TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
80inci
Birleşim
9
Nisan 2020 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, olağanüstü
bir süreçten geçildiğine, Genel Kurul çalışmalarını
maske takarak yürüttüklerine ve milletvekillerinin sosyal mesafeyi koruma
konusunda özenli olmasını rica ettiğine ilişkin
konuşması
2.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün,
soğukkanlılığın korunması gereken günlerden
geçildiğine ve Genel Kurul Salonunda sosyal mesafeye uyulması
konusunda hassasiyet gösterilmesi
gerektiğine ilişkin
konuşması
3.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün, müşterek
bir çalışma yapıldığına, söyleyecek sözü olan
herkese söz hakkı tanıdığına ve gerginlik
yaratılmaması gerektiğine ilişkin konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, coronavirüs salgınının
toplum psikolojisine etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.-
Ankara Milletvekili Murat Emirin, Covid-19 salgınına yönelik sosyal
devlet uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin, coronavirüs krizinin Türkiye ve
dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasi yankılarına ilişkin gündem
dışı konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Murat Çepninin, zorunlu
sektörler hariç tüm çalışmanın durdurulması ve
çalışanlara ücretli izin sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.-
Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın başkanlığında ve Sağlık
Bakanının koordinasyonunda coronavirüsle mücadelenin eksiksiz
yapıldığına ve yardım talebinde bulunan 26 ülkeye
karşılıksız malzeme gönderildiğine ilişkin açıklaması
3.-
Konya
Milletvekili Halil Etyemezin, Covid-19 pandemisine karşı ülke olarak
mücadelenin kararlılıkla yürütüldüğüne, vatandaşların
sadece resmî makamlar tarafından yapılan bilgilendirmeleri dikkate
alması, ortaya konulan kurallara titizlikle uyması ve provokatif
paylaşımlara karşı dikkatli olması gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, ortaya
çıktığı günden bu yana küresel sorun hâline gelen
coronavirüs salgınıyla ilgili Türkiye olarak gelişmelerin
yakından izlendiğine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde tedbirlerin süratle alınarak hayata geçirildiğine,
salgın nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
5.-
Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Covid-19 salgını
nedeniyle sınır kapılarının kapatılmasıyla
ticaret yapan ihracat ve nakliye firmalarının
yaşadığı mağduriyetin giderilebilmesi için Habur,
İpsala ve Hamzabeyli sınır kapılarında
uygulandığı gibi Dilucu ve Gürbulak sınır
kapılarında da geçici tampon bölge uygulamasının
başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
6.-
Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın, tüm dünyanın yeni tip
coronavirüsle ilgili tarama, tespit, tedavi ve takip konusunda yarış
içinde olduğu süreçte devletin halka ücretsiz maske temini
sağladığına, şehir hastanelerinin mücadelenin merkezi
olduğuna ilişkin açıklaması
7.-
Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, coronavirüs salgınının küresel
ticaretteki ekonomiyi olumsuz etkilediğine, ülke olarak en az hasarla
atlatılabilmesi için çözümler ortaya koyulduğuna ve temassız
dış ticaret çalışmaları
gerçekleştirildiğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan başta olmak üzere özveriyle çalışan bakanlara,
bürokratlara, sağlık ve Emniyet teşkilatına teşekkür
ettiğine ilişkin
açıklaması
8.-
Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, salgın nedeniyle zor durumda olan Hatay
esnafının, çiftçisinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
9.-
Mersin
Milletvekili Olcay Kılavuzun, 10 Nisan Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl dönümünü
kutladığına ilişkin
açıklaması
10.-
Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ hükûmetlerinin temel hizmet
alanlarında yaptığı değişim ve dönüşüm
sayesinde coronavirüs salgınıyla mücadeleye en hazır ülkelerden
biri olunduğuna, virüsten kurtulmak için sosyal izolasyona uyulması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
11.-
Amasya
Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin ülkede siyasetin
sadece şeklini değil amacını ve özünü de
değiştirdiğine, siyasetin amacının halka hizmet etmek,
adaleti, refahı ve kalkınmayı herkes için sağlamak
olduğuna ilişkin
açıklaması
12.-
Hatay
Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, Hatay ilinde erkenci soğanın
hasadı konusunda mağduriyetin yaşanmaması için ilçe
tarım müdürlüklerine başvurulması durumunda mevsimlik tarım
işçileri ile sokağa çıkma yasağı bulunan çiftçilere
gerekli izinlerin verileceğine ilişkin
açıklaması
13.-
İstanbul
Milletvekili Hayati Arkazın, coronavirüsle mücadelede âdeta bir
savaş sürdüren Türk doktorları ile sağlık
çalışanlarının başta şiddet ve özlük hakları
olmak üzere sorunları bulunduğuna, sağlıkta şiddeti
önleyecek caydırıcı kanuni düzenlemelerin en kısa sürede
hayata geçirileceğine ilişkin
açıklaması
14.-
Edirne
Milletvekili Fatma Aksalın, 9 Nisan Mimar Sinanın 432nci ölüm
yıl dönümüne ve Mimarlar Gününe
ilişkin açıklaması
15.-
Ankara
Milletvekili Zeynep Yıldızın, sağlıkta şiddetin
önlenmesi amacıyla AK PARTİ Grubu ile MHP Grubunun ortak kanun
teklifinin Meclis Başkanlığına sunulduğuna ilişkin açıklaması
16.-
Adana
Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Covid-19 salgınına
karşı mücadelenin başta sağlık
çalışanları olmak üzere kolluk kuvvetleri ile PTT
çalışanlarının üstün fedakârlıklarıyla
yürütüldüğüne, PTT çalışanlarının özlük
haklarının iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, salgın nedeniyle evde kalınan
sürecin dayanışma içerisinde geçirilmesi, Kahramanmaraş ilinin
hatta mümkünse tüm illerin tohum desteği yapılan iller
kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
18.-
Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, bir mahpus
yakınının gönderdiği iletiye ilişkin açıklaması
19.-
Mersin
Milletvekili Rıdvan Turanın, cezaevlerinde bulunan 457si
ağır, 1.433 hasta mahpusun çoğunun Terörle Mücadele Kanunundan
yargılandığı için tahliye edilemeyeceğine, infazda
adalet istediklerine ilişkin
açıklaması
20.-
Bursa
Milletvekili Atilla Ödünçün, coronavirüsle mücadelenin kararlılıkla
sürdürülmesine liderlik yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
başta olmak üzere gayretlerinden dolayı Sağlık Bakanı
Fahrettin Kocaya ve sağlık çalışanlarına
teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
21.-
Denizli
Milletvekili Yasin Öztürkün, 10 Nisan Boğazlıyan Kaymakamı
Mehmet Kemal Beyin idam edilişinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.-
İzmir
Milletvekili Cemal Beklenin, 8 Nisan Dünya Romanlar Gününün
kutlanmasının ardından yaşanan ironik hadiseyi esefle
kınadığına, birlik beraberlik ruhunu yaralayıcı
dil ve üslubun kabul edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
23.-
İzmir
Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, Covid-19la mücadele
kapsamında alınan önlemlerin takdire şayan olduğuna ancak
uygulama safhasında karşılaşılan
aksaklıkların da görmezden gelinemeyeceğine,
vatandaşların kredi başvurularının müspet
sonuçlanması için gerekli adımların bir an önce atılması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.-
Muş
Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Avukat Ebru Timtik ile
Avukat Aytaç Ünsalın açlık grevlerini ölüm orucuna
dönüştürdüğüne, Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçekin ve Mustafa
Koçakın ölüm oruçlarının her an ölümle
sonuçlanabileceğine, Meclisi ölümlerin önüne geçmek için inisiyatif
almaya, AKP iktidarını da çözümcü bir yaklaşım
geliştirmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
25.-
Aydın
Milletvekili Süleyman Bülbülün, iş yeri kira olan esnafa kira
yardımı yapılması, SGK, BAĞ-KUR ödemelerinin
ötelenmesi ve bankalardan çekilen krediler ile kredi kartı borçlarının
faizsiz ötelenmesi, KOSGEB desteklerinden yararlanamayan meslek grubu
üyelerinin destek içine alınması, talep eden esnafa bir yıl
ödemesiz ve faizsiz kredi verilmesi ile ÖTVsiz akaryakıt için bir
çalışmanın olup olmadığını, geçici olarak
kapatılan iş yerlerinin en azından aylık zaruri
işletme giderlerinin karşılanması için hibe desteği
verilmesinin düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin
açıklaması
26.-
Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, yurt dışındaki
vatandaşların ülkeye getirilmesi konusuna Dışişleri
Bakanlığının hız vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
27.-
Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, İŞKURun Toplum
Yararına Programlar kapsamında devlet okullarında
çalışan güvenlik görevlilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, coronavirüs salgınıyla mücadele
kapsamında alınan tedbirlerin yetersiz, verilen yardımların
eksik olduğuna, taleplerinin nazara alınarak gereğinin
yapılmasını arz ettiğine ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul
Milletvekili Turan Aydoğanın, Covid-19 salgını nedeniyle
dünyanın her tarafında hastaneler sahra hastanesi olarak sahaya
sürülürken iktidarın Yeşilköydeki 52 dönümlük alana sahra hastanesi
yapmak istemesine ilişkin
açıklaması
30.-
Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, coroavirüsten korunma tedbirleri
gereğince evlerinde izole olan vatandaşlara dağıtılan
kolonya ve maske paketleri üzerinde Hediyedir ibaresinin yer
almasının doğru olmadığına, İYİ
PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenerin Milletin elini taşın altına
koyduğu bu zor zamanlarda devlet üzerinden milyarlarca lira para kazanan
müteahhitlere üç ay para ödenmesin. çağrısına, sosyal medyadaki
paylaşımına istinaden görevden alınarak hakkında
soruşturma başlatılan Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı İstanbul İl Müdür
Yardımcısı Nail Noğayın yönetici pozisonuna
nasıl ve kimlerin tavassutuyla geldiğini öğrenmek
istediğine, ülkenin liyakatsiz kişilerle yönetilemeyeceğine,
sağlık alanında şiddetin önlenmesi için hazırlanan
kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergeyi reddeden AK PARTİ Grubu ile MHP Grubunun Meclis
Başkanlığına ortak bir kanun teklifi sunmasın ilişkin açıklaması
31.-
Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, coronavirüs salgını
nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, devlet kurumları, sağlık çalışanları
ve vatandaşların salgınla mücadelede üzerine düşen
vazifeleri layıkıyla ifa ettiğine, insanını
yaşatma gayretinde olan devletin her türlü imkânı seferber
ettiğine, iyileşen hasta sayısındaki artış,
ikinci bilim kurulunun kurulması ile aşı
çalışmalarının olumlu yönde seyrinin önemli gelişmeler
olduğuna, diğer ülkelerin yardım taleplerine kayıtsız
kalınmadığına, devlet millet el ele vererek coranavirüs
salgınının atlatılacağına, 10 Nisan Mareşal
Fevzi Çakmakın vefatının 70inci, 9 Nisan siyaset ve devlet
adamı Turan Güneşin vefatının 38inci seneidevriyesine ilişkin açıklaması
32.-
Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın, yurttaşların giderek
artan sorunlarına deva üretilemediğine,
Cumhurbaşkanlığı tarafından 14 yeni araç kiralamak
için ihaleye çıkılabiliyorsa coronavirüs salgınının
yarattığı maliyetin niçin halka ödetildiğini öğrenmek
istediklerine, İstanbul ilindeki işçi mahallelerinde virüsün daha
hızlı yayılması nedeniyle tedbir alınması, hayati
olmayan üretimler dışındaki tüm üretimlerin durdurulması
gerektiğine, servise çıkartılan market
çalışanlarının mağduriyetine, Çocuklarım aç.
diyen Roman kadına sosyal medya aracılığıyla
verdiği cevap nedeniyle bir kamu görevlisinin işten
çıkartılmasının sorunları çözmeyeğine,
salgın süresince kadına yönelik erkek şiddetinin
arttığına, sığınmaevlerindeki
kadınların durumuyla ilgili hiçbir bilginin alınamadığına ilişkin açıklaması
33.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 9 Nisan Dışişleri eski Bakanı
Turan Güneşin ölümünün 38inci yıl dönümüne, muhalefet partilerinin
coronavirüs salgınının yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması komisyonu kurulması taleplerinin
reddedildiğine, Dünya Sağlık Örgütünün pandemiye ilişkin
önerdiği tanı kodlarının
kullanılmadığıyla ilgili şikâyetler geldiğine,
Ekim 2019da Plan ve Bütçe Komisyonuna gönderilmesi gereken Türkiye Varlık
Fonu denetim raporlarının yollanmadığına ve Covid-19
sebebiyle Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun bu seneki
toplantılarını yapmayacak olmasının doğru bir
yaklaşım olmadığına, sahra hastaneleri yapılmak
istenmesine, Dünya Romanlar Gününde Ben çöpten yiyecek toplamaktan geliyorum.
diyen Roman kadına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı İstanbul İl Müdür Yardımcısı
Nail Noğayın sosyal medya aracılığıyla
verdiği cevabın liyakate bakılmaksızın yapılan
atamaların sonucu olduğuna ve sistemin sorgulanması
gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.-
Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, 9 Nisan devlet adamı Turan Güneşi
ölümünün 38inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Açız.
diyen Roman vatandaşa Geber. yanıtının verilmesinin hangi
aklın ürünü olduğunu anlayamadığına ve bu yanıtı
veren Nail Noğay hakkında hukuken ne yapılabilecekse sonuna
kadar yapılacağına, konunun takipçisi olacaklarına,
Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Eczacıları
Birliğinin yaptığı ortak çalışma sonucunda
eczanelerden ücretsiz maske temin edebileceğine, Ankara Milletvekili Murat
Emirin yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Sağlık
Bakanlığının sadece testlere bakarak değil bulgulara
da bakarak netice ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
35.-
Erzurum
Milletvekili Selami Altınokun,
kanun tekliflerinin görüşülmek üzere Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonuna gelmediğine, üç ay içerisinde denetim işlemlerini
yapabilme imkânlarının olduğuna ilişkin açıklaması
36.-
Ankara Milletvekili Murat Emirin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, Silivri 5 No.lu Cezaevinde 2
tutuklunun coronavirüs testinin pozitif çıkmasına rağmen
karantina uygulanmamasıyla ilgili açıklama beklediklerine
ilişkin açıklaması
38.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, coronavirüs dolayısıyla
tarımsal üretimin kesintiye uğramaması için 21 ilde
tohumların yüzde 75inin hibe edileceğinin
açıklandığına, hibe tohumdan faydalanmak isteyen
çiftçilerin tamamının talebinin karşılanması, mazot,
gübre, sulamada kullanılan elektrik ve ilaç girdilerinde de çiftçinin
lehine indirimlerin yapılması, sebze üretimi için fide hibe edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
39.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, coronavirüs
salgınıyla mücadelede yurt dışındaki
vatandaşların yurt dışı prim borçlanma ödemeleri ile
dövizli askerlik ödemelerinin ertelenmesine ilişkin bir düzenlemenin
ivedilikle yapılması, eğitim için Avrupada bulunan
öğrenciler başta olmak üzere tüm yurttaşların
ihtiyaçları için tam destek sağlaması gerektiğine
ilişkin açıklaması
40.-
Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin, Polis Haftasına
ilişkin açıklaması
41.-
Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, 8-16 Nisan Fısıh
Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
42.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin AK PARTİ olarak
sağlık çalışanlarının haklarını korumak
için sağlıkta şiddetin önlenmesi kanun teklifini Meclis
Başkanlığına sunduklarına ve CHPnin sürecin
başından beri destek taleplerine karşılık
vermediğine ilişkin açıklaması
43.-
Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin, zor günlerden geçilen bugünlerde
birlik beraberlik ve dayanışmanın her şeyin üstünde
olduğuna, hazineden siyasi partilere yapılan yardımın en
azından yarısının bu yıl ihtiyaç sahipleri için
ayrılabileceğine, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi
Hareket Partisinin ortak imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan
sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi
kanun teklifinin bir an önce yasalaşması adına her türlü
desteği vereceğine, Covid-19 salgınında hayatını
kaybeden vatandaşlara Cenab-ı Haktan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
44.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Patnos Cezaevinde
tutukluların yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
45.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
sağlıkta şiddetin önlenmesi yasasının
çıkmasına muhalefet karşı çıkıyormuş gibi
bilinçli bir algı yaratıldığına, Halkların Demokratik
Partisinin yapıcı katkı sunmaya hazır olduğuna
ilişkin açıklaması
47.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, ceza infaz kanun teklifiyle Türk Ceza
Kanununda düzenlemeler
yapıldığına, sağlık çalışanlarına
karşı işlenen şiddetle alakalı da bir ceza
artırımı yapılmak istendiğine ilişkin
açıklaması
48.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
49.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, her yayın organının Basın İlan Kurumuna ilan
vermek zorunda olmadığına, yasaklanmayan, toplatılmayan
hiçbir yayının cezaevine girişinin engellenemeyeceğine,
cezaevlerinde corona salgını yaşanmasından büyük
endişe duyduklarına ilişkin açıklaması
51.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
52.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
55.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın görüşülmekte olan
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve kürsüden gerçekleri konuşmak gerektiğine ilişkin
açıklaması
56.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
57.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
58.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
IŞİDin Türkiyedeki sorumlusu Halis Bayancukun tahliye
edildiğine ilişkin açıklaması
59.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
60.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiyede özgür bir yargı
sistematiğinin olduğuna, Sakarya 2.
Ağır Ceza Mahkemesinin Halis Bayancukun tahliyesine karar
verdiğine, savcının itirazı üzerine Sakarya 3.
Ağır Ceza Mahkemesinin bu itirazı haklı bulduğuna ve
bahsi geçen kişinin tutukluluğunun devam ettiğine ilişkin
açıklaması
61.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat Milletvekili Özlem Zengine Halis
Bayancukla ilgili bilgilendirme için teşekkür ettiklerine,
IŞİDin Türkiye sorumlusunu serbest bırakan mahkeme heyetine,
Kavalaya ve Gezi davasındakilere herkesin gözünün önünde görüldü diye
beraat veren mahkemeye soruşturma açanların acaba IŞİD
katilinin beraatına, salıverilmesine karar verenlere soruşturma
açıp açmayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
62.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
63.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Trabzon Milletvekili Salih Coranın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
64.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Trabzon Milletvekili Salih Coranın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
65.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
66.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili önergenin
oylanması sırasında istenilen yoklama talebinde usule riayet
edilmediğine, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve asitle saldırıya
uğrayan Berfin Özekin avukatının yaptığı
açıklamaya ilişkin açıklaması
67.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
68.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İç
Tüzükten gelen haklarını kullanarak yoklama talebinde
bulunduklarına ilişkin açıklaması
69.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
getirilen kanunun milletin tamamına şamil olduğuna ilişkin
açıklaması
70.-
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Mersin Milletvekili Rıdvan
Turanın görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve
20 milletvekili tarafından, ülkede sağlık sisteminin ve
sağlık çalışanlarının sorunlarının tüm
yönleriyle araştırılması amacıyla 14/11/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (10/2116) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Nisan 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili
Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57
Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisi ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisi ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
9 Nisan 2020 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
80inci Birleşimini açıyorum.(´)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, olağanüstü bir süreçten geçildiğine, Genel Kurul
çalışmalarını maske takarak yürüttüklerine ve
milletvekillerinin sosyal mesafeyi koruma konusunda özenli olmasını
rica ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekilimize gündem dışı
söz vereceğim ancak önce bir hususu belirtmek istiyorum: Meclis çalışmalarına maskeyle
ve sosyal mesafeyi koruyarak başladığımız bu hafta,
bütün arkadaşlarımızın özellikle sosyal mesafe konusunda
daha özenli olmalarını rica ediyorum değerli
arkadaşlarım. Tartışmalarımızı birbirimizin
yakınına kadar gelecek şekilde sürdürmenin ne kadar
yanlış olduğunu söylememe gerek yok. Olağanüstü bir
süreçten geçiyoruz, çok dikkatli olmalıyız. En ufak bir ihmalimizde
önlenemeyecek sonuçlarla karşılaşmak mümkündür.
Arkadaşlarımızın sosyal mesafeyi korumaları konusunda
özenli ve önemli bir dikkati göstermelerini rica ediyorum. Bu iş, hafife alınacak
bir iş değil değerli arkadaşlarım. Sinirlerimize hâkim
olacağız değerli arkadaşlarım. Sinirlerimize hâkim
olarak, görüşlerimizi medeni ölçüler içerisinde söyleyerek ama birbirimize
sosyal mesafeyi mutlaka koruyarak bu çalışmaları sürdürmek
durumundayız. Ben, bu özeni bütün arkadaşlarımdan beklediğimi
ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, gündem
dışı ilk sözü coronovirüs salgının toplum psikolojisine
etkileri hakkında söz isteyen Amasya Milletvekilimiz Sayın Hasan
Çileze veriyorum.
Buyurun Sayın Çilez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Amasya Milletvekili Hasan Çilezin, coronavirüs
salgınının toplum psikolojisine etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Çok Kıymetli Başkanım, değerli
milletvekilleri ve aziz milletim; sözlerimin başında sizleri
saygı, sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
Sözlerimin ilk başında PKK terör örgütünün
Diyarbakırın Kulp ilçesinde yaptığı kalleşçe
saldırıyı kınıyor ve lanetliyorum. Bu
saldırıda şehit olan orman kesimi yaparak geçimini sağlayan
5 kardeşimizin Rabbim şehadetlerini kabul etsin.
Yine, coronavirüs salgınında vefat
edenlere Allahtan rahmet diliyorum, bu salgının pençesinde şu
anda hasta olarak hastanelerimizde yatan kardeşlerimize de acil
şifalar diliyorum.
Sayın Başkanım, Covid-19 coronavirüs
salgını dünyamızı kasıp kavuruyor. Bu salgınla
mücadelenin en etkin yolu sıfır temas. Kendimizi mümkün
olduğunca izole etmemiz gerekiyor. O yüzden diyoruz ki: Evde kal Türkiyem.
Yaklaşık 15-20 gündür insanlarımız büyük oranda evlerinde,
zorunlu hâller dışında dışarıya
çıkmıyorlar. İş ve kamu hayatında ise gerekli
tedbirler alınarak üretim ve ticaret devam ediyor.
Çay ocağında oturup çay-simide hasret
kaldık, el sıkışmanın ne büyük nimet olduğunu
yine bugünlerde anladık. Tabii ki bunlar çok can sıkıcı
durumlar. İnsanlarımız evlerinde televizyon, internet ve sosyal
medya üzerinden süreci takip ediyorlar.
Bu süreçte devletimiz tüm kurumlarıyla
milletinin hizmetindedir, bununla gurur duyuyoruz. Dünyada şu ana kadar
hiçbir devlette görülmeyen gayreti bizim devletimiz gösteriyor.
Sağlık Bakanımız başta olmak üzere tüm
sağlık çalışanlarımızın her biri bu sürecin
baş kahramanlarıdır. En yüksek risk seviyesine rağmen
çalışmalarını sürdürmektedirler.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığımıza bağlı il müdürlüklerimiz, sosyal
hizmet merkezi çalışanlarımız, sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakıflarımız aracılığıyla
büyük bir gayret gösteriyorlar. Vali ve kaymakamlarımız sürekli
sahadalar. Vefa gruplarımızda gönüllü olarak çalışan
öğretmenlerimiz, imamlarımız, polisimiz, jandarmamız, PTT
çalışanlarımız ve diğer kamu personelimiz âdeta bir
destan yazmaktadırlar. Âdeta seferberlik ruhuyla ev ev, kapı
kapı dolaşarak ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarını gidermektedirler. Bu süreçte üretimi durdurmayan
iş insanlarımız ve işçilerimize teşekkür ediyorum.
Özellikle maske, eldiven, ilaç, alkol gibi coronavirüsle mücadelede
kullanılan ürünlerin üretilmesinde sürecin durmaması gerekiyor. Bu
süreçte de benim seçim bölgem olan Amasya Suluova ilçemizdeki Amasya Şeker
Fabrikamızda alkol üretimini 6 milyon litre gibi bir hedef koyarak üreten
çok değerli işçilerimize ve yönetici arkadaşlarımıza
buradan bu milletin bir evladı olarak da hassaten teşekkürlerimi arz
ediyorum.
Yine Hazine Bakanlığımızın
aldığı tedbirlerle esnafımız, işçimiz,
sanayicimiz inşallah bu süreci minimum etkiyle atlatacaktır. Kamu
bankalarımız yoğun bir çalışma temposu içerisindeler.
Banka şubelerimiz personeli ihtiyatlı kullanırken bir de iş
yükü artışıyla karşı karşıya
kalmaktadırlar. Özellikle bu kürsüden bazı milletvekili
arkadaşlar konuşurken eksik ve yanlış bilgilendirmelerde
bulunuyorlar. Bu sıkıntılı günlerde herkesin
sorumluluğunun bilincinde olarak davranması gerektiğini tekrar
hatırlatmak istiyorum. Esnafımız kredi kullanırken SGK ve
vergi borcu yoktur. yazıları kesinlikle istenmemektedir. Sadece
kimlik belgeleri ve vergi levhası fotokopileriyle gitmeleri bankaya
yeterlidir. Bunları çarpıtıp toplumun moralini bozmaya hiç gerek
yoktur.
Yine bu süreçte,
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde devletimizin
düzenlediği yardım kampanyası çok anlamlı ve
değerlidir. Bu kampanyalarda toplanan para miktarından çok, ortaya
koyulan dayanışma ruhu önemlidir. Ben merkezli değil biz diyebilme
olgusunun hatırlatılması gibi ulvi ve bir milleti ayakta tutacak
birlik ve beraberlik duygularının harekete geçirilmesi
amaçlanmaktadır. Yardım edenler iyi bir şey yapmanın huzuru
ve gururunu yaşarlar, yardım alanlar ise iyi bireylerin
oluşturduğu bir toplumda yaşamanın güvenini hissederler;
moral ve motivasyonlar yükselir, toplumun dinamiklerine ve değerlerine
bağlılıklar artar. Parayı da devlet toplayıp
dağıtınca kimse kimseye minnet duymaz. Yine yardım yapanlar
günü geldiğinde ben milletimin, devletimin yanındaydım derken
yardım alanlar da günü geldiğinde Devlet ve milletim benim
yanımdaydı. derler. Ortak değerlere bağlılık,
ortak kader için bir olma, toplumsal bağlılık ve birlik,
beraberlik duyguları pekişir. Dayanışma ruhumuzu
pekiştiren bu kampanya, para miktarından çok bu duyguların
yoğunlaşması için daha efdaldir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, tamamlayın.
HASAN ÇİLEZ (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
100 milyar TL kaynak açıklanmışken
toplanan 1-2 milyar TL üzerinden provokasyon yapmak zikrettiğim
dayanışmacı ruhumuza darbe vururken materyalist, bencil ve
tüketim toplumu yanımızı okşamaktadır; işte bu
çok tehlikelidir, Türk milletinin özüne aykırıdır. Aslında
böyle yapılarak toplumsal değerlerimizle, toplum genetiğimizle
oynanıyor, bizi biz yapan değerler taciz ediliyor. Aman dikkat;
millet olarak bu oyuna gelmeyelim.
Konuşmamın sonunda bu süreçte yoğun
mesai harcayarak milletin hizmetinden bir an geri durmayan, başta
Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Bakanlarımıza
ve çalışmalarını aralıksız sürdüren Gazi
Meclisimizin değerli milletvekillerine ve çalışanlarına
hassaten teşekkür ediyorum.
Biz hep birlikte Türkiyeyiz. Evde kal Türkiyem
diyor, aziz ve asil milletimizi saygıyla hürmetle selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Covid-19 salgınına karşı sosyal devlet uygulamaları
hakkında söz isteyen Ankara Milletvekilimiz Sayın Murat Emire
aittir.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Covid-19
salgınına yönelik sosyal devlet uygulamalarına ilişkin
gündem dışı konuşması
MURAT EMİR (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum, tabii Sayın Başkanı da.
Değerli arkadaşlar, covid
salgını sonrasında -Çinde başladıktan sonra-
Türkiyede maalesef sahte rakamlarla, ölçülmeyen rakamlarla, yapılmayan
testlerle sahte bir başarı hikâyesi yazılmaya çalışıldı.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ama maalesef gerçekler
duvarına bu yanlışlar geldi çarptı. En son örneğini
vereyim: Burada Test yapın. dedik, dilimizde tüy bitti. Test
yapıldıkça sonuçlar ortaya çıkıyor. Daha dün Dünya
Sağlık Örgütü uyardı, dedi ki: Siz sadece virüs tanımlanan
vakaları değil, virüs tanımlanmayan vakaları da yani
akciğer ve klinik bulguları dolayısıyla, covid nedeniyle
tedavi ettiğiniz vakaları da Covid eksi olarak bildirmelisiniz.
Dolayısıyla aslında bugün kaybettiklerimizin, var olan
rakamların çok daha üstünde olduğunu Dünya Sağlık Örgütü de
söylemiş oldu, biz burada defalarca söylemiştik.
Değerli arkadaşlar, bu rakamlar niye
önemli? Şu nedenle: Yapacağımız mücadele, zamana
karşı bir mücadeledir. Çok ciddi, katı ve zamanında
önlemler almak zorundayız ve bu rakamlar da bize bu önlemleri ne kadar
ivedilikle almamız gerektiği noktasında yol göstericidir.
Oysa bu önlemleri zamanında almak yerine hâlâ
Türkiyeyi ikiye bölmek, kutuplaştırmak CHP'li büyükşehir
belediyeleri olayın dışında tutmaya çalışmak,
onların emeğini değersizleştirmeye çalışmak ve
bunun üzerinden bu mücadeleyi bile siyasileştirip siyasi çekişmenin,
polemiğin konusu yapıp bunun üzerinden siyasi rant elde etmek
öncelikli bir çaba olarak karşımızda duruyor.
Değerli arkadaşlar, öncelikle ifade
etmeliyim: CHP'li büyükşehir belediyelerinin yaptığı
çalışmalar karşısında ezildiniz,
kıskançlığa düştünüz, oysa yapılması gereken el
ele vermekti. Bunu birkaç örnekle açıklayayım: Mesela, Ankara
Büyükşehir Belediyesi 29 Martta, İstanbul 30 Martta, diğer
belediyelerle birlikte bir yardım kampanyası başlattık ve
bu kampanya çok etkili bir şekilde genişledi ama maalesef
Cumhurbaşkanı bunun altında ezilerek ve kendisinin bunun
altında kalacağını hissederek bu toplanan
bağışların hesaplarını bloke etmek ve kendi kampanyasını
açmak zorunda kaldı.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi oradan!
MURAT EMİR (Devamla) - Nasıl bir kampanya
başlattı? Bakıyorsunuz, vergi deseniz vergi değil, zorla
alındığı belli, salma demek daha doğru,
bağış demek için bin şahit ister. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, sessiz olalım
lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) - Ve sonuç olarak bu
yardımların bu bağışların aslında
bağış olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki,
burada söylemiştim, bu bağışları hangi hukuki
dayanakla topluyorsunuz? Hukuki dayanağı yok arkadaşlar.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Bedava
hizmet, sıfır lira, sıfır. Amerikada kaç bin dolar
alıyorlar, haberin var mı?
BAŞKAN - Arkadaşlar, sessiz olalım,
sessiz olalım, rica ediyorum.
MURAT EMİR (Devamla) - 10 gün geçti,
bekliyoruz, Cumhurbaşkanlığı kararı henüz
yayınlanmadı, yani bu paraları nerede
harcayacağınızı ne bu Meclis ne bir kimse biliyor. Bu
paraları nerede harcayacaksınız? Bu paralarla, siz, bütçeyi mi
yamayacaksınız, saraya lüks ve şatafat için harcama mı
yapacaksınız yoksa yoksulların, açlıkla karşı
karşıya kalanların evine bir gıda paketi mi
yollayacaksınız; bunu bilmiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) 15 bin
dolarlık test var, test!
BAŞKAN Sessiz olalım değerli
arkadaşlar.
MURAT EMİR (Devamla) Söylediniz mi?
Nasıl harcayacaksınız bu paraları, biliyor muyuz?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sana mı
soracağız nasıl harcanacağını?
MURAT EMİR (Devamla) Siz de bilmiyorsunuz
çünkü karar çıkmadı henüz yani Cumhurbaşkanı Ben bu
paraları şurada harcayacağım. diyebilmiş
değildir arkadaşlar. Bu, önemli bir konudur.
Bakın, ücretsiz maske
Ücretsiz maskeyi 3
Nisanda CHPli belediyeler başlattı, Ankaranın,
İstanbulun belediye çalışanları her yerde maske
dağıtıyorlar, toplu taşıma araçlarına binenlere
maske dağıtılıyor. 6 Nisanda Maske
dağıtacağız. dediniz, 7 Nisanda Satılmayacak.
dediniz, PTT dağıtacak dediniz. Hâlâ dağıtamıyorsunuz.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Yalan bu,
yalan!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Dinle ya,
dinle!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
lütfen...
MURAT EMİR (Devamla) Hâlâ insanlara bedava
maske veremiyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Herkese
veriliyor.
MURAT EMİR (Devamla) E-devlet
başvuruları yapılamıyor, tıkanmış durumda.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bu kadar da yalan
olmaz ya!
MURAT EMİR (Devamla) Kurye olarak
çalışabilecek sadece 14 bin PTT çalışanı var. 14 bin
PTT çalışanıyla, siz, evlere haftada 5er maskeyi nasıl
ulaştırabileceğinizi düşünüyorsunuz? Bunu yapamayacağınızı,
bunun yapılamayacağını, sistemin çöktüğünü görmek için
bunu yaşamak mı gerekiyor? Bu kıskançlıktan, bu
bölücülükten, bu çekememezlikten vazgeçin.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Sistemin
çöktüğünü görmek istiyorsan Amerikaya bak, Avrupaya bak; sistemin nasıl
çöktüğünü orada gör!
MURAT EMİR (Devamla) Bakın, sadece maske
dağıtmak için bile büyükşehir belediyelerinin
olanaklarından yararlanmalısınız.
Dilimizde tüy bitti, Sahra hastaneleri kurun.
dedik; Kapattığınız hastaneleri açın. dedik,
dilimizde tüy bitti, yapmadınız.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Şehir
hastaneleri için ne dediniz?
MURAT EMİR (Devamla) Ekrem İmamoğlu
on gün önce söyledi, İstanbula 2 hastane açın." dedi; on gün
sonra 2 tane hastane kuracağınızı söylediniz. Zamana
karşı yarışıyoruz arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MURAT EMİR (Devamla) Ölümler
yaklaştı, ölümler sandığınızdan çok daha fazla.
Bu, sizin öyle, burada oturarak, ahkâm keserek, hatta böyle kabalaşarak
çözebileceğiniz, erteleyebileceğiniz, üstüne yatabileceğiniz bir
sorun değil. On gün önce, yirmi gün önce Türkiye'nin hastanelerini açmak
zorundaydınız.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hastanenin
yolunu yapamıyorsunuz, yolunu!
BAŞKAN Sessiz olalım değerli
arkadaşlar, rica ediyorum.
MURAT EMİR (Devamla) Sahra hastanelerini
kurmak için, bu karar için niye bu kadar geciktiniz? Bunun hesabını
verin siz önce! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Evde kalacaklara sosyal yardım: Ankara
Büyükşehir Belediyesi 20 bine yakın vatandaşımıza
biner liralık sosyal yardım desteği verdi; siz neredesiniz? Siz,
hangi yoksulun kapısına yiyebileceği erzak kutusunu
bıraktınız?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hastanelerin
yoluna bile itirazınız var.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hastanelerin
yolunu yapın.
BAŞKAN Arkadaşlar rica ediyorum, rica
ediyorum...
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hastanelerin
yolunu yapın. Buradan iftira atmakla olmuyor.
BAŞKAN - Rica ediyorum değerli
arkadaşlar, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
tekrar anlatsın.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, uyarır mısınız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, bu gürültüden biz anlamadık, tekrar anlatsın.
BAŞKAN - Sayın Emir, tamamlayın siz
de sözlerinizi lütfen, süreniz bitiyor, selamlayalım.
MURAT EMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ifade etmeye çalıştığım şudur
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Dinliyoruz,
seni dinliyoruz.
MURAT EMİR (Devamla) Susarsanız
anlarsınız.
Alınan tedbirler eksiktir, yetersizdir ve
gecikmelidir ama bu konu aciliyettir, aciliyet içerir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
İspanyada mı yaşıyorsun kardeşim sen?
MURAT EMİR (Devamla) Zamana karşı
yarışıyoruz, hep beraber aklın ve bilimin
ışığında el ele vermek zorundayız. Kimsenin
Türkiyeyi ikiye bölmeye hakkı yoktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
coronavirüsün Türkiye ve dünyadaki yankıları hakkında söz
isteyen Erzurum Milletvekilimiz Sayın Muhammet Naci Cinisliye aittir.
Buyurun Sayın Cinisli.
Süreniz beş dakika. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin,
coronavirüs krizinin Türkiye ve dünyadaki ekonomik, sosyal ve siyasi
yankılarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. Sağlıkla gündemimize
giren coronavirüs krizinin ekonomik, sosyal, siyasi olası
yankılarını siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak
isterim.
Salgın, dünyada otoriter liderliklerin iş
başında olduğu, Batının müzmin
hastalığı ırkçılığın yükselişe
geçtiği, önemli Avrupa ülkelerindeki siyasi belirsizliklerin ve
boşlukların oluştuğu, AB karşıtı
politikaların ciddi destek gördüğü bir döneme denk geldi.
Endişem o dur ki kriz ortamında sorgusuz sualsiz olarak normal
zamanlarda alamayacakları sosyal ve siyasal önlemlerle güçlerini daha da
hoyratça kullanma eğilimleri olan siyasi liderlikler, bu musibetin
defedilmesi sonrasında da kazandıkları bu konfor
alanlarını kaybetmeyi istemeyeceklerdir. Üstelik, Batının
müzmin hastalığı ırkçılık da kriz dönemlerinde
kendine daha çok alan bulmaktadır.
Ayrıca, bu kriz bize siyasi liderliklerin
toplumların sorun ve menfaatlerinden ziyade kendi siyasi ikbal ve
menfaatleriyle yıllardır meşgul olduklarını
apaçık ortaya koydu. Bu da bize kutsal bir görev olan siyasetin toplum
için yapılması gerektiği felsefesini tekrar hatırlatmakta.
İnsanlığın ve demokrasinin tehdidi olan gelişmeler karşısında
demokrasinin, medeniyetin, sivil toplumun, hür düşüncenin ve hür
teşebbüsün yanında saf tutup onun sözcülüğüne soyunmak
İYİ PARTİ olarak biz kalkınmacı, milliyetçi,
demokratların görevi olacaktır.
Ayrıca, henüz kriz yaşanmamışken
bile işlevlerini ve sözlerinin geçerliliğini kaybetmiş bazı
çok önemli uluslararası kuruluşlar da sorgulanma sürecine
gireceklerdir. Bu süreç sırasında yaşanacak siyasi
gelişmelere karşı ülkemiz hazırlıklarını
yapmalıdır. On yıllardır dünyanın liderliğine
soyunmuş, kurumlarının ve sistemlerinin mükemmelliğiyle
övünen ve bunların yaygınlaşmasını isteyen Batı
ülkeleri bugün, aslında, toplumsal, siyasal ve kurumsal anlamda pek çok
meselede ciddi eksiklikleri olduğu gerçeğiyle yüzleştiler.
Ayrıca, ülkelerin bu tip krizlerle mücadelede
yalnız olduğunu, küresel koordinasyonda ciddi sıkıntılar
bulunduğunu yaşayarak gördük. Örneğin, AB anlaşmaları
gereği, sağlık meselesi birliğin sorumluluğunda
olmayan bir alan olsa da söylemsel olarak sürekli dayanışmanın
ve iş birliğinin vurgulandığı AB içerisinde kriz
anlarında karşılıklı yardım beklenmesi çok
doğal bir refleks.
Kısıtlı vaktimden dolayı
yalnızca Avrupa Birliği özelinde dikkat çekmem gerekirse:
Hâlihazırda etkili olan bazı farklı siyasi akımlar ve
devletler bu krizin ardından yeni söylem ve politikalar üretecek ve
muhtemelen, Akdeniz ülkelerine desteklerini de artıracaklardır. Euro
kriziyle başlayan, Schengen kriziyle devam eden Kuzey-Güney Avrupa
ayrımı, yaşanan bu üçüncü krizde aradığı
desteği bulamayan Akdeniz toplum ve siyaseti Kriz zamanı
dayanışma olmuyorsa ne zaman olacak? sorusunu dillendirmekte. Bugün,
bu ülkelerin karşı blok olarak gördükleri Rusya ve Çinin askerî ve
sağlık personelleri sahada görev yapıyorlar. AB üyesi olmayan
Türkiye -NATO kapsamında da olsa- sağlık ekipmanı yardımı
gönderiyor. Salgın sonrası dönemde Rusya, Çin ve Türkiye'nin
yardımları kadar ABnin, ABDnin yapmadığı
yardımlar da hatırlanacak ve bu durum, yeni siyasi düzen kurulurken
ciddi önem taşıyacak.
Batıda ciddi bir revizyon
yaşanmadıkça büyük olasılıkla ayrışma
yaşanabilir. Siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel hususlarda AB içinden
farklı birlikler doğabilir. Özellikle, aynı coğrafyada
olduğumuz Akdeniz ülkeleriyle yeni tür bir organizasyonda bulunma
imkânımızın gündemimize alınmasını tavsiye ederim.
Bu gelişmelerin dışında dikkatinize sunmak istediğim
bir diğer husus da güvenliğin sivil boyutu kavramıyla
toplumların tanışacağına ilişkin. Konvansiyonel
savaşların ve tehditlerin yerini farklı türdeki savaşlar ve
tehditler alırken bir güvenlik kavramı olarak güvenliğin sivil
boyutu, yaşadığımız pandemiyle beraber önemini daha
çok hissettirecek. Konvansiyonel savaşlarda belirli meslekten, yaş
grubundan ve cinsiyetten insanlar etkilenirken bugün toplumlar yeni tür
ekonomik, siber -doğruysa- biyolojik tehditler sonucu yaşa,
cinsiyete, mesleğe bakılmaksızın derin zararlar görüyorlar.
Önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmeleri
göz önünde tutarak değişen tehditler karşısında
ülkemizin önlemler alması gerekmekte. Bu çerçevede gıda
güvenliği öncelikle ele alınmalı. Salgının
doğası gereği tarım ciddi şekilde etkileniyor.
Özellikle hasadı kaldıracak, kaldırılan hasadı
dağıtacak ve yeni ekimi yapacak tarım işçileri bulmakta pek
çok gıda ihracatı yapan ülke zorlanıyor. Tarımın
organizasyonu, tarım teknolojilerine sahip olmak ve tarımsal ürün
çeşitliliği gıda güvenliğinin bir parçası hâline
gelmiştir ve bunların yokluğu bir millî güvenlik sorunu olmaktan
öte kıtlık yaşanmasına sebep olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
ABD, Kanada, Brezilya, Rusya, Hollanda gibi ihracatçı ülkelerde durumun
kötüleşeceği öngörülmekte. Bu ülkelerin öncelikle kendi
vatandaşlarının gıda ihtiyacını temin etmeye
odaklanmaları muhtemeldir. Sayın Tarım ve Orman Bakanımızın
bu konulardaki görüşlerini -kendilerini görebilirsek- çok merak ediyorum.
Şimdiye kadar yaptığımız uyarıları da göz
önünde bulundurarak gayriciddi tarım politikaları sonucu gıda
ithalatçısı bir ülke hâline getirilen Türkiyenin, krizin idaresi esnasında
tarımı ve gıda tedarikini ihmal etmesinin korkunç bir hata
olacağını belirtmek isterim.
Sözlerimin sonunda müsaadelerinizle coronavirüs
musibeti nedeniyle birkaç haftadır uzak kaldığım ve çok
özlediğim Erzuruma ve büyük fedakarlıklarla,
sıkıntılarla evlerinde kalan kıymetli hemşehrilerime
gönülden sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunarım, Genel Kurulu
saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren değerli milletvekillerimizin söz taleplerini
karşılayacağım. Söz veremediğim
arkadaşlarımızın birleşim süresince, gün içerisinde
taleplerini yerine getirmeye gayret edeceğim değerli
arkadaşlarım.
Sayın Çepni...
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin, zorunlu sektörler hariç tüm
çalışmanın durdurulması ve çalışanlara ücretli
izin sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
İşten çıkarmayı yasaklayan yeni
bir düzenleme gündeme getiriliyor. Ancak AKPnin aklına gelebilecek bir
fırsatçılıkla yine karşı karşıyayız.
Böylece İşsizlik Fonundan günde 39 TL vererek ücretsiz izin de
yasallaştırılmış oluyor. İşçilerin talebi,
zorunlu sektörler hariç tüm çalışmanın durdurulması ve tüm
çalışanlara ücretli izin sağlanmasıdır. Bu düzenleme,
patronların imdadına yetişmek, milyonlarca işçiyi yine
çalışmaya ve ölüme mahkûm etmektir. Ücretsiz izin, patronların
bir talebidir ve iktidar kurnazca bunu vermiştir. Tüm çalışanlar
için derhâl ücretli izin sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Şeker...
2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğanın başkanlığında ve
Sağlık Bakanının koordinasyonunda coronavirüsle mücadelenin
eksiksiz yapıldığına ve yardım talebinde bulunan 26
ülkeye karşılıksız malzeme gönderildiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
Başkanlığında ve Sağlık
Bakanımızın koordinasyonunda coronavirüsle mücadele, teşhis
ve tedaviler eksiksiz yapılıyor. Vatandaşlarımıza
verilecek maskeler dâhil, masrafların tamamı devletimiz
tarafından karşılanıyor. Diğer taraftan,
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla, yardım talebinde
bulunan 26 ülkeye karşılıksız malzeme yardımı
yapılıyor. Dışişleri Bakanımızın
koordinasyonunda, yurt dışındaki
vatandaşlarımızı, ücret almadan, özel uçakla, bilabedel
ülkemize getirerek en büyük tahliye operasyonunu yapan ülkeyiz. Dünyada
coronavirüse karşı mücadelede örnek oluyoruz. ABD Size emek verdim,
uçakla getirdim. diyerek her vatandaşından 1.400 dolar masraf
alırken vatandaşlarımızı yurt dışından
getiren görevlimizin Türkiye sizin için uçak gönderdi, ülkenizin
kıymetini bilin. sözleri aklıma geldi.
Büyüksün Türkiyem diyor,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana ve tüm yetkililere
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Etyemez...
3.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, Covid-19
pandemisine karşı ülke olarak mücadelenin kararlılıkla
yürütüldüğüne, vatandaşların sadece resmî makamlar
tarafından yapılan bilgilendirmeleri dikkate alması, ortaya
konulan kurallara titizlikle uyması ve provokatif paylaşımlara
karşı dikkatli olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Çinde ortaya çıkan Covid-19 pandemisine
karşı ülke olarak mücadelemizi kararlılıkla yürütmekteyiz.
Son dönemde dünyada çok sayıda insanın ölümüne sebep olan Covid-19
sürecinde yayılan tek şeyin virüs olmadığını görmekteyiz.
Dezenformasyon, günümüzde maalesef internet, sosyal medya ve anlık
mesajlar yoluyla çok hızlı, kolay yayılmaktadır. FETÖ, PKK,
KCK gibi terör örgütleri, marjinal gruplar ve art niyetli zihniyetler
tarafından ülkemizin mücadelesi baltalanmaya çalışılmakta,
toplum korku, panik ve endişeye sevk edilmek istenmektedir. Bu tür
şer odaklarına karşı İçişleri
Bakanlığımızın Siber Suçlarla Mücadele ekipleri son
yirmi günde provakatif paylaşım yapan 200ün üzerinde şahsı
yakalayarak gerekli işlemleri yapmıştır.
Vatandaşlarımızın sadece resmî makamlar tarafından
yapılan bilgilendirmeleri dikkate almalarını, ortaya konulan
kurallara titizlikle uymalarını, provakatif paylaşımlara
karşı dikkatli olmalarını buradan özellikle vurgulamak
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
4.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, ortaya
çıktığı günden bu yana küresel sorun hâline gelen
coronavirüs salgınıyla ilgili Türkiye olarak gelişmelerin
yakından izlendiğine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde tedbirlerin süratle alınarak hayata
geçirildiğine, salgın nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ortaya çıktığı günden bu yana
küresel sorun hâline gelen coronavirüs salgınıyla ilgili Türkiye
olarak gelişmeler yakından izlenmiş,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde süratle tedbirler alınarak hayata geçirilmiştir.
Coronavirüsle mücadelemizde teknolojinin tüm
imkânları da kullanılmaktadır. Bunun en son örneği
hastalarımızı an ve an takip edecek olan pandemi izolasyon takip
sistemidir. Hastalarımızı anlık takip edecek olan bu
program sayesinde salgının yayılmasının önüne
geçilecektir. Ayrıca, bugün alınan kararla da İstanbulda
eczanelerde bedava maske dağıtımı yapılacaktır,
bu anlamda eczacılarımıza da teşekkür ediyorum. Diğer
bir yandan da aşı çalışmalarımız devam
etmektedir. Profesör Doktor Aykut Özdarendeli ve Profesör Doktor Aykut Özkul
büyük bir başarıya imza atarak virüsü izole etmeyi
başarmışlardır. Kendilerini yürekten kutluyorum. Hiçbir
virüs Türkiyeden, Türk milletinin birliğinden ve beraberliğinden
daha büyük değildir.
Sözlerime son verirken virüs salgını
sonucu hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, hastalarımıza acil şifalar diliyor, takdire
şayan bir fedakârlıkla görev yapan doktorlarımıza
teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Karadağ
5.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, Covid-19
salgını nedeniyle sınır kapılarının
kapatılmasıyla ticaret yapan ihracat ve nakliye firmalarının
yaşadığı mağduriyetin giderilebilmesi için Habur,
İpsala ve Hamzabeyli sınır kapılarında
uygulandığı gibi Dilucu ve Gürbulak sınır
kapılarında da geçici tampon bölge uygulamasının
başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilindiği üzere Covid-19 salgını
nedeniyle Sağlık Bakanlığının Ticaret
Bakanlığıyla birlikte almış olduğu önlemler
içerisinde sınır kapılarının kapatılması da
vardı. Ancak bu durum, yurt dışı ticareti yapan ihracat ve
nakliye firmalarımız için büyük bir sorun hâline gelmiştir.
Dilucu ve Gürbulak sınır kapılarımızda bekleyen 400
civarında tır bulunmaktadır. Habur, İpsala ve Hamzabeyli
gibi sınır kapılarımızda geçici tampon bölge
uygulaması başlatılmıştır. Aynı
uygulamanın Dilucu ve Gürbulak sınır kapılarına da bir
an önce yapılarak zor durumda kalan firmalarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, salgın daha başlamadan önce
ilimiz Iğdırda Covid-19 salgınına karşı önlem
alan Sağlık Bakanlığına ve İl Valiliğiyle
birlikte, İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde tüm sağlık
çalışanlarına ve güvenlik görevlilerine çok teşekkür etmek
istiyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kaya...
6.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kayanın,
tüm dünyanın yeni tip coronavirüsle ilgili tarama, tespit, tedavi ve takip
konusunda yarış içinde olduğu süreçte devletin halka ücretsiz
maske temini sağladığına, şehir hastanelerinin
mücadelenin merkezi olduğuna ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Tüm dünyanın yeni tip coronavirüsle ilgili
tarama, tespit, tedavi ve takip konusunda hızlı bir yarış
içinde olduğu, psikolojik maske savaşlarının
yapıldığı, tüm ülkelerin yoğun bakım
yatağı, solunum cihazı ve tıbbi malzeme
ihtiyaçlarının olup dünyadaki diğer ülkelerin bunları
bulmakta zorlandığı bir dönemde Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla Biosys
firmasının geliştirdiği solunum cihazlarının
ürüne dönüşmesi için ASELSAN, derin AR-GE kültürü ve sistem bilgisiyle
mekanik, yazılım ve elektronik tasarım alanında tüm
kabiliyetlerini ortaya koymaktadır. Bu süreçte, devletimiz tüm halkımıza ücretsiz maske temini
yapıp satışını da yasaklamıştır. Yine,
şehir hastanelerimiz sistemin bütün yükünü çekerek mücadelenin merkezi
olmuştur. Bu vesileyle sağlık çalışanlarımız
ülkemizin sağlığı için var gücüyle
çalışıyorken devletimizin gurur tablosu, yerli ve millî
kurumlarımızla bizler de onların hizmetindeyiz diyerek Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan...
7.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
coronavirüs salgınının küresel ticaretteki ekonomiyi olumsuz
etkilediğine, ülke olarak en az hasarla atlatılabilmesi için çözümler
ortaya koyulduğuna ve temassız dış ticaret
çalışmaları gerçekleştirildiğine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere
özveriyle çalışan bakanlara, bürokratlara, sağlık ve
Emniyet teşkilatına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
İnsanlığın yakın tarihinin
en büyük sınavlarından birini verdiği günlerden geçiyoruz.
Salgının küresel ticaretteki ekonomiyi de olumsuz etkilediği
bugünlerde ülke olarak alternatif yollar geliştirerek salgının
en az hasarla atlatılması için çözüm ortaya koyuyoruz. Bu
doğrultuda temassız dış ticaret
çalışmalarımızı gerçekleştirdik ve bütün dünyaya
örnek olacak ciddi başarılar elde ettik. Bu zor günleri,
inşallah, atlatarak büyük ve güçlü Türkiye idealine emin adımlarla
hep birlikte yürüyeceğiz. Bu süreçte Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, büyük bir özveriyle çalışan
bakanlarımıza ve bürokratlarımıza, özellikte
Sağlık ve Emniyet teşkilatımıza teşekkür ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Topal...
8.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, salgın nedeniyle zor
durumda olan Hatay esnafının, çiftçisinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Seçim bölgem olan Hatay ilimizde birçok alanda
faaliyet gösteren çok sayıda esnafımız var. Uzun
yıllardır devam eden Suriye savaşıyla zaten çok mağdur
olan bu esnaflarımız şimdi, salgın sebebiyle daha büyük
sıkıntı içine girdiler. Zaten, alınan karar gereği çoğu
kapalı durumdadır. Hükûmet önlemler aldı ancak
esnafımızın durumuyla ilgili, kamu bankalarına olan
kredilerin ötelenmesinden başka somut bir
destek vermedi.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet acil olarak
esnafımıza, çiftçimize nakit destek vermelidir. İşçilerin
SGK primlerini ödemelidir. Esnafın, işçinin, dar gelirli
vatandaşımızın bankalara olan kredilerini ve kredi
kartlarını bir yıl mutlaka ötelemelidir çünkü Hataydaki
vatandaşımız, esnafımız, çiftçimiz gerçekten çok
mağdur. Vatandaşımız bu konuda devletten, Hükûmetten destek
bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz.
9.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 10 Nisan Türk polis
teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl dönümünü
kutladığına ilişkin
açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türk polis teşkilatının
kuruluşunu en içten duygularımla kutluyorum. Türk polisi, Türk
milletinin huzur ve güvenliğini sağlayan; milletimizin
canını, malını, namusunu emanet ettiği; devletimizin
ve milletimizin istikbalinin, vatanımızın bölünmez
bütünlüğünün, Türk Bayrağının şanlı bir
şekilde dalgalanışının teminatı Türk polisi, gece
gündüz demeden canla başla, ailesinden ve sevdiklerinden uzakta, terörle
mücadelede en ön safta çarpışan yiğitlerdir.
Türk milletinin göz bebeği olan emniyet
güçlerimiz bu uğurda nice şehitler vermiş, nice gazileri
bağrından çıkarmıştır. Hepsine minnettarız,
aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor,
şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize sağlık ve
afiyet diliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
başlattığı Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasında
da dayanışma örneği gösteren milletimizin zor zamanında
elini taşın altına koyan polis teşkilatımızı
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK
PARTİ hükûmetlerinin temel hizmet alanlarında yaptığı
değişim ve dönüşüm sayesinde coronavirüs salgınıyla
mücadeleye en hazır ülkelerden biri olunduğuna, virüsten kurtulmak
için sosyal izolasyona uyulması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Küresel salgın hâline gelen coronavirüse
karşı ülkece millî bir mücadelenin içerisindeyiz. Devletimiz bütün
tedbirlerini alıyor, milletimizin sağlığını
tehdit eden salgına karşı tüm imkânlarını seferber
ediyor.
Türkiye, son on sekiz yılda
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, AK PARTİ hükûmetlerinde, temel hizmet alanlarında
yaptığı değişim ve dönüşüm sayesinde coronavirüs
salgınıyla mücadele eden en hazırlıklı ülkelerden biri
durumunda. Kapsayıcı genel sağlık sigortamızın,
yaygın ve modern hastane ağımızın, yetişmiş
ve yeterli sayıda sağlık personelimizin önemi bu süreçte çok
daha iyi ortaya çıkmıştır. 165 bin doktorumuz, 205 bini
hemşire olmak üzere, 490 bin sağlık ve 360 bin destek
personelimizle devasa bir sağlık ordusu milletimizin hizmetindedir.
Hiçbir virüs, alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir.
Virüsün yayılımını durdurmak ve
tamamen kurtulmak için sosyal izolasyona mutlaka uymalıyız diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
11.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, AK PARTİnin
ülkede siyasetin sadece şeklini değil amacını ve özünü de
değiştirdiğine, siyasetin amacının halka hizmet etmek,
adaleti, refahı ve kalkınmayı herkes için sağlamak
olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Ülkemize
hizmet yolunda biz de varız. diyerek Recep Tayyip Erdoğanla yola
çıktık. Siyasetin temelinin insana hizmet olduğu bilinciyle
hareket ettik. Kuruluşumuzdan beri ak ve yeni bir siyasi anlayışı
hâkim kılmaya çalışıyoruz. İnsanı yücelt ki
devlet yücelsin. anlayışıyla hareket ediyor ve halka hizmetin
Hakka hizmet olduğunu asla aklımızdan çıkarmıyoruz.
Şu gerçeği mutlulukla ifade ediyorum ki AK PARTİ, Türkiye'de
siyasetin sadece şeklini değil, amacını ve özünü de
değiştirmiştir. Artık siyasetin temelinde yalnızca
millet vardır; yalnızca, egemenliğin kayıtsız
şartsız millete ait olduğu düşüncesi varıdır. Siyasetin
amacı halka hizmet etmek; adaleti, refahı, kalkınmayı
herkes için sağlamak, insanımızın özgürlük ve
mutluluğunu, ülkemizin itibar ve kalkınmasını
geliştirmektir. Siyaset, hizmet üretiyorsa, sorun çözüyorsa, halkın
iradesini yansıtıyorsa bir anlam taşır. Bugünlerde üretilen
hizmetleri, çözülen sorunları bu millet görüyor ve yaşıyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şanverdi
12.- Hatay Milletvekili Hüseyin Şanverdinin, Hatay ilinde erkenci
soğanın hasadı konusunda mağduriyetin yaşanmaması
için ilçe tarım müdürlüklerine başvurulması durumunda mevsimlik
tarım işçileri ile sokağa çıkma yasağı bulunan
çiftçilere gerekli izinlerin verileceğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir hafta sonra erkenci soğanın Hatay ilinde
hasadı başlayacaktır. Coronavirüs tedbirleri kapsamında bu
ürünü toplayacak olan mevsimlik işçilerin ilimize gelişleri ve 65
yaş üstü çiftçilerimizin tarlalarına gitmeleriyle ilgili tereddütler
vardı. Bu konuda sıkıntı yaşanmaması için
Tarım Bakanlığımızla yaptığımız
görüşmelerde Sayın Bakanımız, çiftçilere kolaylık
sağlanması konusunda herhangi bir sorun
olmadığını belirttiler. Çiftçilerimizin ilçe tarım
müdürlüklerine başvurmaları durumunda mevsimlik tarım işçilerine
ve sokağa çıkma yasağı bulunan çiftçilere gerekli izinler
verilecektir. Bu sürecin tarımda en kolay şekilde
atlatılması için çiftçilerimizle, ziraat odası
başkanlarımızla, il, ilçe tarım müdürlüklerimizle irtibat
halindeyiz.
Çiftçilerimizin virüse karşı kendilerini
korumaları hususunda hassas davranmalarını istiyor, tüm
çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arkaz
13.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, coronavirüsle
mücadelede âdeta bir savaş sürdüren Türk doktorları ile
sağlık çalışanlarının başta şiddet ve özlük
hakları olmak üzere sorunları bulunduğuna, sağlıkta
şiddeti önleyecek caydırıcı kanuni düzenlemelerin en
kısa sürede hayata geçirileceğine ilişkin açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Beni Türk hekimlerine
emanet ediniz. derken yalnızca gönüller inşa etmemiş, aynı
zamanda bir gerçeği de ifade etmiştir. Coronavirüsle küresel bir
mücadele sürerken pek çok Avrupa ülkesinde doktorlar ve sağlık
çalışanları riskleri göze almayarak ya istifa etmekte ya da
işe gelmemek için binbir bahane üretmektedir. Hâl böyleyken Türk
doktorları ve sağlık çalışanları ise
hakkını ödeyemeyeceğimiz bir gayretle coronavirüse
karşı âdeta bir savaş sürdürmektedir. Başta şiddet ve
özlük hakları olmak üzere sağlık çalışanlarımızın
bazı sorunları vardır. Sağlıkta şiddeti önleyecek
caydırıcı kanuni düzenlemeler en kısa zamanda
gerçekleşecektir. Merhametin ve şifanın adresi olan doktor ve
sağlık çalışanlarımıza bu mücadelelerinde
Allahtan yardım ve başarılar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aksal, buyurun.
14.- Edirne Milletvekili Fatma Aksalın, 9
Nisan Mimar Sinanın 432nci ölüm yıl dönümüne ve Mimarlar Gününe
ilişkin açıklaması
FATMA AKSAL (Edirne) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Tam 432 yıl önce bugün Hattat Karahisârinin
deyimiyle: Geçti bu demde cihandan, pîri mimarân sinan. 16ncı
yüzyıldan günümüze kadar gelmeyi başarmış her biri birer
azamet ve zarafet timsali, Osmanlının ve İslamın politik
gücünün dışa vurumu olan eserleriyle Türk mimarlık tarihinin
zamanına ruh üfleyen büyük ismi. Aralarında Süleymaniye ve seçim
bölgem Edirnedeki ustalık eserim dediği Selimiye olmak üzere pek
çok eseri bizlere kazandıran, Osmanlının baş mimarı
Mimar Sinanı ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Bu
vesileyle tüm mimarların, mimarlar gününü kutluyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yıldız
15.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldızın, sağlıkta
şiddetin önlenmesi amacıyla AK PARTİ Grubu ile MHP Grubunun
ortak kanun teklifinin Meclis Başkanlığına sunulduğuna ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ben hekim bir anne babanın
kızıyım. Çocukluğum sağlık ocaklarında,
hastanelerde geçti. Bir hekimin sürekli ulaşılabilir olma zaruretini,
bir ameliyata girerken sorumluluk duygusuyla yaşadığı derin
stresi, evine girdiğinde dışarıda
bırakamadığı bir işe sahip oluşunu, gece
yarısı çalan telefonların anlamını çok iyi bilirim.
Sadece hekimlerin değil, bir bütün olarak tüm sağlık
çalışanlarının -insanın kendi evladının dahi
yapmaktan imtina edeceği kişisel temizliğinden tutun- bire bir
ilgilenme zaruretini yoğun bakımlarda ne şartlarda
sürdürdüklerini gayet iyi biliyorum.
Bu bağlamda, sağlıkta şiddete
dur demek adına, dün AK PARTİ Grubu ile MHP Grubunun ortak kanun
teklifini Meclis Başkanlığımıza sunduk. Bu,
Sağlık Bakanımızın evvelce dillendirdiği bir
husustu. Önceki günlerde de parti grubumuz bu teklifi diğer partilerin
değerlendirmelerine sunmuştu. Tabii bizim gönlümüzden geçen,
diğer partilerin de bu kanun teklifinin imzacısı olarak bütüncül
bir iradeyle bu kanunun Genel Kurula gelmesi olurdu. Ancak ve ancak,
kişisel olarak, bu kanunun imzacılarından biri olarak anne ve
babama karşı vefa borcumu bir nebze olsun yerine getirdiğimi
hissettiğimi ifade etmek isterim.
Ezcümle, sağlık
çalışanlarımız için ne yapsak az
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Anne ve babanıza
saygılarımı iletin Sayın Yıldız.
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Ersoy
16.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, Covid-19
salgınına karşı mücadelenin başta sağlık
çalışanları olmak üzere kolluk kuvvetleri ile PTT
çalışanlarının üstün fedakârlıklarıyla
yürütüldüğüne, PTT çalışanlarının özlük
haklarının iyileştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Küresel Covid-19 salgınına karşı
devletimizin mücadelesi sağlık
çalışanlarımızın ve kolluk kuvvetlerimizin yanı
sıra PTT çalışanlarımızın üstün
fedakârlıklarıyla yürütülmektedir. Temasla yaygınlaşan
virüs karşısında gerek posta dağıtım hizmetleri
gerekse gişe işlemleriyle birlikte maske dağıtımı
ve sosyal yardım ödemeleri gerçekleştirerek risk altında
kesintisiz kamu hizmeti sunan PTT çalışanlarımızın bu
özverili çalışmalarına karşılık özlük
haklarının iyileştirilmesi, yüksekokul mezunu
dağıtıcıların memur olabilmesi, yıllardır
bekledikleri yıpranma haklarına kavuşmaları, ikramiyeyle
ödül elde etmeleri sağlanmalıdır.
Ayrıca PTT personelinin, tek statüde istihdam
sistemi içinde tamamının 399 sayılı KHK kapsamında
güvenceli şekilde istihdam edilmesi gerekmektedir.
PTT çalışanlarımızı bu zor
günlerde takdir ediyor, çalışmalarında başarılar
diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
17.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, salgın
nedeniyle evde kalınan sürecin dayanışma içerisinde geçirilmesi,
Kahramanmaraş ilinin hatta mümkünse tüm illerin tohum desteği
yapılan iller kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, bugünlerde ülke olarak ailece evde kalmaktayız. Bunu olumlu
bir duruma dönüştürelim. Aile içi iletişimi artıralım.
Çocuklarımıza durumu, anlayacakları şekilde anlatalım;
onlarla zaman geçirelim. Büyüklerimize ilgi gösterelim; yanımızda
değilseler telefonla arayalım, psikolojik destekte bulunalım.
Aile içi çatışmalardan mümkün olduğu kadar kaçınalım.
Bugünleri dayanışma içerisinde geçirmeye özen gösterelim.
İkinci konum da şudur: Tarım
Bakanlığı bu ekim döneminde bazı illere tohum desteği
vereceğini açıkladı; bu illerin arasında şehrim
Kahramanmaraş yoktur. Oysa Kahramanmaraş ve Elbistan Ovası
Türkiyenin en büyük ovalarıdır. Bu nedenle
Kahramanmaraşımızın da tohum desteği yapılan
iller arasına alınmasını istiyoruz. Bu, hem Maraş için
hem de tüm Türkiyenin tarım ekonomisi açısından çok olumlu bir
sonuç verecektir, hatta mümkünse tüm illeri bu kapsamda değerlendirelim.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
18.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun, bir mahpus yakınının
gönderdiği iletiye ilişkin
açıklaması
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bir mahpus yakınının
milletvekillerine okumak için bana gönderdiği iletiyi sizlere okuyorum:
Cezaevini aradım, Mesai yok. dediler; müdürle görüşemedim.
Hastalıkla ilgili endişemi anlattım. Memur İstediğin
yeri ara. dedi bana. Çaresiz kaldık büsbütün. Allahın yeryüzündeki
adaletinin temsilcileri vekillerimiz sesimizi duymak istemiyor; sesimizi duyurmamıza
yardımcı olur musunuz? Endişe ve acıdan gece gündüz
nasıl geçiyor, bilemiyoruz. Az önce eşimle konuştuk Ölmeyi
bekleyen, eli kolu bağlı insanlar gibiyiz, moraller sıfır.
dedi.
Sağlık Bakanı Türkiyenin 81 ilinde
83 milyon tehlikede. diye bir açıklama yaptı, bunun 300 bini
cezaevinde; onlar insan değil mi?
Değerli arkadaşlar, cezaevlerini masum
insanlarla doldurmak için bu yasayı yapıyorsanız biliniz ki
kararmış vicdanınızın peşini ebediyete kadar
bırakmayacağız. Ben ve partim kesinlikle bu suça ortak
olmayacağız, olmayacağız!
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan
19.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, cezaevlerinde bulunan
457si ağır, 1.433 hasta mahpusun çoğunun Terörle Mücadele
Kanunundan yargılandığı için tahliye edilemeyeceğine,
infazda adalet istediklerine
ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin) Mehmet Salih Filiz,
bağırsak kanseri, Ödemiş T Tipi Cezaevinde ve coronavirüs
salgınından bu yana tedavi olamıyor. Sabri Kaya, kalp krizi
geçirdiği hâlde Osmaniye T Tipi Cezaevinde hâlâ tutsak durumda. Engin
Aktaş, iki eli yok, Adli Tıp Kurumu beş defa Cezaevinde
kalamaz, ağır hastadır. dediği hâlde cezaevinde tutuluyor.
Nitekim Mehmet Yener, 70 yaşında, diyabet hastası ve geçen gün
bacağı kesildi, coronavirüsten dolayı hayatını
kaybetti. Biz İnfaz tasarısı ölüm tasarısıdır.
derken ifade etmek istediğimiz şey bu.
Cezaevlerinde 457si ağır, 1.333 hasta
mahpus var ve bunların büyük bir kısmı Terörle Mücadele
Kanunundan yargılandıklarından dolayı tahliye
edilemeyecekler. Hiçbir şeyin önünü tıkama niyetinde değiliz,
yalnızca infazda adalet istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Ödünç.
20.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, coronavirüsle mücadelenin
kararlılıkla sürdürülmesine liderlik yapan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere gayretlerinden dolayı
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocaya ve sağlık
çalışanlarına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sağlık insan hayatında hiçbir
kavramla yeri değiştirilemeyecek olan, herkesin insan olmaktan
dolayı kazanmış olduğu bir haktır. Ne güzel
söylemiştir Ulu Hakan Kanuni Sultan Süleyman: Halk içinde muteber bir
nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Tüm dünyayı içine alan pandemiyle
karşı karşıya olduğumuz bu günlerde
vatandaşlarımız sosyal mesafeye azami derecede dikkat
etmelidirler. Coronavirüsle mücadelemizi millet olarak büyük bir
kararlılıkla sürdürmekteyiz. Bu mücadelede büyük bir özveriyle
liderlik yapan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan başta olmak üzere Sağlık Bakanımız Dr.
Fahrettin Koca ve tüm sağlık çalışanlarımıza
üstün gayretleri dolayısıyla teşekkür ediyorum.
Aziz milletimize sağlık ve sıhhat
dolu günler diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk.
21.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, 10 Nisan Boğazlıyan
Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin idam edilişinin 101inci yıl
dönümüne ilişkin
açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Gazi Meclisimizin
çıkarttığı bir kanunla millî şehit ilan edilen
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyi 10 Nisanda idam
edilişinin yıl dönümünde rahmetle anıyorum. Kemal Bey Ermeni
Taşnak çetelerine Geçici Sevk ve İskân Kanununun gereğini
uyguladığı için idam edilmiştir. Dönem, İstanbulun
işgal edildiği, Damat Ferit Hükûmetinin iş başında
olduğu bir dönemdir. İşgalci güçlerin baskısıyla
kurban arayanlar daha sonraları Atatürk için de idam kararı veren
mahkemenin aldığı bir kararla Kaymakam Kemal Beyi idam
ettirmiştir. Emperyalizmin asılsız soykırım
iddialarına karşı Türklüğün
fedakârlığının ve kararlılığının
ifadesi Kemal Beyin uğradığı haksızlık Türk
milletinin canla başla yürüttüğü Millî Mücadeleyi de derinden
etkilemiştir. Daha sonraları, Kemal Beyin babasıyla Atatürk
arasında şu konuşma geçmiştir: Sen öyle bir evlat
yetiştirdin ki oğlun bu meşaleyi tutmasaydı biz ateşi
yakamazdık. Işık tutan senin oğlundur. Ruhun şad
olsun millet kahramanı, millî şehit Kaymakam Kemal Bey.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bekle.
22.- İzmir Milletvekili Cemal Beklenin, 8 Nisan Dünya Romanlar
Gününün kutlanmasının ardından yaşanan ironik hadiseyi
esefle kınadığına, birlik beraberlik ruhunu
yaralayıcı dil ve üslubun kabul edilemeyeceğine ilişkin açıklaması
CEMAL BEKLE (İzmir) Değerli Başkan,
kıymetli vekillerim; dün, Dünya Romanlar Gününü hep beraber
kutladıktan sonra ironi gibi bir paylaşıma hepimiz şahit
olduk. Bir kamu görevlisi tarafından yapılan ve hiçbir insani ve
vicdani ölçüye sığmayacak bu çirkin paylaşımı esefle
ve üzüntüyle kınadığımı buradan beyan etmek istiyorum.
Toplumumuzun her kesimi tarafından tepki almış bir
paylaşımdır bu. Şunu çok iyi biliyoruz ki bugünleri biz
birlikte aşacağız. Biz birbirimize yeteriz. derken birlik ve
beraberlik ruhumuzu yaralayıcı bu dil ve üslup devletimizin hiçbir
kademesi tarafından asla kabul edilemez. Her
vatandaşımızın hiçbir ayrımcılığa tabi
olmadan devletin bütün imkânlarından, kamu hizmetlerinden eşit
şekilde yararlanması için gece gündüz çalışan kamu
görevlilerimize de buradan selam ediyoruz, özverilerinin de
farkındayız. Şunu da belirteyim: Şahıs,
paylaşımının hemen ardından görevden
alınmıştır ve hakkında soruşturma
açılmıştır. Aileyle de görüştük, ailenin durumuyla
ilgili bilgi de aldık.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL BEKLE
(İzmir) Bu paylaşımı ve bu algıyı
kınadığımı buradan belirtmek istiyorum.
Çok teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Osmanağaoğlu
23.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, Covid-19la
mücadele kapsamında alınan önlemlerin takdire şayan
olduğuna ancak uygulama safhasında karşılaşılan
aksaklıkların da görmezden gelinemeyeceğine,
vatandaşların kredi başvurularının müspet
sonuçlanması için gerekli adımların bir an önce
atılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
TAMER
OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Ülkemiz, tüm
beşeriyeti tehdit eden Covid-19 virüsünden kaynaklı salgına
karşı büyük bir mücadele sergilemektedir. Bu mücadele kapsamında
devletimizin milletimizin refahı için aldığı önlemler ise
takdire şayandır. Ancak, özellikle ekonomik alanda alınan
önlemlerin uygulama safhasında karşılaşılan
aksaklıklar görmezlikten de gelinmeyecektir. Ekonomik sorunlarla
boğuşan bazı esnaf ve vatandaşlarımızın,
devletimizin kendilerine sağladığı kolaylıklardan ve
kredi imkânlarından faydalanabilmesi için yaptıkları
başvuruların birçoğunun çeşitli gerekçeler gösterilerek
reddedildiği bilinmektedir. Bu olağanüstü süreçte
vatandaşlarımızın kredi başvurularının
müspet sonuçlanması için gerekli adımlar bir an önce
atılmalıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Koçyiğit
24.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Avukat
Ebru Timtik ile Avukat Aytaç Ünsalın açlık grevlerini ölüm orucuna
dönüştürdüğüne, Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçekin ve Mustafa
Koçakın ölüm oruçlarının her an ölümle
sonuçlanabileceğine, Meclisi ölümlerin önüne geçmek için inisiyatif almaya,
AKP iktidarını da çözümcü bir yaklaşım geliştirmeye
davet ettiğine ilişkin
açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim.
Adil yargılanma
hakları ihlal edildiği için açlık grevine başlayan Avukat
Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal açlık grevlerini ölüm orucuna
dönüştürdüler. Yine, konser yasaklarının kalkması talebiyle
Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek ve adil yargılanma talebiyle de
Mustafa Koçakın ölüm oruçları her an ölümle sonuçlanabilir. Mustafa
Koçak, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsalın cezaevinde bulundukları ve
mevcut Covid salgını göz önünde bulunduğunda her an yaşam
riskiyle karşı karşıya olduklarını ifade etmek gerekiyor.
Buradan bir kez daha, Meclisi ölümlerin önüne geçmek için inisiyatif almaya,
AKP iktidarını da çözümcü bir yaklaşım geliştirmeye
davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çakırözer
BAŞKAN Sayın Bülbül.
25.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, iş yeri kira olan
esnafa kira yardımı yapılması, SGK, BAĞ-KUR
ödemelerinin ötelenmesi ve bankalardan çekilen krediler ile kredi kartı
borçlarının faizsiz ötelenmesi, KOSGEB desteklerinden yararlanamayan
meslek grubu üyelerinin destek içine alınması, talep eden esnafa bir
yıl ödemesiz ve faizsiz kredi verilmesi ile ÖTVsiz akaryakıt için
bir çalışmanın olup olmadığını, geçici olarak
kapatılan iş yerlerinin en azından aylık zaruri işletme
giderlerinin karşılanması için hibe desteği verilmesinin
düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde olduğu gibi Aydında da
salgın için alınan tedbirler kapsamında iş yerlerini
açamayan esnaflarımız ekonomik olarak zor günler geçirmektedir; kira,
elektrik, su, doğal gaz ve banka kredileri gibi ödemelerini
gerçekleştirememektedir.
Sayın Bakana sormak istiyorum: İş
yeri kira olan esnaflarımıza kira yardımı
yapılması ve SSK, BAĞKUR gibi ödemelerin ötelenmesiyle ilgili
bir çalışma var mıdır? Bankalardan çekilen kredilerin ve
kredi kart borçlarının faizsiz ötelenmesi için bir çalışma
var mıdır? KOSGEB desteklerinden yararlanmayan meslek grubu
üyelerinin destek içine alınmasıyla ilgili bir çalışma var
mıdır? Talep eden esnaflarımıza bir yıl ödemesiz
faizsiz kredi verilmesi ve ÖTVsiz akaryakıt için bir çalışma
var mıdır? Geçici olarak kapatılan iş yerlerinin en
azından aylık zaruri işletme giderlerinin
karşılanması için hibe desteği vermeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztunç.
26.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, yurt
dışındaki vatandaşların ülkeye getirilmesi konusuna
Dışişleri Bakanlığının hız vermesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, malumunuz üzere yurt
dışında çalışan çok sayıda gurbetçimiz,
işçimiz mevcuttur. Bugün, Bangladeşten özellikle ulaşan
işçilerimiz oldu. 184 işçi Bangladeşte Türkiye
Büyükelçiliğinin inşaatı ve Amerikan Büyükelçiliğinin
inşaatında çalışıyorlarmış. Bunlar,
Türkiyeye gelmek istiyorlar ancak henüz ulaşan kimse olmamış,
büyükelçiliğe başvurmuşlar. Benzer şekilde Kuveytte, Suudi
Arabistanda da işçilerimiz var ve Ukraynada öğrencilerimiz mevcuttur.
Dışişleri Bakanlığının peyderpey bu
dışarıdakileri getirdiğini biliyoruz ama biraz daha gaza
basmalarını ve biraz daha bu konuda dikkatli olmalarını bir
kez daha rica ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan.
27.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, İŞKURun
Toplum Yararına Programlar kapsamında devlet okullarında
çalışan güvenlik görevlilerinin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
TYP kapsamında İŞKURa bağlı
olarak devlet okullarında
çalışan güvenlik görevlileri, iş yerinde süreklilik talep
etmektedirler. Her yeni eğitim öğretim yılının
başında İŞKURa başvuran özel güvenlikçiler
yaptıkları başvuruların ardından kura, mülakat gibi
aşamalardan geçerek geçici süreli olarak okullarda göreve
başlamaktadırlar. Haziran ayının sonuna
gelindiğindeyse ilgili personel TYPde bulunan zaman sınırı
nedeniyle çalıştıkları iş yerinden ayrılmak zorunda
kalmaktadır. Ayrıca, ilgili personel, haziran ayında işten
çıkarıldıktan sonra belli bir süre işsiz
kaldıkları ve bu süreçte şartları
sağlayamadıkları için işsizlik ödeneğinden de
yararlanamamaktadır. TYP kapsamında istihdam edilen personel
işçi sayılmadıkları için İş Kanunundan
doğan hiçbir hakka sahip değildir; kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı, sendikalaşma hakkı, sosyal yardımlardan
faydalanma gibi haklardan mahrum kalmaktadır. Binlerce öğrencinin
okuduğu kurumlarda dikkatli davranmak ve onlara gelebilecek zararları
hızlıca ortadan kaldırmak açısından güvenlik görevlilerinin
sürekliliği çok önemli bir husustur çünkü güvenlik sistemi, çevreyi,
kişileri kayıt altına almak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
28.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, coronavirüs
salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin yetersiz,
verilen yardımların eksik olduğuna, taleplerinin nazara
alınarak gereğinin yapılmasını arz ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1) Sizin vasıtanızla Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanından, çocuklu aileler için, bebeklerin bez ve
mamasının ailelere destek amacıyla verilmesini talep ediyorum.
2) Geliri olmayanların üç aylık elektrik,
doğal gaz, su ve kira bedelinin devlet tarafından ödenmesi
gerekmektedir.
3) Fiilen 5 milyon işsizimize sosyal
dayanışma gereği yardım edilmelidir.
4) Karantina yerlerinde yardımlar eksik ve
yetersizdir, artırılmalıdır.
5) Çiftçilerin kaygıları giderilmelidir.
Alınan tüm bu tedbirler yetersiz, verilen
yardımlar da eksiktir. Sosyal devlet ilkesi gereğince bu
taleplerimizin nazara alınarak gereğinin yapılmasını
saygılarımla arz ederim.
BAŞKAN Son olarak, Sayın Aydoğan
29.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, Covid-19
salgını nedeniyle dünyanın her tarafında hastaneler sahra
hastanesi olarak sahaya sürülürken iktidarın Yeşilköydeki 52
dönümlük alana sahra hastanesi yapmak istemesine ilişkin açıklaması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Dünyanın her tarafında bu salgın
döneminde hastaneler en hızlı şekilde sahra hastanesi olarak
sahaya sürülüyor. Mesela Londrada bir sergi sarayı dokuz günde bin yatak
kapasiteli olarak hizmete açıldı. Atatürk Havalimanı boşta
dururken iktidarın şu anı fırsat bilip, daha önce
yapılaşmasına karşı tepki gösterilmiş olan
Yeşilköydeki 52 dönümlük bir alana, yine kendisine yakın bir rant
grubunun hastane yapacağı bir alana yeni bir inşaat izni vermesi
ve sahra hastanesini oraya yapması, buna da kırk beş günlük bir
süre biçmesi, toplum sağlığına, oradaki, yerleşim
birimindeki ulaşıma ve etraftaki her türlü yapıya zarar veren
bir yerleşme biçimidir. TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği
karşı olmasına rağmen bu rantçı anlayış bu
dönemde neden tekrar gündemde?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, zaman
içerisinde, sistemde yer alan arkadaşlarımızın taleplerini
karşılamaya gayret edeceğim.
Şimdi, Sayın Grup Başkan
Vekillerimizin söz taleplerini karşılayacağım.
İlk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Grup Başkan Vekili Sayın Türkkanda.
Buyurun Sayın Türkkan.
30.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, coroavirüsten korunma
tedbirleri gereğince evlerinde izole olan vatandaşlara
dağıtılan kolonya ve maske paketleri üzerinde Hediyedir
ibaresinin yer almasının doğru olmadığına,
İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşenerin Milletin elini taşın altına
koyduğu bu zor zamanlarda devlet üzerinden milyarlarca lira para kazanan
müteahhitlere üç ay para ödenmesin. çağrısına, sosyal medyadaki
paylaşımına istinaden görevden alınarak hakkında
soruşturma başlatılan Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı İstanbul İl Müdür
Yardımcısı Nail Noğayın yönetici pozisonuna
nasıl ve kimlerin tavassutuyla geldiğini öğrenmek
istediğine, ülkenin liyakatsiz kişilerle yönetilemeyeceğine,
sağlık alanında şiddetin önlenmesi için hazırlanan
kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergeyi reddeden AK PARTİ Grubu ile MHP Grubunun Meclis
Başkanlığına ortak bir kanun teklifi sunmasın ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; coronavirüsten korunma tedbirleri amacıyla
evlerinde izole olan 65 yaş üstü vatandaşlara
dağıtılan kolonya ve maskelerin paketleri üzerinde Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan imzalı Hediyedir yazısı yer
almaktadır. Milletin vergileriyle millete dağıtılan
torbaların üzerinde Sayın Cumhurbaşkanının ismi ve
hediyedir yazılması doğru değildir görüşünü
taşıyoruz. Çünkü bu yardımlar şahsi bütçeden
dağıtılan bir yardım değildir; üstelik torbaları
dağıtan polis, zabıta ve jandarma ekiplerine
dağıtım esnasında birtakım propagandaların
yaptırılması kadim Türk devlet geleneğinde
görülmemiştir.
Aziz milletimize seslenmek istiyorum: Bu
torbaları alırken birilerinin size lütfettiği bir hediye gibi
düşünüp yüzünüzü saklamayın, utanmayın, mahcup olmayın. Bu
yardımlar, sizin vergilerinizle alınıp tekrar size
dağıtılan yardımlardır, bizzat sizindir ve size sonuna
kadar haktır, ananızın ak sütü gibi de helaldir.
Cumhurbaşkanlığının
başlatmış olduğu Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasında tüm devlet
kurumlarının on milyonlarca lira bağışlarıyla
şu ana kadar toplanan para 1 milyar 500 milyon lirayı buldu. Devletin
coronavirüsle ekonomik mücadele kapsamında ayırdığı
100 milyarlık bütçeyi düşünürsek toplanan rakam bunun sadece yüzde
1i. Oysa devletin Osmangazi Köprüsü ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu için
ödeyeceği para yaklaşık 2 milyar 600 milyon lira bu dönemde.
Rakamlar gerçeği ortaya koyuyor. Bu vesileyle, daha önce Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin yaptığı
çağrıyı bir kez daha buradan tekrarlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Milletin, elini
taşın altına koyduğu bu zor zamanlarda devlet üzerinden
milyarlarca lira para kazanan bu müteahhitlere 3 ay para ödenmesin. biraz da
bu arkadaşlar fedakârlık yapsın; hatta devlet, tam
zamanıdır ki garantili yolları ve köprüleri
kamulaştırsın, bu paralar da ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza
destek için kullanılsın.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür
Yardımcısı Nail Noğayın insanlık
dışı bir hareketine şahit olduk. Noğay, bir Roman
vatandaşımızın; hani, dün burada hep beraber
haklarında hamaset yaptığımız, kendilerinin Türk devletine,
Türk milletine bağlılıklarıyla ilgili güzel ifadeler
kullandığımız bir Roman vatandaşımızın
Çocuklarım aç, nasıl evde kalayım? Ben şimdi, dilenmekten,
çöpten yiyecek toplamaktan geliyorum. dediği bir videoya Geber! diyerek
yanıt vermiş ve bunu kendi Twitter hesabından
paylaşmıştır.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Görevden
alındı.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kim getirdi göreve?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öncelikle, bu
şahsın sergilediği bu tavrın insanlık
dışı bir tavır olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, bu liyakatsizlere devlet kademelerinde görev verildiği
zaman nasıl sonuçlar doğurduğunu bir kere daha gözler önüne
sermiştir. Bu liyakatsizlerle çalışmaya devam ederseniz, bunlar
sizi daha çok duvara toslatacaktır.
Gelen tepkiler sonrası Bakanlık
açıklama yapmış: Söz konusu şahıs görevden
alınmış ve hakkında soruşturma
başlatılmıştır. denilmiştir. Peki, ben de
buradan şunu söylemek istiyorum: Bir devlet kurumunda görev yapan, hem de
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi
insanlarımıza yardım etmesi görevleri arasında bulunan
Bakanlığa bağlı bir kurumda yönetici pozisyonundaki bir
kişi, buraya nasıl gelmiştir? Kimlerin tavassutuyla
gelmiştir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Türkkan, tamamlayalım
lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Böyle, liyakat sahibi
olmayanların göreve getirilmesi sonucu, milletimiz böyle hakaretlere maruz
kalmaktadır.
Ben şunu gördüm: Bu insanların ve
benzerlerinin Çocuklarım aç. diyen bir anneye Geber! diyecek kadar
vicdanları pas tutmuş. İnşallah, bundan sonra bu liyakatsiz
kişilerle bu ülkeyi yönetmeye devam etmezsiniz.
Biraz evvel, bir milletvekili
arkadaşımız, annesi ve babası da hekim olan bir
arkadaşımız, sağlık çalışanlarına
şiddetle alakalı bir kanun teklifinin Adalet ve Kalkınma Partisi
ile MHP tarafından gündeme getirildiğini, Meclis
Başkanlığına verildiğini bazı hamaset
cümleleriyle ifade etti. Bunda samimiyseniz şunu da söyleyeceksiniz: On
beş gün evvel biz, Meclis Başkanlığına bu teklifi
verdik, görmezden geldiniz.
Bundan kırk beş gün evvel -evvelsi gün Ali
Şeker konuştu- Meclise Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
verilen o kanun teklifinin bir an önce gündeme alınmasıyla ilgili
oylamada hayır diyerek bütün sağlık
çalışanlarının bu şiddete karşı
uğradıkları zulmün yanında yer aldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Türkkan, lütfen
tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Efendim,
tamamlıyorum.
Şimdi, günah çıkarmaya
çalıştığınız bu kanun teklifini de milletimiz
değerlendirecektir.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, önce
sataşmadan
BAŞKAN Zaten vereceğim, onu da
ekleyelim.
Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Akçayda.
Buyurun Sayın Akçay.
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, coronavirüs salgını nedeniyle hayatını
kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, devlet
kurumları, sağlık çalışanları ve
vatandaşların salgınla mücadelede üzerine düşen vazifeleri
layıkıyla ifa ettiğine, insanını yaşatma
gayretinde olan devletin her türlü imkânı seferber ettiğine,
iyileşen hasta sayısındaki artış, ikinci bilim
kurulunun kurulması ile aşı çalışmalarının
olumlu yönde seyrinin önemli gelişmeler olduğuna, diğer
ülkelerin yardım taleplerine kayıtsız
kalınmadığına, devlet millet el ele vererek coranavirüs
salgınının atlatılacağına, 10 Nisan Mareşal
Fevzi Çakmakın vefatının 70inci, 9 Nisan siyaset ve devlet
adamı Turan Güneşin vefatının 38inci seneidevriyesine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, sağlıkçılara yönelik
şiddetin önlenmesi kapsamında Adalet ve Kalkınma Partisiyle
birlikte hazırlayıp imzaladığımız bu söz konusu
kanun teklifi hakkında Genel Kurulu bilgilendirmiştim ve o bilgilendirme
konuşmam esnasında da çok açıkça ifade ettim ki daha önceden
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerimiz tarafından verilen kanun
teklifleri ve buna ilişkin ilgili Bakanlara yazılı soru
önergelerimiz mevcut olduğu gibi, diğer partilerin de buna
ilişkin kanun teklifleri, grup önerileri, yazılı soru önergeleri
olmuştur. Bundan daha doğal bir şey de olmaz. Fakat dün AK
PARTİyle birlikte verdiğimiz kanun teklifi eğer bu infaz
yasasına girecek olursa zaten grupların uzlaşmasıyla söz
konusu olacak bir durum. Dolayısıyla, bu günah çıkarma vesaire
sözlerini şiddetle reddederiz. Sizin olduğu gibi, bizim de daha evvel
verilmiş tekliflerimiz ve önerilerimiz var ve bunlar bir uzlaşma
içerisinde çıkmasına yönelik gayretlerdir. Bunun da tabii
karşılanmasını bekleriz, gelip de bunu eleştiri konusu
yapmayı da bir çelişki olarak ifade ederiz.
Bu, corona virüsü salgını nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
tedavisi süren hastalarımıza da acil şifalar diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Devlet kurumlarımız, tüm
sağlıkçılarımız ve aziz milletimiz salgınla
mücadelede üzerine düşen vazifeleri layıkıyla ifa etmektedirler.
Salgın küresel, mücadele ulusal düsturuyla Türkiye Cumhuriyeti,
devletimiz, insanını yaşatma gayretiyle her türlü
imkânını seferber etmiştir. Son bir hafta içerisinde
iyileşen hasta sayısındaki artışlar da umut vericidir.
İkinci bilim kurulunun kurulması ve aşı
çalışmalarının olumlu yönde seyri önemli
gelişmelerdir. Açıklanan yeni tedbirler sayesinde sosyal
hareketliliğin sınırlandırılması, salgınla
mücadelede kararlılığın göstergesidir. Tasada,
kıvançta bir olmak, millet olmanın kayıtsız
şartsız gereğidir. Evde kal! kuralı, tavsiye
niteliğinde değil, meselenin hassasiyetine binaen oluşturulmuş
kesin bir kuraldır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İspanya ve
İtalyaya yapılan yardımlardan sonra, Kuzey Makedonya,
Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek ve Kosovaya geçen gün itibariyle
tıbbi yardımlar da ulaştırılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti cihanşümul bir devlettir ve diğer ülkelerden
gelen yardım taleplerine kayıtsız kalmamıştır.
Devlet, millet el ele vererek bu badireyi atlatacağımız günler
yakındır.
Sayın Başkanım, 10 Nisan, Balkan
Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş
Savaşımızın kahraman kumandanlarından, Türkiye
Cumhuriyetinin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi
Çakmakın vefatının seneidevriyesidir. Başkomutanlık
Meydan Savaşının Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak büyük
bir asker, Türk ahlak ve karakterinin seçkin ve faziletli bir
simasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türk milletinin hürriyet ve
istiklal mücadelesinde Atatürkün en yakınındaki çalışma
arkadaşlarından birisi olarak millî ordunun yeniden tensip ve
teşkilinde, sevk ve idaresinde, iç ve dış olayların karanlık
günlerinde feragat ve başarıyla görev almıştır. Bu
vesileyle Mareşal Fevzi Çakmakı ve tüm şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, bugün, aynı zamanda
hukukçu, siyaset ve devlet adamı Kocaeli eski Milletvekili Turan
Güneşin vefatının da seneidevriyesidir. Siyasete Demokrat
Partide başlayıp 10uncu, 15inci ve 16ncı Dönemlerde
milletvekilliği yapmış olan merhum Turan Güneş, Bülent
Ecevit hükûmetlerinde Dışişleri Bakanlığı ve
Başbakan Yardımcılığı vazifelerinde
bulunmuştur. Turan Güneşin Dışişleri
Bakanlığı yaptığı 1974 yılı Türkiye için
kritik bir dönüm noktası olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 20 Temmuz 1974 tarihinde Türk
Silahlı Kuvvetleri tarafından Kıbrıs Türklüğünün
bekası için Barış Harekâtı gerçekleştirilmişti,
25 Temmuz 1974 tarihinde ise Kıbrısta barışın tesis
edilmesi amacıyla Cenevre görüşmeleri başladı. Merhum Turan
Güneş, bu süreçte engin birikimiyle muteber ve çok önemli roller
oynamıştır. Bu vesileyle kendisine Allahtan rahmet ve siyaset
yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi ve ondan evvel Demokrat Parti
camiasına ve ailesine tekrar başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN- Söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekili Sayın
Beştaşta.
Buyurun Sayın Beştaş.
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
yurttaşların giderek artan sorunlarına deva
üretilemediğine, Cumhurbaşkanlığı tarafından 14
yeni araç kiralamak için ihaleye çıkılabiliyorsa coronavirüs
salgınının yarattığı maliyetin niçin halka
ödetildiğini öğrenmek istediklerine, İstanbul ilindeki işçi
mahallelerinde virüsün daha hızlı yayılması nedeniyle
tedbir alınması, hayati olmayan üretimler dışındaki
tüm üretimlerin durdurulması gerektiğine, servise
çıkartılan market çalışanlarının
mağduriyetine, Çocuklarım aç. diyen Roman kadına sosyal medya
aracılığıyla verdiği cevap nedeniyle bir kamu
görevlisinin işten çıkartılmasının sorunları
çözmeyeğine, salgın süresince kadına yönelik erkek
şiddetinin arttığına, sığınmaevlerindeki
kadınların durumuyla ilgili hiçbir bilginin
alınamadığına
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
-Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, son derece zor koşullar altında
çalışmak bir yana yurttaşların giderek artan
sorunlarına deva da üretemiyoruz. İnsanlar asgari ücretten de az
maaşlar açlıktan ölmemek uğruna, coronaya rağmen
işlerine giderken devlet ekonomik yardımda bulunmuyor; halkın
desteğine ihtiyaç duyduğunu ilan etmişti.
Şimdi yeni bir gelişme var,
Cumhurbaşkanlığı tarafından 14 yeni araç
kiralanması için ihale açıldı. Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığının
yayınladığı ihale ilanında 9 adet dizel binek araç, 3
adet dizel minibüs, 2 adet dizel ticari kamyonet kiralanması için 7
Mayısta bir ihale yapılacağı açıklandı. Üstelik
bu araçların 2019 model olması gerektiği belirtildi ve kiralanacak
araçlardan en az birinde karartılmış camlar, perde ve araç içi
buzdolabı bulunması gerektiği de belirtildi, ihmal edilmedi.
Şimdi, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Madem kasada para yok,
coronanın yarattığı maliyeti halka ödetiyorsunuz, o zaman
bu araçlar niye alınıyor? 14 tane üst sınıf ve son model
araba alınacak bütçe var, o zaman niye halkın ihtiyaçları
giderilmiyor ve bir de üstüne para toplanıyor?
Diğer bir mesele, İstanbuldaki işçi
mahallelerinde virüsün daha hızlı yayılması meselesi. Çok acil
tedbirler alınması gerektiğini önemle ifade etmek istiyoruz.
Özellikle Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa, Esenyurt semtlerinde,
buralarda çalışanların kendilerini izole etmediğine,
edemediğine dikkat çekiliyor. Bilim insanları da bu konuda çok
sayıda açıklama yaptılar. Buralarda çok acil ve temel ihtiyaçlar
üreten yerlerin dışında çalışanların
sayılarının azaltılarak çalışılması
gerektiğine dikkat çekiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi,
bu dönem ne yazık ki ekonomik şiddet ve kitlesel kırım
dönemi. Bu dönemde hayati olmayan üretimler dışında tüm
üretimlerin durdurulması gerekiyor.
Coronavirüs herkesi aynı oranda etkilemiyor.
Sağlık Bakanının açıkladığı haritada
görüldüğü gibi, yoksul işçi sınıfının
kümelendiği bölgeler olan Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa ve
Esenyurtta vakaların daha çok olması bunun en açık
göstergesidir. Burada coronavirüsün daha fazla yayılmaması için bir
an önce tedbirler alınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
diğer bir mesele Şok Marketleri isim olarak veriyorum, benzer
marketler de zaten kendilerini biliyorlar- Şok Marketlerde
çalışanların şartları oldukça vahim boyutlarda. Sadece
bir resim getirdim, onlarca torba, sarı torbalarla evlere servis uygulaması
dönemi başlatıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, burada altyapı olmadığı için 1 kişi 3-4
kişinin işini yapmak zorunda kalıyor ve zorla servise
çıkarılıyor bu işçiler. Market
çalışanlarını, motorsuz, araçsız market
arabalarına onlarca yük yükleyerek ya da ellerinde, korunaksız
koşullarda servise çıkarmak gerçekten büyük bir zulüm ve zalimliktir.
Şok Market başta olmak üzere bu zulmü yapan tüm marketlerin,
işçilerin insani koşullarını sağlaması gerekir.
Bir market çalışanı aynı zamanda servise çıkamaz,
çıkarılırsa bunun adı kölelik dersek abartılı
olmaz. Bu konunun takipçisi olacağımızı ve bunu kabul
etmeyeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Yine, dün Çocuklar aç." diyen Roman kadına
Geber! diyen vatandaşın -ismini bile vermek istemiyorum- işten
çıkarılması bu tip sorunları çözmez. Bunu kim işe
aldı, liyakati nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Geçmişte de benzer olaylarda kamuoyu tepkisi üzerine İşten
aldık. diyorlar ama işten alındıktan sonra kamuoyu tepkisi
azalınca görülmez kılınıyor ve üç ay sonra tekrar işe
alınıyor.
Son olarak, kadınlara yönelik şiddet
meselesi çok hayati bir noktaya geldi, bunu da söyleyerek bitireceğim.
Evet, salgın süresince erkek şiddeti arttı ve devlet
kadınlara sosyal mesafeli. Özellikle, HSKnin, 6284 sayılı Kanun
kapsamında verilen tedbir kararlarının, yükümlülerini
coronavirüs kapsamında sağlığını tehdit etmeyecek
şekilde değerlendirilmesi gerektiği kararından sonra bu
şiddetler arttı. Kadın örgütlerinin açıkladığına
göre martta erkeklerin en az 29 kadını katlettiğini biliyoruz.
Devlet, biraz önce de söyledim, kadınlara mesafesini koruyor ve ev içinde
şiddete maruz kalan kadınlara hiçbir önlem alınmıyor ama
yasayla şiddet uygulayan erkekler evlerine...
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Kadına yönelik şiddetle ilgili alınması gereken önlemlerin
salgın bahanesiyle aksatılması bir yana, kadına yönelik
şiddetin katlanarak arttığı dikkate alınarak ciddi
tedbirlerin alınması gerekiyor. En fazla yoksullaşan ve
şiddetin hedefinde olan kadınlardır çünkü en güvencesiz
işlerde olan kadınlardır, bakım gibi ücretsiz işlerde
en çok çalışan kadınlardır ve gündelik ev emekçisi
oldukları için ücretsiz işten çıkarılanlar
kadınlardır.
Yine, sığınmaevlerindeki
kadınların durumuyla ilgili hiçbir bilgi alınamıyor.
Sığınmaevleriyle ilgili şeffaf bilgi derhâl kamuoyuyla
paylaşılmalıdır ve bu konuda hassasiyetimizin çok yüksek
olduğunu, gerekli tedbirlerin bir an önce alınması
gerektiğini önemle, tekrar tekrar hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Sayın Özelde.
Buyurun Sayın Özel.
33.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 9 Nisan Dışişleri
eski Bakanı Turan Güneşin ölümünün 38inci yıl dönümüne,
muhalefet partilerinin coronavirüs salgınının
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla Meclis araştırması komisyonu kurulması
taleplerinin reddedildiğine, Dünya Sağlık Örgütünün pandemiye
ilişkin önerdiği tanı kodlarının kullanılmadığıyla
ilgili şikâyetler geldiğine, Ekim 2019da Plan ve Bütçe Komisyonuna
gönderilmesi gereken Türkiye Varlık Fonu denetim raporlarının
yollanmadığına ve Covid-19 sebebiyle Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonunun bu seneki toplantılarını yapmayacak
olmasının doğru bir yaklaşım
olmadığına, sahra hastaneleri yapılmak istenmesine, Dünya
Romanlar Gününde Ben çöpten yiyecek toplamaktan geliyorum. diyen Roman
kadına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı İstanbul İl Müdür Yardımcısı
Nail Noğayın
sosyal medya aracılığıyla verdiği cevabın
liyakate bakılmaksızın yapılan atamaların sonucu
olduğuna ve sistemin sorgulanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Bugün 10, 15, 16ncı Dönem Kocaeli
Milletvekilimiz, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı
sırasındaki Dışişleri Bakanımız Turan
Güneşin ölüm yıl dönümü. Kendisini bu vesileyle anıyor,
Kıbrıs Barış Harekâtındaki hizmetleri başta
olmak üzere ülkemize yaptığı tüm katkılardan dolayı
kendisine duyduğumuz minnet duygularını bir kez daha ifade
ediyor, çok değerli ailesini de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak buradan
saygıyla selamlıyoruz. Ayrıca Turan Güneşin ölümünü anarak
partimize de bu konudaki iyi dileklerini ileten Sayın Grup Başkan
Vekiline de teşekkür ediyoruz.
Sayın Başkan, Meclis birkaç kez, tüm
muhalefet partilerinin ayrı ayrı verdiği coronavirüs sorunlarıyla
ilgili bir araştırma komisyonu kurulması talebini reddetti. Bu
mesele ulusal bir mücadele, hatta evrensel bir mücadele. Bu konuda da tüm
siyasi partilerden uzman milletvekillerinin görev yapması son derece
önemli. Bugünlerde Dünya Sağlık Örgütünün pandemiye ilişkin
önerdiği tanı kodlarının
kullanılmadığıyla ilgili tüm illerden, özellikle hekim
arkadaşlardan şikâyetler geliyordu. Türk Tabipleri Birliği bunu
raporlaştırdı. Bu raporun tüm partiler tarafından bir araya
gelinip tartışılması ve böyle bir sorun varsa buna ciddi
şekilde müdahale ediliyor olması son derece önemli. PCR testi pozitif
çıkmaksızın ya da test yapılıp sonucu gelene kadar
vefat edenlerin dahi testin sonucunun ne olduğuna bakılmaksızın
bulaşıcı hastalık diye defne
yollandığını biliyoruz ve bu konuda şöyle bir gerçek
var, hekim arkadaşlar diyor ki: Örneğin, kızamık
tanısı için kapıdan girince gözünün altındaki haresinden
biz kızamığı tanırız, o çok spesifik döküntüden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Covid-19 öyle bir hâle
geldi ki neredeyse hiç duymadığınız bir öksürük biçimi,
eşlik eden yüksek ateş ve bilgisayarlı tomografideki spesifik
görüntü teste gerek dahi olmadan tanı koymayı gerektirirken,
testlerin de yüzde 70 oranında sonuç verdiği, birçok kez
Sağlık Bakanının dediği gibi negatif, pozitif, negatif
sonuçlar verdiği göz önüne alındığında burada sorunlar
var. Şimdi, bu konuda polemik falan yapmadan şunu söyleyelim:
İstanbulda, vakaların çıktığı günden 31 Marta
kadar 300 tane Covid-19 olmayan bulaşıcı hastalık
tanısıyla defnedilmiş kişi var, 300. Normal Covidin
sayısının çok daha üzerinde. Şimdi, bu şu demek:
İstanbulda bir veba salgını var, bir tifo salgını var
da biz mi bilmiyoruz? Varsa onunla da mücadele edelim. Yoksa buradaki rakamlar
ile ilan edilen rakamlar arasındaki farklılık endişeleri
haklı çıkarıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İzmirde
bulaşıcı hastalık tanısıyla o günden 31 Marta kadar
gömülen 60 vaka var oysa geçen sene mart ayında böyle bir vaka yok. Geçen
sene mart ayında İstanbulda 2 ya da 3 bulaşıcı
hastalık defni varken Covid olmayan 300 küsur bulaşıcı
hastalık defni var. Bunlar çok önemli iddialar, çok önemli kanıtlar.
Şu Covid komisyonu kurulmalı, bu
meseleyi Meclis ciddiyetle ele almalıdır, yoksa vatandaşın
itirazları, şüpheleri gitgide yükselmektedir.
Sayın Başkan, Varlık Fonu, Ekim
2019da Plan ve Bütçe Komisyonuna yollaması gereken denetleme raporunu
yollamadı; başvurduk, ciddi bir cevap da alamadık. Sayın
Sadi Bilgiç, yönettiği oturumda, eski bir Plan Bütçe Başkanı
olarak da hak verdi, hâlen daha bugüne kadar yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama şimdi, önümüzdeki
hafta görüşülmesi beklenen bir torba yasanın içinde bu sefer de
Varlık Fonuna birçok muafiyet getirildiği görülüyor ve denetim
raporunun gelmemesi de şüpheleri artırıyor.
Bunun yanında, bir de bakıyorsunuz,
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Covid yüzünden bu seneki
toplantısını yapmayacakmış. Zaten büyük bir
gizlilikle, yapısı gereği doğal bir izolasyonla toplanan
Meclisin üye sayısı en az Komisyonunun toplantıya
çağırılmamasına tatmin edici bir yanıt bekliyoruz. Ne
demek, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu varıp da böyle bir gerekçeyle
-hem de uluslararası anlaşmayı 270 kişi burada oyluyoruz,
sonra Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, Meclisin en küçük komisyonu
doğal izolasyonla çalışıyor, tam bir gizlilikle ama- bu
sene gelmeyecekmiş, hesap vermeyecekmiş? Bunlar doğru
yaklaşımlar değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Çok doğru
yaklaşımlar.
BAŞKAN Lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
elimizde, bazı kanunlarda değişiklik yapılması
hakkında kanun taslağı var. Bu, rejime kasteden Anayasa
değişikliğinin iflasının açık kanıtı ve
aynı zamanda itirafı. Bakanlıklar, toplumda, bu yasa
çıktığında etkilenecek şirketlere, bazı
birliklere, bazı bankalara bunu yollayıp görüş soruyor. Siz bu
milletten kıl payı farkla şöyle diyerek aldınız:
Kuvvetler ayrılığı kesinleşecek, yürütme ile yasama
tamamen ayrılacak, bakanlar artık kanun teklifi vermeyecek. Adamlar
taslağa görüş soruyor. Haftaya da düştükleri durumdan üzüntü
duyacağım bazı milletvekili arkadaşlar, aha da bu
taslağın altına imza atıp Bunu ben yazdım, ben
verdim. diyecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanun teklifi vermenin,
sarayda yazılmış bir metnin alınıp da Kanunlar ve
Kararlara verilmek olmadığını
O vermek, o vermek
değildir, kimse motokurye, sarayın ulaştırma elemanı
değildir. Milletvekillerinin aklı vardır, vicdanı
vardır. Eğer sistemin çöktüğünü görüyorsanız, gelirsiniz
burada o rejimi, rejime kasteden Anayasa değişikliğinin o
yanlış maddelerini hep beraber geri alırız. Bakanlık
görüş sorsun mu? Sorsun ama böyle bir tek adam rejimi inşa edip de
sonra iktidar partisi milletvekillerine takiyeyle, muvazaayla imzalar
attırılmasın, bu doğru bir yaklaşım değil.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Özel,
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sahra hastanesi kurulsun, Atatürk Havalimanı hastaneye çevrilsin meselesi
otuz gün önce sosyal medyada konuşuluyordu, duruldu duruldu, şimdi
Kırk beş günde 2 tane hastane yapılacak.deniliyor. Bakın
bilgiye: Rönesans Holding 10 Mart tarihinden itibaren tüm
paydaşlarına İş makinesi parkında kaç dozerin var,
kaç vincin var, bana kaç işçi verirsin? Büyük, çok büyük bir işe
giriyoruz, çok hızlı bir iş yapacağız. diyor. Hastane
ve lojman inşaatı yapacağını söylüyor. Sayın
Bakan, Öğrendik ki yap-işlet-devretle olmaz bu işler. Bundan
sonraki hastaneleri, şehir hastanelerini biz yapacağız, bunu da
devlet yapacak. diyor. Bir eksiklik yok mu? Şimdi, Rönesans Holdingin,
bunu yapacağını yirmi beş gündür bilen Rönesans Holdingin
ihalesini ne zaman yaptınız arkadaşlar? Rönesans Holding ne?
Sarayın müteahhiti ama o standart, her işi verdiği müteahhit
diye değil sarayı da yapan müteahhit.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Ne
var bunda, ne var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hiçbir şey yok, hiçbir
şey yok!
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel,
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Rönesans Holding bundan bir ay önce, biz
bilmeden hastane yapacağını biliyor, hazırlık
yapıyor, ihale mihale yok ortada. Nasıl olacak? Ya, yarın
gelirsiniz, ihalesiz bu işi yapalım diye kanun getirirsiniz, hak
veririz de siz niye önceden bütün sektörü
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Mecliste
basın toplantısı yap, anlat. Burada bu kadar konuşulur mu
ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nasıl
BAŞKAN Peki Sayın Özel
Sayın Özel,
tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bunu
kayda geçiriyoruz, tutanağa, Rönesans Holding inşaata
başlayınca gelir sorarız.
Ayrıca, Nail Noğay, biraz önce ifade
edildi. Bu mesele, Dünya Romanlar Gününde Romanlara İstanbul Aile ve
Sosyal Politikalar İl Müdür Yardımcısının
attığı tweet.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel,
lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben çöpten yiyecek toplamaktan
geliyorum. diyene Geber! diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Son cümleniz için söz vereyim, lütfen
tamamlayalım.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam Başkanım,
nasıl yapalım yani?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) İki saat
mi sürecek ya?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bu usul hakikaten sıkıntılı bir usul ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son
sözüm şu: Bu kişi böyle bir tweet atmış, bu kişinin
bu tweeti atmasındaki sorgulanacak mesele, liyakat meselesi. Bu konuda
en duyarlı olması gereken, çözüm üretmesi gereken, toplumun en
dezavantajlı kesimleri için çalışması gereken
İstanbuldaki İl Müdür Yardımcılığına böyle
bir zihniyet atanıyorsa sizin sadakat-liyakat dengesini bozmanızdan
kaynaklanan, sadece partili diye hiç liyakatine bakmadan
yaptığınız atamaların sonucu bu. Yoksa, herkesin
atadığı hata yapabilir, görevden alınır ama bu göreve
bu kişi getirilmişse sistemi sorgulamanız lazım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu Başkan Vekili Sayın Zenginde.
Sayın Zengin, sizin de söz hakkınız
aynı şekilde geçerli.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yani, herhâlde, eş
değerdir diye düşünüyorum.
BAŞKAN Elbette.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Fakat ben biraz daha
müsamahalı olacağım, arkadaşlarımın hukukunu
ezmek istemiyorum.
BAŞKAN Ben de sizin hukukunuzu korumak için
kararlıyım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim,
çok sağ olunuz.
BAŞKAN - Buyurun.
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 9 Nisan devlet
adamı Turan Güneşi ölümünün 38inci yıl dönümünde rahmetle yâd
ettiğine, Açız. diyen Roman vatandaşa Geber.
yanıtının verilmesinin hangi aklın ürünü olduğunu
anlayamadığına ve bu yanıtı veren Nail Noğay
hakkında hukuken ne yapılabilecekse sonuna kadar
yapılacağına, konunun takipçisi olacaklarına,
Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Eczacıları
Birliğinin yaptığı ortak çalışma sonucunda
eczanelerden ücretsiz maske temin edebileceğine, Ankara Milletvekili Murat
Emirin yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Sağlık
Bakanlığının sadece testlere bakarak değil bulgulara
da bakarak netice ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, ben de ilk önce, elbette, Turan Güneşi rahmetle yâd
etmek istiyorum. Çünkü şunu görüyorum: Aslında devlet
adamlığı dediğimiz şey, faklı yollarla,
farklı yöntemlerle aynı hedefe bakabilmek ve özellikle, yaptığınız
işlerin izi sizden daha sonra, ömrünüzü tamamladıktan sonra ortaya
çıkıyor. Bu manada, kendisini rahmetle yâd ediyorum ve bu
işlerin zor olduğunu bir kez daha görüyorum. Yani kolay bir şey
değil; idealleriniz için, hedefleriniz için uğraşmak kolay
değil. (CHP sıralarından gürültüler)
Şimdi, açık söyleyeyim, iyi bir şey
söyleyince de laf işitmek tuhaf geliyor yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Size bir şey diyen yok
Başkan, yanlış anladınız, kendi aralarında
konuşuyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, demek ki,
herhâlde, dün olduğu gibi oluyor.
Şimdi, önce, Nail Noğaydan bahsetmek
istiyorum. Normalde ismini söylemek istemem. Utanç verici bir şey, bir
insana böyle Geber! demek, yazmak hangi aklın ürünü hakikaten ben de
inanamıyorum yani.
Şimdi, sordum, baktım ne zaman işe
girmiş bu Nail Noğay? 19/8/1988 yılında işine
başlamış. Soruyor arkadaşlar ya Kim almış
işe? 88e bakılsın, kim almış işe. Tabii bu
bizim sorumluluğumuzu ortadan kaldırmıyor. Otuz iki
yıllık memur, maalesef bu kadar sene devlette çalışıp
devlet olmanın ruhuna dair hiçbir şey öğrenememiş. Bir
kelime insanı bitiriyor, acıyorsunuz gerçekten. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlarım, iyi bir
şey söylüyorum. Ortak bir noktadayız, itirazınızı
gerektiren bir durum yok.
BAŞKAN Arkadaşlar dinleyelim lütfen, bir
açıklamada bulunuyor Sayın Zengin.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Kim
almış? diyorsunuz, cevap veriyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben şunu
söylüyorum: Kim almış? 88de alan kim? Yapan kim? (AK PARTİ ve
CHP sıraları arasında karşılıklı laf
atmalar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Herkes yapabilir.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir dinleyelim.
Buyurun, devam edin siz Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söz kesildiği için
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir sessiz olalım, Sayın Zengini dinleyelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şunu söylemek istiyorum: Biraz evvel ifade
ettiğim gibi, herhâlde yanlışlarda ortaklaşabiliriz.
Şimdi, hayatın içerisinde hiç suçu olmayan
bir alan yok. Ben daha evvel geçtiğimiz günlerde bir televizyon
programında da söyledim, bizim içimizde de bir hata yapan insan varsa,
insanların hatasını o parti, bu parti, bu bakanlık diye
ayırmıyoruz. Yanlış yapan kimse, bizim
bakanlığımız bünyesinde, bizim bakanımız da
atamışsa, kim yaparsa yapsın yanlış
yanlıştır; biz bunun sonuna kadar takipçisiyiz. Nail Bey
hakkında hukuken yapılabilecek ne varsa sonuna kadar
yapacağız ve mümkünse de memuriyetten atılmasıyla
alakalı bütün bir gayret sarf edeceğiz. Bunu hep beraber takip
etmemiz lazım, bunu kabul etmemiz mümkün değil. İster Roman
vatandaşı
Onu da biraz tuhaf buluyorum yani Roman
vatandaşımıza bunu dedi. Bu bile ayrımcı bir
ifadedir. Önemli olan bir insana, ihtiyaç sahibi olan bir insana, bir
kadına, bir vatandaşımıza bunu söyleyen insana biz hayat
hakkı tanıyamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayat hakkından
kastettiğim şey, bu alandaki varlığını
kastediyorum, memuriyet alanındaki varlığını
kastediyorum. Bunu sonuna kadar takip edeceğiz ve görüyorum ki
müşterek bir sorumluluk var. Herhâlde bu lafı söyleyen adam, o
noktaya gelene kadar buna benzer bir ton iş yapmıştır çünkü
insanların iş yapma şekli, bir işi nasıl yaparsa bütün
işlerini aynı şekilde yapar, bir fark yoktur, yemeğini
yemesinden oturmasına, iş yapmasına hepsi aynıdır.
İyi bir haber -ifade etmediler ama Özgür Özel Beyin de bundan memnun
olduğunu zannediyorum- Sağlık Bakanlığımız
ve Türkiye Eczacılar Birliği ortak bir çalışma yaptı,
artık insanlarımız
eczanelerden ücretsiz maske temin edebilecekler. Daha önce ücretsiz temini ilan
edildi; bu, posta yoluyla yapılacaktı fakat ulaşmada zorluk
olabilir düşüncesiyle Eczacılar
Birliğinin bir araya gelmesi
Çünkü eczacılarımız bu
konuda çok önemli bir görev ifa ediyorlar, onlara da bir kez daha teşekkür
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu manada, eczanelerden
temin edilmesinin fevkalade anlamlı, iyi bir çalışma
olduğunu düşünüyorum, her 2 kuruma da ayrıca teşekkür
ediyorum.
Bir diğer söyleyeceğim şey: Bir suç
ithamıyla karşı karşıyayız, bizlerle ilgili
olarak, Sağlık Bakanlığımızla ilgili olarak bir
suç uyduruluyor, deniyor ki: Sahte rakamlarla, ölçülmeyen rakamlarla, sahte
testlerle farklı bir tablo inşa ediliyor. yani bir suç isnadı
var, suç uyduruluyor. Sağlık gibi bir konuda, yolun başında
-bakıyorum- çok güzel uzlaşmıştık yani
Sağlık Bakanlığımız bir Bilim Kurulu
oluşturdu, bu Bilim Kurulu neticesinde kararlar deklare edildi, kamuoyuna
yapılması gerekenler söylendi. Her akşam, televizyonda Bilim
Kurulu üyelerinin kanaatlerini görüyoruz, hatta zaman zaman birbirinden
farklı kanaatlerini görüyoruz -ki bilim böyle bir şeydir, birbirini
teyit eden değil, farklı fikirlerin
yarıştığı bir mecradır, böyle olması
lazım zaten- Sağlık Bakanımız da gün gün,
yaklaşan tehlikeyi, ne olduğunu, nasıl olduğunu, hepsini
anlattı, hepsini.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, fırsat
olmadı, ben Mezarlıklar Müdürlüğünden
çıkarttıracağım, İstanbulda bu olaydan evvel bir
günde kaç kişi vefat ediyor. Dün, daha burada, bakın, Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Hanım sorduğu için Samsunda bir
hapishanedeki definle alakalı konuştuk. Aslında testi negatif
çıktığı hâlde, hayatını kaybeden
vatandaşımızın muayenede bulguları coronaya yakın
olduğu için, testi negatif olmasına rağmen böyle
tanımlandığını ve defin işlemlerinin buna göre
yapıldığını konuştuk. Demek ki Sağlık
Bakanlığı, cezaevinde olan insanlarımız da dâhil olmak
üzere, sadece teste bakarak değil, bulgularına bakarak, bir karar
vererek netice ortaya koyuyor. Bu, şakaya gelen bir şey değil.
Bu süreci bizim Bakanlığımız, Sayın
Cumhurbaşkanımız yönetiyor. Buradan ortaya çıkacak olan bir
maliyet
Biz bunları hesap eden insanlarız, akıllı insanlar
bugün yaptıklarının gelecekteki maliyetini de tahmin ederler.
Şu an sağlıktan başka bir gündemimiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) En önemli meselemiz,
milletimizin sağlığı. Öyle olduğu için her şey,
hepimizin önünde cereyan ediyor. Kaç kişi hasta, kaç kişi muhtemel
hasta olma durumunda, bunlardan bahsediliyor.
Şimdi, devamında şunu
söyleyeceğim: Yani arkadaşlarımız takdir etmeyebilir ama bu
işler takdir için de yapılmıyor zaten, milletimizin takdiri için
yapılıyor. Dünyada, Türkiyede yapılanlar takdir ediliyor.
Türkiyenin ortaya koyduğu çalışmalar, testlerle alakalı
hızlı yaklaşımları -dün bahsettik- kininle alakalı ilaçların önceden toparlanması,
yoğun bakım ünitelerinin fazlalığı
Bütün bunlar
dünyada yapılan programlarda anlatılıyor, takdir ediliyor. Böyle
bakıldığı zaman ve sağlık camiasında
çalışan bütün hekimlerimize bakıyorum ekranlarda, insan gurur
duyuyor, ne kadar önemli bilim adamlarımız var. Tabii onlar görünmez
kahramanlar, böyle zor zamanlarda onları görme imkânımız oldu
oysaki onlar her an, her daim çalışmaya devam ediyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümle.
BAŞKAN Tamamlayalım, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ve Türkiyenin hem
Türkiyede hem yurt dışında bu kadar başarılı,
alanında bu kadar yol almış dünya çapında isimlerin,
Türkiyenin geleceğine dair fikir ortaya koyması, dürüstçe
Türkiyenin iyi olduğunu, hangi konularının daha güçlü, hangi
yanlarının daha zayıf, bunları da dürüst bir şekilde
anlattıkları bir resmi sahtelik olarak anlatmayı Allaha
havale ediyorum, öyle söyleyeyim, eğer bir anlamı varsa Allaha
havale ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkanım,
Sayın Grup Başkan Vekili benim ifade etmediğim düşünceleri
bana atfetti, dolayısıyla 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Lütfen Sayın Emir, buyurun, siz
konuşmanızı yaptınız, Sayın Grup Başkan
Vekili bir cevap verdi, işlemleri sürdürelim.
Ben, önce bir açıklama yapması için
Sayın Altınoka söz vereceğim. Bir açıklama
yapılmıştı, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu
Başkanı olarak ona bir cevap vereceklerdi.
Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) Ama Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Emir, oturun bir
dakika, açıklama yaptıracağım yerinizden, bir saniye.
Buyurun Sayın Altınok.
35.- Erzurum Milletvekili Selami
Altınokun, kanun tekliflerinin görüşülmek üzere Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonuna gelmediğine, üç ay içerisinde denetim
işlemlerini yapabilme imkânlarının olduğuna ilişkin açıklaması
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grup Başkan Vekili
arkadaşımızın ifadeleri üzerine bir açıklama yapma
ihtiyacı duyuyorum.
Bizim Güvenlik ve İstihbarat Komisyonumuzun
çalışmalarının ben 3üncü döneminde, şu anda 3üncü
senesinde Başkanlığını yürütüyorum. İlk yıl
2018de genel seçimlerden dolayı yine ekim-aralık arasında
yaptık denetim çalışmalarımızı. Geçen sene yerel
yönetim seçimlerinden dolayı yine ekim-aralık arasında
yaptık çalışmalarımızı.
Bizimki denetim komisyonu, kanun teklifleri
gelmiyor. Biz denetim komisyonu olarak Millî İstihbarat
Teşkilatını, Emniyet teşkilatını, Jandarma
teşkilatını ve MASAKı denetliyoruz. Üç aylık bir zamanımız
var, o üç ay içerisinde bu denetim işlemlerimizi yapabilme
imkânımız var. Onun için, bir acelemiz olmadığı için
ve bu sıkıntılı süreçte arkadaşlarımızı
bir problemle karşılaştırmama adına ekim ve
aralık ayında yapmayı uygun gördük. Bunun dışında
herhangi bir sıkıntı yoktur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkürler.
Sayın Emir, siz de yerinizden bir dakika
süreyle
Herhangi bir tartışma olmasını da istemiyorum. Siz
açıklama yaptınız, Sayın Zengin de bir açıklama
yaptı. Bir toparlayarak bitirin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, ben Sayın Milletvekilimize karşı bir
açıklama yapmadım. Zaten Öznur Hanım konuşacak,
konuşmacımız kendisine cevap verecek. Ben Özgür Özel Beye cevap
vermiş oldum.
BAŞKAN Yalnız, konuşmayı yapan
arkadaşımız Sayın Emir olduğu için ben
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben genel olarak
söylüyorum. Yani ihtiyaç duysam ismini de ifade ederdim. Kendisinin
adını anmadım, zikretmedim; bir cevap hakkı
doğmadığını düşünüyorum şahsen.
BAŞKAN Sayın Emir, siz de artık bu
cevap karşısında
Sizi kastetmediğini ifade ediyor
Sayın Zengin.
MURAT EMİR (Ankara) Hayır efendim.
BAŞKAN Sayın Emir, lütfen
MURAT EMİR (Ankara) Sayın
Başkanım, ismimi vermedi elbette ama benim ifade ettiğim
görüşleri
BAŞKAN Peki, kısaca, bir cümleyle
toparlayın lütfen. Bu tartışma uzamasın.
36.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biz burada bunu söylerken yeni bir suç ihdas
etmiyoruz, kimseyi de suçlamıyoruz ama Dünya Sağlık Örgütünün ve
bizim de öteden beri söylediğimiz şu: Testleri
yanlışlıkla negatif gelmiş veya sadece klinik bulgularla
tedavi edilirken kaybedilmiş vatandaşlarımızın Covide
bağlı ex kaydedilmediğini, dolayısıyla bu rakamlara
güvenerek bizim rahat edemeyeceğimizi, çok daha ciddi, çok daha ivedi
önlemler almamız gerektiğini söylüyoruz. Elbette ki bu ölümlerden
kimse suçlu değildir, herkes elinden geleni yapıyor ama buradaki
rakamları bizim, tüm Türkiyenin, herkesin bilmesi son derece değerli
çünkü burada bir rahatlama söz konusu.
Bakın, biz maskenin
dağıtımının olamadığını, PTTnin
bu işi yapamadığını, sistemin çöktüğünü söyledik,
itiraz ettiler ama kendileri ifade ediyorlar: Bu işi artık eczaneler
yapacak. Dolayısıyla burada konuşarak ortak aklı
bulmamız lazım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, çok teşekkür ederim,
sağ olun.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) -
Coronanın müsebbibi Dünya Sağlık Örgütüdür, Dünya
Sağlık Örgütü.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bitirebilir miyiz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sadece tutanağa geçmesi gerekiyor.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Bu
salgının bir müsebbibi varsa Dünya Sağlık Örgütüdür.
BAŞKAN Bir saniye
Değerli arkadaşlarım, niçin laflar
atılıyor? Yani bakın, sağlıklı bir
tartışma ortamını yürütüyoruz. Yani ben
arkadaşlarımızın konuyu algılamaları
açısından, örneğin Sayın Altınoka söz veriyorum bir açıklama
yapsın diye, Sayın Grup Başkan Vekillerimiz
açıklıyorlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bitirebilir miyiz
Sayın Başkanım. Bitirelim artık, konuya
başlayalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Özlem Hanım, büyük
bir haksızlık yaptınız.
BAŞKAN - Artık bunları,
tartışmaları makul bir seviyede bitirelim, ben de arzu ediyorum.
Konular hassas olunca hepimiz birbirimizi dikkatlice dinlemek
durumundayız, tahammül etmek durumundayız.
BAŞKAN - Sayın Özel, kayıtlara
geçmesi açısından, buyurun, bir cümleyle
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aslında şöyle bir
şeyin kayda geçmesi zaruri oldu: Özlem Hanım Sayın Murat Emirin
söz talebine itirazında Ben Murat Beyi kastetmedim, ben Özgür Özelin
söylediklerine cevap verdim. deyince
Şöyle bir şey söylüyor
konuşmasında, çok net: Sahte testler
yapıldığını söyleyerek
diyor. Benim öyle bir
beyanım yok ki, hiç böyle bir beyanım yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamam, tamam, yeter.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bilerek negatif
çıktığını iddia ederek
Bunları sosyal medyadan
duymuş olabilirsiniz. Benim böyle bir sözüm yok ve beni bununla itham
edemez; onu kayda geçirmek için söz aldım.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben devamlılık
içinde algılıyorum Sayın Başkanım,
devamlılık içinde algılıyorum. Her gün bunları bin
defa söylüyorlar zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ben söylüyor muyum Özlem
Hanım, yapmayın böyle.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, şimdi gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Antalya
Milletvekili Feridun Bahşi ve 20 milletvekili tarafından, ülkede
sağlık sisteminin ve sağlık
çalışanlarının sorunlarının tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 14/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/2116) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Nisan 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
9/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 9/4/2020 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Antalya Milletvekili Feridun Bahşi ve 20
milletvekili tarafından ülkemizde sağlık sisteminin ve
sağlık çalışanlarının sorunlarının tüm
yönleriyle araştırılması amacıyla 14/11/2019 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 9/4/2020 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
(CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ile AK
PARTİ İstanbul Milletvekili Abdullah Güler arasında
karşılıklı laf atmalar)
MURAT EMİR (Ankara) Ben Özlem Hanıma
gidip bir şey anlatıyor muyum? Sen kimsin ya! Sen kimsin buraya
geliyorsun, çık dışarı ya!
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Güler
MURAT EMİR (Ankara) Yerine git sen!
BAŞKAN Sayın Emir
MURAT EMİR (Ankara) Sen kimsin bunu
getiriyorsun ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Terbiyeli
olacaksın!
MURAT EMİR (Ankara) Sen terbiyesizsin,
ahlaksız! Git oraya otur!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ben Grup
Başkan Vekiliyle konuşuyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
MURAT EMİR (Ankara) Git oraya otur!
BAŞKAN - Sayın Emir
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Grup Başkan
Vekiliyle konuşuyorum. Sen kimsin ya!
BAŞKAN - Sayın Güler
MURAT EMİR (Ankara) Sen kimsin benim
tutanağımı buraya getiriyorsun!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Terbiyesizsin!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.51
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Levent Gökün,
soğukkanlılığın korunması gereken günlerden
geçildiğine ve Genel Kurul Salonunda sosyal mesafeye uyulması
konusunda hassasiyet gösterilmesi
gerektiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
birleşimi açarken ifade ettim ama üzülerek de görüyorum ki sosyal mesafe
konusunda Meclisimizde problemler yaşanıyor. Bu, hoş bir
şey değil; görüntü olarak hoş değil, milletvekilleri
olarak, topluma örnek olacak kişiler olarak bizler için hoş bir
şey değil.
Medeni bir tartışmanın sürmesi
mümkündür. Değerli arkadaşlarım, kimsenin kimseye
yaklaşarak görünmeyen bir düşmanı bulaştırma riskiyle
karşı karşıya bırakma hakkı yoktur. Değerli
arkadaşlarım, bu konuda dikkatli olacağız yani bunlara en
başında bizler uyacağız. Burada dün de yaşanan kimi
tartışmaların medyada Milletvekilleri sosyal mesafeye
uymadılar. diye lanse edilmesi bence hepimizi üzmeli.
Şimdi yapılması gereken, sosyal
mesafe konusundaki önceliğimizi ve görevimizi eksiksiz yerine getirerek bu
salgınla baş etmede Bilim Kurulunun tavsiyeleri doğrultusunda
alınan kararlara eksiksiz uymaktır. Bu anlayışı
hepinizden bekliyorum. Soğukkanlılığımızı
korumamız gereken günlerden geçiyoruz. Elbette sabırlı
olacağız, elbette yoğun bir süreç bu süreç ama
soğukkanlılığımızı koruyarak, sükûnetimizi
koruyarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Antalya
Milletvekili Feridun Bahşi ve 20 milletvekili tarafından, ülkede
sağlık sisteminin ve sağlık
çalışanlarının sorunlarının tüm yönleriyle
araştırılması amacıyla 14/11/2019 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/2116) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Nisan 2020 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi, değerli
milletvekilleri, İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde
kalmıştık.
İYİ PARTİ grup önerisinin gerekçesini
açıklamak üzere, İYİ PARTİ Grubu adına Ankara
Milletvekilimiz Sayın Altıntaş konuşacaktır.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Covid-19 dolayısıyla hasta olan
vatandaşlarımıza acil şifalar, vefat edenlere Allahtan
rahmet diliyorum, yakınlarının başı sağ olsun.
Ülkemizin gündemini tamamen ele geçiren corona virüsüyle
tekrar anladık ki sağlık çalışanlarımız,
bilim insanlarımız bizler için çok kıymetliler. Bu vakalardan
çıkarmamız gereken ders de sanıyorum ki budur. İhtiyaç
duymadığımız zamanlarda sağlık için, bilim için,
teknoloji için yatırım yapmalıyız. Bizim
başımıza gelmez. diye düşünmemeliyiz. Umut ediyoruz ki
hayatlarımız en kısa zamanda eski hâline dönecek,
başımızdan bu bela da gidecektir. İşte o zaman,
rehavete kapılmadan, sağlık çalışanlarına ve
sağlık sektörüne hak ettikleri değeri vermeliyiz.
Covid-19a onlar kadar yakın olmasak da
birçoğumuzun dışarı çıkarken bile endişe
ettiği bir ortamda sağlık çalışanları,
hastalıkla direkt temas hâlindeler. Bu, büyük bir fedakarlık, büyük
bir özveridir. Hatta bu insanlar bazen ailelerinden kendilerini izole etmekte,
çocuklarından, anne ve babalarından uzak durmaktalar fakat gelin
görün ki bunca fedakârlığın
karşılığında hâlâ sağlık personeline
saldıran eşkıyalar var. Daha birkaç gün önce, bir ihbar üzerine
hastayı almaya giden sağlık çalışanlarına çirkin
bir saldırı oldu. Sağlık çalışanlarına
saldırılar her zaman gündemdeydi fakat alınan önlemler yeterince
caydırıcı olmadığı için önüne geçilemedi.
Hatırlatayım ki 17 Nisan 2012de Doktor Ersin Arslan katledilmeden
önce, 14 Martta Meclise verilen bir önerge AK PARTİ tarafından
reddedilmişti. Cinayetten sonra bir araştırma önergesini
kendileri vererek komisyon kurmuşlardı ama bu da göstermelikten öteye
gidememiştir. Umarız ki iktidar artık samimi davranır ve
sağlıkta şiddet konusunu bu Meclis en kısa zamanda çözer.
Türk Tabipleri Birliğinin anketine göre,
sağlık çalışanlarının yüzde 31inin en az 1
kronik rahatsızlığı var, yüzde 4ü 65 yaş üzeri ve
yüzde 1i ise hamile. Gece gündüz hastalıkla yüz yüze çalışan bu
insanlar gece eve de çekinerek giriyorlar; hatta, bazı densiz apartman
yöneticileri onları mümkünse binalara sokmamaya çalışıyor.
Fiziksel yorgunluğun üstüne bu duygusal ve psikolojik baskılara maruz
kalıyorlar. Bu manada, onlara kapılarını açan otellere ve
belediyelere de teşekkür etmek lazım ama bu tür destekleri devlet
olarak organize bir şekilde yapmanın yollarını
aramalıyız; onları yalnız, çabalarını da
karşılıksız bırakmamalıyız. Sağlık
çalışanları şu anda virüs savaşında en önde
çarpışan askerlerimiz, onlar için ne gerekiyorsa
yapmalıyız. Partimizin, coronaya yakalanarak vefat eden
sağlık kahramanlarımıza şehit statüsü verilmesi
önerisini de görüşmeliyiz.
Dün, AK PARTİ Grup Başkan Vekilimiz Özlem
Hanım, bir doktor annesi olduğunu ve sağlık
çalışanlarının sorunlarına uzak
olmadığını, kendileriyle doğal empati kurduğunu
belirtti. Bu, çok güzel. Bu anlayışa hepimiz sahip
olmalıyız, burada parti farkı gözetmemeliyiz. CHPden, MHPden
birçok vekilimizin bu hususları dile getirdiğine şahidiz ancak
empati kurmak sadece sözde kalmamalı, bu hususları iyice etüt edip
neler yapabileceğimizi konuşmalı ve
tartışmalıyız. Örneğin, içinde bulunduğumuz
sağlık savaşının en önde gelen birliklerinden olan
tıp fakültesi intern yani son sınıf öğrencilerine 2012
yılından itibaren asgari ücret düzeyinde verilen ücretler 2016 yılında
yarıya düşürülmüş, bu ücretten yemek paraları
düşüldükten sonra ayda 500 lira ellerinde kalıyor. Hâlbuki bu
arkadaşlar, gece gündüz demeden, meslek heyecanıyla bu görevlerini
canla başla yapıyorlar. Belki bir kısmının maddi
imkânları da kısıtlı olabilir. Tabii ki görevlerini para
için de yapmıyorlar ama onların bu fedakârlığını,
en azından, asgari ücretten az olmamak üzere makul bir düzeye yükseltmeyi
derhâl düşünelim; bu arkadaşlara destek olduğumuzu,
çalışmalarını takdir ettiğimizi gösterelim.
Bu süreçte özel hastanelerde görev yapan
sağlık çalışanlarına da kamu
çalışanlarına verilen hakları tanımalıyız.
Ancak bu şekilde onlara da çalışmalarının
karşılığını vermiş oluruz. Corona nedeniyle
hastanelerdeki hasta sayısının düşmesi bir kısım
özel hastaneleri maddi sıkıntı içine soktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Kamu bankalarınca firmalara yapılan kredi
desteklerinden ve yapılandırmalardan bu hastanelerin de yararlandırılmasını
düşünmeliyiz.
Tüm bu konuların araştırılarak
en iyi çözümlere ulaşılması için araştırma önergemize
destek vermenizi bekler, saygılarımı sunarım.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekilimiz Sayın
Habip Eksik. (HDP sıralarından alkışlar)
Süremiz üç dakika Sayın Eksik.
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİnin, sağlık
sisteminin ve sağlık çalışanlarının
sorunları üzerinde verdiği önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım.
AKPnin on sekiz yıllık iktidarı
döneminde uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm
Programı, maalesef, sağlığı piyasacı, ranta
dayalı bir alana dönüştürdü ve AKPnin uyguladığı
neoliberal politikalar neticesinde sağlık ticari bir alana
dönüştü. Hasta, müşteri olarak algılandı; daha çok hasta,
daha çok müşteri ve daha çok para şeklinde algılandı.
Toplum sağlığı yok edildi, koruyucu sağlık
hizmetlerinden vazgeçildi. Para getiren, tedavi edici hizmetlere
ağırlık verildi, neticesinde sağlık emekçilerinin
iş yükü devasa derecede arttı. Toplum sağlığı
korunmasız oldu ve sağlık emekçilerinin birçok sorunu
oluştu.
Peki, sağlığın öneminin
anlaşıldığı bu dönemde bugünden itibaren ne
yapmalı, bu sorunlar nelerdir?
1) Sağlıkta Dönüşüm
Programından derhâl vazgeçilmeli.
2) Koruyucu sağlık hizmetlerine önem
verilmeli ve bu koruyucu sağlık hizmetlerini önemseyen Bülent
Şık gibi hocalara ceza değil, ödül verilmeli.
3) Doktorlar, sağlık emekçileri seçim
meydanlarında itibarsızlaştırılmamalı. AKPnin
Genel Başkanı gibi, insanlar çıkıp Elinizi
vatandaşın cebinden çekin. diye itibarsızlaştırmaya
tabi tutulmamalı; tam tersine, bugünlerde yaptığımız
gibi, alkışlanmalı.
4) Performans sisteminden derhâl vazgeçilmeli çünkü
bu performans sistemi, tamamıyla, hastayı sömüren, toplumu ciddi
anlamda ilaç ve tıbbi malzeme firmalarına esir kılan bir sistem.
5) Sağlıktan eşit bir şekilde
yararlanmak için hak olan, ana dilde sağlık hizmeti sunulmalı.
6) Sağlık şiddeti, AKP iktidarı
tarafından derinleştirilmemeli, vazgeçilmeli, etkili ve
caydırıcı önemler alınmalıdır, siyasi bir
çıkara dönüştürülmemelidir.
7) Sağlık emekçilerinin
sendikalaşması önündeki, örgütlenmesi önündeki engeller
kaldırılmalı; mobbinge, sürgüne maruz
bırakılmamalılar ve kanun hükmünde kararnamelerle
sağlık emekçilerinin işleri ellerinden alınmamalı. Bu
kanun hükmünde kararnamelerle işleri ellerinden alınanlar derhâl
görevlerine başlatılmalı. Yeni atama bekleyen insanların da
ataması yapılmalı.
8) Şehir hastaneleri gibi devasa ekonomik yüke
dönüşmüş ve resmen sağlık hizmetinin insanlardan
kaçırıldığı bir sistem derhâl lağvedilmeli, onun
yerine sağlık insanların ayağına götürülmeli,
hastalardan kaçırılan bu sistemden vazgeçilmeli.
9) Aile hekimliğindeki masrafları
kısan anlayıştan vazgeçilmeli, aile hekimlerinin kira,
tıbbi malzeme, elektrik, su faturaları Bakanlık tarafından
yatırılmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HABİP EKSİK (Devamla) 10)
Sağlık yöneticileri, başhekimler, sağlık müdürleri
önceden istifa dilekçeleri alınarak atanmamalı, yandaş
olmasına değil, liyakata dayalı bir şekilde atamaları
yapılmalı.
11) Sevk zinciri geri getirilmeli ve bu konuda
kesinlikle ön alıcı programlar geliştirilmeli.
12) Doktor Refik Saydam Enstitüsü gibi kurumlar
tekrar, geri açılmalı ve ülkemizi dış dünyaya, ilaç ve
tıbbi cihaz lobilerine mahkûm kılan politikalardan vazgeçilmeli, SSK
hastanesi gibi kuruluşlar tekrar açılmalı.
13) Ülkede antidemokratik uygulamalardan
vazgeçilmeli, bilim insanlarının bu ülkede de
yaşayabileceği ortamlar oluşturulmalı ve böylece beyin
göçünün önüne geçilmeli.
14) Covid-19 hastalığı için kurulan
Bilim Kurulunun önerileri dikkate alınmalı, sarayın
dediğim dedik anlayışından vazgeçilmesi gerekir ve bu
konuda kesinlikle önlemler alınmalı.
Teşekkürler, sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Ali
Şeker.
Buyurun Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık
çalışanlarının sunduğu hizmet, gösterdikleri özveri
normal şartlarda da çok kıymetli ama salgın dönemlerinde
anlamı bir başka. Kendilerinden, kendi sağlıklarından
vazgeçen bu hekimlere, sağlık çalışanlarına
karşı sağlıkta şiddet yasasını gündeme
alın dedik, maalesef alınmadı, daha da eksik bir düzenlemeyi
getirdiniz. Umut ediyorum ki Sağlık Komisyonunda ve Adalet
Komisyonunda o eksiklikler giderilerek o ihtiyaçları
karşılayacak bir sağlıkta şiddet yasasını
hep birlikte çıkarırız. Bunun bir an önce hayata geçmesi çok
önemli.
Zor şartlar altında çalışan
sağlıkçılar, maalesef hastalanıyorlar da. Yani 1 Nisanda
601 sağlık çalışanı enfekte olmuştu;
zannediyorum, vaka sayılarıyla oranladığımızda, 2
bine yaklaştı sağlık çalışanının Covid
enfeksiyonu nedeniyle hastalandığı vaka sayısı.
İlk olarak, ülkemizin hasta başına
düşen sağlık çalışanı sayısının
hâlâ yetersiz olduğunu ve bu sayının mutlaka
artırılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Son
yayınlanan sağlık istatistikleri yıllığında,
ülkemizde her 100 bin kişiye düşen toplam hekim sayısı 187
iken AB ortalaması 371, OECD
ortalaması da 348. Yani iyi bir noktada değiliz, bunu bilelim.
100 bin kişiye düşen hekim sayımız az ve bunların bir
kısmı da maalesef, şu anda Covid enfeksiyonuyla mücadele ediyor.
Ülkemizde 100 bin kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı da
301, OECDde, AB ülkeleri içerisinde en düşük oran bizde; OECD
ortalaması 938, bizimki 301, AB ortalaması 841 yani neredeyse üçte
1i. Burada bu kadar yetişmiş gencimiz var, bunlar iş bekliyor
ve bunlara da ihtiyacımız var. Bunlar bir an önce kadrolu olarak
işe başlatılmalı, bunlardan biz yararlanmalıyız.
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla
birlikte neoliberal yağmayla artık, çalışanlar taşeron
olarak çalışıyorlar ve taşeronlar, orada çalışan
röntgen teknisyenleri, maalesef, o emeklerini verdikleri yerde çok yoğun
bir şekilde çalışmaya devam ederken hiçbir haktan da
yararlanamıyorlar. Üniversiteler, Sağlık
Bakanlığına bağlansın diye sistematik olarak
çökertildi ve birçoğuna haciz geldi. Bu üniversitelere ne kadar
ihtiyacımız olduğu ortada, bir an önce mali destekler
sağlanarak üniversiteler, yine bize en iyi hizmeti verebilecek
şekilde desteklenmeli.
Kan hastaları, maalesef, kan bulamıyor
şu anda, kanser hastaları ve kan hastalıklarına sahip
olanlar. Kızılay bu konuda, maalesef, ihtiyacı
karşılayamıyor ve insanlar kan bulmakta büyük zorluk çekiyor.
Kan merkezleri steril bir durumda, yurttaşlarımız oralara gidip
kan verebilirler ve bu hastalarımızın
sağlığını yeniden kazanmasını
sağlayabilirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ALİ ŞEKER (Devamla) Sağlık
çalışanlarının 3600 ek gösterge düzenlemesi hayata
geçirilmeli, özel hizmet tazminatları yükseltilmeli, özlük hakları
iyileştirilmeli, yıpranma payları artırılmalı ve
taşeron uygulamasına derhâl son verilmeli. Maalesef, bütçeyi Koline,
Cengize, Kalyona aktardık; sağlığımıza
aktarmadığımız için bugün bu
sıkıntıları yaşıyoruz. Sağlıkta şu
anda hizmet veren çalışanlara bir yıl yıpranma payı
verilmeli, Covid salgını nedeniyle bir yıl yıpranma
payını da ilave etmek gerekiyor. Memur olan sağlık
çalışanlarına 1 derece de verilmeli.
Bizim hazırladığımız
teklifte ne vardı? Paraya çevrilmesin. dedik, sağlıkta
şiddet yasasını getirirken, bu cezalar paraya çevrildiğinde
caydırıcı olmuyor. Ölümle sonuçlanması durumunda
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verilsin. dedik. Maalesef, bu da görmezden gelindi. Biz bu eksiklikleri Genel
Kurulda ve onun öncesinde de Komisyonda gidermeye
çalışacağız, umut ediyorum sizler de katkıya
açıksınız.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Malatya Milletvekilimiz Sayın Öznur
Çalık.
Süreniz üç dakika Sayın Çalık. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Çok Kıymetli Başkanım, saygıdeğer milletvekillerim;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İYİ PARTİ Grubunun ülkemizde
sağlık sisteminin ve sağlık
çalışanlarının sorunlarının
araştırılması adına vermiş olduğu önerge
üzerine söz almış bulunuyorum ve Meclisimizi bir kez daha sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, coronavirüs, Covid-19 sürecinde bu
salgında hayatını kaybeden kahraman sağlık
çalışanlarımıza, vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet; hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Bu ülke için
özverili, fedakârca hizmet eden kahramanlarımız sayesinde bu zorlu
süreci hep birlikte, milletimizle birlikte, evde kalarak, bizler de Mecliste
çalışmalarımızı devam ettirerek sürecimizi
tamamlayacağız inşallah.
Sağlık alanında önemli bir sınav
verdiğimiz bu günlerde, birçok ülkenin sağlık sistemi çökerken,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
sağlık alanında yapılan dev projeler sayesinde
sağlık sistemimizin ne kadar güçlü olduğu millet tarafından,
dünya tarafından takdir ediliyor, herkes biliyor. Dünya takdir ediyor ama
etmeyenleri, Mecliste bunu gündem yapanları da milletimiz görüyor.
Dünya genelinde 1,3 milyon kişinin enfekte
olduğu, 75 bin insanın hayatını kaybettiği coronavirüs
salgınıyla ilgili olarak, ülkemiz kararlılıkla mücadeleye
devam ediyor. Covid-19 teşhis ve tedavisinde hastanelerimizin herhangi bir
tanesinde sorun yaşanmadı ve yaşanmamakta. Dünyanın en
gelişmiş ülkelerinin dahi ne kadar ciddi sorun
yaşadıklarını görüyoruz. Biz, Türkiye olarak, hem hazırlık
hem malzeme hem de salgına müdahale konusunda örnek bir süreç yönetiyoruz.
On sekiz yıllık AK PARTİ
iktidarıyla birlikte Türkiye, tüm alanlarda olduğu gibi
sağlıkta da çok önemli dönüşümlere imza attı.
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla birlikte on sekiz yıllık
sağlıktaki başarı hikâyesi asla sahte değildir,
gerçektir, milletimize dokunan bir başarı hikâyesidir. Türkiye'nin on
sekiz yıllık başarı hikâyesinde en önemli etken de
sağlıktır. Bu süreçte özellikle hastane ve diğer
yataklı tedavi kurumlarının sayısını 2.600den
5.500e yükselttik; hastanelerimizin toplam yatak sayısını 3 kat
artırarak 240 bine, nitelikli yatak sayısını 20 kat
artırarak 145 bine, yoğun bakım yatak sayısını 20
kat artırarak 40 bine çıkardık; doktor sayısını
ise 92 binden 161 bine, toplam sağlık çalışanı
sayısını 378 binden 1 milyon 125 bine çıkardık.
Çok kıymetli arkadaşlar, 2002
yılından önceki Türkiye'de sağlık sistemine bir dönüp
bakarsanız -hafızayıbeşer nisyan ile maluldür- o günkü
Türkiye ile bugünkü Türkiye'nin sağlık sistemini karşılaştırırsanız,
yeniden, bir kez daha on yedi yıllık gerçek başarı
hikâyesini hep birlikte alkışlarsınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çalık,
tamamlayın.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Covid-19 süreci, eğer
2020de Türkiyeye getirmiş olduğumuz sağlık sisteminin bu
döneminde değil de 2002den önce olsaydı Türkiye'nin hâli ne olurdu,
milletimiz bunu çok iyi biliyor. 2002deki sağlık sistemi ile bugünkü
sağlık sistemi arasında dağlar kadar fark vardır ve
bugün, sağlık üzerinden hiç kimsenin siyaset yapmaması
gerekmektedir ve mevzubahis sağlıksa herkesin siyasetini cebine
koyması gerekir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Başta AKP.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Bütün muhalefet partileri
başta olmak üzere siyaseti bırakması gerekir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Başta AKP
olmak üzere.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Sağlıkta
şiddete hep birlikte Hayır. dedik yasamızı Meclise
getirdik. Türkiye Cumhuriyeti sosyal devlet algısını biz
inşa ettik. Ücretsiz maskeleri, vatandaşlarımıza eczaneler
üzerinden verme kararını Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla milletimize ulaştıracağız.
(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sessiz olalım değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, son cümlenizi alalım
Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Dün akşam, Türk
Eczacıları Birliğimizin ve Sağlık
Bakanlığımızın yapmış olduğu
anlaşma neticesinde ücretsiz maskeler vatandaşlarımıza
ulaştırılacak.
Çok kıymetli milletvekillerimiz, özellikle
sağlık çalışanlarımıza ben bir kez daha süreç
içerisinde takdir ve teşekkür ederken birinci basamak sağlık
hizmeti sunucusu olan çok kıymetli meslektaşlarıma,
eczacılara ve bütün emeği geçen arkadaşlarıma
canıgönülden teşekkür ediyorum. İlk günden itibaren 7/24 ilaç
temini ve sağlık danışmanlığı yapan bütün
meslektaşlarıma, doktorlarımıza, hemşirelerimize bu sağlık
sistemine yakışır ve yaraşır hizmeti getirdikleri
için, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Sağlık
Bakanımıza ve bütün çalışanlarımıza çok
teşekkür ediyorum.
Meclisi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Gülüm, söz talebiniz var.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
Silivri 5 No.lu Cezaevinde 2 tutuklunun coronavirüs testinin pozitif
çıkmasına rağmen karantina uygulanmamasıyla ilgili
açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Cezaevleriyle ilgili
konuşmak istiyorum. Silivri 5 No.lu Cezaevinde 2 tutuklunun hastaneye
kaldırıldığı haberi vardı. Bugün ailesinden
alınan bilgiye göre 2sinin de testleri pozitif çıkmış
olmasına rağmen tekrar cezaevine götürülmüş ve aynı
koğuşa konulmuştur ve koğuştaki diğer
arkadaşlarında da hastalığa dair belirtiler
çıkmıştır. Buna dair hiçbir önlem alınmamış,
karantina bölgesine alınmamış ve bu şekilde de
-diğerlerine yönelik de herhangi bir tıbbi müdahale
olmaksızın- cezaevinde kalmaya devam etmesi istenmiştir. Buna
dair bir izahat istiyoruz ve neden böyle yaşanıyor cezaevlerinde
durum diye sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Cinisli
AYHAN EREL (Aksaray) Yok.
BAŞKAN Sayın Erel, size söz verelim.
Buyurun.
38.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, coronavirüs
dolayısıyla tarımsal üretimin kesintiye uğramaması
için 21 ilde tohumların yüzde 75inin hibe edileceğinin
açıklandığına, hibe tohumdan faydalanmak isteyen
çiftçilerin tamamının talebinin karşılanması, mazot,
gübre, sulamada kullanılan elektrik ve ilaç girdilerinde de çiftçinin
lehine indirimlerin yapılması, sebze üretimi için fide hibe edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Tarım ve Orman Bakanlığı
coronavirüs dolayısıyla tarımsal üretimin kesintiye
uğramaması için 21 ilde tohumların yüzde 75inin hibe
edileceğini söyledi; çiftçilerimiz adına teşekkür ediyorum.
Ancak Aksarayda 140 çiftçinin bundan faydalanacağı bildirilmekte
oysa 500e yakın çiftçimiz de hibe tohumdan faydalanmak istiyor. Madem
üretimi artırmak istiyoruz, talep eden çiftçilerimizin tamamının
talebinin karşılanması gerekmektedir.
Ayrıca, sebze üretimi için de fide hibe etmenin
yolları araştırılmalı ve üreticilere fide hibe edilmelidir.
Hibe tohumun yanında mazot, gübre, sulamada kullanılan elektrik, ilaç
girdilerinde de çiftçinin lehine indirim yapılmalı. Özellikle, tüm
dünyada petrol fiyatları düşerken çiftçilerimizin kullandığı
akaryakıt
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakırözer
39.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, coronavirüs salgınıyla mücadelede yurt
dışındaki vatandaşların yurt dışı prim
borçlanma ödemeleri ile dövizli askerlik ödemelerinin ertelenmesine
ilişkin bir düzenlemenin ivedilikle yapılması, eğitim için
Avrupada bulunan öğrenciler başta olmak üzere tüm
yurttaşların ihtiyaçları için tam destek sağlaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Coronavirüs salgınıyla mücadelede yurt
dışındaki vatandaşlarımızı
unutmamalıyız. Türkiyede yurttaşlarımız için prim
borçlarının tahsilatı üç ay süreyle ertelendi ama yurt
dışındaki vatandaşlarımız için aynı
düzenleme yapılmadı. Almanya, Fransa, Belçika ve diğer ülkelerde
yaşayan yüz binlerce yurttaşımız virüs nedeniyle
sokağa çıkamıyor, işine gidemiyor, ödemelerini
yapamıyor. Onlar, Türkiyeden emeklilik borçlanmalarına ilişkin
prim borçlarının ertelenmesini istiyorlar; benzer biçimde, dövizli
askerlik ödemelerinde de erteleme talep etmekteler. Yurt dışı
prim borçlanma ödemelerinin ve dövizli askerlik ödemelerinin birkaç ay süreyle
ertelenmesine ilişkin bir düzenlemenin ivedilikle yapılması
gerekmektedir.
Bir başka önemli mesele daha var: Özellikle
eğitim için Avrupada bulunan binlerce öğrencimiz
harçlıklarını çıkardıkları kafe, lokanta benzeri
iş yerlerinin kapatılması sonrasında gurbette güvencesiz
kaldılar. Yurt dışındaki vatandaşların tahliyesi
için olağanüstü çaba gösteren Dışişleri
Bakanlığımız, bu öğrencilerimiz başta olmak üzere
tüm yurttaşlarımızın ihtiyaçları için tam destek
sağlamalıdır. Eğer doğruysa bu öğrencilerin
Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosluklarına yaptıkları
başvurularda, bulunduğunuz ülkenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cinisli
40.- Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinislinin,
Polis Haftasına ilişkin açıklaması
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaşadığımız bu zor
günlerde, sağlık çalışanlarımızın yanı
sıra şehirlerimizde sükûnu sağlayan, sosyal hayatta hizmetlere
şefkatle yardımcı olan polis kardeşlerimize de
teşekkür eder, haftalarını kutlarım. Ayrıca,
memleketim Erzurumda kıymetli hemşehrilerimin önümüzdeki cumartesi
ve pazar günleri akşam dokuzda yapacağı polis
teşkilatımıza alkışla destek olma
kampanyasını desteklediğimi ve canıgönülden
katılacağımı belirtmek isterim.
BAŞKAN Sayın Çelik
41.- Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, 8-16 Nisan
Fısıh Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
TUMA ÇELİK (Mardin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bilindiği gibi, bugün Musevilerin
kutladığı Fısıh Bayramı; bu anlamda ben de
bayramlarını kutlamak istiyorum. Zor günlerde bayramlar bizleri daha
iyi hissettirir, bir arada olmayı, zorluklara karşı
verdiğimiz mücadeleleri daha anlamlı kılar. Salgına
karşı mücadele verdiğimiz bugünlerde de bayramlar daha iyi
hissetmemizi sağlar.
Bir yandan küresel salgınla, diğer yandan
da Türkiye başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde nefret
virüsüyle de mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Yayılması
durdurulamayan nefret söylemi ve antisemitizme karşı yapılacak
en anlamlı şey yan yana durmak, bir arada olmaktır. Bir arada
olmak her türlü salgına karşı bizlere güç verecektir. Geçtiğimiz
bu zor günler dolayısıyla evlerde kutlanmak zorunda kalınan
Musevilerin Fısıh Bayramını en içten dileklerimle
kutluyorum.
BAŞKAN Sayın Demir
42.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin AK
PARTİ olarak sağlık çalışanlarının
haklarını korumak için sağlıkta şiddetin önlenmesi
kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarına ve
CHPnin sürecin başından beri destek taleplerine
karşılık vermediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
AK PARTİ olarak, sağlık
çalışanlarımızın haklarını korumak için
sağlıkta şiddet kanun teklifi, Sağlık
Bakanlığı ve Adalet Bakanlığımızın
bürokratları, doktor, diş hekimi, eczacı ve sağlık
çalışanı olan milletvekillerimiz tarafından hazırlanmış
ve Meclis Başkanlığına sunulmuştur. Sürecin
başından beri destek taleplerimize karşılık vermeyen
CHPnin, sağlık çalışanlarımızın moral ve
motivasyonlarını bozmaktan başka bir işe yaramayan,
yanıltma ve siyasi çıkar elde etme çabasıyla, üstelik kanun
teklifine uygun olmayan, göstermelik teklifin içeriğini AK PARTİ ve
MHP sağlıkta şiddet yasasını reddetti. demesi
doğru değildir. Kaldı ki muhalefet, verdikleri teklife 7
milletvekiliyle destek vermiştir, bu, samimi olmadıklarını
göstermektedir. Samimiyseler eğer, kanun görüşmelerinde gerekli
katkıyı vermelerini bekliyoruz.
AK PARTİ olarak sağlık
çalışanlarımızın her daim yanında olduğumuzu
belirtmek istiyoruz. Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Destici.
43.- Ankara Milletvekili Mustafa Desticinin, zor
günlerden geçilen bugünlerde birlik beraberlik ve dayanışmanın
her şeyin üstünde olduğuna, hazineden siyasi partilere yapılan
yardımın en azından yarısının bu yıl ihtiyaç
sahipleri için ayrılabileceğine, Adalet ve Kalkınma Partisi ile
Milliyetçi Hareket Partisinin ortak imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulan sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin
önlenmesi kanun teklifinin bir an önce yasalaşması adına her
türlü desteği vereceğine, Covid-19 salgınında
hayatını kaybeden vatandaşlara Cenab-ı Haktan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, zor günlerden
geçtiğimiz bugünlerde birlik, beraberlik ve dayanışma her
şeyin üstünde. Bizler de siyasetçi olarak, parti yöneticileri olarak bunu
milletimize tavsiye ediyoruz ama hem sözlerimizde hem
davranışlarımızda bunu öncelikle kendimizin göstermesi
gerekiyor.
Bir diğer husus: Yine, ihtiyaç sahiplerine,
işini kaybedenlere, aşını kaybedenlere ya da işsiz
olanlara yardım noktasında da bir fikir birliğimiz var. Bu
anlamda da milletimiz büyük bir dayanışma ortaya koyuyor. Benim,
özellikle Mecliste grubu bulunan siyasi partilere bir teklifim var.
Biliyorsunuz, her yıl hazineden siyasi partilere yardım
yapılıyor, bu yıl yapılan yardım da 419 milyon TL.
Siyasi faaliyetlerimiz büyük oranda durmuş vaziyette. En azından, bu
paranın yarısını yani 209,5 milyonunu 5 siyasi partimizin,
ihtiyaç sahipleri için ayırmasını ve onlara vermesini teklif
ediyorum. Tabii, bazı arkadaşlar Siz yardım
almadığınız için rahatlıkla bu teklifi
yapıyorsunuz. diyebilir ama biz, 2000 yılında bir kere
yardım almıştık, o zaman da rahmetli Kurucu Genel
Başkanımız bu yardımı şehit ailelerine
bağışladığını
açıklamıştı yani Büyük Birlik Partisinin bu konudaki
duruşu geçmişten beri bellidir.
Tabii, bu arada, bir başka paylaşmak
istediğim konu şudur: AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi
grupları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan sağlık çalışanlarımıza
yönelik şiddetin önlenmesi, bu husustaki
cezaların artırılması ve ertelenmemesine yönelik kanun
teklifini destekliyor, bir an önce yasalaşması adına her türlü
desteği vereceğimi ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Destici, son cümlelerinizi alayım lütfen.
MUSTAFA
DESTİCİ (Ankara) - Sağlık
çalışanlarımızın milletimiz için hayatlarını
ortaya koyarak mücadele verdiği bugünlerde bu kanunun gündeme
alınmasını ve kabulünü hem bir hakkın teslimi ve
haksızlığın giderilmesi hem de fedakâr sağlık
çalışanlarına bir nebze olsun moral olması
açısından önemli buluyor, inşallah Meclisteki bütün
milletvekillerimizin oy birliğiyle, kabulüyle
yasalaşacağına inanıyor; bu vesileyle tekrar milletimizden,
devletimizin uyarılarına harfiyen uymalarını,
sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere
pandemiyle mücadelede çok zor şartlarda görev yapan kamu görevlilerimize
yardımcı olmalarını rica ediyorum. Covid-19
salgınında hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet, ailelerine ve
yakınlarına başsağlığı,
hastalarımıza şifa niyaz ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Taşdemir.
44.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, Patnos Cezaevinde tutukluların
yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim
Başkan.
Patnos Cezaevinde
yakınları bulunan aileler bizi sıklıkla arıyorlar, gün
içerisinde de aradılar. Ailelerin aktardığı bilgiye göre,
iki aydır Patnos Cezaevinde sıcak su akmıyor; tutuklular iki
aydır soğuk suyla banyo yapmak zorundalar. Corona virüsünün büyük bir
risk oluşturduğu böylesi bir dönemde bile cezaevlerinde sıcak
suyun bulunmaması kabul edilemez.
Değerli
arkadaşlar, aslında Patnos Cezaevi kurulduğundan beri içme suyu
problemi yaşıyor. Biz günlerce aslında burada ifade ettik, buna
dair önergeler de verdik. Patnos Cezaevinde içme suyunda kükürt oranı çok
yüksek olduğundan hem su kokuyor -içilemeyecek düzeyde- hem de tutsaklar
bu suyu kullandıklarından vücutlarında yaralar
çıkıyor. Dolayısıyla bir an önce bu Patnos Cezaevindeki su
sorununun çözülmesi gerekiyor ki özellikle corona virüsünün bu kadar risk taşıdığı
bir dönemde buna ciddi bir duyarlılık gösterilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Değerli arkadaşlarım, sosyal mesafeye uyulması konusunda
sosyal medyadan çok ciddi mesajlar geliyor arkadaşlarımıza. Biz
az önce Grup Başkan Vekillerimizle görüştük, şimdi kısa bir
ara vereceğiz, ondan sonra kanun teklifine başlayacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
kısa bir söz talebim olacak.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Oylayın, sonra
Başkan, oylayalım artık.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Oylayalım ondan sonra ara verin.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
Grup Başkan Vekillerimizle görüşerek bu kararı aldık yani
hepsinin bilgisi dâhilinde.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep)
Oylayalım, ondan sonra ara verin yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru, doğru.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Kanun
Teklifinin maddelerine geçişi oylayalım, ondan sonra ara verin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapıldı oylama,
yapıldı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Yapılmadı, yapılmadı.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Maddelerine
geçişi oylayalım o zaman.
BAŞKAN Bir saniye değerli arkadaşlarım
Sayın Zenginle de bir istişare edelim, ona göre
Sayın Özel, siz de lütfen, sözlerinizi
tamamlayın.
Buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, konuşan
bazı arkadaşlar Cumhuriyet Halk Partisinin bugünlerde -kendisinin de
sağlıkçı olmadığını düşündüğüm bir
arkadaş çünkü olsa böyle bir ithamda
bulunmaz- göstermelik bir teklif verdiğini söyledi. Kamuoyunda
konuşulan, Bir günde hazırlanan. dediği, on sekiz ay önce
verilmiş bir teklif, on sekiz ay.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ezbere
verilmiş
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve on sekiz ay önce verilen
teklifimizi
Mesela sizin kabul edeceğiniz bir hakem bulalım; kim
olur? Sağlık Bakanı. Sizin teklife not versin, 100 üzerinden 20
almaz, bizim teklife not versin 95 alır. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 100 üzerinden
sıfır
Var Kanunda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çünkü bizim teklifimiz,
dünyadaki örnekler incelenerek doktorların, sağlık alanında
çalışan sendikaların bütün talepleri toplanarak verilmiş
bir tekliftir. Vahim bir yanlış yapılıyor; Sağlık
Komisyonu tali komisyon ilan edilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 82/1-gde
vardı zaten. Kanunda var olanı vermişsin.
BAŞKAN Sayın Özel, son kez söz
veriyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Korkulan odur ki
Sağlık Komisyonu toplanmazsa bu teklif konusundaki bütün beklentiler
de boşa çıkar. Sizin teklifi iyi bir noktaya getirme görevi,
Sağlık Komisyonundaki 5 partiden arkadaşlarındır. Biz,
onların vicdanlarına, mesleki deneyimlerine güveniyoruz. Bu hâliyle
geçerse dağ fare doğurur. CHPnin teklifi, on sekiz aydır
Komisyonda bekleyen ve yapılan eleştiriyi, Bir günde verilmiş,
göstermelik teklif. eleştirisini hak etmeyen, yapanı da
utandıracak bir tekliftir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, bir cümle
BAŞKAN Sayın Beştaş, sizin de
mi bu konuda bir
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var, kanunda var
olanı verdiniz. 82/1-g; kanuna bakın. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Ağzını kapat, ağzını! Sağlıkçı
olmadığı için bilmez sağlıkta şiddeti.
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarım
Sayın
Özkaya
Değerli arkadaşlarım, lütfen
tartışmayalım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var Sayın
Başkanım, kanunda var.
BAŞKAN Rica ediyorum yani gerekli
açıklamaları yaparsınız.
Sayın Beştaş, sizin de sözlerinizi
alıp kanuna geçeceğim.
Buyurun.
46.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, sağlıkta şiddetin önlenmesi
yasasının çıkmasına muhalefet karşı
çıkıyormuş gibi bilinçli bir algı yaratıldığına,
Halkların Demokratik Partisinin yapıcı katkı sunmaya
hazır olduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sağlıkta şiddet yasasıyla
ilgili, dünden bu yana iktidar partisi kamuoyunu yanıltan çokça
açıklama yaptı; sosyal medyada da televizyon programlarında da
sanki muhalefet bu yasanın çıkmasına karşı
çıkıyormuş gibi bilinçli bir algı yaratıyorlar. Bu
katiyen doğru değildir. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak
sayısız kanun teklifi verdik, sayısız araştırma
önergesi verdik ve bize iki gündür gelip deniyor ki: İnfaz yasasına
ekleyelim. Bunun infaz yasasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu, tamamen infaz
yasasına yönelik tepkileri dindirmeye ve aradan geçirmeye yöneliktir.
Sağlık Komisyonumuzun mutlaka toplanması lazım. Bu konuda
Sağlık Komisyonu üyelerimiz de birkaç defa talepte bulundular. Adalet
Komisyonu tek başına yetmez. Bizim, sağlıkta şiddet
yasasının çıkmasına dair hiçbir muhalefetimiz yok; aksine,
yapıcı bir şekilde katkı sunmaya da hazırız.
Teşekkür ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir cümle söylemem lazım yalnız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
47.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, ceza infaz
kanun teklifiyle Türk Ceza Kanununda
düzenlemeler yapıldığına, sağlık
çalışanlarına karşı işlenen şiddetle
alakalı da bir ceza artırımı yapılmak istendiğine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, burada biz şunu
arzu ediyoruz: Bu hafta içerisinde imkânımız var. Şu an
yapacağımız, hep beraber yapacağımız veya destek
veren arkadaşlarımızla yapacağımız infaz
kanununda Türk Ceza Kanununda da düzenlemeler yapıyoruz.
İlişkili bir konu, biz de zaten sağlık
çalışanlarına karşı işlenen şiddetle
alakalı bir ceza artırımı yaptırmak istiyoruz; son
derece alakalı bir mesele. Burada bizim hiçbir şeyimiz yok, hafifletmek,
ağırlaştırmak
Biz, tablo neyse onunla beraber yola devam
ediyoruz. Asıl mesele, bu kadar önemli bir meseleyi tali bir mesele görüp
kendi meselesini önceleyen siyaset anlayışıdır.
Bizim buradaki hedefimiz: Bu hafta gecikmeden bunu
burada yapalım. Var mısınız yok musunuz? Önce
sağlık diyorsanız e bunun içinde olacaksınız.
Kaldı ki tezlerinizi savunup hayır diyerek, en azından bu
kısmına, sağlıkla alakalı kısmına evet
diyebilirsiniz; buna bir engel de yok zaten. O yüzden, dürüst olmakta fayda var
diye düşünüyorum. Hiçbir şeyi de yanıltmıyoruz,
gerçeği olduğu gibi söylüyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Tartışmalar yeterli bence
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, çok kısa
Sayın Başkan, açık bir itham var
yani
BAŞKAN Şimdi ama bakın, tekrar
tekrar herkes birbirinin açıklamasına da bir cevap vermemeli.
Açıkladınız, ben size söz verdim. O zaman lütfen bir cümlenizi
rica ediyorum Sayın Beştaş; bir cümleyle kapatalım lütfen.
Buyurun
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamam o zaman ben de
süre alacağım, ben de cevap vereceğim.
48.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir kere Dürüst olmamak söylemini aynen iade
ediyorum, aynen. Neden? Biz haftalardır diyoruz ki: Bu infaz paketi
cezaevinde ölüm getirir. dedik.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İstiyorsunuz,
ölümleri istiyorsunuz, ölümlerden yanasınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Dünden
bu yana 2 kişi yaşamını yitirdi, Mehmet Yeter ve bugün de
İzmirde ölüm oldu. (AK PARTİ ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Değerli
arkadaşlarımız, sakin olalım. Lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
yasanın kapsamı genişletilmezse yüz binlerce insan, bizim içinde
arkadaşlarımız, belediye başkanlarımız, en
önemlisi yurttaşlarımız sadece düşüncelerini ifade eden
insanlar ölüme terk edilmiş durumda. Bize diyorlar ki: Getirelim, infaz
paketinin içine monte edelim. Asıl samimiyetsizlik, asıl dürüst
olmama hâli budur. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Sağlıkta
şiddet yasasını her zaman onlar reddettiler, araştırma
önergelerimizi reddettiler, şimdi kamuoyu baskısı sebebiyle
başka bir dil kuruyorlar, kabul edemeyiz. (AK PARTİ ve HDP
sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN Sayın Başkanım
BAŞKAN - Peki, değerli
arkadaşlarım, bence bu tartışma yeterli. Bir cümleyle
kayıtlara geçsin Sayın Zengin lütfen.
49.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bakın, şöyle bir tuhaflık var: Şimdi,
benim bildiğim, bir şey söylersiniz size cevap verilir ve biter. Hele
böyle bir konuda
Hiç bitmiyor yani hiç bunun sonu gelmiyor.
BAŞKAN Bence bitirelim. Siz de lütfen, toparlayıp bitirelim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, sonu gelmiyor. Yani nihayetinde ben çok
mantıklı bir şey söylüyorum. Yapmak istiyorsanız, evet.
İstemiyorsanız, bu hafta olmayacaksa bu sizin iradenizin
sağlıktan yana olmadığının teyididir, hepsi bu.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Levent Gökün, müşterek bir çalışma
yapıldığına, söyleyecek sözü olan herkese söz hakkı
tanıdığına ve gerginlik yaratılmaması
gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Peki, değerli
arkadaşlarım
Sevgili arkadaşlarım
(AK PARTİ VE HDP sıralarından gürültüler)
Bakın, makul bir görüşme takvimini
yürütmeye gayret ediyorum. Yani, bütün
Grup Başkan Vekillerimizin nezaketini ve hukukunu da korumaya gayret
ettiğim konusunda herhâlde herkesin bir hemfikir olması gerekir. Bu
Meclisi yürütürken de Başkan Vekili olarak sürekli Grup Başkan
Vekillerimizle görüşerek, onların gerek kendi iç çalışma
düzeni, gerekse sizlerle olan ilişkilerini gözeterek, hem belirli aralar
veriyoruz hem de tamamen onların da bilgisi dâhilinde bir
çalışma yürütüyoruz. Yani, müşterek bir çalışma
yapıyoruz. Dolayısıyla, bir kere, herkesin sakin olması
gerekiyor. Ben bir gerginlik görüyorum herkeste, bu gerginlik iyi bir şey
değil. Herkese, söyleyecek sözü olana ben söz veriyorum, vereceğim de
ama bu gerginliği bu Meclisten çıkarmamız lazım
değerli arkadaşlarım. Bence Meclisimizin en önemli gündemi, bu
gerginlikten çıkmak.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
alınan karar gereğince, gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 207 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Maddelerine geçilmesine ilişkin oylama sırasında, yoklama talebi
üzerine, orada kalmıştık.
Şimdi, maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkan, ara
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ara
istiyoruz.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
ben, yine Grup Başkan Vekillerimizle göz göze geldim, birazcık da
havalandırma ihtiyacından dolayı birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.53
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 30uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen değerli
milletvekillerimizin söz taleplerini karşılayacağız.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ
PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine partim İYİ PARTİ adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Büyük fedakârlık, sabır ve cesaretle
halkımızın huzur ve mutluluğunu, can ve mal
güvenliğini sağlayarak devletimizin bölünmez bütünlüğünü hedef
alan tehdit ve tehlikelere karşı mücadele etmeyi kendisine vazife
edinen, gücünü kanunlardan, desteğini halktan alan, geçmişi
şanla ve şerefle dolu Emniyet teşkilatımız hem
geleneksel değerler içinde toplumsal hukukun asli parçası hem de çağdaş hukuk devletinin temel
omurga yapılarından biri olmuştur.
Bu duygu ve düşüncelerle, polis
teşkilatımızın 175inci kuruluş yıl dönümünü
kutluyor, görevi başında şehit düşen güvenlik
mensuplarımıza Allahtan rahmet, kahraman gazilerimize şükranlarımı
sunuyorum. Görevi başında bulunan, mesai kavramı gözetmeksizin
çalışan tüm polislerimize ve ailelerine sağlık, mutluluk ve
başarılar diliyorum. Ancak, burada, bir beklentiyi de dile getirmek
istiyorum. Artık, Anadolunun deyimiyle, polisler için Kuru kuru
kurbanın, takır takır yolun olayım. söylemini bir tarafa
bırakarak her partinin vermiş olduğu 3600 ek göstergenin bir an
önce polislerimize verilmesi hususunda gerekli iradenin ortaya
konulmasını polisler adına, bu yüce Meclisten bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, devlet kurumunu tesis
eden üç temel erkten biri olan yargı erkinin işleyişindeki
yapısal sorunlar ve teklif edilen kanunun bahse konu sorunları
ortadan kaldırmak konusunda yetersiz kaldığı
aşikârdır. İstediğiniz kadar yargı reformu paketleri
getirin, yargıyı siyasallaşmaktan
kurtarmadığınız sürece; istediğiniz kadar infaz
indirimi yapın, toplumu ekonomik, sosyolojik, psikolojik olarak refaha
ulaştırmadığınız ve suçun sebeplerini ortadan
kaldırmadığınız sürece; suçu, hukukun temel
ilkeleriyle değil, döneme göre ve siyasi saiklerle
tanımladığınız sürece; iktidarınıza tehdit
gördüğünüz her şeyi suç ilan ettiğiniz sürece; hâkim ve
savcıların kaderini, kariyerini HSKnin eline
bıraktığınız sürece; siyasi ikbaliniz için Anayasayı
ve hukuku görmediğiniz sürece; iktidara yakın olanların
suçlarına Bir defadan bir şey olmaz. dediğiniz sürece;
iktidarın adı ve tanıdığı yetkilerle borsa
oluşturanlara müsaade ettiğiniz sürece; yolsuzluğu
yapanları tahliye ederken yolsuzluğu yazanları içeride tutmaya
devam ettiğiniz sürece; Türk hukukuna, Türk adaletine olan güven her gün
azalmaya, tabiri caizse yerlerde sürünmeye mahkûmdur.
Değerli milletvekilleri, evet, tarafımdan
Komisyonda bir teşekkür konusu maalesef suistimal edilmektedir.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Pişman
mı oldun?
AYHAN EREL (Devamla) Hayır, pişman
olmadım. Buradan gene
Gecenin bir yarısında yatağında
bulunmayıp da gelip oraya, bu 48inci maddenin
anlaşılmasını sağlayan Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanına, yine Yargıtay 3. Daire Başkanına,
Adalet Bakanlığı Mevzuat Genel Müdürüne, cumhuriyet infaz
savcısına, Bakanlığın değerli bürokratlarına
ve Komisyonda bulunan -kendisi burada yok- Ali Beye yapmış
olduğu açıklamalardan dolayı teşekkür ettim. Yani böyle bir
nezaket göstergesini ortaya koymamızdan, bu kanunun tamamını
kabul ettiğimiz ve kanunun tamamına teşekkür ettiğimiz
anlamı çıkmaz ki. Netice itibarıyla yine, orada, Komisyona,
çalışmalarından dolayı da şu bağlamda, o madde
için teşekkür ettik. Şimdi, 48inci maddeye
baktığınızda -ben bir hukukçu olarak-
saydığım bu değerli Yargıtay Başkanının
ve Dekanın açıklamasından sonra ancak gecenin ikisinde
anlayabildim. Ne diyor? Cinsel saldırı, madde 102, (2)nci fıkra
hariç; reşit olmayanlarla cinsel ilişki, madde 104, (2)nci ve
(3)üncü fıkra hariç ve cinsel taciz, madde 105 suçlarından süreli
hapis cezasına mahkûm olanlar. Yine, cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen suçlardan madde 102, 103, 104 ve 105; hapis
cezasına mahkûm olan çocuklar. Yani maddenin bu kadar dolambaçlı, bu
kadar anlaşılmaz yazılmasının ardından ister
istemez kafamızda sorular oluşmuştur. Onun yerine şunu niye
yazmadınız, ben merak ediyorum: Cinsel suçlar, nitelikli olanlar,
102/2, 103, 104/2 ve 3 Bunların infazı aynen 3/4 kalacak.
deseydiniz. Yine, cinsel suçlar, basit, TCK 102/1, 104/1 ve 105inci madde
2/3 diyecektiniz. Yine, çocuklar tarafından işlenen suçlar -bunlar
da 102, 103, 104, 105- bunların karşısına indirim
oranlarını doğrudan doğruya yazmış olsaydık
bu problem ortaya çıkmazdı.
Bu açıklamayı yapanlara teşekkür
ederken 53üncü maddenin geçici 9uncu maddesinin (5)inci fıkrasına
şiddetle karşı olduğumuzu, bu maddeyle birlikte, izin
yoluyla da olsa teröristlerin, çocuk istismarcılarının, cinsel
suçlara bulaşanların, uyuşturucu taciri ve imal edenlerin
dışarıya çıkacağını ifade ettik. Yani bir
teşekkür etmemizi makasla, cımbızla koparıp bir yerlere
servis etmenin siyasi ahlaka ve nezakete uygun düşmediği
kanaatindeyim.
Keşke ben sizlere şunlar için de
teşekkür edebilseydim: Kadına uygulanan şiddete verilen
cezalarda artırım talebimizi kabul etseydiniz, buna da teşekkür
edebilseydik. Keşke Atatürke ve Türklüğe hakaret edenlere verilen
cezalarda infaz indirimi yapmasaydınız, ona da teşekkür
edebilseydik. Keşke 9uncu maddeyle uyuşturucu tacirlerine,
teröristlere, cinsel istismarcılara, çocuk istismarcılarına,
izin yoluyla da olsa tahliye yolunu açmasaydınız; onun için de
teşekkür edebilseydim. Keşke yolsuzluk, hırsızlık
yapanları şartlı tahliye etme yerine yolsuzluğu,
hırsızlığı yazan kalemleri
kırmasaydınız, dilleri susturmasaydınız; ona da
teşekkür edebilseydim.
Sayın milletvekilleri, cezaevlerinde günümüzde
yaklaşık 300 bin kişi var, bunların yaklaşık
yüzde 18i de tutuklu. Beyanlara göre 90 bin kişi tahliye olacak, izinle
ne kadar insan tahliye olacak bunu bir türlü AK PARTİ sıraları
bize vermedi. Dün, Ali Beyin öyle kerhen ağzından bir 75 bin
lafı duyuldu. Yine bu tahliye olacakların, izinle salıverilecek
olanların hangi suçlardan, kaç kişi oldukları yönünde talebimiz
bugüne kadar yerine getirilmedi. Niye saklanıyor, bunu anlamış
değiliz.
Günümüzde yaşanan tutukluluk süresi, hukukun
üstün ilkelerine, evrensel hukuk kurallarına çok açık ve net bir
şekilde uygun değildir. Yani, hâlâ üç yıldır, dört
yıldır tutukluluğu devam eden insanlar var; bu, adalete, vicdana
sığmaz. Eğer işlediği suçun
karşılığında bir cezası varsa kararı, hükmü
verin, gereğini yapın; yok, eğer suç bulamıyorsanız
bırakın tahliye olsun, tutuksuz yargılansın. Mesela,
bunlardan bir tanesi Murat Ağırel. Murat Ağırele baktığımızda,
sokakta gezen yüz kişiye sorun, bunun AK PARTİ belediyelerinde yapılan
yolsuzlukları, hırsızlıkları olumsuzlukları
kaleme aldığından dolayı tutuklandığını
söyleyecekler. Yoksa Murat Ağırelin üzerine atılı
suçların maddi ve manevi unsurlarının
oluşmadığı herkesçe bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, şartlı
salıverme oranı 2/3ten 1/2ye inmektedir ve kural olarak da bundan
sonra 1/2 olarak uygulanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Bu düzenlemenin
kalıcı olması korkarım ki cezaların caydırıcı
olma özelliğini ortadan kaldıracaktır, suçları
işlemeye teşvik edecektir. Bunun önüne geçmek için de en azından
bunun geçici madde olarak kalması ve daha sonra, tekrar, infaz
oranının 2/3 olarak uygulanması gerektiği kanaatindeyim.
Bir de AK PARTİli arkadaşlarımız
bu kürsüden muhalefet Komisyon üyelerinin katma değer
sağlamadığını, uzlaşmadığını
söylediler. Biz İYİ PARTİ olarak 18 maddede değişiklik
önergesi verdik. Yani bunlardan bir tanesi çok basit. Nedir? derseniz, ceza
hukuku terminolojisinde eşyanın değerinin hafifliği diye
bir kavram yok. Biz eşyanın değerinin azlığı
ifadesi kullanılsın dedik, bu talebimiz bile maalesef kabul görmedi.
Yani hangi talebimizi, hangi makul teklif ve talebimizi yerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın Sayın Erel,
lütfen.
AYHAN EREL (Devamla) Değerli arkadaşlar,
kanadı kırık kuşun bu saatten sonra şiire
ihtiyacı yok, adalete ihtiyacı vardır diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz isteyen Kırıkkale
Milletvekilimiz Sayın Halil Öztürk. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Öztürk.
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen saygıdeğer izleyicileri sevgiyle, saygıyla, hürmetle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi tarihinin her döneminde Türk milletinin ve devletinin ihtiyaçları
doğrultusunda krizleri, sıkıntıları çözen, gideren bir
tutum içerisinde olmuştur. Bilindiği üzere, 2018 Mayıs
ayında, Sayın Genel Başkanımız 15 Temmuz hain darbe
girişimi sonrasında ortaya çıkan siyasi ve sosyal ortamda
cezaevindeki kapasitenin oldukça üzerinde bir doluluğa sahip
olmasının sakıncalarına dikkat çekmiştir. Sayın
Genel Başkanımızın hassasiyetlerini kapsayan
şartlı ceza indirimine yönelik kanun teklifimiz de 24 Eylül 2018
tarihinde Genel Başkan Yardımcımız İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız Beyefendinin ilk
imzasıyla Meclis Başkanlığına sunulmuştur. Ancak
sayısal çoğunluğumuz, öngördüğümüz, vermiş
olduğumuz teklifin yasalaşmasına yeterli gelmemiştir.
Milliyetçi Hareket Partisinin öteden beri sorunları çözen siyaset
anlayışı çerçevesinde çözümlerde uzlaşan siyaset
anlayışı da her daim kamuoyunda güçlü bir şekilde
hissedilmektedir. Bu kapsamda, Cumhur İttifakını oluşturan
Adalet ve Kalkınma Partisi ile partimiz Milliyetçi Hareket Partisinin
ortak imzasıyla Meclis Başkanlığına sunulan önemli bir
kanun teklifinin görüşmelerine başlamış bulunmaktayız.
Geçtiğimiz hafta on sekiz saat süren
görüşmeler sonucunda Adalet Komisyonumuzda kabul edilen ve genel olarak
infaz kanunundaki süreleri kalıcı olarak yeniden düzenleyen ortak
teklifimizin memleketimize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Diğer taraftan, teklifimizin bir af teklifi
olmadığını güçlü bir şekilde ifade etmek isterim.
Teklifimiz sadece infaz sürelerinde değil, İnfaz Hâkimliği
Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu olmak üzere toplam 11 kanunda
değişiklik yapılmasını öngörmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, infaz
sistemimizin temel felsefesi tedbiren tutuklanan ve mahkemelerden ceza alarak
hükümlü hâle getirilen kişinin ısrarı sonucu tekrar topluma
kazandırılmasıdır yani cezaları çekecek olan tutuklu
veya hükümlülerin topluma tekrar dönerek toplumla uzlaşmaları,
kaynaşmaları ve topluma yararlı bir fert olmalarını
sağlamaktır, yoksa bu insanları cezaevine kapatıp sadece
toplumdan tecrit etmek ve onları bir kafes hayatında yaşatmak
değildir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz kanun teklifimizde ceza infaz sürelerinde
kalıcı değişikliğe gidilmektedir. Bu kapsamda
teklifimiz, terör, cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti suçu,
kadına karşı şiddet, kasten adam öldürme, özel hayatın
gizliliği, devlet hayatı aleyhine işlenen suçlar, hariç olmak
üzere diğer suçlar bakımından 2/3 olan genel infaz
oranını 1/3 olarak düzenlemektedir. Örnek vermek gerekirse
karısının yüzüne kezzap atmış olanlar, çocuğuna
veya öğrencisine cinsel istismarda bulunmuş olanlar bu infaz kanunu
düzenlemesinden faydalanamayacaktır.
Kanun teklifimiz ceza infaz sisteminde çok
sayıda yenilikler öngörmektedir. Kanun teklifimizle özellikle 0-6 yaş
arası çocuğu bulunan kadınlar, yaşlılarla ilgili
kademeli olarak konutta infaz sisteminin kapsamı ve şartları
kolaylaştırılmakta ve genişletilmektedir. Yeni doğum
yapmış, üç yıl ve altı hapis cezasına mahkûm olan
kadın hükümlülerin de yine cezaları konutlarında infaz
edilebilecektir.
Kıymetli milletvekilleri, teklifimizle bir
yandan hapis cezalarının hafta sonu ve geceleri konutta infazına
ilişkin mevcut uygulamaların kapsamı genişletilirken
beş yıl ve altı hapis cezasına mahkûm olan hasta ve
engellilerin Adli Tıp Kurumu raporuyla cezaları konutta infaz
edilebilecektir. Denetimli serbestlik süresi, 30 Mart 2020 tarihinden önce
işlenen suçlarda bir defaya mahsus olmak üzere üç yıla
çıkarılmaktadır. Tüm dünyayı etkisi altına alan
coronavirüs salgını sebebiyle açık ceza infaz kurumlarında
bulunan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlüler 31
Mayıs 2020 tarihine kadar izinli sayılabileceklerdir. Bu süre,
gerektiğinde, Adalet Bakanlığı tarafından üç kez
uzatılabilecektir.
Saygıdeğer milletvekilleri, hükümlü ve
tutuklulara tanınan hakların başında şikâyet
hakkı da gelmektedir. Bu kapsamda tutuklu ve hükümlülere haklarında
uygulanan eylem ve işlemlere karşı yargıya başvuru
hakkı, hepinizin bildiği üzere, 2001 yılında
tanınmıştır. 2001 yılında 57nci Hükûmet
döneminde kabul edilen 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği
Kanunuyla Türkiye'de ilk defa infaz hâkimliği müessesesi
getirilmiştir. İnfaz hâkimliği 2001den bu yana ceza infaz
kurumlarında şikâyetleri incelemekte ve karara
bağlamaktadır. İnfaz hâkimliğinin verdiği kararlar,
tatbik ettiği iş ve işlemler yargı denetimine de tabidir. O
dönemde cezaevleri yönetiminin işlemleri ve onlar tarafından hükümlü
ve tutuklular için düzenlemiş bulunan çeşitli faaliyetlere
karşı yargı denetimini getirmek amacıyla kurulan infaz
hâkimliğinin zaman içerisinde eksiklikleri ve ihtiyaçları
doğmuştur. Söz konusu bu ihtiyaçlar, teklifimizle giderilmektedir.
İnfaz hâkimliklerinin hem yetkileri hem de görev alanları bu kanun
teklifiyle genişletilmektedir. Teklifimiz
yasalaştığında, her ilin coğrafi sınırı
içerisinde bir infaz hâkimliği kurulacaktır. Yine, teklifimizde yer
alan düzenlemeyle, mahkûmiyet kesinleştikten sonra cezaevi içindeki tüm
süreçler, iyi hâl, açığa alma değerlendirmeleri infaz hâkiminin
kararına bağlanmış olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, adalet
sistemimizin bel kemiği durumunda olan en önemli unsur hâkimler ve
savcılarımızdır. Tam bu noktada hatırlatmak isterim ki
hâkimlik mesleğinde önem bakımından şu 6 nitelik öne
çıkmaktadır: Hâkim, hakim olmaya, fehim olmaya, emin olmaya, metin
olmaya, mekin olmaya ve müstakim olmaya mecburdur. Fatih Sultan Mehmetin hâkim
karşısına suçlu olarak gelmesi ve aleyhine çıkan bir karar
sebebiyle hâkimi tebrik etmesi, adalet ve insanlık için ilginç bir tarihî
örnektir. Bu vesileyle belirtmek isterim ki adalet sistemimiz asla ve kata yeni
paralel yapılara, bir gruba teslim edilmemeli, hukukun üstünlüğü
hedeflenmelidir. Hukuk ve yargı kurumlarının, söz konusu bu
duruma daha titiz davranmaları, uyanık hareket etmeleri, zorunluluk
ve adalete saygının gereğidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, salgın
virüsle mücadele ettiğimiz bu günlerde, riskli çalışma grubu
olarak nitelendirilmesi ve öncelikli olarak sorunlarına çözüm
sunulması gereken, sayıları 70 bini aşan infaz koruma
memurlarımız büyük bir fedakârlık örneği göstermektedir.
Öyle ki son düzenlemelerle mesailerinin bitiminde evlerine, ailelerine
gidemeyip çalıştıkları kurumda kalmaktadırlar. Bu
özverileri ve mücadele azimlerinin sonucu olarak sözleşmeli infaz koruma
memurlarına kadro verilmesi, mesai ücretlerinin yeterli hâle getirilmesi,
yıpranma hakkı tanınması, psikolojik destek, rotasyon,
lojman ve kreş imkânı sağlanması ve yine emekli
olduklarında yeterli maaş ödenmesi önemli bir gerekliliktir. Yine
risk grubunda değerlendirilecek diğer çalışma grubu ise
denetimli serbestlik çalışanlarımızdır. Denetimli
serbestlik çalışanlarımıza da fiilî hizmet süresi
zammının ödenmesi yerinde ve hakkaniyetin bir gereği olarak
karşımıza çıkmaktadır. Belki de önümüzdeki süreçte
Meclis Başkanlığına gelecek dördüncü yargı paketi de
tüm bunları düzenleyecek ve adalet çalışanlarının haklı
beklentilerini karşılayacaktır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde katkı
sunacağımızı bugünden belirtmek istiyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, içinde
bulunduğumuz coronavirüs mücadelesi günlerinde, cezaevlerinden ciddi
sayıda tahliye sağlayacak düzenlemelerin yer aldığı
teklifte emeği geçenlere ben teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüsle
mücadelemiz 11 Marttan bugüne kararlılıkla sürmektedir. Ülke
genelindeki mücadelemizde başta Sağlık Bakanımıza
olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımıza, polis ve
Jandarma teşkilatımız ile infaz koruma memurlarımıza
güç ve kuvvet diliyor, teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bu noktada,
seçim bölgem olan Kırıkkaleye ve bütün Türkiyeye Evde kal.
çağrısında bulunmak istiyorum. Salgının
Kırıkkaledeki etkisini azaltmak için oluşturulan İl
Pandemi Kurulundaki Sayın Valimiz Yunus Sezer Beyi yapmış
olduğu çalışmalardan dolayı, üstün gayretlerinden
dolayı kutluyorum ve başarılarının devamını
diliyorum. Her zaman olduğu gibi, salgınla mücadelede de
yanlarında olduğumuzu belirterek zorlu görevlerinde
başarılar diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin vatana, millete hayırlı
olmasını bir kez daha temenni ediyor, sağlıklı günler
dileyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde söz isteyen,
Halk Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekilimiz Sayın
Ayşe Acar Başaran. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Başaran.
HDP GRUPU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, ben de öncelikle,
haksız ve hukuksuz bir şekilde coronavirüs sürecinde bile cezaevinde
tutulan önceki dönem eş genel başkanlarımızı, belediye
eş başkanlarımızı, yöneticilerimizi, parti
çalışanlarımızı, gazetecileri, akademisyenleri,
hepsini buradan saygıyla selamlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, üç gündür biz bu yasa
teklifi üzerinde görüşüyoruz. Aslında Komisyonda da bunun üzerinde çokça
konuşmak istedik ama tabii ki bu koşullar içerisinde uzun
uzadıya tartışmamızın önü yine bu coronavirüs
sebebiyle engellendi. Çünkü bu, içerideki 300 bin insanın, aileleriyle
beraber milyonlarca insanın yaşamını etkileyen bir
düzenleme ve corona var diye on sekiz saatte hızlı hızlı,
acele acele getirip Komisyonda tartıştığımız bir
mesele.
Şimdi, arkadaşlar, bunun ne
olmadığını çok iyi öğrendik. Bu coronaya
karşı bir düzenleme değil. Bakın bunu biz söylemedik;
teklif sahipleri söyledi, az önce yine, bu teklifte imzası olan partinin
sözcüsü bu kürsüden söyledi. Bu, uzun bir süredir üzerinde
çalışılan bir kanunun karşımıza getirilmesidir.
Toplumu, beklenti içerisinde olan aileleri, cezaevinde bu Meclisten umut
bekleyen insanları ve birbirimizi Biz corona tedbirleri alıyoruz.
diye kandırmayalım.
Dün, bu kürsüden yine, bir sözcü Birleşmiş
Milletlerin açıklamasını söyledi. Değerli arkadaşlar,
Birleşmiş Milletlerin açıklamasını bir de ben
söyleyeyim çünkü her şeyi çarpıtıyorsunuz; Anayasa Mahkemesi
kararlarını çarpıtıyorsunuz, Anayasayı
çarpıtıyorsunuz, Birleşmiş Milletlerin kararını
çarpıtıyorsunuz. Size göre, siz söylediğiniz zaman her şey
doğru ama Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi bir çağrı yaptı, dedi ki: Tedbirleri alın. Bir çağrı
daha yaptı Tutukluları serbest bırakın. Bir
çağrı daha yaptı, sizin Terörist. dediğiniz ama bütün
dünyanın siyasetçi olduğunu bildiği, size muhalif olan
kişileri Bırakın. dedi Birleşmiş Milletler ve Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi. Hatta Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi bu kanun
teklifinden sonra Ne yapıyorsunuz siz? dedi. Ama siz
kulaklarınızı tıkayıp, corona virüsünü fırsat
bilip kendi yandaşlarınıza af çıkartıyorsunuz ama karşıtlarınızı,
muhaliflerinizi de ölüme terk ediyorsunuz, fiilî olarak idam cezasını
uyguluyorsunuz. Biz bunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz.
Şimdi, bir de bir af tartışması
vardı arkadaşlar. Bir daha ifade edeyim: Bu bir aftır ama
dönemsel bir af değil, uzun süreli, kalıcı bir aftır. Yani
bazı suçlar açısından siz diyorsunuz ki: Suç
işleyebilirsiniz, işlerseniz cezası zaten belli ama biz, size
bunun sadece yarısı yatırtırız. Yani
hırsız, gaspçı, rüşvet veren, bunlar neredeyse cezaevinde
kalmayacak. Kadını katleden cezaevinde kısmen kalacak ama
kadını öldürmeye teşebbüs edenler, kadınların yüzüne
kezzap atanlar cezaevinde yatmayacak neredeyse, hele son getirdiğiniz
geçici maddeyle bu tip yüzlerce, binlerce insan tedbirsiz bir biçimde toplum
içerisine salınmış olacak, bakın, tedbir bile
alınmadan ki kadınlar, bu dönemde en fazla ne diyor: Bakın,
salgın dönemlerinde kadına yönelik şiddet vakaları
artıyor. 6235 Sayılı Kanun uygulanamıyor. 183 şiddet
hattı cevap veremez durumda. Bu süreçte 29 kadın katledildi, önlem
alın. Ama siz bu suçları gerçekleştirenleri hiçbir önlem
almadan toplumun içerisine salıyorsunuz buna da Af değil.
diyorsunuz. Buna da Sizin yandaşlarınız dışarıya
çıkıyor. dediğimizde Böyle bir şey yok. diyorsunuz,
buradan da sürekli toplumu manipüle etmeye çalışıyorsunuz
arkadaşlar. Bu, bir manipülasyon çalışmasıdır. Bu,
aslında, sizin, her defasında arkanıza
aldığınız medyayla, kamu gücüyle, bu sefer de bu corona
virüsü fırsatçısı tavırlarınızla kendi
yandaşlarınızı dışarıya çıkarma
operasyonudur.
Biz, bir infaz kanununu tartışamaz
mıydık, tartışabilirdik, daha derinlikli
tartışabilirdik. Zaten infaz kanunumuz adaletsiz bir kanun. Bir
kadını öldüren -ki buraya çıkan her hatip adam öldürme dedi
ama bu ülkede en çok kadınlar öldürülüyor- bu suçun belli bir kısmını
yatarken 3 tane tweet atan, 3 de eyleme katılan bir araya getirilip,
propagandalar üyelik olarak tanımlanıp onlarca yıl cezaevinde
kalıyor. Bu da yetmiyor, siz bununla da rahatlamadınız bu kanunu
getirdiğinizde, cezaevinin içerisinde ağırlaştırılmış
koşullar getiriyorsunuz.
Bakın, Türkiyedeki bizim ceza düzenlememiz
özgürlüğü kısıtlamadır, başka bir şey varsa bu
Meclis toplansın, kararını versin, özgürlüğünden başka
hiçbir şey kısıtlayamazsınız ama siz, onun
haberleşme hakkını kısıtlayacak düzenlemeler
getirdiniz, onun bilgiye ulaşım hakkını
kısıtlayacak düzenlemeler getirdiniz, onlarca hakkını
kısıtlayacak düzenlemeler getirdiniz, savunma hakkını
kısıtlayacak düzenlemeyi bu kanunla getirdiniz. Bir mahpus, bir
tutsak mahkemede yaptığı savunma nedeniyle disiplin
soruşturmasına maruz kalabilecek, disiplin
soruşturmasının sonucunda infazın yakılması
uygulamasıyla yüz yüze kalabilecek.
Siz, bu kanunla sağlık haklarını
ellerinden alıyorsunuz. Bir mahkûm, bir tutsak hastaneye gittiğinde
ona kelepçeyle muayene dayatılacak; reddedecek, direnecek, orada 3 kamu
görevlisi tutanak tutacak ve onun hakkında disiplin soruşturması
başlatılacak. Yani, siz, cezaevleri için sadece özgürlüğü
kısıtlayan bir mekanizma değil, tamamen haklarını
elinden alan; esir, tutsak muamelesi yapacak bir düzenleme getiriyorsunuz. Bu,
bu Meclis açısından utanç verici bir tablodur ve bunu muhaliflerinize
karşı yapıyorsunuz.
Bakın arkadaşlar, biz çokça uyarı
yapıyoruz. Bu kanunu... Şu anda siz muktedirsiniz, yargı şu
anda sizin elinizde, yargı şu anda iktidarın sopası hâlinde
ama bu Meclis kürsülerinde muhalefetlik dönemini hatırlayan
milletvekilleri var. 80 döneminde -tıpkı şu anda sizin
yaptığınız gibi- darbeciler geldi bütün siyasi partilerden
-bakın, var bu Mecliste, ben biliyorum- sağcısı, solcusu
terörist diye cezaevine atıldı. İnsanlar düşüncesini ifade
ettiği için idam edildi. Kenan Evren o dönem diyordu ki: Asmayalım
da besleyelim mi! Siz ne diyorsunuz, sizin bakış
açınızın bundan farkı ne? Dışarıya
çıkartalım da yaşasınlar mı? Çünkü siz içeride
ölmelerini bekliyorsunuz, onları ölümle yüz yüze bırakıyorsunuz.
Ve biz bunu söylediğimizde Biz bir af yasası yapmıyoruz, biz
bir infaz düzenlemesi yapıyoruz, biz ayrımcı bir tutum
sergilemiyoruz o teröristlere karşı. diyorsunuz. Arkadaşlar, bu
ülkede terörizm kavramının nasıl ucu bucağının
olmadığını, nasıl lastik gibi her tarafa
çekildiğini siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Bu terörizm
kavramıyla sizin toplumsal desteği arkanıza nasıl aldığınızı
siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. Çıkıp bu kürsülerden bize
toplumsal duyarlılıktan söz etmeyin.
Toplumdaki hiç kimse hırsızın
dışarıya çıkmasını sizin düzenlediğiniz
biçimde istemez, kimse rüşvetçinin çıkmasını istemez,
kimse, kadınların hiçbirisi, kadın örgütleri kadına yönelik
-bu toplumun yarısı değil mi kadınlar- şiddet
uygulayan erkeklerin dışarıya çıkmasını istemez.
Ama kimlerin çıkmasını istiyor, size söyleyeyim mi? Bu partiye 6
milyon oy veren HDPnin önceki dönem eş başkanlarının
çıkmasını istiyor. Gazetecilik yaptığı için
şu anda cezaevinde tutulan Ahmet Altanın çıkmasını
istiyor. Avukatlık faaliyetini yürüttüğü için, savunma makamında
olduğu için yaptığı meslekle ilgili içeride olan Selçuk
Kozağaçlı gibi onlarca avukatın dışarıya çıkmasını
istiyor. Figen Yüksekdağın dışarıya
çıkmasını istiyor, Gülten Kışanakın
dışarıya çıkmasını istiyor. İşte
toplumsal beklenti aslında tam bu yönde ama siz toplumsal beklenti ile
kendi beklentilerinizi karıştırıyorsunuz. Kendi
beklentilerinizi, kendi taleplerinizi
Bu Meclisi her defasında kendi
bakış açınıza göre dizayn ediyorsunuz, kendi
çıkarlarınız için kullanıyorsunuz. İşte onun için
biz Fırsatçılık yapıyorsunuz. diyoruz. Onun için
yandaşlarınızı çıkartıyorsunuz ama
muhaliflerinizi ölüme terk ediyorsunuz. diyoruz.
Aslında siz daha genişini
düşünüyordunuz onu da biliyoruz. Cinsel istismar faillerini de bu dosyaya
koyacaktınız, uyuşturucu tacirlerini de bu pakete
koyacaktınız, yapacaktınız bunu da. Büyük bir toplumsal
muhalefetten korktuğunuz için Parça parça yapalım. diyorsunuz,
Adım adım gidelim. diyorsunuz. İşte bu birinci adım
olarak karşımızda duruyor. Şimdi birinci adımda bir
kısmını salacaksınız, ikinci adımda da
kalanları çıkartacaksınız çünkü işte onlar sizin
yandaşlarınız. İşte onlar üzerinden aslında siz
kendinizi var ediyorsunuz. Yoksa gerçekten salgın vesilesiyle bu Meclise
bir kanun getirseniz, gerçekten yaşam hakkını önceleseniz
kanunun tümünde yaşam hakkını bu kadar ihlal eden düzenlemeler
olmazdı.
Bakın, çocuklu ve hamile kadınlar
açısından bu kanunda düzenleme var, onda bile
ayrımcılık yapıyorsunuz. Bakın, hastalar
açısından kanunda düzenleme var, 65 yaş üstü ve hastalar
açısından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla)
Başkanım, rica edersem bir dakikayla toparlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Bu kanunda
65 yaş üstü ve hasta mahpus ve tutsaklarla ilgili bir düzenleme var, onda
bile ayrımcılık yapıyorsunuz. 71 yaşında Selma
Altan adında bir kadını, sadece kendisinin içerideki insanlarla
vicdani olarak kurduğu dayanışmayı kırmak için, bu
dayanışmanın sizin üzerinizde yarattığı etki
nedeniyle, hasmane tavırlarınız nedeniyle terörist diye
cezaevinde ölüme terk ediyorsunuz. 445 hasta tutsak ve mahpus var;
bunların bir kısmı size göre dışarıya
çıkartılması gereken, diğerleri ölüme terk edilmesi gereken.
İşte onun için arkadaşlar, biz günlerdir diyoruz ki bu Mecliste
sizler yaşam hakkını kutsamıyorsunuz. Bütün kutsallarda en
başta yer alan yaşam hakkı sizin için kişiye göre
değişiyor; muhalifinizse ölebilir ama yandaşınızsa
yaşatmaya değerdir. Bu yaklaşımınızdan
vazgeçmenizi, toplumsal beklenti, vicdan, uluslararası sözleşmeler ve
hukuk çerçevesinde tekrar bu kanun teklifinin düzenlenmesi gerektiğini bir
kez daha ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bölüm üzerindeki konuşmalar bittiğinde soru-cevap işlemimiz var
biliyorsunuz. Ben sisteme giren arkadaşlarımızın -dün de
ifade ettiğim gibi- kanun teklifi üzerine olan soruları varsa
Komisyon burada, daha sonra soru-cevap işlemini
Özellikle kaliteli bir
yasama tekniği ve sürecini yaşatmak için sorularınızın
kanun teklifiyle ilgili olmasını şimdiden ifade ediyorum.
Sisteme giren arkadaşlarımızın ona göre hazırlık
yapmalarını rica ediyorum. Yani gündem infaz yasası, herkes
düşüncesini, aklında kalan soruları Komisyona sorsun ve Komisyon
da bilgisi dâhilinde bunlara cevap versin. Yani süreci bu şekilde
götüreceğiz. Sisteme giren arkadaşlarımıza soru-cevap
işleminde söz vereceğim değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bölüm üzerinde söz sırası,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Sayın
Alpay Antmene aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Antmen.
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de yaşanan coronavirüs krizi ve tehlikesinin
arasında buradayız, çalışıyoruz. Elbette
halkımız için yararlı ve faydalı olan her şey için
burada olmamız gerekiyor. Burada olmamız görevimiz, elbette
çalışacağız ama adama sormazlar mı, bu af yasası
için iki yıldır neyi bekliyordunuz? Bu bağlamda, umarım,
ülkemiz ve dünya bu salgını bir an önce ve en az hasarla
atlatır, atlatacaktır.
Değerli milletvekilleri, 65 yaş üzeri ve
20 yaş altı kişilere sokağa çıkma yasağı
geldi. Peki, 20 ve 65 yaş arası vatandaşlara corona virüsü
bulaşmıyor mu, neden onlar dışarıda kalsın?
Aslında keşke, bugünlere kalmadan,
kahramanca ve fedakârca çalışan sağlık emekçilerimiz için
burada, sağlıkta şiddet yasasını
çıkarmış olsaydık. Keşke, bu af teklifi bugünlere
kalmasaydı da gönül isterdi ki salgın günlerinde çalışmak
zorunda olan, bugünlerin asıl kahramanları başta
doktorlarımız, sağlık emekçilerimiz, eczane, market,
postane, kargo çalışanları ve benzeri emekçiler için
çalışmalar yapsaydık. Keşke, bugünlerde dahi
çalışmak zorunda olan tüm vatandaşlarımızı
evlerine göndererek onların maaşlarının bu süre boyunca
verilmesini sağlasaydık. Keşke, işçiler, emekçiler ve
esnafımız için her türlü maddi ve manevi önlemi alsaydık ama
maalesef bunları konuşmuyoruz.
Bu arada Mecliste çalışan bütün herkese
teşekkür etmek istiyorum, bu riskli dönemde görevlerini en iyi
şekilde yaparak bizlerle birlikte çalışmaya devam ediyorlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak biz affa karşı değiliz, ancak nasıl bir af?
Bunu konuşmamız gerekiyor. Düşünce suçları, gazeteciler ve
topluma kazandırılmasında mahzur olmayan hükümlüler için af
çıkarılmasına elbette karşı değiliz. Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Sayın Genel Başkanımız Kemal
Kılıçdaroğlunun da dediği gibi bu yasaya vicdan ve adaleti
koymak istiyoruz, bu yasaya evrensel hukuk normları hâkim olsun istiyoruz.
En kabul gören tanıma göre adalet, başkalarına zarar vermemek ve
herkese hakkı olanı vermektir. İşte bu yasa teklifiniz ne
adaletli ne de adil, eşit hiç değil. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yasa teklifi bu
hâliyle vicdansızdır, adaletsizdir. Ya bu teklifi hep beraber
vicdanlı ve adaletli bir yasaya dönüştürürüz ya da
karşınızda bizi yani Cumhuriyet Halk Partisini bulursunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kaldı ki af, eğer toplumsal
barışı sağlamıyorsa, hukuksuzluğu önlemiyorsa,
adalete ve hakkaniyete uygun değilse ve vatandaşların
tamamının gönlü razı değilse buna af veya infaz düzenlemesi
bile demek doğru değildir. Rüşveti yazan gazeteci neden hapse
atılıyor, rüşveti alanlar neden bırakılıyor?
İnfaz düzenlemesiyle çete liderleri, kadına şiddet gösteren
çıkacak ama muhalif gazeteciler cezaevinde kalacak; hırsızlar
çıkacak, düşünce suçluları içeride kalacak. Nerede adalet,
nerede vicdan, nerede eşitlik?
Yine, bu teklifte muhalif basın yasaklanmak
isteniyor, bu teklif içinde özgür medyaya sansür getirilmek isteniyor.
İktidar hem gazetecileri tutukluyor hem de gazeteyi tutukluyor. Nasıl
mı? Bu yasa teklifi bu şekilde Meclis Genel Kurulundan geçerse
Basın İlan Kurumu istediği gazeteyi cezaevlerine ve ilgili
kurumlara yasaklayabilecek, sokturmayacak. Bu, haber alma özgürlüğünün
gasbıdır. Basın İlan Kurumu zaten sansür ilan kurumu olarak
çalışıyor. Bu yanlıştan derhâl dönülmeli ve Genel Kurulda
bu madde iptal edilmelidir.
Cezaevlerine bakalım, 2002de 59.429 mahkûm ve
tutuklu varken bu sayı 2020de 300 bini buldu yani cezaevlerindeki
sayı tam 5 kat arttı. Hadi bu af çıktı, 60 bin-70 bin
kişi erkenden tahliye oldu diyelim, sonra ne olacak? Sanki bu ülkede adil
yargılama, yargı ve yargıç
bağımsızlığı varmış gibi bu aftan ne
bekliyorsunuz? Cezaevleri kısmen boşalacak, yerlerine muhalifleri mi
doldurmayı amaçlıyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, bu af teklifi en
başında infaz hâkimliği kurumunu düzenlemekte. Ne acelesi
vardı şimdi bunun? Eğer corona salgını nedeniyle bir
af şart ise 3 maddeyle bu yasa yapılır ve hatta üzerinde daha
iyi tartışılır, daha adil hükümler getirilebilirdi.
İnfaz yasası diyorsunuz, içine
cezaları artırıcı hükümler koyuyorsunuz; infaz
yasası diyorsunuz ama içine kaçakçılara kıyak hükümleri
koyuyorsunuz. Değerli milletvekilleri, bu teklif vicdanlı ve adil bir
teklif değildir.
Mesela birinci bölümün içine bakacak olursak kanun
teklifinin 8inci maddesiyle getirilmek istenilen değişiklikte,
hükmün verilmesinden sonraki dönemde seçenek yaptırımının
kısa süreli hapse dönmesi ya da şartları varsa başka
seçenek yaptırımına dönüşmesinde karar merciinin,
kararı veren mahkeme yerine infaz hâkimliğine olarak hükme
bağlanması hatalıdır. Burada faili yargılayan ve
onunla yüz yüze temas eden mahkeme yerine, yetkinin infaz hâkimliğine
devri yargılamaya hâkim olması gereken yüz yüzelik ilkesine uygun
değildir.
Yine, kanun teklifinin 13üncü maddesiyle Türk Ceza
Kanununun 220nci maddesinde yer alan hürriyeti bağlayıcı
cezaların alt ve üst sınırları değiştirilmek
istenmektedir. Bu belirlemelerin yapılmasında çok titiz
davranılmalıdır. Bilimsel inceleme ve araştırma
yapılmadan karar verilmemelidir. Oysa bu madde için ne titizlik
gösterilmiş ne de gerekli uzman incelemelerine başvurulmuştur.
Yine, kanun teklifinin 16ncı maddesi
hakkında mahkûmiyet hükmü verilen ve kanun yoluna başvuran
sanıkla ilgili olarak sanığın adli kontrol hükümlerini
ihlal etmesi hâlinde kararı veren mahkeme, dosyadan elini çektikten sonra
UYAP kayıtlarını inceleyerek tutuklama kararı
verebilecektir. Bu hüküm Mahkemelerin karar verdikten sonra elini dava
dosyasından çekmesi hükmüne açıkça aykırıdır. Dosya,
fiziken kanun yolundayken UYAP üzerinden her nasılsa mahkeme, öğrenip
inceleme yapacak, tutuklama gibi istisna olması gereken bir tedbiri
vererek kişinin özgürlüğünden mahrum
bırakılmasını sağlayacaktır; bu da adil ve hukuki
değildir.
Yine, kanun teklifinin 25inci maddesinde getirilen
değişiklikle cezaevlerine alkol sokmak, alkol bulundurmak veya
kullanmak fiillerine hücre cezası öngörülmektedir. Hücre cezası,
cezaevleri için öngörülen en ağır disiplin cezasıdır.
Alkolle ilgili fiillere bir disiplin cezası getirilebilir, belki de
getirilmelidir ama buna hücre cezası gibi en ağır disiplin
cezası istemek adil ve hukuki sayılamaz. Alkol fiillerinin kurum araç
ve gereçlerine zarar verme, tünel kazmaya teşebbüs, firar etmeye teşebbüs,
isyana teşvik ve isyan, kasten yaralama, çıkar sağlamak,
şiddet kullanmak, rüşvet gibi eylemlerle bir tutulması son
derece yanlış, son derece ağır ve adil olmayan bir hüküm
olmuştur. Bu hükümde eylem ile verilecek ceza arasında denge
kurulması zorunludur.
Değerli milletvekilleri, burada 300 bin
kişiyi ilgilendiren bir af düzenlemesini görüşüyoruz. Sadece içeride
olan 300 bin kişiyi değil, bunların ailelerini -ama hiç burada
konuşmadığımız- bu suçların
mağdurlarını etkileyecek bir düzenleme yapmaya çalışıyoruz.
Evet, bu teklifte bazı suçlar için koşullu salıverme var, güzel
ama teklifte tutuklular yok. Nerede tutuklular? Tutuklular insan değil mi?
Basın emekçileri yok. Adamlar sadece anayasal olarak vatandaşı
bilgilendirme haklarını kullandıkları için cezaevindeler
ama bu teklifin hiçbir yerinde yoklar. Düşünce suçluları hiç yok.
Zaten, size göre siyasal suç diye bir kavram da yok ama bunun yanında,
çek de yok. Ne var? Kayırma var. Ne var? Ayrımcılık var. Ne
var? Ben yaparım, olur. mantığı var.
Bakın, on sekiz saat, yemek molaları
dışında, aralıksız çalışan Adalet
Komisyonunda verilen onlarca, yüzlerce teklifte -500 sayfalık tutanaklara
bakın- hiç mi mantıklı bir teklifimiz yoktu, hiç mi doğru
söylediğimiz bir şey yoktu? Ama dinleyen yok. Niye? Ben
yaparım, olur. Niye? Ben iktidarım. Niye? İşte ben öyle
istedim. Öyle değil arkadaşlar, öyle değil.
Bakın, bu kanunda adalet yok, adalet;
eşitlik yok, hakkaniyet yok, vicdan yok. Sayın
Cumhurbaşkanının da dediği gibi, devlet, önce devlet
aleyhine işlenen suçları affetmeyi veya infaz yasasına tabi
tutmayı düşünmeli. Siz, neden, vatandaş aleyhine olan
suçları bu kanun teklifi kapsamına koyuyorsunuz da devlet aleyhine
işlenen suçları hiç düşünmüyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) Tamam, teröre bulaşan, insan öldüren, devlet aleyhine
15 Temmuz gibi alçak ve hain bir darbeyi yapanlar bu kanun teklifi
kapsamında elbette olmasın, elbette olmayacak ama Bir tweet
attı. diye içeride olan insanların yerine de lütfen kendinizi koyun.
Son söz: Teklif sahiplerine seslenmek istiyorum.
Eğer bu teklife vicdan ve adaleti eklemezseniz tarih ve halkımız
sizi asla affetmeyecektir.
Kuruluşunun 100üncü yılında yüce
Meclisi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bölüm üzerinde söz sırası,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bartın Milletvekilimiz
Sayın Yılmaz Tunça aittir.
Buyurun Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Coronavirüs tehdidinin devam ettiği bir ortamda
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu tehlikeden bir an
önce dünyanın ve ülkemizin kurtulması için dua ediyoruz. Bu noktadaki
tedbirlerimize devam ederek de çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Tabii, değerli milletvekilleri, 2005 yılından bu
yana yaklaşık on beş yıldır uygulanan Ceza İnfaz
Kanunumuzu modern infaz rejiminin gerekleriyle uyumlu hâle getirmeyi
amaçlayan, 70 maddeden oluşan, AK PARTİ ile Milliyetçi Hareket
Partisinin ortaklaşa hazırlayıp Meclis
Başkanlığına sunduğu; Ceza İnfaz Kanunu
başta olmak üzere özellikle infaz düzenlemesi anlamında koşullu
salıverme ve denetimli serbestlik süreleri ve infaz sisteminde
kalıcı düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerini
gerçekleştiriyoruz.
Teklifin geneli üzerinde yapılan
görüşmeler sırasında özellikle kapsam dışı
tutulan suçlar bakımından tartışmalar hep
yapıldığı için, teklifin diğer olumlu düzenlemeleri de
maalesef kamuoyu tarafından yeterince öğrenilememiş oluyor. Bu
teklifte adalet yok. deniyor. Tabii ki kapsam dışı tutulan
terör suçları bakımından eğer bunun kapsam
dışı tutulmasından rahatsız oluyorsanız o sizin
bileceğiniz iş. Cinsel suçlar, uyuşturucu ticareti ve diğer
toplumsal hassasiyeti gözeterek hazırladığımız
istisnalar bakımından eğer Adalet yok. diyorsanız onu
kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Öncelikle bu teklifteki hedefimiz, ceza adaletine
uygun, suçlunun ıslahını ve topluma
kazandırılmasını sağlayacak kalıcı bir infaz
rejimi getirmek. Teklifin amacı cezaevlerini boşaltmak değil.
Evet, geçici maddelerde, coronavirüs salgını nedeniyle alınacak
tedbirler bakımından cezaevlerindeki salgın riskini ortadan
kaldıracak düzenlemeler var ama kalıcı maddelere
baktığımız zaman infaz sistemimizde, özellikle hukuk
devleti ilkesine uygun, daha çağdaş, daha modern bir infaz rejimine
uygun düzenlemeler yapıldığını görüyoruz.
Cezaevlerindeki doluluğu burada ifade eden
konuşmacılar oldu. Bu doluluğun sebebi, bir kere, öncelikle,
2005 yılında Ceza Kanununda yapılan ceza
artışları ve İnfaz Kanunundaki 1/2lik infaz süresinin
üçte 2ye çıkmasından dolayı her iki kanundaki hem
cezaların artışı hem de hükümlülerin cezaevindeki
kalış süresinin yüzde 40tan yüzde 66ya çıkmış
olması ve ayrıca, istinaf mahkemelerinin devreye girerek istinafta
beş yılın altındaki suçların kesinleşmiş
olması ve istinafın devreye girmesi nedeniyle de
Yargıtayın, önündeki dosyaları hızlandırarak karar
vermiş olması ve bir de bunun üstüne 15 Temmuz darbe girişimi
cezaevlerindeki doluluğu artırdı. Tabii, bu problemin de
çözülmesi gerekiyor. Teklif, bu amaca yönelik geçici maddeler de içeriyor.
Teklifin önemli maddelerinden bir tanesi, infaz
hâkimliğiyle ilgili düzenlemeler. İnfazla ilgili işlemler bundan
sonra artık tamamen infaz hâkiminin denetiminde gerçekleştirilecek.
Cumhuriyet savcısının kararlarına karşı da infaz
hâkimine itiraz edilebilecek. İnfaz hâkiminin kararına
karşı da ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilecek. Bununla
da tatmin olunamıyorsa yazılı emir yoluna gidilebilecek.
Teklifin koşullu salıvermeyle ilgili
bölümünde, maddesindeki en önemli hususlardan bir tanesi, koşullu
salıvermenin ön şartı olan iyi hâl düzenlemesi. Hepimizin
bildiği gibi, iyi hâl nedeniyle koşullu salıverilen bazı
hükümlülerin toplum içerisinde suç makinesine dönüştüğü hepimizi
rahatsız eden bir husus. Bunu da düzelten, buna çözüm getiren çok önemli
bir düzenlemeyi de bu teklif içeriyor. Koşullu salıvermede iyi hâl
incelemesinde, artık hükümlünün son bir ayına bakılarak
değil, cezaevindeki kaldığı süre içerisinde altı ayda
bir düzenlenecek raporlarla, cumhuriyet başsavcısının ya da
görevlendireceği cumhuriyet savcısının
başkanlığında idare ve gözlem kurulu ve Sağlık
Bakanlığından, Aile Bakanlığından uzmanların
da katılımıyla oluşturulacak bir komisyon tarafından
karar verilecek. Bazı suçlar bakımından ve on yılın
üzerindeki suçlar bakımından da bu kararlarda infaz hâkiminin de
onayı gerekecek.
Teklifle koşullu salıverme sürelerinde
değişiklik yapılırken bir kere
ağırlaştırılmış müebbet hapis koşullu
salıvermesi otuz yıldır, bunda bir değişiklik yok; müebbet
hapis koşullu salıvermesi yirmi dört yıldır, bunda bir
değişiklik yok. Darbe suçları, kadın cinayetleri, kasten
öldürme; bu suçlar bu kapsamda, dolayısıyla aynı şekilde
muhafaza ediliyor. Ayrıca koşullu salıvermede dörtte 3 olan
terör suçları, cinsel saldırı suçları, uyuşturucu
ticareti suçlarından mahkûm olanlarda dörtte 3 infaz muhafaza ediliyor,
burada da bir değişiklik yok. Kasten öldürmenin haksız tahrik ve
benzeri indirimlerle süreli hapse dönüşmesi durumunda, burada da üçte 2lik
durum muhafaza ediliyor. İşkence ve eziyet suçlarında, casusluk
ve devlet sırlarına karşı suçlarda, özel hayatın
gizliliğinin ihlaliyle ilgili suçlarda üçte 2lik koşullu
salıverme süresi muhafaza ediliyor.
Çocukların işlediği terör,
uyuşturucu ticareti, cinsel saldırı suçlarında da yine bir
değişiklik yok, üçte 2lik koşullu salıverme süresi
muhafaza ediliyor. Diğer suçlar bakımından üçte 2lik oran,
1/2ye indiriliyor.
Teklifte suça sürüklenen çocuklar
bakımından da önemli düzenlemeler var. Onları topluma
kazandırmak, onların eğitimlerini sağlamak, çocukların
üstün yararı ilkesi açısından çok önemliydi ve teklife göre 15
yaşına kadar olan çocukların cezaevindeki bir günleri üç gün
sayılacak; bir gün, iki gün sayılıyordu. Bir de yeni bir geçici
maddeyle 15-18 yaş grubunun bir günü, iki gün sayılacak ve
onların üstün yararını koruyan önemli bir geçici madde de
teklifte mevcut.
Teklifle özel infaz usullerinin kapsamı
genişletiliyor ve bu da modern infaz hukukunun gereklerinden bir tanesi.
Hafta sonu infaz, geceleyin infaz; hafta sonu cuma akşamından pazar
akşamına kadar, gece akşam saatinden sabah saatine kadar
işini ya da eğitimini aksatmadan belli suçların altındaki
hükümlüler cezalarını bu şekilde çekmiş olacaklar. Bunlar,
kasten işlenen suçlarda bir buçuk yıla kadar, taksirle işlenen suçlarda
da üç yıla kadar ama taksirle öldürme burada da yine istisna.
Tabii, konutta infaz var. Konutta infazdan
yararlananların kapsamı yine bu teklifle genişletiliyor.
Kadınlar, çocuklar ve 65 yaşını tamamlamış olan
hükümlüler, cezası toplam bir yıla kadarsa konutta infazdan
yararlanabilecek. 70 yaşını bitirenler iki yıla kadar
cezalarda, 75 yaşını bitirenler dört yıla kadar cezalarda
konutlarında infazına hâkim karar verebilecek. Beş yıldan az
cezalarda da eğer ağır hasta olduğu raporla tespit
edilmişse o da konutta infazdan yararlanabilecek. Yine, doğum yapan
kadınlar da doğumdan itibaren bir buçuk yıl geçinceye kadar
konutta infazdan yararlanabilecek.
Tabii ki teklifte, toplumsal hassasiyet ve korunan
yarar açısından dikkate aldığımızda bazı
suçların cezalarında da artışlar var. Bunlardan kasten
yaralama suçunun canavarca hisle işlenmesi durumunda ceza bir kat daha
artırılacak; hepimizin bildiği gibi kezzap olayı
olmuştu. Örgüt suçunun cezası artırılıyor, burada alt
sınır bir yıldan dört yıla çıkarılıyor.
Tefecilik suçunun cezası artırılıyor.
Değerli milletvekilleri, kadına
şiddet, cinsel istismar, çocuk istismarı, bunlar AK PARTİnin
kırmızı çizgileri, kırmızı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) Bu suçların cezalarını dünyada en yüksek veren ülke
Türkiye, Avrupa hukukuna bir bakın. Orada çocuk istismarında on sekiz
yıllık üst sınır, bizde alt sınır. Bunu yapan bu
Meclis ve öncülüğünü yapan da AK PARTİ. O nedenle bu konular üzerinden
sosyal medyada yalan beyanlarla bizi karalamaya yeltenmeyin. (HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, hatibi dinleyelim
lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bu millet bizim ne
yaptığımız gayet iyi görüyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
dinleyelim, rica ediyorum. Ne oluyor?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Öbür maddeye gel. 53üncü maddeyi okuyun.
BAŞKAN Siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Tunç.
Buyurun, devam edin.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Teklifte infaz yakmayla ilgili problem de çözülüyor.
Yirmi yıl cezaevinde kaldı, koşullu salıverildi, sekiz
yıl koşullu salıverildi ama koşullu salıverme süresi
içerisinde bir aylık basit bir suç işledi. O infaz yanmayacak, ikinci
işlediği suçun 2 katı ceza alacağı ceza adaletine daha
uygun bir sistem getiriliyor.
Covid-19 nedeniyle, açık cezaevinde bulunan
hükümlülere 30 Mayısa kadar izin veriliyor. Eğer salgın riski
devam ederse Sağlık Bakanlığının görüşü
doğrultusunda Adalet Bakanlığına bu izni 3 kez ikişer
ay arayla uzatabilme imkânı getiriliyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye
hastalara da vermiyorsunuz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya hasta tutsaklar
Cezaevinde hasta tutsak
yaşamıyor mu? Hasta tutsaklar
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Açık cezaevinde
boşalan kısma da kapalı cezaevinden açık cezaevine
geçmesine bir yıl kalanlar geçebilecek, ancak onlar izin kullanamayacak.
Eğer koşullu salıverilme süresi gelmişse izin kullanma
hakları gerçekleştirilecek.
Tabii, denetimle serbestlikle ilgili maddeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
Buyurun.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Denetimli serbestlikle
ilgili, özellikle, geçici bir madde bu da. Bu maddeyle ilgili 2016da
olağanüstü hâl kararnamesiyle denetimli serbestlik süresi bazı suçlar
istisna tutularak bir yıldan iki yıla
çıkarılmıştı.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Muhalifler
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bazı suçlar
dediğim de terör suçları, cinsel suçlar, kasten öldürme
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Muhalifler,
muhalifler
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Düşünce suçluları
BAŞKAN Sayın Tunç, Genel Kurula hitap
edin siz, tamamlayalım.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) İstisna suçların
dışında bir yıldan iki yıla
çıkarılmıştı. Şimdi, bu geçici maddeyle 30 Mart
2020 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından bir
yıllık süre üç yıla çıkarılıyor. Burada da
istisna olan suçlar biraz önce saydığımız
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Size karşı muhalif
olanlar
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Burada, tabii, eşe
karşı şiddet, alt soy, üst soy, kardeşe karşı
şiddet ve kasten yaralamanın canavarca hisle işlenmesi, özel
hayatın gizliliğini ihlal, uyuşturucu ticareti, cinsel suçlar,
terör; bunlar da yine bundan yararlanamayacaklar. Diğer suçlar
bakımından üç yıl olarak uygulanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bağlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, son cümlenizi alalım.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
2016da, iki yıldan faydalananlar ilave bir
yıldan daha faydalanmış olacaklar. Ayrıca burada,
doğum yapan kadınlar bakımından 0-6 yaş grubu
çocuğu olan kadınlar için bu denetimli serbestlikteki geçici madde
dört yıl olarak uygulanacak.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Kadınlar arasında da ayrımcılık
yapıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Yine, 70
yaşını tamamlayan hükümlüler de dört yıldan yararlanacak.
Ağır hastalık hâli varsa 65 yaşını da
tamamlamışsa bunlar Adalet Bakanlığının
belirlediği tam teşekküllü hastaneden alınacak raporla ve Adli
Tıp Kurumu raporuyla cezalarını denetimli serbestlikte
çekecekler.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yine istisnaları var, yine istisnaları var.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Teklif, ceza adaletine
uygun, suçlunun ıslahını amaçlayan önemli düzenlemeler içeriyor,
hayırlı olmasını diliyorum.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) 560
ağır hasta var, 560; 1.800 hasta var şu anda cezaevlerinde.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bölüm
üzerinde şahıslar adına söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz, Diyarbakır Milletvekilimiz
Sayın Salihe Aydenize aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Aydeniz.
SALİHE AYDENİZ (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen halklarımız; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, bugün öncelikle coronavirüsten kaynaklı
hasta olan tüm hastaların bir an önce şifa bulmalarını,
şimdiye kadar hayatını kaybetmiş olanlara da Allahtan
rahmet diliyorum. Evet, bugün başta cezaevleri olmak üzere tüm
halklarımızın gözü kulağı, beklentisi buradan
çıkacak olan kararların toplumsal barışa, demokrasiye ve en
önemlisi de eşitlik ilkesine uygun olması yönündedir. Ama en çok biz
biliyoruz ki bu iktidar salgınla mücadele yerine aslında kendisini,
rantçılarını, yandaşlarını koruyacak tedbirler
alıyor. Bugün bu yasa da bunu gösteriyor. Yaşanan bu krizleri
fırsata çevirebiliriz. sözünün, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
denilen Bu bir Allahın lütfudur. sözüyle bir farkı yoktur. Tüm
dünya, insan yaşamını her yönüyle tehlikeye atan coronavirüsle
çok yönlü tedbirlerle mücadele ederken, iktidarınız bu durumu
fırsata çevirmek ve Kürt halkına düşmanlık yapmak üzerinden
aslında tüm Türkiye halkları için tehlike oluşturmaktan
vazgeçmiyor. Neredeyse her gün siyasi operasyonlar, gözaltılar,
tutuklamalar devam ediyor. İrade gasbı ve sömürge
mantığı olan kayyum politikalarınız devam ediyor.
Askerî operasyonlar hız kesmeden devam ediyor.
Aldığınız tedbirler emekçiyi, kadını, işçiyi
korumak yerine sermayedarları korumaya devam ediyor. Ekolojik kıyıma
sebep olacak projelerden vazgeçmek yerine yangından mal
kaçırırcasına ihaleler hayata geçirilmeye devam ediliyor.
İktidarınızda bulunduğunuz süre
boyunca yanlış siyasal, ekonomik ve toplumsal
politikalarınız, yine savaşta ısrar politikanız ülkeyi
krizden çıkamaz hâle getirmiştir. Siz kendinizi 1.000 odalı
saraylarda bin bir yöntemle korumaya almışken,
saraylarınızın harcamalarından tasarruf yapmazken halk
için, emekçiler için
SALİH CORA (Trabzon) Konu infaz yasası.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) Ne için
olduğunu biliyorum.
Müdahale eder misiniz.
BAŞKAN Siz lütfen Genel Kurula hitap edin.
Sayın Cora
Rica ediyorum arkadaşlar
SALİHE AYDENİZ (Devamla)
Saraylarınızın harcamalarından tasarruf yapmazken halk
için, emekçiler için, işçiler için tasarruf yapma talimatı veriyor,
hiçbir sosyal izolasyonu olmayan cezaevleri için de kapsam
tartışması yapıyorsunuz. Sizi samimiyete davet ediyorum,
samimiyetsizlikten vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, yapılmak istenen
infaz kanununda değişiklik ismi altında aslında
cezaevindeki ağır hak ihlallerine yasal kılıf uydurma
teklifidir. Bütün cezaevlerinde kötü muamele, işkence, sağlık
hakkı gasbı, iletişim hakkının gasbı, ceza içinde
ceza olarak Gözünün üstünde kaşın var. bahaneleriyle verilen
disiplin cezaları, onura ve ahlaka sığmayan hukuk
dışı uygulamalar
Türkiyede cezaevlerindeki hak ihlallerini
sıraladıkça sıralayabiliriz çünkü devlet mekanizmaları
anayasaya, hukuka, adalete, vicdana göre değil, iktidarınızın
ve özellikle sarayın isteğine ve talimatına göre çalıştırılmaktadır.
SALİH CORA (Trabzon) Öyle bir şey yok.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) Bugün
görüşülen bu yasa teklifiyle yapılacak olan -zaten fiiliyatta
bitirmiş olduğunuz- adalet, eşitlik ilkesini ortadan
kaldırmaktır. Bu düzenlemeyi de infaz indirimi ismi altında
her zaman yaptığınız gibi algı oluşturarak yapma
peşindesiniz. Bu yasa teklifiyle birilerine af çıkarırken
birilerine de işkence sistemini yasallaştırma derdindesiniz.
Unutmayın ki eşit uygulanmayan adalet, adalet değildir. Bu
şekilde düzenlenen teklif kamu vicdanını yaralayacak, toplumsal
barışı da zedeleyecektir. Bu pakete göre gazeteciler,
siyasetçiler, akademisyenler, avukatlar, öğrenciler, emekçiler, sosyal
medya paylaşımcıları, ağır hasta mahpuslar ve
suçsuz yere ebeveynleriyle kalmak zorunda kalan çocuklar bundan
yararlanamayacaklar. Bu durum, açık bir şekilde salgın durumunu
fırsata çevirerek siyasi ortaklık yaptıklarınıza özel
af çıkarma yasasıdır. Bunun yanında kendiniz gibi
düşünmeyen herkesi terörist ilan ederek aslında
karşınızda duran tüm kesimlere yönelik fiilî bir idam zemini
oluşturmak derdindesiniz. İktidarınız gibi
düşünmeyenlere karşı düşman hukuku
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) Bu, kindar bir
tutumda ısrar etme teklifidir. Bu yasa teklifi tam bir ıslah
projesidir. Sizin gibi düşünmeyen her muhalifi neye göre, kime göre
terörist ilan ediyorsunuz? Bu hakkı nereden kendinizde buluyorsunuz? Bu
düzenleme, yaşadığımız olağanüstü süreçte cevap
olacak bir düzenleme değildir.
Sayın milletvekilleri, bu Hükûmet başta
Kürt halkına olmak üzere Türkiye halklarına düşmanlık
gütmektedir. Bu düşmanlık ve tüm demokratik kriterleri hiçe sayarak
oluşturduğunuz düzen, bu iktidarın bitişi olacaktır.
Bizleri yüzlerce yöntemle yıldırmaya, yıkmaya, yakmaya,
katletmeye çalıştınız ama asla haklı ve hakikat
mücadelemizden vazgeçiremediniz, vazgeçiremeyeceksiniz. Bizler, bu
şekliyle çıkarmaya çalıştığınız yasa
teklifini de tanımayacak, kendimizi korumanın yol ve yöntemlerini
elbet bulacağız.
Sayın milletvekilleri, değerli
halkımız; çıkarılmak istenen bu teklifin hiçbir
şekilde hukuki, ahlaki ve vicdani yönü yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHE AYDENİZ (Devamla) Bitiriyorum
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) En önemlisi
Anayasa ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu teklifin bu
şekliyle çıkması bu Meclisin utancı olarak tarihe
geçecektir. Bu utanca ortak olmamak için herkesi duyarlı, vicdanlı,
adaletli olmaya çağırıyorum. İktidarın, kendi
günahlarına ortak etmek için kurdukları bu tuzağa düşmemeye
çağırıyorum.
Bütün halklarımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına son söz
Bursa Milletvekilimiz Sayın Emine Yavuz Gözgeçe aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Gözgeç.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, teklifte kadın
cinayetleri, cinsel saldırı suçları kapsam
dışındadır. Ben de bir kadın vekil olarak tekrar etmek
istiyorum ki kadına şiddet bizim kırmızı çizgimizdir.
Sadece kadına değil, çocuğa, erkeğe, tüm
yaratılmışlara şiddet kabul edilemez. Ancak şunu ifade
etmeliyim ki tüm insanlığa, özellikle kadına karşı
yapılan en kapsamlı şiddet hareketi PKK terörüdür, terör
saldırılarıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kız çocuklarını dağa kaçıran,
onlara tecavüz eden, kadınları canlı bomba olarak kullanan,
kadınları katleden PKK terör örgütüne
NURAN İMİR (Şırnak) Ülkeyi AKP
yönetiyor, AKP. AKP yönetiyor bu ülkeyi.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Devamla)
tek söz dahi
söylemeyenlerin, terör örgütlerinin sözcülüğünü yapanların
(HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
rica ediyorum, sayın konuşmacıyı dinleyelim. Rica ediyorum.
EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Devamla) - Tekrar etmek istiyorum efendim.
BAŞKAN
Buyurun, siz devam edin, Genel Kurula hitap edin.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
PKKya laf sayıyorsun sen, desene
Allah, Allah.
BAŞKAN -
Lütfen, değerli arkadaşlarım
EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Devamla) - Kız
çocuklarını dağa kaçıran, tecavüz eden, kadınları
canlı bomba olarak kullanan, kadınları katleden PKK terör
örgütüne tek söz dahi söylemeyenlerin, söyleyemeyenlerin, terör örgütlerinin
sözcülüğünü yapanların kadına dair tek söz söylemeye
hakları yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT
(Diyarbakır) Bu kadar.
NURAN İMİR
(Şırnak) Hadi! Hadi!
BAŞKAN
Arkadaşlar, rica ediyorum.
EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Devamla) PKKya söyledim arkadaşlar, size söylemedim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yani,
bakın, kürsüde konuşan herkesin hukukunu koruyoruz değerli
arkadaşlarım, rica ediyorum.
Dinleyelim lütfen.
EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, teklifte çocuğun yüksek
yararını gözeten ve kadınlar lehine olan
değişikliklerden kısaca bahsetmek istiyorum.
Yapılan
değişikliklerle, hamile olan veya doğurduğu tarihten
itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol
altına alınma imkânı getiriliyor bu düzenlemeyle. Yine, anne ve
çocuğun yüksek yararı gözetilerek hapis cezasının
infazının geri bırakılma süresi altı ay yerine, bir
yıl altı aya çıkartılıyor ve böylece anne ve
çocuğun ceza infaz kurumuyla daha geç karşılaşması
sağlanıyor.
Yine, 17nci maddede
sadece hükümlünün hastalığı hâlinde infaza ara verme imkânı
varken yapılan değişiklikle, hükümlünün eş veya
çocuklarının sürekli hastalık veya malullük nedeniyle
bakıma muhtaç olmaları hâlinde de hapis cezasının
infazına ara verilme imkânı tanınmakta ve mevcutta var olan
altı aylık süre de bir yıla çıkartılıyor.
Çocuk hükümlülere
ilişkin düzenlemeler var, çocukların üstün yararını
gözeterek. En geç iki ayda bir sağlanan aile görüşmesi imkânı en
geç ayda bir görüşme imkânı yapılıyor. Çocuk hükümlülerin
kardeşiyle de aile görüşmesi yapabilmesi imkânı var. Çocuk
hükümlüler için hazırlanan tören, anma günü, doğum günlerinde
çocukların ailelerinin de etkinliğe katılması imkânı
getiriliyor. Eğer, yine çocuk, bir yakını olmaması
nedeniyle izne çıkamıyorsa eğitim evlerinde iznini
değerlendirebilmesi, kamu kuruluşlarının gençlik
kamplarına, gençlik merkezlerine katılabilme imkânı
düzenleniyor.
Yine, 0-6 yaş
gurubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler için denetimli
serbestlikten yararlanma şartı olarak belirlenen oran beşte 3
belirleniyor, diğer hâllerde bu oran beşte 4. Yani 0-6 yaş
grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlü, koşullu salıverme
için geçirmesi gereken sürenin beşte 3ünü infaz kurumunda geçirmesi hâlinde beşte
2sini denetimli serbestlikten yararlanabilecek. Bu hâlde de azami denetimli
serbestlik süresi dört yıl olarak belirlenmiş.
Özel infaz usulleri kapsamında da kadınlar
ve çocuklar lehine düzenlemeler var. Kadın, çocuk veya 65
yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları bir
yıl ya da daha az süreli hapis cezasını konutta çekebilmesi,
yine doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçen ve toplam üç
yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan
kadınların cezasını konutta çekebilme imkânı
getiriliyor. Koşullu salıverilme süresinin hesaplanması da, yine
çocuklara ilişkin özel hükümler var, 15 yaşına kadar olan
çocukların infaz kurumunda geçirdiği bir gün üç gün
sayılıyor. 18 yaşına kadar çocukların infaz kurumunda
geçirdiği bir gün iki gün olarak sayılıyor. Çocuklar için yine
önemli bir düzenleme; adli kontrol sürecinde daha iyi takip edilebilmeleri ve
haklarında yapılacak iyileştirme çalışmalarının
daha verimli hâle getirilmesi amacıyla rehberlik edecek bir uzman
görevlendirilmesi söz konusu.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz tüm
insanlık bir virüsle mücadele ediyor. Başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık
Bakanımız, tüm bakanlarımız, sağlık çalışanlarımız,
vekillerimiz, belediye başkanlarımız, tüm milletimizle topyekûn
bir mücadele veriyoruz. Biz inanıyoruz ki her zorlukla birlikte mutlak bir
kolaylık vardır. Milletimizin birlik ve beraberliğiyle, en
önemlisi Allahın yardımıyla bu zor günleri de aşarız
inşallah diyorum.
Kanun teklifinin hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi birinci bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi yapacağız. Bu sürenin yarısını sisteme
giren değerli milletvekillerimiz, diğer yarısını da
Sayın Komisyon kullanacak.
Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, yapılan infaz düzenlemesiyle, cezaevlerine girecek
süreli yayınlar ve kitaplar konusunda da ciddi kısıtlamalar
getiriliyor. Şimdiye kadar fiili olarak zaten cezaevlerinde kitap ve
muhalif yayınların, Yeni Yaşam, BirGün ve Evrensel gibi
yayınların cezaevlerine girmesinde problemler vardı, bu durum
yasallaştırılmak isteniliyor.
Şimdi ne deniliyor? Basın İlan
Kurumundan ilan alamayanlar cezaevine giremeyecekler. Bunun, en temel hak olan
bilgi edinme hakkının, bilgilenme hakkının ihlali olup
olmadığını Komisyona sormak istiyorum. Bu düzenlemeyle ne
amaçladıklarını açıklarlarsa sevinirim.
BAŞKAN Sayın Pekgözegü
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına
Dair Sözleşmenin 1inci maddesine göre 18 yaşına kadar her
insan çocuktur. AKP iktidarı döneminde çocuk mahpus sayısı
azalmadı, en az yüzde 26 arttı. Çocukların suça yönelmesinde
etkili olan toplumsal nedenleri bu pakette değerlendirmişler midir
Komisyon üyeleri? Suç, sosyolojik, pedagojik bir sorundur. Bu sorunları
çözmeden, çocukların cezaevlerinde olmasını nasıl
açıklıyorlar?
BAŞKAN Sayın Orhan Işık
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
5275 sayılı Kanunun 47nci maddesinde
disiplin soruşturması için süreler iki ve yedi gün iken madde 27yle
beş ve on beş günlük süreler öngörülüyor. Sürelerin bu şekilde
artırılması hangi pedagojik araştırmanın
sonucunda değerlendirilip belirlenmiştir? Sürenin
artırılmasının çocuklar üzerinde nasıl bir fayda
sağlayacağı düşünülüyor? Sonuçta, çocuklar 12
yaşından itibaren somut zekâyla birlikte dış dünyayı
algılayabiliyor, yetiştiği çevreye göre ve beslenme
koşullarına göre gelişimi daha geriden gelebiliyor. Uzun süre
ceza beklentisinin çocuğun psikolojisi üzerinde yaratacağı
kaygı nasıl ortadan kaldırılacaktır? Bu düzenleme,
personelin çocuklar üzerinde keyfî tutumlarına neden olmayacak mı?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
32nci maddesiyle ceza infaz kanununa eklenen geçici 6ncı maddede
olduğu gibi bu düzenlemede özel hayata karşı suçların
kapsam dışında bırakılmasının çelişkiye
sebep olabileceğini ifade etmek isterim. Özel Hayata ve Hayatın
Gizli Alanına Karşı Suçlar olarak tanımlanan Türk Ceza
Kanunu 132, 133, 134, 135, 136, 137 ve 138inci gerek suçların
niteliği ve gerekse öngörülen hapis cezalarının miktarı
itibarıyla geçici düzenlemenin kapsam dışı
tutulmasını gerektirecek ağırlıkta ve tehlikede
olmadığı, tehlikelilik hâlinin daha fazla olduğu kabul
edilebilecek suçların geçici düzenleme kapsamında olduğu hâlde
bunun kapsam dışı bırakılması Anayasanın
10uncu maddesindeki eşitlik ilkesine, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin Ayrımcılık yasağı 14üncü
maddesine aykırılık teşkil etmiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gülüm
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Yasaya ilişkin
soru sormak isterdim ama cezaevlerinden sürekli coronayla ilgili haberler geldiği
için mecburen bunlara öncelik veriyoruz zira yaşam hakkından
bahsediyoruz.
Şanlıurfa 2 Nolu T Tipi Kapalı
Cezaevi B-5 koğuşunda 22 kişi kalıyor. Sekiz gündür yüksek
ateş, kuru öksürükle şikâyetleri olan mahpuslar var. Kontrolleri
yapılmamış, muayeneleri yapılmamış, ilk hafta
sadece 3 kişide bu belirtiler varken bu hafta koğuşta kalan
herkeste aynı belirtiler gerçekleşmeye başlamış. Daha
önce bunlar açlık grevine giren insanlar, dolayısıyla
bağışıklıkları çok zayıf; kontrollerinin
yapılmamasının gerekçesi nedir?
BAŞKAN Sayın Aydoğan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Başkanım.
Bu yasa görüşülürken infaza ilişkin
kısmında Avrupa Birliği müktesebatından bahsetti
yasayı getiren arkadaşlar. Avrupa Birliği müktesebatının,
en hızlı ve yaygın olduğu dönemde cezaevlerindeki
koşullar sivil toplum örgütleri tarafından denetlenebiliyordu. 2010
yılından sonra yine bu iktidar bunların tamamını
unuttu. Şimdi, infazla ilgili kurulan gözlem kurullarında Aile
Bakanlığından ve Sağlık Bakanlığından
birer uzman veya yetkili olmasına rağmen barolardan neden yok, sivil
toplum örgütlerinden neden yok, Avrupa Birliğiyle bunun ilgisi nedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çelik
TUMA ÇELİK (Mardin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
5275 sayılı Kanunun, 62ci maddesinin
(3)üncü fıkrasında getirilen basın yasağında
çocuğun korunmasında hedeflenen hukuki yarar nedir? İfade
özgürlüğüne ket vurulması, çocuğun gelişimi
açısından sorunlar doğurduğunda, buna dair alınan
önlemler nedir? Çocuğun, kendi dilinde kitap okuma hakkı neden
engelleniyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çepni
.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Eğer bu
düzenleme mücbir sebeplerle Covidle mücadele için yapılıyorsa
eşitlik ilkesine tam uyum zorunlu değil midir? İçeride kalması
düşünülen siyasi mahpuslar, bu durumda ölüme terk edilmiş olmuyorlar
mı? Mücbir sebeple yapılan bir düzenlemede bile tercih edilen bu
eşitsizlik özel af niteliğinde değil midir?
BAŞKAN Sayın Coşkun
ŞEVİN ÇOŞKUN (Muş)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bilindiği gibi, çok ağır isnatlarla
yargılanan tutukluların, çoğu zaman mahkemeye çıkma
talepleri reddedilmekte, ifadeleri SEGBİSle alınmaktadır.
Uygulamada hâl böyleyken, yeni düzenlemeyle, tutuklu ve hükümlüler, on beş
gün süreyle cezaevinden çıkarılarak gözaltına alınabilecek.
Bugüne kadar, yasaya uygun olmamasına rağmen cezaevinden
çıkarılanlar baskı altında tutuldu, zorla ifadeleri
alındı. Bu düzenlemenin amacı, tutuklu ve hükümlüye, bir: Gizli
tanık ve itirafçılığı dayatmak mı? İki:
Gözaltı, işkence ve kötü muamele tehdidi altında tutmak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşdemir
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Yasa teklifinde madde 48e ekstra cezalar
eklenmiş, odaya kapatmak ve aile görüş yasağının
uzatılması gibi. Hangi cezaevlerinde, hangi uzman kadroyla, bilimsel
veriler ışığında inceleme yapılıp yeni
cezalar üretildi? Çocuğun dünyasında güven olarak kodlanmış
aile bağı kesildiğinde, cezaevinde kendini ifade edemeyen
çocuğun istismara uğraması ya da şiddet görmesi durumunda,
bu durumun üstünün örtülmesine engel olacak mekanizmalar düşünülüyor mu?
Yine, çocuklarla ilgili bu yasalar hazırlanırken hangi uzmanlardan
görüş alındı? Bunu öğrenmek istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yargı, zaten siyasallaşmış
durumdaydı ve adaleti katlediyordu, infaz yasası maalesef daha da
kötüleştiriyor. İşte, size bir örnek: Mehmet Yeterin dün Bafra
Cezaevinde vefat ettiği haberini almıştık. Oğlu ve
avukatıyla görüştüm. Ameliyatı, ölümü ve gömülmesi ailesine
haber verilmeden yapılmış. İki farklı savcı
açıklaması var; Samsun savcısı, Coronavirüs müspet ve
ailesine ulaşılamadı. dedi, Bafra cumhuriyet savcısı,
Ailesine ulaşıldı ve corona menfi. dedi. Biz, devletin hangi
savcısına güveneceğiz?
Siyasallaştırdığınız yargı, işte bu tür
skandallara yol açıyor. İnfaz yasası konusundaki
eleştirilerimizi hâlâ dinlemiyorsunuz, bu ayrımcı yasayı
dayatmaya çalışıyorsunuz.
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Sayın Komisyonda.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Tahmin ediyorum, burada 12 saygıdeğer
milletvekilimizin, soru-cevaplarıyla beraber soruları oldu. Tabii,
çocukla ilgili olarak birçok sayın milletvekilimiz temas ettiler, ben onlarla
ortak
Sayın Pekgözegü, Sayın Koçyiğit ve aynı zamanda
Sayın Işık özellikle çocuklarla ilgili düzenlemelerle ilgili
birkaç ortak hususu sordular.
Öncelikle şunu söyleyebiliriz ki cezanın
birinci hedefi kamu düzenini ve toplumu korumak, ikincisi cezaların
gelişmesini, oluşmasını engellemek, üçüncüsü de suçlunun
yani suçu işleyen failin ıslah edilmesidir. Tabii, 18 yaş
altı -bizim kanunlarımızda özellikle 15-18 yaş arası
ve 15 yaşından küçük- suça sürüklenen çocukların
işlemiş oldukları suçlarla beraber cezaevi
koşullarında infaz şartlarının neler olduğuna
dair birkaç hususu özellikle belirtmek istiyorum.
Özellikle adli kontrole tabi tutulan çocuğa bir
uzman görevlendirilmektedir. Bu uzman, suça sürüklenen çocuğu uzun zaman
dinleyerek ve bir takip planı hazırlayacak şekilde-
çocuğun bir daha suç işlememesi ve ıslah edilmesi
noktasında gerekli tedbirlerin neler olduğuna dair idareye bir rapor
hazırlıyor, bunu ifade etmek isterim.
Yine, çocuklar hakkında özgürlükten yoksun
bırakma en son çare olarak düşünüldüğü için bu konudaki mevcut
uygulamamızda, ceza infaz kurumlarında, özellikle özel günlerde
idarede, cezaevi koşulları içerisinde birçok tedbirin
alınması ve çocuğun bu özel günlerde kardeşleriyle ve ailesiyle
irtibatının kesilmemesi noktasında çok özel bir çaba sarf
edilmektedir.
Sayın Koçyiğit, birinci aşamada,
kitap ve yayınlara kısıtlama getirildiğini, özellikle
Basın İlan Kurumu kapsamı içerisindeki yayınların
cezaevine gelebileceğini, diğer yayınlar konusunda bazı
takdir hakkının keyfîyete sebebiyet vereceğini, bunun da olumsuz
bir durumu ortaya çıkarabileceğini ifade etmektedir.
Buradaki esas durum, malumunuz, birçok yayın
kuruluşu Basın İlan Kurumu standartlarını
taşımadan yayıncılığa başlıyor ve kamu
düzeni açısından devletin denetim konusunda birçok
sıkıntılar yaşadığını görüyoruz. Esas
burada, Basın İlan Kurumu takibiyle beraber bir keyfîliğin önüne
geçilmesi ve bir disiplinin sağlanması öngörülmektedir. Aksi
takdirde, bunun dışındaki bir durum olduğunda
başı boş, tamamen keyfî, çok daha farklı
uygulamaların ortaya
çıkabileceğini düşünüyoruz. Bir standardın olması
gerekir diye düşünüyoruz, bunda da Basın İlan Kurumunun
şartlarının çok daha uygun olduğunu ifade ediyoruz.
Bu arada da, ifade edildi, birçok
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bu hak ihlali değil mi ama?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) - Efendim, bakın, bir disiplinin olması gerekiyor ama
yani sizin
BAŞKAN Tamamlayalım.
Karşılıklı olmasın, bir tamamlayalım, ondan
sonra.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) - Bir disiplini olmadan, bir kuralı olmadan siz
gelişigüzel bütün yayınların cezaevine girebileceğini
düşünebiliyor musunuz. Bu, esas keyfîliğe yol açar.
Bu arada, gündeme geldi, BirGün, Evrensel,
Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü gibi gazeteler de şu andaki cezaevi
koşulları içerisinde cezaevine girmektedir. Bu konuda da bilgi vermek
istedim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yeni Yaşam.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Yeni Yaşam girmiyor.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) - Efendim, o standartları taşıyorsa
RIDVAN TURAN (Mersin) Girmiyor. Ben imtiyaz
sahibiyim, girmiyor.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Bakın, Basın İlan Kurumunun standartları
çok öyle ağır şartlar değil, yani günümüzde biliyoruz,
gelişigüzel, başıboş, kimin çıkardığı
belli olmayan, yazı işleri müdürünün belli olmadığı,
çok garip yayınlar var.
TUMA ÇELİK (Mardin) - Kimin
çıkardığı belli olmayan. ne demek?
BAŞKAN -
Siz devam edin, lütfen.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Efendim, siz itiraz edersiniz, itirazınızı
sunarsınız.
Evet, Sayın Tanal, özellikle Türk Ceza
Kanununun 132, 133, 134, 135 ve 136ncı maddelerinde ifade edildiği
üzere, özel hayata ilişkin suçlarla ilgili bir durumun kapsam
dışında kalmasının Anayasanın eşitlik
ilkelerine aykırı olduğunu ifade ediyor. Hayır,
geçmişte bunun çok ciddi ağır sonuçlarının
olduğunu biliyoruz. Özellikle, FETÖ terör örgütünün
mensuplarının çok keyfî uygulamalarla kişilerin özel
hayatı, özellikle telefon dinleme, fiziki takiplerle beraber çok
ağır şartlarda mağduriyetler
yaşatıldığı bir durum yaşadık, gördük,
biliyoruz. Dolayısıyla, bu tür olaylara karışacakların
bu mahiyette de bu kapsamın dışında olmasıyla beraber,
esasında bu tür eylemlere, bu tür suçlara karşı bizim AK
PARTİ olarak tavrımızın ne olduğunu da çok net olarak
ifade etmek istiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Hepsi FETÖ
değil Başkanım. Yani bu, böyle değil.
BAŞKAN Sayın Tanal, oturun, Komisyonu
bir dinleyelim, rica ediyorum.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) FETÖ terör örgütü mensuplarının bu konuda neler
yaptıklarını, neler
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bunların hepsi
FETÖ değil. Onu size söylemeye çalışıyorum.
BAŞKAN Siz devam edin, Sayın Güler.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Peki, devam ediyorum.
Sayın Gergerlioğlunun sorularıyla
ilgili notlarımızı aldık. Özellikle çok zor bir dönemden
geçiyoruz yani Covid-19 salgınından kaynaklı olarak bazı
vefat eden kişilerin yapılan daha önceki tetkiklerinde ve
tahlillerinde negatif çıkmasına rağmen ölümü de
gerçekleştiği için tedbir amaçlı olarak sağlık kuruluşlarımızın
özellikle defin merasimlerinde ve defin işlemlerinde biraz daha dikkat
etmesi gerektiği hususunda -bu hastalığın
yayılmaması için de özel bazı çabaları izliyoruz-
notlarımızı aldık. Bafra Cezaeviyle ilgili olarak durumun
neler olabileceğini ifade ediyoruz.
Sayın Turan Aydoğanın bir ifadesi
vardı -özellikle bu infaz yasasını incelediğimizde çok
önemli bir kurumsal yapının ihdas edildiğini görüyoruz- bu da
gözlem ve izleme heyeti; evet olabilir, değerlendirilebilir. Gözlem ve
izleme heyeti Batıda çok daha yerleşik bir şekilde
uygulanıyor. Bundan sonraki dönemlerde de gerçekten iyi hâle gelmiş,
ıslah olduğuna inanılan kişiler bu gözlem ve izleme
heyetlerinin bir raporuyla ve infaz hâkimliğinin onayıyla beraber o
süresi geldiğinde tahliye olabileceklerdir. Ancak özellikle kamuoyunu çok
yakından ilgilendiren ve medyada da çok ağır bir şekilde
değerlendirilen suç makinesi diyebileceğimiz bazı kişilerin
de bu komisyonların izleme ve gözleme faaliyetleriyle beraber, herhâlde
bundan sonraki dönemlerde iyi hâl durumuyla beraber tahliye olmasının
önüne geçilecektir. Bu, devrim niteliğinde bir durumdur. Evet, bu gözlem
ve izleme heyetine barolardan, sivil toplum örgütlerinden de katkı
sağlayacak, bu manada, maiyet içerisinde yer alacak kişiler olabilir,
mümkündür, bunlar değerlendirilebilir çünkü yeni bir sistem inşa
ediliyor. Bu sistemin kurumsal manada oturması ve
çalışmalarını belli kurallar içerisinde sürdürmesi de önem
arz edecektir. Bunu da ifade etmek isteriz.
Biraz önce Sayın Gülüm, Urfa Cezaeviyle ilgili
birkaç hususu ifade etti. Notlarımızı aldık, yakinen de
takip ederiz elbette ancak şunu söyleyebiliriz, bütün cezaevlerimizde
-şu andaki arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi-
Türkiyede şu anda hiçbir cezaevinde corona vakasıyla ilgili bir
durum söz konusu değildir. Elbette bazı belirtiler olabilir, daha
yakinen takip edeceğiz bu mahiyette.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güler, toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Var,
elinizde.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Güneş
balçıkla sıvanmaz ya.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Şimdi, ben bahsetmek istemedim ama bu, Urfa Cezaevindeki
ilgili mahkûm Mehmet Binici uzun zamandır astım
hastalığından muzdarip, tedavisi devam eden bir mahkûm.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Risk grubunda, niye çıkarmıyorsunuz?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Dolayısıyla, siz de bilirsiniz ki Dünya
Sağlık Örgütünün de şu anda bahsettiği raporlara
baktığımızda ikincil ve üçüncül hastalıkları
olanların, bu da nedir, astım gibi, bronşit gibi ve özellikle
şeker hastalığı gibi, tansiyon gibi
hastalığı olan kişilerin bu mahiyette çok daha
sıkıntılı durumlara düşebileceğini ifade ediyor.
Dolayısıyla bunu da ifade etmek istedim. (HDP sıralarından
gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bırakın,
ölmesinler.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bırakın, ölmesin.
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Peki, çok teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar
Sayın Koçyiğit, size söz vereceğim
kayıtlara geçmesi açısından ayakta konuşmak üzere. Lütfen
öne gelin, şuraya gelin, kayıtlara geçmesi için. Sizin bir
itirazınızı ben gördüm. Kayıtlara geçmesi
açısından size son kez bir söz vereyim. Oradan ifade edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, bir defa, Basın İlan Kurumundan ilan
olmayanları başıboş olarak tanımlamak bir Komisyon
için çok talihsiz bir tanımlama. Kimin çıkardığı
belli olmuyor. diye bir ifade kullandı Sayın Komisyon Sözcüsü.
Örneğin, Yeni Yaşam gazetesini çıkaran arkadaşımız,
sahibi burada; Mersin Milletvekilimiz Rıdvan Turan çıkarıyor.
Ama bu gazete ve diğer muhalif gazeteler cezaevlerine alınmıyor.
Kitaplar konusunda ciddi sıkıntılar var.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçmiştir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bu, en temel olan insan hakkına, düşünce ve fikir özgürlüğüne ve
bilgi alma hakkına bir darbedir. Toplumu disipline etme
arayışının bir şeyidir.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
soru-cevap işlemini tamamladık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
ben zaman içerisinde sisteme giren arkadaşlarımıza söz veririm
ama bu, böyle, artık karşılıklı değil. Sorular
soruluyor, Komisyonun belli bir süresi var.
TUMA ÇELİK (Mardin) Cevap vermedi ama.
Sorduğum sorunun cevabı gelmedi.
BAŞKAN Sayın Komisyon, cevap
veremediklerinizi lütfen bu arada araştırınız. Ben makul
bir açıklamayı daha sonra size sunarım.
TUMA ÇELİK (Mardin) Bir soru sordum,
çocuğun ana dilde okuma hakkı neden engelleniyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, tutanağa geçmesi adına bir cümle
söyleyeceğim, tek cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, benim sorum açık ve nettir. Türk Ceza Kanunu 132, 133,
134, 135, 136, 137, 138
Dedim ki
Yani burada bu soruyla ilgili hemen
Sayın Komisyon Başkanı Bunlar FETÖcüdür. dedi. O zaman bize
şunu verebilir mi? Bu Ceza Kanunundan şu anda mahkûm olan kaç tane
FETÖcü var; kaç tane normal, sıradan vatandaş var? Bunu versinler
bize.
BAŞKAN Peki, bunları da bir araştırsınlar, bir ara
açıklasınlar.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Soru-cevap bitti
Başkan, ya!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
niçin müdahale ediyorsunuz?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Başkanım,
soru-cevap bittiğinde soru soruyorlar. Böyle bir şey olmaz ki!
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Yani bunları
söylediğimiz zaman müdahale mi oluyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Arkadaşlar,
sizin milletvekilleriniz sormuyorsa benim hakkımı niye tecavüz
ediyorsunuz yani birbirimize hoşgörülü olacağız,
saygılı olacağız.
BAŞKAN Rica ediyorum değerli
arkadaşlarım.
Sayın Başer ve Sayın Koçer, burada
arkadaşlarımız Meclis Başkan Vekilinden izin alarak
konuşuyorlar. Lütfen, bir önemli kanun görüşülürken benim yapmaya
çalıştığım, herkesin kafasındaki soruların
giderilmesi. Kaliteli yasama tekniğini yapmaya çalışıyoruz.
Tahammüllü olacağız değerli arkadaşlarım, yani
kafalarda oluşan soru işaretlerini gidermekten daha doğal ne
olabilir? Komisyon Ben sorulara cevap vermek istiyorum. diyor. Soruları
o şekilde alıyoruz, yani rica ediyorum, sizler lütfen müdahale
etmeyin. Özellikle idareyi bana bırakın ben kurallara uygun yönetmeye
devam ederim.
Değerli arkadaşlarım, birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilim,
şu aşama yoklama talebinin olacağı bir aşama
değil.
Değerli arkadaşlarım, özellikle Grup
Başkan Vekillerinizin müdahale ettiği konularda bir konuya
girmeyelim. İç Tüzükümüzün okunmasında, bilinmesinde yarar
vardır. Ne zaman önergeler verilir, ne zaman oylamalar yapılır,
ne zaman yoklamaların isteneceği İç Tüzükümüzde
açıktır. Şu aşamada Sayın Beştaş belki
önerge olduğunu farz ederek konuya girmiştir ama daha önergelere
başlamadık.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
Buyurun Sayın Beştaş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, her yayın
organının Basın İlan Kurumuna ilan vermek zorunda
olmadığına, yasaklanmayan, toplatılmayan hiçbir
yayının cezaevine girişinin engellenemeyeceğine,
cezaevlerinde corona salgını yaşanmasından büyük
endişe duyduklarına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle teknik bir hata sebebiyle kalktım.
BAŞKAN Tabii, tabii, ben anladım zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sorulara
verilen cevaplarda bir iki hususta yasal olarak vahim bir niteleme
yapıldı. Bir kere, cezaevlerine girecek basın yayın
organlarına, herhangi bir basın yayın kurumu karar veremez,
basın savcılığı vardır -her yayın
organı Basın İlan Kurumuna ilan vermek zorunda değildir- ve
basın savcılığının denetimindedir, bu birincisi.
İkincisi, yasaklanmayan, toplatılmayan
hiçbir yayının cezaevine girişi engellenemez, bu yasa
dışı bir şeydir. Yani böyle yasak bir meseleyi sanki
yasalmış, meşruymuş gibi ifade etmeleri tümüyle
yanıltıcı, aldatıcı ve maalesef gerçek
dışıdır. Şimdi, cezaevlerinden -şu anda elimde-
5-10 tane dilekçe aldım bugün, sadece şunlar, cezaevinden
geldiği belli. Bunu özellikle söylüyorum: Yeni Yaşam gazetesi,
Evrensel ve BirGün hepsine verilmiyor, Yeni Yaşam hiç verilmiyor. Toplatılmayan
yayınlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş,
toparlayın. Bunları diğer konuşmalar sırasında da
ifade ederseniz yararlı olur. Lütfen toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunlar
çok önemli. Sayın Başkan, çok önemli olduğu için söz aldım.
Şimdi, burada getirilen düzenleme basın
savcılığını da Türk Ceza Kanununu da ilgili bütün
hükümleri de lağvediyor, diyor ki: Sen Basın İlan Kurumuna ilan
vermezsen ben bu yayını almıyorum. Bu birincisi.
Covid-19a ilişkin de biz cezaevlerinde corona
salgınının olmasından büyük bir endişe duyuyoruz. Bunu
mutlu olduğumuz için anlatmıyoruz. Şu anda elimdeki bu
şeylerden yüz tane örnek verebilirim, faksla geldi. Hepsi dezenfektan
olmadığını, maske olmadığını, koruma
olmadığını, arkadaşlarının karantinaya
alındığını söylüyorlar. Bunların hepsi Van Yüksek
Güvenlikli Cezaevinden geldi. Bugün Silivride 2 mahpus yine karantinaya
alınmış. Bunu reddederek, Ölümleri Covid-19a bağlı
değil. diyerek bu üstü örtülecek bir mesele değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz 294
bin insanın yaşam hakkından söz ediyoruz. Bu işi lütfen
ciddiye alsınlar, biz basit bir meseleden söz etmiyoruz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
Komisyon sıralarımızda Adalet Bakanlığının
temsilcileri de var, bu taleplerinizi onlar da duyuyorlar, Sayın Komisyon
Başkanıyla paylaşsınlar lütfen. İlerleyen zamanlarda
gerekli açıklamalarda bulunmak üzere ben Komisyonumuza da söz veririm.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
şimdi madde üzerindeki görüşmelere başlayacağız.
1inci madde üzerinde üç önerge vardır.
İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ayhan Altıntaş Yasin Öztürk Ümit
Beyaz
Ankara Denizli İstanbul
Arslan Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Lütfü
Türkkan
Eskişehir Aksaray Kocaeli
Hüseyin Örs
Trabzon
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Muazzez Orhan
Işık Züleyha
Gülüm
İzmir Van İstanbul
Abdullah
Koç Murat Çepni Dirayet Dilan Taşdemir
Ağrı İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir uğultu başladı salonda, bir rica edelim, maddeler üzerindeki
görüşmelere başlayacağız.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen
Kocaeli Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan.
Süreniz beş dakika Sayın Türkkan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, dünden başlamak istiyorum. Dün Sayın Grup
Başkan Vekili Cahit Özkan kürsüye geldi, Bu, Cumhur
İttifakının bir yasa teklifidir ve arkasındayız.
dedi. Ama enteresan, iş yoklama isteyen gruptan sonra oylamaya gelince
Milliyetçi Hareket Partisi Grubundan 40 kişi buradayken siz,
yarınız bile burada yoktunuz. Nasıl
yanındasınız? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, ben bir şey söylemek istiyorum, bir
müsaade edin.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Yalan söylüyorsun.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
rica ediyorum, lütfen. Arkadaşlarım, konuşmacıyı
dinleyelim lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Burada kaç
yıldır, eskiden beri milletvekilliği yapan arkadaşlar var.
Hiçbir zaman anlaşmadığınız, mutabakata
varmadığınız bir kanunla alakalı hiç kimse daha yoklamaya
girmemiş, siz de dâhil. Bunu önce öğreneceksiniz ve burada
bulunacaksınız. Ama zannediyorum dünkü bu
yanlışınızdan dolayı çok ciddi bir resesyona girdiniz.
Kanunun arkasında durmak için önce buraya bir gelin.
Gelelim bu kanunla alakalı olarak meseleye. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen, değerli
arkadaşlarım, rica ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Cezaevlerinin fiziken
doluluğu nedeniyle bu kanunun çıkması elzemdir, doğrudur;
cezaevlerinde insanlar yerde yatıyor, bu da doğrudur; cezaevlerini
boşaltmak lazım, bu da doğrudur, corona virüsü her yerde var,
cezaevlerinde olmaz mı? Orada da mutlaka vardır, şu anda
baş göstermediyse, göstermeyecek anlamı da çıkmaz, mutlaka orada
da olacaktır. Cezaevlerini boşaltmak bu açıdan çok önemlidir.
Ama 300 bin adamı cezaevlerine atan da sizsiniz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NECİP NASIR (İzmir) - Hadi oradan be!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bu sayı 2002de 60
bin kişiydi, 300 bin kişiyi ben atmadım, siz attınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Mahkemeler var,
mahkemeler, yargı
BAŞKAN Konuşmaları herkesin
saygıyla dinlemesini rica ediyorum değerli arkadaşlarım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Dolayısıyla
şu anda kendi hatalarınızın tamiri için bu meselenin
gündeme getirilmesi zamanlama açısından enteresan.
Bakın, ben bir şey söyleyeceğim.
Kadına şiddetle alakalı meseleyi devamlı söylüyorlar, o
konuyla alakalı bir şey daha ifade edeyim.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Şiddet, terör
dağda, dağda.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Kadına şiddet
şeklinde Türk Ceza Kanununda müstakil bir madde yok bir kere yani orada
hukukçular da var, bilirler. Türk Ceza Kanunu 81inci maddede ve devamında
düzenlenen kasten öldürme suçlarında, TCK 82nci madde (d) bendinde üst
soy, alt soy, eş olarak atıf yapılarak
ağırlaştırma yapılıyor. TCK 86da kasten yaralama
suçlarında yine üst soy, alt soy, eş olarak atıf yapılarak
ağırlaştırma yapılıyor. TCK 96da eziyet
suçlarının 2nci fıkrasında yine üst soy, alt soy ve eş
olarak atıf yapılarak ağırlaştırma
yapılıyor. Yani peki, kadın sadece eş mi? Mesela o
kadın vardı, genç kızımız vardı, 20
yaşında bu kız, Berfin, bu bir eş değil ama eziyet
gördü, hâli bu. Yani buna ağırlaştırılmış
ceza verecek bir kanun yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Var, var, o var,
teklifte var o.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Biz de o yüzden dedik ki
arkadaşlar: Kadın sadece eş değil, kadınlar
nişanlı olabilir, ispat edilemeyen imam nikahlılar olabilir. Biz
kasten öldürme, kasten yaralama ve eziyet maddelerine kadın kavramının
müstakil olarak eklenmesini
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Var, var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
ve infaz hükümlerinin de
bu istisnaya göre ağırlaştırılmasını talep
ediyoruz, bunun önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bir de, bir konudan daha bahsedeceğim, bugün
bir haber vardı gazetenin birisinde, saray için araç ihalesi
açılmış, 14 araç alınacakmış. Bakın, ben bir
şey söyleyeyim mi size, ben Sayın Cumhurbaşkanının bu
ihaleden haberi olduğunu zannetmiyorum yani Sayın
Cumhurbaşkanın ihtiyacı olduğunu da zannetmiyorum. Orada
çalışan, danışman vesaire gibi kurullarda çalışan
arkadaşların kendilerinin talebiyle açılmış bir
ihaledir bu. Bunu kim yaptıysa onu mutlaka bulun. Bu, Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğanın en büyük
düşmanıdır. Millet Açım. diyor, Maske
alamayacağım. diyor.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Maske bedava, bedava.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Evinde kadın
Açım, çocuklarıma bir şey yediremiyorum, o yüzden dileniyorum
diyor. Bu dönemde böyle bir ihaleyi açmak bu milleti -ben size bir şey
söyleyeyim- çıldırtır, deli eder, sıkıntıya
sokar. Bu konuya lütfen eğilmenizi istiyorum, bu konu önemli. Ya millet
Param yok, maske alamıyorum. diyor, o yüzden bedava yaptınız.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Bedava
dağıtılıyor, bedava dağıtılıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bak, Parayla
satacağız. dedi bakan, baktınız millet aç Bedava dağıtacağız.
dediniz. Onu almakta zorlanıyor, onu dağıtamadık. Maskeyle
ilgili bir şey daha söyleyeceğim. Bir maske meselesini beceremediniz,
dördüncü defa değişti. Önce parayla satacaktınız, sonra
bedava dediniz, sonra PTT dediniz, şimdi eczane oldu. Bakalım
bundan sonra ne olacak. İnşallah sonu hayır olur.
Hepinize hayırlı günler diliyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bakın bir kanun teklifini görüşürken, özellikle kanun teklifini
getiren partimizin ya da partilerimizin eleştiriler
karşısında daha bir tahammüllü olması gerekir, bu işin
doğası gereğidir. Burada yapılacak
tartışmaların fikrî dünyamıza bir zenginlik
katmasını bekliyorum ben. Özellikle teknik yönlerde yapılacak
eleştirilerin ya da her türlü sert eleştirilerin göğüslenmesi
gerekir. Ayrıca, burada partilerimizin sözcüleri var, ben onlar
istedikleri zaman da kendilerine söz veriyorum ama
arkadaşlarımızın dışarıdan müdahaleleri
işin yürümesini gerçekten zorlaştırıyor. Bunu
yapmayalım, herkesi bir saygıyla dinleyelim, cevap verecek olan
arkadaşlarımız cevabını verirler. Bu şekilde bir
süreci beraber götürelim arkadaşlarım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun lütfen.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın görüşülmekte
olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
şimdi, dün yaşanan, Genel Kurulun kapanmasıyla alakalı
meseleyi ben şahsen hiç gündem yapmayı düşünmüyordum fakat
Sayın Grup Başkan Vekili kürsüden bizi de suçlayarak konuşma ihtiyacı
duyunca çok tabii olarak cevap vermemiz lazım. Şimdi, kanunu getiren
MHP Grubu ve biziz ve tabiidir ki burada olması gereken bizleriz.
Salı günü 14 tane oylamamız vardı, bizim bütün
milletvekillerimiz buradaydı. Bu konuda hiçbir sayısal sorunumuz yok
ve nihayetinde, düne geldiğimizde
Hepimiz biliyoruz, bugünlerde çok özel
zamanlardan geçiyoruz. Bin defa konuştuk, dedik ki:
Arkadaşlarımız var, aslında, normal şartlar
altında, bütün gruplardan 70e yakın milletvekilimizin
sağlık açısından dışarıya çıkma
yasağı var. Ayrıca, kadın arkadaşlarımız da
dâhil olmak üzere, daha evvelden kanser tedavisi gören
arkadaşlarımız var. Sağlık açısından çok
önemli bir süreçten geçiyoruz. Daha evvel gruplar arasında bu süreci
götürürken yoklama istemek gibi bir şey yapmamaya dair bir serbest
çalışma planı üzerinde biz buradayız; böyle biliyoruz,
böyle konuştuk ve söze itimat ediyoruz. İstenebilir mi? Evet,
istenebilir ama burada, efendim, takip etmemek, burada olamamak
Ha, bugün
hepimiz buradayız; hatta, isterseniz sabaha kadar buradayız,
isterseniz hafta sonu da buradayız; ne kadar istiyorsanız
buradayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç kimse
çalışmaktan kaçmıyor, sonuna kadar buradayız ama bizim
kabahatimiz söze inanmaktır, kabahatimiz budur; bir kez daha görmüş
olduk.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, bir saniye
Sayın Başkanım, izninizle, bitirmek
istiyorum.
Şimdi, efendim, hapishaneler
Ya, soracağım
ben: Darbeciler olmasın mı hapishanelerde, olmasın mı
cezaevinde? PKKlılar olmasın mı, DHKP-Cliler olmasın
mı, kasten adam öldürenler olmasın mı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu mudur yani, bu mudur, bu mudur
kardeşim? Biz buraya gelmişiz
(HDP sıralarından
gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) IŞİDciler
olmasın mı?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir sakin olalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz sakiniz
Başkanım.
Yani burada şunu belirtmem lazım: Biz
fikrî mücadeleye varız ama siz kürsüden
Hem burada hiç
olmayacaksınız
Eğer iyi niyetliyseniz, burada sayı
çıkmayacaksa bile buradaysanız oy kullanacaksınız;
nezaketen bu böyledir, nezaketen. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen, karşılıklı değil.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ha, o sebeple, Genel
Kurulun kapanmasından haz duyanları, onları kendilerine havale
ediyorum. Biz hep buradayız ve çalışacağız
inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
söz istiyorum.
BAŞKAN Yani, ben, bu konuyu fazla
tartışmanın da gereği olduğunu düşünmüyorum.
Sayın Türkkan, bir cümleyle lütfen bitirelim.
Çünkü çok yoğun maddelerimiz var değerli arkadaşlarım.
Yani bir de konuşmacılara bir hak
tanıyalım kürsüde, ondan sonra oylamalarımızı
yapalım değerli arkadaşlarım. Süreci biraz süratli götürmek
istiyorsanız böyle bir zamana ihtiyacımız var.
52.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bizler bugüne kadar -ilk defa kanun
çıkarmıyor bu Meclis- mutabakat hâlinde çeşitli kanunlar da
çıkardık ve Grup Başkan Vekilleri olarak İçeride yoklama
istenmeyecek. şeklinde birtakım kararlar
aldığımız kanunlar da oldu, mutabakatla
çıkardığımız kanunlar da oldu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, nezaketen, öyle
maalesef.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ama burada hem kamuoyunun
hem de bilmeyen milletvekili arkadaşların bilmesi için söylüyorum.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz hepimiz biliyoruz,
lütfen, rica ediyorum.
BAŞKAN Lütfen değerli
arkadaşlarım, bakın oradan söz atmalarınız son derece
yanlış oluyor, rica ediyorum. Bakın, Grup Başkan Vekiliniz
konuştu.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu konuda kimseyle en ufak
herhangi bir mutabakatımız olmadığı gibi
görüşmemiz dahi olmadı. Bakın, reddetmek de değil, bu
konuda görüşmemiz dahi olmadı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz öyle diyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sadece ve sadece dünden
kalan o sıkıntıyı anlayabiliyorum arkadaşlarda. Bugün
de buradalar, gayet güzel devam edeceğiz Allahın izniyle.
Hayırlı günler diliyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz sizinle
konuşmadık ama Naci Beyle arkadaşlarınız
konuştu.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
söz isteyen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bize ağır ithamlar var, lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, sizden hiç
bahsetmedik.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) PKKya dedi, sana demedi.
Sen PKK mısın?
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
53.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz hiç
kimseyle, hele iktidar grubuyla bu infaz paketiyle ilgili hiçbir anlaşma
yapmadık. serbest çalışmaya uyacağız diye hiçbir söz
vermedik. Bizim Grup Başkan Vekilimiz Saruhan Oluç ilk gün İç
Tüzükten kaynaklı bütün haklarımızı sonuna kadar
kullanacağız. dedi.
Şüphesiz, Mecliste zaman zaman bu tip
şeyler olabiliyor, adımlar atılabiliyor ama bizi özellikle Genel
Kurulun kapatılmasından haz duymakla suçlamanız çok
ağır bir mesele. Biz corona salgınından sonra
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Aynen, ısrar
ediyorum haz duyuyorsunuz, ısrar ediyorum haz duyuyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir Grup
Başkan Vekili konuşurken diğeri böyle cevap vermez.
Karşılıklı saygılı olalım önce.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
tekrar söz vermeyeceksiniz biliyorum. Ben de bunu reddediyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz
lütfen genel, bana bakarak hitap edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben size
hitap edeyim.
Sayın Başkan, bir kere, her şeyden
önce Genel Kurulun, Meclisin açık olması gerektiğini, bu dönemde
çalışması gerektiğini ilk gün ben söyledim, beş
dakikalık konuşmayla söyledim. Onlar kendilerinin istedikleri
kanunları istedikleri serbest çalışma yöntemiyle geçirmeyi âdet
edinmişler.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç âdet edinmedik,
reddediyoruz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şu anda diyorlar ki: Yok, PKK
çıksın mı, yok şu çıksın mı?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Reddediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben de
bütün kamuoyunun gözünün önünde şunu söylüyorum: İdris Baluken
cezaevinde ölsün mü? (AK PARTİ sıralarından Ölsün. sesi) Figen
Yüksekdağ ölsün mü? Selahattin Demirtaş ölsün mü? Ahmet Altan ölsün mü?
(HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Peki. Teşekkür ederim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bu olamaz, biz kimse
ölsün demiyoruz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ölsün
mü? Bunu söylüyorlar. Şu anda bunu kabul edemeyiz.
BAŞKAN Lütfen
Peki
Kayıtlara
geçmiştir değerli arkadaşlarım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz hapishanelerden güç
alıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ölüm
yasası çıkarıyorlar, öldürme yasası çıkarıyorlar.
Arkadaşlarımızın ölümüne imza atmanıza asla izin
vermeyeceğiz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
ben işleme devam ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
ölüme imza atıyorsunuz, siz cinayet işliyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
oturalım.
Önerge işlemine devam ediyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Amacınız
onları çıkarmak değil, asla değil.
BAŞKAN Sayın Zengin
Sayın
Beştaş
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O susarsa ben de susarım.
Susması lazım, böyle olmaz. O susar, ben de susarım. Olmaz.
BAŞKAN Sayın Zengin, Sayın
Beştaş, rica ediyorum. Rica ediyorum arkadaşlar. Böyle bir
şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Cezaevlerinden cenaze çıkıyor cenaze. Onlar cenaze çıkması
için bu yasayı yapıyorlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
Bakın, söz vermedeki benim nezaketimden
uzaklaşılmamasını rica ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Olmaz
Sayın
Başkan, eğer devam ederse ben de devam edeceğim. Olmaz
Başkanım, olmaz.
BAŞKAN - Kayıtlara girmiştir.
Sizinkiler de kayıtlara girmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben bir
Grup Başkan Vekili olarak konuşurken o oradan böyle
bağıramaz. Ben onu dinledim.
BAŞKAN Ben, şimdi işleme devam
ediyorum Sayın Beştaş, lütfen oturun.
Değerli arkadaşlarım, aynı
mahiyetteki önerge üzerinde söz isteyen Ağrı Milletvekilimiz Abdullah
Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Anlaşmışmışız. Ne anlaşması ya!
BAŞKAN Sayın Zengin, Sayın
Beştaş, lütfen oturun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
sizinle anlaşmadık, hiçbir şekilde anlaşmadık.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
Sayın Zengin ve Sayın Beştaş, rica ediyorum. Ben şimdi
bir işlem tesis ediyorum arkadaşlar, Sayın Koça söz veriyorum.
Buyurun Sayın Koç
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
bir saniye, lütfen
Bakın Sayın Başkanım, burada
genel bir teamülden bahsediyoruz. Bu hastalığın içerisinde bu
yapılan ne demektir ya! Biz istemiyoruz demek
BAŞKAN Sayın Zengin, rica ediyorum,
bakın bir işlem tesis ediyoruz, oylamalar yapacağız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) İstemiyorlar.
Meclisi çalıştırmamak ne ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ölüm
yasası çıkarıyorsunuz. 3 kişi öldü cezaevinde.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yalan söylüyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz korunuyorsunuz,
milleti ölüme terk ediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Zengin, rica ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıptır, ayıp!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yalan söylüyorsunuz,
yalan. Kürsüde kaç defa söyledim Doğru değil bunlar. diye. Bilerek
söylüyorsunuz ve insanlar ölsün istiyorsunuz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Buyurun Sayın Koç.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu belirteyim: Bu
AKPnin on sekiz yıllık iktidarının sonucu halkı
ekmeğe muhtaç etmek, cezaevlerine 300 bine yakın insanı doldurmak
(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf
atmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
Hatipleri dinleyeceksiniz değerli arkadaşlarım, rica
ediyorum.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bu bir gerçek ama toplumu
maalesef kamplaşmaya götürmek. Bu, AKP iktidarlarının
icraatıdır 18 yılın sonucunda. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
lütfen
Sayın Koç, bir saniye
Değerli arkadaşlarım, bakın,
özellikle Sayın Can, sizlerden rica ediyorum. Bakın,
konuşmacılar kürsüde özgürce konuşacaklar, bunda bir
sıkıntı yok, biz de bunu tesis edeceğiz ama değerli
arkadaşlarım söz eğer aleyhte olan bir söz olursa Grup
Başkan Vekilleriniz bunları cevaplandırıyor. Ben az önce
bir şeyi ifade ettim, bütün salon için söylüyorum, dışarıdan
müdahaleler sürecin iyi yürümesini engelliyor maalesef ama biz de
soğukkanlı bir şekilde sürecin yürümesine gayret ediyoruz. Bu
ancak birbirimize saygı göstermekle olur.
Sayın Koç, buyurun lütfen siz. Genel Kurula
hitap edin ve lütfen sataşmalar olmasın.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözlerimi yeniden şöyle başlatayım:
Değerli arkadaşlar, şimdi, corona virüsü nedeniyle ne yazık
ki cezaevlerinden artık ölüm haberleri gelmeye başladı.
Bakın, son iki günde 3 tane haber aldık, 2 tanesi ölümlü haber;
birisi Mehmet Yeter, diğeri ise Ali Pak. Bunlar cezaevlerinde corona
virüsü nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
lütfen, rica ediyorum.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, bu AKP Hükûmeti bu kanun teklifini Meclis gündemine getirirken
şunun için getirdi
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
hatip konuşsun rica ediyorum.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, bütün
dünyayı saran bu corona virüsü nedeniyle bir tedbir amacıyla
getirdiğini bütün halka bu şekilde yansıtmak istedi ama
şimdi biz Komisyonda bunu şu şekilde gördük ve şu anda da
Genel Kurulun huzuruna gelen kanun nedir biliyor musunuz? 70 maddeden ibaret.
Bu 70 maddenin hemen hemen yüzde 80inin, yüzde 90ının bu corona
virüsüyle, tedbirle ilgisi yoktur. Bakın, size bir şey
söyleyeceğim: Neler getirdi peki bu 70 madde? Bakın, Türkiye şu
anda çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya, dünya çok
ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya, siz neyi
getiriyorsunuz? Siz İnfaz Hâkimliği Yasasını
getiriyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından Maskeni tak! sesleri)
BAŞKAN Maskenizi kullanın Sayın Koç
lütfen.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın İnfaz
Hakimliği Yasası neyi getiriyor biliyor musunuz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar rica
ediyorum, rica ediyorum. Yani bakın, konuşmaları bir
anlayalım, konuşmaları anlayamıyoruz.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) İnfaz Hakimliği
Yasası siyasi tutsakların üstündeki tahakkümü biraz daha
arttırıyor. Bu ne demek değerli arkadaşlar? Şu demek
bakın: Cezaevindeki o mevcut olan, kırıntı hâlinde kalan
insan haklarını da, ne varsa hepsini, oturmuşsunuz çok ince
hesaplarla ortadan kaldırmak için çeşitli maddelerle burada
halkın gündemine getiriyorsunuz. Bakın neler getiriyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, 21inci maddeyle getirmek istediğiniz
şey, keyfî bir şekilde bu sulh ceza hâkimliklerine çok ciddi yetkiler
vermek istiyorsunuz. Nedir biliyor musunuz? Bir kişiyi yakalamak için neredeyse
bir mahalleyi, bir şehri arama yetkisi veriyorsunuz. İnsanların
bütün özeline dair ne varsa hepsini bu hâkimliklerin önüne atmak istiyorsunuz.
Bakın, 23üncü maddede ne var değerli arkadaşlar? Hastaneye
gitmek isteyen, hastanede kendi meramını anlatmak isteyen ve muayene
olmak isteyen mahpusların elindeki mevcut olan kelepçeyi çözmek için bir
itirazı varsa buna ilişkin de yepyeni bir kanun maddesi
getiriyorsunuz. Yani insanların ne kadar hürriyeti varsa hepsini
kısıtlamak için uğraşıyorsunuz. Bu AKP Hükûmetinin on
sekiz yıllık icraatının sonucu budur. Bu nedenle biz
başa tekrar dönüyoruz. Bakın, bu halkı ekmeğe muhtaç
ettiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sessiz olalım değerli
arkadaşlar.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu halkı cezaevlerine doldurdunuz. Bakın, sadece 50
bin kişi şu anda tutuklu, dünyanın başka hiçbir yerinde
görülmemiş. Yargılanan 6 kişiden 1i şu anda tutuklu.
Değerli arkadaşlar, halkı
kamplaştırdınız. Gerçek anlamda şu anda halk
kamplaşmış durumda. Yani bölücülüğü siz yapıyorsunuz,
biz yapmıyoruz emin olun, biz yapmıyoruz, biz bütünleştirici
konumdayız. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler.)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
rica ediyorum.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Siz niye bölücülük
yapıyorsunuz biliyor musunuz? Siz şundan dolayı
yapıyorsunuz: Bakın, siz Terörle Mücadele Yasasının
arkasına gizlenerek şu anda toplumu
kamplaştırıyorsunuz. Neden bunu yapıyorsunuz? Bakın,
düşünceleri nedeniyle şu anda cezaevinde tutuklu olan binlerce insan
var. Siz bunları neden bu kapsamın dışında
tutuyorsunuz? Siyasal mücadele veren insanları neden bu kapsam
dışında tutuyorsunuz? Bakın, biz size burada
çağrı yapıyoruz ve meydanlarda da size çağrıda
bulunduk. Biz dedik ki: İnfazda eşitlik ilkesi olsun. İnfazda
adalet ilkesi olsun. Bakın, biz komisyonda mücadele ettik, on sekiz-yirmi
saate yakın çalıştık ve bütün önerilerimizi dile getirdik.
Bizim bütün amacımız neydi biliyor musunuz? Adaleti
sağlamaktı. Ama ne yazık ki bir virgül dahi
değiştirmediniz. Bir şey değiştirdiniz, sizin hakkınızı
yemeyelim. Neyi değiştirdiniz biliyor musunuz? 53üncü maddeye
Değerli arkadaşlar, bütün o kadına karşı işlenen
suçlardan ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan
dolayı cezaevinde olan insanları açık cezaevlerine göndermek
için yepyeni bir önerge verdiniz ve bu önergeyi de gecenin geç saatlerinde
kabul etmek suretiyle uygulamayı bu şekilde
başlattınız. Siz dürüst davranmıyorsunuz. Dürüst
davranın değerli arkadaşlar. Bakın, dürüst davranın.
Türkiye şu anda çok ciddi tehlikelerle
karşı karşıya. Gelin, bu kanun teklifini derhâl geri çekin
çünkü bu, Türkiye'nin yararına değil; bu, insanların
yararına olmayan bir tekliftir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
sessiz olalım.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) - Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.-
YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebiniz mi var? Peki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Önergede yoklama
isteyemez Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizi
çalıştırmak istiyoruz, kötü bir şey yapmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Beştaş,
Sayın Oruç, Sayın Paylan, Sayın Taşdemir, Sayın
Koçyiğit, Sayın Orhan Işık, Sayın Çepni, Sayın
Koç, Sayın Tuma Çelik, Sayın Eksik, Sayın Gülüm, Sayın
Gergerlioğlu, Sayın Kemalbay, Sayın Ruştu Tiryaki,
Sayın Aydeniz, Sayın Ersoy, Sayın Toğrul, Sayın
Kaçmaz, Sayın Işık, Sayın Coşkun; 20 kişi.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Önergede yoklama
istenmemesi gerekir, İç Tüzükte sadece maddede istenir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Meclis
çalışsın, çalışsın.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Usule aykırı.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Arkadaşlar, pusula gönderecek
arkadaşlar ayrılmasınlar, bizzat herkesi göreceğim tek tek.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı mahiyetteki
önergeler kabul edilmemiştir.
Değerli arkadaşlarım, tekrar hepinizi
bir sakinliğe davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Buna ihtiyaç var, buna ihtiyaç var.
Grup Başkan Vekillerinizin her zaman söz
alıp cevaplandırma ihtiyacı vardır. Sürecin yürümesi
açısından buna ihtiyaç var.
Şimdi, diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 1inci maddesinde geçen Cumhuriyet savcısının
ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ibaresinin Cumhuriyet savcısının
ceza ve güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel Emre
Süleyman Bülbül
Mersin
İstanbul
Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Turan Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Size bir iki ifade okuyacağım şimdi:
Oluk oluk kan akıtıp altında duş alacağım.
diyen bir şahıs vardı, hatırlıyor musunuz? (HDP
sıralarından Evet. sesleri) O şahıs cezaevi görmedi. O
şahsı lütfen sorguya çağırdınız, yanında
yüzlerce arabayla beraber gitti ifade verdi ve geziyor. Milletin
yarısını tehdit etti, ölümle tehdit etti, kan akıtmayla
tehdit etti; cezaevi görmedi, herhâlde hakkındaki soruşturma da
akamete uğramıştır.
İkinci bir ifade daha okuyacağım:
Senin kanını akıtır sana içiririm. Umarım ne kadar
ciddi olduğumu anlarsın, yoksa seni paramparça ederim.
Öldüreceğim kişiye önceden haber veririm. Bu da İstanbulu
sizin elinizden alan, Türkiyedeki demokrasi güçlerinin göz bebeği Ekrem
İmamoğluna bundan on üç gün önce gönderilmiş bir e-mail. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen, hatibi dinleyelim.
Genel Kurula hitap edin Sayın Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bu e-mail
dolayısıyla on üç gün boyunca Cumhuriyet savcılığı
ve sizin Bakanlığınız doğru düzgün bir işlem
yapamadı. Ne zamanki basına yansıdı, o zaman kerhen Bu
adamı bulduk. dediniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bunu niye söylüyorum? Bunu, şimdi daha çok
kızacağınız bir şey söyleyeceğim, onun için
söylüyorum: Majestelerinin yargısı budur işte. Siz,
majestelerinin yargısının yapmış olduğu
bataklığı kurutmak yerine bataklıktaki sineklerin bir
kısmını öldürmekle uğraşıyorsunuz. Bu
yasanın özeti budur. Bu yasa, Anayasanın 10uncu maddesine
aykırıdır, Anayasanın 10uncu maddesindeki eşitlik
ilkesine aykırıdır, Anayasanın 87nci maddesine
aykırıdır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hep aynı
şeyleri söylüyorsunuz.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bizi burada, toplumun
önünde bir Anayasa ihlaline kasıtlı olarak itiyorsunuz. Üstelik,
getirdiğiniz yasa bu toplumda barış sağlayacak, adalet
sağlayacak bir yasa değil. Bu tip yasalar ne için yapılır?
Böyle, ekonomisi bozuk, siyaseti bozuk, idaresi bozuk ve yargı düzeni bozuk
olan ülkelerde yaratılmış olan adaletsizliğin telafi
edilmesi için yaratılır. Dünyanın demokrasisi gelişmiş
ülkelerinde hiç gördünüz mü infaz rejiminin değiştirildiğini,
kısmi af falan filan adı altında yaratılan
sorunların telafi edildiğini? Görmediniz; görüp söyleyemezsiniz,
buraya çıkıp söyleyemezsiniz.
Sizin yarattığınız
sorunların telafisiyle ilgili yola çıktık biz. Aylarca,
yıllarca sizi davet etti Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel, Meclis
kapanmadan sizi buraya dört dörtlük bir af yasası, infaz yasası
yapmaya davet etti. Neredeydiniz? Yıllarca yattınız,
kılınız kıpırdamadı. Milliyetçi Hareket
Partisinin -bence hiç katılacak bir yanı yok- 2-3 maddelik
getirdiği bir infaz rejimiyle ilgili teklif vardı, sonra geri
çekildi. Onunla ilgili -Allah sağlık versin inşallah, şimdi
hastanede Feti Yıldız, acil şifa diliyorum- Feti
Yıldız Komisyona gelip Bu ne olacak? dediğinde, Komisyon
Başkanı Biz, bütün partilerin uzlaşacağı bir infaz
rejimi yapacağız. dedi. Çok doğruydu bu. Bu mu sizin uzlaşınız?
Bu mu sizin uzlaşınız? Gazetecileri kapsam
dışında bırakacaksınız
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) 22 gazeteci
kimmiş?
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
seçilmiş
belediye başkanlarını kapsam dışında
bırakacaksınız, yazanları çizenleri kapsam
dışında bırakacaksınız, fikir söyleyenleri kapsam
dışında bırakacaksınız, FETÖnün bir
numaralı finansörü sarayın uçağında gezecek, Kara Harp
Okulunda okuyan gariban çocuklara otuz yıl ceza vereceksiniz ve burada
kapsam dışı bırakacaksınız. Yazan çizen herkese
220nci maddeyle, 314 göndermesiyle ceza vereceksiniz, size aykırı
düşünen herkes terörist olacak, Ceza Kanununda doğru düzgün bir
terör tarifi yapmayacaksınız, sonra bizim önümüze geleceksiniz,
devleti soyanları, bir şekilde peşkeş çekenleri kurtarmak
için yaptığınız yasayı da bu topluma barış
yasası diye sunacaksınız. O soyguncuları yazan gazeteciyi
içeri attınız, henüz kitabı çıkmadan attınız.
Cenin hâlinde düşünce cezalandırdınız siz. Siz, artık,
bir baskı iktidarı hâline geldiniz. Kendi mağrurluğunuzdan
dolayı, bu Mecliste anayasal olarak, Meclisin beşte 3
çoğunluğuyla çıkması gereken bir yasayı, burnu
büyüklük yapıyorsunuz, iki parti bir arada İstediğimiz
şekilde çıkarırız. diyorsunuz. Millet izliyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Anayasa Mahkemesi
izliyor.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Anayasa Mahkemesine
gerek yok; hukukçusunuz, Anayasayı siz daha iyi
yorumlayacaksınız benim gibi.
Daha önce çıkarılmış olan
Rahşan yasası dediğiniz yasanın da adı
şartlı tahliye yasasıydı ama öyle yorumlanmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Aydoğan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Burada oyun
yapıyorsunuz, bir kısım insanlara özel af
çıkarıyorsunuz, Mecliste herkesi buna mecbur sayıyorsunuz.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Oyunu siz
yapıyorsunuz, siz. Oyun sizin işiniz.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Şimdi,
majestelerinin hâkimlerini suçluyorsunuz infaz hâkimliği adı
altında. Doğru, infaz hâkimliği güzel bir şey ama
geniş yetkileri itibarıyla ne yapacağı belli olmayan
majestelerinin hâkimini yarattınız. O majestelerinin hâkimleri neler
yaptı, biliyor musunuz? Sulh ceza hâkimleri FETÖ borsasının
kurbanı oldu. Burada maklubeye kaşık sallayanlar diye siz
tartıştınız onların durumunu. Osman Kavalayı
tahliye eden mahkemenin hâkimini aylarca, yıllarca istediğiniz
şekilde karar verdi diye orada tuttunuz, tahliye kararı
verildiğinde de Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, dedi
ki: Tahliye kararı vermeye kalktı. Mahkemenin verilmiş bir
kararına vermeye kalktı diyen bir irade, Anayasadaki bütün erkler
ayrılığını yoka sayan iradedir, tek adam iradesidir
ama bilin ki toplum önünde artık azınlıktasınız.
Baskınız artsa da toplum sizi görüyor, gereğini yapacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) - Devlete kalkan baş
ezilir, Kavala olsun, kim olursa olsun, devlete kalkan baş kesilir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Akçay.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
54.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın görüşülmekte olan
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir konuda kısa bir bilgilendirme yapmak
istiyorum. Sayın konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi
İstanbul Milletvekilimiz, Genel Başkan Yardımcımız,
ağabeyimiz Fethi Yıldız Beyin hazırladığı
şartlı ceza indirimini öngören kanun teklifinin geri çekildiğini
ifade etti. Bu yanlışı, yanlış ifadeyi düzeltiyorum:
Bu teklif hiçbir zaman geri çekilmemiştir, beklemeye
alınmıştır. İfade aynen bu şekildedir ve şu
anda da Meclis kayıtlarında durmaya devam etmektedir. Daha sonra
Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte şu anda görüşmelerini
yaptığımız infaz düzenlemesi gerçekleştirilmiş ve
Milliyetçi Hareket Partisi tarafından da imza altına
alınmıştır, mesele bu şekildedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
55.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın
görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve kürsüden gerçekleri
konuşmak gerektiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel CHP adına konuşan hatip tamamen gerçek
dışı, temelsiz birtakım iddialarda bulunmuştur.
Hepsini kendisine iade ediyoruz ve reddediyoruz. Majestelerinin bir mahkemesi
ve hâkimi yoktur, Türk milletinin mahkemesi ve hakimi vardır. Bunun herkes tarafından bilinmesi
lazım, bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, Sayın Ekrem İmamoğluyla ilgili
Kanını içerim falan filan... diyen kişi de AK PARTİli
değil CHP Etimesgut ilçe örgütünün üyesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Sonuçta ortaya koyduğunuz bütün
argümanlar ve tezler çökmeye mahkûmdur. Yalan dolanla hakikatleri ters yüz
edemezsiniz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sonuç itibarıyla herkes, bu konuda gerçekleri kürsüde konuşmak
durumundadır. Bütün herkesi töhmet altına alan yalanlarla hiçbir
şey ifade edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sakin olun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen...
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı bu konuyla ilgili kamuoyuna açıklama
yapmıştır. Başından itibaren suç duyurusunda
bulunmuş ve siber suçlarla ilgili emniyetin gerekli birimleri derhâl
harekete geçmiştir, bu da kamuoyunun huzuru içerisindedir. Ancak bu konuda
konuşanlar, gerçeği yansıtmayan, bile bile, kasten yalan ve
yanlış sözlerle kamuoyunu aldatmaktadır. Buna asla müsaade
edilemez.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım, birazcık
daha...
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiç kimse yalan söylemeyecek bile bile.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, bana yalancı deniyor, söz istiyorum.
BAŞKAN Bir saniye... Bir saniye... Bir
saniye...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Böyle bir üslup
yok.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Majestelerinin
hâkimi demek yalancı olması anlamına gelmez, güdümlü yargı
demek bu.
BAŞKAN Bir saniye Sayın Aydoğan,
lütfen...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Yalancı
lafını iade ediyorum kendisine.
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, bu
şekilde, birbirimize karşılıklı, yüksek sesle cevap
vererek, konuşarak sürecin götürülmesini olanaksız görüyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İade
ediyorum kendisine.
BAŞKAN Peki, tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel, kayıtlara
geçmesi açısından söz veriyorum, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır,
hayır. Sayın Başkan, her şey bir yana ama şimdi,
İç Tüzükü sizin kadar hassasiyetle uygulayan birisi varken böylesine bir
üslup, böylesine hakaretler ve dönüp Hiç kimse burada yalan söylemeyecek.
diye de Meclisteki hem sizin riyaset makamınızın otoritesini
hiçe sayan hem parti kimliğimizi rencide eden bu saldırıya
karşı İç Tüzükün 69uncu maddesine göre, usulünce iki dakika
kürsüden cevap hakkını kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Ben yerinizden vereceğim
Sayın Özel, lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır Sayın
Başkanım, hayır Başkanım.
BAŞKAN Sayın Özel, şöyle
yapalım...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
buna teslim olmam, buna teslim olmam.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de aynı şekilde söz istiyorum, evet.
BAŞKAN Siz de mi söz istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Benim üzerimde
hatırınız büyüktür ancak bu dile teslim olmam. Söz hakkı,
sataşma kürsüden cevaplanmak durumundadır. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
bir saniye...
Sayın Akbaşoğlu, oturun, ben
gerekirse size de söz veririm tekrar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, iki dakika
söz veriyorum yalnız yeni bir sataşmaya...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Turan Aydoğan
kullanacak cevap hakkını efendim.
BAŞKAN Sayın Aydoğan sizden ricam
şudur: Artık bir sataşmaya yol açmadan müzakerelerin mümkün
olduğunca sakin bir üslupla götürülmesini temin etmenizi rica ediyorum,
siz deneyimli bir hukukçusunuz.
Buyurun Sayın Turan. (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisin çatısı altında temiz
bir dil kullanmakla mükellefiz. Burada dile getirmiş olduğumuz
majestelerinin yargısı ifadesini Sayın Grup Başkan Vekili
kendisi de benim kadar bilir, hukukçudur; yargının
bağımsızlığının engellenmiş hâli
anlamına gelir.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Size göre.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Efendim, bir müsaade
edin ya da siz gelin konuşun.
Yargının
bağımsızlığının engellenmiş hâlinin
zaten doğal olarak tezahür ettiği ifadeler Sayın
Cumhurbaşkanının ağzından
çıkmıştır Osman Kavala davasında,
çıkmıştır Rahip Brunson davasında,
çıkmıştır bir gazetecinin Almanya Başbakanıyla
anlaşılarak uzun süre içeride tutulduktan sonra gönderilmesinde, o da
bir haksız tutmaydı. Şimdi, bu kadar
siyasallaşmış bir yargıya ben majestelerinin
yargısı demeyeceğim de bağımsız ve tarafsız
yargı mı diyeceğim, sizin gibi başımı kuma
mı gömeceğim? (CHP sıralarından alkışlar) Ben
ömrümü bu işe verdim, ben hak ihlalleriyle uğraşarak geldim
buraya.
BAŞKAN Sakin olalım değerli
arkadaşlar, Sayın Aydoğan lütfen siz de.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sizin gibi Sayın
Cumhurbaşkanının iki dudağının arasında,
daha önceden hazırlanmış yasaları burada tekrarlamaya
gelmedim. Ben, burada yolda İstanbuldan gelirken vicdana gidiyorum diye
mesaj attım İstanbul seçmenine, İstanbul seçmenine borcum var.
Yalancı ifadesi bu Meclis çatısı altında
kullanılabilecek bir ifade değildir. Benim kullandıklarımda
gerçek dışı olan da hiçbir hâli yoktur, zatıalinize aynen
iade ediyorum, alın, nerede kullanırsanız kullanın ama
burada her zaman yaptığınız gibi genel birtakım
ifadelerle beraber, soyut suçlamalarla beraber, bu Meclis iradesini yoka
sayarak baskın gelmek istiyorsanız da halkımız bizi izliyor
yüce halkın vicdanı her şeyden egemendir.
Saygılar sunuyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, siz de
bir cümleyle toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı şekilde ben de kürsüden bu
açıklamayı yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, yalnız, şimdi, Grup
Başkan Vekili olarak bir toparlayarak ve konuşmayı burada
sonlandırmak üzere size söz vereyim. Sayın Akbaşoğlu, bunu
yapabilecek ehliyette olduğunuzu ben biliyorum.
Buyurun.
2.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Evet, birçok hususa temas edildi, tabii, ben
kısa bir süre içerisinde bazı başlıklara ancak cevap
verebildim. Bir tanesi, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının güya bir AK PARTİli tarafından tehdit
edildiği algısı oluşturulmuştu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Demedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Kamuoyunda, kamuoyunda
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Çarpıtıyorsun, demedim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Kamuoyunda böyle bir algı oluşturulmuştu. Buradan hareketle
hâkimlerin ve savcıların gerekli takibatı
yapmadığıyla ilgili suçlamada bulunuldu.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Doğrudur.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bunların hepsi gerçek dışı. Dün itibarıyla
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kamuoyuna da
açıklama yaptı, herkesin malumu. Aynı zamanda, bu tehditkâr dili
kullanan kişi CHP Ankara Etimesgut ilçesinde CHPnin üyesi olan bir kimse.
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
tamamlayalım, ne olursunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Dolayısıyla ortaya konulan bütün tezler çökmüş oldu. Şimdi,
biz bu hakikati ortaya koymayacağız da birtakım yalan ve
yanlışlara mı teslim olacağız arkadaşlar? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Kamuoyunun bu hakikati bilmeye hakkı
var. Bile bile de bu meseleyi çarpıtmak kimsenin haddi ve hakkı
olmamalıdır.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Hepimiz hakikatin peşinde olmalıyız. Milletimize hakkı ve
hakikati ifade etmeliyiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu hepimizi bağlayan bir durumdur. Bunu
hatırlatmaktan başka da bir konuya temas edilmemiştir. Hepimiz
temiz bir dile, hakkı ve hakikati milletimize duyurmaya memuruz. Bu konuda
herkeste bir duyarlılık istirham ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, sağ olun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, bir cümleyle lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
nasıl bir cümleyle? Yani ben de anlamıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben sataşmada bulunmadım.
BAŞKAN Şimdi, bakın
Buyurun, ben talebinizi alayım öncelikle.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbir sataşmada bulunmadım.
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar.
Buyurun, talebinizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
İç Tüzüke uyma konusundaki hassasiyetiniz hepimizin takdiri.
Beyefendi, İç Tüzük 69 gerektiren hakaret ve
iftiralarda bulununca takdir ettiniz,
cevap verildi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak kürsüye
çıktığında
Biz bir daha kürsüye çıkmayacaktık,
kendisine de hiçbir şey söylenmedi. Kürsüye çıktı,
çıksın. Ben her zaman konuşulmasından yanayım. O konuşması
sırasında tekrar İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı ve CHP üyeliği üzerinden saldırganın,
tehditçinin
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar, dinleyelim.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu söyledi. Ben şimdi
oturup buraya
HASAN ÇİLEZ (Amasya) CHP içerisinden bihaber
bu ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bir dinler misiniz!
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ya, Cumhuriyet Halk
Partisi bir siyasi parti, niyetinden haberi mi yok Başkanım ya?
BAŞKAN Bir saniye Sayın Çilez, rica
ediyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kardeşiyle
ayrı bir yargı düzeni kuran
BAŞKAN Sayın Aydoğan, bakın,
Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor.
Buyurun.
(Gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Sayın Çilez, bakın, Grup Başkan Vekiliniz ayakta.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Susalım ama
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
Bakın, bir kanun teklifinin görüşmelerini sürdürmeye gayret
ediyoruz.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunun açıklığa
kavuşturulması lazım. Bunun için de kürsüden de isteyebileceğim
hâlde -bir öncekinde yerinizden olsun dediniz ama- siz bir cümleyle deyince,
benim onu bir cümleyle ifade etmem mümkün değil.
BAŞKAN Buyurun, ben açayım
mikrofonunuzu, açıklamanızı yapın, kapatalım.
Sayın Akbaşoğlu, ne olursunuz
artık, benim de
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Duruma göre ben de söz hakkımı mahfuz
tutuyorum.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
ben de kanun teklifinin yürümesi açısından tartışmanın
bir an önce bitmesi gerektiğine inanıyorum. Lütfen, bitirelim.
Buyurun Sayın Özel.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, her
iki partinin milletvekilleri de benzer konularda laf atıyor. Cumhuriyet
Halk Partili bir hatibin çıkıp da suçluyu partisine göre ifade
etmesini hiç doğru bulmam. Hatibimiz asla böyle bir şey yapmadı.
Hatibimiz çıkıp da -bu suçlamayı ondan iyi bilen yok, o
kişinin Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olduğunu- aynen şunu
söyledi: Bu durum AK PARTİli bir siyasetçinin başına gelseydi
on yedi gün boyunca yan yatılıp da bu iş kamuoyuna mal
olduğunda mı ortaya çıkardı? dedi.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Haberi yok,
haberi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoksa, Sayın Erzurum
Milletvekilimiz, Hocam da sordu, söyleyeyim: Bu kişi Cumhuriyet Halk
Partisi üyesi olarak çıktı. Biz, İnfaz Kanununa
yaklaşırken CHPli, AKPli, MHPli diye bakmayız. Bakmaya
kalkarsak buradan hangi suçlular hangi partinin mensubu, ne destek
vermişler tartışması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın da kapatalım
artık Sayın Özel bu konuyu.
Sayın Akbaşoğlu, sizden de rica
ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ben de kapatacağım, toparlayıp
kapatacağım.
BAŞKAN Toparlayın kapatalım, konu
anlaşılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Örneğin Hangi mafya
lideri hangi partiye destek vermiş? Hangi uyuşturucu baronuna kim
sahip çıkmış? tartışmaları bir başlar ki
bunun sonunda bu işin içinden özellikle teklif sahibi iki parti
çıkamaz. O yüzden biz bu işi asla ve asla şu suçlu şu
partiden demedik, suçlunun CHPli olması meselenin kovuşturulmamasını
veya CHPye bir yükümlülük getiriyorsa
BAŞKAN Peki, toparlayalım artık,
teklifin maddelerine geçelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu iddia eden varsa bunu
bilelim. O teklifi yapan hangi partiden olursa olsun cezayı çekmesi
gerekmektedir. Bunu ifade ediyorum.
BAŞKAN Peki. Sayın Akbaşoğlu
bunda Sayın Özel bir şey söylemedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açıklama yapıp bitireceğim.
BAŞKAN Bir cümle, rica ediyorum... Bakın
2nci maddeyi okutacağım şimdi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Evet sağ olun, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yani, kanunun ilerlemesini istiyorsak
bunu yapalım.
Buyurun. Bir cümleyle, lütfen.
57.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Beyefendi biraz evvel açıklamasını yaparken
maalesef yeni sataşmalara da sebebiyet vererek bir yaklaşımda
bulundu.
BAŞKAN Toparlayalım,
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak ben sataşmada bulunmayacağım. Ben
bir açıklamada bulunuyorum ve diyorum ki kim olursa olsun
BAŞKAN Konu
anlaşılmıştır artık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
Türkiye Cumhuriyeti devletinde, tehdit ve hakaret suçunu
işlemişse devletimiz onu enseler, bağımsız ve
tarafsız yargının önüne çıkartır ve Türk milleti
adına bağımsız ve tarafsız mahkemeler hükmünü keser
ortaya koyar. Sistem bu şekilde işler ama bunun
dışında birtakım yaftalamalarla majestelerinin hâkimi,
mahkemeleri falan filan yok ve aynı zamanda da AK PARTİyle ilgili
bir algı oluşturuldu bu meseleyle ilgili. Bu kişinin de AK
PARTİyle uzaktan yakından alakası olmayan
BAŞKAN Mesele anlaşıldı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
CHPnin üyesi olduğunu kürsüden
vurgulamış olduk, bu açıklamayı yaptık ve töhmet
altında kimse kalmasın diye kamuoyunu da doğru bilgilendirdik,
yaptığımız budur, teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki. Değerli
arkadaşlarım
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, devlet enseleme yapmaz bu ifade yanlış, düzeltsin
bunu, devlet enseleme yapar mı?
BAŞKAN - Sayın Tanal rica ediyorum, rica
ediyorum
Değerli arkadaşlarım, önümüzde
oldukça çok sayıda madde var. Şimdi 2nci maddeye geçeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Devlet enseleme
yapmaz efendim, hiçbir yerde.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Suçluyu enseler, suçluyu enseler!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
herkes konuşursa yani konuşmalara girilirse bu şekilde yürütme
şansımız olmaz. Bakın, şimdi burada bir karar
verilmesi durumu var yani kanun maddelerini görüşecek miyiz,
görüşmeyecek miyiz yoksa tartışmalar başka alanlarda
mı yürüyecek?
Ben Meclis Başkan Vekili olarak, önümüze gelen
kanun teklifinin maddelerinin görüşülmesini arzu ediyorum yani bu konuda
bir çaba sarf ediyorum. Yani bu özeni herkesin göstermesi gerekir. Ben Meclis
Başkan Vekili olarak bunu sizlere öneriyorum arkadaşlar.
Görüşelim. Arkadaşlarımız, herkes
konuşmalarını anlatsın. Ama bir hassasiyet
oluştuğunu görüyorum. Bütün Genel Kurulumuzun soğukkanlı ve
sakin olmaya ihtiyacı olduğu bir zaman olduğunu
düşünüyorum. Bu anlayışla götürmeye çalışıyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Şimdi gelelim 2nci maddeye.
2nci madde üzerinde 3 önerge vardır.
İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2nci
maddesinin kanun teklifinden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
Mersin İstanbul İstanbul
Zeynel
Emre Ali Mahir
Başarır Süleyman
Bülbül
İstanbul Mersin Aydın
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mehmet
Ruştu Tiryaki Züleyha
Gülüm Muazzez Orhan
Işık
Batman İstanbul Van
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
İzmir İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen
Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Mahir Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Önümüzde kimine göre bir infaz yasası, kimine
göre bir af yasası ya da kısmi bir af yasası var. Aslında
pek de hukuken vasıflandırabileceğimiz bir yasa değil bu.
AKP ve MHP Grupları belli suç tiplerini vahim görmüş, belli suç
tiplerini ise vahim görmemiştir. Aslında Türk Ceza Kanunundaki hemen
hemen tüm suçlar bir vahamet gösterir, toplumun vicdanını zedeler ama
buradaki vicdanı neye göre belirleyeceğiz. Evet, öncelikle buradan
çıkacak bir yasa toplumsal bir uzlaşıyı gerektirmektedir.
Var mı? Yok.
Şimdi, AKP Grubu sürekli
Kırmızı çizgimiz. diyor. Evet, uyuşturucu, terör, cinsel
dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, cinayet bizim
için de çok vahim suçlar ama bazı suç tipleri var bu yasadan
yararlanıyor. Sizin kırmızı çizginiz mi, değil mi
sormak istiyorum. Mesela genel ahlaka karşı işlenen suçlar: Türk
Ceza Kanunu 225, 226, 227, 228. Nedir bu suçlar? Bakın, okuyorum;
kırmızı mı, değil mi?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Cezası ne
kadar?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Bir
çocuğa müstehcen görüntü yollamak, bir çocuğu fuhşa teşvik
etmek
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Cezası ne
kadar?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Kırmızı çizginiz değil bunlar sizin. Alenen cinsel
ilişkide bulunmak, kumar, kumar oynatmak
Bunlar
vicdanınızı sızlatmıyor mu sizin? Soruyorum.
Cezası ne olursa olsun bir çocuktan, fuhuştan bahsediyorum.
Ha, hayır.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Bu tarafa bakıp da konuşma.
BAŞKAN Sayın Başarır, Genel
Kurula dönün. Herkesi gözeterek konuşalım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Rüşvet, zimmet, irtikâp, insan ticareti masum suçlar mı?
Hırsızlık, gasp masum suçlar mı?
MUSTAFA ARSLAN (Tokat) Terör masum mu, terör?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Masum
olmadığını söyledim; anla, anla!
BAŞKAN Sayın Başarır, lütfen
siz Genel Kurula hitap edin.
Lütfen siz de yerinizden söz atmayın
değerli arkadaşlar.
Lütfen, siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi bir sabah, beş yıl önce uyandığımızda,
Ege kıyılarında bir bebek ölüsü görmüştük: Aylan bebek.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kimseyi
affetmiyoruz ki herkes cezasını çekecek, herkes cezasını
çekecek!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - Onun
katilleri insan tacirlerine af geliyor mu, gelmiyor mu? Geliyor, geliyor,
geliyor. Bunlar sizin vicdanınıza değmiyor mu? Demek ki vicdan
diyorsak onu toplum bir tartıya koyacak, AKP değil. Allah
aşkına, ben, bu yasanın neresinden bakarsam bakayım bir
rezalet.
İzzet Özgenç
Yıllarca beraber yürüdünüz.
Hadi bize sormadınız, hadi İYİ PARTİye
sormadınız. 2005 Ceza Yasasını yapan Adem Sözüer 15
sayfalık bir muhalefet, bir makale yazdı; hiç bakmadınız
mı ona?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Baktık,
hepsini okuduk, hepsine baktık.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Hiç
sormadınız mı ona? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Şu kadarcık hukuk bilgisi olan bir insan bu teklifi
Meclise getirir mi? Hocaları geçtim, üniversiteleri geçtim, bizi geçtim,
ya bir ceza avukatına sormadınız mı?
Şu yasanın neresinden bakarsak
bakalım tel tel dökülüyor. Şimdi, evet, bazı suçlar hepimiz için
vahimdir ama ceza hukukunu, Anayasayı bir yere iterek bir şey
yapamayız. Neden Adalet Komisyonunda görüldü bu, neden Anayasa
Komisyonunda görülmedi? Neden hep beraber karar vermedik? Getiriyorsunuz terör,
cinsel suçlar, bu bizim için de kırmızı çizgi, bunu en
başta söyledik, geçin bunu. Geçin bunu, geçin bunu. Siz daha genel ahlakla
ilgili suçları okumamışsınız,
okumamışsınız.
İSMET YILMAZ (Sivas) Önerge ver
destekleyelim, önerge ver destekleyelim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Eminim,
siz Türk Ceza Kanunundaki suçları tek tek bir tartıya
koymadınız, tartışmadınız. Adalet Komisyonundaki
arkadaşlarımızı dinlemediniz. Böyle yasa yapılır
mı? Lütfen, laf atmayın. Ben doğru şeyleri söylüyorum; ben
bir avukatım, hukukçuyum. Dünyanın neresinde böyle bir af yasası
gelir, nerede gelir?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) Ne lafı
atacağız? Ne lafı?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Evet,
ancak laf atarsınız. Aman Allahım ya! Ya sizin göreviniz bu
değil, şu yasayı doğru düzgün yapmak, şu yasayı
hukukçularla tartışmak. Eminim içinizde hukuk mantığı
olan, vicdanı olan insanlar, milletvekilleri şu anda ibretle izliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Başarır, lütfen.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) - O kadar
çok AKPli hukukçu biliyorum ki HSYKde ikinci başkanlık
yapmış, üniversitede profesörlük yapmış, Rezalet! diyor.
Çekin bunu, çekin bunu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Gelsin bizim
yanımızda söylesin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Toplumun büyük çoğunluğunun tepkisini alıyorsunuz. Hukuk
tarihine bir kara leke olarak geçecek.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Gelsin bizim yanımızda söylesin onu o zaman,
tartışalım.
ALİ MAHİR
BAŞARIR (Devamla) - Ben sözlerime son verirken, en azından, anayasa
hukukunu okumuş, ceza davalarına girmiş birisi olarak şu
yasayı görüşmekten bile utanç duyuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önerge üzerine söz isteyen, Batman Milletvekilimiz
Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Süreniz beş
dakika Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 207 sıra sayılı
Teklifin 2nci maddesi üzerine grubumuzun itirazlarını,
görüşlerini paylaşmaya çalışacağım, öncelikle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, teklifin
2nci maddesiyle 4675 sayılı İnfaz Hakimliği
Yasasının 2nci maddesini değiştiriyorsunuz. Tek
başına bu, büyük bir sorun değil, akademisyenler yasayla ilgili
ayrıntılı değerlendirmeler yaptılar, infaz
hâkimliklerine bu yetkilerin verilmesine çokça itiraz yok. Ne
yapıyorsunuz? Sadece infaz hâkimliklerinin kuruluşu ve yetkilerini
ayrıntılandırıyorsunuz. Peki, sorun ne? Sorun şu:
Getirdiğiniz yeni infaz sistemiyle, infaz hâkimliklerinin kuruluş
biçimi, infaz hâkimliklerine tanıdığınız yetkilerin
genişletilmesiyle mahpusların hiçbir sorununu çözmüyorsunuz,
kararlarına karşı istinaf ve temyiz hakkı
tanımıyorsunuz. Dolayısıyla bir bütün olarak
değerlendirilmesinde yarar var.
Komisyon
tartışmaları sırasında da dile getirildi, dendi ki:
İnfaz hâkimlerini birinci sınıf hâkimler arasından seçin.
Bakın, teklif sahiplerinden bir arkadaşımız dedi ki: Biz,
HSKyle konuştuk, olabildiğince birinci sınıf hâkimler
arasından seçecekler. Sanki babasının şirketini yönetiyor.
Yani aramış Hâkimler ve Savcılar
Kurulunu, onlar da demişler ki: Biz olabildiğince birinci
sınıf hâkimler arasından seçeceğiz. Yasa yapıyoruz
arkadaşlar, yasaya bir hüküm koyarsınız, dersiniz ki: İnfaz
hâkimleri birinci sınıf hâkimler arasından seçilir, eğer
orada birinci sınıf hâkim yoksa kıdeme göre belirlenir.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Yanlış biliyorsun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bir dinleyin ya! Olmaz ki böyle.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Devamla) - Bunun örnekleri var, seçim kurulu hâkimleri bu
şekilde belirleniyor. Neden bu önemli? Çünkü infaz hâkimleri doğrudan mahpusların
temel haklarıyla, özgürlükleriyle ilgili kararlar veriyorlar
dolayısıyla kıdemli birinci sınıf hâkimlerin infaz
hâkimi olmasında yarar var.
Şimdi, bu o kadar önemli bir şey ki neleri
inceliyorlar? Bakın, ben size sadece bir tane örnek vereceğim,
haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma ve
kısıtlama cezası gerektiren birkaç tane suçu sayacağım
yani bir ceza alırsanız; mektup yazıp alamıyorsunuz, faks
ve telgraf gönderemiyorsunuz, televizyon izleyemiyorsunuz, radyo dinleyemiyorsunuz,
telefon açamıyorsunuz, diğer iletişim haklarından
yararlanamıyorsunuz. Ne yaparsanız bunları
kullanamıyorsunuz? Protesto amacıyla topluca yemeği almamak,
bakın, protestonun içeriğinin bir önemi yok. Topluca yemek
almadınız, bütün iletişim haklarınızdan mahrum
bırakılıyorsunuz. Kurum İş Yurdu Yönetim Kurulunca
uygun görülen işte çalışmama, sanki pranga mahkûmları.
İş Yurdu: Şu işte çalışacaksın. diyecek
siz kabul etmeyeceksiniz bütün iletişim haklarınız elinizden
alınıyor. Herhangi bir şeyi protesto etmek amacıyla idareye
karşı sessizce direnişte bulunmak, bakın yasa hükmü bu,
herhangi bir şeyi protesto etmek için sessizce oturduğunuzda bütün
iletişim haklarınız elinizden alınıyor. Bir
başkası; gereksiz yere marş söylemek, slogan atmak. Gerekli
marş ve slogan ne? Onu bilmiyoruz ama gereksiz yere marş söylediniz,
slogan attınız, iletişim haklarınız engelleniyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
Evet, bunlar iletişim kısıtlama
cezası gerektiriyor.
Şimdi çok demokrat, büyük demokrat, en büyük
demokrat Adalet ve Kalkınma Partisinin ne yapmasını
beklersiniz? Bu hükümleri yürürlükten kaldırmasını beklersiniz
değil mi? Bize, Biz demokrasi getiriyoruz. diyorsunuz ama ne yapıyorsunuz? Bunlar yetmez,
diyorsunuz. Yeni bir suç daha ekliyorsunuz, diyorsunuz ki kurum idaresine
bildirilen telefon aracılığıyla ya da teknik müdahaleyle
başka bir hatta yönlendirme yapmak suretiyle görüşme hakkı
olmayan kişilerle görüşürseniz, ben, yine sizin bütün iletişim
haklarınızı elinizden alırım yani annenizin,
babanızın, eşinizin telefonunu aradınız cezaevinden, o
arada bir kuzeniniz, bir yakınınız evde onunla konuştunuz
bütün iletişim haklarınız kesildi. Ya da eşinizi cep
telefonuyla aradınız, eşiniz iş yerinde ve iş
yerindeki arkadaşlarını tanıyorsunuz, iş yerindeki
arkadaşlarıyla konuştunuz; Adalet ve Kalkınma Partisinin
bugün getirdiği öneriyle iletişim haklarınızdan yoksun
kalacaksınız. Selahattin Demirtaş eşini aradı,
eşi o telefonu kaydetti, sevdiklerine o telefonu dinletti; Selahattin
Demirtaşın bütün iletişim haklarını elinden
alacaksınız. İşte, bize demokrat olduğunuzu söylüyorsunuz
ama getirdiğiniz teklif tam olarak bu.
Cezaların infazıyla ilgili sorunumuz,
aslında, sadece bunların denetim yetkisinin infaz hâkimliğine
verilmesiyle çözülmüyor. Evet, infaz hâkimliğinin denetiminde olması
iyidir ama emin olun, bu infaz kurumlarında, cezaevi müdürlüklerinin,
cezaevindeki yönetim kurullarının ve savcılıkların
öyle uygulamaları var ki size saysam Orta Çağdaki ada hapishaneleri
mi bunlar? dersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bizzat dinlediğim için bunları rahatlıkla söylüyorum. Evet,
belki 355 tane hapishanenin tamamında yok; evet, belki her cezaevinde bu
uygulamalar yapılmıyor; evet, belki sistematik değil ama emin
olun, bugün, Türkiye'de cezaevinde insanlar falakaya
yatırılıyor; bugün, Türkiye'de insanlar cezaevinde çıplak
aranıyor. Bakın, yirmi yedi yıldır hapishanede olan bir
mahkûm, yirmi yedi yıldır, kendi isteğiyle veya isteği
dışında yeni açılmış bir hapishaneye gönderiliyor
ve o hapishanede bu hükümlü, yirmi yedi yıldır cezaevinde olan birisi,
bir başka hapishaneye gönderilirken çıplak aranıyor.
Eğer infaz rejimiyle ilgili bir şey yapmak
istiyorsanız, eğer bu ülkeye toplu iğne ucu kadar demokrasi
getirmek istiyorsanız cezaevlerinin bu sorunlarını
tartışmamız lazım, infaz rejiminde bunları
tartışmamız lazım; yoksa hırsızları,
gaspçıları, yağmacıları affederek bu ülkeye bir
kuruşluk demokrasi getiremezsiniz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde yer alan olumlu görüş ifadesinin teklifi ile şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Erel Ayhan
Altıntaş
Eskişehir Aksaray Ankara
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Bedri
Yaşar
İstanbul Trabzon Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Samsun
Milletvekilimiz Sayın Bedri Yaşar.(İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Yaşar, beş dakika süreniz var.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz almış
bulunuyorum, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 2nci
maddesinde infaz hâkimliğinin kuruluş, görev ve yetkileri yeniden
düzenlenmektedir. İnfaz hâkimliğine önemli görevler yüklenerek
koşullu salıverme, koşullu salıvermenin geri
alınması, mahsup, düşme, zaman aşımı gibi
kararların infaz hâkimince verilmesi düzenlenmektedir. Bu haklardan
yararlanmak için iyi hâli olma koşulu bulunmaktadır. İyi hâli
olma koşulu hukuken oldukça muğlak bir ifadedir ve keyfî kararla
suistimal edilmeye açıktır. Bu bağlamda, uygulamada
yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi için infaz hâkimlerinin
niteliği belirlenmeli ve birinci sınıf hâkimlerden seçilmelidir.
Hepimizin bildiği gibi özellikle son dönemde
-adalet mensupları da dâhil- adalete güvenin yüzde 30ların
altına düştüğü bir dönemi yaşıyoruz.
Dolayısıyla, bu konuda adaletin daha fazla zedelenmemesi için infaz
hâkimlerinin birinci sınıf hâkimlerden seçilmesini bu maddede
önerdik, ümit ediyorum kabul edersiniz.
Toplum olarak yıllardır fedakârlık
yapıyoruz ama bu fedakârlıklar bir türlü bitmiyor. Bizden beklenen
fedakârlıklardan birisi bitmeden diğeri başlamaktadır.
Hazırlanan bu infaz yasası da yine milletten beklemektedir. Hepimizin
de bildiği gibi, devlete karşı işlenen suçları devlet,
şahsa karşı işlenen suçları da şahsın
affetmesi gerekmektedir. Yapılan bu düzenlemede devlete karşı
işlenen suçlar infaz kapsamında yer almazken, şahsa
karşı işlenen suçların büyük bir çoğunluğu infaz
kapsamı içine alınmıştır. Ortada salgın gibi özel
bir durum olmasına rağmen, kamu vicdanı bu konuda ciddi
rahatsızlık taşımaktadır. Hatta şöyle bir kanaat
var: Vurguncular, hırsızlar, yolsuzlar dışarıya
atılırken acaba iyi insanlara cezaevlerinde yer mi
açılıyor? Ben hukukçu değilim, bunu, yasanın piyasadaki yansımaları
olarak değerlendirebiliriz.
Yine, aynı şekilde, bu af yasalarının
-2000 yılında çıkarılan Af Yasası da dahil- toplumda
hiç bir caydırıcı tarafının
olmadığını izliyoruz. İçeri girenlerin hepsi belli bir
zaman dilimi sonra dışarı çıktı, 2000
yılında yapılan afta da bunu gördük. Ümit ediyoruz ki
Şu
an içeride yaklaşık 300 bin kişi var; verilen rakamlara göre
bunların yaklaşık 90 bini dışarı çıkacak
gibi görünüyor ama toplumdaki kanaat şu: Belli bir zaman dilimi sonra
bunlar tekrar içeri dönecekler.
Hazır bunları dışarı
çıkarmışken herhâlde cezaevlerinde de bol miktarda boş yer
olacaktır diye düşünüyoruz. Bizim Muş Yeşilova Belediye
Başkanımız diyor ki: Bizim beldemizde 470 dönümlük en önemli
meralık alanı hazineye devrederek burada bir cezaevi yapma
kararı alınmıştır. Belde halkı meralık
alanda yapılması planlanan cezaevine karşıdır.
Yeşilova Belediyesi, belde halkının talebini dikkate alarak
konuyu yargıya taşımıştır. Buradan yetkililere
sesleniyorum: Bu cezaevi, meralık alan yerine bir başka yere
yapılmalıdır. Ama burada, bildiğiniz gibi Muş bölgesi
hayvancılığın çok yoğun olduğu bir bölge. Bizim,
cezaevinden daha çok hayvanlarımızı otlatacak meralara
ihtiyacımız var. Tam da yeri geldi, bir sürü de cezaevleri
boşalıyor. Adalet Bakanlığının yetkilileri de
burada; ümit ediyorum, Muşun Yeşilova beldesine cezaevi yapma
gereği duymazlar, oradaki hayvancılığı da
desteklemiş oluruz.
Yine, tabii, bir Samsun Milletvekili olarak iki
gündür Samsun Bafra Cezaevinin gündeme gelmesi vicdanlarımızı
bir miktar yaralamıştır. Sanki Samsun Bafra Cezaevinde
bambaşka olaylar cereyan ediyormuş gibi bu tür isimler, bu tür
anmalar şehirlerde çok ciddi onur kırıcı meselelere sebep
oluyor. Kaldı ki ben Samsun Cumhuriyet Başsavcısını da
bilfiil tanıyorum. Samsunda hakikaten -başka yerleri bilmem ama-
arkadaşlarımızın adalet, hukuk konularıyla ilgili çok
ciddi çalışmalarının olduğunu biliyorum. Onların
böyle yanlış işler yapmayacağını da ümit ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık üç
saate yakındır birleşimi götürüyoruz. Birazcık
havalanmayı temin açısından bir on beş dakika ara
vereceğim.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:19.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
3üncü maddede kalmıştık.
Değerli milletvekilleri, 3üncü madde üzerinde
3 önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına
göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Dair
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir Züleyha
Gülüm
İzmir Ağrı İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Van İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Züleyha Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Evet, bu yasada belki
de en fazla unutulan düzenlemelerden bir tanesini, kadınları
konuşmak istiyorum. Her ne kadar iktidar, toplumda bir algı
yöntemiyle, kadınlara yönelik suçların af yasasının
kapsamına alınmadığını söylemiş olsa da
aslında gizli bir af, bu yasa içerisinde maalesef var. Kadına yönelik
birçok suçta kadına yönelik özel düzenlemeler, ceza hukukunda özel
düzenlemeler olmadığı için aslında genel düzenleme
içerisinde affedilen bir sürü suçun içerisinde kadına yönelik suçlar da
var. Tehdit, şantaj suçları, psikolojik şiddet suçları gibi
suçlar aslında kadınlara yöneltilmiş olsa da af kapsamına
alındı maalesef. Yine, baştan getirmeye belki cesaret
edemedikleri, kamuoyunun tepkisinden dolayı hep gizli saklı getirmeye
çalıştıkları tecavüzcülere ve kadın katillerine yönelik
af düzenlemesi de son dakika hamlesiyle bu yasa teklifine maalesef getirildi.
Demek ki tecavüzcüleri, kadınlara şiddet uygulayanları affetmek
sizin açınızdan makul ama düşünce suçlularını,
basın özgürlüğünden dolayı içeriye girmiş olan
insanları affetmek sizin sınırlarınızda değil.
Şimdi, birkaç tane örnek vereyim, cezaevinden çıkıp
kadınları öldüren erkeklerden. 18 Ocak günü Tahsin Yüksekova
cezaevinden yeni çıkmışken Kadıköyde çiçekçilik yapan
eşi Seyhanı ve annesi Zülfiyeyi öldürdü. Yetmedi, devam ediyoruz.
Orduda cezaevi firarisi Özgür Ardıç Ceren Özdemiri katletti. Denizlide
Ahmet Kaya bir kadını öldürdüğü için cezaevindeydi, cezaevinden
kaçtı ve kaçışından sonra da eşini öldürdü.
Şimdi, bütün bu örnekler önümüzdeyken, peki, bu iktidar, bu düzenlemeyi
yaparken acaba kadınları korumak adına ne yapıyor, hangi
düzenlemeleri yapıyor?
Şunu çok iyi biliyoruz ki, erkekler öldürmeye
çalıştığı kadınları, yaralamaya
çalıştığı kadınları
çıktığında öldürür ya da dava sırasında
tanıklık yapan insanları, yakınlarını,
arkadaşlarını, akrabalarını
çıktığında öldürür. Buna dair birçok örnek varken, buna
rağmen hiçbir düzenleme yapılmamasını acaba kadın
düşmanlığı dışında neyle
açıklayabiliyoruz? Hangi tedbir alındı? Kadınları
koruyacak mekanizmalar oluşturuldu mu? Hepsi Hayır. Adliyeler
çalışıyor mu? Sığınaklar acaba kadınlara
yeterli oranda sağlanıyor mu? Hayır. Üstelik şimdi bir de
sığınaklar kadınlardan darp raporu istiyor. Yani Önce
dayak yiyin, önce şiddete uğrayın, ondan sonra
sığınağa alacağız. mı diyorsunuz? Bu
söylemin başka bir anlamı var mı? Bu da yetmedi, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu erkeklerin korunması yönünde bir karar verdi,
kadınları ise maalesef göz ardı etti, hiçbir tedbir
alınmadı.
Peki, en azından şunu yapamaz
mıydınız: İstanbul Sözleşmesinin hükümlerinden olan,
şiddet faili erkeğin bırakılması durumunda
mağdurun haberdar edilmesi, mağdurun kendisinin ve
yakınlarının korunması, tanıkların
korunmasına yönelik hükmü hayata geçirecek bir düzenleme yapamaz
mıydınız? Hayır, bunu da yapmadınız çünkü siz
gerçekten kadın düşmanı bir politika üretiyorsunuz.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün son aya
ilişkin, mart ayına ilişkin açıklamasında ne var,
biliyor musunuz? Genel asayiş olaylarında yüzde 40 azalma olurken
aile içi şiddette yüzde 38 artış var. Bu ne demek? Kadınlar
öldürülecek ve siz de Kadınların öldürülmesine seyirci kalmaya devam
edeceğiz. demiş oluyorsunuz. Dolayısıyla bu yasa
aslında kadın katillerinin, kadına yönelik şiddet uygulayanların
önünü açmış bir yasa. Bu yasadan önce yapılması gereken
şuydu: Kadınları koruyacak güçlü mekanizmaların
oluşturulması, bütün bu düzenlemelerden sonra af yasasının
tartışılmasıydı ama kadın düşmanı
politikalarınız, erkek egemen politikalarınız buna engel
oldu. Bu da yetmedi, cezaevlerinde bugün özellikle siyasi tutsaklara diyorsunuz
ki: Buralarda ölebilirsiniz, size ölme özgürlüğü veriyoruz. Sizin
özgürlükten anladığınız şey bu. Cezaevleri, bir
ülkenin aynasıdır, bir ülkede demokrasinin olup olmadığının
insan hakları olup olmadığının göstergesidir ama Türkiyede
cezaevleri hep baskı altında, hep faşizan bir yönetim
altında oldu maalesef. AKP iktidarı ise bu düşmanla savaş
hukukunu daha da genişleterek, tüm muhaliflere yönelik, herkesi
düşman görerek, bütün toplumsal muhalefete bu faşizan yöntemleri
dayattı. Kime düşman bu iktidar? Halka düşman, emekçiye
düşman, kadına düşman, Kürte düşman. Bir tek düşman
olmadığı yer var: Sermaye ve yandaşları; onun
dışında herkese karşı düşmanlık besliyor.
Cezaevlerine bir bakalım, neden cezaevleri bu
kadar dolu? Çünkü AKP politikalarını eleştiren herkes
düşman ve herkes içeri atılmalı. 400e yakın cezaevi
tıklım tıklım dolu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Tutuklu ve hükümlü mevcudu
300 bin civarında. Şu anda Türkiyede mahkemeler tutuklama
fabrikası gibi çalışıyor. İktidar kimi istiyorsa onu
içeri atıyor, kimi çıkar diyorsa onu çıkarıyor. Selahattin
Demirtaş kararından, Gezi davasının sonucundaki verilen
sözlerden ve kararlardan bu çok net anlaşılmıyor mu? Bize
şunu söylemeyin: Bu ülkede bir yargı var. falan demeyin, bu ülkede
yargı yok. Bu yargının verdiği hiçbir karar da aslında
gerçek bir karar değil. Düşüncesinden dolayı içeri atılan
insanlar, gazetecilik yaptığı için içeri atılan insanlar,
haklarını talep ettiği için içeri atılan öğrencilerin,
kadınların olduğu bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Siz,
bu topluma diyorsunuz ki: Köleleştireceğiz sizi. İşçilere
emekçilere diyorsunuz ki: Kölemizsiniz. Cezaevlerindeki insanlara diyorsunuz
ki: Köleleşeceksiniz. Ama bu toplum köleleştirmenizi asla ve asla
kabul etmeyecek, her koşulda bu yaptığınızın,
ölümü dayatmanızın hesabını soracak. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel ifade
edilen gerçek dışı iddiaların hiçbirini kabul
etmediğimizi kayıtlara geçirmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Beştaş, sizin de bir talebiniz
mi oldu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, IŞİDin Türkiyedeki sorumlusu Halis
Bayancukun tahliye edildiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok önemli bir gelişme oldu, IŞİDin
Türkiyedeki sorumlusu Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk tahliye edildi.
Evet, daha önce Hizbullah davasından ömür boyu hapis cezası
almıştı ve Kobani savaşı döneminde 9 Ekim 2014te
serbest bırakıldı. 2017 yılında terör örgütü kurma,
yönetme suçundan tutuklandı ve bugün tahliye oldu. Niye tahliye oldu? Biz
bu kadar içerideki insanların can güvenliğinden söz ederken
IŞİDin sorumlusunun tahliyesi dikkate değerdir. Evet, Rahip
Brunsonı Trump ister, bırakılır; Deniz Yüceli Merkel
ister; istismarcıları, cinayet işleyenleri,
Hizbullahçıları, IŞİDçileri siz
bırakırsınız; sonra Yargı bağımsız.
diye burada nutuk atarsınız. 82 milyonun hukuku yok burada, tek
adamın hukuku var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bitirelim.
Değerli arkadaşlarım, bu aradaki
tartışmaları birer dakikanın dışına
taşırmayalım çünkü yapacak çok işimiz var.
Buyurun Sayın Beştaş, son defa süre
veriyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cemaatle
ortaklık yaptıkları dönemde akademisyen, yazar, siyasetçi,
herkes teröristti. İdris Naim Şahin, şiire, tuvaldeki resme,
herkese Teröre hizmet edebilir. diyordu. Bugün AKP cemaatten iyi
öğrenmiş, iyi öğrencilik yapmış gerçekten.
Şimdiki İçişleri Bakanı da aynı İdris Naim
Şahin gibi herkese terörist muamelesi yapıyor. Bugün bununla da
yetinmedi, yargısız infaz talimatı verdi ve Bingölde araba içinde
öldürülenlerin sorumlu olmadığı bilindiği hâlde tarihe
düştü. Bugün de bizim can güvenliğimizden sorumlu olan bir Bakan
yargısız infaz talimatı vermiştir, bu da AKPnin tek adam
hukukudur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, sizin
de kısaca bir değerlendirmenizi alayım, kanuna devam edelim.
59.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakınız, bir açıklama yapmak üzere söz
aldı ama bir ton, birçok değerlendirme yaparak sözü
bıraktı. Yani hepsi gerçek dışı.
OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) Yalan ve
yanlış bilgi.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Kim tahliye olmuşsa -bakın, şu anda
cezaevinden belki birçok insan da tahliye oluyor olabilir- Ceza İnfaz
Kanunu çerçevesinde, cezasını çekmiştir, suçunun
karşılığını almış ve cezasını
çekmiştir, ceza hukuku, infaz hukuku çerçevesinde de gerekli
işlemler, ilgili, yetkili merciler tarafından yapılmış
olabilir. Bahse konu olayla ilgili de nedir, ne değildir onu da biz
araştıracağız ayrıca, burada Meclisimizi
bilgilendireceğiz. Ancak bu konuda rutin işleyen bir hususu, bir
konuyu, bir siyasi suçlama sebebine dönüştürmek hukuka
saygısızlığın ta kendisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın cümlenizi de
diğer önergeye başlayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla objektif hukuk sistemi içerisinde
kimin ne ceza alacağı, kimin aldığı cezayı ne
kadar yatacağı objektif hukuk kuralları çerçevesinde ilgili
kanun maddelerinde yazılıdır. Burada hiç kimsenin bir müdahalesi
asla ve kata söz konusu değildir. Buradan
hareketle tek adam rejimi yaftalamalarıyla, farklı siyasi saiklerle
birtakım suçlamalarda bulunmak, işi saptırmak, hakikati örtmek
ve ucuz birtakım neticeler elde etmekle eş değerdir.
Dolayısıyla bu tavrı kesinlikle kabul etmediğimizi ifade
etmek istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Lütfen, bir cümleyle kayıtlara
geçirin. Bakın, ben işlem yapıyorum şu anda.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere, biz ucuz iş yapmıyoruz. IŞİDin Türkiye halifesi
ağırlaştırılmış müebbetle
yargılanıyor ve bugün tahliye oluyor. Yargı
bağımsız derken bir hukukçu olarak gülmemek için kendimi çok
zor tutuyorum. Şu anda içeride "tweet" attığı
için tutuklular varken, IŞİD gibi bir çete, bir barbarlık
örgütünün Türkiye sorumlusunun serbest bırakılmasına Bizden
bağımsız. demelerine hiç kimse inanmaz, inanmıyoruz.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şöyle bir talebimiz olsun yani bu konuda söz alıp bir şey
söylemek lazım ama ben açıkçası Meral Hanımdan duydum
haberi. Mümkünse hem Bakanlığın yetkilileri de buradayken
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
yapıyor o işi şu anda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
böyle bir işin olup
olmadığını ve gerekçesini bilirsek ona göre biz de siyasi
tavrımızı belirleriz.
BAŞKAN Tabii. Sayın Akbaşoğlu
da belirtti, Ben araştırıp bilgi vereceğim. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sağ olun
Başkanım.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 3 - 4675 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinde yer alan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ibareleri;
Hâkimler ve Savcılar Kurulu ibaresi olarak
değiştirilmiştir.
Alpay
Antmen Zeynel Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Bülent
Tezcan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
İstanbul Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aydın
Milletvekilimiz Sayın Bülent Tezcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tezcan.
BÜLENT TEZCAN (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekte bir af yasası olan ancak teklif sahiplerinin
ısrarla infaz indirimi diye adlandırdıkları teklifi
görüşüyoruz. Önce şunun bilinmesinde yarar var: İnfaz indirimi
yapılmasına ya da afla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu
bulunan partilerin de külliyen esaslı bir indirime ve affa karşı
çıktığı durum söz konusu değil, gördüğümüz,
anladığımız bu. İstenen şey sadece infaz adaleti,
infaz adaleti istiyoruz. Yani bir iş yapıyorsak doğru düzgün
yapalım, adaletli olsun, hem de böyle günlerde
sıkıştırarak bu şartlarda çalışıyorsak.
Bakın, dün burada görüşmeler
yapılırken, Sayın Komisyon Sözcüsü, temsilcisi sorulara cevap
verirken önemli bir şey söyledi, dedi ki: Eğer teröre destek
veriyorsa, o kalem silahtır.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin ruhu
budur. Bu teklifin ruhu bu sözde yatıyor. Bakın, biz bu sözleri ilk
defa duymuyoruz. 2011 yılının Aralık ayında, 2012
yılının Mayıs ayında, dönemin AK PARTİ İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin çıktı, dedi ki: Havan mermisi
ile yazının farkı yoktur. O zaman çıktı dedi ki:
Resim yapan, tuvalle, makaleyle, şiirle terör suçu işleyenler var.
Şimdi, bütün mesele bu. Yani terörü tarif ederken, terör örgütüne
yardım ve yataklık yapıyor diye, terör örgütü üyesi
olmadığı hâlde teröre yardım ve yataklık yapıyor
diye bu ülkede birçok insanın, düşünceleri nedeniyle ya da muhalif
olduğu için cezaevinde olduğunu biliyoruz. Bakın, bu tercihin
sonuçlarını aslında çok yakın zamanda yaşadık. Bu
tercih, bir çeteden yana pozisyon alarak, aslında başka çetelerle
mücadele ediyorum derken, ülkeyi 15 Temmuzun eşiğine getirdi, FETÖ
terör örgütü, çete, devleti teslim alacak noktaya geldi. Şimdi, bu
anlayışı devam ettirdiğimiz sürece, bugün o çeteden
kurtulalım derken yeni çete reislerinin önünü açan yeni bir anlayışla
karşı karşıya kalacağız. Bu
anlayışı değiştirmediğimiz sürece, infaz
adaletine sahip çıkmadığımız sürece bu meseleleri
çözebilmemiz mümkün değil. İtirazımız buna. Hiç laf
kalabalığı yapmaya gerek yok, gürültü patırtı yapmaya
gerek yok. Bakın, AK PARTİ sözcüsü sayın milletvekili
arkadaşımız dün burada konuşma yaparken Kimse bizden FETÖ
için yumuşama beklemesin. dedi. Telaş etmeyin, kimsenin böyle bir
yumuşama beklediği yok sizden. Zaten telaşınıza gerek
yok. FETÖnün etkili ve yetkili kadroları, FETÖ borsası
çalıştığı için FETÖ borsasında işini
yürütüyor, sırtını da saraya dayamış. Neyin
telaşı içerisindesiniz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, peki bedel ödeyen kim?
Bedel ödeyen yine Barış Terkoğlu, bedel ödeyen yine
Barış Pehlivan, bedel ödeyen yine Murat Ağırel. Dün
FETÖnün sizinle beraber, ittifakla hapse attıkları bugün yine sizin
döneminizde, yeni ittifaklarınızda, istediğinizi yapmıyor,
sizin gibi düşünmüyor diye hapisteler. Bu teklifte bunlarla ilgili hiçbir
şey var mı? Yok.
Değerli arkadaşlar, siyasi suçların
olmadığı bir af teklifi kabul edilemez. Siyasi suçlar
konjonktüre bağlı suçlardır. Bugünün kahramanları
yarının siyasi suçluları olur, bugünün siyasi suçluları
yarının kahramanları olur. Onun için, bir af düzenlemesi yapacaksak
devlet, siyasi suçları, kendisine karşı işlenen
suçları öncelikle kapsamın içine alacak.
Değerli arkadaşlar, yine, dün
arkadaşımız burada dedi ki: Kimse bizden teröristlere
karşı yumuşama beklemesin. Bu terör meselesi, bu terör suçu
nasıl, ne bitmez bir sermayeymiş ki her
yaptığınız olumsuzluğun arkasından bu terör suçu
meselesine çok rahat sığınabiliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Şunu herkes biliyor
ki: Bu ülkede eli kalem tutanı terör örgütüne yardımdan içeri
attılar. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkede tweet
atan genci terör örgütüne yardımdan içeri attılar. Gerçekleri
açıklayan gazeteciyi Devlet bilgilerini ifşa etti. diye hapse
attılar. Siyasetçiyi bu sebeplerle hapse attılar. Bu teklifin
içerisinde hiçbir şey yok. Terörün Allah belasını versin,
buradan söylüyorum ama tweet atan genci, siyasetçiyi, eli kalem tutanı
Terör örgütü üyesiydi. diye adliye kapısına götürene de
yazıklar olsun; mesele bu. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, son sözüm şudur:
Bu meseleden kalkıp da hiç kimse Siz teröre sahip
çıkıyorsunuz. konusunu gündeme getirmesin. Siz Teröre
karşı biz yumuşamayacağız. diyorsunuz. Biz böyle bir
şeyi, sizin nerelerde, ne zaman
yumuşadığınızı yakın tarihte gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alalım Sayın
Tezcan.
BÜLENT TEZCAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, siz Kimse bizden teröre karşı yumuşamamızı
beklemesin. dediniz. Doğrudur, böyle bir beklentimiz yok. Kimse de
bizden, İstanbul seçimlerini kaybedecekleri zaman Öcalanın
mesajını devlet televizyonunda okutanların yalancı
pehlivanlığına inanmamızı beklemesin, biz de buna
inanmıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
III.-
YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebiniz mi var?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İşlemi başlattınız efendim,
işlem başladı.
BAŞKAN - Rica ediyorum arkadaşlar. Ben o
anda gördüm zaten Sayın Beştaşı.
Sayın Beştaş, Sayın
Taşdemir, Sayın Koçyiğit, Sayın Orhan Işık,
Sayın Çepni, Sayın Koç, Sayın Çelik, Sayın Eksik,
Sayın Kaya, Sayın Gülüm, Sayın Gergerlioğlu, Sayın
Kemalbay, Sayın Toğrul, Sayın Mensur Işık, Sayın
Hatımoğulları Oruç, Sayın Tiryaki, Sayın Ersoy,
Sayın Kaçmaz, Sayın Coşkun, Sayın Oluç, Sayın
Sarısaç.
Yoklama için iki dakika süre vereceğim.
Pusula veren arkadaşlar lütfen
ayrılmasınlar değerli arkadaşlarım, hepsine tek tek
bakacağım.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.27
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.42
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde Aydın
Milletvekili Bülent Tezcan ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir söz talebim
vardı Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Zenginin talebi oldu.
Sayın Zengin, özür dilerim.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Türkiyede
özgür bir yargı sistematiğinin olduğuna, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin Halis Bayancukun tahliyesine
karar verdiğine, savcının itirazı üzerine Sakarya 3.
Ağır Ceza Mahkemesinin bu itirazı haklı bulduğuna ve
bahsi geçen kişinin tutukluluğunun devam ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Tezcan konuşurken bir söz talebim
vardı. Kendisinin konuşmasıyla alakalı değil ama HDP
Grup Başkan Vekili Sayın Beştaş Türkiyede
IŞİDin temsilcisinin serbest
bırakıldığını söyledi. Bu konuya dair bir
açıklama yapmak istiyorum.
Tabii, Türkiyede, onlar inansa da inanmasa da özgür
bir yargı sistematiği var. Bu yargı sistematiği içerisinde,
mekanizma içerisinde Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi bahsi geçen
kişinin tahliyesine karar vermiştir, savcı itiraz etmiştir,
Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesi bu itirazı haklı
bulmuştur ve bahsi geçen kişinin tutukluluğu devam etmektedir,
tahliyesi söz konusu olmamıştır. Bu konuya dair açık, sarih
bilgi vermek istiyorum.
Genel Kurulun dikkatine şunu ifade etmek
istiyorum: Bunun infazla bir alakası yok. Yargı, itirazlarla
şekillenir. Görüyorsunuz, 2. Ağır Cezanın verdiği bir
karara itiraz olmuştur ve 3. Ağır Ceza Mahkemesi de bu
itirazı haklı bulmuştur. Yani bu itirazı infazla
alakalı bir şey gibi izah etmeyi, anlatmayı da hukuk bilmemezlik
olarak görüyorum.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sadece açıklama yapacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
tahliye kararı verildiğini söyledim. Tahliye kararı
verilmiş, itiraz edilmiş, tekrar tutuklanmış. Bu, benim
sözümün gerçek olmadığı anlamına gelmiyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, siz sanki
infazla serbest bırakılmış gibi anlatıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
İnfazla doğrudan ilgili.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Eksik bilgi.
BAŞKAN Peki, konu
aydınlanmıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Şu
anda elimde mahkeme kararı var. On iki yıl altı ay hapis
cezası almış, propagandadan da bir yıl altı ay yirmi
iki gün
Biraz önce söyledim ya, Brunsonı Trump, Denizi Merkel, peki,
bunu, tahliye olmasını kim istedi; bunu sordum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tahliyeyi isteyen kimse
yok, mahkemenin özgür idaresidir. Lafı evirip çevirmeyelim.
BAŞKAN Tamam, peki. Konu bence
aydınlanmıştır değerli arkadaşlarım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet,
aydınlanmıştır ama anlamayanlara tekrar etmek istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel, sizin de bir
talebiniz oldu, onu da alalım, sonra da diğer önergeyi okutalım.
Buyurun.
61.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat
Milletvekili Özlem Zengine Halis Bayancukla ilgili bilgilendirme için
teşekkür ettiklerine, IŞİDin Türkiye sorumlusunu serbest
bırakan mahkeme heyetine, Kavalaya ve Gezi davasındakilere herkesin
gözünün önünde görüldü diye beraat veren mahkemeye soruşturma
açanların acaba IŞİD katilinin beraatına,
salıverilmesine karar verenlere soruşturma açıp
açmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öncelikle, Özlem Hanıma
bu bilgilendirme için teşekkür ederiz çünkü konuyu Meral Hanımdan
duyduk.
Şimdi, durum şu Türkiyedeki yargı
düzeninde: Ben Sayın Kavalanın da içinde olduğu Gezi
davasını izledim, iddianame herkesin gözünün önünde çöktü. Yani
savcı mahcup oldu iddianameden çünkü iddianamedeki hiçbir şeyin
ispatı yoktu ve mahkeme, çok olağan bir şekilde,
tamamının beratine ve tahliyesine karar verdi. Ertesi gün
Kavalayı birileri beraat ettirmeye kalktı. diyerek Sayın
Recep Tayyip Erdoğan, hem bir başka tutuklamayla içeride tuttular hem
de o heyet hakkında soruşturma başlatıldı mesela.
Bakın, şurada, garın önünde 104 canımızı
aldılar. Kavalaya ve Gezi davasındakilere hiçbir somut delil olmadığı
herkesin gözünün önünde görüldü diye beraat veren mahkemeye soruşturma
açanlar, acaba IŞİDin Türkiye halifesini serbest bırakan
mahkeme heyetine, IŞİD katilinin, barbar katilin beraatine,
salıverilmesine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
karar verenlere -daha sonra
itiraz üzerine bir başka mahkeme bu büyük çılgınlığa,
bu büyük hukuksuzluğa, bu büyük yanlışa Dur! demiş ama-
onu salmaya çalışanlara bir soruşturma açacak mı? Esas
mesele bu. Çünkü Recep Tayyip Erdoğanın hoşuna gitmeyen her
kararı veren heyete bir soruşturma açıyorsunuz, bu canileri
bırakmaya çalışana da bir bakın yani.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Konuyu nereden nereye
aldınız Özgür Bey ya. İlla oraya destek vereceksiniz ya.
BAŞKAN Peki, konu aydınlanmıştır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 3- 4675 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinde yer alan Yüksek ibareleri madde metninden
çıkarılmış ve maddenin birinci fıkrasında yer
alan iş ve kadro durumuna göre ifadesinden sonra gelmek üzere
niteliği bakımından birinci sınıf hakimlerden
seçilmek üzere ifadesi eklenmiştir.
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Hüseyin
Örs
Ankara Aksaray Trabzon
Ümit
Beyaz Yasin Öztürk Arslan Kabukcuoğlu
İstanbul
Denizli Eskişehir
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
Komisyon önergeye katılıyor mu? diye soracağım ama
öncelikle uğultunun kesilmesini rica ediyorum. Biraz sessiz olalım
değerli arkadaşlarım.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen, Aksaray
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erel.
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin değiştirilmesi önergesi üzerinde partim İYİ PARTİ
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlamaktayım.
Teklif edilen maddeyle, infaz hâkimliğinin
görevinin kapsamı genişletilmekte ve tutuklular hakkında infaz
aşamasında verilecek tüm kararların infaz hâkimlerince verilmesi
amaçlanmaktadır. İnfaz hâkimliğine önemli görevler yüklenerek,
koşullu salıverme, koşullu salıvermenin geri
alınması, mahsup, düşme, zaman aşımı gibi
kararların infaz hâkimliğince verilmesi karara
bağlanmaktadır. Bu haklardan yararlanmak için iyi hâlli olma
koşulu bulunmaktadır.
İyi hâlli olmak, hukuken oldukça muğlak
bir ifadedir ve keyfî kararlarla suistimal edilmeye açıktır. Bu
bağlamda uygulamada yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesi
için infaz hâkimliklerinin niteliği belirlenmeli ve birinci
sınıf hâkimlerden seçilmelidir. Yoksa sulh ceza hâkimlerinin
düştüğü hatalar yüzünden adalete olan güven her geçen gün
azalmaktadır. İnfaz hâkimlerinin de yapacağı hatalar
adalete olan güveni tekrar sarsmaya devam edecektir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülke olarak çok zor bir süreçten geçtiğimizi hepimiz
biliyoruz, görüyoruz ve hep birlikte yaşıyoruz. Bu sürecin ne kadar
devam edeceğini net olarak kimse bilmiyor. Temennimiz en kısa sürede
sona ermesidir.
Son günlerde yaşanan bu
sıkıntılı süreçte, vatandaşımızı aç
bırakmamak için çiftçilerimiz üretmeye, çalışmaya zor
şartlarda devam etmektedirler. Zaten zor şartlar içerisinde üretim
yapmakta iken, maalesef, yem zamlarından dolayı belleri
bükülmüştür. Dünyada ve ülkemizde petrol fiyatları, mazot
fiyatları düşmüş, nakliye maliyetleri azalmıştır.
Üreticilerimiz de bu bağlamda yem fiyatlarının düşmesini
beklerken, yem fiyatlarında azalma olmasını beklerken, maalesef,
anlam verilmeyen bir şekilde yem fiyatlarında fahiş miktarda
artışlar meydana gelmektedir. Bu artışın nedenlerini
köylülerimiz, çiftçilerimiz, hayvan besleyicilerimiz maalesef henüz
çözememişlerdir. 78 lira 25 kuruş olan yem fiyatları, yirmi gün
içinde 85 lira 25 kuruş olmuştur. Ülkemizde corona virüsünü
yaşadığımız günden bu yana yem fiyatlarında yaklaşık
yüzde 20 artış meydana gelmiştir. Üreticilerimiz bu son yem
zamlarıyla birlikte ne yapacaklarını, hayvanlarına
nasıl yem alacaklarını kara kara düşünmeye
başlamışlardır.
Buradan Tarım Bakanımıza
sesleniyorum: Üreticilerimizin bu mağduriyetlerinin önüne geçmek için
gerekli önlemleri alınız; yoksa, Allah muhafaza, kıtlık
kapımızı çalmak üzere.
Diğer bir sorun da şehirlerimizde toplu
ulaşım yapan araç sahipleri ve şoförlerinin bir feryadı
var. Alınan önlemlerle birlikte daha önce taşımış
oldukları yolcu sayılarını yarı yarıya
azaltmışlardır ama araçlarının kasko bedellerinin,
sigorta bedellerinin ve mazot girdilerinin yüksek olması yüzünden çok zor
durumdadırlar. Birçoğu bu araçlarını zaten senetle, borçla
almışlardır. Bu şartlar altında senetlerini, borçlarını
ödeyemez durumdalar. Araçları rehin altındadır. Eğer
borçlarını ödeyemezlerse -her ne kadar şu anda icra
yasağı varsa da- ilerleyen zamanlarda ekmek teknelerini kaybetme
tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Zor durumda
olan, toplu taşımacılık yapan bu şoför
esnafımızın, minibüs esnafımızın
sorunlarının da bir an önce Hükûmet tarafından giderilmesini bu
arkadaşlarımızın adına rica ve talep ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge bulunmaktadır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir Ömer Faruk
Gergerlioğlu
İzmir Ağrı Kocaeli
Muazzez Orhan Işık Serpil Kemalbay Pekgözegü Züleyha Gülüm
Van İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayrımcı bir yasayla
karşı karşıyayız. Bir yıldır bu yasa
bekleniyordu ve corona dolayısıyla geldi ama yine ayrımcı
olarak geldi. Bakın, düşünün, yıllardır beklenen bir yasa
getiriyorsunuz, hem ayrımcı hem corona dolayısıyla insanlar
arasında yaşam hakkı ayrımı yapıyor ve bir de
riskli gruplar arasında da ayrım yapıyor. Bu denli kötü bir
yasayla karşı karşıyayız. Günlerdir milyonlarca
tweet atılıyor, sosyal medyada herkes büyük tepki gösteriyor; tüm
milletvekillerine, hepimize geliyor sanırım mesajlar, telefonlar.
Toplum Bu adil ve eşit olmayan yasayı onaylamayın. diyor bize.
Türkiye tarihinin en büyük tepkisi var şu anda.
Bakın, maddelerde neler var: 53üncü madde çok
ilginç, çok çarpıcı. Bir yıl kala herkes kapalıdan
açık cezaevine çıkabiliyor. Bir grup çıkamıyor, düşünce
suçluları çıkamıyorlar; çocuklu anneler, hastalar,
yaşlılar buna dâhil. Bu, düşman hukuku değilse nedir
arkadaşlar? Bu çıkamayanlar da kim, biliyoruz. Birisine terörist
demişsiniz ve daha sonra da Ya, biz teröristi mi affedeceğiz?
diyorsunuz. Terörist dedikleriniz barış diyenler, bir bankaya
zamanında para yatıranlar, bir özel okula çocuğunu gönderenler,
bir gazeteye abone olanlar. Bunlara kalkmışsınız terörist
diyorsunuz; anne, baba, bütün aileleri perişan ediyorsunuz.
Bakın, madde 20 var. Bu, daha da
inanılmaz, insanlık dışı bir madde. Ne diyor? Mahpusun
eşi veya çocukları hastaysa veya malulse bir yıl infaz erteleme
verilir ama yine terör suçlusu dediği düşünce suçlularına Hayır,
bunu getirmem. diyor. İnanılmaz bir şey. Yani bu kadar da
muhaliflere gaddarlıkta zirveye inanamıyorum gerçekten. Nasıl
bir vicdansızlık bu? Mahpusun yakınından dolayı
mahpusu cezalandırıyor, mahpusun yakınını
cezalandırıyor. İnanılmaz bir şey. Herkese terörist
demeye çalışıyorsunuz siz.
Bakın, 50nci maddede de yine var. Herkes evde
infazdan faydalanabilirken çocuklu, hamile anneler, yaşlılar,
hastalar eğer ki düşünce suçundan mağdursa yararlanamıyor.
Ya, bunun neresine siz evet diyeceksiniz? Elinizi vicdanınıza koyun
yani, Allahtan korkun ya! Olacak şey değil yani!
Bakın, insanlar depresyonda, çok büyük
sıkıntıları var. Çocukların psikolojisi bozulmuş
durumda. Anneler mahpus, babalar mahpus ve bu toplum büyük bir
sıkıntı yaşıyor. Yeni muhalifleri almak için
tahliyeleri yaptığınızı çok iyi biliyoruz.
Aynı zamanda, bakın, adil bir yasa
olmalıydı. İşin doğrusu, bu yasadan, çok
abartılmış cezalar verilen bu yargı ortamından ne
adliler ne de siyasiler memnun aslında.
Bakın, ben size bir olay anlatacağım:
Halime Çalışkan, Çanakkaleli bir hanım. Bir akademisyenle
evleniyor. Babası ve eşi daha sonra KHKyle ihraç ediliyor ve
hapishaneye atılıyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) Hangi suçtan?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Halime
Çalışkanın uzun yıllar çocuğu olmuyor ve sonunda
çocuğu oluyor. Halime Çalışkan aylardır, ne zaman bir af
çıkacak diye bekliyordu ve bakın, sonunda ne oldu biliyor musunuz?
Coronavirüs salgınını duyduğu zaman beti benzi attı,
mahvoldu, perişan oldu. Onu psikiyatriste götürdüler, üçlü antidepresif
tedaviye başlandı. Bebeği vardı, Elif Zehra ve bu
kadın perişan durumdaydı. Sonra ne oldu? Bu cuma günü, Komisyon
toplantısından sonra, olumsuz bir sonuç
çıktığını duyunca, terör örgütü üyeliği ve
propagandasıyla ilgili, yasaya bir şey
katılmadığını duyunca çok üzüldü ve sonra balkona
çıktı. Yan odada bekleyen annesi balkondan güm diye bir ses duydu,
koştu balkona, yerde kanlar içinde kızı yatıyordu.
Başı mı döndü, ayağı mı kaydı, başka
bir şey mi, bilmiyoruz. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki Elif Zehra
artık annesiz ve babası cezaevinde olduğu için de babasız.
Bakın, bu resme iyi bakın; Elif Zehra hem
öksüz hem yetim. Allah korusun, insanları depresyona sürükleyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Şu
anda binlerce kadın, binlerce erkek depresyonda.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın hatibi
dinleyelim.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, size bir başka örnek daha veriyorum: HDP Çayırova temsilcimiz
Emine ve Mehmet Karaaslanın çocukları bunlar. Niye gösteriyorum? 6
Aralıkta karı koca, anne baba tutuklandılar. Ben evlerine
gittim, çocukları teskin etmeye çalıştım, Ya on
beş-yirmi günde çıkarlar, çocuklar merak etmeyin. dedim, beş ay
oldu hâlâ tutuklular. Suçları ne biliyor musunuz, sorguda sorulmuş:
Şu fotoğrafta halay çeken sen misin? Bakın, beş
aydır bu insanların iddianamesi bile hazırlanmadı ve
coronadan dolayı bu çocuklar da öksüz ve yetim kalabilir. Bu resimlere iyi
bakın.
BAŞKAN Selamlayalım Sayın
Gergerlioğlu, süreniz bitiyor.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Yine
bir başka örnek: Fuat ve Nazlı Çatpınar, bunlar da anne ve baba,
Düzce cezaevindeler ve 3 çocukları da cezaevinde, ara sıra
babaannesine geliyorlar. Bu aileler perişan durumda arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bu
insanları, terörist ilan ettiğiniz on binlerce insanı niye bu
yasanın içine katmıyorsunuz? Bu terörist ilanında sizin
kriterleriniz ne oldu?
Ve en son, Ahmet Altan; eğer bu yasayı
onaylarsanız Türkiyenin en önemli düşünürü de cezaevinde kalacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) FETÖcünün
feriştahı ya!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Kabul
edilecek bir durum değildir bu.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin üçüncü fıkrasının teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Ümit
Beyaz
Ankara Denizli İstanbul
Hüseyin
Örs Lütfü Türkkan Ayhan Erel
Trabzon Kocaeli Aksaray
Zeki
Hakan Sıdalı Arslan
Kabukcuoğlu
Mersin Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Mersin
Milletvekilimiz Sayın Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin her köşesinde, gece
gündüz demeden, çoğu zaman ailesinden uzakta fedakârca görev yapan huzur
ve güvenin teminatı Türk Polis Teşkilatının 175inci
kuruluş yıldönümünü kutluyorum.
Coronavirüs salgınıyla
uğraştığımız bugünlerde,
vatandaşlarımızın güvenliklerini sağlamanın
yanında vatandaşlarımızın hayatlarını da
kolaylaştıran tüm polislerimize görevlerinde başarılar ve
kolaylıklar diliyorum.
Bu süreçte polislerin iş yükünün
arttığı hepimizin malumudur. Bu bağlamda, hem
polislerimizin iş yükünü azaltmak hem de gün geçtikçe artan işsiz
vatandaşlarımıza gelir sağlamak için gelin, polisimizin
yapmakta olduğu vatandaşlarımızın temel
ihtiyaçlarını karşılama, karantinadaki kişilerin
evlerini kontrol etme gibi işleri bu işsizlerimize
yaptıralım. Böylece hem polisimizin iş yükü azalsın hem de işsizlerimiz
ailelerini geçindirmek için biraz gelir elde etsin.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin bugün
karşı karşıya olduğu en temel problemlerden biri
yargılama sürelerinin uzunluğu meselesidir. Bu yüzden
yargılamada hedef süre ilkesi hep beraber ortaya konuldu ancak o günden
bugüne baktığımızda yargılama sürelerinin
kısalmasını bırakın, aksine daha da
uzadığını görmekteyiz. Yargılama sürelerinin ne kadar
uzun olduğunu söylediğimizde mahkemelerin iş yükünü gerekçe
gösteriyorsunuz. Peki, soruyorum, yargının iş yükünü azaltmak
için ne yapıyorsunuz, suç işleme oranlarını azaltmak için
neler yapıyorsunuz? Evet, ceza infaz kurumlarının
ağzına kadar dolu olduğundan hepimiz şikâyetçiyiz. Peki, bu
sayıları azaltmak için ne yapıyorsunuz? İnfaz Kanununda
değişikliğe gidiyorsunuz. Böyle yaparak sorunu kökten çözmek
yerine, yalnızca ağacı budamayı tercih ediyorsunuz.
Yargılama sürelerini kısaltabilmek,
cezaevlerinin doluluk oranların kalıcı şekilde azaltabilmek
ancak vatandaşın eğitim ve refah seviyesinin yükselmesiyle
sağlanır. Eğitim ve refah karnemiz ise maalesef çok zayıf.
Uzun yargılama süreleri Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde bizim de en
çok sorun yaşadığımız konuların başında
geliyor. Ben de yüce Meclisimizi bu Konseyde temsil eden bir parlamenter olarak
bu hususu açıklamakta zorluk çekiyorum. Büyük sorunları
halının altına süpürmek yerine kalıcı şekilde
çözecek öneriler getirmek hepimizin görevi. Yoksa kısa bir süre sonra,
burada kendimizi yine bir Ceza İnfaz Kanununda yapılan
değişikliği görüşürken bulacağız. Yargının
karşı karşıya kaldığı yapısal
sorunları konuşmadan, bu noktaya nasıl gelindiğini ve
toplumsal yapının deformasyona uğradığını
iyi analiz etmeden kapsayıcı ve uzun vadeli çözümler üretemeyiz.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde yaşanan
Covid-19 salgınından dolayı Adalet Bakanlığı
tarafından ani bir kararla ceza infaz kurumu personelleri on beş gün
karantina, on beş gün görev döngüsü içerisinde aralıksız
çalıştırılıyor. Personellerin ve mahkûmların
sağlıkları düşünülerek yapılan bu izolasyonda
görevlilere hiçbir corona virüsü testi yapılmaması ise çok büyük bir
hatadır. Onlardan herhangi birisinin virüs taşıması insan
hayatına yönelik geri dönülmez sonuçlar doğurabilir. Personellere
karantina kapsamında tahsis edilen çoğu barınma yerlerinin
gerekli hijyen şartlarını taşımaması nedeniyle
izolasyonun amacıyla çelişilerek hastalığın meydana
gelmesine davetiye çıkarılmakta. Ayrıca, kimi ceza infaz
kurumlarında personellerin mahkûmlar gibi cezaevlerinde
yatırılacağı ifade edilmektedir. Bu uygulama büyük bir
haksızlık olacaktır. Belki de aylar boyunca ailelerinden uzakta
tutulacak görevlilerimize yapılan izolasyonun başarıya
ulaşabilmesi için acilen tüm ceza infaz koruma memurlarına
coronavirüs testi yapılmalıdır.
Buradan bir çağrıda bulunuyorum: Zor
şartlarda ve ailelerinden uzakta görev yapan infaz koruma
memurlarına, bu süreçte sağlık çalışanlarına
yapıldığı gibi, ek mesai ücreti ödeyelim. Böylece hem
personellerin hem de bakmakla yükümlü oldukları ailelerinin
mağduriyetlerini bir nebze gidermiş oluruz.
Covid-19 sebebiyle ortaya çıkan sorunların
yanında, infaz koruma memurlarının bir de kronik hâle
gelmiş sorunları mevcut.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Mesleki olarak
zor şartlarda görev yapan personellerin emniyet hizmetleri
sınıfında olması gerekiyorken yıllardır bu
personellerin genel idare hizmetleri sınıfında olup
masabaşı çalışan bir memurla aynı haklara sahip
olması, yerine getirdiği görevin doğasıyla ters
düşmektedir. İnfaz koruma memurlarımızın özlük
haklarına yönelik iyileştirmelerin bir an önce
yapılmasını istiyor ve yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Önergeyi kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen Ceza ve güvenlik tedbirlerinin
infazına ilişkin ibarelerinden sonra gelmek üzere şahsi
hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hallerde ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel Emre Süleyman Bülbül
Mersin
İstanbul
Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Utku
Çakırözer
İstanbul İstanbul Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Diyarbakırda PKK terör örgütünün
saldırısı sonucu hayatını kaybeden orman
işçilerimize Allahtan rahmet, ailelerine baş
sağlığı diliyorum. Bu hain terörü bir kez daha
lanetliyorum.
İçinde bulunduğumuz Polis Haftasında
huzur ve güvenliğimiz için özveriyle çalışan Emniyet
teşkilatımıza da teşekkür ve minnetimi ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, infaz
düzenlemesini getirirken iktidar sözcüleri dediler ki: Her şeyden önce,
bu düzenleme halkın vicdanına sığmalı. Doğru,
böyle olmalı ama bu hâliyle hiçbir vicdana sığmıyor çünkü
adil değil, eşit değil, denge yok. Ayrımcılık
var, hukuksuzluk var. Her şeyden önce salgının boyutunu kavrayan
bir düzenleme değil. Cezaevlerinde 12 kişilik koğuşlarda 20
kişi kalıyor. İnsanlar ya aynı yatağı
paylaşıyor ya yerde yatıyor. Ama henüz suçlu olup
olmadığı dahi belli olmayan 90 bin tutukluyu cezaevinde
salgın ve ölüm riskiyle baş başa bırakıyorsunuz. Oysa
tutuklular, iddialar kanıtlanana kadar suçsuzdur. Gelin,
kapsayıcı kriterleri belirleyelim, tutukluların önemli bölümünü
adli kontrolle tutuksuz yargılamaya gönderelim. Mesela, madem 65 yaş
üstüne Evde kal. diyoruz, o zaman derhâl 65 yaş üstü tutukluları
evlerine gönderelim.
Değerli arkadaşlarım, ikinci olarak,
bu düzenlemeyle yağma, hırsızlık, çete, insan ticareti,
yaralama, taksirle adam öldürme, rüşvet, zimmet, irtikap ve daha birçok
suçtan hüküm giyen yaklaşık 100 bin kişi serbest kalacak; kimine
infaz indirimi, kimine açık cezaevine çıkış, ev izni ve
nihayet serbest kalma imkânı ama eline taş dahi almamış,
düşüncesi için, yazısı, konuşması için cezaevinde
tutulan yüzlerce siyasi tutuklu için hiçbir şey yok. Kimden bahsediyorum?
FETÖ kumpaslarında Silivri zindanında haksız, hukuksuz on dokuz
ayları çalınmasına rağmen gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyen
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivandan, Hülya
Kılınçtan; Murat Ağırel, Ahmet Altan, Mümtazer Türköne,
Ferhat Çelik, Aydın Keser ve daha onlarcası yok bu pakette.
Gaspçıyı, hırsızı, rüşvetçiyi, adam
yaralayanı, adam öldüreni affediyorsunuz ama bunları yazan
gazetecileri içeride tutuyorsunuz; işte, vicdana sığmayan bu.
Başka kim yok? Muhalif duruşu, konuşması nedeniyle
haksızca, hukuksuzca terör damgası vurulan siyasetçiler, belediye
başkanları, hak savunucuları yok; 2 kez cumhurbaşkanı
adayı olan Demirtaş yok, Osman Kavala yok, Selçuk Kozağaçlı
yok. Yani bir grup mahpusun yaşam hakkı korunurken bir başka
kesimin yaşam hakkı açıkça ihlal edilmekte. Bu, ne hukuk
terazisine ne de vicdanlara sığar.
İşin daha vahim bir boyutu da var. Bir
yandan, kişilere karşı suç işleyen on binleri
bırakarak cezaevlerini boşaltıyorsunuz; öte yandan, boşalan
yatakları düşünce suçlularıyla dolduracak adım
atıyorsunuz. Tek adam yönetiminde artık, taraflı ve partili bir
kimlik taşıyan bir Cumhurbaşkanını
eleştirdiği için, sosyal medya mesajı, konuşması
nedeniyle yargılanan, basın toplantısına, gösteriye
katıldığı için yargılanan binlerce yurttaş
düşük ceza dahi alsalar mutlaka cezaevine girecek. İşte,
bakın, FOX Haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal ironi içeren
eleştirel mesaj paylaştı diye, Cumhurbaşkanı suç
duyurusunda bulunuyor.
SALİH CORA (Trabzon) Hakaret etti.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Yargının bu
bağımlı hâli değişmez ve düzenleme
yasalaşırsa Fatih Portakalı da cezaevine göndereceksiniz.
O zaman, değerli arkadaşlarım, nerede
kaldı yaptığımız yargı reformu? Hani, haber,
eleştiri, yorum suç olmayacaktı? Yine, bu pakette var;
mahpusların dış dünyayla belki de tek
bağlantılarını sağlayan gazetelerine hiçbir yargı
kararı olmaksızın yasak getiriliyor, haber alma hakkına
darbe vuruluyor.
Bugün Evrensel olur, bir gün Cumhuriyet olur,
yarın Hürriyet, Milliyet, Sabah olur. Tek adam yönetimi, Basın
İlan Kurumunu özgür basını susturmak için sopa gibi kullanmaktan
vazgeçmelidir. Soruyorum: Salgında cezaevlerini boşaltacak infaz
kanunu ile mahpusun gazetesini yasaklamanın, ne alakası var? Benzer
bir başka düzenlemeyi bugün basından okudum. Salgının
yurttaşlara ekonomik hasarını hafifletmek için ikinci bir
ekonomik paket hazırlanıyor ama içinde fişleme var, sansür var.
Youtubeu, Facebooku, Twitterı, Instagramı baskı altına
almak istiyorsunuz. Onlara vatandaşı fişletmek, yapmazlarsa
fişi çekmek, erişimi engellemek yani sansürlemek istiyorsunuz.
Soruyorum: Ne alakası var Twitterı, Youtubeu sansürlemenin
salgınla; ne alakası var, halka yardımla, ekonomik mücadeleyle?
Salgınla mücadele adı altında gazetecileri, aydınları
zindanda tutmaktan, düşünceyi cezaevine koymaktan, gazeteleri, sosyal
medyayı sansürlemekten artık vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle, Gezi
eylemleri sırasında Ali İsmail Korkmazın, Berkin
Elvanın, Abdullah Cömertin ölümüne neden olan güvenlik görevlilerine;
Soma, Ermenek maden cinayetlerinde; Çorlu, Ankara YHT cinayetlerinde;
Aladağ yurt cinayetinde ihmali, sorumluluğu bulunanlara
cezasızlık var. Kapsam dışı. dendi ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
kadını döven,
yaralayan ve ölüme iten erkekler cezaevinden çıkacak. Gençlerimizi
zehirleyen torbacılar, masumların canına kastedenler,
çocukların geleceğini karartanlar çıkacak. Öte yandan, Gezi
Parkı direnişini organize etti diye hukuksuz biçimde iki buçuk
yıldır tutuklu olan, 1 beraat, 2 tahliye kararına rağmen,
bugün 891 gündür Silivri zindanında tutulan Osman Kavala içeride kalmaya
devam edecek. Bunu hiçbir vicdana kabul ettiremezsiniz.
Bu vesileyle özveriyle görev yapan
yaklaşık 70 bin infaz koruma ve diğer cezaevi
çalışanımızı da hatırlatmak isterim. İnfaz
kapsamının genişlemesi onların salgından etkilenme
riskini de azaltacaktır. İnfaz koruma görevlilerimizin özlük
haklarını da en kısa sürede iyileştirmeliyiz.
Değerli arkadaşlarım, iki hafta sonra
Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 100üncü yıl dönümünü
kutlayacağız. Eğer Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. Diyorsak o zaman, 100üncü yıl dönümünde
bu Meclisten bu milletin gerçekten vicdanını sızlatmayacak
eşit, adil ve hakkaniyetli bir düzenlemeyi çıkarmak zorundayız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3 önerge bulunmaktadır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5inci
maddesinin kanun teklifinden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Zeynel
Emre Süleyman Bülbül Mustafa Sezgin Tanrıkulu
İstanbul Aydın İstanbul
Saliha
Sera Kadıgil Sütlü Alpay
Antmen Turan
Aydoğan
İstanbul Mersin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
Önerge üzerinde söz isteyen, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Tanrıkulu.
OYA ERONAT (Diyarbakır) O fakir köylülerden
de bahset Sezgin Bey. Sen Kulplusun!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere bir tarih
hatırlatması yapacağım, özellikle AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarıma. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 27
Aralık 2002 tarihinde değiştirildi. Niçin
değiştirildi? Bu kürsülerden, sizlerden hatırlayan var mı,
bilmiyorum. Recep Tayyip Erdoğan için değiştirildi, Genel
Başkanınız için değiştirildi. Genel
Başkanınız 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamadı;
312den ceza almıştı, halkı kin ve
düşmanlığa tahrikten ceza almıştı.
SALİH CORA (Trabzon) Şiir okuduğu
için.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Evet,
şiir okuduğu için ceza almıştı.
SALİH CORA (Trabzon) E, tamam, ne var onda?
BAŞKAN Arkadaşlar, bir dinleyelim.
Sayın Cora, niye müdahale ediyorsunuz? Dinleyelim, bir şey
anlatıyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) 312den
ceza almıştı, Anayasanın 76ncı maddesi uyarınca
3 Kasım seçimlerine katılamadı. Hangi kelimelerden dolayı
katılamadı biliyor musunuz, hangi kelimelerden dolayı?
İdeolojik ve anarşik eylemlere katılmış olmak. Recep
Tayyip Erdoğan ideolojik ve anarşik bir eyleme
katılmış mıydı?
SALİH CORA (Trabzon) Sizin
yargınızdı
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Katılmış mıydı?
SALİH CORA (Trabzon) O, sizin
yargınızdı.
BAŞKAN Sayın Cora
Rica ediyorum
Sayın Cora.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdiki de
sizin yargınız.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Soruyorum
size, katılmış mıydı? Bana göre
katılmamıştı.
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, siz de
Genel Kurula göre devam edin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Ben, o
zaman Diyarbakır Barosunun Başkanı olarak avukatına
Diyarbakırda ev sahipliği yaptım, davasına girmeyi de
teklif ettim kendilerine ve onlara ev sahipliği yaptım çünkü bir
düşünce suçuydu, aynı şekilde, yargılandığı
madde. Ama Anayasa uyarınca ideolojik ve anarşik eylem kabul
edildiği için milletvekili olamadı, Başbakan olamadı. Bu
Meclis, CHPnin içinde olduğu Meclis, Anayasayı Recep Tayyip
Erdoğan için değiştirdi; Recep Tayyip Erdoğan Martta,
Siirtte yapılan ara seçimlerde milletvekili oldu ve Başbakan oldu.
Bu yolu bu Meclis açtı arkadaşlar, bunu unutmayın ama
şimdi, siz bu mazlumluktan zalim oldunuz. Kendi muhaliflerinizi
hapishanede tutuyorsunuz ve ölüm koridorunda tutuyorsunuz bu salgın sırasında.
Ne zaman böyle zalim oldunuz, arkadaşlar? Bakın, bu Meclis
düşünce suçlusu olarak kabul ettiği Recep Tayyip Erdoğanın
siyasete girmesi için Anayasayı değiştirdi. Şimdi, biz
burada bir yasa yapıyoruz ama siyasiler içeride kalsın diye
yapıyoruz ve bu konuda bir adım atmıyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Hangi siyasi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Bakın, kendisinin 2013 tarihli açıklaması var, 21 Kasım
2013 tarihinde Sayın Erdoğanın açıklaması var:
Siyasal suçlara af olabilir. diyor; e, o zaman çözüm sürecinde
tartışılan konu.
Değerli arkadaşlar, bakın,
salgın var, cezaevlerinde tutuklular var. Recep Tayyip
Erdoğanın rezervi nedeniyle cezaevlerinde kalan tutuklular var,
siyasetçiler var. Ona bu yolu bu Meclis açmıştı ama şimdi,
sizler, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri aynı
siyasetçileri, haklarında mahkûmiyet kararı olmadığı
hâlde ölüme mahkûm ediyorsunuz, bir ölüm koridorunda tutuyorsunuz. Buna
literatürde işkence diyorlar aynı zamanda. Dolayısıyla
elinizi vicdanınıza koyun değerli arkadaşlar,
vicdanınıza koyun. Bizim, insanları yaşatma
sorumluluğumuz var. Haklarında mahkûmiyet hükmü olmayan
insanların cezaevinde ne işi var? Adli kontrol yöntemleri var.
Bakın, bu yargıya, bu zalimliğe izin vermeyin, izin vermeyin.
Ben yargının içerisinden gelen birisiyim, yirmi beş yıl
avukatlık yaptım, Baro Başkanlığı yaptım.
Bunlara izin verirseniz yarın aynı şeyi sizlere yapar, aynı
şeyi. Dolayısıyla bakın, bu Parlamentoya düşen görevler
var. Elimizi vicdanımıza koyacağız, elimizi
vicdanımıza koyacağız. Vicdanımızla,
aklımızla, sağduyumuzla yurttaşlarımızın
yaşam hakları için bu yasa teklifinin kapsamını siyasal
suçlar bakımından da kapsam dışında olanlar
bakımından da genişletmek durumundayız, infazda adaleti
sağlamak durumundayız. Ne işi var gazetecilerin, ne işi var
avukatların, ne işi var siyasetçilerin cezaevinde? Ne işi var
çocuğunu okula gönderen, bankaya para yatıran ya da sendika üyesi
olan insanların cezaevlerinde? Elinizi vicdanınıza koyun; bunlar
terörist mi, ellerine silah mı almışlar, terör eylemi mi
yapmışlar, terörü mü övmüşler?
Değerli arkadaşlar, bakın, aynı
mantıkla Genel Başkanınız da anarşik eylemlere
katılmış olarak kabul edilmişti, aynı
anlayışla. Bu anlayışın şimdi yürütücüsü
olmayın. Size yapılan zalimliğe biz karşı
çıktık.
SALİH CORA (Trabzon) İkisi birbirinden
çok farklı. Hiç alakası yok.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Ama siz,
şimdi, yarattığınız mağdurlar
bakımından başka bir zalimliği yapıyorsunuz kendi
çoğunluğunuzla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Dolayısıyla buna son vermek hepimizin elinde. Bakın, bu
Parlamento bu maskelerle bu salgın döneminde tarihe geçecek, tarihe
geçecek işler yapacağız ama ileride herkes, kendi vicdanıyla,
meydana gelecek ölümlerden de sorumlu olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
sağlıkla kalın diyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yahu sen Kulplu
değil misin? Biraz Kulptan da bahset!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Ya,
utanmazlık yapma! Biraz da sus ya! Dün bahsettim, sen dinledin mi?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bugün de söyle, ne
var yani? 5 kişi öldü ya, 5 şehit var! Kulplu değil misin sen?
BAŞKAN Sayın Eronat, rica ediyorum, bir
konuşmacı konuşmasını yaptı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Zengin,
bir talebiniz oldu.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun
görüşülmekte olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Sayın Başkanım, aslında hakikaten cevap vermek
istemiyorum bir tarafıyla fakat tabii, kayıtlara giriyor bir
taraftan, bizde yara açıyor başka bir taraftan. Şimdi, bizim
kabul edemeyeceğimiz şey zalimlik iddiasıdır çünkü niye?
Bizim siyasal hareketimizin gelişi, daha evvel burada çok söyledim, bir
sürü yara üzerine şekillenmiştir. Yani bizim siyasete gelişimiz,
aslında şurada oturmam kendi adıma söyleyeyim- bir mucizedir
yani. Niye? Biz hiçbir şey olamayan insanlardık, biz bunlarla
mücadele etmenin ne olduğunu biliyoruz. (HDP sıralarından
gürültüler)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Şimdi her şeysiniz.
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) - 367 meselesinde kararı bu Mecliste verenler kimdir? Yani, evet,
oradan Sayın Cumhurbaşkanımız o gün Başbakan oldu,
seçimlere girdi ama devamında 367 kararını veren de
burasıdır.
TUMA ÇELİK
(Mardin) Sizin yüzünüzden yediğim dayaklar haram olsun!
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) Ama Sayın Zengin
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) - Sayın Başaran, rica ediyorum...
BAŞKAN Sessiz
olalım değerli arkadaşlarım.
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Ben yargı içerisinde geçmişte neler olduğunu gayet iyi
biliyorum yani bunları daha sonra uzun uzun konuşuruz.
BAŞKAN Peki
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Bir saniye Sayın Başkanım
Biz, bu zalimlik
denen şeyi zinhar- reddediyoruz; biz merhamet sahibi insanlarız,
adalet sahibi insanlarız. Bu insanları böyle masumlaştırma
hâllerini gayet iyi anlıyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Terörün nasıl bir parçası olduklarını da Türkiye
son derece iyi biliyor.
O yüzden, Grubumuz
adına bunları reddediyorum Sayın Başkanım.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Özel,
buyurun.
63.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Trabzon
Milletvekili Salih Coranın
yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, burada bir tanıklığımı
hatırlatacağım, aslında pek çoğu buradalar ve kimse de
onu inkâr etmez ama Salih Cora bağırıyor Hangi siyasi? falan
diye.
Biz, İdris
Balukenle Grup Başkan Vekili olarak çalıştık; birikimli,
yetenekli, belagati yüksek birisi. Sonra, bir gün İdris Beyi aldılar
götürdüler, sonra serbest bırakıldı. Oturum başlayınca
bütün Grup Başkan Vekilleri Meclisi yöneten Başkandan rica ettik
-sağ olun, siz de hiç kırmıyorsunuz- ara verdi, arkaya
geçtik bir çay içtik. O toplantıda, tüm partilerin Grup Başkan
Vekilleri İdris Beyin tutuklanmasından çok rahatsız
olduklarını, üzüldüklerini söylediler ve İdris Bey bilgi verdi:
Burada yaptığım konuşmaları dışarıda
birkaç kez tekrar ettiğim için örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt üyesi
gibi yargılanma
falan, bir şeyler
Ağzımız açık dinledik.
Bütün partilerin Grup Başkan Vekilleri bundan üzüntü duyduk hatta
Doğan Kubat da vardı, şakalarıyla böyle, sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, bitirin lütfen.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireyim efendim. İdris
Baluken tekrar tutuklandı. Dosyada değişen bir şey yok; ben
özellikle de o onu söyledi diye baktım. Herkes de baksın, herkes de
içeride İdris Beye ne dediğini biliyor, hatırlıyor,
hepimiz yaşıyoruz ve İdris Balukenin şu anda içeride
olmasına Hangi siyasi? diye sorunca
Ya da İçeride ölsün mü? deyince
bugün, arkadan birisi Ölsün. dedi. Tutanaklara bakacağım yani kim
demiş? Hakikaten, o vicdansızlık bu Meclisten nasıl
çıktı ben inanamıyorum ama bir hakkı teslim etmek için
söylüyorum ki ben İdris Balukenle aylarca, yıllarca
çalıştım ve İdris Balukenin dosyasını görünce
bütün Grup Başkan Vekilleri ağzımız açık kaldı.
İçeride siyasi yok. falan filan, sakın demeyin.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir dakika söz verebilir misiniz?
SALİH CORA (Trabzon) İsmimi
söylediği için
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben ne dedim? Salih Cora
Hangi siyasi? dedi, onu söyledim.
SALİH CORA (Trabzon) Sadece tutanaklara
geçmesi için.
BAŞKAN Salih Bey, size bir şey söylemedi
ama. Salih Bey oradan laf attı. dedi.
SALİH CORA (Trabzon) Nasıl söylemedi ya?
Salih Cora
dedi.
BAŞKAN - Peki, oradan bir açıklama
yapın Salih Bey.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, yanlış
anlaşılmasın Sayın Başkan, ben söyleyeyim, düzeltsin.
Ben, söz hakkından yanayım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söz hakkı verdiniz
BAŞKAN Bir saniye
Ben verdim sözü.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben, Salih Bey Hangi siyasi?
dediğinden adını andım. Arkadan Gebersin. diyen kim, onu
size söylemedim, onu yanlış anlamayın. Öyle demedim ben. Onu
sizin gruptan birisi dedi, tutanaktan bulacağım ben onu. O şimdi
olmadı, üç saat önce oldu.
BAŞKAN Salih Bey, sizinle ilgili bir şey
söylemedi yani sizi kastederek herhangi bir şey söylediğini ben de
görmedim.
SALİH CORA (Trabzon) İsmimden bahsederek
Hangi siyasi? dedi Salih Cora, açıklayayım. dedi.
BAŞKAN - Yani sizden bahsettiğini ben
düşünmüyorum, söylemedi zaten öyle bir şey söylemedi ama sizi
kastettiğini, ifade etmediğinizi söylüyorsunuz siz de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söylemedim.
SALİH CORA (Trabzon) Söylediniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söz verdiniz
Başkanım.
SALİH CORA (Trabzon) Söz verdiniz, ifade etmeme müsaade eder
misiniz tutanaklara geçmesi açısından?
BAŞKAN Tamam, tamam, ben de onun için
bekliyorum.
SALİH CORA (Trabzon) - Başkanım,
bahsettiği siyasi -o dönemde biz de milletvekiliydik ön sıralarda
oturuyorduk- her zaman
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Mikrofonu açar
mısınız Başkanım?
SALİH CORA (Trabzon) -
her yerde
yaptığı konuşmalarda, o dönem, hendek, barikat, terör
olaylarında her gün şehit cenazelerinin geldiği bir ortamda,
milletin gözünün içerisine bakarak AK PARTİlilere ve Recep Tayyip
Erdoğana karşı hep Hesap vereceksiniz; askeri hendek,
barikatın olduğu yerden geri çekin. diye tehdit eden ve talimatlar
veren bir kişiydi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz de intikam mı aldınız? E işte,
itiraftır bu.
SALİH CORA (Trabzon) Onu kimsenin burada
masum göstermeye hakkı ve haddi yoktur. (HDP sıralarından
gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bu bir itiraftır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen kendi Grup Başkan
Vekiline söyle onu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
herhangi bir isim verilmedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, herhangi
bir isim falan da vermedi ama buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen kendi Grup Başkan
Vekiline söyle, o gün arkada oturanlara söyle, Doğan Kubata söyle sen
onu.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Bu ülkeye
darbe yapanlarla kol kola
BAŞKAN Yahu, bu tartışmaları
kapatalım arkadaşlar. Bakın, kanun maddeleri üzerinde
konuşacak arkadaşlarımız var.
Sayın Beştaş, buyurun, siz de
sözlerinizi tutanağa geçirin lütfen bir cümleyle.
64.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Trabzon Milletvekili Salih
Coranın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, büyük bir esef duydum. Siz, karar verdiğinizi bir
kez daha ilan ettiniz.
MENSUR IŞIK (Muş) Aynen, aynen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir kez
daha ilan ettiniz. Bütün Türkiyeye İdris Balukenin kararını
sizin iktidarınızın verdiğini ilan ettiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Bu benim yorumum. Bu
benim düşüncem.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İdris Baluken hiç kimseye talimat vermedi. İdris Baluken konusu suç
olan hiçbir fiil işlemedi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) O sizin
kanaatiniz, o sizin görüşünüz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İdris Baluken size çok iyi muhalefet yaptı; sizin yalanlarınızı,
hilelerinizi, zalimliğinizi, suçlarınızı buradan bizim gibi
ifade etti, ifade.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bu üslubu kabul edemeyiz. Cevap vermek bu olamaz
Başkanım.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
Sayın Beştaş, toparlayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve siz
burada bunu söyleyerek aslında işte buradaki konuşmaların
onun dosyasını oluşturduğunu ifade ettiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
SALİH CORA (Trabzon) Terörü savundu, teröristleri
savundu, PKKlıları savundu. Böyle bir şey yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ben, İdris Balukenin dosyasını çok iyi
okudum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne demek sizin
suçlarınızı ya! Ne demek bu ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İdris Balukenin konuşmalarının tümü yasama
sorumsuzluğu kapsamındadır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
müsaade edin.
BAŞKAN Sayın Zengin, söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yasama
sorumsuzluğunu herhâlde buradaki bütün milletvekilleri bilir. Bizim,
kürsüden, buradan yaptığımız konuşmalar dava
dosyasına asla suç olarak giremez.
BAŞKAN Peki, kayıtlara girmiştir.
SALİH CORA (Trabzon) PKKnın bütün
eylemlerini burada savunmuştur. PKKnın bütün eylemlerinin
arkasında olduğunu ifade etmiştir. Hendek, barikat dönemini
savunmuştur.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu,
Anayasanın emredici kuralıdır ve bunun dışında,
İdris Balukene örgüt üyeliğinden, 2911den ve propagandadan ceza
verildi; İdris Balukenin dosyası, propagandalar birleştirilerek
üyelik yapıldı.
BAŞKAN Peki, kayıtlara girmiştir
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşte, siyasi karar böyle veriliyor. Kapalı kapılar
ardında Cora gibi isimler
ÖZLEM ZENGİN (Tokat)
Arkadaşımıza hakareti bıraksın artık
Başkanım. Bu böyle olmaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
kendi meslektaşlarını,
kendi mevkidaşlarını suçlayarak suç duyurusunda bulunuyor.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
kayıtlara girmiştir, bence anlaşılmıştır
konu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanım,
böyle olmaz! Bu böyle olmaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
korkunç bir durum, bir hukukçu olarak utanç duyuyorum sizden. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Ben de sizden utanç
duyuyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkanım, lütfen maskelerini taksınlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
Bir saniye Sayın Zengin
Arkadaşlarım, konuşurken lütfen
maskelerimizi çıkarmayalım. Özellikle konuşmalar
sırasında
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Benim kime söylediğimi herkes biliyor. Ben,
konuşma yapan arkadaşlarımıza söylüyorum, konuşma
yapan arkadaşlarımızı zaten ilzam edeceğim.
Sayın Zengin, lütfen siz de bir açıklama
yapın, kapatalım da maddelere geçelim.
Buyurun.
65.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, hiç ortada bir şey yok.
Arkadaşımız konuşuyor, CHPli milletvekili
arkadaşımız. Son derece sade bir şey ifade ediyorum
zalimlikle ilgili; oradan oraya
Şimdi, biz burada herhâlde İdris
Baluken
Burası mahkeme mi? Mahkeme salonu mu burası? Değil
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Mahkemeyi mi suçlayalım?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Burası mahkeme
değil. Burası bir mahkeme salonu değil ama
.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İhbar etmişsin, sen ihbarcısın ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Evet, ihbar
etmiş ya
Tüm kayıtları var işte
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
Sayın Oluç, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim,
ihbarcı, itiraf etti. Tutanaklara girdi, ihbar edenlerden biri o
işte, mahkeme kurmuşlar... Açıkça itiraf etti.(HDP ve AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bakın problem şudur: Burası bir mahkeme
değil. Sayın Başkanım
BAŞKAN Sakin olalım değerli
arkadaşlarımız, sakin olalım lütfen.
Değerli arkadaşlarım
Sayın
Oluç, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Mevkidaşlarını ihbar eden adamlardan biri, açıkça ortaya çıktı.
Biz de bunu anlatıyoruz. Yarın da bizi ihbar edecek.(HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Birleşime 15 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.31
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
5inci maddedeki önergeler üzerinde
kalmıştık, 5inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde geçen ya da ibaresinin veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Muazzez Orhan
Işık
İzmir İzmir Van
Züleyha
Gülüm Dirayet Dilan
Taşdemir
İstanbul Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Ağrı Milletvekilimiz Sayın Dilan Taşdemir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Taşdemir.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hadi veya
diye bir savunun bakalım, ya da değil veya diyelim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Buyurun, konuşun, siz de görüşünüzü ifade edin;
bakalım ne kadar yaratıcı şeyler söyleyeceksiniz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Veya
mı diyeceğiz ya da mı?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Değerli Başkanım, Genel Kurulu
selamlıyorum.
Yani, evet, bizler çokça söz alıyoruz bu
kürsüde. Yaptığınız şey aynı olunca bizler de
dolayısıyla aynı şeyleri söylüyoruz. O açıdan, hani
eşyanın tabiatı gereği adıyla çağırmak
gerekir ya, bu yasa da infaz yasası değişikliği değil,
bir özel af yasasıdır.
Bu daha önce de sizin gündeminizde vardı,
sadece uygun zaman ve mekânı bekliyordunuz. Tam da corona virüsü bunun
için fırsat oldu çünkü corona virüsünden kaynaklı şimdi ciddi
bir toplumsal hassasiyet var. Dünya Sağlık Örgütü,
Birleşmiş Milletler, yine, insan hakları örgütleri bu konuyla
ilgili çokça duyurularda bulundu, cezaevlerine ilişkin
çağrılarda bulundu. Siz de açıkçası fırsat bu
fırsat deyip bu yasayı bugün Meclise getirdiniz, böyle alelacele,
tartışmaya da müsaade etmeden geçirmeye
çalışıyorsunuz.
Arkadaşlar, niyetiniz tutukluları
cezaevinde corona virüsüne karşı korumak değil; cezaevlerine
yönelik bir planınız, projeniz var, açıkçası bunu hayata
geçirmeye çalışıyorsunuz. Bu yasa tasarısı, bu hâliyle
eğer Genel Kurulda kabul edilirse cezaevinde bırakmak istedikleriniz
için bu yasanın corona virüsten daha tehlikeli olduğunu
söyleyebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bakın,
yasanın tümüne baktığımızda ve ilgili maddelere
baktığımızda aslında yapılmak istenen, cezaevinde
bırakılmak istenenler için cezaevini cehenneme çevirmektir, ikinci
bir cezaevine dönüştürmektir. Özellikle politik tutsaklar burada hedef hâlindedir
çünkü anlayışınız ıslah etme üzerine kuruludur,
yasanın özü de budur. Cezaevlerinde daha önce hak ihlali olarak görülen
her şeye bir yasal kılıf buluyorsunuz, aslında suçu burada
yasallaştırmaya çalışıyorsunuz. Niyet de şudur:
Dışarıda, size muhalefet eden, itiraz eden boyun eğmeyen
herkesi bir kez daha bu yasa aracılığıyla -cezaevinde
bunlara yönelik bir- cezalandırma ve intikam alma girişimidir.
Değerli arkadaşlar, bakın,
-konuşurken de- sizi Adalet Komisyonunda da dinledik, burada da sizi dinlerken
aslında şu duygunuz, yaklaşımınız çok açık
ve net hissediliyor. Siz, tutsakların insani varlığını
inkâr ediyorsunuz, insanlık onuruna karşı, insanlık onuruna
yönelik suç olarak kabul edilen şeyler karşısında
tutukluların biat etmesini istiyorsunuz. Bu, biat etmenin sonucudur. Yine,
bu uygulamaların, aslında biz hiç de yabancısı
değiliz, size binlerce örneğini verebiliriz, tarihten bugüne.
Bakın, 80lerin darbecileri, cuntacıları da aynı şeyi
yaptı, aynı şeyi düşündü. Diyarbakırda, Mamakta,
Metriste aynı uygulamalara başvurdu ama başaramadılar, siz
de başaramayacaksınız. Yani, dönemin darbecileri tarihe bir
utanç vesikası olarak geçtiler, bugün sizler bile isimlerini anmaktan
imtina ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu yasanın
ayrımcı olduğunu söyledik, yani yine ayrımcı
olduğu kadar adaletsizdir ve insafsızdır. Neden? Çünkü,
yolsuzluk yapanları, rüşvet alanları, zimmetine para geçirenleri
siz bir şekilde bırakacaksınız. Peki, kimleri cezaevinde
bırakıyorsunuz? Bakın, bu kürsülerde milletvekilliği de
yapan, şu an Kandıra Cezaevinde rehin tutulan 72 yaşındaki,
Halil Aksoyu cezaevinde bırakmak istiyorsunuz. Bakın, Halil Aksoy,
on yıl ceza aldı ve sizin terörist ilan ettiğiniz, FETÖcü
dediğiniz hâkim ve savcıların kararlarıyla tutuklandı
ve siz o kararlara dayanarak Halil Aksoyu terörist ilan ediyorsunuz.
Kendilerini terörist ilan ediyorsunuz ama verdiği kararlara da
sıkı sıkı sarılıyorsunuz çünkü bugün işinize
bu geliyor.
Yine, değerli arkadaşlar, kimi cezaevinde
bırakmak istiyorsunuz? Aysel Tuğluku. Yani, insan hakları
aktivisti, kadın mücadelesi yürüten Aysel Tuğluku cezaevinde
bırakıp ama kadına yönelik şiddet uygulayanları
dışarı çıkaracaksınız. İşin özü, siz
diyorsunuz ki Salgın da olsa, hastalık da olsa, virüs de olsa,
kıyamet de kopsa, ben Kürtleri, muhalifleri bu yasanın kapsamına
almayacağım, bir kez daha, bir kez daha
cezalandıracağım. 70 yaşındaki hasta
tutsağı da bırakmayacağım. diyorsunuz, 2 kolu
olmayan tutsağı da bırakmayacağım. diyorsunuz,
Oylarınızla seçtiğiniz, irademdir dediğiniz
seçilmişlerimizi de bırakmayacağım. diyorsunuz ve bunu
ilan ediyorsunuz. Çünkü şöyle bir bakış açınız var,
diyorsunuz ki Ben zaten hukuka baskı uygulayarak yalanla dolanla,
kumpasla bunları cezaevine attım; şimdi ben bunları
cezaevinden bir kez daha çıkarmayacağım. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, ama şunu bir kez daha hatırlatmak
isterim ki devlet aklı böyle işlemez, böyle işlememelidir.
Devlet intikam almaz, devlet hesaplaşmaz; devlet toplumsal barış
için cesaret eder, adım atar. Şimdi de bu cesareti gösterin, bu
hesaplaşmaktan vazgeçin, çözümsüzlükte diretmeyin, çözümsüzlük inkâr
politikalarından vazgeçin. Bakın, yüz yıldır aynı
nakarat tekrar ediyor, siz de bu nakarata katılmış
durumdasınız, bir an önce bu siyasetten vazgeçin, toplumsal
barış adına, halkların bir arada yaşama umudu
adına bu tutumunuzdan vazgeçin ve bu yasaya bütün cezaevinde
bulunanları dâhil ederek bir çalışmayı birlikte yürütelim.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinde yer alan sonra gelmek üzere karar, ibaresinin sonra gelmek
üzere hüküm, şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Ayhan
Erel
Ankara Denizli Aksaray
Ümit
Beyaz Lütfü
Türkkan Hüseyin
Örs
İstanbul Kocaeli Trabzon
Arslan Kabukcuoğlu Zeki Hakan Sıdalı
Eskişehir Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Lütfü Türkkan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ceza infaz yasasının geçici
6ncı maddesi var. Orada, 1 Temmuz 2016 tarihine kadar işlenen suçlar
bakımından 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun kasten adam öldürme suçları -81 ve 82nci maddede- üst soya,
alt soya, eşe ve kardeşe ya da beden veya ruh bakımından
kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı
işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle
ağırlaşmış yaralama suçları, cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen suçlar -onlar da madde 102, 103, 104, 105te geçiyor-
özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar -132, 133,
134, 135, 136, 137 ve 138inci maddeler- uyuşturucu veya uyarıcı
madde imal ve ticareti suçu -madde 188- ve İkinci Kitap Dördüncü
Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde
tanımlanan suçlar ile 12 Nisan 1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar hariç olmak üzere bu
kanunun 105/A maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan bir
yıllık süre iki yıl, 107nci maddesinin (2)nci
fıkrasında yer alan üçte 2lik oran yarısı olarak
uygulanır. Teklifte de geçici 6ncı madde korunmakla beraber (1)inci
fıkrada istisna suçlar sayılmış ve 30 Mart 2020 tarihine
kadar işlenmiş olması şart koşulmuştur. Yani 1
Nisan 2020 tarihinde istisna suçları işleyenler hakkında 105/A
maddesine göre denetimli, koşullu, birleştirilebilir anlamına
göre infaz hâkimi karar verse ne olacak? Yani aynı şekilde, geçici
6ncı maddenin (5)inci fıkrasında 30 Mart 2020 tarihine kadar
işlenen suçlar bakımından, tabi olduğu infaz rejimine göre
belirlenen koşullu salıverme süresinin hesaplanmasında
hükümlünün 15 yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda
geçirdiği bir gün, üç gün; 18 yaşını dolduruncaya kadar
ceza infaz kurumunda geçirdiği bir gün, iki gün olarak dikkate
alınır deniliyor ve istisna suçlarıyla bağlanmamak diyor.
Bu da cinsel suç işleyen hükümlünün çocuk olması durumunda infaz
indirimine ek olarak bir indirim daha sağlıyor. Suçun mağduru
siz olsaydınız ya da ebeveyn olarak siz olsanız ne
hissedersiniz? Teklifin 53üncü maddesinde düzenlenen geçici 9uncu maddenin
(5)inci bendine göre ise açığa çıkan ya da çıkmaya hak
kazananlar -ki TCK madde 103, çocuk istismarında üç yıl yatarak bu
hak kazanılıyor- serbest kalıyor sekiz yıl alıyorsa.
İki ay-altı ay arasında eve gidiyor, izinli kabul ediliyor,
infazından da mahsup ediliyor. Siz, böyle bir suçtan cezaevinde kalan bir
insanın dışarıda izinli sayılmasına ne
diyeceksiniz? Altı ay ve bu da cezasından sayılıyor.
Bir şey sormak istiyorum, beni
aydınlatırsanız sevinirim. Bu Çiftlik Bank diye bir mesele
vardı, orada bir Tosuncuk dedikleri çocuk var, ismini
hatırlayamıyorum, devamlı yatta, teknede resimleri
çıkıyor, o çocuk da bu infaz indiriminden faydalanıyor
değil mi? (CHP ve HDP sıralarından Evet, evet! sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) En çok o, her şey
vuruyor ona.
ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Yok, hayır. Yaşı 18den büyüktür, yararlanmıyor.
BAŞKAN Devam edin Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bakın ben size bir
şey söyleyeyim mi? Tosuncuka para kaptıranlar
dışarıda sizi bekliyor.
BAŞKAN Sayın Özkaya
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Eğer Tosuncuku
bırakırsanız
diyorlar haberiniz olsun çok kötü şeyler
düşünüyorlar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milletin parasını kapmış,
Arjantinde, Ukraynada resimler geliyor; zavallılar emekli
maaşlarını, ikramiyelerini yatırmışlar. Tosuncuk
bu kanunla beraber çıkacaksa çok kötü olacak. Arkadaşlarla
yaptığımız istişarede Tosuncuk da bu kanundan faydalanıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii canım, her
şeyinden faydalanıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ama göreceğiz, toplum takip ediyor ben
size söyleyeyim, burada bir şey söylemeniz yetmiyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bu infaz, o
tutuklular; ayrı ayrı kavramlar.
BAŞKAN Sayın Özkaya, lütfen
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Bir de bir şey
duydum, Berfin kızımızdan bahsetmiştim bugün, bu resmini
gösterdiğimiz kızın. Bugün bir dilekçe vermiş hem
avukatlarını azletmiş hem de Davadan vazgeçiyorum. demiş.
Yüze asit atarak işlenen yaralama suçu şikâyete bağlı bir
suç değil tabii, o nedenle şikâyetin geri alınmasının
davaya bir etkisinin olmayacağını düşünüyorum, kamu
davası devam edecek. Ancak Berfini böyle bir dilekçe yazmaya iten nedenin
ne olduğunu merak ettiniz mi? Ben Berfinin avukatlarıyla
konuştum bugün, Berfin bu yasayla beraber kendi yüzüne asit atan eski
erkek arkadaşının dışarı
çıkacağını ve kendisine bir daha kötülük
yapacağını düşünerek böyle bir dilekçe yazmaya mecbur
kaldı. dediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Cezasını artıyoruz Başkanım, biliyorsun,
cezasını artırıyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Sürem bitti, çok
teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde 3 önerge bulunmaktadır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 6ncı
maddesinin kanun teklifinden çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü İsmail
Atakan Ünver
İstanbul İstanbul Karaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Karaman
Milletvekilimiz Sayın İsmail Atakan Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ünver.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teklif, iki yıldır oyalanan,
duyguları istismar edilen hükümlü ve hükümlü yakınlarını,
hukuk terazisinin yanlış tarttığı tutuklu ve tutuklu
yakınlarını hayal kırıklığına
uğratmıştır. İnsanları
umutlandırdınız, getirdiğiniz bu teklifle de ancak 90 bin
civarında hükümlüye kıyak yaptınız. Geri kalan
mahkûmların, tutukluların ve ailelerin de duygularıyla
oynadınız. Cezaların infazının temel amacı failin
yeniden topluma kazandırılması olduğundan, suçun mağduru
hayatta olduğu sürece devletin mağdura rağmen suçluyu affetme
yetkisinin olmadığının kabulü gerekir. Bu anlamda, devletin
ancak kendisine karşı işlenen suçlardan dolayı suçluyu
affetme yetkisinin olduğu kabul edilmelidir. Cumhurbaşkanı
Erdoğan defalarca Eğer bir suç devlete karşı
işleniyorsa devletin bunu af yetkisi olabilir fakat şahıslara
karşı işleniyorsa bunun af yetkisi devlette değildir.
demiştir. Buna rağmen bu teklifle devlet devlete karşı
işlenmiş şiddetin ve silahlı saldırının söz
konusu olmadığı düşünce suçlarının
cezalarında indirim yapmak yerine yine şahıslara karşı
işlenen suçların cezasını en azından bir
kısmını affetmek yönünde irade ortaya koymaktadır.
Getirilen teklife baktığımızda,
teklifin bir şeyler yapmak istemediği hâlde yapmak zorunda
bırakılmış olanların psikolojisiyle
hazırlandığını düşündürüyor. Yani yapmak
istememiş de yaptırmışlar gibi. Böyle olunca da ne yapan
memnun olmuş ne de yaptıran. Bu hâliyle muhatap olacak olanlar da
memnun kalmayacak. Bu teklifteki en önemli eksiklik ve hatta Anayasaya
aykırılık tutukluların tamamen kapsam
dışında bırakılmış olmasıdır. Bir
tarafta cezaları kesinleşmiş hükümlü sıfatına sahip
suçluların cezalarında indirim yapılarak cezaevlerinden
çıkması sağlanırken suçlulukları henüz kesinleşmemiş
tutuklular hiçbir suç ayrımı gözetilmeden tevkifevlerinde tutulmaya
devam edilecektir. Bu yapılan tam bir adaletsizlik örneğidir. Öyle ki
teklifte cezalarında indirime gidilen suçlarda bile tutukluluk hâli devam
edecektir.
Teklifin 53üncü maddesinde, Covid-19
salgını nedeniyle tüm suçlarda bazı infaz
şartlarını sağlayan hükümlülerin geçici süreyle de olsa
cezaevinden izinli sayılarak çıkarılması öngörülmektedir.
Hal böyleyken bile, yani Coöid-19 salgınına rağmen
tutukluların yani suçlulukları mahkeme kararıyla sabit
olmamış şahısların ceza ve tevkifevlerinde tutulmakta
ısrar edilmesini anlamak ve hukuk adına kabul etmek mümkün
değildir. O zaman bu düzenlemeyle ilgili şunu söylemek uygun
olacaktır: Bu düzenlemede sergilenen temel anlayış hukukun
üstünlüğü ve vicdani olmaktan ziyade siyasi bir bakış
açısıdır. Tutukluların kapsam dışında
bırakılması, adi suçlardan tutuklu olanlar bir tarafa, günümüzde
tutuklamanın genelde siyasi iktidara muhalif olan yazar, çizer, gazeteci,
bilim insanı, siyasetçi gibi toplumda karşılık bulmuş kişilere
karşı bir sindirme, bir susturma, bir cezalandırma yöntemi
olarak benimsenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Hoşa
gitmeyen her söz, hoşa gitmeyen her eylem, hatta her tweet terörle
ilişkilendirilerek Örgüt üyesi olmamakla birlikte
diye başlayan
örgüte yardım etmek, propagandasını yapmak
gibi uyduruk
nitelemelerle suç sayılarak birçok kişi
cezalandırılmaktadır. Bu durumda da yürütmenin herhangi bir
yönetim uygulamasını eleştiren siyasiler, gazeteciler, yazarlar,
sosyal medya kullanıcısı sade vatandaşlar aynı veya
benzer eleştiriyi herhangi bir terör örgütü yaptığında
örgütle aynı pozisyona düşmekte, iktidar da bunu fırsata
çevirerek yargı eliyle muhalifleri sindirmek için kullanmaktadır.
Yani talimatlı yargı, suç olmayan eylemden suç çıkarmakta,
iktidar da el ovuşturmaktadır.
Gasptan sahteciliğe, hırsızlıktan
dolandırıcılığa, genel ahlaka karşı
suçlardan ihaleye fesat karıştırmaya, rüşvetten
mafyacılığa kadar çeşitli suçların faillerinin serbest
bırakılması için çaba gösterilirken çeşitli yollarla
düşüncesini açıklayan bilim insanı, gazeteci, avukat ve sade
vatandaşların tutuklu ve hükümlü olarak cezaevlerinde
bırakılmasında ısrarcı olmanın mazur görülecek
hiçbir tarafı yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Bitirebilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla) Mesela,
geçmişte FETÖ'nün de hedefinde olan Oda TV yazarları, Sözcü gazetesi
yazarları, Cumhuriyet gazetesi yazarlarının bugün de hedefte
olması; gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış
Pehlivan, Murat Ağırelin ve diğerlerinin tutuklanması
manidardır ve infaz yasası düzenlemesinin Meclis gündeminde
olduğu bugün bile serbest bırakılmalarının
düşünülmüyor olması iktidarın kafasında hukuksal ve vicdani
bir bakışın değil, tam bir kindarlık ve hınç alma
güdüsünün hâkim olduğunu göstermektedir. Millî birlik ve beraberliğe
en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde iktidarı aklıselime davet
ederek, milletin attığı tweetle, yaptığı
paylaşımla, söylediği sözle, yazdığı yazıyla
uğraşmayı bırakın diyorum ve konuşmamı hak,
hukuk, adalet hemen şimdi, olmazsa er ya da geç ama bir gün mutlaka
diyerek tamamlıyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle 4675 sayılı Kanunun
değiştirilmesi öngörülen 6ncı maddesinin 5inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İnfaz hâkiminin kararlarına
karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı
tarafından, tebliğinden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. İnfaz hâkimliğinin
tüm kararlarına karşı istinaf ve temyiz yolu açıktır.
Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda
da bu hüküm uygulanır.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Muazzez Orhan
Işık Murat
Çepni
İzmir Van İzmir
Züleyha
Gülüm Dirayet Dilan
Taşdemir Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Ağrı Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerine söz isteyen
Şırnak Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaçmaz.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6ncı madde üzerine söz almış
bulunmaktayım. 6ncı maddeye baktığımızda, infaz
hâkimliğinin kararlarına karşı itiraz yolu işlenmekte.
Buradaki talebimiz, bu infaz hâkiminin kararlarına karşı istinaf
ve temyiz yolunun açık olması talebi, bu şekliyle yerellerin
keyfiyetinin önlenmesi ve bir şekilde içtihat birliğinin
sağlanabileceğini düşünmekteyiz. Yani bu yapılmak istenen
düzenlemenin tümünü, sarayın infaz rejimini Dostoyevskinin sözleriyle
açıklamak gerekirse, Dostoyevski der ki: Halklarımızın en
yeteneklileri, en güçlüleri, rejime karşı koymaya cesaret etmiş
devrimciler ve muhalifler ölüler evinde yatmaya devam edecek, üstelik daha
zalimane koşullarda. Şu an burada, bu infaz yasasında
yapılmak istenen tam da bu. Yapılan değişiklikle,
muhalifler cezaevinde tutsak edilirken gayrimeşru âlemin üyeleri,
hırsızlar, gaspçılar, haraççılar ve kitabına
uydurulmak suretiyle, nefret suçluları, cinsel istismarcılar, çete
liderleri azat ediliyor. Böyle bir dönemde, normal şartlarda,
cezaevlerinde toplu ölümlerin önüne geçmek için tedbir alınması
gerekiyorken ancak maalesef ki burada da düşman hukuku ve yine,
ayrımcılık söz konusu.
Cumhuriyet tarihinde ayrımcı yasalar ve
ayrımcı aflar ilk kez gündeme gelmiyor arkadaşlar. Buna bir
örnek 49lar davasıdır. 49lar davası olarak bilinen bu dava,
1959da Bin Kürtü Taksimde asalım da diğerlerine ibret olsun.
diyen milletvekilinin sözlerine karşı 104 Kürt
aydınının ve Kürt öğrencinin kınama beyanı
yayınlaması sonrası maalesef ki burada, Ankarada sular
ısınıyor. Bunun sebebi de bu kınama beyanının
altında Türkiye Kürtleri yazmasıydı. Sonra, üstüne, yetmedi,
bir de Musa Anter gazetede Kürtçe şiir yazdı. Bu, tam olarak,
aslında, düğmeye basılması gereken bir durum olarak görüldü
ve dönemin iktidarı düğmeye bastı, İstihbarat
Teşkilatına Kürt aydınlarının bir şekilde
tutuklanması için talimat verdi ve o gün rapor hazırlandı, 50
Kürt aydının, öğrencinin tutuklanması için tutuklama
müzekkereleri yollandı boş isimlerle. Bu şekliyle, Emniyet
birimleri Kürt aydınlarını, ileri gelenleri ve muhalif olan
kesimleri gözaltına aldı, İstanbul Harbiyedeki askerî binaya
götürdü ve orada yalnızca 40 hücre olması sebebiyle diğer 10
kişiyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı;
dikkatinizi çekerim, sadece hücre olmaması sebebiyle. Ne işledikleri
suç -iddia edilen tabii- ne görevleri
ne kişilikleri hiçbir şey değildi. O diğer 10 kişinin
tutuksuz yargılanmasının tek sebebi sadece hücrenin
olmamasıydı ve bu hücrelerde yaklaşık beş ay boyunca
bu insanlar insanlık dışı muameleye maruz kaldı;
beş ay boyunca ne duş alabildiler ne tıraş olabildiler ve
en sonunda birçoğu verem oldu, birçoğu ağır hastalık
geçirdi ve Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi Mehmet Emin Batu veremden, kan
kusarak hayatını kaybetti. Daha sonrasında ne oldu? 1960 darbesi
olunca siyasi mahpuslara af çıktı ama bu dönemde
yaptığınız gibi yine Kürtler hariçti; 49lar tahliye edilmedi,
bırakılmadı, affedilmedi. Biz bugün kimseden af istemiyoruz; biz
bugün hukuken infazda adalet olsun, eşitlik olsun diyoruz.
Değerli arkadaşlar, o dönemde yaşanan
bu hukuksuzlukların daha sonrasında Türkiyede Kürt meselesini
getirdiği noktayı hepimiz biliyoruz. O gün sırf Türkiye
Kürtleri dediği için ya da gazetede Kürtçe şiir
yayınladığı için insanlar -bugün sizin, muhaliflerinize
yaptığınız gibi- terörist damgası yiyordu. Onlar o
gün onlara diyordu, sizler bugün kendi muhaliflerinize diyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, 49lar davası
isim ve biçim değiştirerek bugün de hâlen devam etmekte ancak bu
sefer Kürtlerle birlikte insan hakları savunucuları, muhalif
gazeteciler ve gerçek anlamda muhalefet eden tüm kesimlere karşı bir
ayrımcılık ve düşman hukuku devrede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) 49lar
davasında yapılan zulüm olmasaydı, dediğim gibi belki Kürt
meselesinde şu an yaşadığımız durumu
yaşamıyor olabilirdik ancak sizler, infaz yasasında ölümün kol
gezdiği böyle bir dönemde bile muhaliflerinize o kadar kinle, o kadar
kibirle bakıyorsunuz ki cezaevlerinden yüzlerce, binlerce cenaze bile
çıksa hiç umurunuzda olmayacak, biliyoruz ancak size şunu
hatırlatmak isterim: Sizler istediğiniz kadar Tarafsız,
bağımsız yargı var. deyin, biz sizleri, sizlerin hukuka
yaklaşımını Rahip Brunson kararından, Deniz Yücel
kararından biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, zulüm zalime
sadıktır, er ya da geç gelir, sahibini bulur. Bu yasalarla kendiniz
de yargılanabilirsiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama mı istiyorsunuz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Önergeyi oylarınıza sunuyorum. dedikten sonra
oldu efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama beni
gördü Başkan.
BAŞKAN Yok sunuyorum derken zaten
ayağa kalkmıştı Sayın Beştaş, gördüm
kendisini.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayağa kalkmıştım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonradan istediler. Sonradan istedi.
BAŞKAN Gördüm değerli
arkadaşlarım, gördüm.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
ayaktaydım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Aynı anda 20sinin de kalkması
lazım usule göre. Önergede daha sonra istesinler efendim.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Usul yerine gelmedi efendim.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Usul yerine gelmedi yalnız. Siz işlemi
başlattınız, sonra ayağa kalktı, aynı anda
20sininde ayağa kalkmaları lazım, sonradan kalktılar.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, ben
aynı anda gördüm ikisini
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, aynı anda kalkmadılar. Aynı
anda kalkmadılar.
BAŞKAN Rica ediyorum
Ben gördüm. Lütfen
Bir
işlem yapıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O anda isteyebilirler. Efendim, bakın, usule
aykırı bir işlem var ortada.
BAŞKAN Lütfen
Rica ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yanlış. Sadece Meral Hanım siz oylamaya
geçerken ayağa kalktı. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Rica ediyorum
Ben gördüklerimi
yapıyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Görüldü, tekrar
bakılabilir, kameralara bakılabilir efendim. Kameralara
bakılabilir. Doğru değil, usul açısından
yanlış. Usul yanlış.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, rica
ediyorum
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, zaman kazanıyorlar, lütfen
Zaman
kazanıyorlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Usul yanlış.
Başladığınız işlemi bitirin, ondan sonra
istesinler efendim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, ben
bir işlemi kabul ettim, devam ediyorum.
Sayın Beştaş, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, yanlış.
BAŞKAN Rica ediyorum değerli
arkadaşlar
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yanlış ama yanlış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Zaman
kazandılar.
BAŞKAN Sonuçta bir oylama yapıyoruz,
arkadaşlarımız burada zaten.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, yanlış.
BAŞKAN Rica ediyorum
Sayın
Akbaşoğlu, rica ediyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bakın
BAŞKAN Rica ediyorum değerli
arkadaşlar, ben bir işleme başladım ama.
Sayın Beştaş
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir dakika
Usul açısından yanlış.
Sonuç itibarıyla
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, ben
işlemi gördüm
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, şöyle
Bir açıklama
yapacağım. Pardon, bir açıklama yapacağım. (HDP
sıralarından gürültüler)
Bakın, kamera kayıtlarından da
bakabilirsiniz Sayın Başkanım. (HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bunu
ileri şey yapmanıza ben anlam veremiyorum. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Bir dakika arkadaşlar
Rica ediyorum
Değerli arkadaşlarım, rica ediyorum
Sayın Akbaşoğlu, rica ediyorum,
sizden özellikle rica ediyorum, bakın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açıklama yapacağım, sonra işleme
devam edin. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Rica ediyorum
Değerli
arkadaşlar, lütfen
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
İçeriyi doldurdular ama olur mu?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açıklama yapacağım
Bakın, Grup
Başkan Vekili olarak ben söz istiyorum. (HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
bakın, ben, oylamaya
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Grup Başkan Vekili olarak bir açıklama
yapacağım. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlar
Bir dakika değerli arkadaşlarım
Lütfen
Bekleyin lütfen.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Başkan,
yarısı geldi zaten
Hepsi geldi.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
Sakin olalım, yani gerekli şey var zaten,
görüyorum tabloyu, gerekli tabloyu görüyorum.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Genel Kurulda oturun
madem çok önemsiyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir açıklamada bulunacağım.
BAŞKAN Buyurun, tamam, peki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi bir işlem yapılıyor
(HDP
sıralarından Olmaz ki! sesleri)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Olmaz ki. diye bir şey yok. (HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye değerli
arkadaşlarım, hiç kimseye müdahale olmasın.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle: Sayın Başkanım
(HDP
sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, böyle bir usul yok.
BAŞKAN Lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, ben elimi kaldırdım, söz istedim.
(HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bir
saniye müsaade edelim.
Basit bir işlem yapacağız
değerli arkadaşlarım. Rica ediyorum
Büyütmeyelim ya!
Büyütmeyelim, işlemlerimiz devam edecek. Arkadaşlar lütfen masaya
vurmasınlar. Masaya vurmayın arkadaşlar.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Böyle bir usul yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bu, usulsüzlük. Bakın, saygısızlık!
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Akbaşoğlu.
Değerli arkadaşlarım, zaten usuli bir
işlem yapacağız. Rica ediyorum
Lütfen Sayın
Beştaş, arkadaşlarınız masaya vurmasınlar. Rica
ediyorum
Sayın Akbaşoğlu, lütfen söyleyin, ben
işlemi tamamlayayım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şimdi, ben, hatibin konuşması biter bitmez
elimi kaldırdım, söz istedim çünkü bazı notlar aldım.
BAŞKAN Biliyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Birçok doğru olmayan şeyler söyledi, iftira
niteliğinde birtakım iddialarda bulundu. Açıklama yapmak için
söz istedim, göz göze geldik ve sonra söz vereceğinizi söylediniz. Böyle
yaptınız, onayladınız.
BAŞKAN Evet, onu da gördüm.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ondan sonra da Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
dediğinizde ayağa kalktı.
BAŞKAN Efendim, bakın, daha cümlem
bitmeden -değerli arkadaşlarım- hanımefendi kalktı
ayağa.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hayır, dediğinizde kalktı, önceden
değil. 20 kişi birden kalkmadı. Sadece kendisi söz ister gibi
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu yeterli
çoğunluğunuz var, hiç bunları uzatmayalım. Ben bir
işlem
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Önemli değil, hayır.
BAŞKAN Tamam, peki.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, bu, çoğunluk meselesi, azınlık
meselesi değil; bu, usul meselesi, İç Tüzük meselesi, hakkın kötüye
kullanılması meselesi. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Meselenin özü bu. Bunu millet görsün, herkes
görsün.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum, sizden
rica ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, usule aykırı bir durum
var. (HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir sessiz
olalım.
Peki, rica ediyorum Sayın Akbaşoğlu.
Buyurun değerli arkadaşlar.
Ben işlemi başlattım Sayın
Akbaşoğlu, sizden rica ediyorum yani siz deneyimli bir siyasetçi ve
Grup Başkan Vekilisiniz ama ben sözümü tamamlarken Sayın
Beştaş ayağa kalkmıştı ve ben de gördüm
kendisini. Şimdi izin verin
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - 20 kişinin
birden ayağa kalması lazımdı, tek başına
kalktı, 20 kişi birden kalkmadı.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu,
lütfen, sizden rica ediyorum, lütfen rica ediyorum sizden.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamamen usule aykırı.
BAŞKAN - Değerli
arkadaşlarımızın zaten büyük bir çoğunluğu
ayaktaydı ama sizin müdahaleniz üzerine oturanlar da oldu. Lütfen, rica
ediyorum
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Hayır, sadece
kendisi ayaktaydı, kendisi ayaktaydı.
BAŞKAN - İşlemimizi tamamlayalım
Sayın Akbaşoğlu, rica ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bundan sonra
yoklama taleplerini usule uygun istemeleri lazım.
BAŞKAN -Peki, peki teşekkür ederim, onlara
daha da özen göstereceğiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Çünkü usulsüzlük
usulsüzlüktendir.
BAŞKAN Peki, teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Artık gerek yok, zaten geldiler.
III.-
YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN - Sayın Beştaş,
Sayın Oluç, Sayın Taşdemir, Sayın Turan, Sayın Çepni,
Sayın Çelik, Sayın Koç, Sayın Toğrul, Sayın Paylan,
Sayın Kaya, Sayın Gülüm, Sayın Hatımoğulları,
Sayın Başaran, Sayın Tiryaki, Sayın Işık,
Sayın İmir, Sayın Ersoy, Sayın Kemalbay, Sayın Eksik,
Sayın Kaçmaz.
BAŞKAN - Yoklama için üç dakika süre veriyorum,
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
toplantı yeter sayısı vardır.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve Adalet
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, biraz evelki konuşmayla
ilgili
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Çoğunluğunuza güvenip yasa çıkaracaksanız orada
oturmayı da öğreneceksiniz!
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
sessiz olalım lütfen.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım,
arkada ne oluyor, niçin karşılıklı laflar
atılıyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Buradan
sataşıyorlar, buradan laf atıyorlar.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Ya niye
konuşuyorsun!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Hakaret ediyorlar Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
66.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, görüşülmekte olan
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle
ilgili önergenin oylanması sırasında istenilen yoklama talebinde
usule riayet edilmediğine, Şırnak Milletvekili Hüseyin
Kaçmazın görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve asitle
saldırıya uğrayan Berfin Özekin avukatının
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, İç Tüzükün
57nci maddesi şu şekilde: Görüşmeye tabi tezkerelerin
oylanması ile kanunların maddelerine geçilmesi ve tümünün
oylanması esnasında, işaretle oylamaya geçilirken en az yirmi
milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama
yapılmasını isteyebilir.
Dolayısıyla 20 kişinin birden
ayağa kalkması gerekir. Bu usule riayet edilmediğini ifade etmek
istedim.
Ayrıca, biraz evvel konuşan HDP
milletvekili, birtakım kin ve nefretle hareket edildiğinden bahisle
tamamen hakikat dışı ithamlarda bulunmuştur. Bunun gerçekle
hiçbir alakası olmadığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sadece terör, kasten öldürme, cinsel suçlar ve
uyuşturucu maddeler dışında, bir resosyalizasyon,
rehabilitasyon çerçevesinde, bugüne kadar yapılan ceza infaz yasası
değişikliklerine uygun, paralel bir şekilde, toplumun
beklentisine uygun bir şekilde bir değişiklik Meclisin gündemine
gelmiştir ve bu tartışılmaktadır. Sonuçta Meclisin
iradesi tecelli edecektir. Bu konuda hiçbir şekilde kin ve nefretle
hareket etme asla söz konusu değildir. Bu ancak söyleyenlerin kendisini
bağlar, bizimle hiçbir ilgisi ve alakası yoktur. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN - Peki
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı zamanda, biraz evvel İYİ PARTİ
Grup Başkan Vekili Lütfü Bey bir soru sormuştu Berfin Hanımla
ilgili. Onunla ilgili avukatının yapmış olduğu bir
açıklama var Sayın Grup Başkan Vekilim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O da Kesinlikle
yapılan düzenlemeyi destekliyoruz. diyor, avukatının açıklamasıdır.
İskenderun Kadın Platformu da Canavarca hisle işlenen bu tür
durumlardaki ceza artırımının yanındayız. diyor,
bunu da yüce Meclisin bilgisine sunuyorum. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar; İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar(!)]
BAŞKAN - Teşekkür ederim, sağ olun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan
(Uğultular)
BAŞKAN - Bir saniye değerli
arkadaşlarım, bir sessizlik olsun lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Beştaş, gördüm
ben sizi, oturun, Sayın Türkkan söz istedi.
Buyurun Sayın Türkkan.
67.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın
Akbaşoğlunun açıklamalarını dinledim. Berfin
kızımızın üç avukatı var, bunlardan ikisini
azletmiş. Zannediyorum, azlettiği avukatlardan biri de böyle bir
demeç vermiş olabilir, doğru. Ama ben bir şey daha
söyleyeceğim size: Berfin kızımızın
uğradığı bu saldırıdan sonra avukatların da
ciddi anlamda savunma konusunda korkuları olduğunu bizatihi
belirttiler.(AK PARTİ sıralarından Yalan söylüyorsun! sesi)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yani adamın canavarca bir his
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O tamamen
BAŞKAN -
Değerli arkadaşlarım, Grup Başkan Vekili, Grup
Başkan Vekiline söz veriyor, lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen tanıyor musun,
asit atanı tanıyor musun? Yalan söylüyor. diyene soruyorum:
Tanıyor musun? Avukatların savunma mekanizması bile, bu
adamın çıktıktan sonra kendilerine böyle bir tavırla
yaklaşacağından dolayı bir korkuları var.
Arkadaşlar ölmeyi bayılmak zannedenler için bu kolay olabilir de zor
işler, haberiniz olsun.
BAŞKAN -
Peki, teşekkür ederim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O ayrı bir durum, getirilen düzenleme genel bir
düzenleme. Bunun karakterini de izah ettim, teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçti.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun
siz de lütfen.
68.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İç Tüzükten gelen haklarını
kullanarak yoklama talebinde bulunduklarına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili açıkça sizin
işleminizi engelledi ve o sırada, hepimizin gözü önünde hileyle
dışarıdaki milletvekillerinin içeri gelmesini sağladı.
(AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen, lütfen
Değerli arkadaşlarım, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Aslında, bu, İç Tüzüke göre bizce ceza gerektiren bir işlemdir.
Onun ilgili maddesini de
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen
Değerli arkadaşlarım, lütfen
Değerli
arkadaşlarım, bir susun, bir Sayın Grup Başkan Vekilini
dinliyorum. Rica ediyorum
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
yoklama isteyerek hakkımızı kötüye
kullandığımızı söyleyenlere
cevabımızdır: Meclis, AKPye ait değildir, Meclis halka
aittir. Bize böyle lütuf yapıyormuş gibi hiç davranmasınlar, biz
İç Tüzükten gelen haklarımızı kullanıyoruz. Yoklama
istemek bizim hakkımızdır ve Meclisi kapatmak için değil,
milletvekillerinin çalışması için istiyoruz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Yasayı engellemeye
çalışıyorsunuz siz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
çok önemli bir kanun görüşüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İnsanların yaşam hakkını
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan,
iki dakikayı niye laf ediyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama dinlemiyorsunuz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İki dakikayı
niye laf ediyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
diyorsun ya, ne diyorsun ya?
BAŞKAN Sayın Beştaş, siz bana
doğru hitap edin lütfen, bana doğru hitap edin. Lütfen, Grup
Başkan Vekilleri arkada oturan arkadaşlarının
konuşmalarını engellesin.
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Meclisin
kapanmasını istemek gibi bir gayemiz asla yoktur. Biz burada
görüştüğümüz kanunun milyonlarca yurttaşı
ilgilendirdiğini, yaşam hakkı ve özgürlük hakkını,
güvenlik içinde yaşama hakkını doğrudan etkilediğini
söylüyoruz. Vekiller sağlık durumlarının kötü olduğunu
söyleyebilirler, bunu anlarız ama biz burada dört duvar arasında,
hiçbir koruması olmadan ve devletin sorumluluğu altında olan
tutuklu ve hükümlülerin haklarını savunmak zorundayız. Halk bize
bu yetkiyi verdi. Kin ve nefret bizim duygumuzda yoktur ama onlar intikam ve
kin duygularıyla bu kanunu yapmışlardır. Muhaliflerine
düşman gibi yaklaşıyorlar, düşman ceza hukukuna,
düşman infaz hukukuna dönüştürmüşlerdir.
BAŞKAN Peki, kayıtlara geçmiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, tek
bir cümleyle, ne olursunuz toparlayın. Siz de toparlayın da kanuna
devam edelim.
Buyurun.
69.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, getirilen kanunun milletin tamamına şamil
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
şimdi, bakınız, evet, İç Tüzükte Şu şekilde
yoklama istenebilir. deniyor. Bu
BAŞKAN Artık bu konuyu geçelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ama şöyle: Bakın, güya ben engellemişim de
arkadaşlar gelmiş.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet
Öyle
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Öyle mi? (HDP sıralarından Öyle. sesleri)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
lütfen sakin olalım. Değerli arkadaşlarım lütfen laf
atmayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Arkadaşlarım
Demek ki bak, arkadaşlarımızın
burada olduklarını bile bile yoklama istemek hakkın kötüye
kullanılmasının ta kendisidir. Bu bir itiraftır. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar; İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN Biraz daha sakin, rica ediyorum;
arkadaşlar, sakin olalım, sakince.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İşin özü bu. Sonuç itibarıyla biz hiçbir
zaman kimsenin etnik kökenine, siyasi görüşüne göre bir kanun
getirmiyoruz, objektif bir kanun getiriyoruz. Bu, milletimizin tamamına
şamildir, bu böyle biline.
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.46
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN - 207 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan şeklinde
değiştirilmiştir. ibaresinin şeklinde
düzenlenmiştir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Yasin
Öztürk
Ankara Aksaray Denizli
Arslan
Kabukcuoğlu Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs
Eskişehir İstanbul Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Aksaray
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erel.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; bundan yaklaşık elli
yıl önce yazılan Türk adaletinin durumunu gösterir bir şiiri
sizlerle paylaşmak istiyorum:
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim bey.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim bey.
Kırk yıl önce yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim bey.
Yaşım yetmiş iki, usandım
gel-git
Bini buldu burada yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen: Bana ne, öl git!
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim bey.
Sekiz evlek tarla, bir geverlik su
Yüz yılda hükme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim bey.
Keşife meşife, damgaya, harca
Kanımız kurudu harca da, harca.
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim bey.
Mübaşir itekler, kâtip zavırlar
Değişti bizde de güya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar
Tapucuyu aya saldı hâkim bey.
Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu
yordamı.
Kızma sözlerime alam kadanı
Sıkıntıdan içim doldu hâkim bey.
Mülkün temeliydi adalet hani?
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp da versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim
bey?
Hem davacı pişman, hem de davalı
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
Sabret makamından çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim bey.
Yani Türk adaleti yaklaşık elli yıl
önce böyleymiş, şimdi de böyle. İnşallah, yıllarca
sürüncemede kalan dosyalar, Yargıtay raflarında çürümeye yüz tutan
dosyalar tez zamanda hükme bağlanır, karara bağlanır. Zira
geciken adalet, adalet değildir diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri 6ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... 6ncı
madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde 3 önerge bulunmaktadır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sera Kadıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kadıgil.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan yasa teklifi üzerinde söz
almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
On sekiz yıldır yaşananların tüm
çıplaklığıyla önümüze serildiği bir süreçteyiz. Her
bulduğu kuruşu betona gömmeyi marifet sanan iktidarın gözünde
neye karşılık geldiğimizi ya da daha doğrusu neye
karşılık gelemediğimizi, insan canı yerine neleri
tercih ettiğinizi bir kez daha utançla izliyoruz. Salgın bir
hastalıkla, evde kalmanın en etkin tedbir olduğu bir tehlikeyle
yüz yüzeyiz. Bazı ülkeler, olması gerektiği gibi,
vatandaşını korumaya aldı. Bazı ülkeler risk dedi,
sürü bağışıklığı uyguluyor. Sizse Herkes
kendi OHALini ilan etsin. deyip işin içinden çıkarım sanarak
resmen sınıf bağışıklığı
uygulamayı tercih ettiniz. Halkın vergilerini iç ederken
salgının faturasını da yine halka kesmeyi tercih ettiniz.
Sırf kaybettiniz diye, belediyelere gönüllü yapılan bağışları
durdurmaya kalktınız, sonra da işçiden, memurdan zorla haraç
kesmeyi, bunun adına da dayanışma demeyi tercih ettiniz.
İnşaatlarınızın doymaz, doyurulamaz müteahhidi Cengiz
Holdingin tam 424 milyonluk vergi borcunu tek kalemde sildiniz, sonra aynı
şirketin lütfedip 34 milyon lira bağış yapmasını
alkışlamamızı beklediniz. Kaçak saray, yazlık saray,
uçan saraylar yetmedi, bir de Ahlatta kışlık saray istediniz.
Bari bu salgında durayım. demek yerine, vergilerimizi çarçur etmeye
devam etmeyi tercih ettiniz. Bu süreçte en önce cephede mücadele eden
sağlık emekçilerine yeterince malzeme sağlamak yerine,
hatırlı ve Katarlı dostlarınıza çıkar
sağlamak için İstanbula kanal ihalesi yapmayı tercih ettiniz.
(CHP sıralarından alkışlar) Tam da bugünler için sakladığımız
kefen paramızı, yedek akçemizi bile yediniz, sonra
başınız sıkışınca çıkıp Biz bize
yeteriz. dediniz. Evet arkadaşlar, biz bize yeteriz ancak biz size, sizin
şatafatınıza, müteahhitlerinize, saraylarınıza,
milyonluk makam arabalarınıza, yatlardan inmeyen
çocuklarınıza, ejder meyveli smoothie aşkınıza
yetmedik, yetemedik. (CHP sıralarından alkışlar) Siz,
hepimizin hayatını tehdit eden bu salgınla mücadele etmeyi
değil, bu salgın hastalığı bile israf düzeninize,
kutuplaştırma siyasetinize meze etmeyi tercih ettiniz.
Bakın, şimdi, sözde bir infaz yasası
görüşüyoruz. Salgın günlerinde mahpusların yaşam
hakkının güvence altına alınması, siyasetin ve tüm
toplumun desteklediği yani hepimize ait son derece haklı bir talepti.
Oysa siz ortak akılla vicdanlara uygun, adil bir düzenleme yapmak yerine,
aylardır nasıl Meclis gündemine sokuştursak diye
düşündüğünüz bayat ve berbat teklifinizi corona tedbiri adı
altında bize dayatmayı tercih ettiniz. Kadın örgütleri, barolar,
akademisyenler görüş vermek istedi; Corona var. dediniz, dinlemediniz.
Bir bilene danışıp tartışarak doğrusunu bulmak
yerine Ben yaptım oldu. anlayışıyla mahkûmundan
mağduruna tüm toplumun vicdanını kanatmayı siz tercih
ettiniz.
Sizin devrinizde cezaevindeki insan sayısı
bir değil, üç değil, tam altı kat arttı. Gazeteciler,
öğrenciler, seçilmişler, avukatlar, yazanlar, çizenler, özetle
yalnızca ve sadece fikrini söyleyenler sizin yüzünüzden cezaevinde.
Yaptığınız hataları en
azından salgın hastalık döneminde bir parça düzeltmek yerine
bunca haksızlığı derinleştirmeyi tercih ettiniz.
2018de Genel Başkanınız çıktı, Devlet kendine
karşı olan suçları affeder, kişilere karşı
olanları değil. dedi. Aradan daha iki yıl geçmedi, siz yine
ettiğiniz lafları bir güzel yutmayı, bunu bile marifet gibi
satmayı tercih ettiniz.
İspanyada, Fransada kadınlar için özel
kodlar belirlenirken, şiddete uğrayan kadınlar otele
yerleştirilip tüm masrafları devlet tarafından ödenirken siz
kadınları dövenleri, tehdit edenleri, kadınlara şantaj
yapanları bu karantina günlerinde sokaklara salmayı, bir de utanmadan
çıkıp kadına şiddet suçları kapsam
dışı diye reklam yapmayı tercih ettiniz.
Suçu kesinleşmemiş yani hukuken masum olan
tutuklulardan değil, suçu kesinleşmiş mahkûmlardan
başlamayı tercih ettiniz. Ali İsmaili, Berkini katledenler
için hiç utanmadan indirim istediniz de hakkında hiçbir mahkûmiyet
kararı olmayan Kavala gibi on binlerce tutukluyu içeride tutmayı
tercih ettiniz. Soma faciasının sorumlularını ödüllendirip
mağdurları savunan avukatları ölüme terk etmeyi tercih ettiniz.
Aladağda cemaat yurtlarında yanarak can veren kız
çocuklarının, Çorluda dedesine yarım bedeni teslim edilen
Oğuz Arda Selin katillerini affedebildiniz ama lağım
medyası ordunuza katılmayı reddeden onurlu gazetecileri affedemediniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kadıgil.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
FETÖ denen Amerikan uşaklarıyla
aynı masada bir maklubeye kaşık sallayanlar bırakın
yargılanmayı, saray danışmanlıklarında keyif
çatarken siz, Ne istedilerse verdik.lerinizin göz göre göre gelen darbesinin
tüm suçunu henüz 20li yaşlarda bir avuç askerî öğrencinin boynuna
asmayı tercih ettiniz. Cezasızlığı önleyeceğiz.
adı altında majestelerinize dil uzatacak herkesi hapse
tıkmayı seçerken aynı anda aynı teklifle, misal, altı
yıl hapis cezası almış bir gaspçının bir tek gün
cezaevinde yatmadan sokaklara dönmesini tercih ettiniz.
Özetle, siz, adil bir af getirmek yerine, bir kez
daha, kurduğunuz yalan, talan ve israf düzenine karşı çıkan
herkesten intikam almayı tercih ettiniz. Bunlar sizin tercihleriniz.
Yaşam, yaptığınız tercihlerin bütünüdür. derler
ancak ölüm her zaman kişinin tercihi olmaz. İşte, siz bu milleti
yaşatmak yerine, bir kez daha, bir avuç yandaşınızı
yaşatmayı tercih ettiniz ve emin olun, ilk seçimde bu tercihlerin
bedelini çok ağır ödeyeceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Daha
çok beklersiniz!
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
İlk seçimde, ilk!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
3000li yılları bekle!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı mı
istiyorsunuz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı...
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Değerli arkadaşlarım, bir
tereddüt hasıl olmasın, ben
görüyorum tabloyu ama olsun, elektronik cihazla oylama için bir dakika
veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama başlandı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kapıların kapalı olması lazım Başkan, hemen
kapıda duruyorlar.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
ben taleplerinizi yerine getiriyorum, bir tereddüdün olmamasına da özen
gösteriyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, ne
tereddüdü ya?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım, o
benim sorunum değil. Ben oylamayı başlatıyorum, artık
bir dakikalık süre içerisinde gelen gelir, oyunu kullanabilir.
Değerli arkadaşlarım, karar yeter
sayısında pusula alamıyoruz çünkü bunun özelliği o, pusula
alamıyoruz.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.13
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.20
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
7nci madde üzerinde İstanbul Milletvekili Sera
Kadıgil ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
7nci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesi ile 4675 sayılı Kanuna eklenen Geçici
Madde 2'nin ikinci fıkrasının teklif metninden
çıkarılmasını; üçüncü fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan
değişikliklerin uygulanacağı tarihe kadar, iş ve kadro
durumu dikkate alınarak, 2nci maddenin değiştirilen hükümlerine
göre infaz hâkimlikleri kurulur ve faaliyete geçirilir. İnfaz
Hâkimliği kararlarına karşı itirazın Bölge Adliye
Mahkemelerinin hangi dairesi tarafından inceleneceği ve/veya
Yargıtayın hangi ceza dairesinin bakacağı hususu HSK tarafından
belirlenir.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Züleyha
Gülüm
İzmir
İzmir İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Dirayet
Dilan Taşdemir Mahmut
Toğrul
Van Ağrı
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Mahmut Toğrul. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, bu yasa teklifi evrensel
hukuk normları, insan hakları ve demokratik kriterlerle
uyuşmamaktadır. Özellikle hasta, yaşlı, çocuklu tutuklu ve
hükümlülerin tahliye edilmelerini veya infazlarının ertelenmesini de
kapsamayan bu teklifle insanlık suçu işlenecektir. Bu teklif,
iktidarın düşman hukukunun bir dışa vurumudur;
iktidarın, kendisine muhalif olanlara yaşam hakkı
tanımamasıdır. Ayrıca, iktidara bağımlı olan
yargının cezaevlerine doldurduğu siyasi tutuklu ve hükümlülerin,
muhaliflerin bu düzenlemeden faydalandırılmaması evrensel hukuk
kurallarına, AİHM ve AYM içtihatlarına da uygun değildir.
Bu düzenleme bir özel af niteliği taşımaktadır ve
eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bu düzenlemenin ne hukukla
ne de mantıkla açıklanabilecek bir gerekçesi yoktur. Muhalifseniz
yasa önünde eşit değilsiniz diyor iktidar.
Bilindiği gibi insanlar, Türkiyede, daha
iddianamesi bile hazırlanmamış bir şekilde uzun süre
cezaevlerinde tutuklu kalabiliyor. Hiçbir gerekçe olmadan yapılan
tutuklamalar başlı başına yargı uygulamasında bir
ihlaldir. Bunlara yönelik bir düzenleme yapılmaması ağır
bir insanlık suçudur. Özellikle gazeteciler, yazarlar, siyasetçiler
kısaca bütün siyasi tutuklular; demokratik rejimlerde ceza hukukunun
varlık nedeni bile sayılmazlar. Bu suçlu yelpazesi ancak antidemokratik
siyasal rejimlerde görülür. Bu nedenle, af ancak siyasi mahpuslar için
mümkündür. Çünkü zaten demokratik hukuk devletlerinde düşünce suçuna yer
yoktur. TMK ve TCKnin uygulamaları yakın geçmişte çok
sayıda düşünce suçu yarattı. TMK, anayasal dayanaktan yoksun
olarak uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
İnsanlar, siyasal iktidar ya da resmî görüş tarafından
benimsenmeyen düşünceleri açıkladığı için
tutuklanabiliyor. Bazı davalar var ki AKP iktidarı
dışında dava konusu bile yapılmaz. Buna
karşılık, insan canına ve ırzına yönelik failler
her yerde ve her çağda suç teşkil eder. Bunları af
kapsamına almak, siyasi mahkumları af kapsamı
dışında tutmak insanlık suçudur. Cezaevlerindeki tutuklu ve
hükümlülerin sağlık ve yaşam hakları devletin ve
iktidarın güvencesi altındadır. İktidar tarafından
getirilen bu düzenlemeyle ortaya çıkmıştır ki iktidar,
yaşam ve sağlık hakkı bağlamında sadece kendisine
yakın kesimlere af getirmeye çalışmaktadır ancak bu bir hak
gasbıdır. Sadece düşünceleri, muhalif duruşları nedeniyle
tutuklu veya hükümlü bulunan siyasiler geçmiş dönem milletvekilleri,
belediye başkanları, gazeteciler, akademisyenler, sosyal medya
paylaşımlarıyla düşünce ve ifade özgürlüğü
hakkını kullanmış olan yurttaşlar, öğrenciler bu
düzenlemenin kapsamı dışında tutulmaktadır.
İktidar, kendisine muhalif olanların yaşam hakkını
hiçe saymaktadır. Bu düzenleme ve Covid-19, bu büyük
haksızlığın giderilmesi için bir vesile olabilirdi ancak
tam da bunun aksi yapılıyor. Gerçek suçlu özneleri salıvermek
için gayret sarf ediyorsunuz. Böyle bir ayrımcı düzenlemeyle bir kez
daha Anayasayı, İnfaz Yasasını ihlal ediyorsunuz.
Devlet, yurttaşlar arasında ayrım
yapmaksızın herkesin yaşam hakkından sorumludur. Mahpuslar
da Covid-19 salgınında devlet sorumluluğu ve yükümlülüğü altındadır.
Gelin, cezaevleri toplu katliam eşiğine gelmeden ön yargılardan,
düşmanca bir tutumdan vazgeçerek nesnel, adil ve eşit bir düzenleme
yapalım.
Öte yandan, hapishane koşullarından
kaynaklı sağlık problemleri yaşayan mahpuslar Covid-19
tehdidi altındadır. Özellikle cezaevinde bulunan ağır hasta
mahpusların yüksek risk grubunda bulunması nedeniyle serbest
bırakılarak infazlarının ertelenmesi, tutuklu
olanların serbest bırakılması gerekmektedir. Acilen bir
önlem alınmaz ve tahliyeler sağlanmazsa toplumda umulmadık yeni
yaralar açılacaktır.
Sonuç olarak, muhalefeti hiçe sayarak bildiğini
okuma yaklaşımından vazgeçin. Bu durum da gösteriyor ki iktidar
muhalefete karşı keyfî bir davranış sergilemektedir. Bu
keyfî davranış öyle bir noktaya varmış ki bütün hukuk
normları kendi keyfî tutumlarına göre okunmakta. Teklifin bu hâliyle
Genel Kuruldan geçmesi etik dışı bir tutumdur. Bu bir kesimi
kayırma mantığıdır ki zaten var olan meşruiyet
sorununuzu daha da derinleştirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamamlıyorum.
Diğer yandan, 7nci maddeye ilişkin olarak
ise istisnai olan ve infaz hâkimliği ile ağır ceza
mahkemelerinin verdiği keyfî kararların önüne geçilmesini kısmi
de olsa sağlayan kanun yararına bozma yolunun
kapatılmasının kabul edilemez olduğunu bir kez daha burada
ifade etmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan "madde eklenmiştir.
ibaresinin "madde ihdas edilmiştir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara Denizli Eskişehir
Ümit
Beyaz Bedri
Yaşar Hüseyin
Örs
İstanbul Samsun Trabzon
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz, öyle mi?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Peki.
Önerge üzerinde söz isteyen Samsun Milletvekilimiz
Sayın Bedri Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gecenin bu saatinde infaz yasasıyla ilgili
verdiğimiz önergelerin hepsini, gördüğümüz kadarıyla takip
ediyoruz, reddediyorsunuz. Dolayısıyla reddedilecek bir önerge
üzerinde konuşmak yerine, iş dünyasından gelen birisi olarak,
hiç olmazsa esnafın dertlerini burada bir miktar gündeme getirirsem
sizlerin de iktidar mensupları olarak en azından ilgili makamlara
bunları iletme şansınız olur diye düşündük; belki daha
fazla katkı sağlar.
Hepimizin bildiği gibi şu an 55 milyon
yurttaşımız devletten elde ettiği gelirlerle değil,
tümüyle kendi alın teriyle geçiniyor, kendi alın teriyle elde
ettiği rakamlarla geçinmeye çalışıyor.
Bugün, tabii, infaz yasasına takıldık
kaldık ama bugünkü ölüm sayısı 96, toplam ölüm sayısı
908, yeni vaka 4.056, toplam vaka sayısı 42.282. Yani bunun demek ki
daha ucu açık, neyin nereye gideceği konusunda da hiçbir fikrimiz
yok. Özellikle esnafımız, sanatkârımız, çiftçimiz çok zor
günler geçiriyor. Şu ara en fazla çalışan kurum neresi biliyor
musunuz? Devletin 3 bankası: Ziraat Bankası, Vakıflar
Bankası ve Halk Bankası, inanın, 7/24 çalışıyor.
Belki de şu corona virüsünden en fazla etkilenen kesimlerin
başında da -şimdi bunların çok ciddi istihdamları var-
burada çalışan arkadaşlarımız geliyor. İşte,
5 binin altında geliri olana sağlanan 10 binlik krediden tutun da
işte, 100 milyar bir limit ayrılmıştı, bunun
dağıtımı da dâhil
Yani devletin, esnafın yükünü
hafifletmek üzere ortaya koyduğu kredilerin tamamı devlet bankaları
marifetiyle dağıtılıyor. Dolayısıyla
inanılmaz bir işlem yükü var, maalesef bu gelen rakamlar da yeterli
değil. Bu şikâyetler size de geliyordur: Müracaat ediyoruz, net
sonuçlar alamıyoruz, işlemler hızlı sonuçlanmıyor.
Hatta oda başkanı diyor ki: Bazı firmalara limit yok gibi
gerekçelerle kredi tesis edilemiyor.
Ben, burada, başta Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğluna
diyorum ki sizin, aidatlardan topladığınız çok ciddi
rakamlar var. Aynı şekilde ticaret odası başkanlarına
da buradan sesleniyorum, onların da topladığı aidatlardan
dolayı ticaret odalarının çok ciddi birikimleri var.
Dolayısıyla gün bugün, bu topladığınız
aidatlardan hiç olmazsa esnafa, çiftçiye uygun vadelerle, uygun şartlarda
bu rakamları kullandırın. Buna benzer, tabii, bir sürü
hadiseler
Özellikle, mesela öğrenciler var. Kredi ve
Yurtlar Kurumunda kalan öğrencilerin ödemelerini devlet bir şekilde
ayarladı ama özel yurtlarda kalan öğrenciler var. Şu an bunlar,
ev sahipleriyle neredeyse mahkemelik oldular, dava konusu oldu. Yani nereden
tutarsanız tutun, bugün piyasada çok ciddi problem olduğunu bilmek
için müneccim olmaya gerek yok.
Dolayısıyla devletin 3 tane yolu var. Bir,
devlet ya alacaklarından vazgeçecek ya da karşılıksız
asgari geçim indirimi kadar her vatandaşına bir katkı
sağlayacak ya da çok uygun şartlarda, faizini devletin
karşılaması şartıyla, bu kredileri
yapılandırması lazım. Çünkü herkese evde kal diyoruz; esnaf
evde kaldığı takdirde, özellikle günübirlik işçiler de
dâhil, geçinme şansları yok. Ben buradan
Sayın Akbaşoğluna da söz doğması açısından
sataşmada bulunuyorum, aleni diyorum ki: Dün Çankırıda bir
berberimiz, tamirci dükkânında birini tıraş ederken basıldı, makasına el kondu, 3.100 küsur lira da ceza kesildi.
Ona da cevap hakkı doğdu, inşallah buradan, gelir, hiç olmazsa
berberin makasını iade etme ve cezasını ödeme
şansı doğar diyorum. Çünkü biz bunları gördük;
geçmişte, seçim döneminde soğan depolarının
basıldığını da biliyoruz.
Dolayısıyla,
bakın arkadaşlar, bu, esnafın genel durumunu
yansıtıyor. Bununla ilgili gerekli tedbirleri almak bizim görevimiz.
Bu konuyla ilgili net adımların atılması lazım, net
tedbirlerin alınması lazım, yoksa elektrik parası, su
parası, kira parası, bunlar
çok ciddi rakamlar. Daha şimdiden binlerce esnaf kapısına kilit
vurdu. Bizlerden güzel haberler bekliyor diyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) İnşallah, bu problemlere çözüm olması
konusunda sizlerin de birer vesile
olacağınızı ümit ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli
milletvekilleri, 7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde
üzerinde, 3ü aynı mahiyette olmak üzere, 3 önerge var.
Önergeleri okutup
birlikte işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 207 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin teklif metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Muazzez Orhan
Işık Murat
Çepni
İzmir Van İzmir
Züleyha
Gülüm Dirayet Dilan
Taşdemir Hüda
Kaya
İstanbul Ağrı İstanbul
Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Ümit
Beyaz Ankara Aksaray İstanbul
Arslan
Kabukcuoğlu Hüseyin
Örs
Eskişehir Trabzon
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Alpay
Antmen Turan
Aydoğan Zeynel
Emre
Mersin İstanbul İstanbul
Süleyman Bülbül Saliha
Sera Kadıgil Sütlü Uğur
Bayraktutan
Aydın İstanbul Artvin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerine söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hüda Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, infaz
yasasının çıkarılması için hepimiz gayret
gösteriyoruz. Hepinizin bildiği gibi milyonlarca
vatandaşımız, insanımız, bu ülkenin halkı,
köylüler, meslek sahipleri, ev kadınları, eğitimli,
eğitimsiz her kesimden insanlarımız; yürekleriyle, gözleriyle,
gönülleriyle bu yasa nasıl çıkacak, nasıl sonuçlanacak, bunu
bekliyorlar arkadaşlar.
Ben, burada iktidarın tepeden tırnağa
yaptığı politikaları eleştirmek -her zaman
söylediğim gibi genellikle- sitem etmek için değil, içinizde
gerçekten iktidarın politikalarını destekleyen diğer MHP
vekili arkadaşlara da bunu ifade etmek istiyorum, içinizde vicdan sahibi
olduğunu düşündüğüm arkadaşlarımız da var,
vekillerimiz de var. Tekrar tekrar aynayı kendimize tutalım,
vicdanlarınızda bunu sorgulayın arkadaşlar. Bir gün
iktidar, bugünkü iktidar, muhalefete düştüğünde bugün sebep
olduğunuz uygulamalar, hukuk kuralları, pratikler, politikalarla siz
de aynı şekilde yargılanmayı ister misiniz? Kendinize
yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına
yapmayı yüreğinize sindirebiliyor musunuz? Bunu vicdanınız
kabul ediyor mu? Her kelimede, her mazerete sığınmada hemen
terörist ifadesini kullanıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) HDPnin
milletvekili olmayı yüreğine sindirebiliyor musun? Senin
vicdanın rahat mı?
BAŞKAN Arkadaşlarım, lütfen
müdahale etmeyin. Sayın konuşmacıyı dinleyelim.
HÜDA KAYA (Devamla) Vicdanınızı dinlememek
için sözlerimizi gürültüyle boğmayın arkadaşlar.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Sen kendi
vicdanınla ilgilen. Aynaya bak, aynaya.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
lütfen biraz sessiz olalım. Sabırlı olalım değerli
arkadaşlarım, rica ediyorum.
Sayın Kaya, siz Genel Kurula hitap edin lütfen,
konuşmanızı tamamlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) Biraz susun, biraz sessizce
dinleyin, vicdanınıza sorun, vicdanınızla yüzleşin.
Sizin terörist dedikleriniz
ŞAHİN TİN (Denizli) Kandilden
geliyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Kandile bak,
Kandile.
HÜDA KAYA (Devamla) Saraya muhalefet eden herkes
teröristtir, iktidarın politikalarını eleştiren herkes
teröristtir.
Bakın, ben bir örnek vereceğim.
Bakın, cezaevlerinde olan nice canlarımız var,
arkadaşlarımız, dostlarımız var.
Dışarıda çoluk çocuk
Hatta içeride bebekleriyle,
çocuklarıyla olan binlerce kadın var.
Bırakın, ben sadece daha önce de ifade
etmiştim, anlatmıştım, ufacık bir örnek
vereceğim. Diyarbakırda basın açıklamasında
Kuran-ı Kerimden barış ayetleri anlattım diye;
Allahın isimlerinden es-Selam ismiyle İslamın
Müslümanın kökenini açıkladım, barış ayetlerini
açıkladım diye; İnsanım. diyenin Müslümanım.
diyenin barışa sahip çıkması gerektiğini, ölüme
değil, zindana değil, şiddete değil, barışa,
adalete, hakikate, hakka sahip çıkması gerektiğini anlattım
diye; ben bu konuşmamdan dolayı terör örgütü propagandasıyla
yargılanıyorum. Bana getirdiğiniz fezlekelerden bir tanesi bu.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bundan mı
Müslümanlığı öğreneceğiz?
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
sabırlı olalım lütfen. Değerli arkadaşlarım,
lütfen konuşmacıyı dinleyin.
HÜDA KAYA (Devamla) Kuranda
barışı istemek bile size göre politikanıza muhalefet,
terörizm propagandasıdır. Vicdanlarınıza bir kez daha
sorun, susun ve dinleyin, kendinizi sorgulayın arkadaşlar.
Milyonlarca insanın
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Senin kendi
vicdanın rahat mı?
HÜDA KAYA (Devamla) Bakın, insanlar çöplükten
ekmek topluyorlar.
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) Bebekler
öldürülürken, askerlerimiz şehit edilirken senin vicdanın rahat
mı?
BAŞKAN Lütfen değerli
arkadaşlarım, sataşmayalım.
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
sizlere bir de corona açısından ifade etmek istiyorum. Değerli
arkadaşlar, coronadan önce, bakın, yeryüzünün her bir tarafında
büyük halk hareketleri vardı. Şu anda geldiğimiz noktada,
yeryüzünde nereden bakarsak bakalım en az 3-4 milyar insan toplumdan izole
olmuş bir durumda evlerindeler ve Allahın evi dediğimiz her
yerde, Avrupada, Kâbede, Türkiyede, İslam dünyasında, Uzak
Doğuda kutsal mekânların tamamı insanların yüzüne
kapatılmış durumda.
ŞAHİN TİN (Denizli) Onu
PKKlılara söyle sen.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
PKKya
söyle sen.
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım
lütfen, rica ediyorum. Lütfen değerli arkadaşlarım, hatibi
dinleyelim.
HÜDA KAYA (Devamla) Bakın, biraz bunu
düşünün, biraz bunu muhasebe edelim.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Senden mi vicdan
dersi alacağız?
HÜDA KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
insanız; arkadaşlar bakın, insan olarak her şeyi, bütün
kimlikleri, partileri bırakın, ideolojileri bırakın,
sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaya, tamamlayın
lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Tamamlıyorum,
teşekkürler.
Arkadaşlar, bakın ırk, inanç, mezhep
hiçbir şeyi söylemiyorum size, parti olarak da söylemiyorum, insan olarak
söylüyorum. Bütün ibadethanelerin, Allahın evi denilen yerlerin bile
-şu anda tüm inançlar yer yüzünde fiili olarak neredeyse işlevini
yitirmiş gibi- kapısına kilit vurulmuş durumda.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen onu
PKKlılara söyle, PKKlılara.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu, insanım diyenlerin,
dindarım diyenlerin, inançlıyım diyenlerin -neye inanırsa
inansın- kendilerini, kendimizi muhasebe etmemiz gereken bir dönem
değerli arkadaşlar.
Bakın, kendi çocuklarımız için
yaptığımız izolasyonları, kendi canlarımız,
sevdiklerimiz için yaptığımız tedbirleri -yarın
zindanlarda sizler veya sevdikleriniz de olabilir- bunu bir kez daha
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - Tehdit mi
ediyorsun?
HÜDA KAYA (Devamla) -
vicdanlarınızda
muhasebe edin, corona günlerinde zindanlardan cenazeler çıkmasın.
ŞAHİN TİN (Denizli) Bebek
katillerine söyle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dinle, dinle!
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Tamam, yeter
artık, dinlemek istemiyoruz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Susun ya! Dinlemeyi öğrenin ya!
HÜDA KAYA (Devamla) Bunu bir kez daha düşünün
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayın Sayın Kaya,
lütfen. Gecenin artık ilerleyen saatlerinde dikkat edelim
konuşmalarımıza da.
HÜDA KAYA (Devamla) Peki, hemen tamamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, ses
çıkararak, cevap vererek ben size sataşmıyorum. Sataşarak
değil, insanız, dinleyelim, muhasebe edelim ve bu infaz yasasında
insanlığa onura, izzete, şerefe, adalete, hukuka
yaraşır bir sonuç çıkaralım ve bunu birlikte
başaralım.
Teşekkür ederim. İyi akşamlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım,
gecenin bu ilerleyen saatlerinde biraz daha sizleri sabırlı ve
soğukkanlı olmaya davet ediyorum. Değerli
arkadaşlarım, çok uzun süren bir mesai yapıyoruz. Elbette,
arkadaşlarımızın ifadelerinin her biri kıymetlidir,
herkesin söyledikleri kıymetlidir ama birbirimizi dinlemeye de tahammüllü
olacağız değerli arkadaşlarım, bu işin
kuralı bu, Meclis bunun yeri. Birazcık sabırlı olalım.
Biraz sükûnetli olalım. Herkesin söylediklerini bir dinleyelim. Cevap
vermesi gerektiği zaman zaten arkadaşlarımız cevap
veriyorlar ama gecenin bu ilerleyen saatinde sataşmaları bir
sonlandıralım. Konuşmacılarımızı dinlemekte
yarar var.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz
isteyen Trabzon Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 8inci
maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım.
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yılını kutluyorum. Kuruluşunun
175inci yıl dönümü vesilesiyle vatandaşlarımızın
huzuru, güvenliği ve esenliği için canla başla, büyük
fedakârlıklarla ülkemizin dört bir yanında görev yapan polis
teşkilatımızın Polis Haftasını da tebrik
ediyorum.
Bu noktada vatandaşlarımıza da
seslenmek istiyorum. Özellikle, Covid-19 salgını tedbirleri
kapsamında, zor şartlar altında görevlerini yerine getiren
polislerimize bizler de vatandaşlar olarak destek olalım,
yardımcı olalım. Alınan önlemlere titizlikle uymaya özen
gösterelim. Bu vesileyle, Emniyet teşkilatımızda görev yapan tüm
teşkilat mensuplarımızın Polis Haftasını tekrar
kutluyor, görevlerini kahramanca yerine getirirken şehit olan
polislerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize sağlık
diliyor, şu anda görevleri başındaki tüm polislerimize ve
değerli ailelerine selam ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
8inci maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50nci maddesinin
(6)ncı fıkrasında yer alan hükmü veren mahkeme ibaresinin
infaz hâkimliği ve (7)nci fıkrasında yer alan hükmü veren
mahkemece ibaresinin infaz hâkimliğince şeklinde
değiştirilmesi amaçlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, seçenek
yaptırımlar hükmü veren mahkemenin kararıyla
yapılırken teklif edilen maddeyle bu yetkiler infaz hâkimine
bırakılmaktadır. Teklif bu hâliyle, hükmü veren mahkemeyi ve
yargılanmasını hükümsüz hâle getiren bir uygulamaya da yol
açmaktadır. Oysaki mahkeme, yargılama sürecinde sanığı
gözleyen ve değerlendirendir, verdiği ceza da bu gözlem üzerinedir.
Değerli milletvekilleri, seçenek
yaptırımların kısa süreli hapis cezasına çevrilmesinde
hükümlü hakkında karar veren mahkeme yetkili
kılınmıştır. Bilindiği üzere, ceza
yargılaması hâkim, savcı, sanık ve müdafinin etkin
şekilde katıldığı bir sistem üzerine kurulmuştur.
Mecellenin 1792nci maddesinde belirtildiği
şekilde fehîm, müstakîm, emîn, mekîm ve metîn olan hâkimin doğrudan
sanıkla olan etkileşimi ve sanığı gözlemlemesi
cezanın tayininde büyük önem arz etmektedir. Aleyhinde hüküm kurulan
sanığın hangi hâllerde nedamet duyacağını, toplum
hayatına yeniden, nasıl bir süreçle hazırlanabileceğini en
doğru ve yerinde değerlendirebilecek makam şüphesiz hükmü kuran
mahkemedir. Buna karşılık, hükümlüyü görmemiş ve
tanımayan, mahkûmiyeti gerektiren hadise ve gerekçelerden, kişisel
sebeplerin bulunup bulunmadığından ve benzeri şahsi durum
ve özelliklerden bilgisi olmayan infaz hâkimliğinin yapacağı
değerlendirme ve ulaşacağı neticenin aynı derecede
isabetli olması beklenemez.
Değerli milletvekilleri, Ceza Muhakemesi
Kanununun 223üncü maddesine göre hüküm millet adına verilen yargı
kararları olup bu kararların istinaf ya da temyiz
dışında başka hâkimlerce değiştirilmesi söz
konusu olamaz. Düzenlemeyle, hükmü değiştirme yetkisi verilmek
istenen infaz hâkimliği ise 4675 sayılı Yasada
düzenlenmiştir. Buna göre, infaz hâkimleri hükmün infazında sadece
idari görev verilen hâkimler olup idari görev yapmaktadırlar. Bu nedenle
infaz hâkimlerine denetim mercileri olan, istinaf ya da Yargıtay gibi
karar düzeltme yetkisi verilmesi TCK, CMK ve Anayasanın 141inci maddelerine
aykırıdır. Hürriyeti bağlayıcı bir ceza usulü
ancak hâkim kararıyla verilebilmektedir fakat hukukun
aradığı hâkim kararı yargılamayı yapan hâkim
kararıdır. Düzenleme bunu gözden kaçırmıştır.
Değerli milletvekilleri, diğer, önemli bir
hususu da burada dile getirmek istiyorum, o da infaz hâkimliğine
ilişkin fiilî durumdur. 4675 sayılı Yasayla düzenlenen infaz
hâkimliği, hükümlünün tutuklulukta geçecek süresinin sanık aleyhine
değişmemesi için bir teminat olarak kurulmuştur, doğrudur.
Ancak, bugün uygulamada maalesef infaz hâkimliği, tutukluluk süresinin
uzamasına neden olan kurumlar olarak ortada durmaktadırlar.
Örneğin, aldığı ceza itibarıyla gerek şartlı
salıverilme süresi gerekse denetimden yararlanma süresi itibarıyla
cezaevinde bir saat dahi kalmaması gereken hükümlüler, infaz hâkiminin
kararını bekledikleri için iki üç gün sonra cezaevinden
çıkabilmektedirler. Bu, açıkça hürriyeti kısıtlamaktır
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Buna sebep ise, infaz
hâkimlerinin asli görevlerinin yanında ayrıca infaz hâkimliği
yapmalarıdır. Elbette, 5inci ve 4üncü bölge adli yargı
mahkemelerinde, müstakilen infaz hâkimi tayin etmek zordur, bunu biliyorum ama
3üncü, 2nci, 1inci bölge adli yargı mahkemelerinde infaz hâkimleri
sadece bu görevle iştigal etmelidir.
Son olarak da şunu söyleyerek sizlere veda
etmek istiyorum: Bu şekliyle 8inci maddenin teklif metninden
çıkarılmasını talep ediyor, yüce Meclisimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
söz isteyen, Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur Bayraktutan.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 8inci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, buradaki
ihtiyaç neden hasıl olmuştur önce onu ifade etmek istiyoruz. Avrupa
Konseyine üye olan ülkeler arasında ceza infaz sistemleriyle alakalı
yapılmış olan incelemede -ki bu inceleme ilginç bir incelemedir,
Türkiye de var bu incelemenin içerisinde- cezaevlerinde 100 bin kişiye
düşen tutuklu ve hükümlü sayısı açısından Avrupa
ülkelerindeki ortalama rakam 125 değerli arkadaşlarım. Türkiye
bu konuda 2nci sırada, Türkiyeyi geçen bir tek ülke var, o da Rusya. 100
bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısı
açısından Rusyada 389 hükümlü var ama aynı şekilde
Türkiyeyle alakalı bir değerlendirme yaparsak Türkiyede ise 329
hükümlü var değerli arkadaşlarım. Cezaevleri ve tutukevlerimiz
ne yazık ki yüzde 25 kapasitenin üzerine çıkmış doluluk
oranı açısından, 200 binli rakamlardan 300 binli rakamlara
doğru ulaşmıştır.
Yine, aynı şekilde Avrupadaki ceza infaz
memurlarıyla alakalı değerlendirmede ise bir Avrupa ülkesinde 1
ceza infaz memuruna ortalama 1,6 tutuklu düşüyorken Türkiyede 4,6yla
alakalı bir rakam var değerli arkadaşlarım. Bunun
haricinde, çok geriye gitmeye gerek yok, 2009da yani bundan on yıl
öncesine kadar aynı rakam Türkiyede 100 bin kişiye 161 rakamı
düşüyorken, değerli arkadaşlarım, bu gelinen tabloda 100
bin kişiye 329 rakamı düşmektedir. Bu şu demektir: Demek ki
ceza infaz sistemiyle alakalı Türkiye bu anlamda sınıfta
kalmıştır, sık sık çıkartılan aflarla, bu
şekilde Parlamentoya getirilen düzenlemelerle, cezaevlerini boşaltma
gerekçesiyle bu infaz sistemiyle alakalı ne yazık ki gerekenleri
yapamıyoruz değerli arkadaşlarım.
Bir temel argümanda ayrışıyoruz. Bu
temel argüman nedir? Bizim sözcülerimiz buraya çıktığı
zaman bu düzenlemenin af olduğunu ileri sürüyorlar ama sizler bunun infaz
indirimiyle alakalı olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu konuda Türk Ceza
Kanununun 65inci maddesinin (1)inci fıkrası genel affı,
(2)nci fıkrası özel affı ortaya koyuyor. Özel afta özellikle
açık bir şekilde ifade ediyor, ne diyor? İnfaz süresiyle alakalı
kısaltmaları ve infazın tamamıyla ortadan kaldırılmasını
özel af kapsamına alıyor değerli arkadaşlarım. Bu
neden önemli? Bunları niye zapta geçiyoruz dinlemeyeceğimizi
bildiğimiz hâlde? Anayasanın 87nci maddesindeki 5/3 çoğunlukla
tasarruf nisabının en azından bu şekilde, 360
rakamıyla alakalı bir düzenlemeyle olması gerekir değerli
arkadaşlar. Bu konuda bir yol ayrımına gidiyoruz.
Sevgili milletvekilleri, bakın, bu ülkede af
ilk defa çıkmıyor. Afla alakalı düzenlemelere
baktığınız zaman 1950de Demokrat Parti seçimi
kazandığı zaman, iktidara ilk geldiği zaman bir genel af
çıkarıyor. Başka ülkelerde de bu şekilde düzenlemeler var.
Fransada bir gelenek hâline gelmiş, her
cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra bu şekilde aflar
ortaya konuluyor; ama bu af çıkarılıyorken prematüre yani
doğuyorken sakat olmuyor yani infazda eşitlikle, adaletle
alakalı temel kuralları ortaya koyuyorlar. Bu konuda ne yazık ki
bir problemle karşı karşıyayız.
Bize ilk sordukları zaman Bu şekilde ne
düşünüyorsunuz? diye, öncelikle terör tanımını bir kere
yapmamız gerekiyor. Şiddet ile silah kullanan ile 15 Temmuz
akşamı bu Parlamentoyu bombalayanlar ile düşünce suçları
arasındaki o ince çizgiyi iyi hesap etmemiz gerekiyordu. Bu konuda AKP
Grubundan veya bu kanun teklifini Parlamentoya getirenlerden bir düzenleme
yapması şeklinde iyimserlik içerisinde değiliz. Yarın bir
gün tarihe not düşmesi açısından bu Parlamento kürsülerinde
bunları konuşuyoruz değerli arkadaşlarım.
Kanun maddesiyle alakalı da eğer bir
şeyler söylememiz gerekirse 8inci maddeyle alakalı düzenlemede
-biraz önce milletvekili arkadaşımız da aynı şeyleri
söyledi- kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarla
alakalı, seçenek yaptırımlarla alakalı düzenlemelerde bir
başka şey getiriyorsunuz, infaz hâkiminin önüne getiriyorsunuz
seçenek olarak. Bunu kabul etmek mümkün değil. Muhalefet şerhimizde
de açık bir şekilde ifade ettik arkadaşlar. Bu en azından
yüz yüzelik ilkesiyle aykırılık açıkça teşkil etmekte.
Yani hükmü veren mahkemenin hâkiminin önünde bu şekilde bir düzenleme
olması gerekirken sizin bunu göz ardı ederek başka türlü bir
düzenleme yapmanızı bir anlamda hukukun evrensel ilkeleriyle, genel
kurallarla, eşitlikle, adaletle, hakla hukukla bunu anlatmanız mümkün
olmaz.
Sevgili arkadaşlarımız, şu var:
Bunu bir kanun hükmü açısından getirebilirsiniz, kanuni olarak da
bunun gereğini sağlayabilirsiniz yani kanuni olabilir ama hukuka
uygun olur mu olmaz mı, onu vicdanlarımızda, onu adalette, onu
Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartışacağız.
Bakın, bunu anlatalım diyorken bugün
buraya Cumhuriyet gazetesini getirdim. Bakın, burada Cumhuriyet
gazetesinin bir manşeti var değerli arkadaşlarım. Bugün çok
çarpıcı bir manşeti kendisi, Cumhuriyet gazetesi olarak ileri
sürmüş, demiş ki: Af iktidarın iyi çocuklarına. Bundan
daha çarpıcı olarak bu teklif anlatılamazdı değerli
arkadaşlarım. Yani bu afta düşünce suçu açıkladı diye,
tweet attı diye, bununla alakalı haber yaptı diye insanlarla
alakalı, gazetecilerle alakalı düzenlemeler getiriyorsunuz. Bunun
haricinde en alakasız bir suç mekanizması hâline dönüşmüş
kişileri kalkıp sokaklara, dışarıya
bırakıyorsunuz. Yani, biz terör suçuyla alakalı baştan beri
de ifade ediyoruz, çıkan arkadaşlarımız da ısrarla
bunu söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Bayraktutan.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, 15 Temmuz akşamı bu Parlamentoya gelen ilk
milletvekillerinden biriyim, hatta ilk üç milletvekilinden biriyim. O gece,
Mustafa Kemalin en büyük emanetim dediği bu Parlamentoyu bombaladılar,
utanmadan bombaladılar hem de. O gece, bu Parlamentoyu bombalayan
kişilerle alakalı bu Parlamentoda bir kişinin ağzından
bile Affedelim. diye bir sözcük çıkamaz ama bir düşman ceza hukuku
saikiyle bu terör tanımını yapıyorken sadece tweet
attı diye, sadece düşüncelerini ifade etti diye, size muhalif
olabilir, hoşunuza gitmeyebilir, sadece gazetede yazdı diye
insanları terör yaftalamasıyla, terör suçlamasıyla koyup
bombalayanlarla, silah kullananlarla, tehdit edenlerle, cebir ve şiddet
kullananlarla aynı havuzun, aynı sarmalın içiresine
atarsanız bu silah gelir bir gün size de döner.
Bu tarihî uyarıyı Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına yapmaktan bir kere daha Mustafa Kemalin Parlamentosunda onur
duyuyor, yüce Parlamentoyu ve siz değerli milletvekillerini saygıyla
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, 8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, 9uncu madde üzerinde
3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Veli
Ağbaba
İstanbul İstanbul Malatya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Muazzez Orhan
Işık
İzmir İzmir Van
Dirayet
Dilan Taşdemir Züleyha
Gülüm Rıdvan
Turan
Ağrı İstanbul Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Malatya
Milletvekilimiz Sayın Veli Ağbaba. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün burada yeni bir
yanlış yapmamanız için sizi uyarmaya çalışıyoruz.
On sekiz yıllık AKP iktidarında maalesef muhalefetin, konunun
muhataplarının görüşünü ve rızasını
almadığınız için yaptığınız
yanlışların sayısını hatırlamıyoruz ve
bu hatalarınızın sonucunu, ceremesini sadece AKP milletvekilleri
veya AKP çekmiyor, bütün ülke çekiyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, bugün de
bu uyarıları yapıyor ve tarihe not düşüyoruz. Birkaç örnek
vermek isterim: Avrupa Birliğiyle imzalanan Geri Kabul Anlaşması
2014 yılında burada AKP milletvekillerinin oylarıyla kabul
edildi. Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliği uyum yasalarında
bizim avantajımız vatandaşlarımızın Avrupa
ülkelerinde vizesiz dolaşım hakkıydı. Ancak o dönemki
Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri, Faruk Loğoğlu, Osman Korutürk,
Oğuz Oyan, sevgili Mahmut Tanal, Özgür Özel gibi hatiplerimiz
çıktılar, Bu anlaşmayı imzalamayın lütfen, bu
anlaşmayı eğer imzalarsanız Türkiye Avrupa Birliğinin
mülteci kampına dönüşür, mülteci deposu olur. dediler ama
anlatamadık. Değerli arkadaşlar, CHP sözcüleri Bu
anlaşmadaki büyük orantısızlık ancak bir sömürge ülkesi ile
sömürgeci ülke arasında olur. dedi, maalesef o kulaklarınız
duymadı. Bugün Türkiye sizin o aldığınız karar
sonucunda belki yüz yıl, iki yüz yıl çözemeyeceği bir mülteci
sorunuyla karşı karşıya; Hatay, Antep, birçok ilimiz
maalesef büyük sorunlar yaşıyor. Afganistandan gelen insan,
Pakistandan gelen insan sizin sayenizde Türkiyede kalıyor değerli
arkadaşlar. Eğer bu Geri Dönüş Anlaşmasını
imzalamasaydınız Türkiye bu sorunu yaşamazdı.
Yine, Soma konusunda sevgili Grup Başkan
Vekilimiz, o dönemki Manisa Milletvekilimiz Özgür Özel kalktı bu kürsüden
dedi ki: Somada cinayetler olacak, Somada tedbir alın. dedi ama kalkan
ellerinizle komisyon kurulması reddedildi ve 2014 yılında 301
tane fakir fukara çocuğu kaldırdığınız eller
sayesinde katledildi.
Yine, değerli arkadaşlar, bir örnek var
ki, 12 Eylül 2010 referandumu. Cumhuriyet Halk Partisinin lideri Kemal
Kılıçdaroğlu, milletvekilleri, aydınları Bu
referanduma oy vermeyin, evet çıkmasın, çıkarsa yargı bu cemaatin
eline geçer ve o cemaat yarın gelir ne yapar? dedi ama sizler,
ortağınız Pensilvanyayı yanınıza
aldınız, yazarınızı çizerinizi aldınız,
basını aldınız evet çıktı. Ne oldu? 15 Temmuz
gecesi darbe oldu, binlerce yaralı, 250 şehit ve ülkenin kaybolan
itibarı.
Değerli arkadaşlar, buradan bir kez daha
uyarıyoruz; yapmayın, yapmayın, yapmayın, yapmayın!
Bakın, bu Ceza Kanununu yapan sevgili hocalarımız Profesör
Doktor Adem Sözüer, Profesör Doktor İzzet Özgenç Bu yasayla
görülmemiş bir ayrımcılık olacaktır. diyor.
Değerli arkadaşlar, buradan
konuşmalarınıza bakınca, sizi duyan da dünyanın en
demokrat partisi sanar. Gerçek öyle mi? Hayır. Bakın, AKPnin on
sekiz yıllık tarihine bakarsak yargıyı muhalifleri
susturmak için bir sopa olarak kullanan, gören bir iktidarla karşı
karşıyayız. Yargıyla yüzlerce katliam yapan bir siyasi
anlayışla karşı karşıyayız. Örnek verelim,
Balyoz, Ergenekon, Oda TV, askerî casusluk davaları bir siyasi
katliamdır; sadece askere değil Deniz Kuvvetlerine, Hava Kuvvetlerine
yapılmış bir darbedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi, o süreç
devam etseydi, Balyoz davasından İlker Başbuğ
yatmış olsaydı, İlker Başbuğ bu düzenlemeden
yararlanamayacaktı. Mehmet Haberal yararlanamayacaktı, Engin Alan
yararlanamayacaktı. Değerli arkadaşlar, bunu vicdan kabul etmez,
bunu ahlak da kabul etmez. Şimdi, Osman Kavala... Allah aşkına
Osman Kavalayı cezaevinde tutacak bir kanun yazıldı mı?
Yazıldı da biz mi okumadık? Değerli arkadaşlar,
kanunla, hukukla ilgisi yok, tamamen siyasi bir nedenle içeride.
Bir sorumluluğumu yerine getirmek istiyorum.
Geçmişte burada Grup Başkan Vekili olarak görev yapan İdris
Balukeni hangi gerekçelerle cezaevinde tutuyorsunuz? Tamamen siyasi. Diyorlar
ki: Dolmabahçe Mutabakatı.
Arkadaşlar, Dolmabahçe Mutabakatında 3
HDP'li arkadaşımız oturuyordu, 3 de AK PARTİden
oturuyordu. HDP'den oturanların tamamı cezaevinde, AK PARTİden
oturanlar nerede? Bir suç varsa o suça sen de ortaksın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) Yine,
Barış Pehlivanın, Barış Terkoğlunun, Murat
Ağırelin, Hatice Kılınçın, Ferhat Çelikin,
Aydın Keserin tutuklu olduğu bu düzenleme vicdana, ahlaka
sığmaz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
bakın, diyorsunuz ya Tweet atan içeride mi? Hakan Aygün evvelsi gün
tutuklandı. Fatih Portakal hakkında soruşturma açıldı.
Benzini boş verin, dünyanın en pahalı cumhurbaşkanı
bizde. diyen Bitlisli bir fakire iki yıl dört ay ceza verildi. Bu ülkenin
yetiştirdiği Zuhal Olcaya ceza verildi. Bu ülkenin şehit anası
Pakize Akbaba mahkeme salonundan sürüldü. Metin Akpınarı, Müjdat
Gezeni adli hükümlerle içeride tuttunuz, yurt dışı
yasağı koydunuz.
Şimdi bu değişiklikle Ali
İsmailin katilleri, Ethem Sarısülükün katilleri
dışarıda olacak, tweet atanlar içeride kalacak; Ahmet Altanlar
içeride kalacak, mafya babaları dışarıda kalacak; eli silah
tutmamış, eli silah görmemiş, ömrü şiddetle mücadeleyle
geçmiş insanlar içeride kalacak; bu, kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, diyor ki AKP sözcüsü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) Başkanım,
hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım Sayın
Ağbaba lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) AKP sözcüsü diyor
ki: Bizden FETÖ'ye merhamet beklemeyin. diyor. Ya, arkadaşlar, FETÖ'nün
üst düzeyi kalmadı. Ya kaçtı gitti ya da kaçırıldı göz
göre göre. Kim? Zekeriya Öz, gözünüzün önünde göz göre göre kaçtı, göz
yuma yuma kaçırdınız. Kim var içeride FETÖ'den?
Bakın, o hâkimler, savcılar yok, hepsi
etkin pişmanlıktan şimdi dışarıdalar. Kim var
biliyor musunuz? Parası olmayan fakir fukara çocukları var, eli silah
tutmamış öğretmenler var. Kim var arkadaşlar, kim var?
Milletvekili akrabası olmayan fakir fukara çocukları var.
Bakın, fakir fukara çocukları içeride,
Meclisi bombalayan, Meclise bomba atan milletvekilinin kardeşi Lahey
Büyükelçisi, kardeşi cezaevinde olan birisi bakan. O nedenle bu adalet
değil. Bu adalet değil, eli silah tutmamış insanların
cezaevinde olması kabul edilemez. Katili, hırsızı
dışarıda olacak, Selahattin Demirtaşlar içeride olacak,
kabul edilemez. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerine
söz isteyen Mersin Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Turan.
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli vekiller; birkaç gün önce Berat Kandilinin, bağışlamanın,
beraat etmenin faziletlerinden bahseden sizler, haklarında hüküm
kurulmamış veya sahte, gizli tanıklarla hüküm verilmiş
binlerce insanın ölüme mahkûm edilmesine rahatlıkla onay veriyorsunuz.
Size bir soru sormak istiyorum değerli arkadaşlar: Sahi, Carl Schmitt
sizin neyiniz oluyor? Taş attığı isnadıyla 18
yaşında cezaevine giren Mehmet Salih Filiz şu an 23
yaşında hem bağırsak kanseri hem de tüberküloz
hastası. Corona salgını sebebiyle tedavileri
yapılamıyor ve ölüme terkedilmiş durumda. Sabri Kaya kalp krizi
geçirdi, Osmaniye T Tipi Cezaevinde kalıyor ve ısrarla tahliye
edilmiyor TMKden hüküm aldığı için. Yine, Engin Aktaş, iki
eli yok. Adli Tıp Kurumu, onun cezaevinde tek başına
kalamayacağına ilişkin düşüncelerini beş defa üst üste
ifade etti, Cezaevinde kalamaz. dedi, Ağır hastadır. dedi,
buna rağmen hâlâ cezaevinde tutuluyor. Böyle 457si ağır,
yaklaşık 1.500 hasta tutuklu var ve bunların çok önemli bir
kısmı TMKden ya tutuklanmış ya da hüküm almış
durumda. Arkadaşlar, Carl Schmitt sizin neyiniz oluyor? 47 gazeteci TMK
sebebiyle cezaevinde, 7 bin HDP üyesi cezaevinde. Demirtaş,
Yüksekdağ, Baluken, Kışanak, Sebahat Tuncel ve Osman Kavala gibi
insanlar ellerine silah almamışlar, tetik çekmemişler ama sizin
TMKniz sayesinde ve saray yargısı sayesinde cezaevindeler. Bunun
vicdanla, hukukla, demokrasiyle ve adaletle izah edilebilecek tek bir
tarafı var mı arkadaşlar?
Bakın, FETÖye Adalet ve Kalkınma
Partisinin desteği sürüyor, ittifak hâlâ bütün gücüyle devam ediyor. Siz
bakmayın vitrinde olanlara, birbirlerine karşı nutuklar
attıklarına; esasen, az önce ifade ettiğim seçilmişler
başta olmak üzere pek çok tutukluya hüküm kuran FETÖcü hâkimler belki
şu anda yoklar ama fikirleri ve kurdukları hükümler iktidarda. Laf
olsun diye söylemiyorum, ben kendim yargılandığım için
söylüyorum. 3 cezaevi gezdim, AKP ile FETÖnün ortak ittifakı sonucunda
bir operasyonla cezaevine girdim ve şu anda pek çok arkadaşım
FETÖcü hâkimlerin kurduğu hüküm sebebiyle cezaevinde. Ya, açıkça
söylemek gerekir: Siz onların örgütsel ve politik olarak
devamcısısınız. Eğer gerçekten bundan zerre kadar bir
şüpheniz varsa çıkıp demelisiniz ki: Eğer bu insanlar,
bunlar muteber değilse bunların kurdukları hükümler de muteber
değildir. Eğer bunların bir hükmü tesis ederken yaptıkları
yol ve yöntemlerde, her neyse, bunlarda bir yanlışlık varsa
elbette onların, o kurulan hükümlerin yeniden ele alınması
gerekir. Ama siz o kadar netsiniz ki, o kadar rahatsınız ki
onların kurduğu hükümler neyse aynen o istikamette yürüyüşünüze
devam ediyorsunuz.
Arkadaşlar, insanın aynaya bir
bakması gerekir, aynaya bir bakması gerekir ve buradaki
vicdansızlığı, adaletsizliği görüp TMK denen
ucubeyle iktidar karşıtı hemen her şeyin bir terör suçu
hâline getirildiği ülkemizde adil bir infaz düzenlemesinin nasıl
olması gerektiğini düşünmesi gerekir, bunu da muhalefetle
beraber yapması gerekir; bunun tersi ne yazık ki adil
olmayacaktır, hakkaniyetli olmayacaktır.
Bizim yargılandığımız
davada mübaşir bile, çaycı bile FETÖden cezaevinde ama hâkimlerin kurduğu
hüküm, savcının iddianamesi hâlâ çok sayıda insanın
cezaevinde kalmasına sebep oluyor. Hiç dönüp düşünmüyor musunuz ya?
Yani bu kadar haksızlık, bu kadar izansızlık olabilir mi?
Yani bunların kurduğu hükümlere ilişkin hiç mi şüpheniz
yok? Dönüp de Ya, bunlar burada tarafgir davranmış olabilirler,
adaleti yerle yeksan etmiş olabilirler. diye hiç düşünmüyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
RIDVAN TURAN (Devamla) Belli ki
düşünmüyorsunuz. O sebeple, ortağınızla beraber
getirmiş olduğunuz, getirmeye
çalıştığınız bu teklifte TMK kapsamında
yargılanan herkesi dışarıda
bırakmışsınız. Yaşlılar var, tek başına
hayatını idame ettiremeyecek insanlar var, ağır hastalar
var; belli ki bunların cezaevinde kalması ve hayatlarını
cezaevinde sona erdirmesi konusunda netsiniz arkadaşlar. Ne diyelim? Allah
yolunuzu açık etsin ama bunun elbette bir hesabı olacaktır, ya
bu tarafta ya o tarafta bunun mutlaka bir hesabı olacaktır çünkü bu,
kalkmış olan ölüm cezasını yeniden kurmak, yeniden
kurumsallaştırmak anlamına gelir.
FETÖde yumuşama beklemeyin. denildi. Biz
beklemiyoruz, siz zaten onun örgütsel ve politik açıdan
devamcılığını yapıyorsunuz.
BAŞKAN Selamlayalım.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bu biçimiyle bu bir infaz
yasası değildir değerli arkadaşlar, bu bir faşist
diktatörlük inşa yasasıdır.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
70.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Mersin
Milletvekili Rıdvan Turanın görüşülmekte
olan 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok kısa bir şey söylemek istiyorum.
Sayın Hatip birden fazla defa terör örgütüyle
bizim aramızda bir bağlantı kurarak bizi siyasi bir
devamlılık içerisinde olmakla itham etti, bunu şiddetle
reddediyorum. Uzatmak istemiyorum, bu konuda daha çok şey söyleyebilirim
ama bunu kesinlikle reddettiğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 9uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 9 - 5237 sayılı Kanunun 51 inci
maddesinin birinci fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bent eklenmiş, ikinci fıkrasında yer
alan "hâkim ibaresi "infaz hâkimi, beşinci
fıkrasında yer alan "hâkime ibaresi "infaz hâkimine ve
yedinci fıkrasında yer alan "hâkimin ibaresi "infaz
hâkiminin şeklinde değiştirilmiş ve yedinci
fıkrasına "çektirilmesine ibaresinden sonra gelmek üzere
"infaz hâkimliğince ibaresi eklenmiştir.
"c) Mal varlığına
karşı işlenen suçlar, ekonomik suçlar, kamu idaresine
karşı işlenen suçlar ve kamu güvenine karşı
işlenen suçlar gibi özel yahut kamu tüzel kişileri ile gerçek
kişilerin maddi açıdan zarara uğramasına sebep olan
suçlarda, mağdurun yahut kamunun uğradığı zararın
tespiti ile bu zararı geçmemek kaydı ile veya mağdur ve
sanığın anlaşacağı rakamın mahkemeye depo
edilmesi şartı ile eski hale getirme,
Arslan
Kabukçuoğlu Ayhan
Erel Ayhan
Altıntaş
Eskişehir Aksaray Ankara
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs
İstanbul Trabzon
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Altıntaş. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın
Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 207 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son günlerde birtakım tartışmalara
şahit oluyoruz. Af meselesinden çocuk istismarına kadar geniş
bir yelpazeye yayılan bu tartışma konularında bizim
öncelikli ölçümüz maşerî vicdandır. Şu veya bu kesimin, şu
veya bu şahsın çıkarına, faydasına ama milletimizin
ortak hissiyatına aykırı hiçbir iş bizim için makbul
değildir.
Geçmişte çok aflar çıkardık. Bu
affı çıkarır da bundan ne kadar siyasi rant elde ederiz?
Arkadaşlar, biz böyle düşünemeyiz. Geçmişte bunları gördük.
Rahşan affını da ondan önceki afları da gördük, hepsini
gördük.
Efendim, cezaevleri dolmuş. Cezaevlerini
boşaltmak için af çıkarılmaz. O zaman adama sorarlar: Bu
cezaevlerini niye yaptınız? Bunun bir
caydırıcılığı var da onun için yaptık.
Adaletin tesisi farklıdır, o hukuktur. Hukuk, hakların sahibine
iadesidir. Önce vicdan terazimizde tartmadan alelacele kararlar
vermeyeceğiz.
Af meselesinin milletimizin vicdanını
rahatsız edeceğini gördük. Burada temel bir ilke var: Devlet,
kişilere karşı işlenen suçları af yetkisine sahip
değildir. Suç, şahıslara karşı işleniyorsa bunun
af yetkisi devlette değildir. Ancak bunu affedebilecek merci o
şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir.
Biz o yetkiyi devlet olarak kendimize alamayız. Düşünün ki bir ailede
bir kişinin eşi, kardeşi öldürülmüş; devlet olarak biz bunu
affedebilir miyiz? O yetki ancak o ailenin kendine aittir.
Biz devlet olarak bir katili affettiğimizde
maktulün ailesine bunu nasıl anlatacağız?
Bunun dışında parasal suçlar,
hırsızlık, şu, bu
Aynı şekilde, edebilir miyiz?
Eğer adalet mülkün esasıysa o zaman biz bu
mülkü ayakta tutmak için adil davranmak zorundayız. Uyuşturucu
baronları ile onlara torbacılık yapanları bir araya
getirmek veya ayrı ayrı değerlendirmek
Bunu anlamak da mümkün
değil, biz bunlarla hep mücadele ettik. Uyuşturucu suçlularına
kader mahkûmu diyebilir miyiz? Can alan katillere mi kader mahkûmu
diyeceğiz?
Devlete karşı işlenen suçları
devlet affeder, o ayrı bir konu ama şahıslara karşı
işlenen suçları devletin af yetkisi yoktur, bu böyle bilinsin. Hele
hele 50 bini aşkın uyuşturucu satıcısının
cezaevinde olduğu bir dönemde biz, uyuşturucuları affedenler
olarak mı anılacağız? Buna evet diyor musunuz? Eğer
benim mağdurum, mazlumum bu noktada Tamam, ben affettim. diyorsa bu
ayrı konu ama biz asla. O zaman adil olamazsınız, o zaman
adaletle hükmeden olamazsınız.
Değerli arkadaşlar, şimdiye kadar bu
okuduğum cümlelerin hepsi Sayın Cumhurbaşkanımıza ait.
Bu cümlelere ben de tamamen katılıyorum. Ama bu teklifi getirerek AK
PARTİ Grubu kendi genel başkanlarının sözlerini boşa
çıkarmaya mı çalışıyor? Belki diyeceksiniz ki: Bu
teklif af teklifi değil infaz indirimi. Hem vatandaşın hem de
Sayın Cumhurbaşkanımızın Rahşan affı
tabirini kullandığı yasanın adı da af yasası değildi.
Cumhuriyetin kuruluşundan Rahşan affına kadar 48 tane af
çıkmış. Bunların 7 tanesi genel af diye
adlandırılıyor, diğerlerinin adları farklı
farklı. Kaldı ki Rahşan affının sonuçlarını
da hepimiz bizzat gördük. Yeni suçların işlenmesine engel olmak bir
yana teşvik etmişti. Aftan on beş yıl sonra mahkûm
sayısı 3 katına ulaşmıştı. Örneğin;
cinayet hükümlüsüyken Rahşan affıyla serbest kalan Özgür Dengiz
2008de bir daha cinayet işleyince 2 cinayetim var, otuz yıl yatar
çıkarım. O zamana kadar da bir af çıkar elbette. demişti.
Bu yasayı illa geçirmek istiyorsanız gelin
kadına, çocuğa şiddeti, cinsel istismarı, uyuşturucu
ticareti yapanları kapsam dışı bırakalım.
Tutukluluğu cezalandırma olarak kullanmaktan vazgeçelim.
Yargıyı siyasetin aracı olmaktan çıkaralım. Cezaların
ılımlı ve yargılamanın düzenli, kurallara uygun ve
çabuk olduğu bir yazılı hukukta aflara ihtiyaç yoktur. Eğer
hukukun vatandaşlarımızı mağdur ettiğini
düşünüyorsak önce siyasetin hukuk üzerinden el çekmesini
sağlamalıyız. Kuvvetler ayrılığını
tamamen tesis etmeli, yargıyı diğer erklere ezdirmemeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) - Konuşmama af
veya infaz indirimine ihtiyaç olmayacağı, tarafız ve adil bir
hukuk düzenine ulaşmak umuduyla son veriyor, yüce Meclise
saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu
madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre okutuyor ve
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
Mersin İstanbul İstanbul
Zeynel Emre Süleyman
Bülbül Murat
Emir
İstanbul Aydın Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekilimiz Sayın Murat Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ve ısrarla ifade etmek isteriz ki biz
bu af yasası kapsamında bundan yararlanıp evlerine gidecek olan
vatandaşlarımızla ilgili en ufak bir sorun hissetmiyoruz ve
buradaki mücadelemiz onlara dönük değildir. Biz, bu af kapsamında
olmayanlar bakımından, özellikle düşünce suçları, siyasal
suçlar yani eline silah almamış, suç işlememiş ama şu
anda tutuklu şekilde ve hükümlü şekilde cezaevlerinde kalan
vatandaşlarımız açısından bu mücadeleyi veriyoruz.
Önemli bir konu, acele edilecek bir konu değil.
Öncelikle şunu belirtmek isterim: Gerekçe
Covidse üç aydır neredeydiniz? Üç ay öncesinden Covidin böylesine
yayılacağı, cezaevlerinde en ufak bir bulaşta on binlerce hükümlünün
ve tutuklunun risk altında olacağı biliniyordu. Beklediniz,
kulağınızın üstüne yattınız, şimdi acele
etmeye kalkıyorsunuz ve hatta milletimiz bu tartışmaları
izlemesin diye de milletten kaçırarak bu tartışmaları
alelacele yürütmeye çalışıyorsunuz, oysa konuşmamız
lazım.
Değerli arkadaşlar, şimdi,
cezaevlerimiz tıka basa dolu. 10 kişilik koğuşlarda 20ye
yakın kişi kalıyor, 300 bine yakın tutuklu ve hükümlü var.
Ama şunu bilmenizi isterim: Devriiktidarınızda öylesine sosyal,
siyasal, ekonomik çalkantılar yaşanıyor ki aslında
Türkiyede bir suçlu ve suç üretimi söz konusu. Bakın, nüfusu bize
yakın olan Almanyada -hani, Merkelin bizi kıskandığı
Almanyası var ya, o Almanyada- 60 bin tutuklu ve hükümlü var sadece.
Bunun üzerinde düşünmemiz lazım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ceza
miktarları?
MURAT EMİR (Devamla) - Peki, Sayın Özkaya
bana şimdi laf atıyor, ben de ona bir şey söyleyeyim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ceza
miktarları aynı mı?
MURAT EMİR (Devamla) - Bir sürü gerekçe duyduk,
evet, toplumsal barış olması lazım, cezaevleri tıka
basa dolu, Covid salgını geliyor. En komiğini de söyledi, dedi
ki Ya, işte, açık cezaevlerinde tavuklar var, bunlara da bakmak
lazım, açık cezaevini boşalttık, kapalıdan açığa
hükümlü alıyoruz. Kendisi bu kürsüden söyledi, bir saat önce.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Doğru.
MURAT EMİR (Devamla) - Bakın, insan bunu
söylerken biraz sıkılır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Niye
sıkılayım?
MURAT EMİR (Devamla) - Bu kafayla bir infaz
düzenlemesi yapılır mı? Burada insanların hayatlarıyla
oynuyoruz, insanların bir günü bile çok değerli, değerli
arkadaşlar.
Bakınız, bu konuşmamda ben tutukluluk
meselesine eğilmek istiyorum. Adalet Bakanlığı 55 bine
yakın tutuklu var. diyor. Tutuklu addedilenlerle birlikte neredeyse 70
bin tutuklu var. Bakınız, gaspçıyı, insan ticareti
yapanı, hırsızı, rüşvetçiyi, kasten yaralayan ve
yaralaması sonucunda kişinin ölümüne sebep olanı biz serbest
bırakacağız ama henüz suçluluğu ispatlanmamış
kişileri cezaevinde tutuyoruz. Bu olacak şey midir? Tutuklular niye
tutuklular? Hangi hukuki değeri korumaya çalışıyoruz?
Adalet bir gün tecelli ettiğinde o hüküm uygulanabilir olsun diye. Oysa,
bakın ne kaçma şansı var kişilerin ne de delilleri
karartma. Gelin bu tutukluluğa bir el atalım, yani bunları
çıkarıyorsak tutukluları cezaevinde tutmak niye? Niye biliyor
musunuz? Çünkü tutukluluk, yine sizin devriiktidarınızda bir cezaya
dönüştü. Artık, tutukluluğun kendisi bir
ağırlaştırılmış cezadır
arkadaşlar. Bakınız, Osman Kavala 892 gündür tutuklu, dile
kolay, 892 gündür tutuklu. Bu kişi, Gezi Parkı davasından beraat
ettiği gün, ettikten saatler sonra yirmi aydır hakkında
sürdürülen 15 Temmuz soruşturması kapsamındaki bir dosyadan
anayasal düzeni cebir ve şiddetle değiştirmek, ortadan
kaldırmak iddiasıyla tekrar tutuklandı. Ama nasıl tutuklandı,
biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı dedi ki: Dün onu bir manevrayla
beraat ettirmeye kalktılar. Değerli arkadaşlar, bir
Cumhurbaşkanı bir kişinin -kim olursa olsun- beraat
ettirilmesiyle niye ilgilenir? Nasıl bilir bu dosyayı? Niye bilir bu
dosyayı? Niye bu konu hakkında bir fikri vardır ve bunu söyler?
Ve biliyor musunuz, o Cumhurbaşkanı Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun üyelerini bire bir belirleyen Cumhurbaşkanıdır? Peki,
o zaman biz nasıl söyleyeceğiz tarafsız ve
bağımsız yargı diye, nasıl söyleyeceksiniz?
Bakın, ben buradan şunu anlıyorum:
Sarayda bir mahkeme kuruluyor, demek ki öyle oluyor, öyle olsa gerek.
Sayın Başkanım, önemli bir konu, izin
verirseniz bir dakika kadar.
RECEP ÖZEL (Isparta) Çok önemli.
MURAT EMİR (Devamla) Çok önemli.
BAŞKAN Genel Kurula hitap edin.
Buyurun.
MURAT EMİR (Devamla) Demek ki sarayda bir
mahkeme kuruluyor ve Sayın Cumhurbaşkanının Osman
Kavalayla ilgili bir fikri var. Delilleri görüyor ve onun kendince suçlu
olduğuna karar veriyor ki onun beraat edemeyeceğini, olsa olsa bir
manevrayla beraat ettirilebileceğini söyleyebiliyor. Bakın, bu bir
hukuk devletinde olabilecek bir şey değil değerli
arkadaşlar. Ve sonuç olarak, bu kişi, Osman Kavala bir kişisel
husumet üzerinden ve defalarca yeni suçlar isnat edilerek, en sonunda da yine
siyasi casusluk suçlamasıyla tutuklandı, tutuklu
yargılanıyor ve cezaevinde tutuluyor.
Buna benzer binlerce, on binlerce örnek sayabilirim;
geleceğiz, daha çok konuşacağız bunları, tek tek
anlatacağız. Sayın Grup Başkan Vekili, işte bu
yargıya majestelerinin yargısı denir. Beyefendi ikna olduktan
sonra Osman Kavala beraat edecek, bunu hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla, bir an evvel yapılması gereken
tutukluların da gaspçılara ayırdığınız,
hırsızlara, rüşvetçilere gösterdiğiniz şefkati hak
ettiğini düşünmek ve onları da en azından bu Covid-19
salgınından koruyacak tedbirleri almaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde geçen ya da ibarelerinin veya olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir Şevin
Coşkun
İzmir Ağrı Muş
Muazzez Orhan Işık Serpil Kemalbay Pekgözegü Züleyha Gülüm
Van İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muş
Milletvekilimiz Sayın Şevin Coşkun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Coşkun.
ŞEVİN COŞKUN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; infaz düzenlemesinin 10uncu maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs nedeniyle
dünyanın birçok ülkesinde cezaevlerinde af düzenlemesi getirilerek
binlerce tutuklu ve hükümlü serbest bırakılmıştır.
Türkiyede de ihtiyacımız olan şey birkaç maddelik acil önlem
paketiyle af düzenlemesinin getirilmesi, ayrımcılık gözetilmeden
tüm tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasıdır. Ancak
ekonomik ya da sosyal fark etmeksizin her krizi fırsata çeviren siyasi
iktidar coronavirüs krizini de fırsata çevirme gayretindedir. Çünkü
iktidar kendisine muhalif olanları, siyasetçileri, gazetecileri,
akademisyenleri cezaevine atmış; şimdi de onları virüs
döneminde cezaevinde tutarak bir kez daha ölümle karşı
karşıya bırakmaktadır. Bugün bu tasarıyla cezaevinden
çıkamayanlar, siyasetçiler, sosyal medyadan muhalif paylaşım
yapanlar, basın açıklamasına katılanlar, düşüncesini
özgürce ifade etmek isteyenlerdir, evrensel hukukun hiçe
sayıldığı terörle mücadele kanunu adı altında
tutuklananlardır. Hâlâ yaşamları riske atılarak cezaevinde
tutulmaya devam ediliyorlar. İşte, iktidarın
fırsatçılığı buradadır.
Değerli milletvekilleri, binlerce siyasi
tutuklu ve hükümlü bu infaz düzenlemesinden yararlanamadığı gibi
bir de yaşamları iyice daraltılıyor. Cezaevlerindeki tecrit
politikaları bu infaz düzenlemesiyle derinleştiriliyor.
Bakın, bir fırsatçılık daha.
Düzenlemeye göre, Basın İlan Kurumunun keyfî ilan ambargosu
koyduğu gazetelerin cezaevlerine alınmaması öngörülüyor. Kim
bunlar? Muhalif gazeteler. Kimler okuyor? Muhalif siyasiler, muhalif tutuklular
ve hükümlüler. Devlet hem bu gazeteleri ekonomik baskı altına almak
için ilan vermiyor hem de İlan alamıyorlar. diye cezaevlerine
sokmuyor. Bu düzenleme açıkça bir dayatma düzenlemesidir, bunun başka
bir adı yoktur.
Cezaevlerinde tecrit başka bir şekilde
daha derinleştiriliyor. Tutuklu ve hükümlülerin aileleri
dışında 3 arkadaşını görüşçü olarak
yazmalarının da önü kapatılıyor. Zaten, bu hak, OHALde
güvenlik soruşturmasıyla fiilî olarak kullanılmaz hâle
getirilmişti. İşte şimdi de fırsatçılık
yapılıp bu fiilî ihlale kanunen kılıf
hazırlanıyor.
Siyasi tutuklu ve hükümlülere tüm bu düşmanca
yaklaşımların da üzerini örtmek için bazı yenilikler
düzenlenmiş. Eğitim amaçlı internet erişimi, telefonla
görüntülü konuşma vesaire. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin sohbet,
iletişim, kitap, görüş hakkı normal zamanlarda engellenirken bu
yeni haklardan yararlanamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, İnsan Hakları
Derneğinin verilerine göre 590ı ağır, toplam 1.564 hasta
tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu insanların normal şartlarda dahi
cezaevlerinde kalması mümkün değilken infaz düzenlemesinin
kapsamına alınmamalarını hangi hukuki, vicdani ve insani
gerekçelerle açıklayabilirsiniz? Hasta tutuklu ve hükümlüler
yaşamlarını tek başına idame ettirememekte ve
sağlıklı koşullarda tedavileri
yapılamadığı için yaşamları büyük tehlike altındadır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini
hazırlayanların kimleri kapsam dışına
bıraktığını birkaç örnekle anlatmak istiyorum. Gülser
ve Fatma Özbay kardeşler. İkisi de Şakran Kapalı Cezaevinde
tutuluyor. Müebbet hapis cezası alan Gülser Özbay yirmi bir yıldır
cezaevinde. 59 yaşındaki Gülser Özbay rahîm kanseri ve cezaevinde tedavisi
mümkün değil. 55 yaşındaki Fatma Özbay yirmi üç yıldır
cezaevinde ve göğüs kanseri, hastalığı üçüncü evreye
girdiği için bir göğsünü kaybetti, tedavisi defalarca ertelendi. Bu
şartlar altında hâlâ cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Muhlise
Karagüzel, Muş eski İl Eş Başkanımızdı.
Dokuz aydır Bünyan Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Şeker, astım ve
tansiyon hastalığı var. Gazeteci Ziya Ataman, ağır
hasta hükümlü. 2016 yılından bu yana tutuklu. Cezaevi
koşullarından kaynaklı bağırsak
hastalığı iyice ileri bir seviyeye ulaşmış
durumda. Hasta tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinde iyileşme
şansı yoktur. Salgın sürecinde en fazla risk grubunu hasta
tutuklu ve hükümlüler oluşturmaktadır. Dolayısıyla acilen
serbest bırakılmalı ve gerekli sağlık hakkına
erişimleri sağlanmalıdır. Hasta tutuklu ve hükümlülerin
serbest bırakılması için bu infaz düzenlemesine de gerek yoktur;
şartsız, koşulsuz serbest bırakılmalıdırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Coşkun.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla)
Cezaevlerinden tabutların çıkması engellenmelidir aksi hâlde bu
vebalin altından hiç kimse kalkamaz.
Değerli milletvekilleri, dünyada herkesin ortak
bir görüşü var: Virüs ayrım yapmıyor. Evet, virüs ayrım
yapmıyor ama işte siyasi iktidar ayrımcılığı
hiç olmadığı kadar derinleştiriyor, kimin hayatta
kalıp kalmayacağına karar veriyor, bir başka deyişle
kendisinde yaşam hakkı ihlali görüyor. Bundan tek bir sonuç
çıkıyor: AKP-MHP ittifakı da, teklifi de virüsten daha tehlikeli
bir hâl almaya başlıyor.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 10uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan ibaresi eklenmiştir.
ibaresinin ibaresi ihdas edilmiştir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara Denizli Eskişehir
Ayhan
Erel Ümit Beyaz Hüseyin Örs
Aksaray İstanbul Trabzon
Muhammet
Naci Cinisli
Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Aksaray
Milletvekilimiz Sayın Ayhan Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Erel.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan, Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
10uncu maddesinin değiştirilmesiyle ilgili önergemiz üzerinde
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeye
baktığımızda, mahkûm olduğu hapis cezası
ertelenen veya denetimli serbestlik veya koşullu salıverilen
hükümlülerin, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyumluk
yetkilerini düzenlemektedir ve bu yetkileri kullanmasına medeni hukuktan
kaynaklanan yetkilerle beraber izin verilmektedir.
Şimdi, bu düzenlemeye
baktığımızda, AK PARTİli Grup Başkan Vekilleri
ve Komisyon üyelerinin, bu kanunun kamu vicdanında hüsnükabul
gördüğü, milletin bunu büyük bir memnuniyetle
karşıladığı yönünde beyanları var. Belki,
kısmen, vatandaşlarımız bunu kabul etmiş olabilirler,
beğenmiş olabilirler ama bazı eksik yönleriyle de diğer
vatandaşlarımızın beklentilerine maalesef cevap
verememiştir. Mesela, adli para cezası var. Belirli süreli hapis
cezaları paraya çevrilerek suç işleyen vatandaşın
cezalandırılması cihetine gidilmektedir. Adli para
cezasını ödeyemeyen vatandaş bu parayı ödemediği zaman
da hapis cezasına çevrilmektedir. Bu infaz yasasında, adli para
cezası hapis cezasına çevrilen vatandaşların indirim
hakkından faydalanamadığı görülmektedir, bu da bir
eşitsizliğe sebep olmaktadır.
Yine, eşitsizlik deyince
aklımıza Rahşan affı gelmektedir. Endişemiz ve korkumuz Anayasanın
eşitlik ilkesine aykırı düşüncesiyle Anayasa Mahkemesinin
bu infaz affını genişletme gibi bir durumu ortaya çıkarsa
ortaya çıkaracağı sonuçları ben düşünmek istemiyorum.
Yine, toplumda, millette kader mahkûmu diye tabir
edilen bir kavram var. Kader mahkûmu denilen insanlara
baktığımızda bunların istemeden, iradeleri
dışında veya zorunlu şartlar içerisinde suç
işlediklerini görmekteyiz ve bu kişilere karşı işlenen
suçlar eğer teşebbüs aşamasında kalmış ise veya
tahrik altında veya meşru müdafaa şartları altında bu
eylem gerçekleştirilmiş ise bunların 1/2 oranında infaz
hakkından faydalandırılmaması bize göre adil
olmamıştır. Yani siz dolandırıcıyı,
gaspçıyı, hırsızı, adi suçluları 1/2
oranında infaz indiriminden faydalandırırken; namusunu,
malını, kızını, hanımını,
canını korumak için bir eylemde bulunmuş ve istemeden belki de
hedef gözetmeksizin yapmış olduğu bu eylem sonrasında ceza
almış insanları maalesef biz bu indirimden
faydalandırmıyoruz. Bu yönüyle de kamu vicdanı bunu kabul
etmiyor. İlerleyen dönemlerde bu yasayı hazırlayan, bu metni
hazırlayan arkadaşlarım umarım bu duruma dikkat ederler.
Diğer bir husus, bugün yine alınan
haberlere göre İçişleri Bakanlığının genelgesiyle
birlikte belediyelerin fakir, fukara, aç, susuz vatandaşları doyurmak
amaç ve gayesiyle oluşturdukları aşevlerinin hesaplarına
bloke konulduğu ve bundan böyle vatandaşların bu
aşevlerinin hesaplarına para yatıramayacağı
anlaşılmaktadır. Şimdi, AK PARTİ ve ondan öncesi millî
görüş geleneğinden gelen belediyelerimize
baktığımızda, gerçekten, bu anlamda yoksul
vatandaşlarımızın, fakir
vatandaşlarımızın, ihtiyacı olan
vatandaşlarımızın -belediye imkânlarıyla veya
hayırsever vatandaşların hayırlarını, bağışlarını,
fitre ve zekatlarını belediyeye vererek- ihtiyaçlarının
büyük ölçüde giderildiğini görmekteyiz. Hani seçimler öncesi AK
PARTİli belediye başkanı adaylarımız
çıktıkları mitinglerde Eğer biz kazanamazsak başka
bir parti kazanırsa size belediyenin yaptığı
yardımları keserler, haberiniz olsun." diye tembih ve tehdit
etmişti ya şimdi ise maalesef, iktidardaki siyasi irade, belediyenin
yoksul vatandaşlarımıza, fakir vatandaşlarımıza
sağlamış olduğu aşları, ekmekleri, giyimleri
kuşamları kesme cihetine gitmektedir, kursağına sıcak
çorba götürerek onları dilenme durumunda bırakmadan,
aşlarını sağlayan aşevlerine yapılan
bağışları engellemektedir ki bu, bize göre çok
yanlıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Kim yaparsa yapsın,
fakir fukaraya yardım eden herkesten Allah razı olsun. Bugüne kadar
yirmi beş yıldır AK PARTİli belediyeler bu işi
yapmıştı, bundan sonra da bırakın, yeni gelen belediye
başkanları bu işi yapsınlar. Yeter ki toplumda meydana
gelen yoksulluk, toplumda meydana gelen açlık birileri tarafından
giderilsin de kim giderirse gidersin." diye düşünüyorum. Bu durum vatandaşlar arasında
sıkıntılara neden olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYHAN EREL (Devamla) Sürem doldu.
BAŞKAN Selamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Adalet herkese lazımdır
diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Değerli milletvekilleri, 10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.42
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Levent GÖK
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 80inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Değerli milletvekilleri gündemimizde başka
bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince,
kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 10 Nisan 2020 Cuma günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hepinize iyi geceler dilerim.
Kapanma Saati: 00.46