TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
86ncı
Birleşim
15
Nisan 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlunun, ülkenin son dönemde
yaşadığı adaletsizlik ve hukuksuzluklara ilişkin
gündem dışı konuşması
2.-
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin,
sağlık çalışanlarının sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, 15 Nisan Ağrının
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, limon ihracatı başta
olmak üzere yaş sebze ve meyve ihracatının serbest
bırakılması ve çiftçilerin borçlarının ertelenmesi
yönünde Maliye Bakanı ile Tarım ve Orman Bakanına
çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Evde kal. çağrısı
yapılan tüm kesimler için kapsamlı, kalıcı çözümler üreten
yasal çalışmaların yapılmamış olmasının
iktidarın sorunlara bakışını ve yönetim anlayışını
ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması
3.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, yerel basına coronavirüs
salgını nedeniyle ihtiyacı olan desteğin verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, coronavirüs
salgınıyla mücadelede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde Türkiyenin hayata geçirdiği tedbirler
ile aldığı önlemlerin başta Dünya Sağlık Örgütü
olmak üzere uluslararası alanda takdir gördüğüne, sağlıkta
şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemenin sağlık
çalışanlarına hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
5.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, üreticilerin mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
6.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, yaşanan pandeminin
sağlık kurumlarının her türlü salgına karşı
hazır tutulmasının önemli olduğunu gösterdiğine,
mücadeleyi sağlıklı sürdürebilmek adına insan gücünün
kullanılması ve sağlık çalışanlarının
kadrolarının artırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, veteriner hekimlerin
sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemeye dâhil
edilmediğine ilişkin açıklaması
8.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Hatay ilinde meydana
gelen ve Osmaniye ilinde hissedilen deprem nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, coronavirüs salgınıyla mücadelenin
kararlılıkla devam ettiğine, virüs tedavisi görenlerin
hastanelerden ücretsiz yararlanabileceğine, 17 Nisan 8inci
Cumhurbaşkanı Turgut Özalı vefatının 27nci yıl
dönümünde rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması
9.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, sağlık meslek lisesi mezunu
hemşirelerin mağduriyetine ilişkin açıklaması
10.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, coronavirüs salgınıyla mücadele
kapsamında alınan tedbirler nedeniyle zor günler geçiren medya
kuruluşları ile çalışanlarına yönelik gerekli yasal
çalışmaların yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
11.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, coronavirüs
salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle
zor günler geçiren medya kuruluşları ile çalışanlarına
yönelik gerekli yasal çalışmaların yapılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
12.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, coronavirüs
salgını nedeniyle zor durumda olan küçük esnaflar ile ücretli
çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
13.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, ekonomik kriz
şartlarının ağırlaşması nedeniyle
esnafların sorunlarına çözüm getirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.-
Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın, bankalardan esnafların kredi
almakta sorunlarla karşılaştığına ve maske temin
edilememesi nedeniyle sıkıntılar yaşandığına
ilişkin açıklaması
15.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, nicelik ve nitelik
açısından üniversitelerin sayısı ile öğretim üyesi
sayısının eş değerde artmasına katkı
sunanlara minnettar olduklarına ilişkin açıklaması
16.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün,
coronavirüs salgını nedeniyle mali müşavirlerin
yıllık gelir vergisi beyannameleri ile kurumlar vergisi
beyannamelerinin verilme süresinin 31 Temmuz 2020ye kadar
uzatılmasını Hazine ve Maliye Bakanından talep
ettiğine ilişkin açıklaması
17.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Türkiyenin yardımlaşma,
dayanışma, adalet ve merhamet değerlerinin hâkim olduğu
yeni ve adil bir dünya kurma mücadelesinde öncü olacağına
ilişkin açıklaması
18.-
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, coronavirüs salgınıyla mücadele
kapsamında açıklanan ekonomik pakette yerel basına yönelik
herhangi bir desteğin bulunmadığına ilişkin
açıklaması
19.-
Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, corona virüsü nedeniyle vefat eden
eczacılar İhsan Giray, İsmail Durmuş, Merih Yalçınöz,
Himmet Taştan Kardaşlar ve Süreyya Zıpkınkurta Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
20.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, sağlıkta
şiddetin önlenmesi amacıyla 5 siyasi partinin katkısıyla
hazırlanan ve kabul edilen düzenlemenin hayırlı
olmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması
21.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, coronavirüs
salgını münasebetiyle hayatını kaybedenlere ve ebediyete
intikal eden Türk Metal Sendikası Onursal Başkanı Mustafa
Özbeke Allahtan rahmet dilediğine, 15 Nisan Ağrının
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci, Türk Tarih Kurumunun
89uncu yıl dönümüne, AK PARTİnin Parlamentoyu hızlı
çalıştırmak adına torba kanun tekniğini bir istisna
olmaktan çıkarıp genel görüşme usulü olarak kullanması
nedeniyle kanun tekliflerinin yeterince müzakere edilemediğine
ilişkin açıklaması
22.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 15 Nisan Dünya Sanat Gününü
kutladığına, Türk Tarih Kurumunun 89uncu yıl dönümüne,
sağlıkta şiddetin önlenmesi amacıyla 5 siyasi partinin
katkısıyla hazırlanan düzenlemenin gayesine layıkıyla
hizmet etmesini ümit ettiğine, coranavirüs salgını sürecinin
birlik ve beraberlik içerisinde aşılacağına
inandığına ve salgında hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
23.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Ezidi
halkının Çarşema Sor Bayramını
kutladığına, 15 Nisan Dünya Sanat Gününe, Mahmur Mülteci
Kampında yaşanan bombalamayı kınadığına,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun Üsküdar Kuzguncuktaki vakıf arazisini kaçak
yapılaşmaya açmasıyla ilgili haberlere yönelik soruşturma
başlatıldığına, Grup Yorum üyelerinin ve Mustafa
Koçakın adil yargılanma taleplerinin
karşılanmadığına, çocuk istismarcılarına af
getirilmeye çalışıldığına ilişkin
açıklaması
24.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 15 Nisan Türk Tarih Kurumunun 89uncu
yıl dönümü ile Dünya Sanat Gününe, coronavirüs salgınının
ülkede yoksullaşmayı beraberinde getirdiğine,
sorumlulukları artan belediyelerin gelir kaynaklarının
artırılması ve giderlerinin azaltılması, ücretsiz izne
asgari ücret tutarında maaş desteği sağlanması,
kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortası ön
koşullarının kaldırılması, sendikalarla toplu
iş sözleşmesi ile grev hakkını kolaylaştıracak
yaklaşımların oluşturulması gerektiğine,
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun Kendimizin
tıbbi ekipman ihtiyacımızın olmasına rağmen
İngiltere, İtalya, İspanya gibi önemli müttefiklerimizin de
aralarında bulunduğu 34 ülkeye yardım elimizi uzattık.
ifadesine, terör tanımının ne kadar genişletileceğini
ve daha nerelere dayanacağını öğrenmek istediklerine,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunla ilgili yayınlara yönelik terör örgütlerine hedef
göstermek suçundan soruşturma başlatılmasına, Fahrettin
Altunun katıldığı taşınmaza ait ihalenin
saatinin neden belli olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
25.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
coronavirüs salgınına yönelik alınan tedbirlerin sonuç
verdiğine, salgınla mücadele kapsamında sunulan destek
paketlerinin yanı sıra kamuda yeni istihdam
oluşturulduğuna, belediyelere kaynak aktarımı
sağlandığına ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz verileceğine,
14-20 Nisan Şehitler Haftasına, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiğine,
sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemenin tüm
sağlık çalışanlarına hayırlı
olmasını dilediğine, 15 Nisan Dünya Sanat Gününü tebrik
ettiğine, Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altunla ilgili kurgu, kumpas, adres ve hedef
göstermeye yönelik haberlere ilişkin açıklaması
26.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun ve Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.-
Ankara Milletvekili Asuman Erdoğanın, coronavirüsle mücadelede
destek paketleriyle kolaylıklar sağlayan Cumhurbaşkanı ile
Hazine ve Maliye Bakanına teşekkürlerini sunduğuna ilişkin
açıklaması
30.-
Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğitin, Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanunun eksiksiz uygulanarak kadınların yaşamının
korunması gerektiğine ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, adaletli yargılanma talep
eden Grup Yorum üyelerine ve Mustafa Koçaka halkı sosyal medya
aracılığıyla destek vermeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
32.-
Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, sağlıkta şiddetin
önlenmesine yönelik düzenlemeye katkı verenlere teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
33.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, hayata geçirilen düzenlemenin
sağlık çalışanlarına karşı şiddetin
önlenmesinde caydırıcı olacağına
inandığına ilişkin açıklaması
34.-
İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün, siyasi mahpuslara ilişkin
tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
35.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, 15 Nisan Dünya Sanat Gününü
kutladığına, coronavirüs salgını nedeniyle terhisleri
ertelenen askerlerin tahliye edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
36.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, Evde kal.
çağrıları yapılırken Van ili İŞKUR
işçilerinin çalışma saatlerini doldurmaları için
hastanelerde çalıştırılması ve ücretli izin
verilmemesinin nasıl izah edilebileceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
37.-
Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, coronavirüs salgını nedeniyle
başta Mardin ve Diyarbakır Valilikleri olmak üzere diğer
valiliklerde de Kürtçe, Arapça, Süryanice, Ermenice ile yurttaşların
konuştuğu dillerde bilgilendirme yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
38.-
Şırnak Milletvekili Nuran İmirin, mahpusların
sağlık sorunlarına yönelik tedbirlerin alınarak
gereğinin yapılmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
39.-
İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlunun, coronavirüs
salgını sürecinde devletin mücadele azmi ve duruşunun takdiri
fazlasıyla hak ettiğine ilişkin açıklaması
40.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, beden eğitimi ve spor
yüksekokullarından mezun olanların puan türlerinden dolayı
mağduriyet yaşadığına ilişkin
açıklaması
41.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, coronavirüs
salgını döneminde sağlık personeline ek ödemeler ve
tazminatlar verilerek hak ettikleri karşılığı
almaları gerektiğine ilişkin açıklaması
42.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
43.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğanın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
46-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
47.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
49.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
50.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Iğdır Milletvekili Habip
Eksikin CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
ifadelerini reddettiklerine, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun gruplara eşit ve tarafsız
davranması gerektiğine ilişkin açıklaması
51.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, bir hatip
kürsüdeyken oturumu yöneten Meclis Başkan Vekilinin itham edilmesinin
İç Tüzüke aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
52.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
53.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
55.-
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
56.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun hakemliğinin Meclisin
mehabetine uygun tartışma zemini oluşturacağına
ilişkin açıklaması
57.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
58.-
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
59.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunun FOX TVye üst limitten idari yaptırım ve program durdurma
cezaları vermesinin kabul edilemez olduğuna, sokağa çıkma
yasağı dönemlerinde vatandaşların gazetelere
ulaşabilmesi ve basın kuruluşlarının coronavirüs
salgını sebebiyle oluşan mağduriyetlerinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
60.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın görüşülmekte olan 213
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
61.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
62.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Konya
Milletvekili Abdüllatif Şenerin görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
63.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, coranavirüs salgını
nedeniyle hazineye ait taşınmazların
satışının üç ay ertelenip ertelenemeyeceğini, kaç gayrimenkulün
satılacağını ve satışın hangi ihtiyaçlardan
kaynaklandığını, işletme süresi biten kaç geminin
işletme sürelerinin uzatıldığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
64.-
Van Milletvekili Muazzez Orhan Işıkın, corona virüsü önlemleri
kapsamında yurt dışı
yükseköğretim diplomaları tanıma ve denklik seviye tespit
sınavının ertelenmesi nedeniyle yaşanılan
mağduriyete ilişkin açıklaması
65.-
Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü Bekir Kuvvet Erimin, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
66.-
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun, İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin işten çıkarmalara devam ettiğine ilişkin
açıklaması
67.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, zor durumda olan
çiftçilerin borçlarının bir yıl faizsiz ertelenerek
desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
68.-
Muş Milletvekili Şevin Coşkunun, Muş İl
Sağlık Müdürlüğünün kentteki coronavirüs salgınına
yönelik bilgi paylaşmadığına, Muş ili corona vaka
sayısını, hastanelerdeki yoğunluk ve yatak kapasitesini
öğrenmek istediğine, şeffaf olmayan bir yönetimin virüs krizini
başarıyla atlatmasının beklenemeyeceğine ilişkin
açıklaması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, coronavirüs salgınından kaynaklanacak tüm etkilerden
en az hasarla çıkılmasını sağlamak adına
önlemlerin alınması, ekonomik hayatın normal seyrine dönmesi
için gerekli koşulların, tedbirlerin belirlenmesi ve kapsamlı
bir mücadele planının hayata geçirilmesi amacıyla 15/4/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Covid-19
salgını kapsamında cezaevlerinde alınan önlemlerin yetersiz
olmasının can kayıplarına ve bulaşma
hızının artmasına engel olmak amacıyla 15/4/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan
tarafından, Atatürk Havalimanında sahra hastanesi
yapılmasının araştırılması amacıyla
15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, bastırılarak
dağıtılan 213 sıra sayılı Kanun Teklifinin 48
saat geçmeden Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde 213 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; Genel Kurulun 21, 22, 28, 29 ve
30 Nisan 2020 Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
toplanmamasına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarına 5 Mayıs 2020 tarihinden başlamak üzere
on gün süreyle ara verilmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin
kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramının kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi
amacıyla Genel Kurulda özel gündemle görüşme yapılması için
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2020 Perşembe günü saat 14.00'te
toplanmasına, bu toplantıda yapılacak görüşmelerde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi parti grubu başkanlarına
onar dakika, grubu bulunmayan 3 siyasi parti temsilcisine üçer dakika süreyle
söz verilmesi ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesine; 213 sıra sayılı Kanun Teklifinin İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah
Erdoğmuşun, adalet karşısında boynunun kıldan
ince olduğuna ilişkin konuşması
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Ardahan
Milletvekili Orhan Atalay ile 73 Milletvekilinin Yükseköğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2778) ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 212)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili Garo
Paylanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 212) Adalet ve
Kalkınma Partisi Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ile 73 Milletvekilinin
Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
2.-
(S. Sayısı: 213) Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Van
Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın, Türkiye'de toplumsal
cinsiyet eşitliğine yönelik yapılan çalışmalara
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/26574)
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Çin ve İran'dan ithal edilen ürünlerin
ikamesine ilişkin,
Koronavirüs bulunan ülkelerden ithal edilen
gıda ürünleri ile ilgili alınan önlemlere,
İlişkin soruları ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26575), (7/26576)
3.- İzmir
Milletvekili Bedri Serter'in, olası bir deprem durumu için iletişim
altyapılarının güçlendirmesine ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26577)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Mardin ilindeki bir
kaymakamın bir gazetede yer verilen köşe yazısına
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/26578)
5.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekin'in, son 10 yılda ülkemizde ve Balıkesir
ilindeki kişilerin bankalar aracılığıyla
kullandığı krediler ile bunların geri ödenme
oranlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26579)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ensar Aytekin'in, 2019 yılında Balıkesir iline
yapılan yatırımlar ile 2020 yılı öngörülerine
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/26580)
7.- Mersin
Milletvekili Alpay Antmen'in, 2010-2020 yılları arasında alkol
ve tütün satma ruhsatı bulunan işletmelere kesilen cezalara
ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin
cevabı (7/26721)
8.- Mardin
Milletvekili Tuma Çelik'in, Mardin'in Derik ilçesinde Yıldız
Barajı'nın patlamasından dolayı zarar gören köylülere
ödenen tazminata ve süreçle ilgili soruşturma yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/26730)
9.- Denizli
Milletvekili Yasin Öztürk'ün, tarımsal sulama aboneleri için uygulanan
elektrik tarifesine ve belirlenen bedelin çiftçilerden peşin olarak
istenmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirlinin cevabı (7/26731)
10.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslan'ın, Akademik Teşvik Ödeneği
Yönetmeliği'nde yapılan değişiklik ile
tanınmış uluslararası yayınevi tanımında
yapılan düzenlemenin içeriğinin netleştirilmesine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26744)
11.- Nevşehir
Milletvekili Faruk Sarıaslan'ın, Nevşehir ilindeki Zelve Ören
Yerinde yer alan dükkânlar hakkında yıkım kararı
verilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26745)
12.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Afrika'da başlayan çekirge
istilasına yönelik alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26746)
13.- İzmir
Milletvekili Hasan Kalyoncu'nun, şehirlerdeki peyzajlama
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26748)
14.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından
koronavirüse karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmezin cevabı (7/26792)
15.- Gaziantep
Milletvekili İrfan Kaplan'ın, Bakanlık tarafından
düzenlenen hizmet içi eğitimlere ilişkin sorusu ve Tarım ve
Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/26871)
16.- Kastamonu
Milletvekili Hasan Baltacı'nın, mülkiyeti Orman Genel
Müdürlüğüne ait olan ve 2007 yılında kapatılan Daday
Ballıdağ Göğüs Hastalıkları Hastanesinin
binasının değerlendirilmesi önerisine ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/26872)
17.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, mazot, gübre, ana arı gibi tarımsal
üretim desteklerinden yararlanan çiftçi sayısına ve desteklerin il
bazında dağılımına ilişkin sorusu ve Tarım
ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/26876)
18.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Başta Ankara ili olmak
üzere Türkiye genelinde karantina binası olarak kullanılmak üzere
boşaltılan KYK yurtlarına ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26900)
19.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Artvin ilinin Yusufeli ilçesinde
bulunan bir tünelle ilgili yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26901)
20.- Şanlıurfa
Milletvekili Aziz Aydınlık'ın, COVID-19 salgını
nedeniyle alınacak ekonomik tedbirlere ve bankalara olan borçların
ertelenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26903)
21.- Denizli
Milletvekili Yasin Öztürk'ün, son iki yılda kapanan basın
kuruluşlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26904)
22.- Adana
Milletvekili İsmail Koncuk'un, COVID-19 salgını sebebiyle
alınacak ekonomik tedbirlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26905)
23.- Antalya
Milletvekili Cavit Arı'nın, koronavirüs salgını nedeniyle
uçak biletlerini ücretsiz iptal eden havayolu şirketleri için
Bakanlık tarafından alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/26982)
24.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalım'ın, COVID-19 salgını sebebiyle
alınacak ekonomik tedbirlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26987)
25.- Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin'in, koronavirüs salgınına
karşı alınan önlemler kapsamında bazı beyannamelerin
ve vergi ödemelerinin sürelerinin uzatılmasına dair önerilere
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/26988)
26.- Mardin
Milletvekili Tuma Çelik'in, koronavirüs salgını ile mücadele
kapsamında belediyelerin vatandaşlara ücretsiz su sağlaması
ve su faturalarının faizsiz ertelenmesi önerilerine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26990)
27.- Muş
Milletvekili Mensur Işık'ın, Kredi Yurtlar Kurumuna borcu olan
kişi sayısına, toplam borç tutarına ve borç ödemelerinin
ertelenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26991)
28.- Adana
Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç'un, koronavirüs
salgınına karşı çeşitli alanlarda yapılacak
düzenlemelere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/26995)
29.- Adana
Milletvekili Ayhan Barut'un, COVID-19 salgını süresince görev yapan
polis ve askerlerin haklarının iyileştirilmesine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26997)
30.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayan'ın, Refik Saydam Hıfzıssıhha
Merkezinin kapatılmasından sonra üretimi yapılmayan
aşı ve serum gibi sağlık ürünlerinin teminine ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/26998)
31.- Muğla
Milletvekili Süleyman Girgin'in, COVID-19 salgını süresince
müzisyenlere yönelik alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı
(7/26999)
32.- Kırklareli
Milletvekili Türabi Kayan'ın, nitrat gübresine yapılan zamma
ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın cevabı (7/27000)
33.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmaz'ın, koronavirüs salgını nedeniyle
sokağa çıkma yasağı ilan edilip edilmeyeceğine ve bu
durumda alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/27002)
34.- Bursa
Milletvekili Yüksel Özkan'ın, yurtdışına sefer yapan
uçuş personeline koronavirüs testi yapılıp
yapılmadığına ve THY tarafından uçuş ve kabin
personeline maske sağlanmadığı iddiasına ilişkin
sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/27107)
15 Nisan 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK, (İstanbul) İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 86ncı
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden 3 sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyenin
adalet karnesine ilişkin söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Mustafa Yeneroğluna aittir.
Buyurun Sayın Yeneroğlu.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Yeneroğlunun, ülkenin son dönemde yaşadığı
adaletsizlik ve hukuksuzluklara ilişkin gündem dışı
konuşması
MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul)
Saygıdeğer Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu konuşmayı ülkemizin son dönemde
yaşadığı adaletsizlik ve hukuksuzluklardan duyduğum
derin üzüntüden dolayı yapıyorum. Hepimiz birer vekil olma
sorumluluğu ve bilinciyle milletimizi temsil ediyoruz. Ancak ülkemizde
adalet diye çığlıklar atılırken nasıl adil
olmayan bir ceza infaz kanunu Meclisten çıkabiliyor? Kurşun atanlara,
mafya ve çetelere cömert davranırken nasıl olur da aleyhinize tweet
atan vatandaşlarımıza, bizi eleştiren aydınlara
karşı kin besleyip infaz paketinde bile gaddarlık yapabiliyoruz?
Birilerinin kinine ortak olup bir vakıf üniversitesine el koymak için nasıl
el kaldırabiliyoruz? İnancımız, vicdanımız,
adalet anlayışımız buna nasıl izin veriyor? En büyük
adaletsizliğin adil olmayıp adil gibi görünmek olduğunu bilmiyor
muyuz? Bir saat adaletin, sadece bir saat adaletin bir sene ibadet etmekten
daha hayırlı olduğunu unuttuk mu? Peki, haksızlık
karşısında susanın nasıl tarif edildiğini
okumadık mı? Gece başımızı
yastığımıza koyduğumuzda haksız yere cezaevinde
olan bir kişinin çocuğunun Twittera koyduğu masum video
akıllarımıza gelmiyor mu? Bir kişiye, sadece bir
kişiye yapılan haksızlığın her birimize
koşarak yönelen bir tehdit olduğunu göremiyor muyuz? Bugün
yapılan hukuksuzlukların, sopa başkalarının eline
geçince yarın emsal temsil etmeyeceğini mi zannediyoruz? Evlatlarımıza
sarılırken çoğunuzun çocuğunun gittiği okula ya da
dershaneye çocuğunu gönderdiği için terör örgütü üyeliğiyle
suçlanan bir vatandaşımız için üzülmüyor muyuz? 15 Temmuzu bu
millete yaşatan caniye hayatımda bir kere hoca efendi demedim, geçmişte
diyenleri de kınamıyorum. 12 Eylülde, 28 Şubatta zalimliklere
alkış tutan o kişinin nihai amacını bilmiyorlardı
ve/veya teröre kan akıtmaya kadar iktidar hırsından haberleri
yoktu elbette. Peki, kendileri için Allah affetsin. diye işin içinden
çıkarken yasalara aykırı herhangi bir eylem içerisinde
bulunmamış insanların yaşadıkları zalimliklere
karşı nasıl susabiliyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, maalesef gelinen
noktada Meclis bir tiyatro, bizler birer figüranız. Kendilerini Orta
Çağ kalıntısı paternalist bir anlayışla kuvvetler
ayrılığının üzerinde görenler, yasamayı da
aslında sadece rahatsız edici bir formalite olarak kabul ediyor.
Sözde kurtarıcıların kutsandığı bir ülkede
elbette hukukun üstünlüğü iddiası ayaklar altında ezilir.
Ülkemde kuvvetler ayrılığı ilkesi ve temel hak ve
hürriyetler yaygın olarak ihlal ediliyor, hukukun üstünlüğü ilkesi
üzerinde tepiniliyor. Bazen kürsülerden, çoğu zaman telefonlardan
hâkimlere ve savcılara talimatlar veriliyor. Hâkimlere ve savcılara
talimat verilen ülkede adalet olur mu? Üniversiteler, vakıflar, dernekler
sindirilmiş. Millet sürü olarak kabul ediliyor. Medya kontrol altına
alınmış. Toplumun farklı kesimleri
şeytanlaştırılıp birbirlerine
kıydırılıyor ve insanlar sık sık hain ilan
ediliyor. Kin ve nefret beslenerek büyütülüyor.
Saygıdeğer milletvekilleri Özgürlük
neredeyse benim ülkem orasıdır. diyen Benjamin Frankline
Özgürlüğün olmadığı yer işte orası da benimki.
diye cevap vermişti Thomas Paine, üç yüz yıl önce. 21inci
yüzyıla gelindiğinde hâlen aynı cümleyi kurmak beni
utandırsa da Özgürlüğün olmadığı yer ve maalesef
adaletin olmadığı yer, işte orası bugün Türkiyedir.
cümlesini damarlarıma kadar hissettiğimi ifade etmek istiyorum.
Birinci Mecliste, Kurtuluş Savaşı
esnasında Millet cephelerde kan ağlarken bu gensoru da ne oluyor?
diye soranlara Cepheleri tutacak olan kanundur, adalettir. diye haykıran
Hüseyin Avni beyleri hatırlatıyorum. Ancak biz adalet denilince
herkes için adalet istemiyoruz, grup menfaatini öne çıkarıyoruz.
Herkesin tabusu var, birimiz Onu tutuklayın. diye
bağırırken, diğerimiz Bunu tutuklayın. diye
bağırıyor. Evet, herkes için ifade ve toplanma özgürlüğü
isteyemiyoruz, Herkes istediği gibi yaşasın. diyemiyoruz. Oysa
ancak tahammül etmediğimiz insanlar kadar huzurlu olabileceğimizi
unutuyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, hukuktan,
adaletten uzaklaştıkça daha da kötüleşecek, daha da
fakirleşeceğiz ve birbirimizi daha da kıracağız.
Gelin, bu kısır döngüye hep birlikte dur diyelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
sağlık çalışanlarının sorunları
hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğite aittir.
Buyurunuz Sayın Kılıç Koçyiğit.
(HDP sıralarından alkışlar)
2.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin, sağlık çalışanlarının
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bugün Ezidi
halkımızın bayramı, yeni yılı, Çarşema Sor
Bayramı yani Kızıl Çarşamba. Bu vesileyle bütün Ezidi
halkımızın bu bayramını, yeni yılını da
en içten dileklerimle kutluyorum. Bu bayramın IŞİDin elinde
esir bulunan kadınların ve çocukların kurtarılmasına
ve Selefi cihatçı çetelerin yenilmesine vesile olmasını bütün
kalbimle diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biliyorsunuz ülkemizdeki Covid-19 salgını çok
hızlı bir şekilde yayılmaya devam ediyor. En son resmî
verilere göre vaka sayısı 65.111 kişiye, toplam ölüm ise 1.403
kişiye ulaşmıştır. Dünyadaki vaka sayısı 2
milyonu aştı, dünyadaki ölüm ise 130 bini aşmış
durumda. Bütün bu tablonun içerisinde sağlık emekçilerinin durumu çok
özel bir yer alıyor çünkü sağlık emekçileri bu Covid-19
salgınında en önde yer alıyorlar ve insanları tekrardan
sağlıklarına kavuşturmak için de canla başla
çalışıyorlar. Fakat bütün bu süreç içerisinde sağlık
emekçilerinin sağlıklarının hiçe
sayıldığını ve bir fırsatçılık daha
yapılarak aslında bu sürecin esnek çalışma modeline
geçilmek için de kullanıldığını görüyoruz.
Evet, bizim de taleplerimizin başında
çalışma süresinin kısaltılması, yirmi dört saatlik
çalışma süresinin ortadan kaldırılması, kısa
süreli çalışmalarla dinlenme sürelerinin uzatılması,
sağlık çalışanlarının yemek, servis ve
barınma koşullarının, çalıştıkları
iş yerlerine yakın yerlerden barınma koşullarının
sağlanmasına dönük taleplerimizi bu kürsüden ben ve diğer
başka arkadaşlarımız da çok defa dile getirdiler. Fakat
görüyoruz ki Sağlık Bakanlığı salgın dönemindeki
istisnai çalışma sürecini, zorunlu çalışma şeklini bir
kural hâline getirmeye çalışıyor ve bu, aslında
sağlıktaki dönüşümün son hamlesi olarak, iktidarın son
hamlesi olarak da nitelendirilebilir. Bunun karşısında
durduğumuzu, esnek çalışma yöntemini kabul etmediğimizi
ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Diğer bir şey, ülkemizde henüz
hâlihazırda kaç tane sağlık çalışanının
hasta olduğu ya da enfekte olduğuna dair sağlıklı
verinin olmadığını görüyoruz. En son bir haftadan çok daha
önce Sağlık Bakanlığı 600 kişinin enfekte
olduğunu söyledi fakat daha sonra hiçbir veri açıklanmadı. Neden
açıklanmıyor? Birincisi, sağlık
çalışanlarına düzenli test yapılmıyor. İkincisi,
yapılan testler kamuoyundan saklanıyor, bu bilgiler yayınlanmıyor.
Bakın, Ankarada 112 çalışanlarına testler
yapıldı ve 112 çalışanları arasında çok yüksek
oranda Covid-19 vakası tespit edildi ve çok hızlı bir
şekilde test yapılmaktan vazgeçildi. Neden? Çünkü onların, her
bir Covidli sağlık çalışanının aslında on
dört günlük karantinaya alınması gerekiyor ve onların yerine
çalışacak insan koyamadığınız için,
sağlık emekçisi koymadığınız için de onların
hasta hasta çalışmasına göz yumuyorsunuz.
Peki, sağlık
çalışanlarının Covid-19la enfekte olarak çalışması
ne demek? Onların hizmet verdikleri hastaları, eve gittiklerinde
yakınlarını ve toplu taşımadaki her bir
yurttaşı da enfekte etmeleri demek yani salgınla mücadele eden
insanları sağlığın bulaş kaynağı hâline
getiriyor sizin politikalarınız. Bu anlamda, sağlık
çalışanlarına, belirti göstersin göstermesin beş gün arayla
mutlaka ama mutlaka test yapılmalı ve bu test sonuçları da
kamuoyuyla paylaşılmalı değerli arkadaşlar.
İkinci bir konu: Sağlık
çalışanları gerekli koruyucu hizmetler, koruyucu ekipmanlar sağlanmadan
çalışmaya zorlanamazlar. Hiç kimse kendi yaşamını
tehdit eden koşullarda çalışmaz, çalışamaz; bu kadar
açık ve net. Bu anlamda eğer Sağlık
Bakanlığı gerekli koruyucu tedbirleri almazsa sağlık
çalışanlarının işten kaçınma
haklarının, çalışmama haklarının anayasal bir hak
olduğunu ifade ediyoruz. Böyle bir durumla karşılaşmamak
için de Sağlık Bakanlığını çok hızlı
bir şekilde önlem almaya davet ediyoruz.
Diğer bir sorun değerli arkadaşlar,
özellikle İstanbulda verilen koruyucu ekipmanların kalite standartlarının
sorunlu olması yani taşıması gereken standartları
taşımayan koruyucu ekipmanın sağlık
çalışanlarına verildiğini ve bunun ne kadar koruyucu
olduğuna dair sağlık emekçilerinin kaygı
taşıdığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bu da büyük bir sorun değerli arkadaşlar. Nereden temin edildiği
belli olmayan, kalite standartlarına uygun olmayan koruyucu ekipmanın
sağlık emekçilerini korumayacağı çok açık ve net. Bu
anlamda, buna yönelik de hızlı bir çalışma
yapılması gerektiğini ifade etmemiz gerekiyor.
Diğer bir sorun: Şu andaki
sağlık çalışanlarının sayısının
bütün bu pandemi süreciyle mücadele etmek için yetersiz olduğunu çok iyi
biliyoruz fakat buna rağmen Hükûmet henüz adım atmıyor.
Bakın, on binlerce insan var ataması yapılmamış ya da
on binlerce insan var, sağlık emekçisi var güvenlik
soruşturmasına takılan. Bunların çok hızlı bir
şekilde işbaşı yapması gerekiyor, bunların
çalışma hayatına katılması gerekiyor. Bunun
yanında, KHKli olan sağlık emekçilerinin derhâl işlerine
iade edilmesi gerekiyor. Bunun hayati önemde olduğunu da ifade etmemiz
gerekir değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Sayın Başkanım, tamamlayacağım.
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Diğer bir sorun da işe yeni başlayan sağlık
emekçilerinin yeterli oryantasyon sürecini geçirmeden, Covid-19
salgınıyla mücadele açısından yeterli bilgiye,
donanıma sahip olmadan en öne konulması ve Covid-19la mücadele
çalışmalarıdır. Bunun hem sağlık
çalışanlarının hayatını riske
attığını hem de hizmet verdikleri halk açısından
sorunlu bir yaklaşım olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor.
Diğer bir şey değerli
arkadaşlar, aile hekimliklerindeki takibin sorunlu olması. Siz, aile
hekimliği sistemine geçtiniz ama şu anda bir ailede 4 farklı
kişi 4 farklı aile hekimi tarafından takip ediliyor. Bunun sonucunda
ne oluyor? Bilginin ortaklaşması ve takip süreci de sorunlu oluyor.
Bunun hızlıca giderilmesi gerekiyor; bu anlamda da Hükûmet adım
atmak zorunda.
En son olarak, sağlık meslek örgütlerini
sürece katmanız gerekiyor; onlarsız süreç yönetimi sorunludur,
yanlıştır, eksiktir diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ağrının düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebiye aittir.
Buyurun Sayın Çelebi.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebinin, 15
Nisan Ağrının düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri;
Ağrımızın düşman işgalinden kurtuluşunun
102nci yılı münasebetiyle şahsım adına, gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan coronavirüs
salgınından dolayı vefat eden vatandaşlarımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Yine, virüsten etkilenen ve tedavisi
devam eden vatandaşlarımıza da Rabbimden acil şifalar
diliyorum. Bu vesileyle süreci başından beri özveri ve
fedakârlıkla yürüten başta Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanımız
Fahrettin Koca Beye, seferber olan diğer bakanlarımıza, Bilim
Kurulumuza ve sağlık personeline huzurlarınızda
şükranlarımı arz etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 15 Nisan, Ağrının düşman işgalinden
kurtuluşunun 102nci yılı, yıl dönümüdür, bugün
ilimizde, okunan ezanların, eğitim veren okulların, özgürce
alınan nefeslerin yıl dönümüdür. Bugün, yaşlı anaların
gözyaşını silen, şehitlerin ruhunu dindiren, mazlumların
yüzünü güldüren kurtuluş günüdür.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; cennet vatan Türkiyemizin çatısı Ağrı
Dağıyla, balıyla, insanlığın ikinci kez
neşvünema bulduğu Nuh Tufanı sonrası Nuhun Gemisi
inancıyla, tarihiyle, doğasıyla, kültürüyle kadim şehrimiz
Ağrı, Orta Asyadan gelen kavimlerin tarihî İpek Yoluyla
Anadoluya girişleri sırasında bir geçiş noktası
olmuş, dolayısıyla birçok medeniyete ev sahipliği
yapmıştır.
Biz, bugün, Ağrının düşman
işgalinden kurtuluşunun 102nci yılını kutlarken
tarihi o günkü gibi yeniden yaşıyoruz. O yıllarda bölgede bir
işgal hareketine girişilmiş ve büyük zulümler, katliamlar
yaşanmıştır. Destanlar da bu acıların
hatırası olagelmiştir. Tarihin her döneminde olduğu gibi
milletimizin bağımsızlığına olan tutkusu, bundan
tam yüz iki yıl önce, 14 Nisanda, Patnos, Diyadin, Doğubayazıt,
Hamur, Taşlıçay ve Tutak ilçelerimizde, 15 Nisanda Ağrı
ilimizde, 16 Nisanda Eleşkirt ilçemizde tezahür etmiş. Bir kez daha
tüm dünyaya güneşin yeniden doğuşu gibi apaçık ispat etmiştir.
Kurtuluş yolunda gözünü kırpmadan canını feda eden
şehitlerimiz ve gazilerimiz bütün sıkıntılara göğüs
germiş ve bizlere bu güzel vatanı hediye etmişlerdir.
Atalarımız üzerlerine düşen sorumlulukları ziyadesiyle
yerine getirmişlerdir.
Dün, Rus Harbinde, Çanakkale Savaşında
ve Kurtuluş Savaşımızda vatan, bayrak ve İslam
uğruna mücadele eden Ağrı halkı; bugün de 15 Temmuz
demokrasiye, vatana ve bayrağa sahip çıkarak ne kadar aziz bir halk
olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bugün bize düşen, yurdu ve
bağımsızlığı için birlik ve beraberlik içinde
omuz omuza cephelerde savaşmış, bu uğurda sayısız
şehitler vermiş atalarımızın emanetine dünden daha
fazla sahip çıkmaktayız.
Değerli milletvekilleri, kadim şehrimiz
Ağrı, kültür ve doğal yapılarıyla turizm
pastasından çok daha fazlasını hak eden bir şehirdir.
Yıllardır terörün ıstırabını çekmiş ve
maalesef terörle anılmış bölgemiz yönünden pozitif bir
farkındalık oluşturma zamanı gelmiştir. Bunun için,
Selçuklulara ve Osmanlıya ev sahipliği yapan Doğubayazıt
ilçemizdeki İshak Paşa Sarayı, dünyada 2nci hayatın hayat
bulduğu Nuhun Gemisi, Alaskadan sonra dünyanın 2nci büyük meteor
çukuru ve Ağrı Dağıyla müsemma ilimiz, yeni
zenginlikleriyle Ağrımız, artık, atılım ve bir
sıçrama sürecine girmiş bulunmaktadır. İlk
adımlarını geçen yıl attığınız
talebimizi bu yıl yeniliyoruz, buradan millî iradenin tecelligâhı
Yüce Meclisimizden bir kez daha Ağrılı hemşehrilerimiz
adına talepte bulunuyoruz. 2021 yılının, UNESCO
tarafından da 2000 yılında Dünya Mirası Geçici Listesine
alınan, Osmanlı mimarisinin Anadoluda günümüze ulaşabilen tek
saray yapısı olarak kabul edilen, Osmanlı ve Selçuklu
mimarisinin eşsiz bir sentezini yansıtan, Doğubayazıt
ilçemizdeki İshak Paşa Sarayı Yılı olmasını
arzu ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle
Ağrımızın ve ilçemizin düşman işgalinden
kurtuluşunun 102nci yıl dönümünü tekrar kutluyorum. Vatanı
uğruna fedakârca savaşan tüm şehitlerimizi, emeği, teri,
inancı, gayreti geçen tüm büyüklerimizi rahmet ve minnet, gazilerimizi
saygıyla yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Canım vekilim,
biz Ağrıya her türlü imkânı veriyoruz ama Sayın
Cumhurbaşkanının yapması lazım. Bu Meclis bütün
imkânlarıyla Ağrının yanında.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, konuşmamı herkesin yüreğine dokunan Necmettin
Halil Onanın kaleme aldığı şiirle tamamlamak
istiyorum.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz
yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek, Anadolunda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmedin yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmedin düşmanı boğdugu sele,
Mübarek kanını kattığı
yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız,
çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
Değerli milletvekilleri, saygıdeğer
Başkanım; işte bu aziz topraklar Sultan Alparsanın Romen
Diyojeni yendiği, Anadolu kapılarının ilk kez Müslümanlara
açıldığı yerdir; bu da Ağrı ilidir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim.
Sayın Başkanım, yani Mecliste
Ağrıyla ilgili
Ağrıya iktidar partisi fabrika
açmıyor. Ağrı, sürekli göç veren bir ilimiz. Yani aslında
iktidarın Ağrıya fabrika açması lazım, o göçü
vermemesi lazım. Biz tüm imkânlarıyla Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Ağrının yanındayız ama bu işi Sayın
Cumhurbaşkanının yapması gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen
Ağrılı mısın?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Benim
Ağrıyı savunmam için Ağrılı olmam gerekmiyor ki.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Ağrıya gelen total yatırım 18 milyar 600 milyon TLdir;
bunu da Sayın Mahmut Tanala ithaf etmek istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anayasa 81 diyor ki:
Her vekil her yerin, tüm milletin vekilidir.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Eyvallah! Ama
sen Ağrıya geldin. Ağrıyı sayayım mı? Bu
sene gelen, 200 yataklı kadın doğum
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben fabrika
istiyorum, fabrika!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Şimşek
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
limon ihracatı başta olmak üzere yaş sebze ve meyve
ihracatının serbest bırakılması ve çiftçilerin
borçlarının ertelenmesi yönünde Maliye Bakanı ile Tarım ve
Orman Bakanına çağrıda bulunduğuna ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çağrım, Maliye Bakanımız Berat
Albayrak ve Tarım Bakanımız Bekir Pakdemirliye.
Tabii, biz günlerdir burada çiftçilerin
sorunlarını söylüyoruz, Hükûmetimiz her kesimin derdine derman olmak
için ekonomik paketler açıklıyor ama çiftçilerimizle ilgili henüz bir
borç erteleme, kredi erteleme, zirai kredi, tarım kredi ve diğer
bankalara olan borçların yapılandırılmasıyla ilgili
bir paket açıklamadı.
İhracatla ilgili sıkıntılar
devam ediyor. Türkiyede hâlâ Ürgüpte ve Erdemlide 100 bin tonun üzerinde
limon depolarda. Eğer bu limonun ihracatı serbest
bırakılmazsa bu limonların büyük bir kısmını iç
piyasa tüketemeyecek ve çürümeye terk edilecektir. Buradan yeniden
çağrı yapıyorum; limon ihracatı başta olmak üzere
yaş sebze ve meyve ihracatı serbest bırakılsın,
çiftçilerin borçları ertelensin. Çiftçilerin sesini duyun, çiftçilerin bu
çığlığına karşılık verin ve çiftçinin
yüzünü güldürün diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
2.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
Evde kal. çağrısı yapılan tüm kesimler için
kapsamlı, kalıcı çözümler üreten yasal
çalışmaların yapılmamış olmasının
iktidarın sorunlara bakışını ve yönetim
anlayışını ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Salgın süreciyle karşı
karşıya kaldıktan sonra Meclis, gündemi çok yoğun ve
hızlandırılmış bir şekilde çalışmak
durumunda kaldı. Toplumsal vicdanı yaralayan, toplumsal
uzlaşı sağlanmadan, hâlâ tartışmalı bir
yasayı görüştük günlerce, saatlerce ve hepimizin
sağlığını riske atarak; asıl, günlerdir Evde
kal. çağrısı yaptığımız
vatandaşlarımızın tüm kesimleri için detaylı,
kapsamlı, kalıcı çözümler üreten yasal
çalışmaları bir an evvel yapmalıydık. Ancak içinde
bulunduğumuz süreçte asıl ihtiyaç duyulan acil ekonomik önlemler
aceleyle hazırlanarak bir torbayla -şu an Komisyonda- Genel Kurula
getirilmeye hatta şu an yetiştirilmeye
çalışılıyor.
Değerli milletvekilleri, işte bu tablo,
iktidarın sorunlara bakışını, yönetim
anlayışını, daha doğrusu, her zamanki gibi süreci
yönetememe anlayışını bir kez daha ortaya koydu.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
3.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, yerel basına coronavirüs salgını
nedeniyle ihtiyacı olan desteğin verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yerel basın hem yerel gündemin ulusal düzeye
çıkmasında hem yerel kamuoyunun taleplerinin duyulmasında hem de
demokrasinin olmazsa olmazı yerel demokrasilerin güçlenmesinde hayati bir
role sahiptir. Yerel medyanın ne zor şartlarda binlerce istihdam
sağlayarak çalıştığını hepimiz biliyoruz. Bu
kuruluşların bugünlerde desteğe ihtiyacı var.
Gazetelerin basılamaz,
satışlarını yapamaz duruma geldiği bugünlerde
basın kuruluşlarını devletin desteklemesi gerekiyor.
Yandaş paçavralara aktarılan milyarlarca liranın çok küçük bir kısmı
bu basın kuruluşlarının yaşamasına yetecektir.
Ayrımsız, tüm yerel basına yardımda bulunulmasını
istiyoruz. Hakları olan resmî ilan ve reklam paraları bir an önce
ödenmeli, üzerlerindeki vergi ve sigorta yükleri kaldırılmalı,
yerel basın çalışanlarına ekonomik destek ve isteyenlere
uzun vadeli kredi sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, coronavirüs salgınıyla mücadelede
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde
Türkiyenin hayata geçirdiği tedbirler ile aldığı önlemlerin
başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere uluslararası alanda
takdir gördüğüne, sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik
düzenlemenin sağlık çalışanlarına hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye coronavirüs salgınıyla
mücadelesini Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde, başta Sağlık
Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm bakanlıkların aldığı
tedbirler ve özverili çalışmalarla etkin bir şekilde sürdürüyor.
Dünyanın birçok ülkesi bu ölümcül salgınla mücadelede
sınıfta kalırken Türkiyenin hayata geçirdiği tedbirler,
aldığı önlemler başta Dünya Sağlık Örgütü olmak
üzere uluslararası takdir görüyor. Güçlü genel sağlık
sigortası sistemimiz, sayısı 1 milyonu geçen sağlık
ordumuz ve inşa edilen modern hastanelerimizle salgına
karşı verdiğimiz mücadelenin olumlu sonuçlarını da
görmeye başladık.
Yine, bu kapsamda Sağlıkta Şiddet
Yasası dün gece Meclis Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Salgınla mücadele sürecinin en ön saflarında yer alan
doktorlarımıza ve tüm sağlık
çalışanlarımıza yönelik şiddet olaylarının
önüne geçmek amacı taşıyan Sağlıkta Şiddet
Yasasının tüm sağlık çalışanlarımıza
hayırlı olmasını diliyor Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Barut
5.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, üreticilerin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Çukurova tüm tarım ürünlerinin turfanda hasadının
yapıldığı bir yerdir. Hasadı yeni başlayan
soğan ile hasadı çok yakında başlayacak olan patates ve
karpuz üreticileri kara kara düşünmektedir. Çünkü coronavirüs sebebiyle
ülkedeki tüm lokanta, restoran, misafirhane yemekhaneleri
kapatılmış ve ihracatı ön izne bağlı olan
soğan ve patates üreticilerimiz şu anda ne yapacaklarını
kara kara düşünmektedirler.
Ayrıca, kendi karpuzumuz çıkmadan
coronavirüsün çok yoğun yaşandığı ülkelerin
başında gelen İranda, sınır ticareti adı
altında ülkeye tırlarla karpuz getirilmektedir. Bu hem çiftçinin cep
sağlığını hem de insanlarımızın halk
sağlığını tehdit etmektedir. Üreticilerimiz,
devletimizin şefkatli kollarını yanında hissetmek
istiyordur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Topal
6.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
yaşanan pandeminin sağlık kurumlarının her türlü
salgına karşı hazır tutulmasının önemli
olduğunu gösterdiğine, mücadeleyi sağlıklı
sürdürebilmek adına insan gücünün kullanılması ve
sağlık çalışanlarının kadrolarının
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yaşanan pandemi bir kez daha gösterdi ki
sağlık kurumlarını her türlü salgına karşı
hazır halde tutmamız gerekiyor. Bu pandemiyle mücadelede tüm
sağlık personelimiz ciddi gayret sarf etmektedir; dün Sayın
Bakan bu hususlara dikkat çekti. Öyleyse, sağlık personeli
atamalarında paramedik personel olan acil tıp teknisyenlerine, yine
önemli görev üstlenen sağlık teknisyenlerine, hemşerilerimize
verilen kadroların artırılması gerekmektedir. Çünkü bu
pandemi, açıklandığı üzere, yarın bitecek bir pandemi
değil, etkisi yıllarca da sürebilir, başka bir pandemiyi
tetiklemiş de olabilir. Bu yüzden yeni hastane inşaatları
yapılmakta pandemiyle mücadeleye devam edileceği açıklanmaktadır.
Bizler de ülkemizi hazır hâle getirmek, mücadeleyi daha
sağlıklı sürdürmek adına insan gücümüzü kullanalım. Bu
kadroları artırarak sağlık ordumuzu hazır,
donanımlı hâle getirelim.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
7.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
veteriner hekimlerin sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik
düzenlemeye dâhil edilmediğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Halk sağlığını korumak
adına sağlık hizmeti veren veteriner hekimlerimiz, temel
gıda malzemesi olan hayvansal gıdaların üretim
aşamasının en başından soframıza ulaşana
kadar her aşamasında her türlü zorluğa karşı
görevlerini yapmaya çalışmaktadır. Hiçbir koruma güvencesi
olmadan gecenin hangi saati olursa olsun görev yapan veteriner hekimlerin
sağlıkta şiddet yasasına dün akşam dâhil edilmemeleri
kendilerini oldukça incitmiştir. Veteriner hekimlerin eğitimlerinde
almış oldukları zorlu tıbbi dersler görmezden
gelinmiş, ayrıca daha önceki epidemi ve pandemilerde yaptıkları
hizmetler hiç değerlendirilmemiştir. Millî şairimiz Mehmet Akif
Ersoya olan saygımız ve sevgimiz gereği veteriner hekimlerimizi
de en yakın zamanda bu yasaya dâhil edelim diyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
8.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Hatay ilinde meydana gelen ve Osmaniye ilinde
hissedilen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna,
coronavirüs salgınıyla mücadelenin kararlılıkla devam
ettiğine, virüs tedavisi görenlerin hastanelerden ücretsiz yararlanabileceğine,
17 Nisan 8inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı vefatının
27nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hatayın Yayladağı ilçesi
açıklarında meydana gelen ve seçim bölgem Osmaniyede de hissedilen
depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun
dileklerimi iletiyorum.
Devletimiz ve milletimizin el birliğiyle
yürüttüğü coronavirüse karşı mücadelemiz tüm
kararlılığıyla devam ediyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
tarafından dün yayınlanan kararla, sosyal güvencesi olsun veya
olmasın, coronavirüs tedavisi gören herkesin hastanelerimizden ücretsiz
olarak yararlanabilecek olması ne kadar büyük bir devlet ve millet
olduğumuzu bir kez daha göstermiştir. Gelişmiş birçok ülke
bu tedavi karşılığında on binlerce dolar isteyerek
vatandaşların tedavilerini yaptıramıyorken, tedavi
olanların büyük bir kısmının da ödeme
sıkıntısıyla karşı karşıya
kaldığı günümüzde, elhamdülillah, bizler, yurdumuzun dört bir
köşesindeki her bir ferdi bu imkânlardan yararlandırıyoruz.
Sözlerime son verirken 17 Nisan 1993
yılında ebediyete irtihal eden 8inci Cumhurbaşkanımız
merhum Turgut Özalı 27nci ölüm yıl dönümünde rahmetle yâd ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erel
9.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin,
sağlık meslek lisesi mezunu hemşirelerin mağduriyetine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bir zamanlar ülkemizin göz bebeği olan
sağlık meslek lisesi hemşirelik mezunu 100 bini aşkın
atanamayan ortaöğretim hemşirelerinin serzenişlerini yüce
Meclisten seslendirmek istiyorum.
Lisede dört yıl boyunca aldıkları
bilgi ve beceriyle sahalarda işini en iyi yapan bu hemşire
adaylarımıza atama fırsatı verilmelidir. Hem sahada hem de
teoride gereken eğitimleri almışlar, birçoğu gönüllü olarak
ek stajlar yapmışlardır. 14-15 yaşlarında insan
sağlığının önemini kavramışlar,
diplomalarında hemşire yazmasına rağmen lisanslı
hemşirelerden hep daha alt statüde görülmüşlerdir. KPSSden
aldıkları 80 puan bile atanmalarına yetmemektedir. Bu çocuklarımız,
bilgi birikimleriyle ve tecrübeleriyle, devletin dört yıllık
eğitiminin karşılığını devlete hizmetle
ödemek istemektedirler, Bakanımızdan adil atama talep etmektedirler.
Bu gençlerimizin ümitlerini, hayallerini öldürmeyelim.
BAŞKAN Sayın Sümer
10.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, coronavirüs
salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirler nedeniyle
zor günler geçiren medya kuruluşları ile çalışanlarına
yönelik gerekli yasal çalışmaların yapılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kamuoyu, böylesi dönemlerde, doğru ve güvenli
kaynaklardan haber almaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyar; bu, temel
haklardan biridir. Büyük bir özveriyle çalışan basın
mensuplarına teşekkür etmenin ötesinde bir şeyler yapmak
durumundayız. Gazete tirajları giderek düşüyor, reklamlar yok
denecek kadar az. İcra iflas ve ihalelerin durdurulması, gazetelerin
en önemli gelir kaynağı olan basın ilan gelirlerini de neredeyse
yok etti. Yerel basının durumu daha da kötü. Seçim bölgem Adanada da
olduğu gibi birçok kentte gazeteler haftanın üç günü çıkmaya
başladı. Tüm bunlar, gazeteciler için büyük bir işsizlik
dalgası geliyor olması demek. Basınımızı ve gazetecileri
bu durumda bırakmayalım. En azından bu süreç bitene kadar medya
kuruluşları için telefon, elektrik, internet gibi hizmetlerden ücret
alınmasın. Çalışanların SGK primlerinin ve
maaşlarının bir kısmı makul bir süre devlet
tarafından karşılansın. Vatandaşlarımıza da
çağrı yapıyorum: Lütfen, gazete alarak Türk basınına
sahip çıkalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tutdere
11.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman
Tutderenin, coronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında
alınan tedbirler nedeniyle zor günler geçiren medya kuruluşları
ile çalışanlarına yönelik gerekli yasal
çalışmaların yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Adıyaman başta olmak üzere Anadoluda,
Anadolunun farklı kentlerinde faaliyet gösteren çok sayıda radyo,
televizyon, gazete, sosyal medya kuruluşu ile çalışanları,
coronavirüs mücadelesi kapsamında alınan tedbirler nedeniyle ekonomik
olarak zor günler geçirmektedirler. Canlarını hiçe sayarak, yerelde
ve genelde coronavirüs mücadelesi için alınan tedbirleri anbean
halkımızla paylaşan halkı bilgilendiren bu
savaşın kahramanları gazetecilerin ve basın
mensuplarının haklarının korunması için tedbir almak
zorunlu hale gelmiştir. Çok iyi bilinmelidir ki, matbaalar kapanır,
kalemler yazmazsa hayat durur. Bu bağlamda, Sayın Cumhurbaşkanına
açıkça çağrıda bulunuyorum: Yerel basın organları ve
çalışanlarının ekonomik sorunlarının bir an evvel
giderilmesi için gerekli her türlü yasal çalışmanın bir an evvel
yapılmasını talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kasap
12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, coronavirüs salgını nedeniyle zor durumda olan küçük
esnaflar ile ücretli çalışanların mağduriyetlerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Açım. diyen, çocuğuna ekmek götüremeyen,
berberi, kuaförü, kahvehane işletmecisini,
çalışanlarını; lokanta, tuhafiye, çay ocağı
çalışanlarını; esnafı içeren bir paket
olmasını isteriz. Evde kalmasını
sağlamalıyız. Madende, fabrikada maskesiz dolaşan, yemekhanede
maskesiz yan yana oturan işçiler için ücretsiz maske temini
yapılmalı; gıdada, tarım mazotunda, gübrede, tarım
ilacında KDV yüzde 1 olmalı; kredilerde zorlamalar olmamalı;
elektrik, su, doğal gaz hanelere ücretsiz dağıtılmalı.
Halka can suyu olan bir ekonomik paketin sunulması için hep birlikte
çalışmalıyız. Özel sağlık
kuruluşlarında yoğun bakım hastasına baktırmak
için nasıl yüzde 50 zam yaptıysak, gariban kesime de yardım
etmek zorundayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
ekonomik kriz şartlarının ağırlaşması
nedeniyle esnafların sorunlarına çözüm getirilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ekonomik krizin şartları esnaflarımız için her geçen gün
ağırlaşıyor. Evde kal Türkiye denilen şu günlerde
birçok esnafımız siftah yapmadan iş yerini kapatıyor;
çekini, senedini ödeyemez duruma düştüler; bu durum, nakit
sıkıntısını ve ödeme sıkıntılarını
getiriyor. Salgın süresince çeklerin yazılmasının ve senetlerin
protesto edilmesinin önüne geçecek yasal bir düzenlemeye acil ihtiyaç var.
Önlemler nedeniyle iş yerlerini kapatan esnafımız kira,
elektrik, su, doğal gaz, sigorta, vergi, kredi borcunu,
çalışanlarının ücretini ödeyemiyor. Banka kredisi
alabilmeleri için bir sicil affı gerekiyor. Sicili düzgün
esnafımız ise odalardan evraklarını ücretsiz alabilmeliler.
Krizi dayanışmayla aşacaksak, esnafa derhâl en az üç ay kira
desteği sağlanmalı; elektrik, su, doğal gaz borçları
ertelenmeli ve sigorta primlerinde muaflık sağlanmalıdır.
İş yerini açamayan esnafa salgın süresince asgari ücret kadar
nakit ödeme yapılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Kaya
14.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kayanın,
bankalardan esnafların kredi almakta sorunlarla
karşılaştığına ve maske temin edilememesi
nedeniyle sıkıntılar yaşandığına
ilişkin açıklaması
AHMET KAYA (Trabzon) Televizyonlara
çıktınız, Kredileri erteliyoruz. diye müjde verdiniz. Kredisi
olanlar umutla bankalara gittiler, bankalar, Kredileri erteliyoruz ama faizini
vermeniz lazım. diyor. Kredisini ödeyemeyen insanlar faizi nasıl
ödeyecek, bunu hiç düşünmediniz. Kredi veriyoruz. dediniz, bankalara
giden esnaflar bin tane zorlukla karşılaştılar, kredi almak
ne mümkün.
Ücretsiz maske dağıtacağız.
dediniz, vatandaş da inandı, maske için PTT şubesine, e-devlete
başvurdu. On bir gün oldu hâlâ maskeler ortada yok. İngiltereye,
İspanyaya, İtalyaya, Çine maske yardımı yaptık.
diye övünüyorsunuz, bizim insanlarımız maske bulamıyor.
Bakın, Trabzondan
vatandaşlarımız arıyor, başvurmadık yer
bırakmamışlar, maske yok. Markete gidemiyorlar, minibüse,
otobüse binemiyorlar, büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Ya,
şu nedir? Şu bez parçasına, şu bez parçasına bir
milleti muhtaç ettiniz. Bu beceriksizliğinizle Allah gerçekten memleketin
ve milletin yardımcısı olsun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ayıp ya!
Ayıp ya!
BAŞKAN Sayın Kaya, yine kullanalım
o maskemizi.
Sayın Aydemir
15.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
nicelik ve nitelik açısından üniversitelerin sayısı ile
öğretim üyesi sayısının eş değerde artmasına
katkı sunanlara minnettar olduklarına ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Efendim,
YÖKe dönük düzenlemenin görüşüldüğü şu vasatta küçük bir not
düşmek istiyorum: Eğitimli bir toplumu idare etmenin
kolaylığını ifadeye gerek yok. Ve biliyoruz ki kalem,
altın ve kılıçla remzolunan güç merkezlerini temerküz sizi gücün
doruklarına taşıyor. Bu hakikat dünya var olduğundan beri
değişmiyor. En mühimi kalemle tarif bulan bilgi, eğitim;
diğerlerini de elde etmenin kaynağı bu. AK PARTİ siyasi
zeminde var olduğundan beri bu gerçeği hayata geçirmenin gayretinde
oldu.
Ekmek ve eğitim, iki hayati kavramı
odağa koyan tarz. Bunun en mütebâriz yansıması eğitim
kurumlarına verilen ehemmiyet olmuştur. Hem nicelik hem nitelik
açısından, üniversitelerin sayı olarak 200ün üzerinde
olması, öğretim üye sayısının buna eş değer
artması, uluslararası başarı yükselişi tezimizi teyit
bakımından calibidikkattir. Başarıya katkı sunan
herkese minnettarız.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk
16.- Denizli Milletvekili Yasin Öztürkün, coronavirüs salgını nedeniyle mali
müşavirlerin yıllık gelir vergisi beyannameleri ile kurumlar
vergisi beyannamelerinin verilme süresinin 31 Temmuz 2020ye kadar
uzatılmasını Hazine ve Maliye Bakanından talep ettiğine
ilişkin açıklaması
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Mart ayında
verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannamelerinin verilme
süresi 30 Nisana kadar uzatılmıştır. Ancak kanunen nisan
ayının sonuna kadar kurumlar vergisi beyanları da
verileceğinden, bu iki iş yükü çok fazla olan yıllık
beyannameler çakışmış, mali müşavirler ve
çalışanlarının iş yükü ikiye
katlanmıştır. Coronavirüs salgını nedeniyle evrak,
fatura ve belgelere birçok kişinin temas etmesi çalışma
ortamlarını daha çok zorlaştırmış ve riskli hâle
getirmiştir. Çalışanlarıyla birlikte 150 bin kişiyi
aşan mali müşavirler, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayraktan
yıllık gelir vergisi beyannameleri ve kurumlar vergisi
beyannamelerinin verilme süresini 31 Temmuz 2020ye kadar
uzatılmasını talep etmektedir. Akabinde, mayıs ayında
verilecek olan geçici vergi beyannameleri de ertelenmelidir.
BAŞKAN Sayın Özkan.
17.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın,
Türkiyenin yardımlaşma, dayanışma, adalet ve merhamet
değerlerinin hâkim olduğu yeni ve adil bir dünya kurma mücadelesinde
öncü olacağına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan,
Türkiye olarak coronavirüsle mücadelemizi sürdürürken,
komşularımıza ve bizden yardım isteyen ülkelere de dost
elimizi uzatmayı bir insanlık vazifesi olarak görüyor ve bu konuda ön
yargısız bir şekilde davranıyoruz. Balkan
coğrafyasına, İtalyaya, İspanyaya, İngiltereye ve
diğer ülkelere gönderdiğimiz yardımlar, Türkiyenin sahip
olduğu köklü tarihin, büyük medeniyet mirasının ve
sürdürmüş olduğu insani dayanışma esaslı dış
politikanın da bir sonucudur. Böylesi zor bir zamanda
yaptığımız yardımlar, güçlü ve büyük Türkiyenin tüm
insanlığın hayrına olduğunun da bir göstergesidir. Bu
zorlu dönemde Türkiye olarak yardımlaşma, dayanışma, adalet
ve merhamet değerlerinin hâkim olduğu yeni ve adil bir dünya kurma
mücadelesinde öncü olacağımıza inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ünlü.
18.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün,
coronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında açıklanan
ekonomik pakette yerel basına yönelik herhangi bir desteğin
bulunmadığına ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Coronavirüs nedeniyle
açıklanan ekonomik pakette Anadoludaki yerel basın için herhangi bir
destek bulunmamaktadır. Yerel medyanın yaşamını
sürdürebilmesi için KOBİ kapsamında Kredi Garanti Fonundan veya
KOSGEBten kredi verilmelidir. SGK gibi resmî kurumlara olan ödemeler bir
yıl ertelenmelidir. Reklam ve ilan faturalarına yansıyan KDV
oranı ile ilanlardan alınan Basın İlan Kurumu payı
yüzde 5e düşürülmelidir. TÜRKSAT uydu bedeli ödemelerinin bir süre
ertelenmesi ve döviz cinsinden değil, TL olarak ödenmesi gerekmektedir.
Medya sektörü emekçilerine ve işsiz kalanlara, bir
defalığına 3 maaş sosyal yardım hibe edilmelidir.
Kullanılan teknolojik altyapı için düşük faizli kredi
imkânı sağlanmalıdır. Kullanılan kâğıt,
kalıp gibi ithal malzemelerde kur artışı engellenmeli ve
vergilendirme sıfırlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Ersoy
19.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun,
corona virüsü nedeniyle vefat eden eczacılar İhsan Giray, İsmail
Durmuş, Merih Yalçınöz, Himmet Taştan Kardaşlar ve Süreyya
Zıpkınkurta Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Eczacılar, yaşadığımız
bu olağanüstü dönemde hastalarını ilaçsız bırakmamak
için azami ölçüde ve büyük bir iyi niyetle çalıştılar.
Sağlık personelinin coronavirüs nedeniyle ölümlerine ne yazık ki
değerli eczacı meslektaşlarım, eczacı İhsan
Giray, eczacı İsmail Durmuş, eczacı Merih Yalçınöz,
eczacı Himmet Taştan Kardaşlar ve son olarak eczacı Süreyya
Zıpkınkurt eklendi. Tüm kayıplarımız için çok üzgün
olduğumu belirmek istiyorum. Mesleğini büyük fedakarlıkla
yürütürken kaybettiğimiz eczacı meslektaşlarıma Allahtan
rahmet diliyor, yakınlarına ve meslektaşlarıma ve sevenlerine
sabırlar temenni ediyorum.
Buradan, vatandaşlarımıza Hayat eve
sığar. Evde kal Türkiye diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şahin
20.- Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, sağlıkta şiddetin önlenmesi amacıyla 5
siyasi partinin katkısıyla hazırlanan ve kabul edilen
düzenlemenin hayırlı olmasını temenni ettiğine
ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sağlık çalışanlarının
uzun yıllardır beklediği sağlıkta şiddet
yasasının Meclisimizde grubu bulunan 5 siyasi partinin
uzlaşmasıyla kabul edilmiş olmasından elbette ki memnuniyet
duyuyoruz. Bu yasada her ne kadar birtakım eksiklikler olsa da
yasanın bu yönde ileriye doğru atılmış bir adım
olduğunu düşünüyoruz. Umuyoruz, gelecekte bu eksiklikleri de telafi
etme imkânı buluruz.
Bu vesileyle, coronavirüs salgınıyla
mücadelede ön safhada yer alan sağlık
çalışanlarımıza, hizmetlerinden dolayı çok
teşekkür ediyor, sağlıkta şiddet yasasının tüm
sağlık çalışanlarına ve ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Dervişoğlu.
Buyursunlar Sayın Dervişoğlu.
21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, coronavirüs salgını münasebetiyle
hayatını kaybedenlere ve ebediyete intikal eden Türk Metal
Sendikası Onursal Başkanı Mustafa Özbeke Allahtan rahmet
dilediğine,
15 Nisan Ağrının
düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci, Türk Tarih Kurumunun
89uncu yıl dönümüne, AK PARTİnin Parlamentoyu hızlı
çalıştırmak adına torba kanun tekniğini bir istisna
olmaktan çıkarıp genel görüşme usulü olarak kullanması
nedeniyle kanun tekliflerinin yeterince müzakere edilemediğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Her gün yeni kayıplarımız oluyor.
Coronavirüs salgını münasebetiyle hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabrıcemil niyaz
ediyorum.
Bugün başka bir haber aldık, Türk Metal
Sendikası Onursal Başkanı Mustafa Özbek Bey, ebediyete intikal
etmiş. Sivil toplum hayatının önemli şahsiyetlerinden
biriydi. Kendilerine Cenab-ı Hakktan rahmet niyaz ediyorum; sevenlerine,
Türk Metal Sendikası camiasına da başsağlığı
dileklerimi iletiyorum.
Memleketimizin güzide şehirlerinden biri olan
Ağrının düşman işgalinden kurtuluşunun 102nci
yıl dönümünü idrak ediyoruz. Hem Ağrı halkı hem de aziz
illetimiz için bu gururlu gün kutlu ve mutlu olsun. Tarihi Türkiye
Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denilir.
tanımıyla millî kimliğe dayandıran Gazi Mustafa Kemalin
önderliğinde kurulan Türk Tarih Kurumunun da 89uncu yılını
kutluyorum.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünde yapılan değişiklikler
muhalefetin, milletvekillerimizin söz hakkının
azaltılmasına vesile oluyor. Türk milletinin bize yüklediği
görev vatandaşın sesi olmamız, milletimizin ve devletimizin
lehine kanunlar çıkarmamızdır. AK PARTİ, Parlamentoyu
hızlı çalıştırmak adına, torba kanun
tekniğini bir istisna olmaktan çıkarıp genel görüşme usulü olarak
kullanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Kanunları normal usullerle görüşsek daha çok müzakere
etme şansımız olacak fakat iktidar kanadı bu yöntemi
maalesef ve maatteessüf unutmuştur. Birbiriyle alakası olmayan birçok
kanunu bir torbaya koyup, Danışma Kurulu kararı alıp
Haydi, bunu Genel Kurulda görüşelim. arzusu
taşımaktadırlar. Kanun teklifleri üzerinde Türk milleti
adına söz söylemek, katkı vermek, yanlışları
vurgulamak için zorunlu olarak biz de her maddede önerge veriyoruz; bunun
sebebi, normal kanun görüşme usulünü terk etmiş olmanızdır,
bunun sebebi de kanunlar üzerinde müzakereyi reddetmeye
çalışmanızdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Torba kanun tekliflerini arka arkaya Genel Kurula getirip bir de
yüce Meclisimizin itibarını zedeleyici sözler sarf edilmiş
olmasını, doğrusunu isterseniz, yadırgamakla kalmıyor,
aynı zamanda da ayıplıyoruz çünkü Türkiye Büyük Millet
Meclisinin itibarından milletvekilleri olarak hep birlikte mesulüz. AK
PARTİ Grubunu, kanun tekliflerini Türk milletinin gözetiminde yeterince
tartışabileceğimiz, müzakere edeceğimiz yöntemlerle
görüşmeye davet ediyoruz.
Bugün, olağanüstü dönemler geçirdiğimiz
için, İYİ PARTİ olarak sürece doğru katkılar vermek
adına her türlü feragati gerçekleştiriyoruz ama bunun da doğru
anlaşılması lazım. Özellikle iktidar partisi içerisinde söz
söyleme makamında bulunan kişilerin sosyal medya zeminini kullanmak
suretiyle, verdiğimiz önergelerin nitelikleri üzerinden bir
tartışma yaratmaya çalışmaları bizim
tarafımızdan kabul edilebilir şeyler değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bakınız, bir kanun teklifini görüşeceğiz
birazdan, Komisyon hâlâ çalışıyor, toplantının bitip
bitmediğine dair de herhangi bir bilgi bize henüz erişmiş
değil. Parti grupları olarak bu kanuni bekleme süresini de
aşarak bunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmesi için, bu
zor günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanlarının ve
milletvekillerinin de sağlığını düşünerek ortaya
koyduğumuz, Komisyondan çıkıp kırk sekiz saat beklemesin,
direkt Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşıyalım.
dediğimiz kanun teklifiyle ilgili birazdan görüşmeler
başlayacak, madde sıralarını bile bilmiyoruz, sıra
sayısı birazdan gelecek. Bunu speküle etmiyoruz, Niye böyledir?
demiyoruz yeter ki doğru çalışalım diye. Bu kanun teklifi
maddeleri üzerinde söz hakkımızı kullanmak için önergeler
veriyoruz, başka da şansımız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu söz hakkının kullanılması noktasında
kanunun ya vesine ya veyasına dair birtakım önergeler veriyoruz,
milletimizin bize verdiği yetkiye bağlı olarak kürsüyü
doğru bir biçimde kullanmak için ama bir mevkidaşım bir tweet
atıyor Muhalefet partilerinin ciddiyetsizliğine bakın. diye.
Eğer ciddiyet istiyorsanız bu torba kanun tekliflerini
bırakın, kod kanun getirin de Türkiye Büyük Millet Meclisi müzakere
görsün.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Bülbül.
Buyursunlar Sayın Bülbül.
22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
15 Nisan Dünya Sanat Gününü kutladığına, Türk Tarih Kurumunun 89uncu yıl dönümüne, sağlıkta
şiddetin önlenmesi amacıyla 5 siyasi partinin katkısıyla
hazırlanan düzenlemenin gayesine layıkıyla hizmet etmesini ümit
ettiğine, coranavirüs salgını sürecinin birlik ve beraberlik
içerisinde aşılacağına inandığına ve
salgında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün dediği gibi Sanatsız kalmış bir milletin hayat
damarlarından biri kopmuş demektir. Bilindiği üzere, bugün 15
Nisan Dünya Sanat Günü olarak idrak edilmektedir. Bugün de Türkiyede, sanat
camiasında sanat mücadelesi veren bütün sanat erbabının Dünya
Sanat Gününü kutlamak istiyorum.
Sayın Başkan, Covid-19 pandemisiyle
mücadele eden başta sağlık personelimiz olmak üzere, mesai
harcayan tüm görevlilerimize başarılar diliyoruz. Dün
itibarıyla, sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi için
yapılan kanuni düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
kabul edilmiştir. Bu düzenlemenin hayata geçirilmesinde emeği geçen
herkese buradan bir defa daha teşekkür etmek istiyorum.
İnşallah, bu düzenleme, sağlıkta şiddetin önlenmesi
gayesine layıkıyla hizmet eder diyorum.
Millî dayanışma duygularını
teşvik ederek yardımlaşma hissiyatını harekete geçiren
bu zorlu günleri birlik ve beraberlik içerisinde
aşacağımıza inanıyoruz. Sağlık
Bakanlığımızın günlük açıkladığı
veriler, ülkemizin hastalıkla olan mücadelesinde olumlu bir seyrin
içerisine girildiği konusunda işaretler içermektedir. Dünyayı
etkisi altına alan bu hastalığın, bu salgın
hastalığın bir an önce ülkemizden gitmesi için bütün milletçe
biraz daha sabır göstermemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Yine, bu salgın hastalık sürecinde bugüne
kadar hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bugün, yoğun
bakımda entübe durumda olan, hastalığı ağır
seyreden bütün vatandaşlarımıza ve bu hastalığa
yakalanmış bütün vatandaşlarımıza da tekrar acil
şifalar dilemek istiyorum.
Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
kültür, dil ve tarih alanında attığı en önemli
adımlardan biri olan Türk Tarih Kurumunun misyonu, Türk ve dünya tarihini
çağdaş sosyal bilim anlayışıyla araştırmak
ve yaymak, bu alandaki araştırmaları desteklemek ve toplumdaki
tarih bilincini geliştirmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu misyon
çerçevesinde bugüne kadar faaliyetlerini yürütmüş olan ve bugün
itibarıyla da 89uncu kuruluş yıl dönümünü idrak ettiğimiz
Türk Tarih Kurumunun kuruluşunun bu gününde, bugüne kadar tarih konusunda
bilimsel çalışmalar yapan ve bu tarihi yazan bütün muhterem
tarihçilerimizi saygıyla anarken, bu tarihi yazanlar kadar yapanların
da hakkı olduğunu bilerek bu tarihi bize veren, bugünlere gelmemize
sebep olan şanlı ecdadımıza da buradan minnet
duygularımı ifade etmek istiyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Beştaş.
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Ezidi halkının Çarşema Sor
Bayramını kutladığına, 15 Nisan Dünya Sanat Gününe,
Mahmur Mülteci Kampında yaşanan bombalamayı
kınadığına, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Fahrettin Altunun Üsküdar Kuzguncuktaki
vakıf arazisini kaçak yapılaşmaya açmasıyla ilgili haberlere
yönelik soruşturma başlatıldığına, Grup Yorum
üyelerinin ve Mustafa Koçakın adil yargılanma taleplerinin
karşılanmadığına, çocuk istismarcılarına af
getirilmeye çalışıldığına ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben, öncelikle, Ezidi halkının
Çarşema Sor Bayramını kutladığımı ifade
ederek başlamak istiyorum. Bu bayramın, hâlen IŞİDin
elinde bulunan, esir tutulan Ezidi kadınların ve çocukların
özgürleşmesine vesile olmasını diliyorum.
Bugün aynı zamanda Dünya Sanat Günü. Van Gogh
der ki: Bir kere sanatla tanıştı mı insan artık
hiçbir şeye eskisi bakamaz. Evet, ben tüm sanat dünyasının ve
sanatçılarımızın Dünya Sanat Gününü kutluyorum. Gönül
isterdi ki bu kutlamalarla devam edeyim ama gerçek yaşam farklı seyrediyor.
Uluslararası basına düşen acı
bir haber var, aynı zamanda iç basına farklı bir dille olsa da
yansıdı: Maalesef, Türkiyeye ait SİHAlar, 17 Temmuz 2019dan
bu yana ambargo uygulanan federe Kürdistan bölgesinde bulunan Mahmur mülteci
kampını bombalamış haberlerini okuduk. Saat 13.10da bu
bombalamalar yapılmış. Kampın çevresinde ve arazilerde
koyun otlanan sivil yurttaşların bombalandığı yönünde
çok sayıda haber var elimizde. Yine bu haberlerde, çok sayıda ölü ve
yaralının olduğu bilgisi de mevcut çünkü Mahmurun çevresi de
bombalanmış ve son gelen bilgiye göre, hayvan otlatan 3 kadın
yaşamını yitirmiş bu bombalama sonucu.
Yaşamını yitiren kadınlardan biri de ambargo nedeniyle
ambulans yetişmediği için vefat etmiş. Ben, ölenlere Allahtan
rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Ve bu corona
günlerinde, dünya corona belasıyla uğraşırken hâlâ Mahmur
mülteci kampının bu şekilde bombalanmasını kabul
edilemez bulduğumuzu, bunu kınadığımızı ve
sivillerin can verdiği olayların kesinlikle normal bir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
...durummuş gibi kabul edilmesini mümkün görmüyoruz ve bu konuda, ölen
sivillerin, özellikle dünya kamuoyunda şu anda çok büyük bir yankıya
sebep olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Evet, değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunun, Üsküdar Kuzguncuktaki vakıf arazisini kaçak
yapılaşmaya açmasıyla ilgili haberlere soruşturma başlatıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri, Altunun söz konusu
vakıf arazisine izinsiz bir şekilde yaptırdığı
yol, şömine ve çardak gibi peyzaj düzenlemesini
yıkmıştı. Altun, yıkım yapılan gün
Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunarak, araziyi
kiralarken araziye yapılan... İBB tarafından yıkıldığına
dair haberlere ise terör soruşturması açıldı. Evet, bu
durumda, terör örgütlerine hedef göstermek sebebiyle açılan
soruşturmanın ne kadar talihsiz olduğunu biz de ifade etmek istiyoruz.
Şimdi, ayrıca, böyle bir suçlama hangi gerekçeyle
yapılmış? Neden haber yapan gazeteciler hedef hâline getirilip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
cezayla
karşı karşıya bırakılırken vakıf
arazisini kaçak yapıya açanlar hakkında yargı bir şey
yapmıyor? Saraya özgü farklı bir hukuk mu var? diye tekrar sormak
istiyoruz.
Diğer bir mesele, Grup Yorum üyelerinin adil
yargılanma taleplerinin hâlen karşılanmadığına
dair. İktidar tarafından hedef hâline getirilen, çalışma
yaptıkları İdil Kültür Merkezi sürekli basılarak müzik
aletleri kırılan ve üyeleri terörist suçlamasıyla tutuklanarak
çalışma yapmaları engellenen Grup Yorumun tutuklu üyeleri
açlık grevine başlamıştı. Helin Bölek ise ölüm
orucunun 288inci gününde ne yazık ki yaşamını yitirdi. Grup
Yorum üyesi olmayan Mustafa Koçak ise gözaltına alınmış,
gözaltında işkence yapılan Koçak, hamile ablasına, kız
kardeşine tecavüz tehditleriyle itirafçılığa
zorlandığını, itirafçılığı kabul
etmeyince de tutuklandığını
açıklamıştı. 2 kez
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verilen Mustafa Koçak sadece tanık beyanlarına dayanılarak ceza
verildiğini söyleyerek Adil yargılanmak istiyorum. talebiyle
başladığı açlık grevini ölüm orucuna çevirmişti.
Helin Bölekin yaşamını yitirmiş olmasına rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Grup
Yorum üyelerinin durumunda bir değişiklik olmadığı
gibi talepleri karşılanmazsa ölümle yüz yüze kalacakları tüm
kamuoyunun malumudur. Bu bahisle, Grup Yorum üyelerinin ve eylemlerine destek
verenlerin adil yargılanma ve yaşam haklarının
korunmasının elzem olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Diğer bir mesele, Sayın Başkan, dün
de ifade etmiştim; 2015 yılından bu yana çocuk
istismarcılarına af getirilmeye çalışılıyor,
bugünlerde gündemde olduğunu gayet iyi biliyoruz. Kadın örgütlerinin,
feminist örgütlerin ve tüm kamuoyunun yaygın tepkisi nedeniyle şu ana
kadar Genel Kurula gelmedi ama bu çalışmalar devam ediyor. Bugün,
corona günlerinde fırsat kollanıyor, bunu kabul etmemiz mümkün
değil. 14 yaşında bir çocuğun rızasından
bahsedilemez, açıkça bu bir tecavüzdür. Mağdur erkekler var."
deyip kız çocuklarının tecavüz edenle hayat boyu yaşamasının
zorunlu kılınmasına izin vermeyeceğiz. Nikâh varsa... deyip
tecavüzün normalleştirilmesini kabul etmiyoruz diyor, Genel Kurulu
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Özkoç, buyurun.
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 15 Nisan Türk Tarih Kurumunun 89uncu yıl dönümü
ile Dünya Sanat Gününe, coronavirüs salgınının ülkede
yoksullaşmayı beraberinde getirdiğine, sorumlulukları artan
belediyelerin gelir kaynaklarının artırılması ve
giderlerinin azaltılması, ücretsiz izne asgari ücret tutarında
maaş desteği sağlanması, kısa çalışma
ödeneği ve işsizlik sigortası ön koşullarının
kaldırılması, sendikalarla toplu iş sözleşmesi ile
grev hakkını kolaylaştıracak yaklaşımların
oluşturulması gerektiğine, Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlunun Kendimizin tıbbi ekipman ihtiyacımızın
olmasına rağmen İngiltere, İtalya, İspanya gibi önemli
müttefiklerimizin de aralarında bulunduğu 34 ülkeye yardım
elimizi uzattık. ifadesine, terör tanımının ne kadar genişletileceğini
ve daha nerelere dayanacağını öğrenmek istediklerine,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunla ilgili yayınlara yönelik terör örgütlerine hedef
göstermek suçundan soruşturma başlatılmasına, Fahrettin
Altunun katıldığı taşınmaza ait ihalenin
saatinin neden belli olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türk Tarih Kurumunun kuruluş yıl dönümünü,
geçmişte tarihimize gerçekten değerli katkıları bulunan
herkesi yâd ederek kutluyorum.
Dünya Sanat Gününde de
sanatçılarımıza vereceğimiz değerle onların
önümüzdeki coronasız günlerde tüm dünyaya verecekleri barış
mesajlarını içeren eserleriyle birlikte daha nice sanat
yılları yaşamalarını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; gerçekten dünya olarak zor günler geçiriyoruz.
Coronavirüs salgını, tüm dünyada etkisini gösteriyor, ülkemizde de
yoksullaşmayı beraberinde getirdi. İnsanlarımız
çalışamıyor, üretemiyor, tüketemiyor; başta dar gelirli ve
yoksul vatandaşlarımız olmak üzere, tüm
halkımızın merkezî ve yerel yönetimlerin de desteğine
ihtiyacı var. Bu süreçte görev ve sorumlulukları çok fazla artan
belediyelerin de gelir kaynaklarını artırmak gerekiyor,
giderlerinin de azaltılması gerekiyor. Bununla ilgili önerilerimiz
şöyledir: Yıl sonuna kadar ödenmesi gereken tüm sosyal sigorta prim
borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Vergi tahsilatından
büyükşehirlere sağlanan pay yüzde 4 daha fazla olmalıdır.
İdarelerin borçları nedeniyle 2020 yılında bu paydan
kesinti yapılmamalıdır. Yüzde 2 olan İller Bankası
kesintisi uygulanmamalıdır. Genel bütçe vergi gelirinden yüzde 1 ek
kaynak, toplu taşıma kullanımı için
aktarılmalıdır. Muhtasar ve KDV beyannamelerine ilişkin
tahakkuk edecek vergiler 2021 yılı sonuna kadar 12 takside
bölünmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) DSİ borçları
nedeniyle belediyeye aktarılacak paydan kesinti
yapılmamalıdır. 2020 yılı elektrik tüketim bedelleri
faizsiz ertelenmelidir. Belediyelere yapılacak akaryakıt, doğal
gaz ve elektrik tesliminden yıl sonuna kadar KDV
alınmamalıdır. Ücretsiz toplu taşıma hizmetinin
finansmanını rahatlatmak için belediyelere taşıt
başına aylık bin lira ödeme yapılmalıdır. Toplu
taşımada kullanılan elektrik tüketiminden vergi kesilmemelidir.
Biz bunları sadece kendi belediyelerimiz için söylemiyoruz.
Yaklaşık 298 belediyeye sahibiz, bin belediye başka siyasi
partiler tarafından idare ediliyor ama yerel yönetimler ve merkezî yönetim
el ele biz coronavirüse karşı bir mücadele veriyoruz. Bu mücadelede
halkımızla iç içe olan belediyelerimizin gerçekten desteklenmesi
gerekiyor. Bunu Meclisimizin dikkatine sunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
efendim.
Bugün gelmesi muhtemel olan yasa teklifinde
belediyelerle ilgili gelirlerin ertelenmesi konusu da gelecek ama biz muhakkak
kendi tedbirimizi de almalıyız. Bu yasa teklifinde ücretsiz izne
1.170 lira maaş desteği olması gerektiği söyleniyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim
bu konudaki teklifimiz asgari ücret tutarındadır. Kısa
çalışma ödeneği ve işsizlik sigortası ön
koşulları da muhakkak kaldırılmalıdır. Bu yasa
teklifinde getirilecek olan işçi ve sendikalarla toplu iş
sözleşmesi ve grev hakkını ortadan kaldıracak tedbirler
değil, tam tersine, onları kolaylaştıracak
yaklaşımlar gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım, az önce
arkadaşlarımızın da bahsettiği, Trabzon Milletvekili
Ahmet Kayanın da ifade ettiği maskeyle ilgili olayda milletvekilimiz
konuşurken iktidar masalarından sesler yükseliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Ahmet Kaya söylemiyor, Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekilleri söylemiyor, bakın, biz bunu nasıl anlatıyoruz,
Dışişleri Bakanımız diyor ki: Bizim
ihtiyacımız olduğu hâlde biz başka ülkelere
sağlıkla ilgili maske ve yardımlarda bulunuyoruz. Bunu kim
söylüyor? Mevlüt Çavuşoğlu söylüyor. Nasıl söylüyor? Kendimizin
tıbbi ekipman ihtiyacımızın olmasına rağmen
-aynen bu kelimelerle- İngiltere, İtalya, İspanya ve
müttefikimiz olan 34 ülkeye yardımda bulunuyoruz. diyor.
Arkadaşlar, çok güzel bir sözümüz vardır
Eve lazım olan camiye haramdır. derler. Ülkemiz gerçekten çok büyük
sıkıntılar çekiyor. Arkadaşlarımızın
sözlerine muhalefet etmek değil, onları can kulağıyla
dinleyerek destek vermek gerekir.
Değerli arkadaşlarım, bir Fahrettin
Altun meselesidir, bu kadar olayın arasında
tartışılıp konuşuluyor. Ben bu konuya fazla
girmeyeceğim ama biz bu terör tanımını ne kadar
genişleteceğiz? Bu terör tanımı daha nerelere dayanacak?
Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte diye başlayan bu tanım ucu,
Fahrettin Altunun adresi gösterildiği için bu terör örgütlerine hedef
gösterilmiştir. adı altında böyle bir davanın
açılması gayri ciddidir ve gerçekten utanç vericidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama ben size, Türkiye
Büyük Millet Meclisinden bir belge göstermek istiyorum. Fahrettin Altunun
avukatı açıklamış: İstanbul Vakıflar 2. Bölge
Müdürlüğü, kira ihale ilanında 35 tane taşınmaz mülk
ihaleye çıkartılmıştır, müvekkilim de bu ihaleye girmiştir.
diyor. Bir kere bu 35 değil 36dır. Müvekkilim dediği
Fahrettin Altunun, ihaleye girdiği madde 17dir. Burada gösteriyorum,
sarıyla da işaretlemişim. Bütün diğer ihalelerde ihale
saatleri belli, bir tek Fahrettin Altunun girdiği
taşınmazın ihale saati belli değil. Neden? Buraya yeteri
kadar insanlar katılıp da hazine arazisinin kiralanmasıyla
ilgili bu konuda insanların önünü kesmek için midir değil midir?
Neden bir tek onda saat yoktur?
Bunu da takdirlerinize sunuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grubu
adına, Sayın Akbaşoğlu, buyursunlar efendim.
25.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, coronavirüs salgınına yönelik alınan
tedbirlerin sonuç verdiğine, salgınla mücadele kapsamında
sunulan destek paketlerinin yanı sıra kamuda yeni istihdam oluşturulduğuna,
belediyelere kaynak aktarımı sağlandığına ve
sağlık hizmetlerinin ücretsiz verileceğine, 14-20 Nisan
Şehitler Haftasına, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiğine, sağlıkta
şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemenin tüm sağlık
çalışanlarına hayırlı olmasını
dilediğine, 15 Nisan Dünya Sanat Gününü tebrik ettiğine,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Fahrettin Altunla ilgili kurgu, kumpas, adres ve hedef göstermeye yönelik
haberlere ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sağlık Bakanımız Sayın
Fahrettin Koca tarafından dün açıklanan verilere
baktığımızda alınan tedbirlerin sonuç verdiğini,
test sayısının artmasına rağmen, vaka
sayısında oran olarak azalma olduğunu görmekteyiz. Gerekli
tedbirleri esnetmeden aynı ciddiyetle uygulamaya devam edeceğiz ve
dünyayı etkisi altına alan coronavirüsten inşallah hep birlikte
kurtulacağız. Aziz milletimiz biraz daha sabırlı olsun,
güzel günler inşallah çok yakın. Birbirimizi ziyaret edeceğimiz,
çayımızı yudumlarken muhabbet edeceğimiz, sevdiklerimizle
birlikte inşallah piknikler yapacağımız, birbirimize
sarılıp özlem gidereceğimiz günler çok yakındır diye
düşünüyoruz.
Bu süreçte gelir kaybı yaşayan
esnaflarımıza destek paketlerini açıkladık. Sabit geliri
olmayan vatandaşlarımıza, yaklaşık 4,5 milyon aileye
biner lira destek verdik. Sosyal Güvenlik Kurum prim ödemeleri ertelendi. 65
yaş üzeri büyüklerimizin evlerinde tüm ihtiyaçları
karşılandı ve emeklilik maaşları kendilerine evlerinde
takdim edildi. Bir taraftan Avrupada kendi hâline bırakılan bu
yaş grubu insanların durumuyla, Türkiyedeki insanlarımızın
durumunun arasındaki fark bütün dünyaca görülmüş oldu. Tüm bu destekler
ile birlikte kamuda 10 binlerce yeni istihdam oluşturuldu. Belediyelere
Covid-19 ile mücadelelerine destek amacıyla kaynak aktarımı
sağlandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün
yayınlanan kararıyla sosyal güvencesi olsun veya olmasın tüm
vatandaşlarımızın, 83 milyon insanımızın
tamamının sağlıkla ilgili sorunlarında herhangi bir
ücret alınmayacağı karara bağlandı. Tüm dünya solunum
cihazı ve maske ararken biz bu ihtiyaçları kendi bünyemizde ürettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çiftçimize yönelik tedbir paketlerimizi
açıkladık. İnşallah bugün gündeme gelecek olan ve Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülen yeni paketlerimizle de bütün toplum kesimleriyle
ilgili gerçekten güzel, olumlu düzenlemeleri hep beraber -nasip olursa- Genel
Kurulda görüşmüş olacağız.
Değerli milletvekilleri, 14-20 Nisan
Şehitler Haftası. Şairin ifadesiyle Ey şehîd oğlu
şehîd, isteme benden makber/ Sana âguşunu açmış duruyor
Peygamber./ diye nitelendirdiği bütün şehitlerimizi rahmetle ve
minnetle yâd ediyorum. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum. Onların fedakârlıkları sayesinde bizler huzur ve
güven içerisinde burada görevlerimizi yürütüyoruz. Sınır
güvenliğimizi sağlayan Mehmetçiklerimizden, ülke içerisinde düzenin
devamını sağlayan Emniyet mensuplarımızdan,
evlatlarımızın yetişmesi için gayret gösteren
öğretmenlerimizden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
-
bizlerin şifa bulması için çaba gösteren fedakâr sağlık
ordumuzdan, cennet vatanımız ve aziz milletimiz için can veren tüm
şehitlerimizden Allah razı olsun.
Değerli milletvekilleri, hep birlikte geçen
hafta kesintisiz bir şekilde görüşerek infaz düzenlemesini
kanunlaşırdık. Buna ilişkin kanunu Gazi Meclisimizden hep
birlikte geçirdik. Cumhurbaşkanımızın da onaylamasıyla
kanun yürürlüğe girmiş oldu. Uygulamadaki
sıkıntıların yanında milletimizin ve kamu
vicdanının hassasiyetlerini de dikkate alarak hazırlanan yeni
infaz düzenlemesiyle sistemin işleyişini hem mağdurlar hem de
suçlular arasından her iki kesim yönünden adil bir hâle getirmeyi
amaçladık. Tahliye olan vatandaşlarımıza yeni sayfa açmak
suretiyle yeni bir hayat kurmaya imkân tanıyan bu kanunun, inşallah,
kendileri tarafından yepyeni bir yaşantıya dönüştürülme
fırsatı olacağını düşünüyor; bu nedenle güzel bir
şekilde rehabilitasyon ve resosyalizasyon noktasında kendilerine başarılar
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, hep beraber
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Son olarak
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dün gece geç saatlere kadar, hep birlikte
gerçekleştirdiğimiz yoğun bir çalışma ve gayretle
Yükseköğretim Kanunuyla ilgili değişiklikleri ve
sağlık çalışanlarımızın beklediği
düzenlemeleri görüştük. İnşallah, bugün
yapacağımız oylamayla da yasalaştıracağız.
Hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, hem öğretim
üyelerimiz hem değerli sağlık
çalışanlarımız, sağlık ordumuz tarafından.
Aynı zamanda, bugün, Dünya Sanat Günü; bütün
sanatçılarımızın gününü tebrik ediyorum.
Benim sarf edeceğim sözler bunlardan ibaretti
ancak bir iki konuya temas edildiği için açıklama mahiyetinde bir
cevap verme ihtiyacı hasıl oldu; o da
Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanı Profesör Doktor Fahrettin Altun Beyle
ilgili birtakım olaylara yönelik gerçek dışı
haberleştirmelerle, birtakım kurgu, kumpas, adres ve hedef göstermeye
yönelik haberlerle ilgili konuşmalara temas edildi.
Baktığımızda usulüne uygun bir şekilde, 2018 ve 2019
yıllarında da ihaleye açılmış bir yerle ilgili, 2020
yılında da yapılan ihale neticesinde -herkese açık ihale
neticesinde- Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan mülkiyetin
kiralanmasıyla ilgili, bir arazinin, küçük bir arazinin orada
kiralanmasıyla ilgili bir süreç yaşanıyor. Bu Vakıflar
Genel Müdürlüğünün herkese açık ihalesi sonucunda en yüksek bedeli,
teklifi vermek suretiyle ihale kendisinde kalan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
ve evinin hemen bitişiğindeki bir yerle ilgili
hem komşularının hem kendisinin güvenliğini de ilgilendiren
bir boyutu itibarıyla, daha önce 2018 ve 2019 yıllarında ihale
edilmiş olmasına rağmen herhangi bir talibin olmaması
karşısında 2020de en yüksek ihale bedelini ödeyerek alan
Sayın Fahrettin Altunla ilgili, güya orada bir yapılaşmaya
gittiği, yapılaşmanın yıkıldığıyla
ilgili birtakım haberler, tezviratlar söz konusu oldu. Bu noktada
haberleştirmelerde de hem kendisi hem ailesi hem de evi açık adres
verilmek suretiyle hedef gösterildi. Dolayısıyla bu konuyla ilgili
mevzuat herkese açık, hepimiz aynı hukuka tabiyiz, farklı bir
hukuk düzeni söz konusu değil. Kanunlar her şeyi amir bir
şekilde düzenlemiş dolayısıyla yapılan işlemler
hukuk içerisinde, kanun, mevzuat içerisinde yapılan işlemlerdir ve
asla ve kata yıkılan bir yapılaşma söz konusu
değildir, bir kumpas ve kurgu vardır. Bu kesinlikle bu şekilde
olmasına rağmen bunun köpürtülmesinin ancak siyasi birtakım
saiklerle ve amaçlarla, bu olayı çarpıtmayla, buradan siyasi rant
elde etmeye yönelik bir yaklaşım olarak ortaya
çıktığı açıktır. Bu hususun kamuoyu
tarafından da bilinmesini arzu ediyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu sözlerimi kurmuştum ama Sayın
Grup Başkan Vekilinin açıklamalarından sonra büyük bir
şaşkınlıkla dinledim. Çünkü şöyle bir cümle kurdu:
Hep birlikte infaz paketini geçirdik, hayırlı uğurlu olsun.
dedi. Hayır, hep birlikte geçirmedik. Bunu iktidar partisi ve MHP, iş
birliği ve ortaklıkla geçirdi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamam.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Doğru.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Doğru, doğru.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Evet, doğru.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani
Sayın Başkan, eğer itiraz edenler bir susarlarsa, bizi de
dinlemeyi öğrenirlerse gerçekten bir şeyleri anlayabileceğiz
karşılıklı olarak. Biz, infaz paketinin kesinlikle corona
salgınıyla bir ilgisi olmadığını defalarca ifade
ettik. Cezaevinde tutulan 300 bin tutuklu ve hükümlü için, corona dönemine dair
tek bir 53üncü madde düzenlemesi var; bunu tekrar ifade etmek istiyorum.
Biz, 70 maddede önerge verdik, yetmiş saat
sürdü bu görüşmeler ve bu önergelerimizde, bütün
konuşmalarımızda infazda adalet ve eşitlik
istediğimizi söyledik. Bunu bütün boyutlarıyla, tek tek maddeler
üzerinde, geneli üzerinde, bölüm üzerinde, dilimiz döndüğünce, bütün
uluslararası örnekler, doktrinler, akademisyenlerin görüşleri
paralelinde açıkladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ancak
iktidar partisi söz vermiş, sözünü yerine getirmesi gerekiyor.
İnsanların, tutukluların ve hükümlülerin, mahpusların can
güvenliği umurumuzda değil. dedi yedi gün boyunca. Yedi gün boyunca,
biz onlara, bu corona salgınının suç tipi
ayırmadığını, zengin-fakir
ayırmadığını, hükümlü-tutuklu
ayırmadığını, cezaevlerine virüsün
bulaştığını defalarca ifade ettik ama onlar ne
yaptılar? Bizim, yoklama ve karar yeter sayısı istememiz
karşısında, tarihsel bir dönemde vekillerini burada tutarak bu
muhalefetimizi bitirmeyi amaçladılar. Başka bir şey de
yaptılar; cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi, halkın izlememesi için
ve cezaevlerinde izlenmesini engellemek için dört gün boyunca sabahlara kadar
Meclis çalıştırıldı. Amaç neydi? Amaç keşke
yaşatmak olsaydı; değil yetmiş saat, yedi yüz saat de
yaşam için çalışmaya hazırız, bundan hiçbir
şikâyetimiz yok ama maalesef bu infaz paketi adaletsiz, eşitlikten
uzak ve çok tehlikeli bir şekilde yasalaştı, dün de onaylandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Alaattin
Çakıcının tahliye olduğu ama İdris Balukenin
cezaevinde tutulduğu bir paket. Gültan Kışanakın
cezaevinde tutulduğu ama cinsel suç işleyenlerin serbest
bırakıldığı bir paket.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Allah Allah
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet,
Sebahat Tuncelin, Selma Irmakın, Figen Yüksekdağın ve daha
yüzlerce kadın siyasetçinin içeride tutulduğu, siyasi suç olduğu
için içeride tutulduğu ama çetenin, çetelecilerin, tefecilerin, Tosuncukların,
dolandırıcıların, kalpazanların, rüşvet
verenlerin, rüşvet alanların, insan öldürenlerin serbest
bırakıldığı bir paket yasalaştı ama biz
şunu dedik: Corona dönemimde, herkesin yaşam hakkını
koruyalım. Hepsi, kadın ve çocuğa karşı işlenen
suçlar hariç herkes evine gitsin. Ev izni olabilir, hükme ara verilebilir,
infaza ara verilebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Öyle bir
aşamaya geldi ki 457 hasta mahpus için bile önergemiz kabul edilmedi.
Şu anda, 457 can sadece siyasi suçtan içeride olduğu için
korkarım ve umarım bu haberi almayız ama öyle görünüyor ki
alacağız, Adalet Bakanı, paketin Meclisten geçtiği gün
açıkladı, ölümler hızla artmaya devam ediyor. Bu nedenle, bu
pakete ilişkin mücadelemiz bitmedi. Bugün de araştırma önergemiz
var ve Meclisin behemehâl Covid-19 salgını sebebiyle içerideki yüz
binlerce insanı koruma görevi vardır. Bu paketin, çok önemli bir
özelliği var: Tutukluları kapsamıyor, hükümlülerde zaten
ayrım var ve şu anda on binlerce tutuklu normal şartlarda
tahliye edebilecekken CMKye önerdiğimiz -salgın dönemlerinde
cezaevlerindeki tutukluluğun sonlandırılacağına dair-
bir madde bile kabul edilmedi. Bu, iktidarın gündeminde olmak
zorundadır; bizim gündemimizden çıkmadı, çıkmayacak. Bu
vesileyle, cezaevinde tutulan siyasetçi, düşünce suçlusu bütün
arkadaşları, dostları sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hiç kimseyle ilgili bir
komplo falan filan böyle bir şey aklımızda yok. Makam şu,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı
Profesör Doktor Fahrettin Altun, bugüne kadar hiç adını da
duymadım. Bundan ne siyasi rant çıkartacağız? Yani,
çıkarta çıkarta İletişim Başkanından mı
siyasi rant çıkartacağız? Bununla ilgili ne gibi bir komplomuz
olabilir? Burada bulunan bütün milletvekili arkadaşlarımız,
ondan daha çok tehdit altında ve hepsinin evleri ve yerleri bellidir.
Öğrenmek isteyen insan gidiyor, öğreniyor, biliyor. Bunu, bir terör
örgütü hedefi hâline getiriliyor diye basın görevi yapan bir gazeteye dava
açıyor olmak gerçekten yakışır bir hâl midir? Oraya dava
açacağına, hazineye ait olan arazinin ihalesine giriş saatinin
neden burada bulunmadığını açıkla. Belgeyle
konuşuyoruz. Burada 36 tane ihale yapılmış, 36 tane
ihalenin sırayla saatleri belli. Neden senin girdiğin ihalenin saati
belli değil?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edelim efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sonra, ne siyasi
rantı, ne komplosu! Herkes bulunduğu yerin
ağırlığına uygun hareket etmek zorunda. Hazine
arazisinin yerini kiralamak, arkada güvenlikle ilgili, bilmem neyle ilgili
Ne
alakası var!
Milletvekillerimiz, misafirhanelerde
kalıyorlar, yıllarca görev yapıyorlar, sabahlara kadar burada,
korumaları yok, hiçbir şeyleri yok, gidiyorlar, geliyorlar. Böyle
şeyleri söyleyerek yanlışların üzerini örtmek, yüksek sesle
bağırarak şöyledir
Bunlara gerek yok. Biz doğruları
konuşalım, yanlışlarımızı da yapmamak üzere
birbirimizle telaffuz edelim ve bu yanlışlar tekrarlanmasın,
söylediğimiz budur.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
28.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, şu hususu ifade etmek isterim ki,
burada biraz evvel, konuşmalarımızın temeli, bazı
basın yayın organlarında Boğazda kaçak var.
şeklinde, bir yapının da yıkıldığı
yönünde, gerçekle ilgisi olmayan bir kaçak yapının
olmadığı ve yıkılmadığı bir durum söz
konusu, bunu nasıl izah edeceğiz? Bir kaçak yapı yok, bir
işlem tesis edilmiş değil, bir tebligat yapılmış
değil, ortada olmayan bir şey. Sanki burada bir imar hareketi
olmuş, bir kat atılmış, kaçak kat atılmış
veyahut da çatı falan çıkarılmış, böyle bir imar
faaliyetleri yapılmış da kanun dolanılmış, kanuna
aykırı hareket edilmiş de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
onun üzerine beraber bir işlem
yapılmış gibi bir haberleştirme ve sunum söz konusu. Bu,
gerçek dışı, doğru değil. Doğru olmayan bir noktadan
doğru bir sonuca gidilemez, bunu ifade ettim.
İki, CHP, HDP ve İYİ PARTİnin
infaz paketine Hayır. dediği zaten herkes tarafından
kamuoyunun malumu, bunu biliyoruz. AK PARTİ ve MHPnin birlikte
vermiş olduğu bir teklifin, bütün Genel Kurul tarafından
müzakeresi neticesinde, yine Genel Kurulun iradesiyle yasalaşma süreci söz
konusu. Bu konuyu ifade ediyorum değerli arkadaşlarım. Bir de
şunu net bir şekilde kayda geçirmek isterim ki: Getirdiğimiz
infaz paketiyle terör suçları, kasten adam öldürme, cinsel suçlar
-kadına şiddet de dâhil olmak üzere- ve uyuşturucu imal ve
ticaretiyle ilgili suçlar kapsam dışında tutulmuştur, asla
ve kata da çocuk istismarcılarına af getirmeye yönelik veya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
ceza infaz indirimine yönelik en ufak bir düzenleme ne teklif
edilmiştir ne görüşülmüştür ne de
yasalaşmıştır. Çocuk istismarcılarına af
getirilmeye çalışıldığıyla ilgili sözlerin,
haberlerin tümü gerçek dışıdır. Biz gerçekler değil,
vakalar değil olmayan olaylar, tahayyüller üzerinden maalesef bir
konuşma, âdeta bir gölge boksu yapar noktadayız. Bunu nasıl
ispat edeceğimizi herhâlde kamuoyu en güzel şekilde takdir eder.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Başkan.
Değerli arkadaşlar, şimdi sisteme
girmiş vekil arkadaşlarımıza, milletvekillerine yerlerinden
birer dakika söz vereceğim.
Sayın Erdoğan
29.- Ankara Milletvekili Asuman
Erdoğanın, coronavirüsle mücadelede destek paketleriyle
kolaylıklar sağlayan Cumhurbaşkanı ile Hazine ve Maliye
Bakanına teşekkürlerini sunduğuna ilişkin
açıklaması
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Coronavirüs salgınının ekonomiye
etkilerini azaltmak, üretim ve istihdamı korumak için hazırlanan
destek paketi vatandaşlarımıza nefes olacak. Paket, ücretsiz
izne ayrılanlara, işten çıkarıldığında
işsizlik ödeneğine hak kazanamayan işçilerimize çok büyük destek
getiriyor; faaliyetleri durdurulan işletmeler için de birçok kolaylık
içeriyor. Bu zorlu süreçte işçiye, işverene
iktidarımızın verdiği destekler, açıklanan destek
paketleri çok büyük kolaylıklar sağlayacak. Bu anlamda başta
Cumhurbaşkanımıza ve Maliye Bakanımıza
teşekkürlerimizi sunuyorum.
Mübarek günlerdeyiz, Rabbim inşallah bu süreci
daha iyi, daha kolay atlatmamız için edilen dualarımızı
kabul eder. Haftaya ramazanışerife gireceğiz inşallah.
Şimdiden bütün milletvekili arkadaşlarımın
ramazanlarının hayırlara vesile olmasını,
hayırlı bir ramazan ayı geçirmemizi diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Koçyiğit
30.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç
Koçyiğitin, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun eksiksiz uygulanarak
kadınların yaşamının korunması gerektiğine
ilişkin açıklaması
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
14 Nisan tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanıp yürürlüğe giren infaz düzenlemesi nedeniyle
cezaevlerinde tahliyeler başladı. Erkek şiddetinin mağduru
olan kadınlara İstanbul Sözleşmesi gereği bildirim
yapılması gerekiyordu fakat bu bildirimler yapılmadı. Bu
nedenle kadınların tedirgin bekleyişi devam ediyor. Bu konuda
yetkililerin gerekli önlemleri almamış olmaları kadınlar
açısından yaşam riski de dâhil olmak üzere çok ciddi riskler
oluşturuyor. Buradan AKP iktidarına sesleniyoruz: İstanbul
Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasayı eksiksiz uygulayın,
kadınların yaşamını koruyun.
BAŞKAN Sayın Kaya
31.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın,
adaletli yargılanma talep eden Grup Yorum üyelerine ve Mustafa Koçaka
halkı sosyal medya aracılığıyla destek vermeye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Başka zulümlerde bizim yanımızda olan
Grup Yorum üyelerinin bugün yardıma ihtiyacı var. Grup Yorum
üyelerinden İbrahim Gökçek bugün ölüm orucunun 303üncü gününde ve Mustafa
Koçak ise, bir itirafçının iftirasıyla, sadece adaletli
yargılanma talep ettiği için ölüm orucunda ve 30 kiloya düştü.
Hem Türkiyede hem uluslararası anlamda bugün, 15 Nisan 2020 Çarşamba
akşam saat 20.00de Twitterda bir tag çalışması
yapılacaktır. Bütün halkımızı @direnisler
hesabından bu çalışmaya destek vermeye davet ediyorum.
Dayanışma yaşatır.
BAŞKAN Sayın Tamer
32.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin,
sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik düzenlemeye katkı
verenlere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Çok teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Ülkemiz sıkıntılı bir dönemden
geçiyor. Özellikle Covid-19 savaşında tüm sağlık
çalışanlarıyla birlikte, hastanelerimizle birlikte hazır
vaziyetteyiz. Sağlık çalışanlarının emeklerine
sağlık diyorum.
Ayrıca, dün gece itibarıyla 5 partimizin
birlikte vermiş olduğu sağlıkta şiddet yasasıyla
ilgili olarak da emeği geçen herekse ben teşekkür etmek istiyorum,
tüm partilerimize teşekkür etmek istiyorum. Grup Başkan
Vekillerimize, özellikle imzaları bulunan Sayın Bülent Turan,
Sayın Muhammed Levent Bülbül, Sayın Engin Özkoç, Meral
Danış Beştaş ve Dursun Müsavat Dervişoğluna
ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum.
Sağlık çalışanlarının
hak etmedikleri şekilde muamele görmelerini hiç olmazsa bu
çıkarmış olduğumuz kanunla biraz da olsa önlemeyi
amaçlıyoruz. İnşallah böyle bir sıkıntı olmaz
diyorum.
Genel Kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Ödünç
33.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, hayata
geçirilen düzenlemenin sağlık çalışanlarına
karşı şiddetin önlenmesinde caydırıcı
olacağına inandığına ilişkin açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sağlığımız için gece
gündüz demeden çalışan, bu uğurda her türlü
fedakârlığı yapan sağlık
çalışanlarımız her türlü saygıyı hak
etmektedirler. Onların icra etmiş oldukları bu kutsal görevde
biz de millet olarak onlara yardım etmek için elimizden geleni
yapmaktayız. Onların aziz milletimiz için ne kadar önemli olduklarını
coronavirüs salgınında müşahede ettik. Onlar bugün görevleri
başında olmasaydı ve ülkemizde sağlık hizmetleri
yeteri derecede bulunmasaydı bu salgın hastalığın
açtığı yara daha da derin olacaktı. Bu nedenle, fedakârlıkları
ve azimleriyle hastalığın önünde bir set olan sağlık
çalışanlarımızı yürekten kutluyorum.
Sağlıkta şiddeti önlemek için çıkarılan yasanın
bu şiddetin önlenmesinde büyük bir caydırıcılık taşıyacağına
inanıyorum.
Sağlıkta şiddet yasasının
ülkemiz için, sağlık çalışanlarımız için hayırlara
vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gülüm
34.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülümün,
siyasi mahpuslara ilişkin tedbirlerin alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Düşmanla savaş
hukuku uyguladınız, cezaevlerinde siyasi mahpusları af
kapsamı dışında bıraktınız, ölümü
dayattınız. Elazığ 2 No.lu F Tipi cezaevinde bir tutuklu
corona nedeniyle karantinada. Gardiyanlar maskesiz odalara giriyor,
havalandırmalar kullandırılmıyor, bulaşık
deterjanı dışında dezenfektan malzemesi verilmiyor. Kayseri
Bünyan Kadın Cezaevinde, Merve Aydoğan, Rojda Tokçu ciddi belirtiler
göstermesine rağmen tedavileri yapılmıyor, gardiyanlar
tarafından dalga geçiliyor, müdür tarafından ise Kan kussanız
dahi hastaneye göndermeyeceğim, sorumluluğu ben alıyorum.
deniyor. Ölümü dayattığınız siyasi mahpuslara ilişkin
tedbirleri bir an önce alın, bir an önce serbest bırakın.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
Sayın Tanal
35.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, 15 Nisan Dünya Sanat Gününü kutladığına,
coronavirüs salgını nedeniyle terhisleri ertelenen askerlerin tahliye
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sanat düşünebilen, gerçeği görebilen,
toplumu anlayabilen insanların işidir. Bu sebeple, 15 Nisan Dünya
Sanatçılar Gününü kutluyorum.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; corona virüsü nedeniyle biliyorsunuz infaz yasasında
değişiklik yapıldı, 90 bin insan tahliye edildi. Ancak,
terhisine bir hafta kalan askerlerin terhis süresi bir ay sonraya erteleniyor.
Yani, burada büyük bir çelişki var çünkü askerlikte bulunan
arkadaşlarımızın çoğunun bulunduğu
koşullarda sosyal mesafe korunamıyor, oradaki koşullar iyi
değil. Bir an önce, bu bir haftalık süresi kalan
arkadaşlarımızın da tahliye edilmesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Orhan Işık
36.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, Evde kal. çağrıları
yapılırken Van ili İŞKUR işçilerinin çalışma
saatlerini doldurmaları için hastanelerde
çalıştırılması ve ücretli izin verilmemesinin
nasıl izah edilebileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Vanda okullarda görevli olan İŞKUR
işçilerinin okullar kapalı olduğu için Valilikçe
çalışma sürelerini doldurmak üzere hastanelerde
görevlendirildiği, itiraz etme haklarının
olmadığı, itiraz etmeleri durumunda işten
çıkarılmayla tehdit edildikleri iddiaları basına da
yansımıştır. Zaten geçici olarak işe
alınmış bu işçilerin kendilerinin, ailelerinin ve toplumun
sağlığı risk altındadır. Hastanelerde, pandemi
dâhil birçok bölümde, herhangi bir eğitimi olmayan İŞKUR
işçilerinin çalıştırılması büyük riskler
barındırmaktadır. Bir yandan Evde kal.
çağrıları yaparken öte yandan geçici süreli olarak işe
alınmış bu işçilerin, sırf çalışma
saatlerini doldurmaları için, bu süreçte en riskli yerler olan
hastanelerde çalıştırılması ve ücretli olarak izin
verilmemesi nasıl izah edilebilir? Bu salgın günlerinde
maaşlarını İşsizlik Fonundan alan bu işçilerin
görevli oldukları kurumlar kapalı ise çalışma süreleri
sayılarak izinli sayılmalıdırlar, zorla riskli alanlarda
çalıştırılmaları yasal değildir.
BAŞKAN Sayın Çelik
37.- Mardin Milletvekili Tuma Çelikin, coronavirüs
salgını nedeniyle başta Mardin ve Diyarbakır Valilikleri
olmak üzere diğer valiliklerde de Kürtçe, Arapça, Süryanice, Ermenice ile
yurttaşların konuştuğu dillerde bilgilendirme
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
TUMA ÇELİK (Mardin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İstanbul Valiliği sokağa çıkma
yasağı sırasında resmî sosyal medya hesaplarından
sokağa çıkma yasağına ilişkin Arapça bilgilendirme
mesajı yayınlıyor. Bu mesajlar sayesinde ana dili Arapça olanlar
tedbirler konusunda bilgi sahibi olabildi ve belki de bazıları
sağlığını koruyabildi. İnsanlar kendi ana
dillerinde yapılan çağrıları daha samimi bulurlar ve ona
cevap verirler. Böylesine hayati günlerde de insanların hayatlarına
dokunabilmek için ana dillerinde konuşulması gerekir.
Dolayısıyla da başta Mardin ve Diyarbakır Valilikleri olmak
üzere diğer valiliklerce Kürtçe, Arapça, Süryanice, Ermenice ve
yurttaşların konuştuğu diğer dillerde bilgilendirme
yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın İmir
38.- Şırnak Milletvekili Nuran
İmirin, mahpusların sağlık sorunlarına yönelik
tedbirlerin alınarak gereğinin yapılmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
NURAN İMİR (Şırnak)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
İzmir Ödemiş Kapalı Cezaevinde tutsak
Mehmet Salih Filiz ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde
bağırsak kanseri olduğunu belirterek makatından yoğun
kanamalarının olduğunu söylemiş ve Ölüme terk ediliyorum,
sesimi duyun. çağrısı yapmıştır. Osmaniye T Tipi
Cezaevinde tutuklu Sabri Kayanın kalp krizinden kaynaklı 3 kere
yoğun bakıma kaldırıldığı ve ardından
tekrar cezaevine götürüldüğü iddiası var. Kayseri Bünyan Kadın
Cezaevinde ise birçok tutsakta görme kaybının oluştuğu,
boğaz yanması ve nefes daralması gibi şikâyetleri
olmasına rağmen hastaneye götürülmedikleri iddia edilmektedir. Bu
iddiaların tedbirlerinin bir an evvel alınmasını ve
gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Osmanağaoğlu
39.- İzmir Milletvekili Tamer
Osmanağaoğlunun, coronavirüs salgını sürecinde devletin
mücadele azmi ve duruşunun takdiri fazlasıyla hak ettiğine
ilişkin açıklaması
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sözde medeni dünya birçok alanda sınıfta
kaldığı gibi, sağlık sistemlerinin işlemez hâle
geldiği, insani değerleri ikinci plana attığı, sosyal
ve ekonomik buhranın sonuçlarıyla yüzleşmeye
başladığı bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte devletimizin
mücadele azmi ve duruşu takdiri fazlasıyla hak etmektedir.
Diğer yandan, devletimizin almış
olduğu tedbirlerin de harfiyen uygulanması gerekmektedir. Özellikle
maddi sıkıntı çeken vatandaşlarımızın kredi
ve yardım başvuruları ivedilikle
karşılanmalıdır. Liderimiz Devlet Bahçelinin dediği
gibi beşeriz, şaşabiliriz; insanız, gücümüz bir yere
kadardır ancak inanırsak, birbirimizi desteklersek, kucaklaşma
hasletini canlandırıp tek nefer, tek nefes olabilirsek hiçbir badire,
hiçbir salgın maddi bedenimizi, manevi surlarımızı
aşamayacaktır.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
40.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
beden eğitimi ve spor yüksekokullarından mezun olanların puan
türlerinden dolayı mağduriyet yaşadığına
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BESYO mezunu meslektaşlarım P10 ve P121
puan türlerinden dolayı büyük bir mağduriyet yaşamaktadır.
ÖSYM, resmî kılavuzundan yaptığı açıklamada alan
sınavına girilmesinin zorunlu olduğunu belirtmesine rağmen
2018 P10 puanına göre alım yapmaya devam etmektedir. Bir yandan iki
yıl geçerli olan sınavların mağduriyeti, diğer
taraftan beden eğitimi öğretmenliği bölümü P10, P121
mağduriyeti 2019 yılında sınava giren BESYO mezunu
öğretmen arkadaşlarımızı büyük ölçüde
etkilemiştir. İki farklı yılda, iki farklı puan
türünde sınava girenler arasında sıralama adaletsizliği
meydana gelmiştir. Ek atama olarak yapılacak 20 bin öğretmen
atamasında yayınlanmayan kılavuzda puanların
denkleştirilmesiyle yaşanan mağduriyetin giderilmesini talep
etmekteyiz. Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
41.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, coronavirüs salgını döneminde sağlık
personeline ek ödemeler ve tazminatlar verilerek hak ettikleri
karşılığı almaları gerektiğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, sağlık personeli birer kahramanlık
destanı yazıyor bugünlerde. Hasta olan birçok sağlık
personeli hastalığını atlatıp tekrar görevine
dönmekte; bunu bir memleket meselesi hâline getirmiş durumdadır. Bu
yüzden sağlık personeline bu dönemde ek ödemeler ve tazminatlar
vererek hak ettikleri karşılığı almaları
sağlanmalıdır. Bu yoğun günlerde, özellikle yoğun
bakımda çalışan, acilde çalışan sağlık
personelinin dörder saatlik dönüşümlü çalışmasını
öneriyorum. İş yükü açısından ve mesleki yükleri
açısından bunu gerekli görüyorum. Diğer yapılması
gereken bir konu da sahada vaka bulma yönünde çabaları
artırmamız lazım. Hastanede başarılıyız ama
vaka bulma konusunda özellikle sahada sürveyans ekipleri oluşturarak,
riskli ve temas hâlinde olan kişileri tarayarak yeni vakaları bulmak
ve bu vakaları hastane öncesinde gözleme alarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:17.41
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük'ün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup
Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, coronavirüs salgınından kaynaklanacak tüm etkilerden
en az hasarla çıkılmasını sağlamak adına
önlemlerin alınması, ekonomik hayatın normal seyrine dönmesi
için gerekli koşulların, tedbirlerin belirlenmesi ve kapsamlı
bir mücadele planının hayata geçirilmesi amacıyla 15/4/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/4/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, devletimizin ve
milletimizin coronavirüs salgınından kaynaklanacak tüm etkilerden en
az hasarla çıkmasını sağlamak adına önlemlerin
alınması, ekonomik hayatın normal seyrine dönmesi için gerekli koşulların,
tedbirlerin belirlenmesi ve kapsamlı bir mücadele planının hayata
geçirilmesi amacıyla 15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin
15/4/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, İYİ PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın Sıdalı.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; coronavirüsün etkilerini
arttırdığı bugünlerde, tüm dünya ülkeleriyle birlikte
aslında biz de ekonomik ve siyasi olduğu kadar sosyal ve ahlaki
olarak da büyük bir sınav veriyoruz. İçinde bulunduğumuz bu
süreç, devletlerin yönetim sistemlerini tartıya
çıkarttığı kadar insanlık olarak da
oluşturduğumuz temel değerlerimizi de farkında olmadan test
ediyor. Türk milleti olarak, bizimle özdeşleşmiş komşuluk,
yardımseverlik, ihtiyaç sahibine ulaşma gibi benzeri genetik kodlarımızla
uyuşmayan ve bize hiç yakışmayan bazı özensiz
davranışlar görmekteyiz. Corona fırsatçılığı
olarak da adını koyduğumuz bu durum, üzüntü ve hicapla belirtmek
isterim ki maalesef toplum vicdanını da derinden yaralıyor. Yüce
Meclisin mensupları olarak bizlere düşen görev de bu
fırsatçı yaklaşımın önüne geçmek için gerekli
tedbirleri almaktır.
Kâr, serbest ekonomi piyasalarında her
firmanın özgür iradesiyle belirlenir ama doğru fiyatın
oluşturulması için arzın da dengeli olması ve kaynak
imkânlarına da herkesin eşit şekilde ulaşabilmesi gerekir.
Şimdi, birçok üründe kıt kaynaklar sürecinden geçiyoruz. Ekonomik
olarak kaos zenginlerinin yaratılmasının Meclis olarak önüne
geçmeliyiz. Vatandaşlarımıza bu dönemde hep beraber sahip
çıkmazsak ne zaman çıkacağız? Dün akşam
sağlık çalışanlarımıza nasıl beraberce sahip
çıktıysak, bugün hiçbirimizin istemediğini umduğumuz
fırsatçılara karşı da beraber mücadele etmeliyiz. Aksi
takdirde, iktidar bu ithamların gölgesinde kalacaktır.
Sayın milletvekilleri, bahsettiğimiz
fırsatçılığı örneklendirmek gerekirse, dezenfektan ve
kolonya hâlen çok pahalı, gıdada fahiş fiyatlar hâlâ devam
ediyor, şehirler arası ulaşım karaborsada, maske sorunu
burada defalarca gündeme getirildi. Maskesi olmayan insanlar ekmek almaya bile
gidemiyor. Siz Ulaşıyor. deseniz de milletin bir kısmının
elinde hâlen maske yok. Bu insanlar hayatını devam ettirebilmek için
karaborsadan bile maske alacak durumdalar. Eğer biz bu sorunu çözmezsek
fırsatçıların önünü açmış oluruz. Bir an önce bu
işi tamamen çözmemiz gerekiyor. Maske
dağıtımlarını bizim sizin demeden tüm
belediyelerimize devredin ki onlar herkese ulaştırabilsin.
Sayın milletvekilleri, üniversiteler 26 Martta
bahar yarıyılı için uzaktan eğitime geçti; gerekliydi.
Devlet yurtlarında yer bulamayan ve özel yurtlarda kalan
öğrencilerimiz o günden beri kayıtlarını sildirmeye
uğraşıyorlar. Birçoğu 1 Nisana kadar kendilerine muhatap
bulamadılar. 1 Nisandan sonraysa bir aylık daha yurt borcu
çıkarıldı. Gerekçe nedir? Nisan ayına girdik, ay döndü, bu
ayın parasını da ödemek zorundasınız. dediler. Alın
size bir corona fırsatçılığı daha. Çoğu
öğrencimizin velisi maaş bile alamadan evlerinde kalırken
çocuğunun kalmadığı yurdunun parasını ödemek
zorunda bırakılması, senetler gösterilerek icrayla tehdide maruz
bırakılması kabul edilemez, hiçbirimiz kabul etmemeliyiz. Bunun
yanında, nisan ücretini de alıp sözleşme iptalini kabul eden
yurtlar, bir de üstüne kalan taksitlerin yüzde 30unu istiyorlar. Bu oran,
öğrenci kendi isteğiyle yurttan ayrılırsa uygulanır.
Bu çocuklar kendi istekleriyle yurttan ayrılmıyorlar ki, devlet
okullarını kapattığı için memleketlerinde, evlerinde
kalıyorlar. Ortada mücbir bir sebep var ama ayrılık sanki
keyfîymiş gibi gösteriliyor. Buradan Millî Eğitim
Bakanlığını göreve çağırıyorum: Coronavirüs
dolayısıyla gerçekleşen yurttan ayrılmaları mücbir
sebep kapsamına alın ve velilerin olmayan gelirinden ödenecek yüzde
30a asla müsaade etmeyin.
Sayın milletvekilleri, tarımdan da bir
örnek vermek gerekirse limon ihracatı, geçtiğimiz günlerde izne
bağlandı. Bu sorunu daha önce burada da dile getirdim. Üretici limonu
5,5 liraya mal etti, ihracatı durduruldu. Şimdi, bu limonları
4,5 liraya alan çıkmıyor. Sınırlı sayıda
şirkete ihracat hakkı verildiği söyleniyor. Şimdi, bu şirketler
üreticinin elindeki limonu yok pahasına almaya kalkarsa buna kim Dur!
diyecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bu durum tekel
yaratır, bu yöntem çiftçiyi zarara uğratır, hem de yurt
dışı talep varken.
Mersinli limon üreticilerimizle dün görüştüm.
Ürünlerinin sandıklarda çürümeye terk edildiğini ve emeklerinin yok
sayılarak heba edildiğini söylüyorlar. Devlet olarak limon
alışında insaflı bir taban fiyatı belirleyelim ve
sonra da alıp satalım. demiştim. Gerekiyorsa satılamayan
limonları da halka dağıtın. Genel olarak tarımdan
corona zenginleri yaratmayalım. Tarıma ve çiftçimize ne kadar
ihtiyaç duyduğumuzu bu krizde hep beraber gördük.
Sayın milletvekilleri, bizi çok zor aylar
bekliyor. Meclis vatandaşın daha fazla mağdur edilmemesi için
teklif ettiğimiz araştırma komisyonunu hemen
oluşturmalı ve bu konudaki gerekli önlemleri acilen
almalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç
Koçyiğit.
Buyurunuz Sayın Koçyiğit. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
Az önce üzücü bir haber aldık, Diyarbakır
SES Şube iş yeri temsilcisi arkadaşımız Cuma Kurtun
Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdiğini öğrendik. Ben,
kendisine Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum ve günden dışı konuşmamda da işaret
ettiğim gibi, sağlık emekçilerinin aslında her an
yaşam riskiyle yüz yüze olduklarını ve bu konuda alınmayan
her önlemin bedelini yaşamlarıyla ödediklerini tekrardan ifade etmek
istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
İYİ PARTİnin önerisi üzerinde grubum adına söz aldım.
En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Birincisi, bu akılla
bu kriz sürecini yönetemezsiniz ve yönetemiyorsunuz da. Gerçekten, bu kriz
sürecinde ülkedeki ekonomik krizin bırakın derinleşmesini,
ülkenin iflas etmesini istemiyorsanız öncelikle yöntemde bir
değişikliğe gitmeniz gerekiyor. Nedir sizin yönteminiz? Biz
biliriz. Ben bilirim. tarzında ne yazık ki ısrar ediyorsunuz.
Oysaki bizler şunu söylüyoruz: Kolektif olarak bu sürecin yürütülmesi
gerekiyor, Meclisin inisiyatif alması gerekiyor. Sivil toplum
kuruluşlarının, emek meslek örgütlerinin ve
sınıfın temsilcileriyle oturmanız, istişare etmeniz
gerekiyor fakat siz buna yanaşmıyorsunuz.
Diğer bir şey, değerli
arkadaşlar, bakın, insanların çöpten ekmek
topladığı bir süreçteyiz. Bugün milyonlarca insan evinden
çıkamıyor Covid-19 salgınından fakat Hükûmet hiçbir
yaklaşımını değiştirmiyor. Tıpkı kriz
öncesi gibi, tıpkı Covid-19 öncesi gibi israfa devam ediyor, kamu
kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekmeye devam ediyor ve
en önemlisi de tünellere, yollara, köprülere bizim -hazine garantili olan-
paraları ödemeye devam ediyor.
Bakın, sizin bir ayda toplam
topladığınız bağışın 2 katını
bir köprünün garantisi için veriyorsunuz değerli arkadaşlar. Peki,
buradan soruyoruz: Bu paralar kimin parası? Bu paralar bu ülkenin
parası, yurttaşın parası ve sizleri, bir kez daha mücbir
sebep gerekçesiyle bu paraları ödememeye; bu köprüleri, yolları,
tünelleri de kamulaştırmaya davet ediyoruz.
Şimdi, AKPnin yaptıklarını
anlatmaktan ziyade kendimizin önerilerini söylemek istiyorum. Eş Genel
Başkan Yardımcımız, ekonomiden sorumlu Genel Başkan
Yardımcımız Garo Paylanın bir kanun teklifi vardı. Bu
kanun teklifinde bu krizden çıkmak için önerilerimiz var. Birincisi:
İşten çıkarmalar bütün yıl boyunca yasaklanmalı, temel
ihtiyaçlar dışındaki sektörlerdeki bütün faaliyetler 30 Hazirana
kadar durdurulmalı, ondan sonra tekrar yeniden değerlendirme
yapılmalı. Tüm işsizlere ayda 2.500 TL yardım
yapılmalı, geliri olmayan ev kadınlarına 2.500 TL
yardım yapılmalı.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) En
düşük emekli maaşı 2.500 TL olmalı. Çiftçi borçları
ertelenmeli, çiftçi destekleri derhâl ödenmeli. Salgın süresince tüm
esnafa her ay 2.500 TL destek sunulmalı. Salgın süresince bankalara
olan kredi kartı borçları da dâhil olmak üzere bütün kredi
borçları faizsiz bir şekilde ertelenmeli. Tüm kira ödemeleri
durdurulmalı, kira alacağından geçinmek zorunda olanların
da mağduriyetinin önüne geçilmeli. Elektrik, su, doğal gaz, telefon
ve internet ücretsiz olarak herkese sağlanmalı. Asgari ücret vergi
dışı tutulmalı, orada vergi muafiyeti sağlanmalı.
Gençlerin kredi yurtlar kurumuna olan tüm borçları silinmeli. Özel
sağlık kuruluşları hızlı bir şekilde
kamulaştırılmalı. Sadece özel sağlık
kuruluşları değil, demin söylediğim gibi, yollar, köprüler
ve kamu-özel ortaklığıyla yapılan diğer bütün
işlerin de devletleştirilmesi, kamulaştırılması
gerekiyor. Salgın süresince ücretsiz izin meselesine hiç ama hiç
yanaşılmamalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1.717 lira sefalet ücretidir. İşçileri
sefalete mahkûm eden bir anlayışı benimsemediğimizi ifade
ediyoruz. Bu salgın koşullarında bile hâlâ sermayeyi gözeten,
hâlâ yandaşı gözeten anlayışın kendisi her gün yoksul
halk çocuklarının ölümüne neden oluyor. İşçiler her sabah
kalkıyorlar, fabrikalara, atölyelere, işliklere gidiyorlar. Orada
salgını, hastalığı birbirlerine bulaştırıyorlar
ama sadece orada kalmıyor; dönüyorlar ailelerine, sevdiklerine de
bulaştırıyorlar.
Kaynak nerede mi,
açıkladığımız ekonomik paketin kaynağı?
Saray yapımlarını durdurursanız, gemicik almaktan
vazgeçerseniz, Mercedes ihalelerini durdurursanız, yatlarınıza,
katlarınıza para harcamaktan vazgeçerseniz inanın ki çok kaynak
var. Bu savaşçı politikalarınız bize yıllık 200
milyona mal oluyor. Savaş politikalarından vazgeçerseniz,
barışı eksene alırsanız kaynaklarımız da
çok, yeter ki doğru yere harcayın diyor, Genel Kurulu
selamlıyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın.
Buyurunuz Sayın Akın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyor, hepinize sağlıklı günler
diliyorum.
Şimdi, karşı karşıya
kaldığımız gerçekten zor günlerden geçiyoruz. Tabii, bu zor
günlerin ekonomik olarak da bize yaptırımları ve
karşılaştığımız sorunları var.
Şimdi, bu durumda ne yapmalıyız? Bizler tüm
imkânlarımızı seferber etmeliyiz. Nasıl seferber etmeliyiz?
Diğer ülkelerin yaptıkları gibi. Yani,
vatandaşımıza şunu dememiz lazım: Siz evinizde
oturun, siz evinizde sağlıkla kalın, biz devlet olarak
arkanızdayız, yanınızdayız. Ama şunu unutuyoruz
gibi geliyor: Değerli arkadaşlar İnsanı yaşat ki
devlet yaşasını unutmayın.
İnsanlarımızı hayatta tutmak bizlerin elinde. Nedir? Evde
kalacaklar ve bizde onların evde kalmaları için mücadele
edeceğiz.
Öyle bir zamanda bu virüse yakalandık ki zaten
Türkiyenin ekonomisi gerçekten çok zor durumdaydı, yüksek bir enflasyonla
karşı karşıyaydık, yüksek bir işsizlik
vardı, yüksek bir bütçe açığı vardı. Yani, bir
ekonomik buhran içerisindeyken virüse yakalandık. Virüsün sonrasında
tabii neler olacak ekonomik olarak? Her şey çok farklı olacak, her
şey çok daha değişik olacak. Onun için şimdiden
tedbirlerimizi almamız lazım.
18 Martta Sayın Cumhurbaşkanı
çıktı, ekonomik bir istikrar kalkanı açıkladı, güzel;
100 milyar TL dedi, güzel. Bu iddiayla açıkladı ama neticesine
baktığımız zaman, o hedefin, o rakamların 35-40 milyar
liralık bir paketle, o rakamlar aralığında
kaldığını görüyoruz. Yani, paket açıkladınız
ama maalesef paket delik çıktı, inanın bana ve milletimiz de bu
konudan dolayı büyük derecede sıkıntı yaşıyor. Bu
paketin sonrasında kapatılan kahveci, berber, çalışanlar,
çiçekçi, sanatçı, sokakta tezgâhını açan insanımız,
taksicimiz, yevmiyeyle çalışan yani -devletten kazanç sağlayana-
devlete vergisiyle kazandıran vatandaşa hiçbir yarar sağlanmadı
değerli arkadaşlar. Şimdi, milletimiz, bu dönemde gerçek anlamda
devletini yanında görmek istiyor ama maalesef büyük eksiklikler var. Biz
burada yapıcı önerilerimizi söylüyoruz, sizlerden de
vatandaşımıza daha çok destek verilmesine fırsat vermenizi
istiyoruz. Belediyelerimizle çalışma yapıyoruz, durduruyorsunuz;
vatandaşa daha çok hizmet verelim diyoruz, vatandaşa daha çok
aş, ekmek de eksik olmasın diyoruz; paketlerinizin altı delik.
Onun için gelin hep birlikte milyonlarca vatandaşımıza destek
olalım.
Milyonlarca vatandaşımız işe
gidiyor geliyor mecburen çünkü ekmek yok, para yok, iş yok. Soru şu:
E, fatura geliyor, fatura ne olacak? Düşünün, geliriniz yok, bir
paranız yok, pulunuz yok fatura gelmiş; faturayla karşı
karşıyasınız. Bir sorunumuz daha var. Evde kal. demekle
olmuyor, evde tutmayı becermek zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
AHMET AKIN (Devamla) Buradan AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, diyorum ki: Evde tutmak
göreviniz. Bir olup birlik içerisinde Türk milletine sahip çıkmak zorundasınız.
Bunda da elinizde her türlü imkân var fakat maalesef eliniz gitmiyor. Bir
ayrıcalık, şöyle bir durum var: Elektrik ve doğal gazda
insanlar perişan durumda. İş yok, aş yok, para yok,
faturalar nasıl ödenecek? Tabii, bunu düşündüğünüz zaman gelen
faturalar gelmeye devam ediyor.
Arkadaşlar, kapatılan iş yerine
fatura göndermeyin. Ayrıca elektrik ve doğal gaz faturaları
şu anda daha fazla geliyor. Neden biliyor musunuz? Daha önce
dağıtım bedeli ayrı bir kalem olarak faturalarda yer
alıyordu, neredeyse bir yıl saklanıyordu. Şirketlerde
elektrik, doğal gaz zamlanmadığı hâlde bu bedellere zam
yapılarak maalesef farklı bir noktaya getiriliyor, fiyatlar
yükseliyor.
Şimdi, burada yapmamız gereken ne?
Elektrik şirketleri, dağıtım şirketleri devletle,
iktidarla bir araya gelecek, kol kola gelecek; hem elektrik üretim
şirketleri hem dağıtım şirketleri fedakârlık
yapacak hem de devlet fedakârlık yapacak ve üç ay süreyle elektrik,
doğal gaz ücretsiz olacak, bu kadar basit.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AKIN (Devamla) Sayın Başkan,
müsaade varsa
BAŞKAN Tamamlayın.
AHMET AKIN (Devamla) Bunun için burada
yapmamız gereken şu: Hem özelleştirilmiş elektrik
şirketleriyle hem de doğal gaz şirketleriyle beraber oturup siz
devlet olarak, iktidardakiler olarak bunu halletmeniz gerekiyor.
İnsanlar zor durumda, değerli
arkadaşlar, lütfen elinizi vicdanınıza koyun. İnsanlar
elektriğini, doğal gazını ödeyemiyor. Büyük
sıkıntı var. Burada konuştuğumuz bizim değil,
Türk milletinin sesidir. 82 milyon vatandaşımız
sıkıntı çekiyor. Devlet bu zamanda kendini göstermeyecek de ne
zaman gösterecek? Onun için, tekrar söylüyorum: Elektrik ve doğal gaz
şirketleri özel şirketlerdir. Devlet de fedakârlık yapacak, onlar
da fedakârlık yapacak ve bu millete elektrik, doğal gaz en az üç ay
süreyle ücretsiz olarak verilecek; esnafa da bu konuda her türlü destek
sağlanacak. Bu, sizin göreviniz. Biz de bu konuda
vatandaşımızın isteklerini size iletmiş olduk,
anlatmış olduk.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağlıkla kalın. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer.
Buyurunuz Sayın Koçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İYİ
PARTİ Grubunun Meclis araştırma komisyonu kurulması önerisi
üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Coronavirüse karşı Bilim Kurulunca
yapılan değerlendirmeler ışığında sürdürülen
etkin sağlık mücadelemizin yanı sıra, salgının
ülke ekonomimize olan etkilerini azaltmak, işsizlik başta olmak üzere
her türlü olumsuzluğun önüne geçmek, iş gücü piyasasını ayakta
tutabilmek için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan Ekonomik İstikrar Kalkanı Programını
açıklamıştır. Bu kapsamda, Halkbank
aracılığıyla esnafımız için çok önemli iki destek
devreye alınmıştır; işletme finansman desteği ve
esnaf kart desteği. Altı ay ödemesiz otuz altı ay vadeli, 25 bin
lira limitli bu finansman desteği tüm esnafımızın hizmetine
sunulmuştur.
26 Mart 2020 tarihine kadar verilmesi gereken katma
değer vergisi beyanname verme ve ödeme süreleri 24 Nisana, 31 Marta kadar
verilmesi gereken formların verilme süresi 30 Nisana
uzatılmıştır. Nisan, mayıs, haziranda muhtasar ve KDV
beyannamelerine ilişkin ödemeler altışar ay ötelenmiştir.
Bu aylarda verilmesi gereken muhtasar ve KDV beyannameleri 27 Temmuza
ertelenmiştir.
Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında,
kamu bankalarımız ve katılım finans
kuruluşlarıyla tüm sektörler ve tüm firmalar için işe devam
desteği, kredi desteği başlatılmıştır.
Hazine destekli KGF kefaleti sağlanan bu destek için tek şart
istihdamın korunmasıdır. Ekonomik istikrar kalkanı
kapsamında, firmalara maliyet ve istihdam desteği sağlamak için
ilan edilen kısa çalışma desteği
başlamıştır. Süreçten etkilenen tüm firmalarımız
buna başvurabiliyor, çalışanlar korunuyor, firmalar
destekleniyor. Tüm imkânlarıyla devletimiz işçimizin,
işverenimizin, esnafımızın yanındadır.
Coronavirüs salgınına karşı insanlık büyük bir
mücadele veriyor. Ülkemizde de bu mücadele çok yönlü sürdürülürken ekonomi
alanında alınan bu kararların milletimiz için hayırlı
olmasını diliyorum. Gerek sağlık, gerek eğitim gerekse
ekonomik alanda gereken tüm adımlar atılmaya devam ediyor ve devam
edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, İYİ
PARTİ grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Covid-19
salgını kapsamında cezaevlerinde alınan önlemlerin yetersiz
olmasının can kayıplarına ve bulaşma hızının
artmasına engel olmak amacıyla 15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
15/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/4/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Nisan 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen, 6414 grup numaralı, Covid-19 salgını kapsamında
cezaevlerinde alınan önlemlerin yetersiz olmasının can
kayıplarına ve bulaşma hızının artmasına
engel olmak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 15/4/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili
Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurunuz Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca cezaevinde olup bizi ekran başından izleme
şansları var ise doğrudan yoksa gıyaplarında önceki
dönem Eş Genel Başkanlarımızı, milletvekillerimizi,
belediye başkanlarımızı, partimizin her kademesinde görev
yapmış yönetici ve üyelerimizi, gazetecileri, aydınları,
yazarları, hak mücadelesi yürütenleri, avukatları ve düşüncesi
nedeniyle cezaevinde tutsak edilen bütün devrimcileri en içten
duygularımla, sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Evet, iktidar bir tercihte bulundu, düşünceleri
nedeniyle zindanlara atılmış olan sizleri cezaevinde tutup her
türden adi suçu işlemiş hırsızları,
gaspçıları, rüşvetçileri, irtikâpçıları, silahla insan
yaralayanları, çetelerin, suç örgütlerinin, mafyanın liderlerini
serbest bıraktı, bırakacak. Elbette bu bir tercih, aynılar
aynı yerde, ayrılar ayrı yerde olacak.
Bizler komisyonda görüşülmeye
başlandığı ilk günden itibaren her birinizin
adını saygıyla, özlemle andık, her birinizle gurur
duyuyoruz, adınızı, adlarınızı gururla
haykırıyoruz. Ama bu teklifin sahipleri serbest
bıraktıkları, bırakacakları hiç kimsenin
adını anamadı, onlarla gurur duyduğunu söyleyemedi, onlar
da serbest bıraktıkları hırsızlarla,
rüşvetçilerle, gaspçılarla, irtikapçılarla, kalpazanlarla, çete
ve suç örgütlerinin liderleriyle gurur duyabilirler ama biz bütün bunlara
rağmen bu kişiler bırakılmasın demedik, ilk günden son
güne kadar infaz yasası teklifinin Komisyonda görüşülmeye
başlandığı günden karar verildiği güne kadar infazda
eşitliği savunduk, gerekli önlemleri alın, yeter ki cezaevleri
ölüm evleri olmasın dedik. Ayrımı biz değil, bu teklifin
sahipleri yapmıştır.
Evet, dünyada ve ülkemizde Covid-19
salgını hızla ilerliyor, can kayıpları artıyor.
Evet, salgın kapsamında cezaevinde alınan önlemler yetersiz.
Evet, aldığınız önlemler yetersiz olduğu için
cezaevlerinde de bulaşı artıyor, can kayıpları
artıyor. Evet, bu nedenle cezaevlerinde mevcut durumun tespiti için,
alınacak önlemlerin görüşülmesi için derhâl bir komisyon
kurulmalıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi cezaevlerinde olup
bitenleri yalnızca seyretmemelidir, bu konuda sorumluluk
almalıdır. Bakanlık ülkedeki ölüm vakalarını her gün,
her akşam açıklarken cezaevlerindeki durumu haftalar sonra,
yalnız bir kez açıklayabilmiştir.
Bakın, 100 milyarlık bir paket
açıkladınız. İçinde emeklilerin zaten verilecek bayram
ikramiyesi de milyonlarca asgari ücretli için işverene öteden beri
vermekte olduğunuz 75 TLlik destek de var ama olsun, biz bunu
destekliyoruz. 2 milyon aileye biner TL destek vereceğiz. diyorsunuz.
Halkı, yoksulları, ihtiyaç sahiplerini destekleyin, biz de bu
tekliflerin arkasında oluruz.
Gelin görün ki üçte 1ini bugün itibarıyla
bıraktığınız, bırakacağınız
cezaevindeki 300 bin insan, dezenfekte için kullanabilecekleri malzemeleri,
kolonyaları ve diğer ürünleri hâlâ parayla satın alıyorlar.
Bakın, bunlar bizzat cezaevinde olan insanların ailelerine
söyledikleri şeylerdir. Ben bunlar için günde 17 TL ödeyemem. diyen
aileler var. Siz 2 milyon insanın sorununu çözeceğiz. diyorsunuz,
2 milyon ailenin sorununu çözeceğiz. diyorsunuz ama geride kalan 200 bin
insanın parayla kolonya almasını, parayla dezenfektan ürün
almasını salık veriyorsunuz.
Cezaevinde olanlarla ilgili Bakanlığa her
gün soru soruyoruz ve Bakanlık bu sorulara cevap vermiyor. Bakın, bu
sorular hem sorunların tespiti açısından çok önemli; aynı
zamanda, biz bu sorularla Bakanlığa, adım atarak sorunları
çözme şansı veriyoruz. Bakın, ne diyoruz? Ben sadece birkaç tane
örnek vereceğim somut sorulardan: Adana F Tipi Cezaeviyle ilgili sorular
soruyoruz, Şanlıurfa Hilvan T Tipiyle ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Mahpuslar revire götürülmüyor, ilaçlar gıyaben
yazılıyor. Osmaniye T Tipi Cezaevinde bir mahpus 3 kez yoğun
bakıma kaldırılıyor, ardından tekrar cezaevine
götürülüyor. Kayseri Bünyan Kadın Cezaevinde birçok mahpusta görme
kaybı var, nefes darlığı sorunu var ve fakat bu talepler
karşılanmıyor, hastaneye götürülmüyorlar. Diyarbakır
Cezaevinde sular kesik, aktığı zaman kanalizasyon kokusu geliyor
ve biz hâlâ her gün Buradan, bu suyla ellerinizi yıkayın. diyoruz
Evet, insafsız bir yasa getirdiniz, evrensel
insan haklarını yok saydınız, Covidle mücadelemizi
destekliyor, takdir ediyor. dediğiniz uluslararası toplumun
çağrılarına kulak tıkadınız ama içeride
tuttuklarınızın canından sorumlusunuz.
Almadığınız önlemler nedeniyle, eşitsiz yasanız
nedeniyle yaşamını yitiren her mahpusun, emin olun, katili
olursunuz. Önergeyi ister kabul edin ister etmeyin, mahpusları da
ailelerini de yalnız bırakmayacağız ve bu sorunların
takipçisi olacağız diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için ifade etmek istiyorum: Tabii ki suç tiplerinin failleri Ceza Kanununda
suçun tipinde belirtilen sıfatlarıyla ifade edilerek Bunlarla gurur
duyun. beyanlarında bulunuldu. Bunları kabul etmemiz asla mümkün
değildir. Suçu, suçluyu övmek Parlamentodaki hiçbir siyasal
yaklaşımla bağdaşmaz. Ancak, burada yapılan Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. anlayışıyla
bir infaz düzenlemesidir, suç ve ceza adaletini sağlamayı
hedeflemektedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Cahit
Bey, fezleke mi hazırlıyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ya gaspçılarla
gurur duymak ne demek?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Hayır, siz fezleke mi hazırlayacaksınız suçu, suçluyu
övmekten?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, burada, bu Mecliste infaz paketi düzenlenirken -ismini
vermekten imtina etmeyeceğim çünkü kayıtlara geçti- iktidar partisi
milletvekili Sayın Cora, bizim arkadaşımız, önceki dönem
Grup Başkan Vekilimiz İdris Balukenle ilgili şu sözleri
kullandı; aynen olmayabilir ama tutanaklarda var: O, burada her gün
konuşuyordu, bize Hesap vereceksiniz. diyordu, bu yüzden ceza
aldı. mealinde uzunca bir konuşma yaptı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Hayır, öyle bir şey demedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanakları çıkarırız, kayıtlarda var.
İşte, bakış açısı
budur. Ben o gün de söyledim. Biz bu kürsüden konuşuyoruz, hatibimiz
konuşmasını yaptıktan sonra, aslında Sayın Grup
Başkan Vekilinin açıklaması, evet, bir anlamda Suçu ve suçluyu
övdün. demekti. Yani, Sayın Coranın bıraktığı
yerden bir tablo devam ediyor.
Biz, hukuka inanan, hukukun üstünlüğünü esas
alan bir partinin milletvekilleriyiz, halk bize oy verince Gidin orada bizi
temsil edin. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yasama
dokunulmazlığını bir tarafa bırakarak söylüyorum, onu
tartışmıyorum; sorumsuzluk, milletvekillerinin özgürce
düşüncelerini ifade etmeleridir. Bu, dünya parlamentolarında da
böyledir, Türkiyede de böyle olması gerekir ama bu iktidarla birlikte
kürsü masuniyeti, kürsü sorumsuzluğu da maalesef ortadan
kalkmıştır. Birçoğumuz hakkında, benim hakkımda
da, Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve
Selahattin Demirtaşın, İdris Baluken, Selma Irmak, Gülser
Yıldırım ve diğer arkadaşların
fotoğraflarını kürsüye koyduğum için fezleke var. Kürsü
sorumsuzluğuna dair inanılmaz bir hadsizlik var ve bir tek biz bundan
etkileniyoruz, diğer partilerin milletvekillerinin böyle bir tablosu yok.
Evet, biz savunduğumuz siyasi mahpuslarla gurur
duyuyoruz. Biz, Gülser Yıldırımla, Selma Irmakla, Selahattin
Demirtaşla, Sebahat Tuncelle, Selma Irmakla, Gültan
Kışanakla, Selçuk Mızraklıyla ve yüzlerce
arkadaşımızla gurur duyuyoruz. Neden biliyor musunuz? Demokrasi
mücadelesi verdikleri için rehin tutuldular ve biz onların yolundan devam
ediyoruz mücadelemize.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Onların bir kısmı ceza aldı, bir kısmı
almadı ama o cezalar asla hukuka uygun cezalar değil. Asla, asla ceza
hukukunun öngördüğü yaptırımlar değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
böyle bir usul var mı yani nereye kadar konuşacak? Böyle bir usul yok
ki ya! Hatırlatın! Başkasına hatırlatıyorsunuz
ama!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
düzenlemede adaletli bir infaz paketi yaptık. dedi. Adaletli bir infaz
paketi değil.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yeter artık,
geçti gitti.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul yok. Sayın
Başkan, böyle bir usul yok. Hiçbir Başkan Vekili böyle bir muameleyi
göstermiyor kimseye.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Adaletsiz, vicdansız, eşitliğe aykırı, sadece kendi
yandaşlarını çıkaran bir infaz paketidir. Bunu da
dikkatinize sunmak istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Başkan, adil ol,
adil!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
43.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
bu Mecliste bir İç Tüzük, bir teamül var. Biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekilinin beyanları baştan sona kendi içerisinde
çelişkiler ifade ediyor. Bir milletvekilimizin, Sayın Coranın
ifadelerini kullanarak beyanda bulundu. Şimdi, öncelikle bunun bir
hesabını vermek lazım. Vaktiyle kendi Grup Başkan Vekilleri
kürsüye çıkıp
Demokrasilerde var olan denge denetim çerçevesinde
seçimden yeni çıkılmış, milletimizden yetkiyi
almış ve bu yetki çerçevesinde hesabı -siyasi hesap olarak
görürseniz- milletimize yeni vermiş. Darbeyle alaşağı
edilmek istenmişiz, milletimiz meydanlarda göğsünü siper etmiş,
tarihimizde olduğu gibi. Ha, buna rağmen çıkıp da kürsüden
eğer bir tehditte bulunuluyorsa, denilmek isteniliyorsa ki Hesap
vereceksiniz, bu hesap yargının hesabı değilse, bu hesap
milletin hesabı değilse bu neyin tehdididir? O durumda biz arzu
ederdik ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eğer siyasi,
demokratik bir hesaptan soruyorsanız, demokratik bir denetimden, siyasi
hesaptan soruyorsanız onun adresi, duvarda yazdığı gibi,
aziz milletimizdir. Milletimiz yetki vermiş. Ha, yargıyla ilgili
hesap soracağınızı düşünüyorsanız, bu durumda
Sayın Baluken ve ismi geçen, şu anda tutuklu veya yargılanan
diğer kişiler de yargının hesabını veriyor. Ne
olur? Eğer yapmak istediğiniz, söylemek istediğiniz beyan suçu
övmekse yani orada yarın mahkeme tarafından mahkûmiyetle sonuçlanacak
Ceza Kanununda yazan bir hükmü -ki bu hüküm de kamu hukuku adına aziz
milletimizin sorduğu hesaptır- oradaki suçu ve suçluyu
övüyorsanız biz buna karşı çıkarız. Bakınız,
eğer demokrasi, hukuk devleti, hür ve serbest siyaset diyorsanız,
Batı parlamentolarında var olan bir taraftan özgürlük, bir taraftan
demokrasi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakın, bana
Tamamlayalım. dediniz Sayın Başkan, biz oraya da
aynısını isteriz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bir zahmet, bir zahmet
METİN YAVUZ (Aydın) Soluksuz dinlediniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz her zaman üzerine
vurgulayarak ifade ediyoruz ki eğer yapılan demokrasi, hukuk, serbest
siyaset değil de petrol şirketlerinin, silah baronlarının
ve faiz lobilerinin adına
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kendinizi anlatıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
coğrafyamızda Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin hakkına
hukukuna, emanetine ihanet etmekse onun mücadelesini siyasal alanda,
yargısal alanda, sosyal alanda, sosyolojik çerçevede sonuna kadar vermeye
devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yeter artık ya,
bunları mı dinleyeceğiz?
BAŞKAN Buyurun.
44.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Uzatmayacağım ama konuşması için
Sayın Özkana teşekkür ediyorum. Çok önemli bir şey söyledi,
Millet siyasetin hesabını sorar. dedi; kesinlikle
katılıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yargı millet
adınadır, dünyanın neresine giderseniz gidin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sandık, sandık, sandık
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Petrol şirketleri
adına, silah baronları adına yargı olmaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Değerli milletvekilleri, biz yıllardır söylüyoruz: Siyasetin
yargılanma yeri -tırnak içinde- seçimlerdir, sandıktır.
Gideriz sandığa, halk bizim siyasetimizi uygun görüyorsa oyunu verir,
görmüyorsa vermez. Tam da bunu söylüyoruz. Daha bunu söyleyen Grup Başkan
Vekilinin ait olduğu parti, corona döneminde, seçilmiş 8 belediye
başkanımızın yerine kayyum atadı. Bir yandan millet
iradesi deyip ortalıkta naralar atılıyor, diğer yandan o
sandıktan çıkan HDPli milletvekilleri rehin alınıyor, o
sandıktan çıkan meclis üyeleri görevden alınıyor ve o
sandıktan çıkan, halkın yüzde 70, yüzde 80, yüzde 90 oy
verdiği belediye başkanlarının yerine kaymakamlar ve
valiler atanıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Neden
alınıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Biz çelişkide değiliz, biz gayet
istikrarlı bir şekilde ne dediğimizi biliyoruz ve biz, hesap
vereceksiniz dediğimizde asla kimseyi tehdit etmiyoruz. Sizin gibi, bütün
yargı bize bağlı değil, bütün kurumlar bize bağlı
değil.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Neden
alınıyor, onu söyler misin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunlar lafügüzaf. Böyle
bir şey söylemedim ben. Başka bir konu açtınız şu
anda. Şu anda açılan konu, başka bir konu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
hesap verecekseniz dediğimizde, hukuk önünde, yargı önünde
-tarafsız ve bağımsız bir yargı önünde- hatta
Uluslararası Ceza Mahkemesinin önünde bunun hesabını
vereceksiniz diyoruz. Biz, siyaseten de halka hesap verecekseniz diyoruz.
Bizim, onlar gibi, tehdit edip sonra göz altına aldırma, sonra kayyum
atama, sonra tutuklama, sonra Biz onları cezaevinde
çıkarmıyoruz. deme gibi araçlarımız yok.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Terör de bir tehdittir,
terör de. Terör, tehdidin âlâsıdır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Tehdit
onlara yakışıyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Eski
beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Kayıtlara geçsin.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, Covid-19
salgını kapsamında cezaevlerinde alınan önlemlerin yetersiz
olmasının can kayıplarına ve bulaşma
hızının artmasına engel olmak amacıyla 15/4/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Servet Ünsal.
Buyursunlar Sayın Ünsal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERVET ÜNSAL (Ankara)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yirmi
aydır bu Parlamentoda yaptığım her konuşmada
sağlıkta şiddeti hep dile getirdim, hepiniz biliyorsunuz.
Yasanın çıkmasını da istedim. Arkadaşlar, coronavirüs
salgını size bizi hatırlattı; doktorları,
sağlık personelini hatırlattı; yani coronavirüs salgını
vesile oldu. Parlamentodaki 5 partinin yetkilileri bir araya gelerek bu
sağlıkta şiddet yasasını çıkardık. Evet, tüm
sağlık personeli adına bütün Parlamento üyelerine burada
teşekkür ediyorum arkadaşlar.
Evet arkadaşlar, Covid-19 yani bilinen
adıyla coronavirüs salgını ülkemizi hâlâ etkilemekte, hatta
hızla da artmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü
tarafından ilan edilen pandemi kararından sonra Türkiye'de bazı
önlemler alındı; okullar tatil edildi, acil olmayan yargılamalar
iptal edildi arkadaşlar, onun dışında, iş yerleri
kapatıldı, şehirler arası ve ülkeler arası transport
yani geçişler durduruldu, hatta kısmi, hafta sonu sokağa
çıkma yasağı uygulandı. Değerli arkadaşlarım,
ne yazık ki komik bir yasak izledik yani tam Aziz Nesinlik bir olayı
yaşadık; sokağa çıkma yasağı ilan edildi ama 300
bin kişi sokağa çıktı arkadaşlar. Ne yazık ki
yakında, on beş gün, yirmi gün sonra, bu sokağa
çıkanların dramatik patolojisini yani bozukluğunu,
arızasını, komplikasyonunu göreceğiz arkadaşlar. Umre
olayında, cuma namazı kararının geciktirilmesinde, test
sayısının azlığında, değerli
arkadaşlar, artı, bir de futbol maçlarının geç
ertelenmesinde bunları gördük -sevgili Sağlık Bakanına da
bunu söylemiştim- bunun patolojisini göreceğiz yakında.
Dünyada ve Türkiye'de hızla ilerleyen ve can
kayıplarına neden olan Covid-19 salgını her alanda tehdit
ediyor. Tabii ki bu süreçte cezaevlerinde de ciddi sıkıntı var.
Önlemlerin yetersizliği, arkadaşlar, koğuşların
kalabalıklığı, hijyenin yetersizliği, gıda ve
beslenme imkânlarının sınırlı oluşu cezaevindeki
vatandaşların bağışıklığını,
immünitesini düşürüyor, hatta koğuşlarda sosyal, fiziki
mesafe kavramının uygulanmasını mümkün kılmıyor.
Cezaevi doktorluğu yaptığım için bu konuları çok iyi
biliyorum arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ederim
Başkanım, biraz daha kaldı.
Arkadaşlar, tüm bu olaylar yaşanırken
Adalet Bakanlığı ilkin ziyaretçi yasağı getirdi.
Cezaevlerinde Covid-19 vakalarına rastlanılmadığını,
onların devletin güvencesinde olduğunu, titizlikle sağlık
sorunlarının çözüldüğünü söyledi. Hepimiz burada tam infaz
düzenlemelerini görüşürken Adalet Bakanı bir açıklama
yaptı, açık ceza infaz kurumunda 17 hükümlüye corona tanısı
konulduğunu, 3 hükümlünün de yaşamını yitirdiğini
söyledi. Yine bu açıklamaların ardından, arkadaşlar, 14
hâkim ve savcının, 32 adliye personelinin, 79 cezaevi personelinin,
34 Adli Tıp personelinin corona testi pozitif çıktı.
Covid-19 salgınının önlenmesi, ilacı
olmadığı için mümkün değil. Tek çözüm var, fiziki mesafenin
korunması. Bu da mümkünken, cezaevlerinde mahkûmlar tahliye
edilmediği sürece, bu alanların hastalığın bulaş
alanları olmaya devam ettiğini görüyoruz. Bu anlamda, İranda ve
İtalyada olduğu gibi, hastaların ya da mahkûmların tahliye
edilerek salgının önlenmesi yolunda ciddi adımlar
atılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayım efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bu yüzden, daha büyük toplu
ölümlerin yaşanmaması için, Parlamentonun acil sorumluluğunu
hatırlaması ve bunun gereğini yapması zorunludur
arkadaşlar.
Bu anlamda, kısaca bir çözüm de öneriyorum ve
bitiriyorum konuşmamı. Arkadaşlar, bir doktor olarak, eski bir
cezaevi doktoru olarak söylüyorum, cezaevlerindeki sağlık hizmetleri
sınırlıdır. Sağlık sorunu olan tutukluların
bırakılması gerek. Başta koğuşların ve ortak
alanların sık dezenfekte edilmesi lazım. Mahkûmların ve
personelin sık sık kontrolü yapılmalı, dezenfektanlar her
fırsatta mahkûmlara verilmeli.
Ağır hastaların, engelli
hastaların ve hükümlülerin, kronik hastaların, 60 yaş üstündeki
hastaların, gebelerin ve çocuklu kadınların hemen tahliye
edilmesi lazım arkadaşlar.
26 tane cezaevinden bana gelen bu sorunları
size dile getirmeye çalıştım. Doktorların revire gitmeme
sorunu var, mahpuslar revire çıkarılmıyor, revirde ilaç
sorunları var, maske ve eldiven sorunları var, artı,
tuvaletlerin ve banyoların çok kirli olduğunu, sıcak su sorunu
olduğunu söylemek istiyorum.
Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç.
Buyursunlar Sayın Tunç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Covid-19
salgını kapsamında cezaevlerinde alınması gereken
tedbirlere ilişkin HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, devletin
gözetiminde, sağlıkları ve canları devlete emanet olan
kişilerdir. Cezalarını çekerken devlet, onların
sağlığını korumak için de gerekli her türlü tedbiri
almak mecburiyetindedir. Covid-19 salgınının ülkemizde görülmeye
başladığı tarihten itibaren her alanda olduğu gibi
cezaevlerinde de gerekli tedbirler, idari tedbirler alınmaya
başlanmıştır.
Önceki gün Meclis Genel Kurulunda görüşmelerini
tamamladığımız 7242 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
da Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmış ve
yürürlüğe girmiş, bu kapsamda da açık cezaevlerinde tahliyeler
başlamıştır ve bugün de devam etmektedir. Bugün
itibarıyla da açık cezaevlerinde barınan hükümlülerin
tahliyeleri gerçekleştirilecektir. Hâkimler ve Savcılar Kurulu da
olağanüstü toplanarak 7242 sayılı Kanun nedeniyle önlemlerin
ivedilikle alınması için yapılması gereken hususları
kararlaştırmış ve yargı teşkilatlarına
göndermiştir.
Komisyonda on sekiz saat kesintisiz, Genel Kurulda
da yedi gün yedi gece, kanun görüşmelerini hep birlikte
gerçekleştirdik. İnfaz düzenlemesiyle, açık cezaevlerinde
bulunan tüm hükümlüler, Covid-19 salgını riski nedeniyle 30
Mayıs tarihine kadar izinli sayılacaklardır. Adalet
Bakanımız, Sağlık Bakanlığının
görüşü doğrultusunda, bu süreyi 3 kez ikişer ay arayla
uzatabilecektir ve hükümlülerin izinde geçecek olan süreleri de infazdan
sayılacaktır. Ayrıca, kapalı cezaevinden açık
cezaevine geçmesine bir yıl kalanlar da boşalan açık
cezaevlerine geçecek ve burada barındırılacaklardır.
Böylece, kapalı cezaevinde, salgın riski nedeniyle sosyal mesafe
kuralı da bu şekilde sağlanmış olacaktır.
Ayrıca, koşullu salıverme ve denetimli serbestlik sürelerindeki
değişiklikler nedeniyle de kapalı cezaevlerinden, yasal süresi
gelenler, peyderpey tahliye olmaya devam edeceklerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yaptığımız bu yasal düzenlemelerin yanı sıra,
Adalet Bakanlığının başından beri
aldığı sıkı tedbirler de devam etmektedir.
Cezaevlerindeki tüm açık ve kapalı görüşler, toplu faaliyetler, iş
yurdu faaliyetleri, nakiller, aile görüşme odalarının
kullanımı, özel izin hakları, kreş ve anaokulu
uygulamaları 30 Nisana kadar ertelenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Zorunlu durumlarda, tutuklu ve hükümlülerin
yakınlarının ziyareti ya da avukat görüşü, cumhuriyet
başsavcılıklarının kararıyla gerekli tedbirler
-maske vesaire- alınarak yapılabilmektedir.
Cezaevine ilk kez gelen hükümlü ve tutuklular
doğrudan diğer hükümlü ve tutukluların yanına
alınmamaktadır; önce sağlık raporuyla durumu tespit
edilmekte, eğer sağlıklıysa on dört gün kuralına uygun
olarak ayrı bir yerde bekletilmektedir ve daha sonra hükümlülerin
bulunduğu ortama alınmaktadır.
Cezaevlerinde Covid-19 testi pozitif çıkan
vakalarla ilgili olarak Adalet Bakanımız gerekli açıklamayı
yapmıştır. Bu kapsamda, 5 açık cezaevinde 17 hükümlüye
Covid-19 tanısı konulduğunu, 3 hükümlünün tedavi
sırasında hayatını kaybettiğini, hastanelerde tedavi
gören 14 hükümlüden 13ünün sağlık durumunun iyi olduğunu,
kronik rahatsızlığı bulunan 1 hükümlünün de yoğun
bakımda tedavisinin devam ettiğini açıklamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Ceza infaz kurumlarında hastalar ve
sağlık hizmetleriyle ilgili olarak tüm tedbirler kanunlar ve
yönetmelikler çerçevesinde alınmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin
bütün ilaçları, bütün tedavi giderleri devlet tarafından
karşılanmaktadır, hükümlü ve tutuklular özgür bir insan gibi
bütün sağlık hizmetlerinden istifade etmektedir. Cezaevlerinde de
aile hekimliği sistemi vardır, birinci derece sağlık hizmetini
bu aile hekimleri görmektedir. Revire alınmamak, doktor muayenesinden
sakınılmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Aile hekiminin, birinci
derecede sağlık kuruluşunun yapamadığı
işlemlerde de devlet ve üniversite hastanelerine sevkler yapılmaktadır.
Yine, rehabilitasyon tipi cezaevleri Menemende ve
Metriste hizmete girmiştir. Hayatını yalnız
başına idame ettiremeyen ağır hasta hükümlüler için adli
tıp raporları resen devreye girilerek alınmakta ve bunların
tahliyeleri de gerçekleştirilmektedir. Ceza infaz kurumlarında 1.084
sağlık çalışanı var, fedakârca
çalışıyorlar, hükümlülerin ve tutukluların
sağlığı için çalışıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ben, buradan, tüm
sağlık çalışanlarımıza, cezaevlerinde görev yapan
tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyor
ve görüldüğü üzere, cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların
sağlıkla ilgili her türlü tedbirlerinin
alındığını belirtmek istiyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan
tarafından, Atatürk Havalimanında sahra hastanesi
yapılmasının araştırılması amacıyla
15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/4/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu, 15/4/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili ve Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan tarafından
Atatürk Havalimanında sahra hastanesi yapılmasının
araştırılması amacıyla 15/4/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1739 sıra no.lu) diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 15/4/2020 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Turan
Aydoğan.
Buyurunuz Sayın Aydoğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Efendim, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlarım, sevgili
milletvekilleri; düşünün ki burada oturuyorsunuz, siz burada
çalışırken dozerler kapıya dayandı ve burayı
yıkıyor; iş makineleri geldi, burayı yıkıyor.
Şu anda İstanbulda Atatürk Havalimanının başına
gelen budur. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası ile Atatürk
Havalimanının hukuki anlamda bir farkı yoktur, ikisi de kamuya
ait mülklerdir, kamuya ait mallardır.
Şimdi, Atatürk Havalimanının 2 tane
pisti yıkıldı, yok edildi 7 Nisan tarihinden itibaren. Şu
anda iş makineleri ve oradaki alet edevatla çalışılarak yok
edilmeye devam ediliyor. Konu neydi? Biz çok erken dedik ki: Atatürk
Havalimanının terminal binaları var, hangarları var,
oteller var, ulaşımı çok kolay çünkü oraya metro gidiyor.
Şimdi, böyle bir yerin -dünyanın her tarafında Çinde,
Londrada, Kanadada, Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi-
kapalı alanlarını geçici olarak sahra hastanesi hâline
getirelim, buradan faydalanılsın. Bunu İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanımız aşağı yukarı bir ay önce
söyledi. Çıktınız, kulak arkası ettiniz, sesiniz
çıkmadı. Bunu yapmadınız. Sonra Sayın
Cumhurbaşkanı çıktı, bir açıklama yaptı, dedi ki:
Yeşilköyde 1 sahra hastanesi, 1 sahra hastanesi de Sancaktepe
tarafında kuracağız. Biz de zannettik ki bizim önerimize göre
Atatürk Havalimanının bu kullanılabilir alanları sahra
hastanesi olarak kullanılacak. Sonra ortaya çıktı ki, sizin bir
yandaş firmanız var, ona verilmiş. Atatürk
Havalimanının hemen yanında aslında daha önce hastane
yapılmak istenen bir yer var, orayı hastane yapmak üzere
veriyorsunuz; sahra hastanesi değil, bildiğiniz bina dikeceksiniz.
Sonra ondan da vazgeçtiniz, geldiniz, Atatürk Havalimanının 2 güzide
pistini kazıdınız, yıktınız, beton döktünüz,
demir döktünüz, mahvettiniz.
Kırmızıyı görmüş boğa
gibisiniz, gördüğünüz bütün millî değerlere
saldırıyorsunuz. Yakasını bırakın,
yakasını bırakın kardeşim milletin malının!
Ne işiniz var? İmarsız, ruhsatsız, yapılaşma
yasağı olan bir bölgede, kimseye sormadan yıkıyorsunuz,
döküyorsunuz, kendi kendinize iş yapıyorsunuz. Oraya hastane
yapacaksınız, kalıcı bina yapacaksınız,
adına da sahra hastanesi diyorsunuz. Ya, var olan binaları niye
kullanmadınız kardeşim? Ne derdiniz var Atatürk
Havalimanıyla? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Ekrem İmamoğlu, o olay başladığında Valiliğe
ve kurumlara bir yazı gönderdi; dedi ki: Burası ulaşım
açısından uygun değildir. Buradan otobüs geçmez, metrobüs
geçmez, hiçbir şey geçmez. Asıl kullanılması gereken yerler
terminallerin, hangarların olduğu yerlerdir. Yok dediniz.
Fırsat biliyorsunuz bu salgını önünüze gelen her yere
saldırıyorsunuz. Niye biliyor musunuz, niye biliyor musunuz?
Talancı bir zihniyet var; orada yıkarak, dökerek var olan
değerleri yok ederek yeniden imara açacaksınız,
etrafınızdaki rantçılara sunacaksınız. Yok öyle
yağma, yok öyle yağma! Orası, bu milletin zor zamanında,
bugün 2 milyar TLye yapamayacağınız rakamlarla
yapılmış pistlerdir, 300 milyon dolardan daha fazla maliyeti
olan. Kime sordunuz kardeşim? Kime sordunuz, kimin haberi var? Hangi
kurumdan geçti? Orası 1/100.000lik palanlarda hâlâ havalimanı olarak
geçiyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sana
mı soracağız?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Bana soracaksın,
ben o bölgenin milletvekiliyim. Hâlâ 1/100.000lik planlarda havalimanı
olarak geçen yere, sivil havacılık kanunlarına göre hiçbir bina
yapamazsınız, insanlara yaşam alanı
yaratamazsınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hastane, hastane
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Hastane de
yapamazsınız, hiçbir şey yapamazsınız,
kalıcı bina koyamazsınız, geçin bu işleri, geçin. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bunun nedeni, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının dinlememenizdir, bunun
nedeni talancı zihniyetinizdir. Elinizi çekin milletin malından,
milletin malından! Suç işleyerek kendinize rant alanları
yaratmayın! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bugün, orada
ruhsatsız bina dikiyorsunuz. Alıştınız,
alıştınız, Atatürk Orman Çiftliğinde de
aynısını yaptınız, yapamazsınız
kardeşim, suç işliyorsunuz! Türk Ceza Kanununda imar kirliliği
suçunu işliyorsunuz. Türk Ceza Kanununda devletin malına zarar verme
suçunu işliyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hastane bu, hastane.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Nereden bu
özgürlüğü alıyorsunuz?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Hastaneye
karşı mısın?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hastaneye
karşı gelme!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Hastanenin yerini
size gösterdik; hangarlar var, terminal binaları var. Bir haftada
yapılacak, hastane olacak yeri yok sayıyorsunuz, milletin malına
kazmayı vuruyorsunuz. 2 milyara mal olmuş pistleri yok ediyorsunuz.
Nasıl bir anlayışınız var? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Çok ayıp oldu, çok!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Demek ki sahra
hastanesine karşısın!
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Her türlü
hukuksuzluğu yapıyorsunuz salgınla beraber. Babanızın
malı değildir bunlar, devletin malıdır,
yapamazsınız kardeşim! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Sizin bu işi yapan firmalarınız da dâhil olmak
üzere, emri verenler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ya, tamam, her şeye
karşısınız da hastaneye bu ortamda karşı
gelinmez.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, bir saniye
efendim
Bir saniyenizi alabilir miyim?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Genel Kurula
konuşsun Başkanım.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, ben konuşurum, problem değil,
alışkınım bu arkadaşlara.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen,
hatip sözlerini tamamlasın.
Buyursunlar efendim.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Siz Sabiha Gökçen
Havalimanına on yıldır bir pist yapamadınız, on
yıldır, uçaklar kaza yapıyor orada. 2 tane güzide pisti
yıkıyorsunuz. Nedir derdiniz kardeşim! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Orası depremde, salgında, herhangi
bir olağanüstü hâlde İstanbul halkının kullanabileceği
alandır, tek alandır. Orası güzide bir havalimanıdır.
Memnuniyet anketinde dünyada birinci çıkmış
havalimanıdır. Nasıl bir düşmanlıktır bu,
nasıl bir saldırganlıktır? Hem hangarı çürütüyorsunuz
hem diğer tarafa kazma vuruyorsunuz? Bunu yapanlar Türk Ceza Kanununun
152nci maddesine ve 184üncü maddesine göre yargılanacaklardır
kardeşim!
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hastaneye
karşı gelenler de yargılanır, bak!
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın CHP grup önerisi üzerinde
CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatibin kürsüden ateşli
konuşmasını hep beraber dinledik. AK PARTİ Grup Başkan
Vekili olarak elbette bana düşmez ama Cumhuriyet Halk Partisinde hak
ettiği yerde olduğu kanaatinde değilim, çok daha etkili
noktalarda görev alması gerekiyor. Bakınız, öylesi bir
ateşli konuşma yaptı ki konunun özünü yakalamakta zorluk
çekiyoruz. Konu, şu anda yaşadığımız salgın
sebebiyle ihtiyacımız olan ve bu işin bilimsel
koşullarına uygun yeni bir sahra hastanesi ihtiyacıdır. Bu
iş, yapılacak olan hastane, herhâlde hava limanındaki o
hollerde, geniş ortamlarda elbette yapılamayacağı tespit
edilmiş olsa ki bundan dolayı orada yapılıyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Oralarda olur
kardeşim, oralarda olur. Sahra hastaneleri oralarda olur.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
bizim itirazımız sizin ateşli konuşmanıza değil.
Helali hoş olsun, bu kürsü milletin kürsüsü, istediğiniz şekilde
hitap edebilirsiniz ancak sizin talancı zihniyetiniz ifadesini asla
kabul etmiyoruz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Atatürk Orman
Çiftliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Son on yedi yılda
25 bin kilometre duble yol. Bu nereden geldi?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Nereden geldi?
Atatürkün servetinden geldi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunun paraları,
milletimizin emanetine sahip çıkarak geldi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Öyle mi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yapılan hava
limanları, köprüler, işte, vaktiyle şikâyet edilip de bugün
milletimizin karşılaştığı, dünyada
karşılaşılan bu salgın neticesinde ne kadar ihtiyaç
olduğu bir kez daha ortaya çıkan şehir hastaneleri, kamu
binaları, gökte uçan SİHAmız, savunma sanayimiz, bölgesel ve
küresel güç olma mücadelemiz
AHMET KAYA (Trabzon) Biz hastane
yapılmasın demiyoruz ki.
MAHİR POLAT (İzmir) Tank Palet
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Toparlıyorum.
Burada ifade etmek istediğimiz hadise şu:
Biz eğer burayı bir istişare, ortak aklın tezahür
edeceği, milletimizin iradesinin tecelligâhı olarak görüyorsak bu
ateşli konuşmaları yapmak yerine istişareyi, doğru
aklı öne çıkaracak bir anlayışla müzakere edebiliriz.
Hatibin kürsüde ifade ettiği beyanı hariç bir itirazımız
söz konusu değil. Ancak bu feveran, bu âdeta kabına
sığmayan cevval tutum nedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizim arzumuz,
Parlamentonun millî irade anlayışına uygun ortak aklı
ortaya koyan bir anlayışla çalışmasıdır. Bu
çerçevede ifadeleri kabul ediyoruz, diğer ifadelerini reddediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
46- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Grup Başkan
Vekilimizin yaklaşık altı dakika önce başka bir muhalefet
grubuyla yaptığı ateşli konuşmayı Meclisin
hafızasında -eğer kaybetmediyse- şimdi
yaptığı bu konuşmayla örtüşmediğini ifade etmek
isterim.
İlk önce kişi kendisine bakacak, ondan
sonra karşı tarafa bir şey söyleyecek. Ama Sayın Grup
Başkan Vekilinin doğru söylediği bir şey var, ben de
kendisine yürekten katılıyorum. Gerçekten, ortak bir akılla
hareket etmemiz gerekiyor. Ortak akla göre, mevcut binalarımızı
değerlendirmek gerekiyor, havaalanlarımızı yok etmek yerine
uygun olan alanları sahra hastanesine çevirmek gerekiyor ve bunu, mevcut
millî değerlerimizi yok etmeden yapmak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Böyle değil de
başka bir anlayışla hareket ederseniz, adama dönüp sorarlar.
Biz, şehir hastanelerinin yapılmasına değil, nasıl
yapıldığıyla ilgili, hasta garantisi vererek
yapılmış olmasına karşı çıkıyoruz. Tank
Palet, hâlâ bizim hafızamızda, unutmadık, Katar ordusuna
peşkeş çektiğinizi biliyoruz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Bırak Tank Paleti;
otobüs yollayın, vatandaş sokaklarda, otobüs yollayın insanlara,
otobüs.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Onun için iktidar
partisinin bu konuda söyleyebilecek hiçbir sözü yoktur.
Arkadaşımız, Türkiye Cumhuriyetinin millî
varlıklarının bu şekilde heba edilmesinin doğru
olmadığıyla ilgili kendi görüşlerini çok net bir delile
dayandırarak ifade etmiştir. Bundan da hiç kimsenin rahatsız
olmaması gerekiyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
47.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ortak akla uygun
müzakereyi hayata geçirebilmeye
çalıştığımızı görüyorum. Öncelikle, bu
beyanlar için Grup Başkan Vekiline teşekkür ederim.
Bakınız, elbette, kamu
yatırımlarının finansman usulleri değişik
değişiktir. Nedir bunlar? Doğrudan kamu yatırımı,
kamu-özel ortaklığı, yap-işlet-devret sistemi veya
doğrudan özel sektörün yapmış olduğu
yatırımların devletleştirme usulleri, dünyada uygulanan
değişik yatırım teknikleridir, eyvallah. Ha, biz
saydık, biraz önce doğrudan yatırımları da
saydık, yap-işlet-devretleri de saydık. Kamu-özel
ortaklığıyla ilgili bundan belki de yirmi-yirmi beş
yıl önce Haydi, bir ihaleye çıkalım. denildiği zaman, bu
dev yatırımlara hiçbir yatırımcı bulunamazdı. Bu,
Türkiye'de güven ve istikrar ortamı sayesinde, ekonomik, sosyal, siyasi
alanlarda ortaya konulmuş başarılarladır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Doğrudan kamu
yatırımı olsun, kamu-özel ortaklığı olsun,
nasıl olursa olsun, sizin derdiniz eğer finansman yöntemiyse o zaman
soruyoruz: Bundan yaklaşık yarım asır evvel birinci köprü
yapılırken hep beraber Hayır. ikinci köprü
yapılırken Hayır. şimdi üçüncü köprüye Hayır.
dediler ama güle oynaya herkes geçiyor.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İkinci
köprüde havalimanı
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Milletimizin
ihtiyacı nedir, gelecek yüzyılın stratejik alanları nedir
ve bu stratejik alanlara şanlı tarihimizde olduğu gibi,
ecdadımızın nesilleri olarak o kutlu ecdadın ahvadı
olarak bizler ne yapacağız, biz buna bakarız.
Bakın, şu anda şehir hastaneleriyle
ilgili yaptığımız çalışmalar
İnanın,
hani, birileri bilmese diyecekler ki: Şehir hastanelerini kurdular,
arkasından da salgını bunlar çıkarttı. Bunu diyecek
noktaya da getiriyorlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onun için, biz meseleyi biliyoruz, biz yetkiyi de
talimatı da milletimizden alıyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sözleşmesini söyleyin Sayın Başkan. Şehir hastanesinin
sözleşmesini söyleyin.
BAŞKAN Sayın Özkoç
48.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, Sayın
Grup Başkan Vekilinin en son söylediği şey hiç
yakışık almamıştır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ee, dediniz
geçmişte.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani böyle, yok,
Salgını da bunlar çıkardı. falan filan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kişi kendisi
nasılsa karşısındakini öyle bilirmiş, bu sözü
kendisine veriyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Boğaza çarpan
geminin kaptanının AK PARTİ yandaşı olduğunu da
söyleyecek noktaya getirdiler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama ben sizi
dinliyorum, bu nasıl bir Grup Başkan Vekilliğidir Sayın
Başkan?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben stenograflara
yazdırdım, stenograflara yazdırdım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben size hiç cevap
vermedim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Eyvallah, stenograflara
yazdırdım. Başka konuya geçtim.
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerçekten yani ben
nezaketle bu işi yapmaya çalışıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tamam, buyurun. Biz
kayda geçiriyoruz.
BAŞKAN Sayın Özkoç, devam edelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, biz yapılan ihalelerin metotlarına
karşı değiliz, biz şuna karşıyız:
Yap-işlet-götüre karşıyız, bu metodu hangi ihalede
uyguluyorsanız ona karşıyız. AKP iktidarı, on sekiz
yıllık iktidarında coronavirüsle vatandaşına,
kendisinin hizmet vereceği hazineyi sıfırlamış
vaziyettedir. Şu anda para basan bir hazine söz konusu, İşsizlik
Fonundaki parayı tüketmiştir. Buradan bir kere daha söylüyorum, bu
konuşmaları yapmak istemiyorum ama şehitlere verilen yardım
parası dahi hâlâ ödenmedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Öyle bir şey yok
ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunun, yüzünün
kızarıklığı olmadan burada konuşuluyor
olmasını kesinlikle kabul edilir görmüyorum. Onun için, bu konularda
en son konuşacak parti varsa o da Adalet ve Kalkınma Partisidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir cümleyle Sayın Özkan.
49.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz tartışma
bitsin arzu ediyoruz ancak tartışmanın, son
konuşmamızdan ve tartıştığımız
meseleden farklı bir istikamete evrildiğini gördük. Bu ülkede,
anayasal hukuk düzenimiz çerçevesinde idarenin yapmış olduğu tüm
işlem ve eylemler Anayasanın 125inci maddesi çerçevesinde
yargı denetimine tabidir. Eğer yapılan çalışmalar,
bütün bu süreçlerden geçerek yapılıyorsa, topluma, uluslararası
yatırımcılara açık şekilde yapılıyorsa ve
yapılan yatırımlar neticesinde
vatandaşlarımızın hüsnükabulünü görüyorsa, burada, bu
iradeye, bu çalışmalara saygı duymanın milletimiz
adına hepimizin üzerine vazife olduğunu düşünüyorum.
Bakınız, şu anda bütün
yatırımlara baktığımızda, burada yapılan
çalışmaların tamamı, bu ülkenin katma değerini, kamu
kaynaklarının en verimli şekilde milletimizin emrine sunulma
mücadelesidir. Bunun da son tahlilde denetimi milletimiz tarafından
yapılmıştır ve milletimiz, bugüne kadar
yapılan-doğrudan, kamu-özel ortaklığı ve
yap-işlet-devret-bütün yaptırımları hüsnükabulle karşıladığını
vermiş olduğu destekle ortaya koymuştur.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
sadece kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN Yeterlidir sanıyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, yeter artık!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Minareyi çalan kılıfına
uyduruyor.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan
tarafından, Atatürk Havalimanında sahra hastanesi
yapılmasının araştırılması amacıyla
15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - İYİ PARTİ Grubu
adına Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 2 milyondan fazla insanı enfekte eden,
130 bine yakın insanın ölümüne neden olan bir salgınla mücadele
içerisindeyiz. Zor, uzun ve çok cepheli verilen bu savaşın
gündemimizden kolay çıkmayacağını bilmekteyiz ve
alınacak önlemler üzerinde partimizce etkin bir çalışma
yürütmekteyiz.
Kıymetli milletvekilleri, dünyada ve ülkemizde
Covid-19 belasına karşı alınması gereken kısa,
orta, uzun vadeli önlemler noktasında her gün yeni güncellemeler
yapılmaktadır. Türkiyede pandemiye bağlı hasta
sayısının pik yaptığı dönemlerde verilecek sağlık
hizmetinin aksamaması maksadıyla yapılması hedeflenen
salgın hastaneleri Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
açıklanmıştır. Sayın Genel Başkanımız
Meral Akşener Hanımefendi de zaten bu gidişata göre
vakaların artacağını dolayısıyla sahra
hastanelerinin yapılması lazım geldiği konusunda daha
önceden, mart ayının başında bir beyanatta bulunmuştu.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerimiz
bağırarak anlatıyordu ya, ben inşaat mühendisi olarak size
tane tane anlatayım, anlaşılır olsun. Sahra
yapıları genelde geçici yapılar yani ihtiyaç duyduğunuz
anda yaparsınız, ihtiyaç ortadan kalktığı anda da
söker, götürür depoya koyarsınız, gerektiği zaman da
kullanırsınız. Çin bunu yaptı; o gün geldi, prefabrik bir
yapının -o gün o imalata başlamadı; o, onların
deposunda vardı- sadece on günde montajını yaparak bunu devreye
aldı.
Bizim buradaki muradımız şu: Kamu
kaynakları sınırlı, elimizdeki imkânlarımız
sınırlı, en az kaynakla bu imalatları nasıl
yaparız? Bunun üzerinde yorum yapmak lazım. Dolayısıyla
şu anda Atatürk Havalimanında bulunan binalar var. Bu tür
yapılarda en büyük maliyet ısıtma, soğutma ve
havalandırma giderleridir. Dolayısıyla bu binalarda zaten
ısıtma, soğutma ve havalandırma var. Acaba, az bir maliyetle,
az bir imalatla bu holler bölünerek odaya dönüştürebilir miydi? Veyahut da
hemen havaalanının karşısında CNR Fuar Alanı var,
burası da mümkün çünkü dünyada uygulamaları da var. Burası da
daha düşük bir maliyetle hastaneye çevrilebilir diye düşünüyoruz. Burada
mesele, fayda-maliyet analizi diyoruz. İçinizde inşaat mühendisi
arkadaşlarımız da vardır, biz oturur önce fayda-maliyet
analizi yaparız.
Bir de bu atıl tesisleri yokmuş gibi
düşünmeyin. Bakın, Çinden ilk heyet geldiği zaman, biz Numune
Hastanesini, İbni Sinayı nereye taşıdık? Şehir
hastanesine taşıdık. Sonra ne oldu? Çinden gelen
hastalarımızda -hazır hastane vardı- Zekai Tahir Burak ve
Ankaradaki diğer atıl hastaneleri değerlendirdik ve de
kullandık, çok da iyi oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Çünkü
devamında nelerle karşılaşacağımız konusunda
bir fikrimiz yok; bugün coronavirüsle mücadele ediyoruz, yarın
bambaşka şeylerle de mücadele edebiliriz. İşte Çernobil
patladı, kapandı. diyoruz, bugün orada radyoaktif ölçümlerin
yükseldiğini görüyoruz. Bugün, yaşadığımız
çağda farklı salgınlarla da karşı karşıya
gelebiliriz, o zaman Atatürk Havaalanına da ihtiyacımız
olabilir. Dolayısıyla o alanda, bu bin yataklı hastaneyi
yapabileceğimiz gerçekten çok ciddi yerler var. Belki yarın o
havaalanına da ihtiyacımız olabilir, bunu da düşünmek
lazım. Biz işe hep bu cepheden bakıyoruz. Acaba, daha uygun
şartlarda, CNR veyahut da mevcut yapılar değerlendirilerek bu
hastaneler yapılabilir miydi diye düşünüyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Iğdır Milletvekili Habip Eksik.
Buyurunuz Sayın Eksik. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin Atatürk
Havaalanına yapılacak olan sahra hastanesi üzerine verdiği
önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.
Şimdi, bu pandemiyle, coronavirüsün
pandemisiyle, Covid-19 hastalığının gidişatıyla
ilgili, Sağlık Komisyonunda olduğum için, biz 11 Martta
Sayın Bakanla beraber toplantı yaptık ve orada önerilerimizi
sıraladık. O önerilerin arasında da şu vardı; ben,
Sayın Bakana bizzat şunu söyledim, dedim ki: Bu, büyük bir pandemi ve
ciddi anlamda büyük sorunlara sebep olacak ve Türkiye olarak biz hazır
mıyız, değil miyiz; bunun altyapısını
hazırlamamız lazım, bunu sorgulamamız lazım. Bizim, özellikle,
milletvekili olarak seçildiğimiz Kürt illerinde ciddi anlamda yoğun
bakım yatak sayıları az ve aynı zamanda, İstanbul gibi
büyükşehirlerde de şehir hastanelerinden dolayı yine, çok
sayıda hastaneleri kapattınız ve büyük sorunlara yol açacak.
Ondan dolayı, bu hastaneleri geri açın ve bölgede de yoğun
bakım yatak sayılarını artıracak şekilde sahra
hastaneleri kurun. Fakat şununla karşılaştık,
Sayın Bakan 25 bin yatağımız var yoğun bakım
olarak, normal yatak sayımız da çok fazla, bu konuda
sıkıntımız yok, doktor olarak da
sıkıntımız yok. dedi, biz de Göreceğiz. dedik.
Şimdi, gelinen noktada şunu gördük:
Gerçekten yoğun bakım yatak sayısı olarak ve hastane olarak
ciddi anlamda önümüzdeki günlerde sorunla, sıkıntıyla
karşılaşacağız. Zaten İstanbulun Büyükşehir
Belediye Başkanı da öneride bulunmuş, demiş ki: Gelin,
buranın hazır olan binalarını hastaneye, sahra hastanesine
çevirin, ileride karşılaşacağımız vaka
sayılarıyla ilgili en azından önlem almış
bulunalım. demiş. Ama görünen o ki AK PARTİ bu olayı da
direkt ranta çevirmeye çalışmış. Yani siz kırk
beş günde bir hastane kurarsanız, orada mevcut olan binaları
kullanmayıp Rönesans firmasına rant sağlarsanız o zaman
insanların aklında da soru işareti birikir.
Bakın, ben size şöyle söyleyeyim: Çinin
yaptığı 1.500 yataklı hastanenin alanı 50 bin
metrekare ama buranın yani Atatürk Havalimanının sadece iç
hatlar alanı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
HABİP EKSİK (Devamla) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bakın, Rönesans firması 5 Nisanda
hasır demir alımına çıkıyor yani daha Sayın
Cumhurbaşkanı bunun ihalesinin yapılacağını
söylemeden, firma gidiyor, hasır demiri alıyor ve ihalesinde de
Yeşilköye ve Sancaktepeye yapılacak hastaneler için. diyor. Yani
şunu söyleyeyim: Burada halk sağlığını koruma
amaçlı bir durum söz konusu değil; burada tamamıyla AK
PARTİnin belli firmalara, yandaş firmalara rant devşirme durumu
söz konusu.
Bakın, ben size birkaç şey ifade edeyim:
Iğdırda toplam 30 yatak var yoğun bakım olarak, Karsta
46, Vanda 189, Ağrıda 44. Bakın, 1 milyondan fazla, 2 milyona
yakın nüfus için yaklaşık 250 yoğun bakım yatak
sayısı var ve siz bununla ilgili hiçbir önlem almadınız,
almayı da düşünmüyorsunuz. Niye? Çünkü sizin için o bölgelerde ranta
dönüşecek bir şey yok. En önemlisi, diyorsunuz ki Biz, Atatürk
Havalimanını bir şekilde, hukuksuz bir şekilde imara
açalım, bu kriz dönemini de bir şekilde fırsata
dönüştürelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım.
HABİP EKSİK (Devamla) Bir dakika
Sayın Başkan.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, Sayın Bakan çıkıp diyor ki: Biz vaka
sayısı olarak bir iki haftaya pik yaşayacağız. Ama bu
hastanenin yapılacağı süre kırk beş gün. O zaman, siz
bunu pandemi için yapmıyorsunuz, coronavirüs için yapmıyorsunuz. Siz
buradan bir fırsat oluşturmaya çalışıyorsunuz, siz
oradaki açığı kullanıyorsunuz çünkü iki haftaya pik
yaşayacaksak zaten böyle bir durumun söz konusu olmaması lazım
ya da şöyle söyleyeyim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Öbür hastaneleri
karantina hastanesi olmaktan çıkaracak; karantina hastaneleri artık
bu sahra hastaneleri olacak. Vatandaşı ameliyat olacak diğer
taraflarda.
Sayın Başkan, böyle bir usul yok, konu
açıyor ya!
HABİP EKSİK (Devamla) - 20 tane hastaneyi
kapattınız, Ankara Numune Hastanesi dâhil, aynı zamanda Zekai
Tahir Buraktan tutun da Dışkapıya kadar bir sürü hastane, 20
tane hastane ve siz bu hastanelerin hiçbirini açmayı düşünmüyorsunuz,
revize edip halkın sağlığını korumak için
kullanmayı düşünmüyorsunuz. Neyi düşünüyorsunuz? Rönesans
firmasına acaba nasıl yine bir ihale paslarım? hesabı
yapıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bakın, çok ciddi
bir sorunla karşı karşıyayız. Hastane ve yoğun
bakım sayılarımız az ama bunları bir an önce
yapmalıyız, bir an önce.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HABİP EKSİK (Devamla) Son birkaç
şey söyleyeceğim.
BAŞKAN Sayın Vekilim, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, 2nci kez, 3üncü kez uzatıyorsunuz. Böyle bir usul
yok ki!
HABİP EKSİK (Devamla) Sizin
konuşmacınız da aynı şekilde
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
böyle bir usul yok ki!
BAŞKAN Tamamlayalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
son Toparlayalım. dedikten sonra yeni gündem açıyor. Böyle bir usul
yok ki yani bitirmesi lazım.
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Eksik.
HABİP EKSİK (Devamla) Şimdi, ben
size şöyle söyleyeyim: Bakın, demin de bir meslektaşım
konuşurken 3 defa uzatıldı. Sayın Ünsala da
aynısını yaptı, sizin konuşmacınıza da
yaptı.
BAŞKAN Sayın Eksik, bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan, kabul etmiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye
müdahale ediyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul mü var?
BAŞKAN - Sayın Özkan bir saniye
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
konuşurken müdahale edemezsiniz ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
siz eğer adaletten ayrılırsanız buradaki ortak akıl
ortadan kalkar.
BAŞKAN Bir saniye canım
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
konuşana müdahale edemezsiniz ya! Ya, sürekli nasıl
kalkarsınız ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle olabilir mi ya?
BAŞKAN Sayın Vekilim bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
bakınız, siz burada adaletli olmazsanız
Bakın, ben Grup
Başkan Vekili olarak ilk kez kürsüde konuşma süresi kadar
uzatıldığını görüyorum.
BAŞKAN Başkanım, lütfen bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir şey yok!
BAŞKAN - Bir saniye istiyorum senden, bir
saniye.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Olur mu böyle bir
şey?
BAŞKAN - Ya, bir saniye istiyorum senden
lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir yöntem yok ki!
BAŞKAN Sayın Beştaş, lütfen
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hukuk ve adaletten
ayrılırsanız burada ortak aklı ortadan
kaldırırsınız.
BAŞKAN - İstirham ediyorum
İstirham
ediyorum lütfen...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir şey
olamaz!
BAŞKAN İstirham ediyorum sizden.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, son
Sözlerinizi tamamlayın. demenizden sonra yeni gündem açıyor ve
yeniden, başka bir konudan bahsediyor.
BAŞKAN Bir saniye lütfen
Bir müsaade eder
misiniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade edemeyiz
efendim!
BAŞKAN - Kendim için müsaade istiyorum sizden.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle olur mu ya!
BAŞKAN Oturur musunuz lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle olamaz Sayın
Başkan, böyle olamaz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
saygısızlık olamaz ya!
BAŞKAN Bir saniye
Sayın Beştaş, lütfen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özür
dilerim.
Buyurun Başkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir şeyi
kabul edemeyiz!
BAŞKAN Ya, müsaade istiyorum senden.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul yok
efendim!
BAŞKAN Bir saniye kardeşim, bir saniye
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kabul etmiyoruz, böyle
bir usul yok!
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Eksik.
Bir hekimi dinliyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kabul etmiyoruz, böyle
bir usul yok.
HABİP EKSİK (Devamla) Şimdi,
şunu özellikle vurgulayayım: Bu coronavirüs salgınına karşı
gerçekten hastane sayımız yetersiz ve gerçekten yoğun bakım
yatak sayımız yetersiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi, yeni ne
söyledin sen, yeni ne söyledin?
HABİP EKSİK (Devamla) Onun için, gelin,
biz yoğun bakım sayılarımızı artıralım;
gelin, kapattığınız hastaneleri geri açalım, o 20 tane
hastaneyi. (HDP ve AK PARTİ sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul yok! Yok
böyle bir usul! Ne İç Tüzükte
HABİP EKSİK (Devamla) Ve şöyle
söyleyeyim, doktor olarak: Sizler, bu ülkede 3.500 doktoru ihraç ettiniz, bugün
doktor sayısı olarak biz OECD ülkeleri arasında 41inci
sıradayız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle şey olur mu?
Böyle saçmalık olur mu?
HABİP EKSİK (Devamla) Gelin, o
doktorları da görevlerine geri başlatın. Bakın, bu
şekilde konuşturmama üzerine değil de dinleyin,
kulağınıza birkaç şey küpe olsun. Genel kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin CHP grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki ifadelerini reddettiklerine, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun gruplara eşit ve
tarafsız davranması gerektiğine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
biz kürsüden hatibin konuşmalarını defaatle aynen dinledik,
altı dakikada aynı konuyu 6 kez tekrar etti; hepsini reddediyoruz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Size ne?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) - Ancak anlıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak sizden bir
istirhamımız var; adil olmanız gerektiğini biliyorsunuz ve
tarafsızlık, adalet duygularına, ilkelerine göre Genel Kurulu
yönetmeniz gerektiğini düşünüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için ifade etmem gerekiyor. Bakınız, bundan önce üç dakikalık
bir konuşmada üç dört dakika daha arkasından süre verildiğine
ben tanık olmadım.
HABİP EKSİK (Iğdır) - Siz
yarım saat önce işgal ettiniz ama.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Onun için,
Halkların Demokratik Partisinden seçilmiş Milletvekili, Meclis
Başkan Vekili olsanız da burada bütün gruplara eşit ve
tarafsız şekilde davranmanız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) -
Hem kullanıyorsunuz hem de laf ediyorsunuz!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir usul yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir
saniye efendim
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Kendini savunabilir
ya, sen niye karışıyorsun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
savunmaya ihtiyacımız yok.
BAŞKAN Sayın Beştaş, söz
vereceğim size.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
Sayın Beştaş, buyurunuz.
51.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, bir hatip kürsüdeyken oturumu yöneten Meclis
Başkan Vekilinin itham edilmesinin İç Tüzüke aykırı
olduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bizim Meclisimizde ve İç Tüzükümüzde böyle bir
usul yoktur. Bir hatip kürsüdeyken iktidar partisinin Grup Başkan Vekili
kalkıp Meclis Başkan Vekilini bu şekilde itham edemez. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bu, kesinlikle İç Tüzüke
aykırıdır. Bizim hatibimizden önce, diğer ana muhalefet
partisinin hatibi de doktor olması sebebiyle ve gündem corona olduğu
için şahsınıza süre üçer dakika uzatılmıştır.
İktidar partisi Ben bu Genel Kurulda ne istersem, o olur, ben
dayatırım, ben hukuku değil, gücün hukukunu dayatıyorum.
diyor. (AK PARTİ sıralarından Hadi oradan! sesleri) Bunu kabul
edilemez buluyoruz, ayrıca Halkların Demokratik Partisinden seçilmiş
olsanız bile sizin ne kadar adil, ne kadar eşit, ne kadar demokratik
yaklaştığınızı hepimiz görüyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Onlardan seçilen Meclis Başkan Vekilini
eleştirdiğimizde hiçbiri kabul etmiyor ama biz bunu reddediyoruz. Bu
hatibe, kürsüye doğrudan saldırıdır, önce siz hukuku
uygulayın.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Buyurun Sayın Özkan.
52.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP Grup Başkan Vekilinin, Meclis
Başkan Vekilinin nasıl çalışacağına ilişkin
Anayasa ve İç Tüzük kurallarını hatırlatması bizi
memnun etti ancak ilk kez bir HDP'li, Meclis Başkan Vekiliyle ilgili bu
ifadeleri kullandığı için, sizin ifadelerinizde
tarafsızlık ve adaletle değil, yandaş olanı,
yanında duranın yanında bir ifade olduğunu ifade ediyor ve
kesinlikle kabul edilemeyeceğini
(HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Kendinizi
tarif ediyorsunuz. Yandaşlık sizin fıtratınızda var,
fıtratınızda.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tek derdinizin, sözde
ifade ettiğiniz petrol şirketleri, silah baronları, faiz
lobileri
Emperyalistlerin arzusu olduğu zaman Evet. diyorsunuz, ondan
sonrasını kapatıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
53.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sadece
İç Tüzük hatırlatıp oturacağım. Lütfen, İç Tüzük
65i Sayın Özkan bir daha okusun: Genel Kurulda söz kesmek,
şahsiyatla uğraşmak ve çalışma düzenini bozucu
hareketlerde bulunmak yasaktır. Bunu, bir Grup Başkan Vekili seçilir
seçilmez önce bunu öğrenecek. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkan.
54.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Maddede kesinlikle
doğru ve yerinde ifade edilmiştir ancak buradaki çalışma
usul ve esaslarına ilişkin sadece milletvekilleri, sadece grup
başkan vekilleri değil Başkanlık Divanı da Meclis
Başkan Vekili de uymak zorundadır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, adalet karşısında boynunun
kıldan ince olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, adaletle
ilgili hem önerilere hem uyarılara hem tartışmalara
canıgönülden katılıyor ve adaletin karşısında
boynumun kıldan ince olduğunu ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından Ooo! sesleri)
HÜDA KAYA (İstanbul)
Saygısızlık yapmayın!
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan
tarafından, Atatürk Havalimanında sahra hastanesi
yapılmasının araştırılması amacıyla
15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Şimdi Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mustafa Demir.
Buyurunuz Sayın Demir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayıp bir şey ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir tek ayıp bizde
var ha, bir tek sizde yok değil mi? Böyle bir şey var mı? Sizin
her şeyiniz doğru, bir kusurunuz var mı sizin?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
nasıl bir yöntemdir ya? Bu nasıl bir dildir ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Siz mükemmelsiniz
değil mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Maske
sinirinizi bozuyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
ayıp bir şey yani!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sizde ayıp diye
bir şey yok, değil mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
tezahürat yapıyorsunuz ya, Meclis Başkan Vekili konuşuyor ve
itiraz ediyorsunuz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kime parmak
sallıyorsun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kime
parmak sallıyorsun sen? Parmağını indir!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne demek? Sen de
sallıyorsun!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) İndir
parmağını! İndir parmağını!
Ya Başkan, ara verin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne demek? Bir tek siz
doğrusunuz değil mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Saygısız!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Terbiyesizlik
yapma!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Oturun yerinize!
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BAŞKAN Sayın Demir, bir saniye
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Utan ya, Grup
Başkan Vekilisin! Bu nasıl bir tutum ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Böyle bir şey var
mı ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Maske senin
sinirini mi bozdu? Hayret bir şey! Parmak sallıyorsun, kime
sallıyorsun sen? Haddini bil ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Adaletten sapınca
böyle oluyor!
BAŞKAN Arkadaşlar
(AK PARTİ ve HDP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Değerli arkadaşlar, kürsüde hatip var.
Buyurunuz Sayın Demir.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Başkanım,
süremi baştan başlatırsanız sevinirim.
BAŞKAN Buyurun, baştan
başlatalım.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Saygıdeğer
Başkan, değerli milletvekilleri; CHP tarafından verilen grup
önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Pandemi sürecinde, muhalefet sözcüleri ve
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Atatürk
Havalimanı VIP Salonu, CIP Terminali, Bakırköy CNR, Büyükçekmece
TÜYAP fuar merkezleri, İstanbulun dolgu alanları, İstanbulun
kapalı spor salonlarının yoğun bakım ünitelerine
dönüştürülmesi için talepte bulundular. Deminki konuşmalarda
aynı talep tekrarlandı. Buna karşın, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla İstanbul
Havalimanına ve Sancaktepeye 2 tane altını çizerek
söylüyorum- kalıcı ve gelecekte de İstanbullulara hizmet edecek
yoğun bakım hastaneleri, pandemi hastaneleri yapılıyor ve
baktığımızda, bu pandemi hastanelerinin günümüzde de
gelecekte de kullanılacak olması son derece önemlidir.
Değerli arkadaşlar, son günlerde muhalefet
bu konuda milleti yanıltmak adına epey mesafe katetti. Bunlardan en
önemlisi ve şu anda da gündemde bulunan CHP Genel
Başkanının, Adana Büyükşehir Belediyesinin bin yataklı
sahra hastanesi yaptığı ancak Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığının herhangi bir şey
yapmadığı konusundaki söylemi olmuştur. Adanada söz konusu
hastane denilen yer, aslında tıbbi donanımdan yoksun,
aslında sağlık açısından herhangi bir
altyapısı olmayan, sadece tentelerle ayrılmış, sadece
paravanlarla bölünmüş bir fuar alanından başka bir şey
değildir. Eğer, Sayın Genel Başkan gerçek anlamda bir
hastane, gerçek anlamda bir eser görmek istiyorsa Adana Şehir Hastanesini
ziyaret etmelerini arzu ederiz.
Şimdi, iktidar ile muhalefet arasındaki
farkı şöyle söyleyebiliriz: Steve Jobs öldükten sonra onun
hakkında söylenenlere baktığımızda, Steve Jobsa
şöyle diyorlar: Sen nasıl Appleı kurdun ve bu
başarıyı nasıl elde ettin? Steve Jobs ise diyor ki: Ben
asla geleneksel düşünmedim. Asla mevcudu daha iyi yere götürmeyi düşünmedim.
Ben hayal kurdum ve hayallerimin peşinden gittim.
Arkadaşlar, milletle olan muhabbetimizi,
onların layık olduğu hizmeti gerçekleştirmek için biz
millet adına hayal kuruyoruz ve peşinden gidiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Hayal kuramayanlar işte, bu
gördüğünüz kapalı alanları sadece ve sadece geçici olarak
hastaneye dönüştürme peşindeler. Bizim arkadaşlarımız
hepsi bilirler, buradaki arkadaşların; normal şartlarda
hastaneyle ilgili herhangi bir problem yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım efendim.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) Ama bir şey
söyleyeyim: Normal şartlarda bile zaman zaman
karşılaştığımız bir zaruret vardır, o
da şudur: Bütün milletvekilleri telefonla aranır; yoğun bakım
ünitesi, yoğun bakım talepleri olur. İşte, biz,
İstanbulda normal şartlarda da halka hizmet edecek ve gerçek
anlamda, en sıkıntılı dönemde, insanların son dönemde
ihtiyaçlarını karşılayacak 2 tane büyük hastane sahibi
oluyoruz, bunun altını çizelim.
Değerli arkadaşlar, bakın,
muhalefetin problemini bir daha söyleyeyim size: Eğer, siz, geleneksel
olarak düşünürseniz, konvansiyonel olarak düşünürseniz sadece
ihtiyaçların anlık giderilmesi için
uğraşırsınız, Türkiyeyi yönetme konusunda asla ve
asla talepkâr olamazsınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Eğer, siz, semptomatik tedavilerle
uğraşırsanız, sadece gördüklerinizi baskılamak
durumunda kalırsanız bu ülkenin yaralarına asla merhem
olamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MUSTAFA DEMİR (Devamla) - Eğer, siz,
konjonktürel, günü kurtarmak adına bugün de olduğu gibi-
yaparsanız bu ülkeyi -Atatürkün gösterdiği gibi- muasır
medeniyet ölçüsüne götüremezsiniz.
Değerli arkadaşlar, sözlerime son verirken
şu günlerde, sağlık çalışanlarımızın
cansiperane ve fedakârlıkla çalıştıkları bu dönemde
küçük siyasi çıkarlar elde etmek amacıyla yanıltıcı
açıklamalardan uzak duralım.
Değerli arkadaşlar, bu pandemi elbet bir
gün geçecek, yaşadığımız tüm bu
sıkıntılar bir gün gelip unutulacak ama unutulmayacak bir
şey vardır, siyasi belleğimizde kalacak bir şey
vardır; o da Sayın Kılıçdaroğlunun
açıkladığı, Adana Büyükşehir Belediyesi
tarafından yapılmış tirajikomik pandemi hastanesi
olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
55.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
-Sayın Cahit Başkanın ifade ettiği gibi- ateşli bir
konuşma dinledik.
Arkadaşımızın bahsettiği
sahra hastanesiyle ilgili
Gerçekten, sözlüğü açıp bakarsa sahra
hastanesinin geçici olduğunu, destek amaçlı kurulduğunu görür.
Eğer sahra hastanesiyle ilgili, arkadaşımız, Amerikadaki,
Almanyadaki, Fransadaki, Kanadadaki örneklerine bakarsa Adana
Büyükşehirdeki Sayın Zeydan Karaların yaptığı
hastanenin onlardan çok daha mükemmel bir konumda inşa edildiğini
görür. Zeydan Karaların yapmak istediği şu, bunu niye
eleştiriyorsunuz: İhtiyaç duyduğunuzda burada hazır,
buradaki hastalarla ilgili kullanabileceğiniz bir yer yapıyorum.
Bunu bu kadar büyütmeye gerek yok. Ama bununla ilgili, gerçekten kendi başarılarınızla
ilgili bir şey söylüyor olsaydınız Adana Büyükşehri siz
alırdınız, İstanbulu siz kazanırdınız,
Ankarayı siz kazanırdınız. Milletimiz, yıllardan beri
yönetemediğiniz büyükşehirleri sizden alıp da Cumhuriyet Halk
Partisine verdiyse bunu hazmederek onların başarılarına
ortak olmaya çalışın, bizim de istediğimiz budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
az önceki tartışma için bir şey söyleyeyim.
Değerli arkadaşlar, biz iki haftadan beri
burada çok ağır koşullar altında çalışıyoruz
ama hiç bu noktaya gelmedik, birbirimizi hiç kırıcı bir şey
söylemedik. Çok önemli kararları birlikte aldık ve biz sadece bir
dakikalık bir olay için on beş dakika kaybetmedik ve bu kadar
kırıcı bir şey söylemedik. Arkadaşlar, amaç
birbirimizi yok etmek değil ki yahu; amaç, ortaklaşa bir şeyi
var edebilmek. Eğer biz sadece bir dakikayı, Meclis Başkan
Vekilinin sözü bitirelim diye verdiği bir süreyi bu kadar uzatırsak o
zaman biz bu kararları nasıl bitireceğiz? Şimdi, Sayın
Doğan Kubat geliyor Biz bu konuşma sürelerini ortaklaşa
nasıl kısaltıp arkadaşlar bir bulaşığa sahip
olmadan bir an önce bu ortamı nasıl bitirebiliriz? diye bunu bizden
talep ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım efendim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) E, şimdi biz buna
nasıl cevap vereceğiz arkadaşlar? Hata yapabiliriz, ben
yaparım, siz yaparsınız, arkadaşlar yapar ama
hatalarımızın üzerine her seferinde böyle kalkarak, böyle
uzatarak gitmememiz gerekiyor.
Sayın Başkan, bir an önce maddelere
geçilebilecek, bütün Genel Kurulca konuları tartışacak
ortamın yaratılması gerekiyor.
Saygılar arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
56.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuşun
hakemliğinin Meclisin mehabetine uygun tartışma zemini
oluşturacağına ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
Parlamento tarihinde, teamüllerinde vardır; bazen üç dakika, beş
dakika için usul tartışmaları açılıp saatlerce o usul
tartışması üzerine müzakere edildiğini hep beraber biliriz.
Biraz önce yapılan müzakerenin şahsen, aynen böyle bir usul
tartışması gibi faydalı bir tartışma
olduğunu düşünüyorum. Siz de yeni bir Meclis Başkan Vekilisiniz
yani göreve yeni başladınız ve elinizden geldiği kadar
tarafsızlığa riayet etmeye
çalıştığınızın da farkındayız.
Bizim arzumuz, burada milletvekillerinin kürsüye çıkan bir hatibin
mükerrer bazı ifadeleri olabilir; bu da hitabet sanatıdır, ona
da saygı duyarız ancak burada -olabildiğince- sizin
hakemliğiniz, Meclisin mehabetine uygun tartışma zeminini
oluşturacaktır. Biraz önce belki tartışmanın son
aşamasında tansiyon yükselmiş olabilir ancak demokratik kültürün
oluşması açısından faydalı olduğunu
düşünüyorum.
Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkana.
Acemiliğime de tabii bir pay ayırmak
lazım.
Sayın Oluç, buyurun efendim.
57.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkan Vekilinin bu tutumunu son derece nezaketsiz görüyoruz, net
olarak bunu kayıtlara geçirelim. Yani burada infaz yasası üzerine ne
sert tartışmalar yaptık, ne gergin tartışmalar oldu;
yedi gün boyunca burada her saat bunları yaşadık ama şu,
biraz evvel sizin yaptığınız gibi bir şey yedi gün
boyunca o sert tartışmalara rağmen yaşanmadı. Hiçbir
Meclis Başkan Vekilinde, ne Levent Gök Başkan Vekili
açısından ne de Süreyya Sadi Bilgiç Başkan Vekili
açısından baktığımızda böyle bir
tartışma olmadı. Siz, şimdi bunu kasıtlı olarak
yapıyorsunuz, biz biliyoruz. İşi uzatmak istiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Bitirelim efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir taraftan
diyorsunuz ki: Bir an evvel bu ortamdan, hepimiz açısından risk
oluşturan bu ortamdan kurtulalım. Ama bir taraftan da uzatmaya temayülünüz
var. Tamam, biz de diyoruz ki: Uzatalım o zaman, ne kadar uzatabiliyorsak
o kadar uzatalım. Enine boyuna, 18 maddenin hepsini
tartışalım, sabaha kadar, yarın devam edelim. Biz buna
varız ama bu nezaketsizliği kesinlikle kabul etmeyeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
58.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
tabii, biz burada istişare ve ortak karar alma sürecini ifade ediyorsak
birbirimizi tehdit etmekten sakınarak kendimize
yapılmayacağını düşündüğümüz ifadeleri de kimseye
kullanmamamız gerektiğini düşünüyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tehdit
değil bu.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce, tansiyonun
yükseldiği dönemde tutanaklara bakılacak olursa tarafıma bir
beyanda bulunuldu. Ben bunu yeniden açmak istemiyorum. Yani, kendimize ifade
edilmesini istemediğimiz ayıp ve nezaketsiz kavramları
kullanmamamız gerektiğini düşüyorum.
Eğer biz burada Meclisin mehabetinden, ortak
karar alma sürecinden bahsediyorsak biraz önceki tartışmayı
elbette biz de arzu etmezdik, biz de istemedik. Ancak, daha evvel usul
tartışmalarında benzer şekilde tartışmalar da söz
konusu oldu.
Bugün, hem salgın nedeniyle hem de bütün
grupların hayırlı, başarılı bir çalışma
yapma arzusuyla, beraber ortak karar almıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu karar çerçevesinde,
ortak anlaşma çerçevesinde, yapıcı bir anlayışla
çalışmalarımıza devam edeceğimize inanıyorum. Tüm
grupların da buna katkı sunacağına yürekten inanıyorum.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir cümle
BAŞKAN Bir cümle Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O
tartışma sırasında Sayın Grup Başkan Vekili dedi
ki: Ben size her şeyi söylerim. Şimdi ben tutanakları
istiyorum, herhâlde tutanaklarda geçmiştir. Biz, Divandan buna
ilişkin gereğinin yapılmasını isteyeceğiz.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan
tarafından, Atatürk Havalimanında sahra hastanesi
yapılmasının araştırılması amacıyla
15/4/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bir dakika Sayın
Başkanım.
Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağız.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 19.48
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.37
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 20.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.59
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
Kabul edilmemiştir. sesleri)
Düzeltiyorum efendim: Öneri kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine, bastırılarak
dağıtılan 213 sıra sayılı Kanun Teklifinin 48
saat geçmeden Gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 1inci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 15
Nisan 2020 Çarşamba günkü birleşiminde 213 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine; Genel Kurulun 21, 22, 28, 29 ve 30 Nisan 2020 Salı,
Çarşamba ve Perşembe günleri toplanmamasına, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin çalışmalarına 5 Mayıs 2020 tarihinden
başlamak üzere on gün süreyle ara verilmesine; Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramının kutlanması, günün anlam ve öneminin
belirtilmesi amacıyla Genel Kurulda özel gündemle görüşme
yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 2020
Perşembe günü saat 14.00'te toplanmasına, bu toplantıda
yapılacak görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen
siyasi parti grubu başkanlarına onar dakika, grubu bulunmayan 3
siyasi parti temsilcisine üçer dakika süreyle söz verilmesi ve bu
birleşimde başka konuların görüşülmemesine; 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/4/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Muhammet
Emin Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 213
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 48 saat geçmeden gündemin
"Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 1'inci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
(bugün) birleşiminde 213 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi,
Genel Kurulun 15 Nisan 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde 213 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 16 Nisan 2020 Perşembe
günkü birleşiminde 213 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi;
Genel Kurulun 21, 22, 28, 29 ve 30 Nisan 2020
Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri toplanmaması,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarına 5 Mayıs 2020 tarihinden başlamak üzere
on gün süreyle ara verilmesi,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun
100'üncü yıl dönümünün ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının
kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Genel
Kurulda özel gündemle görüşme yapılması için Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 23 Nisan 2020 Perşembe günü saat 14.00'te
toplanması, bu toplantıda yapılacak görüşmelerde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde temsil edilen siyasi parti grubu başkanlarına
onar dakika, grubu bulunmayan 3 siyasi parti temsilcisine üçer dakika süreyle
söz verilmesi ve bu birleşimde başka konuların
görüşülmemesi,
213 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerin ekteki cetveldeki şekliyle olması önerilmiştir.
213 sıra sayılı Yeni Koronavirüs
(Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2812) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1inci Bölüm |
1 ila 10uncu maddeler |
10 |
2nci Bölüm |
11 ila 18inci maddeler |
8 |
Toplam Madde Sayısı |
18 |
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Engin Özkoç.
Buyurunuz Sayın
Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, gerçekten hem dünya hem de Türkiye çok zor zamanlardan
geçiyor. Bu zor zamanlarda ülkemizde birlik ve beraberlik içerisinde bu
coronavirüs belasından nasıl kurtuluruz, bunun çarelerini
arıyoruz. Sağlık çalışanlarımız gerçekten
hayatlarını tehlikeye atarak çok önemli vazifeler yapıyorlar ama
sağlık çalışanları kadar, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki milletvekilleri de hayatlarını tehlikeye atarak her
türlü bulaşa karşı gerçekten önemli özveride bulunarak
Türkiyenin ihtiyacı olan yasaları çıkartmaya
çalışıyorlar. O yüzden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin her zaman
açık olması, görevini yapıyor olması ülkeye hem moral veriyor
hem de ülkede yaşayan yurttaşlarımız bu dönemde
kendileriyle ilgili her an karar alacak mekanizmanın işliyor
olduğunu görmekten de memnuniyet duyuyorlar. Bu memnuniyete ara
verilmemesi gerekir. Gerekirse bununla ilgili, görüşülecek yasalar yoksa
bile Meclis aç-kapa yaparak görevine devam eder ama uzun süreli aralar,
moralman buradan aldığı desteği, ihtiyaç duyduğu
desteği alamadığından dolayı milletimizi de bir
karamsarlığa sürükler. Türkiye Büyük Millet Meclisi çok
gerekmediği müddetçe bu ara vermelerden vazgeçmelidir.
Ancak, AKP Grubunun
getirdiği öneride 23 Nisanda burada olmamız gerekiyor. 23 Nisanda bu
Meclisin kuruluşunun 100üncü yılını kutlarken gerçekten
yine tüm dünyaya birlik ve beraberliğimizi tesis ettirmemiz gerekiyor. Ben
Meclisin bundan sonraki çalışmalarında hem Türkiyeye
yakışır hem de milletimizin geçmiş tarihine yakışır bir
şekilde çalışmalarına devam edeceğini umuyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Oylaması Yapılacak
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Ardahan Milletvekili
Orhan Atalay ve 73 Milletvekilinin Yükseköğretim Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun açık
oylamasına başlıyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Ardahan
Milletvekili Orhan Atalay ile 73 Milletvekilinin Yükseköğretim Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2778) ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 212) (´)
BAŞKAN - Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını oylama için verilen üç
dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ve
73 Milletvekilinin Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 315
Kabul :
290
Ret :
25(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Rümeysa
Kadak İshak
Gazel
İstanbul Kütahya
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sıraya alınan, Manisa Milletvekili
Uğur Aydemir ve 115 Milletvekilinin, Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213) (´)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 213 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Tatlıoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; Manisa Milletvekili Sayın
Uğur Aydemir Beyin 115 milletvekili arkadaşıyla
hazırladığı 213 sıra sayılı Teklifi
görüşmek, partimizin ve şahsımın görüşlerini aktarmak
üzere huzurlarınızdayım.
Gerçekten vahameti büyük, bu salonu
dolduranların kendi yaşamlarında şahit
olmadıkları derecede bir tehdit atmosferi içerisinde dünya. 2 milyona
yakın hasta, bugün itibarıyla 120 bini aşkın ölüm söz
konusu ve bugün itibarıyla Türkiyede de 1.518 kaybımız var.
Hepsine Allahtan rahmet dileriz.
Bugün Almanyadan gelen olumlu haber de var,
inşallah öyle olur; 20 Nisan itibarıyla mağazaların
açılacağı, 5 Mayıs itibarıyla da okulların ve berberlerin
açılacağına ilişkin haberler var. İnşallah bu
bütün dünya ve Türkiye için de şamil olur.
Ancak, bütün dünyada sosyal hayatın
yanında ekonomik yapıda da çok ciddi bir telaş var çünkü ocak
ayındaki dünya ekonomisiyle ilgili bütün göstergeler martın
başından itibaren revize oldu ve yakın tarihimizde yani çok
yakın tarihte, geçen hafta itibarıyla yeni makrogöstergeler
yayınlanmaya başladı ulusal ve uluslararası kuruluşlar
tarafından.
Daha önce, ocak ayında 3,5 kadar büyümesi
beklenen dünya, artık yüzde 3 kadar bir daralmayla karşı
karşıya şimdilik. Türkiyede; yüzde 3lük bir büyüme beklenen
Türkiyede de yüzde 5lik bir daralma beklenmektedir. Özellikle Avrupada bu
daralma çok daha büyük. Gelişmiş ülkelerde yüzde 6nın üzerinde
ve de en sert daralmanın da Avrupa bölgesinde görülmesi beklenmektedir.
Tabii, bu ne demek? Bu geniş daralma, talep
yönlü bir daralma, talebin üretimi düşürdüğü ve hep beraber
fiyatları düşürerek tekrar talep düşüklüğü şeklinde
bir sirkülasyon oluşturduğu bir daralma. Bu, iş yerlerinin
kapanması demek, daha az alışveriş demek, daha az
satın alma demek, daha az harcama demek, tabii ki daha az gelir demek.
Neticede, çok büyük işsizlik demek, işletmeler için kapanmalar ve
iflaslar demek.
Bu günler de 1929 bunalımıyla
karşılaştırılmaktadır, 2008 krizini
geçeceği, 1929 bunalımı şartlarını da
geçeceği söylenmektedir. O nedenle, bütün ülkeler ekonomik tedbirler
almaktadırlar, acil eylem planları yapmaktadırlar. Türkiye de
tabii olarak acil eylem planları yapmıştır ve
yapmaktadır. 18 Martta ilk Acil Eylem Planı Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından
açıklanmıştır ve o zamandan itibaren bu tür politikalar
kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları
da acil eylemlerle ilgili kendi önerilerini toplumla paylaşmakta ve yol
gösterici olmaktadırlar.
Temel olarak acil eylem planlarının 2 tane
temel ayağı vardır. Birincisi, hane halkının gelir
ihtiyacı karşılanmalı yani maaşlar ve gelir
kesilmemeli. İkincisi de ekonomilerin üretim gücü olan şirketlerin
muhafaza edilmesi ve iflaslarının engellenmesi şeklinde bir
politika üzerine kurulmuştur. Genel olarak ülkeler bu anlamda hareket
etmektedirler ve Türkiyenin de bu anlamda hareket etmesi beklenmektedir ama
peşinen söyleyelim ki 18 Marttaki açıklamayla gördük ki çok zayıf
çalışan bir mutfak var. Türkiyenin toplam gücünü kullanmaktan öte,
dar bir kadroyla ve alanı tartamayan bir kadroyla zayıf bir plan
ortaya çıktığını gördük. İçinde tarımın
olmadığı, içinde turizmin olmadığı ve içinde
hakikaten bugün magazinsel kalacak birtakım tedbirlerin olduğu bir
program. Ve tabii ki durum giderek ağırlaşmıştır
ve ağırlaşmaktadır. Sayın Aydemirin ve
arkadaşlarının sunduğu bu teklif de bunun bir
parçasıdır. Esasında Sayın Maliye Bakanının ve
Sayın Erdoğanın açıklamalarının bir kısmının
bu kanunla gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Yani
aşağı yukarı bir ayı geçmiş bir süre
sonrasında 18 Mart tedbirlerinin bir kısmının hayata
geçirilmesi düşünülmektedir.
Bu teklif 3 ana ayağa sahiptir. Birincisi
finansal destekler, ikincisi idari kararlar, üçüncüsü de araya
sıkıştırılanlar. Her nedense bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden sonra kanun yapma
tekniği ve süreci bozulduğu için gördük ki bakanlıkların
çok sayıda bir kanun havuzu var, böyle bir kanun geldiğinde hemen
araya atma yarışı var. Gerçekten de bu konuda Sayın Lütfi
Elvana, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanına teşekkür ediyor, onu
takdirle karşılıyoruz. Bizim için, hepimiz için ortak bir plan
olması yönünde gayret sarf etti. Bu konuda, grubu bulunan bütün
partilerimizin Plan ve Bütçe Komisyon sözcülerini ve gruplarını da
takdir ediyorum; ortak bir plan yapma konusunda gayret gösterdiler ve
Parlamentomuzda grubu bulunan partilerin tamamı bu konuda maksimum iyi
niyetle bir gayret içerisinde oldular. Ve hepimiz şunu söyledik: Evet, çok
olumlu şeyler var dedik ama hepimizin kendi penceresinden çok ciddi
yetersizliklerin olduğunu da söyledik. Bu çerçeveden
baktığımızda finansal destekler önemli ve bunların
büyük kısmını destekliyoruz ama yetersiz buluyoruz. Zaten
bakın, bütün finansal destekler aşağı yukarı bir
kaynağa dayanıyor, bu kaynak İşsizlik Fonu.
Şimdi, dolayısıyla, bugün bu krizle
birinci derecede mücadele eden AK PARTİnin yöneticileri dönüp 1999
yılındaki 57nci Hükûmete teşekkür etmeliler. Neden? Çünkü bu
İşsizlik Fonu 1999da kuruldu, 1/1/2000 tarihinden itibaren
yürürlüğe girdi. Bugün 136 milyar liralık bir fon var burada.
İçinde para var, yok. Yoksa da paraya çevrilebilir bir fon, bir anlam var.
Aslında AK PARTİ de kendisi 2017de Esnaf
Ahilik Sandığını kurdu fakat geçen dört yıla
rağmen bunu yürürlüğe geçiremedi. Eğer geçirseydi bugün de orada
üç beş bir tasarruf olacak ve gerçekten bu krizin önemli bir finans
ayağı da orası olacaktı. O nedenle, geçmişte
yapılan bu büyük hizmetin altında imzası olanlara gerçekten
hepimiz ve özellikle bugünkü yöneticilerin bir teşekkür borcu var. O
nedenle, geçmişe yönelik konuşurken illaki krizin olmasını
beklememek lazım, temkinli olmak lazım, bir bütün olarak bakmak
lazım.
Bu 136 milyar bugün, Türkiyeye on sekiz yılda
yapılmış ulaştırma altyapılarının
yaklaşık üçte 1ini bulmaktadır
karşılaştırdığımızda, rakam olarak da
öyle söyleyeyim.
Bugün konuşulan rakamlar millî gelirin yüzde
2sidir, 100 milyar lira. Bu toplam maliyet değil, kredilerle beraber. Ama
baktığımızda dünya ekonomilerine, bu gerçekten olması
gerekenin dörtte 1idir. Bunun için Türkiyenin 400 milyar lira civarında
bir minimum kaynağı masanın üzerine koyması
lazımdır, bunun programını yapması lazımdır.
Millî gelirin yüzde 7sinin altında olmayan bir kaynak tahsis etmelidir
Türkiye, edebilir Türkiye. Bu nedenle de bu kaynağı bütüncül bir
program içerisinde ayırmalıdır. Bu meseleye artık bugün
palyatif, taksit taksit bakmanın anlamı yok. Tekrar ediyorum, aksi
takdirde bu kekeme komutanın taarruz emrine benzer. Taarruz emrini verdiğinizde
savaş bitmiş oluyor ve gerçekten 18 Martta alınan tedbirlerin
bir kısmı daha bugün kanunlaşacak. Onu da Sayın Aydemir
akıl etti de böyle bir teklif getiriliyor, hep beraber kurumsal olarak
kendisine de bu konuda bir teşekkür borçlular herhâlde.
Şimdi, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım, içinde para politikalarının, maliye
politikalarının ve bütçe büyüklüğünün olduğu ve yeni makro
hedeflerin bulunduğu bir bütüncül program içerisinde bu tedbirler
alınmalı. Nedir yıl sonu itibarıyla makro hedeflerimiz?
Ondan sonra bu finansal yapılara bakmalı, bu finansal konulara
eğilmeli. Şimdi, bugün zaten geniş anlamda 7 milyon
işsizimiz var. 149 bin iş yerine demişiz ki: Kapat, git. 1
milyon iş yerini bir şekilde kapatmışız ve 7 milyonun
üzerinde yeni işsiz oluşmuş ve kümülatif olarak
baktığımızda 10 milyon hane coronavirüs nedeniyle gelir
eksikliğine düşmüş. Bu gelir eksikliğindeki 10 milyon hane
için de ihtiyaca binaen bir gelir eksikliğini kastediyorum, diğer 10
milyon haneyi ihtiyaç hissetmeyen gelir eksikliğine yazıyorum. 83
milyon 154 bin nüfusun tamamı bir gelir eksikliği içerisindedir,
bunun yarısını ihtiyaç duyanlar olarak ayırıyoruz.
Dolayısıyla bu teklif bir kısım problemimizi çözer,
tamamına yönelik çözümü masamızın üzerine koymamız
lazım. O nedenle biz şöyle dedik: 10 milyon hanenin tamamına iki
aylık kişi başına beş yüzer liralık ödemeler
yapalım, paramız yoksa kupon çıkaralım. Tüketim
kuponları verelim, yıl sonundan sonra, 2021de toplanma döneminde
bunları geri toplarız. Bu da bir borçlanmadır ve doğrusu da
budur hiç ayırt etmeden. Şimdi, bir telaş var, bugün gördük: 2
milyon insana 1.000er lira
Yok, 2 milyon 300 bin lira şöyle
Peki,
bunlar nasıl belirlenecek? Bunlarla ilgili yeni kriterler var. Karman
çorman. Neden? Bütünlük yok, bir plan yok. Ve üretim gücü olarak da,
bakın, 3,5 milyon KOBİmiz var, 13,5 milyon çalışanı
var, toplam, sahipleriyle 16 milyon. Bu KOBİleri ayakta tutmak için
birinci dereceden çalışan başına 10 bin liradan
KOBİlere 135 milyar lira kredi tahsis etmek lazım. Bu krediler
onların işçilerinin ücretlerini ödemesi için değil, işletme
sermayelerini karşılamak için. Yapılan budur dünyada, aklı
başında ülkelerin evvelemirde yaptığı budur. Bir kısmı
batacaktır, batabilir. Bugün, bunun maliyetine bakma sırası
değil, bugün bu kurumları ayakta tutma sırası. Yani 50 tane
işçisi olana 500 bin lira krediyi emre amade etmek zorundayız.
Bütüncül bakmak lazım, bir kere de yapıp bitirmek lazım, parça
parça olmaz.
Bakın, düzenli geliri 5 bin liradan daha
düşük ailelere 10 bin lira krediyi bile henüz veremedik. Zaten normalde
mikro kredide bütün bankalar sırada. Bu tür krediyi vermek için 5 bin lira
geliri var, 10 bin lira kredi istiyor, 36 ay vade.
Çok değerli arkadaşlar, bakın, burada
tarım yok. Hâlbuki bu sene Türkiyede tarım altın olacak çünkü
Avrupa yeni üretimi için organize olamamış durumda. Gelin, bu 2020 yılında bütçeye
koyduğumuz 22 milyar liranın 2019 yılı için olduğu
Aynı miktarın yarısını 2020 yılının ilk
yarısında dağıtalım. Gelin, bu yıla mahsus olarak
çiftçilerimizin mazotlarından vergiyi almayalım, lojistikten
almayalım.
Bakın, bu tarım bunu kazandırır,
biz üretimimizi ayakta tutarsak 2021 yılındaki ekonomik serpme
bunların önemli bir kısmını kazandıracaktır.
Keşke Türkiye kırılgan bir dönemde buna yakalanmasaydı.
Bakın, Türkiye, 2012 yılında buna yakalansaydı, bu
problemlerimizin beşte 1ini ancak konuşurduk. Neden? O gün 12 bin
dolarlık millî gelire sahip bir Türkiye vardı. O gün, bugünkü
Türkiyeden toplam 240 milyar dolar daha zengin bir Türkiye vardı; onu
daha rahat fonlayabilirdik. Ama bugün çok daha fakir bir Türkiye var ve
ekonomik dengesi çok daha bozuk bir Türkiye var, kırılgan bir Türkiye
var. Bütün bunlarla beraber bizim ricamız şudur temel olarak. Bu
duruma Sayın Erdoğan AK PARTİ Genel Başkanı olarak
değil, Cumhurbaşkanı olarak inisiyatif almalıdır.
Artık Hükûmet refleksiyle değil, devlet refleksiyle hareket etmek
mecburiyetindeyiz. Devlet refleksi toplam siyasetin gücünü kullanır,
devlet refleksi bütün toplumun gücünü kullanır, böyle daha rahat başarılı
oluruz. Samimiyetle söylüyorum, siyasi parti genel başkanı
söylemiyle, bu işteki toplam maliyetimiz ve birinci derecede AK
PARTİnin maliyeti çok daha yüksek olur. Bu kadar
buyurganlığı taşımaz bugünkü konjonktür; bu kadar
yukarıdan bakmacılığı, siyasi
tavırlığı, ayırmacılığı, normal
politik tavırları taşımaz ve
taşımadığını hep beraber göreceğiz.
Bakın, ne yaparsak yanlış oluyor. Neden? Çünkü, sarayla sokak
arasında çok ciddi bir makas var. Dün onları önden takip eden bir
siyasal akıl, bugün arkadan bile yetişemiyor. Bunu burada samimiyetle
çözüm arayan bir siyasi partinin düşüncesi olarak aktarıyoruz.
Bu çerçevede 4 madde de ciddi
itirazlarımız var ama birisinde çok ciddi. Çok değerli
arkadaşlar, bunlardan 7nci maddede ücretsiz izin. İş yerleri
kapatılanların işsizlik sigortasına dayalı kısa
çalışma ödeneğinden asgari ücretlilere 1.752 lira veriyoruz.
Fakat bundan yararlanamayanların, ücretsiz izne
çıktığında verdiğimiz para 1.170 lira ve bundan bile
damga vergisi kesiyoruz, 1.068 liraya düşüyor 39 lira 24 kuruş.
Gelin, bunu da kısa çalışma ödeneği seviyesine
çıkaralım, 1.752 liraya. Bu insanları bir dilim ekmek
parasına muhtaç bırakmayalım. Devlet olmak bugün içindir, bugün
yoksan anlamın da yok. Yıllarca devleti için fedakârlık yapan
milletini, çalışıp vergisini vereni, askere gidip
kanını dökeni, vatanını bekleyenini muhtaç
bırakmayacak bir devlete ihtiyaç var bugün. Bugün yoksan, olma bir daha!
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
İkincisi; bakın, şirketlere kâr
dağıtımına yüzde 25 sınırlama getiriyorsunuz. Bu
üç nedenle sıkıntılı: Bir; gerisinde bir sermaye kontrolü
endişesi uyandırıyorsunuz, bu çok tehlikeli. İki; bir
firmanın, bir grubun grup şirketleri var, 4 tane şirketi var,
1i zarar ediyor, 2si kâr ediyor. Şimdi, bu adam, bu yönetim bu zarar
eden firmaya bu kâr eden firmadan kâr aktarmasın mı, sermaye
aktarmasın mı? Aktaracak. Ama biz diyoruz ki: Yok; sen git, bankadan
kredi al. Ee, bunu ne yapacağız? Bunu burada tut. Böyle olmaz.
Bu işlere karışmayın. Devlet bu işlere
karışmaz. Üç -çok önemli, gerçekten- Türkiye Varlık Fonuyla
ilgili bir inisiyatif. Bu Varlık Fonunun herhâlde başında
Sayın Erdoğan olduğu için, Cumhurbaşkanı olduğu
için hiçbir denetime tabi değil; ne özel hukuka tabi ne kamu hukukuna
tabi. Bunun adını ne koyarsanız koyun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Ben iki
dakika ilave isteyeceğim.
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Tatlıoğlu.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Burada,
bakın, Varlık Fonunun şirket kurtarma talebini İYİ
PARTİ yaptı Genel Başkan Meral Akşener kamuoyuyla
paylaştı; dedi ki: İşletme sermayesi diye değil,
borçları nedeniyle zor duruma düşen şirketleri
Varlık Fonu
hisse almalı ama onların sahipliğini know-howını
korumalı. Yani borç, hisse takası yapmalı, bir müddet sonra
işletme bunu geri alabilmeli. Bu, şirket kurtarmadır. Bu teklif,
kişi kurtarma bakın. Siz, stratejik olarak önemli şirketlerin
batmasını önlemek için Varlık Fonuna alıyorsunuz. Nedir
bunun kriteri? Bugün konuştuk hep beraber Varlık Fonu Genel Müdürüyle.
Yok bunun kriteri. Acaba bunlar, 46 milyar dolar kredi riski bulunan enerji
şirketleri mi? Acaba bunlar, istediği rantabiliteyi bulamayan
İstanbul Havaalanı şirketi mi? Nedir? Bunlardır demiyorum
ama bu tür mülahazata bile yer açmamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Devlet
bir kanun koyuyorsa sınırları belli olmalı hukuk budur.
Neye tabi olacağı belli olmalı, keyfîlik olmaz. Bakın,
buradan başarısız projeleri ve kamuoyunda yandaş bilinen
firmaları Varlık Fonuna ekleyerek çıkarsanız 83 milyon 154
binin eli bu kanuna evet diyenlerin yakasındadır. Tam bu kadar
söylüyorum böyledir demiyorum, eğer böyle olursa diyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar.) Böyledir demiyorum,
böyle olursa diyorum.
Son olarak; çok değerli arkadaşlar,
hepimiz rahatsızız. Bu tür dönemlerde basit, işte, 50
liralık malı 150 liraya satanlara, üç-beş stok yapanlara
Ama
bu, ekonomiye kalıcı bir fiyat kontrol sistemi getirmez ve
baktık bugün, dinledik, bunu getirenlerin referansları 2018deki
patates, soğan meselesi. Çok açık, siz bu patates, soğan
meselesini yönetemediğiniz için ülke oraya geldi. Yani bu ülke 1970lerde
ithal mallara sıraya girdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
İSMAİL TATLIOĞLU (Devamla) Ya,
patatese, soğana sıraya girmek
Yönetemedi
Bugün buna dayalı,
bugün üç-beş yanlış davranışa dayalı ekonomide
bir fiyat kontrol mekanizması yaratamayız. Bakın, bu, 70lere
dönmektir. Polis copuyla, kanunla ekonomi olmaz; nasıl talimatla
istihdamı yükseltemedik, işsizliği derinleştirdiysek
ekonomi işlemez hâle gelir. O nedenle, bu 4 konunun tekrar
değerlendirilmesini talep ediyoruz.
Bunların dışında, hep beraberiz
ve bütün desteklere olumlu oy kullanıyoruz; yetersiz buluyoruz ama olumlu
oy kullanıyoruz.
Çok değerli arkadaşlar, hepinizi bu
duygular içerisinde saygıyla selamlarım. İnşallah, iyi
günlerde, coronavirüssüz günlerde, mutlu ve iyi bir Türkiyede buluşuruz.
Saygılar sunarım. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çakırözer, İç
Tüzük 60a göre yerinizden söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
59.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun FOX TVye üst limitten
idari yaptırım ve program durdurma cezaları vermesinin kabul
edilemez olduğuna, sokağa çıkma yasağı dönemlerinde
vatandaşların gazetelere ulaşabilmesi ve basın
kuruluşlarının coronavirüs salgını sebebiyle
oluşan mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun FOX TVye üst
limitten idari yaptırım ve 3 kez program durdurma cezaları kabul
edilemez. Fatih Portakalın söylediklerinin nesi yanlış?
Belediyelerimizin halkımızın ihtiyaçları için
başlattıkları kampanyalar engellenmedi mi? Eskişehir
Büyükşehir Belediyesinin, Odunpazarı Belediyesinin fakir
fukaranın karnını doyuran aşevleri kapatılmadı mı?
Diyanet hiç olmadığı kadar siyasallaşmadı mı?
Bunların nesi doğru değil? Bu ceza ve benzer biçimde TELE1e,
Halk TVye, Haber Global kanallarına verilen cezalar basın
özgürlüğüne, haber alma hakkına darbedir.
Değerli milletvekilleri,
halkımızın sokağa çıkma yasağı dönemlerinde
gazetelerine ulaşabilmesi önemlidir, hayatidir. Gazete; ekmek gibi, su
gibi hayati ihtiyaçtır. İçişleri Bakanlığı,
sokağa çıkma yasağı dönemlerinde gazete bayilerinin
sınırlı saatlerde de olsa açık kalmasını
sağlamalı, matbaa çalışanları ve
dağıtım araçlarına gerekli çalışma izinleri
verilmelidir. Basın İlan Kurumu darboğazdan geçmekte olan
gazetelere maddi destek sağlamalı, yerel basına KOSGEB kredisi
verilmeli, yerel kanalların TÜRKSAT uydu bedelleri, RTÜK payı ve
frekans bedelleri düşürülmeli ve salgın sonuna kadar da
ertelenmelidir. Kamu spot yayınlarını ücretlendirmek suretiyle
TÜRSAT ve RTÜKle mahsuplaşma imkânı sağlanmalıdır.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi de Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, yüksek heyetinizi hürmetle
selamlıyorum.
İnsanlık tehdit düzeyi çok yüksek,
aynı zamanda da görünmeyen bir felâketle kesintisiz ve kıyasıya
boğuşmaktadır. Dünya ayaktadır, alarm zilleri her ülkede
çalmaktadır. Covid-19 hastalığı bulaşıcı
özelliğinden dolayı tehlike saçmakta; kıtalara, ülkelere, insan
bedenlerine sıçrayıp sirayet etmektedir.
Türkiye hastalık ortaya çıkar çıkmaz
engelleyici tedbirleri sıkı bir şekilde almaya dikkat ve
titizlikle özen göstermiştir. Nitekim, 6 Ocak 2020de Sağlık
Bakanlığı bünyesinde bir operasyon merkezi kurulmuş, 10
Ocak 2020de de Bilim Kurulu teşekkül ettirilerek ölümcül virüsün
gelişmesi sıcak takibe alınmıştır.
Sağlık Bakanlığı süreci etkili bir şekilde
yönetmekte; kamuoyu doğru zamanda, isabetle bilgilendirilmektedir. Devlet
tüm kurum ve kurullarıyla seferber edilmiştir. Hükûmet, tarihî
nitelikli görevini başarıyla yerine getirmektedir.
Türkiye salgına nispeten daha
hazırlıklı yakalanmıştır. Hastanelerimizde yatak
sayısı, yoğun bakım ünitesi, teşhis ve tedavi
konusunda herhangi bir sıkıntımız yoktur. Şu ana kadar
hem sağlık hizmetleri hem gıda ve temizlik maddeleri tedariki
hem de kamu güvenliği bakımından kayda değer bir meseleyle
karşılaşılmamıştır. Sağlık
malzemelerinin üretimi ve tedariki konusunda da şu ana kadar ciddi bir
sıkıntı olmamıştır. Türkiye kendi
ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra tüm
imkânlarıyla diğer ülkelerin de yanında olmaya
çalışmaktadır.
Türk milleti dünyayı sarıp sarmalayan
Covid-19 hastalığını Allahın izniyle yenecek
dirayete, deneyime ve bilimsel zihniyete sahiptir. Türkiyenin her yöresinde
üstün bir adanmışlıkla görev yapan doktorlarımıza,
hemşirelerimize ve bütün sağlık personelimize güvenimiz ve
desteğimiz tamdır. Unutmayalım ki henüz aşısı ve
kesin tedavisi bulunmayan Covid-19 hastalığından korunmanın
en gerçekçi yolu bulaşmasına mâni olmaktır. İnsan ve toplum
sağlığı için yapılacak fedakârlıklar
geleceğimizi de kesinlikle güvenceye alacaktır.
Dolayısıyla, mikrobun kırılması için Sağlık
Bakanlığının tavsiye ve tembihlerine aynen riayet etmek
insan ve toplum sağlığı açısından mecburiyettir.
Bugün itibarıyla ülkemizde vaka sayısındaki artış
hızı sabit kalma eğiliminde olup vaka sayısı
69.392ye, ölüm sayısı ise 1.518e ulaşmıştır.
Covid-19 salgınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Ayrıca, tedavi gören kardeşlerimize acil şifalar
temenni ediyorum. Sağlık çalışanlarımız, güvenlik
görevlilerimiz başta olmak üzere bu süreçte insanlarımıza destek
olmak için canla, başla hizmet eden herkese
şükranlarımızı sunuyoruz.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
hastalığıyla mücadelede ülkemiz, ihtiyaç duyulan her
teşebbüs ve girişimi tereddütsüz ifa etmektedir. Elbette, Covid-19
salgınının yol açtığı sosyal ve ekonomik olumsuz
sonuçlar olmaktadır, daha da olacağı görülmektedir. Bu kapsamda
da ekonomik ve sosyal önlemler peş peşe alınmaktadır. Sayın
Cumhurbaşkanımızın 18 Mart günü
açıkladığı Ekonomik İstikrar Kalkanı Destek
Paketi, toplamda 100 milyar liralık bir kaynağı hemen devreye
almıştır.
Ücretli çalışanlardan esnaf ve
sanatkârlara kadar her kesimi kapsayan, istihdamın korunmasını
merkeze alan pek çok ekonomik tedbir hayata geçirilmiş, geçirilmektedir.
İstihdamın sürmesini sağlamak için esnafımıza,
sanatkârımıza, küçük ve orta ölçekli işletmelerimize,
ihracatçılarımıza pek çok erteleme ve destek düzenlemesi
uygulamaya konulmuştur.
Bu süreçte en büyük önceliğimiz,
vatandaşlarımızın geçim sıkıntısına
düşmeden temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesini
sağlayabilmektir.
Covid-19 salgınının sosyal ve
ekonomik hayata olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla
hazırlanan bu kanun teklifiyle de çok önemli düzenlemeler
yapılmaktadır. Özellikle, çalışanlara ve bu süreçte
işten çıkarılanlara yönelik düzenleme büyük önem
taşımaktadır. Bu düzenlemeye göre, işten çıkarmalar üç
ay süreyle yasaklanmakta ve bu süre içinde ücretsiz izne çıkarılma
uygulaması getirilmektedir. İşsizlik ödeneği ve kısa
çalışma ödeneğinden yararlanamayan yahut bu süreçte ücretsiz
izne çıkarılanlara 1.177 lira nakdî ücret desteği verilmesi
öngörülmektedir. Dolayısıyla 15 Mart 2020 tarihinden sonra işten
çıkarılanlardan işsizlik ödeneği ve kısa
çalışma ödeneğinden yararlanamayanlara 1.177 lira nakdî ücret
desteği verilmesi sağlanmaktadır.
Yine ücretsiz izne çıkarılacak olanlar da
1.177 lira nakdî ücret desteğinden yararlanacaktır. 1.177
liranın bir ailenin geçimini sağlamada yetersizliği açıktır.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonundan da mutlaka sosyal yardım desteği
yapılmalıdır. Hazine ve Maliye Bakanlığı geçen
hafta yaptığı açıklamada: Dar gelirli 2,1 milyon aileye
sağlanan bin lira nakdî yardımı yeni 2,3 milyon aileyle birlikte
toplamda 4,4 milyon aileye vereceğiz. Ücretsiz izne çıkarılan
vatandaşlarımız merak etmesin, onlar için de maaş
desteği başlatacağız. demiştir. Böylelikle sadece
nakdî ücret desteği geliri olan, başka bir geliri olmayan ailelere de
nakdi yardım yapılacağı anlaşılmaktadır.
İşten çıkarılmış, işsizlik ödeneği ve
kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan yahut ücretsiz izne
çıkarılan çalışanlarımız destek almak için
mutlaka gerekli başvuruları yapmalıdır. Hiçbir
vatandaşımız Ben yararlanamam. dememeli, kendilerine
devletimiz tarafından sağlanan destek ödemeleri onların
hakkı olup alabilmek için mutlaka başvurmalıdır.
Yine Hazine ve Maliye Bakanının önceki gün
verdiği bilgiye göre kısa çalışma ödeneğine 200 bin
firma, 2 milyondan fazla çalışan için müracaat etmiş, bu
müracaatın 700 bini onaylanmıştır. Kanun teklifiyle
kısa çalışma başvurularının işverenlerin
beyanı doğrultusunda ödemelerinin gerçekleştirilmesi
düzenlenmektedir. Böylelikle kısa çalışma ödemeleri
hızlandırılmaktadır.
Coronavirüsten olumsuz etkilendiği gerekçesiyle
kısa çalışma ödeneği talep eden esnafımız,
bağlı olduğu İŞKUR birimine elektronik posta yoluyla
başvuru yapabilmektedir. İş yerindeki haftalık çalışma
sürelerini geçici olarak en az üçte 1 oranında azaltan veya süreklilik
koşulu aranmaksızın iş yerinde faaliyetini tamamen veya
kısmen en az dört hafta süreyle durduran esnafımız, kısa
çalışma ödeneğinden faydalanmak için bulunduğu ildeki
İŞKURa başvuru yapmalıdır. Hiç kimse Kısa
çalışma ödeneğinden ben yararlanamıyorum. dememeli,
iş yeri kapanan her esnaf mutlaka müracaat etmelidir.
Alınan tedbirlerle 2 milyondan fazla mükellefin
muhtasar, KDV ve prim ödemeleri altı ay ertelenmiştir; 2 milyona
yakın gelir vergisi mükellefi mücbir sebep hâli kapsamına
alınmıştır. Vergi kolaylıkları tüm sektörlere
değil, sadece mücbir sebep tanımındakilere
sağlanmaktadır. Bu, yeterli değildir cirosu belli bir
oranın altına düşen herkese kolaylık
sağlanmalıdır. Mücbir sebep kapsamı belirlenirken bir
sektörde ne kadar üretim kaybı olduğu da dikkate alınmalıdır.
Ayrıca, seçilen sektörlerin tedarik zincirlerinin nasıl
etkilendiği de mutlaka hesaba katılmalıdır.
Dolayısıyla alınan tedbirlerin işletmelerimizin olağan
faaliyetlerinin sürdürülebilirliği anlayışıyla formüle
edilmesi gerekmektedir. Çünkü salgının etkisi geçtiğinde üretime
hızla ve sorunsuz geri dönebilmemiz lazımdır. Ayrıca, 25
bin liralık esnaf destek kredisi ve kredi kartı, zor durumda olan tüm
esnafımıza mutlaka ve ivedilikle verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle
yapılan başka önemli düzenlemeler de bulunmaktadır. Şöyle
ki Hazine ile Milli Parklar ve Orman Genel Müdürlüğü
taşınmazlarına ve izinlerine ait satış, kira ve
ecrimisil borçları ile KYK kredi borçları üç ay ertelenmekte ve
ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler hâlinde faizsiz tahsili
öngörülmekte, ayrıca bu süreyi üç ay daha uzatma yetkisi verilmektedir.
Konutlara ve faaliyetleri durdurulan iş yerlerine ilişkin su
faturası borçları ile belediye taşınmazlarına ait kira
borçlarının belediyeler tarafından üç ay ertelenebilmesi,
ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler hâlinde ve faizsiz tahsili
ve bu süreyi üç ay daha uzatabilme yetkisi verilmektedir.
Belediye taşınmazlarındaki
faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunmayan işletmelerden,
faaliyette bulunmadığı döneme ilişkin olarak kira bedelleri
ile ilan, reklam ve çevre temizlik vergilerinin, faaliyetleri durdurulan veya
faaliyette bulunmayan dönemlere isabet eden kısımlarının
alınmaması öngörülmektedir.
Belediyelerce toplu taşıma faaliyetleri
için üç ay süreyle gelir desteği ödemesi yapılabilmesi, ruhsat, izin,
hat kirası borçlarını faizsiz olarak üç ay erteleyebilmesi ve
ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler hâlinde faizsiz tahsili
öngörülmekte, ayrıca bu süreleri üç ay daha uzatma yetkisi verilmektedir.
Belediyelerin gelir vergisi tevkifatı ödemeleri
ile sosyal sigorta prim ödemeleri üç ay süreyle ertelenmekte ve ertelenen süre
kadar aylık eşit taksitler hâlinde faizsiz tahsili öngörülmekte,
ayrıca bu süreyi üç ay daha uzatma yetkisi verilmektedir.
Ayrıca, yaşlılar ile engellilere
yapılan yardımların üç ay süreyle gelir ölçütleri ile
ağır engellilik şartı aranmadan yapılması ve bu
süreyi üç ay daha uzatma yetkisi verilmesi, tarım satış
kooperatifleri birliklerinin destekleme ve fiyat istikrar fonu kaynaklı
kredi borçlarının 2020 yılına ait taksit ödemesinin 2021
yılına ertelenmesi, TEDAŞ'ın elektrik tüketiminden
kaynaklanan, daha önce yapılandırılmamış
alacaklarının yeniden yapılandırılması,
Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında verilen lisansların
geçerlilik süresinin bir yıl uzatılması, AR-GE ve tasarım
merkezleri ile teknoloji geliştirme bölgelerinde yürütülen faaliyetlerin
geçici süreyle bölge dışından da yürütülmesine izin
verilebilmesi, finansal açıdan zor duruma düşecek büyük
kuruluşların Türkiye Varlık Fonu ve şirketlerince sermaye
yoluyla desteklenebilmesi, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk
yapanlara idari para cezası verilmesi, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği, kooperatifler, dernekler ve tarımsal üretici birlikleri gibi
çeşitli kuruluşların genel kurul toplantıları ile 2020
yılında yapılması gereken muhtarlık seçimlerinin
ertelenmesi gibi düzenlemeler de yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
istihdamı korumak ve özellikle küçük işletmeleri, esnafı,
ticaret erbabını, çiftçiyi, kendi işinde çalışan
kişileri desteklemek açısından yeni adımlara ihtiyaç
vardır. Kredi erteleme, ödemeler ve kısa çalışma
ödeneği gibi verilen destekler nefes aldırsa da hâlen atılması
gereken adımlar bulunmaktadır. Elektrik, doğal gaz
faturalarında ve akaryakıtta kayda değer bir indirim
sağlanması tüm esnafımıza nefes aldıracak önemli bir
destek olacaktır. Oda, borsa ve birlik aidatlarında indirime
gidilmeli, oda ve borsa gelirlerinden kamuya yapılan kesintiler altı
ay ötelenmelidir. Türk Hava Yolları kargo ücretlerinde indirim
yapılmalı, limanlardaki ardiye ve demuraj ücretleri
düşürülmelidir.
Taşıma sektöründeki tüm
esnafımız büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Bugüne
kadar kendi kısıtlı imkânlarıyla hizmet eden
esnafımızın dayanma gücü kalmamıştır. Nakliyeci
esnafımıza vergisiz akaryakıt verilerek bu zor zamanda
desteklenmelidir. Kamyon, otobüs, servis, dolmuş, taksi esnafına
doğrudan gelir desteği yapılmalıdır. Ticari araçlarda
motorlu taşıtlar vergisinin 2nci taksiti
alınmamalıdır. Zorunlu trafik sigortalarında prim indirimi
yapılmalıdır. Esnaf ve çiftçimizin sosyal güvenlik prim borcu
olup olmadığına bakılmaksızın eczanelerden ilaç
alabilmesinin önü açılmalıdır.
Coronavirüsle etkin mücadele yanında,
tarımsal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması ve
gıda arz güvenliğinin korunması büyük önem arz etmektedir. Bu
çerçevede, hazineye ait tarım arazilerinin çiftçilerimizin
kullanımına açılmasını, Bitkisel Üretimin
Geliştirilmesi Programı kapsamında tüm ekilebilir arazilerin
üretime katılması için üreticilere tohumların yüzde 75inin hibe
edilecek olmasını çok önemli buluyoruz; ancak tohumu alan çiftçinin
ekim yapmak için mazot, gübre, ilaç kullanması gerekmektedir.
Tarımsal girdilerin fiyatlarıysa sürekli artmaktadır.
Çiftçilerimizin birçoğu bu artışlar karşısında
çaresiz kalmıştır. Çiftçimizin mazot, gübre, ilaç, yem gibi
girdileri uygun fiyatla sağlanmalı, üretilen ürünlere alım
garantisi verilmelidir. Tarımsal sulamada kullanılan elektrik için
daha düşük tarife belirlenmeli, elektrik fatura bedellerinin hasat
sonrası tahsili sağlanmalıdır. Tarımsal su
kullanım ve elektrik borçları faizsiz ertelenmeli, tarımsal
desteklere konulan blokeler kaldırılmalı, salgın süresince
sulama hizmetleri ücretsiz verilmelidir. Çiftçilerin tarım kredi
kooperatifleri ve Ziraat Bankasına olan kredi, anapara ve faiz ödemeleri
bir yıl faizsiz ertelenmeli, uzun vadeli
yapılandırılmalı, çiftçilere sıfır faizle kredi
verilmelidir. Ayrıca bu mevsim yoğunlaşan ekim ve sulama gibi
faaliyetlerini yapabilmeleri için tarlasına giden çiftçimiz, sokağa
çıkma yasaklarından muaf tutulmalı varsa verilen cezalar iptal
edilmelidir.
Son olarak, medyamıza yönelik
alınması gereken önlemlerle ilgili beklenti ve önerileri dile
getirmek istiyorum. Covid-19 salgını medya sektörünü de olumsuz etkilemiştir.
Sektöre ve özellikle de çok zor durumda olan yerel medyaya acilen destek
verilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda yerel medya şirketleri KOBİ
kapsamında Kredi Garanti Fonu veya KOSGEB kredi ve desteklerinden
yararlandırılmalıdır, vergi ve SGK prim borçları en az
bir yıl süreyle ertelenmelidir, reklam ve ilan faturalarından
alınan KDV ile Basın İlan Kurumu payı düşürülmelidir,
telif bedelleri başta olmak üzere RTÜK payı ile frekans bedelleri bir
süre alınmamalıdır. TÜRKSAT uydu bedeli ödemeleri bir süre
ertelenmeli ve indirim yapılmalı, kamu spotları
yayınları ücretlendirilmek suretiyle TÜRKSAT ve RTÜKle
mahsuplaşması sağlanmalıdır. Toplumsal mesaj içeren
devletin duyuruları ilgili bakanlıkça resmî ilan olarak
yayınlatılmalıdır. Kamu kurumlarının resmî ilan
statüsünde olmayan reklamlarına ayrılan bütçenin asgari yüzde 30u
yerel medyaya ayrılmalıdır. Gazete basımında
kullanılan kâğıt, kalıp ve mürekkep gibi ithal malzeme
maliyetlerinin kur artışlarından etkilenmemesi
sağlanmalı ve gümrük vergileri tamamen
sıfırlanmalıdır. Toplumu yakından ilgilendiren
belediye meclisi ve encümeni ile il genel meclisi ve hizmet birlikleri karar ve
duyuruları resmî ilan olarak her şehirde yerel gazetelerde
yayımlanmalıdır. Hayatlarını tehlikeye atarak görev
yapan gazeteciler ve medya çalışanları ücretlerini
sağlıklı olarak alamamaktadır. Basın
çalışanlarına ve işsiz kalanlara Basın İlan
Kurumu vasıtasıyla maaş desteği verilmelidir. Ayrıca,
tüm medya çalışanlarına bir yıllık
maaşlarının yarısı kadar, isteğe bağlı
olarak, uzun vadeli faizsiz kredi desteği sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, corona musibetini
aklın, bilimin ve doğanın gücüyle yeneceğimizden hiç
kimsenin şüphesi olmamalıdır. Geçmişte daha müşkül
anlarda bile yeise ve yılgınlığa kapılmayan Türk
milletinin bu virüs kuşatmasını da yaracağına
inanıyorum. Telaşa gerek yoktur, korkuya lüzum yoktur. Nitekim, Allah
bes, baki, hevestir. Hükûmet görevinin başındadır, gerekli bütün
önlemleri sırasıyla almaktadır. Bugünler geçecektir, hayat
normale dönecektir, Türkiye bugünkü karanlıktan güçlenerek
çıkacaktır. Aziz milletimiz metin ve müsterih olsun, Türk devleti her
güçlüğün üstesinden gelmeye muktedirdir. Ekonominin çarkları dönecek,
risklerle dolu bu dönem mutlaka aşılacaktır. Bilinmelidir ki
karşımızdaki zorluğu el ele verip güç birliği yaparak
Allahın izniyle atlatacağız. Bunu başaracağız,
birlikte başaracağız. Bu felaketten daha da güçlenerek
çıkacağız. Zira, biz Türk milletiyiz, biz Türkiyeyiz. Biz, bize
yeteriz Türkiyem.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun teklifine
destek verdiğimizi belirterek saygılarımı sunuyorum,
sağlıklı günler diliyorum. Yüce Rabbim yâr ve
yardımcınız olsun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sizin
Başkanlığınızda ilk konuşmamı
yapıyorum; görevinizde başarılar diliyorum öncelikle.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bütün dünya
coronavirüsle yatıyor, coronavirüsle kalkıyor ve bütün dünya
devletleri ve bütün dünya parlamentoları coronavirüsle ilgili çok önemli
tedbirler alıyor. Coronavirüs krizi başladığı anda,
partimiz, bu konuda alınacak tedbirlerle ilgili defalarca önergeler verdi.
Biz de Plan ve Bütçe Komisyonunu alınabilecek ekonomik ve sosyal
tedbirleri görüşmek üzere ivedi olarak toplantıya
çağırdık defalarca. Ancak maalesef, Plan ve Bütçe Komisyonu bu
konuda toplanmadı. Bu bir millî mesele. Evet, küresel bir mesele ama
bunun millî çözümlerini bulmak üzere Parlamentomuz devreye geçmeli; bütün
siyasi partiler uzlaşmayla 83 milyon vatandaşımızın
ekonomik, sosyal ve sağlık meseleleriyle ilgili dertlerine çözüm
bulmalı. dedik. Oralı olmadınız. Ne dediniz? Saraydaki
beyefendi bilir, bir de onun damadı bilir. Yani 2 kişinin
aklıyla bütün ekonomik ve sosyal tedbirleri
alacağınızı öngördünüz.
Bakın, bütün dünya devletleri,
vatandaşına Evde otur. diyor ama şunu diyor: Evde otur,
sağlığına bak. Ama aynı zamanda şunu söylüyor:
Bütün temel ihtiyaçların benim güvencemde. Biz ne diyoruz arkadaşlar?
Ben söyleyeyim. Hani Ben bilirim. diyen Tayyip Erdoğan ve damadı,
ilk getirdiği pakette şunları getirdi arkadaşlar: Uçak
biletlerinde KDVyi yüzde 1e indiriyorum. dedi. Düşünebiliyor musunuz
arkadaşlar? Uçak biletlerindeki KDVyi yüzde 1e indiriyorum. dedi. O,
yüzde 1e indirdi ya bir hafta sonra bütün uçaklar yere indi, hiçbir uçak
uçmuyor. Başka ne dedi? Otellerde konaklama vergisi
almayacağım. dedi. Ne öngörü ama! Bir hafta sonra bütün oteller
kapandı. Başka ne dedi? Ev alana, kredi oranını yüzde
80den yüzde 90a çıkarıyorum. dedi. Allahınızı
severseniz, şu anda ev almayı düşünen herhangi bir kimse var
mı? Herkes ekmek derdinde, iş, aş derdinde. Bir de ne vadetti;
meşhur, o paket onunla yaftalandı? Kolonya vadetti, vatandaşa yalnızca
kolonya vadetti. Değerli arkadaşlar, herhâlde o kolonyaya da çok az
vatandaşımız ulaştı. Başka da bir tedbir yoktu o
torbada. İşte, bir adamın aklıyla ve o adamın
damadının aklıyla bu kadar paket çıkıyor. Oysa Meclis
devreye girseydi, emin olun, bütün partiler bir arada, Plan ve Bütçe
Komisyonundaki bütün değerli arkadaşlarımla birlikte
muhteşem paketler yapabilirdik, muhteşem yasa teklifleri alabilirdik;
vatandaşımızın ekmeğini, işini,
aşını ve temel ihtiyaçlarını güvence altına
alabilirdik.
Değerli arkadaşlar, vatandaşlara
Evde kalın. diyorsunuz değil mi; her gün çıkıyor
Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanı, herkes Evde
kalın. diyor ama vatandaşın temel bir açmazı var, bunu
göremiyorsunuz. Vatandaş diyor ki: Ben evde kalırsam açlıktan
öleceğim ama sokağa çıkarsam, işe gidersem de coronadan
öleceğim. Bari ben ekmeğimi arayayım da belki corona beni
öldürmez ama evde kalırsam beni açlık öldürür. Bir de tır
şoförü arkadaşımız vardı, hepiniz
izlemişsinizdir. Beni corona öldürmez belki ama sizin bu düzeniniz öldürür.
dedi tır şoförü arkadaşımız. İşte, sizin bu
düzeniniz, vatandaşlarımızın
sağlığını da işini de aşını da
huzurunu da maalesef tehdit ediyor.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, ilk
pakette patronların keyfini yerine getirmeye kalktı Sayın
Erdoğan, başka da kimsenin keyfi yerinde değildi ve temel
ihtiyaçları güvence altına almak için maalesef hiçbir adım
atmadı ve ne dedi? Biz bize yeteriz dedi. Gördük Biz bize yeteriz
diyen beyefendiyi, hemen bir IBAN numarası verdi. Düşünün ki bütün
dünya devletleri vatandaşının banka hesap numarasını
alıp o hesap numaralarına para yatırırken, beyefendi, hani
Dünya lideriyim. diyen beyefendi vatandaşına IBAN numarası
verdi, kendinin, şahsının IBAN numarasını verdi ve
vatandaşından para istedi arkadaşlar. Ya, düşünebiliyor
musunuz, sarayda oturan kirada oturan, o sıvasız evlerde oturan
vatandaşından para istiyor. 1.000 odalı sarayda oturuyor
bakın, yetmiyor, Marmariste hâlâ 300 odalı yazlık saray
inşaatı tam gaz devam ediyor, haberini aldık. Van Ahlattaki
saray inşaatı devam ediyor, Marmariste denizde yüzmesi için bir
yüzen saray inşaatı devam ediyor, beyefendinin 14 tane
uçağı daha duruyor orada, 1 tanesini bile satmadı, yetmedi geçen,
hafta 14 tane daha lüks araba kiralamış beyefendi. Düşünebiliyor
musunuz? Bir Cumhurbaşkanı vatandaşından fedakârlık
isterken önce ne yapar? Ben yazlık saray inşaatını
durdurdum. der, Yüzen saray istemiyorum. der, 14 tane
uçağımın bari 13 tanesini satıyorum. der, Lüksten,
şatafattan vazgeçiyorum. der, önce kendi tasarruf eder, sonra kendi
vatandaşından fedakârlık bekleyecekken maalesef arkadaşlar
hiçbirinden vazgeçmiyor, tercihlerinden vazgeçmiyor ve
vatandaşımızdan, kirada oturan vatandaşımızdan,
sarayda oturan bir Cumhurbaşkanı para bekliyor arkadaşlar.
İşte, budur vicdansızlık.
Başka ne tercihi var Sayın
Cumhurbaşkanının? Yandaşlarına akan kaynaktan asla
vazgeçmiyor; bütçeden on milyarlarca lira 5 yandaş müteahhidine akmaya
devam ediyor, vatandaşının geçmediği köprülerin,
geçmediği tünellerin parası yandaşlara akmaya devam ediyor;
bunlardan vazgeçmiyor.
Başka neden vazgeçmiyor? Güvenlikçi
harcamalardan vazgeçmiyor. Bütçede 200 milyar TL güvenlikçi harcamalara gidiyor
arkadaşlar. Ya, toplumsal barışı sağlayabilsek,
Suriyedeki, Libyadaki maceralardan vazgeçsek bu 200 milyar TLnin
yarısıyla bütün güvenliğimizi sağlayabiliriz ama maalesef
Ben istibdat rejimi kuracağım. diyor ve güvenlikçi harcamalardan
vazgeçmiyor. İşte, bunlardan vazgeçsek arkadaşlar, 200 milyar
TLye yakın bir tasarruf elde edebiliriz ve bu 200 milyar TL
edeceğimiz tasarrufla da bütün vatandaşlarımızın temel
ihtiyaçlarını güvence altına alabiliriz. Bakın, biz ne
öneriyoruz arkadaşlar? Bakın, sosyal paket olarak ne çıktı?
Tayyip Erdoğan 2 milyon aileye -o da tek seferliğine- bin TL
ödeyeceğim." dedi. Vatandaşlar PTT kuyruğunun önünde
sıraya girdiler, orada birbirlerine corona bulaştırdılar.
Değerli arkadaşlar, hadi nisan ayında
bin lira verdiniz o 2 milyon vatandaşa. Mayıs ayında o
vatandaşlar taş mı yiyecek? Niye tek seferliğine bin lira
veriyorsunuz, sonra niye bin lira veriyorsunuz? Açlık
sınırı 2.400 TL iken vatandaşa bin lira verilir mi, o da
tek seferliğine verilir mi? İşte böyle bir
vicdansızlıkla karşı karşıyayız.
Bizim önerimiz, 20 milyon haneye, bakın, 20
milyon haneye her ay açlık sınırının üzerinde, 2.500
TL doğrudan gelir desteği sağlanması. Diyeceksiniz ki
Kaynak nerede? Anlattım işte, kaynak burada. Saraylardan vazgeçin,
yandaşlara aktarmaktan vazgeçin, silahlardan vazgeçin, kaynak var. 20
milyon haneye 2.500 TL versek aylık 50 milyar yapar, dört ay bunu versek
200 milyar yapar. Saraydan, silahtan, yandaştan vazgeçsen 200 milyar TL
kaynak var ama bu tercihlerden vazgeçmiyor.
Geçen torba yasa böyleydi arkadaşlar, yeni bir
torba yasa daha geldi güya ekonomimizi güvence altına alacak. Biz de
heyecanla bekliyorduk Saraydan ne gelecek? diye. Mehmet Muş saraya
gitti, saraydan torbayı Plan ve Bütçe Komisyonumuza getirdi
arkadaşlar. Güya vekiller yasaları yapacaktı, yok öyle bir
şey. İlk önce 62 maddeyle geldi, bakın, 62 maddeyle gelen
torbada ne vardı biliyor musunuz? Yalnızca
sağlımızı tehdit etmiyor bu iktidar, yalnızca
işimizi aşımızı tehdit etmiyor, bu dönemi bir
fırsata çevirmek istiyor, bütün özgürlük kanallarımızı da
kapatmak istiyor; WhatsAppı, Twitterı, Facebooku, Instagramı
kapatacak bir düzenlemeyle karşımıza çıktı. Bütün
bunların serverlarını Türkiyeye getirmeyi vaaz veren bir yasa
maddesini getirdi, Eğer getirmezseniz sizi kapatacağım."
dedi. Yaptığımız muhalefetle bu madde çekildi ama biz
niyeti görmüş olduk. Cumhurbaşkanı WhatsAppı kapatmak
istiyor, Twitterı, Facebooku, Instagramı kapatmak istiyor;
Çindeki modeli getirmek istiyor, onun sarayının Twitterına,
sarayının WhatsAppına mahkûm olalım istiyor. Böyle bir
düzenlemeyle karşımıza geldi, şimdilik bu madde çekildi ama
görürsünüz, maalesef göreceğiz, eğer yeterli kamuoyu basıncı
olmazsa ilk fırsatta bunu yeniden deneyecektir.
Başka ne var yeni torbada arkadaşlar? Biz
iki aydır aynı şeyi söylüyoruz, Cumhurbaşkanı
İşten çıkarmalar yasaklanacak." diyor. E, güzel, biz de
aynı şeyi söylüyoruz, işten çıkarmalar yasaklansın ama
bunu söylemek için çok geç kaldınız, zaten çıkaran
çıkardı. Milyonlarca işveren, yüz binlerce iş yeri
kapatıldı ve milyonlarca insanımız işsiz kaldı
zaten. Bu yasa yürürlüğe girdikten sonra işten çıkarmalar
yasaklanacak. Arkadaşlar, zaten işten çıkaranlar çıkardı.
Bu saatten sonra çıkarmayı yasaklasan ne olacak? Ama yok, Şimdi
yasakladım. diyor. Güzel, bu anlamda nereden dönerse kârdır.
Peki, bunun yanında ne getiriyor? Ücretsiz izin
getiriyor arkadaşlar. Düşünün, bir iş yerinin 100
çalışanı var, patrona diyor ki: Sen, işçilerini bordronda
tut ama bütün işçilerini ücretsiz izne çıkarabilirsin. Böyle bir
vicdansız maddeyle karşı karşıyayız.
Peki, ücretsiz izne çıkarıyor. Patron ne
ödeyecek? Sıfır lira arkadaşlar, 5 kuruş işçisine
ödemeyecek. Peki, bu ücretsiz izne çıkarılanlara devlet ne ödeyecek?
İşsizlik Sigortası Fonundan 1.170 TL ödeyecek arkadaşlar,
1.170 TL. Güne vursanız ne yapıyor? Günlük 39 TL. Peki, 3 öğün
var ya günde, 1 öğüne vursanız ne yapıyor? 13 TL arkadaşlar
yani 5 kişilik bir aile 1 öğünde 13 TLyle geçinecek.
Bakın, çay simit hesabı vardı ya,
Sayın Grup Başkan Vekili de -AK PARTİ Grup Başkan Vekili-
bunu dillendirmişti. Bugün, çay 2 lira, simit 2 lira. Bir
vatandaşımız 5 kişilik ailesiyle yalnızca çay içip
simit yemeye kalksa 1 öğünde 20 lira yapar. İşte, çay ve simidi
bile vatandaşımıza hak görmeyen vicdansız bir yasa
teklifiyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, biz ne önerdik? Bu
vatandaşlarımıza asgari olarak açlık
sınırının üzerinde 2.500 TL doğrudan gelir
desteği verilmesini önerdik.
Değerli arkadaşlar, bakın, 29 milyon
çalışanımız var, vardı. Bunun 9 milyonu kayıt
dışı çalışıyordu. Peki, bu kayıt
dışı çalışan işçilere dair bu torba yasada
herhangi bir tedbir var mı? Yok arkadaşlar. Kayıt
dışı çalışan işçilerin, şu anda, maalesef
gelirleri sıfırlanmış durumda ve 25 kuruşluk bir
tedbir bu torba yasada yok. Kayıtlı çalışan işçiler de
ücretsiz izne çıkarılacak ve 1.170 TLye talim etmeye başlayacak
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, çok büyük
bir hata yapıyorsunuz. Bakın, eğer ki dar gelirliyi gelirle
buluşturmazsanız yani dar gelirli gelirini kaybederse tüketim de
yapamaz, vatandaş tüketim yapmazsa üretim de yapılamaz, üretim
yapılamazsa yatırımlar da yapılamaz ve ekonomimiz çöker
arkadaşlar. Bakın, artık bütün dünya sosyal politikaları
konuşuyor; dar gelirliyi korumayı konuşuyor, tüketiciyi
korumayı konuşuyor. O, gelirini kaybederse bütün ekonomik sistem
çöker ama sarayın derdi ne? Sarayını korumak, yazlık saraya
devam etmek, yandaşlarını korumak, kendi ekonomik sistemini
korumak; maalesef.
Değerli arkadaşlar, bakın kısa
çalışma ödeneği diye bir ödenek getirildi bir önceki
düzenlemede. Bundan bir örnek vereceğim: Diyelim ki 5 bin lira maaş
alan bir işçi o son üç yılda 450 gün çalışma
şartını yerine getirmişse -diyelim ki brüt 5 bin lira, net
4 bin lira alıyor- kısa çalışma ödeneğiyle bunun yüzde
60ı olan 3 bin lirayı almaya devam edecek; nispeten iyi bir
düzenleme ama arkadaşlar, 449 gün çalışmışsa bir
işçi arkadaşı -bakın, 450 gün çalışan 3 bin lira
alacak- o ne alacak? Ücretsiz izne çıkarılıp 1.170 lira alacak.
İşte, böyle bir adaletsiz düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Bizim önerimiz ne? Bu olağanüstü dönemde, gün
şartı aranmadan, bütün işçilerin ücretli izne
çıkarılması ve onlara asgari olarak 2.500 TL doğrudan gelir
desteğinin sağlanması. Arkadaşlar, aksi takdirde ekonomimiz
çöker; vatandaşın ekonomisi çökerse ülkenin de ekonomisi çöker.
Değerli arkadaşlar, saray neden bu kadar
cimri? Ben çok düşündüm bunun üzerine biliyor musunuz, sizin de
düşünmenizi istiyorum. İşsizlik Sigortası Fonunda 135
milyar lira kaynak var. Şimdi, arkadaşlar, bu getirilen torbayla
işçiye aylık 5-6 milyar lira ödeme yapmayı planlıyorlar.
Düşünün, böyle olağanüstü bir dönemde dahi işçinin parasını
işçiye vermiyor ve ayda 5 milyar lira ödenek çıkarıyorlar.
Normalde, İşsizlik Sigortası Fonunu seferber etmemiz gereken
bir dönemden geçiyoruz ama cimri davranıyorlar. Neden olduğunu
düşündüm ve cevabını da bu torba yasada buldum. Bakın,
Varlık Fonuyla ilgili bir düzenleme var bu yasada arkadaşlar,
Varlık Fonu. Ne diyor, biliyor musunuz? Varlık Fonu büyük
şirketleri kurtarabilir, hani, batmış büyük şirketler varsa
onları da ben stratejik görürsem onları kurtarabilir. diyor. Bende
jeton düştü arkadaşlar. Hani, Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon, Rönesans
var ya sarayın müteahhitleri, bunlar sarayın talimatıyla ve
beraberce yatırımlar yaptılar ya; köprü, otoyol ve üçüncü
havalimanını yaptılar ya, İstanbul Havalimanını,
İstanbul Havalimanı battı arkadaşlar. Her yıl 1 milyar
eurodan fazla para ödemesi gerekiyor hazineye, ödeyemeyecek çünkü 200 milyon
yolcu hedeflemişti, 20 milyon yolcu bile o havalimanından uçmayacak.
Ne diyor bu yatırımcılar: Sayın Cumhurbaşkanı
biz battık, sen bu havalimanını bizden al." Kim alacak?
İşte, işçinin parasıyla, işsizlik
sigortasının parasıyla Varlık Fonu alacak arkadaşlar.
Böyle bir vicdansız düzenlemeyle karşı
karşıyayız. İşçinin parasını işçiye
vermeyip işte yandaş sermayeyi kurtaran bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız. Bu düzenlemeye ben cevaz vermeyeceğinizi
düşünmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ekonomide
çarkları ne çevirir? Güven çevirir, güven. Eğer ki bir iktidara güven
varsa, bir ülkenin kurumlarına güven varsa, meclisine, yargısına
güven varsa o ülkede çarklar döner. Ama eğer ki bir ülkede irade tek
adamın ve onun damadının elindeyse o ülkeye kimse güvenmez. Tek
adam eğer ki mahkemelere talimat veriyorsa, tek adam eğer ki
meclislere fermanlar gönderip yalnızca o fermanlara mühür
basılması talimatını veriyorsa o ülkeye kimse güvenmez. Bir
ülkede eğer ki vatandaşlar özgürce tweet atamıyorsa, özgürce
konuşamıyorsa o ülkeye kimse güvenmez. Bakın,
yılbaşından bu zamana Türkiyeden 8 milyar dolar kaynak
çıktı. Sürekli kan kaybediyoruz arkadaşlar. Merkez
Bankasının kaynakları eriyor, neredeyse bitmek üzere. O yüzden
de dolar sürekli yukarı çıkıyor. Merkez Bankasının
rezervleri eriyor, yabancılar arkasına bakmadan kaçıyor çünkü
güvenmiyorlar ve maalesef rezervlerimiz eriyor. Güven olmayan bir ülkeye ne
içeride ne dışarıda kimse yatırım yapmıyor.
Bakın, vatandaşlarımızın tasarruflarının
yüzde 55i dolarda duruyor arkadaşlar. Düşünün, kendi
vatandaşımız bile kendi paramıza güvenmiyor,
Amerikanın dolarına güveniyor. İşte o yüzden,
arkadaşlar, istediğiniz kadar debelenin, istediğiniz kadar böyle
vicdansız yasalar geçirin, eğer ki bir ülkenin parlamentosu devrede
değilse, yapısal reformları ortaya koyamıyorsa,
yalnızca sarayın fermanlarıyla iş yapıyorsa o ülke
yoksulluğa, sefalete mahkûmdur.
Başkanlık sistemini getireceğiz,
Türkiye uçacak. dediniz, Türkiye çakıldı. Maalesef, bütün ülkeler
tedbirlerini alırken biz bu konuda tedbirler alamıyoruz çünkü
kaynakları tükettiniz. Devletler bugünler için vardır
arkadaşlar. Bakın, Almanya iyi günlerde tasarruf etti, değil mi?
Tasarruf etti, paralarını saraya harcamadı, yandaşlara
harcamadı, silahlara harcamadı, tasarruf etti ve bugün,
vatandaşlarının hesabına para yatırıyor
arkadaşlar, Sen evde otur, bütün temel ihtiyaçların benim
güvencemde. diyor. Kanada bunu yapıyor; Amerika bunu yapıyor;
Fransa, İspanya, İtalya bunu yapıyor; pek çok Uzak Doğu devleti
de bunu yapıyor, Malezya, Singapur da bunu yapıyor arkadaşlar,
yalnızca Avrupa, Amerika değil. Ama biz ne yapıyoruz?
Vatandaşımıza IBAN numarası veriyoruz. Bu saray rejimiyle
bu ekonominin sürmeyeceği belli.
Bugünlerde konuşuyorsunuz, ne diyorsunuz?
Diyorsunuz ki: Meclisi kapatalım. Niye? Çünkü zaten gerek yok. Saraya
yetkiyi verdik, o gerekli kararları alacak. Arkadaşlar, böyle
şartlarda bir Meclis gece gündüz çalışmalı. Bakın,
sağlık emekçileri çalışıyorlar, canları
pahasına çalışıyorlar. Bakın, fabrikalarda
işçiler çalışıyorlar, canları pahasına
çalışıyorlar. Bir ülkenin meclisi de ve bir ülkenin milletinin
vekilleri de burada vatandaşı için gece gündüz
çalışmalı; gece gündüz acil alınması gereken ekonomik
ve sosyal tedbirleri, sağlıkla ilgili tedbirleri konuşabilmeli,
bununla ilgili yasalar çıkarmalı; Cumhurbaşkanının
gönderdiği fermanlar dışında reformlar yapmalı ama
maalesef, Meclisimiz sarayın bir noterine çevrilmek isteniyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Hep beraber bununla ilgili bir tepki veremezsek,
sarayın noteri olmaktan çıkamazsak hem huzurumuzu kaybedeceğiz
hem refahımızı kaybedeceğiz hem de
sağlığımızı kaybedeceğiz arkadaşlar.
Hep beraber kaybediyoruz ama bu girdaptan çıkmak için hâlâ
şansımız var. Hep beraber bu Meclisi açık tutalım ve
gerekli reformları, gerekli tedbirleri alalım diyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
60.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın
görüşülmekte olan 213 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel kürsüden
konuşan hatibin söylediklerini hakikaten hayretle dinledim. Hayalî bir
konuşma, kendi kafasında kendine göre bir tasavvur
oluşturmuş, ona göre kendince cevaplar veriyor ama hep aslında
bildik ezberleri tekrarlıyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Allah Allah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Daha önceki konuşmasına baksanız
sayın hatibin, aynısını tekrarladığını
görürsünüz. Hakikaten, bahsettiği, devlete ve millete ait olan araç
gereçler ve mekânlar hiçbir şahsa ait değildir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne devleti ya?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Nasıl değildir?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hiçbir şahıs onda tasarrufta bulunamaz.
Devletin ve milletin malıdır o bahsettiği konular.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sahra hastanesi
yapın, sarayı sahra hastanesi yapın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı zamanda, hakikaten, asıl
vicdansızlık gerçekleri çarpıtmaktır, gerçek olmayan
şeyleri iddia etmektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
TUMA ÇELİK (Mardin) O kadar evsiz var,
onları oraya alalım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Türkiye Cumhuriyeti devleti, Sayın
Cumhurbaşkanımızın yönetiminde, sosyal devletin en güzel
örneklerini bütün dünyaya sunmaktadır.
TUMA ÇELİK (Mardin) Kesin her yeri
güzeldir(!) Sahra hastanesi nerede?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dün alınan karar gereğince,
Cumhurbaşkanımızın yayınladığı karar
gereğince, 83 milyon insanımızın tamamı Covid-19la
ilgili tedavi noktasında sosyal güvenceye, ücretsiz bir şekilde
tedavi altına alınma imkânına kavuşmuştur. Bu biraz
evvel bahsedilen -Kanadaydı, vesaireydi- Amerikaya
baktığımızda 34 bin dolara ancak muayene olabiliyor ve
tedavi görebiliyorken Türkiyede bir kuruş para vermiyorsunuz. Bunu
Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün vatandaşları için, elhamdülillah, ödüyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURAN İMİR (Şırnak) - Para
veriyor mu, para?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dolayısıyla, dünyanın en demokratik ve
sosyal devletlerine, bütün insanlığa bir kutup yıldızı
gibi örnek teşkil edecek şekilde büyük bir yönetim, yönetişim
biçimini ortaya koyan bu devletle övünmeniz lazım ama başka bazı
yurt dışındaki şatolardan emir alanlar bunu anlama kabiliyetine
maalesef sahip değillerdir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir yerden bir daha emir
alırsınız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz ancak milletimizden emir alırız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz asla milletimizin emrinden çıkmayız.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sarayı tasvip
etmiyoruz. Sarayı beğenmek zorunda değiliz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bize göre, egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Bizim bütün politikalarımız millî ve yerli
politikalardır, kendine yeten politikalardır. Biz IMFye de muhtaç
olmadık ve olmayacağız. Dünyada IMFnin kapısına
başvurmayan, elhamdülüllah, neredeyse bir iki ülkeden bir tanesi de
Türkiyedir. Bu, Türkiyenin gücünü göstermektedir.
Biz bize yeteriz diyorum, teşekkürlerimi
sunuyorum. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkanım, Hayalî bir konuşma. dedi Sayın Grup Başkan
Vekili, gerçekleri çarpıtmakla suçladı. İç Tüzük 69a göre
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Söz hakkı vereceğim, önce
Sayın Oluç konuşsun.
61.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi hatibimiz zaten bu hayalî konuşma
lafı üzerinden cevap verecektir fakat ben bir şeye özellikle
değinmek istiyorum. Şimdi, elbette ki iddia şöyle bir şey
değil: Bu sözü edilen saraylar, uçaklar gibi konularla ilgili, bu
sarayların tapusu sizin Genel Başkanınızın üzerindedir
demiyoruz ki, öyle bir iddiamız elbette ki yok fakat mesele şudur.
AHMET TAN (Kütahya) Çok büyük erdem, çok büyük
erdem(!)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Mesele
tapusunun olması değil, kullanım hakkı Cumhurbaşkanı
olduğu sürece, kullanım hakkı onda olduğu için bizim de
buna dair eleştirilerimizi yapma hakkımız vardır.
Dolayısıyla, şimdi, kullanım hakkı onda olduğu
için bu sarayların, bu tür kriz zamanlarında, toplum, bu pozisyonda
olan kişilerin bu kullanım haklarından feragat etmelerini,
bazı alanlarda tasarruf tedbirlerinin başını çekmelerini
bekler.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) - Yani bunlar çok doğal beklentilerdir ve halk bunu
bekler, toplum da bekliyor zaten böyle şeyleri ama bunların hiçbiri
yapılmıyor, tam tersine, bunlar devam ettirildiği için
eleştiri hakkı da doğal olarak ortaya çıkıyor. Bunu
bir söylemek istiyorum yani bu konuda bu tutum sürdüğü müddetçe de
eleştiri hakkı kullanılacaktır elbette ki.
İkincisi,
şunu da bir kez daha söylemiş olalım. Bakın, tek tek
bunları tartışmak için, tabii, şimdi zamanımız da
elverişli değil bu açıdan, başka zamanlarda da
tartışmaya devam edeceğiz, bu salgın bitince de
konuşacağız bunu. İlk aşamada alınmış
olan tedbirlerin bazıları, işte, KDV, uçak biletleri, konaklama
vergisi, konut kredisi faizleri vesaire gibi konuların coronavirüs
salgınıyla hiçbir alakasının olmadığını
da kayıtlara net olarak geçirmek lazım yani
anlaşılmamıştı durumun vahameti ilk önlemlerde,
dolayısıyla coronavirüs salgınının ne olduğu
anlaşılmadığı için yanlış önlemler
alınmıştı, onu da bir kez daha kayıtlara geçirmiş
olalım.
Teşekkür
ediyorum.
GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Sayın Başkanım, 69a göre söz talep ediyorum
kürsüden efendim.
BAŞKAN Hangi
konuda?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Hiçbir sataşma falan yok.
GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Gerçekleri çarpıttığımı iddia etti
efendim, açık bir sataşmadır.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Hayalî, hayalî
Bak, kendi Grup
Başkan Vekiliniz hayalî olduğunu söyledi zaten, ona ait değil.
BURHAN ÇAKIR
(Erzincan) Sen sabahtan beri iftira atıyorsun, yalan söylüyorsun ondan
sonra kalkmış
BAŞKAN Yeni
bir tartışmaya mahal vermeyelim.
Buyursunlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GARO PAYLAN
(Diyarbakır) Değerli arkadaşlar, Sayın Grup Başkan
Vekili Hayalî bir konuşma. dedi. Herhâlde Külliyeye Hayalî. diyor.
Bin odalı bir Külliye var, ona Hayalî. diyor herhâlde, öyle
anlıyorum. Cumhurbaşkanı buna çok alınacaktır.
BURHAN ÇAKIR
(Erzincan) Milletin, milletin orası.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Siz şahsına dediniz de
ben cevap vereceğim merak etmeyin.
GARO PAYLAN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, o Külliyenin yani bin odalı
sarayın günlük maliyeti kaç para biliyor musunuz? 5 milyon lira, 5 milyon
lira.
AHMET TAN (Kütahya)
Ayıp, ayıp!
BURHAN ÇAKIR
(Erzincan) Yalan söylüyorsun; nerede, nasıl hesaplıyorsun, hani
rakamlar?
GARO PAYLAN (Devamla)
- O 5 milyon lirayla -sizin verdiğiniz bin lirayı her gün 5 bin
vatandaşımıza daha verebilirsiniz- 5 bin
vatandaşımıza her gün dokunabilirsiniz o sarayı
kapatırsanız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İftira atıyor.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, Marmarise gidin
bakın Sayın Grup Başkan Vekili, yazlık saray
inşaatı tam gaz devam ediyor, bu mu hayalî? Yazlık saray
inşaatı devam etmiyor mu? Bu mu hayalî? Gidin, Van Ahlata
bakın, Van Ahlatta bir saray daha inşa ediliyor, o da mı
hayalî?
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Milletin, milletin.
Bunları bilin artık.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne milleti ya?
GARO PAYLAN (Devamla) Uçan 14 tane saray var,
uçan, bunlar da mı hayalî? Sayın Cumhurbaşkanı bir cuma
namazına gidiyor, 150 tane lüks arabayla gidiyor; bir yere gidiyor, tepede
helikopterler, lüks arabalar, bunlar mı hayalî? Peki, Marmariste
yapılan yüzen saray mı hayalî? Marmariste yüzen saray var ya,
milyonlarca lira para aktarılıyor. Böyle olağanüstü bir dönemde
bir Cumhurbaşkanı önce kendisi tasarruf eder, bütün bunlardan feragat
eder, bunlardan vazgeçer ve buradan yapacağı tasarrufla on binlerce,
yüz binlerce vatandaşımıza daha dokunur. Yandaşlara
aktarılan kaynaklar mı hayalî? Bak, bütçemizden 25 milyar TL doğrudan
5 müteahhide aktarılıyor, bunlar mı hayalî? Bir damattan bir
damada aktarılan silah paraları mı hayalî arkadaşlar?
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Zoruna mı gidiyor?
GARO PAYLAN (Devamla) Bütün bunlar
kaynaklarımızı heba ediyor. Olağanüstü bir dönemde bu
tercihlerimizi değiştirmeliyiz ve tercihlerimizi vatandaşa
doğrudan gelir desteği vermek üzere kurmalıyız. Sayın
Cumhurbaşkanı, bunlar hayalî değil, Sayın Grup Başkan
Vekili, bunlar hayalî değil, bunlar gerçek ama bunlar acı gerçekler.(HDP
sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) İftira
İftira
atıyorsun.
AHMET TAN (Kütahya) Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Akbaşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Diyarbakır
Milletvekili Garo Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Milletimiz her şeyi izliyor, kamuoyu kimin
doğruyu, kimin yanlışı temsil ettiğini de görüyor.
Hayalî sözlerinizi burada aynen tekrarlayarak ifade ettiniz.
GARO PAYLAN (Devamla) Nasıl hayalî ya? Bu mu
hayalî?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
Ondan sonra da başka konulara girdiniz. Bir damat bir başka damada
silah paralarını yolluyor. dediniz. Bak, bunların hepsi iftira,
bunların hepsi iftira.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Aktarıyor, aktarıyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Arkadaşlar, Türkiye dünyanın en gelişmiş
İHAsını, SİHAsını, TİHAsını
üretti.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kimler alıyor, kimler?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Akıncı İHAsını üretti. Herhâlde, bu Akıncı
İHAnın üretilmesi nedeniyle bir
rahatsızlığınız mı var? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Aynen, aynen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Savaşa karşıyız. Eğitime
harcayın, sağlığa harcayın.
HÜDA KAYA (İstanbul) Cebinizi
dolduruyorsunuz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Teröristleri yok etmesi, Türkiye'nin millî çıkarlarını ortaya
koyması, bütün yurt dışında da Türkiye'nin, 83 milyon
insanın haklarını koruması rahatsız mı etti de
silahlara atıf yaptınız?
HÜDA KAYA (İstanbul) Hiç değil, hiç,
hiç.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) O
silahı üreten Selçuk Bayraktara helal olsun, onu doğuran anaya helal
olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Neden? Çünkü
Türkiye'nin millî çıkarlarını
Suriyedeki olayları hep
beraber yaşadık, bunun ne kadar stratejik ve önemli olduğunu hep
beraber müşahede ettik. Bu güzel imkânları veren, millete bu güzel
hizmetleri sunan bütün bilim adamlarımıza
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sarayları say,
sarayları!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -
sanayicilerimize, millî ve yerli üretimde bulunan bütün iş
adamlarımıza selam olsun diyorum, helal olsun diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) İnsanlar çöpten
ekmek topluyor ve siz saraylarla övünüyorsunuz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Allah aşkına, miting mi burası!
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Abdüllatif Şener.
Buyurunuz Sayın Şener. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ABDÜLLATİF ŞENER (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Coronavirüs, ilk ortaya çıktığı
günden itibaren Türkiyede yakından izlenmiştir ancak Hükûmet gerekli
tedbirleri, önlemleri hem vaktiyle almamıştır hem de konuyu
yanlış anlamıştır. Hepinizin bildiği gibi,
Sayın Cumhurbaşkanı daha mart ayının başında
coronavirüsle ilgili ne gibi önlemler alındığını,
Ukrayna uçağında kendisine soran gazetecilere, her sabah bir
kaşık dut pekmezi almakla bu işi çözeceğini
söylemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok önemlidir
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Daha sonra,
18 Mart tarihinde, bildiğiniz gibi Çankayada bir toplantı
yapılmıştır. Bu toplantıda yaptığı
konuşmada da hâlâ Türkiyede coronavirüs vakası ortaya
çıktığı hâlde, ölümler başladığı ve
vaka sayısı süratle artığı hâlde konuyu
anlayamadığını ifade eden cümleler sarf etmiştir. Bu
virüsün dünyayı sardığını, petrol fiyatları ve
finans piyasaları nedeniyle Türkiyenin müthiş bir avantaj içerisinde
olduğunu söylemiştir. Daha bir hafta öncesine kadar Hazine ve Maliye
Bakanı da 2020 yılı için yüzde 5lik bir büyüme hedefini
sürdürdüğümüzü ifade etmiştir. Ya vatandaşın gözüne bakarak
bu Hükûmet kandırmaya çalışıyor veya olayın vahametini
hâlâ anlayabilmiş değil. Çünkü Sayın Bakandan iki gün sonra IMF,
tüm ülkelerle ilgili yayınladığı raporda Türkiyenin 2020
yılında yüzde 5 küçüleceğini raporlamıştır.
Değerli arkadaşlar, olayı kavramakta,
anlamakta zorluk çeken mevcut Hükûmet, tedbirlerinde, gerçekten, ben bilirim
havası içerisinde ve etkisiz, işlevsiz paketlerle ve kanun
teklifleriyle ülkeyi yormaktadır.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilk günden
itibaren Hükûmeti uyardık, öneriler sunduk. Böyle, tek bir akılla bir
ülkenin problemlerinin değil, bir ailedeki problemlerin bile
çözülemeyeceğini gösterdik ve dedik ki: Bakın, 2009dan beri
toplamadığınız Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplayın, bu
Konseyde, ziraat odaları birliklerinin temsilcileri, işçi ve
işveren sendikalarının temsilcileri, odalar, borsalar, sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileriyle birlikte farklı
meslek gruplarının ve sektörlerin de görüşlerini almak suretiyle
bir konsensüs dairesinde kapsamlı ve her kesime hitap edecek, ülkemizin
tamamını kavrayacak düzgün bir program hazırlayın. Ama,
maalesef, Cumhuriyet Halk Partisinin sürekli yaptığı bu
çağrılara rağmen mevcut Hükûmet kulağını kendisi
dışında gelen seslere kapatmıştır.
Ana muhalefet partisiyle, muhalefet partileriyle
hatta belediyelerle iş birliği hâlinde olması gereken Hükûmet,
maalesef, her şeyi biz yaparız dercesine muhalefeti dinlememeye,
belediyelerin bile yardım toplamasını engellemeye hatta
aşevi faaliyetlerini bile yasaklamaya kalkmıştır. Bu
mantık ve bu anlayışla bu sorunun çözülemeyeceğini,
çözemeyeceğinizi bilmeniz gerekiyor.
Elbette biz, ülkemizde güzel şeyler olsun,
sıkıntı anlarımızda doğru politikalar
uygulansın, bu politikalar iktidarıyla, muhalefetiyle daha çok
aklın, daha çok düşüncenin, daha çok önerinin bir araya geldiği
programlar olsun isteriz, çözümün bu olduğuna da inanırız ama
maalesef hem olayı anlamayan hem de laf dinlemeyen bir iktidarla
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu pakette
neler var, hızlıca özetleyeceğim. Bugünkü ortamı
iktidarın kavramadığının en açık delillerinden
biri de bu pakettir. Ne var içinde? İşte, bakıyoruz; ruhsatlar,
izinler, borçlar, vergiler, kiralar üç ay erteleniyor.
Arkadaşlar, şu içinde bulunduğumuz
durum, sıkıntıda bulunan vatandaşın birtakım
yükümlülüklerini üç ay ertelemekle halledilebilecek bir iş değildir.
Bu bakış açısı külliyen yanlıştır.
Başka? Bakın, TEDAŞın
özelleştirme nedeniyle alacaklarının devredilmiş
olduğunu biliyoruz ve büyük bir vatandaş kitlesi açısından
da bu büyük bir sıkıntı hâline gelmiştir. TEDAŞ
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili düzenleme
yapıyorsunuz. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken, bu
konuları tartışırken Konyadan Sulama Birlikleri
Başkanı arıyor, Karapınar Ziraat Odası
Başkanı arıyor Bu, yapılandırmayla halledilecek
iş değil. diyor Kangren olmuş, yüzdürülecek hâli de
kalmamış. Niye bu ortamda Şunları sildik demiyor bu
Hükûmet? diye soruyor.
Başka ne var burada? Derneklerin,
odaların, sendikaların yasal toplantılarını üç ay
erteliyor. Bu zaten fiilen kendilerinin de yapmayacağı
toplantılar. Seyahat acentelerinin işletme belgelerinin devrine imkân
sağlıyor. Devlet hastanelerini borca batırmış bu Hükûmet,
bu borç batağından kendi hastanelerini, devletin hastanelerini
kurtarmak için oraya kaynak aktarmayı bu teklifin içerisine
yerleştirmiş vaziyette. İşte, sağlık durumu
müsait olmayan, yaşlılık hâlinde olan, bakıma muhtaç
kimselerin bakımevlerinde, bakım merkezlerinde kalmasıyla ilgili
bazı sınırlamaları üç aylığına
genişletiyor. Üç aydan sonra ne olacak? Üç ay sorunu çözüyor mu?
Arkasından işçilerle ilgili bir düzenleme var, en çok
tartışılması, konuşulması gereken maddelerden
biri de budur. Üç madde hâlinde düzenlemiştir, işin özeti şu:
Patrona, işverene diyor ki, İşçilerin işine son verme
-şimdiye kadar son verilenler bir kenarda- onları ücretsiz izne
çıkar, ücretsiz izne çıkardıklarına da biz hükûmet olarak
günlük 39 lira para vereceğiz. Yani, 39 lira vermekle neyi çözeceksiniz
değerli arkadaşlar? Halka, sıkıntı içerisinde olan
insanımıza bu paketin içerisinde ne vardır diye
baktığınızda en dikkati çeken madde bu. Bu maddede de
işini elinden alıyorsunuz, gönderiyorsunuz evine,
maaşını vermiyorsunuz, onun yerine günlük 39 lira veriyorum
diyorsunuz. Açlık sınırının altında bir paraya,
işini elinden alarak mahkûm ediyorsunuz.
Burada Hazine ve Maliye
Bakanlığının bilişim sistemi bu coronada çökerse ne
yapacağız? maddesi var. Kardeşim çökertme sistemini, demek ki
sen, Hazine ve Maliye Bakanlığının bilişim sistemini
bile koruyabilecek önlemleri önceden almamışsın,
mekanizmayı ona göre kurmamışsın, buraya düzenleme
getiriyorsun.
Başka? Kaçaklıkla ilgili bir madde var.
Başka? Fiyatlara müdahaleyle ilgili düzenleme
var. Piyasa ekonomisi tasfiye oluyor. Fiyat mekanizması kumanda
ekonomisine dönüşüyor ve sermaye şirketlerinin kâr
dağıtımına ve serbest yedek akçe
dağıtımına müdahale var. Sermaye şirketlerinin yedek
akçesine ne karışıyorsun, kâr dağıtımına ne
karışıyorsun? Bırak, ihtiyacına göre
kararını kendi alsın. Bu kâr dağıtmak, yedek akçe
dağıtmak iyi bir şey değilse siz 2019un, 2020nin Merkez
Bankası kârlarına, yedek akçelerine niye el koydunuz? Kendiniz için
başka bir şey yapıyorsunuz, piyasadaki özel şirketlere
başka bir yasal düzenleme yapıyorsunuz. Ve hepsinden önemlisi 2 madde
hâlinde de Türkiye Varlık Fonunun yandaş şirket sahiplerini
kurtarmasıyla ilgili düzenleme yapılmıştır, açık
ifadesi de budur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, gerek 18
Mart tarihli Ekonomik
İstikrar Kalkanı Paketi dedikleri veya bu isimle açıkladıkları
program gerekse bu kanun teklifi coronavirüs nedeniyle Türkiyede ortaya
çıkan ekonomik ve sosyal problemleri, mevcut iktidarın hiç
anlamadığını göstermektedir. Bir kere değerli
arkadaşlar, piyasada korkunç bir talep daralması var. Talep daralması
demek üretimi de vurur, ticaret sektörünü de vurur; esnafı da vurur,
çiftçiyi de vurur. Bütün sektörleri sıkıştıran korkunç bir
talep daralmasının olduğu bir ortamda ekonominin nereye
doğru gittiğini iyi görmek, ona göre de ciddi ve
anlaşılır, herkesi kapsayacak bir paket hazırlamak
lazım.
Cumhuriyet Halk Partisinin önerileri arasında
vardır, yıllardır söyler; aile sigortasını getirin,
bütün ailelerin ekonomik olarak kendini güvencede hissedeceği bir sistemin
bu ülkeye getirilmesi lazım, yerleştirilmesi lazım,
kurulması lazım diye defalarca, yüzlerce kez söylediği hâlde
Hükûmet bunu dikkate almamıştır, muhalefeti hiçbir zaman
dinlememiştir. Bugün de günde 39 lira parayla vatandaşın derdine
deva olmaya çalışmaktadır.
Bakın, şu ortamda kapanan iş yerleri
ve işsizliklerle ilgili bir tahminde, tahminden de öte öngörüde
bulunalım. Genelgeyle kapatılan iş yerleri var; kafeler,
kahvehaneler, restoranlar, berberler, kuaförler, eğlence yerleri vesaire.
Burada 270 bin firma var ve bu genelgelerle kapatılanlar nedeniyle
yapılan hesaplamalar 1,9 milyon kişinin işsiz
kaldığını gösteriyor. Başka? 65 yaş üstü ve 20
yaş altı sokağa çıkma yasağı var. Bakın,
Türkiyede size bağlı, Hükûmete bağlı bir birim olarak
TÜİKin verdiği rakamlara göre 5 ila 17 yaş grubu arasında
çalışan 720 bin kişi var; 20 yaş altında demek ki 1
milyondan fazla insan var. 65 yaş üstü de işinde gücünde olan
insanlar var. Bunların toplamının 1,4 milyon kişi
olacağı hesaplanıyor. Her ne kadar, ortalığı
dağıttıktan sonra her işte yaptığı gibi,
yazbozla İşi olanlar sokağa çıkma yasağı
kapsamı dışına alınmıştır. denilse
bile telafi etmek zordur. Ama şunu biliyoruz: Her şeyden önce, bunlar
dışında daralan talep nedeniyle de Türkiyede ilave bir 2 milyon
kişinin işsiz kaldığı tahmin edilmektedir. Kayıt
dışı çalışanlar vesaire, bunları da bir tarafa
bıraktığımız zaman 6-6,5 milyon insan şu bir
aylık süre içerisinde bu ülkede işsiz kalmıştır. Zaten
2018de ekonomiyi krize soktunuz. Bu kriz nedeniyle de 4,5 milyon işsiz
devralmıştık. Toplarsanız, şu anda Türkiyedeki mevcut
işsiz sayısı 11-12 milyon civarındadır. Değerli
arkadaşlar, 11-12 milyon insanın işsiz olduğu bir ortamdan
bahsediyoruz. Yani şu anda Türkiye'nin işsizliği korkunç düzeylere
çıkmıştır, yüzde 30 işsizlik vardır. Peki, siz ne
yaptınız? Bu işsizlerin derdine hangi devayı sundunuz?
İşte, 2 milyon kişi başvurmuş, ücretsiz izne
çıkarılan 2 milyon kişi başvurmuş, bunlara
İşsizlik Fonundan 700 bin kişisine ödemeler yapılmış,
diğerlerine de yapılacakmış. Bir kısmına
değişik ödemeler yaptınız, 2 milyon civarında da
Fak-Fuk Fonundan bir defaya mahsus olmak üzere verdiğiniz bin liradan
bahsediyorsunuz, bunun sayısını artırabileceğinizi
ifade ediyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bin lira dediğiniz bir haftada
biter, çok tasarruflu kullansan on günde biter. Üç yüz elli beş gün ne
yapacak bu vatandaş? Senede on gün için harcayacağı parayı
verdiniz. Üç yüz altmış beş günden çık on günü, üç yüz elli
beş gün kalır. Üç yüz elli beş gün açlığa mahkûm
edeceğiniz yoksul, açlık sınırının altında
yaşayan insanlara verdiğiniz bu bin lirayı Sorunu çözdük. diye
ilan ediyorsunuz. Bu paketin içerisinde bu ülkedeki bu ekonomik tablonun iyiye
dönüştürülmesi, bu krizden çıktıktan sonra da
toparlanmasını sağlayacak hiçbir mekanizma yoktur. Bir kere,
şunu bilmeniz lazım: Haydi, bu virüs kalktı ortadan,
sağlık sorunları kalmadı diyelim, bu işsizlikle ilgili
rakamlar, kapanan iş yerleriyle ilgili sorunlar uzunca bir süre devam
edecektir düzgün önlemler alamadığınız sürece. Adam iş
yerini kapatıyor, virüs bitti diye tekrar iş yerini
kazanmasının kolay olduğunu düşünemezsiniz. Ve ortaya 11-12
milyon işsiz çıkmış, bunun, hem şu andaki hâliyle
ilgili olarak hem de gelecekte tekrar işe girmesini sağlamaya yönelik
olarak, kurgulanmış, hesabı kitabı yapılmış
hiçbir program yok, hiçbir plan yok, hiçbir strateji yok; palyatif tedbirlerle
ya 18 Mart bilmem ne kalkanı veya bugün görüştüğümüz gibi,
coronavirüs nedeniyle ortaya çıkan sosyal, ekonomik önlemler diye bir
paket, kanun teklifi.
Tekrar söylüyorum değerli arkadaşlar,
bütün muhalefet partilerinin de görüşlerini almak suretiyle, bütün sosyal
kesimlerin görüşlerini almak suretiyle, iktidar olarak, hükûmet olarak
öncülük yapacaksınız, birlikteliği sağlayan kurullar,
komisyonlar oluşturacaksınız, bütün partilerin görüşlerini
alacaksınız ve ciddi önlemler geliştireceksiniz. Bununla olmaz,
bununla netice alınmaz, alınması de mümkün değildir.
Bakın, kaynaklarla ilgili, yani 100 milyar
liralık paket açıkladık. demişlerdi, onun içinde 100
milyar yok zaten ama 100 milyar dediğiniz işte, 15 milyar dolar
civarında bir paradır. Bunun da hiçbir sadra şifa
olmayacağı açıktır.
İşsizlik Fonunda 132 milyar var, bugünkü
paket herhâlde bir 5-10 milyarı ancak buradan
alınacağını gösteriyor. E, diğerini ne
yaptınız, yok mu ettiniz, yoksa buharlaştı mı? Niye
böyle çekingen davranıyorsunuz? Veya işsizlere, yoksullara derdine
deva olacak bir kaynak aktarmaktan niye imtina ediyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) Yoksa özel
kolladığınız, gözettiğiniz kaynakları
aktarmayı düşündüğünüz yerler mi var? Kamu-özel iş
birliği nedeniyle ödeme garantili bir ton iş var; köprüler,
havayolları, şehir hastaneleri vesaire. Bunun için bütçeye koyduğunuz
parayı ne yapmayı düşünüyorsunuz? 2 katına mı çıkarmayı
düşünüyorsunuz Çünkü ödeme garantisi artmış oldu yollar
işlemediği için, havaalanları işlemediği İçin?
Yoksa buradaki parayı çiftçiye, esnafa, iş yeri kapanan insanlara,
yoksullara, işsizlere vermeyi mi düşünüyorsunuz? Ama hiç cömert
davranmadığınız, buradaki kaynakları bir yerlere
harcamayı düşündüğünüz belli. Dış kaynak
kullanmayız diyorsunuz. Hani şu Katar Emirinden 600 milyon
dolarlık hediye uçak almıştı Sayın Cumhurbaşkanı
kendi açıklamasıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım efendim.
ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Peki, bu
Katar bu kadar cömert de niye keseyi hiç bu corona için, Türkiye için
açmıyor acaba? Özel uçak hediye etmesini bekleyene kadar biraz başka
finansmanlar sağlasın. Bu o kadar ciddi bir mesele ki değerli
arkadaşlar, ülkedeki insanımızı açlığa mahkûm
etmemek için, evinde açlıktan ölüme mahkûm etmemek için, gerekirse
Sayın Cumhurbaşkanının bütün uçaklarını ve
sarayını da satması gerekir diyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
62.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Konya Milletvekili Abdüllatif Şenerin
görüşülmekte olan 213 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel konuşan Sayın Hatip Özel olarak
koruduğunuz kesimler mi var? dedi. Ona cevaben, sadece sayın konuşmacının
sorusuna ithafen
Evet, özel olarak koruduğumuz kesimlerimiz var:
İşçilerimiz, çiftçilerimiz, sanayicilerimiz, emeklilerimiz
(CHP
sıralarından gülüşmeler)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tabii! Tabii!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
velhasıl toplumun tüm kesimi bizim için özeldir ve
özel olarak onların hizmetinde olmaya devam edeceğiz arkadaşlar.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN Şimdi, şahısları
adına ilk söz, Manisa Milletvekilimiz Sayın Uğur Aydemir
konuşacak.
Sayın Aydemir, buyursunlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 213 sıra sayılı Kanun
Teklifinin geneli üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlarken coronavirüs salgını nedeniyle hayatlarını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyorum. Yine, virüs nedeniyle tedavi
gören tüm vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Evet, sayın milletvekilleri, tüm dünyayı
etkisi altında alan coronavirüsü iki açıdan değerlendirmek
lazım: Bir, sağlık açısından, bir de ekonomik ve
sosyal açıdan.
Her birimiz tüm dünyayı birlikte takip
ediyoruz. Birçok gelişmiş ülke sağlık
altyapılarının yetersiz olması nedeniyle yüksek ücretlere
rağmen vatandaşlarına coronavirüs tedavisi hizmeti sunmakta aciz
kalmışlardır. Her gün haberlerde
baktığımızda, Avrupada coronavirüs hastalarının
-yollarda, parklarda- cebinde parası olsa dahi hastaneye
gidemediğini, hastanelerde yer olmadığını ve tedavi
imkânlarına ulaşamadıklarını ibretle görüyoruz.
Hâlbuki, Türkiyeye baktığımızda ne görüyoruz? Halk içinde
muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat
gibi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanımız bu sözü kendisine düstur edinmiş ve
iktidara geldiği günden itibaren Sağlık birinci önceliğimiz.
demiş ve sağlıkta Türkiyeyi, değerli kardeşlerim,
âdeta dünyanın bir numarası hâline getirmiştir. Bugün, Türkiye
sağlık açısından altyapısını
tamamlamış ve bütün hastanelerini tıbbî cihazlarla donatmış,
yetişmiş personeliyle beraber, hastanelerde doktorlarıyla,
hemşiresiyle, tıbbî sekreteriyle, cihazlarıyla birlikte bütün 83
milyonun âdeta hizmetine sunmuş vaziyetteyiz.
Değerli arkadaşlar, şimdi, tabii ki
bu ülkede kim bir çivi çaktıysa teşekkürü borç biliyoruz,
İşsizlik Fonunu kim kurduysa tabii ki teşekkür edelim geriye
dönüp. Ama bugüne bakıp da sağlıkta geldiğimiz noktayı
görüp de teşekkür etmezsek biraz Cumhurbaşkanımıza
haksızlık etmiş oluruz kanaatindeyiz. Tabii ki bugünü görelim,
tabii ki sağlıkta teşekkür edelim ama dönüp biz de teşekkürde
cimrilik yapmıyoruz ama sizlerden de bu teşekkürü bekliyoruz.
Sağlıkta, Türkiyenin geldiği bu noktaya hakikaten dünya parmak
ısırırken, dünya Türkiyeyi örnek gösterirken ama kimi
konuşmacıların, özellikle sağlıktaki gelinen bu
noktaya değinmeden konuşmalarını bitirdiklerini maalesef
gördük. Evet, ben buradan bir kez daha çok kıymetli
Cumhurbaşkanımıza, Türkiyeyi sağlıkta bu noktaya
getirdiği için -paran olsa ne yazar değerli kardeşlerim
Avrupada olduğu gibi- çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar, coronavirüs Çinde ilk
çıktığı andan itibaren, hatta çıkmadan önce,
Sağlık Bakanımız, Hükûmetimiz bütün tedbirlerini
almışlar ve baktığımızda, bugün coronavirüsle
mücadelede başta Sağlık Bakanımız olmak üzere, bütün
sağlık ekibimiz, sağlık personelimiz canla başla
mücadele ediyorlar ve hamdolsun, Türkiyede coronavirüsü yenmenin âdeta
gururunu da, onurunu da yaşıyoruz. İnşallah, çok kayıp
vermeden de bu mücadelenin üstesinden Türkiye gelecektir değerli kardeşlerim.
Değerli hemşehrilerim,
hemşirelerimize, doktorlarımıza, hatta Vefa Sosyal Destek
Hattı çalışanlarımıza, güvenlik güçlerimize buradan
bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. Birlik ve beraberlik içerisinde
yürüttüğümüz bu mücadeleden her zaman -söylediğimiz gibi- zaferle
çıkacağız inşallah.
Değerli milletvekilleri, şahsım ve
115 milletvekilimizle birlikte, hep birlikte bu kanun teklifimizi Meclisimize
sunduk, Plan ve Bütçe Komisyonunda da çok güzel bir şekilde
görüşmelerimizi yaptık. O kadar güzel başladık ki
görüşmelere -hakikaten, burada çıkan konuşmacılardan da
bekledim- bir uzlaşı sağladık. 18 maddenin belki birkaç
tanesinde uzlaşı sağlamasak da büyük bir kısmında, en
az 13-14 tanesinde uzlaşı sağladık. Bazı eksiklikler
gördünüz, karşı çıktığınız bazı
maddeler oldu ama değerli arkadaşlar, hakikaten, bu 18 maddenin,
grubu bulunan bütün partilerle birlikte, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun
Başkanlığında bir torba yasa olarak mutfak çalışmasını
yaptık ve bazı maddeler üzerinde titizlikle çalıştık,
bazı maddeleri tekliften çıkarttık ama güzel bir teklif olarak
da yüce Meclisin huzuruna getirdik.
Değerli kardeşlerim, bu teklifi verene
kadar daha önce neler yaptık, tabii bunlara da bir bakmak istiyoruz.
Şimdi, bazı konuşmacı arkadaşlarımız Yüzde
1 uçak KDVsini kaldırsanız ne olacak, kaldırmasanız ne
olacak? diye âdeta bugüne kadar yapmış olduğumuz düzenlemeleri
görmezlikten geldi. Şimdi, tabii, yüzde 1 KDVyi söylemeniz normal, onu da
biz yaptık çünkü KDVyi yüzde 1 oranına indirdik.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Uçakları
uçurdunuz ama.
UĞUR AYDEMİR
(Devamla) Ama
gelir vergisi mükelleflerini mücbir sebep sayıp da nisan, mayıs,
haziran beyannamelerini temmuz ayına ötelediğimizi, ödemelerini de
altı ay ötelediğimizi söyleseniz ne olur, ne olur arkadaşlar?
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Hiç öteleme diye bir
şey yok, hepsi yalan.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Bu gelir vergisi
mükellefleri Türkiyenin mükellefleri değil mi? Tamamını mücbir
sebep sayıyoruz, tamamını. Sigorta primlerini de öteledik
altı ay. Şimdi, yüzde 1 KDV tabii ki nasıl
hatırınızda? Devamlı uçakla İstanbula gidip
geldiğinden hatırlıyorsun herhâlde. Yüzde 1 KDVyi
hatırlıyorsunuz ama gelir vergisi mükelleflerinin sigorta primlerini
ötelediğimizi, kurumlar vergisi mükelleflerinden de coronavirüsten
sektörel bazda etkilenenleri ötelediğimizi de söylemenizi bekleriz.
Değerli arkadaşlar, başka ne
yapmışız? Kredi Garanti Fonunu 50 milyara çıkarttık
değerli arkadaşlar, 25 milyar lira genişlettik. Bu ne demek? 500
milyarlık kredi hacmi demektir. Kime gidiyor bu paralar?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Yandaşlara...
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Bizim
esnafımıza gitmiyor mu?
HÜDA KAYA (İstanbul) Hayır, gitmiyor.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi
yandaşlar diye laf geliyor. Evet, teşekkür ederim; pas atın,
ben cevap vereyim, çok severim böyle şeyleri. Şimdi yandaş
diyorsunuz. Az önce Varlık Fonunu Aman, yandım Allah,
battım! diyenleri kurtarmak için kurdunuz. diyen de, dün,
konuşmasında 5 tane firmayı Tayyip Erdoğan bu Hükûmete yandaş
yaptı, onları zengin yaptı. diyen de sizsiniz, bugün gelip
Onlar battı. diyen yine sizsiniz. Bu çelişki değil mi
arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dün
diyorsunuz Kurtardınız., bugün diyorsunuz
Batırdınız. Şimdi, sizi anlamak mümkün değil. Ama
dün başka türlü konuşup bugün başka türlü mü
konuşacağız?
GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Onlar
paraları Man Adasına götürdü; paralar Man Adasında.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Lütfen, yani, ne
söylediğimizi bilmemiz lazım, ne konuştuğumuzu bilmemiz lazım.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Panamada,
Panamada.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi, 2
milyon kişiye bin lira para verdik, bunu küçümsüyorsunuz. Ailelere ayda
500 bin lira para verelim. diyorsunuz. Biz bin lira vermişiz E niye
verdiniz? Vermeyin. diyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Bin lira yeter mi?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) 2 milyon 300 bin
kişiye de yine bin lira vereceğiz, en düşük emekli
aylığını 1.500 lira yaptık. Evet,
esnaflarımıza T.C. kimlik numarasıyla beraber 25 bin lira kredi
imkânı sağladık, yüzde 4,5 faizle. (CHP sıralarından
gürültüler)
Değerli arkadaşlar, şimdi,
yapılanları sayarak benim teklifime giremiyorum ama maalesef
bunları da saymak zorundayım.
AHMET AKIN (Balıkesir) Ya, keşke verse,
vermiyorlar ki.
HÜDA KAYA (İstanbul) Geçmediğimiz
köprülerin parasını kime veriyorsunuz?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Yalnız,
vakitte yanlışlık var. Sayın Başkan, bana kaç dakika
söz verdiniz?
BAŞKAN Devam edelim efendim.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Hayır, yirmi
dakika
Ben ona göre konuşmamı planlayacağım. Kaç dakika
konuşuyorum ben?
BAŞKAN On dakika.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Niye yani, niye
on dakika konuşuyorum onu anlamadım? (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Şahıs adına efendim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sen şahsın
adına konuşuyorsun, şahsın adına.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Hayır, niye
böyle oluyor anlamıyorum yani?
Evet, değerli arkadaşlar, kanuna
Ben
kendi konuşmamı yirmi dakikaya göre hazırladım Sayın
Başkan, yirmi dakikaya göre hazırladığım için... (CHP
ve HDP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Tokat) Hesabını iyi
yapacaksın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, torba teklifime geliyorum. Teklifimizde neler var
bir bakalım.
BAŞKAN Sayın Hatip, toparlayalım.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Değerli
kardeşlerim, hazine taşınmazlarına ait
alacaklarını Hazine erteliyor, üç ay süreyle erteliyor. Detaylarına
girmek istemiyorum, şimdi, tabii, sürede anlaşamıyoruz
Başkanla. Evet, belediyelere imkânlar sağlıyoruz, Tabii ki
belediyeler zor durumda, bunu da Hükûmetimiz gördüğü için, belediye
ayrımı yapmaksızın
Yani belediye dediğimiz zaman
değerli arkadaşlar, 83 milyon bizim vatandaşımız,
bütün belediyeler de bizim belediyemiz. Ne a ne b ne c belediyesini
ayıramayız, hepsi bizim belediyemiz. Belediyelerin gelir vergilerini,
gelir vergisi tevkifatlarını, SSK primlerini üç ay süreyle
öteliyoruz.
FEHMİ KÜPÇÜ (Bolu) Yandaş mı bu!
(CHP sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Üç ay süreyle öteliyoruz
değerli kardeşlerim, artı İller Bankasından
yapılan kesintileri yapmayacağız. Belediyelere kaynak
oluşturmak için bunları yapıyoruz değerli kardeşlerim.
Evet, öğrenim kredisi borçlarına
başvuru şartı aranmaksızın, herhangi bir zam veya faiz
uygulanmadan üç ay süreyle öğrenci kredilerini de öteliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım Sayın Aydemir.
NİLGÜN ÖK (Denizli) Daha yeni
başladı Sayın Başkanım, maddelere devam, devam.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet, bu miktar
da ne kadar? 550 milyon lira.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Ya, borcu
erteliyorsunuz, silmiyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet,
değerli arkadaşlar, tarım satış kooperatifleri
birliklerinin 2020 yılı ve daha sonraki yıllara ilişkin
DFİF kaynaklı kredi borçlarını faizsiz olarak birer
yıl erteliyoruz. Şimdi, çiftçilerimizin yararlanacağı,
özelleştirmeden dolayı 2013, 2014 yılından önce kalan TEDAŞa
ait borçlarını, değerli kardeşlerim, yeniden
yapılandırıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) 75 bin çiftçimiz var, 75 bin çiftçimizin elektrik borcunu
yapılandırmak
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ne kadar borcu
var?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Yani bu, bu
torbaya girdi diye suç mu arkadaşlar? Çiftçiler bizim
vatandaşımız değil mi? Onlar da bizim
vatandaşımız.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Toplam borcu ne
kadar?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Üretim
nerede? Tarım kredi kooperatifleri nerede?
UĞUR AYDEMİR (Devamla) 75 bin abonenin 1
milyar 677 milyon borcunu yapılandırıyoruz.
Evet, sona gelelim, işsizlik. Ücretsiz izne
gelelim arkadaşlar, herkesin değindiği ücretsiz izin.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Ha, oraya gel!
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet, gelelim.
Şimdi ücretsiz izin ne demek değerli arkadaşlar? 39,24 lira
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkanım, bu çok önemli. Herkesin bilgilenmesi lazım.
BAŞKAN Buyursunlar, buyursunlar.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Şimdi,
ücretsiz izin ne demek değerli kardeşlerim? Bakınız, adam beş
gün önce işe girmiş ve iş yeri de kapanacak; işveren
işçisine maaş ödeyemeyecek, işten çıkartmak istiyor.
İşçi çıktığı zaman ne kısa süreli ödemeden
faydalanabiliyor ne İşsizlik Fonundan faydalanabiliyor. Bu
arkadaşımız çıkacak, bir lira para almayacak. Biz ne dedik?
Hiçbir hakka sahip olmasan dahi
Bakın, Hiçbir hakka sahip olmasan
dahi, şartların tutmasa dahi, gel kardeşim. 39,24 lira, 1.177
lira parayı bu devlet sana ödeyecek. dedik. Yani bunun kadar güzel
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Maşallah, maşallah.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Evet,
maşallah tabii, tebrik ediyorum, maşallah tabii. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bugüne kadar Türkiye bunu gördü mü?
Bugüne kadar Türkiye bunu gördü mü arkadaşlar? Kısa süreli
çalışma ödeneği, Efendim 39,24 lirayı nasıl buldunuz?
Bu rakam nasıl denk geldi? diyorsunuz. Bakınız, yıllar
boyu asgari ücretle
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Telefon
numaranızı verin de sizi arasın vatandaş.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Arkadaşlar,
bakınız, 39,24ü nasıl bulduğumuzu söylüyorum.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Çay simit, çay
simit
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Yıllar boyu
asgari ücretle çalışıp da işten çıktı
arkadaş, işveren çıkardı işten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Şunu sesi
açın da vatandaş duysun.
UĞUR AYDEMİR (Devamla) Bu
arkadaşımız İşsizlik Fonuna gidip müracaat
ettiğinde günde 39,24 lira para alıyor. O parayı, yani
yıllardır asgari ücretle çalışan bir kişi nasıl
para alacaksa İşsizlik Fonundan, bu kardeşimize bu hakkı
biz veriyoruz değerli kardeşim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz efendim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sen geçin o
zaman o parayla!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bir
selamlasın.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Sabaha kadar
konuşsak yetmez yaptıklarımıza.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Kanun teklifini
ben veriyorum, on dakika konuşuyorum, olacak şey değil.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Telefon
numaranızı verin de vatandaş arasın sizi.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Telefon numarama
gerek yok, ben anlatayım, siz anlatırsınız
vatandaşlara.
BAŞKAN - Şahsı adına Antalya
Milletvekili Sayın Cavit Arı konuşacaktır.
Buyursunlar Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Değerli
Başkanım ve milletvekili arkadaşlarım; ben de öncelikle
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tüm dünyayı ve ülkemizi saran bir corona virüsü
salgınıyla karşı karşıyayız. Corona virüsü
salgınının ülkemizdeki ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin
azaltılması hakkında düzenlenmiş bulunan kanun teklifi
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle hepinizi bir kez daha selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu salgının
önce sağlıkla ilgili olumsuz sonuçları var malum. Bu salgın
ülkemizde görüldüğü günden bu tarafa büyük bir özveriyle mücadele eden tüm
sağlık çalışanlarımızı,
doktorlarımızı, hemşirelerimizi, hasta
bakıcılarımızı, sağlık sektöründe kim varsa
hepsini öncelikle buradan saygıyla selamlıyorum çünkü onlar gerçekten
bu sürecin kahramanları. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, değerli arkadaşlar, bu sürecin ekonomik
sonuçları var. İşte, şu dakikalarda biz bu ekonomik
sonuçlarıyla ilgili görüşmekteyiz. Şimdi, ekonomik
sonuçları deyince, ne oldu değerli arkadaşlar? Bakın,
bizim küçük esnaf dediğimiz iş yerleri var. Bugün, alınan
kararla ülkemizde berberden tutun, kuaförüne, aşçısına,
restoranına, kantinine, kadın kuaförüne, kıraathanesine,
kafesine, düğün ve nişan yerlerine kadar, hepsi kapandı.
Şimdi, buradaki vatandaşlarımız gerçek anlamda bir ekonomik
sıkıntı yaşamakta. İşte, bununla ilgili, bir
vatandaşımızın bugün sosyal medyaya yansıyan bir
feryadı var, diyor ki Bugün itibarıyla bir aydır iş
yerimiz kapalı. Şahsım olarak yaşadığım ve
eleştirilerim şu şekildedir: Çözüm odaklı olun lütfen.
Kredi alamadık devletten, alan varsa yazsın. Özel bankalardan erteleme
veya iyileştirme alamadık. Araç kredimiz gecikmede, her gün mesaj
geliyor, Satalım. diyoruz, kelepirci dolu ortalık. Elektrik
faturası geliyor dükkân kapalıyken ve denk getirseler kesecekler veya
1,6 faiz
Kiram ödenmedi, çalışanımız için ödeme yapamadık.
İşveren olarak bir destek göremedik, BAĞ-KURa, sigortaya borç
işliyor, üç kuruşluk maske gelmedi. Ne aldım? Koskoca bir hiç.
Ya siz? İşte bu vatandaşımız diyor ki: Tamam,
sustum. Her şeyi devletten beklemiyoruz. Devletimiz de var olsun sonsuza
kadar ama iyi ki ailemiz ve dostlarımız var. Lakin şunu da
unutmamak da fayda var: Halk varsa devlet var, halk varsa hükûmet var.
İşte, vatandaşın feryadı bu arkadaşlar. Yani
bugün, mücbir sebep nedeniyle iş yeri kapanmış
esnafımız var, iş yokluğu nedeniyle iş yeri
kapanmış esnafımız var. Şimdi, biraz önce bahsettim,
mücbir sebep nedeniyle ve iş yokluğu nedeniyle iş yeri kapanan
esnaf sıkıntıda. Yine, belirli saatlerde çalışmak
zorunda bırakılan esnafımız sıkıntıda. Bu esnafımız
ne istiyor değerli arkadaşlar? Diyor ki esnafımız:
Dükkânlarını genelgeyle ya da iş yokluğundan kapatmak
zorunda olan esnafımıza, öncelikle, en az üç ay süreyle ya da
salgın bitinceye kadar, geri ödemesiz, asgari ücret kadar nakit
desteği sağlanmalı. Yine, bir yıl geri ödemesiz, beş yıl
vadeli, mümkünse 50 bin TL faizsiz kredi desteği sağlanmalı.
İş yeri kapalı olan esnaf ve sanatkârlarımıza kredi
yardımı yapılmalı. Okulların tatil olması
nedeniyle mağdur olan servisçi ve kantinci esnafımıza destek
sağlanmalı. Şehir içi yüzde 50 kapasiteyle yolcu
taşıyan otobüsçü, toplu taşıma esnafımıza ve
çalışma günleri kısıtlanan taksici esnafımıza
nakit desteği sağlanmalı. Esnafımızın elektrik,
su ve doğal gaz faturalarının devlet tarafından sübvanse
edilmesi ya da en az üç ay süreyle ertelenmesi beklenilmekte. SSK ve
BAĞ-KUR primleri dükkânları kapalı olduğu sürece devlet
tarafından karşılanmalı. Özel bankaların problem
çıkarmadan esnafımıza destek sağlaması imkânı
yaratılmalı. İşte esnafımızın ve
esnafın meslek odalarının iktidardan beklediği bunlar
değerli arkadaşlar. Yani hamaset laflarıyla bu işler
olmuyor.
Bakın, buraya çıkan iktidar mensubu
arkadaşlarımız diyorlar ki: Belediyeler de bizim belediyemiz.
Doğru, belediyeler de bizim belediyemiz ama bu, lafla, söylemekle olmuyor
değerli arkadaşlar. Bakın, coronavirüs salgını
yaşandıktan sonra belediyeler dâhil ciddi kampanyalar
başlatıldı. İşsiz olan, iş yerini kapatan
vatandaşlarımıza destek için kampanyalar başlatıldı.
Ne yaptınız? İlk yaptığınız iş
belediyelerin kampanyalarını durdurmak oldu. Hani hep beraberdik?
Hani birlikteydik? Bu belediyeler bizim belediyemiz değil mi? Şimdi,
belediyeler bu kampanyalarla ihtiyaç sahibi vatandaşa destek verecekti.
Siz, önce onu önlediniz bu vesileyle. Şimdi, vatandaşımızın
belediyelere yardım etmeye niyeti var ama iktidarın
baskısından yardım edemez vaziyette.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2/B
ödemelerine erteleme getirildi. Bugün gün içerisinde çok sayıda çiftçi
vatandaşımız bize ulaşmaya çalıştı. Diyor
ki: Tamam, nisan ayından bu tarafa 2/B ödemelerinin ötelenmesi
doğrudur, iyidir. Peki, ya ekonomik nedenlerden dolayı bugüne kadar 3
taksitini geçirmiş ve bu nedenle 2/B hakkını kaybetmiş olan
vatandaşımız ne yapacak? Bu ülkede virüs nedeniyle ekonomik
sıkıntı belki iki aydır var ama ülkede zaten ekonomik olarak
yaşanan kriz uzun zamandır var. İşte, ekonominin
yanlış yönetimi nedeniyle o vatandaşımız 2/B borcunu
bugüne kadar ödeyemedi; ödeyemediği için, 3 taksiti geçirdiği için
2/B hakkını kaybeden vatandaşımız bulunmakta. Lütfen,
onların sesine kulak verin diyorum ve 2/B hakkını kaybetmeyle
karşı karşıya kalan Ben bugün borcumu ödeyeceğim.
diyen bu vatandaşa o hakkını yeniden geriye teslim edelim
değerli arkadaşlar; bu çok önemli.
Şimdi, bakın, bu düzenlemede özellikle
belediyelerle ilgili birçok tahsilatın ötelenmesine dair düzenlemeler var.
Tamam, belediyelerle ilgili, belediyelerin tahsil edecek olduğu bu
ödemelerin ötelenmesini vatandaş yönünden baktığımızda
doğru görüyoruz, peki ya belediyelerin durumu? İşte, biz
belediyelerin de durumunu rahatlatacak, onları ekonomik olarak
güçlendirecek doğru tedbirler almak zorundayız. Doğru tedbirler
almalıyız ki bu ekonomik sıkıntıların
yaşandığı dönemde belediyelerimiz daha rahat hizmet
yapabilsin değerli arkadaşlar.
Şimdi, elektrikle ilgili birtakım
ötelemelerden bahsedilmekte. Ben size söyleyeyim değerli arkadaşlar:
Bugün, hemen hemen her gün vatandaşımıza Elektrik faturan
gecikti. diye gecikme mesajları ve kesme mesajları gelmekte. Yani
hâlen bu Elektrik borcu yatmadı. diye elektriğinin kesilmesi
tehlikesiyle vatandaş karşı karşıya.
Üniversite hastanelerinin borçlarının
Hazine ve Maliye tarafından ödenmesi konusu. Destekliyoruz çünkü o
hastaneler de bizim. Tıp fakülteleri, belli bir döneme kadar gerçekten
ülkemizin yüz akıydı, çok önemli hastanelerdi ancak sizlerin
yanlış politikaları nedeniyle, yanlış
uygulamalarınız nedeniyle tıp fakülteleri bugün borç
batağı içerisine düşürülmüştür. Özellikle, işte, böyle
bir günde tıp fakültelerinin güçlü olmasının çok önemli
olduğu ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın.
CAVİT ARI (Devamla) - Bu anlamda, her ne kadar
geçici bir düzenleme de olsa tıp fakültelerinin özellikle yeniden
güçlendirilmesi ve borçlarının Hazine ve Maliye tarafından
üstlenilmesinin bu anlamda doğru olduğunu ifade edebilirim.
Değerli arkadaşlar, bu getirmiş
olduğunuz ekonomik düzenlemeye esastan bakar isek aslında, hiçbir
şey yok içinde, sadece ve sadece borçların üçer ay ötelendiğine
dair ifadeler olduğunu görebiliriz, esaslı bir düzenleme
olmadığını çok açık bir şekilde söylüyorum
buradan. Vatandaşımız kendi derdine derman olunmasını
beklemekte. Siz, esas, vatandaşın derdini çözecek öneriler, desteklemeler
sağlayın. Esnafımız, çiftçimiz sizden bunu bekliyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım soru-cevaplara girmiştik biz, soru-cevabı
atladınız.
BAŞKAN Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, İYİ
PARTİ Grubu adına Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyursunlar Sayın Erel.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, soru-cevap kısmına girmeyecek miyiz? Yasal
anlamda bu, milletvekillerinin hakkı.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk
milleti; görüşülmekte olan kanun teklifinin birinci bölümü üzerine partim
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bozkurt amblemli Türk Metal Sendikasının
kurucusu ve onursal başkanı, her zaman önceliği vatan olan,
Türkiye sevdalısı, Türk milliyetçisi, Türk işçi hareketinin
tarihinde çok önemli bir yere sahip olan, Ergenekon kumpasıyla ve
FETÖcülerin tezgâhıyla haksız yere girdiği hapishanede çile
dolduran, eziyet çeken ama davasından dönmeyen, Türklük
davasının çile adamı, Türk Boyları Konfederasyonu kurucu
başkanı Mustafa Özbek Hakka yürümüştür. Allah rahmet eylesin.
Ailesinin ve sevenlerinin, Türk dünyasının başı sağ
olsun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle sosyal ve
ekonomik hayata ilişkin birtakım önlemler alınmaya
çalışılmaktadır. Alınan önlemler geç kalmasına
rağmen, eksik olmasına rağmen desteklediğimizi beyan etmek
istiyorum ama keşke bu önlemler sivil toplum kuruluşlarının,
meslek odalarının, işçi sendikalarının yani tüm toplum
katmanlarının görüşleri alınarak hazırlansaydı;
yine, böyle taksit taksit değil de toptan hazırlanarak yürürlüğe
konulmuş olsaydı.
Metne baktığımızda, devlet,
kendi tasarrufunda bulunan hazine taşınmazlarındaki
ecrimisilleri 1/4/2020 tarihinden itibaren üç ay ertelemektedir. Yani bugün
parası olmayan vatandaş üç ay sonra parayı nereden bulacak, bunu
hiç düşünen yok. Erteleme yetmez, devlet altı ay süreyle ecrimisil
hakkından vazgeçmelidir. Yine, devlet, millî parklardan, mesire
alanlarından, orman yerlerinden alacaklarını üç ay
ertelemektedir. Başta da söylediğim gibi, bu ertelemeler çözüm
getirmez. Bu ertelemeler yerine, devlet, bu alacaklarından vazgeçmelidir.
Yine, belediyelerin, büyükşehir belediyelerinin
ve kuruluşlarının gelir vergileri alınmamalı, sosyal
güvenlik primleri üç ay boyunca devlet tarafından
karşılanmalıdır. Geçirmekte olduğumuz zor günlerde
belediyeler büyük masraflar yapmakta, vatandaşın derdine derman olmak
adına bütçelerini aşmaktadır. Bunun çaresi de İller
Bankasından belediyelere gönderilen paradan altı ay süreyle hiçbir
kesinti yapılmaksınız bu paranın tamamının
belediyelere ödenmesi, belediyelerin bir nebze de olsa nefes almasını
beraberinde getirecektir.
Kanun metninde, şehir içi dolmuş ve halk
otobüslerine belediyelerin destek sağlaması isteniyor ama
şehirler arası otobüslere, kamyonculara bu kanun metninde herhangi
bir menfaat, herhangi bir yarar sağlanmıyor. Oysa, bilindiği
gibi, şehirler arası yolcu taşıyan otobüsler artık
faaliyetlerini yapamamaktadır; taksitleri vardır, sigorta bedelleri
vardır, ödenmesi gereken borçları vardır. Bu esnaf ve kamyoncu
eesnafı çok zor durumdadır, onlar da çözüm beklemektedir. Temmuz
ayı içerisinde ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ticari
araçlardan alınmamalıdır.
Yine, iş bulamayan üniversite mezunu
öğrencilerimizin Kredi Yurtlar Kurumuna olan borçları tamamen
silinmelidir. TEDAŞa olan borçlar yapılandırılmamalı,
aksine, tamamen, bu borçlar ortadan kaldırılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kuaförde, taksiciye, bakkaldan kamyoncuya yüzlerce sektörde
-berber, manav, terzi, kantin, düğün salonu, kahvehane, kafe, pastane,
lokanta gibi- sayısı 2 milyonu aşan esnaflarımız tatil
demeden, bayram demeden, yılbaşı demeden üç yüz altmış
beş gün altı saat sokakları aydınlatır,
sokakların sesi ve nefesi olur. Yeri gelir anahtarımızı,
yeri gelir valizimizi onlara emanet ederiz, parası olmayan
vatandaşlara bu esnaf arkadaşlarımız faizsiz
bankacılık hizmeti sunarlar. Yani bunlar ekonominin temel ve
köşe taşlarıdır.
Esnafımızın dükkânları
kapalı, ışıkları sönük, yollar karanlık.
Onların iş yerlerinin ışıklarının sönmesi
demek evlerinin de ışıklarının sönmesi demektir. 500
bin iş yerinin ışığı şu anda yanmıyor.
Şimdi, dolayısıyla 10 milyonluk bir nüfus olan
esnafımızın evdeki ışıkları da hayalleri de
geleceğe dair olan ümitleri de zifiri karanlıkta kaybolmaktadır.
Bunlar, büyük para kazanan insanlar değildir. Bunlar, günlük kazanan,
günlük harcayan ve günlük kazandığı paralarla hayatını
devam ettiren insanlardır; birikimleri de yoktur. Bu nedenle, bu
salgın bitinceye kadar, asgari ücret kadar karşılıksız
ödeme beklemektedirler. Sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından
ödenmesi, elektrik, su, doğalgaz paralarının devlet
tarafından ödenmesi yine akaryakıtta da büyük oranda indirim
beklentileri vardır. Esnafımız, bir yıl geri ödemesiz,
faizsiz olmak üzere, en az beş yıl vadeli 50 bin liraya kadar bir
kredi talep etmektedirler. İçinizden Bu paraları nereden
bulacağız? gibi soruların sorulacağına dair öngörüm
var. Bu parayı nereden bulacağız? diye soruyorsunuz. Yani
gerçekten bu para Türkiye Cumhuriyeti devletinde var mı, yok mu?
Geçmişte Hükûmetin, siyasi iradenin icraatlarına baktığımızda
bu parayı kolaylıkla bulabileceğimizi düşünüyoruz. Elimde
vergi borcu silinen şirketler var. Bu listede, iddia edilen ve vergi borcu
silinen şirketlere baktığımız zaman 5 müteahhidin,
bankaların, Türkiyenin en ünlü iş adamlarının
olduğunu görmekteyiz. Bunların vergi borcunu silerken nereden para buluyorsanız
esnafın elektrik, su, doğal gaz giderini karşılamak için de
aynı şekilde para bulmak zorundasınız. Kamu-özel iş
birliğiyle yaptığınız, vatandaşın üzerinden
geçmediği, havaalanının yerini bilmediği, tedavi
olmadığı hastanelere ödediğiniz paraları bir yıl
süreyle ödemediğiniz takdirde fakirin fukaranın derdine derman
olabilirsiniz diye düşünüyorum.
Bu metinde tarım yok. Türkiyede tarım ve
hayvancılık can çekişiyor. Sadece sembolik bir şekilde
tohum hibe etmekle tarımın problemleri çözülmüyor. Tarım yapmak
için, tarlamızı ekmek için mazota ihtiyacımız var, gübreye
ihtiyacımız var, ilaca ihtiyacımız var ama bu ihtiyaçlar
karşısında çiftçinin cebinde bunları karşılayacak
para yok.
Türkiyenin dünyada yardım etmediği tek
millet Türk milleti. Baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti
devleti, Afrikanın ortalarından İspanyaya, ta Uzak
Doğudan Orta Doğuya, adını bile söylemekte
zorlandığımız birçok ülkeye yardım ederken onlara
yapmış olduğu bu cömertliği kendi milletinden, kendi
halkından esirgediğini görmekteyiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) El insaf,
el insaf!
AYHAN EREL (Devamla) Devlet, bugünlerde var.
Devlet vatandaşına Vergi ver. dedi, vatandaş vergi verdi.
Devlet vatandaşına Askere gel. dedi, askerlik yaptı. Ceza
kesti, cezasını ödedi. Şimdi, vatandaş, devletin Gel.
dediği Fedakârlık yap. dediği her ortamda canıyla,
kanıyla, bedeliyle her türlü fedakârlığı yaptı. Devlet
bugünler için var. O zaman, şimdi fedakârlık yapma sırası
devlette. Eğer devlet bugün fedakârlık yapmayacaksa, devlet bugün babalığını
göstermeyecekse ne zaman gösterecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
AYHAN EREL (Devamla) Yani, bu sorunlar sadece 2
milyon aileye bin lira para vermekle çözülecek kadar basit sorunlar değil.
Notlarımın arasında, işçilere
sadece günde 39 lira 24 kuruş gibi bir bedel ödüyorsunuz. Bir
arkadaşımız, 5 kişi üzerinden simit, çay hesabı
yaptı. Ben, 4 kişi üzerinden çay, simit hesabı yaptığımda
günlük 48 lira tutuyor. Sizin verdiğiniz para ise 39 lira 24 kuruş
yani 4 kişilik aile 3 öğün 1 simit, 1 çayla öğünü geçirmiş
olsa 48 liraya ihtiyacı var. Ev kirası ne olacak, çocuğun sütü
ne olacak, elbisesi ne olacak, ayakkabısı ne olacak, elektriği
ne olacak, suyu ne olacak, doğal gazı ne olacak; bunları bir
düşünmemiz lazım.
Değerli milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı -daha önce de söylemiştim-
bu sene fitreyi kişi başı 27 lira olarak 2 öğün yemek
bedeli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
AYHAN EREL (Devamla) Ben bugüne kadar
inandığım gibi yaşadım, inandığım her
şeyi söylüyorum ama halkın içinde olmayanlar bu benim söylediklerimi
maalesef anlayamazlar diyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.
Buyursunlar Sayın Aksu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 213
sıra sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında yeni
coronavirüs sebebiyle hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, tedavi görmekte olan
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Doktor,
eczacı, hemşire, sağlık teknikeri, sağlık
teknisyeni ve cümle sağlık çalışanlarına, güvenlik
güçlerimize ve mücadeleye omuz veren tüm çalışanlarımıza
teşekkür ediyor Allah yardımcıları olsun. diyorum.
Türkiye, hastalık ortaya çıkar çıkmaz
engelleyici tedbirleri sıkı bir şekilde almaya özen
göstermiş, devlet, tüm kurumlarıyla seferber edilmiştir. Bugüne
kadar halk sağlığına ilişkin alınan önlemlerin
yanı sıra, salgının ekonomik hayata olumsuz etkilerinin en
aza indirilmesi için de bazı tedbirler alınmış, bundan
sonra da ihtiyaca göre alınmaya devam edilcektir.
Görüştüğümüz kanun teklifi de bu manada,
işletmelerin, birçok sosyal kesimin ve tüm
vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştıracak bir dizi destekten oluşmaktadır. Kanun
teklifiyle şu önemli düzenlemeler yapılmaktadır: Ücretsiz izne
ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan
veya işten çıkarıldığında işsizlik
ödeneğine hak kazanamayan işçilerimize nakdi ücret desteği
sağlanması. Her türlü iş sözleşmesinin ahlak ve iyi niyet
kurallarına aykırılık hâlleri dışında üç ay
süreyle iş veren tarafından feshedilememesi. Yaşlılar ile
engellilere yapılan yardımların üç ay süreyle gelir ölçütleri
ile ağır engellilik şartı aranmadan yapılması,
ihtiyaç hâlinde bu sürenin Cumhurbaşkanınca bir yıla kadar
uzatılması. Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan
işletmelerin yıllık ilan ve reklam vergileri ile
yıllık çevre temizlik vergilerinin faaliyetleri durdurulan veya
faaliyette bulunamayan dönemlere isabet eden kısımlarının
alınmaması. Hazine ve belediye taşınmazları ile Millî
Parklar ve Orman Genel Müdürlüğü taşınmazlarına ve
izinlerine ait borçlar, Kredi ve Yurtlar Kurumu kredi borçları ile belediyelerin
gelir vergisi tevkifatı ödemeleri ve sosyal sigorta prim ödemelerinin üç
ay süreyle ertelenmesi ve belediyelerce toplu taşıma faaliyetlerinin
üç ay süreyle desteklenmesi. Konutlara ve faaliyetleri durdurulan iş
yerlerine ilişkin su faturası borçlarının belediyeler
tarafından üç ay süreyle ertelenebilmesi. Kaçakçılıkla
mücadelede el konulan bulaşıcı salgın hastalıkla
mücadelede doğrudan ilgili tıbbi cihaz ve malzemelerin
bekletilmeyerek ilgili kamu kurumuna tahsisi. Tarım satış
kooperatifleri birliklerinin destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu
kaynaklı kredi borçlarının 2020 yılına ait taksit
ödemesinin 2021 yılına ertelenmesi. Seyahat Acenteleri Birliğine
üye seyahat acentelerinin ödemesi gereken yıllık aidatın 2020
yılında alınmaması ve seyahat acentelerine ait işletme
belgelerinin acente unvanından bağımsız olarak devredilebilmesi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, kooperatifler, dernekler ve
tarımsal üretici birlikleri gibi çeşitli kuruluşların genel
kurul toplantılarının ertelenmesi ve bu süre içerisinde mevcut
organlarının görev, yetki ve sorumluluklarının
devamının sağlanması. Boşalan muhtarlıklara
ilişkin 2020 yılında yapılması gereken seçimlerin
ertelenmesi. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu kapsamında
verilen lisansların geçerlilik süresinin bir yıl
uzatılması. AR-GE ve tasarım merkezleri ile teknoloji geliştirme
bölgelerinde yürütülen faaliyetlerin geçici süreyle bölge
dışından da yürütülmesine izin verilmesi. Mücbir sebep
hâllerinde Hazine ve Maliye Bakanlığına ilişkin bilgi ve
belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası
ve ibrasına ilişkin yöntemlerin Bakanlıkça belirlenmesi. Devlete
ait üniversitelerin, tıp fakülteleri ve diş hekimliği
fakülteleri ile bunlara bağlı sağlık uygulama ve
araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı
sağlık hizmeti sunan enstitülerin döner sermaye işletmesi
birimlerine Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden kaynak
aktarılabilmesi amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, pandemiyle birlikte
birçok ülke gibi Türkiyede de temel olarak halk
sağlığının korunması ve
vatandaşlarımızın gelir düzeyinin korunarak geçim
sıkıntısına düşmemesi, aynı zamanda da üretim
gücünün ayakta tutulabilmesi amaçlanmıştır. Bu teklifin
yasalaşmasıyla devlet tüm imkânlarıyla esnafın, işçi
ve işverenin, öğrencinin ve yoksulun yanında olduğunu bir
kez daha göstermiş olacaktır. Düzenleme, birçok kesime içinde
bulundukları şartlarda nefes aldıracak ve ekonomik bakımdan
kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı olacaktır.
Şüphesiz çok önemli günlerden geçiyoruz.
Böylesi zor zamanlarda esas olan millî birlik ruhunu diri tutmak,
dayanışma anlayışı içerisinde hareket etmek ve
doğabilecek hasarları milletçe el birliğiyle azaltabilmektir. Bu
kapsamda teklifteki bazı alacakların alınmaması,
ertelenmesi veya yapılandırılması, yaşlılar ile
engellilere yapılan yardımlarda üç ay süreyle gelir ölçütleri ile
ağır engellilik şartının aranmaması, yine üç ay
süreyle işçinin işten çıkarılmasının
yasaklanması, kısa çalışma ödeneği
başvuruları için uygunluk tespitinin tamamlanmasını
beklemeden işverenlerin beyanı doğrultusunda ödemelerin gerçekleştirilmesi
yönündeki hükümler sosyal ve ekonomik etkisi bakımından oldukça
önemlidir.
Hatırlanacağı gibi daha önce
Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı
Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi uygulamaya girmişti. Bundan
sonra da gelişmelere ve ihtiyaca göre ilave destek tedbirleri söz konusu
olabilecektir. Sonuç itibarıyla dünyayı kavuran Covid-19
salgını nedeniyle faaliyetini yürütemeyen yahut faaliyetinde aksama
yaşayan ve bu nedenle gelir kaybına uğrayan işletmeler ile
vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerin
azaltılması amacıyla sosyal kesimlere yönelik destek içeren
kanun teklifini ve salgınla mücadele kapsamında alınan önlemleri
Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu buluyor ve destekliyoruz.
Sürecin sevk ve idaresine
bakıldığında iyi bir planlama, denetim, yönlendirme ve
koordinasyon içerisinde başarılı olunduğunu aziz milletimiz
müşahede etmektedir. İnanıyoruz ki Türk milleti bilimin yol
göstericiliğinde, Meclisimizin basireti, Hükûmetin dirayeti, milletimizin
feraseti ve Cenab-ı Allahın inayetiyle yeni tip coronavirüs
salgınını da atlatacaktır. Bugünler geçecek, hayat
inşallah normale dönecektir.
Açıktır ki salgın sonrası dünya
eski dünya olmayacak, Türkiye bu süreçten güçlenerek çıkacak ve yeni
dünyada bugünden daha güçlü şekilde milletler camiası içerisindeki
yerini alacaktır. Türkiyenin önü açık, geleceği
aydınlıktır.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
63.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, coranavirüs salgını nedeniyle hazineye ait
taşınmazların satışının üç ay ertelenip
ertelenemeyeceğini, kaç gayrimenkulün satılacağını ve
satışın hangi ihtiyaçlardan kaynaklandığını,
işletme süresi biten kaç geminin işletme sürelerinin
uzatıldığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şöyle bir sorum var: 2nci maddeye göre,
hazineye ait olan taşınmazlar elektronik ortamda satılabilecek.
Şimdi, hazineye ait taşınmazların satışı bu
corona virüsü nedeniyle üç ay ertelenemez mi? Hangi ihtiyaçtan
kaynaklanıyor? Bu şekilde kaç tane gayrimenkul satılacak? Bu
satılacak olan gayrimenkullerin listesi elinizde var mıdır? Bunu
bizlerle paylaşır mısınız? Buradan elde edilmesi
gereken gelir ne kadardır? Yani bu corona virüsü sürecinde elektronik
ortamda hazineye ait taşınmazların satılması hangi ihtiyaçtan
kaynaklanıyor? Burada açık ve net bir şekilde Komisyonun ve
Komisyon Başkanının bize bu konuda bilgi vermesini istirham
ediyorum.
İkinci konu: Yine aynı şekilde burada
işletme süresi biten yani can güvenliği anlamında denize
çıkamayacak olan gemilerin işletme süresinin uzatılmasına
yönelik bir madde var. Burada kaç tane gemi bundan yararlanıyor? Bu
gemilerin listesini bize verir misiniz?
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Orhan Işık, 60a
göre sözünüz var.
64.- Van Milletvekili Muazzez Orhan
Işıkın, corona virüsü önlemleri kapsamında yurt dışı yükseköğretim
diplomaları tanıma ve denklik seviye tespit sınavının
ertelenmesi nedeniyle yaşanılan mağduriyete ilişkin açıklaması
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
STS ve denklik mağdurlarının
taleplerini dile getirmek için söz aldım, teşekkür ediyorum.
Corona virüsü önlemleri kapsamında, yurt
dışı yükseköğretim diplomaları tanıma ve denklik
seviye tespit sınavı ve muadil sınavlarının
ertelenmesine karar verilmiştir. Ancak bu erteleme 60 binin üstünde
kişinin diplomasının geçerli olma sürecini de ertelemektedir.
Yıllarca yurt dışında maddi manevi
sıkıntılarla okullarını bitirenler döndüklerinde ise
denklik sorunlarıyla karşılaşıyorlar. Bu gençlerin,
alındığını transkriptiyle belgelenen derslerinde
sınavların yapılmaması, sınavların ders
aşamasındayken yapılması, corona sürecinde
sınavların elektronik ortamda yapılması, yılda bir
yapılan sınavların yetersiz olduğu, sınavın
alternatifi olabilecek staj ve benzeri programların açılması ve
sürecin daha fazla uzatılmaması gibi talepleri ve beklentileri var.
60 binin üstünde olan STS ve denklik sınavı
mağdurlarının talepleri ele alınarak çözüm
üretilmelidir.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tulay
Hatımoğulları Oruç.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Başkanım, sorularımıza cevap verilmeyecek
mi? Yani bizi rahatlatmak için verdiysen söz, keşke soru sormasaydım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Telaş
etme, vereceğiz ya.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) 23 Nisanda
açıldığında verecekler.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Sayın
Başkan, cevap vereyim mi ben?
BAŞKAN -
Buyursunlar Sayın Hatımoğulları Oruç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata
Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun Teklifini
görüşüyoruz. Meclisin çok yoğun çalışma günlerinde, infaz
yasasını konuştuğumuz sıralarda da coronavirüsle
bağlantıları bakımından bu konu esasında
detaylı bir biçimde buradaki bütün partiler ve bireyler tarafından
değerlendirildi.
Bugün
hazırlanması gereken stratejik bir plan olmalı fakat Hükûmetin
kamuoyuna sunduğu, bize, Meclise, partilere sunduğu bir stratejik
planın olmadığını görüyoruz. Bakın, bugün ben de
katıldım Plan ve Bütçe Komisyonunun bu kanun teklifini görüştüğü
toplantıya, HDP Komisyon üyesi olan Sayın Garo Paylan ısrarla
Kısa, orta ve uzun vadeli planınız nedir? diye soru sordu ama
birkaç kez sormasına rağmen Bakan Yardımcısının
bu soruya verdiği yanıt: İnanın ki çok
çalışıyoruz. Bu bir yanıt değildir, bir Hükûmetin
vereceği yanıt Ya, biz çok çaba harcıyor, çok çalışıyoruz
ama bu çalışmadan ne çıkar biz şu an bilmiyoruz.
şeklinde olamaz.
Bakın,
Hükûmetin aldığı önlemleri göz önünde bulundurursak şunlar
çıkıyor karşımıza: Ekonomik İstikrar Kalkanı
100 milyar ama bu 100 milyarın içinde yine sermayeyi kurtarma, yine
holdingleri kurtarma operasyonu var. Bir IBAN kampanyası ortaya
attılar dillere destan, bunun adı da dayanışma oldu.
Böylesi zamanlarda bir cumhurbaşkanına düşen görev, bir IBAN
açıklamak değildir, bunu asla kabul etmiyoruz. Diğer bir icraat:
Belediyelere kayyum atandı. Bir diğer icraat: Belediyelerin
hesapları bloke edildi, aşevleri kapatıldı.
Bakın
değerli arkadaşlar, buradan defalarca söyledik, dünya büyük bir
pandemiyle, büyük bir salgınla karşı karşıya,
milyonlarca insanın yaşamını yitirme ihtimalinin yüksek
olduğu bir süreçten geçiyoruz. Böylesi bir süreçte merkezî Hükûmete
düşen en önemli görev, öncelikle koordinasyonu sağlamak ve tam bir
örgüt gibi çalışabilmektir. Yani bugün, merkezî Hükûmet başta
büyükşehir belediyeleri olmak üzere bütün belediyelerle bir koordinasyon
içinde yerel yönetimleri bu sürece aktif katacak, aktif bir biçimde
katılımını sağlayacak iş yapmalıyken HDP
belediyelerine kayyum atama, CHP belediyelerinin dayanışma
hesaplarını bloke etme gibi bir ayrıştırıcı,
düşmanlaştırıcı, kutuplaştırıcı
uygulama görüyoruz. Şu an görüştüğümüz kanun teklifinde önümüze
ne geliyor, neyi hedefliyordunuz? Grev ve toplu iş sözleşmesini
yasaklamayı. Peki, neden? Madem bu pandemi günlerinde zararları
azaltma, pandeminin olumsuz etkilerini azaltmak için böyle bir kanun
çıkarıyorsak bunun grevle ne alakası var?
Yine, torba mantığı. Hazır bütün
insanlar salgın hastalıkla uğraşırken ben, sendikalara
bir operasyon yapayım. Şunu düşünmüyor değiliz: Böylesi bir
torbaya acaba bunu öncelikle koymayı nasıl planladınız?
Demek ki yarın öbür gün işçiye, emekçiye, memura maaş veremez
duruma geleceksiniz. Sendikaları devreden çıkarmak için bu operasyonu
yapmaya çalıştınız ama neyse ki bu operasyon muhalefetin
ortaya koyduğu tavırla şu an için ötelenmiş durumda.
İşten çıkarma yasaklandı, çok iyi, bunu kamuoyuna güzel
anlattınız. Peki, bunun arkasından ne gelecek? Onu
anlatamadınız.
Bakın, diyorsunuz ki: İşçiye
verilecek ücret 39,24 TL yani bir aylık 1.170 TL. Bununla bir
insanın, bir ailenin nasıl yaşayabileceğini
düşünüyorsunuz? Bu, doğru değil, yanlış bir
yaklaşım. Hane başına bin lira ve bunu bir sefere mahsus
olarak vermeyi planlıyorsunuz bu kanunda. Peki, o bin lira bittikten sonra
o hane halkı ne yiyecek ne içecek?
Yine, bu kanun teklifine
baktığımızda esnaf yok, KOBİlere destek yok,
işçi, çiftçi, kayıt dışı işçiler yok ama fatura
öteleme var. Hangi faturayı öteliyorsunuz? Yine belediyelere dolaylı
bir operasyonla, belediyelerin gelirlerini azaltmayı hedefleyen bir
yaklaşımla su faturalarını öteliyorsunuz. Oysaki biz, su
faturalarını, elektrik faturalarını, doğal gaz
faturalarını, bütün faturaları, özellikle, yoksulluk
sınırı altında yaşayan insanların ödememesi
konusundaki ısrarımızı yinelemek istiyoruz.
Peki, biz HDP olarak bu pandemi sürecinde hangi
adımların atılması
Yani Acil alınacak önlemler
neydi? sorusuna bizlerin de yanıtını şöyle özetlemek
isterim: İşten çıkarmalar bir ay boyunca yasaklanmalı.
Şimdi, bu yasayla üç ay bu yasaklanıyor, geri kalanı
Cumhurbaşkanının insafına bırakılıyor;
şayet Cumhurbaşkanının canı istemezse üç ay sonra bu
kanun geçerliliğini yitirecek. Temel ihtiyaçlar dışındaki
sektörlerdeki faaliyetler, ilk aşama olarak gerçekten uzun bir zaman yani
işçi canını hiçe sayan bir şekilde planlanamaz. Bakın,
bugün sabah ben taksiyle Meclise geldim. Taksiciyle sohbet ettiğimizde
söylediği şey şuydu: Sabah sekizden gece on ikiye kadar
çalışıyoruz ama günde 3 ya da 4 yolcu ya alıyoruz ya
almıyoruz.
Bugün, bütün işsizlere, geliri olmayan
kadınlara, salgın süresince ülkemizdeki mültecilere, göçmenlere,
emeklilere en az 2.500 lira para ödenmek durumundadır, aksi takdirde
insanların yaşamını sürdürme ihtimali yoktur. Bakın,
çiftçilik yani tarım alanının desteklenmesi, çiftçinin
desteklenmesi. Bu, sadece o çiftçinin yaşaması için değil,
pandemi zamanında tarıma duyulan ihtiyacın katlanarak
karşımıza çıkması
Türkiye bu olanakları iyi
kullanabilecek bir altyapıya sahipken iktidar ne yazık ki
açıkladığı paketlerle sermayeyi kurtarmaya
çalışıyor ama çiftçiyi kalkındırarak, tarımı
geliştirerek bu pandemi sürecinde insanlara yeme içme konusunda katkı
sağlayacak projelerden uzak davranıyor.
Öğrenciler KYK borçları silinsin istiyor
ama ne yazık ki bu Hükûmet öğrencilere diyor ki: Ben sadece
erteleyebilirim. Bakın, Varlık Fonu yine bu kanunda önümüze gelen
önemli noktalardan biridir. Varlık Fonunda hedeflenen ne? Bir kere, 2018
yılında denetim ve inceleme raporunu sunmamıştır. Yani
oradaki harcamalar nasıl yapılıyor, nereye yapılıyor
ne Meclis ne halk ne kamuoyu hiç kimse bilmiyor. Burada yandaş kurtarma
var ve tam olarak kanunda şöyle geçiyor: Zor durumda olan büyük
kuruluşları satın alabilecek ya da ortak olabilecek... diye
cümle devam ediyor. Bu yandaş kurtarmadır, halkın parasıyla
holdingleri desteklemektir.
Yine, diğer bir harcama kalemi, gene buradan
ifade ettik, Irak, Libya, Suriyede savaşa tam gaz devam. Bakın,
bugün Mahmur kampında Türkiyeye ait olan SİHAlar 3
kadının yaşamına kastedecek bir bombardıman
yaptılar. Neden yapıyorsunuz? Bu pandemi günlerinde
dayanışma, savaş bitsin, silah sussun. dedikçe sizler
savaşı, şiddeti, silah kullanımını daha fazla
artıran bir hâle gelmiş durumdasınız.
Bakın, bugün, 31 Mart ve 23 Haziran yerel
seçimlerinde AKP iktidarı kaybettiği için pandemi günlerinde
belediyelerden rövanş almaya çalışıyor. Az önce bahsettim
su faturalarını -devam edeyim- kira alacakları, reklam ve ilan
alacaklarını erteliyor, fiilen zaten belediyeler ulaşımdan
da bir kazanç sağlayamıyor çünkü insanlar önemli oranda sokağa
çıkmıyor. Bu maddi imkânlar ellerinden alınıyor ve sonra
şöyle anlatılıyor kamuoyuna: İller Bankasından
kesintilerini üç ay boyunca erteliyoruz. Bu bir destek değil, bu
gerçekten ötekileştirme, kutuplaştırma, partizancılık
yapmaktır, pandemi günlerine uymayacak yöntemdir bunlar.
Evet, değerli arkadaşlar, küresel
salgınla mücadelenin tılsımı sosyal devlettir, sosyal
devlet programının uygulanmasıdır. Salgın büyük bir
ekonomik buhranı hızlandırmaktadır, doğru ama bu
salgın bize şunu da öğretti: Patronsuz hayat devam edebilir,
işçisiz hayat devam edemez. Mesela, insansız devlet olamaz, insan ve
doğa merkezli devlet olmak zorundadır. Ekonomi uçuyor. diye Hazine
ve Maliye Bakanı propaganda yapıyor, hatta büyüme oranları
açıklıyor. Buna gerçekten tabiri caizse kargalar güler ya. Bugün, her
aileye bin lira ödeyemeyen, bunu bile taksite bağlamış ve bir
sefere bağlamış olan, aileleri parçalara ayırarak böyle bir
uygulamayı yapan bir Hükûmet hangi büyümeden bahseder? Ben bunu gerçekten
bilemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) Şunu
da belirtmemiz gerekir ki cezaevinde kalan tutuklu ve hükümlülerle ilgili
coronavirüsle mücadele programı meselesi bitmiş bir mesele
değildir, bugün bu Meclisin önümüze acil olarak yeniden getirmesi gereken
bir meseledir.
21inci yüzyılda devletler ve iktidarlar
aynı kalmayacaktır, coronavirüs bunun önemli göstergelerindendir.
Bakın, 19uncu yüzyılda Marx ne demiş? İnsanların
maddi yaşam koşullarını belirleyen onların bilinçleri
değildir, maddi koşullar onların bilinçlerini belirler. Bir
sorun ortaya çıktığında eş zamanlı olarak
çözümleri de tomurcuklanmaya başlar. Bugün bu corona günlerinde bilinçler
farklılaşacaktır; bu kaçınılmaz. İşçinin,
emekçinin, yoksulun, ezilenin ve sömürülenin lehine yeni tomurcuklar
oluşuyor. Bunu siz de sermaye güçleri de çok iyi bilsin. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Komisyonun söz talebi var.
Buyursunlar.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
65.- Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü Bekir Kuvvet
Erimin, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, izin verirseniz,
Sayın Tanalın sorusuna cevap vermek istiyorum.
Hazine taşınmazlarının
ihalelerinin elektronik ortamda yapılması
Zaten birçok firma ve
kurumlarımız bu işleri yapıyor. Gümrük mallarının
satışını elektronik ortamda TOKİ yapıyor, Ticaret
Bakanlığı yapıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Niye ertelemiyorsunuz
Başkanım, niye ertelemiyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Niye erteleyeceğiz? Tarlalar ekilecek,
atıl, durumda milyonlarca dönüm, binlerce dönüm arazisi var devletin,
memleketin, işlenecek, tekerlek dönecek. Teslim mi olacağız
tamamen coronavirüse?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Listesi var mı?
Bize listesini verebilir misiniz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Var. Geçen yıl, 2019da 14.946 adet
satış yapılmış.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Geçen yılı
bırakın
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Bu yıl 3.125 adet satış
yapılmış, 590 adet taşınmaz kiraya verilmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, geçen yılı bırakın, şu anda
satılacakların listesini söyleyin bize.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Efendim?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şu anda
satılacakların listesini verin bize.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Süregelen bir sistem var. Liste yok şu
anda ama istiyorsan veririz. Gir internete bak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Liste yok
Nasıl
satacaksınız ya? Fiyatları belirli mi, değil mi? Ne kadar
para elde edilecek?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Var internette, herkes görebiliyor;
şeffaf, gizli saklı bir şey yok. Sonra, bak, bu ihalelerin
elektronik ortamda olması
Ben icra ve izaleişüyu ihalelerinin de
elektronik olması için uğraşıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anladım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Neden, biliyor musun? Şeffaf,
çantacılar olmayacak, mal gerçek değerine gidecek.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Listesini verin ki
şeffaf olsun ama, listesini verin bize.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Kira da olsa ihale de olsa
yap-işlet-devret de olsa sen beni görmeyeceksin, ben seni
görmeyeceğim. Bunda ne var? Bunda ne kötülük var? Zaten hangi devirdeyiz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Listesini ne zaman
bize verebilirsiniz? Bu gayrimenkullerin listesini ne zaman bize
verebilirsiniz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Var internette, herkes görebiliyor bunu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İşte, verin
1 tanesini bana.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Tamam, verdirelim. Şu anda hazır yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) 1 tane ver ya.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Tamam, verdirelim, gizli saklı bir
işimiz yok ki.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Erim, yazılı
olarak onları takdim edersiniz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır.
Buyursunlar Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi, öncelikle
şunun vurgusunu bir kez daha yapmak istiyorum: Yani, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarihinde belki ancak Millî Mücadele günlerinde olmuştur -çok acil
savaş günlerinde- belki Kıbrıs müdahalesinde -Kıbrıs
Barış Harekâtında- olmuştur; aynı günde teklif metni
Komisyon üyelerimize geliyor -bir gün önce ama akşam vakti bir araya
geliyoruz; öğleden sonra, bir gün öncesinde- ertesi gün Komisyonumuz
toplanıyor; Komisyon bitiriyor konuşmalarını,
görüşmelerini, daha Komisyonda görüşmeler devam ederken Meclis Genel
Kurulunda gündeme giriyor kanun teklifi, Genel Kurul gündemine
alınıyor. Komisyon bitiriyor, Genel Kurulda boşlukta
bırakılan bölüm maddeleri tanımlanıyor, konuyor, sıra
sayısı falan belirleniyor gibi
Bunların hepsi bir gün
içerisinde yapılıyor ve yine bir etki analizi yok değerli
arkadaşlar; etki analizi dediğimiz, yani bu torba kanunun kamu
harcamalarına, gelir ve giderlere, bütçeye olan etkisi nedir, bunu
görmüyoruz; sorarsak belki belli başlı bazı konularda genelgeçer
ifadeler sunuluyor.
Şimdi, arkadaşlar, bu böyle olmaz. Yani
pandemi diyoruz, dünyada küresel bir salgın var diyoruz, sadece ülkemiz
değil bütün dünya ülkeleri bu salgından zarar görüyor, bu
salgının derdiyle uğraşıyor şu anda -biz de
aynı şekilde- ama bakıyoruz diğer ülkelere, örneğin
Fransa Ben 45 milyar euro önlem paketi açıklıyorum. diyor
-kişi başına 669,6 euro- ve bu önlem paketinin içeriğini
sunuyor. İngiltere Ben 400 milyar dolarlık paket
açıklıyorum. diyor; 6.097 dolar kişi başına. Almanya
diyor ki: Ben 550 milyar euro paket açıklıyorum, kredi desteği
veriyorum. Amerika Birleşik Devletleri Ben, 1 trilyon dolar veriyorum.
diyor; 3.061 dolar kişi başına. İspanya diyor ki: Ben 200
milyar dolar destek paketi açıklıyorum; bunun 117 milyar doları
-bakın, TL falan konuşmuyorum- kamuya, 83 milyar doları özel
sektöre ve yıllık millî gelirimin yüzde 20sine tekabül eden bir
kaynak ayırıyorum buna. Yıllık gelirimin yüzde 20sine
tekabül eden bir kaynak ayırıyorum. diyor. Biz ise böyle, ne
olduğu belli olmayan, kanunun adı gibi, genelde ifade ettiğimiz
torba kanun gibi bir torba paket
Sayın Cumhurbaşkanı 100 milyar
TLlik bir rakamdan bahsetti daha önce, bunun açılımını da
yaptı. Burada, bakıyoruz, getirilen teklifin maddelerinde
Aslında bu kanunda Koronavirüs Salgınının -sadece ekonomik
değil, ekonomik adında da geçiyor zaten- Ekonomik ve Sosyal Hayata
Etkilerinin Azaltılması
diyor. Bu salgın, sadece
sağlık sektörünü ilgilendiren ve sadece sağlık sektörüyle
ilgili alınması gereken önlemleri ortaya koyan bir düzenlemeyi
değil, bu salgının topyekûn her sektördeki, her alandaki
-sağlık dışında ekonomi sektöründe, sağlık
dışında sosyal yaşamda, sağlık
dışında kültürel yaşamda- etkilerini de dikkate alıp
bu etkilerine karşı topyekûn mücadeleyi de gerektiriyor.
Sayın Uğur Aydemir burada
Sağlık sektöründe ne kadar iyi durumdayız. dedi. Ben de
rakamlarla birkaç konuya değinmek istiyorum. Bakın, OECD üyesi
ülkelerin ortalaması, 10 bin kişiye düşen yatak sayısı
47, Türkiyede 28,3; 2020 yılı hedefi de 29,2ye çıkarmak. 47
ülke arasında 38inciyiz. Yine, 100 bin kişiye düşen hekim
sayısı Türkiyede 187, OECD ortalaması 340, 2 katı; 2020
hedefimiz de 210a çıkarmak 187 hekimi. 100 bin kişiye düşen
hemşire sayısı Türkiyede 301, OECD ortalaması 900; tam 3
katı. Bakın, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş
ülkelerden falan bahsetmiyorum, bunların bazıları bizden daha
kötü bile olabilir ama OECD ortalaması diyorum. Hemşirede hedefimiz
ise 325. 2002de hastane sayımız 774tü, on yedi yıl sonra
hastane sayımız 928e çıktı.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ama
onların hepsini yeniledik Hocam ya, onları da söyle.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Şimdi, bir
de Performansa dayalı bir sağlık sistemi getiriyoruz.
deniliyor. Buna göre, bir hekimin bir günde yaklaşık 72 hastaya
bakması bekleniyor performans değerlendirmesi ve kriterlerine göre.
Hem de her hastaya beş dakika verse kesintisiz bütün gün boyunca bu
hekimin hasta bakması lazım, beş dakikayla sadece.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii,
sağlık sistemi bu durumdayken, ekonominin durumu da ortadayken çok
fazla bir şey beklemiyoruz ama belediyelerin sırtına yüklenen;
artı, ücretlinin, işçinin, işinden atılan veya işinden
uzaklaştırılıp geliri düşürülen ücretlinin
sırtına yüklenen bir pandemi, bir salgın önlem paketi. Bir
işçiye diyorsunuz ki: Kardeşim, sen bitiksin, işten
çıkarılırsın veya ücretli izinde sana günlük 39 lirayı
reva görüyoruz; al ayda 1.170 liranı, helalühoş olsun. Lütufkâr bir
Niye bu salgının yükü, bedeli, bu ağır yük ücretlinin,
işçinin sırtına yükleniyor? Neden?
Değerli arkadaşlar, bakın,
İspanya Ben millî gelirin yüzde 20sini bu salgınla mücadele için
destek paketi olarak ayırıyorum. diyor. Gelin, millî gelirin yüzde
20sini siz de ayırın ama ücretliyi, işsiz kalanı veya
ücretli izne ayırıyorum diyerek mağdur durumda
bıraktığınız vatandaşlarımızı bu
durumdan kurtarın.
Değerli arkadaşlar, çiftçi bitik. Bu
kürsüye gelmeden önce bir üreticiyle konuştum, Torbalıda bir süt
üreticisi. Ben bitiğim Sayın Vekilim, bittim. Hayvanlarımı
satmak istiyorum. Artık haraç mezat bir bedelle elimden
çıkardım. diyor. Neden? Kredi borçlarımı ödeyebilmek
için. Artık bu üretimi de bozdum. Bir daha da bu üretime dönemem, bittim.
diyor. Değerli arkadaşlar, durum bu.
Siz bu ülkede eğer gıda arzının
güvenliğini ve güvencesini sağlayamazsanız; gerek gıda
güvencesi gerek gıda güvenliği, her ikisi de çok önemli ama gıda
arzında güvenceyi ortaya koyamazsanız
Bu kriz, yarın başka
bir kriz, öbür gün bir başka kriz ama kendi topraklarınızda
kendi üreticinizle kendi üretiminizi yaparak kendi insanınızın
gıda ihtiyacını karşılayamadığınız
bir durumda kimse de sizin yüzünüze bakmaz böylesi bir pandemi, böylesi bir
küresel salgın durumunda. Bu sefer, açlıkla nasıl mücadele
edeceğiz derdine düşeriz ve Türkiye bu durumda, daha da kötüye
doğru gidiyor, çiftçinin borçlarını telafi edecek önlemler
almadığımız sürece bu durum çok daha vahim bir duruma
geliyor.
Bakın, değerli arkadaşlar, belediyelerin
gelirleri olarak bir öz kaynakları vardır,
ağırlıklı olarak emlak vergilerinden gelir; ilan, tabela,
reklam vergilerinden gelir; işte, efendim, ecrimisilden, oradan buradan
birtakım ek gelirleri vardır cüzi miktarda; kira gelirleri
vardır veya ceza gelirleri oluşur kesilen cezalara yönelik; bir de
merkezî yönetim bütçesinden gelen pay vardır, İller Bankası
aracı olur, merkezî yönetim bütçesinden belediyeye aktarılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Şimdi, siz
bu krizin yükünü belediyelerin sırtına yüklemiş
durumdasınız değerli arkadaşlar çünkü mayıs ayı
vergi ayı, şimdi göreceğiz önümüzdeki ay, belediyelerin ne kadar
vergi tahsilatı olacak, tahakkuk-tahsilat oranı ne olacak, bunu
göreceğiz; çok düşük kalacak. Çünkü zaten ücretli olan asgari ücretin
bile altına, 1.777 liraya mahkûm edilince, esnaf kepenk indirince,
sanayici kepenkleri indirip üretimi durdurunca, üretimin de
olmadığı bir yerde siz emlak vergisini beklemeyin belediyelerde.
Belediyelerin İller Bankasından yani merkezî yönetim bütçesinden
alınan geliri eğer bir de kesintiye uğratılırsa
borçları nedeniyle, belediyelerin çok ciddi bir gelir sorunu ortaya
çıkacak.
Bir yandan da diyorsunuz ki: Suyu almayın. Almayacağım.
diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) Vatandaşa
destek verin, mağdur etmeyin. Tabii ki verecek, çünkü belediye belde
sakinlerinin mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılayan
bir kamu tüzel kişiliğidir. İdari mali özerkliği
olduğu için, bütün gücüyle, hem idari hem mali gücüyle kendi belde
sakinlerine, vatandaşına azami hizmet verme gayreti içerisindedir,
kamu tüzel kişisidir. Devlet, bütün kamu kurumlarıyla -belediyeleri
de bunun dışında tutamazsınız- bir bütündür. Bu
bütünlüğü bozarsanız ve siyasi birtakım hesaplar üzerinden yerel
yönetimleri benden olan- olmayan diyerek zor duruma sokacak düzenlemelere
doğru giderseniz; belediyelerin bu gelirlerinden mahrum olmasına neden
olur ve bu yükü onların sırtına bindirirseniz, bunun
cezasını belediyeler çekmez, bunun cezasını vatandaş
çeker, halk çeker değerli arkadaşlar. Bunu yapmayın, hiç olmazsa
bazı önlemleri -İller Bankasından kesilen payları
kaldırın- belediyelerin gelirlerini artırıcı önlemleri
alın diyorum, hiç olmazsa geçen yılki gelirini garantileyin diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerimle hepinizi saygı
ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Kesinti
zaten üç ay yok Hocam.
BAŞKAN Şahsı adına söz
sırası İstanbul Milletvekilimiz Nazır Cihangir
İslamda.
Buyurunuz Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli arkadaşlarım, önce, yine,
ben Sayın Başkana ve Grup Başkan Vekillerine teşekkür
ediyorum. Aslında bu şahıslar adına söz bana
çıkmamıştı ama bugün bir karar alındı ve bütün
grupların desteğiyle biz bağımsızlara veya grubu
olmayan siyasi partilere de söz hakkı tanındı.
Şimdi, bu Tüzük içinde aslında bir
bağımsızın veya grubu olmayan siyasi parti milletvekilinin
şu Parlamentoda yemin dışında hiçbir söz alamaması
mümkün yani böyle bir ihtimal var. Çünkü bu söz haklarının önünü
kapatabilecek bazı uygulamalar, taktiksel uygulamalar var, ben bunun
detayına girmek istemiyorum ama bugünkü görüşmelerden edindiğim
sonuç şu ki -16 Nisan 2020nin ilk saatlerindeyiz- bu İç Tüzükün
bağımsız ve grubu olmayan siyasi parti milletvekillerine de söz
hakkını verecek, yani bunu kayda bağlayacak şekilde
değişeceği umudunu taşıyoruz. Elbette bu konuda
güncelleme oldukça bilgilendirme de yapacağız.
Çok değerli arkadaşlarım, şu
yakın tarihte gerçekten önemli şeyler yaşadık. Yani bu
salgın esnasında işini kaybedenler, belediyelerin âdeta devlet
dışına itilerek bu yardım kampanyalarına katılmasının
fiilen ve resmen engellenmesi -yani genelgelerle engellenmesi,
İçişleri Bakanlığının bunu bloke etmesi-
Eskişehirde bağışlarla yıllardır ihtiyacı
olan insanlara yemek veren aşevinin kapatmaya götürülmesi; bunları
üst üste koyunca, gerçekten, henüz hem salgının idrak edilmediği
hem de bu salgın ve seferberlik ortamında öncelikli olarak
yapılması gereken şeylerin ne olduğunun hâlâ tam
anlaşılmadığı kanaatini taşıyoruz.
Belediyeler devletin bir parçasıdır
değerli arkadaşlar; hangi partiden, hangi siyasi partiden olursa
olsun, bu devletin bir organıdır ve bu seferberliğin ve
vatandaşa yardım çalışmalarının el
birliğiyle yapılması hem bu halkın hem de bu devletin
yararına olacaktır.
Bugün yine basından duyuyoruz, Parlamentonun
aşağı yukarı kırk beş gün
çalışmaması gibi bir durum söz konusu. Ben kişisel olarak
bu konudan oldukça rahatsızım yani vatandaşın da, bizi
seçen, buraya gönderen insanların da rahatsız olduğunu
hissediyorum. Ee, kırk beş gün bir Parlamentoyu
Zaten
başkanlık sisteminin, tek kişi yönetiminin ön plana
çıktığı, bu Meclisin yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin
âdeta fonksiyonsuz duruma düşürülmeye
çalışıldığı ve her gün itibarının biraz
daha düşürüldüğü ortamda salgın olsa da, pandemi olsa da -bu
ülkede çalışan, hâlâ iş başında olan insanlar var- biz
de bu riski riski minimize ederek- göze alıp bu Parlamentoyu açık
tutmalıyız, öyle veya böyle açık tutmalıyız
kanaatindeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) -
İşte, şu geçtiğimiz cuma günü yaşadığımız
bir facia vardı, cuma gecesi faciası diyorum ben ona. Bunun
tamamen
İşin çok fazla magazinel yönüne girmek istemiyorum, benim
işim de değil ama dışarıdan göründüğü kadarıyla
şunu rahatlıkla hissedebiliyorum ki Hükûmet içerisindeki, iktidar
kanadı içerisindeki, bakanlar arasındaki birtakım
çekişmelerin su yüzüne çıkıp şu salgın ortamında,
şu pandemi ortamında hepimizin gözünün önüne gelmesi.
Arkadaşlar, devlet tepişme yeri
değildir; devlet, hükûmet, iktidarlar mücadele etme yeri değildir.
Ha, bu konuda hem partinizi hem de Hükûmeti gerçekten daha ciddi olmaya davet
ediyorum. Ne yaşadık o akşam? Üzülerek söylüyorum, onun
sonuçlarını daha önümüzdeki günlerde göreceğiz, milyonlarca
kişinin bir panik havasında etrafa yayılmasının. Evet,
İçişleri Bakanı da itiraf etti, Bu benim hatamdır. dedi,
İstifa ediyorum. dedi, istifasını verdi ama istifası
kabul edilmedi. İstifa tek taraflı bir eylemdir arkadaşlar.
İstifada kararlı olan insan, ceketini alır, çantasını
alır ve o odadan öyle çıkar çünkü tek taraflıdır.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan (ç),(d),(e) ve (f) bentlerinin metinden
çıkarılmasını ve (ğ) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
ğ) 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununun 16ncı maddesi
kapsamındaki kredi borçları, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibariyle bir defa mahsus olmak üzere faizleriyle birlikte silinir.
Dirayet
Dilan Taşdemir Züleyha
Gülüm Ömer
Öcalan
Ağrı İstanbul Şanlıurfa
Mehmet Ruştu Tiryaki Hüseyin Kaçmaz Gülüstan Kılıç
Koçyiğit
Batman Şırnak Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.
Buyursunlar Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, görüşülmekte olan
torba yasanın 1inci maddesi üzerine hazırlığımı
yapmıştım, yalnız, siyasi mahpus, tutsak olarak cezaevinde
tutulan önceki dönem milletvekilimiz Abdullah Zeydanın annesi bu
akşamüzeri hayatını kaybetti. Bildiğiniz üzere, Abdullah
Zeydan, diğer vekil arkadaşlarımızla birlikte cezaevinde
tutsak. Yakın tarihte tahliye edilmesine rağmen -ki önceki sefer de,
önceki kez de hukuka aykırı bir şekilde tutsak edilmişti-
tahliyesinin hemen sonrasında, cezaevinden çıkışına
dahi izin verilmeden milletvekili arkadaşımız tekrardan
tutuklandı. Tahliye taleplerinde bulunuldu; ağır hasta, yatalak
annesinin durumu bilinmesine rağmen, kine, kibre teslim olanlar
tarafından bir türlü tahliye edilmedi ve bugün, Abdullah Zeydanın
annesi, yıllardır oğlunu göremeyen annesi Hakkın rahmetine
kavuştu.
Değerli arkadaşlar, dediğim üzere,
aslında 1inci madde üzerinde konuşmak için notlar
almıştım ancak bu ülkenin bir Kürt yurttaşı olarak
birkaç sitemde bulunmak istiyorum size. Dün arkadaşlarımız
değindi, 1986 ila 1989 arasında Baas rejimi Saddam tarafından
182 bin Kürt vahşice katledildi. Sadece Kürt olması önemli değil
tabii ki; Sabra ve Şatillada da, Ruandada da, Bosna-Hersekte
Srebrenitsa katliamında da, Başbağlarda da katliama maruz kalan
insanlıktır. Dün arkadaşlarımız defalarca söyledi, bin
yıllık Kürt kardeşinizin bu acısını
Tanıyorum, her partide onlarca Kürt milletvekili var ama her ne hikmetse,
bir kişi bile bu katliamı kınayan tek cümlelik bir açıklama
yapmadı. Değerli arkadaşlar, bu büyük bir eksiklik. Biz
eğer bin yıllık kardeşlik, ortak gelecek, ortak tarih diyorsak
bu noktadaki eksikliği de görmemiz gerekiyor.
Şu an ülkenin içinde bulunduğu durum
cumhuriyet tarihinin başından beri mevcut durumla neredeyse eş
değer. Kürtler cumhuriyet tarihinin başından beri öteki halk
olarak yerini aldı. Çoğu zaman bütçeden Kürtün payına
düşen, tel örgüler, tanklar, toplar, karakollar, cezaevleri oldu.
Eğer ki bu mesele çözülseydi; bu savaş bütçesine ayrılan bütçe
gerçekten halkın, halkların ihtiyaçlarına ayrılsaydı
bugün belki de çok farklı bir ortamda buluşabilirdik. On sekiz
yıllık AKP iktidarları döneminde bugün geldiğimiz nokta,
iş yok, aş yok, hukuk yok, Anayasa yok. Yaşamak, sadece bu mu
gerçekten? Tek başına, yaşamak mı denir buna? Değerli
arkadaşlar, yaşamak, onurlu bir yaşam varsa
yaşamaktır, haysiyetli bir yaşam varsa yaşamaktır,
adaletli bir yaşam varsa yaşamaktır. Ancak bu salgın
döneminde bile infaz paketinde
Ki tarihten de örneklerini verdik; gerek 49lar
davasında, 1960larda gerekse de 1991 yılındaki infaz paketinde
Kürtler nasıl ayrı tutulduysa bugün Kürtlerle birlikte gazeteciler ve
diğer muhalif kesimler de ayrı tutuldu. Takdir edersiniz, siyasi
partilerdeki her fert bu ülkenin daha iyi yerlere gelmesini ister, ondan
şüphemiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Değerli
Başkanım, müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyursunlar.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Ama şundan emin
olun: Bu şekliyle ne hiçbir sorunu çözebilirsiniz ne bu ülkeyi o hepimizin
istediği seviyeye getirebiliriz ne de yaşadığımız
acıları sonlandırabiliriz. Ülkenin hâline bakın. Helvadan
bir hukuk devleti yaratmışsınız, her
acıktığınızda yiyorsunuz. Kürt belediyelerine kayyum
atıyorsunuz, HDPnin seçilmişlerini, Kürtlerin temsilcilerini
tutukluyorsunuz; o sürekli vurgu yaptığınız, millî irade
halk iradesi dediğiniz durumu her seferinde ayaklar altına
alıyorsunuz.
Dolayısıyla, en azından bu
salgın döneminde net bir mesaj olarak, virüs için nasıl 1,8 milyon
canlı türünden biriysek, adalette, hakkaniyette de o birliği tesis
edelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından söz aldım.
BAŞKAN Buyursunlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvelki hatibin iddialarını
reddettiğimizi beyan etmek isterim ve Meclis olarak
çıkardığımız kanunlar, genel, nesnel, objektif, bütün
bir millete sâridir; en ufak bir ayrımcı anlayış, zihniyet,
yaklaşım ve düzenleme asla ve kata söz konusu değildir. Yürütme
organımız da buna uygun bir şekilde hareket edip uygulama
yapmaktadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde yer alan (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (g), (ğ), (i) bentlerinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
a) Hazine taşınmazlarına ilişkin
olarak sözleşmeye istinaden ödenmesi gereken bedeller ile ecrimisil
bedellerinden 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin
tahsil edilmesi gerekenleri başvuru şartı aranmaksızın
silinir. Bu süreler, bitiminden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanı
tarafından 3 aya kadar uzatılabilir.
b) Turizm tesisi maksadıyla verilen izinler
hariç olmak üzere 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu
gereğince Devlet ormanlarında gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri
adına verilen izinler ile Orman Genel Müdürlüğü tarafından
8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu
gereğince kiraya verilen mesire yerleri ve taşınmazlardan
1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi
gereken bedeller başvuru şartı aranmaksızın silinir.
c) 9/8/1983 tarihli ve 2873 sayılı Millî
Parklar Kanununa tabi yerlerde 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre
yapılan kiralamalardan 1/4/2020 tarihinden itibaren 3 aylık döneme
ilişkin tahsil edilmesi gereken bedeller başvuru şartı
aranmaksızın silinir. Bu süreleri bitiminden itibaren 3 aya kadar
uzatmaya Tarım ve Orman Bakanı yetkilidir.
ç) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il
özel idareleri, bağlı kuruluşları ve iştirakleri ile
bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerinin mülkiyetinde veya
tasarrufunda olan taşınmazlara ilişkin olarak ilgili
mevzuatınca yapılan satış, ecrimisil ve kiralamadan
kaynaklanan bedellerin veya tutarların, 19/3/2020 tarihinden itibaren 3
aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gereken kısımları
silinir. Bu süreler, bitiminden itibaren ilgisine göre Çevre ve Şehircilik
Bakanı veya İçişleri Bakanı tarafından 3 aya kadar
uzatılabilir.
d) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler,
bağlı kuruluşları ve iştiraklerin gelir vergisi
tevkifatı beyan ve ödeme süreleri, tüm sosyal sigorta prim ödemelerinden,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme
ilişkin tahsil edilmesi gerekenler silinir. Bu süreler, bitiminden
itibaren 3 aya kadar Cumhurbaşkanı tarafından uzatılabilir.
e) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler,
bağlı kuruluşları ve iştiraklerinin konutlara ve
faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunamayan işyerlerine
ilişkin su tüketimine bağlı alacakları, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi
gerekenlerle sınırlı olmak üzere silinir. Bu süreler, bitiminden
itibaren 3 aya kadar belediye meclisince uzatılabilir.
f) Büyükşehir belediyeleri ile belediyeler,
kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle
çalışan gerçek ve tüzel kişilere, toplu taşıma
hizmetinin kesintisiz olarak yürütülebilmesiyle sınırlı olacak
şekilde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3
aylık süreyle sınırlı olmak üzere meclis kararıyla;
gelir desteği ödemesi yapabilir, belirlenen döneme tekabül eden ruhsat,
izin, hat kirası borçları silinir. Ayrıca Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler, bunların bağlı kuruluşları
ile iştiraklerinin İller Bankasına olan borçlarına karşılık
yapılan kesintiler 3 ay süre ile yapılmaz.
ğ) 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanununun 16 ncı maddesi
kapsamındaki kredi borçları, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren silinir.
i) Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketi'nin (TEDAŞ) elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakların
(özelleştirme devir işlemleri sırasında TEDAŞ'a
devredilmiş olan alacaklar) bu kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 6 aylık süre içerisinde tahsil edilecek olanları
silinir.
Ayhan Altıntaş Behiç Çelik İbrahim Halil
Oral
Ankara Mersin Ankara
Dursun Müsavat Dervişoğlu Zeki Hakan
Sıdalı
İzmir Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyursunlar Sayın Çelik. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, büyük Türk
milliyetçisi, sendikacı ve Türk kamuoyunun yakından tanıdığı
ve Türk kültür hayatında derin izler bırakan Mustafa Özbek Beyi
rahmetle anıyorum; maalesef onu kaybettik.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Allah rahmet eylesin.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sağ olun, çok
teşekkür ediyorum.
Mekânı cennet olsun.
Bunun yanında, bu hafta itibarıyla
başlayan Şehitler Haftası ve akabinde 23 Nisan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kuruluşunun 100üncü yılını
kutlayacağız, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak
kutlayacağız.
Meclisin bir anlamı var, o da şudur:
Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankarada kurulduğu zaman devlet
yoktu, devlet İstanbulda görünüşte vardı ama işgal
altında bir başkent söz konusuydu. Devleti, Türkiye Büyük Millet
Meclisi bir bir inşa etmiştir. Devletimizin, Türkiye Cumhuriyetinin
anası olan ve bütün kurumları bünyesinden çıkaran Türkiye Büyük
Millet Meclisi savaş kazanan, muzaffer bir Meclistir dolayısıyla
biz, konuşmalarımızda hep vurgu yaparak özellikle Gazi Meclis
diye kendisini nitelendiriyoruz. Arkamızda da Egemenlik,
kayıtsız şartsız milletindir. yazarak özellikle,
Osmanlıdan tevarüs etmeyen ve Osmanlı rejiminde egemenliğin bir
aileye ait olduğunun bilincinde olarak bugün artık, modern,
çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti, Atatürkün öncülüğünde, önderliğinde
kurulan bir Türkiye Cumhuriyeti bizim yaşam felsefemizdir,
dünyamızdır, hayatımızdır ve var oluşumuzdur.
Onun için, nice yüz yıllara, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak ve yaşayacaktır.
Değerli milletvekilleri, corona pandemisi
nedeniyle tüm insanlık ve milletimiz büyük bir sınavla
karşı karşıyadır. Bugün itibarıyla 162 ülkeye
yayılan bu pandeminin binlerce, on binlerce insanı etkilediğini
ve hayatlarını kaybettiğini hep birlikte müşahede ediyoruz.
Bugün itibarıyla Türkiyede de 1530 vatandaşımızın
hayatını kaybettiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum, etkilenenlere de
Allahtan şifa niyaz ediyorum. İnşallah, bu salgını en
hafifiyle atlatabiliriz.
Ancak bu pandemi süreci
başladığından itibaren yani 11 Marttan itibaren özellikle
vurgu yapıyorum- ben bir idareci olarak, şöyle baktım, bu
nasıl yönetiliyor diye. Tabii, baştan işi sıkı tutan
bir Hükûmet, bir iktidar söz konusu değil ve objektif kriterlere uygun bir
yönetim tarzı icra edemediler. Ne yaptılar? Şartlara,
gelişen koşullara ve eleştirilere göre pandemi konusunda
birtakım icraatlar yapmaya çalıştılar. Geriye
baktığımız zaman, gerçekten, 1593 sayılı Umumi
Hıfzıssıhha Kanunundan bihaber olduklarını ve daha
önce, bilinçsizce, bunun birçok maddesini değiştirdiklerini ve
Hıfzıssıhha Enstitüsünü dahi kapattıklarını
gördük. 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin
Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanunu da ortadan
kaldırdıklarını gördük ve önleyici sağlık yerine,
tedavi edici sağlığa önem verdiklerini gördük;
sağlığı özelleştirdiklerini gördük, şehir
hastaneleri yaptıklarını gördük. Ve böylece bir kamu hizmeti
olan sağlığı özel sektöre teslim eden bir zihniyet,
kendisini coronavirüs münasebetiyle ortaya çıkardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Burada
bocaladılar ve toparlanmaları da mümkün değil. Bunun devamı
da daha acıklı olarak, ta Bakan istifalarına kadar gelecek
süreçleri de önümüze koyuyor.
Değerli milletvekilleri, şu anda 11
milyonun üzerinde işsiz var; 7 milyon yeni işsiz var, zaten 4,3
milyon işsiz vardı. Bunlara bir çözüm bulmak gerekiyor, o konuda bir
çalışma yok ve ilan edilen İstikrar Kalkanı Programı
nedir? Dağ fare doğurdu. Bundan da bir şey çıkmıyor ve
ianeyle devlet yönetmeye çalışılıyor. Nasıl bir
mantıktır bu? Devlet ciddiyet ister, devlet para toplamaz, devlet
bağış toplamaz; devlet vergi toplar. Bunların hepsini
bilmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyursunlar.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, önergemize geçersek: Burada, özellikle devlet
kurumlarının kendi alacakları yani satış, ecrimisil,
kiralama ve diğer bedellerle ilgili hep erteleme getiriliyor; üç ay
erteleme, üç ay erteleme. Hepsinde böyle ama büyükşehre, diğer
belediyelere ve bağlı kuruluşlarıyla iştirakçilerine
geldiği zaman bunlar ne yapıyor? Aynı konuda tamamen erteleme
yerine, silinme işlemi getiriliyor. Demek ki belediyeye külfeti
yüklüyorsun ama kamu kurumlarına öyle bir külfet yüklenmiyor ancak üç ay
erteleniyor. Böyle bir anlayış, devlette çift
başlılığı doğurmaz mı? Bunun da önüne geçmek
gerekiyor.
Dolayısıyla son olarak söyleyeceğim
şu: Tarım mevsimindeyiz, tarıma fevkalade önem vermek
zorundayız. Birçok hatip de buna değindi, ben de özellikle
hatırlatıyorum.
Önergemizin kabulünü diliyor hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci fıkrasının (d), (f) ve
(g) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
d) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve
bağlı kuruluşların gelir vergisi tevkifatı beyan ve
ödeme süreleri, tüm sosyal sigorta prim ödemelerinden, 1053 sayılı
Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma
ve Endüstri Suyu Temini Hakkındaki Kanun'un 4'üncü maddesi uyarınca
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne yaptığı
yıllık taksit ödemelerini, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 3 aylık döneme ilişkin tahsil edilmesi gerekenler 3
ay ertelenir. Bu süreler, bitiminden itibaren 3 aya kadar
Cumhurbaşkanı tarafından uzatılabilir. Bunlar ertelenen
süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler halinde, herhangi
bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir. Erteleme süresince
4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan tarh ve
ceza kesme zamanaşımı süreleri işlemez ve
zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzar.
f) Büyükşehir belediyeleri ile belediyeler,
kendisinden izin veya ruhsat almak ya da hat kiralamak suretiyle
çalışan gerçek ve tüzel kişilere, veya büyükşehir
belediyelerinin 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu'nun
7'nci maddesinin birinci fıkrasının (p) bendinin ikinci cümlesinde
yer alan kriterler esas alınarak büyükşehir belediye meclisi
kararıyla belirlenen yerlerdeki toplu taşıma
hatlarının işletmesini temin ettiği o bölgede kurulu
taşıma birlik veya kooperatiflerine toplu taşıma hizmetinin
kesintisiz olarak yürütülebilmesiyle sınırlı olacak
şekilde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3
aylık süreyle sınırlı olmak üzere meclis kararıyla;
gelir desteği ödemesi yapabilir, belirlenen döneme tekabül eden ruhsat,
izin, hat kirası borçlarını faizsiz olarak 3 ay erteleyebilir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı bu süreleri, bitiminden itibaren 3 aya
kadar uzatmaya yetkilidir. Ruhsat, izin, hat kirası borçları
ertelenen süre sonunda, ertelenen süre kadar aylık eşit taksitler
halinde, herhangi bir gecikme zammı ve faiz uygulanmadan tahsil edilir.
g) Faaliyetleri durdurulan veya faaliyette
bulunamayan işletmelerin yıllık ilan ve reklam vergileri ile
yıllık çevre temizlik vergilerinin, ve katı atık
bedellerinin faaliyetleri durdurulan veya faaliyette bulunulamayan dönemlere
isabet eden kısmı alınmaz.
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Utku Çakırözer Cavit Arı Serkan Topal
Eskişehir Antalya Hatay
Servet Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyursunlar Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu pakette
birçok madde var ama 3 tanesi çok önemli; birincisi: Emekçilerimizin
rızaları dışında zorunlu ücretsiz izne
çıkarılması uygulaması getirilmekte. Bu, iş kanunlarımıza aykırıdır. Hele hele
yüz binlerce, belki milyonlarca emekçiye günlük 39 lira verilecek olması
büyük vicdansızlıktır. Diyanet İşleri
Başkanlığının bu yıl için belirlediği
fıtır sadakasından bile azdır bu. Fıtır
sadakası kişi başına 27 lira. Siz, tüm aileye Günde 39
lirayla geçin. diyeceksiniz. 39 lirayla nasıl geçinecek? Yani aylık
1.170 lira. Kirayı mı ödesin? Ailesinin, çocuklarının
gıda parasını mı ödesin? Elektrik faturasını
mı, gaz faturasını mı ödesin? İşsizlik Fonunda
130 milyar lira dururken bu yapılan insafsızlıktan başka
bir şey değildir. Ücretsiz izne çıkarılan tüm işçilere
en az, kısa çalışma ödeneği kadar ödeme
yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, ikinci olarak:
Bu pakette, salgın döneminde vatandaşımızın
yanında yer alan belediyelerimize yeterince destek çıkılmamakta
oysa halkımızla en yakın temasta olanlar onlar. Onların
varlığı, hizmetini devam ettirmesi hayati önemi haiz.
Şimdi, burada belediyelere pek çok sorumluluk yükleniyor, temel gelir
kaynakları olan alacakları erteleniyor. Kira alamayacaklar, ilan ve
reklam vergisi alamayacaklar, emlak vergilerinin büyük çoğunluğu
ödenmeyecek. Tamam, çünkü vatandaş ödeyemiyor ama belediyeler hizmet
vermeye devam edecek. İşte, otobüs, tramvay çalışıyor,
çöpler alınıyor, aşevleri her türlü baskıya rağmen
fakir fukarayı doyuruyor. Yani gelirleri artmazken giderleri
olağanüstü artacak. Onların özel merkez bankası yok, hazinesi
yok, para basacak hâlleri yok, o zaman mutlaka ama mutlaka desteğe
ihtiyaçları var. Ne hâliniz varsa görün. diyemeyiz. Belediyelere bu
maddeyle sağlanan imkânlar yetmez yani gelir vergisi, prim ödemeleri
erteleniyor ama yetmez. Bakın, neler yapabiliriz? İşe, kamu
bankalarından başlayabiliriz. Aynı, yurttaşın
belediyelere olan borçlarını ertelediğimiz gibi
belediyelerimizin kamu bankalarına olan borçları da mutlaka
ertelenmelidir. Yine, bu önergede teklif ediyoruz. DSİ baraj yapıyor,
parasını belediyeden alıyor. O zaman gelin, belediye su ve
kanalizasyon idarelerinin bütçelerinden yapılacak bu yılki geri ödemeleri
gecikme faizi veya zammı işletmeksizin erteleyelim. Belediyelerin,
bağlı kuruluşların toplu taşımada ÖTVsiz
yakıt alımını sağlayalım. Belediyelerin,
İller Bankasında olan yüzde 2 payları niye ertelenmiyor, o da
ertelenmeli. Raylı sistem araçları için gerekli enerjinin elektrik
faturalarının düşürülmesini düşünmeliyiz, ertelenmesini
düşünmeliyiz.
Değerli arkadaşlarım, belediyelerin
ayakta durması, varlığını, hizmetlerini sürdürmesi çok
önemlidir; bunu azımsamamalıyız, küçümsememeliyiz ve mutlaka
yanlarında olmalıyız. Burada, saray yönetiminin, Millet
İttifakı tarafından kazanılan İstanbul, Ankara, İzmir,
Eskişehir gibi büyükşehirlere yönelik ayrımcı
politikalarının yanlışlığını da
vurgulamak isterim. Bu dönemde, merkezî yönetimiyle, yerel yönetimiyle tek
hedefimiz, 83 milyonun sağlıkla bu krizi atlatması
olmalıdır. Bırakın, hayırsever yurttaşlar,
şeffaflık içinde yardımlarını istedikleri yere
yapsınlar. Belediyelerin faaliyetlerini engellemeye yönelik siyasi
tavırların halkımızda bir
karşılığı yoktur. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz,
halkın ihtiyacı için çalışmaya devam edeceklerdir.
Değerli arkadaşlarım, burada son
olarak üzerinde durmak istediğim konu, Varlık Fonuna ilişkin
getirilen, hukuk dışı, şirket kurtarma düzenlemesidir. Biz
bunu fevkalade sakıncalı buluyoruz. Bunun salgınla, Covidle
uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kamu kaynaklarının, Varlık
Fonunun, İşsizlik Fonunun, gidip de zarar eden bazı belli
müteahhitleri kurtarmaya, üçüncü havalimanının zararlarını
kurtarmaya, batık enerji şirketlerini kurtarmaya harcanmasına
karşıyız. Bu, vicdansızlık olur, tüyü bitmemiş
yetimin hakkını yedirmek olur. Daha dün gece, Türkiyenin önemli
bilim merkezlerinden biri olan Şehir Üniversitesinin, borcunu ödemiyor
diye kapatılmasına şahit olduk. Asıl neden siyasi, bunu
hepimiz biliyoruz ama gerekçe, borçlarını ödeyememekti ama yirmi dört
saat dahi geçmeden getirdiğiniz bu paketle, yine halkın vergileriyle,
salgın bahanesiyle şirket kurtaracaksınız. Bu ne perhiz, bu
ne turşu denmez de ne denir bu yaptığınıza?
Değerli arkadaşlarım, son söz olarak,
Genel Başkanımız defalarca söyledi, yine söylüyoruz: Artık,
bu bütçe harcamalarının yönünü vatandaşımıza
çevirmenin zamanı geldi. Bakın, Eskişehirde Ticaret
Odamız, sanayi Odamız, esnaf, iş insanları feryat figan,
bankalar kredi vermiyor. Eskişehirde sadece Ticaret Odasına
bağlı hizmet sektöründe çalışanların sayısı
en az 5 bin kişi. Dükkânlar kapalı, bu insanların
maaşları nasıl ödenecek, kaynak bulabilir miyiz? Evet,
bulabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Geçilmeyen yollardan, tünellerden,
uçulmayan havalimanlarından biz bu kaynakları yaratabiliriz. Onlara
milyarlarca liralık garantiler verdiniz, o garantilerin en azından
bir yıl süreyle ertelenmesini sağlarsak o garantilere ödenecek
parayla 83 milyonun mağdur olmamasını sağlayabiliriz. Bunu
hep birlikte becerebiliriz.
Değerli arkadaşlarım, son söz olarak
da bu salgınla mücadele döneminde halkın haber alma hakkını
korumalıyız. Halkın gerçekleri öğrenmesini sağlayan
basın kuruluşlarına yardımcı olmalıyız.
Önümüzdeki hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulanacak.
Sokağa çıkma yasağı sırasında gazetelerin halka
ulaşmasını İçişleri Bakanlığı mutlaka
sağlamalıdır. Ya bayiler açık tutulmalıdır, en
azından belli saatler içinde ya dağıtım şirketlerine,
matbaa çalışanlarına izin verilmelidir ama mutlaka halkın
haber alma hakkı, habere ulaşma hakkı korunmalıdır.
Basın İlan Kurumu da gazeteleri mutlak surette desteklemelidir,
ileriye dönük vereceği reklamların parasını bugünlerde
vermelidir. İletişim hakkı, bilgiye ulaşmak, basın
özgürlüğü her zaman olduğundan çok daha önemlidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (d) bendinde yer alan prim ödemelerinden ibaresinin
prim ödemeleri ile 3/7/1968 tarihli ve 1053 sayılı Belediye Teşkilâtı
Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini
Hakkında Kanunun 4üncü maddesi uyarınca Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğüne yaptığı yıllık taksit
ödemelerinden şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Muhammet Emin Akbaşoğlu Muhammed Levent Bülbül Mehmet Doğan Kubat
Çankırı Sakarya İstanbul
Recep Özel Engin Özkoç Dursun Müsavat Dervişoğlu
Isparta Sakarya İzmir
Erkan Haberal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 1053 sayılı Kanunun 4üncü
maddesi uyarınca Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne
yapılan yıllık taksit ödemelerinin madde kapsamına
alınması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
1inci madde kabul edilmiştir.
BAŞKAN Sayın Özsoy, buyursunlar.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
66.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun,
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin işten çıkarmalara devam
ettiğine ilişkin açıklaması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; seçim bölgen olan İstanbulda,
Büyükşehir Belediyesini yönetemeyen CHP yönetimi, geçtiğimiz günlerde
vicdanının ve insafının olmadığını bir
kez daha gösterdi. İBB yönetimi, Darülacezede beş ila yirmi yıl
arasında görev yapmış, 3'ü sağlık mezunu, birçoğu
da yüksek lisans mezunu, emekleriyle ekmek paralarının peşinde
olan çalışanları baskıyla işten
çıkarmıştır. Tüm vaktini ve imkânlarını
şehrin ve halkın sıkıntılarını çözmek yerine
insanların ekmeğiyle oynamaya adayan CHPli Belediye
Başkanı, içinde bulunduğumuz bu zor günlerde bile yine
işten çıkarmalarla gerçek yüzünü göstermiştir.
Herkesi kucaklayacağına namus sözü veren
CHP yöneticilerine Gazi Meclisimizden sesleniyorum: İnsanların
ekmeğiyle oynamayın. 2024te halkın karşısında
hesap vereceğiniz gibi, bir gün mutlaka Hakkın karşısında
da hesap vereceksiniz diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.54
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.13
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa
KADAK (İstanbul), Mustafa Açıkgöz (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 86ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN 213 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
2nci madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasının (h) ve (ı)
bentlerinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kamil
Okyay Sındır Bülent
Kuşoğlu Emine
Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Cavit Arı Servet Ünsal Serkan Topal
Antalya Ankara Hatay
Süleyman
Girgin
Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
üzere Muğla Milletvekili Süleyman Girgin.
Buyursunlar Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elimizdeki teklifin 2nci maddesinde yer alan genel
kurulların ertelenmeleri (h) ve (ı) bentleri hariç, yerinde ve uygun
görüyoruz. (h) maddesini salgınla alakasız görüyor, (ı) bendinde
yapılan düzenlemeyi ise doğru bulmuyoruz.
(ı) bendinde yapılan düzenlemeyle
sendikaların yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş
sözleşmelerinin yapılması, toplu iş
uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin
süreler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay süreyle
uzatılmıştır. Bu madde, Komisyona geldiği
şekliyle, sendikal haklara yönelik bütünüyle bir yasak anlamına
gelmektedir. Çalışma Bakanlığı tarafından
sendikal yaşama dair bütün süreçler durdurulmuş, sendikal haklar
askıya alınmıştı ve bunun yasal düzenlemesi
gerekiyordu. Peki, neden coronavirüs tedbirlerinin içine sendikal haklara
yönelik bir saldırı apar topar konmuştu, onu izah etmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kapsamda bir
durdurma 12 Eylülde de olmuştu ancak görüşülmekte olan toplu
sözleşmeler, Yüksek Hakem Kurulu aracılığıyla, hak
kayıpları olsa da bitirilmişti. Teklifin Komisyona gelen hâliyle
yapılmak istenen, altı ay süreyle, Anayasaya aykırı bir
şekilde sendikal hak ve menfaatlerin gasbedilmesiydi; 12 Eylülün bile
ötesindeydi yani. Gasbetmek istediler çünkü 30 Haziran 2020de, taşeron
işçisiyken kadroya geçen belediye işçileri normal sözleşme
düzenine geçeceklerdi. Yine 30 Ekim itibarıyla da kamuda taşerondan
kadroya geçen diğer tüm işçiler normal toplu sözleşme düzenine
geçecekti. Normal toplu sözleşmeye geçilseydi 1 milyon işçi
altmış günlük ikramiye alacaktı. Taban ücretler var;
işçilerin pozisyonu gereği önce taban ücrete intibakları
yapılacak, sonra toplu sözleşme zammı alacaktı.
İktidar, bu kazanımları bir yük olarak görüyordu, bu yükü
erteleyecek formül arıyordu, emek dünyası da bu niyetin
farkındaydı. Teklif, Komisyona bu nedenle bütünüyle bir yasaklama
olarak geldi, itirazlar üzerine kısmen değiştirildi. Yeni
düzenlemeyle birlikte sendikalar yetki tespiti başvurusunda bulunabilecek,
mevcut görüşmeler tamamlanacak, tarafların itirazı olmaması
durumunda toplu sözleşme imzalanabilecek. Fakat, bu, kâğıt
üzerinde olandır; fiilen olan, süreci zamana yayarak sendikal hakları
askıya almaktır. Nasıl mı? Eski bir işçi ve sendika yöneticisi
olarak defalarca şahit oldum ki sözleşme süreci çetin bir süreçtir.
İşçilerin tamamını örgütlemiş ve yetkiyi
almış olsanız da işveren sadece tek bir itirazıyla
toplu sözleşme yapma hakkınızı en az iki yıl
öteleyebilir. Bu süreçte işveren baskısına, mobbinge ve
bahanelerle işten atmalara maruz kalan işçi baskıyla sendika
üyeliğinden ayrılmaya zorlanır, mahkemelerde sürünürsünüz.
Sonuçta işçi kazanır, toplu sözleşme yetkisini alır ama
örgütlü işçinin önemli bir kısmı bu süreçte ya işten
atılmıştır ya da bezip üyelikten vazgeçmiştir, istifa
etmiştir. Böyle bir ortamda yeni düzenlemeyle her türlü başvuru,
iptal yetki sürelerine üçer ay eklemek, başta anlattığım
şekliyle ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Oysa, bu
düzenleme bu şekliyle de Anayasamızın örgütlenme özgürlüğü
ve sendikal haklarla ilgili hükümlerine ve uluslararası sözleşmelere
bütünüyle aykırıdır. Örneğin, yukarıda
bahsettiğim taşerondan kadroya geçen işçilerin durumu yeni düzenlemeyle
ne olacak? Bu sene bu işçiler toplu sözleşme yapabilecekler mi?
Teklif sahiplerine sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yapılması
gereken, coronavirüs tedbirlerine uyacak şekilde toplu iş
sözleşmesi görüşmelerini gerçekleştirmenin
sağlıklı bir yolunu bulmaktır. Video konferansla ihale yapılabiliyorsa
toplu sözleşme de yapılır. TEZ-KOOP-İŞ Sendikası
sözleşmeyi video konferansla bağıtladı, yasa geldiği
gibi geçseydi eğer imzalayamayacaktı. Sendika işçinin
zırhıdır, işçinin zırha en çok ihtiyaç duyduğu
dönemde o zırhı delmek büyük bir vebaldir.
Değerli arkadaşlar, küresel coronavirüsü
bahane ederek sendikal hakları askıya almaya çalışan
zihniyet, grev yasakçısı 12 Eylülün ürünü ve
devamcısıdır. Unutmayın, bu ülke OHALi, patronlar rahat
etsin, işçiler greve çıkmasın diye kullanıyoruz. diyenler
tarafından yönetiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN- Tamamlayın efendim.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) - AKP
iktidarı döneminde 200 bine yakın işçinin grev hakkı, grev
ertelemeleriyle elinden alınarak yasaklandı. Bu ülkede işçilerin
yüzde 90ı sendikasız, işçilerin yüzde 93ü toplu iş
sözleşmesi kapsamında değil. Ülkemiz, toplu iş
sözleşmesi kapsamı ve sendikalaşma açısından OECD
sonuncusudur. Tablo böyleyken hem de çalışma yaşamının
sarsıldığı böyle bir dönemde bu kaleye yönelik her türlü
saldırı coronavirüse karşı yürütülen mücadeleyi de sekteye
uğratacaktır Bu nedenle, bu madde tekliften bütünüyle
çıkarılmalıdır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2nci
maddesinin (f) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve (ı) bendinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederim.
"f) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 61
inci maddesi uyarınca 2020 yılı Mayıs ayı içinde
yapılması gereken Birlik Genel Kurulu, 31/7/2020 tarihine kadar
ertelenir. Bu süre, ilgili Bakan tarafından 3 aya kadar
uzatılabilir.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Behiç Çelik Fahrettin Yokuş
İzmir Mersin Konya
Yasin Öztürk İbrahim Halil Oral Bedri Yaşar
Denizli Ankara Samsun
Zeki Hakan Sıdalı Orhan Çakırlar
Mersin Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyursunlar Sayın Öztürk. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yeni Koronavirüs
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun Teklifini görüşmek üzere
toplandık ama yaşamsal önemi olan bir kesimi yine unuttuk. Hangi
kesim? Tarım kesimini. Coronavirüs salgını nedeniyle birçok
sektörde üretim neredeyse durma noktasına geldi ancak salgın ne kadar
yayılırsa yayılsın gıda en temel ihtiyaç. Bu nedenle,
tarımda üretimin aksamadan devam etmesi gerekiyor. Hatta tarladan sofraya
uzanan zincirin her bir halkasını daha da
sağlamlaştırmak büyük önem taşıyor. Ülkemizde
yazlık ürünlerin ekim ve dikim dönemi başladı ancak corona
günlerinde sağlık kadar önem verilmesi gereken tarım sektöründe
belirsizlikler hâlâ devam ediyor. Yurt dışından alınan
gübre, tohum ve ilaç gibi girdilerin tedarikinin ne şekilde sürdürüleceği
konusu belirsiz. Mevsimlik işçilerin üretim bölgelerine
sağlıklı bir şekilde nasıl nakledileceği,
sağlıklı bir şekilde nasıl
çalışacakları, konaklamalarının ve temiz su
kaynaklarına erişimlerinin nasıl olacağı belirsiz.
Aslında İçişleri
Bakanlığı mevsimlik işçilerle ilgili bir genelge
yayınladı; mevsimlik tarım işçisi ihtiyacının
öncelikle aynı şehirde yaşayanlardan karşılanması
tavsiyesinde bulundu. Bu olmuyorsa da mevsimlik tarım işçilerine
Seyreltilmiş araçlarla seyahat edin. Mesafenizi koruyun.
Çadırlarda
Öncelikle şunu ifade edelim ki mevsimlik
tarım işçilerinin sayısına yönelik sağlıklı
bir veri yok. Kimi kaynaklara göre 350-400 bin, kimi kaynaklara göre ise 1
milyon mevsimlik tarım işçisi var. Mevsimlik tarım
işçiliğine giden Suriyeli göçmen sayısı ise son
yıllarda oldukça yükseldi ve asıl önemlisi, bunlar tarım
bölgelerinde yetişen ürünlerin ekim ve hasat dönemlerinde ilkbahardan
başlayıp sonbahara kadar sürekli yer değiştiriyor. Mesela
bu işçiler aileleriyle birlikte şeker pancarı çapalamak için
mayıs ve haziran aylarında, hasat için eylül ve kasım
ayları arasında İç Anadolu Bölgesindeki illerin yanı
sıra memleketim Denizliye de geliyor. Yine bunlar, mayıs, temmuz,
eylül ayları arasında Rizede çay hasadı, haziran sonundan
ağustos başına kadar ise Malatya ve Elâzığda
kayısı, ağustos ve eylül aylarında Karadenizde
fındık toplanması, eylülden kasıma kadar da pamuk
hasadı için il il dolaşıyor.
Genelge çıkarmak kâğıt üstünde kolay
ama genelgeyi hayatın gerçeklerine uydurabilmek önemli. Tarım
sektöründeki belirsizlikleri sıralamaya başlamıştım,
devam edeyim: Döviz aldı başını gidiyor,
dolayısıyla tarımda ürün girdi maliyetleri de aynı
doğrultuda artıyor. Çiftçi döviz karşısında nasıl
korunacak belirsiz. Döviz karşısında sadece üreticinin
değil, tüketicinin de artması muhtemel fiyatlar konusunda nasıl
korunacağı belirsiz. Yurt içinde hasadı yapılan ürünlerin
zamanında ve uygun fiyata tüketiciye nasıl
ulaştırılacağı belirsiz. İthal edilen bazı
ürünleri üreten ülkelerin aldığı ihracatı
kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle bu ürünlerin ikamesinin
nasıl yapılacağı yine belirsiz. Belirsizlikler, soru
işaretleri ortada ama göstermelik destekler dışında
tarımda sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi adına doyurucu
adım bu kanun teklifinde de yok. Ne ilk açıklanan Ekonomik
İstikrar Kalkanı Paketinde çiftçinin adı anıldı ne de
şimdi. Bu yüzden sağlık için oluşturulan Bilim Kurulu gibi
tarımda da bir bilim kurulunun oluşturulması şart hem de
zaman geçirmeden hem de yandaşlık ilişkisine bakılmadan,
tarımda söz sahibi bütün kesimlerin bu kurulda görüşlerinin
değerlendirilmesi kayduşartıyla.
Değerli milletvekilleri, bir diğer konu da
tarımla birlikte acil ele alınması gereken hayvancılık
sektörünün durumu. Toplu tüketim yerleri kapandı. Turizm sezonu
başlamadan bitti. Bu demektir ki fiyatların yüksekliği nedeniyle
vatandaşın ihtiyaç listesinden çıkardığı et
ürünlerine olan talep düşecek. Talep azalıyor ama besicilerin elinde
yetiştirdiği hayvanlar var. Besiciler bu dönemde
hayvanlarını kesime gönderemeyeceği için daha uzun beslemek
zorunda. Bu durum hem et kalitesinin düşmesine neden olacak hem de ilave
yem tüketimi dolayısıyla maliyetlerin yükselmesine neden olacak. Süt
üreticisi de bir o kadar dertli. Bu konularda bir tavsiyemiz var. Diyorsunuz ki
coronavirüse karşı vücudun bağışıklık
sisteminin güçlendirilmesi şart. Bunun için iyi beslenilmesi, vitamin ve
proteinle vücudun desteklenmesi gerekiyor. O zaman hem besiciye hem
vatandaşa bir iyilik yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Et ve Süt Kurumu marifetiyle
besicilerimizin arz fazlası hayvanlarını değerinde
alın ve üretilecek et ve süt ürünlerinin arzını uygun fiyatla
halka sağlayın. Bu dönemde sürdürülebilir tarım ve
hayvancılık politikası üreteceksiniz ki bu aşamada üretim
yapmak zorunda kalan tek sektör olarak kaldı; o zaman çiftçilerimizin
Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve diğer özel
bankalara olan borçlarını faizsiz bir şekilde bir yıl
ertelenmesini sağlayın. Tarım kesiminin enerji ve sulama
birliklerine yapılacak ödemelerini faizsiz, bir yıl öteleyin.
Çiftçiye bu yıl içinde yapılması gereken destekleme ödemelerini
peşin olarak yapın. Çiftçinin mazot giderindeki ÖTVyi bari bu
dönemde kaldırın ve et ürünlerine ithalat yasağı getiriyorken
Brezilya gibi coronanın salgın olduğu bir ülkenin 10 bin
baş hayvanının ülkeye girişine izin verip korumaya
aldığınız firma gibi, istisnasız bütün tarım ve
hayvancılık sektörünü, köylümüzü, çiftçimizi korumaya alın.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
Gaytancıoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
67.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, zor durumda olan çiftçilerin borçlarının
bir yıl faizsiz ertelenerek desteklenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP ne kadar duyar
bilmiyorum ama çiftçimiz zor durumda ve seslerinin duyulmasını
istiyor. Çiftçi özel bankalara olan borçlarını erteletemiyor. Genel
Kurula gelmeden önce bir çiftçimiz beni aradı ve sıkıntılarını
dile getirmemi istedi: Erteleme yapmıyorlar, zaten özel bankalara
Erteleme yapın. demekle bu iş olmaz. Bütçesini hazırlar,
kanununu çıkarır, ona göre ertelemeleri
yaptırırsınız. Biz, bütün çiftçi borçlarının
faizsiz bir yıl ertelenmesini istiyoruz.
Yaşadığımız pandemiyi CHPli belediyeleri taklit et,
onlara da iş yaptırma. kafasıyla
atlatacağımızı, ekonomik krizi
aşacağınızı düşünüyorsanız yanlış
içindesiniz. Çiftçimizi, üretimi ne pahasına olursa olsun desteklemek
zorundayız, yoksa pandemi krizi, ekonomik kriz derken gıda krizi
kapımıza dayanır. Korkarım ki AKP beceriksizliği
ülkemizi özellikle bazı ürünlerde sıkıntıya sokacak gibi
duruyor. En kısa sürede üretimi destekleyen politikalara dönmenizi
diliyoruz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN 3üncü
madde üzerinde 3 önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 213 sıra sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 3- 14/9/1972
tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat
Acentaları Birliği Kanununun 4 üncü maddesinde bulunan üçüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"İşletme
belgesi bir işletmeye mahsus olmak üzere tüzel kişilere verilir.
Bakanlıktan izin almak kaydıyla işletme belgesi acenta
unvanından bağımsız olarak başka bir tüzel
kişiliğe devredilebilir ve devir Bakanlık siciline
işlendiği tarihte hüküm ifade eder. Devredilen işletme
belgesinde yer alan acenta unvanı veya iltibasa yol açacak unvan on
yıl içerisinde hiç bir seyahat acentasına kullandırılmaz.
İşletme belgesini devreden tüzel kişiliğe üç yıl
içerisinde yeniden işletme belgesi verilmez. Belge devrine ilişkin
usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Cavit Arı Servet Ünsal Serkan Topal
Antalya Ankara Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekilimiz Serkan Topal.
Buyurunuz Sayın Topal. (CHP
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Bir kez daha hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet diliyorum, şu anda hastanede tedavi olanların
hepsine de acil şifalar diliyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, her zaman
bu kürsüde vatandaşlarımızın sorunlarını dile
getiriyoruz, maalesef, şu ana kadar bir türlü çözüm bulamadılar.
Şimdi, değerli arkadaşlar, özellikle
coronavirüsle ilgili ekonomik sorunları çözebilmek adına
vatandaşlarımız devletten bir şeyler bekliyorlar.
Beklentileri nedir? Devletin Ey vatandaşım, günü geldi senden vergi
aldım, günü geldi ilk doğduğunda o kimlik kartından harç
aldım, günü geldi öldüğün zaman bile mezar vergisi aldım senden,
günü geldi iş yeri açtığın zaman her şeyini
aldım, günü geldi seni askere çağırdım, askere gittin,
şehit oldun, gazi oldun bu vatan için. Hani, hep ben senden para
topladım ya, işte o paraları bu zor günler için topladım.
demesini bekliyor, vatandaş. İşte, devletten bunu bekliyor,
çıksın devlet bunu desin. Sonra Ey vatandaşım, sen git,
evinde rahat uyu, o kesilen maaşını ben ödeyeceğim. O işini
kaybedenler, o mamayı alamayanlar, o mamayı ben vereceğim.
desin devlet. Vatandaş bunu bekliyor arkadaşlar. Sen yine devletini
bu sefer de dinle, evinde rahat ol; aşını, ekmeğini,
tuzunu, sütünü ben göndereceğim. demesini bekliyor devletin ama nerede
arkadaşlar! Şimdi, bir ekonomik paket açıklandı,
inanın samimi söylüyorum, hani, o cumartesi-pazar günü sokağa
çıkma yasağı ilan edildi ya, o ekonomik paket bazı
üreticilerin sadece o günkü zararlarını ödeyemez; samimi söylüyorum,
siyaset de yapmıyorum bu kürsüde.
Şimdi, bugünkü teklifte ne var arkadaşlar?
Yine bir öteleme olayı var. Nedir? Altı ay. Diyelim ki
arkadaşlar, altı ay sonra esnaflarımız iş yerlerini
açtılar, normal hayatlarına döndüler; peki, altı ay içerisinde,
zaten adamlarda para yok, işçilere mi para verecekler, sigortaya mı,
vergiye mi? Yani, dolayısıyla sadece öteleme yetmez, onlara ciddi
anlamda destek lazım; esnaflarımızın
sigortalarını, vergilerini ödemek lazım.
Şimdi, suyla ilgili, elektrikle ilgili,
doğal gazla ilgili yine öteleme; bu, sorunu çözmez arkadaşlar.
Altı ay sonra ne olacak? Vatandaş zaten altı aydır
işsiz, altı ay sonra o parayı nereden getirecek? Ben şunu
söylüyorum: Altı ay öteleme yerine, bir yıl elektriği, suyu,
doğal gazı mutlaka devlet karşılamalıdır; kapanan
esnafımızın SGK primini, vergisini mutlaka ödemelidir. Az önce
Sayın Gaytancıoğlu da dile getirdi, Amik Ovasında
çiftçimiz perişan oldu, üretemez durumda şu anda. Yahu Allah
aşkına, bir mazot desteği verelim. Bir mazot yahu, bir mazot
desteği verelim. Sadece elektriği, suyu ötelemek yetmiyor
arkadaşlar, istihdam sağlayan hiçbir
vatandaşımızın tefeciye gitmemesi gerekiyor, bunun önüne
geçmek gerekiyor. Bunun önüne geçecek kim? İktidar.
Şimdi devlet dedik ya, devlet elbette devlet
ama devleti yönetenler şu anda kimler arkadaşlar?
Yine, şimdi, kamu alacakları mutlaka bir
yıl devlet tarafından ödenmelidir. Yine, az önce değerli
milletvekili arkadaşımız da dile getirdi. Ya, bizim
çiftçilerimiz, özel bankalarda -samimi bir şekilde arkadaşlar,
vatandaşlar Amik Ovasında ve beni arıyorlar- maalesef,
ötelemiyorlar, özel bankalar ötelemiyor. Dolayısıyla bir kez daha
iktidara buradan sesleniyoruz. Yine, toplu taşıma araçları
sahipleri
Bu konuda onlara destek vermeliyiz. Bin TL
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum,
Sayın Başkanım.
Şimdi, tabii, esnafımıza kredi
verilmesi yönünde bir çalışma yapıldığını esnafımız
duydu ve bankaya gidiyor, maalesef esnafımız kredi alamıyor,
maalesef alamıyor.
Değerli arkadaşlar, kısaca birkaç
şeyi sıralamak istiyorum. Özellikle servis şoförlerine ve
diğer şoförlere mutlaka destek verilmeli, esnaflarımıza
nakit destek verilmeli, faizsiz kredi mutlaka verilmeli ayrıca KOSGEBden
de mutlaka destek verilmeli.
Yine, bir konuyu daha özellikle dile
getireceğim. Sokağa çıkma yasağında ciddi
sıkıntılar yaşanmıştı. Bakkallar,
sokağa çıkma yasağında evlere servis yapmak kaydıyla
aslında açık kalabilirler. Bu konuyu İçişleri Bakanı
mutlaka çözmelidir.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda yine
sokağa çıkma yasağında üretici
arkadaşlarımız mallarını toplayamıyorlar, bu
konuda ciddi sıkıntılar var, çok ciddi telefonlar aldım son
bir iki gün içerisinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
Sayın Başkanım, son bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Yine, son olarak şunu ifade etmek istiyorum
değerli arkadaşlar. Yine, bu teklifte, yurt dışında
çalışan işçilerimizle ilgili herhangi bir madde yok. Yurt
dışında işçilerimiz zaten işsiz kaldı, buradaki
aileleri de şu anda perişan durumda. Dolayısıyla Arabistan,
Kuveyt, Katar, Sudan, Libya ve diğer ülkelerde çalışan
vatandaşlarımız mağdur olmakla birlikte aileleri de
mağdur oldu. Bu maddelerde hiçbir şey yok onlar adına, mutlaka
onların mağduriyetlerinin de giderilmesi gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Orhan Veli Kanıkın Kitabe-i Seng-i Mezar
şiirinin şu meşhur dizeleri var: Hiçbir şey çekmedi
dünyada nasırdan çektiği kadar. Gerçekten işçilerimiz de
memurlarımız da milletimiz de hiçbir şey çekmedi dünyada
iktidardan çektiği kadar diyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan tarihte
ibaresinin tarihi itibariyle şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Hüda Kaya Mehmet Ruştu Tiryaki Hüseyin Kaçmaz
İstanbul Batman Şırnak Musa Piroğlu Dirayet Dilan
Taşdemir Tuma
Çelik
İstanbul Ağrı Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu.
Buyurunuz Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, doğrusu Muhammet Emin Akbaşoğlunu takdir edeyim
çünkü o ne zaman konuşsa ben çocukluk yıllarıma gidiyorum. Ben
de çocukluğumda her resmî bayramda kürsüye koşar huşu içinde
kahramanlık şiirleri okur, hamaset nutukları atardım
SALİH CORA (Trabzon) Hiç
değişmemişsin.
MUSA PİROĞLU (Devamla)
ama hamaset ve
kahramanlık edebiyatıyla yoksul insanların karnı doymuyor,
işsizlerin iş kaygısı, fabrikalarda çalışmaya
zorlanan işçilerin işinin devam edip etmeyeceği
kaygısı tükenmiyor.
Bu iktidar, ısrarla beni haklı
çıkararak yoluna yürüyor ve ben bundan ne yazık ki mutlu
olamıyorum. Çünkü, ısrarla şunu söyledim: Çoğunluğun
seçtiği bu iktidar, sadece zenginleri ve patronları koruyor.
Anladım ki eksik söylüyorum, bu iktidar sadece patronları korumuyor,
işçilere zulmediyor. Salgın geldi, salgın için
attığı her adımda işçilerin ve yoksulların
sırtına yeni yükler bindirdi. Küçük dükkânları kapattı ama
yerine hiçbir şey koymadı, milyonlarca insan işsiz kaldı.
Biz burada maskelerle oturuyoruz ama işçiler her gün fabrikaya gidiyor.
Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor 20 yaşından
küçükler sokağa çıkamaz. deniliyor, öbür gün bir genelge geliyor
İşçi çocuklar çıkabilir. diyor ve işçiler ne yazık
ki ağır bir sorunla yüz yüze geliyor.
Salgına karşı iktidarın
politikası basit; patronları ve zenginleri koruyacaksın,
işçileri ve yoksulları salgına karşı sokağa
atacaksın. Bunu gören patronlar da hiç çekinmeden ısrarla bunu
uygulamaya çalışıyorlar. İşçiler açlıkla tehdit
ediliyor ve virüsün ortasında ölümüne yaşamaya zorlanıyor.
Patronlar işçileri işten çıkarmaya, fabrikalar da insanları
işten atmaya devam ediyor. Fabrikalar bir virüs tarlası gibi
işçileri hasta ediyor ve işçiler yaşadıkları yerlere
bunu taşıdığından, işçi mahalleleri virüsün en
güçlü olduğu yerler olmaya devam ediyor. Fabrikalardan işçi
çıkarma ve ölüm haberleri geliyor.
İstanbulda Ünlü Tekstil; 100 işçide virüs
çıktı, üretim devam ediyor. Denizlide Denizlispor Başkanı
Çetinin sahibi olduğu Çetin Beton; virüs çıktı, üretim devam
ediyor, virüse yakalanan işçi işinden atıldı. ETİ
fabrikası; 24 işçide virüs çıktı bisküvi fabrikasında.
TÜPRAŞ; buradaki Tekfen Holding virüs çıkan 17 işçiyi
işinden attı. Canbebe; bebeklere bez yapan bu tesiste 10 işçide
virüs çıktı, üretim devam ediyor.
Ve size bir fotoğraf göstermek istiyorum;
Novotel. Hani her gün balkonlara çıkıp
alkışladığınız doktorlar var ya, onları
geçen gün Müşterileri rahatsız oluyor. diye gece yarısı
otelden sokağa attı. Doktorlar alkış istemiyor, doktorlar
sağlık hizmetlerini verebilmek için koruyucu ekipman ve cihaz istiyor
yani sorumluluğunuzu yerine getirmenizi bekliyor. Ne yazık ki
bunların hepsi yapılmamaya devam ediyor. Ben haksızlık
edildi iddiasındayım, 39 lira deniliyor bütün hatipler
konuşurken, oysa 39 lira 24 kuruş veriliyor. Kemal Sunal
yaşasaydı bunu derdi herhâlde, 39 lira 24 kuruş, 39 lira
olsaydı ne yapardık? Kuruşla hesaplayabiliyorsunuz işçilerin
aldıklarını ama patronlara gelince torbayla, patronlara gelince
küfeyle ödemeye devam ediyorsunuz ve onlara, işçilere sadece sefalet ve
açlık dayatıyorsunuz. Evde kal. çağrıları
yapıyorsunuz ama bu çağrıların hepsi ikiyüzlülük görülüyor
çünkü işçilerin evde kalmayacağını biliyorsunuz ve her sokağa
çıkma yasağınızda, her Evde kal.
çağrınızda işçilerin yaşamaya, çalışmaya
devam etmesi gerektiğini vurguluyorsunuz ve bütün bunları yaparken,
bir yandan İtalya, İngiltereye yardım malzemeleri gönderip
şov yapmayı da eksik bırakmıyorsunuz.
Peki, ne yapılmalı? Ben, buradan işçi
sınıfına ve yoksul halklara sesleniyorum: Bu iktidarın
işçiler için yapacağı hiçbir şey yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
MUSA PİROĞLU (Devamla) - Bu iktidar
işçilere sadece zulüm yapar. Biz, iktidar için Kürt halkına
düşman. dediğimizde çok öfkeleniyorsunuz. Biz eksik söylüyoruz. Bu
iktidar sadece Kürt halkına düşman değil, bu iktidar yoksul
halklara düşman, bu iktidar işçi sınıfına düşman,
bu iktidar patronların iktidarı ve zulmü işçilere yapıyor
ve işçilerin yapacağı tek şey var, yoksulların
yapacağı tek şey var, bu zulmün faturasını bu
iktidardan sormak ve buradan tekrar sesleniyorum, işçilere, yoksullara,
yoksul mahallelerinde yaşayanlara sesleniyorum: Bu Meclisten, bu iktidarın
yönettiği bu Meclisten medet ummayın. Yapılacak iş çok
basit; kendi özel örgütlenmelerini kurmalılar, kendi
dayanışmalarını kurmalılar ve mücadeleyi
yükseltmeliler çünkü devletin vermeye çalıştığı para,
bizim devletten istediğimiz para bizim alnımızın hakkıyla
kazandığımız paradan başka bir şey değildir.
O bütçe çalışanların vergisiyle oluşturuluyor. hakkımızı
istiyoruz ve sonuna kadar mücadele edeceğiz, o hakkı sizden
alacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin 1inci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Behiç Çelik Bedri Yaşar İzmir Mersin Samsun
Fahrettin Yokuş Orhan Çakırlar Zeki Hakan
Sıdalı
Konya Edirne Mersin
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
üzere Samsun Milletvekili Bedri Yaşar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Yaşar.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
3üncü madde, Covid-19 salgınından en
yoğun biçimde etkilenen işletmeler arasında yer alan turizm
sektörünün önemli unsurlarından biri olan seyahat acentelerinin, içinde
bulunduğu dönemde faaliyetlerine devam etmesi ekonomik olarak mümkün
olmayanların işletme belgelerinin farklı bir tüzel kişiliğe
devredilmesi maddesi. Tabii, bu, bizim de desteklediğimiz bir madde.
Şu an, Türkiye, yaklaşık 58 milyon turist bekliyor ama maalesef,
şu içinde bulunduğumuz ortam itibarıyla bunların
gerçekleşmeyeceğini de hep beraber görüyoruz. Geçtiğimiz dönemde
yaklaşık 35 milyar dolar turizm sektöründen gelirimiz vardı,
tahmin ediyorum bu sene de bu rakamlar ciddi oranda düşecek. Tabii, turizm
sektöründe çalışan sayımız çok fazla; günübirlik
çalışanlar var, mevsimsel çalışanlar var, bir de bu çıkardığımız
kanundan dolayı kısa çalışma ödeneğiyle veyahut
ücretsiz izne gönderilerek çalışacak kesimler var. Bunlardan
bahsederken, diğer taraftan, yine bu sektörde özellikle hem iflas
masasının yönettiği şirketler var, buna paralel olarak
kayyumların yönetmiş olduğu şirketler var. Bugün
çıkaracağımız kanunda KGF kredilerinden bahsediyoruz ama
bugün kayyumlar veyahut da iflas masalarının yönettiği büyük
şirketler var, bunlarda da çok ciddi istihdamlar var, ama bizim bu
çıkaracağımız kanunla bu kredilerden bu şirketler
istifade edemiyor. Onu Sayın Başkana da söyledim. Bu sektörde çok
ciddi istihdam var. Mümkünse bu şirketlerin de bu kurumların da
kesinlikle desteklenmesi lazım.
Şimdi, buna paralel ticaret odasının
bir çalışması var Coronavirüsle ilgili beklentileriniz neler?
diye. Şöyle, ana başlıklara baktığımız zaman
738 sanayici ve iş adamının görüşleri sorularak bu rapor
hazırlanmış. İş adamlarımızın yüzde
83ü uluslararası bir ekonomik durgunluk bekliyor coronavirüsten dolayı.
Alınan tedbirlere yüzde 8i yeterli diyor, yüzde 66sı yetersiz
diyor, yüzde 26sı da kısmi yeterli diyor. Önümüzdeki üç aylık
satışlar konusunda iş adamları yüzde 90
satışlarında azalma bekliyor. Önümüzdeki dönemdeki
yatırımlarla ilgili, yine, bu yapılan ankette iş
adamlarının yüzde 90ı önümüzdeki üç ve altı aylık
dönemlerde yatırım yapmayı düşünmüyor. Yine, yüzde 74ü
üretim maliyetlerinin artacağını düşünüyor. Yüzde 88i
istihdamda azalma bekliyor. Yine, yüzde 69u da ham madde
fiyatlarının yükseleceğini ifade ediyor. Yani buradaki rakamlar
diyor ki önümüzdeki günler, önümüzdeki yıllar çetin geçecek. Eğer biz
bugünden bu tedbirleri almadığımız takdirde
Şu an bu
işi kurtarma şansımız var, devam ettirme
şansımız var. Üretim yapan firmaları destekleyerek
onların gücünü artırma gibi bir de mecburiyetimiz var.
Bakın, netice itibarıyla, bu üretim
olacak, bu vergiler toplanacak ki Türkiyede işler yürüsün, işler
yoluna girsin. Dolayısıyla bugün iş dünyasının en
büyük beklentisi şu, diyorlar ki: Biz, bu çıkarılan özellikle
kredilerden ciddi oranda destek almakta zorlanıyoruz. 4-5 ticaret
odası başkanıyla görüştüm, bankalarda kredibilitesi mümkün
olduğunca yüksek olan firmaların bu gelen teşvikli kredilerden,
KGFlerden daha fazla istifade ettiğini söylüyorlar, bu kredileri
kullanmada zorluklar yaşadıklarını söylüyorlar. Ben, tabii,
biraz da kaynakların eksikliğine bağlıyorum yani devlet,
şu an Sayın İsmail Tatlıoğlu da ifade etmişti-
400 milyar TL civarında bir rakamı piyasaya şarj etmesi
lazım ki Türkiyede çarklar dönsün, taşlar yerine otursun ama bugün
bizim ortaya koyduğumuz paket yaklaşık 100 milyar TLyle
başladı, inşallah bundan sonra da devam eder ama bununla şu
an görünen o ki çarkları çevirmekte zorlanacağız. İlerleyen
zamanda işçilerle, esnaflarla ilgili de görüşlerimi beyan etmek
isterim. Dolayısıyla bugün gerçekten bu tedbirleri almanın tam
zamanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sayın
Başkanım, sadece bir konuyu ifade etmek için
Şimdi, hepimizde bir maske var. Bu maskenin
mart ayında, ocak ve şubat ayında Türkiyedeki fiyatı 13
kuruştu. 13 kuruş ithalattan gelen rakamdı, Türkiyedeki üretim
de 15 kuruştu ama bakın, bu geçtiğimiz üç ay içerisinde
Türkiyede hiçbir maliyet bu kadar artmamasına rağmen, şu an duyduğum
kadarıyla devletin aldığı rakam 70 kuruş civarında,
bizim duyduğumuz rakamlar 3 TL civarında. Yurt dışına
kaça satıldığının bir önemi yok, Türkiyedeki talepler
karşılandıktan sonra isterlerse 10 liraya satsınlar, bir
önemi yok ama bu rakamı birinin izah etmesi lazım. Sizler bugün icra
makamındasınız. Yani 13 kuruşluk bir maskeyi bugün 70
kuruşa devlet alıyorsa iki ay içerisinde Türkiyede hangi maliyetler
değişti ki fiyat buradan buraya geldi? Tabii, yani maskenin
kullanımının içerisine girmek istemiyorum ama bu, yine hükûmetin
görevi, sizlerin görevi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Lütfen, bunlar
kimse, bunlarla ilgili gerekli işlemlerin yapılmasını
hükûmetten de bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 4üncü madde üzerinde 3 önerge
vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 4- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununa aşağıdaki ek madde ilave
edilmiştir.
EK MADDE 45- Devlete ait üniversitelerin tıp
fakülteleri ve diş hekimliği fakülteleri ile bunlara bağlı
sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile
rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitülerin
döner sermaye işletmesi birimlerinden, borç karşılama yüzdeleri
Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek oranın
altında kalanlara Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden
kaynak aktarılabilir.
Birinci fıkraya ilişkin usul ve esaslar
Strateji ve Bütçe Başkanlığının görüşü
alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenir ve
yapılacak harcamalara ilişkin iş ve işlemler Hazine ve
Maliye Bakanlığı denetim elemanları tarafından
denetlenir. Denetimlerde, aktarılan tutarların belirlenen esaslar
çerçevesinde ve amacına uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığı ayrıntılı olarak
değerlendirilir.
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Cavit Arı Servet Ünsal Serkan Topal
Antalya Ankara Hatay
Fikret Şahin
Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin.
Buyurunuz Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Tabii, gecenin bir hayli ilerlemiş bu
saatinde coronavirüs salgınıyla ilgili birtakım düzenlemeler
yapıyoruz. Bu şekilde düzenleme yapacağımıza,
keşke tek bir maddeyle ilgili bir düzenleme yapmış
olsaydık; Cumhurbaşkanının
tarafsızlığıyla ilgili bir yasal düzenleme yapmış
olsaydık, inanın coronavirüsle daha etkili bir şekilde mücadele
etmiş olurduk burada. Gördük ki bu coronavirüs salgını bizlere
bir şeyi daha öğretti; Cumhurbaşkanının tarafsız
olması gerektiğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bu
şekilde görmüş olduk.
Bakın, diğer ülkelerde, Fransada,
İngilterede, Almanyada, evet, iktidardaki Cumhurbaşkanları
muhalefet ve iktidarı yan yana getirerek topyekûn bir mücadele verirken,
maalesef, ülkemizde Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı, her
açıklamasında salgınla ilgili bilgi vereceğine devamlı
muhalefeti eleştirerek, muhalefete çatarak hedef şaşırtmaya
çalışmaktadır ve
başarısızlıklarını gözden kaçırmaya
çalışmaktadır. Bakın, daha hafta sonu gördük, sokağa
çıkma yasağının nasıl ilan edildiğini hep
birlikte yaşadık, hatalarla dolu bir süreci izledik.
Başlangıcı başka bir hata doluydu, biterken öyle bir
şekildeydi. Başlamadan iki saat önce sokağa çıkma
yasağı ilan edildi, tüm vatandaşlar sokağa döküldü.
Bitmeden iki saat önce İçişleri Bakanı bir tweet attı.
Efendim, istifa ettiğini söyledi ve daha sonraki süreçte de efendim, Bakanın
çok iyi hizmet yaptığı, 1 milyon tweet
atıldığı, Cumhurbaşkanının kabul
etmediği, efendim, tekrar göreve devam ettiği gibi birtakım
devlet yönetimiyle, daha doğrusu devletin ciddiyetiyle ilgili olmayacak
bir süreci yaşadık. Yani bir tweetle mi biz bu Bakanın
istifasını öğreneceğiz? Yani istifa bu şekilde mi
olmalı? Yazarsınız, imzanızı atarsınız,
takdim edersiniz, makam kabul ederse ondan sonra çıkarsınız
topluma açıklarsınız. Tweeti atıp da ondan sonra efendim,
şu kadar tweet aldım, hadi tekrar göreve döneyim diye bir
ciddiyetsizliği şahsen kabul etmek mümkün değil. O zaman,
aranızda bakın, bakan olmak isteyen arkadaşlar var. Evet,
açsınlar bir tweet yarışması en fazla tweeti kim
aldıysa o bakan olabilir. Değil mi yani? Salih bey kardeşimiz de
genç bir arkadaşımız o da Trabzonlu bakan olmaya da
yakışıyor, olabilir, olabilir tabii ki yani ben kendisine bir
yol gösteriyorum burada.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ne
alakası var ya?
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
İktidar, muhalefetle mücadele ettiği kadar virüsle mücadele
etmiş olsaydı, inanın daha çok başarı
sağlamış olurduk. Görüyoruz ki bu mücadelede AKP'nin en üst
düzey yöneticisinden belediye başkanına, bürokratına kadar
halktan kopmuş bir yönetim anlayışı sergiliyorsunuz.
Bakınız, biraz önce İstanbul
Belediyesiyle ilgili bir arkadaşımız burada birtakım
şeyler söyledi. Tabii, doğruluğu tartışılır,
bilemiyorum ama biz öyle bir bilgi almadık. Şunu ifade etmek
istiyorum: Bakınız, Topyekûn bir mücadele verelim. diyoruz, ilk
günden bu yana diyoruz ki: Merkezî yönetimle yerel yönetimler bir eş
güdüm hâlinde çalışsın. Oldu mu bu? Olmadı.
Bakın, belediyelerin yapmış
olduğu bağış kampanyasını bloke ettiniz. Neden
ettiniz, ne anlamı var? Vatandaşa gidecek yardımı
engellemiş oldunuz. Hadi, onu da geçtik, aşevlerine yapılan,
yirmi beş yıldır aşevlerine yapılan
bağışları engellediniz. Ya, vatandaş oradan bir kap
çorba içiyor ya, bunu engellediniz. Hadi onu da geçtik, hafta sonu
Muğlada, efendim, belediyenin ekmek dağıtımını
engellediniz. Neden engelliyorsunuz, ben bunu anlamıyorum yani hani, ne
var bunun altında yatan? Bizim
başarısızlıklarımız ortaya çıkıyor.
diye endişe mi duyuyorsunuz? Bırakın bu dönemde, ya!
Vatandaşa hizmet edelim, hep birlikte bunun yükünü kaldıralım,
size yardımcı olalım. diyoruz. Ee, görüyoruz ki bakın,
yani bu krizi yönetmekten uzaksınız. Ne var? Bakın, maske
dağıtımıyla ilgili sıkıntı
Belediyelerle
ortaklaşa yapsanız iyi olmaz mıydı? Ya, bu vatan hepimizin,
ülke hepimizin vatandaşımıza hepimiz hizmet etmek istiyoruz. Ya,
sizlere yardımcı olmak istiyoruz, engellemek istemiyoruz.
Bakın, buradan bunu ifade etmek istiyoruz.
Gelin, hep birlikte bir eş güdüm hâlinde insanımıza
yardımcı olalım. Yani şu anda birlikte
olmayacağız da ne zaman olacağız, onu söyleyin.
İşte, burada, Cumhurbaşkanının
tarafsızlığı devreye giriyor. Eğer önceki dönemdeki
gibi bir tarafsız Cumhurbaşkanı olmuş olsaydı, bir
masa etrafında hepimizi toparlardı ve topyekûn burada mücadele
verirdik. Sözde devamlı birlik ve beraberlikten bahsediyorsunuz ama
eylemde, maalesef, bunu göremiyoruz biz sizden.
Vatandaş Açım. diyor ama
atadığınız bürokrat Geber. diyor. Benim kendi seçim
bölgem Balıkesirde vatandaş maske istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Benim kendi
seçim bölgem Balıkesirde vatandaş diyor ki: Maske talep ediyoruz.
Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki: İşsiz, güçsüz
EYTlilere maske mi vereceğim? diyor. Bu şekilde bir yönetim
anlayışı sergileniyor, vatandaşa yazık oluyor, onu
söylemek istiyorum. Vatandaş sizi, sorunlarını çözmek için
iktidara getirdi ama inanın, bakın sevgili arkadaşlar, bizatihi
sizler vatandaşa sorun olmaya başladınız,
vatandaşın ekmeğine, çorbasına göz koyan bir yönetim
anlayışı var. Vatandaşın yardımlarını
blokaj yapmanız
Açıkçası vatandaşın yaşam
hakkına blokaj yapıyorsunuz, bırakın parayı,
vatandaş hayatta kalmaya çalışıyor, vatandaşın
yaşam hakkını blokajlıyorsunuz siz burada ve vatandaş
bunu inanın not alıyor, not alıyor ve bunun da ilerideki bir
seçimde mutlaka hesabını kesecek. Sizler değil misiniz Biz 3
Yyle geldik. dediniz. Ne dediniz? Yoksullukla
dediniz, bakın 16-17
milyon yoksulumuz vardı şimdi 5-6 milyon daha eklenecek. Belki
ülkenin yarısı yoksul hâle gelecek, yani bununla birlikte mücadele
vermezsek nasıl başaracağız? Yasaklar... Dediniz
bakın, ekmek dağıtımı dahi yasaklandı.
Yolsuzluk
dediniz, zaten ona hiç girmiyorum, ona hiç girmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Efendim,
yani sonuç olarak olağanüstü günleri yaşıyoruz. Gecenin bu
saatinde daha da fazla uzatmak istemiyorum, sabrınızı da
taşırmak istemiyorum. Bu mücadeleyi hep birlikte, topyekûn
verdiğimiz takdirde başarılı oluruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ
olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde yer alan tarihli
ibaresinin tarih olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Mehmet Ruştu Tiryaki Tuma Çelik
İstanbul Batman Mardin
Hüseyin Kaçmaz Barış Atay Mengüllüoğlu Dirayet Dilan Taşdemir
Şırnak Hatay Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu.
Buyursunlar Sayın Mengüllüoğlu.(HDP
sıralarından alkışlar)
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) Emekçi
halkımızı Türkiye İşçi Partisi adına
selamlıyorum.
İnfaz yasası
tartışmalarının başladığı günden bu
yana eşitlik talebimiz, onca uyarımız, konuşmamız
dikkate alınmaksızın iktidar ortakları tarafından yedi
günde de olsa geçirildi. Bu tutum elbette ki infaz yasasına has bir
şey değil. Hakkaniyetsiz ve Ben yaptım, oldu.cu bu tavır
iktidarın en bilindik özelliklerinden 2 tanesi. Bugünse Komisyon
görüşmeleri henüz bitmişken alelacele -sözüm ona- işçiye destek
paketi getirildi. Neden bu kadar hızlı? Çünkü bir an önce geçirilip
Meclis tatil edilecek. Ne kadar? Kırk beş gün ya da bugün
basından gördüğümüz kadarıyla, otuz gün; biz de tam takip
edemiyoruz.
Salgın yaşadığımız
şu günlerde teması minimuma indirmek, bulaşma oranını
azaltmak sağlık açısından doğru ve mantıklı,
katılıyorum. Öyle de, milyonlarca emekçi şu an
çalışmaya zorlanmıyor olsaydı eğer, milyonlarca
emekçiye başından bu yana, söylediğimiz gibi, ücretli izin
veriliyor olsaydı o zaman bir mantıktan, eşitlikten
bahsedebilirdik. Salgının açıklanan ilk vakasının
hemen sonrasında açıkladıkları 100 milyar liralık
paketi sermayeye veren, üçüncü sarayın inşaatına devam eden,
salgını fırsat bilip Salda Gölünü talan eden, acil olmayan
hiçbir sektörde iş durdurmayan iktidarın işçinin, emekçinin
yararına bir şey yapacağını biz zaten beklemiyorduk.
Biz bu iktidarın işçi düşmanı, holding dostu olduğunu
zaten her defasında söylüyoruz. Bu tespitimize Hayır, biz
işçileri en çok düşünen iktidarız. şeklinde, aslı
olmayan cevaplar veriyorlar ama durum bu.
Peki, iktidar nasıl düşünüyormuş
emekçiyi? Demin de söylediğim gibi, milyonlarca emekçi günün her saati
işe giderken temasta olacak şekilde çalışmak zorunda
bırakılıyor. Fabrikalar açık, corona pozitif çıkan
yerlerde dahi iş durdurulmuyor, işçi kendi inisiyatifleri ve
örgütlenmeleriyle, neredeyse kavga ederek sonuç almaya
çalışıyorlar. Neredeyse hiçbir sektörde bırakın
iş bırakmayı, vardiyalı sisteme bile geçilmiş
değil. Kuryeler, kargo çalışanları ölümüne
çalıştırılırken ancak gizlice motorların üzerinde
dinlenebiliyorlar. Bir çalışanın 40 ile 100 haneye gittiği
PTT işçileri hiçbir tedbir alınmadan
çalıştırılmaya devam ediliyor. Bakın, bunun sonucunda,
Esenyurt Şubesinde daha önce 3 vaka varken, bugün 11 vaka var.
Bahçelievler Şubesi ve birçok şubede birçok vaka görülmeye
başlandı ve çalışmaya zorlayan şube müdürü dâhil
hasta. Ve buna karşı çıkan 100e yakın çalışan
sürgüne gönderildi ya da haklarında soruşturma açıldı, bunu
söyleyen HABER-SEN Şube Başkanı. Ve en son, çalışmaya
devam eden Galataport inşaatında, DEV-YAPI-İŞ sorumlusu
arkadaşımız Hasan Oğuz ne yazık ki öldü fakat gelin
görün ki AKP en işçi dostu hükûmet.
Uzun zamandır ekonomi çok iyi masalı
dinliyoruz; şöyle güçlü, böyle büyük ekonomimiz var falan diye hamaset
almış başını gidiyor. Değil. diyen vatan haini
ya da terörist. İnfaz yasasında da gördüğümüz üzere, zaten
AKPye karşı çıkan herkes terörist. Mesela,
yaptıklarınızı ortaya döken gazeteciler terörist, size
karşı çıkan siyasetçiler ya da Yurttan gece yarısı
gönderildik. diyen öğrenciler, Daha fazla vaka var. diyen doktorlar,
Ücretli izin hakkımızı istiyoruz. diyen işçiler, konser
vermek isteyen sanatçılar; herkes terörist, bir tek AKP pirüpak.
Madem her şey bu kadar güzel biz de soruyoruz:
O hâlde emekçiye neden ücretli izin yok? Neden faturalar gelmeye devam ediyor?
Neden patrona ücretsiz izin verme hakkı var? Madem işten
çıkarmak yasaktı bugün işçi kıyımı neden
yaşanıyor? Patronların bu işgüzarlığıyla
ilgili herhangi bir cezai yaptırım var mı mesela? Hiçbir yere
maskesiz girilemezken halka maske neden hâlâ dağıtılamadı?
Mesaj almayan dünya kadar insan var, her gün yazıyorlar. 34 ülkeye
yardım gidebiliyorsa şayet, bakanınız neden Aslında
bizim ihtiyacımız var. diyor? Yardımlar neden
Cumhurbaşkanlığı forsuyla gidiyor, cebinden mi yapıyor
bu yardımları Cumhurbaşkanı? Madem ekonomide sorun yok,
neden emekçiye vereceğinizi iddia ettiğiniz parayı, emekçiden 10
lira bağış isteyerek topluyorsunuz? Ekonomi çok iyi de neden doğru
dürüst destek yok? Yoksulluk, 6.964; açlık, 2.013; asgari ücret, 2.324;
halka destek, 1.170 lira. Günde 39 lira. Var mı cevabı? Yok. AKP
kapı duvar.
Hepiniz tek tek Dünya Sanat Gününü
kutladınız, sağ olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) -
Toparlıyorum.
BAŞKAN Devam edin.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla) - Söz
verilmesine rağmen, şu dönemde işsiz bırakılan,
desteklerden faydalanamayan, her gün İşimizi istiyoruz. diyen
sanatçıları duymazdan gelerek kutladınız. Salgında ilk
tedbir olarak kapattığınız özel tiyatroların en
azından vergi ve fatura muafiyeti taleplerini görmezden gelerek,
ihracatıyla övündüğünüz yerli dizilerin emekçilerinin sektörün
durduğu dönemde nasıl yaşayacaklarına dair tek bir plan
yapmadan kutladınız. Sanırım sizin
kutladığınız sanatçılar, durdurana kadar akla
karayı seçtiğiniz setlerde Oy corona, corona. diye şarkı
söyleyen ya da böyle komiklik yapan ya da sete gitmesine rağmen insanlara,
ultra lüks villasından Evde kalın. diye hamaset yapan
yıldız oyuncular ya da işsiz kalma korkusuyla Genel
Başkanınıza teşekkür videosu çektirdiğiniz ödenekli
kurum oyuncuları.
Her konuşmamda halkın
sorunlarını buradan dilim döndüğünce söylemeye
çalışıyorum. Sizinle sert konuşuyorum olmuyor, yumuşak
konuşuyorum olmuyor hatta romanla, şiirle, tiyatroyla, sinemayla
örnek veriyorum olmuyor. O yüzden bu sefer sözüm size değil, direkt emekçi
halkımıza.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla)
Bitiyor, son cümlelerim.
BAŞKAN Buyurun.
RECEP ÖZEL (Isparta) 2nci defa olmaz ki ya.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Devamla)
Herkese oldu Recep.
Brechtin dediği gibi Faşizme
karşı birleşmeyenler, faşizmin zindanlarında
buluşurlar. Bu iktidara muhtaç değilsiniz, bu kölelik düzenine boyun
eğmek zorunda değilsiniz; siz daha çoksunuz, daha güçlüsünüz, daha
iyiyi hak ettiğinizi biliyorsunuz ve bu iktidardan ancak birlikte,
beraberce kurtulabilirsiniz.
Hiç şüpheniz olmasın yarınlar
sizindir yoldaşlar. Dostça. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Behiç Çelik Orhan Çakırlar
İzmir Mersin Edirne
Bedri Yaşar Fahrettin Yokuş Hüseyin Örs
Samsun Konya Trabzon
Zeki Hakan Sıdalı İbrahim
Halil Oral
Mersin Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
Buyursunlar Sayın Örs. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 4üncü maddesi üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken bir hususu Meclisimize
arz etmek istiyorum. Serbest muhasebeci, mali müşavirler ve yeminli mali
müşavirlerin bir talebi vardır, bu talebi buradan iletmek istiyorum.
Bu arkadaşlarımız bu dönemde vermeleri gereken gelir vergisi,
kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamelerinin düzenlenmesinde çok
sıkıntılar çektiklerini söylüyorlar ve diyorlar ki: Bu
belgeler, beyannameler Temmuz 2020 tarihine ertelensin. Ben de onların bu
dileğini burada sizlere iletiyorum.
Ayrıca bugün bu konuyla ilgili konuşurken
bu corona belasından hayatını kaybeden
vatandaşlarımız içerisinde 8 tane de bu meslek grubundan
arkadaşımız olduğunu da öğrendim. Belki bana iletilen
rakam buydu. Onlara da Cenab-ı Hakktan rahmet diliyorum. Bu insani
sebeple ve içinde bulunmuş olduğumuz bu corona sürecindeki zor
şartlar da göz önüne alınarak bu arkadaşlarımızın
talebinin bir an önce ivedilikle çözülmesinde hepinizin
katkılarını bekliyorum.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz madde 4; 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununa eklenen bu maddeyle, devlete ait üniversitelerin tıp fakülteleri
ve diş hekimliği fakülteleriyle, bunlara bağlı
sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile,
rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitülerinin
döner sermaye işletmesi birimlerinden borç karşılama yüzdeleri
Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit edilecek oranın
altında kalanlara Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden
kaynak aktarılmasına imkân vermektedir. Düzenlemenin salgınla
mücadele eden, cesaretle görev yapan sağlık
kuruluşlarımızdan üniversite hastanelerinde bir rahatlama
sağlayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle olumlu buluyoruz.
Keşke bu üniversite hastanelerimizin sorunlarına bu corona virüsü
belasından önce eğilebilseydik. Keşke o zaman onların
değerini bilseydik demek istiyorum.
Arkadaşlar, bu belayla mücadele dünyada ve
Türkiyede devam ediyor. Bugünkü rakamlarla dünyada 2 milyondan fazla enfekte
olan var ve 130 binin üzerinde insan da hayatını kaybetmiş. Ben
bu akşam Sayın Sağlık Bakanımızın
açıklamalarını izledim, Türkiyedeki vaka
sayımızın da 69 bin seviyelerinde olduğunu öğrendim.
Maalesef 1.518 vatandaşımız hayatını kaybetmiş.
Fakat tedavi gören hastalarımızın içerisinden de 5.674
vatandaşımızın taburcu olmasını da önemsiyorum. Bu
taburcu olanların sayısı arttıkça en azından bu
üzüntümüz biraz hafifler diyorum ve buradan da vatandaşlarımıza
sesleniyorum: Lütfen konulan kurallara uymaya devam edelim, evde kalmaya devam
edelim.
Değerli arkadaşlar, bugün gecenin bu
saatlerinde 15-16 maddelik bir teklifle coronavirüsün ekonomik
kayıplarının giderilmesi hususunda yapılması
gerekenleri konuşuyoruz. Biz İYİ PARTİ olarak sürecin
başından beri yapıcı muhalefet anlayışımızla
beraber bu beladan kurtulma noktasında iktidarımıza, bizi idare
edenlere gerekli uyarılarda, önerilerde bulunduk, bundan sonra da
aynı sorumluluk bilinci içerisinde bulunmaya devam edeceğiz. Bazen
biz burada eksikleri söylüyoruz, uygulamalardaki noksanlıkları
söylüyoruz. Sizlerden ricamız, siz iktidara mensup arkadaşlarsınız,
lütfen bizim uyarılarımızı ciddiye alın,
uyarılarımıza dikkat edin. Yani biz başından beri her
yaptığınız doğru şeye, evet, katıldık,
katılmaya devam edeceğiz ama siz de bizim burada söylediklerimize
tahammül ederseniz çok iyi olur diye düşüyorum. Mesela, bugün gündüz
Trabzon Milletvekili Ahmet kardeşim Trabzondan gelen bir durumu burada
beyan etti. Maske bulmakta zorluk çekiliyor, gerçekten zorluk çekiliyor yani
vatandaşlardan bize gelen talepleri söylüyoruz. Bunları söylerken
hemen bir muhalefet, hemen böyle bir tepki göstermeyin, bir ciddiye alın.
Belki İstanbulda, Ankarada, büyük şehirlerde bu, bu kadar sorun
değildir ama Anadolunun birçok yerinde maske konusunda bir
sıkıntının olduğu bir gerçek. Zaten biz de
vatandaştan gelen talebi, dileği söylüyoruz. Bu noktalara dikkat
etmenizi sizlerden hassaten rica ediyoruz. Çünkü bu süreç sadece sizin
değil hepimizin beraber yürüteceği ortak bir anlayışla
beraber çözülebilecek bir süreçtir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Bu süreçte değerli
arkadaşlar, trol ağzıyla konuşmayalım, iyi niyetle
dinleyelim. Siz algıyı yönetmekte mahirsiniz, onu biliyoruz, ama
şu anda bulunduğumuz durum algıyla yönetilecek bir durum değil,
daha ağır bir durum var. Yani algıyı yönetmeye
çalışmayın, krizi yönetmeye çalışın, lütfen
enerjinizi buna verin diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, 5inci madde üzerinde iki önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 5- 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı
Sosyal Hizmetler Kanununa aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 18- Yeni koronavirüs
(Covid-19) salgını kaynaklı zorlayıcı sebep
gerekçesiyle;
a) Bakım merkezlerinde bakım hizmeti
sunulabilmesi için ek 7nci maddenin birinci fıkrasında yer alan
gelir ölçütü ve ağır engellilik şartları,
b) Hizmet alımıyla bakım hizmeti
sunulabilmesi için ek 10uncu maddenin birinci fıkrasında yer alan
gelir ölçütü şartı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren üç ay süreyle aranmaz.
Cumhurbaşkanı bu süreyi bir yıla
kadar uzatmaya yetkilidir.
Kamil Okyay Sındır Serkan Topal Cavit Arı
İzmir Hatay Antalya
Bülent Kuşoğlu Servet Ünsal Mustafa Adıgüzel
Ankara Ankara Ordu
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 5inci maddede engelli bakım merkezlerinde,
huzurevlerinde vatandaşların hizmet alabilmeleri için
şartların kolaylaştırılmasını destekliyoruz.
Teklifin geneli için söyleyeceklerim var: Salgının ekonomik ve
sosyal hayata etkilerinin azaltılması hakkında deniliyor ama
destek bekleyen birçok meslek mensubu var. Getirilen bu teklifle,
taşımacı esnafına büyükşehir belediyelerinin gelir
desteği yapabilmesi ve borçlarını üç ay faizsiz erteleyebilmesi
imkânı getiriliyor. Burada bir eksiklik var: S plakalı servis
taşımacılığı yapanlar ile ticari, köy, mahalle,
minibüs esnafı da bu düzenlemeye dâhil edilmek istiyorlar; olmalılar.
Yerel basın ve medya kuruluşları:
Yerel medya ülkemizin ekonomik koşulları nedeniyle zaten mali yönden
iyi durumda değildi, coronavirüs pandemisi sonrası alınan
geniş kapsamlı birçok önlem yerel basın açısından
şartları daha da ağırlaştırmıştır.
Mahkeme, icra ilanları yok, birçok iş yeri kapalı, reklam geliri
yok; yerel basın acil destek istiyor. Bu bağlamda, yerel basın
mensupları ve dernek yöneticileri tarafından da talep edilen
bazı düzenlemeleri burada maddeler hâlinde dile getirmek istiyorum:
1) Yerel medya şirketleri, en az 4 işçi
çalıştıranlar KOBİ kapsamında ve KOSGEBden
kredilendirilmelidir.
2) Resmî kurumlara olan ödemeler en az bir yıl
süreyle ertelenmelidir.
3) Reklam ve ilan faturalarına yansıyan
KDV oranı ile ilanlardan alınan Basın İlan Kurumu payı
yüzde 5e düşürülmelidir.
4) Yerel radyo televizyon
kuruluşlarının telif bedelleri başta olmak üzere, RTÜK
payı ile frenkans bedelleri de bir süre alınmamalıdır.
5) TÜRKSAT uydu bedeli ödemeleri bir süre
ertelenmeli ve döviz üzerinden değil, Türk lirası üzerinden indirimli
olarak ödenmelidir.
6) Kamu spotları yayın ücretleri TÜRKSAT
ve RTÜKle mahsuplaşmada kullanılabilmelidir.
7) Medya sektörü çalışanlarının
tamamına, işsiz kalanlara Basın İlan Kurumu
vasıtasıyla bir defalığına nakdî yardım
yapılmalı; ayrıca, tüm medya çalışanlarına devlet
bankalarından veya fonlardan bir yıllık
maaşlarının yarısı kadar beş yıl ödemeli,
faizsiz kredi desteği sağlanmalıdır.
8) Belediye meclisi veya encümen kararları ile
il genel meclisi ve hizmet birlikleri karar ve duyuruları resmî ilan
olarak her şehirde yerel gazetelerde yayınlanmalıdır.
9) Toplumsal mesaj içeren devletin duyuruları,
ilgili Bakanlıkça resmî ilan olarak yayımlatılmalıdır.
10) Kamu kurumlarının resmî ilan
statüsünde olmayan reklamlarına ayrılan bütçenin asgari yüzde 30u
yerel medyaya ayrılmalıdır.
11) Yerel medyaya, dijital dönüşümde
kullanılmak üzere, teknolojik altyapı için düşük faizli kredi
imkânı sağlanmalıdır.
12) Gazete basımında kullanılan
kâğıt, kalıp, mürekkep gibi ithal malzeme maliyetlerinin kur
artışlarından etkilenmemesi için gümrük vergileri ve KDVsi
tamamen sıfırlanmalıdır.
Mali müşavir ve muhasebeciler virüsün
bulaşma riskini artıran kâğıt evrak üstünde
çalışıyorlar. Hizmet verdikleri kesim de insanlara teması
yüksek olan esnaf ve iş insanları. Türkiyede 120 bin mali müşavir
var, yanlarında çalışanlarla beraber 500 bin ve aileleriyle
beraber de 2 milyon yapıyorlar. Bu süreçte 10 mali müşavir ve
muhasebeci hayatını kaybetti salgın nedeniyle. Kendilerine ve
salgın nedeniyle hayatını kaybeden tüm insanlarımıza
rahmet diliyor, yakınlarına başsağlığı
diliyorum. Mali müşavir ve muhasebeciler nisan ayında verilmesi
gereken beyannamelerin ertelenmesini talep ediyorlar.
Sayın milletvekilleri, tüm dünya ve ülkemiz
salgınla boğuşuyor. Milletin gündeminin ne olduğu belli,
Hükûmetin gündemiyse hiç değişmiyor, eskisi gibi. Hem
bağış kampanyaları düzenleniyor hem de bir yandan büyük
ihaleler, saray inşaatları, maden için çevre talanı sürüyor. Bu
süreçte bu kadarına da pes dedirten bir vakayı sizlerin de,
milletimizin de takdirlerine arz edeceğim: Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi 10 Nisan 2020, karar sayısı 2393. Birden fazla maaş
alan çok koltuklu bürokratlar, danışmanlar var ya bunların
çoğu eski milletvekili, partili ya da yakınları. Hem 3-4 yerden
maaş alacak hem de maaşları, 2018den bu yana
aldığı maaşlarında da geçerli olacak şekilde,
vergisiz ve kesintisiz hâle getirilmiş, katmerli kıyak
yapılmıştır. Bunları normal zamanlarda
yapıyorsunuz da bu salgın sürecinde, millet ekonomik
sıkıntı çekerken SMS atıp 10 TL istiyorsunuz. Cumhurbaşkanı
maaş bağışlıyor, Maaşları
bağışlayın. diyor ama altına imza
attığı bu kararnameyle fazladan maaş veriyor.
Cumhurbaşkanı böyle bir şeyin altına bu dönem de nasıl
imza atar? Eğer, Sayın Erdoğan bunu bilmeden imzaladıysa
-böyle olduğunu düşünmek istiyorum- ona bu yanlışı
yaptıranları gereğini yapmak üzere Sayın Erdoğana
havale ediyorum. Yok, eğer, bunu Sayın Erdoğan bilerek
imzaladıysa o zaman da Sayın Erdoğanı millete havale
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, buradan bir konuya daha değinmek istiyorum.
Ukraynanın Çernobil bölgesindeki orman yangını nedeniyle
bölgede 14 kat fazla radyasyon tespit edilmiştir. Bu geceden itibaren
kuzey bölgelerinde kuzey rüzgârı ve şiddetli yağış
beklentisi var. Ülkemizin kuzey bölümlerine, Marmara ve Karadeniz bölümüne bu
bölgeden bir hava akımı bekleniyor. Bu konuyla ilgili bir risk olup
olmadığı hususunda yetkililerden bir açıklama bekliyoruz.
Şu ana kadar bu konuda bir açıklama duyamadık hem Atom Enerjisi
Kurumundan hem de ilgili bakanlıktan bu konuyla ilgili bir
çalışma ve halkı bilgilendirme istiyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun Müsavat Dervişoğlu Behiç Çelik Orhan Çakırlar
İzmir Mersin Edirne
Zeki Hakan Sıdalı Fahrettin Yokuş Bedri Yaşar
Mersin Konya Samsun
İbrahim Halil Oral
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Koronavirüs
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Teklifin 5inci maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, Türk milletine, Türk işçisine ve
Türk sendikacılığına büyük hizmetler yapmış,
Ergenekon kumpasının mağduru Mustafa Özbekin vefatı
dolayısıyla üzüntülerimi ifade ederek başlamak istiyorum. Allah rahmet
eylesin, mekânı cennet olsun.
Ayrıca, kısa süre önce
aldığımız habere göre, Irakın kuzeyinde hain
PKKlı teröristler tarafından şehit edilen Manisalı Deniz
Piyade Uzman Çavuş Muhammet Fatih Duruhana da Yüce Allahtan rahmet
diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun.
Kıymetli milletvekilleri, teklifin 5inci
maddesi, engelli bakım merkezlerinin ve huzurevlerinin
yaşlılarımıza ve ağır engellilerimize üç ay
süreyle hizmet vermesini sağlamaktadır. Bu düzenleme son derece
olumludur ancak özellikle özel eğitim alanında pek çok
öğrencimizin mağduriyetleri vardır. Kaynaştırma
öğrencileri için Millî Eğitim Bakanlığımız Eba
TVde yayına başlamıştır fakat bu yayınlardan
düşük seviyede otizmli bir evladımız faydalanabilirken daha
yüksek seviyede otizmi olan öğrencilerimiz faydalanamayacaktır.
Bazı öğrenciler bu karantina döneminde zihinsel ve fiziksel olarak
geriye gidişi dahi yaşayacaklardır. Bu öğrencilerimizin
eğitimleriyle alakalı çalışmalar da yürütülmelidir.
Özellikle geriye gidiş yaşayacak evlatlarımız için
gerekiyorsa ailelerle birlikte, karantina ortamında eğitimciler
görevlendirilmelidir.
Ayrıca, bu öğrencilerimize bir bakıma
kamu hizmeti veren, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde
çalışan 50 bin civarında personel de mağdur
durumdadır, mart ayı ödeneklerini yarım olarak almış
durumdadırlar fakat Hazine ve Maliye Bakanlığından
önümüzdeki aylar için kurumlara ve personele nasıl bir ödeme
yapılacağı net değildir. Bu kurumlara, ayakta kalması
için, salgının sürdüğü dönemde ya avans olarak ya da doğrudan
mücbir sebeplerden dolayı ödeme yapılmalı ve eğitim
yapılmış gibi değerlendirilmelidir. Konuyla alakalı
pek çok sivil toplum kuruluşu görüşlerini kamuoyunda
paylaşmaktadırlar. Hatta, öğrendiğimiz kadarıyla, bu
hususla alakalı, dernekler ve kuruluşlar, AK PARTİ Grup
Başkan Vekili Sayın Mehmet Muşa ulaşmışlar ve
Sayın Muşa taleplerini bir dosya hâlinde sunmuşlardır.
Ben, bu torba kanunda, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarını
da rahatlatacak bir düzenleme görmek isterdim ancak, maalesef, göremedik.
Hazine ve Maliye Bakanlığı bu hususta inisiyatif alarak bir
çözüm üretirse bu kuruluşlarımızdan da olumlu bir geri
dönüş mutlaka olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, yurt
dışında eğitimleri süren pek çok öğrenicimiz uçuş
yasaklarından önce ülkemize dönmeye başladılar ve
başardılar ancak bazı ülkelerde kalan öğrencilerimizin
olduğunu da öğrenmekteyiz. Örneğin, Kırgızistanda
okuyan öğrencilerimiz bize ulaşmış, Türkiyeye dönmek
istediklerini belirtmişlerdir. Bu öğrencilerimiz için bir uçak
gönderilerek ve uygun karantina ortamı sağlanarak ülkeye dönmeleri
sağlanmalıdır. Ayrıca, başka ülkelerde
kalmış öğrencilerimiz varsa da ülkemize dönmelidirler çünkü
aileler çok tedirgindir, öğrencilerimiz de gurbet elde
sıkıntı yaşamaktadırlar. Pek çok Avrupa ülkesi, Türk
Cumhuriyetleri ve KKTC dahi bütün öğrencilerini ülkeye getirmişken
bizim böyle bir durumda duyarsız davranmamız pek doğru
değildir.
Sayın milletvekilleri, son olarak da şunu
söylemek istiyorum: Torba kanunda Kredi ve Yurtlar Kurumu borçları üç ay
süreyle ertelenmektedir ancak bu erteleme sadece normal süresi içinde ödeme
yapan kişileri kapsamaktadır. Asıl sorun, ödeme
yapmadığı için borçları vergi dairesine düşmüş,
yapılandırılmış, tecil ve taksitlendirme
yapılmış öğrenci ve mezunlarımızdadır. Bu
gençlerimiz özellikle ödeme zorluğunu yaşamaya devam edeceklerdir. Bu
sorunun kesin çözümü için KYK borçlarının faizleri acil bir
şekilde affedilmeli, anaparaları da uzun vadeli olacak şekilde
taksitlendirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Asıl olan ise bütün kredilerin burs sayılarak borçların
affedilmesidir; temennimiz ve arzumuz, öğrencilerin dileği ve
isteği budur. Bu hususa dikkatlerinizi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde aynı mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yeni Koronavirüs (Covid-19)
Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin
Azaltılması Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Ayhan Altıntaş Behiç Çelik İbrahim Halil
Oral
Ankara Mersin Ankara
Zeki Hakan Sıdalı Fahrettin Yokuş Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Mersin Konya İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Serkan Topal Okan Gaytancıoğlu Cavit Arı
Hatay Edirne Antalya
Servet Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın Sıdalı.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Irakın kuzeyinde hain terör
saldırısında şehit düşen Uzman Çavuşumuz Muhammet
Fatih Durhana Allahtan rahmet, kederli ailesine de
başsağlığı dilerim.
Değerli milletvekilleri, krizler her zaman
refah kayıplarına sebep olur. Zaten yıllardır ekonomik
sıkıntılarla boğuşan, kişi başına millî
geliri 12 bin dolarlardan, 8 bin dolarlara düşen ülkemiz bu krize çok
zayıf yakalandı. Vatandaşlarımız da şu an hem ciddi
bir refah sorunu hem de gelecek kaygısı yaşıyorlar. Şu
ana kadarki krizlerin çoğu genelde bankacılık sistemi üzerinden
yaşadığımız maddi krizlerdi; ancak bu sefer tüm dünya
ülkeleriyle eş zamanlı yaşadığımız bir arz
krizi de eklendi. Talepteki daralma daha da artacak yani hem para yok hem de
müşteri yok. En çok etkilenen sektörlerden biri olan hizmet sektöründe
talepler genelde anlık oluşuyor ve ertelenemiyor.
Dolayısıyla arz talep ilişkisi herhangi bir planlamayla yönetilmediğinden
kayıplar da telafi edilemiyor. Mesela üç ay berbere gidemeyen biri ilk
fırsat bulduğunda 4 tıraş birden olamaz, üç aylık
kayıp tek taleple karşılanamaz. Bu bağlamda hizmet
sektöründeki işletmeler birikmiş borçlarıyla süreklilik
sağlayamayacaklar ne yazık ki. Verilen destekler sadece bugün
değil yarın batmalarından başka bir işe yaramayacak.
Bahsettiğim küçük ölçekli ve az sermayeli tüm bu işletmeler üç ay
sonrasını görseler bile kapanacaklar.
Hükûmet tarafından alınan tedbirler
kapsamında 150 bin iş yerinin faaliyeti durduruldu. Buralarda
çalışan 7 milyon vatandaşımız da an itibarıyla
işsiz. Çalışanların yüzde 56sı hizmet sektöründe. Bu
krizin işsizlik üzerindeki etkisi millî gelir üzerindeki etkisinden daha
fazla olacak. Bunun ekonomik etkisi ise halkımızı daha da
fakirleştirmek olacak. Global bir tehdide dönüşen bu
salgının küresel ekonomiyi yüzde 3, Türkiye ekonomisini ise en az
yüzde 5 küçülteceği öngörülüyor. Yani ülke olarak küresel ekonomiden çok
daha fazla küçüleceğiz. Sadece bu öngörü bile krizden ne kadar zarar göreceğimizi
gözler önüne seriyor
Değerli milletvekilleri, iktidar -nihayet
tarım üreticisini hatırladı- ancak Bu kanun teklifinde yer alan
erteleme çiftçinin dağ gibi olan sorunlarının sadece tozunu
alır, dağ baki kalır. dedik. Tarım, bu salgın
sürecinde daha radikal tedbirlere ihtiyaç duyuyor, biz de tarıma hiç
olmadığımız kadar ihtiyaç duyuyoruz çünkü tüm dünya gibi,
gıda güvenliği ve gıdaya kesintisiz ulaşımın ne
kadar önemli olduğunu artık daha net görüyoruz. Kendi çiftçimize
sırtınızı dönüp Paramız var ki ithal ediyoruz.
diyordunuz ama paranız olsa da ithal edemeyeceğiniz bir dönemin
içindeyiz. Sürekli söylediğimiz üretim ekonomisini yaratmak ve desteklemek
işte tam da bugünler için gerekliydi.
Değerli milletvekilleri, kısa
çalışma ödeneğinin esnetilen şartlarını
sağlayamayan vatandaşlarımızın İşsizlik
Fonundan aktarılacak parayla desteklenmesi doğrudur fakat teklifin
öngördüğü günlük 39 liralık desteği kabul edemeyiz. Aylık
1.177 liralık destek kimsenin temel ihtiyaçlarını
karşılamayacaktır. Bir de bunun üstüne o paradan damga vergisi
kesmeyi öngörüyorsunuz. Şimdi damga vergisi zamanı mıdır?
Önerimiz, bu madde kapsamında izne
ayrılanlara da kısa çalışma ödeneğindeki
şartların işletilmesi ve brüt asgari ücretin yüzde 60ına
denk gelen 1.762 liralık destek sağlanması mağduriyetlerini
bir nebze giderecektir.
Ayrıca, bu destekten faydalanmak için maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte iş sözleşmesi bulunması
öngörülüyor. Çoğu işveren, zaten yanındaki işçileri
şimdiye kadar çoktan işten çıkardı. Peki, onların durumu
ne olacak? Teklifinizde buna hiçbir cevap bulamıyoruz. İşini
kaybedene sahip çıkmanız lazımken lütfen
sırtınızı dönmeyin.
Virüsün tespitinden bugüne kadar, işinden
ayrılanların, virüs tehdidi ortadan kalkana kadar bu destek
kapsamına alınması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) Bütün bu
paketlerden sizin bu krizin ekonomik etkilerini tam
kavrayamadığınızı görüyoruz. Taksit taksit alınan
önlemler hiçbir işe yaramaz. Acilen, gayrisafi millî
hasılamızın en az yüzde 7si kadar, üretim ve hizmet
sektörlerini önceleyecek bir paketin hazırlığını
yapmalısınız yoksa, bu iş hamaset söylemlerinde kalır
ve ekonomimiz bu beladan sonra da yoğun bakımdan çıkamaz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde konuşmak isteyen Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu.
Buyurunuz Sayın Gaytancıoglu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu salgının üzerinden
yaklaşık bir ay geçti, biz yeni yeni paketler açıklıyoruz.
Bugün de bir ekonomik istikrar paketi, ekonomik destek paketi
açıklıyoruz ama içinde geniş kesimler yok. Sadece günü kurtarma,
idare projeleri var. Örneğin, işçiler çok az var; emekliler yok,
yoksullar, işsizler, hele hele çiftçiler hiç yok.
Şimdi, özelleştirdiğiniz
TEDAŞın yapılandıracağınız birtakım
borçları var. Bu, bir destek değil. Destek nedir biliyor musunuz?
Şu an çiftçinin tam 130 milyarı aşan borcu var; Ziraat
Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine ve özel bankalara. Bunu bir
yıl faizsiz erteleyebiliyor musunuz? Bu yönde bir çalışma
yapabiliyor musunuz? Böyle bir şey paketin içinde var mı? Yok.
Peki, salgın geçecek, kriz bitecek, Türkiye bu
yaralarını nasıl saracak? Tabii ki üretimle saracak. Ne
üretecek? En kolay şey, aslında en avantajlı olduğumuz
sektör, tarım sektörü. Buna yönelik destekleme niye yapmıyorsunuz?
Neden 2019un desteklerinin tamamını ödemiyorsunuz? Hatta biz olsak
2020nin desteklerini bile veririz ki üretim hacmi artsın.
Şimdi, az önce bir arkadaşımızla
konuşuyorduk Krize gireceğiz bazı ürünlerde. dedim Hangi
ürünler? dedi. Ya, Türkiye neyi ithal ediyorsa o ürünlerde kriz olacak. Hiç mi
okumuyorsunuz dünyadaki gelişmeleri? Ne diyor Rusya? Ben 5 milyon tondan
başka buğday vermem, ihraç etmem. diyor. Sen 2019da 10,5 milyon ton
buğday almışsın demek ki alırsan daha fazla para
vereceksin ya da paran var bulamayacaksın. Bu kadar ithalat bağımlısı
olur mu
Ukrayna, Rusya, Arjantin, Brezilya Biz artık dünyaya
ayçiçeği ham yağı satmayacağız. diyorlar. Şimdi,
bunlar bizim hep döviz ödediğimiz, ithal ettiğimiz ürünler. Bu
ürünlere yönelik bir politikanız var mı? Yok. Soyada yüzde 95
dışa bağımlıyız, 2 milyar dolar para ödüyoruz
soya için. Tavukçuluk sektörü yani ihracat yaptığımız
sektör ve hayvansal protein aldığımız sektör tamamen soyaya
bağlı, mısıra bağlı. Şimdi, Soyayı
vermeyeceğiz: diyorlar. Ne yapacaksınız? Bu yönde bir üretim
politikanız var mı? Geçen hafta Bakan biraz dolaştı, Merak
etmeyin depolar dolu. dedi. Ben söyleyeyim, depolarda ne var biliyor musunuz?
O ithal edilen buğdaylar var bir iki aylık daha. Haziranda temmuzda
yeni ürün çıkacak, kasımda aralıkta sorunlar başlayacak.
Depolarda ne var biliyor musunuz? Meksikadan, Amerikadan ithal ettiğimiz
o makarnalık buğdaylar var. Hani, herkes makarnaya hücum etti ya,
işte o makarnaların buğdayını eskiden biz üretiyorduk
şimdi Amerikadan ve Meksikadan satın alıyoruz. Bu yönde bir
politika var mı? Böyle bir ekonomik paket içerisinde bunlar var mı?
Yok. Ne var? Geçen hafta Tohumun yüzde 75ini vereceğiz 21 ilde. Ya
arkadaşlar, tohumu değil, gübreyi, ilacı, her şeyi hatta
traktörü vermeniz lazım.
Siz, yıllardır
uyguladığınız politikalarla köylerde insan
bırakmadınız. Köylerin tamamı boşaldı,
kırsal nüfus yaşlandı, hepsi İstanbula, Ankaraya geldi.
İstanbulda neden corona vakası fazla? Sizin
politikalarınız nedeniyle. İnsanları göç ettirdiniz, köyden
kente göç işte, Türkiye'nin geldiği sorun.
Şimdi, 50 milyon dönüm arazi boş. Biz kaç
yıldan beri söylüyoruz. O araziye artık üstüne para vermeniz
lazım ki insanlar geri dönsün. Bu yönde bir politikanız var mı?
Yok. Ben size hatırlatayım. Bir bakanınız çıktı,
300 koyun vereceğiz. dedi. Nerede koyunlar? Yok. Hep günübirlik politikalarla
bir şeyler yakalamaya çalışıyorsunuz ama sonu fiyasko
oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Gelin, gerçek bir
ekonomik destek paketi açıklayalım, ayakları yere bassın.
İçinde üretim planlaması olsun. O 50 milyon dönüm arazide ne
üreteceksiniz? Ben söyleyeyim: Soya üretmek zorundasınız,
ayçiçeği üretmek zorundasınız, mısır buğday...
Bunların hepsini ithal ediyoruz. Çok da basit, projeksiyonlarını
yaparsınız. Sulama yatırımlarına destek vermeniz
lazım ama önce, onu üretecek çiftçiyi bir rahatlatmanız lazım.
Siz çiftçiyi borçlandırdınız, uçan kuşa borcu var,
ipotekli. Bankaya gidiyor, borcunu ödeyemiyor. Sonra da buraya gelip
çıkıyorsunuz, diyorsunuz ki: Bizim çiftçimiz borcunu ödüyor. Evet,
çiftçi borcun faizini ödüyor; anapara katlanarak, giderek artıyor.
Bankacılar ne diyor biliyor musunuz? Gerçek borç tarım kredide,
Ziraat Bankasında, özel bankalarda değil, tefecilerde. diyor. Yani
çiftçi bu durumdayken bizim üretim yapmamız çok zor, ama beraber olursak,
nitelikli politikalar uygularsak olur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi 7nci madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olanı 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 7- 4447 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 24- Bu madde ile, maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte iş sözleşmesi bulunmakla
birlikte, istihdamı korumaya yönelik olarak 4857 sayılı
İş Kanununa Teklifle eklenmesi öngörülen geçici 10 uncu madde
uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan ve
kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile
işten çıkarıldığında işsizlik ödeneğine
hak kazanamayan işçilere bu süre içerisinde ücretsiz izinde
bulundukları veya işsiz kaldıkları süre kadar; hiçbir
geliri olmayan yurttaşlara, şart aranmaksızın tüm
işsizlere ve herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık
aylığı almayanlara üç ay süreyle, Fondan aylık 2.500 Türk
Lirası nakdi ücret desteği verilir.
Dirayet Dilan Taşdemir Züleyha Gülüm Ömer Öcalan
Ağrı İstanbul
Şanlıurfa
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Mehmet Ruştu Tiryaki
Muş Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ NİLGÜN ÖK
(Denizli) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm.
Buyurunuz Sayın Gülüm. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Evet, Corona
salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin
azaltılması başlığı adı altında gibi
görünse de herhâlde bunu şöyle değiştirmek lazım: AKPnin
ekonomik, sosyal hayata olumsuz etkilerinin azaltılmasını nasıl
sağlayabiliriz? diye tartışsak herhâlde daha iyi olacak.
Uzun zamandır işçilerin zorunlu sektörler
dışında çalışması yasaklanmalı, ücretli izne
ayrılmalı diyorduk. Evet, işten çıkarmalar da
yasaklanmalı diyorduk. Bugün itibarıyla işten çıkarma yasaklanmış
gibi gözükse de aslında ücretsiz izinle bir tür yine işten
çıkarma gerçekleştirilmiş oldu. Oysaki yapılması
gereken, gerçekten, ücretli izin ve zorunlu sektörler dışında
bütün işçilerin ücretli izne çıkarılması, zorunlu
sektörlerde çalışanların da bütün güvenlik önlemleriyle
-sağlığa dair bütün güvenlik önlemleri alınarak- çalışmaya
devam edebilmesinin koşullarının sağlanmasıydı
ama maalesef öyle olmadı. Verilen bir ücretten bahsediliyor, gerçekten
ücreti duyunca insanın gülesi geliyor; 39 liradan bahsediyoruz. 39 lirayla
acaba sizler geçinebiliyor musunuz? Bir dönüp bakın, ondan sonra halka 39
liradan bahsedin. Bu da yetmedi aslında dolaylı olarak işçilerin
ücretsiz izne çıkarılma durumunda haklı fesih
haklarını da elinden almış oldunuz; böylece işçiler
haklı fesih maddesini de kullanamaz hâle geldiler. Üstelik bu parayı
da devlet kendi kasasından, kendi bütçesinden, yıllardır halktan
topladığı vergilerden vermek yerine nereden veriyor?
İşsizlik Fonundan veriyor yani işçilerin alın terinden
toplanmış paralardan, yine diyor ki Oradan vereceğim
parayı. Bu ne anlama geliyor? Bir süre sonra İşsizlik Fonunda
da para bitince, işçiler işten atıldığında oradan
alabilecekleri bir destek kalmayacak, işsizlik ödeneği de
işçilere verilmeyecek anlamına geliyor. Öyle çok laflar söylediğiniz,
Bizi kıskanıyorlar. diye sürekli övündüğünüz ülkelere bir
bakın, nasıl destekler vermişler? Almanyasından
İngilteresine, en yoksul ülke olan Kongonun bile nasıl halka
yönelik destekler açıkladığını burada tek tek
saymayacağım. Gerçekten bir durun bakın, ondan sonra kim kimi
kıskanıyor, görebilirsiniz.
Covid-19 gündeminde dahi
yandaşlarınıza ihale ve ödeme garantisi vermekten beis
görmüyorsunuz ama yoksullara gelince Para yok. diyorsunuz. Bu da yetmiyor
Siz bize verin, bir toparlayın, bizde para kalmadı, biz size yine
geri veririz. diyorsunuz.
Bakın, çalışanların hâli
nasıl? Somada işçiler bütün sağlık hakları
sıfırlanarak madenlerde çalıştırılıyor.
Yine, Kocaelide, Özka Lastikte pozitif vaka sayısı 4e yükselmesine
rağmen işçiler hiçbir güvenlik önlemi almadan
çalıştırılmaya devam ediliyor. Özellikle kargo
işçileri, kuryeler ve PTT çalışanlarının
çalışma koşullarında hiçbir güvence yok, üstelik de bu
dönemde çok fazlaca arttı. Bu artışın sonucuna dair de
hiçbir önlem, hiçbir denetleme yapılmıyor. PTT
çalışanları kaç zamandır size seslerini duyurmaya
çalışıyor ama anlaşılan sizin bu sesi duymak gibi bir
derdiniz de yok.
Şimdi, verdiğiniz ücrete geri dönelim:
Gerçekten bu ücretle yaşanabileceğini mi düşünüyorsunuz? 2020
Ocak ayı itibarıyla bu ülkede 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli, yeterli beslenebilmesi için yapması
gereken harcamaları ölçüt aldığınızda bile açlık
sınırı olan 2.219 liradan bahsediyoruz. Şimdi, siz,
açlık sınırında bir ücret vererek diyorsunuz ki Bununla
idare edin. Öncelikli olarak Kendinizi idare edin. demek lazım. Peki,
bu su faturasına mı yetecek, elektrik faturasına mı
yetecek, doğal gaza mı yetecek? Hangi birine yetiştirecekler bu
parayı? En azından bunu söylerken hiç değilse su faturası,
elektrik faturası, doğal gaz faturası, iletişim
ücretlerinin bu dönem içerisinde ücretsiz olması gerekmez miydi?
Bunları ödediğinde yemeğe nasıl para verecek? diye hiç mi
düşünmüyorsunuz? Bunları bir kez daha buradan soralım.
Para bulamıyoruz. diyorsunuz, paraları
nerelere aktardığınız çok belli. Buralardan alın,
halka verin. Mesela nereye? Sermayenin vergi borçlarını siliyorsunuz
ama öğrencilerin Kredi ve Yurtlar Kurumu borçlarını silmeye
hiçbir niyetiniz yok.
Yine, sermayenin bütün ihtiyaçlarını
karşılayan düzenlemeler yapıyorsunuz ama yoksulların
taleplerine asla kulak vermiyorsunuz. Yandaş sermayenize,
Cumhurbaşkanınıza, Diyanete ayrılan bütçe halka
harcansın. Kamuda araç saltanatına son verilsin, halka
harcansın. Savaşa yatırım yapmaktan vazgeçin, savaş bütçesini
halka harcayın. Cihatçılara para aktarmaktan vazgeçin, halka
harcayın. Örtülü ödeneği açın, halka harcayın. Biz bize
yeteriz de gerçekten, bu halk size yetemiyor; doymak nedir bilmiyorsunuz.
Düşün bu halkın yakasından demek istiyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyursunlar.
ZÜLEYHA GÜLÜM
(Devamla) Yine, Meclisi tatil etmekten bahsediyorsunuz. Korkuyorsunuz, corona
bulaşır biz de hasta oluruz diye düşünüyorsunuz ama bu
halkın çalışma koşullarından, halkın yaşam
koşullarından hiç haberiniz var mı? Acaba onlar korkmuyorlar
mı bu corona virüsünün kendilerine bulaşmasından? Onlara
çalışmayı dayatıyorsunuz, onlara en ağır
koşullarda yaşamayı zorunlu kılıyorsunuz, 3
kuruş parayla yaşayın. diyorsunuz ama kendinize gelince Meclisi
tatil etmekten, kırk beş gün çalışmamaktan bahsediyorsunuz.
Hangi hakla bahsediyorsunuz bundan? Önce, halkın güvenliğini
sağlamak zorundasınız; önce, işçilerin, emekçilerin,
kadınların güvenliğini sağlamak zorundasınız.
Kadınlara destekten bahsettiniz mi, bir desteğiniz var mı
kadınlara yönelik? Yok. Kadınlara erkeklerden bağımsız
olarak ayrı aylık ücret bağlanması gerekiyor, yoksa
kadınlar erkek şiddetiyle karşı karşıya
kalacaklar; buna dair de hiçbir tedbiriniz yok. Öyleyse Meclisi kapatmak falan yok,
birlikte çalışmaya, muhalefetin sesini de dinleyerek ortak kararlar
almaya çağırıyoruz sizi. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal
Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
7nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "39,24 Türk
Lirası ibaresinin "brüt asgari ücretin günlük tutarının %
60'ı kadar ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ayhan Altıntaş Behiç Çelik İbrahim Halil
Oral
Ankara Mersin Ankara
Dursun Müsavat
Devrişoğlu Fahrettin
Yokuş Zeki
Hakan Sıdalı
İzmir Konya Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyursunlar
Sayın Yokuş. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün kaybettiğimiz işçi hareketinin
önderlerinden Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Sayın
Mustafa Özbek Beye Allahtan rahmet dilerken TÜRK-İŞ camiasına
ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun, baktığımız zaman ihtiyaçları
karşılamıyor, karşılamadığı gibi birçok
adaletsizliği de peşi sıra getiriyor. Şimdi, diyoruz ki yoksullara
bir defaya mahsus bin lira verelim arkasından diyoruz ki Kısa
çalışma ödeneği içinde olan gruba da 1.762 lira verelim; üç ay
olsun o ve daha sonra, ücretsiz izinli olanlara da 1.177 lira verelim. Allah
aşkına, bu rakamları niye icat ettiniz? Buradaki
mantığınız ne? Adaletiniz ne? Hak, hukuk burada nerede?
Yani bunların hepsinin ortalamasını alıp şunu diyemez
misiniz? Biz, üç ay boyu hiç olmazsa asgari geçim ücreti tutarında ya da
TÜRKİŞin ortaya koyduğu açlık sınırı
civarında bir ücreti herkese öngörelim. deseniz kıyamet mi kopar,
bütçeniz mi batar, Türkiye mi batar? Hiçbir şey olmaz ama ısrarla
kimine bin lira, kimine efendim 1.762 lira, kimine de 1.177 lira; bir de damga
vergisi alacaksınız 1.177 liradan. Allahtan korkun ya! Gelin,
şunları bir adalet üzerine getirin; Şu anda Türkiyede en az 10
milyon hane halkı var işini kaybetmiş işsiz, bunlara hiç
olmazsa asgari ücret tutarında üç ay boyunca ücret verelim. deyin de
adaletiniz bir kere tecelli etsin ya, bir kere, ama nerede nerede? Bunu
yapmıyorsunuz, zaten yapmanızı da aslında beklemiyoruz.
Bakın, şimdi, sağlık
çalışanlarını öve öve bitiremedik ve -Allah razı
olsun, ellerine düştük ya- Bunların döner sermayelerini yüzde yüz
artırdık. dedik. Neyi artırdın Allah aşkına? Ne
kadar artırdın? Sağlık çalışanlarının
Sağlık Bakanlığı bünyesindeki bütün sendikaları
yıllardır diyor ki: Efendim, bu ek ödeme adaletsizliğini, döner
sermaye adaletsizliğini bir düzeltelim ve bunu, ek ödemeleri
emekliliğe esas hâle getirelim. Yıllardır bunu söylüyorlar,
niye bunu getirmiyorsunuz? Ama yok. Şimdi diyorsunuz ki: Üç ay süreyle,
biz, sağlık çalışanlarının
ağızlarına bir parmak bal çalalım; hadi aslanlarım,
hadi kahramanlarım! Ve çaldığınız bir parmak bal da
sağlık işçilerine yok yani sağlıktaki taşeron
işçilere, kamu işçilerine yok; sağlık
çalışanlarını bir bütün olarak görme
anlayışınız yok çünkü. Şimdi, yirmi dokuz
yıllık bir teknisyen diyor ki: Öyle bir aldatıldık ki biz
döner sermayemiz yüzde yüz artacak diye beklerken, benim artışım
sadece 50 lira. Nasıl bir adalet? Nasıl bir
ayrımcılık? Nasıl bir sistem? Ama bunları
düşünecek, bu adaleti getirecek bir anlayış bugüne kadar
olmadı ki bundan sonra olsun.
Şimdi, gelelim Emniyet
çalışanlarına, PTT çalışanlarına, banka
çalışanlarına. Şimdi, bu kamu görevlileri sağlık
çalışanları gibi büyük bir risk altındalar ama onları
düşünen yok. Özellikle Emniyet ve Jandarma
Bu insanlar izin günlerinde
dahi çalıştırılıyor. Yahu, aldattınız,
yıllarca kandırdınız 3600 vereceğiz, vereceğiz,
vereceğiz. diye, bari vermiyorsunuz, şu mübarek ramazan geliyor,
kurban geliyor, gelin bunlara 2 tane ikramiye verelim de bunlar bir moralle
Kendileri için değil bizim için hem canlarını teröre
karşı veriyorlar hem de şimdi virüs belasına
karşı cansiparane çalışıyorlar ama siz bunları
düşünmezsiniz. Ama düşündüğünüz yerler var,
hakkınızı yemeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımız bir kararname çıkardı cumartesi günü.
Helal olsun, yani takdire şayan! Diyor ki: KİTlerde -kamu iktisadi
teşebbüslerinde- yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi çift maaş
alan ne kadar üst bürokratım varsa ikinci aldıkları
maaşlardan dolayı, huzur haklarından dolayı vergi
ödemeyecekler, vergi indirimi getirdim onlara. Aman ya Rabbim
Şöyle bir
zamanda, şöyle bir dönemde çift maaş alan
yandaşlarını, yandaş bürokratlarını düşünen
bir iktidardan zaten halk için, vatandaş için, yoksul için bir şey
beklenmez ama bir şey daha yaptı, bakın, bir şey daha
yaptı: Türkiye İstatistik Kurumu var ya, -TÜİK- hani şu
rakamlara takla attıran kurum; oradaki daire başkanlarının
da ek ödemelerini artırdılar. Allahtan korkun ya! Başka daire
başkanlarına yok. İşte sizin adaletiniz, olmayan
adaletiniz. Ne diyeyim başka ben size
İyi akşamlar efendim, hoşça
kalın. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Coşkun
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
68.- Muş Milletvekili Şevin
Coşkunun, Muş İl Sağlık Müdürlüğünün kentteki
coronavirüs salgınına yönelik bilgi
paylaşmadığına, Muş ili corona vaka
sayısını, hastanelerdeki yoğunluk ve yatak kapasitesini
öğrenmek istediğine, şeffaf olmayan bir yönetimin virüs krizini
başarıyla atlatmasının beklenemeyeceğine ilişkin
açıklaması
ŞEVİN COŞKUN (Muş)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Corona salgınının her tarafa
yayıldığı bugünlerde, Muş İl Sağlık
Müdürlüğü kentteki coronavirüs hakkındaki gelişmelere dair
tarafımıza hiçbir bilgi paylaşmamaktadır. Talep ettiğimiz
bilgiler kentteki corona vaka sayısı, hastanelerdeki
yoğunluğun oranının ne olduğu, kent merkezi ile
ilçelerde bulunan hastanelerdeki yatak kapasitesi
Bu bilgiler zaten kamuoyuna
açıklanması gereken bilgilerdir ancak tüm aramalarımıza
rağmen bu bilgiler bizimle paylaşılmamaktadır. Yetkililerin
şeffaf davranmaması toplumda kaygı ve paniğe sebep
olmaktadır. Şeffaf olmayan bir yönetimin virüs krizini
başarıyla atlatması da beklenemez.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ve 115
Milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik
ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/2812) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)
(Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgının Ekonomik ve
Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesindeki
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Serkan Topal Cavit Arı Veli Ağbaba
Hatay Antalya Malatya
Servet Ünsal
Ankara
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözümün
başında söyleyeyim, bu 7nci madde işçiye karşı
kurulan bir kumpastır, açık bir kumpastır. Burada, işveren
tarafından ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma
ödeneğinden yararlanamayan işçiler fondan günlük 39,24 TL nakdî
destek alıyor. Bu değişiklikle işten çıkarmanın
adı ücretsiz izin olmaktadır. Mevzuatımızda işverenin
-her iki taraf olarak- ücretsiz izin hakkı yoktur. Yapılması
gereken, işten çıkarılması yasaklanan tüm işçilere
kısa çalışma ödeneğinin ve daha önce işten
çıkarılanlara işsizlik ödeneğinin verilmesi
sağlanmalıdır.
Bu yasa değişikliği gündeme
geldiğinde, kamuoyuna AKP işten çıkarmaları
yasaklıyor. diye propaganda yapıldı ama işin öyle
olmadığı ortaya çıktı. Değişikliğin
birinde işten çıkarmaları yasaklıyor, diğerinde
ücretsiz izin uygulaması getiriyor. Tam bir AKP kurnazlığı.
Niye yapılıyor? Bakın, kısa çalışma ödeneği
minimum 1.700 TL, ücretsiz izin uygulamasıysa 1.177 TL yani işçi 523
TL hak kaybına uğruyor. Koca devlet fakirin fukaranın 523
TLsine göz dikiyor. İşçinin hakkına göz dikenlerin gözleri
çıksın demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.
Değerli milletvekilleri, yapılması
gereken şey, imzalamış olduğumuz 102 sayılı ILO
Sözleşmesinde yer alan aile yardımları sigortasının
derhâl uygulanmasıdır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu
2011den beri bunu savunuyor ama maalesef Hükûmet buna kulaklarını
tıkamış durumda.
Değerli milletvekilleri, bu kanunla ücretsiz
izne çıkarılan ya da kısa çalışma ödeneğinden
faydalanamayan çalışanlara günlük 39,24 TL ödenecek, aylık 1.177
TLye geliyor. Şimdi, hep beraber burada elinizi vicdanınıza
koyun, bir an, 39,24 TLyle nasıl yaşayacağınızı
düşünün. Çocuklarınızın yanında, eşinizin
yanında ne konuma düşeceğinizi elinizi vicdanınıza
koyarak düşünün değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bugün verdiğiniz
bu teklifle, 39,24 lirayla bırakın yaşamayı, açlıkla
karşı karşıya kalmayı göreceksiniz. Lütfen, bu
ödeneği 2.324 liraya çıkarın.
Bu corona o kadar kötü bir şey ki
yoksulları ölüm ile yaşam arasında
sıkıştırıyor. Bir ucunda açlık, bir ucunda
corona. Hekimler sağlıklı beslenmenin coronaya karşı
çok önemli olduğunu söylüyorlar. Bu mümkün mü bu ücretle? Asla.
Bakın, sizin iktidara gelirken
kullanmış olduğunuz çay ve simit hesabı var değerli
milletvekilleri. Gelin, hesabı hep beraber yapalım: Çayın tanesi
-biliyorsunuz, artık corona günlerinde karton bardakla içiyoruz- 2 TL.
Değerli arkadaşlar, simit 2 TL. Bir aile düşünelim ki Recep
Tayyip Erdoğanı çok seviyor, bu ailenin ismi Ahmet olsun. Bu Ahmet
Bey, Recep Tayyip Erdoğanı dinlemiş, Allah da vermiş, 3
çocuk yapmış. İsimleri de Rabia olsun, Abdullah olsun, Hafize
olsun. Bu 5 kişilik aile 1 öğün birer simit yiyip birer çay içse 2
kere 2, 4; günlük 1 öğünü 20 TL, günlüğü 60 TLye gelir değerli
milletvekilleri. Bu Ahmet Beyin şartları uygun
olmadığı için ev alması mümkün değil, aylık 1.000
lira kira ödüyor. Şimdi, günlüğü 39,24 lira, aylığı
1.177 lira olan aile, Allah aşkına, nasıl yaşasın, bir
düşünün. Daha kullanması zorunlu dezenfektanı alamıyor,
kolonya ulaşmamış, maske arıyor, sigarayı zaten Recep
Tayyip Erdoğana uymuş bırakmış olduğunu
düşünelim, su içecek parası yok, çay ve simit de 1.800 lira; sizin
verdiğiniz para 1.177 lira.
Bakın, bir daha söyleyelim: Çay ve simit 1.800
lira, sizin verdiğiniz para 1.177 TL. Şimdi, Allah için siz söyleyin;
adam size güvenip 3 çocuk yapmış, şimdi 2 çocuk aç; ya 2 çocuk
ölecek ya karı koca ölecek. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, 5
kişilik aileye 3 kişilik çayı ve simidi layık görüyorsunuz.
Bir de kendi yaşantınıza bakın; şatafat var, israf
var, saraylar var, yazlığı var, kışlığı
var, kaçağı var.
Değerli arkadaşlar, bu şartlarda bir
kendi yaşantınıza bakın, bir kendi çocuklarınıza
bakın, bir de Hafizeye bakın, Abdullaha bakın. Elinizi
vicdanınıza koyun, bir daha söyleyelim, elinizi vicdanınıza
koyun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bu, 1177 liraya,
çay ile simide mahkûm ettiğiniz aileleri düşünün, biraz vicdana
gelin. Bakın, yandaş iş adamlarına,
yandaşlarınıza dağıttığınız
ihalelerin haddi hesabı yok. Daha dün, Atatürk Havalimanına
yapacağınız ihaleyi bir yandaş iş adamına önceden
kurgulanmış bir şekilde verdiniz. Lütfen, vicdanlı olun.
Değerli arkadaşlar, dünyanın mücadele
ettiği 3 tür bağışıklık var: Biri -Özgür Özelin
dediği gibi- sürü bağışıklığı,
İngiltere mücadele etti, beceremedi; bir diğeri sınır
bağışıklığı, hastalığı
bastırmak için sınırı kapatıyorlar; bir de AKPnin
Türkiyede uygulamış olduğu sınıf
bağışıklığı. Üsttekiler yaşasın,
alttakiler ölsün. Bu sınıf
bağışıklığını da dünyada icat eden ülke
sizsiniz. Bakın, parası olan korunuyor, parası olan
çalışmıyor, parası olan iyi besleniyor ama yoksullar virüs
ve açlıkla karşı karşıya kalıyorlar.
Değerli arkadaşlar, dünyada sizin
yönettiğiniz gibi bir virüs yönetimi yok. Vicdanınıza tekrar
söylüyorum, vicdanınıza, fakir fukarayı düşünüyorsanız
bu fakir fukaraya 39,24 lira verilmesine rıza göstermezsiniz, bu
teklifimize evet oyu verirsiniz. Hepinizden destek bekliyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 8inci maddeyle ilgili 2 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dirayet Dilan Taşdemir Züleyha Gülüm Ömer Öcalan
Ağrı İstanbul Şanlıurfa
Mehmet Ruştu Tiryaki Gülüstan
Kılıç Koçyiğit
Batman Muş
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Taşdemir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Bu geceden sonra Meclis uzun bir dönem ara verecek.
Değerli arkadaşlar, tüm toplumun coronavirüsle mücadele ettiği
bir dönemde Meclisin bu kadar uzun bir süre kapalı kalması kabul
edilebilir değil. Yani bugün, bütün emekçiler çalışıyor,
yoksullar çalışıyor, sağlıkçılar
çalışıyor, elbette ki milletvekilleri de
çalışmalıdır. Yani sizin canınız, bizim
canımız kimseninkinden daha değerli de değil, tatlı da
değil. Dolayısıyla, bu kadar uzun vadeli Meclisi kapatmayı
düşünmeyi bizim doğru bulmadığımızı ifade
etmek isterim. Zaten Meclis açık olduğunda da maalesef Meclisi sadece
torba yasalar geçirmek için işletiyorsunuz. Yani dolayısıyla
burada beraber -muhalefetle birlikte- bir iş yapma üzerine bir kültür
oluşturamadık, oluşturamadınız. O açıdan da biraz
bunun üzerine düşünmek gerektiğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın bir infaz
yasası geçirildi. O zaman da biz görüşlerimizi, muhalefetimizi,
önerilerimizi, aslında olmaması gerekenleri de ifade ettik; yine
tutum benzer bir biçimdeydi. Elbette, bu infaz yasası geçtikten sonra da
yani bir kez daha bize şunu düşündürdü: Anayasada, hukukun önünde
herkes eşittir. fikri, düşüncesi aslında sözde bir
düşünce. Yani burada kimse eşit değil, hukuk karşısında
da eşit değil. Hukuk kimin elindeyse, kim kullanıyorsa onun
sopasıdır; şu an sizin elinizde siz bunu kullanıyorsunuz.
Dolayısıyla, Kürtler de bu ülkede hiçbir zaman eşit yurttaş
olmadı. Siz de bu yasa vesilesiyle bir kez daha bunu gösterdiniz,
ısrarla gösterdiniz. Bakın, çeteleri, mafyaları yine bu
gaspçıları gözünüzü kırpmadan bıraktınız ama 70
yaşında hasta bir Kürt tutsağı bırakmamak için
kırk takla attınız yani hukuku çiğnediniz bırakmamak
için.
Değerli arkadaşlar, bu nasıl bir kin,
nasıl bir öfke, nasıl bir düşmanlık ki gerçekten sizi bu
kadar fanatik yapmış. Bakın, bu fanatik siyaset bu ülkeye ciddi
bir zarar veriyor, siz de bunu görmelisiniz. Bu vicdansızlık, bu
adaletsizlik, bu hukuksuzluk gerçekten sizleri de çürütüyor, bu toplumu da
çürütüyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, yine,
onlarca kez biz burada, bu kürsüde ne söyledik? Dedik ki: Bakın,
kadına şiddet uygulayanları bırakıyorsunuz. Tedbir
almıyorsunuz. Kadınlar ciddi risk altında. Bakın, dünden
beri bizleri, kadın örgütlerini onlarca kadın aradı. Ne
söylediler, biliyor musunuz: Şimdi, biz ne yapacağız?
Bakın, kısa bir örnek vereyim. 33
yaşındaki Züleyha, Aydın Didimde yaşıyor. Züleyha
eşinden boşandığından beri aslında yine
şiddet görüyor. 6 defa bu adam tutuklanmış şiddet
uyguladığı için. Tutuklanmış
bırakılmış, tutuklanmış
bırakılmış. En son 2016da sokağın ortasında
yine Züleyhaya şiddet uygulamış. Buna karşın
elektronik kelepçe takılmış. Bu adam bu elektronik kelepçeyi
kırmış, tekrar Züleyhanın evine gitmiş, ona
şiddet uygulamış. En son, kadın örgütlerinin
avukatlarının müdahalesiyle, mücadelesiyle bu şahıs
tutuklanmış. Üç aydır zaten tutuklu ama siz bu yasayla bu
adamı bıraktınız. O zaman, Züleyhanın başına
gelebilecek ya da benzer durumda olan kadınların başına
gelebilecek bütün olaylardan sadece o failler sorumlu değil, siz de
sorumlusunuz, parmak kaldıran milletvekilleri de sorumludur.
Değerli arkadaşlar, yine, diğer
önemli bir konu: Vallahi yani bu yeryüzünde ne olursa olsun, kıyamet de
kopsa şu Kürt karşıtlığı ve
düşmanlığından bir türlü vazgeçmiyorsunuz. Bakın,
bugün Mahmura bir saldırı oldu, Mahmurda 3 kadın katledildi.
Mahmur Kürt meselesinin, Kürt sorununun aynasıdır; nedeni değil,
sonucudur. Bakın, siz inkâr edebilirsiniz. Açıkçası, bu Meclise
bakınca, belki de Kürt meselesi hakkında çok bir fikriniz
olmadığını da düşünüyorum. O açıdan, Mahmuru da
size kısaca anlatmak istiyorum. Bakın, otuz yıla
yakındır bu ülkenin vatandaşları Mahmurda yaşıyor.
Neden Mahmurda yaşıyor? Çünkü 1990ların aynı, benzer
zihniyetiyle köyleri, evleri bu insanların başına
yıkıldı, bu insanlar göç etmek zorunda kaldı, köyünden
Mahmura gitmek durumunda kaldı ve orada o insanlar
yaşamını sürdürüyor. O dönemler, hepiniz hatırlarsınız
yani 3 bine yakın köy yakıldı, 1 milyon insan göç ettirildi.
Şimdi de bu insanların hâlâ peşini bırakmadınız,
yaşadıkları yerde, sığındıkları yerde
bombalıyorsunuz, katlediyorsunuz. Bakın, siz konjonktüre göre Kürt
meselesi vardır. Yoktur. diyebilirsiniz, buna göre konumlanabilirsiniz,
buna göre tartışıp tartışmamaya da karar
verebilirsiniz ama bu ülkenin temel sorunlarından bir tanesi de Kürt
sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyursunlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bugün, bu meselenin bu kadar derinleşmesinin, çözümsüz
kalmasının temel nedenlerinden biri de gerçekten bu inkârcı
zihniyettir. Bu inkârcı zihniyetten bir an önce vazgeçmek gerekiyor.
Arkadaşlar, yüz yıldır bu Kürt
meselesi var. Gerçekten, sanki iktidarlar arasında bu Kürt meselesindeki
inkârcı, karşıtlaştırıcı düşman
siyaseti bulaşıcı hâle gelmiş. Yüz yıldır
iktidardan iktidara bu bulaşıyor, artık buna bir son vermek
gerekiyor. Barış siyasetini konuşalım, Kürt meselesinin
demokratik çözümünü konuşalım. Bu Meclise yakışan da budur,
bu Meclisin görevi de budur. Sadece gelip el kaldırıp gitmek, soruna
yokmuş gibi ve inkârcı yaklaşmak gerçekten sorunun
derinleşmesinden başka bir anlama gelmiyor, yaşadığımız
deneyimler yüz yıldır bunu gösteriyor. Bu Meclis bir kez daha bu
tutumundan vazgeçmeli ve ısrar etmemelidir.
Herkese iyi geceler diliyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tutanaklara geçmesi için ifade ediyorum Sayın
Başkanım: Biz birlik ve beraberliğin, kardeşliğin,
bütünleştiriciliğin teminatı olarak siyaset yapıyoruz.
Söylenenleri reddettiğimizi ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının
Ekonomik Ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 8 MADDE 7 - 4447 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 25 - Yeni koronavirüs
(Covid-19) sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı
sebep gerekçeli kısa çalışma başvuruları için,
uygunluk tespitinin tamamlanması beklenmeksizin, işverenlerin
beyanı doğrultusunda kısa çalışma ödemesi
gerçekleştirilir. İşverenin hatalı bilgi ve belge vermesi
nedeniyle yapılan fazla ve yersiz ödemeler, yasal faizi ile birlikte
işverenden tahsil edilir.
Covid-19 sebebiyle yaptırılan kısa
çalışmalarda, çalışanın aldığı
kısa çalışma ödeneği ile kısa çalışma öncesi
net ücretinin arasındaki farkın işveren tarafından tamamen
veya kısmen ödenmek istenilmesi halinde bu ödemeden damga vergisi hariç
sigorta primi ve gelir vergisi kesintileri dahil hiçbir kesinti yapılmaz
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Emine Gülizar Emecan
İzmir Ankara İstanbul
Veli Ağbaba Cavit Arı Serkan Topal
Malatya Antalya Hatay
Servet Ünsal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba.
Buyurunuz Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Son TÜİK verilerine göre, ocak ayı dar
tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 362 bin kişi.
Geniş işsizlik tanımına göre ise işsiz sayısı
8,5 milyon kişi. Şimdi nisan ayındayız, bu rakam mutlaka
çok daha artacaktır çünkü açıklanan TÜİK verileri ocak
ayına ait.
Virüs nedeniyle risk altında olan iş
yerlerinde 1 milyon 700 bin kişi var. Sadece iki genelgeyle faaliyetleri
durdurulan 252 bin iş yeri var. Faaliyetleri geçici olarak durdurulan
turizm ve eğlence sektöründe toplam 1 milyon 900 bin kişi var;
işsiz kalan motorlu kurye 500 bin kişi; berber, kuaför salonunda
işsiz kalan sayısı 504 bin kişi, kapanan AVMlerde
işsiz kalan 523 bin kişi; faaliyetleri durdurulan 71.103 kahvede
işsiz kalan 213 bin kişi; artık çalışamayan, yolcu
taşıyamayan 7.500 şehirlerarası otobüsün şoförü,
muavini, yazıhane çalışanı 90 bin kişi; okullar
kapandığı için 150 bin servisçi var; özel eğitim
merkezlerinde çalışan 90 bin kişi; sokakta geçimini
sağlayan kâğıt toplayıcısı, simitçisi,
ayakkabı boyacısı, sokak müzisyeni, seyyar
satıcısı, pilavcısı 6 milyon kişi. Yine, taksici,
minibüsçü cabası, 18 milyon vatandaş, değerli milletvekilleri,
şu anda işsizlikle karşı karşıya. Bu insanlar
açlık ile virüs arasında uçurumun kenarında.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs gelmeden
önce ciddi bir işsizlik sıkıntısı vardı.
Türkiyenin aralık ayındaki işsiz sayısı 95 ülkenin
nüfusundan daha fazlaydı ancak bu salgın işsizlik sorununa tüy
dikmiş durumda. Bu hızla giderse çok yakın zamanda gerçek
işsizlik oranı yüzde 20yi bulabilir. Coronavirüs ve kötü yönetim
yüzünden, en iyimser tahminle istihdamda 6 milyon 227 bin kişi işini
kaybedebilir. Peki, yukarıda söylediğim küçük esnaf ve geçimini
günlük kazançla sağlayan insanlarla ilgili bir tedbir var mı? Bunun
cevabı maalesef kocaman hayır.
Bakın, değerli arkadaşlar, Türkiyede
yaşayan esnaflar hem kira nedeniyle, hem
çalıştırdıkları insanlar nedeniyle büyük risk
altında, en büyük sorunu da bunlar yaşıyor. Sadece esnaflar
mı? Bir diğer sorun da bu sorunu yaşayan çiftçiler. Maalesef bu
yıl hasatlarını kaldırıp kaldıramayacakları
belli değil, şu anda ekimin yapılması gereken, emek
verilmesi gereken yerlerde maalesef çiftçi emek veremiyor. Peki, tedbir
alınıyor mu? Hayır. Ama bir şeyler yapılıyor.
Değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanlığı 9 Nisanda 14 yeni makam aracı için
ihale yapıyor. Bakın, değerli arkadaşlar, Türkiyede makam
araç sayısı 125 bin; dünyanın en büyük araç üreticisi Almanyadaki
makam aracı sayısı 9 bin, yine dünyanın en önemli
markalarının üreticisi Japonyadaki makam aracı sayısı
10 bin, Fransadaki makam aracı sayısı 8 bin. Peki, makam
araçlarında dünya şampiyonu olan Türkiye fakir fukaraya nasıl
bakıyor? Hani, Almanya bizi kıskanıyor, Fransa
kıskanıyordu ya, makam aracındaki durum aynı mı bir
bakalım değerli arkadaşlar. Almanya, Fransa, İngiltere ve
İtalya tüm çalışanlarının maaşlarını
garantiye almış durumda. İspanyası açıklama
yapıyor, Fransası açıklama yapıyor: Hiçbir
çalışan iş yeri, hiçbir emekçi işsiz kalmayacak, güvencesi
devlettir. diyor.
Değerli arkadaşlar, Almanya
çoğunluğu Türk olan taksi şoförlerine 10 bin euro veriyor. Biz
ne yapıyoruz? 16 uçağı olan Cumhurbaşkanlığı
tasarrufta bulunuyor mu? Hayır.
Değerli arkadaşlar, Amerikadan daha fazla
uçağımız var, Fransadan, Almanyadan daha fazla
uçağımız var; uçak üreticisi Fransadan daha fazla özel
uçağımız var. Fakir fukara ekmek bulamazken Cumhurbaşkanı
büyük uçaklara binmeye devam ediyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, peki,
Cumhurbaşkanlığı tasarrufta bulunmuyor da Meclis bulunuyor
mu? O da bulunmuyor değerli arkadaşlar, o da makam aracı
saltanatını sürmeye devam ediyor. Biz ne yapıyoruz? Tasarrufu
fakir fukaradan bekliyoruz, 1.177 TL vererek onlardan tasarruf bekliyoruz.
Sizin tuzunuz kuru, simit hesabını bilmezsiniz, çay
hesabını bilmezsiniz, bana laf atarsınız. Ama size bir
şey söyleyeyim değerli arkadaşlar, fakir fukara aç. Fakir
fukarayı açlıkla terbiye etmeye çalışıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bir iki rakam daha paylaşıp sözlerime son vermek
istiyorum: İşsizlik Sigortası Fonu var, buradan AKP
milletvekilleri ya da Hükûmet vermiyor, işçinin vergisinden kesilen
İşsizlik Sigortası Fonu var. Mart ayı içinde toplam fonun
kaynağı, fonun varlığı 131 milyar 972 milyon 739 bin
TL. 2020 yılının ilk üç ayında işsizlik
ödeneğinden, dikkatle dinleyin, işsizlere ödenen tutar 2 milyar 994
milyon 576 bin TL. Peki, işverenlere ödenen tutar ne kadar? 5 milyar 378
milyon TL. Bu bile İşsizlik Sigortası Fonunun nereye
kullanıldığının, iktidarın kimi tercih
ettiğinin en açık göstergesi değerli arkadaşlar.
Bakın, sadece işveren istihdamı
artırsın diye verilen teşvik miktarı 47 milyar.
İstihdam artmış mı? Hayır. Aynı dönemde istihdam
tam 1 milyon 472 bin kişi azalmış. Bu nedenle, hepinizi
şatafattan kaçmaya, hepinizi fakir fukara açlıkla terbiye edilirken
-makam araçlarınızda, uçaklarınızda- kaçak
saraylarınızda oturmamaya davet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, kayıtlara geçmesi
açısından söylüyorum.
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın konuşmacının iddiaları,
bize, Yenikapıda makam araçlarını sergileme iddiası fos
çıkan İmamoğlunun iddialarını hatırlattı.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hay Allah!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hizmet araçlarını makam aracı olarak
nitelendirmesi aklımıza geldi. Kayıtlara geçmesini istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 9uncu madde üzerinde 2 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dirayet Dilan Taşdemir Züleyha Gülüm Ömer Öcalan
Ağrı İstanbul
Şanlıurfa
Gülüstan Kılıç Koçyiğit Tuma Çelik Mehmet Ruştu Tiryaki
Mardin Batman Muş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Mardin Milletvekili Tuma Çelik.
TUMA ÇELİK (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; arkadaşlar, devletlerin büyüklüğü o
devletin halkına sunduğu imkânlarla ölçülür. Bakın, Kanada,
Almanya, Fransa ve daha birçok devletin salgınla birlikte halkına,
vatandaşlarına sunduğu imkânları hepimiz gördük. Biz, bütün
bu ülkelerin bizi kıskandığını söyleyen iktidarın
halkına sunduğu imkânlara da bir bakalım. Ne sunuyor? IBAN
numaralarıyla yardım topluyor, her gün, bizler de dâhil hepimize,
herkese mesajlar geliyor Biz bize yeteriz kampanyasına
bağışlarınızı bekleriz. diyor. Büyük devlet
sözle olmaz. Büyük devlet, dediğim gibi, halkına sunduğu
imkânlarla olur ve ortada.
Sayın Başkan, değerli üyeler; daha
önce sıkça dile getirdik, tekrar ediyoruz. İnfaz düzenlemesinde de
çokça kez dile getirdik. Aynı şeyi yaptınız, aynı
şeyi yapmaya devam ediyorsunuz. Salgından bile fırsat
çıkarmaya çalışıyorsunuz; tam olarak, bu salgını
fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz. Parası olanlar
evlerine çekildi, evlerinde kalmasına yardımcı oluyorsunuz;
işçilerin, emekçilerin çalışmasını istiyorsunuz,
onları çalışmaya zorluyorsunuz. Sizler de ekonomi paketi
adı altında sermayedarları, kendi yandaş
şirketlerinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz. Yapılmak istenen
değişiklik tam da budur. İşte, bunu anlatmaya
çalışıyoruz. Salgının olumsuz etkilerinin telafisi
için, finansal açıdan zor duruma düşecek büyük kuruluşların
ayakta kalması için onlara farklı seçenekler
sunacağınızı belirtiyorsunuz. Büyük kuruluş kim?
Kriterleri belli değil, neyi esas alacağınız belli
değil; kime, neyi sunacağınız yine belirsiz.
İstediğiniz yere çekebilmek için yaptığınız bir
değişiklik aslında bu ama biz kimler olduğunu biliyoruz;
Cengizi, Limakı, Kalyonu kurtaracaksınız aslında. Haydarpaşa
Garını İstanbul Büyükşehir Belediyesinden alıp kime
verdiyseniz onu kurtaracaksınız. Hâlen Mardindeki
fabrikalarında işçilerini hiçbir tedbir almadan
çalıştıran yandaş holdinglerinizi
kurtaracaksınız. Bunları da Varlık Fonu eliyle yapmak
istiyorsunuz.
Varlık Fonu zaten memleketin en
tartışmalı kurumlarından bir tanesi,
yandaşlarınız için kullanmaktan başka bir işe
yaramadığı şimdi açıkça ortaya çıkıyor. Her
türlü ayrıcalığa sahip, istisnalara sahip, Kamu İhale
Kanunundan muaf, Devlet Memurları Kanunundan muaf bu fonun hangi kamusal
yarar için kurulduğu belli değil. Bir gün uyandık, bir fonla
karşılaştık, en kârlı kurumlar bu fona devredildi.
Fonu kuran: Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı. Yöneten: Recep
Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı. Vekili: Berat Albayrak, Maliye
Bakanı, Cumhurbaşkanının damadı, denetleyen kim? Hiç
kimse, Cumhurbaşkanı denetleyebilir. Bakın, 15/11/2018 tarihinde
bir soru önergesi sunduk biz, dedik ki: Türkiyede hukuksuzluğun geldiği
noktayı göstermesi açısından tek başına yeterlidir bu
örnek. Dünya örneklerine baktığımızda, varlık
fonlarının kurulmasının iki temel nedeni ön plana
çıkmaktadır: Birincisi, bütçe fazlalığı; ikincisi ise
enerji zenginliğidir. Türkiyede her iki durum da söz konusu
değildir. Anlayacağınız, dünyada benzeri yok bu fonun ama
aslında Cumhurbaşkanı kendisine özel bir hazine kurdu,
geçmiş başına yönetiyor; zaten diğer hazinenin
başında da damadı var. Ülkenin tüm yurttaşlarının
emeğiyle ortaya çıkmış olan kamusal değerlerini, tüm
toplum yararına değil, sadece belirli yandaş şirketlerin
batmaktan kurtarılması için kullanmak istiyorsunuz. Bu da açık
bir vicdansızlıktır. İşçiler iş yerlerinde her
türlü tehdide rağmen çalışmak zorunda kalıyor çünkü evde
kalmalarını sağlayacak koşulları
yaratmadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
TUMA ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim.
Ben gerçekten merak ediyorum bir aile 1.177 lirayla
nasıl geçinecek? Ki bu para iki günlük yemek paranız. Yardımlara
izin vermiyorsunuz. Bağışlar nereye gidiyor belli değil.
Diğer taraftan, insanlar iş yerlerinde salgına yakalanıyor.
Ya açlıktan ölecekler ya da salgından, insanlara başka seçenek
bırakmadınız. Daha maske dağıtamıyorsunuz, insanlara
kalkıp İşe gidin. diyorsunuz çünkü
yandaşlarınızı kurtarmanın derdindesiniz.
Böylece bir şeyi öğrenmiş olduk: Her
şeyi fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz, bu konuda
mahirsiniz. Sınır tanımazsınız, Allahtan
korkmazsınız, bari biraz insaflı olun, insanlar can derdindeyken
yandaşlarınızı korumaktan vazgeçin.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Allahtan korkar, halka en güzel hizmetleri sunarız
ve asılsız iddiaların tümünü de reddederiz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan (2/2812) esas numaralı
Kanun Teklifinin 9uncu maddesiyle 4857 sayılı İş
Kanununa eklenen geçici 10uncu maddenin üçüncü fıkrasında yer alan
aylık brüt asgari ücret tutarında ifadesinin, 5 aylık brüt
asgari ücret tutarında şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İsmail Atakan Ünver Süleyman Girgin Cavit Arı
Karaman Muğla Antalya
Servet Ünsal Serkan Topal Fikret Şahin
Ankara Hatay Balıkesir
Kamil Okyay Sındır Bülent
Kuşoğlu
İzmir
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver.
Buyurunuz Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Coronavirüs salgınıyla mücadele için
çeşitli önlemler alınmaktadır. Bu önlemler kapsamında
İçişleri Bakanlığınca bazı iş yerlerinin
faaliyetlerine geçici süreliğine ara verilmiş, birçoğu da salgının
yayılmasına paralel olarak insan hareketliliğinin azalması
sebebiyle iş kaybetmiş veya işleri tamamen durmuştur.
Bu coronavirüs salgını sebebiyle
alınan önlemlerden en fazla etkilenen kesim esnaf ve sanatkârlardır.
Mesela berberler, kuaförler, kahvehane ve kafe işletmeleri, düğün
salonları, pastaneler, lokantalar kapatılmış ya da sadece
paket servisi hizmeti vermelerine müsaade edilmiştir. Öyle ki
fırınlar bile iş kaybetmiştir zira vatandaş
ekmeğini evde yapmaya başlamıştır. Küçük sanayi
sitelerinde çalışan oto tamircileri de işlerinin hemen hemen
tamamını kaybetmişlerdir. İnsanlar evde
kaldığı için, sokağa çıkmadığı için
araç tamir ettirme ihtiyacı da hissetmemektedirler. Taksiciler ve
dolmuşçular da aynı dertten muzdariptir. Yokluğa mahkûm kalan
esnaflarımız seslerini duyurmak istemektedirler. Örneğin, bu
krizden ilk ve en çok etkilenen makasından ve usturasından başka
sermayesi olmayan berber ve kuaförler Makasım kesmiyor, ocağım
tütmüyor, berber ve kuaförüne sahip çık Türkiyem. diye feryat etmekte
ama seslerini kimse duymamaktadır. Bu meslek gruplarıyla ilgili
yaraya merhem olacak bir ekonomik tedbir henüz alınmamış, bu
gruba karşı hükûmet tarafından kredi yolu gösterilmiştir.
Yani daha fazla borçlanma önerilmektedir. Bu krediler alınacak, borç
yapılacak ama bu borçları kim, hangi kazançla ödeyecek? Esnafın
işi bitmiştir ama iş yerlerinin giderleri işlemeye devam
etmektedir. Tüm giderlerin yanında esnafın üzerinde bir de
BAĞ-KUR primi yükü vardır. Bununla ilgili olarak SGK
Başkanlığınca Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun 4/b maddesi yani BAĞ-KUR kapsamına giren
sigortalılardan Vergi Usul Kanunu gereğince mücbir sebep
kapsamına alınan faaliyet alanlarında ve bazı mükellefler
açısından BAĞ-KUR primleri üç ay ertelenmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu erteleme yeterli
değildir. Üç ay sonra esnaf ve sanatkârlarımız bu primleri
nasıl ödeyeceklerdir? Zaten evini zor geçindiren esnafın gelirlerinin
üç ay sonra 2ye katlanacağı yönünde bir öngörünüz mü var? Şimdi
siz bilmem kaç aileye Biner lira veriyoruz. diyorsunuz. Esnafın BAĞ-KUR
priminin ne kadar olduğunu biliyor musunuz? 1.015 lira 33 kuruş.
Aylık geliri hatta cirosu 2, 3 bin lira olan esnaf bu ertelenmiş
borcu ve cari ayın primini yani bir ayda 2 primi nasıl ödeyecek?
Mesela berberin müşterisi 2 kat fazla mı tıraş olacak? Oto
tamircisine müşterisi arabasını 2 defa mı getirecek?
Elbette olmayacak.
Şimdi bu kanunla belediye gelirlerinden
bazılarının bu salgın süresine isabet eden
kısımlarının ödenmemesi, bazılarının da
ertelenmesi düzenleniyor. Ancak bu kanunun eksiklerinden birisi de BAĞ-KUR
primiyle ilgili bir düzenlemeyi içermemiş olmasıdır. Bu
salgından en çok etkilenen esnaf ve sanatkârların olabilecek en üst
düzeyde desteklenmesi gerekir. Bu kapsamda, BAĞ-KUR primleriyle ilgili
erteleme değil, aslında yapılması gereken esnafın
BAĞ-KUR priminin devlet tarafından ödenmesidir ama kasa boş,
bunu yapmayacağınızı ve
yapamayacağınızı biliyoruz. Öyleyse bu konuda
yapılması gereken şey, en azından talep hâlinde
sigortalılığı durdurmaya yönelik düzenleme
yapılmasıdır. Mücbir sebep kapsamında olanlar ve iş
yerini kapatmış olanlar başta olmak üzere, 4/B kapsamında
sigortalı olanların talep etmesi hâlinde, mart, nisan, mayıs
ayları itibarıyla üç aylığına
sigortalılığın durdurulabilmesi, bu sürenin
uzatılması konusunda yürütmeye yetki verilmesi, eğer salgın
biterse 1 Haziranda, eğer yürütme tarafından süre
uzatılmışsa bu uzatmanın bittiği tarihi takip eden gün
itibarıyla kurumca resen yeniden başlatılması yönünde bir
düzenleme mutlaka yapılmalıdır. İleride yine talep hâlinde
bu sürenin ihya edilmesine ve primleri ödenerek kıdeme ve emekliliğe
sayılmasına olanak sağlanmalıdır.
Sigortalılığı durdurulan sigortalı ve bakmaya yükümlü
olduğu kişiler, bu süre zarfında sağlık hizmetlerinden
de kesintisiz yararlanmalıdır. Zaten borçlu olunsa da yıl sonuna
kadar sağlık hizmetinden yararlanılacağı SGK
tarafından ifade edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Cumhurbaşkanı da sigortalı olsun
olmasın tüm vatandaşların coronavirüs tedavisi
masraflarının devlet tarafından
karşılanacağını açıklamıştır.
Buradan hareketle İş yerini kapat. deyince kapatan, kimisi üç
yıldır, kimisi beş yıldır, kimisi on beş
yıldır, kimisi yirmi yıldır prim ödeyen esnafın
sağlık giderlerinin de üç ay devlet tarafından
karşılanmasının Hazine ve Sosyal Güvenlik Kurumu
açısından sorun oluşturmayacağını
düşünüyorum. Ne de olsa ilgili Bakan Hazine dolu, dünyada salgına en
hazırlıklı ülke biziz. demiyor mu? Madem Hazine Bakanı
böyle diyor, ben de esnaf ve sanatkârlar için bu adımı çok görmeyin
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Şimdi, 10uncu madde üzerinde 2 önerge
vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı "Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 10- 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"Mücbir sebep
EK MADDE 7- Deprem, yangın, sel gibi doğal
afetler ile salgın hastalık veya Hazine ve Maliye
Bakanlığı bilişim sistemlerinin herhangi bir nedenle
çalışmaması gibi mücbir sebep hallerinde; veri, bilgi ve
belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası
ve ibrazına ilişkin yöntemler Hazine ve Maliye
Bakanlığınca belirlenir.
Mücbir sebep hallerinde, Hazine ve Maliye
Bakanlığı bilişim sistemleri üzerinden yürütülen işlemlerde
yaşanabilecek gecikme nedeniyle ilgililere, gecikme faizi, gecikme
zammı ve ceza gibi yaptırımlar uygulanmaz.
Cavit Arı Selin Sayek Böke Bülent
Kuşoğlu
Antalya İzmir Ankara
Serkan Topal Servet Ünsal Kamil Okyay Sındır
Hatay Ankara İzmir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke.
Buyurun Sayın Sayek Böke.
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ağır bir kriz yaşıyoruz, zaten
kendi krizimizin göbeğindeydik, bir de coronavirüs
fırtınasına yakalandık. Coronavirüs gelmeden önce çok
yüksek düzeyde işsizlik yaşanıyordu. Coronavirüs gelmeden önce
halk faturaların altında eziliyordu. Coronavirüs gelmeden önce
müthiş bir borçluluk vardı ve halk aldığı ücret
açlık sınırının altında olduğu için
çocuğuna nasıl bakacağına, işine nasıl
gideceğine, kirasını nasıl ödeyeceğine, sofraya
ekmeği nasıl koyacağına dair ağır bir kaygı
içindeydi ve işte, o dönemde siz halkın bu kaygılarını
gidermek yerine yandaşlarınıza özelleştirerek
peşkeş çektiğiniz elektrik faturalarını düzenlememeyi
seçtiniz. Siz, o dönemde, bunun yerine patatesten, soğandan terörist
çıkarmayı tercih ettiniz. Yine, o dönemde, emekçinin hak ettiği
ücreti alması için ücretleri artırmak yerine, TÜİKte
beğenmediğiniz enflasyon rakamlarını
yayımladığı için görevlileri görevden almayı tercih
ettiniz. İşte, bunları yaptığınız için,
şimdi attığınız hiçbir adıma hiç kimse artık
güvenmiyor. İşte bunları yapmış olan sizler,
şimdi bu torba yasayla karşımıza şunu getiriyorsunuz:
İzin verin, bir fiyat kurulu kuralım ve bu fiyat kurulu hangi
fiyatın hakça olduğuna karar versin. diyorsunuz. Patatese,
soğana Terörist. demiş olan ve TÜİKte fiyatları
yayımladığında beğenmediğiniz için görevden
almış olan sizler, şimdi hangi fiyatın hakça olduğunu
belirlemek için kurul kurma yetkisi istiyorsunuz.
Herkesi ve her şeyi düşman gören
anlayışınız bugün sizin de hayatınızı
zorlaştırıyor. Coronavirüs krizinde sokağa çıkma
yasağının insanları panikle sokağa itmesi de bundan,
stokçu ararken muhalif üreticiye ceza keseceğinize dair güvensizlik de tam
da bundan. Güven olmayınca işte her şey böyle çöküveriyor.
Stokçuluk ve fırsatçılık elbette
kabul edilemez ama zaten stokçuluk ve fırsatçılıkla mücadele
etmek için ihtiyaç duyulan araçlar elinizde var, yeni bir kurula
ihtiyacınız yok. Sorun, siyasi fırsatçılık
yapıyor olmanız. Çok iyi biliyoruz bu refleksinizi ve biliyoruz ki
stokçuluğu kontrol etmek adına, muhalif olan üreticiyi ve esnafı
cezalandırmayı seçeceksiniz.
Piyasalar mutlaka var olmalı ama piyasalar
mutlaka kamu yararı gözetilerek denetlenmeli ve düzenlenmeli, kamu
yararı gözetilerek. Oysa bugün yaşıyor olduğumuz parti
devletinde kamu yararını değil, sarayın bekasını
gözeteceğinizi çok iyi biliyoruz; halkı değil, yandaşı
koruyacağınızı çok iyi biliyoruz. Oysa ihtiyaç çok belli;
halkın temel ihtiyaçları için tüm fiyatları hızla
düşürmek, faturaları ertelemek değil, iptal etmelisiniz. Halkın
rahatlamaya ihtiyacı var.
Coronavirüs öncesi 4 milyon 362 bin kişi
işsizdi, 1 milyon 126 bin kişi bir yılı aşkın
süredir iş arıyordu. Şimdi, coronavirüs sonrası
işsizliğin 2 hatta 3 katına çıkacağı öngörülüyor.
Oysa ki ihtiyaç belli, insanları yaşatmalıyız, gelir ve
iş güvencesi vermeliyiz. Peki, bu yasa ne yapmıyor? Ücretli izni
zorunlu kılmıyor, gelir garantisi vermiyor ama onun yerine ne
yapıyor? Zaten dokunulmazlığı olan hiçbir hesap verme yükümlülüğü
olmayan Varlık Fonunu ve ona değecek olan bütün yandaşlara yeni
bir zırh, yeni bir dokunulmazlık kuruyor. Yandaş
kurtarılacak kimse denetlemeyecek. Halksa hafta içi coronavirüsle işe
gidecek, hafta sonu coronavirüsle evinde sokağa çıkmadan dinlenecek.
Coronavirüs öncesi ağır bir borç yükü
vardı, 6 milyar liraydı siz iktidara geldiğinizde hane
halklarının borcu, bugün 624 milyar lira ve bu borcu artık
ödemeyeceği ağır koşullar var karşısında.
Peki, bu yasa ne yapmıyor? Halkın borcunu affetmiyor, kredi
kartı yükünü azaltmıyor, KOBİye Borcunu ödeme. demiyor Onun
yerine daha çok borç al. diyor ama o borcu da vermiyor ve bu yasa ne
yapıyor? Halkı finansal piyasalar karşısında
dokunulmazlıkla koruyacağına Varlık Fonuna zaten var olan
dokunulmazlıklarına yeni zırhlar ekleyerek daha da çok korumaya
alıyor. Coronavirüsten önce ülkemizin risk primi dünyanın en yüksek
risk primleri arasındaydı. Paramız altı yıldır
aralıksız istikrarlı bir biçimde değer kaybediyordu.
Varlık Fonunu kurduğunuz için, hazineyi buraya
bağladığınız için, Varlık Fonunu saraya
bağladığınız için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla)
ve tek adam
rejimi kurduğunuz için böyleydi. Coronavirüs sonrası artık risk
algısı bütün dünyada arttı. Para da bütün insanlar gibi güvende
hissettiği evine kaçıyor ve en önce en riskli gördüğü ülkelerden
kaçıyor. Peki, bu koşullarda bu yasa ne yapıyor? Ülkenin risk
primini artıran Varlık Fonunu daha da güçlendiriyor. Ne için? Riski
artırmak için. Coronavirüsten önce maliye politikası sayenizde
çökmüştü, ihtiyat akçeleri hiç edilmiş, hazine paraleli olan
Varlık Fonuna, Varlık Fonu saraya bağlanmıştı,
mali disiplin yok edilmişti, bütçede öncelik hep yandaştı, asla
halk değildi. Peki, bu yasa teklifi ne yapmıyor? Bütçede
rantçıya ayırdığı hazine garantilerinden 19 milyar
liraya dokunmuyor. Peki, ne yapıyor? Yandaşlarına Varlık
Fonu üzerinden yeni bir zırh daha sağlıyor.
Özetle, bu yasa teklifi, Covid-19la mücadele
yasası değil. Bu yasa teklifi iktidarın ve
yandaşlarının bekasını koruma yasası.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
SELİN SAYEK BÖKE (Devamla)
Yaşayacağımız ve yaşatacağımız bir
gelecek için yeni kurullara zırhı genişletilmiş
Varlık Fonuna değil- halkçı, kamucu, dayanışmacı
bir siyasete ihtiyaç var. Siz, yapmazsınız -yapamazsınız
demiyorum yapmazsınız- ama halk mutlaka kendini kurtaracak.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan tarihli
ibaresinin tarih olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüda Kaya Mehmet Ruştu Tiryaki Tuma Çelik
İstanbul Batman Mardin
Hüseyin Kaçmaz Dirayet Dilan Taşdemir Musa Piroğlu
Şırnak Ağrı İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu.
Buyurunuz Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, engellilerin sorunlarını biraz dile getirmek için
geldim.
Sürü bağışıklığı,
üretken olmayan nüfus fazlasının salgında ölmesi,
sağlıklı olan alt sınıfların ise ayakta kalarak
üretime devam etmesi anlamına geliyor.
Sürü bağışıklığı,
devlete yük olarak görülen, üretim dışına düşmüş
engellilerin, emeklilerin ve hastaların salgında ölüme terk edilmesi
anlamına geliyor.
Sürü bağışıklığı,
bu iktidarın salgına karşı üstü örtük bir şekilde
uyguladığı politikanın kendisinden başka bir anlama
gelmiyor. Engelliler için birtakım adımlar atılıyor ama ne
yazık ki hayatlarını düzeltmek için gerekli esas adımlara
bir türlü çaba gösterilmiyor. Kamudaki engelliler ücretli izne
çıkarılıyor, özel sektördeki engelliler çalışmaya
devam ediyor. Medikal malzemelere ve ilaçlara ulaşım ne yazık ki
imkânsız hâle gelirken bunları almak iyice zor duruma düşüyor.
Sokak yasağı, sağlık kurumlarına erişimi çok
zorlamaya başlarken engellilerin erişimi iyice zor hâle geliyor.
İlaç raporları uzatılıyor ama engelli emeklilerin, rapor
yenileme adı altında emeklilik maaşları kesilmeye devam
ediyor. Rehabilitasyon merkezlerindeki öğrenciler ve burada
çalışan öğretmenler, çalışanlar ne yazık ki
sokakta bırakılıyor ve engelliler bu sorunlarla yaşamaya
devam ediyor.
Ben, size birtakım fotoğraflar göstermek
istiyorum. Bu gördüğünüz Cengiz Holdingin Başkanı, sarayın
en kıymet verdiği müteahhitlerden biri. Büyük ihaleleri bu
alıyor ve büyük vergi cezalarından indirimi de bu alıyor.
Özelliği ne? Halkın anasına sövüyor.
Bu gördükleriniz 2 yazar, Mehmet Barlas ve Engin
Ardıç. İktidara yakın bir basın kuruluşunun önemli
kalemleri. Özellikleri ne? Halka Geri zekalı! diyor, halka Öküz!
diyor, halka Lümpen! diyor, halka Ayı! diyor ve bu halk
düşmanları, halka düşmanlık yapan bunlar, bu cesareti
nereden alıyor? Bunlar bu cesareti buradan alıyor; mafya baronlarını
serbest bıraktığınız, tecavüzcülerin serbest kalma
imkânlarını yarattığınız, halka karşı
suç işleyenleri serbest bıraktığınız, infaz
yasasını onayladığınız gün çektirdiğiniz bu
fotoğraftan alıyor. Sizin vicdansızlığınız,
bu insanların halka karşı düşmanlık
yapmasını destekliyor ve kışkırtıyor. Ve
Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu, savaşa İHAlara,
SİHAlara harcanan paraları anlatırken dedi ki: Helal olsun.
Ben diyorum ki: Halkın parasını yiyenlerin, halkın
ekmeğini çalanların, işçinin alın terini çalanların,
işçinin emeğini çalanların kursağından giren her lokma
haram olsun. (AK PARTİ sıralarından Maskeni tak. sesleri,
gürültüler) Ve siz, bu maskeyi bu kadar dert edinen siz, fabrikalara giden
milyonlarca işçinin ölümünü biraz dert edinin, kendi canınız
kadar, sokağa saldığınız işçilerin
canını dert edinin, ondan sonra konuşun. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biraz
daha bağır, anlaşılmıyor!
MUSA PİROĞLU (Devamla)
Anlasaydınız bu yasalar çıkmazdı. Azıcık sesini
duysaydınız işçinin, bu kadar bağırmazdınız.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümünün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 11 ila 18inci maddeleri
kapsamaktadır.
Gruplar adına söz talebi yok.
Şahıslar adına, İstanbul
Milletvekili Erkan Baş.
Buyurunuz Sayın Baş.
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, tabii, gelirken saate baktım, dörde
doğru geliyor, bir iki saat sonra güneş doğacak. O zaman şu
soruyu sormamız lazım: Nereye kaçıyorsunuz arkadaşlar, ne
kaçırıyorsunuz? Yani gecenin bu saatinde ne görüşüyoruz? Geçen hafta
infaz indirimi dediğiniz, adaletsiz af yasasını yedi gün
tartıştık, dördünü televizyonların kapalı olduğu
saatlerde tartıştırdınız. Şimdi yine halktan
kaçırıyorsunuz. Bence normal, normal çünkü burada bir kanun
çıkacağı zaman o kanun üzerine araştırırız,
düşünürüz, tartışırız, siz pek yapmıyorsunuz ama
yurttaşlara sorarız, şu konuda vatandaş ne diyor mesela,
işçi sendikaları ne diyor, bunları konuştuk mu, yok, hiç
konuşmadık. Konuşamazsınız çünkü çoğunuz kanunu
görmediniz ki. Milletvekili gündemi takip eder, benim işim bu. Mesela
bugün saat on ikide hepimize gündem gönderildi, o gündemde bu
konuştuğumuz madde var mı, yok.
Şimdi, ben halkımız bilsin ve
tutanaklara girsin diye söylüyorum. Bu kanun teklifi gündemde yoktu, yoktu
çünkü bu görüşme tümüyle usulsüzdür. İç Tüzüke apaçık
aykırıdır. İç Tüzük madde 24 Komisyon en az iki gün önce
toplantıya çağırılır. diyor, çağrıldı
mı, çağrılmadı. İç Tüzük madde 36 Başkanlık
komisyona havale edildikten sonra görüşmeler en az 48 saat sonra
yapılır. diyor. Böyle bir şey oldu mu, olmadı. 14 Nisanda
Başkanlığa verdiniz, 15 Nisanda Komisyona gitti, 15 Nisanda
buraya geldi, böyle bir şey görülmemiş, İç Tüzük madde 42 diyor
ki Komisyon raporu bastırılıp milletvekillerine
dağıtılır. Saat 20.59da mail gelmiş, 20.59da
buraya, gündeme gelmiş. Hiçbiriniz almadınız,
basılmış bir hâli hiçbirimizin eline gelmedi. Şimdi,
bunların tümü açıkça İç Tüzük ihlalidir, usulsüzdür. Şimdi,
arkadaşlar, bu İç Tüzük niye böyle yazmış? Demiş ki
milletvekili bunu alsın, okusun, incelesin, tartışsın,
düşünsün, ondan sonra kararını versin. Ama siz ne
yapıyorsunuz? Böyle bir şeye ihtiyacınız yok, geleni
oyluyorsunuz, başka türlü bir çalışmayı maalesef
bilmiyorsunuz.
Bu, bir ihanet yasasıdır. Dün, nasıl
adalet duygusuna vicdana ihanet eden bir yasa çıkarttıysanız
bugün de işçiye ihanet yasası yapıyorsunuz. Bakın, bu
oturum başlayınca AKP adına burada bir konuşma
yapıldı. Bütün iş adamlarını selamlıyorum, selam
olsun, helal olsun diye iş adamlarına bağırdınız,
onlar da size bağırıyor. Bütün patronlar diyor ki helal olsun
size, selam olsun size diyorlar. Hani burada gelip böyle poz veriyorsunuz ya
yasa çıktıktan sonra bence bu akşam çağırın
TÜSİAD da gelsin, MÜSİAD da gelsin, TOBB da gelsin, hepsiyle birlikte
burada fotoğraf verin, bu kanuna bu yakışır. Siz
arkadaşlar, bakın, halkın aç olduğunu biliyor musunuz,
İŞKUR kuyruklarını hiç görüyor musunuz? Bugün
yayınlanan bir araştırma diyor ki her 4 kişiden 1inin ailesinde
işten çıkarılan var. Birisi ücretsiz izne
çıkartılmış, birisinin maaşı
düşürülmüş. Peki biz bu jet hızıyla olan maddede ne
yapıyoruz? Hükûmet patronlara diyor ki: Eğer sen işçiyi
ücretsiz izne çıkarmak istiyorsan işçi sana sorun mu
çıkarıyor -çünkü işçinin hakkı var, ücretsiz izne
çıkmayabilir- al sana yasa, tepe tepe kullan. İlla
çıkartacağım mı? diyorsun, Verirsin cezasını,
çıkartırsın işçiyi.
Şimdi, böyle bir yasayı
tartışıyoruz. Bir de ne demişsiniz? 25inci maddenin
(1)inci fıkrasının (2)nci bendi bunun dışında.
Ne anlama geliyor, hiç düşündünüz mü? Türkiyede işten
çıkarılan her 100 işçinin 90nı bu maddeden işten
çıkarılıyor ki zaten, 100 işçinin 90ı zaten bu
dışında bıraktığınız maddeden
çıkarılıyor. Sonra bir de tatava yapıyorsunuz,
İşten çıkarmak yasaklanıyor." Aynı Takvim
gazetesi gibisiniz, her gün emekliye müjde emekliye zam emekliye müjde
emekliye zam... Ama ne yaparsanız yapın, her şey patronlar
için. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, değerli
arkadaşlar, biraz önce Veli Ağbaba geldi, burada size bir şey
anlatmaya çalıştı. Simit, çay hesabı... Ama, tabii, siz
kendi liderinizden başka kimseyi dinlemediğiniz için ben size Recep
Tayyip Erdoğan muhalefetteyken nasıl hesap yapıyorsa öyle hesap
yapacağım, biraz güncelleyeceğim, kusura bakmayın. Kaç para
veriyor bu iktidar size? 1.170 lira. Bu kardeşinizin bir hesabı var.
Şu anda 1 bardak çay kaç para? 2 lira. Simit kaç para? 2 lira. 3 çocuklu,
5 kişilik bir aile... Bakın, çay ve simit dışında
başka hiçbir şey yemeyeceksin, sadece çay, sadece simit. 5 kere 4 ne
yapar? 20. Günde 3 öğün, ne yapar? 60. Ayda otuz gün, ne yapar? 1.800. Ne
veriyor bu iktidar? 1.170 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
Tayyip Erdoğanın sözü, tamamlayayım izin verirseniz.
BAŞKAN Kendi sözlerinizi tamamlayın
efendim.
ERKAN BAŞ (Devamla) Değerli
kardeşlerim, bu zalim yönetim, bu aziz halkımıza 1 bardak çay
ile 1 simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl
gideceksin? (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Evinin
kirasını kim ödeyecek? Elektrik parasını kim ödeyecek? Su
parasını kim ödeyecek? Soruyor size Recep Tayyip Erdoğan.
İşte ekonomik durum bu ve bunu siz yarattınız
arkadaşlar, siz.
Değerli arkadaşlar, tabii, mesele böyle
olunca Tüzük, kural, hukuk ne varsa hepsini çiğniyorsunuz, gecenin bu
saatinde de Meclisi kapatıp kaçıyorsunuz. Halk bizi görmesin, halk
bizi duymasın istiyorsunuz.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Heyecanlanma,
sade sade!
ERKAN BAŞ (Devamla) Şimdi, bakın,
değerli arkadaşlar, biz muhtemelen, benim bu konuşmamdan sonra
hızlıca oylamaları yapacağız ve bu Meclis kapanacak,
belki 23 Nisanda görüşeceğiz belki görüşemeyeceğiz. 40-45
gün burada yokuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Biz
buradayız, 23 Nisanda buradayız, merak etme. Sizi de bekleriz.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Baş.
ERKAN BAŞ (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, biz gidiyoruz? 40-45 gün sonra geliyoruz. 40-45 gün sonra
geldiğinizde yüzlerce maden işçisi ölmüş olacak. 40-45 gün sonra
geldiğinizde yer altında tekstil atölyelerinde üretim yapmak zorunda
kalan tekstil işçileri ölmüş olacak. Kargo işçileri, PTT
işçileri, inşaat işçileri her gün ölecekler. Biz, bu
insanların hayatını kurtaracak yasalar yapmadan nereye
gidiyoruz? diye soruyorum.
O yüzden sözlerimi şöyle
tamamlayacağım, bir tır şoförü çıktı ya, Malik,
Malik yoldaşımız, o ne dedi? Bizi virüs değil, sizin
düzeniniz öldürecek. Biz de yaşamak ve yaşatmak için
direneceğiz, direneceğiz ve bu bozuk düzeni yıkacağız.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın konuşmacının, atıf
yaptığı İç Tüzükün diğer maddeleri bu görüşmenin
temelini oluşturan usulü de belirlemektedir.
BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) İç
Tüzük öğreneceksiniz sayemizde.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dolayısıyla, herhangi bir usul
tartışması da yaşanmamıştır. Meşru bir
zeminde görüşmeyi yapıyoruz. Kuşkusu bulunmasın sayın
konuşmacının. Sıra sayısı da buradadır.
Dolayısıyla, herhangi bir problem yoktur.
Söylediklerinin yanlışlığı gibi de hesabı da
yanlıştır. Yanlış hesap Bağdattan döner.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, Sayın Akbaşoğlunun da bir çay, simit hesabı
var meşhur, o da yapsın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle, ben Sayın Ağbaba Beyi çay ile
simit yemeye davet ediyorum, beraber hesabı yaparız. Ama ben o zaman
şunu söyledim, kayıtlara geçsin, 31 Mart seçimlerinden önce dediler
ki: 2002deki asgari ücretle mi daha fazla çay-simit alınıyor yoksa
2019daki asgari ücretle mi daha fazla çay-simit alınıyor? Mukayese
sadece bu idi. Çay-simit hesabı yapıldığında, 2019
Türkiye'sinin asgari ücretinin, 2002nin asgari ücretinden 2 misli daha fazla
alım gücü olduğu ortaya çıktı.
Teşekkür ederim. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP, HDP ve İYİ PARTİ
sıralarından Bravo sesleri ve alkışlar(!)]
BAŞKAN İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde önerge yok.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 12nci madde üzerinde 2
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Yeni Koronavirüs (Covıd-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 12- 13/01/2011 tarihli ve 6102
sayılı Türk Ticaret Kanununa aşağıdaki geçici madde
ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 13- (1) Sermaye
şirketlerinde 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem
kârının yalnızca yüzde yirmibeşine kadar
dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl
kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez,
genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı
dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi,
belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde
ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı
olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler
hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi
üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine
ilişkin kâr payı dağıtımı kararı
alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa
veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem
kârının yüzde yirmibeşini aşan kısma ilişkin
ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir."
(3) Finans kuruluşları ile borç
yapılandırma sözleşmesi olan ve net dönem kârının
yüzde yirmibeşinden fazlasını ödeme taahhüdünde bulunan sermaye
şirketleri (1). fıkradan istisnadır.
Kamil Okyay Sındır Bülent Kuşoğlu Murat Bakan
İzmir Ankara İzmir
Cavit Arı Fikret Şahin
Serkan Topal
Antalya Balıkesir Hatay
Servet Ünsal Emine
Gülizar Emecan
Ankara İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN- Önerge üzerinde söz talebi yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Türk Ticaret Kanunu'nun ruhuna aykırı bir
düzenleme olan bu maddenin, salgın döneminde nakit ihtiyaçlarını
karşılayarak üretim sürecini devam ettirme gayretinde olacak
işletmeleri zora sokacağı tahmin edilmektedir, yasakçı bir anlayışın
ürünüdür.
Madde metninin daha iyi anlaşılması
için söz konusu değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN- Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 213 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesiyle 6102 sayılı
Kanuna eklenen geçici 13üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"yüzde yirmibeşinin ibaresinin "yüzde yirmibeşine
kadarının şeklinde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"(3) Bu maddenin kapsamına giren sermaye
şirketlerine ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair usul ve
esasları belirlemeye, Hazine ve Maliye Bakanlığının
görüşünü almak suretiyle Ticaret Bakanlığı yetkilidir.
Cahit Özkan Ramazan Can Selim Gültekin
Denizli Kırıkkale Niğde
Mustafa Kendirli Hacı
Bayram Türkoğlu
Kırşehir Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT
KOÇER (Gaziantep) - Takdire bırakıyoruz, Sayın Başkan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, sermaye şirketlerinde, 30/9/2020
tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yüzde yirmi
beşine kadarının dağıtımına karar
verilebilmesi ve bu şirketlere ilişkin istisnalar ile uygulamaya dair
usul ve esasları belirlemeye ilişkin olarak Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret
Bakanlığına yetki verilmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci maddede önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
16ncı maddede önerge yok.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddede önerge yine yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci maddede önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Maddeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
böylelikle tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Manisa Milletvekili Uğur Aydemir
ve 115 milletvekilinin; Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının
Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
"Kullanılan oy sayısı : 274
Kabul :
230
Ret :
44(x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Rümeysa
Kadak İshak
Gazel
İstanbul Kütahya
Hayırlı uğurlu olsun arkadaşlar.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, size ve bütün
Grup Başkan Vekillerimize, bütün milletvekillerimize teşekkürlerimizi
sunuyoruz.
Sağ olun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Aynı duygularla
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı dileklerle ben de şükranlarımı sunuyorum.
Başarılar
Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Alınan karar
gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 16 Nisan 2020 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 04.13
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(´) 212 S. Sayılı Basmayazı 14/4/2020 tarihli 85inci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(´) 213 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.