TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9uncu Birleşim
23 Ekim 2019 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlunun, 18 Ekim Azerbaycan
Cumhuriyetinin Bağımsızlık Gününün 28inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsun ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye-Karadağ Parlamentolar Arası Dostluk Grubunun Karadağa
yaptığı ziyarete ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, güvenlik korucularının
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.-
Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının, AKPnin stratejik
yatırım ve kurumları özelleştirmedeki
ısrarının bedelini Kastamonu ili İnebolu ilçesinin
ağır ödediğine ilişkin açıklaması
3.-
Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Barış Pınarı
Harekâtında dirayetli liderliğinden ötürü Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğana şükranlarını,
başarılarından dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerine
tebriklerini sunduğuna ilişkin açıklaması
4.-
Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin, bu topraklarda İslam
dininin yaşanmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürkün
isminin neden hutbelerde yer almadığını, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı ve 10 Kasım Atatürkü Anma Gününün tesadüf ettiği
haftalardaki cuma hutbelerinde Atatürkün adının anılıp
anılmayacağını Diyanet İşleri
Başkanlığından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
5.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, ülkemiz
tarımının yegâne çıkış yolunun Türk çiftçisinin
desteklenerek üretime dayalı verimliliği esas alan tarım
politikalarının yürütülmesi olduğuna ilişkin
açıklaması
6.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, niçin çiftçimizin hak
ettiği 2018 yılına ait buzağı desteklemeleri ile sertifikalı
tohum kullanım desteğinin ödenmediğini Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hem askerî hem de siyasi alanda
tarih yazıldığına, terörle mücadeleye
kararlılıkla devam edileceğine ilişkin açıklaması
8.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, çiftçiye yapılacak
desteklerin bir an evvel açıklanması ve hak edişlerin ödenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
9.-
İstanbul Milletvekili Saliha Sera Kadıgil Sütlünün, Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının Haydarpaşa ve Sirkeci gar
alanlarının ihalesine ilişkin açıklaması
10.-
Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, kamu kurumlarındaki engelli
kadro sayısının yasal zorunluluğun altında
kaldığına, engelli öğretmen atamalarının
gerçekleştirilerek mağduriyetin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, her 3 gençten 1inin
işsiz olduğuna, Hükûmetin ekonomiyi, işsizliği düzeltmeye dönük
adımının olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
Kahramanmaraş ilinin, ilçelerinin ve mahallelerinin daha
yaşanılabilir hâle getirilebilmesi için çalışmalar
yapıldığına, Kahramanmaraş ilinin ev sahipliğini
yaptığı 6. Kitap ve Kültür Fuarının kültür
hayatına katkı yapmasını niyaz ettiğine ilişkin
açıklaması
13.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin, Suriyede akan Müslüman
kanını durdurmak için çırpınan adam gibi adama,
vatanını canı pahasına savunan yiğitlere selam
yolladığına ilişkin açıklaması
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, elektronik sigara
tuzağına dikkat çekmek istediğine ve ülkemizde obezitenin en
önemli sağlık sorunu hâline geldiğine ilişkin
açıklaması
15.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 19 Ekim
Bosna-Hersekin ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviçin
vefatının 16ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
16.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Uşak ilinde evde çıkan
yangın nedeniyle dumandan zehirlenerek hayatını kaybeden
aynı aileden 3ü çocuk, 4 kişiye Allahtan rahmet dilediğine,
Barış Pınarı Harekâtına yönelik ABDyle varılan
mutabakat ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinle yapılan
Soçi Mutabakatının İYİ PARTİ olarak takipçisi
olduklarına, harekâtın siyasi sonuçlarının da
düşünülmesi, Suriyedeki iktidar gücüyle diplomatik ilişkilerin
yeniden tesis edilmesi gerektiğine, Esadsız bir Suriye
gerçekleştirilemediğine göre bu kadar paranın neden
harcandığını, bu kadar şehidin niye verildiğini
ve bu kadar mültecinin neden ülkemize alındığını
öğrenmek istediğine, 23 Ekim Van Erciş depreminin meydana
gelişinin 8inci yıl dönümüne ve 23 Ekim Macar Millî
Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
17.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 23 Ekim Van-Erciş depremi
ile 9 Kasım Van-Edremit depreminin 8inci seneidevriyesinde
hayatını kaybeden vatandaşlar ile İran
sınırından yapılan roketatarlı saldırıda
yaralanarak şehit olan er Zekeriya Altunoka Allahtan rahmet
dilediğine, depremin değil binaların ölüme neden olduğu
gerçeğinden hareketle tedbirlerin alınması gerektiğine,
doğu sınırlarımızdan ülkemize yönelen
saldırıların dikkat çekici olduğuna, Türkiyenin terörle
mücadelede başarısını sadece sahada teröristlerle
mücadelede değil, terör örgütüne katılımı sağlayacak
sosyal ortamların ve sebeplerin bertaraf edilmesinde de ortaya
koyduğuna, Diyarbakır HPD il binası önünde zorla terör örgütü
mensubu yapılan çocuklarının geri dönüşünü bekleyen
annelerin sonuna kadar yanında olduklarına ilişkin
açıklaması
18.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ekonomik ve siyasi krizle birlikte bitme
noktasına gelen besi yetiştiricilerimize çare üretilmesi, ithalata
dayalı tarım politikalarının terk edilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
19.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Mersinlilerin en büyük beklentisinin
hem bölge ekonomisi hem de şehirler arası trafiğin
rahatlamasını sağlayacak Çeşmeli-Taşucu Otoyolunun
hizmete açılması olduğuna ilişkin açıklaması
20.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, İran sınırından
yapılan roketatarlı saldırıda yaralanarak şehit olan
er Zekeriya Altunoka Allahtan rahmet dilediğine ve KHK mağduru
vatan evlatlarının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
21.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İran sınırından
yapılan roketatarlı saldırıda yaralanarak şehit olan
er Zekeriya Altunok ile tüm şehitlerimize Allahtan rahmet
dilediğine, 23 Ekim Van-Erciş depreminin 8inci yıl dönümüne,
deprem kuşağında olmamıza rağmen alınacak
önlemler konusunda yeterli olunamadığına, mücadele konusunda
yerel yönetimler ile merkezî yönetimin koordinasyon içerisinde üzerine
düşeni yapması gerektiğine, 2020 yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanunu Teklifinin Meclise sevk edildiğine, CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlunun ABD Başkanı Donald
Trumpın mektubuyla ilgili sorularını Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
yanıtlayıncaya kadar tekrar etmeye devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
22.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, 23 Ekim
Van depreminin 8inci yıl dönümü vesilesiyle hayatını yitiren
vatandaşlara Cenab-ı Haktan rahmet dilediğine, Suriyede
yaşanılan sorunun tüm dünyanın sorunu olduğuna,
Barış Pınarı Harekâtıyla Suriyenin kuzeyinde
yuvalanan terör örgütünü bölgeden temizlemek isteyen Türkiyenin güvenli bölge
oluşturulabilmesi için ABDden sonra Rusyayla da mutabakata
varılarak hem masada hem de diplomatik olarak zafer elde ettiğine,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun 7 sorusuna
değil 700 soruya cevap olabilecek nitelikte dokuz gün süren harekâtla
cevap verildiğine, elde edilen başarının millet ile
devletin ortak başarısı olduğuna ilişkin
açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin bağlamından kopuk
değerlendirmelerinin cevaplandırılmasını gerek
görmediğine ilişkin açıklaması
25.-
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oralın, Bitlis Milletvekili Vahit
Kilerin İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
26.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Bitlis ilinde yaşanan
fukaralıkla ilgili Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin
konuşmasının tezat olduğuna, AK PARTİye oy
vermeyenlerin ötekileştirilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
27.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin
İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.-
Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin, Bitlis iline cumhuriyet kurulduğundan
beri yapılan yatırımlardan bahsettiğine ve Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve doksan altı
yıllık cumhuriyet döneminde kesintisiz olarak on yedi
yıldır iktidarda kalmalarının millet iradesinin
yansıması olduğuna ilişkin açıklaması
33.-
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin, İzmir Milletvekili Atila
Sertelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararına
göre Meclisin bütün iş ve işlemlerinde toplantı yeter
sayısının sağlanması gerektiğine ve Meclisi
çalıştırma sorumluluğunun iktidar partisinde olduğuna
ilişkin açıklaması
35.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın 104 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadeleri ile Manisa
Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
36.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Meclis Genel Kurulunda iktidar partisinden
en az 200 milletvekilinin olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
38.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
muhalefetin polemik üzerinden gündem oluşturmaya
çalıştığına ve İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Lütfü Türkkanın üslubunu kendisine iade ettiğine
ilişkin açıklaması
39.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, 23 Ekim Van depreminin 8inci yıl
dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan
rahmet dilediğine, Burdur Devlet Hastanesinin kullanılamaz
olduğu ispat edilmiş olmasına rağmen hâlâ yeni bir hastane
yapılmadığını Sağlık Bakanının
dikkatine sunmak istediğine ilişkin açıklaması
40.-
İstanbul Milletvekili Hayati Arkazın, Ergene havzasının
plansız yapılaşmalar uğruna yok edildiğine,
Türkiyenin Avrupaya uzanan tek bölgesi Trakyanın heba edilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
41.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Eskişehir ili Günyüzü
ilçesindeki kamu kurumlarında ya vekâleten hizmet verildiğine ya da
hiç hizmet verilmediğine ilişkin açıklaması
42.-
Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun, gazilerimizin
sorunlarının çözümü konusunda duyarlılıkla hareket
edilmesi, şehit ailelerimize sağlanan ÖTV muafiyeti
hakkının malul gazilerimize de tanınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
43.-
Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldızın 104 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldızın 104 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, Uşak ili Elmalıdere
Mahallesinde evde çıkan yangın nedeniyle vefat eden baba Bülent
Yaşar, çocukları Muhammed Nurkan, Muhammed Furkan ile Aişe Nura
ve MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili
Edip Semih Yalçının oğlu Turan İlteber Yalçına
Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
46.-
İzmir Milletvekili Kani Bekonun, TÜİKin 2018 yılı Gelir
ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına
ilişkin açıklaması
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Milliyetçi Hareket Partisinin Türkiyenin
dört bir yanındaki belediyelerde işten çıkarmalarla ilgili grup
önerisini Meclis gündemine getirmesi hâlinde kayıtsız
şartsız destekleyeceğine ilişkin açıklaması
48.-
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ve Mersin Milletvekili Baki Şimşekin 104 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde dile getirdiği hususun Mersin
Büyükşehir Belediyesinde yaşanan hadiselere yönelik olduğuna
ilişkin açıklaması
49.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşak ili Elmalıdere
Mahallesinde evde çıkan yangın nedeniyle vefat eden baba Bülent
Yaşar, çocukları Muhammed Nurkan, Muhammed Furkan ile Aişe Nura
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
50.-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin, Silahlı Kuvvetler Personel
Kanununun makam tazminatı cetvelinde binbaşıların da yer
almasının Türk Silahlı Kuvvetleri personeli maaş
hiyerarşisinin adil olması açısından gereklilik
olduğuna ilişkin açıklaması
51.-
Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, borcunu zamanında
ödeyemediği için kara listeye alınan esnaf ve sanatkârlara sicil
affı getirilmesi, prim borcuyla ilgili sorunlarının çözümü,
hizmet süresinde geriye dönük borçlanma hakkı ile istirahat ettikleri süre
için geçici iş göremezlik ödeneğinin verilmesi, 4/Bli
sigortalıların prim ödeme gün sayısının 4/Alı
sigortalılarla eşitlenmesi yönünde çalışmanın
yapılıp yapılmadığını Ticaret Bakanı
ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
52.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Suudi Arabistana gönderilen narenciye
ürünlerinin analizleri Türkiyede yapılırken şimdi analiz için
Riyada gönderilerek üreticinin zor durumda bırakılmasının
gerekçesini ve sorunun çözümü yönünde Hükûmetin planının olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
53.-
İzmir Milletvekili Bedri Serterin, Gümrük Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesiyle gümrük
çalışanlarına hâlihazırda var olan silah taşıma
yetkilerini emeklilik hayatlarında da devam ettirebilme imkânı
tanınmasının istismara yol açıp açmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
54.-
Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmazın, Zonguldak ili Gökçebey
ilçesi Bodaç Köyü mevkisinde biyokütle enerji santrali ve atık yakma
tesisi yapılarak Gökçebey ilçesinin çöp cehennemine dönüştürülmesine
izin vermeyeceklerine ilişkin açıklaması
55.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, kamuya alınacak ortaöğretim
mezunu hemşireler ile atama bekleyen öğretmenlerin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
56.-
İzmir Milletvekili Murat Bakanın, Meclis çatısı
altında aynı işi yapan işçiler arasında maaş ve
özlük hakları konusunda adaletsizlik yaşandığına,
Meclis Başkanlığını eşit işe eşit ücret
anlayışıyla işçilerin özlük haklarının ve
çalışma şartlarının düzenlenmesi için göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Türk
milletine ihanet edenin iflah olamayacağına ve 82 milyon
vatandaşın birlik ve beraberlik içinde olduğuna ilişkin
konuşması
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2019 tarihinde Ankara Milletvekili
İbrahim Halil Oral ve milletvekilleri tarafından, Türkiye İstatistik
Kurumu tarafından açıklanan 2018 yılı Gelir ve Yaşam
Koşulları Araştırmasında ortalama yıllık
eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirinin en
düşük olduğu Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri illerinin ekonomik
sorunlarının araştırılması ve fert gelirinin
artırılması için gerekli önlemlerin tespit edilmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.-
CHP Grubunun, 21/10/2019 tarihinde İzmir Milletvekili Atila Sertel ve
arkadaşları tarafından, Basın Kartları Komisyonunun
yapısı, işleyişi, kart almak için müracaat eden
gazetecilerin reddedilme sebepleri, basın sektörünün içinde bulunduğu
ekonomik koşullar, işsiz kalan gazeteciler ve gazetelerin yaşaması
adına alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Balıkesir Milletvekili Mustafa
Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Şentopun Kullanılmış Yakıt İdaresinin ve
Radyoaktif Atık İdaresinin Güvenliği Üzerine Birleşik
Sözleşmeye Türkiye Cumhuriyetinin Beyanlarla Birlikte
Katılmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1801)
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 88)
2.-
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85 Milletvekilinin Gümrük
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104)
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Denizli Milletvekili Yasin Öztürk'ün,
Cumhurbaşkanlığının Ankara'da hizmet veren bina
sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/18770)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu'nun, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu temsilciliklerine
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/18910)
3.-
Diyarbakır Milletvekili Semra
Güzel'in, 23 Eylül 2019 tarihinde Diyarbakır'ın Bağlar
ilçesindeki bir yatılı erkek Kur'an kursunda yaşanan gıda
zehirlenmesi vakasına ve çocukların vaka üzerine İl Emniyet
Müdürlüğünde verdikleri ifadelere ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün cevabı (7/19062)
4.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürer'in, 2018-2019 yıllarında Ağrı ilinde
İŞKUR'a başvuran kişilere ve yapılan işe
yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Şırnak ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019 yıllarında
Diyarbakır ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere ve
yapılan işe yerleştirmelere,
2018 ve 2019
yıllarında İŞKUR'a başvuru yapan kişilere ve
işe yerleştirmelere dair bazı verilere,
2018-2019
yıllarında Isparta ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Iğdır ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Bingöl ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Batman ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Bitlis ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Aksaray ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Ardahan ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Erzincan ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Bolu ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Bayburt ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Siirt ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Çankırı ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Niğde ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Düzce ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Van ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Muş ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Kars ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Hakkâri ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Kilis ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Rize ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere
ve yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019 yıllarında
Gümüşhane ilinde İŞKUR'a başvuran kişilere ve
yapılan işe yerleştirmelere,
2018-2019
yıllarında Mardin ilinde İŞKUR'a başvuran
kişilere ve yapılan işe yerleştirmelere,
İlişkin soruları ve Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçukun
cevabı (7/19184), (7/19185), (7/19186), (7/19190), (7/19191), (7/19192),
(7/19193), (7/19194), (7/19195), (7/19196), (7/19197), (7/19198), (7/19199),
(7/19200), (7/19201), (7/19202), (7/19203), (7/19204), (7/19205), (7/19206), (7/19207),
(7/19208), (7/19209), (7/19210), (7/19212), (7/19213)
23 Ekim 2019 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU
(Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 9uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, kardeş Azerbaycanın 28inci Bağımsızlık
Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğluna aittir.
Buyurun Sayın
Nuhoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin
Nuhoğlunun, 18 Ekim Azerbaycan Cumhuriyetinin
Bağımsızlık Gününün 28inci yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; selamlarımı sunarak
sözlerime başlıyorum.
18 Ekim, kardeş ülke Azerbaycan Cumhuriyetinin
28inci bağımsızlık günüydü; kutlu olsun, bütün Türk
dünyasına kutlu olsun.
Azerbaycan, bilindiği gibi, bölgenin
coğrafi adıdır. Orada yaşayan halkın büyük
çoğunluğu bizim gibi Oğuz boyu Türktür. Onun için
Azerbaycanın merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyevin Biz bir
millet, iki devletiz. sözü çok anlamlıdır ve kardeşliğin
en güzel ifadesidir.
Çok değerli petrol ve doğal gaz
yataklarının yanında, doğal ve kültürel zenginliği ve
sanatın her dalındaki üstün başarılarıyla
Kafkasların ve Hazar bölgesinin parlayan yıldızı olmaya
namzet bir ülke olan Azerbaycan, bulunduğu bölgenin siyasi ve idari
şekillenmesinde ağır bedeller ödemiştir. 1918
yılında şarkın ilk demokratik halk cumhuriyetini kuran ve
bağımsızlığını ilan eden Mehmet Emin
Resulzadeyi bu vesileyle rahmetle anıyorum. O cumhuriyetin
kurulmasına esas teşkil eden ve Baküyü kurtaran Kafkas Orduları
Komutanı Nuri Paşayı, Deli Halit Paşayı ve Baküde
yatan 1.130 şehidimizi de rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin
kuruluş sürecinde işgal altına giren Azerbaycan, yetmiş yıl
boyunca komünizmin baskı ve zulmüne rağmen Türklüğünden taviz
vermemiş ve bağımsızlık ruhunu korumuştur. Bu
bağımsızlık ruhuyla, 1988de başlayan Rus-Ermeni
iş birliğinin karşısına çıkarak direnmiş,
şehitler vermiş, Hocalı soykırımına,
kayıplara ve toplu sürgünlere maruz kalmış ama
bağımsızlık savaşını kazanarak 18 Ekim 1991
yılında aynı yüzyıl içinde ikinci defa
bağımsızlığını ilan etmiştir.
İkinci bağımsızlık mücadelesini başarırken
hayatlarını kaybeden bütün soydaşlarımızı
rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Özellikle 3 kişinin adını zikretmeyi
de görev addediyorum. Birincisi, bağımsızlığın
sembolü olan, Kasım 1992de Anıtkabir ziyaretinde şeref
defterine Atatürke hitaben Senin askerin
diye yazıp imza atan Ebulfez
Elçibeydir. İkincisi, Türkiyeden mücadele bölgesine maddi ve manevi her
türlü destek için büyük gayret gösteren Alparslan Türkeştir. Üçüncüsü de
Elçibeyin sırdaşı, Türk dünyasının son ak
sakallısı Profesör Doktor Turan Yazgandır. Üçüne de minnet ve
şükranlarımı sunuyor, rahmet diliyorum.
Bağımsızlığı kazanmak
ne kadar önemliyse yürütmek de o kadar önemlidir. Bu açıdan
bakıldığında, çok önemli görev üstlenerek bunu başaran
Haydar Aliyevi de minnetle, şükranla, rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Azerbaycanın
geleceği her yönden parlaktır ve hiç şüphe yok ki işgal
altındaki toprakları da kurtulacak, Azerbaycan hür ve mutlu
insanların yaşadığı bir ülke olacaktır. Böyle bir
ülkede hukukun üstünlüğü ve demokrasi yerleşecek, zengin devletin
halkı da zenginleşecektir. Buradan kardeş ülke Azerbaycanı
yönetenlere seslenmek istiyorum: Geçim zorluğu çeken halkı anlamaya
çalışmak gerekir. Bir de yöresel şekliyle söyleyeyim: Azerbaycan
halkını başa düşün.
19 Ekim Cumartesi günü Baküde yapılmak istenen
mitinge katılmak üzere evinden çıkarken gözaltına alınan,
kelepçe takılan, darbedilen ve hastanede başına 8 dikiş
atılan Halk Cephesi Genel Başkanı Ali Kerimliye yapılan
muameleyi uygun görmediğimi ve kabul edilemez olduğunu ifade etmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Azerbaycanın şahlanacağına, bölgenin ve
Türk dünyasının yükselen yıldızı olacağına
inancımı tekrarlıyor, 28inci Bağımsızlık
Gününü en içten duygularla kutluyor, kardeş Azerbaycan halkına ve
bütün Türk dünyasına selam ve saygılarımı sunuyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Samsunun sorunları hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Kemal
Zeybeke aittir.
Buyurunuz Kemal Bey. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Samsun
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben, Samsun şehrinin Milletvekiliyim, 20nci
yüzyılın, asrın devlet adamı Mustafa Kemal Atatürkün
güneş gibi doğduğu şehirden gelen insanım. Biz bugün
bu topraklarda bugünkü mücadelemizi, bugünkü varlığımızı,
yaşamımızı sürdürüyorsak bunu sebebi, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün o günkü Samsuna çıkışıdır.
Değerli arkadaşlarımız,
cumhuriyet tarihinde Samsunda çok yönlü yatırımlar
yapıldı. Barajlar, göletler, fabrikalar, hepsi cumhuriyet döneminin
eserleri diye düşünüyoruz. Altınkaya, Hasan Uğurlu Barajı
gibi, Suat Uğurlu Barajı gibi, Çakmak Barajı gibi, Derbent
Barajı gibi bu hidrolik barajlar tamamen cumhuriyet tarihinde
yapıldı. Cumhuriyet tarihinde TEKEL fabrikası vardı, azot
fabrikası vardı, bakır fabrikası vardı, limanı
vardı, havaalanı vardı ama bunların hepsi tamamen bugünkü
siyasal iktidar tarafından satıldı, yok edildi; bunların
yerine de hiçbir varlık getirilmedi. Yani biz bunlar
satıldığı zaman Samsuna da bir yatırımın
yapılmasını istiyorduk ama bir insanın dahi istihdam edilebileceği
bir yer bugünkü Hükûmet tarafından yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlarımız, bu da
yetmiyormuş gibi, Samsunumuzda Türkiyede coğrafi olarak, tarım
toprakları olarak çok verimli alanlar bulunmaktadır, Çarşamba
Ovası, Bafra Ovası Türkiyenin sayılı ovalarındandır
ve bu ovalarda, son günlerde -Samsun Çarşambada- biyokütle enerji
santrali yapılması için bugünkü siyasal iktidar izin vermiştir
ÇED raporuyla. Bununla beraber bugünkü siyasal iktidarın yereldeki iktidarı
tarafından büyükşehir belediyesindeki AK PARTİli ve Milliyetçi
Hareket Partili belediye meclis üyelerinin oylarıyla da orada yeniden bu
enerji santralinin yapılması, bu kirliliğin yapılması
için, bir yatırım yapılması için imar verilmiştir,
bunu doğru bulmuyoruz. Bugün Çarşambada bu enerji santraline
karşı bir mücadele için halk topluluğu orada. Ümraniyeden sonra
Tekkeköy, o Kirazlık bölgesi Türkiyede hava kirliliğinin en yüksek
olduğu yer. Bununla beraber bir kirlilik daha buna katacak sizlerin
Çarşambayı, Bafrayı, Termeyi, Tekkeköyü, Samsunu ve o
bölgede yaşayan insanların yaşam haklarını ellerinden
almak gibi hakkınız yoktur. Orada güya 260 bin ton biyokütle
yakılacakmış, enerji elde edilecekmiş, günlük 630 ton ürün
demektir bu, biyokütlenin yakılması demektir. Bu
yakıldığı zaman bunun katı
atığının veya oradaki hava kirliliğinin o bölgeyi ne
hâle getireceğini ben Samsunlular ve buradaki değerli
milletvekillerimizin takdirine sunuyorum.
Değerli arkadaşlarımız,
Samsunda Türkiyenin genelinde olduğu gibi- genç çiftçi projeleriyle çiftçilerimize
30 koyun, 2 koç verildi. Bunların her birinin fiyatı çiftçilerimize
1.000 TLden imzalatılırken, hibe yapılırken oradaki genç
çiftçilerimiz bu hayvanların 300-400 TL değerinde bile
olmadığını bize ifade ettiler ve bu da yetmiyormuş
gibi, veba hastalığı, kontrolsüz ve devletimize
yakışmayan... Devletin hibe diye verdiği ve içinden de kâr
sağladığı, finansman sağladığı şu
andaki bu projeyi de reddediyoruz. Acaba bu veba hastalığını
nereden getirdiniz, Türkiyenin topraklarında mı doğurdunuz
yoksa bir başka yerden ithal edip de mi getirdiniz? Yandaşlara
çıkar sağlamak için böyle bir teşvikin verilmesi doğru
değil diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
Diğer taraftan, Samsunun genelinde çiftçilerin
büyük sorunu var. Tarım Kredi Kooperatifleri kredi kullandırıyor
Ziraat bankalarından. Ziraat Bankasının almış
olduğu faiz kadar ve o faiz orantısında çiftçilerimizden
komisyon ve hizmet bedeli adı altında gelir elde etmektedir
Tarım Kredi Kooperatifleri. Bunun da son bulmasını istiyoruz.
Diğer taraftan, fındıkta, çeltikte ve
arpada, buğdayda, ayçiçeğinde, tüm taban fiyatların
açıklanmasına rağmen Samsun ve Türkiyede taban fiyatı
ölçeğinde hiçbir ürün bedeli alınmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Milletvekili.
KEMAL ZEYBEK (Devamla) Bunun bir dahaki yılki
tarım ürünlerinde daha iyi gerçekleştirilmesini diliyoruz. Çiftçimizi
ezmek ve bir başka tekelcinin -onun sömürüsünü elde etmek için-
kucağına atmak doğru değil diye düşünüyorum
değerli arkadaşlarım.
Arkadaşlar, diğer taraftan, Samsunumuz
şu anda Türkiyenin 3üncü derece kalkınma bölgesi içerisinde
bulunmaktadır. Samsun hak ettiği yerde değildir. Samsunun
Havzası, Ladiki, Kavakı, Vezirköprüsü, Yakakenti, Termesi
doğunun ilçelerinden daha kötüdür. O yüzdendir ki bu bölgelerin tamamen
4üncü, 5inci derece kalkınma bölgesine alınmasını talep
ediyoruz ve en az 5inci derece kalkınma bölgesine alınmasına
destek verilmesini istiyoruz. Bu bölge, Samsun geçmişte, on beş
yıl öncesinde Karadenizin ticaret merkeziydi, o merkez olma
özelliğini kaybetti. Buradan bunu yapanları, Samsuna zulmedenleri
halkımıza şikâyet ediyor ve gerekenin yapılmasını
istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye-Karadağ Parlamentolar Arası
Dostluk Grubunun Karadağa yaptığı ziyaretle ilgili söz
isteyen Çorum Milletvekili Erol Kavuncuya aittir.
Buyurun Sayın Kavuncu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Çorum Milletvekili Erol Kavuncunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Türkiye-Karadağ Parlamentolar Arası Dostluk
Grubunun Karadağa yaptığı ziyarete ilişkin gündem
dışı konuşması
EROL KAVUNCU (Çorum) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye-Karadağ Dostluk Grubu olarak Karadağ'a
gerçekleştirdiğimiz ziyaret vesilesiyle Meclisimizi bilgilendirmek
amacıyla söz almış bulunuyorum. Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Karadağ
Büyükelçiliğimizin hazırladıkları program dâhilinde,
Dostluk Grubumuz, Karadağ'ın başkenti Podgoritsada ziyaret
kapsamında Karadağ Parlamento Başkanı, İnsan ve
Azınlık Hakları Bakanı, Parlamento Başkan
Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler ve Diaspora
Komisyonu Başkanıyla görüşmeler gerçekleştirmiş,
ayrıca Karadağ TİKA temsilciliğini, Yunus Emre Enstitüsü
temsilciliğini, Karadağ İslam Birliği
Başkanlığını ve Ulcinj Belediye
Başkanını ziyaret etmiştir.
Dost, kardeş ve müttefik ülke Karadağda
görüşmelerimiz son derece samimi ve dostane bir hava içinde
gerçekleştirilmiştir. Karadağ'da görüştüğümüz resmî,
özel tüm taraflar ülkemizi bölgedeki en önemli dost, müttefik
ortaklarından biri olarak gördüklerini, Türk iş
insanlarının Karadağ'a olan ilgisinden memnuniyet
duyduklarını -ki Türkiye dünyada Karadağ'a yatırım
yapan ülkeler arasında 5inci sıradadır- iş
adamlarımıza yatırımlarında her türlü
kolaylığın sağlanacağını da ifade
etmişlerdir.
Diğer taraftan, görüştüğümüz tüm
kesimler TİKA'nın, hizmetleriyle Karadağ halkının
gönlünü fethettiğini, katkılarından dolayı şükran
duygularını ifade etmişlerdir. Ayrıca Karadağlı
yetkililer, 90'lı yıllarda Balkanlarda savaşın çirkin
yüzüne şahit olduklarını ve savaş sırasında ülke
nüfusunun üçte 1i kadar farklı etnik ve dinî gruplardaki mültecileri
barındırdıklarını ve dolayısıyla Türkiye'nin
teröre karşı verdiği haklı mücadelesini ve mülteciler
konusunda sergilediği fedakârlığı takdirle
karşıladıklarını ifade etmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle bu
kürsüden, milletin kürsüsünden, Barış Pınarı Harekâtımız
ve son gelişmeler hakkındaki düşüncelerimi Meclisimiz ve aziz
milletimizle paylaşmak istiyorum. İstiklalimiz ve istikbalimiz için
teröre karşı soylu mücadelemiz sınırlarımız
içinde ve dışında kesintisiz ve tavizsiz şekilde
sürdürülmektedir, sürdürülecektir. Bu mücadelenin asli unsuru terörü
kaynağında kurutmaktır. Şantajlar ve tehditler Türkiye'yi
haklı davasından asla vazgeçiremeyecektir. Bölgede birçok oyunu
aynı anda bozan Barış Pınarı Harekâtı,
Allahın yardımı, aziz milletimizin desteğiyle hem sahada
hem masada inşallah zafere ulaşacaktır.
Türkiye, Orta Doğu'nun gözetleme kulesidir.
Orta Doğu'da bütün yollar Türkiye'ye çıkar. Türkiye, sıradan,
herhangi bir ülke değildir. Artık bu ülke örs değildir,
çekiçtir. Türkiye, oyun kuran, oyunları bozan ve oyunları boşa
çıkaran ülkenin adıdır.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde asil ve dik
duruşu, teröre karşı mücadelesindeki
kararlılığı ve millî menfaatlerini koruma konusundaki
cesareti bütün dünya tarafından tescil edilmiştir.
Buradan, milletin kürsüsünden insan ve insanlık
düşmanı PKK/PYD- YPG gibi bütün terör gruplarına, örgütlerine
sesleniyoruz: Gittiğiniz bu yolun sonu yoktur, karanlıktır, bu
cadde çıkmaz sokaktır. Zira ne sizin ne de sizin
ağababalarınızın, hamuru vatan, millet, din, devlet
sevgisiyle yoğrulmuş bölge halkını, Kürt
kardeşlerimizi değerlerinden koparmaya asla gücü yetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, yıllar önce
Diyarbakır'a gittiğimde ziyaret ettiğim Diyarbakır Ulu Cami
kitabesinde okumuştum. Diyarbakırın, bölgenin, bölge
halkının İslamla tanışması İslamla
müşerref olması ne zamandı biliyor musunuz? Milattan sonra 638.
Yani Peygamberimizin vefatından sadece 6 yıl sonra, Hz Ömer
döneminde. 1.381 yıldır yani 14 asırdır, bölge halkı,
Kürt kardeşlerimiz Müslümandır. Bölge halkı, Kürt
kardeşlerimiz âdeta İslamla, İslamın doğuşuyla
yaşıttır. Böylesine bir şeref herkese nasip olmaz. Zira
yeryüzünde Mekke, Medine'den sonra en çok sahabe kabri -541 tane-
Diyarbakır'dadır, 7 Peygamber kabri Diyarbakırdadır. Peki
PKK, YPG, PYD, terör örgütleri kimdir? Bunlar yıllarca güya Marksist,
Leninist, din düşmanı, Allah, peygamber düşmanı
ideolojileriyle Amerikan emperyalizmine, sömürüye, Amerika'ya
karşıydılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Vekilim.
EROL KAVUNCU (Devamla) - Sonra ne oldu? Sonra
gittiler, Amerika'nın kuklası, maşası, paralı
askerleri, çapulcuları oldular. O ne yaptı? O da sizi kullandı,
buruşturup çöp sepetine attı. Olan budur. Zira bütün piyonların
sonu böyledir.
Son olarak, devletimizin haklı ve meşru
gerekçelerle başlattığı Barış Pınarı
Harekâtına siyaset üstü bir yaklaşımla ve millî mücadele
anlayışıyla destek vermek her Türkiye vatandaşının
ahlaki sorumluluğudur.
Bu duygu ve düşüncelerle Barış
Pınarı Harekâtının hayırla neticelenmesini,
kahramanca mücadele vererek şehit düşen Mehmetçiklerimize ve sivil
şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı dileklerimle Meclisimizi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim, bu sözlerin ardından sayın grup başkan
vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Buyurun Sayın Çelebi.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
güvenlik korucularının mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
1.800 şehidi, 3 bin gazisi olan koruculuk
camiası kaderine terk edilmiş durumdadır. Devletten en
düşük maaşı alan camia güvenlik korucularımızdır
ve 2.162 lira almaktadırlar. Emekli olunca toplu ikramiye alabilme
şansları yok, aile yardımı alamıyorlar, şehit,
gazi olanlara Devlet Övünç Madalyası verilmiyor. Yolluk ve görev
paraları artırılmalı, operasyona gittiklerinde kazandan
beslenmeleri sağlanmalıdır. Şehit yakını ve
gazilerin hakları korucular için de sağlanmalıdır. Harp ve
vazife malullerinin çocuklarının ücretsiz okutulması,
yükseköğrenim gören çocuklara kontenjansız burs hakkı
sağlanmalıdır. Korucularımızın acil isteği
bekçilik benzeri bir statüye kavuşmalarıdır. Bu acilen
çözülmelidir diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
2.- Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, AKPnin stratejik yatırım ve kurumları
özelleştirmedeki ısrarının bedelini Kastamonu ili
İnebolu ilçesinin ağır ödediğine ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kastamonunun en büyük sahil ilçesi İnebolu
AKPnin stratejik yatırım ve kurumları özelleştirmedeki
ısrarının bedelini ağır ödemektedir, tıpkı
Eti Bakırı peşkeş çekilen Küre, tıpkı
SEKAsı satılan Taşköprü gibi. Yatırım
yapılacak, istihdam yaratacak. yalanıyla tarihî İnebolu
Limanı iki yıl kadar önce Cengiz İnşaata
devredilmişti. Limanın işletmesini alır almaz limanı
İnebolululara yasaklayan, Gümrük İskelesi mevkisinde balık
tutulmasını yasaklayan Cengiz İnşaat şimdi de belediye
tarafından işletilirken balıkçı teknelerinden
alınmayan balık boşaltma ve barınak ücretlerini misliyle
tahsil etmeye başlamıştır. Limana gelen tekne
sayısında büyük düşüşe, teknelerin açıkta demir atmasına
neden olan bu uygulama maalesef esnaflarımızı olumsuz etkiliyor,
ilçe ekonomisini ağır ağır felç ediyor. Bir kez daha
söylüyoruz: Özelleştirme yağma demektir, özelleştirme yoksulluk
demektir. Bir kez daha hatırlatıyor ve uyarıyoruz: İnebolu
Limanı ekmeğini denizden çıkaran balıkçıların,
İnebolu Limanı İnebolulularındır, İnebolu Limanı
İstiklal Yolunun başlangıcıdır.
BAŞKAN Sayın İlyas Şeker
3.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Barış Pınarı Harekâtında dirayetli liderliğinden
ötürü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarını, başarılarından dolayı Türk
Silahlı Kuvvetlerine tebriklerini sunduğuna ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
9 Ekim günü Cumhurbaşkanımızın
Amacımız güney sınırımızda oluşturulmaya
çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış
ve huzur getirmektir. talimatıyla, PKK, YPG ve DEAŞ terör
örgütlerine karşı başlattığı Barış
Pınarı Harekâtı 17 Ekime kadar başarıyla devam etti.
Mesele ülke olunca Mehmetçike Ayağın taşa değmesin,
Allahım sizi korusun. duasıyla desteğini açıklayarak tek
ses olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan AK PARTİ,
Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve İYİ
PARTİyi kutluyorum. Dirayetli liderliğiyle terörle mücadelede hem
arazide hem de masada başarılı olmamızı sağlayan
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyorum. Barış Pınarı
Harekâtındaki başarılarından dolayı Türk Silahlı
Kuvvetlerini tebrik ediyor, bu Gazi Meclisten selam gönderiyorum. Selam olsun
sana ey Mehmetçik!
BAŞKAN Sayın Şahin
4.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahinin,
bu topraklarda İslam dininin yaşanmasını sağlayan
Mustafa Kemal Atatürkün isminin neden hutbelerde yer
almadığını, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 10
Kasım Atatürkü Anma Gününün tesadüf ettiği haftalardaki cuma
hutbelerinde Atatürkün adının anılıp anılmayacağını
Diyanet İşleri Başkanlığından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz
30 Ağustos Zafer Bayramı cuma gününe tesadüf etmiş, Diyanet
İşleri Başkanlığının hazırladığı
cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürkün adının anılmaması
cami cemaati ve toplumumuzun büyük kısmı tarafından tepkiyle
karşılanmıştı.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2015 yılından günümüze kadar
yayınladığı 245 cuma hutbesinde, 2017 yılından bu
yana yapmış olduğu 574 sosyal medya paylaşımında
ve Diyanet İşleri Başkanlığının internet
sitesinde yer alan Kuruluş bölümünde kurumun kurucusu olan Mustafa Kemal
Atatürkün adı bir kez dahi anılmamıştır.
Buradan Diyanet İşleri
Başkanlığına sormak istiyorum: Bu topraklarda Yüce
İslam dininin yaşanmasını sağlayan Mustafa Kemal
Atatürkün ismi neden hutbelerde yer almamaktadır? Ayrıca, önümüzde
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 10 Kasım Atatürkü Anma Günleri bulunmakta
olup bu günlerin tesadüf ettiği haftalardaki cuma hutbelerinde Atatürkün
adı anılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
5.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, ülkemiz tarımının yegâne çıkış yolunun
Türk çiftçisinin desteklenerek üretime dayalı verimliliği esas alan
tarım politikalarının yürütülmesi olduğuna ilişkin
açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde tarıma yapılan desteklerin
yetersizliği nedeniyle, Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre
yılda en az 6-7 milyon ton buğday ve arpa ithal edilmekte, bedeli de
7,9 milyar TL tutmaktadır. Sadece buğday ve arpada verim
ortalamamızı dekarda 280 kilogramdan 350 kilograma yükseltebilmek,
ülkemiz üretiminde 8,4 milyon ton artış demektir; bu artışın
dünya fiyatlarıyla bedeli ise 9,5 milyar TL etmektedir. Çiftçimize
yapılacak sertifikalı tohum, gübre, ucuz mazot ve ucuz elektrik
destekleriyle üretimde yaklaşık yüzde 25lik bir artış
sağlanarak Hansa, Johna, Dimitriye giden paralar ülkemiz insanı
Ahmete, Aliye, Hasana kalacak ve çiftçimizin yüzü bir parça gülecektir.
Ülkemiz tarımının yegâne
çıkış yolu, Türk çiftçisinin desteklenmesi, üretime dayalı
verimliliği esas alan bir tarım politikasının
yürütülmesidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
6.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, niçin çiftçimizin hak ettiği 2018
yılına ait buzağı desteklemeleri ile sertifikalı tohum
kullanım desteğinin ödenmediğini Tarım ve Orman
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarım Bakanına soruyorum:
Yaklaşık iki ay sonra 2020 yılına gireceğiz ama hâlen
çiftçilerimizin hak ettiği 2018 yılına ait -2018 diyorum-
buzağı destekleri ve sertifikalı tohumluk destekleri ödenmedi.
Yandaşlara gelince para buluyorsunuz, konut kredisi faizlerini
düşürüyorsunuz; çiftçiye gelince çiftçinin ne kadar borçlu olduğunu
bildiğiniz hâlde desteğini bile ödemiyorsunuz. Bu nasıl
ciddiyetsizlik? Ondan sonra Türkiye tarımı çöküyor.
dediğimizde Bizi çok acımasızca eleştiriyorsunuz.
diyorsunuz. Siz hiç hayvan baktınız mı, tarlada tohum ektiniz
mi? Neden çiftçinin hak ettiği desteği ödemiyorsunuz? Çiftçiye
gelince para mı bitiyor? Tabii, aklınız fikriniz
ithalatçıya para kazandırmak. Tek bildiğiniz iş, gümrük
vergilerini sıfırlamak ama artık siz
sıfırlanacaksınız.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
7.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde hem askerî hem de siyasi alanda tarih
yazıldığına, terörle mücadeleye kararlılıkla devam
edileceğine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hem askerî hem de siyasi bir tarih
yazıyor. Beş gün içinde dünyanın en büyük 2 gücüyle
anlaşmaya varan ülkemiz, haklılığımızı
uluslararası toplumun önünde bir kez daha perçinlemiştir. ABD ve
Rusyayla yapılan mutabakatlar çerçevesinde mevcut harekât
alanımız dışında bu aşamada yeni bir harekât icra
edilmesine gerek kalmamış, teröristlerin kurmak istediği terör
devletinin tamamen önüne geçilmiş ve engellenmiştir. Dünya gündemi
Türkiyenin hamleleriyle şekillenirken kahraman milletimiz de gücünü bir
kez daha göstermiştir. Barış Pınarı
Harekâtının başladığı 9 Ekim tarihinden itibaren
130u kadın 2.330 vatandaşımız gönüllü askerlik için
başvurmuştur; bu, tüm dünyaya çok önemli bir mesajdır. Türkiye,
sınırlarının güneyinde bir terör koridorunun
oluşmasına asla müsaade etmeyecek, terörle mücadelemiz
kararlılıkla devam edecektir. Mutabakatlar sonunda gelinen
noktanın milletimize ve umudunu Türkiyeye bağlayan tüm mazlumlara
hayırlı olması temennisiyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Aygun
8.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, çiftçiye yapılacak desteklerin bir an evvel açıklanması
ve hak edişlerin ödenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Kepenklerini indirmiş Tarım Bakanlığına ve yürütmenin
başı Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Yıl bitti,
tarımsal desteklerden ses yok, çiftçi ürününü biçti, sattı, yeni
ürününü ekiyor. 2020 bütçesi Gazi Meclise geldi ama hâlâ 2019
desteklemelerinden haber yok. Yoksa 2019 bütçesindeki destekler unutulmuş
muydu? Uyanın, çiftçi borcundan dolayı hapishanelere düşüyor,
hayatına son veriyor, üretim bitiyor ama biz çiftçinin hak etmiş
olduğu tarımsal destekleri hâlâ ödemedik; yine, 2019 yılı
içerisinde üretim destekleme miktarlarını da hâlâ belirlemedik.
Yıl 2020ye yaklaşıyor ama çiftçinin satmış
olduğu ürünlere ait üretim destekleme miktarları daha belli
olmadı. Bir an evvel desteklerin açıklanmasını ve hak
edişlerin ödenmesini bekliyoruz. Nasıl Ali Ağaoğlunun
borcunu ödediysek yine gelin, çiftçilerin de borçlarını ve hak
edişlerini ödeyelim.
BAŞKAN Sayın Kadıgil Sütlü.
9.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
Haydarpaşa ve Sirkeci gar alanlarının ihalesine ilişkin
açıklaması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Kendisini bin ferli, çok hünerli olarak tanıtan AKPnin
yarattığı şanslı azınlığın
kusursuz örneklerinden birinden bahsedeceğim.
Biliyorsunuz, aslında kültürel bir miras olan
ama bazılarının sadece rant iştahını kabartan
Haydarpaşa ve Sirkeci Garı ihalesinden İBB bir şekilde
elenir. Hüseyin Avni Önder isimli gencimizin şirketi İBByi eleyerek
ihaleyi kapar, zira o bin ferli, çok hünerlidir yani o bizim bildiğimiz
Türkiye gerçekliğindeki 3,5 milyon genç işsizden biri değildir.
Önder, henüz üç yıl önce İBBde 3 bin lira maaşla
çalışan herhangi bir gençken Bilal Erdoğanın Yönetim
Kurulu Üyesi olduğu Okçular Vakfının Genel Müdürü olur, sonra 10
bin lira sermayeyle bir şirket kurar, 2 yaşında olan Hezarfen
adlı şirketiyle gar ihalesine katılır ve ihalede
İBBnin tam 3 katı teklif sunar, dahası şirketinin
sermayesini on günde tam 100 katına çıkartıp 1 milyon liraya
yükseltir.
Önderin takdire şayan bu hikâyesini ve
hülyalarını bir kenarda keselim ve fersiz, hünersiz 16 milyonun
mesajıyla sözümüzü bitirelim: Haydarpaşa halkındır, saray
eşrafına peşkeş çekilemez. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
10.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
kamu kurumlarındaki engelli kadro sayısının yasal
zorunluluğun altında kaldığına, engelli öğretmen
atamalarının gerçekleştirilerek mağduriyetin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kamu kurumlarında engelli kadroları yasal
zorunluluk olan yüzde 3ü bırakın yüzde 2nin bile
altındadır. Hâlbuki toplumda engelli oranı yüzde 6dır.
Ben burada bana gelen bir iletiyi sizinle
paylaşmak istiyorum: Sayın vekilim, bizler uzun bir bekleyişin
yorgunuyuz, bırakmayın elimizi. Ötelenmekten, ihmal edilmekten
dolayı hastalıkları ilerleyen
arkadaşlarımızın çığlığını
duyun, bu yangına bir damla su olun. Başka da
sığınacak bir vicdan, güvenecek bir kapımız yok. Gayri
ümidimiz bir sizde, anlıyor musunuz? Sadece 1.200 engelli öğretmeni
mi sığdıramadılar mı okullara? Gittiğimiz her
kapıdan geri çevrildik. Kanser tedavisi gören
arkadaşlarımız neden başkasına muhtaç olsun ya da
tedavisiyle ilgileneceğine neden atama mücadelesi versin?
Engelli Öğretmen Atama Platformu Temsilcisi
Eylül Güneş.
Engelli memur atamalarında bütçe
kısıtı yok, öğretmen ihtiyacı da var; bunu hemen
gerçekleştirelim ve artık bu yarayı bir kapatalım
istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
11.- Gaziantep Milletvekili Bayram
Yılmazkayanın, her 3 gençten 1inin işsiz olduğuna,
Hükûmetin ekonomiyi, işsizliği düzeltmeye dönük
adımının olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Genç işsizlik almış
başını gidiyor, yüreğimiz kan ağlıyor. Türkiye
genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı
2019 yılı Temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine
göre 4 milyon 596 bin kişiye ulaşmıştır. Genelde
işsizlik oranı yüzde 13,9 seviyesinde gerçekleşti. Genç nüfusta
işsizlik oranının yüzde 27 olması 3 gençten 1nin
işsiz olduğunu gösteriyor. Özellikle Gaziantep ilinde iş
olanağı azalmış, işsiz sayısı
artmıştır; yanımıza gelen genç işsizlerimizi
görünce yüreğimiz kan ağlıyor.
Hükûmet olarak bu kötü ekonomiyi,
işsizliği düzeltmeye yönelik bir adımınız yok;
yetmezmiş gibi 2018 yılından bugüne kadar elektriğe ve
doğal gaza ardı ardına yapılan zamlarla yüzde 80in üzerinde
artış gerçekleşti. Yaşam şartları için 100 lira
fatura ödeyen bir vatandaş, şimdi 182 lira ödüyor. Vatandaş
işsizlik yüzünden evine ekmek götüremiyor, yaşayamıyor siz ise
bütçe açığı için zamlar ile vergileri artırarak
vatandaşı daha çok açlığa ve yokluğa mahkûm ediyorsunuz.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Kahramanmaraş ilinin, ilçelerinin ve
mahallelerinin daha yaşanılabilir hâle getirilebilmesi için
çalışmalar yapıldığına, Kahramanmaraş ilinin
ev sahipliğini yaptığı 6. Kitap ve Kültür
Fuarının kültür hayatına katkı yapmasını niyaz
ettiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dün, gün boyu Sayın Çevre ve Şehircilik
Bakanımız ve TOKİ Başkanımızla Kahramanmaraşımızdaydık.
İlimizin, ilçelerimizin ve mahallelerimizin daha yaşanılır
hâle getirilebilmesi, bir kısım sorun alanlarının yerinde
görülmesi ve yapılması gereken çalışmalarla ilgili
Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz, ilçe belediye
başkanlarımız, Ticaret ve Sanayi Odamızla, ilgili bütün
tarafların katılımıyla toplantılar, incelemeler ve
etkinlikler gerçekleştirdik. Faaliyetlerin ilimizin daha da
gelişmesine vesile olmasını diliyorum.
Ayrıca, bugünlerde
Kahramanmaraşımız 6. Kitap ve Kültür Fuarına ev
sahipliği yapmaktadır. 250 yayınevi, bir o kadar yazar ve birçok
kitapseverin katılımı ve hemşehrilerimizin yoğun ilgi
ve alakasıyla fuarımız devam etmektedir.
Bu fuarımızın da daha öncekilerde
olduğu gibi, şiir, kültür ve edebiyatın başkenti olarak bilinen
Kahramanmaraşımızın kültür ve irfan hayatına
katkı ve etki yapmasını niyaz ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
13.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Suriyede akan Müslüman kanını durdurmak için
çırpınan adam gibi adama, vatanını canı pahasına
savunan yiğitlere selam yolladığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) Selam
olsun Suriyede zulmü, göz yaşını, akan Müslüman
kanını durdurmak için çırpınan adam adam gibi adama!
Selam olsun dişe diş, kana kan diyerek
vatanını canı pahasına savunmak, siyonistlerin
arzımevud hayaline son vermek için Suriyeye giren yiğitlere!
Helal olsun Söz konusu vatansa gerisi
teferruattır. diyen Gazi Meclisimizin saygıdeğer
milletvekillerine!
Selam olsun tanka karşı dimdik duranlara!
Selam olsun bu yiğitleri doğuran, eli
öpülesi analara!
Yazıklar olsun vatan haini, kanı
bozuklara!
Selam olsun Gazi Meclisin 4 değerli partisine!
Selam olsun Çanakkale ruhunu yaşatanlara!
Selam olsun ölüme meydan okuyan tüm yiğitlere!
Selam olsun darbeye karşı darbe yapan
cengaverlere!
Yazıklar olsun özgürlüğümüze kasteden
alçaklara!
Selam olsun kefenim sırtımda diyerek yola
koyulanlara!
Selam olsun gövdesini kurşuna siper edenlere!
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan, buyurun.
14.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, elektronik sigara tuzağına dikkat çekmek
istediğine ve ülkemizde obezitenin en önemli sağlık sorunu
hâline geldiğine ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, elektronik sigara tuzağına dikkat çekmek istiyorum.
Elektronik sigara, nikotin ve aromatik buhar
vermektedir. Bağımlılık yapan ve zararlı olan madde
nikotindir. 250 farklı elektronik sigara markası vardır ve
internet üzerinden satış yapmaktadırlar. Elektronik
sigaranın ithalatı ve kullanımı yasaklanmalıdır.
Diğer bir konu: Ülkemizde obezite en önemli
sağlık sorunu hâline gelmiştir. Çocuklarımızda da
obezite artmaktadır. Çocuklarımızı
sağlıksız, yüksek kalorili, aşırı şekerli ve
yağlı gıdalardan korumalıyız. Aileler ve okul bu
konuda çok önemlidir. Okullarda bu amaçla başlatılması planlanan
okul gıdası uygulaması ertelenmiştir, hemen uygulama
başlatılmalıdır. Sağlık ticarete kurban
edilmemelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Taşkın
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 19 Ekim Bosna-Hersekin ilk Cumhurbaşkanı
Aliya İzzetbegoviçin vefatının 16ncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz cumartesi günü yakın tarihin en
önemli şahsiyetlerinden birinin, bilge lider, Bosna Hersek ilk
Cumhurbaşkanı, büyük mücadele ve fikir adamı merhum Aliya
İzzetbegoviçin vefatının 16ncı yıl dönümüydü. Bu
vesileyle, kardeş Bosna Hersek halkına yaptığı
liderlik ve hizmetlerle gönüllerde ayrı bir yere sahip olan merhum
Aliyaya Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. 20nci yüzyılın en
önemli Müslüman liderlerinden biri olan Aliya İzzetbegoviçin
Bosna-Hersekin bağımsızlığı için
canını ortaya koyarak verdiği mücadelesi asla unutulmadı.
Bilge lider Aliyanın Bosnalı Müslümanların mücadelesine
yaptığı liderlik Boşnakları maruz kaldıkları
soykırıma rağmen mücadele için ayakta tutmuş,
Avrupanın en önemli İslam toplumunun varlığını
sürdürmesini sağlamıştır diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, söz talep eden grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Türkkan...
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Uşak ilinde evde çıkan yangın nedeniyle dumandan zehirlenerek
hayatını kaybeden aynı aileden 3ü çocuk, 4 kişiye
Allahtan rahmet dilediğine, Barış Pınarı
Harekâtına yönelik ABDyle varılan mutabakat ile Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putinle yapılan Soçi Mutabakatının
İYİ PARTİ olarak takipçisi olduklarına, harekâtın
siyasi sonuçlarının da düşünülmesi, Suriyedeki iktidar gücüyle
diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gerektiğine,
Esadsız bir Suriye gerçekleştirilemediğine göre bu kadar
paranın neden harcandığını, bu kadar şehidin niye
verildiğini ve bu kadar mültecinin neden ülkemize
alındığını öğrenmek istediğine, 23 Ekim Van
Erciş depreminin meydana gelişinin 8inci yıl dönümüne ve 23
Ekim Macar Millî Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün acı bir haber aldık. Uşakta
bir evde çıkan yangında dumandan zehirlenen aynı aileden 3'ü
çocuk, 4 kişi hayatını kaybetmiş; 1 kişi de hastaneye
kaldırılarak tedavi altına alınmış.
Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralı kardeşimize de acil şifalar diliyorum.
Daha önce Amerika Birleşik Devletleriyle
yapılan anlaşmayı, sonra da dün akşamki Soçi
Mutabakatını İYİ PARTİ olarak yakından takip
ediyoruz. Soçi Mutabakatına göre, Türkiye, aslında Suriye sınırında
Tel Abyad ile Rasulayn arasında 120 kilometre genişliğinde, 32 kilometre
derinliğindeki güvenli bölge için dün Rusya Federasyonu Başkanı
Putinle de görüşüp bir anlaşma sağlamış. Rusya resmî
pozisyon olarak sınırın tümünün Suriye rejimi tarafından
korunmasını savunuyordu daha önce. Dünkü mutabakatla, Türkiyenin
kontrolündeki güvenli bölgenin belli bir süre için devamını kabul
ederek bu tutumunda şimdilik geri adım atmış olarak
görünüyor.
Daha önce Barış Pınarı
Harekâtı bilgilendirmesi görüşülürken Bursa Milletvekilimiz Ahmet
Kamil Erozan da açıklamıştı, İYİ PARTİ Grubu
olarak bu görüşlerimizin arkasındayız. Her harekâtın siyasi
sonuçlarının da düşünülmesi gerekiyor. Her operasyon sonunda
maalesef kabullenmek durumunda olacağınız başka siyasi
gerçekler de olacaktır. Suriyede ihtiyaç olan hızlı,
kapsamlı, kalıcı bir çözüm olmalıdır. Suriyenin
egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve siyasal birliğine saygı
gösterilecek, Anayasa Komisyonundan çıkacak sonuçlar ve ardından
yapılacak demokratik seçimler ve Suriye halkının özgür
iradesiyle iktidara gelecek yönetimle samimi, yapıcı, iyi
komşuluk ilişkileri geliştirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu ara dönemde Suriyedeki
iktidar gücüyle her türlü hamaseti bırakarak herhangi bir ön şart
ileri sürmeden diplomatik ilişkiler yeniden tesis edilmeli, gündemdeki
acil konular için aralıksız bir diyalog kurulması imkânları
yaratılmalıdır. Hiçbir ülkenin içişlerine
karışılmayarak Suriyenin özelinde her türlü terörist grupla
mücadele konusunda hem Adana Mutabakatı hem de 21 Aralık 2011de imzalanan
Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği
Anlaşmasının ardından koşulsuz bir iş
birliği geliştirilmelidir.
Suriyeyle ilgili operasyon
başladığında, daha önce de belirtmiştik, Suriye
meselesi ilk Türkiyenin gündemine geldiğinde Hükûmetin, o dönemki
Başbakan ve Dışişleri Bakanının bir kanaati
vardı: Esadsız bir Suriye. Bugün bütün başımıza
gelenlerin tamamının temelinde yatan Esadsız bir Suriye
hedefiydi. O günden bugüne ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Milyonlarca mülteciyi
kabul etmek zorunda kaldık. 40 milyar doların üzerinde para
harcadık. Yüzlerce şehit verdik. Geldiğimiz noktada Esad gitti
mi? Hayır, Esad yerinde duruyor. Bir de güçlenerek yerinde duruyor. Peki,
biz bu kadar parayı niye harcadık? Bu kadar şehidi niye verdik?
Bu kadar mülteciyi niye aldık? sorusunu sormadan edemeyeceğim?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sekiz yıl önce bugün meydana gelen Van Erciş
merkezli depremde ne yazık ki 644 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 1.966 vatandaşımız da
yaralanmıştı. Hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Böyle acıların bir daha
yaşanmaması için gerekli tedbirler ne kadar alındı, ne
kadar alınıyor? Her zaman söylediğimiz gibi, Hükûmet bu konuya
önemle eğilmelidir. Beklenen büyük İstanbul depremini hiç
aklımızdan çıkarmadan, bir an önce tedbir almak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Toparlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hükûmet, Haydarpaşa
ihalesine verdiği önem ve ciddiyeti deprem tedbirleri için de göstermeli,
bir an evvel gerekli adımlar atılmalıdır.
23 Ekim Macaristan ulusal bayramını
kutluyorum. Atillanın torunlarına Turan dolusu selam gönderiyorum
buradan. Bu vesileyle, özellikle PKK/YPGye karşı
başlattığımız Barış Pınarı
Harekâtına verdiği destek için hem Macaristan Hükûmetine hem de
Macar halkına tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tarihten gelen
Türk-Macar kardeşliği ve iş birliğinin ebediyen devam
etmesini tüm kalbimle temenni ediyorum.
Bütün heyeti ve milletvekillerimizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bülbül
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
23 Ekim Van-Erciş depremi ile 9 Kasım Van-Edremit depreminin 8inci
seneidevriyesinde hayatını kaybeden vatandaşlar ile İran
sınırından yapılan roketatarlı saldırıda
yaralanarak şehit olan er Zekeriya Altunoka Allahtan rahmet
dilediğine, depremin değil binaların ölüme neden olduğu
gerçeğinden hareketle tedbirlerin alınması gerektiğine, doğu
sınırlarımızdan ülkemize yönelen
saldırıların dikkat çekici olduğuna, Türkiyenin terörle
mücadelede başarısını sadece sahada teröristlerle
mücadelede değil, terör örgütüne katılımı sağlayacak
sosyal ortamların ve sebeplerin bertaraf edilmesinde de ortaya koyduğuna,
Diyarbakır HPD il binası önünde zorla terör örgütü mensubu
yapılan çocuklarının geri dönüşünü bekleyen annelerin
sonuna kadar yanında olduklarına ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan tam sekiz yıl önce, 23 Ekim 2011 tarihinde Van
Erciş merkezli, 9 Kasım 2011 tarihinde de Van Edremit merkezli
depremler meydana gelmiştir. Arka arkaya gelen Van depremlerinde 644
vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1.966
vatandaşımız yaralanmış, 252
vatandaşımız ise enkazdan sağ
kurtarılmıştır. Van depremlerinin seneidevriyesinde,
hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha
Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyoruz.
Depremin değil, binaların ölüme neden
olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Özellikle olası İstanbul
depremiyle ilgili olarak yapılan risk değerlendirmeleri, toplumda ve
özellikle bölgede yaşayan vatandaşlarımızda ciddi
tedirginlik uyandırmaktadır. Bugüne kadar deprem ve doğal
afetlerle ilgili alınan tedbirleri önemsiyor ve değerli buluyoruz.
Bununla birlikte, riskli yapılardan güvenli yapılara geçişle
ilgili olarak kentsel dönüşüm faaliyetleri de dâhil olmak üzere,
alınması gereken tedbirlerin hiç zaman kaybetmeden gerçekleşmesi
ortak dileğimizdir.
Sayın Başkan, iki gün önce İran
sınırından yapılan roketatarlı saldırıda
yaralanan evli ve 2 çocuk babası er Zekeriya Altunok kardeşimiz
şehit olmuştur. Aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli
ailesine ve milletimize sabırlar niyaz ederken son dönemde özellikle
İran sınırı üzerinden, doğu
sınırlarımızdan ülkemize yönelen saldırıların
çok manidar olduğunun, dikkat çekici olduğunun da altını
çizmek istiyoruz.
Son dönemde terörle mücadelede çok ciddi neticeler
elde edilmiştir. Terör örgütü PKKyla, FETÖyle mücadelede devletimiz
kararlı ve etkin bir mücadele içerisindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Terörle
mücadelede artık terörün bataklığına girme ve
bataklığı kurutma şeklinde ifade edilen ve savunmadan,
direkt saldırarak terörü olduğu yerde bitirme noktasında ortaya
konulan terörle mücadele konsepti başarılı olmuş ve çok
ciddi neticeler vermiştir. Bu, sadece mevcut terör örgütü
mensuplarına karşı yürütülen mücadelede değil, terör
örgütüne yapılan katılımlarda da etkisini göstermiştir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun açıklamalarına
göre, yıllık 5 binli rakamlarla geçmişte ifade edilen terör
örgütüne katılım sayısı, 2018 yılında 136
kişi, 2019 yılında bu tarihe kadar da 101 kişiyle
sınırlı kalmıştır. Bu rakamlar, Türkiyenin
terörle mücadelesinde sadece sahada teröristle mücadele ederken değil,
terör örgütüne katılımı sağlayacak sosyal ortamların
ve ortaya çıkan sebeplerin bertaraf edilmesine yönelik olarak da
başarısını ortaya koymaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu konuda,
Diyarbakırda HPD il binası önünde, kaçırılan ve dağa
çıkarılan, zorla terör örgütüne mensup yapılan
çocuklarının geri dönüşünü temin etmek için bekleyen
Diyarbakırdaki annelere de burada atıfta bulunmak gerektiği
kanaatindeyim. Onların bekleyişi, onların bu konudaki talepleri
son derece haklıdır ve bu zamana kadar terörle mücadele sürecinde
Türkiye adına ortaya konulan çok önemli bir tablodur. Bunu biz çok
kıymetli görüyoruz ve orada bulunan annelerin sonuna kadar yanında
olduğumuzu ve mücadelelerine destek olduğumuzu ifade etmek istiyor,
saygılar sunuyoruz.
BAŞKAN Sayın Barut, bir mazeretiniz
vardı galiba, buyurun.
18.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, ekonomik ve
siyasi krizle birlikte bitme noktasına gelen besi yetiştiricilerimize
çare üretilmesi, ithalata dayalı tarım politikalarının terk
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan,
iktidarın kabul etmediği ancak hepimizin canını çok yakan
ekonomik ve siyasi kriz, her alanda olduğu gibi besicilerimizi de
perişan etmiş durumda. Besicilerin en büyük girdileri arasındaki
yem fiyatlarında fahiş artış besiciliği bitirme
noktasına getirmiş durumda. 2016 yılında 1 kilogram karkas
etle 1 torba yem alan üreticiler, bu sene 3 kilogram karkas etle 1 torba yem
alabildiklerini, ahırda besledikleri 4 hayvandan 2sinin sadece yem
maliyetlerini karşılayabildiğini, üstelik diğer maliyetleri
hesaba bile katmadıklarını söylüyor. Açıkça görüldüğü
üzere et ve süt para etmezken, besiciliğe gereken destek verilmezken,
artan maliyetler herkesi canından bezdirmişken, ithalata dayalı
sistem sürerken yetiştiricilerimiz ne yapsın? Maalesef
yanlış politikalar sonucu besicilik Türkiyede can çekişir hâle
geldi. Acilen besicilerin feryadına çözüm bulunmalı, artan maliyetler
karşısında yetiştiricilerimize çare üretilmeli, ithalata
dayalı tarım politikaları terk edilmelidir diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
19.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
Mersinlilerin en büyük beklentisinin hem bölge ekonomisi hem de şehirler
arası trafiğin rahatlamasını sağlayacak
Çeşmeli-Taşucu Otoyolunun hizmete açılması olduğuna
ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Çeşmeli-Taşucu otoyolu, bölge
trafiğini rahatlatacak, sahil yolundaki aşırı trafik
nedeniyle meydana gelen ölümlü kazaları engelleyecek ve bölge ekonomisine
olumlu katkılar sunacak bir proje olması bakımından son
derece hayati bir öneme sahiptir. Hem bölge ekonomisi açısından hem
de şehirler arası trafiğin rahatlatılması
bakımından bölgemiz için olmazsa olmaz bir proje olan
Çeşmeli-Taşucu otoyolunun bir an önce yapılarak hizmete
açılması Mersinlilerin en büyük beklentisidir.
Ne yazık ki bugüne kadar istenilen
çalışmalar ortaya koyulamamıştır. Hükûmetimiz bölge
için mühim olan bu projenin hayata geçirilmesi için gereken adımları
atmalı ve Çeşmeli-Taşucu otoyolu bölge halkının
hizmetine açılmalıdır.
Hemşehrilerimizin bu haklı beklentisi
mutlak surette karşılanmalı, süreç geciktirilmemelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Dursun Bey, buyurun.
20.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
İran sınırından yapılan roketatarlı
saldırıda yaralanarak şehit olan er Zekeriya Altunoka Allahtan
rahmet dilediğine ve KHK mağduru vatan evlatlarının
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
20 Ekim 2019 tarihinde Ağrı
Doğubayazıtta PKKlı teröristler tarafından düzenlenen
saldırıda ağır yaralanan ve
kaldırıldığı hastanede şehit olan er Zekeriya
Altunoku bugün Kayseride toprağa vermenin derin üzüntüsünü
yaşıyoruz. Kendisine Allahtan rahmet, ailesine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Bundan daha üzücü olansa 2 çocuk babası bu
şehidimiz 24 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan KHKyle polis
memurluğu görevinden, terörist olduğu gerekçesiyle ihraç edildi ve on
altı ay cezaevinde kaldı. Bu evladımız gibi binlerce KHK mağduru
vatan evladı var. Öncelikle şuna karar vermemiz lazım: KHKliler
terörist ise neden askere alınıyor, askere alınacak durumdalar
ise neden hâlâ terörist muamelesi görüyorlar? Yaşarken terörist ilan edip
KHKli diye eşine İŞKURdan bile iş vermediğimiz bu
şehidimizin, şimdi zorunlu olarak, eşine maaş bağlayıp
2 yakınına da iş vermek zorundayız. Bu çelişki
nasıl ortadan kaldırılacak? Bu, Meclisin görevleri arasında
değil mi diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, söz
talepleriniz oluyor, onu karşılamak durumundayız tabii. Fakat
grup başkan vekillerini bekleterek söz veriyorum, dolayısıyla
talepleri de zamanlamayı yaparak değerlendirirseniz sevinirim.
Buyurun Sayın Özel.
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İran
sınırından yapılan roketatarlı saldırıda
yaralanarak şehit olan er Zekeriya Altunok ile tüm şehitlerimize
Allahtan rahmet dilediğine, 23 Ekim Van-Erciş depreminin 8inci
yıl dönümüne, deprem kuşağında olmamıza rağmen
alınacak önlemler konusunda yeterli olunamadığına, mücadele
konusunda yerel yönetimler ile merkezî yönetimin koordinasyon içerisinde
üzerine düşeni yapması gerektiğine, 2020 yılı Merkezî
Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin Meclise sevk edildiğine, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun ABD Başkanı
Donald Trumpın mektubuyla ilgili sorularını Adalet ve Kalkınma
Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
yanıtlayıncaya kadar tekrar etmeye devam edeceklerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kayserideki son şehidimizi ve onunla birlikte
hem bu operasyonda hem de bugüne kadar verdiğimiz tüm şehitlerimizi
rahmetle, minnetle bir kez daha anarak sözlerime başlamak isterim.
23 Ekim 2011
2011 yılında meydana gelen
Van depreminin yıl dönümü. 604 yurttaşımız o gün
yaşamını yitirmişti, 4.152 yurttaşımız
yaralanmıştı 7,2 büyüklüğündeki depremde. O dönemde tüm
Türkiye yaraların bir an önce sarılması noktasında seferber
oldu. Yaraları sarma noktasında tüm yurttaşlarımız,
kamu kurumlarımız üzerine düşeni yerine getiriyorlar ama bir
deprem kuşağında olmamız ve tarihimizde ciddi depremler
atlatmış olmamıza rağmen deprem öncesinde alınacak
önlemler noktasında yeterli olmadığımız da ortada.
İstanbul gibi ülkemizin en büyük metropolünü büyük bir depremin
beklediğini hepimiz biliyoruz. Bu noktada yerel yönetimlerin ve merkezî
yönetimin üzerine düşenleri koordinasyon içinde ve birlikte yapmaları
gerekiyor. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanımız Ekrem İmamoğlunun aldığı
inisiyatifi önemsiyoruz ve bu depreme karşı, Ekrem
İmamoğlunun Ankaraya uzattığı elin İstanbulda
yaşayan tüm yurttaşlarımızın geleceği ve
canları düşünülerek bir an önce tutulması gerektiğini
değerlendiriyoruz.
Bütçe Meclise sevk edildi ve dünyadaki
demokrasilerde kendi maaşını belirleyen tek adam bizim ülkemizi
yöneten tek adam ve kendisi 74.500 lira olan maaşını bu sene
81.250 lira olarak belirledi ve Meclise yolladı. Kendi maaşına
zam yapabilen tek adam işçiye, Ki ben de işçi olarak
başlamıştım. dediği süreçte 3 verdi. İtiraz
edene Allahın hakkı 3tür, neye itiraz ediyorsun? dediler ve
memura 4 verdi, Rabia yaptı. Kendisi, kendi maaşına, ne
Allahın hakkı 3ü ne millî selamı Rabiayı uygun görmedi,
tam yüzde 9 zam yaptı. Zammın karşılığı
6.750 lira, 3 asgari ücret. Aldığı maaş 40 asgari ücret.
Maaş ne memur maaş katsayısına tabi ne asgari ücrete
endeksli. Kendisi yüzde 9 olarak belirledi ve buna karşı, emekli
olanın aldığı maaştan ilk önce ev kirası
verdiğini, doğal gaz, elektrik, su ödediğini ve mutfak
giderlerini karşıladığını; oysaki Atatürkün
vasiyetine rağmen, oraya yapılmış olan sarayda ne maaş
ödendiğini ne yemek giderlerine
katılındığını; elektrik, su, doğal
gazın da maaşını eline alamadan vergisi kesilen gariban
asgari ücretliden, memurdan kesilen vergilerle ödendiğinin de
altını çizmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konuyu bir kez daha
vatandaşlarımıza şikâyet ediyoruz.
Dün çeşitli vesilelerle gündeme geldi
Trumpın hadsiz mektubu. AK PARTİ Grubunca Yırttık,
attık. dediler. Bütün diplomatlardan bütün gruplara telefon
yağıyor. Mektubu yırtıp attığınızı
muhatabınız bilmiyorsa mektubu kabul ettiniz demektir. İade
edeceksiniz, kabul etmeyeceksiniz, dokuz gün susup yutup ortaya
çıkınca Atmıştık. da Sepetteydi. de Günü gelince
sepetten alıp bir cevap veririz. de demeyeceksiniz.
Sayın Genel Başkanımızın
Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanına mektupla ilgili,
yanıtlaması talebiyle soruları var.
1) Hiçbir şekilde diplomatik teamüllere
uymayan ve hakaret dolu ifadeler içeren bu mektubu Bu üslup kabul edilemez.
diyerek neden iade etmediniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2) Okuduğunuzda bu
ifadeleri nasıl hazmettiniz? Neden; hangi korku, endişe ve ruh
hâliyle bu mektubu kabul ettiniz?
3) Hakaretler içeren mektubu anında iade
etmediğiniz gibi, kamuoyundan gizlediniz. Neden?
4) Bu mektubu Amerikalılar kamuoyuna
duyurmasaydı üstünü örtecek, sessiz mi kalacaktınız? Neden?
5) Hakaretler içeren mektubun üstünü artık
örtemeyeceğinize göre milletin onurunu nasıl kurtaracak, bu
yakışıksız üsluba Türkiye ve Amerika Birleşik
Devletleri arşivine girecek şekilde nasıl bir cevap
vereceksiniz? Ne zaman?
6) Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini
korumak Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının anayasal
görevidir. 82 milyonun huzurunda ettiğiniz yemini hatırlıyor
musunuz?
7) Ettiğiniz yeminde bahsi geçen namus ve
şeref kavramları sizin için neyi ifade etmektedir?
Genel Başkanımızın bu 7 sorusunu
bu mektuba bir cevap verilene, bu 7 soruya bir cevap verilene kadar tekrar
etmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
22.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, 23 Ekim Van depreminin 8inci yıl dönümü
vesilesiyle hayatını yitiren vatandaşlara Cenab-ı Haktan
rahmet dilediğine, Suriyede yaşanılan sorunun tüm dünyanın
sorunu olduğuna, Barış Pınarı Harekâtıyla
Suriyenin kuzeyinde yuvalanan terör örgütünü bölgeden temizlemek isteyen
Türkiyenin güvenli bölge oluşturulabilmesi için ABDden sonra Rusyayla
da mutabakata varılarak hem masada hem de diplomatik olarak zafer elde
ettiğine, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun 7 sorusuna değil 700 soruya cevap
olabilecek nitelikte dokuz gün süren harekâtla cevap verildiğine, elde
edilen başarının millet ile devletin ortak
başarısı olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Malumunuz, bugün Van depreminin 8inci yıl
dönümü. Bu münasebetle, Van depreminde hayatını yitiren bütün
vatandaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet ve mağfiret
diliyorum, yaralılara da geçmiş olsun deyip acil şifalar
diliyorum. Cenab-ı Hak bu tür felaketlerden hem Vanımızı
hem 81 vilayetimizi, ülkemizi muhafaza buyursun diye dileklerimizi ifade
ediyorum.
Tabii, şunu da belirtmek lazım ki: Hemen
akabinde Hükûmetimiz Vanı muazzam bir şekilde, çok kısa bir
sürede ayağa kaldırmış, yeniden ihya ve inşa
etmiştir. Türkiyenin gücü vatandaşıyla buluşmuş ve o
konuda insanlarımız da konutlarında huzurlu bir şekilde
yaşamlarına devam etmişlerdir.
Evet, basitlik içindeki gündem
saptırmalarına yol vermeden, ona tevessül etmeden bu harekâtla ilgili
de birkaç hususa temasta bulunmak istiyorum. Harekât sonrası Amerika
Birleşik Devletleriyle yapılan anlaşmadan ve kazanımlardan
sonra Soçide Rusyayla yapılan görüşmeler neticesinde varılan
anlaşmayla tüm terör unsurları kalıcı olarak bölgemizden
uzaklaştırılarak Suriyenin toprak bütünlüğü ve bölgenin
istikrarına kavuşması sağlanacak ve bu şekilde
Suriyeli kardeşlerimiz inşallah Türkiyenin tezi olan güvenli bölgeye
yerleştirilecek.
Suriyede yaşanan durum sadece Suriyenin ya da
sınır komşusu olarak Türkiyenin sorunu değildir, bölgede
bir terör sorunu vardır ve bu sorun tüm dünyanın da sorunudur. Süreç
içerisinde uluslararası camiaya yaptığımız çağrılara
karşılık vermeyenler bu sorunu çözmeyi bırakın,
büyütmek için ellerinden geleni yaptılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ancak Türkiye kendisinin ve bölgesinin
sorunlarını çözüme kavuşturma noktasında net ve
kararlı bir tutum gösterdi ve etkili bir sonuç elde etti. Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiyenin
gösterdiği net duruş aleyhimize yürütülen tüm fiziki
oluşumları ve kara propagandaları yerle bir etmiştir. Kahraman
Mehmetçikimizle sahada elde edilen üstün başarı masada elde edilen
diplomatik başarıyla taçlandırılmıştır.
Âdeta Ziya Paşanın Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir./Tekdir
ile uslanmayanın hakkı kötektir. beyitleri uluslararası
diplomaside kanaviçe gibi örülmüş ve Yahya Kemalin kahraman ordumuza
ithafen yazdığı şiirde ifade ettiği gibi Şu
kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. / Senin uğrunda ölen ordu
budur ya Rabbi/ Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyet namın/ Galip et, çünkü
bu son ordusudur İslamın. dizeleri hayata geçmiş ve hakikaten
hem Amerikayla hem Rusyayla masada da diplomatik olarak bu zafer elde
edilmiştir. Mektupla ilgili dün biz nasıl bir süreç izlendiğini
görsel olarak da burada ifade ettik. Mektup keenlemyekûndur ve dürülüp çöp
sepetine atılmıştır. Sahada, dokuz gün süren harekâtla, 7
soruya değil, 700 soruya cevap gelecek nitelikte etkili bir şekilde
bombayla, İHAyla, SİHAyla cevap verilmiştir. Bundan daha güzel
cevap olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum efendim.
Bununla beraber, işte, bu sahada ve masada elde
edilen büyük başarı milletçe ve devletçe hepimizin ortak
başarısıdır. Bu zaferden dolayı sevincimizi,
gururumuzu hep beraber ortaya koymak durumundayız. Bu zafere etkili liderlik
yapan Sayın Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza,
diplomatlarımıza, değerli komutanlarımıza, kahraman
Mehmetçikimize, yüce Meclisimize, aziz ve asil milletimize gerçekten gönülden
teşekkür ediyorum ve her birine Size selam olsun, size selam olsun, size
selam olsun. diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meselede çok bariz iki
sıkıntı var. Sıkıntının bir tanesi,
partinizin Genel Başkanı dışında o makam ve mevkide
bulunmuş hiç kimse Türkiye Cumhuriyetine kendi şahsı üzerinden
yapılan böyle bir hakareti bugüne kadar hazmetmedi. Fahrettin Altun ile
kendisinden başka şahitliğinin olmadığı
diplomatik bir cevap verme yöntemi yoktur. O mektubun çöp sepetine
atıldığını o gün Böyle bir mektup geldi, yeri
burasıdır. diye İletişim Başkanınız
paylaşsaydı başka bir Türkiye, başka bir dünya vardı.
O mektubu ye, yut, dokuz gün sus, Amerika paylaşınca Biz o mektubu
böyle atmıştık
Onu da Akbaşoğlundan dün burada
gördük.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Özgür Bey, Recep
Akdağın günahı ne, ona attı mektubu ya? Onun günahı
ne?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu gerçekten, dış
politikada nasıl bir acziyet içinde olunduğunun itirafından
başka bir şey değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi, 82 milyonun Anayasaya sadakatle bağlandığı
ve vatandaşlık haklarının, yükümlülüklerinin olduğu
ciddi bir ülkede yaşıyoruz. Oradaki askerin kendi inancı
üzerinden motivasyonuna, bunu dile getirmesine kimsenin söyleyecek bir
şeyi yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti, 82 milyonun içinde asker
yükümlülüğü olan, savaşa giden, Kıbrıs Barış
Harekâtına katılan dünya kadar gayrimüslimin de vatandaşı
olduğu bir ülkedir. O yüzden, oradaki asker inancı üzerinden kendi
motivasyonunu dile getirir, buna kimsenin söyleyecek sözü olmaz. Orduyu o
şekilde tanımlayan, gören insanlar olabilir, değerlendirmelerine
saygı gösterilir ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin Büyük Millet
Meclisinde, dünya kadar gayrimüslim vatandaşın da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
vatandaşlığı varken ve onlar aslanlar gibi bugüne kadar
zorunlu askerlikte de hepimiz gibi askerlik yükümlülüklerini yerine
getirmiş, günü gelmiş gazi olmuş, günü gelmiş şehit
düşmüşken bu tip tanımlamaların -Millî birlik için
yapıyoruz. derken- millî birliği başka bir yerden de
zedelemekte olduğuna dikkat çekmek ve dile dikkat edilmesini ifade etmek
de benim görevim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cevap hakkı doğurmadan
değerlendirme yaparsak iyi olur.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
bağlamından kopuk değerlendirmelerinin
cevaplandırılmasını gerek görmediğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tamamen bağlamından kopuk bu
değerlendirmenin herhangi bir cevapla
cevaplandırılmasını gerekli görmüyorum.
Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Türk milletine ihanet edenin iflah olamayacağına
ve 82 milyon vatandaşın birlik ve beraberlik içinde olduğuna
ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, bugün
Türkiyede bir süreçle karşı karşıyayız, hepimiz
şahitlik ediyoruz. Uzun yıllardır ben de siyasetin içerisindeyim
ve bölgeyi de tanıyan bir arkadaşınız olarak söyleyeyim:
Türk milletine ihanet eden zaten iflah olmaz, o belli çünkü şefkati,
merhameti adaleti bilen bu millete, adaletin insanlık ailesine intikaline
öncülük yapmış bu büyük millete ihanet asla sonuç almaz.
Bize yönelik, Türkiyeyi bölme noktasında irade
koyanların, bu milletin vergilerinden aylık alarak
Sırtımızı PYDye dayıyoruz. ifadelerinin
yapıldığı, Türk Silahlı Kuvvetlerini PKKnın
tükürükleriyle boğarız. ifadelerinin zaman zaman Meclisimizde de
tekrarlandığı bir sürece hep birlikte şahitlik yaptık
fakat bugün takip ediyoruz, bu iradeyi ön plana çıkaran PKK/PYDnin yani
bizim ülkemizi bölme noktasında irade koyup devlet kurma iddiasında
olanların ne kadar kahpe olduğunu görüyoruz. Devletin Amerikalıların
desteğiyle, Rusların desteğiyle, onlara şaklabanlık
yapılarak kurulamayacağına, stabilize yolların altına
bombalar koyarak Türk askerini şehit eden, arkasından sinsice yaklaşıp
mermi sıkan, dünyanın en modern silahlarını
bırakıp kaçanların kahpeliklerine şahitlik yapıyoruz.
Milletimiz büyüktür, 82 milyon vatandaşımız birlik ve beraberlik
içindedir. Bugün bu millete, gerçekten, milletimizin merhametine, sevgisine,
kardeşliğine kurşun sıkan bu alçaklara, bir daha,
Cenab-ı Allah, buralarda da konuşma fırsatı vermesin. (AK
PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2019
tarihinde Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral ve milletvekilleri
tarafından, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan
2018 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasında
ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir
fert gelirinin en düşük olduğu Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri
illerinin ekonomik sorunlarının araştırılması ve
fert gelirinin artırılması için gerekli önlemlerin tespit
edilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/10/2019
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral ve
milletvekilleri tarafından, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
açıklanan 2018 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasında ortalama yıllık eş değer
hane halkı kullanılabilir fert gelirinin en düşük olduğu
Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri illerinin ekonomik sorunlarının araştırılması
ve fert gelirinin arttırılması için gerekli önlemlerin tespit
edilmesi amacıyla 23/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
23/10/2019 Çarşamba günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
İbrahim Halil Orala söz veriyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; İYİ PARTİ grup önerisi olarak
getirilen Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri illerinin TÜİK verileri
bağlamında son ortaya çıkan ekonomik sorunlarının
çözümü üzerine verdiğimiz Meclis araştırması önergesinin gerekçesini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, bundan dokuz yıl önce
gerçekleşen Van Erciş depreminde hayatını kaybeden 644
vatandaşımıza yüce Allahtan rahmet diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu kürsüden
sizlere bir Ankara Milletvekili olmaktan öte Bitlisin, Ahlatın,
Muşun bir evladı olarak hitap etmek istiyorum. Başta bölge
milletvekilleri olmak üzere bütün milletvekillerimizin de sözlerime gönülden
katılacağını ümit ediyor ve buna inanıyorum. 4 il
saydım, bunlardan biri memleketim olan Bitlis, diğerleri ise Van,
Muş ve Hakkâridir. Bu illerimizdeki vatandaşlar dertlidir,
çaresizdir ve umutsuzdur. Dertlerinin başında güvenlik problemleri,
terör ve etnik temelli sorunlar geliyor gibi görünse de aslında bölgenin
Türkmen, Yörük, Kürt, Arap demeden ortak problemleri vardır. Bunlar:
Fakirlik, geri kalmışlık, işsizlik ve geçinememektir. Pek
çok Bitlisli, Muşlu, Vanlı hemşehrimizle hasbihâl ediyoruz.
Bölgenin vatandaşı geldiğinde ya iş soruyor, yardım
arıyor ya da var olan işlerini KHKlerle, FETÖ iftiralarıyla
nasıl kaybettiklerini anlatıyorlar.
Memleketim Ahlatta -hukuken
tartışmalı olsa da- devletimizi temsilen bir saray
yapılıyor ancak Ahlatlı sarayla birlikte fabrika istiyor,
yatırım bekliyor, işsizlikten, yoksulluktan kurtulmak istiyor,
istihdam bekliyor. Sadece saray yapmakla o şehre kıymet
verdiğimizi gösteremeyiz, gösteremezsiniz. Ahlat, ecdadımızdan
gördüğü değeri yeniden görmek istiyor.
Kıymetli milletvekilleri, geçtiğimiz
hafta, Genel Başkanım Sayın Merak Akşener Hanımefendi
ve parti kadrolarımızla birlikte Muşta İYİ
PARTİli olan belde belediyelerimizi ziyaret ettik. Muş halkı
Genel Başkanımızı ve İYİ PARTİ heyetini
bağrına bastı. Gördük ki Muş halkının derdi hiç
bitmiyor. Yoksulluk almış başını gitmiş.
Tarıma son derece elverişli ılıman bir iklimi olan,
ortasından Murat Nehrinin geçtiği o güzel ve verimli topraklarda
neredeyse sadece karpuz yetişebiliyor. Şeker fabrikalarının
satılması sonucunda pancar üretimi dibe vurmuş, tütüne getirilen
kota sebebiyle hem Bitlis hem de Muşta tütün üreticisi âdeta zincire
vurulmuş durumda. Bu cennet gibi topraklarda yoksulluk almış
başını gitmişse iktidar şapkasını önüne
koymalı ve düşünmelidir. Biz, İYİ PARTİ olarak
belediyelerimizle birlikte üstümüze düşen ne varsa yapmaya
hazırız.
Saygıdeğer milletvekilleri, TÜİK
tarafından 2018 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasının sonuçlarına göre ortalama
yıllık eş değer hane halkı kullanılabilir fert
gelirinin en düşük olduğu bölge, 10.965 TLyle Van, Muş, Bitlis,
Hakkâri illerimizin içinde olduğu bölge olmuştur.
Yine TÜİK verilerine göre, Van, Bitlis,
Muş ve Hakkâri illerimizi kapsayan bölgenin 2018 yılı
işsizlik oranının en yüksek 2nci sırada olduğu ve
yüzde 21,5 oranında gerçekleştiği öğrenilmiştir.
Eğer biz, bu bölgelerde terörü yok etmek, devletin
varlığını güçlendirmek, insanımıza refah
sağlamak istiyorsak Şeyh Edebalinin dediği gibi,
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. ilkesini bir slogan
olmaktan çıkarıp hizmetle hayata geçirmeliyiz.
Sayın milletvekilleri, burada bir önemli sonuç
da TÜİKin aynı verilerinde geçmişe doğru gittiğimizde
ortaya çıkmaktadır. Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri bölgesinin 2018
yılı itibarıyla diğer üç yıla göre daha düşük bir
konuma geldiği ve son sırada yer aldığı
görülmüştür. Burada biraz düşüşün olduğu görülmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, Anadolu
Ajansının bir araştırma hakkında servis ettiği
haber ve TÜİKin basın bülteni ise ayrı bir komedidir.
Araştırmadaki bütün olumlu yerler cımbızlanmış,
haber hâline getirilmiş, olumsuz hiçbir hususa ise
değinilmemiştir, bu bir sorumsuzluktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Yok. demekle fakirlik yok olmuyor arkadaş,
Yok. demekle işsizlik, fukaralık yok olmuyor. İktidar
partisine mensup bir milletvekili arkadaşımız açıklama
yapmış, demiş ki: Türkiye'de kriz yok, işsizlik yok;
iş beğenmeyenler var. Ben, bu söylemi asla kabul edemiyorum,
işsizlik verileri ortadadır, TÜİKin bugün
görüştüğümüz verileri ortadadır. Yine söylüyorum, Yok. demekle
ne fakirlik ne de işsizlik yok olmuyor.
Bu düşüncelerle, araştırma önergemize
olumlu oy vermenizi Bitlis, Van, Muş ve Hakkâri için oralardaki
vatandaşlarımızın adına sizlerden istirham ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Buluta söz veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ
PARTİ'nin araştırma önergesini önemli buluyoruz, kıymetli
buluyoruz. Sebebi de şu: Bizleri millet, devleti asil yapan, asil
kılan bazı değerler var. Bunların bir tanesi güvenlik,
diğeri, sağlık konusunda devletin yaptıkları,
barınma ama bunların dışında son dönemlerde özellikle
Türkiye için eşitlikten de daha önemlisi adalet yani adalet duygusunun tüm
vatandaşlar tarafından hissedilmesi. Buna hukuksal olarak da
bakabiliriz, ekonomik olarak da bakabiliriz, sosyal adalet olarak da
bakabiliriz. Tabii, bugünkü konu, bölgesel olarak bakıldığında,
Bitlis, Van, Hakkâri, Muşu ihtiva ediyor, özelde bu ama genele
baktığınızda, Türkiyede durum, adaletsizlik
açısından hemen hemen her yerde aynı şekilde. Size birkaç
rakam vereyim yine TÜİK verilerinin ışığında:
Örneğin Türkiyedeki en zengin kesimin geliri yüzde 47yi buluyor. Buna
bir servet olarak baktığınızda yüzde 58i buluyor yani 2002
yılında geliri en yüksek olan yüzde 1lik kesimin yüzde 38lik verisi
2018de yüzde 56ya yükselmiş durumda. Bu görüntüde ortaya çıkan
tablo şudur: Eğer yüzde 40lık bir kesimin geliri yüzde 17ye
düşmüş ise bu, nüfusun üçte 1inin yoksulluk içinde olduğunun da
temel göstergesidir.
Türkiyede, son yıllarda rakamlara
baktığınızda yükselen tüm değerler olumsuz tablonun
içerisindedir. Örneğin işsizlik bugün 7 milyon 364 bini
bulmuştur. Örneğin genç işsizlik, yakın zamanda
açıklanan veriyle yüzde 27yi bulmuştur. Örneğin kredi
kartındaki borçlu sayısı 3 milyon 610 bini bulmuştur. Tüm
bu verilerin hepsinde sizler bilgi sahibisiniz. Benim burada zamanımı
da iyi kullanarak söylemeye çalışacağım asıl şey,
bu Meclisin yeni döneminde Meclisin etkinliğini artırmak. O nedenle
sözlerime başlarken İYİ PARTİnin araştırma
önergesini kıymetli bulduğumu söyledim çünkü Türkiyede artık
bir Meclis hükûmeti yok, tek başına bir yönetim şekli var.
Tayyip Erdoğan yönetim şeklinde bize bir görev veriliyor;
milletvekillerine verilen bu görev de bölgesel farklılıkları,
yoksullukları, toplumun yaşadığı sorunları
açığa çıkartıp bunlara ilişkin bir çözüm bulmak. O
anlamda, yoksullukla mücadele için, bölgesel farklılıkların
ortadan kaldırılması için bu araştırma önergesine tüm
milletvekillerinin onay vermesini diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Bitlis Milletvekili Sayın Vahit Kilere söz veriyorum.
Buyurun Sayın Kiler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA VAHİT KİLER
(Bitlis) Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz;
İYİ PARTİ Grubu önerisi hakkında söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bugüne bakarsak değerlendirmeyi sadece
ekonomi üzerine yapabiliriz ama 2002 yılından öncesine bakarsak
Biz,
özellikle AK PARTİ iktidarları göreve geldiğimiz zaman sadece
ekonomik değil -adaletten bahsettik, Türkiyede adaletsiz
dağılımın olduğu bölgeler vardı; doğu ve
güneydoğu- sağlıkta adaletsiz dağılımın
olduğu, eğitimde adaletsiz dağılımın olduğu,
ulaştırmada ve işsizlik anlamında adaletsizliğin had
safhada olduğu bir yönetim vardı. Ama, elhamdülillah
Saydığım 4 sorun, bu adaletsiz dağılım sonucu 4
sorun olan bölgede, özellikle kendi şehrimden ben bahsetmek istiyorum.
Biraz evvel değerli İYİ PARTİ milletvekili Ahlata sadece
saray yapılmasın, farklı işler de yapılsın.
dediler; eyvallah. Biz, on yedi yıldır bölgeye, doğu ve
güneydoğuya her alanda yatırım da yapıyoruz.
Sağlıkta olmayan yatırımlar yapıldı. Sadece
Bitlisten örnek vereyim, değerli kardeşlerim, bakın: 2002
yılında göreve geldik. 350 bin nüfuslu Bitliste 4 ambulans
vardı, bugün 41 ambulansla hizmet veriyoruz. 350 bin nüfusa layık
görülen yatak sayısı toplamda 205; bugün 1.000 yatak
sayısına ulaşan, sağlık ordusuyla hizmet veren bir
Bitlis var, elhamdülillah. Yoğun bakım servisi sayısı
sıfır, bakınız, 350 bin nüfus ve yoğun bakım
servisi hiç yok, bugün 134 yataklı yoğun bakım servisiyle hizmet
veren bir sağlık sistemimiz var. Aynı şekilde, uzman hekim
sayısı 6 iken bugün 153, resmî rakamlarla veriyorum. 350 bin nüfusa
layık görülen doktor, hekim sayısı toplam 25 iken -değerli
kardeşlerim, bakınız, aramızda hekim kardeşlerimiz
var- bugün 483 hekim ordusuyla Bitlis ilinde hizmet veren bir sağlık
sistemimiz var.
Aynı şekilde, diş ünitesi 4 iken
bugün 48; 12 misli.
Diyaliz cihazı, bir şehir düşünün ama
ne yazık ki diyaliz hastası sadece diyaliz hizmetini almak için ya
Diyarbakıra gidiyor ya Vana gidiyor ya da büyükşehir Ankaraya
geliyor. Ta Bitlisten 1.500 kilometre geliyor, Ankarada diyalize giriyor.
Bugün Bitlis, bütün ilçelerinin tamamında 54 diyaliz cihazıyla hizmet
veriyor. Ahlata sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin bir
ofisi yapılmıyor, bu hizmetler de yapılıyor, bunları
da görmek lazım.
Aynı şekilde, tabii, İbrahim Halil
Bey bizim arkadaşımız, hemşehrimiz ama eğitimci
olması hasebiyle, hele hele 1999-2002ye kadar bir eğitimci
milletvekili olarak, Bitlis Milletvekiliyken ben özellikle Bitlisin
eğitimdeki durumunu söyleyeyim.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Ne mutlu sana,
Bitlisin hiçbir sorunu yok!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VAHİT KİLER (Devamla) Okul
sayısı, bakınız, 408 iken bugün 720. 350 bin nüfuslu
Bitlise layık görülen toplam derslik sayısı, değerli
kardeşlerim, 1.822ymiş, bugün 5.210 dersliğimiz var.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bitlis,
İstanbul olmuş!
VAHİT KİLER (Devamla) Toplam
öğretmen sayısı 2.500 iken bugün 5.950; 1e 3
katlanmış. Bizim çocuklarımız 70 kişilik
sınıflarda okurken bugün 18 kişilik, 20 kişilik
sınıflarda okuyor.
Biz ulaşımdaki sorunları,
eğitimdeki sorunları, sağlıktaki sorunları
değerli hükûmetlerimiz ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla elhamdülillah bugün
artık konuşmuyoruz. Evet, sorunu biliyoruz, ekonomide, istihdamda
sorunumuz var. Sorunu biliyoruz, çözüm yine bizde, araştırma
komisyonu kurarak değil... Biz on yedi yıldır, özellikle
istihdam alanında getirdiğimiz her yatırımcıya PKK
terör örgütünün nasıl engel olduğunu biliyoruz, sorun orada. Ama
şimdi, elhamdülillah tek tek kafalarını eziyoruz. O gelen özel
yatırımcıları, Bitliste istihdam sağlamak için
yatırım getirmek isteyen iş adamlarını nasıl
tehdit ettiklerini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VAHİT KİLER (Devamla) Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Mesajınızı verdiniz
Sayın Milletvekili.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bitlisliler
izliyor değil mi seni?
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Her şey iyi
gidiyor, sen ceviz gönder, ceviz!
VAHİT KİLER (Devamla) Bal da ceviz de
inşallah vardır, göndeririz.
Biz, her yatırımcı geldiği zaman
nasıl tehdit ettiklerini, niye tehdit ettiklerini, sadece gençler iş
bulmasın, kendilerine kolay malzeme bulsunlar diye yapılacak
fabrikalara nasıl engel olduklarını bilip
Şimdi,
elhamdülillah, bütün güçlerimizle, gücümüzle oradaki terör örgütünün tek tek
kafası eziliyor, son bir fert kalıncaya kadar kafası ezilecek ve
inşallah, şimdiden sonra da oraya yatırım için insanlar
seferber olacak. Özellikle İstanbuldaki, büyük şehirlerdeki
hemşehrilerimiz olan yatırımcılar, şu anda
doğuda, güneydoğuda teşvik paketleriyle beraber yer arıyor;
istihdam alanı yaratmak için, tekstil atölyeleri kurmak için yerler
arıyor. İnşallah, kalan tek sorun olan istihdam anlamındaki
sorunu da yine biz çözeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VAHİT KİLER (Devamla) - Sayın
Cumhurbaşkanımızın dirayetiyle ve talimatlarıyla
inşallah fabrikalar kurulacak ve doğuda artık genç nüfusun
yoğun olduğu, özellikle istihdam anlamında, emek yoğun olan
işlerde de biz bu yatırımları yaptıracağız
ve bu sorunu da çözeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Halil Oral.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Ankara Milletvekili İbrahim Halil
Oralın, Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
Sayın Vahit Beyin TÜİK verilerinden
herhâlde hiç haberi yok.
VAHİT KİLER (Bitlis) Var, olmaz
mı...
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Biz,
ilimsel, bilimsel verilere saygılıyız; bir eğitimci olarak
saygılıyım, sizin de bir ticaret erbabı olarak
saygılı olmanızı beklerim. İsterdik ki Bitlisin
nüfusu düşmesin. Milletvekili sayısı 4ten 3e düştü. Siz,
Bitliste istihdamı çoğaltmak yerine azalttınız. Adilcevaz
Onkoloji Hastanesi onkoloji hastanesiydi ama onu da maalesef iptal ettiniz.
VAHİT KİLER (Bitlis) Bihabersiniz ya,
bihabersiniz.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Kimin
bihaber olduğu ortada.
İsterdim ki bu araştırmaya siz de
evet oyu verin, üzüldüğüm nokta o. Siz, Bitliste değil,
İstanbulda oturuyorsunuz herhâlde, onun için bu konulardan haberiniz yok.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurun.
26.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Bitlis ilinde yaşanan fukaralıkla ilgili Bitlis Milletvekili Vahit
Kilerin konuşmasının tezat olduğuna, AK PARTİye oy
vermeyenlerin ötekileştirilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bu verdiğimiz grup önerisi Muştaki, Bitlisteki,
Hakkârideki ve Vandaki fukaralık üzerineydi ama ne kadar büyük bir tezat
ki Bitlisin en zengin milletvekili kalktı, Bitlisteki
fukaralığı konuştu; bu bir tezat. Yani burada Bitlisle
alakalı fukaralıktan bahsederken Bitlisin en zenginini
konuşturmak bir tezat. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Onun dışında, ben geçtiğimiz
hafta Sayın Akşenerle beraber Muştaydım. Orada 3 tane
belde belediyemiz var, belediye başkanlarımızla oturduk, sohbet
ettik. Bakın, sıkıntı şu: Siz partizanlık
yapıyorsunuz, hizmet etmiyorsunuz. Orada milletin
sıkıntılarını kamu kurumlarına anlatmaya giden
belediye başkanları tek bir şeyle
karşılaşıyorlar: Sen AK PARTİye geçersen bu
hizmetlerin tamamı gelir ama İYİ PARTİde olduğun
sürece -zaten bunu göze almışsın- bizden herhangi bir
yardım bekleme.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Grup Başkan
Vekili.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Oradaki
vatandaşların hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, ortak
vatandaşlık paydasında buluşmuş, vergisini veren,
askerliğini yapan insanlar; İYİ PARTİye oy vermeleri
devletten hizmet almalarına engel değil. O insanları
ötekileştirmeyin, yabancılaştırmayın, Türkiye
Cumhuriyetine olan sadakatten uzak tutmayın, partizanlık
yapmayı bırakın daha doğrusu. En az partizanlık
yapmanız gereken yer doğu ve güneydoğu. Emin olun, oradaki insanlar
bu konuda çok hassaslar. Bu konudaki partizanlığı terk etmeniz
oradaki insanları mutlu etmeye yetecektir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özel
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bitlis
Milletvekili Vahit Kilerin İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Kileri dikkatle dinledim, iki şeyi terk etti, iki konuda
özensiz. Birincisi: Türkiyede iktidar partilerinin devrisabık yaratmamak
gibi bir sorumluluğu vardır. İktidarı çok acz içinde
gösterir bu, bir devrisabık yarattı. İkincisi: Yeni bir
hassasiyeti terk etti, ittifak ruhunu terk etti. Sayın Kiler,
iktidarı devraldınız ya, o, size o çok kötü sağlık
yatırımlarını bıraktı ya; vallahi DSP ile
ANAPın temsilcileri yok Mecliste, Milliyetçi Hareket Partisi burada.
Osman Durmuş izliyordur ve Partim benim hakkımı hukukumu
savunacak herhâlde Vahit Kilere karşı. diye bekliyordur.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
28.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederiz Sayın Özele.
Biz, tabii ki 57nci Hükûmet olarak meselenin sadece
57nci Hükûmet icraatlarına yönelik olduğu kanaatine
varmadığımız için böyle değerlendirdik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha gayret, hep birlikte
İnönüye kadar gideceksiniz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yok, oradan
başlıyorlar hep ama biliyorsunuz. O döneme atıflar çok oluyor.
Milliyetçi Hareket Partisi 57nci Hükûmet döneminde
gerçekten sağlık alanında, kendisine ait olan bakanlıklarda
büyük bir samimiyetle, vatanseverlik duygusuyla memleketine, milletine hizmet
etmiştir. 57nci Hükûmet döneminde Türkiyede yaşanan hadiseleri
tekrar hatırlatmakta bir yarar görmüyorum.
Demin depremi andık. Tarihin en büyük
depremlerinden bir tanesinin yaşandığı, birçok ekonomik
sıkıntının yaşandığı ve
uluslararası anlamda manipülasyonların da
yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin en uzun süreli
koalisyonunu yaşatmak ve bunu büyük bir anlayış içerisinde,
büyük bir kararlılıkla ve aynı zamanda, büyük bir asaletle
yürütebilmek kabiliyetini göstermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu konuda, Adalet
ve Kalkınma Partisi kendi iktidarını anlatırken geçmiş
dönem ile bugün arasında bir değerlendirme yapabilir ama biz, 57nci
Hükûmet dönemindeki icraatlarımızı her yerde, her ortamda ifade
edebilecek imkâna sahibiz. Bu konuda herhangi bir şekilde
utanacağımız veya sıkılacağımız bir
şey yoktur. Bu noktada, sağlık alanında yapılan
yatırımlar da devletin kayıtlarında mevcuttur, biz de yeri
geldiği zaman bunları dile getiriyoruz.
Teşekkür ederim.
VAHİT KİLER (Bitlis) Sayın
Başkan
BAŞKAN Vahit Bey, siz söyleyeceğinizi
söylediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Herhâlde bir düzeltme yapacak.
BAŞKAN - Buyurun.
29.- Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin, Bitlis
iline cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan yatırımlardan
bahsettiğine ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VAHİT KİLER (Bitlis) Değerli
Başkanım, teşekkür ederim.
Tabii, ben, özellikle, Bitlise yapılan
yatırımlardan bahsederken seksen yıllık, 2002ye kadar,
cumhuriyet kurulduğundan beri toplam yapılan yatırımlardan
bahsettim, bir dönem değil. Gelen 55 hükûmet
Bizden önce yapılan
-layık görülen- toplam yatırım sayısını verdim ve
son on yedi yılı da verdim ki burada en çok o dönemlerde iktidar olan
Cumhuriyet Halk Partisidir, kendi üzerinize alının lütfen.
Özellikle ben İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekiline de seslenmek istiyorum. Tabii, kimin zengin olduğunu
ben senin gibi bilmiyorum açıkçası. Kocaelinin en zengini,
yalılarda oturuyor. diyorlar ama benim Bitliste garip bir evim var,
benim gönlüm zengin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz on yedi yıldır Bitliste hiçbir zaman
insan ayrımı yapmadık, sadece bir farkla; eğer vatana
ihanet etmişse, PKK terör örgütüyle iş tutuyorsa her zaman onun
karşısında olduk, her zaman ona karşı biz bir duvar
ördük ama diğer taraftan ülkesinin yanında,
bayrağının, devletinin yanında olan herkese eşit
davrandık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
bir düzeltme yapmak istiyorum.
BAŞKAN Lütfü Bey, buyurun.
30.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Bitlis Milletvekili Vahit Kilerin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben evlerden
bahsetmeyeceğim ama bahsetmek istediğim bir konu var, o da şu:
Bitliste ayrımcılık yaptığınız belediye
başkanlarından biri şu anda Sen AK PARTİye geç,
İYİ PARTİdeyken bizden yardım bekleme. dediğiniz
belediye başkanlarından biri
VAHİT KİLER (Bitlis) Kim söylüyorsa
yalan söylüyor. Hiçbir partiden belediye başkanı almıyoruz,
kabul etmiyoruz, geleni de kabul etmiyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Müsaade eder misiniz,
bitireyim.
geçtiğimiz dönem Adalet ve Kalkınma
Partisinin belediye başkanıydı, bu dönem bizden aday olup
seçilen arkadaş. Yani bahsettiğiniz terör örgütlerinin mensubu
olmakla övünen belediye başkanlarının hiçbiri bizim
kıyımızdan geçemez. Biz çünkü hiçbiriyle Dolmabahçede oturup
bir mutabakat yapmadık, Osloda konuşmadık, Kandille de
mesajlaşmadık, İmralıda pazarlık yapmadık;
meselemiz budur.
Teşekkür ediyorum nezaketinize, sağ olun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Bitlis
Milletvekili Vahit Kilerin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi iş daha vahim bir hâle geldi. Birincisi, hem
haksızlık var hem bilgisizlik var. Nasıl haksızlık
var? Şuna haksızlık var, dedi ki: Bize kadar Bitlise
layık görülen buydu, bütün hükûmetler sorumlu. Yani 57nci Hükûmetin
MHPsine de Bitlise bunu layık gördünüz. dedi müştereken- aynı
zamanda Demirele de Özala da Ecevite de İnönüye de Atatürke de
Bitlise bunu layık gördüler, biz daha iyisini layık gördük. dedi.
Bu, kötü bir dil ama daha beteri ne biliyor musunuz? Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi, cumhuriyetin kurtuluşu, kuruluşu ve demokrasiye
geçişiyle övündüğünde, işinize geliyor, kötü bir şey varsa
tek parti dönemi tek parti dönemi işinize geliyor Hep birlikte
yaptık. diyorsunuz değil mi? 1946da çok partili hayata geçtik,
1950den 1960a kadar Demokrat Parti yönetti, o günden bugüne kadar dört buçuk
yıl CHP iktidarı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer partinizde bir
tutarlılık varsa... Sizin söyleminiz yani Yahu cumhuriyeti hep
beraber kurduk, o kadar işi biz yaptık. tabii, işinize geliyor,
başka bir, cumhuriyet dönemi sıkıntısı olunca tek
parti iki ayyaş yok odur, yok budur diye saldırıyorsunuz da
eğer Cumhurbaşkanınızın ya da grup başkan
vekillerinizin her polemikte dediği gibi bakarsanız meseleye, çok
partili dönemde, ilk dört yılı hariç daha sonra dört buçuk yıl
CHP. Diyorsunuz ya Çoğunda sizsiniz. Siz merkez sağın bütün
liderlerine Bitlise bu kadarı layık gördüler. diyorsunuz; o
süredeki, altmış yıl içindeki veya elli beş yıl
içindeki dört buçuk yılı bize söylerken Devlet Bahçeliye, Özala,
Demirele saldırıyorsunuz. Oy aldığınız kitleye,
başta Bitlis olmak üzere bu dili şikâyet ediyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son sözü veriyorum Sayın
Akbaşoğlu.
Buyurun.
32.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve
doksan altı yıllık cumhuriyet döneminde kesintisiz olarak on
yedi yıldır iktidarda kalmalarının millet iradesinin yansıması
olduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Hakikaten söylenmeyen şeyleri kendince
söylenmiş kabul ederek, oradan söz söylemeye altyapı hazırlamak
için birtakım çıkarsamalarda bulunarak gerçekten gereksiz polemikler
yaratılıyor ancak biz de bunlara mutlaka cevap vermek durumunda
kalıyoruz.
Doksan altı yıllık cumhuriyetimizi
inşallah bir hafta sonra hep beraber tekrar yaşayacağız.
Biz bir mukayese yapıyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hâlâ yaşıyoruz,
bugün de yaşıyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yıl dönümünü diyorum, 29 Ekimin yıl dönümünü,
cumhuriyet
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eyvallah, şimdi oldu,
yoksa biz bugün de yaşıyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bakın, yıl dönümünü
Doğru anlamak
lazım önce işte.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Doğru söylerseniz
doğru anlarız. İlave ederek düzelttiniz, doğru
yaptınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yanlış anlaşılınca,
yanlış anlamak isteyince 96ncı yıl dönümünü
Bakın,
bu çok önemli, şunun için üzerinde duruyorum: Söylediğim sözü kendi
anlamak istediğiniz gibi değil, bizim söylediğimiz ve
tutanaklara geçtiği gibi anlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle bir fırsat
verdim şu anda düzeltmek için.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok önemli, onun için üzerine tekrar basa basa
söylüyorum. Tutanakları çıkaralım, 96ncı yıl dönümünü
diye geçirdim ve 29 Ekimin de cumhuriyetimizin yıl dönümü olduğunu
biliyorsunuz herhâlde değil mi? Dolayısıyla bir hafta sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben bir tarih kitabı
göndermiştim, sana da göndereyim. Benim işim bu, sizlere tarih
kitabı hediye etmek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biz tarih öğretmiyor, tarih yazıyoruz. [AK
PARTİ sıralarından alkışlar, İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
Nasıl yazdığımızı
görüyorsunuz zaten, izlemeye devam edin, bizi izlemeye,
Cumhurbaşkanımızı izlemeye devam edin. [İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar(!)]
Sonuç itibarıyla 29 Ekimde inşallah
Biz,
doksan altı yıllık cumhuriyet döneminde on altı, on yedi
yıldır iktidarız kesintisiz olarak. Bu, bir rekordur, millet
iradesinin yansımasıdır. Seksen yılda yapılan
havalimanlarına, hastanelere, dersliklere, spor salonlarına
bakalım; on beş, on altı yılda yapılanlara
bakalım; fevkinde yapmışız, bunu söylüyoruz. Biz
milletimize hizmet için buradayız, hiçbir belediyemizi
ayırmayız; hepsine İçişleri Bakanlığından,
İller Bankasından tahsisatlar neyse yapılır.
İnşallah önümüzdeki hafta, cumhuriyetimizin 96ncı yıl
dönümünde, Barış Pınarı Harekâtımızın zaferle
taçlandırılması kıvancını hep beraber
yaşayacağız ve dünyanın en büyük kütüphanelerinden bir
tanesinin de kurdelesini hep beraber keserek açacağız inşallah.
Biz gardırop cumhuriyetçisi değil, biz hakiki cumhuriyetçiler olarak
inşallah milletimize hizmette sizleri yarışta geçme
şuurumuzu her an göstereceğiz; olay bu. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar, İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Akbaşoğlu.
Değerli milletvekilleri, öncelikle yazın
tatile falan çıktığınız bir dönemde ailecek Ahlata
giderseniz çok büyük bir mutluluk duyarsınız ve bana teşekkür
edersiniz. Türk milletinin kalbi orada yatmaktadır.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hizanı da tavsiye
ederim, Hizan da iyidir.
BAŞKAN - O bakımdan, Bitlis her türlü
hizmete layıktır. İnanıyorum ki herkesin içine sinerek
oraya hizmet etme talebi, heyecanı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 23/10/2019
tarihinde Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral ve milletvekilleri tarafından,
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan 2018
yılı Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasında ortalama yıllık eşdeğer hane
halkı kullanılabilir fert gelirinin en düşük olduğu Bitlis,
Van, Muş ve Hakkâri illerinin ekonomik sorunlarının
araştırılması ve fert gelirinin artırılması
için gerekli önlemlerin tespit edilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23
Ekim 2019 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2.- CHP Grubunun, 21/10/2019 tarihinde İzmir
Milletvekili Atila Sertel ve arkadaşları tarafından, Basın
Kartları Komisyonunun yapısı, işleyişi, kart almak
için müracaat eden gazetecilerin reddedilme sebepleri, basın sektörünün
içinde bulunduğu ekonomik koşullar, işsiz kalan gazeteciler ve
gazetelerin yaşaması adına alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
23/10/2019
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/10/2019 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İzmir Milletvekili Atila Sertel ve
arkadaşları tarafından, Basın Kartları Komisyonunun
yapısı, işleyişi, kart almak için müracaat eden
gazetecilerin reddedilme sebepleri, basın sektörünün içinde bulunduğu
ekonomik koşullar, işsiz kalan gazeteciler, gazetelerin
yaşaması adına alınacak tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla 21/10/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1278 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 23/10/2019 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Atila Sertele söz veriyorum.
Buyurun Sayın Sertel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLA SERTEL (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kıymetli arkadaşlarım, burada, tabii,
bir kısmı bahçede olan AKP Grubuna meseleleri anlatmak,
sorunları aktarmak mümkün değil çünkü dinlemiyorlar, dinleseler
anlamıyorlar, anlasalar işlerine gelmiyor. Grup başkan vekilinin
eline bakıyorlar, el nasıl kalkıyorsa öyle kalkıyor. Geçen
dönem yanlışlıkla başını kaşımaya
kalkmıştı Naci Bostancı, bütün grup birden evet verdi,
şaşırıp kalmıştık, tekririmüzakere
istediler.
Şimdi, Türkiyede basının
sorunlarını da dinlemeyeceklerine inanıyorum, öyle söyleyeyim ve
Türk basını adına hiçbir sonuç alamayacağımı da
biliyorum. Buna rağmen bu araştırma önergesini verdik. Niye
verdik? Türkiyede 32si yaygın -geçmiş dönemde ulusal diye
anılan- 10u bölgesel, 622si yerel, 422si de valilik denetiminde toplam
1.106 gazete var. Bu 1.106 gazetenin -asgari- kadrosunda 7.593ü fikir
işçisi olmak üzere 15 binden fazla kişi istihdam ediliyor yani oradan
ekmek yiyor. Basın sektöründeki işsizlik oranı AKPnin çok övündüğü
dönemde yüzde 30ların üstüne çıktı ve son on yılda
işsiz kalan gazeteci sayısı ne yazık ki 10 bini geçti.
Euro, dolar arttı ve kâğıt,
kalıp arttı. Eskiden gazeteciler, o çocuklar ellerinde gazetelerle
Gazete yazıyor, yazıyor. diye bağırıyordu, şimdi
aynı çocuklar Gazeteler batıyor, batıyor. diye
bağırıyorlar ve gerçekten gazeteler artık yazamıyor,
batıyor. Yalnızca yandaş, besleme basın bu konudan memnun
çünkü açıyorlar telefonu bankaların genel müdürlerine Bize şu
kadar milyon para gönderin. ve anında para banka üzerinden havale oluyor
ve okunmayan, devlet kuruluşları tarafından tomar tomar
satın alınan gazetelere müthiş bir para akışı
sağlanıyor. Bu, büyük haksızlık.
İşte bugün, bu medyanın
sorunlarının çözümü için ve bu sorunların neler olduğunun
tespiti için gelin bir ilke imza atalım ve ortak bir araştırma
grubu kuralım; AK PARTİden, MHPden, Büyük Birlik Partisindeki -tek
kişi- arkadaştan, Cumhuriyet Halk Partisinden, HDPden tutun, kim
girmek istiyorsa bu komisyonda birlikte çalışalım ve bu sorunu
gündeme taşıyalım.
Şimdi, arkadaşlar, bir de basın
kartları sorunu var ki ben bunu Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktaya soruyorum, bana diyor ki: Reddedilen
bir basın kartı başvurusu yok. Aynı kişi -Fuat Oktay-
Ömer Fethi Gürerin sorusuna da Son beş yılda 3.804 gazeteci
basın kartını kaybetti. diyor. Nasıl oluyor da
gazetecilerin basın kartına yönelik bu işlem
yapılıyor? Ben Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanıyken,
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanıyken o kurullarda yer alan bir
arkadaşınız olarak söylüyorum, tam altı yıl boyunca
Basın Kartları Komisyonunda görev aldım. Bir örnek
vereceğim; Abdurrahman Dilipak, siyasi olarak bizden tamamen uzak,
düşünce bazında uzak bir arkadaşımızdı fakat
sürekli basın kartı gündeme geldiğinde Dilipaka basın
kartının verilmesini ve gazetecilik yaptığını
savunan bir insan olarak söylüyorum. İçim yanıyor. Siz kimsiniz de
gazetecilerin basın kartını iptal edebiliyorsunuz? İçim
yanıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, İzmirde İlk
Ses diye bir gazete yayımlanıyor. Ondan önce bir gazete vardı
-o gazete İzmirde yayımlanan bir gazete, ismini vermeyeceğim
onun- o gazeteyi FETÖcü diye ihbar ettiler ve FETÖcü gazete diye o
gazetenin çalışanlarının tamamının basın
kartını iptal ettiler. Şimdi o iptal eden komisyona
bakıyorum, o komisyonun içinde kim var, biliyor musunuz arkadaşlar,
sürekli basın kartını veren komisyonun başında kim
var, biliyor musunuz? Bakın, bu FETÖ -Fetullah Gülen- bu da sürekli
basın kartları komisyonunun hanımefendisi, el pençe divan
duruyor. Nerede? Pensilvanyada. Üstelik 1 kez değil, tam 2 kez. Bu
hanımefendi 2 kez Pensilvanyaya gidip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın Sertel.
ATİLA SERTEL (Devamla) Toparlayacağım
ama beş dakikada toparlamak mümkün değil basının
sorunlarını Sayın Başkanım da yani biz toparlamaya
çalışıyoruz, aslında toparlanacak bir şey de yok.
Bu hanımefendi şimdi o komisyonda,
SETAcılarla birlikte, kimin gazeteci olup olmadığına, kimin
FETÖcü olup olmadığına karar veriyor. Kardeşim, sen gidip
Hocam, biz seni çok geç tanımışız ya, sen büyük bir
insanmışsın. Verin, elinizi öpeyim. diyecek kadar FETÖnün
önünde alçalmış bir insan; bu nasıl oluyor da Sen FETÖcüsün.
diye basın kartını iptal ediyor?
Sonra, soruyorum AK PARTİ Grubuna: Siz Fetullah
Gülenle flört mü ediyorsunuz, mücadele mi ediyorsunuz? Bu kişiler ne
arıyor bu kurumlarda? (CHP sıralarından alkışlar)
Zengin oldun mu, arkanda siyasal dayın oldu mu hiçbir FETÖcü cezaevinde
kalmadı ve kalmıyor.
İzmirde en büyük kuruluşun sahibi, en
zengin FETÖcü serbest bırakıldı, fabrikası iade edildi;
insanın vicdanı sızlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) Bir örnek daha
vereceğim Sayın Başkanım, bitiriyorum, müsaade ederseniz
BAŞKAN Konu çok derin Atila Bey.
ATİLA SERTEL (Devamla) Müsaade ederseniz,
bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha.
ATİLA SERTEL (Devamla) Bir dakika daha,
bitiriyorum.
Şimdi, bir gazeteci var, Bank Asyadan milyon
dolar kredileri çekiyor, Boğazda villa alıyor; o gazeteci her gece
her gece televizyonlarda AK PARTİnin savunuculuğunu yapıyor.
Bir gazeteci var, Fetullah Gülene
bağlılık bildiriyor, el pençe divan duruyor, Basın
Kartı Komisyonuna giriyor. Sonra, siz kalkıyorsunuz, gariban, iş
bulmuş, bir gazeteye girmiş insanının basın
kartını iptal ediyorsunuz. Gerçekten yazıklar olsun! Gerçekten
ayıp, gerçekten insanın içi sızlıyor.
Gelin, araştıralım: Kim, niye
basın kartını kaybetti? Nedir Türkiyede basının,
gazetecilerin sorunları? Gelin, araştıralım; her partiden,
grubu olmayan partilerden arkadaşlar da gelsin. Ne olur, bir kere
Grup başkan vekili çıktı
dışarıya, grup başkan vekilinin eline bakmayın,
yardımcısının da eline bakmayın, vicdanınıza
bakın, vicdanınıza; vicdanınızı dinleyin bir
kere, bir kere olsun dinleyin, bir kere. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Özgür olun.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına konuşmak üzere söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Sorunlarını çözmüş, güçlü bir yerel
basın ülkemizdeki demokrasinin gelişmesi açısından çok
önemlidir diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Bugün ekonomik
sıkıntı içerisinde olan yerel basının en önemli
şikâyetleri arasında resmî ilanlardan yeterince pay alamamak, ticari
ilan ve reklam yetersizliği, gazetenin ham maddesi olan
kâğıdı temin etme zorluğu ve devletin yerel
basını yeterince desteklememesi bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidara
geldiği tarihte yani 2000li yılların başında bir
gazetenin fiyatı ortalama 25 kuruştu ama bir gazete
satışından işletmeye ortalama 10 kuruş kalıyordu,
5 kuruşunu da dağıtım şirketi alıyordu. Yani
gazete satışı bile yerel gazeteler için gelir hanesine
yazılabiliyordu. Bir de şimdiki duruma bakalım: Bir gazetenin
maliyeti ortalama 90 kuruş bugün, gazetenin fiyatı ise 100 kuruş
yani 1 lira, 25 kuruş dağıtım şirketine gidiyor.
Dolayısıyla bir yerel gazete sattığı her gazeteden 15
kuruş, satamadığı gazeteden ise 90 kuruş zarar ediyor.
Bu, sadece gazetenin kâğıt ve matbaa baskısıyla
alakalı bir durum, personel ve diğer giderleri bunun içinde
değil.
Peki, buraya nasıl gelindi? AK PARTİ
iktidarı ne yaptı? Bütün kâğıt fabrikalarını
özelleştirdiler. Fabrikaları alan iş adamlarımız da
yeni kâğıt fabrikası kurmak yerine yerlerine villa
yaptılar. Dışarıdan kâğıt getirmek içeride
üretmekten daha ucuz. denilerek ithalatın önü açıldı, gün
geldi, dolar fırladı ve şimdi yerel basın can
çekişiyor. 15 kişi çalıştıran gazete istihdam
sayısını 10a indirdi; 10 kişi çalıştıran
5e indirdi.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarında yerel gazetecilik sadece istihdam açısından
perişan duruma düşmedi, gazetecilik açısından da bitti.
Hâlbuki ben çok iyi hatırlıyorum, AK PARTİ iktidara gelirken
ulusal basın aleyhindeydi, yerel basın destek veriyordu. Ne
yazık ki AK PARTİ kendini iktidara taşıyan yerel
basını unuttu. Şimdi AK PARTİli arkadaşlar sağ
olsunlar diyeceklerdir ki: Resmî ilan fiyatını artırdık ve
artırmaya devam ediyoruz arkadaşlar. Tek başına resmî ilan
fiyatını artırmak yerel basını kurtarmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Asgari ücret her
yıl artıyor; SGK primi vergi artıyor, artık gazetenin
maliyetini bile kurtarmıyor. AK PARTİli arkadaşlar isterlerse
Türkiye çapında bir komisyon kurup yerel basını
dolaşabilirler. Bunlar zannediyorlar ki yerel basının da bir havuzu
var. Yerel basının havuzu yerel reklamlardır. Sayenizde
artık reklam da verilmiyor, firmalar çünkü can çekişiyor. Bütün
sektörler çökmüş. Trabzondaki gazeteler 16 sayfa ve bildiğimiz
ulusal gazeteler gibidir. Her sayfasında eskiden reklam görürdüm,
şimdi reklama rastlayamıyorum. Burada ne yapılabilir? Yerel
basına özel bir kredi türü düşünülebilir, KOSGEB üzerinden olabilir,
iki yıl ya da üç yıl faizsiz gazetelere can suyu olabilecek bir kredi
düşünülebilir, yoksa bilin ki yerel basın can çekişiyor.
Demokrasinin en önemli direği ya da beşiği yerel
basındır diyor, o direğin ortadan kaldırmamasını
diliyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Mustafa Canbey.
Buyurun Sayın Canbey. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Gazi
Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öneride, gazetecilere verilen sarı basın
kartları ve yine resmî ilan alan gazetelerle ilgili bazı iddialar yer
almaktadır. Bu iddialar gerçeği yansıtmamakla birlikte Sarı
Basın Kartı Yönetmeliğinde de belirtildiği üzere,
basın kartının kimlere verileceği açıkça bellidir.
Bugün resmî ilan alan gazetelerde basın
kartı taşıyanların sayısı 3.211 olmakla birlikte,
bu sayı, sadece Kurumun resmî ilan ve reklam verdiği gazetelerde
çalışan basın kartı taşıyanları kapsamaktadır.
Bunun dışında, Basın İlan Kurumundan ilan ve reklam
almadan yayınlanan gazetelerin sahipleri ve çalışanları,
özel radyo ve televizyonlar ile fotoğraf ve haber ajansları bu
rakamın içinde yer almamaktadır; bunları da dâhil edersek
toplamda 15 binin üzerinde sarı basın kartı olduğu
görülecektir. Yani ortada anormal bir durum olmadığı gibi,
yıllarca Cemiyet Başkanlığı yapmış olan
Sayın Sertel de bu gerçeği çok iyi bilmektedir.
Tabii, basın kartı almanın da belli
kuralları vardır. Yönetmelikte yer alan şartları
taşıyan ve başvuru değerlendirme işlemleri tamamlanan
tüm basın mensuplarının çalıştıkları medya
kuruluşlarının isimlerine ve siyasi görüşlerine
bakılmaksızın basın kartları düzenlenmektedir. Öyle
iddia edildiği gibi, Basın Kartı Yönetmeliğinde
İletişim Başkanlığı tarafından ambargo -listesi-
falan uygulanması söz konusu değildir fakat değerli
arkadaşlar, bir istisna vardır ki o istisna da ülkemizin
güvenliğiyle ilgilidir, terörle mücadeleyle ilgilidir. Terörle mücadele
noktasında da devletimiz gerekeni yapmaktadır.
Basın Kartı Komisyonu ve kartların
değerlendirilme sürecine ilişkin iddialar da gerçeği
yansıtmamaktadır. Basın Kartı Komisyonu, 14 Aralık
2018 tarih ve 30625 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliğinin 19uncu
maddesinde yer alan hükümlere göre İletişim
Başkanlığınca oluşturulmuştur. Bu kapsamda
Komisyonda İletişim Başkanlığı, çeşitli
dernek, sendika gibi medya kuruluşlarının temsilcileri ve
basın kartı sahipleri arasından seçilen 9 üye yer
almaktadır. Dolayısıyla yeni Basın Kartı
Yönetmeliğinde sendika, dernek ve benzeri meslek
kuruluşlarının basın kartı verme sürecinin
dışına itildiği doğru değildir, gerçeği
yansıtmamaktadır değerli arkadaşlar.
Komisyon üyelerinin keyfî tutumuyla basın
kartlarının iptali söz konusu olmamakla birlikte, iptal
işlemleri yönetmeliğin 29uncu maddesi uyarınca
yapılmaktadır. Basın kartı iptallerinde söz konusu maddede
belirtilen koşullar dışında başka bir koşul da
aranmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bir dakika daha
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Yeni sistemde
İletişim Başkanlığı basın kartları
konusunda önemli çalışmalar yapmış, eski kartlar
yenilenerek hak sahiplerine dağıtılmıştır ve
dağıtılmaya devam edilmektedir. Bunun yanı sıra
herhangi bir nedenle işsiz kalan gazetecilerin de basın kartı
taşımasının önü yine bu dönemde açılmış olup
serbest basın kartı uygulamasıyla bu kişilere basın
kartı taşıma imkânı tanınmıştır.
AK PARTİ iktidarı olarak ülkenin her
alanında olduğu gibi basın sektörünün sorunlarına da
kayıtsız kalmadık, gerekli müdahaleleri gerekli zamanlarda
yaptık, milyonlarca liralık kaynağı gazetelerimize
dağıttık ve dağıtmaya da devam ediyoruz. Yazılı
basının temel girdileri, kâğıt başta olmak üzere,
gerçekten son dönemlerde -döviz bazlı olduğu için- biraz arttı
ama değerli arkadaşlar bunun sebebini sizler de biliyorsunuz, çok
normal bir zamandan geçmiyoruz. Bizzat Trumpın da söylediği gibi
ülkemize ekonomik bir müdahale yapıldı ve döviz fiyatları
yükseldi, ondan kaynaklı bir durum var. Onu da basınımıza gerekli
destekleri sağlayarak toparlamaya çalışıyoruz.
Basın İlan Kurumu
aracılığıyla 2018 yılında ülke genelinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bir dakika daha alabilir
miyim?
BAŞKAN Derin bir konu Sayın Milletvekilim.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bitti bitti.
BAŞKAN - Sen söylediğini söyledin
arkadaşım.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Peki, teşekkür
ederim, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Sayın Vekil, kürsüde konuşma yaparken grubumuz adına
konuşan İzmir Milletvekili Atila Sertelin adını anıp
Atila Sertelin de dediği gibi deyip demediği şeyleri
sıraladı ve tamamen Atila Sertelin eleştirdiği hususlarda
eleştirilecek bir şey olmadığını ifade etti. Bu
hâliyle bu düzeltmeye muhtaçtır.
BAŞKAN Yerinden söz vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın
Başkanım, hem kürsüden yaptı hatayı hem de İç Tüzük 69
kürsüden cevap hakkı vermiş.
BAŞKAN Bak, Atila Bey kabul eder yerinden.
Buyurun Atila Bey, yerinizde söz vereyim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Kürsüden
olması lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
iki dakika kürsüden cevap vermesi lazım 69a göre, İç Tüzükü ihlal
etmeyelim Sayın Başkanım.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım, benim çarpıttığımı da iddia
ettiği için yoksa
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin,
Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ATİLA SERTEL (İzmir) Ben bu
arkadaşın mesleğini bilmiyorum ama benim bu konuları
çarpıttığımı söylemesi için herhâlde basın
mesleğiyle ilgili bir bilgisi olduğunu zannediyorum ama değil.
Bakın, biz Fuat Oktay Beye yani Cumhurbaşkanı
Yardımcısına soruyoruz, diyoruz ki: Siz basın
kartlarını iptal ettiniz mi? Cevap: Evet." diyor, açıkça
rakam da veriyor, ayrıca 3.804 gazetecinin basın kartını
iptal ettik. diyor bize. Gerekçelerini araştıralım, niçin iptal
ettiniz, kim iptal etti? Bu konuda görüş birliğine varalım. On
üç ay boyunca toplanamadı Basın Kartları Komisyonu. Sonra
SETAdan, bu dediğim, biraz önce fotoğrafını
gösterdiğim insanları doldurdular bir yere. SETAyı da
biliyorsunuz, gazetecileri fişleyen bir kuruluş, gazetecileri
diğer kesimlere ihbar eden ve onları, öz geçmişleriyle beraber
gazetecileri fişleyen bir kuruluş.
Sevgili arkadaşım, istersen sana veririm;
Evrenselden tut, Birgünden, Yeşil Banaz gazetesinden Ege Telgraf
gazetesine, Dokuz Eylülden Ticaret Gazetesine kadar o kadar çok insan müracaat
etmesine rağmen kartını alamadı ki. Bu noktada da bir insan
bir insanı yargılarken kendi geçmişine bakar. FETÖnün
gazetesinde çalıştın. diye, yerel bir gazetede
çalışanı FETÖnün huzurunda el pençe divan duran biri
yargılayıp ona kart vermiyorsa bu sizin sorununuz aslında. Buna
bir bakın ya, bir değerlendirin o kuruluşu, nasıl kuruldu,
kim kurdu? Niye kurdunuz o kuruluşu?
Bakın, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti var
İstanbulda, Türkiyenin en büyük meslek kuruluşu. Türkiye
Gazeteciler Federasyonu, Türkiyenin en büyük meslek kuruluşu. İzmir
Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler
Sendikası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATİLA SERTEL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım. Başkanım, bitireyim şunu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Veremez, veremez Atila ağabey.
Tutanağa geçsin Başkanım.
ATİLA SERTEL (Devamla) Tutanağa geçsin.
Türkiye Gazeteciler Sendikası, basın
meslek örgütlerinin kurduğu bir Basın Kartları Komisyonundan siz
ihbarcıları, muhbirleri, geçmişte FETÖye yardakçılık
yapanları aldınız, kuruluş yaptınız. Bu, sizin
ayıbınız diyorum ya; bu ayıbınızı
kaldırın ortadan. Bunu kaldırın, ondan sonra
konuşalım. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama bu araştırma önergesine bir olumlu oy
verin, bir kere verin oyu. Beraber toplanalım beraber, kim kimi ikna
edecek? Yani bunun için
AK PARTİ Grubunun bir kısmı bahçeden
geriye dönmüş, çoğunluğu sağlamış. Öyle
yapalım. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 21/10/2019 tarihinde İzmir
Milletvekili Atila Sertel ve arkadaşları tarafından, Basın
Kartları Komisyonunun yapısı, işleyişi, kart almak
için müracaat eden gazetecilerin reddedilme sebepleri, basın sektörünün
içinde bulunduğu ekonomik koşullar, işsiz kalan gazeteciler ve
gazetelerin yaşaması adına alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Oylamaya geçiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakika Sayın
Başkanım, yoklama talebimiz var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Sayın Başkanım
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Sayın
Başkanım, benim bir şey söylemem gerekiyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, bakın, bir cevap
hakkı var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama yoklamaya
başlandı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle, cevap haklarımız bakidir; önce
kendisine sataşılan arkadaşımız, sonra da grubumuza
sataştığı için ben cevap vermek istiyorum efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usule göre zaten başlayan
işler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın Gürer,
Sayın Şevkin, Sayın Bülbül, Sayın Aydoğan, Sayın
Özer, Sayın Bayır, Sayın Yıldız, Sayın Sertel,
Sayın Hakverdi, Sayın Kılınç, Sayın Ünsal, Sayın
Barut, Sayın Keven, Sayın İlhan, Sayın Ünlü, Sayın
Yılmazkaya, Sayın Çakırözer, Sayın Budak, Sayın
Kadıgil.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Emine Sare
AYDIN YILMAZ (İstanbul), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, 21/10/2019 tarihinde İzmir
Milletvekili Atila Sertel ve arkadaşları tarafından, Basın
Kartları Komisyonunun yapısı, işleyişi, kart almak
için müracaat eden gazetecilerin reddedilme sebepleri, basın sektörünün
içinde bulunduğu ekonomik koşullar, işsiz kalan gazeteciler ve
gazetelerin yaşaması adına alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2019 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın Canbey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbeyin,
İzmir Milletvekili Atila Sertelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Değerli
arkadaşlar, az önce CHP adına konuşan hatip,
şahsımı tanımadığını ifade etti. Tabii,
ben kendisini tanıyorum, 9 Eylül gazetesini biliyorum, İzmir Gazeteciler
Cemiyetini biliyorum, kendisinin İzmir Gazeteciler Cemiyeti
Başkanlığı yaptığını da biliyorum ama
o, mesleğin sorunlarıyla o kadar ilgili ki Basın İlan
Kurumu Genel Müdür Yardımcısını tanımıyor.
Kendisine sadece bunu hatırlatmak istiyorum. Ben üç yıl Basın
İlan Kurumu Genel Müdür Yardımcılığı yaptım
ATİLA SERTEL (İzmir) Meslekten
değilsin.
MUSTAFA CANBEY(Balıkesir) - On beş
yıl gazetecilik yaptım, on beş yıl. Şimdi, sadece
konuşmakla gazetecilerin sorunlarıyla ilgilenilmiş olunmuyor.
ATİLA SERTEL (İzmir) Başkanla
muhatap olduğumuz için seni tanımıyorum.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Bir de şunu
söylemek isterim tabii: Hatip az önce gazetecilere sarı basın
kartı verilmediğini söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Değerli
arkadaşlar, 24 Temmuzda yapılan toplantıda kayda geçsin diye
söyleyeyim- 671 basın mensubunun tamamına sarı basın
kartı verildi. Verilmeyen 1 kişi bile yok. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) On üç ay sonra
BAŞKAN Alınan karar gereğince,
gündemin Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan 88 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
başlayacağız.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentopun Kullanılmış
Yakıt İdaresinin ve Radyoaktif Atık İdaresinin
Güvenliği Üzerine Birleşik Sözleşmeye Türkiye Cumhuriyetinin
Beyanlarla Birlikte Katılmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Teklifi (2/1801) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan Konya Milletvekili Ziya
Altunyaldız ile 85 Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Komisyon Raporu 104 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu teklif, İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde ilk söz İYİ
PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkana
aittir.
Buyurun Sayın Türkkan. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
grubumuz adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Hatırlanacağı gibi, Avrupa
Birliğinin 2016da yürürlüğe koyduğu Birlik Gümrük Koduyla
uyumlu yeni bir gümrük kanunu taslağı bu yılın ilk çeyreğinde
görüşe açılmıştı. Bu konuda görüşler
iletilmiş, ancak o zamandan bu yana, anılan taslağa ilişkin
bir gelişme yaşanmamıştı. Hatta gerek Avrupa
Birliğiyle olan ilişkiler gerekse Gümrük Birliğinin
güncellenmesi çalışmalarının zayıflaması
sebebiyle, söz konusu yeni gümrük kanunu taslağının yakın
bir vadede gündemden kalktığı değerlendirmeleri bile
yapılmıştı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken,
Hükûmet tarafından Gümrük Kanununda değişiklik yapan teklif,
Meclise sevk edildi, Komisyonda kabul edildi ve Genel Kurula geldi.
Gümrük Kanununda değişiklik
yapılmasını öngören bu kanun teklifini genel olarak olumlu
değerlendirsek de hemen hemen her kanun teklifinde söylediğimiz gibi,
bu teklifin de daha geniş bir mutabakatla hazırlanmasının,
muhalefet partilerinin ve konuyla ilgili STKlerin de görüş, öneri ve
desteklerini alarak hedeflenen sonuca ulaşmasının gerekli
olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifine genel olarak baktığımızda,
daha önce gündemde olan yeni gümrük kanunu taslağı gibi kapsamlı
bir içeriğe sahip olmadığını, daha çok, cezalara
ilişkin hükümlere yönelik dar kapsamlı bir kanun teklifi
olduğunu görüyoruz. Bu teklifte bir taraftan cezai yaptırımlar
artırılıyor diğer taraftan bazı cezalarda indirime
gidiliyor. Cezalarda indirime gidilmesi ister istemez bizde ne düşüncesi
oluşturuyor, biliyor musunuz: Kaçakçılığın
artmasının önüne nasıl geçeceğiz? Gümrük
kaçakçılığı bu ülkenin yıllardır en önemli
problemlerinden biridir çünkü. Küçük şeyler büyük şeyler
doğurur, unutmayın. Dükkân vitrinlerinde ya da sokaklarda hiç kaçak
ürün görmediniz mi? Ya da piyasa fiyatının çok altında bir
malı ya da ürünü aldığınızda Nasıl bu fiyata
satılıyor? diye düşünmediniz mi?
Örneğin sigara; bütçe
açığını tamamlamak için sigara tiryakilerine güvenen
Hükûmet, her gün sigaraya zam yapıyor. Bu yapılan zamlar sigara
içenleri hiç azaltmadığı gibi sigara
kaçakçılarını zengin ediyor. Türkiye'de şu anda bakkallarda
satılan fiyatın yarısına kaçak sigara satılıyor.
Yani bu artırılan gümrük vergileri, sigara
kaçakçılığının önünü açtı, tiryakileri sigara
içmekten vazgeçirmedi, hele hele bu ekonomik zorlukta, bu ekonomik
sıkıntıda insanlar sıkıntılarını
unutmak için kendini sigaraya vurdu, daha da kötü oldu; artma sebebi de biraz
o.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sigara
harammış. diyorlar Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Meclisten çıkıp
Kızılayın ara sokaklarına gidin bakın o manzara bütün
Türkiye'ye yaygın.
Ülkemizde yapılan uluslararası
taşımacılıktan bir örnek vermek istiyorum. Biliyorsunuz, uluslararası
taşımacılık yapabilmek için B1 yetki belgesine sahip
olmalısınız; işletmeniz en az 150 koltuk sayısına
sahip olmalı; en az 100 bin liralık da sermaye yapısına
sahip olmalısınız ama durum öyle değil. Adamlar, panelvan
tipi, Uber tarzı araçlarla Bulgaristana, birbirini hiç tanımayan
insanlarla birlikte sanki akraba gibi geçiriyorlar. Dönüşte o araç yine
başka insanlarla, üstelik kaçak ürünlerle Türkiyeye giriş
yapıyor, hem de aynı plakayla. Kimse sormuyor bunlara Kimsiniz siz,
nereye gidiyorsunuz, yanınızda getirdikleriniz nedir? diye. Bu
kaçakçılığı organize şekilde 40-50 araçla
yaptıkları yetmiyormuş gibi, B1 yetki belgesine sahip, vergisini
ödeyen, koltukları boş olsa bile her gün sefer düzenlemek zorunda
kalan vatandaşlarımız bu yüzden zarar ediyor. O küçük
minibüslerle Türkiyeye giren, ve sokaklarda gördüğünüz kaçak ürünleri bir
düşünün. Sadece geçen sene gümrüklerde 3 milyar liranın üzerinde
kaçakçılık olayı ortaya çıktı. Bir dolu bir boş
yaptıklarını düşünün, en az 3 milyar liralık da kaçak
olup Türkiyeye geçen ürünler var; en iyi ihtimalle söylüyorum. Tespit
edilmeyen kaçakçılık tutarını dışarıya
çıkıp makam arabanızdan indiğinizde mutlaka görürsünüz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ticaret Bakanı Sayın Ruhsar Pekcan geçtiğimiz günlerde
bir açıklama yaptı. Sayın Bakan Gümrüklerde
kaçakçılığın önlenmesinde, kayıt
dışılığın azaltılmasında etkinliği
artırmak için yüksek teknoloji yatırımlarına ve
projelerimize bir yenisini daha ekliyoruz. dedi. Ticaret
Bakanlığında, gümrük kontrollerini uluslararası ticaretin
hızını kesmeyecek şekilde yürütmek, yasa
dışı ticaretle en etkin biçimde mücadele etmek için yüksek
teknolojiye dayalı bir teknik altyapı kurulduğunu vurguladı
Sayın Bakan. Umarız bu yeni sistem kaçakçılığın
önüne geçecek bir uygulama olur. Ama unutmayın ki
kaçakçılığı ve kaçak ürünlere olan talebi,
satışının ve ticaretinin önüne geçmeden
azaltamazsınız; özellikle internet üzerinden yapılan
satışlara ve sokaklara hâkim olamazsınız. Alınan her
önlem çok geçmeden işlevsiz hâle geliyor.
Değerli arkadaşlar, hazır Gümrük
Kanununu görüşüyoruz, vergi gelirlerinden de bahsetmek yerinde olur diye
düşünüyorum, daha doğrusu Hükûmetin gümrük vergisi gelirleri
konusunda bir beklentisinden söz etmek istiyorum. Geçen gün basına da
yansıdı, Hükûmet gümrük vergisi gelirlerinden önümüzdeki üç
yılda 73,5 milyar lira tahsilat gerçekleştirilmesini
bekliyormuş. 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifine
göre, gümrük vergilerinden tahsil edilecek tutar, ithalat beklentileri, döviz
kurunda meydana gelecek değişimler göz önünde bulundurulduğunda,
ret ve iadeler ile mahallî idare payları dâhil yapılan beklenti
tahminlerine göre 2020de 21 milyar lirayı aşıyor. Söz konusu
gelirlerin 2021de 24 milyar, 2022de ise 27 milyar liraya ulaşması
bekleniyor.
Bu beklentileri bırakalım da biraz
gerçeklere dönelim, gerçeklerle yüzleşelim istiyorum. Bakın, bugün
ülkemizde ekonomik kriz nedeniyle vergi borçları ödenemiyor,
insanlarımız borçlarını ödeyemiyor. Bu yılın ilk
dokuz ayında vergi dairesine beyanname verilerek tahakkuk edilen
vergilerden ne kadarlık tahsilat yapılmış bir bakın.
Dokuz ayda vergi gelirlerinde tahakkuk edilen miktar 680 milyon 635 bin
lirayken tahsilat sadece ve sadece 485 milyon lira yani yaklaşık,
yüzde 75in biraz üstünde. Bunların kalem kalem detayına
inmeyeceğim ama şunu söylemek istiyorum: Türkiyede toplanan
vergilerin yüzde 70ten fazlası dolaylı vergilerden toplanıyor.
Bugün Türkiyede vergi toplanamıyor. Neden? Çünkü insanlarımız işsiz.
İşsizlik çoğaldığı sürece insanların
harcamaları azalıyor, harcamalar azalınca da devletin
topladığı vergi azalıyor, dolayısıyla bütçe
açığı da ciddi anlamda artıyor.
Genel Başkanımız Meral Akşener
dünkü grup toplantısındaki konuşmasında değindi, ben
de tekrarlamakta, vurgu yapmakta yarar görüyorum: Bu ülkede insanlar
işsizse, üretim yoksa, bankalar yabancıların eline
geçmişse, devletin en stratejik kurumları bile başka ülkelere
teslim edilmişse siyasette de diplomaside de beliniz bükülür. Ülkemizdeki
manzara bunun en büyük kanıtı. 1 milyon 100 bini üniversite mezunu
olmak üzere 8 milyonu aşkın vatandaşımız işsiz
bugün. Çalışma çağında olan nüfusumuzdaki işsizlik
oranı 2 kat arttı, şehirlerimizdeki işsizlik üst üste on
altı aydır artmaya devam ediyor. Sadece son iki ayda 2 milyon
vatandaşımız daha işsiz kaldı. Genç
işsizliği 2018 Temmuz ayında yüzde 19,90ken 2019un Temmuz
ayında 7,2 puan artarak yüzde 27,1e yükseldi. Bugün Meclis
koridorlarında rastladığınız, sokaklarda
rastladığınız, mahallede, pazarda
rastladığınız her 100 gençten 27si işsiz. Genç
kadın işsizliği daha da vahim seyrediyor, her 100 genç
kadından 33ü işsizken kentsel alanlarda her 100 kadının
41i de işsiz bugün. Gençlerin işsizliğinden bahsederken
bunların size çok dokunmadığını biliyorum. Zira
bakıyorum, hemen hemen birçok siyasetçinin yeni mezun çocukları
Mecliste yüksek maaşlarla görevlendirilmişler. Bu, gençler
arasındaki rekabeti haksız yere, onların lehine sokaktaki
gençlerin aleyhine bozarken milletin de Parlamentoya olan öfkesini çoğaltıyor.
Diyorlar ki: Milletvekillerinin çocukları Mecliste, belediyelerde
ballı maaşlarla işe yerleştirilirken biz asgari ücretle
iş bulamıyoruz.
Türkiyede işsizlik en vahim sosyal yara olmaya
devam ediyor. Şu anda da, gelecekte de Türkiyenin en önemli sorunu
işsizlik. Palyatif önlemlerle, geçici ve eğreti istihdam
biçimleriyle, İŞKUR kaynaklarının istihdam yaratmayan
teşviklere akıtılmasıyla Türkiyenin, gençlerin ve
kadınların gelecek sorunları çözülemez.
Değerli milletvekilleri, Türkiye üretmiyor.
Fabrikaların bacaları bir bir sönüyor. Bir sanayici olarak üzülerek
söylüyorum ki istihdam yok artık. Bunu daha önce de söylemiştim, ben
Kocaeli Milletvekiliyim, Kocaeli Sanayi Odasından geldim, OSBlerin
yönetiminden geldim. 2011 yılında milletvekili olduğumda benim
için en kolay iş, müracaat eden birisine iş bulmaktı. Zira
herhangi bir fabrikaya telefon açtığımızda, iş
arayanlar da vardı, işçi arayanlar da vardı, onları
buluşturmak konusunda çok zorluk çekmiyordum. Ama şu anda, Kocaelide
ve bütün Türkiyede işletmelerin yüzde 70i üretmiyor, üretmeyenler
işçi çıkarıyor ve onların da hepsi sizleri arıyorlar.
Sizler de naçar, bir şey yapamıyorsunuz. Zira bulunduğunuz
bölgelerde hiçbir fabrika doğru dürüst üretim yapmıyor.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Seni de
arıyoruz, almıyorsun bir tane işe ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Evet, ben de Tahsin Beyi
arardım Tahsin Bey, muhterem, bir işçi arkadaş var, müracaat
ediyor. derdim, eksik olmasın, o da işe alıyordu ama ne Tahsin
Beyin fabrikası ne de o bölgedeki diğer fabrikalar, kendi fabrikam
da dâhil olmak üzere üretim yapmıyoruz. Üretim yapmamak iki türlü: Bir,
kurlardaki artış nedeniyle maliyetlerdeki artış.
İkincisi ne biliyor musunuz? Üretim yapacaksınız,
sattığınız malın parasını almak çok zor.
Fatura kesiyorsunuz, fatura kestiğiniz müşteriniz on beş gün
sonra size ödeme yerine bir konkordato gönderiyor. Yani Ben bu parayı
ödemekte zorluk çekiyorum, biraz bekleyeceksiniz. O biraz ne kadar? Beş
sene. Böyle bir ortamda üretim yapmak mümkün değil.
Yatırımlara öncelik vererek, teşvik
ederek Türkiye, vakit kaybetmeden, üretime dayalı ve verimliliği esas
alan bir modele geçiş yapmalıdır; betonu değil, üretimi
esas alan bir ekonomik model. Bu, sadece sanayi üretimi değil, tarım
üretimi. Yerinde istihdamı çözmenin birinci ayağı tarım
üretimidir. Geçtiğimiz hafta Muştaydık. Muştaki il
başkanımızın çok güzel bir söylemi vardı: Her tarla
bir fabrika. dedi, gerçekten öyle. Eğer tarıma gerçek anlamda bir
teşvik verilirse, sübvansiyonlar çiftçinin lehinde ciddi, hakkaniyetli
dağıtılırsa her tarla Anadoluda bir fabrika. Hem
işsizliği, istihdamı yerinde çözmüş oluruz hem de ülkenin
üretimine katkı yapmış oluruz.
Tarım ürünlerinden elde edilecek gelir ülkenin
kalkınmasında en önemli kaynak aslında. Tarımda sübvansiyon
ciddi anlamda artırılmalı, ekilen biçilen arazilerden elde
edilen ürüne ciddi anlamda devlet sübvansiyon uygulamalı ki insanlar
ektiği, biçtiği, tarladan aldığı üründen o
yılı geçirsin, o yıl yaşayabilsin, o yıl
karnını doyursun. Hep söylüyorum, çiftçiye uygulayacağı
sübvansiyondan bu devlet zarar etmez. Devletin çiftçiye vereceği
sübvansiyonla, çiftçi aldığı o parayla gidip Las Vegasta kumar
oynamaz, Miamide daire almaz, gidip Bodrumda tekne de almaz; çocuğunu
evlendirir, mobilyasını değiştirir, evini yapar yani
aldığı paranın hepsini bu ülkede harcar. Zaten
harcadığı anda otomatikman yüzde 35, yüzde 40ını
çeşitli şekilde vergi olarak geri alıyorsunuz. Zaten
verdiğiniz her 100 liranın 40 lirasını yani verdiğiniz
sübvansiyonu geri alıyorsunuz vergi olarak. Peki, bunu yapmıyorsunuz,
ne yapıyorsunuz? Buğday ithal ediyoruz, çekirdek ithal ediyoruz,
soğan ithal ettik. Hazinede biriken, Merkez Bankasında biriken
dövizleri tarım ürünleri ithalatına harcıyoruz. Türkiye'de
petrolden sonra en çok ithalat tarım ürünlerinde yapılıyor.
Eğer bu tarım ürünleri ithalatına ayrılan dövizin çok
azını -bakın, tamamını demiyorum- çiftçilere
sübvansiyon olarak dağıtsanız hem bu çiftçi rahat eder hem
yerinde istihdam edersiniz hem de üretim yerli üretim olur. Yarın öbür gün
herhangi bir diplomatik sıkıntıda birileri Size buğday
vermem, size yağ vermem." diye sıkıştırmaz. Ben
hatırlarım 1978 senesini, yağ kuyruklarını. O yağ
kuyruklarının esas sebebi Türkiye'nin yağ üretememesiydi.
Yağ üretemeyince, döviz de olmayınca Türkiye'de yağ kuyruğu
oluştu. Döviziniz olmazsa açlığa mahkûm olursunuz şu anda.
Şu anda Türkiye'nin dövizi bitse insanlar birbirini yer, emin olun. Eti
ithal ediyoruz, buğdayı ithal ediyoruz, soğanı ithal
ediyoruz, yağı ithal ediyoruz. İthal etmediğimiz ne
kaldı? Dövizin bittiği andan itibaren bütün memleket aç, herkes aç.
Bunu göz önünde bulundurarak, bunu bir ticaret modeli, aslında bunu
kalkınmanın bir modeli olarak geliştirmek iktidarların
yapması gereken en önemli konulardan bir tanesi.
Türkiye gerekli kaynaklara sahip aslında, yeter
ki ekonominin merkezine üretimi, üretimin merkezine de kaliteyi koyalım.
Biz bütün bunların merkezine betonu koyduk, bütün bunların merkezine
yolları koyduk. Yol yapmak çok güzel, tabii ki rahatlık ama bir
şey söyleyeyim mi size? Bir özel bankanın genel müdürüyle bir sohbetim
esnasında şunu söyledi: En çok parayı yol müteahhitleri
kazanıyor. Niye dedim, Yolun altı ölçülemiyor." dedi. Çok
büyük para kazanıyorlar. O yüzden onlara çok kredi veriyoruz." dedi.
Beyler, yola, betona, araziye para yatırmak yerine üretim merkezli bir
ekonomik model geliştirilseydi, hep savunduğunuz, özenerek
anlattığınız on yedi senelik bu iktidarınızda
Türkiye bir milim yol katederdi. Şu anda Türkiye, Merkez Bankası
kaynaklarını betona gömen bir ülke olmaktan öteye geçemedi.
2019 bütçesinin tek düşen kaleminin
yatırım harcamaları olması da tesadüf, değil mi?
Yandaş kadrolarla doldurulmuş Varlık Fonu, yine yandaş
iş adamlarının yaptığı, müşterisi olmayan inşaatları
satın alıyor. Yani Türkiyenin bütün meselesi bitti, Varlık
Fonunu batan yandaş müteahhitlerin risklerini azaltmaya mı yönelttik
yahu? Bu memleketin çocukları yarın öbür gün
Hep söylüyorsunuz ya
Hesap var. diye, zannetmeyiniz ki hesap sadece öbür tarafta var, bu dünyada
da hesap var. Şu anda çok fark edemeyebilirsiniz, yargı elinizde,
istediğiniz hâkime telefon açıp istediğiniz kararları
çıkartıyorsunuz ama yarın öbür gün bu imkân gittiğinde öbür
taraftaki hesabın bu tarafta da görüleceğini size hatırlatmak
istiyorum. Bir kere daha düşünmeye davet ediyorum sizi.
Parayı ticareti geliştirecek,
KOBİlerimizi yeni pazarlara açacak altyapı projelerine, KOBİ
destek programlarına harcamalısınız. Bakın, işte
o zaman nasıl ticaret artıyor, göreceksiniz. Şirketlerin
kazancı arttıkça bakın bakalım
vatandaşlarımıza nasıl iş fırsatı
doğuyor, görün.
Bu kanun teklifinin hayırlı
olmasını diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, söz mü istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, çok kısa bir söz
talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararına göre Meclisin bütün iş ve
işlemlerinde toplantı yeter sayısının
sağlanması gerektiğine ve Meclisi çalıştırma
sorumluluğunun iktidar partisinde olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
önemli bir kanun teklifinin görüşmelerine geçtik. Dün de
bahsetmiştik, Anayasa Mahkemesi diyor ki: Meclis, bütün iş ve
işlemlerinde toplantı yeter sayısını sağlamak
durumundadır. Tabii, bunun denetim görevi muhalefette, bunu sağlama
görevi iktidar partisinde. Ancak bunu yoklamalar sürecinde
sağlayabiliyoruz, o da oylamadan önce oluyor ve müzakereler
sırasında çil yavrusu gibi dağılanlar, oylama
sırasında Çin ordusu gibi içeriye girip oy kullanıyorlar. Bu
doğru bir yaklaşım değil. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Siz
neredesiniz, siz neredesiniz, CHP nerede? CHP de yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Biz mümkün olduğu kadar
Meclisi büyük bir dikkatle çalıştırma sorumluluğunu yerine
getirmeye çalışıyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Altı üstü 18
kişisiniz yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu oylamada 224 kişi olup müzakerede 18 kişiye
düşünce olmaz.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Arkana bak,
arkana, kaç kişi var? Özgür, arkaya bak, kaç kişisiniz, bak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Beyefendi, Meclisi
çalıştırma sorumluluğu iktidar partisinin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Beyefendisi yok,
bura Meclis; maaş alıyorsun, maaş; geleceksin, sen de
geleceksin!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Senden mi
alıyoruz maaşı?
CAVİT ARI (Antalya) Sen ne alıyorsun?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sadece iktidar
değil, sen de katılacaksın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Sus!
Sus!
BAŞKAN Sayın Milletvekili,
karşılıklı konuşmayalım; Grup Başkan
Vekiliniz söz istiyor.
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Efendim, onlar da
vekil.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Vekilin haberi
yok, iktidar 24 kişiyle Mecliste temsil edilir mi?
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Sen de vekilsin,
sen de; sen vekil değil misin? Gelmelisin, sen de gelmelisin, ben de
gelmeliyim.
BAŞKAN Grup Başkan Vekiliniz
konuşuyor arkadaşlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şimdi, demokrasiyi şeklî bir mesele olarak algılayan ve bunu
böyle yaparak da Meclisi itibarsızlaştırmaya çalışan
bir siyasi hareketin temsilcisinin de yaklaşımı bu. Bu Meclisin
toplantı yeter sayısını sağlama sorumluluğu
iktidar partisine aittir. Bizim denetim sorumluluğumuz var, onun ne
şekilde yapılacağı ortadadır. Beceremiyorsanız
gidersiniz, orayı dolduracaklara millet o koltukları doldurtur. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) Arkana bak, bir
arkaya bak; işte doldurmuş millet!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millet size bu yüzden görev
vermiyor. Kaldı ki ittifak ortağımız konuştu, büyük
bir dikkatle hepimiz dinledik; ittifak ortağınız konuşacak,
16 kişisiniz salonda. Olacak şey değil! Birazcık bu
işlere dikkat etmek lazım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın 104
sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadeleri ile Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Öncelikli olarak, kürsüden hitap eden Sayın
Grup Başkan Vekilinin sözlerine istinaden şunları ifade etmek
isterim: Türkiye 36 milyar dolar ihracattan 170 milyar dolar ihracata geldi; 36
milyar dolardan 170 milyar dolara ve tarımla ilgili de artık
işlenmiş tarım ürünlerini biz ihraç ediyoruz, 10 mislinden daha
fazla bir ihracatımız söz konusu.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yok arkadaş, sen o
işleri bilmezsin. Gözünü seveyim, o işleri bilmezsin sen; o öyle
değil, emin ol; keşke dediğin gibi olsa.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Aynı zamanda Türkiyenin 236 milyar dolar gayrisafi
millî hasılası vardı, on altı yıl sonra biz bunu 800
milyar doların üstüne çıkardık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İthalatın
ihracatı karşılama oranı kaç, ona bir bak.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok açık, net. Bu örnekler yeterlidir zannediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana)
İşsiz sayısı kaç?
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Duble yol yapın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak, biraz evvel Sayın CHP Grubu
Başkan Vekilinin söylediği söze Önce bir aynaya bak. demek
lazım. Aslında muhalefetin söz söyleyeceği yer Meclistir
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buradayız.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
ancak Mecliste sizin sayınıza bakın,
oranınıza bakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oranına sen bak!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Önce kendi oranınıza bakın. Bizim
hepimizin burada olduğu ortada.
Değerli arkadaşlar, bakın, bütün
arkadaşlarımız burada.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Nerede?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Seçmenleriyle çalışmalar içerisinde, bunu siz
biliyorsunuz. Biraz evvel 200ün üzerinde milletvekilimizin burada olduğu
ortada. Peki sizin geri kalan kısmınız nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsi burada.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Değerli arkadaşlar, hepsi burada değil. Zumlayabilir
kameralar. Siz 20 kişiyle yoklama istiyorsunuz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İsteyeceğiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
arkanıza bakıyorsunuz, 3 kişi
kalmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Nerede 3 kişi kalmış?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dün öyleydi, 3 kişiydiniz. Dolayısıyla
eleştiri getirenler önce kendilerini düzeltsinler.
Teşekkür ederim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Tayyip Bey söylüyor
size İçeri girin. diye; Cumhurbaşkanı söylüyor,
Cumhurbaşkanını dinlemiyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Buyurun.
36.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili tarih
konusunda yaptığı hatalara bir yenisini daha ekledi. Ekonomi
konusundaki hatalarını hoş görebilirim çünkü ekonomiden daha az
anlıyordur, normaldir; hukukçu kimliğiyle bu konuları çok
bilmez. Ama bir şeyi söylemek istiyorum: Keşke söylediğiniz
şeyler doğru olsa, ben de istiyorum. Ben bu ülkenin
vatandaşıyım, ben Türk milliyetçisiyim. Türkiyenin her zaman en
iyi yerlerde olmasını en çok ben istiyorum ama gerçek öyle
değil.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim mi? 31
Martta sizi kim yendi biliyor musunuz? Soğan yendi, soğan. Emin olun,
31 Martta sizi yenen soğandı. Soğan bir karaborsaya düştü,
bir marketlerde sırayla satılmaya başlandı, 31 Martta sizi
soğan yendi. Türkiyede soğan ekilmiyor, soğan ekilmiyor,
problem burada.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Yanlış bilgilerinizle soğan üzerine bu insanları
yönlendirdiniz. Vebaliniz çok büyük.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yahu Başkanım,
60 gram soğan
Onu da ağzımız kokuyor diye yiyemeyenler
konuşuyor burada ya. Ya, soğanı bırakın ya! Bu sene de
döküyorlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Türkiyede ihracatın
arttığı doğrudur ama ithalat da arttı.
İhracatın ithalatı karşılama oranına bir
bakarsanız benim söylediğimi daha iyi anlarsınız. O
rakamlara iyice bir bakın.
Teşekkür ediyorum.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Niye
o rakamlara bakıyorsunuz da bizim verdiğimiz rakamlara
bakmıyorsunuz? Sizin rakamlarınız doğru, bizim
rakamlarımız yanlış mı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yani
muhalefetin bir soğan kadar ağırlığı yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen de ancak bu kadar
anlarsın işte, ancak o kadar!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Muhalefetin soğan kadar ağırlığı yok yani.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sen ancak götürmeyi
biliyorsun! Sen ancak belediyeden götürmeyi biliyorsun, bırak ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Anlat,
anlat, zevkli oluyor!
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Meclis Genel
Kurulunda iktidar partisinden en az 200 milletvekilinin olması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
kez daha şunu hatırlatalım: Bu Meclise iktidar partisinin en az
200 milletvekili getirme sorumluluğu var. Muhalefet partisinin 5, 15, 20
milletvekiliyle yapacağı sorumluluklar ortada ama ben iktidar partisi
grup başkan vekili olsam şu kanuna kaç milletvekilim imza koymuş
diye bakarım. 86 vekilinizin kanunun altında imzası var, 86.
Adamlar imza attıkları kanunu gelip takip etmiyorlar ya! Daha ben
size ne diyeyim? Daha ne diyeyim ya? (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) İki gündür ne oldu
size ya? İki gündür on dakikada bir yoklama istiyorsunuz. HDPnin
yokluğunu dolduruyorsunuz değil mi, helal olsun yani! (CHP
sıralarından gürültüler)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Ne alakası
var ya!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Terbiyesizlik yapma! Terbiyesizlik yapma!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, bir
dakika
Sayın milletvekilleri, zaten milletimiz Türkiye
Büyük Millet Meclisini takip ediyor ve takdir ediyor yani bir
değerlendirme yapıyor. Bu konuda çok şey söylemeye gerek yok.
Zannediyorum genel başkanlar da takip ediyor. Listeler falan
yapılırken onu mutlaka dikkate alıyorlardır. Bu konuyu
fazla uzatmayalım isterseniz.
ATİLA SERTEL (İzmir) Kendi
Cumhurbaşkanlarını dinlemiyorlar ya, gelmiyorlar.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) O, Türkiye
Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı; kendi Cumhurbaşkanları
değil. Kendi Cumhurbaşkanları değil, Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı. Saygısız herif!
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
38.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, muhalefetin polemik üzerinden gündem oluşturmaya
çalıştığına ve İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekili Lütfü Türkkanın üslubunu kendisine iade ettiğine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Hakikaten muhalefet söyleyecek ciddi
eleştiriler bulamayınca sadece polemik üzerinden ve doğru
olmayan birtakım bilgiler ve iftiralar üzerinden gündem oluşturmaya,
gündem saptırmaya çalışıyor.
Biraz evvel İYİ PARTİ Grup
Başkan Vekilinin üslubunu da kendisine artık iade ediyorum yani
bilgisizlikle ilgili ve diğer hususlarla ilgili
yaklaşımını ancak kendi seviyesi ve kendi bilgisi
çerçevesindeki takdirine sunuyorum. Verdiğim rakamlar, bütün milletimizin
yaşadığı, bildiği ve takdir ederek bizi iktidar
yaptığı rakamlardır.
Millet sözünü söylüyor, gerisi laf,
lakırdı ve boş bir hezeyandan ibarettir.
Teşekkür ederim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Vallahi bir soğana
yenildiniz, haberiniz olsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Senin imza atmış 86
adamın nerede? İmza namustur ya; gelecek buraya, takip edecek.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hezeyana gerek yok.
BAŞKAN Buyurun Sayın Mehmet Göker.
39.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, 23 Ekim
Van depreminin 8inci yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, Burdur Devlet Hastanesinin
kullanılamaz olduğu ispat edilmiş olmasına rağmen hâlâ
yeni bir hastane yapılmadığını Sağlık
Bakanının dikkatine sunmak istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
6,7 şiddetindeki Van depreminin üzerinden sekiz
yıl geçti. Kaybettiğimiz 644 canımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Bu vesileyle öğrenmiş olduk ki deprem ülkemizin acı
bir gerçeği ve bu depremlerde en çok zarar gören de kamu
kuruluşlarının binaları.
Ben de bölgemdeki Burdur Devlet Hastanesinin
bilimsel olarak çürüklüğü, çürük olduğu ispat edilmiş
olmasına rağmen hâlâ yeni bir hastane yapılmamış
oluşunu Sayın Sağlık Bakanının dikkatine sunmak
istiyorum. Zira yerel seçimlerden önce Yaptık, yapacağız.
şeklinde tabelaları asılan bina ve işletmenin yerinde
şu an herhangi bir işleyiş yok, ihale iptal olmuş durumda,
tabelayı da kaldırdılar.
Buradan Sağlık Bakanına sesleniyorum:
Bu bir can meselesi, lütfen konuya alaka gösterin, Burdurun hastaneye acil
ihtiyacı var.
BAŞKAN Sayın Arkaz
40.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, Ergene havzasının plansız yapılaşmalar
uğruna yok edildiğine, Türkiyenin Avrupaya uzanan tek bölgesi
Trakyanın heba edilmemesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Havası, suyu, toprağı ve
insanıyla Avrupanın en değerli bölgelerinden Trakya. Ülke nüfusumuzun
yaklaşık yüzde 20si Trakyada yaşamaktadır. 3 ili, 3
denizi, 3 dağı, 3 ormanı, 3 üniversitesi vardır. 3 ilin tek
bir akarsuyu vardır, Ergene. Bu akarsuyun beslediği verimli topraklar
Türkiye'nin, hatta Avrupanın en önemli çökeltme havzalarından
biriydi. Ergene artık yok. Akarsu, akar sıvı hâline geldi,
Ergenenin akacak suyu kalmadı. Bir zamanlar su değirmeni olan,
balıkçıların olduğu, Türkiye'nin pirinç
ihtiyacını karşılayan Ergene havzası, plansız
yapılaşmalar uğruna yok edildi. Ergene temizlenecek ise önce
kaynaklarını korumak gerekiyor. Türkiye'nin Avrupaya uzanan tek
bölgesi Trakya heba edilmemeli.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ne mutlu Türküm diyene.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Esin Kara.
Buyurun Sayın Kara. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 104 sıra sayılı Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta elim bir kaza sonucu
kaybettiğimiz Genel Başkan Yardımcımız Edip Semih
Yalçın Beyefendinin kıymetli evladı Turan İlteber
Yalçına Allahtan rahmet dilerim. Belki bir anne, bir baba, bir eş,
bir kardeş gibi değil ama bir ülküdaş gibi canımız
yanmıştır. Rabbim ailesine sabırlar versin.
Sayın Başkan, büyük Türk milletinin
değerli milletvekilleri:
Al bayraktır ana yurdun gelini,
Bu canı Türklüğe adadım anne.
On iki yaşında ettim yemini,
Bu canı Türklüğe adadım anne.
Büyük Türk milleti 783.562 kilometrekare olan vatan
toprağının bir karışına bile göz dikenin
kellesini alırım. derken şaka yapmadığını,
verecek bir karış bile toprağının
olmadığını, vatan toprağına göz diken haine, her
teröriste birer metrekare yer ayırdığını, onun da
ancak toprağın altında olduğunu; kerametin binlerce
tırlık askerî mühimmatta değil, kahraman Türk askerinin iman
dolu yüreğinde olduğunu bir kez daha Barış Pınarı
Harekâtıyla tüm dünyaya ispatlamıştır. Yüce Allah büyük
Türk devletini, büyük Türk milletini, büyük Türk ordusunu kıyamete kadar
muzaffer kılsın. Türk ordusunun kılıcı keskin, toyu
mübarek olsun. Buradan Barış Pınarı Harekâtında görev
yapmakta olan tüm kahraman Mehmetçiklerimizi selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
Görüşülmekte olan kanun teklifimiz Gümrük
Yasasıyla ilgili olduğu için, 27 Mayıs 1980 tarihinde Dev-Sol
militanları tarafından haince şehit edilen, dürüstlüğü ve
kaçakçılığa vurduğu darbelerle adını tarihe
yazdıran Gümrük ve Tekel Bakanımız Gün Sazak ağabeyimizi
rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinin 1inci maddesiyle, Türkiye gümrük
bölgesindeki bir yerden diğer bir yere transit rejimi hükümleri
uyarınca taşınan serbest dolaşımda olmayan
eşyalara ek süre tanınması ve varış gümrük idaresindeki
geçici depolama yerinde gümrükçe onaylanmış işlem veya
kullanıma tabi tutulması için kalabileceği sürenin
hesaplanmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Teklifin 2nci maddesiyle, 4458 sayılı
Kanunun 86ncı maddesine ek yapılarak transit rejimine tabi tutulan
eşyayla ilgili olarak asıl sorumlunun gümrük idaresine
karşı mali sorumluluğu ve aynı zamanda 5607
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu çerçevesinde gümrük
idaresince işlem tesis edildiğinde asıl sorumlunun
sorumluluğunun belirlenmesinde fiilin işlenmesinde dahlinin olup
olmadığının göz önüne alınarak işlem
yapılması düzenlenmiştir.
Teklifin 3üncü maddesiyle, 167nci maddeye Savunma
Sanayii Başkanlığı ibaresi eklenerek daha önce
çıkarılan kararnameyle Savunma Sanayii
Müsteşarlığının Cumhurbaşkanlığına
bağlanması nedeniyle oluşabilecek tereddütler ortadan
kaldırılmış ve ilgili Başkanlıkça serbest
dolaşıma sokulacak eşyanın gümrük vergisinden muaf
kılınması sağlanmıştır.
Teklifin 4üncü maddesinde, tasfiye edilecek
eşyaya ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Teklifin 5inci maddesiyle, 179uncu maddede düzenlenen,
tasfiyelik hâle gelen eşyanın hak sahiplerince alınarak gümrük
işlemlerine devam etmesini sağlayan düzenleme
genişletilmiştir. Aynı zamanda mülkiyeti kamuya geçen eşya
için bu kolaylıktan yararlanma hakkı verilmemiştir.
Teklifin 6ncı maddesiyle, tasfiyelik hâle
gelip emanete alınan tutarın iadesi için, sahibine iadesine
ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği,
diğerlerinde ise emanete alma tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
başvuru hakkı verilmesi öngörülmüştür.
Teklifin 7nci maddesiyle, kanunun 202nci
maddesinde düzenleme yapılarak gümrük vergileri ve diğer amme
alacaklarının ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesi
gereken hâllerdeki yüzde 120 olan tutar yüzde 100e indirilmiştir.
Teklifin 8inci maddesiyle, gümrük vergileri ile bunların
ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin ve
gecikme zammının geri verilmesinde, fazla tahsilatın yükümlüden
kaynaklanması durumunda ya da diğer durumlarda geçerli olan süreler
hakkında düzenleme yapılmıştır. Gecikme tutarı
için 6183 sayılı Yasaya göre belirlenen tecil faizi oranında
faiz hesaplanması esas alınmıştır.
Teklifin 9uncu maddesiyle, gümrük müşaviri
yardımcısı olabilme şartları yeniden düzenlenmiş,
3713 sayılı Yasa çerçevesinde terörle mücadele kapsamındaki
suçlardan hüküm giymiş olmamak şartı getirilmiştir.
Teklifin 10uncu maddesiyle, mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine karar verilen eşyanın bulunamaması hâlinde kaim
değer olarak eşyanın gümrüklenmiş değerinin kamuya
geçirileceği kararı hükme bağlanmıştır. Yine
maddede, idari yaptırımlara ilişkin düzenleme
yapılmış, gümrük idaresi tarafından yükümlüye yazıyla
yanlış izahat verilmiş olması durumunda idari para
cezası ve faiz uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
İdarenin yazıyla yanlış izahat vermesi durumunda daha
önceleri ceza uygulaması mağduriyetlere yol açmaktayken bu hükümle,
rücuyla karşılaşmamak için gümrük
çalışanlarının görevlerini yaparken daha titiz ve dikkatli
olmalarının sağlanacağını düşünmekteyiz.
Teklifin 11inci maddesiyle, 4458 sayılı
Kanunun 234üncü maddesinin (2)nci fıkrasında düzenleme
yapılarak dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında
işleme rejimi ve tam muafiyet sebebiyle geçici ithalat rejimi hükümlerine
tabi eşyaya ilişkin olarak yapılan beyan ile muayene ve
denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda, 234üncü maddenin (1)inci
fıkrasında belirtilen farklılıkların tespiti durumunda
vergi farkının yarısı tutarında idari para cezası
verileceği hükme bağlanmıştır. Gümrük idaresinin
tespitinden önce beyan sahibince beyanın düzeltilmesi hâlinde cezanın
yüzde 10 olarak uygulanması hükme bağlanmıştır.
Teklifin 12nci maddesiyle, vergi kaybına neden
olan işlemlere ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Eşyanın genel düzenleyici idari işlemlerle ithalinin
yasaklanmış olmasının tespiti hâlinde, varsa fark gümrük
vergisinin yanında gümrüklenmiş değerinin 4 katı idari para
cezası öngörülmüştür. Yine maddede, ithalde gümrük idarelerine ibraz
edilmesi gereken belgeler ve bu belgelerin yerine geçen bilgiler
düzenlenmiş, bunların eksikliği durumunda kesilecek idari para
cezaları düzenlenmiştir. Eşyanın ithalinin, uygun
bulunduğuna ilişkin belge veya bilginin düzenlenmesi veya ilgili
kurum ve kuruluş tarafından gerçekleştirilen denetimin olumlu
sonuçlandığının bildirilmesi hâlinde, 241inci maddenin
(1)inci fıkrası uyarınca para cezası verileceği hükmü
düzenlenmiştir. Eşyanın ihracı belli kuruluşların
vereceği ve gümrük idaresine ibrazı veya beyanı zorunlu olan
lisans, izin, uygunluk belgesi veya bu belgeler yerine geçen bilgiye
bağlı olmasına rağmen, eşya belge veya bilgiye tabi
değilmiş ya da belge veya bilgi alınmış gibi beyanda
bulunulduğunun tespiti hâlinde gümrüklenmiş değerinin onda 1i
kadar idari para cezası verileceği hükme
bağlanmıştır. İhracatın artmasını
teşvik için yapılan bu ceza indirimine yönelik bu tür
uygulamaların suistimale dönüşmemesi için gerekli önlemlerin azami
şekilde alınması gerekmektedir. Teklifte, belge veya bilgi
olmadığından ithali mümkün olmayan eşyanın yükümlünün
talebi doğrultusunda otuz gün içerisinde mahrece iade, ilgili kurum ya da
kuruluşun uygun görüşüyle doğrudan üçüncü ülkeye transit
edilmesi uygun görülmüştür. Bu süre içerisinde mahrece iade veya ihraç
edilmeyen eşyanın ihraç kaydıyla satış ya da
masrafları sahibinden alınarak imha edilmek suretiyle tasfiye edilmek
üzere gümrük idarelerine terk edilmesi, teslimden sonra kontrol sonucu
uygunsuzluğu tespit edilen ancak bulunamayan eşyanın
gümrüklenmiş değerinin kamuya geçirileceği hükme
bağlanmıştır.
Yine, maddede, Türkiye gümrük bölgesine getirilen ve
varış gümrük idaresine kara yoluyla sevk edilmek üzere transit rejime
konu olan, serbest dolaşımda olmayan eşyanın yapılan
kontrol veya muayene sonucunda beyandan farklarının tespiti hâlinde
uygulanacak para cezaları hükme bağlanmıştır. Bu
farkların tespitinden önce beyan sahibinin pişmanlıkla
kendisinin bildirmesi durumunda hesaplanan para cezalarının yüzde
10u oranında uygulanacağı esas alınmıştır.
Teklifin 13üncü maddesiyle, eşyanın
gümrük, antrepo rejimine tabi tutulmasına ilişkin beyanının
kontrolü ve muayenesi sonucunda antrepo beyannamesinden belirgin şekilde
farklı cins eşya olduğunun tahlil, teknik inceleme ve
araştırmaya gerek olmaksızın tespit edilmesi hâlinde,
farklı çıkan eşyanın gümrük vergileri toplamının
beyan edilen eşyanın gümrük vergileri toplamından fazla
olması durumunda farklı çıkan eşyaya ilişkin gümrük
vergilerinin 2 katı, farklı çıkan eşyanın beyan edilen
eşyadan farklı şekilde ithalinin lisansa, şarta, izne,
kısıntıya veya belli bir kuruluşun vereceği uygunluk
veya yeterlilik belgesine tabi olması durumunda farklı çıkan
eşyanın gümrüklenmiş değerinin 2 katı kadar idari para
cezasının verileceği hükme bağlanmıştır.
Teklifin 14üncü maddesiyle, dâhilde işleme
rejimi ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat
rejimine ilişkin hükümlerin ihlali hâlinde eşyanın
gümrüklenmiş değerinin 2 katı; tam muafiyet suretiyle geçici
olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlara ilişkin
rejim ihlallerinde, gümrük vergileri tutarının dörtte 1i kadar idari
para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Dâhilde işleme rejimi ve gümrük kontrolü
altında işleme rejimine ilişkin hükümler ihlal edilmekle
birlikte, rejim kapsamı ithal eşyanın -ilk hâli veya işlem
görmüş hâli de dâhil olmak üzere- gümrük gözetiminden mevzuata
aykırı olarak çıkarılmamış olduğunun tespiti
hâlinde, ithal eşyanın gümrük vergileri ile rejime ilişkin
beyannamenin tescil tarihinden tespitin yapıldığı tarihe
kadar geçen süre için 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme
zammı oranında faizin toplamı kadar idari para cezası verileceği
hükme bağlanmıştır.
Tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen
özel kullanıma mahsus araçlar hariç, geçici ithalat rejimi kapsamında
ithal edilen eşyanın süresi içerisinde gümrükçe onaylanmış
başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması durumunda
gümrük vergileri ile rejime ilişkin beyannamenin tescil tarihinden
tespitin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için 6183
sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında
faizin toplamı kadar idari para cezası verileceği hükme
bağlanmıştır.
(1)inci fıkranın (c) ve (d) bentlerinde
belirtilen eşyanın tebliğ tarihinden itibaren altmış
gün içerisinde gümrükçe onaylanmış başka bir işleme ve
kullanıma tabi tutulmaması hâlinde, ayrıca gümrük vergileri
tutarında idari para cezası verileceği hükme
bağlanmıştır.
Teklifin 15inci maddesiyle, 11inci madde hükmüne
göre yazılı olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile 13üncü madde
hükmü gereğince beş yıl süreyle saklanması gereken
belgelerin gümrük kontrolü sırasında ibraz edilmemesi hâlinde (1)inci
fıkradaki cezaların 8 katı olarak uygulanacağı hükme
bağlanmıştır.
Teklifin 16ncı maddesiyle, gümrük idarelerince
düzenlenen ek tahakkuk ve ceza kararı muhteviyatı alacaklar için
yükümlü veya ceza muhatabına uzlaşma hakkının verilmesi,
itirazda bulunmuş ise itiraz sonuçlanana kadar itirazdan vazgeçerek
uzlaşma talep etme hakları ve uzlaşma kapsamında
hesaplanacak olan gecikme faizinin uygulanması esasları
belirlenmiştir.
Teklifin 17nci maddesinde, gümrük müşavirleri
ve gümrük müşavir yardımcılarının izin belgelerinin Bakanlık
müfettişleri ve Gümrük Ve Dış Ticaret Bölge Müdürleri
tarafından gerek görülmesi hâlinde tedbir amaçlı olarak en fazla
altı ay süreyle geçici olarak alınmasına ve iş takip
etmelerinin yasaklanmasına, 3713 sayılı Yasa kapsamında haklarında
kovuşturma başlatılanların kovuşturma
sonuçlanıncaya kadar izin belgelerinin alınacağına dair
hükümler bulunmaktadır.
Teklifin 18inci ve 19uncu maddeleriyle, Gümrük
Muhafaza Müdürlüğünde Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı,
Daire Başkanı ile merkez ve taşra teşkilatında görevli
Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürü, Bölge Amiri, Kısım
Amiri ve Gümrük Muhafaza Memuru unvanlı personelin uhdesindeki zati
silahı -1 adetle sınırlı kalmak kaydıyla- emeklilikte
de kullanabilmeleri ve bu silahların harçtan muaf olması hükme
bağlanmıştır.
Teklifin 20 ve 21inci maddeleri yürürlük ve yürütme
maddeleridir.
İhracatın artırılmasına,
kaçakçılığın önlenmesine yönelik yapılacak her
adımı olumlu karşıladığımızı
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
birçok kez serbest muhasebeci ve yeminli mali müşavirlerin
sorunlarını yüce Meclisimizin kürsüsünden dile getirdim. 15 Ekim 2019
tarihinde, Hazine ve Maliye Bakanımız Vergi Usul Kanunu 118 Nolu
Sirküleri yayımladılar. Öncelikle ben buradan, Sayın Bakanımıza
bizlerin sesini duyduğu için teşekkür ediyorum. Bu sirküler meslek
camiamızda çok olumlu karşılanmıştır, bizleri
sevindirmiştir açıkçası. Ancak sirkülerde eksiklikler
bulunmaktadır. Sirkülerde, meslek mensubunun kendisinin, eşinin,
çocuğunun, kendisinin veya eşinin anne veya babasının ya da
kardeşinin beyannamenin verilmesine yedi gün kala bir sürede vefat etmesi
durumunda beyanname verme sürelerimize yedi günlük bir süre eklenmiştir.
Evet, bu yedi günlük ek süre yeterli bir süredir ancak beyannamenin verilmesine
sekiz gün kala ile yedi gün kala arasında bir fark yoktur. Bizim
isteğimiz şudur: Beyanname vereceğimiz anda, evet, birinci
derecede yakınlarımızın vefatının olması
durumunda, sadece yedi gün kala olmayıp o ay içerisinde
değerlendirilmesi çok önemlidir.
Yine sirkülerimizde eksiklikler bulunmaktadır.
Bu sirkülerde mücbir sebep olarak sadece birinci derecede
akrabalarımızın ya da yeminli mali müşavirin ölümü
alınmıştır; ağır hastalık hâli ya da kadın
meslek mensubunun doğum hâli mücbir sebep olarak
alınmamıştır. Düşünün ki büronuzda beyanname
yapıyorsunuz, bayan mali müşavirsiniz ve beyannamenin son günü
doğuma gittiniz, beyannamelerinizi onaylayamadınız, yine
mükellefleriniz cezayla karşılaşacak.
Bakın, sirkülerde bir eksiklik var. Şimdi,
beyannamenin dolmasına beş gün kala büronuzda kalp krizi
geçirdiğinizi düşünün ve yoğun bakıma
alındınız, bu beş gün içerisinde ölürseniz mükellefleriniz
ceza yemeyecek. Ama beyannamenin süresi dolduktan sonra gözünüzü hastanede
açarsanız, geçmiş olsun, mükellefleriniz ceza yedi.
Burada, sirküler için Sayın
Bakanımızdan meslektaşlarımız adına şunu
rica ediyorum: Sayın Bakanım, lütfen, bu sirkülere ağır
hastalık hâlinin de aynı zamanda kadın meslek mensubunun
doğum hâlinin de mücbir sebep olarak alınmasını istiyoruz.
Aynı zamanda, emin olun ki hiçbir meslek mensubu bunu suistimal
etmeyecektir çünkü bizler de bir an önce bürolarımızda
beyannamelerimizin onaylanmasını bekliyoruz.
Yine Sayın Bakanımızdan bir
isteğimiz şudur: Nasıl bir yargı reformu
yapılmışsa bir mali reform yapılarak, meslek mensubu olarak
on beş yıl faaliyet yapmış olan tüm
meslektaşlarımıza yeşil pasaport hakkı verilmesi;
yine, ticaret ve vergi mahkemelerinde de bizlere ara buluculuk hakkı
verilmesi; yine, yüksek olan katma değer vergisi oranının
avukatlardaki gibi yüzde 8e indirilmesi ya da serbest meslek erbabı mali
müşavirlere tevkifat uygulamasının getirilmesi, katma değer
vergisi ile gelir vergisi arasındaki bu uyuşmazlıktan
dolayı olan, tahsil ve tahakkuktan dolayı olan
sorunlarımızın bir an önce çözülmesi için bir uygulama, bir
hareket bekliyoruz.
Ben konuşmamı bitirmeden önce, liderimiz
Sayın Doktor Devlet Bahçelinin bir sözünü söylemek istiyorum:
Davamızda ileri hamlelere ayak uyduramayanların gözleri daima
arkadadır ve bunlar ilk istasyonda inmişler, ilk hendekte
düşmüşlerdir.
Gazi Meclisimizi ve ekranları başında
bizleri izleyen büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Utku Bey, söz istemiştiniz siz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözerin, Eskişehir ili Günyüzü ilçesindeki kamu
kurumlarında ya vekâleten hizmet verildiğine ya da hiç hizmet
verilmediğine ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta Eskişehirimizin Günyüzü
ilçesini ziyaret ettim. İlçede, Kaymakamlık dâhil çoğu kamu
kurumunda ya vekâleten hizmet verilmekte ya da hiç hizmet verilmemekte.
İlçede, Millî Eğitim Müdürlüğü dışında herkes
görevini vekâleten yürütüyor. Kaymakam var, stajını yapıyor,
vekil; Kaymakamın Yazı İşleri Müdürü vekil; Mal Müdürü yok,
vekil; Tarım Müdürü yok, vekâletle yürüyor; Nüfus Müdürü yok, vekâletle
yürüyor; Emniyet Müdürü yok, trafik polisi vekâleten bakıyor; Millî Emlak
Müdürü yok, haftada bir gün Eskişehirden bir memur gelip vekâleten
işleri yürütüyor. İlimizin en büyük köylerinden olan Ayvalı ve
Çardaközünde imam yok; daha yeni vekil imam atandı, gelecek görevini
yapmaya. Hastane var, kadın doğumcu yok, doğumlar için
Polatlıya gitmek zorunda kalınıyor.
Değerli arkadaşlarım,
bahsettiğim ilçe
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Fendoğlu.
42.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, gazilerimizin sorunlarının çözümü konusunda
duyarlılıkla hareket edilmesi, şehit ailelerimize sağlanan
ÖTV muafiyeti hakkının malul gazilerimize de tanınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Terörle mücadelede tarih yazan, destan destan
büyüyen gazilerimiz, millî birlik ve beraberliğimizin korku nedir bilmeyen
cengâverleridir. Gazilerimizin mevcut sorunlarının çözümü hususunda
herkesin duyarlılıkla hareket etmesi, vicdan seferberliğiyle
sorumluluk alması kaçınılmaz bir zarurettir. ÖTVsiz engelli
araç alımından, ortopedik engelli olan malul gazilerimiz ile
engellilik oranı yüzde 90 ve üzeri olan gazilerimiz istifade etmektedir.
Ancak bu durum gazilerimiz arasında haksızlığa sebep
olmaktadır. Şehit ailelerimize sağlanan ÖTV muafiyeti
hakkı, yapılacak düzenlemeyle pozitif ayrımcılık
kapsamında malul gazilerimize de tanınmalı, engellilik
oranına bakılmaksızın tüm harp ve vazife malullerine araç
alımında ÖTV muafiyeti uygulanmalıdır.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Tacettin Bayır.
Buyurun Sayın Bayır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir)
104 sıra sayılı Gümrük Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Benden önceki değerli konuşmacılar
söz konusu kanunla ilgili, özellikle benden önce konuşan hanım
arkadaşım gayet iyi açıklamalarda bulundu yani madde madde
özetledi. O yüzden ben Gümrük Kanunundan ziyade son on yedi yıldır
Türkiyenin geldiği noktanın bir röntgeninin çekilmesinden
yanayım.
Ekonomi uçacaktı. demişlerdi, ekonomiyi
uçuramadılar ama enflasyonu uçurdular. Bizler, güzel ülkemizde,
kimliklerimiz, dünya görüşümüz farklı olabilir ama
bayrağımızın altında huzur içinde, birlikte
yaşamak istiyoruz. Türkiye bugün iyi yönetilmiyor. On yedi
yıldır tek başına Türkiyeyi yönetenler ülkeyi sorunlar
yumağıyla karşı karşıya bıraktılar.
Siyasal iktidar sorunlara çözüm üretemez hâle geldi. Referandumda evet
çıkarsa ekonomi uçacak. demişlerdi. Geldiğimiz noktada ekonomi
yerlerde sürünüyor. AK PARTİnin 2002de iktidara gelmesiyle birlikte
Türkiye, uluslararası ölçekte birçok farklı alanda ne yazık ki
gerilemeye başladı. Ekonomi, demokrasi, laiklik, hukukun
üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, dış politika, insan
hakları, cinsiyet eşitliği ve eğitim alanlarında
ülkelerin sıralamalarını her yıl yayımlayan
saygın endeksleri değerlendirdiğimizde, bu verilere göre AK
PARTİnin ülkemizi dünyada nereye getirdiği gözler önünde.
Bu kaçıncı programdı sayamadım
ama yeni bir ekonomi programı açıklandı. Her programdan sonra
fiyatlar yükseliyor, her programdan sonra işsizlik artıyor, her
programdan sonra yeni zamlar kapıya dayanıyor. AKP ekonomiyi iyi yönetemiyor
ama şişirilmiş, çarpıtılmış rakamlarla
övünmeyi marifet sayıyor. Ekonomi halkın sofrasıdır,
ekonomi halkın huzurudur ama halkımız da ne sofraya
koyacağı soğan ne de huzur ne yazık ki
kalmamıştır. AKP, birilerini zengin edebilmek için halkın
sırtına yük bindirmeye ne yazık ki devam ediyor. AKPnin ekonomi
politikaları sonucu zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaya devam
ediyor. AKP ekonomisi yalancı söylemlerle, yalancı baharlarla
oluşturulmuş, şişirilmiş bir balondur ve bu balon
çoktan patlamıştır aslında. Gerçek ekonomi,
halkımızın cebine yansıyan zamlar, gençlerin
yaşadığı işsizlik, vatandaşımızın
hızla sürüklendiği yoksulluktur. Medyadan ekonomiye her yerde
yandaşlarını yaratan AKP, onları ihya edip vergi yükü ve
enflasyonla vatandaşın sırtına binmeye devam ederken
akaryakıt istasyonlarını, otobanları, köprü
geçişlerini âdeta vergi dairelerine çevirdi. Geçmediğimiz köprüye,
geçmediğimiz tünele, gitmediğimiz havaalanına, gitmediğimiz
hastaneye sırf AKP yandaşları zengin olsun diye vergi ödüyoruz.
On yedi yılda ülkemizin geldiği durumu göz önünde
bulundurduğumuzda, ülkemiz ekonomisine duyulması gereken güven yerini
güvensizliğe bırakmış durumdadır. Çiftçi alın
terinin karşılığını alamıyor, esnaf siftah
yapamıyor, sanayici, ihracatçı ona keza ve ne acı ki gençlerimiz
kendi geleceklerinin endişesiyle ne yapacaklarının, nasıl
hayat kuracaklarının korkusunu yaşıyor. Halkın devleti
yönetenlere olan güvensizliği ne yazık ki her geçen gün artmaktadır.
Bugün sanayicisinden üreticisine, öğrencisinden işçisine,
çiftçisinden gazetecisine, akademisyenine kadar herkes ama herkes gelecek
endişesi yaşıyor. Anayasal özgürlüklerinin
kısıtlandığı bir ülkede bırakın
yatırım yapmayı, günü borçsuz harçsız kurtarmak, evine
ekmek götürebilmek için, insanlar âdeta çaresizlik içinde
çırpınıyor.
Bakın, 3 Temmuz 2019da, kendi yandaş
gazeteniz Akitin Köprülerden geçişe zam yok. diye bir ilanı var;
15 Temmuz ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri ile o otoyollarda geçiş
ücretlerine yıl sonuna kadar zam yapılmayacak. Peki, gerçek ne oldu?
Devletin işlettiği bu otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yıl
sonuna kadar zam yapılmayacak denildikten sonra, dediler ki önce Yeniden
yollara düşme vakti. Ertesi gün köprülere yüzde 20 oranında zam
yaptılar. Benden vatandaşa Oturun oturduğunuz yerde, lütfen,
olduğunuz yerde kalın. Sakın düşmeyin yollara,
inanmayın bunlara. Üzerinden yüz on gün geçti ve köprü, otoyol
geçişlerine zam geldi.
2023te dünyanın en büyük ekonomisi
olacağımıza inanmamızı istiyorsunuz. Peki, sahiden siz
buna inanıyor musunuz? Enflasyonun yüzde 9 olduğu ülkede köprüye,
otoyola, posta ücretlerine yüzde 20 zam yaptınız; ya
söylediğiniz enflasyon doğru değil ya
yaptığınız zamlarda gerçekten abarttınız.
Yandaş medyaya bakacak olursanız,
ekonomimiz şahlanışa geçmiş, büyüme yaşanmış.
Biz neden görmüyoruz bu büyümeyi? Bizim gördüğümüz tek büyüme, fiyatlarda
ve zamlarda. Örneklemek gerekirse; elektriğe yüzde 60, doğal gaza
yüzde 52, akaryakıta yüzde 25, İçki, sigaraya yüzde 60 -bu arada akşamcıların
hepsini de kimyager yaptınız, onu da bilin- çaya yüzde 32,
şekere yüzde 40, gıda ve temizlik ürünlerine ortalama yüzde 25 zam ve
bu zamlar gerçekleşenler sadece, bir de yolda gelenler var, gelecek
olanlar var; yılbaşından itibaren yüzde 22,5 zam gelecek motorlu
taşıtlar vergisini söylemiyorum.
2018 Eylül ayında enflasyonu yüzde 24,56 olarak
açıkladınız, 2019 Eylül ayındaysa yani bir yıl sonra
9,26 diye açıkladınız. Neymiş efendim, düşüş
yaşanmış hem de enflasyonda yüzde 15 düşüş olmuş.
Bu düşüşü TÜİK dışında hisseden bir tek
vatandaş var mı arkadaşlar? Bir tek TÜİK rakamlarında
bu düşüyor. Pardon, bir kişi var, karıştırmayayım;
bu Ordunun AKPli Belediye Başkanı Hilmi Bey, o fark etmiş
düşüşü. Ne yapmış? Sözcü gazetesi araştırıp
bulmuş: Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Gülerin
250 bin liralık maaşı tartışma çıkardı. Ordu
Belediyesindeki işçi kıyımına tepki gösteren Mehmet Öztürk
adlı vatandaş, sosyal medyadan AKPli Ordu Büyükşehir Belediye
Başkanı Hilmi Gülerin maaşlarının dökümünü
yayınladı. Öztürk 6 ayrı yerden 250 bin liraya yakın
maaş alan Başkan, 2.400 lira maaş alan işçileri işten
attı. diye
İşte, Başkanın aldığı
maaşlar: Emekli vekil maaşı 14 bin lira, Başkanlık maaşı
15 bin lira, ORBEL Yönetim Kurulu üyeliği maaşı 10 bin lira,
Turkcell Yönetim Kurulu üyeliği maaşı 20 bin euro, Superonline
Yönetim Kurulu üyeliği maaşı 10 bin euro, Çin Bankası
Yönetim Kurulu üyeliği maaşı 20 bin lira. El insaf, bir
belediye başkanı 250 bin lira alıyor!
Arkadaşlar, sizlere bir dost tavsiyesi:
Yapmayın, aklımızla alay etmekten vazgeçin, vatandaşı
saf yerine koymaktan vazgeçin, savurganlık ve lüks içinde yaşamaktan
vazgeçin, her şeyi ithal etmekten vazgeçin, üreticiyi mağdur etmekten
vazgeçin; aksi takdirde, son iki seçimde olduğu gibi, vatandaş sizden
yani AKPden vazgeçecek, benden söylemesi, kaçınılmaz sonununuz bu
çünkü.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bakınız, vatandaş az sonra sayacağım zamlarla -pardon,
siz buna zam demiyorsunuz, ne diyorsunuz, düzenleme ve güncellemeler diye
ifade ediyorsunuz- geçen yıl 200 lira ödediği elektriğe bu
yıl 320 lira ödüyor, geçen yıl 300 lira ödediği doğal gaza
ise bu yıl 450 lira ödüyor, geçen yıl 100 lira ödediği benzine
bu yıl 130 lira ödüyor.
Tüm bunlara rağmen, enflasyonun hâlâ yüzde 9
olduğu yalanına insanları inandırmaya
çalışıyorsunuz. Tabii, dünya bizi kıskanıyor ya,
aynaya bakınca çok farklı gözüküyor bazı şeyler.
Vatandaşın bankalara ve finans kurumlarına olan borcu 540 milyar
liraya çıktı, geçen aydan 22 milyar daha fazla arttı, bir ayda
22 milyar arttı. Aslında gerçek, ülkemiz borç batağında.
Her şeyi sattınız, dünyanın
borcunu aldınız, borcun millî gelire oranı yüzde 62ye
çıktı, millî gelirin yüzde 62si kadar bizim borcumuz var. Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, tam bir borç batağına
sapladınız ülkeyi ve ne yazık ki bu batan gemide sadece siz
yoksunuz, biz de varız, 82 milyon vatandaş da var! İşte,
feryadımız, isyanımız bu yüzdendir; batıyoruz hep
birlikte. Gemiyi batıran bu kaptanın değişim zamanı
geldi de geçiyor bile. (CHP sıralarından alkışlar)
Geldiğimiz noktada yaşanan sorunu günlük
pansuman tedbirlerle, halının altına süpürmekle çözemeyiz.
Ortada büyük bir bataklık var, bataklığın üzerindeki
sinekleri öldürerek çözüme ulaşamazsanız; bu bataklığı
birlikte kurutmamız gerekiyor.
Ülkeye güveni yeniden tesis edecek kapsamlı bir
ekonomik programın ivedilikle ortaya konulması gerekmektedir. Daha
güçlü bir Türkiye için eğitimden hukuka, halkçı, sosyal
kalkınma, sosyal adalet ve eşitliği ortaya koyabilecek yepyeni
bir kalkınma programına ihtiyacımız var. Sadece, salt
sorunu Tek başıma çözerim. anlayışıyla hareket etmek
ülkeyi uçurumdan aşağıya fırlatmakla eş değer.
Her şeyi bilemeyebilirsiniz, bilenlere
danışabilirsiniz, birlikte çözüm üretebiliriz. Yapılması
gereken en önemli işlerden birisi, devlette liyakat sisteminin yeniden
inşa edilmesidir.
Merkez Bankası bağımsız
olmalıdır. Bugün siyasi otorite yüzünden bağımsız
karar alınamıyor.
Üretim öncelikli bir planlama politikasına
ihtiyacımız var. Ancak ve ancak üreterek güçlenebiliriz. Bugün
Türkiye tam bir tüketim toplumu olmuştur. Bugün tarımda, sanayide ve
her alanda üretmeyen bir Türkiye var.
Dış politikamızı mutlaka
düzeltmeliyiz. Sıfır sorun diye çıkılan yolda
sıfır dostla kaldık arkadaşlar. On yedi yıllık
kara tabloda saldırgan bir dış politika oluştu. Kara bir
tablo var ve bu kara tablonun arkası ne yazık ki
başarısızlık. 2002 yılında
komşularımızla sorunumuz yokken geldiğimiz süreçte sorun
yaşamadığımız neredeyse tek bir ülke yok. Hamaseti bir
yana bırakmalıyız. Sıfır sorundan sırf soruna
geldik dış politikada.
Hak ve özgürlüklerin gasbedildiği bir ülkeye
yabancı vatandaş niye gelsin? Yatırımcı niye gelsin?
Niye yatırım yapsın?
İsraf ekonomisine derhâl son vermeliyiz.
Hükûmet, tasarrufa önce kendisinden başlamalıdır. İlk önce
kamudaki lüks araba saltanatına son verilmelidir. Ekonomiyi düzeltme konusunda
eğer gerçekten kararlıysalar, saraydan başlayarak israfa son
vermelidirler yoksa karanlık günler bizi beklemektedir. Özel uçaklar
satılmalıdır. Devletin askeri, polisi yokmuş gibi onlara
güvenmeyip
Özel korumaların görevlerine son verilmelidir.
Vergi topladılar, devletin çimento, şeker,
tütün, sigara fabrikalarını, petrokimya tesislerinin
tamamını özelleştirdiler ama ekonomiyi gene düzeltemediler;
Türkiyeyi üretimden kopardılar çünkü. Canlı hayvanı,
buğdayı, soğanı, patatesi, tohumu ithal eder hâle geldiler.
Asıl başımızın derdi olan
işsizlik sorununa gelince AKP iktidarı işsizlikle mücadelede de
ne yazık ki sınıfta kaldı, 82 milyonu kuru soğana
muhtaç etti. İşsiz sayımız, geniş tanımıyla,
8 milyonu aştı. Sadece son bir yılda işsiz sayısı
1 milyon 21 bin arttı. Enflasyon patladı ve mutfaklarda yangın
var. Yetmedi, Türkiye'yi yarı açık cezaevine dönüştürdüler;
gazetecilerin, yazarların, avukatların, milletvekillerinin ve masum
yurttaşların tutuklandığı bir ülkede demokrasiden,
özgürlükten, düşünce ve ifade hürriyetinden söz edemeyiz. Eğitimden
tarıma, üniversitelerden dış politikaya kadar pek çok alanda
sorun yaşıyoruz.
Diğer en önemli konu işsizlik
demiştim; evet, gençlerimiz işsiz. Yine, çalışmak isteyen
her 4 gencimizden 1i ne yazık ki Türkiye'de iş bulamıyor.
TÜİK rakamlarına göre işsiz yurttaşlarımızın
sayısı bir yılda 1 milyon 21 bin kişi artarak 4 milyon 157
bin kişiye ulaştı. Buna karşın, gerçek işsizlerimizin
sayısı ise bir yılda 1 milyon 282 bin kişi artarak 7 milyon
622 bine ulaştı. Ancak asıl dikkat çekici olan, resmî işsiz
sayısındaki yıllık artışın son altı
aydır her ay 1 milyon kişi üzerinde gerçekleşmesidir; buna
dikkatinizi çekerim. Türkiye, böyle bir durumu ekonominin yüzde 4,7
daraldığı 2009 küresel krizinde bile yaşamadı.
Diğer taraftan, son bir yılda daha önce işi olup da işini
kaybeden yurttaşlarımızın sayısı ise 870 bin
kişi oldu. Son bir yılda tarımda işini kaybedenlerin
sayısı 307 bin, sanayide işini kaybedenlerin sayısı
123 bin olurken aynı dönemde inşaat sektöründe işini kaybedenlerin
sayısı 538 bin oldu. Tarımda son on altı aydır,
inşaatta son on dört aydır, sanayide ise son altı aydır
istihdam kaybı devam ediyor. On yedi yıl önce böyle bir işsizlik
yoktu, on yedi yıl önce böyle bir vicdansızlık da yoktu. On yedi
yılda ne yazık ki buraya geldik.
Şimdi gelelim dış politikadaki
Amerika Başkanının küstah tweetine ve sonraki mektubuna tabii
ki. Malumunuz, Rahip Brunson olayında Cumhurbaşkanı Erdoğan
çıktı, dedi ki: Bu fakir bu görevde olduğu sürece bu teröristi
alamaz. Bu ifadeleri kullandı. Sonrasında dolar 7,20 TLyi geçti,
hemen sonrasında ise ne hikmetse Brunson apar topar tahliye edildi, paket
edildi, Amerikaya gitmesine o fakir de sessiz kaldı.
Trump geçtiğimiz günlerde tweet atarak
Türkiye benim büyük ve emsalsiz bilgeliğimle sınırları
aşmak olarak değerlendirdiğim bir şey yapar ise Türk
ekonomisini yıkıp yok edeceğim. Daha önce yaptım.
ifadelerini kullandı. Kabul edilemeyen bu tweete ülkeyi yönetenler uzun
süre sessiz kaldılar. Daha önce alıştığımız
şekilde Ey Amerika! Ey Rusya! Ey Almanya! Ey Avrupa Birliği!
diye naralar atan Cumhurbaşkanı niçin konuşmuyor? Ey!
nidaları atanlar niçin bu tehdide karşı ses
çıkarmıyorlar? İki hafta önce Amerikan Büyükelçiliğine ait
resmî Twitter hesabındaki beğeni için dünyayı ayağa
kaldırdınız, o tepkinin yarısını bile
göstermediniz. Benden size bir öneri: İncirliki kapatın; elçiyi
çağırın, nota verin; yolcu uçağı siparişini iptal
edin, askerî anlaşmaları da askıya alın. Madem o kadar
Ey! nidaları atıyorsun, o zaman ifade ettiklerini pratiğe dök
de görelim! (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, yeri geldiği zaman
eleştirdiğiniz rahmetli Bülent Ecevit 1974teki Kıbrıs
Harekâtında bu baskının 10 katını gördü ve Amerikan
üslerini kapattı. Ecevit, milliyetçiliği o zaman sokak duvarlarına
değil, Kıbrısın topraklarına, Egenin deniz
yataklarına yazdı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Fıratın
doğusunda da var.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Sayıştay, Cumhurbaşkanlığı
Külliyesinin 2018 yılı giderlerine ilişkin denetim raporunu
yayınladı. Başlangıç ödeneği 845 milyon lira olan
Külliye, harcamalarını katlayarak kamu kaynaklarından bir
yıl içerisinde 1 milyar 648 milyon 678 bin lira bütçe kullandı.
Önümüzdeki yıl öngörülen günlük harcama ise 8 milyon 638 bin lira,
aylık masraf 259 milyon 155 bin lira; Külliyenin harcaması.
Külliyenin bir günlük harcaması 4.276 asgari ücrete denk gelmektedir yani
4.276 kişinin aylığına denk bir görüntüdür. Bunu çok
önemsiyorum arkadaşlar.
Bir başka şey -konuşmamın sonuna
yaklaştığım için pas geçerek- iktidar, 2020 sonunda
enflasyonun yüzde 8,5 olacağı öngörüsünde bulunmuş; bu tahmin
doğrultusunda da memur ve memur emeklilerine yüzde 4 + yüzde 4 olmak üzere
yüzde 8 teklif etmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TACETTİN TAYIR (Devamla) Bir dakika verebilir
misiniz?
BAŞKAN Peki, bir dakika buyurun.
TACETTİN BAYIR (Devamla) Ama görüyoruz ki
Sayın Cumhurbaşkanımızın maaşı 81.250 liraya
yükseltilmiş yani aylık 7 bin lira zam almış. Daha
kısaca ifade etmek gerekirse bunu ancak ve ancak Tevfik Fikretin söylediği
gibi anlatabilirim. Yiyin efendiler yiyin, bu sofra sizin/ Doyunca,
tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Hepinize saygılar sunuyorum arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin tümü üzerinde şahsı adına
ilk olarak Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacaktır.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 4458 sayılı Gümrük Kanununda
yapılan değişikliklerle ilgili yasa teklifini görüşüyoruz.
Ona geçmeden evvel, biraz evvel Sayın AKP Grup
Başkan Vekili -televizyondan izliyordum- bağırarak, sesini
saraya duyurmak istercesine ihracat rakamlarını söyledi ama ithalat
rakamlarını söylemedi. Ben de Ticaret
Bakanlığının verilerini aldım geldim buraya.
İsterseniz birlikte karşılıklı
bağrışalım istersiniz birlikte
karşılıklı söyleşelim, acaba ithalatımız ve
ihracatımız ne durumda hep birlikte bir gözden geçirelim; ülkenin
getirildiği hâli aslında bu tablodan çok rahatlıkla
görebilirsiniz diyorum. Burada kesiyorum çünkü daha önemli konular var.
Şimdi, bu kanundan ne bekliyorduk, önce ona
bakalım. Ben Sanayi Komisyonuna ilk kez katıldım, yeni üyesiyim;
Komisyona gittiğimde herhâlde bu işin tarafları gelecek,
ihracatçılar gelecek, ithalatçılar gelecek, gümrük müşavirleri
gelecek bunu konuşacağız, ne amaçlıyorlar ne istiyorlar
bunu gözden geçireceğiz diye düşünüyordum çünkü geçici maddeleri
hariç 248 maddesi olan bir kanunda yapılacak değişiklikten
bahsediyoruz. Fakat öğrendim ki bu kanun teklifi 3 kişi tarafından
getirilmiş; 1i Meclisteki bir milletvekili arkadaş ama diğer
2si bu işi organize eden, pişiren, hazırlayan, sizlere verip
imza altına aldıran ve Komisyona getiren kişiler; 3 kişi.
Bu 3 kişiden 2si sürekli, bu kanunla ilgili geçmişte de yapılan
uygulamalarda adları geçen kişiler.
Yine, konuşuyoruz maddeler üzerinde, bir
baktım, orada kim var? Eski Bakan var, Gümrük Bakanı var, eski Bakan
var. Kim var? Bakan Yardımcısı var, şu andaki mevcut Bakan
Yardımcısı var ve bürokratlar var. Sadece bir soru sordum onlara
bir maddeyle ilgili. Maddenin bir önceki metiniyle şu andaki metni
aynı aşağı yukarı, bir kelime
değiştirmişler, sadece bir kelime değiştirmişler;
başvuru yerine işlemler demişler. Merak ettim, bu başvuru
kelimesinin yerine işlemler kelimesini niye koydunuz? diye bir soru sordum.
Ama maalesef, Sayın Elitaş da burada olsaydı beni
doğrulardı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Buradayım
Buradayım
HAYDAR AKAR (Devamla) Ha, buradaymış
Sayın Elitaş.
On dakika, on beş dakika Elitaş da bu
sorunun cevabını alamadı, ben de alamadım; hatta Komisyondaki
bürokratları, eski Bakan da dâhil olmak üzere, Sayın Elitaş
fırçaladı -yanlış söylüyorsam düzeltin- Dersinize
çalışmamışsınız. dedi.
Çalışmadıkları o kadar belliydi ki biraz evvel
söylediğim şeyle örtüşüyordu çünkü birileri tarafından
hazırlanmış, pişirilmiş ve Meclise getirilmişti.
Şimdi, aslında bu Gümrük Kanununun
temelinden değişmesi gerekiyor. Niye? 1 Mayıs 2016da Avrupa
Birliği -biz de Avrupa Birliğinin Gümrük Kanununa tabiyiz, gümrük
anlaşması yapmışız- gümrük kodu adı
altında bir değişiklik yapmış ve 31 Aralık
2020ye kadar buna üye ülkelerin uymasını şart koşmuş.
Aslında durmamış Bakanlık, bununla ilgili
çalışmış; bu işin biraz evvel saydığım
taraflarını toplamış, 30 kez revize etmişler ama bu
Gümrük Kanununu buraya getirememişler. Arada başka şeyler
olmuş, o revize edilirken maalesef 20 maddelik -bunun 2si yürütme
maddesi, 18 maddelik- sadece cezaları kapsayan bir konuyu getirip bir
kanun teklifi olarak Meclis komisyonuna sunmuşlar. Tabii, bu gümrük kodunda
belirtilen taleplerin hiçbiri şu anda mevcut görüştüğümüz kanun
teklifi içerisinde yok. Kimin talepleri var? TOBBla, TİMin talepleri var
burada. Avrupa Birliğinin 2016da Değiştireceksiniz.
dediği taleplerin hiçbiri bunun içerisinde yok.
Yalnız bu senaryoyu ilk kez görmüyoruz
arkadaşlar, bu senaryoyu ilk kez görmüyoruz; bu senaryo 2013te de
aynı gerçekleşmiş Gümrük Kanunu üzerinde. Daha önce gümrükte
yapılan işlemlerde eğer bir fesat varsa, hile varsa, hurda varsa
kaçakçılık varsa Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre hapis
cezasına karşılık gelen cezalar verilirken 2013te, biraz
evvel saydığım kişilerin talebi üzerine ekonomik suça
ekonomik ceza denilerek Gümrük Kanununun içerisine para cezası olarak
dercedilmiş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Metin Külünk de var mı?
HAYDAR AKAR (Devamla) O da var, o da var.
Onun içine para cezası olarak dercedilmiş
ama durmamışlar, bu sefer onu kurtarmışlar. Kurtulanlar
belli, hapis cezası yatacaklar belli. Bunu bana sormayın,
aslında araştırırsanız size çok yakın
kişiler olduğunu, bunların liman ve gümrüklerde birtakım
faaliyetlerde bulunan kişiler olduğunu, hatta sizde
milletvekilliği yapmış arkadaşlar olduğunu; hatta
kaçakçılık işine karışmış, meşhur
altın kaçakçılığı işine
karışmış gümrük müşavirlik şirketi olduğunu
biz biliyoruz, tahmin ediyorum siz de biliyorsunuz ama merak ediyorsanız
lütfen araştırınız.
Şimdi ekonomik suça ekonomik ceza derken
şöyle bir şey söylüyorsunuz, diyorsunuz ki: Adam hapiste mi ödeyecek
borçlarını, hapiste mi ödeyecek cezalarını? Öbür taraftan
bugün çek yazan binlerce insan hapis cezasıyla karşı
karşıya, onlara Ekonomik suça ekonomik ceza. demiyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Şimdi, eğer kurtaracak bir
iş adamınız varsa çekten bunu yaparsınız ben biliyorum
ama kurtaracak daha çok kaçakçılar olduğu için onlara daha önem
verdiğinizi düşünüyorum, para cezalarından kurtulma talebi
olarak karşımıza getirildiğini düşünüyorum.
Şimdi, Avrupa Birliğinin gümrük
müktesebatını incelediğinizde aslında ceza yok ama bizim
gibi beyan yanlışlığı adı altında ya da
bildirimdeki eksiklik gibi bazı nedenlerden dolayı affedilen
insanların Avrupa Birliğinde çok büyük yaptırımlarla
karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Orada beyan usulünü
kabul ediyorlar ama yakaladıklarının da asla bir daha o işi
yapmalarına izin vermiyorlar Avrupa Birliğinde.
Şimdi, eğer gerçekten Gümrük Kanununda
bir değişiklik yapacaksak işte 30 kez revize ettiğiniz
kanunu getirin, hep birlikte Komisyonda bu işi ortak akılla
halledelim ve bütün tarafların problemlerini çözelim diyorum.
Burada bir başka mesele daha var: Bu kanunu
getirenler, geçmişte Kaçakçılıkla Mücadele Kanunuyla ilgili
yaptırımda bulunanlar gümrük müşavirleri odası
kurulmasına karşı çıkıyorlar. Bu kanunun geçici
6ncı maddesinde Gümrük müşavirleri odası kurulabilir. diyor
fakat yirmi yıldır gümrük müşavirleri bir oda kuramıyorlar.
Niye kuramıyorlar biliyor musunuz? İşte, bu kanun teklifini
size, Meclise getiren insanların kişisel kaprisleri ve daha önceki
kişisel çekişmelerinden dolayı bunu kuramıyorlar.
Şimdi, dış ticaretin yüzde 90ını gümrük
müşavirleri yapıyor. Kamu-özel arasında köprü görevi
yapıyor bu insanlar. Üç yıl staj ve 3 ayrı sınavdan geçerek
gümrük müşaviri olabiliyorlar ama aynı doktorlar gibi, aynı
avukatlar gibi, aynı kamu ile özel arasında ilişki kuran
diğer odalar gibi bir oda talepleri var ama kanunda olmasına
rağmen kanun uygulanmıyor ve oda talepleri yerine getirilmiyor.
Bir başka konu var: Yetkilendirilmiş
yükümlü statüsü, Güney Kore modeli diyorlar buna. Türkiyede 500e yakın
firma beyan usulüyle gümrük işlemlerini kendi sahalarında, fabrikaysa
fabrika sahasında, depoysa depo sahalarında veya sanayi bölgesinde
herhangi bir alana sahipse bu alanda yapıyor; ithalat ve ihracat da direkt
kendi depolarına giriyor, ithal ve ihraç ettiği ürünleri direkt kendi
depolarından sevk ediyor; hiçbir kontrole tabi değil. Daha önce bir
kontrole tabiymiş, bir yönetmelik değişikliğiyle gümrük
muhafaza memurlarının yapması gereken kontrolü firmaya
bırakmışlar. Firma içeriden veya dışarıdan
herhangi bir denetim elemanına -burada bir standart yok- şu
eğitimi almış olacak şu denetleme belgesi olacak gibi
hiçbir kriter olmaksızın yaptırabiliyor. Burada yüzde 20
koymuşlar, 100 beyanda 20 beyanı kontrol etme zorunluluğu getirmişler.
Şimdi, düşünün, ben iş yeri sahibiyim, ithalat ve ihracatla
uğraşıyorum, 100 ayrı beyan yaptım ve benim emrimde
çalışan 3 bin liraya, 5 bin liraya
çalıştırdığım mühendise, teknisyene, teknikere ya
da düz memura, beyaz yakalıya Git, benim 100 beyanımın
içerisinden 20 tane beyanımı kontrol et. diyorum. Şimdi,
arkadaşlar, birilerinin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz ya, bunu
yapacak babayiğit var mı? Türkiyede 82 milyonun içerisinde kendi
işverenine karşı olumsuz beyan tanımı yapacak ya da
olumsuz beyanı bildirecek bir babayiğit var mı? Sizlere
soruyorum, ben olduğunu düşünmüyorum. Sizin içinizde böyle bir
babayiğit varsa bu kanunları bu şekilde çıkarabilirsiniz,
bu yönetmelikleri bu şekilde düzenleyebilirsiniz.
Temelinde, bu kanun teklifi yasalaşırsa
Türkiyedeki kaçakçılığı, Türkiyedeki adaletsizliği,
gümrük kapılarında olan, o her gün konuştuğumuz
olumsuzlukları daha yüksek seviyede konuşacağız. Daha çok
kaçakçılığı -biraz evvel bir arkadaşım yine
sigaradan örnek verdi- ülkede daha çok kaçak sigara içilmesini -gümrük
vergilerinden, dolaylı koyduğunuz vergilerden dolayı-
Avrupanın ürettiği ürünlerin devlete hiçbir faydası olmadan
ülkede satılmasını sağlayacaksınız diyorum ve
gerçekten de doğru bulmadığımı ifade ediyor, hepinize
sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci
konuşmacı Konya Milletvekili Sayın Ziya Altunyaldız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Yüce milletimizi ve ekranları başında bizleri
izleyen tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 85 arkadaşımızla birlikte
Gümrük Kanununda bir değişiklik teklifi sunduk. Teklifin
içeriği, kapsamı, tamamıyla ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte
hazırlandı. Doğrusu, biraz önce konuşma yapan hatibin
dediğini anlamakta zorluk çektim. Türkiye Cumhuriyetinde dış
ticaret yapan insanlar, Türkiye Cumhuriyetinde ticari ve sınai faaliyette
bulunan insanlardır, işletme sahipleridir. İşletme
sahipleri de ya Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine ya da Türkiye
İhracatçılar Meclisine
Aslında ikisine de üyedirler. Dedi ki:
Değişiklik talepleri TOBBun ve TİMin talepleri. E kimin
olsaydı acaba merak ediyorum? Kendi kafasında, iş
dünyasının değil de kimin değişiklik taleplerini
buraya getirmemizi istiyorsa onu da beyan ederse memnun oluruz. Çünkü biz,
Türkiye Cumhuriyetinin ihtiyaçlarına cevap vermek için buradayız;
Türkiye Cumhuriyetinin, dün olduğu gibi bugün de üreten, ihraç eden,
değer yaratan, refah yaratan ülke olarak gelişmesini sağlamak
üzere buradayız. Onun için de işletmelerin ve ticaret
erbabının ihtiyaçlarını karşılamak
durumundasınız.
85 arkadaşımızla birlikte, evet,
sizin dediğiniz gibi TOBBun ve TİMin temsilcileriyle
toplandık, tek tek konuştuk.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 84ünün teklifin bir
maddesinden haberi yok.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Kamu idarelerinin
tamamıyla konuştuk ve bugün ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte bir
teklifi önce Komisyonumuza sonra da Genel Kurulun takdirine getirdik. Genel
Kurulun takdirleriyle bu teklifin yasalaşmasını ümit ediyorum ve
teklife destek veren tüm arkadaşlarımıza yürekten teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlar, gümrük idareleri
1980lerde daha çok gelir toplama ve muhafaza birimi olarak öngörülürdü ya da
böyle değerlendirilirdi. Bugün geldiğimiz noktada, özellikle 2000li
yılların sonunda arz zinciri güvenliğinin ana
unsurlarından, ana profillerinden biri oldu. Zira dünya arz zincirlerinde
önemli ölçüde başarıyı tayin eden bir noktaya gitti.
Size Birleşmiş Milletler Ticaret ve
Kalkınma Konferansının yaptığı bir
çalışmayı aktarmak istiyorum. Niye arz zinciri bu kadar önemli?
Bir ticari işlem 30 kadar taraf, 40-50 kadar belge, 200 kadar farklı
veri ile tüm bilgi ve belgelerin yüzde 60-70inin en az 1 kez teyidini
gerektiren bir süreç anlamına geliyor. Ayrıca, OECDnin yaptığı
bir çalışmaya göre de dünya ticaretinde maliyetlerin yüzde 15ini
gümrük işlemleri oluşturuyor. İşte gümrük işlemleri,
aslında sadece eşyanın giriş ve çıkış yaptığı
alan olmanın ötesinde, insanların ekonomik faaliyetlerini,
kararlarını ve ülkede yatırım yapma ya da yapmama
konusunda, küresel anlamda ülkemizi bir ticaret merkezi olarak görüp görmeme
konusunda tüm kararları doğrudan etkileyen unsurlardır. Hatta,
sadece bu değil değerli arkadaşlar; Dünya Bankası verilerine
baktığımız zaman küresel hasılanın yüzde 50si
ila yüzde 60ı dış ticaretten geliyor, küresel
hasılanın yüzde 50si ila yüzde 60ı. O zaman ticaret,
zenginliğin de üretimin de kaynağı. Ticaret çekici güçtür.
Hepinizin bildiği gibi, eğer pazarlayamıyorsanız, eğer
satamıyorsanız üretmenizin çok bir değeri olmayabilir; o yüzden
üretmeyle, tedarikle, pazarlamayla, ihracatla entegre olmak
durumundasınız. İşte, bu yüzden gümrükleri modernize eden,
gümrük işlemlerini en hızlı ve en kolay bir şekilde yürüten
bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürdük
dünden bugüne, bugünkü anlayışımız da bunun tezahürüdür
değerli arkadaşlar.
Yine, değerli arkadaşlar, ihracat ve
ithalat rakamlarından bahsedildi. İhracat ve ithalat rakamları
kamuoyuna açık rakamlar, o yüzden bunu burada zikretmenin ya da
zikretmemenin getireceği çok fazla bir değişiklik
olacağı kanaatinde değilim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Grup Başkan Vekilinize
söyle, Grup Başkan Vekiliniz söyledi.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Bakın,
Türkiye, Değerli Başkanın da ifade ettiği gibi, 2000li
yıllarda 31 milyar dolar olan ihracatını geçen yıl
itibarıyla 168 milyar dolara çıkardı. Evet, daha fazla yapmak
istiyor muyuz? İstiyoruz. Yapabilir miyiz? Yaparız. Onun için
işte gümrük rejimlerini modernize ediyoruz, onun için gümrüğü daha
hızlı ve daha kolay işlem yapılacak idareler hâline
getiriyoruz, onun için ticaret erbabını gümrükle çözüm
ortağı hâline getiriyoruz değerli arkadaşlar.
İsterseniz dokuz aylık ithalat ve ihracat
rakamlarını sizi kırmamak için söyleyeyim: İhracat
rakamı 132,5 milyar dolar, ithalat rakamı da 153,9 milyar dolar yani
ihracat artarken ithalat düşüyor. Önceki döneme göre ithalat yüzde 15,3
düşmüş, ihracatımız da yüzde 3 düzeyinde artmış;
dolayısıyla buradan çıkarabileceğiniz bir ekmek yok
maalesef. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, onu Grup Başkan
Vekiline söyle sen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Üretim yok demektir,
ortada bir üretim yok demektir. İthalat azaldığı zaman
üretim yok Türkiyede.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, Ticaret Bakanlığı dünden bugüne
yapmış olduğu çalışmalarla özellikle gümrük idaresini
ve işlemlerini dijitalleşmeyle birlikte, bilişimle birlikte daha
çok sistemin üzerine yıkmaya çalışan bir anlayışla
hareket ediyor. Ne demek istiyorum? Eğer sistem oluşturursanız
izleyebilirsiniz, sistem oluşturursanız takip edebilirsiniz, sistem
oluşturursanız şeffaf olursunuz, sistem oluşturursanız
sonuçları öngörürsünüz. Bu nedenle de dünden bugüne ortaya koyduğumuz
sistemlerle bir taraftan kâğıtsız gümrük projelerini hayata
geçirmişiz, diğer taraftan tüm dış ticaret işlemlerini
elektronik ortama aktarmışız. Ayrıca,
eleştirdiğiniz yetkilendirilmiş yükümlü
ihracatçılarımızla da ihracatı yerinden yaparak yani vatandaşa
yani işletmemize güveni getirmişiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Eleştirmiyorum ya,
Kontrolü yok. diyorum, eleştirmiyorum.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Siz
işletmelerimize güvenmiyorsunuz ama biz işletmelerimize sonuna kadar
güveniyoruz. Ancak güven, kontrol etmeyi; güven, denetlemeyi asla
dışlamaz. O yüzden, hem güveniyoruz hem denetliyoruz. O yüzden
sistemleri dijital hâle getiriyoruz ki kimin ne yaptığını
sistem üzerinden tek tek görebilelim.
Değerli arkadaşlar, ayrıca konteyner
ve liman takip sistemleriyle eşyanın nerede, ne kadar
beklediğini ve hangi işlem noktasında ne kadar süre
kaybettiğini ya da kazandığını görüyoruz.
Diğer taraftan, varış öncesi
gümrüklemeyle birlikte, özellikle ihracat amaçlı ithal edilen ham madde ve
yarı mamullerin tamamını, eşya çıkış
yerinden çıktığı andan itibaren gümrük işlemlerini
başlatmak ve geldiği andan itibaren de üretim yerlerine sevk
edebilmek için bu Varış Öncesi Gümrükleme Projesine
başlamış ve hayata geçirmiş durumdayız.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlar,
yasa teklifiyle ihracatı daha çok gözeten ve önceleyen bir
yaklaşımı getirdik ve daha hızlı hareket edebilmenin
Özellikle, ceza ile fiil arasındaki dengeyi kurmaya
çalıştık. Cezanın amacı biliyorsunuz ıslah
etmektir, cezanın amacı uygulamayı daha iyi yapabilmektir; o yüzden,
ceza ile fiili orantılı hâle getirdik. O yüzden, özellikle kamusal
gücün kullanılması sonucunda iş dünyasına dönük eksik
alınan ya da fazla alınan vergilerin iadesinde faiz ödemesi
zorunluluğu getirdik. O yüzden, vatandaşımızla
mahkemeleşmek yerine uzlaşmayı, daha doğrusu
uzlaştırmayı seçerek itiraz öncesi ya da sonrası
işletmelerin uzlaşmaya gidebilmesi hakkını getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Değerli
Başkanım, bitirmeme müsaade eder misiniz.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) Teşekkürler.
O yüzden değerli arkadaşlar, dün
olduğu gibi bugün de Türkiye üreten, ihraç eden, istihdam oluşturan,
ticaretle ve üretimle büyüyen eksenine devam ediyor.
Bu yasa teklifini de yasalaştırma
konusunda vereceğiniz destekler nedeniyle şimdiden hepinize
teşekkür ediyor, hazırlık sırasında katkı veren
tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum.
Meclisimizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz kürsüden devam edeyim.
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim, geç oldu
Haydar Bey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Peki.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
43.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Konya
Milletvekili Ziya Altunyaldızın 104 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum.
AKP Grubu adına
konuşan arkadaşımıza önce bir soruyla başlamak
istiyorum: Bir yüzde 10dan bahsediliyor, bundan kimin için bahsedildiğini
çok merak ediyorum. Bu soruyu da cevaplarlarsa mutlu olurum.
Benim söylemediğim sözleri veya anlatmak
istediğim şeyleri bağlamından kopararak sanki
yetkilendirilmiş kişilere karşı, müesseselere
karşı olduğum izlenimi yaratıyor. Benim orada söylemek istediğim,
sadece kontrolden kaçırıldığıydı ve bu kontrolü
yapabilmek için de hani oda tanımı vermediğiniz gümrük
müşavirlerine yeminli mali müşavir gibi gümrük müşavirliği
statüsü getirilmeli diyorum ve bu kontrol edilmeli. 500 tane firma, Türkiyenin
de en büyük ihracatçı ve ithalatçı firmalarından bahsediyoruz.
Bunların kontrolünün gerektiğini söylüyorum. O zaman her şeyi
serbest bırakalım, kimse bir şeyi kontrol etmesin. Bu, sadece
ithalat veya ihracat veya gümrükte söz konusu değil, bütün alanlarda da bu
olabilir. O zaman bu Meclise de ihtiyaç kalmayacaktır, herkes bildiği
gibi yapsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfü Bey, söz talebiniz mi var
Sayın Grup Başkan Vekili?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
44.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
Konya Milletvekili Ziya Altunyaldızın 104 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, biraz evvel hatibin ithalat ve ihracat rakamlarıyla
ilgili verdiği rakamları dinledim, kendisi de meslekten geldiği
için bu konuları iyi bildiğini düşünüyorum. Orada ithalat
rakamlarındaki düşüşü doğru irdelemek lazım.
Türkiyedeki üretim, ithal girdi maddelerinin çok olduğu bir üretim. Yani
bu ithalatın düşme rakamı bizi çok sevindirmedi o yüzden
Sayın Milletvekilim. İthalatın girdi rakamlarının
düşmesi Türkiyede üretimin de düştüğünün işareti aslında.
Türkiyedeki üretim rakamlarına baktığınızda bu sonucu
elde etmeniz mümkün. Yani ekonominin iyi olduğunu savunmak için şu
söyleyeceğim rakamları hiç bilmiyor olmanız lazım.
İnsanların ekonomisi nerede başlıyor, biliyor musunuz? Ne
sizin ithalatınızda ne de ihracatınızda başlıyor;
tencerede başlıyor, tencerede bitiyor vatandaşın ekonomisi.
2018 ile 2019 arası soğan artış oranı ne kadar,
biliyor musunuz? Yüzde 326.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Özür diliyorum Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Patlıcanda bu oran
yüzde 403, domateste yüzde 120. Yani Bizim ihracatımız atladı,
öbürü patladı. derken tencere boşalmış. Vatandaş
bununla ilgileniyor, sizin bu rakamlarınızı asla ve kata kulağına
bile takmıyor. Buna cevap verebiliyorsanız Evet arkadaş, biz bu
rakamları indirmek için şu, şu, şu işleri
yaptık. diyorsanız vatandaş bunu çok iyi dinleyecek. Ama orada
rakamlara takla attırarak vatandaşın gözünü
boyadığınızı zannediyorsanız
yanılıyorsunuz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
teklifin tümü üzerinde yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
yapılacaktır. Bu sürenin on dakikası sorular için
kullanılacaktır, kalan süreyse cevaplar için kullanılacaktır.
Ümit Yılmaz Bey
Ayşe Sibel Ersoy, buyurun.
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Geçen hafta acımız büyüktü,
kardeşimiz İlteber Turan Yalçının bugün de duası
vardı, mekânı cennet olsun.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından her
yıl meme kanseri farkındalık ayı olarak anılan ekim
ayı içerisinde meme kanserine karşı farkındalık
oluşturmak ve birçok ölüme sebep olan bu kanser türüne dikkat çekmek
gerekiyor. Farkındalık kampanyalarıyla hem dünyada hem de
Türkiyede meme kanseri vakaları artmasına rağmen erken
tanı sayesinde hastalıktan ölüm oranlarının
azaldığı görülüyor. Değiştirilemeyen risk
faktörlerinin başında kadın olmak, yaş almak gibi sebepler
geliyor.
Buradan tüm kadınlarımıza
hastalığa karşı gerekli önlemleri almaları ve
kontrollerini aksatmadan yaptırmalarını öneriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
İktidar, ekonomi kötüye gittikçe kimden ne
koparırım anlayışıyla alacakların tahsilinde
sınır tanımamaktadır. Zam üstüne zam yetmez gibi kredi,
vergi ve prim borcu nedeniyle 3 milyon 300 bin kişinin banka
hesaplarının bloke edildiği ifade edilmektedir, e-haciz
uygulamasıyla tebliğ ulaşmadan varlıklara el konulduğu
belirtilmektedir. Niğdeden esnaf arıyor: Borcumdan dolayı
varlığımı bloke etmişler, varlığım
borcumdan fazla ama elimi kolumu bağladılar. diyor. Binlerce
kişinin senedi, çeki için ayırdığı tutar bloke
edildiğinden senedi protestoya uğramaktadır, çeki varsa
ödeyemediği için kara listeye alınmaktadır. Bankalar
mağdurlar için duvar durumundadır. Vergi, kredi, prim borcu nedeniyle
oluşan sorunlara iktidar çözüm getirmelidir. Esnaf, çiftçi, kredi borcu
olan öğrenci borç kıskacıyla icralıktır. Emekli,
engelli, işçi, memur geçim sıkıntısı içindedir. Dar
gelirliler yanında işsizler de perişandır. Bu konularla
ilgili düzenlemeler yapılmalıdır.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler
Başkan.
Ekonominin getirildiği durum
yurttaşın belini, boynunu bükmeye devam ediyor. Cepler boş,
dolaplar boş, kasalar boş ama vatandaşın. Mutfakta
yangın var, her şey ateş pahası. Kışa giriyoruz
ama doğal gaz ve elektrik faturalarıyla başa
çıkılmıyor. Yurttaşlar geçinebilmek için mecburen her
şeyden tasarruf ederken devlette savurganlık ve israf
azalacağına rekor kırıyor hem de ne rekor.
Cumhurbaşkanlığının
tasarrufuna geçen kurumlar arasında yedek ödenek diye bir yapı var
arkadaşlar. 2018 yılı için 7,3 milyar olan bu yedek ödenek,
Cumhurbaşkanının tasarrufunda 8 kat arttı ve 56,6 milyar
liraya çıktı. Milyonlarca insan yoksullukla, geçim derdiyle
boğuşurken kaynakların böyle harcanması vicdanları
sızlatmıyorsa ortada büyük bir hastalık var demektir. On yedi
yıldır Yoksulluk bitecek. diye çıkılan yolda ne
yazık ki biten vatandaş mı olacak?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli Başkanım, bu sorum
aslında Meclis Başkanlığına ama yani eğer
vekâleten cevap verirseniz çok mutlu olurum. Parlamenter sistemden sonra
Başbakanlık lağvedildi, kaldırıldı.
Başbakanlığa bağlı 3 personelin -ismini
sayacağım, bana gelen iddiaya göre, bu iddiaya göre-
Başbakanlıktan Meclis kadrosuna geçtiği hâlde, bugüne kadar
Meclise gelmedikleri, hatta 1inin de fazla mesai aldığı iddia
edilmektedir. Bu kişilerden, Salim Gürbüz, Ali Ataseven, Ayhan Köseömür
Hatta Ali Atasevenin, iddia edildiğine göre, gelmediği hâlde fazla
mesai ücreti olarak aylık 759 TL de düzenli bir şekilde hesabına
para yatırıldığı söylenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yazık,
günahtır, bu konu araştırılsa mutlu oluruz, seviniriz.
Teşekkürler, saygılar.
BAŞKAN Sayın Serter
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yine bir bütçe zamanı, getirdiğiniz her
yasayla zaten halkın cebinden kırptığınız paralar
yetmeyecek, biliyorsunuz; şimdi de bütçe kanunu geliyor, kim bilir nelerle
karşılaşacağız. İzmir Milletvekili olarak
İzmirin sesini buradan duyurmaktır görevim. Geçen senelerde
neredeyse unuttuğunuz, sesini duymadığınız
İzmiri unutmayın. İzmiri unutan, Türkiye'yi unutmuş
demektir, bu bilinsin. Üvey evlat gözüyle bakılan İzmirin
odaları, dernekleri, sanayicileri, esnafı, turizmcileri, çiftçileri
seslerinin duyulmasını bekliyor. İzmirde çocuklar
taşımalı eğitim sisteminin dışında
kalıyor. Sanayiciler ara eleman bulamıyor. İzmir Limanının
kapasitesinin yükseltilmesi bekleniyor. Antik kentler tarih ve turizme kazandırılmayı;
turizm işletmecileri yabancı turistleri İzmirde tutmayı
istiyor ve bekliyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünver
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Karamanda
hasat boyunca mısırını Bakanlıkça açıklanan 1.150
lira fiyattan satamayıp serbest piyasada ortalama bin lira civarına
satmak zorunda bırakılan çiftçimiz yeni bir zorlukla karşı
karşıyadır. Kısa bir süre önce, TMOnun gerekli
hazırlıkları yaptığı ve üretilen
mısırın tamamının alınacağı
açıklanmıştı, şimdi ise depoların dolduğu,
Karaman ve ilçelerinde, Ayrancı deposu hariç, TMOya ait depo veya
lisanslı özel depo bulunmadığı ve bu nedenle
mısır alımı yapılmadığı görülmektedir.
Karaman Ziraat Odası, bir hafta önce, arazide 350-400 bin ton
mısır olduğunu açıklamıştır. Alıma
devam eden 45 kilometre uzaklıktaki Ayrancı deposu ve 60 kilometre
uzaklıktaki Hotamış lisanslı deposunun kapasitesi 40 bin
tondur. Bu kapasite çiftçimizin elindeki mısırın tümünü almaya
yetecek midir? Dün, çiftçimize Elinizdeki tüm mısırı
alacağız. diyenler bugün nerededir? Geçmişte çiftçinin kara gün
dostu olan Ofis nerededir, dahası Tarım Bakanlığı
nerededir?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Şevkin...
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, geçen yıl kabul edilen 6663 ve 3269 sayılı -torba-
Yasalara eklenen uzman erbaşların devlet memurluğuna direkt
geçişi için yedi yıl şartının getirilmesi, yedi
yılı doldurmadan ordudan istifa eden birçok gencimizi mağdur etmiştir.
Özellikle uzman çavuşluktan ayrıldıkları tarihte iki
yıl asker olarak çalışma koşuluyla devlet memurluğuna
geçiş yapabilme hakkını elinde bulunduranların, kanunun
yürürlük tarihinden öncesini de kapsamasıyla, uzman çavuşların
bu haklarına tamamen tırpan vurmuştur. Yasa nedeniyle devlet
memurluğu hakkını kaybeden uzman çavuşlar, özel sektörde de
tecrübe şartı arandığı için işe kabul
edilmemektedir. Kabinenin mağdur edilen uzman çavuşların sesine
kulak vermesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maden işçilerimizin Enerji
Bakanlığıyla yaptıkları görüşmeden yine öteleme
çıktı. Bakanlık, dilekçeyle bu yıl sonuna kadar
başvuruda bulunan maden işçilerimizin tazminatlarını, 2020
yılının ilk altı ayında ödeyeceğini söyledi ancak
işçilerimizin istediği çözüm bu değil. İşçilerimiz hak
ettikleri ihbar ve kıdem tazminatlarının kendilerine 2019
yılı bitmeden ödenmesini istiyorlar, daha fazla oyalanmak ve
bekletilmek istemiyorlar, taksitlendirme ve protokol istemiyorlar,
işçilerimiz artık somut ve net bir adım bekliyor. Lütfen,
madencilerimize hak ettikleri alın terlerinin ve emeklerinin
karşılığını bir an önce ödeyin.
BAŞKAN Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 2018
yılı tohumluk ithalatı 178 milyon 853 bin lira,
ihracatımız 151 milyon 691 bin lira ancak tohumluk ebeveyn
ithalatından sonra ülkemizde üretimi yapılan çeşitler için ne
kadar royalty yani ıslahatçı hakkı bedeli ödenmektedir yurt
dışına? Yine, böyle bir kayıt sisteminiz var
mıdır?
Ayrıca, engelli
vatandaşlarımızın çalışma hakkı Anayasa ve
yasalarla güvence altına alınmıştır. Engelli
gençlerimizde işsizlik oranı yüzde 80lerdedir. Bu bağlamda,
engelli vatandaşlarımız için 2019 yılında ayrılan
kamu istihdam kontenjanı nedir? Kamu personeli alımlarını
hangi sınav puanı üzerinden yapacaksınız? Engelli kamu
personeli sınavını ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özer
AYDIN ÖZER (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
DMD hastası olan 19 yaşındaki
Şükrü Cengiz solunum şikâyetiyle Antalya Tıp Fakültesine
kaldırılıyor. Boş yatak olmayınca Özel Antalya OFM
Hastanesine sevk ediliyor, yoğun bakıma alınıyor. Annesi
Saadet Hanım kas hastası olan oğlunun yatakta dönemediğini
görevlilere defalarca söylüyor. Otuz gün geçiyor, Şükrü servise
alınıyor, sonrası vahim. İddiaya göre, otuz gün boyunca
dönemediği için sabit olarak sırtüstü yatan gencin ayak, bacak, kalça
ve kafa arkasında yaralar oluşuyor. Bu yaralara lokal anestezi verilmeden
müdahale ediliyor ve genç baygınlık geçiriyor. Sonrasında
Antalya Atatürk Hastanesinde tedavi altına alınıyor. Annesi,
yanlış uygulama yapıp engelli bir çocuğa işkence
yaşatan özel hastaneyi savcılığa ve Sağlık
Bakanlığına şikâyet ediyor. Engelli vatandaşımıza
yönelik bu uygulamanın kabul edilmesi mümkün değildir. Bu iddia
derhâl araştırılmalı ve gerekli soruşturma
yapılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Enginyurt
CEMAL ENGİNYURT (Ordu) Sayın
Başkanım, 2019 yılı, Ordu ve Giresun için talihsiz bir
yıl oldu. Doğal afetler, dolu ve sel nedeniyle çiftçilerimiz,
arıcılarımız ve diğer tarım işleriyle
uğraşan vatandaşlarımız ciddi anlamda bir
mağduriyet yaşadı.
Sayın Maliye Bakanımıza buradan
sesleniyorum: Türkiye Ziraat Bankasına ve Halk Bankasına olan çiftçi
ve arıcı borçlarının bir yıl ertelenmesi bölgemiz
için, 2 şehir için olumlu olacaktır diyor, size de teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teşekkür ediyorum.
Daha önce fırsat bulamadım, öncelikle,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih
Yalçın Beyin oğlunun rahmetli olduğunu öğrendik.
Delikanlımıza Allahtan rahmet diliyorum, Semih Yalçına başsağlığı
dileklerimi iletiyorum, tüm Milliyetçi Hareket Partisi camiasının
acılarını paylaştığımı ifade etmek
istiyorum.
Diğer taraftan, 11 milletvekilimiz soru
sordular. Bu sorular çerçevesinde teknik arkadaşlara sorduk Bizim
kanunumuzla ilgili bir soru var mı? diye, henüz bir soruya
rastlayamadık. Ama bazı soruları muhakkak ki Bakanlık
yetkilileri, Hükûmet, Kabine yetkilileri, bürokratlar izlemişlerdir,
onlarla ilgili cevapları ya bize gönderirler veya doğrudan
doğruya sayın milletvekilleriyle bu konuyu paylaşırlar.
Esas itibarıyla, bu kanun teklifinin çıkarılması aşamasında
siyasi parti gruplarına teşekkürlerimi iletmek istiyorum, siyasi
parti grup başkan vekillerine teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Aynı zamanda, Komisyonumuzda üye olan değerli milletvekili
arkadaşlarımız yapıcı eleştirileriyle çok büyük
katkı sağladılar. Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi
açıldıktan sonra, yeni yasama yılına girdiğinde
Komisyonumuzda Çarşamba günü alt komisyon yapalım, perşembe
günü de esas Komisyonda tarafları çağıralım. diye Komisyon
temsilcisi arkadaşlarımızla yaptığımız
toplantı çerçevesinde böyle bir kanaate ulaşmıştık.
Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan siyasi partilerin grup başkan
vekillerinin yaptığı anlaşma münasebetiyle çarşamba
günü saat 14.00te yapacağımız alt komisyon
toplantısını aynı gün saat 16.00da esas Komisyon
toplantısı olarak gerçekleştirmek mecburiyetinde kaldık.
Fakat görüyorum ki şu anda 10 milletvekili arkadaşımızın
soruları kanun metniyle ilgili değil, eleştirilerini
yaptılar. Bu, Komisyonumuzun iktidarıyla muhalefetiyle hakikaten bu
kanun teklifi üzerinde önemli bir emek verdiklerinin, katkı verdiklerinin
göstergesidir. Ben tekrar buradan, iktidarıyla muhalefetiyle 26 Komisyon
üyesine, ben dâhil, teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu kanun teklifinin en önemli özelliklerinden
birinin 1inci ve 2nci sıradaki imza sahibi
arkadaşlarımızın bu işin mutfağından
gelmeleri olduğunu ifade etmek istiyorum.
1inci imza sahibi, biraz önce konuşan Ziya
Bey, müsteşarlık yapmış, bu konuyu en iyi bilen teknokrat
arkadaşlarımızdan birisi; sivil toplum örgütlerinin ve
kamuoyunun beklentilerini, ithalat rejiminde ortaya çıkacak, doğan
aksaklıkların nasıl engellenebileceğini...
İthalatın ve bu sayede ticaret yapan insanların önündeki
engelleri aşabilmek için daha önceki deneyimleriyle yaptığı
bir çalışmanın sonucunun ortaya
çıktığını ifade etmek istiyorum. Ki şunu da ifade
edeyim: Değerli Ziya Altunyaldız kardeşimiz yurt dışında
bir toplantıdaydı. Biz Perşembe günü Komisyonda bunu
görüşeceğiz. diye kendisine duyurduğumuzda, çarşamba günü
Grup Başkan Vekillerimizin aldığı karar sonucunda
çarşamba günü bu toplantıyı yapınca Ziya Bey de maalesef
kanun teklifinin görüşmelerine yetişememe durumuyla karşı
karşıya kaldı.
2nci sıradaki imza sahibi
arkadaşımız da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
görevini yapmış Bülent Tüfenkci Bey. Onun da bu konuyu iradesiyle
ortaya koyan, Bakanlık yapmış, 2nci imza sahibi bir
arkadaşımız olarak bulunması da bu kanun teklifinin
üzerinde hassasiyetle çalışıldığını ifade
ediyor.
Haydar Beyin de buradaki muhalefet şerhini
incelediğimizde konunun 86 milletvekili arkadaşımızın
bilgisi dâhilinde olmadığını ifade ediyorlar ama
biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mutfağı
komisyonlardır. Komisyon üyesi arkadaşlarımız... Haydar Bey
de yeni Komisyon üyemiz oldu, onu da tebrik ediyorum, başarılar
diliyorum. Bu arada, yerine geldiği Denizli Milletvekilimiz Kazım
Arslan Beyi de tekrar burada rahmetle anmak istiyorum. Komisyonumuzun
değerli bir üyesiydi, çalışmaktan zevk
aldığımız, eleştirileriyle, katkılarıyla,
yapıcı eleştirileriyle bize gerçekten çok büyük katkı
sağladığını düşündüğümüz bir
arkadaşımızdı, aramızdan ayrıldı. Ümit
ediyoruz, diliyoruz ki uzun yıllar birlikte
çalıştığımız dostumuz,
arkadaşımız, değerli kardeşimiz Haydar Akar Bey de
onun eksiğini teknik olarak muhakkak tamamlayacak ve geçecektir ama
Kazım Arslanın yerini doldurabilmek mümkün değildir. Tekrar onu
rahmetle anıyorum. Allah rahmet eylesin.
Değerli arkadaşlar, bakın, burada,
Komisyon esas unsurdur. Komisyonda -diğer milletvekili
arkadaşlarımız kanun teklifini okuyup- Türkiye Büyük Millet
Meclisinde hazırlığını yapan değerli
arkadaşlarımız buna destekçi milletvekilleri
aramaktadırlar. Aslında bu sistemde, başkanlık sisteminde
esas itibarıyla olması gereken nokta budur.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başkan, sorulara gel.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Nasıl?
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sorulara cevap verin, soru sorduk.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Mesela, sorulardan biri,
İzmir Milletvekili arkadaşımız İzmiri
unutmayın. diye söyledi. İzmirin unutulması mümkün değil,
İzmiri nasıl unutabiliriz? İzmir, düşmanı denize
döktüğümüz yerdir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Mesela, bir arkadaşımız maden
işiyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. Somayla ilgili konu mu
bilmiyorum sizin bahsettiğiniz konu? Sayın Bekonun yanındaki
arkadaşımız
Somayla ilgili konu mu?
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Evet.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Somayla ilgili
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkanım, mevcut ithalat, ihracat rakamlarını
söyledim. Royalty ıslahatçı hakkı bedeli ne kadar
ödenmektedir, bilginiz var mı, kayıt sisteminiz var mı dedim.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Milletvekilim,
siz, onu 9uncu sırada konuşan milletvekilisiniz. Müsaade edin,
diğer arkadaşlara Konuyla ilgili konuşmuyorsunuz. diye ne
Başkan ne ben müdahale etme hakkını kendimde görmedim. İzin
verin, ben de burada Komisyon Başkanı olarak duygularımı
ifade edeyim, sırası gelince onlara da cevap vereyim. Bizim bu
konuşmamızdan Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan ve diğer parti
gruplarından rahatsız olan bir milletvekili
arkadaşımızı görmedim, ne İYİ PARTİden ne
Milliyetçi Hareket Partisinden. Arkadaşlarımız, teknik
arkadaşlar sizin sorduğunuz royaltyle ilgili soruyu, eğer
bizim konumuzla ilgiliyse onu araştıracaklar. Zaten sizin şu
andaki sorduğunuz soru Gümrük Kanunuyla ilgili değil. Grup
Başkan Vekilinizle konuşursanız -Haydar Bey de bu işi çok
iyi bilir- İç Tüzük gereğince konulara ilişkin sorular sorulur,
onunla ilgili de cevap verilir. Ben de bir eski Grup Başkan Vekili olarak
bunu ifade etme hakkını kendimde görmüş oluyorum.
Soma madencileriyle ilgili bir konuysa Ahmet Bey
burada değil herhâlde
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Buradayım.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Vehbi Beyi demiyorum, Ahmet
Akın Beyi söylüyorum.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) O da
burada.
AHMET AKIN (Balıkesir) Buradayım.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Buradaymış, evet.
Kendileriyle Antalyada
yaptığımız bir toplantı sırasında bu konu
bize geldi, Ahmet Vehbi Bey beni telefonla aradı -kendisine teşekkür
ediyorum- dedi ki: Böyle böyle bir durum var, bu konuyla ilgili
yardımcı olabilir misiniz? O hafta, önceki hafta siyasi parti
gruplarının Grup Başkan Vekilleri o konuyla ilgili görüşme
yaptılar. 2 Manisa Milletvekilimiz var, biri Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay, biri Sayın Özgür Özel, ki
bu süreçte onlar milletvekili, ben Grup Başkan Vekiliyken bu konuda da
ihtimamla durmuştuk. Onlar bunu Genel Kurulda gündeme getirdiler. Bizim
Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız da o konuyu
inceleyeceklerini, irdeleyeceklerini ifade ettiler.
Bakın, değerli arkadaşlar, konu
şu: Bu bireysel bir hak olduğundan dolayı
İçinizde hukukçu
arkadaşlarınız var, TKİ Tazminatları ödemeyeyim.
demiyor fakat her biri bireysel başvuru olduğundan dolayı -ki
bunu Vehbi Beyle de paylaştım, Ahmet Akın Beyle de
paylaştım- bu bireysel başvuruyla ilgili kısmı
hızlandıralım. Onların haklı olduklarına
inanıyoruz. Bir an önce bu tazminatların ödenmesi gerektiğini,
mahkeme sürecinde de -Bakanlık haklı olduklarına
inandığı için- itiraz ve temyiz süresini hızlandırarak
bunların hızlandırılması amacıyla niyetimizi
beyan ettiğimizi ifade ettik. Tahmin ediyorum, Ahmet Akın Bey
Sayın Genel Başkanla da konuştu bu konuyu, Sayın Genel
Başkanıyla da paylaştı, kendisi beni tasdik ediyor. Ümit
ediyorum, diliyorum ki bu süreç, yasal süreç
hızlandırıldığı takdirde o kişiler, o
kardeşlerimiz, iş akitleri fesholan madenci
arkadaşlarımız bir an önce kıdem ve ihbar
tazminatlarına kavuşacaklar. Bizler milletvekilleri olarak siyasi kimliklerimizle
buna bakmamamız gerekir. Onların, işçi kardeşlerimizin
hakkı olduğunu düşünüyoruz, hep birlikte önündeki yasal engel
neyse onu kaldırmak için gayret etmemiz gerekiyor. TKİ daha önce
bunlarla ilgili, bir kısım arkadaşlarımızın
ödemelerini yapmış fakat Sayıştay denetimi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, izin
verir misiniz?
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, izin
verir misiniz?
BAŞKAN Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.43
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
104 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın Güneş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, Uşak ili Elmalıdere Mahallesinde evde çıkan
yangın nedeniyle vefat eden baba Bülent Yaşar, çocukları
Muhammed Nurkan, Muhammed Furkan ile Aişe Nura ve MHP Genel Başkan
Yardımcısı İstanbul Milletvekili Edip Semih
Yalçının oğlu Turan İlteber Yalçına Cenab-ı
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; bu sabah Uşak ilimizin Elmalıdere Mahallesinde bir
evde çıkan yangını büyük bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayım.
Hanede ikamet eden baba, 32 yaşında, Bülent Yaşar ve
çocukları 9 yaşında Muhammed Nurkan, 6 yaşında
Muhammed Furkan ve 3 yaşında Aişe Nurun vefatı bizleri
derinden üzmüştür. Vefat eden aile bireylerine Cenab-ı Allahtan
rahmet, yakınlarına ve tüm Uşaklı hemşehrilerimize
başsağlığı diliyorum. Uşak Eğitim ve
Araştırma Hastanesinde tedavi gören anne Yasemin Yaşara acil
şifalar diliyorum. Rabbim bu tür acılardan aziz milletimizi muhafaza
eylesin.
Diğer taraftan, geçtiğimiz günlerde MHP
Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçının
evladını kaybettiğini üzüntüyle öğrenmiş
bulunmaktayız. Merhuma Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beko
46.- İzmir Milletvekili Kani Bekonun,
TÜİKin 2018 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırması sonuçlarına ilişkin açıklaması
KANİ BEKO (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşın hâlini
TÜİKin makyajlı rakamları dahi saklayamaz oldu. 2018 gelir ve
yaşam koşulları araştırmasına göre, 80 milyonluk
ülkemizde 53 milyon yurttaşımız konut masraflarını, 48
milyon vatandaşımız borcunu ödemekte zorlanıyor. 47 milyon
vatandaşımız evinden uzakta bir haftalık
masrafını bile karşılayamıyor. 26 milyon
yurttaşımız iki günde bir sofrasına bir kap et yemeği
koyamıyor. 24 milyon vatandaşımız ucu ucuna geçiniyor,
insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılayamaz
oldular. 15 milyon vatandaşımız soğuk kış
günlerinde evini ısıtmakta zorlanıyor, maalesef,
kışı battaniye altında geçiriyorlar. 20 milyon insan açlık
sınırının altında çalışıyorsa bu
koşullarda 65 yaşında emekli olmalarına imkân yoktur. 1
milyonu üniversite mezunu olmak üzere 8,5 milyon vatandaşımız
maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına Bursa Milletvekili Sayın Ahmet Kamil Erozan
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Erozan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AHMET
KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benden beklenildiği üzere ben bu kanun teklifi üzerinde
konuşmayacağım. Benden zaten başka bir şey bekleyemezsiniz,
dolayısıyla ben geçmişte olduğu gibi bildiğimi
okuyacağım yine.
Bir defa, söyleyeceğim her şeyin bu Suriye
krizinin siyasi cephesiyle ilgili olduğunu not etmenizi isterim. Üç defa
çiziyorum altını, siyasi cephesiyle ilgili olduğunu söylemek
isterim. Askerî kısmının bir başarı olduğunu
söyleyebilirsiniz tarif edilen alan içinde. Nitekim dün akşam Savunma
Bakanlığı yaptığı açıklamayla amaca
ulaşıldığını, M4 Kara Yoluna
ulaşıldığını, operasyonun başarıyla
bitirildiğini duyurdu. Biz bundan hepimiz memnuniyet duyduk ama hem bu
operasyonda hem de bu krizin başından bu yana kaybettiğimiz
evlatlarımızı, şehitlerimizi rahmetle anar ve gazilere de
acil şifalar dilerim.
İzin verirseniz ben Trumpın mektubuyla
başlayacağım. Siz tabii Trumpın mektubunu
yırttık attık çöpe. dediniz. Belki öyledir, emin değilim
ama benim merakım Trumpın mektubuyla ilgili değil, mektubu çöpe
attınız, mektubun ekini ne yaptınız? Bir ekini
çıkarır mısınız mektubun ortaya? Siz
çıkaramazsanız biz çıkaracağız sonunda belki.
Dolayısıyla lütfen o çöpü iyice araştırın, orada
başka bir kâğıt parçası daha var, onu bir bulun lütfen.
Niye bunu söylüyorum? Bu durum maalesef sizin kurduğunuz düzenin
ayıbıdır. Hâlbuki bu demokrasi ortamında her şeyin
şeffaf olması gerekirdi ve sizin de bunu bizimle
paylaşmış olmanızı biz beklerdik. Niye bunu
söylüyorum? 14 Ekim tarihinde Sayın Hulusi Akar bizi ziyarete geldi,
işin askerî cephesi hakkında bilgi verdi; hâlbuki bu mektup 9 Ekim
tarihli, 14 Ekimde gelen Hulusi Akar, bize böyle bir mektuptan bahsetmedi. 16
Ekimde Sayın Çavuşoğlu milletin önüne çıktı -burası
millet- her şeyi anlattı siyasi cephe hakkında, ne mektuptan
bahsetti ne ekinden bahsetti. Madem çöpe attınız, niye Hulusi Akar
veya Sayın Çavuşoğlu Bize böyle edepsiz bir mektup geldi,
yırttık attık. diyemedi? Hâlbuki derse bizden bile puan
alırdı belki. Dolayısıyla gizlediğiniz konular ister
istemez sizin yürüttüğünüz siyasetin etkinliği konusunda ciddi
sorgulamalara yol açmaktadır.
Ben Sayın Çavuşoğlu burada
konuşmasını yaptıktan sonra birkaç hususa değindim.
Tutanaklardan okuyacağım şimdi ben size bir paragrafı.
Şöyle demişim: M4 Kara Yolu'nun kuzey kaldırımına
geldiğinizde Operasyon başarıyla tamamlandı. diyecek
olsanız bile, ben size Kara yolunun güney kaldırımındaki
65 bin kişilik PYD/YPG ordusu ne olacak? diye sorarım. Her
harekâtın siyasi sonuçlarının da düşünülmesi gerekir. Bugün
söyleyemiyor olsanız dahi sonunda maalesef kabullenmek durumunda
olacağınız başka siyasi gerçekler de olacak, bunun da
hesabını vatandaş size sandıkta soracaktır. Ne
demişim? Ben bunu sorarım. demişim, bugün de soruyorum, arzu
edenler cevap verebilirler. İkinci cümlem, aynı oturumdan:
Keşke, ismi Özerk Suriye Ordusu veya Suriye Millî Ordusu olarak
adlandırılan birlikleri bu operasyonda hiç kullanmasaydınız.
Dün Amerikan Savunma Bakanı ne dedi biliyor
musunuz? Türkiyenin kullandığı Suriye Millî Ordusu savaş
suçu işlemiştir. dedi. Orada da bitirmedi cümleyi Bu orduyu
kullandığı için Türkiye Cumhuriyeti sorumludur. dedi. Hak
etmemiş olabilirsiniz ama ben size Keşke
kullanmasaydınız. dedim. Yine İhsan Sabri Çağlayangili
andım o gün, dedim ki: Orta Doğu'da önemli bir yemeğe davetli
olduğunuz hâlde davetliler listesinde adınız yoksa bir de menüye
bakın, adınız menüde olabilir!" Ben bunu söylerken Pence
ile Sayın Erdoğan arasındaki görüşmeye atıfta
bulunuyordum ama aynı şeyi dün akşam yaşadık biz yani
Putin ile Erdoğan toplantıdayken maalesef yine bir yemekteydi ve
aynı durumu bir kere daha bize yaşattınız.
Yine, ne demişim? Rusya fırsatı
kaçırmadı, ne mi yaptı? YPG/PYDyi ikna etti, güvenlik bölgesini
bir güvenlik cebine dönüştürdü, Esadın kuvvetlerini üstümüze
saldı, âdeta bizi bir cep içinde sıkıştırmak suretiyle
bizi Esadla görüşmeye itmeye çalıştı. Bunda da ne ölçüde
başarılı olduğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
demişim, ben bunu 16sında söylemişim. Dün akşam bunu
gördük; ben falcı da değilim, müneccim de değilim ama göz göre
göre üzerimize geliyor meseleler, siz bunları fark etmiyorsunuz; sizleri
suçlayamam tabii ki, siz burada yasama organındasınız, orada bir
yürütme organı var bunların üstesinden gelmiş olması
gereken.
İşin bir başka cephesine
geçeceğim, yine, demişim ki 16sında: Döne döne
başımız döndüğü için bugün iktidardan
duyduklarımızdan yarın da dönüleceğinden kendimiz gibi eminiz.
Yine döndük. Nasıl döndük? Bir akşam Rusyayla, bir akşam
Amerikayla
Ne oynuyoruz bilmiyorum, iskemle kapmaca mı nedir bu oyunun
adı biz çözemedik. Devam ediyorum, yine, söylemişim:
Yapılması gereken, AK PARTİnin bugüne kadar
yaptıklarının tersini yapsaydık bu iş çoktan
çözülmüş olurdu. Yani biraz evvel Sandıkta hesabını
soracaktır vatandaş. dedim, sandığa kadar beklemeye gerek
yok, affedersiniz ama sokaktaki vatandaş bize soruyor: Biz bu
haltları niye yedik? Bunun cevabını biz değil, siz vereceksiniz
çünkü iktidar sizsiniz.
Yine, bu dün akşamki mutabakatın içinde,
mutabakat diyorum ama onun içinde başka bir mutabakat daha var; Adana
Mutabakatı. Herkes bol keseden Adana Mutabakatına atıfta
bulunuyor ve şunu unutuyor: Adana Mutabakatı dediğimiz metin
PKKyla ilgili; bir. İki; tek taraflı. Üç; bunu siz
imzalamadınız, başka bir iktidar imzaladı, siz
antlaşmayı imzaladınız 2010 senesinde. Ben size o zaman da
söyledim, yine söylüyorum: Siz Adana Mutabakatı dedikçe esas şeyi
sizin önünüze getirecek, başka bir kâğıt koyacak, diyecek ki:
Adana Mutabakatı başka bir âlemin, başka bir sorunun
anahtarıydı, gelin sizinle, lütfen, Sayın Davutoğlunun ve
Sayın Cumhurbaşkanınızın imzaladığı
metin üzerinden gidelim. Metne baktınız, değil mi? Herkes okudu
metni dün akşam, çok ayrıntısına da girmeyeyim, birkaç
noktasına değineyim. Onun açıklamasından evvel hem Putin
hem Sayın Erdoğan konuştu. Putinin ağzından hiç YPG
lafı duymadınız, terörist olarak YPG lafı duymadınız,
Kürt silahlı gruplar dedi, başka bir laf etmedi, DAEŞ dedi
ama hiç öyle YPG teröristtir. demedi, üstelik onun ötesine de gitti, bir
ayrılıkçı hareketten söz etti. Ayrılıkçı hareket
nerede var? Bask bölgesinde var, Katalan bölgesinde var; terörizm yok orada.
Bizi o duruma getirdi dün akşam. Kusura bakmayın,
bazılarınız iddialı bir şekilde bir zaferden
bahsediyorsunuz, askerî zaferi ben de kabul ediyorum, siyasi bir zaferden
bahsediyorsunuz ama o, siyasi bir zafer değil. Siz, maalesef, bize Biz
oyunu bozduk. diyorsunuz, bana sorarsanız siz oyuna getirildiniz; siyasi
anlamda bugün bir deli gömleği giydirilmiş vaziyettesiniz ve eliniz
kolunuz bağlı; farkında mısınız bilmiyorum. Ben
gözlemlerimi sizinle paylaşıyorum.
Dün akşam hepimiz Soçideydik, Sayın Putin
ile Sayın Erdoğan içeride bu sorunu çözmek için müzakere ederken
aynı saatlerde Rusya Federasyonu Dışişleri Bakan
Yardımcısı Moskovada bir açıklama yaptı. Ne dedi
beğenirsiniz? Türkiyenin kuzeydoğu Suriyede başlattığı
Barış Pınarı Harekâtının Suriyenin toprak
bütünlüğünü ihlal ettiğini düşünüyoruz. dedi. Yani içeride bir
adamla konuşuyorsunuz, o adamın maiyetindeki Moskovada bambaşka
bir şey söylüyor, bambaşka bir şey de söylemiyor, kendisine
verilen görevi yapıyor. Yani bir tarafta elma şekeri, öbür tarafta
bir sopa var ortada. Bunu hissetmenizi biz beklerdik.
Son bir şeye değinmek isterim. Bütün
bunlar maalesef iktidarın dış politika alanında veya
diplomasi alanındaki başarısızlık öyküsünün
çeşitli unsurları.
Biz, tabii, muhalefet olarak bu kürsüde
konuşurken bir yandan sizleri bilgilendirmeye çalışıyoruz
-belki göremediğiniz, okuyamadığınız veçheleri
itibarıyla- bir yandan da sokaktaki insanı bilgilendirmeye
çalışıyoruz ve o bilgilendirme çerçevesinde biz parti olarak bir
diplomasi okulu kurduk. Müjdeler olsun, buraya diploması olmayanları
da alacağız.
Hepinizi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek konuşacak.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019
yılı, Üçüncü Yasama Yılı
104 sıra sayılı
Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle aziz Türk milletini ve
yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Teklif, Gümrük Kanununun idari para cezalarına
ilişkin usul hükümleri ve ceza miktarlarının günümüz ekonomik
koşullarına göre değerlendirilmesi, ithalatçı ve
ihracatçıların mali yükünü azaltacak şekilde idari para
cezalarında gerekli güncellemelerin yapılması, gümrük
mevzuatına aykırı hareketleri idare tarafından tespit
edilmeden durumlarını beyan edenlere yönelik olan etkin
pişmanlık mekanizması kapsamının genişletilmesi
ve bu kapsamdaki kişilerin cezalarının indirimli şekilde
uygulanması ve gümrük idarelerinin, gümrük işlemlerinden doğacak
vergilerin alınmasını sağlamak ve söz konusu vergi
tutarının yüzde 20 fazlasıyla teminat almasını
düzenlemektedir. Yasanın bütününe Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu
bakıyoruz.
Tabii, uygulamada karşılaşılan,
özellikle ihracatla ve ithalatla ilgili olan bazı problemleri de buradan
paylaşmak istiyorum.
1990lı yıllarda Mersin, serbest bölge
ilan edildi, Antalya turizm bölgesi ilan edildi. Ama serbest bölgede, normalde
serbest ticaretin yapılabildiği bir bölgede istenilen manada bir
gelişme olmadı. Mersin, serbest bölgeyle ilgili birçok sorunla
karşı karşıya. Öncelikle, serbest bölgede ticaret yapan
birçok firma, zamanında izin verilip binalar yapılmasına
rağmen, daha sonradan kıyı şeridi içerisinde kalması,
ruhsatlarında birçok sorunun yaşanması, buradaki
işletmecilerin birçoğunun malları olmasına rağmen tapu
alamaması ve bunları ipotekte, teminatta kullanamaması ve
aynı zamanda da ticarette yaşanan birçok sıkıntıyla
karşı karşıya kalıyor.
Geçtiğimiz yıllarda, bu kürsüden gündeme
getirdiğimiz konu, özellikle akaryakıt sektörüyle ilgili, ana
dağıtıcıların depolarında otomasyon sistemi ve
kamera sisteminin kurulmasıyla ilgili çünkü bayilerde yıllar önce
kurulmasına rağmen ana dağıtım firmalarında
kurulmamıştı. Akaryakıtla ilgili kısmı çözüldü.
Yalnız şu anda LPGyle ilgili aynı sorun akaryakıt
sektöründe devam etmektedir. Ana dağıtım firmalarında
LPGyle ilgili otomasyon sistemi ve kamera sistemi yoktur.
Dağıtıcılarda olmasına rağmen ana
dağıtım firmalarında olmaması da haksız kazanç
sağlayan, bir şekilde kaçakçılık yapan veya vergisini
düzgün ödemeyen, devlete zarar veren kişiler tarafından olumsuz
olarak kullanılabilmektedir. Bunu seyahat ederken herhangi bir petrol
istasyonuna girdiğinizde rahatlıkla görebiliyorsunuz. Petrol
istasyonları arasında normalde çıkışın aynı
yerde olması gerekiyor. Akaryakıtın ATAŞtan ya da
İzmirden, Aliağadan, değişik yerlerden aynı
şartlarda çıkış yapması gerekiyor ama bir resmî kurum
ihale yaptığı zaman, ATAŞtaki akaryakıt
çıkış fiyatının çok altında fiyatlara bazı
dağıtım firmalarının teklif verebildiğini
görmekteyiz. En büyük kaçakçılığın yapıldığı
sektör akaryakıt sektörü ve burada da bunlar artık geçmişte
olduğu gibi atlarla, eşeklerle yapılmıyor, bunlar gemilerle
veya petrol boru hatlarından bir şekilde yapılan
kaçakçılıkla yapılıyor. Bununla etkin mücadele edilmesi
Çünkü gerçekten en çok haksız kazanç sağlanan sektör akaryakıt
sektörü.
Tabii, burada, verilen akaryakıt
istasyonlarının ruhsatlarında da çok ciddi problemlerle
karşı karşıyayız. Ankaradan çıkın, Adanaya
kadar, giderken adım başı bir petrol istasyonuyla
karşı karşıya kalıyorsunuz. Normalde şehir içi 1
kilometre, şehirler arasında 10 kilometre aralıkla petrol
istasyonu olması gerekiyor ama nasıl oluyor da ticaret il
müdürlükleri 100 metre, 200 metre arayla petrol istasyonlarına ruhsat
verebiliyorlar? Bir kısmı geçmişten, müktesep hak diyoruz ama
hâlâ çok sayıda yeni petrol istasyonunun
açıldığını görmekteyiz. Bununla ilgili denetimin
mutlaka artırılması gerekmektedir.
Yine, ayrıca, özellikle Mersinden, Antalyadan
Iraka yapılan ihracatta ciddi sıkıntılar
yaşanmaktadır. Irak kafasına göre gümrük vergisi koymakta,
kafasına göre yasak koymakta. Belli dönemlerde Türkiyeden yapılan
özellikle yaş sebze, meyve ihracatında ton başına 300
dolara kadar gümrük vergisi koyuyor ama İrandan aynı ürünün girmesi
gümrüksüz olarak sağlanıyor ve dolaylı olarak İran
üzerinden de diğer Türki Cumhuriyetlerden ya da başka ülkelerden
gelen ürünler aynı şekilde Iraka girebiliyor. Bakanlık,
mutlaka, Irakla yapılan ticaretle ilgili -çünkü bizim bölgemizdeki ihracatın
büyük bir kısmı Irak üzerinden oluyor- gerekli görüşmeleri
yaparak ithalatta ve ihracatta yaşanan bu sıkıntıları
çözmek için gerekli mücadeleyi yapmalıdır.
İthalatta da belli dönemlerde
kaldırılan gümrük vergileri
En son, sarımsak ithalatında
olduğu gibi burada da bazen bazı firmalar uyanıklık
yapıp, daha buradan bu gümrük vergisindeki indirim sağlanmadan gidip
gerekli altyapıyı oluşturarak yasanın
çıktığı gün sınırlarımıza
tırları dayayabilmektedir. Mutlaka içeriden bilgi
akışı oluyor, bilgi sızıyor ve bazı insanlar
Türkiyede yaşanan bu sıkıntıdan dolayı haksız
kazanç sağlama yoluna gidebiliyor.
Önceki yıllarda yine bölgemizden yapılan
ihracata verilen DFİF destekleri maalesef
kaldırılmıştır. İhracatçıya ton
başına 100 dolara kadar verilen, daha sonra 200 TL, sonra 100 TL,
sonra 50 TL gibi rakamlara düşürülen DFİF desteklerinin şu anda
ne olacağı belli değil, DFİF desteği yok.
Dolayısıyla, özellikle narenciye sektöründe bu, gerçekten
ihracatçının ve üreticinin çok lehine olan bir durumdu. Şu anda
bu noktada ciddi bir beklenti var ve ciddi bir de sıkıntı
yaşanıyor. Bununla ilgili de mutlaka belirli düzenlemelerin
yapılması lazım.
Tabii, konuşmamın son kısmında
da Mersinde yaşanan büyük bir problemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii, seçimlerde Mersin Büyükşehir Belediyesi
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kazanıldı. Seçimlerden
sonraki süreçte de
Milletin tercihi tabii, hepimizin bu sonuçlara saygı
duyma mecburiyeti var ama artık Mersinde Büyükşehir Belediyesi,
Belediyede çalışan işçilerimize
İşçinin
hakkını hukukunu savunacağız; ekmeğinde, işinde
aşında olan hiç kimseyi işinden etmeyeceğiz. Namus,
şeref sözü veriyoruz. diye milletten oy alan Belediye, maalesef yüzlerce -artık
bu rakamlar yüzlerle ifade ediliyor- insanımızı bugün işten
çıkarıyor, kapının önüne koyuyor. İşten
çıkarma şekli de şu: İnsanlara önce diyorlar ki:
Performansınız düşük. Yeni bir cihaz bulmuşlar,
insanların performansını ölçüyor. Hayatında hiç tutanak
yememiş, işine geç kalmamış, her gün mesaisine gitmiş
insanlara önce soruşturma açıyorlar, bir gün sonra da bir cep
telefonu mesajıyla İş akdiniz feshedilmiştir.
Tazminatsız olarak işten çıkarıldınız. diye bir
tebligat yapılıyor. Tabii, bu insanlar mahkemeye gidiyorlar, mahkeme
süreci aylar alacak muhtemelen ama mahkeme süreci devam ettiği için
başka bir işte çalışabilme şansları yok
bunların, başka bir işe girebilme şansları yok.
Yüzlerce insan, bazıları, Tarsustaki Anamura, Anamurdaki Muta,
Muttaki başka bir ilçeye, mobbing, sürgün, bunlar da yoğun bir
şekilde devam ediyor.
Ben buradan Sayın İçişleri
Bakanına ve Çalışma Bakanına çağrıda bulunuyorum.
Mersinde yaşanan, Belediyede yaşanan bu işçi
kıyımına son vermek için ivedi olarak Mersine müfettişler
gönderilmesini ve bu işçilerin gerçekten performansları mı
düşük, işe mi gelmediler, başka bir
sıkıntıları mı var; bunların
araştırılarak bir karar alınmasını ve -geç gelen
adalet, adalet değil- bu hukuksuzluğa bir an önce son verilerek bu
insanların işlerine iade edilmelerini bekliyoruz.
Tabii, aslında, taşeron yasasıyla,
kanunla bu işçilerin haklarının korunması gerekiyordu ama
maalesef şu anda yasadaki boşluktan da Belediye Başkanı
faydalanıyor ve hiç kimseye hiçbir şey sorulmadan, bir cep telefonu
mesajıyla insanların işine son veriliyor.
Ben buradan bütün siyasi partilerden -ekmeğin
siyaseti olmaz- ekmek mücadelesi veren, Mersinde yaşayan her bir
işçinin yanında olmalarını talep ediyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) KHKyle son
verilenler daha mı az?
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Bunu
siyaset için söylemiyoruz. Başka CHPli belediyeler de var, bunlarda
aynı uygulamayı görmediğimiz yerler de var ama Mersinde
yaşanan bu dramı da hepiniz görün. Dün şöyle oldu, öbür gün
böyle oldu, önceki belediye de böyle yaptı
Kim yaptıysa
yanlış yapmıştır. 2 bin lira maaş alan bir
insanın ekmeğiyle oynamayı hiç kimse izah edemez. Bunu Mersin
halkına da Türk halkına da hiç kimsenin izah etmesi mümkün
değil. Ben buradan yapılan yanlıştan bir an önce
dönülmesini talep ediyorum, bu işçilerin hakkının hukukunun
korunmasını talep ediyorum.
Bazen şu örneklerle de
karşılaşabiliyoruz: MHP döneminde işe girmiş, bunlar
siyasi olarak çıkarılıyor -başka bir gerekçesi yok- ondan
sonra araştırılıyor, belki MHPli değil işe giren
MHP döneminde girmesine rağmen, daha sonra CHPden hatırlı
dostlar devreye konuluyor ve bu insanlar aynı Belediyede bir hafta önce
çıkış aldıkları işe yeniden geri dönebiliyor
arkadaşlar. Bunların hepsi de bizde belgeli. Fişleme var,
mobbing var, baskı var, işçi kıyımı var.
Hepinizin desteğini bekliyor, saygılar
sunuyorum (MHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Özgür Bey, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Milliyetçi
Hareket Partisinin Türkiyenin dört bir yanındaki belediyelerde işten
çıkarmalarla ilgili grup önerisini Meclis gündemine getirmesi hâlinde
kayıtsız şartsız destekleyeceğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, konu
hassas, konu şu kadar hassas: Örneğin, MHPnin aldığı
Silifke Belediyesinde haftada 15-20 kişinin rutin işten
çıkarıldığı gerçeği kadar hassas. Manisa Büyükşehir
Belediyesinde 1.400 kişiyi evlerinden iki-iki buçuk saat mesafeye sürüp,
mobbing uygulayıp, istifaya zorlayıp ve bu kişilerin
tamamını işten çıkaran MHP Belediyesinin
yaptığı mesele kadar hassas. 2014te MHP Mersin Büyükşehir
Belediyesini aldığında tek kayıt Bir önceki dönem işe
alındınız. diye işten atılan 2.600 işçinin
durumu kadar hassas ve Mersin Büyükşehir Belediyesinin on binlerce
çalışanından her partiden, siyasi görüşten, performans
değerlendirmesi üzerinden ve geçmiş dönemden taşınan bankamatik
memurları üzerinden işten çıkarmalar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi burada çok
Değerli Vekilime -insani ilişkilerimiz de iyidir kendisiyle-
açık bir teklifte bulunuyoruz, açık: Yarın bir grup önerisi
indirsin Milliyetçi Hareket Partisi uygun görürlerse ve Türkiye'nin dört bir
yanında belediyelerden işten çıkarmaları Meclis eliyle
araştıralım. Manisa Büyükşehre de gidelim, orada
Mağdurum. diye ağlayan 1.400 kişiyi de dinleyelim MHPli
Belediye Başkanının olduğu, Mersine de gidelim,
çığlık nereden geliyorsa oraya gidelim. (CHP
sıralarından alkışlar) Meclis bu işe el atsın.
Yoksa pat pat pat yağıyor; Silifkede 15 kişi, her hafta
atıyorlar, Manisa Büyükşehri de sen söyle.
Bakın, tencere dibin kara, seninki benden
kara siyasetiyle sonuç alınmaz. Biz ısrarla söylüyoruz: Gelin, siz
getirin önergeyi -grup önerisi getirmiyorsunuz, grup önerilerinde
konuşmuyorsunuz- sizin grup önerinizde ben konuşacağım, kayıtsız
şartsız destek vereceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yarından tezi yok Meclis
araştırsın bunu. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Bülbül, buyurun.
48.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ve Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin 104 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde dile getirdiği hususun Mersin Büyükşehir
Belediyesinde yaşanan hadiselere yönelik olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, 31 Mart belediye
seçimlerinden sonra Türkiyede işten çıkarılan işçiler
Her
parti bununla alakalı olarak, kendi belediyesinde veya kaybettiği bir
belediyeden sonra çıkarılan işçilerden dolayı bir
sorumluluk duygusuyla, bununla alakalı birtakım yakınmalarda,
şikâyetlerde bulunmuştur, bizler de bu noktada bu
şikâyetlerimizi dile getirdik.
Sayın Mersin Milletvekilimiz Baki
Şimşek Beyin dile getirdiği de Mersin Büyükşehir
Belediyesinde yaşanan hadiselere ilişkindir. Bu noktada herhangi bir
siyasi parti ayrımı yapmaksızın bu meselenin önemli bir
sıkıntı olduğunu ifade etmiştir; buna hiç kimsenin bir
itirazı olacağı kanaatinde değilim.
Belediyelerin içine düştüğü ekonomik
sıkıntılar herkesin malumudur. Bununla alakalı olarak,
Türkiyede hangi belediyede olursa olsun, içlerinde bankamatik memurluğu
cinsinde veya bu şekilde çalışılan durumlar varsa
bunların somut bir şekilde ortaya konulup ispatı hâlinde buna
kalkıp da tek bir ses, kimsenin söz edebileceği gibi bir ihtimal söz
konusu değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sizler geçen
Manisa ile alakalı birtakım değerlendirmeler yapmıştınız.
Manisada da bununla alakalı, birtakım yer
değişikliklerinin olduğunu öğrendik ama burada herhangi bir
siyasi parti ayrımı yapmaksızın Manisada, belediye
işçilerine yönelik, belediye çalışanlarının bu
şekilde bir durumu söz konusu olabildiğini söylediniz. Ama burada
herhangi bir siyasi parti ayrımı yapılmaksızın
bunların olduğunu ifade ediyoruz, Sayın Milletvekilimiz de
Mersinle alakalı böyle bir yakınmada bulunmuştur. Bu hususta
her bir siyasi parti kendi sorumluluk alanına giren noktada hangi belediyeyle
alakalı böyle bir beyanda bulunuyorsa o araştırılmaya
değerdir, ilgilenilmeye değerdir; alakadar olunup bununla
alakalı olası birtakım haksızlıkların önüne
geçilmesi sağlanmalıdır. Yoksa normal şartlarda hukukta,
tabii ki bu haksız yere işten çıkartılan işçilerle
alakalı olarak İş Kanunumuzda zaten yeterli düzenlemeler
mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Buna göre
işe iade süreçlerini hukuken de başlatmışlardır bütün
çıkarılanlar; bununla alakalı, hukuk da mutlaka hükmünü
verecektir. Yani söz konusu olan bu fesihlerin, geçerli bir fesih mi,
haklı nedenle yapılmış bir fesih olup
olmadığı değerlendirilecektir ama gönül istiyor ki siyaset
mekanizması da hukuk yoluna gerek kalmadan erken dönemde bunlara
birtakım imkânlar geliştirebilsin. Bunu dile getirmekten, talep
etmekten, istemekten ibarettir söylediklerimiz. Belediyelerimizin bu noktada
dikkatini çekmek de hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yalımın, bizden
Uşak Milletvekili olarak bir talebi var.
Buyurun Sayın Yalım.
49.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, Uşak ili Elmalıdere Mahallesinde evde çıkan
yangın nedeniyle vefat eden baba Bülent Yaşar, çocukları
Muhammed Nurkan, Muhammed Furkan ile Aişe Nura Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, bugün maalesef
Uşak merkez Elmalıdere Mahallesi 1. Çelikhan Sokakta acı bir
olay gerçekleşti. Neredeyse bütün bir aile yanarak can verdi. 32
yaşındaki Bülent Yaşar, 9 yaşındaki Nurkan, 6
yaşındaki Furkan ve 3 yaşındaki Nur kızımız
maalesef çok feci bir şekilde, henüz neden çıktığı
belirlenemeyen yangında vefat ettiler. 27 yaşındaki anne Yasemin
Yaşar şu anda devlet hastanemizde yoğun bakımda tedavi
altında. Ben ilk önce anneye acil şifalar diliyorum. Ölenlere Allah
rahmet eylesin, yakınlarına, bütün aileye
başsağlığı diliyorum. Onların acılarını
paylaşıyoruz, bir an önce annenin de sağlığına
kavuşması dileğiyle tüm aileye geçmiş olsun diyorum.
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Akın
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Akın. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Gümrük Kanununda değişiklikler öngören kanun teklifi üzerine söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Ticaret Bakanı
Sayın Ruhsar Pekcan eylül ayında ihracatımızın 15
milyar 220 milyon dolar olarak gerçekleştiğini ve cumhuriyet
tarihinin en yüksek eylül ayı ihracat rekorunu
kırdığımızı açıkladı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
rekordur, müjdelerdir, artık bunlara alıştık fakat her
zaman rekor veya müjdenin altında millete muhakkak ya yanlış bir
bilgi çıkıyor ya da bir felaketle karşı karşıya
kalıyoruz.
Şimdi, ben burada aslında Sayın
Bakana sormak isterim ancak bu yeni sistemde bakanı burada göremiyoruz, bakana
ulaşmamız çok zor, iktidar milletvekilleri ulaşamıyor ama
şu anda buradan sesleneyim ki duyması gereken Meclisin, milletin
sesini duyup bu sorulara bir cevap versin.
Şimdi, ihracat rakamları
hesaplanırken hangi kriterler esas alınıyor? Bu, soru bir.
İkincisi: Antrepo beyannamesi ve transit
ticaret beyannamesi ihracat kapsamında mı gösteriliyor?
Üçüncüsü: Yurt içi satış teslimleri
ihracat rakamına mı ekleniyor?
Millî Savunma Bakanlığına teslim
edilen mallar ihraç malı mı sayılıyor? İstatistik
verilerinizde gümrük kodlarını nasıl ve hangi kriterlerde
kullanıyorsunuz? Yaptığımız ihracatın ne
kadarı ithalat kaynaklı? Örneğin, ithal ettiğiniz
cıvata ve somunla montaj yapıp tekrar yurt dışına
gönderiyorsanız, bu, ihracat rakamlarına nasıl ve ne
şekilde yansıtılıyor?
Dikkat edilmesi gereken şey, bir ihracat
işlemi için üretilen malın ham madde ve girdisinin ne
kadarının yurt dışından ithal edildiğidir
değerli arkadaşlar.
Ucuz işçiliğin girdisi ihracat
rakamlarında etkili midir? Örneğin, enerjisini kendi üreten ülkelerde
üretimde kullanılan enerji ile enerjide dışa
bağımlı ülkelerdeki gider kalemleri aynı mıdır?
Bu sorulara aldığımız yanıtlar açıklanan ihracat
rakamlarının ne kadar doğru veya ne kadar -halk dilinde-
atmasyon olduğunu bize gösterecektir. (CHP sıralarından
alkışlar) Onun için bu cevapları Sayın Bakandan bekliyoruz.
Ayrıca, burada enerji demişken hemen
birkaç konudan bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, biz
enerjide müthiş derecede bağımlı bir ülkeyiz. 2002
yılında biz yüzde 67 bağımlıyken şu anda yüzde 77
bağımlıyız. Yani bütün dünya kendi
bağımlılığını azaltmak için mücadele ederken
biz de tam tersine bir revizyon var. Ucuzlatacağız. diyorsunuz,
pahalanıyor. Millîleştireceğiz. diyorsunuz,
yabancılaşıyor. Nükleeri bile millî ve yerli diye bu millete
anlattınız.
Değerli arkadaşlar, nükleer enerji
santrallerinin cıvatası bile yerli değil. Allah
aşkına, onun için sizden ricam -ucuz da değil- 12,35 dolar sente
satın alma garantisi veriyorsunuz, ardından da diyorsunuz ki: Bu
elektrik ucuz olacak, millî olacak, yerli olacak. Yani resmen burada milletin
aklıyla dalga geçmek bu.
Bize güzel Allahın verdiği lütuflar var;
yenilenebilir enerjimiz var, rüzgârımız var, güneşimiz var.
Allah bizden esirgememiş. Buna destek verelim. Evlerde, fabrikalarda
insanlar tükettikleri enerjiyi kendileri karşılasın. Sayın
Başkanımız, Komisyon Başkanımız bu konuya dikkat
ve hassasiyet gösteriyor. Umuyorum ve bekliyorum ki bu, daha ilerideki
dönemlerde daha da artırılır ve bu konu daha da
yaygınlaştırılır.
Şimdi, dün burada doğal gaz için bir
teklif verdik, özeti şuydu: 100 lira doğal gaz parası ödeyen,
ayda 75 lira ödeyecekti. Ama burada maalesef hem Milliyetçi Hareket Partili hem
de AK PARTİli milletvekili arkadaşlarımız onay vermediler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz millet
için mücadele ederken, o kadar vergileri düşürürken veya
başkalarına kıyaklar yaparken sizler, burada milletin 100
liralık faturasını 25 lira indirmeyi çok gördünüz. Onun için
buradan sizi milletimize şikâyet ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
İkinci olarak, şimdi, iki yılda hem
sanayiye, tarımsal sulamaya, ticarethanelere, elektriğe yüzde 126 zam
yaptınız; hem ayıp hem yazık hem de günah. Arkadaşlar,
sanayicileri dolaşın, dolaşıyorsunuzdur ve size kesinlikle
söylüyorlardır. Borçlarını ödeyemiyorlar, faturaları
ödeyemiyorlar. Sayın Bakan çıkıyor, diyor ki YEP yaptık.
Ne o? Yeni Ekonomi Planı. İşte bu da tamamen aldatmaca. Diyor
ki: Enflasyon tek haneye indi. Allah aşkına, Enflasyon
düştü. diyorsunuz, kendi kendinize rakamlar açıklıyorsunuz,
sürekli zam yapıyorsunuz. Alın elinize çantayı, çıkın
pazara, görün enflasyonu; bu kadar basit. O attığınız,
tuttuğunuz enflasyon rakamları asla doğru değil. Sadece bir
yılda elektrik yüzde 70e yakın, doğal gaz yüzde 55, gıda
ürünleri yüzde 50, akaryakıt yüzde 35 artmış. Sanayici
üretemiyor ama diyorsunuz ki Enflasyon düştü.
Değerli arkadaşlar, biz hepimiz Türk
devletinin vatandaşları olarak, evlatları olarak hep biliriz,
esnaflarımızla beraberiz ama Esnaf olmadan eşraf olmaz.
cümlesini de öğrendik, bize bu öğretildi. Şu anda esnaf
perişan durumda. Esnaf birliklerimizi devamlı dolaşıyoruz.
Ben kendim Balıkesirde, sizler kendi illerinizde görüyorsunuz; gerçek
anlamda, esnaf kepenk kapatıyor. Bakın, bu yıl içinde sadece ilk
dokuz ayda 80.769 iş yeri kapandı.
Şimdi kendinizi bu esnafın yerine koyun.
Siz çıkıyorsunuz televizyonlarda pembe pembe tablolar, yok efendim,
YEPler, onlar bunlar ama benim Balıkesirdeki vatandaşım kan
ağlıyor; o ne olacak? Sizin YEPiniz veya sizin yanlış
raporlarınız, enflasyonunuz, aldatmacanız benim hemşehrimin
filesini doldurmuyor arkadaşlar. Onun için, sizin destek verip bu
insanların, halkımızın yanında olmanız gerekiyor.
Her fırsatta çıkıyorsunuz, diyorsunuz
ki: Biz çiftçinin yanındayız. Seçim zamanlarında
yanındasınız. Biz gerçek anlamda her zaman çiftçimizin,
esnafımızın yanındayız, net olarak. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, çiftçileri
dolaşıyoruz değerli arkadaşlar. Balıkesir sadece bir
örnek. Köylerimiz bomboş. Oradaki insanlar torunlarına hasret
gidiyor, sadece yaşlı nüfus kalmış; üretemiyor, sütünü
değerlendiremiyor, hiçbir şey para etmiyor. Tek
yaptığı, gidip, kredi alıp borçlanmak. Onun için Çiftçiye
sahip çıktık. mavalını okumayalım. Ama aslında
birlik olalım, beraber olalım -bakın, burada bütün partiler
birlikte- çiftçiyi köylünün, köylüyü milletin efendisi yapmak için aslanlar
gibi mücadele edelim. Çiftçinin ekmeğiyle siyaset olmaz. Onlar
kazanırsa ancak biz hep birlikte büyüyeceğiz.
Bakın, sadece şu, arkadaşlar: 2008
yılında 1 milyon 127 bin çiftçi varken 2018 yılında 697 bin
çiftçi olmuş. Şimdi Allah aşkına bir düşünün, bu
insanlar neden bıraktı? Üreten insan kazanandır,
kazandırandır; topraktan kazanacak. Yüzde 40, çiftçiyi bitirdiniz.
Şu anda çiftçilikle uğraşan yüzde 40 oranında düştü.
Bu verilerin hepsi sizin kendi verileriniz, yayınlanan veriler. Oradan
alıyoruz, bunu da üstüne basa basa söyleyeyim. En basiti, mazot. 2002
yılında benim Balıkesirdeki çiftçi kardeşim mazotu 1 lira
9 kuruşa alıyordu. Şimdi ne yapıyor? Bakın, 6 lira 50
kuruş. Hakikaten bu ülkede esnaflık yapmak, çiftçilik yapmak,
sanayicilik yapmak, üretmek sihirbazlık, gerçek anlamda sihirbazlık.
Her şey üstüne geliyor; çiftçimiz üretemiyor, üretse satamıyor, satsa
para etmiyor, bir de çıkıyorlar ne yapıyorlar? İşte,
efendim rekorlar, efendim müjdeler, efendim iyi ekonomiler, tek haneli
enflasyonlar
Değerli arkadaşlar, sizden ricam şu,
açık, net söylüyorum: AK PARTİ milletten koptu, net, koptu. Bunu biz
görüyoruz sahada. Onun için siz millete biraz ısının, gidin
dolaşın. Bakın, hayvancılık öldü, çiftçilik bitti,
esnaf bitti, besici kazanamıyor, süt üreticisi kazanamıyor, isyan
ediyor. Ne yapıyor? Çiftçi üretemiyor, esnaf kepenk kapatıyor,
sanayici üretemiyor; işçi, memur, emekli perişan durumda.
İşçiye, memura, emekliye yüzde 15 zam yaptık
Hayal
görüyorlar. Diyorlar ki: Öyle bir şey olamaz. Ama siz o
kardeşlerimize yüzde 70 zamları
yapıştırıyorsunuz. Ne olacak şimdi? Bu insanlar
nasıl, sihirbazlık yapıp da mı bunları karşılayacaklar?
Ayrıca, size göre, AK PARTİye göre
şöyle bir durum var: Ekonomi her yıl yüzde 5 büyüyecek.
Arkadaşlar, bu kadar perişanlık varken, bu kadar ekonomik olarak
zorluk varken, Allah aşkına mışla mişle bu ülkeyi
yönetemezsiniz. Açık, net söyleyeyim, sizin için söylenen şu; esnaf,
sanatkâr bunu söylüyor: Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz!
Hepinize saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştır.
Teklifin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına ilk olarak Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak
konuşacak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün gümrüklerle ilgili uzun konuşmalar
yaptık ama konuşmaların içinde gümrüğü çok ilgilendiren,
yakından ilgilendiren çok da bir şey yoktu. Netice itibarıyla 31
Aralık 2020de zaten şu anki mevzuat, şu anki kanun tamamen
sıfırlanacak. Bugün bu kanunun gelmesinin niye olduğunu anlamak
istiyorum, izah etmenizi bekliyorum, dikkatle dinliyorum ama hiçbir şey
anlamadım. Sadece birkaç değişiklik ve bu değişiklikle
neyi azaltıyoruz burada? Cezaları. Kimin cezasını
azaltıyoruz, bunu da bilmiyoruz. Yani sanki adrese teslim gibi, bugün
Meclisin bütün gündemini bu kapladı. Hâlbuki önümüzdeki aylarda biz bu
gümrük mevzuatını konuşacağız. Bakanlıklara,
özellikle de Ticaret Bakanlığına bu konuyla ilgili birçok
çalışma geldiğini biliyoruz, detaylarını bilmiyoruz.
30 kere gelmiş, 30 kere gitmiş ve hazırlığın ne
olduğunu bilen yok.
Şimdi, özellikle gümrükte öyle ciddi sorunlar
var ki. Örneğin yaş meyve sebze ihracatında demir
ihracatına benzer uygulamalar yapılıyor. O kadar yavaş ki
gümrük, geçen ay Balıkesirden -biraz önce milletvekilimiz değindi
çiftçinin durumuna- 1 konteyner, 1 tır ürün -bamya- Edirne Gümrük
Kapısında dört beş gün boyunca bekletiliyor. Yandım Allah,
bizi arıyor; biz birilerine, bir yetkiliye ulaşmaya
çalışıyoruz; yetkiliye ulaşamıyoruz, bir hafta on gün
orada bekledikten sonra ürün çöp. Seçim bölgem Antalyadan da gelen bunun gibi
o kadar çok şikâyet var ki mandalina, portakal, domates ihracatında
gümrüklerde inanılmaz yavaş işlem yürütülmesinden dolayı
çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunları
tartışmak gerekirken biz burada üç beş tane cezanın
hafifletilmesi, cezanın düşürülmesiyle ilgili çalışma
yapıyoruz; bunu anlamak mümkün değil.
Şimdi, tabii ki gümrük deyince dış
ticaretle ilgili birtakım konuların altını çizmek
gerekiyor. Dış ticaretle ilgili biraz önce konuşan Konya
Milletvekilimiz önceki dönemde Müsteşardı, konuları
yakından bilir, bürokrattır, ihracattaki artışın,
şu anki artışın geçtiğimiz yıllara
bakıldığı zaman ne kadar düşük olduğunu kendisi
de gayet iyi biliyor; yüzde 3 civarında bir artış olmuş.
Biraz önce Balıkesir Milletvekilimiz de bu ihracat
artışlarıyla ilgili bir dizi soru sordu, bu soruların
cevapları yok. İthalat yüzde 17 düşmüş. Dönüyoruz,
bakıyoruz bütün sanayicilerin, her sektörden sanayicinin stoklarına,
stoklar erimiş yani öyle bir duruma gelmiş ki sanayi
kuruluşlarımız, ellerindeki stokları sıfıra
indirene kadar satışlarını devam ettirmişler.
Şimdi, önümüzdeki aydan itibaren, önümüzdeki aylardan itibaren ihracat
yapmak için ithalat yapacak yani ara mal, makine, sermaye
yatırımı, bunları ithal edecek ki ihracat yapabilsin çünkü
ithalat bağımlısıyız. Özellikle de şunu ifade
etmek isterim: Bizim ihracat rakamlarımız kilogram başına
1,6-1,7 dolar civarında yani yüksek teknoloji ihracatımız yok.
Bunun tamamını neredeyse ithal ediyoruz ve oradaki, aradaki o küçücük
farklar o kadar büyük bir meblağ tutuyor ki döviz fakiri bir ülkeyiz.
Şimdi, yabancı yatırımcı
Türkiye'ye gelmiyor, yabancı yatırımcı doğrudan
yatırım yapmaya Türkiye'ye gelmiyor, sıcak para gelmiyor; o
yüzden faizler çok yüksek, bu faizlerle de yatırım yapılmaz.
Öyle mi? İşin aslı öyle mi? Hayır, işin aslı
şudur: İnsanlar kendini güvende hissetmiyor. Ekonomi öyle bir
şeydir ki çok ürkektir, yatırımcı da öyledir, para da
öyledir, çok ürkektir; dokunduğunuz zaman, elinizi
çırptığınız zaman uçar gider.
Bakın, önümüzdeki günlerde IMF ve Dünya
Bankasının her yıl tekrarlanan bir toplantısı var.
Ekimin ikinci yarısında olur, ekimin ikinci yarısında
dünyada üye olan bütün ülkeler ekonomi bakanı seviyesinde ve merkez
bankası seviyesinde oraya katılırlar. Aşağı
yukarı elli yıldır Türkiye de bu düzeyde kişilerle
katılıyor. Bu yıl bizim ne Maliye Bakanımız Amerikaya,
Washingtona gidiyor ne de Merkez Bankası Başkanımız
gidiyor. Merkez Bankası Başkanı, Halk Bankasının eski
Genel Müdür Yardımcısı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şu anki
Bakanımız Berat Albayrak da devlet bankalarından sorumlu Maliye
Bakanı. Geçtiğimiz günlerde basından takip ettik, niye bu
bakanlarımız acaba Washingtona gitmiyor diye. Yani bu kadar
yatırıma ihtiyacımız olduğu bir dönemde neden Amerika
Birleşik Devletlerine, neden Washingtona bizim Maliye
Bakanımız ve Merkez Bankası Başkanımız gitmiyor?
Bakın, elli yıldır bu düzeyde temsil ediliyor Türkiye.
Bunun önemi ne? Dünyadaki bütün
yatırımcılar oraya gelirler, yatırım
arayışı içindedirler, devletler de giderler, orada kendi
ülkelerinin 2020 perspektifini, 2021 perspektifini,
yatırımlarını söyler, oradan yatırımcı
getirirler. Ama maalesef biz bu yıl, IMF ve Dünya Bankasının
üyesi olmamıza rağmen, orada temsil edilmiyoruz. Bu ülkenin bu kadar
yatırıma ihtiyacı varken, 8 milyon civarında işsizimiz
varken şunu ben merak ediyorum: Niye katılmadık, neden
katılmıyoruz, oraya hangi düzeyde bir katılım oldu?
Bunların da sizden cevabını bekliyorum.
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci konuşmacı
Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hakkımızı
kullanmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Soru-cevap için talep
bulunmamaktadır.
60a göre söz talepleri var.
Sayın Gaytancıoğlu
Sayın Çelebi
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebinin,
Silahlı Kuvvetler Personel Kanununun makam tazminatı cetvelinde
binbaşıların da yer almasının Türk Silahlı
Kuvvetleri personeli maaş hiyerarşisinin adil olması
açısından gereklilik olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanununa göre binbaşılar da diğer üst subaylar
olan yarbay ve albaylarla aynı gruba ve aynı statüye tabidirler ancak
makam tazminatı alamamaktalar, üstelik albay ve yarbay rütbesindeki
subaylarla aynı görevi ifa ederler, makamları da tabur filo
komutanlığıdır. Bu durum, aynı grup ve statüde yer
alan binbaşılar arasında huzursuzluk yaratmış, maddi
açıdan ciddi sorunlar yaşamalarına sebep olmuştur.
Binbaşılarımızın Silahlı Kuvvetler Personel
Kanununun 5 sayılı makam tazminatı cetvelinde yer almaları
Türk Silahlı Kuvvetleri personeli maaş hiyerarşisinin daha adil
olması açısından bir gerekliliktir, çözülmelidir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
51.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
borcunu zamanında ödeyemediği için kara listeye alınan esnaf ve
sanatkârlara sicil affı getirilmesi, prim borcuyla ilgili
sorunlarının çözümü, hizmet süresinde geriye dönük borçlanma
hakkı ile istirahat ettikleri süre için geçici iş göremezlik
ödeneğinin verilmesi, 4/Bli sigortalıların prim ödeme gün
sayısının 4/Alı sigortalılarla eşitlenmesi
yönünde çalışmanın yapılıp yapılmadığını
Ticaret Bakanı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ticaret Bakanı ve Çalışma
Bakanına: Zamanında borcunu ödeyemeyen ve kara liste sorunu yüzünden
krediye ulaşamayan esnaf ve sanatkârlarımız için sicil affı
getirilmesi yönünde bir çalışmanız var mıdır?
Sağlık yardımından
yararlanması için prim borcu, süresi sorununun çözülmesi için bir
çalışmanız var mıdır?
Geriye dönük borçlanma hakkından haberdar
olamayan ya da imkânları bulunmayan esnaflarımıza yönelik geriye
dönük hizmet süresi borçlanma hakkı verilmesi için bir
çalışmanız var mıdır?
Esnaf ve sanatkârların faaliyet sürelerinin
kısalığı ve iflas etme oranlarının
yüksekliği de göz önünde tutulduğunda, 4/Bli
sigortalıların prim ödeme gün sayısının 4/Alı
sigortalılarla eşitlenmesi yönünde bir çalışmanız var
mıdır?
Hastalıkları nedeniyle istirahat ettikleri
günlerde iş yerini açamayan ve gelir kaybına uğrayan esnaf ve
sanatkârlarımızın istirahat ettikleri süre için geçici iş
göremezlik ödeneği verilmesi yönünde bir çalışmanız var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
52.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Suudi
Arabistana gönderilen narenciye ürünlerinin analizleri Türkiyede
yapılırken şimdi analiz için Riyada gönderilerek üreticinin zor
durumda bırakılmasının gerekçesini ve sorunun çözümü
yönünde Hükûmetin planının olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Adanada ziraat odaları başkanlarımız, Suudi
Arabistanın, İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülen
gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında Adanadan
gönderilen narenciye ürünlerini gümrük kapısında analiz nedeniyle on
beş gün bekletmeye başladığını
açıkladı. Oda başkanlarımız, normal şartlarda
ithalat gümrüğündeki laboratuvarlarda yapılan analizlerde Cemal
Kaşıkçı cinayeti sonrası Suudi Arabistan yönetiminin
işi ağırdan aldığını, Türk ürünlerinin
analiz için Riyada gönderildiğini
Suriye'deki iç savaş nedeniyle
Hatayın İskenderun Limanından gemilerle gönderilen narenciye
ürünleri on-on beş gün içerisinde Cidde Limanına ulaşıyor.
O, on beş günlük analiz süresi de eklenince toplam bir aylık bekleme
oluyor ve fire kaybı oluşuyor. Ürün dolu konteynerler de şu anda
bekletilmektedir. Narenciye ürünlerinde analizler 2017 yılında
Türkiyede yapılarak Suudi Arabistana gönderiliyordu, şimdi ne
değişti de üretici perişan ediliyor? Bu sorunun çözümü için
Hükûmetin bir planı var mı, herhangi bir girişimde bulunacak
mısınız?
BAŞKAN Sayın Serter
53.- İzmir Milletvekili Bedri Serterin, Gümrük
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
18inci maddesiyle gümrük çalışanlarına hâlihazırda var
olan silah taşıma yetkilerini emeklilik hayatlarında da devam
ettirebilme imkânı tanınmasının istismara yol açıp açmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
BEDRİ SERTER (İzmir) Teşekkür
ederim Başkanım.
Şunu sormak istiyorum: Görüştüğümüz
Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 18inci maddesi, gümrük muhafaza müdürleri başta olmak üzere
tüm gümrük çalışanlarının hâlihazırda var olan silah
taşıma yetkilerinin emeklilik hayatlarında da devam
ettirilmesinin yolunu açıyor. Gümrük gibi bir yerde oluşabilecek
durumlar için silah bulundurmak kimi durumlarda normal olsa da sivil hayata
geçecek gümrük görevlileri için bu yetki ne derece doğru olacaktır
diye sormak istiyorum. Zaten ülkemizde silahlanma ciddi bir sorunken, sizce, bu
madde, devlet görevlerinden ayrılan ve sivil hayata dönen görevliler için
istismara yol açmayacak mı?
BAŞKAN Yavuzyılmaz
54.- Zonguldak Milletvekili Deniz
Yavuzyılmazın, Zonguldak ili Gökçebey ilçesi Bodaç Köyü mevkisinde
biyokütle enerji santrali ve atık yakma tesisi yapılarak Gökçebey
ilçesinin çöp cehennemine dönüştürülmesine izin vermeyeceklerine
ilişkin açıklaması
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, Zonguldak ili Gökçebey ilçemizde bir doğa harikası olan
Bodaç köyü mevkisinde ırmak kenarında biyokütle enerji santrali ve
atık yakma tesisi yapılması planlanmaktadır. Bilindiği
üzere, biyokütle enerji santrallerinde tavuk gübresi, kanalizasyon
atıkları, hür türlü çöp, sanayi atığı, araba
lastiği gibi her türlü atık yakılmakta, bu yakma sonrası
açığa çıkan zehirli gazlar ve kirlilik toprağa, havaya ve
suya karışmaktadır. Zonguldak halkı olarak Gökçebey ilçesi
gibi bir doğa cennetinin ithal çöp cehennemine dönüştürülmesine izin
vermeyeceğiz.
BAŞKAN Sayın Erel
55.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, kamuya
alınacak ortaöğretim mezunu hemşireler ile atama bekleyen
öğretmenlerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın
Başkanım, kamuya alınacak personel hakkında, özellikle
sayıları 120 bini aşan ortaöğretim mezunu hemşireler
sabırsızlıkla atanacak sayısını beklemektedirler.
Sağlık Bakanlığı bu konuda herhangi bir açıklama
yapmamıştır.
Yine, 700 bine yakın heyecanla atama bekleyen
öğretmenlerimizin de atanacakların sayısının en az 100
bin olması yönünde talep ve istekleri vardır.
Buradan ilgili bakanlara bu gençlerimizin dilek ve
taleplerini iletiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan
56.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
Meclis çatısı altında aynı işi yapan işçiler
arasında maaş ve özlük hakları konusunda adaletsizlik
yaşandığına, Meclis Başkanlığını
eşit işe eşit ücret anlayışıyla işçilerin
özlük haklarının ve çalışma şartlarının
düzenlenmesi için göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
Meclis çatısı altında aynı işi yapan işçiler
arasında maaş ve özlük hakları konusunda büyük bir adaletsizlik
yaşanıyor. Taşerondan sürekli işçi statüsüne geçirilen
işçiler ile aynı işi yaptıkları kadrolu ve 4/Bli olan
işçiler arasında ciddi bir maaş farkı var, yanı
sıra yemek, ulaşım, kıyafet gibi konularda da
eşitsizlik söz konusu.
Örneğin aynı işi yaptıkları
mesai arkadaşlarından zaten daha az maaş alan sürekli
işçiler, aynı yemeğe yaklaşık 2 katı para
veriyor. Bütün gün mesaisini ayakta geçiren, hem Meclisin rutin işlerini
hem de bizlerin tüm ricalarını güler yüzle yerine getiren tüm
işçilerimizin iş kıyafetlerinin ve iş
ayakkabılarının kalitesinin iyileştirilmesi de önem ve
öncelik arz ediyor.
Meclis Başkanlığını,
eşit işe eşit ücret anlayışıyla
işçilerimizin özlük haklarının ve çalışma
şartlarının düzeltilmesi için göreve davet ediyorum.
IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
2.- Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız ile 85
Milletvekilinin Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/2213) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 104) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 1inci
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 1- 27/10/1999 tarihli ve 4458
sayılı Gümrük Kanununun 52 nci maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
MADDE 52- Türkiye Gümrük Bölgesinde bir yerden
diğer bir yere transit rejimi kapsamında taşınarak
varış gümrük idaresine sunulan serbest dolaşımda olmayan
eşyaya 41 ila 50 nci madde hükümleri uygulanır.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Yasin
Öztürk İbrahim
Halil Oral
Denizli Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 104 sıra
sayılı Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, uluslararası
ilişkilerde başarı, meydanda kazanılan zaferleri masa
başında da devam ettirmek demektir. ABD ve Rusyayla varılan
mutabakatlar, Barış Pınarı Harekâtında ilk
hedeflediğimiz bölgenin temizlenmesi yönünde bir kazanımdır
ancak bu süreç, diplomatik olarak kabul edilemez olaylara sahne olmuştur.
Biz çocuklarımıza, torunlarımıza
ecdadımızı överken Osmanlı sadrazamının Avusturya
arşidüküne eşit kılınmasını anlatırdık.
Bu diplomatik üstünlükle büyük devlet olma gururunu yaşardık,
yaşatırdık. Şimdi biz çocuklarımıza ABD
Başkan Yardımcısı ile Sayın
Cumhurbaşkanımızın bir masanın başında
eşit bir şekilde oturmasını nasıl açıklarız?
Dün, İsraille alçak koltuk krizi iş işten geçtikten sonra
özürle çözülmüştü. Şimdi nasıl çözülecek? Sayın
Cumhurbaşkanımız o iğrenç mektupla alakalı Sonra
bakarız. minvalinde sözler söyledi. Bu nasıl iştir? İç
politikada Sayın Cumhurbaşkanımıza bunun zerresi kadar
sözler söylense ne hainliği kalır ne de FETÖcülüğü. Bir tarafta
başarı varsa da Trumpın sözleri, mektubu ve mutabakat
fotoğrafındaki eşitlik durumu diplomatik bir yenilginin
resmidir. Lozan görüşmelerine girerken kendisine gösterilen alçak
sandalyeye oturmayan ve bu hakareti düzelttirene kadar müzakerelere
başlamayan İsmet Paşanın siyasi duruşunu okumalı
ve ders almalısınız.
Kıymetli milletvekilleri, İstanbulda
milyonların gözü önünde, Haydarpaşa ve Sirkeci gibi milletimizin
kültürel ve tarihî değerleri resmen peşkeş çekilmektedir.
Garın kültür ve sanat faaliyetlerinde kullanılması için ihale
açılmıştı. Önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ihaleye sokulmak istenmedi. Sayın İmamoğlu, ihaleye girilmesi
için uğraştı ve başardı. Bu sefer de yapılacak
pazarlığa İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şirketleri
davet edilmedi. Şimdi, Sayın İmamoğlu, 16 milyon
İstanbullu adına konuyu mahkemeye taşıyor. Sormak
istiyorum: İstanbul Büyükşehir Belediyesi bugün AK PARTİde
olsaydı hiç böyle meselelere muhatap olacak mıydık?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Bir daha mümkün
değil, sormayın onu ya.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) - Ama
biz millet adına sormak zorundayız.
Saygıdeğer milletvekilleri,
İstanbulda yaşanan bu hadisenin bir benzeri Ankarada oldu.
Ankarada gar arazisinde tarihî binalarımız vardı. Bir sabah
uyandık, binaların üstünde Medipol Üniversitesi afişleri
asılmış durumdaydı. Buradan Sayın Fahrettin Kocaya da
seslenmek istiyorum: Kendi üniversitenize, hastanenize bina toplamaya
çalışacağınıza Ankaramızda her şeyiyle
hazır, Gölbaşı ilçemizde kurulmuş olan LÖSEVin LÖSANTE
Hastanesinin 400 yataklı olması için ruhsatı lütfen verin.
Oradaki hizmetleri engelleyip kendinize bina kapatmaya
çalışmanız, Türkiye Cumhuriyeti devleti adına utanç
vericidir, inciticidir, vicdanlarımızı karalayıcıdır
ve yaralayıcıdır.
Sayın milletvekilleri, Ankara Garını
milletimizin elinden almaya çalışanlar, şimdi de
İstanbulda Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarını almaya
çalışıyor. Bu kültürel ve tarihî değerler hiç kimseye
peşkeş çekilemez. Bu işi planlayanları aklıselime ve
hatadan dönmeye davet ediyorum, bütün milletvekillerimizi de
vicdanlarının sesini dinlemeye ve milletimizin değerlerinin
peşkeş çekilmesine Dur! demeye çağırıyorum.
Sayın milletvekilleri, hudut namustur. Ekonomik
hudutlarımız gümrüklerimiz ve gümrük
uygulamalarımızdır. Bu hudutları korumak namus borcumuzdur.
Bu bağlamda, getirilen Gümrük Kanunu teklifi genel manada olumludur ancak
görülmektedir ki kanun teklifi hazırlanırken çeşitli
istişare mekanizmaları çalıştırılmış
olsa da başta gümrüklerle iş yapan sektör temsilcilerinden yeterli
görüş alınmamıştır. Teklif, beklenen geniş
kapsamlı bir gümrük düzenlemesinden çok, bazı cezaları ve
muğlaklıkları toparlayan dar kapsamlı bir kanun
boyutundadır. Umarım kanun teklifindeki eksiklikler Genel Kurul
süresince istişare edilir ve düzeltilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sayın Başkanım, toparlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
gümrüklerimizle alakalı düzenlemeler yaparken gümrüklerimizin
asayişini ve düzenini sağlayan gümrük muhafaza
memurlarımızı unutmamamız gerekir.
Bu vesileyle 2016 yılında Atatürk
Havaalanında yaşanan korkunç terör saldırısı
sırasında 1 teröristi kahramanca engelleyen ve şehit olan gümrük
muhafaza memuru Umut Sakaroğlu ve bütün gümrük muhafaza şehitlerini
rahmetle anıyorum.
Gümrük muhafaza memurlarımızın bir
süredir özlük haklarıyla alakalı talepleri ve mücadeleleri var,
bunlara kulak vermeliyiz. Yıpranma hakları, kadro statüleri, hizmet
tazminatları ve tayin durumlarıyla alakalı iyileştirmeler
yapılmalı ve gümrüklerde hudut namusumuzu koruyan bu kahraman
personele haklarını teslim etmeliyiz.
Başkanım, teşekkür ederim.
Bu duygularla hepinizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde geçen olmayan ifadesinin bulunmayan şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Turan Aydoğan Tacettin Bayır
Manisa İstanbul İzmir
Hüseyin
Yıldız Aydın
Özer
Aydın Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, 20 madde
olarak Genel Kurula sunulan Gümrük Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin geneline
bakıldığında, ne yazık ki ilgili sektörlerin
görüşü alınmadan, özenmeden hazırlanmış ve bürokratlar
tarafından alelacele gündeme getirilmiş olduğu görülmektedir.
Yeni sistemde kanun tekliflerinin bakanlıklar
eliyle değil, doğrudan milletvekilleri tarafından
hazırlanacağı ve görüşüleceği Vatandaşların
ihtiyaçlarına daha net çözümler üretilecek. denilmesine rağmen
-Gümrük Kanununda olduğu gibi- yeni sistem denilen ancak ne olduğu
belli olmayan bir işleyişin sağlıklı sonuçlar
doğurmadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm
bulmadığı gibi, çözümsüzlük yarattığı da görülmektedir.
Kanun teklifi hazırlanırken ithalat ve
ihracat yapan firmaların, ilgili derneklerin, konulara ilişkin
bileşenlerin görüşü alınması gerekirdi. Sektör temsilcileri
kanun teklifini muhalefetten öğrenmiş olduklarını bizlere
aktardılar.
Değerli milletvekilleri, Ticaret
Bakanlığının verilerine göre 2018 yılı toplam
ihracatı 168,1 milyar dolar, ithalatı ise 223,1 milyar dolardır.
Bu kanun teklifinde ne yazık ki ihracatın ithalatı karşılamasına
yönelik herhangi bir çalışmanın yer
almadığını görüyoruz.
İkinci olarak, cezalardaki indirimlerde de
kaçakçılığa âdeta davetiye çıkarma anlamı içeren
cezaların az tutulması görülmektedir. Yine kanun teklifinde iyi niyet
ile art niyet arasında kesin çizgiler belirtilmemiş, bir belirsizlik
yaşanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 1inci maddede yurt
içi ve yurt dışı transitte güvenlik ve
kaçakçılığın önlenmesine dair tedbirlerin yetersiz
olduğu ve suistimallere açık olduğu alenidir. Örneğin,
birinci sınıf olan Mersin Limanından yapılan oyuncak
ithalatının neden Urfaya taşındığına
ilişkin -basında yer almış olmasına rağmen- hâlâ
bir netlik yoktur ne yazık ki.
Değerli milletvekilleri, tabii, gümrükle ilgili
söylenecek çok şey var, değerli milletvekillerimiz aktardı ama
ben burada Adana üzerinden birkaç örnek vermek istiyorum. Türkiyede,
tarımda, çiftçinin kamu ve özel bankalara borcu toplam 107 milyar Türk
lirası değerli milletvekilleri; Adana özeline
baktığımızda, bu borcun 4,4 milyar Türk lirası
olduğunu görüyoruz. Değerli milletvekilleri, bu kredilerin geri dönüşlerinde,
geçmiş dönemde yüzde 2 kayıp yaşanırken, şu anda bu
oran yüzde 6; zorluk yaşamaktadır çiftçi.
Bilindiği gibi, Adanada, geçen yıl
meydana gelen yağışlar ve poyraz nedeniyle narenciyede yüzde
70-80 oranında kayıp yaşanmıştır, yine pamukta
yüzde 30 oranında kayıp yaşanmıştır.
Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz,
çiftçilerimiz ne yazık ki borçlarını ödeyemedikleri için gelecek
yılla ilgili de yeni kredilerin açılması, Ziraat Bankası
tarafından çiftçilerimizin bu borçlarının en az iki yıl
boyunca ertelenmesi, faiz oranlarının düşürülmesi ve gelecek
yıl da yine çiftçinin önünün açılarak kredilerin temin edilmesi
lazım. Bir atasözünden bahsetmek istiyorum: Çiftçinin karnını
yarmışlar, kırk tane gelecek yıl çıkmış yani
biliyorsunuz, gelecek yılı düşünmek zorunda çiftçiler,
değerli kardeşlerim.
Evet, yine, kamu bankaları yüzde 10 gösterge
faizi üzerinden çiftçiyi sübvanse ederken ekonomik kriz nedeniyle bu, yüzde
16ya çıkarılmıştır. Ticari kredilerde bir
iyileştirme yapılarak bu oran yüzde 13e çekilmiş ama çiftçiye
hâlâ yüzde 16 üzerinden gösterge faizi uygulanmaktadır. Çiftçiler bu
faizin de düşürülmesini beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, çiftçiye para
bulamıyoruz ama kamuda ne yazık ki 115 bin araç yer almakta yani
makam aracı sayısı 115 bin. Peki, Fransada ne kadar
arkadaşlar? Yüz ölçümü bize benzeyen Fransada sadece 2 bin makam
aracı var, İtalyada 26 bin makam aracı var. Yani makam
araçlarına para bulan bu Hükûmet ya da bu yönetim -yönetim diyelim,
hükûmet yok çünkü artık- bu bakanlar çiftçiye, çiftçinin faizinin
ertelenmesine de para bulabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
bitireceğim efendim.
BAŞKAN Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, yine, Adananın Aladağ ilçesinden bahsetmek
istiyorum. Maden potansiyeli olan bir ilçemizdir; 1,5 milyar ton krom rezervi
olan bir ilçemizdir ve teşviklerden yeterince yararlanamadığı
için, enerjide de son yapılan zamlardan sonra şu anda orada
sektördeki madenciler ne yazık ki maaş ödeyemez duruma
gelmişlerdir. Katma değeri yüksek olan bu ilçemizde hastanede uzman
doktor bulunamamaktadır. Köy yolları bozuk olduğu için ve sizler
köy okullarını kapatıp taşımalı eğitime
geçtiğiniz için o köy okullarından gelen kızlarımız
Aladağda yangında hayatını kaybetmiştir
arkadaşlar. Değerli milletvekilleri, Aladağ ilçemizde mutlaka
hem orman köylüsünün desteklenmesi hem de maden sektörünün desteklenmesi
gerekiyor.
Emeklilikte yaşa takılan
kardeşlerimize Çift dikiş maaş alıyorsunuz. türedi
diyenler, Üniversite mezunlarına iş bulmak zorunda değiliz.
diyenler, iş arayan kadına Kocan çalışmıyor mu?
diyenler kaynak üretmek zorundadır arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Ben bütçe
görüşmeleri çerçevesinde bu kaynakların doğru olarak
değerlendirilmesini diliyorum. Emeklilikte yaşa takılanlara,
atanamayan öğretmenlere ve çiftçiye bu kaynakların yaratılmasını
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 2- 4458 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesine 2 nci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
3. 183 ve 184 üncü maddeler kapsamında bir
gümrük yükümlülüğü doğduğunda, asıl sorumlu transit
rejimine tabi tutulan eşya ile ilgili olarak gümrük idaresine
karşı mali olarak sorumludur. 5607 sayılı Kanun
uyarınca gümrük idaresince işlem yapıldığı
hallerde, asıl sorumlunun sorumluluğunun belirlenmesinde fiilin
işlenmesinde dahlinin bulunup bulunmadığı hususu dikkate
alınır.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Yasin
Öztürk Fahrettin
Yokuş
Denizli Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Gümrük Kanununda
değişiklik yapmak üzere getirilen yasa teklifi üzerinde
görüşlerimi beyan etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sizlere öncelikle,
gümrüklerde görev yapmış, İnsan Kaynakları
Başkanlığı yapmış bir çalışanın
şu sözünü anlatarak başlamak istiyorum. Diyor ki bu İnsan
Kaynakları Başkanlığı yapmış
kardeşimiz: Gümrük teşkilatındaki yönetim tarzı personelin
kalbine ve ruhuna önem veren, üretici niteliğini gözeten ve bunu
yükseltmeye çalışan nitelikte değildir. Bu önemli tespit
üzerinden konuşmamı sürdürmek istiyorum.
Mevcut yasa teklifi yasalaşıp
yürürlüğe girdiğinde 20 bine yakın gümrük
çalışanı bu mevzuatı uygulamaya başlayacak ama gelin
görün ki gümrük çalışanlarına bu yasayla ilgili -derneklerine,
sendikalarına, kurumlarına- bir soru sorulmamış, görüş
alınmamış yani çalışanlara Siz bu düzenlemeyle ilgili
ne düşünüyorsunuz? diyen olmamış ve gümrük çalışanlarının
sorunlarıyla ilgili de maalesef, burada ciddi bir şey
getirilmemiş.
Bilinmelidir ki gümrüklerde görev yapan
çalışanlar huzursuz ve mutsuzdur, hak ettiklerini alamamaktadır.
Çalışanları huzursuz ve mutsuz olan bir kurumun nitelikli hizmet
vermesi mümkün değildir. Hepimiz biliyoruz ki gümrükler bir devletin
dışa açılan yüzüdür. Gümrüklerde yaşanan her olumsuzluk
ülkemizin imajını olumsuz etkiler.
Değerli milletvekilleri -burada da ifade
edildi- dış ticaret hacmimizin yıllık 400 milyar dolara
yaklaştığı bir süreçte bütün gümrükleme işlemleri bu
20 bin çalışanın sırtından geçmektedir. On yedi
yıllık AK PARTİ iktidarında gümrük
çalışanları maalesef mevcut haklarından geriye
götürülmüştür. Düşünebiliyor musunuz, kendileri gümrüklemeye giderler
ve gümrüklemeye gittikleri işlemi yaptıktan sonra ilgili firmalar
gümrük adına para yatırırlar Gümrük Bakanlığına.
Bu paralar normal şartlarda eskiden bütün personele
dağıtılırdı, sonra AK PARTİ iktidarımız
-sağ olsun- Memurlara fazla gelir bu paralar. dediler, bu gelirlerin
yüzde 50sini hazineye aktardılar ve böyle olunca gümrük çalışanları
maalesef ekonomik olarak daha da geriye götürüldüler.
Şimdi, gümrük çalışanları
dendiği zaman hiç kimse normal devlet memuru gibi düşünmesin. Bu
kardeşlerimiz, haftalık altmış üç saat
çalışanlarımız, 7/24 kapılarda görev yapanlarımızdır.
Bu insanlar gece gündüz çalışmanın
karşılığında da hakkını alamayanlardır.
Bugün gümrük kapılarımızın
teknik donanım eksikliği vardır. Mobil x-ray
cihazlarımızın bir kısmı yoktur. Bazı yerlerde
yerleşik x-ray cihazlarının alternatifi de yoktur. Bunu niye
söylüyorum? Bir gümrük kapısında bu x-ray cihazı
arızalandığı zaman alternatifi, yedeği
olmadığı için gümrük kapılarında
yığılmalar oluyor hem vatandaşımızın hizmeti
aksıyor hem çalışanlarımızın psikolojileri de
böylelikle bozuluyor.
Değerli milletvekilleri, özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki gümrük kapılarında terör ve
kaçakçı tacizleri geçtiğimiz yıllarda onlarca gümrük
çalışanımızı perişan etmişti. PKK terör
örgütü 2015 yılında -bildiğiniz gibi- gümrük
çalışanlarımıza dadanmış, bu kardeşlerimizi
kaçırmış ve Habur Gümrük Kapısı başta olmak üzere
zaman zaman gümrük çalışanları toplu saldırılara
uğramıştı. Birçok gümrük kapımızın
olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, ne yazıktır ki o
gümrük kapılarının bulunduğu ilçelerde halk için gümrük
kapıları bir gelir kapısı oluşturmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ancak bu gelir
kapısı oluşma şeklini ortadan kaldıracak bir
organizasyon Bakanlık tarafından yapılmamış. Özellikle
nöbet değişim saatlerine denk getirilen girişler nedeniyle kaçakçılık
almış başını gitmiş ve kaçakçıları
yakalayan memurlar maalesef zaman zaman
cezalandırılmışlardır. Sebebi ne? Bölgedeki etkin
etnik yapının birileri tarafından olağanüstü
kullanılmasından dolayı.
Gümrük kapılarında, Doğu ve
Güneydoğu Anadoluda lojman eksikliğimiz vardır. Doğu ve
Güneydoğu Anadoluya giden memurlarımızın büyük bölümü
ailelerini götürememektedir ama Ticaret Bakanlığımız yeni
adıyla- bu bölgelerimizle ilgili, burada çalışanlara ne ekonomik
katkı sağlıyor ne de 5 bölgeli sistemi 3e indirip bu bölgelerde
daha az sürelerde kalarak ya da çalışanları teşvik ederek
huzurlu, güvenli bir hizmet sunmalarını sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Elbette
diyeceğimiz çok söz var. İnşallah ikinci bölümde tekrar gümrük
çalışanlarının sorunlarını buradan dile
getireceğim.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci
maddesinde geçen kapsamında ifadesinin çerçevesinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Hüseyin
Yıldız
Manisa İzmir Aydın
Turan
Aydoğan Aydın
Özer
İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurun Sayın Bakırlıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 2nci maddesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Söz konusu madde, Gümrük Kanununun 86ncı
maddesinde düzenlemeyi öngörmekte. Gümrükler, yerel ticaretin uluslararası
ticaretle buluşmasını sağlayan kapılardır.
Dolayısıyla gümrük uygulama politikaları birçok sektörü
doğrudan etkilemektedir, bunların başında da tarım
sektörü gelmektedir.
Geçtiğimiz sene bu kürsüden Afrinden gelen
zeytinyağının üreticimize verdiği zararları
anlatmıştım. Hatırlayacağınız üzere,
geçtiğimiz sene zeytin sezonunun en hareketli döneminde Tarım Kredi
Kooperatiflerine ihraç kaydıyla Afrin bölgesinden zeytinyağı
ithal etme yetkisi verilmiş ve bu olay, zeytinyağı ve zeytin
fiyatlarında trajik bir düşüşe yol açmış, beraberinde
tartışmaları getirmişti. Konunun muhatabı, karar
verici Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, konuyla ilgili sadece
5 bin ton zeytinyağının geleceğini, bu kadar
yağın piyasayı etkilemeyeceğini iddia etmişti. Biz ise
tam tersi bu 5 bin ton yağın piyasayı olumsuz
etkileyeceğinden bahsetmiştik.
Değerli milletvekilleri, özellikle zeytinin bol
olduğu sezonlarda zeytin fiyatları zeytinyağı
fiyatlarıyla doğrudan ilişkilidir. Yağın fiyatı
yağlık zeytin fiyatlarını, yağlık zeytin
fiyatları da zeytin fiyatlarını etkiler. Geçtiğimiz sezon
yaşanan da tam olarak buydu. Afrinden gelen yağ,
zeytinyağı ve zeytin fiyatlarını etkilemiş, artan
maliyetlerin altında ezilen çiftçimizin oldukça kötü bir sezon geçirmesine
neden olmuştur. Süreç içerisinde Ticaret Bakanlığına,
Tarım ve Orman Bakanlığına, Serbest Bölgeler Genel
Müdürlüğüne ve Tarım Kredi Kooperatiflerine çeşitli defalar soru
önergesi verdik. Afrinden ne kadar zeytinyağının
geldiğini, maliyetinin ne olduğunu, daha ne kadar
zeytinyağının geleceğini sorduk, emin olun
sağlıklı bir bilgiye ulaşamadık. Önceleri 5 bin ton
yağ getireceğiz. diyen Tarım Bakanı Ne kadar yağ
getireceksiniz? sorusuna cevap veremedi. Aynı soruya Tarım Kredi
Kooperatifileri Talep kadar. yanıtını verdi, talep kadar. Yani
olay Tarım Bakanının kamuoyuna bildirdiği gibi
değildi, herhangi bir limit yok, kısıtlama yok, yeter ki
Afrinde yağ olsun, yeter ki biz de bu yağa müşteri
bulalım. Hâl böyle olunca ve piyasada 5 bin tonun çok üzerinde yağ
geldiği dile getirilmeye başlayınca biz bu kuruluşlara
aynı soruları defalarca sormaya başladık. En sonunda,
Tarım Kredi Kooperatifleri, geçtiğimiz sezon 26 bin ton
zeytinyağını ihraç kaydıyla getirdiklerini kabul etti, 26
bin ton! 5 bin ton nerede, 26 bin ton nerede? 5 katından daha fazla.
5 bin ton zeytinyağı piyasayı
bozmaz. diyen Tarım Bakanına sormak gerekir: 26 bin ton
zeytinyağı ithalatı piyasayı etkilemez mi? İhraç
kaydıyla da olsa 5 bin ton zeytinyağı ithal edeceğim.
demek iç piyasayı etkiler. İhraç kaydıyla da olsa 26 bin ton
zeytinyağı ithal etmek piyasayı toz duman eder. Geçen sene
yaşanan tam olarak budur.
Geçtiğimiz sezon başında
düşürülen fiyatlar uzun süre kıpırdamadı, çiftçimiz ürününü
maliyetinin altında satmak zorunda kaldı. Bu sezon da aynı
senaryo uygulanmaya başlandı çünkü kural yok, kota yok, limit yok. Tarım
Kredi Kooperatiflerine Bu sene Afrinden yağ getirecek misiniz? diye
sorduk. 2019-2020 sezonunda aynı şartlarda zeytinyağı
ithalatı planlanmaktadır. cevabını aldık. İthal
edilen 26 bin ton yağın 23 bin tonu ihraç edilmiş yani 3 bin ton
yağ şu an depolarda durmakta ancak bu yağın depolarda
olmadığı, iç piyasaya sokulduğu iddia edilmekte ki bu, çok
ciddi bir iddiadır.
Değerli milletvekilleri, bu uygulama herhangi
bir gümrük rejimine uymamaktadır. Bu yağ özel izinle getirilmekte.
İşin kötüsü, Afrin zeytinyağının Türk menşeli
yağ olarak satıldığı iddia edilmekte. Kota yok, limit
yok, kural yok, denetleme yok. Ne kadar yağ getireceksin? Cevap: Afrinde
ne kadar yağ varsa, ne kadar satabilirsem. Böyle bir şey devlet
ciddiyetiyle bağdaşmaz, bu durum sürdürülebilir bir şey
değildir. Bakın, sezon başında 20 lira olan yağ
fiyatları gene düşmeye başladı. Orhangazi Ziraat Odası
zeytinin maliyetini çıkartmış. Bu araştırmaya göre
maliyetler geçen seneye göre yüzde 45 artmış. 1 kilogram zeytinin
maliyeti 4 lira 35 kuruş. Üretici henüz ne kadar destekleme
alacağını bilmiyor. Artan maliyetler, azalan fiyatlar üreticiyi
perişan etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Tamamlayabilir miyim?
Tüm bu şartlar altında Afrinden neden
yağ gelmekte? Ve daha ne kadar yağ gelecek? Biz bu soruların
cevaplarını bilmiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu konuda yani
Afrinden gelen yağ konusunda çok ciddi iddia ve ithamlar
bulunmaktadır.
Özetle, şu an içinde bulunduğumuz durum
kabul edilemez ve biz bunu kabul etmiyoruz.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
önergeleri okutup aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederim.
MADDE 3- 4458 sayılı Kanunun 167 nci
maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine Milli
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı,
ibaresinden sonra gelmek üzere Savunma Sanayii
Başkanlığı, ibaresi ilave edilmiştir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Muhammet Naci Cinisli
Adana Aksaray Erzurum
Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi
Denizli Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yeterli
çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Cinisli.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Gazi Meclisimizin kuruluşunun 100üncü
yılını kutlayacağımız bu yasama
yılında, milletimizin sabırsızlıkla çözüm
beklediği konularda samimi çalışmalarda
bulunacağımıza inanıyorum.
Ayrıca, yurt içi ve yurt dışında
görev başında olan kahraman askerlerimize kolaylıklar,
başarılar dilerim, Allah yardımcıları olsun.
Değerli milletvekilleri, Gümrük Kanununda
yapılmak istenilen değişiklikle ilgili olarak 3üncü madde
üzerinde söz aldım. Değişiklikle, millî savunma ve iç güvenlik
amacıyla ülkemize ithal edilen eşyalara gümrük vergilerinde
muafiyetler tanınmakta. Peki, şimdiye kadar bu bağlamda ithal
edilen eşyalar gümrük vergisinden muaf değil miydi? Bu maddeye neden
ihtiyaç duyuldu?
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
öncesinde Millî Savunma Bakanlığına bağlı Savunma
Sanayii Müsteşarlığı muafiyetten yararlanmaktayken, sistem
değişikliği sonrası Müsteşarlığın
Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıyla oluşturulan
Savunma Sanayii Başkanlığının aynı muafiyetten
yararlanıp yararlanmadığına dair tereddütler
oluşmuş. Bahse konu madde, Savunma Sanayii
Başkanlığına da bu muafiyetlerin tanınarak
tereddütlerin giderilmesiyle ilgili.
Aslına bakılırsa, yeni sistem bizlere
çok daha farklı boyutlarda tereddütler yaşatmakta. Yeni hükûmet
sistemi gereksiz karışıklıklara meydan vermekte.
Bürokrasiyi azaltma vaadiyle sunulmuş bu sistem, açıkçası, yepyeni
bürokratik bir bilmeceyle bizleri karşı karşıya
bırakıyor. Bırakın bu yeni yapıyı, en ideal
başkanlık sistemine bile sahip olsak hem
kurumlarımızın hem de bürokratik yapının uyum
sağlaması, milletimizin refleks göstermesi, en iyi ihtimalle azami
yirmi yıllık bir sürecin sonunda mümkün olabilir. Teknolojinin
zamanın akışından hızlı geliştiği
günümüz dünyasında, yirmi yıllık bir zaman dilimi,
gelişmiş ülkeler ile aramızdaki farkın daha da
açılmasına neden olur. Hem yasama faaliyetlerimizin kalitesini artırarak
Meclisimizin saygınlığını korumak hem de içinde
bulunduğumuz hükûmet sisteminin Meclisimizi işlevsiz hâle getirmesini
önlemek için yüz elli yıllık bir tecrübeye sahip olduğumuz
iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçişi bir an önce
sağlamalıyız.
Ayrıca, kanun teklifleri hazırlamak ve
denetim faaliyetlerinde bulunmak biz milletvekillerinin iki ana görevin
oluştururken pratikte yeni uygulama, yürütmenin Meclis
çalışmaların belirlemesi yönünde. Kanun yapım sürecinde prosedürel
olarak izlenmesi gerekli adımlar olmasa hiçbir şekilde bilgimizin
olmayacağı durumlarla karşı karşıya
kalıyoruz. Komisyonlarda iktidar-muhalefet partileri bir arada,
milletimizin menfaatine uygun olarak çalışamıyoruz. Gözlerimizin
önünde âdeta bir meclisçilik oyunu oynanmakta.
Değerli milletvekilleri, millî
savunmamızla ilgili olarak ithal edilen eşyaların gümrüksüz
olarak ülkemize getirilmesi, gayet makul ve uzun yıllardır yürürlükte
olan bir uygulama ancak hak verirsiniz ki bu türde eşyaların kendi
sanayimiz tarafından üretilebilmesi, millî güvenliğimizin
sağlanmasında daha zaruri, etkili ve önemlidir. Diğer yandan,
bahse konu eşyaları ithal etme ihtiyacı duyan devlet
kurumlarımızın, hangi ülkenin hangi ürünlerine ihtiyaç duyduklarını
belli bir plan program çerçevesinde mi yoksa farklı yabancı
şirketlerin farklı fiyatlardaki ürünlerini sunması ve ikna
kabiliyetleriyle mi tercihlerini belirledikleri, üzerinde düşünülmesi
gereken bir durumdur. Bu bakımdan, tercih nedenlerinin
şeffaflıkla kamuoyuyla paylaşılması ve
standartların oluşturulması kurumlarımızın
yıpratılmasının da önüne geçecektir.
Ayrıca, bahse konu ithalatın devlet eliyle
mi yoksa özel sektör tarafından mı gerçekleştirileceği,
ithalatı düşünülen eşyaların hangi kriterler çerçevesinde,
kimler tarafından belirleneceği gibi teknik bilgilerin de
Meclisimizde görüşülmesi sağlanmalıdır.
Bununla birlikte, yerli üretimle ihtiyacın
karşılanması teşvik ve tercih edilmeli; bu yönde, rekabet
edilebilir bir sanayinin oluşmasına
kolaylaştırıcı tedbirlerle destek olunmalı. Bu
fikirleri gerçekleştirebilecek sanayici ve girişimcilerimizin ihtiyaç
duyabileceği fırsat eşitliğini yasama organı olarak
bizler sağlamalıyız.
Öte yandan, savunma sanayimiz deyince ilk akla
gelen, savunma sanayimizin can damarlarından biri olan Sakarya Tank Paletin
gözlerden uzak, yirmi beş yıl süresince özelleştirme
programına alındığını öğreniyoruz. Üstelik
savunma sanayisinin en önemli işlerini gören bu fabrikanın
işletmeci statüsünü, ebet müddet yaşayacağından
şüphemiz olmayan devletimizin güvencesinden koparıp, yabancı bir
ülkenin finanse ettiği, her türlü finansal riske açık özel bir
şirkete maalesef devrediyoruz. Romantik düşüncelerle ülkemize dost
olduğu farz edilen bu yabancı ülkenin, Doğu Akdenizde
doğal gaz arama ve sondaj hakkı elde etmek için ülkemizin
karşısında blok olarak yer alan ülkelerle anlaşmalara
vardığını görürsek tekrar ne kadar vahim bir hata içine
kendimizi attığımızı daha iyi anlamış
oluruz.
Sözlerimin sonunda, milletvekili olduğum
memleketim Erzurum ve Erzurum gibi soğuk kış
şartlarından etkilenen diğer şehirlerimizdeki
kadirşinas halkımızın son zamlarla fahiş fiyatlara
çıkan doğal gaz ve elektrik kullanımında büyük zorluklar
çekeceklerini, belki de kullanamayacaklarını belirtmek isterim.
Geçtiğimiz yasama yılında kıştan en çok etkilenen şehirlerimizin
kullandığı doğal gazla ilgili verdiğim kanun
teklifinin bu yıl yüce Meclisimizce değerlendirilmesini rica ederim.
İnsanlarımızın soğuk kış günlerinde 21inci
yüzyıl şartları yerine daha iptidai şartlarda yaşamaya
mecbur bırakılmasının zulüm olacağını ifade
eder, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin 3üncü maddesinde
geçen "ibaresinden kelimesinin, "ifadesinden şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Hüseyin
Yıldız
Manisa İzmir Aydın
Turan
Aydoğan Aydın
Özer Mahir Polat
İstanbul Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yeterli
çoğunluğumuz olmadığından katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Mahir Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Gümrük Kanunundaki
değişiklikle ilgili söz almış bulunmaktayım. Efendim,
Gümrük Kanunu değişikliği görüşülmeye
başlayacağı zaman gümrük müşavirlerinde, gümrük memurlarında
ve sektörde iş yapan dış ticaretçilerde çok ciddi bir heyecan
uyandırmıştı fakat teklif önümüze, komisyonlara
geldiği zaman teklifin içinde koca bir boşlukla karşı
karşıya geldik, sadece cezayla ilgili birtakım madde
düzenlemeleri vardı; oysaki gümrüğün beklediği, günden güne
ağırlaşan mevzuat sorunlarını giderebilecek yeni bir
kanun yapmak üzerineydi.
Sorunları üç başlık altında
toplayabiliriz: Gümrük müşavirlerinin, gümrük memurlarının ve
orada iş yapan dış ticaretçiler açısından
sorunları ele almamız mümkün. Dış ticaretçiler ne isterler?
Hızlı, seri bir şekilde malları gümrükte çok fazla
beklemeden ihraç olsun, ithal olsun isterler fakat bugünkü mevzuatlar buna el
vermez. Yolda malı gelen birisi, anında bir değişiklikle,
bir tebliğle mallarıyla ilgili ciddi sorunlarla
karşılaşabilir. Gümrükteki yasalar birçok kurum adına
iş yapıldığı için ciddi çetrefil bir hâl
almıştır yani aynı zamanda Türk Standardları Enstitüsü
için, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı adına
gümrükler iş yapar, dolayısıyla mevzuat çok
karışıktır.
Biz 4458 sayılı Kanunu yaptık,
arkasından yönetmelikler çıktı, arkasından tebliğler
çıkmaya başladı ve bunlar sürekli özel tebliğlerle,
genelgelerle genişletilmeye çalışıldı,
açıklanır, izah edilir hâle geldi. Bir örnek verecek olursak, dahilde
işleme rejimiyle ilgili 2016/12 sayılı Tebliği
çıkarıyoruz, arkasından yaklaşık 150 tane genelge, tasarruflu
yazıyla gümrükleri yönetmeye çalışıyoruz. Burada da teklif
içerisinde birçok çeşitlilik var ve hataya müsait hâldeler.
Yine, gümrük müşavirleriyle ilgili sorunlara
bakacak olursak başta 3 defa Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
tarafından engellenen oda kanunları var. Bugüne kadar gümrük
müşavirlerinin oda kanunlarının çıkarılmamış
olması, iktidarın aslında sorumluluğunda ve bir an evvel
çıkarmaları gerektiğini söylüyoruz ve bekliyoruz.
Yine, gümrük müşavirlerinin asgari ücretle
ilgili sıkıntıları var. Yıldan yıla gümrük
müşavirleri enflasyonun altında zamlar alarak eziliyorlar, buna
karşılık yaptıkları işlemlerle ilgili cezai
müeyyideleri buna paralel değil, çok daha ağır.
Yine, gümrük müşavirlerinin sınavla ilgili
sıkıntıları var. İnsanlar dört yıllık
fakülte okur, stajlarını yapar, sınava girer, gümrük
müşaviri yardımcısı olurlar, hiçbir serbest meslek
örgütünde olmadığı şekilde, hiçbir serbest meslek
erbabının tabi olmadığı bir sınava tabi olurlar,
bu sınava sadece ömürlerinde 3 kere girebilirler. Ne mali
müşavirlerde ne avukatlarda böyle bir şey söz konusudur.
Yine, 1615 sayılı Yasadan 4458
sayılı Yasaya geçerken gümrüklerde çalışan memurlar
açısından, üst düzey memurlar yani müdürler, müdür
yardımcıları, başmüdür ve başmüdür yardımcıları
gümrük müşavirliği belgeleri alabiliyorlardı, 4458
sayılı Yasada bunu daralttılar, Gümrük
Müsteşarlığının, şimdiki Ticaret
Bakanlığının üst düzey bürokratlarına kıyak bir
emeklilik şeklinde getirdiler. Bunun da tekrar gözden geçirilmesi
gerekiyor.
Yine, gümrük muayene memurlarının
beklentileri vardır. Ne bunlar? Uzun zamandır vadedilen gümrük
uzmanı olmak. Yine, gümrük muhafaza memurları ki bunlar, önemli 4
kolluk gücünden biridir; bunlar, silah taşırlar fakat silah tazminatları
yoktur. Bu arkadaşlarımızın birçoğu lisans ve yüksek
lisans mezunu olmalarına rağmen diğer devlet kurumlarındaki
memurların ek göstergelerinden daha düşüktür, ortaokul ve lise
seviyesindedir.
Başka bir eşitsizlik ise gümrük
memurlarının aldığı maaşlardadır. Devletten
en az maaş alan gümrük memurlarıdır; 2.600 TL civarında
maaş alırlar ve bunların eğer yolluk ve mesaileri olmasa bu
arkadaşların yaşama şansı yok.
Yine bu arkadaşların
maaşlarının üzerinden gelir vergisi hesaplanırken,
diğer memurlarda brüt olarak hesaplanırken bu arkadaşlardaki
hesaplamada emeklerinin hakkı olan alacakları mesailerinden kesilir
ve yine bu arkadaşlar 657 sayılı Devlet Memurları
Yasasındaki mazeret izni konusunda keyfî olarak uygulamalara tabi olur ve
hastalık ve mazeret izinlerinden faydalanamazlar.
Başta da söyledik, 11inci Kalkınma
Planına da girmek üzereydi gümrük müşavirlerinin oda kanunu ama
maalesef, yine buradan söylüyorum, TOBBun baskısı sonucunda gelmedi;
bunu bir an evvel getirmek zorundayız.
Sevgili milletvekilleri, bu yasama döneminde daha
anlaşılır, daha sade, daha çağdaş bir gümrük kanunu
yapmak zorundayız. Eğer yapamazsak gümrükleri yönetmekte günden güne
zorluk çekeceğimizi söylüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde 2 önerge
vardır; önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 4üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 4- 4458 sayılı Kanunun 177 nci
maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"l) 235 inci maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentleri, üçüncü fıkrası ve
beşinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen eşya ile
237 nci maddesinin üçüncü ve altıncı fıkralarında
belirtilen eşya,
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Yasin
Öztürk Şenol
Sunat
Denizli Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Şenol Sunat.
Buyurun Sayın Vekilim. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum,.
Evet, Gümrük Kanunu yürürlüğe girdiği
tarihten beri 31 kez, 2009daki Bakanlar Kurulu kararıyla 16 kez
değişikliğini de değerlendirdiğimizde 47 kez
değişikliğe uğradı. Ayrıca, Gümrük
Yönetmeliği de bugüne kadar 37 kez değişikliğe
uğramış bulunmakta. Bunlar sayısal değişiklik
adedi, değişen madde sayısı ve içeriğini, bu
sorunları saymaya maalesef zaman yetmiyor. Bu arada tabii yüzlerce
değişen tüzük, tebliğ, genelge, tasarruflu yazı mevcut. Çok
basit bir örneklemle bile durumun vahameti maalesef ortada. Mesela dâhilde
işleme rejimi kararı, bu kararın madde sayısı 29,
karardaki geçici madde sayısı 22. Maalesef geçici madde
uygulamaları bu işin yaklaşık on yedi yıllık
modası. Bu karar bugüne kadar 18 kez değiştirildi. Geçici
maddelerin tebliğ madde sayısını geçmesine çok az
kaldı. Yani bu tebliğ -biraz önce de ifade ettiğim gibi- 26 kez
değiştirildi. Gün geçmiyor ki mevzuat değişikliklerine yenisi
eklenmesin, gün geçmiyor ki kanunlarda değişiklik
yapılmasın. Artık durum o kadar olağan hâle geldi ki
denetim, istişare, görüş, itiraz mekanizmaları da devre
dışı kalınca istenen şey, istendiği zaman,
istenilen kişiye ve istenildiği şekilde değiştiriliyor.
İşte, bu tür uygulamalarla kantarın topuzunu
kaçırdınız, içinde bulunulan durum içinden çıkılmaz
hâle geldi.
Sayın milletvekilleri, devlet olarak çok
sağlam bir gümrük politikamız olmalı. Gümrük
kaçakçılığını önlemelisiniz, önlemeliyiz.
Kaçakçılıkla mücadele etmek, günümüzde yalnızca devletin
ekonomik giderlerini korumak için değil, ayrıca bundan yararlanan
yasa dışı terör örgütlerinin maddi güçlerini ortadan
kaldırmak açısından da çok önemli.
Yeri gelmişken, devlet adamı,
dürüstlüğüyle temayüz etmiş, Gümrük Bakanlığı deyince
akla ilk gelen, aynı zamanda çok kısa bir sürede
kaçakçılığı büyük ölçüde önlemiş eski Bakan, büyük
vatansever Gün Sazak Beyefendiyi de buradan rahmetle ve minnetle anıyorum.
Kaçakçılıkla mücadele için
yapılması gereken, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda veya
benzer kanunlarda sadece suçların cezalarını
ağırlaştırmak değil; gümrüklerde idari, mali, iktisadi
ve hukuki tedbirler almaktır. Politikanız olmazsa ihtiyaca göre, ona
göre, buna göre anlık, günlük keyfî uygulamalar yaparsınız ki bu
durum, bu belirsiz durum var olan gücü erittiği gibi, o an için
ihtiyacın ne olduğuna göre değişen işler, her kesim
için sorun yaratır. Bugün ihtiyacınız olan sıcak para
anında tahsil edilecek vergiyse buna göre önlem alarak işlem tesis
edersiniz ki sonuç hayırlı olmamaktadır. Ülkenin ihtiyacı
olmayan ürünlerin ithaline sonuna kadar izin verdiniz, veriyorsunuz, hatipler
ifade ediyor, ülkemizin tüm değerleriyle birlikte üretimini, üretenini,
tüketenini, tedarik zincirindeki herkesi zor duruma sokuyorsunuz. Bu durumda
işsiz, aşsız, borçlu, dertli ve üretemeyen mahkûm bir ülke
yaratıyorsunuz. Aynı zamanda uluslararası ticaret
yaptığınız diğer ülkeler için her zaman avantajlı
bir alan da oluşturmuş oluyorsunuz.
Bir de hatırlatayım, hem bu kanunu
hazırlayan milletvekillerine hem de saray bürokratlarına: Evet, bu
kanunun 3üncü maddesinde -gözüme çarpan- şöyle diyor: Millî
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından
sonra
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Lütfen, rica ediyorum.
Madde 3te -yani genellikle saray bürokratları
tarafından kanunların, kanun tekliflerinin
hazırlandığı göz önüne alındığında-
şöyle diyor: Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığından
sonra gelmek üzere
diye devam ediyor 3üncü madde. Ya, lideriniz, dünya
lideriniz 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
müsteşarlığı kaldırdı. Müsteşarlık
bakanlık oldu. Düzeltin, sonra sizlere kızabilir, şimdiden
uyarmış olayım. Biz nasıl olsa zamanı gelince bu ucube
sistemi zaten değiştireceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4üncü maddesinde geçen üçüncü
fıkrası ve beşinci ifadesinin, üçüncü fıkrası ile
beşinci şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Turan
Aydoğan Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Gökhan
Zeybek
İstanbul Manisa İstanbul
Hüseyin
Yıldız Tacettin
Bayır Aydın
Özer
Aydın İzmir Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gümrük kapılarımızın önemli bir
kısmı da demir yolları ile denizin birleştiği
noktalardadır. İstanbulumuzda da demir yollarını denizle
buluşturan 2 tane büyük tarihsel yapı vardır, bunlar
Haydarpaşa Garı ve Sirkeci Garı binalarıdır.
Bilindiği üzere, uzun zamandır bu 2 gar binası yeni
yapılmış olan raylı sistemler dolayısıyla demir
yolu ve raylı sistem hizmetlerinde kullanılmamaktaydı ve
bunlarla ilgili de uzun zamandır İstanbul'da ve Türkiye kamuoyunda bu
binaların nasıl değerlendirileceği konusunda da ciddi
tartışmalar yapılıyordu.
Bugün burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde
görev yapan, geçmişte büyükşehir belediye
başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı da
yapmış çok sayıda milletvekili var; Kayseri Belediye Başkanı
şu anda milletvekili, Antalyanın belediye başkanı,
Konyanın büyükşehir belediye başkanı, Ordunun belediye
başkanı, Samsunun belediye başkanı -hatta Samsun belediye
başkanı Tarihî Kentler Birliğinin de
başkanlığını yapmıştı- Gaziantep de
keza öyle.
Belediye başkanlarının ortak bir
görevi var: Kent içinde fonksiyonları ortadan kalkmış olan
tarihî yapıları, kamuya ait olan yapıları, hatta üçüncü
şahıslara ait olan özel mülkiyetleri bile kimi zaman
kamulaştırarak tarihsel ve toplumsal bellek dediğimiz kentin
geçmişten geleceğe aktaracağı belleği müzelerle, kent
müzeleriyle, yaşayan kültür varlıklarıyla dönüştürmesi
gerekir.
Ben, tabii, buradan Sevgili Hocam Metin Sözene
sağlıklar diliyorum. Metin Sözenin öğretisinden gelmiş,
Adalet ve Kalkınma Partisinin içinde bulunan çok sayıdaki
milletvekilinin onun öğretisinden zerre kadar bir ders
almamasını da üzüntüyle izliyorum. Önemli bir kültür
varlığı olan Haydarpaşa Garı -ki toplumsal bellek
açısından İstanbul'a girişin sembolüdür arkadaşlar-
bütün filmlerde İstanbul'a Anadoludan gelen kişinin Haydarpaşa
Garının merdivenlerinden indiği görüntü İstanbula
girişin belleğimize işlenmiş bir kanıtıdır.
Şimdi, bakın, Devlet Demiryolları
burayı kullanım amacıyla ihaleye çıkarıyor.
İhalede 4 tane firma dosya alıyor, 2 tanesi teklif veriyor. Teklif
veren 2 şirketten bir tanesinin sahibi, daha iki yıl öncesine kadar
İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 3 bin TL maaşla
çalışan bir işçi. İki yıl içinde bir şirket
kuruyor, 10 bin TL sermayeyle bir şirket oluşturuyor. Ancak ne zaman
ki bu garların ihale edileceği ortaya çıkıyor, alelacele,
ihaleye de fesat karıştıracak biçimiyle, önce
Ulaştırma Bakanını makamında ziyaret ederek, bunu da
sosyal medyadan paylaşarak ihaleye fesat
karıştırılıyor, arkasından da şirketin
sermayesini 10 bin liradan 1 milyon liraya çıkarıyor. Bunun
karşısında -İstanbulun aşağı yukarı
otuz beş yıllık büyükşehir belediyesi geçmişini
düşünürsek- İstanbul Büyükşehir Belediyesinin dev
iştirakleri de bir konsorsiyum yaparak ihaleye giriyorlar.
Değerli arkadaşlar, İstanbul
Belediyesinin bir iştiraki, şartnamede istenen 20 milyon TL
tutarındaki teçhizata sahip olmasıyla ilgili, sadece yeterlilik ve
iş bitirmeyi, geçen 2018 yılına ait tam 274 milyon liralık
iş bitirme belgesini dosyaya koymasına rağmen -bugüne kadar
içinizde belediye yönetmiş, kamuda görev yapmış, ihale
mevzuatlarını bilenler açısından- bir konsorsiyuma iş
birliği içinde girmiş olan şirketlerden birinin sahip
olduğu yeterliliğin tümü açısından yeterli
sayılması gerekirken burada sadece Kültür AŞnin koymuş olduğu
yeterliliği diğer iştiraklerin koymaması gerekçe
gösterilerek ve ihale şartnamesinde değil, sözleşmesindeki bir
sözcük gerekçe gösterilerek ihaleden İstanbul Büyükşehir Belediyesi
eleniyor.
Bakın, süreci size hatırlatmak istiyorum.
Önce açıklama yaptı Bakanlık Büyükşehir Belediyesinin bu
ihaleye girmesi etik değildir. İhale koşullarına uygun
değildir çünkü ihalenin eşit şartlarda gerçekleşmesine
fırsat vermez. dedi. Arkasından, dosyasını vermiş
olan, ihale günü dosyası eksiksiz olarak kabul edilmiş ve zarfı
açılmış olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
zarfından çıkan rakam ile Hezarfen şirketinin verdiği
zarflar kabul görmüştür. Şimdi artık geçerli
sayılmış olan bu tekliflerin sahiplerinin ihale mevzuatına
göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
on beş gün içinde çağrılarak,
pazarlık usulüyle fiyatın kamu açısından en yüksek noktaya
çıkması ve ihalenin şartlarının da gerçekleşmesi
gerekir.
Değerli milletvekilleri, toplumsal
belleği, şehrin hafızasını temsil eden bu 2 kültürel
yapıyı, tıpkı bütün şehirlerde olduğu gibi,
tıpkı Kayseride, Konyada, Sivasta, Samsunda, Gaziantepte,
Şanlıurfada olduğu gibi, İstanbulda da hak eden yer
İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. Eğer içinizde bunun
dışında, farklı düşünen bir eski belediye
başkanı varsa Biz geçmişte öyle düşünüyorduk ama
şimdi milletvekili olduk ve bütün görüşlerimiz artık
yukarıdan gelen talimatla değişti. Bugüne kadar
anlattıklarımızın hiçbiri artık bundan sonra bizim
açımızdan geçerli değil. diyorsanız; o, sizin ile bugüne
kadar yaşadıklarınız ve yaptıklarınız
arasında tarihe vereceğiniz bir hesaptır. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama biz İstanbulda
belleğimizi oluşturan bu kültürel miraslarımızı ve
bundan başka bütün mirasları gelecek kuşaklara aktarma konusunda
kararlıyız diyorum, mızrak çuvala sığmayacak diyorum.
Sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 5- 4458 sayılı Kanunun 179 uncu
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
Ancak, yukarıdaki taleplerin kabulü, söz
konusu eşyaya ait varsa cezalar ile ambarlama ve elleçleme giderleri ve
diğer giderler ile eşyanın döviz cinsinden CIF değerinin
%1'i, bu uygulamadan ikinci kez yararlanmak istenmesi halinde ise CIF
değerinin %3'ü oranında bir tutarın ödenmesine
bağlıdır. Başvurunun, eşyanın ihale ilanı
yayımlandıktan veya perakende satış kararı
alındıktan sonra ve satışın gerçekleşmesinden
önce yapılması halinde bu taleplerin kabulü söz konusu eşyaya
ait varsa cezalar ile ambarlama ve elleçleme giderleri ve diğer giderler
ile eşyanın döviz cinsinden CIF değerinin %10'u oranında
bir tutarın ödenmesine bağlıdır. Bunun
dışındaki başvurular kabul edilmez.
2. 177 nci maddenin birinci
fıkrasının (c), (d), (ı), (l) ve (m) bentleri ile ikinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen eşya için birinci
fıkra hükmü uygulanmaz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Feridun
Bahşi
Adana Aksaray Antalya
Yasin
Öztürk Durmuş
Yılmaz
Denizli Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 104 sıra sayılı
Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanunun geneli üzerinde ve birinci bölüm üzerinde
grup başkanlarınca yapılan konuşmalarda, Türkiye gümrük
mevzuatının ana omurgasını oluşturan, Türkiye'nin
dış âlemle olan ilişkisini düzenleyen ithalat ve ihracat işlemleriyle
ilgili olarak birtakım rakamlar telaffuz edildi, toplam ihracatla ilgili,
ithalatla ilgili ve dolayısıyla da yapılan eleştirilere
iktidar tarafından da yanıt verildi. İthalatla ilgili, ihracatla
ilgili verilen rakamların tartışılması gerekmiyor, bunlar
bir olgu, bir bildirim bu: Şu kadar milyar dolar ihracat yapıldı.
Burada bilinmesi gereken şey, bu ihracat hangi noktadan hangi noktaya,
hangi sürede, ne kadar maliyetle getirildi ve ne kadar kaynak
kullanıldı? Bir mukayese yapılabilmesi için bu bilgilerin
olması lazım. Bir şeyin ya doğrulanması ya da
yanlışlanması ancak böyle olabilir. Bunun bir zaman boyutu var,
maliyet boyutu var vesaire. Bunların hiçbirisine değinilmiyor, global
bir rakam veriliyor ki bu rakam doğru. Fakat bu bir şey ifade
etmiyor. 168 milyar dolar ihracat yaptık, doğru mu? Elbette
doğru, devletin resmî rakamı. Fakat soru şu: Bu ihracatın
içerisinde Türkiyenin kazandığı katma değer ne? Biz neye
talim ediyoruz? Bunu biz geçen yıl bütçede Sayın Ticaret
Bakanına sorduk ama bugüne kadar cevap alamadık. Ben bu konuyu
gündeme getiren ve muhalefete yanıt veren iktidar partisinin ve iktidar
grubunun sayın Meclis sözcüsüne soruyorum: Sayın Milletvekilim,
örneğin, siz gidip bu konuyu Bakan Hanıma söyleseniz Mecliste bize
şöyle şöyle bir soru yöneltildi, 168 milyar dolarlık
ihracatın katma değeri nedir, kaç milyar dolar katma değeri var
bunun? Bunun cevabını bize bir söyler misiniz? deseniz, gelseniz de
burada bize bu bilgiyi verseniz, bu çok daha kıymetli bir bilgi. 2010
yılında zamanın Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafından yapılan bir çalışmada ortaya konulan bulgu -bu,
devletin resmî rakamı, buna itiraz edebilirsiniz- oradaki bulgu şu: 1
dolarlık ihracat yapabilmek için 0,82 sentlik ithalat yapmak
zorundayız. Eğer bu rakam hâlâ doğruysa ve geçerliyse 168 milyar
dolarlık ihracatta 10 milyar dolar gibi bir rakama talim ediyor bu 82
milyon insan. Bununla ilgili ne yapılacak? Bununla ilgili ne
yapılması lazım? Bu konular üzerinde düşünülmesi
lazım. Yani birbirimize laf yetiştirmenin bir anlamı yok.
Onun dışında, bir başka şey
daha, dış ticaret hadlerindeki değişiklikle ilgili içinizde
bilgi sahibi olan var mı veyahut da bu konuya ilgi duyup da -herkes
duymayabilir- ilgilisine sorup da bize bilgi aktarabilecek birisi var mı?
Burada ihracattan söz edilirken bize bu bilgi de verilseydi çok daha iyi
olurdu.
Bugün, son dört yıldır dış
ticaret haddi aleyhimize çalışıyor, bu kesin ve biz bu işin
hamallığını yapıyoruz. Dış ticaret haddi
dikkate alındığında, 100 dolarlık ihracat yapabilmek
için, dört yıl önce bu ülkede örneğin, 150 kilogramlık ihracat
yapılırken bugün 200 kilogramın üzerinde ihracat yapmak
zorundayız. Bu neden ileri geliyor? Bu, ihracatın içerisindeki
ithalattan kaynaklanıyor. Bunun üzerinde niye bir çalışma
yapılıp da bize bunlar söylenilmiyor? Yol yaptık. diyorsunuz,
elbette yaptınız; Hastane yaptık. diyorsunuz,
yaptınız; Köprü yaptık. diyorsunuz, yaptınız.
Bunları tartışmanın yeri değil, ayrıca
tartışmak da abes. Yaptığınız yolun üzerinde
yürüyoruz, hastaneye gidiyoruz, tünelden geçiyoruz fakat soru şu: Bu
hastaneyi, yolu, köprüyü yaparken önceki dönemde ortalama maliyeti,
verimliği neydi; bugün siz daha iyisini mi yaptınız, daha ucuza
mı yaptınız, ne kadar kaynak kullandınız. Bunu bize
söylemeniz lazım ki biz de bir mukayese yapabilelim.
Son on yedi yılda 2,2 trilyon dolar bütçe
imkânı kullandınız. Daha önce de söyledim, 70 küsur milyar
dolarlık özelleştirme geliri kullandınız. Onun üzerine,
-130 milyar dolar devraldığınız dış borç- özel
sektör ve kamu sektöründe 450 milyar dolarlık yabancı kaynak
kullanıldı; bir de iç borcun artışı var. Bütün bunları
dikkate alarak bir maliyet çıkarıp da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Bitiriyorum.
Evet, 1 kilometre yolu şu fiyata yaparken
biz, bugün, bunu bu fiyata yapıyoruz. diyebilmeniz lazım.
Dolayısıyla, A noktasından B noktasına giderken elbette bir
zaman geçecek, elbette bunun maliyeti var. Bu A noktasından B
noktasına giderken -örneğin, 40 milyar doların altında
devraldığınız ihracatı 168 milyar dolara getirirken-
kaplumbağa hızıyla mı yürüdük biz, ışık
hızıyla mı yürüdük ve ne kadar kaynak kullandık, bize bunun
maliyeti nedir? Lütfen, bize bu şekilde gelin ve biz sizinle olan
ilişkilerimizde ve eleştirilerimizde bu bilgileri kullanarak sizinle
iletişim kuralım ve dolayısıyla da ülkenin toplam
kaynaklarının daha verimli nasıl kullanılabileceği
konusunda bir fikir ortaya çıksın. Böyle bir şey yok. 168
milyar dolar ihracat yaptık. Elbet yaptınız. Ne anlamı var
bunun? Bunun içinde hangi bilgi var? Hiçbir bilgi yok bunun içinde.
O nedenle, sözlerime son verirken şunu
söylüyorum: Lütfen, tartışmalarımızın kalitesini
düşürmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) İspat
edilebilir, yanlışlanabilir, doğrulanabilir, bilgi içeren
rakamlar verelim ve birbirimize de laf yetiştirmeyelim.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 5inci
maddesinde yer alan CIF değerinin %3ü oranında ifadesinin CIF
değerinin %2si oranında olarak, CIF değerinin %10u
oranında olan ifadesinin CIF değerinin %3ü oranında olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır Hüseyin
Yıldız
Manisa İzmir Aydın
Turan
Aydoğan Aydın
Özer Murat Bakan
İstanbul Antalya İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, İzmir Milletvekili Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Barış Pınarı Harekâtında
görev yapan Mehmetçikimize başarılar diliyorum; şehitlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Arkadaşlar, Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
görüşüyoruz. Kanun teklifi içerisinde gümrük memurlarına, emeklilikte
de zatî silah bulundurabilme ve harç muafiyetinden yararlanma hakkı
getiriliyor. Buna neden gerek duyuldu, gümrük memurlarının nasıl
bir güvenlik problemi var, kaç tane silahlı çatışma
yaşandı, bunları bilemiyoruz ya da emeklilikte bu güvenlik
sorunları devam ediyor mu, bilemiyoruz ancak böyle bir düzenlemeyi
getirdik buraya. Bu düzenleme aklımıza başka bir soruyu
getiriyor, daha doğrusu benim aklıma başka bir soruyu getiriyor.
Ben, 2015 yılından bugüne kadar, jandarma astsubayların, uzman
jandarmaların, uzman çavuşların, astsubayların özlük
haklarıyla ilgili mücadele ediyorum, geçen dönem bu Parlamentoda olan
arkadaşlarım da bilir bu konuda ne kadar konuşma
yaptığımı, kanun teklifi verdiğimi.
Görev zorluğu bakımından tüm
mesleklerin ötesinde bir meslekten bahsediyoruz, askerlik mesleğinden.
Burada kürsüye çıkan her arkadaşımız istisnasız
askerimize başarılar diliyor, şehitlerimize rahmet diliyor ama
her ne hikmetse astsubayın, uzman erbaşın, uzman
jandarmanın özlük haklarına gelince diller lal, bir arpa boyu yol
alamıyoruz.
Arkadaşlar, astsubay, uzman jandarma, uzman
erbaş kimseden sadaka, fitre istemiyor. Bu halkın evlatları olan
bizim askerimizin, kardeşimizin suçu rütbesi olmasın. Gelin, burada
bu sorunları birlikte çözelim. Uzman jandarma, kapısında uzman
jandarma okulu yazan okuldan mezun. Biz, bu Mecliste subayların
intibaklarını hallettik, astsubayların intibaklarını
hallettik ama uzman jandarmanın intibak sorununu çözemedik, hizmetten
sayılmıyor okulları hâlâ. Eğer yapabiliyorsak, uzman
jandarmaların bir kereliğine mahsus bir üst rütbe olan
astsubaylığa geçişlerini sağlayalım. Bunlar zaten
astsubay olmak üzere alınmışlardı, daha sonra o yasal
düzenleme değişti, astsubay alımına devam etti Jandarma
Genel Komutanlığı ve bu arkadaşlarımızın
statüsünde ciddi problem yaşandı. Eğer bunu yapamıyorsak,
bunlara hak ettiği 3600 ek göstergeyi verelim.
Bununla ilgili, ben, daha önce İçişleri
Komisyonundayken dönemin Jandarma Genel Komutanına sorunu
söylemiştim, Ben bu sorunu kucağımda buldum, çözeceğim.
demişti; o gitti, 2 Jandarma Genel Komutanı geldi, hâlâ sorun
çözülemedi.
Bir de orduevi sorunu var. Adı üzerinde
orduevi ama uzman erbaş bu orduevinden yararlanamıyor. Uzman
erbaşı, birlikte görev yaptığı, omuz omuza mücadele
ettiği, çatışmaya girdiği, savaşa girdiği silah
arkadaşından orduevinde istirahat etmeye geldiğinde
ayırıyoruz arkadaşlar. Bu orduevi sorunu da halledilmeli.
Astsubaylar Türk Silahlı Kuvvetlerinin
belkemiği. O denizaltı yüzüyorsa, muhrip gemi yüzüyorsa, savaş
uçağı uçuyorsa, o teknik astsubayların sayesinde. Bütün teknik
sınıflarda astsubaylar var ama astsubaylarla ilgili sorunları da
çözemedik.
Astsubayların göreve başlama derecesi 9a
2 olmalı, lisans mezunu olanların göreve başlama derecesi 8
olmalı. Bir astsubay emekli olduğunda maaşının yüzde
50sini, bir uzman erbaş emekli olduğunda yüzde 50sini alabilirken,
bir subay emekli olduğunda yüzde 70ini alıyor arkadaşlar. Bu
sorunu çözmek zorundayız. Astsubayların tazminat problemlerini çözmek
zorundayız.
Uzman erbaşın iş güvencesi yok,
sözleşmeyle çalışıyor. Uzman erbaşın
üniformasıyla emekli olmasını biz bu Mecliste
sağlayabilmeliyiz. Bir uzman erbaş hasta olduğunda hastaneye
gidemiyor, gitmiyor. Niye? Benim sözleşmemi feshederler mi? diye
korkuyor arkadaşlar. Bu problemi çözmeliyiz.
Sevgili arkadaşlar, her ortamda söylediğim
gibi, üniforması kefeni olan Mehmetçik şehit olup bu kadim
toprağa düştüğünde, naaşları ana baba
ocağına getirildiğinde, sıvasız, boyasız evlerde,
Yörük çadırında yaşayan ailelerini gördüğümüzde hamasi
nutuklar atarken bir daha düşünmeliyiz. Mehmetçikin hamasi nutuklara
ihtiyacı yok arkadaşlar. Onların övgüsü, zaten
yaptıkları asil görevde. Mehmetçikin özlük haklarının
iyileştirilmesine ihtiyacı var; sorunlarının çözülmesine
ihtiyacı var; ailesiyle, çoluğuyla çocuğuyla ilgili endişe
duymamaya ihtiyacı var.
Biz burada gümrük memurlarıyla ilgili silah
hakkını verirken sizlere şu an Barış Pınarı
Harekâtında görev yapan Mehmetçikin sorunlarını da
hatırlatmak istedim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde 2 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve
teklif ederiz.
MADDE 6 4458 sayılı Kanunun 180 inci
maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
6. Bu madde kapsamında emanete alınan
tutarların iadesi için, sahibine iadesine ilişkin mahkeme
kararının kesinleştiği, diğerlerinde ise emanete
alındığı tarihten itibaren bir yıl içinde yapılan
başvurular kabul edilir.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ayhan
Erel Dursun Ataş
Adana Aksaray Kayseri
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk
Antalya
Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yeterli
çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündemimiz gümrük. Gümrüklerin ana konusunu da
dış ticaret oluşturuyor. Ülkemiz, iyi bir politikayla
dış ticarette dünyada ön sıralarda yer alabilecek bir
potansiyele sahip. Girdi maliyetleri nedeniyle tarım yapılamaz hâle
gelse de dünya ticaretinde birçok tarımsal üründe hâlâ üst sıralarda
sayılan ülkeler arasındayız; bakınız pamuk,
bakınız fındık. Dünya sıralamasında tarla
veriminde Avustralyadan sonra 2nci, ürün kalitesinde ilk 5 içinde, üretimde
ise ilk 10 içinde yer alan önemli bir pamuk ülkesiyiz. GDOsuz tohum kullanarak
pamuk üreten ve bunu tescil ettirmiş olan yegâne dünya ülkesi olarak
ayrıcalıklı bir konuma sahibiz. Ama ülkemiz buna rağmen
pamuk ithal etmektedir. Bakış açımızı
değiştirmemiz lazım.
Yine, Türkiye, fındık üretiminde ilk
sırada olmakla birlikte, fiyatların belirlenmesinde etkili
olamamaktadır. Fındık fiyatları, fındık üreticisi
olmamasına rağmen çok düşük fiyatla satın
aldığı fındığı işleyip ihraç eden
Almanyada Hamburg Fındık Borsasında belirlenmektedir. Bu
örnekler, gümrük mevzuatını doğrudan ilgilendirmese de
dış ticaretimize bakış açımızı göstermesi
açısından önemlidir. Dış ticaret, bir bütün olarak ele
alınması gereken bir konu, buna gümrükler de dâhil, gemiler de dâhil,
tırlar da, sınır kapıları da, lojistik de dâhil ve
bürokrasi de dâhil.
Biz İYİ PARTİ olarak konuya böyle
bakıyoruz. Ülkemize girecek tek bir kuruş,
vatandaşımızın cebine girecek ya da cebinden vergiler
yoluyla çıkmayacak artı bir değerdir. Bu nedenledir ki gümrük işlemlerinde
yaşanan eksikliklerin ve aksamaların giderilmesi için Gümrük
Kanununda değişiklik yapılmasını öngören bu kanun
teklifini genel olarak olumlu değerlendiriyoruz. Ancak teklif keşke
Komisyona gelmeden önce geniş bir mutabakatla hazırlansaydı, muhalefet
partilerinin, konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüş, öneri ve
destekleri de alınsaydı. Mesela, odalaşmak isteyen gümrük
müşavirleri de bu taleplerini ve gerekçelerini dile getirebilselerdi.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde
Komisyonda da dile getirdiğim maddeler çerçevesinde genel bir
değerlendirme yapmak istiyorum.
Teklifin 3üncü maddesinde serbest
dolaşıma sokulacak eşya ve gümrük vergilerinden Savunma Sanayii
Başkanlığının muaf tutulması öngörülüyor. Millî
savunma sanayimiz açısından kamu ihtiyaçlarına uygun olarak
getirilen bu muafiyeti destekliyoruz. Ancak ülkemizde gerçekleşen yönetim
sistemi değişikliğinin böylesi stratejik konularla ilgili
karışıklığa sebep teşkil ettiğini de
belirtmek istiyoruz. Millî güvenlik açısından oldukça önem arz eden
Savunma Sanayii Başkanlığının sehven dahi olsa
oluşan kanuni boşluk neticesinde bu muafiyetin dışında
bırakılması devlet ciddiyetiyle örtüşmemektedir. Bu kanun
maddesi dışında, benzer şekilde, başka kamu kurumlarının
işlerliğini yavaşlatacak ve güvenlik zafiyeti doğurabilecek
karışıklıklar varsa o kurumları ilgilendiren
düzenlemelerin de ivedilikle çözüme kavuşturulması temennimizdir.
Teklifin 11inci ve 12nci maddelerinde ise idari
para cezaları öngörülmüştür. Yukarıda da dile getirdiğimiz
şekilde, otomasyon sisteminin olmaması sehven yapılan beyanlara
da sebep olmaktadır. İdareye bildirilen beyanın ardından,
muayene, denetleme ve kontrollerden önce beyan sahibi hatayı fark
edebilir; bu, iyi niyetli bir girişimdir. Eğer firma, ithalat rejimi
hükümleri çerçevesinde beyanını verdikten sonra, hatalı
işlemi idare tespit etmeden önce on beş gün içinde bildirirse cezaya
tabi tutulmamalıdır. Bu süre içinde yapılan beyan işlemi
için herhangi bir ceza uygulanmaması hataların düzeltilmesini daha
fazla teşvik edecektir.
Teklifin 17nci maddesi, mevzuat hükümlerine
aykırı hareketleri görülen gümrük müşavirleri ve
yardımcılarını altı ay boyunca tedbiren iş
yapamaz duruma getiriyor. Fakat mevzuat hükümleri ifadesi çok geniş bir
alanı kapsıyor; usulsüzlük de bir mevzuat ihlalidir, kıymet
bildirimlerini eksik doldurmak da bir mevzuat ihlalidir. O sebeple, izin
belgelerinin hangi hâllerde geçici olarak alınabileceğinin çerçevesi
net bir şekilde çizilmelidir ve Mevzuat hükümlerine kasıtlı
olarak menfaat sağlama amaçlı aykırı hareket etme ibaresi
eklenmelidir. Aksi takdirde, bu meslek yapılamaz hâle gelebilecektir. Bu
durum şahsi anlaşmazlıklardan bile mağduriyet
doğmasına sebebiyet verebilir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başına tekrar dönersek, dedik ki: Mutabakat sağlanmadan,
görüş alınmadan, teklif hızla Komisyona geldi. Antrepo
boşaltmalarında yaşanan sorunlar da dikkate alınmadı.
Sadece İstanbul gümrükleriyle sınırlı olan kırk sekiz
saat içinde antrepo beyannamesi verilmek şartıyla boşaltmalara
izin verilmesi uygulaması tüm ülke çapında yaygınlaştırılmalıdır.
Mevcut durum antrepoların verimsiz kullanılmasına ve yetersiz
kapasite sorunlarına yol açmaktadır. Elektronik ortamda antrepo
beyanname bilgilerinin tüm idarelerce görüntülenmesi ve bir antrepoya birden
fazla gümrük idaresince işlem gören eşyanın
boşaltılabilmesiyle sorun kolaylıkla çözülebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın Sayın Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum
efendim.
Vakit dar, sorun çok ancak önerilerimiz şudur:
Gümrük mevzuatının yalın, anlaşılabilir, adil,
eşit, şeffaf ve tutarlı olması; ithalat ve ihracat
yapılacak eşyalara uygulanacak mevzuatın hangi kamu kurum ve
kuruluşu tarafından nasıl ve ne şekilde
uygulanacağının açık, anlaşılır ve net
ifadeler içerecek şekilde olması gümrük işlemlerinin en az hata
ve maliyetle yapılmasını sağlayacaktır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Gümrük Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifinin 6ncı
maddesinde geçen bir yıl içinde ifadesinin bir sene içinde
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Akın Tahsin Tarhan
Adana Balıkesir Kocaeli
Tacettin
Bayır Turan
Aydoğan Aydın
Özer
İzmir İstanbul Antalya
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Mehmet
Güzelmansur
Manisa Hatay
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Sana faydalı olayım mı Sayın
Milletvekili? Şimdi, mandalinayı orada tutarsan millet onu takip
eder, konuşman anlamını bulmaz. Sen onu yana koy,
aşağı koy istersen.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Ben şöyle yana
koyayım da sonra göstereceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bak, İlhan Kesiciye sor. Senin
konuşmanı dinlemeleri için mandalinayı kaybetmen lazım.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) En azından buraya
biraz dikkat ederler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sen bilirsin, peki.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 104 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları
başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Ben, bugün, size bu kürsüden narenciye üreticisinin,
özellikle mandalina üreticisinin sorunlarından bahsetmek istiyorum.
Şimdiye kadar üreticinin sorunlarını görmezden, duymazdan gelen
Hükûmetin, bu sefer, kan ağlayan üreticiyi dikkate almasını,
gerekli adımları atmasını umarak bu konuşmayı
yapacağım. Çiftçinin, üreticinin feryadını duyarak, etkili
sonuç getirecek tedbirlerin alınmasını umarak bu
konuşmayı yapacağım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Hatay ve Çukurova satsuma mandalina üretiminde Türkiyede 1inci sırada
yer almaktadır. Ürettiği mandalina miktarıyla Türkiye üretiminin
yarısını sadece Hatay karşılamaktadır. Ancak
gelin görün ki Hataydaki ve Çukurovadaki mandalina üreticisi dertli.
Hataydaki ve Çukurovadaki mandalina üreticisi borçlu. Hataydaki ve
Çukurovadaki mandalina üreticisi üretimden vazgeçme noktasına
gelmiştir ve bu çiftçilerimiz bahçesini satıyor, evini satıyor.
Hataydaki ve Çukurovadaki mandalina üreticisinin mandalinası
dalında kalıyor, toplanamıyor.
Değerli milletvekilleri, sizlere şimdi
bunun nedenlerini, detaylarını anlatacağım. Mandalina
üreticisinin mazot, gübre, ilaç, işçilik gibi girdi maliyetleri sadece
geçen yıldan bu yana 2 kattan fazla arttı, gel gelelim ki mandalina
bugün ne yazık ki on yıl önceki fiyattan satılıyor. Bunun
izahını yapacak bir yetkili var mı acaba? Maliyetleri sürekli
artan bir ürün nasıl oluyor da on yıl önceki fiyattan
satılıyor? Bugün markette en az 3-5 lira arasında satılan
mandalinayı, üretici, 70 kuruştan satmak zorunda kalıyor.
Mandalinadaki bu kâr kimlere gidiyor? Üretici zarar ediyor da kimler
kazanıyor? Bunu araştıran yok mu, denetleyen yok mu? Mandalina
üreticisinin 1 kilogram mandalina için katlandığı maliyet 1
TLyken mandalinayı 70 kuruştan satıyor, üretici kilo
başına 30 kuruş zarar ediyor. Bu, üreticinin
kaldırabileceği, sürdürebileceği bir durum değil. Zaten bu
politikasızlık, bu aymazlık yüzünden Hatayda diğer ürünler
gibi mandalina da dalında kalıyor, dalında çürüyor. Hataydaki
mandalina üreticisinin yüzde 90ı Ziraat Bankasına ve tarım kredi
kooperatiflerine borçlu. Borç batağında hayatını idame
ettirmeye, üretim yapmaya çalışıyor çiftçi; Hükûmetse üreticiyi
kaderiyle baş başa bırakmış, âdeta Ne hâliniz varsa
görün. diyor. Bu, adaletsizlik değil mi? Bu adaletsizliğe neden göz
yumuluyor?
Mandalina üreticisinin durumu böyleyken mandalina
ihracatçısı da aynı adaletsizlikle karşı
karşıya. 2018 yılı için açıklanan Destekleme ve Fiyat
İstikrar Fonu yani kısa adı DFİF olan ödemeler hâlâ
yapılmadı. 2019 için DFİF desteği de açıklanmadı.
Devlette para olmadığı için bu yıl da DFİF ödemesi
olmayacağı söyleniyor. Bu iddia doğru mu? İtibardan
tasarruf olmaz. diyenler, üreticinin, ihracatçının desteğinden
mi tasarruf yapmaya çalışıyor?
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
2018 yılının özellikle Eylül ve Ekim aylarında, 2019
yılının da Ocak ayında Hatayda meydana gelen şiddetli
dolu yağışları ve yağmur dikili arazilerde çok ciddi
zararlara yol açtı. Hatayda tarım ve hayvancılık
sürdürülemez boyuta ulaştı. Bu dolu ve şiddetli yağmur nedeniyle
özellikle Erzin, Dörtyol, Defne, Samandağı ilçelerimizde 50 bin
dönümlük bahçede ağaçlar ve meyveler mahvoldu. Şimdi, çiftçi, üretici
hâliyle şu soruyu soruyor: Hükûmet ne yapmak istiyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Ülkemizde narenciye
dalında kalsın, üretici zarar etsin, mandalinayı toplamaktan
vazgeçsin, ithalata yönelelim. diye mi uğraşılıyor, merak
ediyor herkes. Yerlilik, millîlik politikanız bu mu?
Değerli milletvekilleri, gelin, şu
önerilerimize kulak verin: Çiftçinin borçları en az iki yıl süreyle
faizsiz ertelensin, çiftçi rahatlasın. DFİF ödemeleri bir an önce
açıklansın, ihracatçı rahatlasın. Ödenmeyen önceki
yılın DFİFi bir an önce ödensin ki ihracatçı
rahatlasın. Mandalina fiyatlarını kim etkiliyor, kim
düşürüyor, kâr kimin cebine giriyor? Bu konularla ilgili denetim ve
yaptırım mekanizmaları acilen kurulsun ve ihracat yolları
açılsın. Aksi takdirde, bu önümde gördüğünüz dalından
toplanmış mandalinayı milletimiz yiyemeyecek, milletimiz A ve C
vitaminlerinden eksik kalacak, ithal ve pahalı mandalinaya mahkûm
bırakılacak.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm Genel Kurulu
selamlıyorum, hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.03
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: İshak
GAZEL (Kütahya), Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 9uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
104 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu bulunmadığından,
alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 24 Ekim 2019
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.05