsün, akşam eve giderken ne götüreceğini
mi düşünsün, eşine pazar parası vermeyi mi düşünsün,
çocuğuna harçlık vermeyi mi düşünsün? Bunlarla
uğraşırken bir de corona çıktı. E, birçok esnaf
şimdi dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Bunların
birtakım ödemeleri var. Bunlarla ilgili bir kolaylık getiriyor
musunuz? Hayır. Ama ne getiriyorsunuz bu torba yasayla? Vakıf
kiralarını eğer esnaf ödeyemezse -ki bugüne kadar
ödeyemediği de olmuştur ama hiçbir zaman dükkânından çıkartılmamıştır;
icraya verilmiştir, avukata verilmiştir, borcunu bir şekilde
tamamlamıştır- şimdi diyorsunuz ki: Öyle olmaz, eğer
doksan gün sonra ödemezsen doksan birinci gün ben seni mülki idare amirinin
yetkisiyle dışarı atabilirim.
Arkadaşlar, vakıflar bize tarihimizden
miras, buralara birçok insan geliyor, yerli turistler geliyor, camiye gidiyor,
ibadet ediyor. Vakıflardaki tarihî eserleri soruyor esnafa, dükkândaki
esnafa veya orada çalışanlara: Yahu, bu cami kaç yılında
yapıldı? Hemen esnaf bilgi veriyor, o ara bir bakıyorsunuz, bir
şey satın almış, alışveriş yapmış,
yani bunlar esnaflar sayesinde yaşıyor, siz de esnafları lütfen
yaşatın.
Bakın, esnaflar zor durumda, biz sizden
şunu beklerdik: Ya, corona var, çok ciddi sıkıntılar var,
esnafların borçlarını erteleyelim, onlara düşük faizli,
uzun vadeli krediler verelim. Çünkü çok zor durumdalar.
Evet, şimdi aldığımız bir
habere göre biraz iyileştirme yapılmış ama yetmez
arkadaşlar, bunun ne zaman, ne kadar süreceği belli değil, yine
de teşekkür ederiz. Bir şeyler yapılmış ama lütfen
bunu unutmayın. Bakın, bu torba yasada var, yani, torba yasa
şunu söylüyor: Üç ay sonra ödemezse kirayı doksan birinci gün mülki
idare amirine yetki verilecek. Lütfen bunu yeniden düzenleyin. Bir daha kontrol
edin, eski sistemle devam etsin. Çünkü esnaf buraya girerken, yani,
dükkânı kiralarken ne yapmış? Uzun vadeli bir kiralama
yapmış, sözleşme yapmış. Hiçbir zaman da
dükkânından çıkmaz, insanlar ekmek teknesinden çıkmak isterler
mi? Bir yerden buluyorlar, buluşturuyorlar, bir şekilde
borçlarını ne yapıyorlar? Çeviriyorlar. Şimdi, siz
diyorsunuz ki: Arkadaşlar, ödemezseniz ben sizi dükkânınızdan
ederim. Lütfen, buna bir bakın, torba yasanın içerisinden
çıkarın. Esnaflarımız son derece önemli, bir zamanlar özene
bezene söylerdik: Orta direk. Yani, esnaflar, orta direktir arkadaşlar.
Orta direk de çocuğunu okutur, iş sahibi yapar, o yüzden halkla
bütünleşir, yabancılar gelir, esnaflara soru sorar: Burada, nerede
yemek yiyebiliriz, nerede alışveriş yapabiliriz, nereden
şuraya gidebiliriz, nerede oturabiliriz? Her şeyi esnaflar bilir, o
yüzden esnaflarımızı koruyalım, kollayalım diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 196 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 20nci maddesinde yer alan 35
ibaresinin 50 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Abdullah Güler
Denizli Kırıkkale İstanbul
Mustafa
Demir Kemal
Çelik İbrahim
Aydın
İstanbul Antalya Antalya
Yusuf Ziya Yılmaz Fehmi
Alpay Özalan Zemzem Gülender
Açanal
Samsun İzmir Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Meclisin takdirine bırakıyoruz Sayın Başkan.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun geçici
20nci maddesiyle düzenlenen kredi garanti kurumlarına
aktarılabilecek azami nakit kaynak tutarının 25 milyar TLden 50
milyar TLye çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 20nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.21
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.22
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 70inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım:
Danışma Kurulu
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 19 Mart 2020 Perşembe günkü
birleşiminde İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca yürütme tarafından yapılacak gündem dışı
konuşmayı takip eden konuşmalarda siyasi parti gruplarına
on beşer dakika süreyle söz verilmesine ilişkin önerisi
18/3/2020
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 18/3/2020 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda, aşağıdaki
önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Cahit Özkan Özgür
Özel Mehmet Ruştu Tiryaki
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Adına
Muhammed Levent Bülbül Dursun
Müsavat Dervişoğlu
Milliyetçi Hareket Partisi İYİ PARTİ
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 19 Mart 2020 Perşembe günkü
birleşiminde İç Tüzükün 59uncu maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca yürütme tarafından yapılacak gündem dışı
konuşmayı takip eden konuşmalarda siyasi parti gruplarına
on beşer dakika süreyle söz verilmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
196 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Denizli Milletvekili Nilgün Ök ile 46 Milletvekilinin Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2633) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 196) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop ve 1 Milletvekilinin Afrika
Kalkınma Bankası Kuruluş Anlaşmasına Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Değiştirilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/2691) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 197)
BAŞKAN - 197 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3.-
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Karadağ Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İş
Birliği Anlaşmasının Notalarla Birlikte
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2273) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 139)
BAŞKAN - 139 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine başlıyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 19 Mart 2020 Perşembe
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.24