TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
79’uncu
Birleşim
8
Nisan 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge
ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde yaşanan terör
saldırısı sonucu hayatını kaybeden 5 yurttaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve
terörü lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü kutladığına ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, Genel Kurul Salonu’nda maske takılması
uygulamasına yönelik tüm Türkiye’den olumlu mesajlar geldiğine,
milletvekillerinin örnek olunması açısından yaptıkları konuşmalar esnasında da
maske takmasına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, temsilde adaletin sağlanması açısından söz talep
eden milletvekillerinin taleplerinin yerine getirildiğine ve Meclisin
mehabetine uygun temiz bir dil kullanılması gerektiğine ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, Meclisin konuşmasından yana olduğuna ancak
açıklamaların karşılıklı diyaloglar çerçevesinde gerçekleşmesinin esas
gündeminin görüşülmesini geciktireceğine ilişkin konuşması
5.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, Dışişleri Bakanının yurt dışındaki vatandaşların
ülkeye getirilmesi konusunda çalışma yapıldığına ilişkin kendisine bilgi
verdiğine ve konunun takipçisi olacağına ilişkin konuşması
6.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Levent Gök’ün, Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılamakta büyük bir özen ve saygı gösterdiğine, zamanın ekonomik
kullanılması gerektiğine ilişkin konuşması
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Karabük Milletvekili
Cumhur Ünal’ın, 3 Nisan Karabük Demir Çelik Fabrikaları ile Karabük’ün
kuruluşunun 83’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkaz’ın, ülkede yaşanan salgın hastalıklar ile coronavirüs salgınına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunç’un, 5 Nisan Kahramanmaraş’a İstiklal Madalyası
verilişinin 95’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkın’ın, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü kutladığına, millet için gece
gündüz çalışan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlara,
kamu görevlilerine, sağlık çalışanlarına, sanayiciye, esnafa, çiftçiye, işçiye
ve “Evde kal.” çağrısına uyanlara teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker’in, coronavirüsle mücadelede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
liderliğinde ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın koordinasyonunda önemli
çalışmalar yapıldığına, Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkelerine göre salgının
yayılmasını önlemeye yönelik tedbirleri çok daha erken aldığına, Diyarbakır
ilinde yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
3.- Aksaray Milletvekili
Ayhan Erel’in, mart ayında ataması yapılan öğretmenlerin yaşadıkları
mağduriyetin giderilebilmesi için göreve başlatılmaları hususunda gerekli
işlemlerin yapılmasını Millî Eğitim Bakanından talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuz’un, coronavirüs salgınının ülkeyi ve insanlığı tehdit etmeye devam
ettiğine, ülkenin en önemli tarım havzalarından olan Mersin ilinde virüs
sebebiyle çiftçilerin yaşadığı olumsuzlukların giderilmesi gerektiğine ve
Diyabakır ili Kulp ilçesinde teröristlerce şehit edilen vatandaşlara Allah’tan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
5.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbül’ün, Aydın ili Özel Ege Liva Hastanesinin faaliyetlerine son
verilmesi kararının doğru olup olmadığını ve bu karar ile Sağlık Bakanlığının
27 Martta yayınladığı genelgenin ihlal edilip edilmediğini Sağlık Bakanından
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
6.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneş’in, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde teröristlerce şehit edilen vatandaşlara
Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, teröristleri ve terör örgütlerini
desteleyenlerini lanetle kınadığına, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü, Sağlık
Haftası’nı ve Polis Haftası’nı kutladığına ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkan’ın, yaşanan salgının üstesinden gelecek imkân, moral ve kararlılığa sahip
olunduğuna ve her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak tedbirlerin hayata
geçirildiğine ilişkin açıklaması
8.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan’ın, Artvin ilinde vatandaşların maskeye ulaşmada yaşadıkları
mağduriyetin giderilebilmesi için Sağlık Bakanlığı ile ilgili makamların
gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülüm’ün, kadın katilleri ve tecavüzcülere izin hakkı getirilmesi
karşısında kadınları koruyacak mekanizmaların kurulup kurulmadığını öğrenmek
istediğine, 6284 sayılı Kanun ile İstanbul Sözleşmesi gereği hayata geçirilmesi
gereken önlemlerin alınmadığına, kadınların hayatı için acil eylem planı
açıklanarak infazda eşitlik sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Muş Milletvekili
Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Covid-19 salgını nedeniyle “Evde kal.” çağrılarının
yapıldığı süreçte kadınların erkekler tarafından şiddete maruz bırakıldığına ve
katledildiğine, hayatın eve sığabilmesi için ekonomik ve sosyal önlemlerin alınması,
kadınların hayatı için acil eylem planı açıklanarak infazda eşitlik sağlanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Van Milletvekili Muazzez
Orhan Işık’ın, ceza infaz yasa teklifinde kadınlara yönelik “erkek adalet”
yaklaşımının devam ettiğine, kadınların hayatı için acil eylem planı
açıklanarak infazda eşitlik sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Bursa Milletvekili
Mustafa Esgin’in, AK PARTİ Grubunun hazırladığı ve kısa sürede Genel Kurul
gündemine getirilecek olan düzenlemeyle sağlıkta şiddetle ilgili atılacak
adımların net olarak ortaya konulacağına ilişkin açıklaması
13.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemir’in, Covid-19’un küresel bir musibet olduğuna, iklim danışma
kuruluşu Ember’in 2020 raporuna göre dünyadaki ilk 10 rüzgâr ülkesi arasına
giren Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisindeki pay arttıkça elektrik
ithalatının da o nispette azalacağına ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili
Turan Aydoğan’ın, sağlık alanında şiddetin önlenmesi için hazırladıkları kanun
teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergenin reddedildiğine,
Covid-19’a yakalanan sağlık çalışanlarının doğrudan meslek hastalığı ve iş
kazası tanımına alınıp alınmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
15.- Erzincan Milletvekili
Süleyman Karaman’ın, Diyarbakır ilinde yaşanılan terör saldırısında şehit olan
ve coronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan
rahmet dilediğine, Erzincan ilinde sağlık sisteminin eksiksiz çalışmasını
sağlayan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere son Başbakan
Binali Yıldırım’a, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ve alınan tüm kararları
eksiksiz uygulayan Erzincanlı hemşehrilerine teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili
Ravza Kavakcı Kan’ın, devlet millet dayanışmasının en güzel örnekleri
sergilenerek yaşanılan coronavirüs salgını sürecinin başarılı şekilde
atlatılacağına, Diyarbakır ilinde terör örgütü PKK tarafından şehit edilen
vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ve 31 Mart 2015’te şehit edilen
Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rahmetle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
17.- Diyarbakır Milletvekili
Oya Eronat’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde teröristlerce şehit olan 5
vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, PKK terör örgütünü ve destekleyenleri
lanetlediğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili
Hayati Arkaz’ın, 10 Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175’inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
19.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlu’nun, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü PKK tarafından
şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Nisan Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 175’inci yıl dönümünü ve Polis Haftası’nı kutladığına
ilişkin açıklaması
20.- Kahramanmaraş
Milletvekili Habibe Öçal’ın, HDP ve ortağının “eşit infaz” söylemiyle
teröristlerin savunulmasını istediği bugünlerde Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
PKK tarafından 5 vatandaşın şehit edildiğine, masumları katleden teröristleri
ve uzantıları olan terör sevicilerini lanetlediğine ve şehit olan vatandaşlara
Allah’tan rahmet dilediğine, terörle mücadelelerinin devam edeceğine ilişkin
açıklamas
21.- Aksaray Milletvekili
Ramazan Kaşlı’nın, Covid-19 salgınına karşı toplumun her kesimine fayda
sağlayacak önlemlerin alındığına, millî dayanışma kampanyasının hedef kitlesine
küçük işletmeler ile özel sektörde çalışan işçilerin de dâhil edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurt’un, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü PKK tarafından şehit
edilen 5 Kürt vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, ceza infaz yasa teklifinin
görüşüldüğü bugünlerde hiç kimsenin PKK’lı katillerin affını bu Meclisten
beklememesi gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Kırklareli Milletvekili
Selahattin Minsolmaz’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü PKK
tarafından şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve terör
örgütünü lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
24.- Kocaeli Milletvekili
Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Adalet Bakanlığının coronavirüs vakalarını
gizlediğine, Bafra Cezaevinde üç yıldır yatan Mehmet Yeter’in öldüğü haber
verilmeksizin cenazesinin toprağa verildiğine ilişkin açıklaması
25.- Denizli Milletvekili
Yasin Öztürk’ün, Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan sağlık işçilerinin 1
Ocak 2019 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmelerinin sonuçlandırılmaması
nedeniyle yaşadığı mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycan’ın, coronavirüs salgını nedeniyle öğrencilerin uzaktan
eğitim gördüğü süreçte görme ve işitme engelli çocuklar ile otizmli çocukların
da eğitim programlarının sürdürülmesi, yaşlı ve kronik hastaların evlerine
bakım ve sağlık hizmetlerinin götürülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili
Zeynep Yıldız’ın, Covid-19’la mücadele kapsamında aşı ve ilaç geliştirme
çabalarının devam ettiğine, bilgisini, emeğini, vaktini esirgemeyen bilim
insanlarına ve onlara her türlü desteği sunan AK PARTİ Hükûmetine şükranlarını
sunduğuna ilişkin açıklaması
28.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşek’in, Hükûmetin yaşanılan coranavirüs salgını nedeniyle çiftçilerle ilgili
de tedbir alması gerektiğine ilişkin açıklaması
29.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagil’in, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde şehit edilen
vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, terör örgütü ve destekçilerini
lanetlediğine, Türk İslam dünyasının lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın tensipleriyle Amasya ilinin Doğu Karadeniz Projesi’ne dâhil
edildiğine ilişkin açıklaması
30.- Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldız’ın, Aydın ili Sultanhisar ilçesi çilek üreticilerinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
31.- Çorum Milletvekili Erol
Kavuncu’nun, coronavirüs salgını dünyayı esir almışken devletin bütün kurum ve
kuruluşlarıyla vatandaşların yanında olduğuna, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
PKK tarafından şehit edilen vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, eli kanlı
terör örgütünü ve iş birlikçilerini nefretle kınadığına ilişkin açıklaması
32.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü PKK tarafından
şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve terör örgütünü bir kez
daha lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü kutladığına, coronavirüs
salgınının yayılmaya devam etmesi nedeniyle tedbirlerin artırılarak tam
karantinanın ilan edilmesi gerektiğine, açıklanan yeni tedbirler kapsamında
İstanbul Yeşilköy ve Sancaktepe’de kurulması planlanan sahra hastaneleri yerine
Beylikdüzü’ndeki TÜYAP fuar alanı ile Yeşilköy’deki fuar merkezinin kullanılabileceğine,
coronavirüs nedeniyle çeklerin ibraz sürelerinin mayıs sonuna kadar
ertelenmesiyle piyasada nakit akışının durma noktasına geldiğine, turizm
sektörünün sıkıntılarını giderecek tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
33.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü PKK tarafından şehit
edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, Türk Silahlı Kuvvetleri
tarafından başarılı operasyonlarla köşeye sıkıştırılan terör unsurlarının
saldırılar düzenlediğine, devlet millet anlayışıyla güçlüklerle mücadele edilen
bu dönemde terör örgütlerinin kökünün kazınacağına, Emniyet mensuplarının
çalışma koşullarının, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışmalarının
ertelenemez bir mesele olarak gündemlerinde olduğuna, Polis Haftası’nı
kutladığına ve görevleri başında şehit olan polislere Allah’tan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç’un, Mecliste düzenledikleri basın toplantısında
söylediklerini bir kez daha ifade etmek istediğine, Diyarbakır ili Kulp
ilçesinde 5 yurttaşın yaşamını yitirdiği saldırıyı en sert biçimde
kınadıklarına, halkın yaşam hakkına yönelik saldırıları kabul edilemez
bulduklarına ve hayatını kaybedenlere rahmet dilediklerine, 8 Nisan Dünya Romanlar
Günü’ne, Mecliste corona virüse karşı korunaklı şekilde çalışmaların
sürdürüldüğüne ancak aynı şartlarda bulunmayanlara yönelik önlemlerin alınması
gerektiğine, işçilerin yaşam ve sağlık hakkına saygı gösterilene kadar
coronavirüs vakası yaşandığı hâlde üretimin devam ettiği fabrika ve iş yerlerin
isimlerini konuşmaya devam edeceklerine, Samsun Bafra Cezaevinde tutuklu
bulunan ve coronavirüs tanısıyla yaşamını yitiren Mehmet Yeter’in cenazesinin
morgda bekletilmesinin toplum sağlığı açısından sakınca doğuracağı ifade
edilirken cezaevlerinde çok sayıda insanın koğuşlarda tutulmasının akıl alır
gibi bir durum olmadığına, Batman Cezaevinde çıkan yangın nedeniyle
tutukluların herhangi bir önlem alınmaksızın Diyarbakır Cezaevine sevk
edildiğine ilişkin açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde PKK tarafından şehit edilen 5
vatandaşa Allah’tan rahmet dilediklerine ve saldırıyı lanetlediklerine, 8 Nisan
24’üncü Dönem Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’i ölümünün 2’nci yıl dönümünde
rahmetle andıklarına ve Dünya Romanlar Günü vesilesiyle Romanların sosyal,
ekonomik ve çalışma hayatında yaşadıkları güçlüklerin, kendilerine karşı
kullanılan ayrımcı dilin ele alındığı ve çözüm önerilerinin tartışılacağı
Stratejik Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştıklarına, 6-12 Nisan Polis
Haftası’nda polislere verilen 3600 ek gösterge sözü tutulmayacaksa ne gün
tutulacağını öğrenmek istediklerine, polisler başta olmak üzere öğretmenlerin,
hemşirelerin, infaz koruma memurlarının, kapsam dışı kalan Silahlı Kuvvetler
personelinin mağduriyetinin giderilmesi konusunda tam bir dayanışma ve iş
birliği teklif ettiklerine, Sağlık Bakanı tarafından paylaşılan illere göre
coronavirüs yoğunluk haritasına, yerel yönetimleri dışlamanın doğru olmadığına,
Burdur Belediyesi tarafından düzenlenen yardım kampanyasının Burdur Valiliği
tarafından iptal edildiğine, hediye olarak dağıtılan maskelerin vatandaşların
hakkı olduğuna ilişkin açıklaması
36.- Tokat Milletvekili Özlem
Zengin’in, askerle, polisle mücadelede zorlanan PKK’nın sivil vatandaşları
hedef seçtiğine ve Diyarbakır ilinde şehit edilen vatandaşları rahmetle yâd
ettiğine, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın coronavirüs salgınının başladığı
andan itibaren şeffaf bir süreç yönetimi sergileyerek virüsün merkezinin
İstanbul ili olacağını ifade ettiğine ve önlemlerin hızlı bir şekilde alınarak
ölüm sayısını düşürme konusunda koordinasyon içerisinde gayret sarf edildiğine,
sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik kanun teklifini Meclis Başkanlığına
sunduklarına, sunulan hizmetlerin her bir vatandaşın hayat kalitesinin bir adım
daha ileriye geçmesi için olduğuna ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı
açıklamasındaki “kandırılan” kelimesini şiddetle reddettiğine, ölüye karşı
yapılan haksızlık ve hukuksuzluğun suç olduğuna, Samsun Bafra Cezaevinde
yaşanılan hadisenin takipçisi olacağına, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ne ilişkin
açıklaması
37.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkan’ın, Tokat Milletvekilleri Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
38.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Sağlık Bakanı ile siyasi partilerin sağlıkçı milletvekillerinin
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda bir araya gelerek sağlıkta
şiddetin önlenmesine cevap verecek bir metnin ortaya çıkarılabileceğine, bir
partinin siyasi duruşunu ifade edebileceği tek yerin kürsü olduğuna ilişkin
açıklaması
39.- Ankara Milletvekili
Mustafa Destici’nin, Polis Haftası’nı ve 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü tebrik
ettiğine, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası’na, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
PKK saldırısı sonucu hayatını kaybeden Kürt kökenli 5 vatandaşa Allah’tan
rahmet dilediğine, PKK’nın siyasi sözcülüğünü yapanların acaba bu 5 masum
insanı öldüren teröristler için de “free” kampanyası başlatıp başlatmayacağını
öğrenmek istediğine, Büyük Birlik Partisi olarak kişilerin kişilere karşı
işlediği suçlarla ilgili af ya da ceza indirimi getirilmesini doğru
bulmadıklarına, ceza infaz teklifiyle yeni mağduriyetler oluşmasına fırsat
verilmemesi, terör veya şiddete bulaşmamış, terör propagandası yapmamış fikir
ve düşünce suçlarının öncelikli olarak kapsama alınması gerektiğine, teklifin
kapsamının yüksek mahkeme tarafından genişletilmesi endişesini taşıdıklarına
ilişkin açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç’un, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın yaptığı
açıklamasında sarf etmiş olduğu hakaretleri misliyle kendisine iade
ettiklerine, erkek vekillerin şiddet dili kullanarak kadın vekillere yönelik
davranışlarını kınadıklarına ilişkin açıklaması
41.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçay’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisinin
ortak imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan sağlık çalışanlarına
yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda
değişiklik yapılmasını öngören üç maddelik kanun teklifinin üzerinde parti
gruplarıyla uzlaşı sağlanabilmesi hâlinde görüşülen ceza infaz paketine
eklenebileceğine ilişkin açıklaması
42.- Tokat Milletvekili Özlem
Zengin’in, Samsun Bafra Cezaeviyle alakalı bilgi vermek istediğine ve şu ana
kadar Covid-19 tespit edilen cezaevi bulunmadığına ilişkin açıklaması
43.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç’un, Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- İzmir Milletvekili Cemal
Bekle’nin, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ne ilişkin açıklaması
45.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde gerçekleştirilen
saldırıda yaşamını yitiren Alaattin Yıldız, Hacı Akdeniz, Burhan Tanrıkulu,
Sedat Hazar ve Ahmet Erboğa’ya Allah’tan rahmet dilediğine ve saldırıyı
lanetlediğine ilişkin açıklaması
46.- Burdur Milletvekili
Bayram Özçelik’in, Burdur Belediyesi tarafından başlatılan yardım kampanyasının
Burdur Valiliği tarafından iptal edildiğine, herhangi bir soruşturmanın söz
konusu olmadığına ve yapılan yardımların şahıslara iadesinin
gerçekleştirileceğine ilişkin açıklaması
47.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, yurt dışında hem mağdur hem de mahsur durumda olan
vatandaşların ülkeye getirilmesi konusunda iktidara seslendiklerine ilişkin
açıklaması
48.- Tokat Milletvekili Özlem
Zengin’in, yurt dışındaki vatandaşların ülkeye getirilmesiyle ilgili
gayretlerinin devam ettiğine, Tarım Kredi Kooperatiflerinin yardım kampanyası
yapamayacağına, usulle alakalı bir problem olduğuna ilişkin açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş’ın, cezaevlerinden ölüm haberlerinin gelmeye devam ettiğine
ilişkin açıklaması
50.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş’ın, Şakran Çocuk Cezaevinde bulunan 17 yaşındaki Ali Erdoğan’ın
intihar ettiği yönünde iddialar olduğuna ve Ödemiş Cezaevinde bulunan Mehmet
Salih Filiz’in mağduriyetine ilişkin açıklaması
51.- Manisa Milletvekili
Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin CHP grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasında konuyu bütün boyutlarıyla ortaya
koyduğuna ve hem bir özel mağduriyet durumu hem de bir Anayasa ihlalinin var
olduğuna ilişkin açıklaması
52.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Cihat Sezal’ın, 5 Nisan Kahramanmaraş’a İstiklal Madalyası
verilişinin 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
53.- Balıkesir Milletvekili
Fikret Şahin’in, Tarım ve Orman Bakanı tarafından 21 ile stratejik ürünler için
yüzde 75 tohum desteği yapılacağının açıklandığına, tarımsal üretimde önemli
yer tutan Balıkesir ilinin de hibe programına dâhil edilmesini Balıkesirli
üreticiler adına talep ettiğine ilişkin açıklaması
54.- Ağrı Milletvekili
Dirayet Dilan Taşdemir’in, salgın nedeniyle insanların eve kapanmak zorunda
kaldığı bir süreçte kadına yönelik şiddet vakalarının artış gösterdiğine,
HSK’nin aldığı şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılmasını zorlaştıran ve
şiddeti teşvik eden kararının iptal edilmesi, İstanbul Sözleşmesi ile 6284
sayılı Yasa’nın etkin biçimde uygulanması gerektiğine ilişkin açıklaması
55.- Aydın Milletvekili Bekir
Kuvvet Erim’in, Aydın ili Özel Liva Hastanesinin tadilat yapılabilmesi için
geçici olarak kapatıldığına, çiçek üreticilerinin pandemi nedeniyle yaşadığı
kaygılara yönelik Tarım Bakanının gerekli çalışmaları başlattığına ilişkin
açıklaması
56.- Şırnak Milletvekili
Nuran İmir’in, “Evde kal.” politikasıyla görünmeyen kadın emeğinin katbekat
arttığına, salgın sebebiyle ülkede artacağı kaçınılmaz olan kadına karşı
şiddete yönelik herhangi bir önlemin alınıp alınmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
57.- Iğdır Milletvekili Habip
Eksik’in, görevden alınarak yerine kayyum atanan Iğdır ili Halfeli Belediye Eş
Başkanı Hasan Safa’nın hukuksuz şekilde gözaltına alınarak tutuklanması olayını
kınadıklarına ilişkin açıklaması
58.- Mardin Milletvekili Tuma
Çelik’in, Mardin ilinin tohumun yüzde 75’inin hibe edileceği destek programının
dışında tutularak Mezopotamya Ovası’nda tarımın öldürülmeye çalışıldığına,
Mardinli çiftçilerin sorunlarının çözümü için adım atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
59.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkun’un, Afyonkarahisar ve Bayburt Cezaevlerinde coronavirüs salgınına dair
herhangi bir tedbirin alınmadığı bilgisine ulaşıldığına, konuyla ilgili önlem
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
60.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Demir’in, coronavirüsle mücadelede bilgi ve iletişim teknolojileriyle
birlikte özel bir yazılım kullanarak proaktif bir yöntem izleyen Sağlık
Bakanlığına ve tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması
61.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın
görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
62.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş’ın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
63.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya’nın, Muş Milletvekili Şevin Coşkun’un yaptığı
açıklamasında Afyonkarahisar Cezaevinde coronavirüs salgınına dair herhangi bir
tedbir alınmadığı yönündeki ifadelerinin gerçeği yansıtmadığına ilişkin
açıklaması
64.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
65.- Tokat Milletvekili Özlem
Zengin’in, yapılan her konuşmada sürekli aynı şeyleri söylemenin bir anlamının
bulunmadığına, kadın ve çocuk meselesinin kendileri için fevkalade önemli bir
mesele olduğuna ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun,
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19 milletvekili tarafından, turizm
sektöründe korona virüsü nedeniyle yaşanması beklenen sorunlara karşı alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2749) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Dersim Dağ ve 19 milletvekili tarafından, Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından uygulanmaya başlanan uzaktan eğitim sisteminde karşılaşılan
sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/2751) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan 2020
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları tarafından, karşılıksız çek
düzenleme cezasının hapis olması nedeniyle yaşanan sorunların tespit edilmesi
ve karşılıksız çek suçunun infaz yasa teklifi kapsamına alınmaması nedeniyle
ortaya çıkacak eşitsizliklerin incelenmesi amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı'nın, Giresun'da kurulacağı ifade
edilen yeni çay fabrikasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirli’nin cevabı (7/26460)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kredi borcunu ödeyemediği
için takibe alınan ve icra uygulanan çiftçi sayısına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26461)
3.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, sulamada kullanılan
elektrik borçları nedeniyle tarımsal destekleme ödemesinden yararlanamayan
çiftçilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı
(7/26462)
4.- Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli'nin, Tarım Kredi
Kooperatiflerinde usulsüz işlemler yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26463)
5.- Yozgat Milletvekili Ali Keven'in, Yozgat ilinin Yerköy ilçesindeki
şekerpancarı üretimine ve çiftçilerin sorunlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26465)
6.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan'ın, radon gazının
olumsuz etkilerine yönelik tedbir alınmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26466)
7.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan'ın, Bakanlık tarafından
organik tarımı desteklemeye yönelik teşviklere ve çiftçilere kullandırılacak
olan düşük faizli kredi uygulamasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26467)
8.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan'ın, kamu bankaları ve
Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından tarımsal üretimi desteklemeye yönelik
düşük faizli kredi kullandırma ve borçlarının yapılandırılması önerisine
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/26468)
9.- Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak'ın, şekerpancarı
üretiminde kota uygulamasına ve Eskişehir ilinde tarımsal üretimi desteklemek
için uygulanan projelere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirli’nin cevabı (7/26469)
10.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koç'un, Ağrı, Van, Diyarbakır ve İzmir'de
ticaret odalarına kayıtlı üyelerin borçlarının yapılandırılması ve vergi affı
sağlanması önerisine ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı
(7/26569)
11.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin'in, bir firmanın konkordato
sürecine ve bu süreçte yaşanan mağduriyetlere ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı
Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/26879)
12.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, 2015-2020 yılları arasında
konkordato başvurusunda bulunan şirketler ile ücret garanti fonu verilerine
ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/26883)
13.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz'ın, TSK bünyesindeki askerler için
koronavirüse karşı alınan önlemlere ve bu kapsamda yeterli malzeme ve ekipman
bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevabı
(7/27070)
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, sokakta yaşayan insanların
koronavirüs salgınından etkilenmemesi için alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevabı (7/27085)
8 Nisan 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent
GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
yaşanan terör saldırısı sonucu hayatını kaybeden 5 yurttaşa Allah’tan rahmet
dilediğine ve terörü lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü kutladığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, bu sabah
Diyarbakır Kulp’tan gelen acı bir haberle hepimiz büyük bir üzüntü yaşadık.
Hain bir terör saldırısı sonucunda 5 yurttaşımızın hayatını kaybettiğini
öğrendik. Hain terör saldırısı sonucunda hayatını kaybeden yurttaşlarımıza
Allah’tan rahmet diliyorum; sevenlerine, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı
diliyorum ve terörü bir kez daha bu kürsüden lanetliyorum.
Bugün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü. Dünya kültür
mozaiğinin en önemli ve renkli bir halkasını oluşturan Roman yurttaşlarımızın
Romanlar Günü’nü kutluyorum.
Değerli milletvekillerimiz, gündeme geçmeden önce 3
değerli milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 3 Nisan Karabük Demir Çelik
İşletmeleri ve Karabük’ün 83’üncü kuruluş yıl dönümü nedeniyle söz isteyen Karabük
Milletvekilimiz Sayın Cumhur Ünal’a aittir.
Buyurun Sayın Ünal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın, 3 Nisan Karabük Demir Çelik Fabrikaları
ile Karabük’ün kuruluşunun 83’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Başkanım, maskeyi
çıkartabilir miyiz? Buhar yapıyor da gözümde.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Genel Kurul Salonu’nda maske
takılması uygulamasına yönelik tüm Türkiye’den olumlu mesajlar geldiğine,
milletvekillerinin örnek olunması açısından yaptıkları konuşmalar esnasında da
maske takmasına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, dünkü maske
uygulamamız konusunda tüm Türkiye’den çok olumlu mesajlar geldi. Bazı
haberlerde özellikle maske çıkartılmadan konuşulması üzerine de çok önemli
yorumlar yapıldı. Bütün Türkiye bizleri takip ediyor. Bu konuda örnek olmamız
açısından maskelerimizi konuşurken de takmaya devam edeceğiz çünkü dün bunu
başardık, yapabildik. Ben tüm arkadaşlarımızın bu özen ve dikkati göstermesini
istiyorum. Çünkü tüm Türkiye’ye örnek olan bir davranış sergiliyoruz şu anda.
Buyurun.
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
1.-
Karabük Milletvekili Cumhur Ünal’ın, 3 Nisan Karabük Demir Çelik Fabrikaları
ile Karabük’ün kuruluşunun 83’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
(Devam)
CUMHUR ÜNAL (Karabük) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
öncelikle Diyarbakır Kulp’ta yaşanmış olan hain terör saldırısını kınadığımı
beyan diyorum.
3 Nisan 1937 tarihinde yani bundan seksen üç yıl
önce temelleri atılan KARDEMİR Karabük Demir Çelik Fabrikalarının ve Karabük’ün
kuruluşu nedeniyle söz almış bulunmaktayım. Sayın Başkanı ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Berat Kandili’nizi tekrar kutluyor, tüm
insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını temenni ederken tüm dünyayı etkisi
altına alan corona virüsten vefat edenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına
başsağlığı, tedavi görenlere acil şifalar diliyorum. Bakanımızdan doktoruna,
hemşiresine, kısacası tüm sağlık çalışanlarımıza gösterdikleri özverili
çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her kentin
kendi tarihini yazarken o kent için hayati önem taşıyan ve anlam ifade eden
tarihleri ve simgeleri vardır. 3 Nisan 1937 tarihi de Karabük için böylesine
önemli ve anlamlı bir tarihtir. Çünkü bu tarih, modern Türkiye’nin endüstriyel
atılımlarına öncülük eden Karabük Demir Çelik Fabrikalarının ve 78’inci il olan
Karabük’ün de temelinin atıldığı tarihtir.
Çeltik tarımından çelik endüstrisine geçmesiyle 13
hanelik bir köyden merkez nüfusu 120 bine ulaşmış bir il doğmuştur. Sanayileşme
hareketini başlatan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve ülkemizin bu ilk ağır
sanayi tesisi olan KARDEMİR Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kurulmasında ve
bugünlere kadar yaşatılmasında emeği geçenlere minnet ve şükran duygularımızı
Karabük halkı adına ifade etmek istiyorum.
KARDEMİR kuruluşundan itibaren hızlı bir şekilde
büyümüş, ülkemizin yıllardır inşaat demirinden profiline, demir yolu rayından
demir çelik döküm mamulüne, çelik konstrüksiyonuna kadar her türlü demir çelik
ürün ihtiyacını karşılamış; üretmiş olduğu ürün ve mühendislik hizmetleriyle
ülkemizin inşasında çok büyük katkılar sağlamıştır. Bünyesindeki sürekli kütük
döküm fabrikasıyla hem kendi ihtiyacını karşılamış hem de Karabük’te bulunan
irili ufaklı haddehanelerin de çalışmasına katkıda bulunmuştur. 1965 yılında
Ereğli’de kurulan ERDEMİR ve 1977
yılında İskenderun’da kurulan İSDEMİR’in doğmasında önemli rol oynamıştır.
150 bin tonluk kapasitesiyle üretim yolculuğuna
başlayan KARDEMİR, üretimin 1 milyon tona çıktığı dönemleri de yakalamasına
rağmen, 2002’ye gelindiğinde üretimin 300 bin tonlara düştüğü, kömür ve cevher
stoklarının eridiği, borç batağı içinde ücretsiz izinlerin de başladığı kâbus
dönemini yaşamaya başlamıştır. İşte tam bu döneme gelindiğinde, AK PARTİ
Hükûmetinin işbaşına gelmesiyle hedefler koyabilen bir fabrika hâline gelmiş,
kâbus dönemleri geride kalmıştır. Yani 3 Kasım 2002 tarihi KARDEMİR’in yeniden
doğduğu tarih olmuştur. Bugün KARDEMİR, 72 metre boya kadar ray üretebilen tek
sanayi kuruluşu hâline gelerek Devlet Demiryollarımızın başlattığı demir yolu
ulaşım seferberliğinde yerini almıştır. Ray, profil ve tren tekeri gibi katma
değeri yüksek ürün çeşitliliğini artıran, çevre yatırımlarına da önem veren
KARDEMİR yılda 3 milyon ton kapasiteye ulaşmıştır.
Ne mutludur ki artık bugün KARDEMİR sosyal
sorumluluklarını da yerine getirebilmekte, Karabük Üniversitesine katkılar
vermektedir. KARDEMİR’in de yaptığı fakülte binalarıyla güç bulan Karabük
Üniversitesi büyümekte ve ülkemizin sayılı üniversiteleri arasında yerini
almaktadır. Bu vesileyle, Karabük Üniversitesine fakülte ve yüksekokullar
kazandıran KARDEMİR yönetimine ve çalışanlarına, ayrıca şehrimizin değerleri
olan Sayın Türker İnanoğlu’na, Sayın Mehmet Şefik Dizdar’a, Sayın Kamil Güleç’e
ayrı ayrı teşekkür ediyor; rahmetli Mutullah Yolbulan’ı da rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1953 yılında
ilçe, 1995 yılında il olan Karabük ilk sanayi şehri olmasının yanında, UNESCO
tarafından Dünya Miras Kenti Listesi’ne alınmış Safranbolu, dünyanın en nadide
ağaç türlerini bünyesinde barındıran Yenice, Hadrianapolis Antik Şehri’yle
Eskipazar, kaya mezarlarıyla Ovacık ve insanları büyüleyen doğal
zenginlikleriyle Eflâni ilçesiyle öne çıkmaktadır.
Gerek AK PARTİ hükûmetlerinin üniversite, tıp
fakültesi, doğal gaz, yol, su, hastane, yüzme havuzu, yurt binaları, hizmet
binaları, DSİ yatırımları, stadyum, enerji, KÖYDES ve Keltepe Kayak Merkezi
gibi önemli yatırımlarıyla gerekse özel sektör yatırımlarıyla her geçen gün
gelişen ve büyüyen Karabük, üniversitesiyle de eğitim ve bilim alanında
geleceğe emin adımlarla yürüyen bir kenttir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
CUMHUR ÜNAL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Diğer taraftan yakın takibimizde olan, ülkemizi ve
Karabük ilimizi yakından ilgilendiren, ekonomimize yüksek katkı veren ve
istihdamın da artmasında önemli rol oynayacak olan Zonguldak’ın Filyos
bölgesinde kurulmakta olan Filyos Limanı ve Filyos Endüstri Bölgesi Projesi’nde
de artık sona yaklaşılmaktadır.
Karabük ilimize ve bölgemize önemli eserler
kazandıran AK PARTİ hükûmetlerimize ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan Bey’e Karabüklüler adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu vesileyle, KARDEMİR ve Karabük’ün kuruluşunun
83’üncü yılını kutluyor, daha nice yıllar bölge ve ülke ekonomisine hizmet
etmesini temenni ediyorum. KARDEMİR yöneticilerimize, ÖZÇELİK-İŞ sendikamıza ve
emekçi KARDEMİR’de çalışan arkadaşlarımıza sağlıklı mesailer diliyorum. Bugünün
heyecanını sizlerle paylaşırken tüm Karabüklülerin yüce Meclisimize selam ve
saygılarını iletiyorum. Şahsım ve Karabük milletvekili arkadaşlarım adına Karabük
ve KARDEMİR’in kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın son cümlenizi.
CUMHUR ÜNAL (Devamla) – Sayın Başkanım, sizlere ve
yüce Meclisimize saygılar sunuyorum.
Sağlımız ve geleceğimiz için lütfen evimizde
kalalım, kurallara uyalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, gündem dışı ikinci
söz, tarihimizdeki salgın hastalıklar ve coronavirüs hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hayati Arkaz’a aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Arkaz.
2.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, ülkede yaşanan salgın hastalıklar ile
coronavirüs salgınına ilişkin gündem dışı konuşması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken, Diyarbakır’da hain terör örgütü
saldırısında şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, terör
örgütünü lanetliyorum.
Coronavirüsle mücadele sırasında yaşamını yitiren
Değerli Hocalarımız Profesör Doktor Cemil Taşcıoğlu ve Profesör Doktor Feriha
Öz’e ve hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, bütün
hastalarımıza şifalar diliyorum.
Tarihimizde görülen salgın hastalıklardan,
coronavirüsle mücadelemizden bahsetmek istiyorum. Son iki asırda kolera, tifo,
tifüs, polios, kızamık ve çiçekten milyonlarca insanımızı kaybettik. Birinci
Dünya Savaşı sırasında, sonrasında 1918’de görülen İspanyol gribi bunlardan en
önemlisidir. Yani İspanyol gribi İspanya’da çıkmış -daha öncesi de var- fakat
50 ila 100 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. O zaman dünya bu kadar global
değildi fakat teknoloji de çok geriydi. İstanbul’da 10 bin kişinin öldüğü
söyleniyor İspanyol gribinden.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre “normal grip”
dediğimiz hastalığa Türkiye’de ve dünyada yıl içerisinde 2 kişiden 1’i mutlaka
yakalanıyor. Sebebi şu: Dünya nüfusunu 7-7,5 milyar kabul edersek yılda
ortalama 4,5 milyar insan zaten grip oluyor. Ölüm sayısı 650 bin yani normal
influenza gribi bile ölüme sebep oluyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde
cumhuriyetin ilk yıllarında bulaşıcı hastalıklara karşı çok büyük mücadeleler
verilmiş ve dernekler kurulmuştur. Bunlardan biri Tevfik Sağlam hocamız,
veremle savaşı başlatmış; Refik Saydam, Hıfzısıhha Enstitüsünü kurmuş; Sadi
Irmak, büyük çalışmalar yapmış; yine Türkan Saylan Hanımefendi, cüzzama karşı
savaş açmıştır; hepsine rahmet diliyorum.
Şu an ülkemizde çok iyi enfeksiyon, mikrobiyolog,
patolog, patoloji uzmanı hekim arkadaşlarımız var ve bilim insanları var. 1
milyonu aşan sağlık çalışanı, 165 bini doktor olmak üzere çok güçlü bir sağlık
ordusuna sahibiz. Sayın Cumhurbaşkanının müjdesini verdiği Atatürk Havalimanı
ve Sancaktepe’de kurulması düşünülen sağlık kompleksini destekliyoruz. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak insan sağlığı için yapılan her işin sonuna
kadar yanında ve arkasındayız.
Bu arada, 12 Aralık 2019’da coronavirüsün Çin’de
görülmesinden itibaren ülkemizde gerekli tedbirler, alanında uzman kişilerin
oluşturduğu Bilim Kurulu öncülüğünde alınmıştır. Yani bilim adamları bir araya
gelmiş, karar öyle alınmıştır. İlave tedbirlerin de Bilim Kuruluyla alınması
takdir toplamıştır ve bu çok önemli bir karardır.
Aşı çalışmaları başlamıştır, antiviral ilaçların
ithalatı yapılmıştır, yoğun bakımlarımız gözden geçirilmiştir. Şu anda dünyada
coronavirüse yakalananların sayısı 1 milyon 400 bini bulurken vefat edenlerin
sayısı 70 bini aşmıştır. Ülkemizde 34.109 vaka varken 720 kişi maalesef
hayatını kaybetmiştir, Allah’tan rahmet diliyorum.
Şunun altını çizmek istiyorum: Coronavirüs, bir grip
türü değildir, bir grip değildir; Coronavirüs, direkt akciğerleri tutan viral
bir pnömoni, viral bir zatürredir. Coronavirüsün yüksek risk taşıdığı kişilerden,
kısaca onlardan bahsetmek istiyorum: Birinci sırada maalesef sigara içenler;
ülkemizde bu oran yüzde 25. Şunu da eklemek istiyorum: Coronavirüsün yaşla
alakası yok; ilave rahatsızlığı olan, kronik rahatsızlığı olan insanlarda çok
etkili oluyor. KOAH olanlar, ağır organ yetmezliği olanlar, kanser hastaları,
kemoterapi görenler, diyabet hastalığı olanlar ve de hipertansiyonu olanlar
risk grubunda.
Korunma yolları ise sosyal izolasyon, mesafe koyma,
evde kalma ve hijyendir. Ayrıca, sağlıklı beslenmek, kaliteli uyku, düzenli
egzersiz bağışıklık sisteminin güçlenmesi için şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) – Burada şunu ilave etmek
istiyorum: Arkadaşlar, herkes kendini koruyacak, her insan kendi kendinin
doktoru olacak. Benim bir önerim var, “6S” diyorum buna, yani sağlığın “S”si,
soğan, sirke, sarımsak, spor, su ve sabun. Bunlardan uzak durmayacağız; soğan,
sirke, sarımsak, spor, su ve sabun.
Test sayıları şöyle: Şu an 20 bin civarında test
yapılmaktadır, bunlar yakın zamanda 30 bine çıkacak. Bu bizim için, ülkemiz
için çok önemlidir. Bu anlamda İtalya, İngiltere, İspanya, Fransa ve ABD’den
daha öndeyiz, gurur verici büyük bir çalışma yapıyoruz. Türkiye'de 35 bin civarında
yoğun bakım yatağımız var; şu anda yeterlidir, ilaveleri yapılmaktadır.
Şu anda Türkiye'deki Sağlık Bakanlığının
çalışmalarını dünya gıptayla seyretmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Selamlayalım.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
Bu anlamda, Sağlık Bakanlığımıza ve bütün sağlık
çalışanlarına Türk milleti adına teşekkür ediyorum.
“Geleceğin için evde kal Türkiye” diyor, sağlıklı
günler diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hepinize çok teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Kahramanmaraş’a
İstiklal Madalyası verilişinin 95’inci yılı nedeniyle söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Ali Öztunç’a aittir.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, 5 Nisan Kahramanmaraş’a İstiklal
Madalyası verilişinin 95’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Diyarbakır’da yaşanan terör saldırısında
yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, tüm Diyarbakırlı
hemşehrilerimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 5 Nisan 1925 Kahramanmaraş
için önemli bir gün. 5 Nisan 1925 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Kahramanmaraş’a İstiklal Madalyası gönderdi, İstiklal Madalyası verdi. Bakın,
Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından Ankara’dan Maraş’a bir yazı gidiyor. Deniyor
ki yazıda: “Ey Maraşlılar! Bize İstiklal Savaşı’na, Kurtuluş Savaşı’na
katılanların listesini gönderin, biz bunlara İstiklal Madalyası vereceğiz.”
Maraşlılar bir araya geliyorlar, toplanıyorlar, tartışıyorlar, konuşuyorlar ve
cevaben şunu yazıyorlar Ankara’ya: “Maraş’ta kurtuluş mücadelesine katılmayan
tek bir fert bile yoktur.” diyorlar. Bunun üzerine bu yüce Meclis, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Kahramanmaraş’a kırmızı şeritli İstiklal Madalyası’nı
yolluyor. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Kahramanmaraş’la gurur
duyuyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Biz de seninle gurur
duyuyoruz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) – Kahramanmaraş’ın İstiklal
Savaşı’na, Kurtuluş Savaşı’na katkılarını hiçbir zaman unutmuyoruz. Sadece
Kahramanmaraş’a değil aynı zamanda Antep’e de yardım etmiştir. Karayılan, Antep
savunmasının önemli isimlerinden Karayılan, aslen Maraşlı’dır, Maraş’tan
Antep’e de desteğe gidilmiştir.
Peki, Kurtuluş Savaşı’nda bu kadar mücadele eden,
İstiklal Madalyası sahibi olan şehrimiz bugün istediği hizmetleri alabiliyor
mu? Maalesef, yıllardır -sadece bu hükûmet dönemini söylemiyorum- Maraş hep
geri planda tutuldu ama özellikle 2002 yılından bu yana AK PARTİ’nin çok oy
aldığı Kahramanmaraş oy vermeye gelince veriyor ama maalesef hizmette sıkıntı
yaşıyor. Bakın, en son geçen hafta Tarım ve Orman Bakanlığı, Bitkisel Üretimin
Geliştirilmesi Programı’nı başlattı. Bu kapsamda 21 ile tohumların yüzde 75’i
hibe edildi yani 21 ildeki çiftçiye yüzde 75 hibe verildi. Komşu ilimiz var,
Kayseri; Kırıkkale’si var, Kırşehir’i var, Maraş maalesef yok. Niye
Kahramanmaraş yok? Neden Kahramanmaraş’a karşı böyle bir yargı var? Bunu iyi
değerlendirmek gerekiyor. Ben özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin
yöneticilerinden, Hükûmetin yetkililerinden, Hükûmetin üyelerinden
Kahramanmaraş’a biraz daha destek vermelerini talep ediyorum.
Gelelim coronaya. Ben doktor değilim, corona
konusunda çıkıp da burada ahkâm kesecek hâlim yok, birkaç nokta dile
getireceğim.
Bir: Az önce Dünya Sağlık Örgütünün bir açıklaması
oldu, diyor ki: “Türkiye’deki vaka sayılarında ciddi bir artış vardır.” Kim?
Dünya Sağlık Örgütü söylüyor. Bakın, özellikle son günlerde ciddi artışlar
yaşanıyor. Bir direnç var, özellikle İstanbul’da artışın had safhada olduğu
söyleniyor. Değerli milletvekilleri, İstanbul’da bir an evvel sokağa çıkma
yasağı ilan edilmeli. Bunu siyaset olsun diye söylemiyorum, bunu tamamen bir
öneri, bir uyarı olarak söylüyorum. Geç kalınıyor, geç kalıyorsunuz. Bakın, bu
gidişle İstanbul çok büyük sıkıntıya girecek. İstanbul’un gireceği büyük
sıkıntı bütün Türkiye’yi kapsar. Bu, bir uyarıdır; bu, siyasi bir uyarı
değildir. Hepimizin yaşadığı bu ülkede İstanbul’da bir an evvel sokağa çıkma
yasağının ilan edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sağlık çalışanlarımızı hep birlikte alkışladık,
onlarla gurur duyuyoruz, çok ciddi fedakârlık yapıyorlar. Balkonlara çıktık,
günlerce saat 21.00’de hep birlikte sağlık çalışanlarımızı alkışladık. Sayın
Cumhurbaşkanı da eşi hanımefendiyle birlikte çıktılar, alkışladılar. Ama dün
buraya bir yasa teklifi geldi, sağlıkta şiddet yasası teklifi. Maalesef, o gün
balkona çıkıp doktorları alkışlayanlar, dün burada sağlıkta şiddetle ilgili
yasa teklifinin görüşülmesine “ret” oyu verdiler. Bu, yanlış olmuştur. Eğer samimiyet
varsa doktorların sıkıntılarının giderilmesi gerekiyor.
Bakın, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan
öğretmenler var, sözleşmeli öğretmenlere bir bütçe ayrıldı ama rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan 45 bin öğretmen perişan durumda. Millî Eğitim Bakanlığımızın
bu konuyu da gündemine almasını talep ediyorum.
2020 yılı benim açımdan da kötü başladı. Ben 2020
yılının ilk günü babamı toprağa verdim. 2020 yılında savaş oldu, savaşı gördük;
efendime söyleyeyim, deprem oldu, depremi yaşadık; şimdi bu corona var,
başımızda bu bela var, corona sıkıntısını yaşıyoruz yani 2020’de bir uzaylılar
gelmedi, o da gelse tam olacak.
İnşallah, 2020 yılının sıkıntısız, sorunsuz, belasız
bitmesini temenni ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - AK PARTİ Grup Başkan Vekili
Sayın Özlem Zengin Hanım şu anda burada yoklar. Geçtiğimiz hafta Kuveyt’te
çalışan Türk işçileriyle ilgili kendisinden destek istemiştik ve kendisi sağ
olsun devreye girmişti, Kuveyt’te çalışan Türk işçilerimizin bir kısmı
Türkiye’ye getirildi. Ben, Kahramanmaraş Milletvekili olarak orada çalışan
Maraşlı işçilerimiz adına da kendisine teşekkür ediyorum ama şunu da söylemek
istiyorum: Hâlâ, özellikle Kuveyt’te Limak firmasında çalışan 6 bin işçi var;
işçiler ayrılmak istiyorlar, izin verilmiyor. Bu işçiler 6 kişilik koğuşlarda
12-13 kişi yatıyorlarmış, sıkıntı yaşıyorlar; bu konuda da Hükûmetin devreye
girmesi gerekiyor, Dışişleri Bakanlığının devreye girmesi gerekiyor. Kuveyt’ten
ve Cezayir’den de telefonlar geliyor, ciddi sıkıntılar var, Cezayir’de çalışan
işçilerimiz var; onlar da vize sorunu yaşıyorlar, gelemiyorlar. Bu konuların
Dışişleri Bakanlığımız tarafından da gündeme alınmasını istiyorum.
Tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kahramanmaraş’a İstiklal Madalyası verilmesinin 95’inci
yıl dönümünde bütün Kahramanmaraşlı hemşehrilerime saygılarımı sunuyorum, sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren değerli milletvekillerimize yerlerinden birer dakika söz vereceğim.
Sayın Taşkın…
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü
kutladığına, millet için gece gündüz çalışan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan olmak üzere bakanlara, kamu görevlilerine, sağlık çalışanlarına,
sanayiciye, esnafa, çiftçiye, işçiye ve “Evde kal.” çağrısına uyanlara teşekkür
ettiklerine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dünya genelinde yaşanan bu zorlu süreçte sağlığın kıymetini
hepimiz daha iyi anladık. Sağlık hizmetlerinin kesintisiz yürütülmesinde
“herkes için sağlık” ilkesiyle, özveriyle görevlerini icra eden tüm sağlık
çalışanlarına şükranlarımı sunuyor, Dünya Sağlık Günü’nü kutluyorum.
Bireysel sağlığımız toplum sağlığıyla bir bütündür,
bu amaçla “Evde kal.” çağrısına uyan yaşlılarımıza, hanımlara, çocuklara
teşekkür ediyoruz. Sokağımızı, mahallemizi temizleyen temizlik görevlilerine de
teşekkür ediyoruz. Güvenlik güçlerimize, polisimize, askerimize ve jandarmamıza
çok teşekkür ediyoruz. Gıda ve ihtiyaç malzemelerinin halkımıza ulaşmasını
sağlayan esnafımıza, şoförümüze, kargocumuza, üretimi devam ettiren
çiftçilerimize, sanayicimize ve işçilerimize çok teşekkür ediyoruz. Tabii en
çok da millet için gece gündüz çalışan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan başta olmak üzere tüm bakanlarımıza ve kamu görevlilerine de teşekkür
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Şeker…
2.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, coronavirüsle mücadelede Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın
koordinasyonunda önemli çalışmalar yapıldığına, Türkiye’nin Avrupa Birliği
ülkelerine göre salgının yayılmasını önlemeye yönelik tedbirleri çok daha erken
aldığına, Diyarbakır ilinde yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenlere
Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde coronavirüsle
mücadele için, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında ve
Sağlık Bakanımız Doktor Fahrettin Koca’nın koordinasyonunda önemli çalışmalar
yapılmaktadır. Coronavirüsün yayılmasını önlemeye yönelik, Türkiye, Avrupa
ülkelerine göre çok daha erken tedbirler aldı. Avrupa ülkeleri, coronavirüs
salgınında ilk vakayı gördüklerinden itibaren otuz dokuz-elli dört gün sonra
tedbir almaya başlarken, Türkiye iki-üç gün içinde harekete geçerek tedbir
almaya başladı. Örneğin, ilk vakadan bir gün sonra okulların ve üniversitelerin
eğitimlerine ara verildi, kamuya açık toplu etkinlikler kısıtlandı, iki gün
sonra kapsamlı seyahat ve ulaşıma kısıtlama getirildi, dört gün sonra
insanların toplu bulunduğu mekânlar geçici olarak kapatıldı. Alınan tedbirlere
“Hayat eve sığar.” deyip evde kalarak sağlık sistemimize ve çalışanlarımıza
destek veren vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Diyarbakır’da piyon terör örgütünün hain
saldırısında hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Özcan Özel… Yok.
Sayın Ali Şeker… Yok.
Sayın Erel…
3.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, mart ayında ataması yapılan öğretmenlerin
yaşadıkları mağduriyetin giderilebilmesi için göreve başlatılmaları hususunda
gerekli işlemlerin yapılmasını Millî Eğitim Bakanından talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Mart ayında yaklaşık 20 bin öğretmenimizin ataması
yapıldı. Ataması yapılan öğretmenler büyük bir sevinç ve coşkuyla görev
yerlerine gittiler, buralarda ev kiraladılar, büyük bir bölümü de
atandıklarından dolayı çalıştıkları iş yerinden ayrıldılar ama bugüne kadar,
maalesef, bu öğretmenlerimizin göreve başlatılmaları hususunda gerekli işlemler
yapılmadı. Atamanın sevincini yaşadılar ama özlük haklarına kavuşmadıkları için
çok zor durumdalar. Bir an önce ataması yapılan bu öğretmenlerimizin göreve
başlatılmasını, Millî Eğitim Bakanlığından bu öğretmenler adına talep
etmekteyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Kılavuz…
4.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, coronavirüs salgınının ülkeyi ve
insanlığı tehdit etmeye devam ettiğine, ülkenin en önemli tarım havzalarından
olan Mersin ilinde virüs sebebiyle çiftçilerin yaşadığı olumsuzlukların
giderilmesi gerektiğine ve Diyabakır ili Kulp ilçesinde teröristlerce şehit
edilen vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Corona virüsü ülkemizi ve insanlığı tehdit etmeye
devam etmektedir. Birlik, kardeşlik ve dayanışma içinde bu zor günleri atlatacağımıza
olan inancımızı diri tutuyor, aziz milletimizin her bir ferdini tedbirli olmaya
davet ediyorum.
Coronavirüs toplumsal yaşamın hemen her alanını
olumsuz etkilemiş bulunmaktadır. Ülkemizin en önemli tarım havzalarından biri
olan Mersin’imiz de bu olumsuzluğu yaşamaktadır. İhracat kısıtlaması
çiftçilerimizin mahsullerinin ellerinde kalmasına yol açmış; limon, muz,
domates gibi ihraç ürünleri depolarda kalmıştır. Tedarikçi ve market arasında
fiyat farkları artarak devam etmiş, kâr marjı ciddi bir sorun olmuştur. Bu
olumsuzlukların giderilmesi, çiftçilerimizin adına en büyük beklentimizdir.
Bu vesileyle, Diyarbakır Kulp’ta hain teröristlerce
şehit edilen vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, ailelerinin acılarını yürekten
paylaşıyorum.
BAŞKAN – Sayın Bülbül…
5.-
Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Aydın ili Özel Ege Liva Hastanesinin
faaliyetlerine son verilmesi kararının doğru olup olmadığını ve bu karar ile
Sağlık Bakanlığının 27 Martta yayınladığı genelgenin ihlal edilip edilmediğini
Sağlık Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Sağlık Bakanına sormak istiyorum: Aydın’da
faaliyet gösteren Özel Ege Liva Hastanesinin 31 Mart tarihinde faaliyetlerine
son verilmiştir, 70 sağlık çalışanı işsiz kalmıştır. Nedeniyse Bakanlık
tarafından tadilat yapılması ve bu süreçte faaliyetin durdurulması kararıdır.
Bu tadilat zorunlu olmadığı… Yaşanılan ortam gereği, salgın açısından gerekli
tedavi için kullanılabilecek ekipman ve tesisata sahip olan bir hastanenin
faaliyetlerine son verilmesi kararı doğru mudur? Bu kararla, Sağlık
Bakanlığının 27 Martta gönderdiği genelgede “Özel ve kamuda hiçbir şekilde
sağlık çalışanları ayrılmayacak, hizmetin devamlılığı sağlanacak.” kuralı ihlal
edilmemiş midir? Acilen bu yanlıştan dönülmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Güneş…
6.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde teröristlerce
şehit edilen vatandaşlara Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, teröristleri,
terör örgütlerini ve destekleyenlerini lanetle kınadığına, 7 Nisan Dünya Sağlık
Günü’nü, Sağlık Haftası’nı ve Polis Haftası’nı kutladığına ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün,
Diyarbakır ilimiz Kulp ilçesinde teröristlerce şehit edilen vatandaşlarımıza
Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve milletimize başsağlığı ve
sabırlar diliyorum. Teröristleri, terör örgütlerini ve destekleyenlerini
lanetle kınıyorum.
Coronavirüsle mücadele ettiğimiz şu günlerde
ülkemizin dört bir yanında, gece gündüz demeden kutsal görevlerini fedâkarca
yerine getiren bütün sağlık çalışanlarımızın Dünya Sağlık Günü’nü ve Sağlık
Haftası’nı kutluyorum, şükranlarımı arz ediyorum.
Vatan ve milletimizin güvenliği, bekası ve huzuru
için gece gündüz sürekli hizmet veren değerli Emniyet mensuplarımızın ve
polislerimizin Polis Haftası’nı kutluyorum. Kendilerine hayırlı ve sağlıklı
görevler ve ömürler diliyorum.
Diğer taraftan, İstanbul’da sokağa çıkma yasağından
bahsettiler fakat ilk önce İstanbul ve İzmir’de büyükşehir belediyelerinin
pazar yerlerini düzenlemeleri lazım. Pazarları kendi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özkan…
7.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, yaşanan salgının üstesinden gelecek imkân,
moral ve kararlılığa sahip olunduğuna ve her türlü ihtimal göz önünde
bulundurularak tedbirlerin hayata geçirildiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Millet olarak yaşanan salgının üstesinden gelecek
imkân ve aynı zamanda morale ve kararlılığa da sahibiz. Karamsarlığa ve
rehavete kapılmadan her türlü ihtimal göz önünde bulundurularak tedbirlerimizi
adım adım alıyor, hayata geçiriyoruz. Devletimiz vatandaşlarımızın her birinin
temel ihtiyaç malzemelerine ulaşma konusunda sıkıntıya düşmemesi için gerekeni
yapıyor. Ayrıca, salgın sebebiyle çalışmaya ara veren işletmelerimizi,
istihdamı korumaları şartıyla kısa çalışma ödeneği ve vergi ötelemesinden
krediye kadar her türlü araçla destekliyoruz. Vatandaşlarımıza ücretsiz maske
ulaştırıyor, günlük kazancıyla hayatını sürdürmek zorunda olan veya hiçbir
geliri olmayan vatandaşlarımızı destekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bayraktutan…
8.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinde vatandaşların maskeye
ulaşmada yaşadıkları mağduriyetin giderilebilmesi için Sağlık Bakanlığı ile
ilgili makamların gerekli tedbirleri alması gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Dün bahsetmiştim, dün ne yazık ki Arhavi ilçemizde
maskeyle alakalı sorunlar vardı. Biraz önce Arhavi ilçemizle tekrar görüştüm,
bu konuyla alakalı sorun hâlen devam etmekte. Bunu bir kere daha buradan
iletmek istiyorum.
Bunun haricinde, özellikle eczanelerle alakalı,
eczanelerde satış yapılmamasıyla alakalı talimat verilmiş ama ne yazık ki
vatandaşlar, yurttaşlarımız, bu talimat verilmesine, bu denetimler eczanelere
yapılmasına rağmen diğer yerlerde denetim -yapılıyor, yapılmıyor- konusunda bir
sorun olduğunu belirtiyor. Artvin’de, seçim bölgemde vatandaşlar maskeye
ulaşmakta büyük zorluk çekiyorlar. Bu konularda gerekli izinlerin verilmesi,
yurttaşların maskeye ulaşmasındaki bu engellerin kaldırılması için bir an evvel
ivedilikli önlemlerin alınmasıyla alakalı kamuoyunda yoğun bir talep var. Bu
talebin yerine getirilmesi için Sağlık Bakanlığının ve ilgili makamların bir an
önce tedbirleri alarak ve gerekli talimatları vererek maskelerin mağduriyet
yaşanan, talep edilen yerlere ulaştırılmasıyla alakalı ivedilikle işlemlerin
yapılması konusunda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gülüm…
9.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, kadın katilleri ve tecavüzcülere izin
hakkı getirilmesi karşısında kadınları koruyacak mekanizmaların kurulup kurulmadığını
öğrenmek istediğine, 6284 sayılı Kanun ile İstanbul Sözleşmesi gereği hayata
geçirilmesi gereken önlemlerin alınmadığına, kadınların hayatı için acil eylem
planı açıklanarak infazda eşitlik sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – İnfaz yasa teklifi
komisyon görüşmeleri sırasında Nafaka Hakkı Kadın Platformu ve TCK 103 Kadın
Platformu toplantılara katılmak istedi ancak kabul edilmedi. Sonradan anlaşıldı
ki kamuoyuna her ne kadar “Kadına yönelik suçlara ilişkin af getirmiyoruz.”
dense de aslında kadına şiddet uygulayanlara, şantaj uygulayanlara, tehdit
edenlere af geldiği çok açıktı.
Yine 53’üncü maddeye gelen bir ek önergeyle kadın
katillerine, tecavüzcülere de izin hakkı getirilerek dışarı bırakılacak. Şimdi,
bu durumda kadınları koruyacak mekanizmalarınızı kurdunuz mu? 6284 sayılı Kanun
ve İstanbul Sözleşmesi gereği hayata geçirilmesi gereken önlemleri aldınız mı?
Hayır. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan kadına bildirme ve kadını
koruma, şiddet uygulanan kadını koruma gibi önlemler var mı? Yok.
Buradan bir kez daha seslenelim: Kadınların hayatı
için acil eylem planı açıklansın. Yaşam için eşit infaz sağlansın diyoruz.
BAŞKAN – Sayın Koçyiğit…
10.-
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in, Covid-19 salgını nedeniyle “Evde
kal.” çağrılarının yapıldığı süreçte kadınların erkekler tarafından şiddete
maruz bırakıldığına ve katledildiğine, hayatın eve sığabilmesi için ekonomik ve
sosyal önlemlerin alınması, kadınların hayatı için acil eylem planı açıklanarak
infazda eşitlik sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Covid-19 salgını
nedeniyle herkesin “Evde kal.” çağrıları yaptığı bu süreçte kadınlar, erkekler
tarafından her gün şiddete maruz kalıyor ve katlediliyor. Basına yansıdığı kadarıyla
1 Mart 2020 ile 1 Nisan 2020 tarihleri arasında 25 kadın ve yanlarındaki 2
erkek, erkekler eliyle öldürüldü. Erkekler, martta en az 46 kadına şiddet
uyguladı, 83 kadını seks işçiliğine zorladı, 23 çocuğa cinsel istismarda
bulundu ve en az 10 kadını da taciz etti. Yani, kadınlar için hayat eve
sığmıyor. Hayatın eve sığması için ekonomik ve sosyal önlemlerin ivedilikle
alınması gerekiyor. Bu nedenle, kadınların hayatı için acil eylem planı
açıklansın.
Yaşam için infazda eşitlik sağlansın.
BAŞKAN – Sayın Orhan…
11.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık’ın, ceza infaz yasa teklifinde kadınlara
yönelik “erkek adalet” yaklaşımının devam ettiğine, kadınların hayatı için acil
eylem planı açıklanarak infazda eşitlik sağlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Yaşamını savunmak için öldürmek zorunda kalan
kadınlar, yargılama süresince “erkek adalet” nedeniyle meşru müdafaa
haklarından yararlandırılmadılar, müebbet de dâhil ağır cezalara mahkûm
oldular. Oysaki devlet onları korumadığı için kadınlar kendi hayatlarını
korumak zorunda kalmışlardır. Bugün de bu yasayla kadınlara yönelik “erkek
adalet” yaklaşımı devam ediyor. Yasa teklifinde bu konuda hayatlarını korumak
zorunda kalan kadınlar için hiçbir düzenleme yapılmadı. Bu yüzden, kadınların
hayatı için acil eylem planı açıklansın.
Yaşam için eşit infaz istiyoruz.
BAŞKAN – Sayın Esgin…
12.-
Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in, AK PARTİ Grubunun hazırladığı ve kısa
sürede Genel Kurul gündemine getirilecek olan düzenlemeyle sağlıkta şiddetle
ilgili atılacak adımların net olarak ortaya konulacağına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ESGİN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kutsal saydığımız sağlık hizmetini verirken amacı
insanlara hizmet olan fedakâr sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet, sadece
sağlıkçılara yönelik olarak değil, bütün insanlar için hiçbir vicdanın kabul
edemeyeceği ve sonuna kadar mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Hastanın
güvenle hizmet alabileceği, hekimin de güvenle hizmet vereceği ortamı oluşturmak
en öncelikli hedeflerimizdendir. Bu amaçla, 2013 ve 2018 yıllarında, Sağlıkta
Şiddeti Önleme Eylem Planı ve Sağlık Çalışanını Koruma Programı’nı daha önce
ortaya koymuştuk.
Ülke olarak büyük bir pandemik salgınla mücadele
ederken ana muhalefet partisi, kahraman hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız
üzerinden yine bir provokasyona imza attı.
Buradan tüm hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza
sesleniyorum: Sağlıkta şiddetle ilgili, AK PARTİ Grubumuzun hazırladığı ve kısa
bir süre içinde Genel Kurula getireceğimiz düzenlemeyle sağlıkta şiddetle
ilgili atılacak adımları net bir şekilde ortaya koyacağız. Kahraman sağlık
çalışanlarımızın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Aydemir…
13.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, Covid-19’un küresel bir musibet
olduğuna, iklim danışma kuruluşu Ember’in 2020 raporuna göre dünyadaki ilk 10
rüzgâr ülkesi arasına giren Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisindeki pay
arttıkça elektrik ithalatının da o nispette azalacağına ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Covid-19 küresel bir musibet, bu doğru, ne ki bunu
naksedecek güzel gelişmeler de var. Ülkemizi de ilgilendiren birini not
düşelim.
İklim danışma kuruluşu Ember’in 2020 raporuna göre,
dünyadaki rüzgâr ve güneş enerji üretimi ciddi artış göstermiş. Daha iyisi,
Türkiye dünyadaki ilk 10 rüzgâr ülkesi arasına girmiş. Formül malum, temiz bir
çevreye ancak temiz enerjiyle ulaşılabilir. İktisadi zaviyeden bakıldığında da
rüzgâr ve güneş enerjisindeki payımız arttıkça dışarıya bağlı elektrik
ithalatımız da o nispette azalacaktır.
Bu noktada bir teklifte bulunalım: Her iki enerji
potansiyeli bakımından çok mümbit olan Doğu Anadolu’ya, münhasıran da Erzurum’a
hem Enerji Bakanlığımız hem de bu alandaki yatırımcılarımız özel bakış açısı
geliştirsinler. Bu sayede kazanan, ülkemiz ve yatırımcılar olacaktır.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Aydoğan…
14.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın, sağlık alanında şiddetin önlenmesi için
hazırladıkları kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergenin
reddedildiğine, Covid-19’a yakalanan sağlık çalışanlarının doğrudan meslek
hastalığı ve iş kazası tanımına alınıp alınmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Dün, bu salonda, partimizce verilen, sağlık
çalışanlarının şiddete uğramasına ilişkin yasa teklifinin öne alınması teklifi
iktidarın iki ortağının parmaklarıyla reddedildi.
Şimdi yine sağlık çalışanlarıyla ilgili bir başka
konuyu gündeme getiriyorum: Covid-19 tanısıyla karşılaşan sağlık çalışanları
var, şu andaki mevzuatımıza göre bunun bir meslek hastalığı ve iş kazası olarak
ancak MEDULA sistemine bildirilmesiyle beraber sıradan bir tazminat süreci
işlemektedir. Hâlbuki devletin bu çalışanlara karşı sorumlulukları vardır.
Şimdi, yönetenlere soruyorum: Covid-19’a yakalanan
sağlık çalışanlarının, bundan sonra ne kadar kalıcı hasarla karşılaşacakları ya
da yaşamlarını kaybedip kaybetmeyecekleri belli olmayan bir sürecin içerisinde
oldukları açıktır; doğrudan meslek hastalığı, iş kazası tanımına alınacaklar
mıdır?
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Karaman…
15.-
Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, Diyarbakır ilinde yaşanılan terör
saldırısında şehit olan ve coronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Erzincan ilinde sağlık sisteminin
eksiksiz çalışmasını sağlayan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere son Başbakan Binali Yıldırım’a, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ve alınan
tüm kararları eksiksiz uygulayan Erzincanlı hemşehrilerine teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – Sayın Başkan,
Diyarbakır şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ayrıca, dünyayı kasıp
kavuran coronavirüs dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan
rahmet, hastalarımıza şifa diliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanının liderliğinde Sağlık
Bakanımıza, Bilim Kurulu kararlarına uyarak aldığı tüm tedbirler için teşekkür
ediyorum. Dünyada birçok ülkede sağlık sistemi sıkıntıya girerken ülkemiz
sağlık sistemi dimdik ayaktadır. Bunda şehir hastanelerinin etkisinin büyük
olduğunu hepimiz biliyor ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Seçim bölgem Erzincan’da da yeni yapılan ek hastane
çok yararlı olmuştur. İlimiz sağlık sistemi, sağlık çalışanlarımızın da
olağanüstü katkılarıyla aksaksız çalışmaktadır. İlimizde sağlık sistemimizin
eksiksiz çalışması için talimatlarla yol gösteren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’a, son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a, Sağlık Bakanımız
Sayın Fahrettin Koca’ya teşekkür ediyorum.
En büyük teşekkürüm tabii ki tüm kararları eksiksiz
uygulayan Erzincanlı hemşehrilerimedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kavakcı…
16.-
İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan’ın, devlet millet dayanışmasının en
güzel örnekleri sergilenerek yaşanılan coronavirüs salgını sürecinin başarılı
şekilde atlatılacağına, Diyarbakır ilinde terör örgütü PKK tarafından şehit
edilen vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ve 31 Mart 2015’te şehit edilen
Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rahmetle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Dün gece idrak ettiğimiz Beraat Gecesi’nde,
coronavirüs salgını başta olmak üzere, insanlığın bütün bela ve sıkıntılardan
kurtulabilmesi için hep birlikte dua ettik. Global ölçekte yaşamakta olduğumuz
bu zorlu günlerde Türkiye olarak, millet-devlet dayanışmasının en güzel
örneklerini sergileyerek bu imtihanlı süreci başarılı bir şekilde
atlatabileceğimize inancımız tamdır.
Biz, virüsle mücadeleye devam ederken maalesef
insanların ruhlarını enfekte etmiş olan terör virüsü can almaya devam ediyor.
Bu vesileyle, bu sabah hain terör örgütü PKK tarafından şehit edilen vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum.
Bu vesileyle tekrar, 31 Mart 2015’te şehit edilen
savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı da rahmetle yâd ediyorum.
Bütün vatandaşlarımızı evinde kalmaya davet
ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Eronat...
17.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
teröristlerce şehit olan 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, PKK terör
örgütünü ve destekleyenleri lanetlediğine ilişkin açıklaması
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu sabah 6.30’da Diyarbakır Kulp ilçemiz Güleç köyü
yakınlarında teröristlerce yola döşenen el yapımı patlayıcının infilak
ettirilmesi sonucu 5 sivil vatandaşımız şehit olmuştur. Sivil katliamlarını
zevk hâline getiren PKK terör örgütünü ve destekleyenleri lanetle kınıyorum.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
BAŞKAN – Sayın Arkaz...
18.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Büyük bir devlet olabilmenin en temel özelliği köklü
ve gelenek sahibi teşkilatlara sahip olmaktan geçer. Türk devletinin güçlü ve
gelenek sahibi teşkilatlarının başında Türk polis teşkilatı gelmektedir. Bundan
yüz yetmiş beş yıl önce kurulan Türk polis teşkilatının asli görevi, Türk
milletinin can ve mal güvenliğini korumak, asayişi sağlamaktır. Güvenliğin
teminatı olan Türk polis teşkilatımızın kuruluş yıl dönümünü kutluyor, sağlık
ve mutluluklar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu...
19.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
terör örgütü PKK tarafından şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine, 10 Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175’inci yıl dönümünü
ve Polis Haftası’nı kutladığına ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bugün Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde PKK’lı
teröristlerin döşedikleri el yapımı patlayıcı sonucu şehit olan 5 sivil vatandaşımıza
Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum.
Polis teşkilatımızın 175’inci yıl dönümünde aziz
milletimizin huzur ve güvenliği için gece gündüz demeden çalışan tüm
polislerimizin ve ailelerinin Polis Haftası’nı en içten dileklerimle kutluyorum.
Hakka, hukuka, vicdana ve ahlaka uygun şekilde üstün
bir vazife anlayışıyla milletimizin can ve mal güvenliğinin sağlanması için
fedakârca görev yapan emniyet güçlerimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Tüm
vatandaşlarımızın korkmadan başvurabileceği şefkat kapısı hâline gelen Emniyet
teşkilatımız, kurulduğu günden bugüne edindiği bilgi ve tecrübelerin yanı sarı,
halkımızın güveni, desteği ve iş birliği sayesinde hizmet kalitesini her geçen
gün artırmıştır.
Sözlerime son verirken şehit polislerimize ve tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnetle yâd ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Öçal…
20.-
Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal’ın, HDP ve ortağının “eşit infaz”
söylemiyle teröristlerin savunulmasını istediği bugünlerde Diyarbakır ili Kulp
ilçesinde PKK tarafından 5 vatandaşın şehit edildiğine, masumları katleden
teröristleri ve uzantıları olan terör sevicilerini lanetlediğine ve şehit olan
vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, terörle mücadelelerinin devam
edeceğine ilişkin açıklaması
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
HDP ve ortağının “eşit infaz” söylemiyle
teröristlerin savunulmasını istediği bugünlerde PKK’lılar Diyarbakır’ın Kulp
ilçesinde 5 masum vatandaşımızı şehit etmiştir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bu nasıl bir konuşma
ya! Saygılı olun biraz ya! Terbiyesizler!
NURAN İMİR (Şırnak) – Saygısızlık yapmayın.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – HDP ve ortağı terör
örgütüne açıktan destek veren sözde sanatçılara güzellemeler yaparken terör
seviciler hâlâ halkların kardeşliği türküsünü söylemeye devam mı edecekler?
(HDP sıralarından gürültüler)
Terörle mücadelemiz, gerek şahsında İçişleri
Bakanımızca gerekse güvenlik kuvvetlerimizce soylu bir şekilde devam edecektir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bu nasıl bir şey ya!
Sayın Başkan, müdahale edin, böyle bir şey olamaz. Sayın Başkan, müdahale edin
bu konuşmaya.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Masumları katleden
değer tanımaz teröristleri ve uzantıları olan terör sevicileri lanetliyor ve
şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, aziz milletimizin başı
sağ olsun diyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Kabul etmiyoruz
böyle bir konuşmayı. Kabul etmiyoruz, böyle bir konuşma olamaz.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, bir saniye…
Sayın Oluç… Sayın Oluç… (HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Kimse bize burada
terörist diyemez.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir susar mısınız lütfen.
Değerli arkadaşlarım, bir saniye lütfen…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Böyle bir dil
kullanamaz!
NURAN İMİR (Şırnak) – Herkes haddini bilecek! Bize
terörist diyemezler. Bize terörist diyenin kendisidir terörist.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye…
Sayın Oluç, Grup Başkan Vekilleri adına söz
verdiğimde bu konuda söz hakkınız ayrıca saklıdır. (HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Hayır Sayın Başkan,
hakaret ediyor, böyle bir şey olamaz. Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Grup Başkan
Vekilinize…
NURAN İMİR (Şırnak) – Konuşturmayacaksınız bunları!
BAŞKAN - Bir dinler misiniz lütfen.
NURAN İMİR (Şırnak) – Biz böyle bir dili dinleyemeyiz.
Biz böyle bir yaklaşımı kabul etmiyoruz.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekilinize söz verdiğimde bu
konudaki söz hakkını saklı tuttuğumu ifade ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan, oraya
gelmeden kesmeniz gerekirdi.
BAŞKAN – Sayın Kaşlı…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Bize terörist diyor,
oraya gelmeden kesmeliydiniz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bunun cevabını Sayın
Grup Başkan Vekiliniz verecek, ben kendisine ifade ediyorum. Rica ediyorum…
(HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan,
terörist olmamızı bekliyor bizim.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, bakın, hatibin
konuşmasını sataşma olarak gördüğüm için Sayın Grup Başkan Vekilinize söz
vereceğimi ifade ediyorum. Konuşma hakkını saklı tutuyorum bu konuda.
Sayın Kaşlı…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Temiz bir dile davet
edin Sayın Başkan.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Herkes o zaman
istediğini söyleyebilir. Biz de söyleyeceğiz o zaman.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, Grup Başkan
Vekilinize ben cevap hakkınızı tanıyacağımı ifade ediyorum.
Sayın Kaşlı…
21.-
Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın, Covid-19 salgınına karşı toplumun her
kesimine fayda sağlayacak önlemlerin alındığına, millî dayanışma kampanyasının
hedef kitlesine küçük işletmeler ile özel sektörde çalışan işçilerin de dâhil
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Küresel bir tehdit hâline gelen Covid-19 salgınına
karşı verilen mücadelede toplumumuzun her kesimine fayda sağlayacak nitelikte
önlemler alınmaktadır. Başta esnaf, işçi ve çiftçilerimiz olmak üzere üretimde
rol alan sektörlere mali açıdan iyileştirici düzenlemeler yapılmaktadır. Ancak
bunun yanında, Millî Dayanışma Kampanyası’nın hedef kitlesine, bu süreçte
kepenk kapatan küçük işletmeler ve özel sektörde çalışan işçiler de dâhil
edilmelidir. Verdiğimiz bu mücadelede amacımız, bu süreci en az zararla
atlatmaktır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in de ifade ettiği gibi, bunu
millî birlik ve kardeşlik içerisinde başaracağız. Türkiye güçlü bir ülkedir,
Türk milleti dualı bir millettir. Ufkumuzu saran sis bulutu yakında
dağılacaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Enginyurt…
22.-
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör
örgütü PKK tarafından şehit edilen 5 Kürt vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine, ceza infaz yasa teklifinin görüşüldüğü bugünlerde hiç kimsenin
PKK’lı katillerin affını bu Meclisten beklememesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Sayın Başkan, bugün
Diyarbakır’da 5 Kürt vatandaşı kancıkça bir pusuda, şerefsiz katiller
tarafından hayatlarını kaybetmişlerdir. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
İnfaz yasasının görüşüldüğü bugünlerde Milliyetçi
Hareket Partisi Milletvekili olarak, bir Türk milliyetçisi olarak bütün
Türkiye’ye duyuruyorum ki hiç kimse PKK’lı hainlerin, katillerin affını bu
Meclisten beklemesin, bu Meclis böyle bir affı asla gerçekleştirmeyecektir.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, temsilde adaletin sağlanması
açısından söz talep eden milletvekillerinin taleplerinin yerine getirildiğine
ve Meclisin mehabetine uygun temiz bir dil kullanılması gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bu bir dakikalık
görüşmelerde tüm konuşmacıların, özellikle Grup Başkan Vekillerinin konusu olan
ve sataşma doğuracak konuşmalardan kaçınmalarını özenle rica ediyorum ve bir
temiz dil kullanma gerekliliği çok açıktır herkes açısından. Biz burada
temsilde adaletin sağlanması açısından, söz isteyen tüm arkadaşlarımızın söz
taleplerini yerine getiriyoruz ama tüm arkadaşlarımız da Meclisin mehabetine
uygun bir konuşma dilini sergilemelerinde yarar var. Bu konudaki sataşma haklarını
ben saklı tuttuğumu ifade ediyorum ama bu özenin gösterilmesi önemli çünkü bir
dakikalık söz alan arkadaşlarımız kendi adlarına yaptıkları konuşmayla hem
kendi gruplarını hem de diğer grupları bir başka tartışmanın içine çekecek
konuşmalardan kaçınmaları gerekir. Bence herkesin dile getireceği çok önemli,
özel konular vardır.
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Başkanım, herkesin
hakkıdır, öyle şey olur mu ya.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Nasıl hakkıdır?
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım…
(Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit’in üzerine yürümesi)
BAŞKAN – Sayın Enginyurt… Sayın Enginyurt…
(HDP ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar… Değerli arkadaşlar,
lütfen…
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent
GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 79’uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın Minsolmaz...
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde
terör örgütü PKK tarafından şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet
dilediğine ve terör örgütünü lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) – Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Diyarbakır Kulp’ta hain terör örgütü PKK tarafından
el yapımı patlayıcıyla 5 sivil vatandaşımız şehit edilmiştir. Hain terör örgütü
PKK’yı lanetliyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı
sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 8 Nisan
ve Dünya Romanlar Günü. Dünyanın ve ülkemizin zor günlerden geçtiği bu süreçte
Dünya Romanlar Günü’nü kutluyorum. 83 milyon vatandaşımız, herhangi bir ayrım
olmaksızın bu ülkenin asli unsurları olarak ay yıldızlı bayrağımız altında
kardeşçe yaşıyor ve yaşamaya devam edecektir. Bu duygularla milletine,
bayrağına, vatanına ve devletine yürekten bağlı Roman kardeşlerimizin 8 Nisan
Dünya Romanlar Günü’nü tebrik ediyor, sağlık dolu yarınlar dileğiyle Gazi
Meclisimizden selam ve saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu...
24.-
Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Adalet Bakanlığının
coronavirüs vakalarını gizlediğine, Bafra Cezaevinde üç yıldır yatan Mehmet
Yeter’in öldüğü haber verilmeksizin cenazesinin toprağa verildiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adalet Bakanlığı coronavirüs vakalarını gizlemekle
meşgul. Daha bugün duyurduğumuz bir haber: Oğlu Ferhat Yeter beni aradı. Babası
Mehmet Yeter on üç yıldır akciğer kanseri hastası bir kişi. Bafra Cezaevinde üç
yıldır yatıyor ve bacağı kesiliyor hastanede, ardından da vefat ediyor, hem
ameliyatından hem de ölümünden haber verilmeksizin cenaze toprağa veriliyor. Bu
inanılmaz bir durum, Adalet Bakanlığı işte bu hâlde. Cezaevlerinden hastaneye
gönderdiği kişileri duyurmamaya çalışıyor, onlar vefat edip toprağa verildikten
sonra bile kişi bir başka mahpustan bu haberi alıyor. Adalet Bakanlığı halkın
haber alma hakkını çok ağır bir şekilde çiğniyor. Buna benzer birçok vakanın
olduğu Şakran Cezaevinde de ikinci doktor corona müspet vaka olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk…
25.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk’ün, Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan
sağlık işçilerinin 1 Ocak 2019 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmelerinin
sonuçlandırılmaması nedeniyle yaşadığı mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan sağlık
işçilerinin 1 Ocak 2019 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmeleri HAK-İŞ
Konfederasyonuna bağlı ÖZ SAĞLIK-İŞ Sendikasıyla Sağlık Bakanlığı arasında hâlâ
sonuçlandırılmamıştır. Taslak metinden sağlık işçilerinin haberi olmadığı gibi
son oturumun Covid-19 salgını nedeniyle belirsiz süreli dondurulduğu
duyurularak sağlık işçilerinin mağduriyetleri katlanmıştır.
Ülke olarak etkilendiğimiz salgın hastalık herkesin
malumudur. Hükûmet yetkililerinin sağlık personellerine ödemeyi vadettiği ek
ödenekler kapsamına sağlık işçileri dâhil edilmemiştir. Hem mahkûm edilmeye
çalışıldıkları ekonomik buhranlar hem de toplu olarak mücadele etmeye
çalıştığımız Covid-19 salgınının sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri
altında ezilen sağlık işçileri adına sesleniyorum: Sağlık işçilerinin toplu iş
sözleşmeleri hakkını bir an önce verin. HAK-İŞ Sendikası ve Sayın Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca bu problemi bir an önce çözmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Kadıgil…
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Vazgeçtim.
BAŞKAN – Vazgeçtiniz, peki.
Sayın Aycan…
26.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, coronavirüs salgını nedeniyle
öğrencilerin uzaktan eğitim gördüğü süreçte görme ve işitme engelli çocuklar
ile otizmli çocukların da eğitim programlarının sürdürülmesi, yaşlı ve kronik
hastaların evlerine bakım ve sağlık hizmetlerinin götürülmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) – Sayın Başkan; görme, işitme engelli ve özel çocuklarımız da
bu dönemde evde. Millî Eğitim Bakanlığı uzaktan eğitimi sürdürüyor ama
özellikle görme ve işitme engelli çocuklara yönelik eğitim programları da
uygulamak gerekir. Tabii çok daha önemlisi özel çocuklarımız, otizmli çocuklar
da evde. Bunlara özel eğitim programlarını sürdürmek gerekir. Özellikle otizmli
çocukların eğitimi çok önemlidir. Bir ölçüde eğitim onların tedavisidir ve
gelişmesi açısından önemli bir konudur. Bunun üzerinde de çalışmak gerekir ve
bu çocuklara bu dönemde de eğitimleri ulaştırmak lazım.
Bir diğer riskli grup;
yaşlı ve kronik hastalar. Bunlar da bu dönemde evde, evde kalmaları gerekiyor
ama yaşlı ve kronik hastalığı olan kişilere yönelik evde bakım ve evde sağlık
hizmetlerini de götürmek gerekiyor. Hatta bu dönemde sağlık ocaklarına, aile
hekimliğine gitmemesi önemli ama sağlık hizmetlerini evlerine götürmemiz
gerekir.
BAŞKAN – Sayın Yıldız…
27.-
Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız’ın, Covid-19’la mücadele kapsamında aşı ve
ilaç geliştirme çabalarının devam ettiğine, bilgisini, emeğini, vaktini
esirgemeyen bilim insanlarına ve onlara her türlü desteği sunan AK PARTİ
Hükûmetine şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Covid-19’la mücadele kapsamında
aşı ve ilaç geliştirme çabaları devam etmekte. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı
nezdinde TÜSEB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nezdinde TÜBİTAK çatısı altında
Türkiye Covid-19
Yüksek Teknoloji Platformu bünyesinde aşı ve ilaç geliştirilmeye yönelik
çalışmalar devam ediyor.
Sağlık Bakanımızın da
duyurduğu üzere Ankara Üniversitesinden Profesör Doktor Aykut Özkul ile Erciyes
Üniversitesinden Profesör Doktor Aykut Özdarendeli virüsü izole etmeyi
başardılar. Yine Malatya İnönü Üniversitesinden Turgut Özal Tıp Merkezinde Covid-19 tedavisinde hiperimmun
plazma yöntemi kullanılmaya başlandı. Başka ülkelerden teknoloji transferine
gerek kalmaksızın tam bağımsız bir biçimde kendi bilim insanlarımızın emeğiyle
ulaşılan tedavileri kullanarak tüm insanlığın hizmetine sunmak değerli bir
gayret.
Ben bilgisini, emeğini,
vaktini esirgemeyen tüm bilim insanlarımıza ve onlara her türlü desteği sunan
AK PARTİ Hükûmetine bir vekil olmanın ötesinde bir vatandaş olarak şükranlarımı
sunuyorum. Bir genç olarak ülkemle ve ülkemin bilim insanlarıyla gurur
duyduğumu bir kere daha belirtmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Şimşek…
28.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Hükûmetin yaşanılan coranavirüs salgını
nedeniyle çiftçilerle ilgili de tedbir alması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, Hükûmetimiz, esnafımızla ilgili,
şirketlerimizle ilgili, vatandaşlarımızla ilgili, kredi kartı ve borçlarla
ilgili erteleme, faiz indirimi ve borç silme işlemleri yapmaktadır. Yalnız, şu
ana kadar yapılan çalışmalarda çiftçi borçlarının ertelenmesiyle ilgili Tarım
Bakanımız tarafından bir bilgi paylaşılmamıştır. Çiftçilerimiz, şu anda, en az
sağlık çalışanlarımız kadar, polislerimiz kadar, güvenlik görevlilerimiz kadar,
tarlada ekip insanlarımızın yiyeceğini içeceğini temin etme noktasında büyük
bir gayret göstermektedirler.
Bu noktada şimdiden yapılacak olan basittir:
Krediler ertelensin, başta limon olmak üzere sebze meyve ihracatı serbest
bırakılsın, son ödeme gününde ödenmeyen bütün kredi ve kredi kartları üç ay
ertelensin, bankalar keyfî uygulama yapmasın. Hükûmetimiz veya Bakanımız bir
açıklama yapıyor ama vatandaş bankaya gittiği zaman farklı bir durumla karşılaşıyor:
“Vergi dairesine borcun var mı?” “Sigortaya borcun var mı?” “Başka bir yere
borcun var mı?” diye soruluyor. Dolayısıyla vatandaş krediye ulaşmakta güçlük
çekiyor.
Bununla ilgili tedbir alınmasını talep ediyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Karahocagil…
29.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, Diyarbakır ili Kulp
ilçesinde şehit edilen vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, terör örgütü
ve destekçilerini lanetlediğine, Türk İslam dünyasının lideri Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle Amasya ilinin Doğu Karadeniz Projesi’ne
dâhil edildiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Ben de
Diyarbakır’da terör eylemiyle şehit olan kardeşlerimize rahmet diliyor, terör
örgütünü ve destekçilerini lanetliyorum.
Türk İslam dünyasının lideri Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle Amasya’mız, kısaltılmışı DOKAP olan Doğu
Karadeniz –kalkınma- Projesi’ne dâhil edilmiştir. DOKAP, Doğu Karadeniz
Bölgesi’nin sahip olduğu kaynakları değerlendirerek bu yörede yaşayan
insanlarımızın gelir düzeyini ve yaşam kalitesini yükseltmeyi, bölgeler arası
ve bölge içi farklılıkları gidermeyi, ulusal düzeyde ekonomik gelişme ve sosyal
istikrar hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan bir bölgesel kalkınma projesidir.
DOKAP Eylem Planı kapsamında turizm ve çevresel
sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma, altyapı, kentsel gelişme, sosyal gelişme,
yerel düzeyde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olmak üzere 5 ana eksen, 20
alt eksen, 128 ana eylem ve 325 alt eylem tasarlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun.
30.-
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, Aydın ili Sultanhisar ilçesi çilek
üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Türkiye’deki çileklerin yüzde 50’si Aydın
Sultanhisar ilçemizde üretilmektedir. Yaklaşık 20 bin dekarda 100 bin ton çilek
üretiliyor. Özellikle bu dönemde yüzde 50’sini ihraç ediyordu Rusya ve
Ukrayna’ya ama maalesef şu an çilek üreticileri zor durumda, bir hafta sonra
mahsuller ortaya çıkacak. Bu konuda -sizin aracılığınızla- Tarım Bakanının
acilen Sultanhisar’daki çilek üreticilerine bir çözüm bulması gerekiyor. Sayın
Cumhurbaşkanımız S-400’ler için 2,5 milyar dolar Rusya’ya para ödedi, bu konuda
da Rusya ve Putin’le devreye girmesi ricasında bulunuyorum. Bizim bu
çileklerimizi ihraç etmemiz gerekiyor.
Bu vesileyle hepinize teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Son olarak Sayın Kavuncu…
31.-
Çorum Milletvekili Erol Kavuncu’nun, coronavirüs salgını dünyayı esir almışken
devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla vatandaşların yanında olduğuna,
Diyarbakır ili Kulp ilçesinde PKK tarafından şehit edilen vatandaşlara
Allah’tan rahmet dilediğine, eli kanlı terör örgütünü ve iş birlikçilerini
nefretle kınadığına ilişkin açıklaması
EROL KAVUNCU (Çorum) – Çin’in Wuhan kentinde ortaya
çıkan corona salgını bütün dünyayı esir almışken devletimiz, âdeta, seferberlik
ilan etmişçesine bütün kurum ve kurullarıyla, kerim devlet vasfıyla
vatandaşının yanındadır. Güçlü devletimizin desteği ve aziz milletimizin
dayanışması her türlü takdirin üzerindedir. Apoletleri sökülmüş küresel
güçlerin çaresiz kaldığı bu süreci ülkemiz –hamdolsun- bütün kurum ve
kurullarıyla yüksek bir özveri ve başarıyla yürütmektedir. Bu olağanüstü süreci
fırsata çevirmek, fitne, dedikodu salgını oluşturmak isteyenlere karşı güçlü
devletimiz, aziz milletimiz gereken cevabı verecektir.
Bu vesileyle Diyarbakır’da hain PKK saldırısında
şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Hain, eli kanlı terör
örgütü ve onun iş birlikçi ortaklarını şiddet ve nefretle kınıyorum.
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, mümkün olduğu
kadar çok sayıda arkadaşımızın talebini yerine getirdik. Şimdi, Değerli Grup Başkan
Vekillerimizin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Destici, sizin de sisteme girdiğinizi
görüyorum. Size de daha sonra daha uzun bir süre söz vereceğim.
Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Biraz evvel ki
sataşmayla ilgili hakkım bakidir. Tutanakları beklediğim için söz almadım.
Lütfen onu diğer konuşmalardan ayrı tutalım.
BAŞKAN – Tabii tabii, öyle yapacağım. Zaten onu siz
talep etmeden ben sizin hakkınızın saklı kaldığını ifade etmiştim. Elbette.
Söz sırası İYİ PARTİ Grubu adına Grup Başkan Vekili
Sayın Türkkan’da.
32.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör
örgütü PKK tarafından şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine ve
terör örgütünü bir kez daha lanetlediğine, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü
kutladığına, coronavirüs salgınının yayılmaya devam etmesi nedeniyle
tedbirlerin artırılarak tam karantinanın ilan edilmesi gerektiğine, açıklanan
yeni tedbirler kapsamında İstanbul Yeşilköy ve Sancaktepe’de kurulması
planlanan sahra hastaneleri yerine Beylikdüzü’ndeki TÜYAP fuar alanı ile
Yeşilköy’deki fuar merkezinin kullanılabileceğine, coronavirüs nedeniyle
çeklerin ibraz sürelerinin mayıs sonuna kadar ertelenmesiyle piyasada nakit
akışının durma noktasına geldiğine, turizm sektörünün sıkıntılarını giderecek
tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sabah Diyarbakır’dan acı bir haber aldık. Diyarbakır’ın Kulp
ilçesinde hain terör örgütü PKK’lı teröristlerin döşedikleri el yapımı
patlayıcı sonucu odun toplamaya giden 5 masum sivil vatandaşımız şehit oldu.
Vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum. Yaşadığımız salgın nedeniyle zaten zor günler
geçiriyoruz. Bu zor günlerde bile, hainlikte her zaman olduğu gibi, yine hız
kesmeyen hain terör örgütünü bir kez daha lanetliyorum.
Bugün Dünya Romanlar Günü. Sadece bugün ve seçim
zamanı aklımıza gelen Romanların günü bugün. Bugün bir farkındalık günü aslında
ve bugünün amacı Romanların yaşadığı sorunlara dikkat çekmek ve toplumun ön
yargılarının giderilmesine vesile olmaktır. Kadim bir geleneğe sahip olan
Romanlar, yerleşik toplumlardan farklı bir yaşam tarzına sahip olmakla birlikte
yoksulluklarına ve yaşadıkları tüm sıkıntılara rağmen renkli kültürleriyle,
neşeli kalabilen, devletine bağlı, milletine bağlı güzel insanlardır. Bu
vesileyle ülkemizdeki ve tüm dünyadaki Romanların 8 Nisan Dünya Romanlar
Günü’nü kutluyorum.
Coronavirüs salgını, maalesef, her geçen gün daha da
ciddileşmeye devam ediyor. Dün Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın yaptığı
açıklamalardan da test ve vaka yüzdesinde ciddi bir artış olduğunu gördük.
Birkaç gündür yüzde 15’lerde seyreden test/vaka ortalaması dün yüzde 19’a
çıkmıştı. Yoğun bakım ve entübe hasta sayısı da düne göre yükselişe geçti.
Yaklaşık bir ay önce, henüz ülkemizde hiçbir tedbir alınmamışken 11 Mart
Çarşamba günü yine buradan ikaz etmiş, bu işin şakası yok demiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O gün bizi dinleyip
gerekli ve kesin tedbirleri erkenden alsaydınız bugün bunca can
kaybetmeyecektik. Sokağa çıkma konusunda aldığınız taksit taksit kısıtlayıcı
tedbirler de yeterli değil. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü için risk olan bir virüs,
20 ila 65 yaş arasındakiler için risk değil midir? Bu yaş grubu sokaktan
aldıkları virüsü eve getirip evde karantinada olanlara bulaştırdıktan sonra,
koyduğunuz kısıtlayıcı tedbirlerin ne anlamı kalıyor? Bakın, en başından beri
söylüyorum ve burada bir kez daha tekrarlıyorum: Tedbirler daha da artırılmalı,
tam karantina ilan edilmelidir. Hükûmet eğer tam karantina kararı ilan etmekte
daha fazla gecikirse vakaların ardı arkası kesilmeden artacaktır.
Açıklanan yeni tedbirler kapsamında, Cumhurbaşkanı
Sayın Erdoğan coronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında İstanbul Yeşilköy ve
Sancaktepe’ye 2 sahra hastanesi kurulacağını duyurmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bu konuda ben bir öneride bulunmak
istiyorum: TÜYAP var Büyükçekmece’ye yakın, Beylikdüzü’nde İstanbul’da; CNR var
ve Kurtköy’de Crowne Fuar Merkezi var. Bu yerleri sahra hastanesi olarak
kullanabiliriz. Zira bu yerlerin elektrik, havalandırma, ısıtma, soğutma,
iletişim altyapıları hepsi hazır; otoparkı var, lokantası var, yolu var. Boşta
duruyor, birkaç günde devreye alınabilir. Kırk beş gün beklenilmesine de gerek
yok. Bakın, Beylikdüzü’ndeki TÜYAP fuar alanı 120 bin metrekare, Yeşilköy’deki
fuar merkezi 249 bin metrekare, bir yatak çevresi itibarıyla 10 metrekare, 2
fuar alanı da kapalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.
LÜFTÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Şimdi, ben sormak
istiyorum: Hazır her 2 fuar alanıyla 30 bin yatak kapasiteli bir alan varken
yepyeni 2 prefabrik hastane yapmak uygun mu? Bunların yapımı için beklemeye
gerek var mı?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak
bir konuya daha değinmek istiyorum: Coronavirüs nedeniyle çeklerin ibraz
sürelerinin mayıs sonuna kadar ertelenmesiyle birlikte piyasada nakit akışı
durma noktasına geldi. Karar sonrası parası olanlar da çeklerini ödememeye
başladı. Özellikle turizm sektörü açısından ciddi tedirginlikler var. Turizm
şirketleri, özellikle acenteler çeklerini geri çekmeye başladı, çeklerini
yazdırmak istemiyorlar ve bu tarihleri uzatıyorlar. Kültür ve Turizm Bakanı
Sayın Mehmet Nuri Ersoy geçtiğimiz günlerde turizm sezonuyla ilgili olarak
“Bizim öngörümüz mayıs sonuna ertelenecek ve şu andaki gidişat onu gösteriyor.”
demişti. Ancak turizm firmaları bu açıklamadan tatmin olmadı çünkü hâlâ
belirsizlik var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bitti Başkanım.
Bu konuda Hükûmeti ve Sayın Bakanı, turizmcileri
daha tatmin edecek, onların sıkıntılarını giderecek tedbirler almaya davet
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili Sayın Akçay’da.
Buyurun Sayın Akçay.
33.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde terör örgütü
PKK tarafından şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, Türk
Silahlı Kuvvetleri tarafından başarılı operasyonlarla köşeye sıkıştırılan terör
unsurlarının saldırılar düzenlediğine, devlet millet anlayışıyla güçlüklerle
mücadele edilen bu dönemde terör örgütlerinin kökünün kazınacağına, Emniyet
mensuplarının çalışma koşullarının, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi
çalışmalarının ertelenemez bir mesele olarak gündemlerinde olduğuna, Polis
Haftası’nı kutladığına ve görevleri başında şehit olan polislere Allah’tan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu sabah Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde terör örgütü
PKK tarafından orman işçilerini taşıyan araca bombalı saldırı düzenlenmiştir.
Bu menfur saldırı sonunda 5 vatandaşımız şehit olmuştur. Şehitlerimize
Allah’tan rahmet, milletimize, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Ocak ayından bu yana Türk Silahlı Kuvvetlerimiz
tarafından başarılı operasyonlarla köşeye sıkıştırılan terör unsurları alçak ve
sinsi saldırılar yapmaktadır. Bugün, bir kez daha bu terör örgütünün sivil ve
savunmasız insanlara da kasteden, gözü dönmüş bir terör örgütü olduğunu görmüş
olduk. Bir kez daha alçaklıklarına, fırsatçılıklarına, korkaklıklarına müsaade
ettik. PKK’yı terör örgütü değil de sanki kanarya sevenler derneği gibi
sempatik göstermeye çalışanların bu hain saldırıya ne diyeceklerini merak bile
etmiyoruz. PKK terör örgütü, güvenlik güçlerimiz tarafından her gün inlerinde
vurulmaktadır. Korku ve panik içindedir ve çözülmeler başlamıştır. Son dört
ayda birçok elebaşı enterne edilen örgüt mensupları güvenlik güçlerimize teslim
olmaktadır.
Devlet-millet anlayışıyla güçlüklerle mücadele
ettiğimiz bu dönemlerde ordu-millet anlayışıyla terör örgütlerinin kökü
kazınacaktır, buna şüphemiz yoktur.
Sayın Başkan, bütün sağlık çalışanlarımız
cansiparane 7/24 çalışırken Emniyet ve güvenlik mensuplarımız da mesai mefhumu
gözetmeden milletimizin huzur ve güvenliği, birlik ve beraberliği için
görevlerini ifa etmektedir. Güvenlik olmadan özgürlük olmaz. Türk polisi
huzurun, güvenliğin, hukukun, özgürlüğün, insan haklarının teminatıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Türk polisinin başta terör ve
bölücülük olmak üzere suç ve suçluyla yürüttüğü mücadele tüm dünyaya örnek
olmuştur. Vatan, millet ve devlet sevgisiyle gece gündüz demeden görev yapan
polislerimiz bizim için çok kıymetlidir, her biri tek tek iftihar
kaynağımızdır. Emniyet mensuplarımızın çalışma koşullarının, mali ve özlük
haklarının iyileştirilmesi çalışmaları ertelenemez bir mesele olarak
gündemimizdedir. Bu düşüncelerle tüm polislerimizin Polis Haftası’nı kutluyor,
hepsine en içten dileklerimizi, sevgilerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Görevlerini icra ederken hain saldırılar sonucunda şehit olan tüm
kahramanlarımıza da Allah’tan rahmet, gazi polislerimize sağlıklı bir ömür
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Söz sırası Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Oluç’ta.
Buyurun Sayın Oluç.
34.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Mecliste düzenledikleri basın
toplantısında söylediklerini bir kez daha ifade etmek istediğine, Diyarbakır
ili Kulp ilçesinde 5 yurttaşın yaşamını yitirdiği saldırıyı en sert biçimde
kınadıklarına, halkın yaşam hakkına yönelik saldırıları kabul edilemez
bulduklarına ve hayatını kaybedenlere rahmet dilediklerine, 8 Nisan Dünya
Romanlar Günü’ne, Mecliste corona virüse karşı korunaklı şekilde çalışmaların
sürdürüldüğüne ancak aynı şartlarda bulunmayanlara yönelik önlemlerin alınması
gerektiğine, işçilerin yaşam ve sağlık hakkına saygı gösterilene kadar
coronavirüs vakası yaşandığı hâlde üretimin devam ettiği fabrika ve iş yerlerin
isimlerini konuşmaya devam edeceklerine, Samsun Bafra Cezaevinde tutuklu
bulunan ve coronavirüs tanısıyla yaşamını yitiren Mehmet Yeter’in cenazesinin
morgda bekletilmesinin toplum sağlığı açısından sakınca doğuracağı ifade
edilirken cezaevlerinde çok sayıda insanın koğuşlarda tutulmasının akıl alır
gibi bir durum olmadığına, Batman Cezaevinde çıkan yangın nedeniyle
tutukluların herhangi bir önlem alınmaksızın Diyarbakır Cezaevine sevk
edildiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın vekiller, bugün saat 13.00’te yani bundan
yaklaşık iki buçuk saat önce Grup Başkan Vekilleri ve milletvekillerimizle
beraber Meclisin basın kapısının önünde bir basın toplantısı düzenledik ve
orada söylediklerimizi burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bugün Kulp’ta meydana gelen ve 5 yurttaşımızın
yaşamını yitirdiği saldırıyı en sert biçimde kınıyoruz. Halkın yaşam hakkına
yönelik ve yaşam hakkını ortadan kaldıran bu saldırıları kabul edilemez
bulduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Hayatını kaybedenlere rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Bugün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü. Romanlar tarih
boyunca birlikte yaşadıkları halkların kültürlerine, yaşamlarına sanat ve
zanaatlarıyla sayısız katkı sunmuşlardır. Yaşamlarının her alanında karşı
karşıya kaldıkları çeşitli sorunlar, baskılar, ayrımcılık, yoksulluk,
eşitsizlik ve adaletsizlik karşısında Roman yurttaşlarımızla bugüne kadar
beraber olduk ve yan yana olduk, bundan sonra da beraber ve yan yana olmaya
devam edeceğiz. Bütün Roman yurttaşlarımızın 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü
kutluyoruz.
Şimdi, bu coronavirüs salgınıyla ilgili konuşuyoruz,
dün de konuştuk. Biz burada gerçekten korunaklı bir durumda çalışmalarımızı
sürdürüyoruz ama öyle olmayanlara dair her zaman ve her an dikkatli davranmamız
gerekir, konuşmamız gerekir ve önlemlerin alınması gerekir.
Şimdi, bakın, dün de söyledim burada, zorunlu
sektörler dışında üretim hâlen devam ediyor ve çok ciddi sorunlar yaşanıyor.
Türkiye’nin her tarafında böyle bir durumla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ben, şimdi,
özellikle coronavirüs salgınının yaygınlaşmış olduğu iki ilden örnekler vermek
istiyorum; bir tanesi Kocaeli, diğeri İstanbul. Şimdi, bakın, üretim nerelerde
devam ediyor ve ne tür sorunlar görünüyor, tek tek isim de sayacağım burada.
Arçelik-LG; vaka var, pozitif çıkmış, fabrikada üretim devam ediyor. Arçelik
Çayırova Fabrikası; vaka var, 4 işçide test pozitif çıkmış, üretim devam
ediyor. TÜPRAŞ; taşeron şirket Tekfende pozitif çıkan işçiler var, üretim devam
ediyor. POSCO; pozitif test çıkmış işçi var, üretim devam ediyor. Sarkuysan; 12
işçinin testi pozitif çıkmış, işçiler sendikaları BİRLEŞİK METAL-İŞ’le on dört
gün süreyle çalışmaktan kaçınma hakkını kullanıyorlar. İNFORM; 14 işçinin testi
pozitif çıkmış, üretim devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Makina Takım; 1
işçinin testi pozitif çıkmış, işçiler sendikaları BİRLEŞİK METAL-İŞ’le
çalışmaktan kaçınma hakkını kullanıyor. Cavo Otomotiv; keza pozitif test var ve
işçiler sendikaları BİRLEŞİK METAL-İŞ’le çalışmaktan kaçınma hakkını
kullanıyorlar. Fontana’da pozitif test sonuçları var, aynı durum söz konusu.
Diler Demir Çelik 13 işçide pozitif çıkmış, fabrikada üretime devam ediliyor. Koton
Gebze Deposu’nda 3 işçinin testi pozitif çıkmış, üretime devam ediliyor.
Çolakoğlu Metalurji Limanı’nda 1 işçinin testi pozitif çıkmış, üretime devam
ediliyor.
İstanbul’da da var, çok sayıda var ama ben birkaç
tanesine değinmek istiyorum. Polen Tekstil, İstanbul Bahçelievler’de; Kormetal,
İstanbul Avcılar’da. Aytim Tekstil, Mata Otomotiv bunlarda da pozitif çıkmış
testler, üretim devam ediyor. Tersanelerde aynı durum söz konusu; Tuzla’da
Sedef ve Desanda, REMAX Tersanesi’nde pozitif vakalar var, mesaiye devam
ediliyor. BETA’da aynı şekilde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim, tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, bunları, bu
isimleri niye saydım? Yani yarın daha fazlasını da saymaya devam edeceğiz.
Şimdi, bu, çok büyük sorumsuzluktur. Özellikle iş
yerini yönetenlere ve o iş yerlerinin patronlarına sesleniyoruz, o şirketlere
sesleniyoruz: İşçilerinizin arasında pozitif test çıkmasına rağmen, insanlık
dışı bir durum söz konusu olmasına rağmen zorunlu olmamanız durumunda da bu
üretimi devam ettirmeniz kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildir.
İsimlerinizi burada Meclisten dile getireceğiz, kürsüden söyleyeceğiz, basın
toplantılarında söyleyeceğiz, ta ki siz, sizin üretim birimlerinizde çalışan
işçilerinizin yaşam ve sağlık hakkına saygı gösterene kadar. Daha fazla para
kazanmak için değil, insanların yaşam ve sağlık hakkına saygı göstermek için
adım atana kadar teker teker bunları konuşmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bu bölümü tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tamamlayacağım.
Son değinmek istediğim konu -konuşmaya bugün de
devam edeceğiz- cezaevleri. Bakın, Samsun Bafra Cezaevinde üç yıldır tutuklu
bulunan 70 yaşındaki Mehmet Yeter coronavirüs tanısıyla yaşamını yitirdi ve
cenazesi kaldırıldı. Ben bunun Samsun Bafra Cezaevindeki bir durum olarak
kayıtlara geçmesini istiyorum fakat daha önemli bir şey var: Cumhuriyet Savcısı
Samsun Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğüne bir yazı göndermiş ve
yazıda diyor ki: “Mehmet Yeter isimli hükümlü Covid-19 hastalığına bağlı
nedenlerden dolayı vefat etmiştir. Kişinin ailesine ulaşılamamıştır. Şahsın
bulaşıcı salgın hastalık sebebiyle vefat etmiş olması sebebiyle morg gibi ortak
sağlık kullanım alanlarında uzun süre bekletilmesinin toplum sağlığını riske
sokması…” filan diye devam ediyor. Yani cezaevinde hayatını yitirmiş bir kişi
morgda bile tutulmazken cezaevlerinde 30, 40, 50 ve daha fazla sayıda insanın
koğuşlarda tutulması gerçekten akıl alır bir durum değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bu konudaki son sözleri alalım Sayın Oluç,
lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu konuda iktidar
partileri gerçekten son derece sorumsuz davranmaktadırlar, bunu söyleyelim.
Bir örnek daha var: Biliyorsunuz, Batman Cezaevinde
adli tutukluların bulunduğu bölümde 4 Nisan akşamı bir yangın çıktı. Bizim
vekillerimiz de yakından izlediler olayı. Batman’dan aynı akşam Diyarbakır’a
sevkler yapıldı, 400 civarında tutuklu ve hükümlü Batman’dan Diyarbakır 4 No’lu
T Tipi Cezaevine sevk edildi. Nasıl? Ring araçlarıyla, herhangi bir önlem
alınmaksızın. Üstelik de sosyal mesafe kuralının hiçe sayıldığı ve tutuklu ve
hükümlülerin darbedildiği ring araçlarında sevkler yapıldı. İşte bu, bu
koşullarda cezaevlerinde bulunan insanların durumudur. O nedenle bunun dikkate
alınmasını bir kez daha söylüyoruz, vurguluyoruz ve bugünkü tartışmalarda da
dile getireceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Bu, diğer konuyla ilgili…
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tutanağı bekliyoruz.
BAŞKAN – Peki, siz o zaman bana işaret ettiğiniz
zaman, olur.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Sayın Özel’de.
Buyurun Sayın Özel.
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Diyarbakır ili Kulp ilçesinde PKK tarafından
şehit edilen 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediklerine ve saldırıyı
lanetlediklerine, 8 Nisan 24’üncü Dönem Isparta Milletvekili Ali Haydar Öner’i
ölümünün 2’nci yıl dönümünde rahmetle andıklarına ve Dünya Romanlar Günü
vesilesiyle Romanların sosyal, ekonomik ve çalışma hayatında yaşadıkları
güçlüklerin, kendilerine karşı kullanılan ayrımcı dilin ele alındığı ve çözüm
önerilerinin tartışılacağı Stratejik Eylem Planı’nı kamuoyuyla paylaştıklarına,
6-12 Nisan Polis Haftası’nda polislere verilen 3600 ek gösterge sözü
tutulmayacaksa ne gün tutulacağını öğrenmek istediklerine, polisler başta olmak
üzere öğretmenlerin, hemşirelerin, infaz koruma memurlarının, kapsam dışı kalan
Silahlı Kuvvetler personelinin mağduriyetinin giderilmesi konusunda tam bir
dayanışma ve iş birliği teklif ettiklerine, Sağlık Bakanı tarafından paylaşılan
illere göre coronavirüs yoğunluk haritasına, yerel yönetimleri dışlamanın doğru
olmadığına, Burdur Belediyesi tarafından düzenlenen yardım kampanyasının Burdur
Valiliği tarafından iptal edildiğine, hediye olarak dağıtılan maskelerin
vatandaşların hakkı olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Diyarbakır Valiliğince yapılan açıklamayla Kulp
ilçesinde PKK tarafından düzenlenen saldırıda 5 vatandaşımızın şehit olduğunu
üzülerek öğrendik. Bu saldırıyı kınıyoruz ve lanetliyoruz. Kulp ilçesinin Güleç
Mahallesi kırsalında sabah 06.30 sıralarında ormana ağaç kesimine giden sivil
vatandaşların bulunduğu bir araca PKK mensuplarınca el yapımı patlayıcıyla
düzenlenen bu saldırıda şehit olan vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz,
yakınlarının acısını paylaşıyoruz ve grubumuzun bu konudaki üzüntüsünü tüm
kamuoyuyla da bir kez daha paylaşıyoruz.
Sayın Başkan, birlikte 24’üncü Dönemde
milletvekilliği yaptığımız, sizin de bizim de arkadaşımız, ağabeyimiz,
büyüğümüz, Isparta Milletvekilimiz Ali Haydar Öner’in ölüm yıl dönümü bugün.
Ölümünün 2’nci yılında kendisini bir kez daha rahmetle ve özlemle anıyoruz.
Bugün, 8 Nisan Dünya
Romanlar Günü. Bugün İzmir Milletvekilimiz Özcan Purçu’dan, Türkiye’deki
Romanların sorununu Parlamentoya taşıyan, uzun süredir bu konuda mücadele veren
milletvekilimizden, az önce, Meclisimize selamlarını, saygılarını, sevgilerini
ileten bir telefon aldım. Kendisi tüm vatandaşlarımız adına Meclisi selamlıyor.
Beş yıl önce
Cumhuriyet Halk Partisi “Romanların sorunlarına çözüm paketi.” diye bir dizi
öneriyi Meclise sunmuştu. O konuda Özcan Vekilin büyük gayretleri var ama hâlen
daha bir çözüme ulaşmayan çok sayıda sorunları için de Meclise bir kez daha
görevlerini hatırlatıyor.
Bu arada, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, bugün açıklanmak üzere, Roman Strateji Eylem Planı’nı son
parti meclisimizden geçirmiştik. Bu, bir siyasi partinin stratejik eylem planı
olarak -Romanların sorunlarını ele aldığı- bir ilk örnek. Sayın Özcan Purçu da
parti meclisine teşekkür konuşması sırasında bunu dile getirmişti.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –
Konuya duyarlılığımızı ifade ediyoruz ve Romanların sosyal yaşamlarında,
ekonomik hayatta, çalışma hayatında ve şehirlerde sürdürdükleri hayatta
yaşadıkları güçlüklerin, çocuklarının çektiği sıkıntıların, eğitimdeki
eşitsizliklerin, bazen fark etmeden, bazen bilerek kendilerine karşı kullanılan
ayrımcı dilin, nefret söylemine varan bazı söylemlerin, bunların hepsinin ele
alındığı ve çözüm önerilerinin tartışılacağı Stratejik Eylem Planı’mızı bugün
kamuoyuyla paylaştık, paylaşıyoruz, konuyu Meclisin de dikkatine sunuyorum.
6-12 Nisan Polis
Haftası. Şehit olduklarında ardından hep beraber gözyaşı döktüğümüz, her olayda
ilk aklımıza gelen, ilk sarıldığımız; seçim olur, eve gitmezler; gezi olur,
aylarca kasklarının üstünde yatarlar; darbe olur, mesai saatleri 2 katına
çıkar, eve uğramazlar...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
...maç olur, eve gitmezler; bayram olur, eve gitmezler; miting olur, eve
gitmezler; lider gelir, eve gitmezler; bakan gelir, eve gitmezler; en çok
çalışan ve maalesef siyaset kurumu tarafından en çok kandırılan meslek grubu polisler. Her
seçim özellikle -hem de en son seçimde artık çok kesin bir dille- 3600 ek
gösterge sözü veriliyor onlara. Parti grupları polisi seviyor, Parlamento
seviyor, liderler seviyor, Cumhurbaşkanı 3.500’üyle bir geziyor, her mitingde
söz veriyor ama miting bitiyor, seçim bitiyor, 3600 ek gösterge yok. Yazıktır,
günahtır! Polis Haftası’nda kuru kuruya bir şeyler söylemek yerine, iktidar
partisi grubuna söylüyoruz: Buradayız, maskemiz var, emeğimiz var, gücümüz var.
Verilen böyle bir sözü bugünlerde tutmayacaksak ne gün tutacağız? Getirin 3600
ek göstergeyi bir günde yukarıda geçirelim, bir saatte de burada geçirelim ama
polisler başta olmak üzere söz verdiğiniz öğretmenlerin, hemşirelerin, infaz
koruma memurlarının, kapsam dışı kalan Silahlı Kuvvetler personelinin bu
eksiğini hızla yerine getirelim. Aynen hekime karşı şiddet meselesinde olduğu
gibi bu konuda tam bir dayanışma ve tam bir iş birliği teklif ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, İstanbul’daki
yoğunluk haritası nihayet Sayın Bakan tarafından paylaşıldı. 6 ilin paylaşıldı,
Türkiye’nin paylaşıldı. Yoğunluk haritası korkunç ve bu yoğunluk haritasına
bakınca ve dönüp de bu yoğunluk haritasını gördükten sonra şunu anlıyorsunuz:
Ekrem İmamoğlu bu haritayı bilmez. Ankara’dan baktığınızda, İstanbul’un
durumunu Bakan açıklamasa biz bilmeyiz. Ama Ekrem İmamoğlu on gün önce dedi ki:
“İstanbul’da inanılmaz vaka var, hiç olmazsa İstanbul için acil karantinaya
ihtiyaç var.” Çok yapıcı bir dille bunu çağırdı ama maalesef buradan
çıkarılacak 2 ders var: Bakın, biri, bilgisayarların çıkardığı şeyi, yerel
yönetici yüreğinde hissediyor çünkü orada yaşıyor, görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Virüs mücadelesinde, böyle bir
pandemiyle mücadelede yerel iradeyi, yerel yönetimleri dışlamak kadar büyük bir
hata olmayacağı ortaya çıkmıştır. On gündür İstanbul’da karantina olsa dört gün
sonra bu tablo bambaşka bir şey olacakken şimdi önünün nasıl alınacağını
herkesin kara kara düşündüğü bir yayılma hızı var.
Türkiye için de rakamlar çok. Vefat sayısının düşük
olması büyük umut. Bütün sağlıkçılara teşekkür ediyoruz. Ama İstanbul için o
yoğunluk, o sıkışıklık karantinasız olmayacak.
Ama bu ölümlerin bir sebebi var. Bu ölümlerin sebebi
şu: 301 Soma maden işçisini, Ermenek’i ne öldürdüyse bu insanları da o
öldürüyor, üretim baskısı. Hiç ihtiyaç olmayan sektörlerde pozitif çıkmış
birçok vaka -hepimizin bildiği- güldür güldür çalışacak, fabrika para
kazanacak. Bugün çalışmasına ihtiyaç olan fabrika gıdadır, ilaçtır, maskedir,
dezenfektandır...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlıyoruz…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …onun dışında kapanacağız ve
bu hastalığı ancak öyle yeneceğiz.
Bakın, dünyada 3 tür sistem uygulanıyor: Biri, işte
Çin’in, Güney Kore’nin başardığı gibi “bastırma, kapatma, karantina”; iki,
İngiltere’nin deneyip eline yüzüne bulaştırdığı “sürü bağışıklığı”; üçüncüsü,
Türkiye’de “sınıf bağışıklığı” sistemi.
Parası olan evde oturup korunuyor, parası olmayıp
çalışmak zorunda olan gariban dışarı çıkıyor ya bağışıklık kazanıp kurtarıyor
ya hastalanıp ölüyor. Bu “sınıf bağışıklığı” Türkiye’de yapılan iş, bu tabloya
rağmen kabul edilebilir bir mesele değil.
Ekrem Bey’i dinleyin, İstanbul’un yerel aktörlerini
dinleyin, kendi belediye başkanlarınızı dinleyin, yetkilendirin, iş birliği
yapın; bu sorunları hep beraber çözelim.
Bir örnek, Sayın Başkanım, sabrınıza teşekkür
ederek, Burdur Belediyemiz. Kampanyayı o da başlattı, Belediye Başkanımız Ali
Orkun Ercengiz. Kampanya durduruldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen son cümlelerinizi alalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yağmur gibi talep geliyor.
Böyle bir çözüm bulmuş: Tarım Kredi Kooperatifi. Tarım Kredi Kooperatifi tüm
çiftçinin malını satıyor. Onun hesap numarasını duyurmuş, “İsteyen gitsin o
hesaba para yatırsın, açıklamasına da ‘erzak’ yazsın; ben alacağım, dağıtacağım
garibana.” demiş. Hatta dün Burdur Milletvekilimiz kendi maaşından bağışını
yapmış, o kadarlık koliyi, sembolik bir koliyi koymuş. Yazı yollamış Vali,
harekete geçmiş ve Tarım Kredi Kooperatifine “Bu kampanyayı durdurun.” diyor.
Ya böyle bir şey olur mu? Paraya değmiyorsun, gidiyorsun, Tarım Kredi
Kooperatifine para yatırıyorsun, o parayla… Vatandaş gitse, koliyi alsa,
çıkışta gelse belediyeye kadar beli ağrıya ağrıya yaşlı amcam getirse, onu
verse suç mu bu? Onu yapıyor ya “Sen parayı yatır, ben erzakını götüreyim.”
diyor. Buna nasıl… Burdur Valiliği bir de soruşturma açmak için İçişleri
Bakanlığına bilgi, müfettiş talep ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bitireceğim Sayın Başkanım,
kusura bakmayın.
BAŞKAN – Bir cümle Sayın Özel, lütfen…
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, ve öyle bir
noktaya geliyor ki iş, bu iş artık siyaseti yönetenlerin, yürütenlerin içindeki
partizanca durumla “Efendim, tek aktör ben olayım.” Hepimizin parasıyla maske
dağıtıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Altına hediye… Ne hediyesi yahu? Kimin
parasıyla kime hediye veriyorsun? (CHP sıralarından alkışlar). Oğlanın
sünnetinde takılan altınları, eşinizin bileziklerini mi bozdurdunuz o maske
için? 65 yaş üstü işçi emeklisi dünyanın en yüksek vergisini ödedi asgari
ücretinden. Hak mı? Sosyal devlette bir kolonyanın… Bir madde, imza atmış
hediyedir diye. Ne hediyesi? Hakkımız, insanların hakkı, onların verilmeyen
haklarıyla çok azını verip de algı yönetimini yapan, kendine itibar kampanyası
yapanlara da yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili Sayın Zengin’de.
Buyurun Sayın Zengin.
36.-
Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in, askerle, polisle mücadelede zorlanan
PKK’nın sivil vatandaşları hedef seçtiğine ve Diyarbakır ilinde şehit edilen
vatandaşları rahmetle yâd ettiğine, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın
coronavirüs salgınının başladığı andan itibaren şeffaf bir süreç yönetimi
sergileyerek virüsün merkezinin İstanbul ili olacağını ifade ettiğine ve
önlemlerin hızlı bir şekilde alınarak ölüm sayısını düşürme konusunda
koordinasyon içerisinde gayret sarf edildiğine, sağlıkta şiddetin önlenmesine
yönelik kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarına, sunulan hizmetlerin
her bir vatandaşın hayat kalitesinin bir adım daha ileriye geçmesi için
olduğuna ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki
“kandırılan” kelimesini şiddetle reddettiğine, ölüye karşı yapılan haksızlık ve
hukuksuzluğun suç olduğuna, Samsun Bafra Cezaevinde yaşanılan hadisenin
takipçisi olacağına, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ne ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Grup Başkan Vekillerinin konuşması artık
başka bir boyut kazandı. Öyle görüyorum, başı yok sonu yok, engin bir derya
yani. Neresinden başlayayım? Bin tane şey var. Ben de o bin tane şeye
alabildiğim notlardan cevap vereceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Ama bu formül doğru değil.
Geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanımız bize kim ne kadar konuşuyor diye bir şey
çıkarmış. Şimdi, bütün Meclis sanki Grup Başkan Vekillerine tahsis edilmiş gibi
oluyor. Ben şahsen bunu yapmak istemiyorum fakat şu an mecburum. Bir kamyon laf
duyuyorum bütün gruplardan.
BAŞKAN – Buyurun, siz devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hayır bir saniye...
Bu kadar kamyona benim de hiç olmazsa iki kürekle
bir şey söylemem lazım.
Şimdi, Sayın Başkanım, elbette ben de önce sivil
vatandaşlarımızın şehadetini rahmetle yâd ediyorum. Uzun zamandır sivil
şehitlerimiz yoktu. Yani her şey tekrar başa dönüyor galiba. Artık askerimizle,
polisimizle mücadelede zorlanan PKK, öyle anlaşılıyor ki sivil vatandaşlarımızı
kendine hedef seçmiş. Bunun daha katmerli bir suç olduğunu düşünüyorum. Tamamen
savunmasız, sivil insanları patlayıcıyla patlatmak yani bu hiçbir kelimeye
sığmayacak bir şey. Allah onları bildiği gibi yapsın, yerle yeksan etsin -böyle
söyleyeceğim- öyle de oluyor zaten. Kendilerini rahmetle yâd ediyorum,
ailelerine de çok derin sabırlar Rabb’im nasip etsin.
Şimdi, sağlık çalışanlarıyla alakalı, biraz evvel
arkadaşlarımız bir tablo gösterdiler. Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca bu
süreç başladığından itibaren son derece şeffaf bir süreç yönetimi götürüyor.
Hatta bu süreç başladığı zaman, henüz uçuşlar durmadan evvel İstanbul’a her gün
yaklaşık 1 milyon 650 bin yeni insan geliyor idi yurt dışından. Bu sayı muazzam
bir sayı ve tabii ki nüfusun çok yoğun olduğu bir yer İstanbul.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Daha o tarihlerde yani hemen
başlar başlamaz zaten “Bu corona virüsünün merkezi İstanbul olacak.” dedi Sayın
Bakanımız. Öyle olması sayıyla alakalı, girişlerle alakalı ve kendisinin
verdiği pek çok tablodan… Bu tabloyu da koymak lazım yani Sayın Bakanın
gösterdiği şey, İstanbul’a dair mesele şeffaflığın bir tezahürüdür, olayın
gelişi zaten böyle. O kadar hızlı önlemler alındı ki mesela İran’la sınırın
kapatılması, Çin’le uçuşların hemen durdurulması, arkasından Güney Kore’yle
durdurulması, Avrupa’yla durdurulması, İngiltere’yle durdurulması ve akabinde
de Amerika’yla ve daha sonra da bütün uçuşların duruyor olması. Tabii,
devamında, Türkiye özellikle sıtma tedavisinde kullanılan, bizim bildiğimiz,
halk arasındaki adıyla kinin temin ederek, hem dünyadan bunlarla alakalı
yaklaşık 500 bin kutu ilaç toplayarak hem de şimdi -çok yeni- Macaristan’dan
ham maddesini satın alarak, hastalara özellikle hastalığın başlangıç safhasında
bunu vererek ölümlerin sayısını düşürmek konusunda büyük bir gayret sarf etti,
bunun da neticesini aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Şimdi, bu işler yapılırken
büyük bir koordinasyon içerisinde yapılıyor. Tüm bakanlar, özellikle başta
Sağlık Bakanımız ve elbette Sayın Cumhurbaşkanımız, hep birlikte. Tabii siz
olaya kendi cephenizden baktığınız için, bu kelimelerle, bunları bu şekilde
ifade ederek siz kendiniz siyasi rant sağlamaya çalışıyorsunuz. Yani burada
yapılan şey… Başka bir yer yok. Bakınız, biraz evvel bana Londra’dan
arkadaşlarım yazmış: “Londra dökülüyor. Dökülüyor dökülüyor dökülüyor şu anda.
Raflar boş.” (HDP sıralarından gülüşmeler) Evet gülünüz, hakikaten gülünecek
bir durum.
Şimdi, insanların nasıl maske bulamadığı
anlatılıyor. Burada bir hibeden, bir bağıştan bahsedilmiyor. Çok tabii olarak
devlet bir hizmet olarak, bütün vatandaşlarına ücretsiz hizmet, evet tarif
budur, hizmet olarak ücretsiz olarak maske veriyor. Bu fevkalade bir şeydir.
Bir tarafıyla biz Mecliste de hepimiz, sağ olunuz sizin de Başkanlığınızda her
birimiz örneklik teşkil etmeye çalışıyoruz bu manada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bunlarla ilgili yapılan
şeyleri değersizleştirerek kimse siyasi bir rant elde edemez. Bu bir ekip
çalışması, bunu hep beraber yapacağız. Tek bir ismin öne çıkacağı değil,
herkesin eşit rol alacağı bir şeyden bahsediyoruz. Şimdi, bunu şuraya bağlayacağım:
Dün sağlık çalışanlarıyla alakalı… İstiyoruz ki bu hafta bunu yapalım. Yani
ben, şimdi, dün görüyorum Twitter’da işte 37’nci maddeyle ilgili olarak efendim
“Ellerini hayır oyu için kaldırdılar.” Ya, bizim “Hayır.” dediğimiz kanun mu?
Ya, bu Mecliste hiç kimse ilkokul çocuğu değil. Herkes bu işlerin nasıl
yapıldığını biliyor. Bütün gruplarımıza sorduk “Gelin arkadaşlar, beraber
yapalım.” “Yok, olmaz, istemezük.” O zaman bugün saat üç buçukta inşallah Sayın
Bülent Turan basın açıklaması yapacak. Sağlık çalışanlarımızla alakalı kanun
teklifimizi Meclis Başkanlığımıza veriyoruz. Veriyoruz, destek veren verir;
vermeyen… Biz zaten bugüne kadar olduğu gibi siz destek verseniz de vermeseniz
de yapmamız gerekenleri bu ülke için yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Birkaç şey daha yapacağız.
Şimdi “kandırmak”, Allah’ım beni delirten bir kelime
kandırmak. Kimse kimseyi kandırmıyor. Her mesleğin kendince –tırnak içinde- bir
raconu var, bir yapma şekli var. Polis olan arkadaşlarımız mesleklerini icra
ederken bunun nasıl bir şey olduğunu biliyor. Efendim, siz futbol maçı varken
nereye gideceksiniz, herkes uyurken siz sabaha kadar gezeceksiniz, siz nöbetle
çalışacaksınız… İnsanlar bu bilinç içerisinde burada, doktorlarımız da aynen
öyle, işçilerimizin, her birimizin hayatı yaşarken bir iş yapma bilinci var.
Bunu biz de inşallah yapacağız gücümüz oranında ama şu anda görüyorsunuz
memleket, bütün dünya bambaşka bir form içerisinde. Bu işin sağlık boyutu var,
ekonomik boyutu var ve gücümüz yettiği oranda, her manada bütün hizmetler her
bir vatandaşımızın hayat kalitesinin bir adım daha ileriye geçmesi içindir,
bütün gayretlerimiz bunun içindir. O yüzden, bu “kandırmak” kelimesini de
şiddetle reddediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Son bir şey söyleyeceğim
Sayın Başkanım, gündeme geldiği için. İnşallah daha sağlıklı bir bilgi
alacağım, prensip olarak sorulan soruları kale alıyorum, ciddiye alıyorum ve
bunlarla ilgili cevapları da paylaşacağım. Samsun Bafra’da hayatını kaybeden
insanımızın coronadan vefat ettiği söyleniyor ama bana gelen bilgi öyle değil.
Fakat tam olarak netleştiğinde de bu bilgiyi burada, Genel Kurulda
paylaşacağım, gerçek ölüm sebebini. İnsanlar hayattayken kıymetlidir, vefat
ettikten sonra da aynı kıymeti haizdir. Zaten ölüye karşı yapılan haksızlık,
hukuksuzluk da bir suçtur aynı zamanda. Bizim hayattaki takibimiz kadar,
onların vefatından sonraki süreçlerin de hukuka uygun olması bizim borcumuzdur.
Bunu da buradan muhakkak ki ifade edeceğim, açıklayacağım ve takip edeceğim.
Roman vatandaşlarımızı da ben bu manada, 8 Nisan
hasebiyle… Onlarla Türkiye bambaşka bir anlam kazanıyor.
Son bir şey, geçtiğimiz günlerde, çok sevdiğim bir
Roman kardeşimin annesi vefat etti, cenazesine iştirak ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – İşte Kulaksız Mahallesi’nde,
o mahallede ne kadar çok sevildiklerini, ne kadar böyle yoğun bir gözyaşı
içerisinde insanların kucaklaştığını gördüm. İstanbul için özellikle,
Türkiye’nin her yerinde öyle, İstanbul’da, İzmir’de, tabii daha yoğun
yaşadıkları yerler var Roman kardeşlerimizin. Bizim hayatımızda ne kadar büyük
bir yer tuttuklarını gördüm, iyi ki varlar. Tekrar onların da bu günlerini yâd
ediyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz bir cümle ilave etmek istiyorum, mümkün mü efendim?
BAŞKAN – Buyurun Sayın Türkkan.
37.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Efendim, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili arkadaşımız, sağlık çalışanlarının gördüğü şiddete ait Ceza
Kanunu’nda uygulanan cezaların artırılmasına yönelik teklif hazırladıklarını
ifade etti. Bakın, daha önce Cumhuriyet Halk Partisi vermişti, bizim de 31
Mart’ta verilmiş sağlık çalışanlarının gördüğü şiddete dair bu cezaların
artırılmasını öngören bir kanun teklifimiz var, Mecliste bekliyor. Yani siz
muhalefeti yok sayıp daha sonra herhangi bir şey lazım olduğunda “Gelin hep
beraber yapalım.” dediğinizde ciddiye alınmayı bekliyorsanız, bizim, sizin de
içinde müşterekleriniz olan kanun tekliflerimizi lütfen buraya getirin. “Hayır,
sizinki duracak, biz hazırlayacağız, biz getireceğiz.” Bu kibir, bu ego sizi
yedi bitirdi biliyor musunuz? Biraz daha milletin yanında olun.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkanım, ben de konuyla
ilgili bir katkı yapmak istiyorum.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Böyle olursa gündeme
geçemeyiz.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Meclisin konuşmasından yana
olduğuna ancak açıklamaların karşılıklı diyaloglar çerçevesinde
gerçekleşmesinin esas gündeminin görüşülmesini geciktireceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, özellikle Grup Başkan
Vekillerimizin… Şöyle başlayayım aslında, Meclisimizin idaresi konusunda, Genel
Kurulumuzun idaresi konusunda Başkanlık Divanımızın kararları var. Tabii bizim
Başkanlık Divanı kararlarımız daha önce, Anayasa değişikliğinden önce alınan
kararlar çerçevesinde olduğu için 550 milletvekiline göre, hükûmetin temsil
edildiği bir ortama göre alınmış kararlardı bunlar. Bu yeni sistemle beraber
doğal olarak Meclisimizin milletvekili sayısı arttı, hükûmetin temsili belli
hâllerde ancak Mecliste görünür olmaya başladı. Bu nedenle, aslında, bu Grup
Başkan Vekillerimizin konuşmaları ve diğer konularda siyasi parti gruplarıyla
görüşerek, Başkan Vekilleriyle görüşerek bir genel uygulamayı hayata geçirmek
mümkündür. Doğal olarak, değerli arkadaşlarım, bu anlayış çerçevesinde,
özellikle Grup Başkan Vekillerimizin partilerini temsilini de dikkate alarak
her zaman söz haklarına riayet ettiğimizi biliyoruz ancak Sayın Grup Başkan
Vekillerimizin de bu konuşmalarını belirli bir süreyle hasretmelerini ben
kendilerinden özellikle rica ediyorum ve özellikle karşılıklı diyaloglar
çerçevesinde geliştiği zaman Meclisimizin esas gündem maddelerinin de
görüşülmesinin gecikmesinde bir rol oynadığı da ortada. Sayın Grup Başkan
Vekillerimizin buna özen göstermeye çalıştığını görüyorum ama gündem maddeleri
uzun olunca her konuda doğal olarak bir fikir söyleme ihtiyacı içerisinde
olunuyor. Biz Meclisin konuşmasından yanayız ama bu hassasiyetin özellikle
herkes tarafından bir dikkate alınmasını ben tekrar hatırlatma lüzumu
içerisindeyim.
Bir cümle size vereceğim.
Sayın Oluç, ben size sataşmadan dolayı söz vereceğim
ama…
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Yo, başka bir şey.
BAŞKAN – Öyle mi? Sayın Özel’e söz vereyim, ondan
sonra size söz vereyim.
Buyurun Sayın Özel.
Bir cümle, bunlar yalnız birer dakika, uzatmıyorum.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Sağlık Bakanı ile siyasi partilerin sağlıkçı
milletvekillerinin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda bir araya
gelerek sağlıkta şiddetin önlenmesine cevap verecek bir metnin ortaya
çıkarılabileceğine, bir partinin siyasi duruşunu ifade edebileceği tek yerin
kürsü olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şunu söyleyeyim:
Sağlıkta şiddetle ilgili bir teklifleri olacağına göre, aman sevk etmeden önce
şunu söyleyelim, sonra da neden… Tutup bunu sadece Adalet Komisyonuna ya da
Sağlık veya Adalete ama Sağlık toplanmayacak değil. Bütün partilerin sağlıkçı
milletvekilleri toplansın Sağlık Komisyonunda, Sayın Bakan ya da Yardımcısı
gelsin ve gerçekten ihtiyaca cevap verecek bir şey yapalım. O eldeki saraydan
gelen metin metin değil, çok kötü.
İkincisi, eskiden sadece grup önerileri onar
dakikaydı Sayın Başkan. İktidar partisi grup önerisinde çıkıyordu bir grup
başkan vekili, örneğin Sayın Akif Hamzaçebi’nin ya da Bekir Bozdağ’ın ya da
Oktay Vural’ın varıp da gündeme dair bir şey demediği yoktu ki ama onların sırf
iktidar grup önerisinde on dakika söz hakkı vardı. Onu kıstılar, bunu kıstılar,
böyle bir fiilî duruma mecbur kalındı. Geçmiş tutanak hakkında söz isteyip üç
dakika kürsüden konuşmak vardı. Her şeyi kaldırdınız. Bir partinin siyasi
duruşunu söyleyeceği tek yer bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ondan sonra da “Neden Grup
Başkan Vekili çok konuşuyor?” Bu doğru bir şey değil Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, Sayın Oluç, siz de buyurun...
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Ne konuşuyorsun sabahtan
beri!
Başkanım, böyle bir şey olmaz ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ne doğru, gel de buradan
konuş ya, duyulmuyor oradan.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen…
Buyurun Sayın Oluç, siz de…
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan…
Sayın milletvekilleri…
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Ne oluyor!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne olacak? Bana mı diyorsun?
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Sana demiyorum! Seninle
muhatap olmam ben. Sen kimsin! Seninle ne muhatap olacağım!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen nesin ya? Sen ne biçim
konuşuyorsun?
BAŞKAN – Hayır hayır, lütfen… Rica ediyorum değerli
arkadaşlarım…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Elini kolunu indir ya,
terbiyesize bak! Sen ne yapıyorsun ya! Terbiyesiz!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, bir sessiz olalım
lütfen.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Ben seninle muhatap
olmadım, sen kendin her tarafa saldırıyorsun. Ne saldırıyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sen haddini bil önce. Olacak
şey mi!
TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Kendine gel kendine. Kendine
gel.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, niçin karşılıklı…
Rica ediyorum…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, başka gruptan
konuşuyorlar, bize kızıyorsunuz.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Ben seninle muhatap olmadım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Laf atan sizsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Size bir şey söylemedi.
BAŞKAN – Sayın Özel… Değerli arkadaşlarım… Bir sakin
olalım, bir sakin olalım.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Ne bağırıyorsun ya, ne
bağırıyorsun ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye el kol yapıyorsun ya! Sen
kimsin?
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Sen kimsin?
BAŞKAN – Sayın Yayman, arkadaşımıza bir rica edelim,
arkadaşımıza bir rica edelim, bir rica edelim.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Ben telefona bakıyordum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Beni muhatap almıyor bilmem
ne!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Yanlış anlaşıldı.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Sayın Güler, Sayın
Güler, Sayın Özel, değerli arkadaşlarım…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kimsin sen? Beni muhatap
almıyor… Sen kimsin?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Size bir şey söylemiyor
arkadaşım ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Bir dakika… Yanlış
anlaşılıyor. Yanlış anlaşılıyor.
BAŞKAN - Yahu rica ediyorum değerli arkadaşlarım!
Sayın Emir, Sayın Güler, Sayın Güler…
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent
GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 79’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Sayın Destici, bir söz talebiniz vardı; onu yerine
getiriyorum. Bir partinin genel başkanı olmanız sıfatıyla da üç dakika olarak
sürenizi açıyorum.
Buyurun.
39.-
Ankara Milletvekili Mustafa Destici’nin, Polis Haftası’nı ve 8 Nisan Dünya
Romanlar Günü’nü tebrik ettiğine, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası’na,
Diyarbakır ili Kulp ilçesinde PKK saldırısı sonucu hayatını kaybeden Kürt
kökenli 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, PKK’nın siyasi sözcülüğünü
yapanların acaba bu 5 masum insanı öldüren teröristler için de “free”
kampanyası başlatıp başlatmayacağını öğrenmek istediğine, Büyük Birlik Partisi
olarak kişilerin kişilere karşı işlediği suçlarla ilgili af ya da ceza indirimi
getirilmesini doğru bulmadıklarına, ceza infaz teklifiyle yeni mağduriyetler
oluşmasına fırsat verilmemesi, terör veya şiddete bulaşmamış, terör
propagandası yapmamış fikir ve düşünce suçlarının öncelikli olarak kapsama alınması
gerektiğine, teklifin kapsamının yüksek mahkeme tarafından genişletilmesi
endişesini taşıdıklarına ilişkin açıklaması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Özellikle, Mecliste görüşülmekte olan infaz yasası
hakkında partimin düşüncelerini ifade etmek için söz istemiştim lakin ona
geçmeden önce, öncelikle, kahraman polislerimizin, polis teşkilatımızın Polis
Haftası’nı tebrik ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil
şifalar niyaz ediyorum.
Tabii, aynı zamanda bu hafta Sağlık ve Sosyal
Güvenlik Haftası. Tüm milletimiz için sağlıklı günler dileyerek özellikle bu
süreçte kafalarını değil, bedenlerini taşın altına koyarak hayatları pahasına
cansiparane çalışan bütün sağlık çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Bu
vesileyle 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde de bütün Roman vatandaşlarımızın
gününü tebrik ediyorum.
Sayın milletvekilleri, önceliklerimizden bir tanesi
de bu sabah saatlerinde PKK saldırısı sonucu Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde,
sadece odun toplamaya giden Kürt kökenli 5 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Öncelikle kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı ve
sabır niyaz ediyorum.
Teröristbaşı Öcalan için “free” kampanyası başlatan,
PKK’nın siyasi sözcülüğünü yapan bazı milletvekilleri acaba bu 5 masum insanı
öldüren teröristler için de “free” kampanyaları yapacaklar mı, bunu da merak
ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Büyük Birlik Partisi
olarak ilkesel anlamda, kişilerin kişilere karşı işlediği suçlarla ilgili,
devletin ya da Meclisin af yetkisi ya da ceza indirimi getirmesini doğru
bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Özellikle suçun mağduru durumunda olup
faillerin serbest kalacağını düşünen, tekrar aynı suça maruz kalacaklarına dair
endişe, korku duyan ve adaletin tecelli etmediği düşüncesiyle şikâyetlerini
dile getiren vatandaşlarımız var. Yani yapılacak düzenlemeye suça hedef
olanlar, suçun mağdurları açısından da bakılmalı ve yeni mağduriyetler
oluşmasına fırsat verilmemelidir. Ayrıca, her ne kadar teklifte terör, örgütlü
suçlar, uyuşturucu satıcıları, kadına ve çocuğa yönelik suçlar, kasten öldürme
kapsam dışına bırakılmış olsa da geçmişimizde, 2000 yılında benzer “şartlı
salıverme” adıyla bir düzenleme yapılmıştı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın lütfen Sayın Destici.
Bir dakika daha ekliyorum.
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) – …fakat bunun kapsamı
yüksek mahkeme tarafından genişletilmişti. Aynı endişeyi taşıyoruz ve bunun
olmayacağının garantisini kim verebilir, diyoruz.
Teklifin, gerekçelerde kamuoyuna iyi anlatılmadığını
görüyorum. Özellikle, virüs salgını sebebiyle cezaevlerinde yoğunlaşmayı
azaltmak için bu düzenleme şartsa -ki böyle olmadan da farklı çözümler
bulunabileceğine inanıyorum- o zaman suç grupları daha titiz seçilmeliydi ve
devlet, kişilerin kişilere karşı değil de özellikle kendisine karşı işlenen
suçlarla ilgili bir tercih yapmalıydı ve özellikle de terör veya şiddete
bulaşmamış, terör propagandası yapmamış fikir ve düşünce suçları öncelikli
olarak kapsama alınmalıydı diye düşünüyor, size teşekkür ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun.
40.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Kahramanmaraş Milletvekili Habibe
Öçal’ın yaptığı açıklamasında sarf etmiş olduğu hakaretleri misliyle kendisine
iade ettiklerine, erkek vekillerin şiddet dili kullanarak kadın vekillere
yönelik davranışlarını kınadıklarına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu, az evvelki konuyla ilgili bir şey söylemek
istiyordum, bir sataşma hâli olduğu için. Öncelikle, bize yönelik -tutanaktan
da okuduğum kadarıyla- bir vekilin yapmış olduğu hakaretleri aynen kendisine
iade ediyoruz, misliyle, onu söyleyeyim.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Herhangi bir hakaret
yok ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Böyle bir dilin,
insanların canı üzerinden siyaset yapma anlayışının, insanların ölümleri
üzerinden siyasete bir konu çıkarma anlayışının da demokratik siyaset açısından
doğru olmadığını, bu konuda hassas olduğumuzu ve bu konudaki hassasiyetimizi;
her fırsatta, bize yönelik bu tür sataşmalarda cevap vereceğimizi de bir kez
daha vurgulamış olayım; birinci konu bu. Dediğim gibi, iade ediyoruz misliyle.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Hangi kelimeden
rahatsız oldun, ben merak ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İkincisi, şunu da
vurgulamış olayım: Genel olarak baktığımızda, erkek vekillerin kadın vekillerin
üzerine dövme amaçlı, şiddet dili kullanarak yürümelerinin de bir erkeklik
olarak değerlendirilemeyeceğini düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bunu da kınıyoruz,
bu tür davranışlardan da utandığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Akçay, buyurun.
41.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi
Hareket Partisinin ortak imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören üç maddelik kanun teklifinin
üzerinde parti gruplarıyla uzlaşı sağlanabilmesi hâlinde görüşülen ceza infaz
paketine eklenebileceğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Malumunuz olduğu üzere, bir infaz düzenlemesini
görüşüyoruz ve bilhassa bu coronavirüs hadisesinin dünya gündemine de
gelmesiyle birlikte, daha önce de hemen hemen bütün partilerimizin de
gündeminde olduğu sağlık çalışanlarına şiddete yönelik düzenlemeler hususu da
yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemindedir. Diğer parti gruplarında
olduğu gibi Milliyetçi Hareket Partisi milletvekili arkadaşlarımızın da sağlık
çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi ve bunlara ilişkin verilecek cezaların
da artırılmasına yönelik kanun teklifleri var idi. Bugün itibarıyla da Sağlık
Hizmetleri Temel Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören 3 maddelik kanun
teklifimizi de Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisinin
ortak imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş bulunmaktayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Diğer bütün parti grupları
olarak da bu konuda bir anlaşma ve uzlaşmayı temin etmemiz hâlinde bu infaz
paketine bu maddeyi eklemenin en seri ve kısa yol olacağını düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri…
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bilgi amaçlı bir şey
söyleyebilir miyim Sayın Başkan? Bir dakikanızı istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Zengin.
42.-
Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in, Samsun Bafra Cezaeviyle alakalı bilgi
vermek istediğine ve şu ana kadar Covid-19 tespit edilen cezaevi bulunmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkanım, söz
verdiğimiz için Samsun Bafra Cezaeviyle alakalı bilgi vermek istiyorum.
Şimdi, hayatını kaybeden Sayın Yeter aslında ciddi
bir şeker hastası; hastaneye kaldırılıyor, hastanede bir ayağı kesiliyor, başka
rahatsızlıkları da var. Bu rahatsızlıklarından sonra kendisi… Şu anda
cezaevinden hastaneye giden hiç kimse tekrar aynı yere alınmıyor, başka bir
yerde tutuluyor çünkü hastaneden mikrop alma tehlikesine binaen ve oradayken
kendisinin durumu ağırlaşıyor, hastaneye götürülüyor. Hastanede 2 defa
Covid-19’la alakalı test yapılıyor, ikisi de negatif çıkıyor, iki test. Fakat
hastanede -hatta tıp fakültesine kaldırılıyor yani ameliyat olduğu hastaneye
değil, tıp fakültesine- hayatını kaybediyor. Hayatını kaybettikten sonra ölüm
raporu verilirken “Covid-19’la alakalı bulgular olabilir.” deniyor, “bulgular
olabilir.” Aslında testleri negatif çıkmış ve savcı buna binaen oğlunu arıyor,
oğluna ulaşılamıyor. Doktorun böyle bir rapor vermesine binaen de bekletilmek
istenmiyor yani derhâl defin yapılmak isteniyor ve nihayetinde defin
gerçekleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Kusura bakmayın Sayın Başkan,
bitiriyorum.
Gerekirse bu test sonuçlarını da aileyle
paylaşabileceklerini söylediler. Belirtmek isterim.
Yani şunu önemsiyorum: Cezaevindeki insanlarımızın
hayatını korumak için, kesinlikle, hastaneye giden -hangi rahatsızlıkla ilgili
olursa olsun- hiç kimse tekrar koğuşuna alınmıyor. Durumuna göre farklı bir
karantina içerisinde korunuyor. Şu ana kadar da ifade ettiğim gibi Covid-19
çıkan bir cezaevimiz yok. Buradaki durum da aynen böyle. Zaten pek çok
rahatsızlığı var; şeker, tansiyon… Olay aynen böyle. Test sonuçlarını da
ulaştırırım ben kendilerine istiyorlarsa.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki, bence görüşerek…
Sayın Oluç, bir şey mi ifade edeceksiniz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
43.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın vekiller, aslında tam da konuştuğumuz böyle
bir konu yani hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlüler için konuşurken tam da böyle
bir durumu zaten değerlendiriyoruz. Yani 70 yaşında, doğru, şeker hastalığı
var. Hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlüler için zaten sizin infaz teklifinizde
herhangi bir uygulama olmadığı için de buna işaret ediyoruz.
Bir şey daha söyleyeyim ben size, polemik yapmak
için değil: Elimde iki tane belge var şu anda. Bir tanesi, cumhuriyet
savcısının Samsun Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğüne gönderdiği
yazı. Çok açık biçimde orada “Mehmet Yeter isimli T.C. kimlik numaralı hükümlü
Covid-19 salgın hastalığına bağlı nedenlerden dolayı vefat etmiştir.” diyor ve
ikinci belge de var elimizde, onu da verebilirim. Yani sonuç: Böyle bir durum
var. Biz de zaten bu duruma işaret edip cezaevlerinde yaşanabilecek sorunların
ne kadar hızlı büyüyebileceğini hasta ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hakkı Bey, zaten testinin
negatif çıktığını ama doktorun böyle yazdığını söyledim.
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet, tamamlıyorum
efendim.
Yani zaten işaret etmek istediğimiz nokta da bu
konuda cezaevlerinde hem yaşlı ve hasta tutuklu ve hükümlülerin hem de diğer
tutuklu ve hükümlülerin ne kadar ciddi sorunlarla karşı karşıya
kalabileceklerine dair örnekler olduğu için bu örnekleri veriyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, değerli milletvekilleri, bugün
bildiğiniz gibi 8 Nisan Romanlar Günü. Gözüm kendisini aramıştı ama daha yeni
gördüm; söz vermek istiyordum Meclisimizdeki Roman Milletvekillerimiz adına.
Sevgili Özcan Purçu’yla beraber Meclisimizde İzmir Milletvekilimiz Sayın Bekle
de görev yapıyor. Ben bu bölümün son konuşmacısı olarak Sayın Bekle’ye duygu ve
düşüncelerini ifade etmek üzere bir söz hakkı vermek istiyorum.
Buyurun Sayın Bekle.
44.-
İzmir Milletvekili Cemal Bekle’nin, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ne ilişkin
açıklaması
CEMAL BEKLE (İzmir) – Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu hemen
söyleyeyim: Her bir gruba ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bugün, 8 Nisan Dünya
Romanlar Günü. Tüm Grup Başkan Vekillerimiz, Romanların 8 Nisan Dünya Romanlar
Günü’nü kutladı. Bu konuda da birçok telefon aldım. Tüm arkadaşlarım adına, tüm
gruba, tüm Meclise, yüce Meclise teşekkür etmek istiyorum.
Bilindiği üzere, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü ilk kez
1971’de Romanların kendilerine yönelik önyargıları ve sorunlarını tartışmak
için İngiltere Londra’da bir araya gelen bir konferans sonucunda başlatılmış,
1990’da da ilk toplantı gününe atıf yapılarak 8 Nisan Dünya Romanlar Günü
olarak kabul edilmiştir. Ben sözlerime şöyle devam etmek istiyorum: İnşallah
Rabb’im 2021 yılında 14 Mart, 8 Nisan ve 2 Ağustosla ilgili, Romanlar adına çok
daha coşkulu konuşma yapmayı bana nasip etsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Bekle. Size bugün bir
ayrıcalık tanıyacağız.
Buyurun.
CEMAL BEKLE (İzmir) – Çok sağ olun Kıymetli
Başkanım.
Konuşmamın bundan sonraki kısmını ülkemizde
yaşadığımız corona virüsüyle ilgili devam ettirmek istiyorum. Birçok ilden
birçok arkadaşımız arıyor. Takdir edersiniz ki yoksulluk noktasında en çok
mağduriyetin yaşandığı, altyapı ve üstyapı sorunlarının çok yoğun olduğu
mahallelerdir Roman mahalleleri ve buna çok da hazırlıksız yakalanan kesimdir
Romanlar. Şunu çok iyi bilsinler ki Sayın Vekilimiz Özcan Purçu’yla beraber,
ortak akılla, istişareyle her anlamda, bakanlarımızla, yerel yönetimlerle,
valilerle, kaymakamlarımızla; müzisyenlerimizin, günübirlik gündeliğe giden
kadınlarımızın, çiçekçilerimizin, hayatın her alanında hayata dört elle
tutunmaya çalışan tüm vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgili, devam eden süreçte
dinamik bir şekilde hareket ediyoruz, bunların farkındayız.
Sözlerimin sonunda da bugün Mecliste gördüğümüz,
Romanlar adına gördüğümüz bu birlikteliğin bugüne özel… Akran evliliğiyle de
ilgili bugün konuşma yapacağımı tahmin eden onlarca akran evliliği mağduru
kardeşim beni aradı. Mahinur bir cümle kullandı bana: “Çocuklarımızın babasız
geçirdiği en güzel zamanları bize kim verecek, Cemal Vekilim?” dedi. Mahinur
kardeşime de buradan selam ediyorum. Akran evliliği mağdurları konusunda
Meclisimizin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Son cümlenizi alalım Sayın Bekle.
CEMAL BEKLE (İzmir) – Çok teşekkür ediyorum Kıymetli
Başkanım.
Akran evliliği konusunda da Meclisimizin bugünkü
ortak aklını bir kere daha hayata geçirmesini diliyorum.
Romanlar Günü’nü kutlayan tüm gruplara bir kere daha
teşekkür ediyorum.
Çok sağ olun bu fırsatı verdiğiniz için. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hepimiz birer Roman’ız
zaten Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve 19 milletvekili
tarafından, turizm sektöründe corona virüsü nedeniyle yaşanması beklenen
sorunlara karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/2749) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
8/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/4/2020 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Aksaray Milletvekili Ayhan Erel tarafından
coronavirüsün turizm sektörü üzerindeki etkilerinin araştırılması ve turizm
sektöründe yaşanacak olan krizin önüne geçilmesi amacıyla 20/3/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 8/4/2020 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ
PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erel.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; turizm sektöründe corona
virüsü nedeniyle yaşanacak olan krizin önüne geçilmesi amacıyla İYİ PARTİ
olarak vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, Diyarbakır’da hain ve alçakça
bir saldırı sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yaralı vatandaşlarımıza ise acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyada coronavirüsün hızla
yayılması turizmin de aralarında olduğu birçok sektörü olumsuz yönde
etkilemiştir. Aksaray; Kapadokya’nın giriş kapısı, Türkiye’yi doğudan batıya,
kuzeyden güneye bağlayan kara yollarının birleştiği bir yer. Turistik
tesislerin çoğu kapalı, oteller kapalı, lokantalar kapalı, in cin top oynuyor,
bekçiler dışında kimse yok. Kapadokya dediğimiz Nevşehir, Ürgüp, Göreme, Avanos
diyarında ise hiçbir kimseden ses seda yok; geçen yıl buraya yaklaşık 3,5
milyon turist gelmişti.
Aksaray’dan yolu geçen herkesin uğradığı bir tesis vardır,
yaklaşık altmış yıldır bu yol güzergâhında bir marka olarak vatandaşlarımıza
hizmet vermektedir; 300 kişi buradan iş ve aş sahibi idi. Sahibi 86 yaşında,
muhterem Orhan Ağaçlı, dünyalığını tamamlamış, bir beklentisi olmayan ama
ülkemize katma değer, yöre insanımıza iş ve aş verme azim ve inancıyla yirmilik
bir delikanlı gibi iş yerinin başındaydı ama şimdi kapalı; tıpkı Abaylar, Otel
Aksaray, Hanifi Yılmaz ve diğer tesisler gibi. Tabii ki bu kapanmadan sadece iş
yeri sahibi etkilenmiyor. Bakın, buraların kapanmasından işçi aileleri, bu
tesislere sebze, meyve, süt, yoğurt, peynir verenden tutun da kasabı, fırını,
balıkçısı, rehberlere varıncaya kadar her çeşit üretici, iş yeri ve çalışan
etkilenmektedir. Bu, özelde Aksaray’ın genelde ise ülkemizin sorunudur. Tek
başına Sayın Cumhurbaşkanının bu sorunların üstesinden gelmesi mümkün değildir.
Bir insana da bu kadar yük yüklenmesi bize göre doğru değildir. Gelin, hep
birlikte milletin vekilleri olarak, bu salgın hastalığın her alanda meydana
getirdiği sorunları, sektörlerin içinde bulunan, çilesini çeken, o sorunu bire
bir yaşayan insanlarla, meslek kuruluşlarıyla konuşarak, tartışarak çözüm
yollarını bulalım ve yürütmeye sunalım; insanımız rahat etsin. Siz, köylünün,
işsizin, dükkânını kapatan berberin, kuaförün, lokantacının, kahvecinin,
esnafın ve hasılıkelam tüm insanlarımızın dertlerinin, sorunlarının çözülmesini
istemez misiniz? “İlgili bakan ve kurumlar var, çözsün.” derseniz, onların tam
çare olamadıkları maalesef ortada.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; salgın
kaygısı nedeniyle seyahat planları yapılamamakta, insanlar yaptıkları
seyahatlerden vazgeçmektedirler. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler için dış
ticaret açığının kapanması, dövizin girişi, yeni istihdam olanaklarının
yaratılması açısından turizm sektörü çok önemli. Bakın, resmî kayıtlara göre
2019 yılında ülkemize 52 milyon turist gelmiştir, bu turistler yaklaşık 34,5
milyar dolar bir girdi sağlamışlardır fakat bu yıl yaşanan virüs nedeniyle
ülkemizde turizm sektörü çökmek üzeredir, çökmüştür. Geçtiğimiz ay, Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından turizm sektörüne 3 maddelik bir paket açıklanmıştı ama
buraya baktığımızda bunların fiilen uygulanması mümkün değil çünkü uçaklar
kalkmıyor, vatandaşlar şehirler arası bile seyahat edemiyor, dolayısıyla bu
önlemler sadece kâğıt üzerinde kalmaktadır. İşletmelerin en büyük gideri
personele yapılıyor, bu yönde desteklerin artarak devam etmesi gerekiyor.
Sezonluk işçi çalıştıran işverenlerin ödemek zorunda kaldıkları vergilerin,
sosyal güvenlik primlerinin ertelenmesi gerekmektedir.
Yine, Türk ekonomisinde bugün, esnaf, tüccar,
serbest meslek erbabı çek kullanan, senet düzenleyen vatandaşlar çeklerini
ödeyememektedir, senetlerinin edimini yerine getirememektedir. Dolayısıyla,
çeklerinin yazılması, senetlerinin protesto edilmesi kaygısıyla geceleri
gözlerine uyku girmemektedir. Hükûmetten, vatandaşımız, tüccarımız, esnafımız,
karşılıklı olarak hem vatandaşların birbirine hem de vatandaşın devlete olan
borçlarının bu bela defedilinceye kadar karşılıklı olarak ertelenmesini büyük
bir heyecan ve sabırsızlıkla beklemektedirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) – Yoksa, çeki yazılan, senedi
protesto edilen esnaflar -onların tabiriyle- kara listeye girecekler ve bundan
sonra banka sektöründe, finansman dünyasında elde etmek isteyecekleri kredileri
alamama gibi bir durumla karşı karşıya kalacaklardır.
Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin
kullandıkları kredilerin faizsiz olarak ödenmesi de bir çare olarak akla
gelmektedir.
Yine, yurt içi turizmi destekleyecek rezervasyon
artırıcı önlemlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. SGK kayıtlarına göre
turizm sektöründe 1 milyon 86 bin kişi, yaz aylarında ise 1,5 milyon kişi
çalışmaktadır. Çalışanların yüzde 9’u turizm sektöründedir. Böyle bir durum da
1,5 milyonun bu yaz aç kalması, işsiz kalması, ekmeksiz kalması demektir.
Hükûmetimizin de bu insanların derdine çare olacak önlemleri alması
gerekmektedir diyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Serpil Kemalbay.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Kemalbay.
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) –
Değerli halklarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Diyarbakır’da orman işçilerinin yaşamını yitirdiği
saldırıyı kınıyor, ailelerine, halklarımıza başsağlığı diliyorum.
Bu saldırıdan yola çıkarak HDP’yi terörle itham
edenlerin de siyasi ahlaktan yoksun ifadelerini aynen iade ediyor, kötü söz
sahibine aittir diyorum.
Değerli arkadaşlar, corona bütün dünyada büyük bir
salgın ve coronayla mücadele ise son derece yaşamsal bir öneme sahiptir. Fakat
Türkiye’de corona salgınıyla gerçek anlamda etkili bir mücadele yürütüldüğünü
söylemek mümkün değil. Çünkü AKP sürekli olarak corona günlerinde yaptığı
faaliyetleri stilize ederek anlatsa da Türkiye’de derin, ağır sorunlar yaşayan,
ciddi sorunlar yaşayan sektörler, çalışanlar sorunlarına cevap bulamadılar. “Evde
kal.” diye telkinlerde bulunulurken bugün, çalışanlar, emekçiler, işçiler ne
yazık ki evde kalamamaktadır, çalışmaktadır ya da evde kalabilmek için işinden
ayrılmaktadır, işten atılmaktadır ya da iş yerleri kapatıldığı için
çalışamamaktadır.
Turizm sektörü bu dönemde en büyük darbeyi alan
sektör oldu. Oteller, kafeteryalar, eğlence yerleri, hatta spor tesislerine
kadar kapatıldı. “Kapatılan bu iş yerleri nasıl devam edecek, buna dair
herhangi bir çözüm üretildi mi?” diye baktığımızda hiçbir çözümün üretilmediğini
görüyoruz. Kapatılan iş yerlerinde çalışanlar ne yapıyor, ne yiyor, ne içiyor,
bileniniz var mı? Hayır. Çalışanlar ya ücretsiz izne çıkarıldılar ya senelik
izinlerini zorunlu olarak kullanıyorlar ya da askıdalar –“askıda olmak” gibi
bir kavram da turizm sektöründe var- yani çağrılacaklar bir gün, beklemeleri
gerekiyor, ücretsiz izindeler anlamında kullanılıyor. Askıda çalışma da yine
bir çeşit ücretsiz izin ve işten çıkarılmayla eş değer. Dolayısıyla turizm
sektöründeki işletmelerin kapatılması hem işsizliği kalıcı olarak tehdit ediyor
hem de hâlihazırda işten atılan, ücretsiz izne çıkartılan ya da geçici olarak
işten uzaklaştırılan bütün çalışanlar, emekçiler belirsizliğe terk edilmiş
durumda ve corona günlerinde tek başlarına, yalnız bırakılmış durumdalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –Tamamlayın Sayın Kemalbay.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) – Teşekkürler.
Oysaki coronayla mücadelede bu sektörlerin
desteklenmesi, ileriye dönük olarak, açık ve şeffaf olarak hangi çözümlerin
üretildiğinin, bu sektörlerin nasıl devam edebileceğine dair planlamaların
halkla, bu sektörde çalışanlarla ve sektör sahipleriyle görüşülerek anlatılması
gerekiyor. Bakın, işten atılanların sayısı her gün milyonlarca kişi artmaya
başladı. Sizden, her gün işten atılan işçilerin, sokağa atılan işçilerin
durumuna dair hiçbir haber gelmiyor. Size şunu sormak istiyoruz: Turizm
sektöründe çalışan işçilere neden İşsizlik Fonu’ndan güvence sağlanmıyor, neden
iş güvencesi verilmiyor? İşsizlik Fonu’ndaki 130 milyar TL neden bütün
çalışanların iş güvencesi için kullanılmıyor? Neden bunlara cevap alamıyoruz?
Hepsinin cevabını sizlerden bekliyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Aydın Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yıldız’a aittir.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye’nin 2019 turizm geliri
34,5 milyar dolardı ve burada Turizm Bakanı çıktı, bunu övünerek söyledi. Bu
corona virüsü çıktıktan sonra maalesef en büyük zararı turizm sektörü gördü.
Değerli arkadaşlar turizm öyle bir sektör ki, en az
36 tane birbirine bağlantılı üretici var; tarımı ilgilendiriyor, balıkçılığı ilgilendiriyor, eğlence
sektörünü ilgilendiriyor. Şu an önümüzdeki 2020 yılında turizm sektörü yok
sayılıyor. Neden yok sayılıyor? Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladığında, yani 15 milyar
açıklandığında teşvik, hiçbir yerinde turizmci yoktu.
Değerli arkadaşlar, bir turizmci olarak, bu sene
yıllık 40 milyar dolar para bekliyordunuz. Bu turizm sektörü devlet eliyle
yapılan bir iş değil, özel sektörün 200 milyar dolar yatırımı var, 1,5 milyon
insan çalışıyor. Yani, önümüzdeki 2020 yılında turizmde çalışan o 1,5 milyon
insan işsiz kalacak.
Değerli arkadaşlar, özellikle turizm ilçeleri de zor
durumda. Turizm bölgesinde yazın olduğu zaman oranın restoranları, kafeleri,
otelleri, tarımla ilgilenen tarım bölgeleri vesaire geçim kaynaklarını bundan
sağlıyorlar. Şimdi, turizm başladı, maalesef uçaklar kalkmıyor, ulaşım yok
corona virüsünden dolayı. Yapacağınız tek şey var; biliyorsunuz otelciler,
genellikle oradaki limitet şirketler, özellikle yılbaşından itibaren çekleri
keserler, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos aylarında mal almak için
belirli firmalara çek keserler. Bu çeki de neden erkenden kesiyorlar? Malları
garantiye alıyorlar. Çünkü “Her şey dâhil” sisteminde bunu yapmadığınız takdirde
o işin içinden çıkamazsınız. Bir: Nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos ve
eylül ayının çekleri hangi bankalarda kullanılıyorsa o bankalardan ödenmesi
gerekiyor, yani işletmecilere uzun vadede kredi sağlamanız gerekiyor. İki: O
ilçe belediyelerinin geliri düşük olduğu için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
yani genel bütçe olarak oraya bir pay göndermeniz gerekiyor. Çünkü orada
yazlıklar da var, yani nüfusu kışın 70 bin, yazın 200-300 binlere çıkıyor. O
yüzden altı ay boyunca belediyelere ek bütçe vermek zorunluluğunuz var. Üç:
Değerli arkadaşlar, buradan özellikle Turizm Bakanına sesleniyorum. Bir an önce
çıkın, turizmde nasıl bir önlem alacağınızı anlatın. İnsanlar ateşin üzerinde,
insanlar aç, susuz. Burada İşsizlik Fonu’nda 135 milyar TL olduğunu hepimiz
biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, tamamlayın.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Geçen sene çalışan işçilere yani turizmde çalışan
1,5 milyon insana o fondan dokuz ay boyunca ücret ödemek zorundasınız. Aksi
takdirde 2021’de o personeli de bulamazsınız, zaten yeterince yetişmiş turizm
elemanı olmadığı için o elemanları bari kaçırmayalım. Buradaki, bütün turizm
bölgelerindeki esnaflara sonuna kadar kredi açmak zorunluluğunuz var. Aksi takdirde
önümüzdeki 2021’de de Türkiye turizmini toparlayamaz, buradan özellikle
uyarıyorum.
Son bir konu, değerli arkadaşlar, Türkiye, çilek
ihracatının yüzde 50’sini Aydın’ın Sultanhisar ilçesinden yolluyor. Bir hafta
içinde olgunlaşıyor, bir hafta sonra 100 bin ton çilek -temmuza kadar-
üreteceğiz. Buradan demin söylemiştim, şimdi de söylüyorum. Cumhurbaşkanının,
Tarım Bakanının, acilen, Ukrayna’ya ve Rusya’ya ihracatı yapılan çilekle ilgili
Sultanhisar’ın üreticisine sahip çıkma sorumluluğu var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Yayman. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Yayman.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. Ekranları başında bizleri izleyen çok değerli vatandaşlarıma
saygılarımı gönderiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ
grup önerisinin üzerine söz almış bulunmaktayım. Sözlerimin başında, bu hafta
Polis Haftası, öncelikle, şehit olan polislerimize Allah’tan
rahmet diliyorum, gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Tüm polislerimize ve
polis ailelerine Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygılarımızı, sevgilerimizi
gönderiyoruz.
Diğer taraftan, bugün
PKK terör örgütü tarafından Diyarbakır’da şehit edilen sivil vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet diliyorum. Sürpriz mi? Sürpriz değil. Türkiye’nin ve dünyanın
en zor günlerden geçtiği bir dönemde, terör örgütünün kendisine yakışanı
yaptığını ve terör örgütünün insanları katletmeye devam ettiğini görüyoruz ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altından bunu kınıyoruz ve lanetliyoruz.
Diğer taraftan, bugün 8
Nisan Dünya Romanlar Günü. Evet, Türkiye’nin ve dünyanın en güzel renklerinden
biri olan Roman vatandaşlarımızın ve Romanların 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nü
kutluyorum. Türkiye’nin en güzel renklerinden ve kadim kültürümüzün,
medeniyetimizin bileşenlerinden bir tanesi olan tüm Roman vatandaşlarımıza
saygılarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Yine, ayrıca dünyanın
başına bela olan corona virüsüyle ilgili de tüm sağlık çalışanlarımıza buradan
saygılarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Gerçekten insanüstü bir gayretle çalışan
sağlık emekçilerine şükranlarımızı sunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; turizm, gerçekten bacasız sanayidir. Türkiye dünyanın en büyük
turizm ülkelerinden bir tanesidir, Türkiye dünyanın açık hava müzesidir,
Türkiye dünyanın en büyük turizm ülkesidir. Dünyada en çok turist gelen 6’ncı
ülke Türkiye’dir, gelir bakımından ise 12’nci sıradadır ve 2023 için konulan
hedef 75 milyon turist ve 65 milyar dolar gelir elde etmektir ve bu konuda
Bakanlığımız, Hükûmetimiz gerçekten bir ortak akıl içerisinde, yönetişim prensibiyle
tüm sektörle iş başında ve gerçekten büyük bir sorumluluk içerisinde süreci takip etmektedir.
Gerekli tedbirler alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir. Bakanımızın
ifadesiyle, inşallah mayısın sonuna doğru sezon açılmış olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Sayın Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN – Tamamlayalım.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Yine Bakanlığımızın
aldığı tedbirler bağlamında, vergi ödemelerinin ve SGK primlerinin ertelenmesi
kapsamında şubat, mart, nisan dâhil olmak üzere altı ay ertelenmiştir. Asgari
ücret desteği devam etmektedir. EXIMBANK ve KGF kredilerinin takibi yine bu
dönemde Bakanlığımız tarafından sürdürülmektedir. Konaklama vergisi 2020
yılında alınmayacaktır. Yine otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı
bedellerinin hasılat payı ve ecrimisil ödemeleri altı ay ertelenmiştir. Yine iç
hava taşımacılığıyla ilgili yüzde 18’den yüzde 1’e inen bir vergi indirimi
bulunmaktadır.
Biz inanıyoruz ki Türkiye, 2023 turizm hedefine yine
sektörle dayanışma içerisinde devam edecektir ve ben bu konuda özellikle Turizm
Tanıtım Ajansının Türkiye için çok büyük bir kazanç olduğunu düşünmekteyim.
Kapadokya’dan Hatay’a, Hatay’dan Antalya’ya, Muğla’ya, Dalaman’a, İstanbul’a…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Son sözleri alalım Sayın Yayman.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) – Nezaketinize çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Önemli bir konu, evet, turizm, gayrisafi millî
hasılanın yüzde 10’unu, Türkiye istihdamının yüzde 12’sini ve dolaylı olarak
50’ye yakın mesleği ilgilendirmektedir ve bu bağlamda, Türkiye, gerçekten
turizm alanında da diğer alanlarda da her türlü tedbiri, kamusal politikaları
takip etmektedir.
Şunun altını bir kez daha çizmek lazım: İnsanların
hayatında öncelikler olduğu gibi devletlerin hayatında da kamu yönetiminde de
öncelikler vardır. Tabii ki turizm sektörü çok çok önemlidir, buradaki sorunlar
bizim sorunlarımızdır. Bunları bu yüce Meclisin çatısı altında takip edeceğiz
ama Türkiye’de gerçekten coronaya karşı insan hayatının korunması ve gerekli
tedbirlerin alınması hususunda sağlık politikalarının devamı da çok çok
önemlidir.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi bir kez
daha saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün
19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Öneriyi okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ ve 19 milletvekili tarafından,
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmaya başlanan uzaktan eğitim
sisteminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/2751) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 8 Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
8/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/4/2020 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
23 Mart 2020 tarihinde, Diyarbakır Milletvekili
Dersim Dağ ve arkadaşları tarafından, coronavirüs salgını nedeniyle verilen
uzaktan eğitim sisteminin altyapısının yeterliliğinin araştırılması amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 5918 sıra numaralı Meclis Araştırması
Önergesi’nin diğer önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 8/4/2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşmelere başlayacağız ama
bir arkadaşımıza söz verecektim. Onu bir yerine getireyim.
Sayın Tanrıkulu buyurun, sizin bir açıklamanız
olacaktı, bana önceden bildirmiştiniz.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Diyarbakır ili Kulp
ilçesinde gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitiren Alaattin Yıldız, Hacı
Akdeniz, Burhan Tanrıkulu, Sedat Hazar ve Ahmet Erboğa’ya Allah’tan rahmet
dilediğine ve saldırıyı lanetlediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bugün sabah, memleketim Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde
gerçekleştirilen saldırıda Alaattin Yıldız, İnkaya (Kanika) köyünden, yine Hacı
Akdeniz, İnkaya (Kanika) köyünden ve Burhan Tanrıkulu, Akçasır köyünden ve
Sedat Hazar, Kayacık (İnika) köyünden ve Ahmet Erboğa, Saltuk (Malamelke)
köyünden yaşamlarını yitirmişlerdir. Ben bu saldırıyı lanetliyorum ve
kınıyorum. Yaşamını yitiren hemşehrilerime Allah’tan rahmet diliyorum,
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Herkesin başı sağ olsun.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ ve 19 milletvekili tarafından,
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanmaya başlanan uzaktan eğitim
sisteminde karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/2751) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 8 Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Toğrul.
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Yine, Genel Kurulun sevgili emekçileri bu zor koşullarda
bize destek sunuyorlar, onlara da teşekkürlerimizi ifade etmek isterim.
Televizyonları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı da buradan saygıyla
selamlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu coronavirüs pandemisi
açıklandıktan sonra tabii ki hayatın birçok normal akışı bir anda değişti.
Ülkelerin gündemi değişti. Hemen hemen yaşamın her alanı tabii ki bundan
etkilendi. Bu etkilenen alanlardan bir tanesi de eğitim alanı. Biliyorsunuz, 23
Martta Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Türkiye’deki eğitimin 23 Marttan
itibaren uzaktan eğitim şeklinde verileceğini” ifade etti.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu konuda da ciddi
sorunlar yaşanıyor çünkü Türkiye’de çok ciddi sayıda öğrencimiz var. 18 milyon
civarında öğrencimiz var ve bu 18 milyon civarındaki öğrenciye hizmet edecek
internet altyapısı yok. Yapılan çalışmalara göre öğrencilerin yüzde 20’si
internet olanaklarına ulaşamıyor. Hatta çoğu evde televizyon yok değerli
arkadaşlar. Bunlar önemli sorunlar. Yine, özellikle şu noktada ciddi bir sorun
yaşanıyor: Biliyorsunuz, Türkiye’de 1 milyon 300 bin civarında taşımalı öğrenci
var ve bunlar genelde kırsalda yaşıyorlar ve genelde çalışmak durumundalar.
Dolayısıyla bunların koşulları zaten bu uzaktan eğitim imkânına sahip değil. Bu
anlamda da ciddi sorunlar yaşanıyor.
Bir diğer önemli nokta değerli arkadaşlar, özellikle
bölgede, böylesi durumlarda, uzaktan eğitimde, öğretmen olmadığı için yardımcı
olacak kesim ebeveynler. Özellikle, bölgede dil bilmediği için çocuğuna
yardımcı olamayan ciddi sayıda yurttaşımız var ve bu anlamda da çocukların
eğitimi eksik kalıyor. Bu anlamda da aslında ana dilinde eğitimin ne kadar
önemli olduğunu buradan tabii ki vurgulamak isterim. Bilgisayarı olmayan, hatta
televizyon kanalını ayarlayamayan birçok velinin olduğunu biliyoruz değerli
arkadaşlar. Uzaktan eğitim ciddi bir dezavantajdır ve bunların etkisinin azaltılması
noktasında hepimizin ciddi yapacakları olmalıdır diye böyle bir konuyla ilgili
Meclisin bir araya gelmesi ve ciddi önlemler alması gerekir.
Değerli arkadaşlar, ilk ve ortaöğretimde yaşanan
sorunların benzeri üniversitelerde de yaşanıyor. Biliyorsunuz, birçok
üniversite yine internet üzerinden uzaktan eğitim yapıyor ama internet
altyapısı yok ve interneti en düşük hızda kullanan ülkelerden bir tanesiyiz.
Öğrencilerimiz bulundukları yerlerde evler kiralamışlardı, yurtların veya özel
üniversitelerin ücretlerini çoğu velimiz peşin ödemişti. Şimdi öğrencilerin bu
eğitimden mahrum kalması ve orada hâlâ kira ödemeye devam etmeleri ciddi bir
sıkıntı, zaten ekonomik zorluk yaşayan yurttaşlarımızın üzerine ikinci bir
yükün binmesine neden oluyor.
Değerli arkadaşlar, alınması gereken önlemler
noktasını da kısaca özetlemek isterim: Kamusal eğitimin eşit, ücretsiz ve
ulaşılabilir olması özelliklerinden hareketle Eğitim Bakanlığının bilgisayar ve
televizyon gereksinimi olan öğrencilerin ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılaması
gerekir.
Ocak 2020 dönemi olarak 20 bin civarında öğretmenin
ataması yapılmış ama göreve başlatılmamıştır. Bu öğretmenler ciddi geçim
sıkıntısı çekiyorlar. Bu öğretmenlerin derhâl göreve başlatılması gerekiyor.
Uzaktan eğitim sistemi sebebiyle özellikle Kürt
illerinde yaşayan çocuk ve gençlerin eğitim hakkına erişimde yaşadığı sorunlar
katlanarak artmıştır. Bu sebeple sisteme tüm öğrencilerin sağlıklı bir şekilde
ulaşması için gerekli altyapının sağlanması ve ana dilinde eğitim verilmesi
konusunda siyasi iktidar tarafından samimi adımların bir an evvel atılması
gerekir.
Hükûmet, üniversitelerde uzaktan eğitim konusunda
kapsamlı bir eylem planı ortaya koymalıdır. Öğrencilerin bilgisayar ve internet
altyapı yoksulluğuna karşı YÖK’ün “Kayıt dondurabilirler.” şeklindeki
açıklaması gerçekten çok abestir, bu ülkenin gençliğini kaderine terk etmek
anlamına gelir; bunun yapılmaması gerekir. Bu ülkenin geleceği için çok önemli
bir anlam ifade eden üniversite öğrencilerine uzaktan eğitim sürecinde ekonomik
destek sunmak, yurt ve kredi borçlarını ertelemek hatta faiz ödemelerini silmek
sosyal devletin bir gereği olarak yapılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.
YÖK, üniversite özerkliğini bitirmek ve akademik
özgürlüğü yok etmek için harcadığı mesaiyi öğrenciler için harcamalıdır. Bu
kapsamda da bütçesinden öğrencilere ekonomik destek, teknolojik altyapı
sağlamalıdır. Hiçbir şey yapamıyorsa ek internet bağlantıları oluşturabilir,
internet kotalarını artırabilir. Öğrencilerin taleplerine ve şikâyetlerine
“Kayıt dondurma hakkı tanıdık.” gibi bir gerekçe asla kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, özellikle bu internet
altyapısının zayıflığı ve kotanın aşımı noktasında aileler, öğrenciler evde ama
kapılarına internet ücreti faturaları geliyor. Bunların da ertelenmesi
gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Mahir Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır Sayın Başarır.
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Diyarbakır’da hain bir terör saldırısında
yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, ulusumuza
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde ve dünyada
yaşanan corona virüsünün etkisinden dolayı 3 Martta Millî Eğitim Bakanlığı
uzaktan eğitim sistemine geçmiş bulunmaktadır. Evet, 2 şekilde insanlar uzaktan
eğitime erişebilmekte: İnternet ve TRT. Ülkemizde 18 milyondan fazla öğrenci
bulunmakta ama üzülerek görüyoruz ki 5 milyon çocuğumuz uzaktan eğitime
erişememekte. Sayın Millî Eğitim Bakanına sorduğumuz zaman 3 milyon 400 bin öğrencinin
uzaktan eğitim sistemine erişemediği cevabını vermiştir.
Şimdi, neden erişemiyorlar? Bugün, kırsalda,
köylerde hatta köylerin birçoğunda internet altyapısı yok, internet yok,
çocuklarda akıllı telefon yok, hatta çok çok az olsa da televizyonu olmayan
köyler bulunmakta. Sayın Millî Eğitim Bakanı, bu sistemi getirirken özellikle
çocuklarımızı, evlatlarımızı düşünmek zorundaydı. En azından bu üç aylık
süreçte 20 yaş altı çocuklarımıza internetin üç ay ücretsiz olarak verilmesini
devlet sağlayabilirdi. Bu ülkedeki valiler, belediyelerin mutfaklarına mühür
koyacağına, kolilerini toplayacağına, bu köylerdeki çocuklara tablet
dağıtabilirdi, televizyonu olmayan evlere televizyon verebilirdi. Bana göre
valinin, devletin birinci görevi buydu ama üzülerek söylüyorum ki bu
çocuklarımız bu yüzyılda internet olmadığı için eğitimlerinden uzak kalmakta.
İkinci bir sorun, 20 yaş altı çocuklarımız için
sokağa çıkmaya yasağı getirildi. Peki, engelli çocuklarımız, otizmli
bireylerimiz, evlatlarımız; onlar, annesi babası olmadan sokakta yürüyemiyor,
eğitimini onlarla alıyor. Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu çocuklarımız için Millî
Eğitim Bakanlığının özel bir uzaktan eğitim programı var mı? Yok. Peki, bu
çocukların annesi, babası işte, izin veriliyor mu bu süreçte? Hayır. Bu,
düşünülemez bir durum, kabul edilemez bir durum. Eğer bu ülkedeki engelli
çocuklarımızı düşünmüyorsak, eğitimle ilgili önlemleri ilk olarak onlar için
almıyorsak gerçekten uzaktan eğitimin bir anlamı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, özellikle erişim çok önemli. Eğer ki bu sistem, bu süreçte
disiplinli, erişilebilir hâle getirilmezse; internet çocuklar için, 20 yaş altı
evlatlarımız için ücretsiz hâle getirilmezse; talep, televizyon sorunları
çözülmezse olası haziran ve temmuz aylarındaki sınavlarda çocuklarımız için her
şey bir felaket olabilir. Biz, onların bir saat bile eğitimden uzak
kalmalarından büyük üzüntü duyarız. Bu insani bir durum. Tekrar tekrar söylüyorum,
internet onlar için üç ay ücretsiz olsun, kontör mü veriliyor telefonlar için,
verilsin ve valiler, devlet, tablet, televizyon eksiği olan çocuklarımızın bu
eksikliğini gidersin.
Teşekkür ediyorum.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekilimiz Sayın Orhan Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Erdem.
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya) – Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Diyarbakır’da hayatını kaybeden sivil
vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Teröre
destek olan yandaşlarını, terör örgütünü lanetleyerek tekrar konuşmama başlamak
istiyorum.
HDP Grubunun verdiği önerge hakkında söz aldım.
Önergede, uzaktan eğitime dönük iki konuya değiniliyor içeriğine baktığımızda.
Birincisi, uzaktan eğitim sistemi içerisinde yoksul aile çocuklarının TV ve
internet ulaşımının olamaması durumunda nasıl eğitim alacakları; ikinci konu da
uzaktan eğitim takip sistemi ve mekanizmasının yeterli olmadığı.
Bunlara şöyle cevap verebiliriz: Küresel bir sorun
yaşıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi, çok şükür, çok hızlı
kararlar almış, mevcut altyapısının da buna uygun olması nedeniyle, başta EBA
(Eğitim Bilişim Ağı) sistemini hizmete koymuş. Bu zaten bir destek eğitim
portalıydı. Buradan 50 bin öğrenci bir anda girebilirken bunu 500 bine
çıkarmanın yollarını aramış. Şu an 4-5 milyon öğrencinin aynı anda eğitim
almasına uğraşmakta. Asıl önemli olan, 18 milyon öğrencinin eğitim alabilmesi
için TV’yi devreye koymuş, TRT ile EBA birlikte bu işe, zaten hazır olan
içerikleri güçlendirerek başlamış durumda.
Şunu demek istiyorum: Bu, eğitim sisteminin
içerisinde yaşadığımız soruna dönük bir destek eğitim modelidir; bu, eğitim
vermek için yapılmış bir uygulama değildir. İnşallah bu sorun çözüldüğünde
Millî Eğitim Bakanlığı telafi eğitimini yapacaktır. Büyük bir ihtimalle yaz
aylarında, tatil döneminde bu eğitim tamamlanacak.
Dünyaya baktığımızda, Türkiye'nin yaptığı bu modeli
gelişmiş ülkeler bile yapamadı. Belçika ailelere mail göndererek “Şu derslere
yardımcı olun.” diyor. Birçoğunda hiçbir şey yapılmadı. Bunu anlatmak isterim.
Ülkemiz yine bu konuda çok önemli adımlar atmış ve öncelikli işler yapmıştır.
İkinci konu: Uzaktan eğitimin takip sistemi ve
mekanizması. Bakanlık hemen bütün il müdürleriyle videokonferans sistemiyle
görüşmeler yapmış, öğretmenlerin öğrencilerini bire bir takip etmesi konusunda
telefonla takibini sağlayacak talimatları vermiş, ayrıca zaten
öğretmenlerimizin her birine birer bilgisayar dağıtıldığı için, imkânı olan,
sistemi kurabileceklerin de videokonferansla derslerine katkı vermesinin önünü
açmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Erdem.
ORHAN ERDEM (Devamla) – Teşekkür ederim.
En önemli şey de Cumhurbaşkanımızın açıkladığı
üzere, uzaktan eğitimi alacak bu öğrencilerimize 10 gigabayta kadar ücretsiz
internet sağlanması da bütün iletimi sağlayan taraflarca oluşturulan bu
dönemdeki uygulamaların içerisine alınmıştır.
Kısacası, zor bir dönemden geçiyoruz, inşallah bir
an önce sonuçlanır. Normale döndüğünde Millî Eğitim Bakanlığı telafi eğitimine
başlayacaktır. Bu süreçte de öğrencilerimiz, destek eğitimiyle, eğitimden geri
kalmamak, soğumamak, bilgilerini unutmamak adına bir eğitim alıyorlar. Bu
bakımdan, böyle bir çalışmaya gerek olmadığını belirtmek istiyor, tüm heyeti
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Özel, size söz vermeden önce, Sayın Özçelik
Burdur’la ilgili bir bilgi aldı, onu aktarmak istiyor.
Sayın Özçelik, siz görüştünüz Burdur’la, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, Burdur Belediyesi tarafından başlatılan
yardım kampanyasının Burdur Valiliği tarafından iptal edildiğine, herhangi bir
soruşturmanın söz konusu olmadığına ve yapılan yardımların şahıslara iadesinin
gerçekleştirileceğine ilişkin açıklaması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Evet, çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Genel Kurulda gündeme geldi. Burdur Belediyesinin
başlattığı bağış kampanyasında, Tarım Kredi Kooperatifinden bir koli talebi
olmuş ve bunun üzerine koli talebi karşılanmış. Fakat Burdur Belediyesi, hem
Tarım Kredinin ismini kullanarak hem de hesap numarasını kullanarak bağış
kampanyası başlatmış. Bunun üzerine, Tarım Kredi bunu fark edince, bu
kampanyanın uygun olmadığı ifade edilmiş. Bunun yanında İçişleri Bakanlığı
genelgesine, yardım toplama kararına aykırı da hareket edilmiş ve bunun üzerine
bu bağış kampanyası durdurulmuş. Bir soruşturma söz konusu değil. Ayrıca,
yapılan yardımların şahıslara iadesi gerçekleşecek.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.
Sayın Özel, sizin bir açıklamanız olacak, buyurun.
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, yurt dışında hem mağdur hem de mahsur
durumda olan vatandaşların ülkeye getirilmesi konusunda iktidara
seslendiklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, aslında başka
bir şey için söz aldım ama buna da bir şey söylemem gerekiyor çünkü bana
cevaben söyledi.
Böyle bir yanlışlık olabilir mi? Bir belediye,
yoksulları biliyor, nakit para toplamıyor “Tarım Kredi Kooperatifinin hesabına
gidip parayı yatırırsan erzakını ben ulaştırırım.” diyor. Bunda ne zarar var?
Şimdi, Burdur Milletvekili diyor ki: “Bağış yapanlara da iade yapılacak.” Ya, adam
bağış yapmış, erzak var, Tarım Kredi zaten kendi ürününü satsın ister; kaybeden
kim? Belediye, vatandaşına sahip çıkıyor; Tarım Kredi, çiftçinin malını satmış
oluyor; gariban, ihtiyaç sahibi vatandaşın da boğazından Tarım Kredinin
ürettiği mal geçiyor. Sen de Burdur Milletvekili olarak bu kampanyaya katkı
ver. Ne var yani, Burdur’da bu kampanyayı yapan düşmanımız değil ki. Burdur Belediyesi AK PARTİ’de olsa Tarım Kredinin ürününü almaya yasak
mı getirecek? Olacak iş değil.
Sayın Başkan, söz
almakla ilgili esas talebim şuydu, daha doğrusu söz alma gerekçem şuydu: Yurt
dışında birçok vatandaşımız hem mağdur hem de mahsur durumdalar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Suudi Arabistan’da, Katar’da, Umman’da, Dubai’de, Kıbrıs’ta, Libya’da ve birçok
ülkede hâlâ mahsur kalmış ve mağdur durumda vatandaşlarımız yardım bekliyor. Bu
konuda Hatay Milletvekilimiz Serkan Topal, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Ali
Öztunç daha önce bu talepleri seslendirmişti. Bir kez daha buradan yetkililere
sesleniyoruz, iktidara sesleniyoruz, Dışişleri Bakanlığına sesleniyoruz: Bu
ülkelerdeki vatandaşlarımızın getirilmesi için, uçaksa uçak, ne tedbir alınması
gerekiyorsa yapılmalı, büyükelçilerimiz bu vatandaşlarımıza sahip çıkmalı.
Geldikten sonra karantinayla ilgili bir endişe varsa, Hatay’da Büyükşehir
Belediyemiz inisiyatif almaya, mekânları sağlamaya hazır olduklarını da
söylüyorlar. Bu konuda bir an önce Suudi Arabistan’da, Katar’da, Umman’da,
Dubai’de, Kıbrıs’ta ve Libya’daki vatandaşlarımızın sesinin duyulmasını
istiyoruz.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
5.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Dışişleri Bakanının yurt
dışındaki vatandaşların ülkeye getirilmesi konusunda çalışma yapıldığına
ilişkin kendisine bilgi verdiğine ve konunun takipçisi olacağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN – Değerli
arkadaşlarım, bu konuda ben de önceki gün Sayın Dışişleri Bakanıyla bir görüşme
yaptım. Sayın Dışişleri Bakanıyla yurt dışındaki yurttaşlarımızın getirilmesi
konusunda bir görüşmemiz oldu. Bana bazı bilgiler verdi, çalışma yaptıklarını
anlattılar ama hep beraber bu konunun da takipçisi olalım.
Sayın Zengin...
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
48.-
Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in, yurt dışındaki vatandaşların ülkeye
getirilmesiyle ilgili gayretlerinin devam ettiğine, Tarım Kredi
Kooperatiflerinin yardım kampanyası yapamayacağına, usulle alakalı bir problem
olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) –
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; yurt dışındaki
vatandaşlarımızla ilgili muhakkak gayretlerimiz devam ediyor, daha evvel
-milletvekili arkadaşlarım da biliyorlar- Kuveyt’teki arkadaşlarımızla ilgili
bir gayretimiz oldu; inşallah devam edecek, tamamlayacağız bunu.
Şimdi, Tarım Kredi
Kooperatifleriyle ilgili şunu söylemek istiyorum: Tabii ki yardımdan yanayız
ama her şeyin bir usulü var. Yani buradaki problem şu: Belediye, Tarım Kredi
Kooperatifinden belli sayıda paket almak üzere talepte bulunmuş. Yani, örneğin, ben 100 koli
mal alacağım, bedelini Belediye olarak ben ödeyeceğim. Şimdi, bu yaptığı
kampanyada, vatandaş -tek tek ödeyerek- Tarım Kredi Kooperatifine onun adına
ödemeleri yapsın istiyor Belediye. Buna teknik olarak imkân yok. Yani, burada
meseleyi hukuken yapmamız gerekiyor. Yardıma elbette hiç kimsenin itirazı yok
ama usulle alakalı bir problem var. Tarım Kredi Kooperatifleri kendileri yardım
kampanyası yapamazlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Zengin, gündeme
geçelim.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Belediyenin nasıl yapacağı
zaten belli. O sebeple, burada, bu meselede lütfen elma ile armut mukayesesi
yapmayalım, farklı bir şeyden bahsediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Beştaş…
49.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, cezaevlerinden ölüm haberlerinin
gelmeye devam ettiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Maalesef, cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye
devam ediyor, üzülerek bunları ifade ediyoruz.
Bu arada, bizi cezaevinden izleyenlerden özür
dileyeyim, ne diyeyim bilmiyorum. Çok üzgünüz bu kötü haberleri vermekten ama
17 yaşında, Şakran Çocuk Cezaevinde bulunan Ali Erdoğan’ın intihar ettiği
yönünde bir iddia var. Şimdi ailesi aradı ve telefon görüşmesini bize
aktardılar. İktidar Grup Başkan Vekili araştıracaktır. “On dört günde bir almam
gereken kanser ilacım bulunmuyor. İğnem Türkiye’de bulunmadığı gibi, hasta
olmama rağmen takibim de olmuyor. Üç aydır buradayım ve hiçbir kontrolüm
yapılmadı. Hiçbir dezenfektan olmadığı için hastaneye götürülmüyorum. Hastaneye
götürülmeme sebebim ise karantina altına alınacak olmam oluyor. Ben kolon
kanseri hastasıyım, verem tedavisi görmekteyim. Artrit, kemik erimelerim var,
omurilik kemiği erimelerim var; bunlarla ilgili tedavi görmekteyim. Bunlardan
kaynaklı kanamam oluyor. Dün dışarıdan bir genel cerrah doktor geldi kuruma.
Hiçbir şekilde önlem alınmadığı gibi, doktorun kendisi de önlemsiz bir şekilde
gelmişti.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.
“Doktora hastalıklarımı söyledim. Doktorum, benim
kesinlikle kendisinin alanına girmediğimi fakat acilen hastaneye götürülmem
gerektiğini söyledi. Cezaevi idaresiyse Yeşilyurt Devlet Hastanesine
götürülemeyeceğimi söyledi. Bundan kaynaklı da ölümle yüz yüze kalmış
durumdayım. Kamuoyunun durumumla ilgili…”(x) İşte, İnsan Hakları
Derneği de bugün… Dün saat onda bunu söylerken yaşıyor, sonra intihar ettiğine
dair haberler geliyor. Yani çok vahim bir tablo var ortada. Bu nedenle,
kamuoyunu bilgilendirmek açısından söz aldım. Çok üzgünüz. Ailesine başsağlığı
diliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek düzenleme cezasının hapis olması nedeniyle yaşanan
sorunların tespit edilmesi ve karşılıksız çek suçunun infaz yasa teklifi
kapsamına alınmaması nedeniyle ortaya çıkacak eşitsizliklerin incelenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan
2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, öneriyi okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
8/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 8/4/2020 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve
arkadaşları tarafından, karşılıksız çek düzenleme cezasının hapis olması
nedeniyle yaşanan sorunların tespit edilmesi ve karşılıksız çek suçunun İnfaz
Yasa Teklifi kapsamına alınmaması nedeniyle ortaya çıkacak eşitsizliklerin
incelenmesi amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1727 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 8/4/2020 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
50.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Şakran Çocuk Cezaevinde bulunan 17
yaşındaki Ali Erdoğan’ın intihar ettiği yönünde iddialar olduğuna ve Ödemiş
Cezaevinde bulunan Mehmet Salih Filiz’in mağduriyetine ilişkin açıklaması (x)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – İntihar ettiği iddia
edilen, Şakran Çocuk Cezaevinde bulunan 17 yaşındaki Ali Erdoğan -gazetelere de
düştü- fakat hasta olan ve mektubunu okuduğum -yani görüşmesini okuduğum- ise
Mehmet Salih Filiz, Ödemiş Cezaevinde. Yani bu yaşıyor, Ödemiş Cezaevinde, şu
anda ağır hasta; diğeri ise maalesef ölmüş yani intihar ettiği iddiası var.
Teknik bir hata yaptım, kusura bakmayın.
BAŞKAN – Estağfurullah.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek düzenleme cezasının hapis olması nedeniyle yaşanan
sorunların tespit edilmesi ve karşılıksız çek suçunun infaz yasa teklifi
kapsamına alınmaması nedeniyle ortaya çıkacak eşitsizliklerin incelenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan
2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken bu sabah Diyarbakır’ın Kulp
ilçesinde terör örgütü tarafından şehit edilen vatandaşlarımıza Allah’tan
rahmet, ailelerine, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum; terörü
lanetliyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün önemli bir gündem
maddesi var. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun'da değişiklik öngören bir kanun teklifinin görüşmelerine devam edilecek.
Bu kanun teklifinin kendi içinde birçok eşitsizliği, birçok haksızlığı
barındırdığını hepimiz biliyoruz. Örneğin, sosyal medya paylaşımları nedeniyle,
köşe yazısı nedeniyle, düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilebilecek
birtakım açıklamalar nedeniyle hâlen cezaevinde bulunan ya da haklarında
soruşturma yürütülen kişilerin bu yasadan yararlanamıyor olması doğrusu çok
büyük bir eşitsizlik. Genel Kurul görüşmelerinde şüphesiz bunlar konuşulacak
ancak bunun yanında ben önemli bir haksızlığı, eşitsizliği sizlere ifade etmek
için kürsüye geldim.
Konumuz karşılıksız çekler. Önce hukuki çerçeveyi
çok kısaca özetlemek istiyorum. 5941 sayılı Çek Yasası’na göre, düzenlenen
çekin karşılıksız çıkması hâlinde banka tarafından o çekle ilgili olarak
“karşılıksızdır” işlemi yapılır ve hamilinin yargıya başvurması hâlinde de
yargı tarafından adli para cezasına hükmolunur. Yine aynı yasaya göre ve atıfta
bulunduğu 5275 sayılı Kanun’a göre, bu adli para cezasının süresinde ödenmemesi
hâlinde de ceza hapis cezasına dönüşür ve kişi cezaevine girer. Şimdi, bu yasada
bu yok.
Önce şunu söyleyeyim: Bu hapis cezasına dönüşme
eylemi, dönüşmesi yönündeki yasa hükmü bizim Anayasa’mıza aykırı arkadaşlar.
Anayasa’mızın 38’inci maddesine 2001 yılındaki Anayasa değişiklikleri sırasında
eklenen sekizinci fıkraya göre “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir
yükümlülüğünü yerine getirememiş olmaktan dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.”
Anayasa’nın bu amir hükmü, Türkiye’nin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne Ek 4 No.lu Protokol’ün 1’inci maddesi hükmüdür de aynı zamanda.
Bu protokolü Türkiye 92 yılında imzalamış, 94 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisi bu imza keyfiyetini de bir yasayla onaylamıştır. Esasen 2001 yılındaki
Anayasa değişikliği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek bu hükmün iç hukuka
taşınmasından ibarettir arkadaşlar. Çekte hapis cezası olmaz.
Bu kürsüden söylemiştim, bir kez daha söylemek
istiyorum: Siyasal Bilgiler Fakültesi 1’inci sınıfında borçlar hukuku hocamız
Profesör Doktor Safa Reisoğlu -Allah selamet versin- ilk dersinde bize şunu
söylemişti: “Çocuklar, borçtan şahıs ile sorumluluk yoktur. Hiç kimse, borcunu
ödememiş olmaktan dolayı cezaevine konulamaz.”
2001 yılındaki bu Anayasa hükmü çerçevesinde 2012
yılında 5941 sayılı Çek Yasası değişti ve çekte hapis cezası kaldırıldı. Sayın
Erdoğan bunu o zaman büyük bir müjdeyle açıkladı. Ancak, çok uzun sürmedi, 2016
yılının Temmuz ayında kabul edilen bir başka yasayla tekrar eskiye dönüldü,
2012 öncesine dönüldü.
Arkadaşlar, “Karşılıksız çekte hapis cezası
istenilen sonucu vermiş mi?” diye rakamlara baktığımızda, ben böyle bir şeyi
görmüyorum. Yani hapis cezasının kaldırıldığı dönemde karşılıksız çeklerde bir
patlama yok, hapis cezasının olduğu dönemde de karşılıksız çeklerde bir azalma
yok. Örnek veriyorum: 2009 yılında 25 milyon adet çek düzenlenmiş -kriz yılıdır
2009 yılı, ekonomi yüzde 4,7 oranında küçülmüştür, yüzde eksi 4,7- bu 25 milyon
çekin 1 milyon 756 bini karşılıksız çıkmıştır, bunun sayısal olarak oranı yüzde
6,8’dir; çekte hapis cezası vardır. 2014 yılı, çekte hapis cezası yok; düzenlenen
çek sayısı 23 milyon, bunun 673 bini karşılıksız çıkmış, toplama oranı yüzde
2,9. Yıl 2009, çekte hapis cezası var; toplam 16,8 milyon çek düzenlenmiş
-ekonomik kriz nedeniyle düzenlenen çek sayısı azalmış- bu çeklerin toplam 542
bini karşılıksız çıkmış, oran yüzde 3,2.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Devam edelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Ne zaman kriz var,
insanlar çeklerini ödeyememiş arkadaşlar.
Şimdi, denilecek ki: Efendim, biz 25 Mart tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir yasa kabul ettik, yasayı geçirdik, Sayın
Cumhurbaşkanının da onaylaması sonucu bu 26 Mart tarihinde Resmî Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre, karşılıksız çek nedeniyle
cezaevine girmiş olanların cezalarının infazları durduruldu, hemen tahliyeleri
yapıldı ancak bir şart koşuldu: “Üç ay içerisinde çek bedelinin yüzde 10’unu
ödeyeceksin, sonra, ikişer aylık dönemler hâlinde, toplam 15 taksitte de kalanı
ödeyeceksin.” Bu üç ay içerisinde yüzde 10’luk ödemeyi yapmazsa alacaklının
şikâyeti üzerine kişi hapse girecek.
Değerli arkadaşlar, burada birçok ceza affediliyor;
hırsızlar, dolandırıcılar, başka suç işleyenler affedilirken bu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN – Tamamlayalım.
Buyurun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Başkanım, alacaklılar ne
alacak?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Bakın “Alacaklılar
ne alacak?” diyor, çok teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim bu soruyu
sorduğunuz için; ben esasen o konuya girecektim.
Arkadaşlar, bu adaletsiz. Şimdi, arkada şöyle bir
düşünce var: “Ya kardeşim, adam çek kesmiş, muhtemelen bu dolandırıcı.” Peki,
dolandırıcılar da affediliyor mu şimdi bu yasayla? Affediliyor.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Affedilmiyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Dolandırıcı… Örnek
veriyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Affedilmiyor, infazı
erteleniyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Efendim, örnek
vereyim.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Affedilmiyor.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Zamanım geçiyor,
size cevap vermeyeceğim.
Şimdi, bir dolandırıcı Ceza Kanunu’na göre eğer beş
yıl hapis cezası almışsa… Nitelikli dolandırıcılıkta bu on yıla kadar
çıkabiliyor. Diyelim ki altı yıl hapis cezası aldı, bu yasaya göre, 1/2
oranında infaz süresi kısalıyor, üç yıl; kalan üç yılda, geçici 6’ncı maddeye
girdiği için tahliye oluyor. Cezaevinde yatmayacak, belki usulen bir iki gün
cezaevine girip çıkacak. Dolandırıcıya yapılan bu işlemi neden bu insanlara
yapmıyorsunuz sevgili arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Sayın Başkan, çok
suistimal ettim. Genel Kurulun da affına sığınıyorum.
Sevgili arkadaşlar, önlemler alınıyor. Ne deniyor?
“Evinizden çıkmayın.” İş yerleri kapalı. Bu insanlar üç ay içerisinde çıkıp bu
parayı nereden bulacak arkadaşlar, nereden bulacak? Yapmayın. Krediler açılmaya
çalışılıyor, vergi borçları erteleniyor, beyannameler erteleniyor, İşsizlik
Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği miktarı artırılmaya çalışılıyor, işte “Ekonomiye
şu kadarlık paket sunuyoruz.” diyorlar. Peki, bu insanlar ne zaman, nerede
çalışacak da bu parayı, bu borcu ödeyecekler? Arkadaşlar, yapmayın, bu
adaletsiz.
RECEP ÖZEL (Isparta) – Altı ay…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Efendim, yapmayın.
“Altı ay” diyor şimdi arkadaşımız, bu bir pazarlık konusu değil. Bir kişi
piyasayı 100 milyon lira dolandırıp ortadan kaybolmuşsa, sırra kadem basmışsa
affediyorsunuz; çek düzenleyen kişiden bunu esirgiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen, İYİ PARTİ Grubu
adına Samsun Milletvekilimiz Sayın Bedri Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Yaşar.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Diyarbakır’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet, yüce Türk milletine de başsağlığı diliyorum ve bunu yapanları
şiddetle, nefretle kınıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde çek konusu Türk
Ticaret Kanunu’yla düzenlenmiş, çek bir ödeme aracı hâline gelmiştir.
Düzenlenen bu kanuna göre, çekin üzerinde düzenleme tarihi olarak ne yazılı
olursa olsun, çek bankaya ibraz edildiğinde ödenmesi gerekmektedir. Fakat daha
sonra yapılan düzenlemeyle keşide tarihi ödeme tarihi olarak esas alınmış, buna
göre, daha önceki ödemeler, erken ödemeler iptal edilmiştir. Geçen hafta
çıkardığımız bir kanunla özellikle bu karşılıksız çek konusunda ciddi sorunlar
yaşandı. Biliyoruz ki biz, ticaretin de şekli var, şemaili var, kuralı var,
adabı var ama her çekini ödemeyene de dolandırıcı gözüyle bakarsak bir miktar
yanlış yapmış oluruz.
İkincisi -tabii, geçtiğimiz hafta bunlar
salıverildi- üç ay içerisinde yüzde 10’unu ödemeleri gerekiyor. İçinde
bulunduğumuz durum itibarıyla, yaşadığımız günler itibarıyla bunun ödenmesi de
çok fazla mümkün görünmüyor.
Ben, bir başka konuya da dikkatinizi çekmek
istiyorum. Özellikle son dönemde, ayın 13’ü ile 30 Nisana kadar olan çeklerin
ödenmemesi konusunda, corona virüsü kapsamında bir yasa çıkardık. Değerli
arkadaşlar, bakın yani “13’ü ile 30 Nisan arasındaki çeklerin ödenmemesi”
demenin ekonomide çok ciddi sıkıntılara sebep olacağını bilmek için kâhin
olmaya gerek yok. Biliyorsunuz, bu çeklerin çoğu bankalara teminat olarak
verildi, bu teminatlar karşılığında da krediler kullanıldı. Bu çekler
ödenmediği takdirde bankaların, kime krediyi vermişse krediyi verdiği
firmaların muhakkak yakasına yapışacağı konusunda hiç tereddüddünüz olmasın.
Dolayısıyla buna muhakkak bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Yani bu dönem
içerisinde ödenmeyen çekler 4’üncü ayın 30’undan itibaren nasıl ödenecek?
Bunların arkası da yazılamayacak. Her iki taraf da mağdur.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bu yasayı
çıkarırken, bu kararnameyi çıkarırken muhakkak çok taraflı düşünmemiz
gerekiyor, çok taraflı karar vermemiz gerekiyor. Bu işin tarafında devlet yok
yani devlet bu çekleri ödemiyor. Karşısında kim var? Alıcı var, satıcı var. Ama
devlet olarak siz ortaya bir irade koyduğunuz zaman, o çek ödenmiyorsa, böyle
bir iradeyi orta yere koymuşsanız, onun muhatabına da bir çözüm yolu önermeniz
lazım. O çeki tahsil edemeyen üreticinin, esnafın, tahsil edemediği çekin
karşılığını ödeme mecburiyeti var ticari itibarını korumak açısından.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Yaşar, lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Diğer bir konu -bugün
Ankara’daki milletvekillerimiz de muhakkak aranmıştır- otomotivcilerin bir
talebi var, diyorlar ki: “Biz, 5607 sayılı Kanun’un geçici 10 ve 11’inci
maddeleri kapsamında ceza davalarına konu olan 20 bine yakın araçla ilgili
olarak ödenmesi gereken ÖTV matrahının yüzde 25’ine tekabül eden kısmını ilgili
gümrük saymanlık müdürlüklerine yatırdık. Gümrük kaçakçılığına konu olduğu
iddia edilen araçlar kanundan faydalanmış ve sahiplerine iade edilerek trafik
sicili üzerine konulan tedbirler kaldırılmıştır. Yargılamalara konu araçların
ithali esnasında meydana geldiği iddia olunan kamu zararı fazlasıyla
karşılanmıştır. Bu duruma rağmen yargılamalar devam etmekte olup ithalatçı
firmalar ciddi mağduriyetler yaşamaktadır.” Diyorlar ki: “Biz yükümlülüğümüzü
yerine getirdik ama ceza davaları devam ediyor.”
Bu çıkan yasaya -iktidar-muhalefet hepimizi
arıyorlar, bu önemli bir konu- bunu da ilave edersek bu mağduriyetler de
ortadan kalkmış olur diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ruştu
Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Tiryaki.
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Karşılıksız çek keşide edenlerin hapis cezasıyla
karşı karşıya bırakılması nedeniyle ortaya çıkan sorunların ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen araştırma komisyonu kurulması önergesi
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, karşılıksız çek düzenlemek adli bir suç
olmaktan çıkarıldı ancak ve hâlâ karşılıksız çek keşide edenler hapis cezasıyla
karşı karşıya bırakılıyor. Oysa bu durum hem –hatipler de söyledi- Anayasa’nın
38’inci maddesine hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 4’üncü
Protokolü’nün 1’inci maddesine açıkça aykırı. Neden? Bir kimse yalnızca
sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getiremediği için hapis cezasıyla
cezalandırılamaz. Neden? Çünkü bu bir toplumsal sözleşmenin parçası olarak
görülmüyor ve bu yüzden, karşılıksız çek keşide ettiği için bir kimsenin hapis
cezasıyla cezalandırılması temel insan haklarına aykırı olarak görülüyor.
Peki, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne hem de
Anayasa’ya aykırı olduğu hâlde karşılıksız çek keşide edenler nasıl hapis
cezasıyla cezalandırılıyor? Kanuna ve Anayasa’ya karşı -Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’ne aykırı- hile yapılarak. Karşılıksız çek keşide etmenin hapis
cezası yok, ne var? Adli para cezası var. Adli para cezasını ödemezseniz ne
var? Hapis cezası var. Karşılıksız çek keşide ettiniz dolayısıyla borcu
ödemediniz, hapis cezası yok; adli para cezasını ödemediniz, hapis cezası var.
Peki, bu adli para cezası tahsil edildiğinde alacaklıya mı veriliyor? Hayır.
Kime veriliyor? Hazineye gelir kaydediliyor. Bu ne demek? Tam, dün görüşmeye
başladığımız infaz yasasıyla aynı mantık. Kişilere karşı işlenen suçlar
konusunda çok cömert bu Hükûmet ama devlete karşı işlenen suçlar konusunda çok
ketum. Yani bir kimse borcunu ödemediği için hapis cezasıyla cezalandırılmıyor
ama ondan dolayı adli para cezasını ödemediği için hapis cezasıyla
cezalandırılıyor. İnfaz yasasına da hâkim olan ruh bu.
Şimdi, infaz yasası teklifinizde üç başlığın daha
yer alacağı söyleniyordu, bu basından aldığımız bilgiler. Adalet Bakanlığının
yaptığı hazırlıklarda, Cumhurbaşkanlığına yaptığı sunumlarda üç konu daha yer
alacaktı: Deniliyordu ki bir tanesi: “Karşılıksız çek keşide etmeye hapis
cezası kaldırılacak.” Yani bunu ortadan kaldıracaktınız. İkincisi: Çocuk yaşta
evliliklere ilişkin düzenleme yapacaktınız. Aradaki yaş farkı 5’ten azsa ve 20
yaşın altındaysa bunu kısmen düzenlemeye sokuyorsunuz. Ve son olarak: Nafakayla
ilgili bir düzenleme yapmayı planlıyordunuz. Özellikle kadınların yaşına,
ekonomik durumuna göre bu nafakayı belirli bir süreyle sınırlandırmayı
düşünüyordunuz. Şimdi, iyi ki kadın örgütleri var, iyi ki güçlü kadın örgütleri
var, iyi ki ses çıkardılar; bunu infaz yasasına koymadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Ama bu karşılıksız
çek keşide edenleri hâlâ hapis cezasıyla cezalandırmak istemenizi anlayamıyoruz
çünkü bütün dünya artık ekonomik suçların hapis cezasıyla cezalandırılmaması
gerektiğini tartışıyor. Bütünü için değil; rüşvet de parasal ceza olarak,
ekonomik suç olarak görülebilir, irtikâp da görülebilir fakat orada toplumsal
bir zarar olduğu için hâlâ bu kapsamda olduğunu düşünenler var ama karşılıksız
çek keşide ettiği için bir kimsenin hapis cezasıyla cezalandırılmasının doğru
olmadığını düşünüyoruz. Şimdi, bu önergeyi büyük olasılıkla Adalet ve Kalkınma
Partisi ile MHP, karşı oylarıyla reddedecekler ama önümüzde bu komisyonun
kurulmasından daha önemli şöyle bir fırsat var: İnfaz kanunu teklifini dünden
itibaren görüşmeye başladık, konulacak, eklenecek bir maddeyle bunu hapis
cezası olmaktan çıkarabiliriz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Abdullah Güler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika Sayın Güler.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Çok
Saygıdeğer Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, 25/3/2020 tarihli 7226 sayılı Kanun’la yapılan düzenleme arasında
doğan eşitsizliklerin incelenmesi ve çekleri karşılıksız çıkan kişilere verilen
hapis cezasının devam etmesi hâlinde ortaya çıkan sorunların ve alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Melis araştırması açılmasına dair grup önerisi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, bugün Diyarbakır’ın Kulp
ilçesinde PKK terör örgütünün alçakça saldırısı sonrası şehit olan 5
vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum ve geride kalanlara da sabır
diliyorum.
Ayrıca, bugün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü, bu
vesileyle de tüm Roman kardeşlerimizin bu özel gününü de tebrik ediyorum.
Çok değerli milletvekilleri, bu öneriyi
incelediğimizde Türk Ticaret Kanunu’nun çok yerleşik kambiyo evrakı olarak
çekin bir ödeme aracı olması, güçlü bir tedavül kabiliyetinin bulunması ve
ticari hayatımızın da çok önemli bir merkezine oturması nedeniyle çeke karşı
olan güvenin artırılması gerekli kılınmış ve bu vesileyle de geçmişte,
19/3/1985 tarihinde mevzuatımızda ilk defa karşılıksız çek düzenleme suçunu
cezalandıran bir özel hüküm konulmuştur. Bu tarihten önce çekle ilgili herhangi
bir düzenleme yoktu ve genel olarak da Türk Ceza Kanunu’nun dolandırıcılık suçu
kapsamı içerisinde değerlendiriliyordu. Daha sonra, 19/3/1985 tarihinde 3167
sayılı bu düzenlemeden sonra ikinci düzenlememiz 14/1/1993 tarihinde 3863
sayılı Kanun’la yapılmış, daha sonraki bir düzenleme 26/2/2003 tarihinde 4814
sayılı Kanun’la getirilmiş, daha sonra 14/12/2009 tarihinde 5941 sayılı Çek
Kanunu düzenlenmiş, daha sonra ise 31 Ocak 2012 tarihinde 6273 sayılı Çek
Kanunu’yla ilgili düzenleme yapılmış, daha sonra 15/7/2016 tarihinde de 6728
sayılı düzenlemeyle bu çekle ilgili değerlendirmeler ticari hayatımıza
girmiştir ve en son da 25/3/2020 tarihinde yapmış olduğumuz 7726 sayılı
Kanun’la da farklı bir düzenlemeyi Türk Ticaret Kanunu kapsamı içerisinde
hayatımıza geçirmiş oluyoruz.
Biraz önceki hatiplerimiz belirttiler; bu çekle
ilgili yapılan mevcut düzenlemelerin sonucunda, özellikle 5941 sayılı Kanun’da
çeke verilen adli para cezasının mevcut fail tarafından ödenmemesi hâlinde adli
para cezası ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bir dakika daha alıp
tamamlasam…
BAŞKAN – Buyurun.
ABDULLAH GÜLER (Devamla) - …beher günü, ilgili
mevzuatta açıklandığı üzere hapis cezasıyla sonuçlandırılmasıdır.
Değerli arkadaşlar, keşke bu kıymetli
değerlendirmelerinizi, bu önerilerinizi, bu katkılarınızı madde ihdası olarak
bizim 25/3/2020 tarihinde yapmış olduğumuz kanuni düzenlemede sağlasaydınız.
Diyor ki değerli arkadaşlarımız: “Efendim, şu anda, bu üç ay içerisinde, bu
arkadaşlarımız bu yüzde 10’luk ödemeyi alacaklıya nasıl ödeyecek? Ödemediği
takdirde, alacaklı tekrar şikâyet edildiğinde bu durumda ne yapacağız?” Keşke
bu değerli katkılarınızı bu madde ihdasında sağlasaydınız. Bizim ilk önerimiz
altı aylık bir öneriydi ve daha sonraki dönemler içerisinde taksitler hâlinde
ödenmesiydi ama maalesef, siz değerli arkadaşlarımızın bu konuda hiçbir
katkısını göremedik. Ama şimdi, bu öneriyle beraber farklı bir düzenlemenin
hayata geçirilmesini teklif ediyorsunuz ve biliyorsunuz ki -değerli hatipler
belirtti- geçmişten bugüne çekin bir kambiyo evrakı olarak Türk Ticaret Kanunu
kapsamı içerisinde güçlü, güvenilir, itibarlı ve ticari hayatımızın herhangi
bir şekilde aksamaya yer vermeksizin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Peki, ben bu kadar yeterli
görüyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, müsaade
ederseniz bir katkı sağlayayım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
51.-
Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi’nin CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasında
konuyu bütün boyutlarıyla ortaya koyduğuna ve hem bir özel mağduriyet durumu
hem de bir Anayasa ihlalinin var olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, biraz önce
Sayın Akif Hamzaçebi konuyu bütün boyutlarıyla ortaya koydu, zaten hepsi de
grubumuzun görüşlerini yansıtıyor.
Hem bir özel mağduriyet durumu var hem de bir
Anayasa ihlali var dolaylı olarak. Ecza kooperatiflerimiz var, bunların 7 tane
yöneticisi var, hepimiz adına görev yapıyorlar. Herkesin böyle görevleri
olmuştur. Sonra, ilaç sanayisi, kooperatiflerden şahıs çeki almadan ilaç
vermiyor. Öyle olunca, bu çekleri, hepimizin, 5 bin üye adına imzalayan
arkadaşlar, örneğin EDAK Ecza Kooperatifi battı diye, şu anda ödeyemeyecekleri
miktarda parayla ve hapis cezasıyla karşı karşıyalar. Oysa böyle bir tedbir
bütün eczacıları kooperatiflerden uzaklaştırıyor çünkü battığında çek cezası ve
hapis cezası geliyor. Anayasa’nın 171’inci maddesi kooperatifçiliğin
özendirilmesini, güçlendirilmesini ödevlerken, bu yüzden hem Çek Kanunu’ndaki
bu hapis cezası…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir cümleyle tamamlayayım
efendim.
BAŞKAN – Lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …Sayın Hamzaçebi’nin söylediği
eşitsizlikler, adaletsizlikler hem de ecza kooperatiflerinin yöneticilerinin bu
konuda uğradıkları mağduriyetler ve hiç hak etmedikleri hâlde, hepimiz mal
alabilelim diye zorla bir çeke imza attıkları için, işler kötü gittiğinde hapse
düşmesi olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bunu ekleyerek katkıda bulunmak istedim.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki.
Teşekkür ediyorum.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ve arkadaşları
tarafından, karşılıksız çek düzenleme cezasının hapis olması nedeniyle yaşanan
sorunların tespit edilmesi ve karşılıksız çek suçunun infaz yasa teklifi
kapsamına alınmaması nedeniyle ortaya çıkacak eşitsizliklerin incelenmesi
amacıyla 8/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 8 Nisan
2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Sezal, bir söz talebiniz vardı.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezal’ın, 5 Nisan Kahramanmaraş’a
İstiklal Madalyası verilişinin 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
5 Nisan 1925 yılında, Kahramanmaraş’a kırmızı
şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından, Millî Mücadele’ye
katkısından dolayı Kahramanmaraş’tan bu mücadeleye katılanların listesi
istenir. Şehrin ileri gelenleri bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapar
ve Ankara’ya “Kahramanmaraş’ta Millî Mücadele’ye katılmayan tek fert yoktur.”
cevabı verilir. Bunun üzerine, 5 Nisan 1925 tarihinde toplanan Türkiye Büyük
Millet Meclisi, Gazi Mustafa Kemal’in de onayıyla madalyanın tüm şehir halkına
verilmesini kararlaştırır. Millî Mücadele’nin ilk kurşununu atan Sütçü İmam’dan
Rıdvan Hoca’ya, Senem Ayşe’den Abdal Halil Ağa’ya; canını vatanı ve bayrağı
için ortaya koyan tüm ecdadımızı bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Sayın Şahin, sizin de bir söz talebiniz
vardı.
Buyurun.
53.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Tarım ve Orman Bakanı tarafından 21 ile
stratejik ürünler için yüzde 75 tohum desteği yapılacağının açıklandığına,
tarımsal üretimde önemli yer tutan Balıkesir ilinin de hibe programına dâhil
edilmesini Balıkesirli üreticiler adına talep ettiğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tarım ve Orman Bakanlığı ekilebilir tüm arazileri
üretime kazandırmak için Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi’ni açıklamıştır.
Bu programla hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkiler gibi stratejik
ürünlerde rekolte artışı sağlanması, aynı zamanda üreticimizin bu dönemde
üretime yönlendirilmesi hedeflenmekte olup uygulamayla, belirlenen 21 ilde
üreticimize tohum bedelinin yüzde 75’i hibe verilecektir. Bu kapsamda hibe
verilecek 21 il içinde, bir tarımsal üretim ili olan Balıkesir’in olmaması
üzüntü vericidir. Ülkemizin tarımsal üretiminde önemli bir yer tutan
Balıkesir’in de bu hibe programına dâhil edilmesini Balıkesirli üreticiler
adına talep ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Taşdemir, buyurun.
54.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’in, salgın nedeniyle insanların eve
kapanmak zorunda kaldığı bir süreçte kadına yönelik şiddet vakalarının artış
gösterdiğine, HSK’nin aldığı şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılmasını
zorlaştıran ve şiddeti teşvik eden kararının iptal edilmesi, İstanbul
Sözleşmesi ile 6284 sayılı Yasa’nın etkin biçimde uygulanması gerektiğine
ilişkin açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim
Başkan.
Mücadelemiz sonucu, kadınları şiddetten korumaya
dönük İstanbul Sözleşmesi imzalanmış ve 6284 sayılı Yasa çıkarılmıştır.
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, gerçek anlamıyla asla
uygulanmamıştır. Yine, 6284 sayılı Kanun’un çıkarılmasının üzerinden sekiz yıl
geçmesine rağmen etkin şekilde uygulanmamış ve kadına yönelik şiddet artarak
devam etmiştir.
Salgından dolayı insanların eve kapanmak zorunda
kaldığı bu süreçte kadına yönelik şiddet vakaları artış göstermektedir. Biz
“Kadına yönelik şiddet artıyor, Hükûmet bir an önce İstanbul Sözleşmesi’ni ve
6284 sayılı Yasa’yı etkin uygulasın, ekstra önlemler alsın.” diye ısrar ederken
HSK, şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırılmasını zorlaştıran, 6284 sayılı
Yasa’nın altını boşaltan ve şiddeti teşvik eden bir karar çıkardı. Bu karar,
her şeyden önce salgın bahane edilerek kadın katliamlarına göz yumulmasıdır.
HSK’nin aldığı bu kararın acilen iptal edilmesi ve İstanbul Sözleşmesi’yle
birlikte 6284 sayılı Yasa’nın etkin biçimde uygulanması gerekmektedir. Kadınların
hayatı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Erim…
55.-
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim’in, Aydın ili Özel Liva Hastanesinin
tadilat yapılabilmesi için geçici olarak kapatıldığına, çiçek üreticilerinin
pandemi nedeniyle yaşadığı kaygılara yönelik Tarım ve Orman Bakanının gerekli
çalışmaları başlattığına ilişkin açıklaması
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aydın’da Özel Liva Hastanesi resen kapatılmamıştır,
hastane ortaklarının talebi üzerine tadilat yapılması için geçici olarak
kapatılmıştır. Aydın Sağlık Müdürlüğü coronavirüs salgını nedeniyle ihtiyaç
duyarsa kullanabilecektir. Sayın Süleyman Bülbül Vekilimizin sözlerine
istinaden bilgilendirme ihtiyacı doğmuştur.
Ayrıca, Aydın’da çiçek sezonu başladığı için
üreticinin pandemi nedeniyle kaygıları var çünkü ihracatta bir azalma
gözleniyor. Az önce Tarım Bakanımızla görüştüm, gerekli, ilgili çalışmalara
başladıklarının, bu konuda iyi, olumlu yol alınacağının bilgisini aldım.
İnşallah, en az zararla, kısa zamanda atlatırız bu pandemiyi.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN – Sayın Pekgözegü? Yok.
Sayın İmir…
56.-
Şırnak Milletvekili Nuran İmir’in, “Evde kal.” politikasıyla görünmeyen kadın
emeğinin katbekat arttığına, salgın sebebiyle ülkede artacağı kaçınılmaz olan
kadına karşı şiddete yönelik herhangi bir önlemin alınıp alınmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
NURAN İMİR (Şırnak) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bu corona günlerinde önemli bir konuya dikkat çekmek
istiyorum ben de. “Evde kal.” politikasıyla görünmeyen kadın emeği katbekat
artmıştır. Evde kalan erkek, hem kadının iş yükünü artırmakta hem de şiddete
elverişli bir ortam yaratmaktadır. Her gün onlarca kadına şiddet vakasının
yaşandığı ülkemizde salgın sebebiyle şiddetin artacağı kaçınılmazdır. “Evde
kal.” politikası kapsamında kadına karşı işlenen bu şiddete yönelik herhangi
bir önlem alınacak mı veya buna yönelik bir çalışmanız var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Eksik…
57.-
Iğdır Milletvekili Habip Eksik’in, görevden alınarak yerine kayyum atanan Iğdır
ili Halfeli Belediye Eş Başkanı Hasan Safa’nın hukuksuz şekilde gözaltına
alınarak tutuklanması olayını kınadıklarına ilişkin açıklaması
HABİP EKSİK (Iğdır) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Iğdır’ın Halfeli beldesi Belediye Eş Başkanımız
Hasan Safa’nın yerine, coronavirüsün bir pandemiye dönüştüğü ve toplumun
sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiği bu dönemde AKP iktidarı tarafından absürt
bir gerekçeyle kayyum atanmış, Belediye Meclisi feshedilmiş, sömürgeci iktidar
anlayışı hukuksuz bir şekilde Halfeli halkının iradesini çalmış, gasbetmiştir.
Eş Başkanımız Hasan Safa kayyum atanmadan önce coronavirüs nedeniyle bir konu
hakkında Valiliğe davet edilmiş, Valilikçe yerine kayyum atandığı söylenmiş ve
halkı yatıştırması için bir açıklama yapması istenmiş, bu açıklamayı yapmayı
reddeden Hasan Safa Valilik çıkışında hukuksuz bir şekilde maalesef, gözaltına
alınmış ve dört gün sonra da tutuklanmıştır. AKP’nin bu uygulamasını Iğdır
halkı adına kınıyoruz ve halkın iradesini çalan, hukuksuzluğu meşru gören bu
uygulamayı da kabul etmiyoruz, reddediyoruz, kınıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Çelik…
58.-
Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in, Mardin ilinin tohumun yüzde 75’inin hibe
edileceği destek programının dışında tutularak Mezopotamya ovasında tarımın
öldürülmeye çalışıldığına, Mardinli çiftçilerin sorunlarının çözümü için adım
atılması gerektiğine ilişkin açıklaması
TUMA ÇELİK (Mardin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Salgına karşı mücadele devam ederken Hükûmetin
açıkladığı ekonomik paket sadece kendi yandaş sermayesini kurtarmayı amaçlıyor.
Dolayısıyla işçiler, çiftçiler yine zor durumda. Bütün ülke ve Mardin’deki
çiftçiler ayakta durmakta zorlanırken Tarım ve Orman Bakanlığı tohumun yüzde
75’ini hibe edeceği destek programını açıklamış ancak Mardin bu illerin dışında
tutulmuştur. Bu şekilde, zengin bir tarım bölgesi olan Mezopotamya Ovası’nda
tarım öldürülmeye çalışılmaktadır hem de çok ciddi bir salgınla karşı karşıya
olduğumuz bir dönemde.
Bu arada, hatırlatmakta fayda var, Mardin’deki
çiftçilerin diğer desteklerine de Dicle Elektrik Anonim Şirketi tarafından el
konulmuştur. Salgınla ilgili tedbirler de dikkate alındığında, Mardin’deki
çiftçilerin ve ailelerinin bu şartlar altında salgından korunması, temel
ihtiyaçlarını karşılaması ve üretime devam etmesi mümkün değildir. Bu nedenle
Bakanlığa çağrıda bulunuyoruz: Mardin’deki çiftçilerin sorunlarının çözümü için
adım atılmalı ve Mardin ili tarımsal destek kapsamına alınmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Coşkun…
59.-
Muş Milletvekili Şevin Coşkun’un, Afyonkarahisar ve Bayburt Cezaevlerinde
coronavirüs salgınına dair herhangi bir tedbirin alınmadığı bilgisine
ulaşıldığına, konuyla ilgili önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ŞEVİN COŞKUN (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Tarafıma ulaşan bilgiye göre, Afyonkarahisar ve
Bayburt Cezaevlerinde coronavirüs salgınına dair herhangi bir tedbir
alınmamıştır. Afyonkarahisar Cezaevinde en az 10 gardiyanın birlikte koğuşlara
girerek ayakta sayımı dayattığı ve uygulamayı kabul etmeyen tutukluların
yerlerde sürüklendiği ve tartaklandığı söylenmekte. Virüse karşı gerekli
temizlik malzemelerinin verilmediği ve tutukluların limonla virüse karşı
kendini korumaya çalıştığı belirtildi. Bayburt Cezaevinde de infaz koruma
memurlarının her vardiyada maske ve eldiven takmadığı yönünde benzer sorunlar
var. Ayrıca, cezaevlerindeki tutuklulara yatırılan paranın geç verildiği ve
yine, kantinde temizlik malzemelerinin fahiş fiyata satıldığı bildirildi.
Konuyla ilgili acil önlem alınması ve bizlerle de paylaşılması elzemdir.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Demir…
60.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, coronavirüsle mücadelede bilgi ve
iletişim teknolojileriyle birlikte özel bir yazılım kullanarak proaktif bir
yöntem izleyen Sağlık Bakanlığına ve tüm sağlık çalışanlarına teşekkür
ettiklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sağlık Bakanlığımız corona virüsüyle mücadelede
bilgi ve iletişim teknolojileriyle birlikte özel bir yazılım kullanarak
proaktif bir yöntem izlemektedir. Coronavirüs teşhisi konulan kişilerin temas
ettiği kişiler ve onların temaslı olduğu kişiler belirlenmekte ve kendilerine
ulaşılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığımızın öncülüğünde başlatılan
sağlıkta dönüşümle hizmete giren aile hekimliği aracılığıyla oluşturulmuş
sağlık kayıtları incelenerek corona virüsün seyrini ağırlaştıracak ikincil ve
üçüncül hastalıklara sahip olan vatandaşlarımıza ulaşılmakta ve önleyici ilaç
tedavisi desteklenmektedir. Muhtemel hastalığın seyrinin bu şekilde ağırlaşması
engellenmektedir.
Sağlık Bakanlığımıza ve tüm sağlık çalışanlarımıza
teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent
GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK
(Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 79’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin "Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 207) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Değerli milletvekilleri, dünkü birleşimde İç
Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 207 sıra sayılı
Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
yapılacak konuşmada kalınmıştı.
Şimdi söz sırası, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Siirt Milletvekilimiz Sayın Meral Danış Beştaş’a aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Beştaş.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, yıllardır toplumda
büyük bir umutla beklenen ve kuşkusuz gerçekten üzerinde ciddi değişiklikler
yapılmasını dayatan infaz yasasını belki de dünyada eşi görülmedik bir şekilde,
son derece olağanüstü koşullarda görüşüyoruz.
Şu anda TBMM TV’de “Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlandı.” diye bir alt yazı geçiyor. Kamuoyuna bilgi vermek
istiyorum: Hayır, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmadı. Biz 3’üncü grup
olarak tümü üzerindeki görüşlerimizi şimdi paylaşıyoruz.
Ayrıca, cezaevlerinde tutulan mahpusların tümünü,
özellikle milletvekili, belediye eş başkanları ve düşüncelerinden dolayı,
sadece düşüncelerinden dolayı içeride tutulan, rehin olanları saygıyla sevgiyle
selamlamak istiyorum. Burada söyleyeceklerimizi sizi endişelendirmek için
söylemiyoruz, sizin hayatınızı korumak için ifade ediyoruz, bunu da anlayışla
karşılayacağınızı umut ediyoruz.
Evet, Covid-19 salgını maalesef dünyanın dört bir
yanında can almaya ve hızla yayılmaya devam ediyor ve bu salgının her yeri
kasıp kavuracağı da aralık ayından belliydi. Tüm dünya önlem alırken Türkiye’de
“Bu virüsten nasıl fayda sağlarız.”ın hesapları yapıldı çünkü burada yani
iktidarın fıtratında insan hayatının bir değeri yok.
Geçen hafta da Genel Kurulda göstermiştim, bir daha
işin önemine binaen gösteriyorum, şubat ayında yandaş medyanın başını çektiği
Sabah gazetesinin manşeti: “Dünyayı vuran virüs Türkiye’ye yarıyor.” Türkiye’ye
yaradığını iddia ediyorlardı. Yine, Sanayi Bakanı Varank’ın “Siparişler
Türkiye’ye gelecek.” diye çokça manşet var elimizde. Bu tablo varken “Türkiye
nasıl faydalanırız?”ın hesabını yapıyordu. Ve ayrıca tabii ki Türkiye
“Suriye’de nasıl pay sahibi olurum?” hesaplarıyla enerjisinin tümünü savaşa
yoğunlaştırıyordu. Sınırda hareketlilik devam ederken tek bir önlem almak bir
yana, göçmenler sınırlara yönlendiriliyor, diğer tarafta IŞİD’liler cirit
atıyordu. Bizler burada bangır bangır ekonomik gidişatın ne denli canlar
yaktığını dile getirirken, krizden, yoksulluk intiharlarından söz ederken
iktidar kendi bekasının devamı uğruna savaş propagandası yapıyor, elinde olan son
ekonomik imkânları da S-400’lere, bilumum silahlara yatırıyordu. Şayet o dönem
belki ekonomi bir nebze düzgün idare edilebilseydi ne sağlık sistemi bu denli
sorun yaşardı ne de işinden gücünden olan insanlar açlığın, yoksulluğun
pençesine bu kadar kolay düşerdi. Şimdi ise dünyayı mahveden ölümcül bir
virüsten medet umarcasına bu krize tutundular. Utanmasalar “Hedef Covid-23”
diyecek kadar da pervasızlar.
Ve kuşkusuz, insanlık tarihi boyunca canlar alan pek
çok salgın hastalık dönemleri yaşandı. “Tarih tekerrürden ibarettir.” diye bir
söz vardır. Kuşkusuz, bu boş bir söz değildir; tarih tekerrür eder, bu nedenle
tarihi iyi bilmek ve tarihten dersler çıkararak önlemler almak elzemdir. Fakat
Türkiye’de tarih yalnızca hamasi söylemlerin bir öznesi olarak hatırlanmakta ve
bu hamasi söylemlerin altını dolduracak kadarıyla bilinmektedir.
Bakınız, sene 1918, Osmanlı Mebusan Meclisinde Ahmet
Rıza Bey diyor ki: “Memleketimizde tifüsün az görülmesinde iki sebep vardır. Bu
sebeplerden biri, kendilerinin itiraf ettikleri veçhile, doktorların tifüs
salgınını gizlemeleridir. Niye? Çünkü hastaneler yeterli değil ve hastaneye
gitmek demek ölümle eş değer.” Demek ki tarihten dersler çıkarmak “Diriliş:
Ertuğrul” demek değil, geçmişte salgın hastalıklar nelere sebep olmuş, can kayıpları
yaşanmasın diye neler yapmak gerekiyor diye düşünmekmiş. Demek ki 1918’lerde de
salgınlar gizleniyormuş, şimdi de başka nedenlerle, sırf iktidar ayakta kalsın
diye toplumdan hakkı olan şeffaflık gizleniyor.
Önümüzde, AKP’nin gündeminde aslında son günlere
kadar da bir pandemi yoktu maalesef. Gündemde hâlâ rant, hâlâ beka, hâlâ “Hedef
2023” dedikleri otoriter rejim hayalleri var. AKP’nin gündeminde pandemi
olsaydı şayet, halka sundukları tek şey IBAN ve infaz olmazdı. Her şeyi çok iyi
bildiğinizi sanıyorsunuz, oysa çok az şey biliyorsunuz. Birçok konuda olduğu
gibi son pandemide de görüldüğü üzere plansız, programsız ve az bilgili
olduğunuz, muhalefetin kuyruğuna takılarak bu süreci yönetmeye çalıştığınız
ortaya çıktı. Sağlık emekçilerinin alkışlanmasını kalemşor köşe yazarlarınız
“nifak” olarak tanımlayıp muhalefet hamlesi olarak gördüler ancak Cumhurbaşkanı
sarayın balkonundan alkışlamak zorunda kalınca geri adım atmak zorunda
kaldılar. Dışarıda yardım kampanyaları başlayınca “Ne gerek var? Bizim her
şeyimiz var ve ihtiyaç yok.” diye yaklaşıldı. Daha sonra “Yapılacaksa siyasi
iktidar dışı kurumlar değil, biz yaparız.” diye bağışı zorunlu hâle
dönüştürerek insanlardaki yardım ve dayanışma duygusunu öldürmeye hizmet
ettiniz. Bilim çevreleri, sivil toplum örgütleri, toplumsal muhalefet yani
sizin dışınızdaki herkes sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin salgının
kontrol altına alınmasına hizmet edeceğini söylediği hâlde önce kökten
reddettiniz, şimdi de ülkenin nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan 31 ilde şehir
karantinaları ilan etmek zorunda kaldınız.
Nefesim kesiliyor, özür diliyorum, böyle konuşmak
çok zor benim için.
Ücretsiz maske dağıtımı konusunda “Çok gerekli
değil.” dediniz. Daha sonra kabul ederek önce paralı olmasını, daha sonra
toplumsal beklenti ve muhalefet artınca, ücretsiz dağıtmayı kabul etmek zorunda
kaldınız. Her şeyi çok iyi bildiğini sanan oysa çok az bildiğini gösteren
örnekleri şüphesiz çoğaltabiliriz. Bu infaz yasasındaki siyaset ve adalet
körlüğü de bunlardan biridir. Aldığınız kararların size siyasi ve ekonomik rant
sağlaması dışında hiçbir şey bilmiyor ve düşünmüyorsunuz. Oysa ülkenin ve
halkımızın gündemi, sizin ruhunu ranta teslim etmiş gündeminden çok farklı
seyrediyor. Ağızlarından çıkan tek şey IBAN numarası ve görüşmelerine başlanan
bu infaz paketi oldu. IBAN çıktı çünkü devletin kasasında tek bir kuruş dahi
kalmamıştı.
Şunu da söylemek istiyorum: Bu paket yeni
hazırlanmadı. Dün altı yedi ay dendi ama yıllar önce hazırlandığını biliyoruz.
11 temel kanunda değişiklik yapan bu paketin çok önceden hazırlandığı bir sır
değil. Sadece “Bunu ne zaman getiririz?”in fırsatı kollanıyordu, uygun zaman
bekleniyordu ve maalesef, pandeminin can aldığı, insanların canı derdine
düştüğü, herkesin evde kalmak zorunda olduğu, sokakların zaruretten boşaldığı,
toplumsal muhalefetin sosyal mesafe kuralları nedeniyle bir araya gelemeyeceği
can alıcı bir dönemde, can alıcı bir infaz yasası Meclis gündemine getirildi.
İktidarın fırsatçı “vurkaç” taktiğiyle ülke yönettiği, burada da gün yüzüne
çıkmış oldu.
Bu tabloyu 15 Temmuzdan da gayet iyi biliyoruz.
Fırsat bilinerek, Allah’ın lütfu kabul edilerek OHAL ilan edildi, KHK’lerle
ülke yönetildi. Binlerce muhalif, milletvekilleri tutuklandı, belediyelere
kayyum atandı, insanlar ihraç edildi. Şimdi de OHAL’e gerek duymazken, herkes
can derdindeyken, tüm dünya Covid-19’a kilitlenmişken yine kayyumlar atanıyor,
yine insanlar cezaevine atılıyor, yine daha fazla insan cezaevine girsin diye
bu infaz rejimi hazırlanıyor. Şimdi, buna ilişkin dünyanın içinde bulunduğu bu
olağanüstü şartlardan yararlanarak rejimin daha bir otoriterleşmeye
dönüştürülmesi çabasından başka hiçbir şey değildir.
Cinsel suçlar, uyuşturucu, rüşvet, irtikâp,
kaçakçılık ve benzeri suçlardan cezaevlerinin boşaltılması, tahliye edilmesi ve
muhaliflerin cezaevine doldurulması temel amaç olarak önümüzde duruyor. Şimdi,
tutuklu ve hükümlü ayrımının yapılmaması kanun teklifinin en ayrımcı, ayırt
edici özelliğidir. Her şeyden önce burada tutuklulara ilişkin hiçbir düzenleme
yok. Oysaki tutukluların tahliye edilmelerinin önünde CMK açısından hiçbir
engel yoktur. Biz sunmuş olduğumuz öneri paketinde de Ceza Muhakemeleri Kanunu
100’üncü maddeye, salgın dönemlerinde, afet dönemlerinde, sağlık koşulları
sebebiyle bir fıkranın eklenebileceğini ifade etmiştik. Ama hâlihazırda
“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” düzenlemesi
Anayasa’nın 38’inci maddesinde duruyor. Yani, tutuklular Anayasa’ya göre hüküm
kesinleşinceye kadar suçsuzdur ve tutuksuz yargılama kural, tutuklu yargılama
ise istisnadır. Bu teklifte tutuklular görülmemiş ve şu anda on binlerce
tutuklu, hüküm almamış tutuklu Covid-19 salgınında her an yaşamlarını
yitirebilirler. Ben halkın ve Meclisin bu konuya da dikkatini özellikle çekmek
istiyorum. Gerçek suçlular ile siyasi suçlular arasında derin bir ayrımcılık
yapılmıştır ve daha vahimi “terör suçları” diye ifade ettikleri, kapsam dışında
tutulmuştur ve Anayasa ihlal edilmiştir. 3 ayrı infaz rejimi düzenlenmiştir:
1/2, 2/3, 3/4. Siyasilere dörtte 3’lük bir infaz uygulaması getirilmiştir, bu
da aslında niyetin ne olduğunu açıkça ele vermektedir.
Şimdi, şunu da ifade etmek istiyorum: Çok önemli bir
düzenleme var, bu teklifte boşalt-doldur taktiği yasaya yedirilmiştir. 90 bin
diye ifade ettikleri hükümlü tahliye olacak, onun yerine muhalifler, AKP’li
olmayanlar, AKP’ye biat etmeyenler doldurulacak. Öyle bir düzenleme getirilmiş
ki yüzde 40 oranında ceza infaz kurumunda kalınması şartı getirilmiştir. İlk
görüşmede de söylemiştik, 1/2'sinin 1/5’inin denetimli serbestlikle
geçirildikten sonra yüzde 40’ının yatırılması kamu vicdanını tatmin edecekmiş. Burada
tatmin olan kamu vicdanı değil, tatmin olan AKP’nin kendi muhaliflerini daha
fazla yatırmasıdır. Ne yapacak? Uyuşturucu sanığını çıkaracak, tecavüzcüyü
izinli sayacak, cinsel saldırı suçlusunu izinli sayacak; Cumhurbaşkanına
hakaret edeni, suç ve suçluyu öveni, “propaganda yaptım” diyeni cezaevinde
-aslında hiç yatmaması gerekirken- altı yedi ay, bir yıl yatırmanın yolunu
burada düzenlemişler.
220’nci maddede ceza artırıyorlar. 11 kanundan bir
tanesinin ve 220’nci maddenin altı ve yedinci fıkralarının özellikle düşünce ve
ifade hürriyetini doğrudan ilgilendirdiğini ve etkilediğini biliyorum.
Şimdi, infaz hâkimliğinin yetkileri artırılmış ve
tabii ki burada biat koşulları değerlendirilerek bazı mahkûmların cezasını
çektiği hâlde yine de cezaevinde kalmalarının yolları çok ustalıkla, çok
sinsice düzenlenmiştir. Nasıl? İyi hâl değerlendirme kıstasları arasına kişinin
cezaevi dışındaki tutumu da eklenmiş. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir hasta
mahpus gidiyor, doktora diyor ki: “Ben kelepçeli muayene olmak istemiyorum.”
Bu, ihlal sayılacak, infazı yakılacak, disiplin cezası alacak ve bu yolla daha
fazla ceza çektirilecek. Ayrıca, infaz koruma memurları ya da güvenlik
personelinin tutacağı tutanaklarla disiplin cezaları hayli artacaktır.
Çok vahim bir düzenleme daha var. Aile bireyleri
farklı cezaevlerinde ise iç görüşme dediğimiz bir görüşme yapabiliyorlardı bir
veya üç aylık şey getirilmiş burada, haberleşme ve iletişim
cezası verilmesi. Bu ne oluyor? Haftada bir görüşen ailelerin haberleşme
hakkını da tamamen ortadan kaldırıyor.
Şimdi, modern ceza infaz
sistemlerinde -dünyanın her yerinde böyledir- çağ dışı hücre cezasının
kaldırılması tartışılıyor ve infaz asla ayrım yapmaz. İnfaz kanununun, infaz
adaletinin temel ilkesi ırk, dil, din, cinsiyet, siyasal düşünce ayırmadan
herkesin aynı infaz koşullarına sahip olmasıdır çünkü hedef insandır. Hedef
biat ettirmek ya da işkence yapmak değildir ama burada, mesela şu anda İmdat
Bingöl tek başına Beşikdüzü Cezaevinde, -iyi biliyorum- Trabzon’da hücrede
tutuluyor ve üç haftadır açlık grevinde. Onun gibi yüzlerce hükümlü olduğunu
biliyorum.
Belirli suçlar açısından
1/2 indirim koşulları getirilmiş ve şöyle bir şey, bu Parlamentodaki bütün
üyelere sesleniyorum: Bu vicdan dışı, etik dışı gerçekten siyasi ahlakla bağdaşmayan
bu ayrımı geçirmemek bu Parlamentonun vicdani ve etik sorumluluğudur.
Şimdi, şunu da unutmadan
söyleyeyim: Cezaevinde olanlar için, bu kapsama girmeyenler için dışarı
çıkmama, çıkarmama öngörülmüştür. İçeride de tutuklu ve hükümlüye “Bana biat
edeceksin, her dediğimi yapacaksın, yapmazsan infazını yakarım, ceza veririm,
ailenle görüştürmem, süreni uzatırım…” Bir ay önce Urfa’da yapılan bir
operasyonda yirmi beş yıldır içeride olan hükümlülere yeni tutuklama kararları
verildi. Bu ne demek? İçeride de olsa, bu düşman hukuku devam ettiriliyor.
Önümüzde ne var? Kasten insan öldürme, cinsel dokunulmazlığa ilişkin suçlar,
uyuşturucu, özel hayatın gizliliğini ifşa, çıkar amaçlı suç örgütleri; bunlar
infaz indirimine tabi tutuluyor ama terör diye ifade ettikleri, aslında siyasi
suçların, muhalefetin indirimi olanaksız kılınıyor, dörtte 3 olarak görüyor.
Zimmet, irtikâp, hırsızlık, rüşvet bu kapsamda, tabii ki bunlar
ödüllendiriliyor.
Çok dikkat etmenizi
istediğim bir nokta var. Devlet rüşvet alacak bu kanunla. Nasıl? Kaçakçılık suçu… Son derece
ağır bir suç. Diyor ki kanun: “Belirli bir oranda devlete ödeme yapması
durumunda cezasında indirim yapılması…” Bu kanun metnine girmiştir yani
kaçakçılık yapabilirsiniz ama “Bana bir kısım para ödersen ‘adli para’ adı altında,
ben seni serbest bırakırım, cezanı indiririm.”
Peki, bunu hangi akıl, hangi vicdan ve hangi ahlak
anlayışına sığdıracağız? Öğrenciler, avukatlar, demokratlar, siyasetçiler,
gazeteciler, ölüm koridorlarında ölümü beklemeye mahkûm edilirken kaçakçılar kaçakçılıktan
elde ettiği gelirin bir kısmını devlete ödediğinde cezasında indirim yapılacak,
öyle mi?
Şimdi, başka bir mesele var, kadın meselesi.
Birleşmiş Milletler de çağrı yaptı. Bu kadınlara yönelik suçlarda… Eminim cevap
verecekler, diyecekler ki: “Hayır, biz indirim yapmadık.” Yaptınız, izin
veriyorsunuz, izin, cezaevinden evine gitmesine izin veriyorsunuz. Kadınlara
karşı yaralama, tehdit, şantaj suçları af kapsamında. Son dakika önergesiyle
kadın katillerine, tecavüzcülere izin veriliyor ve “Kadınları kim koruyacak?”
sorumuzun yanıtı verilmiyor. Şu anda fiilen Alo 183 şiddet hattı
çalıştırılmıyor, var olan tedbirler uygulanmıyor, Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’la ilgili kararlar alınamaz bu dönemde,
corona varmış ama kadınlar öldürülsün, önemli değil HSK’ye göre, yargıya göre.
Adliyeler kapalı, nöbetçiler çalışmıyor ve zorlaştırılıyor. Şimdi, bu durumda
erkeklerin taciz ettiği, tecavüz ettiği, şiddet uyguladığı kadınla baş başa
evde kalması isteniyor.
Peki, bu cinayetlerin hesabını kim verecek? Hangi
tedbiri aldınız? Siz Sebahat Tuncel’i içeride tutmaya devam edeceksiniz, Osman
Kavala’yı, Aziz Oruç’u, Figen Yüksekdağ’ı, Selahattin Demirtaş’ı, İdris
Baluken’i içeride tutmaya devam edeceksiniz, kadın katillerini, tecavüzcüleri,
uyuşturucu baronlarını, mafya liderlerini serbest bırakacaksınız, izinli
yapacaksınız ya da cezasını indireceksiniz. İşte bu, bozuk düzeni devam
ettirmek için getirilen bir infaz yasasıdır.
Tutukluluk meselesine zamanım yetmeyecek. Çok özel
bir bölüm ayırmıştım. Tutukluluk meselesi burada yok ama bu çok hayati bir
mesele çünkü bu kanunla cezaevinde tutulanların bir bölümü ölüme mahkûm
ediliyor -ilk gün de söylemiştim- bir bölümü ise dışarı çıkarılarak yaşam hakkı
kendilerince sağlanmış oluyor.
Şimdi, şöyle tamamlayacağım, umarım Sayın Başkan
hoşgörü gösterir. Özetle söylüyorum, bizim hatiplerimiz, milletvekillerimiz
ayrıntılarını tartışacaklar, bu yasa teklifiyle neleri anladık önce onu
söyleyelim: Sizin bir muhalefet fobiniz var, anladık. Bir Kürt fobiniz var,
bunu da anladık. Bir de HDP korkunuz var, bunu da anladık. HDP’den bu kadar
korkmanız anlaşılır bir şeydir çünkü HDP bütün hegemonik ve otoriter
heveslerinizin panzehri oldu şimdiye kadar. Kürt fobiniz ve HDP korkunuz
üzerinden toplumu ırkçılık, kamplaştırma ve ötekileştirmeyle zehirlemeye
çalışmanız, bu ülkeye yapmaya çalıştığınız en büyük kötülüktür ve bu da bizim
bütün bedelleri ödeyerek engellemeye çalıştığımızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bu pandemi musibeti
bütün toplumun ihtiyaç duyduğu diyalog, toplumsal uzlaşı ve barış gerekçesi
olabilecekken hâlâ bu koşullarda bile bu salgını neredeyse Allah’ın lütfu
olarak görüp kaybettiğiniz iktidarınızı yeniden tahakküm etmek için kullanmanız
olsa olsa gözü dönmüş iktidarcı art niyetiniz olabilir.
Görüşülmekte olan bu yasadaki ayrımcı ve adaletsiz
yaklaşımınızın nedeni de sahip olduğunuz Kürt fobisi, HDP kâbusu ve muhalefet
fobisidir. Sahip olduğunuz Kürt düşmanlığı üzerinden bizim dışımızdaki
toplumsal muhalefeti de bu yasayla haksızca ve vicdansızca cezalandırmaya
çalıştığınızı biliyoruz. Utanmasanız bu yasanın uygulama maddesine neredeyse
“Kürtler hariç, siyasetçiler hariç, gazeteciler hariç, düşünceleri dolayısıyla
cezaevinde olanlar hariç.” diye yazacaksınız. Biz yargıda ve infazda eşitlik ve
adalet diyoruz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – …siz “toplumsal
kamplaştırma ve düşmanlaştırma” diyorsunuz; biz tedbir diyoruz, siz “Kanal
İstanbul” diyorsunuz; biz hızlı ve adil yargılama diyoruz, siz “apar topar
mahkeme toplayıp Haydarpaşa Tren Garı itirazına ret” diyorsunuz; biz evden
çıkmayın diyoruz, siz “uçaklarda KDV’yi yüzde 1’e indirdik” diyorsunuz; biz
üretimden kopan ihtiyaç sahiplerine yardım diyoruz, siz “para getirin”
diyorsunuz; biz dayanışma ve ortak yaşam diyoruz, siz “hep bana Rabbena”
diyorsunuz. Biz de sonuç olarak size şunu söylüyoruz: Mal mülkte, siyasi hırs,
ihtiras, egoda Allah gözünüzü doyursun emi! (HDP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül, kısa bir açıklamanız
mı olacak?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Açıklamamız
olacak efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
61.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş’ın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Kanun teklifiyle
alakalı düzeltilmesi gerektiğini düşündüğümüz hususlar var. İmza sahiplerinden
de olduğumuz için bunu ifade etme gereği hissettik.
Şimdi, bir defa, konuşma sırasında “Siyasilere 3/4
oran getirilmiş, infaz oranı getirilmiş.” diye bir ifade söz konusu oldu.
“Siyasiler” diye tanımlanan bir suç şekli yok Ceza Kanunu’muzda. Bunlar,
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlenen suçlar. Bu suçlar, Terörle Mücadele
Kanunu kapsamında işlenen suçlar, bu düzenleme teklif öncesinde de 3/4 infaza
tabiydi, şu anda da 3/4 infaza tabi olarak devam edecek. Dolayısıyla burada
herhangi bir indirim olmadığı gibi herhangi bir artış da söz konusu olmamıştır;
birincisi bu.
İkincisi “Boşalt doldur taktiğiyle cezaevleri
doldurulacak.” diye bir öngörüde bulundular. Bunu kabul etmek de mümkün değil
çünkü cezaların yüzde 40’ının yatırılması imkânı getiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ediyorum.
Normalde zaten böyle bir yatış imkânı söz konusudur
ama onun öncesinde alınabilecek farklı infaz metotları vardır. Mahkeme karar
verirken erteleme kararı verebileceği gibi hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına dair karar da verebilir. Mahkemelerin paraya çevirme gibi
birtakım imkânları da mevcuttur. Dolayısıyla alınan her az cezanın direkt hapis
cezasına dönüşeceği gibi bir algı yaratmak haksızlıktır.
Bu arada “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu, TCK 299’da
belirlenen suç bu kanun kapsamına dâhildir. Yani hem infaz indiriminden hem de
denetimli serbestliğin artırılması süresinden yararlanmaktadırlar 299
kapsamında suç işleyenler, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işleyenler. Bu da bir
istismar meselesiydi, onu da açıklığa kavuşturalım.
BAŞKAN – Peki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim, bunların
düzeltilmesi mecbur.
Ayrıca, şimdi, iyi hâl komisyonuyla alakalı olarak
birtakım ifadelerde bulundu. Bu kanunla cinsel suçların, uyuşturucu, kasten
adam öldürme suçlarının infaz indirimine uğradığı gibi bir ifade kullanıldı; bu
kesinlikle doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Bülbül, lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Cinsel suçlar,
uyuşturucu, kasten adam öldürme suçlularının infaz indiriminden yararlandığı
ifadesi kesinlikle doğru değildir. Bunlar ne infaz indiriminden ne de denetimli
serbestlik sürelerinin artırılmasından faydalanamamaktadırlar.
Şimdi, açık cezaevleriyle alakalı olarak bir ifade
kullanıldı “Bunların izinli olarak çıkmasına sebep oluyorsunuz.” dendi. Açık
cezaevinden çıkacaklarla alakalı olarak herhangi bir suç ayrımı yapılmamıştır.
Bunlar iyi hâlleri sebebiyle cezalarının son noktalarına, infazlarının son
dönemine girdikleri için açık cezaevine giren kişilerdir ve bunlar bu zamana kadar
zaten izin kullanan kişilerdir. Bu zamana kadar kullanılan izinlerle alakalı
tek kelime edilmemesine rağmen şimdi Covid ve bu salgın hastalık sebebiyle
alınan, bu dönemsel ve son derece açık olan ve son derece haklı olan bir
tedbirle alakalı böyle bir tanımlama yapmanın da uygun olmadığı kanaatindeyiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bilgilendirme yapmam
gerekiyor çünkü benim konuşmama atfen gerçek dışıymış gibi söyledi.
BAŞKAN – Buyurun, sizin de mikrofonunuzu açalım, siz
de toparlayarak devam edin.
Daha kanunu çok tartışacağız, zamanları var, ben
grupların özellikle konuşmalarını bitirmelerini bekliyorum kendilerinden.
Buyurun Sayın Beştaş.
62.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum, kanun metnini
de gayet iyi okudum. Kamuoyu yanıltılıyor, daha da vahimi şu anda cezaevinde
tutulan 294 bin insan yanıltılıyor. Doğrudur, dörtte 3 artırılmadı, indirilmedi
de; bu konuda özel af kapsamına da alınmadı. Bunu söyledim, 3 ayrı infaz rejimi
var dedim. 1/2 yeni bir düzenleme, 3/2 cinsel suçlar, uyuşturucu, insan öldürme
yine indirildi fakat siyasi suçlara dokunulmadı.
Terör dediği mesele de… Terör tanımının ve terör
suçlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi ve diğer yüzlerce karara göre Türkiye’deki terör
tanımının ne kadar geniş olduğunu, ne kadar büyük mağduriyetler yarattığını ve
herkesin “terörist” yaftasıyla karşı karşıya kaldığını defaatle ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu nedenle “terör suçu”
diye bir suç, onların ne kadar geniş yorumladıklarına bağlı olarak değişir.
Size 4 isim vereyim, bizim milletvekili ve belediye başkanlarını da çıkarayım:
Şu anda Barış Terkoğlu terör suçlusu, şu anda Aziz Oruç terör suçlusu, şu anda
Ahmet Altan terör suçlusu, şu anda Osman Kavala terör suçlusu. Ellerine silah
mı aldılar? Bir örgüte üyeler mi? Bir şey mi söylediler? Düşünce ve ifade
özgürlüğü kapsamında söylenen her şey terör suçu olarak kabul ediliyor. Bu
Parlamentonun çok iyi tanıdığı bir ismi örnek vereceğim: Sevgili İdris Baluken.
Burada üç dönem grup başkan vekilliği yaptı. Basın açıklamaları toplanarak
örgüt üyeliğinden ceza verildi. Parlamento da mı örgüt üyeliği yapıyordu? Hangi
örgüte üyelik yapıyordu? Şu anda savcılar yeni bir formül geliştirdiler, birden
fazla açıklama yapmışsanız “Sen üyesin.” diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki, lütfen tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu konuda binlerce
iddianame örneği getirebilirim. Avukat arkadaşlarımız temin ediyorlar,
konuşmalarımızda kullanacağız.
Son olarak da, bu yüzde 40’ın -biz gayet eminiz-
ileride göreceğiz nasıl uygulandığını “boşalt doldur” olduğunu. Zaten, Adalet
Bakanlığı, daha geçenlerde 2020’de kaç cezaevi açacağını söyledi. Cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlarda da önce açık cezaevine, sonra eve gönderiyorlar,
izinli olarak. Kadınların yaşamı, can güvenliği, vücut bütünlükleri tehlike
altına giriyor. Biz bunu bilerek söylüyoruz.
Teşekkürler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Efendim,
tutanaklara geçsin: Ben açıklamalarımda sebat ediyorum, ısrarcıyım efendim.
BAŞKAN – Peki.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bu yalan Sayın Başkanım. Bu yalan,
arkadaşlarımız cevap verecek. Doğru değil, bu kesinlikle yalan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Doğru, izin
veriyorsunuz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım…
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, çok
kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN – Sonra söz vereyim, grupları bir alayım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Afyon Cezaeviyle
ilgili bilgi vereceğim.
BAŞKAN – Öyle mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Evet.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hiç öyle bir şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – İzin veriliyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hiç yok, Meral Hanım, lütfen
kesinlikle...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Niye yalan atayım ya?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hayır, yok, kesinlikle doğru
değil, hiçbir af yoktur.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sizin bu yaptığınız
aftır ya.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, lütfen, karşılıklı
olmasın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Olamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Oldu.
BAŞKAN - Bakın, gruplarımızın konuşmalarını
dinliyoruz. Arkadaşlarımıza ben gerekli açıklamalar için de olanak tanıyorum.
Yani bu tartışmaların yapılmasına da ihtiyaç var, ona da inanıyorum. O yüzden
birbirimizi anlayışla karşılayarak, mutedil bir dil kullanılmasını özenle
tavsiye ediyorum çünkü infaz gibi bu teknik konuları kamuoyunun tamamının
bilmesini bekleyemeyiz. Dolayısıyla bunları daha makul açıklamalarla, herkesin
anlayacağı dilde anlatılmasında sayısız yarar görüyorum. O nedenle zaten grup
konuşmalarının da bugüne kalmasını dün özellikle arzu ettim ki herkes birbirini
güzelce dinlesin, cevaplar da verilsin ama itham etmeden, karşılıklı anlayış
çerçevesinde bunları sürdürmenin bir yolunu bulmaya çalışıyoruz.
Sayın Özkaya, sizin Afyon Cezaeviyle ilgili bir
değerlendirmeniz olacak herhâlde. Size bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
63.-
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın, Muş Milletvekili Şevin Coşkun’un
yaptığı açıklamasında Afyonkarahisar Cezaevinde coronavirüs salgınına dair
herhangi bir tedbir alınmadığı yönündeki ifadelerinin gerçeği yansıtmadığına
ilişkin açıklaması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekillerimiz; az önce Afyonkarahisar Cezaevinde zorla Covid
bulaşsın diye sayım yapıldığıyla ilgili bir iddia burada dile getirildi. Sayın
Başsavcımızla görüştüm, böyle bir konu asla söz konusu değil. Sayım yapmak için
özellikle kamerayla sayıma gayret sarf ediyorlar, kameranın karşısına, görüş
açısına gelmesini arzu ediyorlar. Yalnızca bir tek koğuştaki hükümlüler
kameranın karşısına gelmemek için ısrar ediyorlar. Bunların sayımıyla ilgili
gayret sarf edilmiş, yoksa hiçbir şekilde koğuşlara girilmiyor. Sağlıklarını ve
sıhhatlerini korumak için de üst kattan alt kata merdivenden yürüyerek onları
görüyorlar. Afyonkarahisar’a başka cezaevlerinden 74 tutuklu ve hükümlü
nakledilmiş. Satılan ürünlerin tamamı Adalet Bakanlığınca belirlenen konsinye
satışlar ve hepsi UYAP’ta kayıtlı, bütün Türkiye'deki aynı fiyattır, hiçbir
farklı uygulama yoktur.
Teşekkür ediyorum.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
207) (Devam)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, teklifin tümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Zeynel Emre… (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Emre, süreniz yirmi dakika.
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan infaz kanunuyla ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bir defa, bizim
birinci önceliğimiz vatandaşımıza doğruyu söylemektir. Bu bir infaz kanunu
değildir, bu bir af kanunudur. Siyaha beyaz demenin kimseye hiçbir faydası
yoktur. Bakın, Türk Ceza Kanunu’nun 65’inci maddesi açıktır. 65’inci maddenin
(1)’inci fıkrası genel affı düzenler, (2)’nci fıkrası özel affı düzenler. Özel
afta infaz indirimleri özel af olarak tarif edilir. Bu konuda doktrindeki bütün
kitaplara, açıklamalara bakabilirsiniz. Şu an yapılmakta olan toplu özel aftır
dolayısıyla Anayasa’nın 87’nci maddesine göre beşte 3 çoğunlukla çıkması
lazımdır, 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç vardır. Ben değerli
milletvekillerinden rica ediyorum, açsınlar, bu söylediklerime ilgili kanunda
baksınlar, en son da Anayasa’nın 81’inci maddesine baksınlar. Tüm
milletvekilleri bu kürsüden Anayasa’ya sadakat yemini ettik, namusumuz ve
şerefimiz üzerine sadakat yemini ettik. Herkesi bu yemine uygun davranmaya
davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, af nedir? Af hangi ülkelerde
çıkar? Neden böyle düzenlemeler yapmaya ihtiyaç duyulur? Hukuk devletinin
oturduğu, hukukun evrensel ilkelerinin uygulandığı hiçbir ülkede af çıkmaz,
ceza indirimi olmaz. Biri bir ceza alıyorsa ne kadar yatacağını o suçun mağduru
da bilir, herkes de bilir. En son nerede af çıktı? Ben size söyleyeyim, Kuzey
Kore’de kuruluşunun 70’inci yılı nedeniyle af çıktı. Bakıyorsunuz, Suriye'de af
çıktı; bakıyorsunuz, Doğu Asya ülkelerinin, Güney Afrika ülkelerinin birçoğunda
zaman zaman af çıkıyor çünkü orada yaşayan insanlar da biliyor, orayı yöneten
diktatörler de biliyor ki o ülkelerde hukukun evrensel ilkeleri uygulanmıyor,
kamu vicdanı yaralanmış durumda ve zaman zaman bu düzenlemeleri yapıyorlar.
Türkiye tarihine bakıldığında, 1960 yılında darbe
oldu, Adnan Menderes ve bakanlar haksız bir şekilde idam edildi, devamında onun
gibi on binlerce hukuksuz işlem olunca 1966’da af kararı vermek durumunda
kaldılar. Niye? Kamu vicdanı yaralanmıştı. 1971’de muhtıra verildi, sıkıyönetim
mahkemeleri kuruldu, Deniz Gezmiş ve arkadaşları asıldı, binlerce insan haksız
yere cezaevlerine gönderildi, mahkûm oldu, 1974’te af çıktı; 1980 yılında
Türkiye'de 12 Eylül darbesi oldu, yine sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu, yine
çok haksız uygulamalar oldu, belki bugün Mecliste yer alan birçok insan o
mahkemelerin mağduru oldu, 1991’de af çıktı. Devam ettik, devlet güvenlik
mahkemeleri uygulamaları, yaygın hukuksuzluklar; 1999’da başka gerekçelerle bir
af düzenlemesine ihtiyaç oldu.
Bakın, bugün geldiğimiz noktada, AKP’nin iktidara
geldiği 2002’de 50 binin üzerinde tutuklu, hükümlü varken bugün 6 kat arttı ve
300 bin oldu. Kimse şu bahanenin arkasına sığınmasın: “Rahşan affı çıktı.”
Çıkmadan evvel 70 bin kişi vardı, siz teslim aldığınızda 57 bindi. “Bunun
nedeni ne?” derseniz; en başta hiç kimseyi dinlemeden, her şeyi ben bilirim
bakış açısıyla baktığınız 2005’ten bugüne kadar Ceza Kanunu’nda, Ceza İnfaz
Kanunu’nda, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda aklınıza estiği gibi düzenlemeler
yaptınız; “2010 Anayasa değişikliğini yapmayın.” dedik, dinlemediniz, yaptınız;
2016’dan sonra “Yaygın hukuksuz uygulamaları yapmayın.” dedik, onların birikimi
de yaşandı bugün; 2017’de “Bu rejim değişikliğini gerçekleştirmeyin, bunlar
çözüm üretmiyor.” dedik, bunu gerçekleştirdiniz. Hepsinin sonucunda ne oldu? Bir
ülkede suç oranı neden artar arkadaşlar? İşsizlik varsa, ekonomik dengesizlik
varsa, bu ülkenin çok büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyorsa
sosyal patlamalar yaşanır, suç oranı artar. Böyle palyatif düzenlemelerle bu
işin önüne geçemezsiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye’de, bize oy
versin vermesin, hangi siyasi görüşten olursa olsun, tüm Türkiye’de yaşayan
yurttaşların adaletini savunmakla yükümlü hissederiz kendimizi. Biz büyük bir
adalet yürüyüşü gerçekleştiren, Ankara’dan İstanbul’a dünyanın en büyük adalet
yürüyüşünü gerçekleştiren bir siyasi partinin temsilcileri olarak adaleti her
alanda savunmakla yükümlüyüz. Biz infaz adaletini savunuruz, biz geçmişteki
Anayasa Mahkemesi kararlarının bize yol gösterdiği gibi yasama organı üyeleri
olarak suçların cezasını artırabiliriz, suçların cezasını düşürebiliriz. Ama
biz genel düzenleyici işlemler yapabiliriz. Biz infaza düşmüş mahkûmlar
arasında istisnaları sınırlı tutmakla yükümlüyüz, bu bizim yükümlülüğümüz. Yol
gösterici olacağız. Biz herkese karşı, tüm Türkiye’ye karşı yaptığımız işle
diyeceğiz ki: İçeride kalan şunun için kaldı, çıkan şunun için çıktı.
Dolayısıyla herkesin adaletini savunmakla yükümlüyüz.
Değerli arkadaşlar, ben şimdi size soruyorum,
diyorum ki: Bu düzenlemeyle somut olarak rüşvet suçunu işleyen…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Zeynel Bey, burnunun üstüne
al daha rahat konuşursun, böyle burnuna da çekersen daha rahat konuşursun.
ZEYNEL EMRE (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakikam
gitti şunu düzeltirken, sonuna ilave edersiniz. Alışık değilim vallahi,
zorlanıyorum.
BAŞKAN – Sayın Emre, sıkıldığınız zaman yavaş yavaş,
tam açmamak kaydıyla nefesinizi alın. Ben biliyorum ama kurallara da uymakta
hepimiz örnek olalım.
ZEYNEL EMRE (Devamla) – Tamam.
Şimdi, değerli milletvekilleri, zor koşullar altında
bir yasa çıkarmaya çalışıyoruz. Bunu layıkıyla yapmak
hepimizin tarihî sorumluluğu.
Şimdi, ayrı ayrı
sorsak belki buralarda değil de kuliste: “Kardeşim, rüşvet yemek, almak mı daha
büyük suç, irtikâp mı daha büyük suç, dolandırıcılık mı daha büyük suç yoksa
konuşmak, yazı yazmak mı daha büyük suç?” dediğimizde, eminim hepiniz ilk
söylediğimi tercih edersiniz. Mermi mi daha tehlikeli yoksa bu kalem mi daha
tehlikeli değerli arkadaşlar? Eğer “Bu kalem daha tehlikeli.” diyorsanız, size
söyleyecek sözüm yok.
Değerli arkadaşlar,
bakın, şunu çok net bir şekilde ortaya koymamız lazım: Türkiye terörden çok
çeken bir ülke. Dolayısıyla yasama organının terörü önleme konusunda her türlü
olağanüstü tedbiri alma sorumluluğu vardır. Ama bununla birlikte, terörizmle
mücadelenin sağlıklı olabilmesi için gerçekten terör suçu işleyen ile
işlemeyenin de doğru bir şekilde ayıklanması lazım. Dünyada uygulanan temel
kriterler nedir? Değerli arkadaşlar, bakın, terör örgütü üyeliği için bir
hiyerarşik yapıya dâhil olacaksınız, astınız üstünüz olacak, örgütün amaç ve
faaliyetleri doğrultusunda hareket edeceksiniz, örgütte herkes kod isim
kullanıyorsa sizin de bir kod isminiz olacak; uluslararası kriterler bunlardır.
Terör örgütü
propagandası için “nedir” diye baktığımızda, geçmişten bugüne kadar aslında
bizim Yargıtayımızın verdiği kararlar da o doğrultudaydı. Neydi bunlar: Konuşma
sonrasında açık ve yakın bir tehlike oluşuyor mu; bir isyan, bir kalkışma
ortaya çıkıyor mu; bir suç işlenmesini teşvik edici bir şey oluyor mu -değil
mi- ya da terör örgütlerinin silahlı eylemlerini övücü açıklamalar meydana
geliyor mu?
Şimdi, ben size
soruyorum: Geçen gün bir kampanyaya başlandı. Doğrudur, değildir; kampanyaya
insanlar bağış yapar, yapmaz. Vatandaş, AKP’nin daha önce yaptığı kampanyalarda
topladığı parayı doğru kullanmadığını düşünüyor, biz de öyle düşünüyoruz.
Defalarca söyledik, şehitlerle ilgili para topladınız, gazilerle ilgili,
gereğini yapmadınız. Bir hukuk devletinde yönetenler, hangi gerekçeyle vergi toplayıp
hangi gerekçeyle bağış topluyorsa sadece o alanda kullanabilir.
Şimdi, vatandaşın teki “Zırnık yok kardeşim size.”
demiş, terörle mücadele ekipleri gidip bunu gözaltına alıyor. Tır şoförü
“Kardeşim, bana ‘Çıkmayın sokağa.’ diyorsunuz. Ben sokağa nasıl çıkmayayım?
Açlıktan ölürüm. Beni corona öldürmez, bu düzen öldürür.” diyor, efendim, ona
hemen gözaltı işlemi yapılıyor. İlginçtir, İçişleri Bakanı “Arkasına bakmamız
lazımdı.” diyor. Ya, bir hukuk devletinde İçişleri Bakanı gözaltı talimatı
verebilir mi? Savcılar verir bunun talimatını, soruşturma açar. İhbar varsa
savcı, gözaltı kararı verir, hâkim uygular. Nasıl hukuk devleti bu? Şu an
Türkiye’de cezaevinde 300 bin insan var, bunun 40 bini tutuklu, 40 bini
hükümözlü, gerisi hükümlü.
Bir defa, tutuklularla ilgili düşüncemiz net değerli
arkadaşlar: Birlikte bir çözüm bulalım. Salgın hastalık var, belli bir ceza
miktarına kadar belli bir suç tipi kararlaştıralım, salgın hastalık durumunda
elektronik kelepçeyle eve gideceğini karar altına alalım. Buna illa bizim
dediğimiz olsun demiyoruz, birlikte bunu yapalım değerli arkadaşlar.
Şimdi, ikincisi, hükümlülerle ilgili biz diyoruz ki,
bu ülkedeki gazeteciler, yazarlar, çizerler fiilen cezaevinde olmuş, olmamış
böyle bir düzenleme yapıldığında bunları kapsam dışında tuttuğunuzda vatandaş
der ki: “Ya, siz nasıl yasa yaptınız? Bu nasıl adaletti?” Bunu kimseye
anlatamazsınız.
Bugün, Çorlu’da tren kazasında 10 yaşındaki torunu
Oğuz Arda ortadan ikiye ayrılmış, hayatını kaybetmiş. Bunun gibi yüzlerce
yaralı, hayatını kaybeden insan var. Biz Oğuz Arda’nın dedesine ne diyeceğiz?
Biz yasa çıkardık, taksirli suçlar oldukça bundan yararlanıyor. Biz yasama
organı olarak hangi suç kötü, hangisi en kötü, hangisi biraz daha kötü gibi
kriterlerle hareket edemeyiz. Kapsayıcı düzenlemelere ihtiyacımız var değerli
arkadaşlar.
Bakın, gelen teklifte… Türkiye’de kanayan bir yara
var, kadına karşı işlenen suçlar. Türk Ceza Kanunu’nda “kadına karşı işlenen
suç” diye bir madde yok, bir bölüm yok. Bir madde ihdas edebiliriz pekâlâ, bunu
kararlaştırabiliriz. Bizim önerimiz oldu Komisyonda. Bunu da birlikte yapmaya
hazırız. Özel olarak bir suç kadına karşı işlendiğinde nasıl işlem yapılacağına
karar verebiliriz.
Cezaevlerine giren mahkûmların hangi koşullarda
ıslah olup olmayacağına oradaki kurumda yetkilendirilen, usulünce oluşturulan
kurullar karar verebilir. Bu, birçok Batı ülkesinde de dünyada da vardır. Zaman
zaman oralardan gelen raporlara göre kararlar verilebilir. Ancak değerli
arkadaşlar, şu anda burada gelen 32’nci maddede çok açık bir şekilde cezaevine
girecek gazete ve kitaplara ambargo konuyor. Hangi gazetenin mahkûmları nasıl
iyileştireceğini, iyileşmesine nasıl engel olacağını bir tarif eder misiniz?
Hangi gazeteler iyileştirir, hangileri hasta eder? Böyle bir kriter olur mu?
Türkiye’de basılan gazeteler cezaevinde de okunur. Kim hangisini isterse onu
okur.
Hukukun temel prensiplerinden biridir, 100’den fazla
hukukçu var Mecliste, bir dosyada bir hâkim karar verdikten sonra o dosyadan el
çekmiş olur ya. O dosyayla ilgili Allah aşkına bir daha karar verebilir mi,
dosyayı bir daha ele alabilir mi? Dosya istinaf aşamasına gitmiş, dosya
Yargıtay aşamasına gitmiş, Yargıtaydan önce karar veren hâkim dosyayı alacak
“Ben bunda karar vereceğim.” diyecek. Böyle hukuk olur mu değerli arkadaşlar?
Şimdi, bakın, Türkiye’de 2007’de başladı, uzunca bir
süre devam etti; çok ciddi kumpaslarla, kumpas davalarıyla Türkiye karşı
karşıya kaldı. Dönem değişti, kumpas oldukları ortaya çıktı, FETÖ’cülerin
yaptığı, gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Bu dosyalarda yeniden yargılama oldu,
beraat etti. Ama bu FETÖ’cü diye ihraç edilen 5 bin hâkim, savcının baktığı
dosyalarla ilgili bir düzenleme yapılması düşünülemez mi değerli arkadaşlar?
Garibanın dosyası ne olacak? Kimsenin tanımadığı, bilmediği insanlar bize
mektup gönderiyor, diyor ki: “Ya vekilim, benim dosyama bakan savcı, davayı
açan savcı FETÖ’cü çıktı, mahkeme heyetinin hepsi FETÖ’cü çıktı, soruşturanlar
da FETÖ’cü çıktı. Ben yirmi yıl, otuz yıl ceza aldım. Madem bunlar teröristti,
ya benim dosyama bir daha bakılması gerekmez mi?” Bu haksız bir talep değil
değerli arkadaşlar. Bunu muhakkak karşılamak lazım.
Türkiye’de yargıya güvenin yerlerde olduğu, bizatihi
yetkililer tarafından yüzde 30’un altında olduğunun beyan edildiği bir ortamda
yargıya güveni artırmak zorundayız. Bunu sadece Cumhur İttifakı yapamaz, sadece
AKP iktidarı yapamaz çünkü on sekiz yıllık yaygın uygulamalarınız yargıya
güveni bu hâle getirdi. Türkiye’de sadece AKP ve MHP yok. Ben size Cumhuriyet
Halk Partisinin Adalet Komisyonu Sözcüsü olarak söylüyorum: On sekiz saatlik
Adalet Komisyonu toplantısında, benim ve arkadaşlarımın ileri sürdüğümüz
tespitler sonucunda bir tek virgül değişmedi, olduğu gibi geldi buraya. Şimdi
de göreceğiz Genel Kurulda ne olacağını. Böylesine hassas bir konuda dahi “Ben
bilirim her şeyi, ben yaparım.” derseniz Türkiye’deki adaletsizliği daha fazla
derinleştirirsiniz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin en büyük
problemi -önce şu gerçeği tespit edelim- yargı bağımsız değil, yargı Tayyip
Erdoğan’ın emrinde kardeşim, hiç bunu inkâr etmeyelim. Bir mahkeme bir karar
veriyor -karar doğrudur, yanlıştır- AKP Genel Başkanı çıkıyor, grup
konuşmasında diyor ki: “Biliyorsunuz bütün karanlık işlerde işte şu şahıs var.
Bir manevrayla onu beraat ettirmeye kalktılar.” Ya karar doğru olur, yanlış
olur, yargı incelemesi vardır. Bir iktidarın başındaki kişi bunu söyleyebilir
mi? O mahkeme başkanı hemen soruşturma geçirip, o mahkeme kararının
uygulanmadığı bir hukuk düzeni olabilir mi? Kararın doğruluğu yanlışlığı başka
bir şey ama son birkaç senedir yaygın olarak mahkeme kararlarının
uygulanmadığını, kritik davalarda mahkemenin verdiği bir tahliye kararından
sonra Tayyip Erdoğan’ın da tahliye kararı vermesi gerektiği gerçeği var
Türkiye’de, bunu inkâr etmeyelim. Değerli milletvekilleri, tersi de var; bir
mahkeme biriyle ilgili tutuklu kalmasını düşünebilir, şayet Tayyip Erdoğan
yabancı devlet başkanlarına söz verdiyse onu hemen bırakırlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Burada da kimse bize bağımsız yargıdan bahsetmesin.
Türkiye, Anayasa’sında yer aldığı gibi insan
haklarına duyarlı, laik, demokratik bir hukuk devletiyse bunun gereğini yerine
getirecek. Mahkûm olan bütün vatandaşlarımızın sağlığı devlete emanettir.
Birincisi: Orada yayılacak bir salgından, yaşanacak kayıplardan devlet sorumlu
olur. Onun için, her türlü önlemi almak zorundayız. Alınabilecek azami her
türlü önlem alınacak, burada bir siyasi bakış açısıyla bakamayız. Türkiye
Cumhuriyeti insan haklarına duyarlı bir hukuk devletiyse, insan haklarının ilk
maddesi yaşam hakkıdır, yaşam hakkını savunmak zorundayız.
Ben şu hususu dikkatinize bir kez daha sunmak
istiyorum değerli milletvekilleri: Ordu’da katledilen Ceren Özdemir’in katline
sebebiyet veren o şahıs, sizin “ben bilirim”ci anlayışınız nedeniyle, yanlış
düzenlemeleriniz ve uygulamalarınız sonucunda cezaevinden serbest kaldı,
yapılması gereken yapılmadı, gitti pırıl pırıl bir genç kızımızı katletti.
Taksim’de İTÜ öğrencisi, 23 yaşında, emekli bir polisin oğlu olan Halit
kardeşimizi katleden kişi de -bizatihi soruşturmalarda ortaya çıkıyor ki-
tahliye olmaması, serbest kalmaması gerektiği hâlde serbest kaldığı için gitti
o işi yaptı. Öyleyse, değerli milletvekilleri, bu kadar gerçek ortadayken hâlâ
“biz biliriz, biz yaparız” şeklindeki bir anlayıştan uzak durun.
Türkiye böylesine kritik bir evrede her alanda
birlik olmalı, birlikte hareket edebilmeli ama uzlaşmak için fedakârlık da
lazım. Kendi düşüncelerinizin hepsini karşınızdaki gruplara dayattığınız zaman
bir uzlaşma olmaz. Türkiye Cumhuriyeti kendi geleceğini de koruyabilir, mevcut
corona salgınını en az hasarla da atlatabilir, dünyada bu konudaki en şanslı
ülkelerden biri de olabilir çünkü en genç nüfus bize ait, dünyada bu alanda
2’nciyiz; birçok iş yapılabilir ancak şu andaki gidişat tamamen tersi değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın, Sayın Emre.
ZEYNEL EMRE (Devamla) – Tamamlıyorum.
Gerek alınan önlemler gerek buradaki yaklaşım gerek
salgınla mücadelede izlenen prosedür, oradaki partizanlık gerekse bu tip düzenlemelerdeki
bakış açısı bu ortaklaşmaya engel oluyor. Bakın, corona virüsünün bile bir
adaleti var; Ağrı’nın köyündeki adamı da vuruyor, İngiltere Başbakanını da
vuruyor.
Değerli arkadaşlar, yapacağımız düzenleme en azından
objektif kriterlere uysun. Yasada mecbur kılınan çoğunluk, bu uzlaşma ortamı
aransın diye getirilmiştir. Yasanın etrafından dolanarak Türkiye’deki
adaletsizliği daha fazla derinleştirecek, vicdanları kanatacak bir düzenleme
yapmayın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teklifin tümü üzerinde söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Denizli Milletvekilimiz Sayın Cahit Özkan’a
aittir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika Sayın Özkan.
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partilerinin
ortak kanun teklifi olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin geneli
hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlarım.
Öncelikle, bugün Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde odun
toplamaya giden vatandaşlarımıza saldırı gerçekleştiren hain PKK terör örgütünü
lanetliyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına
ve aziz milletimize sabrıcemil niyaz ediyorum.
Diğer yandan, toplumsal yapımıza, kültürel
zenginliğimize renkli kişilikleriyle içten, samimi, vatansever duruşlarıyla
ahenk katan tüm Roman vatandaşlarımızın Dünya Romanlar Günü’nü kutluyorum.
Onların hayatımıza kattığı renklerle daha biriz, birlikteyiz, hep beraber büyük
Türkiye’yiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan yasa teklifiyle ilgili çok iddia ileri sürüldü. Aslında yasa teklifinin
geneli hakkında bilgiler vermeyi arzu ediyordum. Ancak o kadar iddia söz konusu
oldu ki bunları yanıtlamanın daha doğru olduğu kanaatindeyim. Her şeyden önce
yaklaşık bir yıla sari olan süreç zarfında, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket
Partisi grupları olarak aynen Meclisimizin duvarında yazdığı şekliyle
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla milletimizin sinesinde,
vicdanında var olan o arzuyu, o yasal düzenleme iradesini yakalama gayretiyle
uzun bir çalışma yaptık. Bu çalışmalarımızda öncelikle konunun uzmanı olan
hukuk akademisyenleriyle görüşmeler yaparak, uygulayıcılarla, hâkim, savcı,
avukat, yüksek yargı mensuplarıyla, istinaf ve Yargıtay üyesi hâkimlerle
görüştük. Ve tabii basın mensuplarının da burada grubu bulunan siyasi parti
temsilcilerinin de bildiği üzere, bütün siyasi parti gruplarına katılımcı
demokrasinin gereği olarak ziyaretler gerçekleştirdik
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şekilci demokrasi.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu çerçevede ortaya çıkan
tabloda diğer siyasi parti gruplarıyla bir uzlaşma zemini yakalanamayınca AK
PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarıyla beraber 2 grup olarak
milletimizin vicdanında karşılık bulacak “de lege ferenda” olması gereken ideal
hukuku ifade eden bir anlayışla kanun teklifimizi hazırladık.
Biliyoruz ki infaz düzenlemesi zor bir alandır.
Çünkü, nizalı kaza, çekişmeli yargı dediğimiz alanda, toplumda menfaatleri,
hukuki yaklaşımları taban tabana zıt olan sosyal çevrelerin, bir davanın
taraflarının aralarındaki hukuki ihtilaf konusunda karar vermek zorundasınız.
İşte böylesi bir manzarada elbette yapılan düzenlemenin zorluğu da ortadadır.
Yaptığınız her düzenlemede, ortada duran bir davanın taraflarından birisini
memnun ederken diğerini de rahatsız etme olasılığıyla karşı karşıyayız. İşte bu
düzenlemeyi yaparken çağdaş ceza infaz sistemlerinde var olan ilkeleri dikkate
aldık. Bunlar nelerdir? Suçluların topluma kazandırılması, ıslah, caydırıcılık,
suçla ortaya çıkan kamu düzeninin bozulmasını ortadan kaldırarak yeniden kamu
düzenini inşa etmek ve suçtan zarar gören vatandaşlarımızın vicdanını yeniden
mutmain ve tatmin etmek.
Bu duygu ve düşüncelerle paketimizi hazırladık ve
burada bize rehberlik eden aziz milletimizin gösterdiği istikamet ışığında
pakete son şeklini vererek Meclis Başkanlığımıza sevk ettik.
Bakınız, arkasından geçen hafta cuma günü tam on
sekiz buçuk saatlik Komisyondaki görüşmeler çerçevesinde paket Genel Kurulun
huzuruna geldi. Şu anda gerek Komisyonda gerekse Genel Kurulda ileriye sürülen
iddialara baktığımız zaman bu uzlaşının yani AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket
Partisi Gruplarının uzlaşısının dışında diğer gruplarda bir uzlaşının
olamadığını görüyoruz.
Bakınız, Genel Kurulda ortaya sunulan iddialarla
ilgili birazcık açıklık getirmek istiyorum. Her şeyden önce bir Anayasa’ya
aykırılık iddiası var. Düşünün, eğer bir infaz düzenlemesinde mutlak surette
Anayasa’daki af düzenlemesi olduğundan bahisle nitelikli çoğunluk aranıyor
olsaydı o zaman Anayasa’da yazardı; infaz düzenlemeleri ister infaz indirimi
ister infaz artırımı olsun mutlak surette Anayasa’nın afla ilgili düzenlemeler
bağlamında hayata geçmesi lazım denirdi, hâlbuki böyle bir durum yok. Gerek
Parlamento hukukumuzda gerek tarihte yer alan benzer düzenlemelere baktığımız
zaman gerek Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçmiş süreçler gerekse bu ülkede
ortak aklın eseri olarak yapılan bu tür düzenlemelerin tamamında bir teamül
vardır, bu da bugün Genel Kurulda yaptığımız benzeri bir şekilde yapılır. Bu
noktada, zaten Anayasa’ya aykırılık iddiaları varsa ilgili kişilerin Anayasa’da
yazılan esaslar çerçevesinde Anayasa Mahkemesine gitme usulleri bellidir, bu
çerçevede yüksek yargının denetimi zaten açıktır.
Evet, gelen düzenlemeyle ilgili 4 ana başlıkta
çalışma yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi genel düzenleyici işlem yani bugüne
kadar işlenmiş suçlar değil, bugüne kadar ve bundan sonra işlenmesini arzu
etmediğimiz suçlar dâhil olmak üzere tüm suçlara ilişkin genel düzenleyici
işlemdir.
Bir diğeri, geçici düzenlemedir. Bu geçici düzenleme
de geçmiş Anayasa teamüllerinden ve Parlamento hukukundan gördüğümüz üzere asla
üzerinde Anayasa’ya aykırılık olmadığı tespit edilmiş benzer düzenlemelerdir.
Bir diğeri, infaz hukukuna ilişkin, infaz süresi içerisinde
infazın tarzı icrasıyla ilgili, iyi hâl değerlendirmeleriyle ilgili ve infazda
olası bir hukuka aykırılık söz konusu olursa bunların teminatı, hâkim
teminatına bağlanmasına ilişkin düzenlemelerdir.
Bir diğeri de Covid’le ilgili. Müsaade ederseniz, bu
yasal düzenlemenin bu hâle gelmesinde, hani eski dilde ifade ettiğimiz
esbabımucibe, rasyo veya genel gerekçesine baktığımız zaman, dünyada bütün
parlamentolar Covid salgınıyla ilgili benzer çalışmaları da yapıyorlar.
Bakınız, Çin’de başlayan bu salgın 11 Mart tarihinde Dünya Sağlık Örgütü
tarafından küresel salgın, pandemi olarak ilan edildi ve arkasından gerek Dünya
Sağlık Örgütü gerekse Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri bütün
dünya devletlerine, uluslararası topluma, kamuoyuna bir çağrıda bulundu, bütün
dünya devletlerine dediler ki: “Salgın nedeniyle cezaevlerindeki sayıyı
azaltın.” Michelle Bachelet bunu ifade ediyor ve bu çerçevede AK PARTİ ve
Milliyetçi Hareket Parti grupları olarak bizler çalışmamızı yaparken
uluslararası hukukta, uluslararası toplumda var olan bu hususu da dikkate
alarak düzenlememiz içerisine koyduk.
Bakınız, dünya devletleri coronavirüs önlemleri
kapsamında uluslararası örgütlerin yaptıkları çağrılara uyarak üç başlıkta
değerlendirme ve düzenlemelere girişmişlerdir. Bunlardan bir kısmını sayıyorum:
ABD, Belçika, İran, İspanya, İtalya ve Belçika. Bu devletler tıpkı Türkiye’de
olduğu gibi, bugün yaptığımız gibi denetimli serbestlik vesaire gibi
-mevzuatları çerçevesinde- cezaevlerinde hükmü infaz edilenlerle ilgili bugün
yaptığımız düzenlemelerin benzerlerini hayata geçirmeye gayret ediyorlar. Diğer
taraftan, İngiltere, Fransa, Avustralya, Finlandiya… Bu devletler ise sağlık
tedbirleri uygulayarak yine bugün idari olarak bakanlığın, ceza ve tevkifevleri
genel müdürlüğünün kontrolünde, mevzuatın müsaade ettiği hususlarda çalışmalar
yapıyorlar. Belçika, Brezilya, Avusturya, Bulgaristan, Hollanda, İsveç gibi
ülkeler de koruyucu tedbirler almak ve yine denetimli serbestlik benzeri
düzenlemeleri hayata geçirmekle uluslararası toplumun bu çağrısına uyma gayreti
içerisinde.
Evet, infazla ilgili getirdiğimiz düzenleme…
Bakınız, biz aziz milletimize sesleniyoruz çünkü biz demokrasinin, millî
iradenin tecelligâhının ancak ve ancak milletimizle omuz omuza, kalp ve vicdan
bütünlüğü içerisinde olmakla olabileceğine inanıyoruz. İşte bugün Meclisimizin
duvarında yazan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla biz
milletimize anlatıyoruz.
Getirilen düzenlemede, düzenleme kapsamı dışında
bırakılan suçları ifade ediyorum:
1) Terör suçları
2) Cinsel suçlar
3) Kasten adam öldürme
4) Uyuşturucu madde imal, ithal ve ticareti yapan
baronlar, aynı şekilde vicdanlarımızı yaralayan kadın cinayetleri ve yine
FETÖ’nün itibar suikastlarında kullanmış olduğu özel hayatın gizliliğine ilişkin
suçlar da bu düzenleme kapsamında istisna olarak tutuluyor. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Evet, terörle ilgili biraz önce çok garip iddialar
ileri sürüldü. Bakınız, biz milletimizin gösterdiği istikamette, çizdiği rotada
siyaset yapmak zorundayız çünkü temsilî demokrasinin anlayışı “Seçildikten
sonra buraya gelen milletvekilleri kafasına göre ne isterlerse yapar.” değil,
seçim içerisinde de iki seçim arasında da millet ne istiyor, milletin arzusu,
vicdanında var olan irade ne emrediyor, ona bakarak siyaset yaparız. Onun için,
terör tanımını yumuşatmaya asla müsaade etmiyoruz diyoruz. Terörle,
kanunlarımızda, mevzuatlarımızda yazdığı şekliyle, milletimizden almış
olduğumuz yetkiyle sonuna kadar mücadele hedefimiz de vardır, olmaya da devam
edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ha, buraya çıkıp da ağzının kenarıyla FETÖ
goygoyculuğu yaparken diğer taraftan da “Efendim, yazı yazmış.” “Tweet atmış.”
Kim inanır buna? Kimse inanmaz, milletimiz inanmıyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Buna müsaade edemeyiz.
Arkadaşlar, 15 Temmuz hain FETÖ terör örgütüyle
ilgili bir yumuşama isteniyorsa, sözde düşünce ve ifade hürriyeti açıklaması
kapsamında kalacağından bahisle PKK, FETÖ, YPG, DHKP-C, DEAŞ gibi terör
örgütlerine propagandayı suç kapsamı dışında bırakalım isteniyorsa biz bunların
sonuna kadar karşısındayız. Bunun altını çizmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Evet, diğer taraftan, özellikle cinsel istismar
suçlarıyla ilgili, tutanaklar ortada, Komisyon çalışmaları aşamasında defaatle
anlattık, burada bu…
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Bir daha söyleyelim.
SALİH CORA (Trabzon) – Bir daha söyleyin onu.
NİLGÜN ÖK (Denizli) – Bir daha söyleyin.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Cinsel istismar suçlarıyla
ilgili Komisyon aşamasında defaatle anlattık. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Arkadaşlar, karşılıklı konuşmayın lütfen,
sayın hatibi dinleyelim.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Milletvekilleri çıktı; bunu,
cinsel istismarı bir siyasi istismar vesilesiyle kullanmak istediler.
Arkadaşlar, burası gerçekten ortak aklın eseri olarak ortak düzenlemeleri
hayata geçirebileceğimiz bir merciyse o zaman buradan cinsel istismardan siyasi
istismar suretiyle iktidar devşirmeye kimse kalkışmasın; bunun yolu kapalı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – İktidarınızda kadın
cinayetleri yüzde 1.400 arttı.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Ben milletime konuşuyorum.
BAŞKAN – Lütfen arkadaşlar…
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, dediler ki
Komisyonda: “Efendim, biz falan maddeyi böyle anlıyoruz. Buradan böyle anlam
çıkarsa, 250 gram da oradan şu gelirse, buradan da bu olursa iş oraya gider.”
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Öyle yok ki. Anlattık maddeleri, maddeleri
anlattık, anlattık. Evet, en nihayetinde dediler ki… Bakın, tutanaklardan
bahsediyorum, burada kayıtları da. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, değerli arkadaşlarım,
lütfen dinleyelim.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – “Sizin bu meseleyi
anlatmanız çok iyi oldu, iyi ki anlattınız, anlatmasaydınız yanlış anlaşılırdı,
teşekkür ediyoruz.” dediler.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – 53’üncü madde, 53.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Sonra cümle nasıl devam
ediyor: “Ya öyleyse?”
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – 53’üncü madde, 53’e ek
yaptığınız gece yarısı önergeniz…
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Arkadaşlar, bir fobi var mı,
bir korku mu var? Bakınız, fobiniz, korkunuz bu yasal düzenlemelerin olması
gerektiği istikamette çıkmasına engel olamayacaksınız. (HDP sıralarından
gürültüler)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman ) – Gece yarısı
önergenizden dolayı.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, lütfen… Sayın hatibi
dinleyelim değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, şirretlik,
başka bir şey değil.
BAŞKAN – Sayın hatibi dinleyin, rica ediyoruz. Böyle
bir usul yok.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Cinsel istismarla ilgili,
bakınız, sadece yetişkinler değil.(HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Özkan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkan, görüyorsunuz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, sizlerden de rica
ediyorum, lütfen susun.
Değerli arkadaşlarım, bakın, her grup bir
konuşmasını yapıyor; beğenirsiniz beğenmezsiniz değerli arkadaşlarım,
birbirimize tahammül edeceğiz. Bunlara gerektiği zaman cevaplarınızı
verirsiniz. Ama lütfen sayın hatipleri dinleyelim değerli arkadaşlarım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hepsini dinledik biz hiçbir
şey yapmadan. Bu nasıl bir usuldür?
BAŞKAN – Lütfen değerli arkadaşlarım… Lütfen,
sessizlik istiyorum.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, bizim asla ve asla
kabul etmediğimiz bu 4 suç kategorisi, 2 de suç tipi olmak üzere… Biliyorsunuz,
ceza mevzuatında, korunan hukuki menfaat dikkate alınarak cinsel bütünlüğe
karşı suçlar istisna; terör suçları kategorik olarak istisna; uyuşturucu madde
imal, ithal ve ticaretini yapan baronlar, tüccarları istisna; kasten adam
öldürme, burada yumuşama isteyenler oldu; baktık, değerlendirdik, asla kabul
edemeyiz. Zira kasten adam öldürmeyi de tahrik nedeniyle eğer biz bu kapsama
alacak olursak kadına karşı şiddet nedeniyle bugün cezaevlerinde yatanlara da
küçük bir kapı aralamış oluruz. Buna da müsaade etmedik.(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ha, diyorlar ki “Yahu bu özel hayatın gizliliği ne
olacak? Bununla neyi murat ettiniz?” Arkadaşlar, ben öncelikle bu konuda bazı
siyasi partilerin hassasiyetle destek vermesini arzu ederdim. Çünkü bu ülkenin
tarihinde maalesef, FETÖ terör örgütü, böceklerle, efendim, telekulakla devlet
içerisinde yapılanmış derin ve paralel uzantılarıyla pek çok dinleme yaptı.
Bunlar, âdeta rafine edilmeyi bekleyen noktada, çok ciddi miktarda.
Şimdi, özellikle itibar suikastlarını da kullanan
FETÖ terör örgütü, bir taraftan silahlı, bir taraftan da kasetli bu ülkede
komplolar ve kumpaslar düzenlerken, elbette bunun mağdurlarının da bu hususta
hassasiyetle durması gerekir. Onun için, bu iki suçu da ayrı tuttuk.
Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada,
gündem dışında da pek çok konularda itirazlar ve iddialar ileri sürüldü.
Bakınız, şunun altını çizelim: AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, bugün Cumhur İttifakı’yla beraber yapmış olduğumuz yasal
düzenlemelerin arka planında, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesi hedefinin
üzerine çıkarma gayretimiz vardır. Bunun için, reformlarımızı, aziz
milletimizin hak ettiği ilkeler ve değerler olarak yukarıya çıkarmaya Allah’ın
izniyle kararlıyız.
Yapılan bu düzenlemede iyi hâlle ilgili de iddialar
ileri sürüldü. Denildi ki “Yahu, bunları muhalifleri tasfiye etmek için,
cezaevindeki hükümlerini teselsül ettirerek ilanihaye devam ettirmek için,
onlara gün yüzü göstermemek için yaptınız.” Hayır, iyi hâl indirimi öyle bir
şey değil. Her zaman Batı’ya dönüyoruz ya yönümüzü, muasır medeniyetler
seviyesine. Bakın, çağdaş ceza hukuku sistemlerinde Avrupa Konseyi üyesi,
Avrupa Birliği üyesi ülkelere baktığımız zaman orada gördüğümüz bir manzara
var. Diyorlar ki “Eğer bir kişi hüküm aldı, cezaevine girdi mi, orada yapıp
ettiklerinden gerçek anlamda inceleme yapılsın.” Yani giren aynen bir bantta
ilerler gibi önce açık cezaevine, oradan denetimli serbestlik ve şartlı
salıverilme sürelerine girmesin; bu otomatik sistem. Ne olsun? Bakınız, özellikle
Batı uygarlıklarında, Avrupa uygulamasında çok nettir: İyi hâlle ilgili adil
bir değerlendirme yapılmak suretiyle her aşama değerlendirilsin, ona göre
hükümlüler aşama aşama ilerlesin ve topluma salınsın, ıslah gerçekleşerek
salınsın. Biz de bu bağlamda, ıslahla ilgili, iyi hâlle ilgili değerlendirme
noktasında, cezaevlerindeki bu otomatik geçişi bir kenara bırakarak bir
komisyon kuruyoruz; denetim ve gözetim komisyonu. Başsavcı ve/veya göstereceği
cezaevi savcısı aynı zamanda konunun uzmanı olan sosyal uzman, psikologlar,
Aile Bakanlığının temsilcisi oturup belirli dönemlerde değerlendirme yapacaklar
her hükümlüyle ilgili. Nerede bakacak? Cezaevinde, hastaneye gitti hastanede,
adliyeye duruşmaya gitti adliyede. Bütün süreçlerde ve bütün zamanlarda durumları
tespit etmek suretiyle iyi hâlle ilgili değerlendirmesini yapacak.
İnsan, ola ki yanlış yaptı, ne yapıyoruz? İnfaz
hâkimliği müessesesi getiriyoruz yani hâkim teminatı getiriyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Eminiz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bu gözetim ve denetim
komisyonu değerlendirme yapıp bunun raporunu ortaya koyduktan sonra bir
mağduriyet yaşanmasın diye infaz hâkimliği müessesesiyle -ki bunlar da
tecrübeli hâkimlerden oluşacak- onların da kararlarından geçsin, bu teminat çok
önemli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi özellikle çift kademeli yargısal
denetimi önemsiyor, orada da infaz hâkimliğini getiriyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – AİHM’in kararını
uygulayın, boş atıp…
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Ola ki infaz hâkimliği de
yanlış yaptı, olabilir ve burada da ne getiriyoruz? Bir üst müracaat yolu,
itiraz müessesesini getiriyoruz. Soruyorum: İtiraz müessesesinde de bir
yanlışlık olursa… O zaman bireysel müracaatla Anayasa Mahkemesine de gidecek.
Orada da bir şey olursa uluslararası yol zaten açıktır. Bu bağlamda, yapılan
düzenlemenin kesinlikle vicdan, adalet ve toplumsal talepler çerçevesinde
hazırlanmış bir paket olduğunun altını çizmek gerekir.
Bakınız, biraz önce ileriye sürülen hususları
söyleyeyim. “Halka sunduğunuz tek şey IBAN ve infaz.” Arkadaşlar, böyle değil.
Biz bugüne kadar reformları yaparken maalesef zaman zaman zor anlar yaşadık,
yalnız kaldık ve bugün halkımıza böylesi bir salgın karşısında, dünya
milletleri muvazenesinde manzarayıumumiyeye baktığımız zaman, hamdolsun, sağlık
altyapısı olarak en iyi ülkelerden biriyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Mükemmelsiniz,
süpersiniz! Hiçbir sorunumuz yok, dört dörtlük, her şey süper!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) – Ondan rahatsız
oluyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – “İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın.” anlayışıyla bütün uluslararası toplum bu stratejik planlamayı
yapamazken bugün, hamdolsun, aziz milletimizle bizler, Cumhur İttifakı olarak
milletimizin huzurunda başımız dik, omzumuz yüksektedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine, aynı şekilde, sürem bitiyor çok vakit yok
ancak biraz önce maalesef çok üzücü hadiseler ifade edildi. Terörü
yumuşatamayız, infaz düzenlemesi nedeniyle dahi yapamayız. “Muhalefet fobiniz
var, Kürt fobiniz var, HDP fobiniz var.” dediler.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Yok mu?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Var.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen…
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, bütün uluslararası
topluma ifade ediyorum: Evet, bugün Kandil’deki PKK terör örgütünün ve onun tüm
uzantılarının bir Cumhur İttifakı, bir AK PARTİ fobisi vardır.
Yine “Kürt fobisi var.” diyorlar. Hayır, Kürt
vatandaşlarımız… İşte, bugün hayatını kaybeden vatandaşlarımız oldu.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Onun için iradesini
gasbediyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Zavallı vatandaşlarımız,
odun toplamaya gidiyordu ve onların bugün PKK fobisi var, PKK’dan korkuyorlar
ve yine “HDP fobisi…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – HDP fobisi yok.
MURAT SARISAÇ (Van) – HDP düşmanlığı var.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, laf atmayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – HDP fobisi yok.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Var, var, var.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – HDP’nin… Millî ve yerli
duruşla, bu ülkenin istiklal ve istikbal mücadelesini veren, aziz milletimizin
gösterdiği istikamette, çizdiği rotada yol alan Cumhur İttifakı var, AK PARTİ
var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizleri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Ne millîliğiniz
kaldı ne iriliğiniz ne diriliğiniz kaldı.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Minibüste dolar
bozduracak kadar millîsiniz. Otobüslerde dolar bozduracak kadar millîsiniz. Biz
çok iyi biliyoruz.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, rica ediyorum, rica
ediyorum değerli arkadaşlarım. Bakın, bir müzakere süreci yürütüyoruz. Yani ben
her partinin de görüşlerini serbestçe ifade etmelerine olanak tanıyorum. Zaten
çok sayıda konuşmacı olacak arkadaşlarım yani herkesin görüşlerini rahatlıkla
ifade edeceği bir kanun teklifini görüşüyoruz.
Sayın Beştaş, bir talebiniz oldu, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
64.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın
görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın
Başkan.
Evet, iktidar partisi hatibini dikkatle dinledim.
Hamaset her zaman gerçekleri yansıtmıyor, genellikle yansıtmıyor. İşledikleri
ağır suçları bu şekilde gizleyeceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Her şeyden
önce bizim burada, Parlamentoda halka gerçekleri anlatma sorumluluğumuz
mevcuttur, bu bir sorumluluktur.
Şimdi diyor ki: “Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlara
dair bir indirim yapmadık.” Ben 53’üncü maddeye ekledikleri (6)’ncı fıkrayı
önemle, tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum ve açıkça şunu söylüyorlar, hepsini
okuyacağım: “Devlete karşı suçlar ve -onların deyimiyle- terör suçları hariç
olmak üzere toplam hapis cezası on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve daha
fazla olanlar ise üç ayını kapalı cezaevi kurumunda geçirmiş olan iyi hâlli
hükümlülerden ilgili mevzuat uyarınca açık ceza infaz kurumundan ayrılmalarına,
bir yıl veya daha uzun süreli kalanlar…” diye devam ediyor. Bir kere açık ceza
infaz kurumuna alıyor, oradan izin veriyor Sayın Başkan, izin. Bizim
söylediğimiz budur işte ve burada Berfin Özek’e kezzap atanlar serbest kalıyor.
Neden, neden?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Yalan…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Cumhurbaşkanının bile
bu konuda özel açıklaması vardı, vicdanlara seslenmişti -onu hatırlatmak
istiyorum- terör, Anayasaya aykırılık ve benzeri konularda. Ya, bunu söylerken
gerçekten hicap duyuyorum ama dün bile burada, usul tartışmasında çıkıp bir
Anayasa Mahkemesi kararının numarasını verdiler. Benim konuşurken onu bulma
olanağım yoktu, sonra çıkardım. Anayasa Mahkemesi kararı ne demiş? Bir kere o
karar sayısı bende, 2009/149 sayılı Karar. Orada afla, tartışmayla ilgisi
olmayan bir karar zikredilmiş.
BAŞKAN – Toparlayın lütfen Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Toparlayacağım da Sayın
Başkan, çok önemli bir şey konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Aksine 2002/99 esas
sayılı Karar’da, 2001/4 esas sayılı Karar’da Anayasa Mahkemesi diyor ki
“Çekilen cezadan indirim yapan yasalar, toplu özel af yasasıdır.”
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Yirmi dakika
konuşma yapıldı burada.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir kere panik
hâldesiniz, bunu anlıyoruz. Şu anda özel bir af yasası çıkarıyorsunuz,
yandaşlarınıza çıkarıyorsunuz. Terör, terörizm üzerinden bunu
gizleyemeyeceksiniz. Şu anda, biliyor musunuz, insanlığa karşı suçlar bile
cezasız bırakılıyor. Madenlerdeki işçi katilleri özel af yasasında, Gezi
direnişçilerinin katilleri özel af yasasında, Madımak katilleri bile -Ahmet
Turan Kılıç, o da affedildi zaten- af yasasında. Kadın, çocuk katilleri, tecavüz
ve tacizcilere izin sistemiyle, özel indirimlerle yine bu özel af yasasının
kapsamına alınmış.
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Aladağ’daki çocuk
katillerini, uyuşturucu baronlarını devre dışı bıraktık.” diyorlar ama…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın Beştaş, bakın…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Bir saniye değerli arkadaşlarım…
Bakın, ben hiçbirinizi kırmamaya özen gösteriyorum
ama sizler de lütfen sözlerinizi makul sürede toparlayın değerli arkadaşlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN – Herkes için söylüyorum bunu çünkü bakın,
gruplar adına konuşmalar var, arkadaşlarınız konuşacaklar…
CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Biraz önce konuştular zaten
Başkanım, aynı şeyleri söylediler.
BAŞKAN – Tekrar tekrar söz alarak süreci uzatmak da
çok uygun değil.
Son cümlenizi alalım lütfen, son defa…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan “terör
suçlusu” deyip durmasınlar. Onların “terör suçlusu” dedikleri, yüzde 99,9
AKP’ye olan muhaliflerdir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hadi be oradan, hadi!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bask Bölgesi’ne bak, IRA’ya
bak!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Her iktidar kendi
suçlusunu, kendi teröristini yaratıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Şu
anda onlar da iktidarlarını devam ettirmek için her söz söyleyene, her yazı
yazana, her “tweet” atana, her gösteri yapana, her mitingde konuşana “terör
suçlusu” diyorlar.
OYA ERONAT (Diyarbakır) – Benim oğlumun katili de
terörist değil mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Böyle şey mi var ya! Bask
Bölgesi’nden, İspanya’dan, İngiltere’den bir dünya karar var; İspanya’da,
İngiltere’de bir dünya uygulama var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yarın öbür gün yeni bir
iktidar gelecek, onları terörist ilan edecek; o zaman hep birlikte göreceğiz.
Teşekkür ediyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Bizi “terörist” ilan
etmeye kimsenin hakkı yok, kimsenin haddi de yok! (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Zülfü Bey, lütfen oturun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Tansiyonun yükseldi
senin, git bir hava al sen!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Bizi terörist ilan
etmek sizin haddinize mi; senin haddine mi ki sen söylüyorsun!
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, değerli arkadaşlarım…
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Akbilci, geldin yine
buraya. Karıştırma buraları, karıştırma; bir otur yerine ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Yürü git be! Yürü git be!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Akbilci, bir otur orada
ya!
BAŞKAN – Sayın Zengin, siz buyurun.
65.-
Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in, yapılan her konuşmada sürekli aynı şeyleri
söylemenin bir anlamının bulunmadığına, kadın ve çocuk meselesinin kendileri
için fevkalade önemli bir mesele olduğuna ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Sayın Başkanım, önce bir
usuli itiraz yapmak istiyorum.
Şimdi, burada, uzun bir kanun teklifi görüşmesi
yapıyoruz. HDP’nin Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş çıkıyor,
konuşuyor; arkasından arkadaşımız Zeynel Bey, arkasından Cahit Bey… Söylediği
her şeyi kürsüde zaten söylüyor. Arkasından biz grup olarak kanaatlerimizi,
fikrimizi söylüyoruz. Sanki gruptaki insanlar kimseyi dinlememiş gibi, bir de
bağıra bağıra aynı şeyi bir daha bize söylüyor. Sayın arkadaşımız konuşurken
HDP Grubu, maşallah, saldırılarıyla, konuşmalarıyla boğmaya çalışıyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Sizinkiler çok sakin!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Biz saldırmayız
Sayın Zengin!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Şimdi, bir defa şunu söylemek
istiyorum: Ben şöyle bir şey olduğunu gözlemliyorum…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Saldırmak ne demek!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Müsaade eder misiniz, rica
ederim…
BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Ben zaten öyle yapıyorum
Başkanım.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, lütfen, bakın…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan
“saldırıyorlar” diyor ama.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Kendi grupları
sataşınca hiç problem yok, kendisi bile sataşıyor Grup Başkan Vekili olarak.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hiç saldırı yok, hiç saldırı
yok.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, konuşurken bir izin
verelim ama lütfen.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Arkadaşımız konuşurken üslubu
gördünüz. Meral Hanım konuşurken grubunuzdan ses çıkmadan dinliyorsunuz, kendi
arkadaşımız konuşurken bağırılıyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Ama siz Grup Başkan
Vekili olarak sürekli laf atıyorsunuz insanlara.
BAŞKAN – Birbirimizi sakince dinleyelim değerli
arkadaşlar, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Benim ricam şudur: Uzun
görüşmeler var, tekrar tekrar aynı şeyleri söylemenin manası yok. En azından
hatipler… Biraz sonra bir sürü konuşmacımız var, saysam 50 konuşmacı var belki.
Gelen arkadaşlarımız bu konuya dair kanaatlerini söylerler. Şimdi, bir söz var
yani: “‘Bal, bal, bal.’ diye diye ağzı tatlanmıyor insanın.” “Cinsel suçlar,
cinsel suçlar…” Yani bu memlekette cinsel suçlarla ilgili rahatsızlık bir tek
onların mıdır?
BAŞKAN – Peki.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hayır, tamamlayacağım sözümü.
Bir defa, bizim hayatımız kadın davasıyla geçti.
Kadın meselesi, çocuk meselesi bizim için fevkalade önemli bir meseledir. Daha
siz yokken biz bunların kavgasını veriyorduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
O sebeple, ben güzel bir tablo yaptırdım, mükemmel
bir tablo oldu. İsterseniz dağıtabilirim tek tek, şu anda bahsettiğiniz
suçlarla ilgili.
“Af” kelimesini de zinhar reddediyoruz, bu bir infaz
düzenlemesidir. İnfaz kapsamında bunlarla alakalı, bir tane dediğiniz suçlardan
yoktur. Şimdi uzatmamak için tek tek saymayacağım ama ileriki saatlerde, yarın,
öbür gün, bitene kadar bunları tek tek, tek tek sayacağım; yoktur, yoktur,
yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Var, var, var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Yok, yok, yok.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Var. Var olduğunu
biliyorsunuz, vicdanınız kabul etmiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – Hâlâ yok!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Parmak sallama,
indir şu parmağını!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Siz “Yok.” deyince yok
olmuyor.
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
6.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gök’ün, Grup Başkan Vekillerinin söz
taleplerini karşılamakta büyük bir özen ve saygı gösterdiğine, zamanın ekonomik
kullanılması gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, bakın, bir kanun
teklifini müzakere ederken arkadaşlarımızın yerinden birbirlerine laf atmasının
yanında konuşacakları çok sayıda madde var. Bence bunu kullanmakta yarar var.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Grup Başkan Vekilleri
laf atmaz normalde de…
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) – O zaman dinle, laf atmayız.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Artık benim Grup Başkan
Vekilim bile laf atıyor.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, lütfen…
Yani, birbirimizi incitmeden götürmek durumundayız
bu müzakereleri; sizlerden ricam, karşılıklı olmasın. Bakın, kürsüyü herkes
kullanıyor, buna da riayet ediyoruz. Biraz sakin olalım, biraz rahat olun
arkadaşlar yani kimse konuşmayacak diye bir şey yok ki, herkes konuşuyor.
Şimdi, gündemimizi yürütelim ama bir tespiti ben de
yapmak istiyorum: Özellikle her konuşmadan sonra belli bir açıklama yapma
gereğini elbette arkadaşlarımız duyabilir ama bunları artık bir dakikadan fazla
da düşünmeyelim değerli arkadaşlarım çünkü benim, özellikle Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılamakta her zaman büyük bir özen ve saygı
gösterdiğimi biliyorsunuz. Ama zamanı da ekonomik kullanmak hepimizin bir
görevi yani bir söz alıp ondan sonra arkasını daha da uzun sürelere bağlamanın
da yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, ben son derece sakin ve
son derece nezaketli bir açıklama yaptım yani buna itiraz edecek bir nokta var
mı acaba?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Yok Başkan, teşekkür
ederiz.
BAŞKAN – Yok. Herkes için söylüyorum bunları, bütün
parti grupları için söylüyorum, herkesi ilzam ediyor. Birbirimizi dinleyelim,
herkes de fikrini kürsüden açıklasın.
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan,
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN – Şimdi değerli arkadaşlarım, teklifin tümü
üzerinde şahıslar adına söz taleplerini karşılayacağım.
Şahıslar adına ilk söz, Çanakkale Milletvekilimiz
Sayın Muharrem Erkek’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Erkek.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, maalesef Diyarbakır’da PKK terörü yine can
aldı, yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Milletimizin
başı sağ olsun, ailelerine de sabır diliyoruz.
Bugün 8 Nisan Dünya Romanlar Günü, dünyanın ve
ülkemizin yaşadığı olağanüstü durum sebebiyle ülkemizdeki tüm Roman mahalleler
de -ki hemen hemen her ilimizde vardır- bu zor dönemde sosyal devleti
yanlarında, mahallelerinde görmek istiyor.
Değerli milletvekilleri, aslında konuştuğumuz,
samimi olmak gerekirse örtülü bir af, bunun adı “örtülü af” çünkü yalnızca bu
dönemde değil, cumhuriyet tarihi boyunca benzer düzenlemeler geldiğinde bunu
hukukçular, herkes hep tartıştı. 2018 yılında yine infaz kanunu değişiklikleri
gündeme geldiğinde, AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan
“Benim bir ilkem var, ilkem de şudur: Devlet ancak kendisine karşı işlenen
suçlarda affedici olabilir. Kişilere karşı işlenen suçları bizim af yetkimiz
yoktur.” demişti. O zaman da infaz kanunu görüşülüyordu.
Bu bir örtülü aftır ama bir taraftan da şu da bir
gerçek, suçluyu kazıyınca altından insan çıkar. Bu dengeyi çok iyi kurmak
zorundayız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 268 kapalı
cezaevi, 83 açık cezaevi, 4 çocuk cezaevi toplam 355 cezaevi var ve 355
cezaevinde de tutuklu ve hükümlü olarak toplam 300 bin insan kalıyor, 300 bin.
Bizimle aynı nüfusa sahip Almanya’da tutuklu ve hükümlü sayısı toplam 62 bin.
300 bin-62 bin. Avrupa’da her 100 bin insanda ortalama 100 kişi ceza infaz
kurumlarında, 100 bin insan içerisinde ortalama 100 kişi ceza infaz
kurumlarında, bizde 350 yani 3 katından daha fazla. Demek ki ciddi sorunlarımız
var. Asıl sorunumuz adalet, devletin temeli olan, hayatın temeli olan adalet.
Çünkü adalet çürüdüğü zaman, adalet yok olduğu zaman huzur da yok, mutluluk da
yok, aş, iş, ekmek de yok ve tabii ki böyle bir ortamda suç oranlarını azaltmak
da mümkün değil.
Şimdi, geçici düzenlemelerle cezaevlerini boşaltmak,
rahatlatmak gerekiyor çünkü kapasitenin çok çok üzerinde insan maalesef tutuklu
ve hükümlü olarak cezaevlerinde. Peki -geçici düzenlemeler- ne olacak sonuçta?
Birkaç yıl sonra göreceksiniz maalesef cezaevleri yine dolacak ve yine ağır
infaz sorunlarıyla karşı karşıya kalacağız. Çünkü, on sekiz yıllık tek başınıza
iktidarınızda adalette de yapısal reformlara el atamadınız, gerçekleştiremediniz.
Şimdi, düzenleme Genel Kurulda kabul edilip
yürürlüğe girince tabii, örneğin, rüşvetten veya başka bir suçtan altı yıl ceza
almış biri bir gün bile cezaevinde kalmayacak, üç yıl denetimli serbestlik
infaz rejimiyle dışarıda olacak. On yıl ceza alan bir kişi iki yıl yattıysa
derhâl tahliye olacak. Öbür türlü, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra işlenen
suçlarda, mesela, altı yıl alan bir kişi yaklaşık iki buçuk yıl yatacak. Bugün
alan hiç yatmayacak, yarın alan iki buçuk yıl yatacak. Veya hakaret suçundan on
ay hapis cezası aldınız, ertelenmedi, paraya çevrilmedi; dört ay yatacaksınız.
Bu tip düzenlemelerle karşı karşıyayız.
Eğer Meclis cumhuriyetin ve devletin en önemli
organı olarak, yasama organı olarak infaz düzenlemesinde ceza indirimini
kişilere karşı işlenen suçlarda, topluma karşı işlenen suçlarda bir hak olarak
görüyorsa kendisine karşı işlenen suçlarda da bir düzenlemeye gitmeli. Belli
suçları dışarıda tutarsınız -silahlı terör örgütü gibi, darbeye teşebbüs,
hükûmeti devirmeye teşebbüs gibi- ondan sonra, devlete karşı işlenen suçlarda
da bir infaz indirimine gidersiniz ama buna cesaret edemediniz ve büyük bir
eşitsizlik ve adaletsizlik yarattınız. Onun için, bu teklifte vicdan ve adalet
yok.
Değerli milletvekilleri, çok önemli çelişkiler var,
vaktim sınırlı olduğu için kısa kısa değineceğim. Örneğin, Türk Ceza Kanunu’nun
220’nci maddesindeki dörtte 3’lük infazı üçte 2’ye indiriyorsunuz -ki
biliyorsunuz, 220’nci madde terör örgütü değil, çıkar amaçlı suç örgütleri- ama
öbür taraftan da alt sınırı ve üst sınırı artırıyorsunuz Türk Ceza Kanunu’nda.
Bir tarafta artırıyorsunuz, bir tarafta infazda lehe düzenleme yapıyorsunuz;
derin bir çelişki. Hâkim karar vermiş, dosya istinafta ya da Yargıtayda, hükmü
veren mahkeme sanık tutukluysa tahliye edebilecek. Bu da ciddi sorunlara yol
açacak uygulamada, düzeltilmesi mutlaka gerekiyor.
En önemlisi değerli milletvekilleri, geçici bir
düzenlemeyle açık cezaevindeki tüm hükümlüler, hiçbir suç ayrımı olmadan ya da
kapalıda olup da açık cezaevine geçmeye hak kazanan tüm hükümlüler Covid-19
sebebiyle geçici tahliye ediliyor. Hükümlülerle ilgili geçici düzenlemeyle bunu
getiriyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İzin alıyorlar.
MUHARREM ERKEK (Devamla) – Evet, Covid-19’lu ise
bile geçici tahliye, izinli kabul ediliyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İzin diyelim.
MUHARREM ERKEK (Devamla) – Peki, tutukluları niye
geçici bir düzenlemeyle izinli kabul etmiyorsunuz, geçici tahliye etmiyorsunuz?
Neden?
Değerli milletvekilleri, Barış Terkoğlu, Barış
Pehlivan niçin cezaevinde? Gündemdeki bir konuyu, kamuoyunun bildiği bir konuyu
gazetecilik gereği haber yaptıkları için. Murat Ağırel niçin cezaevinde?
İktidarı rahatsız eden, gerçekleri ortaya koyan bir kitap yazdığı için. Fatih
Portakal? Fatih Portakal bir “tweet” atıyor, vatan işgal altındayken uygulanan
Tekalif-i Milliye, Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirildiği için –ki hiç
doğru değil getirilmesi, hiç doğru değil- onunla ilgili ironi yapıyor, eleştiri
yapıyor -güzel de bir anlatımla yapıyor-
hem Sayın Cumhurbaşkanı suç duyurusunda bulunuyor hem de Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu. Ona da talimat veriliyor; talimatla bağış
toplanıyor, talimatla suç duyurusu yaptırılıyor, bunlar doğru değil. Bakın, bir
gazeteci, kutsal din duygularını istismar ettiği için iki hafta önce tutuklandı
ama “Bakara makara” diyen biri, büyükelçi yapıldı. Bu zihniyet doğru değil, bu
anlayış doğru değil. Yasaklarla, bu tip uygulamalarla adaleti tecelli
ettiremeyiz.
Osman Kavala; tutukluluğu iki buçuk yılı geçti.
Bakın “tutukluluk” diyorum. Hakkında verilmiş bir ceza yok, hüküm yok, bir de
aksine beraat hükmü var. İki buçuk yılı geçmiş bir tutukluluk olur mu? Siz
yargıyı silah olarak kullanıp özel bir husumetle birine karşı kullanırsanız
adaleti yok edersiniz, infaz rejimini de düzeltemezsiniz, hiçbir şeyi
düzeltemezsiniz. Onun için nasıl açıktaki hükümlülerle ilgili geçici bir
düzenlemeyle, geçici bir tahliye getiriliyorsa Ceza Muhakemesi Kanunu’na
eklenecek geçici bir düzenlemeyle de belli suçlar ayrı tutularak geçici tahliye
ya da adli kontrol getirmelisiniz. Başka türlü bu düzenleme kamuoyunun
vicdanında yer bulmaz. Tutuklu gazeteciler var, avukatlar var, sosyal medyada
düşüncelerini, eleştiri amaçlı düşüncelerini sert bir şekilde paylaştığı için
cezaevinde olan insanlar var. Bunlar içeride kalmaya devam ederken birçok
suçluyu dışarıya çıkarmak kamuoyu vicdanında yer bulmaz değerli
milletvekilleri. Daha çok konu var ama şimdi onlara yer vermemiz mümkün değil.
Çok değerli hukukçular var bu çatının altında, ben
de yirmi yıl ceza avukatlığı yaptım. Biraz önce de söyledim, suçluyu kazıyınca
altından insan çıkar. Tabii ki böyle düzenlemeler bir zorunluluk arz ettiği
zaman getirilebilir ama eşitliği, hakkaniyeti ve adaleti sağlamamız mutlaka
gerekiyor. Ömer Hayyam’ın çok güzel bir sözü var, “Adalet, kâinatın ruhudur.”
der. İşte bu teklifin ruhu yok, bu teklifin içinde adaletin ruhu yok, onun için
kamuoyu vicdanında tam anlamıyla yer bulmuyor, onun için adaleti tecelli
ettirmiyor. Bu şekliyle kabul edilirse sakat doğacak. Gelin bu eksiklikleri
giderelim, gelin birlikte çalışalım, ivedi bir şekilde adaleti, hakkaniyeti,
eşitliği tesis edelim diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şahıslar adına son
konuşmacımızı davet edeceğim ama bir açıklama yapmak istiyorum. Şahıslar adına
konuşma taleplerini karşıladıktan sonra yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapacağım. Sisteme giren arkadaşlarımızı görüyorum, ben hepsine sırayla söz
vereceğim ama -görüşülen kanunun özelliği ve arzu ettiğiniz- kafalarınızda olan
soru işaretlerini Komisyon Başkanı buradayken sormanızı rica ediyorum. Yani,
sorulacak soruların kanuna ilişkin olması, bu konularda Komisyonun da
açıklayıcı bilgi vermesi bu müzakerenin yürümesi açısından sağlıklı olacaktır. Sisteme
giren arkadaşlarımız, son konuşmacıyı davet ettikten sonra konuşmalarını ve
sorularını buna göre hazırlarlarsa bence yararlı bir iş yapmış oluruz.
Şimdi, şahıslar adına son konuşmacı Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Ali Özkaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım,
saygıdeğer milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimiz; öncelikle bugün sabahleyin -sürekli af ve bir an önce cezaevinden
derhâl çıksın denilen- terör örgütü mensupları tarafından 5 vatandaşımız şehit
edildi, onlara Allah’tan gani gani rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, ben siyasi bir konuşma
yapmayacağım. Mümkün olduğu kadar bu konuyu, infaz hukukunu vatandaşımız daha
kolay anlasın diye anlatmayı, teknik, hukuki olarak cevap vermeyi arzu
ediyorum. Bu kanun niçin hazırlandı? Yaklaşık yedi sekiz aydır bu kanunu
hazırlayan komisyonun içinde bulunan bir milletvekili olarak arz etmek
istiyorum. 2005 yılında Ceza Kanunu’muz ve Ceza İnfaz Kanunu’muz yürürlüğe
girdi. Bir önceki 765 sayılı Kanun ve 647 sayılı İnfaz Kanunu’nda kural olarak
infaz 1/2, her ay için de altı gün indirildiğinde yüzde 40 hapiste yatardı kişi
aldığı cezadan. 2005 yılından itibaren hem ceza miktarlarında -Ceza Kanunu’nda-
hem de infazda artışlar oldu. İnfaz kural olarak 2/3, belirli suçlar açısından
da 3/4 oldu. Bunun sonucu olarak şöyle: Kasten adam öldürme, eskiden dokuz yıl
yedi ay hapiste yatarken şimdi yirmi dört yıl yatıyor. Nitelikli yağma, iki yıl
sekiz ay yatarken şimdi beş yıl dört ay yatıyor. Uyuşturucu ticareti, bir yıl
yedi ayken altı yıl sekiz aya; cinsel saldırı, iki yıl dokuz aydan sekiz yıla;
cinsel istismar dört yıldan on yıl sekiz aya çıktı; yüzde 170 ile yüzde 300’e
yakın artışlar oldu. Yalnızca terör örgütü üyeliği dört yıldan beş yıla çıktı,
yüzde 25 civarında bir artış oldu. Akabinde, 2016 yılında istinaf
mahkemelerinin de yürürlüğe girmesiyle birlikte ceza yargılaması da daha
hızlandı ve hızlı bir şekilde mahkeme kararları kesinleşti. İnfaz hukuku kesinleşmiş
ceza kararlarının uygulandığı bir mahkûmiyet hukukudur, tutuklulukla ilgili
kısımlar infaz hukukunun kural olarak ilgi alanının dışındadır.
İnfaza girildiğinde
bugün, şimdi, biz dedik ki: Bir, bu işte 3/2’yi süreler çok uzadığı için 1/2'ye
indirelim. Genel bir infaz düzenlemesi yapalım. Belli bir suçlar açısından 3/2,
kırmızı çizgi olarak tespit ettiğimiz suçlar açısından da 4/3. Bunun sonucu ne
oluyor? Denetimli serbestlikte de bugün maktuen bir yıl yani bir yıl ceza alsa
da bir kişi denetimli serbestlikle bir yıl dışarıya çıkıyor, otuz yıl ceza alsa
da bir yıl uygulanıyor. Bunu makul görmediğimiz için 1/5 oranında koşullu
salıvermesinin dörtte 5’ini yattığı zaman bakiye 1/5’ini dışarıda geçirsin arzu
ettik.
Buradan bütün
milletimize de göstermek istiyorum. Böyle olunca, bunu yüzde 100 kabul
ettiğimizde yüzde 50’si 1/2, yüzde 40’ı yüzde 50 koşullu salıverme. Koşullu
salıvermeyi hak eden o yüzde 10’luk kısım da yüzde 40 da denetimli serbestliğe
çıkıyor. 2/3’te yüzde 67’sini hapiste, kapalıda ve açıkta geçiriyor. Koşullu
salıverme hakkını kazandığında yüzde 60’a kadar denetimli serbestlikle dışarıya
çıkıyor, daha sonraki kısmını da koşullu salıverme süresinde devam ediyor.
4/3’te yüzde 75 ve yüzde 60’ını koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerinde
geçirmiş oluyor. Bu süreleri, denetimli serbestlik süresini tamamladığında da
infaz edilmiş oluyor. Eğer kişi bu koşullu salıverme süresinde tekrar suç
işlerse buna mükerrer suç diyoruz. İkinci defa mükerrer suç işlerse ikinci
mükerrer... Birinci mükerrer mevcutta 3/4’tü. Bunu indiriyoruz 2/3’e ancak
ikinci kere mükerrer olur ise orada koşullu salıvermeden yararlanamaz. Fakat
ikinci mükerrerlikte kamuoyunda bilinen “İnfazım yandı.” diye bir husus vardır
cezaevinden çıkanların çok korktuğu; burada bazen haksız uygulamalar da
olabiliyordu. Mesela, kişinin on yıl koşullu salıverilmesi var, dışarı
çıktığında bir yıllık bir suç işlediğinde on yılın hepsi yanıyordu. Şimdi
diyoruz ki ikinci suç işlediğinde, ikinci suçun 2 katından fazla yatmasın ama o
koşullu salıverme miktarını da geçmesin. Böyle genel, doğru düzenlemeler
yaptığımız kanaatindeyim.
Denetimli serbestliği de
bir yıldan üç yıla çıkarıyoruz. O bir yılı geçici olarak -az önce 1/5’i söylemiştim-
2016 yılında 671 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de iki yıla çıkarmıştık, şimdi
onu üç yıla çıkarıyoruz, bir kısım suçları istisna ediyoruz. Bu suçlar nedir?
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında ve terör örgütünün faaliyeti ve amacı
doğrultusunda işlenen suçlar, cinsel dokunulmazlık suçları, adam öldürme
suçları, uyuşturucu madde suçları, kişisel verilere karşı suçlar, devlet
güvenliği aleyhine işlenen suçlar gibi belirli suçları, burada, kanun
teklifinin geçici 6’ncı maddesinde belirtilen suçları istisna edip bunun
dışında denetimli serbestlik veriyoruz.
Bir de az önce konuşuldu, kanuni izin, 5’inci fıkra
var. Arkadaşlar, şunu iyi bilmek lazım anlattığıma göre: Herkes, cezaevine
giren herkes -yalnızca terör örgütlerinin ağırlaştırılmış müebbet suçuna mahkûm
olanların dışında- belirli süreler, en fazla kırk yıl olmak kaydıyla dışarı
çıkar yani bir insan hangi ağır suçu işlerse işlesin -az önce söylediğim suç
dışında- dışarıya çıkar. Bir kişi denetimli serbestlikte açıkta ise… Bugün Türkiye’de
de 75 bin açıkta mahkûm var. Bunların 45 bini denetimli serbestlik ve koşullu
salıvermenin inmesinden yararlanarak çıkıyor. Geriye kalan 30 binini de kanunla
izinli sayıyoruz. Burada suç ayrımı bir istisna dışında yapmıyoruz. Diyoruz ki:
Siz lütfen gidin, herkes evinde geçirsin covid nedeniyle. Eğer Sağlık Bakanlığı
önerirse 3 defa daha Adalet Bakanlığımıza izin veriyoruz. Niçin? Meclisin
açıldığı tarihe yetişebilsin diye çünkü bunun kanunla düzenlenmesi gerekir.
Cezaevi boşaldı, açıkta kimse kalmadı ama açık
cezaevlerinde işi gören insanlar var. Tarım cezaevi var, hayvancılık var,
tavuklar var. Bizim mesela Afyon Sandıklı’da sera cezaevi var. O domatesler
yetişecek, bunları birisinin yapması lazım. Diyoruz ki: Mevcut açığa çıkmasına
bir yılı kalmış olanlardan -burada yönetmeliği de dikkatle okumak lazım çünkü
yalnızca kanuna bakarsak yanlış sonuca da gidebiliriz, yönetmelikte açık
şartlarını da belirlemiş- isteyenleri açığa çıkaracağız. Bunlara covid iznini
uygulamayacağız ve bunlar orada hizmetleri görecek. Fakat 8’inci ayda bu
kişinin denetimli serbestlik hakkı gelmişse elbette ki çıkacak çünkü sonuçta
hiç kimse ölesiye kadar cezaevinde kalmayacak.
Bunu kanunla düzenlediğimiz, belirlediğimiz
hususlarda bir eşitlik ve adalet var. “Efendim, bu Anayasa’ya aykırı mı?”
Anayasa Mahkemesinin değişik verdiği kararlar, kendi içinde de çelişkili
kararlar olmakla birlikte en son verdiği kararlarda eğer cezanın koşullu
salıvermede bir miktarını silmek şeklinde bir düzenleme varsa bu, Anayasa’ya
aykırı ama biz silmek şeklinde bir düzenleme yapmıyoruz. Diyoruz ki: Denetimli
serbestliğin süresini ve koşullu salıvermenin oranını değiştiriyoruz. Bu, asla
Anayasa’ya aykırı olan bir husus değildir, Meclisin takdirindedir. Anayasa
Mahkemesinin kararları da bu yöndedir ve Anayasa Mahkemesinin kararları
doğrultusunda da inşallah, yasalaştığında Anayasa Mahkemesine gitse de aksi
yönde bir karar çıkmayacağı kanaatindeyim. Bu, tabii bir görüştür, düşüncedir.
Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Eşitlik; eşit olanlar
içinde eşit muameleyi, eşit olmayanlar içindeyse eşit olmama durumuna göre eşit
muameleyi gerektirir.” Terör örgütü üyeliği suçu ile tehlikeli vasıta kullanmak
bir suç mudur? Veya uyuşturucu ile cinsel saldırı suçu bir midir? Asla
değildir. Bunlar farklı farklı kategorik suçlardır, birbiriyle benzer suç
değildir.
Sık sık dile getiriliyor: “Efendim, rüşvetçi
affedildi.” Hiç kimse affedilmiyor. Hiç kimsenin suçundan bir şey silinmiyor.
Yalnızca dışarı belirli bir dönemde denetimli serbestliğe çıkması sağlanmış
oluyor. Ben sordum, acaba, bu 300 bin kişide kaç tane TCK 250’den tutuklu ve
hükümlü var? TCK 250’den, irtikâptan 36 kişi. TCK 247’den zimmetten 217 kişi.
Binde 1 bile değil, binde 1.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – 1 kişi olsun.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Dolayısıyla şimdi, azıcık,
bir miktar iniyor. Efendim, bütün kişiler, sanki herkes tahliye ediliyormuş...
Diyor ki: “Yandaş, yandaş… Yandaşa kanun çıkarılıyor.” Yandaşı nasıl
belirlediniz? Kanundan istisnalar: Terör, uyuşturucu, cinsel suçlar. Bunlar
kimin yandaşı? Bu suçlar kimin yandaşı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayalım Sayan Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) – O zaman sorarlar “Acaba bu
kimin yandaşıdır?” diye. Bu kanun teklifi şunun veya bunun için değil,
cezaevindeki herkes için. Bizden bu teklifi bekleyenler için söyleyeyim, bu
teklif çıkacak. İnşallah inanıyorum ki bu teklif çıktıktan sonra cezaevindeki
huzur ve rahatlık bir nebze daha iyileşecek ve ondan sonra bizim Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak belki bir adım sonra Ceza Kanunu’nu oturup, baştan aşağı
tarayıp kendi içinde çelişkili maddeleri düzelten, çok daha iyi bir kanun yapan
bir Meclis de inşallah bize nasip olur diyorum. Bunu da yapmayı arzu ederek,
temenni ederek, dua ederek bütün Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Kanun
teklifinin herkese hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi, soru-cevap
işlemine başlayacağız. Yirmi dakikalık sürenin yarısını sayın
milletvekillerimiz kullanacak, yarısını da Sayın Komisyon kullanacak.
Arkadaşlarımızın az önce açıkladığım çerçevede soru sormalarını dileyerek soru-cevap
işlemine başlıyorum.
Sayın Karahocagil… Yok.
Sayın Turan… Yok.
Sayın Pekgözegü…
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
“İnfaz paketini corona salgını için mi getirdiniz
yoksa başka bir nedeni mi var?” diye sormak istiyorum.
“Ceza Kanunu’nda siyasi suçlar tanımı yok.”
ifadesine sığınarak düşünce ve siyasi duruşlarından dolayı cezaevinde
bulunanları kapsam dışı bıraktınız. Peki, bu, düşüncelerinden ve siyasi
duruşlarından dolayı tutuklu ve hükümlü olanların suçu mudur? İnfaz paketi, bu
eksiği gidermek için ne yaptı? Ne tür bir çalışma yapıldı? Muhalefetten gelen
100’ü aşkın önergeyi neden reddettiniz? AKP’den gelen 5 önergeyi niye kabul
ettiniz? Tepkilerin çığ gibi büyümesi, corona günlerinde sosyal medya
eylemlerinin “trend topic” olması Komisyonu hiç mi ilgilendirmemiştir?
BAŞKAN – Sayın Orhan Işık…
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Bilindiği üzere, Covid-19 salgını nedeniyle tüm
yurttaşlara “Evde kal.” çağrıları yapıyoruz. Ancak geçim sıkıntısı olan ve sermayedarları
ayakta tutmaya zorlanan işçiler başta olmak üzere birçok yurttaş evde kalacak
koşullara sahip değildir. Evden çıkmak zorunda olan bir kesim de birçoğu 65 yaş
üstü olan, denetimli serbestlik kapsamında imza için karakollara her gün gitmek
zorunda olanlardır. Hukuksuzluklara sessiz kalmadıkları, iktidarı
eleştirdikleri için haksız ve hukuksuzca gözaltına alınan, haklarında aylardır
hatta yıllardır herhangi bir iddianame hazırlanmayan, muhalif olmaktan başka
hiçbir suçu olmayan büyük bir kitleden söz ediyoruz. Sayıları 500 bine yakın
olan bu yurttaşların hem kendi sağlıkları hem ailelerinin hem de toplumun
sağlığı risk altındadır. Bu nedenle denetim imza zorunluluğuyla ilgili bir
tedbir düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Koçyiğit…
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şu anda İnfaz Kanunu’nda değişikliğe dair bir
düzenleme gelmiş bulunuyor. Bu düzenlemede TMK’nin tamamen kapsam dışı
kaldığını görüyoruz. Bunun Anayasa’daki eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığını
Komisyona sormak istiyorum.
Ayrıca Komisyonun her aşamasında ilk olarak gelen
teklifi Anayasa’ya aykırılık açısından değerlendirmesi gerekirken niçin bunu
resen yapmadıklarını sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Aycan…
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, 5 Nisan
1925, Kahramanmaraş’a kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmesinin yıl
dönümüdür. Bu, Kurtuluş Savaşı sırasında Kahramanmaraş’ın topyekûn mücadeleye
katılması gerekçe gösterilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilmiş
ve kahramanlığını bir kez daha tescil etmiştir. Tek istiklal madalyalı şehirdir
Kahramanmaraş ve bunu gururla taşımaktadır. Bunda emeği geçen tüm şehitlerimizi
ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.
Bir de Atatürk’ün Kahramanmaraş’a verdiği,
kendisinin çizerek hediye ettiği bayrak tutan bozkurt simgesi vardır. Bu,
kalemizde bir süre dalgalandıktan sonra şu an yerinde değildir. Atatürk’ün bu
hediyesini de yaşatmak adına bir an önce bozkurdumuzu kalede görmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkanım.
26 Mart tarihinde Cumhurbaşkanlığınca bir infaz
yönetmeliği hayata geçirilmiştir. Çok ilginçtir ki, bu yönetmelikle beraber
getirilen her türlü hüküm aynı zamanda bugün buraya getirmiş olduğunuz yasa
teklifini içermektedir. Yani, Sayın Cumhurbaşkanı kanalıyla Anayasa’daki erkler
ayrılığı doğrudan iğfal edilmiş, yetki gasbı yapılmış, sizler de bu yetki
gasbını ve bu iğfali bir yasaya kavuşturmak anlamında hukuk hiyerarşisini
altüst ederek bu yasayı buraya getirmiş bulunmaktasınız. Yayınlanan
yönetmeliğin bir yasaya dayanması gerekirken önce yönetmeliğin yayınlanması,
sonra da bu yasanın aynı mahiyette buraya getirilmiş olması bir rastlantı
mıdır? Hukuk hiyerarşisini yok sayarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine
bu şekilde bir iğfali açıklar mısınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Yılmaz Bey, Türk Ceza Kanunu’nun 65’inci
maddesinin (2)’nci fıkrası aynen şu şekildedir: “Özel af, kesinleşmiş hapis
cezasının cezaevinde infaz edilmesinden vazgeçilmesi veya cezaevinde infaz
edilecek sürenin azaltılması veya hapis cezasının adli para cezasına
çevrilmesini sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.” diyor. Ancak bu infaz yasası,
bu özel kanun bu kapsama girmiyor mu? Biz hep diyoruz. Siz diyorsunuz ki: “Bu
bir özel af değil, infaz yasası.” Peki, Türk Ceza Kanunu’nun 65’inci maddesinin
(2)’nci fıkrası bu tanımlamayı getiriyor, buna ne diyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.
Düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine
aykırılığına itiraz ediyoruz. İktidar koalisyonu ise kendince riskli
gördüklerini dışında tutuyor. Türkiye’de hukuk, güçlünün hukukuna dönüşmüş
hâldedir. Daha dün adalet, cemaatten soruluyordu ve onu eleştirmek vatan
hainliğiyle suçlanıyordu. Koltuk kavgasından darbe ortaya çıkınca hukuk bu
sefer de saraya bağlandı. Ancak cemaatin yargıladığı insanlar hâlen içeride
tutulmaya devam ediyor; seçilmişlerimiz, eş başkanlarımız, belediye başkanlarımız
ve partililerimiz. Hâl böyle olunca, yapılmak istenen hukukun üstünlüğünü
kurmak mıdır yoksa sarayın hukukunu inşa etmek midir?
BAŞKAN – Sayın Gülüm…
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Türk Tabipleri Birliği,
Sağlık Bakanlığının coronavirüs ölümlerini uygun kodlamayla Dünya Sağlık
Örgütüne bildirmediğini söylüyor. Bilgisayarlı tomografi veya klinik bulguları
hastalığı desteklemiş olmasına rağmen PCR testi pozitif olmayan hastalar
yaşamlarını yitirdiğinde kayıtlara Covid-19 olarak geçirilmiyor. Bunun yerine
“viral pnömoni”, “doğal ölüm” veya “bulaşıcı hastalık” olarak geçiriliyor.
Doğrulanmış olgu sayıları ile ölüm sayıları arasındaki paralellik de bu
gerçekliği açığa çıkarıyor. Aslında bugün konuştuğumuz Bafra Cezaevinde yaşanan
ölüm de bu açıklamayı destekleyen bir açıklama. Şeffaflık bir an önce
gerçekleşmeli, gerçekleri gizlemekten de vazgeçilmeli diye söylüyorum.
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İnsanın en önemli özelliği olan düşüncesini 7/(2)
maddesiyle terör örgütü propagandası olarak niteleyen, yine legal davranışları
üyelik olarak nitelendiren 314/(2)’yi değiştirmeyen, yine masum Harbiyeli
öğrencileri darbeci ilan edip defalarca müebbet hapis cezasına çarptıran bu
acımasız, vicdansız duruma itiraz edip adil bir yasa oluşturma yerine
boyunduruk altına aldığınız yargıyı devam ettiriyorsunuz. Yarın öbür gün bu
yasa teklifinin sizi de legal davranışlarınızdan dolayı yargılamayacağından
emin misiniz?
BAŞKAN - Sayın Taşdemir…
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim
Başkan.
Görüşülen infaz yasası düzenlemesine göre, bir
tutuklunun mahkemede yaptığı savunmadan dolayı soruşturma açılabilecek. Bunu
savunma hakkının ihlali olarak görüyor musunuz? Buna neden gerek duyuyorsunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Yaşar…
BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ankara Motorlu Araç Satıcıları Kooperatifi Başkanı
Aydın Erkoç diyor ki: “5607 sayılı Kanun’un geçici 10 ve 11’inci maddeleri
kapsamında ceza davalarına konu 20 bine yakın araçla ilgili olarak ödenmesi
gereken ÖTV matrahının yüzde 25’ine tekabül eden kısmı ilgili gümrük saymanlık
müdürlüklerine yatırılmak suretiyle gümrük kaçağına konu olduğu iddia edilen
araçlar kanundan faydalanmış ve sahiplerine iade edilerek trafik sicili üzerine
konulan tedbirler kaldırılmıştır. Yargılamalara konu araçların ithali esnasında
meydana geldiği iddia olunan kamu zararı fazlasıyla karşılanmıştır. Bu duruma
rağmen yargılamalar devam etmekte olup ithalatçı firmalar ciddi mağduriyetler
yaşamaktadır. Yapılacak yasal düzenlemeyle, 5607 sayılı Kanun’un geçici 11’inci
maddesine bir fıkra eklenmek suretiyle, kamu zararı da kalmadığından, ceza
davalarının düşmesi de mümkündür.”
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Allah’tan Komisyon yakınınızda Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Komisyon geçici 11’inci
maddeye ek yapmayı düşünüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Altıntaş…
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Komisyon Başkanına soruyorum: Bu yasanın af
yasası olmadığını, infaz yasası olduğunu ifade ediyorsunuz. 2000 yılında
çıkarılan, kamuoyunda “Rahşan affı” olarak bilinen, Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın da birçok kez “Rahşan affı” olarak atıf yaptıkları yasanın adı af
yasası mıdır yoksa Şartla Salıverme ve Erteleme Yasası mıdır?
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Çelik...
TUMA ÇELİK (Mardin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu anda acil ihtiyaç olarak bütün dünyayı ve bu
arada ülkemizi de etkileyen coronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerinde çok
kötü koşullarda olan mahpusların hayatı konusunda tedbir alınması ve bu konuda
bir kanun çıkarılması gerekirken neden bu salgının ilgisi olmayan konuları da
bu yasanın içerisine koydunuz? Bu bir fırsatçılık değil midir?
BAŞKAN – Sayın Çoşkun…
ŞEVİN COŞKUN (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Coronavirüs salgını nedeniyle hamile ve çocuklu
kadınlar açısından infaz ertelemesi getiriliyor ancak bunda bile Terörle
Mücadele Kanunu istisna kabul ediliyor. Cezaevlerinde ortaya çıkabilecek
olumsuz bir durumun sorumlusu olacağınızı biliyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Erel…
AYHAN EREL (Aksaray) – Teşekkürler Sayın Başkanım.
Düzenlemede yaşlılar lehine bazı düzenlemeler var
ancak bunun yaşlıların, orada yaşayan mahkûmların ihtiyaçlarına cevap
vermeyeceği düşüncesindeyiz. Dolayısıyla 75 yaşın 70’e, 70 yaşın 65’e, 65 yaşın
60’a çekilmesini düşünüyor musunuz?
Ayrıca, Aksaray’a yeni yapılan cezaevinin birçok
ihtiyacı var. Bunlardan bir tanesi de infaz koruma memurları 20 kilometre
uzaklıkta olan infaz kurumuna gidip gelmelerinde büyük sıkıntılar
yaşamaktadırlar. Acilen servis ihtiyaçları olduğunu ilgililere duyuruyorum,
gereğini yapmalarını da rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Söz sırası Komisyonda.
Sayın Tunç, buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Soru soran değerli milletvekillerimize de teşekkür
ediyorum.
Sayın Pekgözegü, Sayın Koçyiğit, Sayın Gergerlioğlu,
Sayın Çepni, Sayın Gülüm benzer sorular sordular. “Siyasi suçları neden
kapsamıyor?” dediler. Terör suçlarıyla ilgili sorular sordular. “Terörle
Mücadele Kanunu’ndan kaynaklanan suçlar neden kapsam dışı?” diye sorular
sordular. Evet, burada kanun teklifinin kapsamına baktığımız zaman gerek Türk
Ceza Kanunu’nda düzenlenen gerekse Terörle Mücadele Kanunu’nda düzenlenen terör
suçları kapsam dışı tutuldu. Tabii, terör suçlarının yanı sıra cinsel saldırı
suçları, uyuşturucu ticareti suçları ve biraz önce konuşmalarda da zikredilen
toplumsal hassasiyeti dikkate alarak birçok suç bu teklifte kapsam dışı
bırakıldı. Tabii ki terör suçlarını siyasi suç olarak nitelendirmek doğru
değil. Komisyonumuz öncelikle bu teklifi Anayasa'ya aykırılık bakımından İç
Tüzük’ümüzün 38’inci maddesi gereğince inceledi ve inceledikten sonra da
Komisyon üyelerimize ve Komisyon toplantısına katılacak uzmanlara gündemi
gönderdi. Komisyon toplantısı başında da geneli üzerinde görüşmeler yapılırken
Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulan bir önerge de HDP Grubu tarafından
verildi. Tüm bunlar tartışıldı ve Anayasa’ya aykırılık önergesi reddedildi,
daha sonra tabii ki maddelere geçerek görüşmelere devam ettik.
Öncelikle, bu teklif Anayasa’ya uygun bir teklif, bu
teklif bir af düzenlemesi değil. Sayın Tanal’ın sorduğu soruya da bu çerçevede
cevap vermek gerekirse, bir genel af değil, özel af da değil, Türk Ceza
Kanunu’nun 65’inci maddesinde belirtilen özel afla da bağdaşmayan bir teklif.
Bu teklif, koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerinde değişiklik
yapan infaz düzenlemesi. İnfaz düzenlemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
diğer kanunlar nasıl görüşülürse… Bu sürelerin belirlenmesi noktasında da zaten
takdir yetkisi kanun koyucu, yasa koyucu Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Ve
genel af ile özel af karıştırılıyor; genel af, cezayı tüm sonuçlarıyla ortadan
kaldıran bir müessese.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Karıştırmıyoruz, biz de onu
söylüyoruz. Aynısını söylüyoruz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Özel af da cezanın bir kısmını tüm sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir
müessese.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hayır, hayır.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Bu, doktrinde bu şekilde tartışılıyor…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – TCK 35’e bakın lütfen.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– …ve teklife baktığımız zaman cezayı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldıran bir tek
madde yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – TCK 35.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Koşullu salıverme sürelerindeki bir değişiklik cezayı ortadan kaldırmaz.
Koşullu salıverme süresinde hükümlü suç işlediği takdirde o ceza tekrar geriye
gelir -“İnfaz yanar.” dediğimiz müessese- hükümlü
tekrar o cezasını çekmek zorundadır. Denetimli serbestlikte de aynı şekilde.
Denetimli serbestlik kurallarını ihlal ettiğinde yeniden cezaevine girer. Afta
böyle değildir; genel afta da özel afta da aynı şekilde ceza, eğer
affetmişseniz, cezanın tamamını affetmişseniz tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar.
“Özel af” diyorsanız, bir kısmını affetmişseniz, o kısım tüm sonuçlarıyla
ortadan kalkar. Dolayısıyla, bu müesseseyi afla karıştırmamak gerekir; bu, bir
koşullu salıverme ve denetimli serbestlik süreleriyle alakalı bir husustur ve
kişi koşullu salıvermeyi ya da denetimli serbestlik kurallarını ihlal ettiğinde
afta geri gelmeyen ceza burada geriye gelir. Dolayısıyla, burada Anayasa’ya
aykırı bir durum söz konusu değildir.
“Siyasi suç”, “terör
suçu”, bu da çok ifade ediliyor ve sorular da genelde bu şekilde geldi. Bir
kere, terör suçlarını “devlete karşı işlenen suçlar” olarak ifade edebiliriz
ama terör suçu sadece devlete karşı işlenen bir suç değildir, terör suçu;
millete karşı, insana karşı, yaşam hakkına karşı da işlenen bir suçtur. Bugün 5
vatandaşımızı, masum vatandaşımızı teröre şehit verdik. Yaşam hakkının
ihlalidir. Terör suçları aynı zamanda milletimize karşı işlenen suçlardır.
Darbe suçlarının hedefinde devlet var gibi gözükür ama hedefinde millet vardır,
millet iradesini ortadan kaldırmak vardır.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sorulara cevap verin.
ADALET KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Eğer siz darbeciyi kaleminizle
desteklerseniz o kalem silahtır, o kalem tanktır, o kalem darbecinin silahıdır.
Yazı gibi görünebilir, düşünce açıklaması gibi görünebilir ama o, düşünce
açıklaması değildir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Düşünce açıklaması
eğer şiddeti teşvik ediyorsa... (HDP sıralarından gürültüler)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) –
O zaman sizin müebbet almanız lazım, müebbet.
BAŞKAN – Değerli
arkadaşlarım...
Bir saniye Sayın Tunç.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) –
Fetullah Gülen’i siz yapmadınız mı iktidar?
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarım...
MURAT ÇEPNİ (İzmir) –
Fetullah Gülen’i iktidar siz yapmadınız mı?
BAŞKAN - Sayın
Çepni...
ADALET KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım...
BAŞKAN – Bir saniye,
sürenizi ben devam ettireceğim, bekleyin bir saniye.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) –
Fetullah Gülen’i kim iktidar yaptı bu ülkede?
HÜDA KAYA (İstanbul) –
Çok yanlış bir içtihat yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Kaya,
rica ediyorum.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) –
O zaman sizin müebbetle yargılanmanız lazım, müebbetle.
HÜDA KAYA (İstanbul) –
Sayın Başkan, çok yanlış bir içtihat yapıyor burada.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bir saniye lütfen.
Bakın, bir soru-cevap işlemini gerçekleştiriyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sorulara cevap versin
Sayın Başkan.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sayın Başkan,
sorulara cevap versin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sorulara cevap
versin.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Cevap veriyorum, soru sordunuz.
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Tunç.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Yani cevabı beğenmek zorunda değilsiniz.
BAŞKAN – Sayın Tunç, Sayın Tunç…
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– İlla sizin beğeneceğiniz cevabı mı vermek zorundayız?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Halka karşı
sorumluluklarınızı yerine getirin.
BAŞKAN – Sayın Tunç, lütfen karşılıklı değil. Siz
sorulara cevap verin. Salonun idaresinden ben sorumluyum.
Değerli arkadaşlarım, bir soru-cevap işlemini
gerçekleştiriyoruz. Eğer yeterli olmuyorsa cevaplar, daha açıklayıcı cevaplar
da isteyebilirsiniz. Bir bekleyelim bakalım, Sayın Komisyon konuşmasını
bitirsin, daha süresi var.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Düşünce açıklaması eğer şiddeti teşvik ediyorsa, açık ve yakın tehlike
kriterlerini ihlal ediyorsa elbette ki dünyanın bütün demokratik hukuk
devletlerinde korunmaz, suçtur. Oradaki yazı eğer şiddeti teşvik ediyorsa o,
bütün hukuk düzenlerinde yasaktır, suçtur ve ceza mevzuatında da bunun yeri
vardır. Dolayısıyla, kanun teklifinde Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza
Kanunu’ndaki terör suçları kapsam dışında bırakılmıştır.
Sayın Işık “Covid salgını nedeniyle ‘Evde kal.’
çağrısı yapılıyor ama işte, çalışanlar…” Evet, Covid salgını nedeniyle evde
vatandaşlarımız. İnşallah bu tehlikeyi en kısa sürede insanlık ve ülkemiz
atlatır ama biz de çalışanlar olarak bugün buradayız. Çalışmak zorunda olan
kesimler açısından da elbette ki tedbirleri elden bırakmadan çalışamayanlara
devletimiz sosyal devletin gereği yardımlarını yapmaya devam ediyor ve bu
noktada da zaten devletin tüm kurumları teyakkuz hâlinde görevlerinin başında.
Sayın Aydoğan: “26 Mart tarihinde yayımlanan İnfaz
Yönetmeliği’ndeki hükümler kanuna mı alınıyor?” dedi. 26 Mart tarihinde
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yayımlanan İnfaz Yönetmeliği Resmî Gazete’de
yayımlandı. Sayın Aydoğan, artık Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde tüzük yok,
tüzükler kaldırıldığı için tüzük yerine İnfaz Yönetmeliği yayımlandı ve mevcut
tüzükte ne varsa aynı şekilde İnfaz Yönetmeliği’ne aktarıldı. İnfaz
Yönetmeliği’ne tüzükte olmayıp da hükümlüler lehine aktarılan hususlar da var.
2005 yılında infaz kanunu değiştiği için infaz tüzüğü de 2006’da kabul
edilmişti. O sebeple tüzük hükümleri yönetmeliğe aynen alındı ve hükümlüler
lehine de orada düzenlemeler söz konusu.
Sayın Pekgözegü “İnfaz paketini corona için mi
getirdiniz?” dedi. Hayır, bu kanun teklifinin kamuoyundaki tartışmaları
coronavirüs salgınından çok önceleri başladı. Biliyorsunuz, 2018 yılında
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Feti Yıldız’ın ceza indirimiyle
ilgili bir teklifi vardı. Daha sonra bu teklif kamuoyunda tartışıldı, sonra
Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ birlikte kalıcı bir infaz düzenlemesi
noktasında çalışmalar gerçekleştirdiler ve daha sonra böyle bir teklif
gündemimize geldi diğer siyasi partilerin görüşleri de alınarak.
Sayın Gülüm yine Terörle Mücadele Kanunu’yla ilgili
bir soru sordu.
Sayın Erel “Yaşlılar lehine düzenlemeler daha da
genişletilsin.” dedi. Evet, kadınlarla alakalı, çocuk hükümlülerle ilgili yani
suça sürüklenen çocuklarla ilgili, doğum yapan kadınlarla ilgili, 0-6 yaş grubu
çocuğu olan kadınlarla ilgili, 65 yaş üstü, 70 yaş üstü, 75 yaş üstü yaşlılarla
ilgili, onların cezaevi şartlarını kolaylaştıran…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Bitiriyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– …kadınların, çocukların ve yaşlıların koşullu salıverme süreleri ve denetimli
serbestlik süreleriyle alakalı -tabii ki bunların istisna edilen suçları da
var- teklif bu yönde olumlu düzenlemeler içeriyor mevcut düzenlemeye göre.
Sayın Erel’in teklifi, biraz daha genişletilsin yönünde. Tabii ki onlar da
kanun görüşmeleri sırasında değerlendirilebilir.
Bir kez daha ifade edelim: Bu teklif af düzenlemesi
değildir. Teklifle koşullu salıverme sürelerinde değişiklik yapılırken de… Bir
kere, ağırlaştırılmış müebbet; infazı otuz yıldır, bunda hiçbir değişiklik yok.
Müebbet hapis cezası; yirmi dört yıldır, bunda hiçbir değişiklik yok. Zaten kanun
bunları koşullu salıverme süresini belirlemiş. Darbe suçları, kadın
cinayetleri, kasten öldürme bu kapsamdadır. Bunlarda hiçbir değişiklik söz
konusu değil. Ayrıca, koşullu salıvermesi dörtte 3 olan suçlar bakımından,
biraz önce bahsettiğimiz terör suçları, cinsel saldırı suçları, uyuşturucu
ticareti suçlarından mahkûm olanlar bakımından da dörtte 3’lük oran
korunmaktadır. Kasten öldürmenin süreli hâle gelmesi durumunda -tahrik ve
benzeri unsurlarla- burada da 1/2’ye düşmesin diye -genel suçlar bakımından
1/2’ye düşüyor- bu da teklifte 2/3’te tutulmuştur. İşkence ve eziyet suçları
yine üçte 2’de tutulmuştur. Casusluk ve devlet sırlarına karşı suçlar,
yaralama, eşe karşı şiddet, özel hayatın gizliliğini ihlal, bunlar üçte 2’de
tutulan suçlardır. Diğer suçlar bakımından 2/3 olan uygulama 1/2’ye gelecek.
Yani, 2005 yılındaki infaz kanunumuzdaki 1/2’lik sisteme benzer bir düzenleme
söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Tunç.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın)
– Evet, sorusunu cevaplayamadığımız… Sayın Yaşar’ın bir sorusu vardı, onunla
alakalı, evet çok teknik, ona biz cevap vereceğiz.
Sayın Başkanım, ben teklifin hayırlı olmasını
diliyorum. Soru soran milletvekillerimize de çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) – Benim soruma cevap
vermediniz.
TUMA ÇELİK (Mardin) – Benim sorumun cevabı yok.
BAŞKAN – Evet, değerli arkadaşlarım, soru-cevap
işlemi bitmiştir.
Arkadaşlar, bundan sonra diğer bölümlerde de
soru-cevap işlemlerini yapacağız. Yani bu kanun teklifi yürüdüğü müddetçe
kafalardaki her türlü sorunun giderilmesini istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN – Maddelerine geçilmesine oylarınıza
sunacağım, ancak bir yoklama talebi var.
Sayın Beştaş, Sayın Oluç, Sayın Kaya, Sayın
Koçyiğit, Sayın Toğrul, Sayın Çepni, Sayın Taşdemir, Sayın Tiryaki, Sayın
Kemalbay, Sayın Gergerlioğlu, Sayın Hatımoğulları Oruç, Sayın Aydeniz, Sayın
Koç, Sayın Başaran, Sayın Gülüm, Sayın Turan, Sayın İmir, Sayın Dağ, Sayın
Çelik, Sayın Orhan.
Değerli arkadaşlar, yoklama için iki dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Levent
GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 79’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - 207 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin
maddelerine geçilmesinin oylanmasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, pusula gönderen
arkadaşlarımız lütfen salondan ayrılmasınlar, ihtiyaç hasıl olursa onları
okuyacağım ve gözlemleyeceğiz.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, yapılan ikinci
yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince,
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için
9 Nisan 2020 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.43
(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı Üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu tutanak dergisinin ………. sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu birleşim tutanak dergisinin ………. sayfasındadır.
(x) 207 S. Sayılı Basmayazı 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.