TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
81inci
Birleşim
10 Nisan 2020
Cuma
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
coronavirüs salgını nedeniyle eczacıların
yaşadığı sıkıntılara ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özcanın, 11 Nisan Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Hükûmetin
coronavirüsle mücadeleye hız kesmeden devam ettiğine,
vatandaşların maske ihtiyacı ve hastane masrafları ücretsiz
karşılanırken yardım talebinde bulunan ülkelere de
karşılıksız malzeme gönderildiğine, Salgın
küresel, mücadele yerel. diyerek vatandaşlara ve sağlık
çalışanlarına destek olan Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Muğla ili Milas ilçesi İkizköy halkının üç gündür susuz
kaldığına, Muğla Büyükşehir Belediyesi Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün doğrudan sorumluluk
alması gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
İstanbul Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmazın
Afrin Bülbülde teröristbaşının posterinin yerine 600 metrelik
dev bir Türk Bayrağı astırdığına ilişkin
açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yıl dönümüne ve Polis Haftasını
kutladığına, coronavirüs salgınıyla ülke içinde en
etkili şekilde mücadele edilirken dünyanın dört bir yanından
gelen yardım taleplerine de kayıtsız
kalınmadığına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Mersin ilinin sağlık tesisleriyle virüse karşı hazır
olduğuna ve Evde kal Türkiye çağrısına uyarak salgının
yayılmasını önleyen hemşehrilerine teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 10 Nisan
Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
7.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
10 Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci
yıl dönümü vesilesiyle polislerin 3600 ek gösterge taleplerinin
karşılanması gerektiğine, CHPli belediyelerin coronavirüs
salgınından ekonomik olarak etkilenen yurttaşlara yardım
etmek üzere başlattığı bağış kampanyalarının
merkezî Hükûmet tarafından engellenmesine rağmen Konya
Büyükşehir Belediyesine bağış yapılabildiğine
ilişkin açıklaması
8.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgını nedeniyle yurttaşlarla dayanışma içinde
olunması gereken bir dönemden geçildiğine, yoksul insanlara
yardımda bulunmak için kampanya başlatan belediyelerin
hesaplarına bloke konulduğu gibi Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi ile Odunpazarı Belediyesinin aşevi bağış
hesaplarına da bloke getirilmesinin vahim bir hata olduğuna
ilişkin açıklaması
9.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Hükûmetin coronavirüs salgınının
yayılmasını önlemek, hasta olanların
sağlığına kavuşmasını sağlamak ve
ekonomiye olan etkisini en aza indirebilmek için gerekli tüm tedbirleri
aldığına, Türkiye Cumhuriyetinin sadece kendi
vatandaşlarına değil talep eden ülkelere de
karşılıksız tıbbi sarf malzemesi gönderdiğine
ilişkin açıklaması
10.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yıl dönümünü kutladığına ve
Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının 70inci yıl dönümünde
rahmetle andığına, talep eden ülkelere
karşılıksız tıbbi sarf malzemesi gönderildiğine,
yurt dışındaki vatandaşların ülkeye getirilmesinde
gösterdikleri gayretten ötürü Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu ile Dışişleri personeline teşekkür
ettiğine, salgın nedeniyle ölen vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
11.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
üstlenilen vazifeyi iyi ve vaktinde yapmak, teknolojiye ayak uydurmak
gerektiğine ve ülkenin bu noktada potansiyelinin doruklarda olduğuna,
Hazine ve Maliye Bakanının Cari açığa darbe vuracak,
enerjide dışa bağımlılığı sonlandıracak
keşiflerin arifesindeyiz. ifadesine kulak verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin, 10
Nisan Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin idam
edilişinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Covid-19 salgını dolayısıyla birçok sektörde ciddi
mağduriyetlerin yaşanmaya başlandığına,
taşımalı eğitimde servisçilik yapan şoför
esnafının mağduriyetine yönelik ne gibi tedbirlerin hayata
geçirileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
14.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, yaşanılan virüsle mücadele sürecinde tavsiye ve tedbirlere
uyan Türk milletine, milletin devleti olduğunun göstergesi olan
sağlık çalışanlarına, Vefa Sosyal Destek
Gruplarındaki polislere, jandarmaya, bekçilere, Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına ve
postacılara millet adına müteşekkir olduğuna ilişkin
açıklaması
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, coronavirüs pandemisi yaşanılan bu dönemde çevre
sağlığına özen gösterilmesi, hava kirliliğine dikkat
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 10
Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl
dönümünü ve Polis Gününü kutladığına, Emniyet
teşkilatının güncel ve acil sorunlarının çözüme
kavuşturulması, 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesi
gerektiğine, 10 Nisan Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının
70inci, Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayan Sakıp
Sabancıyı ölümünün 16ncı ve Boğazlıyan
Kaymakamı Mehmet Kemal Beyi idam edilişinin 101inci yıl
dönümünde rahmetle andığına, vatandaşlara maske
ulaştırılması konusunda kargaşa
yaşandığına ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, coronavirüs salgını nedeniyle Hükûmet ve siyasi partiler
toplantılarını gerçekleştirebilmek için telekonferans
sistemini kullanırken vakıf ve derneklerin bu sistemi
kullanmalarının engellenmesinin anlaşılır bir durum
olmadığına, Covid-19la mücadele kapsamında Plan ve Bütçe
Komisyonuna getirilen torba yasa teklifinin sosyal medya ve dijital medya
yayınlarına yönelik sansür maddesi içerdiğine, TÜİKin ve
İŞKURun verilerine göre işsizlik sorununun
arttığına, İşsizlik Sigortası Fonunun
kullanılması gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 10 Nisan
Mareşal Fevzi Çakmakın vefatının 70inci yıl dönümü
vesilesiyle Millî Mücadele kahramanlarını, Mustafa Kemal Atatürkü ve
silah arkadaşlarını rahmetle andıklarına, 10 Nisan
Anayasaya laiklik ilkesinin girişinin 83üncü yıl dönümüne,
salgın nedeniyle oluşturulan Bilim Kuruluna sağlık meslek
örgütlerinin dâhil edilmeyerek görüşlerinin alınmamasının
eksiklik olduğuna, iş yerlerinin kapatılması nedeniyle
esnafın mağduriyet yaşadığına, Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve Antalya
Muratpaşa Belediyesinin aşevi bağış hesaplarına
bloke getirilmesinin akıl, vicdan ve mantık dışı
olduğuna ilişkin açıklaması
19.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 10 Nisan
Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının 70inci, sanayici,
hayırsever Sakıp Sabancıyı ölümünün 16ncı yıl
dönümünde rahmetle yâd ettiğine ve Boğazlıyan Kaymakamı
Mehmet Kemal Beyin idam edilişinin 101inci yıl dönümüne,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilen 9/4/2020 tarihli yazıda
vakıfların yönetim faaliyetlerini kısıtlayan bir hükmün söz
konusu olmadığına, Sağlık Bakanının sivil
toplum örgütleriyle sıkça bir araya geldiğine ve
ulaşılamayan, görüşülemeyen bir durumun söz konusu
olmadığına, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yıl dönümü vesilesiyle başta
İçişleri Bakanı olmak üzere polis teşkilatını
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa ili
Soma ilçesinde maden ocağında göçük meydana geldiğine ve
hayatını kaybeden madenciye Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
22.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun AK PARTİ grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
ili Soma ilçesinde maden ocağında göçük meydana geldiğine ve
hayatını kaybeden madenciye Allahtan rahmet dilediğine ve
Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
vatandaşlara eczaneler aracılığıyla ücretsiz maske
dağıtımına başlandığına, küresel
coronavirüs salgınına karşı ülke olarak mücadele verilen bu
olağanüstü dönemde görevlerini özveriyle yerine getiren eczacı
meslektaşlarına ve eczacı çalışanlarına
teşekkürlerini sunduğuna ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine, düşman ceza hukuku
kavramının uluslararası bir kavram olduğuna ve
görüşülen ceza infaz teklifinde de bütün ayrıntılarıyla
mevcut olduğuna ilişkin açıklaması
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, belediyelerin Yardım Toplama Kanunu çerçevesinde
ilgili mevzuata göre hareket etmek ve valiliklerden izin almak durumunda
olduğuna ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Manisa ili Soma ilçesinde maden ocağında
meydana gelen göçükte hayatını kaybeden vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, 30 büyük il ve Zonguldak ilinde hafta sonu
itibarıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğine
ancak Meclis çalışmalarına devam edileceğine ve Meclis
personelinin de Meclis kimlik kartlarıyla gidiş geliş
yapabileceğine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 29/1/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili tarafından,
çiftçilerin mali sorunlarının araştırılarak bu konuda
alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2431) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Nisan 2020 Cuma günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 10/3/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından,
salgınla mücadele kapsamında ev içi şiddet riskine ilişkin
acil önlemler alınması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Nisan 2020 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, 10/4/2020 tarihinde Hatay
Milletvekili Serkan Topal ve arkadaşları tarafından, Hatay
ilinde coronavirüsün neden olduğu ekonomik ve sosyal sorunların önüne
geçilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Nisan 2020 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun,10 Nisan
2020 Cuma günkü birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık
çalışma günlerinin dışında 11 Nisan 2020 Cumartesi
günü saat 14.00te toplanmasına, 11 Nisan 2020 Cumartesi günkü
birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 12 Nisan 2020 Pazar günü saat 14.00te
toplanmasına, 12 Nisan 2020 Pazar günkü birleşiminde 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 13
Nisan 2020 Pazartesi günü saat 14.00te toplanmasına ve bu
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 11
Nisan 2020 Cumartesi ve 12 Nisan 2020 Pazar günleri toplanması hâlinde
birleşimlerin saat 13.00te başlamasına ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun AK
PARTİ grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207)
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel'in, Türkiye Varlık Fonunun denetim raporuna
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/26986)
10 Nisan 2020 Cuma
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
BAŞKAN - Gündeme geçmeden önce 3 sayın
milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, coronavirüs
salgınında eczacılar hakkında söz isteyen Düzce
Milletvekili Ümit Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
coronavirüs salgını nedeniyle eczacıların
yaşadığı sıkıntılara ilişkin gündem
dışı konuşması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Ümit, fındık için de teşekkür et Hükûmete.
ÜMİT YILMAZ (Devamla)
İnşallah bu sene için teşekkür edeceğiz Cemal abi yani bu
sene de inşallah TMOyu devreye sokarsak o zaman teşekkür
edeceğiz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sokacağız, sokacağız.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) Covid-19 hakkında bizim de
eczacılar olarak söylemek istediğimiz,
yaşadığımız sıkıntılar var; onları
dile getirelim istedik Meclis kürsüsünden.
Biliyorsunuz, Covid-19 bütün dünyayı tehdit eden çok önemli bir
salgın ve bu salgın daha uzun süre dünya gündemini meşgul
edecek, ülke gündemini de meşgul edecek gibi görünüyor. Şimdi, burada
sağlık çalışanlarına hepimiz teşekkür ettik,
hepimiz balkonlardan alkışladık ama birtakım
sıkıntılar yaşayan meslek grupları oldu bunların
içinde; bunların başında gelen meslek örgütü eczacılar.
Eczacıların yaşadığı sıkıntılar
neler? Hepimiz eczaneye gidiyoruz ve şununla
karşılaştık, değil mi değerli milletvekilleri:
Gittiğiniz zaman, daha önceden 1 liraya aldığınız
maske 5 lira; işte, 5 liraya aldığınız kolonya 10
lira, 10 liraya aldığınız antiseptik solüsyon 50 lira
olarak karşınıza çıktı ve sorumlu olarak doğrudan
eczacıları görmeye başladınız. Aslında bunun
sorumlusu eczacılar değil, sayın milletvekilleri. Bunun
sorumlusunu eczacılar olarak göstermek yanlış bir düşünce.
Bunun sorumlusu, bunu fırsata çevirmeye çalışan birtakım
çevrelerdir ve bu çevrelerin içerisinde kesinlikle ve kesinlikle bizim
meslektaşlarımızın, eczacılarımızın
böyle bir pozisyonu yoktur. Bakın, eczacılar eczanelerinde nelerle
karşılaşıyor Covid-19 döneminde, bunu sizlerle
paylaşayım.
Öncelikle tabii, bugün 10
Nisan. 10 Nisanın iki anlamı var: Birincisi, polis
teşkilatının 175inci kuruluş yıl dönümü ve maalesef
Boğazlıyan Kaymakamı şehit Kemal Beyin asılarak
şehit edilmesinin 101inci yıl dönümü; önce şehit Kemal Beyi yâd
edelim ve çok değerli polislerimize de buradan, mesleklerini yaparken
yaşadıkları sıkıntılarda kendilerine Allahtan
kolaylıklar dileyelim.
Şimdi, eczacılara gelince; bakın,
eczacıların bu dönemde nasıl görmezden gelindiğini,
aslında görmezden gelinmese nasıl faydalı olabileceklerini
sizinle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, Uluslararası Eczacılık
Federasyonu diye bizim bir federasyonumuz var, ülkemizin de dahil olduğu.
Bu federasyon, 25 Şubatta ve martta bir genelge yayınladı.
Burada, Covid-19da eczacıların dünyadaki yerini anlatan bir genelge
yayınladı. Maalesef, Türkiye, Sağlık
Bakanlığı olarak bundan yararlanamadı. Daha sonra mart
ayında TİTCK dediğimiz eczacıların bağlı
olduğu Sağlık Bakanlığı bölümü, yine
eczacıların önemine binaen yayınladığı pandemi
tedbirlerinde, 1.6ncı tedbirde eczacıların durumunu
anlattı ama o da yeterince faydalanmadı.
Bakın, şimdi,
Avustralya bu virüs salgınında en başarılı olan
ülkelerden bir tanesidir; 3üncü ayın 30unda, Martın 30unda.
İlk vaka 1inci ayın 26sında tespit ediliyor Avustralyada ve
19 ölüyle atlatıyorlar bu salgın dönemini ve şu anda hâlâ
başarılı bir tedbir geçiştiriyorlar. Burada ne diyor?
Eczacıları kullandık. diyor. Eczacıları kullandık
ve bu pandemi döneminde kontrol açısından çok başarılı
olduk. diyor. Burada eczacıların yapması gerekenleri
özetlemişler ve eczanelerden kontrol etmeye başlamışlar.
Çünkü, hasta ilk rahatsızlandığı zaman eczaneye gelir; siz
de öylesinizdir, belki danışmak için, sormak için eczaneye
gidersiniz; ilk, ateşiniz olduğu zaman bir ağrı
kesici-ateş düşürücüyle atlatmak istersiniz ama sizi yanlış
yönlendirirse
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
sözlerinizi lütfen.
ÜMİT YILMAZ (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
Eczacı doğru
bilgilendirilip sizi de doğru yönlendirse bu işi çok daha kolay
atlatabilirdik. Bu fırsat hâlâ daha kaçmış değil;
vatandaşlarımız, eczanelerden sağlık
danışmanı olarak yardım istemeye devam etsinler.
Yalnız, şunu
söylüyorum: Meslektaşlarımızı âdeta bir stokçu olarak
görmekten, fırsatçı olarak görmekten özellikle Ticaret
Bakanlığı vazgeçsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bravo!
ÜMİT YILMAZ (Devamla)
Yani biz zor şartlarda, hiç kimseden yardım almadan, tamamen kendi
tedbirlerimizi alarak hizmet vermeye çalışıyoruz. Hiçbir
beklentimiz de yok, sadece takdir ve teşekkür bekliyoruz bekliyoruz
meslektaşlar olarak, sadece beklentimiz budur.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, tarım sektörünün sorunları
hakkında söz isteyen Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldıza
aittir.
Buyurun Sayın Hüseyin
Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Aydın Milletvekili Hüseyin
Yıldızın, tarım sektörünün sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkanım, değerli milletvekillerim; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Coronavirüsten hayatını kaybeden bütün
vatandaşlara Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum. Tedavisi devam eden bütün
vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, corona virüsünden
dolayı restoranlar, kafeler ve bir sürü iş yeri kapandı ama
maalesef, bu dönemde Aydında Aydının yüzde 80i tarımla
geçinen bir ilimiz- zeytin, incir, sebze ve meyve
Türkiye'de hemen hemen
incirde yüzde 75i, zeytinde yüzde 35i, meyve ve sebzede de yüzde 30u temsil
eden Aydın ilimizde bu dönemde, nisan ve mayıs aylarında zincir
tutar çiçek açtığı için ve tozlaşır. Bu nedenle, 3573
sayılı Kanunun 20nci maddesinde zeytin, incir, sebze ve meyvede
tozlaşmayı önleyici hiçbir tesisin kurulamayacağı hükmünü
getirmiştir. Bu yasada var ama her yeri kapatmanıza rağmen
Aydında jeotermal elektrik santralleri maalesef çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, özellikle bu dönemde
en az iki ay boyunca bu jeotermal elektrik santrallerinin kapanması
gerekiyor. Çevreye verdiği zararı defalarca, burada gündeme getirdik.
Şu an incir, zeytin, sebze, meyve çiçek vermektedir. Şayet bu
jeotermal elektrik santrallerini kapatmadığımız takdirde,
önümüzdeki bu sezonda alacağınız sebze, meyve, zeytin, incirin
kalitesinin, yüzde 20 veriminin düştüğünü hepimiz biliyoruz. Bu
nedenle, özellikle Tarım Bakanına da, Cumhurbaşkanına da
ricada bulunuyoruz: Her yeri kapattınız, en azından iki ay
boyunca jeotermal elektrik santrallerini kapatmanız gerektiği
inancını taşıyoruz, aksi takdirde
Önümüzdeki en önemli
konu tarım konusu arkadaşlar.
Bu coronavirüs çıktığında
sağlığın, gıdanın ne kadar önemli olduğunu
bütün dünya anladı. Siz sağlıkta Bilim Kurulu kurdunuz, acilen
de bir tarım bilim kurulu kurmanız lazım. Önümüzdeki dönemde
-en büyük sorunumuz- tarımla ilgili sorunlar ortaya çıkacaktır,
değerli arkadaşlar.
Yine, Aydın Sultanhisar ilçemiz var, AKPli
milletvekilleri de bilir bunu; Türkiyedeki çilek üretiminin yüzde 50si
Sultanhisarda olur, yaklaşık 600 milyonluk bir gelir elde ediyorlar.
Önümüzdeki hafta çilek üretimine başlayacağız yani mahsulleri
toplamaya başlayacağız. Bütün gelen telefonlardan
Daha önce ürettiğimiz
çileğin yarısını, yüzde 50sini Ukrayna, Rusya ve
Romanyaya ihracat yapıyorduk. Buradan Tarım
Bakanlığına sesleniyoruz, değerli arkadaşlar; acilen,
Tarım il müdürleri acele bir açıklama yapması lazım, çilek
üreticilerine şunu demesi lazım: Arkadaşlar, sizin
çileğinizi 6 liradan alma garantisini veriyoruz. Aksi takdirde,
yaklaşık 600 milyon TL olan cironun 100 milyon lirası
değerli arkadaşlar, işçi parası. Yani bizim o bölgede dört
ay boyunca tarım işçileri, kadınlarımız çalışır.
O dört ay boyunca elde ettikleri parayla sekiz ay geçinirler. Bu nedenle,
özellikle Tarım Bakanının şunun garantisini vermesi
lazım. Evet, karayolu ulaşımı yapma şansımız
yok. Bütün, Türk Hava Yolları, AnadoluJet, hepsinin yatıyor
uçakları. Hava yollarıyla beraber Ukrayna, Romanya ve Rusyaya
muhakkak bu çilekleri ihraç etmemiz gerekiyor, devletin eliyle. Sayın
Cumhurbaşkanımız S-400leri alırken, kullanmadan 2,5 milyar
dolar Rusyaya para ödedi. Bizim de
bu dönemde, 50 milyon dolarlık çilek ihracatında devreye girip bu
konuyu halletmemiz lazım. Aksi takdirde 50 bin ailenin geçimi
sıfırlanıyor, hepsi borçlu. Evet, şu an
Aydınımızda Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Özlem Çerçioğlu ve ilçe belediye başkanlarımız
yoksul ailelere ciddi derecede yardım ediyorlar. Yaklaşık 14.500
aileye sıcak yemek götürüyoruz, 15 bin aileye kuru gıda
yardımı ediyoruz. Allaha şükürler olsun, Aydında şu
an Büyükşehir Belediyesinin sayesinde yatağa aç çocuk girmiyor,
yoksullarımıza yardım ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Bir dakika daha rica
edeceğim.
BAŞKAN Sayın Yıldız,
vereceğim de şimdi telefon açtılar Sayın Yıldız
maskeyi aşağıya indirdi. diye telefon geldi.
Evet, Sayın Yıldız, devam edin
lütfen, tamamlayın.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Bu nedenle, özellikle Bilim Kurulu nasıl
kurulduysa muhakkak tarımla ilgili Tarım Komisyonunun
çalışması gerekiyor ama maalesef Tarım ve Orman
Bakanlığının herhangi bir çalışması yok.
İnsanlar zor durumda. 2019daki tarım alacaklısı
çiftçilerimizin muhakkak ödemelerini yapmamız gerekiyor. Yine, 2020de
millî hasılanın yüzde 1i yani 49 milyar TLyi acilen çiftçilerimize
ödememiz lazım. Önümüzdeki yıl -zaten turizm bitti- turizmin
yanında gıda sektörüne ağırlık vermemiz gerekiyor,
tarıma ağırlık vermemiz gerekiyor; aksi takdirde önümüzdeki
dönemde çok sıkıntı çekeceğiz. Burada Hükûmeti
uyarıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Şanlıurfanın düşman işgalinden kurtuluş yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcana
aittir.
Buyurun Sayın Özcan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Halil
Özcanın, 11 Nisan Şanlıurfanın düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
HALİL ÖZCAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Şanlıurfamızın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılı
münasebetiyle şahsım adına gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, tüm dünyayı
olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan coronavirüs
salgınından etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş
olsun dileklerimi iletiyor, vefat eden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, tedavisi devam eden vatandaşlarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Bu vesileyle, süreci başından beri bir
özveri ve fedakârlıkla yürüten başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Sağlık
Bakanımız Fahrettin Kocaya, seferber olan diğer
bakanlarımıza, Bilim Kurulumuza ve sağlık personelimize
şükranlarımı sunuyorum.
Peygamber Efendimizin Şayet bir yerde
bulaşıcı hastalık olduğunu işitirseniz oraya
gitmeyin, sizin bulunduğunuz bir yerde meydana gelmiş ise oradan da
ayrılıp çıkmayın. hadisişeriflerinde buyurduğu
gibi, işi olmayanın sokağa çıkmadığı
Evde
kal. çağrılarına uyarak devletimizin aldığı
tedbirler kapsamında sokağa çıkmayan
vatandaşlarımıza bu süreçte göstermiş oldukları
hassasiyet sebebiyle teşekkür ediyorum.
Milletimiz her zorlukta bir olmayı, iri
olmayı, diri olmayı ve hep birlikte Türkiye olmayı başaran
bir millet olarak bu zor zamanda da kenetlenmiş ve mücadelesinde dünyaya
örnek olmuştur.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
sözünün tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin
kuruluşunun 100üncü yılı ve peygamberler diyarı,
medeniyetler merkezi şanlı şehrimiz Urfamızın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
aynı dönemde kutlamanın da ayrıca mutluluğu içerisindeyiz.
Büyük Türk milletinin, inancı ve sarsılmaz
iradesiyle Ya var olacağız ya da yok olacağız. diyerek
canı pahasına, varını yoğunu ortaya koyarak
yaptığı İstiklal Savaşı, bugünkü Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini oluşturmuştur.
Vatanını, bayrağını, ezanını ve devletini
koruma hassasiyeti içerisinde olan peygamberler diyarının yiğit
evlatları; Türk, Kürt ve Araplardan oluşan Onikiler öncülüğünde,
birlik ve beraberlik içerisinde hürriyetimizi ve özgürlüğümüzü yeniden
kazanmak için canı pahasına düşmana karşı set
olmuştur. İman dolu göğüsleriyle mücadele eden ecdadımız,
esareti reddetmiş, prangaları kırmış ve özgürlüğe
yeniden adım atarak Anadolunun her köşesine azim,
kararlılık ve mücadele aşılamıştır.
11 Nisan, biz Şanlıurfalılar için
şanla ve gururla yâd edilecek özel bir gündür. Bize bu cennet vatanı
bırakan tüm aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd
ediyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, şanlı
milletimizin, bağımsızlığına olan hassasiyetini
azim ve kararlılıkla korumaya devam edeceğinden hiç şüphem
yoktur. Şükürler olsun ki aziz Urfamız 11 Nisan 1920de vatanı
için düşmana nasıl geçit vermediyse, aynı inanç ve
kararlılıkla 15 Temmuz hain darbe girişiminde de FETÖcü
hainlerin karşısında dimdik durmuş ve teröre, teröriste,
düşman odaklara ve iş birlikçilere karşı da aynı
hassasiyetle devletin yanında olmaya devam etmiştir.
Urfamıza yüz yıl önce bugünlerde
göstermiş olduğu destansı mücadeleden dolayı Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından 1984 yılında Şanlı
unvanı verilmiş daha sonra 2016 yılında da İstiklal
Madalyası verilerek Urfamız
onurlandırılmıştır. Şanlı Urfamıza bu
iki özel gururu yaşatan Türkiye Büyük Millet Meclisine ve emeği
geçenlere ayrıca teşekkür ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bu yıl
Cumhurbaşkanlığımız himayelerinde kutlanması
planlanan Şanlı Urfamızın kurtuluş günü etkinlikleri
maalesef coronavirüs salgını nedeniyle iptal edildi. Lakin, bu gurur
günü bizim için her daim gönüllerimizde diri ve sarsılmaz bir
konumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Özcan.
HALİL ÖZCAN (Devamla) Yüce Meclisimizden
Urfalı hemşehrilerime seslenmek istiyorum: Herkesi evlerinde
ecdadımızı bir kez daha hayırla yâd etmeye ve dualarla
anmaya davet ediyorum.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür
yaşarım. diyen asil milletimizin bir ferdi olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünü ve Şanlı
Urfamızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümünü canıgönülden kutluyor, tüm hemşehrilerime
selamlarımı iletiyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun ülkemize
ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz
vereceğim.
Sayın Şeker, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Hükûmetin coronavirüsle mücadeleye hız kesmeden devam ettiğine,
vatandaşların maske ihtiyacı ve hastane masrafları ücretsiz
karşılanırken yardım talebinde bulunan ülkelere de
karşılıksız malzeme gönderildiğine, Salgın
küresel, mücadele yerel. diyerek vatandaşlara ve sağlık
çalışanlarına destek olan Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetimiz
coronavirüsle mücadeleye hız kesmeden devam ediyor.
Vatandaşlarımızın ihtiyacı olan maske ve hastane
masraflarının tamamı ücretsiz karşılanırken yardım
talebinde bulunan 30 ülkeye de karşılıksız hizmet
yardımı yapılıyor. Hükûmetimiz bu
çalışmaları yaparken, seçim bölgem Kocaelide de özellikle
Büyükşehir Belediyemiz Salgın küresel, mücadele yerel. diyerek
elini taşın altına koyup, vatandaşlarımıza, sağlık
çalışanlarına ve İl Pandemi Kuruluna destek olmaya devam
ediyor. Örneğin, ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı
yapılıyor, kendi ihtiyaçlarını göremeyenlere günlük
sıcak yemek hizmeti veriliyor, 65 yaş üzeri ve kronik
rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın ihtiyaçları
karşılanıyor, kapalı ve açık alanların
dezenfektasyonları yapılırken, halkın yoğun
olduğu yerlere dezenfektan stantları kuruluyor, günlük 17 binin
üzerinde cerrahi maske üretimi yapılarak vatandaşa
dağıtılıyor. Belediye Başkanımıza ve ekibine
teşekkür ediyorum. Diğer hizmetleri de daha sonra paylaşmak
dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
2.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
Muğla ili Milas ilçesi İkizköy halkının üç gündür susuz
kaldığına, Muğla Büyükşehir Belediyesi Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün doğrudan sorumluluk
alması gerektiğine ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Milas İkizköyde sular tam üç gün kesildi. Köy
üç gün tamamıyla susuz kaldı. Köyün su deposu Yeniköy Termik
Santralinin sınırları içerisinde, deponun yönetimi ise DSİ
tarafından santral yönetimine devredilmiş durumda. Şirket,
santralin ihtiyaçlarından arta kalırsa köye su veriyormuş.
İkizköy halkı, kömür madeni için arazilerinin
kamulaştırılmasına karşı
çıktığı için şirket tarafından
cezalandırılıyor. Halkın arazisi de suyu da devlet
tarafından şirketlere peşkeş çekilmiş durumda. Su
deposunun denetimi şirketten alınıp kamuya devredilmeli,
Muğla Büyükşehir Belediyesi MUSKİ Genel Müdürlüğü
doğrudan sorumluluk almalıdır. İktidar, suyu,
toprağı şirketlere devretmekten vazgeçmelidir.
BAŞKAN Sayın Şimşek
3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
İstanbul Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmazın
Afrin Bülbülde teröristbaşının posterinin yerine 600 metrelik dev
bir Türk Bayrağı astırdığına ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Afrin Bülbülde, teröristbaşı, bebek
katili Öcalanın paçavralarının asıldığı yer
Zeytin Dalı Harekâtı sırasında paramparça edilmiş ve
kahraman bir komutanımız buraya 600 metrelik dev bir Türk
Bayrağı yapılmasını istemiştir. Bu
çağrıya cevap İstanbul Silivri Belediye
başkanımız Volkan Yılmazdan gelmiş ve her türlü
lojistik desteği sağlayarak ve ekip göndererek buraya 600 metrelik
dev bir Türk Bayrağı astırmıştır.
Ben, Mehmet Emin Resulzadenin söylediği gibi
Bir kere yükselen bayrak bir daha yere inmez. diyorum. En kısa zamanda
bu kahramanlarımızın Kandile de Türk Bayrağı
dikmesini Cenab-ı Allahım, nasip et diyor, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yıl dönümüne ve Polis Haftasını
kutladığına, coronavirüs salgınıyla ülke içinde en
etkili şekilde mücadele edilirken dünyanın dört bir yanından
gelen yardım taleplerine de kayıtsız
kalınmadığına ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Huzur ve güvenliğimizin teminatı Türk
polis teşkilatımızın 175inci kuruluş yıl
dönümünü ve Polis Haftasını kutluyor, aziz şehitlerimize
rahmet, gazilerimize sağlık, afiyet diliyorum.
Coronovirüs salgınıyla ülke içinde en
etkili şekilde mücadele eden Türkiye, dünyanın dört bir yanından
gelen yardım taleplerine de kayıtsız kalmıyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
talimatıyla son olarak İngiltereye bez maske, N95 maske ve tulumdan
oluşan yardım malzemesi gönderildi. Aynı şekilde önceki gün
Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek ve Kosovaya ve
öncesinde de virüs salgınından en fazla etkilenen İtalya ve
İspanyanın da aralarında bulunduğu 32 ülkeye tıbbi
ekipman ve dezenfektan teslimatı gerçekleştirilmişti. Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki
Türkiye, büyük devlet olmanın gereği olarak tüm dünyada
yaptığı yardımlarla kara gün dostu olmaya devam edecektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan
5.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Mersin ilinin sağlık tesisleriyle virüse karşı hazır
olduğuna ve Evde kal Türkiye çağrısına uyarak
salgının yayılmasını önleyen hemşehrilerine
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Evde kal Türkiye çağrısına büyük
oranda uyan Mersinli hemşehrilerim bu sayede vaka sayısının
artmasının da önüne geçti. Mersin bu anlamda iller arasında alt
sıralarda yer alırken büyük şehirler içinde ise en az vakaya
sahip olan il konumda. Kurallara büyük oranda uyarak salgının
yayılmasını önleyen hemşehrilerime teşekkür ediyor,
tedbiri elden bırakmamalarını rica ediyorum.
Sağlık tesisleriyle de virüse
karşı hazır olan kentimiz özellikle Mersin Şehir
Eğitim ve Araştırma Hastanemiz 1.300 yatak kapasitesiyle
hemşehrilerimize hizmet veriyor. Virüs kaynaklı gelen hastalara
ikinci bir kişiyle buluşturulmadan doğrudan müdahale
edildiği hastanemizde Covid-19 salgınına karşı büyük
özveriyle mücadele eden sağlık çalışanlarımıza
kalbî şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ödünç
6.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 10 Nisan
Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; köklü bir geçmişe, bilgi
birikimi ve tecrübeye sahip olan, vatandaşlarımızın esenliği
ve güvenliğini temin etmek amacıyla ülkemizin bölünmez bütünlüğü
için zaman ve mekân mefhumu gözetmeksizin cansiparane gayretlerini sürdüren
polis teşkilatımız şanla ve şerefle yüz yetmiş
beş yıldır büyük bir azimle çalışmaktadır. Polis
teşkilatımız bugünlerde yaşamakta olduğumuz yeni tip
coronavirüs salgını tedbirleri kapsamında büyük bir
fedakârlıkla gece gündüz görevi başında olmasıyla aziz
milletimizin gönlünde müstesna bir yer edinmiştir. Polis
teşkilatımızın bu kıymetli çalışmaları
takdire şayandır. 10 Nisan 1845te kurulan Emniyet
teşkilatımızın kuruluşunun 175inci yıl dönümü
dolayısıyla şehit olan polislerimizi rahmetle, gazi
polislerimizi ise minnetle anıyor, emekli olan ve görevleri başında
olan polislerimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizlerle birlikte görev
alan polis memuru arkadaşlarımıza aileleriyle birlikte
sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım...
7.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
10 Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci
yıl dönümü vesilesiyle polislerin 3600 ek gösterge taleplerinin
karşılanması gerektiğine, CHPli belediyelerin coronavirüs
salgınından ekonomik olarak etkilenen yurttaşlara yardım
etmek üzere başlattığı bağış
kampanyalarının merkezî Hükûmet tarafından engellenmesine
rağmen Konya Büyükşehir Belediyesine bağış
yapılabildiğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Polis Günü. Bütün polislerimizin, bütün
Emniyet teşkilatımızın 175inci yılını
kutluyorum. Onlara da verilen sözlerin tutulması dileğiyle 3600ün de
bir an önce uygulanmasını özellikle buradan talep ediyorum.
Sayın Başkan, biliyorsunuz,
büyükşehir belediyelerimizde -özellikle İstanbul ve Ankara
Belediyelerimizde- yaşayan vatandaşlarımız belediyelerimize
bağış yapmak istiyorlardı. Ancak maalesef merkezî Hükûmet
bu olanağı kapattı ve de engel oldu. Benim elimde şu anda
bir dekont var, Konya Büyükşehir Belediyesine ait. IBANın son 6
rakamını vereceğim: 008519 no.lu IBANa sembolik olaraktan bir
bağış yapıldı ve de bu Konya Belediyesine
bağış yapılabildiğinin burada, elimde belgesidir;
bunu, özellikle de AK PARTİ Grup Başkan Vekillerine ve de milletvekillerine
ve de tüm milletimize özellikle göstermek istiyorum, ben bunun özellikle de
altını çiziyorum.
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; Konya Belediyesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakırözer, buyurun.
8.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgını nedeniyle yurttaşlarla dayanışma içinde
olunması gereken bir dönemden geçildiğine, yoksul insanlara
yardımda bulunmak için kampanya başlatan belediyelerin
hesaplarına bloke konulduğu gibi Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi ile Odunpazarı Belediyesinin aşevi bağış
hesaplarına da bloke getirilmesinin vahim bir hata olduğuna
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgınıyla mücadelede tüm yurttaşlarımızla
dayanışma içinde olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Ancak
bu süreçte salgın nedeniyle evlerinden çıkamayan yoksul insanlara
yardımda bulunmak için kampanya başlatan belediyelerimizin
hesaplarına bloke kondu. Yetmedi, şimdi de Eskişehirde
Büyükşehir Belediyemizin yirmi beş yıldır, Odunpazarı
Belediyemizin de yaklaşık on üç yıldır on binlerce ihtiyaç
sahibi yurttaşa sıcak yemek verdiği aşevi
bağış hesaplarının tamamına dün bloke getirilmesi
çok vahim bir hatadır, derhâl dönülmelidir. Dahası İçişleri
Bakanlığı, Eskişehirdeki belediyelerimize bu
salgının ortasında müfettiş göndermiş,
yaptıkları yardımları teftiş etmeye
başlamıştır. Bu salgın tüm insan hayatını
yok etmekte. İnsanlar can derdindeyken hep birlikte mücadele etmemiz
gereken bir dönemde, ayrı bir hesabı olan ve artık abone
denilecek bağışçısı olan aşevlerinin
yaptıkları yardımların engellenmesini vicdanlar kabul
etmiyor. İktidar ne yaparsa yapsın, gerekirse belediyelerimizin
yatırımlarını kessin ama Eskişehirde ve Türkiye'nin
tüm şehirlerinde halkçı belediyelerimiz ve belediye
başkanlarımız hayırsever
yurttaşlarımızın destekleriyle tüm...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Güneş...
9.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
Hükûmetin coronavirüs salgınının yayılmasını
önlemek, hasta olanların sağlığına
kavuşmasını sağlamak ve ekonomiye olan etkisini en aza
indirebilmek için gerekli tüm tedbirleri aldığına, Türkiye
Cumhuriyetinin sadece kendi vatandaşlarına değil talep eden
ülkelere de karşılıksız tıbbi sarf malzemesi
gönderdiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; aralık ayı sonunda Çinin Wuhan kentinde
başlayan ve tüm dünyayı saran coronavirüs pandemisi neticesinde
dünyada 95 bin, ülkemizde de 908 kişi maalesef hayatını
kaybetmiştir. Durumun ciddiyetini ve önemini erken dönemde anlayan
Hükûmetimiz, hastalığın yayılmasını önlemek,
hasta olanların sağlığına kavuşmasını
sağlamak ve ayrıca ekonomiye olan etkisini en aza indirmek için tüm
tedbirleri almıştır. Dünyada pek çok ülkede tıbbi sarf
malzemesinde sıkıntı olurken, paranızla dahi alamazken,
Türkiye Cumhuriyetinde tüm testler ve tedaviler bedava olduğu gibi, bugün
itibarıyla tüm eczanelerimizde halkımıza bedava maske
dağıtımı başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti sadece kendi
vatandaşlarına değil, bugün İspanya, İtalya,
İngiltere gibi ekonomik anlamda bize göre daha iyi olan ülkelere bedava
tıbbi sarf malzemesi göndererek insanlığa ne kadar değer
verdiğini göstermiştir.
Allaha şükür ki sağlık
altyapımız ve insan kaynağı gücümüz pek çok ülkeye göre çok
daha iyi durumdadır. Ülkemizin bu duruma gelmesini sağlayan
başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
olmak üzere, Bakanlarımıza, Bilim Kurulu üyelerimize...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Subaşı...
10.- Balıkesir Milletvekili Yavuz
Subaşının, 10 Nisan Türk polis teşkilatının
kuruluşunun 175inci yıl dönümünü kutladığına ve
Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının 70inci yıl dönümünde
rahmetle andığına, talep eden ülkelere
karşılıksız tıbbi sarf malzemesi gönderildiğine,
yurt dışındaki vatandaşların ülkeye getirilmesinde
gösterdikleri gayretten ötürü Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu ile Dışişleri personeline teşekkür
ettiğine, salgın nedeniyle ölen vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bugün 10 Nisan, polis teşkilatımız
1845 yılında bugün kuruldu. Emniyet
teşkilatımızın kuruluşunu, polisimizin bu anlamlı
gününü tebrik ediyorum. Vefat eden, şehit olan polislerimize Yüce
Rabbimden rahmet diliyorum.
Bugün ölüm yıl dönümü olan rahmetli
Mareşal Fevzi Çakmakı rahmet ve saygıyla anıyorum.
Önce insan, insanı yaşat ki devlet
yaşasın. diyen bir medeniyetin mensupları olarak, coronavirüs
çalışmalarında Türkiyeden yardım isteyen devletlere
yapılan yardım için ülkemle gurur duyuyorum. 55 ülkeden
yaklaşık 25 bin vatandaşımızı sahipsiz
bırakmadık, ülkemize getirdik. Dışişleri
Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve
Dışişleri Bakanlık personeline teşekkür ediyorum.
Devletimiz milletimizin hizmetindedir.
Coronavirüs hastalığından ölen
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, hastalarımıza acil
şifalar diliyorum.
Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir...
11.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
üstlenilen vazifeyi iyi ve vaktinde yapmak, teknolojiye ayak uydurmak
gerektiğine ve ülkenin bu noktada potansiyelinin doruklarda olduğuna,
Hazine ve Maliye Bakanının Cari açığa darbe vuracak,
enerjide dışa bağımlılığı
sonlandıracak keşiflerin arifesindeyiz. ifadesine kulak verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, Enseyi karartmayalım. ifadesi hoş bir aforizma;
Umutsuz olmayalım. anlamına özellikle netameli zaman dilimlerinde
kullanılır; günümüz için, Covid-19 vakitleri için çok geçerli.
Hakikaten güzel şeyler de oluyor. İstatistiki bir veri
aktaralım: Ülke genelinde yayımlanan materyal sayısı bir
önceki yıla nispetle ciddi oranda artarak 70 binlere
ulaşmış. Daha iyisi, yayınlanan kitap sayısı 62
binler düzeyinde. Bir başka latif tespit: Benden iyisi yok diyen
ülkelerin, benden büyüğü yok diyen politik figürlerin aslında birer
karton kule mesabesinde oldukları açığa çıktı.
Olması gereken, üstlenilen vazifeyi iyi ve vaktinde yapmak, teknolojiye
ayak uydurmak; bu noktada potansiyeli doruklarda bir ülkeyiz. Kaldı ki
müjde yüklü zamanlara da gebeyiz. Cari açığa darbe vuracak, enerjide
dışa bağımlılığı sonlandıracak
keşiflerin arifesindeyiz. diyen Hazine ve Maliye Bakanımıza
kulak kesilelim. Kelamıhitam Olanda hayır vardır. derler
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Başer
12.- Yozgat Milletvekili Yusuf Başerin, 10
Nisan Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin idam
edilişinin 101inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 10 Nisan 1919da, daha önce
yargılandığı ve beraat ettiği bir davadan dolayı
düzmece bir mahkeme kararıyla idam edilen millî şehidimiz
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin şehadetinin yıl
dönümü. Bu vesileyle Mehmet Kemal Beye ve bu ülke için, vatan için, bayrak
için şehit olan tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, mekânları
cennet olsun diyorum.
Kaymakam Kemal Bey devletine
bağlılığı ve sadakatiyle Boğazlıyan
ilçemizde halkımız tarafından büyük teveccüh kazanmış,
Ermeni halkını tehcirden kurtarmıştır. Kaymakam Kemal
Beyin idamı Anadoluda millî bir hareketin doğmasına sebebiyet
vermiş, uğradığı haksızlık aziz Türk
milletinin canla başla yürüttüğü millî mücadeleyi etkilemiştir.
Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi millî şehidimiz Mehmet Kemal
Beyin tutuşturduğu meşale millî mücadeleye ışık
olmuştur. Şehidimizin son sözü ise manidardır: Sizlere yemin
ederim ki ben masumum. Son sözüm de budur, yarın da budur. Ecnebi
devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buysa kahrolsun
böyle bir adalet diyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ceylan
13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
Covid-19 salgını dolayısıyla birçok sektörde ciddi
mağduriyetlerin yaşanmaya başlandığına,
taşımalı eğitimde servisçilik yapan şoför
esnafının mağduriyetine yönelik ne gibi tedbirlerin hayata
geçirileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Covid-19 salgını dolayısıyla birçok sektörde ciddi
mağduriyetler yaşanmaya başlanmıştır. Ülkemizde
de Millî Eğitim Bakanlığının okullarda eğitime
ara verilmesi yönündeki kararı sonrası ister kamu ister özel okul
olsun çocuklarını okula gönderirken servis hizmetinden yararlananlar
bakımından soru işaretleri doğmuştur. Öyle görünüyor
ki bu eğitim öğretim döneminde okullar açılmayacaktır. Okul
ve servis ücretleri konusunda Bakanlık inisiyatif alıp boşluk
bırakmayacak şekilde bir açıklama yapmalı ve bir ilke
kararı olarak açıklamalıdır. Veliler haklı olarak
almadıkları taşıma hizmetinin ücretini ödememektedir. Taşımalı
eğitimde diğer okullarda servisçilik yapan şoför esnafı
ciddi bir mağduriyet yaşamaktadır. Birçok servisçi, servisin
ablasının ve şoförün prim borcunu dâhi yatıramaz hâldedir.
Servisçilere yönelik olarak ne gibi tedbirleri hayata geçirmeyi
düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Öztürk
14.- Kırıkkale Milletvekili Halil
Öztürkün, yaşanılan virüsle mücadele sürecinde tavsiye ve tedbirlere
uyan Türk milletine, milletin devleti olduğunun göstergesi olan
sağlık çalışanlarına, Vefa Sosyal Destek
Gruplarındaki polislere, jandarmaya, bekçilere, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı çalışanlarına
ve postacılara millet adına müteşekkir olduğuna
ilişkin açıklaması
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) Sayın
Başkan, yaşadığımız virüsle mücadele sürecinde
tavsiye ve tedbirlere uyan, devletiyle uyumlu vakur tavır gösteren Türk
milletine, milletin devleti olduğunu ispat eden kahraman sağlık
çalışanlarımıza, Vefa Gruplarındaki polisimize,
jandarmamıza, bekçilerimize, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı çalışanlarımıza, postacılarımıza
milletim adına müteşekkirim.
Mensubu olduğum milletimle, vatandaşı
olduğum devletimle gurur duyuyorum. Çünkü eşitliğin ve
denkliğin önemsenmediği bu zalim dünya düzeninde gördük ki Amerika ve
Avrupa Birliğinde, virüs, sistemleri geçmekte, kurumlar ve kurallar
sınıfta kalmaktadır, insani ve vicdani değerler ile
toplumsal dayanışma yerle bir olmaktadır. Bu bakımdan,
insanlığı yaşatmayı merkeze alarak büyük mücadele
veren Türkiyemizle ne kadar gurur duysak azdır.
Diğer taraftan, mahzun kalan kandil ve
cumaların bitmesine ve camilerin cemaatiyle buluşmasına,
birbirimizle kucaklaşmamıza az kaldı. Daha güzel günlerin
bizleri beklediğine inancımız tamdır. Sonsuza kadar var ol
Türkiye. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aycan
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, coronavirüs pandemisi yaşanılan bu dönemde çevre
sağlığına özen gösterilmesi, hava kirliliğine dikkat
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, coronavirüs pandemisi yaşadığımız bu
dönemde çevre sağlığına daha fazla özen göstermeliyiz.
Kullanılan maske ve eldivenler kirli atık olarak kabul edilmeli,
rastgele atılmamalıdır ve mutlaka toplanmalıdır.
Atık toplama işi yapan kuruluşları desteklemeliyiz ve bu
alanda çalışan personelin güvenliğine özel önem vermeliyiz. Yurt
dışından plastik atık alma işine de artık son
vermeliyiz.
Diğer konu hava kirliliğidir. Hava
kirliliğine de çok dikkat etmeliyiz. Şehrim Kahramanmaraş
havası en kirli şehirlerdendir. Tüm ülkemizde sanayi
kuruluşları, termik santraller filtresiz çalışmamalıdır.
Diğer bir hava kirliliği nedeni egzoz emisyonudur. Tüm bu gazlar ve
sigara akciğeri en fazla yıpratan faktörlerdir. Yıpranan
akciğere coronavirüs daha fazla yerleşmekte ve hastalık daha
ağır seyretmektedir. Bu nedenle akciğerde risk oluşturan
tüm bu faktörlerden uzak durmalıyız,
sağlığımıza sahip çıkmalıyız, evde
kalmalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun.
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 10
Nisan Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl
dönümünü ve Polis Gününü kutladığına, Emniyet
teşkilatının güncel ve acil sorunlarının çözüme
kavuşturulması, 3600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesi
gerektiğine, 10 Nisan Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının
70inci, Türk ekonomisine önemli katkılar sağlayan Sakıp
Sabancıyı ölümünün 16ncı ve Boğazlıyan
Kaymakamı Mehmet Kemal Beyi idam edilişinin 101inci yıl
dönümünde rahmetle andığına, vatandaşlara maske
ulaştırılması konusunda kargaşa
yaşandığına ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mesai mefhumu olmaksızın gece gündüz
fedakârca görev yapan polis teşkilatı, 10 Nisan 1845ten bugüne
ülkemizde huzur ve düzeni sağlamak için çalışmaktadır.
Polisimiz bu kutsal görevi her zaman zor şartlar altında yürütmekte,
ülkemizin huzur ve güvenliğini sağlamak için gerektiğinde bu
ülke toprakları için de canını vermektedir. Emniyet
teşkilatımızın 175inci yılını kutluyorum.
Vatanı, milleti ve bayrağı uğruna canlarını feda
eden aziz şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, kahraman gazilerimize
de şükranlarımı sunuyorum.
Emniyet teşkilatının güncel ve acil
sorunlarının çözüme kavuşturulması, halkın can ve mal
güvenliğinin sağlanması için hayati önem
taşımaktadır. Zor koşullarda çalışan Emniyet
teşkilatı mensuplarımızın gösterdiği gayretin
karşılığı daha iyi şartlarda görev yapma
olanağının sağlanmasıdır. Bu iyileştirmeler
Emniyet teşkilatına yönelik bir lütuf değil hak edilen bir
durumun yerine getirilmesi olacaktır. 3600 ek göstergeyle ilgili,
başta partim olmak üzere bütün partilerin seçim döneminde polis
teşkilatına verdiği sözün bir an önce yerine getirilmesi için
iktidara tekrar bir çağrıda bulunmak istiyorum. Emniyet
teşkilatı mensuplarının Polis Gününü kutlamak kuru kuruya
olmaz, onların bu beklentilerine de cevap vermek gerekir. Bu vesileyle
şu an vazifeleri başında olan Emniyet teşkilatı
mensuplarımıza ve ailelerine de sağlık, mutluluk ve
başarılar diliyorum.
Fevzi Çakmak, yakın dönemin en değerli
şahsiyetlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Kurtuluş
Savaşımızın Genelkurmay Başkanı ve
sonrasında Türkiye Cumhuriyeti devletinin yirmi üç yıl boyunca
Genelkurmay Başkanlığını yapan ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürkten sonra tek mareşal rütbesine sahip olan merhum Fevzi Çakmakı
vefatının seneidevriyesinde rahmet ve saygıyla anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Türkkan.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bugün aynı zamanda
iş dünyasının en değerli, en kıymetli iş
adamlarından birisi olarak tanınan, üretim ve istihdam yaratarak Türk
ekonomisine önemli katkılar sağlayan Sakıp Sabancının
ölüm yıl dönümü. Merhum Sabancıyı vefatının
16ncı yıl dönümünde hayırla ve rahmetle yâd ediyorum.
Birinci Dünya Savaşı sonunda,
vatanımızı işgal eden düşmanla iş birliği
hâlinde kurulan mahkemelerde idama mahkûm edilerek yüz bir yıl önce bugün
şehadet şerbetini içen vatan sevdalısı Boğazlıyan
Kaymakamı Kemal Beyi de ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta başında
yaptığı açıklamada parayla maske
satışının yasaklandığını
duyurmuştu. Vatandaşlara, e-devlet üzerinden başvuru yaparak
ücretsiz maske başvurusunda bulunabilecekleri söylenmişti. Ancak PTT
yapılan yüz binlerce başvuruya doğal olarak yetişemeyince
ortaya bir kargaşa ve maske bulamama sıkıntısı
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evde kal. denilen
vatandaş zaruri ihtiyaçları için dışarı
çıkıyor. Bu ihtiyaçlardan biri de maske ancak maske bulamıyor.
Eczanelerin ücretsiz maske dağıtmak için devreye sokulması ise
tam bir bilmece yarattı. Zira İstanbulda on gün için 5 maske
verileceği ve buna da Sağlık Bakanlığından
gelecek SMS ile başvurulacağı açıklandı. Elimizde
maske stoku var, biliyoruz fakat vatandaşa ulaştıramıyoruz.
Oysa çözüm basit, verin belediyelere dağıtsın. Hükûmet bu zor
zamanlarda işleri nasıl el birliğiyle
kolaylaştırırız diye düşünmek yerine belediyeleri baypas
etmek için görmezden geliyor. Bu durum da vatandaşa ulaşmada
sıkıntı yaratıyor. Vatandaş hizmet bekliyor, maske
bekliyor ama Sayın Erdoğan belediyelerle iş birliği
yapmayarak vatandaşın mağdur olmasına sebebiyet veriyor.
Sayın Cumhurbaşkanını bu konuda parti
ayırmaksızın belediyelerle iş birliğine davet
ediyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
17.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, coronavirüs salgını nedeniyle Hükûmet ve siyasi partiler
toplantılarını gerçekleştirebilmek için telekonferans
sistemini kullanırken vakıf ve derneklerin bu sistemi
kullanmalarının engellenmesinin anlaşılır bir durum
olmadığına, Covid-19la mücadele kapsamında Plan ve Bütçe
Komisyonuna getirilen torba yasa teklifinin sosyal medya ve dijital medya yayınlarına
yönelik sansür maddesi içerdiğine, TÜİKin ve İŞKURun
verilerine göre işsizlik sorununun arttığına,
İşsizlik Sigortası Fonunun kullanılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, geçtiğimiz günlerde 16
Mart 2020 tarihli bir İçişleri Bakanlığı genelgesiyle
coronavirüs salgını nedeniyle vakıfların ve derneklerin
etkinlikleri, faaliyetleri ve genel kurulları ertelenmişti. Bu tabii
ki anlaşılır bir şey, buna bir itiraz yok. Fakat Kültür ve
Turizm Bakanlığından vakıflara yeni bir yazı gitti ve
bu giden yazıda İçişleri Bakanlığının
yazısı hatırlatılıyor ve Bu tedbirleri aldık ama
siz hâlâ toplanmaya devam ediyorsunuz. diyor Kültür Bakanlığı.
Nasıl toplanıyormuş vakıflar? On-line yani telekonferans
sistemiyle. Şimdi, Kültür Bakanlığı, bu vakıflara
on-line toplantı, telekonferans ve benzeri etkinlikleri de
yasaklıyor. Yani mesela on-line toplantı yapmanın coronavirüs
salgınıyla ne alakası olabilir; bu, gerçekten
anlaşılabilir bir şey değil. Hele hele on-line
toplantı yapmak yani telekonferans sistemini kullanmak Hükûmet
açısından da siyasi partilerin kendi toplantılarını
yapması açısından da bugünlerde kullanılır bir hâle gelmişken
vakıfların ve derneklerin bu telekonferans sistemini kullanmalarının
engellenmesi anlaşılır bir durum değil. Herhâlde Kültür
Bakanlığı bunu açıklayacaktır diye bekliyoruz.
Yasakçı bir anlayış tabii ama
işte şöyle bir durum var: Plan ve Bütçeye de 62 maddelik bir yeni
teklif geldi. Orada da coronavirüs salgını nedeniyle önlemler
alınmasını içeren maddeler var fakat içine bakıyoruz,
içinden bir sansür maddesi çıkıyor. Nereye sansür? İşte,
bütün sosyal medya ve dijital medya yayınlarına ilişkin ve çalışmalarına
ilişkin son derece ciddi, uluslararası şirketleri de içeren,
Twitter, Facebook, YouTube gibi şirketleri de içerecek olan çok ciddi bir
sansür maddesiyle karşı karşıya kalıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunun coronavirüs
salgını meselesiyle ne alakası var? Bunun da bir alakası
yok ama fırsat bu fırsat, arada sosyal medya ve dijital medya
sansürünü de gerçekleştirebiliriz diye düşünüyor iktidar belli ki.
Yani bu fırsatçılığın iyi bir şey
olmadığını hep söylüyoruz, söylemeye de devam
edeceğiz. İnşallah günün birinde iktidar da bunu fark edecektir.
Şimdi, TÜİKin ocak ayı işsizlik
verileri açıklandı. Elbette ki bu veriler coronavirüs
salgını öncesinde olduğu için bugünkü koşulları çok
fazla yansıtmıyor ama ona rağmen yüzde 13,8 gibi bir oran oldu.
Özellikle mart ayının sonuçlarını evet, haziran, temmuz
aylarında göreceğiz. Fakat öyle görünüyor ki, şu andaki tablodan
ve sektörlerde çalışanların verdiği bilgilerden çıkarılan
bu: Şu anda corona virüsü salgını nedeniyle ciddi biçimde
işsizlik meselesi yükseliyor. Biz en başından beri
İşten çıkarmalar yasaklanmalıdır. diyorduk, bu
yasakla ilgili şey yeni çıktı, bu arada da epey sayıda
insan
Kaç olduğunu dediğim gibi önümüzdeki dönemde resmî rakamlardan
da bir miktar göreceğiz ama işten çıkarma yasağı geç
kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir başka
şey daha var, İŞKURun son verilerine bakacak olursak mart
ayıyla ilgili, Şubat 2020de 3 milyon 451 bin civarında olan
İŞKURa kayıtlı işsiz sayısı Mart 2020de 3
milyon 675 bine çıkmış yani ciddi bir artış
olmuş, kayıtlı işsiz sayısında bir aylık
artış oranı yüzde 6,5 olmuş. Şubat 2020de 163 bin
olan işsizlik ödeneğine başvuran kişi sayısı.
Mart 2020de 281 bine yükselmiş. Yine, Şubat 2020de 89 bin olan
işsizlik ödeneğini hak eden kişi sayısı Mart 2020de
153 bine yükselmiş. Bütün bu veriler şunu gösteriyor ki: Çok ciddi
bir biçimde işsizlik konusu büyümekte ve özellikle corona virüsü salgını
günlerinde işten atılanlar, işten çıkarılanlar,
işsiz kalanlar, yeni iş zaten bulamayacak olanların ciddi
sorunları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümle
efendim.
BAŞKAN Lütfen, tamamlayınız sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bu
insanların sorunlarının en azından mali olarak
giderilebilmesi ve biraz güvence sağlanabilmesi için İşsizlik
Sigortası Fonunun kullanılması gerekiyor ancak iktidar bu
konuda da son derece ketum davranıyor ve herhangi bir adım
atmıyor. İşsizlik Sigortası Fonu büyük ihtimalle
tüketilmiş olduğu için şimdi iktidar, nasıl para
bulacağız da insanların ihtiyaçlarını
karşılaşacağız, bilemiyor. Bunları önümüzdeki
günlerde de tartışmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
18.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 10 Nisan
Mareşal Fevzi Çakmakın vefatının 70inci yıl dönümü
vesilesiyle Millî Mücadele kahramanlarını, Mustafa Kemal Atatürkü ve
silah arkadaşlarını rahmetle andıklarına, 10 Nisan
Anayasaya laiklik ilkesinin girişinin 83üncü yıl dönümüne,
salgın nedeniyle oluşturulan Bilim Kuruluna sağlık meslek
örgütlerinin dâhil edilmeyerek görüşlerinin alınmamasının
eksiklik olduğuna, iş yerlerinin kapatılması nedeniyle
esnafın mağduriyet yaşadığına, Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi ve Antalya
Muratpaşa Belediyesinin aşevi bağış hesaplarına
bloke getirilmesinin akıl, vicdan ve mantık dışı
olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Birinci Meclisin Millî Savunma Bakanı,
Kurtuluş Savaşının en kritik döneminde Genelkurmay
Başkanlığı görevini üstlenen, uzun süre bu görevde kalan,
1inci, 2nci ve 8inci Dönem Milletvekilimiz Mareşal Fevzi Çakmakı
ölüm yıl dönümünde, Millî Mücadele kahramanlarımızı, Mustafa
Kemal Atatürkü ve bütün silah arkadaşlarını bir kez daha
minnetle ve rahmetle anıyoruz.
Bugün 10 Nisan, Anayasaya laiklik ilkesinin
girişinin yıl dönümü. Hilafetin 1924te
kaldırılmasının ardından 10 Nisan 1928de yapılan
Anayasa değişikliğiyle Türkiye Devletinin dini, dinî
İslamdır. ifadesi Anayasadan çıkarıldı ve bugün
Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan en büyük ilke olan laiklik ilkesinin
Anayasaya girdiği gün olarak tarihe geçti. Yıllar içinde ülkemizde
yaşanan gelişmelere, yanı başımızdaki
coğrafyaya bakarak din ve vicdan özgürlüğü ile ifade ve düşünce
özgürlüğünü garanti altına alan laiklik ilkesinin önemini her gün
biraz daha fazla anlıyoruz. Bugün de laiklik ilkesi başta olmak üzere
cumhuriyet devrimlerine ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkün gösterdiği
çağdaşlaşma ülküsüne ne pahasına olursa olsun
bağlı kalacağımızı, cumhuriyet devrimlerini
aşındırmak isteyen tüm odaklara karşı mücadele
edeceğimizi bir kez daha buradan teyit ediyoruz.
Sayın Başkan, coronavirüs önlemlerinde, bu
mücadelede pek çok öneri çok kıymetli. En doğru yapılan
işin Bilim Kurulunun oluşturulması olduğunu hepimiz teyit
ediyoruz ama o oluşumdaki en büyük yanlışlığın da
sağlık meslek örgütlerinin o Kurula dâhil edilmemiş
olduğunu ifade ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türk Tabipleri Birliği,
Türk Eczacıları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği,
Türk Hemşireler Derneği gibi doğrudan cephede, birinci safta
kendi canları pahasına coronavirüsle mücadele edenlerin meslek
örgütlerinin görüşlerinin alınmamasının bir eksiklik
olduğunu söylüyorduk. Türk Dişhekimleri Birliği
Başkanı Atilla Stephan Ataç imzalı bir bilgilendirme
ulaştı elimize. Onu kısaca özetleyecek olursam, diyor ki:
Coronavirüs mücadelesi sırasında Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğünün ve Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğünün
yayınladığı genelgelerle diş hekimliğinde elektif
tedavilerin ertelenmesine, acil tedavilerin yapılmasına yönelik
düzenlemeler var; kamuda ve özelde biz bunlara uyuyoruz. Böyle olunca
çalıştığımız vakalarda en ileri derecede risk
noktasıyız.
Hatırlayacaksınız, 24üncü Dönem
Milletvekilimiz Kadir Gökmen Öğüt Covid-19a yakalandı, tedavisi
başarılı gitti ve şu anda evinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama meslektaşları
sahadalar ve Türk Dişhekimleri Birliği diyor ki: Bize N95 maske
lazım, FFP2 maske lazım, bunları son düzenlemelerle tamamen elde
edemiyoruz ve Bilim Kuruluna başvurduk, USHAŞa başvurduk.
USHAŞın tek elden ürün toplama ve satma üzerine kurulu sisteminde
diş hekimlerini tanıtmadılar, ürün
dağıtımında da ciddi sıkıntılar var,
önerilerimiz de dinlenmiyor ve biz, devletin aldığı kurallara
uymaya kalkarsak hayatımız tehlikede. Bize maske bulun. Atilla
Stephan Ataç imzalı bilgilendirmeye her yerden erişilebilir, ben de
arzu edenlere yollarım ama bu sorun, gerçekten çok önemli bir sorun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
esnafımız kapatılan iş yerlerinden dolayı bir anda
borçlarını ödeyemez duruma düştüler ve yardıma muhtaç hâle
geldiler. Ahilik kültürü bu topraklarda hâlâ geçerliliğini koruyan önemli
bir gerçeklik; Ahî Evran tarafından kurulan, ekonomik ve ticari faaliyetlerin
yürütülmesinde iyi ahlakı, doğruluğu, kardeşliği,
yardımlaşmayı ön plana alan muhteşem bir kültür ve Ahilikte
yapılması fena olan 7 şey ve yapılması gereken 7 güzel
hareket, 7 güzel davranış da tanımlanmış.
Birbirleriyle dayanışıyorlar ama burada hepimizin birden hem o
dayanışmayı güçlendirecek katkıları esnaf
odalarına, esnafların doğrudan kendilerine devlet olarak
yapmamız lazım, onların sesini duyalım.
Bir de vatandaşlarımıza bir
çağrımız var: Lütfen, bu dönemde yaşamak zorunda olan
esnafa destek olsunlar, onlarla dayanışma içinde olsunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, tamamlayın
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitecek Sayın
Başkanım.
Bulundukları mahallin, mahallenin hem sosyal
lideri hem dert ortağı, zaman zaman kızımızın eve
girmesi için anahtarı kendisine emanet edebildiğimiz kadar
güvendiğimiz kişileri bu dönemde sahiplenelim. Süpermarketlerin
önünde kuyrukta bekleyip, gidip de sırayla orada alışveriş
yapma eziyetindense, alışverişin mahalledeki esnaftan
yapılması son derece önemlidir.
Son sözüm, Sayın Başkan, bir tepkiyle
bitecek; tepkimiz şuna: Eskişehir Belediyemizin yirmi beş
yıldır faaliyet gösteren aşevi var, Odunpazarının ve
Antalya Muratpaşanın aşevleri var. Bunlar coronavirüsten önce
de yoksula yemek götürüyorlardı, coronavirüsten sonra da yoksullara
aş veriyorlar, oraya geliyorlar, gelemeyene kendileri gidiyorlar, arabayla
evlere götürüyorlar, bu kadar iyi bir hizmet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yirmi beş
yıldır kursaklarından Eskişehirdeki ve Antalyadaki
aşevlerimiz sayesinde sıcak bir çorba, üç kap sıcak yemek geçen
garibanlar, bir anda şimdi bu hizmetten mahrum bırakılmaya
çalışılıyor çünkü İçişleri
Bakanlığı genelgesi doğrultusunda yirmi beş
yıllık aşevinin yardım hesaplarına ve aşevinin
bütün parasına el konmuş. Bu olacak şey değil, bu akıl
değil, vicdan değil, mantık değil; Süleyman Soylunun
büyükşehirleri kaybetme hazımsızlığı yüzünden, bu
doğru bir yaklaşım değil.
Ayrıca şunu da söyleyelim: Memlekette çok
aç adam var, çok aç kadın var, çok yoksul var ve tek adam var yardım
edecek, bu olmaz. Tek adam rejimini, tek yardım eden adam noktasına
getirip devletin parasıyla verdiği maskeye Recep Tayyip
Erdoğan. Hediyedir. diye yazan zihniyet Eskişehirdeki
yardımseverin yoksula yaptığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son sözlerinizi alayım, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Eskişehirde yardımseverler para yatırıyorlar,
Eskişehir Belediyesi yirmi beş yıldır yoksullara sıcak
yemek ulaştırıyor ve bu yaklaşımı şimdi
engellemeye çalışan bir anlayış var. Bu, doğru bir
şey değil. Bu kadar çok sıkıntının olduğu
bir dönemde bu hırs, bu kin, bu nefret ve bu baskı doğru
değil, bunun sonlandırılması lazım. Bu konuyu bütün
Meclisimizin vicdanlarına, akıllarına ve dilleri döndüğünce
bu sorunun çözülmesine katkı sağlamak üzere milletvekillerimize
emanet ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Büyükşehirde
de Yardım kolileri İBB armağanıdır. diyor Ekrem
İmamoğlu, ona ne diyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Büyükşehir Belediyesi
diyor.
BAŞKAN Sayın Güler, arkadaşlar,
müsaade eder misiniz.
Sayın Zengin, buyurun.
19.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, 10 Nisan
Mareşal Fevzi Çakmakı vefatının 70inci, sanayici,
hayırsever Sakıp Sabancıyı ölümünün 16ncı yıl
dönümünde rahmetle yâd ettiğine ve Boğazlıyan Kaymakamı
Mehmet Kemal Beyin idam edilişinin 101inci yıl dönümüne,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilen 9/4/2020 tarihli yazıda
vakıfların yönetim faaliyetlerini kısıtlayan bir hükmün söz
konusu olmadığına, Sağlık Bakanının sivil
toplum örgütleriyle sıkça bir araya geldiğine ve ulaşılamayan,
görüşülemeyen bir durumun söz konusu olmadığına, 10 Nisan
Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175inci yıl
dönümü vesilesiyle başta İçişleri Bakanı olmak üzere polis
teşkilatını tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; hayırlı bir
gün diliyorum, iyi çalışmalar diliyorum.
İzninizle benim de bir kaç tane notum var,
paylaşmak istiyorum.
Elbette ben de konuşmamın
başında Mareşal Fevzi Çakmakı rahmetle yâd ediyorum;
kendisini, tüm şehitlerimizi.
Sakıp Sabancı, Türkiyenin
yetiştirdiği önemli sanayici, yardımsever, hayırsever;
kendisini de rahmetle yâd ediyorum. Türkiye için çok büyük bir grup,
Sabancı grubu.
Tabii ki Sayın Hakkı Beyin -kendisine de
şimdi atacağım Hakkı Beye WhatsApptan- bahsettiği
konuyla alakalı dün itibarıyla Kültür
Bakanlığımızın bir açıklaması var,
Bakanımızın bir açıklaması var. Vakıflar Genel
Müdürlüğüne giden yazının bir kısmını
paylaşmak istiyorum önemine binaen. Bana da bu dün bir cemaat
vakfımız tarafından son hâliyle geldi. Sanıyorum bir
yanlış anlaşılma var, yazıyı size
atacağım.
Bu yazıda, aslında, başlangıçta
vakıflara, Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderilen yazıda
-biliyorsunuz, genel kurulların yapılması gerekiyor zorunlu
olarak, bu genel kurullar yapılırken insanlar bir araya geliyorlar-
yapılması zorunlu genel kurulların tehirinden bahsediliyor,
şöyle söyleniyor: Söz konusu genelgeyle alınan tedbirlerle 17/3/2020
tarihinde e-posta aracılığıyla Vakıflar Bölge
Müdürlüğüne duyurulmuştur bahse konu. Ancak vakıfların
genel kurul toplantılarını toplu olarak, bir araya gelerek
yaptığı görülmüştür. Bu nedenle, ilgili yazımızda
belirtildiği üzere, vakıflar tarafından yapılacak seçimli
genel kurul toplantıları 1/7/2020 tarihine kadar ertelenmiştir
ancak -burası önemli- vakfın icra yönetim faaliyetlerini
kısıtlayan bir hüküm söz konusu değildir. Bilgilerinize. Burhan
Ersoy, Kültür Bakanlığı adına vakıflara
göndermiştir, bu yazıyı ben size atacağım. Yani,
Sanal olarak hiçbir toplantı yapılamaz, bu yasaktır. diye bir
şey asla söz konusu değildir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Özlem Hanım, sözünüzü
kesmeyeyim ama onun imzasıyla yayınlanan genelgede sanal olarak da
yapılması yasaklanmış, o genelge var bizde.
Kusura bakmayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Değerli
arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, söz alabilir miyim? Sayın Başkan, devam etmek
istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tamamlamak değil
devam etmek istiyorum Başkanım.
Bu, 9/4/2020, yani dün itibarıyla
yayınlanan budur, son hâli budur. Herhangi bir yanlış anlaşılma
olmasın. Bakanlığımız tekrar bir izahta
bulunmuştur, ben size de atacağım inşallah.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Düzeltme yapmış
yani, doğru mudur?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son hâli budur.
Şimdi, devam etmek istiyorum. Bir diğer
önemli konu: 1919da kendisine bir iftira atılarak asılan
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyi yâd etmek istiyorum,
vefatının 101inci yıl dönümünde rahmetle ve minnetle yâd etmek
istiyorum. 1921 yılında, yapılan hata anlaşılarak
Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet
Nusret Bey, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey -üç Mehmet
diyebiliriz- her birisiyle ilgili olarak kendileri millî şehit ilan
edilmiştir. Onları da rahmetle yâd ediyorum.
Bu arada, tabii, sağlıkçı
milletvekili arkadaşlarımızın bana ilettiği notlar
var, onların da ifadelerine dayanarak şunu söyleyeceğim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi,
Sağlık Bakanımız sivil toplum örgütleriyle sıkça bir
araya geliyor, zaten daha iki gün evvel buluştu. O kuruluşların
üyeleri, Sağlık Bakanlığımızla bir araya gelerek
her tür taleplerini -buna eczacılarımız da diş hekimlerimiz
de dâhildir, kaldı ki şu anki Kurulumuzun içerisinde, Bilim Kurulunun
içerisinde diş hekimi profesör bir akademisyen de vardır-
kanaatlerini, görüşlerini bildirmektedirler. Öyle olduğu için de
zaten maskelerin, Eczacılar Birliğiyle birlikte
çalışılmasıyla eczanelerde dağıtılması
söz konusu olmuştur. Ulaşılamayan, görüşülemeyen bir durum
asla söz konusu değildir.
Bugün, tabii, Meclisimizde çok büyük sayıda
görev yapan, aynı zamanda Türkiye'nin her yerinde görev yapan
polislerimizin polis teşkilatının kuruluşunun yıl
dönümü. Bu manada, ben, başta İçişleri Bakanımız olmak
üzere, polis teşkilatımızda görev yapan bütün polislerimizin bu
gününü tebrik ediyorum; çok önemli bir görev ifa ediyorlar özellikle
bugünlerde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümlem
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Onların
çalışmaları, gayretleri, bizim gündüz ve gece, kendi evimizde ve
işimizde huzur içerisinde olmamıza vesile oluyor.
Tekrar teşekkür ediyorum. İyi
çalışmalar diliyorum.
Sağ olunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu vakıflarla ilgili yazıdan
söz edecektim ben de. Belki düzeltme yazısı
çıkarmışlar sonra. İlk gönderilen yazı, hatta o
yazıya binaen de bazı vakıflar kendi
toplantılarını, on-line toplantılarını yani
telekonferans toplantılarını durdurmuşlar. Çünkü ilk
yazıda çok açık biçimde diyor ki
BAŞKAN Düzeldiyse sorun yok zaten yani.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama şunun
için söylüyorum: Son hâli dediği için. İlk hâlinde sanal
toplantıların yasaklandığı açıkça yazıyor.
Yani ben uydurma bir şey söylememiş oldum. Onu tespit etmek
istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben de uydurma bir
şey söylemiyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yok, yok
Tabii, siz öyle ima ettiniz diye değil. Fakat, hani, yanlış
anlaşılmasın diye söylüyorum.
Bir de şöyle bir durum var: Hani, dün de
konuşuyorduk -biraz sonra da konuşacağız- bu
İstanbulda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığının İstanbul İl Müdür
Yardımcısının yaptıklarını
konuşmuştuk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Son cümlem
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
Kültür Bakanlığından böyle sanal ortamdaki
toplantıları bile yasaklayacak bir yazının ilk olarak
çıkmış olması aslında Bakanlıktaki vahim bir
durumu gösteriyor yani bir yaklaşımı, bir
anlayışı gösteriyor. Ben buna işaret etmek için bunu
söylemiştim. Düzeltildiyse bu hâliyle elbette ki olumlu bir
adımdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bir dakika
BAŞKAN Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok önemli bir şey,
şöyle
BAŞKAN Cümlemi bitireyim Sayın Özel,
müsaade edin.
Buyurun.
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa ili
Soma ilçesinde maden ocağında göçük meydana geldiğine ve
hayatını kaybeden madenciye Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
tartışmayı sürdürmek falan değil, şu anda bir haber
geldi de.
Manisada, bizim Soma ilçemizde bir madende göçük
olduğu, 1 maden işçimizin hayatını kaybettiği, 1inin
yaralandığı, 2sinin de göçük altında olduğu
söyleniyor. Çalışmakta olan bir madenin, şu anda
çalışmayan bir galerisindeki bakım onarım
çalışması sırasında olmuş. Madenlerle ilgili
geçtiğimiz haftalarda da burada çağrı yapmıştık.
Bu coronavirüs tedbirlerinden dolayı sayının
azaltılması, sadece bakım onarım
çalışmalarının yapılması, orada da ciddi dikkat
gösterilmesi gerekiyordu. Ümit ediyoruz 2 arkadaşa da hemen
ulaşılır ve yaralı olan arkadaşımıza da
şifa diliyoruz. Hayatını kaybeden madenci
arkadaşımızın da ailesine başsağlığı
diliyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Manisa ili Soma ilçesinde maden ocağında
meydana gelen göçükte hayatını kaybeden vatandaşa Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
BAŞKAN - Biz de hayatını kaybeden
vatandaşımıza Rabbimden rahmet diliyoruz, yaralımıza
acil şifalar diliyoruz. İnşallah 2 kardeşimiz de en
kısa süre içerisinde göçük altından çıkarılır
duasını yapıyoruz hep beraber.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 29/1/2020
tarihinde Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19 milletvekili
tarafından, çiftçilerin mali sorunlarının
araştırılarak bu konuda alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2431) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 10 Nisan 2020 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
10/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/4/2020 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili İsmail Koncuk ve 19
milletvekili tarafından çiftçilerin mali sorunlarının
araştırılarak bu konuda alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla 29/1/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2431) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/4/2020 Cuma günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Bedri Yaşar.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, polis
teşkilatımızın 175inci kuruluş yıl dönümünü
tebrik ediyorum. İnşallah, onların da 3600 ek göstergesini bu
Meclisten geçiririz, onlara da ciddi bir katkısı olur.
Yine aynı şekilde, bugün
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin 101inci ölüm yıl
dönümü. Bütün şehitlerimizi de bu manada rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, çiftçilerimizin
elektrik ve kredi borçları konusunda, hele bugün, coronavirüs de gündeme
geldikten sonra çok ciddi oranda sorunlar yaşamaya başladık.
Ziraat Odası başkanları Parlamentoda iktidar-muhalefet
ayırmaksızın hepimizi tek tek ziyaret etmişlerdi. O dönemde
verdiğimiz bir araştırma önergesiydi, bugün gündeme geldi.
Tarımsal kredi borçları çiftçimizin en
önemli sorunlarından biri. 2019 yılı verilerine göre, nakdî
olarak kullanılan kredi miktarı 101,2 milyar liradan 104,6 milyar
liraya yükseldi. Bu dönemde Tarım Kredi Kooperatiflerinin çiftçiye
kullandırdığı kredi miktarı da yüzde 5,6
artışla 8,1 milyar liradan 8,5 milyar liraya
çıkmıştır.
Tarım Kredi Kooperatifleri kademeli olarak 4
Kasım 2019 tarihinde bir yıllık işletme kredisi faiz
oranını yüzde 17ye, Ziraat Bankası yüzde 12ye, bazı özel
bankalar ise bu faiz oranlarını yüzde 13,5a kadar
düşürmüştür. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarımsal
kredi faiz oranlarını yüzde 12den yüzde 9a çekti. Çiftçimizin kredi
borçları doğal afet nedeniyle de yüzde 3 faizle ertelenmiştir
ama maalesef, çiftçilerimizin borçları hâlâ yüzde 10 faiz üzerinden
yapılandırılmaktadır.
Çiftçilerimiz diyor ki: Tarımsal üretimde biz
elektriğin kilovatsaatini 80,8 kuruşa kullanıyoruz. Hâlbuki bu,
bugün konutlarda kilovatsaati 69,5 kuruşa kullanılıyor. Bizim
kilovatsaat başına olan fiyatlarımızı geri çekin.
İki: Biz dönemsel ödeme yapalım. Her ay elektrik
faturalarını ödemekte zorlanıyoruz çünkü biz yılda bir ürün
alıyoruz, o ürün aldığımız dönemlerde
faturalarımızı ödeyelim. diyorlar. Çok haklı, çok makul
bir gerekçeyle bu talepleri var. Şimdi, dağıtım
şirketleri belki bu konuda işte Biz, devlete her ay
parasını ödüyoruz. diyorlar. Dolayısıyla, bununla ilgili
devlet bir düzenleme yaparak hiç olmazsa çiftçilerin elektrik
faturalarını hasat dönemlerinde ödemelerine katkı
sağlayabilir.
Bir de dünya ortalamalarına göre çiftçimizin
kullandığı kilovatsaat başına ödediği para çok
yüksek. Bir, diyorlar ki: Bizim üzerimizdeki, elektrik fiyatları
üzerindeki yüzde 1lik Enerji Fonunu kaldırın. İki: Yüzde
2lik TRT payını da bizim fiyatlarımızın üzerinden
kaldırın. diyorlar. Aynı şekilde Yüzde 18 olan KDV
oranını da yüzde 8 düşürün. diyorlar. Niye bunları
söylüyorlar? Bunların hepsi çiftçinin girdilerinde çok önemli bir yere
sahip. Bu fiyatlar düştüğü takdirde Türkiyedeki tarımsal girdi
fiyatları düşeceği için üretim maliyetleri de düşecektir.
Bugün, özellikle bu dönemde, coronavirüsle yaşadığımız
bu dönemde sağlık sektörü ne kadar stratejikse, savunma sektörü ne
kadar stratejikse gıda sektörü de o kadar stratejiktir ve
dolayısıyla bu dönemde ciddi oranda çiftçimizin, üreticimizin
desteklenmesi lazım.
Tam da ekim zamanı, nisan ayındayız,
dolayısıyla
Gübre fiyatlarına şu an mesela yüzde 20 zam
geldi. Bizim Samsun bölgesinden bana verdikleri rakamlar şöyle, diyorlar
ki: Azot 26 gübresinin 60 TLydi torbası, şu an 78 lira ile 80 lira...
Yani gübrenin fiyatına yüzde 20 zam geldi. Aslında Türkiyenin en
büyük problemi ne biliyor musunuz? Üreticinin maliyetlerini, pazara
sürdüğü fiyat ile rafın arasındaki fiyat farkını biz
ne kadar aşağı çekebilirsek Türkiyede tarımsal sektörde,
gıda sektöründe, çiftçilerimizin üretimlerinde çok ciddi mesafeler
katedebiliriz. Sorun; bu, tarla ile pazar arasındaki fiyat
farkını biz bir türlü aşağılara çekemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Bunu, Hükûmetin tezelden aşağıya
çekmesi lazım.
Bununla beraber, tabii, şu an olağanüstü
şartlar yaşıyoruz. Diyorlar ki: Bizim borçlarımız hiç
olmazsa faizsiz bir şekilde ertelensin. Özellikle çiftçiler -bizim
Karadeniz Bölgesinde bu yoğun- 2/B arazilerini satın aldılar,
bunların da ödemeleri var, bu 2/B arazilerinin de muhatabı devlet.
Dolayısıyla, 2/B arazileriyle ilgili ödemelerin de hiç olmazsa üç ay
süreyle, dört ay süreyle, bu kriz dönemi boyunca ertelenmesi teklifleri var.
Tabii, önemli bir konu, bu konunun da
araştırılması lazım. Çünkü, tarım sektörünün
dünyada toplam ticaret içerisindeki payı yüzde 30lardayken bizler
maalesef yüzde 10un altına düştük. Bu kritik bir seviyedir; bugün
nasıl solunum cihazları, maskelerle ilgili ciddi sorunlar
yaşıyorsak ileride gıda konusunda da aynı sorunları
yaşayacağımız açık ve aleni. Dolayısıyla,
hiç olmazsa bu konuda geç kalmayalım, bununla ilgili tedbirlerimizi
alalım. Çiftçimizi ekim döneminde destekleyelim, borçlarını
erteleyelim ki önümüzdeki dönemde gıdayla ilgili ciddi sorunlar
yaşamayalım diyorum.
Ümit ediyorum ki bu araştırma önergemize
olumlu oy vereceksiniz, biz de onlara bir çözüm bulmaya
çalışacağız diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2000li yıllar öncesinde devlet, üç ana
başlıkta ifade edilebilecek desteklemeleri görece daha sistematik
biçimde sunuyordu. Bunlardan bir tanesi alım desteğiydi, biri girdi
desteği, biri de kredi desteği. Şimdi bir biçimiyle bunlar yine
devam ediyor. Fakat, neoliberal tarım anlayışının
ülkemizde 2000li yıllardan bu yana egemen olmasıyla birlikte bunlar
sürekli ve sistematik biçimde devam eden desteklemeler olmaktan çıktı
ve piyasanın ya da uluslararası tarım tekellerinin o dönemde
geçer akçe olan yaklaşımları ve anlayışları her
neyse buna göre şekillenmeye başladı. Bu üç desteklemenin bir
tanesi bugün konuşuyor olduğumuz kredi desteklemeleri.
Değerli arkadaşlar, Ziraat Bankası ve
kredi kooperatifleri esasen çiftçiye kredi desteği sunmak için kuruldu.
Nasıl Halk Bankası esnafı desteklemek için kurulduysa
zamanında, Ziraat Bankasının temel amacı da çiftçiyi
desteklemekti. Keynesçi dönemde, yani en azından 80lerden bu tarafa
doğru bakacak olursak, 2000li yıllara kadar gerçekten bu
desteklemelerde, kredi desteklemelerinde hiçbir zaman mükemmel
yakalanamadı ama yine piyasa dalgalanmaları karşısında
üreticinin çeşitli noktalarda sübvanse edileceği, kredi faizlerinin
ortalamaya göre daha düşük olduğu bir seyir takip edildi. Fakat,
2000li yıllardan sonra hem Türkiyede hem dünyada çarşı pazar
karıştı. Şimdi, Ziraat Bankası -esas vazifesi çiftçiye
kredi vermek olan banka- Demirören Doğan grubunu alsın diye kredi
arar hâle geldi ya da yerellerdeki kredi kooperatifleri uluslararası
tarım tekellerinin yerel şubesi gibi çalışmaya
başladılar. Oysa bu tür faaliyetlerde kâr amacı güdülmemeliydi,
dünyada en azından yaklaşım genel olarak önemli bir süre boyunca
bu oldu. Sebebi de şu: Yani siz piyasa dalgalanmalarından eğer
üreticiyi korursanız üretimin daha fazla olmasını
sağlarsınız, girdinin daha fazla artmasını önlersiniz,
bununla da toplamda, ilk etapta devlet zarar ediyor gibi görünmüş olsa da,
son noktada gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda
güvenliğini sağlamış olmaktan kaynaklı -örneğin
bu kriz dönemi gibi dönemlerde- muazzam kâr edersiniz aslında. Şimdi
gelinen noktada, Ziraat Bankası bu fonksiyonunu yeterince yerine
getiremediğinden dolayı gariban çiftçi başka özel bankalara,
mesela Denizbank gibi bankalara mecbur kaldı.
Arkadaşlar, 40 milyon dönüm arazi ipotek
altında. Korkunç bir durum yani gıda egemenliği
açısından korkunç bir durum. Bu bankaların elinde araziler
toplanmaya başladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Şundan daha vahim bir durum
olabilir mi: Adamcağızın traktörüne haciz gelmiş,
yedieminde traktör duruyor, kendisi traktörü elinde olsa gidecek üretim
yapacak, borcunu ödeyecek ama bu mümkün değil. Bir defa, şu
yapılmalı: Her koşulda, sermaye tarafından üretim
araçlarına el konulmasının önüne geçmek gerekir; traktörün ya da
toprağın. Küçük çiftçilik daha fazla desteklenmeli; elektrik, su
ücretsiz hâle getirilmeli; krediler -özellikle geçimlik tarım için
söylüyorum- kamu borcu hâline dönüştürülmeli; bunları devlet ödemeli
arkadaşlar, çiftçi ayakta kalsın istiyorsak. Devlet nasıl
sermayedarların milyonlarca lira borcunu ortadan kaldırıyorsa
aynı biçimde küçük çiftçi için de bu yapılmalıdır. Bu
yapıldığı zaman olacak şey şudur: Giderek küçük
çiftçi, kırsal kalkınmaya başlar, üretim artmaya başlar,
bunun da faydasını işte bu virüs krizi gibi krizlerin yoğun
bir biçimde sürdüğü bugünlerde görürüz.
Buradan iktidara söyleyeceğim şey, bu
konuda ivedilikle bir tedbir almasıdır, bir acil eylem
planını derhal gündeme getirmesidir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Ali Öztunç, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, polis
teşkilatının kuruluş yıl dönümünü bir kez daha
kutluyorum. Bu vesileyle polis arkadaşlarımızın 3600le
ilgili taleplerini sizlere bir kez daha iletiyoruz. Bekliyorlar, çünkü seçim
döneminde verilen sözler vardı, pek çok meslek grubuna verildiği gibi
polislere de söz verilmişti ama maalesef 3600 hâlâ
çıkarılmadı.
Evet, çiftçilerimiz zor günler yaşıyorlar
toplumun diğer kesimleri gibi. Özellikle corona günlerinde çiftçilerimiz,
daha önce yaşanan krizle birlikte daha da büyük bir kriz içerisine
girdiler. Zaten sıkıntılılardı,
sıkıntıları iyice arttı. En ciddi sorunlarından
biri tarımsal kredi borçları, tarımsal kredi borçlarına
ilişkin olarak Hükûmetin bir an önce iyi niyetli bir çalışma
yapmasını çiftçilerimiz bekliyorlar.
Değerli milletvekilleri, elektrik
faturalarında yüzde 2 TRT payı var, çiftçilerin elektrik
faturalarından yüzde 2 TRT payı kesiliyor. Bu TRT payına ne
gerek var, anlamıyorum ben. TRT diğer televizyonlar gibi yayın
yapabilir, diğer televizyonlar gibi reklam alır, reklamla geçinebilir.
Bu, daha önce özel televizyonlar yok iken TRT yayıncılık
yapabilsin diye çıkartılmış bir kanun. Yazıktır
günahtır, çiftçilerin elektrik faturalarından kesilen bu yüzde 2lik
TRT payının artık kaldırılması gerekiyor. 12
Eylül kararı bu, bu kararın artık olmaması gerekiyor.
Bakın, çiftçiler tarım işçisi
sıkıntısı yaşıyor bugünlerde. Malum sebepten
dolayı tarım işçisi bulamıyorlar. Kim bulamıyor?
Rizedeki çay üreticisi bulamıyor; benim seçim bölgemde, özellikle
Elbistan, Göksun, Afşin bölgesindeki pancar üreticisi maalesef tarım
işçisi bulamıyor. Bir sürü sorun yaşarken Hükûmetin tarım
üreticilerini, çiftçilerimizi bir an önce kalkındırması
gerekiyor, bunun için de birtakım çalışmalar yapması
gerekiyor. Malatyada kayısı üreticisi perişan. Malatyayı bir
deprem vurdu, şimdi de corona vuruyor arkadaşlar. Peki,
karşılığında bunlara yönelik bir destek var mı?
Maalesef yok. Mersinde narenciye üreticisinin limonu soğuk hava
depolarında bekliyor, ihracatı durdurulmuş durumda, çürümeye
terk edilmiş durumda. Aydın Sultanhisarda çilekte ihracat
sıkıntısı yaşanmaktadır. Bunların hepsinin
düzeltilmesi gerekiyor ama Hükûmet her defasında çıkıyor Plan
yapıyoruz. Biz çiftçiye plan yapıyoruz." diyor. Ya, çiftçi
artık plan istemiyor, pilav istiyor, pilav; pilav istiyor, aç insanlar,
perişan durumdalar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, Tarım ve Orman
Bakanlığı Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi
Programını başlattı, 21 ile tohum desteği veriyor
yüzde 75. Neden 21 il? Mesela, o iller arasında niye Kahramanmaraş
yok? Sorduğumuz zaman tık yok, cevap vermiyorlar.
Bunun dışında, corona
sıkıntısı yaşadığımız günlerde
belediyelere yönelik çeşitli uygulamalar yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ya, belediyeler vatandaşa hizmet için
vardır. Toplanan yardımlar bloke edildi. Şimdi, Eskişehir
Büyükşehir Belediyesinin, Odunpazarı Belediyesinin, Antalya
Muratpaşa Belediyesinin aşevlerine yönelik bir blokasyon var, bloke ediliyor
hesapları. Ya, ne gerek var buna arkadaşlar? Milletin işiyle
oynadınız, işini elinden aldınız, şimdi bir de
milletin aşıyla oynuyorsunuz ya! Ayıptır,
yazıktır, günahtır! Aşevlerinden ne istiyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar)
Adalet ve Kalkınma Partisine çağrı
yapıyoruz: Elinizi aşevlerinden çekin. Millet zaten
sıkıntılı günler geçiriyor, millet zaten darboğazda,
sıkıntıda, bir de siz çıkıyorsunuz, aşevlerine
verilen desteği kapatmaya çalışıyorsunuz, el koymaya
çalışıyorsunuz.
Maske dağıtacağız. diyorsunuz.
Nerede bu maskeler ya? PTT güya maske dağıtacaktı, insanlar
maske almak için internete girip PTTye sipariş bile veremiyorlar, yok
böyle bir şey. Pazarda Halkevleri maske dağıtıyor,
Halkevlerinin dağıttığı maskeden dolayı,
dağıtan insanlar gözaltına alınıyor. Bu nasıl bir
düşmanlıktır arkadaşlar? Bugünlerin birlik beraberlik günü
olması gerekiyor. diyorsunuz ama siz birlik beraberliğe
inanmıyorsunuz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yunus Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; tabii, Mecliste
bu önerilerin genellikle tarım ve hayvancılık sektörü üzerine
yapılıyor olması aynı zamanda sevindirici bir şey.
Bundan şunu anlıyoruz: Demek ki sadece AK PARTİ değil,
herkes bu meşakkatli sektörün farkında; özellikle bu zor zamanlarda
bile üretim zincirini binbir fedakârlıkla sürdürmeye çalışan
tarım sektörünün katlanmak zorunda olduğu sıkıntıların
herkes farkında.
Evet, tarım sektörü, sermaye
yeterliliğinin zayıf olduğu ve dünyada meydana gelen
sıkıntılardan, elbette, öncelikle etkilenen, zarar gören
sektörlerin başında geliyor. Tam da bu duyguyla, saygıdeğer
milletvekilleri, Karsta Medfûn Harakâni Hazretlerinin çok güzel bir sözü var,
der ki: Türkmenistandan Şama kadar kimin ayağına bir diken
batsa, bizim canımız yanar, içimiz sızlar. AK PARTİnin de
Karstan Edirneye kadar çiftçiye bakışı, saygıdeğer
milletvekilleri, aynen böyledir. Dolayısıyla biz, çiftçimizin, bu
sıkıntılı sektörü bildiğimiz için -iyi bildiğimiz
için- ve onları anladığımız için bunca
yıldır, onlar da bizi çok iyi anladıkları için,
karşılıklı olarak dertlerini dinleyen, çözüm üreten, her
geçen gün yeni projelerle onların üretimini kolaylaştırmak için
gayret sarf eden bir siyasi partiyiz.
Saygıdeğer arkadaşlar, tabii,
elektrik fiyatları yüksek, doğru. Sadece çiftçi için değil,
belki bütün sektörler için enerji Türkiyede maliyetli bir alan ama sadece
elektrik üzerinden düşünmeyin, tarım sektöründe enerjiye
verdiğimiz katkıya bir de şöyle bakın: Arkadaşlar,
mazot desteği, Türkiyede ilk defa AK PARTİyle, çiftçinin enerji
giderini azaltmak için yapılmış en önemli destektir. Elektrik
desteğinin 10 katı kadar büyük bir destektir ve geçen yıl
sadece, çiftçimize mazot desteği olarak ödediğimiz rakam 2,8 milyar
liradır. Bazı konuşmacılar haklı olarak Zor
zamanlarda bir an önce çiftçinin desteklerini ödemeniz gerekir. dedi. Evet, bu
yıl da 22 milyar liraya yükselttiğimiz -geçen yılki bütçemiz
içerisinde yüzde 37,7 artırdığımız tarım
desteklerini- bütçenin 10,5 milyar lirasını daha ilk üç ayda
çiftçimizin hesaplarına yatırdık; helalühoş olsun,
bereketli olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, bir de
krediler
Şimdi, bazı konuşmacılar dedi ki: Çok eski
yıllarda, AK PARTİ öncesi ve sonrası, kredi şöyle ucuz
verilirdi, şu kadar kredi verilirdi, çiftçi istediği krediyi
alırdı. Arkadaşlar, istatistik şu anda dünyadaki en
güvenilir bilim dallarından biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kılıç.
YUNUS KILIÇ (Devamla) O istatistik bize şunu
anlatır, der ki: 2002de Türkiyede çiftçinin Ziraat Bankası ve
diğer kanallardan ulaşabilmiş olduğu kredinin toplam
tutarı -tamamı- 500 milyon lira idi ve bunun geri dönüş
oranı yüzde 39 idi arkadaşlar. Oysa şu anda çiftçimiz,
kendilerinin de ifade ettiği gibi, çok çeşitli kaynaklardan 115
milyar lira kredi kullanabiliyor ve bunun geriye dönüş oranı yüzde
98,5-99larda.
Bakın, çiftçiye bu manadaki
yaklaşımlar arasındaki farkı görmek lazım. Elbette,
bunun içerisinde sıkıntıya düşen çiftçilerimiz yok mudur?
Vardır. Ne kadardır oranı? Yüzde 3,5-4 kadardır. Onun için
de AK PARTİ, Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla, 2019 yılı sonu itibarıyla ödemede zorluk çeken
çiftçilerimizi rahatlatmak adına hem Ziraat Bankası hem de Tarım
Kredi Kooperatifleri aracılığıyla çok düşük faizlerle
yapılandırma ve peşin ödemelerde de ciddi indirimler yaparak
çiftçimizin bu sıkıntılı hâlini gidermeye
çalışmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUNUS KILIÇ (Devamla) Son cümlemi edeyim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Son cümlenizi edin, kayıtlara
geçiyor Sayın Kılıç.
Buyurun.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ama evet, meşakkatli
sektördür, en sıkıntılı sektördür; AK PARTİ bunu en
iyi bilen siyasi harekettir. AK PARTİnin amacı da şudur:
Çiftçinin hayatını kolaylaştırmak, rahatlatmak. Ülkemizin
imkânları oldukça ilk harcayacağımız, el
atacağımız sektör tarım sektörüdür diyor, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.26
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 10/3/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından,
salgınla mücadele kapsamında ev içi şiddet riskine ilişkin
acil önlemler alınması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Nisan 2020 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
10/04/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/4/2020 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
10 Mart 2020 tarihinde İstanbul Milletvekili
Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından (6305 sıra
numaralı) salgınla mücadele kapsamında ev içi şiddet
riskine ilişkin acil önlemler alınması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
10/4/2020 Cuma günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Züleyha Gülüm.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Corona virüsü, insan ayrımı yapmadan herkese bulaşabiliyor ama
toplumsal eşitsizliğimiz, sınıfsal
eşitsizliğimiz, maalesef, sonuçları ve etkileri itibarıyla
ya da korunma yöntemleri itibarıyla bizi eşit kılmıyor.
Çünkü yoksullar açlıkla karşı karşıyayken, kötü
yaşam koşullarıyla karşı karşıyayken
zenginler saraylarında, adalarında korunaklı mekânlarında
kendilerini koruyabiliyorlar. Bu anlamıyla, sadece sınıfsal
eşitsizlik değil, cinsiyet eşitsizliği de aslında
farklılıklar yaratıyor aramızda.
Evet, hepimiz etkileniyoruz ama kadınlar olarak
daha fazla etkileniyoruz. Çünkü Evde kal. demek, aynı zamanda
kadınlara Ev içinde şiddetle baş başa kal. demek de
oluyor. Evde kal. demek, aynı zamanda kadınların kocaya,
babaya, ağabeye, sevgiliye yani ev içerisindeki diğer erkeklere
mahkûm olması anlamına da geliyor. Evde kal.la birlikte eğer
kadınlara yönelik şiddeti engelleyecek tedbirlerimiz yoksa, buna
ilişkin önlemlerimiz yoksa aslında, kadınlara Şiddetle
baş başa kal. demiş oluyoruz.
Peki şu an durum ne diye
baktığımızda, hem dünya örneklerinde hem de Türkiye
örneğinde kadına yönelik şiddetin çok ciddi oranda
arttığını görüyoruz. Sadece mart ayı içerisinde 29
kadın cinayeti işlendi ve bunun ağırlıklı bir
kesimi de ev içerisindeki şiddetle gerçekleşti.
Yine, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonunun
ve diğer derneklerin açıklamalarına göre kadınlara yönelik,
kadınların fiziksel şiddete uğrama oranında yüzde 80
artış, psikolojik şiddete uğrama oranında yüzde 93,
sığınak talebinde de yüzde 78 artış var. Şimdi,
buna karşı peki, tedbirlerde bir artış var mı?
Maalesef, bırakın artışı, var olanların bile
uygulanmadığı bir süreçten geçiyoruz.
ALO 183 hattı, 155 gibi hatlara maalesef
ulaşılamıyor. Karakollarda talepler saklanıyor ve
uygulanmasının önüne geçiliyor. Yine, adliyelerin kapalı
olması, nöbetçi adliye sistemine geçilmiş olması nedeniyle
kadınların başvuracağı mekanizmalar
azaltılmış, daraltılmış durumda. Yine, sığınmaevlerine
önceki dönemlerde olmayan birtakım kurallar getirilerek darp raporu gibi,
coronaya ilişkin tespit raporu gibi ya da o ilde ikamet ediyor olmak gibi
birtakım sınırlamalar getirilerek kadınların
sığınmaevlerinde kalabilmesinin de önü kesilmiş durumda.
Şimdi, tüm bunları yapmak yerine, tam
tersine, var olan uygulamaları daha fazla genişletmek gerekiyor.
Neler yapılabilir diye birkaç örnek verelim, belki dikkate
alırsınız. Haklar konusunda acilen bilgilendirme
çalışmaları yapılması lazım, ALO 183
hattının sadece kadına yönelik şiddete özgülenmesi ve
buradan başvuruların hızla alınması lazım.
Sığınaklarda gerekli sağlık önlemlerinin, karantina
işlemlerinin düzgün uygulanması lazım. Yine, adliyelerde
kadına yönelik şiddetle ilgili özel nöbetçi birimlerin olması ve
başvuruların buradan hızla yapılabilmesi lazım.
Kadınların emniyet güçlerine ulaşabileceği yeni
mekanizmalar üretmek gerekir ki bu konuda Fransa ve İspanyada örnekler
var, görmek istiyorsak bunları görebiliriz. Yine, kadınların
barınma hakları için sığınmaevleri dışında
da -ki sığınmaevleri sayısı maalesef yeterli
değil- otel ve benzeri yerlerde kalma imkânının
sağlanması gerekiyor ama dediğim gibi, 6284 sayılı
Yasanın aslında daha etkin uygulanması gerekirken tersine bir
durumla Hâkimler ve Savcılar Kurulu erkekleri koruyan kararlar almaya
devam ediyor.
Kadınlara yönelik şiddetin yanında
kadın yoksulluğu da artıyor, görünmeyen kadın emeği de
çok fazla artıyor; bütün ev işleri kadınlara yüklenmiş
durumda ve bu süreçten dolayı da temizlik işleri, yemek işleri, çocuk
bakımı işleri, hasta bakımı işleri, maalesef,
erkek egemenliğinden kaynaklı iş bölümünden dolayı sadece
kadınların işi olarak görülmeye devam ediyor. Bunun
değişmesi gerekiyor; devletin bu konuda kendi üzerine düşeni
yapması gerektiği gibi, erkeklerin de bu işlerde
ortaklaşması gerekiyor. Bu da yetmiyor çünkü kadınlar aynı
zamanda, bu süreçte yoksullaştılar, daha fazla ekonomik kayba
uğradılar ve erkeğe, evdeki kocaya mahkûm kaldılar. Biz
mahkûm kalmanın sonucunu biliyoruz; şiddete boyun eğmek zorunda
kalırsınız, her türlü hakarete boyun eğmek zorunda
kalırsınız, bunun için de acil tedbirlerin alınması
gerekiyor. Öncelikle İşten çıkarmalar yasaklandı.
deniliyor ama ücretsiz izinle yasaklanıyor; bir an önce, zorunlu sektörler
dışında çalışan bütün emekçilere ücretli izin
hakkının sağlanması gerekiyor.
Kadınlar açısından şöyle bir
problemimiz de var: Özellikle ev eksenli çalışan kadınlar,
sigortalı olmayan kadınlar, temizlik işçisi kadınlar,
eğlence sektöründe, kafelerde, lokantalarda çalışan
kadınlar -ki ağırlıklı olarak da buraların
kadın emeğinden gittiğini biliyoruz- özellikle hizmet sektöründe
çalışanların ağırlıklı kadınlar
olduğunu da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Dolayısıyla
kadınlara bu dönem içerisinde ekonomik destek gerekiyor, kadınlara
aylık düzenli bir maaşın bağlanması gerekiyor, bunun
bağlanmaması hâlinde kadınları şiddetle baş
başa bırakacağımız açıktır.
Diğer yandan, biz yeni
sığınmaevleri talep ederken, yeni mekanizmalar talep ederken,
maalesef, Diyarbakırda, kayyum atanan belediyede, kadınların
dayanışma merkezleri için kurulan başvuru merkezleri ve
sığınmaevlerine alınması için yapılan
başvuru mekanizmaları ortadan kaldırılıyor,
kadınların bu konuda başvuracağı mekanizmalar yok
ediliyor.
Şimdi, bunu anlamak mümkün değil
gerçekten. Biz mekanizmaları çoğaltmak yerine neden var olan
mekanizmaları ortadan kaldırıyoruz, neden var olanları
zorlaştırıyoruz, neden yeni önlemler almıyoruz?
Kadınlara Ev içinde kalın. derken Öl. dediğimizin
farkında değil miyiz? Bu nedenle, bir an önce kadınlara yönelik
şiddetin ve çözüm yöntemlerinin araştırılacağı
bir araştırma komisyonu kurulmasını öneriyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun
zamandır tek bir gündemimiz var bizim, coronavirüs salgını.
Diğer sorunlar görünmez oldu bu hâliyle. Toplumda dezavantajlı
gruplar için hayat daha da zorlaşıyor, mesela, kadınlar, özellikle
de şiddete maruz kalan kadınlar. Pek çok kadının bu
salgını yenebilmek için sığındığı
evler, onlar için artık güvenli değil. Birleşmiş Milletler
Kadın Biriminin de Değişen Dünyada Aileler
başlıklı 2019 Dünya Kadın İlerleme Raporunda, aile
içi şiddetin şaşırtıcı derecede
yaygınlaştığını gösteren istatistikler,
kadınlar için en tehlikeli yerlerden birinin evleri olduğunu ortaya
koyuyor. Geçtiğimiz yıl ülkemizde 474 kadın cinayeti
işlendi, geçtiğimiz ay Türkiyede 29 kadın cinayeti
yaşandı ve bu kadınlarımızın 18i de evlerinde
öldürüldü. Ülkemizde kadınlar en çok eşleri, babaları,
sevgilileri, kardeşleri gibi yakınlarındaki erkekler
tarafından öldürülüyorlar. Dolayısıyla evde kalmak, pek çok kadını
korumadığı gibi daha büyük bir ateşe atıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun destek
hattına mart ayında gelen başvurular, coronavirüs mücadelesinde
kadınların gözetilmediği şeklinde bir işaret veriyor.
Platforma göre, kadınlar virüsün bulaşma riski yüzünden darp raporu
almak için hastaneye gitmekte bile tereddüt ediyorlar; en vahimi de kolluk
birimleri, corona virüsü bahane ederek kadınları şiddetten
koruyan 6284 sayılı Kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine
getirmeyebiliyorlar. Bu yüzden şiddet failleriyle ilgili tedbirlerde
aksaklıkla karşılaşma endişesi, kadınları
haklarını kullanmaktan vazgeçiriyor. Kadınlarımız,
saldırgan salınırsa şiddeti de artırır
endişesi taşıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu infaz kanunuyla alakalı birkaç şey söylemek
istiyorum. Geçtiğimiz günlerde bir şey söylemiştim, siz sadece
ve sadece cezaevlerini boşaltırken dışarıdaki
muhalifleri cezaevine atma konusunda bir hesap yapıyorsunuz. Bakın,
size bir şey söyleyeceğim; dün bir arkadaşımızın
başına gelen: Bir bilim adamı, bir hekim Doçent Doktor Levent
Akçay, 2011de benimle beraber milletvekili adayıydı, Milliyetçi
Hareket Partisi 1inci bölge milletvekili adayıydı, 2014
yılında da Milliyetçi Hareket Partisinin Kadıköy Belediye
Başkanı adayıydı. Bu arkadaşımız bir hekim.
Bilim adına coronavirüsle ilgili yaptığı
paylaşımlarda yapılan yanlışlıklar, birtakım
meselelere doğru yaklaşılması konusunda sosyal medyada
ikazlarda bulunuyor. Fazla geçmeden, üç gün sonra emniyetten davet alıyor.
Emniyete gittiğinde Ne oldu? diyor yani bu
paylaşımlarından dolayı bir sıkıntı
olduğunu düşünmüyor, Ben bir bilim adamıyım, bir hekimim.
diyor. Hayır, siz 2011de, 2014te birtakım tweetler
atmışsınız. Ne tweetler atmışım?
Adalet ve Kalkınma Partisine muhalif birtakım tweetler
atmışsınız. Ya ben o dönem milletvekili
adayıydım, doğal olarak seçim meydanlarında söylediklerimi
Twitterda paylaştım. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ben o gün, milletvekili
adayıyken, belediye başkanı adayıyken, bunları
yazarken hiç aklınıza gelmedi de şimdi bir bilim adamı
sıfatıyla coronovirüsle ilgili yapılan hataları
yazdığımda mı bu tweetler ortaya çıktı? Dokuz
sene sonra arkadaşımıza bunun hesabı sorulmaya
çalışılıyor, ifade vermiş, mahkemeye
devretmişler.
Bakın, arkadaşlar, bir daha söylüyorum: Bu
istibdat dönemidir, bu dönemin ismi zulüm dönemidir. İnsanlara zulüm
yaparak iktidar olamazsınız, muktedir olamazsınız. Bu
insanlar size çok kötü bir ders verecek, geçmişte bu dersi alanlar çok fazla.
Yüzde 21 oy alanların yüzde 1,2 aldığı dönemler oldu.
Zannetmeyin ki şu gücünüz hep devam edecek. Ama bu zulümden vazgeçin, ah
alıyorsunuz, beddua alıyorsunuz. Olur mu yahu? Yani sadece muhalif
oldu diye, adama 2011deki tweetlerinden dolayı Gel bakalım... Ya,
adam belediye başkanı adayı, milletvekili adayı, dokuz sene
geçmiş aradan ama maksat şu: Şu anda, bizim
yaptığımız yanlışları
konuşmayacaksınız. Siz aga, biz maraba; yok öyle bir şey!
Gerçek aga millet, millet bunun hesabını sizden soracak.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Aysu Bankoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimize
sağlıklı günler diliyorum.
Kadınlara yönelik şiddet, maalesef, her
geçen gün artmaya devam ediyor, bu corona günlerinde de şiddet
artıyor. Yalnızca mart ayında öldürülen kadın
sayısı 29, şüpheli olarak öldürüldüğü düşünülen
kadın sayısıysa 9 olmuştur ve bunlar sadece tespit
edilebilenlerdir. Daha geçtiğimiz gün bir kadın, eşi
tarafından baltayla vahşice öldürülmüştür; ona, tüm diğer
kadınlarımız gibi, Allahtan rahmet diliyorum.
Şimdi, bizim bu zorlu süreçte
kadınları unutmamamız ve bunu unutturmamamız gerekiyor.
Evde kal. çağrısı yapıyoruz ama evde kalınan sürenin
artmasıyla da şiddet tehlikesinin arttığını
unutmamamız gerekiyor, kadınların canlarına ve vücut
bütünlüklerine yönelik açık ve yakın bir tehdit vardır çünkü.
Her zaman, kadınlar için 6284 ve İstanbul
Sözleşmesi amasız, fakatsız uygulansın diyoruz ama biz
bunu söylerken Hâkimler ve Savcılar Kurulu 30 Mart tarihli kararında
şunu söylüyor: 6284 kapsamındaki tedbir kararları, yükümlülerin
sağlıklarını tehdit etmeyecek şekilde
değerlendirilsin. Şimdi, bu ucu açık karar, şiddet
uygulayan erkekle aynı evi paylaşmak zorunda kalan kadını
şiddete mahkûm etmek değil de nedir? Bu, tam olarak, salgın
bahanesiyle Ben 6284ü uygulamıyorum. demektir. Bu karardan ivedilikle
dönülmelidir değerli arkadaşlar. Devletin erkek şiddetine
karşı önleyici tedbirler almaktan başka çıkış
yolu yoktur.
Bizim, kadınların ve çocukların
güvenliğinin sağlanması hususunda endişelerimiz var.
Salgın nedeniyle evde kalan kadınlar kendilerini nasıl
koruyacaklar? Öte yandan, şu anda görüştüğümüz teklifle
şiddet failleri açık cezaevine geçip ardından da izinli olarak
eve gönderilecekler. Peki, o zaman ne olacak değerli arkadaşlar? Biz
bu kadınların ve çocukların güvenliğini nasıl
sağlayacağız, bu anlamda hangi önlemleri alacağız?
Mesela, İstanbul Sözleşmesinin 56ncı maddesindeki gibi,
oradaki tedbirler gibi mağdur kadınları bilgilendirecek miyiz
yoksa kadınlar bu hükümlüleri, bu mahkûmları bir anda
karşılarında mı bulacaklar?
Değerli arkadaşlar, kadınlar için
acil tedbirler almak zorundayız. Şiddet, salgın tedbirleri
kılıfı altında normalleştirilemez. Telefonla da olsa
kadınlara psikolojik ve hukuki destek verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bankoğlu,
tamamlayın sözlerinizi.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) ALO 183 hattı
açık deniliyor belki de ama ALO 183 hattı etkin şekilde
kadınlara kullandırılmalıdır ve bu hatla ilgili
kadınlara bilgilendirme yapılmalıdır, kamu spotları
yapılmalıdır, şiddete uğrayan kadınların
başvurabileceği hastaneler belirlenmelidir. Yine, aynı
şekilde, sığınmaevlerine yerleşmek isteyen
kadınların süreci kolaylaştırılmalı, kolluk kuvvetlerine
bu anlamda, bu dönemde uzaklaştırma kararlarının
uygulanması bakımından özel talepte bulunulmalıdır,
özel söylemde bulunulmalıdır. Unutmayın, kadınların
yaşam hakkını korumak hepimizin görevidir ve bu görev, bu
sorumluluk hepimizin omuzlarındadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Ayşe Keşir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR
(Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Öncelikle coronavirüs nedeniyle bugüne kadar vefat
eden tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Bu süreci
en az zararla geçirmemiz için çabalayan başta sağlık
çalışanlarına, Emniyet teşkilatına, marketlerde,
eczanelerde çalışan tüm çalışanlara da buradan
şükranlarımı iletiyorum. Aynı zamanda, bugün, polis
teşkilatının 175inci yıl dönümü; Türk polisini buradan
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, ben hem grup önerisini hem de Hâkimler
ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği tarafından 30 Mart
tarihinde çıkarılan yazıyı, genelgeyi çok dikkatli okudum.
Keşke, aynı dikkatle arkadaşlarımız da okumuş
olsaydı. Bakanın ilk çıktığı günün akabinde,
Adalet Bakanlığı bazı tedbirler aldı. Beraberinde
Hâkimler ve Savcılar Kurulu da bazı tedbirler aldı. Şimdi,
bu tedbirlere baktığımızda, öncelikle, tüm idari ve adli
yargı sistemi, aslında öncelikli olmayan, ivediliği olmayan
işler anlamında durduruldu. Niye? Bu salgının mahkemeler ve
adliye binaları vasıtasıyla yayılmaması için ama
genelgeyi dikkatli okuduğunuzda göreceksiniz istisnası 6284tür.
İstisnayı tam tersi okuyarak burada, AK PARTİ
karşıtlığı üzerinden, kadınlar ne olur istismar
edilmesin.
Bakın, acil olmayan işler anlamında;
icra işlemleri, haciz işlemleri ve idari ve adli yargılama
işlemleri durduruldu ama hak kaybına sebep olma ihtimali olan acil
işlemler tedbir kararlarıdır ve HSKnin kararında bu tedbir
kararlarının istisna olduğu ve bunlarla ilgili bir durdurma
işlemi yapılmayacağı açıkça ifade edilmiştir;
tabii ki pandemiyle ilgili dikkat edilmesi konusunda bir uyarıyla
birlikte. Bunu tam tersi okumak, AK PARTİ
karşıtlığı üzerinden kadınları
Daha
nasıl söyleyeyim bilmiyorum ama kullanmayın bu kadınları
gözünüzü seveyim.
Bir başka konu, yine yanlış rakamlar.
Bakın, elimde dün akşam itibarıyla verilen rakamlar: Geçen
yılın ilk üç ayına göre bu yılın ilk üç ayında
kadın cinayetleri yüzde 30 oranında azalmıştır. Bir
tek kadının dahi ölmesi her birimiz için ciddi sorumluluktur.
Devletin her kurumu için ciddi sorumluluktur. Ben 17 yaşımdan beri
dezavantajlı kesimleri ve kadınları çalışıyorum.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Kadınları siz kullanıyorsunuz.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Şu
rakamları görmezden gelerek AK PARTİ
karşıtlığı üzerinden lütfen siyaset yapmayın.
Aile içi tecavüzü yasalaştıran parti AK PARTİdir. Evlilik içi
tecavüzü yasalaştıran
(AK PARTİ sıralarından
Cezalandıran. sesleri)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ters söylüyorsun.
AYŞE KEŞİR (Devamla)
yasayla
cezalandıran parti AK PARTİdir. (HDP sıralarından
gürültüler) Yüzde 30 azalmayı da görmezden gelemezsiniz, lütfen
rakamları doğru okuyun. Kadınların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) O zaman çocuklara
tecavüze hak getirmeye çalışmayın bu Meclise.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Gelmiyor ki, gelmiyor.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Gelmiyor.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen
Sayın Keşir.
Buyurun.
AYŞE KEŞİR (Devamla)
Kadınların ev işlerine mahkûm olmasından şikâyet
edenler, keşke PKKnın dağa kaçırdığı
kadınları zorla silahlandırdığından da şikâyet
etselerdi.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
.
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
buradayız, burada ayaktayız.
BAŞKAN Ayakta olmanız yetmiyor efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Söyledik, bize bakmadınız ki.
BAŞKAN Yani işlemi başlattım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır Başkan, biz ayaktaydık.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, işlemi
başlattım, siz tecrübeli bir Grup Başkan Vekilisiniz. Efendim,
bundan sonra bir grup önerisi daha var Sayın Oluç.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul)
Hakkınızı kötüye kullanmayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır Başkan, gerçekten biz ayaktayız.
BAŞKAN İşlem başladı,
kusura bakmayınız. (HDP sıralarından gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ayağa
kalktık Başkan.
BAŞKAN Sayın Oluç
(HDP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz daha
söylemeden biz kalktık.
BAŞKAN Arkadaşlar, Grup Başkan
Vekilinizin söylediklerini duyamıyorum, lütfen
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, siz cümleyi söylemeye başladığınızda
ayağa kalktık.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, başınızı kaldırmadınız.
BAŞKAN Sayın Paylan, müsaade edin.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Nasıl
göreceksiniz bu tarafa bakmadan?
BAŞKAN Sürekli olarak size bakıyorum,
sıkıntı yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, siz cümleye başladığınız anda biz 2 Grup
Başkan Vekili ve arkadaşlarla ayağa kalktık.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Biz ayaktaydık.
BAŞKAN Başladıktan sonra diyorsunuz
değil mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, hayır
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
başlarken.
BAŞKAN Başlamadan mı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Efendim
bakmadınız, önünüze bakıyordunuz.
BAŞKAN Sayın Oluç, siz çok
tecrübelisiniz, ayrıca daha uzun saatler buradayız. Geçmiyor, bundan
sonra bir grup önerisi daha var, onda da istersiniz ama yapmayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben zaten
BAŞKAN İç Tüzük hükümlerini siz benden
daha iyi biliyorsunuz Sayın Oluç. (HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, lütfen
sakin
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bak, geldiler, geldiler.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ya, gelir, gelmez sana ne?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Burada zaten,
nerede? Burada, neredeyiz yani? Burada, dışarıda kulisteyiz,
kulis Meclis değil mi?
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
Arkadaşlar bir dakika müsaade eder misiniz
lütfen.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Dağdan
mı geliyoruz, kulisten geliyoruz.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Burada bulunanların
sağlığı için
Herkes burada.
BAŞKAN Sayın Şahin
Sayın
Ök
Rica ediyorum, lütfen
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partisine ne oluyor, ben onu anlamadım ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Size ne
oluyor?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Özgür Bey, oturun
siz buyurun, biz duruyoruz. Biz de kendi düşüncemizi mi
paylaşacağız burada şimdi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Size ne
oluyor?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bakın, Grup
Başkan Vekilleri burada konuşuyorlar zaten. Siz konuşun, siz
talep edin.
METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Avukat mısın? Avukatlığını
yapıyorsun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Allah Allah! Bu
görüntü nedir, ben bunu anlayamıyorum şimdi.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) HDP
savunuculuğuna devam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya ne terbiyesizce bir
şey ya! Sen ne konuştuğumu biliyor musun?
BAŞKAN Sayın Oluç, bakın,
işleme başlamadan önce sizin bu talebinizi bana iletmiş
olmanız gerekiyor ve son konuşmacının da Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu konuşmacısı olduğunu
biliyorsunuz. Konuşmacı listeleri de elinizde var.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, bakın, konuşmacı bitirdiği anda ben ayağa
kalktım ve elimi kaldırdım. Siz bakmadınız buraya.
BAŞKAN Ben cümleye başladıktan
sonra üstat.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır
efendim.
BAŞKAN Bakın, o zaman kusura
bakmayın. Bakın, müsaade edin. Sayın Oluç, siz tecrübeli bir
Grup Başkan Vekilisiniz, İç Tüzükün hükümlerini de gayet iyi
biliyorsunuz ve ne zaman istenmesi gerektiğini de gayet iyi biliyorsunuz.
Yani, rica ediyorum, takibini de yapıyorsunuz
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan,
bakın, siz Başkanlık Divanının yetkilerini kötüye
kullanıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Toğrul, müsaade eder
misiniz. Sayın Toğrul müsaade edin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Yetkinizi kötüye
kullanıyorsunuz ama.
BAŞKAN Sayın Toğrul, müsaade edin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Taraf tutuyorsunuz, taraf.
BAŞKAN Açıklamadan önce, işlem
başlamadan önce bu talebinizi yapmış olmanız
gerektiğini biliyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yaptık
Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu sefere mahsus olmak üzere
yoklamayı yapacağım ancak
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya bu seferlik
olur mu?
BAŞKAN Müsaade eder misiniz. Ama işlem
başlamadan önce bu talebi yapmış olmanız gerektiğini
de tekrar kayıtlara geçiriyorum.
Sayın Oluç, Sayın Beştaş,
Sayın Kaya, Sayın Toğrul, Sayın Gergerlioğlu,
Sayın Çepni, Sayın Paylan, Sayın Kaçmaz, Sayın Gülüm,
Sayın Kılıç Koçyiğit, Sayın
Hatımoğulları, Sayın Koç, Sayın Işık,
Sayın Turan, Sayın Çelik, Sayın Kemalbay, Sayın Ersoy,
Sayın Taşdemir, Sayın Başaran, Sayın Coşkun.
Yoklama işlemini başlatıyorum ve üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.12
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama
işlemini tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 10/3/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından,
salgınla mücadele kapsamında ev içi şiddet riskine ilişkin
acil önlemler alınması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10
Nisan 2020 Cuma günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 10/4/2020 tarihinde Hatay
Milletvekili Serkan Topal ve arkadaşları tarafından, Hatay
ilinde coronavirüsün neden olduğu ekonomik ve sosyal sorunların önüne
geçilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Nisan 2020 Cuma günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
10/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/4/2020 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzük'ün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Hatay Milletvekili Serkan Topal ve
arkadaşları tarafından Hatay'da coronavirüsün neden olduğu
ekonomik ve sosyal sorunların önüne geçilmesi amacıyla 10/4/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan 1730 sıra no.lu Meclis Araştırma Önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/4/2020 Cuma
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Serkan Topal,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle, polis teşkilatımızın
yıl dönümünü kutluyor ve kendilerine sağlık, sıhhat,
başarılar diliyorum. En kısa sürede de umarım onların
özlük haklarını iyileştirme noktasında iktidar yetkilileri
çalışma getirir, biz de o konuda destek veririz.
Değerli arkadaşlar, dünya tarihinde
hepimizin çok iyi bildiği, Orta Çağda mesela kara veba vardı,
17nci yüzyılda kolera vardı, 20nci yüzyılın
başında İspanyol nezlesi vardı yani salgınların
tamamında bütün devletlerin ortak hikâyeleri var; ortak amaçları,
özellikle salgınla mücadele etmek, sağlık konusunda mücadele
etmek ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki önemli olan, salgından sonra
Çünkü
bu, sadece sağlığı tehdit etmiyor, aynı zamanda
ekonomiyi de tehdit ettiği için ekonomik anlamda da mutlaka devletlerin bu
konuda önlem alması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu konuda ne
önlemler alıyor, onu şu ana kadar gerçekten göremedik. Ama en önemli
şeyin mutlaka üretim olduğunu, mutlaka çiftçilerin desteklenmesi
gerektiğini bu kürsüde ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, evet, konumuz Hatay.
Bu kürsüde Hatayın sorunlarını o kadar çok dile getirdim ki
değerli arkadaşlar, gerçekten bu kürsünün dili olsaydı,
canlı olsaydı inanın bu kürsü kayıtsız kalmazdı
Hatayın sorunlarını çözmek için. Hatayın küresel ve
bölgesel sorunlardan en çok etkilenen il olduğunu defalarca dile getirdim,
Reyhanlıda defalarca bombalar patladı, sınırlar
kapatıldı ve ilk 500 bin Suriyeli gelip Hataya yerleşti.
Şu anda dahi dikkat ederseniz Barış Harekâtı Hataydan
yapıldı ve Hatayda on binlerce vatandaşımız
işsiz kaldı, birçok esnafımız kepenk kapattı, çiftçilerimiz
üretemez duruma geldi ama maalesef şu anda hâlâ sorunlar devam ediyor
değerli arkadaşlar. Şimdi, çok basit bir örnek vereceğim:
Türkiyenin herhangi bir X ilinde 3 bin Suriyeli varsa Hatayda 500 bin
Suriyeli var. Devletten belediyelere giden ödenekler şu anda eşit olarak
gidiyor mu? Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı
değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Hatayla ilgili acilen
yapılması gerekenleri burada sıralamak istiyorum: Özellikle
çiftçimize destek olmamız gerekiyor, 2019 pamuk destekleme kredisi hâlâ
verilmedi, Amik Ovası şu anda destek bekliyor. Kepenk kapatan
esnafımıza destek olmamız gerekiyor, yanlarında
çalışan işçilerimize destek olmamız gerekiyor,
havaalanından dolayı orada gerçekten mağdur olan
vatandaşlarımız, çiftçilerimiz destek bekliyor, turizm sektörüne
can suyu vermemiz gerekiyor. Hataydaki vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin tamamının giderilmesi gerekiyor ve özellikle
esnaflarımızın kredilerinin, kredi kartı
borçlarının bir yıl mutlaka ötelenmesi gerekiyor. Gerçekten,
değerli arkadaşlar, nakliyecilerimizin tır filoları şu
anda pas tutmuş durumda, traktörler çürüyor. Bu yüzden vergilerinin, SGK
primlerinin, kira ve personel giderlerinin mutlaka devlet tarafından
karşılanması gerekiyor. Yine, okul servis şoförleri şu
anda işsiz kaldı. Bakın, bunların üzerine 500 bin
Suriyeliyi eklersek... Ayrıca, yine Hataylı
vatandaşlarımızın elektriği, suyu ve doğal
gazının tamamının ödenmesi gerekiyor. Bunu bir kez daha
burada ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Yine, Hatayda yaklaşık 40 bin kişi yurt
dışında çalışıyor. Bunu defalarca bu kürsüde dile
getirdim, tekrar dile getireceğim. Evet, Kuveyte uçak gönderildi. Daha
önce de teşekkür etmiştim Sayın Zengine, Sayın
Dışişleri Bakanına, Sayın Dışişleri
Bakan Yardımcısına. Tabii, bu arada gerçekten olağanüstü
performans gösteren ve bütün vatandaşlarımızla eşit bir
şekilde ilgilenen Kuveyt Büyükelçimiz Sayın Ayşe Hilal Sayan
Koytaka gerçekten emeklerinden dolayı burada ayrıca teşekkür
ediyorum.
Tabii, değerli arkadaşlar, burada
şöyle bir durum var: Özellikle Arabistanda çok ciddi
sıkıntılar var, oralarda 6 binin üzerinde mağdur olan,
mahsur olan vatandaşımız var. Katar, Libya, Umman,
Kıbrıs, Irak ve diğer ülkelerimizde özellikle Hataylı olup
oralarda çalışan, işçi sınıfında
çalışan gerçekten binlerce vatandaşımız var. Bu
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin bir an önce
giderilmesi noktasında bu kürsüde daha önce de konuştum, bir kez daha
söylüyorum değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Topal, tamamlayın
sözlerinizi.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Dışişleri Bakan
Yardımcısıyla görüştüm, bununla ilgili çalışmalar
yürütülüyor, karantina bölgesi oluşturulmaya
çalışılıyor, teşekkür ediyorum ama gerçekten şu
anda binlerce vatandaşımız... Benim telefonum susmuyor.
Dolayısıyla, bir an evvel bu karantina bölgesinin halledilmesi ve
uçakların gönderilmesi gerekiyor. Gerçekten vatandaşlarımız
mağdur, Hatay halkı mağdur. Hatay halkı esnafının
bütün sorunlarının giderilmesi gerekiyor. Evet, Biz bize yeteriz.
kampanyası başlatıldı ama Biz bize bağış
yaparak değil, biz bize üreterek... diyorum. Ülkenin
kaynaklarını halkımıza kullanarak yeteriz. diyorum. Bu
yüzden, son olarak, bir kez daha, yurt dışındaki
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi
noktasında ivedi bir şekilde kriz masasının karar
almasını burada diliyorum.
Son olarak grubuma, yurt dışındaki
vatandaşlarımıza, Hatay hakkında verdikleri desteklerinden
dolayı başta Grup Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özele
teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke olarak corona
belasıyla mücadele ederken hem ciddi bir sağlık tehdidiyle hem
de ekonomik olarak büyük bir tehlikeyle karşı karşıya
olduğumuzu bu kürsüden defalarca dile getirdik. İçinde
bulunduğumuz bu süreçten etkilenen kesimlerin başında
esnaflarımız gelmektedir değerli arkadaşlar. Bugün
baktığımızda çarşılar, sokaklar boş,
esnaflar perişan durumdadır. Vatandaşlarımız lokantalara,
pastanelere, berberlere, kuaförlere, terzilere gidemiyor. Açık olan esnaf
siftah yapmadan akşam dükkânını kapatıyor, evine gidiyor.
Taksiler, minibüsler, servis araçları, otobüsler boş
dolaşıyor ancak kira, elektrik, su, doğal gaz, stopaj, sigorta,
vergi ödemeleri ve çalışanların aylıkları ise devam
ediyor.
Değerli milletvekilleri, ekmek teknelerinin
kapatılması ya da tedbirlerden dolayı iş yapamaz duruma
gelmesi doğal olarak esnafı çok zor duruma düşürmüştür.
Kamu bankaları, esnafa yönelik bazı tedbirler açıkladı
ancak bize gelen bilgiler ışığında görüyoruz ki bu
hususlarda esnafımız birçok sorunla da karşı
karşıyadır. Öncelikle belirtmeliyim ki esnafımızın
beklentisi kredi kolaylığı değildir. Ancak, buna
rağmen, kredi başvurusu yapan esnafımızın büyük bir
bölümü olumlu cevap alamadığını bizlere iletmektedir.
Bankalarca kredi kolaylığı sağlandı. denilmesine
rağmen sicili temiz olmak şartının kati suretle
aranması birçok evrak vesaire diyerek şartların
zorlaştırılması esnafımız için bu desteği yok
hükmünde kılmıştır.
Değerli arkadaşlar, esnaflarımız
diyor ki: Kredi müracaatında bulunduğumuzda Kredi borcun olmayacak,
BAĞ-KUR ve
SGK borcun olmayacak, devlete vergi borcun olmayacak, kredi notun iyi olacak,
beş yıl içinde esnaf kefalet ya da KOSGEB destekli kredi
kullanmamış olacaksın. deniliyor. Ayrıca, bir de
taşınmaz ya da 5 yaşında bir araç ipotek edeceksin. Bu
nasıl iştir? Alacaklı borcunu istiyor, devlet borcu olana kredi
vermiyor; verse bile dükkânımız kapalı, nasıl
ödeyeceğiz? Biliniz ki Kredi almak Kafdağının
arkasına ulaşmaktan zor. diyor esnafımız. Arkadaşlar,
esnafımızın bu sesine kulak vermeliyiz.
Değerli arkadaşlar, bir konuyu daha arz
etmek istiyorum. Bir de bankaların farklı uygulamaları söz
konusu, birbirlerinden farklı belgeler isteyip işi yokuşa
sürüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Kısacası,
esnafa söylenenler, büyük büyük manşetlerle ilan edilen önlemler hiçbir
derde derman olamamıştır, dağ fare doğurmuştur.
Değerli milletvekilleri, ticari faaliyetlerine
geçici süreyle ara verilen esnaf ve sanatkârlarımız başta olmak
üzere tüm esnaf ve sanatkârlarımıza özel bir paket
hazırlanmalı, hiçbir engel ve prosedür olmaksızın talepte
bulunan her esnafımıza sıfır faizli en az bir yıl geri
ödemesiz kredi imkânı sağlanmalıdır. Ama her şeyden
önemlisi, her şeyden öncelikli, ivedi olarak en az aylık 1.500 TL
olmak üzere üç ay nakit yardımı yapılarak esnafımıza
bir nefes aldırılmalıdır.
Verilen önergeyi desteklediğimizi beyan ediyor,
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 16 Ocakta
Hatayın Samandağ ilçesine bağlı Tekebaşı
Mahallesinde, sabaha karşı yapılan ev baskınında
uygulanan şiddete tanıklık eden bir annemiz geçirdiği kalp
krizi sonucu yaşamını kaybetti ve bu anamızın
oğlu Ümit Özçelik, Samandağ Abdullah Cömert Meydanında bir
adalet nöbeti başlattı. Bu nöbetteki amacı da buna, annesinin
ölümüne sebebiyet verenlerin yargı önüne
çıkarılmasıdır. Bunu daha önce de Meclise defalarca
taşıdık. Bu konuda acil bir biçimde adım atılması
gerektiğini belirtmeliyiz.
Evet, bütün dünyada, özellikle pandeminin de daha
fazla açığa çıkardığı bir ekonomik kriz
yaşandığı bir gerçektir. Sadece Türkiyenin değil, bu,
bütün dünyanın sorunudur doğrudur fakat bazen ülkeler, devletler
aldığı önlemlerle, bugüne kadar uygulayageldikleri ekonomik
politikalarla esasen buna ön almış olabilirlerdi. Fakat Türkiye
ekonomisine baktığımızda -az önce tarımla ilgili
konuşmalar oldu örneğin- deniyor ki, tarımın önemi nihayet
fark edildi ki diğer bütün partiler bunun üzerinde vurgu yapıyor.
Bakın, bugün Çukurovanın, Amik Ovasının, yani Akdeniz
Bölgesinin ne kadar verimli olduğunu birbirimize anlatmaya gerek yok.
Fakat genel olarak, uygulanan tarım politikaları, çiftçinin bugüne
kadar desteklenmemiş olması, tarım arazilerinin imara
açılması ne yazık ki bu ülkeyi domatese bile -ithal edilecek
düzeyde domatese bile- muhtaç etmiş durumdadır.
Evet, herkesin malumu Hatayda, Adanada, Mersinde
yurt dışı işçiliği, nakliyecilik; özellikle Hatay için
diyorum sınır ticareti ve tarım temel gelir
kaynaklarıdır. Oraya hiçbir zaman doğru düzgün bir fabrika
kurulmadı. Çünkü Hataya sürekli -bir devlet geleneğidir- bir üvey
evlat gözüyle bakılır. Bu iktidar, bu üvey evlat gözüyle bakmayı
devam ettirdi, bu geleneği sürdürdü.
Yurt dışı: Bu savaş siyasetiyle
beraber yurt dışı zaten kapandı. Özellikle Orta Doğu
ve Kuzey Afrikada çalışan işçiler uzun bir zaman önce tek tek
evlerine geri dönmek zorunda kaldı. Bir kısmı, özellikle
Libyada -yine bu kürsüden dile getirmiştik- Volkan Altınok, Mehmet
Demir bir seneyi doldurmuş durumdalar, hâlâ Hafter güçlerinin elinde
Erdoğanın askerleri diye tutulmuş olan 2 işçi, 2 emekçi
var; aileleri hâlâ akıbetlerini bilmiyor bu insanların.
Bugün, nasıl Nail Noğay Roman kadına
Çocuklarım aç, nasıl evde kalalım? dediğinde Geber.
dediyse, bu ülkedeki diğer halklara, Araplara, öteki gördükleri her kesime
ne yazık ki bu zihniyet yansımaktadır ve Geber. denmiş
olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Oruç.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Bugün,
Suriyedeki savaşın en mağduru olan illerden biri, bir
sınır ili olarak Hataydır ve 500 bine yakın Suriyeli
sığınmacı var. Bugün, Suriyeli sığınmacılar
oldukça düşük ücretle çalıştıkları için yerli
işçiler işsiz kalıyor, bu da savaşın
yarattığı büyük paradokstur. Bir barış siyaseti
izlenseydi bu paradoks yoksulun, işçinin, emekçinin, göçmenin boynuna
geçirilmiş bir ip olmak yerine daha fazla çözümcül şeyler
üretilebilirdi.
Yine, aynı şekilde, bu bölgeden
-demiştik ki- Orta Doğu ve Kuzey Afrikada çalışan çok
sayıda işçi var. Coronavirüs dolayısıyla mağdur olan,
şu an işinden alıkonmuş, kimisi esnaftır,
dükkânını kapatmış, açlık ve yoksullukla
cebelleşirken yurt dışında
Bu konuda diğer birçok
milletvekili gibi bana da ulaşan çok sayıda işçi kardeşimiz
oldu. Bunu Meclise bir biçimiyle taşıdık ama yeterli karantina
olanakları sağlanmadığı için bütün işçilerin
talepleri yerine getirilmemiştir. Buradan bu işçilerin taleplerinin
yerine getirilmesini bir kez daha talep ediyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına, Sayın Hacı Bayram Türkoğlu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI BAYRAM TÜRKOĞLU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk
Partisinin Hatayın sorunlarıyla ilgili verdiği grup önerisi
üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Serkan Bey kardeşim çalışkan
bir kardeşimiz. Zaman zaman da tabii, Hatayın sorunlarıyla
ilgili fikir mütalaasında bulunuyoruz. Kendisinin de ifade ettiği
gibi özellikle Suudi Arabistanda, Kuveytte ve diğer ülkelerde bulunan
hemşehrilerimizin bu corona salgını dolayısıyla ülkeye
gelişlerinde birlikte de çalışmalarımız oldu.
Birçoğu geldi ama hâlâ Suudi Arabistanla ilgili de grubumuzun
çalışması var; Dışişleri
Bakanlığımızla temasımız var, Dışişleri
Bakanımıza, Yardımcımıza hassaten orada duyarlı
davranan büyükelçilerimize ben bir kez daha huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; öncelikle, tabii, Polis Haftası münasebetiyle, polis
teşkilatımızın kuruluşunun 175inci yıl dönümü
dolayısıyla ben bir kez daha tüm polislerimizin sağlık,
afiyet içerisinde görev yapmalarını diliyor; görevleri
başında şehit olan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle
anıyorum. Gazilerimize ve emeklilerimize sağlık, afiyet
diliyorum.
Evet, coronavirüs deyince bu, küresel bir
salgın. Bugün -dün itibarıyla- 1 milyon 579 bin kişi dünyada bu
hastalığa, corona virüse yakalanmış durumda; 42 bin de
şu anda bizim ülkemizde bir vaka sayısı var, vefat edenimiz de
908. Coronavirüs dolayısıyla hayatını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
hastalarımıza da acil şifalar diliyorum.
Şimdi, tabii, başta Sağlık
Bakanımız tarafından olmak üzere coronavirüs
dolayısıyla toplanan Bilim Kurulunun sık sık bir araya
gelerek aldıkları tedbirler kamuoyuyla paylaşılmakta. Türk
insanı hassas; gerçekten bu zor günlerde her zaman olduğu gibi
birlikte, bir arada olmayı, alınan kararlara uymayı bilerek bunu
birlikte atlatmanın mücadelesi içerisindeler.
Hataya gelince; Hatayda bugüne kadar
coronavirüsten dolayı 67 vaka var, yoğun bakımda 10
yatanımız var ve 1 vefatımız var, Allah rahmet eylesin.
Bu arada tabii, coronavirüs deyince bunun ülkeler
üzerinde sosyoekonomik etkileri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Türkoğlu,
tamamlayın sözlerinizi.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Bu sarmal
etkiden bütün ülkeler etkilendiği gibi bizim ülkemiz de etkileniyor,
dolayısıyla Hatayımız da etkileniyor, etkilenmedi demek
biraz yanlış olur. Ama şu var ki Hatay deyince, gerçekten, bir
sanayi şehri, bir tarım şehri, bir turizm şehri, bir
ticaret şehri akla gelir. Turizmin her türlüsü var ve Türkiyede -şu
anda barındırdığı 2 milyona yakın nüfusuyla-
ticaret hacmi olarak da 8-10 vilayet arasında. Tarım
işçilerimiz, tarımda çalışanlarımız üretimine
devam ediyor. Bir tesisimiz izolasyon dolasıyla kapalı, onun
dışındaki tüm sanayi tesislerimiz çalışmaya devam
ediyor. Fabrikalarımızın birçoğunda tabii vardiyalı
sisteme göre çalışma devam ediyor; limanlarımız açık,
ihracatımız devam ediyor. Dolayısıyla
Cumhurbaşkanımızın 100 milyarlık
açıkladığı tedbirler manzumesi, tedbirler paketi bizim
ilimizde de payımıza düşen kadar uygulanıyor. Kredi Garanti
Fonu aracılığıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Türkoğlu,. sadece bir kez uzatabiliyorum.
HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Devamla) Peki, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biraz önceki
hatiplere mikrofonu açtınız, şimdi niye açmıyorsunuz?
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, biraz önceki hatiplere selamlama için süre verdiniz.
BAŞKAN Sayın Tanal, hoş geldiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İnsani bir
şey
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun,10 Nisan
2020 Cuma günkü birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık
çalışma günlerinin dışında 11 Nisan 2020 Cumartesi
günü saat 14.00te toplanmasına, 11 Nisan 2020 Cumartesi günkü
birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma
günlerinin dışında 12 Nisan 2020 Pazar günü saat 14.00te
toplanmasına, 12 Nisan 2020 Pazar günkü birleşiminde 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 13
Nisan 2020 Pazartesi günü saat 14.00te toplanmasına ve bu
birleşimlerinde denetim konularının görüşülmeyerek
Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ve 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
10/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 10/4/2020 Cuma günü (bugün)
toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Özlem
Zengin
Tokat
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun, 10 Nisan 2020 Cuma günkü (bugün)
birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde, haftalık
çalışma günlerinin dışında 11 Nisan 2020 Cumartesi
günü saat 14.00'te toplanması, bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve 207 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
11 Nisan 2020 Cumartesi günkü birleşiminde 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 12 Nisan 2020 Pazar günü saat 14.00'te toplanması,
bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve 207 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
12 Nisan 2020 Pazar günkü birleşiminde 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde, haftalık çalışma günlerinin
dışında 13 Nisan 2020 Pazartesi günü saat 14.00'te
toplanması, bu birleşiminde denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi
ve 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Ramazan Can.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
207 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmeye
devam ediyoruz. Toplumun kahir ekseriyeti bu kanun teklifinin bir an önce
yasalaşmasını bekliyor. Biz de AK PARTİ olarak,
milletvekilleri olarak bu kanun teklifinin bir an önce yasalaşması
için çalışıyoruz. Toplumun bu beklentisine karşı
duyarsız kalamayız. Bu nedenle, cezaevlerinde ve toplumun diğer
kesimlerinde bu kanun teklifinin bir an önce yasalaşmasını
bekleyenlere karşı cevap vermek durumundayız. Bu nedenle, grup
önerimize göre cumartesi, pazar ve pazartesi günleri Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunu saat 14.00te toplayarak bu kanun teklifini
yasalaştırmaya hep beraber çalışacağız.
Bizler, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi
Grupları olarak bu kanun teklifine destek veriyoruz, diğer siyasi
parti gruplarından da toplumun bu hassasiyetine duyarlı
olmalarını bekliyoruz. Tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi ve
İYİ PARTİ, özellikle kanunda eksik gördükleri yerleri
eleştirmekle, katkı vermekle beraber kanuna da sahip
çıktıklarını gösteriyorlar. HDP Grubu ise kanuna
karşı gerek ön çalışmasında gerekse Türkiye Büyük
Millet Meclisinde destek olmuyor ve bunu da -siyasi parti grubu olarak- bir
demokratik hak olarak görüyoruz. Ancak, toplumun bir kesiminin beklentilerinin
karşılanması noktasında bu kanun teklifi er ya da geç
çıkacak. Toplumda daha fazla gerginlik oluşturmama adına, bir an
önce bu heyecana ortak olma adına Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
milletvekillerini duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu vesileyle infaz kanunuyla ilgili de infaz rejimiyle ilgili
de birkaç şey söylemek istiyorum: Biz, infaz rejimini düzenliyoruz,
herhangi bir af ya da özel af çıkarmıyoruz. Türkiye Büyük Millet
Meclisi infaz rejimini düzenleme yetkisini haizdir. İnfaz rejimini
düzenlerken devlete şu yetki veriliyor Türkiye Büyük Millet Meclisinde:
İnfazı cezaevinde değil cezaevinin
dışarısında da, konutta, gece, mesai saatlerinin
dışında, hafta sonu gibi alternatif infaz rejimlerini
getiriyoruz ve bu infaz rejimlerini hükümlü dışarıda çekerken
şayet infaz kurallarına riayet etmez ise, denetimli serbestlik süresi
içerisinde herhangi bir suç işlerse tekrar cezaevine geri geliyor.
Koşullu salıverme ve iyi hâl ortadan kalkıyor. Bu ne demektir?
İnfaz rejimi tahliye ya da taburcu olanlar için devam etmektedir, afta ise
suçun ve cezanın sonuçları tamamen ortadan kalkmaktadır. Deminki
verdiğim örnekte geriye dönüş olmaz ama infaz rejiminde geriye
dönüş vardır.
Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesine
gideceğini farz ettiğimizde şöyle bir itiraz olabilir: Peki,
infaz rejimine tabi olan düzenlemelerde bazı suçları, hükümleri niye
ayırdınız? Türkiye Büyük Millet Meclisi infaz rejimini
düzenlerken toplumda infial uyandıran suçlarla ilgili infazda lehe olan
düzenlemelerden yararlandırmayabilir. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
yasamanın yetkisindedir. Dolayısıyla toplumda
duyarlılık oluşturan hassasiyeti takdir etme yetkisi de Türkiye
Büyük Millet Meclisine aittir. Türkiye Büyük Millet Meclisi salt bu yetkisini
kullanmıştır. Dolayısıyla aynı şartları
haiz, aynı suçlardan hükümlü olanların aynı lehe düzenlemelerden
yararlandırılması doğrudur fakat farklı suçlarla
ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi istisna koymuş ise bu istisnadan da
onların yararlandırılması doğru değildir.
Bu manada infaz rejimimizin memleketimize, toplumun
büyük kesimine hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bu
kanun teklifinin bir an önce yasalaştırılması
noktasında tekrar bütün grupların desteklerini bekliyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sosyal mesafe
nedeniyle Meclisteki tüm arkadaşlar mesafeli oturuyor. Ben de mesafeli
oturduğum için siz bana diyorsunuz ki Mahmut Tanal, hoş geldiniz.
Yani sanki Meclis çalışmalarını takip etmiyormuşum
gibi beni itibarsızlaştırıyorsunuz. Yani sizden, benden
özür dilemenizi bekliyorum.
BAŞKAN Olur mu öyle şey? Sizin ne kadar
çalışkan bir milletvekili olduğunuzu herkes biliyor Sayın
Tanal, sorun yok.
Teşekkür ediyorum.
Evet, önerge üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu
kanunla alakalı olarak bizim hassasiyetlerimizi içeren hiçbir talebin
yerine getirilmediğinin farkındayız. Bu kanunla beraber arada
getirilen kanunlarla örneğin sulh ceza hâkimlerine, yerel mahkemelere
infaza gittikten sonra dava -bir örnek vereceğim size- sulh ceza mahkemesi
tutuklama kararı verdi, infaza gitti dosya; aslında normalde
alakası kesilmesi lazım dosyanın. Deniyor ki bu yeni kanunla
beraber. Bu dosyayla alakalı eğer tahliye verirse tutuklama yetkisi
veriyor yerel mahkemeye, tersine vermiyor. Ya, böyle bir adalet sistemi olur
mu, böyle bir adalet sistemi var mı? Bakın, sadece ve sadece
Her
meseleyi, her konuyu -Türkiye'nin başına gelen her musibette- ülkede
baskı unsuru olarak kullanmak üzere yasalar çıkardınız. 15
Temmuz hain darbe girişiminden sonra da bu oldu, bu corona virüsü
denilen beladan sonra da. Uygulamaları sadece ve sadece baskıyı
artırmak üzere kuruyorsunuz. Biraz evvel bir örnekten bahsettim; adam
hekim ya, corona virüsüyle ilgili alınan önlemlerin yetersiz
olduğunu, şöyle şöyle önlemlerin alınması
gerektiğini söylüyor. Hayır, sen dokuz sene evvel şunu
yazmışsın, gel bakalım şunun hesabını ver.
Böyle bir şey var mı? Dolayısıyla, biraz evvel Ramazan
Bey'in bu konudaki ifadesinin sehvi bir ifade olduğunu belirtmek
istiyorum, bizim tarafımızdan kabul edilebilir bir yönü yoktur. Daha
sonra, kanun görüşüldükten sonra gerekçelerimizi daha sarih bir
şekilde belirteceğim.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biraz konuşmamı
değiştirmek zorunda kaldım Adalet ve Kalkınma Partili
hatibin konuşmasından sonra. Dedi ki: Halkların Demokratik
Partisi infaz yasasıyla ilgili destek olmuyor. Yani, bir mesele sahiden
böyle çarpıtılabilir ancak. Çünkü günlerden beri bunu sadece, Genel
Kurulda değil
Bakın, söylüyorum Sayın Can: Sizin Grup
Başkanınız dâhil olmak üzere, Adalet Bakanı dâhil olmak
üzere Halkların Demokratik Partisi bu konudaki önerilerini yani infaz
yasasında hangi maddelerde, nasıl değişiklikler
yapılır, alternatifleri ne olur gibi son derece kapsamlı
dosyayı -dediğim gibi- hem grup Başkanınıza hem bizi
ziyarete gelen heyete, Adalet ve Kalkınma Partisi heyetine -içinde Adalet
Bakanlığının bürokratları vardı- hem de
diğer siyasi partilere ilettik, önerilerimizi ilettik. Destek olmamak diye
bir şey yok. Bizim söylediğimiz şu: Ya, siz yandaşa af
çıkarıyorsunuz, yandaşa. Biz buna itiraz ediyoruz,
itirazımız bu. (HDP sıralarından alkışlar) Ve
diyoruz ki: Sizin çıkardığınız bu özel af,
yandaşlarınız için çıkardığınız özel af
coronavirüs salgını nedeniyle, cezaevindeki hükümlülerin ve
tutukluların -siz tutukluları da dışlıyorsunuz-
ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bunu anlatıyoruz size. Biz,
dolayısıyla daha çok insanın bu coronavirüs salgını
karşısında cezaevlerinden çıkarılmasının
yollarını anlatıyoruz size ama siz bunu anlamak istemiyorsunuz.
Ve topluma da sanki Halkların Demokratik Partisi Cezaevinde herkes
kalmaya devam etsin. diyor gibi bir hava yaratmaya çalışıyorsunuz,
bu doğru değil.
Şimdi bakın, bu sizin teklifiniz -tekrar
söyleyeyim- Anayasaya aykırı, bu özel bir af, yandaşa af. Biz
diyoruz infazda eşitlik ve adalet olsun, biz diyoruz tutuklu ve
hükümlüleri kapsasın. Muhalifinize af çıkarmıyorsunuz,
muhalifinize ölüm vadediyorsunuz, bunu anlatıyoruz.
Şimdi bakın, bütün bunları
anlattık size burada, anlamak istemiyorsunuz ya! Ya, düşündüm
nasıl anlatabilirim diye, şimdi bir örnek vereceğim size:
Bakın, Genel Başkanınız Recep Tayyip Erdoğan, bir
zamanlar yattığı suçtan -hani şiir okudu ya- şu anda cezaevinde
olsaydı bu sizin getirdiğiniz tekliften yararlanamayacaktı ya,
anlıyor musunuz? Yani Recep Tayyip Erdoğanın siz hapiste
tutulmasına yol açacaktınız bu yapacağınız
değişiklikle. Bunu anlatmaya çalışıyoruz size, bunu
anlamıyorsunuz, dolayısıyla durum başka bir şey.
Şimdi, efendim, iki noktaya daha değineceğim çok kısaca:
Bir tanesi Bilim Kurulu var ve bu Bilim Kurulunda çalışmalar
yapılıyor, çok önemli önerilerde bulunuyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Uzmanların
çalışmaları var ve bu uzmanların
çalışmalarını merak ediyoruz. Mesela Bilim Kurulu ne diyor
cezaevleri konusunda? diye merak ediyoruz. Bakın, Demokrasi İçin
Birlik içinde geçmiş dönem milletvekillerinin, uzmanların,
aydınların, çeşitli yurttaşların olduğu bir
platform, Bilim Kuruluna açıkça sorular sormuş, demiş ki:
Corona virüsünün hükümlü ve tutuklulara bulaşmaması için hangi önlem
ve önerileri tavsiye hâline getirip siyasi iktidara önerdiniz? Cezaevi
koşullarında coronavirüsten korunmak mümkün mü, mümkünse nasıl?
Hangi kararları aldınız? Tutuklu yakınları, cezaevinde
çalışan personel ve güvenlik birimleri dâhil milyonlarca kişiyi
ilgilendiren bu durumla ilgili Kurulunuzun önerdiği tedbirler nelerdir?
Şimdi, sizleri kamuoyunu bilgilendirmeye, bilimsel olarak bu konu
hakkında açıklama yapmaya davet ediyoruz. demiş Demokrasi
İçin Birlik Platformu. Biz de soruyoruz Bilim Kuruluna. Bilim Kurulu bu
konuda susmasın, açıklama yapsın, çünkü inanıyoruz ki
bilimsel açıklamalar belki bu siyasi iktidarın bu düşmanca
tutumunu ortadan kaldırabilecek bir özellik taşıyabilir.
Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, Sayın Başkanım
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Can.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) İsmimi
anarak bahsetti, dedi ki: Yandaşlarınıza af
çıkarıyorsunuz. 69a göre söz istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanım,
ilave olarak ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Can.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun AK
PARTİ grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi ve
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Halkların Demokratik Partisinin bir kanun
teklifine karşı çıkması doğaldır ve burada
direniş yapması da doğaldır. İç Tüzükün vermiş
olduğu hakları kullanmasına saygı gösteriyoruz, bu konuda
herhangi bir diyeceğimiz yok. Fakat şunu özellikle söylemek istiyorum
ki kanun herkesi kapsar, genel düzenleyici işlemdir. Hukuk fakültelerinin
ilk sınıfında da bunlar gösterilir. (HDP sıralarından
gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Eşitlik
ilkesine aykırı.
RAMAZAN CAN (Devamla) Kanun, lehe düzenlemeler
anlamında nesneldir, objektiftir, herkesi bağlar.
Dolayısıyla Şu yararlanır, bu yararlanır.
diyemezsin. Aynı şartları haiz herkes yararlanır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kendini inkâr ediyorsun şu anda.
RAMAZAN CAN (Devamla) Diğer taraftan,
aynı şartları haiz olmadığı hâlde bu haklardan
yararlanmak istemek, eşitlik ilkesini burada ileri sürmek de doğru
değildir; burada eşitlikten bahsedilemez.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kezzap atan
ile tweet atan aynı mı!
RAMAZAN CAN (Devamla) Diğer taraftan
Yandaşlarınıza af çıkarıyorsunuz.
Yandaşlarınızı tahliye ediyorsunuz. Velev ki böyle
olduğunu kabul edelim. (HDP sıralarından Öyle. sesleri.)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Öyle zaten.
RAMAZAN CAN (Devamla) Peki, sizin
yandaşlarınızı tahliye etsek, sizin tabirinizle af
çıkarsak o zaman iyi mi? Problem yok o zaman! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yandaş değil, insan hakları
İnsan haklarına göre
davran, hukuka göre davran.
RAMAZAN CAN (Devamla) Kendi içerisinde tenakuz
oluşturan beyanlardan sarfınazar etmek gerekir. Eğer bir
şey savunuluyorsa tam anlamıyla savunulur.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Adalet
ve eşitlikten bahsediyoruz.
RAMAZAN CAN (Devamla) Bir şey ya
doğrudur ya yanlıştır. Kendi içerisinde çelişkiler
ifade eden savunmayı da kabul etmemiz mümkün değildir. Bu
çıkacak kanun düzenlemesi toplumda her kesimi ilgilendirmektedir.
İnfaz rejimi, adaletli, objektif, nesnel olarak aynı
şartları haiz olan kişiler hakkında uygulanır.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun AK PARTİ grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
Sayın Ramazan Can Bey söylediler ama ben birkaç ilave yapmak istiyorum
önemine binaen.
Bu infazla alakalı kanun teklifini
görüşmeye başladığımız andan itibaren Genel
Kurulda çokça duyduğumuz bir ifade var -daha önce de itiraz etmiştim-
Yandaşlarınıza af çıkarıyorsunuz. ifadesi.
Şimdi, bir cümleyi duyduğumuz zaman, hukuken de
baktığımızda, bu cümlenin eğer doğru olduğunu
kabul ediyorsanız bu cümlenin dışında kalanların da
-yani bir daire gibi düşünürsek- sizin yandaşınız
olduğunu kabul ediyorsunuz. Yani şu anlama geliyor: Terörden içeride
olanlar, cinsel dokunulmazlığın aleyhine işlenen suçlardan
içeride olanlar, kasten adam öldürme suçunu işleyenler, uyuşturucuyu
üretenler, satanlar; tüm bunlar da yani yararlanamayanlar da o zaman
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Eşitlikten bunu mu anlıyorsun sen Özlem Hanım?
Eşitlikten bu mu anlaşılıyor?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben cümlenizin
yanlışlığını söylüyorum. Zannediyorum bunu
kastetmiyorsunuz ama söylediğiniz şeyin ne anlama geldiğini
anlayınız diye söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Tercihte bulunan
sizsiniz. Siz tercihini yaptınız, biz değil.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Açar
mısınız Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Zengin, devam edin,
buyurun.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Tacizcilere Bir
kereden bir şey olmaz. diyen sizlersiniz. Sizin yasanız, bizim
değil.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz şunu
anlayamıyorsunuz efendim: Tezlerinizi iddia ederken mantıklı bir
kurgu içinde söyleyin.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Eşitliği anlamıyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakın, şunu
söyleyin, şunu, deyiniz ki: Arkadaşlar
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Adaleti anlamıyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz yandaş
dediğinizde, bunların da sizin tarafınız olduğunu
söylüyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Tercihte siz
bulunuyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben samimiyetle
şuna inanıyorum: Aslında derdinizi anlatamıyorsunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) O size
bağlı, size.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz bunu kastetmiyor
olmalısınız, katilleri savunmuyor olmalısınız.
Cinsel bütünlüğe, dokunulmazlığa saldıranları
kastetmiyor olmalısınız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Onları siz savunuyorsunuz, siz!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Uyuşturucu
üretenleri kastetmiyor olmalısınız. Ha, siz şunu
söylüyorsunuz: Bunlar da çıksın, bizimkiler de çıksın. Bu
mudur sizin teziniz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Eşitlik
diyoruz, eşitlik!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sizin teziniz bu
olmamalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Adalet ve
eşitlik!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Adalet
diyoruz, adalet!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teziniz bu
olmamalı. Siz kendi tezinizi başka bir mantık üzerinden
anlatmalısınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Adalet! Adalet!
Adalet!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu
anlattığınızda hiç adalet yok. Bu anlattığınızda
Sizinkiler çıkmasın, bizimkiler çıksın. oluyor. Olur mu
öyle şey?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Estağfurullah.
Adalet, adalet!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kaldı ki ne kadar
yanlış bir ifade olduğunu size söylüyorum. Ne münasebet?
Ayrıca Sayın Oluçun konuşmasında
var. Bugün, Erdoğan içeride olsaydı çıkamazdı. demek,
bizim yandaşlarımızı
çıkarmadığımızın ispatıdır. Bu ifadeniz
ispatıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ya,
Erdoğanı başka bir zihniyet içeri attı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kendi teziniz kendi
içinde bir değil, iki değil, üç tane çelişki içeriyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Erdoğanı
başka zalimler içeri attı, siz atmadınız.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu kadar çelişkiyle
tez savunulmaz. Hukukun bir mantığı var, hukuk arka arkaya
anlamsız kelimeleri sıralama işi değildir. Hukuk
matematiktir, hukuk mantıktır. Mantık yok bu
anlattıklarınızda, mantık.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç
23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hukuk, matematikten önce ve mantıktan önce
adalettir, adalet! (HDP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Adaletin özünde
mantık vardır, mantık vardır, mantık.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sizde adalet
yok, sizde adalet anlayışı yok; önce bunu söyleyelim, birincisi
bu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Mantık hukuktur.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İkincisi,
bakın, Sayın Grup Başkan Vekili, ben şunu anlatmaya
çalıştım size, anlatamadım demek ki
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Anlatamıyorsunuz,
doğru argüman yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) O zaman
şimdi sizin Genel Başkanınız olan Recep Tayyip
Erdoğanı cezaevine haksız yere tıkmış olan hukuk
anlayışı, bugün işte sizin sahip çıktığınız
hukuk anlayışıdır; budur işte. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çünkü o zaman,
o cezayı yatarken siz bu infaz yasasını getirseydiniz
dışarıya çıkarılamayacaktı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Örnekleme doğru
değil, örneklemeniz yanlış.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla sizin getirdiğiniz infaz yasası eşitlikçi
değildir, bunu anlatıyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teziniz
yanlış.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biz demiyoruz
ki: Şunu çıkarın, bunu çıkarın. Ortada bir
salgın var, coronavirüs nedeniyle bütün bunları
tartışıyoruz ve diyoruz ki: Böyle bir zamanda infazda
eşitlik ve adaleti savunmak gerekir, dolayısıyla ayrım
yapmamak gerekir. Bizim yandaşımız olmasıyla ne
alakası var?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Söylüyorsunuz, siz
söylüyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Biz demiyoruz
ki bizim yandaşlarımızı çıkarın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sizin
tanımlamanızdır.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biz diyoruz ki:
Siz kendi yandaşlarınızı çıkarıp size muhalif
olan herkesi cezaevinde tutuyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Külliyen reddediyoruz,
külliyen reddediyoruz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bütün
muhalifleri ölüme terk etme anlayışıdır bu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O sizin işiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bunu
söylüyoruz.
Bakın, ben size bir şey daha
hatırlatacağım. Sayın Grup Başkan Vekili, dün burada
beraberce bir şeyi kınadık değil mi? Bir Roman
yurttaşımıza karşı ya da bir
yurttaşımıza karşı yapılmış olan
insanlık dışı bir durumu kınadık.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Çok güzel, buna
hiçbir itirazımız yok. Şimdi, ben size bir şey
söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Dün burada bunu
kınadıktan sonra tartışmalar devam ederken biraz gerilim
oldu. Bu gerilimin içinde tutanaktan okuyorum, siz de alabilirsiniz
tutanakları- bizim Grup Başkan Vekilimiz Meral Danış
Beştaş soruyor: Ben de bütün kamuoyunun gözünün önünde şunu
söylüyorum: İdris Baluken cezaevinde ölsün mü? Tutanaktan devam
ediyorum, parantez açılıyor, AK PARTİ sıralarından
Ölsün. Sesi parantez kapandı. Şimdi, buyurun Sayın Grup
Başkan Vekili, bu konuda siz o İstanbuldaki kişiyi
kınarken kullandığınız -yani çeşitli ifadeler
var, onları okumama gerek yok, siz hatırlıyorsunuz- aynı
kınama laflarını kendi grubunuzdan kim bu lafı ettiyse ona
da söyleyecek misiniz? İkincisi, kim söylediyse dinlensin bütün
tutanaklar, çıksın ortaya ve onu açıkça teşhir edecek
misiniz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Açın Başkan,
açın, açın
BAŞKAN Efendim, söz talebiniz mi var?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
24.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, konuşmanın hararetine binaen, nezaket
sınırlarını aşmak istemem, kusura bakmayın
lütfen.
Şimdi, Sayın Başkanım, ben kendi
adıma bunu artık söylemekten hayâ ediyorum ama bütün cümlelerimi
inanarak samimiyetle söylüyorum Sayın Oluç. Dün o ifadeyi kullanan
kişiyle ilgili -burada kastettiğim sosyal anlamda- Hayat hakkı
tanımayız. dedim, o ifadeyi kullandım. Ben, Genel Kurulda, bir
arkadaşımızın İdris Balukenle ilgili bu ifadeyi
söylediğini duymadım ama siz diyorsunuz ki Burada var.
Önce şunu çok net söyleyeyim
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tutanakta var.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Müsaade edin
Ben Yok. demiyorum, siz diyorsanız muhakkak.
Ben de buradaki bütün arkadaşlarım da hiç kimse için bu ifadeyi
kullanmaz ve kullanmamalı.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Kullandı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu ifade nasıl
burada olmuşsa, bunu hep beraber konuşuruz, belki önünde
arkasında başka bir şey vardır, başka bir şey
kastedilmiştir ama şunu rica edeceğim
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Hayır,
hayır! Doğrudan duyduk.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakın, ben
doğru düzgün şunu söylemeye çalışıyorum
(HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Grup Başkan Vekili lütfen sözlerini tamamlasın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz, ben, grubum böyle
bir şeyi savunamayız. Biz, hiç kimse için, cezaevinde tutuklu olan,
cezaevinde mahkûm olan, değil eski bir milletvekili kim olursa olsun böyle
bir ifadeyi kabul edemeyiz Sayın Oluç. O yüzden, bence bunun ayrıca
teyide ihtiyacı da yok, siz bunu biliyor olmalısınız ve bu
manada gerekli olan neyse, ben, bize düşeni, grubumuz adına üzerimize
alıyorum, takip de ederiz. Böyle bir şeyin olmasına da asla
müsaade etmeyiz. Çok hassas bir zamandan geçiyoruz. Böyle
bakıldığı zaman da bu manada, doğru sözlerin
doğru yerde doğru şekilde söyleneceği en önemli mecra
Türkiye Büyük Millet Meclisidir; burada var olan bir hata varsa da düzeltiriz.
Teşekkür ederim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun,10 Nisan
2020 Cuma günkü birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık
çalışma günlerinin dışında 11 Nisan 2020 Cumartesi
günü saat 14.00te toplanmasına, 11 Nisan 2020 Cumartesi günkü
birleşiminde 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık
çalışma günlerinin dışında 12 Nisan 2020 Pazar günü
saat 14.00te toplanmasına, 12 Nisan 2020 Pazar günkü birleşiminde
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin
dışında 13 Nisan 2020 Pazartesi günü saat 14.00te
toplanmasına ve bu birleşimlerinde denetim konularının
görüşülmeyerek Gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer işler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine ve 207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde son söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın
Özgür Özelin.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Özlem Zenginin bu
yaklaşımını çok kıymetli buluyorum çünkü dün, o 2
arkadaşın peş peşe Ölsün. Ölsün. dediğini ben
duydum. Sonra tutanağa baktım, tutanakta olmayınca Tutanak
Dairesine itiraz ettim, dinlediler ve o sesin geldiğini duydular. Ben yan
yana 2 arkadaşı gitsem bulurdum ama maskeden dolayı şu an
bir şey diyemem. Ama bu çok kıymetli bir yaklaşım oldu;
bunu, bu tip durumları hepimizin de sahiplenmesi lazım...
Şu anda dünyada veya geçmişten bugüne,
bütün otoriter liderler bir şeyle meşgul. Macaristandaki Viktor
Orbanda onunla meşgul, Hindistandaki Narendra Modide, Kuzey Korenin
lideri de onunla meşgul: Aşırı güvenlikçi politikaları
önemsiyorlar; herkesi, önce muhaliflerini terörize ediyorlar, terörist olmakla
suçluyorlar, vatan hainliğiyle suçluyorlar ve bunun karşısında
da daha sert tedbirler için kendi tabanlarına rıza üretiyorlar ve
arka tarafı kalabalıklaştırmaya bakıyorlar. Bugün
geldiğimiz noktada iktidarın, hem de geçmişte terör
tanımından veya devleti kutsayan yasalardan mağdur
olmuşların iktidarının, kendilerini öyle ifade eden bir
iktidarın, bugün bütün muhalifleri, terör ve vatan haini statüsüne sokmaya
çalıştığı bir sürecin tam da ortasındayız.
Ben, Ahmet Hamdi Tanpınarın Saatleri
Ayarlama Enstitüsünü isminin verdiği ilgiyle okumuştum; orada
Doğululaşma Batılılaşma dengesine
yaptığı eleştiriyi de çok kıymetli bulurum. Bir
saatleri ayarlama enstitüsü olsa ve burada biraz saatleri geri alsak diye
baktım. Sadece sekiz yıl geri alsak saatleri Tuncay Özkan, Mustafa
Balbay, Engin Alan ve MHP Meclis İdare Amirimizin babası -o dönem
bizim milletvekilimiz- o dönemin milletvekili Mehmet Haberal teröristtiler ve
bu kapsamda aftan yararlanamıyordular. Aynı şekilde, on bir
yıl geri aldığınızda rahmetli Kuddusi Okkır ve
Ali Tatar, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ
teröristtiler çünkü FETÖ sizi öyle ikna etmişti, öyle savunuyorsunuz
kendinizi -en yapıcı dille böyle söyleyebilirim- ve bu affı o
güne uyguladığınızda yararlanamıyordular. Biraz önce
ifade edildi; yirmi bir yıl öncenin Recep Tayyip Erdoğanı sizin
af kapsamınız dışında. Aynı suçtan defalarca
yargılanmış olan Necmettin Erbakan, halkın dinî
duygularını istismar ederek kin ve nefretle bölmek suçundan kapsam
dışında, 12 Eylül sürecindeki Milliyetçi Hareket Partisi ve
Ülkücü Kuruluşlar Davasının iddianamesine
baktığınızda suç maddeniz kapsam dışında.
Örneğin, adaletle yönetimini hep takdir ettiğimiz Celal Adan af
kapsamı dışında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Namık Kemal Zeybek,
Muhsin Yazıcıoğlu, Sadi Somuncuoğlu, Agâh Oktay Güner
kapsam dışında. Şimdi, öyle bir noktaya geldik ki
anayasalar af maddeleri için -3/5 bizim Anayasamız yani yüksek nitelikli
çoğunluklarla- neredeyse anayasa yapma gücünde bir uzlaşı
istiyorlar. Neden? Yaptığınız iş anayasa gibi
aşkın zamanlı olmalı, yani,
çıkardığınız affı yıllar sonra
savunabilmeniz lazım. Ben bunu yapamayacağınızı iddia
ediyorum ama benim elimden, yirmi bir yıl sonrasına sizi götürüp bu
adaletsizliği göstermek gelmediği için sizi af kanununuzla birlikte,
adaletsiz af kanununuzla birlikte yirmi bir yıl, otuz yıl geriye
götürdüm; Recep Tayyip Erdoğanı içeride bıraktınız,
Celal Adanı içeride bıraktınız.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkanım,
oylamaya geçmeden önce bir meramımı söylemek istiyorum bu önergeyle
ilgili. Biliyorsunuz çok önemli bir konuyu görüşüyoruz ve cumartesi pazar
da çalışmayı öngörüyor AK PARTİ önergesi.
BAŞKAN Sayın Paylan, böyle bir usul yok
yalnız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, pazar günü Hristiyanların en büyük bayramı
Paskalya Bayramı ve bu Meclisin de Hristiyan milletvekilleri var.
Eğer ki pazar günü Ramazan Bayramı olsaydı bu Meclisi
çalıştırmayacaktınız, pazar günü Paskalya için de
çalıştırmamanız gerekir diye düşünüyoruz. Bunu da AK
PARTİ Grubunun ve bütün oy verecek arkadaşların dikkatine
sunuyorum.
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi
Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbül ve Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 207 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 11inci maddenin önerge
işleminde kalınmışı.
11inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü Muazzez Orhan
Işık
İzmir İzmir Van
Dirayet
Dilan Taşdemir Züleyha
Gülüm Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Ağrı İstanbul Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun katılmadığı
önerge üzerinde söz talebi Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
selamlıyorum.
Şimdi, Pir Sultanın güzel bir sözü var,
diyor ki: Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Sanki geçmişten bugüne,
bugünün Türkiyesine ve AKP düzenine sesleniyor gibi. Bugün Türkiyede niye
düzen bozuk diye baktığımız zaman ya da bugün Türkiyedeki
bozuk düzenin göstergeleri ne diye baktığımız zaman çok
çarpıcı bir iki şey söyleyebiliriz. En basitinden en
ağırına kadar, birinci olarak Anayasa askıya
alınmış, temel hak ve özgürlükler
kısıtlanmış, fikir ve düşünce özgürlüğü keyfî
gerekçelerle yasaklanıyor. Bir ülkede demokrasinin ne kadar gelişkin
olduğunu anlamak için nereye bakarız? O ülkenin cezaevlerine
bakarız. Cezaevleri, o ülkenin demokrasi kalitesini, demokrasiye
duyarlılığını açık ve net bir şekilde ortaya
koyar. Peki, Türkiyedeki cezaevlerine baktığımızda ne
görüyoruz? Örneğin birkaç sayı söyleyelim: 2002 yılında siz
iktidara geldiğinizde cezaevlerinde 59.429 kişi vardı, 2019
yılında bu sayı 282 bin kişiyi buldu. 2020
yılının ilk üç ayını da eklediğimizde şu
anda cezaevlerinde yaklaşık 300 bin kişi var. Peki, bu kadar
suçluyu nereden buldunuz? Bu kadar suçlu nasıl ve nereden geldi? Çok
açık ve net: AKP iktidarının kendisi aslında suç üreten bir
iktidardır. Yarattığı toplumsal tahribatla,
yarattığı haksızlıklarla sürekli toplumda suç
oranının artmasına neden oluyor değerli arkadaşlar.
Çünkü adaletsizlik, adaletsiz bir yönetim var, çünkü adaletsiz bir
yaklaşım var ve en önemlisi bugün gelir eşitsizliği
gittikçe derinleşmiş, sosyal ve sınıfsal katmanlaşma
gittikçe artmış durumda. Adaletsizlik neyi besliyor? Toplumun kendi
adalet arayışını besliyor ve insanlar kendi adaletini
kendisi yerine getirmek istiyor.
Peki, başka neyi görürüz cezaevlerine
yakından baktığımızda? Aslında, AKPnin fikrini
beğenmediği akademisyeni, yandaş yapamadığı
gazeteciyi ve sandıkta yenemediği siyasetçiyi yargıyı
araçsallaştırarak cezaevine koyup bertaraf ettiğini açık ve
net bir şekilde görebiliriz değerli arkadaşlar. Başka neyi
görebiliriz? Yakından baktığımız zaman suçluluk, suça
sürüklenme yaşının gittikçe düştüğünü görebiliriz ve
çocuk suçluların ya da suçlu çocuk denen çocukların ıslah
adı altında bir yıkımdan geçtikten sonra yeniden toplumun
içerisine bırakıldığını görebiliriz değerli
arkadaşlar.
Bütün bunlara baktığımız zaman
neyi ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar? Bunların her
birisinin aslında yaratılan toplumsal tahribat, yaratılan
ekonomik yıkım ve yandaşlara yönelik yapılan
yaklaşımların sonucu olduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi, AKP yandaşlarını
bırakıyor. Her zaman, her yerde, herkes için suç olan gasp,
hırsızlık, kasten yaralama gibi suçları affedip bunun
yerine, bununla beraber kimi cezaevinde bırakıyor? 10 bin siyasi
tutsağı cezaevinde bırakıyor. 840 bebekli ve çocuklu anneyi,
2.500 çocuk mahpusu, 457si hasta 1.333 hasta tutsağı da cezaevinde
bırakıyor. Başka kimi cezaevinde bırakıyor AKP? Osman
Kavalayı, Ahmet Altanı, Selahattin Demirtaşı, Figen
Yüksekdağı, Gültan Kışanakı cezaevinde tutuyor ve
onların yerine, demin saydığım suçlardan yatan
kişileri dışarı bırakıyor. Demin söylendi ya Siz
kendi yandaşlarınıza
Evet, bizim yandaşlarımız,
işte, Selahattin Demirtaş bizim yandaşımız ya da biz
Selahattin Demirtaşın yandaşıyız, Figen Yüksekdağın
yandaşıyız ve bu insanları içeride ölümle baş
başa bırakmanızı kabul etmiyoruz değerli
arkadaşlar.
Bakın, AKP sadece cezaevine koyarak yetinmiyor,
muhalifleri cezaevine koymakla yetinmiyor. Şimdi, cezaevi içinde cezaevi
inşa ediyor. Düşman hukukunu, düşman ceza hukukunu, düşman
infaz hukukuyla tamamlamak istiyor. Her yasanın bir ruhu, bir arka
planı vardır. Bu yasanın arka planında ne var değerli
arkadaşlar? Bu yasanın arka planında 12 Eylül
cuntacılarının ruhu var; Kenan Evrenin ruhu, bugün, AKPnin
teklifinin bütününe sirayet etmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim.
Ve bize, bu teklifi, yeni bir şeymiş gibi
dayatmaya çalışıyor. Bu teklif yasalaşırsa ne olacak?
Bu teklif yasalaşırsa cezaevleri tıpkı Nazilerin toplama
kampı gibi toplama kampı olacak ve cezaevindeki siyasi mahpuslar da
esir muamelesi görecek değerli arkadaşlar. Yaşamın her
anını disipline edecekler, tıbbileştirecekler ve
mahpusların insan onuruna yakışmayan her tutum
karşısındaki protesto haklarını, direnme haklarını
yok edecekler. Bundan dolayı onlara ceza verecekler ve onların
aslında infazlarını yakacaklar ya da erteleyecekler. Şimdi,
Kürt ve muhalif düşmanlığınız, HDP korkunuz,
yandaş bakışınız bu ülkeyi uçuruma götürüyor.
Çoğunluk gücüne yaslanan AKPye şöyle diyoruz: Ayarını
bozduğunuz kantar gün gelir sizi de tartar.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
MADDE 11- 5237 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki bentler ve
oranında ibaresinden sonra gelmek üzere (f) ve (g) bendi
bakımından ise bir kat ibaresi eklenmiştir.
f)
Canavarca hisle,
g)
Kadına karşı,
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Hüseyin Örs
Ankara
Aksaray Trabzon
Arslan
Kabukcuoğlu Ümit
Beyaz Ümit
Özdağ
Eskişehir İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Sayın Akçay, bir söz talebiniz vardı, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
ili Soma ilçesinde maden ocağında göçük meydana geldiğine ve
hayatını kaybeden madenciye Allahtan rahmet dilediğine ve
Manisa Milletvekili Özgür Özelin AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bir konuda açıklama
yapmak için söz aldım. Bugün öğle saatlerinde Manisanın Soma
ilçesinde özel bir maden ocağında bir göçük meydana geldi ve olayda 1
işçimiz hayatını kaybederken 2 işçinin kurtarılma
işlemlerinin devam ettiğini öğrendik. Bu maden
ocağında üretim faaliyetlerinin bulunmadığı, galeri
bölümünde yapılan bakım, onarım faaliyetleri sırasında
göçüğün meydana geldiğini biliyoruz ve 1 maden işçisi
yaralı ve 1 maden işçisi de maalesef hayatını yitirmiş
bulunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hayatını kaybeden
bir çocuk babası işçi Ersin Özdoğana Allahtan rahmet diliyorum
ve göçük altındaki işçilerin de bir an evvel hayatlarının
kurtarılmasını temenni ediyorum.
Biraz evvel Sayın Özgür Özel şöyle bir
mukayese yaptı: 12 Eylül dönemi yargılamalarında işte
şu şu kişilerin suçlarını -bu kanunla mukayese ederek-
bu kanuna adapte etseydik yararlanmayacaklardı. Tabii, bu anakronik bir
benzetme. Bir olayın, içinde bulunduğu zaman dilimiyle bir olgu
bütünlüğü içerisinde dile getirilmemesidir. Bir uyumsuzluk vardır
çünkü örnek verdiği 12 Eylül darbe yönetiminin darbe
uygulamalarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Öyle inanıyorum ve
eminim ki Sayın Özgür Özel 12 Eylül darbe yönetiminin bu haksız,
hukuksuz uygulamalarını ve darbe yönetiminin bu işlemlerini
meşru görmemiştir.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Meşru görmediğim
için söyledim zaten.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bugünkü meşru, 12 Eylül
dönemi gayrimeşru, o mukayeseyi yapalım. Bugünü meşru görüyor
musunuz, görmüyor musunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söyleyeyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, yüksek
nitelikli çoğunluk aranması toplumsal mutabakat aranması demek.
Bugün, af kanununu 3/5ten kaçırıp MHP-AKP birlikteliğiyle
sadece basit bir salt çoğunlukla Meclisten gizli, örtülü bir af
şeklinde geçirmeye çalışmak toplumsal mutabakat aramamaktan
oluyor. Benim söylediğim, geçmiş süreçlerde, 1980 öncesindeki
yasalarda da 1980den sonra yapılan yargılanmalarda da, MHP ana
davası da diğer davalar da o dönemin terör suçuydu. Recep Tayyip
Erdoğanın okuduğu şiir o dönemin terör suçuydu. Bugünkü
dönem ile 12 Eylül arasındaki mukayeseyi şöyle yaparım:
Gayrimeşru görürüm ikisini de çünkü ikisi de bir darbeden sonra; biri
sıkıyönetim şartlarında, biri OHAL şartlarında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Darbeciye darbe
yapıldı, darbeciye.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öncesinde, sırasında
ve sonrasındaki dünya kadar eşitsizlikle, 15 Temmuzdaki hain darbe
girişimini araçsallaştırıp 20 Temmuzdaki ele geçirilen OHAL
yetkisiyle değiştirilen ve propagandasının tamamen yalan
üzerine kurulduğu bugünkü devlet işleyişinden
anlaşılan, meri olan, yürürlükte olan ama gayrimeşru bir Anayasa
üzerinden bugün OHAL şartlarında genişlettiğiniz terör
tanımı da yargıyı bir tek adama
bağladığınız için, o tek adam korkusundan, onun
istediği gibi karar vermezsem ertesi gün soruşturma korkusuyla
yargı bağımsızlığı ve hâkim
teminatının ortadan kalkmasıyla bugün terörist dediğiniz
gazeteciler de siyasetçiler de akademisyenler de avukatlar da bugünkü rejimin
imal ettiği terör tanımı içinde dün sizin Genel
Başkanlarınız gibi -bugünden örnek verdim ama Sayın
Alparslan Türkeş de o kapsamda yargılanmıştı- dönemin
teröristi olabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yirmi yıl sonra bugünkü
ayıp savunulamaz. Bugün Deniz Gezmişin, Hüseyin İnanın, Yusuf
Aslanın asılmış olmalarını savunabilen var
mı?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Yok. Ya, ben mi
imzaladım, CHP imzaladı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 1960 darbesi sonrası
siyasi idamları savunabilen var mı?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - CHP imzaladı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugünkü hukuksuzluğu da
yirmi yıl sonra siz savunamayacaksınız, daha kötüsü, torunlar,
çocuklar Babam o af kanununa evet dedi. Ablam bu af kanununa evet dedi.
diyemeyecek.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çocukları
karıştırmayın buna lütfen, hiç
karıştırmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yüzden, ben sizi yirmi bir
yıl sonraya götüremeyeceğim için AK PARTİye yirmi bir yıl
öncesini, MHPye de 1980 yargılamasını söyledim. O günkü darbe
sonrası oluşmuş Anayasayı da bugünkü bir darbeyi bahane
edip kendi OHAL darbesiyle yapılmış Anayasayı da
gayrimeşru görüyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Tam tersi, tam. Tam
tersi ya! Olur mu öyle şey ya!
BAŞKAN Sayın Oluç
27.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biraz evvel MHP Grup
Başkan Vekili bir alegoriden bahsetti fakat benim
anlattığım şeyde bir alegori yok, ben çok somut bir
şey anlattım. Şimdi, bakın, o dönemde Recep Tayyip
Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı TCK
312/(2)den yargılandı yani Halkı sınıf, ırk,
din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve
düşmanlığa tahrik etmek madde buydu, 312/(2) ve on ay ceza
aldı. Şimdi, 312nci madde daha sonra TCKden
kaldırıldı fakat iktidarlar her zaman, Türkiyede usul
olduğu gibi, bir maddeyi kaldırdığında o maddenin içeriğini
başka maddelere taşırlar; hep böyle oldu. Yani 141, 142, 163te
de oldu; örnekler çok, sayılabilir. O 312 kalktı, içeriği
şimdiki 214 ve 215e aktarıldı, TCK 214, 215.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bu
çıkarmaya çalıştığınız infaz yasası ise
bu 214, 215i kapsamadığı için bu maddelerden ceza alanlar TMK,
Terörle Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirildiği için Recep
Tayyip Erdoğan bu düzenlemeden yararlanamayacaktı yani çok somut bir
durum. Hukuk maddeleriyle anlatıyoruz daha kolay anlaşılsın
diye çünkü başka türlü anlatamıyoruz artık derdimizi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Zengin
28.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, tabii, sataşma olarak
adlandırılmamasını istiyorum çünkü ortaya bir konuşma
yapılıyor, çok doğal olarak bu konuşmaya ben bir cevap
veriyorum yani size sataşmıyorum. Siz ortaya bir tez koyuyorsunuz
tezinize cevaben şunu söylemek istiyorum: Konuşmanızda
diyorsunuz ki: Yalan üzerine bir propaganda yapıyorsunuz,
yaptınız ve neticesinde de bunu kullanarak geldiniz. Bu
söylediğiniz şey o kadar çelişik ki, propaganda açık bir
şey yani biz sonuçta -ben ona propaganda bile demiyorum- kendi
inandıklarımızı anlatıyoruz. Bu süreçte biz
anlattık meselemizi, siz anlattınız, diğer
arkadaşlarım anlattı ve bu Anayasa halkın önüne gitti, bir referandumdan
geçti yani nihayetinde siz aslında -hukukta bir kopuş savunması
vardır, eğer tamamını reddederseniz kendi kurgunuzu
anlatırsınız- bir şeyin içindesiniz ama içinde
olduğunuz şeylerin bazısına Evet. diyorsunuz
bazısına Hayır. diyorsunuz; ya toptan itiraz edin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Şimdi, bu Meclisin
içindeki varlığınızı bu Anayasaya borçlusunuz
-borçluyuz hatta hep beraber- ve bu borçluluk içerisinde biz tezlerimizi
anlatmışız, ne yapmak istediğimizi
anlatmışız, millet bize oy vermiş, bu Anayasaya verilen
oyu makbul saymıyorsunuz, yerel seçimdeki oyu makbul sayıyorsunuz.
Kardeşim, bu oyun hepsini millet veriyor, millet. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Milletin verdiği oy
arasında bir ağırlık farkı yok. (HDP
sıralarından gürültüler)
Bunun neyine itiraz ediyorsunuz? Şu
anlattığımda tek kelimelik itiraz yok.
Devamında Yargıyı bir kişiye
bağladınız. diyorsunuz. Eğer böyle
düşünüyorsanız arkadaşlar, burada yeriniz yok. Ne demek
yargıyı bir kişiye bağlamak? Türkiye'de hepimiz
yargıya itimat ediyoruz. Yargının kendi içinde hataları
olması başka bir şeydir, özgür yargı olması başka
bir şeydir. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, böyle bir müzakere
usulü yok, lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Birinci derece mahkemeleriyle,
istinaf mahkemeleriyle, Yargıtayıyla, Danıştayıyla,
Anayasa Mahkemesiyle Türkiye'de kabul etseniz de etmeseniz de
bağımsız, özgür bir yargı vardır. Daha evvel sizin
emrinizdeki yargıçların ne kararlar verdiğini biz gördük,
yaşadık, matbu kararlar var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜL (İzmir) Siz
sarayın kulu kölesi olmuşsunuz hep beraber.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, ben yüksek yargı kararlarındaki din
algısı üzerine tez yazmış birisiyim. Size yüzlerce matbu
mahkeme kararı gösteririm, mahkeme kararı. Bunların hepsi
bahsettiğiniz yıllarda Türk yargısından çıkmıştır.
Yani geçmişteki yargıya mükemmel diyeceksiniz, ondan sonra bugünkünü
reddedeceksiniz. Bugün Türkiye yargısı sizin övdüğünüz
zamanların çok ama çok fevkinde ileridedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Tez
yazmışsınız ama şu anda da okumayı biliyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, ben yazdım. Siz
okumadan
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Sayın Akçay, buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Tezinizi
uyguluyorsunuz şu anda.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, hiç alakası
Benim tezim mükemmeldir, tezime laf istemiyorum.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Onu
uyguluyorsunuz, onu uyguluyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Başaran
Sayın
Zengin
Bakın, Sayın Akçaya söz verdim
arkadaşlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Tezime laf söylettirmem.
Herkes işine baksın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Tez
yazmışsınız ama ileride çocuklarımıza hatta
torunlarımıza
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çocuklarımıza
laf, teze de laf
Biraz nezaket ya!
BAŞKAN Sayın Zengin, bakın, bir
mevkidaşınıza söz verdim, lütfen.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Benim tezime laf
söylemek sizin işiniz değil, herkes işine baksın. Ben kendi
tezimden memnunum, en iyi notu almıştım ve geçmiştim, tamam
mı?
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ya
memnunsunuz, çok güzel yazmışsınız işte, nasıl
yanlı yargı olduğunu tespit edip o tezi uyguluyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Benim tezimin ne
olduğunu bile anlamadınız, anlasanız bunu söylemezsiniz.
Anlamadınız bile. Ezberlerinizi söylemeyin. Ezberlerinizi tekrar
etmeyin.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Sayın
milletvekilleri
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.42
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
11inci madde üzerinde önerge işleminde
kalmıştık. Ama önceki oturumda Sayın Akçayın bir söz
talebi vardı, önce onu karşılayacağım.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözlerime başlamadan evvel Sayın
Başkan, Adana Milletvekilimiz Sayın Ayşe Sibel Ersoyun bu
eczacılarla ilgili bir söz talebi olacaktır. O söz talebini de
karşılarsanız
BAŞKAN Grup adına mı efendim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, grup adına.
BAŞKAN Peki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
tabii, Sayın Özelin konuşmasından anladık ki 12 Eylül
dönemi gibi, meşru saymadığı gibi, bugünkü anayasal düzeni
de ve şu anki hâlimizi de dolayısıyla kendi içinde
bulunduğu durumu da meşru saymamaktadır. Bunu anakronik bir
çelişki olarak değerlendiriyorum. O zaman, siyasetçi veya bir siyasi
parti kendini işine geldiği gibi meşru sayacak veya saymayacak; bu,
doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bana ünlü bir sözü
hatırlattı bu, Sayın Başkan -ismini vermeyeceğim ama
bu, anlayışın da devam ettiğini gösterir-Şartlar
oluştuğunda ihtilal meşrudur. anlayışına kadar
giden demokrasi ve hukuk dışı bir anlayış olarak
değerlendiririm.
Bir de Yusuf Aslanın, Deniz Gezmişin
idamını savunan var mı, savunuyor musunuz? diye bir soru
yöneltti. Bence soru yanlış çünkü konumuz, onların idamının
savunulacağı, doğruluğu,
yanlışlığı değil; mevzumuzla ilgili olan taraf
O
zaman ben de sorarım: Siz Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnanın silahlı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunu kurarak
silahlı hareketini savunuyor musunuz? Ben biliyorum ki genellikle CHP
sözcüleri her ölüm yıl dönümlerinde Deniz Gezmiş ve Yusuf
Aslanları burada anarak âdeta kutsarlar, bu da ayrı bir
çelişkidir. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın
meşru oylarıyla, anayasal ve ilgili siyasi partiler ile diğer
kanunlar çerçevesinde meşruiyetini oluşturmuş bir
yapıdır ve bu yapının silahlı bir örgüt
vasıtasıyla ele geçirilmesini savunan hareketin
mensuplarını veya önderlerini savunamaz diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ersoy, buyurun.
30.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
vatandaşlara eczaneler aracılığıyla ücretsiz maske
dağıtımına başlandığına, küresel
coronavirüs salgınına karşı ülke olarak mücadele verilen bu
olağanüstü dönemde görevlerini özveriyle yerine getiren eczacı
meslektaşlarına ve eczacı çalışanlarına
teşekkürlerini sunduğuna ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Öncelikli
olarak 57-65 yaş aralığındaki
vatandaşlarımızdan başlamak üzere tüm
vatandaşlarımıza eczaneler aracılığıyla
ücretsiz maske dağıtımına bugün itibarıyla
başlanmıştır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu,
eczacılar odası ve tüm depo müdürlüklerinin yoğun çabasıyla
eczanelerimize yüzde 99 gibi yüksek bir oranla maskelerin
dağıtımı gerçekleştirilmiş olup vatandaşlarımız
on günde 5 adet olmak üzere reçeteyle bu maskelere ulaşabileceklerdir.
Küresel coronavirüs salgınına
karşı, ülke olarak canla başla mücadele verdiğimiz bu
olağanüstü dönemde yüksek risk altında, üstüne düşen görevi
özveriyle yerine getiren eczacı meslektaşlarıma ve eczacı
çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
BAŞKAN Sayın Özel
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
uzatma niyetinde değilim, Özlem Hanımın söylediklerine bir iki
cümle söylemem gerekiyor, o da şu: Sanki burada bir Anayasa
değişiklik teklifi verildi, eşit şartlarda propaganda
yapıldı, millet de yüksek bir çoğunlukla Anayasayı
değiştirdi de biz buna laf söylüyormuşuz gibi savunmalar, tabii
meselenin ne olduğunu hatırlatmamaya, gözden kaçırmaya yönelik
savunmalar. Oysaki şöyle oldu: Bir hain darbe girişimi oldu, FETÖyle
mücadele edeceğiz diye OHAL ilan edildi, OHALdeki kanun hükmünde kararname
yetkileri en orantısız şekilde bütün muhaliflerin üzerinde
uygulandı, OHAL şartlarında Anayasa değişikliğine
gidildi, OHAL KHKsiyle televizyonların eşit yayın yapma
zorunluluğu kaldırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, OHAL KHKsiyle
evet ile hayırın arasında eşit yayın yapma
zorunluluğu ortadan kaldırıldı ve Güçlü kuvvetler
ayrılığı yapacağız. diye, Yasama, yürütme,
yargı tamamen birbirinden ayrı olacak. diye, Bakanlar asla teklif
veremeyecek. falan diye somut sözlerle de vatandaş orantısız
şekilde bilgilendirildi ve kıl payıyla da Evet.
çıktı. Şimdi, bu yüzden Bu metin, bugün o propagandada söylenen
hiçbir şey hayata geçmediği için meridir ama meşru
değildir. deriz biz, bunu da büyük bir öz güvenle söyleriz.
Bir başka öz güvenle söyleyeceğimiz söz
de: Her zaman idamlara karşı olduk, sağdan asılsın,
soldan asılsın idam cezasına ilkesel olarak karşı
olduk. Ayrıca, Deniz Gezmiş de Yusuf Aslan da bizim onurumuzdur. (CHP
sıralarından alkışlar) Yargılama sırasında,
daha sonra yargılayanların bile kabul ettiği şekilde, bir
kör kurşun atmadan, bir bekçi tarafından yakalanıp teslim
edilecek kadar şiddete, halka şiddete karşı, kamu
görevlisine şiddete karşı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...duyarlı Deniz
Gezmişin önünde, onun mücadele arkadaşlarının ve onun Tam
bağımsız Türkiye. diyerek, idam sehpasını
tekmelemesinin önünde de bir kez daha tüm Cumhuriyet Halk Partisi olarak
saygıyla eğiliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu da meşruiyeti
değil, gayrimeşruiyeti, illegaliteyi savunmaktır Sayın
Başkan. Sözlerim de bu şekilde tutanaklara geçmiştir.
BAŞKAN Tutanaklara geçmiştir.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN - Evet, değerli milletvekilleri,
Komisyonunun katılmadığı önerge üzerindeki söz talebi
Sayın Ümit Özdağın.
Buyurun Sayın Özdağ. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün konuşmalarımıza
başlarken birçok konuşmacı tarafından İstiklal
Harbimizin Genelkurmay Başkanı ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk
Genelkurmay Başkanı 2nci Mareşalimiz Fevzi Çakmakı ve
Boğazlıyan Kaymakamı şehit Kemal Beyi andık, ben de
onları anarak başlayacağım ama onları anarak devam
etmek istiyorum. Çünkü onların vermiş olduğu mücadelenin önemli
sahalarından bir tanesi de bugün Başkomutan Tarihî Millî Parkı
olarak bilinen park.
Bu parkta, Afyonkarahisarın Sinanpaşa
ilçesinde Tarım ve Orman Bakanlığı, Akyar Göleti adlı
bir gölet inşaatını yapmaya başladı. Bu gölet
inşaatı sadece göletin aksı değil, rezervuar alanı,
arıtma tesisi, derivasyon iletim hattı, regülatör, şantiye
alanı, kırma yıkma eleme tesisi ve hazır beton üretim
tesislerini kapsayacak. Ancak 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanununun 6ncı maddesinin (d) bendine
göre Milli tarihimizdeki önlemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz
konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tesbit
edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından
kullanılmış evler. korunması gereken kültür ve tabiat
varlıklarıdır. Bu yasa açıkça çiğneniyor ve millî
tarihimizin önemli bir alanını şu anda inşaat sahasına
çevirmiş durumdalar, doğrusu bunu kabullenmek mümkün değil.
Bunun -hepimizin ortak tarihidir- bir an önce durdurulması ve
Başkomutan Tarihî Millî Parkının korunması
gerektiğine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu konuya hassasiyet
göstermesi gerektiğine içten inanıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
yasa teklifinin 11inci maddesi: 5237 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki bent ve
oranında ibaresinden sonra gelmek üzere , (f) bendi
bakımından ise bir kat ibaresi eklenmiştir. Teklif edilen
maddeyle kasten yaralama suçunun canavarca his saikiyle işlenmesi, suçun
nitelikli hâlleri arasına alınmaktadır.
Ülkemizde kadınlara karşı
işlenen cinayet, yaralama ve tecavüz eylemleri sürekli yükselmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi, kadınlara yönelik cinayet,
yaralama ve tecavüz eylemlerini caydırıcı politikalar
geliştirmek ve yasal düzenlemeler yapmaktır.
Geçtiğimiz yıl ülkemizde, maalesef,
yüzlerce kadın şiddet sonucu hayatını kaybetmiş
bulunuyor. Covid-19 salgını nedeniyle günümüzde sosyal izolasyon
süreci ve karantina sırasında evlerde kadına yönelik şiddet
olaylarında da artışlar yaşandığı görülüyor.
Ülkemizde kadına karşı şiddet
olaylarında yaşanan hızlı artış ve kadına
karşı şiddet vakalarının yalnız eşe
karşı işlenmemesi olgusu göz önünde bulundurulduğunda bahse
konu şiddet eyleminin, kasten yaralama suçunda cezayı
artırıcı nedenlerden biri olarak düzenlenmesi zaruret
teşkil etmektedir. Bu nedenle 5237 sayılı Kanunun 86ncı
maddesinin (3)üncü fıkrasına (g) Kadına karşı
ibaresinin eklenmesini istiyoruz İYİ PARTİ olarak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
5237 sayılı Kanunun 86ncı
maddesinin (3)üncü fıkrasına aşağıdaki bent ve
oranında ibaresinden sonra gelmek üzere (f) bendi bakımından
ise iki kat ibaresi eklenmiştir.
(f) Canavarsa hisle,
Alpay
Antmen Turan
Aydoğan Zeynel
Emre
Mersin
İstanbul
İstanbul
Süleyman
Bülbül Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Aysu
Bankoğlu
Aydın
İstanbul
Bartın
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Aysu
Bankoğlunun.
Buyurun Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tüm dünyayı
derinden etkileyen Covid-19 salgını sebebiyle yaşamını
yitiren tüm yurttaşlarımıza Allahtan rahmet dilerken tedavileri
sürenlere de acil şifalar diliyorum.
Bugün coronanın arkasına
sığınarak getirdiğiniz bir infaz teklifini
görüşüyoruz. Ne hukuka ne vicdanlara sığıyor ve yaman
çelişkilerle dolu olan bir teklif ne yazık ki. İki madde
yönünden zararlarından bahsedeceğim size.
Birincisi, 48inci madde. Biliyorsunuz, bu maddeyle
koşullu salıverilme oranı 2/3ten 1/2ye düşürülüyor,
bazı suçlarsa istisna tutulmuş ama kasten yaralama suçu bu istisnalar
arasında değil yani infaz indiriminden yararlanacak. O zaman, soru
şu değerli arkadaşlar: Bu şekilde, kasten yaralamanın
eşe karşı işlenmesi hâlinde kadına yönelik
şiddeti meşrulaştırmış olmuyor musunuz? Hani
sizin kırmızı çizginiz nerede kaldı? Biliyorsunuz, Ceza
Kanununda kadına yönelik şiddet şeklinde ayrı bir suç
kategorisi bulunmuyor. O yüzden, diyoruz ki: Yaralama suçunun üstsoya, altsoya,
eşe ya da kardeşe işlenmesi hâli de istisna kapsamına
alınmalıdır, infaz indiriminden
yararlandırılmamalıdır değerli arkadaşlar. Bu
kanun bu şekilde yürürlüğe girerse, eşine şiddet
uygulayanlar, onları tehdit edenler daha az hapiste kalarak
salıverilecekler çünkü. Biz bu duruma göz mü yumacağız peki? Bu
şekilde infaz indirimi yapılmasını biz kabul etmiyoruz değerli
arkadaşlar.
Biz İstanbul Sözleşmesini özümseyin,
6284ü uygulayın, kadınlar yaşasın. derken siz kadına
yönelik şiddet faillerinin infazını azaltıyorsunuz. Biz
İyi hâl ve haksız tahrik indirimleri şiddet davalarında
uygulanmasın. diyoruz, siz bu paketle hükümlüleri evlerine
gönderiyorsunuz. Kusura bakmayın ama gerçekten samimi olsaydınız
eşe karşı yaralama suçunu da istisna kapsamına
alabilirdiniz, kadına yönelik şiddet suçunu Ceza Kanununda ayrı
bir suç olarak düzenleyebilirdiniz. Hadi bakalım hodri meydan, gelin bunu
yapalım diyoruz. Eşini yaralayan, tehdit eden daha rahat
çıksın hapisten. Nasıl olsa Kadınları koruyoruz.
diye reklamını yaparız, bunu unuttururuz. diyorsunuz ama
kadınlar bunu unutmayacak değerli arkadaşlar, siz de bunu
hatırlayın lütfen.
Şimdi, ikinci noktaysa teklifin 53üncü
maddesi. Açık cezaevindeki birçok hükümlünün salgın sebebiyle izinli
sayılacağı düzenleniyor ve bu süre sekiz aya kadar da
uzayabilecek. Şimdi, biz diyoruz ki: İzinli sayılma hükmü tüm
suçları kapsamamalı. Özellikle de sizin sürekli
kırmızı çizgimiz diye söylediğiniz cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlar bu kapsamdan çıksın
diyoruz. Hani sizin kırmızı çizginiz diyorum. Şimdi, bu düzenlemelerle
açık cezaevine geçmeye hak kazanacak binlerce şiddet ve cinsel suç
faili evlerine geri dönecek arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Dönemez, dönemez.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - Bunu
yadsıyabilir misiniz? Şimdi, bakın, açık cezaevindeki izin
hakkını kullanarak dışarı çıkan, ardından
kadınları öldüren yüzlerce mahkûm var. Hatırlayın
diyeceğim ama hiç birimiz zaten Ordudaki Ceren Özdemiri ve onun cani
katilini unutmadık. Yani biz unutmadık, herhâlde siz unuttunuz,
anladığım bu.
RECEP ÖZEL (Isparta) Onlar çıkmıyor ya,
onlar çıkmıyor ya.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - İşte o
vahşet ve o caninin yaptıkları bu serbestliğin bedelidir.
Buradan Onlar çıkmıyor. diyorsunuz ama hukukçular gelsin buradan
bana açıklasın. Madde 53; cinsel dokunulmazlığa
karşı suçları işleyenler açık cezaevinden
çıkıp evlerine gönderiliyor mu gönderilmiyor mu? Gelin buradan
açıklayın. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Açıkladık,
anlamamışsın ki. Çok basit.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Değerli
vekiller, bakın, bir düşünün, sizin çocuğunuza, eşinize
tacizde bulunacak kişiyi affetseler siz ne düşünürsünüz, ne
hissedersiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, bir başka şey daha var: Bu
Cerenin katilleri hukukun işlemediği bir sistemde hep çok rahat
olacaklar. Ne yazık ki bu düzenlemelerle de aramızda olacaklar, belki
de yeni Cerenler olacak. O yüzden bunlara ortak olmayın, buna izin
vermeyin diyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Aysu Hanım, kanunu
oku kanunu. Teklifi okumamışsın Aysu Hanım. Yazık oldu
be! Keşke okuyup gelseydin, keşke.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Çok iyi okudum bir
hukukçu olarak. Umarım buradan açıklarsınız.
Şimdi bir başka şey söyleyeyim.
Şimdi şöyle bir şey daha görüyoruz böyle durumlarda:
Kadınlar failleriyle tekrar karşı karşıya kalacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Bu salıvermeler
sonucunda kadınlar tekrar karşı karşıya kalacaklar
failleriyle ve intikam refleksini oldukça güçlendiren bir durum. Hatta
şimdiden hapishanelerden tehditler gelmeye başladı bile. Bu
anlamda da İstanbul Sözleşmesinin 56ncı maddesindeki
tedbirlerin uygulanması gerekiyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hangi
hapishaneden geldiyse tehdit, suç o, hemen şikâyet edin onları. Suç,
suç. Tehdit etmek suçtur. Kim yapıyorsa suç işliyor.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - Sakın
coronayı mazeret olarak göstermeyin. Belki reklamını farklı
şekilde yapıyor olabilirsiniz ama bu maddeye evet diyecek
olanları biz kadınlar, hukukun üstünlüğüne inanan ve vicdan
sahibi olan hiçbir yurttaş affetmeyecektir, asla affetmeyeceğiz.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Muazzez
Orhan Işık Züleyha
Gülüm
İzmir Van İstanbul
Tuma
Çelik Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
Mardin İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kadına
karşı şiddeti artırıyoruz
Bunun
çıkarılmasını istiyorum. O da tutanaklara geçsin
Başkanım. Kadına karşı şiddeti artırdığımız
maddeyi çıkarttıralım yani.
BAŞKAN Tutanaklara geçti Sayın Özkaya.
Önerge üzerinde söz talebi Sayın Tuma Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
TUMA ÇELİK (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bütün dünya coronavirüs salgınıyla
mücadele ederken siz yine şaşırtmıyorsunuz, hesap
numaraları dağıtıyorsunuz, dayanışmaları
engelliyorsunuz, mahpusları ölüme terk ediyorsunuz. Yani sosyal bir devletin
yapmaması gereken ne varsa maalesef yapıyorsunuz.
Bakın, Türkiyede cezaevleri düşüncelerini
ifade edenlerle dolu; gazeteciler, siyasetçiler, öğrencilerle dolu. Bu
sıralarda oturan çoğu milletvekilinin
yapamadığını yapıp kendi düşüncelerini
açıkça ifade eden gençlerle dolu. Sizin gibi düşünmeyen herkesi
düşman gördüğünüz için bugün cezaevleri düşüncelerini
açıklayanlarla dolu çünkü siz düşünceden korkuyorsunuz. Çıkarmak
istediğiniz bu yasayla da sizin gibi düşünmeyen insanları
böylesi küresel bir tehdit karşısında salgınla baş
başa bırakıyorsunuz yani ölüme terk ediyorsunuz. Bunun da
adı aslında düşman hukukudur.
Sayenizde cezaevleri kapasitesinin üstünde bir
doluluğa sahip. Bu şartlar altında mahpusların beslenme
imkânları sınırlı ve hijyene ulaşmaları zor hatta
kendilerini koruyacak tedbirleri alamıyorlar çünkü yeterli sağlık
personeli bulunmuyor. Korumasız insanları böylesi bir tehdit
karşısında bırakan sizler, içinde bulunduğunuz bu kriz
ortamını da fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz,
aynen 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi. O zaman da FETÖ bahane
edilerek kendinizden saymadığınız yüz binlerce insanı
görevden aldınız, binlercesini de tutukladınız. Şu
anda da aynı şeyi yapıyorsunuz aslında, coronavirüs
salgını bahane edilerek daha seçim öncesinde belli bazı
çevrelere verdiğiniz af sözünü yerine getirmeye
çalışıyorsunuz. Bu şekilde de kendinize yakın
hissettiklerinizin cezaevlerinden çıkmasını sağlarken,
düşman hukuku uyguladıklarınızı da salgınla
baş başa bırakıyorsunuz. Yani Madımak suçlusu Ahmet
Turan Kılıç gibilerin dışarı çıkmasını
sağlarken; Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Ahmet Altan, Gültan
Kışanak, Selçuk Mızraklı, Sara Kaya, Ferhat Kut, Aysel
Tuğluk, Selma Irmak, Nilüfer Elik, Leyla Bozkurt, Ali Sincar, Mülkiye
Esmez ve daha binlerce sizin gibi düşünmeyen, size biat etmeyen siyasetçi,
gazeteci, akademisyen ve aktivisti ölüme terk ediyorsunuz, Ölürseniz ölün.
diyorsunuz.
Bu arada bugün Selahattin Demirtaşın,
sevgili başkanımızın doğum günü, kutluyorum buradan.
Değerli arkadaşlar, bu yasa teklifi bu
hâliyle geçerse büyük bir adaletsizlik yaratacak, vicdanları yaralayacaktır,
ağır kırılmalara yol açacaktır. Anayasa Mahkemesinin
kararları aslında çok açık: İnfazda ayrım
yapamazsınız, infazda eşitlik esastır. Birleşmiş
Milletlerin çağrıları da açık: İstediğinizi
dışarı çıkarıp istemediğinizi ölüme terk
edemezsiniz, ölümle karşı karşıya
bırakamazsınız. Unutmayın, virüs ayrım yapmıyor,
içeride de dışarıda da ayrım yapmayacak. Mesele,
insanların sağlığı ve hayatıdır.
Aslında, herkes savunduğu kesimler için bir şeyler yapar; sizler
bu yasayla katilleri, hırsızları, dolandırıcıları,
kaçakçıları, cezaevinden çıkarmaya
çalışıyorsunuz, bizler de yanlış olan bu düzeni
teşhir eden, değiştirmeye çalışan insanlar için
mücadele ediyoruz, kurtarmaya çalışıyoruz o insanları ama
bizim burada sizden bir farkımız var: Biz adaletli davranıyoruz,
herkese eşitlik istiyoruz. Bu yüzden cezaevleri derhâl
boşaltılmalıdır. Şimdi yapılması gereken
şey, adli kontrol uygulamalarını etkin bir şekilde
kullanıp hızla istisnasız, şartsız tahliyeler
sağlanmalıdır. Aksi takdirde, mahpusların başına
geleceklerden siz sorumlu olacaksınız ve bunun hesabını ne
burada ne de başka bir yerde veremezsiniz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ
olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için ifade etmek istiyorum: Hatibin kürsüden Düşman hukuku
oluşturuyorsunuz. iddialarını asla kabul etmiyoruz. Yapmaya
çalıştığımız, çağdaş ceza hukuk
sistemlerinde olduğu gibi evrensel hukuka uygun, demokratik hukuku
inşa etmektir.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine, düşman ceza hukuku
kavramının uluslararası bir kavram olduğuna ve
görüşülen ceza infaz teklifinde de bütün ayrıntılarıyla
mevcut olduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Düşman ceza hukuku ya da düşman hukuku
HDPnin ya da Türkiyenin icat ettiği bir mesele değil. Bu,
uluslararası bir kavram, Almanyada çıktı ve maalesef, şu
anda uygulamaların tümü düşman hukukunun bütün ögelerini
taşıyor. Bu, sadece hatibimizin sözü değil, biz parti olarak da
bunu müteaddit defalar ifade ettik, düşman hukuku şu an
görüştüğümüz infaz teklifinde de bütün ayrıntılarıyla
mevcut.
Teşekkür ederim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Asla mevcut
değildir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12'nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
5237 sayılı Kanunun 87nci maddesinin
dördüncü fıkrasında yer alan onaltı yıla kadar ibaresi
onsekiz yıla kadar şeklinde değiştirilmiştir.
Alpay
Antmen Zeynel
Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
Tekin
Bingöl
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Tekin Bingölün.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Umarım tez
elden bu pandemi sona erer, vatandaşlarımız da, biz milletvekili
arkadaşlarımız da şu maskeden kurtuluruz. Hakikaten her
kürsüye çıkan arkadaşın ne kadar
zorlandığını gördüm. Hele gözlük kullanan arkadaşlar
daha da bir zorlanıyorlar çünkü buharlaşma yapıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir infaz yasası görüşülüyor. Buradaki
temel amaç indirim. Maddelerin birçoğu buna yönelik düzenleme içeriyor ve
bu infaz yasası aylar öncesinden, belki bir yıl, bir buçuk yıl
öncesinden konuşulmaya başlanmıştı ama bu salgın
infaz yasasını öne çekti, önümüze getirdi. 355 cezaevinde 300 bine
yaklaşan mahpus varken ve onların bu bulaştan çok daha yüksek
bir oranda etkilenmeleri söz konusuyken elbette o mahpusların, o dar
koşullarda yaşayanların, hijyenik koşullara asla sahip
olmayan mahpusların özellikle o durumlarını gözden geçirmek
lazım. Bu infaz yasası buna hitap etmeli, bunu öne alarak
düzenlenmeli.
Bakın değerli arkadaşlar, bir virüs,
elle tutulmayan, gözle görülmeyen, mikroskop altında ancak tespit
edilebilen bir mikrop âdeta dünyayı teslim aldı. Dört aya yakın
bir süredir ki bütün dünya buna konuşlanmış, âdeta bir Üçüncü
Dünya Savaşı yaşıyoruz. Kime karşı? Bu virüse
karşı. Yıllardır savaş
çığırtkanlığı yapanlar; S-400leri, F-35leri,
nükleer başlıklı silahları ve daha birçok bu tür silahlarla
dünyayı cehennem eden o emperyalist anlayış ve nihayet, daha çok
kazanmak anlayışındaki bu çalışmalar tamamen âciz
kaldı bir virüsün karşısında, dünya âdeta teslim
alındı.
Şimdi biz burada ne yapıyoruz değerli
arkadaşlar? Az önce bahsettiğim 300 bine yakın mahpusun o
koşullar altında bulunmasına gönlümüz el vermiyor. Ama burada
bir şey yapmak lazım. Adalet
Adaleti hâkim kılmak lazım.
Siz ayrım yapabilirsiniz bugüne kadar yaptığınız gibi,
siz ötekileştirebilirsiniz ama bu virüs asla ayrım yapmıyor. Ne
AK PARTİli dinliyor ne CHPli dinliyor ne MHPli dinliyor, önüne geleni
alıp sürükleyip götürüyor. Dolayısıyla, 30-40 metrekarelik
hücrelerde, koğuşlarda 40-50 kişinin bir arada olduğunu
düşünün, ne yaparsanız yapın, hangi hijyen
şartlarını uygulamaya kalkarsanız kalkın asla ama asla
orayı izole edemezsiniz, orayı hijyenik koşullara
kazandıramazsınız. Hadi diyelim ki bu infaz yasası
Komisyondan indiği gibi çıktı, 60-70 bin kişi
dışarı çıkacak. Peki ya geri kalanlar, ya geri kalanlar?
Bir temel anlayış var değerli
arkadaşlar, bu ülkede artık adil yargılanma yok. Aynı
şekilde sizin elinizle de bu infaz yasasında da adalet yok, hak yok,
hukuk yok. Siz hiçbir şekilde AİHMin, AYMnin içtihatlarına
dahi bakmıyorsunuz, önemsemiyorsunuz, toptancı bir anlayış
var. Kendinizden olmayan -siyasetçi olsun olmasın- herkes muhalif;
eleştiren, öneren, işinize gelmiyorsa bunlar muhalif. Ya değerli
arkadaşlar, Barış Pehlivanın, Barış
Terkoğlunun, Hakan Aygünün, Ferhat Çelikin, Aydın Keserin, Hülya
Kılınçın, daha ismini sayamayacağım onlarca, yüzlerce
gazetecinin mahpusta ne işi var? Sadece ve sadece kalemlerini
oynatmışlar, sizi eleştirmişler, muhalefet etmişler.
Bunları içeride tutmanın mantığı ne? Siyasi
muhalifler, eski milletvekilleri var, koltuğu zorla gasbedilen belediye
başkanları var, halkın iradesine gasp koyarak tutuklanan
belediye başkanları var. Şimdi, siz bunları hangi
anlayışla içeride tutuyorsunuz? İşte burada bir
ayrımcılık var, işte burada bir adaletsizlik var.
Yapılması gereken, eşitlikçi anlayışla bu infaz
yasasına bakmak lazım.
Bu infaz yasası neyi öngörüyor? İndirim.
Yani sanırsınız ki bütün maddeler, indirim. Yok böyle bir
şey. Ya indirimli infaz yasası görüşülürken bazı maddelerde
cezalar artırılıyor, akıllara zarar bir iş. Ya bizim
konuştuğumuz, acilen önümüze aldığımız mesele
infazda indirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Ama gelin görün
ki bu infaz yasası sadece kendi muhaliflerine karşı özel bir
duvar örerek yapılan bir düzenleme. Bunun düzeltilmesi lazım
değerli arkadaşlar, vicdanen düzeltilmesi lazım. Vicdana
sığmayan işleri yapmak hiçbir zaman ama hiçbir zaman hiç
kimsenin yanına kâr kalmıyor.
Ben bu arada başka bir şeyi
hatırlatmak istiyorum siz değerli milletvekillerine. Aman ha, aman ha
dikkatli olalım, bu Parlamento çatısı altında biz çok
şeyler yaşadık. Komisyonlarda
anlaşıldığında, bu Parlamentoya gelip sabaha
karşı operasyonlar yapılıp birtakım önergelerle
üzerinde anlaşılmayan ya da uzlaşılmayan şeyler
alelacele geçirildi. Onun için dikkatli olmak zorundayız. Niçin? Çocuk
yaşta evlilikler, cinsel taciz, çocuk istismarı, bunlar burada sabaha
karşı operasyonlarla geçirilebilir. Aman ha değerli
arkadaşlarım, dikkatli olalım, gözümüzü açalım. Bunlara
fırsat vermeyelim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan on sekiz ibaresinin yirmi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Hüseyin Örs
Ankara
Aksaray Trabzon
Arslan
Kabukcuoğlu Ümit
Beyaz Yasin Öztürk
Eskişehir İstanbul Denizli
İsmail
Tatlıoğlu
Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İsmail Tatlıoğlunun.
Buyurun Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın
Başkan, Parlamentomuzun saygıdeğer mensupları; hepinizi
partim ve şahsım adına saygıyla selamlarım.
Evet, bu şartlarda bir infaz yasası
görüşüyoruz. Her yasa, mutlaka en geniş çapta bir konsensüs
gerektirir ama bu tür yasalar, hakikaten çok tartışılması
gerekir, çok daha geniş toplum kesimlerini temsil eden siyasi partilerin
nezdinde bir konsensüs sağlamayı gerektirir ve üzerinde çok çalışmayı
gerektirir. Ne yazık ki çok uzun süredir tartışılan,
neredeyse bir seneden fazladır tartışılan af veya infaz
başlıklı yasa teklifi böyle coronavirüs tehdidi altında bir
yangından mal kaçırır edasıyla Parlamentomuza tevdi
edilmiştir. İçeriğiyle ilgili partimiz olarak
itirazlarımızı belirttik. Hiçbir tanesinin dikkate
alınmaması nedeniyle de Parlamentoda Genel Kuruldaki
tavrımızı da ortaya koymaya çalışıyoruz. Ancak
teknik konular bir tarafa, burada da görüldü ki çok hazırlıksız
yapılan ve çok hızlı gidilen bir çalışma var. Acele
yavaş ediniz. kavramını hiç duymamışçasına bu
yasa teklifi de bütün eksikliğiyle ve
yanlışlığıyla beraber yarın
tartışılacak; hep beraber bunu göreceğiz. Hatta öyle
yanlış tasarı ve tekliflerle gelindi ki ve bunlarda da bugünkü
gibi öyle iddialı olundu ki şubat ayında getirilen Maden Kanunu,
mayıs ayında bu Genel Kurulda yenilenmek zorunda kaldı.
Komisyonda görüşmelerde yapılan değişiklik öyle
iddialı yapıldı ki bizim itirazlarımız da dikkate alınmadı
ama Genel Kurulda tekrar eskiye dönüldü. Gerçekten bütün iddialarınıza
rağmen tamamına yakınında gerçekten bir
hazırlıksızlık ve yetersizlik var, aynı bu ekonomik
tedbirler gibi.
Bakın, Sayın Erdoğanın 18
Martta açıkladığı tedbirler paketi için o gün de söyledik.
O günkü şartlarda iç hatlarda KDVde düşüş, konaklama vergisinde
indirim, konut kredilerinde yüzde 80den 90a çıkan kredi
Ve tarım
yok, turizm yok, eğitim yok, kimya yok ve paramparça ve olmadı,
yürümedi. Bakın, dünden beri şunu çok üzülerek söylüyorum: Bugün
maske dağıtmayı beceremeyen bir yönetim var ya, samimi
söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Hadi canım!
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Öyle
yok, oradan el hareketiyle yok. Öyle yok. Kibar, efendi ve saygıdeğer
davranacaksınız, ben hep öyle davrandım. Öyle arkadaş kontenjanından
oturursanız böyle oluyor. (İYİ PARTİ ve HDP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Bütün dünyaya maske
dağıtıyoruz biz, sen neden bahsediyorsun? Bütün dünyaya maske
veriyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) HDP
alkışlıyor bakın. Alkışlayın bir daha.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, Fahrettin Altun Beyin
tweeti yanımızda, PTTyle beraber dağıtılacaktı
bu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Her yerde maske var,
dolu dolu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Maske
yok demiyorum.
AYHAN EREL (Aksaray) Aksarayda bir tane maske
yokmuş.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Beceremediniz.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Arkadaşlar, buraya kurulmuş geliyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kıskanmayın.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Yeminli
geliyorsunuz. Maske yok dedim mi? Demedim maske yok diye, takıyoruz. Bak
haksızlık yapıyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Herkeste maske var.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Demedim
kardeşim, demedim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Öyle dedin ya.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Türkçe
anlamıyorsan İngilizce konuşayım veya bildiğin
başka bir dil varsa onu konuşayım, benim de bildiğim.
RECEP ÖZEL (Isparta) Doğru konuş lütfen,
doğru konuş! Dağıtılıyor.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Konuşuyorum değerli kardeşim. Dedim mi maske yok diye? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Tatlıoğlu lütfen,
siz Genel Kurula hitap edin.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Arkadaşlarına da söyle, siz yakındasınız anlıyorsunuz:
Bu konuşmacı Maske yok demedi. deyin
arkadaşlarınıza.
ORHAN KIRCALI (Samsun) Var.
BAŞKAN Evet, sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun devam edin.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
Tamamlayacağım, bir iki dakika
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Beceremediniz,
dağıtamadınız. diyor.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin Cumhurbaşkanı bugün
şöyle yapacağım deyip ertesi gün böyle olmaz. Buradaki espriyi
böyle söylüyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) -
Denizliden, Bursadan bir tekstil ekibine verseydi bir hafta içinde en iyisi
Türkiyenin en ücra köşesinde bulunurdu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Verdi, verdi.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) - Bunu
önemsemiyorum. Burada vurguladığım şey şu: Ne kadar
bir dağınıklık var arkasında, ne kadar bir
dağınıklık var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın)- Bütün tekstil
fabrikalarında... Hiç sıkıntı yok.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Biz bu
çerçevede, bu ekonomik tedbirlerle ilgili şunu söylüyoruz. Bakın,
yine yanlışlar yapıyoruz. Rutini olağanüstü tedbir gibi
ilan ediyoruz. Sayın Erdoğanı bile doğru söylemeyen
pozisyonda bırakıyoruz. 2020 desteklerinin yarısının
verildiğini söyledi. Hâlbuki çiftçinin daha 2018 ve 2019
yılından alacağı var.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Yok, nereden
çıkarıyorsunuz ya? Eski dönemleri hatırlıyorsun sen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, var, var. 2018
buzağı destekleme primleri hâlâ gelmedi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
2020yi vermediniz daha.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) 2020
yılının 22 milyar lira tutarındaki desteklemesiyle ilgili
daha genelge bile yok ortada. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 2018 dedin.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, 2018
buzağı destekleme primleri hâlâ verilmedi ya.
BAŞKAN Arkadaşlar, sessiz lütfen.
Sayın Tatlıoğlu, teşekkür
ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 2019 bile ödendi ya.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) -
Değerli arkadaşlarım, çok değerli vekilim; bakın, ben
otuz altı yıl akademik bir hayat sürdüm. Ne dediğimi bilirim ve
arkasında dururum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Şu
an 2018den ve 2019dan çiftçiye borcu var Hükûmetin. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 2018den yok.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Evet,
var.
BAŞKAN Sayın Tatlıoğlu, teşekkür
ediyorum, süreniz tamamlandı.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) 2020
yılıyla ilgili desteklerden
BAŞKAN Sayın Tatlıoğlu,
teşekkür ediyorum.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla)
1
kuruş verilmiş değil.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 2018 dedin.
BAŞKAN Evet, Sayın Tatlıoğlu
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Onlardan
borcunuz var zaten, Sayın Erdoğan dedi 2020. 2020, Sayın
Erdoğan dedi. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz. Komisyon? Yerinde.
13üncü madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin kanun metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Örs Ayhan Erel
Ümit Beyaz
Trabzon Aksaray İstanbul
Arslan
Kabukcuoğlu Ayhan
Altıntaş
Eskişehir Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa)
Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ümit Beyazın. Buyurun Sayın Beyaz.
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü
maddesi hakkında İYİ PARTİ adına söz almış
bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, her toplumsal
yapıda uyulması gereken kurallar vardır. Toplumsal
yapının onay vermediği kurallar yazılı hâle
dönüşür ve yasalar ortaya çıkar. Toplumsal kurallar ve yasalar ihlal
edildiğinde cezalar uygulanır. Bu hukuk kurallarına uymak
istemeyen toplum düzeni adına cezalandırılır. Belirli
dönemlerde, toplumsal ihtiyaçlar ışığında
cezaların affedilmesi gündeme gelebilir. Bu aflar bazen ceza
kanunlarının uygulanması sırasında ortaya
çıkabilecek haksızlıkları ve adaletsizleri gidermek için,
bazen de toplumsal kaynaşmanın yeniden tesisi için uygulanabilir.
Cezaevlerinde yaşanan aşırı yığılmanın
önüne geçmek isteği affın amaçları arasında olabilir. Fakat
ülkemizdeki af uygulamalarına bakıldığında daha çok
siyasi amaçlı afların çıkarıldığı
görülmektedir. Üzerinde konuştuğumuz ceza indirimi olarak sunulan
kanun değişikliğinin, hangi ihtiyaçları
karşılamak adına çıkarıldığını da
çok anlamış değilim. FETÖ yargısının
hukuksuzluklarını gidermek için mi, toplumsal kaynaşmayı
sağlamak için mi, cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak için mi
çıkarılmaktadır?
Değerli milletvekilleri, değişiklik
teklifinde kafa karıştırıcı alanlar, adalet duygusunu
zedeleme ihtimali olan bölümler var. Mesela, üzerinde konuştuğumuz
maddeyle 5237 sayılı Kanunun 220nci maddesinde düzenlenen suç işlemek
amacıyla örgüt kurma ve suç işleme amacıyla kurulmuş örgüte
üye olma suçlarının cezaları yükseltilmiştir. TCKde çoklu
suçlar sadece örgüt olarak tanımlanıyor, teşekkül 5237
sayılı Kanunda yok. Bu sebeple yapılan değişiklik
teşekkülün de örgüt gibi değerlendirilmesi ihtimalini
doğuracağından ceza, adaletsizliğe yol açacaktır.
TCKdeki çoklu suç tanımının revize edilmesi ve teşekkülün
de eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca suç işleyen
bir kişi yargılanıyor ve ceza alıyor, sonra siz tutuklunun
ceza infaz kurumundaki tavırlarını dikkate alarak serbest bırakmaya
karar veriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bizler
vatandaşlarımızın adalete olan güvenini ve
inancını yitirecek girişimler içinde olamayız,
olmamalıyız. Cezaevlerinde bulunan insanlarımızın
topluma yeniden kazandırılmasına ilke olarak karşı
değilim fakat yapacağımız iyileştirmeler yargıya
duyulan güveni sarsmamalıdır. Bakın, hâlâ en çok gazetecinin
cezaevinde bulunduğu ülkeler arasında başı çekiyoruz. Öyle
bir değişiklik yapmışsınız ki yüz
kızartıcı suç işleyenler faydalanabiliyor, düşüncesini
açıklayan, gazetecilik yapan, tweet attığı için ceza alan
yararlanamıyor. Örneğin, vatanseverliğinden kimsenin şüphe
duymayacağı, tamamen gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu
bulunan Murat Ağıreli tahliye etmeyen bir af, toplumun adalet
duygusunu zedeleyecektir. Keşke kin, nefret, şiddet ve terör
içermeyen düşünce suçlarını, gazetecileri, Twitter
mahkûmlarını da düzenlemenin kapsamına dâhil etseydiniz.
İyi hâl kavramı üzerinden infaz indirimi değerlendirmelerini
birtakım kişi ve kurumların keyfine bırakmasaydınız
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Madde 13 - "5237 Sayılı Kanunun 220
inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
MADDE - 220 (l) Kanunun suç saydığı
fiilleri ve bu kanunun dördüncü kısmında yer alan dördüncü ve
beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla
örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu
üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları
işlemeye elverişli olması halinde üç yıldan altı
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak
örgütün varlığı için üye sayısının en az üç
kişi olması gerekir.
2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan
örgüte üye olanlar, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
3) Örgütün silahlı olması halinde,
yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden
yarısına kadar artırılır.
Ayşe
Acar Başaran Muazzez
Orhan Işık Abdullah
Koç
Batman Van Ağrı
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Oya
Ersoy Murat
Çepni
İzmir İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi, Oya
Ersoyun.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, çok uzun süredir
Özellikle tarih önemli
çünkü iktidar bu yasa teklifi konusunda burada halkın toplumsal bir
desteği olduğunu iddia etti; 24 Haziran seçimlerinden önce gündeme
getirilen bir yasa teklifini biz, o dönem cesaret edilemediği için,
halkın tartışacağı bir dönemde cesaret
edilemediği için bugün corona koşullarında burada
tartışıyoruz. Ama tamamen bilim insanlarının, hukuk
profesörlerinin, hukuk kurumlarının, baroların, insan
hakları kurumlarının, çocuk hakları merkezlerinin bütün
çığlıklarına kulağımızı tıkayarak
bunu tartışmaya çalışıyoruz.
Aynı zamanda da muhalefetin sesini, bizler de dâhil
olmak üzere, burada halkın duymasını engelleyecek bir
şekilde yani bir corona fırsatçılığı içinde
iktidar tarafından yandaşlarına özel af getiren bir teklifi
burada tartışıyoruz. Bu, aynı zamanda sadece özel af
değil cezaevlerine yani muhalif olan herkesin üzerine ikinci defa
geçirilmek istenen bir demir kafestir. Yani cezaevlerini ezaevi hâline
getirecek bir yasa teklifini burada tartışıyoruz aynı
zamanda.
Şimdi, söz aldığım 13üncü madde
çok önemli çünkü bu 13üncü maddede 2010 referandumuyla beraber
yargının tabutuna çakılan çivinin infaz düzenlemesini de yapar
durumdayız. Bakın, 13üncü madde özellikle Ceza Kanununun 220nci
maddesinde yapılan bir düzenlemeyle ciddi bir çelişkiyi de getiren
bir düzenleme. Yine ağır bir eşitsizlik ve adaletsizliği
barındırıyor bu madde. Şimdi, suç örgütlerinin
patronlarını ve üyelerini salıverme telaşındaki bir
iktidarın suç örgütünü düzenleyen ceza normunda sözde ceza
artırımı getirmesi olsa olsa bir suçluluk psikolojisinin
tezahürüdür. Ne de olsa bu madde kapsamında ceza alan suç örgütlerinin
patronları ve üyeleri işte, görüldüğü üzere bu teklifte
getirilmek istendiği gibi istendiği zaman salıverilmektedir.
Ancak biz biliyoruz ki siyasi iktidarın bir dediğini ikiletmeyen ve
talimatla işleyip karar veren yargı tarafından bu 220nci madde,
meşhur, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi gibi ceza alır,
hükmüyle beraber tüm muhalif kesimlere; iktidarın politikalarını
eleştiren, bunun için basın açıklaması yapan, herhangi bir
yerde protesto gösterisi yapan, tweet atan, yazı yazan, haber yapan yani
düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğünü kullanan
herkese karşı uygulanmaktadır. Çünkü iktidar, bu iktidarı
boyunca yargı sistemini tamamen kendi muhaliflerini, siyasi muhaliflerini
sindirme, tasfiye etme ve muhalefeti tamamen sindirme üzerine kurulu bir
yargı düzeni kurmuştur. Bu da hukuksuzluk düzenidir.
Bakın, sadece bir örnek; 18 Aralık
2012de, o dönem Başbakan olan Erdoğanın bakanları ve
bürokratlarıyla gittiği ODTÜde, ODTÜye gelişini protesto eden
öğrenciler işte, tam da bu 220nci maddeyle yargılandı ve
ceza aldılar. Şu an davaları istinafta.
Yine, burada, biz kendimizi korumak için maske
takıyoruz değil mi? Maskenin en meşrulaştığı
dönem. Gezi davalarında bu kullandığınız maske, örgüt
üyesi olmasa bile, örgüt üyesi gibi davrandığı iddia edilen
kişilerin delili olarak kullanıldı arkadaşlar. Tam da bu
maske -kullandığınız maske- evlerde bulunduğu için
insanlar bu maddeden yargılandı. Şimdi, biz, yargının
iktidarın siyasi rakiplerini tasfiye ettiğini söylüyoruz ve
talimatlı yargı hâline gelmiştir bu yargı diyoruz.
MEHMET UĞUR GÖKGÖZ (Isparta) Allahım,
Ya Rabbim!
OYA ERSOY (Devamla) Allahım, Ya Rabbim
demenizin bir manası yok. Ben size şunu söyleyeyim
Erdoğanın: Ben bu davanın savcısıyım. Yargı
gereğini yapacaktır. Onu bırakmam. dedikleri, cezaevine
gönderiliyorsa bu talimattır. Seni başkan
yaptırmayacağız. dediği için cezaevine konulan Selahattin
Demirtaş tahliye edildiği hâlde Erdoğan: Biz bunları
bırakamayız. dediği için hâlâ cezaevinde tutuluyorsa bu, evet,
talimatlı yargıdır ve bu teklifle beraber de cezaevinde kalmaya
devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, lütfen. Devam edin.
Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
Bir de pazarlıklar sonucu talimatla
salıverilenler var. Ajan terörist olarak tutuklanan Deniz Yücel,
cezaevinden talimatla Alman gazeteci olarak çıktı. Otuz beş
yılla yargılanan Rahip Brunson, önce ev hapsine gönderildi sonra
hakkında ifade veren o gizli tanıklar var ya o ifadelerini
değiştirdiler yani değiştirtildiler ve serbest
bırakıldı. Onun arkasında Trump var, diğerinin
arkasında Merkel var. Bu halkın arkasında da halkın kendisi
var, bizler varız, hep birlikteyiz.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak
uygulamada 226 yollamasıyla 314üncü maddeden ceza verilmektedir.
Dolayısıyla 220ye (1) ve (2)nci fıkralara yaptırılan
artırım ve 226 yollamasıyla 314üncü maddeden verilen
cezaları da artıracaktır. Bu nedenle eğer 220nci maddede
bir değişiklik yapılacaksa öncelikle benzer bir düzenleme olan
TCKnin 314üncü maddesi yürürlükten kaldırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
220nci maddesinin ikinci fıkrasında iki yıldan dört yıla
şeklindeki değişikliğinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel
Emre Süleyman Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan
Aydoğan Tufan
Köse
İstanbul
Çorum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi, Sayın
Süleyman Bülbülün.
Buyurun Sayın Bülbül. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 13üncü maddesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. 13üncü maddeyle 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun suç işlemek için örgüt kurmayı düzenleyen 220nci
maddesinde yer alan hapis cezalarının alt ve üst
sınırları artırılmak istenmektedir. Çete, mafya diye
tabir edilen organize suç örgütü üyelerine dönük bir düzenleme algısı
olsa da uygulamada Türk Ceza Kanunu 220/6 yollamasıyla bu hüküm
muhalifleri sindirmek için kullanılıp Türk Ceza Kanunu 314üncü
maddeden ceza verilmektedir. Dolayısıyla Türk Ceza Kanunu 220 (1) ve
(2)nci fıkralarında yapılacak 13üncü madde
değişikliğiyle 220/6yla birlikte silahlı örgüt başlıklı
314üncü maddeden verilen cezaları da artıracaktır. Mesela 3
kişi tweet atıp 3 kişi slogan atınca örgüt
sayılıp cezalandırılmak istenmektedir. Ülkemizde böylelikle
uygulamada var olan düşünce ve ifade hürriyetine yönelik adil
yargılanma ihlallerini de artıracaktır. Bu husus da Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 10uncu maddesini ihlal eden ve ülkemizi
tazminata mahkûm eden bir husustur.
Burada iki ayrı düzenleme var. Biri suç
işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisinin iki yıldan
altı yıla kadar olan hapis cezası dört yıldan sekiz
yıla artırılmak isteniyor. Diğeri ise örgüte üye
olanın bir yıldan üç yıla kadar olan hapis cezası, iki
yıldan dört yıla kadar artırılmak isteniyor. Öncelikle
cezaların alt ve üst sınırlarının belirlenmesi
uzmanlık alanıdır. Adil yargılama ilkesinin
gerçekleşmesi doğru yapılacak bir tespitle mümkün
olacaktır. Ancak Adalet Komisyonunun düzenlemeyle ilgili sürecinde bu
titizlik gösterilmediği gibi, gerekli uzman incelemelerine de
başvurulmadı. Hangi gerekçelerle iki yıldan dört yıla kadar
olan ceza dört yıldan sekiz yıla çıkarılıyor?
Nasıl bir ihtiyacın sonucunda bu artış
yapılmıştır? Ya da böyle bir ihtiyaca gerek olduğu
nereden belli olmuştur, bunun bir açıklaması yok. Afaki bir ceza
artırımı yapılmış ayrıca bu ceza
artırımının af düzenlemesi içinde geliyor olması ne
kanun yapma tekniğine ne de usulüne uygundur.
Bu teklifin diğer bir
yanlışlığı da örgüt suçlarının cezası
artırılırken infazın düşürülmesidir. Şu an bu
suçtan mahkûm olanlar düşük olan cezadan mahkûmiyet almışken bu
kanunla düşecek infazla süper affa uğrayacak. Kimlerin hangi
yakınları için getirildiği belli olmayan bu çarpık
düzenlemenin amacı nedir? Şimdi çıkaracağımız suç
örgütü mensuplarını çıkaralım maddesi midir? Önerilen kanun
maddesi bir yana örgüt suçlarındaki uygulama nasıl ilerliyor, ona da
değinmek lazım. Çünkü bu siyasi iktidarın tekelinde.
Örneğin, iktidara dokunan durumlarda -ki bunu yolsuzluk
soruşturmalarında gördük- dosya kapanırken Anayasayla korunan
toplumsal bir muhalefet etkinliğinde veya eyleminde önce bir örgüt
yaratılıp sonra yurttaşların o örgüte mensup
yapıldığını gördük. Terörle Mücadele Kanununda Türk
Ceza Kanununun 220nci maddesi üzerinden artırım yapıyor.
Örneğin, muhalif eylemlerden, Gezi eylemlerinden yargılanan
yurttaşlara buradan başlatılacak bir terör
soruşturmasıyla salt bir eyleme katılmaktan terör örgütü
bağlamı kurmak ve altı yıla kadar hapis cezası
vermenin önü açılacak. Bu Kanun maddesinin (6)ncı
fıkrasındaki örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç
işleyen kişi ve (7)nci fıkrasındaki örgüt içindeki
hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve
isteyerek yardım eden kişi muhalefet üzerindeki kıyım
araçlarından birisidir. Cumhuriyet, Sözcü, Eren Erdem ve birçok davada buradan
mahkûmiyetler kurulduğunu gördük. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
birçok kararında da yasadaki bu hükmün hukuki durumunu
tartıştı ve bu hükmün aşırı geniş
yorumlandığını kabul etti. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde görülen İmret davasında TCK 220/(7)nci maddesiyle
ilgili olarak maddenin öngörülemez olduğu ve aşırı
geniş yorumlandığı tespitiyle Türkiyeyi tazminat ödemeye
mahkûm etti. Ayrıca Işıkırık/Türkiye kararında da
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yine 220/(6-7) düzenlemesinin soyut ve
belirsiz olduğundan bahisle ihlal kararı verdi. Yani diyorsunuz ki:
Bir suç işlemek için örgüt kurana indirim yaparız ama bu maddenin
(6) ve (7)nci fıkralarındaki uydurma suçlardan toplumsal muhalefeti
tutsak ederiz. Gazetecileri, insan hakları savunucularını,
muhalifleri cezaevinde tutar, daha fazla ceza veririz.
Değerli vekiller, uzun lafın
kısası, bu hüküm, AKPnin Bana karşı gelme, seni fena
yaparım. teklifidir. Ülkemizde insanlar, yasalarda yazılı olan
suçu işledikleri için değil, ideolojik ve siyasi amaçlarla, subjektif
nedenlerle cezalandırılıyor. Hepimiz biliyoruz ki
düşünceleriyle siyasi iktidarı rahatsız eden, düşüncesini
açıklayan, resmî ideolojiyle muhalif düşüncede olanlar yargıda
cezalandırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Çözüm basit, demokrasi,
anayasal özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılması,
yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı ve adil yargılanma hakkı yani hukuk
devleti.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum ve Grup Başkan Vekillerimizi lütfen kürsü arkasına rica
ediyorum.
Kapanma Saati: 19.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
13üncü madde üzerinde Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbül ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında
kalınmıştı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir Züleyha
Gülüm
İzmir Ağrı İstanbul
Muazzez Orhan Işık Serpil Kemalbay Pekgözegü Tulay
Hatımoğulları Oruç
Van İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Tulay Hatımoğulları Oruçun.
Buyurun Sayın Oruç. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maden ocakları can almaya devam
ediyor. Bugün Somada yaşanan göçükte 1 maden işçisi
yaşamını yitirmiş, 2 maden işçisi hâlâ göçük
altında.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 3 arkadaşımız
hayatını kaybetti.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) 3
olmuş, şimdi arkadaşlar sıralardan söylüyorlar.
Yaşamını yitiren işçi
kardeşlerimizin ailelerine ve bütün maden işçilerine
başsağlığı diliyorum. 6552 no.lu Yasa gerektiği
gibi düzenlenmeyince işçi sağlığı, iş güvenliği
sermayenin insafına bırakılıyor ve böyle, aslında kaza
değil, katliamlarla karşılaşıyoruz.
Yine, az önce zikredildiği için Değerli
Deniz Gezmişi anmadan konuşmama başlayamayacağım.
Deniz Gezmiş idam sehpasında son söz olarak şunu
söylemişti: Yaşasın tam bağımsız Türkiye.
Yaşasın Türk ve Kürt halklarının
bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm,
yaşasın işçiler, köylüler. diyen Deniz Gezmişi, devrimci
bir lider olarak ve önder olarak Deniz Gezmiş ve
arkadaşlarını saygıyla anıyorum.
Evet, coronavirüs dolayısıyla dünyada çok
ağır belirsizlikler ve öngörülemez hâller var. Bu, her açıdan
öyledir. Otoriter ve totaliter rejimler, tek adam rejimleri bu dönemi
altın çağ Allahın lütfu olarak görüyorlar, tıpkı
şu anda AKP rejiminin gördüğü gibi.
Coronavirüs, Türkiye'de çok sert bir artış
gösteriyor hem ölümlerde hem vakalarda ve böylesi bir süreçte kamuoyu
yanıltılarak denildi ki: Virüs dolasıyla bir af yasası
gelecek ya da infaz yasası gelecek. Gelmesi gerekiyor da. HDP olarak
bizim itiraz ettiğimiz, bu yasanın buraya gelmesi değil, bunun
kamuoyu tarafından net olarak bilinmesini isteriz. Burada, coronavirüs
koşullarında yani olağanüstü koşullarda hayat
normalmiş gibi davranmaya çalışan iktidarı uyarmak
istiyoruz. Yarın cezaevlerinden tabutlar çıkmaya başladığında
şu sıralarda bizler şu an oturduğumuz gibi oturamaz,
halkın yüzüne, toplumun yüzüne bakamaz bir hâle geleceğiz.
Cezaevlerinde artış çok daha hızlı olacaktır
dışarıdan. Bugün Sağlık Bakanı diyor ki: 1
kişi 16 kişiye bulaştırıyor. Dışarıda
bile koşullar böyleyken cezaevindeki koşulları varın siz
düşünün.
Evet, düşman hukuku diyoruz. Bu düşman
hukuku sadece cezaevlerinde değil, dışarıdaki açık
cezaevinde de aynı biçimde uygulanıyor. Bakın, bugün,
büyükşehir belediyeleri yardım kampanyaları başlattı ama
bu belediyeleri yani İstanbulu, Mersini, Adanayı, Ankarayı
AKP kaybettiği için oradaki dayanışma kampanyasının
hesaplarını bloke edebiliyor, aşevlerini kapatabiliyor. Yine,
aynı biçimde, küçücük dayanışma ağlarına dahi tahammül
etmeyen AKP, herkes birbirine düşman olsun, dayanışmasın
ama AKPden medet umsun pozisyonuna getirmek istiyor.
Bakın, cezaevine dönmek ve bir örnek vermek
istiyorum: Sabri Kaya... Sabri Kaya 54 yaşında, Osmaniye T Tipi
Cezaevinde, 2 kez açık kalp ameliyatı geçirmiş -hekim arkadaşlar
çok iyi bilirler- Coumadin kullanmak zorunda. Birkaç hafta önce birden
Coumadini kesiliyor; kalp krizi geçiriyor, pıhtı atıyor, beyne
de pıhtı atıyor ve şu an yoğun bakımda. Hiçbir
biçimde ailesine de doğru düzgün haber verilmiyor. İşte, Sabri
Kaya ve Sabri Kayalar gibi hasta tutsaklar cezaevlerinde coronavirüse
yakalandığı zaman bu Meclis vicdanıyla nasıl
hesaplaşacak, bunu oturup düşünmesi gerekmektedir.
Evet, iktidarın corona reklam filmini
izliyoruz; Biz şu ülkeden daha iyi hizmet yaptık, şöyle
yaptık, böyle yaptık... Keşke doğru olsaydı da
sizleri alkışlasaydık. Maske dağıtamayan bir iktidar
hâlindesiniz çünkü her şeyi kendi merkezinizde toplamaya
çalışan, yerel yönetimleri çalıştırmayan, HDP
belediyelerini görevden alan, CHP belediyelerinin hesaplarını bloke
eden bir merkezî hükûmet anlayışı içindesiniz. Oysaki merkezî
hükûmetin yapması gereken şudur: Yerel yönetimlerle aktif bir biçimde
bu çalışmayı yürütmek ama bunu yapabilecek bir mantık yok
çünkü burada da partizanlık yapıyorsunuz. Coronavirüs günleri
partizanlık yapacak günler değildir. Vicdanınızla,
bilincinizle, bilim insanlarının yol göstericiliğiyle davranmak
zorundasınız.
Velhasılıkelam, uzun reklamlar çok
sıkıcıdır, bıktırıcıdır, pandemi
günlerinde ise tehlikelidir, öldürücüdür. Toplum reklam filmi izlemek
istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Toplum,
pandemi sürecinde, amasız fakatsız bir biçimde, açlıkla,
hastalığın yayılmasıyla esaslı bir mücadele
beklemektedir sizden. Tek adam rejimi olarak corona virüsünün bana
verdiği güçle sizi ölüme mahkûm ediyorum. demiş oluyorsunuz
içerideki tutsaklara ve bu bir cinayettir, bu cinayete biz asla ortak
olmayacağız.
Coronavirüsle ilgili, Bilim Kurulu cezaevleri için
ne önermeler sunuyor, buna dönüp bakmak zorundasınız. Aksi takdirde
herkes şu soruyu soracak: Bu devlet neden var? Devletin görevi
partizanlık yapmak değildir. Şu an devlet, AKP sayesinde
partizanlık yapıyor. Pandemi günlerinde bile esaslı
mücadelesini, yüz yılda bir yaşanan böylesi büyük bir felakette
esaslı mücadelesini yerine getirmiyor, partizanlık yapıyor ve
bunun hesabını mutlaka halklar sizden soracaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Haksızlık
yapıyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Peki.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kendi önergesine insan
karar yeter sayısı ister mi?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, önergeyi oylamadan önce karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.41
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz. Komisyon? Yerinde.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesi üzerinde Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları
Oruç ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler... Etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
14üncü madde
üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 14üncü maddesinde geçen beş yüz günden ibaresinin
bin günden şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay Antmen Zeynel
Emre Süleyman
Bülbül
Mersin İstanbul Aydın
Turan Aydoğan Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Mahmut
Tanal
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, her
beş dakikada bir önerge oylamamız var, lütfen Genel Kurulda
kalalım.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, Komisyonunun
katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Mahmut
Tanalın.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Değerli Başkanım, benim sizden bir
istirhamım var. Şu kürsü temizleniyor, teşekkür ederim ama bu
olduğu gibi burada duruyor. Benim sizden istirhamım, bunu
kullanmayın, onun yerine şu şeffaf suları şuraya
koysanız, ihtiyacı olan arkadaşlarımız içer zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım,
bunları size özel de söyleyebilirdi Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bence daha doğru, daha
yerinde olur diye düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal, zaten onlar tek
kullanımlık, atımlık olduğu için daha fazla tercih
ediliyor; diğeri plastik.
MAHMUT TANAL (Devamla) Olsun ama.
BAŞKAN Sizlerin
sağlığını korumak da bizim görevimiz.
MAHMUT TANAL (Devamla) Oraya konulsa,
ihtiyacı olan oradan alsa, iyi olur ama karar sizin tabii.
BAŞKAN O yüzden, plastikten içmeniz yerine;
kâğıt, atılabilirden içmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) Peki, teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Süresi bitti
Başkanım.
MAHMUT TANAL (Devamla) Nasıl efendim?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Süresi bitti.
MAHMUT TANAL (Devamla) Yok, Başkanın
günlü boldur, ben burada kamu hizmeti ifa ettiğim için Başkan gereken
toleransı tanıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
14üncü madde tefecilikle ilgili bir madde.
Tefeciliğin cezası artırılıyor. Neden ihtiyaç oldu?
Buna karşı mıyız, değil miyiz? Öncelikle, tefecilikle
ilgili cezanın artırılması... Bu bile yetersiz, daha da
artırılması lazım yani buna ben taraftarım. Ancak,
durup dururken hangi ihtiyaçtan kaynaklandı tefeciliğin
cezasının artırılması? Kim para alıyor? Kim
faizle para veriyor, kim faizle para alıyor? Bu tefecilik hangi
dönemlerde, ne zaman düzenlendi? Ekonominin bozuk olduğu, ekonomik istikrarın
olmadığı, milletin sıkıntı içerisinde
yaşadığı dönemlerde, buhranlarda, milletin âdeta
kanını emen tefecilerin yoğun olduğu dönemlerde bunlara
ihtiyaç duyulur. Evet; peki, biz bugüne kadar tefecilikle ilgili -içimizde,
burada aşağı yukarı 100ün üzerinde hukukçu
arkadaşımız var- arkadaşlar, senet kırdırtan var,
çek kırdırtan var, hatta şu anda bu POS cihazlarından kredi
kartını çekip 100 liraysa 70 lira, 50 lira, 80 lira para alan var. Bunların
hepsi birer tefeciliktir. Peki, ben şimdi burada Adalet
Bakanlığı yetkililerine soruyorum: Bununla ilgili kaç tane dava
açıldı? Kaç kişi mahkûm edildi? Biz, tefeciliği sadece bu
şekilde değil değerli arkadaşlar
Şu anda Türkiyenin
çoğu yerinde vatandaş kalkıyor, arabasını
satıyor, diyor ki: Hasılat dönemi
Arabanın bugünkü değeri
50 bin liraysa, hasılat dönemi 70 bin lira, 80 bin lira, 100 bin TLye
satılıyor. Bunun adı tefecilik değil mi değerli
arkadaşlar? Bunun adı da tefecilik. Ama maalesef, fındıkla
ilgili mesela
Güneydoğuda vatandaş diyor ki: Kardeşim,
buğday satan var; efendim, mercimek, nohut vesaire
Bunların hepsi
ayrıntılı birer tefecilik aslında. Peki, bunlarla ilgili
bir işlem yapılabiliyor mu? İşlem yapılamıyor.
Peki, değerli arkadaşlar, şimdi bu
tefecilikle ilgili Türkiyede bu işi yapan barter şirketleri var
-hukukçu arkadaşlarımız bilirler- varlık şirketleri
var. Mesela varlık şirketleri
Sizin borcunuz 50 bin liraysa
varlık şirketi bu borcunuzu gidiyor bankada 10 bin TLye veya 15 bin
TLye, 20 bin TLye satın alıyor. Aldıktan sonra o mevcut olan
borcunuz 50 bin lirayı tahsil etmeye çalışıyor. Peki, buna
herhangi bir ceza var mı, herhangi bir yaptırım var mı?
Bankacı olan arkadaşlarımız var, gerçekten bu alacak
temliki açısından kaç paraya temlik etti? 50 bin lira. 20 bin liraya
temlik ettiyse hadi 20 bin lirasını faiziyle birlikte tahsil etsin.
Ama 20 bin liraya temlik ettiği bir paranın, bunun 50 bin lira olarak
tahsil edilmesi hiçbir vicdana, hiçbir hukuka sığmaz değerli
arkadaşlar.
Evet, çok kanun çıkarmakla övünüyor Meclis.
Değerli arkadaşlar, çok kanun çıkarılması marifet
değil. Çok kanun çıkarılması hukuku zayıflatır,
hukuku güçsüzleştirir, hukuka güven kalmaz, hukuka itimat kalmaz. Zaten
Hukuk var mı, yok mu? diye hep tartışılıyor.
Aslında hukukun olmadığı ülkede hukuk da yapılmaz,
işin gerçeği bu. Burada en fazla konuşulan, en fazla gündeme
getirilen kavram adalet kavramı. Adalet kavramı en fazla gündeme
getirilen bir kavram.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Selamlama için bir dakika süre
isteyeceğim, bitireceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın
MAHMUT TANAL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, en fazla Mecliste konuşulan konu adalet, adalet, adalet
Değerli arkadaşlar, eğer ülkemizde
gerçekten adalet egemen olmuş olsaydı bu kadar adaletsizlik gündeme
gelmezdi. Hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor da
Niye kimse burada başka
bir kavram kullanmıyor da adalet kavramını kullanıyor?
Adalet, hakikaten bizim soluduğumuz hava gibidir, ne kadar temiz olursa o
kadar sağlıklı yaşarız.
Ben hepinize teşekkür ediyorum.
Saygı ve hürmetle sizi selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan fıkra eklenmiştir.
ibaresinin fıkra ihdas edilmiştir. şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel Yasin Öztürk
Ankara
Aksaray Denizli
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul
Trabzon Eskişehir
Ümit
Özdağ
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ümit Özdağın.
Buyurun Sayın Özdağ.(İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün dünyayı eş
zamanlı olarak etkileyen corona salgınına benzer bir başka
gelişme insanlık tarihi boyunca hiç yaşanmamıştı.
Evet, birçok küresel felaket oldu ama eş zamanlı olmadı,
dünyanın değişik yerlerinde oldu ve daha sonraki yıllarda
dünyanın diğer bölgelerine de ulaştı. Muhtemelen bir tek
dinozorların ortadan kalkmasını sağlayan göktaşı
darbesi dünyayı aynı anda etkilemiş olabilir.
Bu salgının kalıcı
sonuçları olacağı konusunda ve insanlık tarihinde bir dönüm
noktası olacağı konusunda hemen hemen herkes mutabık.
Ancak, salgının insanlık tarihinde dönüm noktası
olması sadece salgının hastalık boyutuyla ilgili
değil. Daha çok hastalıktan sonra ortaya çıkacak veya mevcut ve
salgınının hızlandırdığı jeopolitik,
politik, ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümler insanlık tarihine
bir dönüm noktası olarak geçecek.
Salgın sonrasında küresel ekonomik bir
resesyon geliyor. Bütün dünyada büyük işsizlik, işsizlikle
bağlantılı olarak sosyal çalkantı, protesto, hatta
yağmalar bekleniyor. Corona salgınının birçok şeyi
çökerteceği söyleniyor ama en önemli çöküşlerden bir tanesi
toplumsal çöküş olarak nitelendiriliyor. Avrupada bir ülkede
çıkacak ve bizim de muhtemelen televizyonlarda seyredeceğimiz, aç ve
işsiz insanların bir sokak eylemi, yağması corona salgını
gibi bütün dünyayı sarabilir. Böyle bir tehlikeyle Türkiye de
karşı karşıya. Üç seneden beri bir ekonomik krizin
içerisindeyiz, salgına krizde yakalandık. İşsizlik Türkiye
tarihindeki -bütün dünyada olduğu gibi- en üst noktalardan bir tanesine
doğru tırmanıyor. Kendi içimizde ciddi sıkıntılarımız
var, yardım konusunda bile uzlaşamıyoruz. Bırakın
yardım konusunda, burada bile sosyal mesafeyi korumamız gereken bir
ortamda maskeli konuşurken birbirimizin üzerine yürüyoruz ve bu arada bu
görüşmeler sonucunda çıkacak yasayla 90 bin daha işsizi, sabıkalıyı
ve kızgın insanı sokağa çıkartacağız.
Umarım, bu yasayı hazırlayanlar ve saraydaki güvenlik
danışmanları, bu sokağa çıkacak yeni 90 bin
kişinin, mevcut risklere nasıl bir risk potansiyeli ekleyeceğini
hesaplamışlardır ve bunu da paylaşmışlardır
Sayın Erdoğan ve diğer bakanlarla. Endişelenmeyin, hiçbir
şey olmaz. diyorsanız inşallah haklı
çıkarsınız ama bir şey olursa şimdiden bunun için de
-madem bu yasa çıkma süreci içerisinde- tedbirler, ek tedbirler
alınmalı. En basitinden; bu 90 bin kişi dışarıya
çıktığı zaman eğer Sağlık Bakanı
Herkes kendi olağanüstü hâlini uygulasın ve evinden
çıkmasın. demeye devam ederse -ki muhtemelen bu yasa
çıktığında biz hâlâ kendimizi izole ediyor
olacağız- bu 90 bin kişiyi evlerinde nasıl
tutacağımızı düşünelim. Hapisten çıkmış
90 bin kişi Evde oturun. dediğiniz zaman oturacaklar mı? veya
bunlar için de sosyal yardım planlandı mı yoksa bir şekilde
onlar da hayatlarını kazanırlar mı diye hayatın
doğal akışı içerisine bırakıldı? Bu
hususları umarım yasayı tasarlayanlar ve hazırlayanlar
düşünmüşler, tedbirleri de her zaman olduğu gibi
almışlardır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdağ.
Sayın milletvekilleri, görüyorsunuz süre
beş dakika, beş dakika içerisinde de istediklerinizi, söylemeniz
gerekeni söylüyorsunuz. Eğer söyleyemiyorsanız beş dakikada,
altı dakikada da hiçbir şey söyleme şansınız olmuyor.
Teşekkür ediyorum Sayın Özdağ tekrar.
Eğer sizler de uygun görüyorsanız bu birer
dakikaları kaldırırsak en azından bugün için bir-bir buçuk
saat civarında çalışma süresinden tasarruf etmiş oluruz
değerli arkadaşlar. (CHP ve HDP sıralarından Hayır.
Sesleri)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hayır
Başkanım, yapmayın. Böyle bir tasarruf derdimiz yok bizim.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Niye bu kadar çok itiraz ettiniz arkadaşlar? Bu
Başkanın takdirinde olan bir uygulamadır, ilave süre verip
vermemek.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Takdirinizi
demokrasiden yana kullanın Sevgili Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, takdirimiz
her zaman demokrasiden yana.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Söz
hakkından yana kullanın, devam edin biz de size
saygımızı artıralım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz. Saygı
pazarlık konusu değildir biliyorsunuz. Saygıyı
pazarlık konusu yaparsanız bu iş olmaz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kuşkusuz.
Gönlümüzde artar emin olun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Mevcut olanı
artıralım.
BAŞKAN - 15inci madde üzerinde 3 adet önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 15inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE
15 - 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 109
uncu maddesinin mülga dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"(4) Maruz kaldığı ağır bir
hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu
koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği
tam teşekküllü devlet hastanelerinin, eğitim ve araştırma
hastanelerinin, üniversite hastanelerinin sağlık kurullarınca
düzenlenen rapor uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya
doğurduğu tarihten itibaren altı yıl geçmemiş bulunan
kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına
alınmasına karar verilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş
ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna
başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını
incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol
kararı verebilir.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Muazzez
Orhan Işık Züleyha
Gülüm
İzmir Van İstanbul
Garo
Paylan Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
Diyarbakır İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Garo Paylana aittir.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, coronavirüs bütün
dünyayı sardı ve coronavirüsün bir özelliği var arkadaşlar
-kötü özellikleri var ama- coronavirüs ayrımcılık yapmıyor,
yani Türk, Kürt, Ermeni, İngiliz, Fransız, Hindu, Çinli
ayırmıyor. Öldürdüğü insana azap çektiriyor veya onu hayattan
alıyor. Arkadaşlar, bu coronavirüs musibetine karşı
toplumlar da iki türlü refleks veriyorlar. Bu reflekslerden biri, daha
dayanışmacı, daha barışçı, daha eşitlikçi ve
daha adaletli refleksler veriyor bazı toplumlar. Birbirleriyle
dayanışma hâlindeler, toplumsal barış için çaba gösteriyor
bazı toplumlar. Avrupa Birliğinde mesela bunun için bazı
girişimler var, dünyada çeşitli ülkelerde daha toplumsal
barışçı, Komşunla dayanış, komşunla
barış. diye refleksler söz konusu oluyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Avrupa Birliğinde
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın arkadaşlar,
bazı ülkelerdeyse -mesela bizim gibi ülkelerde- daha otoriter, daha
dışa kapanık, daha ötekileştirici ve maalesef daha
vicdansız refleksler söz konusu olabiliyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Tam tersine
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen hangi
ülkede yaşıyorsun? Afrikada mı yaşıyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, Türkiye maalesef
ikinci şıkka savruldu arkadaşlar.
Bakın arkadaşlar, infaz yasası bunun
bir tezahürü. Düşünün ki böyle bir ortamda İran rejimi bile,
arkadaşlar bakın, İran rejimi bile infazda bir ayrıma
gitmedi, infazda eşitlik çerçevesinde hareket etti. Maalesef, Türkiyedeki
AK PARTİ rejimi, saray rejimiyse vicdansız bir teklifle
karşımıza geldi ve infazda ayrımcılığa
gidiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Kusura bakma,
teröristlere
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen bir
dinle, dinle!
GARO PAYLAN (Devamla) - Düşünün ki toplumsal
barışa bu kadar ihtiyacımız olduğu bir dönemde dahi
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dinle!
GARO PAYLAN (Devamla) -
vicdansızca,
adaletsizce bir teklifle karşımıza geliyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, lütfen yani oradan ha bire müdahale ediyorlar.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Sen de müdahale
ediyorsun.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Terörist sensin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sen kime
terörist diyorsun ya, kime terörist diyorsun? (AK PARTİ ve HDP
sıralarından karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.
Sayın Paylan, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)- Özel
yapıyorsunuz, farkındayız.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, dışa kapanmacı
anlayışın tezahürleri ve vicdansızlığın
tezahürleriyle karşı karşıyayız.
Başka bir tezahür de bugün, Süreyya Sadi
Bilgiçin önceki dönem başkanı olduğu Plan ve Bütçe Komisyonuna
sunuldu arkadaşlar. Ne öneriyor biliyor musunuz dışa
kapanmacı anlayış? Twitterı, Facebooku, Instagramı,
WhatsAppı kapatmayı öngörüyor yani dünyayla iletişim
kuracağımız, haber kaynağı olabilecek platformları
kapatmayı öngörüyor arkadaşlar. Düşünün ki coronavirüs krizi
var, bunu saray bir fırsata çevirmek istiyor ve bütün platformları
kapatmak istiyor. İşte dışa
kapanmacılığın tezahürü, vicdansızlığın
tezahürü arkadaşlar.
Susulsun, Çindeki gibi olsun, bakın, bu yasa
teklifiyle
Çin bütün bu platformları yasakladı, ülkeden
çıkardı ve kendi platformlarını kurdu,
vatandaşını zapturapt altına alıyor. Aynı
anlayışın tezahürü şimdi Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulan
yasada var. İşte arkadaşlar, Türkiye böyle bir yere savruluyor.
Şimdi, siz coronavirüsten korkuyorsunuz
değil mi? Korkuyorsunuz değil mi? Her birinizin akrabası sizi
arıyor değil mi? Orada 300 kişisiniz. Bakın, bir
arkadaşımız coronavirüsten şu anda hasta, ona şifa
diliyorum. Emin olun burada başka coronavirüslüler de var, mümkün
değil, istatistik bunu gösteriyor. Şu anda içimizde coronavirüslüler
var ve birbirinize bulaştırıyorsunuz. Bakın, 300 kişi
burada, işte cezaevinde 300 bin insan var. Suçlu dediklerinizin her
birisini kazıdığınızda altından insan çıkar.
Her birimizin ötekisi olabilir ama emin olun bu öteki
saydıklarınız insandır ve siz onları bu
ayrımcı teklifle ölüme mahkûm ediyorsunuz, ölüme. Türkiyede ölüm
yasası yok, ölüm cezası yok ama siz onları ölüme mahkûm
ediyorsunuz. Kendi ideolojik, maalesef vicdansız
kalıplarınız içinde ölüme mahkûm ediyorsunuz. Bakın,
arkadaşlar, cezaları hâkimler verirler ve Türkiyedeki ceza
yasalarına göre cezaları verir ve siz indirim yaparken -eğer
yapacaksanız- adaletle indirim yapmak zorundasınız. Benim
ötekim bu, senin ötekin bu. diye bakamayız, adalet bunu gerektirir ve
bunun bu dünyada da ahirette de hesabı görülür, bunu iyi tartın
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bizler siyasetçiyiz,
farklı düşünüyoruz. Bakın, Coronavirüs
ayrımcılık yapmaz. diyorum, siz ayrımcılık
yapıyorsunuz. Coronavirüs bölücülük yapmıyor, dünyayı
birleştiriyor; siz bölücülük yapıyorsunuz arkadaşlar.
Bakın, dün Tayyip Erdoğan bu ülkenin
teröristiydi, ondan önceki gün Necmettin Erbakan teröristiydi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GARO PAYLAN (Devamla) Ondan önceki gün Deniz
Gezmiş teröristiydi. Bu ülke başbakan astı arkadaşlar,
Adnan Menderesi astı. Bakın, yarın öbür gün, bugün ölüm
cezasına mahkûm ettikleriniz de onurla çıkacak, onurla. Bu ülkede
onurla çıkacaklar ama onlar hayatlarını kaybetse bile onurla yâd
edilecekler. Ama siz bu yasaya el kaldıranlar, maalesef tarihin
karanlık sayfalarında anılacaksınız ve
evlatlarınız bile size sahip çıkmayacak arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Öyle bir şey yok ama
sizin vicdanınızda
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Şov yapmaya çalışıyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Ök, sesiniz maskenin altından da
duyuluyor, rica ediyorum çıkartmayın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Zengin.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bakın, Grup Başkan Vekiline söz verdim. Lütfen
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
İki tane şeyi ifade etmek istiyorum:
Sayın Paylan ifadesinde dediler ki hem Cumhurbaşkanımız
için hem rahmetli Erbakan için: Geçmişin teröristleri. Şimdi, bu
ifade, doğrusu çok sakil bir ifade. O sebeple bu ifadeyi reddediyoruz,
bunun söylenmesi çok yakışıksız, böyle bir şey asla ve
zinhar söylenemez. Bu suçtan mahkûm olmakla, o günkü şartlar altında
bir mahkûmiyet almak ile terörist olmak arasında devasa bir uçurum var.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) - Erdoğan da cezaevine girdi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz bence
söylediğiniz şeylerin ne anlama geldiğini yeteri kadar idrak edemiyorsunuz.
Bu arada, şimdi, daha evvel de bir kez daha
söylendi Genel Kurulda, şu an ikinci defa tekrar ediliyor,
Çocuklarınız sizden utanç duyacak. Bakın, ben bu ifadeden
fevkalade rahatsız oluyorum. Bizler
(HDP sıralarından
gürültüler)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Ölümden
rahatsız olmayacaksınız, bundan mı rahatsız
oluyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Önce bir defa, hukuktan
bahsediyorsanız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Müsaade eder misiniz arkadaşlar,
lütfen
Devam edin, buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hukukta suçun
şahsiliği ilkesi vardır. Kim ne işlerse işlesin
anası, babası, evladı masumdur, bir. İkincisi, biz
evlatlarımızla gurur duyuyoruz. Evlatlarımız da bugüne
kadar yaptığımız işlerle bizimle gurur duydular,
bundan sonra da gurur duymaya devam edecekler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Böyle konuşmalar acziyettir;
çoluğu çocuğu, anayı babayı karıştırmak
acziyettir. O yüzden hiç kimsenin evladını, ailesini
karıştırmayın konuşurken. Bunları şiddetle
reddediyoruz. (HDP sıralarından gürültüler) Bir tek gerçek
vardır: Tarih bu Mecliste konuşulan her şeye dair, ben
bunları bilerek, inanarak ve imanımla söylüyorum,
yaptığımız her işin bugün de yarın da ahirette de
bir karşılığı vardır, bunun zaten bilincindeyiz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün bir kez daha iktidar grubunun
ayrımcılıkta sınır
tanımadığını gördük. Bir milletvekilimize,
diğerine, hepimize karşı aynı tutumu gösteriyorsunuz.
İçeride oturmaya tahammül edemiyorlar. İlla açık havada
olacaklar, çalışmayacaklar, Genel Kurulda oturmak zorunda
olduklarında da gelip burada aralıksız aralıksız
sataşıyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yani
bu, milletvekilliği böyle yapılmaz. Biz burada yirmi saat oturuyorsak
onlar da oturacak. Bu birincisi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Sayın Başkan, sussunlar,
konuşayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bağırın bağırın, haydi
koro hâlinde bağırın!
BAŞKAN Müsaade ederseniz
Sayın Beştaş, siz de lütfen
Ama siz
de milletvekillerini öyle bir şekilde itham ettiniz ki
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
içeride olmadıklarında her şey gayet sakin gidiyor, içeri
girdikleri anda hep bir ağızdan bağırıyorlar. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler.)
BAŞKAN Bu da doğru bir itham değil.
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Geçmişin teröristleri derken hatibimiz şunu söyledi:
Cumhurbaşkanı, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel
Başkanı 312den, halkı kin ve düşmanlığa
tahrikten ceza aldı mı? Aldı. DGMden aldı mı? Ben
duruşmasını izleyenlerden biriyim, Diyarbakırda
yargılandığı duruşmayı izledim. Mahkeme heyeti
ceza verdi, kesinleşti, sonra da hepimizin bildiği bir tarih
yaşandı. O zaman teröristti, ben iki gün önce de söyledim. (AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar.)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bunu reddediyoruz
Sayın Başkan. Nasıl bir üslup bu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O zaman
da söyledim, her iktidar kendi teröristini yaratır. Şu anda
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu üslubu reddediyoruz
Sayın Başkan, olamaz böyle bir şey. Mahkûmiyet almak ile terörist
ifadesi aynı şey değildir. Bunda kasıt vardır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya bunu
bile anlamaktan acizsiniz. Bir Grup Başkan Vekili bu şekilde
kalkıp birini susturmaya çalışamaz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
aynı şeyi tekrar ediyorlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben bu
şekilde oturmam onu söyleyeyim.
BAŞKAN Yani bir şekilde
oturacaksınız tabii.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bitirebilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitirebilir miyim?
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, müsaade
edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Vicdansızlık şöyle bir şeydir: Corona döneminde biz bir
aydır cezaevlerinde Covid-19 yayılacak diyoruz Hayır, hiçbir
şey yok. dediler. Her gün pozitif testler çıkıyor Bir şey
yok. dediler. 2 tane cenaze çıktı Test negatif. diyorlar.
Korktuğumuz oldu, cenazeler çıkıyor ve buna rağmen Onlar
içeride kalsın. demek büyük bir vicdansızlıktır, büyük bir
adaletsizliktir, büyük bir sorumsuzluktur. Halka hesap veremezsiniz. Bunun
hesabını veremezsiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz her daim halka hesap
verdik, halka hesap vererek buraya geldik. Her seçim halka hesap verme hâlidir.
Grubumuzun büyüklüğü buradadır, ne demek hesap veremedik. (AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar.)
BAŞKAN Zaten tek anayasal müessesedir.
Şimdi Cumhurbaşkanlığıyla beraber 2 anayasal müessese
halka hesap veren.
Evet, Sayın Akçay, buyurun.
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 207
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hesap
veremeyeceksiniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz veremeyeceksiniz,
veremiyorsunuz da zaten.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bakın, bir Grup Başkan Vekiline söz verdim, lütfen
Sayın
Beştaş lütfen, Sayın Zengin
Rica ediyorum arkadaşlar.
Sayın Akçay, buyurun lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, bu
corona ciddi anlamda bir gürültü kirliliği yapmaya başladı.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi
BAŞKAN Lütfen arkadaşlar, bakın,
Sayın Akçaya söz verdim, lütfen
Sayın Akçay, devam edin, buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, biraz evvelki
konuşmacı -özellikle bu corona günleri nedeniyle pek çok
konuşmacı- bu corona kavramını merkeze alarak ve
birtakım benzetmelerle konuşmalarını yapıyor. Yine,
corona virüsü merkeze alarak Coronavirüs ayrım yapmıyor. diye
doğru bir sözle başladı. Fakat kendi sözleri
ayrımcılık ifade eden sözlerdi ve evlatlarımıza kadar
söz söyledi. Şimdi, daha evvel de benzeri, anne, baba, aileye ilişkin
kendisiyle veya
Meclise hitap ederken bu tür tanımlamalar yapıyor,
bunu uygun bulmuyorum. Bu alışkanlıktan vazgeçsin bu sayın
milletvekili. Öncelikle bu konuda bir hatırlatma yapmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Konuşmacı
anlamıştır, onun anlaması yeterli.
Şimdi, sözü fazla da uzatmak istemiyorum. Bütün
sıkıntının nereden kaynaklandığı da zaten bu
kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmelere
başlandığı günden beri sürekli tekrarlanıyor, yine
aynı tekrarları mukabele de etmek istemiyorum ama bütün dertler bu
ayrımcılık üzerine yapılıyor. Evet, infaz
yasasında bazı suçlar ayrılıyor çünkü ayrılması
gerekiyordu.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Niye gerekiyor?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Terör suçları,
şiddet, öldürmeler, cinsel istismar vesair bu suçlar özenli bir
şekilde bu infaz yasasından ayrık tutulmuş yani bundan
rahatsızlık duymaya da gerek yok. Böyle yandaş
tanımlamaları yapmayı da fevkalade yanlış buluyorum.
Yandaşlar kayırılıyor. derse o zaman herkesin
yandaşı olduğu düşünülür ve Sizin yandaşınız
kim? diye sorulur.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, ben Sayın Cumhurbaşkanı terörist. demedim, O
günkü rejim Cumhurbaşkanına terörist diyor. dedim, kayıtlara
da böyle geçti. Sayın Özlem Zengin bunu tamamen yanlış
anlıyor.
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bugün de Mecliste
arkadaşlarımıza terörist diyor, o da yanlıştı, bu
da yanlış.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, 60ıncı maddeye göre kısa bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN 60a göre söz vermiyorum Sayın
Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kısa bir
açıklama yapacağım, çok kısa bir açıklama.
BAŞKAN Sayın Özkaya, 60a göre söz
taleplerini karşıladım, bitti. 60a göre söz vermiyorum
artık.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bu konuyla ilgili
çok kısa bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Söyleyin, kayıtlara geçsin.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Terörle Mücadele
Kanununun 3üncü maddesinde terör suçları, 4üncü maddesinde de terör
amacıyla işlenen suçlar bellidir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın o dönemde mahkûm edildiği 312nci
madde, bugün 216ıncı madde, ne 3üncü maddede ne de 4üncü maddede
yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımıza bunu söyleyenler
sırtını teröristlere dayayanlar ve teröristlerin emriyle hareket
edenlerdir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Evet,
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 15 - 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin mülga dördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
(4) Gözaltı aşamasında öne sürülen ağır
bir hastalık veya engellilik iddiası mevcut ise ve ceza infaz kurumu
koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği
tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınan bir sağlık
raporu ile 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin
üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan
veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan
kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına
alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü
verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna
başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını
incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol
kararı verebilir.
Ayhan
Altıntaş Arslan
Kabukçuoğlu Ayhan
Erel
Ankara Eskişehir Aksaray
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Muhammed Naci Cinisli
İstanbul Trabzon Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Muhammet Naci Cinislinin. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
Coronavirüs salgınında
hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavilerine
devam edilen hastalarımıza acil şifalar dilerim. Diğer
yandan salgınla mücadele ederek hayatın devamını
sağlamaya çalışan sağlık görevlilerimize, güvenlik
güçlerimize, öğretmenlerimize, tarım, lojistik, gıda, temizlik
sektörleri çalışanlarına şükranlarımı
sunarım.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi, beş-altı aylık bir hazırlık
çalışması sonrasında Meclis
Başkanlığımıza sunulmuş. Keşke bu
hazırlık aşamasının Meclisimiz iradesinde, Adalet
Komisyonunda gerçekleştirilmesi gerekliliğine, Türkiye Büyük Millet
Meclisi kutsiyetine ve demokrasimizin önemine binaen vâkıf olunabilseydi.
Böylelikle milletimizin ihtiyaç ve beklentileri gücünü ve etkinliğini
milletimizin sinesinden çıkmakla alan Büyük Millet Meclisimizde uygun ve
doğru şekillenir, kanun teklifi içerisinde yer alabilirdi. Sadece
formaliter sebeplerle komisyonlarda yasa tekliflerinin alelacele
görüşülmesi sağlıklı demokrasilerde ve adaletli
yönetimlerde olmaz, olmamalı. Bu anlayış sadece yapısal
sorunları bulunan, hukukun üstünlüğüne ihtiyaç duyulmayan, siyasal çoğunluğun
kurallar alanının dışına çıkmasında beis
görmediği sistemlerde bulunuyor. Bununla birlikte hukukun üstünlüğü,
hükûmet ve devlet kurumlarının birbirleriyle özdeş
tutulmamasıyla tesis edilir. Yargı hem korunmalı hem de
bağımsızlığı anayasal metinlerle güvence
altına alınmalıdır.
2010 ve 2017 senelerinde yapılan Anayasa
değişiklikleriyle başlayan, OHALde çıkarılan kanun
hükmünde kararnamelerle şekillendirilen ve 2018
Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonrasında
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle son şeklini alan
yüksek yargı organlarının işleyişi ve üyelerinin belirlenmesindeki
değişimler yargı gücünü siyasi otoritenin egemenliği
altına aldı.
Hepimizin çok iyi bildiği üzere, hukuk,
adaletin tezahürü için oluşturulmuş kurallar topluluğudur.
Siyasi ikbal için Anayasa ve hukuk göz ardı edilmemelidir. Uzun senelerden
beri ülkemizin ve demokrasimizin ana problemi budur. Üzülerek ifade etmeliyim
ki AK PARTİ, kendisinin de başlangıçta zararını
gördüğü bu gidişatı medeni ölçülerle düzeltmek yerine, daha da
acımasız hâle getirerek kendi lehine kullanma yoluna gitmiştir.
İYİ PARTİ olarak bizim mücadelemiz tam da bu
anlayışladır.
Değerli milletvekilleri, infaz hukukunun
amacı, hükümlünün yeniden suç işlemesine engel olmak, toplumu suça
karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik
etmek ve hükümlünün üretken, kanunlara saygılı bir yaşam
biçimine uyumunu sağlamak olarak belirtilmiştir.
Bu amaca muhatap olarak, ceza infaz
kurumlarında 300 bini aşkın hükümlü bulunmakta, bunlardan 90 bin
kadar hükümlünün, görüştüğümüz yasa teklifiyle koşullu
salıverilme ve denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanacağı
öngörülmekte.
Öte yandan, cezaevlerindeki hükümlü
sayısına ilave olarak 850 bin civarında ceza
dosyasının bulunması, Hükûmetin yirmi yıllık
iktidarının, gerek toplumsal politikalar nezdinde gerekse ceza hukuku
uygulamaları bakımından, infaz hukukuyla amaçlanan hedeflerdeki
başarısızlığının en somut göstergesi.
Bu bakımdan, infaz kanunu değişiklik
teklifi görüşülmeden çok önce, toplumsal yapının
bozulmasını etkileyen sebepler analiz edilmeli, günlük ve kısa
vadeli çözümler yerine kapsayıcı ve uzun vadeli çözümler
benimsenmeliydi. Toplumun ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak refaha
ulaştırılmadığı, adalete inanç
sağlanamadığı sürece, suçun sebepleri ortadan
kaldırılamaz.
Kasten yaralama suçundan cezayı
artırıcı hâllerin kapsamının genişletilmesi,
cinsel saldırı suçlarının kapsam dışında
bırakılması, uyuşturucu madde kullanımına,
imalatına ve ticaretine ilişkin suçlar ile devlet güvenliğine
karşı suçlar, terör suçları da dâhil olmak üzere örgütlü suçlar,
Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve
organlarını aşağılama ve devletimizin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk aleyhine işlenen suçlar, İYİ PARTİ olarak
toplumsal sorunlara bakış açımızı
şekillendirmekte ve kırmızı çizgilerimizi
oluşturmakta.
Değerli milletvekilleri, üzerine söz
aldığım maddeyle, tutuklama koşulları bulunmasına
rağmen maruz kaldığı ağır bir hastalık veya
engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını
yalnız idame ettiremeyen şüpheliler ile gebe olan veya
doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş kadın
şüphelilerin, tutuklanması yerine adli kontrol altına
alınmasına karar verilebilmesine imkân tanınmakta.
Değişiklik teklifinin (2)nci fıkrasında yer alan Maruz
kaldığı ağır bir hastalık ifadesi daha
detaylı belirtilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Böylelikle keyfî uygulamaların önüne geçilebilecek, muğlaklık
giderilecektir. Hâlihazırdaki durumun suistimale açık olduğu ve
bu bakımdan keyfî uygulamalara neden olabileceği akla geliyor.
Olası suistimallerin önüne geçmek için 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 109uncu maddesinin (4)üncü fıkrasında yer
alan 13/12/2004 tarihli ifadesinden önce gelmek üzere tam teşekküllü
devlet hastanelerinden alınan bir sağlık raporuyla ibaresinin
teklif metnine eklenmesinin uygun olacağını, uygulamada
yaşanabilecek keyfîliği ortadan kaldıracağını
düşündüğümü ifade eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci
maddesinin son cümlesinde geçen UYAP ibaresinin kaldırılarak yerine
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ibaresinin getirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Alpay
Antmen Zeynel Emre
İstanbul Mersin İstanbul
Süleyman
Bülbül Saliha Sera
Kadıgil Sütlü Aydın İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Turan Aydoğanın.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bu görüştüğümüz maddeyle ilgili daha önce
kanun teklifi vermiş bir kişiyim ben. Sağlık sorunları
olanların tahliye edilmesiyle ilgili kanun teklifi verdim. Cezaevinde
çocuklarıyla beraber kalan kadınların tahliye edilmesi ve geçici
tedbirlerle beraber cezalarını evlerinde çekmeleri için kanun teklifi
vermiş birisiyim. Hatta burada Adalet Bakanlığının
tekeline bırakılmış ve Adli Tıp Kurumunun tekeline
bırakılmış olan rapor meselesiyle ilgili de tam
teşekküllü hastaneler tarafından verilmesi ve tam teşekküllü
hastaneleri de Adalet Bakanlığının değil
Sağlık Bakanlığının belirlemesi gerektiğiyle
ilgili kanun teklifi vermiş bir arkadaşınızım. Çok geç
kaldınız, keşke bunları değerlendirseydiniz ama
geldiğiniz nokta itibarıyla da bu düzenlemenin eksikleriyle beraber
tartışılması gerekir. Az önce söylediğim gibi, Adalet
Bakanlığının belirlediği hastaneler yerine, üniversite
hastaneleri de dâhil olmak üzere, tutuklunun hekimini seçme hakkıyla
ilgili, uluslararası anlaşmalara uygun olarak belirleme yapmanız
gerekirdi bu maddede; bu anlamda çok ciddi eksik bir maddedir.
Efendim, biz işin başından beri, Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Özgür Özelin de söylediği gibi, içeride
yakınları olanların, yakınlarının
dışarı çıkmasını bekleyenlerin bizden asla
tereddüdü olmamasını ama içeride yakınları olup da sizin
çözüm üretmediğiniz, içeride bırakmak istediğiniz kesimler için
de, onlarla ilgili mücadele vereceğimizi ve bu mücadeleden şüphe
etmemeleri gerektiğini söyledik ve buradaki şiarımız da
budur.
Şimdi, çıkardığınız bu
infaz yasası, kimin yarattığı sorunları çözecek? Bazen
sorunları tarif ederken siz uzaydan gelmiş gibi davranıyorsunuz
da; FETÖ yaptı, o yaptı, bu yaptı, şu yaptı
Siz
neredesiniz? Ortada yoksunuz. Yirmi yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz,
Cumhuriyet Döneminin neredeyse beşte 1i kadar zamandır bu ülkeyi
yönetiyorsunuz ve şu anda içeride ne kadar insan varsa sizin döneminizde
suç işlemiş, sizin döneminizde çıkmış olan yasalarla
beraber suçlu durumuna düşmüş, sizin döneminizde
yargılanmış, sizin döneminizde kötü yargılama
metotlarının kurbanı olmuş insanlardır. Eğer bu
sadece salgın dolayısıyla cezaevlerini boşaltmaksa, amenna.
Hayır, bu değil. Bu, bütün partilerin sokakta konuştuğu,
sizin dönemizde çirkin ve çirkef işlemiş bir yargı dönemi de
dâhil olmak üzere yani onların tasfiye edilmesi, bir toplumsal
barışın kazanılmasıyla alakalı hâlâ FETÖcü
hâkimlerin verdiği zararları düzeltecek hiçbir şey
yapmadınız. Bu toplum barışa susadı, bunun telafi
edilmesiyle ilgili bir adım atılmasına yönelikti; siz bunu
aldınız, yandaşlarınıza kıyak hâline çevirdiniz.
On sekiz yıldır yarattığınız sorunları
düzeltelim diyoruz; siz, bir af düzenlemesinin, bir bağışlama ya
da infaz düzenlemesinin ideolojilerden uzak, evrensel hukuk kurallarına
uygun olması gerektiğini bir kenara bırakıyorsunuz,
baktığınız yerden, fişlediğiniz insanları bu
yasanın içerisine sokmuyorsunuz.
Ben, bunu size Anayasanın 10uncu maddesi
itibarıyla eşitlik ilkesi diye hatırlattım;
kızdınız, bağırdınız
çağırdınız. Tamam, referansı Anayasadan
alacağız ama onu bir kenara bırakalım, inanç temelli
bakalım. Diyor ki Maide suresinin 8inci ayeti: Herhangi bir
topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz hâle getirmesin. Bunun size
örneğini vereyim mi? Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi ile
Cumhuriyet Halk Partisinin 2 parti olarak Meclise girdiği dönemde
Sayın Cumhurbaşkanının siyaset yasağı vardı;
bizim siyasi rakibimizdi ama bizim o dönemdeki Genel Başkanımız,
bu yasağın kalkmasıyla ilgili, bu Meclise geldi, mücadele etti,
o yasak kalktı, sizin bugünkü Genel Başkanınız siyaset
yapar hâle geldi. Çünkü toplum istemişti Sayın
Cumhurbaşkanını o tarihte; onu engellememek gerekiyordu,
vicdanlı olmak gerekiyordu ve inanç manzumesi içerisinde de siyasi
rakibinizi hasmane boğmak yerine ona özgürlük tanımak gerekiyordu,
onu yaptık. Siz, bugün bunun tam aksini yapıyorsunuz; kurumları
Batılı, kendisi Doğulu bir anlayışla beraber hareket
ediyorsunuz. Avrupa Birliğinden bahsediyorsunuz, infaz hâkimliğini
örnek veriyorsunuz. Dün söyledim, güzel bir düzenleme. Aynı Avrupa
Birliği başka şeyler de söylüyor size. Venedik Komisyonu size,
diyor ki: Cumhurbaşkanına hakaret suçunu kaldırın kardeşim,
yok dünyanın hiçbir yerinde. Üstelik, bizim Anayasamız gibi bir
anayasa da yok. Bir tarafı parti Genel Başkanı, bir tarafı
Cumhurbaşkanı. On binlerce insan bundan dolayı
yargılanıyor ve biz hâlâ Cumhurbaşkanına hakaret suçunu bu
yasada tutuyoruz. Ucu açık terör suçlamasıyla beraber gazetecileri,
düşünenleri, fikir söyleyenleri, siyasetçileri, belediye
başkanlarını, demokrasinin ürünü insanları da içeri
atıyoruz; sonra burada geliyoruz, bir mağrurlukla beraber Affetmeyiz
kardeşim. diyoruz. Siz kimi affediyorsunuz kardeşim, siz kimi
affediyorsunuz?
Dün, ben size burada dedim ki: Sizin, majestelerinin
hâkimleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Çok sinirlendiniz.
Söylemiyorum, vazgeçtim, herkes biliyor ne dediğimi zaten, bağımsız
yargınız yok dedim ama şimdi söyleyeceğim. Sarayın bir
Hukuk Politikaları Kurulu var, o Hukuk Politikaları Kurulunda bir
hocamız var, Burhan Hoca. Çok seviyoruz biz onu. Arada bir abuk sabuk sataşmalar
da yapıyor partimize. Bugün duydum, hakkında dava
açılmış. Neden açılmış? Tavassuttan
açılmış, nüfuz kullanmaktan açılmış. Bu kürsüde
söylemiştik Hoca, yapma bu işleri diye.
Şimdi, bu, Hukuk Politikaları Kurulu
üyesi, en büyük nüfuzu kullanacak adam, hakkında dava
açılmış, tutuklanmıyor, gözaltına alınmıyor,
hiçbir şey yapılmıyor; gariban vatandaş, yurt
dışına çıkma şansı bile olmayan insanlar
-Cumhurbaşkanı 104teki yetkilerini kullanmıyor- hâlâ içeride
yatıyor -sağlık sorunu olan 1.500 kişi, 400ü
ağır sağlık sorunlu- ve bu yasadan hoca yararlanacak,
diğerlerine de terörist diyeceksiniz, başka bir şey
diyeceksiniz, yararlanmayacak. Kimi kandırıyorsunuz siz ya? Öyle
majestelerinin hâkimleri, savcıları durduk yerde dava açacaklar.
Hocayı bunun içerisine koyacaksınız, düşünen
insanları, vatanseverleri içeride yatıracaksınız, ondan
sonra gelip burada adaletten bahsedeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı madde üzerinde 2si aynı mahiyette
olmak üzere 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 16ncı
maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Alpay
Antmen Turan
Aydoğan Zeynel
Emre
Mersin İstanbul İstanbul
Saliha
Sera Kadıgil Sütlü Tufan
Köse Süleyman Bülbül
İstanbul Çorum Aydın
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Bedri
Yaşar Ayhan
Altıntaş Ayhan
Erel
Samsun Ankara Aksaray
Arslan
Kabukcuoğlu Yasin
Öztürk Hüseyin Örs
Eskişehir Denizli Trabzon
Ümit
Beyaz
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önerge
üzerinde ilk söz talebi Tufan Kösenin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle, bu coronavirüs günlerinde fedakârca
görevlerini yapan başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık
çalışanlarımıza buradan şükranlarımızı
gönderiyorum. Yine, Emniyet teşkilatımızın 175inci
kuruluş yıl dönümü. Fedakârca görevlerini yapan polislerimize de
buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden selamlarımızı
gönderiyorum. Tüm emekçileri, görevlerini yapan, 82 milyonun hizmetinde olan
tüm emekçilerimizi, buradan kutluyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine, bugün
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin idam edilişinin
101inci yıl dönümü. Daha sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve silah
arkadaşlarını da idama mahkûm edecek Nemrut Mustafa
Divanının kararıyla Boğazlıyan Kaymakamı da idam
edilmişti 10 Nisan 1919 tarihinde.
Yine -az evvel bir arkadaşımızın
sözlerinden duydum- geçmiş dönemde HDP Eş Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı adayı Sayın Selahattin Demirtaşın
da bugün doğum günü olduğunu öğrendik, kendisine de uzun ömürler
diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, şimdi,
Boğazlıyan Kaymakamından söz ettim. Niye söz ettim? Sürekli
konuşuluyor, işte Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında
terörist suçlaması yapıldı, bugün olsaydı
affedilmeyecekti. diye. Doğru mu? Doğrudur. İşte, Nemrut
Mustafa Divanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, Boğazlıyan
Kaymakamını terörist suçlamasıyla, o dönemde vatana ihanet
suçlamasıyla idama mahkûm etti mi? Doğru mu? Doğru. Eğer
siz terörist tanımını hukukun evrensel ilkelerine göre
belirlemeyip de iktidarın yani güç sahibi kimse onun kendi
çıkarlarına göre belirlerseniz Türkiye Büyük Millet Meclisinde bile
bu konuda bir anlaşmaya varamazsınız ve sürekli bu konuda niza
çıkar ve çıkıyor, Grup Başkan Vekilleri kendi
aralarında tartışıyorlar.
Şimdi, benim söz aldığım kanun
maddesinde yine Adalet ve Kalkınma Partisinin bir klasiği var,
Mahkûmiyet kararı kesinleşmemişse mahkûmiyet kararını
veren ilk derece mahkemesi yeniden o hükümle ilgili ya da o mahkûmla ilgili
karar verebilir, emniyet tedbirleri uygulayabilir. diye bir hüküm. Hâlbuki
-hukuk fakültesinin ilk yıllarında öğretilir bu iş-
eğer bir mahkeme o dosyadan elini çekmişse bir daha dönüp de o
dosyayla ilgili herhangi bir işlem yapamaz; hukukun evrensel, genel
ilkelerinden birisidir. Yine, genel ilkelerinden birisi bu düzenlemeyle ihlal
ediliyor.
Tabii, bu iş AK PARTİ klasiği dedim,
niye klasiği? Bakın, arkadaşlar -sürekli konuşuyoruz,
Komisyonda da çok konuştuk- bu düzenlemeyle kaç mahkûmun tahliye
edileceğini kimse bilmiyor. Ben eminim. Adalet
Bakanlığının bürokratları da, bu işleri iyi bilen
bürokratları da kaç kişinin tahliye olacağını
bilmiyor, biz de zaten aramızda anlaşamıyoruz. Az evvel bizim
Bartın Milletvekilimiz Aysu Bankoğlu çıktı, dedi ki:
Cinsel dokunulmazlığa karşı suç işleyenler de tahliye
olacak. Herkes itiraz ediyor. Doğru, tahliye olacak ama zaten tahliye
olacaklardı, biraz öne çekiliyor. Yani, bu tür çekişmeler var, bu tür
çelişkiler var. Tahliye olacaklar, doğru. Yani, on sekiz
yıldır yürüyen iktidar döneminde, gerek kanun hükmünde kararnamelerle
gerek yapılan bu torba kanun tasarılarıyla, düzenlemeleriyle ve
gerekse gece yarıları getirilen bir kısım maddelerle Türk
hukuk sisteminin ve mevzuatının altını üstüne getirdik biz;
o yüzden anlaşamıyoruz. Bakın, çok önemli bir şey
söylüyorum: Adalet Bakanlığının bürokratları bile
bugün kaç kişinin tahliye olacağı konusunda hemfikir
değiller.
Şimdi, diyoruz ki -başka konuşmalarda
değineceğim önemli konulara ama- cezaevlerimizdeki doluluk oranı
nedir, bilen var mı? Kimi diyor ki cezaevlerindeki doluluk oranı
yüzde 120, kimi diyor ki 300 bin. Yani belirli bir şey yok. Niye yok,
biliyor musunuz arkadaşlar? Bakın, 1999 veya 2000li
yılların başında bu F tipi cezaevleri çıktı,
diğer özel tip cezaevleri çıktı. Nasıl çıktı?
Koğuş sistemini kaldırdık biz -eskiden biz de çok giderdik
avukatken- ne yaptık? Üçer kişilik odalar, bir ortak alan, 3
kişi yatacak koğuşlara önce birer yatak daha koyduk, oldu 6
kişi. Sonra, olmadı, yetmedi -sayı artıyor ya sürekli;
2002de 50 bin olan mahkûm sayısı bugün 300 binlere varmış-
birer tane daha yatak koyduk, oldu üçer kişilik. Ben de yatılı okul
çocuğuyum, çok iyi bilirim. Sonra, üçer kişi de olmadı, o da
yetmedi, ranza ilave ettik. Yani 3 kişilik bir düzende 40 kişi yatar
oldu. Böyle olduğunda da zaten doluluk oranımız nedir,
cezaevlerinin kapasitesi yeterli midir, bunu bilmek mümkün değil.
Arkadaşlar, bakın, işin esası
şu: Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardı ama corona günlerinde yine
hiçbir uzlaşma aramaksızın -yandaş falan diyorlar ama
inanın yani çok da yanlış söylemiyor gelen
arkadaşlarımız- yandaşları bırakmaya çalışıyorsunuz.
Bu memlekette yaşayan her insan infaz sisteminde eşit olmak zorunda.
Bakın, Türk Ceza Kanununda adaleti sağlayabilirsiniz ama infaz
sisteminde adaleti sağlayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Devamla) Zaten Türk Ceza Kanunu
cinayet suçu işleyene otuz yıl veriyor, müebbet veriyor; başka
suç işleyene iki yıl veriyor, bir yıl veriyor. Yani, orada
sağlanan adaleti tekrar buralarda düzeltme şansınız yok.
Gelin, iki bin yıllık tarihi olan bu memlekete ihanet etmeyelim.
Tekrardan, bana göre, bir uzlaşı sağlayalım ki
Zaten bu af
kanunu, beşte 3 çoğunlukla çıkması lazım. Aslında
çok önemli diyen de arkadaşlarımız. Bir uzlaşıyla
beraber, bu corona günlerini vesile kılarak cezaevlerimizde hakikaten bu
nüfusu azaltalım. Yani hırsızlık yapan corona virüsünden
etkileniyor, sağlığı tehlikeye giriyor da ya da rüşvet
yiyenin sağlığı tehlikeye giriyor da bu rüşveti
basın yoluyla dile getiren gazetecinin sağlığı
tehlikeye girmiyor mu? Yani bunu kim söyleyebilir ki? O anlamda benim özellikle
talebim, önergelerimiz kabul edilsin ve başlangıçta yapılan
hatadan geri dönülsün de bu memlekete ve bu millete hizmet etmek hepimize
kısmet olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, tabii, Sağlık
Bakanlığımız yine yirmi dört saatteki vakaları
açıkladı; 98 ölümüz var, toplam sayı 1.006, vaka
sayısı da 47.029. Ben, kayıplarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, hastanede şifa bekleyen kardeşlerimize de Allahtan
şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime Peygamber
Efendimizin Afta hata, cezada hatadan daha iyidir. sözleriyle başlamak
istiyorum. Maalesef, üzerinde iyi çalışılmadan, bilimsel
görüşlere itibar edilmeden, tartışmalara fırsat verilmeden,
cezaevlerinde yer açma telaşıyla çıkarılmak istenilen bir
infaz yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Ne yazık
ki bu teklif infaz sorunlarını kalıcı şekilde
çözebilecek bir teklif olmadığı gibi, bugün geçmesi hâlinde,
şundan hiç şüpheniz olmasın ki kısa bir zaman sonra biz
yine infaz sorunlarını tartışmaya devam edeceğiz çünkü
bu teklif, uzun bir zaman önce gündeme taşınmış
olmasına rağmen, üzerinde doğru
çalışılmamış, ihtiyacı ve beklentiyi
karşılayabilecek bir kanun teklifi olma özelliğiyle hazırlanmamıştır.
Uzun zamandan beri cezaevleri dolu. Ek ranzalar kondu, hatta bazı mahkûmların
yerlerde yattığına dair de duyumlar bile alıyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizler hep
yaptığınız cezaevi sayılarıyla övünüyorsunuz,
diyorsunuz ki: 178 tane cezaevi açtık. 2019 yılında
açılan 14 yeni cezaevi var. Türkiyedeki toplam cezaevi sayısı
da 375. Sizler 2002de iktidara geldiğiniz zaman toplam mahkûm
sayısı 60 bindi. 2003te bu rakam 64 bin, 2007de 90 bin, 2008de
103.325, 2012de 136 bin, 2016da 164.461; bugün ise maalesef 300 bini
aştı. Buna karşılık cezaevlerinin toplam kapasitesi
219.270 olarak açıklanmıştır.
Değerli milletvekilleri, sizler bunları
hiç sorguladınız mı? Bugün Türkiyede 300 bin civarında
tutuklu varken, cezaevlerinde 300 bin kişi varken, gelişmiş
ülkelerde bu rakam 60 bin, 70 bin. Dolayısıyla insanlar neden suç
işliyor, neden cezaevine giriyor? Bunların sebeplerinin ve
sonuçlarının araştırılıp bunların üzerinde
kafa yorulması lazım gelir diye düşünüyoruz.
Bizler, size, bu yasa hazırlanırken
muhalefet olarak bazı önerilerde bulunduk, dedik ki: İnfaz
hâkimlerinin uzmanlıkları olsun, yargılamayı yapan
mahkemenin yerine geçmesinler. İkincisi, hapis cezasının
ertelenmesinde dolandırıcılık, hırsızlık,
sahtecilik, rüşvet, zimmet, irtikâp gibi suçlarda eski hâle getirme,
zararı giderme şartının konulmasını -atı
alan Üsküdarı geçtiğiyle kalmasın, faturayı da ödesin-
istedik. Üçüncüsü, kasten yaralama suçu, kadına karşı
işlenmesi hâlinde ağırlaştırılsın, üstelik
mağdur sadece eşle sınırlanmasın, açıkça
kadın olarak tariflensin istedik. Yine, uyuşturucuda, kadına
karşı şiddet, cinsel suçlar, terör, Atatürk ve Türklüğe
hakaret gibi kırmızı çizgimizde olan suçlarda kurum
dışında konaklamalı çalışma imtiyazına
karşı olduğumuzu deklare ettik.
Muhalefet olarak bütün bunları söylerken bugün,
çıkaracağımız 70 maddelik yasada sadece 17 maddeyle ilgili
çekincelerimizi söyledik, önerilerimizi sunduk, dedik ki: Hiç olmazsa bu
maddelerde bir değişiklik yapalım. Madem bunu hep beraber
yapacağız, hiç olmazsa muhalefetin de önerilerini dikkate
almanız lazım. Kelime değişiklikleri dâhil, bunlarla ilgili
verilen önergeleri bile otomatikman reddediyorsunuz. Dolayısıyla, o
zaman nasıl birlikte çalışacağız, nasıl birlikte
karar vereceğiz? Siz, muhalefetin sizin her getirdiğiniz önergeye
evet demesini bekliyorsunuz. E, biz de sizin onay ve noter
makamınız değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) -
Dolayısıyla, düşüncelerimizi bu kürsüden açık ve net ifade
etmeye her zaman devam edeceğiz diyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen veya ibaresinin ya da olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir Züleyha Gülüm
İzmir Ağrı İstanbul
Muazzez
Orhan Işık Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nuran
İmir
Van İzmir Şırnak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Nuran İmirin.
Buyurun Sayın İmir. (HDP
sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak) Sayın
Başkan, Genel Kurulu selamlıyorum.
Şimdi, bir yıldan fazladır yargı
paketiniz yani af yasanızla toplumu beklettiniz, oyaladınız ve
umutlandırdınız. Peki, karşımıza şimdi ne
çıkıyor? Yine, klasik terör söylemiyle binlerce tutsağı
resmen ölüme terk etme gayretini görüyoruz. Terör adı altında
sizden olmayan -kim olursa olsun- herkese bir terör damgası
yapıştırdınız.
Yıllardır getirdiğiniz torba
yasalarla, KHKlerle uygulamış olduğunuz onlarca hukuksuzluktan,
yaptığınız onlarca hak ihlallerinden sonra, kimse sizden
tarafsız ve bağımsız bir şekilde
davranmanızı tabii ki beklemiyor. Fakat bugün,
iktidarlığın, yasanın hatta devletin bile önüne geçen insan
yaşamı söz konusu. Bu yüzden, bu infaz yasasında
uygulayacağımız eşitlik ilkesi aynı zamanda
insanlıkta eşitlik olacak, ölümde değil, yaşamda
eşitlik olacak.
Ancak dünyayı saran ve her gün binlerce
insanı öldüren, insan yaşamını tehdit eden bu salgın
karşısında sizin şartsız, koşulsuz cezaevlerini
tahliye etmeniz gerekirken siz bir kanun çıkarıyorsunuz ve
cezaevlerinde ne kadar hırsız, gaspçı, istismarcı vesaire
varsa affediyorsunuz. Bununla birlikte ne yapıyorsunuz? Seçeni, seçileni,
gazetecileri, belediye eş başkanlarını, milletvekillerini,
akademisyenleri, öğrencileri ve binlerce insanı bu kapsamın
dışında tutuyorsunuz. Bırakmanızdaki amaç nedir, bütün
kamuoyu zaten bunu çok iyi biliyor. Peki, sizler bunu ne kadar ahlaki ve
vicdani görüyorsunuz? Hangi demokraside düşünce suç
sayılmış ya da siyaset yapma suç sayılmış ya da
propaganda suç sayılmış? İktidarınızın
demokrasi anlayışı bu mudur?
Bakın, kapsam dışı
bıraktıklarınızı sadece
cezalandırmıyorsunuz, ayrıca ölüme terk ediyorsunuz ve bunu bile
bile yapıyorsunuz. Yaşanacak her can kaybından da
iktidarınız sorumlu olacaktır. Binlerce tutuklunun henüz
iddianameleri bile ortada yok. Bu zalimlik değil midir? Suçsuz
oldukları ortaya çıktığında bunun hesabını
önce kendinize, sonra 82 milyon yurttaşa nasıl vereceksiniz?
Bilinmelidir ki infazda yapılacak en ufak bir ayrım katliamın
kendisidir. Yol yakınken bu hatadan dönülmez ise ve tahliyeler
sağlanmaz ise toplumda yine umulmadık yeni yaralar
açılacaktır ve cezaevindeki mahpuslar,
kaldırıldığı düşünülen idam cezasının
birer öznesi olacaklardır.
Bugün cezaevlerinde yüzlerce ağır hasta
mahpus var. Bağışıklık sistemleri olası Covid-19
virüsünü tolere edecek durumda değildir.
Değerli milletvekilleri, mesela,
Şırnakta hemen hemen her aileden 1 ferdin cezaevinde olduğunu
biliyor musunuz? Bu, bir kenti cezalandırma değil midir? Niçin bu
insanlar cezaevinde biliyor musunuz? Ya Kürt olduğu için ya HDPye oy verdiği
için ya da sizin alternatifiniz olan bazı kurumlarda yöneticilik
ettiği için bu insanlar cezaevinde. Bu bir düşman hukuku değil
midir? Ya kabul edeceksiniz ya da bunun gereğini yerine getireceksiniz.
Bu yaklaşımı da asla ve asla kabul etmeyeceğiz,
reddediyoruz.
Şu an sadece Şırnak Cezaevinde 20
hasta tutsak var. İnanın, mevcut hastalıkları ve
bulundukları hijyensiz ortam nedeniyle corona virüsüne karşı hiç
direnç gösterecek durumda değiller. İHD raporunun bazı isimler
konusunda tespitleri vardı, bunları sizin huzurunuzda paylaşmak
istiyorum: Mazlum Güzelin hepatit Bsi, kronik astımı; Ömer Ürümün
mide rahatsızlığı, Hamza Sünmezin yüzde 40 zihinsel
engeli, Mehmet Demirin nörolojik rahatsızlığı,
Abdulmuttalip Sakmanın mide rahatsızlığı, Mehmet Turayın
hepatit Bsi, Yusuf Şahinin mide rahatsızlığı,
Necmettin Ormanlının kalp hastalığı, tansiyon ve
şeker hastalığı; Agit Bilikin mide
rahatsızlığı bulunmaktadır. Yahya Altun 87
yaşında ağır bir hasta, kendi ihtiyaçlarını bile
karşılayamayacak durumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NURAN İMİR (Devamla) Salih Kutlukun
nörolojik rahatsızlığı, Osman Fidanın -95
yaşında- mide rahatsızlığı; kadın
koğuşunda, Şadiye Yanıkın -47 yaşında-
şeker ve ülser hastalığı, Halime Cinin diş ve
diş eti rahatsızlığı bulunmaktadır. Kadın
koğuşunda, hastaneye kelepçeyle götürülmek istenilirken reddettikleri
için cezaevi yönetimi Siz burada ölseniz dahi sizi hastaneye
götürmeyeceğiz. demektedir. Şimdi, hastalıkları tespit
edilen bu insanları bilerek ve isteyerek ölüme mi terk edeceksiniz? Yoksa
cezaevleri sizin toplama kamplarınız mı olmuş?
Şunu söylemek istiyorum: Bütün Şırnak
halkı dâhil olmak üzere toplumun ezici çoğunluğu eşit bir
yasadan eşit bir infazı istiyor. Bu Meclis, bu Kurul bunu uygulamak
zorundadır. Aksi takdirde tarih, insanlık adına, bu yasaya el
kaldıranı asla ve asla affetmeyecektir. Yandaş adalete
hayır diyoruz, eşit infaza evet diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.58
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz. Komisyon yerinde.
Değerli milletvekilleri, 17nci madde üzerinde
3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Ayhan Erel
Ankara Denizli Aksaray
Ümit
Beyaz Hüseyin
Örs Arslan
Kabukcuoğlu
İstanbul Trabzon Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerindeki söz talebi,
Sayın Ayhan Erelin.
Sayın Erel, buyurun.
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17nci
maddesi üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Büyük komutan, Atatürkün silah arkadaşı,
Millî Mücadelemizin kahramanlarından, cumhuriyet tarihinin 2
mareşalinden birisi, Atatürkün Anadoluda örgütlenmeye
başladığını duyunca ondan kıdemli olmasına
rağmen Atatürkün emrine giren, ömrünün yarısını savaş
meydanlarında geçiren, Kurtuluş Savaşımızın üç
Mustafasından birisi olan, Büyük Taarruzun planlarında payı
bulunan, Millî Mücadelemizin temel direklerinden, İstiklal
Savaşı döneminin ilk Savunma Bakanı ve Türkiye Cumhuriyeti
devletinin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmakı
vefatının 70nci yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Millî Mücadele
kahramanlarımızı da şükranla, minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 58inci maddesinde
tekerrür hükümleri düzenlenmiştir. Tekerrür nedir? derseniz ve
Mükerrirlere özgü ne demek? sorusuna cevap vermek gerekirse ceza sistemimizde,
failin belirli şartlar dâhilinde ve belirlenen süreler içerisinde birden
fazla suç işlemesine tekerrür; bu tür durumlara ilişkin düzenlenen
özel hükümlere de mükerrirlere özgü hükümler denilmektedir. Tekerrür kelime
olarak tekrar etmeyi ifade etmekle birlikte, ceza hukukumuzda failin birden
fazla suç işlemesi anlamına gelmektedir. Kanunun tekerrür
hükümlerini düzenlemesinin amacı, failin suç işlemeyi
tekrarlamasının önüne geçmek, suçun tekrarı hâlinde ise faile
uygulanacak cezanın ve infazının tatbikini daha ağır
şartlara bağlamaktır. Çeşitli ceza sistemlerinde tekerrürün
şartları farklı şekillerde düzenlenmiştir. Türk ceza
hukuku sisteminde ise -burada öne çıkan en önemli özellik- tekerrür
bakımından aynı suçun işlenmesinin şart
olmamasıdır. Örneğin, kasten işlenmiş olan iki
farklı suçun işlenmiş olması da tekerrür kapsamında
kabul edilmektedir ancak kasten işlenen suçlar ile taksirle işlenen
suçlar kendi aralarında tekerrüre esas olmamaktadır.
Bir hükümlünün suçta tekerrür ettiğini kabul
edebilmek için, ilk suça ilişkin cezanın kesinleşmesinden
itibaren kanunda belirlenen süreler içerisinde yeniden suç işlemiş
olması şartı aranmaktadır. İlk suça ilişkin
yargılama henüz kesinleşmemiş yani ilk derece mahkemesi veya üst
mahkemelerde yargılama devam ediyor iken işlenen ikinci suç tekerrür
kapsamında değerlendirilmez. Eğer kişi suç işlerken 18
yaşından küçük ise bu suç, tekerrür düzenlemesi kapsamında
değerlendirilemez ve tekerrüre esas olamaz. Yani kanunda yer alan düzenlemeye
göre, her iki suç birbirinden farklı suçlar olabilir ancak
kasıtlı suçlar ile taksirli suçlar, sırf askerî suçlar ile
diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmamaktadır.
Tekerrür hâlinde suça ilişkin ceza,
mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmektedir. 5275 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun
mükerrirlere özgü infaz rejimi düzenlemesinin yer aldığı
108inci maddesine göre, tekerrür hâlinde hükümlü, cezanın üçte 2sini
değil dörtte 3ünü infaz kurumunda iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde
koşullu salıverilme düzenlemesinden faydalanabilir. Eğer
tekerrür hükümleri ikinci defa uygulanmışsa hükümlü artık
koşullu salıverilme düzenlemesinden faydalanamaz.
Ceza kanunlarımızda bazı suçlar için
hapis cezası ile adli para cezası seçimlik olarak
düzenlenmiştir. Düzenlemeye baktığımızda, bu istinaf
yolu kapalı olan suçun neden tekerrüre esas oluşturmayacağı
hususu konusunda bir açıklık yoktur dolayısıyla bu
açıklama olmadığından, ilgili maddeyle çeliştiği
göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, bu maddenin kanun metninden
çıkarılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 17'nci
maddesinde geçen "tekerrüre ibaresinin "tekrara olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alpay
Antmen Zeynel
Emre Süleyman Bülbül Mersin İstanbul Aydın Turan Aydoğan Saliha Sera Kadıgil Sütlü Ali Mahir Başarır İstanbul İstanbul Mersin
Aynı mahiyetteki önergenin diğer imza sahipleri:
Serpil Kemalbay Pekgözegü Murat
Çepni Muazzez Orhan
Işık İzmir İzmir Van Dirayet Dilan Taşdemir Züleyha Gülüm Ağrı İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyette 2 önerge üzerinde
ilk söz, Sayın Ali Mahir Başarırın.
Buyurun.(CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, yaklaşık üç gündür af
yasasını tartışıyoruz yani adaleti konuşuyoruz.
Herhâlde uzun bir süre daha buradayız, hafta sonu da buradayız.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin
insanlarının -ne kadar farkındayız bilmiyorum ama- ekmek
kadar, su kadar, aş kadar adalete ihtiyacı var. Bu ülkede on sekiz
yılda tutuklanan, daha sonra beraat eden insanların cezaevinde
kaldığı süreleri hesap makinesiyle bir hesaplasak herhâlde
binlerce yıl yapar. Daha bunun hesabını alamadan infazı
konuşmak, gerçekten çok acı bir durum. Burada, örtülü bir af
yasasını konuşuyoruz, tartışıyoruz. Bakın,
anneler, babalar, çocuklar televizyonların başında dikkatle bizi
izliyor ama geldiğimiz nokta üzüntü verici, benim umutlarım tükenmek
üzere. Kanun çıkana kadar, yasalaşana kadar biz tüm
uyarıları buradan yapacağız ama bu uyarılara
rağmen istediğiniz gibi, getirildiği gibi bu yasa çıkarsa
fazla değil iki ay sonra, bu kürsüden konuşacak çok sözümüz olacak.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiyede
kovuşturma, soruşturma aşamalarında düzgün bir
yargılama yok. İnfazda da adalet beklemiyorum ama öyle bir dönemdeyiz
ki iktidarda sosyal adaleti de göremiyorum. Dünya büyük bir felaketi
yaşıyor, ülkemiz büyük bir felaketi yaşıyor; her gün
yüzlerce, binlerce insan ölüyor. İnsanlar birbirleriyle bir dilim
ekmeği paylaşacak durumda ama buna rağmen ötekileştirme,
ayrıştırma, ben diyor iktidar. Hayır, biz bu durumda bile
yardım yasağı getiriyorsak sözün bittiği yerdeyiz.
Benim ülkemde birçok belediye yardım
kampanyası başlattı ve bu anayasal bir hak, yasada yeri var;
yasaklandı. Neden yapıyor bu yardımları?
Yaşlılara, düşkünlere, evine ekmek götüremeyen insanlara
yardım etmek için. Ama bir yasak geldi, Yapamazsın. denildi, hatta
Odunpazarı ve Muratpaşa Belediyelerinin mutfakları kapatıldı.
Şimdi, buradan soruyorum: Milyonların seçtiği belediye başkanlarına
verilmeyen bu hak kime veriliyor? Bakın, İsmailağa Derneği
hesap numarasını yazmış, yardım topluyor. Yine,
İsmailağa Kumanya Organizasyonu, 100 lira, hedef 10 bin kumanya.
RECEP ÖZEL (Isparta) Onların izinleri var
ama.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
İsmailağa Camisi
RECEP ÖZEL (Isparta) İzinleri vardır
ama.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Ben de
bunu soruyorum. Bakın, Recep Özel diyor ki: İzinleri vardır.
Bunların izinleri var da neden belediyelerin izinleri yok? Ben bunu
soruyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) İzin alsın, izne
müracaat etsin diyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi, milyonların oyunu alan bir belediye başkanı hangi
sıfatla bağış alamıyor, İsmailağa cemaati
hangi sıfatla yardım topluyor? Ben bunu soruyorum, bunun
cevabını verin.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Kanuna
göre.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Haa,
kanuna göre. Ne yazık ki hiç ders almıyorsunuz.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Onu
başkanlara söyle.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Dokuz
yıl önce FETÖ için de burada aynı şeyleri söylediğimizde
yine Kanuna göre. diyordunuz. Sonuç ne oldu? Sonuç aynı.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Hayır,
öyle bir şey yok.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
.Herhâlde, Çamlı, burada, hatta Türkiyede en son
tartışacağım kişi sensin.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Niye öyle
terbiyesizlik yapıyorsun!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Aynen.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen niye
öyle terbiyesizlik yapıyorsun? Ne demek istiyorsun sen?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Şimdi buradan bizim tavsiyemiz
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ne demek
istiyorsun sen? Terbiyesiz adam!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Başkan, lütfen
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen ne
demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun, ne?
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen
Siz devam edin.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bu nereden
kaynaklanıyor?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Seviyenden kaynaklı.
BAŞKAN Sayın Başarır, siz
devam edin lütfen.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ne
seviyesinden bahsediyorsun sen?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen ne
diyorsun?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen, hangi
seviyeden bahsediyorsun?
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Çamlı
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Hayır ya! Böyle şey olmaz Sayın Başkan! Terbiyesiz diyor,
hakaret ediyor.
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen yerinize
oturun.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Hangi
çukurdan bana konuşuyorsun sen?
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen yerinize
oturun.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen kendini
ne zannediyorsun da beni ne zannediyorsun, benim seviyemden bahsediyorsun?
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bu nereden
çıkıyor? Bu ukalalık, bu terbiyesizlik nereden
çıkıyor?
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Bana
bak, haddini bil!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen haddini
bil!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Çamlı
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Terbiyesiz!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bak, bana
öyle konuşamazsın!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen de
öyle konuşamazsın!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Terbiyesizliği sen yapıyorsun!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Şu
hâline bak, hâline!
BAŞKAN Sayın Çamlı, lütfen
Sayın Başarır, siz Genel Kurula hitap edin.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Akbaşoğlu, bu ne ya? Oturtsanıza yerine!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen kendi
hâline bak!
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ne
bağırıyorsun kardeşim!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Görmüyor musunuz dediği lafları?
BAŞKAN Sayın Başarır, siz de
Genel Kurula hitap edin.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın Çamlı, siz de yerinize
oturun.
Arkadaşlar, herkes yerine otursun. Herkes
yerine otursun, lütfen, sayın milletvekilleri.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ne
seviyesinden bahsediyorsun sen ya! Hangi seviyeden bakıyorsun da ne
seviyesi görüyorsun?
BAŞKAN Herkes yerine otursun sayın
milletvekilleri.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin...
Herkes yerine otursun lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başarır,
genele hitap et, genele hitap et.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Kendini ne
zannediyor? Ayıp şey ya!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, herkes
yerine otursun. Herkes yerine lütfen.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Google
öğrencisi seni! Gittin Googledan bir şeyler öğrendin,
geliyorsun burada konuşuyorsun.
BAŞKAN Sayın Başarır
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Akbaşoğlu, böyle bir şey yok ya!
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Daha önce
de aynı terbiyesizliği yaptı.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, lütfen,
herkes yerine otursun.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Hayır
Daha önce de aynı terbiyesizliği yaptı, daha önce de.
BAŞKAN Sayın Çamlı, yerinize oturur
musunuz? Sayın Çamlı
Arkadaşlar, lütfen, yedi saattir
çalışıyoruz burada.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Eğer
adamlığın varsa çıkarsın
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Sayın Başkan, bakın, lütfen
BAŞKAN Sayın Çamlı
Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.27
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 21.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 81inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
207 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
17nci madde üzerinde aynı mahiyetteki
önergeler üzerindeki ilk konuşmacı olan Sayın Ali Mahir
Başarırın konuşmasında kalmıştık.
Sayın Başarır, buyurun kürsüye.
Süreniz iki dakika. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu tekrar selamlıyorum.
Az önce yarım kalan konuşmamda bölüm,
İsmailağa cemaatinin bağış toplamasıydı.
Şunu soruyordum: Hangi sıfatla, hangi yasal zeminle bu
bağışları topluyor ya da benim seçilmiş belediye
başkanlarıma verilmeyen bu hak nasıl oluyor da
İsmailağa cemaatine veriliyor? Buradan bir soru daha soruyorum:
Belediyelerimizin hesaplarına el koyan, mutfaklarını kapatan
İçişleri Bakanı, orada toplanan paralara el koydu mu? Bir
soruşturma açtı mı, açmadı mı? Bunu merak ediyorum. Ama
bence bu süreçte belediyelerin mutfağını kapatmayın.
Eğer kapatacağınız bir yer varsa Katardan alınan
uçağın kontağını kapatın. (CHP
sıralarından alkışlar) Belediyelerin
mutfağını mühürleyeceğinize Marmaris ve Ahlatta
yapılan saray inşaatını mühürleyin. Halkın
mutfağıyla, ekmeğiyle oynayacağınıza sarayın
milyonlarca liralık mutfak masrafını kısın.
Belediyelerin aşevinin hesabına bloke
koyacağınıza vergi borçlarını
sıfırladığınız şirketlerin hesaplarına
bloke koyun. Araç garantisi verdiğiniz, hasta garantisi verdiğiniz o
5 şirketin hesaplarına bloke koyun. Ben anlamıyorum, isminin
başında adalet geçen bir partinin on sekiz yıl boyunca adaleti
bu kadar ayaklar altına almasını anlayamıyorum. Ama yine
buradan söylüyorum, hiç yasak koymayın, maske dağıtmaktan âciz
bir iktidarın sığınacağı yer yine belediyelerdir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın görüşülmekte olan 207 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel
konuşan hatip bir kıyaslama yaptı, bazı dernek isimleri
verdi ve oradan hareketle bir sonuca vardı ama. Türkiye Cumhuriyeti
devleti bir hukuk devletidir; kanunlar, mevzuatlar herkesi bağlar. 1983
tarihli 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu, yardımların
nasıl toplanacağıyla ilgili, hangi kurum ve
kuruluşların hangi mercilerden izin alması gerektiğini
sarahaten, açıklıkla beyan etmiştir. Dolayısıyla
usulüne uygun bütün başvurular usulüne uygun bir şekilde
neticelendirilir. Ancak, orman kanunu anlayışı çerçevesinde
hareket edilirse o zaman farklı bir durum söz konusu olur. Yani, Ben
hukuku tanımıyorum, usule riayet etmiyorum. derseniz hangi kurum ve
kuruluş olursa olsun onun karşılığını görür.
Dolayısıyla Türkiyede olup biten bütün hadiseler ilgili mevzuat
çerçevesinde yapılmaktadır, Yardım Toplama Kanunu da herkesi
bağlar. İşin özü de budur, bunu açıklamak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Özel
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
evrensel bir tanımlamaya dönüşmüş olan bir eleştiri;
majestelerinin yargısına alınıp cevap veriyorlar zaman
zaman. Bütün dünyada bu yargı bağımsızlığının
ortadan kalktığı ve ülkeyi yönetene tabi bir yargı
noktasına gelir. Ama, sonra dönüyorlar: Orman kanunu diyorlar, böyle
ifadeler kullanıyorlar. Şimdi, birincisi şu: Bütün
belediyelerimiz böyle olağanüstü bir dönemde bir fazla yoksulun
kursağından bir lokma fazla ekmek geçsin, bir tane fazla zeytin
masasında olsun diye, kursağından geçsin diye gayret
gösterirken, Memlekette aç adam çok, aç kadın çok, yoksul çok ama
yardım eden tek adam olsun. anlayışıyla gidecek olan
maskenin, hepimizin vergileriyle alınmış kolonyanın bile
Birinin hediyesidir. diye dağıtıldığı bir kibir
ve kutuplaşmanın ortadan kalkmamasıyla ilgili bir
muhtaçlık, bir mecburiyet hissiyle davranan bir anlayış var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
mevkidaşım, Allah aşkına şuna bir izah getirin: Bir,
Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin yirmi beş yıldır
aşevi var, hesap numarası belli, her ay oraya para yatıyor,
insanlar yardım ediyorlar ve o parayla gelebilen aşevinden, alamayan evine
gidiyor, o hesaba bile bloke konuldu. Birisi güneş çarığı
sıkıyor, çarık ayağı sıkıyor ama
aşağıdaki yoksullar perişan oluyor sizin o özensiz
kararnamelerinizle. Burdur Belediyesi Tamam, para toplamayalım, gidin,
Tarım Kredi Kooperatifinden çiftçinin malını alın, koliyi
verin bana Sokağa çıkma yasağı var, insanlar bunu
yapmasınlar. diye kendi belediyesini değil Tarım Krediye havale
yapın, açıklamaya da yardım kolisi yazın, ben
dağıtacağım. dedi, buna el koydunuz, engel oldunuz,
Burdurda şimdi bir sürü insan bundan mahrum. Yani siz bir yolunu bulmuyorsunuz
ki, usulüne göre yapılmış belediyelerimizin bütün
başvurularını teker teker reddettiniz. Ayrıca yargıya
gittik, yürütmeyi durdurma talebiyle gidiyoruz, siz orman kanunundan
bahsediyorsunuz. Gerçekten adaletsiz, gerçekten vicdansız bir
yaklaşımdır. Emek verecekseniz kürsüdeki eleştiriye cevap
yetiştirmek yerine saraydaki karar verene bu adaletsizliği
ortalıktan kaldırma yönünde gayret gösterin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akbaşoğlu, lütfen çok kısa.
Buyurun.
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, belediyelerin Yardım Toplama Kanunu çerçevesinde
ilgili mevzuata göre hareket etmek ve valiliklerden izin almak durumunda
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim.
Kısaca, biraz evvel CHPli hatip, hangi kanuna
göre işte Şu dernek toplayabiliyor, şu belediye niye
toplayamıyor? diye bir soru sordu, bu soruya açıklık getirdik:
Her belediye için geçerli, ister CHPli ister AK PARTİli ister
İYİ PARTİli, hangi belediye olursa olsun kanuna tabidir,
Yardım Toplama Kanunu çerçevesinde ilgili mevzuata göre hareket etmek
durumundadır, valiliklerden izin almak durumundadır ancak izin
başvurusu yapmadan Ben kafama göre hareket ederim. deme hakkı
kimseye ait değildir, özü budur. Hiçbir belediye kendi bütçesinden
yardım yapma noktasında engellenmemektedir. Her türlü
yardımı, istediği gibi belediyeler vatandaşlara yapabilir.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yardım toplama ise bambaşka bir usule tabidir.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Serpil Kemalbayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
konuşmadan sonra bir ara verelim. Sokağa çıkma yasağı
ilan edildi Ankaranın da içinde bulunduğu illerde. Bu yeni durumu
birlikte değerlendirmemiz gerekiyor çalışanlar
açısından, birçok açıdan.
BAŞKAN Buyurunuz Serpil Hanım. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Genel
Kurulu selamlıyorum.
Bugün, sevgili Selahattin Demirtaşın
doğum günü. Selahattin Başkana doğum günün kutlu olsun diyorum
her ne kadar bugün şu anda bizi duyamıyorsa da. Ve yine, sevgili
Metin Göktepenin de doğum günü. Yıllar önce bir polis
şiddetiyle, işkencesiyle katledilmişti. Eğer
yaşıyor olsaydı 52 yaşında olacaktı. Sevgili
Metin Göktepeyi de burada saygıyla anıyorum.
Yine, Soma İmbat Madencilikte bir iş
cinayeti yaşandı, 3 işçi yaşamını yitirdi.
Yaşamını yitiren işçilere rahmet diliyorum ve
yaralılara acil şifa diliyorum. Bu iş cinayeti, Somada
yaşanan iş cinayeti cezasızlıkla sonuçlanmasın ve
failler bulunsun, hesap sorulsun diyorum.
Değerli arkadaşlar, çok önemli bir
gündemle burada bulunuyoruz. Aslında infaz paketi bir yandaş kurtarma
paketi olmasaydı eğer, corona virüsü salgınına
karşı cezaevlerinde yapılması gereken işleri,
alınması gereken önlemleri planladığımız ve
yaşam hakkını hayata geçirdiğimiz bir paket olacaktı.
Fakat ne yazık ki burada defaatle anlatıldığı gibi
burada bir coronavirüse karşı, cezaevlerinde önlemle karşı
karşıya değiliz. Meclis halkın iradesini yansıtmak
için vardır ancak burada halkın iradesi yerine sarayın
kararları konuşuluyor. Bizler burada bir virgülü dahi
değiştiremediğimizi bir kez daha gördük. Dünyayı bu kadar
ayağa kaldırmış bir sorun yaşanıyorken
milyonlarca insan yaşamını kaybedecek dünyada ve Türkiye'de de
bu yüz binlerce insana denk geliyor. Şu anda, 60 binle
aldığınız cezaevlerinde 300 bine yakın insan var ve bu
300 bin insanın en az 1.500ü ağır hasta ve hasta mahpuslardan
oluşuyor. Bu demektir ki aslında -coronavirüsün nasıl
yayıldığını da düşünürsek eğer- hapishanelerden
binlerce ölüm çıkabilir. Bu çok acil ve yakın bir tehlike olarak
karşımızda duruyor. Fakat burada, iktidar partisinin ne kadar
sorumsuz, ne kadar vurdumduymaz olduğunu bir kez daha görüyoruz. Burada
aslında bir cinayetin temelleri atılıyor adım adım,
önümüzdeki günlerde yaşanacak cezaevlerindeki katliamın adımları
atılıyor. Kilometre taşları AKP-MHP blokunun eliyle burada
döşeniyor. Hemen, çok uzak olmadan birkaç ay sonra cezaevlerinden tabutlar
ardı ardına çıktığı zaman, işte bu
tabutların sorumlusu bu iktidar olacaktır değerli
arkadaşlar.
Bakın, Dünya Sağlık Örgütü
Covid-19un gribe göre 10 kat daha öldürücü olduğunu söylüyor. Bu size bir
şey ifade ediyor mu? Etmiyor. Sizin şu anda tek amacınız
var: Covid-19 salgınını bekanızı daha güçlendirmek
için bir fırsata çevirmek ve Covid-19 salgınını siyasete
alet etmek istiyorsunuz fakat bizim şu anda tam da birlik ve
dayanışmaya ihtiyacımız var. Fakat ne yazık ki bu
kutuplaştırıcı siyasetiniz yüzünden, bu birlik ve
dayanışmayı inşa edemiyoruz. Oysa, hem İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinde hem Avrupa Konseyi ve Birleşmiş
Milletlerin bizim de tarafı olduğumuz kararlarında yaşam
hakkının dokunulmaz bir hak olduğu ifade ediliyor. Ve
mahpusların yaşam hakkını korumak bu devletin görevidir,
sorumluluğudur, bu iktidarın görevidir ve eşit infaz bir lütuf
olmayacaktır, tam tersine işte, corona virüsüne karşı
yaşam hakkını koruyan bir politika olacaktır. Fakat ne
yazık ki siz özel afla çeteleri, mafyayı, gaspçıları,
kadına yönelik şiddet uygulayanları, çocuk
istismarcılarını serbest bıraktığınız
bu yasayla aslında halkın haklarını, yaşam
hakkını gasbediyorsunuz. Size bir fotoğraf göstermek istiyorum:
Selma Altan, Selma abla, şöyle de bakabilirsiniz. Selma abla 71
yaşında, ileri derecede KOAH hastası, kalp hastası,
tansiyon hastası. Dört ay önce -torununun, kızının evinde,
bir ameliyat için gittiği İstanbulda- siyah maskeli polisler
tarafından evi basılarak gözaltına alındı. Ciddi
anlamda risk altında olan Selma ablanın suçları neymiş?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Tutuklu
ve hükümlülere yardım etmek, yargılanma nedenine
bakmaksızın bütün mahpuslara ve ailelerine yardım etmek,
avukatı olmayana avukat bulmak, uzak memleketlerden ziyarete gelemeyenlere
yardımcı olmak, parası olmayanlara harçlık bulmak, kitap
göndermek, kart atmak. Selma abla dört aydır hâkim
karşısına bile çıkamazken şimdi altı yıl
ceza almış, birine saldırmış, yaralamış,
altı yıl ceza almışlar serbest kalacak ancak tutuklanan ama
mahkeme yüzü görmeyen Selma abla, ileri derece KOAH hastası olarak
cezaevinde ölüme terk edilecek. Bu, ne akılla ne izanla ne vicdanla ne
ahlakla ne hukukla ne adaletle ne eşitlikle açıklanamaz
arkadaşlar. Bu, cinayettir, siz cinayet işliyorsunuz şu anda.
Alacağınız bu kararlar insanların orada ölmesine sebep
olacak. Şakran Cezaevinde yatıyor, şimdiden corona
salgını baş göstermiştir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
ve 1
kişi de yaşamını yitirmiştir.
Sizleri sorumluluğa davet ediyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde 3 adet önerge vardır. 2
önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
18inci maddesinin Kanun Teklifinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Turan
Aydoğan Zeynel
Emre Saliha Sera
Kadıgil Sütlü
İstanbul İstanbul İstanbul
Alpay
Antmen Murat
Emir
Mersin Ankara
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Züleyha
Gülüm Muazzez Orhan
Işık Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul Van İzmir
Murat
Çepni Dirayet Dilan
Taşdemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki 2 önerge üzerinde ilk söz
Sayın Murat Emirin.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yine alıştığınız bir
yöntemle 70 maddelik ve 11 ayrı kanunda düzenleme yapan son derece
karmaşık, karman çorman, hatta bir çorbayı yine bir torba yasa
niteliğiyle getirdiniz. Özü itibarıyla baktığınız
zaman, istisna suçlar ayrı tutulduktan sonra cezaların yüzde
40ını yatanların serbest bırakılmasını öngören
bir teklifle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, öncelikle teklifin
genel bir değerlendirmesini yapacak olursak, bir defa genel gerekçesi son
derece eksik, son derece özensiz yazılmış, infaz
hâkimliğinden bahsediliyor sadece. Oysa Türkiyenin yaşadığı
ekonomik, sosyal çalkantılar, toplumsal barış ihtiyacı ve
Türkiyedeki özellikle bu Covid salgınıyla ilgili hiçbir şey
yok. Bu af yasasının genel gerekçesi nedir? diye baktığınız
zaman son derece özensiz bir genel gerekçeyle karşı
karşıyayız. Devam ediyoruz, çapraşık, neye göre
seçildiği belli olmayan, istisnaların suçun niteliğine, fiilin
ağırlığına göre belirlenmediği ve sonrasında
keyfî günlük ihtiyaçlara göre istisnaların belirlendiği, zaman zaman
da istisnaların istisnasının belirlendiği bir kanun
teklifi. İddia ediyorum, bunu yazanlar -buradaki bürokratlar dâhil,
Komisyondakiler dâhil- bu yasayı asla bilmiyorlar ve
öğrenemeyecekler. Oysa böylesine kritik bir yasanın çok daha
açık, çok daha basit olması gerekirdi.
Bakınız, bu teklif aslında bir af
yasası. Siz buna af demiyorsunuz ama bu bir af yasası. Ceza
Yasamızın 65inci maddesinin (2)nci fıkrası açıkça
bunu öngörüyor, İnfazın bir kısmının veya
tamamının azaltılmasını öngören değişiklik
özel aftır. diyor. Şimdi, siz buna özel af demiyorsunuz, diyorsunuz
ki: Biz, denetimli serbestliği genişlettik; koşullu
salıverilmede sırasında üç yıl, sırasında dört
yıl, hatta sırasında altı yıl cezası kalanı
serbest bırakacağız, izinli saydık. Gerektiğinde bu
izni de uzatacağız ama sonuç olarak biz buna af demeyeceğiz.
Değerli arkadaşlar, siz tabii Anayasa
Mahkemesinin hâlâ bir mahkeme olmadığına ve sarayın
ağzının içine baktığına güveniyorsunuz ama
nihayetinde bir Anayasa yargısı yapacak. Anayasa yargısı,
sizin lafzınızla, kelimelerinizle bağlı değildir.
Ufkunuzu genişletmek için sormuş olayım: Mesela, biz bu yasaya
infaz kanununda değişiklikler demeseydik de armut deseydik
Anayasa Mahkemesi bu kelimeyle bağlı mı olacaktı? Anayasa
Mahkemesi açıp Yasama organı ne yapmış, hangi
yasaları düzenlemiş, sonuç olarak bu değişikliklerle
hükümler ve sonuçlar nasıl değişmiş? diye bakmayacak
mıydı? Elbette bakacak ve Anayasa Mahkemesine güveniyorsunuz ama hâlâ
bu olanak var. Dolayısıyla, bu bir aftır, açık seçik bir
özel aftır ve bir özel affın gerektirdiği nitelikli
çoğunlukla buradan geçmek zorundadır. Ama bunu yapamıyorsunuz,
bunu yapamadığınız için, ortak akılla, muhalefetle
birlikte el ele vererek Türkiyenin barışına, Türkiyenin
demokrasisine, Türkiyenin yargısına, Türkiyenin adaletine
katkı verecek ortak bir yasa yapamadığınız için de
böylesine bir laf cambazlığıyla affı gözden kaçırmaya
çalışıyorsunuz. Ama bunları tarih yazacak arkadaşlar.
Bakın, öyle tutarsız bir yasa ki bütün
suçları neredeyse affediyorsunuz, mesela gasbın alt
sınırından altı yıl almış bir kişi
belki de bu yasa sayesinde cezaevine hiç girmeden, bakın hiç girmeden
çıkacak, vicdanlar kanayacak ama tefecilik suçunun cezasını
artırıyorsunuz yani diyorsunuz ki: Hırsızları, gaspçıları,
yaralayanları, örgüt kuranları affediyoruz ama faizcilerin
cezasını artırıyoruz. Bunu da alanlarda kullanmak için
yapıyorsunuz.
Son bir söz değerli arkadaşlar:
Bakınız, ne olursa olsun, aklınızdan geçenleri biliyoruz 2
sene önce bir gece operasyonu yaptığınızı hiç
unutmadık, reşit olmayana karşı cinsel istismar suçunu bu
torbanın içine bir yerinden eklemeyi düşünüyorsanız, onları
affetmeyi düşünüyorsanız sakın aklınızdan dahi
geçirmeyin, biz bunu engelleriz, Türkiyeyi başınıza
yıkarız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, 30 büyük il ve Zonguldak ilinde hafta sonu
itibarıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğine
ancak Meclis çalışmalarına devam edileceğine ve Meclis
personelinin de Meclis kimlik kartlarıyla gidiş geliş
yapabileceğine ilişkin açıklaması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bir
bilgi paylaşmak istiyorum: Biliyorsunuz, 30 büyük il ve Zonguldakta hafta
sonu itibarıyla cumartesi, pazar günleri için sokağa çıkma
yasağı ilan edildi ancak Meclisimiz çalışmalara devam
edecek ve Meclis personelimiz de Meclis kimlik kartlarıyla birlikte sorun
olmadan Meclise gidiş gelişlerini sağlayabilecekler.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde 2nci söz talebi Sayın Murat Çepninin.
Buyurun Sayın Çepni.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız;
evet, bugünleri özetleyen en temel kavram fırsatçılık.
Gölgesinden bile korkar hâle gelen iktidarın hezeyanlarıyla yine
önümüze getirdiği bir af kanunuyla karşı karşıyayız.
Evet, bu düpedüz bir fırsatçılık.
Bugün, Somada 3 işçi kardeşimiz
hayatını kaybetti. Ülkede her ay ortalama 100 işçi iş
cinayetlerinde hayatını kaybederken şimdi de coronavirüs
nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar.
Evet, AKP işçi sınıfına
çalışmayı talimat verirken bir taraftan da Evde kal.
çağrısı yapıyor. Bugün de bu af yasasıyla tüm
cezaevlerinde sözüm ona virüse tedbir olarak bir yasa getiriyor fakat siyasi
mahpuslara, siyasi tutsaklara ölümü reva görüyor. İşçi
sınıfına ölümü reva gören siyasi tutsaklara da aynısını
reva görüyor.
Peki, AKP bugün coronavirüsle nasıl mücadele
ediyor? Şöyle mücadele ediyor: Evet, Evde kal. çağrısı
yapıyor fakat fabrikalar çalışmaya devam ediyor. Evde kal.
çağrısı yapıyor, Sosyal mesafeyi koruyun. çağrısı
yapıyor fakat işçi sınıfı şantiyelerde yan yana
çalışmaya devam ediyor. Evet, Evde kal. çağrısı
yapıyor fakat fabrikalardan pozitif vakalar, ölümler çıkmasına
rağmen açık tutmaya devam ediyor. Evet, Evde kal.
çağrısı yapıyor fakat 18-20 yaş arasındaki
insanlara çalışma talimatını İçişleri
Bakanlığının genelgesiyle veriyor.
Peki, nasıl mücadele ediyor? Şöyle
mücadele ediyor: Çöpten hurda toplayan hurdacının arabasına el
konulmuştur. Ödeme yapmıyoruz. diyen Stajyer Avukat Yağız
Timoçin -evine 3 polis aracı ve 1 akreple gidilmiş- internet
başında eylem hazırlığındayken
kıskıvrak yakalanmıştır! Evet, böyle mücadele ediyor.
Kaçak tıraş yapan berbere baskın yaparak suç aletleri olan
tıraş makinesine, tarağa, makasa el koymuştur fakat bir
arka sokakta fabrikalar çalışmaya, atölyeler çalışmaya
devam ediyor. İşte, AKP fırsatçılığı,
ikiyüzlülüğü tam olarak budur.
Şimdi, 18inci maddede de açık ceza infaz
kurumuna geçişi düzenliyor. Burada da siyasi mahpuslara geçiş için
İdare ve Gözlem Kurulunun iyi hâl ve pişmanlık dayatması
dayatılıyor.
Şimdi, buradan soruyoruz: İyi hâl ne
demektir? Pişmanlık ne demektir? Peki, iyi hâl olup olmamasına
kim karar verecek? AKPnin belirlediği tetikçiler. Zaten bu insanlar
AKPnin politikalarına itiraz ettikleri için, hayır dedikleri için
oradalar. Sizin halk düşmanı siyasetinize hayır dedikleri
için, bunun karşısında mücadeleyi yükselttikleri için oradalar.
İyi hâl dediğimiz, zaten orada bulunan siyasiler bu toplumun en güzel
insanları dolayısıyla iyi hâle ihtiyacı olan,
pişmanlığa ihtiyacı olan doğrudan sizlersiniz. Peki,
bu arkadaşlarımız neden pişman olacaklar? AKP
iktidarı yüzde 1in iktidarıdır. dedikleri için mi? AKP
iktidarı kendi bekasını korumak için halka savaş
açtı. dedikleri için mi? AKP iktidarı bu ülkenin dağını,
taşını, ormanlarını sermayeye peşkeş çekti.
dedikleri için mi? Bunu asla göremeyeceksiniz. Biz şunu söyleyelim: Bu
infaz paketi, af düzenlemesidir ve bu af düzenlemesi, AKPnin asla teslim
alamayacaklarını ölüme terk etme planlamasıdır. Biz buradan
şunu söylüyoruz ve bugün siz saraylar yapasınız diye ölen
işçiler için, saraylarda daha çok şatafatınız sürsün diye
ölen işçiler için, içeride ve dışarıda özgürlük
mücadelesini yükseltenlerle şunu söylemeye devam edeceğiz:
Saraylar saltanatlar çöker/kan susar bir gün/zulüm
biter/
/ bugünlerden geriye/bir yarına gidenler kalır/bir de
yarın adına direnenler
/
/bitmedi daha sürüyor o kavga/ve
sürecek/yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; biraz evvel ifade edilen temelsiz ve gerçek
dışı iddiaların tümünü reddettiğimizi ve iade
ettiğimizi belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir,
teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci
maddesinin birinci fıkrasında geçen yer alan eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Ayhan
Altıntaş Yasin
Öztürk Arslan
Kabukcuoğlu
Ankara Denizli Eskişehir
Ümit
Beyaz Ayhan
Erel Hüseyin Örs
İstanbul
Aksaray Trabzon
İsmail
Koncuk
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Evet, önerge üzerinde söz talebi
Sayın İsmail Koncukun.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL KONCUK (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
İnfaz yasasıyla ilgili, 18inci maddeyle
ilgili İYİ PARTİ Grubu adına görüşlerimizi ifade
edeceğim inşallah.
Dün Mehmet Metinerin bir yazısı
vardı, dikkatinizi çekmiştir belki de. Metiner aynen şöyle
diyor: Bizzat bilirim ki o tarihlerde AK PARTİmizin Millî Eğitim
Bakanı olanlar cemaatin sendikasına yönlendirme yaptılar.
Okullarına, medyasına, bankalarına vs
Cumhurbaşkanı,
Başbakan Yardımcısı, Bakan, üst düzey bürokrat ve parti
yöneticisi sıfatıyla
Kimse kalmamış yani o tarihte AK
PARTİ içerisinde Cumhurbaşkanından -gerçi o zaman şu andaki
Cumhurbaşkanımız Başbakandı- nezaketen
bahsetmemiş Mehmet Metiner ama AK PARTİnin Başbakan
dışında hepsinden bahsetmiş yani herkes FETÖye
yardımcı olmuş.
Tabii, şimdi, bu infaz yasasını
değerlendirirken aklımıza gelmiyor değil. Bu yönlendirenler
yani vatandaşı, gariban vatandaşı, öğretmeni, adliye
çalışanını, efendim, polisi vesaireyi yönlendirenler ne
durumda, yönlenen insanlar ne durumda? Öyle ya, koskoca Millî Eğitim
Bakanı, Başbakan Yardımcısı, bakanlar, parti
yöneticileri insanlara birtakım tavsiyelerde bulunacaklar, insanlar da bu
tavsiyeleri yerine getirecekler ve onlar suçlu ama yönlendirenlerden herhangi
biri suçlanmayacak.
Değerli milletvekilleri, bu, akla da vicdana da
herhâlde hukuka da aykırı bir durumdur ama bu infaz yasasında
böyle bir düzenleme yok. Elbette vatandaşlarımızın da
aldanma hakkı var. Bu aldanmış vatandaşlarımıza
bir yol bulunmak zorunda, bir çare bulunmak zorunda yani bunları Ne
olursa olsun, ölsünler, yok olsunlar, daha beter olsunlar.
mantığıyla değerlendirmemiz +mümkün değil. Eğer
bu ülkede devleti yöneten insanların aldanma, yanılma hakkı
varsa vatandaşlarımızın da aldanma hakkının var
olduğunu hepimizin düşünmesi lazım. O zaman bu infaz
yasasında bunlar niye yok diye düşünürüz.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bir ara
sağlık merkezinden bir doktor, AK PARTİ Sincan Belediye
Başkanını bir tweet atarak övmüş, Sağ olsun Sincan
Belediye Başkanımız, bizim ihtiyacımız olan maskeleri,
siperlikleri bize gönderdi, kendisine teşekkür ediyoruz. demiş ve
arkasından da Ankara İl Sağlık Müdürlüğü böyle bir
tweet attığı için bu doktorumuza soruşturma
açmış desem, inanır mısınız?
İnanmazsınız. Bakın, Kocaelinde Dr. Sibel Gören,
Saraybahçe Aile Sağlığı Merkezinde doktor, aile hekimi,
diyor ki: Bizi düşünen birilerinin olması güzel. Belediye elinden
geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. Bugün siperliklerimiz,
maskelerimiz ve bonelerimizi teslim ettiler. Bizim ASM (aile sağlık
merkezi) her ne kadar belediyeye ait olmasa da belediyeye ait ASMlerden üç ay
kira almayacaklarını duyurdu. Teşekkür ediyor belediye
başkanına. Ne olmuş bu doktor, bu doktorun başına ne
iş gelmiş? Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü hemen
soruşturma açmış bu tweet yüzünden.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bir
doktorun aile sağlık merkezlerine yardım eden herhangi bir
belediyeyi övmesi, övme de değil teşekkür etmesi ne zamandır suç
kabul ediliyor ya? İzmit Belediye Başkanını övmüş,
Hürriyet Kaplan değil mi? Bu kabul edilebilir mi? Bu sağlık
müdürü nasıl bir akıl taşıyor, nasıl bir izan
taşıyor sizlerin takdirine bırakıyorum. Bu sağlık
müdüründen bunun hesabı sorulmak zorundadır. Bir AK PARTİli
belediye aynı şeyi yaptığında övmek, teşekkür
etmek suç değilse herhangi bir siyasi partiye ait olan belediye
başkanının yaptığına karşılık
teşekkür etmek de suç olarak kabul edilemez. Bu Sağlık İl
Müdürü aklını kaybetmiş âdeta, Kocaeli Sağlık İl
Müdürü bu uygulamayla aklını kaybetmiştir.
(Mikrofon otomatik cihat tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koncuk, sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
İSMAİL KONCUK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bu kriz çok şeyi gösterdi bize, devlet bizim devletimiz, Türk
milletinin devleti; devletimiz her dara düştüğünde
yanındayız biz, her başımız dara düştüğünde
de devlet bizim yanımızda olacak.
Geçen EPDKnin bir düzenlemesi oldu, hepiniz
gördünüz, eleştirdik bunları, kıyasen fatura düzenleme dönemi
başladı. Evi boş olmuş, yayladaki evi kapalı,
denizdeki evi kapalı veya evini kapatmış bir
akrabasının yanına gitmiş, köyüne gitmiş insanlara
kıyasen fatura düzenleniyor. Değerli milletvekilleri, bu, milleti,
işletmelere tercih etmektir, o doğal gaz dağıtım
şirketlerine âdeta milleti satmaktır. Bu anlayışı
kınadığımızı ifade ediyoruz. Yani siz milletin
yanında olacaksınız ama maalesef değilsiniz.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 207 sıra
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 19 - "Ceza ve güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun'un 16. Maddesinin 5inci fıkrası
yürürlükten kaldırılmış 3. 4. ve 6. fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
3) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri
bırakma kararı; tam teşekküllü devlet hastanelerinin,
eğitim ve araştırma hastanelerinin, üniversite hastanelerinin
sağlık kurullarınca düzenlenen rapor üzerine infazın
yapıldığı yer Cumhuriyet
Başsavcılığınca verilir. Hükümlünün ceza infaz
kurumunda tedavi edilmesinin mümkün olduğuna ilişkin tam
teşekküllü devlet hastanesi, eğitim ve araştırma hastanesi,
üniversite hastanesi tarafından verilen rapora hükümlü veya üçüncü
dereceye kadar bir yakının itirazı halinde; kararı veren
hastane dışındaki bir başka hakem hastanenin
sağlık kurulu tarafından karar verilir.
(4) Hapis cezasının infazı, gebe olan
veya doğurduğu tarihten itibaren altı yıl geçmemiş
bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır.
(6) Maruz kaldığı ağır bir
hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu
koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen
hükümlünün cezasının infazı üçüncü fıkrada belirlenen usule
göre iyileşinceye kadar geri bırakılır.
Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü Muazzez Orhan
Işık
İzmir İzmir Van
Dirayet
Dilan Taşdemir Züleyha
Gülüm Habip Eksik
Ağrı İstanbul Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE YAVUZ
GÖZGEÇ (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Habip Eksik.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, on dokuz saatlik Komisyon
çalışmasından sonra bu teklif virgülü dahi değişmeden
Genel Kurula geldi. Tüm itirazlarımıza rağmen, tüm
uyarılarımıza rağmen bir virgülünü dahi değiştirmediniz
ve maalesef vicdandan, adaletten, eşitlikten yoksun bu kanun teklifini, af
düzenlemesini Genel Kurula getirdiniz. Evet, bu düzenleme bir af düzenlemesidir
ve maalesef büyük bir kesimi de kapsamamakta, ötekileştirmekte,
dışlamaktadır.
Bu 19uncu maddede de altı ayı olan,
işte, gebe olan ya da doğuran annelerin bir buçuk yıl
ertelenmesi cezalarının, geriye bırakılması;
sonrasında tekrar cezalarının infaz edilmesiyle ilgili bir
düzenleme var. Burada da AKPnin teklifinde gerekçede şu var, diyor ki:
Anne ve çocuğun cezaeviyle tanışması,
karşılaşması geciktirildi. Evet, burada da görüyoruz ki
zaten AKPnin orada da suçun şahsiliğiyle ilgili hiçbir şey
yapmadığı, çocuğu da bir buçuk yıl sonra yani bir
yıl altı ay sonra cezaevine koyacağını alenen
gösterdiğini görüyoruz.
Şimdi, gelelim en önemli kısmına
Gerçekten yani bir hekim olarak ben bu kanun teklifini gördüğüm zaman,
Komisyonda da görüştüğümüzde, bu teklifin
hazırlayıcıları resmen Nazi Almanyasının rejiminden
etkilenmişler çünkü bu teklif eğer bu Meclisten geçerse işte,
cezaevleri ölümevlerine dönüşecek ve cezaevleri Nazi
Almanyasının kamplarına dönüşecektir. Nazi
Almanyasının rejimi, ne diye insanları o kamplara koyuyordu
biliyor musunuz? Devlet düşmanları diye. Kimlerdi bu devlet
düşmanları? Sosyalistler, komünistler, sosyal demokratlar, Romanlar,
Yahudiler, eş cinseller yani kendileri gibi düşünmeyen, kendileri
gibi dünyaya bakmayan bütün insanları, kendileri gibi olmayan bütün
insanları imha etmek için kamplara topladılar ve oralarda kimine
enfeksiyon bulaştırdılar, kimini de gaz odalarında
boğup, yaktılar.
İşte, bugün, gerçekten, eğer bu kanun
teklifi de geçerse coronavirüsün bu kadar yaygın olduğu, büyük bir
salgına dönüştüğü, pandemiye dönüştüğü, Covid-19
hastalığının bu kadar öldürücü olduğu bir dönemde siz,
200 binden fazla insanı cezaevine koyarsanız, orada tutarsanız
işte, Nazi Almanyasının rejiminin yaptığının
tıpkısını yapmış olursunuz çünkü ölüme terk
etmiş olursunuz.
Bakın, ben buraya cezaevindeki
yaklaşık 1.600 hastanın bilgileriyle geldim, 1.600. 560ı
ağır hasta, içlerinde; son dönem kanser hastaları, yine kalp
hastaları, tansiyon hastaları, şeker hastaları bir sürü
örnek verebilirim. Sadece, size kendi seçim bölgemden olan bir kişiyi
örnek vereyim: Cengiz Eker, Balıkesir Bandırma 2 No.lu T Tipi
Kapalı Hapishanesindedir. Yaklaşık yirmi yıla
yakındır da cezaevinde, kalp hastası, 3 tane damarı
tıkalı, anjiyo olmuş, 2 damarına stent
takılmış; aynı zamanda, akciğerinde 3 tane nodül
tespit edilmiş ve nefes darlığı var. Size soruyorum,
vicdanınıza soruyorum: Bu hastalık, bu enfeksiyon cezaevlerine
bulaştığı zaman Cengiz Ekerin yaşama gibi bir
ihtimali var mı? İşte, siz, burada, bu kanun teklifine öyle
elinizi kaldırdığınız zaman elinizi
vicdanınıza koyacaksınız, insanların cezaevinde
yaşamının, yaşam hakkının devlete emanet
edildiğini hesaba katmalısınız.
Bakın, arkadaşlar, yaşam hakkı
dokunulmazdır, mutlaktır. Sizler eğer insanların cezaevine
girdikten sonra imha edilmesini, orada yok edilmesini amaçlarsanız Nazi
Almanyasının rejiminden hiçbir farkınız olmaz. Onun için de
bu teklifi düşünerek, elinizi vicdanınıza koyarak oylamaya
katılın. Öyle saraydan emir geldiği gibi ne olursa olsun ben
kabul ederim anlayışıyla oy vermeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) Tamam Sayın
Başkan.
Bakın, Nazi Almanyasının
yaptıkları tarihe utanç olarak düştü çünkü binlerce insanı
kamplarda, orada yok ettiler, imha ettiler. Sizler de aynı utançlarla
anılmayın. Arkadaşlarım burada Çocuklarınıza
bunun hesabını verirsiniz, günü gelir size sorarlar. dediği
zaman hopluyorsunuz, diyorsunuz ki: Bize nasıl bunu sorarlar?
Bakın, arkadaşlar, emin olun, bu kanun teklifi ne hukukla ne de
insanlıkla ne de vicdanla hiçbir bağı yoktur. Bakın, sizler
eğer bu kanun teklifini bu hâliyle kabul ederseniz toplumun
vicdanını da yok etmiş olursunuz. Toplumun vicdanı yok
olursa işte o zaman bütün şeylerde güçlüler birbirinin kurdu olur.
Bugün sizler güçlü olabilirsiniz ama yarın başkaları güçlü
olacaktır. Gelin, yapmayın, ne İslam hukukuna ne medeni hukuka
uyan, hiçbir hukuka uymayan bu yasağa evet demeyin, vazgeçin bu
zulümden, vazgeçin bu kıyımdan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum ve Grup
Başkan Vekillerini hemen kürsü arkasına davet ediyorum.
Kapanma Saati: 22.29
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
81inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım.
Okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 11
Nisan 2020 Cumartesi ve 12 Nisan 2020 Pazar günleri toplanması hâlinde
birleşimlerin saat 13.00te başlamasına ilişkin önerisi
10/4/2020
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 10/4/2020 Cuma günü
(bugün) yaptığı toplantıda Genel Kurulun 11 Nisan 2020
Cumartesi ve 12 Nisan 2020 Pazar günleri toplanması hâlinde
birleşimlerin saat 13.00'te başlaması önerilmiştir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Muhammet Emin Akbaşoğlu Özgür Özel Hakkı
Saruhan Oluç
AK PARTİ CHP
HDP
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erkan
Akçay Lütfü
Türkkan
MHP
İYİ
PARTİ
Grubu Başkan Vekili Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, cumartesi ve pazar
günü çalışma saati saat 13.00te başlayacak. Bunu tekrar
bilgilerinize sunmak istiyorum: Saat 14.00 yerine saat 13.00.
Değerli milletvekilleri, 217 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ve
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ile 57 Milletvekilinin Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2762) ve
Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 207) (Devam)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Alınan karar gereğince kanun teklifleri
ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 11 Nisan 2020 Cumartesi günü saat 13.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.42