TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
10uncu
Birleşim
27
Ekim 2020 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macronun İslam karşıtı açıklamalarına,
Karabağın Türk ve Azerbaycanın olduğuna, 26 Ekimde vefat
eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman Durmuşa
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, sisteme giremeyen
milletvekillerinin kürsüye gelerek bir dakikalık söz talebinde
bulunmamalarını istirham ettiğine ilişkin
açıklaması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, grup başkan vekillerinin
yaptığı açıklamalarındaki süre aşımına
ilişkin açıklaması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili
Kamil Aydının, Erzurum ilinin sorunları ile Erzurumluların
beklentilerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrımın, Ermenistanın Azerbaycana yönelik
saldırılarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay Milletvekili
İsmet Tokdemirin, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör
eylemi girişiminin önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik
güçlerini tebrik ettiğine ve hemşehrilerine geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, her türlü terör
saldırısını lanetlediğine ilişkin
açıklaması
2.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
3.- Ordu Milletvekili Cemal
Enginyurtun, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı
Osman Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine, yapılandırma
paketine çiftçilerin tarım kredi kooperatifleri
aracılığıyla kullandıkları kredi borçları
ile sicil affının da alınmasını Hazine ve Maliye
Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye
başlanılan 2021 yılı bütçesinin toplumun çözüm bekleyen
sorunlarını gündemine almayan bir bütçe olduğuna ilişkin
açıklaması
6.- Gaziantep Milletvekili
Bayram Yılmazkayanın, sosyal hizmetler ve çocuk gelişimi
bölümlerinin örgün eğitim içerisinde kalması gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, Soma ve Ermenek maden işçilerinin mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, başta Adanalı çiftçiler olmak üzere tüm çiftçilerin ve
tarım sektörünün sorunlarının incelenerek çözüm üretilmesi
gerektiği konusunda Tarım ve Orman Bakanına seslendiğine
ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, İstanbul ili Çekmeköy ilçesindeki
Zeki Velidi Togan Parkının akaryakıt istasyonuna dönüştürülmek
istendiğine ve Sancaktepe esnafının mağduriyetinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, yaşanılan pandemi nedeniyle okul servisi
esnafının zor durumda olduğuna ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Kuran-ı Kerime yönelik
saldırıları kınadığına ve Mevlid-i Nebi
Haftasına ilişkin açıklaması
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, süt üreticilerinin mağduriyetine ilişkin
açıklaması
13.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, 29 Ekim Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun
97nci yıl dönümünü kutladığına, esnafın zor durumdan
kurtarılabilmesi için sicil affının
çıkarılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
14.- Ankara Milletvekili
Zeynep Yıldızın, Karaelmas Ekspresinin Ankara-Zonguldak illeri
arasında yeniden seferlerine başlayacağına ilişkin
açıklaması
15.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Murgul ilçesi Damar köyünün
coğrafi açıdan siyanür havuzlarına uygun
olmadığına ve maden çalışmaları için patlatılan
dinamitlerin bölgenin jeolojik altyapısını bozduğuna
ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını
kutladığına, Bursa ili Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla
köyü bölgesinde kurşun, çinko, bakır zenginleştirme tesisi ve
atık barajı çalışmalarına karşı köylülerin
yürüttükleri mücadelenin yanında olduklarına ilişkin
açıklaması
17.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Hatay ilinde yaşanılan terör eylemi girişimi
nedeniyle Hataylılara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve
vefat eden Türkolog Mustafa Ali Mehmete Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili
Cengiz Gökçelin, Mersin ili Erdemli ilçesi Çiriş ve Üçtepe köyleri
başta olmak üzere Mersin ili köylerinde tapu iptal davaları sebebiyle
köylülerin hak kayıpları yaşadığına ilişkin
açıklaması
19.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın AK PARTİ Kayseri İl Kongresinde
yaptığı konuşmasına ilişkin açıklaması
20.- İzmir Milletvekili
Dursun Müsavat Dervişoğlunun, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Cenab-ı Allahtan rahmet
dilediğine, 25 Ekim İYİ PARTİnin kuruluşunun 3üncü
yıl dönümüne, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör
eylemi girişiminin önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik
güçlerini tebrik ettiğine, yaralanan polis memuruna ve Hataylılara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, 27 Ekim Türkmenistanın
bağımsızlığının 29uncu yıl dönümüne,
Karaman ili Ermenek ilçesi maden işçilerinin haklı taleplerinin
karşılanması gerektiğine, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron başta olmak üzere Fransız yetkililerin İslam
karşıtı açıklamalarını kabul etmelerinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Cenab-ı Allahtan rahmet
dilediğine, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi
girişiminin önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik güçlerini
tebrik ettiklerine ve Hataylılara geçmiş olsun dileğinde
bulunduklarına, 27 Ekim Türkmenistanın
bağımsızlığının 29uncu yıl dönümüne,
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun İslam
karşıtı açıklamalarına ilişkin açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, İslam dünyasının Mevlit
Kandilini kutladıklarına, Hatay ili İskenderun ilçesinde
meydana gelen canlı bomba saldırı girişimini en sert
biçimde kınadıklarına ve İskenderun halkına
geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, DİSK-ARın yayınladığı
Türkiyede Emeklilerin Durumu ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar Gerçeği
başlıklı rapora, TÜRK-İŞin
açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırına,
Türkiye İnsan Hakları Vakfının 1 Ocak ile 31 Ağustos
2020 tarihlerini kapsayan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri
ihlallerine yönelik raporuna, İstanbul Kadıköyde basın
açıklaması yapmak isteyen gençlere müdahale edilirken İstanbul
Aksarayda sokağa çıkan Suriyelilere müdahale edilmediğine
ilişkin açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet, ülkücü
camiaya başsağlığı dilediğine, Hatay ili
İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi girişiminin güvenlik
güçleri tarafından bertaraf edildiğine ve yaralılara şifa
dilediğine, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını ve 28 Ekim Mevlit
Kandilini kutladığına, Hükûmetin kimi yetkililerinin pandemiyi
bahane göstererek vatandaşların Cumhuriyet Bayramını
coşkuyla kutlamasını engelleyecek tedbirler ortaya
koymasını talihsizlik olarak değerlendirdiklerine ilişkin
açıklaması
24.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Celal Adanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine, coronavirüs tedavisi
aldığı süreçte manevi desteğini ve dualarını
esirgemeyenlere teşekkürlerini sunduğuna, salgın sürecinde
hayatını kaybeden vatandaşlara ve 26 Ekimde vefat eden 57nci
Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet
dilediğine, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi
girişimini bertaraf eden güvenlik güçlerini tebrik ettiğine ve
Hataylılara geçmiş olsun dileklerini sunduğuna, 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramını, 28 Ekim Mevlit Kandilini ve Mevlid-i Nebi
Haftasını kutladıklarına, Fransa ve Almanyada
İslama ve Müslümanlara yönelik saldırılara son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- Hatay Milletvekili
Mehmet Güzelmansurun, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör
eylemi girişimini bertaraf eden güvenlik güçlerini tebrik ettiğine,
yaralananlara ve Hataylı hemşehrilerine geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
26.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay ilinin son günlerde ardı
ardına gelişen olaylarla gündeme geldiğine,
Hataylıların Türk milletinin istiklali ve istikbali için tek yürek
olduğuna ve Türk milletinin teröre teslim olmayacağına
ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili
Muhammed Levent Bülbülün, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının
(2/915) esas numaralı Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma
önergesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Mersin Milletvekili
Olcay Kılavuzun, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık
Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine, pandemi
sürecinde okulların normal seyrinde açılmaması nedeniyle
kırtasiye esnafı, kantinciler ve okul servisi işletmecilerinin
mağduriyet yaşadığına, Mersin, Hatay, Osmaniye ve
Adana illerinde çıkan yangınlar nedeniyle vatandaşlara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
32.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın
görüşülmekte olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Suriyeli sığınmacıların
Kayseri ilinin de içinde olduğu birçok ilde eş zamanlı olarak
düzenlediği gösterileri kimin organize ettiğini ve kimlerin, neden
izin verdiğini, bu grupların nasıl bir iletişim
ağının bulunduğunu ve bu ağların takip edilip
edilmediğini öğrenmek istediğine, ülkenin asıl beka
meselesinin Suriye meselesi olduğuna ve gerekli önlemlerin
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
35.- Ordu Milletvekili
Mustafa Adıgüzelin, 2013 yılında kabul edilen Sözleşmeli
Erbaş ve Er Kanununun ek 1inci maddesinin uygulanmadığına
ilişkin açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Ümit Beyazın, Sağlık Bakanlığı
tarafından yayınlanan genelgeyle sağlık
çalışanlarının yıllık izin, istifa gibi temel
haklarına kısıtlama getirildiğine ilişkin
açıklaması
37.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun
görüşülmekte olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ
Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlu tarafından, hayvancılık sektörünün içinde
bulunduğu sorunları tespit etmek ve sektörün sorunlarının
çözülmesi için gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla 27/10/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve arkadaşları
tarafından, enflüanza (grip) salgınının önlenmesi ve
gerekli aşıların temin edilmesi amacıyla 27/10/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Hatay
Milletvekili Mehmet Güzelmansur ve arkadaşları tarafından,
gittikçe derinleşen ve yaygınlaşan gayriresmî Suudi ambargosunun
nedenleri ile sonuçlarının ele alınması, bu ambargo
karşısında alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
26/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin önerisi
VII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
temsil edilen siyasi partilerin temsilcilerinin, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macronun İslama, Hazreti Muhammede ve Müslümanlara yönelik
kışkırtıcı, saygısız ve tehlikeli söylemini
şiddetle telin ve teşhir ettiğine, dünyanın sağduyu
sahibi kanaat önderlerini, siyasetçilerini, düşünürlerini,
sanatkârlarını ve toplumsal kesimlerini bu çirkin tavırlar
karşısında sağduyudan ve barıştan yana tavır
almaya davet ettiklerine; bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan
kararın Resmî Gazetede yayımlanmasına ilişkin tezkeresi
(3/1385)
B) Önergeler
1.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, (2/915) esas numaralı 31/5/2006
tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanunu ile 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65
Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk
Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna
Ek Madde Eklenmesi (Emeklilere, Yaşlılara ve Muhtaçlara Yakacak
Yardımı Ödenmesi) Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/93)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili
Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman Alanında
Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985)
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
221)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili
Süleyman Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün görüşülmekte olan
221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
3.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
221) Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin Gıda,
Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son 5 yılda
hastane çalışanlarına yönelik gerçekleşen şiddet
olaylarına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın cevabı (7/34454)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, TİGEM
Şanlıurfa Ceylanpınar Tarım İşletme
Müdürlüğüne ait arazilerde ve tarlalarda 2020 yılında meydana
gelen anız yangını sayısına ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/34460)
3.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin'in, Hatay'ın Arsuz
ilçesinde kurulması planlanan balık çiftliğine ve çiftliğin
denize ve bölge ekosistemine vereceği zarara ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/34463)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 ve 2020
yıllarında yapılan tohum ithalatına ilişkin sorusu ve
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/34464)
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2019 ve 2020
yıllarında yapılan tohum ithalatına ilişkin sorusu ve
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/34467)
6.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin'in, Balıkesir'in
Ayvalık ve Burhaniye ilçesinde yaşanan dolu
yağışı sonrası çiftçilerin zararına ilişkin
sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı
(7/34700)
7.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, 1 Ocak 2003
tarihinden bu yana Bakanlığın ve bağlı
kuruluşlarının Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesine göre
yapmış olduğu ihalelere ilişkin sorusu ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/34814)
27 Ekim 2020
Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 10uncu Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı
vardır, görüşmelere başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun İslam
karşıtı açıklamalarına, Karabağın Türk ve
Azerbaycanın olduğuna, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, bu Meclis, İstiklal Harbinin en çetin zamanlarından
itibaren Türk milletinin vicdanı olma hüviyetini
taşımıştır. Bugün de aziz milletimizin
vicdanını yaralayan bazı süreçler yaşanmaktadır.
Fransa
Cumhurbaşkanı Macron, sulh ve selamet kaynağı olan
İslamiyeti bir yıkım ve terör odağı gibi göstermeye
çalışmaktadır; yüce dinimize hunharca saldırmakta ve
İslamofobiyi her geçen gün kışkırtmaktadır. Maalesef,
bu hareketler Fransız Cumhurbaşkanının ne ilk ne de son
rezaletidir; kendisi her fırsatta insanlık onurunu zedeleyecek
girişimlerde bulunmaktadır. Bilhassa son yıllarda bu tavrın
muhatabı Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Türk milletine
düşmanlık güden hangi odak varsa derhâl onlarla beraber saf
tutmayı bir şiar hâline getirmiştir. Doğu Akdenizde mavi
vatan hamlemizi baltalamak için Yunanistanı kışkırtma
vazifesini üzerine alanlardan birisi kendisidir. Libyadan Suriyeye kadar
nerede terörist, nerede darbeci, nerede katliamcı varsa Fransa
Cumhurbaşkanı onların yanında hazır ve nazır
durumdadır. Aziz milletimizi köşeye sıkıştırmak
gibi boş hayallere sık sık kapılan Macronun son umudu ise
işgalci bir terör devleti olan Ermenistandır. Ermenistana silah
yardımından diplomatik desteğe kadar pek çok alanda
yardımcı olmaktadır. Arkasını yasladığı
güce güvenen bu işgalci güruh da iyice kendini kaybederek Azerbaycanlı
kardeşlerimize saldırmaktadır. Üstelik bu
saldırıları savaş meydanlarında cesaretle
savaşarak değil, sivil vatandaşların üzerine roket
yağdırarak yapmaktadır. Çocukları, kadınları,
ihtiyarları katletmek için gözünü karartan Ermenistana da onların
hamiliğini üstlenen Fransa gibi kirli oyunculara da gereken cevabı
Azerbaycan ordusunun kahraman askerleri vermektedir. Her geçen gün
Karabağda ilerleyiş sürmekte ve esir Azerbaycan toprakları azat
edilmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin varıyla yoğuyla
arkalarında olduğunu bilen kardeşlerimiz, bu insanlık
düşmanı, katil şebekesini Karabağdan söküp atacaktır,
buna inancımız tamdır. Anadolu ne kadar Türk yurduysa
Karabağ da aynı derecede vatan toprağıdır. Tarihten
silemedikleri mührümüz yeniden o topraklardan parlayacaktır. Karabağ
Türktür, Karabağ Azerbaycandır! (AK PARTİ, CHP, MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
bugün önemli bir siyaset adamı, bir devlet adamı olan eski
Sağlık Bakanımız rahmete kavuştu; ona rahmet
diliyorum, ailesine sabır diliyorum, milletimizin başı sağ
olsun. Sayın Osman Durmuş iz bırakmış, Türk
siyasetinde, devlet yaşamında onurlu duruş sergilemiştir.
Kendisini rahmetle anıyoruz, milletimize
başsağlığı diliyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Erzurumun sorunları ve beklentileri hakkında söz isteyen
Erzurum Milletvekili Kamil Aydına aittir.
Buyurun Sayın Hocam.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili Kamil Aydının, Erzurum
ilinin sorunları ile Erzurumluların beklentilerine ilişkin
gündem dışı konuşması
KAMİL AYDIN (Erzurum)
Muhterem Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar;
sözlerime başlarken yüce heyetinizin ve aziz milletimizin Mevlit
Kandilini ve Cumhuriyet Bayramını kutlar, sağlık,
mutluluk ve esenlikler dilerim.
Öte yandan, ebediyete irtihal
eden partimizin çok kıymetli mensubu ve 57nci Hükûmetimizin
Sağlık Bakanı Osman Durmuş Beye Allahtan rahmet,
başta ailesi olmak üzere, tüm dost ve sevenlerine sabrıcemil niyaz
ederim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, milletin vekilleri olarak malumunuz bizim iki yönlü bir
sorumluluğumuz söz konusu: Birincisi, ülkemizin ali menfaatlerini
gerektiren birtakım meselelere ışık tutup, gündeme getirip
çözüm önerileri sunmak; diğer sorumluluğumuz ise mensubu
olduğumuz, seçildiğimiz bölgenin milletvekili olarak o bölgenin
birtakım sıkıntılarını yine buradan, bu milletin
kürsüsünden ifade edip çözüm önerilerini talep etmek ve çözüm deruhte etmeye
çalışmak. İşte bu siyasi ve ahlaki sorumluluğumuzun
gereği ben de doğup büyüdüğüm, yaşadığım
dadaşlar diyarı Erzurumun bizatihi tanıklık ettiğim
birtakım sıkıntılarını ifade etmek üzere huzurlarınızdayım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yiğit, mert, ilkeli ve vefalı duruşun anlam
bulduğu dadaşlığı tavır ve
davranışlarına yansıtan Erzurumlular, bugüne kadar
Erzuruma yapılan her türlü yatırımın, katkının
farkında olmuş ve bu anlamda da gerekli teşekkürlerini, şükranlarını
sunmaktan hiçbir zaman imtina etmemiştir. Bunun da çok nezih ve açık
ifadesi sandıklara yansımıştır. Bu bağlamda,
6ncı bölge teşvikleri kapsamında, ilk defa, anlamlı, yerli
sanayi yatırımlarıyla ilimiz
karşılaşmıştır. Coğrafi ve iklim
koşullarının imkânsızlığını imkâna
çeviren bu kararlardan dolayı başta
Cumhurbaşkanlığı makamı ve daha sonra özellikle Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere emeği geçen herkese
Erzurum adına şükranlarımı sunuyor ve bu
yatırımın kalıcı hâle getirilmesi konusunda
gereğini arz ediyoruz. Yani diğer bir ifadeyle,
Bakanlığımızın dile getirdiği, şekle dönüştürdüğü
ifadeyle, Erzurum olarak turuncu bölgede kalmanın en büyük ve topyekûn
arzımız olduğunu ifade etmek isterim.
Öte yandan, güney-kuzey
hattının merkezi olan şehrimizin bölgelerle
bağlantısını sağlayacak Ovit, Kop, Dallıkavak,
Pirinkayalar, Çirişli, Tekman ve Kırık Tünelleri ve yol
yapımlarının bir an önce hızlandırılıp
tamamlanması en büyük arzu ve isteğimizdir. Sadece Erzurumu
değil, kuzeydoğu sınır hattını rahatlatacak
diğer önemli bir beklentimizi; Sivasa kadar, Sivastan da Erzincana
kadar uzanan yüksek hızlı trenin artık tabiri caizse ovaya
indiği, bundan sonra işinin daha kolay olduğu bir sürecin
yansıması olarak Erzurum ve Karsa kadar Şark Ekspresinin bugün
çok uzun saatler yolculuk ettiği hattın da bir yüksek hızlı
tren hattı statüsüne, programına alınması konusunda yine
yoğun taleplerimizi ifade etmek isteriz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Türkiyenin büyük, 4üncü coğrafyası olan kadim
kentimizin olmazsa olmaz diğer öncelikli bir kalemi de tarım ve
hayvancılıktır. Evet, yoğun iklim ve tabiat
şartlarına rağmen o bölgede hâlâ geçimini tarım ve
hayvancılıktan sağlayan çiftçilerimiz var, besicilerimiz var. Bu
anlamda çok çeşitli bir ürün üretimi söz konusu değil, organik olarak
ürettiğimiz birkaç kalemimiz söz konusu; bunlar da buğday, şeker
pancarı, patates ve biraz da ayçiçeği. Bu anlamda, bu aralar
özellikle alımların hızlandırılıp Erzurumlunun
mağdur edilmemesi gerekir diye ifade ediyorum. Söylemez
Barajının bu anlamda yine tamamlanması bölge insanını
çok rahatlatacaktır.
Özellikle üzerinde durmak
istediğim diğer önemli bir mesele de şu: Milliyetçi Hareket
Partisi olarak 2017 yılında bir kanun teklifi olarak verdiğimiz,
Türkiyenin en soğuk ikliminde bulunan Doğu Anadolu Bölgesine,
tüketimin çok yoğun olduğu bu bölgeye katkıda bulunacak
doğal gaz konusunda iyiliklerin yapılması -doğal gaz
indirimi- teşviklerin bu alana da kaydırılması, özellikle
bu pandemi sürecini yoğunluklu yaşadığımız bir
süreçte genelde Doğu Anadoluyu, özelde Erzurum halkını,
tüketiciyi çok rahatlatacaktır diyorum.
Yüce heyetinizi bu dilek ve
temennilerle, saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hocam.
İskenderundaki
gelişmeyle ilgili, Sayın Tokdemir buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay Milletvekili İsmet Tokdemirin, Hatay ili
İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi girişiminin
önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik güçlerini tebrik
ettiğine ve hemşehrilerine geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, her türlü terör saldırısını
lanetlediğine ilişkin açıklaması
İSMET TOKDEMİR
(Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kardeşliğin,
hoşgörünün ve medeniyetlerin buluştuğu serhat şehir
Hatayımızın İskenderun ilçesinde dün akşam 21.30
sıralarında güvenlik birimlerimiz, Payas kontrol noktasında
şüphelendiği 2 teröristi takip ederek İskenderun ilçemizde
etkisiz hâle getirmiş, bu esnada patlama meydana gelmiştir. Meydana
gelen patlamada çok şükür can kaybımız
olmamıştır, yaralılarımıza Allahtan acil
şifalar diliyorum.
Kaynağı, söylemi,
amacı, adı ne olursa olsun, nasıl tanımlanırsa
tanımlansın her türlü terör eyleminin
karşısındayız. Birlik ve beraberliğimize, ülkemizin
huzuruna kasteden her türlü terör saldırısını lanetliyorum.
Hatayda gerçekleştirilen başarılı terörle mücadele
operasyonu nedeniyle kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum, tüm
Hataylı hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
BAŞKAN Sayın
Kabukcuoğlu, buyurun.
2.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun,
26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman
Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türk milleti değerli bir
evladını daha kaybetti, Profesör Doktor Osman Durmuş
Allahın rahmetine kavuştu. Marmara depreminde kendisi ve ekibi
gerekli dirayeti gösterip halkımızın yaralarını
sardı ve her türlü sağlık hizmetini başarıyla yerine
getirdiler. Göstermelik emperyal yardımları reddederek Türk
milletinin kendi sorunlarının üstesinden gelebileceğini göstermişlerdir.
Bundan yirmi yıl önce genetik konusunda toplum yeterince bilinçli
değilken ülkelerin tarihinde az görülen bir devlet adamlığı
refleksi göstererek genetik yapımızın yurt dışına
gönderilmesiyle oluşacak bir istismarın önüne geçmiş,
cesaretiyle her türlü saldırının üstesinden gelerek Türk
milletinin genetik haritasını korumayı
başarmıştır. Ülkemizin ve milletimizin başı
sağ olsun, merhumun mekânı cennet olsun, yakınlarına
sabır dilerim.
BAŞKAN - Sayın
Enginyurt
3.- Ordu Milletvekili Cemal Enginyurtun, 26 Ekimde vefat
eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman Durmuşa
Allahtan rahmet dilediğine, yapılandırma paketine çiftçilerin
tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla
kullandıkları kredi borçları ile sicil affının da
alınmasını Hazine ve Maliye Bakanından talep ettiğine
ilişkin açıklaması
CEMAL ENGİNYURT (Ordu)
Sayın Başkanım, 21nci Dönem 57nci Hükûmette beraber görev
yaptığımız Sayın Osman Durmuşu rahmetle,
minnetle yâd ediyorum, mekânı cennet olsun.
Sayın
Başkanım, vergiyle, SGKyle ilgili bir yapılandırma gündeme
geldi. Olumlu bulduğumu ifade etmek istiyorum. Lakin, Tarım Krediye
borcu olan yüz binlerce insan bu yapılandırmanın içeresine dâhil
edilmemiştir. Tarım Kredi borçlarının da bu kapsama
alınmasını Sayın Hazine ve Maliye Bakanına buradan
iletmek istiyorum. Ayrıca, KOBİlere kredi verilecek, doğrudur
ama milletin kredi alacak gücü yok, dosyası bozuk, sicili bozuk. Onun için
bu vergi ve SGK affı sırasında banka sicil affının da
gündeme alınmasını sizin aracılığınızla
Hükûmetimize iletiyor, teşekkür ediyorum.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrımın,
Ermenistanın Azerbaycana yönelik saldırılarına
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, Ermenistanın Azerbaycana
saldırıları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Şamil Ayrıma aittir.
Buyurun Sayın
Ayrım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ŞAMİL AYRIM
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Gazi Meclisimizin
değerli milletvekilleri, ben de sözlerime başlarken geçmiş dönem
Sağlık Bakanlarımızdan Profesör Doktor Osman Durmuş
kardeşimize Allahtan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun diyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Azerbaycan ordusu
mevzilerine ve sivil yerlere yaptığı saldırılarla
ilgili olarak şahsım adıma söz aldım. Bu vesileyle yüce
Meclisimizi saygılarla selamlamak istiyorum.
Yüce Meclisimizin
çatısı altında yapacağım bu konuşmada
Ermenistanın saldırıları sonucu şehit olan
Azerbaycanlı kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara acil şifalar diliyorum, Azerbaycanımızın
başı sağ olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, Ermenistanın sivillere yönelik bu
saldırıları ilk değil, biz bunun örneğini tarihte
birçok defa gördük. Maalesef, 21inci yüzyılda sivillere yönelik
yapılan bu saldırılar, bu sefer, şahitlerin olduğu,
kanıtların olduğu, video kayıtlarının
olduğu; çocukların öldüğü, gençlerin öldüğü,
ihtiyarların, yaşlıların öldüğü
saldırılardır. Geçen hafta Sayın Meclis
Başkanımız ve Mecliste grubu bulunun bir grup milletvekili
arkadaşımızla o yerleri gördük, gerçekten çok üzüntü verici
tablolardı.
Şimdi, Azerbaycan
kendine yapılan bu saldırıya meşru savunma
hakkını kullanarak cevap verdi, Birleşmiş Milletler
Antlaşmasının 51inci maddesine dayanarak hem
topraklarının bütünlüğünü korumak hem sivil halkı korumak
için gerekli cevabı verdi.
Daha evvel,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınmış olan 4
tane karar var. Bu kararın gereğini Azerbaycan ordusu sahada kendisi
yapıyor. Ne yapıyor? Derhâl, tamamen ve şartsız olarak,
kendi topraklarını işgal eden bu işgal güçlerine
karşı savaşarak topraklarını alıyor.
Bugün geldiğimiz noktaya
baktığımız zaman, gerçekten, Azerbaycan ordusu çok önemli
merkezleri almış durumda. Otuz yılda kazandığı
deneyim ve tecrübeyle bugün, millî iradeyi arkasına aldığı,
siyasi gücünü arkasına aldığı ve tabii ki Türkiye
Cumhuriyeti devletinin Her türlü şartta Azerbaycanın
yanındayım. dediği bir ortamda, moralli olarak cephede bu
savaşını yapıyor. Ancak gelin görün ki Minsk Grubu Eş
Başkanları, otuz yıldır bu davayı bitirmesi gereken
eş başkanlar maalesef hiçbir şey yapamıyor ve tamamen
Yok. hükmündedirler. Şunu şöyle ifade etmek istiyorum ki: Daha
yeni, onların getirmek istediği bir karar, Türkiye'nin de
gayretleriyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda reddedildi. Ben
buradan Birleşmiş Milletler Genel Kurulundaki bağımsız
üyelere de huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum; gerçekten,
Azerbaycanın yanında yer alan, destekleyen bu tavrı, bugüne
kadar uygulanan çifte standarda rağmen böyle bir kararın kabul
edilmemesini son derece olumlu bir tepki olarak görüyorum.
Genceye
yaptığımız ziyarette şunu gördük: Ermenistanın
sivil Azerbaycan halkına karşı uyguladığı
vahşetin ve zulmün sınırı yok. Esasen, bu, sadece insan hak
ve haysiyetini değil, uluslararası hukuku da açık şekilde
ihlal eden zalimane bir tavırdır. Soruyorum sizlere: Gencede
doğum gününden bir gün önce füzeyle katledilen 15 yaşındaki
Nigarın, hem annesini hem babasını kaybeden 2
yaşındaki Nilayın, daha 1 yaşında annesiyle aynı
tabuta giren Medinenin suçu ne? Esir ve cenaze değişimi için
alınan insani ateşkes kararını hiçe sayan Ermenistan,
Terterde bir cenaze töreni sırasında yakınlarını
defneden sivillere mezarlıkta saldıracak kadar
alçalmıştır. Esasen, şimdiye kadar yapılan 3 tane
ateşkesin birini yirmi dört saatte, diğerini iki dakikada, öbürünü
beş dakikada ihlal eden Ermenistan tarafı olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın.
ŞAMİL AYRIM
(Devamla) Ama şimdi ben burada, huzurlarınızda, gerçekten,
basınımızda görev yapan, Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan
basınında görev yapan arkadaşlarımıza çok
teşekkür ediyorum.
Ve son olarak sözlerimi
Azerbaycanın önemli söz üstatlarından Genceli Nizaminin sözleriyle
bitirmek istiyorum: Kim salsa dünyaya zulüm bağını/Demek ki
bağlar kendi el ayağını. Ermenistanın durumu bu.
Halkını fakirliğe boğan, bölgedeki önemli projelerin içinde
olmasını sağlamayan Ermenistan hükûmeti -haydut hükûmet, haydut
devlet- maalesef bugün sivillere saldırarak bir hukuk cinayeti
işlemektedir. Buradan, uluslararası kurumlara tekrar sesleniyorum:
Aklınızı başınıza alın, lütfen
Azerbaycanın işgal edilmiş topraklarını iade edin
diyorum.
Son olarak da Meclis
Başkanımızla Azerbaycana yaptığımız
ziyarette o olayın olduğu yerde, ölülerin olduğu yerde
yaşlı bir teyzemiz aynen şöyle söylemişti: Kurban
olayım milletvekillerine, kurban olayım Türk halkına, kurban
olayım Tayyip Erdoğana, iyi ki siz varsınız. Ben de bu
teyzemin ellerinden burada bir kere daha öpüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Aliyev şunu
söyledi: Azerbaycan, gerçekten, bu topraklarını alıp
inşallah yakında 3 renkli Azerbaycan Bayrağı
Şuşada dalgalandığında, o zaman Ermenistan
vatandaşları da Azerbaycan çatısı altında hak, hukuk,
adalet nedir, onu görecekler. Bu, onun ifadesi.
Ben sözlerime son verirken
hepinizi saygıyla selamlıyorum ve Karabağ Azerbaycandır!
diyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, sisteme giremeyen milletvekillerinin kürsüye gelerek bir
dakikalık söz talebinde bulunmamalarını istirham ettiğine
ilişkin açıklaması
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, sisteme giremeyen milletvekili arkadaşlarımız
buraya kadar gelip bir dakika söz istiyorlar. Ben daha önce de
söylemiştim, buraya kadar gelen bir milletvekiline söz veririm ama sisteme
giremeyen milletvekillerimiz gelmesinler değerli milletvekilleri.
Buyurun Sefer Bey.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, 26
Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman
Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
SEFER AYCAN
(Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, Milliyetçi Hareket
Partisi Kırıkkale Milletvekili, 57nci Hükûmetin Sağlık
Bakanı Osman Durmuş vefat etmiştir. Osman Durmuş bizim
hocamızdır, bakanımızdır. Osman Durmuş üç buçuk
yıl Sağlık Bakanlığı yapmıştır.
Bakanlığı döneminde yaşanan Marmara depreminde
sağlık teşkilatını başarıyla yönetmiş,
sağlık teşkilatı bu dönemde çok başarılı hizmetler
vermiştir. 600 ambulans alarak 112 hizmetlerinin 81 ilde
teşkilatlanmasını sağlamıştır. Döneminde
çocuk felciyle mücadelede tüm sağlık teşkilatı
başarılı olmuş, 2001 yılında ülkemiz Dünya
Sağlık Örgütü tarafından çocuk felcinden
arındırılmış bölge sertifikası
almıştır. Hastanelerde vardiya uygulamasını
başlatarak poliklinik hizmetlerinin on altı saate
ulaşmasını sağlamıştır.
Dönemine çok damga vuran
Osman Durmuşu rahmet ve minnetle anıyoruz; ruhu şad,
mekânı cennet olsun.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hakkında
söz isteyen Ankara Milletvekili Levent Göke aittir.
Buyurun Sayın Gök. (CHP
sıralarından alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyetimizin 97nci
yılını kutlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
önderliğinde kurulan cumhuriyetimizin kuruluşu dünyada çok özeldir.
Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen sömürü düzenine
karşı savaşarak kazanılmış bir cumhuriyettir,
özünde tam bağımsızlık vardır. Teokratik bir
imparatorluğu ümmet esasından ulus ve yurttaşlık
esasına dönüştüren, millet egemenliğini kuran büyük bir
dönüşüm projesidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
tanımlamasıyla Cumhuriyet demek, demokrasi sistemiyle
bütünleşen devlet şekli demektir. Hedef olarak çağdaş
uygarlık alınmış, fikri hür, vicdanı hür nesiller için
bilim ve akıl yolu seçilmiştir, laiklik devletin temel prensibi
olmuştur. İşte demokrasi, laiklik, fikri hür, akıl ve bilim
yolunda ilerleyen devlet ve yurttaşlar hedef alınınca,
cumhuriyet denilince devleti yönetenlerin her aşamada hesap verdiği
bir yönetim anlayışını anlıyoruz. Cemaat ve
tarikatların devlet kadrolarını işgal edemediği,
himaye görmedikleri, darbe teşebbüsünde bulunamadıkları bir
yönetim anlayışını anlıyoruz. Yetkilerin tek bir
kişide toplanmadığı, Meclisin güçlü olduğu bir sistemi
anlıyoruz. Meclisin bütçe hakkını bizzat kendisinin
kullandığı, yasama hakkını tek başına
kullandığı ve bunu kimseyle paylaşmadığı,
denetleme hakkını elinde bulundurduğu bir yönetimi
anlıyoruz. Devlet kadrolarında eş dost, akraba değil,
liyakatin değerlendirildiği bir sistemi anlıyoruz. Medyanın
özgür olduğu, kimsenin haber alma hakkının
kısıtlanmadığı, gazetecilerin cezaevinde
olmadığı bir yönetim anlayışı anlıyoruz.
Hukuka ve adalete herkesin güvendiği, yargının
bağımsız olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının
herkes tarafından uygulandığı bir sistemi anlıyoruz.
Emeğin en yüce değer, köylünün milletin efendisi olduğu bir
sistemi anlıyoruz. Kadınların toplumun her alanında
eşit ve güçlü olduğu bir anlayışı anlıyoruz.
Tebaa olmaktan çıkmış, yurttaş olmuş fertlerin
yönetenlerden her türlü haklarını özgürce talep edebildiği,
yönetenlerin kibirden uzak olduğu bir yönetim
anlayışını anlıyoruz. Yurttaşın Açım,
ekmek, iş istiyorum. dediğinde yönetenlerin bunları
abartılı bulmadığı, tam tersine, iş, aş,
ekmek temin ederek yurttaşını keyiflendirdiği bir sistemi
anlıyoruz. Sanat ve sanatçının korunduğu ve
yüceltildiği Yurtta sulh, dünyada sulh ilkesinin istisnasız
uygulandığı bir anlayışı anlıyoruz. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk, kimsesizlerin kimsesi böyle bir cumhuriyeti kurmuş
ve yaşatmak istemiştir. Bizim cumhuriyetimiz bedava kurulmuş ve
kazanılmış bir cumhuriyet değildir. Mustafa Kemal
Atatürkün şu sözlerini sizlerle paylaşmak isterim: Türkiye'nin
münevver ve cumhuriyetçi çocukları, cumhuriyetten yana gözüküp hakiki
zihniyetlerini saklayanları tahlil ve tespit etmekte hiçbir tereddüde
düşmeyeceklerdir
Cumhuriyeti elde etmek için çok kan döktük,
icabında kurumlarımızı korumak için her şeyi yapmaya hazırız.
Biz de bu sözlerinizin arkasındayız Yüce Atatürk. Sizin
istediğiniz doğrultuda cumhuriyeti sonsuza kadar
koruyacağımıza söz veriyoruz. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Bayramı, yasaklarla engellenecek
bir bayram değildir. Devleti kuran bu bayramı, salgın
koşullarına uygun coşkulu kutlamak devletin asli görevidir.
Cumhuriyetimizin kurucu kadrolarını, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve arkadaşlarını saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!
Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gök.
Sayın milletvekilleri,
şimdi sisteme giren milletvekillerimize birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Özdemir...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanılan 2021 yılı
bütçesinin toplumun çözüm bekleyen sorunlarını gündemine almayan bir
bütçe olduğuna ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
2021 yılı bütçe görüşmeleri geçen hafta başladı.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle hazırlanan 3üncü
bütçe teklifi, kurumsallaşmadan uzaklaştığımız,
şahsileşen bir yönetim sistemine geçişle birlikte
hazırlanan bütçeyle vatandaşlarımızın, toplumun tüm
kesimlerinin acil çözüm bekleyen sorunlarını gündemine almayan bir
bütçedir. Özellikle de en temel sorun alanımız olan artan
işsizliği, genç işsizliğini doğru teşhis edemeyen
bütçe, sorunlara kalıcı, yapısal bir çözüm üretmekten
uzaktır; üretim ve istihdama dayalı büyüme perspektifinden ise çok
uzaktır. Açıkçası, vatandaşlarımızı kredi,
faiz, borç ve yardım sarmalına mahkûm eden bu son bütçe, AK
PARTİ iktidarlarının da on sekiz yıldır ülkeyi
getirdiği durumun bir itirafıdır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Yılmazkaya...
6.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın,
sosyal hizmetler ve çocuk gelişimi bölümlerinin örgün eğitim
içerisinde kalması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Sayın Başkan, toplum sağlığı alanında
hizmet veren sosyal hizmet mesleğine gönül vermiş, emek vermiş
on binlerce uzmanın açık öğretimle bu uzmanlığın
kazanılamayacağı uyarılarını dikkate almak,
ülkemizin ve toplumun geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
Sosyal hizmet mesleğine yıllarca emek veren, zaman harcayan on
binlerce insanın bu emeğini heba etmeyin. Bu mesleklere uzaktan
eğitim topluma fayda değil, zarar verir. Sosyal hizmet eğitimini
açık öğretime entegre etmek topluma ve bu mesleğin
uzmanlarına yapılmış en büyük haksızlıktır.
Örgün eğitimini tamamlamış, gerekli stajları
almış nitelikli sosyal hizmet uzmanları işsizken,
şimdi açık öğretimde yüz binlerce işsiz yaratmanın ne
anlamı var? Mesleklerin içini boşaltmayın, insanların
gelecekleriyle oynamayın. Sosyal hizmet bölümü, çocuk gelişimi gibi
kritik bölümler bir an önce açık öğretimden
kaldırılmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Başevirgen...
7.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Soma ve
Ermenek maden işçilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sekiz yıldır
ödenmeyen tazminatları için Soma ve Ermenekten yürüyüş başlatan
maden işçilerimizin TKİyle yaptıkları
görüşmeden sonuç çıkmamıştı, madencilerimize: Yetkim
yok, Soma ve Ermenek maden sahalarıyla alakamız yok. cevabı
verilmişti. Daha önce olduğu gibi, dün de Ermenekte madencilerin
yürüyüşleri kolluk güçleri tarafından engellendi. Uyar Madencilikten
işçilerimiz de Kırkağaçta AKP Grup Başkan Vekili tarafından
kendilerine verilen sözün yerine getirilmesini bekliyorlar. Maden işçileri
sermayenin baskısına boyun eğmeyecek, bütün işçi
sınıflarının örgütlü mücadele gücüyle direnecek.
Yıllarca emeği ve alın teri gasbedilen, yerin metrelerce
altında ölümle burun buruna çalışmayı göze alan maden
işçilerimiz haklarını almak için direnişlerinden asla
vazgeçmeyeceklerdir.
BAŞKAN Sayın
Sümer...
8.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, başta
Adanalı çiftçiler olmak üzere tüm çiftçilerin ve tarım sektörünün
sorunlarının incelenerek çözüm üretilmesi gerektiği konusunda
Tarım ve Orman Bakanına seslendiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde tarımın
sorunlarını tartıştığımız bugünlerde,
memleketim Adananın ilçelerinde tarım faaliyetlerini sürdüren
çiftçilerimiz, sorunlarının çözülmesini bekliyor. Aladağda
yapımı tamamlanan göletin su dağıtımına yönelik
altyapı çalışmalarının bir an önce bitirilmesi, İmamoğlunda
Yedigöze Barajının tamamlanması, 800 dönüm arsa vasfındaki
arazinin tarıma kazandırılması...Tufanbeylide pancar
kotasının düşürülmesi üreticiyi mağdur etmiştir.
Saimbeylide kuraklıktan dolayı tohum kalitesi düşmüştür,
tohum desteğinin sağlanması gerekiyor. Yumurtalıkta
pompajlı sulamada yüksek
maliyetler düşürülmelidir. Yüreğirde organik tarım
uygulamalarında münavebe kaldırılmalı, destekler
arttırılmalıdır.
Buradan Tarım ve Orman
Bakanına sesleniyorum: Tarımı yeniden ekonominin lokomotifi
hâline getirmek için, başta memleketim Adanada olmak üzere tüm
şehirlerimizdeki çiftçinin, tarım sektörünün sorunları tek tek
incelenerek çözüm üretilmelidir.
BAŞKAN Sayın
Adıgüzel...
9.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin,
İstanbul ili Çekmeköy ilçesindeki Zeki Velidi Togan Parkının
akaryakıt istasyonuna dönüştürülmek istendiğine ve Sancaktepe
esnafının mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Seçim bölgem İstanbulda
yaşanan iki soruna dikkat çekmek istiyorum.
İlk olarak, ne
yazık ki Çekmeköyde vatandaşlarımızı mağdur
edecek bir karara imza atıldı. Çekmeköydeki Zeki Velidi Togan
Parkı, Çekmeköy Belediyesinin kararıyla benzin istasyonuna
çevriliyor. İstanbulda vatandaşların nefes alacağı,
çocukların koşup oynayabileceği ve hepsinden öte deprem anında
toplanacak alan kalmamışken, var olan bir parkın benzin
istasyonuna çevrilmesine anlam vermek imkânsız. Çekmeköyün yeni bir
benzin istasyonuna değil, nefes alacağı parka, yeşil alana
ihtiyacı var. Yetkilileri, bu konuda, yandaşın değil
halkın ihtiyaçlarını gözetmeye çağırıyorum.
İkinci bir konu ise,
Sancaktepedeki esnaflarımızla ilgili. Salgın ve ekonomik kriz
sebebiyle esnaf zaten siftah yapamıyor, bir de üstüne üstlük resmî tatil
günleri için Sancaktepe Belediyesine çalışma ruhsatı harcı
ödemek zorunda bırakılıyor. Bize ulaşan
esnafımız, zar zor ayakta durduğu bu dönemde en azından
mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Baltacı
10.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacının,
yaşanılan pandemi nedeniyle okul servisi esnafının zor
durumda olduğuna ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Okul servisi çeken
araçların kışlık lastikleri, mart ayından bu yana
hâlen üzerinde duruyor. Aylardır kontak açamayan, kredilerle, kredi
kartlarıyla eşe dosta borçlanarak ayakta kalma mücadelesi veren
servisçilerimiz kaskolarını, trafik sigortalarını
yaptıramıyor, motorlu taşıtlar vergilerini ödeyemiyor. Oto
pazarları, ikinci el oto alım satım siteleri, araçları 12
yaş sınırına takılan okul servislerine ait
satılık ilanlarından geçilmiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi
yüz yüze eğitimin kademeli başlamasıyla marşa basan
servisçilerimiz, 22 yaş ve lise mezunu rehber personel
şartını sağlayamadıkları gerekçesiyle kesilen
cezalarla boğuşuyor. Saraylarında şatafat içinde
yaşayanlara, yandaşa, akrabaya iş bulup aş bulup
vatandaşa askıda ekmeği, torbada çayı reva görenlere,
Kastamonudaki 400, Türkiyedeki 200 bin servisçinin mesajını
getirdim: Kaptan direksiyonda uyuyor, Türkiye uçuruma sürükleniyor, sağda
inecek var.
BAŞKAN Sayın
Taşkın
11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Kuran-ı Kerime yönelik saldırıları
kınadığına ve Mevlid-i Nebi Haftasına ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Peygamber Efendimiz Hazreti
Muhammedin (SAV) dünyayı teşriflerinin seneidevriyesi olan Mevlid-i
Nebi Haftası içerisindeyiz. Sevgili Peygamberimizi anlamak, anmak ve
çağları aşan mesajlarını insanlıkla
buluşturmak için kutlanan Mevlid-i Nebi Haftasının
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
İnsanlığı
huzura, barışa, adalete davet eden Sevgili Peygamberimize ve
mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerime yönelik son dönemde
bazı Avrupa ülkelerinde gerçekleşen edepsizlikleri, alçaklıkları
lanetliyor ve şiddetle kınıyorum.
Batıda tehlikeli bir
şekilde yükselen İslam karşıtlığı, bugün
artık Müslümanların inanç ve ibadet hürriyetlerini
kısıtlamaya, Kitapımıza, Peygamberimize ve tüm
kutsallarımıza yönelik topyekûn bir saldırıya
dönüşmektedir.
Macron gibi siyasetçiler,
Müslümanları hedef hâline getirerek iç ve dış politikadaki
başarısızlıklarını gizleyemezler diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
12.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, süt
üreticilerinin mağduriyetine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yaklaşık bir
yıldır süt fiyatları artmıyor. Bu süre içerisinde yem
fiyatları neredeyse yüzde 50 arttı. Süt fiyatları artmazken
şimdi de süt tozu, peynir altı suyu ve yoğurt ithalatı
patlamış durumda. Geçen sene ilk sekiz ayda 40 ton süt tozu
ithalatı varken, bu yıl ilk sekiz ayda 3.911 ton süt tozu ithal
edilmiş. Yani bir başka deyişle, yüzde 9.712lik bir
artış söz konusu. Süt tozu daha çok yoğurt yapımında
kullanılıyor yani ithal süt tozuyla yoğurt yiyoruz.
Yine, bebek maması ve
bisküvi yapımında kullanılan peynir altı suyu yüzde 6.419
artmış. Geçen yıl 19 ton olan peynir altı suyu
ithalatı bu sene 765 tona çıkmış. Yani bebeklerimizi ithal
mamayla besliyoruz.
Bizim keşfettiğimiz
ve dünyaya yaydığımız yoğurt ise 3 tondan 33 tona
çıkmış. Siz, hâlâ 2019un buzağı desteklerini
vermeyin, bir gün süt sağacak inek bile bulamayacağız.
BAŞKAN Sayın
Yalım
13.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 29 Ekim
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 97nci yıl dönümünü kutladığına,
esnafın zor durumdan kurtarılabilmesi için sicil affının
çıkarılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Cumhuriyetimizin 97nci
yılını kutluyorum ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkü
anıyorum.
Sayın
Başkanım, esnafımız zor durumda, bir an önce
esnafımızı zor durumdan kurtarmak adına sicil affı
çıkarılmasını talep ediyorum.
Diğer bir taraftan,
Sayın Başkanım, hem ülkemize hem de dinimize dil uzatan Fransa
Başkanına
(x)
Teşekkür ederim
Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Yıldız
14.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldızın,
Karaelmas Ekspresinin Ankara-Zonguldak illeri arasında yeniden
seferlerine başlayacağına ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ankaranın bütün
ilçelerinin kendilerine mahsus özelliklerini gözeterek, bütüncül ve özgün
kalkınma modelleri oluşturarak bölgesel istihdamın artırılması
üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu
bağlamda, 8 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan
Cumhurbaşkanı Kararıyla Karaelmas tren hattının
tekrar yolcu taşımaya başlaması önemsediğimiz bir
başlıktı. Bu hattın turizme
kazandırılmasıyla, Kalecik ilçemiz ile Çankırı,
Karabük ve Zonguldak illerimizin de turizmine katkı sunmayı
amaçlıyoruz. Bu maksatla, dün, Kültür ve Turizm Bakanımız
Sayın Mehmet Nuri Ersoy ile Bakan Yardımcımız Nadir
Alpaslanı bölge milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız
ve teşkilatımızla Kalecik, Çankırı, Çerkeş, Karabük,
Eskipazar ve Safranboluda ağırladık. Bölge turizmini
canlandıracak, esnafa ve doğal üretim yapan halkımıza
katkı sunacak dolu dolu bir turizm rotası oluşturmak adına,
Kültür ve Turizm Bakanımız bütün güzergâhı teker teker
inceleyerek değerlendirmelerde bulundu.
Bakanımıza ve Bakan
Yardımcımıza hemşehrilerimiz adına
şükranlarımı sunuyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Bayraktutan
15.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın,
Artvin ili Murgul ilçesi Damar köyünün coğrafi açıdan siyanür
havuzlarına uygun olmadığına ve maden
çalışmaları için patlatılan dinamitlerin bölgenin jeolojik
altyapısını bozduğuna ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2014 yılında,
Artvinin Murgul ilçesi Damar köyünde, altın madeni işletme ve
ayrıştırma tesisi için siyanür havuzu yapılmasını
protesto eden yaklaşık 3 bin kişi Siyanüre hayır.
sloganlarıyla şantiye alanına yürümüş, Cengiz Holdinge ait
bakır madeninde çalışan ve havuz yapımında
çalıştırılmak istendikleri için iş bırakan 900
işçi de eyleme destek vermiştir. Bölge halkının birlik olup
ölüm çukuru olarak adlandırdıkları siyanür havuzlarına
karşı çıkmaları sonucu çalışmalar son
bulmuş, üretimin durmasıyla alakalı bazı şeyler
yapılmıştır. Aradan zaman geçtikten sonra, söz konusu
bölgede çalışma yapıldığına ilişkin duyumlar
alınmıştır.
1/10/2014 tarihinde Eti
Bakır AŞ Genel Müdürü Ahmet Tezcan imzalı belgeyle Murgul
ilçesi sınırlarında bulunan tesislerde, başta bakır
madenciliği olmak üzere, özellikle 4C grubu metallerin üretimi devam
etmektedir. Söz konusu tesislerimizde kıymetli metallerin üretilmesi
durumunda siyanürle üretim metodu uygulanmayacaktır. duyurusu
yapılmış olmasına rağmen, ne yazık ki aradan
zaman geçince bu sözler unutulmuş ve ilgili bölgede siyanürle altın
ayrıştırmasına ilişkin çalışmalar
yapıldığına ilişkin duyumlar
alınmıştır. Bu konuda, uzman kişilerle yapılan
görüşmeler neticesinde, Murgul Damarın coğrafi açıdan
siyanür havuzlarına uygun olmadığı görüşü ortaya
atılmış olup yıllardır maden
çalışmaları için patlatılan dinamitlerin bölgenin jeolojik
altyapısını bozduğu ve toprağın çok esnek hâle
geldiği tespit edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Aydın
16.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramını kutladığına, Bursa ili
Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla köyü bölgesinde kurşun, çinko,
bakır zenginleştirme tesisi ve atık barajı
çalışmalarına karşı köylülerin yürüttükleri
mücadelenin yanında olduklarına ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle ulusumuzun
Cumhuriyet Bayramını kutluyorum, nice doksan yedi yıllara
diyorum.
Bursanın Yenişehir
ilçesi Kirazlıyayla köyünde, köylüler, mart ayından beri köyün
mezarlığı dâhil alanında kurulmak istenen çinko,
kurşun, bakır zenginleştirme tesisi ve atık barajına
karşı direnişlerini sürdürüyorlar. Mahkeme, daha önce yürütmeyi
durdurma kararı verdi, yarın da Bursa 1. İdare Mahkemesinde
davaları görüşülecek. Eğer buradan olumlu sonuç alamazlarsa da
Ankaraya kadar yürüyüp haklarını isteyecekler. Dedelerinin,
atalarının mezarlığının dahi, ÇED raporları
hiçe sayılarak bu maden tesisi alanına verilmesinden dolayı,
haklı mücadelelerinde biz de ilk günden beri yanlarındaydık,
bundan sonra da yanlarında olmaya ve köylünün hakkını alana
kadar da mücadeleye devam edeceğimizi buradan iletir, saygılar
sunarım.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
17.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, Hatay ilinde
yaşanılan terör eylemi girişimi nedeniyle Hataylılara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve vefat eden Türkolog
Mustafa Ali Mehmete Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
METİN GÜNDOĞDU
(Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hatay ilimize geçmiş
olsun diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade
ettiği üzere Türkiye artık saldırılarla dizayn edilebilen,
yönlendirilebilen bir ülke değildir.
Dün vefat haberini
aldığım, Romanya Türklüğünün öncü ismi Mustafa Ali Mehmet,
ömrünü Türklüğe adamış bir tarihçi, Türkolog, dava adamı.
Kendisini Romanyada ziyaret edip Türk kültürü ve tarihine
yaptığı hizmetleri üzerine sohbet etme fırsatı
bulmuştum. Mustafa Ali Bey, sosyalizme rağmen Türk tarihi
gerçeklerini anlatma mücadelesi vermiştir. Türk tarihiyle ilgili, tamamen
Türk kaynaklarını kullanarak 3 büyük tarih kitabı da
yazmıştır. Türk Tarihi adlı kitabı rejimden
dolayı sekiz yıl sonra basıma girebilmiştir. Aynı
zamanda Kuran-ı Kerimi Rumenceye tercüme eden bu büyük isim, Türkçe ders
kitapları da hazırlamış ve Romanyada Türkçe
eğitiminin öncüsü olmuştur. Ömrü boyunca verdiği hizmetlerden
dolayı birçok ödüle layık görülmüştür. Büyük bir Türkolog olan,
Türk kültürünü ve tarihini tüm Romanyaya anlatmayı dert edinmiş
Mustafa Hocaya Allahtan rahmet, sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
18.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, Mersin ili Erdemli
ilçesi Çiriş ve Üçtepe köyleri başta olmak üzere Mersin ili
köylerinde tapu iptal davaları sebebiyle köylülerin hak
kayıpları yaşadığına ilişkin
açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Sayın Başkan, köylere ziyaretlerimde, başta Erdemli ilçemizin
Çiriş ve Üçtepe olmak üzere Mersinin köylerinin çoğunda büyük hak
kayıpları yaşandığını gördüm. Kadastro
çalışmaları sonrasında köylülerimizin aldıkları
tapular, Hazine tarafından yapılan itiraz sonrasında iptal
edilmiş. Bu araziler tarım yapılamayacak hâle gelmektedir çünkü
çiftçilerimizin üretim yaptıkları binlerce parsel Hazine
tarafından açık ihaleyle satılmak isteniyor. Köylülerimiz, bu
kadastro sorunu yüzünden elektrik abonesi olamıyorlar, arazilerini
sulayamıyorlar. Bu sorun çözülmezse, köylerde insanlar karnını
doyurmak için bile tarım yapamayacaklar. Bir an önce, asırlardır
bu topraklarda tarım yapan çiftçilerimizin hak kaybı giderilmelidir.
Kesinlikle ihaleyle bu topraklar satılmamalıdır. Bu araziler
gerçek sahibi olan köylülere tahsis edilmeli, tarımsal üretime devam
edilebilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın
Arık
19.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın AK PARTİ Kayseri
İl Kongresinde yaptığı konuşmasına ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKPnin Sayın Genel
Başkanı hafta sonu Kayserideydi. Kayseri için yapılan kamu
yatırımlarını bir bir sıraladı. On üç yıl
önce söz verilen yüksek hızlı tren için Proje bitti, yapım
aşamasında. dedi. Kayseriye on sekiz yılda 30 milyar kamu
yatırımı yapıldığını söyledi. Sahabiye
Mahallesine 40 bin metrekare yeşil alan açtık. dedi, sonra da
ekledi, Her kim ki Kayseri kamu yatırımı almıyor.
diyorsa gözüne dizine dursun. dedi.
Sayın milletvekilleri,
on üç yıl önce söz verilen yüksek hızlı tren 2021in bütçesinde
yok. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığının verilerine göre, on sekiz yılda
Kayseriye 30 milyar değil, yaklaşık 4,5 milyar kamu
yatırımı yapıldı. Kişi başına
düşen kamu yatırımı bakımından da Kayseri 81 il
arasında 78inci sırada. Sahabiye Mahallesine açılan 40 bin
metrekarelik yeşil alan da yok, kendisinin de kızdığı,
gördüğünüz bu dikey mimari var. Sayın Cumhurbaşkanı evlerin
balkonundaki saksılar ve yeşil alan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz
vereceğim.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
20.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin
Sağlık Bakanı Osman Durmuşa Cenab-ı Allahtan rahmet
dilediğine, 25 Ekim İYİ PARTİnin kuruluşunun 3üncü
yıl dönümüne, Hatay ili İskenderun ilçesinde yaşanan terör
eylemi girişiminin önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik
güçlerini tebrik ettiğine, yaralanan polis memuruna ve Hataylılara
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, 27 Ekim Türkmenistanın
bağımsızlığının 29uncu yıl dönümüne,
Karaman ili Ermenek ilçesi maden işçilerinin haklı taleplerinin
karşılanması gerektiğine, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel
Macron başta olmak üzere Fransız yetkililerin İslam
karşıtı açıklamalarını kabul etmelerinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Bugün, büyük bir devlet
adamını ebediyete uğurladık. 57nci Hükûmette
Sağlık Bakanlığı yapan ağabeyimiz Osman
Durmuşa Cenab-ı Allahtan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine
başsağlığı dileklerimi tekrar iletiyorum. Büyük Türk
milletinin başı sağ olsun.
Geçtiğimiz pazar günü,
Türkiyenin iyi ve cesur evlatları ile aziz milletimizin inancı ve
desteğiyle kurduğumuz İYİ PARTİmizin 3üncü
kuruluş yıl dönümünü coşkuyla kutladık. Kurulduğu günden
bu yana Türk siyasetinin seyrini değiştiren ve
sıkışmış siyasete yeni bir soluk getiren İYİ
PARTİ, bayraklaşan tavizsiz duruşundan ve milletimizin derdini
dertlenmekten vazgeçmeden yoluna devam etmektedir. Allaha hamdolsun ki bu
kısa sürede değişmez denilen birçok şeyi değiştirdik,
güçlü ve mutlu bir Türkiyenin yolunu açmaya muvaffak olduk. Başta gençler
olmak üzere, toplumun hak arayan ve mağdur edilmiş tüm kesimlerine
umut verdik. Kuruluş yıl dönümümüz ülkemize ve aziz milletimize
hayırlı olsun, güneşi görene kadar yorulmadan
çalışacağımızı da aziz milletimiz iyi bilsin.
Hatayın İskenderun
ilçesinde, polis ekiplerinin alınan istihbarat üzerine takibe
aldıkları araçtaki teröristlerle sıcak çatışma
yaşanmıştır. Araçta bulunan teröristin kendisini
patlatması sonucu 1 polis yaralanmış, yaralı polisimize
acil şifalar diliyorum. Kahraman emniyet güçlerimiz büyük özveriyle
çalışarak planlanan büyük bir felaketi önlemişlerdir
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir)
kendilerini tebrik ediyorum ve
başarılı hizmetlerinin devamını diliyorum.
Hatay, PYDnin Suriyede
mevzilenmesi üzerine teröristlerce hedef hâline getirilmiştir,
Hataylı kardeşlerimize de bu vesileyle geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum, Allah ülkemizi her türlü saldırıdan ve felaketten korusun
duasını tekrarlıyorum.
Bundan yirmi dokuz yıl
önce, 17 Ekim 1991de kardeş ve dost ülke Türkmenistan
bağımsızlığını ilan etmişti.
Kurulduğu günden itibaren Türkmenistan, ekonomiden uluslararası
iş birliklerine ve ortak kültüre sahip olduğu ülkelerle stratejik
boyutta ilişkiler kurmaya kadar pek çok alanda büyük mesafe
katetmiştir. Türkmenistanın ebediyen var olması temennisiyle
kardeş Türkmenistanın
bağımsızlığını tebrik ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Uzatıp bir
dakika verelim.
Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Karaman Ermenekte bir yılı
aşkın süredir maaş ve tazminatlarını
alamadıkları için eylem yapan Cenne, Seba ve Turab maden
ocağı işçileri, kendilerine verilen sözlerin tutulmaması
üzerine yeniden Ankaraya yürüyüş kararı almıştır.
Daha önce yetkililerle yaptıkları görüşmelerin sonuç vermemesi
üzerine, durdurdukları Ankara yürüyüşüne yeniden
başlamışlardır ancak güvenlik güçlerinin yolu
kapatması üzerine işçiler oturma eylemi
başlatmışlardır. Maden işçilerinin Ankaraya
başlattıkları yürüyüşü yakından takip ediyor,
ekmeğini taştan çıkaran emekçilerimizin haklı
mücadelelerini destekliyoruz, hak arama yürüyüşlerinin engellenmesini ise
yerinde bulmadığımızı ifade ediyoruz. Madencilerin
sesini Hükûmetin duymasını temenni ediyoruz. Devlet
vatandaşını mağdur etmemekle yükümlüdür; kışa
girerken aileler mağdur edilmemeli, madencilerimizin haklı talepleri
karşılanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet,
toparlayalım Sayın Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Son cümlem efendim.
Fransada, başta
Cumhurbaşkanı Macron olmak üzere Fransız yetkililerin, Peygamber
Efendimiz Hazreti Muhammedi hedef alan karikatürleri savunmalarını
ve İslam karşıtı açıklamalarını kabul etmemiz
mümkün değildir. Macronun bu açıklamalarının
ırkçılıktan farkı yoktur. İnsanları inanç, dil,
din, mezhep ve renklerine göre ayırmak Orta Çağdan kalma bir
zihniyet sorunudur. Bizim için Allah katında hak din olan İslam, onu
yapılandırma gibi söylemlerle yıpranmayacak, yeryüzünde var
olmaya devam edecek, ezanışerif ebediyen yankılanacaktır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Muhammed Levent Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, 26
Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman
Durmuşa Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine, Hatay ili
İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi girişiminin
önlenmesinde başarı sergileyen güvenlik güçlerini tebrik ettiklerine
ve Hataylılara geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, 27
Ekim Türkmenistanın bağımsızlığının
29uncu yıl dönümüne, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macronun
İslam karşıtı açıklamalarına ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 57nci Hükûmet döneminde Sağlık
Bakanlığımızı yapmış olan, 21 ve 23üncü
Dönemler Kırıkkale Milletvekilimiz Sayın Osman Durmuş
Beyefendiyi kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz.
Merhum Osman Durmuş,
devlet ve millet adına görev yaptığı her alanda, her zaman
taraflı tarafsız herkesin takdirini toplamış ve
sayısız başarılara imza atmıştır.
Değerli büyüğümüze, ağabeyimize, Cenab-ı Allahtan rahmet,
ailesine, sevenlerine ve camiamıza da sabırlar diliyorum.
Sayın Başkan, dün
akşam saatlerinde Hatay ilimizde eylem hazırlığında
olan 2 terörist, emniyet güçlerimizin özverili çalışması ve
takibi sonucunda etkisiz hâle getirilmiştir. Operasyon sırasında
yakalanmak üzere olan terörist kendini patlatmış ancak yaşanan
patlamada çok şükür ki can kaybı olmamıştır. Terörle
mücadelede üstün başarılar sergileyen bütün güvenlik güçlerimizi bir
kez daha tebrik ediyor, olayla ilgili olarak Hatay ilimize, İskenderun
ilçemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan,
Türkmenistan Cumhuriyeti uzun süre Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliğinin himayesinde kalmış sonrasında
bağımsızlığını elde etmiş Türk
cumhuriyetlerimizden biridir. Bugün, Türkmenistanın
bağımsızlığını ilan ettiği günün
yıl dönümü, 27 Ekim Türkmenistan Bağımsızlık Günü. Bu
vesileyle, Türkmenistanda yaşayan değerli kardeşlerimizi, dost
ülke Türkmenistanı tekrar tebrik ediyor, daha nice yıllar hür ve
bağımsız bir şekilde yaşamasını niyaz
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın Başkan, sizin de Meclisin
açılışında çok veciz bir şekilde ifade ettiğiniz
gibi, Fransa, Devlet Başkanı Macron son derece vahim, son derece
sıkıntılı bir sürecin içerisinde, İslama ve
Müslümanlara yönelik olarak ortaya koyduğu politikasıyla,
yapmış olduğu açıklamalarla bütün İslam âleminin
tepkisini çekmiş bulunmaktadır. Kendilerinin gittiği yol yol
değildir, çok net bir şekilde tekrar ifade ediyoruz; o, kendisini
üçüncü sınıf bir Napolyon tarzında, sanki Doğuya
şekil verecek, ayar verecek gibi görmeye devam edebilir fakat tarihe
baktığında, tarih sayfalarını açtığında
Cezzâr Ahmed Paşadan
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya)
Akka önlerinde Fransanın, Napolyonun yediği sille ne
şekilde olduysa, aynı silleyi de Allahın izniyle vurmaya
muktedir olduğumuzu tekrar dile getirmek istiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Oluç
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
İslam dünyasının Mevlit Kandilini kutladıklarına,
Hatay ili İskenderun ilçesinde meydana gelen canlı bomba
saldırı girişimini en sert biçimde kınadıklarına
ve İskenderun halkına geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına,
DİSK-ARın yayınladığı Türkiyede Emeklilerin
Durumu ve Emeklilikte Yaşa Takılanlar Gerçeği
başlıklı rapora, TÜRK-İŞin
açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırına,
Türkiye İnsan Hakları Vakfının 1 Ocak ile 31 Ağustos 2020
tarihlerini kapsayan ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri ihlallerine
yönelik raporuna, İstanbul Kadıköyde basın açıklaması
yapmak isteyen gençlere müdahale edilirken İstanbul Aksarayda sokağa
çıkan Suriyelilere müdahale edilmediğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller,
yarın Hazreti Muhammedin doğum günü olan Mevlit Kandilini idrak
edeceğiz. İnsanlık değerlerinin en başında gelen
güvenilir olmak, adalet ve merhamet anlayışına sahip olmak ve
yaşatmak en önemli mirastır. Bu mirasa fazlasıyla ihtiyaç
duyduğumuz bugünlerde İslam dünyasının Mevlit Kandilini
kutluyoruz.
İskenderunda dün
meydana gelen canlı bomba saldırı girişimini en sert
biçimde kınıyoruz. Sivil yurttaşlarımızın
bulunduğu yerlerde, her gün ve saatte insanların işine
gittiği, alışveriş yaptığı mahallerde bu
yaşananlar asla kabul edilemez. İskenderun halkına geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın vekiller, Türkiye
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma
Merkezi (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu
ve Avrupa İstatistik Ofisi verilerinden yararlanarak Türkiye'de
emeklilerin durumu ve emeklilikte yaşa takılanlar gerçeği
araştırmasını yayınladı.
Yaşamlarının büyük bölümünde çalışan, emek harcayan
insanların yaşlılıklarında insanca bir emeklilik
yaşamaları en büyük haklarıdır. Türkiye'de 13,2 milyon
emekli ve hak sahibinin yaşadığı bir toplumla
karşı karşıyayız ama hem emeklilerin insanca
yaşam sürmesi gittikçe zorlaşıyor hem de emekliliğe
hazırlananların umutları tükeniyor. En düşük dilimdeki 2,6
milyon emekli ve hak sahibi ayda 763 lira alıyor. İkinci dilimdeki
2,6 milyon emekli ve hak sahibi ayda 1.252 TLyle yaşıyor. Yani 13,2
milyon emekli ve hak sahibinin 7,9 milyonu asgari ücretin altında
aylık ve gelire mahkûm edilmiş vaziyette. Emekli aylık ve gelirleri
de giderek düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Türkiye'de en düşük emekli aylık ve geliri alan
emeklilerin ilk dilimi ile en yüksek emekli aylık ve geliri alanlar
arasındaki fark 7,5 kat olmuş vaziyette. Avrupa Birliği
ortalaması 4,2 kattır. Yaygın bir emekli yoksulluğu
tırmanıyor. Öte yandan, düşük gelirler nedeniyle emeklilerin
neredeyse yarısı ya çalışıyor ya da iş
arıyor.
Öte yandan, toplumsal
cinsiyet eşitsizliği emeklilikte de sürüyor. Kadınlar emeklilik
hakkına daha zor erişiyor. İstihdam edilenlerin yüzde 32si
kadınlardan oluşurken emeklilerin sadece yüzde 19u kadınlar
oluyor.
Emeklilerin yüzde 80ine
yakınını 55 ve yukarı yaştakiler oluşturuyor.
Dolayısıyla, Türkiyenin genç emekliler ülkesi olduğu
iddiası da doğru olarak ortaya çıkmıyor.
Türkiye'de emeklilikte
ortalama ömür beklentisi on yedi buçuk yıl. OECD ve Avrupa
ortalamasının oldukça altında. Emeklilikte ortalama ömür
beklentisi Fransada yirmi beş yıl, Yunanistanda yirmi dört
yıldır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Emeklilikte yaşa takılanları hep
konuşuyoruz, çok büyük bir toplumsal sorun ancak iktidar bu konuda
herhangi bir çözüm bulmamak için direniyor.
TÜRK-İŞ
geçtiğimiz günlerde bir son araştırmasını
yayınladı ve 4 kişilik ailenin açlık sınırı
2.482 TL olarak belirlendi yani asgari ücretten daha fazla. Yoksulluk
sınırıysa 8.086 Türk lirası olarak belirlendi.
Dolayısıyla, sadece emekliler değil, aynı zamanda emekçilerin,
işçilerin de son derece ağır koşullarda, insanca olmayan
koşullarda yaşadıkları bu araştırmalar ve
raporlarda da bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.
Son olarak, Türkiye
İnsan Hakları Vakfının hazırladığı, 1
Ocak ile 31 Ağustos 2020 Tarihleri Arasında İfade, Toplanma ve
Örgütlenme Özgürlükleri İhlal Raporuna değinmek istiyorum. Bu ihlal
raporuna baktığımızda, çeşitli alanlardaki ihlaller
sıralanmış vaziyette.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Birkaç tanesine kısaca
değinmek istiyorum. Örneğin, basılı medyada gazetecilerin
ve yazarların gözaltına alınması ve tutuklanması,
sayılar ortada.
Sosyal ve dijital medyada çok
ağır bir baskı ortamı yaratıldığı çok
net olarak görünüyor. 53 habere, 75 internet sitesine, 2 internet
sayfasına, 5 sosyal medya hesabına, 59 internet içeriğine, 143
internet adresine erişim mahkeme kararlarıyla engelleniyor. En az 637
barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk güçlerinin müdahalesi
sonucunda, 1.346 kişinin kötü muamele niteliğinde uygulamalara maruz
kalarak gözaltına alındığı görünüyor. Valilikler tarafından
33 ilde -en kısası iki, en uzunu otuz gün olmak üzere- 89 kez tüm
eylem ve etkinliklerin yasaklandığı görünüyor. Bu liste öyle
devam ederken dernek, vakıf, sendika ve meslek örgütlerinin üye ve
yöneticisi olanlara gözaltı ve tutuklamalar ortaya çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
Ve tabii ki ocak-ağustos
aylarına baktığımızda 2si il, 11i ilçe ve 2si belde
olmak üzere toplam 14 belediye başkanının daha
İçişleri Bakanlığı tarafından görevden
uzaklaştırılarak yerlerine kayyum atandığı
görünüyor. Uzun bir liste. Türkiye İnsan Hakları Vakfının
hazırladığı rapora göre, durum, insan hakları
ihlalleri açısından vahim gerçekten. Son örneğini de cumartesi
günü İstanbulda gördük. İstanbul Kadıköyde aralarında HDP
Gençlik Meclisi üyelerinin de bulunduğu gençler bir basın
açıklaması yapmak istediler, polis müdahale etti, 61 kişi
gözaltına alındı. Ne tuhaf bir durum ki aynı saatlerde
Suriyeliler -Özgür Suriye Ordusu bayrakları açarak sokağa
çıkanlar- İstanbul Aksarayda sokağa çıkanlar bayrak
açtılar, Covid önlemlerini dinlemediler, polis müdahale etmedi, herkes
izledi. Dolayısıyla, Türkiyede demokrasi güçleri, barış
güçleri açıklama yapamaz ama Suriyeliler istediklerini, istedikleri
biçimde yapabilirler, bu da çifte standardın bir başka örneği
olarak karşımıza çıktı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay
23.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 26
Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman
Durmuşa Allahtan rahmet, ülkücü camiaya
başsağlığı dilediğine, Hatay ili İskenderun
ilçesinde yaşanan terör eylemi girişiminin güvenlik güçleri
tarafından bertaraf edildiğine ve yaralılara şifa
dilediğine, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını ve 28 Ekim Mevlit Kandilini
kutladığına, Hükûmetin kimi yetkililerinin pandemiyi bahane
göstererek vatandaşların Cumhuriyet Bayramını
coşkuyla kutlamasını engelleyecek tedbirler ortaya
koymasını talihsizlik olarak değerlendirdiklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, bir iki saat önce
Türkiye Büyük Millet Meclisi ön bahçemizde, bilime, siyasete ve devlete önemli
hizmetlerde bulunmuş, 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı
müteveffa Osman Durmuşu son yolculuğuna uğurladık. Allahımdan
kendisine rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun inşallah diyorum. Bu
vesileyle bilim camiamızın, siyaset camiamızın,
milletimizin, sevenlerinin başı sağ olsun diyorum. Osman
Durmuşu bilenler, tanıyanlar bilir, Türk siyasetinde yüksek
birikimiyle birlikte renkli bir kişiliği olan siyaset
ağabeyimizdi. Tekrar kendisine rahmet, ülkücü camiaya da
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, dün
İskenderunda yaşanan terör saldırısı çok şükür
kahraman güvenlik kuvvetlerimizin cesaret, dikkat ve gayretiyle bertaraf
edilmiştir. Yaralılarımız var,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Terör örgütü
bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti menşei, kaynağı,
aldığı güç noktası neresi olursa olsun hiçbir terör örgütüne
pabuç bırakmayacaktır. Müteaddit defalar söylediğim bir sözü
tekrar buradan söylemek isterim: Hiçbir hak talebi teröriste masumiyet,
terörizme meşruiyet sağlamaz. Bunun böyle de bilinmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) - Sayın Başkan, bugün tarih 27 Ekim, yarın 28
Ekim, saat sanıyorum 13.00 itibarıyla Cumhuriyet
Bayramımız resmî olarak başlayacak. Ne mutlu ve kutlu bir
tesadüf ki yarın aynı zamanda Mevlit Kandili. Türkiyemizde,
Anadolumuzda inşallah yarın akşam ve ertesi günü Mevlit
Kandilimizi huşuyla, Cumhuriyet Bayramımızı coşkuyla
kutlayacağız. Hükûmet kanadından çelişkili bilgiler,
genelgeler, haberler alıyoruz. Bir ülkedeki bir millî bayram ki bu millî
bayram o ülkenin, o devletin kuruluş miladıysa, Büyük Atatürkün
söylediği gibi en kutlu günse, bu bayramda Hükûmetin kimi yetkililerinin
Covid-19 bahanesine sığınarak
vatandaşlarımızın cumhuriyeti coşkuyla -hiç
şüphesiz maske, mesafe, hijyen kuralına uyarak- kutlamasını
engelleyecek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) -
tedbirler ve uyarılar ortaya koymasını da bir
talihsizlik olarak değerlendirmekteyiz. Bu yeni bir şey değil.
Her millî bayramda vatandaşların millî bayramı kutlamak için devletle
çatışmasını, devletle sürtüşmesini anlamak mümkün
değil. Artık geçmişte kaldı demek istiyorum ama şu
anlayışı tekrar hatırlıyoruz: AK PARTİnin
saygıdeğer üyelerini, saygıdeğer milletvekillerini,
tabanını tenzih ederim. Ama yıllar önce söylediğim bir söz
gene aklıma geldi. AK PARTİ içerisinde kimi yöneticilerin
cumhuriyetin icaplarına uymaktan imtina etmek, millî bayramları
kutlamaktan kaçınmak gibi refleksleri artık bitmiştir diye
umuyordum ama görüyorum ki kimi AK PARTİ üst düzey yöneticilerinde hâlâ bu
var. Saygıdeğer milletvekillerimizi tekrar tenzihen söylüyorum. Bugün
Türkiye AK PARTİ Hükûmeti tarafından, AK PARTİ Genel
Başkanı tarafından yönetiliyorsa, Sayın Recep Tayyip
Erdoğan bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürke ve aziz milletimize borçlu olduğunu
hiçbir zaman unutmamalıdır diyorum.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın
Muhammet Emin Akbaşoğlu
Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine,
coronavirüs tedavisi aldığı süreçte manevi desteğini ve
dualarını esirgemeyenlere teşekkürlerini sunduğuna,
salgın sürecinde hayatını kaybeden vatandaşlara ve 26
Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman
Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine, Hatay ili İskenderun
ilçesinde yaşanan terör eylemi girişimini bertaraf eden güvenlik
güçlerini tebrik ettiğine ve Hataylılara geçmiş olsun
dileklerini sunduğuna, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını, 28 Ekim
Mevlit Kandilini ve Mevlid-i Nebi Haftasını
kutladıklarına, Fransa ve Almanyada İslama ve Müslümanlara
yönelik saldırılara son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
öncelikle Genel Kurulu açarken ifade ettiğiniz bütün cümleler hepimizin
duygu, düşünce ve hissiyatına tercüman olmuştur; bu vesileyle
teşekkürlerimi sunarım Değerli Başkanım.
Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hakikaten önemli bir süreci
yaşadık. Pandemi sürecini hem ulusal hem küresel anlamda hep beraber
idrak ediyoruz. Biz de bu süreçte coronavirüsle tanıştık ve elli
sekiz gün süren bir tedavi sürecine muhatap olduk bunun yirmi yedi günü
yoğun bakımda, yirmi günü entübe olmak üzere. Bu süreçte desteklerinizi
manevi anlamda hep yanımızda hissettik. Bu vesileyle, Değerli
Başkanım, hem zatıalinize hem bütün siyasi partilerimize, bütün
milletvekili arkadaşlarımıza, aziz ve asil milletimizin bütün
fertlerine duaları, destekleri münasebetiyle teşekkürlerimi
sunuyorum; Allah hepinizden razı olsun.
Bu manada, tabii, hakikaten,
hayatını kaybeden vatandaşlarımız oldu, Allahtan
rahmet ve mağfiret diliyorum. Şu anda tedavi gören
vatandaşlarımız söz konusu, bu vatandaşlarımıza
da acil şifalar diliyorum, sıhhat, selamet ve afiyete bir an evvel
kavuşmalarını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Yardımlaşma, dayanışma, millî birlik ve beraberlik
konusunda olduğu gibi bu tür acıları paylaşma, sevinçleri
ortak bir duyguyla paylaşma noktasında aziz ve asil bir milletin
ferdi olmaktan dolayı da Cenab-ı Hakka şükrediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Değerli Başkanım,
değerli milletvekilleri; bugün Kırıkkale Milletvekilimiz ve eski
Sağlık Bakanımız ve değerli hemşehrimiz Çankırılı
olması münasebetiyle- Osman Durmuş Bakanımıza Allahtan
rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Kederli ailesine,
yakınlarına, sevenlerine ve Milliyetçi Hareket Partisine bu vesileyle
tekrar başsağlığı diliyorum; mekânı cennet olsun.
Dün akşam Hatayda
-Allaha çok şükür- güvenlik güçlerimizin istihbari anlamda tetikte
olmaları ve gerekli hassasiyeti göstererek menfur terör
saldırısını önleyici tedbirleri derhâl yürürlüğe
sokmaları münasebetiyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) -
kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik
ediyorum ve Hatayımıza, Hataydaki vatandaşlarımıza
da geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
inşallah, hep beraber iki gün sonra cumhuriyetimizin 97nci
yılını kutlayacağız. Bu çok büyük bir kıvanç, çok
büyük bir onur. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin banisi, kurucu lideri, ilk
Cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarıyla beraber bu cumhuriyet rejimini bizlere emanet eden
bütün geçmişlerimizi, büyüklerimizi minnetle yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Hakikaten dün hangi badirelerden
geçirilerek böyle bir neticeye ulaşıldıysa bugün de aynı
badirelerle istiklal ve istikbal anlayışı içerisinde, yedi
düvelle mücadele içerisinde, Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, millî egemenliğin tecelligâhı olan, millet
iradesinin tecelligâhı olan yüce Meclisimizin iradesiyle gerçekten
bağımsız bir duruş sergiliyoruz. Mustafa Kemal
Paşanın istiklali tamme dediği tam bağımsız
Türkiyeyi her kurum ve kuruluşuyla her nokta da elhamdülillah
yürürlüğe sokmuş bir şekilde, başı dik, onurlu,
egemen, özgür ve özgün bir dış politikayla da milletimizin ve devletimizin
hak ve menfaatlerini alakadar eden her hususu
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı)
her platformda en doğru bir
şekilde temsil etme noktasında elhamdülillah emin adımlarla
hedeflerimize yürümeye devam ediyoruz. İnşallah bu sene de 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, salgın, pandemi
şartları çerçevesinde bütün milletimizce ve kurumlarımızca
coşkuyla ve heyecanla kutlanacaktır. Cumhuriyet Bayramımız
kutlu olsun.
Özellikle, Alman polisinin
Berlinde Mevlana Camisine dönük saldırgan tutumu, Macronun İslama
karşı giriştiği savaşı ve bazı
aşırı sağcı liderlerin maksadını da çok aşan
ifadeleri, hakikaten hep birlikte kınadığımız, ortak
bir tutum ve davranış olarak burada zikredildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Özellikle, Fransa ve Almanyada
İslama ve Müslümanlara saldırmaya dönük söz, fiil ve
davranışlara mutlaka son verilmesi gerektiği ve bu Avrupalı
liderlerin kendi ifade ettikleri değerler manzumesine -ikircikli bir
yaklaşımla, ihanet edici bir tutumla sergiledikleri kendi tutum ve
davranışlarını gözden geçirmek suretiyle- daha tutarlı
bir yaklaşım ortaya koymaları, kendi ülkelerinde yaşayan
bütün vatandaşların da talebi olduğu gibi bütün
insanlığın da ortak talebidir. Bu konuda Fransaya gerekli
tepkiyi, Macrona gerekli tepkiyi hep beraber vermek Meclisin de gündemindedir,
inşallah bu konuda hep beraber bu tepkiyi ortaya koyacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Son olarak Sayın
Başkanım
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, grup başkan vekillerinin yaptığı
açıklamalarındaki süre aşımına ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Şimdi, ben
herhangi birinize bir cevap olması için söylemiyorum, Meclis
Başkanı Başkanlığında Meclis Başkan
Vekilleriyle bir toplantı yaptık. Bu toplantıda gündeme gelen
milletvekillerimizden gelen şikâyetleri söylüyorum. Belki diğer
Meclis Başkan Vekilleri söylememiştir, yaştan güç alarak ben
söyleyeyim: Grup Başkan Vekillerinin süre aşımına son
derece büyük tepki var. Yani bunu size bir cevap olsun diye söylemiyorum. Benim
istirhamım şu: Ben şahsen, Müsavat Bey konuşurken Müsavat
Bey, iki artı bire sadık kalın. demem. Sayın Altay
konuşurken demem, Sayın Oluç konuşurken de demem prensip olarak
ama milletvekillerimizden çok yoğun tepki geliyor.
Basın
toplantısı gibi oluyor. Yani Türkiyenin genel meseleleriyle ilgili
Grup Başkan Vekilimiz bir değerlendirme yapacaksa, en doğrusu
basın toplantısı yapması. O anlamda söylüyorum.
Seni de özlemiştik.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, coronavirüs tedavisi aldığı süreçte manevi
desteğini ve dualarını esirgemeyenlere teşekkürlerini
sunduğuna, salgın sürecinde hayatını kaybeden
vatandaşlara ve 26 Ekimde vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık
Bakanı Osman Durmuşa Allahtan rahmet dilediğine, Hatay ili
İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi girişimini bertaraf
eden güvenlik güçlerini tebrik ettiğine ve Hataylılara geçmiş
olsun dileklerini sunduğuna, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını, 28
Ekim Mevlit Kandilini ve Mevlid-i Nebi Haftasını
kutladıklarına, Fransa ve Almanyada İslama ve Müslümanlara
yönelik saldırılara son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması (Devam)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sağ olun Sayın
Başkanım ancak sözlerin hızlı bir şekilde
kesildiği de bir vakıa. Otomatik olarak kapanması nedeniyle
aslında süre noktasında
BAŞKAN Prensip olarak
anlaşılmış, iki artı bir Grup Başkan Vekillerine
verilen söz.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) İnşallah bundan sonra bu
konulara da süre noktasında riayet ederiz.
Sayın
Başkanım, son olarak
Mevlidi Nebi Haftasını kutluyoruz.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve kendisinde en güzel örnekler bulunan
Efendimize (AS) ilişkin yapılan saldırıları hep beraber
kınadığımızı ifade ettik ve bu konuda hakikaten
millî şairimiz Akifin diliyle:
Dünya neye sâhipse, onun
vergisidir hep;
Medyûn ona cem'iyyeti, medyun
ona ferdi.
Medyundur o mâsûma bütün bir
beşeriyet..
Yâ Rab, bizi mahşerde bu
ikrâr ile haşret... diyor.
Hepimizin ve bütün
milletimizin Mevlit Kandilini tebrik ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
İYİ PARTİ
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir grup önerisi
vardır, okutup işleme alacağım, oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu
sorunları tespit etmek ve sektörün sorunlarının çözülmesi için
gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla 27/10/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
27/10/2020
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
27/10/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili ve
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından
Hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu sorunları
doğru tespit etmek ve sektörün bu sorunlarının çözülmesi için
gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla 27/10/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 27/10/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş
Buyurun
Sayın Yokuş. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Efendim, sözlerime
başlarken Sağlık eski Bakanımız Sayın Osman
Durmuş Beye Allahtan rahmet diliyor, Türk milletine
başsağlığı diliyorum.
Fransa
ve Almanyanın Türk milletine ve İslama yönelik söylemlerini
reddediyoruz, protesto ediyoruz.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; partimizin grup önerisi
hakkında söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz
bir tarım ülkesi. Son yıllarda tarımsal üreticilerin
sorunları gittikçe artmaktadır. Kısa süre öncesine kadar
tarımsal üretimde kendi kendine yetebilen ülkeler arasında
olmamıza rağmen, son yıllarda tarım
politikalarının yarattığı olumsuzluklar neticesinde
neredeyse her üründe ithalat yapan bir ülke hâline geldik.
Tarımsal
üretimde özellikle hayvancılık alanındaki üreticiler girdi
maliyetleri ile nihai ürün satış fiyatları arasına
sıkışmış ve yavaş yavaş bu sektörden
kaçışlar başlamıştır. Döviz kurundaki
artışın da etkisiyle sektördeki girdi maliyetleri son iki
yılda hızla yükselmektedir. Kullanılan yem, elektrik, mazot gibi
girdilerin fiyatlarının dolaylı ya da dolaysız olarak döviz
kuruyla bağlantılı olması bu maliyetlerin hızla
yükselmesine ve üreticinin artık zarar etmesine yol açmaktadır.
2019
Kasım ayından itibaren mısıra yüzde 42, soya küspesine
yüzde 72, süt yemine yüzde 48, besi yemine yüzde 44 zam gelmiş, saman
fiyatları ise yüzde 100ün üzerinde artmış ve buna rağmen
çiğ süt fiyatı yeni açıklamaya göre 2,30 TL olarak sabit
tutulmuştur. Prim bedelinin 11 kuruştan 40 kuruşa
çıkarılması da sektörün derdine derman
olamamıştır. Üretici her gün, her hafta girdi maliyetleriyle
karşılaşırken bunun karşılığında
elde ettiği çiğ süt bedeli artırılmamış, bu
yüzden süt hayvancılığı kesimine yönelmiştir. Böylece
yakın zamanda süt arzında kriz yaşanmasına sebep olunacaktır.
Türkiye,
benzer durumla 2008 ve 2010 yıllarında da
karşılaşmış, bunun sonucunda ithalat yapmak zorunda
kalmıştır. Görünen o ki siyasi irade henüz on-on iki yıl
önceki krizden ders çıkarmamıştır. Süt üreticilerinin girdi
maliyetlerinin azaltılması hususunda hiçbir çalışma
yapılmamaktadır. Et maliyetlerinin ise en az yüzde 25ini yem girdisi
oluşturmaktadır. Yıllık yem ihtiyacını kendi
kaynaklarından temin edemeyen üreticiler, yem fabrikalarından
borçlanarak yem temin etmektedir. Yem üreticisi ve tedarikçileri üzerinde ciddi
bir denetim olmaması nedeniyle yemdeki girdi maliyeti de maalesef döviz
girdileri bahane edilerek fahiş fiyatlarla
hayvancılarımıza, besicilerimize satılmaktadır. Bu
nedenle de binlerce besi üreticisi besiciliği bırakmak zorunda kalmaktadır.
Bir ilimizin kırmızı et üreticisi başkanı Et
üreticilerinin aylardır süren feryatlarının sonucu 2 TL zam
verildi. 32 TL olan fiyatı 34 TL yaptılar ama bizi kurtarmaz. Çünkü 1
kilogram etin besiciye maliyeti 37 TL, üretici kilogram başına 3 veya
4 TL zarar ediyor. Karkas olarak 400 kilogram gelen bir dana 1.600 TL zarar
ediyor, yani hayvan başı 1.600 TL ile 2.000 TL arası zarar
ediyoruz. 100 hayvanı olan bir üretici 160 bin TL zarar ediyor. diyor.
Dövizdeki yükselişi bahane eden yem fabrikaları 15 güne bir 50
kilogram yem çuvalına 5 ile 7 lira zam yapıyorlar. Son iki aya kadar
70 TL olan besi yemi şu anda 90 TLye çıktı. Bu zamlara ne can
dayanır ne takat dayanır. Böyle giderse sağacak inek, içecek
süt, yiyecek et bulamayız. diyorlar.
Değerli
milletvekilleri, aynı şekilde et üreticileri de girdi
fiyatlarının yükselmesine karşılık ithal et formülüyle
bozulan piyasa dengeleri sebebiyle güçlük yaşamaktadır. Her ne kadar
et ithalatının azaltıldığı söylense de et
üreticisinin yükselen girdi maliyetleri konusunda yeterli desteği
bulamaması zaman zaman maliyetin altında elindeki hayvanları
kesmek zorunda kalmasına yol açmaktadır. Bu sebeple
hayvancılık sektörü zarar etmektedir. Üreticiler bu durumu
döndürebilmek için de sürekli olarak borçlanmaktadırlar. Bu borçların
artık ya sıfırlanması ya da yeniden
yapılandırılması gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN
YOKUŞ (Devamla) Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
FAHRETTİN
YOKUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hayvancılık
sektörünün yeniden canlandırılması millî bir mesele
olduğundan üreticimizin içine düştüğü bu kısır
döngüden bir an önce kurtarılması gerekmektedir. Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçların yaklaşık 10 milyar Türk
Lirası olduğu ve bu miktarın başka sektörlerde tek kalemde
sağlanan vergi indirimi veya vergi aflarıyla düşürüldüğünü
hepimiz biliyoruz. Bu nedenle bu borçların silinmesi doğru
olacaktır diye düşünüyoruz.
Yine
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçemizde Tarım
Bakanlığı bütçesi yüzde 27 artırılırken maalesef
tarım ve hayvancılık destekleri yerinde saymaktadır.
Hayvancılık
sektörünün içinde bulunduğu sorunları doğru tespit etmek ve
sektörün bu sorunlarının çözülmesi için gerekli politikaların
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98inci ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırma önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Güzelmansur, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansurun, Hatay ili
İskenderun ilçesinde yaşanan terör eylemi girişimini bertaraf
eden güvenlik güçlerini tebrik ettiğine, yaralananlara ve Hataylı
hemşehrilerine geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET
GÜZELMANSUR (Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; dün Hatayda
hain ve kanlı bir eylem planlayan 2 terörist,
istihbaratımızın ve güvenlik güçlerimizin dikkatiyle ve
kahramanlıklarıyla bertaraf edildi. Teröristler İskenderunda
kıstırıldı, etkisiz hâle getirildi. Canları
pahasına büyük bir özveriyle güvenliğimizi sağlayan, hain
saldırıya geçit vermeyen istihbarat ve güvenlik görevlilerimize
sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Patlamada yaralanan polisimize ve
vatandaşımıza geçmiş olsun diyorum, terörün her türlüsünü
lanetliyorum.
Hatay,
kardeşlik kentidir; Hatay, medeniyet ve hoşgörü kentidir; Hatay,
özgürlükler kentidir. Hiçbir hain yakarak, saldırarak
kardeşliğimize, birlik ve beraberliğimize zarar veremez,
özgürlüğümüze zarar veremez, bu böyle biline. Tüm Hataylı
hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan
Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu
tarafından, hayvancılık sektörünün içinde bulunduğu
sorunları tespit etmek ve sektörün sorunlarının çözülmesi için
gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla 27/10/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı
Milletvekili Sayın Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun
Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı)
Teşekkür ederim Başkan.
Değerli
arkadaşlar, ülkemiz nüfusunun önemli bir bölümü tarım ve
hayvancılıkla uğraşıyor. Hayvan
yetiştiricilerinin çok ciddi sorunları olduğunu biliyoruz
dolayısıyla bu sorunlara ilişkin Parlamentonun da sorumluluk
alması gerektiğine inanıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, son yıllarda tüm dünyada -özellikle gelişmiş
ülkelerde- hayvansal üretimin toplam tarımsal üretim içindeki payı
artarken bizde bırakın artışı ciddi bir gerileme söz
konusu. Bu gerilemenin nedeni elbette ki uygulanan yanlış
politikalardır. Bu yanlış politikalardan kaynaklı neredeyse
hayvancılık bitme noktasına geldi. Uzun yıllardır
devam eden mera ve yayla yasakları, yine yem fiyatlarındaki artış,
mera alanlarının rant alanlarına dönüştürülmesi var olan
sorunları gittikçe ağırlaştırıyor ve
derinleştiriyor.
Bakın,
yem ham maddesinin yüzde 50si ithal ediliyor. Dövizdeki artış,
çiftçilerin yem almasını oldukça güçleştiriyor. Hayvan
yetiştiricilerine bu desteklemeler dolarla verilmiyor ama çiftçi yemi
döviz üzerinden almak zorunda kalıyor. Hani çoğu zaman Dövize biz
bakmıyoruz. Bakmayın. diyorsunuz ya aslında bu politikalardan
kaynaklı çiftçiler bu dövize bakmak zorunda bırakılıyor.
Yine,
yem fiyatları on bir ayda yaklaşık yüzde 50 artarken çiğ
süt fiyatında hiç artış olmadı, zarar eden çiftçiler süt
ineklerini kesmek zorunda bırakıldı. Bırakın yani
çiftçiler ineklerini kesse de beslese de bu politikalardan kaynaklı zarar
etmek durumunda kalıyor. Yani kesimhaneler bile çiftçilere iki üç aya
kadar süre içerisinde ancak gün verebiliyor. Yani tüm bu sorunları ithal
politikalarla çözmeye çalışan bir iktidarla karşı
karşıyayız. Canlı hayvan, kırmızı et hatta
saman bile ithal eden bir anlayış söz konusu. Bu politikalardan
kaynaklı yerli hayvan üreticiliği maalesef bitme noktasına
geldi. Hayvancılık, tarihinin en krizli dönemini yaşıyor.
Bu krizi aşmak için ithal politikalar yerine girdi maliyetlerinin neden bu
kadar yükseldiğinin araştırılması gerekiyor. Yine
hayvan yetiştiricilerine kulak verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, son olarak da
Bu tarım ve hayvancılıkta
yaşanan sorunları belki de en derin yaşayan illerden bir tanesi
de Ağrı ilimiz. Bu konuda ek olarak bir de hayvan küpeleri konusunda
ciddi sorunlar yaşanıyor. Geçen hafta hayvan borsasını
ziyaret ettik, hayvan ticaretiyle uğraşan esnafımızdan
ciddi şikâyetler aldık. Biliyorsunuz ki hayvanların
kulaklarına kimlik yerine geçen küpeler takılıyor ama kesinlikle
alınması, satılması yasak olan bu küpeler karaborsada
satılıyor. Dolayısıyla insanlar, hayvanlarını
satmak istediği zaman bu küpeleri bulamıyor ya da karaborsada bu
küpeleri satın almak zorunda kalıyor, fiyatının onlarca
katı üstünde bu küpeler temin ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Başkan son
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Dolayısıyla orada oluşan rant grupları var, bu rant
grupları bu küpeler üzerinden ciddi bir para kazanıyor ama hayvan
üreticileri bu konuda ciddi bir zarara uğruyor. Hatta öyle ki küpe
bulamadığı için hayvanlarını satamayan hayvan
tüccarları var. Dolayısıyla bu konuda hem Tarım
Bakanlığının hem de Ağrı Tarım İl
Müdürlüğünün bir an önce bu sorunla ilgilenmesi, bir soruşturma
başlatması ve bu karaborsanın önüne geçmesi gerektiğine
inanıyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami
Özcan Aygun.
Buyurun
Sayın Aygun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Başkanım.
İYİ
PARTİ tarafından verilmiş olan araştırma önergesi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Ülkemiz
hayvancılıkta tel tel dökülmektedir. Nüfusumuzun onda 1i kadar olan
ülkelerden hayvan ithal eder hâle geldik. İktidar, üreticimize nefes
aldıracak adımlar atmamakta. Çiğ süt referans fiyatı on
aydır sabittir, on aydan beri çiğ süt referans fiyatını
artırmadınız ama buna rağmen girdi maliyetleri, yem
fiyatları her gün artmakta. Örnek olarak, 20 protein süt yeminin, ocak
ayına baktığımızda, torba fiyatı 80 lira, bugün
110 lira. Yine, düve yeminin ocak ayındaki fiyatı -torbası 50
kilogram- 72,5 lirayken bugün 101 lira. Geldiğimiz döneme
baktığımız zaman, üreticinin maliyetlerinde yüzde 40a
yakın bir artış var ama süt fiyatına geldiğimiz zaman,
olduğumuz yerde sayıyoruz. İşte, geçtiğimiz günlerde
Süt Konseyi toplanıyor ama toplantıya bakanlar ve süt üreticileri
dışındaki kurumlar katılıyorlar ve sütün maliyetini
ortaya koyacak rakamı belirlemek için toplantı yapıyorlar.
Asıl üretici yok; sanayici orada, bakanlar orada ama gelen bir bilgi de
şu: Hazine ve Maliye Bakanı damat Albayrak, enflasyonu
artırmamak için çiğ süt referans fiyatının sabit
kalmasını istiyormuş. Geldiğimiz noktada, üretici
perişan.
Bakınız,
işte, bugünlerde Plan ve Bütçe Komisyonunda 2021 yılı bütçesini
konuşuyoruz. Geçen yılki Tarım Bakanlığının
bütçesine bakıyorsunuz, tarımsal destekler 22 milyar lira; bu
yıl girdi maliyetlerinde yüzde 40 artış var, tarımsal
destek yine 22 milyar ama Tarım Bakanlığının bütçesine
bakıyorsunuz, yüzde 27 artmış. Kime artmış? Evet Kime
artmış? diye soruyorum.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Yandaşa.
İLHAMİ
ÖZCAN AYGUN (Devamla) Çiftçiye yok, üreticiye yok; herhâlde, sadece
yandaşlara, belli kesime bütçede bir artış var. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakınız,
2019 yılında 82 bin baş koyun ithalatı
yapılmış. Ya, Çekyadan, Bulgaristandan hayvan ithalatı
yapıyorsunuz, Türkiyenin yüzde 20sinden küçük olan araziden
yapıyorsunuz ama hâlâ daha ithalata doymadınız, ithalat lobisine
doymadınız, tek derdiniz ithalatçıyı korumak.
Geçtiğimiz günlerde
buğdayda, mısırda ve arpada gümrük vergisini
sıfırladınız, yetmedi hâlâ daha gemiler kapıda. Yine
Venezueladan sıfır gümrükle et ve süt türevlerini getireceksiniz;
yetmedi Sırbistandan, yetmedi Sudandan at eti ithalatı
yapacaksınız. Ya arkadaşlar, bu ülkede hayvancılık
bitti mi, üretim bitti mi? Size soruyorum: Neden üretemiyoruz, neden
üretemiyoruz? Merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN
AYGUN (Devamla) Sayın Başkan toparlıyorum.
Geldiğimiz noktada
üretici perişan. Doğru politikalar koymazsanız eğer
kısa vadede, orta vadede, uzun vadede
Çok acil bir tablodayız.
Kısa vadede projeniz yok, orta vadede projeniz yok, uzun vadede yok.
Bakıyorsunuz Avrupalılara, adamlar kısa vadede projesini
koymuş, orta vade, uzun vade
Yani merak ediyorum, kısa vadede
hayvancılıkla ilgili ne yapacaksınız? Kararnamelerle
yönetiyorsunuz, kararnamelerle olmaz. Toplanırsınız Bilim
Kurulu, kısa vadede, orta vadede, uzun vadede tarımı
tartışırız ve projeyi çizersiniz. Öyle kararnameyle bu
iş olmaz.
Bakınız,
geldiğiniz noktada Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi, 26/6/2020,
Tarım Bakanlığına bir yazı yazıyor, diyor ki:
Ben ilimdeki hayvanları, küçükbaş büyükbaşı
aşılamak istiyorum. Çiftçinin üzerindeki yükü almak istiyorum.
26/10/2020, arkadaşlar hâlâ cevap yok. Siz kimin tarafındasınız,
kimin yanındasınız? Ben diyorum ki Büyükşehir Belediye
Başkanı olarak, Tekirdağ olarak çiftçimin aşılama
maliyetini karşılamak istiyorum. Ama nerede? Cevap yok. İşte,
sizin hayvancılığa ve Türk çiftçisine vermiş olduğunuz
değer burada arkadaşlar; şapkayı çıkarın,
düşünün.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika
verdim.
İLHAMİ ÖZCAN
AYGUN (Devamla) Başkanım toparlıyorum.
Arkadaşlar,
İYİ PARTİnin araştırma önergesini destekliyoruz.
Tarım ve hayvancılığın bir an evvel ana hedefe
oturtulması gerekiyor, ülke refahı tarım ve
hayvancılıktan geçecek. Millî ekonominin temeli ziraattir. diyen
Mustafa Kemal Atatürkün kemiklerini sızlatmamamız lazım, köylü
milletin efendisidir diyorum.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çankırı
Milletvekili Sayın Salim Çivitcioğlu.
Buyurun
Sayın Çivitcioğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA SALİM ÇİVİTCİOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlarken 57nci Hükûmet Dönemi Sağlık Bakanı,
Çankırılı hemşehrimiz, Profesör Doktor Osman Durmuş
Beyin vefatı nedeniyle kendisine Allahtan rahmet, kederli ailesine
başsağlığı diliyorum.
Ülkemizdeki
hayvancılık sektörü hakkında, İYİ PARTİ Grubu
tarafından verilen araştırma önergesi üzerine, AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyayla birlikte ülkemizde de pandeminin ikinci dalga
olasılığına karşı Tarım ve Orman
Bakanlığımız her türlü hazırlığı
yapmaktadır. Pandemi sürecinde gıda tedariki kapsamında
yürüttüğümüz faaliyetlerimizde, 2002-2020 döneminde hayvan
sayısında önemli artış olmuştur. Avrupa Birliği
ülkeleri arasında, toplam hayvan varlığı
sayısında lider konumdayız. Büyükbaş
hayvancılıkta, Avrupa Birliğinde 2nci sıradayız.
Küçükbaş hayvancılıkta, Avrupa Birliğinde 1inci
sıradayız. Toplam hayvan varlığında da Avrupa
Birliğinde 1inci sırada yer almaktayız. Son iki yılda
büyükbaş hayvan sayısını yüzde 8 artırdık;
2018de 17,2 milyon iken 2020de 18,6 milyona yükselttik. Küçükbaş hayvan
sayısını ise yüzde 20 artırdık; 2018de 46,1 milyon
iken 2020de 55,1 milyona yükselttik.
Ulusal
Süt Konseyi, 15 Kasım 2019dan geçerli olmak üzere, 31 Aralık 2020
tarihine kadar çiğ sütün tavsiye fiyatını 2 lira 30 kuruş
olarak açıklamıştır. Açıklanan fiyatla, sektörün tüm
paydaşları tarafından kabul edilen 1,30luk çiğ süt/yem
paritesi yaklaşık 1,50 seviyelerine ulaşmış oldu. 2020
yılının ilk altı aylık döneminde ise çiğ süt/yem
paritesi ortalama 1,35 olarak gerçekleşmiş, son aylarda yaşanan
maliyet artışlarına rağmen on aylık dönemde de
çiğ süt/yem paritesi ortalama 1,28 seviyelerinde seyretmiştir.
Pandemi süreci ve dünya piyasalarında yaşanan gelişmeler
nedeniyle üreticilerin süt üretim maliyetlerinde yaşanan
artışlardan etkilenmesini önlemek amacıyla çiğ süt
destekleme prim fiyatı 40 kuruşa çıkarılmış olup
çiğ süt/yem paritesi de 1,30 seviyesine kadar
çıkmıştır.
Avrupa
Birliği ve ülkemizin eş finansmanıyla uygulanan IPARD
programı kapsamında et, süt ve yumurta üretimi desteklenmektedir. Et
ve süt üretiminde büyükbaş için en fazla 120 süt ineği veya en fazla
250 baş sığır, küçükbaş için en fazla 500 koyun, keçi
kapasitesine sahip hayvancılık işletmeleri destek
kapsamındadır. 500 bin avro tutarındaki yatırımlara
yüzde 50 ila 70 oranında hibe desteği sağlanmaktadır.
Kanatlı et kapsamında en fazla 50 bin broiler kapasiteli kümeslerin
modernizasyonuna destek sağlanmaktadır. En fazla 250 bin avro
tutarındaki yatırımlara yüzde 50 ila 70 oranında da hibe
sağlanmaktadır. Yumurta sektöründe en fazla 100 bin yumurta
tavuğu kapasiteli mevcut işletmelerin modernizasyonuna destek
verilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
SALİM
ÇİVİTCİOĞLU (Devamla) 500 bin avro tutarındaki
yatırımlara yüzde 50 ila 70 oranında hibe desteği
sağlanmaktadır. IPARD destekleriyle hayvancılık
işletmeleri için gerekli ahır, ağıl, kümes, yem deposu ve
benzeri binaların yapımı, makine, ekipman alımı ve
proje hazırlama giderleri desteklenmektedir. IPARD Ide 2,1 milyar TL hibe
ödenmiştir, IPARD IIde ise bu hibeler verilmeye devam etmekte, şu
ana kadar da 488 milyon çiftçimize hibe verilmiştir.
AK
PARTİ hükûmetlerimiz döneminde çiftçimizin, köylümüzün ve üreticimizin her
zaman yanında olduk, bundan sonra da her koşulda yanlarında
olmaya, sorunlarına çözüm üretmeye ve destek olmaya devam edeceğiz.
Bu
vesileyle, İYİ PARTİ grup önerisine
katılmayacağımızı beyan eder, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım,
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve
arkadaşları tarafından, enflüanza (grip)
salgınının önlenmesi ve gerekli aşıların temin
edilmesi amacıyla 27/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27
Ekim 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
27/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 27/10/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
27
Ekim 2020 tarihinde, Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik ve
arkadaşları tarafından (9485 grup numaralı) enflüanza
(grip) salgınının önlenmesi ve gerekli aşıların
temin edilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 27/10/2020 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksike söz veriyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA HABİP
EKSİK (Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Aralık 2019 tarihinde
dünya yeni bir pandemiyle tanıştı, çok zor ve
sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz, geçirmeye de devam
ediyoruz. İşte bu pandemi, ciddi anlamda bizim ülkemizi de
coğrafyamızı da vurdu. Dünyada 44 milyon insan enfekte oldu, 1
milyon 165 bin insan yaşamını yitirdi; ülkede de yine 365 bine
yakın insan enfekte oldu ve 10 bine yakın insan yaşamını
yitirdi ki bu rakamların aslında çok çok daha üstünde olduğunu
da herkes biliyor.
Maalesef, bu konuyla
ilgili, pandemiyi Sağlık Bakanlığının
yönetememesi durumu söz konusu diyebiliriz. Bakın, pandeminin yönetilmesi
tamamıyla öngörüyle alakalıdır ve önlemlerin
alınmasıyla alakalıdır fakat tüm
uyarılarımıza rağmen, Türk Tabipleri Birliğinin
uyarılarına rağmen ve gerçekten, bağımsız
çalışan hekimlerin çağrılarına rağmen
Sağlık Bakanlığı, grip aşısı konusuna
yeterince ciddiyetle yaklaşmadı ve yeterli sayıda
aşıyı ülkemiz için sağlamadı,
yurttaşlarımıza sağlamadı.
Yaklaşık 800 bin
aşının getirildiği söyleniyor, 500 bin daha
getirileceği ve toplam rakamın 1 milyon 300 bin olacağı
söyleniyor. Oysaki bizim ülkemizin ihtiyaç duyduğu aşı
miktarının 25 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor çünkü
enflüanza yılda 1 milyar insanın enfekte olduğu bir grip ve 600
ila 700 bin insanın komplikasyonlara bağlı olarak
yaşamını yitirdiğini hepimiz biliyoruz. Ki özellikle bu
pandemi döneminde grip artı Covid-19 olan şahısla ilgili
kusursuz fırtına tarifi yapılıyor ve tıp
literatüründe ciddi anlamda korkulacak bir durum olarak tarif ediliyor. Oysaki
bizim Bakanlığımız bu konuda maalesef yeterli düzeyde önlem
almadı, yeterli sayıda aşıyı sağlamadı.
Mesela
ben size şöyle söyleyeyim: Bu konuda diğer ülkeler neler yaptı,
nasıl önlemler aldı, bir bakalım. 67 milyon nüfusa sahip olan
İngiltere, 30 milyon doz aşıyı stoklamış durumda.
Yine ambargoların altında inleyen İran 7,5 milyon doz
aşıyı stoklamış. Bunun 1,5 milyon dozu için Türk
Eczacıları Birliği anlaşma yapmasına rağmen,
Hollandada bir firmayla anlaşma yapmasına rağmen,
Bakanlığın bürokratik işlemlerine
takıldığı için İranın alması neticesinde
7,5 milyon doz aşıyı stokladığını görüyoruz.
Almanya, bizimle aynı nüfusa sahip, 26 milyon doz aşı
stoklamış. Yani gördüğümüz kadarıyla gelişmiş
ülkelerin hiçbirinde aşıyla ilgili sıkıntı yok, hele
ki 65 yaş üstüyle ilgili hiçbir problem yok, erişim sıkıntısı
yok. Yunanistanda, ekonomik krizle boğuşan Yunanistanda dahi grip
aşısına ulaşma konusunda hiçbir problem yok.
Oysaki
bizim ülkemizde, maalesef getirilen 800 bin aşıyla ilgili bile,
Charlson kriterleri diye, böyle çok riskin riskini dahi tanımlama
anlamında diyebileceğimiz bir durumla karşı
karşıyayız. Bakıyorsunuz KOAH hastası bir kişi o
aşıya ulaşamıyor ya da şeker hastası bir
kişi -aynı zamanda kanser hastası- aşıya
ulaşamıyor. Oysa hekimlerin reçete ettiği, endikasyon
gördüğü bütün kişilere aşı sağlanması lazım.
Çünkü bu durumda eğer böyle kriterler getirirseniz, bu aynı zamanda
hekimlerin mesleki özerkliğine müdahale anlamına gelmektedir. O
açıdan da şunu söylüyoruz yani sadece biz değil Dünya
Sağlık Örgütü de bunu söyledi: 6 aydan büyük olan bütün herkese grip
aşısı yapılmalıdır. Zaten bununla ilgili Dünya
Sağlık Örgütü daha temmuz-ağustos aylarında çok ciddi
anlamda uyarılarda bulundu. Yine, bu konuyla ilgili 7 Ağustos 2020de
de Türk Tabipleri Birliği bir mektup yazarak bu aşıların,
grip aşılarının sağlanması için, ileride
pandemiyle mücadele konusunda sıkıntıya girilmemesi için
uyarıda bulundu ama Sağlık Bakanlığının bu
konuya yeterli düzeyde alet olmadığını yani bununla
ilgilenmediğini, ciddiye almadığını görmekteyiz. Ve
neticede de ülkede ciddi anlamda bir grip aşısı
sıkıntısı söz konusu, bunu da görüyoruz.
Peki, bunu nasıl
yaptı AKP iktidarı? Piyasalaştırdığı bu
sağlık sistemiyle, maalesef ciddi anlamda bizleri,
sağlığımızı dış lobilerin insafına
bırakmış oldu. Bakın, size bir örnek vereyim:
Şişli Bomontideki SSK İlaç Fabrikası 1979da
açılıyor, 2005te kapatılıyor. Heybeliada Sanatoryumu
1924te açılıyor, 2005te kapatılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Eksik.
HABİP EKSİK
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Aynı sanatoryumun
binası ve arazisi Diyanet Vakfına, Diyanete tahsis ediliyor. Doktor
Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü -ki bu enstitü ciddi anlamda
büyük çalışmaları olan bir enstitü, özellikle aşı
konusunda ciddi çalışmaları var- 1928de kuruluyor, 2011de KHKyle
iktidarınız tarafından kapatılıyor. Ve bizleri kimin
insafına bırakıyor? Bakın, dünyanın -hangi ülkelere
ait- 5 tane ilaç firmasını sayayım: Pfizer ABDye, Novartis ve
Roche İsviçreye, Merck&Co ABDye ve bu aşıları
aldığımız, 800 bin aşıyı getirdiğimiz
firma Sanofi de arkadaşlar Fransız firmasıdır. Bakın,
Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp diyor ki: Fransız
mallarını boykot edelim. İnşallah, bu
aşıları da boykot etmez çünkü elimizde 800 bin tane var, onlar
da en azından depolarda çürümez.
Şunu özellikle
söyleyelim: Yani bu sorunun, sıkıntıların
araştırılması için, bu durumların tespit edilmesi
için, kamuoyuna şeffaf bilgilerin paylaşılması için bir
Meclis araştırması gerçekten elzemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HABİP EKSİK
(Devamla) Bu konuda bütün partilerin, koruyucu sağlık hizmetlerinin
ana etmeni olan aşının, bir yaşam hakkı olan
aşının sağlanması için araştırmamıza
destek vermelerini, bir Meclis araştırmasının
açılması gerektiğini bir kez daha vurguluyorum; hepinizin
desteğini bekliyoruz.
Teşekkür ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin
Cesura söz veriyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçen konuşmamda
Türkiyeyi yokluğa yol alır hâle getirdiniz. demiştim.
Şimdi yokluklara bir yenisi daha eklendi, grip aşısı. Bu
yokluk, zaten krizde olan halk sağlığını ciddi
şekilde zarara uğratacak ve sağlık kurumlarımız
üzerindeki yükleri de maalesef artıracak cinsten bir yokluk. Bütüncül ve
önleyici bir salgın yönetimi olmadığı için, iyi
yönetemediğimiz corona sürecinden sonra önümüzdeki aylarda -üzülerek
söylüyorum- bir enflüanza salgını da eklenecek değerli
arkadaşlar.
Dünya Sağlık
Örgütü altı aydan beri herkesin aşılanmasını öneriyor,
tüm diyabet ve kalple ilgili kılavuzlar Aşı şart. diyor;
risk grubunda da en az 15 milyon insan var ama elimizde 1,2 milyon aşı
var. Şimdi, biz sizi defalarca uyardık, sivil toplum örgütleri
uyardı; siz yine bildiğinizi okudunuz. Eylül ve ekim boyunca
eczanelerde toplanan grip aşısı listeleri silindi ve grip
aşısı bugün itibarıyla karneye bağlandı.
Vatandaşlarımızın hakkı hukuku yenmişti. Devlet
desteğini, iyi yaşam koşullarını kaybeden
vatandaşlarımız, şimdi koruyucu sağlık
önlemlerinden faydalanma hakkından da oldular, bunu üzülerek söylüyorum.
Bir skor var -az önce de
bahsedildi- karne de aşı için getirdiğiniz bir skor bu Charlson
Risk Skoru. Sorun sokaktaki vatandaşa, anlatsın. Ben size skordan
bahsedecek değilim çünkü Sayın Sağlık Bakanı bir gün
çıktı dedi ki: Kendi önleminizi alın. Vatandaş da kendi
önlemini almak için her şeyi okuyor, araştırıyor. Herkes
skordan bahsediyor ve çare bulmaya çalışıyor; devlet
arıyor, yönetim arıyor vatandaş ve maalesef yok. Doktor
bilgisayara yönlendiriyor, bilgisayarda sisteme bakıyor vatandaş,
oradan eczaneye, eczacı doktora; bir fasitin içerisinde, olan maalesef
vatandaşa oluyor. Bilimsel altyapıdan uzak ve keyfî kriterlere
dayanan bu ucube skorlama nereden çıktı ben bilmiyorum ama
bildiğim bir şey var: Bu iş böyle yapılmaz.
Yaşlılarımız,
diyabet hastaları, kronik kalp, akciğer hastaları,
bağışıklık sistemini etkileyen ilaç kullanan hastalar,
yüksek risk grubunda olan birçok hasta bu skorlamaya göre bugün
aşıdan mahrum maalesef. Trajikomik bir durumumuz var -çok üzülüyorum,
trajik desek daha doğru- grip aşımızı biz daha tedarik
edememişiz, çıkıp coronavirüs aşısı için hayalî
tarihler falan veriyorsunuz yani çok üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum. Niye
böyle olduk? Birbirimize hiç bakmayalım değerli arkadaşlar.
Şimdi
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde öve öve
bitiremediğiniz geçmişteki aşı
başarılarımızın kaynağı olan aşı
ve araştırma enstitülerimizi bir bir kapattınız. 2004te
Aşı Üretim Enstitümüzü kapatarak Türkiyenin aşı üretme
kapasitesine ket vurdunuz. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü
çağın gereklerine uygun bir şekilde modernleştirmek için
bütçe ayırmadınız Dışarıdan aşı almak
daha ucuz, bizim üretmemize ne gerek var? demiştiniz. Ve tarihimiz
boyunca devlet eliyle geliştirilmişken aşı, AK PARTİ
iktidarları döneminde yatırım alamayan enstitü doğal olarak
geride kalınca Bu enstitü artık işe yaramaz, çok
masraflı. deyip 2011de kapattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu sırada bütün
kurumsal hafızayı, yüz yıllık bilgi birikimini ve tecrübeyi
yok etmiş oluyorsunuz değerli arkadaşlar.
Bakın
sağlık, siyasete sokulamayacak kadar önemli bir konu.
İnanın burada siyaset yapmıyoruz, size doğruları
söylüyoruz, burada söylediklerimizi lütfen dikkate alın.
Sağlığın ticareti olmuyor, ithalatla falan olmuyor
değerli arkadaşlar, ekonomik durumumuz da ortada. Aşı
üretilemiyor, kur almış başını gidiyor, vatandaş
aşısız. Bu, soğan, patates kuyruklarına benzemiyor;
tarımda da aynı şeyi yaptınız ama sağlık
konusunda gereğini yapın diyorum ve bir araştırma komisyonu
kurulsun lütfen. Bunun için burada hepinizi beraber olmaya davet ediyorum.
29 Ekim Cumhuriyet
Bayramımız var, yüce milletimizin Cumhuriyet Bayramını
çok içten dileklerimle kutluyorum. Türk milleti cumhuriyete sahip
çıkacaktır; ilelebet cumhuriyet, büyük Türk milletiyle
yaşayacaktır.
Yarın Mevlit Kandili,
Mevlit Kandiliniz de mübarek olsun. İnşallah Yüce Allah,
milletimize, önümüzdeki günlerde hakkın, hukukun
dağıtıldığı ve bolluk, bereket olan günler nasip
etsin.
Hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Gamze
Akkuş İlgezdi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE
AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) Değerli vekiller, HDPnin
önerisinde söz aldım; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Dünyayı pençesine alan
bir pandemi dönemi yaşıyoruz. Salgının kontrolsüz
yayılışını görüyor, endişeleniyor,
kaygılanıyoruz ama her şeye rağmen yaşamaya
çalışıyoruz. Ve ne yazık ki mücadelede tek
başımızayız, niye mi? Veriler ortada. Sekiz aydır
hayatımızın merkezinde yeni normal var ancak iktidarın yeni
normal yaklaşımının anormal sonuçları olduğunu
görüyoruz. Salgını yönetmek, kontrol altına almak ve
hastaları tedavi etmekle yükümlü olan iktidar görevini yapmıyor. Her
gün açıklanan, sizlerin de farkını
anlayamadığınız hasta vaka sayıları aslında
başka söze gerek de bırakmıyor.
Bir şey çok net:
Türkiye bugün yönetilmiyor, dümeni kilitlenmiş bir gemi misali hızla
savruluyor ve kaptan çaresiz. Refahın azaldığını,
ekonominin daraldığını, özgürlüklerin budandığını
görüyoruz çünkü ülke bir anonim şirket gibi yönetiliyor.
Belirtmeliyim ki
Türkiye'de sosyal devlet on sekiz yıldır yoğun bakımda can
çekişiyor ama nefes vereni yok. Görüyorsunuz, her gün birçok ilden
karantina haberleri geliyor ve bu evlerde karanlık yaşanıyor.
Ekmek var mı? İlaç var mı? Soran yok. İnsandan değil,
piyasadan yana olan sistem bir çözüm sunmuyor. Çaresiz bırakılan
yurttaşa yardım eli uzanmıyor çünkü sosyal devlet olmayınca
sağlık da olmuyor. Ne yazık ki kamusal bir hizmet olmaktan
çıkan sağlık alanı artık bu yükü
taşımıyor yani Türkiye'de sağlık sistemi felç
olmuş durumda. Unutmayalım ki sağlık sistemi bir bütündür.
Bakın, aylardır
sonu gelmeyen bir aşı tartışması yaşıyoruz,
alt tarafı bir aşı deyip geçmeyin. Bugün risk grubunda yer alan
ve -kalp, diyabet, böbrek ve akciğer gibi- kronik hastalığı
olan 34 milyon yurttaşımız var, aşı için bekliyorlar
ama gelin görün ki Sağlık Bakanlığının ödeme
listesinde yer alan aşılar piyasada yok, bulunmuyor. Çünkü
sağlık sisteminin böyle bir hazırlığı yok,
dolayısıyla vatandaşın sesini duyan da yok. Bakın,
yeri gelmişken hakkını teslim edelim, iktidar bu kadar yok
arasında bir şeyi var etti ve 5 puanı bulan aşı
olacak. dedi. Böylece 34 milyon kronik hasta basit bir grip
aşısı olabilmek için yaşamları üzerine bir sınav
veriyor. Sonuçta ne oldu? Aynı anda kalp, diyabet ve kanser
hastalığı olanlar aşı puanını
tutturamadı ve aşı olamadı. Şimdi, sizi ölmekten beter
eden böylesi bir düzene güvenebilir misiniz? Böylesi çürümüş bir sistemle
yönetilen ülkeye gelişmiş bir ülke diyebilir misiniz? Tabii ki
diyemezsiniz. Durum böyle olunca risk altında olan
yurttaşlarımız Bize yapılmayan grip aşısı
kimlere yapılacak? diyor, Bize yapılmıyorsa kimlere
yapılacak? diye soruyorlar, haksız değiller.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun toparlayın.
GAMZE
AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) - Çünkü bu ülkede ihaleler yandaşa
veriliyor; memur, işçi alımında ayrım yapılıyor,
bari vatandaşı aşıyla ilgili ayırmayın. Sözün
bittiği yerdeyiz. Pandemi süreci, Türkiyedeki çarpık sistemin bütün
gerçeğini aslında ortaya seriyor.
Yönetenlere
buradan sesleniyorum: Bir bahane üretmeden, lütfen, tüm Meclis olarak, hep
birlikte, topyekûn olarak bu soruna çözüm üretelim. Vakit geçmeden ülkemizde
uygulanacak grip aşısı sayısını
artıralım ve kaosa vesile olunmasın. Risk gruplarına grip
aşısını yeterli miktarda temin edip uygulayın; insan
sağlığından tasarruf olmaz, bir kez daha
hatırlatıyorum. Aksi takdirde, bu çarpık sistemi yaratan ve
Türkiyeyi uluslararası piyasanın insafına bırakanlar
olarak makamlarınızı terk edin.
Sözlerimin
sonunda tüm olumsuzluklara rağmen insanüstü çabalarıyla emek veren
sağlık emekçilerimizi bir kez daha buradan selamlıyor;
ayrıca cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır deyip Cumhuriyet
Bayramınızı kutluyor, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Nevşehir Milletvekili
Sayın Mustafa Açıkgöz.
Buyurun
Sayın Açıkgöz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) Sayın
Başkanım, kıymetli Divan, değerli milletvekili arkadaşlarım
ve aziz milletim; hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum. AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, sadece kendine medeni olan, sadece kendine yaşam
hakkı tanıyan, sözde medeni, sözde insan haklarına ve inançlara
saygılı olduğunu iddia eden Avrupanın ve özellikle
Fransanın başındaki ağzı salyalı liderinin,
âlemlere rahmet olarak gönderilen, merhamet, şefkat, güzel ahlak timsali,
bizim önderimiz, liderimiz, hayat rehberimiz, canımız,
kanımız, Peygambere (SAV) dil uzatmaya çalışması,
Peygamberimizin yüceliğine, yüce vasıflarına, bizim
sevdamıza ve muhabbetimize asla gölge düşüremez. Avrupanın
bakışı: Türk demek, Müslüman demek; Müslüman demek, Türk demektir.
Değerli
milletvekilleri, bir millet iki devlet olduğumuz can Azerbaycanlı
kardeşlerimizin maddi ve manevi olarak her daim yanındayız.
Türkiye bu kanlı, haksız, hukuksuz oyunu bozmak için elindeki bütün
imkânları kullanmaya kararlıdır. Ermenistanın işgal
ettiği Azerbaycan topraklarını terk etmesiyle bölge sükûta ve
barışa kavuşacaktır. Aksi takdirde terör devleti,
istilacı Ermenistan hak ettiği sonu mutlaka görecektir. Dünya sessiz
kalsa da biz, can gardaşlarımızın her daim yanında
olmaya devam edeceğiz.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Sağlık eski Bakanımız,
21inci ve 23üncü Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuşa Allahtan rahmet; ailesine, milletimize ve
Milliyetçi Hareket Partisi camiasına başsağlığı
dilerim.
Sayın
milletvekillerimiz, dünya Covid-19 salgınıyla aylardır uğraşıyor.
Türkiye, aldığı tedbirler, uygulamalar, çalışmalarla
dünya kamuoyundan ve Dünya Sağlık Örgütünden takdir almaya devam
ediyor. Cansiparane insan sağlığının korunması
için görev yapan fedakâr sağlık çalışanlarımıza;
bu süreci doğru yöneten, milletimizi anlık bilgilendiren
Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Kocaya,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Enflüanzanın,
grip hastalığının önlenmesi, mevsimsel yoğunluğun
en sağlıklı şekilde atlatılması için
Sağlık Bakanlığımızın yetkili birimleri her
dönemde olduğu gibi çalışmasını yaptı.
Aşıların sağlık önceliğine göre milletimize
ulaşması için çalışmalar devam ediyor. Eski Türkiyede
değil ilaç doktor bulamayan, acil servis kapılarında sedyede
bekleyen hastalarımız varken şimdi herkesin
ulaşabildiği; otel konforunda kaliteli hastaneleri, ücretsiz modern
sağlık altyapısıyla uzman hekimlerden sağlık
hizmeti alan milletimizin sağlığı, her şeyden önce, on
sekiz yıldır AK PARTİ hükûmetlerimizin önceliği olmuştur.
Bu vesileyle temizlik, maske, mesafe kuralına riayet ederek hem fedakâr
sağlık çalışanlarımıza destek olmak hem de
toplum-birey sağlığını korumak adına ortak
sorumluluğumuzu hatırlatırım.
Mevlit
gecemizi ve Mevlid-i Nebi Haftamızı en kalbi duygularımla
kutlarım.
Cumhuriyetimizin
100üncü yılına yaklaşırken yeniden diriliş, istiklal
ve istikbal ruhuyla 83 milyon vatandaşımızla beraber
çalışıyoruz. Cumhuriyetimizin 97nci yılı kutlu olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın
Sayın Açıkgöz.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla)
Ülkemizin bağımsızlığı, milletimizin
birliği ve bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayarak
ölüme koşan, bu mukaddes toprakları bize emanet eden, kanıyla,
canıyla bu toprakları vatan kılan kahraman şehitlerimizi,
fedakâr gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Gazi Meclisimizi ve aziz
milletimi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup işleme alacağım, oylarınıza
sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur ve
arkadaşları tarafından, gittikçe derinleşen ve
yaygınlaşan gayriresmî Suudi ambargosunun nedenleri ile
sonuçlarının ele alınması, bu ambargo
karşısında alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla
26/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Ekim 2020 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/10/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
27/10/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağındaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Hatay Milletvekili ve
arkadaşları tarafından, gittikçe derinleşen ve
yaygınlaşan gayriresmî Suudi ambargosunun nedenleri ve
sonuçlarıyla ele alınması, bu ambargo karşısında
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 26/10/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan (19 sıra no.lu) genel görüşme önergesinin diğer önergelerin
önüne alınarak görüşmelerinin 27/10/2020 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Güzelmansur.
Buyurun Sayın
Güzelmansur. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
arkadaşlarım; Suudi Arabistanın bir buçuk yıldır Türk
mallarına uyguladığı gayriresmî ambargoyla ilgili verdiğimiz
genel görüşme önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Suudi Arabistan 1929da dostluk antlaşması
imzaladığımız dost ve Müslüman bir ülke, doksan
yıllık ikili ilişkilerimizin olduğu bir ülke, 6 milyar
doların üzerinde ticaret hacmimizin olduğu bir ülke. 2 ülke
halkları karşılıklı kardeşlik, akrabalık
ilişkileri geliştirdi ama son birkaç yıldır bir siyasi kriz
yaşıyoruz. Niçin ve ne uğruna ilişkiler bu boyuta
getirildi, mutlaka sorgulanmalı. Bu siyasi krizle birlikte, Suudi
Arabistan bir buçuk yıl önce Türkiye'ye karşı örtülü bir ambargo
başlattı. Gümrüklerde Türk mallarına tam sayım
uygulanıyor, ürünlerimizin girişi yavaşlatılıyor. Türk
malları, limanlarda çürümeye, bozulmaya yüz tutuncaya kadar bekletiliyor,
on günde pazara sunulan sebze meyve, otuz günde ancak pazara giriyor.
Bekletilen sebze ve meyve, işte, bu hâle getiriliyor, gümrüklerde böyle
çürütülüyor. Suudi Arabistanda süpermarket zincirlerinden fastfood zincirlerine
kadar pek çok firma Türk ürünlerini satmayacaklarını,
kullanmayacakları açıklıyor. Sosyal medya hesaplarından
Türk markalar açıklanarak bunların alınmaması isteniyor.
Suudi Arabistanlı ithalatçılara Türkiye'den mal almamaları
söyleniyor. Müteahhitlerimize, Suudi Arabistanda iş verilmiyor. Suudi
Arabistan vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeyin.
çağrıları yapılıyor. Şu an gelinen noktada ise
Suudi Arabistandaki Türk berberlerine, lokantalarına gidilmemesi söyleniyor.
Bu durum, Arabistanda yaşayan, ezici bir çoğunluğu berber ve
lokantacı olan 32 bin Hataylı 45 bin yurttaşımızı
tedirgin ediyor.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, özetle, bir buçuk yıl önce örtülü bir şekilde
başlayan ambargo geçtiğimiz aydan itibaren aleni bir hâl aldı.
Krallığın başlattığı ambargo halka inmeye
başladı.
Evet değerli
milletvekilleri, biraz da tüm bu gelişmeler karşısında
iktidarın ne yaptığına bakalım: Önce Ambargo yok.
denilerek inkâr edildi. Sonra, uzunca bir süre sessiz kalındı. En
sonunda ise ambargoya Gülüp geçiyoruz. diye açıklama yapıldı.
Ben, şimdi, buradan iktidara soruyorum: İçinde bulunduğumuz
ekonomik krizde, en fazla ihracat yaptığımız 15inci ülke
konumundaki Suudi Arabistanla ihracatımızın düşme riskinin
gülünecek bir tarafı var mı? Suudi Arabistan, Hatay için vazgeçilmez
bir pazardır. Yanlış Suriye politikasıyla
kapılarını kapatarak, ihracat yollarını daraltarak
ekonomik felce uğrattığınız Hatayın bir de Suudi
Arabistan pazarını kaybetme ihtimali sizlere komik mi geliyor?
Ürünlerimizin limanlarda haftalarca bekletilmesinde, çürümeye yüz
tutmasında, çöpe atılacak hâle gelmesinde, ihracatçının,
çiftçinin yüz binlerce dolar zarara uğramasında gülünecek ne var?
Yine, haftalarca limanlarda bekletildiği için perişan olan tır
şoförlerimizin, zarar eden nakliyecilerimizin hâline gülüp geçiyor
musunuz? Suudi Arabistanda raflarda, tabaklarda yer alan Türk
malının yerini Yunan ürünlerinin almasının nesine
gülüyorsunuz? Suudi Arabistanda çalışan her bir Hataylı
gurbetçi, ailesine aylık ortalama 2 bin dolar para gönderiyor yani
gurbetçilerimiz Hataya yıllık 768 bin dolar döviz girdisi
sağlıyor, neredeyse 150 bin kişi bu gelirle yaşıyor.
150 bin kişinin gelirsiz kalması tehlikesi gülünecek bir durum mu?
Değerli
milletvekilleri, bu ambargo sorunu, gülünüp geçilecek değil ciddiyetle
yaklaşılacak bir konudur; ihracatçımızdan nakliyecimize,
çiftçimizden üreticimize, turizmcimizden müteahhidimize, tır
şoförlerinden işçilerimize, gurbetçilerimize kadar her sektörden, her
kesimden yurttaşımızı derinden etkiliyor. TÜSİAD,
TOBB, TESK, TİM, DEİK gibi Türkiye'nin en önemli iş örgütleri de
yaptıkları ortak açıklamada ambargo sorununun diyalogla
çözülmesi için somut adımlar atılmasını bekliyorlar.
Şimdiye kadarki performansına bakarak iktidarın bu ambargo
sorunu karşısında çözüm merkezi olmadığını
rahatlıkla söyleyebiliriz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
GÜZELMANSUR (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
MEHMET
GÜZELMANSUR (Devamla) Bu sorun ancak aklıselimle, diyalogla, ortak
akılla ve ciddiyetle çözülebilir. Bu yüzden, tek ve doğru adres
Meclistir. Bu nedenle, verdiğimiz önergenin gündeme alınması ve
ambargo sorununun Meclis çatısı altında çözüme
kavuşturulması için desteklerinizi bekliyor, hepinize
teşekkürlerimi sunuyorum.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
İYİ PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Zeki
Hakan Sıdalı.
Buyurun Sayın Zeki
Hakan Sıdalı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ
GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemize önemli hizmetleri bulunan
Sağlık eski Bakanımız merhum Osman Durmuşa Allahtan
rahmet, ailesine ve Milliyetçi Hareket Partisi camiasına
başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün Suudi Arabistan Ticaret Odası
Başkanının boykot çağrısı üzerine
konuşuyoruz. Fakat biz bu boykotun ve ambargonun türevlerini son bir
yıldır hep beraber yaşıyoruz, Türk ürünlerini Suudi
Arabistan gümrükleri girişinde yavaşlatma, bekletme, tam sayım
gibi örtülü ambargo yöntemleri Türk ihracatçısını
yıpratıyordu. Şimdi ise Türkiyeye dair ithalat,
yatırım ve turizm olsun, her şeye boykot uygulama kararı
konusunda çağrılar yapılıyor. Marketlerde ürünlerin üzerine
boykot amaçlı Türk malı yazılıyor. Sadece ekonomik
kayıp yaşamıyoruz, ülke itibarımız da
sarsılıyor. Suudi Arabistana ihracat yapan
firmalarımızın yanında orada ticaret yapan, esnaflıkla
uğraşan 45 bin vatandaşımız da var, bu
vatandaşlarımızın hak edişlerini alması, ticaretlerinin
sekteye uğramaması ve hatta hedef hâline getirilmemeleri devletimiz
için bir öncelik olmalıdır. Unutmayalım ki güçlü devlet,
vatandaşının hakkını yedirmeyen, dünyanın
neresinde olursa olsun vatandaşını kimseye ezdirmeyen devlettir.
Bunu da sadece Türk televizyonlarından meydan okuyarak yapamayız;
kamu diplomasisinin önemini burada bir kez daha anlıyoruz.
Son bir yıldır
örtülü bir şekilde devam eden ambargo uygulamaları bu duruma sessiz
kalıştan dolayı tam ambargo hâlini aldı. Uluslararası
siyasi çıkarları uluslararası ekonomik çıkarlarla birlikte
götürememek diplomatik bir başarısızlıktır. Türk
iş dünyası, rekabete dayanan hiçbir ticari rekabetten
korkmayacağını defalarca dile getirdi. Burada iktidara
düşen, serbest ve adil ticaretin siyasi hilelerle engellenmesini önleyecek
adımlar atmak ve iş adamlarımızı rahatlatmaktır.
Devlet politikaları uzun vadeli ve tutarlı olmak zorunda. Bir devlet
uzun süreli politikalarını keyfî, anlık kararlarla
değiştirirse güçlü siyasi ve ekonomik ilişkiler kurup ekonomik
ve uluslararası kabul elde edemez. Ekonomik ve siyasi ilişkiler
birbirinden bağımsızdır ancak birbirini tetikler.
AK
PARTİ, uzun süreli siyasi yatırımlarını ve
ilişkilerini doğru şekilde planlayamadı ve devam
ettiremedi, şimdi, bunun bedelini değerli yalnızlıkla
ödüyor. Bu değerli yalnızlığın ekonomik
faturasını da Türk ekonomisi ödüyor ve böyle giderse ödemeye de devam
edecek. Diplomasinin incelikleri iç siyasete kurban edilirse, dış
politikada da ilişkiler ve hedefler sürekli değiştirilirse
dünyada saygın ve belirleyici ülke olma konumunu kaybederiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKİ
HAKAN SIDALI (Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Toparlayın, buyurun.
ZEKİ
HAKAN SIDALI (Devamla) Son dönem, AK PARTİ hükûmetlerinin
yanlış ekonomik politikaları, tarımda kendine yetememe,
üretmek yerine borçlanma üzerinden tüketime yönelik ekonomik yaklaşım
Türk ekonomisini zayıflattı. Bu zayıflığın,
ekonomik ve finansal dışa bağımlılığın
rakiplerimiz tarafından kötüye kullanılmamasını beklemek
hayalperestlik olurdu; bu boykot terbiyesizliği de işte tam olarak
budur. Bu boykotun yansımalarının diğer Körfez ülkelerinin
yanı sıra Fas, Cezayir, Tunus gibi Kuzey Afrika ülkelerinde de
görüldüğünü endişeyle takip ediyoruz.
Ambargonun
daha da derinleşip yayılmasının önüne geçilebilmesi
amacıyla genel görüşme açılma talebini destekleyeceğimizi
belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun
Sayın Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yanlış anımsamıyorsam 2007
yılıydı ve biz Mısıra bir ziyaret
gerçekleştirmiştik. O vakitler, ziyaretimizde, Türkiyeden
gittiğimiz için Mısırlı vatandaşlar tarafından
büyük bir sevgiyle karşılanıyorduk ve Türkiyede gazetecilerin
köşelerine taşımış olduğu iki şeyle
karşılaşmıştık. Birincisi, Arap camiası,
dünyası, çocuklarının adına Erdoğan ismini
yaygın bir biçimde vermeye başlamıştı. İkinci
anımsadığım şeyse Futbolcu Hasan Şaşla
ilgili -ki Türkiyeyi böyle tanımlıyorlardı, böyle
anımsıyorlardı- Şeş Şeş Hasan
Şeş sözü sokakta çok yaygındı. Bu bir şeyin
göstergesiydi, Türkiyenin AKP iktidara geldiği zaman uyguladığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika
politikalarının tırnak içinde bir sonucuydu.
Tabii, sözlerime devam
etmeden önce şu parantezi açmak durumundayım. Türkiyede bir kesim,
AKPnin iktidara geldiği günlerde, zamanlarda, işte çeşitli
demokratik açılımlar, Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi açılımlarla,
komşularla sıfır sorun politikalarıyla bir tablo
çizmişti ama bu tablo -biz o vakitde ifade ediyorduk- devleti adım
adım ele geçirmek için bir iyilik perisi rolü oynanmasından
başka bir şey değildi. Bunu da hem Türkiye halkları olarak
hem Orta Doğu ve Kuzey Afrika halkları olarak bu zamanda yeterince
anlamış olduk.
Peki, Türkiyede şu
an deniliyor ki: Nereden, nereye. İşte, oradan buraya
gelindiğini söylememiz lazım. Uygulanan yanlış
politikaları bu kürsüden defalarca ifade ettik. Bugün Suriyede
başlamış olan savaş, Libyada alınan tutum, işte
Azerbaycan-Ermenistan savaşında alınan tutum, bütün bu tutumlar
şunu göstermiştir ki, Türkiyede AKP iktidarının
uyguladığı savaş siyasetiyle, yayılmacı
siyasetle, askerî politikalarla geldiğimiz nokta budur.
Bugün, Arap
sokakları, emin olun ki bir Türkiyeli bile görmek istemiyor. Riyad Ticaret
Odasının yaptığı açıklamayı belki önce
Türkiye ciddiye almadı ama bugün gelinen noktada artık Suudi
Arabistanda çok önemli oranda Türkiyenin malları alınmıyor.
Orada bulunan berber, lokantacı -ki bu sektörün en önemli kesimini bu
alanda çalışan Türkiyeden, özellikle Adana, Mersin, Hatay
Araplarından oluşan işçiler oluşturmaktadır- hepsi
şu an işsiz kalacak ve hepsinin Türkiyeye döviz girdileri de ortadan
kalkmış olacak. Bununla beraber inşaat sektöründe, halı, elektrik
elektronik, bir çok alanda Türkiye
Mesela ihracat sıralamasında
Arabistan 15inci sırada yer alan bir ülke. Bir tek Arabistan mı?
Hayır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
TULAY HATIMOĞULLARI
ORUÇ (Devamla) Fas, Tunus, Cezayir, Birleşik Arap Emirlikleri bu boykotu
devam ettiren ülkeler. Görünen o ki, farklı ülkeler de bu boykot
çağrılarına katılım sağlayacaklar. Ve buradan
şunu ifade etmemiz gerekiyor ki: AKP iktidarı, Türkiyede
yaşayan bütün yurttaşları etkileyen bir dış siyaset
izledi. Bugün artık insanların açlıkla, yoksullukla terbiye
edilmeye çalışılması, ülkede derinleşmiş olan
ekonomik kriz sürecinin bir de böylesi boykotlarla, daha fazla
derinleştirilmesi asla kabul edilemez. Hükûmet, bu konudaki çözüm
yeteneğini tamamen kaybetmiş durumdadır. Meclis, bu konuda
inisiyatif almalıdır ve sunulan önergeye olumlu yönde oy
vereceğimizi de belirtmek isteriz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Halil Özcan.
Buyurun Sayın Özcan.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
HALİL ÖZCAN (Şanlıurfa) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, ebediyete uğurladığımız
Sağlık eski Bakanımız Sayın Osman Durmuşu
rahmetle anıyorum. Ayrıca dün terör örgütü PKKnın
İskenderunda planladığı terör eylemini önceden
öğrenerek büyük bir felaketi son anda önleyen kahraman güvenlik
güçlerimizi tebrik ediyor, aziz milletimize geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Suudi Arabistanın İstanbul
Başkonsolosluğuna gittikten sonra bir daha haber alınamayan ve
Konsoloslukta öldürüldüğü resmiyet kazanan Suudi gazeteci Cemal
Kaşıkçının vefatının üzerinden iki yıl
geçti. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Ülkemiz topraklarında
gerçekleşen bu olayın üzeri asla kapatılamazdı. Başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere devletimiz ve Hükûmetimiz, hukuk devleti olmanın gereğini
yerine getirerek olayın aydınlanması ve faillerin ortaya
çıkarılması için ülke olarak üzerine düşeni
yapmış ve Türk mahkemeleri olayları tüm boyutlarıyla ortaya
çıkarmıştır. İlerleyen dönemlerde ülkemize daha büyük
sıkıntı yaratabileceğinin farkında olan Türkiye,
olayı aydınlatarak vahşi cinayetin Suudi Arabistanın
bilgisi dâhilinde yapıldığını ispat etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, son günlerde Suudi Arabistanda resmî olmayan ambargo
söylemlerini bizler de sizler gibi tüm yönleriyle takip etmekteyiz. Özellikle
şunu ifade etmek isterim ki: Suudi Arabistan halkıyla olan kültürel
ve tarihsel bağımız, bu ambargo kararını bertaraf
edecek güçte ve etkidedir. Suudi Arabistanlı kardeşlerimizin
Türkiyeye olan sempatisi ve Sayın Cumhurbaşkanımıza olan
sevgisi görmezden gelinemez. Suudi Arabistan devletinin de bunu net olarak
gördüğünü, bildiğini ve adımlarını bu dengelere göre
atmakta olduğunu gözlemliyoruz. Ticari alanda yapılmak istenen bu
örtülü ambargo, aslında siyasi bir karardır. Konuya Hükûmetimiz asla
kayıtsız değildir ve Hükûmetimiz ile devletimizin suskun
olduğu söylemleri tam manasıyla abesle iştigal ve mesnetsiz bir
iddiadır. Süreç başladığı günden bugüne kadar,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Hükûmetimiz, Suudi
Arabistan devleti yetkilileriyle konuyla alakalı girişimlerini
sürdürmüştür ve süreci takip etmektedir. Bunun yanı sıra önemli
sivil toplum ve meslek kuruluşlarının başında gelen
TOBB, TÜSİAD, TESK, MÜSİAD, DEİK, TİM, yeni bir
girişimde bulunmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
HALİL
ÖZCAN (Devamla) Ortak açıklamada, Suudi Arabistana yapıcı bir
diyalog çağrısında bulunan kuruluş temsilcileri, sürecin
karşılıklı sağduyulu çalışmalarla düzeltilebileceğini
ifade etmiştir. Ayrıca, Suudi Arabistan İstatistik Genel
Müdürlüğü verileri de bu ambargonun tutmadığına işaret
etmektedir.
Suudi
Arabistanın Türkiyeden yaptığı ithalatın değeri
temmuz ayındaki 693,4 milyon riyalden ağustos ayında 833,6
milyon riyale yükselmiştir. Bu rakamlar, Türkiyeyi, Suudi
Arabistanın en büyük 9uncu ihracatçısı konumuna
getirmiştir. Bununla birlikte, Katar ve dost ülkelerin Türk
mallarını almaya yönelik çağrısı da psikolojik olarak
bölgede olumlu etki etmiştir.
Kıymetli
milletvekilleri, devletimiz ve Hükûmetimiz, tüm gücüyle ticari faaliyetlerini
sürdüren iş insanlarımızın yanındadır. Süreci
anbean takip etmekte ve gerek Dışişleri
Bakanlığımız gerek Ticaret Bakanlığımız
ve gerekse Hükûmetimizin girişimleri sürmektedir. İnşallah,
iş dünyasının Arabistana diyalog çağrısı cevap
bulur ve siyasi bir karar olan örtülü bu ambargo olayı tamamen ortadan
kalkar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL
ÖZCAN (Devamla) Kimse korku ve endişeye kapılmasın. Bu süreç
geçicidir ve sürdürülebilir değildir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
27/10/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 27/10/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Muhammet Emin
Akbaşoğlu
Çankırı
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun, 27 Ekim 2020
Salı günkü (bugün) birleşiminde 221 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 27 Ekim 2020
Salı günkü birleşiminde 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 28 Ekim 2020 Çarşamba
günü saat 14.00'te toplanması, bu birleşiminde denetim
konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi ve 221 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Cana söz
veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sarfınazar et, ben de edeyim.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Grup önerimizde 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümünden itibaren
görüşmelerine devam ediyoruz ve bugün bitirilmesini planlıyoruz.
Şayet bugün bitmez ise yarın resmî tatil olduğu için
çalışma kararı alıyoruz, yarın bitirmeyi
planlıyoruz. 29 Ekim resmî tatil. Grup önerimizin ana teması bu.
Diğer taraftan,
Kırıkkalemizin yetiştirdiği, memleketimizin
yetiştirdiği 21 ve 23üncü Dönem Kırıkkale Milletvekilimiz,
Sağlık eski Bakanımız, Kırıkkalemize,
memleketimize güzel hizmetler etmiş merhum Osman Durmuşa Allahtan
rahmet diliyorum. Kırıkkalemizin, memleketimizin ve sevenlerinin
başı sağ olsun. Allah yakınlarına, sevenlerine
sabır versin diyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin
Altay.
Buyurun Sayın Altay.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ grup önerisi
üzerinde söz aldım. Şunun için aldım: Aslında Sayın
Can sarfınazar etse belki ben de edecektim ama iyi ki o da konuştu;
bir kere, bir yanlışı düzeltelim: Sayın Can, yarın
saat 13.00ten itibaren resmî tatil başlar ve Türkiye Büyük Millet
Meclisimizin İçtüzüğünün
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) 14.00te açılıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla)
- İşte tatil başlamış oluyor, açmamak gerekiyor, etik
onu gerektiriyor.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Grup önerisini o yüzden veriyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla)
-
54üncü maddesi de Resmî tatile rastlamadığı takdirde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu Salı günü saat 15.00,
Çarşamba ve Perşembe günleri de 14.00te açılır, 21.00de
kapanır. der.
Burada polemik yapma
peşinde değilim ama biraz önce açılışta da
söylediğim ve İçişleri Bakanlığının 81 ilin
valilerine gönderdiği ve kamuoyunda paylaştığı
genelgede de Bu Cumhuriyet Bayramını kutlamasanız iyi olur.
gibi bir hâl varken, AK PARTİnin 28 Ekim Çarşamba günü saat 14.00te
Genel Kurulun toplanmasıyla ilgili bir öneri getirmesi, bizim kimi AK
PARTİlilerle ilgili cumhuriyete yönelik duygularıyla ilgili
kaygımızı teyit eder mahiyette oluyor.
İSMAİL
KAYA (Osmaniye) Ne alakası var?
ENGİN
ALTAY (Devamla) Yani efendim, alakası şu: Yarın saat 13.00 ya
da 14.00te -13.00 diye biliyorum ben- Türkiye, Cumhuriyet Bayramını
başlatıyor. Cumhuriyet Bayramında, hepimizin burada
olmasının vesilesi olan en kutlu günde, Meclisi alelade bir kanun
görüşmesiyle toplamak yakışık almadı; bunu söylüyorum,
niye sinirleniyorsunuz, ne var bunda, ne var bunda? Doğrusu budur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kaldı
ki görüşülmekte olan hobi bahçeleri ve bazı kanunlarda
değişiklik yapılmasıyla ilgili kanun teklifi Cumhuriyet
Halk Partisinin prensip olarak müspet baktığı bir teklif ve yine
prensip olarak da Cumhuriyet Bayramında Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
milletin inşallah coşkuyla kutlayacağı bayram sürecinde
sayın vekillerin de milletle hemhâl olması bakımından
Meclisin çalışmasını doğru bulmuyoruz. Biz de bu
bakımdan parti olarak dedik ki: Biz bu kanunun bugün tamamlanması
noktasında samimi katkı vereceğiz, hatta oy vereceğiz,
muhtemelen olumlu oy da vereceğiz çünkü AK PARTİnin birkaç maddeyi
de geri çektiğini, çekeceğini memnuniyete öğrendim.
Şurada
güzel güzel çalışırken Yarın bayramda da
çalışırız haa! demenin çok yakışık
almadığını düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ya, yapma polemik, tamam işte.
BAŞKAN
Buna ne cevap vereceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Akbaşoğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın AK PARTİ grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkanım, AK PARTİ Grubuyla ilgili getirilen öneriye ilişkin
gereksiz eleştirilerde bulunulunca ve o cümleler sarf edilirken
İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve
cumhuriyetimizin coşkulu bir şekilde kutlanmasına ilişkin
pandemi şartları, salgın şartları içerisinde nelere
dikkat edilmesiyle ilgili usul ve esaslara ilişkin genelgeye atıf
yaparak adeta Kutlamayın. der gibi bir töhmet altında
bırakıcı cümlelere tabii ki cevap vermemiz gerekir.
Bunların hakikatle ilgisi yoktur. Burada genelge elimde, sonuç itibarıyla
İçişleri Bakanlığının genelgesi, bütün yurtta
coşkuyla ve heyecanla, ilgili tedbirler alınmak suretiyle Cumhuriyet
Bayramımızın sonuna kadar kutlanmasına ilişkindir. Bu
töhmet altında bırakıcı cümleler doğru değildir.
Kaldı ki 29 Ekimi hep beraber kutlayacağız, buradayız, biz
yarın da buradayız, biz grup olarak buradayız, perşembe
günü, 29 Ekimde de buradayız. Dolayısıyla milletin beklemiş
olduğu kanunla ilgili de bugün bitmediği takdirde, yarın bu
kanun teklifini bitirmeye ilişkin bir öneri söz konusu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Tabii bir durumdur.
Dolayısıyla bunu da Meclisin takdirine sunuyoruz.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, ben Genel Kurulda üç dakikalık konuşma hakkımda da
AK PARTİnin saygıdeğer milletvekillerini, AK PARTİ
tabanını, seçmenini tenzih ederek dedim ki: Kimi AK
PARTİlilerin böyle takıntıları var.
Bakın,
Sayın Akbaşoğlu çok iyi hatırlayacaktır,
sanıyorum dört beş sene önceydi, bayramlarla ilgili bir kanun teklifi
geldi; hatta gerekçesi şuydu AK PARTİnin: Bayramları
stadyumlardan alacağız, sokaklarda, meydanlarda halk kutlayacak
bayramları. Hatta o zaman da siz biraz eleştirildiniz, ben, Allah
var, Bu işin bir mantığı var. da dedim. Şimdi İçişleri
Bakanı diyor ki efendim: Bayramları kaymakamların ve valilerin
müsaade ettiği kadar kutlayacaksınız. Başka türlü, her
türlü bayram etkinliğine karşı gerekli katı tedbirleri
alacağım. Aba altından sopa gösteriyor. Ben de bunun
yanlışlığına işaret ettim. Takdir aziz
milletimizindir.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Ben diyorum ki, cumhuriyet bizim onurumuzdur, bizim şerefimizdir.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Evet.
BAŞKAN
Cumhuriyeti yaşatmak bizim boynumuzun borcudur.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Cumhuriyet, Türk tarihinin en büyük olayıdır.
Konuyu
kapatalım, gündeme geçelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) İçişleri
Bakanlığımızın genelgesi
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MUHAMMET
EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Ama Sayın Başkan
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Fransa
Cumhurbaşkanı Macronun İslam karşıtı
açıklamalarının telin ve teşhir edildiğine
ilişkin bir tezkeresi vardır, okuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil
edilen siyasi partilerin temsilcilerinin, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macronun İslama, Hazreti Muhammede ve Müslümanlara yönelik
kışkırtıcı, saygısız ve tehlikeli söylemini
şiddetle telin ve teşhir ettiğine, dünyanın sağduyu
sahibi kanaat önderlerini, siyasetçilerini, düşünürlerini,
sanatkârlarını ve toplumsal kesimlerini bu çirkin tavırlar
karşısında sağduyudan ve barıştan yana tavır
almaya davet ettiklerine; bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan
kararın Resmî Gazetede yayımlanmasına ilişkin tezkeresi
(3/1385)
27/10/2020
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Siyasi amaçlarına
ulaşmak, iktidarlarını tahkim etmek ve dâhil oldukları
çatışmalara taraftar toplamak başta olmak üzere çeşitli
bahanelerle inançlar ve toplumlar arasında yıkıcı
ihtilaflara yol açabilecek söylemlere başvuran, düşmanlık
doğuran eylemlere tevessül eden herkes, sadece temsil iddiasında
oldukları kitleleri değil, bütün insanlığı derinden
etkileyecek bir cürüm işlemektedirler.
Ne yazık ki son
dönemde bu türden hastalıklı bir söylem Fransa
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un beyanlarında ve
icraatlarında tezahür etmektedir. Mezkûr zat, ifade hürriyetini
desteklemek kisvesine bürüdüğü pervasız eylemleriyle, küresel
sonuçları her inançtan insanı derinden ve olumsuz etkileyebilecek bir
çatışmayı, yarılmayı tetiklemektedir.
Son günlerde Fransa'da
yaşanan ve hepimizi, tüm insanlığı derinden üzen
aşağılık terör eylemlerinin ve yine gerek Avrupa gerek
dünya ölçeğinde tüm din, dil ve ırk mensuplarının
yakın iş birliğini zorunlu kılan terörle mücadelenin söz
konusu söylem ve icraatları haklı kılmayacağı
açıktır. Dünya üzerinde milyarlarca mensubu bulunan bir dinin ve o
dine inananların nefret söylemlerine ve ayrımcılığa
maruz bırakılmasının doğuracağı sonuçlar,
maalesef aşağılık terör eylemlerini planlayan ve icra eden
kirli zihinlerin ulaşmak istediği sonuçlardan farklı
olmayacaktır.
Üzerinde ciddiyetle durulması
gereken husus; demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve
çoğulculuk retoriğinin ırkçılık ve İslam
karşıtlığına dönüşmesine yol açan zehirli iklimin
tekil örnekler olmaktan çıkıp devlet başkanları ve bir
kısım siyasetçiler aracılığıyla meşruiyet ve
yaygınlık kazanmasıdır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisinde temsil edilen siyasi partilerin temsilcileri, Fransa
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslam'a, onun aziz Peygamberi
Hz. Muhammed'e ve Müslümanlara yönelik kışkırtıcı,
saygısız ve tehlikeli söylemini şiddetle telin ve teşhir
ediyor; dünyanın sağduyu sahibi kanaat önderlerini, siyasetçilerini,
düşünürlerini, sanatkârlarını ve toplumsal kesimlerini bu çirkin
tavırlar karşısında sağduyudan ve barıştan
yana tavır almaya davet ediyoruz.
Bu bildirinin oylanarak
kabul edilmesi ve alınan kararın Resmî Gazete'de
yayımlanması hususunu Genel Kurulun tasviplerine arz ederim.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
B) Önergeler
1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
(2/915) esas numaralı 31/5/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 1/7/1976 tarihli
ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna Ek Madde Eklenmesi (Emeklilere, Yaşlılara ve
Muhtaçlara Yakacak Yardımı Ödenmesi) Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/93)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
02/08/2018
tarih ve (2/915) esas numaralı 31.05.2006 Tarih ve 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
01.07.1976 Tarihli ve 2022 Sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına
Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna Ek Madde Eklenmesi
(Emeklilere, Yaşlılara ve Muhtaçlara Yakacak Yardımı
Ödenmesi) Hakkında Kanun Teklifim esas komisyon tarafından kırk
beş günde sonuçlandırılmadığından, kanun
teklifimin İç Tüzük 37 hükümlerine göre doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
21/01/2019
Ahmet
Akın
Balıkesir
BAŞKAN
Lütfi Kaşıkçı, Acil bir şey var. dediniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Hatay ilinin son günlerde ardı
ardına gelişen olaylarla gündeme geldiğine, Hataylıların
Türk milletinin istiklali ve istikbali için tek yürek olduğuna ve Türk
milletinin teröre teslim olmayacağına ilişkin
açıklaması
LÜTFİ
KAŞIKÇI (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Medeniyetler
ve hoşgörü timsali şehrimiz Hatay son günlerde ardı ardına
gelişen olaylarla gündeme gelmektedir. Orman yangınlarıyla
başlayan terör saldırıları, dün akşam eylem
hazırlığında olan 2 teröristin güvenlik güçlerimizin
dikkati neticesinde ölü olarak ele geçirilmesi ve bugün tekrar başlayan
orman yangınlarıyla birtakım odakların felaket
senaryolarını Hatayda sergilemek arayışına
girdiklerini görüyoruz. Hataylılar millî varlıklarını
muhafaza etmek için bugünlere kadar ağır bedeller ödemişlerdir.
Devletin varlığına, milletin birliğine zincir vurmaya
çalışan çürümüşlere, millî ruhu görmezden gelerek huzurumuzu
bozmaya gayret eden ve kardeşliğimizi boğmaya
çalışanlara karşı Hataylılar ay
yıldızlı bayrak altında Türk milletinin istiklali ve istikbali
için tek yürek olmuşlardır.
Hatay
vatandır. Türk milleti teröre teslim olmayacaktır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
(2/915) esas numaralı 31/5/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 1/7/1976 tarihli
ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna Ek Madde Eklenmesi (Emeklilere, Yaşlılara ve
Muhtaçlara Yakacak Yardımı Ödenmesi) Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/93) (Devam)
BAŞKAN
Önerge üzerinde, teklif sahibi Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın.
Buyurun
Sayın Akın. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
AHMET
AKIN (Balıkesir) Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Öncelikle,
kış gelmeye başladı, kış kapıda artık
ve vatandaşlarımız inanın kara kara düşünüyor Acaba
biz bu kışı nasıl geçireceğiz? diye. Her şey
ateş pahasına gelmiş durumda ve zaten bir pandemi sürecindeyiz,
hâlâ bu süreç de devam ediyor ama şimdi dediniz ya hani Artık
normalleşme sürecine başladık. Değerli arkadaşlar,
normalleşmiş bir şey yok. Milletimiz gerçekten zor durumda. Onun
için, Sayın Cumhurbaşkanının da sizlere söylediği
gibi, sokaklara inip, pazarlara inip, çarşılara inip, gidip orada
halkı dinlemenizi tavsiye ediyorum. Gerçekten vatandaşımız
zor durumda.
Bakın,
şimdi, bu yılın başında -sadece bu yılın
başında; öyle üç yıl, beş yıl öncesi değil-
kömürün tonu 1.200 liraydı, şimdi 1.400 lira: Bu yıl başından
bu zamana kadar odun 600 liraydı, şimdi 800 lira. Yani bir
vatandaşın 2.200 lira parayı cebine koyması lazım ki
bunları ödesin. Şimdi soru şu: Asgari ücretli olan kişi
bunları verdiği zaman cebinde 124 lira kalıyor. Allah
aşkına, elinizi vicdanınıza koyun düşünün,
bunları ödedikten sonra asgari ücretli vatandaşımız ne
yapacak? Emekli ne yapacak, ihtiyaç sahibi emeklimiz ne yapacak? Tüm
maaşını oduna, kömüre yatıracak gidecek.
Şimdi,
elektrikte ve doğal gazda tablo nasıl, bir de ona bakalım.
Bakın, tablo burada, 4 kişilik bir ailenin doğal gaz ve elektrik
tablosu. Burada, 2017 yılında doğal gaza 140 lira öderken
şimdi 250 liraya çıkmış; 140 liradan 250 liraya,
artış yüzde 80. Elektrik 101 liradan 172 liraya
çıkmış, artış yüzde 70. Burada soru şu: Hangi memurun,
hangi işçinin, hangi çalışanın maaşı bu kadar
arttı ki bu paraları kaldırabilsin? Bir de üstüne üstlük
milletle dalga geçer gibi çıkıyorsunuz diyorsunuz ki:
İşte, efendim, TÜİKe göre enflasyon bu, şu
Pazarda
gezdiğiniz zaman, bir teyzemizin koluna girin, gidin, sorun.
Teyzeciğim, iktidar Enflasyon yüzde 11. diyor. dediğiniz zaman
Hadi oradan! Onlar nerede yaşıyor? der. Onun için diyoruz,
çarşıda pazarda olmanız milletin hayrınadır çünkü
milletin sıkıntılarını dinlersiniz.
Aynı
zamanda, yıllardır iktidarda olan bir iktidar düşünün ki,
iktidar ortağıyla birlikte Askıda Ekmek Kampanyası
yapıyor. Güzel, Askıda Ekmek Kampanyası fakat burada bunun
itirafıdır bu, on sekiz yıldır süregelen iktidarın
yönetemeyişinin, beceriksiz politikalarının sonunda milletimiz
askıda ekmeğe kaldı. Bu ne demek biliyor musunuz? Maalesef,
gidişatta önümüzdeki ilk seçimde bu askıdaki ekmeğe muhtaç
ettiğimiz vatandaşımız size öyle bir ders verecek ki
göreceksiniz, önümüzdeki seçimlerde bırakın iktidar olmayı,
muhalefette durmak için bile mücadele edeceksiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bravo.
AHMET
AKIN (Devamla) Şimdi, bir kanun teklifi
hazırlamıştık. Bu kanun teklifiyle ihtiyaç sahiplerine 155
lira katkı vermiş oluyoruz, 155 lira. Vatandaşlarımız
herkesi izliyor. Elini vicdanına koyan bütün milletvekili
arkadaşlarım, burada vereceğiniz 155 lira destekle hem emeklimiz
hem de ihtiyaç sahibimiz, bu kara kışta ve kara kara düşünürken
bu kış mevsiminde sıcak bir devlet elini görmüş olacak,
devletin şefkatini hissetmiş olacak. Sizler de burada el
birliğiyle ellerinizi kaldırırsanız, bu teklife destek
verirseniz bunu gündeme alırız ve
vatandaşlarımızı rahatlatırız.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) 65 yaşını doldurmuş, muhtaç, kimsesiz
vatandaşlarımıza aylık bağladık. Aynı
zamanda, sosyal yardımlaşma vakıflarından kömür ve yakacak
yardımını zaten yapıyoruz.
AHMET
AKIN (Devamla) Burada herhâlde hiç kimsenin hayır diyeceğini
düşünmüyorum; vatanını, milletini seven arkadaşlarıma
sesleniyorum.
Ayrıca,
arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti yönetilemiyor. Bakın, dolar 8
lirayı çoktan geçti, euro 10 liraya koşuyor, işsizlikte rekorlar
kırılıyor, gizli işsizlik var, bir ekonomik buhranla
karşı karşıyayız ama ülkenin Bakanı diyor ki:
Ekonomi büyüyor. Allah aşkına, Sayın Bakan, saraydan çık,
sokağa in, gör bakalım buhran sarayda mı var, millette mi var.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bakın,
değerli arkadaşlar müjde, müjde, müjde diyorsunuz, size bir
teklifimiz var: Artık bu müjdelerinizi vatandaşımıza
yansıtın. Nasıl yansıtırsınız?
Çıkarsınız, dersiniz ki: İşte biz doğal gazda
müjde verdik, orada müjde verdik, burada müjde verdik. Eyvallah, güzel.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
AKIN (Devamla) Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
AHMET
AKIN (Devamla) Vatanımız, milletimiz için olacak her müjdeyi biz de
sahipleniriz ama ya, bu müjde biraz da vatandaşa dokunsun. İndirimle
ilgili kanun tekliflerimiz şu anda bekliyor. Demin de söyledim, kara
kış kapıda, şu vatandaşımıza dokunmamız
gerekiyor. Buradaki bu kadar milletvekilleri milletimizin oylarıyla
burada. Onların hakkını, hukukunu ve adaletini teslim etmek için
buradayız. Teklifimiz şu: Hemen Rusyayla en kısa zamanda masaya
oturun, bu sözleşmeleri biraz öne alın ve fiyatta pazarlık
yapın. KDVyi elektrik ve doğal gazda yüzde 1e indirin, ÖTVyi
kaldırın, elektrikteki TRT payını kaldırın,
faturaları şeffaflaştırın, enerji kooperatiflerini
etkinleştirin ve önlerini açın. Ülkemizde, enerjide maalesef
halkımızı söz sahibi olmanın dışında
bıraktınız. Enerji politikalarınızda 83 milyon
vatandaşımızı müşteri gibi görüyorsunuz ve bütün yükü
bu millete yüklüyorsunuz. Onun için diyorum ki: Gelin, oy birliğiyle bunu
gündeme taşıyalım ve milletin yarasına merhem olalım.
Hepinize
teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bülbül.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının (2/915) esas numaralı
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür ederim.
Az
önce konuşan Cumhuriyet Halk Partili hatip, Genel
Başkanımızın uzun bir süre önce başlatmış
olduğu Askıda Ekmek Kampanyasıyla ilgili olarak
Vatandaşın ekmeğe muhtaç edildiğinin ikrarıdır.
şeklinde birtakım ifadeler kullandı. Geçen hafta da bu hafta da
Genel Başkanımız bununla alakalı düşüncesini yeniden
tekrar etti, yeniden dile getirdi grup toplantılarında fakat bizim de
bundan bahsetmemizde bir fayda olacağı kanaatindeyim bu ifadeden
sonra.
Askıda
ekmek geleneği Türk-İslam medeniyetinin en güzel
diğerkâmlık örneklerinden biridir. Diğerkâmlık, hiçbir
çıkar düşüncesine dayanmadan, nihayetinde başkalarını
düşünmek meselesidir. Kendisini Türk milletinin varlığına
adamış olan ülkücü hareketin liderinin başlatmış
olduğu ve uzun süredir uygulanan böyle bir kampanyanın bu şekilde
istismar edilmesi veyahut da en hafif tabirle, anlaşılamaması
son derece üzücüdür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED
LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Dünyanın en zengin ülkesi dahi olsanız, en
müreffeh ülkesi dahi olsanız, kendi çıkarının önünde
milletinin çıkarını düşünmek duygusu olmadan gerçek manada
medeni bir memleket olamazsınız. Milliyetçi Hareket Partisinin bütün
gayesi, Türk milletini merhamet ve adalet duyguları içinde dünyaya
muktedir kılmaktır; bizim bundan başka bir gayemiz yoktur. Bu
gayenin ve bu amaç doğrultusunda yapılan bu tür faaliyetlerin
anlaşılamıyor olmasından -bazı kesimlerce
anlaşılamıyor olmasından- ve hatta bunun Türkiyede, ülkemizde
muhalefet adına istismar vasıtası olarak kullanılmasından
son derece üzüntü duyduğumuzu tekrar dile getiriyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
mevkidaşımı dikkatle dinledim. Bizim burada Sayın Devlet
Bahçelinin askıda ekmekle ilgili halisane niyetini sorgulamak gibi bir
durumumuz zaten yok. Biz burada şuna işaret etmek istedik: Sayın
Bahçelinin, bir Anadolu geleneği olan
Gelenekler süreklilik arz eder,
ihtiyaç olduğu vakit zaten ortaya çıkar. Gelenek vardır.
Gelenek, her gün, mesela, bir konuyu sürdürmek değildir; ihtiyaçlarla, arz
taleple ilgilidir. Özetle -Meclisin zamanını çok almak istemem ama-
Sayın Bahçelinin Askıda Ekmek Projesi, girişimi art niyetli
asla değildir. Şüphesiz, ihtiyaç sahiplerine bir katkı, bir
geleneğin sürmesi anlamında müspettir. Biz, buradan yola çıkarak
Hükûmetin -Sayın Bahçeliyi kastetmiyoruz- Covid-19la mücadele
esnasındaki zafiyetlerinden kaynaklı yapılması gereken
işlerin gerektiğinde ve zamanında
yapılamadığına, olması gereken yardımların
gereği gibi ihtiyaç sahiplerine ulaşamadığından
kaynaklı bir boşluk doğduğuna ve Hükûmetin
uygulamalarından kaynaklı, milletin ekmeğe muhtaç hâle
geldiğine dikkat çekmek istiyoruz. Durum bundan ibarettir.
Teşekkür
ederim.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
(2/915) esas numaralı 31/5/2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 1/7/1976 tarihli
ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz
ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanuna Ek Madde Eklenmesi (Emeklilere, Yaşlılara ve
Muhtaçlara Yakacak Yardımı Ödenmesi) Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/93) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Rümeysa KADAK (İstanbul), Necati
TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin
Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman
Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (x)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
21/10/2020
tarihli 8inci Birleşimde, İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin
birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm 17 ila 35inci maddeleri kapsamaktadır.
Teklifin
ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına Kayseri
Milletvekili Sayın Dursun Ataş konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Ataş. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; görüşülmekte olan Gıda, Tarım,
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Sağlık eski Bakanımız Osman
Durmuş Beyefendiyi saygıyla anıyorum, Allah rahmet eylesin,
Allah sevenlerine, ailesine sabırlar versin, mekânı cennet olsun
diyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan teklifte tarım topraklarının
sıkı denetimi, gıda güvenliğini sağlayacak
yaptırımlar, yerli tütüne destek gibi olumlu bulduğumuz
kısımlar olsa da teklif pek çok eksikliklerle doludur. Teklifin
düzenlediği kanunlardan ziyade, Türk tarımının düzenleme
bekleyen kemikleşmiş sorunları bulunmaktadır. İktidar,
tarımdaki sorunları çözmek yerine, suni gündemlerle kamuoyunu
meşgul etmektedir. İYİ PARTİ olarak isterdik ki bu kürsüden
yaptığımız veya yapılan uyarılar dikkate
alınıp bu doğrultuda düzenlemeler yapılsın ancak ne
yazık ki AKP, yine istişareden uzak, çiftçilerimizin, muhalefetin,
meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin
görüşlerini dikkate almadan çiftçimizin beklediği kanunlar yerine bu
teklifi getirmiştir. Bu nedenle, teklif yine istenileni vermeyecektir,
çiftçiye nefes aldıramayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgın süreci göstermiştir ki tarım, tüm ülkeler için en önemli
konuların başında gelmektedir. Ancak AKP iktidarının
geride kalan on sekiz yılında, Türk tarımı bitme noktasına
gelmiştir, ithalat üzerine kurulu AKP tarım politikası iflas
etmiştir. Ne yazık ki bu iflas ülke çiftçisini,
hayvancısını da iflasa sürüklemiştir. Bugün, çiftçimizin
yüzde 80i borçludur. 2003 yılına göre çiftçilerimizin borçları
40 kat artmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bir devletin gücü üretimden geçer, sadece tüketen bir devlet
yıkılmaya mahkûmdur. Ne yazık ki bugün çiftçilerimiz
toprağını terk ediyor; son on yılda çiftçi
sayımız yüzde 38 düşmüş, 400 binden fazla
insanımız toprak işlemeyi bırakmıştır.
Süt
üreticileri, hayvanlarını kesime gönderip süt üreticiliğini
bırakmaktadır. Artan maliyete direnemeyen besiciler ise
hayvancılığı bırakmaktadır, nasıl
bırakmasın ki? Dolar bugün 8 lira 15 kuruş oldu. Çiğ süt
fiyatlarının belirlendiği günden bugüne, döviz
yaklaşık yüzde 40, üreticilerimizin maliyeti ise geçen seneye göre
yüzde 37 artmıştır. Bakınız, geçen yıl bir torba
yemin fiyatı 49 TL idi, bu yıl 82 TLye yükseldi, samanın tonu
1.500 TLyi geçti, mısır silajı bir yılda yüzde 21,1
zamlandı, yoncaya gelen zam yüzde 15,2yi buldu. Marketlerde süt ve süt
ürünlerine günlük zam gelirken üreticiden 2,30 TLye alınan süte bir
yıldır zam yapılmadı, nisan ayı dâhil olmak üzere süt
desteklemeleri ödenmedi, Et ve Süt Kurumuna verilen etin parası ancak üç
ay sonra ödeniyor.
Tarımdaki
durum daha da vahim. Şeker pancarı sökümü yapılıyor,
fabrikalar şeker pancarı alım kampanyalarını
başlattı ama şeker pancarının alım fiyatı
açıklanmıyor, çiftçi ürünün fiyatını hâlâ bilmiyor.
Elektrik ve sulama gibi girdi fiyatları sürekli artıyor. Pandemi
sürecinin uzaması ve döviz kurlarındaki sürekli artışlar ve
şeker pancarı alım fiyatının bir türlü
açıklanmaması pancar çiftçisini endişeye sevk etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türk çiftçisi zor durumda, döviz kurlarındaki
artıştan kaynaklı akaryakıt, gübre, ilaç, tohum, elektrik,
su gibi girdi maliyetlerinin yükselmesi, plansız programsız
yapılan ithalatlar yüzünden çiftçimiz bugün üretemez, üretse de para
kazanamaz hâle gelmiştir. İktidar, tükenmişlik ve umutsuzluk
hâlini çiftçiye de yansıtmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Avrupanın en geniş tarım alanlarına sahip
Türkiyeyi tarımda ithalata muhtaç bir ülke hâline getiren iktidarın
hatalı politikaları yüzünden 2002den bu yana tarım
alanlarının yüzde 12sini yitirdik, tarımsal üretimde
dünyanın en büyük 2nci ülkesi olan Hollandanın yüz ölçümü kadar
tarım alanını kaybettik, tarım alanları ranta kurban
verildi. İktidarın işi gücüyse şov yapmak. İktidara geldiğimizde
tarımsal üretim 37 milyar lirayken 216 milyar liraya çıkardık; 6
kat artırdık. diyorlar. Peki, bu süreçte çiftçimizin borcu ne duruma
gelmiş? 2002 yılında tarım kesiminin toplam borcu 2 milyar
600 milyon lirayken bugün 45 kat artmış ve 119 milyar lira olmuş;
üretim parasal olarak 6 kat, borçsa 45 kat artmış. Lafa gelince
Başarı var. diyorlar ama bunları söylemiyorlar.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin onda 1i kadar toprağa sahip olmayan
Hollanda, 100 milyar dolar tarım ihracatı yapıyor; Fransa,
Almanya, İspanya, İtalya, Belçika, İngiltere hatta Polonya bile
Türkiyeden daha çok tarım ihracatı yapıyor. Toprak, iklim, su
bizde ama parayı başka ülkeler kazanıyor. Geçtiğimiz
günlerde Hazine Bakanının açıkladığı 3üncü Yeni
Ekonomi Programında, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi,
tarımın sorunlarına çare olacak bir tek cümle dahi yok. Çiftçi
üretemez, ürettiğinden kazanamaz durumdayken bütün girdiler dövize
endeksli ve döviz her gün artıyorken hazineden sorumlu damat Ben dövize
bakmıyorum. diyor.
Değerli
milletvekilleri, tarımın yapısal sorunları çözülmeden atılan
her adım boşa gidecektir. Üretimi artırmadan, çiftçiye para
kazandırmadan gıda enflasyonunu da tarımın diğer
problemlerine de çözüm bulamazsınız, bulmanız
imkânsızdır. Resmî verilere bakıldığında,
büyümeden istihdama, üretimden dış ticarete, ekonomide
tarımın payı azalıyor. Ülkemizde tarımsal üretim
azalırken istihdamda da tarımın payı sürekli
azalmaktadır. Tarımda millî yerine ithalata dayalı politika
uygulanıyor. Hububattan bakliyata, yem ham maddelerinden yağlı
tohumlara ve son yıllarda patates, soğan gibi üretimi en kolay olan
ürünlere kadar birçok tarım ürününü ithal ediyoruz. Daha geçtiğimiz
hafta Resmî Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesiyle buğday, arpa, mısır gibi hububat ürünlerinde
ithalatta uygulanan gümrük vergisi bu yılın sonuna kadar
sıfırlandı. Çiftçimizden en yüksek 1,6 TLden alınan
buğday aradan daha iki ay geçmeden 2,4 TLden ithal ediliyor. Yine
çiftçimiz kaybetti, yine ülkemizden döviz çıkacak, Türkiye kaybedecek.
İşin daha garip tarafı ise aynı kararnameye göre Suriyeye
hububat hibe edilmesi için Toprak Mahsulleri Ofisine yetki verildi;
buğdayı, arpayı, mısırı ithal edip Suriyeye hibe
edeceğiz. Yine çiftçi mağdur edilip bu işleri yapan
yandaşlar zengin edilecek.
Hayvancılıkta
hayvan materyali, yem, canlı hayvan, kasaplık, besilik
sığır, küçükbaş hayvanlar, sperma, ilaç,
kırmızı et, saman dâhil her şey ithal ediliyor oysa bu
ürünlerin hepsi Türkiyede kolaylıkla üretilebilecek ürünlerdir.
Değerli
milletvekilleri, iktidar tarımı yok saymayı bırakırsa,
gerekli düzenlemeleri yapıp millî bir politika oluşturursa ihracatta
rekorların kırılacağı bir tarım sektörü
yaratılabilir, bu hayal değildir. Sahip olduğumuz tarım
potansiyeli buna olanak vermektedir.
Değerli
milletvekilleri, gelin, tarımımızı içine düştüğü
bu zor durumdan hep birlikte kurtaralım. Pandemi sürecinde bütün
dünyanın üzerine titrediği tarım kesimini AKP yok saymaktan
vazgeçsin, yeni ve millî bir tarım politikası oluşturalım.
Tarımsal üretim için kullanılan mazotta ÖTVyi kaldıralım,
elektrikte çiftçi için destek sağlayıp çiftçimizin tarımda
kullandığı elektrikte indirimli tarifeye gidelim. Elektrik
faturasına yansıyan yüzde 1 Enerji Fonu bedelini, yüzde 2 TRT
payını, yüzde 18 KDVyi kaldıralım; üreticinin gelirini
artıracak, ithalatta bağımlılığı azaltacak
düzenlemeler yapalım. Sulama problemlerini çözelim, çiftçiyi suyla
buluşturalım ve destekleri artıralım. Çiftçilerimizin
Tarım Kredi Kooperatiflerine ve bankalara olan borçlarını
faizsiz, uzun vadeli yapılandıralım. Sürdürülmesi en önemli
unsur olan meraların -yıllardır hayvancılık konusunda
meralarımız en önemli konudur- imara açılmasını, talan
edilmesini önleyelim. Çiftçilerimizi kuraklıktan, dondan,
hastalıktan, aşırı sıcaklardan korkmayacak
şekilde, tüm doğal afetlerden koruyacak yasal düzenlemeler
yapalım. Çiftçiye doğrudan
etki etmeyecek düzenlemeler yerine, çiftçimizin beklentilerini
karşılayacak düzenlemeler yaparak tarımı hak ettiği
yere getirelim. Doğru politikalarla, doğru planlama ve
bakış açısıyla tarımı ayağa
kaldıralım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
DURSUN
ATAŞ (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Tarım,
krizde olan ekonomi için tünelin ucundaki ışıktır diyorum
ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Sefer Aycan.
Buyurun
Sayın Aycan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım,
sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Gıda, Tarım ve
Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
Osman Durmuş Bakanımızı bir kez daha rahmetle anmak
istiyorum. Osman Durmuş, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde
hocamızdı, beraber çalıştık. 57nci Hükûmette
Sağlık Bakanlığında da beraber
çalıştık, Genel Müdürlüğünü ve Müsteşarlığını
yaptım. Çok önemli hizmetler yapmıştır, devletimize,
milletimize çok önemli katkılarda bulunmuştur. Rahmet ve minnetle
tekrar anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Değerli
milletvekilleri, yasanın ikinci bölümünde, özellikle tarım
arazilerinin bölünmesinin önlenmesi, tarım arazilerinin amaç
dışı kullanılmasının önlenmesi ve amaç
dışı kullanım hâlinde de yapılacak
yaptırımlarla ilgili maddeler vardır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz de tarım arazilerinin bölünmesine karşıyız.
Tarım arazilerinin mutlak manada amaç doğrultusunda
kullanılması gerekiyor. Çünkü tarımsal üretim insan beslenmesi
için, geleceği için son derece önemlidir. En önemli temel
ihtiyaçlarımız tarımsal girdilerle, tarımsal üretimle
sağlanmaktadır. Bu nedenle, tarımsal üretimimizi daha da
artırmamız ve bunu daha da artırabilmek için de
topraklarımızı korumamız gerekiyor.
Tarım
toprakları çok kıymetlidir. Bir santimlik toprağın
oluşması için dört yüz yıl geçmektedir. Onun için hem mevcut
arazileri korumamız hem de yeni tarım arazileri edinmemiz gerekiyor.
Bu nedenle de Milliyetçi Hareket Partisi olarak özellikle hazineye ait
ekilmeyen tarım arazilerinin de kiralama yöntemiyle kullanıma
açılmasını öneriyoruz.
Daha
fazla üretim yapmamız gerekiyor. Tabii 83 milyonu beslemek, dünyanın
beslenmesine de katkıda bulunmak için hem tarım arazilerinin
bölünmesini hem de bu arazilerin amaç dışı
kullanımını önlememiz gerekiyor. Bu konudaki
yaptırımları da doğru buluyor ve destekliyoruz.
Özellikle,
tarım arazilerinin imara açılmaması gerekiyor. Tarım
arazilerinin organize sanayi bölgelerine açılmamasını özellikle
istiyoruz. Çünkü imara açılması, o tarım arazilerinin
mahvolması anlamına geliyor. İmar herhangi bir yerde
yapılabilir hatta yamaçlar bu anlamda daha doğrudur. Şehircilik
ve şehir planlaması açısından, ovalarda yerleşim yeri
olmaması gerekir. Şehrim Kahramanmaraşta da biliyorsunuz çok
önemli ovalar vardır. Şehrimizin özellikle Onikişubat bölgesinde
çok verimli araziler var ama buralar da imar tehlikesiyle karşı
karşıyadır. Mutlaka imara müsaade etmemek ve bu arazilerin
korunarak geliştirilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak
yapılan düzenlemeleri destekliyoruz.
Yasa teklifinin ikinci ele
aldığı konu tarım arazilerinin sulanmasıyla ilgili.
Modern sulama sistemlerinin desteklenmesiyle ilgili maddeler var, bunu da
destekliyoruz çünkü tarımsal üretimi artırmak için mutlaka sulu
tarım yapmamız gerekiyor fakat yeteri kadar sulu tarım
yapmadığımızı biliyoruz. Bunun için tabii ki barajlar
yapılması, bentler yapılması, sulama kanallarının
yapılması gerekiyor. Onun dışında da mutlaka modern
sulama sistemleri yapılması gerekiyor. Eski, geleneksel yöntemlerle
suyu arklara vererek yapılan sulamanın etkili
olmadığını suyu sarf ettiğini hatta toprağa zarar
verdiğini de biliyoruz. Modern sulama sistemlerinin, özellikle damlama
sistemlerinin mutlaka yaygınlaştırılması lazım,
bunu yaygınlaştırmak için yapılacak desteklemeleri de
doğru ve yerinde buluyoruz.
Yine, Kahramanmaraş,
bildiğiniz gibi aslında akarsular yönünden zengin bir şehirdir
fakat tarım arazilerimizin en fazla yüzde 25-yüzde 30u sulu tarıma
açıktır. Kahramanmaraş, bu kadar su zengini olmasına
rağmen, akarsu zengini olmasına rağmen suyunu başka illere
vermekte ama kendisi yeteri kadar kullanmamaktadır. Tabii ki bu,
tarımsal üretimi etkilemektedir. Tarımsal üretimi artırmak için
mutlaka sulu tarımı da desteklemek ve teşvik etmek
gerektiği de gerçektir. Bu konudaki maddeyi de bu anlamda destekliyoruz.
İnşallah, daha da desteklenerek modern sulama sistemlerini
yaygınlaştırırız çünkü bu suyu da doğru kullanmak,
verimli kullanmak ve etkin kullanmak zorundayız.
Ele alınan üçüncü
konu ise gıdayla ilgilidir. Gıdaların denetimi ve gıdadaki
sahteciliklerin, taklitlerin cezalandırılmasıyla ilgili hükümler
var. Tabii ki tarımsal üretim aslında gıdayla da zaten direkt
ilişkili. İnsanoğlunun gıdaya ihtiyacı vardır.
İnsanoğlu beslenmediği zaman birçok hastalıklar, hatta
yaşamla bağdaşmayan bir durum ortaya çıkar, ölümle
sonlanır ama tükettiği gıdalar sağlığa uygun
değilse sağlığına da zarar verebilir;
gıdanın hazırlanması sırasında yapılan
yanlışlıklar sağlığına zarar verebileceği
gibi, üretim sonrasında gıda içerisinde kullanılan katkı
maddelerin, deterjanların, hormonların ve kullanılan diğer
ilaçların, pestisitlerin tabii ki insan üzerinde toksik etkileri de vardır.
Bu nedenle elbette gıdaya ihtiyacımız var, sürekli gıdaya
ihtiyacımız var, gıdanın sürdürülebilir bir şekilde
üretiminin devam etmesi lazım ama üretilen gıdanın da insan
sağlığıyla uyumlu olması, insan
sağlığına zarar vermemesi gerekiyor. Gıda içerisindeki
bozulmalar, burada oluşan mantarlar örneğin ölüme sebep
olabileceği gibi, toksik etkilere sebep olabilir, alerjik reaksiyonlara
sebep olabilir.
Bir diğer tehlikeye,
bugün, gıdaya katılan ve katkı maddesi denilen, aslında
gıda açısından hiç önemli olmayan, sadece gıdanın
bozulmasını önlemek için katılan katkı maddeleri konusuna
da dikkat çekmek istiyorum. Bilinçsiz katılan katkı maddelerinin
birçok sağlık sorununa sebep olduğunu biliyoruz. Zaten bir
maddenin şifa ile zehir arasındaki farkı o maddenin dozudur; doğru
kullanırsanız şifa olabilir ama bunu fazla
kullandığınız zamanda da zehir anlamına gelebilir yani
insan vücuduna zarar verebilir. O nedenle gıda konusu, hatta gıda
için kullanılan ambalajlar gıda sağlığı ve insan
sağlığını direkt etkileyen faktörlerdir.
Bu nedenlerle gıda
denetimlerini çok önemsememiz ve çok dikkatli ve özenli yapmamız
gerekiyor. Fakat gıda konusu, maalesef taklidin, sahteciliğin,
mevzuata uygunsuz üretimlerin, standartlara uygunsuz üretimin en çok
olduğu alanlardan biridir. Bu nedenle denetimleri artırmak için biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak mutlaka Tarım
Bakanlığındaki denetim ekiplerinin daha da
artırılmasını ve özellikle de laboratuvar sistemlerinin
daha da kuvvetlendirilerek denetim ağımızın güçlendirmesini
öneriyoruz. Sadece şikâyete dayalı denetim yapmak yeterli değildir,
rutin denetimler yapmamız lazım. Düzenli aralıklarla denetimler
yaparak hem üretim aşamasında hem de tüketim aşamasında
yani perakende aşamasında da denetimleri artırmamız
lazım. Düzenli aralıklarla örneklem yaparak gıda denetimini
artırmamız gerekiyor. Sadece etiketine bakarak geçmek doğru
değil, o etiketlerin de mutlaka okunabilir ve anlaşılabilir
şekilde yazılması ve kullanılan ambalaj maddelerinin de
mutlaka insan sağlığıyla uyumlu olmasının da
sağlanması gerekiyor. Çünkü bunların -biraz evvel de söylediğim
gibi- mutlak anlamda insan sağlığına zarar verip hatta
birçok hastalığa da sebep olma ihtimali vardır. Tüm bu
ihtimalleri kaldırmak için gıda denetimini artırmak gerekiyor.
Bir
diğer önerimiz de şu: Özellikle şehirlerde, şehir
merkezlerinde belediye zabıtalarına da gıda denetim yetkisinin
tekrar verilmesini öneriyoruz. Özellikle perakende satışta mutlaka
zabıtalar da devreye girmelidir ve böylece daha etkin bir gıda
denetimi yapmamız da mümkün olacaktır diye düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayalım Sayın Aycan, buyurun.
SEFER
AYCAN (Devamla) Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken
özellikle gündemimizle ilgili de birkaç noktaya değinmek istiyorum:
Macronun, Fransanın, beraberinde Avrupadaki özellikle Hollanda ve
Avusturyanın dinimize, İslam dinimize, Peygamberimize, devletimize
ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yaptığı
saldırıları kınıyorum, nefretle kınıyorum
hatta ve aklını başına almaya davet ediyorum. Türk
düşmanlığının, Türkiye
düşmanlığının ve İslam
düşmanlığının körüklenmesinin kimseye bir yararı
yoktur.
Yarın
yaşayacağımız Mevlit Kandilimizin şimdiden
milletimize, tüm İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Cumhuriyetimizin
kuruluş yıl dönümünde -inşallah cumhuriyetimiz daha da
güçlenerek ebediyete kadar yaşayacaktır- başta Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere, bunu bize sağlayan tüm silah
arkadaşlarını ve devletimizi kuran tüm geçmişimizi rahmet
ve minnetle anıyorum.
Saygılar
sunuyorum; sağ olun, var olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurun
Sayın Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz şu an bu konuşmaları yaparken
Hatayda İskenderun yine cayır cayır yanıyor. Aynı
şekilde Yayladağı Kel Dağında -bir yanı
Suriyede, bir yanı Türkiye sınırlarında- yine çok büyük
bir yangın çıkmış. Yine, Samandağın Çevlik
Mahallesinde büyük bir yangın söz konusu ve bütün Hatayda şu an
elektrik yok. Yine yangından devam edeceğim; Adana Kozan, Mersin
Anamur da şu an cayır cayır yanıyor. Daha önceki
İzmir, Muğla, Cudi Dağı orman yangınlarının
gerçekten artık hangisine yetişebileceğimizi biz de bilemez hâle
gelmiş durumdayız. Bugün orman yangınlarının sebepleri
konusunda elbette bu Meclisin ve bütün Türkiye kamuoyunun bir fikri var. Bu
orman yangınlarının en temel sebebi, bir yandan sermayeye, maden
şirketlerine ruhsatlar vermeyi, inşaata yer açmayı meşrulaştırmakken
Hataydaki yangını çok daha farklı ele almak gerekir. Orada
neler oluyor, siyaseten ne amaçlanıyor, neler dönüyor o bölgede? Bu
konuyla ilgili de oranın vatandaşları kaygılı, bizler
de büyük bir kaygı taşımaktayız.
Değerli
halkımız, yine, yanı başımızda, yakın bir
zamanda, Suriyede 156 noktada yangın çıkmıştı;
Lazkiye, Cebel Aleviyyun, Tartus, Humusda çok büyük yangınlar oldu.
Suriyede yıllardır savaş devam ediyor. Bu savaşın
üzerine bu kadar büyük bir yangın ki -az öncede bahsettim, hâlihazırda
yine devam eden yangınlar- orada binlerce insan şu an yangından
da dolayı aç, susuz ve yoksulluk içinde kıvranıyor. Yanı
başımızdaki halklara, komşumuz olan Suriye halklarına
ilaç, gıda yardımı ve desteğinin sağlanması için
mutlaka ve mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir girişimde
bulunması gerektiğini düşünüyoruz. Ve ben buradan, dünyadaki
bütün insan hakları, yardım ve dayanışma kurumlarına,
inisiyatiflerine bu konuda bir destek sağlanması konusunda
çağrı yapmak istiyorum.
Evet, değerli
arkadaş, dünyada 7 milyarı aşkın nüfus yaşıyor ve
bu gezegende, ne yazık ki içinden geçtiğimiz süreç ve kapitalist
sistemin dayattığı kâr hırsı, bizi yoğun bir şekilde
kendi çarkında çiğnemektedir. Bugün hava, su, toprak ekosistemin
beyni, kalbi, böbreğidir âdeta ama kapitalizm ve onun hamiliğini
yapan iktidarlar ne yazık ki uyguladıkları hoyratça
politikalarla tek tek bunları tüketiyor, bizi de tüketmektedir
beraberinde.
Bugün otoriter
yönetimlerin kimisi Vatan, millet, Sakarya. der, kimisi ülkenin bekası,
güvenliği der, kimisi demokrasi der, kimisi Biz pandemiyle mücadele
ediyoruz. der ama bütün bunların hiçbiri ne yazık ki gerçeğin
yanından bile geçmez. Bunların iç, dış siyasetteki başarısızlığın,
ülke kaynaklarının yandaşa peşkeş çekilmesinin,
ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin üstünü örtmek için yurtseverlik
duygularını sömürmek dışında hiçbir işe
yaramadığını söylememiz gerekiyor.
İşte, biz
böylesi bir ortamda, böylesi bir atmosferde gıda, tarım ve orman
alanındaki bazı düzenlemelerin yapılmasını
konuşuyoruz. Bizler, bu düzenlemeleri konuşurken, bu düzenlemeyi
yapmaya çalışırken tarımın nasıl
bitirildiğinden bahsedeceğim, birkaç rakamla resmetmeye çalışacağım.
Türkiye'de tarım alanları AKP döneminde yüzde 12,3 küçülmüş
durumda, sebze bahçeleri alanı yüzde 15 küçülmüş durumda. 2002de
tarımda istihdam edilen kişi sayısı 7 milyon 458 bin
kişiyken şimdi 4 milyon 157 bine düşmüş durumda. On sekiz
yılda tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısında
yüzde 44 düşüş, çiftçi sayısında yüzde 48 azalış
söz konusudur. Yine, BDDKnin yaptığı açıklamaya göre,
2020de çiftçinin bankalara borcu 180 milyar TLdir, Kredi Kooperatiflerine
borcu 10 milyar TLdir; yine, tarımsal elektrik, tarımsal sulama
borçları da bunların cabası. Kürt halkının yoğun
yaşadığı illerde DEDAŞ, faturalarını
ödemedikleri için kentin elektriğini kesebiliyor, çiftçinin
elektriğini kesebiliyor; aynı şekilde, Devlet Su
İşleri de suyu kesebiliyor. 26 milyon hektar alanlık tarım
arazisi AKP Hükûmeti zamanında 20 milyon hektara düşmüş durumda.
TEKEL özelleştirildi, şeker fabrikaları özelleştirildi;
özelleştirildi de özelleştirildi.
Pandemi süreci, bize ve
bütün dünyaya şunu bir kez daha göstermiştir: Tarımda kendine
yetebilmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Oysaki bu
kürsülerden defaatle ifade ettik: Türkiye, yer altı ve yer üstü
varlıklarıyla, zengin toprağı, suyu ve havasıyla bir
tarım ülkesidir. Sadece kendine değil, bütün dünyaya tarım ihraç
edebilecek bir ülke iken şu an domatesi, patatesi, soğanı, eti
ithal eder pozisyona gelmişsek bunun AKPnin uygulamış
olduğu politikaların ve evvelinde elbette 24 Ocak
Kararlarının, onun üstüne bina edilmiş olan tarım
politikalarının sonucu olduğunu biliyoruz, bilmeliyiz de.
Değerli
arkadaşlar, bu kanun teklifinin 21inci maddesindeki kanun maddesinde -ki
bu maddede verilen ana fikir diğer maddelerde de geçerli- deniliyor ki:
Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri
ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında
kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun
görmesi şartıyla
diye bir şeyler sıralanmış.
Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya
çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, petrol ve doğal gaz
arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu
yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri gibi bu
uzayıp gidiyor.
Biz
burada şunu sormak istiyoruz: Mesela, Kanal İstanbul kararı
alınırken kamu yararı dendi, üçüncü havalimanı inşa
edilirken kamu yararı dendi. Evet, bir yanı kamu yararı gibi
gözükse de esasen oralarda nelerin yapıldığını,
havaalanındaki işletmelerin kimlere
pazarlandığını, Kanal İstanbulun civarındaki
yerli ve yabancı sermayeye satılmış olan toprakları
göz önünde bulundurduğumuzda kamu yararı kısmı çok küçük
bir ayrıntı olarak kalmaktadır ki diğer maddelerde de bunun
benzerini görmekteyiz.
Bakın,
29uncu maddede gıda güvenliği ve güvenilirliği konusunda
yanıltıcı yayına ceza vermekten bahsediliyor.
Doğrudur, bunun denetimi çok önemlidir; kamuoyu, vatandaş
yanıltılmamalıdır fakat siz yanıltana değil
doğru bilgiyi verene ceza veriyorsunuz; Bülent Şık bunun en
önemli örneklerinden birisi. Bu konuda bu maddeyle kime ne ceza verileceği
açığa çıkarılmalıdır, kendi
çıkarlarınıza göre bunu kullanmanızı asla uygun
görmüyoruz ama böylesi bir cezai yaptırımın esaslı bir
biçimde uygulanması elbette doğrudur.
En
nihayetinde, ithalat ve ihracat oranlarına
baktığımızda, iktidarın uygulamış
olduğu tarım politikalarında gelinen nokta gerçekleri göz önüne
sermektedir. AKPnin sermaye ve yandaş merkezli politikaları
çiftçinin, işçinin, vatandaşın derdine deva değildir.
Doğa ve insan merkezli politika tek seçenektir. Ancak bu şekilde, bu
politikayla insanlar sağlıklı ve yeterli gıdaya
kavuşabilir. Su, toprak, hava korundukça bu mümkündür, ormanlar ve bütün
canlılar korundukça bu mümkündür.
Bakın, dolar 8 TLyi
geçmiş durumda. İşçinin, çiftçinin kazancı dolar cinsinden
değil, bunu zaten damat Bakan bütün dünyayı güldürecek şekilde
ifade etti. Tarımda kullanılan mazot, tarım ilacı, gübre
dolara bağlı ve buna göre fiyatlanıyor. Su, elektrik, emek
derken üretici kâr etmiyor, üretici kazanmıyor; vatandaşsa
pahalılıktan sebzeye, meyveye, ete, ekmeğe ulaşamıyor.
Askıda ekmek -evet, rahatsız oluyorsunuz- diye bir gelenek
oluşturulmaya çalışılıyor. Evimize ekmek
götüremiyoruz. diyen esnafa Cumhurbaşkanınca Abartılı
geldi, al çay iç. diye bir çay paketi fırlatılıyor. Bunlar bu
iktidarın zulmünün anılacağı semboller olarak tarihte
tescil edilecektir.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet
Halk Partisi Gruba adına Edirne Milletvekili Sayın Okan
Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın
Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBA ADINA OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ünlü vatan şairi Nazım Hikmet bir gün ressam Abidin
Dinoya Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? demişti,
ben de şimdi size çiftçinin nasıl
mutsuzlaştırıldığının resmini yapmak
istiyorum, daha doğrusu anlatmak istiyorum.
Öyle bir çiftçi kitlesi
yarattınız ki mutsuz, umutsuz, gelecekten endişeli,
çocuklarını çiftçi yapmak istemeyen bir çiftçi kitlesi; üretim
potansiyeli çok yüksek ama sizin uyguladığınız ithalat
politikasıyla, yüksek girdi politikasıyla, düşük ürün
fiyatları politikasıyla tarlaya gitmek istemiyor, traktöre binmek
istemiyor, ahıra girmek istemiyor; kısacası, üretim yapmak
istemiyor.
Bir
zamanlar ilkokulda ne öğrenmiştik? Türkiye, kendi kendine yeten 7
ülkeden 1iydi ama sayenizde neredeyse hiçbir üründe artık kendimize
yeterli değiliz. Şimdi, hemen savunmalarınız var:
İşte dünyada 7nci sıradayız, Avrupada 1inci
sıradayız, çok üretiyoruz. Ya, arkadaşlar, bu kadar fazla
tarım toprağımız varsa tabii ki 1inci oluruz. Bakın
bakalım biraz coğrafyaya, karşılaştırın
ülkelerin toprak varlıklarını; bizimki kadar güzel topraklar,
bizimki kadar tarıma elverişli topraklar nerede var? O yüzden Türkiye
coğrafyası her zaman emperyalizmin hedefi olmuştur. Ya kamu
kuruluşlarını özelleştirerek, onların içini boşaltarak
emperyalistler siyasi iş birlikçileriyle başarılı
olmuşlardır ya da şimdi, özel sektörün içine girerek, üreten
özel sektörü de yanına çekerek şirket evlilikleriyle, şununla,
bununla hep ortak olmuşlardır.
Çiftçi
sizin sayenizde borçlanmıştır arkadaş. Siz diyorsunuz ki:
Çiftçi borcunu ödüyor. Evet, ödüyor ama sadece faizini ödüyor. Ben beklerdim
ki tarım torba yasasında Biz çiftçinin borcunu nasıl
yapılandıracağız? bunu konuşalım. Her birimiz
illerimize gittiğimizde, tarlalara girdiğimizde, köylere
gittiğimizde -giriyor musunuz onu da bilmiyorum ama ben giriyorum- hep
şunu soruyorlar: Yapılandırma var mı, borçlara bir af var
mı, faizi indirecekler mi biliyor musun? Ya, daha bugün en az 10 tane
telefon aldım. Gazeteleri okuyoruz, böyle bir şey yok; soruyoruz, Var.
diyorsunuz. Hani nerede? Nasıl bir yapılandırma? Var mı yok
mu? Ondan sonra, Çiftçi borcunu ödüyor. Nasıl ödüyor arkadaşlar?
Traktörü ipotekli, ahırı ipotekli yani böyle bir çiftçi kitlesi
yarattınız. Bakın bakalım yaş ortalaması kaç
oldu? Gençler tarıma giriyorlar mı? Güzel bir projeniz vardı
-biz de destekledik- Genç Çiftçi Projesi; bu proje bitti diye hemen rafa
kaldırdınız, köyden kente göç aşırı derecede
arttı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Yaşlandı diye kaldırdık.
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Devamla) Yaşlandı tabii ki ama siz bunun önlemini...
Avrupa Birliği ne
yapıyor? Beş yıl erken emekli yapıyor, yedi
yıllık tarım politikası yapıyor. E, hani biz de Avrupa
Birliğine adaydık, politikalarımızı buna göre yapsak
ya. Siz, günübirlik politikalarla günü geçiştirmeye
çalışıyorsunuz. Ya, daha bugün bakın -bir yıldır
süt fiyatları artmıyor- TÜİK ne açıkladı? Takip
ediyorsanız bilirsiniz, etmiyorsanız söyleyeyim: Süt tozu
ithalatı yüzde 9.217 artmış. Ya süt tozu ithalatı niye artar?
Demek ki sanayici ucuz bulmuş, buzağı maması adı
altında süt tozu sokmuş, yoğurtları onunla yapıyor,
üreticiden de düşük fiyatla süt alıyor. Demek ki bir yerde bir sorun
var. Peynir altı suyu, o da yüzde 6.000lerde artmış. Binlerden
bahsediyorum; yüzde 10-20, yüzde 100 demiyorum. Bunlar bizde üretilen ürünler,
niye ithal ediyorsunuz? Pandemi var, dünya önlemini alıyor Aman, olur da
limanlar kapanır, sınır kapıları kapanırsa biz
önce kendi gıdamızı bir kenara koyalım. diyor. Siz ne
yaptınız? 65 yaşındaki çiftçileri neredeyse tarlaya
göndermiyordunuz, sonradan aklınız başınıza geldi,
Aman, çoğu bunların yaşlı bari tarlaya gitsinler.
dediniz, belge aldılar.
Dünya her şeyi
stoklamaya çalışıyor. Bakın, dünyada üretici ülkeler
artık ihracat bile yapmıyor, Durun, ne olur ne gider, ileride
sıkıntı olur. diyorlar. Siz, ne yapıyorsunuz? Daha hasat
yeni bitti, çoğu yerde daha hasat bitmeden ithalat kararnameleri peş
peşe... Gümrük vergilerini sıfırlıyorsunuz. Ya, gümrük
vergilerini niye sıfırlıyorsunuz? Gümrük vergileri sıfırlanmaz,
gümrük vergisi koruma duvarıdır. Siz, gümrük vergilerini
yükselteceksiniz ki ürünler girmesin; siz, tam tersine
sıfırlıyorsunuz ürünler girsin diye. Hadi, diyelim dünyadan
ucuza alıyorsunuz, olabilir ama pahalı alıyorsunuz. Kendi
çiftçinizden 1.600 liraya buğday alıyorsunuz,
dışarıdan 2.200 liraya buğday alıyorsunuz. Böyle bir
hesap nerede var arkadaşlar? Ondan sonra Türk tarımı
çökmüş. Tabii ki çöker yani hiç mi hesap kitap yapmıyorsunuz? Katma
değeri yüksek ürün tarımda vardır. Bunlara lütfen biraz göz
gezdirin.
Projelerin çoğu
hayalî. Bakın, şimdi Edirnede bir proje var: Köyümde Yaşamak
İçin Bir Sürü Nedenim Var. Bunu da güzel buldunuz, birçok ilinizde
yapılıyor. Ben de aradım, araştırdım, projenin
adını şöyle değiştiriyorum: Köyümde yaşatmamak
için bir sürü neden ortaya çıkartıyorsunuz. Neden? Ya, adam köyde
proje yapmak istiyor, koyun bakmak istiyor, güzel; 100 tane koyun veriyorsunuz,
bu da güzel; 100 bin lira, 150 bin lira da veriyorsunuz, bu da güzel. E, 2
kefil; kefiller temiz olacak, sicilleri temiz olacak. Krediyi alacak kişi
zaten zar zor krediyi alabiliyor, kefiller de temiz değil; bir de ipotek
istiyorsunuz. Ya, bunları sağlayabilen çiftçi yok ki. Hiç mi
görmüyorsunuz? Boşuna biz size söylemiyoruz sicil affı sicil
affı, borçları yapılandırın diye. Bunları
söylüyoruz arkadaşlar.
Süt ve yemle ilgili bir
parite vardır, bütün dünyada bu geçerlidir -bakarsınız
istatistiklere- süt fiyatı, yem fiyatının 2 katı
olması lazım. Siz eşitlediniz. O zaman çiftçilik yapılmaz
ki. Enflasyon olur mantığıyla her şeyin
fiyatını sabitliyorsunuz. Bu yanlış arkadaşlar,
enflasyon olmaz. Verin, çiftçiye destek verin; vermediniz. Yasa
çıktı, ilk defa burada muhalefetiyle iktidarıyla yasa üzerinde
uzlaşma sağlandı, Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i
çiftçiye destek olarak verilir. dendi, siz hiçbir zaman vermediniz. Bir ara
kıvırmaya gittiniz, dediniz ki: Ya, veriyoruz, siz hesaplama
bilmiyorsunuz. Biz size rakamlarıyla hesapladık, mantıklı
bir şekilde açıkladık; çiftçiye tam 175 milyar lira borcunuz
var, alacağınız da aşağı yukarı 160 milyar
lira kredi borcu. Gelin, burada bunu silin, madem bir torba yasa
çıkartıyorsunuz amacına ulaşsın. Çiftçiler de desin
ki: Ya, beni seviyorlar, galiba yeniden beni efendi yapacaklar. Ben de bu
hızla, bu gazla üretmeye başlayayım; tarlaya gireyim, ahıra
gireyim, traktöre bineyim, gideyim sabah erkenden tarlada sürüm yapayım,
ekim yapayım, dikim yapayım. Hani diyorsunuz ya Ekilmeyecek
saksı bile kalmayacak. Nerede? Ekilmeyen alan 50 milyon dekara
ulaştı arkadaşlar. Lütfen bunları görün.
Sulama
destekleri
Ya, sulama için dünya kırılıyor, su fakiri bir
ülkeyiz; Devlet Su İşlerinin bütçesini kısıyorsunuz. Ya,
her şeyden kısın ama buralardan kısmayın.
1
milyon süt ineği kesildi. Bunu göremiyorsunuz; birkaç sene sonra kriz
olacak. Et ve süt birliktedir, kombinedir.
Üretim
planlaması hiç yok. Neyi ne kadar üretiyoruz; neyi ne zaman serbest
bırakalım? Bir korktunuz pandemiden, limon ihracatını
yasakladınız, sonradan aklınız başınıza
geldi Eh, biz, bunu zaten satıyorduk ya. Biz, bunu yasakladık ama
çok da yasaklamışız, bir an önce açalım. E, alan yok.
Patateste, soğanda bunları yaptınız. Yani, hiç
piyasaları takip etmiyorsunuz. Edemezsiniz çünkü kurduğunuz ekip
yanlış; içinde ziraat mühendisi yok, içinde veteriner yok; buluyorsunuz
sektörün dışından kişileri getiriyorsunuz; tarlaya
girmemiş, bahçeye girmemiş, ahıra girmemiş kişiler
anlayamaz. Siz, hastalandığınızda doktora mı
gidiyorsunuz ya da uzman doktoru mu tercih etmeye
çalışıyorsunuz? Gözünüzde bir rahatsızlık varsa göz
doktoruna gidiyorsunuz. E, bu da böyledir arkadaşlar.
O
kadar çok konu var ki; bazı destekleri ödemediniz hâlâ. Ya, 2021e
giriyoruz, bakın, iki ay sonra 2021. 2019un tohumluk desteğini
ödemediniz, buzağı desteğini ödemediniz. Diyorsunuz ki
insanlara: Sertifikalı tohumluk ek, ben sana vereceğim. Dört
yıldır desteği artırmıyorsunuz, ondan sonra
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Devamla) Destekleri
artırmadığınız gibi, 2019un desteklerini hâlâ
ödemiyorsunuz. Girin, satılık sitelerine bakın, kaç tane
satılık çiftlik, kaç tane satılık işletme
göreceksiniz. Ben söyleyeyim: Neredeyse yüzde 10u artık tarım
arazisi, satılık çiftlik; satılık hayvan, satılık
süt ineği dolu bu alışveriş sitelerinde.
Yeniden
bir üreten Türkiye projesini hep beraber geliştirmek zorundayız.
Türkiye'nin tarımsal potansiyeli çok yüksek arkadaşlar. Topraklara su
götürdüğünüzde; ziraat mühendislerini, gıda mühendislerini,
veterinerleri, su ürünleri mühendislerini sahaya sürdüğünüzde inanın,
ciddi bir potansiyel var. Bu potansiyeli mantıklı bir şekilde,
iyi bütçelerle desteklemek zorundasınız. Önümüzdeki günlerde bütçe
gelecek, işte, bütçede biraz daha artış yapacaksınız,
diyeceksiniz ki Biz, biraz bütçeyi arttırdık. Arkadaşlar,
artık, öyle enflasyon oranında arttırmakla ya da Bir miktar
oradan kıstık, buradan kıstık.la olmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Devamla) Son bir şey söyleyeyim Başkanım.
BAŞKAN
Vermiyoruz, bir dakika verdim ben size.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Devamla) Gerçek bir bütçe olmalı. Tarım tek
üreten sektör arkadaşlar. Üreten sektöre gerçekten, destek verin. Hele, bu
pandemi döneminde tarımdan başka üreten sektör yok. Tarıma
dayalı sanayide güçlü bir ülkeyiz, bu potansiyelimizi kullanalım
diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Abdullah
Doğru konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Doğru. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 221 sıra sayılı Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, geçmiş dönem Sağlık Bakanımız Osman
Durmuş Beyefendiye rahmet diliyorum, ailesine ve sevenlerine
sabırlar diliyorum.
Bugün,
Gazi Meclisimizde, ülkemiz ekonomisi adına çok değerli bir kanun
teklifini görüşüyoruz. AK PARTİ hükûmetleri olarak üretime değer
vermeye, bu doğrultuda adımlar atmaya devam ediyoruz. Covid-19
pandemisi nedeniyle dünyada yaşanan kaynak tedirginliği, üretim
güvenliğinin ve sürekliliğinin önemini bir kez daha ortaya
çıkarmıştır. İnşallah,
kanunlaştıracağımız bu yasa teklifiyle
yaşanması muhtemel sorunların önüne geçilecek, deyim yerindeyse
üretime omuz verilmiş olunacaktır. Yeni kanunun önünü
açtığı bu uygulamayla tarıma dayalı ihtisas organize
sanayi bölgesi ile su ürünleri yetiştiriciliğinde zaten
yükselişte olan ülke grafiğimize ivme kazandıracak, bu sayede,
üretime duyulan güveni de artırmış olacağız.
Gazi Meclisimizden geçecek
olan bu kanun teklifi, seçim bölgem, tarımın ve üretimin
başkenti olan Adanamız için büyük önem taşımaktadır.
Küreselleşmenin etkisiyle, bir yandan dünya üzerinde su ürünleri üretim
faaliyetleri için kullanılan alanlar daralmakta, bir yandan da
insanların kaliteli su ürünlerine olan ihtiyaçları artmaktadır.
Bu doğrultuda, dünya genelinde, tarımsal faaliyetler ile su ürünleri
üretiminin çeşitlendirilmesi ve artırılması
gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın
giderilmesine yönelik, daha küçük alanda daha fazla üretim yapmayı
amaçlayan toprak havuzlarda su ürünleri yetiştiriciliği dünya
genelinde etkin bir şekilde kullanılmaya
başlamıştır.
Adanamız 163
kilometre kıyı şeridine sahip olup 5 adet lagün, 10 baraj gölü
ve 29 adet göletten oluşmaktadır. İlimizin 36 adet su ürünleri
yetiştiriciliği yapan tesisinin yıllık üretim kapasitesi
4.100 tondur. 2018 yılı verilerine göre, ilimizde avcılık
ve yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünleri üretimi 8 bin ton olarak
gerçekleşmiştir.
Adanamızda dünyaya
örnek teşkil edecek bir çalışma başlatılmış
olup Karataş ilçemizde tarıma dayalı ihtisas (su ürünleri)
organize sanayi bölgesi kurulacaktır. Su ürünleri organize sanayi bölgesi,
Karataş ilçesi Adalı Mahallesinde bulunan verimsiz ve bataklık
alanlardan oluşan toplam 6.500 dekar mera alanında
planlanmıştır. Projeyle, insan eli altında, kontrollü
olarak toprak havuzlarda tarla balıkçılığı yapılarak
atıl olan bu alanlar değerlendirilecektir. Bu sayede ülke ekonomisine
katkı sağlanacaktır. En az 250si su ürünleri mühendisi olmak
üzere, yaklaşık 3 bin kişiye istihdam sağlanacaktır.
Projeyle su ürünleri ihracatımızda önemli artışlar
olacaktır. Tam kapasiteyle çalıştığında
yıllık 35 bin ton üretimle yaklaşık 2,5 milyar TL katma
değer oluşturacaktır. Su ürünleri organize sanayi bölgesinde;
çipura, levrek başta olmak üzere karides, kerevit, sazan, tilapya, kefal,
akvaryum balıkları gibi türler yetiştirilecektir. Karataş ilçesi
Adalı Mahallesinde kurulacak olan su ürünleri organize sanayi bölgesi
alanının yaklaşık yüzde 60ı yani 3.810 dekar, toprak
havuzlardan oluşacaktır. İşletme bazında her bir
tesisin büyüklüğü en az 25 dekar alana sahip olacak, organize sanayi
bölgesine 254 adet tesis kurulacaktır. Yıllık tesis
başı 135 ton su ürünleri üretimi yapılacaktır. Su ürünleri
organize sanayi bölgesinde su kaynağı olarak Akdeniz suyu, Ceyhan
Nehri ve artezyen suyundan yararlanılacaktır. Her işletme
yaklaşık 27 litre/saniye su kullanacaktır. Kurulması
planlanan bölgede yapılan ön inceleme çalışmaları sonucunda
alınan su örneklerinin analiz raporları değerlerinin, su
ürünleri yetiştiriciliği kriterleri açısından uygun
olduğu tespit edilmiştir.
Sonuçta
kurulması planlanan Adana su ürünleri organize sanayi bölgesinde rekabet
şartlarıyla baş edebilir nitelikte, uygun ve kaliteli su
ürünleri temini için toprak havuzlarda su ürünleri yetiştiriciliğiyle
sanayi entegrasyonu gerçekleşecektir. Böylece gelişen bu sektör
sayesinde birçok kademede çalışma imkânlarının tesis
edilmesi, bölge, kent ve ülke ekonomisine katkı sağlanması,
Adananın Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri için su ürünleri
sağlayıcısı üretim üssü hâline getirilmesi hedefi
doğrultusunda böyle bir projenin faydalı olacağı
muhakkaktır.
Hükûmetimiz
ne pahasına olursa olsun üretimi desteklemeye devam edecektir.
Dünyanın içerisinden geçmekte olduğu bu zorlu süreçte dahi
devletimizin bütün kaynakları üretim için seferber edilmiştir. Bu ve
bundan önceki projeler vatandaşlarımızın ihtiyaç ve
talepleri doğrultusunda şekillenmiş ve yine
vatandaşlarımızın menfaatleri doğrultusunda hayata
geçmiş durumdadır.
AK
PARTİ hükûmetleri olarak üretimi teşvik etmek ve üreticimizi
desteklemek adına hiçbir konuda elimizi taşın altına
koymaktan çekinmiyor ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.
Şunu çok iyi biliyoruz ki toprak devletin temelidir. Dört bir
yanından bereket fışkıran her karış
toprağımızı en verimli şekilde değerlendiriyoruz.
Sözlerime
son verirken böylesi faydalı bir projenin Adanamıza
kazandırılmasında en büyük payın sahibi olan Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana şahsım ve
Adanalı hemşehrilerim adına şükranlarımı arz
ediyorum. Tarım ve Orman Bakanımız ile Çevre ve Şehircilik
Bakanımıza da hassaten teşekkür ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şahıslar adına söz talebi ve soru talebi bulunmamaktadır.
İkinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
17nci
madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Buyurun
okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Semra
Güzel İmam
Taşçıer Ayşe
Sürücü
Diyarbakır Diyarbakır Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı Kemal
Bülbül
İzmir Bitlis Antalya
Nusrettin
Maçin Rıdvan
Turan
Şanlıurfa Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Sayın
Kemal Bülbül.
Buyurun
Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)
KEMAL
BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
kapsamı oldukça geniş ve sadece çiftçiyi değil, Türkiyenin
hemen her bireyini çok yakından ilgilendiren yaşamsal bir konu. Fakat
tarımla ilgili Türkiyede ne yazık ki edinilmiş bir çaresizlik
var, o da tarımın son derece sıradan bir şey olduğu,
tarımla ilgili, çiftçilikle ilgili yapılan küçümsemeler, giderek
neredeyse ötekileştirmeler, tarım sahalarına yapılan baraj,
maden sahası, yasak bölge, çarpık kentleşme ve benzeri
nedenlerle tarım alanlarının yok edilmesi. Mesela, ben size
antik zamanlardan örnekler vereyim: Urartu uygarlığını
biliyorsunuz mutlaka, Urartu uygarlığının olduğu yere
gidin, Urartular, kentini tepeye, hinterlandına hâkim bir yere
kurmuşlar ve tarım arazisine asla dokunmamışlar. Bu Malatya
Arslantepede böyle; bu sistematik bir şekilde yok edilen, katledilen
Hasankeyfde böyle; bu baraj altında bırakılan Nevali Çori
bölgesi olan Samsatta böyleydi. Çorumda Hitit uygarlığına
gidin, gezin, görün, göreceksiniz tarım alanına hâkimiyetini ve tarım
alanını nasıl koruduğunu. Burdur-Antalya yolu üzerinde
Sagalossos Antik Kentine gidin, kent nasıl kurulur, tarım alanı
nasıl korunur, tarım alanından nasıl
faydalanılır, dünyaya örnek olabilecek bir şey. Modern
akılla, bilimle biz bunu yapamıyoruz. Hemen burada, yanı
başımızdaki Gordiona gidin, Frigya uygarlığına,
orada da aynı şey; Bergama uygarlığına gidin, orada da
aynı şey. Bu kadar uygarlık içinde bu kadar
berbatlığı nasıl yapıyoruz, ben de anlamış değilim
doğrusu.
Evliya Çelebinin
Seyahatnâmesini okuyun, Ahilerin bıraktığı mirası,
orada nice veriler var. Bu Ankaranın vaktiyle bir adı da neydi
biliyor musunuz? Hüseyinobaydı. Neden Hüseyinoba? Hüseyingazi Tepesinde
erenlerin, evliyaların serverlerinden Hüseyin Gazi vardı, oraya
kurulmuştu kent, Hüseyinoba deniyordu ve Hüseyinobada tarım
yapılıyordu. Şimdi Hüseyinoba katledilmiş. Antalyaya
gidin, ne kadar portakal bahçesi varsa katledilip konut
yapılmış. Adıyamana gidin, dümdüz araziye şehir
kurulmuş ve tarım arazisi yok edilmiş. Şimdi, böyle bir
yerde nasıl tarım yapılacak? Hani, Herodot, Ege için diyordu:
Dağlarından yağ, ovalarından bal akan ülke. Nerede o
yağ ve bal Aydın Vekilimiz Sayın Süleyman Bülbül? Nerede o
yağ ve bal kurban? Sana sorayım, sana sataşayım.
SÜLEYMAN BÜLBÜL
(Aydın) Kalmadı, kalmadı.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Şimdi,
bakınız, verimli hilal Mezopotamya, en batıdaki Ergene ve
Gediz Ovasından en doğudaki Iğdır Ovası ve Muş
Ovasına kadar inceleyin; en kuzeydeki Çarşamba ve Bafra
Ovasından en güneydeki Amik Ovasına kadar inceleyin, göreceksiniz,
bir toprak katliamı, bir su katliamı, bir tarım alanı
katliamı ve giderek tarımın, çiftçinin yok edildiği bir
şey. Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında nüfusun yüzde 80i
köylerde, yüzde 20si kentlerde değil miydi? Şimdi köylerde insan
kalmamış. Biraz önceki sayın vekilin anlattığı
gibi, gidip insanlar kredi almak, çeşitli tarım ve
hayvancılıkla uğraşmak istiyor ama yok.
Tarım-hayvancılık ilişkisi, tarım-su ilişkisi,
tarım-iklim ilişkisi, tarım-insan ilişkisi,
tarım-doğa ilişkisi, tarım-doğadaki canlı
ilişkisi kesinlikle kurulamıyor; ayıptır, günahtır,
yazıktır. Ve bütün bunları anlatmışken tabii ki:
Dost
dost diye nicesine sarıldım,
Benim
sadık yârim kara topraktır.
Beyhude
dolandım boşa yoruldum,
Benim
sadık yârim kara topraktır.
Koyun
verdi, kuzu verdi, süt verdi,
Yemek
verdi, ekmek verdi, et verdi,
Kazma
ile döğmeyince kıt verdi.
Benim
sadık yârim kara topraktır.
Her
kim ki olursa bu sırra mazhar,
Dünyaya
bırakır ölmez bir eser.
Gün
gelir Veysel'i bağrına basar,
Benim
sadık yârim kara topraktır.
Gelin,
bu sadık yârimize ihanet etmeyelim, bizi bağrına basacak olan,
bize bu kadar değeri bahşeden toprağın ve
toprağın bağlaşıklarının, toprağın
paydaşlarının kıymetini bilelim.
Saygılar
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Bülbül, kürsüde yaptığı
konuşmada, Aydın Milletvekilimizin, Sayın Süleyman Bey'in daha
önce yaptığı bir konuşmasının geçerliliğini
yitirdiğini ifade etmek suretiyle Sayın Milletvekilimizin Meclis
kürsüsünde yaptığı bir konuşmayı
anlamsızlaştırmıştır. Cevap hakkı
doğmuştur efendim.
Kürsüden,
sataşmadan, İç Tüzük 69dan talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SÜLEYMAN
BÜLBÜL (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Aydın, dağlarından bal, ovalarından yağ akan bir
kentimiz. Ünlü Yunan filozofu Aydına der ki: Yeryüzünün en güzel
cenneti. Ama ne hâle geldik. Aydında 28 tane denetlenmeyen JESlerle,
jeotermal termik santralleriyle Aydının da artık havası,
suyu, toprağı bitti. Artık Aydında ekilebilir arazilerin
dönümleri azaldı. Artık Aydında vatandaş pencereyi
açtığı zaman, hidrojen sülfür gazının -Dünya
Sağlık Örgütü tarafından kanserojen denilen o gazın- çürük
yumurta kokusunu koklamaya başladı. JESlerden çıkan
akışkanlar toprağa zarar veriyor, JESlerden çıkan
akışkanlar Menderese zarar veriyor; oradan çıkan bitkilerin,
tarımsal sulamadan dolayı oluşan ürünlerin gıda
güvenliği ortadan kalkıyor. Aydın, AKPnin on sekiz
yıllık iktidarında ne yazık ki dağlarından bal,
ovalarından yağ akan Aydından uzaklaştı.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde geçen
kaldırılmıştır ibaresi
kaldırılmış ve altıncı cümlesindeki
Cumhurbaşkanı Kararı ibaresi Kanun ibaresi şeklinde
değiştirilmiştir. şeklinde
değiştirilmiştir.
Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel Ayhan
Barut
Edirne Mersin Adana
İlhami
Özcan Aygun Orhan
Sarıbal
Tekirdağ Bursa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel.
Buyurun
Sayın Gökçel. (CHP sıralarından alkışlar)
CENGİZ
GÖKÇEL (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine
bir torba kanunu tartışıyoruz. Maddelerde ne var diye
bakınca, çiftçiye, köylüye, yurttaşa, doğaya bir şey
çıkmadığını görüyoruz; ormanların
yakılmasına, talan edilmesine bir ceza getirilmediğini
görüyoruz. Haftalardır, Mersinde ve ülkemizin farklı
noktalarında ormanlarımız yanıyor. Erdemlide Alata Bahçe
Kültürleri Araştırma Enstitüsü son üç ayda 3 kez yandı. Bugün
Anamur yanıyor, Çamlıyayla yanıyor. Bu teklifle, ormanları
ve köyleri yakanlara, orman teröristlerine ceza öngörülmüyor, ormanlar
korunmuyor.
Peki,
ne var torbanın içerisinde? Tarım alanlarının talanı
var, tarım alanlarına organize sanayi bölgelerinin kurulması
var, TOKİ eliyle imara açılması var, inşaat var bu kanun
teklifinde. Bir de bunu kamu yararı diyerek yapıyorsunuz. Ne oluyor
normal şartlarda? Hazine arazisinde bir çiftçi üretim yapıyorsa üç
yıl geçince araziyi satın alabiliyor ya da kirasını ödemeye
devam ediyor; tarımsal üretim yapıyor, ülkesine katkı sunuyor.
Fakat bu kanun teklifinde yapılmak istenen şey Kamu yararı
var. diyerek bu insanların atalarının yüzyıllardır
tarım yaptıkları hazine arazilerini TOKİ binalarıyla
donatmaktır, tarım alanlarına beton dökülmesidir. Bu,
tarıma ve çiftçiliğe düşmanlık değil midir? Çiftçi
bunu size söylediğinde yine çiftçiye terörist mi diyeceksiniz,
Ananı da al, git. mi diyeceksiniz? Pandemide Siz ekin, gerekirse biz
alacağız. dediniz çiftçiye. Şimdi neredeyse çiftçiye ekecek
toprak kalmayacak. Kamu yararı, çiftçinin üretmesi mi yoksa tarım arazilerinin
imara açılması mıdır?
Değerli
arkadaşlar, biz burada yaptığımız işlerin
doğru olması için çabalıyoruz ancak bu torba kanun teklifi
ormanları korumuyor, tarım topraklarını da korumuyor.
Teklifte Orman tarıma açılır, tarımsal topraklara organize
sanayi bölgesi kurulur. diyorsunuz. Bir de bunu kamu yararı diyerek
yapıyorsunuz, buna izin veriyorsunuz. Bu teklif, tarım arazileri için
risklidir, tehdittir, talanın yolunu açar, talanı teşvik eder.
Arazileri ranta açmak istediğiniz belli. Siz buraları ranta
açınca ortaya çıkan sorunları nasıl çözeceksiniz? Ders
çıkarmak isterseniz eğer Ergeneye bakın, Dilovası orada;
Yok istemeyiz kervan yolda düzülür. derseniz, devlet öyle yönetilmez. Öyle
yönetmeye kalkarsanız kendi yaptığınız kanunu kendiniz
kaldırmaya çalışırsınız. Hâlbuki, biz sizi
uyarmıştık arkadaşlar; bu düzenlemeyi meslek
odalarına, sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına soralım,
görüş alalım dedik. O zaman da Biz biliriz. diyordunuz, bugün de
aynısını diyorsunuz. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi olarak sizi uyarmaya devam ediyoruz,
edeceğiz de. Olmayacak işler teklif ediyorsunuz. Bakın, miras
intikal işlemlerinin bir yıl içerisinde yapılmasını
zorunlu kılıyorsunuz. Sadece reddimiras üç ay sürüyor,
uyuşmazlık davaları yıllarca devam ediyor fakat siz bir
yılda çözmeye zorluyorsunuz. Öyle Yaptım oldu. diyerek devlet
yönetilmez ancak savrulur; savruluyoruz da zaten. Kimseye danışmadan,
kimseyle görüşmeden yapılan kanun ancak mağduriyet yaratır.
Yaptığınız bu kanun da vatandaşı mağdur
etmekten başka bir işe yaramayacak; çiftçi yine yoksul kalacak, yine
toprağa ekecek tohum bulamayacak, ekse de elektrik borcu yüzünden
sulayamayacak; orman talanı son bulmayacak, ormana karşı
işlenen suçlar devam edecek. Siz de buna kamu yararı diyeceksiniz.
Değerli
milletvekilleri, kamu yararı diyerek orman alanlarına,
tarımsal topraklara el koyma yetkisini getiriyorsunuz. Medeni Kanun ne
der, mülkiyet hakkı nedir umurunuzda değil; umurunuzda olan tek
şey rantınız, umurunuzda olan tek şey inşaat
sevdanız. Arkadaşlar, bu torba kanun Anayasayı ihlal ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CENGİZ
GÖKÇEL (Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Toparlayın, buyurun.
CENGİZ
GÖKÇEL (Devamla) Ormanı talan ederim, yandaşıma veririm.
diyor. Siz de bunu kabul ediyorsunuz. Çiftçinin, köylünün derdi başka,
sizin derdiniz başka. Köylü köyde yaşamıyor, herkes yoksul,
herkes fakirleşmiş, herkes tarlasını, çiftini çubuğunu
bırakıp şehirlerde asgari ücretle bir iş bulmaya
çalışıyor.
Değerli
arkadaşlar, AKPnin on sekiz yılda ülkeyi getirdiği nokta
ortada. Tarım politikaları çöktü, ithalatı önceleyen, yerli
üretimi bitiren bu tarım politikalarına bir an önce Dur dememiz
gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, tarımda bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç
var. Bu zihniyet değişikliği
Tekrardan yerli ve millî
tarım ürünlerinin üretimini artıracak ve ihracatı hedefleyecek
bir zihin dönüşümüne ihtiyaç var. AKP bunu anlamaz çünkü on sekiz
yılda Cumhuriyet Halk Partisi hep bunu anlattı, hep uyardı,
anlamadınız ama seçmen sizi ilk seçimde hükûmetten göndererek size
anlatacak. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 17nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan kaldırılmıştır ibaresinin
çıkartılmıştır ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan
Adana Konya Tekirdağ
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar
Trabzon Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN ve KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurun
Sayın Çulhaoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET
METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın idrak edeceğimiz Mevlit Kandilinizi tebrik
ediyorum. Perşembe günü 97nci yılını
kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle
kutluyorum.
Devletimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, cumhuriyeti kuran
silah arkadaşları ve o dönemde görev yapan milletvekillerinden
ebediyete intikal edenleri rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.
Yine,
21inci ve 23üncü Dönemlerde Kırıkkale Milletvekilliği yapan
Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş Hakka yürüdü,
Cenab-ı Allahtan merhuma rahmet, kederli ailesine, Milliyetçi Hareket
Partisi camiasına, Türk milletine başsağlığı
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubu adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ, 3 Temmuz 2005
tarihinde, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanununun Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü
başlıklı 8/A maddesini Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda değiştirdi. Dokuz yıl sonra, 30 Nisan 2014 tarihinde,
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 5inci maddesinde bir değişiklik
daha yaptı. Aradan altı yıl geçti, 8/A maddesinin 5inci
cümlesini yürürlükten kaldırmak için bugün bu teklif geldi. Yani bu teklif
3 defa değişmiş oldu. İşte kalitesiz, sürekli olmayan,
çiftçiye hiçbir faydası olmayan kanun nasıl yapılır, bunun
en güzel örneğini AK PARTİ döneminde görüyoruz.
Peki,
kanunda yapılan bu değişiklik teklifi çiftçilerimiz lehine mi?
Kesinlikle hayır. Çünkü öngörülen değişiklik, yeter gelirli
tarım arazilerinin ekonomik bütünlüğü olan
kısımlarının parsel bazında
satışını mümkün hâle getirmektedir. Bu durum, miras
hukukundaki birçok kanun hükmünün uygulanmasını
zorlaştıracak, birçok sorunu da beraberinde getirecektir.
Miraslı tarım topraklarının satış ve miras
yoluyla mülkiyet ve el birliği mülkiyeti içindeki tasarrufları ve
devri konusunda Tarım ve Orman Bakanlığının ilgili
birimlerinden izin alınması ve bilgi verilmesi gerekecektir. Yani
iflas, pay temliki, paylı mülkiyetin el birliği mülkiyetine
çevrilmesi gibi mülkiyet tür değişikliği
Bakanlığın iznine bağlanırsa hem mülkiyet ve
eşitlik ilkelerine aykırı bir durum yaratacak hem de tasarruf
yetkisini kısıtlayıcı ve yapılacak işlemler
sırasında suistimale açık bir durum yaratacaktır. Bu da
yeni davaların açılmasına yani zaman ve maddi kayıplara
sebep olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bakınız, Çiftçi Kayıt Sistemine 2003
yılında 2 milyon 765 bin 287 çiftçimiz kayıtlıyken bu
sayı 2019 yılında 682.265 kişi azalarak 2 milyon 83 bin 22
kişiye düşmüş. Bugün ülkemizde 231 milyon hektarlık alanda
bitkisel üretim yapılmasına rağmen 2019 yılı Çiftçi
Kayıt Sistemine göre ancak 148 milyon hektar alan desteklenmekte; yani,
83 milyon hektarlık alanda bitkisel üretim yapan çiftçimiz destekleme
imkânından faydalanamamaktadır. Yani, çiftçilerimizin yüzde 36sı
unutulmuş, çiftçilerimiz maddi yetersizlikten tarlayı, tapanı,
traktörü satıp şehre göç ediyor. Yani düne kadar üreten, istihdam
yaratan çiftçimiz işsiz kalıyor, borçlarını ödeyemiyor.
2002 yılında üreticilerimizin, çiftçilerimizin bankalara 2,4 milyon
Türk lirası borcu varken, bu 2020 yılı Mayıs ayında
122 milyar Türk lirası olmuş; yani üreten çiftçimizin borcu 50 kat
artmış. Evet, yanlış duymadınız, tam 50 kat
çiftçilerimizin borcunu artırdınız değerli arkadaşlar.
Tarım
ürünlerinde vergiyi sıfırlayarak yapılan ithalatla yabancı
ülkelerin çiftçilerini desteklediniz. Siz, üreticilerimizin girdi maliyetlerini
düşürmezseniz ve ihracatta diğer ülkelerin yaptığı
gibi sübvanse ve kaliteli mal için dış piyasalarda marka olmayı
düşünmezseniz çiftçimizi daha çok perişan eder ve ithalata mecbur kalırsınız,
olan da tuzu kurulara değil, çiftçilerimize ve ülkemiz insanına olur.
Değerli
milletvekilleri, bakın, 2020 tarım destekleri ne oldu diye soruyoruz,
çıt çıkmıyor. Üreticimiz iktidardan bunun cevabını
bekliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun, toparlayın.
MEHMET
METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Çiğ süt üreticisinin
feryadını hâlâ duyan yok; mezbahalarda kesilmeyi bekleyen süt
inekleri kesildikten sonra mı duyacaksınız bu feryatları?
Şimdi
süt hayvancılığındaki krizi önlemek için iktidarın
yapması gerekenleri madde madde ifade edeceğim:
1)
Yeni fiyat, 15 Kasımdan geçerli olmak üzere açıklanmalıdır.
2)
40 kuruşluk prim 2020 Temmuz ayından başlayarak verilmeli ve
ödemeler kasım sonundan itibaren her ay yapılmalıdır.
3)
Yem bitkisi, buzağı, analiz ve arıcılık gibi destekler
yıl sonuna kadar ödenmelidir.
4)
Hayvancılık kredi vadeleri altı ay uzatılmalıdır.
5)
Hayvan varlığı listelerine göre kesif yem desteği
verilmelidir.
6)
Toprak Mahsulleri Ofisi yem sanayisine ucuz ham madde temin etmelidir.
7)
Yem sanayisine ham madde ithalatı için uygun kredi imkânı
sağlanmalıdır.
Yapılması
gerekenleri söylüyorum ki Siz ne yapacaksınız? diye bir soru
sormayın diye.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
17nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
18inci
madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesiyle 5403
sayılı Kanunun 8/B maddesine eklenen fıkranın
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tarım
arazilerinde; ifraz, hisselendirme, pay temliki, elbirliği mülkiyetinin
paylı mülkiyete dönüştürülmesi, elbirliği mülkiyetinin devri,
paylı mülkiyet olarak intikal, taksim ve vasıf
değişikliği ise Ziraat Fakültelerinin ilgili bölümlerinden
alınan raporla Bakanlığın izni ile yapılır.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Burhanettin
Bulut
Tekirdağ Edirne Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Burhanettin
Bulut.
Buyurun
Sayın Bulut. (CHP sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN
BULUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarım arazileri bizim için çok kıymetli, bugün kürsüye çıkan
Adana milletvekillerinden bellidir. Ayrıca, Adanadan 4 Cumhuriyet Halk
Partili milletvekili de bugün söz alacak. Sadece bizim için kıymetli
değil elbette, insanlık için kıymetli. Çukurova toprakları
dünyanın en bereketli topraklarından biri; ovasıyla,
dağıyla, suyuyla tarih boyunca romanlara konu olmuş. Bizim
açımızdan da çok kıymetli. Yaşar Kemal, bir betimlemeyle
Çukurovayı tarif etmiş, bakın ne demiş Peri Bacaları
kitabında: Çukurovalı toprağına çok inanır. O kadar
ki Taş eksen boy verir. derler. Toprak 1e 30, 1e 40, 1e 50 verir.
Çeltik 1e 100 verir, susam 1e 500 verir, darı 1e 10 verir. Altın
mı; al bir avuç toprak, işte sana altın. İşte biz,
Çukurovanın topraklarını böyle tarif ediyoruz.
Ancak burada, kürsülerde
mesaj gönderenler, tarım topraklarına ilişkin olumlu mesaj
verenler, yöneticiler, 2011 yılında Adananın, Çukurovanın
bereketli topraklarında, Yenicede bir havalimanı projesi
başlatmış, bu havalimanı projesinde 8 milyon metrekare
kamulaştırılmış, ilk kötü kokular oradan gelmiş.
Dönemin Adana milletvekili o tarihte 4 defa soru önergesi vermiş
-milletvekili olarak- dönemin Ulaştırma Bakanlarına. Kimdi bu
bakanlar? 2012de Binali Yıldırım. Binali
Yıldırıma sormuş: Çukurova Havalimanı için kaç dönüm
tarım arazisini kamulaştırdınız? Sonra da Buna ne
kadar bedel ödediniz? diye sormuş 2012de. 2013te tekrar sormuş,
cevap alamamış. Daha sonra, bugün Mersin Milletvekili olan Lütfi
Elvan Bakan olmuş, tekrar soru sormuş 2014te, hatta oraya bir ilave
soru daha getirmiş, demiş ki: Adana Havalimanını
kapatacak mısınız? 2014te de cevap alamamış. 2015te
bir daha sormuş, yine cevap alamamış. Velhasıl burası,
başlangıç itibarıyla gazetelere konu olmuş bir arazi. Konu
sebebi de şu: Bölgesel havalimanı arsalarını kim
kapattı? O bölgede daha ilan edilmeden arsada hareketlilik
başlamış. Tarım arazileri köylülerden dönemin etkin iş
adamları tarafından satın alınmış, arkasına
kamulaştırılmış. Burada yolsuzluk
başlamış. Buradaki yolsuzluk, o tarım
topraklarını ele geçirmeyle durmamış, ihaleye
başlamış, ilk ihale 2011 yılında 350 milyon euroyla
yapılmış. Ancak o gün planlamada şöyle ifade edilmiş:
30 milyon yolculu bir havalimanı yapıyoruz. Bölge havalimanı
değil, bölgesel havalimanı olacak, tüm bölgeye burası hitap
edecek. Ve hemen yanında Adana Havalimanı var 40 kilometre mesafede,
oranın kapanmayacağı ifade edilmiş. O dönemin yine AK
PARTİ danışmanı Adana Havalimanını kim
kapatıyor diyorsa o bir istismarcıdır. diye ifade etmiş.
Ancak ne olmuş? Doğa bu inşaata izin vermemiş, yedi
yıl boyunca zemini bitmemiş çünkü su basmış. O kadar
bereketli topraklar ki o alanın betona tahammülü yok ve sonuçta yedi
yıl sonra oraya bir yapay göl yaparak bu sorunu çözmüşler. Ancak
oraya müteahhit dayanmamış, 3 defa temel atılmış, 7
defa bakan değiştirmiş, son olarak da bu yılın mart
ayında ihale açılmış, ihaleyi 100 milyon euro bedelle bir
şirket almış. Ancak o ihalede ikinci, başka bir şirket
-sarayın 5 müteahhidinin içerisinde olan şirket- ihaleyi
alamayınca o ihale iptal edilmiş. İhalenin iptal edilmesinin
hemen akabinde bakan görevden alındı. Bu projede yedi yıl
içerisinde 7nci bakan değişikliği. Bu projenin 2020
yılının Ekim ayında yeni bir ihalesi açıldı. Bu
ihalede yine ilgili firmalar başvurusunu yaptı. Ancak geçtiğimiz
hafta bu ihale de iptal edildi, kasım ayında
yapılacağı ifade edildi. Kasım ayındaki ihalede bakın
ne değişiklikler yapılmış? Birincisi, yolcu
sayısı 30 milyondan 12 milyona düşürüldü. Kapalı alan 160
bin metrekareden 50 bin metrekareye düşürüldü.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
BURHANETTİN BULUT (Devamla)
- Bu projenin 26 Ekimde ihaleye girmesi gerekirken tüm bu iyileştirmelere
rağmen ihale yapılmadı. Aklımıza gelen şudur:
Oradaki kötü kokular devam ediyor. Belli ki bu bir sipariş ihale, belli ki
yap-işlet-devret modelinin bir başka göstergesi burada aynı
şehir hastanelerinde olduğu gibi, aynı otoyollarda, köprülerde
olduğu gibi ihalenin iç yüzü belli değil, anlatılmıyor.
Burada gördüğümüz, 7 bakan değiştiren, 3 defa temel atma töreni
yapılan bu proje, yine bir yetim hakkı yenilen, peşkeş
çekilen bir projeden öte değildir. Adana milletvekilleri, tarımı
önemseyen tüm milletvekilleri -hiçbir parti ayırmadan söylüyorum- bu
ihalenin peşine düşün. Doğaya zulmettik, bari
paramızı, halkın parasını burada peşkeş
çektirmeyelim.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın Kılavuz,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, 26 Ekimde
vefat eden 57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Osman Durmuşa
Allahtan rahmet dilediğine, pandemi sürecinde okulların normal
seyrinde açılmaması nedeniyle kırtasiye esnafı, kantinciler
ve okul servisi işletmecilerinin mağduriyet
yaşadığına, Mersin, Hatay, Osmaniye ve Adana illerinde
çıkan yangınlar nedeniyle vatandaşlara geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Türk milletinin gönlünde
müstesna bir yere sahip olan değerli büyüğümüz, kıymetli
ağabeyimiz, 21nci ve 23üncü Dönem milletvekilimiz ve eski
Sağlık Bakanımız Osman Durmuşu rahmetle ve
saygıyla anıyorum. Ailesinin ve camiamızın başı
sağ olsun.
Pandemi döneminden
etkilenen sektörlerin başında esnaflarımız gelmektedir.
Okulların normal seyrinde başlamaması özellikle
kırtasiyeciler, okul kantin işletmecileri ve servis
esnafını etkilemiştir. Yıllık cirosunun büyük bir
kısmını ağustos ve eylül ayı içerisinde yapan
kırtasiyecilerimiz ve yüz yüze eğitimin kademeli başlaması
nedeniyle okul kantin işletmecileri ve servis esnaflarımız
sorunlar yaşamaktadır. Ekonomik destek ve teşvikleri sürdürelim.
Son olarak Mersin
Anamurda, Hatay, Osmaniye ve Adana Kozanda çıkan yangınlardan
dolayı vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi
iletiyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinde
bulunan taksim ve vasıf ibaresinin taksim ile vasıf olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nusrettin
Maçin İmam
Taşçıer Semra
Güzel
Şanlıurfa Diyarbakır
Diyarbakır
Ayşe
Sürücü Serpil
Kemalbay Pekgözegü Rıdvan
Turan
Şanlıurfa İzmir Mersin
Hüda
Kaya Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Hüda
Kaya.
Buyurun
Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜDA
KAYA (İstanbul) Sayın Başkan, sayın arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konumuz tarımla ilgili ama gündem o kadar sıcak ki
Ve bir AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız. Dolar,
altın pik yapmış, piyasalar dibe vurmuş, saraylarda ejder
meyveleri yenirken evine ekmek götüremeyenlere keyif çayı atılan bir
gündemde, gündemi saptırma noktasında çok başarılı bir
AKP klasiğiyle daha karşı karşıyayız.
Savaş
politikaları, nefret politikaları, saldırılar
AKP
iktidarında her gün yeni bir hedef ortaya konuluyor, yeter ki içerideki
çökmüşlük, çürümüşlük, batmışlık, iflaslık
durumları halkın gündeminden saptırılsın. Şimdi
de bir Fransa, bir Macron ve bir de inançların
saygınlığına sahip çıkmak, İslama sahip
çıkmak iddiasıyla gündemler doldurulmaya
çalışılıyor.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ne yapacağız bu
zırvalara karşı?
HÜDA
KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar, inançlara sahip çıkmak ise
önce bizim kendi içimize bakmamız gerekiyor. Biz nefret
politikalarının en derinlerine, AKP döneminde, Türkiyede her gün,
her saat şahit olmaya devam ediyoruz. İnsanlar kimliklerinden ötürü,
Kürt kimliğinden ötürü helikopterlerden atılıp öldürülürken,
Alevilerin kapılarına çarpı işaretleri konulurken, Affedersiniz
Ermeni. diye insanlar tahkir edilirken, kadınlar, kendi mezhebî
kimliğinden dolayı evladını kaybetmiş anneler
alanlarda yuhalatılırken nefret politikasının ne demek
olduğuna biz Türkiyede, AKP döneminde yeterince şahit olduk.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne alakası var ya?
HÜDA KAYA (Devamla) Dine
sahip çıkmak, inançlara sahip çıkmaksa mesele -bakın, yarın
Mevlit Kandili diye Mevlit Kandilleri kutlanıyor, Peygamberin doğum
yıl dönümleri anılarak kutlanılmaya çalışılıyor-
bu ülkede ana dilinde mevlit verdi diye bir insan, bir hoca zindanlarda ölüme
terk edildi ve defnedilmesini bile yasaklar hâle getirdiniz. Diller ve renkler
Allahın ayetidir. derken Muhammed Peygamber, siz onun getirdiği
mesajlara savaş açtınız.
Muhammed Peygamber
adaleti, barışı, sevgiyi, insanlığı,
özgürlüğün mesajını bize getirdi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Hazreti Muhammed de.
HÜDA KAYA (Devamla)
Sizler tabii ki dünyaya, İslam dünyasına ve topluma kendinizi
İslamın bekçisi gibi, İslamın temsilcisi gibi iddia
edebilirsiniz, böyle popülist politikalarla kendinizi ifade edebilirsiniz ama
Türkiyede yaşadığımız bir gerçeklik var.
Fransayı
taşlıyorsunuz, Fransaya saldırıyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Ne yapacağız?
HÜDA KAYA (Devamla) Ben
başta toplumumuza, bizi izleyen halkımıza, iktidara ve bütün
muhalefet çevrelerine şunu ifade etmek istiyorum.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Konuşmanız Fransız Macronu destekliyor ya;
yazık ya; yanlış yapmayın. Hüda Hanım, siz
yapmayın bari bunu ya!
HÜDA
KAYA (Devamla) Yolda, yolun ortasında başı kesilerek
katledilen bir insan var orada. 7 binden fazla tespit edilmiş tecavüze
uğrayan; cariye, köle pazarlarında satılan Ezidi kadınlar
var. Kafesler içerisinde canlı canlı yakılan bizim, Türkiyenin
askerleri var. Kafaları, kelleleri koparılan insanlar var. Hangi
İslama karşısınız? IŞİDin
İslamına mı? El Kaidenin İslamına mı?
Talibanın İslamına mı? Muhammed Peygamberin
İslamına? Muhammed Peygamberin İslamına sahip
çıkıyoruz. diyorsanız barışa teslim
olacaksınız, barışa sahip çıkacaksınız.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKKnın
kitapsızlığına karşıyız.
RIDVAN
TURAN (Mersin) Müsaade et, müsaade et.
HÜDA
KAYA (Devamla) Muhammed Peygamberin İslamını savunuyoruz.
diyorsanız adaleti tesis edeceksiniz, özgürlükleri gerçekleştireceksiniz.
Bu ülkeyi huzur ülkesi, barış ülkesi hâline getirmek zorundayız.
Eğer kendimizi Muhammed Peygambere isnat ediyorsak bizler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın lütfen.
HÜDA
KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, bunları saldırmak için söylemiyorum. Muhammed
Peygamberin doğum yıl dönümünde bütün halkımıza eğer
bunu gerçekten tebrik etmek istiyorsanız önce ibadet olan adaleti tesis
etmek bu ülkede yönetim ehliyetini elinde bulunduranların
sorumluluğudur. Bunu yapmıyorsanız vebal
altındasınız. İnsanlar sizleri eleştiriyor diye yüz
binlerce insan işinden, ekmeğinden, mesleğinden ediliyor,
açlığa mahkûm ediliyorsa sizler bunun vebali
altındasınız. Bir muhasebe fırsatı, tekrar bir
muhasebe yapalım; barışı, adaleti, özgürlükleri ülkemizde
gerçekleştirelim, bütün inançlara saygı duyalım, bütün dillere
saygı duyalım.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Başkan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın görüşülmekte olan 221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Hatibin
kürsüden grubumuzu da hedef alan Allahın ayetlerine savaş
açtınız. ifadesi konuşmanın bütünlüğü dikkate
alındığı zaman her yerinden din istismarı akan,
gerçeklerle hiç alakası olmayan ve özellikle adalet, barış,
özgürlükle âdeta karşıtlık içerisinde olan, kin ve nefret dolu
beyanları dinledik; bunların hiçbirini kabul etmiyoruz.
Biz, bu coğrafyada
Kürtler, Araplar, Türkler barış içerisinde inançlarını ve
değerlerini yaşasınlar diye reformlar hayata geçirdik,
bunları pratiğe döktük. Bir taraftan din istismarı
yapılacak, diğer taraftan da Fransanın
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bakınız, Müslüman olmayan, İslami değerlerle de
alakası olmayan, hani dinime söven Müslüman olsa ifadesi var ya, hani
kalkıp Hristiyan ve Müslümanlara, coğrafyamıza bu kadar
hakaretler içeren, Orta Doğuda insanları evlerinden,
yurtlarından eden, petrol, silah ve faiz üzerinden yürütülen, emperyalistlerin
hedeflerini hayata geçiren Fransanın kalkıp benim dinimle ilgili
ortaya koyduğu değer tartışmasını
savunurcasına Meclis kürsüsünden ileri sürülen beyanları
reddediyoruz.
Bakınız, mademki
dini referanslar kullanıldı, ben o referanslara karşı
diyorum ki, bu kürsüden daha önce de söylemiştim.
(Hatip tarafından
Bakara suresinin 154üncü ayetikerimesinin okunması)
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bu ülkede şehitlerle ilgili herhangi bir söz beyan edemeyen,
Allahın hükmü için, adalet için mücadele edenlere
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
onlarla ilgili herhangi bir beyan ortaya koyamayıp, kalkıp burada
Anayasanın ve hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri
çerçevesinde alınan kararlara ve barış ortamına yapılan
bu saldırıları asla kabul etmiyoruz. Ve son olarak şunun da
altını çizmek istiyorum: Onlara Yeryüzünde bozgunculuk
yapmayınız. dediğimizde onlar derler ki: Hayır,
hayır, biz sadece ıslah edicileriz. İşte onlar
bozguncuların ta kendileridir. diyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ben bu ifadeyi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Başkanım
HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
Sayın Altay.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Ben söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Altaya söz verdim, size de söz vereceğim.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Tamam.
33.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, siyasetin kör kalması gereken
alanlardan biri biraz önce yürütülen polemiktir. Ne bu Mecliste ne bu ülkenin
her bir metrekaresinde kimsenin kimseye din öğretme haddi ve hakkı da
yoktur. Herkesin imanı, inancı kendinedir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, biraz önce,
bugün burada bir saygıdeğer milletvekilimiz Allahım acil
şifa versin- Covid pozitif olduğunu öğrendi ve öğrenene
kadar da ben dâhil 100e yakın milletvekiliyle temas etti. Biz de diyoruz
ki yarın Cumhuriyet Bayramı, tatil var zaten; ortada da bütün
partilerin üzerinde mutabık kaldığı bir kanun teklifi var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Niyetimiz yapıcı muhalefet anlayışı
içinde bu kanun teklifini olabildiği kadar kısa bir sürede ve temas
konusuna da maksimum riayet ederek bitirelim.
Sayın milletvekili
çıktı, onu da eleştiriyorum. Bu Mecliste kimse hiçbir
milletvekiline din öğretemez, din pazarlayamaz, herkesin
dindarlığı kendinedir. Bunu Allah bilir. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani Sayın Özkanın da sanki
bir tek kendisi Müslüman gibi
Bunu kabul etmiyorum ve karar yeter
sayısı istiyorum.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Altay, siz de Macrona karşı bir kelime edin.
BAŞKAN Evet,
şimdi
HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, kürsüden rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Altay toparladı zannediyorum.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Toparladım efendim, uzamasını istemiyorum
bunun.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Hayır, ben cevap hakkımı
BAŞKAN Hüda
Hanım, ne istiyorsunuz?
HÜDA KAYA (İstanbul)
Kürsüden cevap hakkımı talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN
Sataşmaya meydan vermeyelim, buyurun, düşüncelerinizi ifade edin.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HÜDA KAYA (İstanbul)
Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu ifade edeyim: Burada
kimseye din pazarlanmıyor. Dini pazarlayanlara karşı
aslında dinin sahibi Yaradanın insanlara adaleti öğretmesini,
barışı öğretmesini; insanlığa vicdanı,
özgürlüğü, eşitliği öğretmesini bir kez daha
hatırlatıyorum. Burada kimsenin kimseye din satma gibi bir derdi yok.
Hele ki AKP iktidarı, referanslarını saraydan alanlar bizlere
hiç din öğretemezler çünkü din saraylardan öğretilmez.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Referansı Kandilden mi
alacaksın?
HÜDA
KAYA (Devamla) İtibarda israf olmaz." diyen bir saray zihniyetine
karşı israfın haram olduğunu söyleyen Muhammed Peygamberin
mesajından dolayı siz savaş açıyorsunuz diyorum. Merhamet
edin ki merhamet edilesiniz." diyen bir Peygambere, dine karşı
sarayın inancı ne diyor? Acımayın, acırsanız
acınacak hâle gelirsiniz. İşte bunlar, bu mesajlara, bu dine,
bu inanca saldırıdır, istismardır. Sadece maskeleri
düşürüyorum, kimsenin kimseye din pazarladığı yok.
Dindarız. diyorsanız, Vicdanlıyız. diyorsanız,
kardeşim, ölüyor insanlar adaletsizlikten, insanlar ekmeksizlikten ölüyor.
Umudunu kaybetmiş binlerce, yüz binlerce insan cezaevlerinde haksız
şekilde kırılıyor. Başörtü diyorsunuz,
başörtülü kadınların zorla başının
açılıp işkence edildiği bir ülke burası. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Yalan söylüyorsun!
HÜDA
KAYA (Devamla) Bize AKP iktidarı ne din öğretebilir ne vicdan
öğretebilir.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR
ÇALIK (Malatya) 28 Şubatta sen kendi hâlini bir hatırla. Bugün
Meclistesin ve Mecliste konuşma yapabiliyorsun.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hangi ülkede yaşıyorsun sen?
HÜDA
KAYA (İstanbul) Vatanımda yaşıyorum, evet.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kandilden mi talimat alıyorsun?
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Bağırma!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Konuşma, haddini bil!
HÜDA
KAYA (İstanbul) Adalet için mücadele ediyorum.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkanım, kürsüden söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkan, buyurun.
3.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri...
(AK
PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN
Şimdi, sayın milletvekilleri, laf atanlara kürsüde söz
vereceğim, ona göre hazırlık yapın, burada hemen size söz
vereceğim, kim laf atarsa söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Özkan.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
milletin kürsüsünden, milletin bütün değerleri, bütün meseleleri biteviye
tartışılır, bundan hiç kimse gocunmasın.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) O millet de sen oluyorsun!
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Bu ülkenin değerleri, işte, al bayrağımızdaki hilal,
medeniyetimizi; yıldız, şehitlerimizi temsil eder, al renk de
şehitlerimizin kanını temsil eder.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Ancak demagoji yapıyorsun, başka bir konuştuğun yok.
Ancak hamaset; gerçekleri konuşuyoruz, gerçekleri konuşuyoruz.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Sana söylüyor, sana.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Kalkıp burada din istismarı yapmak suretiyle, agnostik, bilinmez çevrelere
mesaj göndermek istiyorsanız biz buna Hayır. diyoruz.
Bakınız, bu coğrafyada bizim değerlerimiz üzerinden
istismar edilmesine biz müsaade edemeyiz.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Nereden senin oluyor ya! Kendilerini her
şeyin sahibi sanıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
İstismar nedir? Karanlık emelleri için, bu ülkenin değerleri
üzerinden tartışmalar oluşturmaktır. Şu anda
yaptığınız istismardır. Yani istismar etmek suretiyle karanlık,
gizli emellerinize eğer oradan bir şey devşirmeye
çalışırsanız biz buna Hayır. deriz.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Bu ülkenin değeri siz
değilsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Ama gelin burada değerlerimizi, ahlakımızı, örfümüzü,
âdetimizi, dinimizi ve onun referanslarını sonuna kadar ileri sürün.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Her şeyiniz sahte, her şeyiniz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Ancak dert o değil, bakınız, ortada bir tartışma
var. Fransa Cumhurbaşkanı diyor ki: Biz İslamı yeniden
yazacağız. Evet mi diyorsun, hayır mı diyorsun?
HÜDA KAYA (İstanbul)
IŞİDi, IŞİDi... Saptırmayın, siz
IŞİDe sahip çıkıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Bugün Hatayda, orada terör örgütleri saldırı
gerçekleştiriyor, ormanlarımızı, insanımızı
katlediyor. Evet mi diyorsun, hayır mı diyorsun? DEAŞın,
PKKnın, o coğrafyada kadınları istismar etmek suretiyle,
oradaki insanların yaşam değerlerini, ekonomik
kaynaklarını istismar etmek suretiyle eğer bir katliam
gerçekleştiriyorsa buna evet mi diyorsun, hayır mı diyorsun?
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Destek veren sensin orada
IŞİDe.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Terör örgütü PKK/PYD-YPG, o istismarı gerçekleştiren DEAŞ
teröristlerini Cerablusda, Zeytin Dalı Operasyonu devam ederken
salıverdi.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Tamamen demagoji yapıyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Buna evet mi diyorsun, hayır mı diyorsun? Biz ret diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) IŞİD miting yapıyor,
miting. Aksarayda miting yapıyor.
HÜDA KAYA (İstanbul)
Ne diyorsunuz? Gerçekleri söylemiyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
Bu ülkeye, bu coğrafyaya, Kürtlerin, Arapların, Türklerin birlikte
yaşama iradesine her türlü saldırıya Hayır. diyoruz ve
sonuna kadar da buradan karşı çıkıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜDA
KAYA (İstanbul) Neye karşı çıkıyorsunuz,
anlamıyorum! Ben yanlış bir şeye mi davet ediyorum? Adalete
çağırıyorum.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Neyi doğru söylüyorsun ki!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler...Kabul etmeyenler
Kâtip
üyeler arasında ihtilaf var, elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.58
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Necati TIĞLI(Giresun)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
221 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesi üzerinde İstanbul
Milletvekili Hüda Kaya ve arkadaşları tarafından verilen
önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, oylama işlemini tekrar yapacağım, karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Teklifin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 18inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Hüseyin
Örs
Konya Tekirdağ Trabzon
Ayhan
Altıntaş Orhan
Çakırlar
Ankara Edirne
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge
hakkında konuşmak isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın
Yokuş. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçen
yıl 1 Eylülde açıklanan pancar taban fiyatları bu yıl 27
Ekime gelmemize rağmen, hâlen neden açıklanmıyor, bunun
cevabını bir türlü bulamıyoruz. Konya Pancar ve Tarım
Ürünleri Üreticileri Derneği Başkanı Sayın Ahmet Bestil Bu
sene 16 polar şeker pancarı için ton başı 390 TL, 20 polar
şeker pancarı için ise 460 TL taban fiyat istedik, kampanya
başladı, fiyatlar açıklanmadı. Çiftçi fiyat bekliyor,
üreticiler önünü göremiyor, gelirinin giderinin hesabını yapamayan
çiftçimiz gerçekten çok zorlu günler geçiriyor. Taban fiyatı acilen
açıklanmalıdır. diye talepte bulunuyor. Sadece o mu? Bu
hususta, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Hüseyin Akay Türkiyede şeker üretimi kota sistemine göre
yapılmaktadır. Kota demek, ihtiyacınız kadar üretim demek
fakat Türkiyede geçen yıl belirlenen kotadan 150 bin ton daha düşük
şeker üretildi, buna rağmen stokta yaklaşık 320 bin ton
şeker var. Bu, aynı zamanda ucuz diye kontrolsüz bir biçimde
nişasta bazlı şeker üretiminin piyasaya sürülmesine sebep
olmaktadır. Bu 320 bin ton şeker eritilemediği için,
nişasta bazlı şeker kotası 67.500 ton olmasına
rağmen Türkiyede 600 bin ton üretilmekte ve satılmaktadır. Bu iş
el altından gizli saklı yapılmaktadır. Tamamen kayıt
dışı yapılan ve denetlenmeyen bu durum, şeker
sektörünü büyük bir sorunla ve sıkıntıyla karşı
karşıya bırakmaktadır, 320 bin ton şekerin
satılmamasına sebep olmaktadır. diyor, önce şeker
fiyatının artırılması, sonra da maliyetleri artan
pancar çiftçisinin 2020 ürünü taban fiyatı açıklanmalıdır
diye bekliyor.
Bu
yıl mazot, gübre, tohum, ilaç ve özellikle elektrik ve su maliyetlerinde
bir önceki yıla göre ortalama yüzde 25in üzerinde artış
gerçekleşmiştir. Bu ağır girdi maliyetleri ve emeklerinin
karşılığını alamayan pancar üreticileri için, 16
polar pancarın ton taban fiyatının 400 TL olması
gerekmektedir. Bu miktarın altında belirlenecek bir fiyatın on
binlerce çiftçiyi mağdur edeceği de ortadadır. Türkiye'nin dört
bir yanında pancar üretimi yapan çiftçiler sökümlere çoktan
başladılar. Şeker fabrikalarına pancar teslimatı
sürüyor, ülkeyi yönetenler ise iki aydır pancar taban fiyatını
açıklamıyorlar, pancar üreticisi endişe içinde bekliyor.
Değerli
milletvekilleri, TÜRKŞEKER, Konya Ilgın Şeker Fabrikasına
pancar üretenlerin pancar nakliye ücretlerinde büyük bir
ayrımcılığa imza atmıştır. Yunakdaki pancar
üreticisi, Ilgın Şeker Fabrikasına teslim ettiği
pancarının taşıma ücreti olarak ton kilometresini 0,375
TLden teslim ederken, Kadınhanı ve Ilgın pancar üreticisi
Ilgın Şeker Fabrikasına teslim ettiği pancarının
taşıma ücreti olarak ton kilometre fiyatını 0,97 TLden
teslim etmektedir. Bu adaletsiz uygulama neticesinde, Yunak pancar üreticisi
ton başına ekstra 10-15 TL arasında ücret ödemektedir.
TÜRKŞEKERin bu ayrımcı fiyat uygulamasının bedelini
binlerce Yunaklı pancar üreticisi ödemektedir. Yunaklı pancar
üreticilerine yapılan bu ayrımcı fiyatın acilen
düzeltilmesi lazım. TÜRKŞEKER yöneticilerinin bu ayıbı
ortadan kaldırmaları lazım. Düşünebiliyor musunuz, Yunakta
300-350 bin ton şeker pancarı üretiliyor ancak bu üretimden
dolayı çiftçilerimizin sadece taşıma ücreti için ceplerinden
ekstra giden para 3 milyon Türk lirasını buluyor. Yazık ya,
böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Bu bakımdan,
iktidarımızı, özellikle bölge milletvekillerimizi göreve davet
ediyorum. Yunaka, Yunak çiftçisine yapılan bu adaletsizliği lütfen
düzeltin diyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
18inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
19uncu
madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Nusrettin
Maçin İmam
Taşçıer
İzmir Şanlıurfa Diyarbakır
Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü Semra
Güzel
Bitlis İzmir Diyarbakır
Ayşe
Sürücü Ömer
Öcalan Rıdvan
Turan
Şanlıurfa Şanlıurfa Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Şanlıurfa Milletvekili
Ömer Öcalan.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
ÖMER
ÖCALAN (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Tabii
ki tarım, ülkemizin önemli meselelerinden biridir ama tarım meselesi
ve ülkenin diğer meselelerinin hepsi birbiriyle
bağlantılıdır. Ülkede demokrasi adına, insan
hakları adına bir şey yoksa, bu ülkenin tarımından
tutun sanayisine, çiftçisinden hayvancılığına, diğer
tüm üretim alanlarının hepsi tıkanmıştır.
Bakınız,
ülkeyi şu an rasyonel devlet mekanizması yönetmiyor. Bir araya gelen,
iktidarı elinde tutan, insan haklarını bir tarafa bırakan,
demokrasiyi askıya alan, hak, hukuk ve adaleti göz önünde bulundurmayan,
HDPyi hedef tahtasına oturtup ülkede yükseleceğini zannediyor. Orta
Doğuda, Avrupada, dünyanın hiçbir yerinde dost bir ülke
kalmamıştır. Barıştan söz eden bir
saldırıyla karşı karşıya...
Biz
buradayız, mücadelemize devam edeceğiz. Daha bugün bir önceki dönem
milletvekilimiz gözaltına alınıyor. Hak ve hukuktan bahsedebilir
miyiz? Onlarca üyemiz, vatandaşımız, sempatizanımız,
üyemiz gözaltında, baskılar, işkenceler, ülkenin
tamamını koca bir cezaevine çevirmişler, demokrasicilik
oyunundan bahsediyorlar.
Tabii ki tarımdan da
bahsedeceğiz. Biz de tarımla, çiftçilikle uğraşan bir
aileyiz. Bakınız, Antep fıstığı
Bu yıl
içerisinde, çiftçi, 2020nin Nisan sonu Mayıs başı, kavlak fıstığın
fiyatını 65 ila 70 lira arasında veriyordu, en iyisini.
Kırmızı kabuklu fıstığı 48 liraya kadar
veriyordu. Şu anki fiyatı nedir arkadaşlar, biliyor musunuz?
Şu anki fiyatı, en kaliteli kavlak fıstık 48 lira, 50 lira.
Kabuklu ben fıstık, kırmızı kabuklu fıstık
37 ila 40 lira arasındadır. Hangi tarımdan bahsedeceksiniz?
Arkadaşlar samandan bahsediyor. Arkadaşlar, samanı bir tarafa
bırakın, maliyeti en düşük olan ithalat tarım ürünüdür.
Nohut mu ithal edilmiyor, fasulye mi ithal edilmiyor, buğday mı ithal
edilmiyor, arpa mı ithal edilmiyor? Aklınıza gelebilecek her
türlü tarım ürünü, belki fıstık, fındık
dışında her şey ithal ediliyor, o da dünyada
fıstık üreticisi ABD, İran ve Türkiye dışında
başka bir ülke üretim yapmadığı için, fıstık
alanında dıştan, kendi ithalat baronları
aracılığıyla ithal edememektedirler.
Bir an önce ilçe
tarım müdürleri, il tarım müdürleri, Tarım
Bakanlığı kendini gözden geçirmek durumundadır. Burada
gelip tarım güzellemesi yapılmaktadır. Bilmem, hayvan
sayısı 2002de kaç milyonmuş, yirmi yıl sonra şu kadar
artmış, küçükbaş bu kadar artmış, büyükbaş bu kadar
artmış
Arkadaşlar, yirmi
yıl önce bir yüzyıl önceydi. Şu an 21inci yüzyılın
ilk çeyreğindeyiz. Dünya da gelişiyor, nüfus da büyüyor. Buna denk,
bununla simbiyotik bir şekilde tarım alanında var mı bir
gelişme? Gidin, bakın, Hilvanda, Fıratın dibinde, su 3
kilometre ötede, çiftçi suyu yerin altından çıkarıyor.
GAPın merkezidir, devasa bir Fırat havzası vardır,
insanlar tarım arazisini sulayamamaktadır, sulayınca da sondajla
su çıkarıyorlar. Ondan sonra, enerji ihtiyacı doğuyor,
enerjide Türkiyenin en büyük barajı, Atatürk Barajı; enerji
verilmiyor, enerji sağlanmıyor. Yanılgı içerisindesiniz,
sadece tarım alanında değil
Osmaniyede de var
fıstıkçılık, fıstık üreticisi çok mu memnun?
Silopide de fıstıkçılık yapılıyor -yer
fıstığı anlamında- üretici çok mu memnun? Tarım
bitmiş, tükenmiş; çiftçilikten zaten bahsedilmiyor. Zaten
bunların hepsi ülke yönetiminin tamamıyla alakalıdır.
İşiniz gücünüz ithalat baronlarınız -iş adamları
diyebilirsiniz- ithalat miktarını belirliyorsunuz bir gecede, kimi
kararnamelerle ülkeye binlerce ton, yüz binlerce ton mısır giriyor,
buğday geliyor. Birilerine kazandırıyorsunuz, birilerine
kaybettiriyorsunuz. Üretene maalesef yer yok, alın teriyle
çalışana yer yok, mevsimlik işçiye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayınız.
ÖMER
ÖCALAN (Devamla) Arkadaşlar bir istatistik çıkarmış,
sadece Urfadan diğer illere alın teriyle geçimini sağlamak için
mevsimlik tarım işçisi olarak giden insanlardan -son altı ayda
kayıt altına alınan- 35 Urfalı vatandaşımız
yaşamını yitirmiş trafik kazalarında ya da
ırkçı saldırılara maruz kalmış. Buna var mı
bir çözümünüz? Yok. Hamaset, hamasetten başka bir şey yok. Urfa,
Türkiye tarımının 3üncü büyük şehridir, tarım
arazisinin yüzde 5ine sahiptir. Var mı projeniz? Yok. Millî duygularla
kitleleri konsolide edin, dinî duyguları istismar edin, din siyaseti,
ırkçı siyaset yapın; halkları bu noktada bir alana
konsolide edin; tarıma da gerek yok, çiftçiliğe de gerek yok,
sanayiye de gerek yok, insan haklarına da gerek yok, demokrasiye de gerek
yok. Kaybedeceksiniz, büyük kaybedeceksiniz; bu zulmün de altında
kalacaksınız!
Genel
Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin
birinci fıkrasında geçen bir yıl ibaresinin beş
yıl olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Aydın
Özer
Tekirdağ Edirne Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Aydın
Özer.
Buyurun
Sayın Özer. (CHP sıralarından alkışlar)
AYDIN
ÖZER (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tarımsal
arazilerin mülkiyetinin devri konusunda bir yıllık anlaşma
süresi getiriliyor. Bu sürede anlaşanlar, işlemlerle ilgili vergi ve
harç ücretlerinden muaf olacaklar. Miras konuları genelde bu kadar
kısa sürede halledilemiyor. Dolayısıyla bu sürede anlaşma
sağlayamayanlara harç muafiyeti hakkı vermemek haksızlık
olur. Böyle bir yaklaşım Anayasanın eşitlik ilkesine ve
hakkaniyete de aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, bölgem olan Antalya ili Kumluca ve Finike ilçelerinde
pazartesi günü öğle civarı büyük bir dolu felaketi yaşadık.
Maalesef 1 vatandaşımız hayatını kaybetti. Buradan
kendisine bir kez daha Allah rahmet eylesin diyor, yakınlarına
başsağlığı diliyorum. Söz konusu afet 2 ilçede üretimi
vurdu; 2.031 üreticimiz afetten etkilendi; 7.875 dekarı Kumlucada, 767
dekarı da Finikede olmak üzere toplam 8.642 dekar plastik ve cam sera
zarar gördü; 2.625 dekarı Kumlucada, 6.551 dekarı da Finikede olmak
üzere toplamda 9.176 dekar bahçe afete maruz kaldı. Bu bahçelerin
çoğu narenciye ve nar bahçesi. Her iki ilçede de çiftçilerimizin
zararı 200 milyon TL civarında. Bu tespitler, şimdiye kadar
yapılabilmiş olanlar. Afetten etkilenen üreticilerimizin
başvuruları devam etmekte olup hasar tespiti
çalışmaları devam etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, afetleri engelleyemeyeceğimize göre tarım
alanlarımızın mülkiyet sorunlarına
bakılmaksızın çiftçilerimizin ÇKS yani Çiftçi Kayıt Sistemi
dâhilinde TARSİMe (Tarım Sigortaları Havuzu) dâhil
olmaları sağlanmalıdır. Sigorta primlerinin yüzde 50sini
devlet bütçeden ödüyor, geriye kalan yüzde 50yi de çiftçi kendisi ödüyor ama
görüyoruz ki çiftçi, kendisine düşen TARSİM sigorta primi çok yüksek
olduğu için TARSİM sigortasından imtina etmeye
başlıyor. Sigorta primlerinin üreticinin ödeyebileceği miktarda
düzenlenerek makul seviyeye çekilmesi sağlanmalıdır. Mülkiyete
bakılmaksızın bütün tarım alanlarının ÇKSye
dâhil olmasını ve kayıt altına alınmasını
bir an önce sağlamak için sistemde yeni bir düzenlemeye gidilmesine
ihtiyaç vardır. Özetle, TARSİM sigorta sisteminin üretici lehine
çalışabilir konuma getirilmesi gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, iktidar partisi Çiftçiyi destekliyoruz. diyor. Ben de bir
çiftçi ailesinden gelen biri olarak, ömrünü çiftçiliğe, üretime
vermiş bir kardeşiniz olarak bunu gayet yakından görüyorum. Biz
aslında çiftçiyi tam desteklemiyoruz, çiftçiyi Avrupa ülkelerindeki
üreticilerle rekabet edebilir düzeye getiremiyoruz.
Bakın,
şimdi, bu bölgede cam seralardaki üretim bitmiş durumda; cam
seraların tamamı doluyla beraber bitmiş durumda, altındaki
üretim de bitti, sezonu kaybettiler. Bu üreticiler tesislerini kaybettiler,
bunları ayağa kaldırmak lazım. Onun için de, her zaman
söylediğimiz gibi, bu pandemi döneminde gördük ki gıda üretimi çok
önemli. Eğer üretmezsek aç kalma durumuyla karşı
karşıya kalabiliriz. Bu yüzden de çiftçilerin özellikle Ziraat
Bankası borçlarının ve tarım kredi borçlarının
faizsiz olarak en az iki yıl ertelenmesini sağlamak lazım ve
çiftçimizin üretime başlayabilmesi için önümüzdeki süreçte üretimi devam
ettirmesini sağlamak da bizim görevimiz. Buradan hem Hazine ve Maliye
Bakanına hem Tarım ve Orman Bakanına sesleniyorum: Bu cam
seraların plastik seraya dönüştürülme sürecini tamamlamamız
lazım. Artık eski kırk yıllık, elli yıllık
cam seralar üretim ömrünü tamamlamış durumda ve tarıma
katkısı yok. Ve en ufak bir doluda, bu tür bir felakette plastik
seraları tamamen kaldırma şansımız varken cam
seraları kaldıramıyoruz. Yani önümüzdeki süreçte çiftçinin
gerçekten elinden tutmalıyız, üreticinin gerçekten elinden
tutmalıyız, onu kalkındırmak için, üretimini devam ettirmek
için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Çok
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Muhammet
Naci Cinisli
Konya Tekirdağ Erzurum
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Ayhan
Altıntaş
Trabzon Edirne Ankara
Ayhan
Erel
Aksaray
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.
Buyurun Sayın Erel.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti;
sözlerimin başında ülkemizin yiğit, cesur, dürüst bir vatan
evladı, büyük bir değeri olan, ömrünü Türk devletine, Türk milletine,
davasına adamış, Türk milliyetçisi, Sağlık
Bakanımız Osman Durmuş Beyi rahmetle anıyorum. Mekânı
cennet olsun, ruhu şad olsun. Yüce Türk milletinin başı sağ
olsun.
Değerli
milletvekilleri, ilgili kanun teklifinin 19uncu maddesi üzerine konuşma
yapmak üzere partim İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarla
selamlıyorum.
Tarımsal üretimin
kesintisiz olarak sağlanmasını ve artan gıda tüketimine
cevap verecek ölçüde büyümesini temin etmek için tarım arazilerimizin
korunması büyük önem arz etmektedir. Üzerinde söz aldığım
maddeyle yeter gelirin altındaki tarım arazilerinin bölünmemesi
şartıyla mirasçılara vergi ve harç muafiyeti imkânları
sağlanmaktadır. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
uyarınca bu tür muafiyetlerden yalnızca yeter gelirli büyüklüğü
olan tarım arazilerinin mirasçıları faydalanıyordu.
Düzenlemeyle arazi büyüklükleri yeter gelirin altında olan tarım
arazisi mirasçılarının da bir yıl içerisinde kendi
aralarında anlaşma sağlayıp arazilerini koruması
hâlinde vergi muafiyetinden yararlanabilmeleri amaçlanmaktadır.
Bilindiği
gibi Medeni Kanunun mirasa ilişkin kurallarını belirleyen
maddeleri Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu gereğince
yürürlükten kaldırılmış, tarımsal arazilerin hem
satış hem de miras yoluyla mülkiyet devri Tarım ve Orman Bakanlığının
iznine bırakılmıştı.
Ben,
miras konusuna gelmişken -Türkiyede bir kangren hâline gelen- AK
PARTİde görev yapan hukukçu milletvekillerinden de bu konuda destek
bekliyorum. Mirasçılar arasında yıllarca izaleyişuyuya konu
olan topraklar maalesef neticeye kavuşturulmamakta, bundan dolayı da
mirasçıların büyük bir bölümü köyündeki, kasabasındaki
topraklarından feragat etmekte ve tarım dışı
kalmaktadır. Bir kanuni düzenlemeyle ortaklığın
giderilmesinin devlet tarafından belli bir süre sonra resen yapılması
bu sorunu ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum.
Yine,
ülkemiz coğrafi avantajlarından dolayı tarımsal üretimde
üstün imkânlara sahip. Örneğin bazı bölgelerimizde yılın on
iki ayında üretim yapılabiliyor. Böyle yerler için arazi ekonomik
büyüklükleri yeniden belirlenmelidir çünkü sıcaklık ortalaması,
yükseklik, ürün çeşitliliği gibi bölge
farklılıklarının öne çıktığı tarım
alanlarında belirlenmiş bölgeden sağlanan ekonomik verim
farklı bölgelerde daha büyük alanda sağlanabilmekte.
Diğer
yandan, bir yılla sınırlandırılmış
olması tarımsal alanların bölünmesine neden olabilir. Bu süre
biraz daha uzatılmalıdır diye düşünmekteyiz.
Dolayısıyla sürenin iki yıl veya daha uzun bir süreye
çıkarılması arzu edilen sonuçlar sağlayabilir. Ayrıca
kanun maddesinden haberdar olmayan mirasçıların uygulama sürecine bir
an önce dâhil edilmeleri sağlanmalıdır. 2014 yılında
görüştüğümüz kanuna eklenen bir değişiklikle
Bakanlığın, mirasçılara tebligat
aracılığıyla bildirimde bulunması ve devir için ek
süre vermesi kararlaştırılmıştı. Günümüzdeyse ek
süre vererek zamanı olumsuz kullanmak yerine miras kararının
açıklanmasına müteakip hemen tebligat gönderilecek bir
uygulamanın sisteme dâhil edilmesi zamandan tasarruf
sağlayacaktır. Yine, bununla birlikte yapılmak istenen değişikliğin
mirasçıların kendi aralarında istekleri doğrultusunda
zamana bırakılmadan Bakanlığın ara buluculuğunda
giderilmesi, daha hızlı sonuç verebilir diye düşünmekteyiz.
Unutmayalım ki mülkiyet devir işlemlerinin daha kısa sürede
yapılması hem vatandaşlarımız hem de arazilerin
tarımsal üretime katılması için oldukça önemlidir.
Bir başka husus da
ilgili tapu müdürlüklerine yapılan intikal başvurularının
ayrıca Bakanlığa bildirilmesi nedeniyle süreç oldukça
uzamaktadır. İzin işlemlerinin, resmî yazışmalarla
sürdürülmesi yerine tapu müdürlüklerinde arazi edindirme ofisleri kurularak
devir amaçlı başvuruların değerlendirilmesi
yapılabilir. Vârisler arasında anlaşmazlık
yaşanması nedeniyle henüz devir yapılmayan miraslı
arazilerde üreticilerden bazılarının toprağı
işlemeyi bıraktıkları görülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Ayhan Bey.
AYHAN EREL (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hazine arazilerinin
toprağı olmayan köylülere ve çiftçilere verilmesi hususunda özellikle
seçim bölgem Aksarayda olumsuzluklar yaşanmaktadır. Bunlar, beş
yüzer dönüm şeklinde satışa veya kiraya çıkarılmakta;
fakir fukara çiftçiler bunları almakta zorlanmaktadır. Oysa bunlar
yirmi beşer, otuzar dönüm hâlinde vatandaşa satılmaya veya
kiralanmaya elverişli hâle getirilirse zaten parası pulu olmayan bu
yoksul vatandaşların buraları kiralamaları mümkün
olacaktır.
Yine,
toplulaştırma sonucunda seçim bölgem Aksarayda bir
yığın mağduriyetler oluşmuştur. Bu
mağduriyetlerin giderilmesi için gerekli makam ve mevkilere müracaatlar
yapıldığı hâlde bu mağduriyetler her geçen gün biraz
daha da artmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilmesi de bir an önce
gerekmektedir.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinin
çerçeve hükmüne "Tarımsal arazilerin mülkiyetinin devri
konusunda" ibaresinden sonra gelmek üzere "mirasın
açılmasından itibaren" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale
Adana
Feyzi
Berdibek Mücahit
Durmuşoğlu Ahmet
Özdemir
Bingöl Osmaniye Kahramanmaraş
Abdullah
Güler Fehmi
Alpay Özalan Metin
Gündoğdu
İstanbul İzmir Ordu
İsmail
Kaya
Osmaniye
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Olumlu değerlendirip takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Gerekçe...
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
mirasın açılmasından itibaren bir yıl içinde tarımsal
arazilerin mülkiyetinin devri konusunda anlaşmaları durumunda,
mirasçıların taşınmazların devri ile ilgili
yapılacak işlemlere ilişkin harçlardan ve düzenlenecek
kâğıtlara ilişkin damga vergisinden muaf olmasına yönelik
yapılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 19uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci
madde üzerinde 3 adet önerge vardır. İlk okutacağım 2
önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Önergeleri
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu
Tekirdağ Edirne
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Şanlıurfa Bitlis
İmam
Taşçıer Ayşe
Sürücü Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Diyarbakır Şanlıurfa İzmir
Şevin
Coşkun Semra
Güzel
Muş
Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Adana Milletvekili
Ayhan Barut.
Buyurun
Sayın Barut. (CHP sıralarından alkışlar)
AYHAN
BARUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Yasa
teklifinin 20nci maddesiyle yürürlükten kaldırılan 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8/İ
maddesinin ikinci fıkrası üzerinde söz aldım. Bu ikinci
fıkranın tamamen kaldırılması isteniyor. Bir başka
deyişle ön alım hakkının tamamen
kaldırılması isteniyor. Daha önce de söylediğim gibi
İşte, ben yaptım oldu. mantığının bir
örneğini burada görüyoruz çünkü bu yasa teklifi 2014 yılında
yine bu Mecliste bu şekilde kabul edilmiş. Bizim
arkadaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri 2014
yılında o gün Anayasa Mahkemesine başvurmuşlar; bu
yasanın ikinci fıkrasının doğru
olmadığını, mülkiyet sahiplerine haksızlık
yapıldığını, onlara zarar verildiğini
söylemişler. Ve ben de burada diyorum ki: Eğer altı yıl,
yedi yıl önce bu yasa doğru idiyse şimdi niye
değiştiriyorsunuz, tamamen kaldırıyorsunuz? Ya da
yanlışsa bunu niye o zaman getirdiniz? Tekrar bir yanlış
daha yapmayalım diyorum. Tarım arazilerinde ön alım
hakkının tümüyle kaldırılması yerine bazı değişikliklerin
olmasını öneriyorum. Mesela bu arazi büyüklüklerini korumaya değer
bir yasa
Bunun için örneğin tapu müdürlükleri satış öncesi bir
aylık bir başvuruyla tebligat yapabilir. Bir aylık bir süre
beklenir, bu olabilir. Ya da mülk sahibi vârislerden,
sınırdaşlardan -yani ön alım hakkı olan
sınırdaşlardan- muvafakat toplayarak satışı
gerçekleştirilebilir. Ya da biliyorsunuz, vergi oranları çok yüksek,
vergi oranları çok yüksek olduğu için tarlaların gerçek
değerleri gösterilmiyor, vergi oranları düşürülerek gerçek beyan
üzerinden yapılabilir. Bugün bu yaptığınız
değişikliklerin de ileride ceremesini çekmemek, ileride tekrar bir
soruna dönüşmemesi için gelin bu madde üzerinde değişiklik
yapalım. Üreticilerimizi, bu anlamda mülk sahiplerini de koruma
altına alalım diyorum.
Sayın
Başkan, pandemiyle birlikte tarımın ve
sağlığın öneminin bir kez daha ortaya
çıktığını tüm dünya biliyor, herkes söylüyor, bir kez
de ben söyleyeyim. Bir ziraat mühendisiyim, ziraat mühendisi olarak demokratik
kitle örgütlerinde yıllarca yöneticilikler, başkanlıklar
yaptım. Tarımın ne denli önemli olduğunu o kadar çok
anlattık ki belki de bu anlattıklarımız o zaman iyi
anlaşılmıyordu. Nasıl olsa tarım yapılıyor,
nasıl olsa üretici ekiyor biçiyor. diye tarım doğal akışına
bırakılıyordu ama bu pandemi bize tarımın çok
kıymetli olduğunu gösterdi. Bu nedenle tarımın
kıymetini bilmemiz gerekiyor ama maalesef bugün durum öyle değil,
yanlış üzerine yanlış yapıyor iktidar.
Örneğin
tarımın bu acı hâli ortadayken Tarım ve Orman Bakanı
Bekir Pakdemirli geçtiğimiz günlerde Malatyada diyor ki: Son iki
yılda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi döneminde
tarımdaki gayrisafi millî hasılamız yüzde 45 artarak 189
milyardan 276 milyar liraya çıktı. Bir başka yerde yine
Tarımsal hasılamız 7,5 kat artarak 275 milyar TLye
çıktı. diyor. Peki, buradan şöyle soruyorum: Algıyı
bırakın Sayın Bakan, algıyı bırakın. 2002
yılında 4,5 milyar lira olan çiftçinin borcu bugün 180 milyar liraya
çıkmış, 45 kat artmış. Madem çiftçi ürettiğinden,
ektiğinden kazanıyorsa son on sekiz yılda Çiftçi Kayıt
Sistemine göre çiftçi sayısı neden 2 milyon 800 binden 2 milyon 100
bine düştü, 700 bin çiftçi ekimden koparıldı? Cumhuriyet
tarihinde ilk kez ekim alanları 20 milyon hektarın altına
düştü. Bunu neden gizliyorsunuz? Tarımdaki bu kara tablo neden pembe
tablo olarak veya güllük gülistanlık anlatılıyor. Bakan,
tohumdan gübreye, ilaçtan mazota, enerjiye, her şeyin yüzde 200 ve
üzerinde arttığını görmüyor mu? Bugün dolar almış
başını gidiyor değerli arkadaşlar, her şeyimiz
dolara bağlı. Dolar aynı benzin istasyonlarındaki bir
benzin pompası gibi, sayaç gibi her saniye artıyor, 8,20lere geldi,
dolayısıyla tarımdaki tüm girdiler buna paralel pahalandı
ve arttı.
Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekillerimiz; tarımsal destekler geçen
yıl 22 milyardı, Yüzde 36 artırarak
dedikleri destek 2020
bütçesinde 22 milyardı, bugün üzülerek görüyoruz ki 2021 bütçesinde de
yine destek 22 milyar olarak kalmış.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Milletvekili.
AYHAN
BARUT (Devamla) Oran olarak, 2006 yılından 2020 yılına geldiğimiz
bu dönemde, Tarım Kanununun 21inci maddesine göre yüzde 1den
aşağı olmaması gereken, çiftçinin alması gereken
destek 318 milyar, ödenen 142 milyar, biraz önce de söyledim, çiftçinin
alacağı 176 milyar.
Değerli
arkadaşlar, bu Hükûmet, bu iktidar, bu bakan çiftçiye verilmesi gereken bu
hakkı bile vermiyor. Yani bizlerle; çiftçilerle, üreticilerle alay
ediyorlar. Net bir şekilde ihracatçı konuma geldik. diyorlar ya,
net bir şekilde ithalatçı konuma geldik. Çünkü 2003-2019
yılları arasında net bir şekilde 105 milyar dolar ithalat
yapmışız, 27 milyar dolar açık vermişiz yani
ihracatımız 27 milyar dolar daha aşağı. İthalatla
ülkemiz döviz kaybına uğrarken çiftçimiz desteklenmemiş,
paramız da yabancı ülkelerin çiftçilerine gitmiştir.
Değerli
arkadaşlar, ziraat mühendisleri ve zirai ilaç bayilerinin
katıldığı bitki koruma ürünlerinin toptan ve perakende
satılmasına yönelik 17 Ekimde Ankara, İzmir, İstanbulda 15
bin kişinin katıldığı bir sınav oldu. Bu
sınavı Tarım Bakanlığı yaptı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN
BARUT (Devamla) Sayın Başkanım, önemli, bir dakika daha.
BAŞKAN
Vermiyoruz valla. Sesiniz iyi. Ama bir dakikadan fazla vermiyorum. Grup
Başkan Vekillerine vermedim.
AYHAN
BARUT (Devamla) 15 bin mağduriyet var Sayın Başkanım.
Peki,
teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler hakkında Muş Milletvekili
Şevin Coşkun.
Buyurun
Sayın Coşkun. (HDP sıralarından alkışlar)
ŞEVİN
COŞKUN (Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teklifin 20nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, doğa hiç kimsenin özel mülkü değil, toplumun
müşterek varlığıdır. Bu bağlamda suyu,
ormanı yani doğanın bize sunduğu tüm nimetleri toplumun
müşterek varlığı olarak korumalıyız. Ancak
geldiğimiz nokta itibarıyla tarımsal üretim alanları ve
ormanlar yani bütün ortak varlıklar küresel sermayeye peşkeş
çekilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ne yazık ki 20nci maddede olumlu bir değişiklik
gibi gözükse de iddia edildiğinin aksine tarım alanları
yapılaşmaya açılmakta, amaç dışı
kullanımı kolaylaştırılmaktadır. Maddede geçen
İmar planlarında tarımsal niteliği korunacak alan olarak
ayrılan yerler ile kamu yararı kararı alınarak tarım
dışı amaçla kullanım izni verilen yerler yeniden izin
alınmaksızın bu amaç dışında kullanılamaz ve
planlanamaz ancak yerleşim alanlarının gelişim alanı
ihtiyaçlarını karşılamak için izin verilerek
planlanmış alanlarda yeniden izin şartı aranmaz. ifadesi
son derece sakattır. Tam tersine tarım alanlarının amaç
dışı kullanımı bu sayede gerçekleşmektedir.
Yine,
büyük ova sınırları içerisindeki tarımsal amaçlı
yapılar dâhil olmak üzere farklı bir amaca dönüştüğü anda
yeniden izin alınması ifadesinin kendisi doğru bir uygulama
gibi anlatılmaktadır. Ancak yerleşim alanlarında
gelişim alanı ihtiyaçlarını karşılamak için izin
verilerek planlanmış alanların izin dışında
bırakılması uzun dönemde sorunlar doğuracaktır.
Zorunlu yerleşim alanı olarak tarım dışı izni
alınıp plan yapıldıktan sonra araziler plan
tadilatlarıyla ticaret ve sanayi alanına dönüştürülebilir.
Özellikle, arıtma tesisi gibi kamu yararı gerekçeleriyle başvuru
yapılıp daha sonra plan tadilatıyla fonksiyon
değişikliğine gidilebilmesi genel amaca yönelik bir tehdit
olarak görülmektedir. Bu bağlamda bu alanların da tekrar izne tabi
tutulması mecburiyeti getirilmelidir.
Örnek
vermek gerekirse, son derece tartışılan ve
yapılmasında ne gibi sakıncalar doğuracağı
bilinen Kanal İstanbul bu koşullarda yasal hüviyet
kazanmıştır. Üçüncü havaalanı ve Kaz Dağları da
bu yöntemlerle yasallaştırılmış, doğa
sermayedarlar tarafından talana uğratılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bugün tüm dünyada finansal sermayenin egemenliği
altına girmekte olan bir tarım ve gıda rejimiyle karşı
karşıyayız. Ülkemizde 1980 askerî darbesinin ardından
devreye sokulan 24 Ocak Kararları, 1989da finansal serbestleşme
adımları 90lar boyunca tarımda devletin regülasyon
araçlarını zayıflatmış, 2000 krizi, Derviş
reçeteleri ve yapısal uyum politikalarıyla tarım giderek güç
kaybetmiştir. AKP iktidarı ise tarımı kapitalist,
neoliberal düzenin ayaklarının altına paspas etmiştir.
AKPnin 18 yıldır uyguladığı politikalarla tarım
sürdürülemez bir noktaya evrilmiştir. Türkiyedeki 26 milyon
hektarlık tarım arazisi AKP iktidarının son on sekiz
yıllık sürecinde ne yazık ki 23 milyon hektara inmiştir.
Yani Türkiyede tarım alanları son on sekiz yılda yüzde 12,3
daralmış, sebze bahçeleri alanı yaklaşık yüzde 15
küçülmüştür. 2002de 7 milyon 458 bin kişi tarımda istihdam
edilirken 2020nin Şubat ayında bu sayı 4 milyon 157 bin
kişiye gerilemiştir.
Değerli
milletvekilleri, bu politikaların sonucu olarak son on sekiz yılda
tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı yüzde 44,
çiftçi sayısı ise son on iki yılda yüzde 48
azalmıştır. Tarım alanındaki bütün bu küçülmeye
karşın çiftçilerimizin borçları ise her gün artmaktadır.
Çiftçilerin 2020nin ilk üç ayı dâhil bankalara toplam 128 milyar TL,
tarım kredi kooperatiflerine ise yaklaşık 10 milyar TL borcu
bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, AKP tarımdaki yapısal sorunlara dair
kalıcı çözüm üretmiyor, var olan yapısal sorunların daha da
derinleşmesine yol açacak yanlış politikalarda
ısrarını sürdürüyor. Tarımsal üretimdeki yapısal
sorunlar bu kadar belirginken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
ŞEVİN
COŞKUN (Devamla)
AKP çiftçiyi, üreticiyi desteklemek yerine, çiftçi ve
üreticiyi üretimden koparmak adına, sermaye adına politikalar
üretmeye devam etmektedir.
Bizler,
öncelikle AKPnin ivedilikle neoliberal politikalardan vazgeçmesini ve çok
uluslu şirketlerin talepleri yerine halkın taleplerini dikkate alan
bir tarım politikası uygulamasını talep ediyoruz. Büyük
şirketlerin çıkarları yerine küçük ölçekli üreticilerin temel alındığı,
tarım emekçilerinin örgütlenme engellerinin ortadan
kaldırıldığı bir üretim, istihdam ve
paylaşım politikasıyla Türkiye yeniden tarımda kendi
kendine yeten bir konuma getirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, ünlü düşünürlerin söylediği gibi doğa, insan
olmadan da yaşar ama insan, doğa yok olduktan sonra yaşayamaz.
Genel
Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 20nci maddesinin 1inci
fıkrasında yer alan kaldırılmıştır
ibaresinin çıkartılmıştır ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
İbrahim
Halil Oral Enez
Kaplan Fahrettin
Yokuş
Ankara Tekirdağ Konya
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Aylin
Cesur
Trabzon Edirne Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili İbrahim
Halil Oral.
Buyurun
Sayın Oral. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İBRAHİM
HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 20nci maddesi
üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
57nci Hükûmetin Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuşa
Allahtan rahmet, kederli ailesine, Türk milliyetçileri camiasına ve
Milliyetçi Hareket Partisine başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tarım arazilerinde sınırdaş maliklerin ön
alım hakkı maalesef 2014 yılında AK PARTİ
iktidarı tarafından getirilmiştir. Görünen o ki süreç doğru
yönetilmemiş, şikâyetler artmış ve kötüye kullanma
yaşanmıştır. Bu sebeple AK PARTİ, 2014te
getirdiği düzenlemeyi altı yıl sonra kaldırmak
istemektedir. Gerçekten de bu uygulama sayesinde rant elde edenlerin
olduğu, arazi fiyatlarının arttırıldığı
ve yatırımcıların mağdur edildiği bilinmektedir.
Keşke bu suistimalleri engelleyecek düzenlemeler getirilerek süreç idare
edilseydi ve bu madde samimiyetle uygulanabilseydi. Böylece arazilerin
birleştirilmesine ve tarımda sürdürülebilirliğe katkı
sağlanırdı ancak sürdürülebilirlik kavramı ülkemizde
tarım için asla kullanılamaz hâle gelmiştir.
Değerli
milletvekilleri, elimde gördüğünüz bu raporu Türkiye Ziraat Odaları
Birliği hazırlamıştır. İçinde, Ankaradaki ziraat
odalarımızın kendi ilçeleriyle alakalı talep ve önerileri
yer almaktadır. Yerel sorunların dışında hemen hemen her
ilçemizde, hatta ülkemizin her yerinde bazı sorunlar öne
çıkmaktadır.
27nci
Dönemde milletvekili seçildiğim andan itibaren gerek sahada gerekse
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tarımla
alakalı görüşlerimi ifade etmekteyim. İki yıl önce dile
getirdiğim ve dile getirmeye devam ettiğim sorunların hâlâ devam
ettiğini bu rapor sayesinde yeniden görmekteyiz; hâlâ Tarım Kredi ile
Ziraat Bankası borçlarının faizleri çiftçinin belini
bükmektedir, hâlâ sulama fiyatlarındaki artış çiftçiyi
zorlamaktadır, hâlâ tarım vasfını yitirmiş arazilerde
yapılan hobi bahçelerine çözüm bulunmamaktadır, hâlâ destek
fiyatlarının miktarı ve açıklanma süreleri tarım
emekçilerimizin derdidir, hâlâ tarımsal elektrik aboneliklerinin fatura
tahakkuk zamanları ve fiyatları çiftçimizin rüyalarına girmekte,
üstlerine karabasan gibi çökmektedir ve hâlâ barajlardan gelen sulama
hatlarının yetersizliği tarımın en büyük
sorunlarındandır ve bu sorunların tamamı Meclisimizin
bulunduğu şehirde yani Ankarada yaşanmaktadır. Türkiye Büyük
Millet Meclisinden yarım saat mesafede, Gölbaşının,
Polatlının, Şereflikoçhisarın ve Elmadağın
köylerinde çiftçimiz hâlâ kan ağlamaktadır. Ülkemizin
başkentinde dâhi tarımsal sürdürülebilirlik yerlerdedir maalesef.
Üstüne üstlük geçtiğimiz günlerde öğrendik ki hububat
ithalatında gümrük vergileri sıfırlanmıştır.
Bu raporda yer alan
onlarca problemden sadece birini aynen okumak istiyorum: Buğday ekim
alanlarında azalma vardır. Bu durumun nedeniyse fiyatlardaki
düşüşler ve verilen desteklerin yetersiz olmasıdır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, buğday çiftçisi para kazanamadığı, kendini
çeviremediği için tarlalarını ekmekten vazgeçerken nasıl
bir akıl yurt dışından buğday, arpa ithalatını
kolaylaştıracak kararlar çıkarabilir? Bu nasıl bir
akıl tutulmasıdır? Bu gümrük vergisi düşüşü,
açıkça Türk çiftçisine ihanettir. Buğday çiftçisini destekleyerek
fiyatları düşürmek yerine yabancı çiftçiyi
kalkındırmayı seçmek de ancak AK PARTİ iktidarına
yakışan bir karardır. Türkiye İstatistik Kurumu ve Sosyal
Güvenlik Kurumu verilerine göre ülkemizde son iki yılda çiftçi
sayısı yüzde 48 azalmıştır. Son yedi yılda 3,4
milyon hektarlık tarım arazisi terk edilmiştir. Biz,
sınırdaş arazilerin satışında ön alım koysak
ne olur, koymasak ne olur?
Sayın
milletvekilleri, iktidarın tarım politikası baştan sona
faciadır. Türkiyenin sadece yüzde 4ü kadar tarımsal arazisi olan
Hollanda, tarımsal ürünler ihracatında dünyada 2nci sırada yer
almaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
İBRAHİM
HALİL ORAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Yani Konya kadar bir ülke
bizden daha fazla tarımsal ihracat yapmaktadır. Bu, hepimiz için bir
utanç vesikasıdır. Ben Ankaranın köylerinde gözyaşı
döken çok çiftçiyle tanıştım, onlarla sohbet ettim. Aslında
gözyaşı dökmesi gereken onlar değil, bizleriz. Geleceğe,
çocuklarımıza sağlıklı, verimli ve yerli üretim
hububat, sebze ve meyve bırakamayacağımız için
gözyaşını bizler dökmeliyiz. İşsiz kalan her
tarım emekçisi için gözyaşını bizler dökmeliyiz. Rahmetli Necip
Fazılın Reis Bey tiyatro oyunundaki diyaloğunda ifade
ettiği gibi Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz. Tekrar ediyorum:
Ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz. Sizin tuzunuz nasıl olsa kuru,
ağlayamadığınız için çiftçinin derdini on sekiz
yıldır anlayamadınız, olan geleceğimize ve tarıma
oldu.
Bu duygularla hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
21inci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesiyle kanuna eklenen
fıkranın ikinci cümlesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
İsmail
Atakan Ünver Okan
Gaytancıoğlu Cengiz
Gökçel
Karaman
Edirne Mersin
Ayhan
Barut Orhan
Sarıbal İlhami
Özcan Aygun
Adana Bursa Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünver.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN
ÜNVER (Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyeye Cumhur İttifakı tarafından dayatılan tek adam
rejimi, tek adamın liyakatsiz bakanlarının beceriksizlikleriyle
birleşince bugün Türkiye ekonomik bir buhranın içine
düşmüştür, tarım da bundan payını almaktadır.
Aslında tarımda yapılacaklar bellidir, mesele yapacak iradeyi
bulmaktır. Bu dönemde ne yapılabilirdi? Mesela AK PARTİ
iktidarı uygulamadığı Tarım Kanununun 21inci
maddesini bu yıl uygulayabilirdi, kanuna göre millî gelirin yüzde 1i
oranında verilmesi gereken çiftçi desteklerini bu orana yükseltebilirdi.
Çiftçimizin 2007den bu yana iktidardan alacağı -eski parayla- 175
katrilyon liraya ulaşmıştır. Garantili müteahhitlerine para
bulan AKP, çiftçiye para bulamamaktadır. Mesela Ocak 2018den Ocak 2020ye
kadar tarımdaki enerji zamları yüzde 108 olmuştur. Ayrıca
çiftçimiz elektriği meskenlerden daha pahalıya kullanmaktadır.
Sırtına yüklenen bu maliyet, çiftçimizin tarımsal faaliyetini
kârsız, verimsiz ve amaçsız bir hâle büründürmüştür. Çiftçinin
kullandığı elektrikte fiyat indirimi yapılabilirdi,
yapılmadı, akla bile gelmedi. Mesela, elektriğin pahalı
olması, tarımsal üretim yapmak için yer altı suyu kullanmak
zorunluluğu olan İç Anadoluda üretim maliyetini çok
artırmaktadır. Bu bağlamda, 2018den beri sadece doğu ve
güneydoğudaki 6 ilde uygulanan tarımsal elektrik destekleri İç
Anadolu Bölgesinde de uygulanabilirdi; en azından, ülkede tarımsal
elektrik tüketiminde ilk 10da bulunan Karaman, Konya ve Aksaray illerinde de
uygulanabilirdi. Burada elektrik desteklenmiyor, yine desteklenmesi akla bile
gelmiyor.
Hayvansal
üretimde de yem fiyatlarındaki yüzde 50e varan artışlar, küçük
ölçekli yetiştiricilerimiz başta olmak üzere, tüm
yetiştiricilerimizi üretimi terk ettirecek boyuta
ulaşmıştır. Hayvansal üretim de desteklenmelidir. Anaç keçi
ve koyun desteği 2014 yılından bu yana aynı
kalmıştır. Yine, sürü yönetimi, çoban desteği de
yıllardır hiç artırılmadığı için her
yıl artan sosyal güvenlik primleri karşında eriyip
gitmiştir. Yetiştiricilerimiz bu desteklerin iyileştirilmesini
beklemektedir. Meraların ıslahı ve aşıların
ücretsiz hâle getirilmesi de küçükbaş hayvancılığa
verilebilecek en önemli desteklerdir.
Süt
üreticileri de olmak ya da olmamak noktasında yaşamsal bir
sınıra gelmiştir. Uzun süredir sattığı sütün
parasını dahi tahsil edemeyen süt üreticisinin
varlığını sürdürebilmesi desteklenmesine
bağlıdır.
Bu
süreçte bir şey daha öğrendik: Ülkede hiçbir şey, dövizin
artışı, akaryakıt, enerji ve gıda zamları enflasyonu
artırmıyormuş ama çiğ süte zam yapılırsa
enflasyon artıyormuş. Süt üreticisine kulak tıkayanlar gitsinler
mezbahalara baksınlar. Mezbahalar, kesime getirilen süt inekleriyle dolu.
Eğer gidişat böyle sürerse süt üretimi azalacak, bu nedenle de süt fiyatları
zaten artacak ve bu da enflasyon olarak karşımıza çıkacak,
bu arada olan da küçük ölçekli üreticiye olacak. Aklın yolu birdir.
İş bu noktaya varmadan süt üreticilerinin fiyat beklentileri
karşılanmalıdır.
Pancar alım taban
fiyatı da hâlen açıklanmamıştır. Pancar
fiyatındaki belirsizlik çiftçiyi, elindeki kota fazlası ürüne göz
diken pancar tefecilerinin eline düşürmüştür. Pancar fiyatı bir
an evvel açıklanmalıdır, açıklanacak fiyat da TÜİKe
uydurtulan enflasyona değil, gerçek maliyetlere uygun olmalı, tonu
390 liranın altına düşmemelidir.
Geçen hafta
yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
buğday, arpa ve mısır ithalatındaki sıfır gümrük
uygulaması 1 Ocak 2021e kadar uzatıldı. Türkiyede tarım
arazileri boş dururken Bakanlığın ithal yoluyla yabancı
çiftçiyi desteklemesi ibretlik bir durumdur. Yıllardır yerlilik ve
millîlik hamaseti yapan iktidarın yerlilik ve millîlikten
anladığı, özbeöz Türk çiftçisi dururken ithalat yoluyla
yabancı ülke çiftçisini desteklemek mi?
Tarım Bakanı
Tarımsal hasılada, Avrupada 1inciliğe yükseldik, dünyada ise
ilk 10dayız. diyor. Bazı rakamlara bakalım, aslında
gerçek ne? Nüfusu Türkiyenin beşte 1i, yüz ölçümü Konya kadar olan
Hollandanın 2019 yılı tarımsal ihracatı 94,5 milyar
avro, Türkiyeninki ise 16 milyar avro. Türkiyenin nüfus başına
düşen tarımsal üretiminin nüfus artışına
orantılı olarak artmadığı da bir başka gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN
ÜNVER (Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN
Toparlayın, buyurun.
İSMAİL ATAKAN
ÜNVER (Devamla) Tarım sektöründeki büyüme 2002de yüzde 8,7 iken 2018de
yüzde 1,3e düştü, 2003-2018 ortalaması ise yüzde 2,6; bu dönemde
Türkiyenin büyümesi ise yüzde 5,5.
Tarım Bakanı,
tarım ve ormanın siyasetüstü bir mesele olduğunu ve siyasete
malzeme olamayacağını söylüyordu. İşe gelen bazı
rakamlara göre tarımı ele almak siyaset değil de nedir? Esas
siyaset budur. AKP Türk tarımını
batırmıştır, Bakan da bunu gizlemeye
çalışmaktadır.
Söyleyeceğim şu:
Siyaseten kullanışlı bir veriyi ele alıp diğerlerini
görmezden gelerek tarım ve hayvancılığın
sorunları çözülemez. Bu yapılan körlerin fili tarif etmesi gibi,
kimin eline filin neresi gelirse filin tarifini de ona göre yapıyor.
Bakanlık kör taklidi yapmak yerine Türkiyenin yeniden tarımda
kendisine yeten bir ülke hâline gelme zorunluluğunu kabul etmeli ve Türk
çiftçisine sahip çıkarak tarımsal üretimi desteklemelidir.
Türkiyenin kalkınmasının en kolay ve ucuz yolu budur.
Genel
Kurula saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 21inci maddesinin
bulunan yeniden ibarelerinin tekrar olarak değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Rıdvan Turan Mahmut
Toğrul Nusrettin
Maçin
Mersin Gaziantep Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı İmam
Taşçıer
İzmir Bitlis
Diyarbakır
Semra
Güzel Ayşe
Sürücü
Diyarbakır Şanlıurfa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrul.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 21inci maddeyle ilgili önerge üzerinde söz
aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
son haftalarda 2 torba yasa üzerinde sıkça konuştuk, konuşmaya
da devam ediyoruz. Bunlardan biri, şu anda görüşmekte olduğumuz
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile sırada bekleyen Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Mecliste bu kanunlar komisyonlardan
alelacele geçirilip Genel Kurulun gündemine getiriliyor ama toplumun büyük bir
kesimi getirilmek istenen tekliflerin büyük bir bölümüne karşı
çıkıyor. Gıda, çevre, elektrik, ziraat mühendisleri, çevre ve
ekoloji hareketleri, çiftçiler, köylüler, gıda üreticileri yani bu
konuları kendilerine dert edinenler, irdeleyenler her 2 torba yasaya
yönelik itirazlarını gündeme getiriyorlar. Gıdayla ilgili
teklifteki bazı maddelere toplumun bu konuda irade göstererek iptalini
istemesi üzerine, basında da izlediğimiz kadarıyla
Cumhurbaşkanının talimatıyla bir kısmı geri
çekildi. Diğer teklifle ilgili -madencilik karşıtı
bazı mücadeleler açısından düşünüldüğünde-
yıllardır süren itirazlara rağmen henüz iptal veya geri çekilme
kararı çıkmadı. Toplumun bu torba yasalara karşı
verdiği mücadeleler esasen tekliflerin hazırlanma sürecinin
antidemokratik ve adaletsiz olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla
hazırlanan bu kanun tekliflerinin hazırlanma sürecine dair ek bir
mekanizmaya ihtiyaç vardır. Bu mekanizmaların merkezinde gıda
toplulukları, meslek odaları, ilgili araştırma birimleri,
gıda kooperatifleri, çiftçi sendikaları, ilgili üniversite
yapıları, tüketici dernekleri gibi sivil toplum
kuruluşları, kamusal ve güvenilir bilgiye erişimi hedefine
koymuş sosyal girişimler yer almalıdır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin 21inci maddesi, büyük ova koruma
alanlarında tarım dışı kullanımlara izin
verilmiş alanlar için izin verilen yerler, yeniden izin
alınmaksızın bu amaç dışında
kullanılamayacağını ve planlanamayacağını
içeriyor. Büyük ova koruma alanı ilan edilen yerlerde arazi kullanım
planları hazırlanmadan hiçbir şekilde tarım
dışı amaçla başvurular bizce değerlendirilmeye dahi
alınmamalıdır. Düzenlemede bu konu da açıkça yer
almalıydı fakat konuya dair hiçbir açıklama
getirilmemiştir.
Kanun teklifinde, kamu
yararı kararı alınmasıyla, büyük ova koruma alanları
dâhil tarım arazilerinin tarım dışı bırakılmasına
yönelik tasarruflar bulunmaktadır. Ancak gelinen noktada ne yazık ki
hemen her konu için kamu yararı kararı verilebilmektedir. Özel bir
fabrikanın depolama alanını genişletmek istemesi bile kamu yararı
kapsamında karara bağlanabilmektedir.
Yine uygulamada alternatif
alan bulunmaması konusu, tarım alanlarının tarım
dışı bırakılma gerekçeleri olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çoğu zaman alternatif
alan kavramı, başvuranın başka arazisi
olmadığı yer olarak değerlendirilmekte, bölgede alternatif
alanların bulunup bulunmaması dahi
araştırılmamaktadır. Bu konuya açıklık getirici
bir düzenlemenin teklifte yer alması gerekiyordu, ne yazık ki bu
konuya dair bir düzenleme teklifte yer almıyor.
Maddede yer alan
yerleşim alanlarının gelişim alanı ihtiyaçlarını
karşılamak için izin verilerek planlanmış alanlarda yeniden
izin şartı aranmaz. hükmüyle ve Yerleşim ve gelişim
alanı, alternatif alanı yok. gerekçesiyle tarım arazilerinin
amaç dışı kullanımının önü
açılmaktadır. Büyük ova koruma alanı ilan edilmesi, tarım
alanlarının korunması bakımından kuşkusuz büyük
önem taşıyor ancak uygulamanın sadece ilanla kalmaması, bu
alanların amaç dışı kullanımlarının
önlenmesi gerekiyor. Geçenlerde Eskişehirde büyük ova koruma alanı
olarak ilan edilmiş Alpa Ovasında termik santral
yapılmasıyla ilgili alınan karar tam da bu konudaki
kaygılarımızı derinleştiriyor. Büyük ova koruma
statüsü kapsamında ovalarda tarımsal yatırımların
yapılması teşvik ediliyor. Bu yatırım planlaması
kapsamında sit alanlarındaki tarımsal arazilerde en fazla 75
metrekareye kadar idari bina ya da ev yapılmasına izin verilebiliyor.
Bu ovalarda daha önce de yapılan kaçak yapılaşmalara
ilişkin herhangi bir maddenin bu teklifte bulunmaması, bu teklifin
eksik yönlerinden biridir.
Ayrıca, Türkiyenin turizm
başkenti olmasının yanında büyük üretim potansiyeliyle
tarımın da başkenti olan Antalyadan tek bir ovanın bile
bugüne kadar koruma altına alınmamış olması dikkat
çekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
Bitiriyorum Başkanım.
Oysa turizm, inşaat,
sanayi, otoyol, enerji, madencilik ve baraj gibi yatırımlara kurban
edilen Antalyadaki verimli tarım arazilerini barındıran ovalar,
büyük bir risk altında bulunuyor.
Son olarak ise tarım
arazilerini korumak, tarımsal üretimin artırılması,
tarımsal faaliyette bulunan emekçilerin üretime devam etmesinin tabii ki
ön koşuludur ancak tek gerekçesi değildir. Tarımsal girdilerin
yüksekliği, destekleme miktarlarının yetersizliği, üretici
satış fiyatlarının düşüklüğü,
aracıların ve komisyoncuların varlığı, sosyal
olarak yaşanan kısıtlılık ve ithalat politikaları
üreticilerin tarımsal faaliyetten uzaklaşmasının
gerekçelerinin bir kısmıdır. Ne yazık ki teklifle iddia
edilenin aksine tarım alanları yapılaşmaya açılmakta,
amaç dışı kullanımın önü açılmaktadır.
Dolayısıyla, bu yönüyle biz bu maddeye muhalefet ediyoruz.
Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 21inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail
Koncuk Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan
Adana Konya
Tekirdağ
Hüseyin
Örs Arslan
Kabukcuoğlu Orhan
Çakırlar
Trabzon Eskişehir
Edirne
Ayhan
Altıntaş
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın
Kabukcuoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gıda, Tarım ve
Orman Alanlarında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Yarın idrak edilecek
olan Mevlit Kandilini ve perşembe günü kutlanacak olan Cumhuriyet
Bayramının 97nci yıl dönümünü de ayrıca kutluyorum.
Toprağın binlerce
yılda oluştuğunu biliyoruz. Günümüzde, gıda güvenliği
dolayısıyla toprağın stratejik bir önemi vardır.
Ülkemizde şehirleşme maalesef daha çok kıymetli topraklar
diyebileceğimiz ovalarda, düz arazilerde oluşmaktadır. Ayrıca,
önemli bir deprem kuşağında olan ülkemizde daha sağlam
alanlarda, kayaçlarda şehirlerin kurulması mümkün iken düz yerlere
indirilmekle deprem bakımından da riskimiz
artırılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
toprağın korunması konusunda çok kıskanç
olmalıyız. Eskişehir, İzmit, kısmen Bursa, Antalya,
Bitlis, Van gibi bazı şehirler kayaç yerlerine kurulacakken ovalara
kurulmuştur ve büyümeleri daha çok bu yönlerde olmuştur. Bunlar
günümüzden yetmiş sekiz yıl önce inkişaf etmiş
şehirlerimizdir. Şimdi yüksekten bakınca bu durumu garipsiyoruz,
o zamanki koşullarda bu şehirleşme belki doğal
karşılanıyordu; günümüzde böyle bir yapılaşmayı
doğal karşılayamayız, hiçbir mazereti de olamaz. Tarım
arazisi niteliğindeki alanlara yapılaşma istisnası
kesinlikle getirilmemelidir. Günümüz şartlarında bazı
şeyleri hoş görmek, gelecek kuşaklarca da böyle
karşılanacağı anlamına gelmez.
Organize sanayi bölgeleri ya
da okul gibi alanlar, çevresindeki tarım arazileri korunarak
yapılmalıdır. Bir organize sanayi bölgesi bir yere dar geliyorsa
şehrin başka bir bölgesine yenisi yapılabilir, zaten böyle yapılıyor.
Ya da okul küçük geliyorsa şehrin başka bir semtine okul kurma yoluna
gidilmelidir. Bunların etrafındaki tarım arazileri bu
yapılara feda edilmemelidir.
Bu maddenin ikinci
paragrafında Yerleşim alanlarının gelişim alanı
ihtiyaçlarını karşılamak için izin verilerek
planlanmış alanlarda yeniden izin şartı aranmaz. ibaresi
vardır. Metin kanunlaşırsa buna istisna getirildiğinde
yasanın altı üstüne getirilerek işlemez hâle getirilecektir. Bu
görüşler dâhilinde 21inci madde yeniden gözden geçirilmelidir. Günümüzde
toprağın önemi ve değeri ortadayken tarım
alanlarının bir şekilde tarım dışı amaçla
kullanılması bilinçli taksire girer.
Bu yasada geçen, muhtemelen
geri çekilecek 32nci madde vesilesiyle bir konuya dikkatinizi çekmek
istiyorum. Beslenme konusunda dünyadaki son gelişmeleri bilmek
vatandaşımızın hakkıdır. Bu, son derece
spekülasyona kullanılmaya yatkın bir konudur. Beslenme denilince
herkesi ilgilendiren bir konudan bahsetmekteyiz. Güvenilir, kabul görmüş
sonuçları halka anlatırken cesur olmalıyız. Örneğin,
Lancet dünyanın genel tıp konusunda en itibarlı iki üç
dergisinden biridir. Lancetteki makalede 1990-2017 yılları
arasında yapılan, 195 ülkeyi kapsayan bir çalışmada yirmi yedi
yılda yüksek miktarda tuz, karbonhidrat ya da işlenmiş et
kullanımının ömrü kısalttığından ve bunlara
bağlı olarak bahsedilen ülkelerde 11 milyon kişinin
hayatını kaybettiğinden bahsedilmektedir. Medya bu
araştırmayı halka iletme görevini yerine getirmelidir. Bilim
adamı kisvesi altında birileri televizyon ekranlarına
çıkıp Buğdayla beslenme şöyle kötü, böyle kötü... diye
beyanatta bulunabilmektedirler. Buğday, binlerce yıldır
insanın beslenmesinde ve dolayısıyla Türk milletinin
beslenmesinde önemli bir yeri olan gıda maddesidir. Eğer bu
eleştiriyi yapıyorsanız ülkenin şartlarında bunun
yerine bir alternatif koyabilmelisiniz. İnsanları strese sokacak
ifadelerde dikkatli olunmalıdır, yaygın medya böyle bir
yayın için dikkatli olmalıdır. Bence bu yasa bahsettiğim
konuları bir sonuca bağlamada bir fırsattı, bu maddenin
geri çekilmesi kötü olmuştur.
Geçen
hafta da pancar nakline TÜRKŞEKER yardımıyla ilgili bir
konuşma yaptım. Sayın Tarım Bakan Yardımcısı
sağ olsunlar konuyla ilgilendiler ve daha sonra TÜRKŞEKER Genel
Müdürüyle yirmi beş dakika kadar bir telefon görüşmesi yaptık.
Olay şudur: Geçen yıllarda pancar naklinde verilen fiyatın yüzde
23 kadar eksiğiyle nakliye yapan firmalarla anlaşmaya
varılmıştır. Gelin görün ki bu firmalar bu parayı
eksik bulmakta ve şeker pancarı ekicisinden ilave ücret istemektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Devamla) Pancar ekicisi bu parayı vermekte
zorlanmaktadır. Sayın Genel Müdür Kötü mü oldu, yüzde 23 daha ucuza
taşıtıyoruz. ifadesini kullanıyor, yalnız ihale
şartnamesini açıklamıyor. Ben de kendisine niye yüzde 30 daha
ucuza taşıtmadınız dediğim vakit de maalesef doyurucu
bir cevap alamadım. Hükûmet, ihale şartnamesi ne ise ortaya
koymalıdır. Ben bir milletvekili olarak bu yıl nasıl ucuza
pancar taşıması yapıldığını
öğrenemedim. Bu üstü kapalı işlerden vatandaş
rahatsızdır. Şeffaf yönetim istemek herkesin hakkıdır.
Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
22nci
madde üzerinde 3 önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesiyle kanuna
eklenen fıkranın ikinci cümlesinin tekliften
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Okan
Gaytancıoğlu Hasan
Baltacı Cengiz
Gökçel
Edirne Kastamonu Mersin
Ayhan
Barut Orhan
Sarıbal İlhami
Özcan Aygun
Adana Bursa Tekirdağ
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacı.
Buyurun
Sayın Baltacı. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN
BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi,
bizim oralarda bir söz vardır, böyle çok önemli işler
yapacakmış gibi görünen insanlar için şöyle derler:
Kardeşim, kurt mu boğuyorsun, ne iş yapıyorsun?
Şimdi, Meclise bakıldığında, bugün burada Tarım
Kanunu görüşülürken sokaktaki çiftçi, üretimden küsmüş çiftçi,
borçları dağları aşmış çiftçi bize böyle
söylüyor: Kurt mu boğuyorsunuz kardeşim siz orada, ne işime
yarıyorsunuz? Siz, bizim işimize yarayan, bizim derdimize derman
olacak, bizim derdimizi çözecek hangi yasayı çıkartıyorsunuz da
orada çalışıyorsunuz? diye soruyor. Bunun
karşılığında yapılan anketlerde şunu
görüyoruz: Arkadaşlar, Meclise güven yüzde 1e düşmüş.
Bugün burada Tarım
Kanununu görüşüyoruz. Aslında, burada Tarım Bakanının
olması gerekiyordu. 61 milletvekilimiz yan yana gelmiş -işte,
Kırklareliden, Urfadan, Burdurdan, Malatyadan, şuradan buradan-
bir kanun teklifi hazırlamışsınız ama biz burada,
Tarım Bakanının olmadığı bir ortamda Türkiye
tarımının meseleleri konuşuyoruz. Hâlbuki, yapmamız
gereken ne? Arkadaşlar, neyi yapmamız gerekiyor? Çiftçinin
borçlarını konuşmamız gerekiyor, ithalatı
konuşmamız gerekiyor, yok edilen tarım arazilerini
konuşmamız gerekiyor, ekilmeyen, ekilmekten vazgeçilen tarım
arazilerini konuşmamız gerekiyor, yaklaşan gıda krizini
konuşmamız gerekiyor ve her şeyden önemlisi, taban
fiyatlarını konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız
gerekiyor? Çiftçi, pancar taban fiyatının açıklanması
istiyor, bunu konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız
gerekiyor? Süt üreticisi, süt üretmekten perişan duruma gelmiş, zam bekliyor,
bu zammı konuşmamız gerekiyor. Neyi konuşmamız
gerekiyor? Buğday üreticisi, bizim kendi köylümüz buğdayını
üretmiş, Toprak Mahsulleri Ofisine 1.650 liradan veriyor, biz
ithalatı 2.145 liradan yapıyoruz. Niye bu ithalatı 2.145 liradan
yapıyoruz ve niye ithal ediyoruz? Esasında bunu konuşmamız
gerekiyor. Çiftçinin borçlarını konuşmamız gerekiyor
arkadaşlar. 1 litre sütün karşılığında 1 kilo yem
niye alınmıyor? Onu konuşmamız gerekiyor. Tarım
Kanunundan kaynaklanan 176 milyar lirayı ödememiz gerekirken biz niye
hububat ithalatına on sekiz yılda 24,5 milyar dolar ödemişiz?
Bunu konuşmamız gerekiyor.
Bir tane örnek vermek
istiyorum: Sadece Kastamonuda on sekiz yılda Tarım Kredi
Kooperatiflerinden 103 bin çiftçimiz kredi kullanmış, bunların
75 bini idari takibe düşmüş, 18.250 çiftçi de icraya
düşmüş. İşte, bunu burada konuşmamız gerekiyor.
Bunu burada konuşursak Türkiye Büyük Millet Meclisine güven de
artacaktır.
Arkadaşlar,
Kastamonuda yine, sadece 2020 yılının ilk dokuz ayında
kredi kullanan 4.012 çiftçiden 3.063ü borcunu ödeyemediği için idari
takibe düşmüş. Bu çiftçilerden 135i ise icralık duruma
düşmüş. Sadece bu yıl Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
gecikmiş borçlanmalar 35 milyon lirayı buluyor arkadaşlar. Neyi
konuşmamız gerekiyor? Borçları konuşmamız gerekiyor.
Kastamonu
özelinde söyleyecek olursam biz Türkiye'nin, cumhuriyetin en kadim
şehirlerinden biriyiz ama bundan bir ay önce TÜİKin
açıkladığı rakamlara göre, aynı zamanda, Türkiye'nin
en yoksul illerinden biriyiz. Niye en yoksul illerinden biriyiz? Madenlerimiz
satıldı, fabrikalarımız satıldı,
limanlarımız satıldı. Şimdi, Şeker Fabrikası
da satılmak üzere arkadaşlar. Şeker Fabrikasının
satılmaması için onlarca kez mücadele verdik ama hâlâ Şeker
Fabrikasının satışı özelleştirme listesinden
çıkarılmadı arkadaşlar. Hâlbuki, imkân verilirse pancar
üretimi Kastamonuda sürekli artıyor. Bu yıl 420 bin ton pancar
işlenecek ve 56 bin ton kristal şeker üretilecek ama çiftçinin merak
ettiği şu: 16 polar şeker ihtiva eden pancara ne kadar taban
fiyat vereceksiniz? Talepleri 390 lira. 20 polar şeker ihtiva eden pancar
için talepleri 460 lira.
Değerli
arkadaşlar, galoş giyerek tarlaya giden bir genel başkanın
esnafın kafasına çay fırlatmasını, inanın, ben
yadırgamıyorum ama buradan bir tavsiyem var: O
saraylarınızdan çıkın, halkın arasına
karışın, galoş giymeden tarlaları dolaşın,
çiftçinin derdini dinleyin. Çünkü siz saraydan çıkmazsanız bir gün
gelecek, halk o saraya girecek.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
Ataş, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Suriyeli
sığınmacıların Kayseri ilinin de içinde olduğu
birçok ilde eş zamanlı olarak düzenlediği gösterileri kimin
organize ettiğini ve kimlerin, neden izin verdiğini, bu
grupların nasıl bir iletişim ağının
bulunduğunu ve bu ağların takip edilip edilmediğini
öğrenmek istediğine, ülkenin asıl beka meselesinin Suriye
meselesi olduğuna ve gerekli önlemlerin alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler Sayın Başkan.
Duygusal,
hamasi laflafla ve dış odaklardan alınan talimatlarla ülkemize
doldurulan Suriyeliler, hafta sonu, Kayserinin de içinde olduğu birçok
şehirde eş zamanlı gösteriler yapmışlardır.
Kaçarak geldikleri vatanlarında açamadıkları ÖSO
bayraklarını bizim topraklarımızda açmaya
çalışmakta, sloganlar atmakta, ekonomik krizden bunalan
vatandaşlarımızı tahrik etmektedirler. Eş zamanlı
yapılan bu provokatif eylemleri kim organize etmektedir? Bu grupların
nasıl bir iletişim ağları bulunmaktadır? Bu ağlar
takip altında mıdır? Pandemi süreci bahanesiyle baro
seçimlerinin ertelendiği, millî bayramların
yasaklandığı bu dönemde Suriyelilere kimler, neden izin
vermiştir? Suriyeliler meselesi, göz yumulmayacak, görmezden gelinemeyecek
ve yok sayılamayacak kadar hayatidir. Ülkemizin asıl beka meselesi
budur. Telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan, bir an önce
konuyla ilgili gerekli önlemler alınmalıdır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesinde bulunan
yeniden ibarelerinin tekrar olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Celadet Gaydalı Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin
Bitlis Mersin Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü İmam
Taşçıer Semra
Güzel
İzmir Diyarbakır Diyarbakır
Ayşe
Sürücü
Şanlıurfa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 22nci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, Ahlatta yapımı
devam eden saray ve millet bahçesi çalışmaları
sırasında çok sayıda insan kemiğinin ortaya
çıktığı, inşaatın durmaması adına bu
kemiklerin ya makinelerle ezildiği ya da saklandığı yönünde
ciddi iddialar yer almakta. Bu hususun üzerinde ciddi şekilde
durulması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, bu maddeyle 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanununun 14üncü maddesine yeni bir fıkra
eklenmektedir. Söz konusu 14üncü madde, tarımsal potansiyeli yüksek büyük
ovaların belirlenmesi ve korunması amacı taşımaktadır.
AKPnin kanun yapma tekniği genel anlamda önce herhangi bir şeyi
yasaklıyor, ardından yeni bir fıkrayla bu yasağın
kimler tarafından ve ne şekilde ortadan
kaldırılacağının şartları belirleniyor. Bu
durum, kanun maddeleri üzerinde çelişkiler ve ikilemler
yaratmaktadır. Örneğin, söz konusu 5403 sayılı Kanunun
14üncü maddesinde, büyük ovalarda bulunan tarım arazilerinin amacı
dışında kullanılamayacağı, sadece tarımsal
amaçlı yapı ya da Bakanlığın talebiyle Bakanlıkla
ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış
faaliyetlerin yapılabileceği ifade edilmektedir. Burada, bir yandan
Tarımsal alanlar sadece tarım için kullanılır.
denilirken, diğer yandan Kamu yararı varsa yapılaşma
normal. demenin anlamı nedir? Çünkü iktidarın kamu yararı
kavramı ile halkın kamu yararı kavramı aynı şeyi
ifade etmemektedir. Çünkü iktidar tarafından AVMler, HESler,
müteahhitler, oteller, saraylar birer kamusal yarar iken toplumsal açıdan
bunun herhangi bir karşılığının olduğunu
söylemek mümkün değildir. Örneğin, Bitlisin Ahlat ilçesinin Çarho
bölgesi tarımsal bir alan olma özelliğine sahip. Burası Okçular
Vakfına devredildi, şimdi de millet bahçesi yapılıyor.
Bunların tamamı sizler için kamusal yarar ama üretim
açısından ülke ekonomisine hiçbir katkısı yok.
Amasız ve fakatsız, tarım alanları sadece tarım
için kullanılmalıdır. Fakat şimdi, getirilen fıkra da
-bugüne kadar getirilen maddeler gibi- hem korumacı hem de korumayı
ortadan kaldırıcı çifte anlam barındırmaktadır.
Bir yandan, tarımsal alanların başka bir amaç doğrultusunda
kullanılamayacağının altı çizilirken diğer yandan
yerleşim alanının ihtiyacı için
kullanılabileceğinden bahsediliyor. Üretim alanlarında
betonlaşmayı meşrulaştırıcı her türlü
adımın karşısında büyük bir kararlılıkla
durmak gerekmektedir. Bu koruyucu tavır, en başta, iktidar grubu
tarafından sergilenmelidir. Hâlbuki çıkan her yasa hem tarım
alanlarını yok etmiş hem de üreticiyi tarımdan
uzaklaştırmıştır. Çiftçiler Meclisten ve iktidardan
üretici için destek beklerken çıkarılan yasalarla sadece umut
dağıtılmıştır. Çiftçinin yükünü azaltacak, girdi
maliyetini düşürecek hiçbir adım atılmamıştır;
üretilen ürün maliyeti kurtarmadığı gibi aldıkları
desteklere de bankalar tarafından el konuldu.
Değerli
milletvekilleri, çiftçinin yıllardır çözülemeyen sorunlarına bir
de coronavirüs sebebiyle ihracat kaygısı eklenmiştir. Sorunlar
yumağı hâline getirilen üretimin ve çiftçilerimizin durumunu
TÜİK ve SGK verileri açıkça özetlemektedir. SGKye kayıtlı
çiftçi sayısı on iki yılda yüzde 48 azaldı, sadece çiftçi
değil tarımsal istihdam da çok ciddi yaralar aldı. TÜİK
verilerine göre tarım sektöründe istihdam edilen kişi
sayısı 2002de 7 milyon 458 bin iken 2020 Şubat ayı
itibarıyla 4 milyon 157 bin kişiye geriledi; tarım sektöründe
istihdam yüzde 44 azaldı. Özellikle pandeminin etkisiyle gerek dünyada
gerekse Türkiyede milyonlarca insan işsizlikle burun buruna. Akdeniz
Parlamenter Asamblesinin 19 Ekimde gerçekleştirdiği toplantıda
pandemi sürecinde tüm dünyada 149 milyon insanın işsiz kaldığı
paylaşıldı. Pandemi sürecinin işsizlik üzerindeki etkileri
hâlâ mevcudiyetini korurken bunu önleyici en önemli politika üretim zincirinin
yeniden değerlendirilmesi olmalıdır. Buradaki üretim, salt bir
sanayi üretimi değil tarımsal açıdan kendine yetecek bir üretim
ağının geliştirilmesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın Sayın Gaydalı.
MAHMUT
CELADET GAYDALI (Devamla) - Cumhurbaşkanı geçtiğimiz
yıllarda nasıl şehirlere ihanet ettiğini söylediyse,
geçtiğimiz haftalarda nasıl eğitim konusunda başarısız
olduğunu itiraf ettiyse, yarın da tarım politikalarındaki
yetersizliği ve yanlışları görecektir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
Adıgüzel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, 2013
yılında kabul edilen Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununun ek
1inci maddesinin uygulanmadığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu)
Sayın Başkan, Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununun ek 1inci
maddesi 2013 yılında kabul edildi ve maddede Sözleşmeli
erbaş ve erler en az yedi hizmet yılını doldurduktan sonra
kamu kurum ve kuruluşlarının boş kadro ve
pozisyonlarına atanırlar. deniyor. Yedi yıl geçmiş, kanun
çıkmış, uygulanmıyor. 7250 sayılı Kanun daha üç
ay önce, 16 Temmuz 2020de kabul edildi; 15inci maddeyle, sözleşmeli
erlerin mesai bitiminde evlerine gidebilmelerinin önünü açtık. Nerede? Üç
ay geçti, kanun uygulanmıyor. Komisyon tutanakları burada, verilen
sözler burada, uygulamada sorun olursa milletvekilleri Bize
ulaşılabilir. falan
Komutanlarla, Savunma Bakan
Yardımcısıyla görüştüm, sonuç yok. Neymiş? Pandemi.
Subay, astsubay, memur çıkıyor. Pandemi sadece sözleşmeli erleri
mi etkiliyor? Alt mahkeme hâkimleri Anayasa Mahkemesini takmıyor,
Genelkurmay Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesini kabul etmiyor. Bu kanunlar
uygulanmayacaksa neden çıkardık? Bu, Meclisin iradesine
saygısızlık değil midir?
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Gıda Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 22nci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "eklenmiş ibaresinin "ilave edilmiş ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Behiç
Çelik
Konya Tekirdağ Mersin
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Trabzon Edirne Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH DOĞRU (Adana)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurun Sayın Çelik.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu
teklifin 22nci madde değişikliği üzerine verdiğimiz önerge
için söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tarım deyince içimiz yanıyor. Teklifin genel
gerekçeler bölümünü inceledim. Ülkemiz tarımı son on yedi
yılın on dördünde büyümüş, bunu ifade ediyor. 2003-2019
arasında yıllık ortalama yüzde 2,8 büyüme
gerçekleşmiş. 2019 büyümesi yüzde 3,3 olmuş. Tarımsal
hasılamız 2002 yılında 37 milyar TLyken 2019
yılında 7,5 kat artmış ve 275 milyar TL olmuş.
İhracatımız 2002de 3,7 milyar dolar iken 2019 yılında
18 milyar dolara çıkmış. Size soruyorum: Bu bilgilerin bir
değeri var mı? Tabii ki yok çünkü istatistik biliminde ve ekonomide
karşılaştırmalı üstünlük kavramı vardır.
2002 yılında tarımsal hasılamız 37 milyar TL
dediğimiz zaman bunun o zamanki döviz kuru
karşılığı 30,5 milyar TLdir. 2019 yılında
bahsi geçen 275 milyar TL de 47,5 milyar dolardır. Dolayısıyla,
kabaca, on sekiz yılda 30 milyar dolardan 47,5 milyar dolara
çıkardığımız bir tarımsal hasıla söz
konusudur. Buradan yüzde 50 dahi artış olmamasına rağmen
7,5 kat artırdık. diye genel gerekçeye yazmak gerçekten nasıl
bir vicdan, bunu anlamak mümkün değil.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye, 2002 yılında 27 milyon hektar
kullanılabilir tarımsal alana, ovaya sahipti ama tarım arazisi
on sekiz yıl zarfında 23 milyon hektara düşmüştür. Demek ki
4 milyon hektar alan tarım dışına itilmiştir. Birinci
sınıf tarım toprakları yapılaşmaya açılmıştır.
Kırsal kesimi geçinemez duruma sokup kentlere neredeyse zorunlu göçe
zorlayan ve buna yol açan bir siyasi iktidarın politikasıyla
karşı karşıyayız. 2014 yılında Türkiyede 34
bin köy varken bu, 18 bine düşürülmüş ve bütün köy mal
varlıkları yağmalanmıştır. 224 sayılı
Köy Kanununun işlevselliği maalesef taammüden yok edilmiştir.
Tarım yoluyla geçinemeyen kırsal kesim insanı, kent
işsizliğinin objesi hâline getirilmiştir. Kırsalda kalanlar
ise ya emekli ya da yaşlı insanlar olup gerçek üretici değillerdir.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ticaret
Bakanlığının tarıma ilişkin istatistiki verileri
tutarsızdır ya da güncel değildir. Dolayısıyla
TÜİKde sağlıklı veri paylaşımı
yapamamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, iktidar hiç kusura bakmasın, ülkeyi tarımda maalesef
dışa bağımlı hâle sokmuştur. Anadolu artık
geçmişe kıyasla ne eken ne biçen ne de hayvan yetiştiren bir
coğrafya değildir. Dünya koşarken siz müktesebatımızla
üç beş adım atmışsınız,
takılmışsınız 2002 yılına, hiç ileri
gidemiyorsunuz. Yani onun için gayrisafi yurt içi hasıladaki tarıma
ayrılan paya bakalım: Yüzde 1. Yasal olarak konulması gereken bu
pay ne yazık ki devriiktidarınızda yüzde 0,37ye
gerilemiştir.
Tarım sektörünün
girdi maliyetleri aşırı yüksektir, yüzde 150ye varan bir zamla
karşı karşıyayız. Buna bir çözüm yoktur. Sulama
yatırımları ödenek verilmediği için birçok yerde
beklemektedir. Tarım sektörü gittikçe gerilemekte ve çiftçi borç
batağına saplanmaktadır. Şu anda total çiftçi borçları
120 milyar TLnin üzerindedir. Destekleme politikaları ne yazık ki
hayata geçirilememiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekilleri, tarım deyince çok konuşmak gerekiyor ama
zamanımız yetersiz, o nedenle ben şunu ifade etmek istiyorum:
Ovalarımıza sahip çıkalım, tarımsal bölgelere sahip
çıkalım; tarımla iştigal eden aileleri, insanları
koruyalım, güçlendirelim; aksi hâlde tarımda
bağımlılık demek ulusal
bağımsızlığı kaybetmek demektir. Onun için
tarım en önemli sektördür, hayatidir. Dolayısıyla,
ovalarımızı, havamızı, su
kaynaklarımızı, tarımın bütün bileşenlerini
cimrice korumamız icap eder.
Önergemizin kabulünü
diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma
saati: 21.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa
KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
221
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
23üncü
madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde geçen
bir ay içerisinde Bakanlığa ve ibaresinin bir ay içerisinde
Bakanlığa, ilgili meslek odalarına, Ziraat odalarına,
muhtarlıklara ve biçiminde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana
Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Müzeyyen
Şevkin
Tekirdağ Edirne Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkin.
Buyurun
Sayın Şevkin. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teklifin 23üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
5403
sayılı Kanunun Denetim maddesinde değişiklikler
yapılmıştır. Söz konusu maddeyle, denetim görevi sadece
Bakanlık, valilik veya kurullara verilmiştir. Oysa etkili ve verimli
bir denetim için, denetim yapılacak bölgedeki tarımla ilgili meslek
odalarından, muhtarlardan ve ziraat odalarından oluşan özel bir
kurul olmalıdır. Böylece, o bölgenin tarımsal gerçekleri ve yöre
halkının sorunları göz önünde bulundurularak değerlendirme
yapılabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, ürettiğinden kazanamayan ve borcu sürekli artan,
katlanarak artan çiftçi, maalesef tarımsal üretimden hızla
uzaklaşmakta ve ne yazık ki köyden kentlere göç etmek zorunda
kalmaktadır. 2005 yılında 26,6 milyon hektar olan ekilebilir
arazi varlığımız, maalesef, 3 milyon 100 bin hektar
düşerek 23,5 milyon hektara gerilemiştir. Tarım arazilerimiz
çeşitli sebeplerle terk edilmektedir. Başta Çukurova olmak üzere
-biliyorsunuz, Çukurova, dünyanın sayılı 3üncü tarım
ovası- son derece önemli zenginlikte tarım ovası olan Çukurova
da dâhil olmak üzere, burada hem bu alanların amaç dışı
kullanımı hem de planlamanın yanlış alanlara
yapılması, birinci sınıf tarım alanlarının
amaç dışı kullanımlarının önünü açmaktadır.
Millî
ekonominin temeli ziraattır. diyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk.
Değerli milletvekilleri, son günlerde ne yazık ki buğday, arpa
ve mısır ithalatında gümrük vergileri sıfırlandı.
Daha önce Artık ithalat yapmayacağız. diyen Sayın
Bakanımız Paramız var da ithalat yapıyoruz.a dönüşen
bir politikayla, maalesef, buğdayda yüzde 45, arpada yüzde 35,
mısırda yüzde 12 vergi ödeyen özel sektöre sıfır gümrükle
Gemi limanda beklerken kararname çıkarılıyor ve kararname
çıktıktan sonra sıfır gümrükle limandan buğday
getiriliyor, silolara dökülüyor. Maalesef, yerli ve millî olduğunu iddia
edenler, bu parayı Türk çiftçisine, yerli ve millî çiftçiye aktarmak
yerine yabancı ülkelere aktarmakta. Ne tesadüftür ki, aynı dönemde
Kızılay, yine yurt dışına, Suriyeye ve benzeri Orta
Doğu ülkelerine yine mısır, buğday ve arpa hibe edecek.
Şimdi, soru şu: Acaba bu arpa, buğday kimden alınacak
arkadaşlar? Bu mısır, acaba, peşin parayla, sıfır
gümrükle ithalat izni verdiğiniz firmalardan mı alınacak diye
burada sormak istiyorum doğrusu. Değerli milletvekilleri, evet, yerli
ve millî olduğunu iddia edenlerin mutlaka bunu değerlendirmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Çukurova
Bölgesel Havalimanıyla ilgili, Adana Vekilimiz az önce konuştu. Yine
söylemek istiyorum, 2020 yılının sonlarına geldiğimiz
şu günlerde, havalimanı ihalesinde tam bir keşmekeş ve kaos
hâli devam etmektedir. Maalesef, alt ve üstyapı ihalelerinde bir sürü
usulsüzlükler ve işlemler sürmekte. Bilinmeli ki geçtiğimiz aylarda
bir Bakanın da görevinden alınmasına sebep olan bu
havaalanı inşaatının yapıldığı yer birinci
sınıf tarım toprağıdır ve 1 santimetrekare
tarım toprağının oluşması için neredeyse bin
yılın geçmesi gerekiyor. Maalesef, yer altı su seviyesi de
yüksektir. Jeolojik anlamda da, ekolojik anlamda da sıkıntılar
yaratacak olan bu havaalanının da bir an önce bu zararlardan
kurtarılması gerekiyor ve vazgeçilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, evet, Şakirpaşa Havalimanının istimlake
uygun alanları vardır, genişletilmeye müsaittir; derhâl o
Yenicedeki havalimanından vazgeçilip buraya gelinmeli.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Komisyon üyeleri; bugün bize geldi, Adana İl
Raporu. 15 ilçemizin tarımda yaşamış olduğu
sorunları içeren bir rapor. Umuyorum size de
aktarılmıştır, aktarılmadıysa size bir
fotokopisini de ileteceğim. Çok önemli talepler var, 15 ilçemizden gelen
talepler var. Tarımsal üretimde kullanılan gübre, elektrik, sulama,
ilaç, yem gibi girdilerde artan fiyatlar ilde en önemli sorundur. Döviz kurunda
yaşanan artışlar elbette ki etkendir ama üreticilerimizin üretime
devam edebilmesi ve sürdürülebilirliğin sağlanması için girdi
fiyatları makul seviyelere çekilmelidir. diyor, 15 Ziraat Odası ilçe
başkanımız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Devamla) Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
MÜZEYYEN
ŞEVKİN (Devamla) Evet, elektrik fiyatlarının yüksek
olduğundan bahsediyorlar. Yüzde 18 KDV kaldırılmalı, yüzde
2 TRT payı, yüzde 1 Enerji Fonu mutlaka kaldırılmalı,
tarımsal destekler ekimden önce verilmeli, pamukta destek
arttırılmalı, kırsaldaki üreticiler desteklenmeli.
En
önemli sorunlardan biri pazarlamadır. Mutlaka uzun vadeli üretim
planları yapılmalıdır. Şu anda Adanada narenciye
dalında; maalesef satılamamaktadır. Narenciye tarlada 1 lira,
pazarda 5 lira, markette 8 lira, İstanbulda 12 liradır. Mutlaka
pazarın bulunması lazım. Yurt dışındaki tüm
unsurlarla kavgalı olduğumuz için ihracat yapamıyoruz.
Dolayısıyla Tarım Kredi Kooperatiflerinin de kredi borcunu silmesi lazım.
Ekmeğe muhtaç ettiniz arkadaşlar, önce
ekmeğe muhtaç edip sonra askıda ekmek dağıtmaya
başladınız. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Buğdayı dışarıdan ithal
ediyorsunuz, ekmeğe muhtaç ettiniz bu ülkeyi. Bunu kabul etmek mümkün
değildir. Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise
ortadan kaldırılmış yoksulluk istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Eğer bu ülkede
hayır yapacaksanız bu ülkeyi yoksullaştıran yasalara imza
vermekten vazgeçin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) CHP herhâlde
Çukurova Havaalanına karşı. Milletvekilleri buna bir cevap
verecekler herhâlde. CHP herhâlde Çukurova Havaalanının
yapılmasına karşı geliyor. Konuşmalardan onu
anlıyoruz. Yarın bir gün Mersin halkına anlatırım
bunu.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Efendim, Çukurova
Havalimanının Şakirpaşa Havalimanı varken oraya
yapılmasının bir mantığı yok. Birinci
sınıf tarım toprağını yok ediyorsunuz. Yer
altı su seviyesi yüksek. Birinci sınıf tarım
toprağını yok ediyorsunuz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 23üncü maddesinde bulunan
aykırılık tespit edilmesi halinde ibaresinin
aykırılık tespit edilmesi durumunda olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Şanlıurfa Bitlis
İmam
Taşçıer Semra
Güzel Züleyha
Gülüm
Diyarbakır Diyarbakır İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Ayşe
Sürücü Zeynel
Özen
İzmir Şanlıurfa İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Zeynel Özen.
(HDP sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
tarım ve hayvancılık yasasının bazı maddelerini
görüşüyoruz. Bir söz vardır. Deveye sormuşlar Boynun niye
eğri? diye, deve demiş ki: Nerem doğru ki boynum da doğru
olsun?
Şimdi, biz
demokraside, hukukta, insan haklarında, ifade özgürlüğünde
nasılsak tarım ve hayvancılıkta da öyleyiz. Ama
kavramadığımız şu: Bir ülkede tarım
gelişmemişse sanayisi ve endüstrisi de gelişmez çünkü
tarımda üretilen maddeler endüstrinin ve sanayinin ham maddesidir
arkadaşlar. Eğer tarım gelişmemişse sanayi de
gelişmez. Tarım nasıl gelişsin? Girdiler yüzde 100, yüzde
200 artarken; tüm gübre, mazot, ilaç, her şey artarken taban fiyatlar
yerinde sayıyor ya da yüzde 5, yüzde 10 artıyor. Bu şartlarda
tabii ki çiftçi tarlasını ekmiyor ve ekili alanlarımız,
tarım alanlarımız gittikçe küçülüyor.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, öbür taraftan, tarım alanları
madenciliğe açılıyor, imara açılıyor, HES
yapımına açılıyor ve bunun en güzel örneğini ocak
ayında ben verdim. Memleketim olan Maraşta Dulkadiroğlu
ilçesine bağlı Çiğli, Çınarlı ve
Fituşağı köylerinin, Alevi köylerinin arasında 3 bin dönüm
verimli arazi, senede 3 ürün alınabilen verimli arazi sanayi tesisleri
yapılması için kamulaştırıldı. Fakat idare
mahkemesi köylülerin direnişi ve mahkemeye gitmesiyle bunu bozdu,
Yargıtay da bu bozma kararını onayladı ama Türkiyede
maalesef artık tuz koktu; mahkemelerin kararları uygulanmıyor,
uygulanmadığı gibi şimdi o inşaat, o proje maalesef
devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, saraydan bakınca her şey tozpembe gözüküyor. Benim
sizden ricam, buna saraydan bakmayın çünkü iki yüz elli yıl önce de
Fransa sarayında Marie Antoinette kendisini protesto eden, ekmek isteyen
halka şunu söylemişti: Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin.
Sizler de Cumhurbaşkanının Malatyada halkla diyaloğunu
izlemişsinizdir. Açız, evimize ekmek götüremiyoruz. diyorlar, o bir
torba çay atıyor ve diyor ki: Keyif çayı için. Karnı aç
insanlar keyif çayı içmez arkadaşlar. Saraydan bakınca her
şey tozpembe gözüküyor fakat öyle değil, gerçek öyle değil.
Diğer
taraftan, biliyorsunuz, bir torba yasa geldi. Devletin alacağı
vergiler, halktan alacağı, toplayacağı vergiler 269 milyar.
Bir yapılandırmaya gidildi, bu yapılandırmanın içinde
köylüye, çiftçiye yer yok. Yer olsa da bir anlamı yok çünkü onlarca
yapılandırma yasası gelmiş şimdiye kadar Meclisin
gündemine, bunlarda başarı -en başarılı olan yüzde 40-
yüzde 10larda, 15lerde çünkü vatandaşın eğer parası olsa
zaten borcunu zamanında öder. Siz yapılandırsanız da
eğer parası yoksa onu ödeyemez, geri dönüşü de olamaz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, saraydan bakınca bu iş böyle gözüküyor
ama Cumhurbaşkanımız diyor ki Birleşmiş Milletler
için: Dünya 5ten büyüktür. Evet, dünya 5ten büyüktür ama şunun da iyi
bilinmesi gerekiyor: Türkiye de o halkımızın alın terini
sömüren, onlara peşkeş çekilen 5 şirketten büyük. Türkiye, o 5
şirketten büyüktür arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
ZEYNEL
ÖZEN (Devamla) Onun için halkımızın alın terini bu
şirketlere peşkeş çekip ondan sonra da halkın aklıyla
dalga geçmemek gerekiyor.
Damat
diyor ki: Dolarla işiniz ne, maaşınızı dolarla
mı alıyorsunuz? Buğday ithal ediyoruz arkadaşlar, et ithal
ediyoruz. Bunlar neyle alınıyor? Dolarla alınıyor.
Maalesef, bugün, asgari ücret 300 dolara düşmüştür arkadaşlar,
doların yükselmesiyle. Bu ancak üçüncü dünya ülkelerinde görülen bir
ücrettir. Halkı yokluğa ve açlığa mahkûm ettiniz, bunun
hesabını vereceksiniz.
Teşekkür
ediyorum. Meclisi de selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 23üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeki
Hakan Sıdalı Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan
Mersin Konya Tekirdağ
Hüseyin
Örs Orhan
Çakırlar Aylin
Cesur
Trabzon Edirne Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan
Sıdalı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZEKİ
HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Covidle birlikte tarıma artan ilgi müstakil evlere olan talebi
artırınca hobi bahçeciliği deyim yerindeyse patladı.
Yazlık alamayanlar için, daha uygun fiyatlı hobi bahçeleri bir
alternatif olarak ön plana çıktı. Yoğun taleple birlikte verimli
tarım arazilerine, ovalara, yılda üç ürün alınan tarlalara bile
hobi bahçeleri kurulmaya başlandı. Yani hobi bahçeleri hobi olmaktan
çıktı, tarımafobi bahçelerine dönüşerek tarımsal
üretimi tehdit eder hâle geldi. Oysa hobi bahçeleri ovalar, verimli tarım
arazileri, meyve bahçeleri ve orman arazilerindeki ağaçlar kesilerek
oluşturulan alanlar üzerine kurulmamalı, aksine kentsel alanlara
kurulmalı. Hobi bahçeleri konut, yazlık olarak değil, ticari
olmayan sürdürülebilir üretim alanları olarak kalmalı.
Amacından
saparak kentsel rantın unsuru hâline gelen hobi bahçeleri belediyelerden
daha çok emlakçılar tarafından kurulur hâle gelirken
pazarlanması da bir emlak faaliyetine dönüştü. Üzerinde
sürdürülebilir kent tarımı yapılan hobi bahçeleri gitti, yerini
betonlu, havuzlu hobikondular aldı. Hobi bahçeleri, kentte
yaşayanların, kentin stresinden uzaklaştıkları,
toprakla uğraşarak tarıma, üretime olan özlemlerini
giderdikleri, kendi ihtiyacı olan sebzeyi, meyveyi üretecekleri
alandı. Bu bakış açısı sürdüğü sürece ne hobi
bahçelerine dönüşür ne de ranta konu hobikondulara dönüşür. Bu
olumsuz gidişi durdurmanın yolu, işin felsefesine odaklanmaktan
geçiyor. Bu yasa teklifi, daha önce hatta sizin iktidarınız döneminde
çıkarılan yasaların uygulanamadığının bir
itirafı. 2005 yılında çıkarılan yasa gerçekten
uygulansaydı tarımsal alanlardaki yapılaşmayı, sanayi,
turizm, enerji, madencilik yatırımlarını, hobi bahçelerini
konuşmuyor olacaktık. Tarım topraklarını korumak için
yine yasalar çıkarılıyor, cezalar getiriliyor, verimli
tarım arazilerine kurulan hobi bahçeleri yıkılarak tarım
arazilerinin bölünmesi önlenmeye çalışılıyor. Hobi
bahçeleri konusunda gösterilen hassasiyet öncelikle diğer tesisler,
konutlar için de gösterilmeli.
Örneğin, Türkiye'nin
en verimli tarım arazilerinden Çarşamba Ovasına yapılan
biyokütle tesisi niçin konuşulmuyor? Koruma altına alınan ve bir
çivi çakılamaz denilen ovalara, örneğin Alpu Ovasına niçin
termik santral kurma girişimleri yapılıyor? Tarım
arazilerine kurulan hobi bahçelerini yıkmak için çaba gösterilirken niçin
sanayi, konut, enerji, madencilik, altyapı tesislerinin
kaldırılması, en azından bugünden sonra izin verilmemesi
için çaba gösterilmiyor? Verimli tarım arazilerinin kurtarılması
hedefi sadece hobi bahçelerini yıkmakla olmaz, çok daha bütüncül bir
bakış açısı gerekir.
Tarım arazilerinin
kaybı konusundaki ciddiyeti, sizlere memleketim olan tarım kenti
Mersinde yaşanan dikkat çekici rakamlarla ifade edeyim: Mersinin
tarım alanı, 2008-2019 yılları arasında 406 bin
hektardan 333.173 hektara geriledi yani 72.827 hektar arazi tarım alanı
vasfını yitirdi. Bu, 2008 yılı tarım alanı
referans alındığında yüzde 18 oranında bir kayıp
demek. Yani Mersin son on yılda tarım alanlarını yüzde 18
oranında kaybetti. Bu, 101.958 adet futbol sahası demek. Bu
kayıp Mersin için büyük bir kapasite kullanım kaybı, kabul etmek
mümkün değil. Şayet, Mersin her on yılda 72.827 hektar
tarım alanı kaybetmeye devam edecek olursa gelecek kırk beş
yıl içerisinde tarımın başkenti Mersinde tarım
yapılacak 1 metrekare arazi bile kalmayacak. Burada dikkat çekici olan başka
bir şey ise toplam kaybın yüzde 71inin son beş yılda
meydana gelmiş olması. Son on yılda kentin toplam arazi
varlığı içerisindeki tarım arazilerinin oranı yüzde
25ten yüzde 21e gerileyerek yüzde 4 oranında küçüldü. Tarım
dışı araziler 2009dan 2019a 75.595 hektar arttı. Bu
artışın 70 bin hektarı doğrudan tahıl
tarımından kopanlardan oluşurken 5 bin hektarı orman ve
fidanlıklardan dönüştürülen alanlardan kaynaklandı. Mersin, son
on yılda 75.595 hektar arazisini yapılaşmaya, sanayi, turizm,
enerji, madencilik yatırımlarına ve maalesef, hobi bahçelerine
kaybetti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKİ
HAKAN SIDALI (Devamla) Tamamlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
ZEKİ
HAKAN SIDALI (Devamla) En verimli topraklarımızı yanlış,
plansız yatırımlardan, beton kentlerden ve diğer pek çok
enerji şirketinin işgalinden kurtaramazken, bugün, burada hobi
bahçelerini konuşmak asıl zararı, asıl kaybı gözden
kaçırmaktır. O nedenle, yasa uygulayıcılarını,
öncelikle Meclis olarak çıkardığımız yasaları en
iyi şekilde denetlemeye, tarım alanlarını koruma konusunda
hassasmış gibi yapmak yerine ciddiyete, samimiyete, konuyu gerçekçi
bir şekilde almaya davet ediyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
23üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
24üncü
madde üzerinde 4 önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle
değiştirilen 5403 sayılı Kanunun 20nci maddesinin ikinci
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Utku
Çakırözer
Tekirdağ Edirne Eskişehir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Eskişehir Milletvekili Utku
Çakırözer.
Buyurun
Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
tarımı, çiftçiyi, kırsal kalkınmayı konuşuyoruz;
şu şöyle olmalı, bu böyle olmalı diyoruz ama iş
bütçeye geldiğinde, para meselesine geldiğinde kimse çiftçiyi
hatırlamıyor. İki gün önce, torba kanun Plan ve Bütçe
Komisyonumuzdan geçti, haftaya Genel Kurulda görüşülecek. Orada, neredeyse
herkesin borcuna yapılandırma var ama milletin efendisi
dediğimiz köylümüze, çiftçimize yok; patronun vergi affı, sigorta
affı, esnafın BAĞ-KUR affı, arabası olanın trafik
cezası affı, öğrencilerin KYK kredi affı var ama borç
içindeki Anadolu çiftçisine yönelik tek bir kolaylık yok, af yok,
yapılandırma dahi yok. Çiftçinin borcuna deva olmadığınız
gibi, bir de çıkıp alın terinin
karşılığını almasını engelliyorsunuz.
Nasıl mı? Tarımda ithalatın önünü açarak hem de hasat
döneminde. Hani Tarım Bakanının çiftçiye sözü vardı, Ben
Bakan olduğum süreçte, hasat devam ederken o ürünün ithalatına izin
verilmeyecek. diye. İşte arpa, buğday ve mısırda
gümrük vergileri sıfırlandı. Tarımda ithalat çiftçinin
boynunu bükmekte. Bu, son derece yanlıştır. Kanadanın,
Meksikanın, Yunanistanın çiftçisine
kazandıracağınıza, bizim Eskişehirin, Kayserinin,
Konyanın çiftçisine kazandıralım. Geçen hafta Mahmudiyede, Çiftelerde
pancar üreticilerini dinledim. Biliyorsunuz, şeker pancarı temel
gıdamız olmasının yanı sıra, pandemi sürecinde
hepimiz için ayrı öneme sahip bir tarım ürünü. Pancar olmasa ondan
üretilen kolonyayı, dezenfektanı bulamayacaktık bugün. Buradan
bir kez daha hem soframız hem de sağlığımız için
üreten o pancar üreticilerine selam gönderiyorum. Bu çiftçimiz her türlü
zorluğa rağmen ekti, suladı, büyüttü ve hasada
başladı. Çiftçi pancarını topluyor, fabrikaya teslim ediyor
ama kaçtan teslim ettiğini bilmiyor. Aylar önce açıklanması
gereken pancar fiyatı hâlâ ortada yok. Buradan eli nasırlı
pancar çiftçimiz adına sesleniyorum: Alın terinin
karşılığı; mazotunun, gübresinin, sulama, elektrik ve söküm
bedellerinin karşılığı, pancarın ton
başına fiyatının en az 390-400 lira olmasıdır.
Bunun altındaki her rakam çiftçimizin cebinden, çiftçimizin
aşından çalmak demektir.
Değerli
milletvekilleri, çiftçinin başındaki bir başka dert, doğal
afetler. Eskişehir çiftçisini iki yıldır her tür afet vurdu; don
vurdu, dolu zarar verdi, seli, fırtınası, hepsi çiftçimizi
vurdu. Geçen yıl 53 milyon lira hasar vardı; 9 ilçede 2.174 çiftçimizin
bahçesi, tarlası harap oldu; Ankaradaki beyler adam başına
sadece 201 lira -şaka değil, 201 lira- yardım gönderdiler. Bu
yıl afet üstüne afet yaşandı; 250 mahallede 15 bin çiftçimizin
tarlası, bahçesi ama az ama çok zarar gördü; devletin kendi rakamlarıyla
125 milyon liralık afet hasar raporu çıkarıldı. Buradan
söyleye söyleye artık utandıklarından mıdır nedir
bilinmez, bir küçük bütçe ayırdılar. Bakıyoruz, bu sefer de adam
başına ortalama 500 ile 1.000 lira arasında bir yardım, bir
asgari ücret dahi değil; onu da altı ay oldu, daha henüz vermiş
değiller. Bu yaşananlar ilk de değil, son da değil;
Eskişehir çiftçisinin on sekiz yıllık kaderi.
Birkaç
ilden bahsedeceğim, isimlerini vermeyeceğim: Doğu Anadoluda,
sizin iktidarınızda 7 milyar lira tarımsal destek
almış, helalühoş olsun. Akdenizde, 15,2 milyar lira
almış bir ilimiz; Karadenizde, 9,5 milyar lira almış;
Akdenizde, yine 8,8 milyar lira; Orta Anadoluda, 29 milyar lira tarımsal
destek almış; oradaki çiftçilere helalühoş olsun. Peki, bizim Orta
Anadolunun buğday ambarı, Türkiyenin 2nci büyük pancar üreticisi
Eskişehirimize ne kadar destek verilmiş? On sekiz yılda sadece
1,9 milyar lira; 2 milyar bile değil, maalesef böyle. İşte, bu,
Eskişehir çiftçisinin ihmal edilmişliğinin, terk edilmişliğinin
resmidir.
Tohum
destek paketi açıklanır, Eskişehir çiftçisine yok. Hayvan
yetiştirici bölgeler, üretim merkezleri açıklanır;
Eskişehir yok. Konya Ovasına destek var, Alpu Ovamıza destek
yok. Bırakın desteği, koruma altındaki bu verimli ovaya
zehir santrali dikmeye kalktınız. Bugün Temiz Hava Hakkı
Platformu tarafından açıklandı, Eskişehire yapılmak
istenen termik santralin gerçekleşmesi hâlinde 24 ilde 11 milyon
yurttaşımız sağlığından olacak, 575 futbol
sahası büyüklüğünde tarım alanı yok olacak, darbeyi yine
çiftçiler yiyecek. Buradan bir kez daha haykırıyorum ki
Eskişehir ve Eskişehirliler bu zehir projesine sonuna kadar
direneceklerdir. Hafta sonu Çifteler ilçemizdeydim, Sakarya
Irmağımızın doğduğu yer ama gelin görün ki
Çiftelerde üreten çiftçilere Devlet Su İşleri Sen bu nehri
kullanamazsın. diye yazı göndermiş. Yazı burada
değerli arkadaşlarım, gösterdiğim gibi, işte belgesi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Özer.
UTKU
ÇAKIRÖZER (Devamla) Tabii Sayın Başkan.
Çiftçiye
Sen sulu tarım yapamazsın; pancar, mısır, ay çiçeği
ekemezsin. diyorlar, Ekersen de su vermeyiz. diye tehdit ediyorlar. Abbas
Halim Paşa, Sait Halim Paşa, Yıldızören, Zaferhamit,
Körhasan, Gelenli, Eminekin ve diğer köylerden yüzlerce çiftçi kara kara
düşünüyor; tehdide rağmen ekse önündeki nehirden suyu alamayacak,
dinleyip ekmese alın terinin karşılığını
alamayacak. Buradan Ankaradaki beyleri uyarıyorum: Çiftçiyi susuz
bırakarak, tehdit ederek tarım politikası oluşturulmaz.
Yapılması gereken belli, çiftçiyi tehditle korkutmak değil, su
kanalları, barajlar, göletler inşa ederek ihtiyacı olan suyu
temin etmektir.
Değerli
milletvekillerimiz, Türkiyenin en iyi, en çevik, safkan yarış
atlarının yetiştirildiği yer Mahmudiyedir. Mahmudiyede
haralar var, çiftlikler var; yarışan pek çok at orada
bakılıyor ama bir hipodromumuz yok. Hipodrom standartlarında
idman merkezi var, 2 bin metre çim pist var, 1.800 metre kum pist var ama
kullanılmıyor. Gelin, bunu hipodrom yapalım diyoruz ama dinleyen
kim.
Son
olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU
ÇAKIRÖZER (Devamla) Sayın Başkanım, selamlayayım
BAŞKAN
Prensip olarak 2nci kez ilave süre vermiyorum, şimdiye kadar kimseye
vermedim.
UTKU
ÇAKIRÖZER (Devamla) Peki, tabii, selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, sadece Eskişehirimiz için değil, tüm
çiftçilerimizin talepleri ortak. Tüm tarımsal ve hayvansal destek
ödemeleri zamanında ve bir takvim çerçevesinde yapılmalı,
çiftçinin tarım girdilerinde, mazotta, tarımda
kullandığı elektrik ve sudan ÖTV ve KDV gibi vergiler
kaldırılmalıdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde
bulunan Tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ve projelerine
aykırılık durumunda uygulanacak cezalar ve yükümlülükler
ibaresinin Tarımsal amaçlı arazi kullanım plan ile projelerine
aykırılık durumunda uygulanacak cezalar ve yükümlülükler olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Şanlıurfa Bitlis
İmam
Taşçıer Semra
Güzel Ayşe
Sürücü
Diyarbakır Diyarbakır Şanlıurfa
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Dirayet
Dilan Taşdemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Ağrı Milletvekili
Dirayet Dilan Taşdemir.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim
Başkan.
Yaklaşık
iki haftadır, AKPnin aslında tarıma dair
politikasızlığını konuşuyoruz. Burada birçok
şey söylendi, eleştiri yapıldı, önerilerde bulunuldu ama
biliyoruz, yine her zamanki gibi bildiğinizi okuyacaksınız, bu
eleştirileri ve önerileri dikkate almayacaksınız. Ama yine de
biz konuşmaya devam edeceğiz, eleştirilerimizi ve önerilerimizi
sunacağız.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bu coğrafyada -yani milattan önce
9000den itibaren- tarım yapılıyor. Yani Mezopotamya ve
Anadoludan, verimli hilal denen bölgeden, tarımın ilk icat
edildiği, arpanın, buğdayın keşfedildiği bir
coğrafyadan söz ediyoruz. Ama bu verimli topraklarda maalesef, bugün öyle
bir hâle getirdiniz ki ekmeğin diyarında insanlar ekmeğe muhtaç
pozisyonunda. Yine sayenizde, zengin toprakların yoksul insanları
oluverdik.
Değerli
arkadaşlar, yine daha önce de söylemiştim, bir kez daha söylemek
istiyorum. Tarihin hiçbir döneminde tarım, bu kadar büyük bir kriz
yaşamadı. Yani kapitalist sistemin çıkarlarını
çiftçinin menfaatlerinin önüne koyan bir siyaset izleniyor.
Dolayısıyla bu siyasetten kaynaklı da tarım bitme
noktasına getirildi. Bakın, bu belirlemeyi biz yapmıyoruz. Bunu
TÜİKin rakamları da söylüyor. TÜİKe göre, çiftçi
sayısı son on iki yılda yüzde 48 azalmış, sebze
bahçeleri alanları yüzde 15 küçülmüş. Yine, 2008de 1 milyon 127 bin
olan çiftçi sayısı, 2019da 600 bine kadar düşmüş. Yine,
TÜİK verilerine göre, tarım sektöründe istihdam edilen kişi
sayısı 2002de 7 milyon 458 bin kişiyken 2020 Şubat
ayı itibarıyla bu sayı 4 milyon 157 bin kişiye kadar
gerilemiş. Yani bu verilerden de anlaşılacağı üzere,
çiftçiler artık topraklarını ekemiyor, biçemiyor, tarımla
uğraşamıyor. Yine, mazot, gübre, ilaç, tohum fiyatları
almış başını gidiyor, bir de bunların üzerine
elektrik faturalarındaki o büyük yükseliş eklendi dolayısıyla
çiftçiler bu yükselen elektrik faturalarını ödeyemiyor. Bu sefer ne
yapıyorsunuz? Bu sefer de özellikle bu destekleme amacıyla verilen
yardımlara blokaj koyuluyor yani bir anlamda TEDAŞın
tahsilatçısı pozisyonuna da düştünüz. Yani resmen bu
politikalarla insanlara diyorsunuz ki: Tarım yapmayın, tarımdan
uzak durun.
Değerli
arkadaşlar, bu politikalardan en fazla etkilenen illerden bir tanesi de
Ağrı. Ağrı kentimiz, aslında bir tarım ve
hayvancılık kenti ama uygulanan yanlış politikalar belki de
en fazla bizim bu Ağrı kentimizi etkiliyor. Ağrılı
çiftçiler gerçekten, resmen kan ağlıyor yani dönem sonu
geldiğinde, ürettikleri ürünleri sattıklarında, aslında bu
borçlarını karşılayamıyorlar hatta aldıkları
kredileri bile ödeyemez duruma geldiler, tarlalarını ekip
biçemiyorlar. Bundan kaynaklı olarak da her yıl Ağrıdan 30
bine yakın kişi kenti terk ediyor, büyük şehirlere gidiyor.
Yine, Ağrılı gençler, bu üretimden koparılan gençler büyük
şehirlerde, metropollerde inşaat sektöründe çalışmak
zorunda kalıyorlar ve her yıl onlarca genç iş cinayetlerine
kurban gidiyor, yaşamını yitiriyor.
Değerli
arkadaşlar, yine, bu pandemi süreci de ciddi anlamda kentimizi etkiledi;
esnafın birçoğu kepenk kapatmak zorunda kaldı yani
Ağrılı esnaflar bu durumda kendi kredilerini bile ödeyemez
durumdalar. Evine ekmek götüremeyen binlerce esnaf var, genç var. Bundan
kaynaklı olarak sadece geçen ay içerisinde 4 genç intihar etti, bu
yaşam koşullardan kaynaklı. Yani gerçekten, bir
Ağrıya gidin, İŞKURun önünde uzun kuyruklar
oluşmuş. İlk defa, Ağrı tarihinde böyle
İŞKURun önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Bakın, burada da
tabii, bir torpiliniz varsa ve yandaşlardan da eğer sıra gelirse
bir iş bulabiliyorsunuz ama maalesef, her yerdeki
kayırmacılık burada da devreye giriyor; Ağrılılar
bir iş bulma konusunda sorun yaşıyorlar.
Değerli
arkadaşlar, yine Ağrı kentimiz aslında, sosyoekonomik durum
açısından, Türkiyede sonda gelen üç il içerisinde yer alıyor.
Sadece tarım ve hayvancılıkta değil sağlık,
eğitim, ekonomide de benzer sorunlar yaşanıyor. Yani bizim
kentimizde olan tek şey, AKPnin her dönem halka sunduğu boş
vaatler. Yani boş vaatler konusunda kentimizde çok istikrarlı bir
şekilde, gerçekten bu politikalar sürdürülüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Yani
resmen, kentimiz boş vaatler kentine dönüşmüş durumda.
Dolayısıyla insanlar da bunun farkında, bir kez daha buna
yönelik tavırlarını, tepkilerini de ortaya
koyacaklarını biliyoruz. Ama şunu söyleyeyim:
Hakkınızı yemeyelim, vallahi, Ağrıda istikrarlı
yaptığınız tek şey partimize, HDPye saldırmak.
Bu konuda çok istikrarlı bir siyaset izleniyor. Resmen HDP, Kürt
düşmanlığı yeni yeni politikalarla devreye sokuluyor. Geçen
hafta, Ağrıda Doğubeyazıt ilçemizde, ilçe binamız
sabahın beşinde, bakın, bir siyasi partinin parti binası
sabahın beşinde kapısı kırılarak
basıldı, eş başkanlarımız gözaltına
alındı. Dolayısıyla bu siyasi partiye yönelik
uygulamalarınız
Gerçekten, artık bunun adı
barbarlıktır, bunun adı zorbalıktır. Biz,
Ağrı halkının hem bu boş vaat siyasetine hem bu
barbarlık ve zorbalık siyasetine Hayır. dediğini,
itirazını bir kez daha size göstereceğini biliyoruz.
Tekrar
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 24üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan değiştirilmiştir ibaresinin
yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Hüseyin
Örs
Konya
Tekirdağ Trabzon
Orhan
Çakırlar Ayhan
Altıntaş Aylin
Cesur
Edirne Ankara Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Önerge hakkında konuşmak isteyen, Ankara Milletvekili Ayhan
Altıntaş.
Buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN
ALTINTAŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan teklifin 24üncü maddesiyle ilgili İYİ
PARTİ Grubu olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, teklifin 24üncü maddesi, tarımsal amaçlı arazi
kullanımı plan ve projelerine aykırılık durumunda
uygulanacak cezaları artırıyor. Bu, olumlu bir düzenleme olarak
göze çarpmaktadır. Ancak iktidarın 2002den bu yana tarım
konusundaki siciline baktığımız zaman, bu tarz
düzenlemeleri gölgede bırakacak şekilde, tarım sektörünün ve
tarımsal üretimin âdeta yıkıma
uğratıldığını görüyoruz. TÜİK ve SGKnin
verileri de iktidarın yanlış politikaları neticesinde
ülkemizde çiftçiliğin giderek azaldığını açık bir
şekilde teyit etmektedir. Bunun temel sebebi de çiftçinin para
kazanamaması, girdi maliyetlerinin giderek yükselmesi sebebiyle
çalışarak, üreterek zarar etmesidir. Nitekim, 2003 yılında,
Çiftçi Kayıt Sisteminde 2 milyon 765 bin çiftçi kayıtlıyken bu
sayı 2 milyon 133 bin kişiye düşmüştür. Yani 632 bin çiftçi
tarımı bırakmak zorunda kalmıştır. AK
PARTİnin yanlış tarım politikaları sebebiyle, 4
çiftçimizden 1isi üretimden çekilmiştir. Çiftçilerimiz üretimden
çekilirken buna bağlı olarak tarımsal sektörlerde istihdam edilen
vatandaşlarımızın sayısı da hızla
azalmıştır.
TÜİK
verilerine göre, tarımda istihdam edilen kişi sayısı
2002de 7 milyon 458 binken 2020 Şubat ayı itibarıyla 4 milyon
157 bin kişiye gerilemiştir. Söz konusu veriler, son on sekiz
yılda 3 milyon 301 bin tarım emekçisinin işini kaybettiğini
ve tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısının
yüzde 44 oranında azaldığını ortaya koymaktadır.
Böylece, geçmişte tarımda kendi kendine yeten Türkiye, AK PARTİ
döneminde tarımda dışa bağımlı hâle gelmiş
ve yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin edecek şekilde uygulanan
tarımda ithalat politikalarını desteklemiştir.
Bakın,
mesela, hububat ithalatı için gümrük vergileri 1 Ocağa kadar
sıfırlandı. Buğday ithalatında yüzde 45, arpada yüzde
35 ve mısırda yüzde 25 olan gümrük vergileri 2021e kadar yüzde
sıfır olacak. Gümrük vergilerini sıfırlamak yerine çiftçiyi
desteklemek daha mantıklı olmaz mıydı? Hem bizim çiftçimiz
kazanırdı hem de geleceğe daha umutla bakardık.
Sadece
hububatta değil, pamukta da ithalata dayalı bir ekonomi ortaya
çıkıyor. Ülkemizde lif pamuk üretimi geçen seneye göre yüzde 40
düşmüş, pamuk ithalatı da 2018-2019 sezonunda 760 bin ton iken
2019-2020 sezonunda 1 milyon tona yaklaşmıştır. Bu
politikalarla yabancı ülkelerin çiftçileri desteklenirken bizim çiftçimiz
fakirleşmiş ve tarımsal üretimden çekilmiştir.
Bakın,
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşenerle Yozgat ve
Kayseriye gittik, oralarda çiftçi ve hayvancılarımızla da
görüştük. Çiftçilerimiz boşuna
çalıştıklarını söylüyorlar. Tohum, mazot, gübre,
hayvan yemi gibi girdilerin maliyetlerindeki görülmemiş artışlar
çiftçiyi bezdirmiş durumda, artık çayı bile keyifle içemiyorlar.
Bu tablo, çiftçiyi canından bezdiren AK PARTİnin yanlış
tarım politikalarının en net fotoğraflarından biridir.
Değerli
milletvekilleri, iktidarın Türkiyede tarımı bitme
noktasına getiren ve üreticimizi iflas ettiren politikalarıyla
tarım arazileri de azalmıştır. TÜİK verilerine göre,
2002de 26 milyon 579 bin hektar olan ekim alanları, 2018de 23 milyon 94
bin hektara gerilemiştir. Bu kayıp arazi rakamı, Türkiyenin
tarım ihracatından elde ettiği gelirden 5 kat daha fazla
tarımsal ihracat gelirine sahip olan Hollandanın yüz ölçümü kadar
bir araziye tekabül etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, pandemi süreci tarımsal üretimin ve
kendi kendine yetebilirliğin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu gerçeğin farkında olan bizler, İYİ PARTİnin
iktidarında, sadece tarımda kendi kendine yeten bir Türkiye
yaratmayacağız, tarımsal ihracatımızı
artırarak Türkiyeyi tarımda hak ettiği yere getireceğiz.
Yani hem ülkemizi hem de üreticimizi zenginleştireceğiz. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşenerin de ifade ettikleri
gibi, tarım konusunda Türkiyenin potansiyeli çok yüksektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
AYHAN
ALTINTAŞ (Devamla) Bu potansiyel ancak doğru bir analiz, düzgün bir
planlama ve kapsamlı bir stratejiyle hayata geçirilebilir.
Bu
duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü maddesiyle
değiştirilen 5403 sayılı Kanunun 20nci maddesinin üçüncü
fıkrasının üçüncü cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bu
şekilde tahsil edilememesi halinde ilgisine göre Hazine ve Maliye
Bakanlığı veya İller Bankası Anonim Şirketi
tarafından belediye veya il özel idaresinin 2/7/2008 tarihli ve 5779
Sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun gereğince aktarılan
paylarından kesilerek, genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere takip eden
ayın sonuna kadar Bakanlık merkez muhasebe birimi hesabına
aktarılır.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale Adana
Fehmi
Alpay Özalan İsmail
Kaya Salim
Çivitcioğlu
İzmir Osmaniye Çankırı
Mücahit
Durmuşoğlu Metin
Gündoğdu Abdullah
Güler
Osmaniye Ordu İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Uygun buluyor, takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
5403 sayılı Kanunun 20nci maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamında, yıkım masraflarının yüzde 100
fazlasının ilgili belediye veya il özel idaresinden tahsil edilme
usulünün belirlenmesi ve tahsil edilen tutarların genel bütçeye gelir
kaydedilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 24üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
25inci
madde üzerinde 4 önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesiyle
değiştirilen 5403 sayılı Kanunun 21inci maddesinin üçüncü
fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Ali
Keven
Tekirdağ Edirne Yozgat
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS
KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen, Yozgat Milletvekili Ali Keven.
Buyurun
Sayın Keven. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
KEVEN (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 25inci maddesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tarım
ve orman alanında getirilen çeşitli düzenlemeler ne yazık ki
sorunların çözümünden çok uzak. Çiftçilerin yaşadığı
sorunlarla ilgili, tarımdaki ithalat politikanız, buğday
üretimi, pancar üretimi gibi tarımsal veriler üzerinde
yaptığımız eleştirilere ve çözüm önerilerine kulak
tıkıyorsunuz, tam bir dayatma örneği sergiliyorsunuz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgatımız bir tarım
şehridir. Yozgattan çiftçilerimizin sizlere selamları var;
Yeşil mercimekte 1inci, şeker pancarında 2nciyiz ve
buğday üretiminde ilk 6 il arasındayız ama
hayatımızdan memnun değiliz. diyorlar. Çünkü mazot ve gübre
fiyatları kepçeyle artarken buğday ve arpa fiyatı kaşıkla
artıyor, nohut ve mercimek fiyatları dalgalı seyrediyor. Geçen
sene 5 liraya satılan ürün bir yıl sonra 3 liraya satılabiliyor.
Sertifikalı tohum desteği, ekim sezonu geldi, ödenmedi. Şeker
pancarı üreticileri pancarı söküyor, fabrikaya teslim ediyor ama kaç
lira fiyat verileceği belli değil. Şeker pancarı taban fiyatı,
ekim ayı bitiyor, belli değil. Geçen sene 1 Eylülde
açıkladığınız pancar fiyatını neden
açıklamıyorsunuz? Merak ediyorum, pancarın fiyatını
şeker olunca mı açıklayacaksınız?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; on sekiz yılda 68 milyon ton
buğday ithal eden AKP iktidarı, çiftçimizi
yoksullaştırırken başka ülkelerin çiftçisini ihya etti. Bu
dönemde, on sekiz yılda tarım ürünleri ithalatına 104 milyar
dolar ödediniz; arpa ve buğday ithal etmek için gümrük vergilerini
sıfırladınız, her şeyi sıfırladınız
ama çiftçinin borcunu sıfırlamadınız. Öyle sanıyorum,
böyle giderseniz Türk çiftçisi de sizi sandıkta sıfırlayacak.
Şu an çiftçilerin bankalara 120 milyar lira borcu bulunduğunu biliyor
musunuz? Bu borcun ertelenmesi ve faizsiz yapılandırılması
çok acil bekliyor. Yapılandırma paketinin içine çiftçilerin dâhil
edilmesi şart, Tarım Kredi borçlarının
yapılandırmaya dâhil edilmesi ve faizlerinin silinmesi şart.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgatta hayvancılıkla
uğraşan üreticilerimizin sizlere selamları var. Üretici, girdi
maliyetleri artışından, doların artışından
endişeli; geleceğe güvenle bakamıyor. Maliyetlerin
artışı gerek besicilik gerekse süt hayvancılığı
yapanlar için içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Şu an düveler,
inekler maalesef kesime gönderiliyor çünkü yem fiyatı yüzde 35-40
arttı ama süt fiyatı bir türlü artmıyor. Yozgatta Ziraat
Bankası, kapısına gelen üreticiye hayvancılık kredisi
vermek için binbir zahmet öne sürüyor. Kapasite raporlarıyla, üreticinin
elindeki ağılın kapasitesini düşürmek için
uğraşıyorlar. Bu üretici ne yapsın? Tefecinin eline mi
düşsün istiyorsunuz?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yozgatlı
esnafımızın da sizlere selamları var; Covid
salgını koşullarında siftah yapamıyor, borcunu
ödeyemiyor, evine ekmek götüremiyor. Servisçi esnafı mart ayından
beri kontağı kapattı, iş yapamıyor; biz de devlet
olarak onların araç muayene ücretlerini üstlenelim. Kahvehaneci
esnafına gelir desteğinde bulunalım. Kırtasiyeciler için
kamu kurumlarına o ilde, ilçede bulunan kırtasiyeden malzeme temin
etme zorunluluğunu getirelim. Yine, diğer esnafımıza kira
yardımı yapalım. Bu öneriler ilk etapta bir nebze rahatlama
yapacaktır ama Sayın Cumhurbaşkanımız Malatyada
esnafa Sen abartıyorsun, bu kadarı abartı. diyor. Bu söylem,
esnafın sorunlarını çözmüyor, çözemiyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; esnafımız sicil
affının bir an önce çıkarılmasını bekliyor. Yeni
kredi de kullandırılmayan esnaf ne yapacak, soruyorum, bir
açıklasanız da tüm esnaf öğrense. Salgının
başladığı mart ayından itibaren BAĞ-KUR prim
borçları ödenemiyor. Mart ayından itibaren BAĞ-KUR primi
borçları mutlaka silinmelidir. Esnaf Kefalet Kooperatifleri
tarafından kullandırılan 25 bin liralık kredinin ödemesi üç
ay ertelenmişti, şimdi onun da ödeme günü geldi. Esnafın neyini
alacaksınız, canını mı alacaksınız, merak
ediyorum.
Şu
an Yozgatta üniversite öğrencileri şehre gelmediği için
kafecisi, lokantacısı, kantincisi, kırtasiyecisi, yurt
işletmecisi, binlerce esnaf gelirini kaybetti. Bu esnafların prim
borcu, kira, stopaj, fatura, vergi ödemesi gibi birikmiş borçları,
düzenlenecek bir hibe destek programıyla mutlaka üstlenilmelidir. Sadece
Halk Bankasında biriken 15 milyar lirayı bulan borç, yeniden
yapılandırılarak bir yıl ertelenmelidir.
Eğer,
siz, meşhur beşli müteahhit grubuna değil de esnafa bütçe
ayırırsanız kaynak çok. Bu müteahhitlere verilen yolcu ve araç
garanti sayılarını biraz daha insaflı ve vicdanlı
verirseniz kaynak çok. On sekiz yılda Londra tefecilerine, Galata
bankerlerine yani faize tam 1 trilyon lira ödediniz; yönünüzü tefecilere
değil esnafa, çiftçiye, emekçiye çevirirseniz kaynak çok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
ALİ
KEVEN (Devamla) Bu ülkeyi on sekiz yıl tek başınıza
yönettiniz. Ülkenin geldiği nokta: Yoksullar, zenginlerin
yaşadığı mahallelerde artık yemek topluyor; siz
övünebilirsiniz bu tablodan, ben utanıyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
Beyaz, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyazın,
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan
genelgeyle sağlık çalışanlarının yıllık
izin, istifa gibi temel haklarına kısıtlama getirildiğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT
BEYAZ (İstanbul) Teşekkürler Başkanım.
Sağlık
Bakanlığı tarafından bugün yayınlanan genelgeyle
sağlık çalışanlarımızın yıllık
izin, istifa gibi bazı temel haklarına kısıtlama getirildi.
Zaten zor şartlarda çalışan
sağlıkçılarımız için artan vaka sayısıyla
birlikte şartlar gittikçe ağırlaşıyor. Sağ olsun,
sağlık çalışanlarımız pandemi sürecinde
üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptılar. Sağlık
çalışanları kendi sağlıklarından, ailelerinden,
sosyal yaşamlarından fedakârlıkta bulundular. Peki, Hükûmetimiz
sağlık çalışanları için ne yaptı? Ek ödeme yok,
performans yok, sağlıkçıya şiddete çözüm yok, yetersiz
personel için yeni atama yok, özlük hakları yerinde sayıyor. Gelin,
milletin vekilleri olarak bu zor dönemde milletin kahramanlarının
sorunlarını çözelim, sağlık
çalışanlarımızın yüzünü güldürelim. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinde bulunan
Tarım arazilerinin amacı dışında
kullanılmasına ve toprak koruma projelerine uyulmamasına
ilişkin cezalar ve yükümlülükler ibaresinin Tarım arazilerinin
amacı dışında kullanılmasına ve toprak koruma
projelerine uyulmamasına dair cezalar ve yükümlülükler olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Semra
Güzel Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin
Diyarbakır
Mersin Şanlıurfa
İmam
Taşçıer Mahmut
Celadet Gaydalı Ayşe
Sürücü
Diyarbakır Bitlis Şanlıurfa
Serpil
Kemal Pekgözegü Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İzmir Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Önerge
hakkında konuşmak isteyen Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa teklifi hakkaniyetli, vicdanlı, bilimsel
yayınları engelleme riski taşıyor. Neden? Tüketim
alışkanlıklarını olumsuz etkileyen denilerek bilimsel
yayınların önüne geçilecek, öncesinde önüne geçildi ve
cezalandırıldı bile. Nasıl mı? İşte size
örnek: Bülent Şık, Sağlık Bakanlığı ve
Akdeniz Üniversitesi arasındaki ortak çalışmada yer aldı,
2011-2015 yılları arasında bu çalışmada yer aldı.
Kanserojen maddelerin kanser oluşturma riski
araştırıldı, sanayi bölgeleri ve turizm bölgeleri
arasında bir kıyas yapılarak araştırıldı.
Nereler? Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Kocaeli ve Antalya
araştırıldı. Sanayi bölgelerinde pestisitin yüksek
çıkacağı tahmin ediliyordu, evet, yüksek çıktı ama
Antalya Kumlucada da yüksek çıktı, pestisitler oldukça yüksek
orandaydı, büyük bir tehlike vardı. En az 1 milyon 300 bin çocuğun
olduğu bir bölgede kanser riski çok büyük bir orandaydı ama
Sağlık Bakanlığı ne yaptı biliyor musunuz?
2015te bu çalışmanın sonuçlarını
açıklamadı, E, durun, durun, 2017de açıklayacağız.
dedi, açıklamadı. Bülent Şık kıvranıyordu. 2019
geldi, yine açıklanmıyordu ve Bülent Şık bir makale
yazdı Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz
açıklıyoruz! dedi makalesinde, çok önemli gerçekleri
açıkladı. Çok doğru söylüyordu, yapılan
araştırmayı söylüyordu, sonrasında ne mi oldu? Cezalandırıldı;
mahkemeye verildi Sağlık Bakanlığı tarafından,
bir yıl üç ay ceza aldı; yalan söylediği için değil,
bilimsel araştırmanın sır bilgileri
açıkladığı hususundan bir yıl üç ay ceza aldı.
Ama bakın, tehlike çok büyüktü. Dilovasında her 3 ölümden 1i
kanserden dolayıdır; Tekirdağda, Edirnede, Kırklarelide
her 5 ölümden 1i kanserden dolayıdır. Büyük bir risk var ve risk
artıyor ama bu umursanmadı Niye gerçekleri söyledin? cezası
verdiler. İşte, böylesine acımasızca, vicdansızca bir
madde getiriliyor. AK PARTİ iktidarının, maalesef,
vicdansızca işleri çok fazla, bütün bunlara rağmen hâlâ kendini
dindar, ahlaklı gösterme alışkanlığı da çok
yüksek oranda; çok üzücü.
Geçtiğimiz
hafta AK PARTİli vekiller Genel Kurulda bir yarış hâlindeydi,
Aliya İzzetbegoviçin taziyesi yarışı hâlindeydi.
Aslında, o yarışı kazanamamaları riski yoktu, Aliyaya
taziye vermeyi hak etmişler miydi, onu kendilerine
sormalıydılar; bence hak etmemişlerdi çünkü Aliya çok
ahlaklı bir insandı, düşmanları kadınları ve
çocukları öldürürken Hayır, biz düşmana benzeyemeyiz,
kadın ve çocukları öldüremeyiz. diyen bir insandı ama siz
çocuklu anneleri, hasta mahpusları acımasızca cezalandıran,
zulmeden bir iktidarsınız.
REFİK
ÖZEN (Bursa) Yalan söylüyorsun, yalan!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yalan söylüyorsun.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Neresi yalan ya, neresi yalan?
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, Aliya İzzetbegoviç
hatıralarında ne der? Tebaa ve itizâlcileri anlatır.
REFİK
ÖZEN (Bursa) Sen Aliyanın ismini ağzına alamazsın.
HÜDA
KAYA (İstanbul) İnsanlar mahpusta ölüyor, neresi yalan?
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Siz Aliyayı bilmiyorsunuz da.
REFİK
ÖZEN (Bursa) Sen onun ismini ağzına alamazsın!
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Doğu Batı Arasında
İslamı okudun mu?
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Aliya kim, sen kimsin ya!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) - Ben okudum, tüm eserlerini okudum ve sizin
din istismarı anlayışını en başta Aliyanın
ortaya koyduğunu, Aliyanın bunu eleştirdiğini çok iyi
biliyorum. (HDP sıralarından alkışlar) Bakın,
bakın size Doğu Batı Arasında İslamdan
Okumamışsınızdır, biraz dinleyin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Anlat da dinleyelim.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) - İtaat edenleri ve karşı
çıkanları anlatmış.
REFİK ÖZEN (Bursa)
Senin gibi yalancı değildi o!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) - Diyor ki: Bunlar itaat zihniyetli
insanlardır -sizi anlatıyor- ve tabi olmayı, amirlerince
methedilmeyi, onların gözüne girmeyi severler. Öte tarafta mutsuz bir
insan grubu vardır -muhalifleri, itiraz edenleri kastediyor- bunlar, hep
yeni bir şey isterler, ekmek yerine daha ziyade hürriyetten, maslahat
yerine insanın şahsiyetinden bahsederler; geçimlerini yöneticiye
borçlu olduklarını kabul etmeyip bilakis yöneticiyi de kendilerinin
beslediklerini iddia ederler. Onlar iktidarı sevmez, iktidar da
onları sevmez. İtaat edenler insanlara, otoriterliğe, putlara
taparlar; hürriyetçiler ise tek bir tanrıya taparlar. Bu iki gruptan
hangisine mensup olduğunuza ve taziyeyi hak edip etmediğinize bir
karar verin derim size.
REFİK ÖZEN (Bursa)
Sen kendine bak, aynaya bak aynaya! Sen aynaya bak!
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, daha sonra sizin işiniz
gücünüz istismardır, din istismarı yaparsınız, Yasin Börü
istismarı yaparsınız. Hayatınız din ve Yasin Börü
istismarı
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
REFİK ÖZEN (Bursa)
Aliya senin gibi riyakâr değildi, samimiydi samimi!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Sen kendine bak ve PKKya bak, kendine bak!
BAŞKAN Sayın
Milletvekili, bir dakika
Sayın Milletvekili, Genel Kurula hitap edin yani
zorla böyle tahrik ederek
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Şimdi bakın, Yasin Börüyle
ilgili
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) PKKya bak, kendine bak!
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Milletvekili...
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) AK PARTİnin önemli bir istismarı
vardır. Ben size çok önemli bir örnek vereceğim: Bakın, 2015
yılında -o zaman siyasetçi değildim- T24 web sitesinde yazar
olarak çalışıyordum, T24 çalışmasında
Diyarbakıra gittim, HÜDA PAR İl Başkanı Şeyhmus
Tanrıkuluyla görüştüm, nedir bu Yasin Börü meselesi, anlatın
bana dedim. Ne dedi, biliyor musunuz? Bakın, Yasin Börünün AK PARTİ
tarafından istismar edildiğini söyledi, bakın aynen cümleleri
okuyorum
(AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yasin Börü
cinayetinde Hükûmetin samimi olmadığının, istismar
ettiğinin, bunu Genel Başkanlarının da daha önceden
söylediğinin altını çizdi. Erdoğanın, olaylardan
ancak on beş gün sonra Yasin Börünün adını ağzına
aldığından
REFİK
ÖZEN (Bursa) Yalancısın!
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
samimi olmadıklarından,
hatta 6-8 Ekim olaylarında HÜDA PARın adını bile
ağzına almadığından şikâyetçiydi. Yasin Börü
cinayeti kan donduran bir cinayetti
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HABİBE
ÖÇAL (Kahramanmaraş) Bütün davalarına katıldık, bütün!
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Berkin Elvan, Hacı Birlik ve
Yasin Börüde çifte standart yapılmamalı, hepsi istismardan
kurtulmalıdır. diyordu.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim Sayın Milletvekili.
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bakın, HÜDA PAR İl
Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu bunu söylüyor ama sizin hiçbir
şeyden haberiniz yok. İşiniz gücünüz istismar, her şeyi
istismar ediyorsunuz, dini de Yasin Börüyü de. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKKya sor onu!
BAŞKAN
Sayın Özkan, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Kocaeli
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlunun görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti, devleti
demokratik bir hukuk devletidir
(HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Anayasada öyle yazıyor.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli)
bağımsız yargısı vardır ve
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Çok bağımsız bir yargısı
var, çok(!)
CAHİT
ÖZKAN (Denizli)
iç hukuk yolları tüketildikten sonra bireysel
başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mekanizmaları vardır.
(HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Bu söylediklerine kargalar
bile gülüyor, kargalar bile!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ya, siz gerçekleri göremiyor musunuz?
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Şimdi, bir taraftan terör örgütünün Kandilde, Kuzey
Suriyede kaçırıp götürdükleri çocuklara yaptıkları
istismarı göz ardı edip
HÜDA
KAYA (İstanbul) Ya, başka cevabınız yok mu sizin?
CAHİT
ÖZKAN (Denizli)
orada yaptıkları yargısız infazları
yok sayıp, terör örgütünün uluslararası emperyalist çevrelere
verdikleri destek ve
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) İktidar sensin!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli)
onların Türkiyedeki kuklası olma iradelerine
teslim olup, gelip burada hukuk dersi, adalet dersi veremezsiniz. (HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Cevap ver, cevap!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Çatlasanız da patlasanız da din istismarı
yapsanız da sizi buralarda bu şekilde söylem içerisine iten
oligarklara boyun eğseniz de onlardan da ses çıkmayacak; Türkiye,
demokratik hukuk devleti olarak hukukun gereğini yerine getirecek. (HDP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Siz, size söylenene cevap verin, söylenene!
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bu vicdansızlıkla
Aliyayı ağzınıza almayın!
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Göreceksiniz, bugün, bölgemizde Kürtlerin, Arapların,
Türklerin barış içerisinde yaşamasına ihanet eden terör
örgütleri ve onlara sessiz kalan siyasi uzantıları milletimiz
nezdinde de tarih ve zaman nezdinde de hesap vermeye mecburdur.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ezberlemişsin, ezberlemişsin!
HÜDA
KAYA (İstanbul) Helikopterden attığınız
insanların hesabını verin önce!
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- Aydın Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2985) ve Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 221) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
(Kâtip
Üye Giresun Milletvekili Necati Tığlı tarafından önergenin
okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK, Kürtlere kurban olsun!
HÜDA
KAYA (İstanbul) Ezbercilik yapıyorsunuz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) PKK mı helikopterden attı?
Ayıptır, utanın ya! Utanın biraz!
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Teröre karşı bir çift laf
edemeyenler utansın!
HÜDA
KAYA (İstanbul) Birazcık vicdanlı olun ya!
(Kâtip
Üye Giresun Milletvekili Necati Tığlı tarafından önergenin
okunmasına devam edildi)
25inci
maddesinin birinci fıkrasında yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Hüseyin
Örs
Konya Tekirdağ Trabzon
Orhan
Çakırlar Ayhan
Altıntaş
Edirne Ankara
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Grup Başkan Vekilleri gerekli cevabı
veriyor, laf atmanın bir anlamı yok
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Başkan, onlar
atıyor.
BAŞKAN
laf atmanın bir yararı da yok. Çok laf atan varsa söz vereyim
gelsin konuşsun şurada. Laf atanların çoğunun
konuşacak bir şeyleri de yok.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Onlar çok güzel oturuyorlar Başkan.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Örs.
HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
teklifinin 25inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına
söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, teklifin 25inci maddesi tarım arazilerinin amacı
dışında kullanılmasına ve toprak koruma projelerine
uyulmamasına ilişkin cezaları ve yükümlülükleri içermektedir. Bu
maddenin teklif nedeni, kamuoyunca hobi bahçesi olarak adlandırılan
yapıların yıkılması yönünde olarak da
düşünülmektedir. Ne yazık ki tarım arazilerinin tarım dışı
kullanılması yıllarca devletin buna göz yumması sonucu
ortaya çıkmış bir durumdur. Vatandaşın tarım ve
hayvancılık faaliyetlerini desteklemek için veya hobi bahçesinin
müştemilatı olarak kurdukları yapılar da bu kapsama
girmektedir. Ayrıca, bu yapıların bir millî servet olduğunu
da unutmayalım. Kaldı ki bu teklif maddesinin öngördüğü gibi bu
yapılar yıkıldıktan sonra arazinin tekrar eskisi gibi
tarım yapılabilir hâle getirilmesi de her zaman mümkün
olmayacaktır. Bu yüzden, bu teklif maddesinin, kanun teklifinin yürürlüğe
girdiği tarihten önce tamamlanmış olan yapılar için
uygulanmaması daha uygundur diye düşünüyoruz. Bu maddenin
muhatabı olan vatandaşlar ile devletin sulh yoluna gitmesinin de
doğru bir adım olacağına inanıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde seçim bölgem Trabzonun
Akçaabat ilçesi Yıldızlı Mahallesinde bulunan Sera Gölümüzde
yaşanan çevre sorunlarını Genel Kurulda arz etmek istiyorum.
21 Şubat 1950
tarihinde meydana gelen büyük bir heyelanla oluşan Sera Gölü, ilk
oluşumunda 4 kilometre uzunlukta iken bugün neredeyse 1 kilometre
uzunluğa kadar düşmüştür. 1990 yılında Trabzon ilinde
meydana gelen sel felaketi nedeniyle Derecik Vadisinde bulunan Sera Deresi,
çok büyük miktarda alüvyon ve çöple dolmuştur. Gölün çıkış
kısmı dolgu baskısına dayanamayarak patlamış ve
gölün derinliği 5 metre kadar alçalmıştır. 1990
yılından sonra Sera Gölü, normal flora ve faunasına
kavuşmaya çalışsa da gölün dolması ve kirlenmesi
engellenememiştir. Sera Gölü, 2005 yılında üçüncü derece sit
alanı, 2010 yılında da tabiat parkı olarak ilan
edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, özellikle son on yılda gölde önemli derecede kirlenmenin
olduğu görülmektedir. Kirliliğin önlenmesi için, ilgili
bakanlıklarca gölün ıslahı için bazı çalışmalar
yapılmış ancak yeterli olmamış olacak ki kirlilik hâlâ
devam etmektedir. Yapılan ıslah çalışmaları gölün
giriş kısmında biriken alüvyonun boşaltılmasıyla
sınırlı kalmıştır. Oysa gölün kirlenmesinin
nedeninin biriken alüvyondan değil, Derecik Vadisindeki yerleşim
bölgelerindeki atıkların doğrudan göle gitmesinden kaynaklandığı
bilim adamları tarafından da ifade edilmektedir. Nitrat, fosfat ve
azot kaynaklı bu maddelerin bir kısmı suda çözülmüş hâlde,
bir kısmı ise doğrudan göle girerek birikmekte, bunun sonucunda
ise gölde doğal olarak yaşamakta olan ve en önemli besin kaynakları
fosfor ve azot olan su yosunları için olağanüstü besin
kaynağı oluşmaktadır.
Gölün derinliğinin
azalmış olması ve bol miktarda besin içermesi nedeniyle
özellikle güneşli mevsimlerde doğal olarak yaşamakta olan su
yosunları, fotosentez yaparak bol besin üretip aşırı
derecede çoğalarak gölün yüzeyinde bir tabaka oluşturmaktadır.
Aşırı derecede oluşan bu yosun tabakası gölün
oksijenini tüketerek diğer canlıların yok olmasının
yanında güneş ışınlarının da gölün alt
tabakalarına girişini engelleyerek diğer flora elementlerinin
yaşamasına engel olmaktadır. Bugün, Sera Gölünde yaşanan
kirliliğin temel nedeni budur. Şu anki durumun devam etmesi
önümüzdeki yıllarda çok daha ağır bir kirliliğin
oluşmasına neden olacaktır. Sonuçta, oksijensiz bir göl olarak
sadece anaerobik bakterilerin yaşadığı bir göl hâline
gelecek ve bataklığa dönecektir.
Gerekli
tedbirler bir an önce alınsın, Sera Gölümüz bataklık
olmasın diyor, Genel Kurulu en derin saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 25inci
maddesiyle değiştirilen 5403 sayılı Kanunun 21inci
maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve maddeye
dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Bu
şekilde tahsil edilememesi halinde ilgisine göre Hazine ve Maliye
Bakanlığı veya İller Bankası Anonim Şirketi
tarafından belediye veya il özel idaresinin 5779 sayılı Kanun
gereğince aktarılan paylarından kesilerek, genel bütçeye gelir
kaydedilmek üzere takip eden ayın sonuna kadar Bakanlık merkez
muhasebe birimi hesabına aktarılır."
"Tarım
arazilerini, tescili mümkün olmayan fiili hisseler oluşturarak arazinin
hisselere tekabül ettiği kabul edilen kısımlarının
zilyetliğini, bir özel hukuk tüzel kişisinin faaliyeti
kapsamında bu tüzel kişiyle üyelik veya ortaklık ilişkisi
kurarak devretmek veya bu işlere aracılık etmek suretiyle
arazinin bütünlüğünün bozulmasına ve amacı
dışında kullanılmasına sebebiyet verenlere bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden bin güne kadar adli para
cezası verilir. Ayrıca bu tüzel kişi hakkında elli bin Türk
Lirasından iki yüz elli bin Türk Lirasına kadar idari para
cezası verilir. Tarım arazisinin bütünlüğünün
sağlanması ve tarımsal üretime uygun duruma getirilmesi halinde,
bu fıkra uyarınca kamu davası açılmaz,
açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza
bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Atilla
Ödünç
Denizli Kırıkkale Bursa
İsmail
Tamer Yusuf
Başer Ceyda
Bölünmez Çankırı
Kayseri Yozgat İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tarım
arazilerinin kooperatifler başta olmak üzere özel hukuk tüzel
kişileri aracılığıyla satın alınıp
fiilî taksim yapılması suretiyle üyelere veya ortakların
kullanımına tahsis edilmesi ve bu suretle 5403 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hilafına fiilî bir durum
oluşturulması, uygulamada sıklıkla rastlanan bir hukuka
aykırılık hâlini almıştır. Bu
haksızlığın, bilhassa emlak danışmanları
gibi aracıların resmî veya gayriresmî organizasyonunda
gerçekleştirildiği şikâyetleri söz konusudur.
Önergeyle
5403 sayılı Kanunun temel amaçlarından olan tarım
arazilerinin bölünmesinin önlenmesine yönelik değişiklik
yapılması amaçlanmaktır. Bu kapsamda, mezkûr kanunda
yazılı hükümlere göre tarım arazilerinin tescili mümkün olmayan
şekilde fiilî hisselere bölünerek zilyetliğinin bir özel hukuk tüzel
kişisinin faaliyeti kapsamında bu tüzel kişiliğe üyelik
veya ortaklık ilişkisi kurularak devredilmesi veya bu işlere
aracılık edilmesi suretiyle arazinin bütünlüğünün
bozulmasına ve amacı dışında kullanılmasına
sebebiyet verilmesi suç olarak düzenlenmektedir.
Suçla
etkin mücadelenin sağlanması açısından fail veya faillerin
hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasıyla
ayrıca tüzel kişi hakkında idari para cezası verilmesi
amaçlanmaktadır. Fıkranın son cümlesiyle, tarım arazisinin
bütünlüğünün sağlanması ve tarımsal üretime uygun duruma
getirilmesini teşvik etmek amacıyla kamu davasının
açılmaması, açılmış olan kamu davasının
düşmesi, mahkûm olunan cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan
kalkmasına imkân tanınmaktadır.
Ayrıca
5403 sayılı Kanunun 21inci maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamında yıkım masraflarının yüzde 100
fazlasının ilgili belediye veya il özel idaresinden tahsil edilme
usulünün belirlenmesi ve tahsil edilen tutarların genel bütçeye gelir
kaydedilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 25inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
26ncı
madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinde geçen
beş ibaresinin bir olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa
Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun
Okan Gaytancıoğlu Fikret
Şahin
Tekirdağ
Edirne Balıkesir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahin.
Buyurun Sayın
Şahin. (CHP sıralarından alkışlar)
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarım kanunuyla
ilgili görüşmeleri yapıyoruz. Tarımsal üretimde ülkemiz dünyada
kendi kendine yeten 7 ülkeden 1iyken şu anda hemen hemen ithal
etmediğimiz hiçbir tarımsal ürün kalmadı.
Zeytinyağından peynire, samandan ete kadar pek çok tarımsal
ürünü ithal ediyoruz. Tarımsal üretim yapılan alanlar ve çiftçi
sayısı her geçen gün maalesef azalıyor. Her şeyden önce
tarımsal üretimde planlamamız yok. Ülkemizde hangi ürün, nerede, ne
kadar üretilecek, üretimin ne kadarı iç piyasada tüketilecek, ne
kadarını ithal edeceğiz, kimse bunu bilmiyor. Tarımsal
üretimde dünya piyasaları takip edilip çiftçi üretim için
yönlendirilmiyor. Çiftçi sahipsiz, ne yapacağını bilmez hâlde.
Balıkesir de
tarım ve hayvancılıkta ülkemizin önde gelen illerinden biri
hatta kendi ilimizi Türkiyeyi doyuran il olarak adlandırıyoruz.
Sebze üreticileri Kepsutta, Sındırgıda, Bigadiçte,
İvrindide yıllardır zarar ediyorlar. Domates bu yıl 30
kuruştu. Kepsut Ziraat Odası Başkanımız Mehmet Emin
Türkle yaptığımız bir hesapta 1 dönüm domates için en az
2.450 lira para harcanırken en iyi fiyatla 1 dönüm domatesi
sattığı zaman eline 1.750 lira geçiyor ve her çiftçi 1 dönüm
domatesten en az 700 lira zarar ediyor ve ne yapıyor bu domatesi?
Bakın, burada gördüğünüz gibi işte, keçilerine yem olarak
domatesi bu şekilde veriyor.
Yine
Sındırgıda veteriner arkadaşımız, Veteriner
Hekim Serkan Sak; o da bir tarımsal üretici; yine, biber
yetiştiriyor. Bu yıl da biber, şurada gördüğünüz gibi 45
kuruş ve burada da biberler yine bir hayvan yemi olarak ineklerin önüne
konulmuş durumda. Bu, bizim ilimizde oluyor.
Yine, besi üreticisi
Bigadiçte Mustafa Erat Geçen yıl, besi yemi 75 lirayken ben
hayvanımı 42 liraya kesime veriyordum. Bu yıl besi yemi 110
lira, 35 liraya kesime veriyorum ve zarar ediyorum. Samanın kilosu 90
kuruş oldu. diye şikâyet ediyor. Evet, saman 90 kuruş.
Bakın, ibretlik bir tablo, AKPnin tarımı getirdiği nokta
burası: Saman 90 kuruş, domates 30 kuruş, biber 45 kuruş. 1
kilo samanla 3 kilo domates alıyorsunuz veya 2 kilo biber
alıyorsunuz. Özür dileyerek ifade ediyorum: Hayvan yeminin insan
besininden daha değerli olduğu bir noktadayız şu anda,
işte tarımın geldiği nokta bu. Bakın, ibretliktir: 1
kilo samanla 2 kilo biber veya 3 kilo domates alıyorsunuz.
Yine, süt üreticisi,
Sındırgı Işıklarda bir keçi çobanı, Yörük bir
arkadaşımız Taner Işık, kendi el emeğiyle,
alın teriyle süt üretiyor ve dünyanın belki de en güzel keçi
peynirlerini yapıyor. Peki, mevcut iktidar ne yapıyor? Efendim
işte, bir kararnameyle Venezueladan 1.500 ton peynir ithalatına izin
veriyorsunuz. İktidar, bir taraftan peynir ithalatına izin verirken
diğer taraftan da evet, 50 Peynirli Şehir Balıkesir diye bu
şekilde kitap bastırıyor. Bakın, çelişkiyi burada
göstermek istiyorum size.
Yine, zeytin ve
zeytinyağı üreticileri de aynı şekilde
sıkıntıda. Edremitteki zeytin üreticisi Mehmet Semerci:
Maliyetler her yıl artıyor ama ürünümüzü aynı fiyata
satıyoruz. Geçen yıl zeytin için kullanılan bir çuval gübre 82
lirayken bu yıl 140 lira yani yüzde 70 oranında gübre fiyatı
artmış ama yemeklik sızma zeytinyağını geçen
yıl 18 ila 20 liraya satarken bu yıl da yine aynı fiyata
satıyoruz. diyor. Üstelik iki yıldır zeytin sineğiyle
havadan mücadele, ilaçla mücadele maalesef yapılmıyor ve ürün
kalitesi giderek düşüyor.
Yine, Havrandan bir
zeytin üreticisi Hilmi Okur, sorduğum zaman şöyle diyor: Sayın
Vekilim, yağmurlar çok zamanında yağdı, zeytinler tane
tuttu, Allah bizim yanımızda ama AKP iktidarı bizim yanımızda
değil. diye serzenişte bulunuyor. Zeytin hasadı döneminde
zeytin ve zeytinyağı ithalatına izin verilmesi ve
tağşiş ürünler yerli üreticinin zarar etmesine neden oluyor,
yıllardır bu engellenemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİKRET
ŞAHİN (Devamla) Bitirmek üzereyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun,
toparlayın.
FİKRET
ŞAHİN (Devamla) Yine Susurlukta, şeker pancarı
üreticimiz de uzun yıllardan bu yana getirilen kota ve Susurluk Şeker
Fabrikasının kapatılacağı söylentileri nedeniyle
üretimden uzaklaşmış durumda, fabrikanın
çalıştırılması için de başka illerden maalesef
pancar getirmek durumundayız. Oysa yıllar önce yeterli miktarda
pancar üretimi vardı, izlenen yanlış tarım
politikaları nedeniyle gelinen nokta ortadadır.
Hatta yakın zamanda,
tarımsal üretimde Balıkesir, hibe tohum destek kapsamına
maalesef alınmamıştır. Bununla birlikte, damızlık
büyükbaş hayvan için destek kredisi veren Ziraat Bankası da yine
Balıkesiri bu proje dışında
bırakmıştır.
Susurluk Göbelden yine
bir üretici amcamız Ahmet Yakut şöyle diyor: Bize gereken destek
verilsin; bırakın Türkiyeyi doyurmayı, biz dünyayı dahi
doyururuz.
Evet, üreticimize gereken
desteğin verilmesi temennisiyle bu kanunun ülkemiz ve üreticimize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 26ncı maddesinde bulunan
cezalarının yarısı uygulanır ibaresinin
cezalarının yüzde ellisi uygulanır olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Serpil
Kemalbay Pekgözegü Nusrettin
Maçin
Mersin İzmir
Şanlıurfa
Mahmut
Celadet Gaydalı İmam
Taşçıer Semra
Güzel
Bitlis
Diyarbakır
Diyarbakır
Ayşe
Sürücü Filiz
Kerestecioğlu Demir
Şanlıurfa Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Covid-19 salgını,
sağlıklı ve erişilebilir gıda konusu üzerine tüm
dünyanın daha fazla düşünmesine neden oldu. Covid-19 öncesinde
açlıkla mücadele edenlerin sayısı 820 milyonu geçmişken
salgınla birlikte bu sayıda yüzde 12-14 oranında artış
yaşandı. Yani sadece kısa dönemli ulusal çıkarları göz
önünde bulundurarak dahi gıdanın ne kadar hayati bir öneme sahip
olduğunu görüyoruz. Fakat gıda, kişisel ya da ulusal
çıkarların çok ötesinde yalnızca üreticileri değil,
canlı ve cansız tüm varlıkları etkileyen, ekolojik dengenin
merkezinde yer alan bir konu. Sağlığımızı ve
biyolojik çeşitliliği tehdit eden kimyasallar, genetiği
değiştirilmiş tohumlar ve makineye dayalı endüstriyel
tarım; toprağın hızla çölleşmesine, sağlık
sorunlarında artışa, biyoçeşitliliğin azalmasına
neden oluyor. Daha fazla kâr kaygısıyla birim alandan en fazla ürünü
almak için her türlü yöntem uygulanıyor, ekolojik ilkeler yok
sayılıyor, ürün çeşitliliği azalıyor, ürünlerin
besleyicilik özellikleri de azalıyor. Ülkemizde ne yazık ki tüm
tarımsal zenginliğe rağmen bu tehlikeli dönüşüm çok
açık biçimde görülüyor. Peki, bunlar ne için oluyor, ne uğruna
oluyor? Mesela çiftçiler mi zenginleşiyor? Katma değeri yüksek
ürünler ithal ederek açığı mı kapatıyoruz? Aksine,
tarımsal ithalat her geçen gün artarken kırsalda refah ise
düşüyor. Çiftçinin toplam borcu 160 milyarı aşmış
durumda. Traktör, elektrik, sulama, mazot ve kiralara bir de çiftçinin
bağımlı hâle getirildiği kimyasal ilaç ve tohum
masrafı ekleniyor. Çiftçi borçla başa çıkamayınca da aile
işletmeciliği tasfiye edilerek yerine şirket tarımı
getiriliyor. Gıda her gün pahalanıyor, mercimeğin fiyatı
geçen seneye göre yüzde 49, fasulyeninki yüzde 36 arttı arkadaşlar.
Bugün
bütçede de gördük, milyonlarca tarımsal üreticiye 2021 bütçesinden
ayrılan pay sadece 31 milyar ve baktığımızda devletin
sadece bir grup sermayedara ödediği faiz ise 179,5 milyar lira.
Evet,
onca tarımsal zenginliğimize rağmen ithal edilmeyen ürün
kalmadı. Gümrük vergilerini sıfırlayarak Yunanistandan, hatta
Kanadadan bile buğday ithal ediyoruz. Ceviz Şiliden, Kuzey
Amerikadan; patates ve soğan Mısırdan, saymakla bitmez.
Tarım
arazileri ve orman arazilerinin durumu ise çok can yakıcı, Türkiye
hızla çölleşiyor. Buna rağmen, tarım arazileri küçülmeye,
orman arazileri ise açıkça yağmalanmaya devam ediliyor. Kaz
Dağları altın madenleri için talan edilmedi mi? Hiç ihtiyaç
olmayan bir havalimanı ve üçüncü köprü Kuzey Ormanlarını
mahvetme pahasına rant için inşa edilmedi mi? Bodrumda,
Muğlada yazlık beldelerde her sene dekarlarca orman önceden
yakılıp daha sonra da imara açılmıyor mu? Güvercinlik
Koyuna dikilen ultra lüks oteller ortada ve daha yüzlerce örneği var.
Zeytinlikleri
ranta açacak yasayı siz Meclise getirmediniz mi? Hâl buyken, bunca büyük
talan bizzat Hükûmet eliyle yapılırken bu kanun teklifi tüm
bunları yapanları mı cezalandırıyor? Hiç
sanmıyorum. Yoksa tarım arazisinde ufak bir yapı
yapmış kişilere binlerce lira ceza, ormanları katledenlere
ise mükafat mı getiriliyor yine?
Değerli
arkadaşlar, elbette tarım arazilerinden rant elde eden, arazileri
usulsüzce kullananlar engellenmeli fakat bu, tarım arazilerinin,
toprağın, ormanların korunması için gerçek bir
politikanın bir parçası olmalı. Kaz Dağlarını
yağmalayanlar milyarlar kazanırken nenesinden kalma arazisine bir
kulübe yapan cezalandırılırsa toplum bunu affetmez. Bizim bugün
birincil görevimiz, ekolojik dengenin bozulmasına neden olan
tahribatın durdurulması, endüstriyel tarımsal üretimden giderek
vazgeçilerek ekolojik köylü tarımının
yaygınlaştırılması ve çiftçinin borçtan
kurtarılmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bunun için de Meclis, böyle
paydaşlara sormadan hazırlanan yasalar yerine, gıdayı
üreten ve gıdaya ihtiyaç duyan herkesle birlikte yeni bir tarım
programı ve yeni bir tarım politikası
oluşturmalıdır diyorum, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Efendim, görüyoruz AK PARTİ sıralarında
bir çoğunluk var ama kalkan parmaklarda o çoğunluğu göremiyoruz
Sayın Başkanım. Önergeye verilen ret kararlarında
parmakları görmek istiyoruz.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Arkadaşlar, oylamalara katılalım.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 26ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş Enez
Kaplan Bedri
Yaşar
Konya Tekirdağ Samsun
Hüseyin
Örs Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Orhan
Çakırlar
Trabzon Adana Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Samsun Milletvekili Bedri
Yaşar.
Buyurun
Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BEDRİ
YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin
26ncı maddesi, tarım arazilerinin amacı dışında
kullanılmasını ve toprak koruma projesine uyulmaması
hâlinde uygulanacak para cezalarını ve yükümlülüklerini
düzenlemektedir.
Değerli
arkadaşlar, hepimiz biliyoruz ki daha önce bu tarım arazilerine
özellikle hobi bahçesi adı altında bir sürü inşaat
yapıldı; bunun adına kulübe deyin, yazlık ev deyin ve
hepimiz görüyoruz ki bunlar özellikle Egede neredeyse havuzlu villalara
dönüştü. Siz önce yaptırıyorsunuz, yaptırılmasına
göz yumuyorsunuz, ondan sonra çıkardığınız kanunlarla
bunların önüne geçmeye çalışıyorsunuz, imar
barışıyla beraber de bu işi meşrulaştırmaya
çalışıyorsunuz. İmar barışını
çıkardık, herkes götürdü parasını yatırdı;
yerinde bağ evi mi var, depreme dayanıklı mı değil mi,
bunların hiçbir tanesine bakmadan paraları topladınız.
Şimdi, bu paraları toplamakla beraber Hadi gelin, yıkın.
diyorsunuz. Doğrusu, bunların hiç yapılmaması.
Bugün
buradan tekrar sizi uyarıyoruz; işe daha kaynağındayken
müdahale edin ve bunların yapılmasına engel olun. Hepimiz
biliyoruz ki 1 santim toprağın oluşması yaklaşık
dört yüz beş yüz yılı alıyor yani tarım arazilerinin
bu şekilde katledilmesine gelecek nesiller açısından
hiçbirimizin müsaade etmemesi lazım. Biz diyoruz ki tarım sektörü
savunma sanayisi kadar stratejiktir ve de korunmalıdır.
Bugün,
biz Özellikle Samsuna, mesela Çarşamba Ovasına biyokütle tesisi
yapılsın, yapılmasın. diye burada mücadele ederken şu
an tesisin bacasından dumanlar çıkmaya başladı, üretim
başladı; hâlâ bilirkişiler gelecek, bu iş doğru mu
yanlış mı karar vermeye çalışacaklar. Yani maalesef,
Türkiyede yargının uzun süreli yargılaması sonucu bu
binalar da yapılacak bitecek; siz mahkemelerle uğraşırken
arazinin ortalarında nur topu gibi binaların olacağından
hiçbirinizin şüphesi olmasın.
Diyoruz
ki özellikle Samsun bölgesi, Türkiye meyve, sebze üretiminin yaklaşık
yüzde 20sini karşılıyor. Burada Samsun milletvekillerimiz var,
hepsi bilir; Samsun, özellikle kırmızı pancar, lahana, fiğ
üretiminde Türkiye 1incisi; turp, fındık üretiminde Türkiye 2ncisi;
pırasa, muşmula üretiminde Türkiye 3üncüsü; işlenmemiş
tütün ve böğürtlen üretiminde Türkiye 5incisi. Biz diyoruz ki bu tarımsal
arazilerin üzerlerine bırakın enerji santrallerinin
kurulmasını veya buna benzer kimyasal tesislerin
kurulmasını; sanayi tesisi yapılmasına, konut arazisi
yapılmasına bile şahsen karşıyız ama bir sürü kanuna rağmen
maalesef bunların önüne bir türlü geçemiyoruz.
Her
geçen gün, tabii, ekilebilir alanlarımız da azalıyor. Neticede
çiftçimiz, ektiğinin, biçtiğinin
karşılığını alamadığı sürece
maalesef Türkiyede tarım geri gitmeye devam ediyor. Diyorsunuz ki,
işte Tarımsal ihracatımız 18 milyar. Türkiye'nin
büyüklüğüne göre bu, devede kulak bile değil; bu, övünülecek bir
rakam değil. Dünyada 180 ülkeye tarım ihracatı yapıyoruz.
diyorsunuz ama bugün adını sanını
duymadığımız ülkelerden ithalatı izliyoruz. Yani,
bugün, 1.650 liraya buğday alırken 2.200 liraya
dışarıdan buğday ithal ettiğimizi görüyoruz.
İşte, ayçiçeğinin mevsimi, biz yine yurt dışından
farklı fiyatlarla ithalata devam ediyoruz. İthalata dayalı bir
tarımın dünyanın hiçbir yerinde yaşaması mümkün
değildir. Siz, tarım girdilerini, tarımdaki girdileri
düşürdüğünüz zaman ben inanıyorum ki Türkiye eski
şanlı, şöhretli günlerine geri dönecektir. Bundan hiç kimsenin
şüphesi olmasın.
Borçların
yapılandırılmasıyla ilgili, işte, yine Plan ve
Bütçeden geçti, SGK, vergi borçları yapılandırılıyor
ama çiftçinin borçları bir türlü yapılandırma kapsamına
girmiyor. Çiftçimize sahip çıkmadığımız sürece
gidişatın hiç de iyi olmadığını, bu ithalatı
devam ettirdiğimiz sürece çiftçilerimizin bu işten vazgeçeceğini
bir kez daha ben buradan ifade ediyorum.
Yine,
bunun yanı sıra -sürem dolduğu için bir başka konuya
değinmek istiyorum- özellikle, bizim İYİ PARTİ Uşak
İl Başkanımız Şener Toköz ve Merkez İlçe
Başkanımız Hakan Savaş Bey, Uşakta bir
çalışma yapmışlar. 1990 yılında, 442
sayılı Kanunun ek 13üncü maddesiyle, köylerdeki harman yerleri,
samanlıklar, ahır veyahut da köyde evi olmayan yerlere devlet belli
parselleri satmış.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) Demiş ki: Beş yıl içerisinde bu parsellerin
bedelini ödeyin ve de evlerinizi yapın. Bu, tabii, 1990 yılında
çıkan bir yasa, o günden bugüne köylünün durumu ortada. Bu
yatırımlar, bunlar yapılamamış. Kimisi
parasını ödemiş, evini yapamamış; kimisi hiç
parasını ödeyememiş ama geçen süre içerisinde belli müsamahalar
gösterilmiş ve bu uygulama devam etmiş.
Maalesef,
iktidarınız döneminde, 2017 yılında, bu 442
sayılı Kanuna 7061 sayılı Kanunla eklenen geçici 5inci
maddeyle demişsiniz ki: 2020 yılına kadar eğer
bunların parasını ödemezseniz, binaları yapmazsanız
bunlar otomatikman devlete geçecek, devlet arazisi olacak. Ben de buradan
diyorum ki: Zaten pandemi süreci; köylünün, vatandaşın durumu ortada
iken bunları ödemesi, ödeyenlerin de ev yapması mümkün görünmüyor.
Gelin, bunu 2020 yılının sonuna değil de beş yıl
daha uzatalım, bu beş yıl içerisinde de hiç olmazsa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Kimseye söz vermedim, sana kıyamam ama vermedim kimseye.
BEDRİ
YAŞAR (Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Bu,
sadece Uşakı da ilgilendirmiyor; dolayısıyla bu,
Türkiyedeki herkesin problemi. Bunun bir beş yıl daha
uzatılmasına destek vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
27nci
madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE
27- 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununun 19 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendinin birinci cümlesine
güçlendirilmesi ibaresinden sonra gelmek üzere , modern sulama sistemlerinin
geliştirilmesi ibaresi eklenmiş, (ğ) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
ğ)
Üreticilere yapılacak tarımsal destekleme ödemelerinde çiftçi
kayıt sisteminin yanı sıra Tarımsal Üretim Kayıt
Sistemi esas alınır.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Süleyman
Bülbül
Tekirdağ Edirne
Aydın
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Aydın Milletvekili Süleyman
Bülbül.
Buyurun
Sayın Bülbül. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN
BÜLBÜL (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Tarım Bakanı geçen yıl, 2020 bütçe görüşmelerinde
Komisyonda şöyle bir ifadede bulunmuştu: Biz hasat mevsimi olan
ürünü ithal etmeyeceğiz, bu konuda söz veriyoruz. Ama AK PARTİli
bakanların verdikleri sözleri tutup tutmadığını biz
önümüzdeki günlerde göreceğiz demiştik ve gördük. 21 Ekimde
yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle buğday,
arpa, mısıra yönelik gümrük vergisi sıfırlanıyor ve
yıl sonuna kadar ithalat sınırı yok, miktar
belirlenmemiş durumda ve hasat mevsimi olduğu hâlde mısırda
ithalata sıfır gümrük veriliyor. İşte gördük
arkadaşlar. Bir tek tarımda değil bu, AK PARTİ hükûmetleri
on sekiz yıldan beri 7 Tarım ve Orman Bakanıyla
çalıştı; çiftçinin durumu belli, üreticinin durumu belli,
vatandaşın durumu belli.
Bakınız
arkadaşlar, üretim toprakla olur; üretim toprakla olur ama elinizde toprak
varsa olur. AK PARTİ hükûmetleri zamanında ekilebilir tarım
alanları 4 milyon hektar azaldı arkadaşlar, 4 milyon hektar.
Ayrıca, hayvancılık neyle olur? Merayla olur. Gidip de geçen
yıl tonunu 400 liradan ithal edersiniz samanın, şimdi 900
liradan ithal edersiniz Bulgaristandan. Ama ne yaptınız?
Türkiyedeki mera alanı 2002 yılında 14 milyon 616 bin 686
hektar iken bu sayı 11 milyon hektara düştü, 3 milyon hektar mera
alanı ortadan kalktı. Ege Bölgesinde ne oldu 2001 yılından
bugüne kadar? Yüzde 66 mera alanı kalmadı, hayvancılık da
bitti.
Değerli
arkadaşlar, şu anda Tarım Bakanlığını
ithalat lobisi yönetiyor. AK PARTİli 2 milletvekili arkadaş
-isimlerini söylemek istemiyorum- geçmiş aylardaki
açıklamalarında İthalat lobisini Bakanlıktan
kurtaramıyoruz. diye beyanatlarda bulunmuşlardı. Birisi Konya Milletvekili,
birisi Aydın Milletvekili. Evet, arkadaşlar, bir memlekette ithalat
lobisi üretim bakanlığını ele geçirmişse o memleketin
çiftçisi de o memleketin üreticisi de ne olur? Sefalet içinde kalır,
borçlarını ödeyemez; Tarım Krediye borçlarını
ödeyemez, Ziraat Bankasına borçlarını ödeyemez, kamu bankalarına
borçlarını ödeyemez. Üreticide para olmazsa zincirleme olarak esnafta
da para olmaz, millî gelir de artmaz. Ne olur? Pandemi ortamı gibi
tarım alanlarına önem verildiği ortamlarda çıkarız
buğday ithal ederiz, çıkarız mısır ithal ederiz,
çıkarız arpa ithal ederiz. Ne yaparız? Pamuk ithal ederiz
arkadaşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Aydın Ovası, Ege
Ovası pamuk ovası. Ne oldu pamuklar? Geçen hafta içerisinde Cizreye
gittim, Cizrede boy boy pamuk tarlaları. Siz, 2019da dünyada en fazla
pamuk ithal eden ülke olursanız ve 1,6 milyar dolar pamuğa para
verirseniz 2019da ve 2020nin ilk sekiz ayında 720 bin tona siz
çıkıp da 1,1 milyar dolar pamuğa para verirseniz Yunan
çiftçisini zengin edersiniz; bizim çiftçimizi zengin etmezsiniz
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle,
Aydınlı pamukçuların size selamını getirdim.
Pamuk böyle de zeytin
farklı mı? Siz, Afrinden gelen, Suriyeden gelen zeytini, ihracat
amacıyla gelen zeytini getirip de iç piyasaya sunarsanız, vermiş
olduğumuz soru önergelerinde çıkıp da -bu şirketler hangi
şirketlerdir, iç piyasaya Afrin zeytinini sunan şirketler-
açıklayın dediğimiz zaman Sayın Bakan Bu ticari
sırdır. derse benim Egedeki zeytin üreticim ne olacak, onların
hâli ne olacak? Bunun da hesabını vermek lazım.
Değerli
arkadaşlar, süte gelelim. Süt üreticisi hayvanlarını kesiyor,
mezbahaya veriyor. Nasıl vermesin? Ulusal Süt Konseyine göre bir
yıldan beri sütün litre fiyatı 2,30 lira; 1 litre süte
karşılık 1,5 kilogram yem. Arkadaşlar, yem geçen yıl
70 lira, bu yıl 115 liraydı, geçen hafta yüzde 5,2 de zam
yaptınız, 120 liraya dayandı. 90 kuruşluk zararı kim
ödeyecek arkadaşlar, kim ödeyecek? Hayvancılık bitmiş,
tarım bitmiş, çiftçi bitmiş, siz yabancı ülkelerin
yabancı çiftçilerine para kazandırıyorsunuz, ondan sonra bu
memlekette çıkıp da Tarım Bakanı olarak sözler
veriyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bir de Yerliyiz. diyorlar.
SÜLEYMAN
BÜLBÜL (Devamla) Arkadaşlar, bu, yerli, millî olmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
SÜLEYMAN
BÜLBÜL (Devamla) Ya değerli arkadaşlar, bunun yerlisi, millîsi olur
mu? Siz ilk önce kendi çiftçinize, kendi pamuğunuza, kendi
zeytinyağınıza, kendi hayvan üreticisine bakacaksınız.
Destekleme primi adı altında vatandaşa vermediğiniz
177
milyar lirayı çiftçiye neden vermediniz? Destekleme primlerinden yüzde 2,
yüzde 4 gelir vergisi niçin alıyorsunuz arkadaşlar? Destekleme
primlerinden yüzde 2, yüzde 4 gelir vergisi mi alınır?
Arkadaşlar,
bu Bakan son sözlerini verdi, inşallah, sandıkta gideceksiniz ve en
son Tarım ve Orman Bakanınız olacak.
Teşekkür
ederim arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinde bulunan
ve bağlaçlarının çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Rıdvan
Turan Nusrettin
Maçin Mahmut
Celadet Gaydalı
Mersin Şanlıurfa Bitlis
Semra
Güzel İmam
Taşçıer Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Diyarbakır Diyarbakır İzmir
Ayşe
Sürücü Hüseyin
Kaçmaz
Şanlıurfa Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında konuşmak isteyen Şırnak Milletvekili
Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun
Sayın Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
KAÇMAZ (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yasa teklifinin 27nci maddesinde makaron ve yaprak sigara
kâğıdına ilişkin bir düzenleme var. 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3üncü maddesine bu ibareler de
eklenerek artık tütün üreticisiyle birlikte makaron ve yaprak sigara
kâğıdına da ağır cezai yaptırımlar
getiriliyor. Yasa teklifine dediğimiz gibi
baktığımızda bu durum ortaya çıkıyor. Kayıt
dışılık ve vergi kaybı adı altında
getirilmek istenen düzenleme büyük sigara tekellerinin çıkarını
temsil ederken küçük üreticiyi yok etmeyi hedefleyen bir uygulamadır. Bu
sebeple bu duruma karşı çıktığımızı
belirtiyoruz ve yerli tütün üreticilerinin desteklenmesi gerekirken böyle bir
düzenlemenin daha da sorunları içinden çıkılmaz hâle
getireceğini beyan ediyoruz.
İzlemekten
utandığınız görüntüler vardır. Duyduğunuzda
sağır olasınızın geldiği sözler, yerin dibine
geçmek istediğiniz, boğazınızın
düğümlendiği, kahrolduğunuz. Bir yerimiz açıkta
kaldığında, bir açığımız ortaya
çıktığında, bir fotoğrafımız
paylaşıldığında değil de bir acıyı, bir
yokluğu gördüğümüzde, şahit olduğumuzda
yaşadığımız utançtan bahsediyorum. Diğerini
bilemem ama böyle utanmayı unutmamak kıymetli.
Öyle bir zamanda
yaşıyoruz ki birileri utanmayı unutunca bakiyesi bize
kalıyor, biz utanıyoruz. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı
Erdoğan Bayraktar'ın kendisine derdini anlatınca dilenci
muamelesi yaptığı kanser hastası Dilek Özçelik
"Çaresizliği hiç yaşamamışsınız."
dediğinde kahrolmuştuk mesela. 34 kişinin
parçalandığı Roboski için "Uludere bir operasyon
kazasıdır." açıklaması
yapıldığında sağır olasımız
gelmişti. Soma'da madencinin hayatını kaybettiği faciadan
sonra madencinin tekmelenmesini gördüğümüzde yerin dibine geçmek
istemiştik. İnşaattan düşen, göçük altına kalan,
barajda boğulan işçi için mukadderat denmesine
utanmıştık.
Emeklemeyi bitirip
yürümeye başladığımız yani aklımız ermeye
başladığı andan itibaren bize yoksullukla alay edilmemesi
gerektiği öğretildi. Yoksul evlere gittiğimizde hep tok
olduğumuzu söylememiz gerektiğini duyarak büyüdük. Bir dilim
ekmeğini bizimle paylaşan sofralarda hep "Çok doyduk."
dedik.
Birinin yoksulluğuyla
alay etmemek gerektiği bir yerlerde yazmaz ama biliriz. Geçim derdinin
şakası olmaz. Yarayla dalga geçmez yarayı bilen, yokluğu
yok saymaz yokluğu gören. Bir insan açlığını
söyleyecek duruma geldiyse gururunu bir kenara
bıraktığını biliriz. Bu yüzden mesela "Allah
kimseyi açlıkla terbiye etmesin." deriz. Bir ekmeğe muhtaç
sözü daha çok mecazi anlamda kullanılır ama bunu söylediğinde
kimseye Abartıyorsun. demeyi aklımızdan geçirmeyiz çünkü çok
zor durumda olduğunu anlatmaya çalışmıştır
gururunu, onurunu bir yana bırakıp; onun yerine biz
utandığımızdan başımızı eğeriz.
Bir ekmek 2 lira, bir kilo çay 30 lira, asgari ücret 285 dolar. Ucuz olsun.
diye ekmek almak için marketlerin akşam saatlerini bekleyenler de var,
evinde kendi yapanlar da; meyve, sebze için pazarın
dağılmasını gözleyenler her gün artıyor. Çayı keyif
için değil, ekmeğin yanına katık için içiyor binlerce insan
yani Boğazından kuru kuru geçmesin. diye çünkü en ucuz zeytin
25-30, en ucuz peynir 30-35 lira, asgari ücretli çalışanın
olduğu 4 kişilik bir aile için bırakın eti,
kıymayı, sadece peynir, ekmek ve zeytin yese ayda bin lira ediyor.
Eve
ekmek götüremiyoruz. demek abartı, Alım gücümüz düştü. demek
normal, tıpkı Zam geldi. demenin yalan, Fiyat güncellendi.
demenin normal olduğu gibi. Fiyat güncellemesinin
çalışanların maaşlarında neden yapılmadığı
sorusu da malumunuz, sürekli başka bir niyetten soruluyor iddiasıyla
cevaplandırılıyor ve elbette itibardan da tasarruf edilmiyor.
Bu
arada ekmek bile askıda; halkın birbiriyle dayanışma için
askıda ekmek, simit, yemek paylaşması şahanedir lakin
iktidarın insanların bir ekmeğe muhtaç
kaldığını görmemesi kahırdır. Komşusu açken
tok yatılmayan evlerden, açlığın görmezden gelindiği,
Açım. diyenin duyulmadığı, görülmediği günlere
geldiysek bu utanç iktidarın. Allah kimseyi açlık, yoksulluk, daha kötüsü
aymazlık ve arsızlıkla terbiye etmesin diyoruz.
Neyzen
Tevfikin de dediği gibi Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya
karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete
harami. Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan
kaldırılmış yoksulluk, o yüzden anlaşamıyoruz.
Hizmeti de lütuf gibi sunmaktan vazgeçin. Bu çilekeş millet her şeyin
en iyisine layık ve en iyisine layıkken sadakaya muhtaç edilmemeli,
bu halkın duyguları da emeği de sömürülmemeli.
Halklarımızı, yoksulluğa, sefalete maruz bırakan bu
iktidardan birlikte kurtaracağız.
Genel
kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
28inci madde üzerinde 1
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 28inci maddesinde yer alan eklenmiştir
ibaresinin eklenmiş ve on altıncı fıkradaki ya da
kullananlar ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan
Sarıbal Ayhan
Barut Cengiz
Gökçel
Bursa Adana Mersin
İlhami
Özcan Aygun Okan
Gaytancıoğlu Orhan
Sümer
Tekirdağ Edirne Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge
hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Orhan Sümer.
Buyurun Sayın Sümer.
(CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı
Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 28inci
maddesi üzerine vermiş olduğumuz önergeyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin 28inci maddesiyle, 5996 sayılı
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem
Kanununun 3üncü maddesinde değişiklik yapılıyor. Teklifte
toplum sağlığını korumak amacıyla
vatandaşı yanıltacak, taklit, tağsiş ürünlerin
reklamına, üretimine ve pazarlamasına para ve hapis cezası
getiriliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak vatandaşların
yararına olacak her konuyu destekledik, desteklemeye devam edeceğiz ancak
keyfîliğe, adam kayırmacılığa, yandaşı
kollamaya dün de karşıydık, bugün de karşıyız.
Madde vatandaşı kandırana, ayıplı mal üretip satana
para, hapis cezası getiriyor ama bunu tespit edecek olan kimdir, hangi
kurumdur, bu konuda net bir söylem yoktur. İktidarın keyfî tutumlarla
yasaya hatta Anayasaya aykırı işler yapabileceğini ne
yazık ki yıllardır görüyoruz. Yasa teklifinin maddesi bu
şekliyle kabul edilirse yarın bilim insanları, dernekler,
üniversiteler, meslek odaları keyfî olarak siyasal iktidarın cezai
yaptırımlarına maruz kalacaklardır.
Değerli
milletvekilleri, söylemde özgürlük olmadı mı sonuçlar mutlaka
yanlış olur. Tarım alanlarında yapılan
İktidardan taraf olmayanlar bertaraf olur. baskısını en
azından bu alandan kaldıralım. Gönül isterdi ki gıda
tarım kanunuyla ilgili görüşülen teklif, başta ülkemizin
tarım kenti hâline gelmiş ancak son yıllarda öksüz
bırakılmış şehirlerimize ve seçim bölgem, memleketim
Adanaya can suyu olsun ama ne yazık ki öyle değil. AKP
iktidarının bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük,
Türkiyeyi tarım ürünü ithal eder duruma düşürmektir. Zira AK
PARTİ hükûmetlerinin yönetimde olduğu tüm dönemlerde, çiftçilere
verilen destekler yetersiz olmuştur. Ürün girdileri şirketler
tarafından sürekli artırılmış, çiftçilerin binbir
eziyetle, çileyle elde ettiği ürünlerinin fiyatı, maliyetlerinin
altında kalmıştır.
Çiftçinin sömürüsü
sürerken tüketiciler de aynı şekilde tüccarlar tarafından
sömürülmektedir. Sonunda çiftçi, ekin yetiştirmeye değil yaşam
savaşı vermeye başladı. Türkiyede çiftçi sayısı
son on iki yılda yüzde 48 azaldı, tarım alanları son on
sekiz senede yüzde 12 düştü, sebze bahçeleri aynı dönemde yüzde 15
küçüldü. 2002 yılında AKP iktidara geldiğinde, Türkiyenin
tarım alanı 26 milyar hektardan şu anda 20 milyon hektara
geriledi. Ekilen tarım alanları 18 milyon hektardan 13 milyona
düştü. Çiftçi kendi toprağına maalesef küstü, traktörüne haciz
geldiği için toprağı sürmeyi bıraktı. 5 milyon
hektardan fazla tarım arazisi, maddi imkânsızlıklar nedeniyle
maalesef ekilemiyor.
Değerli
milletvekilleri, eskiden Türkiye, tarım ülkesi. denirdi, şimdi ise
Türkiye, ithal tarım ürünleri ülkesi hâline getirildi. Ayçiçeğini
Rusyadan, arpayı Ukraynadan, buğdayı Amerikadan,
mercimeği Kanadadan, nohudu Meksikadan ithal eder duruma geldik.
Tohumlarımızın tamamı ithal oldu maalesef. Türk tohumunu,
tütününü, pamuğunu kendi memleketimize yabancı hâle getirdiniz.
Yakın tarihe kadar tüm dünyanın bildiği Türk tütünü vardı.
Türk tütünü ihracatın göz bebeğiydi, hem dünyaya ihraç ediliyor hem
de yerli ve millî sigaralar üretiliyordu. Peki, sonra ne oldu? 2002
yılından sonra özelleştirmeyle maalesef öksüz
bırakıldı. Anadolunun verimli toprakları ve ürünleri
artık yok. Tüm ülkemizde verimli topraklar dururken maalesef Sudandan
tarım arazisi kiralayan, çiftçiye sırtını dönen bir iktidar
var; milletin efendisi olan köylüye hesap vermeye mecburdur. Yakın
zamanda, tarım arazisi imara açılan çiftçiler, karpuz üreticisi,
beyaz altın pamuğun sevdalısı, narenciye üretiminin
başkenti olan Adanalı hemşehrilerim ilk fırsatta bu
hesabı soracaktır iktidardan.
Konuşmamı
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün tarım ve çiftçinin ne kadar önemli
olduğunu belirten sözleriyle tamamlamak istiyorum, belki bu lafları
Tarım Bakanımız duyar: Dünyada zaferlerin iki
vasıtası vardır; biri kılıç, diğeri saban. Hakiki
zafer kılıçla değil, sabanla yapılandır. Türk çiftçisi
bir eliyle kılıcını kullanırken diğer eliyle de
sabanı topraktan ayırmadı. Eğer milletimizin
çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya üzerinde
bulunmayacaktık. Milletimizin yüzlerce yıldır topraktan
ayırmadığı saban, AKP iktidarıyla ne yazık ki
elden düşmüştür.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
29uncu
madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale Adana
İsmail
Kaya Mücahit
Durmuşoğlu Abdullah
Güler
Osmaniye Osmaniye İstanbul
Fehmi
Alpay Özalan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Olumlu
değerlendiriyoruz, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
5996 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı
yayın yasağına ilişkin hükümlerin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Dolayısıyla,
kabul edilen önerge doğrultusunda 29uncu madde metinden
çıkarılmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek için sıra
sayısı metninin mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam
ediyoruz. Kanun yazımı sırasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir. Bu açıklama, bundan sonra metinden
çıkarılacak maddeler için de geçerli olacaktır.
30uncu
madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 30uncu maddesinin
çerçeve hükmünde yer alan ,maddeye dördüncü fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer
fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir ibaresinin eklenmiştir
şeklinde değiştirilmesini ve çerçeve hükümle 5996
sayılı Kanunun 24üncü maddesine eklenen beşinci
fıkranın madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale Adana
Fehmi
Alpay Özalan Sabri
Öztürk Ahmet
Özdemir
İzmir Giresun Kahramanmaraş
Abdullah
Güler
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
5996 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı
yayın yasağına ilişkin hükümlerin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 30uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
31inci
madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 221 sıra sayılı Kanun Teklifinin 31inci maddesinin
çerçeve hükmünde yer alan "değiştirilmiş ve fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiştir. ibaresinin
"değiştirilmiştir. şeklinde
değiştirilmesini, çerçeve hükümle değiştirilen 5996
sayılı Kanunun 40ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (l) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve fıkraya eklenen (r) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
"l)
24 üncü maddenin dördüncü fıkrasına aykırı olarak taklit
veya tağşiş yapılan gıda veya yemlere el konulur.
Ürünler masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan
toplatılır. Piyasaya arz amacı dışında
değerlendirilmesi mümkün olmayan ürünler işletmecisi tarafından
Bakanlık gözetiminde imha edilir veya ettirilir. Piyasaya arz amacı
dışında değerlendirilmesi mümkün olan ürünlerin
mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Taklit veya
tağşiş yapılan gıda veya yemleri;
1)
Üreten, ithal eden veya kendi adı veya ticari unvanı altında
piyasaya arz eden gıda veya yem işletmecisine ellibin Türk
lirasından,
2)
İzlenebilirliğini sağlamadan piyasaya arz eden perakende
gıda veya yem işletmecisine beşbin Türk lirasından,
aşağı
olmamak ve beşyüzbin Türk Lirasını geçmemek kaydıyla,
fiilden bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun
hesaplanması mümkün olmazsa fiil tarihine en yakın mali yıl
sonunda oluşan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde biri
oranında idarî para cezası verilir. Fiilin üç yıl içinde birinci
kez tekrarlanması durumunda üreten, ithal eden veya kendi adı veya
ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda veya yem
işletmecisine yukarıda belirtilen idari para cezalarının
alt ve üst sınırları bir katı artırılarak
uygulanır. Fiilin aynı süre içinde ikinci kez tekrarlanması
durumunda, üreten veya ithal eden gıda veya yem işletmecisine bin
günden üçbin güne kadar adli para cezası verilir ve gıda veya yem
işletmecisi beş yıldan on yıla kadar bu sektördeki
faaliyetinden men edilir. Fiili üç yıl içinde ikinci kez tekrarlayan kendi
adı veya ticari unvanı altında piyasaya arz eden gıda veya
yem işletmecisine ise ikiyüzbin Türk Lirasından az olmamak ve iki
milyon Türk Lirasını geçmemek kaydıyla, fiilden bir önceki mali
yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa fiil
tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan yıllık gayri
safi gelirlerinin yüzde biri oranında idarî para cezası verilir.
Cahit
Özkan Ramazan
Can Selahattin
Minsolmaz
Denizli Kırıkkale Kırklareli
Selman
Özboyacı Mustafa
Demir
Konya İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM,
ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ
(Kars) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5996
sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanunu gereği gıda, gıdayla temas eden madde,
malzeme ve yemle ilgili faaliyet gösteren işletmeciler, kendi faaliyet
alanının her aşamasında kanunda belirtilen
şartları sağlamak ve bunu doğrulamakla yükümlüdür.
Aynı
şekilde, gıda ve yem işletmecisi, faaliyetiyle ilgili istenen
kayıtları güncel tutmak, izlenebilirliği sağlamak
amacıyla, üretim, işleme ve dağıtımın tüm
aşamalarında, sorumluluğundaki gıda veya yemin, gıda
veya yeme ilave edilecek her türlü maddenin ve gıdanın elde
edildiği hayvanın takibinin yapılabilmesi için bir sistem
oluşturmak ve talep hâlinde bu bilgileri bakanlığa sunmak
zorundadır.
Bu
kapsamda, ithalat ve birincil üretim dâhil ürünün üretim, işleme,
depolama, nakliye, nihai tüketiciye satışı veya arzını
içeren herhangi bir aşaması olarak tanımlanan üretim,
işleme ve dağıtımın aşamaları gereği,
gıda veya yem konusunda faaliyet gösteren işletmeler, kendi faaliyet
alanının her aşamasında kanunda belirtilen
şartları sağlamak ve bunu doğrulamakla yükümlüdür. Bu kapsamda,
kendi faaliyet alanından sorumlu olmaları nedeniyle, üretici veya
ithalatçı ile kendi adı veya ticari unvanı altında piyasaya
gıda veya yem arz eden işletmecilere verilen cezalar
farklılaştırılmıştır.
Diğer
taraftan, taklit, tağşiş fiilinde asli sorumlulukları olan
üretici ve ithalatçıya, fiilin üç yıl içinde üçüncü defa
gerçekleştirildiğinin tespiti hâlinde adli para cezasının
verilmesi ve sektör faaliyetinden men yaptırımının
uygulanması öngörülmüştür. Fiili üç yıl içinde üçüncü kez
gerçekleştirdiği tespit edilen kendi adı veya ticari unvanı
altında piyasaya arz eden gıda veya yem işletmecisine ise iki
yüz bin Türk lirasından iki milyon Türk lirasına kadar idari para
cezasının verilmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca,
5996 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı
yayın yasağına ilişkin hükümlerin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda 31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde 1
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 32nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale Adana
Fehmi Alpay
Özalan Sabri
Öztürk Ahmet
Özdemir
İzmir Giresun Kahramanmaraş
Abdullah
Güler
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 6112
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı
yayın yasağına ilişkin hükümlerin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 32nci madde
metinden çıkarılmıştır.
33üncü madde üzerinde 1
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 221
sıra sayılı Kanun Teklifinin 33üncü maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özlem
Zengin Ramazan
Can Tamer
Dağlı
Tokat Kırıkkale Adana
Fehmi
Alpay Özalan Sabri
Öztürk Mücahit
Durmuşoğlu
İzmir Giresun Osmaniye
Abdullah
Güler
İstanbul
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI YUNUS KILIÇ (Kars)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle 6112
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen yanıltıcı
yayın yasağına ilişkin hükümlerin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 33üncü madde metinden
çıkarılmıştır.
34üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Teklifin
tümünü oylamadan önce, İç Tüzükün 86ncı maddesi gereğince
oyunun rengini belli etmek üzere, lehte, Kırıkkale Milletvekili
Selahattin Minsolmaz söz istemiştir.
Buyurun
Sayın Minsolmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Kırklareli Milletvekili olarak
Kırıkkale Milletvekilini düzeltmek istiyorum.
Bugün
Rahmetirahmana kavuşan değerli eski Sağlık
Bakanımız Sayın Osman Durmuşa da Allahtan rahmet,
yakınlarına, milletimize ve partisine
başsağlığı diliyorum.
Genel
Kurulda görüşmelerini tamamlamış olduğumuz,
şahsım ve 60 milletvekili arkadaşım tarafından verilen
Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Sayın
milletvekilleri, tarımımız, ormanlarımız, üreticilerimiz,
tüketicilerimiz, tarımsal sanayimiz, mutlak tarım
alanlarımız ve nihayetinde aziz milletimiz için önemli bir yasal
düzenlemenin görüşmelerini tamamladık. Şüphesiz bitkisel ve
hayvansal üretim, balıkçılık, ormancılık, yaban
hayatı ülkemiz, milletimiz ve insanlık için büyük önem
taşımaktadır. Tarımsal ve hayvansal üretimin ne denli
stratejik bir üretim alanı olduğu yaşanan pandemi sürecinde
bütün dünya tarafından bir kez daha görülmüştür.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz tarımında 2002
yılından bu yana önemli mesafeler katedilmiş olup üretimin
nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesine ilişkin desteklemeler
kararlı biçimde sürdürülmüştür. Üreticimizin daha fazla ve kaliteli
üretim yaparak daha fazla kazanması, 83 milyon insanımızın
yani tüketicimizin daha kaliteli ve daha sağlıklı, daha ucuz
gıdaya ulaşması için doğru destekleme
politikalarının kararlılıkla uygulanması
sürdürülmüştür.
2002
yılında 37 milyar olan tarımsal hasılamız 7,5 kat
artmıştır. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan
tarımsal ihracatımız 2019 yılında 18 milyar dolara
yükselmiştir. Bu başarıda en büyük pay yine üreticimizin,
çiftçimizin ve tarımsal ürünleri işleyen tarımsal
sanayicilerimizindir. 2002 yılına kadar tarımsal ham ürünler
dışında çok fazla tarımsal ihracatı olmayan ülkemiz
doğru tarım ve tarımsal sanayi politikaları sayesinde
başka bir aşamaya gelmiş ve tarımsal ürünlerin
işlendiği tarımsal sanayi ürünleri elde edilerek 18 milyar
dolarlık bir tarımsal hasıla sağlanabilmiştir
ihracatta. Türkiye un ihracatında dünya 1incisi, makarna ihracatında
dünya 2ncisi konumuna yükselmiştir. Üretim işleme ve pazarlama
gücümüzle ülkemizin tarım alanındaki dış ticaret
fazlası 5,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiş; üreticimiz,
sanayicimiz, ihracatçımız 193 ülkeye 1.827 çeşit tarımsal
ürünün ihracatını gerçekleştirmeyi
başarmıştır. Bu başarı öyküsünde geçmişiyle
bugünüyle, iktidarıyla muhalefetiyle, üreticisiyle sanayicisiyle,
Tarım ve Orman Bakanlığımızla, birliklerimizle,
kooperatiflerimizle, ziraat odalarımızla ve tüm paydaşların
desteğiyle bu başarı sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ hükûmetleri boyunca
ulaşımda, sağlıkta, eğitimde, sosyal hizmetlerde,
savunma sanayisinde, terörle mücadelede gösterilen başarının bir
örneği de tarımda sergilenmiş ve güzel ülkemizin üreticileri,
aziz milletimizin gıda ihtiyacını karşılamanın
yanı sıra, Avrupada, Balkanlarda, Orta Doğuda, Kafkaslarda
ve Kuzey Afrikada da o bölgede gıda ihtiyacını
karşılayan kaynak ülkelerden biri olabilmiştir. Pandemi sürecinde
temel gıda maddeleri temininde herhangi bir sorun
yaşanmamıştır, perakende zinciri hiçbir zaman
aksamamıştır, yurt dışındaki market
manzaraları ülkemizde görülmemiştir, tarımsal üretim kesintisiz
devam etmiş ve buna bağlı olarak da
vatandaşımızın tüm ihtiyaçları
karşılanabilmiştir. Hükûmetlerimiz boyunca ülkemiz
tarımına 310 milyar lira tarımsal destek verilmiş, 33
milyar Türk lirası hayvansal üretim desteği
sağlanmıştır. 6,6 milyon hektar tarım arazisi sulamaya
açılmış, 4,7 milyar fidan dikilmiştir. Büyükbaş hayvan
varlığımız yüzde 80 artmış, küçükbaş hayvan
varlığımız yüzde 51 artmıştır, süt üretimi
yüzde 173 artmıştır. Tohum ihracatımız 10 kat artmış,
tohum üretimimiz 8 kat artmıştır.
2020
tarım bütçesinin yüzde 55ini tarımsal desteklere
ayırmış bulunmaktayız. Tarımsal gayrisafi hasıla
48,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve buna bağlı olarak
ülkemiz, kendine yetebilen nadir ülkelerden biri konumuna yükselmiştir.
Tabii ülkemizin tarımda, hayvancılıkta kendine yetmesi yanı
sıra orta ve uzun vadeli planların yapılması da
kaçınılmazdır. Bu bakış açısıyla
tarımda ve hayvancılıkta yapılan orta ve uzun vadeli
çalışmalar için en önemli kanun düzenlemelerinden bir tanesi de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, toparlayın.
SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Devamla)
bu kanun teklifi kapsamında
gerçekleştirilecektir. İlgili kanun teklifi çok sayıda hususu
kapsamakla beraber tarım topraklarının korunmasına
ilişkin 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanununa ilişkin düzenlemeler kanun teklifinin en önemli
kısmını ihtiva etmektedir. Tarım alanlarının
tarım dışına çıkarılmaması, tarım
dışına çıkarılan alanlarda yapılacak uygulamalara
ilişkin çok önemli düzenlemeler bu kanun teklifi içerisinde
getirilmiştir.
Dolayısıyla
bu kanun teklifi hayırlıdır ve bu kanun teklifi ülkemiz için
olumlu maddeleri içermektedir. Milletimize bu kanun teklifinin
hayırlı olmasını temenni ediyor, aziz milletimizin
sağlığı ve geleceği için ülkemizdeki tarımın
güvence altına alınması açısından önemli bulduğumuzu
bir kez daha ifade ediyorum.
Sözlerime
son verirken milletimizin, milletvekillerimizin mübarek Mevlit Kandilini ve
Cumhuriyet Bayramını kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aleyhte söz Bursa Milletvekili Orhan Sarıbala aittir.
Buyurun
Sayın Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN
SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım ve elbette Meclisin emekçileri; (2/2985) esas
numaralı Yasa Teklifiyle ilgili görüşmeleri tamamladık.
Tabii
yasayla ilgili ilk konuşmamda çok açık söylemiştim, yasa
demokratik değil demiştim çünkü paydaşları tarafından
kesinlikle tartışılmamıştı. Bu maratonda da
şunu gördük: Yine, muhalefet partileri bolca ifadelerde bulundular,
onlarca şey söylediler, bir tek kelime bile yasanın içerisine
girmedi.
Yine, bu yasa için
şunu söylemiştim: Bu yasa, halkın yasası değil; bu
yasa, iktidarın geçmişte yaptığı hatalardan
kısmen geri dönme; bu yasa, iktidarın denetim mekanizmasını
yerine getiremediği için cezayı artırma; bu yasa, orman
talanı; bu yasa, mülkiyet hakkının kişilerden
alınıp kamuya verilmesi, bir yerde mülkiyete el koyma yasası.
Örnek mi? Kısa
kısa söyleyeyim: Tekel bayilerine ısrarla vergi ve ceza
yağdırma; sonuç toplumun hepsi kimyager oldu ama etil alkol yerine
metil alkol kullandılar ve bu ülkede 100den fazla insanın
öldüğü bir sorunla karşı karşıyayız ve bu sorunun
temeli iktidardan kaynaklanmaktadır. Yani, bugün metil alkol yüzünden bu
topraklarda ölen insanlar iktidar sayesindedir, iktidarın yanlış
politikaları sayesindedir, iktidarın vergiye yaptığı
zam nedeniyledir. Suçlu bellidir, derin bir konudur, bununla ilgili de umuyorum
Mecliste yeni konuşmalar yapacağız. Yani, tekel bayileri
cezalandırmakla bu ülkede toplumu cezalandırıyorsunuz. Tekel
bayileri cezalandırmakla bu ülkede zenginlere istediğiniz gibi
yaşayın, yoksullara gidin zehir için ve ölün diyorsunuz; bu, çok net.
Yine, aynı
şekilde tütün meselesi, 2022de başlanacak, 2025de yüzde 30 olacak.
Neden şimdi değil? Neden daha fazlası değil? Çünkü
kararı siz değil, attığınız imzalar nedeniyle
yabancı şirketler, yabancı tekeller veriyor, onların
değirmenine su taşıyorsunuz.
Yine, başka bir konu:
Komşu parsel meselesi. Komşu parsel ön alım hakkı
yanlış demiştik, inanmamıştınız, uyguladınız,
yanlış olduğunu gördünüz ama yeni bir yanlışa imza
atıyorsunuz. O zaman arazi ölçeğini neden koydunuz? Neden böyle bir
yapılanmaya gittiniz? Arazi ölçeği doğru bir iş yeterli
geliri sağlama açısından ama komşu parsel
uygulamasını önce getirip sonra kaldırmak yine eski
yanlışa dönmek demektir. Dolayısıyla, bütün bu
söylediklerimi onay vermediğimiz alanlar olarak paylaşmak isterim.
Orman
alanları
Defalarca anlattık: Orman sizin isteğinizle inşa
edilmiş bir şey değildir, orman yüzlerce yıllık
ekokültür içerisinde kendi kendini var eden, biyoçeşitliliğiyle,
ekosistemiyle var olan bir şeydir. Şimdi diyorsunuz ki: Kentin
içindeki fidanlıkları ormanın içine
taşıyacağız. Tıbbi aromatik bitkileri orada
yetiştireceğiz. Mantarı orada yetiştireceğiz. Ya,
mantar zaten ormanda kendisi yetişiyor, siz ellemeyin, orada mantar var
zaten, o yetişecek.
Yine,
ayrıca diyorsunuz ki: Keresteyle ilgili işletmeler
yapacağız. Orman katliamı dedik, devam ediyorsunuz. Bu, orman
katliamıdır.
Başka
bir şey daha, sizin çok önemli yaptığınız bir şey
bu: Cezayı artırırken suç işle, parasını öde ama
cezaya devam et suç işle, parasını öde ama cezaya devam et
modeli var. Bu, çok yanlış. Şu anda orman katliamının
en önemli parçası olarak hemen yanı başımızda
durmaktadır.
Son
olarak, zaten tütünde defalarca söyledik, tütünde uygulama yanlış
dedik. Tütünde vergi almak için ısrarla cezaya
Makaronda, sözleşmeli
tütün ekiminde bütün bunları bitiriyorsunuz. Bir taraftan yerli tütünü
yüzde 30a çıkarma çabası, öbür taraftan yerli tütünün bu vergiler
karşısında özellikle Şark tütününün üretilmemesiyle ilgili
bir konuyu net bir şekilde ortaya koyuyorsunuz.
Yine,
arazi ifraz meselesi üzerinden, el birliği meselesi üzerinden kamu yani
Bakanlığın arazi dağılımına müdahalesini
öngörüyorsunuz. Olmaz öyle bir şey. Bir yıl içerisinde aile
içerisindeki mülkiyet dağılımının
sağlanmasını istiyorsunuz. Bu mümkün değil, içinizde
hukukçular vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN
SARIBAL (Devamla) Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
ORHAN
SARIBAL (Devamla) Hukukçuların söylediği, Türkiye'de ortalama üç
yıl sürüyor. Siz bunu bir yıla
sıkıştırdığınızda ve bundan sonra bunu
kamuya aktardığınızda bu, gerçekten hakkaniyetli bir
şey olmuyor.
Son
olarak belki şunu söylemek lazım: Kanunda iyi şeyler var yani
yanlıştan dönmeler var, bu önemli. İktidarın öz
eleştiri vermesi, kendisiyle yüzleşmesi kıymetli bir şey,
biz de bunu önemsiyoruz açıkçası ama öbür taraftan bütünüyle
baktığımızda, tarım ve üreticinin, 83 milyon
insanın tarım ve gıda egemenliği ve gıda
güvenliğiyle ilgili sorunlarını çözebilme kabiliyetinde
kesinlikle değil. Sadece durumu idare etme, günlük bazı
mekanizmayı çözmeye dönük bir kanun, hem de temel kanun ama torba kanun
çünkü 12 maddeden oluşuyor.
Son
olarak sadece ve sadece şunu söyleyeyim: Arkadaşımız
çıktı, söyledi, tarımda iyi yaptıkları şeyleri
söyledi. Rakamlarla istediğiniz gibi oynayabilirsiniz ama biliniz, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde tarıma, tarım alanlarına, doğal
yaşam alanlarımıza, orman alanlarımıza ve diğer
bütün kaynaklarımıza bu kadar zarar veren başka bir iktidar
olmadı. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN
SARIBAL (Devamla) Son söz şu: Egemenler ve zenginler yoksullara sadece
tarlayı bıraktılar.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Açık oylama tutanağı gelmiştir, okutuyorum:
Aydın
Milletvekili Metin Yavuz ve 60 Milletvekilinin Gıda, Tarım ve Orman
Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı : 266
Kabul : 222
Ret : 44 (x)
Kâtip
Üye
Kâtip Üye
Necati
Tığlı Rümeysa
Kadak
Giresun
İstanbul
Teklif
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Gündemimizdeki
konular tamamlanmıştır.
Denetim
konuları ve kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 3 Kasım 2020 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.34
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 221 S. Sayılı Basmayazı 7/10/2020 tarihli 3üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.