TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
102nci
Birleşim
13
Temmuz 2021 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlisin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın,
Şanlıurfanın turizmine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Srebrenitsa Bosna-Hersekli
öğrencilere ve hocalarına Hoş geldiniz. denilmesi
B)
Önergeler
1.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, (2/2978) esas
numaralı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve Sorunlu
Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda ve Tarım
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/141)
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, Kırklareli
Lüleburgazın ulaşımla ilgili sorunlarına ilişkin
açıklaması
2.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Erzurumda bitkisel üretim ve
hayvancılıkla ilgili eğitim hizmetlerine ilişkin
açıklaması
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, RTÜKün kestiği cezalara ilişkin
açıklaması
4.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursa Büyükşehir Belediyesine
bağlı BİNTEDde çalışan işçilere yapılacak
zamma ilişkin açıklaması
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, gençler için
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
6.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, arpa ve buğday fiyatlarına
ilişkin açıklaması
7.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Hakkâri Özel Harekât Şube
Müdürü Ali Er ve korumalarının ölüm yıl dönümüne ve güvenlik
korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 15 Temmuz
2016 darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
9.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın Banaz
ilçesine bağlı Ayrancı köyünün isim değişikliğine
ilişkin açıklaması
10.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Sanayi Mektebi Müzesine
ilişkin açıklaması
11.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersin Mezitliye yapılan
sağlık yatırımlarına ilişkin açıklaması
12.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Yunanistanda Galatasaray Spor
Kulübüne yapılan saygısızlığı
kınadığına ilişkin açıklaması
13.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkalede termik santraller
nedeniyle kanser hastalığının arttığına
ilişkin açıklaması
14.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Soma Uyar Madencilik
işçilerine ilişkin açıklaması
15.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, et ve tavuk
fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
16.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin Yusufelinde iş
yeri ve konut sahiplerine yaptırılacak kura çekimine ilişkin
açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Mardinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, güvenlik
korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
19.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, geçici Kuran kursu öğreticileri ve
vekil imamların sorunlarına ilişkin açıklaması
20.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Ruanda
soykırımının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Dersim Ovacıklı
Firik dedenin ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, silahlı saldırıda
şehit olan Hakkâri İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan
Cevhere Allahtan rahmet dilediğine, Srebrenitsa katliamının
26ncı yıl dönümüne, Türk Dil Kurumunun 89uncu kuruluş yıl
dönümüne, Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası ile Avrupa U23 Atletizm
Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları ve Tarihî
Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde başpehlivan olan
Ali Gürbüzü kutladığına, Yunanistanda Galatasaray Spor
Kulübüne uygulanan iğrenç tavrın Türkiyeye karşı
oluşan cesaretin tezahürü olduğuna, Türkiyede bulunan
sığınmacılara ve Tuncelinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Srebrenitsa katliamının
26ncı yıl dönümüne, İşitme Engelliler Dünya Güreş
Şampiyonası ile Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları ve Tarihî Kırkpınar Yağlı
Güreşlerinde başpehlivan olan Ali Gürbüz ile bütün pehlivanları
kutladığına, Yunanistanın Galatasaray Spor Kulübüne
yaptığı hukuksuz ve hadsiz davranışları
kınadığına ve Manisa Alaşehirdeki trafik
kazasında hayatını kaybeden tarım işçilerine Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
24.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Zilan
katliamının yıl dönümüne, Anayasa Mahkemesi kararı
gereğince Ömer Faruk Gergerlioğlunun vekilliğinin iade edilmesi
gerektiğine, trafik kazasında hayatını kaybeden
BAĞIMSIZ MADEN İŞÇİLERİ Sendikası Genel
Başkanı Tahir Çetin ile madenci Ali Faik İnterin
yakınlarına başsağlığı dilediğine, Hey
Tekstil işçilerine, Mehmet Emin Özkanla ilgili Adli Tıp Kurumu
raporuna, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eğitim
haklarının engellendiğine ve Kürtçe namaz
kıldırdıkları ve dua okudukları için tutuklanan din
insanlarına ilişkin açıklaması
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne, trafik kazasında hayatlarını
kaybeden CHP Konyaaltı Gençlik Kolları Başkanı Deniz
Demiral ile CHP Silifke Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı
Batuhan Uysala Allahtan rahmet dilediğine, Manisa Alaşehirdeki
trafik kazasında hayatını kaybeden tarım işçilerine,
Soma Uyar Madencilik işçilerinin durumuna, Yunanistanın Galatasaray
Spor Kulübüne yaptığı muameleyi kınadıklarına,
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yurt dışı
yasağı konulmasının zulüm olduğuna ve Surp Takavor
Kilisesine yapılan hakaretamiz davranışın
cezalandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisadaki trafik kazasında
hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet dilediğine,
Soma Uyar Madencilik işçileriyle ilgili olarak konuyu çözme yönünde
adım attıklarına, silahlı saldırıda şehit
olan Hakkâri İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Cevhere
Allahtan rahmet dilediğine, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne, Yunanistanın Galatasaray Spor Kulübüne
uyguladığı saygısız tavrı
kınadığına ve Tarihî Kırkpınar Yağlı
Güreşlerinde başpehlivan olan Ali Gürbüz ile bütün pehlivanları
kutladığına ilişkin açıklaması
27.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgatlı SMA hastası Yiğit
Alpe ilişkin açıklaması
29.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, tütün üreticilerinin tutuklanmasına
ilişkin açıklaması
30.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Tekirdağ Milletvekili
İlhami Özcan Aygunun doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin bazı maddeleri Anayasaya aykırı olduğundan
görüşmelerine başlanmamasını ve Başkanlık
Divanı tarafından Komisyona iade edilmesini arz ve talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
32.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet Özdemirin usul görüşmesinde aleyhte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Başkanın kararına ve
şahsına saygılı olduklarına ama doğru
olmadığına, sağlıksız bir müzakere biçiminin
iktidar partisi tarafından dayatıldığına ve Riyaset
makamı tarafından kendilerinin hukukunun korunmadığına
ilişkin açıklaması
36.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, turizm sektörüne
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
39.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Ziraat Bankasının
verdiği kredilere ilişkin açıklaması
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, yerel
yönetimlerin yetkilerine ilişkin açıklaması
41.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
42.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ile
Cizreye ilişkin açıklaması
43.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Anayasaya
uygunluk denetimine ilişkin açıklaması
44.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Yunanistanın Galatasaray
Spor Kulübüne gösterdiği tavırlı uygulamayı kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
45.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, turizmin siyasetüstü bir mesele
olduğuna ilişkin açıklaması
46.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrının
Türkiyenin en yoksul kenti olduğuna ilişkin açıklaması
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, vücut diliyle hatibi küçük gören veya itiraz
eden Bakan Yardımcısının Başkan tarafından
uyarılması ve Parlamento adabına uygun bir tavır içinde
görüşmeleri izlemesi gerektiğini hatırlattığına
ilişkin açıklaması
48.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, hatip
kürsüdeyken Bakan Yardımcısının ve bürokratların
oturduğu bölümde Meclisin vakarına yakışmayan
davranışları kabul etmediklerine ilişkin
açıklaması
49.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede yapılmakta olan ya da
yapılacak olan maden çalışmaları ve hidroelektrik
santrallerin (HES) doğaya, derelere ve canlılara vermiş
olduğu zararların incelenmesi, HES projeleri ve her türlü maden
çalışmalarının denetiminin yapılması, yasal
mevzuatlara, ÇED raporlarına ve taahhütlere uygun yapılmayan
projelerin tespiti ve idari yaptırımların uygulanması,
oluşabilecek zararların önlenmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla 3/3/2021 tarihinde verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Temmuz 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, sivillere
dağıtıldığı iddia edilen silahların
akıbetinin araştırılması amacıyla 13/7/2021
tarihinde verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Temmuz 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, Diyarbakırın sorunlarının
araştırılması amacıyla 13/7/2021 tarihinde
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Temmuz 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
3.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255)
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle
Komisyona iade edilmesi istenen 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine başlanması nedeniyle
Başkanın tutumu hakkında
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Sinop Milletvekili Barış Karadenizin, bir il milli eğitim
müdürünün sosyal medya hesabından yaptığı
paylaşıma,
-
Adana Milletvekili İsmail Koncukun, 6 Haziran 2021 tarihinde
gerçekleştirilen LGS ile ilgili çeşitli iddialara,
-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, depremde zarar gördüğü
gerekçesiyle boşaltılan Tekirdağda bulunan bir lisede yemek
çıkarma işinin devam ettiği yönündeki iddialara,
-
Muğla Milletvekili Mürsel Albanın, öğrenciler arasında
antidepresan kullanımının yaygınlaşması ile
ilgili Bakanlıkça yapılan çalışmalara,
-
İzmir Milletvekili Mahir Polatın, İzmirin Kemalpaşa
ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören okul
binalarına,
İzmirin
Kiraz ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören okul
binalarına,
İzmirin
Kınık ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören
okul binalarına,
İzmirin
Ödemiş ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören okul
binalarına,
İzmirin
Menemen ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören okul
binalarına,
İzmirin
Tire ilçesinde bulunan ve 30 Ekim 2020 tarihli depremde hasar gören okul binalarına,
-Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Bakanlık tarafından düzenlenecek olan bir
çalıştaya,
İlişkin
soruları ve Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçukun cevabı
(7/47033), (7/47034), (7/47035), (7/47037), (7/47038), (7/47039), (7/47040),
(7/47041), (7/47042), (7/47043), (7/47046)
2.-
Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaeli Şehir Hastanesi
Tramvay Hattı yapım ihalesine ilişkin sorusu ve
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlunun
cevabı (7/47101)
3.-
Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaranın, Batman İl Kültür
Müdürlüğü Müzesinde kaybolduğu iddia edilen bir esere ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/47314)
4.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, muhafaza edildikleri yerlerden
farklı yerlerde sergilenen tarihi eserlere ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/47317)
5.-
Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaranın, Batmanda
yapılması öngörülen il emniyet müdürlüğü ek hizmet binası
ihalesine dair çeşitli iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın cevabı (7/47425)
6.-
Bingöl Milletvekili Erdal Aydemirin, Bingöl ili Kiğı-Yedisu yolunun
yapımına dair yapılan ihaleye ilişkin sorusu ve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/47515)
13 Temmuz 2021 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez
KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 102nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bitlisin
sorunları hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet
Gaydalıya aittir.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlisin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Bitlis ilimizin
sorunları hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle tüm Bitlisli hemşehrileri bir kez daha
selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce -11 Temmuz 2019
tarihinde- siyasetin önemli isimlerinden Dengir Mir Mehmet Fırat
ağabeyimizin aramızdan ayrılışının 2nci
yılı, kendisini bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Değerli milletvekilleri, maalesef Bitlisin
sorunları bitmiyor, bitirilmiyor, yetmezmiş gibi yeni sorunlarla
gündeme gelmeye devam ediyor. İşte bu sorunlardan biri, Bitlis
merkezde dükkânları yıkılan esnafımızın
sorunudur. 30 Haziran tarihinde riskli bölge olarak ilan edilen bölgede bulunan
tüm esnafın dükkânlarını tahliye etme süresi 30 Temmuza
ertelendi. İdare mahkemesinden alınan yürütmeyi durdurma
kararına da polis tarafından Geçersizdir. denilmiştir. Yoksa
yeni düzenle polisin yetkisi yargının yetkisinin üzerinde midir? Bu
iş her şeyden önce samimiyetle başlamadı, yalanla
başladı, yolsuzlukla başladı. Öyle ki gariban gördükleri
esnafa 50 bin verelim dükkândan çık. demişler, kabul etmeyince 200
bine çıkarıp kandırmaya çalışmışlar, hâlbuki
benzer metrekareye sahip dükkânlara 300-350 bin TL ödemeler
yapıldığı iddia edilmekte; birine 5, emsaline 45.
Şu an Bitlisli esnafımız dertlerini
anlatabilmek, sorunlarına çözüm bulabilmek adına
Ankaradadırlar. 2 otobüs dolusu esnaf Bitlisten buraya kadar geliyor
dertlerini anlatmak için, size de zahmet olacak, o rahat
koltuklarınızdan kalkıp da yanlarına gidin, dertleri nedir
bir dinleyin. Gerçi Meclisteki rahat koltukları yerine rant
koltuklarını tercih edenlerin çoğunlukta olduğu gözüküyor.
Bitlis, şehirler arası otogarı
olmayan belki de tek ilimiz. 321 afet konutu yapılıp hak sahiplerine
devredilmeden Bu her 2 bina da otogar da 321 konut da çürüktür. raporu
verilerek yıktırılıp arsasının üzerine
çökülmüştür. Yıkım kararıyla ilgili Çevre Bakanı topu
belediyeye, belediyeler de Bakanlığa atıyor. 2019da 10 milyon
harcanıp sokak sağlıklaştırma adı altında
yapılan binalar bugün yıkılmaya çalışılıyor.
Bitlis Belediyesi belgede sahtecilik yapıyor, Bakanlık buna sessiz
kalıyor; Bitlis'e, Bitlisli esnafın dükkânına her türlü
usulsüzlükle saldırılıyor.
Değerli milletvekilleri, diğer bir sorun,
Bitliste tütün üreticilerinin durumudur. Zaten az sayıda insanın çok
küçük bir alanda binbir zorlukla yaptıkları tütün üretimi artık
tamamen bitme noktasına gelmiştir. 1 Temmuz 2021den itibaren
Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almayan veya
bildirimde bulunmayan üreticilerin tütün ticareti yapmaları
yasaklandı. Söz konusu uygulamada 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda 2017de düzenleme
yapılmış, uygulamaya geçmesi için verilen Haziran 2020 tarihi
bir yıl daha ertelenmişti. Yönetmeliğe göre, tek başına
kıyılıp içilebilme vasfına sahip tütün çeşitlerinin
üretildiği Bakanlıkça belirlenmiş üretim merkezlerinde en az 250
tütün üreticisi gerçek kişinin bir araya gelerek tütün üretim ve pazarlama
kooperatifleri kurmaları gerekiyor.
Bitliste binlerce aile tütün sayesinde evine ekmek
götürüyordu, kapattınız, sermaye gruplarına kurban ettiniz.
İnsanlar ekmek parası bulmak için göç etti. Şimdi de diyorsunuz
ki: 250 kişi bir araya gelip kooperatif kurun. Bu iş artık
utanmazlık boyutunu da geçti; insanlarla, insan aklıyla alay eder bir
olay olmaya başladı. Eskiden tütün ve sigara devlet tekelinde
olduğu için satış yasağı vardı, şimdi de
yabancı güçlerin, sigara ve tütün kartellerinin tekeli yüzünden yasaklar
konulmuş durumda. Buradan soruyorum: Sigara fabrikalarının yüzde
100 ham maddesi olan tütün tamamen yerli üretilebilecekken niçin sadece
yarısı için kota konuluyor? Ayıptır, yazıktır,
günahtır.
Sorunlar bunlarla da bitmiyor, sağlık
alanında da ciddi sorunlar var. Bakın, neredeyse aylardır
Bitlisteki Covid vaka sayıları birçok büyük şehrin
ortalamasından yüksek hatta vaka sayısı olarak en yüksek 5 ilden
biri oldu; aşı durumunda da Türkiyenin en düşük ili. Acilen bir
eylem planı hazırlanmalı ve insanlar aşıya gelmiyorsa
aşının insanlara ulaşması için bir çalışma
yapılmalıdır.
Bu arada, buradan Bitlisli hemşehrilerime
aşı olmaları gerektiği, bilime kulak vermeleri
gerektiği uyarısında bulunmak istiyorum.
Aşınızı olun, hem kendi
sağlığınızı hem de çevrenizdeki insanların
sağlığını koruyun. Aslında bu durum sadece
Bitlisin sorunu değil, tüm çevre illerin sorunu. Aşılamanın
bu kadar düşük olması gerçekten endişe verici.
Değerli milletvekilleri, evet, maalesef
sorunlar sadece bunlarla da bitmiyor. Defaatle dile getirdiğimiz sorunlar
çözüme kavuşuncaya kadar da bu kürsüden defalarca dile getireceğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla)
Tatvan-Ahlat-Bitlis yol ayrımında yapılması beklenen ve
üzerinden yıllar geçmesine rağmen adım atılmayan
Karşıyaka Kavşağı, halkın deyimiyle ölüm kavşağı
sorundur. Orada, yine, canlar yitip gitmeye devam ediyor. Artık, yiten her
canın asıl müsebbibi AKPdir.
Diğer bir sorun da her başbakan döneminde
Bitlis halkına verilen havaalanı sözü. Bakın, aradan kaç seçim
geçti, sistemler değişti, damat uzaya yol yapmaktan bahsediyordu
ama gelin görün ki Bitlise bir havaalanı bile yapılamadı.
Aynı zamanda KİT Komisyonunda Devlet Demiryolları Genel
Müdürlüğünden Muş Havaalanı-Tatvan arasına raylı
sistemle uçak seferlerine akuple edecek bir sistem için çalışmalar
yapmasını rica ettim. Fakat böyle bir planlama
olmadığı cevabı yazılı olarak bana gönderildi.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Şanlıurfanın turizmi hakkında söz isteyen
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanala aittir.
Buyurun Sayın Açanal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın,
Şanlıurfanın turizmine ilişkin gündem dışı
konuşması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarihin sıfır
noktası olarak kabul edilen Edessadan Ursuya, Kalirudan El-Ruhaya
birçok isim almış peygamberler diyarı Urfamdan bizi izleyen
aziz hemşerilerimi ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yeryüzünde önemli
şehirler vardır. Bu şehirler geçmişten günümüze bilim,
inanç ve sanat gibi insanlık kültürünün oluşumuna ve gelişimine
kaynak olmuş önemli merkezlerdir. Bu şehirler batıda Atina ve
Roma, doğu da ise Mekke, Medine, Kudüs ve Urfadır. Tarih
sürekliliklerin, kopuşların ve değişimlerin sahnesidir.
Urfa şehri bu anlamda sürekliliği temsil etmiştir. Urfa, akan
zamanın âdeta dışında kendi iç ahengini muhafaza etmiş
bir şehirdir. Bu ahenk sadece şehrin fiziki yapısında ve
mahalle dokusunda değil sosyal ve kültürel yapısında da
mevcuttur. Şehirde müslim ve gayrimüslim, Türk, Kürt ve Arap birlikte
yaşamış, örf ve adetler devamlılık göstermiş,
sanat ve müzik harmanlanmıştır. Urfa zamanın
yıpratmasına göğüs germiş, sırtına vurulan hiçbir
yükün altında ezilmeyip şanlılığını kendi kanıyla
yazmış, kültürünü korurken değişime ayak uydurmuş bir
şehirdir. Mezopotamya bölgesinin 3 semavi dini bağrında
yaşatmış kadim Urfa, dünyanın en eski kenti, insanlık
tarihinin başlangıcı, tüm insanlığın ortak ata
yurdudur.
Değerli milletvekilleri, Abul Faraca göre Urfa
Nuh Tufanından sonra kurulan ilk şehirlerden biridir. Hazreti
İbrahim Urfada doğmuştur ve bugün şehrin merkezinde yer
alan Halilürrahman Gölü dev bir ateş iken Enbiya suresi 69uncu ayetle
İbrahime serin ve selamet olmuştur. Aynzeliha Gölüyle,
Halilürrahman Gölü ve camisiyle, Urfa Kalesiyle, Hazreti İbrahimin
doğduğu makamla, Hazreti Eyüpün Sabır Makamıyla
Türkiyenin en büyük müzesinde sergilenen on iki bin yıllık
Balıklıgöl heykeliyle, kral mezarları ve Şuayip
şehriyle, Birecikte kelaynaklarıyla, Bozovada höyükleriyle,
Halfetide saklı cennet ve siyah gülüyle, Soğmatar Antik Kentiyle,
Harran kümbet evleriyle, Siverekte Karacadağ kayak merkeziyle, Karaali
kaplıcalarıyla, geniş gastronomisi, halk oyunları,
camileri, medreseleri, köprü ve bentleri, çeşmeleri, kale ve surları,
hanları, geleneksel el sanatları ve masalsı tarihî
sokaklarıyla tarih ve kültürün merkezidir Urfa.
Değerli milletvekilleri, tarihin
sıfır noktası olarak adlandırılan Göbeklitepe, Malta
Tapınaklarından altı bin yıl, Mısır
Piramitlerinden yedi bin beş yüz yıl daha eskidir. Bu niteliği
sebebiyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın olurlarıyla 2019 yılı Göbeklitepe Yılı
olarak ilan edilmişti ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası
Listesinde yer almıştır. Yapılan her kazı bir tarih
olunca tarihin taşlara yazıldığı yer Diyarbakır,
eski toprakların yeni kenti Batman, ışığın ustaya
saygı duyduğu şehir Siirt, şehri Nuh Şırnak,
güneşin güne kavuştuğu yer Adıyaman, bir Mezopotamya
masalı Mardin, mozaikler şehri Gaziantep, gönlü geniş insanlar
şehri Kilis ve tarihin sıfır noktası Şanlıurfa.
Bu illerin oluşturduğu Mezopotamya markası lansmanı
Bakanlarımız Sayın Mustafa Varank ve Sayın Mehmet Nuri
Ersoyun katılımı, Sayın
Cumhurbaşkanımızın destekleriyle Urfamda, haklı
gururumuzla gerçekleştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
uygarlıkların buluşup kaynaştığı muhabbetin
başkentini, Hazreti İbrahimden gelen bereketli sofraları,
Hazreti Eyyüpten gelen sabır öğretisini görmek, acının ne
kadar tatlı olabileceğini tatmak için sizleri Urfama davet ediyorum.
Her bir hemşehrim adına sizlere başım gözüm üstüne, buyurun
Urfaya gelin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben hatibe
teşekkür ederim. Yani ben Hanımefendinin sözünü kesmek istemezdim,
güllük gülistanlık diye anlattılar. Urfanın su sorunu var,
elektrik sorunu var, öğrencilerin okul sorunu var, öğrencilerin
tablet sorunu var, internet sorunu var.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tanal
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yani
şu güzel konuşmanın karşısında söylenecek bu mu
ya?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yol sorunu var hatta
bu turistik yerlerle ilgili soğuk su içilecek yer yok, tuvaletleri yok,
tabelaları yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İşleri güçleri negatifinden bakmak, söylediklerinizin hakikat
payı yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Uçak biletleri çok
yüksek, turistler gelemiyor. Yani Karaköprüden ta Balıklıgöle
gidinceye kadar engellilerin tuvalet yapma imkânı yok. Yani yok, yok, yok!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Bunların hiçbiri doğru değil.
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Sayın Mahmut Tanal, biz her şeyin içindeyiz, her konuya hâkimiz.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Srebrenitsa Bosna-Hersekli
öğrencilere ve hocalarına Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şu
anda Meclisimizde misafirlerimiz var. Bosna Hersek Srebrenitsadan gelen
öğrencilerimiz var, hocalarıyla beraber teşrif ettiler.
Srebrenitsa anısına tüm şühedayı
rahmetle anıyor ve kendilerine Hoş geldiniz. diyoruz. (AK
PARTİ, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti sıralarından ayakta
alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)
3.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Ankaranın sorunları hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili
Levent Göke aittir.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Ankaramız başkentimiz ama
Ankaramızın, başkentimizin burnunun dibindeki ilçelerde
dağlar kadar sorunlar var. Kendi seçim bölgem olan 1inci bölgedeki
dış ilçelerle ilgili birazcık bilgi paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Sakarya Meydan
Muharebesine ev sahipliği yapmış Haymanamızın,
Polatlımızın hâli nicedir bilir misiniz? Geçtiğimiz
günlerde Haymanadaydım, ticaret borsasını ziyaret ettik.
Haymanada birçok köyümüzü dolu vurdu, 6 bin dönüm arazimiz, Kerpiçköy, Saatli,
Boğazkaya, Tepeköydeki yaşayan yurttaşlarımızın
arazileri dolu yüzünden biçilemez hâle geldi, çoğunun da sigortası
olmadığı için sigortadan para alamıyorlar ve sigortayı
ilgilendiren şirket TARSİM -geldiği zaman da- yüzde 80lik,
yüzde 90lık arazilere yüzde 30 zarar biçiyor değerli
arkadaşlarım. Çiftçimiz zararına mı yansın, sigorta
yaptırdığı hâlde parasını alamamasına
mı yansın? Çünkü TARSİM diyor ki: Ben size ancak devletin ilan
ettiği buğday fiyatından para veririm. Borsada 2.500, 2.900e
buğday gidiyor ama TARSİM doludan mağdur olan
yurttaşlarımıza diyor ki: Ben size 2 bin liradan ödeme
yaparım, zararın da yüzde 30. yüzde 80lik, yüzde 90lık
yerlere. Bunu kabul etmek olanaklı değil. Haymanalı çiftçimiz
dertli, ürünün bedelini alamıyor. Kuraklık her yeri vurdu; Haymana,
Polatlı, Şereflikoçhisar, Evren, Balâ, Gölbaşı, Elmadağın
tümünü.
50 dönümlük bir yerden örnek vermek isterim; 50
dönümü eken bir çiftçimiz kuraklık nedeniyle -Ankara Büyükşehir
Belediyesinden aldığı tohum katkı payına rağmen
değerli arkadaşlarım, 50 dönüme- mazot, biçer ve başka
girdiler olmak üzere tam 5 bin lira civarında masraf yaptı, 50 dönüm
yerden ancak 600 kilo buğday çıktı. Çiftçimizin eline geçen para
5 bin liralık gidere karşı 1.500 lira. Buna Haymana çiftçisinin
dayanması mümkün değil, Polatlı çiftçisinin dayanması
mümkün değil.
Polatlı il olması gereken bir ilçemiz,
günde 10 kez elektrik kesintisi oluyor değerli arkadaşlarım,
bunu kabul etmek olanaklı değil; 10 kez. Sulu tarım
yapılıyor -pancar üretiminin de merkezidir Polatlı- su, elektrik
kesilince motorlar çalışmıyor, tarlalar sulanmıyor,
çiftçimizin zarar gördüğü bir dönem geçiriyor şu anda Polatlı.
Gökpınar Barajının Polatlıda
mutlaka devreye alınması gerekiyor değerli
arkadaşlarım, Polatlının su sorununun çözülmesi
açısından. Elektrik borcu olanların abonelikleri kesiliyor ve
derhâl -fahiş fiyatlarla da- haciz işlemine gidiliyor.
Değerli arkadaşlarım, bir yandan
Balâya bakıyorsunuz, yoğun hobi bahçelerinde içme suyu
kullanıyor. İçme suyu bahçelerde kullanılır mı
değerli arkadaşlarım? Bunun derhâl, başka, tarımsal sulama
şeklinde düzenlenmesi gerekiyor.
Balâ Devlet Hastanesinde uzman doktor yok.
Balâlı hemşehrilerimiz Ankaraya gelmek zorunda kalıyor herhangi
bir acil ihtiyaçta. Türkiye'nin ekonomik değeri bakımından en
zengin alçı üretim merkezi olan Balâda alçı üretiminden Balâlı
hemşehrilemiz faydalanamıyor. Balâda alçı üretimine ilişkin
bir organize sanayi bölgesinin kurulması ve Balâlı
hemşehrilerimizin burada istihdam edilmesi şarttır.
Değerli arkadaşlarım,
Şereflikoçhisara gidiyoruz. Peçenek Barajı var. Peçenek
Barajının hâlâ suyla dolmasını bekliyor Koçhisarlı
hemşehrilerimiz. Tuz Gölünün özelleştirilmesiyle yaratılan
mağduriyetlerden dolayı Tuz Gölünün nimetlerinden faydalanmayan bir
Şereflikoçhisar halkıyla karşı karşıyayız.
Organize sanayiye de katılımcıların gelmesi için
teşvik kapsamına alınmasını bekliyor Koçhisarlı
hemşehrilerimiz ve arsa bedellerinin de, gelecek sanayicilerin
almaları için cazip hâle getirilmesini bekliyorlar.
Evren, Ankaramızın en şirin ilçesi
olan Evrende Hirfanlı Barajının yanında olmasına
rağmen sulama sıkıntısı çekiliyor. Hirfanlı
sulama projesi derhâl hayata geçirilmelidir Evrende. Ekonomik ürün, bitki
yetiştirilmesi özendirilmeli ve Evren ilçemizde üretilen
balıkçılıktan Evrenli kardeşlerimiz faydalanamıyor.
Gümüş balığı çıkıyor, kerevit çıkıyor.
Gümüş balığının kilosunu 90 kuruşa satıyorlar,
alan firmalar 50 liraya kadar, 100 liraya kadar dışarıya bunu
ihraç ediyorlar değerli arkadaşlarım. Evrende 90 kuruş,
dışarı satıldığı zaman 50 lira, 100 lira;
arada fahiş bir fark var.
Yine, değerli arkadaşlarım,
Gölbaşımızda çok ciddi imar sorunları var. Özellikle
Gölbaşılıların yakından bildiği 74 parselle
ilgili imar sorunları derhâl çözülmelidir. Mogan Gölü 226 farklı
kuş türüne ev sahipliği yapıyor ve burada, Türkiye'nin ve dünyanın
göz bebeği bir sevgi çiçeği üretiliyor. Sevgi çiçeğini, daha, Ankaralılar
ve Türkiye'de yaşayan yurttaşlarımız bilmiyor. O kadar
değerli bir çiçek ki bunun mutlaka turizme, sanayiye ve üretime
kazandırılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LEVENT GÖK (Devamla) - Yine, Gölbaşında
değerli arkadaşlarım, andezit taşı, Ankara
taşı üretimi özendirilmeli ve güçlendirilmeli. Kamu eğer bir
inşaat yapacaksa alacağı taşı Gölbaşındaki
Ankara taşından alarak inşaatlarını yapmalı ve
Gölbaşı halkı zenginleşmeli.
Yine, Elmadağda Çukurcak Barajı
yapımı ihalesi bu yıl, söz verildiği hâlde yine
yapılmadı. Elmadağ Devlet Hastanesinde yine uzman
doktorlarımız yok. Kentsel dönüşümü yaptı Çevre
Bakanlığı, 10 tane binayı yarı yolda
bıraktı. Eğer Çevre Bakanlığı yapamıyorsa bu
10 bina Elmadağ Belediyesine devredilmeli ve ilçedeki bu çirkinlik bir an
önce ortadan kaldırılmalı.
Değerli milletvekilleri -bildiğiniz gibi-
Ankara, Ankara güzel Ankara/ Seni görmek ister her bahtı kara dizelerini
hepiniz hatırlarsınız ama Ankaramız ve ilçeleri maalesef o
kadar bahtı kara oldu ki yirmi yılda her birinin nüfusu yarı
yarıya düşmek suretiyle Ankaramızın ilçeleri Türkiye'nin
en mağdur ilçeleri hâline geldi diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Gündoğdu
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, Kırklareli
Lüleburgazın ulaşımla ilgili sorunlarına ilişkin
açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sorum Ulaştırma ve Altyapı
Bakanına: Trakya'nın tarım ve sanayi merkezi Lüleburgaz
ilçemizin şehir merkezinden günde binlerce taşıtın
geçtiği uluslararası D100 Kara Yolu can ve mal güvenliği
açısından ciddi tehdit oluşturmaktadır. Son üç yılda
Lüleburgaz merkezinde trafik kazalarından 20 canımızı
kaybettik. Yirmi yıldır AKP hükûmetleri tüm
ısrarlarımıza rağmen Lüleburgaz Çevre Yolunu
yapmamıştır, yapamamıştır. Sadece 4,5 kilometre
uzunluğunda planlanan çevre yolunun ısrarla yapılmaması
nedeniyle kaybettiğimiz canların hesabını kim verecektir?
Yirmi yıldır yatırım fakiri
hâline getirerek cezalandırdığınız Lüleburgaz
halkımızı çevre yolundan daha ne kadar süre mahrum
bırakacaksınız? Söz verdiğiniz hâlde neden yapmıyorsunuz
ve soruyorum: Utanmıyor musunuz?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydemir.
2.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Erzurumda bitkisel üretim ve
hayvancılıkla ilgili eğitim hizmetlerine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, Erzurumun en mühim sosyoekonomik tarifi,
bitkisel üretim ve hayvancılık ili olduğudur. Bu
kimliğimizi taçlandıran eğitim kurumlarının
başında Atatürk Üniversitemiz bünyesindeki ziraat ve veterinerlik
fakülteleri gelmektedir. Bu kurumlarımızla iftihar ediyoruz. Bu dönem
bunlara ilave yeni bir eğitim kurumumuz daha oldu. Bünyesinde bitkisel
üretim, hayvan yetiştiriciliği, hayvan sağlığı ve
laboratuvar hizmetleri bulunan Aziziye Yavuz Selim Tarım ve
Hayvancılık Lisesi açıldı. Üniversitemiz hocalarının
da derslere gireceği bu nadide okul öğrencileri, veterinerlik ve
ziraat fakültelerinin laboratuvarlarında uygulamalı ders yapma
imkânı da bulacaklar. Genç jenerasyon çiftçiler yetiştirecek olan
okulumuzu Erzuruma kazandıran Millî Eğitim Bakanımız
Sayın Ziya Selçuk Beye dadaşlar adına yürekten teşekkür
ediyoruz.
Erzuruma hayır, uğur getirsin diye
niyazda bulunuyorum, size de saygı sunuyorum.
BAŞKAN Bilmukabele efendim.
Sayın Barut.
3.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun, RTÜKün kestiği cezalara ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, AKP
beğenmediği, susturmak ve sesini engellemek istediği herkesi,
muhalif olanları ve fikrini ifade edenleri her türlü yollarla sindirmeye
çalışmaktadır.
İktidar, RTÜKü bir sopa gibi kullanıyor.
Geçtiğimiz günlerde değerli dostumuz Serhan Askerin Halk TVdeki
Görkemli Hatıralar programıyla ilgili bir konu vardı. RTÜK, otuz
yıldır söylenen Cemo türküsünü Hilmi Yarayıcı okudu diye
3 program kapatma cezası verdi. Türkülerin susmayacağını,
susturulmayacağını öğreneceksiniz. Şiirlerimizle,
marşlarımızla, türkülerimizle ve destanlarımızla size
teslim olmayacağız. Çukurovanın gürleyen sesi, Torosların
yiğit evladı, aşkın ve başkaldırının
şairi Adnan Yücelin bir şiiriyle size bir kez daha meydan okuyoruz.
Saraylar saltanatlar çöker / Kan susar bir gün / Zulüm biter / Menekşeler
de açılır üstümüzde / Leylaklar da güler / Bugünlerden geriye / Bir
yarına gidenler kalır / Bir de yarınlar için direnenler. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aydın
4.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Bursa Büyükşehir Belediyesine
bağlı BİNTEDde çalışan işçilere yapılacak
zamma ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı
BİNTEDde -en son 2019 Mart ayında yapılan ücret
iyileştirmelerinden sonra- 2021 Martta yapılması gereken ancak
hâlâ herhangi bir zam alamamış olan yaklaşık 6 bine
yakın işçi ve aileleri çok büyük tedirginlik içerisinde. Şu anda
konu ara bulucuda ve oradan da hakem heyetine gitmesi bekleniyor.
Büyükşehir Belediyesi enflasyonun çok az üzerinde bir zam teklifinde
bulunuyor ancak iki yılda bir yapıldığı için bu oran
çok hızlı bir şekilde eriyor. Buradan sesleniyoruz: Sosyal
demokrat belediyecilik yapan CHPli belediyelerdeki zam oranlarını
örnek alın. Bazı belediyelerimizde yüzde 40a yakın zamlar
yapıldı. Oradaki işçileri ve ailelerini mağdur etmeyin.
Onlar şu anda bu konuyu takip ediyorlar, biz de takipçisiyiz diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
5.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, gençler için
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan liderliğinde son on dokuz yıldır,
halkımızın tamamıyla birlikte gençlerimiz için de
çalıştık çabaladık. Eğitim altyapısını
güçlendirmekten burslara, barınmadan teknoloji ve spora, istihdamdan
destek ve teşvik paketlerine kadar gençlerimiz için pek çok adım
attık. Türkiye genelinde 9 olan gençlik merkezi sayısını
374e ulaştırdık. Spor tesisi sayımızı 2 kattan
fazla artırarak 3.915e çıkardık. Mahallelerimize toplam 2.754
adet futbol ve voleybol sahası kurduk. Yükseköğrenim yurt yatak
kapasitemizi 182 binden 700 bine taşıdık. Üniversite
sayımızı 76dan 207ye yükselttik. Yükseköğrenim burs ve
kredi tutarını lisans öğrencileri için 45 liradan 650 liraya,
yüksek lisans öğrencileri için aylık 90 liradan 1.300 liraya, doktora
öğrencileri için ise aylık 135 liradan 1.950 liraya kadar
çıkardık. Her zaman gençlerimizin yanında olduk, olmaya devam
edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
6.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, arpa ve buğday fiyatlarına
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Açıkladığı fiyat, piyasanın
gerisinde kalınca içerden arpa ve buğday alamayan Toprak Mahsulleri
Ofisi 440 bin ton arpa, 395 bin ton ekmeklik buğday olmak üzere toplamda
835 bin ton ithalat için 2 yeni ihale açtı. Böylece iki haftada toplam 1
milyon 550 bin ton arpa ve buğday ithalatı için ihale
açılmış oldu. Arpa ithalatının yanı sıra
buğdayda da artan fiyatları aşağı çekmek için ithalat
yapan Toprak Mahsulleri Ofisi 13 Temmuzda yani bugün bir kez daha 395 bin ton
buğday ithalatı yapmak için ihale açtı. Ofisin 30 Haziranda
açtığı 395 bin tonluk ithalat ihalesinde ton başına
ortalama 2.270 lira buğday alındı. Ülkemizdeki verimli
toprakların ekilememesinin, çiftçinin tarlasına küsmesinin, ithalat
tarımının ülkede egemen hâle gelmesinin tek sorumlusu
buğdayın doğduğu topraklarda yerli değil, ithal
buğday satın alan AKP iktidarına elbette çiftçilerimiz ilk
seçimde hesap soracaktır.
BAŞKAN Sayın Kılavuz, buyurunuz
lütfen.
7.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Hakkâri Özel Harekât Şube
Müdürü Ali Er ve korumalarının ölüm yıl dönümüne ve güvenlik
korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Büyük Türk milletinin namus ve haysiyeti, ay
yıldızlı al bayrağımızın şanla
şerefle dalgalanması, Türk vatanının ve Türk devletinin
ebet müddet var olması uğruna bölücü alçak teröristlerin hain saldırısında
kahraman silah arkadaşlarıyla birlikte şehit olan Hakkâri Özel
Harekât Şube Müdürümüz Ali Er büyüğümüzü, korumaları Abdülkadir
Sadıkoğlu ve İbrahim Kaplanı şahadetlerinin yıl
dönümünde rahmet, minnet ve iftiharla anıyor, aziz hatıraları
önünde saygıyla eğiliyorum.
Güvenlik korucularımız ailelerinin
geçimini temin etmek amacıyla her şeyden önce
maaşlarının arttırılmasını talep etmektedir.
Bunun yanı sıra sigorta kodunun 4Cye alınmasını,
emeklilik ikramiyesi ve sağlık yönetmeliği
hazırlanmasını beklemektedir. Güncel korucu kanunu
çıkarılarak çalışma koşulları, özlük hakları
ve görev tanımlamalarının düzenlenmesini, yurt içi, yurt
dışı görev ücretlerinin yükseltilmesini beklemektedir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 15 Temmuz
2016 darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
15 Temmuz 2016 gecesinde terör örgütü FETÖ, PDY ve
yandaşlarının ülkemizin birliğine ve millî iradeye yönelik
başlattıkları darbe girişimleri akim kaldı.
Yıllardır din kisvesi altında ümmetin imanını,
milletin imkânını sömürenler üzerinde tüyü bitmemiş yetimlerin
hakkı olan uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla, zırhlı
araçlarla millî iradeyi teslim almaya kalkıştı. Bu milletin evlatları,
kadını erkeği, yaşlısı genci
başkomutanının riyasetinde devletin, bayrağın,
vatanın, ezanın ne derece önemli olduğunu ve gerektiğinde
bu değerler için seve seve canını verebileceğini bütün
dünyaya gösterdi. İnsanımız millî iradeye sahip çıktı,
hukukunu ayaklar altına almaya çalışan çapulculara ve iş
birlikçilerine pabuç bırakmadı. En kötü aldatma Allahla
aldatmadır, bu nedenle olur olmaz yemin etmek de makul görülmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalım...
9.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın Banaz
ilçesine bağlı Ayrancı köyünün isim değişikliğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Başta Meclisimize olmak üzere Sayın
İçişleri Bakanına sesleniyorum: Uşakın Banaz ilçesine
bağlı eski adı Comburt, yeni adı Ayrancı olan
köyümüzde, başta muhtar ve tüm köylülerimiz, köylerinin adının
tekrar Comburt olmasıyla alakalı imza topladılar. Buradan köyün
adının resmî olarak Comburt olmasıyla alakalı gerekenin
yapılmasını Sayın İçişleri Bakanından
özellikle talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Ekinci...
10.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, Sivas Sanayi Mektebi Müzesine
ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
Geçtiğimiz hafta sonu Sanayi ve Teknoloji
Bakanımız Sayın Mustafa Varankın
katılımlarıyla, 1961 yılından beri açık cezaevi
olarak kullanılan tarihî yapı restorasyon, çevre düzenlemesi ve
tefrişatı yapılarak yaşayan müze konseptiyle Sivas Sanayi
Mektebi Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Sivas'a özgü
eserler alanı, müze satış mağazası, kafeterya,
yarı açık cezaevi odası, sanayi mektebi odası, minyatür
halı ve kilim atölyesi, Sivas tarağı atölyesi, Sivas
ağızlığı ve Sivas kalemi atölyesi, Sivas
bıçağı atölyesi, müzik aletleri atölyesi, bakır atölyesi,
gümüş atölyesi gibi geleneksel el sanatlarına yönelik uygulama
atölyeleri oluşturulmuştur. Ziyaretçiler de müzeyi gezerken uygulama
atölyelerinde geleneksel el sanatı yapma imkânı bulabileceklerdir. Bu
güzel mekânı ilimize kazandıran başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özkan...
11.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Mersin Mezitliye yapılan
sağlık yatırımlarına ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın
Başkan.
Mezitlimizde sağlık alanında
gerçekleştirdiğimiz yatırımlara yenisini eklemenin
heyecanını yaşıyoruz. Mezitli ilçemizde 150 yatak ve 50
ünitelik Mezitli Devlet Hastanesi ile Ağız ve Diş
Sağlığı Merkezinin hayata geçirilmesinde zemin etüt
çalışmalarıyla süreci başlattık. Yaklaşık
280 dönümlük arazi üzerine inşa edilecek hastanemiz
tamamlandığında, Mersinin batısında yaşayan
vatandaşlarımızın önemli bir ihtiyacı giderilmiş
olacak ve bölgeye ayrı bir değer katacak. Uzun süredir beklenen bu
projenin hayata geçirilmesine katkı sağlayan başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, değerli bakanlarımıza, milletvekillerimize ve emeği
geçenlere teşekkür ediyor, tüm hemşehrilerimize hayırlı ve
uğurlu olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Çakır
12.-
Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, Yunanistanda Galatasaray Spor
Kulübüne yapılan saygısızlığı
kınadığına ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
spor, bir beden hareketi, sağlıklı yaşam için son derece
önemli bir aktivitedir ama daha ötesinde, tanışmayı,
kaynaşmayı, hatta ülkeler arası yakınlaşmayı
sağlayabilecek başlı başına bir güzellik ifade
edebildiği kadar asıl anlamını yerine getirmiş olur.
Sporu holiganlaştırma sürecine sokmak, siyasileştirmek, art
niyetli, arzulanan iyi niyeti bertaraf etmek olacaktır. Yunanistanda, bir
özel müsabaka için misafir olarak davet edilen Galatasaray Spor Kulübüne
karşı yapılan saygısızlığı sözde medeni
Avrupa kafası olarak izah etmek yeterli olmayacaktır. İçlerinde
milletimize karşı duydukları kinin basit bir yansıması
olan bu olayı kınıyor, Galatasaray Spor Kulübüne geçmiş
olsun dileklerimi iletirken vakur duruşlarından dolayı tebrik
ediyorum.
Edep, bir devlet ve millet geleneği
değilse bugün yaşanandan farklı bir davranış beklemek
yanlış olur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
13.-
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, Çanakkalede termik santraller
nedeniyle kanser hastalığının arttığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanakkalede 5 termik kömür santrali faal. Kanser, öldürücülüğü yüksek
ciddi bir halk sağlığı sorunudur; Çanakkale ise termikler
ve maden projeleri nedeniyle tehdit altındadır. Kömürden elde
edilecek 1 megavat elektrik için doğaya 1 ton karbondioksit
salınmakta ve baca gazları bronşit, kanser ve damar
hastalıklarını tetiklemektedir.
Çanakkalede 2009 yılından itibaren
kansere bağlı ölümler artarak devam ediyor. 2009 yılında
537 olan ölüm sayısı, 2011de 816, 2013te 863, 2018de 859
kişiye çıkmıştır. 2018de ölümlerin 305i
gırtlak, soluk borusu, bronş ve akciğer tümörleri
kaynaklıdır ve Bigada 45, merkezde 87 ve Çanda da 29 ölüm
gerçekleşmiştir; 2019da da rakam Bigada 62, merkezde 75, toplamda
da 318e çıkmıştır. Ölümlerin önüne geçmek için artık
termik santrallere izin verilmemeli, filtrelerin
çalıştırılması konusunu devlet ciddi şekilde
takip etmelidir.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
14.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Soma Uyar Madencilik
işçilerine ilişkin açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kazanılmış haklarını almaya
çalışan Uyar Madencilik işçileri için iktidarın
tavrının oyalama taktiğinden öteye geçmediğini yaşanan
süreçte gördük. Bu madenciler evlerinde geçim mücadelesi, mahkeme
salonlarında adalet mücadelesi, yollarda da hak mücadelesi verdi.
Madenlerin altında ölmek yetmedi, hak ararken yollarda da
hayatlarını kaybettiler. Birkaç gün önce Soma bu uğurda 2
şehit daha verdi, BAĞIMSIZ MADEN İŞ Sendikası Genel
Başkanı Tahir Çetin ile sendika üyesi Ali Faik İnteri bir kez
daha rahmetle anıyorum. Bir önceki düzenlemede Uyar Madencilik
işçileri de kapsama alınmış olsaydı bu ölümler
yaşanmayacaktı.
Değerli milletvekilleri, Somanın
adını artık ölümlerle birlikte anmayalım. Ortada sekiz
yıllık bir mağduriyet var ve zaman aşımına
uğramak üzere. Meclis kapanmadan önce bu mağduriyetlerin giderilmesi
ve bu düzenlemenin torba yasaya eklenmesi gerektiğini bir kez daha ifade
ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yılmazkaya
15.-
Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkayanın, et ve tavuk
fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklaması
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kurban Bayramı öncesi et ve tavuk
fiyatları almış başını gidiyor. Gaziantepte
kırmızı etin kilosu 130 lira, tavuk etinin kilosu 30 lira
olmuş, karaciğerin kilosu 85 liraya yükselmiş. Yaşanan bu
yükseliş karşısında vatandaşlar eti gramajla almaya
başladı. Yetkililerin bu işe el atması gerekirken maalesef
ortada et ve tavuk fiyatlarının çıkışını
durduracak ne bir Bakanlık var ne de bir Hükûmet.
Bu yükselişin sebebiyse iktidarın
uyguladığı yanlış tarım ve hayvancılık
politikalarıdır. Bu yanlış politikalar sonucu
gerçekleşen zincirleme reaksiyonla maliyetler artmakta, köylü ve besici
hayvancılıktan uzaklaşmakta, et fiyatları da devamlı
artış göstermektedir; tüketiciler kadar kasaplar da mağduriyet
yaşamaktadır. Hayvancılığa yönelim olmaz ise et
fiyatları her geçen gün artmaya devam edecektir. Bu yanlış
politikalar böyle devam ederse önümüzdeki günlerde et fiyatlarındaki
artışı daha fazla göreceğiz. Bu sürecin sorumlusu olan
Hükûmetin yerli ve millî politikaları bir an önce hayata geçirmesi
şarttır diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
16.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin Yusufelinde iş
yeri ve konut sahiplerine yaptırılacak kura çekimine ilişkin
açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sular altında kalacak olan Yusufeli ilçesiyle
ilgili olarak 13-14-15 Temmuz tarihlerinde yani bugün ve yarın arsa,
iş yeri ve konut sahipleri arasında kura çekimi
yapılmaktadır. Kura çekimi yapılmadan satış
fiyatlarının belli olması zorunludur ancak fiyat
açıklaması yapılmamıştır. Kura çekiminden
itibaren üç haftalık süre içerisinde hak sahipleri arasında yer
değiştirme yapılacak ancak fiyat belli olmadan yapılan bu
kuraya bağlı olarak yer değiştirmeler sakat olacaktır.
Dahası, yaklaşık 500 adet konut birinci kat seviyesindeyken kura
çekimi yapılması hatalıdır, olmayan konutun
kurasını çekmek doğru değildir. Herkesin bir çuval
içerisinde karışık kuraya girmesi doğru değildir,
aynı binada altlı üstlü oturmak isteyen, yaşlı anne ve
babalarına bakmak isteyen ailelerin en azından 2 kuraya girmeleri gerekir
ancak bu bile yapılmamıştır. Mahalle kültürü ve
komşuluk ilişkileri de bu kurayla yok ediliyor, kimin nereye kura
çekeceği belli olmadığından çok büyük
sıkıntılarla karşı karşıya
kalınacaktır. Mahalle kültürünün yaşatılması için
mahalle isteyen hak sahiplerinin talepleri yerine getirilmeyerek kura
çektirilmesi hatalıdır. İş yerleri için gerekli
eşleşmeler hakkıyla yapılmadan çekilecek kura yöre
esnafını açıkça mağdur edip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
17.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Mardinin sorunlarına
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sizin aracılığınızla
Sayın Cumhurbaşkanına şu soruları yöneltmek istiyorum:
Geçen haftalarda ben Mardin'deydim, Mardin halkımızın içme suyu
sorunu var, elektrik sorunu var. Mardin'de yol sorunu var, Mardin'de tarım
arazilerinin sulanması sorunu var, Mardin'de GAP bitirilmediği için
Mardinli vatandaşlarımız mağdur; Mardin'in ilçelerinde de
yine aynı şekilde çöp toplanmıyor, yollar yapılmıyor.
Mazıdağı ilçesinde fabrika var, fabrikada filtre
olmadığından dolayı pis hava kokuları
Mazıdağılı vatandaşlarımızı
perişan etmiş durumda. Nusaybin Sınır Kapısı
açılmadığı için ekonomik açıdan Nusaybinli
kardeşlerimiz mağdur. Nusaybin'in içerisinden İpek Yolu
geçmekte, orada alt geçit, üst geçit olmadığı için yayalar
karşıdan karşıya geçerken sürekli trafik kazaları
yaşanmakta. Devlet Su İşleri burada kanal yapmış ancak
sulama gelmemiş; kısacası, Mardinli
vatandaşlarımız mağdur, bu mağduriyetin bir an önce
bitmesini istiyorlar. Öğrencilere tablet
dağıtılmamış, internet yok, maalesef perişanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
18.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycanın, güvenlik
korucularının sorunlarına ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, güvenlik korucuları özellikle kırsal alanda, köylerde
terörle mücadele ve genel olarak güvenlik konusunda önemli faydalar
sağlamaktadırlar, özveriyle görevlerini yapmaktadırlar. Güvenlik
korucuları artık yedi gün yirmi dört saat görev
başındadırlar, operasyonlara katılmakta ve verilen
diğer görevleri yapmaktadırlar yani artık tam süreli bir iş
yapmaktadırlar, tam süre terörle mücadele etmektedirler.
Haziran ayında 2 güvenlik korucusu çıkan
çatışmalarda şehit olmuştur, Allah rahmet eylesin.
Bazı bölgelerde güvenlik korucusu
sayısı yetersizdir, buralara ek alım
yapılmalıdır. Güvenlik korucularının
maaşları ve özlük hakları iyileştirilmelidir. Güvenlik
korucuları en düşük ücret alan kamu görevlisi durumundadırlar.
Maaş ve tazminatları artırılmalı, özlük hakları
iyileştirilmelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Bilmukabele.
Sayın Erel
19.-
Aksaray Milletvekili Ayhan Erelin, geçici Kuran kursu öğreticileri ve
vekil imamların sorunlarına ilişkin açıklaması
AYHAN EREL (Aksaray) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Diyanet İşleri
Başkanlığı bünyesinde ihtiyaç odaklı yıllarca
görev yapan geçici Kuran kursu öğreticileri ve vekil
imamlarımız diyor ki: Kadrolu, sözleşmeli statüde
çalışan imamlarımızın sahip oldukları tüm
şartları taşımaktayız. Türkiyenin en ücra yerlerinde
devletimizi, Diyanetimizi temsil etmekteyiz. Bugün Diyanetin ihtiyacı en
az 2 bin civarındadır. Diyanetin bu boşluklarını KPSS DHBTden
en az 60 puan alarak, mülakat sınavını geçerek doldurmaktayız.
Bizler 800-1.200 TL maaş ve sekiz dokuz günlük sigortayla hayat
sürdürmekteyiz. Taşeronlara, beş yıl ücretli öğretmenlik
yapanlara kadro verildiği gibi geçici Kuran kursu öğreticilerine ve
vekil imamlara da geçmiş yıllarımız baz alınarak kadro
verilmesini talep etmekteyiz. 2018de Meclise sunulan kanun teklifinin neden
yasallaşmadığını hâlâ merak etmekteyiz.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
20.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Ruanda
soykırımının yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Dostluk Grubu Başkanlığını
yürüttüğüm Ruanda Cumhuriyetinin Ankara Büyükelçisi Sayın Mironkoyu
Gazi Meclisimizde misafir ederek iki ülke ilişkileri hakkında
istişarelerde bulunduk. Dünyanın gözleri önünde 20nci
yüzyılın en korkunç soykırımlarından birine sahne olan
Ruanda, bugün başarılı yönetimi, huzuru ve büyüyen ekonomisiyle
öne çıkıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde, inşallah önümüzdeki süreçte kültürel,
ekonomik ve siyasi anlamda iş birliği yaparak iki ülkeye de fayda
sağlayacak adımlar atılacaktır. Asırlardır
sürdürdüğümüz ancak kesintiye uğramış olan Afrika
ülkeleriyle olan dostluğumuz böylece hak ettiği yeri almış
olacaktır. Güçlü bir imparatorluk geçmişi olan Türkiye, Afrikanın
sömürü hikâyesini her zaman göz önünde tutarak mazlum ve mağdurların
daima yanında olmaya devam edecektir.
1994 yılında kaos ortamı
oluşturularak 1 milyondan fazla insanın öldüğü
soykırımı kınıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
21.-
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlunun, Dersim Ovacıklı
Firik dedenin ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, Dersimin kâmil insanı Firik dedenin aramızdan
ayrılışının yıl dönümündeyiz. Sözlü geleneğin
son temsilcilerinden olan Dersim Ovacıklı Firik dede 10 Temmuz
2007de hayata gözlerini yumdu. 1980 askerî darbe günlerinde Ovacıkta
işkence yapılarak, diri diri yakılarak öldürülen Behzat Firikin
babası olan Firik dede o günden beri oğlunun acısıyla yas
tuttu, acısı da gözyaşları da hiç dinmeyen Firik dede o
günden sonra bir daha hiç konuşmadı. Derviş Cemal
ocağının bireyi olan Firik dede, yaşamı boyunca
Alevi-Kızılbaş geleneğine,
yoluna, ritüellerine ve öğretisine göre yaşayan ve bu öğretiyi
toplumda sözleriyle, deyişleriyle ileten bir bilge insandı, bir kâmil
insandı. Oğlu Behzat Firikin acısıyla yas tutan Firik
dedenin konuşurken son sözleri şöyle olmuştu:
Başımıza geleni sorma oğul, bir karanlık dönemdi.
Harami sofralarında yer kapma yarışına girdiğimiz gün
zaten kaybetmiştik her şeyi. Cellada kılavuz olma hâlimizi
evliyalarımız da kabul etmemişti. Kabul etmediği içindir ki
bize Gidin ne hâliniz varsa görün. demişlerdi.
Saygıyla anıyorum Firik dedeyi.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Grup
Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Başkan.
22.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, silahlı saldırıda
şehit olan Hakkâri İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan
Cevhere Allahtan rahmet dilediğine, Srebrenitsa katliamının
26ncı yıl dönümüne, Türk Dil Kurumunun 89uncu kuruluş yıl
dönümüne, Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası ile Avrupa U23 Atletizm
Şampiyonasında madalya kazanan sporcuları ve Tarihî
Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde başpehlivan olan
Ali Gürbüzü kutladığına, Yunanistanda Galatasaray Spor
Kulübüne uygulanan iğrenç tavrın Türkiyeye karşı
oluşan cesaretin tezahürü olduğuna, Türkiyede bulunan
sığınmacılara ve Tuncelinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önce üzücü bir haber aldık. Hakkâri
İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Cevher makamında
görevi başındayken ekibinde yer alan bir polis memurunun silahlı
saldırısına uğradı. Cevher saldırının
ardından olay yerinde yaşamını yitirdi. İl Emniyet
Müdür Yardımcımıza Allahtan rahmet diliyorum;
yakınlarına, Emniyet mensuplarına, yüce milletimize
başsağlığı diliyorum. İlk gelen bilgileri göre,
şehit eden kişi, daha önce
İl Emniyet Müdür Yardımcısının kendisi hakkında
soruşturma açtığı bir polis memuru. Dolayısıyla,
olayın terör ya da başka bir boyutu yok, tamamen kurum içi bir
işleyişi Emniyet Müdür Yardımcısının hayata
geçirmesi sonucu vuku bulan bir hadise. Olayın tüm yönleriyle
değerlendirilmesini bekliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 11 Temmuz 1995 günü bebek, çocuk, kadın demeden 8.372
Bosnalı Müslüman kardeşimiz Avrupanın gözü önünde
soykırıma uğradı. Srebrenitsa katliamının
26ncı yıl dönümünde hayatını kaybedenleri rahmetle
anıyorum, ruhları şad olsun.
Türk Dil Kurumu Türk Dili Tetkik Cemiyeti
adıyla 12 Temmuz 1932de Gazi Mustafa Kemal Atatürkün talimatıyla
kuruldu. Dilimizin muhafaza edilmesi ve gelişmesi amacıyla kurulan
Türk Dil Kurumumuzun 89uncu kuruluş yıl dönümünü kutluyorum.
İtalyanın başkenti Romada
düzenlenen Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonasında 2nci olan Millî
Takımımız 7 altın, 5 gümüş, 3 bronz madalyayla
şampiyonluğa damga vurdu. 2 Avrupa rekoru kıran Merve Tuncel
kızımız başta olmak üzere, şampiyonada madalya kazanan
bütün genç yüzücülerimizi yürekten kutluyorum,
başarılarının devamını diliyorum. Millî sporcumuz
Tuğba Danışmaz Estonyanın başkenti Tallinde Avrupa
U23 Atletizm Şampiyonasında altın madalya kazanarak ülkemizi
şampiyonluğa taşıdı. Değerli sporcumuz Tuğba
Danışmazı kutluyorum, başarılarının
devamını diliyorum.
Geçtiğimiz pazar günü Edirnede Tarihî
Kırkpınar Yağlı Güreşleri vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 660ıncı Tarihî
Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde ata sporumuzu günümüzde
yaşatmak adına mücadele veren tüm güreşçilerimizi tebrik
ediyorum. Finaldeki galibiyetiyle başpehlivan olan Ali Gürbüzü yürekten
kutluyorum.
Galatasaray Futbol Takımı yeni sezon
hazırlıkları kapsamında Olympiakosla hazırlık
maçı yapmak için Yunanistana gitti -bakın, bu çok önemli; Türk
Dışişleri açısından da önem arz ediyor, hazır
Komisyon Başkanımız da burada- ancak Galatasaray burada skandal
denecek bir muameleyle karşı karşıya kaldı. Sarı
kırmızılıların dün yaptırdığı PCR
testini geçerli saymıyorlar, bunu gerekçe gösteren Yunan yetkililer
temsilcilerimizi havalimanında beklettiler. Galatasaray kafilesi de Yunan
cephesinin bu skandal tutumu sonrası İstanbula geri döndü. Buradan
şunu söylemek istiyorum: Yunanistanın Galatasaray
Takımına uyguladığı bu iğrenç tavır bu
ülkede Türkiyeye karşı oluşan cesaretin tezahürüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 18 tane adanızı
alırlar ve siz ses çıkarmazsanız yarınlarda başka
şeylere de cesaret edeceklerinden hiç şüpheniz olmasın.
Türkiyenin hemen yanı başında, Dedeağaçta, kurulmaya
devam edilen Amerikanın üslerini de hiç unutmayın, neye dair kurulduğunu
da aklınıza bir getirin.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dünyada en fazla sığınmacı alan ülkeyiz biz. Türkiye,
yaklaşık 9 milyon Suriyeli sığınmacıya
bakıyor; bu sayı pek çok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla.
Yaklaşık 100 milyon nüfusu olan Mısırdaki
sığınmacı sayısı, bizim yalnızca Kilis
vilayetimizdeki Suriyeli sığınmacılarımızdan daha
fazla. Büyük Suriyeli göçü yetmezmiş gibi şimdi bir de Afgan göçüyle
karşı karşıyayız; günde 500 ila 1.000 arasında
Afgan, yasa dışı yollarla Türkiyeye giriş yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Türkiyede bulunan
sığınmacı sayısı Türkiyenin kültürel ve etnik
dokusunu değiştirecek şekilde hızla ilerliyor. Yani ülkemiz
silahsız bir istilayla karşı karşıya şu anda.
Türkiye Orta Doğunun göç merkezi hâline gelerek millî güvenliği
tehdit edilirken, Avrupaysa, Türkiyeyi, sığınmacıların
kendi memleketlerine gelmesini önleyen bir duvar gibi görüyor. Türkiye, Adalet
ve Kalkınma Partisinin yanlış dış politikası
sonucunda dünyanın en büyük göç merkezi konumuna geldi. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin hudutları kanla çizilmiştir ve bu hudutlar
bizim namusumuzdur. Türk milleti böyle bir külfete daha fazla katlanamaz. Türk
halkının vergileri üzerinden finanse edilen sığınmacıların
Türkiye'deki varlığı sürdürülebilir değildir. İYİ
Partinin iktidarında Türkiye dünyanın göç merkezi olmaktan
kurtulacak, sınır politikalarımız hudut namustur ilkesine
göre yeniden inşa edilecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Türkiye'de
misafirliği artık sona eren Suriyeliler ve diğer
sığınmacı gruplar vatanlarına geri dönecekler.
Genel Başkanımız Sayın Meral
Akşenerle birlikte Türkiye'yi karış karış gezmeye,
milletimizin sıkıntılarını dinlemeye devam ediyoruz.
Dün de Sayın Genel Başkanımızla birlikte Tuncelinin
ilçelerinde ve köylerindeydik. Sıcaklık 42 derece olmasına
rağmen programlara hiç ara vermeden vatandaşlarımızı
dinledik, sıkıntılarını not aldık. Bu
sıkıntıların birkaçından kısaca söz etmek istiyorum.
Tuncelinin Mazgirt ilçesi İbimahmut köyündeki içme suyu hattı
yetersiz. Bu köyde köylülerimiz içme suyuna ne yazık ki
erişemiyorlar. Köyde ayrıca kanalizasyon altyapısı yok, su
hatlarının yetersizliğinden dolayı da toplum
sağlığı risk altında. İbimahmut köyüne giden ulaşım
yolları ise gerçekten çok kötü. Kötü havalarda çamur ve balçık
yüzünden de kapanıyor, araba gitmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Tunceli merkeze
bağlı Batman köyü Durak mezrası mevkisinde bulunan içme suyu
hattında da sık sık arızalar yaşanıyor.
Vatandaşlar kendi imkânlarıyla su hattını onarmaya
çalışsalar da hattaki boruların gerek açıkta olması
gerekse malzeme yetersizliğinden dolayı suya erişim imkânları
ortadan kalkıyor. Ayrıca, Batman köyündeki ulaşım
yolları yetersiz, köye ulaşım yolu sık sık çamur ve
balçık yüzünden kapanıyor. Bu konularda Hükûmetin dikkatini çekmek
istiyoruz.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Başarılar diliyoruz efendim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
23.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Srebrenitsa katliamının
26ncı yıl dönümüne, İşitme Engelliler Dünya Güreş
Şampiyonası ile Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonasında
madalya kazanan sporcuları ve Tarihî Kırkpınar Yağlı
Güreşlerinde başpehlivan olan Ali Gürbüz ile bütün pehlivanları
kutladığına, Yunanistanın Galatasaray Spor Kulübüne
yaptığı hukuksuz ve hadsiz davranışları kınadığına
ve Manisa Alaşehirdeki trafik kazasında hayatını kaybeden
tarım işçilerine Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
11 Temmuz 2021, acısını
yüreklerimizde hissettiğimiz Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüdür. 11-16 Temmuz 1995 tarihleri arasında katil
Mladiç komutasındaki Sırp askerler, Sırp devlet adamları
Karadziç veya Miloseviçin emriyle yaklaşık 8.500 Boşnakı
vahşice katletmiştir. Avrupanın göbeğinde
gerçekleştirilen bu soykırımda 2 milyon 200 bin kişi
evlerinden edilmiş, 100 binin üzerinde Boşnak işkence
kamplarına atılmış, tecavüze uğramış, 985
cami yok edilmiştir. Katil Mladiç Türklerden intikam almanın vakti
geldi. sözüyle Batının Türk milletine olan asırlık kinini
ortaya koymuştur. Osmanlı Devletinin nizamıâlem ülküsüyle
adaletle yönettiği topraklar, Batının ırkçı,
Darwinist, sömürgeci, materyalist zihniyetiyle kana bulanmıştır.
Dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu soykırım 20nci
yüzyılın en büyük insanlık suçlarından biridir. Bu
vesileyle Srebrenitsada katledilen Bosnalıları ve Bilge Kral Aliya
İzzetbegoviçi rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, Serbest ve Grekoromen Millî
Takımlarımız 3-8 Temmuz 2021 tarihleri arasında
İstanbulda düzenlenen İşitme Engelliler Dünya Güreş
Şampiyonasında 8 altın, 9 gümüş, 12 bronz olmak üzere
toplam 29 madalya kazanmıştır. Büyükler serbest stilde mücadele
veren millî sporcularımız Mükremin Aktaş, Sinan Sadak, Onur
Arı, Ömer Saner, Dursun Gözel altın madalya; Oğuz Dönder, Ferhat
Binici gümüş madalya; Ercan Gör bronz madalya kazanarak takım
sıralamasında Millî Takımımız dünya 1incisi
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Diğer yandan, millî
yüzücülerimiz İtalyanın başkenti Romada düzenlenen Avrupa
Gençler Yüzme Şampiyonasında 7 altın, 5 gümüş ve 3 bronz
olmak üzere toplam 15 madalya kazanmıştır. Millî
sporcularımız Merve Tuncel, Batuhan Filiz, Berke Saka, Mert
Kılavuz, Yiğit Aslan, Beril Böcekler farklı stillerde
altın, gümüş ve bronz madalya kazanarak takım
sıralamasında 2nci olmuşlardır. Güreş ve yüzme
şampiyonalarında elde ettikleri başarılarla ülkemizi
gururlandıran millî sporcularımızı, teknik ve yönetim
ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını
diliyorum.
Sayın Başkan, 9 Temmuz 2021de Edirnede
başlayan 660ncı Tarihî Kırkpınar Yağlı
Güreşleri, 11 Temmuz 2021deki final müsabakalarıyla sona
ermiştir. Kırkpınar Yağlı Güreşleri, Türk
milletinin tarihinin, kültürünün, cesaretinin,
kahramanlığının ve geleneğinin en somut örneklerinden
biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kırkpınar, Kel
Aliçonun, Koca Yusufun, Adalı Halilin, Kurtdereli Mehmetin emaneti,
Türk kültürünün er meydanındaki adıdır. Bu vesileyle
660ncı Tarihî Kırkpınar Yağlı Güreşlerinde
1inci olarak 4üncü kez başpehlivanlığı kazanan Ali
Gürbüzü, 2nci olan İsmail Koçu, 3üncü Orhan Okuluyu ve güreşlere
katılan tüm pehlivanlarımızı tebrik ediyor, ata sporumuzun
yaşatılmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Yunanistan, Türkiye
düşmanlığını yeşil sahalara da
taşımıştır; 12 Temmuz 2021de Galatasaray Futbol
Takımı, Olympiakos Futbol Takımıyla hazırlık
maçı yapmak üzere Yunanistanın başkenti Atinaya gitmiştir.
Yunan yetkililer tahkir edici ve insanlık dışı muamelelerle
futbolcularımızı ve teknik heyeti saatlerce havaalanında
bekletmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yunanistanın hukuksuz,
haksız, hadsiz, küstah bu davranışlarını şiddetle
kınıyor, acilen Türkiye'ye dönme kararı alarak gereken
cevabı veren yönetim kadrosunu ve futbolcularımızı tebrik
ediyorum.
Sayın Başkan, 12 Temmuz 2021de
Manisanın Alaşehir ilçesine bağlı Tepeköy Mahallesinde
tarım işçilerini taşıyan servis ile otomobilin
çarpışması sonucu 2 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 9 vatandaşımız da
yaralanmıştır. Kazada hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına,
ailelerine başsağlığı; yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurunuz Sayın Başkan.
24.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Zilan
katliamının yıl dönümüne, Anayasa Mahkemesi kararı
gereğince Ömer Faruk Gergerlioğlunun vekilliğinin iade edilmesi
gerektiğine, trafik kazasında hayatını kaybeden
BAĞIMSIZ MADEN İŞÇİLERİ Sendikası Genel
Başkanı Tahir Çetin ile madenci Ali Faik İnterin
yakınlarına başsağlığı dilediğine, Hey
Tekstil işçilerine, Mehmet Emin Özkanla ilgili Adli Tıp Kurumu
raporuna, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eğitim
haklarının engellendiğine ve Kürtçe namaz
kıldırdıkları ve dua okudukları için tutuklanan din insanlarına
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün Zilan katliamının yıl dönümü.
13 Temmuz 1930dan bu yana doksan bir yıl geçti ve doksan bir yıl
önce bugün, Zilan Deresi kan aktı ve Zilan Deresinin kan akmasından
sonra, doldurmasından sonra bütün cesetler orayı doldurdu. Binlerce
Kürt, çoluk çocuk, yaşlı hep birlikte büyük bir katliamdan ve
kıyımdan geçirildiler. Açıkçası Kürtlerin
yaşadığı katliamlardan bir tanesidir Zilan katliamı ve
o katliamda on binlerce insanın katledilmesi dışında 44 köy
de yakıldı. Hamile kadınların karınlarının
deşildiği bir katliamdır Zilan katliamı ve sevgili Musa
Anterin, Ape Musanın şöyle bir tespiti var: Kıyametti,
zulümdü, kan akardı derelerimizden. diye o tarihi niteler. Ve maalesef o
katliamdan sonra katliamda görev alanların cezasızlıkla
ödüllendirilmesi için bir yıl sonra bir af kanunu çıkarılır
ve katliamdan hiç kimse ceza almaz. İktidarlar değişiyor, tarih
değişiyor ama Kürtlere karşı politika, inkâr, imha ve ret
politikası maalesef değişmiyor. Zilan katliamında
yitirdiğimiz canları saygıyla, minnetle anıyorum ve bu
meselelerin yüzleşme olmadan kesinlikle çözülemeyeceğini,
altını çizerek, defaaten söylemek istiyorum ve tekrar
anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayın Başkan, Kocaeli Milletvekilimiz Ömer
Faruk Gergerlioğlunun burada vekilliği düşürüldü bir haberi
paylaştığı için, yayında olan bir haberi
paylaştığı için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O zaman
da, konunun tartışıldığı dönemde de defalarca
ifade ettik Bu, suç değildir, düşünce, ifade özgürlüğü
kapsamındadır, milletvekilliği düşürülmemelidir
Birçok
şey söyledik ama maalesef vekillik düşürüldü, sonra yalan bir
propagandayla hatta koridorlarda slogan atıldığı bile iddia
edildi, kesinlikle asılsız ve yalandı, bunu biz gayet iyi
biliyoruz, bunların belgelerini de açıkladık. Şimdi Anayasa
Mahkemesi on iki gün önce bir karar verdi ve dedi ki: Hem siyaset yapma
hakkı hem de düşünce ve ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir.
Altı gün sonra karar yerel mahkemeye gitti ve altı gün önce -bugün
yedinci gün- Gergerlioğlu vekilimizle ilgili iade-i muhakeme
kararıyla birlikte tahliyesine karar verildi, kendisini
karşıladık ve bu süre zarfında aradan on iki gün geçti,
yerel mahkemeyi esas alacak olursak altı gün geçti ve
aldığımız bilgiye göre hâlâ karar Meclis
Başkanlığına intikal etmiş değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Benzer
bir örnekte, Enis Berberoğlunda iki gün içinde gelmişti. Bu süre
uzatımının görevi kötüye kullanma olduğunu, halk iradesinin
gasbının devamı olduğunu önemle ifade etmek istiyorum.
Zaten üç ay haksız ve hukuksuz bir yere işkence yapılarak
cezaevine götürüldü, tutuldu, şimdi de vekilliğinin bir an önce
iadesi artık bir yargı kararı gereğiyken bu süreler niye
uzuyor, bunu anlamak mümkün değil. Yani bu konuda iktidar grubu
sözcülerinin özellikle bunu takip etmesini, Başkanlık
Divanımızın da bu konuda hassasiyet göstermesini önemle rica
ediyorum.
Ayrıca şunu da eklemek istiyorum: UYAP
diye bir sistem var, Ulusal Yargı Ağı Projesi, karar anında
işler ve karşı tarafta aynı anda görünür. Yani altı
günde Kocaeliden buraya bir karar gelmemesini kesinlikle iyi niyetli
değerlendirmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Ömer Faruk Gergerlioğlunun kararı, tezkeresi bir an önce okunup
vekilliği iade edilmelidir.
Maden işçilerinin vefatı hepimizin
yüreğini dağladı, hakikaten bir trafik kazasında
BAĞIMSIZ MADEN İŞÇİLERİ Sendikası Genel
Başkanı Tahir Çetin ve tazminat mağduru madenci Ali Faik
İnter Ankaraya gelirken
Aslında trafik kazası değil, bu
bir iş cinayetiydi çünkü iktidar sözcüleri ve özellikle İçişleri
Bakanı Soylu kendilerine söz vermişti bu sorunun çözüleceğine
dair. Bugün, Soylu sözünü tutmuş olsaydı belki bu 2 işçi
aramızda yaşıyor olacaktı. İktidar sözcüleri
gasbedilen haklara dair Kamu kaynaklarını kullanarak gerekirse
ödeyeceğiz. dediler ama maalesef ödenmedi, işçiler de her seferinde
Köle değiliz ve haklarımızı istiyoruz. dedikleri için
polis zoruyla, şiddetle karşı karşıya kaldılar.
Bilahare iktidar sözcüleri Bana ne, bize mi çalıştınız?
şeklinde çok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İktidar sözcüleri bu talepleri görmezden geldi.
Evet, bu Tahir Çetin ve Ali Faik İnter, bize
hakikaten, sabırla, cesaretle örgütlenmeyi, mücadele etmeyi ve direnmeyi
miras olarak bıraktılar ve maalesef paylarına yine ölüm
düştü. Tüm sevenlerine, ailelerine, yakınlarına
başsağlığı dileklerimizi tekrar iletmek istiyorum ve
mücadelelerinin takipçisi olacağımızı, maden
işçilerinin yanında olacağımızı da ifade etmek
isterim.
Şimdi, benzer bir durum da Hey Tekstil
işçileri için söz konusu. Hey Tekstilden haklarını alamayan 420
işçi var. Firma başka adlar altında yeni işletmeler kuruyor
ve işine devam eden işçilerin haklarını ödemiyor. Bu
durumda daha fazla yoksulluk ve sömürü maalesef yaşam buluyor. Bir
çağrımız da 2012 yılından beri haklarını
alamayan Hey Tekstil emekçileri için. Onlar hepimiz için
çalışıyor, emek sarf ediyor. Onların haklarının
ödenmesi gerektiğini ve haklarının ödenmesinin anayasal bir hak
olduğunu önemle ifade etmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Mehmet
Emin Özkan
Sayın Başkan, burada kaç defa söyledim
hatırlamıyorum, sayısız defa söyledim. En son dün Adli
Tıp Kurumu bir rapor verdi. Tahmin edelim raporda ne demiş:
Cezaevinde kalabilir. raporu vermiş. Elimde Adli Tıp Kurumunun
bütün üyelerinin listesi var. Ben burada şunu söyleyeyim; Adli Tıp
Kurumunun raporunda diyor ki: Mehmet Emin Özkan bütün sorulara Bilmiyorum.
diye cevap vermiş; 83 yaşında. Adli Tıp Kurumu Mehmet Emin
Özkanın Kürtçe dışında bir dili bilmediğini bile
tespit etmemiş, edememiş, yazma gereği bile duymamış.
Hiçbir soruyu anlamadan Bilmiyorum. demiş. Şimdi, diğer
yandan, bu Mehmet Emin Özkanın neymiş hastalığı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Mehmet
Emin Özkan 5 defa kalp krizi geçirmiş, 4 defa anjiyo olmuş, zehirli
guatrı var, kemik erimesi var, aşırı kilo kaybı var,
böbrekleri sorunlu, görme ve duyma kaybı var. 1 Haziranda ziyaret
ettiğimde bir bölümünü ben kendim tespit ettim;
duyamadığını, görmekte sıkıntı çektiğini.
Şimdi, bu insanın, hiçbir soruya cevap veremeden, ana dilinde
kendisiyle muhatap olunmadan hem de mahkeme dosyasında tercüman
vasıtasıyla ifade verdiği ortadayken Adli Tıp Kurumu
üyeleri bu raporları neye dayanarak veriyor? Kendileri doktor mu, cellat
mı? Nedir yani? Bunlar doktor olamaz. Hipokrat yemini diye bir yemin
vardır. Onlar mahkeme yerine geçemezler. Burada bir sürü titrleri var, yok
efendim profesör, yok bilmem ne yani isimlerini açıklamayacağım
ama ben doğrudan ATKye sesleniyorum: Siz, yüzde 90 oranında iş
göremez durumda olan 83 yaşındaki bir hastaya hangi tıp
bilginizle Cezaevinde kalabilir. raporu veriyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herhâlde
öldükten sonra Cenazesini cezaevinden çıkarabilirsiniz. diyecekler. Adli
Tıp Kurumu sadece görevini kötüye kullanmıyor, suç işliyor;
bırakalım yeminlerinin gereğini yerine getirmeyi, hakikaten
ifade edemeyeceğimiz kadar çok büyük bir suç pratiği içinde.
Taammüden Mehmet Emin Özkanın ölümüne gidecek raporu
imzalamışlar, üstelik hiçbir şey anlamadan. Bunu bir kez daha
ifade edeyim.
Sayın Başkan, uzattım,
farkındayım. İzin verirseniz, bir iki konu var önemli:
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri protestolara katıldılar
diye şimdi ciddi bir baskıyla karşı karşıyalar ve
yurt dışında kazandıkları lisansüstü eğitimlerine
devam edememe durumları var. Neden? Çünkü haklarında adli kontrol
kararı ve yurt dışı yasağı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri demokratik haklarını
kullandıkları için şimdi öğretim hakları, eğitim
hakları engelleniyor, bursları kesildi ve yurt
dışındaki üniversitelerden burs kazandıkları hâlde
şu anda Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri gidememe durumuyla
karşı karşıyalar.
Bir de yeni bir haber düştü: Bunun
dışında, ayrıca, ön lisans eğitimini uzatan
Boğaziçili öğrenciler artık yurtlarda da kalamayacaklar,
ilişiğini kesmişler. Yani bu iktidar diyor ki: Bana muhalifsen
ben kötülükte sınır tanımıyorum, hukuk da
tanımıyorum. Her türlü kötülüğü, zulmü ve hukuksuzluğu
uygularım. Ama buradaki hukuksuzluk kayyum atanmasıdır, ona
tepki verilmesi değil.
Son söyleyeceklerim din âlimlerine ilişkin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Geçen
hafta 9 din insanı; mele, hoca ve seyda tutuklandı. Neden mi? Kürtçe
namaz kıldırdıkları için ve duaları Kürt dilinde
yaptıkları için. 2015te Cumhurbaşkanı ve AKP Genel
Başkanının Kürtçe yazılan Kuran-ı Kerimle seçim propagandası
yaptığını sadece not olarak ifade etmek istiyorum.
Her dilde ibadet yapmak yasak ama Kürt dilinde
ibadet yapmak tutuklanma gerekçesi olmuş ve bu insanlar dinle alay
etmemiş, Bakara makara. da dememiş; dini kendi
inançlarının gereği olarak nasıl yaşamak istiyorlarsa
öyle yaşamışlar. Sarayın, iktidarın
dayattığı din anlayışıyla ibadet etmek zorunda
değillerdir. DİAYDER Başkanının da aralarında
bulunduğu -Ekrem Baranın- bu din insanlarının çoğunun
83 yaşının üstünde olduğunu da ifade ederek bu zulme son
verilmesi çağrısını yapıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
cümlem de şu olsun: Diyarbakırda Kürtçe bir hitap
yapılıyordu; aynı dakikalarda, saatlerde İstanbulda din
insanları Kürtçe ibadet yaptıkları için tutuklandılar. Bunu
da halkımızın, kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne, trafik kazasında hayatlarını
kaybeden CHP Konyaaltı Gençlik Kolları Başkanı Deniz
Demiral ile CHP Silifke Gençlik Kolları Başkan
Yardımcısı Batuhan Uysala Allahtan rahmet dilediğine,
Manisa Alaşehirdeki trafik kazasında hayatını kaybeden
tarım işçilerine, Soma Uyar Madencilik işçilerinin durumuna,
Yunanistanın Galatasaray Spor Kulübüne yaptığı muameleyi
kınadıklarına, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine
yurt dışı yasağı konulmasının zulüm olduğuna
ve Surp Takavor Kilisesine yapılan hakaretamiz davranışın
cezalandırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1991-1995 Yugoslavya iç savaşı
sırasında Sırp ordusunun giriştiği Krivaya
Harekâtında 11-22 Temmuz 1995 tarihleri arasında en az 8.372
Bosnalı hayatını kaybetmişti. İkinci Dünya
Savaşından sonra Avrupada yaşanan en büyük katliamdır,
insan kıyımıdır, soykırımdır ve
insanlık suçudur. Bunu bir kez daha lanetliyoruz ve Aliya
İzzetbegoviçin Ne yaparsanız yapın ama
soykırımları unutturmayın. deyişini bir kez daha
tutanaklara geçirmek istiyorum.
Bu acılı dönemi andıktan,
acıları bir kez daha paylaştıktan sonra... Pek çok
acılı haber aldık geçen haftadan bu yana. Bunlardan bir tanesi,
partimizin Konyaaltı Gençlik Kolları Başkanı Deniz Demiral
ve Silifke Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Batuhan
Uysalı hafta sonu geçirdikleri ayrı ayrı trafik
kazalarında kaybettik. Hayalleri vardı, görevleri vardı. Çok
daha önemli görevler için onların umutları, bizlerin onlara dair
umutları vardı. Belki bu salonda yer alacaklardı, görevler
yapacaklardı ama hem ailelerini hem Cumhuriyet Halk Partisi ailemizi gözü
yaşlı bıraktılar. İkisinin de hatırası
önünde saygıyla eğiliyorum. Ailelerine
başsağlığı, kendilerine bir kez daha Allahtan rahmet
diliyorum.
Sayın Başkan, Manisamızın
Alaşehir ilçesinde tarım işçilerini taşıyan bir araç
kaza yaptı; 2 işçimizi kaybettik, 9 işçimizin tedavileri
sürüyor. Tedavisi sürenlere acil şifalar diliyoruz. Hayatını
kaybedenlerin acılarını yüreğimizde hissediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Daha önce de Gölmarmarada,
Hacıveliler köyünde 14 kadın tarım işçisini
kaybetmiştik. Bu konudaki Meclis komisyonu çalışmalar
yapmıştı ama bu konuda alınması gereken tedbirler,
önlemlerle ilgili, ilgili bakanlıkların ve idarenin üzerine
düşenleri yapmadığını bu kazaların Türkiyenin
dört bir yanında tekrar etmesinden anlıyoruz ve bu konuda yetkilileri
bir kez daha göreve davet ediyoruz Sayın Başkan.
Bir diğer acı haber, bu sefer hem
Manisadan ama hem Ankaradan, hem Meclisten; bütün Türkiye açısından
çok büyük bir sıkıntı. Biliyorsunuz, Manisada 301 madencinin
hayatını kaybettiği facia yaşanmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O facianın görünür
kıldığı bir diğer maden Uyar Madencilikti, faciadan
sekiz dokuz ay önce kapatılmıştı 2 işçinin ölümüyle
ama sayısız iş kazası yaşanan güvensiz bir madendi
Azim Uyarın işlettiği. Maden kapandı, maden sahibi
malını mülkünü yakınlarının üzerine geçirdi,
Türkiyede madencilik faaliyetlerine devam etti. Hatta, daha sonra Ermenekteki
facia da kendisine ait bir madende oldu. Manisadaki Uyar Madencilik
işçileri sekiz yıldır haklarını arıyorlardı.
Somadaki işçilere söz verilirken, 15inci madde, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı o dönem Başbakanlık görevindeyken
gözünün önünde tutanak altına alındı ve Uyar Madencilikin
sorunları çözülecek. Ben bunu altı yıldır söylüyorum, geçen
sene Somanın sorunları çok gecikmeli mutabakatla çözülürken de dile
getirdik; Sayın Özlem Zengin Bu işte vebal var. dedi, olumlu
katkı sağladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepimiz konuştuk
defalarca; AK PARTİ MKYKye gidecek gelecek, oraya gidecek gelecek, hep
Çözülecek..., hep Çözülecek... En son dayanamadılar, yollara
düştüler; yollardayken Süleyman Soylu yanlarına gitti, Namus sözü veriyorum.
dedi, basına yansıdı, 1 Ocak, bilemedin 15 Ocağa kadar
çözeceğim, gerekirse kendi yöntemlerimle çözeceğim. dedi ama o namus
sözü de ortada duruyor. Madenciler 17 kez gidip geldiler, gidip geldiler.
Sayın Başkan, madenciler, son
gelişlerinde 40 kişiydiler, Ankara girişine 32 kilometre kala
durduruldular, sadece 5inin gelmesine izin verildi, bütün hafta mekik
dokudular. Perşembe günü akşam Meclis kapanırken "Yasa
çıkarmayacağız, sorun çözülmeyecek... Son derece üzüldüler.
Son, odamda vedalaştık, hatta son akşam yemeğini Meclis
Üyeler Lokantasında yedik, birçok, her partiden arkadaşla
selamlaştılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bütün hafta tüm gruplara da
gittiler geldiler ama bir kez daha, 17nci kez boyunları bükük -ama
uykusuz çünkü otobüsün içinde yattılar, bir tesiste yattılar,
konakladılar- yorgun ve uykusuzdular ve dönüşte yolda uyudular,
öndeki araçta giden 2si hayatını kaybetti. Ben, İzmir
Kınıkta ve Manisa Somada o cenazelere katıldım, o
annelere bir şey diyemedim, bir şey diyemedim Sayın Başkan;
hanginiz olsa diyemezdiniz. O yakaran anaların yüreklerindeki
yangını nasıl söndüreceğiz bilmiyorum. Herkes
Haklısınız. diyor, herkes Çözeceğiz. diyor ama -ne
Manisa ne madenciler- ölümler son bulmuyor. Bu konuda, dün ilgili Komisyona
çıktım, bütün konuyu anlattım. Tek talepleri var, Tahir Çetin
diyordu ki: Sayın Başkanım, Meclis kapanmadan şu torbaya
koysunlar bizi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim Sayın
Başkan.
Özlem Hanım İlk torbaya konulacak.
dediğinden beri dokuz ay geçti, ben kendisinin samimi gayretlerine şahit
oldum ama ne zaman ki Grup Başkan Vekilliğinden ayrıldı,
bizim iş ortada kaldı. Madenciler oradan oraya, oradan oraya...
Bugün git, yarın gel. Sizin işiniz kanunla olmaz. Neden? Emsal
teşkil eder. Vallahi Tahir Çetinin sözü şu: Etsin be, etsin. Ne
olur? Etsin ki birkaç gariban daha hakkını alsın. diyor.
Haksız mı? Bir de diyor ki: Madem emsal teşkil edecekti, geçen
seneki Soma kararı bize niye emsal teşkil etmedi? Haksız
mı? Biz bunları duymadan nasıl bu koltuklarda
oturacağız?
Şu anda görüşülen torbaya bu sorunun
çözülmesiyle ilgili bir madde koyarsak 25 milyon TL. Geçen sene Somada 75
milyonluğu çıkardık, 200 milyonluk da ekstradan inisiyatifle
başka yerlere ödeme yaptı bu idare. Polemik olsun diye söylemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sarayın bir günlük
harcaması 10 milyon TL. Salı, çarşamba, perşembe
öğlene kadar 25 milyon TL harcanacak orada, şu 880 insana yazık.
Ali Faik öldü, 25 yaşında; babası Ali Faik 5 yaşındayken
ölmüş. Babasının hakkı için geliyordu, o uğurda kendi
de öldü Sayın Başkanım. Sizler vicdanlı
insanlarsınız; istirham ederim, gerçekten gruplar arası bir
uzlaşmaya katkı sağlayınız. Parlamento gündemine
hâkimse bu gündeme hâkim olamayacak da nereye hâkim olacak? Bu konuda sürekli
topu taca atmalar, sürekli topu taca atmalar; bıktık usandık,
bıktık usandık Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, ben de diğer
mevkidaşlarım gibi, bugün süreyi biraz fazla kullandım ama
-inanın- bu kadar olayın olduğu yerde hangi birine
değinmeden geçesiniz, atlayasınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Galatasaraya Atinada
yapılan muameleyi kınıyoruz. Galatasarayın dönüp
gelişini doğru buluyoruz. Sporu siyasete, siyaseti spora ve 2 ülkenin
suyun iki yanındaki kardeşliğini siyasilerin
hırslarına, komplekslerine alet eden Yunan siyasetini, Yunanistan
siyasetini buradan eleştirdiğimizi ve bu konuda yanlış
yaptıklarını bir kez daha tutanaklarımıza ve Yunan
siyasetçilerin yüzüne söylüyoruz. Yunanistanın Büyükelçiliği,
yazacağınız kriptoya yazın bunu: Türkiye Cumhuriyeti
devleti hiçbir zaman sizin yaptığınız kadar basitleşmeyecektir.
Ancak, bunun kendi sporcularınıza
yapıldığını düşününüz, değerlendiriniz ve bu
ülkenin, bu Parlamentonun da sabrını sınamayınız.
Boğaziçi Üniversitesinde malum var bir kayyum
ve bu kayyum, Melih Bulu üniversiteye zulmetmeye gelmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şımartılmış,
yetkisini aşmış, aldığı yetki Anayasaya
aykırı bu kayyum rektör üniversitelerde -Parlamentoda o
mağduriyetin de haklı olarak dile getirildiği- 28 Şubatta
yapılan zulümleri aratmayacak zulümler yapıyor. Bu iş doğru
bir iş değildir. Vicdan sahibi bütün milletvekillerini
Boğaziçinde neler oluyor, gidip o işe bir bakmaya davet ediyoruz.
Ece Erten, Paris Üniversitesi Dil Bölümüne
1incilikle kaydolmuş. O bölümü 1incilikle kazanan bir öğrenci ne
kadar terörist olabilir? Yurt dışına çıkış
yasağı koymuşlar.
Beril Destan Zaman, Siena Üniversitesi Avrupa
Çalışmaları Bölümünü üstün dereceyle kazanmış; eylem
yaptı diye sokağa çıkış yasağı
koymuşlar. Niye? Süleyman Soylu Terörist bunlar. dedi, herkese
terörist, terörist denildi; savcı, bir örgütle bağlantı
bulamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiyor Sayın
Başkan.
Süleyman Soylu Terör örgütleriyle bağları
var. dedi, bu yalana da partisinin Genel Başkanı dâhil bütün
siyasetçilerini mahkûm etti, büyük büyük konuşuldu. Savcı bir tane
terör örgütü tespit edemedi ama Ne yapalım, Bakanın sözü yerde
kalmasın... Cumhurbaşkanı prompterdan saydırdı Her
örgüt var bunların içinde. diye, bir örgüt bağlantısı yok.
Yurt dışına çıkış yasağıyla tahliye,
çocuklar kazandıkları yerlere gidemiyorlar. Büyük bir
haksızlık var, bunu da eleştiriyoruz.
Son olarak da, Surp Takavor Kilisesinde
yapılan densizliği, 3 kişinin hakaretamiz
davranışlarını kınadığımızı
belirtiyoruz. Kendi inancımıza saygı beklerken
başkalarının inançlarına, kendi kutsalımıza
saygı beklerken başkalarının kutsallarına
karşı girişilen bu davranışın en ağır
şekilde eleştirilmesi, en ağır şekilde
cezalandırılması gerektiğini ifade ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Bülent Turan konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Başkan.
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisadaki trafik kazasında
hayatını kaybeden işçilere Allahtan rahmet dilediğine,
Soma Uyar Madencilik işçileriyle ilgili olarak konuyu çözme yönünde
adım attıklarına, silahlı saldırıda şehit
olan Hakkâri İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Cevhere
Allahtan rahmet dilediğine, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne, Yunanistanın Galatasaray Spor Kulübüne
uyguladığı saygısız tavrı
kınadığına ve Tarihî Kırkpınar Yağlı
Güreşlerinde başpehlivan olan Ali Gürbüz ile bütün pehlivanları
kutladığına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Manisadaki madencilerimizin geçirdiği trafik
kazasında maalesef 2 işçimiz hayatını kaybetti; Allahtan
rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Özgür Beyin bahsettiği konuya ilişkin
olarak da dün basına bu konuda ayrıntılı bilgi
verdiğimizi ifade etmek isterim. Enerji Bakanlığımızla
beraber Grup Başkanlığımız yoğun çalışma
içerisinde ve TKİ merkezli bir adımla konuyu çözme yönünde adım
attığımızı ifade etmek isterim. Prensipte konu
çözülmek için anlaşılmakla beraber sürece ilişkin, yönteme
ilişkin bazı ihtilaflar var; onları da çözüp inşallah, bu
konuyu hepimizin kabul edeceği şekilde
sonuçlandıracağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hakkâri İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan
Cevher makamında görevi başındayken maalesef bir polis memurunun
silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti; olay
tüm ayrıntılarıyla değerlendiriliyor, inceleniyor. Hasan
Cevher amirimize Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; pazar günü, insanlığın kanayan yarası
Srebrenitsa soykırımının 26ncı
yılıydı. Srebrenitsa, insanlığın kabuk tutmayan
yaralarından biri; Srebrenitsa, insanlığın gözü önünde
yaşanan, tarihin en utanç verici lekelerinden biri; aradan geçen
yıllara rağmen acısı, hüznü hâlâ yüreklerimizde.
Uluslararası toplum ne yazık ki o dönemde sessiz kaldı; 8 binden
fazla Bosnalı kardeşimiz kadın-erkek, yaşlı genç,
çoluk çocuk demeden Avrupanın göbeğinde, BM Barış Gücü
askerinin ve dünyanın gözü önünde, üstelik, Birleşmiş
Milletlerin oluşturduğu güvenli bölgede katledildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bugün yeni ihmallerin,
katliamların yaşanmaması, insan canının birkaç ülkenin
insafına bırakılmaması için Dünya 5ten büyüktür.
anlayışına, yeni bir sisteme çok daha fazla ihtiyaç
olduğunun en somut örneği. Bunu siyasi saiklerle söylemiyorum;
yaşanmış, bedel ödenmiş, acı tecrübeler
doğrultusunda gördüğümüz bir gerçek. Srebrenitsa
soykırımının 26ncı yılında,
hayatını kaybeden Bosnalı kardeşlerimize tekrar Allahtan
rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin güzide spor kulüplerinden Galatasaray Futbol
Takımına, dün gece, özel maç yapmak üzere gittiği Atina
Havalimanında Yunan makamlarınca uygulanan çirkin, hadsiz,
saygısız tavrı herkes gibi kınıyorum, üzüntülerimi
ifade etmek istiyorum. Galatasarayın maruz kaldığı muamele
centilmenlikten çok uzak, kötü niyetli bir yaklaşım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sporun
evrenselliğinden, birleştirici rolünden, misafirperverlikten bihaber;
devlet ciddiyetinden çok uzak, karşılıklı anlaşmalara
aykırı, yakışıksız bu tavrı
kınıyoruz. Yunanistandan geri dönme kararı alan
Galatasarayı da bu duruşundan dolayı tebrik ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; güreşçilerin atası, Allahın aslanı
Hazreti Hamzadan bu yana süregelen, tarihimizde ise Kırkpınarla özdeşleşmiş,
bu yıl 660ncısı yapılan Kırkpınar
Güreşlerinde heyecan dolu müsabakaları hep beraber izledik.
Şampiyon olan Ali Gürbüz pehlivanımız başta olmak üzere tüm
pehlivanlarımızı tebrik ediyor, emeği geçenleri kutluyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede yapılmakta olan ya da
yapılacak olan maden çalışmaları ve hidroelektrik
santrallerin (HES) doğaya, derelere ve canlılara vermiş olduğu
zararların incelenmesi, HES projeleri ve her türlü maden
çalışmalarının denetiminin yapılması, yasal
mevzuatlara, ÇED raporlarına ve taahhütlere uygun yapılmayan
projelerin tespiti ve idari yaptırımların uygulanması,
oluşabilecek zararların önlenmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla 3/3/2021 tarihinde verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Temmuz 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
13/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/7/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve 19 milletvekili
tarafından, Türkiyede yapılmakta olan ya da yapılacak olan
maden çalışmaları ve hidroelektrik santrallerin (HES)
doğaya, derelere ve canlılara vermiş olduğu zararların
incelenmesi, HES projeleri ve her türlü maden çalışmalarının
denetiminin yapılması, yasal mevzuatlara, ÇED raporlarına ve
taahhütlere uygun yapılmayan projelerin tespiti ve idari
yaptırımların uygulanması, oluşabilecek
zararların önlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla 3/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 13/7/2021 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın
Hüseyin Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
İYİ Parti Grubu olarak vermiş olduğumuz araştırma
önergesi üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
yapılmakta olan HES projeleri ve maden arama faaliyetlerinin doğaya,
derelere ve canlılara vermiş olduğu zararlar her geçen gün daha
da artmaktadır. Ülkenin dört bir tarafında bu çalışmalar
nedeniyle ortaya çıkan doğa tahribatına şahit oluyoruz ama
en büyük tahribat Türkiyenin en yeşil bölgesi olan Karadeniz Bölgesinde
yaşanmaktadır desem herhâlde bana itiraz etmezsiniz. Bu kapsamda,
Artvin Kamilet Vadisi, Giresun Çanakçı Deresi ve kendi şehrim
Trabzonun Araklı ilçesindeki Karadere, Ordunun Korgan ilçesindeki Güllü
ve Karakoyun Deresindeki HES projeleri bölgemizde doğa
tahribatının en belirgin örnekleridir maalesef.
Değerli arkadaşlar, HES projelerinin
etkisiyle iklimde değişikliklerin yaşandığı,
bunun da ani ve yoğun yağışlar nedeniyle sel felaketlerine
sebep olduğu akademisyenler ve STK temsilcileri tarafından
belirtilmektedir. Bölgede uzun zamandır yaşanan sel ve heyelanlar
sonucu insanlarımızın hayatlarını kaybetmesi her
birimizin hafızasındadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
tarafından 2018 yılında Karadeniz için İklim
Değişikliği Eylem Planı açıklanmış,
hazırlanan raporda kaçak yapılaşmadan, dere yataklarının
bozulmasından ve yağmur sularının çeşitli sebeplerle
denize ulaşamamasından söz edilmiş; Karadenizde yapılan
maden çalışmaları, denetimsiz yol inşaatları ve
HESler nedeniyle doğa tahribatının
yaşandığı teyit edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, HES projelerinin
yanı sıra, yine bölgemizde ormanlık alanları,
fındık bahçelerini tahrip eden ve içme sularına olan etkisiyle
insan hayatını tehlikeye atan siyanürlü altın arama
çalışmaları ve maden arama çalışmaları da
halkın haklı tepkisine neden olmaktadır. Ordunun Fatsa
ilçesinde yapılan siyanürlü altın arama çalışmaları,
Artvin ilimizin Murgul ilçesine bağlı Damar köyünde maden işleme
ve ayrıştırma tesisi için bölgede açılan siyanür havuzu
buna birer örnektir.
Değerli arkadaşlar, bu noktada,
İkizderede İşkencedere Vadisinde yapılacak taş
ocağına karşı yöre halkının gösterdiği
haklı mücadeleyi burada bir kez daha hatırlatıyor,
ağacını, ormanını ve deresini gelecek nesillere
bırakma derdinde olan İkizdereli hemşehrilerimizin
yanlarında olduğumuzu tekrar buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sevgili
arkadaşlar; özellikle yaylaları, dereleri, ormanları ve
eşsiz doğasıyla insanı büyüleyen Karadeniz Bölgesinin son
yıllarda ekolojik yıkımın merkezi hâline geldiğini
görmekteyiz. Yaylaları imara açmak için yapılan yollarda binlerce
ağaç kesilmiş, HESler nedeniyle dereler kurumuş, bunun
yanında siyanürlü maden arama çalışmalarıyla bölgenin
önemli geçim kaynağı olan fındık ve çay tarımına
darbe indirilmiş, dereler çamur akar hâle gelmiş, su
tutulmasının yapıldığı bölgelerde heyelanlar meydana
gelmiştir. Bu sebeplerden ötürü, yapılan ya da yapılacak olan
maden arama ve ayrıştırma çalışmaları ve HES
projelerinin çevreye, doğaya, bölgede yaşayan
vatandaşlarımıza ve canlılara olan zararları
incelenmeli, denetimleri yapılmalı ve gelecekte yaşanması
muhtemel tehlike ve felaketlerin önüne geçilmelidir.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
bu son bölümünde yine seçim bölgem Trabzondan bir konuyu gündeme getirmek
istiyorum. Trabzonun Araklı ilçesindeki hemşehrilerim bir sorunu
yüce Mecliste dile getirmem için bana ilettiler, dün memleketteydim.
Bilindiği üzere, Araklı ilçemiz
Taşönü mevkisinde Trabzon ve Rize İlleri Yerel Yönetimleri Katı
Atık Tesisleri Yapma ve İşletme Birliğince entegre
katı atık bertaraf tesisi kurulmuştu. Bu tesisle ilgili bu kürsüde
birkaç kez konuşmuştum. Ayrıca 19 Şubat 2019da da Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bu görmüş
olduğunuz önergeyi vererek burada yaşanan sıkıntılara
dikkat çekmiş ve alınması gereken tedbirler konusunda
yetkilileri uyarmıştım.
Şimdi, burada yaşayan
insanlarımızın şikâyetleri var değerli
milletvekilleri. Bu tesis yapılırken Burada vahşi depolama
olmayacak, tesis son sistem olacak, koku olmayacak. denilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Bugün ise burada
ayrıştırma adı altında dışarıya
dökülen çöplerden inanılmaz kokular gelmekte ve insanlar evlerinin
pencerelerini açamamaktadır. Bu durumdan olumsuz etkilenen Arsin ilçemizin
Kuzguncuk, Çubuklu, Yeniköy, Fındıklı ve Yolüstü Mahalleleri ile
Araklı ilçemizin, başta Taşönü olmak üzere, Hasköy, Karatepe,
Ayvadere, Yeşilce, Ortaköy, Yiğitözü, Özgen, Yolgören, Buzluca,
Karşıyaka ve Yalıboyu Mahallelerinde
vatandaşlarımız artık nefes alamaz hâle gelmişlerdir.
Atık suyun arıtılmadan Yanbolu Deresine
akıtıldığı iddiası vardır ki bu, ciddi bir
iddiadır. Buralarda yaşayan vatandaşlarımız bölgeye
dadanan martılardan dolayı şemsiyeyle gezebildiklerini, bölgeye
domuzların indiğini ifade ediyorlar.
Bu arkadaşlarımızın, bu vatandaşlarımızın
sesine kulak verelim, Yanbolu Vadisindeki
vatandaşlarımızın mağduriyetini giderelim, vadiyi
tekrar yaşanabilir hâle getirelim diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Değerli milletvekilleri, değerli halkımız;
Deniz Poyrazı, Tahir Çetini, Ali Faik İnteri saygıyla
minnetle anarak sözlerime başlamak istiyorum.
Serbest piyasaya açılan enerji alanları
Türkiye'nin başının belası olmuş durumda. Kamu
yararı olmayan bu projeler sınırsızca bütün
coğrafyamızda doğamızı katlediyor. Artvin, Giresun,
Trabzon, Ordu ve buralardaki iklim değişikliği, sel felaketleri,
heyelanlar, ormanların kesilmesi, dere ve ırmaklardan suyun borularla
kilometrelerce taşınarak şirketlere peşkeş
çekilmesinden kaynaklanıyor. Canlılar, insanlar sudan ve doğal
varlıklardan yararlanamıyor. Karadenizde her derenin
başında bir HES kurmak nasıl sürdürülebilir bir proje olabilir
ayrıca? Bu alanlar tamamen insansızlaştırılıyor,
ekosistem bundan olumsuz etkileniyor, ekosistem birbirine bağlı
olduğu için biyoçeşitlilik yok ediliyor ve doğa geri dönüşü
olmayacak şekilde tahrip ediliyor ve bütün bu düzenlemelerin hiçbiri
bilimsel temellere dayanarak yapılmıyor. Öyle ki, sit alanları
HESlerin yapılmasının önünde engel olmaması için yeniden
derecelendiriliyor; doğal sit alanları, koruma alanları tahrip
ediliyor ve meralar, ormanlar, kıyılar, millî parklar, yaylalar,
kışlalar tamamen gasbediliyor. Halk gelirden uzak tutularak geliri
elinden alınıyor, halkın geçimlik kaynakları elinden
alınarak şirketlere peşkeş çekiliyor. Bütün bunlar meslek
odalarının ve kamu kurumlarının
hazırladıkları raporlar göz ardı edilerek sadece ve sadece
yandaş şirketleri desteklemek adına gerçekleştiriliyor.
ÇEDler kopyalayapıştır sistemiyle halkın rızası
alınmadan gerçekleşiyor; halk istemiyor, protesto ediyor, Jandarma ise
halkın karşısında şirketlerin temsilcisi olarak halka
zulmediyor, yaşam hakkına sahip çıkan halka şiddet
uygulanıyor.
Aynı şeylerle bizler İzmirde de
karşılaşıyoruz. Aynı şekilde, örneğin,
Seferihisar'da şu anda zeytin ağaçları kesiliyor. Otoyollar,
köprüler, madenler, jeotermaller, HESler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Bütün bunlar için ağaçlar yok ediliyor ve
deniyor ki: Biz başka yerlerde ağaç dikiyoruz. Ya, bu yalandan
artık vazgeçin. KİPTAŞ diye bir şirket var.
KİPTAŞ güya Maraşta 500 bin ağaç dikiyormuş. Siz yüz
yıllık, bin yıllık zeytin ağaçlarını keserek
o zeytinlerden yararlanan kurdu, kuşu, hayvanı, insanı zeytin
ağaçlarından mağdur ederek ne kadar ağaç dikerseniz dikin
bunu telafi edemezsiniz. Efemçukuruna altın madeni işletmesi
yapılıyor, Ordunun Fatsa ilçesinde aynı şekilde. Bu maden
şirketleri, bu altın şirketleri siyanürlerle suyu zehirliyor.
Bunlar kırk dokuz yıllığına şirketlere kâr
devşireceğiz diye, şirketlere bir şeyleri peşkeş
çekeceğiz diye halkın hayatını zehirlemekten ve halkın
geçim kaynaklarını şirketlere aktarmaktan başka bir
şey değildir. Bu, doğa düşmanlığıdır,
halk düşmanlığıdır; bu, işsizliğin,
yoksulluğun aynı zamanda sebebidir. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu.
Buyurun. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) - Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. İYİ Parti ve Sayın Hüseyin Örsü tebrik ediyorum,
önemli bir konuda önerge vermişler.
Tabii, HES konusuna farklı bakışlar
var. Hükûmet Dere akar, Türk bakar; su akar, Türk bakar. Böyle saçmalık
olur mu? diye her şeyi para gözüyle görerek saldırıyor, tarihî
sit alanlarını değiştiriyor; doğal sit
alanlarına, gen bölgelerine, endemik canlıların alanlarına,
millî parklara dalıyor. Nereden para gelecek? arkadaşlar.
Bakın, Türkiyenin 2021de 340 gigavat elektrik
ihtiyacı var; isterse Türkiye 539,7 gigavat üretebiliyor değerli
arkadaşlar; 200 gigavat fazlamız var. Böyle olmasına
rağmen, elektrik üretsin diye Çin firmasına ruhsat verilmiş,
Adana Hunutluda ithal kömürle termik santral yapılıyor. Orası
var ya, deniz kaplumbağalarının üreme alanı değerli
arkadaşlar. Ne ilgisi var ya? Kaplumbağa da ne ki ya? Yani
karıncalara, balıklara bakacağız da elektrik mi olmayacak?
Peki, o zaman, cep telefonunu kullanmayın, bilgisayarı
kullanmayın. gibi bir de böyle dikleniyorlar, konuşuyorlar. Öyle
değil arkadaşlar ya! Tabii, para olsun ya, tabii, kalkınma olsun,
tabii, gelişme olsun; tabii, teknolojinin, dünyanın, medeniyetin
gelmiş olduğu zenginliklerden istifade etmek istiyoruz ama biz
yeryüzünde yaşıyoruz. Hani, hatırlayın ayeti Yeryüzünü
sizin için döşedim. Orada türlü türlü zenginlikler yarattım. diyor. O
yaratılan şeye nasıl saldırıyorsunuz ya? Gidiyorsunuz
suyu HES dediğimiz HES var ya, boru tipi HESler asıl problem- bir
borunun içine alıyorsunuz, kilometrelerce, 10 kilometre yukarı
çıkarıp aşağı indiriyorsunuz, oradan elektrik enerjisi
üretiyorsunuz. O 10 kilometrede karınca, kurt, arı, arı,
arı
Bakın, Maçahel diye bir yer var, Borçkanın bir köyü, bir
vadisi, Maçahel Vadisi. Dünyada, Kafkas arısı için gen bölgesidir,
başka hiçbir yerde yok. Orada suları kanallara aldınız,
kanallara; arıların yaşama alanlarını bozuyorsunuz, su
ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Ya, siz nasıl
insanlarsınız ya? Siz gerçekten nasıl bakıyorsunuz?
Bakın, şu anda Türkiyede 478 adet faal
HES var, 370i Doğu Karadeniz Bölgesinde. Değerli
arkadaşlarım, baraj tipi HESler falan ayrı bir problem ama bu
boru tipi HESlerden söz ediyorum; bütün bu boru tipi HESlerin tamamı
bittiği zaman, Türkiyedeki enerji ihtiyacının yüzde 1,5unu
karşılayacak. Yüzde 1,5u için yok ediyorsunuz zenginliklerimizi
değerli arkadaşlar, yok ediyorsunuz yüzde 1,5 için. Bakın,
Türkiyedeki -şimdi, satacaksınız ya- elektrik
dağıtım sisteminde yüzde 20ye yakın kaçak var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) HESlere
harcadığınız paranın onda 1ini harcayarak bu
kaçakların yarısını ortadan kaldırabilirsiniz. Peki,
bu sizin yaptığınız hesap, nasıl hesap değerli
arkadaşlarım?
Sözlerimi bitirirken buradan, İkizderede
Cengiz Holdingin bir vadiyi, bir dağı yıkmasına
karşı direnen köylüleri gerçekten saygıyla
selamladığımı iletmek istiyorum değerli
arkadaşlarım.
İkizderede Eşkenci Vadisinde bir inat
uğruna, bir inat uğruna değerli arkadaşlarım, 10
kilometre içeride, hiç üzerinde ağaç olmayan yamaçlarda aynı sert
bazalt taşı, kayası olmasına rağmen, inatla o vadiye
giriliyor ve dünyanın en güzel vadisi yok ediliyor değerli
arkadaşlar ve bu bir inat uğruna yapılıyor, binbir türlü
yalan söylenerek bu yapılıyor. Orada köylüler hâlâ direnmeye devam
ediyor ama Cengizin makineleri de o dağları yıkmaya devam
ediyor değerli arkadaşlarım.
Nereye kadar? Az kaldı yani ben iki sene
bekleyebileceğiniz kanaatinde değilim, yakında seçim olacak ve
siz gideceksiniz inşallah. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat
Şatıroğlu.
Buyurunuz Sayın Şatıroğlu.(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ Parti grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, ne bir maden
projesi ve işletmesi ne de bir hidroelektrik santral projesi ve
işletmesi denetimden uzak olsun. Tüm bu projeler en küçüğünden en
büyüğüne kadar ilgili kurumlar ve bakanlıklar tarafından sürekli
izlenmekte ve denetlenmektedir. Örneğin, madencilikte ve hidroelektrik
santral projelerinde ÇED konusu oldukça hassas ve önemli bir konudur.
Yapılması planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz
etkilerinin belirlenmesi, olumsuz etkilerinin önlenmesi ya da çevreye zarar
vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin seçilecek
yer ve teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve
projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolü sürdürülecek
çalışmaların belirlenmesi için ÇED raporu tanzim edilmektedir.
Yine, madencilikte ruhsat kolay bir aşama
değildir, ardından orman izinleri, sit veya özel su kaynaklarına
yakınsa hassasiyetle yapılan çalışmalar, gayrisıhhi
müessese izinleri ki bu izinler alınırken gerek itfaiyelerin gerek
Karayolları Genel Müdürlüğünün ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının olurları alınmak zorundadır ve
bu teftişler sahada sürekli yapılmaktadır. Bu izinler
tamamlandıktan sonra açılan bir maden işletmesi ilgili
kuruluş olan MAPEG tarafından risk grubuna göre periyodik olarak üç
ay ya da on iki aylık periyotlarla sürekli denetlenmekte, izlenmekte.
Yine, Çalışma
Bakanlığımız tarafından işçi
sağlığı ve iş güvenliği bakımından
gerekli çalışmalar takip edilmekte, Çevre Bakanlığı da
verdiği ÇED raporu dâhilinde yapılan çalışmaları
sürekli izlemekte ve denetlemektedir.
HES konusuna gelince vaktim çok
kısıtlı olduğu için fazla temas edemeyeceğim. Ülkemizde
su kaynaklarının planlaması DSİ tarafından
yapılmakta, tüm projelerin kodları ve projelerin bütüncül
yaklaşımla birbirlerine ve çevreye olan etkileri, başta DSİ
olmak üzere, tüm kurumlar tarafından incelenmektedir. Çevreyi ve
ekosistemi bozmadan topoğrafik ve jeolojik şartlar imkân
sağladığı takdirde çevreyle uyumlu proje yapmaya hassasiyet
gösterilmektedir.
Kıymetli hazırun, ülkemizde 781
hidroelektrik santral projesinin işletmede olduğunu, bunun 31 bin
megavat olduğunu ifade etmek isterim yani ülkemizin kurulu gücünün
yaklaşık üçte 1i yenilenebilir kaynak olan temiz enerjiyi
hidroelektrik kaynaklarından sağlamaktayız. Yani ülkemizin
elektrik enerjisinin yaklaşık dörtte 1i bu kaynaktan gelmektedir ama
unutmayalım ki HES projelerinin önemli bir bölümünün de enerji üretiminin
yanı sıra başta taşkın koruma, sulama suyu temini,
içme suyu temini gibi maksatlara da hizmet ettiğini asla unutmayalım.
Kıymetli hazırun, HES'ler DSİ Genel
Müdürlüğü koordinasyonunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve
Çevre ve Şehircilik il müdürlükleri, merkez ve taşra
teşkilatı çalışanlarından oluşan ilgili
kurumların marifetiyle düzenli olarak işletme döneminde denetlenmekte
ve izlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
NEVZAT ŞATIROĞLU (Devamla) Söz konusu
izleme ve kontrol heyetleri tarafından kontrol listesine uygun olarak en
az ikişer aylık periyotlarla izleme ve kontrol raporları tanzim
edilmektedir. Ülkemiz için bu kadar faydalı ve önemli olan HESlere
karşı halkımız, bu konuda yeteri kadar bilgiye sahip
olmayan bazı kişi, lobi ve kuruluşlar tarafından
yanlış bilgilendirilmekte ve bunun sonucu HESlerin
yapımına karşı bir tavır alınmaya yönlendirilmektedir.
Oysaki ülkemizin kalkınması ve vatandaşlarımızın
refahı için hidroelektrik santraller büyük önem arz etmektedir.
Önerinin aleyhinde olduğumuzu belirtir, yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, yoklama talebiniz
var.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba, Sayın
Sümer, Sayın Yalım, Sayın Budak, Sayın Kaplan, Sayın
Hakverdi, Sayın Beko, Sayın Şahin, Sayın Zeybek, Sayın
Yavuzyılmaz, Sayın Çeviköz, Sayın Aydın, Sayın Barut,
Sayın Keven, Sayın Bekaroğlu, Sayın Özdemir, Sayın
Tüzün, Sayın Tanrıkulu, Sayın Şevkin.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.49
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren sayın
milletvekilleri lütfen Genel Kurulda kalalım.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs ve
arkadaşları tarafından, Türkiyede yapılmakta olan ya da
yapılacak olan maden çalışmaları ve hidroelektrik
santrallerin (HES) doğaya, derelere ve canlılara vermiş
olduğu zararların incelenmesi, HES projeleri ve her türlü maden
çalışmalarının denetiminin yapılması, yasal
mevzuatlara, ÇED raporlarına ve taahhütlere uygun yapılmayan projelerin
tespiti ve idari yaptırımların uygulanması,
oluşabilecek zararların önlenmesi ve gerekli tedbirlerin
alınması amacıyla 3/3/2021 tarihinde verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Temmuz 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, sivillere
dağıtıldığı iddia edilen silahların
akıbetinin araştırılması amacıyla 13/7/2021
tarihinde verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Temmuz 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/7/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Temmuz 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen, 13585 grup numaralı, sivillere dağıtıldığı
iddia edilen silahların akıbetinin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 13/7/2021 Salı günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kayıp silah ne demek? Herhâlde konuyu
bilmeyen bir vatandaş izlese, mühimmat aracı yolda giderken birkaç
silah düşürmüş, bunlar da kaybolmuş filan zanneder. Oysa konu bu
değil. Konu: Bizzat yetkililer tarafından dağıtılan silahlar
var, verilen silahlar var. İlk kez, Ankarada işlenen bir cinayette
ortaya çıkıyor. 15 Temmuz darbe girişiminden on beş gün
sonra Mustafa Maraş isimli bir kişi, MP-5le birini öldürüyor, 1
kişiyi de yaralıyor ve sanık Mustafa Maraş bu silahın,
MP-5 silahının kendisine 15 Temmuz 2016da yani darbe girişiminde
Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından verildiğini söylüyor, oradan
aldığını söylüyor. Bu, mahkeme tutanaklarına giriyor,
konu kamuoyuna yansıyor ve Ankara Valiliği açıklama yapıyor,
Evet, biz o gün halka uzun namlulu silahlar dağıttık. diyor,
resmî açıklama yapıyor. 15 Temmuz davası görülürken
bilirkişi 3 tane G-3, 8 tane Kalaşnikofun kaybedildiğine
yönelik bir tespitte bulunuyor. Fakat İçişleri
Bakanlığının açıklamaları, resmî raporları
ve internet sitelerine baktığınız zaman, durum, öyle, 3 tane,
5 taneyle ilgili değil; 2014 yılındaki rakam 14.682 silahın
kaybolduğu şeklinde, 2016da ise, bu darbe girişiminden sonra
ise kayıp silah rakamı 107.628 olarak açıklanıyor yani 100
binin üzerinde uzun namlulu silahtan bahsediyoruz; mühimmatların
sayısı belli değil yani ne kadar mühimmat olduğu.
Şimdi, bu konuda, 200 bine yakın rakam olduğunu iddia edenler de
var ancak resmî rakam bu, 107 bin rakamı. Şimdi, bu, son olarak
sosyal medyada bir tartışma konusu oldu. Malum çete lideri ya da
mensubu, 15 Temmuzun hemen akabinde, ülke genelinde demokrasi nöbetleri
tutulurken, ağustosun ilk haftasında Esenyurt Cumhuriyet
Meydanının arkasında arabaya koyulan bir kasa Kalaşnikof
marka uzun namlulu silahın İstanbul Balata gittiğini ve orada
AK PARTİ İstanbul Gençlik Kolları Başkanı olan Taha
Ayhanın yardımcısı olan Osman Tomakine teslim
edildiğini, silahların Balatta Demir Kilise olarak bilinen Sveti
Stefan Kilisesi hizasındaki boş bir ara sokakta başka bir
arabaya yüklendiğini iddia ediyor. Şimdi, bu olaylarda ismi geçen
Ahmet Onay olayı doğruluyor yani Evet, oraya gittik. diyor, Bir
nakil oldu ama silah mıydı ben bilmiyorum. diyor. O kadar da diyecek
tabii yani onlar silahtı demeyecek. Böyle ciddi bir iddia var.
Şimdi, bunun üzerine, bu olaylar sürerken diğer
taraftan da bir anda 14 Mart 2018de bir genelge yayınlanıyor ve
mermi, mühimmat miktarı artırılıyor. Yani sizin
ruhsatlı silahınız var, ruhsatlı tabancınız var,
yılda 200 mermi alma hakkınız var, bu, bir anda bine
çıkartılıyor yani 2018 tarihinde bine
çıkartılıyor, sayı da artırılıyor böyle ve
neredeyse her taraf bir cephaneliğe dönüşüyor.
Şimdi, yetkililer ne diyor bu konuda? Soru
önergeleri verilmiş, İçişleri Bakanı önce diyor ki: Ya, bu
mümkün değil. diyor, Böyle şey olur mu falan diyor. Yani kendi
internet sitesine bakmıyor herhâlde. Daha sonra, verilen soru önergelerine
cevap verdiğinde de bunu doğruluyor ve Kayıp Eşya ve Belge
Projesine işlendiğini ve arandığını söylüyorlar.
Ya, nerede arıyorsunuz yani? Kime verildiğini biliyorsunuz, kimlerin
dağıttığını biliyorsunuz; e ama nerede
arıyorsunuz yani? Aranıyormuş! Kayıp Eşya ve Belge
Projesi çerçevesinde aranıyor... Tabii, bu kayıp silah konusu yeni
gündemin konusu değil yani bu yılların konusu değil.
90lı yıllarda, Mehmet Ağar bu konuda yargılanıyor,
Ankarada faili meçhuller davasında yargılanıyor, kendisine
soruluyor, deniliyor ki: Bu kayıp silahlar nerede, nedir bu durum? Diyor
ki: Ben depo sorumlusu değilim, bilemem. diyor. Yani lakayıt, devlet
ciddiyetinden uzak bir şekilde, âdeta suçunu itiraf eder gibi Ben depo
sorumlusu değilim. diyor. Kim depo sorumlusu o zaman? Depo sorumlusu
kimse onu söyle.
Şimdi, silahların nereye
dağıtıldığını, kimin
dağıttığını biliyorsunuz; isim isim biliniyor,
nerelere dağıtıldığı da biliniyor ancak siz hâlâ
silahları arıyorsunuz, henüz bulamadınız.
Şimdi, ya, biz burada 100 bin silahtan
bahsediyoruz yani 100 binin üzerinde silahtan bahsediliyor. Yani ne yapmaya
çalışıyorsunuz, yani bir darbe mi planlıyorsunuz, iç
savaş mı planlıyorsunuz? Çünkü hani -iç savaş
lafını bilerek söylüyorum- 100 bin silahla öyle çatışma
filan olmaz, savaş olur ya, bildiğiniz savaş çıkar yani ve
savaş yapılır yani. 100 bin silah ve onların
mühimmatları, bütün bunlar nerede, kimde ve neden
araştırılmıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kenanoğlu.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Şimdi,
devleti organize suç örgütlerinden ayıran şey hukuktur. Yani bir
devlet hukuka bağlı ise ancak ona devlet diyebiliriz. Eğer
hukuku yok sayıyorsa, hukuku tanımıyorsa, bu tür durumlarda,
hukuki konularda bu tür meselelerin araştırılmasını,
soruşturulmasını, incelenmesini, yargılanmasını
yerine getirmiyorsa, kaybedildiği resmî rakamlara göre belli olan silahların
bulunması konusunda herhangi bir işlem yürütmüyorsa, etkili ve etkin
bir işlem yürütmüyorsa artık bu devlet hukukun
dışındadır, bu iktidar hukukun
dışındadır ve ne buna devlet denir, ne de bu iktidara
iktidar denir ancak bu, mafyacılıktır, mafya yöntemidir.
Bütün bunların ortaya
çıkarılması için bu araştırma önergesinin kabul
edilmesi gerekir ki işte o zaman samimiyetinizi ve hakikaten hukuka
bağlı olup olmadığınızı da bir şekilde
görmüş olalım. O anlamıyla araştırma önergesini
desteklemenizi talep ediyoruz.
Saygılarımla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu mühim ama yani
arkadaşlarımızın gündemi bu değil tabii, kayıp
silahlar değil. Silahların sahibi olunca da bu gündemle ilgili
olamıyorsunuz maalesef.
Değerli arkadaşlar, bakın, sizi biraz
hafıza tazelemeye davet ediyorum. Niye kayıp silahlar bugün gündeme
geldi? Neden gündeme geldi? Bakın, bütün katliamlar silahla olur, bütün
faili meçhul cinayetler silahla olur; tıpkı Srebrenitsada
olduğu gibi, Zilanda olduğu gibi, faili meçhul cinayetlerde
olduğu gibi hepsi silahla olur ve çoğu da kayıt
dışıdır yani işte meşru bir savaş yoktur
bana göre, çoğu da silahla olur.
Şimdi de bakın, kayıt
dışı silahlar bir daha gündeme geldi. Neden gündeme geldi? 15
Temmuz darbe girişimine bu Parlamento, burada, bütün milletvekilleriyle
karşı çıkmadı mı? Burada olan milletvekilleri
eğer darbe girişimi başarılı olsaydı ya
ölmüşlerdi ya da hapistelerdi. Hepimiz beraber karşı
çıkmadık mı? Ama biliyoruz ki o darbe girişimi
sırasında Emniyet Genel Müdürlüğünün silah depoları
boşaltılmış, bunları biliyoruz. Nereden biliyoruz?
Beyanlardan biliyoruz, Darbe Komisyonu beyanlarından biliyoruz. Nereden
biliyoruz? Mahkeme tutanaklarından biliyoruz. Peki, AK PARTİ olarak
size düşen görev
Eğer bu silahlar bir katliamda
kullanılmayacaksa neden araştırmadınız? Hükûmet
sizsiniz. Nerede bu silahlar ya? Bakın, tugayları donatacak silahlar
var, kayıt dışı, devletin envanterinde olmayan. Bunlarla ne
yapılacak? Bakın, değerli dostlar, değerli arkadaşlar,
bu ülkede iç savaş olmaz, bu ülkenin mozaiği iç savaşa uygun
değil ama bu ülkede katliam olur. Nasıl katliam olur? Nasıl
faili meçhul cinayet olur? Tıpkı geçmişte olduğu gibi olur.
Dolayısıyla size düşen görev bunları araştırmak,
soruşturmak, peşine düşmek ama sessiz sessiz oturuyorsunuz;
niye? Çünkü faillerle ortaksınız, faillerle ortaksınız.
Bakın, suç örgütü lideri diyorsunuz, es
geçiyorsunuz. Evet, suç örgütünden yargılanabilir bir şahsiyet ama
onun şüpheli olması ayrı bir şeydir, sizin partinizle
ilgili olarak söyledikleri ayrı bir şeydir. Ne yaparsınız?
Burada komisyon kurarsınız, o komisyon geçmişten bugüne -ki 107
bin olduğu söyleniyor- o silahları araştırır, 15
Temmuzdan sonra o silahların nereye gittiğini
araştırır eğer bununla ilgili bir düşünceniz yoksa.
Bakın, bir kez daha söylüyorum değerli arkadaşlar,
kulaklarınızı kapatıyorsunuz ve Türkiyenin
gerçekliğinden uzaklaşmışsınız, geldiğiniz
yeri unutmuşsunuz, geldiğiniz yeri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) -
unutmuşsunuz farkında değilsiniz ve üzülerek söylüyorum, sizi
derin devlet teslim aldı. Derin devletin aperitif oyuncağı
hâline geldiniz, oyuncağı hâline geldiniz bütün bunlarla. Sessiz
kalıyorsunuz çünkü suç ortağısınız, suç. Bütün bu
işkencelerin, faili meçhul cinayetlerin, zorla kaybedilmelerin artık
suç ortağısınız. Eğer değilseniz, gelin,
bunları araştıralım. Gelin, bu silahlar nerede ya,
soralım bir. Bakın, geçmişte Susurlukta oldu, ceza aldılar.
Devletin Batman Valisi, Batman Valiliğinin gizli ödeneğiyle silahlar
aldı, Hizbullaha dağıttı. O silahlarla faili meçhul
cinayetler işlendi.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Yalan!
İSMAİL TAMER (Kayseri) İftira
atıyorsun, iftira!
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Şimdi, bu silahlarla ne yapılmayacağını siz biliyor
musunuz veya ne yapılacağını biliyor musunuz, ne
yapılmayacağını biliyor musunuz? Dolayısıyla
eğer yüreğiniz yetiyorsa eğer bu faillerle ortak
değilseniz, sizin bilginiz dâhilinde değilse, gelin, bunları
araştıralım ve yeni katliamların önüne geçelim.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Aydemir.
Buyurunuz Sayın Aydemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, elimde bir metin var, grup önerisi;
40 satırdan müteşekkil bir metin ve içinde 10un üzerinde iddia
kavramı geçiyor. Gazeteciler bunu çok iyi bilirler ki birine kara çalmak
isterseniz İddia edildi. diye bir kavram koyarsınız, ondan
sonra hesabı vermek kolaydır. Bu ucuz bir yöntem, bu ucuzluğu
hep yapıyorlar. İddialara göre, iddia edildi
Arkadaşlar, çok net bir şey söyleyeyim, az
önce konuşan arkadaşa özellikle söyleyeceğim: AK PARTİ, bu
heyet, Cumhur İttifakını ifade eden heyet ne yapmışsa
siyasi zeminde hep meşru olmuştur, o çizginin dışına
asla çıkmamıştır. Artı, beş bin yıllık
bir devletimiz var elhamdülillah, bugüne kadar alnı ak yüzü pak bir
biçimde geldi, asla hileli, faullü bir yöntem uygulamadı. Bu nedir biliyor
musunuz arkadaşlar? Bu önerinin, bu önergenin altında yatan temel
sebep: Efendim, daha önce narkoterörle devletimizi ilintilendirmek istediler.
Tabii ki safsata. Ardından neyi getirdiler arkadaşlar? Çocuk asker.
Bu da bir saçmalık, bu da bir safsataydı. Şimdi bununla
beslemeye çalışıyorlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Hepsi
doğru, hepsi.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Kayıp silahlar hikâye arkadaşlar, kayıp silah filan yok,
devletimizin her şeyi çok aşikârdır, çok nettir.
Şunu çok net söyleyeyim arkadaşlar:
Kayıp çocuklar var, kayıp çocuklar, analar feryat ediyor; onun
hesabını vereceksiniz siz! (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
İftira!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bununla,
yediğiniz herzelerin üstünü kapatamazsınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
PKKnın kaçırdığı kayıp çocuklar var.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) PKK gibi
bir imansız terör örgütüne müzahir olacaksınız, onları her
zeminde savunacaksınız, sonra gelip devlete iftira
atacaksınız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Safsata
Böyle bir şey yok!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bunu bu
millet kabul etmez, yemez. Biz de bunları kabul edip sineye çekmeyiz.
İşiniz gücünüz yalan, işiniz gücünüz iftira!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Deniz
Poyrazı katlettiler.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Şunun altını çok net bir biçimde çiziyorum: Tarihî seyir
içerisinde Türk devletinin yürüyüşüne, serencamına bakın, bir
defa dahi bizi mahcup edecek, insanlarımızın yüzünü kara
çıkaracak hâlimiz olmamıştır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Safsata bunlar, safsata, başka bir şey yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) 1944ten bu
yana kayıp silahlar var. Bunu Bakanlık çok net bir biçimde
açıklamış, izah etmiş. 1944ten bu yana arkadaşlar,
seksen yıllık bir zaman dilimi ve şu söyledikleri öylesine afaki
rakamlar ki hakikatle uzak yakın ilgisi yok. Niye arkadaşlar?
Bunların yaptıkları bu, işleri bu. Çirkinliklerini
örtebilmek için büyük yalanlar, abartılı yalanlar söylüyorlar.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Görgü
tanıkları var.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İftira atıyorlar.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Az önceki
konuşmacıyı özellikle telin ediyorum. Kimin kimlerle iş
tuttuğunu hepimiz biliyoruz. Biz asla gayrimeşrunun yanında yer
almadık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aydemir.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Öneriyi
veren arkadaş ne diyor? Tarif geliştiriyor, diyor ki: Çete liderinin
söylediğine göre
Çete lideri diye tarif edeceksin, onunla iş
tutacaksın
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gel,
araştıralım.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Mahkeme
kararı var, mahkeme, mahkeme
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
gelip
onun iddiasıyla burada devleti töhmet altına koyacaksın.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gel,
araştıralım o zaman.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
İşiniz yalan! Bu devletin -söylediğim gibi- her işi
pirüpaktır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yalan sizin, sizin iddianız öyle.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Allahın izniyle, yüzümüz ak, her yerde göğsümüzü gere gere
geziyoruz. Siz Diyarbakır Analarına gidin, o kayıp
çocukların hesabını verin.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sen de
Cumartesi Annelerine git!
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Edep
yahu, haddinizi bilin! diyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Mahkeme
kararı var.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Hepinize
saygı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, az önceki konuşmacı beni kastederek Telin
ediyorum. dedi. Ben öyle bir konuşma yapmadım. Dolayısıyla
cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, siz Tanrıkulu
ismini verdiniz mi?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Az
önceki konuşmacıyı dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir önceki
konuşmacıyı telin ediyorum. dedi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Eğer beni kastetmemişse söylesin, konuşmayayım.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Konuşun
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir önceki
konuşmacı kim?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Az
önceki konuşmacı
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Tanrıkulu.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, bakın, ciddi bir meseleyi konuşuyoruz gerçekten.
Yani bu sizin döneminizle alakalı değil, sadece sizin döneminizle
alakalı değil, AK PARTİyle alakalı bir mesele değil.
Ben şunu söylüyorum iddiayla: Ya, şimdi derin devlet denen bir mesele
var, derin devlet denen bir mesele var.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) 100 bin
rakamını nereden alıyorsun sen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bu
derin devlet, sonuç itibarıyla, iktidarların içerisine
yerleşirler ve teslim alırlar; bu kadar basit. Şunu söylemeye
çalışıyoruz: Ya, bakın, mahkeme kararlarına
yansıyan, ondan sonra basına yansıyan bilgiler var. Kayıp
silahlar vakası var bu Türkiye'de kardeşim yani. Sonuçta bu devletin
gizli envanteri de var. Niye peki? Bu devletin sahibi olmasanız şu anda
benimle konuşmazsınız. Çünkü yeni sahibi sizlersiniz, kabul
edin; bütün bu derin ilişkileri, kabul edin bunu.
O nedenle söylüyoruz; bakın, bu silahların
yarın, ne zaman, nerede, nasıl kullanılacağı belli
olmaz. Evet, 15 Temmuzda meşru nedenlerle belki o an için
dağıtıldı ama hiç olmayan yerlerde eğer bu silahlar
varsa ya, gelin, araştıralım kardeşim. Susurlukta
olmadı mı, inkâr mı ediyorsunuz? Batman Valisi yapmadı
mı, inkâr mı ediyorsunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ee,
doğru.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bu faili
meçhul cinayetler nasıl işlendi? Bütün bu silahlarla işlendi.
Yarın 15 Temmuzun gizli envanteriyle işlenmeyeceğini nereden
biliyorsunuz? O nedenle, söylüyorum, bu devlette iç savaş olmaz ama
katliam olur. Kimin ne yapacağını bilemezsiniz; gelin,
araştıralım kardeşim ya. Dolayısıyla, şu
söylemiş değersizdir, bu söylemiş değerlidir demeyelim, bu
Parlamentonun görevi katliamları, faili meçhul cinayetleri önlemektir, bunu
yapalım. Dolayısıyla, böyle üstünüze alınarak
Evet, üstünüze
alının çünkü yirmi yıldır iktidarsınız, yirmi
yıldır.
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Alınmıyoruz, alınmıyoruz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Geçmişe baktığınız zaman da bütün bu yirmi yılda
olanların siyasi sorumlusu sizsiniz. Dolayısıyla, bundan kaçamazsınız,
eğer bugün ret verirseniz, yarın, bu Parlamento başka
biçimiyle sizden hesap sorar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Siyasi
olarak da sorar, hukuki olarak da sorar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hatip
konuşmasında, doğrudan grubumuzu hedef alarak En basiti, bu
ucuzluğu yapıyorlar
Direkt sataşmada bulundu.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
2.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu bu nakaratlara alıştık.
Cevap veremedikleri her soru geldiğinde aynı cümlelerle, 5 kelimelik,
5 cümlelik dağarcıkla bize cevap vermeye çalışıyorlar.
Siz bize cevap veremezsiniz çünkü insanın cevap verebilmesi için elinde
bilgi olur, haklılık olur, veriler kendilerini destekler ya da
hakikaten anlatacağı bir şey vardır.
HÜDA KAYA (İstanbul) En önemlisi irade olur,
irade.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sizin
anlatacağınız bir hikâye kalmadı. Dediniz ki Bunlar
iddia. Niye iddia yazıyoruz? Çünkü bizim önergelerimizin önemli bir
bölümü bu şekilde reddediliyor, o nedenle iddia ediyoruz. İddia
dediğimiz meselelerin tamamı sübut bulmuştur ve doğrudur.
Ayrıca kayıp silahlar meselesini bu şekilde bir
konuşturmayla ne unutturabilirsiniz, ne kapatabilirsiniz.
Ankara Valiliğinin elimde resmî
açıklaması var. Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun yaptığı açıklamada kayıp eşya ve belge
ayrıntıları var -zamanım yetmiyor- Ülke genelinde
aranıyor. diye açıklaması var. Yine, 2017 İçişleri
Bakanlığı Faaliyet Raporunda çalıntı ve kayıp
106.704 silah olduğu söyleniyor. Yine, TRT envanterinde bildirilen 11
silahın kilitli kasadan kayıp olduğu iddiası var.
Bunları artırabilirim.
Şimdi, AKPye yönelik iddialar aslında
sabit, iddia değil. Olaylar, silahları dağıtıyorlar,
faili meçhul cinayetlerde kullanıyorlar, sonra onları
cezasızlıkla ödüllendiriyorlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hiç
alakası yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
90lı yıllarda da kayıp silahlar vardı, Mehmet
Ağardı o zaman ortağı, şimdi Mehmet Ağar sizin
ortağınız. Evet, bu kayıp silahlarla Roboski katliamı
işlenebilir, her an vatandaşlar karşı karşıya getirilebilir.
Eğer yoksa bir korkunuz, hodri meydan, gelin, kabul edin, kayıp silah
var mı, yok mu, araştıralım. Bu manipülasyonlardan, böyle,
halkı yalanla dolanla aldatmaktan vazgeçin ya. Kayıp silahları
siz kaybettiriyorsunuz, sonra da kullandırıyorsunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, konuşmasında beni özellikle itham ederek
suçlamada bulundu, söz istiyorum.
OYA ERSOY (İstanbul) Bir gerçek!
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Çocuklara bir şey
demedin, kayıp çocuklara.
BAŞKAN Sataşmadan buyurun, lütfen.
3.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, birkaç kelimeyle
konuştuğumu iddia etti, ifade etti.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Daha açıktan
konuş.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Söylenmesi gerekenleri biz en net en mütebariz hâlde söyleriz.
OYA ERSOY (İstanbul)
Kandırıldık. gibi değil mi? İl
Başkanınıza sorun.
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya lütfen meydan
vermeyelim.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Sizi
tarif eden hâl, söyledim; kayıp çocuklardır, analardır
HÜDA KAYA (İstanbul) Ya, cevabını
verin, cevabını verin! Kaybedilen silahlar nerede?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
ağlattığınız analardır ve sizin şu öneriniz
var ya, neyin hesabına mebni onu söyleyeyim: 15 Temmuzu sulandırma
girişiminiz sizin.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Silahlar nerede?
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bu
yaptığınız, 15 Temmuzu değersiz kılma, orada
insanlarımızın topyekûn vermiş olduğu mücadeleyi
hafife almaktır.
HÜDA KAYA (İstanbul) Paralel ordulardan
bahsedin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Bunun
derdindesiniz siz ve bu devlet, söylediğim gibi, serencamı içerisinde
çok vakur bir duruş sergilemiştir, asla ve kata bu neviden faullü
girişimleri olmamıştır. Kayıp silahlar diyorsun
indi, kendine göre, efendim belgesi olmadan; İçişleri
Bakanlığı demiş ki: Kayıp var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kardeşim, araştırın, araştırmadan
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Elbette
kayıp var, bunu söyleyecek ama sizin yaptığınız gibi o
devasa, büyük, abartılı yalanlar yok.
HÜDA KAYA (İstanbul) Daha fazla, daha fazla,
daha fazlası var.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul)
Bunları uydurmadık.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) O
yalanlarla insanların zihinlerini iğfal ediyorsunuz ve bu
yaptıklarınıza artık kimse inanmıyor. Bakın,
arkadaşlar, çok net bir şey söyleyeyim ben size: Şu
iddialarınızdan dolayı özellikle Kürt kardeşlerimizin
müthiş bir şekilde canları acıyor, yürekleri sızlıyor
ve bize yöneliyorlar HDPnin şu iftiralarına, şu
dedikodularına karşı sükût etmeyin, sessiz kalmayın.
Arkadaşlar, dertleri ne bunların? Benim üzüldüğüm de şu,
bunların derdini biliyorum, CHP niye bunların arkalarından
gidiyor onu anlayamıyorum. Terörle mücadelede
aldığımız mesafe, eşi emsali olmayan bir mesafedir.
OYA ERSOY(İstanbul) Böyle
konuşuyorsunuz, sonra Kandırıldım. deyip
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) PKK
Allahın izniyle yerle yeksan oldu; dert bu, sıkıntı bu.
HÜDA KAYA (İstanbul) Burada PKKdan bahseden
mi var? Silahların cevabını verin.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Ne
yaparsanız yapın, Allahın izniyle teröre hayat hakkı
tanımayacağız. Şu iddialarınız, şu
iftiralarınız da hiçbir şekilde aksülamel bulmayacak, bunu
zihninize iyice kazıyın diyorum.
Hepinize saygılar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Kayıp
silahlara sahip çıkmak da katliamcılığa sahip
çıkmaktır.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Özelin talebi var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olsun, Sayın
Beştaşa
Sonra alırım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yo,
alabilir önce.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, sataşmadan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de
sataşmadan istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Özel
4.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatibin sözlerinin son dakikasındaki grubumuzu
aşağılamaya yönelik tavrını kınıyorum ama
Ki onun peşinden, bunun peşinden değil; bugün, grup önerimiz
Ankara Milletvekilimizin önerisiyle bu olacaktı, bir başka siyasi
parti aynı öneriyi verince biz yarına bıraktık, yarın
da bu konuyu konuşacağız; konu son derece önemlidir. Otoriter
popülist liderler nerede varsa, onların toplumu hamasetle yönetimleri
nerede varsa, nerede şeytanlaştırma, kutuplaştırma
varsa orada bireysel silahlanmada artış, kaçak silah edinimi ve bu
silahların karıştığı, aydınlatılmaya
muhtaç birçok vaka vardır.
Bir insan hakları aktivisti olan,
yakasında Srebrenitsayı anan ve o sembolle bu yıl dönümünde o
acıyı paylaşan biri, size dönüp de Yanlış
yapıyorsunuz, yarın bu silahların nereye döneceği belli
olmaz ve bu silahların ucundan acı saçılır. diyorsa burada
yapılacak iş şahsi saldırıya geçmek, grubunu itham,
ilzam etmek değil, bir kulağınla dinleyip daha sonra tarih
önünde bu tutanaklarda mahcup olmayacak bir pozisyon belirlemektir. Bir
çağrı yapılmalıdır, denmelidir ki: 15 Temmuz
akşamı ortamında kime ne verildiyse, şu tarihe kadar
devlete bu silahlar teslim edilirse soruşturması olmayacak. Ama bunu
yapmayıp da bu silahları ne idiği belirsiz makamların,
kişilerin ellerinde tutarsanız yarın olabilecek her şeyden
sorumlu olursunuz. Yerinizden bağırıyorsunuz Alnımız
ak, bizim dönemimizde olmaz. Nasıl olmayacak Beyefendi? Sizin döneminizde
sınavla alınmış, tayin, terfi görmüş, sicillerine
yüksek puanlar verilmiş kişiler bu Meclise F-16yla
saldırdılar. Sizin ellerine silah verdikleriniz, altlarına tank
verdikleriniz Genelkurmayın önünde milleti ezdiler, 251 kişi şehit
oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Siz, bizim, eline silah
verdiklerimiz, ya sınavla, sözlü mülakatla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum müsaadenizle.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Elli sene
önce AK PARTİ vardı değil mi!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaadenizle
toparlıyorum Sayın Başkanım. Yarım dakika...
BAŞKAN Efendim, sataşmadan böyle bir
şey vermedik şimdiye kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım, verdiniz daha önce.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan, çok
teşekkür ediyorum anlayışınıza. Süremi sonuna kadar
kullanmayacağım.
Son olarak şu cümlemi söyleyeyim: Sizin
sınavla, mülakatla, biraz da size sadakatle -öyle
sandığınız- aldığınız kişilerin bu
millete, bu devlete ihanet içinde olduklarını 15 Temmuz
akşamı gördüğünüzde kandırıldık,
aldatıldık dediniz. Ki orada bir devlet aklı ortadayken, sizin
elinizde bulundurduğunuz yetkilerin suistimaliyle bu noktaya
gelinmişti. Şimdi diyorsunuz ki: Biz 15 Temmuz gecesi o telaşla
kimin eline verdiysek doğru vermişizdir, yanlış
çıkmaz. Buradan Parlamentoya önerimizdir: Bir tarih belirlenmelidir.
Elinde kayıtsız -15 Temmuzda veya bir başka zaman- silah
olanların o silahlarını teslim etmesi istenmeli, aksi takdirde
en ağır şekilde cezalandırılacakları müeyyide
konmalıdır. Bu rezaletten bu ülke de, bu devlet de, bu Parlamento da
kurtulmalıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, söylememe gerek var mı? Aklımızı iğfal
ediyorsunuz. dedi yani birçok şey söyledi de
Sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne dedim
ne anlamadım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O kadar
çok şey söylediniz ki.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
söyledim?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sadece siz söyleyin
ne olur, biz hiç konuşmayalım.
5.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben resmî rakamları
söyledim biraz önce, tekrar edeyim. İçişleri Bakanlığı
faaliyet raporuna göre, 2017de 106.740; 2015te 91.120; 2014te 14.682;
2013te 76.758 silah Kaçakçılık İstihbarat, Harekât ve Bilgi
Toplama Dairesi Başkanlığınca kayıp olarak
dercedilmiş; bu bir.
İkincisi: Hatip ilk konuşmasında
Tabii ki kayıp silah yok. dedi ama nasıl olduysa ikincisinde
Elbette var. dedi. Resmî rakamları sununca artık kendini mecburen
düzeltmek zorunda kaldı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ben
1944ten bu yana diyorum. Devletin açıkladıkları var, 1944,
seksen sene önce.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şimdi, buradaki seremoniyi her zaman yaşıyoruz. Hakikaten, cevap
verebilecekleri aslında belge, bilgi yok, hem neye cevap versinler?
Aslında sizi de anlıyorum, anlamıyor değilim. Ortada
Pekerin iddiaları var, biz adını koyuyoruz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya, Peker
de
Kaynağa bakar mısınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Onun
dışında da iddiamız var.
Bütün dünya onu konuşuyor, tek bir
Allahın kulu savcı, sizin korkunuzdan, talimat
almadığı için bu suçları soruşturmuyor ya, ifadeye
çağırmıyor. Bu iddialar kimin hakkında olsaydı
şimdi bir milyon kere gözaltına alınmıştı, bir
milyon kere tutuklanmıştı.
Bir de işi dönüp dolaştırıp,
Kürtlere en büyük düşmanlığı yapıp, Kürtler, Kürt
kardeşlerim dediklerinde de sanki onlar için akan sular duruyor. Ya,
böyle bir kardeşlik anlayışı dünyanın neresinde
görülmüş? Daha biraz önce anlattım; din âlimleri, mele, seyda hocalar
Kürtçe namaz kıldırdı diye, dua okudu diye, sadece Kürtçe,
tutuklanıyor bu ülkede. Siz bu zulmü de yapıyorsunuz, kayıp
silahlarla Kürt halkına karşı yeni zulümler de örgütlüyorsunuz,
katliam hesapları yapıyorsunuz, diğer yandan da gelip burada
hiçbir şey yokmuş gibi aynı nakaratı tekrar ediyorsunuz.
Bunları kabul etmiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya, Meral
Hanım, nerede tutuklanmış Kürtçe namaz
kıldırıldığı için?
HÜDA KAYA (İstanbul) İstanbulda.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bu
iftira, bu yalan. Bu doğru değil, yalan.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yandaş
medyanız hiç vermedi bile.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Yalan bu,
bu iftira. Getir, belgesini getir, Kürtçe namaz
kıldırdığı için
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne demek belgesi ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Mahkeme
tutanağı var, getireceğim. Size ifade tutanağını
getireceğim.
HÜDA KAYA (İstanbul) Dünya yanıyor
umurunuzda bile değil, görmüyorsunuz hiç.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
boş versene sen.
BAŞKAN Sayın Turan
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Küçük bir konuyu zapta
geçmek isterim.
Sayın Başkan, silah demokratik rejim
içerisinde en büyük engel, en kabul edilemez husus, en affedilmez suç çünkü
silahın nelere mal olduğunu bu ülkede de tüm dünyada da hep beraber
yaşıyoruz, görüyoruz. O yüzden kaçak, kayıp, suç konusu silah
varsa bunu bulmak, adalete teslim etmek bizim görevimiz. Kaldı ki
Bakanlığımız bu konuda çok özel bir Komisyon kurmuş,
çalışıyor, çabalıyor; hiçbir şekilde kaçak, kayıp
silah olmaması için çok yoğun mesai harcanıyor. Ancak, burada
hatibimizin de ifade etmeye çalıştığı problem şu
Sayın Başkanım: Siz, silaha karşı bu kadar
tepkiliyseniz -ki olmanız gerekir- bütün silah kaçakçılarına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
bütün silah
taraftarlarına, bütün silah kullanıcılarına, bütün
silahlı örgütlere aynı şekilde tepki göstermeniz gerekir diye
düşünüyorum.
Onun dışında, bu bir genel problemse,
buna saygı duyuyorum, anlayışla karşılıyorum, bu
riski paylaşıyorum.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gelin
araştıralım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat bunu 15 Temmuzun
arifesinde veriyor olmayı da açıkçası soru işaretiyle
karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Bu
milletin 15 Temmuzdaki meşru müdafaasına halel getirecek, o
direnişe yan baktıracak, zan altında bırakacak
yaklaşımların yani değersizleştirme
adımlarının bir sonucu olarak görüyorum. Bu konunun önemini
Bir
daha altını çiziyorum, beraber Bakanlığımızı
arayalım, eksik, fazla ne var bunları değerlendirelim ama 15
Temmuzun arifesinde bu adımın doğru
olmadığını, maksadını aştığını
ifade etmek istiyorum Sayın Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı istiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok zaten.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç tarafından, sivillere dağıtıldığı
iddia edilen silahların akıbetinin araştırılması
amacıyla 13/7/2021 tarihinde verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Temmuz 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Karar yeter
sayısı yok. Başkan, ayan beyan yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var mı canım 150?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Var, var.
Başkanım, var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 150 var mı? 151?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 100, 30, 150; var, var
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, 151
kişi var mı Allah aşkına?
BAŞKAN Kâtip Üyeler arasında
uzlaşmazlık var, elektronik oylama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı aranırken bir dakika verilir,
dışarıdan geliyorlar; o ana bakıyoruz.
Sayın Başkan, ben karar yeter
sayısı istedim, taraflardan birinin 151 olması lazım.
Sayın Turan Var, biz 100 kişiyiz, 50 kişi de burada var.
diyor. Öyle olmaz ki; olmadığını itiraf ediyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, MHPyi
gösteriyorum arkadaşlar, biz beraber çalışıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) MHPnin hepsi 40 kişi.
BAŞKAN İşimizi
kolaylaştırıyorsunuz, ikinize de teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak önünde söylüyor Biz
100, CHP 50. diyor. 151i bulacak.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, oylama işlemini tekrarlayacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve
oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, Diyarbakırın sorunlarının
araştırılması amacıyla 13/7/2021 tarihinde
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Temmuz 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/7/2021 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Manisa Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Özgür
Özel tarafından Diyarbakırın sorunlarının
araştırılması amacıyla 13/7/2021 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2720 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 13/7/2021 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın
Suzan Şahin.
Buyurunuz Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; Cumhuriyet Halk Partisi heyeti
olarak 1-2 Temmuz tarihlerinde Diyarbakırdaydık. Muhtarlarla
yaptığımız toplantıda bölgenin adının
terörle anılmasından duydukları rahatsızlığa,
karşılaştıkları maddi imkânsızlıklara,
TEDAŞın fahiş fiyat uygulamasına, su kuyuları için
destek göremediklerine, devletin bölgeye hiç altyapı, üstyapı
yatırımı yapmadığına, hizmet binaları
olmadığına, Surda yaşanan kamulaştırmaların
kendilerini mağdur ettiğine, ulaşım, sağlık ve
eğitim olanaklarının yetersizliğine dikkat çektiler.
Şu anda bölgede gerçekten bir terör varsa o da TEDAŞ terörü. Daha
öncesinde insanlar silahlar yüzünden köylerini terk ediyorlardı,
şimdi TEDAŞ yüzünden köylerini terk ediyorlar. diyen muhtarlar
TEDAŞla baş edemediklerini, yerli üreticiyi soyup soğana
çevirdiğini söylüyor.
Kuraklık burada da karşımıza
çıkıyor. Bölgede yüzde 40 oranında kuraklık
yaşanıyor. GAP bitirilseydi kuraklığın bölgeyi ve
Türkiye'yi bu kadar olumsuz etkilemeyeceğini, 2010 yılında
GAPı bitireceğini söyleyen AKP, GAPı hâlâ bitiremedi. Tütün
üretimi Adıyamanda olduğu gibi Diyarbakırda da engelleniyor.
Türkiye'de geçimini tütünden sağlayan 4 milyona yakın insan var ama
AKP nedense yerli tütüncü yerine yabancı sigara firmalarını
mutlu etme derdinde. Kanal İstanbulu değil GAPı bitirin.
Diyarbakırlı Kanal İstanbul istemiyor; öncelik istiyor,
GAPı istiyor, fabrika istiyor, üretmek, emeğiyle kazanmak istiyor.
Sur ilçesindeki hukuksuzluklar ve istimlak
çalışmaları vatandaşı canından bezdirmiş
durumda. 2016 yılı sonunda evlerin metrekaresine 430 lira,
Surdakilerin metrekaresine 2 bin lira değer biçen AKP, Surda oturan
günübirlik işçi olan aileler istenilen farkları ödeyemeyince, bu
insanları TOKİye yönlendirmiş. Suru rant alanına çevirme
derdindeler.
Aynı şekilde, 500 Evlerdeki konutlar afet
evleri olarak vatandaşa verildi. Ödemelerini bitirenlere dahi tapu
verilmemiş, konut sahipleri tüm borçlarını ödeseler bile herkes
ödemediği için tapu alamadıklarını iddia ediyorlar, devir
için izin verilmiyor. Kayapınar ilçesindeki otogar esnafı aynı
ebatta olan bitişik dükkânların birine kira olarak bin lira,
diğerine 3 bin lira ödüyor. Otogardaki fiyat farkının nedeni
dükkânların bazılarının belediyeye,
bazısının vakfa ait olması. Belediye, kayyumdan sonra
kiraları 600 TLden 3.500 TLye çıkarmış. Kayyum
geldiğinde dükkânlar kiracılarına yeniden ihale edilmiş,
ihale bedeli adı altında 20şer bin TL toplanmış. Bu
paralara ne olmuş, bilmiyorlar. Otogara bakım hiçbir şekilde
yapılmamış; otogarda klimalar çalışmıyor,
kışın ısıtma sistemi çalışmıyor. Esnaf,
On bir yıldır çalışmayan klimadan, otogar esnafından
kira dışında klima katkı payı
alındığını. söylüyor. Yazın vantilatör,
kışın elektrikli soba kullanıyor. Ellerinde asgari ücret
bile kalmıyor.
Serap Güzeli adında bir mahalleyi ziyaret
ettik. Arkadaşlar, mahalle sakinleri ilin içme suyu kendi mahallelerinden
yani Hamravat Suyundan temin edildiği, ana şebeke borusunun
mahalleye mesafesi 400-500 metre olduğu hâlde ciddi su
sıkıntısı çekiyor. Sularını kurulu şirketler
paketleyip satıyor, mahalleli su taşıyor. 1970teki imarı
değiştiremiyor, çözüm de üretemiyor bu iktidar. 2 bin nüfuslu
mahallede sadece 5 noktada çeşme bulunuyor, bir aile günde 30 kez gidip
gelerek evine su taşıyor. 2 kilometreyi bulan bu mesafelerden
taşıma yapıyorlar, sürekli su taşımak zorunda olan
kadınların omuzları çürümüş vaziyette. 21inci
yüzyılda, Türkiye'de yaşanan bu rezilliğin sorumlusu kim? Yirmi
yıldır bu ülkeyi yöneten AKP hükûmeti elbette.
Diyarbakırlı kadınlar da pandeminin
ve AKPnin yarattığı ekonomik krizden olumsuz yönde
etkilenmiş durumda. Eşitlik olmadığını söyleyen
kadınlar, eşitlik ve demokrasi olmayınca ne hak ne hukuk ne
adalet ne refah ne de huzur olamayacağını belirtiyor; sadece
ufak bir yandaş kesimin zenginleştiğini, halkın ise
sefalete mahkûm bırakıldığını söylüyor. Bu
iflasın sebebinin sistemin yanlışları olduğunu ve AKP
hükûmetlerinin yandaş doyurmayla israflara neden olduğunu
haykırıyorlar. Bir kadın esnaf Afgan mültecilerin akın
akın Diyarbakıra geldiklerini söyleyerek Afganların otogar ve
pazar çevresinde vergisiz satış yaptığını, idari
amirlerin buna göz yummasından şikâyetçi olduklarını, bir
mülteci kadar devletin kendi vatandaşına hak
tanımadığını söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Bir diğer
pazarcı kadın Düşünün ki biz kendi ülkemizde mülteci bile
olamadık, sen kendi ülkende, kendi toprağında bir mülteci kadar
hakka sahip değilsin yani ölümden öte köy yok. diyor bize, Ölüyoruz, bu
yavaş yavaş bir ölümdür ama mutlaka bir gün güneş doğacak.
diye isyan ediyor. Valiyi 5 kez aradım, ortalarda yok; İçişleri
Bakanlığını aradım, dönüş yok. Milletin vekilinin
ulaşamadığı Valiye, Bakana üvey evlat edilen halk
nasıl ulaşacak?
Değerli milletvekilleri, Diyarbakır için
gelin çözüm üretelim. Diyarbakırda yaşanan mağduriyetler için
Hükûmet nezdinde gerçekçi adımlar atılması gerektiğini bir
kez daha hatırlatarak yüce Meclise sunduğumuz Meclis
araştırması açılmasına vicdanlarınızla oy
vermenizi temenni ediyoruz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin, esnafın, özellikle
de Diyarbakır esnafının sorunlarıyla ilgili grup önerisi
üzerinde görüşlerimi arz edeceğim.
Biz İYİ Parti olarak, başta
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener olmak üzere,
bütünüyle ülke çapında esnaf ziyaretleri yapıyoruz. Yerinde
yaptığımız incelemelerde temas kurduğumuz kişiler
doğal olarak sadece esnaftan oluşmamaktadır; çiftçi, işçi,
memur kısaca dar gelirlilerden her kesimle fikir teatisinde bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, ortalık
yangın yeri. Vatandaşlarımızı kuru ekmeğe, ete,
süte, soğana, patatese muhtaç edenler, hiç mi yüzünüz
kızarmıyor? Tırnaklarının içi çamur dolu, ellerinin
her yeri nasırlı Silifke Sarıaydından üretici diyor ki:
Bir kök fidenin gelişi sadece 2,5 lira. 25 kilogram bir çuval gübre
alıyoruz, 400-500 lira. 70 liraya aldığımız başka
bir gübre ise 150 lira. Böylece 1 kilogram domatesin maliyeti 3 Türk
lirasına kadar çıkıyor. Böylece üreticinin kâra geçebilmesi
için 3 TLnin üzerinde satış yapması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, AKP, çiftçiyi,
üreticiyi Tarım Kredinin yüksek faizine, piyasaların kaderini
kapkaççılara terk ederek ezdirmektedir. Aynı durumda, eğitim
fakültesini bitirip öğretmen olamayınca kurbanlık
yetiştirerek satışa sunan Ali Özdemiri tanıdık Mutta.
Eşi de öğretmen olmak istiyor ama atanamamışlar. Ali diyor
ki: Eşim beni öğretmen olacağım diye aldı ama
şimdilik eşim çobanlık yapıyor. Eğer bu koyunları
satamazsak açız.
Değerli milletvekilleri, ülkenin her yeri
aynı durumda. Buna tek kelimeyle zulüm denir. İktidar
tarafından kendi oligarşisine tüm kaynaklar aktarılıyor ve
kitleler kaderine terk ediliyorsa orada derin bir huzursuzluk var demektir.
Burada bir gerçeklikle karşılaştık, o da atanamayan
öğretmenler meselesi. İktidar bu konuda zerrece kılını
kıpırdatmamaktadır. Tarım sektörü gübreden, ilaçtan, tohumdan,
fideden, mazottan, sudan şikâyetçi, zamlardan şikâyetçi.
Tarımsal desteklerden, önceden belirlenmiş bir kesimin
yararlanması, iktidarın keyfî idaresinin bir sonucudur. Halk
sahipsiz, kimsesiz, mağdur ve çaresiz. Soruyorum: Bu insanlar nasıl
geçinecek değerli milletvekilleri?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Esnafın her
yerde dile getirdiği feryat, sattığı malı yeniden
yerine koyamama durumuyla onları karşı karşıya
bırakıyor. Böylece, eriyen küçük sermaye, esnafı ticaret
alanının dışına atmaktadır. Esnafını,
işçisini, çiftçi ve köylüsünü ekonominin dışına iterek
atıl duruma düşürenler, yarattıkları tabloların
altında boğulacaklardır. Sadece anlattığım bu
olay Türkiye'nin bütün bölgelerinde geçerlidir ve Diyarbakır için de
aynıdır. Çaresizlik ve fukaralık artık millî bir sorun
hâline dönüşmüştür, bunu yaratanlar da bir millî sorun hâline
dönüşmüştür. AKP, Türk milletine yabancılaşmıştır;
AKP, millî bir sorun hâline dönüşmüştür.
Sonuç olarak, saray entrikalarıyla devlet
yönetilemez. Devlet kan kaybettiği gibi millet de kan kaybetmektedir, daha
fazla hasara yol açılmadan derhâl seçime gidilmeli diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, vekili olduğum
Diyarbakırın çok sayıda sorunu var. Diyarbakırın
işsizlik sorunu var. Bakın, Türkiye'nin batısında her 3
kişiden 1i işsiz, şu anda geniş tanımlı
işsizlik olarak 3 kişiden 1i işsiz. Diyarbakıra
geldiğinizde her 3 kişiden 2si işsiz arkadaşlar.
Diyarbakırda her 4 gençten 3ü işsiz arkadaşlar. Derin bir
yoksulluk var, işsizlik var. Çiftçiye sorsanız, bu yıl zaten zor
durumda olan çiftçiyi bir de kuraklık vurdu, çiftçinin büyük
sorunları var. Diyarbakırlı kadınların sorunları
var, gençlerin sorunları var; beşeri sorunlar var, şehrin
sorunları var ama değerli arkadaşlar, bütün bu sorunlara neden
olan ve bütün bu sorunları da aşan temel bir meselemiz var:
Diyarbakır, iradesi gasbedilmiş bir şehir değerli
arkadaşlar. Diyarbakır bizlerin göz bebeği, siz göz
bebeğimize defalarca darbe vurdunuz. Bakın, 2014 yılında
Diyarbakır halkı yüzde 60ın üzerinde oyla Gültan
Kışanak ve Fırat Anlıyı Belediye Eş
Başkanları olarak seçtiler. Onlar halk adına hizmet
ediyorlardı, siz 2016 yılında yaptığınız bir
kayyum darbesiyle Diyarbakıra darbe vurdunuz, iradesine darbe vurdunuz,
yerine kayyum atadınız.
Kayyum ne yaptı ilk iş olarak değerli
arkadaşlar? Makam odası yaptı, lüks makam odası yaptı,
2 milyon lira harcadı makam odasına; lüks, şatafat içinde
yaşadı. Başka ne yaptı? 1,5 ton baklava yedi o kayyum,
zıkkım olasıca, boğazına dizilsin; 1,5 ton baklava
yedi, kadayıf yedi, tonlarca kuru yemiş almış.
Değerli arkadaşlar, siz, o kayyumu,
yolsuzluklara bulaşan kayyumu, Sayıştay raporlarında tespit
edilmiş şekilde yolsuzluklara bulaşmış kayyumu aday
olarak gösterdiniz 2019 yerel seçimlerinde. Eğer kayyum iyi şeyler
yapmış olsaydı Diyarbakır halkı ona oy verirdi. Gerçi
ne yaparsa yapsın bir kayyuma destek vermez Diyarbakır halkı ama
siz kayyumu aday gösterdiniz, biz sevgili Selçuk Mızraklıyı
eş belediye başkanımız olarak aday gösterdik. Biz yüzde
60ın üzerinde oy aldık, yüzde 65, kayyum yüzde 20 oy aldı.
Diyarbakır halkı kayyuma hayır dedi. Peki, siz ne yaptınız?
Erdoğan demişti ki: Eğer 2019 seçimlerinde belediyeyi bir daha
HDPliler kazanırsa hiç beklemeden, derhâl kayyum atayacağız.
Yani halk iradesine daha seçim olmadan kayyum atayacağını ilan
etmişti Erdoğan 31 Mart akşamı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Biz yüzde 65 oy alarak
eş belediye başkanlarımızı seçmişiz, halaylar
çekiyoruz; o sırada Erdoğan ne yapmış? İçişleri
Bakanı Süleyman Soyluya talimat vermiş. Kayyum yazısını
daha o gece yazmışlar, 1 Nisan tarihli kayyum
yazısını. 31 Mart gecesi yüzde 65le biz belediyemizi
kazanıyoruz, aynı gece kayyum yazısını yazıyor.
Hukuk devletiyiz ya değerli arkadaşlar(!)
Peki, yeni kayyum ne yapıyor değerli
arkadaşlar? İşte böyle karpuz görüntülü baz istasyonları
yapıyor, içinde bir tosuncuk var, buralara milyonlarca lira para
aktarılıyor.
Değerli arkadaşlar, bir halk için ekmek
önemlidir, aş önemlidir, iş önemlidir ama her şeyden önemlisi,
ekmekten de işten de aştan da önemlisi o halkın iradesine
saygı göstermektir. Siz, Diyarbakır halkının iradesine yıllardır
darbe vuruyorsunuz, Diyarbakırın sevgilisi sevgili Selahattin
Demirtaşı beş yıldır cezaevinde tutuyorsunuz, bu
dönem seçilen Milletvekilimiz Musa Farisoğullarını rehin
alıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Erdoğan birkaç gün önce OHALi kaldırdım.
diye Diyarbakıra gitti ama bütün memleketi OHAL rejimi altında
yaşatıyor. Kayyum siyasetiyle ne Diyarbakıra ne memleketin
herhangi bir yerine ne huzur getirebilirsiniz ne refah getirebilirsiniz.
Sizlere saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Oya Eronat
konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Eronat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OYA ERONAT
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP
grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Diyarbakır
belediyeleri çok sert bir kayyum dönemi yaşadıktan sonra son beş
yıldır devletin görevlendirdiği mülki amirler tarafından
idare edilmeye başlandı ve onlar da canla başla
çalışmaya başladılar.
Şimdi, burada kastettiğimiz nedir?
Diyarbakır, kayyumlarla aslında 1999 yılında
tanıştı. Seçilmiş belediye başkanlarının
yanına, HADEPli belediye başkanlarının yanına Kandil
ve PKK tarafından kayyumlar atandı.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Onlar
meclis üyesi ya, ayıp ya!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Ayıp ayıp!
OYA ERONAT (Devamla) - Bu kayyumlar, koltuğuna
oturmuş belediye başkanıyla beraber o odada bulunarak, belediye
başkanının PKK tarafından verilmiş talimatları
yerine getirip getirmediğini kontrol etmeye başladı.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Meclis
üyesiydi onlar, meclis üyesi; meclis üyesine kayyum diyemezsin sen!
Seçilmiş meclis üyesi onlar!
OYA ERONAT (Devamla) Zorunuza gidebilir ama bunlar
gerçektir ve bütün Diyarbakır biliyor.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Senin
zoruna gitmesi lazım; Diyarbakırlısın, utanman lazım!
BAŞKAN Sayın Eronat, bir saniye efendim.
Sayın milletvekilleri, lütfen...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Meclis
üyesine kayyum diyor ya, ayıptır ya!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Halkın iradesini tanıyın, tanıyın artık!
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Eronat.
OYA ERONAT (Devamla) Değerli arkadaşlar,
odasında bulunan kendi himayesindeki çalışanı temizlik
görevlisi tarafından sorgulanan bir büyükşehir belediye
başkanının sorgulama sesleri ve tokatlanma sesleri sosyal
medyada duyulmuştur. Bunları ben söylemiyorum, sosyal medya söylüyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Hadi
oradan! Hadi oradan!
OYA ERONAT (Devamla) - Şimdi, sesten nereye
geldim? Diyarbakır son yıllarda başka sesleri duymaya
başladı, martı seslerini. Diyarbakırın denizi yok,
Diyarbakırın gölü de yok ama Diyarbakır martılarla
tanıştı; nasıl martılarla biliyor musunuz? Çöplük
martılarıyla tanıştı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Halk
verdi cevabını. Halk veriyor sizin cevabınızı.
OYA ERONAT (Devamla) - Diyarbakır Karaca
Dağ eteklerine oturmuş bir şehirdir ama Diyarbakırda
Everest Tepesi kadar yüksek çöp dağları oluştu. Diyarbakır
yirmi yıl bu çöplerle mücadele etti.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O yüzden
yüzde 65 oy verdiler.
OYA ERONAT (Devamla) - En sonunda, geçen yıl,
şu beğenmediğiniz kayyum bir ihale yaparak bu çöp
dağlarından Diyarbakırı kurtardı...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Siz beğeniyor
musunuz?
OYA ERONAT (Devamla) - ...ve şu anda, biz, o
çöp dağlarından elektrik enerjisi üretmeye başladık ve
belediyeye belli bir gelir gelmeye başladı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yine
kimleri zengin ettiniz kim bilir. Kim bilir hangi yandaşı zengin
ettiniz.
OYA ERONAT (Devamla) Şimdi, Sayın
Milletvekilimiz, Serap Güzeli Mahallemizle ilgili bir sıkıntı
olduğunu söyledi, bu çok doğru bir tespittir. Serap Güzeli Mahallesi
içme suyu havzasında olan bir mahalledir. Kanunen içme suyu
havzasında olan mahallelere kaçak yapılaşma olduğundan
dolayı hiçbir şekilde çivi çakılamaz. Ha, başka mahallelere
kaçak su götürebilirsiniz fakat içme suyu havzasındaki mahallelere hiçbir
şekilde şebeke döşeyemezsiniz, böylelikle kaçağı
artırmış olursunuz. O nedenle, bu mahalleye bir şey
yapılamamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Eronat.
OYA ERONAT (Devamla) Oy saikiyle buradaki kaçak
yapılaşmaya izin verenleri de buradan kınıyorum. Buna
rağmen, yine Çelikevler Mahallemiz kaçak yapılaşmayla
oluşmuş bir mahalle olmasına rağmen, buranın içme suyu
ve kanalizasyon şebekesinin ihalesi yapılmış olup bu cuma
günü inşallah kazmayı vuracağız.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Diyarbakırdan elinizi çekin.
OYA ERONAT (Devamla) Otogara gelirsek:
Büyüklüğüne ve kullanım alanlarına göre şu an Belediyeye
ait büfelerin kirası 1.200 lira
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gölge
etmeyin, ihsan istemiyoruz.
OYA ERONAT (Devamla)
yazıhanelerin kirası
2 bin lira, kargo şubelerinin kirası da 700 lira olup pandemi
döneminde, yine beğenmediğiniz kayyumlar tarafından
(HDP
sıralarından gürültüler)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Siz beğeniyor
musunuz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gölge
etmeyin, ihsan istemiyor Diyarbakırlılar.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Halk
beğenmiyor, halk; biz değil.
OYA ERONAT (Devamla)
1 Ocak 2021 ile 30 Haziran
2021 tarihleri arasında otogardaki dükkânların kiralarında yüzde
30 indirim yapılmıştır.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
İnsan utanır biraz ya!
OYA ERONAT (Devamla) 20şer bin lira bir para
bizim dönemimizde, kayyumlar döneminde asla verilmemiştir, envanterde
böyle bir para görünmemektedir.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Kayyumu savunurken biraz utanın.
OYA ERONAT (Devamla) Ha, dağa
gönderilmişse onu bilemeyeceğim, o konuda bilgi veremeyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Darbedir darbe.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Seçildiniz
mi?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Yüzde
20 oy alıp konuşuyorsunuz burada. Ayıptır ya, ayıp!
Hangi yüzle konuşuyorsunuz? Halkın iradesini gasbedemezsiniz.
BAŞKAN Tamamlayınız.
OYA ERONAT (Devamla) GAPa gelince:
Arkadaşlar, Silvan Barajı inşaatında hâlâ bir tabur asker
bulunduruyoruz. Niye, biliyor musunuz?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Biliyoruz, biliyoruz.
OYA ERONAT (Devamla) Kürt işçilerimiz, Kürt
çocukları Kürtçüler tarafından öldürülmesin diye bulunduruyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Siz
öldürdünüz, Kemal Kurkutu siz öldürdünüz, Deniz Poyrazı siz öldürdünüz.
Korumadınız Deniz Poyrazı.
OYA ERONAT (Devamla) Peki, niye bu
saldırılar yapılıyor? Silvan Barajı bittiği zaman
235 bin hektar alan sulanabilecektir. Dünya istatistik literatürüne göre 1
hektar alanın 1,2 kişiyi istihdam ettiğini varsayarsak
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Kürt
kızlarını öldürüyorsunuz, Kürt çocuklarını
öldürüyorsunuz siz.
OYA ERONAT (Devamla)
çarpın 235 binle
1,2yi, 300 bine yakın insanımızın istihdam edildiğini
göreceksiniz. Sayısız defa saldırıya uğradı
Silvan Barajı. GAPın bitirilememesinin sebeplerinden biri de budur.
Sura gelince: Arkadaşlar, Sur için elimizden
geleni yaptık, anahtarlar teslim edilmeye başlandı ve bu devam
edecek.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Evet, elinizden geleni
yaptınız, yıktınız her tarafı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Suru
mahvettiniz.
OYA ERONAT (Devamla) Suru yıkanları
değil de Suru ihya edenleri eleştirmenize doğrusu
üzüldüğümü söylemek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Kurşunlu Cami, beş yüzyıllık camimiz
yıkıldı, yakıldı. Dört Ayaklı Minaremizin
ayaklarına saldırıldı, baltalarla
saldırıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Suru
hapishane yaptınız, hapishane! Size yakışıyor!
OYA ERONAT (Devamla) Ne tarihe saygı var ne
dine saygı var ne inanca saygı var.
Saygılarımla. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hatip
seçilmiş belediye başkanlarımızı kayyum diye
niteleyerek ve daha birçok sebeple sataşmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Anlayamadık
Başkanım, sataşmayı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Belediye
başkanlarını asıl kayyum diye niteledi.
Duymadıysanız
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, çok
doğru söylemiş gibi geldi de ondan söylüyorum.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Pandemi
vakalarını söyledim, bilmiyorsan öğren! Pandemi vakaları
sayılarını söyledim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ya, ne
kadar antidemokratiksiniz, demokrasiden nasibinizi
almamışsınız.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Vallahi, hesabını
vereceksiniz, hiç şüpheniz olmasın.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
mi alacaksın hesabını? Oradan tehdit eder gibi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hesap
soracakmış Başkanım, vursunlar, atlasınlar o zaman, ne
diyelim yani!
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Sayın Başkan, eğer sessizlik olursa başlayacağım.
(Gürültüler)
Arkadaşlar
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Buyurunuz Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bence Diyarbakır
Milletvekili Eronata da kayyum atanabilir bu konuşmadan sonra çünkü
kendisi de seçildi ya. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Size de!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bakın, benim görüşüm değil; onun konuşma içeriğine
göre, Diyarbakırdan seçilmiş bir milletvekili ama bu iktidar
kendisine de kayyum atasın, bir kere böyle bir şeyi düşünsün.
Bir kere halk tarafından seçilen belediye
başkanlarına çok sert bir kayyum dönemi demek halkı tamamen
yok saymaktır, halk iradesini tamamen reddetmektir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Onlar
değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Zaten
kayyum da bu anlama geliyor. Hele bir kadın olarak
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bakın, Oya Hanım ben sizi dinledim ve tek cümlemi
duyamazsınız
OYA ERONAT (Diyarbakır) Ama yanlış
dinlemişsin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sonuna
kadar dinledim sizi ama sizde saygı yok, gerçekten saygı yok ya!
SERMİN BALIK (Elâzığ) Ama grubunu
sustursaydın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
bir şey olamaz, ben orada dinledim üç dakika boyunca.
SERMİN BALIK (Elâzığ) Ama grubun
hep bağırdı!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şimdi, bir kadın milletvekilinin eş
başkanlığını, kadınların toplumsal olarak
sosyal hayatta eşit temsile kavuşmasını kayyum olarak
nitelemesini benim karşılayabilecek bir kavramım yok. Yazık
diyorum, yazıklar olsun! Kadınlığı bilmiyorsunuz ya,
insanlıktan geçtim, kadınlık nedir, bunu da bilmiyorsunuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Diğeri, şimdi, Suru bir cezaevine
dönüştürdünüz. Surun fotoğraflarını getireceğim
yarın size. Diyarbakır D Tipinin, E Tipinin yapısıyla Suru
katlettiniz, dünyanın en uzun sokağa çıkma yasağını
Surda ilan ettiniz. Diyarbakırlılar AKP deyince tiril tiril
titriyorlar ya; nefretten, öfkeden ve tepkiden.
SERMİN BALIK (Elâzığ) Kim açtı
o hendekleri? Sura o hendekleri kim açtı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
Diyarbakıra kim gidiyor bilmiyorum hakikaten. Benim bir evim de
Diyarbakırda, Diyarbakırı gayet iyi biliyorum, otuz yıl
yaşadım orada. Bu kayyumlar, bu kayyumlar var ya,
hırsızlık yapıyor, yolsuzluk yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Çok
konuştular Başkan. Normalde istemezdim ama.
BAŞKAN Böyle güzel bir bağlasanız
efendim.
Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şöyle: Bir de size bir hesap soracağım, biz hesap vermeyiz.
2017-2018 yılları arasında belediye ve halk otobüslerinin
parasının aktarıldığı havuzdan 5,5 milyon
liralık bir yolsuzluk sözümüz var, raporumuzu da yayımladık,
şu ana kadar hiçbir cevap yok. 5,5 milyon TL nerede? 2019
yılında kayyumun bıraktığı borç 1 milyar TLyi
aştı. Yine -hatibimiz söyledi ama- gerçekten bu kadayıfı
herhâlde 100 fil yeseydi doymazdı. Bu tonlarca kadayıfı ne
yaptılar, bilmiyorum.
Selçuk Mızraklıya selam vermeden olmaz.
Bizim değerli arkadaşımız, ağabeyimiz, bizim
doktorumuz. (HDP sıralarından alkışlar) Diyarbakırda
her üç evden birine mutlaka cerrahlığıyla sağlık,
sıhhat katan arkadaşımız belediye başkanı
seçildiği için tutuklandı, belediye başkanı seçilmeseydi
şu anda doktorluk yapıyor olacaktı; sahte delillerle hapse
kapattınız ve şu anda Kayseride, ailesinden 700 kilometre
ötede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Zulmünüzde boğulun demeyeceğim, zulmünüz artsın ki tez zeval
bulasınız diyorum. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Başkanım,
bir dakika
BAŞKAN Lütfen arkadaşlar
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşma var.
BAŞKAN Sayın Eronat, bir saniye efendim,
bir saniye
Bir saniye, müsaade eder misiniz?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Ne dedi?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Sataşma hangi konuda efendim?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sataşma,
kadınlığı bilmediğim
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir saniye efendim, bir saniye
efendim
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Eş
başkanlığa karşı çıkıyor ya!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Soyadımı
söyleyerek kadınlığı bilmediğim konusunda bir
sataşma
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Eronat. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
7.-
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kadınlığı
bilmediğim konusunda bir sataşma oldu. Ben, kadınlık
erkeklik diye bir ayrıma her zaman karşı çıkmışımdır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Helal olsun!
Bravo!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Belli
oluyor!
OYA ERONAT (Devamla) Ben burada kadın
milletvekili erkek milletvekili bu cümleleri de tamamen elimin tersiyle
itiyorum. Milletvekili milletvekilidir, belediye başkanı belediye
başkanıdır; bunun kadını erkeği olmaz. Ben
kendimi milletvekili olarak görüyorum, kadın olarak değerlendirilmek
istemiyorum, açıkçası bu.
Otuz yıldır Diyarbakırda
yaşadığınızı söylediniz, ben doğma büyüme
Diyarbakırlıyım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben de o
zaman Diyarbakırlıyım.
OYA ERONAT (Devamla) Hem de şu yakılan
yıkılan Sur var ya, orada doğmuşum. Melik Ahmet
Mahallesinin kızıyım.
Selçuk Mızraklıya gelince
Selçuk
Mızraklının doktorluğuna bir şey de demeyeceğim,
başarılı bir doktordur, biz de tanıyoruz, biliyoruz,
Sivereklidir kendisi ama suçuna gelince
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sen
kimsin ki ya suçlu diyorsun.
OYA ERONAT (Devamla) Ben yargı mensubu da
değilim. Daha seçildiği gibi PKKnın marşlarıyla
ayakta hazır olda durduğunu bütün dünya gördü ya! Bütün dünya gördü!
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Daha buna ne
diyeceksiniz?
Sura gelince
Surdaki rezalet hakkında hiç
konuşmamanız gerekiyor, hiç konuşmamanız gerekiyor!
Beş bin yıllık surlarımızı ne hâle getirdiniz!
İlçemizi ne hâle getirdiniz! Gezdiğimiz zaman gözümüzden yaş
akıyordu. Bizim çocukluğumuzun geçtiği yerlerdi oralar.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Siz
yıktınız.
OYA ERONAT (Devamla) Kurşunlu Camisini ne
hâle getirdiniz! Ne camiye saygınız var ne kiliseye
saygınız var! Saint George Kilisesini de yaktınız.
Yalnız camilere değil, kiliselere de saygınız yok.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hem
camiye saygınız yok hem kiliseye yok. Bir de Suru siz
yıktınız. dedi. Sataşmadan söz istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
izin verirse Başkanıma çıkmadan şunu söyleyeyim, beraber
cevap versin: Kadın tarzı -ne dediniz-
Kadınlığınızı bilin. tarzı
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kadınlık nedir?
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Kadınlığınızı bilin. tarzı bu kürsüye
yakışmayan, Meclisin mehabetine yakışmayan -çok özür
dilerek söylüyorum- kötü, amiyane bir ifade kullandı Sayın
Başkan. Bu tarz bir ifadeyi AK PARTİden bir vekil kullansaydı
burayı yakarcasına Cinsiyetçisiniz. derdi, cinsiyetçi ithamda
bulunurdu. Bu cinsiyetçi ithamı reddettiğimiz gibi
kınıyoruz, kürsüye çıkmışken de özür bekliyoruz
kendisinden Sayın Başkanım. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Ne
ilgisi var ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür bekliyoruz
Sayın Başkan, biz yapsak burada kavga ederlerdi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Duyduğunuzu da anlamıyorsunuz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Beştaş.
8.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Diyarbakır Milletvekili Oya Eronatın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben size
birazdan özür dileteceğim, siz göreceksiniz! Niye Kadınlık
nedir, bilmiyorsunuz? derken
Sayın Başkan, itiraz çok iyi bildiğim
bir yerden geldi. Kadınlık nedir? derken. eş
başkanlık kadınların yerel yönetimlerde ve siyasette temsilini
öngören bir düzenlemedir. Size uluslararası CEDAWdan başlayarak, hani o sizin liderinizin
kaldırdığı İstanbul Sözleşmesinden devam ederek
ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacıyla
pozitif ayrımcılığın uygulanması gerektiği
noktasında tüm uluslararası belgelerdeki maddeleri hatırlatmak
isterim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kadın-erkek
benim için fark etmiyor. dedi hatip, benim için fark ediyor; eşitler
arası bir siyasetten söz etmiyoruz. Kadınlar dezavantajlı bir
şekilde siyasete başlıyorlar ve pozitif
ayrımcılık uygulayan bir partinin sözcüsü olarak buna bir
kadının karşı çıkmasını çok talihsiz
bulduğumu ifade ediyorum ve buna devam ediyorum. Bence her kadın iktidar
partisinden olsun, başka partilerden olsun -hiç düşünce
ayrımı gözetmiyorum- kadınların toplumsal yaşamda
dezavantajlı olduğunu, erkeklerle eşit haklara sahip
olmadığını ve siyasette öncelik verilmesi gerektiği
savunmasını bir kadın hakları savunucusu olarak talep
ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özür dile, özür!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Ayrıca, o kiliseyi biz yaptık biz, bizim belediyemiz yaptı ama
yıkan sizsiniz, camiyi de yıkan sizsiniz, Suru da yıkan
sizsiniz; bunu Surda yaşayanlar gayet iyi biliyor. Ben, Sura sokağa
çıkma yasağı döneminde defalarca gittim, gidin, oradaki
yurttaşı dinleyin; Suru kim yaktı, yıktı size
anlatsınlar. Gidip Diyarbakırda ahkâm kesip gelip burada
yakmayı, yıkmayı, katliamı savunmak herkes tarafından
görülür diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Sen
kadın ne anlatsaydın, biz de öğrenseydik.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, Diyarbakırın sorunlarının
araştırılması amacıyla 13/7/2021 tarihinde
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Temmuz 2021 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
13/7/2021
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
13/7/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç
Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun;
Haftalık çalışma günlerinin
dışında 16, 17, 18 ve 19 Temmuz 2021 Cuma, Cumartesi, Pazar ve
Pazartesi günleri saat 14.00te toplanması ve bu birleşimlerinde
denetim konularının görüşülmeyerek gündemin Kanun Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer
alan işlerin görüşülmesi;
13 Temmuz 2021 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 255 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölüm
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Temmuz 2021 Çarşamba günkü birleşiminde
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
16 Temmuz 2021 Cuma günkü birleşiminde 259
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
17 Temmuz 2021 Cumartesi günkü Birleşiminde 172
sıra sayılı Kanun Teklifi'ne kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
18 Temmuz 2021 Pazar günkü birleşiminde 98
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
19 Temmuz 2021 Pazartesi günkü birleşiminde 203
sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi bu hafta nasıl
çalışalım, onunla ilgili önerge vermiş. Önergenin
gerekçesini açıklamadı ama ben, bu Meclis neler yapması
gerekiyor ve neden bunlar ihmal ediliyor, biraz onun üzerinde
duracağım.
Paris İklim Anlaşması; 22 Nisan
2006da 197 ülke imzaladı, 4 Kasım 2016da da yürürlüğe girdi. O
günden bugüne parlamentolarından bunu geçirmeyen 5 ülke var; bu 5 ülke
İran, Irak, Yemen, Eritre ve Türkiye. Bunun dışında 192
ülke kendi onay mekanizmalarını işletmiş ve Paris
İklim Anlaşmasını onaylamışlar. Bu anlaşma,
ülkelere küresel ısınmayı azaltmak için üstlendikleri
katkıyı belirleme, planlama ve raporlama sorumluluğu veriyor.
Bizim Çevre Bakanlığının internet sitesine,
Dışişleri Bakanlığının internet sitesine
bakınca Türkiye açısından ne kadar mühim olduğu söyleniyor
ama o günden bugüne Parlamento bu adımı atmamış. Neden? 22
Nisan 2016da imzalanmış, 24 Haziran seçimine kadar
Cumhurbaşkanının, Başbakanın bunu Meclise
yollaması gerekiyordu, yollamamışlar. Yani
Dışişleri Komisyonunda görüşülecek işler arasında
yok. O günden sonra yeni İç Tüzük yaptık; artık hükûmet kanun
teklifi sunamıyor bütçe dışında, nasıl
yapacağız? Hep birlikte oturduk, konuştuk, Meclis
Başkanı sunsun bunu. dedik. Sayın Şentop da görev süresi
boyunca bu görevi yapmamış. Bakın, Sayın Şentopa
yazı yazdım; Paris İklim Anlaşmasını niye bir
kanun teklifi olarak sunmuyorsun belli değil. Bir derin akıl var,
seçimden önce Başbakana yaptırmıyordu, şimdi de Şentop
böyle bir eylemsizlik içinde ve Türkiye Cumhuriyeti, Eritreyle birlikte,
Yemenle birlikte Paris İklim Anlaşmasındaki attığı
imzanın arkasında durmayan 5 ülkeden 1 tanesi. Önümüzdeki günlerde
yapılacak olan uluslararası toplantıya gidip de ne
diyeceğiz belli değil ama esas sorun şurada: Türkiye, maalesef,
bu konuda mış gibi yaparak uluslararası yönetişim ve
diplomasi alanında imzasının arkasında durmayan, taahhüdünü
yerine getirmeyen, hep birlikte yaşadığımız küreyi
kirleten ve bu konuda önlem almayan, kendisiyle ilgili takvimini
açıklamayan bir ülke durumunda. Eritre, Yemen, İran, Irak, Türkiye
Ya, olacak iş mi? Geri kalan 192 ülke attığı imzanın
arkasında. Ki ben bu ülkelerin hiçbirinde hani, İmza namustur.
İmza sözümüzdür. falan gibi sözlerin olduğunu da düşünmüyorum
ama imzayı atıp gereğini yapmıyoruz. Sonra ne yapalım?
Turizm alanlarında belediyelerin yetkilerini alalım, OHAL yetkilerini
Süleyman Soyluya verelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok öyle bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu yaklaşımın
doğru bir yaklaşım olmadığını
düşünüyoruz ve Paris İklim Anlaşması konusunda Türkiye
Cumhuriyetinin yükümlülüğünü tarif etmek üzere Dışişleri
Komisyonunu göreve çağırıyoruz, Mustafa Şentopu göreve
çağırıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Genel Başkanına
oy vereceğim ben.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş.
Buyurunuz Sayın Danış
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir AKP
klasiğiyle karşı karşıyayız; Meclis tatile
girmeden son hafta apar topar bir torba kanun Plan ve Bütçe Komisyonuna
getirildi. Tabii, bu torbanın içinde her şey var, birçok kanun
giriyor. Gözaltı süreleri Plan ve Bütçe Komisyonunda uzatılacak.
İşte, ihraçların önünü açan düzenleme yapılacak. Bir de
TMSFnin işte, kayyum yöntemi tekrar ettiriliyor.
Bu yöntem süreklileşti; torba değil
artık çorba, hiçbir kanun yapma tekniğine uymuyor. Nedir? Muhalefete
getirirken hadi acele edelim, hadi vekiller tatile gitsin, hadi bayram var. Ya,
ne demek bayram? Siz, OHALi uzatıyorsunuz. İnsanların,
kişi özgürlüğü ve güvenliğini tamamen ortadan kaldıran,
çalışma hakkını yok sayan, ihraçların önünü açan ve
OHALi süreklileştiren 3 madde getiriyorsunuz Plan ve Bütçe Komisyonunun
önüne; İşte Bugün akşama kadar bitireceksiniz. diye bize
dayatıyorsunuz bunu. Bu, açıkçası bir karşı darbedir.
15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra, hemen bir karşı
darbe süreci başlatılmış, ve bugüne kadar devam
ettirilmektedir. Bir hatırlayalım tarihleri, evet, neydi? İlki
2018 yılına kadar getirildi bu OHAL yetkileri, sonra 2021e kadar
uzatıldı yani bu ayın sonu, işte 31 Temmuz 2021. Şimdi
de diyorlar ki: Bu süreleri üç yıl daha uzatalım. Aslında bu,
AKP ve MHPnin seçim startını verdiği bir düzenlemedir. Biz
normal şartlarda herkesin özgür ve güvenlik içinde seçim kampanyası
yapacağı bir Türkiyede seçim kazanamayız; biz kapı
kapı kimsenin dolaşmasına izin vermeyiz, istediğimizi
gözaltına alır on iki gün gözaltında tutarız.
yasasıdır. Biz beğenmediğimiz kamu görevlisini ihraç
ederiz, sonra OHAL Komisyonuna başvurur dört yıl, beş yıl,
altı yıl onu iade etmeyiz, süründürürüz. yasasıdır. Ben
OHALsiz bu ülkeyi yönetemiyorum. yasasıdır. Benim elimde sopa
olmadan, devletin gücünü, zor gücünü, şiddeti, gözaltını,
yargıyı kullanmadan ben bu ülkeyi yönetemiyorum.dur. Ya, Deniz
Poyrazı katleden cani on yedi saat gözaltında kaldı,
arkasındaki güç ortaya çıkarılmadı ama Kobani kumpas
davasında bizim MYK üyelerimiz sekiz gün psikolojik işkenceyle
gözaltında tutuldu. Niye istiyorsunuz on iki günlük gözaltı süresini?
Hakikaten on iki gün neye lazım? İşkence yapmaya lazım. Bu
İşkenceyi uygulayacağım. yasasıdır.
İşte bu nedenle biz bu baskıya, bu
sıkıştırılmaya asla geçit vermeyeceğiz. Bayramda
da çalışalım, bayramdan sonra da çalışalım, tatil
de yapmayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Hiçbir
tatil, Türkiyenin, Türkiye yurttaşlarının haklarından daha
önemli değil. Niye? Bu da bilinçli bir politika, vekillere şunu
diyecekler, kendi vekillerine: Ya, ne yapalım, muhalefet geçit vermiyor,
o yüzden paket yasallaşmıyor. Yok artık ya! Yeter artık
gerçekten, bu kaçıncı getirdiğiniz zorlama paket. Yani
çıkarın bu 3 maddeyi, diğerlerini getirin; oturalım,
konuşalım. Bu, tam anlamıyla hem ihraçlara izin veren hem
gözaltı süresini on iki güne çıkaran hem de kayyumu üç yıl
uzatan bir paket; şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor.
Asıl sivil darbe budur, apoletlilerden sivillere geçen bir darbe
pratiğidir. Bugün siz, çoğunluk, MHPyle birlikte olup bu
kanunları geçiriyor olabilirsiniz ama emin olun, ülkeyi yüzlerce yıl
geriye götürüyorsunuz. Bu yoldan vazgeçin diyorum ve bu kanuna karşı
direneceğimizi söylemek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı kanun mu
Sayın Başkan? Turizm konuşacağız şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Torba,
torba.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İşte, turizm
konuşacağız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Plan
Bütçe dedim ya, duymadın mı?
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
oylamaya geçmeden önce yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın Sümer,
Sayın Zeybek, Sayın Ünver, Sayın Barut, Sayın Aygun,
Sayın Arı, Sayın Hakverdi, Sayın Şahin, Sayın
Yeşil, Sayın Kılınç, Sayın Özdemir, Sayın Girgin,
Sayın Şevkin, Sayın Keven, Sayın
Bakırlıoğlu, Sayın Ağbaba, Sayın Tanal,
Sayın Kaboğlu.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.56
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, zapta
geçsin, yoklama isteyen de yok galiba.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Var, var.
Burada, Özgür Başkan burada.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.-
AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Keven
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Yozgatlı SMA hastası Yiğit
Alpe ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sizlere Yozgatlı SMA hastası
evladımız Yiğit Alpin milletvekili amcalarına,
Yozgatlı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat
Oktaya ve Sağlık Bakanına selamlarını iletiyorum.
Uzay hazırlığı yaptığımız bu süreçte,
ülkemizde sayıları yaklaşık 1.600 olan SMAlı
bebeklerin tedavilerini sosyal devletimiz karşılamalıdır.
diyor Yiğit Alp. Eğer birkaç yüz kişinin
kullandığı havalimanına 1 milyon yolcu garantisi verip
bunun zararını avro olarak müteahhitlere ödüyorsanız 1.600
bebeğin tedavisini de çok rahat karşılayabilirsiniz. diyor
Yiğit Alp. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun, Yiğit Alp için
Yozgat seferber oldu ve tedavi masrafının yüzde 75ini topladı,
geriye kalan sadece dörtte 1i. Bu tedavi masrafının hiç olmazsa
dörtte 1ini karşılayın ve Yiğit Alp tedavi olmaya
gidebilsin. Bir anne olarak, bir baba olarak düşünün, elinizi
vicdanınıza koyun, gelin hep birlikte Yiğit Alpe can
olalım, Yiğit Alpin umudunu yok etmeyelim -bir kez olsun bu
çocukları- bir aynaya bakın ve karar verin.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Bülbül
29.-
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, tütün üreticilerinin tutuklanmasına
ilişkin açıklaması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Abuzer Çalgan, Ali Yaprak, Cemal İlik, Ozan
Özer, Bülent Göksu, Mehmet Yaylagül, Mehmet Neytullah Alagöz, Mustafa Sonkaya,
Tugay Yıldız ve Abdurrahman Özbayrak; hakkını arayan tütün
emekçileri, tütün üreticileri yandaş yargı tarafından
tutuklandı ve tütün üreticilerine karşı Adıyamanda
açık ve aleni bir suç işlendi. Sadece haklarını ve
ürettiği ürünün karşılığını aramak gibi
hukuki bir amaçla meydana çıkan bu insanlar tutuklandı ve tütün
üreticilerine karşı yandaş yargı tarafından suç
işlendi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alma önergesi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
1.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, (2/2978) esas
numaralı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve Sorunlu
Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda ve Tarım
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/141)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/2978) esas numaralı Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasını talep ederim.
Bilgilerinize arz ederim.
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Önerge üzerinde teklif sahibi olarak
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun konuşacaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
uğultu var, uyarabilirseniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Hatip hazırlıklı gelmiş, hep beraber hem izleyelim hem
dinleyelim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurunuz Sayın Aygun.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçiyi borç
batağına götüren ve üretimden çekilmesine sebep olan gelişmeler
göz önüne alınarak tüm faiz borcunun silinmesi için vermiş
olduğum (2/2978) esas numaralı Yasa Teklifim üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizleri izleyen saygıdeğer hemşehrilerimi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye'nin gıda tedarikçisi olan çiftçimiz
bugün artık kendi karnını doyuramaz hâle gelmiştir. Kendi
karnını doyuramayan çiftçimiz Türkiye'nin karnını
nasıl doyursun? Çiftçilerimiz 2017 yılından bu yana büyük bir
maliyet kriziyle karşı karşıyadır. O dönemden bu yana
gübre fiyatları yüzde 200ün üzerinde artmıştır.
Bakın, geçen seneye göre, 2020 Temmuz ayı ile şu anki gübre
fiyatları arasında yüzde 100 fark vardır. DAP gübresinin tonu
geçen yıl 3.026 lira, şimdi 6.180 lira; artış oranı
yüzde 104. Üre gübresi geçen yıl 2.406 lira, şu an 4.750 lira;
artış oranı yüzde 97. Amonyum sülfat gübresine bakıyoruz,
geçen yıl 1.315 lira, bugün 2.860 lira; artış oranı yüzde
103. 20-20 taban gübresine bakıyoruz, geçen yıl 2.143 lira,
şimdi 3.185 lira; artış oranı yüzde 78. Ama ne yazık
ki şu anda, Çukurovadan Trakyaya ülkemin topraklarında
alnındaki teri hâlâ kurumamış çiftçilerimizin hasat döneminde
maalesef sıfır gümrüklü buğday, arpa getiriliyor. Kimin eliyle?
Ofis çiftçinin kara gün dostudur. diyen Ofis eliyle. Kendi çiftçisini
hançerleyen Ofisin eliyle, buğday, arpa hasadında yurt
dışından sıfır gümrükle mal getiriyoruz. Gübre
artışı yetmedi, sert kuraklık yetmedi, dolardaki artış
yetmedi, bir de iktidarın sıfır gümrüklü ithalat darbesiyle dört
koldan mücadele eden çiftçilerimiz var. Üreticimizi bu kadar zorlamayalım,
üreticimizin üzerinden elinizi çekin diyorum.
Bayram sonrası da Çukurovadan başlayarak
Trakyaya doğru tüm Türkiyede ayçiçeği hasadı başlayacak
ama Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ayçiçeği
üreticisini de hançerledik; sıfır gümrükle yine yurt
dışından ayçiçeği getireceğiz. Ya, siz neyin
millîsisiniz, neyin kafasını yaşıyorsunuz, merak ediyorum.
Siz kime çalışıyorsunuz, Türk çiftçisine mi yoksa Rusyadaki,
Bulgaristandaki, Almanyadaki, Hollandadaki çiftçiye mi
çalışıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakanımız, sağ olsun, La Fontaineden
masal okumaya devam ediyor. Artık ona kimse inanmıyor. Bakın,
daha Ocak 2021 tarihinde Sayın Bakan ne demiş? Hayvan ithalatı
artık yok, yapılmayacak; 1,3 milyon hayvan ithalatından
inşallah bu yıl 150-200 bine kadar düşeceğiz. diyor. Onu
da besilik için demişti. 50 bin ton et ithalatının 3.200 tona
düştüğünü ifade etti. Hayır, hepsi yalan. Çünkü, Ocak 2021 açıklamasından
sonra, üç ay sonra, 8 Mart-31 Mart, 1 Mart-31 Mayıs, 1 Mart-31 Temmuz
tarihleri arasında et ithalatı için başvuru alındı,
arka arkaya bu lop et ithalatına izin çıkıyor arkadaşlar.
Bizim kendi çiftçimizin hayvanlarını kestiremiyoruz ama biz
Sırbistandan, birçok ülkeden hazır lop et alıyoruz.
Hayvancımız sizlere el sallıyor Sayın Erzurum Vekilim,
Erzurumdaydık, hayvancılığımız bitmiş. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ezbere
konuşuyorsun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Yine
bakınız, süt üreticisinin para kazanabilmesi için süt-yem paritesi
Avrupada çiftçi 1 litre süt sattığı zaman 1,5 kilogram yem
alıyor ama -bize geldiğin zaman- 1 litre süt satan çiftçimiz ancak
700 gram yem alabiliyor. Ya, bu nasıl iştir merak ediyorum. Bu ne
perhiz bu ne lahana turşusu. diye sizlere soruyorum.
Gelin girdi maliyetleri yüksek olan çiftçimize bir
güzellik yapalım. Nisan ayında bir yapılandırma yaptık
ama maalesef olmadı, 931 milyon liralık bir
yapılandırmaydı tarım kredileriyle ilgili. O gün söyledik,
yanlış yapıyoruz, yanlış yapıyoruz ama
anlatamadık. Şu ana kadar 853 çiftçimiz -44 milyon liraya kadar-
yapılandırma yapabildi çünkü pandemi dolayısıyla icra
takibine düşmeyen çiftçilerimizin evrakları durdu -biz de 31/12
itibarıyla orayı orada bıraktık- ve birçok çiftçimiz
şu anda yapılandırma yapmadan bekliyorlar. Gelin, yine
çiftçimizin Ziraat Bankasındaki borçlarını
yapılandıralım. Ya, Demirörene 750 milyon dolar verdiniz ama
çiftçiye bir türlü destek olmuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, çiftçimizin yine
Tarım Kanunundan 211,5 milyar lira alacağı var; gelin bunu da
mahsuplaşalım. Kanun çıktıktan sonra çiftçimizin Tarım
Kredi ve Ziraat Bankası borçlarından alacağı varsa
alacağını mahsuplaştıktan sonra onun faizlerini
silelim, daha sonra gelelim tarımsal destekten olan 211,5 milyon
lirayı da mahsup ederek ödeyelim ki çiftçimizin önü açılsın,
nefes alsın diyoruz ama siz maalesef çiftçiyi düşünmüyorsunuz. Çiftçi
için artık bıçak kemiğe dayanmış hatta kemiği
kesmeye başlamış arkadaşlar.
Sonuç olarak, yurt genelinde çiftçi isyanda, AKP ise
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. kabilinden yalan rüzgârı
estirmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Onun için,
değerli arkadaşlar, bu yıl kuraklık oldu, dolu oldu, birçok
sebepten dolayı ve 2017den beri yanlış politikalardan ve yüksek
faizlerden dolayı çiftçimizin Ziraat Bankasına, Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçları birikti. Gelin, Kurban Bayramı öncesi,
yandaşlarınıza yapmış olduğunuz, yandaş çetelerinize,
5li çetelerinize yapmış olduğunuz o desteği milletin
efendisine hep beraber yapalım; Kurban Bayramı öncesi çiftçimizin
Tarım Kredi Kooperatiflerine, Ziraat Bankasına olan
borçlarının faizlerini silelim, ana parayı 5 eşit takside
bölelim, çiftçimiz nefes alsın ve ondan sonra bize de bir dua yapsın
diyorum. Ama size -yapacağı dua- el sallayacak, diyecek ki: Güle
güle! Sandıkta hem AKPyi hem de MHPyi gömecek çünkü çiftçimiz borç
batağında. Nefes almasını istiyorsanız kanun
teklifimize evet deyin, hep beraber Kurban Bayramında çiftçilerimizle
birlikte bayram yapalım diyor, saygıyla sevgiyle yüce Meclisi
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Tekirdağ Milletvekili
İlhami Özcan Aygunun doğrudan gündeme alınma önergesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
kayda geçsin diye ifade etmek isterim izin verirseniz. Şöyle: Sayın
Vekilimizle konuya ilişkin her zaman konuşuyoruz. Daha iki ay önce
konuya ilişkin bir kanun -biliyorsunuz- Meclisimizden geçti. Bir
yapılandırma şu an var, daha süresi bitmedi, süresi bitsin
beraber tekrar değerlendiririz Sayın Başkan.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler (Devam)
1.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, (2/2978) esas
numaralı T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatifleri Tarafından Üreticilere Kullandırılan ve Sorunlu
Hale Gelen Tarımsal Kredilerin Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanunda ve Tarım
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/141)
(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler...
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Başkanım, bir bilgi vereyim o zaman.
BAŞKAN Tamamlayayım, size söz verelim
efendim.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Grup Başkan Vekiline bir bilgi vereyim.
BAŞKAN Oylama yapalım efendim, ondan
sonra söz vereyim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, oylamaya başladınız.
BAŞKAN Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
neye cevap veriyor? Bana mı cevap veriyor Başkanım?
BAŞKAN Sataşmadan iki dakika süre
veriyorum efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben ne yaptım ya?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aygun. (AK
PARTİ sıralarından Neden söz veriyorsunuz? sesleri,
gürültüler)
Sataşmadan efendim.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
9.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Grup Başkan Vekilini, Sayın Bülent Turanı
Çanakkaleli hemşehrisi Halil Kayaya havale ediyorum. Çünkü bizler
kendimizi kandırıyoruz arkadaşlar.
Bakınız,
çıkardığımız kanun teklifini söyleyeyim size:
31/12/2020den itibaren, pandemi öncesindeki ve pandemi... İcra takipleri
durduruldu ve durdurulduktan sonra bu işlemler takibe verilmedi. Ne
yazık ki -o akşam da söyledik, bugün yine söylüyorum- 31/12 tarihi
yanlıştır. Kanun teklifinin çıktığı günü
alsaydık o 931 milyon liralık yapılanma bitecekti. Ama çiftçide
nefes kalmadı, nefes; nefesini bitirdiniz. Gübre fiyatları, ilaç
fiyatları aldı başını gitti ama hâlâ siz
kafanızı kuma gömüyorsunuz. Tarım Kredi ve Ziraat
Bankasında çiftçi borç batağında, cebinde üretim için 1
kuruş para yok. Ekim dönemi geliyor ama çiftçiye siz 1 kuruş para
vermek taraftarı değilsiniz; Bulgaristandaki, Rusyadaki,
Ukraynadaki çiftçiye ise akıtıyorsunuz, bütün kaynakları oraya
akıtıyorsunuz.
Gelin, yol yakınken, Plan ve Bütçe Komisyonunda
tartışılan bir kanun teklifi var; orada bizimkisi geçmesin, siz
getirin, biz desteleyelim diyor, saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ağzımı
açmaya korkuyorum Başkanım ne cevap vereceksiniz diye.
BAŞKAN Alınan karar gereğince
denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayayım efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, buyurun.
BAŞKAN Komisyon Raporu 255 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tam bu
aşamada söz talebim var da.
BAŞKAN Bir paragrafım kaldı
efendim.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel
kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Buyurunuz Sayın Özel.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin bazı maddeleri Anayasaya aykırı olduğundan
görüşmelerine başlanmamasını ve Başkanlık
Divanı tarafından Komisyona iade edilmesini arz ve talep ettiklerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bu yaptığınız bilgilendirmeden, Genel Kurula sunuştan
255 sıra sayılı Teklifin görüşmelerine
başlayacağımız anlaşılıyor ancak
biliyorsunuz, siz de takdir edersiniz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi
Anayasaya aykırı bir kanun teklifini görüşemez. Elimizdeki,
bastırılıp dağıtılmış olan 255
sıra sayılı Kanun Teklifi Anayasanın 43üncü maddesine
-kıyılardan yararlanma- 45inci maddesine -çayır ve
meraların amaç dışı kullanım yasağı- 63üncü
maddesine -tarih kültür ve tabiat varlıklarının zarar
görmemesine yönelik Anayasal güvence- 169uncu maddesine -ormanların
korunmasına ve geliştirilmesine ilişkin hükümler- 127nci
maddesine -yerel yönetimlerin yetki alanları- ve 2nci maddesine -hukuk
devleti ilkesi- açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu aşamada, 255 sıra sayılı
Kanun Teklifinin Başkanlık Divanı tarafından Komisyona
iade edilmesini ve Anayasaya aykırı bu kanun teklifinin
görüşmelerine başlanmamasını Başkanlık
Divanından arz ve talep etmekteyiz efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
32.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biliyorsunuz, Anayasada
ve İç Tüzükte kanunların meri olma süreçleri belli. Aynı
şekilde, bu kanun teklifimizin de diğer kanun teklifleri gibi
görüşmeleri, komisyon aşamaları vesaire, hepsi usulünce yerine
getirilmiş ve şu an Genel Kurulun takdirine sunulmuş durumda.
Dolayısıyla -tırnak içerisinde- zaman kaybı gibi olacak bir
adımla, herkesin bildiği konuyu tekrar usul tartışması
açarak uzatmanın iyi niyet kurallarına aykırı olduğu
kanaatindeyim.
Takdir zatıalinizin Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaadeniz olursa...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
33.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kanun teklifi Genel Kurula
dört ay önce gelebilirdi çünkü komisyondan sıra sayısını
dört ay önce aldı. Bu kanun teklifi hem iktidar partisi hem ittifak
ortakları hem de toplumun tüm kesimlerinde gönül rahatlığıyla
kabul edilebilecek ve yasalaşmasına herkesin Evet.
diyebileceği bir kanun teklifi olmamasından mütevellit dört
aydır beklemede ve yüzde 51e 49 gelip gitmektedir.
Kanun teklifinin Anayasanın 5 ayrı
maddesine açıkça aykırılık teşkil eden 12 maddesi
vardır. Biraz önce alınan karar gereğince AK PARTİ grup
önerisi kabul edilmiş olup temel kanun olarak görüşüleceğinden,
her madde üzerinde 2 önerge hakkı ve grupların önerge hakkı
saklı olduğundan, Anayasaya aykırılık önergesi
verirseniz maddenin içeriğine yönelik, içeriğe yönelik verirseniz
Anayasaya aykırılığına yönelik konuşma
imkânı yoktur. Hâl böyle olunca, bu Anayasaya
aykırılığın ancak bu aşamada Riyaset makamı
tarafından takdir edilerek görüşmelere başlanmaması
anayasal ihlalin önüne geçebilecektir.
Tutumunuzun bu yönde olacağını ümit
ediyor; aksi takdirde, tutumunuz hakkında usul tartışması
açma niyetimi beyan ediyorum efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biliyorsunuz, usul
tartışması İç Tüzük gereği takdirinize bağlı,
talebe bağlı değilsiniz. Sizin takdirinize saygı duyuyoruz
Sayın Başkanım.
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle
Komisyona iade edilmesi istenen 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine başlanması nedeniyle
Başkanın tutumu hakkında
BAŞKAN Şu anda Sayın Özelin
gerekçeli olarak izahatından sonra bir şeyleri başlatmak mümkün
olmadığından
Eğer usul tartışması konusunda
talebiniz varsa onu açalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var efendim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Lehte
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Lehte
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aleyhte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanlık
Divanının tutumunun aleyhinde
BAŞKAN Ramazan Can, lehte; aleyhte Özgür
Özel; lehte, Sayın Kubat; aleyhte Sayın Meral Danış Beştaş.
İlk söz, lehte söz isteyen Sayın Ramazan
Canın.
Buyurunuz Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 255 sıra sayılı Kanun
Teklifi dört ay önce 3üncü sırada gündemde yerini almış
dolayısıyla gündemin şu anda 1inci maddesi 255 sıra
sayılı Kanun Teklifi. Meclis Başkan Vekili gündeme geçeceği
anda bu sıraya uymak zorunda yani şu gündeme uymak zorunda.
Dolayısıyla Meclis Başkanımızın tutumu
doğrudur.
Diğer taraftan, kanun teklifleri Türkiye Büyük
Millet Meclisine sevk edildiğinde Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığı Anayasaya aykırı olup
olmadığını denetler, bir; iki, komisyona havale eder. Komisyonlar,
38inci maddeye göre -38inci madde Anayasaya uygunluğun incelenmesi
başlıklı- kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce
Anayasanın metnine ve ruhuna aykırı olup
olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler.
Dolayısıyla ilgili komisyona geldiğinde, ilgili komisyonda
komisyon üyelerinin Anayasaya aykırılık itirazı hâlinde
burayı geçmesi gerekir. Burada gerek sözlü gerekse yazılı
önergelerle Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulabilir
ve bunun tüketilmesi lazımdır ve tüketilmiş. Sonra, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sevk edilmiş ve gündemde sıra
sayısını almış dört ay önce. AK PARTİ grup
önerisiyle de gündemin 3üncü sırasına gelmiş
dolayısıyla o yol da tüketilmiş. Bugün Genel Kurulda ve gündeme
alınıyor, gündeme girmiş zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
1inci sırada gündemde. Gündem dışı, 37nci madde de
görüşüldükten sonra -gündemin 1inci sırasında- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili gündeme uymak zorundadır, görevidir ve
görevi gereği de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz
şu an Komisyonu da oturttu ve bu kanun teklifini görüşmek
durumundayız.
Efendim, burada Anayasaya aykırılık
iddiasında bulunulamaz mı? Tabii ki bulunulabilir. Netice
itibarıyla kanun koyucu İç Tüzükte bunun da
karşılığını vermiştir. 84üncü maddede de Anayasaya
aykırılık önergeleri başlıklı Bir kanun
teklifinin Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında teklifin belli
bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini
isteyen önergeler, diğer önergelerden önce oylanır. Dolayısıyla
burada da Anayasaya aykırılık önergesi verilebilir ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu Anayasa'ya aykırı olup
olmadığını değerlendirir. Bütün bunlar bittikten sonra
bile Anayasaya aykırılık iddiasında yine bulunulabilir.
Ana muhalefet partisi ya da belli bir çoğunlukta milletvekili
sayısı ya da mahkemelerde somut norm denetimi yoluyla da Anayasa
Mahkemesine aykırılık iddiasında bulunulabilir, nitekim
Anayasa Mahkemesi de bunun için kurulmuştur. Anayasaya
aykırılık iddiası geldiğinde Anayasa Mahkemesi
Anayasaya aykırı olup olmadığını görüşür ve
karara bağlar. Dolayısıyla bütün bu yollar tüketilmiştir.
Şu an itibarıyla da, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda
Anayasaya aykırılık iddiasına ilişkin, maddelere
gelindiğinde önerge verilebilir ve burada Türkiye Büyük Millet Meclisi
değerlendirir diyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun
takdirine bu usul tartışmasını bırakıyor,
hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın İbrahim
Kaboğlu konuşacak.
BAŞKAN Aleyhte söz sırası Sayın
İbrahim Özden Kaboğlunun.
Buyurunuz Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Divan, değerli milletvekilleri;
turizmi teşvik torba kanunu aslında Türkiyeyi torbalama kanunu
biçiminde karşımıza çıkmış bulunuyor.
Komisyon aşamasında özellikle İç
Tüzük 38 gereği Anayasaya uygunluk incelemesini talep ettik; bir.
İki, yasa etki analizini talep ettik; üç, çevresel etki
değerlendirmesini talep ettik ama hiçbiri karşılanmadı. Bu
yasa aslında turizmi teşvik başlığını
taşıyor olmakla birlikte Anayasanın özellikle Türkiye ülkesine
ilişkin birçok maddesini düzenleme konusu yapmakta ve bu maddelere de -bu
maddelerin her birine- açıkça aykırılık
oluşturmaktadır: Bunların başında 43üncü madde
gelmektedir, kıyıların korunması, doğaya eşit
giriş hakkı; bunların başında çayır ve
meraların amaç dışı kullanım yasağının
ihlal edilmesi gelmektedir, Anayasa madde 45; tarih, kültür ve tabiat
varlıkları, doğal varlıklar anayasal güvence
altındadır, madde 63; bunu ihlal edici düzenlemeler içermektedir.
Ormanların korunmasına ve geliştirilmesine ilişkin
güvenceleri düzenleyen madde 169a aykırı hükümler içermektedir.
Yerel yönetimler-merkezî yönetim ilişkisinde yerel yönetimlerin birçok
yetkisine merkezî yönetim el koymaktadır ve bunların sonucu olarak da
hukuk devleti ilkesini zedelemektedir ama bunlar doğrudan aykırı
olan hususlardır. Buna karşılık Anayasanın, özellikle
madde 56nın devlete yüklemiş olduğu korumak, önlemek ve
geliştirmek biçimindeki üçlü yükümlülüğü bu maddeler
açısından ikinci plana attığı için, Anayasanın
başta -bu çerçevede- 56ncı maddesi olmak üzere yine Türkiyenin
doğasına ve çevresine ilişkin maddelerine aykırı
olduğu gibi hak ve özgürlüklerin güvencelerine ilişkin hükümlerini de
ihlal etmektedir ama daha genel olarak sürdürülebilir gelişme
kuralını ihlal etmekte, sürdürülebilir turizm ilkesini ihlal etmekte.
Bu itibarla sadece Anayasanın bu açık hükümlerini ihlalinin
yanı sıra aslında yasa analizi, Türkiye ülkesiyle ilişkisi
olması bakımından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Hocam, buyurunuz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir, yasa analizi; iki, çevresel etki değerlendirmesi;
üç, Anayasa, İç Tüzük madde 38 gereği Anayasaya uygunluk olmak üzere
çok yönlü olarak komisyon aşamasında Anayasaya
aykırılık yapılmıştır ve bunun
aşılması mümkün olmamıştır. Zaten dört ay
bekletilmesinin de Anayasaya aykırılık itirazlarımız
ve kuşkusu sonucu olduğunu düşünüyoruz. Son dakikada OHALi üç
yıl daha uzatalım kaygısı altında komisyonda
boğuşurken bir de Türkiyeyi ihlal etme, Türkiyeyi batırma,
bütün Türkiyeyi karartma yasasının gelmiş olması esasen
şu Anayasanın, ülkemize, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne
ilişkin, ülkemizin ormanlarıyla, sularıyla, yaylalarıyla,
kışlaklarıyla bir bütün oluşturduğu kuralına
aykırılık teşkil etmektedir.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Lehte Sayın Özdemir
konuşacak.
BAŞKAN Lehte söz sırası Sayın
Ahmet Özdemirde.
Buyurunuz Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bu tartışmada
Başkanımızın lehine tutumumuzu açıklamak üzere kürsüye
çıktım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hocam keşke şu aşamada bu
itirazın yapılabilip yapılamayacağıyla ilgili de bir
değerlendirme yapsaydı daha iyi olurdu çünkü İç Tüzükümüzde -ki
bizim işlemlerimizi yürütmemizde esas, temel olan İç Tüzükümüzde-
bununla ilgili 2 hüküm var. İç Tüzük 38, bunun, ancak komisyon
aşamasında bir itiraz olmasa bile komisyonun resen Anayasaya
aykırılıkla ilgili bir değerlendirme yapabileceğini,
bundan sonraki ikinci aşamada kanunun görüşülmesi
başlandıktan sonra yani İç Tüzük 84te yapılan düzenlemede
kanun teklifinin Genel Kurulda görüşülmesi başladıktan sonra
ilgili kanun teklifinin Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen
maddeleriyle ilgili itirazlar ileri sürülebilir ama bu aşamada
görüşülecek kanun teklifinin Anayasaya
aykırılığıyla ilgili bir Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunulması hem kanunumuzla hem
de bize yön veren İç Tüzükümüzle mümkün değildir. Fakat böyle bir
itiraz söz konusu oldu. Kanun tekliflerinin Genel Kurulda ve Genel Kurul
öncesinde komisyonda görüşülmesiyle ilgili aşamalar İç Tüzük
23üncü maddede komisyonlara nasıl havale edileceği ve İç Tüzük
74te görüşülme usulleri belirlenmiş. Bunların içerisinde bir
itiraz, Anayasaya aykırılık itirazını inceleme
aşaması söz konusu değil, dolayısıyla da bugün
aslında burada yapılan, hukuki bir talebi gerçekleştirirken
hukuksuz bir zaman aralığında ve hukuksuz bir şekilde bunu
gerçekleştirmek oldu. Bu nedenle Başkanımızın lehinde
görüş bildiriyoruz ve görüşmelerin devamını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte söz sırası
Sayın Meral Danış Beştaşta.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; neyse bu itirazların
iyi bir tarafı var; iktidar partisine kanunu okutuyor, en azından
tekrar Anayasaya ve Tüzüke bakma ihtiyacı hissediyorlar ama iki hatip
arasında görüş ayrılığı var. Bunu izlerken çok
net bir şekilde gördüm. Ramazan Can Tabii ki itiraz edebilirsiniz,
Anayasaya aykırılığı ileri sürebilirsiniz. dedi ama
sonra çıkan hatip Anayasadaki bazı maddeleri ifade ederek, itiraz
edilemeyeceğini söyledi. Tabii ki birinci konuşma daha doğru.
AHMET ÖZDEMİR (Kahramanmaraş) İç
Tüzükteki dedim, Anayasa demedim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
İç Tüzüke ben de baktım.
Bir madde için ayrıca 84e göre itiraz
edilebilir ama kanunun geneli için bir Anayasaya aykırılık
iddiasının ileri sürülmeyeceği anlamına gelmiyor. Şu
andaki itiraz, bu Turizm Teşvik Kanun Teklifiyle ilgili,
tamamının, genel olarak Anayasaya
aykırılığıdır ve -bu konuda İbrahim
Kaboğlu Hocamız ifade etti, o maddeleri tekrar tekrar söylemeyeyim
ama- şunu söyleyeyim: Öncelikle 43, 45 ve sağlıklı bir
çevrede yaşama hakkı diye ifade ettiğimiz 56ncı madde
asıl, çevre hakkı kapsamında hakikaten çevre hakkını
tamamen lağveden, yok sayan bir düzenlemeyle karşı
karşıyayız ve Anayasaya aykırılık
iddiasının aslında komisyon aşamasında kabul edilmesi
gerekiyordu ama Genel Kurula geldi ve buradaki mantık şu yani
-yasayı uzun uzun anlatıp ne size ne bizi izleyen halka daha fazla
yasayı anlatmayayım- ben işin mealini söyleyeyim, iktidar
partisi ve ortağı şunu söylüyor: Benim kanun yapma
çoğunluğum var, komisyonda da salt çoğunluğum var, ben
Anayasayı dikkate almadan kanun teklifini getiririm, siz itiraz
edersiniz, ben kabul ederim; getiririm Genel Kurula, siz yine itiraz edersiniz,
ben yine kabul ederim çünkü benim ölçüm Anayasa değil, ben Anayasayı
zaten kaldırdım. Artık bu ülke anayasasız. Tek bir anayasa
var, o da Cumhurbaşkanının sözleri, onun verdiği
talimatlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Milletin kabul ettiği Anayasa.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şimdi, milletvekilleri bu kanun tekliflerini getiriyor ama gerçekten
kendileri mi getiriyor? Tabii ki hayır yani eminim milletvekilleriyle
konuşsak kendileri de gülecektir buna. Saraydan talimat veriliyor, kanun
teklifi hazırlanıyor, geliyor milletvekillerinin önüne, Evet.
Hayır. deniliyor. Bu işin anlamı budur.
Sonra Anayasa Mahkemesine gidince de, iptal edilince
de bu sefer şöyle deniliyor: Ey, AYM, bilmem ne ne ne
Mağaralarda
karar mı aldınız?
Şimdi, burada çoğunlukçuluk
dediğimiz, çoğunluğun diktası dediğimiz ve
anayasasızlık dediğimiz mesele tam da budur. Yani bu kanunlar
Anayasaya kesinlikle uygun değil ve Anayasa yargısını da
reddeden, Anayasayı da tamamen değersizleştiren bir yasama
faaliyeti yürütüyoruz. Lütfen, sizler bir daha İç Tüzüke bakın. (HDP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sayın hatip konuşması sırasında, önce Sayın
Kaboğlunun Anayasa hocası olması sebebiyle ve kürsüde bunu
konuşurken Keşke bunu konuşmak yerine şu konuda bilgi
verseydi. diye başladığı konuşmasında Talebin
usulsüz olduğu, usulsüz bir zaman aralığı
kullanıldığı
gibi hatibimizi tutanaklar önünde zor
durumda bırakabilecek ve hem kendi eğitimini verdiği Anayasa hem
de Türkiye açısından sıkıntı yaşatabilecek
ifadelerde bulundu. Hocamız bu konuyla ilgili, takdir ederseniz, cevap
hakkını kullanmak istemektedir efendim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah
yardım etsin, çok zor durumda kaldı!
BAŞKAN Hocamıza yerinden bir dakika söz
hakkı verelim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Adı zaten usul
tartışması, tabii ki Usul. diyecek Sayın Başkan,
yapmayın Allah aşkına. Çünkü zaten haksızlık ama yani.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Çok
zor durumda kaldığı için bir daha
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Kaboğlu.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun,
Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemirin usul görüşmesinde aleyhte
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Anayasamızın 11inci maddesi
Anayasanın üstünlüğü ilkesini öngörür ve yasama, yürütme ve
yargı organlarını bağlar; kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz. Bunun İç Tüzük açısından
karşılığı madde 38dir ve İç Tüzük madde 38e
göre, biz Komisyon aşamasında başından itibaren Anayasaya
aykırılık itirazımızı yaptık hem de yasa
etki analizi, çevresel etki değerlendirmesi. Bu kadar önemli bir
yasanın Anayasaya aykırılığının öne
sürülemeyeceği ve bunun da zaman kaydına bağlı olduğu
bir biçimde bir hüküm Anayasada yer almamaktadır. Bu bakımdan
Anayasa üstünlüğüne ant içmiş vekiller olarak bunu her aşamada
tespit edeceğiz, Anayasa Mahkemesine de zaten götüreceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
X.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)
1.-
Bazı maddelerinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle
Komisyona iade edilmesi istenen 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine başlanması nedeniyle Başkanın
tutumu hakkında (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
malumları olduğu üzere, (2/3517) esas numaralı Turizmi
Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu tarafından görüşülüp karara
bağlanmış, Komisyon Raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulmuş ve Başkanlıkça da 255
sıra sayısıyla bastırılarak milletvekillerine dağıtılmıştır.
Teklif, 13 Nisan 2021 tarihinde AK PARTİ grup
önerisinin Genel Kurulda kabulüyle Genel Kurul gündemine girmiştir. Bugün
bu aşamalardan geçerek Genel Kurul gündemine girmiş söz konusu
teklifle ilgili olarak Başkanlığımızın söz konusu
raporu görüştürmeme veya Komisyona iade etme yetkisi bulunmamaktadır.
Genel Kurulda teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler sırasında Anayasaya aykırılık
iddialarının dile getirilmesi mümkündür. Genel Kurulun bu
görüşmelerden sonra Anayasaya aykırılık
iddialarını ciddi görerek maddelere geçilmesini reddetme yetkisi
bulunmaktadır. Yine İç Tüzükün 84üncü maddesine göre teklifin belli
bir maddesinin Genel Kurulda görüşülmesi sırasında Anayasaya
aykırı olduğu gerekçesiyle reddini isteyen önergeler diğer
önergelerden önce oylanır. Görüldüğü gibi bir teklifin Anayasaya
aykırı görülmesi hâlinde gerek komisyonda gerekse Genel Kurulda
reddedilmesine olanak tanıyan çok sayıda İç Tüzük kuralı
bulunmaktadır.
Bu nedenlerle teklifin görüşmelerine
başlanmadan önce Anayasaya aykırılık iddialarını
görüşmek İç Tüzüke uygun değildir. Bu çerçevede söz konusu
talebe ilişkin tarafımızca yapılabilecek bir işlem
bulunmamaktadır. Kanunun tümünün görüşmelerine geçilmesi hususunda
tutumumda değişiklik olmamıştır.
Genel Kurulun bilgisine sunulur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
35.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Başkanın kararına ve
şahsına saygılı olduklarına ama doğru
olmadığına, sağlıksız bir müzakere biçiminin
iktidar partisi tarafından dayatıldığına ve Riyaset
makamı tarafından kendilerinin hukukunun korunmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tabii, takdirinize diyecek bir
şey yok, son karar sizin, oya sunabilirdiniz, orada da bir
ısrarımız yok ama şunu ifade etmek isterim: Şimdi,
27nci Dönemde milletvekili olan arkadaşlarımız Kanunlar
nasıl görüşülüyor? diye sohbet ettiğimizde İç Tüzükün
91inci maddesindeki ilgili temel kanunu yerleşik bir uygulama olarak,
daha doğrusu Kanunlar böyle görüşülüyor. diye düşünüyorlar
çünkü istisna bir hüküm genel kural hâline geldi. Örneğin, temel kanun, 900
maddelik, birbiriyle tamamen bağlantılı ve her bir maddenin
ayrı ayrı İç Tüzük 81e göre görüşülmesinin olanaksız
olduğu durumlarda 30 maddeyi aşmamak üzere, örneğin 900 maddelik
bir kanunu 30 bölüm hâlinde yapılmak için verilmiş bir imkân. Ancak
iktidar partisi 24üncü Dönemden itibaren, 26ncı Dönemde iyice
artırarak ve 27nci Dönemde zaman zaman 8 maddelik kanunu bile dörder
maddelik bölümlere ayırarak bunu bir temel yasama biçimine dönüştürdü
ve bir torba kanunun bu şekilde görüşülmesi son derece
sakıncalı, yasama kalitesini düşüren sonuçlar doğuruyor.
Örneğin, bir maddede katıldığınız, bir başka
maddede de tamamen karşı olduğunuz hükümler yer alabiliyor. Bir
torba kanunu temel kanun yapmak, temel kanun mantığının
tamamen dışında bir iş.
Bir de şöyle bir zorluk getiriyor: Anayasaya
aykırılığı -biraz önce sizin de sunuş
konuşmanızda dinlediğimiz gibi- o madde geldiğinde
verirsiniz. diyor. Şimdi, İç Tüzük 81e göre olsa 7 tane önerge
verilebilecekken burada 2 tane önerge verilebiliyor, ayrıca 2den çok
önerge varsa grupların hakkı saklı, yani bu şu demek:
Bugünkü Meclis kompozisyonunda her grubun 1 önerge hakkı var. Şimdi
madde, son derece kritik bir madde. Maddenin üzerinde
konuşacağız -81e göre on dakika madde üzerinde konuşma
hakkı var- temel kanun yaptıkları için konuşamıyoruz.
Bölüm üzerindeki konuşmada, örneğin, tütünü mü konuşsun, OHALi
mi konuşsun? O maddede konuşmak için bir önerge hakkın var,
diyorsunuz ki: Anayasaya aykırılığı gidin orada
iddia edin.
Şimdi, Anayasaya
aykırılığı iddia edersek onu
konuşacağız, tütün meselesiyle ilgili özü
konuşamayacağız. Yani bu torba kanun ve temel kanunun birlikte
kullanılması istismarcı bir yasama biçimine dönüşüyor ve bu
hâlde sizin bize sanki kanun 81e göre görüşülüyormuşçasına,
2nci bir önerge verebilirmişiz gibi Anayasaya aykırılık
önergesi verirsiniz. yolunu göstermeniz, üzerinde maddeye ilişkin
müzakere etmeme sonucunu doğuruyor ki bu da İç Tüzükün ve
Anayasanın temel ruhuna aykırı. Bu açıdan, sözlerimi
tutanak altında kayda geçirmeyi, vermiş olduğunuz karara,
şahsınıza saygılı olduğumuzu ama doğru
olmadığını ve kamuoyunun da nasıl
sağlıksız bir müzakere biçiminin iktidar partisi tarafından
dayatıldığını ve Riyaset makamı tarafından
da bu konuda bizim hukukumuzun korunmadığı noktasındaki
eleştirilerimizi kayda geçirmek isteriz efendim.
Teşekkür ederim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Tam
anlaşılmadı!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Senin anlaman mümkün
değil onu!
BAŞKAN Sayın Özel, kayıtlara
geçmiştir. Mutlaka süreçte veya oluşacak herhangi bir atmosferde bu
gerekçeli izahatınız büyük bir boşluğu dolduracaktır.
Sayın Turan
36.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
tartışmaya açık konuyu, 81inci maddeyi bu Genel Kurulda
sayısız kez tartıştık. Özgür Beyi anlıyorum,
kanunu geciktirmeyi -tırnak içerisinde- bir muhalefet tarzı olarak
nitelendiriyor, buna saygı duyuyorum, eyvallah. Ancak, bunun da Tüzük
gereği şimdiye kadar ki tüm kanunlar gibi hazırlanmasından,
Temel kanun mu, torba yasa mı? tarzı tartışmaların
çok ötesinde bir tartışmayla geldiğini
Anayasa
değişikliği iddiası oldu, reddoldu, şimdi bu
tartışmaya başlandı. Ben, şunu teklif ediyorum: Bir
süre belirlesin Özgür Bey, o süre kadar biz ara verelim Meclis
çalışmalarına ama -bu kadar insanımızı- aynı
tartışmaları, dön başa, dön başa tarzı bir
şey yapmayalım. Yani ne Anayasa tartışması bu konuda
samimiydi ne de bu tartışma. Buna benzer kanunu biz geçen hafta
görüşmedik mi Sayın Başkan, yargı paketinde görüşmedik
mi, hayvan haklarında görüşmedik mi? Hepsini böyle görüştük. O
yüzden, ne bizi yorsun ne de kendi yorulsun, bize bir saat versin, o kadar saat
ara verelim, başarılı olsun arkadaşımız, sonra
biz tekrar devam edelim Sayın Başkanım.
37.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
gerçekten, mevkidaşımızın meseleyi bu kadar basite indirmiş
olmasından fevkalade üzgünüm.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynen bu kadar basit
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Zaten 81e göre
görüşülmesi gereken kanunların her biri temel kanun yapılarak
konuşma hakları kısıtlanıyor. Burada, defalarca
Anayasaya aykırılık önergeleri ki
Kaldı ki ben, burada,
biraz önce de kararınıza, şahsınıza saygılı
olduğumuzu, doğru bulmadığımızı
Ancak yeni
bir usul tartışması açıyor falan da değilim, öyle bir
hakkım da var, istesem bu konuda da usul tartışması
açarım, siz de takdir edersiniz, üzerinde konuşuruz. Benim
söylediğim şu: Temel kanun olmayacak kanunu temel kanun yapıp,
sonra da dönüp, bunu, gelip bize Anayasaya
aykırılığını maddedeki önergede tartış.
derseniz Maddeyi konuşma. demiş oluyorsunuz. Bunun tutarsızlığına
vurgu yapıyorum. Söyleyeceklerim bundan ibaret. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tutanaklara geçmiştir efendim.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü üzerinde söz isteyen
İYİ Parti Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Metin
Ergun.
Buyurunuz Sayın Ergun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde İYİ Parti
Grubu adına görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, şimdiye kadar torba
kanun yapma usulüne defalarca itiraz etmemize ve sakıncalarını
belirtmemize rağmen iktidar mensupları 5 farklı kanunda
değişiklik öngören yeni bir torba kanun teklifiyle
karşımıza çıkmış durumdadırlar. Bilinmelidir
ki sağlıklı bir müzakere sürecinden geçmeyen, Anayasaya
uygunluk denetimi yapılmayan, mevzuatta karmaşa yaratan tekliflerle
yasama süreçlerini verimli bir şekilde işletmek mümkün değildir.
Ne yazık ki şimdiye kadar bu anlayışla geçirilen kanunlar
açık, anlaşılabilir ve sonuçları öngörülebilir nitelikte
olmadığı için çeşitli sıkıntılara sebebiyet
vermiştir. Dolayısıyla, hem mevzuatımızın
sadeliği hem de demokratik müzakerenin kâmil manada işletilmesi
açısından bu yöntemin bir an önce terk edilmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, mevcut iktidar uzun
zamandır ormanlarımıza, meralarımıza, denizlerimize,
göllerimize, yer altı ve yer üstü sularımıza karşı
âdeta düşmanmışçasına bir dizi politika
uygulamaktadır. Türkiyede doğayı ve çevreyi tehdit eden,
ormanları yok eden yeni bir haber duymadığımız gün hiç
yok gibidir. Hâlbuki Anayasanın 169uncu maddesinde Ormanlara zarar
verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. denilmektedir.
Türkiyenin orman varlığına yönelik tehdidin en önemli sebebi
iktidarın bunu teşvik etmesidir. Görüşülen bu teklif de Türkiyede
orman varlığını tehdit eden ve yeni riskler yaratacak
nitelikte bir düzenlemedir.
Teklifin 1inci maddesiyle Cumhurbaşkanına
istediği yerleri kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan etme
yetkisi verilmekte ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan orman
arazilerinin de turizm bölgesi ilan edilmesinin önü açılmaktadır.
Yani hem ormanlık alanlara yönelik yeni bir yapılaşma tehdidi
ortaya çıkmakta hem de yerel yönetimlere ait olan yetki ve sorumluluklar
merkezî idareye aktarılmaktadır.
Yine, teklifin 4üncü maddesiyle de aynı
şekilde kıyı alanlarıyla birlikte ormanlık
alanların da turizm amaçlı yapılaşmaya
açılacağı endişesini taşımaktayız. Benzer
şekilde 6ncı maddeyle meraların, yaylaların ve
ormanlık alanların yapılaşmaya açılması riski
oluşmaktadır.
Yine, teklifin 17nci ve 21inci maddelerinde de
ormanlık alanların yapılaşmaya açılmasıyla
alakalı birtakım düzenlemeler yapılmaktadır. Tüm bu
düzenlemeler bizlere şunu göstermektedir: İktidar turizmi geliştirme
adı altında ormanlık alanların
yağmalanmasını ve Türkiyenin ciğerleri olan
ormanlarımızın biraz daha yok edilmesini amaçlamaktadır.
Ormanlık alanların yapılaşmaya açılmak istenmesinin
getirdiği riskler sadece yapılaşmalar için kesilecek ağaçlardan
ibaret de değildir, söz konusu yapılaşmalar yerleşim
yerlerini ormanlık alanların içine daha fazla çekerek hem
ekosistemleri tahrip edecek hem de orman yangını risklerini
artıracaktır.
Ülkemiz ve dünyamız iklim krizi gibi büyük bir
felaketle her geçen gün daha fazla karşı karşıya gelirken,
bu krizi hızlandıracak adımların neden
atıldığını ve neyi amaçladığını
anlamak mümkün değildir. Dolayısıyla turizmi teşvik etmek
kılıfıyla getirilen bu teklifi, ormanlara, kıyılara ve
meralara ilişkin hiçbir etki analizine ve çevresel etki
değerlendirmesine sahip olmadığı için, bu hâliyle
desteklememiz mümkün değildir. Zira biz İYİ Parti Grubu olarak,
söz konusu teklifi ülkemizin orman varlığı ve
hayvancılık faaliyetleri için son derece tehlikeli ve riskli bir
girişim olarak telakki ediyoruz.
Muhterem milletvekilleri, iktidar 2019 yerel
seçimlerinin travmasını hâlâ daha atabilmiş değildir.
2019da Millet İttifakının birçok seçim bölgesinde elde
ettiği kazanımları, yerel yönetimlerinin yetkilerini merkezî
idareye aktararak tırpanlamaya gayret etmektedir. Son iki yılda her
alanda yerel yönetimleri zayıflatmak için elinden geleni yapan iktidar,
bugün de bu teklifle aynı yanlış politikayı devam
ettirdiğini bir kez daha göstermiştir.
Teklifin 3üncü maddesinde açılması ve
çalıştırılması konusundaki ruhsat izinleri hâlen
belediyelerin yetkisinde olan konaklama işletmelerine Turizm
İşletmesi Belgesi alma zorunluluğu getirilmektedir.
Belediyelerden alınan turistik iş yeri açma ve
çalıştırma ruhsatları da yürürlükten
kaldırılmaktadır. Ayrıca, 3üncü maddeyle tüm konaklama ve
plaj işletmelerine belgelendirme şartı getirilirken kamu
misafirhanelerinin muaf tutulmasının haksız rekabete yol açacak
bir düzenleme olduğunu da belirtmemiz gerekmektedir. Yerel yönetimlerin
yetkilerinin tırpanlanması konusunda benzer bir durum 4üncü maddeyle
düzenlenen lüks çadır yerlerinin açılması hususunda da
görülmektedir. Lüks kamp alanları konusunda da yerel yönetimler sürecin
dışına itilmiş durumdadır. Aynı şekilde
5inci maddede, korunan alanlarda ilan edilecek turizm bölgelerinin imar
süreçlerinden belediyeler soyutlanmaktadır. 5inci maddede de benzer
şekilde yerel yönetimler dışlanmakta ve turizm koruma
bölgelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı plan yapmaya yetkili
kılınmaktadır. Bu şekilde, Çevre Bakanlığı
ve Koruma Bölge Komisyonu onayıyla yatırım talepleri altı ay
içinde sonuçlandırılabilecek hâle getirilmektedir.
Yatırımcı taleplerini hızlı şekilde
sonuçlandırmayı önemsediğimiz gibi bu süreçlerin şeffaf ve
hesap verilebilir nitelikte olması gerektiği kanaatindeyiz.
Teklifin 17nci maddesinde de ormanlık alanlardaki
sabit kıymetlerin ve denize kıyı ilçelerdeki mesire yerlerinin
tahsis yetkisini Kültür ve Turizm Bakanlığı almaktadır.
Biz, bu hususta, turizm alan ve merkezleri dışında kalan mesire
yerlerinin ilçe belediyelerinin yetkisinde olması gerektiğini
düşünmekteyiz. Teklif bu hâliyle Anayasa'nın yerel yönetimlerin yetki
ve sorumluluklarını düzenleyen 127nci maddesine birçok açıdan
aykırılıklar teşkil etmektedir.
Özetle, bu teklif, iktidarın yerel yönetimleri
etkisizleştirme politikasının billurlaşmış bir
hâli gibidir. Bu noktada, İYİ Parti olarak bir kez daha ifade etmek
isteriz ki yerel yönetimleri kamu yönetiminden dışlayan bir siyaset
anlayışı ülkemiz ve demokrasimiz için faydalı bir
anlayış değildir. Bu siyaset anlayışı,
seçilmişlerin yetkilerini atanmışlara devreden, yerel yönetimler
üzerindeki idari vesayeti istismar eden bir anlayış niteliği
taşımaktadır.
Muhterem milletvekilleri, turizm sektörünü
yakından ilgilendiren böyle bir kanun teklifini görüşürken turizmin
Türkiye ekonomisi açısından ne ifade ettiğini de gözden
geçirmemizde yarar vardır. Bildiğiniz gibi, turizm sektörü ithalata
bağımlılığı en az olan ve oransal olarak da en
fazla katma değer yaratan sektörümüzdür. Doğru kullanıldığında
teknik olarak kaynakların sınırsız ve sürdürülebilir
olduğu neredeyse tek sektördür. Türkiye ekonomisinin cari
açığı ve ödemeler dengesi açısından önemi
tartışılmazdır. Turizm, uluslararası arenadaki rekabet
üstünlüğümüzün olduğu tek alandır. Turizm sektöründe
yaklaşık 1 milyon 250 bin kişi istihdam edilmektedir. Turizmin
paydaşlarını ve dolaylı olarak etkilediği sektörleri
de dikkate aldığımız takdirde, milyonlarca
vatandaşımızın geçimini turizmin yarattığı
gelirle sağladığı ortaya çıkmaktadır fakat
hepimizin bildiği gibi, bu sektör 2015 uçak krizinden bugüne kadar -2019
yılını hariç tutar isek- çeşitli olaylardan çok
çeşitli şekilde olumsuz etkilenmiştir.
2020 yılında Çinde ortaya çıkan ve
bütün dünyaya yayılan Covid-19 enfeksiyonuyla turizm sektörümüz âdeta
entübe edilmiştir. Covid-19 etkisinden dolayı, ülkemizde olduğu
gibi dünyada da turizm hareketliliği uzun bir süre durmuş, küresel
turizm pazarı görülmemiş ölçüde küçülmüştür. Bundan dolayı,
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü 2020 yılının
küresel turizmin tarihte geçirdiği en kötü yıl olduğunu
belirtmiştir. 2020 yılında dünya turizm piyasasında 1
trilyon 300 milyar dolarlık bir kayıp olmuştur. Kültür ve Turizm
Bakanlığının verilerine göre, 2019 yılında
ülkemiz 51 milyon 750 bin turisti ağırlarken 2020 yılında
yaklaşık 16 milyon turist ancak ziyaret etmiştir yani bir önceki
yıla göre, ülkemize gelen turist sayısı 35 milyon 750 bin
kişi azalmış ve turist sayısında yüzde 69
oranında bir düşüş yaşanmıştır. Bu
rakamlarla turizm sektörü 2019 yılında 34,5 milyar dolarlık
gelir elde ederken 2020 yılında yaklaşık yüzde 65
kayıpla 12 milyar dolar civarında bir gelir elde edebilmiştir.
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ile Birleşmiş
Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansının ortak raporuna göre
Türkiye 2020 yılında millî gelire oranla en fazla turizm geliri
kaybeden ülke olmuştur, Türk lirasının olağanüstü
şekilde değer kaybetmesi bile bu durumu engelleyememiştir.
Dolayısıyla şurası açık ve nettir: Türkiyenin dünyada
millî gelire oranla en fazla turizm geliri kaybeden ülke olmasının
arkasında iktidarın pandemiyi olağanüstü bir şekilde kötü
yönetmesi yatmaktadır.
Sayın milletvekilleri, pandeminin plansız,
programsız, hedefsiz ve stratejisiz şekilde kötü yönetilmesiyle son
yıllarda zaten çeşitli sıkıntılar yaşayan turizm
sektörü âdeta ölüm kalım savaşı verir hâle gelmiştir.
Sektörün iki sene önce 76 milyar lira seviyesindeki borcu, iki yıl
içerisinde 130 milyar liraya yükselmiş durumdadır yani dünyada
olduğu gibi işletmelere doğrudan hibe ve destek vermek yerine
kredi vermeyi seçen iktidarın yanlış pandemi yönetimi yüzünden
sektörün borcu iki yılda neredeyse ikiye katlanmış
durumdadır. Turizmciye gerçek manada hiçbir destek sunmayan iktidar,
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı için kesilen
aidatları ise almaya devam etmiştir.
İktidar mensuplarının Genel Kurula getirdiği
bu teklif, turizm sektörüne yönelik hiçbir teşvik ve destek
içermediği gibi düzenlediği cezalarla âdeta sektöre yeni yükler
getirmektedir. Bu duruma bir örnek verecek olursak: Bakanlığın
uyarısından itibaren on beş gün içerisinde Güvenli Turizm Sertifikasını
alamayanlara ve Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
payının ödenmesine ilişkin belgeyi ibraz edemeyenlere 13.500
lira ceza verilecektir. Bu meblağ turizm sektöründeki çok sayıda
küçük işletme için çok büyük bir meblağdır ve gözden geçirilmesi
gerekmektedir.
Muhterem milletvekilleri, iktidar, pandemi sürecinde
turizm çalışanlarına gereken desteği vermemiş ve
onların perişan olmasına göz yummuştur. Hâlbuki turizm
emekçileri, turizm sektörünü ayakta tutan çok önemli ve oldukça
vasıflı bir sınıftır. Kendi turizm
çalışanlarımızın sorunlarına yönelik hiçbir
şey yapmayan iktidar, bu teklifle turizm sektöründe yabancı işçi
istihdamını artırmak için bir düzenleme yapmaktadır. Teklifin
8inci maddesinde yapılan düzenlemeyle turizm işletmelerinde
yabancı işçi çalıştırma limiti yüzde 10dan yüzde
20ye çıkarılmaktadır yani yüzde 100 bir artış söz
konusudur. Geniş tanımlı işsiz sayısının 10
milyonu geçtiği, her dört üniversite mezunundan 1isinin iş
bulamadığı, milyonlarca gencin ise artık ev genci diye adlandırıldığı
bir ülkede, yabancı işçi çalıştırma limitini
artırmak hak mıdır, reva mıdır? Bu konuda iktidara
tavsiyemiz, zaten mülteciler nedeniyle altüst olan iş gücü piyasasını
daha fazla yabancılara açmak yerine işsiz gençlerimizi turizme ve
birçok hayati sektöre entegre edecek politikaları hayata geçirmesidir.
Muhterem milletvekilleri, Türkiye'nin daha zengin ve
müreffeh bir ülke olması konusunda turizm potansiyelimiz, şimdiye
kadar gösterilen performansın katbekat üzerindedir. Bu potansiyelin
gerçekleştirilmesi için mevcut iktidar, ciddi hiçbir düzenleme, plan,
program ve strateji ortaya koymamıştır. Çünkü iktidarın
ufku, vizyonu ve problem çözme yetenekleri buna imkân vermemektedir. Bu yüzden
ekonomiyi canlandırmak için yıllardır inşaata yüklenen iktidar,
turizmde de betonlaştırmaya dayalı politikalarıyla mesafe
almaya çalışmaktadır. İktidarın turizm konusundaki
çaresizliği ve uyguladığı verimsiz politikalar rakamlara da
yansımış durumdadır. Türkiye'nin mevcut otellerinin yüzde
14,5i beş yıldızlıdır. Hâlbuki bizim rakiplerimiz
olan ve bizden daha fazla turizm geliri elde eden İtalya ve Fransada bu
oran yüzde 5in altındadır. Yine önemli bir turizm destinasyonu ve
rakibimiz olan İspanyada da bu durum aynı şekildedir. Türkiyede
beş yıldızlı otellerin sayısı giderek artarken
son yirmi yıldır kişi başına turizm harcamaları
azalmaktadır, sadece bu veri bile iktidarın turizme yönelik
uyguladığı beton ekonomisinin verimsizliğini göstermesi
açısından yeterli bir delildir. Dolayısıyla turizm
sektörümüz verimlilik anlamında bir tıkanma ve vasatlık
tuzağı içerisindedir. Turizm sektörünün rekabetçiliğini ve
verimliliğini artırmak için turizm politikalarımızda köklü
bir vizyon değişikliğine ve köklü reformlara ihtiyaç
vardır. Bu hususta turizmin içine hapsolduğu her şey dâhil
sistemden kurtarılmasının ve çeşitliliğinin
arttırılmasına, turizmdeki iş gücünün eğitime
dayalı niteliklerinin yükseltilmesinden entegre bir turizm ve lojistik
altyapısının inşa edilmesine, geleneksel kültürümüzün
turistik tanıtımının artırılmasına, en
önemlisi de dış dünyada insan hak ve özgürlüklerine değer veren,
bağımsız bir yargıya sahip olduğuna inanılan,
demokratik, barışçıl ve istikrarlı bir ülke imajı
yaratılmasına kadar yapılması gereken bir dizi köklü
yapısal dönüşüme ihtiyacımız vardır. Hâl böyle iken
önümüzdeki dönemde dünyadaki turizm eğilimlerinin değişmesi
beklenmektedir. Bu doğrultuda gelecekte kitle turizminin azalması,
bireysel seyahatlerin artması, alternatif turizm türlerinde rekabetin artması,
turizmde seyahat sürelerinin azalması ama harcamaların artması,
çevreye, doğaya kültüre dayalı yerlerin tercih edilmesi, ekoturizm,
macera turizmi ve kırsal turizmin payının giderek artması
gibi ciddi beklentiler oluşmuş durumdadır. Türkiyenin mevcut
turizm politikasıyla ve bu iktidar zihniyetiyle bu eğilimlere cevap
vermesi mümkün gözükmemektedir çünkü bunlar için her şeyden önce çevresel
sürdürülebilirlik göstergelerindeki konumumuzu düzeltmemiz gerekmektedir. Zira,
bu teklifte de görüldüğü gibi, turizmi geliştirmek için çevreyi yok
ederek mesafe almaya çalışmak, gelecekte turizmi tamamen ortadan
kaldırma riskini beraberinde getirmek demektir. Biz İYİ Parti
olarak, bu hususta zamanı ve mekânı genişleten bir
anlayışla turizmde çeşitliliğe gidilmesini, insanı ve
dünyayı merkezine alan, çevreye, tarihe, kültüre saygılı
sürdürülebilir politikaların oluşturulmasını hedefliyor,
küresel gelişmeleri fırsata çevirecek şekilde turizmde dijital
dönüşümü sağlayacak reformları gerçekleştirmeyi
vadediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Erbaşta
Buyurunuz Sayın Erbaş. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ERBAŞ (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik
Kanununda yapılacak değişikler hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği üzere, turizm sektörü,
dünyada olduğu gibi, ekonomik bakımdan yarattığı katma
değer, oluşturduğu istihdam, cari açığın
azaltılmasına olan olumlu etkisi, ülkemizin tanıtımına
sağladığı katkı, yabancı sermayeyi ülkemize
çekmesi, yöre halkının ekonomik refahına ve
gelişmişlik düzeyine sağladığı katkı ve
diğer birçok bakımdan ülkemiz için çok önemli ve vazgeçilmez bir
sektördür.
Ülke olarak dünya turizm pastasındaki
payımızı artırmak, dünyanın en çok ziyaret edilen ve
en çok turizm geliri elde edilen ülkelerden biri olmak Kültür ve Turizm
Bakanlığınca belirlenen temel hedeflerden biri olmalıdır.
Tüm dünyayı 2019 yılı sonu itibarıyla etkisi altına
almaya başlayan Covid-19 salgınının en fazla
etkilediği sektörlerden biri turizm sektörü olmuştur. Kültür ve
Turizm Bakanlığımız, Covid-19 salgınının
sektör üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek ve kademeli de olsa
başlayan turizm hareketlerinin ülkemize yönelmesini sağlamak için
dünyada ilk örneklerden biri olan Güvenli Turizm Sertifikasyon
Programını başlatmıştır. Bu programın
başarılı bir şekilde yürütülmesi sayesinde, pandemi
döneminde ülkemize gelen ziyaretçi sayısında kaybımız yaklaşık
olarak yüzde 60lar bandındayken rakiplerimiz yüzde 75 ile yüzde 80
bandında kayıplar yaşamıştır. 2020
yılında ülkemizi ziyaret eden kişi sayısı Covid-19
pandemisine rağmen 16 milyona ulaşmıştır.
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) Maşallah.
AHMET ERBAŞ (Devamla) Turizm geliri ise
yaklaşık 12 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Gelinen bu aşamada bu kanun teklifi 2023
hedeflerimize ulaşılması için öncelikli önemi haiz düzenlemeler
içermektedir. Kanunla getirilen düzenlemelerden bazıları
şunlardır: Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve
turizm merkezlerinin tespitine ilişkin yeni kriterler getirmiştir. Bu
bölgelerde özel sektör katılımıyla turizm hizmetleri yönetim
birliği kurulması öngörülmüştür. Konaklama tesislerinin ve plaj
işletmelerinin Bakanlıktan Turizm İşletme Belgesi
almaları zorunluluğu getirilmekte, kamu kurum ve
kuruluşlarının misafirhanelerinin, vilayetler evi ile
orduevlerinin bu düzenlemeden muaf tutulması öngörülmektedir. Bu belgenin
alınmaması hâlinde iş yerinin faaliyetinin sona erdirilmesi
yaptırımı da getirilmektedir. Lüks kampçılık turizm
türünün ülkemiz mevzuatında yasal altyapısı oluşturulmakta
ve kontrollü gelişimi sağlanmaktadır.
Bakanlığın kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgeleri ile turizm merkezleri içinde her ölçekteki planları
yapma, yaptırma, resen onaylama ve tadil etme konusundaki yetkisine ilave
olarak, bu bölge ve merkezlerle çakışan alanlardaki planların
Kültür ve Turizm Bakanlığı mutabakatıyla Çevre ve Şehircilik
Bakanlığınca yürütülmesi sağlanmaktadır.
Bakanlıkça ülke turizmine ve
tanıtımına katkı sağladığı
değerlendirilen ve boyları 39 metrenin üzerinde olan yatların
Türk kara sularında faaliyet göstermelerine ve seyrine ilişkin usul
ve esaslar belirlenmekte, bu durumda alınacak harçlar da Harçlar Kanununa
eklenen tarifeyle düzenlenmektedir.
Değerli milletvekilleri, sürdürülebilir turizm
sürdürülebilir çevreyle mümkündür. Turizm canlı bir sektördür,
yaşayan bir sektördür ve güncel olmalıdır. Turizmle ilgili
hazırlanan kalkınma planlarında geçen fakat uygulanmayan en
önemli konular şimdi tek tek hayata geçirilmeye
başlanmıştır; genel turizme bölgesel turizmden daha fazla
katkı sunulması, ülkenin turizm hedeflerine ulaşabilmesi için bu
çalışmaların koordine edilmesi, yerel işletmelerin
faaliyetlerinin kontrol altında tutulması, ziyaretçi odaklı
planlamanın yapılması bunların
başlıcalarıdır.
Biraz da yerelden bahsetmek istiyorum. Yerelde
valilikler bir karar alıyor -turizmle ilgili bahsediyorum- belediyeler
kendi kafalarına göre bir şeyler yapıyor, özel idareler
başka planlar yapıyor, hâliyle, il kültür ve turizm müdürlükleri
farklı projeler geliştiriyor, üniversitelerde turizm fakülteleri
varsa akademi En iyisini ben bilirim. anlayışında oluyor,
birtakım sektörler de hiçbir bilimselliğe bakmadan, bu sefer de
akademiyi inkâr ederek kendi görüşüne göre hareket ediyor, içinde turizmi
bilmeyen yöneticilerin olduğu turizm dernekleri kuruluyor.
Şimdiye kadar turizmde en büyük sorun
iletişim eksikliğidir. Yerelde ilim Kütahyada olduğu gibi
cevval bir Vali varsa işler doğru yürüyor, yoksa koordinasyon
eksikliği büyük sıkıntılar yaratıyor. Kamunun parasını
doğru kullanmak, turizm bileşenlerinin fikirlerini verimli
şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Bu konularda
Bakanlığımızın, takip ettiğim kadarıyla, üç
önemli çalışması var: Birincisi, şimdiye kadar güzelim
ülkemizi bir lale figürünün arkasına sığınarak
tanıtmaya çalıştık; deniz-kum-güneş üçgeninden
ayrılamadık; bir Kapadokyayı, bir Mardini, Karadenizin
yaylalarını, kaplıcalarıyla ünlü Kütahya ve Afyonu
görmezden geldik; ülkemize turist göndermeyen ülkelerin gazetelerinde,
dergilerinde reklamlar vererek milyonlarca dolar harcadık ama şimdi,
Bakanlığımız hem çok daha anlamlı reklamlar
hazırlıyor hem de tanıtımın büyük
kısmını sosyal medyalarla yapıyor. 3 milyar kullanıcısı
olan Facebook 1,5 milyar kullanıcısı olan Instagram, bir saatte
günlük olarak 1 milyar video izleten YouTube ve Twitterda tanıtımlar
yapılmasını çok önemli buluyoruz.
Bakanlığımızın ikinci
önemli çalışması, açtığı ücretsiz halk
plajlarıdır. Bu sene sayısı 7ye ulaşan en az bin
kişilik bu halk plajları seneye 15e ulaşacak inşallah, bu
sayı 50ye de çıkar diye bekliyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız,
uzun yıllardır ihmal edilen kültür kısmına da önemli
yatırımlar yapmakta, büyük bütçeler ayırmaktadır.
Bunların en önemlisi Galata Kulesi, Sinema Müzesi, Sümela
Manastırı, yirmi dokuz yıldır tamamlanması yılan
hikâyesine dönen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
binası, 29 Ekimde açılışının
yapılacağı duyurulan İstanbulun kültür mabedi
olacağına inandığımız Atatürk Kültür Merkezi yani
AKM ve kısa bir süre önce Bakanlığa devredilen, restorasyon
çalışmaları başlatılacak olan Kız Kulesidir.
Ayrıca, arkeoloji kazılarının
millîleştirilmesi, kazı süresinin birçok yerde on iki aya
çıkarılması, Göbeklitepe ve Aizanoideki son keşifler,
Türkiyenin ilk bölgesel kültür ve turizm markası ilan edilen Mezopotamya
gibi çalışmalar uzun zamandır ihmal edilen kültür
dünyamızın parlayan yıldızları olacaktır. Yani at
binenin, kılıç kuşananın.
Uzun yıllar sonra masanın her iki
tarafında da çalışmış olan bir Bakana sahibiz.
Turizmde rakip olarak gördüğümüz ülkelere bakacak olursak; İspanya
Turizm Bakanı ekonomist, İtalya Turizm Bakanı siyaset bilimcisi,
Yunanistan Turizm Bakanı yazılım mühendisidir. Bu ülkelerde
turizm gelir kaybı Avrupa Birliğinin bütün teşvik ve
desteklerine rağmen yüzde 80leri bulmuştur, bizde ise bu oran bütün
engellemelere rağmen yüzde 60lar bandındadır, yıl sonuna
kadar da bu oran inşallah düşecektir.
Pandemi gösterdi ki turizm bizim için en önemli
gelir kaynağımızmış. Yabancı turistler
gelmeyince, uçaklar kalkmayınca, otellere malzemeler verilmeyince;
gıda, yeme içme, tekstil, ulaşım, konaklama, tur hizmetleri,
uluslararası iletişim, marina hizmetleri, hediyelik eşya gibi
tüm kalemler azalınca farklı sektörlerde ihracat rekorları
kırmamız turizm olmadan ekonominin canlanmasına maalesef
yetmedi.
İnşaat sektörüyle ilgili, ekonomik olarak
tetiklediği 900 kalem olduğu söylenir. Turizm sektöründe de 900e
yakın kalem vardır, bu kalemler ya turizmi besler ya da turizmden
beslenir. Şimdi, tüm bu ön yargıları bir kenara
bırakmalı, kültür ve turizmi siyasetüstü görüp
kalkındırmalıyız.
Değerli milletvekilleri, üniversite mezunu
işsiz turizmci enflasyonuna sebep olmamak için dört yıllık
turizm fakültesi açmaktan ve kontenjanlarını yükseltmekten
vazgeçmeliyiz. Bunun yerine, iki yıllık meslek yüksekokullarında
sektörde yabancı dilleri bilen aranan elemanlar yetiştirmeliyiz ama
bunu yaparken turizm fakültesinde bu öğrencilerimizi yetiştirecek
hocalarımızın da sektörde tecrübe sahibi olması
zorunluluğunu getirmeliyiz.
Ayrıca, maalesef, otelcilerin meslek
yasası yok, otelcilik meslek olarak görülmüyor. Turizm denilince akla
sadece acenteler gelmemeli. Turizm acentesi adı altında kurumlara
organizasyon yapan firmaları turizm isminden ayırmak lazım;
bunlara başka bir isim, başka bir statü bulmamız gerekiyor.
Maalesef, otel sayısından fazla acentemiz var. Turizmle ilgilenen
turizmci, eğitimle ilgilenen eğitimci, organizasyonla ilgilenen
organizatör olsun. İllerde turizmi yönetecek kişilerin de turizm sektörünü
ve yabancı dilleri bilmesinde fayda vardır.
Değerli milletvekilleri, daha önce çok
önemsenmeyen ama pandemiyle beraber kullanıcı sayısı artan
ve çok ciddi bir vergi kaybımızın olduğu bir konuya
değinmek istiyorum. Bu konu, günlük kiralık evlerdir. Bu evler,
hiçbir kontrolü olmayan, hiçbir resmiyeti olmayan kayıt
dışı sektör hâline geldi. Diğer taraftan, oteller için,
turizmciler için dünya kadar kurallar koyuyoruz, kanun yapıyoruz, cezai
müeyyideler belirliyoruz ama konaklama açısından Kültür ve Turizm
Bakanlığına, vergi açısından Hazine ve Maliye
Bakanlığına, güvenlik açısından İçişleri
Bakanlığına, sıhhi açıdan Sağlık
Bakanlığına, izin açısından da belediyelere
bağlı olması gereken bu sektör, turizmin en büyük rakibi hâline
gelmiştir. 2019-2020 verilerine göre en az 700 milyon dolar vergi
kaybımız olduğu tahmin ediliyor. Bu konuya da mutlaka
Bakanlığımızın ve Meclisimizin el atması
gerekmektedir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Kütahya, yer altı ve yer üstü kaynakları, termal
suları, el sanatları, tarihi ve kültürüyle ülkemiz için önemli bir
turizm potansiyeline sahip kadim bir şehrimizdir. Turizm konuşulurken
Kütahyayı konuşmamanın imkânı yoktur.
Kütahyamızın kültür ve turizm
alanındaki bugüne dek saklı kalmış değerlerini
canlandırmak, şehrimize tekrar kazandırmak ve gelecek nesillere
aktarmak adına Gazi Meclisimizin kürsüsünden defalarca
Kütahyamızın güzelliklerinden bahsettim. Biz, kültür ve termal
şehriyiz. Arkeoloji ve Maden Müzesi, Kütahya Kalesi, Çinili Camisi, Gözüm
Şeyh Sultan Türbesi, Frig Vadisi, Kütahya Cafer Paşa
Dârülkurrâsı, Dumlupınar Zafertepe Çalköy Zafer Anıtı ve
Müzesi, Eğrigöz Kalesi, İkitaş Kanyonu gibi restorasyon,
konservasyon, koordinasyon, inşaat, bağlantı yolları,
projeler, parkur alanları gibi çalışmaları yapılan tüm
kültür varlıklarımızın bir an evvel milletimizin hizmetine
sunulmasını istiyor ve Kütahya adına bekliyoruz.
İsviçre Alplerine benzeyen, Türkiye'nin ilk ve
tek termal kayak merkezi ilan edilen Murat Dağı ve Domaniç
yaylalarına hem yatırımcılarımızı hem de
turistleri davet ediyoruz.
Türkiye, jeotermal kaynakların zenginliği
ve potansiyelinde Avrupa'da kaynak açısından 1inci, dünyada ilk
7nin içindedir. Kütahya, Frigya, Roma, Selçuklu ve Osmanlıdan günümüze
ulaşan şifalı sularıyla kaplıca termal turizmi ve
termal sağlık turizmi denilince Türkiyede ilk akla gelen
şehirlerden biridir. Bunun sonucu olarak da ülkemizde sertifikalı 73
adet termal turizm merkezinin 9u Kütahyadadır. Ilıca, Gediz Murat
Dağı, Gediz Ilıcasu, Simav Eynal, Simav Çitgöl, Simav Naşa,
Emet Termal, Emet Dereli, Emet Yenice, Tavşanlı Göbel, Hisarcık
Esire, Yoncalı kaplıcaları Evliya Çelebinin Dünyada ve
Anadoluda birçok kaplıcayı gezdim, gördüm ama bunun gibisini
görmedim. Böylesi yeryüzünde yoktur. ifadeleriyle bahsettiği, hepsinin
mineralleri ve sıcaklıklarının birbirinden farklı
olduğu şifa kaynağı kaplıcalarımızdır.
Değerli milletvekilleri, yine, milletvekili
olduğum günden bugüne kadar her konuşmamda Aizanoiden bahsediyorum.
Bu antik kenti küçük bir kazı alanı, birkaç kalıntı olarak
düşünmeyelim; Çavdarhisar ilçemizde çok geniş alana
yayılmış bir medeniyet bulunmaktadır. Amfi tiyatrosuyla,
dünyada bilinen ilk borsasıyla, en sağlam şekilde korunmuş
Zeus Tapınağıyla iki bin yıldır ayakta kalmayı
başarmış antik dünyanın ilklerindendir. Ben, izin
verirseniz yüce heyetinize -ilk defa herhâlde göreceksiniz- Aizanoiyi de
göstermek istiyorum: Evet, bu bir şehir; Efesten tarihi
yaklaşık olarak dört yüz, beş yüz yıl daha gerilere
gitmektedir.
Ayrıca, daha önce çok gündeme gelmeyen
Seyitömer Höyüğü en az Göbeklitepe kadar tarihin akışına
yön vermektedir; kazdıkça medeniyetlere ulaşılmakta, Erken Tunç
Çağı, Roma, Helenistik Çağı, Frig yerleşimleri ve Asur
kalıntıları görülmektedir. Bu vesileyle, kazıların
süresini on iki aya çıkaran, millîleşmemizi sağlayan,
kazıları Dumlupınar Üniversitesine devreden Kültür
Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne teşekkür ediyorum.
Buradan Kültür ve Turizm Bakanımızdan bir talepte bulunuyorum:
İllere kaplıca sertifikası veriliyorsa, puanlama
yapılıyorsa Kütahya mutlaka 100 üzerinden 100 puanı hak
ediyordur. Aizanoi ve Seyitömer gibi kültürel miraslara sahip
Kütahyamızın da Mezopotamya gibi bölgesel kültür, turizm ve termal
markası ilan edilmesini bekliyoruz.
Sevgili milletvekillerim, Antalyaya giderken,
İzmire giderken bu antik kente, bu tarihî, şifalı,
kuruluşun ve kurtuluşun şehri Kütahyaya bir uğrayın,
bu şehirde tarihi yaşayın, bu şehirde huzuru bulun, bu
şehirde şifayı arayın.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz hain ve
kanlı işgal girişiminin 5inci yılında
şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum, gazilerimize sağlıklı
bir ömür diliyorum. Genel Başkanımızın ifade ettiği
gibi, kim, hangi karanlık senaryodan ilhamını alırsa
alsın üzerinde yaşadığımız vatan toprakları
tarih boyunca Türk milletinin kanıyla mühürlenmiştir. 15 Temmuz
kalkışmasına karışan kim varsa, bu hain teşebbüse
kim ortak olmuşsa, ismi, unvanı, mevkisi ne olursa olsun Türk askeri
değildir, asla da olmamıştır. 15 Temmuz, inancın
işgale karşı kahramanca direnişidir. Türk milleti ihanete
geçit vermemiştir, Allahın izniyle sonsuza kadar da vermeyecektir.
Değerli milletvekilleri, kurban paylaşmak
demektir, bayram kavuşmak demektir. Sevgimizi ve
varlığımızı paylaştığımız,
milletçe sarıldığımız bir Kurban Bayramı diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken
Gazi Meclisinizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, turizm teşvikiyle
ilgili hazırlanan yasa teklifi tekrar bir torba yasa ve şu anda da
Plan ve Bütçe Komisyonunda son görüşmeleri yapılmakta olan bir torba
yasa var. Meclis tekrar bir yasama dönemini sona getirecek, bayram tatiline
çıkıyoruz.
Bu torba yasalarla artık Meclis
çalışamaz hâle geldi, çünkü herhangi bir etki analizi
yapılmamakta, ihtiyaçlar belirlenmemekte ve ne olduğunu kimse bilmemekte.
Nedir bilinen? İktidar partisinin çoğunlukla elini kaldırıp
uygulamaya sokması. Ve giderek her getirilen torba yasa ne oldu? Daha da
yaşamımızı zorlaştırmakta,
kısıtlamaları getirmekte. Nasıl? Büyük çoğunluk için
bir kısıtlama getirmekte. Büyük çoğunluk yerine bir
azınlığı zenginleştirmeye doymuyorlar, ranta
doymuyorlar, tercihlerini sadece o yönde kullanıyorlar. Peki, bununla
mı? Hayır. Bir de yasaklar, engeller ve kendilerince meşru olan
şeyi hoşgörüyle, kendilerince meşru olmayan şeyi tümüyle
reddedilmekte.
Turizm teşvikiyle ilgili konuya girmeden önce
tekrar birkaç maddeye girmek istiyorum. Arkadaşlarımız da dile
getirdi, birçok şey Anayasaya aykırı olarak uygulanmakta,
Anayasaya aykırı olarak yürürlüğe sokulmaktadır.
Nasıl? Tümüyle Ben bilirim, ben isterim
Ve bütün
tartışmalarda parmaklar kalktığında sanki
çoğunluğun aldığı kararlar geçerlidir, doğrudur,
ki zaman zaman Anayasa Mahkemesi de reddedilmekte, kararları hiçe
sayılmaktadır.
Arkadaşlar, turizmle ilgili
konuşmamızda bölgeler arası eşitsizlikten, bölgeler
arası sıkıntılardan söz ederken de Batman Milletvekili
olarak bir konuya değinmek istiyorum. Bugün Grup Başkan Vekilimiz
sevgili Beştaş konuşmasında -grup adına konuşma
yaparken- şuna değindi, Zilan katliamının 91inci yıl
dönümüne. Zilan denilen yer Van bölgesinde, o dönem 15 bin kişinin
katledildiği, Zilan Deresinin doğduğu, Geliyê Zîlan denilen
bölge, Kürtçe
(x) kara gün diye
anımsanıyor ve Batmanla ilişkisine gelince yüz elli yıl
önce, yüz yetmiş yıl önce bir kısım insanlar Vanın
eteklerinden kalkıp Batmanın -şu anda Batman, tabii, o dönemde
Batman değil- Kozluk (Hezo) denilen bölgesine gelip yerleşiyorlar
ve köylerden birinin ismi de Zilan. Niçin bunu söyledim? Arkadaşlar, yirmi
bir gündür Batmanın 9 köyünde -sonra 8 diye açıklandı- içme
suyu yok, elektrik yok; içme suyu ve elektrik yok. Zilandan bugün farklı
bir Zilana geldik ve elektriğin olmamasının nedenine
çeşitli bahaneler uyduruluyor ama su temel insan hakkıdır, su
olmazsa olmazdır. Bir taraftan Pandemiyle mücadele, fiziksel mesafe,
maske, hijyen diyeceksiniz, bir taraftan içme suyu olmayacak ve ne oldu
biliyor musunuz? Yirmi gündür
21inci yüzyılda önceki gün akşam
saatlerinde İsa Üke, 16 yaşındaki bir genç boğularak
yaşamını yitirdi. Peki, niçin boğuldu? Arpayı
harmanlamak için, yellemek için çalışırken her tarafı toz
olmuştu ve Zilan köyü -deyim yerindeyse- deresi, akan çayıyla,
kanalıyla, yakındaki barajıyla suyun içinde susuz olduğu
için kanala girdi ve boğuldu ve ambulans da yetişemedi. Şimdi,
İsa Ükenin boğulması, yaşamını yitirmesi bir
kaza mı, cinayet mi? Peki, yirmi bir gündür su yoksa
Olayı nereye
getiriyorum, yerel yönetimlere getiriyorum şimdi; az önce kayyumlardan söz
edildi. O kentin Valisi atanmış ama o kentin seçilmişi görevde
değil, makamı işgal edilmiş, kayyum oturuyor. Yirmi bir
gündür, o kenti yöneten Vali -yeri geldiğinde de kendisine Belediye
Başkan Vekiliyim diyor- bir sormaz mı, ya, bu 9 köyde içme suyu
olmayan insanlar nasıl yaşıyor? Kim inanacak ona? Ve hâlâ
taziyeye gitmemiş. Bugün buraya çıkmadan sordum,
yaşamını yitirenlerin acısı da
paylaşılmıyor çünkü gittiğinde Sen neredeydin? denilecek.
İşte, arkadaşlar, kayyum ile seçilmişlerin arasındaki
fark budur, nokta; bu bilinsin. Kimse, seçilmişlerin yerini
atanmışlar tutamaz, tuttuğu zaman da gidip bakamaz,
haklının yanında yer alamaz.
Şimdi, turizmle ilişkisi, arkadaşlar,
bir ülkede turizmin gelişebilmesi için, turizmin önünün açılabilmesi
için dünyada huzura, barışa ve gelişmelere bakılır.
Bir yerde demokrasi kaybediyorsa, huzur kalmıyorsa, şiddet
ortamı egemenleşiyorsa, otoriterleşme artıyorsa turizm
gelirleri kısa süreli artsa bile giderek özelliğini yitirir. Niçin?
Arkadaşlar, bu teşvik paketi getirilmiş Komisyonda
tartışılmış, birçok maddeyi ilgilendiriyor fakat
kabaca baktığımızda, bir, kayyumlar atanıyordu;
şimdi kayyum atanmayan yerler için -deyim yerindeyse- yerel yönetimlerin
elleri kolları bağlanıp, yetkileri alınıp, yetkileri
merkeze bağlanıp bütün her şey Biz biliriz.e dönüşüyor,
orada yerel yönetimler sembolik bir tarza dönüştürülüyor ama şunu da
yapmayı unutmuyorlar: Su getireceksin, çöp toplayacaksın, kanalı
döşeyeceksin. Para pul işine gelince Ben Ankaradan
halledeceğim, Bakanlıktan. Başka? Ben ruhsatı
vereceğim. Bugüne kadar yerel yönetimler çeşitli ruhsatlar veriyordu
turizm konusunda, işletmeler, plajlar, küçük işletmeler
hakkında. Onlar merkeze gelecek ve bu merkeze verilen yetki
yetmiyormuş gibi, ayrıca Çeşitli kurullar oluşturulup onun
parası da merkeze yatırılacak. deniliyor.
Peki, arkadaşlar, yerel yönetimlerden söz
edilirken, yerel esnaf ne durumda? Hiç. Çünkü tercih hep büyükten yana; siz
turizmci dediğinizde büyük devasa tatil köyleri, büyük oteller, beş
yıldızlı, şatafatlı mekânlar, lüks içinde
yaşayanları düşünüyorsunuz ve yurt dışından gelip
yeşil yeşil dolar harcayanları, sadece kum ve sahili
düşünüyorsunuz. Peki, orada incik boncuk satanı, peki, orada kafe
işleteni, orada bahçede gül dikeni, bahçıvanlık yapanı,
garsonu, emek harcayanı? Görmüyorsunuz. Uçaktan veya karadan gelen yolcuyu
alıp minibüsüne bindiren, taksiye bindirip götürüp getireni? Onu da
düşünmüyorsunuz. Sadece kendi gözünüzde onlara bir tercih yaratmak.
Biz, İş ve Aş
Buluşmalarıyla ilişkili Antalyaya gittik geçtiğimiz ay;
kafe işletmecileri perişan düzeydeydi, tekrar burada
söylemiştim, restoranlar, işletmeler şunu diyor:
Açıldığı gibi ilk iş, elektrik şirketleri geldi
Paranızı ödemiyorsanız, elektriğinizi keseceğiz.
İlk iş Doğal gazınızı ödemiyorsanız,
doğal gazınızı keseceğiz. Siz, böyle mi turizmi
geliştireceksiniz? Sizin gözünüzdeki turizm geliştirmesi
Hedefiniz
35 milyarlık bir gelirdi, tutturamadığınız için
tümüyle bir keyfiyete dönüştürdünüz ve ne yaptınız
arkadaşlar? Pandemi döneminde turizmi bile kullanmaya
kalkıştınız. Geçtiğimiz yıl verilerle
oynadınız sanki sahilde virüs yokmuş gibi ve insanların
gelmesini istediniz, insanlar yine gelmedi.
Arkadaşlar, hâlâ aşı oranları
tartışılıyor, Aşılar yapalım. deniliyor.
Aşı gelecek mi, gelmeyecek mi, güvensizlik ortadayken bizler sizin
yapmadığınızı yapıyoruz; bütün arkadaşlarla
gece gündüz Kürtçe, Zazaca, Arapça Aşı olun.
çağrıları yapıyoruz aşı oranları yükselsin
diye. Dışişleri Bakanı yurt dışında turizm
adına şunu konuştu: Turistin göreceği yerdeki herkes
aşılanacak. Peki, turistin görmediği yer ne olacak? Orada
çalışan ne olacak? Bunlarla ilgili bir düşünce yok. Siz böyle
yaptığınız sürece gitmez.
Şimdi, yerel yönetimleri görmüyorsunuz, peki,
demokratik kitle örgütleri var mı? Sivil toplum örgütleri var mı?
Onlar da yok, onlara da danışmıyorsunuz çünkü onlar size itiraz
edecekler; itiraz edecekleri için Meclise çağırmıyorsunuz,
komisyona çağırmıyorsunuz, valiliklere de
çağırmıyorsunuz. Şu anda ne yapıyorsunuz?
Çıkaracağınız bu torba yasada -gelen yasa teklifinde- daha
önce uzmanların, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin
çeşitli uzmanlıklara göre derecelendirme yapacakları yetkiyi onlardan
alıyorsunuz, valilere veriyorsunuz. Bu mu sizin bakış
açınız? Bu mu insanların geleceğiyle ilgili
belirleyeceği kararları almak? Hani 27nci Dönem diyordunuz, hani
Cumhurbaşkanlığı sistemi diyordunuz; Yeni sistemde yerel
güçlenecek, yereller özerkleşecek. diyordunuz. Hiç de alakası yok.
Size ait olan şeyleri merkezde tutmaya çalışıyorsunuz, size
ait olan şeylerde otoriterleşmeye çalışıyorsunuz; size
karşı çıkanlara ise tümüyle Terörö, terörö... deyip kapatmaya
çalışıyorsunuz. Bunları artık kimse yemek istemiyor
ama bir yaptığınız şey var: Tekçilik ve
tekelleşme. Nasıl ki marketlerde tekelleşme yapıyorsunuz,
nasıl ki müteahhitlerde tekelleşme yapıyorsunuz, nasıl ki
yönetimde tekelleşme yapıyorsunuz, nasıl ki birçok şeyde
Tek ben bilirim, tek dil
her şeye bakıyorsanız, şimdi de
otellerde bir tekelleşmeye gidiyorsunuz ve Bakan zaten bir şirket
sahibi. Küçük butik oteller, küçük işletmeler
Turizm denilince bölgeler
arası eşitsizlik yok.
Bakın, arkadaşlar, İş ve
Aş Buluşmalarında gezdiğimiz yerlerden biri Vandı.
Vana gittiğimizde
Van, son dönemdeki en büyük gelirini turizmden,
İrandan sağlıyordu. İran ile Van arası her gün
mültecilere göz yumanlar
Yürüyerek geliyorlar, kimi zaman minibüste kimi zaman
kışın donarak yaşamlarını yitiriyorlar. Van ile
İran arasındaki minibüs hatları çalışmıyor,
neden? Arkadaşlar, Kapıköy Sınır Kapısı
kapalı ama insanlar İrandan uçağa biniyor, Antalyaya gidiyor,
İstanbul'a gidiyor ama Vana ilişkin bir düzenleme yok. Az önce
konuştum, yine kapı kapalı. Peki, yani bu nasıl bir turizm
teşviki olacak? Siz nasıl bunu düzenleyeceksiniz? Siz sadece sahili
mi düşünüyorsunuz? Yani sizin turizm anlayışınız
nedir?
Beton, biraz önce Surdan söz edildi. Ya, siz gelin,
bakın Hasankeyf'e; içiniz ağlar, yüreğiniz yanar. Siz bunu
yaptığınız zaman, sizin gördüğünüz turizm yeşil
dediğiniz paranın dışında bir şey değil.
Neden yeşil diyorum? Ya, ormanları düzenleme getirmişsiniz
yaktığınız yetmiyor, ormanları söndürmeye
gitmiyorsunuz, söndürmeye gidenlere engel oluyorsunuz, bir taraftan da siz
ormanları maden ocaklarına peşkeş çekecek düzeye
getiriyorsunuz. Mersine gittik, taş ocakları için ormanları yok
ediyorsunuz, Karadeniz'de yine öyle. Siz yeşili yok ediyorsunuz,
yeşille ilgili geleceğiniz yok. Ormanları yok ederken, şimdi,
bu torba yasa teklifinde bir de bir şey daha getiriliyor. Lüks
çadırlar için ormanlık alan kullanılabilecek ve bunu
Bakanlık belirleyecek, çöpü belediye toplayacak, oranın
temizliğini yapacak, hizmet götürecek, yetkiyi Bakanlık verecek. Ya,
yerel yönetimlerle, seçilmişlerle bu kim olursa olsun siz iş
birliği yapamadığınız sürece,
yapmadığınız sürece idare edemezsiniz, idare
edemediğiniz gibi, siz ileriye de gidemezsiniz.
Bir diğeri, ya, arkadaşlar daha bir ay
önce birçok konuda pandemide biz şunu söyledik, ne dedik? Ya, esnaf
perişan, yoksul perişan, gerçekten asgari ücretle
çalışanlar perişan, öğrenciler perişan; kadınlar,
emekliler ve hiçbir geliri olmayanlar perişan.
Birçok ödemeyi faizle yaptınız,
çiftçilerle ilgili faizle yaptınız, esnafla ilgili faizle
yaptınız ama burada turizmle ilgili yapılandırdık,
geçtiğimiz yıl da bu yıl da faizsiz erteleme. Şimdi, bunu
yapanlar, hedefi tutturmaya çalışanlar insanların
kaynağını hiç düşünmediği gibi, yoksulluğu
geliştiriyorlar ve daha da yoksulluğa neden oluyorlar. Yerel
yönetimlerdeki bu yetkilerden biri de arkadaşlar, şöyle
yapılıyor: Yerel yönetimlere geçmişte bir yetki vermişler
-işte plajla ilgili küçük işletmelerin- şimdi bunların
hepsi alınıyor. Geldiğimiz aşamada çalışanlar hiç
yok, küçük yerler yok, esnaf yok; sadece büyük, büyük dedikleri alanları
düşünüyorlar ve büyük alanları, işte kimi zaman golf
sahasına, lüks çadırlara, otellere, tatil köylerine açıyorlar.
Peki, bölgeler arası eşitsizlik? Yok. Peki, insanların tarihine
sahip çıkma? Yok. Kültürüne sahip çıkma? Yok. Sadece kendi
kurumlarını düşünüyorlar.
Hani yerli, millî deniyor ya, yerli, millî
Arkadaşlar, 39 metreden daha büyük yatı olanlar gelip başka bir
bayrakla -ki Türkiyenin 3 tarafı denizlerle çevrili- burada
işletmecilik yapabilecekler, çalışabilecekler. 39 metreden büyük
olmadığı için -yani öyle milim milim hesaplanmış-
gelin, yapın. Hani uçak yapılıyordu? Hani özel araba
yapılıyordu? Hani uçan araba yapılıyordu? Hâlâ 39 metreden
büyük şeyiniz yoksa bunu abartmaya gerek yok, bunu konuşmaya gerek
yok. Siz birilerine ortam yaratıyorsunuz, tercihiniz sermayeden yana,
tercihiniz yurttaşın zararına. Teşvik dediğiniz
şey kendi yandaşlarınıza teşviktir ama başkalarına
engeldir, başkalarına barajlar yapmaktır, önlemektir, tümüyle
yasaklar getirmektir.
Ne yapılıyor? Arkadaşlar, bir
diğer yapılan şeyi -çok şaşıracaksınız-
bakın size göstereyim. Bakanlar normalde çevreyi korur, yeşili korur,
geleceği korur, insanların sorunlarına eğilir. Şöyle
-biraz küçük, büyütemedim- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
ilan vermiş, 6 milyon 68 bin liradan ihale başlamış,
Açık artırmayla satılacak, gelin, girin. Ya, çevreyle ilgili,
şehircilikle ilgili bir Bakanın çevreyi koruması, doğayla
ilgili, ekolojiyle ilgili konuşması lazım; ilan veriyor ya,
ilan, satılık ilanı veriyor. Özelleştire özelleştire
memlekette yer bırakmadınız ve bu özelleştirmeler
yağmaya dönüştü çünkü size para yetmiyor, yetmiyor. Borçlandırma
da yurttaşa değil, yarara değil
Az önce ben söz ettim
elektrikle ilgili, 3 milyar elektrik şirketlerine verdiniz, pandemi
döneminde zarar ediyorlar. Batmanın 8 köyü yirmi bir gündür susuz ve
İsa Üke öldü, yaşamını yitirdi. Kalkmışlar, bugün
suyu bırakmışlar. Neden? Çünkü gelen giden, taziye için. Siz
böyle yaptığınız sürece hiçbir yeri geliştiremezsiniz.
Bir diğer konu arkadaşlar, siz gerçekten
bölgeler arası eşitsizliği gidermek istiyorsanız, turizm
konusunda gelişmeler istiyorsanız yapacağınız
konulardan biri de barışla ilgili, güvenlikle ilgili değil,
güven geliştirici politikalar geliştirmeniz lazım. Bu güven
geliştirici politikalardan biri de ana dili meselesi, gündeme
getirildiğinde hep karşı çıkıyorsunuz. Ben az önce
okudum, İstanbulda dağıtılan broşürlerde -28 tane
dilde broşür dağıtılıyor- bir tane Kürtçe broşür
yok ve biz biliyoruz Kürdistan Bölgesel Yönetiminde, Karadeniz dâhil, Akdeniz
dâhil birçok yere gelen giden insan var ve Türkiyenin Kürdistan Bölgesel
Yönetimiyle ilişkisinde sadece petrol veya gıda değil, turizm
de ciddi bir şekilde etki alanına girmekte, gerek sağlık
alanında gerek birçok alanda. Peki, bununla ilgili niye bir düzenleme
yapmıyorsunuz? Orada refleksleriniz ortaya çıkıyor. Eğer
gerçekten samimiyseniz, gerçekten bu işe inanıyorsanız bununla
ilgili de bir düzenleme yapmanız lazım ama sizin
yaptığınız şey, sadece özelleştirmeyle ilgili
çalışıyor. Niçin bunu söylüyorum?
Arkadaşlar, az önce Bakanlığın
şeyini söyledim. Yani birçok kurum geçmişte şunu söylerdi: Hangi
bakanlıkta çalışıyorsan Sizin eğitim tesisiniz var
mı, sosyal tesisiniz var mı? Ve tutun, Millî Eğitim Bakanlığından,
Sağlık Bakanlığından, Orman
Bakanlığından, Tarım Bakanlığından -ki
bakanlıkların ismi değişiyor- birçok yerde sosyal tesisler
ve eğitim tesisleri açılırdı ve bu sosyal eğitim
tesislerinde kimi zaman insanlar, oradan başka lüks yerlere gidemeyenler
yararlanırlardı veya gerçekten eğitimler verilirdi. Hoş,
zaten eğitimden vazgeçtiniz, ne liyakat var ne eğitim var, her
şeyi kendiniz yapıyorsunuz. Arkadaşlar, daha geçtiğimiz
hafta Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 18 tane sosyal
amaçlı yapılan, eğitim tesisi olarak kullanılabilecek 18
tane yerin satışı, özelleştirilmesi, kiraya verilmesi,
işletmesinin başka yere verilmesi kararı bir sabah
çıktı. Ya, siz böyle mi turizm teşvikinden söz edeceksiniz? Siz
turizmi kendinize yetmiyor diye düşünüp birçok emekçinin
yararlanabileceği alanları satmakla mı düşünüyorsunuz?
Marmariste, Kuşadasında, Seferihisarda, Manavgatta, Didimde,
Gökçeadada, Beşiktaşta, Boğazda yer satarak mı, yer
kiraya vererek mi düşünüyorsunuz? Sadece kafanız buna mı
çalışıyor? Siz böyle yaptığınız sürece, biz
her seferinde Ya, saraydan, sermayeden, savaştan yana bir tercihte
bulunuyorsunuz. dediğimizde kıyamet kopuyor ama para oraya gidiyor.
Para yurttaşa gitmiyor, para bölgelere gitmiyor, para yoksula gitmiyor;
para Türkiye'nin geleceğiyle ilgili endişesi, kaygısı
olanlara gitmiyor. Para size gidiyor, siz dediğim belli bir
azınlığa gidiyor, tekelleşmeyi düşünen iktidara
gidiyor ve doymuyorsunuz, doymuyorsunuz. Ya, Biz bize yeteriz. diyorsunuz,
inanın biz size yetemiyoruz, yetemiyoruz. Yani, siz böyle devam
ettiğiniz sürece hiçbir yerden de çıkamazsınız.
Bir diğeri
Arkadaşlar, hep
katılımdan, hep eşitlikten söz ediliyordu. Ve bu eşitlik ve
katılımdan zaten -az önce söyledim- yerel yönetimlerin yetkisi
alınıyor, kayyumlar atanıyor, birçok muhalif sese, muhalif
derneklere, sivil toplum örgütlerine itirazlar getiriliyor, hiçbir görüşü
alınmıyor. Bir taraftan da isimlerinde çeşitli vakıflar
olan, çeşitli kurumlar olan kurumları, her şeyi Cumhurbaşkanlığı
yetkisine veriyorsunuz. Cumhurbaşkanı atar, Cumhurbaşkanı
belirler, Cumhurbaşkanı kişi sayısıymış,
maaşıymış, denetimiymiş her şeyden muaf
tutuluyor. Sayıştaydan muaf tutuluyor, bütünüyle oraya veriliyor.
Şimdi, burada Yunus Emre Vakfı var; ya, kaç kişi atanacak, kaç
kişi çalışacak, nasıl olacak hiç belli değil. Tümüyle
Cumhurbaşkanlığına verilmiş ve buna, bize Meclise,
Parlamentoya parmaklarımızı kaldırıp onay vermemiz
isteniyor. Böyle bir onay olur mu? Ya, bu Cumhurbaşkanı neymiş?
Sadece bu Parlamentoda bizim çıkardığımız kararlarla
atacağı imzalara zamanı yetmez, yirmi dört saat imza
atmasına yetmez. Ya, bu ne Supermanmiş ki bu kadar yetkiyi
veriyoruz ona. Hani, yetki paylaşılacaktı, hani yetki yerele
verilecekti, hani yetki her tarafta eşit
dağıtılacaktı. Hiçbir yerde yok çünkü kaygı var, korku
var, giderek kaybetme korkusuyla beraber korkuyu yaymaya
çalışıyorlar. Ve bu da yetmiyor, bütün yasaları giderek
bütün yasama organını işlevsiz hâle getirip kendi lehleri ve
tercihleri konusunda değiştirmeye kalkıyorlar. Bundan bir an
önce vazgeçmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı).
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bunu yapmadığımız sürece
Türkiye'de değil ki bir teşvik, siz teşvik değil, tümüyle
yasakları, kısıtlamaları getirirsiniz sadece kendi lehinize
olan şeyleri düşünürsünüz. Teşvik vermek istiyorsanız,
teşvikten yana olmak istiyorsanız, çoğunluktan yana olun.
Çoğunluktan yana olmak demek, asgari ücretten vergi almamak demektir,
emeklinin yanında olmaktır, emekliye 2 bin liradan fazla gelir
sağlamaktır. Eğer çoğunluktan yanaysanız gelin,
emeklilerle beraber yaşlılık aylığı alanlara da 2
bin lira para verelim. Devlet madem Yaşlısınız,
bakıma muhtaçsınız. diyor, gelin, onlara da o parayı
verelim. Çoğunluk olmak, tercihinizi vatandaştan yana kullanmak
istiyorsanız barıştan, demokrasiden, özgürlükten yana olun;
teşvik budur, bunu yaptığınız sürece kendi önünüzü de
memleketin önünü de açarsınız, bunu yapmazsanız da biz
geldiğimizde buna talibiz, yapmaya hazırız.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak.
Buyurunuz Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bununla ilgili hem partimizin hem turizm
bölgelerinin hem de şahsımın görüşlerini sizlerle
paylaşacağım.
Değerli arkadaşlar, turizm, Türkiye'de
planlı bir şekilde 1970li yıllarda başladı. Aynı
zamanda, ülke Kıbrıs Barış Harekâtıyla birlikte
mücadele ederken bir taraftan da planlı kalkınmayla ilgili turizm
yatırımlarının startını verdi. 74
yılıydı ve bu turizm yatırımları Antalya'nın
Kemer bölgesinde, altyapısıyla, üstyapısıyla,
telekomünikasyonuyla, her şeyiyle planlanmış ve 20 bin turiste
hitap edecek yatak kapasitesiyle dört dörtlük bir planlamaydı. Tabii
birçok şey ülkede 70li yılların sonuna doğru gelişti
ve 80 darbesi, arkasından üç yıl darbeyle yönetilmiş bir ülke ve
arkasından Anavatan Partisinin gelmesiyle tahsislerin hızlı bir
şekilde hayata geçirilmesi söz konusu oldu ve Kemer ilk yapılanan
bölgedir. Türkiye'de ilk yapılanan, planlı bir şekilde turizmin
kalkınmasındaki ilk bölgedir.
O dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı
döneminde, planlama anlayışıyla turizm
yatırımları hayata geçirilmek üzere planlanmış ve
1980den sonra da tahsisler verilmiş, özellikle de yine, Kemer bölgesi çok
hızlı bir şekilde kalkındı. Tabii ki bununla birlikte
Antalya da hızlı bir şekilde kalkınmaya başladı.
O dönemde, 20 bin yatak kapasitesiyle
yapılmış bir planlama, değişik bölgelerde -orman
arazileri, hazine arazileri- tahsisler verilerek şu anda 150 bin yatak
kapasitesine ulaşmış bir bölgeden bahsediyoruz. Yani planlama,
buralarda devreye giriyor, siz eğer planlamazsanız daha sonra çevre
sorunlarıyla boğuşmak zorunda kalırsınız. Sadece
Turizmi Teşvik Kanunundaki değişikliklerle de bunu çözmeniz
imkânsız.
Bakın, turizm çok kırılgan bir
sektördür fakat Türkiye'nin de göz bebeğidir, Türkiye'de doğrudan
döviz kazandıran tek sektördür. İşte, 2019 yılında
ülkeye 35,5 milyar dolar döviz kazandıran sektörden bahsediyoruz.
Aynı zamanda da sayıyla ölçüyoruz, aslında sayı değil.
Yani burada, nicelik değil, nitelik son derece önemli. Yirmi
yıllık iktidarınızda bir türlü şu nitelik meselesini
masaya yatırmadınız. Tek yönlü gelişen bir turizm,
sahillere yüklenmiş bir turizm; aynı zamanda, örnek vermek gerekirse,
Antalya, Muğla, Aydın bölgesinde inanılmaz bir nüfus
yoğunluğu, kentin yüz ölçümü artık o nüfusu kaldıramaz
duruma gelmiş.
Sezonun en yüksek olduğu dönemde, Antalyada,
ortalama 1 milyon nüfusa daha bakmak durumunda kalan bir yerel yönetimden de
bahsetmek lazım. Muğlada da aynı şekilde. Bodrum Belediye
Başkanı isyan ediyor, Sezon geldiği zaman benim nüfusum bu
kadar ama üstüne 1 milyon kişiye daha hizmet vermek durumundayım, bu
konuda bana en ufak bir destek de gelmiyor, hatta normal bütçelerimizin bile
çok altında rakamlarla biz belediyeyi döndürmek durumunda kalıyoruz.
diyor.
Şimdi, Antalyanın nüfusu 2,5 milyon,
ortalama 1 milyon da yaz aylarında nüfus yüklemesi oluyor. Şimdi,
burada, o kentten, gelecekte, bundan sonraki gelecekte siz nasıl gelir
bekleyeceksiniz, döviz bekleyeceksiniz? Onun için altyapı
yatırımlarıyla ilgili siz, özellikle, bu destekleri vermelisiniz
ki Turizm Bakanlığı olarak, örneğin, arıtma
tesislerinin yapımını üstlenebilirsiniz. Arıtma
tesislerinin yapımını üstlendiniz, borçlandırın yine
belediyeyi, Yirmi beş senede geri öde bana. deyin. Bunları
planlamadan siz üstyapıya durmadan birtakım yeni kararlar alarak,
işte bir yerde 100 bin dönümlük arazinin üzerine Dubaili, bilmem nereli,
Dünyanın en zengin insanlarını buraya getireceğiz, çok
pahalı turizm yapacağız. derseniz aynı zamanda yine
Antalya sahillerinde mera olan bir bölgeye, 3.200 dönümlük bir alana Ben 3
golf oteli ve bunun yanına da golf sahası yapacağım.
derseniz yine, turizmi dar bir alana, deniz kıyılarına
hapsetmiş olursunuz; bu kentlerin kaldıramayacağı
nüfusları buraya yüklemiş olursunuz ve niteliği de böylece
artıramazsınız.
Şimdi, 2003 yılında Türkiye'deki
kişi başına ortalama turizm geliri 850-900 dolardı
arkadaşlar. 2019 Türkiye'nin en çok turist aldığı yıl
-2019 yılı, pandemiden önceki yıl- kişi başına
ortalama turizm geliri 666 dolar, nereden nereye. Eğer o kaliteyi
sürdürebilmiş olsaydık, 2000li yılların başı,
90lı yılların ortalarındaki kaliteyi devam ettirmiş
olsaydık, 2019 yılında artı 8 ila 12 milyar dolar
arasında ülkemize daha fazla gelir, daha fazla döviz gelecekti. Şimdi
bunu da böyle değerlendirdikten sonra, bu Teşvik Kanunuyla ilgili
-biraz sonra maddelere geçeceğim, o maddelerde de değineceğim
sizlere- çevre ve turizm ilişkisini de burada göz ardı etmemek
lazım.
Şimdi, dönüyorsunuz, Antalyada ya da
Muğlada ya da Aydında ya da turizm destinasyonlarının
olduğu ilçelerde, çevreyle ilgili birtakım konularda son derece
duyarsızsınız. Antalya ve Muğlada, eğer uçakla
oralara giderseniz arkadaşlar, başınızı
aşağıya doğru çevirin, o dağlar sanki harpten
çıkmış gibidir; her yer mermer ocakları, taş
ocakları. E, şimdi, bu kente siz turist getirmek istiyorsunuz bir
taraftan, bir taraftan maden ruhsatı vermek istiyorsunuz. Karar verin,
turizm mi yoksa başka gelirler mi, madencilik gibi? Eğer
bunları, madenleri, siz ekonomiye kazandırmak istiyorsanız, bu
vahşi madenciliği de ortadan kaldırın çünkü turizm
sürdürülebilir olmalıdır, böyle giderse biz turizmi sürdüremeyiz.
Örnek vermek gerekirse, son günlerde medyada da
sıklıkla duyuyoruz, on yıldır Saros Körfezine bir liman
yapılmak isteniyor. Şimdi, kol bükülerek, Saros Körfezinde bir liman
yapılması isteği ortaya çıktı ve hızlandı.
Peki, Kuzey Egenin incisi, dünyada örneği olmayan Saros Körfezine bu
limanı neden yapıyorsunuz? Efendim, işte, BOTAŞın
doğal gaz aktarma limanı olacakmış. Yer mi yok? Bakın,
İstanbulda 80li yıllarda, 90lı yıllarda, Kemerburgazda,
Şilede turizm yapılıyordu, Erdekte turizm
yapılıyordu, Mudanyada turizm yapılıyordu; Marmarayı
bitirdiniz.
Dibimizdeki 10 milyon nüfuslu komşu, 10-15
milyon arasında turist alan bir ülkeden bahsediyoruz; dibimizde ve
onların sezonu da çok kısa, Karadenize kıyısı var 2
şehirde, 10-15 milyar dolar da gelir elde ediyor. Bunlar örnek
olmalı. İstanbul medeniyetlerin beşiği, İstanbul 3
büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir kent; turizmde
siz eğer sadece kıyılara yüklenirseniz, sizin oradaki 3
imparatorluğa başkentlik yapmış tarihinizi,
sanatınızı, kültürünüzü yok edercesine ve yağma
zihniyetiyle buraları talan ederseniz, yarın turizmden bahsedemeyiz.
Arkadaşlar, altyapıyla ilgili
Bakın,
artık bu sahil kentleri, sahil turizmi ilçeleri, destinasyonları yükü
taşıyamaz durumda. Ya sayıya yükleneceksiniz, bugünkü durumu
yaşayacağız ya da niteliğe yöneleceksiniz, bunun için de
alternatif turizm şarttır. Alternatif turizmi de sırayla
söyleyeyim: İnanılmaz bir tarih var, sadece Göbeklitepe,
tanıtımını yapın sadece Göbeklitepe Türkiye'ye 10
milyon turist getirir, Urfa'daki Göbeklitepe. Bunun dışında
Karadeniz kıyıları
Geçtiğimiz günlerde ekonomi
masasıyla Trabzon, Giresun, Ordu seyahatinde turizmi de konuştuk.
Tabii orada en çok çay ve fındık konuşuluyor, orada da çok büyük
yıkım var, şimdi konumuz değil ama
arkadaşlarımız orada tekrar, yarın bir ziyarete gidiyorlar
-hatta Mecliste de arkadaşlar var, biraz sonra ayrılacaklar- yine
oraya çalışmaya gidecekler ama şunu söyleyeyim, Trabzon'a 2019
yılında 650 bin Arap turist gelmiş. Bunun dışında
Irak'tan gelenler de var, Dubai'den gelenler de var, Birleşik Arap
Emirlikleri'nden, efendim Suudi Arabistan'dan gelen var, şu anda 50 bini
bile bulamıyorlar. Pandeminin etkisi olabilir ama altyapıyla ilgili
maalesef Karadeniz'de, Trabzon'da, Giresun'da, Ordu'da en ufak bir
yatırım yok, yatırım yapmadan gelir elde edemezsiniz.
Aynı zamanda bir projeden de bahsedeceğim, bizim
kırsalımız, Karadenizin kırsalı, Karadenizin
yaylaları, Ege'nin yaylaları, Akdeniz'in yaylaları turizm için
son derece elverişli. Yayla turizmiyle ilgili burada çok önemli
girişimlerde bulunulabilir ama bir kanun yok. Kırsal turizm kanunu
adında bir kanunumuz yok. Efendim, biz teşvikle ilgili sürekli
değişiklikler yapıp belli, adrese teslim birtakım
yatırımları yaparken bunları da değerlendirmek
lazım.
Fiyatlarla ilgili bugün bir turizmci
arkadaşımla konuştum Antalya'daki beş
yıldızlı otel ortalaması nedir? dedim 40 doları
geçmez. dedi; çok kötü, çok hazin. Her şey dâhil, ultra her şey
dâhil; yeme, içme, efendim aklınıza gelen her şey dâhil 40
dolar, yazıktır.
Şimdi, yine, millî gelirdeki paya baktım,
2003 yılı ile 2019 yılı arasında; 2003
yılında Türkiye'nin gayrisafi millî hasılasının 4,4ü
turizmden elde ediliyormuş, en iyi yıl olan 2019da da 4,6, bir arpa
boyu yol katedilememiş. Bu politikalarla, bu rakamların geriye
düşme ihtimali de son derece yüksektir.
Son iki yılda, değerli arkadaşlar,
pandemi döneminde sektörün borçlarına da baktık: 2 milyar 100 milyon
dolar daha borçlanmış sektör. Bakın, 2016 yılında
Rusyayla olan uçak krizinden dolayı sektör inanılmaz
borçlanmıştı dolayısıyla kentin bütün faktörlerini
etkilemişti. Nedir bu bütün faktörler? Efendim, turizmde çalışan
emekçiler işlerinden olmuştu ve bu, ders olmadı bize. İki
pazara sırtını dayamış bir ülkede bir pazar,
dış politikadaki hatalardan dolayı aksadığı zaman
turizminiz çöküyor; bu da yanlış, bu da sürdürülebilir değil.
Efendim, çalışanların kısa
çalışma ödeneğiyle ilgili -bakın, burada bir uyarı
yapıyorum- 30 Haziranda sona gelindi, şu kanun teklifine bir madde
eklenebilirdi çünkü Cumhurbaşkanının da yetkisi
kalmamıştı. Bir madde eklenebilir ve de uzatılabilirdi.
Şimdi, duyacaksınız, yakın bir zamanda inanılmaz bir
işçi kıyımı olacak. Zaten geçen sene hiçbir kuruş
gelir olmadı, herkes köyüne döndü, aç biilaç bir senesini geçirdi. Sezon
açıldı, bu sene bir ümit vardı, çalışanlar şu
anda maalesef işlerini kaybettiler ve yüzde 30 kayıp olduğunu da
tespit ettik.
Aynı zamanda esnaf, değerli
arkadaşlar, turizm bölgelerinde esnaf bitik, bitti. Esnafa destek yok, o
esnaflar sadece turizme çalışıyorlardı. İşte, bu
esnafın içinde lokantalar var, kafeler var, efendim barlar var, incik
boncuk satan yerler, hediyelik eşya satan yerler var; bunların
tamamı bitmiş durumda.
Evet değerli arkadaşlar, süremiz de pek
daraldı. Ben, teklifle ilgili çekincelerimizi de sizlere burada
kısaca anlatacağım, sonra konuşmamı
tamamlayacağım.
Teklifin 1inci maddesinde Kültür ve Turizm Koruma
ve Gelişim Bölgeleri tanımında yapılan
değişiklikle, tarihî ve kültürel yerlere doğal yerler de
ekleniyor; turizm merkezlerinin tanımında yapılan
değişiklikle orman alanları da dâhil, devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki yerlerin Cumhurbaşkanı kararıyla turizm
merkezi ilan edilebilmesine olanak sağlanıyor. Teklifle, orman
alanlarını turizm yatırımlarına açıyorsunuz,
kamusal mülk olarak anılan her türlü alanın da Kültür ve Turizm
Bakanlığı eliyle özelleştirilmesinin önünü
açıyorsunuz. Toplam orman alanlarımız iktidarınız
süresince her geçen yıl azalıyor, Küresel Orman İzleme Örgütünün
hazırladığı verilere göre, 2001-2018 yılları
arasında, Türkiyede, ağaçla kaplı toplam alanın yüzde
4,1ini yani 461 hektarını kaybetmişiz. Eskiden cezalar
caydırıcı olmadığı için rantçılar gözlerine
kestirdikleri alanları -geçen gün Marmariste olduğu gibi,
yakından takip ediyoruz, çok büyük şüphe vardır- ormanları
yakıyordu. Görmek isteyenler Bodrumdaki denize kıyısı olan
yamaçlara baksınlar, hangi yangınların sonrasında oralara
hangi oteller yapılmış, rahatlıkla görebilirler.
Şimdi, bu teklifle aslında bunlara hiç
gerek kalmıyor. Ormanlarımızı bir anlamda böyle
koruyabiliriz çünkü artık Turizm Bakanlığı yetkiyi
aldı, buralara isterlerse tahsis yapabilecekler. Bütün doğal
felaketlere, rant hırsına, taş ve mermer ocaklarına, imar
katliamlarına rağmen hâlâ turizm kentlerimizde yüksek miktarda orman
alanı var. Bunu da burada böylece söylemiş olayım.
Teklifin 2nci maddesinde Bakanlık
tarafından kurulacak turizm hizmetleri yönetim birliklerine zorunlu üye
olacak yatırımcıların -bu son derece önemli- aidat
ödemelerine ilişkin esaslar Bakanlıkça belirlenir. deniyor.
Şimdi, geçen yıl çok mücadele ettik, dedik ki: Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansına pay alınacak, bu paylar
kentlere de bölünsün. Eyvallah, bu payları alın, kentlere de bölün.
Oradaki hem yerel yönetimlere hem sivil toplum örgütlerine buradan bir pay
verin, olmadı merkeze alalım; güzel. Şimdi, arkasından bir
kanun daha konaklama vergisi adı altında bir yük daha yüklendi.
Dedik ki: Bu konaklama vergisi dünyanın her yerinde turizmin gelirinin
elde edildiği yere bunun ciddi bir kısmı verilir, siz onu da
merkeze aldınız. Şimdi, artık herkesten de -yerel
yönetimlerin uhdesinde olan bütün turizm yatırımlarını-
yani 8 bin küsur tane belediye belgeliden de bu paraları
alacaksınız, onlara belge alma zorunluluğu getiriyorsunuz ve
belgeleri almazlarsa da ellerindeki yetkileri yani otel ruhsatlarının
iptaline karar veriyorsunuz. Ha, burada şu yapılabilir: Sayın
Turizm Bakanıyla kendi taleplerinin üzerine bir toplantı yaptık,
dedik ki: Yani hiç olmazsa küçükleri burada ayırın yani bunları
koruyun, 50 odaya kadar bunları yapmayın, bu yasadaki noktaları
yapmayın. Fakat, anlaşılıyor ki yani bu kanun olduğu
gibi geçirilmek isteniyor.
Teklifin 4üncü maddesi Bakanlığa, devlete
ait yerleri ücretsiz günübirlik tesisler yapma olanağı veriyor.
Bakın arkadaşlar, daha önce bu hikâyeyi gördük biz. Daha önce böyle
günübirlik alanlar, günübirlik tesis alanları, kamp alanları, karavan
alanları bir süre sonra tahsis değişikliği yapılarak
konaklama tesisi oldu, otel oldu. Antalyada örnekleri var bunun, 3.500
yataklı otel yapıldı Antalyada. Günübirlik alanlar
değiştirilerek 3.500 yataklı otel yapıldı Antalyada.
O yüzden bunun bir tehlike olduğunu düşünüyorum.
Yine teklifin 6ncı maddesi -burası da son
derece önemli- Mera Kanunu meselesi. Mera Kanununda -bana söylenen oydu
Sayın Bakanla yaptığımız toplantıda- Eğer
zaruri bir sebep varsa Turizm Bakanlığına tahsis edilebilir. deniyor.
Fakat, burada da şunu açıkça söylemek istiyorum -biraz önce
değindim- Antalya Manavgat Çayının denize döküldüğü yerde
10 bin dönümlük bir mera alanı var. Denize kıyısı olan
3.200 dönümlük alanda 3 golf sahası, 1 büyük golf sahası
yapılmak isteniyor. Bu kanun o kanundur; bu kanun
değişikliği orası için yapılmış, adrese
teslim kanun değişikliğidir arkadaşlar. O yüzden, sadece
bir alana yapılmasına rağmen meralarla ilgili ülkede
inanılmaz bir daralma var iken, hayvancılık bu durumda iken Mera
Kanununa bu maddeyi sokmak aslında hayvancılığa bir darbe
dahadır. İstenilen yerde merayla ilgili turizm alanı ya da
turizm merkezi ilan edilip burada turizm tesisi yapılabilir.
Teklifin 10uncu ve 23üncü maddeleriyle,
boyları 39 metre ve üzerinde olan yabancı bayraklı yatlar
Türkiyede işlem yapabilir. Biz Sayın Bakana bunu da söyledik,
Çıkarın bunu. dedik. Teşviki böyle büyük büyük
yatırımlara getireceğinize en azından yatçılık
turizmine yatırım yapmak isteyenlere ucuz kredi bulun, teşvikleri
artırın, yat turizmi Türkiyede gelişsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Niye yabancı
bandıralı, yabancı bayraklı yatlara bu imkânı
sağlıyorsunuz? Yani bu da anlaşılır gibi değil.
Yine, teklifin 11inci maddesinde,
Bakanlığın denetim yetkisinin özel denetim firmalarına
aktarılması söz konusu. Bakanlığın elemanları
yetmiyor mu? Yani taşra teşkilatları var, ilçeler var, il
teşkilatları var Turizm Bakanlığının. Yine burada
bir kaynak aktarımı söz konusu olabilir. Aynı zamanda turizm
sektörüne bir dördüncü yük daha böylece getirilmiş oluyor burada.
Sektöre çok yüksek para cezaları getiriliyor.
Bu para cezaları caydırmaktan çok cezalandırmak gibi gözüküyor.
Ve Ne yapmalı?yı biraz önce söyledim. Ne
yapmalı? Bu şekilde teşvik yasalarıyla turizmin sürdürülebilir
olması, turizmin önünün açılması mümkün değildir.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 21.31
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şahısları adına İstanbul
Milletvekili Sayın Gökan Zeybek konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifi ne
getiriyor? Bu kanun teklifiyle, yerel yönetimlerin yetkileri ve gelirleri
merkeze kaydırılmakta; yerel yönetimler, turizm faaliyetlerinde saf
dışı bırakılmaktadır. Nasıl mı? Turizm
işletmeleri sektörün kendi doğal sorunları yanında
çeşitli olumsuz koşullara maruz kalarak inişli
çıkışlı bir süreçte ayakta kalmaya
çalışmaktadır; bu koşulların kimi işletmelerde
daha etkili olduğu ve kırılganlıklara yol
açtığı da görülmektedir.
Turizm işletmelerinin kırılganlık
içinde olduğu bu dönem itibarıyla sorunları, başta pandemi
olmak üzere mevsimsel dalgalanmalar, turist tercihindeki ani
değişimler, yasa ve mevzuat sorunları, ekonomik sorunlar,
güvenlik sorunları, politik sorunlar ve rekabetçi baskılar olarak
sıralayabiliriz.
Siyasi sorunların başında siyasi
iktidarın turizm sektörüne bakış açısı belirleyici
olmuştur. AKP iktidarlarının turizm sektörüne bakış
açısı hep sorunlu olmuştur. Özellikle son yerel seçimlerin
ardından, başta Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmak üzere
muhalefet partilerinin kazandığı turizm
ağırlıklı ilçelerle ilgili AKP Bu ilçelerdeki
belediyelerin yetkilerini nasıl kısıtlayacağım?
arayışına girmiştir. O nedenle, AKPnin getirmiş
olduğu bu Turizmi Teşvik Yasa Teklifi aynı zamanda yerel yönetimlerin
seçim sonuçlarının bir intikam yasasıdır.
Burada yeni tanımlar getiriliyor. Basit
konaklama, turizm işletme belgesi, turizm belgesi, turizm merkezleri,
belediye belgeli turizm işletmelerinin belgeleri iptal edilerek Turizm
Bakanlığına bağlanması gibi kimi kararlara
baktığımızda bu kararlar aracılığıyla
yerel yönetimlerin yetkilerinin merkeze alındığını ve
bakanlıklara kaydırıldığını görebiliyoruz.
Hazırlanan kanun teklifinde, Turizm Teşvik
Kanunu ve diğer kanunlarda yer alan teşvik tedbirleri ile istisna,
muafiyet ve haklardan yararlanabilmek için Kültür ve Turizm
Bakanlığından turizm yatırım belgesi ve turizm
işletme belgesi alma zorunluluğu getiriyor. Zaten ellerinde bu belge
olan yatırımcılar için yeni bir ek külfet anlamına geliyor.
Belgeli yatırımların Bakanlıkça belirlenen süreler içinde
tamamlanarak işletmeye açılması ve Bakanlıktan turizm
işletme belgesi almaları zorunlu oluyor. Teklif ayrıca,
Bakanlık tarafından turizm işletme belgesi iptal edilen
konaklama işletmelerinin, iptal kararının tebliğ tarihinden
itibaren bir yıl içinde turizm işletme belgesi almasını da
zorunlu hâle getiriyor.
İktidar partisi AKP açısından bu
kanun teklifinin ana hedeflerinden biriyse yerel yönetimlerin elinde bulunan
turizm tesislerini ve yine, yerel yönetimlerde bulunan turizmle ilgili
bazı yetkileri Kültür ve Turizm Bakanlığı
aracılığıyla merkezî yönetime almaktır. Küçük
pansiyonlardan plaj işletmesine, deniz turizmi yapan tüm
işletmelerden tur teknelerine kadar pek çok alandaki yetkiyi doğrudan
doğruya Bakanlık kendi eline almak istiyor.
AKP daha önce de muhalif belediyelerin yönetiminde
olan kentlerde turizm gelirlerini ele geçirmek için, belediye gelirlerini
kısıtlamak için, Muğlada olduğu gibi, MUÇEV Turizm Ticaret
Limited Şirketi eliyle, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından yapılan tahsislerle, valilik onaylarıyla
da turizm yatırımlarını yandaşlarına âdeta
peşkeş çekerek yerel yönetimlere paralel belediyecilik işletmesi
kuruyor. Şimdi, AKP, getirilen bu yasa teklifiyle birlikte, Bakanlık
eliyle MUÇEV modelini tüm kıyı kentlere yaymakta ve belediyelerin
turizm faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri olabildiğince
zayıflatmaya çalışmaktadır.
Yine, teklifin yasalaşması hâlinde kültür,
turizm ve koruma gelişim bölgeleri ile turizm merkezlerinde yol,
bakım, içme suyu, kanalizasyon yapım, bakımı, her türlü
altyapı ve üstyapıya ilişkin belediye hizmetlerinin
tamamını belediyelere verirken, buralarla ilgili turizm bölge yönetim
merkezleri oluşturarak, âdeta yeniden bir arkabahçeye dönüştürerek
külfeti yeniden belediyelerin sırtına yüklüyor; gelirleri ve
arpalıkları için de yandaşlarını ve eski
milletvekillerini atayacak yeni kurumlar oluşturuyor.
Teklifle, turizm bölgesi ve merkezlerinin
dışında, denize kıyısı olan ilçelerde, millî
parklarda konaklama tesislerinin Bakanlıkça tahsis edilmesi sağlanmak
isteniyor. Daha önce belediyeler eliyle yapılmış olan kimi
uygulamalar da -yine burada görüyoruz ki- tek yetkili olarak
Bakanlığa alınıyor.
Yine, Orman Bakanlığı tarafından
tahsisi yapılmış olan orman bölgelerindeki turizm yetkisi de
turizm tesislerini tahsis yetkisi de... Orman Bakanlığı burada
baypas ediliyor. Orman Bakanlığının içinde vatan, millet ve
orman sevgisiyle dolu bürokrasinin dinamizmi ve karşı duruşu belli
ki engel görülüyor. Şimdi, bütün yetki Orman Bakanlığından
alınıyor. Orman alanları da Turizm Bakanlığı
eliyle turistik yatırım adı altında ranta ve imara
açılıyor.
Bu yasanın ismi ne arkadaşlar? Turizm
Teşvik Yasası. Bu yasa, tek kelimeyle, turizmi ve turizm
yatırımcısını cezalandırma yasasıdır.
Getirdikleri hükümlerin tamamı turizm yatırımcısını
sopayla hizaya sokma ve Onu yapmazsan, bunu ödemezsen, dediğimi yapmazsan
ben senin elindeki yetkiyi, tahsisi iptal ederim, tesisini kapatırım
ve seni bundan önce başkalarına yaptığım gibi
aynı sona mahkûm ederim. diyen bir yasadır.
Şimdi, Sayın Bakan diyor ki: Bu
yasanın acilen çıkması lazım. Niye bu yasanın acilen
çıkması lazım? Türk turizmi, tarihinin en karanlık ve
sıkıntılı dönemini yaşıyor. Turistik
işletmelerde, kıyı sahil şeritlerinde doluluk oranları
yüzde 50, şehir otellerinde ise neredeyse yüzde 30ları
aşabilmiş değil. Pandemi süresince çok yoğun biçimde ekonomik
sıkıntı çeken sektöre bu yasa teklifiyle birlikte yeni ek yükler
getiriliyor, yeni vergiler getiriliyor.
Türk ekonomisinin üretiminde
kullandığı yüksek miktardaki ithal ara mallar ve enerjideki
yüksek maliyeti karşılamada kullanılan turizmin üzerine bu denli
acımasızca gidilmesi, gerçekten, ülkeyi yöneten iktidarın
ülkenin gerçek emekçilerini ve turizm yatırımcısını
anlamadığını ve onlarla görüşerek bu yasayı
hazırlamadığını bize gösteriyor.
Kanunun 2nci maddesinin son fıkrasında
yapılan düzenlemeyle Turizm Hizmetleri Yönetim Birlikleri adı
altında oluşan Birlik de, tekrar söylüyorum, yeniden Adalet ve
Kalkınma Partisinin eski kadrolarına yeni arpalıklar yaratma
girişimidir.
Türkiye'de 10 milyondan fazla işsiz var. Bütün
bu yetmezmiş gibi bu yasayı hazırlayanlar turistik tesislerde
çalışan yabancı sayısının
sınırını kaldıracak bir düzenlemeyi de utanmadan
teklifin içine koyacak kadar kendi milletinden habersiz, kendi ülkesindeki
işsiz gençlerden bihaberdirler.
Yine, bu yasada ormanlar başta olmak üzere,
doğal alanlar turizm yatırımı adı altında büyük
bir yağma ve talana açılmaktadır. Orman alanlarının
içine yapılacak olan lüks çadır turizmi adı altındaki
yatırımlar da yine geçmişte hepimizin gördüğü gibi, bir
müddet sonra kalıcı yapılara, sonrasında imar
barışı adı altındaki ucube yasalarla da sonsuza kadar
bu kaçak yapıları yapan kişiler tarafından bir hak hâline
dönüşmektedir.
Kıyılar, plajlar, ormanlar, köy tüzel
kişiliğinin kullanımında olan alanlar
Bakanlığın yetkisiyle, turizm teşvik kavramı
adı altında, tüm yetki merkeze getirilerek bu bölgelerde, özellikle
kırsal köy yapılanması içinde köylülerin uzun süredir
kullandığı kimi yatırımlar da bir yasayla ellerinden
alınmaktadır.
Değerli arkadaşlar, tüm dünyada turizm
sektörü doğal alanları uluslararası koruma programlarına
alarak gelen turistlere çevresel duyarlılığı önemli bir
turistik ürün olarak pazarlarken geçmiş yılların artık
rağbet görmeyen vizyonuyla doğa alanlarını turizm
gerekçesiyle turizm alanı ilan etmek, değişen dünyada, çok
sınırlı sayıda sadece AKP iktidarı ve bir kesim
dışında kimsenin kabul etmeyeceği bir yatırım
gerekçesidir.
Yine -sürem de hızlı geçiyor- otlaklar,
meralar ve kışlakları imara açıyorsunuz, turizm
yatırımcısının imarına açıyorsunuz. Etin
kilosunun kaç para olduğundan haberi olmayanlar, sütün 1 litresinin kaç
para olduğunu bilmeyenler, Türkiyedeki mera ve kışlakların
iktidarınız döneminde azalmasındaki temel eksikliği
çözemeyenler, şimdi, buralarla ilgili de yasal düzenlemeyle
kışlak ve meraların üzerindeki baskıyı da
artırıyor.
Yine, bu teklifte, 1926 yılında
geçmiş olan Kabotaj Yasasını delecek olan bir metin var.
Boyları 39 metrenin üzerindeki yatların Türk karasularında
ticari faaliyette bulunmasına izin veren bir düzenlemeyi getiriyorsunuz;
Lozanı delmeye çalışıyorsunuz, Kabotaj Yasasını
delemeye çalışıyorsunuz, Anayasaya karşı anayasal suç
işliyorsunuz.
Ne diyor Kabotaj Yasası değerli
arkadaşlar? Nisan 1926 tarihli 815 sayılı Yasa: Türkiye
sahillerinin bir noktasından diğerine emtia ve yolcu alıp nakletmek
ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve her
hangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hidematını ifa etmek
yalnız Türkiye sancağını hamil sefain ve merakibe
munhasırdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Yani Türk
karasularında yalnızca Türkiye Cumhuriyeti menşeli gemiler
hareket edebilir diyor. Bunu delmeye çalışıyorsunuz,
Lozanı delmeye çalışıyorsunuz, Nisan 1926 tarihli, 1 Temmuzda
yürürlüğe giren Kabotaj Yasasını delmeye
çalışıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, kabotaj hakkına
sahip çıkma, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı denizden
bir başkaldırış demektir çünkü limanlar ve
karasularının fiilî ve hukuki olarak ülke topraklarından hiçbir
farkı yoktur.
Gerek bu yasa teklifi gerekse bu yasa teklifinin
arkasındaki zihniyeti açık olarak şöyle tarif edebiliriz:
Turizmi teşvik eden bir yasa teklifi değil, turizmi ve Türk turizm
yatırımcısını sopayla hizaya getirmeye
çalışan antidemokratik bir yasa teklifidir diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına
söz sırası Antalya Milletvekili Sayın Atay Uslunun.
Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ATAY USLU (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, turizmin ekonomiye
kattığı katma değeri, oluşturduğu istihdamı,
ilişkili olduğu sektörlere katkısını, refaha
katkısını hepimiz biliyoruz. Turizm ülkeler için önemli
olduğu kadar dünyamız için de önemlidir çünkü turizm dünyanın en
büyük barış projesidir. Gelin tanış olalım, işi
kolay kılalım, sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz. der Yunus
Emre. Yunusun ifadeleriyle turizm tanışmaya, işleri kolay
kılmaya bir vesiledir.
Saygıdeğer milletvekilleri, pandemi,
turizmi hem dünyada hem de ülkemizde çok fazla etkilemiştir; dünyada ve
Türkiyede artan turizm ivmesi kesintiye uğramıştır.
Ülkemize 2002 yılında 13 milyon ziyaretçi gelirken 2017 yılında
bu sayı 38 milyona, 2019 yılında da 52 milyona
çıkmıştır, maalesef, tabii ki 2020 yılında
dünyayı saran Covid-19 pandemisi nedeniyle ülkemize 16 milyon kişi,
16 milyon turist gelebilmiştir. Salgından dolayı turizm
sektörünün içinde bulunduğu olumsuzlukların azaltılması
amacıyla Hükûmetimiz tarafından bir dizi paket
hazırlanmış ve sektörün hizmetine, emrine sunulmuştur.
Vergi ve istihdam teşvikleri vardır, konaklama ve yeme içme
sektöründe KDV oranları yüzde 8den yüzde 1e düşürülmüştür, kısa
çalışma ödeneği desteği sağlanmıştır,
arazi kullanım bedelleri ertelenmiştir, kredi destekleri
verilmiştir, seyahat acentelerine, konaklama tesislerine, tur
operatörlerine, turist rehberlerine cazip koşullarda kredi
sağlanmıştır. Yine, Kredi Garanti Fonu kefaletiyle bankalarımız
tarafından sektöre 10 milyar doların üzerinde kredi
sağlanmıştır. Yine, Hükûmetimizin aldığı
tedbirlerden bir tanesi de Güvenli Turizm Sertifikasyon Programıdır.
Bu program başarıyla yürütülmüş ve bu süreçte turizme ciddi
katkılar sağlamıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün hem aşılamayla
hem aldığımız önlemlerle hem de destekler sayesinde
turizmde ivme yukarıya doğru dönmüştür. Yıl sonu
itibarıyla 25 milyon turist, 20 milyar dolar gelir bekliyoruz.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan pandemi sürecinde
sektörün taleplerini bire bir takip etmiştir, uluslararası alanda
ikili görüşmeler yapmış, turizm için önemli kararlar ve
adımlar atmıştır. Yine Turizm Bakanımız
Sayın Mehmet Nuri Ersoy, Dışişleri Bakanımız
Sayın Mevlüt Çavuşoğlu bu süreçte, âdeta mekik diplomasisiyle,
uçuşların açılması, turizmin açılması için çok
yoğun mesai sarf etmiştir; Bakanlarımıza teşekkür
ediyoruz. Antalyadaki büyükelçiler toplantısı, Rusya ve
Avrupalı muhataplarla sürekli görüşmeler sonuç vermiştir. Bugün,
12 Temmuz itibarıyla ülkemize gelen turist sayısı 8 milyona
yaklaşmıştır. Antalya Gazipaşa, Milas-Bodrum, Dalaman,
İzmir Adnan Menderes Havalimanlarında hem aylık hem
yıllık bazda sayılar da artmaktadır, sayıların
ivmesi de artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, turizmin başkenti
Antalya. Antalya, bizim şehrimiz. Antalyamız, denizi, kumu,
güneşi kadar tarihî ve doğal güzellikleri, kültürel
yapıları, kültür rotaları, antik kentleri, lüks otelleri,
doğayla iç içe konaklama tesisleriyle dünyanın farklı ülkelerinden
birçok turiste ev sahipliği yapmaktadır. Bugün, tatil
destinasyonları içerisinde Antalya Havalimanı, dünyada en çok
turistin geldiği havalimanlarından biri olmuştur bu ay. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Antalya
Havalimanına ortalama günlük 300 uçak inmeye
başlamıştır yani her üç dakikada 1 uçak inmekte ve Antalya
misafirlerini ağırlamaktadır. Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın, Dışişleri
Bakanlığımızın, Sağlık
Bakanlığımızın çalışmaları sayesinde
Rusya Hükûmeti tarafından kapatılan uçuş trafiği 22
Haziranda açıldı. Son yirmi iki günde yani 22 Hazirandan bugüne kadar
Antalyaya gelen uçak sayısı 1.500, gelen turist sayısı 400
bin olmuştur. Her gün 100 uçak ve 30 bine yakın Rus turist
gelmektedir. Antalyaya gelen turist sayısı bugün itibarıyla
toplamda 2,5 milyona yaklaşmıştır. Antalya ve Türkiye turizmde
önemli bir tercihtir. Bakın, bir uçuş yasağı vardı;
uçuş yasağının kaldırılmasıyla ilgili
teşebbüsler, çalışmalar yapıldı, denildi ki:
Uçuş yasağı kalkacak. Bu karar alındıktan iki gün
sonra, bir gün sonra uçuşlar başladı. Uçuşların
başladığı ilk gün, düşünebiliyor musunuz, yirmi dört
saat sonra 30 uçakla 7.500 turist Antalyaya geldi yani bu, bizim sektörümüzün,
turizm sektörümüzün gücünü gösteriyor, kalitesini gösteriyor, Türkiye'nin
cazibesini de gösteriyor. Aynı hareketliliği ören yerlerinde de görüyoruz;
Phaselis, Olimpos, Patara gibi ören yerlerimizdeki ziyaretçi sayısı
pandemi öncesi döneme ulaşmıştır arkadaşlar. Bu, esnaf
için çok önemlidir.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Marmariste ne?
ATAY USLU (Devamla) Patara demişken, Patara
Yılı kapsamında bölgede ciddi restorasyon
çalışmaları yapıyoruz; Patara Plajı, Likya Meclisi,
antik tiyatro, sütunlu yol, Neron Deniz Feneri, şehir kapısında
restorasyon çalışmalarımız devam ediyor. Sultan Abdülhamit
Han Telsiz Telgraf Müzesi çalışmaları devam ediyor. Kaş
Patarayı görmediyseniz mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum.
Antalya için şunu söyleyebilirim: Kış
sezonu için de önümüzdeki sezon için de ümitliyiz çünkü kongre ve etkinlik
turizmi için rezervasyonlar kabul edilmeye başlandı.
İnşallah kışın da yüksek rakamlara
ulaşacağız.
İç turizmde de büyük bir hareketlilik var,
haziranla beraber bu başladı. Bir taraftan tabii ki yaz tatili, öbür
taraftan Kurban Bayramı tatili; dolayısıyla, turizm tesislerinde
doluluk oranı yüzde 100lere ulaştı. 10 milyondan fazla yurttaşımızın
tatil için seyahat etmesini bekliyoruz. Arkadaşlar, bu da çok önemli bir
rakamdır. AK PARTİnin Türkiyeyi getirdiği bir noktadır,
10 milyondan fazla vatandaşımız turizm hizmetinden faydalanıyor.
Sayın milletvekilleri, 2023 yılı için
75 milyon turist, 65 milyar dolar hedefimiz var. Bunu inşallah
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
gerçekleştireceğiz. Bir yandan turizmi on iki aya yaymaya
çalışıyoruz, bir yandan turizmi ülkenin geneline yaymaya
çalışıyoruz, diğer yandan altyapılarla,
üstyapılarla turizmi geliştirmek için her türlü
çalışmayı yapıyoruz. Bu çalışmaları yaparken
de yasal ve mevzuat çalışmaları da yapıyoruz. Sektörle yan
yana geliyoruz, taleplerini dinliyoruz, onların taleplerini teklife
çeviriyoruz. Bu teklif de onlardan bir tanesidir. Rahmetli Turgut Özal, ileri
öngörüsüyle 1980li yıllarda Turizmi Teşvik Kanununu
çıkarmıştır. Bu kanun sayesinde turizmde çok ciddi
yatırımlar gerçekleştirdik, çok ciddi adımlar
gerçekleştirdik. Bu vesileyle Turgut Özalı rahmetle bir kez daha
anıyorum.
Bugün bu kanunda bazı maddeleri
değiştiriyoruz çünkü bazı maddelerin turizmin hızlı
gelişimi karşısında uygulanma kabiliyeti
azalmıştır, bazı maddelerin turizm sektörünün gelişen ve
değişen ihtiyaçları karşısında yetersiz
kaldığını gördük, bunları gidermek için bir
çalışma yaptık.
Şunu net ifade edeyim: Bu kanun teklifinin
hiçbir yerinde belediyelerin ve yerel yönetimlerin yetkileri
azaltılmıyor. Bu kanun teklifinin hiçbir yerinde yerel yönetimlerin
gelirleri de azaltılmıyor. Bu teklifin hiçbir yerinde Cumhurbaşkanımıza
yeni ve özel bir yetki verilmiyor. Bu teklifin hiçbir yerinde doğa
harikası hiçbir plaj ve kıyı paralı hâle getirilmiyor,
tersine ücretsiz günübirlik alanlarıyla halkın lehine düzenlemeler yapılıyor.
Bu teklifin hiçbir yerinde korunan alanlarla ilgili yeni bir düzenleme yok.
Okusaydınız bunların hepsini görürdünüz arkadaşlar.
Bakın ne yapılıyor biliyor musunuz?
Bir kere, tanımla ilgili tespitler yapıyoruz. Zaten turizm bölgeleri
ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanına ait,
Cumhurbaşkanının yetkilerinde değişiklik ve
artış yok, tanımı net hâle getirdik.
İkincisi, turizm hizmetleri yönetim
birliği kuruyoruz. Bu birlik de Bakanlıkça adına tahsis
yapılan yatırımcıların katılımıyla
olacak.
Üçüncü bir konu, turizm işletme belgesi.
Arkadaşlar, burada da yaptığımız iş,
belediyelerin yetkilerini almak değil. Belediyeler yine iş yeri ve
çalışma izinlerini verecek. Biraz önce bir sayın milletvekili
Artık verilmeyecek. dedi. Verilecek. Verildikten sonra konaklama
konusunda da Turizm Bakanlığı yetkisini kullanacak. Bunu neden
yaptık? Bakın, CİMERe veya başka kurumlara otellerle
ilgili, konaklama tesisleriyle ilgili gelen şikâyetlerin yüzde 60-70i
belediye belgeli. Turizm Bakanlığı oraya gidip herhangi bir
işlem yapamıyor. Bundan sonra Turizm Bakanlığı gidecek
orada işlem yapacak. Bugüne kadar belediye belgeli olan işletmelerin
hepsine de otomatik olarak, başvuru durumunda, herhangi bir evrak
istenmeden yalnızca bir dilekçeyle basit konaklama tesisi belgesi
vereceğiz.
Değerli arkadaşlar, lüks
kampçılık turizmini mevzuata kazandırıyoruz. Ama
bakın, o maddede çok özel konular var. O maddeyi düzenlerken ne dedik?
Temelsiz ahşap platformu, doğal ekosisteme uygunluk, çevre dostu
malzeme, kalıcı olmayan yapı, doğal çevreyle uyum.
Bakın, bu terimleri özenle bu maddeye dercettik; bunları görmek
lazım.
Başka bir konu, tabii ki mera vasfıyla
ilgili. Asla Mera Kanununda bir değişiklik yok, tek bir hüküm yok.
Yalnızca yaptığımız, mera vasıflı
taşınmazların tahsisi konusunda, ot bedeli yatırımcı
tarafından ödenecek. Daha önce Turizm Bakanlığı ödüyordu,
sonra yatırımcıdan alıyordu, bürokratik bir işlemdi,
biz bunu kaldırıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Kaldırın
tümden, meraları da kapatın.
ATAY USLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ATAY USLU (Devamla) Bir milletvekili Manavgatla
ilgili bahsetti arkadaşlar. Bu kanunun içinde Manavgatla ilgili gizli bir
husus yok. Manavgat'ta bahsedilen alan zaten turizm bölgesi ilan edildi bu
kanundan önce, üç yıl, dört yıl önce ilan edilmiş bir yer. Yani
ilan edilmiş yerle ilgili tekrar bu kanunun içinde herhangi bir hüküm yok.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Çeşme
Alaçatı var bu kanunun içinde.
ATAY USLU (Devamla) Gerçekten okursanız
bunları fark edeceksiniz. Denetim yetkisi herhangi bir kuruluşa
aktarılmıyor, taşra teşkilatından bu konuda destek
alınıyor. Jeotermal kaynaklı alanların turizm amaçlı
kullanımında Turizm Bakanlığına yetkiler veriliyor.
Son bir konu Yunus Emre Vakfı; bu çok önemli
bir konu. Yunus Emre Vakfı, Türkçe öğreniminden kültür sanata,
Türkoloji çalışmalarından geleneksel sporlara kadar birçok
konuda 50 ülkede faaliyet yapıyor. Yunus Emre Vakfının yönetimi,
yürütme organı tarafından dendi ki: Biz daha çok ülkede Türkçe
öğretmek istiyoruz. Bu konuda eleman ihtiyacımız var.
Yürütmenin böyle bir talebi oldu, bu kanunun içine bu talebi de dercettik,
inşallah Yunus Emre Enstitüsü de farklı ülkelerde yeni enstitüler ve
yeni merkezler açacak. Bakın, 2021 yılı için enstitünün hedefi
şu: Kanada'nın Toronto, Arjantin'in Buenos Aires, Özbekistanın
Taşkent, Endonezya'nın Jakarta, Nijerya'nın Abuja,
Etiyopyanın Addis Ababa, Ummanın Maskat, Hindistan'ın Yeni
Delhi merkezlerinde yeni merkezler açacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ATAY USLU (Devamla) Bitirdim Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konuşsun Özgür Bey,
konuşsun. Dinleyelim, konuşsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitti, bitti. Bitti
Başkanım.
ORHAN SÜMER (Adana) Çok önemli, devam et o zaman.
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
ATAY USLU (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi 2023
turizm hedeflerine ulaşılması için önemlidir. Katkı koyan
Komisyon üyelerimize, milletvekillerimize, Bakanlık ve turizm sektörü
temsilcilerine teşekkür ediyoruz.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İç Tüzükün 72nci maddesine göre
verilmiş bir önerge vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine İç Tüzük'ün 72nci maddesi gereğince devam
edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür
Özel Gökan
Zeybek Bedri
Serter
Manisa İstanbul İzmir
Orhan
Sümer Erkan
Aydın
Adana Bursa
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan
önce yoklama talebi var, bunu yerine getireceğim.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Yalım, Sayın Budak, Sayın Zeybek, Sayın Özdemir, Sayın
Ünsal, Sayın Hakverdi, Sayın Barut, Sayın Yeşil, Sayın
Yıldız, Sayın Aydın, Sayın Emir, Sayın Gök,
Sayın Tanal, Sayın Sındır, Sayın Şevkin,
Sayın Emecan, Sayın Şahin, Sayın Aydınlık,
Sayın Gündoğdu.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Fuat Köktaş? Yok.
Serkan Bayram? Yok.
Ayşe Keşir? Burada.
Belgin Uygur? Burada.
Semra Kaplan Kıvırcık? Burada.
Yakup Taş? Burada.
Radiye Sezer Katırcıoğlu? Burada.
Hüseyin Yayman? Burada.
Fehmi Küpçü?
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.12
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),
Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin devamı hususunda İç
Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş önergenin oylamasından önce
istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Görüşmelere devam önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, soru cevap işlemine
başlıyoruz.
Buyurunuz Sayın Şevkin
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Demokrasinin içselleştirilmesi için
basının özgür ve eşit olması büyük önem
taşımaktadır. Ne yazık ki iktidarın hasmane ve kindar
tutumu tüm kamu kurumlarına sirayet etmiş durumdadır. Öyle ki
baskı, sansür ve sindirme politikalarına rağmen halkın
haber alma politikaları için varını yoğunu ortaya koyan
Sözcü, Korkusuz, Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel gazeteleri Basın İlan
Kurumunun keyfî ilan kesme cezalarıyla karşı karşıya
kalıyor. Bu da yetmezmiş gibi Cumhurbaşkanlığı,
Meclis Genel Sekreterliğinin her ne hikmetse tasarruf tedbirlerinden muaf
tutulduğu kararla kamu kurum ve kuruluşlarına hiçbir şekilde
gazete alımı yapılmayacak. Dolayısıyla kültürden
tasarruf olur mu diye soruyorum. İtibardan tasarruf etmeyenler saraylara,
120 binden fazla makam aracı kullanıp park hâlinde bile yazın
soğuk, kışın sıcak klimayı
çalıştıranlar, pandemi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Girgin
Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
12 Temmuz 1932, Türk Dil Kurumu kuruldu. Güzel
Türkçemizin korunması, geliştirilmesi ve yaşatılması
çok önemlidir. Azınlık durumunda yaşanılan yerlerde ve
zamanlarda Türkçemiz yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalmıştır.
Türkçemiz kadar diğer bütün diller de önemlidir ve korunup
yaşatılmalıdır çünkü inancımıza göre lisanlar
Allahın kalemleridir. Dil kültürün zarfıdır. UNESCO verilerine
göre dünyada 2.500 dil yok olma tehlikesiyle karşı
karşıyadır. 1950den bu yana 250den fazla dil
kaybolmuştur. Diller toplumlar için stratejik bir rol oynar, bu sebeple
dillerin yeri doldurulamaz. Kuranın dili Arapça olup ezanımız
ve ibadet dilimiz de Arapçadır. Türkçe dâhil başka dillerle ibadet
yapılamaz. Ancak, bütün dualarımızı başka bütün
dillerde yapabiliriz. İnancımız budur.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Enerji şirketlerinin milyonlarca liralık
borçları tek kalemde silinirken vatandaşların borçları ise
enerji şirketleri tarafından anında tahsil edilmek isteniyor.
Dicle Elektrik Şirketi Batmanın Kozluk ilçesinin Yeniçağlar
köyü ve Bacak mezrasıyla, Karpuzlu, Samanyolu, Dövecik, Parmakkapı, Taşlıdere
ve Eskice köylerine su sağlayan dinamoların elektriklerini ödenmeyen
borç gerekçesiyle kesmiştir. 23 Haziranda yapılan kesinti
sonrası 8 köyde binlerce insan, hayvan ve tarımsal alanlar susuz
kalmıştır. Yandaş elektrik şirketlerinin vergi borçlarını
milletimize ödeten AKP iktidarı, iş
vatandaşımızın 3 kuruşluk faturasına gelince
vatandaşı canıyla malıyla ödemek zorunda
bırakıyor. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında millete
canıyla malıyla bedel ödeten bu iktidardan ve rantiye sisteminden
mutlaka hesap soracağız.
BAŞKAN Sayın Zeybek
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Birleşik Krallık üyesi ülkelerde Fransa,
İspanya, ABD, Japonya, Çin gibi ülkelerde Covid salgını ve
aşılama bilgilerimizin güvensizliği yüzünden
kırmızı listeye dâhil edilmiş bulunuyoruz. Sağlık
Bakanlığının yayınladığı belge ve
bilgilerin dünya tarafından kabul edilmemesi yüzünden Türk turizmi 2021
yılında da olağanüstü kayıplar yaşamaktadır.
Turizmi teşvik yasasının içine Sağlık
Bakanlığının açıklayacağı verilerin
güvenilirliğinin sağlanmasıyla ilgili bir maddeyi koymayı
düşünüyor musunuz?
Şehir otellerinde kısa çalışma
ödeneğinin kaldırılması yüzünden bayram öncesinde binlerce
emekçi ve işçi işsiz kalmıştır ve bu bayrama
ödeneksizlikten ve maaştan yoksun girmektedir. Teşvik
yasasının içine emekçiler için bir madde koymayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Sayın Nuhoğlu
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Galatasaray Spor Kulübümüze Atina Havaalanında
yapılan muameleyi şiddetle kınıyor, geri dönme kararı
veren yöneticileri kutluyorum. Yunanistan hâlâ devlet olma özelliğine
kavuşamamış, çete anlayışıyla davranan bir
yönetime sahip olduğu için Batı Trakyadaki
soydaşlarımızı da sürekli rahatsız etmektedir. Yunan
Hükûmeti, İskeçe Türk Birliğinin resmî statüsünü geri vermeyi
reddederek Batı Trakya Türklerinin etnik Türk kimliğini bir kez daha
inkâr etmiştir. Sözüm Yunan Hükûmetinedir: Galatasaray Kulübüne
yapılan muamele bir ezikliğin yansımasıdır ve onlara
yakışır. Ama şunu bilmelisiniz ki: Batı Trakyadaki
azınlık Türktür, asla yalnız ve çaresiz değildir.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar) Batı
Trakya Türklerinin haklarını gasbetmekten vazgeçin ve Türk
kimliklerine saygı duyun.
BAŞKAN Sayın Filiz
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Belgesinde turizm
sektöründeki karar verme süreçlerinde merkezî, yerel, sivil aktörlerin beraber
çalışmasının ve iş birliği içinde
olmasının sağlandığı yönetim mekanizmalarının
işler kılınması, turizm planlamasının bütüncül
planlama yaklaşımıyla merkezî, yerel yönetimlerin eş güdümü
sağlanarak yönetsel organizasyonun birlikte ele alınmasından
bahsedilirken bu teklifte niçin tüm yetki Bakanlığa veriliyor? Seçim
bölgem Gaziantepin Yavuzeli ilçesi işsizliğin ve yoksulluğun en
yoğun olduğu bir ilçemizdir. Bu ilçenin sınırları
içinde Fırat Nehri üzerinde doğa harikası Rumkalenin UNESCOnun
Kültürel Miras Listesine alınması hâlinde oluşacak turizm
hareketiyle ilçede hayat canlanacak, Yavuzelililer için gelir ve istihdam
kaynağı olacaktır. Kültür ve Turizm Bakanımıza sormak
istiyorum: Rumkalenin UNESCO Kültürel Miras Listesine dâhil edilmesi yönünde
girişim yapılmadıysa girişim yapmayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bir il düşünün -Turizmi Teşvik
Yasasını çıkardığımız bugünlerde-
yıllardır turizm enformasyon bürosu yok, turizm enformasyon bürosu
yok Sayın Başkanım. Sayın Bakana buradan seslenmek
istiyorum: Bu şehirde turizm enformasyon bürosu olmadan turist nerede
hareket edecek, nereye gidecek? Termal su kaynakları var ancak yeterli
yapılaşma yok, ulaşım imkânları yok, uçağın
uçmadığı, yüksek hızlı trenin olmadığı
bir il. Ayrıca da tarihî Frig Vadisi doğal sit alanında Kral
Midas Mağaralarının olduğu bölgede hektarlarca araziye ÇED
olumlu raporu verip maden çıkarılmasına izin vermek hiçbir
şekilde yakışmıyor. Tekrar söylüyorum, turizm enformasyon
bürosu gibi basit bir bürosu bile olmayan bir ilde siz turizm teşvikinden
ne şekilde faydalanacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hakverdi
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Genel Kurulla bir hususu paylaşmak istiyorum.
2013 yılında Ankara Mamak ilçesinde cami-cemevi projesi hayata
geçirilmek istendi. O dönem mahalle halkı bu projeye karşı
çıktı ama buna rağmen bir dayatmayla sekiz yıl önce
temelleri atılmıştı. Bir hafta boyunca kolluk kuvvetleri
ile mahalle halkı karşı karşıya getirildi ve bir hafta
boyunca mahalleye gaz bombası yağdı ve yüzlerce gözaltı
yapıldı. O zaman proje sahibine biz yine FETÖ diyorduk, siz de
hoca efendi diyordunuz. 2017 yılında hoca efendinizin projesinden
FETÖ projesi diye geç de olsa vazgeçildi. Bina beş yıldır atıl
duruyor. Mahalle halkı buranın sağlık merkezi olarak
açılmasını istiyor. İktidar bu çağrıya kulak
vermeli ve en azından halktan özür mahiyetinde talebe duyarlı
olmalı diyorum. Buranın sağlık merkezi olması için
gereken adımlar atılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Ünsal
SERVET ÜNSAL (Ankara) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Pandemi nedeniyle esnaf, çiftçi, emekli, işçi,
tüm vatandaşlarımız maddi sıkıntı içinde.
İktidarın gerekli destek ve yardımları vermediğini
aylardır söylüyoruz. Ancak saray hükûmeti her adımıyla halktan
ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Biz Yardım verin. derken ne
yaptılar? Elektrik ve doğal gaza zam yaptılar, vatandaşla
dalga geçiyorlar âdeta. Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih
Dönmez bir açıklama yaptı, ne dedi? Elektrik ve doğal gaz
zammını savundu, Bu zamların ekonomiyle ilgisi yok. dedi.
Sayın Bakan, hangi ülkede yaşıyorsunuz? Milyonlarca insanın
aklıyla dalga mı geçiyorsunuz? Ekonominin hâline
baktığımızda, ekonomiyle ilgisi olmayan tek şeyin
saray olduğunu herkes görüyor.
Hafta sonu Çaycumadaydım. Çaycumada yer alan iki
bin yedi yüz yıllık Tios Antik Kenti için imar feda edildi. Kültür
Varlıklarını Koruma Kurulu, Karadenize sıfır noktada
bulunan 62 dönümlük alanın 56 dönümünün sit derecesini 1den 3e
düşürdü. Hazineye ait olan alanda konut yapılacağı iddia
ediliyor. AKP ülkenin her alanını talan etmeye devam ediyor;
ayıptır, yazıktır, günahtır.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Mardin, turizmin
cazibe merkezidir. Sayın Başkanım, Nusaybin Sınır Kapısı
kapalıdır. Nusaybin Sınır Kapısı aslında
Orta Doğunun kapısıdır. Nusaybin Sınır
Kapısının açılmasının Türkiye turizmi
açısından faydası olmaz mı? Nusaybin'in 2 tane suyu var,
beyaz su, siyah su; 2 tane kapısı var, kara yolu, demir yolu.
Tarihiyle, kültürüyle, turizmiyle bilinen Nusaybin Sınır
Kapısının turizm açısından faydası yok mu? Acaba komisyonun bu Nusaybin
Sınır Kapısı'nın açılmasındaki
görüşleri nedir? Nusaybin turizm kapısının
açılmasının turizme katkısı olmaz mı? Eğer
kapı açılırsa ülkemize bunun faydası olmaz mı? Oradaki
halk perişan, Mardinliler perişan, turizmin başkenti olan
Mardin'in Nusaybin kapısı neden kapalıdır? Allah
rızası için buna bir açıklık getirin.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, geçen hafta Urfa'daydım. Tabii, Urfa'ya giden herkes gibi ben
de Göbeklitepe'yi ziyaret ettim. Göbeklitepe ziyaretimde biraz sohbet edince o
tarlanın eski sahibi Mahmut Yıldız ve ailesine verilen sözlerin
tutulmadığı şikâyeti, sitemi iletildi. Orada,
Cumhurbaşkanı söz vermiş, öncelik sizin diye bir vefa borcu
anlamında. Çünkü Göbeklitepe'nin keşfedilmesinde bu ailenin faktörü
var, rolü var, onlar bir şekilde gayret ettiler müzeye malzemelerin
götürülmesinde. Ancak, buna rağmen aileye verilen sözler de
tutulmamış ve bu aileye de çok tepkisel bir yaklaşım var.
Çünkü ziyaretimde oradaki görevlilere sorduğumda çok tepkisel bir
yaklaşımla dile getirdiler. Ben, bu konunun dikkate
alınmasını, verilen sözlerin tutulmasını talep
ediyorum.
BAŞKAN - Son olarak Sayın Aygun
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) 11
Temmuz Pazar Günü Bosna Hersek'teki Srebrenitsa Katliamını anma
programı için Saraybosna'ya gittik, gitmeden önce de Saraybosna
Büyükelçimizi aradım, dedim ki: Sayın Büyükelçim, oraya geleceğiz
-görevlendirme yazımız Dışişleri Bakanından size
gelecek- bize nasıl yardımcı olabilirsiniz? Dedi ki bana:
Sayın Vekilim, aracımız yok, tüm araçlarımızı
Bakanlığa tahsis ettik. O zaman araç kiralayabilir miyiz? dedim.
Evet, kiralamada yardımcı oldular, otel, konaklamada yardımcı
oldular ama ilginç olan şu: Büyükelçiliğin, muhalefet partisinin
vekillerini o şekilde bırakmasını ben manidar görüyorum.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakının
iktidarında önce muhalefete sahip çıkılması gerekiyor.
Çünkü siz dış ülkeye gidiyorsunuz ve Dışişleri
Bakanlığının yazısıyla ulaşılıyor
fakat Büyükelçinin yapmış olduğu o tavrı -yüzüne aynen
söyledim- kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Komisyon
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Sorular ve genel değerlendirmelerle ilgili
notlarımız var. Tabii, öncelikle Anayasaya aykırılık
iddiası Komisyonumuzda da beyan edildi, değerlendirildi ve bu konuda
Anayasaya aykırı olmadığına ilişkin kanaat orada
da belirtildi. Kaldı ki zaten Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığı da ilk teklifle birlikte bunları
değerlendiriyor.
Dünden bugüne Türkiye turizmi çok önemli mesafeler
almıştır. 2001 yılında 11,5 milyon olan turist
sayısı 2019da 52 milyonu bulmuştur. Tabii, 2020 pandemi süreci
bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de etkili olmuştur. Turizm
geliri ise 9,4 milyar dolardan 34,5 milyar dolara 2019 itibarıyla
çıktığı bir süreci yaşamıştık. 2021le
birlikte şimdi şu anda büyük bir ivme kazanan turizmimiz
inşallah, 2023 hedeflerine ulaşma konusunda bu kanunla, bu
desteklerle, bu çalışmalarla birlikte önemli mesafe alacaktır.
Sayın Zeybek bir soru yöneltti. Şu anda,
Birleşik Krallık hariç rakip ülkelerin çoğundan rezervasyonlar
var ve saydığı ülkelerden de rezervasyonlar var.
Tabii, turizm emekçileri sıkıntı
yaşadı, Hükûmetimizin verdiği desteklere rağmen
sıkıntılar yaşadı, pandemi döneminin getirdiği
sıkıntılardı bunlar. Onlara da diğerleri gibi destekler
verildi. Turizmin hareketlenmesiyle birlikte inşallah onların da
problemleri tamamen çözülmüş olacak.
Bu yetki konusu niye Bakanlığa veriliyor
gibi ifadeler hem konuşmalarda geçti hem de sorularda var. Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Türkiye'nin turizm alanındaki
projelerini, programlarını bütüncül olarak ele alan ve bu
politikayı oluşturan Bakanlık. Bu kanunun aslında temel
hedefi de turizme bütüncül bir bakış açısıyla Türkiye
turizminin altyapısının daha da güçlenmesini sağlamak ve
Türk turizminin hedeflere daha da ulaşması konusunda ortada engeller
varsa bunları kaldırmak. Aslında yerel yönetimlerin yerel
yönetimlerden gelen bir arkadaşınız olarak söylüyorum-
yetkilerinde bir azalma falan söz konusu değil, sadece denetimle ilgili
sorumluluğu Bakanlık bu bütüncül bakış açısıyla
ortaya koyuyor. Atay Bey de konuşurken buna değindi;
kurumlarımıza yapılan şikâyetlerde gerek CİMER gerek
diğer Bakanlık şikâyetlerinde en çok belediye belgeli tesislerle
ilgili şikâyetler geliyor, hatta -şuraya not almıştım-
1 Temmuz ile 8 Temmuz arasında yedi günde CİMERe yapılan 25
şikâyetin 14ü belediye belgeli tesislerle ilgili. Dolayısıyla
bu denetim yetkisinin Bakanlık tarafından gerçekleştirilmesiyle
inşallah bu tesislerimiz de gereken standarda kavuşmuş olacak.
Belediye belgeli 8.656 konaklama tesisi var, yatak kapasitesi 577.402;
Bakanlık belgeli ise 4.251 tesis var, 1 milyon 20 bin 985 yatak
kapasiteli. Bu kapasite farkına rağmen şikâyetlerin çoğu -o
diğer- belediye belgeli tesislerden geliyor maalesef; bunun giderilmesini
arzu ediyoruz.
Turizm enformasyon bürolarıyla ilgili bir
değerlendirme yapıldı. Tabii, şu anda gerek rehberler gerek
acenteler gerekse dijital tanıtımlar, imkânlar bu konuda zaten yüzde
90 kapasiteyi taşımaya başladı. Bununla ilgili
değerlendirmeleri aktaracağız.
Yine, Sayın Filizin UNESCO müracaatıyla
ilgili, Rumkaleyle ilgili yanılmıyorsam- bir değerlendirmesi
oldu, sorusu oldu. UNESCOda şu anda kalıcı listede 18
eserimizle ilgili teklifimiz var, 83 de yedek listeye alınan tesislerimiz
var, eserlerimiz var, Rumkale de yedek listenin içinde -şimdi arkadaşlarımız
o bilgiyi verdiler- bunun da takibi Bakanlık olarak
yapılmış oluyor.
Tabii, Sayın Tanalın Nusaybin
Sınır Kapısıyla ilgili temennisi yerinde. Biz de,
sınır kapılarının tamamen açılmasını ve
böylece sınır kapılarında hem ticaretin hem de turizmin
Türkiye'ye katkı yapar şekle gelmesini arzu ediyoruz ama -gerek
savaşlar gerek güvenlik nedeniyle, Cilvegözü Sınır
Kapısından yapılan ticaretin ve hareketliliğin-
inşallah önümüzdeki süreçlerde güvenliğin sağlanmasıyla
birlikte aynı şekilde oranın da açılması
dileğimizdir.
Değerli arkadaşlar, orman
varlığının tehdit edildiğini, yerel yönetimlerin
zayıflatıldığını arkadaşlarımız
eleştirirken ifade ettiler. Doğrusu, maddeler dikkatli bir
şekilde incelendiğinde evet, varlıklarımızın
değerlendirilmesi söz konusu ama bunların tehdidiyle ilgili bir
şey söz konusu değil. Yerel yönetimlerin inşaat izni,
işletme belgesi ruhsatı, iş yeri açma ruhsatı verilmesiyle
ilgili sorumlulukları devam ediyor. Gerek çadır gerek karavan turizmi
konusunda da aynı yetkileri, denetim yetkileri ve aynı şekilde
iş yeri açma ve ruhsatlandırma yetkileri devam ediyor. Burada,
Bakanlığa verdiğimiz sorumluluk denetim yetkisi,
dolayısıyla bu alanda bir problem olacağını
düşünmüyoruz.
Turizm hizmetleri yönetim birliği konusunda
Bakanlıkça tahsisi yapılan yatırımcılarla ilgili bir
birlik kurulması söz konusu. Bunun da altyapı
yatırımlarına katılım konusunda turizme fayda
sağlayacağını düşünüyoruz.
Gökan Bey -sanıyorum- Komisyonda bu
yabancı işçi çalıştırma maddesinin
çıkarıldığını hatırlıyorsunuz. O konuda
aslında çok bir yenilik getirilmiyordu ama Komisyonda o madde çıkarıldı.
Böylece yabancı işçi kontenjanıyla ilgili bir madde şu anda
teklifte yer almamakta.
Jeotermal kaynakçılık,
yatçılıkla ilgili uluslararası rekabet açısından ve
turizm ülkeleriyle rekabet edebilmemiz için teklifte bu konuda bir istisna
getiriliyor; büyük yatlar, mega yatlarla ilgili.
Özel firmalara denetim yetkisi konusu konuşuldu;
böyle bir yetki teklifte yok. Sadece, gerek görürse bakanlık, valilik
eliyle, onlarla birlikte denetim yapılabiliyor. Bu konuda özel firmalara
denetim yetkisi verilmesi diye bir konu bu teklifte yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Mera
Kanunuyla ilgili, meraların aleyhine bir madde bu teklifte yok; onu da
belirtmek istiyorum.
Turizm Tanıtım Geliştirme Ajansı
her ilde turizmin gelişmesiyle ilgili değerlendirme yapıyor,
çalışma yapıyor. Van ilinde turizmin gelişmesi konusunda
çalışma yapılmalı. vurgusu vardı, Van iliyle ilgili
de çalışma yapılıyor; bunu da belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz,
başarılar diliyoruz.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 16ncı maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
Parti Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Hayrettin
Nuhoğlu.
Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN
NUHOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci
bölümü üzerinde söz aldım, selamlarımı sunarım.
Son dönemlerin en stratejik sektörlerinden biri olan
turizm, ülkemizin sahip olduğu kültürel miras ve doğal güzellikler
yanında coğrafi konumu ve Türk konukseverliği sayesinde
ilerlemekte olsa da ekonomik olarak hak ettiği payı
alamamaktadır. Çok kırılgan bir sektör olması
dolayısıyla son sekiz senede dört önemli kriz dönemi
yaşanmıştır. Bu krizlerin sonuncusu bütün dünyayı
etkileyen pandemidir; diğer üçü ise AKP iktidarlarının
yönetimdeki beceriksizliklerden ve uygulamış olduğu
yanlış politikalardan kaynaklanmıştır. Gerçi pandemi
dönemindeki krizin sorumlusu da AKP hükûmetidir. Tedbirler zamanında
uygulamaya konulmamış, bu yüzden salgının etkileri uzun
sürmüştür. Anlattıkları başarı hikâyelerine
yandaşlardan başka inanan da kalmamıştır. Diğer
taraftan, ülkeyi kendi şirketleri gibi gören bir anlayış ve
Anayasa gibi temel hukuk ilkelerini önemsemeyen, her şeyi sadece kendileri
ve yandaşları açısından para kazanma aracı gören bu
iktidarın keyfî uygulamaları sonucu güven ve huzur ortamı
bozulmuş, ülkenin imajı olumsuz yönde değişmiş, bu
durumdan turizm sektörü de etkilenmiştir.
Bu kanun teklifinin aceleyle düzenlenmesi ve
komisyondan da aceleyle, gece yarılarına kadar
çalışılarak geçirilmiş olmasına rağmen üç aydan
fazla bir süre bekletilme sebebini henüz bilmiyoruz ama kısa süre sonra
yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı doğuracağını
öngörüyoruz. Nitekim Mayıs 2019da Mecliste değiştirilen 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanununun üzerinden henüz iki yıl
geçmeden bu teklif getirilmiştir. Şunu da belirtmeliyim ki, turizmi
teşvik amaçlı gibi gösterilerek hazineye ait taşınmaz
mallardan jeotermal kaynaklara kadar birçok konuyu bünyesine alan bir torba
kanun şaibe kokar. Kimse yadırgamasın, önceki torba kanun
tekliflerinde benzer gayretleri çokça gördüğümüz için burada da şaibe
aranması haklı bir tutumdur.
Maden ve jeotermal kaynaklarla ilgili daha önce
verilmiş olan ruhsatların iptal edilmesi, bedellerin uzlaşmayla
ödenecek olması, uzlaşmayı yapacak olanlar açısından
şaibeli bir durum yaratacaktır. Turizm amaçlı
yapılaşma ve kamu arazilerinin turizm işletmelerine tahsisi,
turizmde pazarlamanın planlamasıyla yakından ilişkilidir.
Ortaya çıkacak tesis ve yatak arzı, turizmi pazarlayan seyahat
acentelerinin verileriyle uyumlu olmalıdır. Bu kanundan en çok
etkilenecek olan konaklama ve seyahat acenteleri kuruluşlarıdır;
bu iki kuruluş, teklifin Meclise sunulmasıyla bilgi sahibi
olduklarını ifade etmişlerdir. Önceden hiçbir görüşme
yapılmamasını eksiklik olarak görmekteyiz.
Teklifte yer alan, belediye belgeli konaklama
işletmelerine, turizm işletme belgesi alma zorunluluğu
getirilmesi standartlar ve denetim bütünlüğü açısından
doğru gibi görünse de bu işletmeleri hak kaybına
uğratacaktır. Diğer taraftan, meralar, yaylalar,
kışlaklar, ormanlar ve kıyıların
yağmalanmasına yol açması dolayısıyla Anayasa ihlalini
doğurmaktadır. Turizm payının ödenmemesi durumundaki
cezaların tahsilinde, vergi ve SGK primi gibi kamu alacaklarından
farklı bir yaptırım uygulamasının da Anayasaya
aykırı olacağını düşünmekteyiz. Ormanların
betonlaşmasına ve hayvancılıkla ilgili alanların
daralmasına yol açması bakımından da bazı kanunlarla
açıkça çeliştiğini söylemeliyim.
Torbada yer alan, Yunus Emre Vakfıyla ilgili
düzenlemede partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
uyarlama amaçlansa da bizim dikkat çektiğimiz husus, daha önce
yaşanan ve ağır bedeller ödenen FETÖden boşalan yurt
dışı alanın başka cemaatler tarafından doldurulma
ihtimaline yol açmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Külliyede
hazırlanan ve genellikle iktidar partisi milletvekilleri tarafından
bile kapsamı tam bilinmeyen, Komisyona getirilmiş olan bu kanun
teklifinin sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için Komisyonda büyük
gayret gösterdik. İYİ Parti olarak geneli ve maddeler üzerinde
verdiğimiz 13 önerge oy çokluğuyla reddedildi.
Anlaşılacağı gibi, sektör temsilcileri, meslek
odaları, sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler ve
belediyeler dışlanarak hazırlanmış olan bu kanun
teklifi oy çokluğuyla buradan geçse bile turizm sektöründeki
paydaşların beklentilerine cevap veremeyecektir.
Sonuç olarak, içinde çelişkilerin ve şaibe
ihtimalinin olduğu, Anayasa'nın ihlal edildiği, sektör
paydaşlarının ve belediyelerin
dışlandığı, tali komisyonlarda görüşülmeden esas
komisyonda oy çokluğuyla kabul edilen ve Genel Kurula getirilen bu kanun
teklifine karşı olduğumuzu ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, turizm sektöründe
sıkıntı içerisinde kıvranan bütün
yatırımcılar çare aramaktadır, onların ayakta
kalması için Hükûmetin duyarlı olması gerekir. Sektörün kredi
borcu çok artmıştır. Zengin edilen yandaş müteahhitlerin
vergi borçları kararnameyle silinirken, biz turizmcinin borçları
silinsin demiyoruz, sabitlenerek bir yıl ertelensin istiyoruz. Döviz
cinsinden kredi borcu olanların borçları da enflasyon oranına
göre hesaplanıp Türk lirası cinsine çevrilerek ödenmesi
sağlanmalıdır, sektördeki yatırımcıların
diğer istekleri de dikkate alınmalıdır. Vergi indirimi
istisnası, SGK primi ve işveren payı istisnası, enerji
fiyatlarında indirim ve istihdam için yeni teşvikler
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, son on yılda
dünyadaki turist sayısı yüzde 48 arttı fakat Türkiye'nin pazardan
aldığı pay değişmedi. On yıl öncesine göre
Türkiye'de tatil yapmak döviz kuruna bağlı olarak
ucuzlamış, turist başına düşen gelir de
düşmüştür. Turizm sektörünün pandemiden sonra çeşitliliğin
ve harcamaların artacağı, sürelerin kısalacağı
bir döneme girerek pazar büyüklüğünün 2 trilyon doları
bulacağı öngörülmektedir. Bu pazardaki Türkiye'nin payı en az
yüzde 5e çıkmalı ve 100 milyar dolara ulaşmalıdır.
Hak ettiğimiz bu payı alabilmek için yenilikçi, çağı
yakalayan sektörel gelişim sağlanmalıdır. Sektörde
tutunmaya çalışan bütün paydaşların özenle korunması
ve desteklenmesi gerekir. Bu konuda ayrımcılık
yapılmamalıdır. Sektördeki yatırımcılarla beraber
ortak akılla planlamalar yapılırsa niteliğe odaklanmak
mümkün olabilir ve hizmet kalitesi gelişir. Son yıllarda çok
haksız şekilde sürekli artan vergi yükü sektörde yatırım
yapanları pişman ettirmekle kalmamakta, yeni
yatırımcıları da soğutmaktadır.
İktidarın takip ettiği yanlış politikalar bir zihniyet
meselesidir; bunun değişmesi kendi içinde mümkün görünmemektedir.
İktidarın değişmesi lazımdır. İktidarın
değişmesiyle birlikte gelecek olan İYİ Parti
iktidarında haksız vergiler dâhil bütün engeller sona erecek ve
sektörün beklediği altyapı eksikliklerinin tamamı
giderilecektir.
Turizm denilince akla sadece deniz, kum,
güneş gelmeyecek; çeşitlendirilip yılın tamamına
yayılacak, şehir ve kırsal kesimi kapsayacak şekilde
geliştirilecektir. Kısaca, turizmci kendini yalnız
hissetmeyecek, devlet iyi günde de zor günde de onların yanında
olacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüde biraz önce
konuşan teklif sahibi Antalya Milletvekili teklifin maddelerini savunurken
Antalyada yapılan bir toplantıdan dolayı
Dışişleri Bakanına övgüler yağdırdı. Bu
vesileyle hatırlatmak istiyorum: 17 Haziranda Antalyada yapılan
toplantıya katılan Sırp lider Dodik adına bizim PTT Genel
Müdürlüğü hatıra pulu bastırdı. Bu Dodik Srebrenitsada
yapılan katliamı kabul etmeyen birisidir. Hem orada katledilen
kardeşlerimize rahmet dileyeceksiniz hem de katillerin başına
hatıra pulu bastıracaksınız. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) Bu büyük
hatayı Türk milleti kabul etmiyor, böyle vicdansızlık olmaz.
Dışişleri Bakanı bu yanlışlığı
düzeltmek için ne yapmıştır? PTT Genel Müdürlüğüne pulu
iptal kararı aldırıp Dodike bildirmiş midir? Derhâl
yapmalıdır bunları, aksi hâlde bu yapılan hiçbir zaman
unutulmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte turizm dâhil
her alanda tıkanan devlet çarkının, yaklaşmakta olan
seçimlerle birlikte değişeceğine olan inancımı belirtiyor,
yaklaşan Kurban Bayramının Türk milletine, İslam âlemine
ve bütün insanlığa sağlık ve huzur getirmesini diliyor,
saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Başkan.
Buyurunuz Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milleti; 255
sıra sayılı Turizmi Teşvik Kanunu Teklifinin birinci
bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde onlarca iş koluyla doğrudan ve bir o
kadarıyla da dolaylı ilişkisi bulunan turizm sektörünün
istihdama katkısı son on yılda 5 milyon çalışan
artarak 16 milyona ulaşmıştır. Yalnızca bu rakam bile
turizm sektörünün ülkemiz açısından hayati önemini ve ekonominin
vazgeçilmez lokomotiflerinden biri olduğunu göstermektedir. Bu vesileyle,
son yıllarda ülkemizin turizm sektöründe gösterdiği büyük ilerlemenin
artarak devam etmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığınca
yürütülen çalışmaları memnuniyetle takip etmekteyiz. Turizm,
yalnızca bugünün konusu ve faaliyet alanı değildir. Turizm
merkezlerimizi koruyup gelecek nesillere taşımak başta
devletimiz olmak üzere bu ülkenin her ferdi için önemli bir görevdir. Bu
sebeple turizm konusunda sürdürülebilirliği inşa etmek önceliğimiz
olmalıdır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçeli Beyefendi, 24 Haziran 2018de Türk milletine ilan ettiği seçim
beyannamemizde Turizm sektöründeki başıboşluğu gidermek ve
yapısal sorunları çözmek için başta Turizmi Teşvik Kanunu,
İş Kanunu, Kıyı Kanunu olmak üzere sektörle ilgili
diğer kanunlardaki değişiklikleri de kapsayan bir turizm çerçeve
kanunu ivedilikle çıkarılmalıdır. Kamu ve özel sektör
iş birliğiyle yeni bir turizm strateji belgesi ve turizm eylem
planı hazırlanarak uygulamaya konmalıdır. diyerek
görüşmekte olduğumuz bu kanunu âdeta işaret etmiştir.
Bu çerçevede, görüşmekte olduğumuz 255
sıra sayılı Kanun Teklifiyle, kültür ve turizm koruma ve
gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri ile bu bölge ve merkezlerin
dışında olmakla birlikte, denize kıyısı olan
ilçelerde 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu gereğince tespit ve
ilan edilen yerleri konaklama içeren tesislerin yapılması
amacıyla yatırımcılara tahsis etme konusunda
münhasıran Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkili kılınması
amaçlanmıştır. Bu yerlerde lüks çadır, çadır ve
karavan alanı yapılması ve işletilmesi amacıyla ilgili
kurumlarca yapılacak kiralamalar saklı tutulmuştur. Böylece,
uygulamada ilgili bakanlıkların mevzuattan kaynaklanan yetkileri
kullanılırken turizm amaçlı kullanılmak ve turistik
tesislere imkân vermek üzere konaklama tesisleri yapılmasının
sağlanması, Kültür ve Turizm Bakanlığının
kontrolü ve denetimi dışında turizm
kullanımlarının oluşmasının engellenmesi de
öngörülmektedir.
Sürdürülebilir turizmin kesintisiz bir şekilde
devam edebilmesi için gerekli unsurlardan biri de turizm sektöründe belirli bir
standardın getirilmesidir. Bugün görüştüğümüz kanun bu
standartların sağlanması için birtakım önemli
değişikler öngörmektedir. Örnek vermek gerekirse turizm tesislerinin Kültür
ve Turizm Bakanlığının denetimi ve kontrolü altında
olmasını sağlamak amacıyla konaklama tesislerinin ve plaj
işletmelerinin Bakanlıktan Turizm İşletmesi Belgesi
almaları zorunluluğu getirilmektedir. Benzer şekilde, kruvaziyer
limanı, yat limanı, çekek yeri, rıhtım ve iskele gibi deniz
turizm tesisleri işletmelerinin Kültür ve Turizm
Bakanlığından Turizm İşletmesi Belgesi almaları
zorunluluğu da getirilmektedir. Bu belgenin alınmaması hâlinde
para cezası yaptırımı öngörülmektedir. Vermiş
olduğumuz bu iki örnek standartların sağlanması konusunda Bakanlığın
ne kadar hassas olduğunun bariz bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu kanun Turizmi Teşvik
Kanunu olduğu için konuşmamın bu bölümünde seçim bölgem olan Antalyaya
da değinmek istiyorum. Hepimizin bildiği üzere Antalyamız her
ne kadar güneşin başkenti olarak adlandırılıp
ünlense de 640 kilometrelik eşsiz sahillerinin yanı sıra
doğal güzellikleri, tarihî dokusu ve kültürel yapısıyla da
deniz-kum-güneş üçlemesine alternatif olarak turizmin diğer birçok dalında
da adından söz ettirmektedir. Bunların başında ekoturizm,
doğa turizmi, kültür turizmi, spor turizmi, inanç turizmi, kongre turizmi,
mağara turizmi, kamp ve karavan turizmi ve pek bilinmese de kış
turizmi gelmektedir. Tüm bu turizm odaklarını göz önüne
getirdiğimizde Antalyamızın kendisine atfedilen turizmin
başkenti unvanını fazlasıyla hak ettiğini gururla
söyleyebiliriz.
Yeşil ve mavinin buluştuğu
Antalyamızı coronavirüs pandemisine rağmen 2020
yılında 3 milyon 444 bin turist ziyaret etmişken, Antalyamıza
gelen turist sayısı 2021 yılı Ocak ayından bugüne
kadar 2 milyonu aşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde
256 oranında artmıştır. Bu başarılı
artışın 2 nedeni vardır: Bunlardan birincisi diplomatik
açıdan yaptığı hamlelerle yabancı turistlerin ülkemize
gelmesini sağlayan kıymetli hemşehrimiz, Sayın
Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu.
İkincisi ise pandemi döneminde Antalyalı esnaflarımız
adına kendilerini ziyaret ettiğim ve desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen, çözüm odaklı yaklaşımlarıyla
esnafımızın yanında olan Sayın İçişleri
Bakanımız Süleyman Soylu ve Kültür ve Turizm Bakanımız
Mehmet Nuri Ersoy olmuştur. Bir kez daha bu kürsüden sizlerin huzurunda
Antalyalı hemşehrilerim adına kendilerine teşekkürlerimi
sunuyorum. İnanıyorum ki 4 mevsim turizmin
yaşandığı güzel şehrimiz alınan pandemi
tedbirleri ve aşı bilincinin yaygınlaşmasıyla eski
günlerine tekrar kavuşacak ve turizmde yeni bir rekora imza
atacaktır. Bunun için Antalyalı işletmecilerimiz ve turizm
çalışanlarımız üzerlerine düşeni layıkıyla
yapmaya hazırlardır. Milattan önceden başlayarak tarih boyunca
birçok büyük medeniyete ev sahipliği yapmış olan
Antalyamız, Olimpos, Aspendos, Patara başta olmak üzere Akdeniz
kıyısının en korunaklı ve en büyük antik kentlerini de
bünyesinde barındırmaktadır. Büyük İskenderin de
dediği gibi Sizi öyle bir yere götüreceğim ki
sırtınızı karlı dağlara yaslayacak,
ayaklarınızı ılık sulara sokacaksınız. İşte
burası Phaselistir.
Bunun yanı sıra, Anadolu Selçuklu
Devletinin Alanyayı fethetmesi sonucunda büyük Türk milletinin vatan
toprağının en önemli ve güzide bir parçası olmuş ve
kadim Türk şehirlerinden biri hâline gelmiştir.
Tabii ki Antalyamızı çekim merkezi yapan
sadece bunlar değildir elbette. Antalyamız yüksek tesis ve hizmet
kalitesine sahip olmasıyla, birçok Süper Lig takımı başta
olmak üzere, Avrupanın birçok spor kulübüne kamp yapma olanağı
sağlaması dışında, başta golf, tenis gibi sporun
da her alanında düzenlenen turnuvalara ev sahipliği yapmaktadır.
Antalyamızın bir diğer özelliği
de sağlık turizmi noktasında son yıllarda adını
oldukça sık duyurmasıdır. Buna en büyük katkıyı da
ülkemizde ilk yüz naklini ve ilk çift kol naklini başarılı bir
şekilde gerçekleştiren şehrimizin gururu Akdeniz Üniversitemizin
Tıp Fakültesi sağlamıştır.
Antalyamızda turizm sezonunun mayısta
açılıp eylülde bitmediğinin ve yılın on iki ayı
boyunca devam ettiğinin en güzel örneği kongre turizmidir.
Şehrimizde gerçekleştirilen kongre, sempozyum, toplantı gibi
etkinlikler Antalyamızda sürdürülen diğer turizm faaliyetlerinin
geliştirilerek yaygınlaştırılmasına katkı
sağlamaktadır. Geçtiğimiz ay düzenlenen ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın ev sahibi olduğu ve
açılış konuşmasını yaptığı,
dünyanın çeşitli ülkelerinden 11 devlet başkanı, 41
dışişleri bakanının yanı sıra 100den fazla
üst düzey katılımcının bir araya geldiği Antalya
Diplomasi Forumu bu konudaki en güzel örneklerden biri olmuştur.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden
önce, geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen ve altı yüz
altmış yıldır devam etmekte olan, Türk kültüründe önemli
bir yeri olan ve Dualı Çayırda gerçekleştirilen Tarihî
Kırkpınar Yağlı Güreşlerini 2 defa üst üste olmak
üzere 4 defa kazanarak altın kemeri Antalyamıza getiren Korkuteli
Belediyemizin sporcusu, güreşçimiz Ali Gürbüz kardeşimi bu kürsüden
tebrik ediyorum. İnşallah seneye de kazanarak altın kemerin
ebedî sahibi olmasını gönülden temenni ediyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyor, Turizmi Teşvik Kanununda yapılan
değişikliklerin başta Antalyamız olmak üzere tüm turizm
bölgelerimize ve turizm çalışanlarımıza hayırlar
getirmesini diliyorum.
15 Temmuzda vatan uğruna kurban verdiğimiz
tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; mübarek Kurban
Bayramınızı tebrik ediyorum.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurunuz Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine partim
ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 30 Mart 2021 tarihinde
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonuna sevk edilen Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmeleri
1 Nisan 2021 tarihinde başlamıştır. İlk teklif
metninde 32 maddeden oluşan kanun teklifi, Komisyon
çalışmaları süresince 31 maddeye düşürülmüştür.
Çıkarılan madde, turizm sektöründe otel ve deniz araçlarında
yabancı personelin sınırsız sayıda
çalıştırılmasını öngörmekteydi. Özellikle turizm
ve otelcilik ile denizcilik gibi alanlarda eğitimli bireyler
yetiştiren fakültelerden kişilerin, bu kontenjanları
kullanması gerekir. Bu nedenle doğru bulmadığımız
bu maddenin kanun teklifi metninden çıkarılması isabetli bir
karar olmuştur.
Kanun teklifinin 31 madde olmasına rağmen
hemen bitirilmeye çalışılması yasama kalitesi
açısından büyük bir eksikliktir. Bakınız, mart ayında
görüşülen bir teklifin üzerinden neredeyse dört ay geçmesine rağmen
ancak Genel Kurul gündemine alınabilmiştir. Dolayısıyla,
böyle aceleci davranmaya gerek yok. Önemli olan, kaliteli bir yasama
faaliyetini yürütebilmektir.
Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle, 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, 492 sayılı Harçlar
Kanunu, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun, 5686 sayılı Jeotermal
Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ve 5653 sayılı Yunus
Emre Vakfı Kanunuyla birlikte 5 ayrı kanunda değişiklik
yapılması öngörülmektedir.
27nci Dönem itibarıyla Turizmi Teşvik
Kanununda 2nci defa bir düzenleme yapılmaktadır. Kanun teklifiyle
17 Mayıs 2019 tarihinde Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda görüşülen ve 23 Mayıs
tarihinde yürürlüğe giren Turizmi Teşvik Kanununun bazı
maddeleri, bugün görüşülen Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle
yeniden ele alınmaktadır. Anlaşılmaktadır ki emek
meslek örgütleri ve sektörde hizmet veren işletmelerle görüşülmeden
hazırlanan bu tarz kanun teklifleri daha sonra yeniden Meclis gündemine gelmekte
ve değiştirilmektedir.
Kanun teklifi bütünüyle ele
alındığında, ne doğa adına ne turizm
işletmeleri adına olumlu sayılabilecek düzenlemelere yer
verildiğini ne de ülke turizmi açısından yeni bir soluk
getirdiğini söylemek mümkün değildir.
Teklifte yer alan maddelerde, geneli
itibarıyla, ormanlık alanların tahsisi, işletmecilere
getirilen belge zorunluluğu, işletmelere uygulanacak uyarma ve para
cezaları, yabancı gemilerin iç sulardaki ticari faaliyetlerine
ilişkin imtiyazı ve bunu düzenleyen harç cetveli gibi hususlar ele
alınmaktadır.
Dünyamız özellikle iklim krizi ve küresel
ısınma cenderesinde can çekişirken sermaye lehine yeni orman
katliamlarına yol açabilecek düzenlemelere yer verilmesi, bu kanun
teklifinin tümüne karşı çıkmak için yeterli bir nedendir. Bugüne
kadar iklim krizinin önüne geçebilmek adına birçok uluslararası
anlaşma yapılmış ve birtakım önlemler
alınması hususu belirtilmiştir. İklim
değişikliğinin su, toprak ve sağlık
açısından ciddi sorunlar yaratacağı bir gerçektir. Daha dün
Akdeniz Parlamenter Asamblesinde görüştüğümüz çevre, iklim ve
hidrojeoloji alanındaki bilim insanlarının sunumlarında
alınan önlemlerin 2030 hedeflerini karşılamaktan uzak
olduğuna vurgu yapılmış ve daha geniş, kapsamlı,
ciddi önlemler alınması önerilmiştir.
Öte yandan, kanun teklifi, yerel yönetimlerin yetki
ve sorumluluk alanlarına giren tüm iş ve eylemleri merkezde
toplamakta, tüm yetkiler Kültür ve Turizm Bakanlığına
devredilmektedir. Katılımcı ve çoğulcu bir yaklaşımdan
uzaktır.
Ayrıca, Yunus Emre Vakfıyla ilgili
düzenlemeler öngören 27, 28 ve 29uncu maddeler kanun teklifinin
hazırlanış amacına uymamaktadır. 27nci maddeyle,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum sağlamak
adına müsteşar ibaresi bakan yardımcısı olarak
değiştirilmektedir. Bu durum dahi
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine detaylı ve
kapsamlı bir çalışma yapılmadan geçildiğini
göstermektedir. Aradan üç yıl geçmesine rağmen hâlâ birçok yasa yeni
hükûmet sistemiyle entegre edilememiştir.
Yine, kanun teklifi mera, yaylak ve kışlakların
turizm amacıyla talan edilmesinin önünü açmaktadır. Aslında
önünü açmaktan çok bugüne kadar yapılan talanları
meşrulaştıracaktır.
Değerli milletvekilleri, esas itibarıyla
hiçbir düzenleme bizi turizm ile doğa arasında seçim yapmak durumunda
bırakmamalıdır. Doğaya, ekosisteme, tarihî dokulara ve
insanlığın ortak kültürel mirasına zarar vermeden, toplumun
geçim kaynaklarını ve yaşam alanlarını yok etmeden,
toplumsal müştereklerimiz olan plaj ve kumsalları sermayeye teslim
etmeden, sahilleri betona gömmeden turizm yapmak hem mümkün hem de gereklidir.
Sadece turizm için değil, iktidarın tüm ekolojik
yaklaşımları sermayenin lehine, doğanın aleyhine
sonuçlanıyor.
Rizenin İkizdere ilçesi İşkencedere
Vadisinde yapılacak olan taş ocağına karşı bölge
halkının verdiği mücadelede devletin jandarması sermaye
sahiplerinin bekçiliğini yapıyor. Bunun gibi onlarca örnek var.
Nerede doğa ve yaşam alanını korumak için bir mücadele
varsa halkı korumakla sorumlu insanlar sermayenin
korumalığını yapıyor, halka saldırıyor.
Yıllardır Bitlis ilinde yapılan,
şimdi de Mersinde devam eden orman katliamlarının adı hep
aynı oldu orman gençleştirme veya sudan bahaneler. Bir avuç
patronun kârı için doğal yaşam, inşaat, beton ve madencilik
tehdidiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Kanun
teklifinde de yine hedef ormanlar olmuştur.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
6ncı maddesi üzerine özel bir başlık açmak isterim. Komisyon
görüşmelerinde mera, yaylak ve kışlakların amaç
dışı kullanılmasıyla ilgili olarak Bakan
Yardımcısı somut bir örnek istemişti, ben de somut bir
örnek vermiştim, Bitlis ili Ahlat ilçesi Karmuç -Yeniköprü- köyü ve köy
merasıyla Çarho piknik alanı Okçuluk Vakfına tahsis edildi.
demiştim. Bu hususu dile getirirken özellikle okçuluk sporunun
yapılmasına karşı olmadığımızı
fakat seçilecek yerin toplumun ortak malı olan alanlar değil, daha
kıraç alanlar olması gerektiğini vurguladım. Fakat
özellikle bu hususu gündeme getirmemle birlikte Okçular Vakfı
Başkanı beni arayarak müfterilikle itham etmiş ve İki hayvanın
otlaması mı önemli, yoksa böylesi bir tesisin kurulması mı
önemli? diye hadsiz bir çıkış yapmıştır. Bizim
için halkın o iki hayvanının otlaması sizin gösteriş
uğruna milyonlar dökerek senede bir veya iki defa
kullandığınız etkinliklerden çok daha önemlidir. Sanki söz
konusu tesisi bu beyefendi Bitlise ve Bitlislilere lütfetmiş,
bahşetmiş de bizler eleştiriyormuşuz havasına
girmiştir. Bu zihniyetin aslında mera ve yaylaklar hususunda neler
düşündüğünü yorumlamak çok kolay.
Bir de Bitlisin önemli hususlarından birinden
bahsetmek istiyorum. Bugün aldığım yoğun telefonlar bana,
Bitlisin bilhassa Hizan ve Güroymak ilçelerinde kadın doğum
uzmanı doktorların bulunmaması, uzak dağ köylerinden gelen
vatandaşlarımızın çok zor günler geçirmelerine sebep olmaktadır.
Bu ihtiyaç bir an önce giderilmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2015ten beri Turizm
Komisyonundayım; bu, herhâlde 7nci teşvik kanunu olarak önümüze
geliyor. Tabii ki biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiyeyi turizm
açısından daha ileriye götürmemiz gerektiğinin
inancını taşıyoruz. Nasıl 2002de geldiğinizde
aynı dönemde İspanyayla aynı sıradayken, 2019da
İspanya 120-125 milyar dolar ciro yaparken Türkiyenin en yüksek cirosu
34,5 milyar dolarda kaldı. Peki, bu turizm teşvik kanunlarıyla
ilgili mi bu? Değil arkadaşlar her şeyden önce.
En önemli sorun şu: Şimdi, Turizm
Bakanının yaptığı şeyleri diğer bakanlar da
bozuyor. Ben size bir örnek vereyim, sadece kendi bölgemde, Aydın Didimde
Turizm Bakanı bir çalışma yaptı, yaklaşık 3 bin
dönümden fazla alanı kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan
etti. Oradaki Büyükşehir Belediye Başkanımız, ilçe Belediye
Başkanı sivil toplum örgütleriyle geldiler, orada bir imar
çalışması yaptılar; yüzde 10 ve artı 2 kat. Orada
bütün o bölgeyi planlandılar, imarını geçirdiler, Çevre ve
Şehircilik Bakanı onayladı; bütün Didimliler,
Aydınlılar olarak sevindik. Doğru mu? Doğru. Destekledik
mi? Destekledik. Sayın Bakan Yardımcımız burada. Aradan
daha altı ay geçmeden bir yazı geliyor Özelleştirme İdaresi
Başkanından arkadaşlar. Aynı bölgenin -şurası-
denize sıfır olan bölgelerini seçmişler şu şekilde,
Özelleştirme İdaresi Başkanı imar durumunu yüzde 50
artırıyor, yüzde 50 arkadaşlar, yüzde 10dan yüzde 50ye
çıkarıyor; 2 katlı yeri 5 kata çıkarıyor. Peki,
arkadaşlar, yüzde 50 imarını artırıyorsun, 5 kata
çıkarıyorsun; Özelleştirme İdaresi Başkanı bu
bölgeyi sattığı zaman -Turizm Bakan Yardımcımız
burada, Komisyon Başkanımız burada- diğer yerleri, yüzde 10
olan yerleri yapma şansımız var mı? Peki, on dokuz
yıldan beri tek başınıza iktidarda değil misiniz? O
zaman sizin Turizm Bakanınızın, Çevre ve Şehircilik
Bakanınızın yaptığı planda Özelleştirme
İdaresi Başkanı bir anda, bir gecede rant için imar
değişikliğine gidiyor.
Değerli arkadaşlar, tek başına
olan AK PARTİ iktidarının en büyük sorunu, bakanların
arasındaki olumsuzlukları göz önünde tutmamız gerekiyor. Yani
bugün Turizm Bakanının getirdiği bu kanun teklifinde yarın
Özelleştirme İdaresi Başkanı imar durumunu tekrar alıp
yüzde 500 artırabilir, 2 katlık yeri 10 kata çıkarabilir çünkü
onda da yetki var.
Söz konusu şu arkadaşlar: Gerçekten biz
turizmi ileriye götürmek istiyor muyuz? Biz 1,5 trilyonluk bir pastada 120
milyar, 150 milyara doğru gidebilir miyiz? Evet, gidebiliriz. Bu
yatırımları AK PARTİ yapmadı; bu
yatırımları Türkiye Cumhuriyetindeki iş adamları
yapmış. Devlet, Turizm Bakanı ve diğer bakanlıklar
bunun önünü açacaklar. Bu müşteriyi nasıl getireceğiz buraya?
Nitelikli dediğimiz turisti nasıl Türkiye'ye getireceğiz,
mesele burada başlıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, gerçekten
biz turizmi iyi yapmak istiyorsak her şeyden önce
Defalarca gündeme
getirdik. Değerli arkadaşlar, İller Bankası nüfus
oranına göre pay ödüyor. Ben size soruyorum Sayın Bakan
Yardımcım: Sizin sırtınıza 200 kilo yük bindirsem
götürebilir misiniz? Mümkün mü? Değil arkadaşlar. Şimdi, Didim
kışın 80 bin nüfusluk yer, yazın 700-800 bin misafir
ağırlıyoruz. Peki, İller Bankasından gelen parayla, o
parayla, o kadroyla biz Didimdeki çöpleri bile toplayamayız.
İşte, sizin yapmanız gereken şey, gerçekten turizmi ileriye
götürmek istiyorsanız birinci şart şu: Nüfus oranına göre
değil, konut sayısına göre İller Bankasından pay
vermeniz lazım, kadroları aynı şekilde vermeniz lazım;
bir.
İki: Bana göre Türkiye'nin en büyük müteahhidi
Karayolları. Karayolları, uzun vadede o belediyelerin
altyapılarını ve yollarını yapmak zorunda. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı veya Turizm Bakanlığının
uzun vadeli kredilere altyapı yapmak zorunluluğu var arkadaşlar,
aynı zamanda arıtma yapmak zorunluluğu var. Şimdi, siz
bunları yapmadıktan sonra bu kanunu çıkarsak ne olur,
çıkarmasak ne olur. Hiçbir faydası olur mu? Olmaz değerli
arkadaşlar. Türkiye'de, turizmde 75 milyar dolar hedef koydunuz. Burada
biz her zaman şunu söylüyoruz: Bu şekilde giderse siz 75 milyar
dolara değil, 50 milyar dolara bile ulaşamazsınız.
Değerli arkadaşlar, bugün Avrupaya
gittiğimiz zaman görüyoruz ki insanlar ilk önce nereyi tercih ediyorlar
biliyor musunuz? 10 milyonluk Yunanistanı, İtalyayı,
İspanyayı, eğer orada yerler dolarsa Türkiyeyi tercih
ediyorlar. Bunun sebebini AK PARTİ iktidarı kendine
sormalıdır Biz nerede hata yapıyoruz? diye. Bu ülke hepimizin
arkadaşlar, burada amaç sizi eleştirmek değil, gerçekleri size
anlatıyoruz, size yol gösteriyoruz.
Ben size bir örnek vereyim: Yunus Emre Vakfıyla
ilgili demin AK PARTİ Antalya Milletvekilimiz çok güzel söyledi, dedi ki:
Yunus Emre Vakfı 50 ülkede faaliyet gösteriyor arkadaşlar. 2015
yılında Turizm Bakanı Mahir Ünalla beraber Almanyaya
gitmiştik, Berlin Fuarına. Heyette HDPden Altan Tan, MHPden
-herhâlde- Baki Bey vardı. Fuardan sonra Berlindeki Yunus Emre
Vakfına gittik arkadaşlar -tabii, biz Bakanla gittiğimiz için
herhâlde bizi AK PARTİnin milletvekilleri zannettiler- orada bir
baktım 16-17 kişi çalışıyordu, dediler ki: Sayın
Cumhurbaşkanımız bu binayı 3 milyon euroya aldı. 1,5
milyon euro da para harcadık. Burada 16 kişi varız. Biz burada
bir siyasi parti için camileri, onları, bunları geziyoruz; iyi bir
yere getiriyoruz partiyi. Ve inanın ki oradaki 16
çalışanın yüzde 99,9u FETÖ yandaşıydı; hoca
efendi diyorlardı.
İki gün sonra 15 Temmuz değil mi
arkadaşlar? Şimdi, siz bu vakfa -TÜRSABa, Turizm
Bakanlığına vermeniz gerekirken- tekrar ayrı bir tarikat
grubunu atamaya çalışıyorsunuz değerli arkadaşlar. 50
ülkeden bahsetti -ben demedim, AK PARTİli milletvekili söyledi- ve her
ilde de bu vakıf var değerli arkadaşlar. Bizim, bu vakfa
atamaları Turizm Bakanlığı veya TÜRSAB üyelerinden
yapmamız gerekiyor yani Türkiye Cumhuriyetinin, reklamını
yapması gerekiyor. Acentelere versek daha büyük faydası olacak ama
maalesef yine bu kanun teklifine göre, Cumhurbaşkanı
atamasını yapacak ve orayı yine -bilmiyorum ama inşallah
olmaz- ben inanıyorum ki diğer tarikatların eline teslim
edecekler.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede de
çalışanın, memurun, işçinin tatil yapma hakkı var
değil mi? Adamlar yıllarca bir kurumda çalışmış,
bir sosyal tesis yapılmış deniz kenarında, yazın
olduğu zaman da gidip orada uygun fiyatla tatil yapıyor; uygun
fiyatla, değil mi arkadaşlar? Şimdi,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var, 18 tane sosyal tesis
özelleştiriliyor. Değerli arkadaşlar, özelleştiriliyor ama
nasıl özelleştiriliyor biliyor musunuz? Özelleştirme
İdaresi bunların imar durumunu en az 10 kata çıkararak, 2 kat
müsaadeli olan yerleri 20 kata çıkararak yine bu ihaleler yapılacak
ve bu, turizmin sonunu getirir değerli arkadaşlar. 84 milyonun
hakkı; o, çalışan işçilerin, emeklilerin, memurun hakkı
birilerine verilecek. Değerli arkadaşlar, hani işçiden
yanaydık. Avrupanın insanı emekli olduktan sonra Ben nerede
tatil yapacağım? diye düşünürken benim insanım emekli
olduktan sonra Ben nasıl iş bulacağım? diye ikinci
işe başlamaya çalışıyor. Biz bu şartlarda bu
sosyal tesisleri özelleştirirsek, inanın ki arkadaşlar, o
işçilerin, o memurların hiçbir yere gidip tatil yapma
şansları yok, gerçekten yok.
Şimdi, ikinci bir duruma gelelim: Türk Hava
Yolları, Anadolu Jet Ulaştırma Bakanlığına
bağlı. Sayın Bakan Yardımcım, siz de biliyorsunuz,
Ulaştırma Bakanlığında Türk Hava Yolları, Anadolu
Jetin ne işi var ya? 2015ten beri bağırıyorum burada,
iktidardasınız; bunun Ulaştırma Bakanlığına
değil, Turizm Bakanlığına bağlanması gerekiyor
değerli arkadaşlar. Ben İngiltereye gittim bundan yedi sene
önce, haftanın bir günü
Londrada 4 tane havaalanı var. Her
havaalanından İspanyaya 4 tane uçak kalkıyor, günde 16 tane
uçak; 20 paunt
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) İngilizler
-haftalık alıyor, aylık almıyor onlar- hafta sonu biniyor,
aldığı o haftalığını gidip İspanyada
harcıyor, parayı bırakıyor, pazar günü dönüş
yapıyor. Ben Türkiye'ye gelmek için çarşamba gününü beklemek
zorundayım, 380 paunda İstanbul aktarmalı İzmire
geliyorsun. İşte, bu sorunları çözmemiz gerekir; gerçekten
turizmi ileri götürmek istiyorsak bu sorunları gündeme getirip bu
kanunları çıkarmamız lazım. Yoksa bu teşvikle ne
yaparsak yapalım, turizmin önünü açmıyoruz, maalesef ki maalesef
hiçbir zaman ileri de götüremeyeceğiz. Bir zihniyet
değişikliğine gitmemiz gerekiyor. İnşallah, Millet
İttifakının zamanında göreceksiniz, bu hedeflere
ulaşacağız; Türkiye Cumhuriyetini 100 milyar, 120 milyar dolara
kadar getireceğiz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin aleyhine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİsinin kanun teklifini hazırlayan
ekibini defalarca tebrik ettim, yine ediyorum; gerekçeli metinleri çok
başarılı. Bazen şüpheye düşmüyor değilim, acaba
kanun teklifine yönelik eleştirilerimi ortaya koyarken haksızlık
mı yapıyorum diye. Kanun teklifi başta turizm sektörünü
geliştirmek, yabancı sermayenin ülkemize gelmesini sağlamak,
yerli yatırımcılarımızın sunduğu hizmet
kalitesini artırmak, yeni istihdam sahaları açmak ve ülke ekonomisine
katma değer yaratmak gibi hepimizin sonuna kadar arkasında
duracağı gerekçelerle hazırlanmış; amenna ama her
zamanki gibi, maddelere geçilince gerçek maksat hasıl oluyor, niyetler
maddeler içinde görülüyor. Teklifte, turizmi teşvik edici herhangi bir
düzenleme yapılmadığı gibi, mevcut işletmelerin
sürdürülebilirliğini engelleyecek, üstelik de kriz döneminde kiralama,
tahsis, harç ve cezalar gibi ilave maddi yükümlülükler getiriliyor. Yani
gerekçe sadece işin makyaj kısmı ve ne yazık ki ülkemiz
makyajla süslenmiş bu görüntünün hayaliyle kandırılıyor. AK
PARTİsi Ülkemizin çeşitli bölgelerinde turizmi
geliştireceğiz. diye söylemde mi bulunmuş? Hemen rant ve talan
ekonomisi devreye girmiş; sahillerimiz, orman alanlarımız, mera
ve otlaklarımız, akarsu ve iç sularımız, eşsiz
güzellikteki tabiat varlıklarımız, mesire alanlarımız
katledilmiş; Kültür ve Turizm Bakanlığının yetki
alanları genişletilmiş, bu uygulama yandaş şirketlere
tahsis veya hibe yoluyla devredilen alanların tahribatına yol
açmış; Doğa turizmini geliştireceğiz. denilmiş,
turizmi bırakın, enerji ve maden yatırmalarına verilen
izinler yüzünden doğa bırakılmamış, tabiat rant
uğruna katledilmiş.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde turizm ve
turist denilince akla nedense yabancı müşteriler geliyor, bütün
hesaplamalar yurt dışı kaynaklı gelecek turistler üzerinden
yapılıyor. Oysaki, bizim ayrıca bir iç turistimiz var, bir de
tatil yapma imkânı olmayan ama ihtiyacı olan
vatandaşlarımız; mesela memurlarımız, mesela asgari
ücretle çalışanlarımız, mesela emeklilerimiz. Beş
yıldızlı otelleri, tatil köylerini geçtik, pansiyonlarda, apart
otellerde çekirdek ailesiyle birlikte en azından bir hafta tatil
yapabilmek bu insanların da hakkı ancak ne yazık ki değil
otelde kalmak, otele varabilmek için ulaşım parasını
denkleştirebilmek bile bu kesimler için, memurlarımız için,
asgari ücretlilerimiz için, emeklilerimiz için artık bir lüks, bir hayal
oldu. Geçmiş iktidarlar memurların aileleriyle birlikte tatil
yapabilmesi için eğitim kampları, sosyal tesisler inşa
etmişler. Peki, AK PARTİsi ne yaptı? Hazinedeki her
sıkışıklıkta kamunun elinde bulunan lojmanları,
eğitim kamplarını ve sosyal tesisleri satışa çıkardı.
Buraları kimler aldı, kimlere peşkeş çekildi, o ayrı
ve üzerinde uzun uzun söz alınması gereken bir konu. Hazine yine
sıkışık, tamtakır kuru bakır. Nereden
anlıyoruz? Cumhurbaşkanımızın aldığı
kararlardan. Birincisi, tasarruf tedbirleri kapsamında memurların
kullanımına sunulmak üzere lojman, sosyal tesis, kamp
yapılmayacak. İkincisi, kamu kurumlarına ait çoğu Ege ve
Akdeniz sahillerindeki yüzlerce dönüm arazi üzerinde kurulu eğitim
kampı ve sosyal tesis de Cumhurbaşkanının kararıyla
özelleştirilecek yani satılacak. Bu tesislerin arasında
gazilerin ve şehit yakınlarının da sıkça
kullandığı Jandarmaya ait Antalya Manavgatta denize
sıfır askerî tesisler var. Şehit yakınını,
gazisini düşünmeyen devlet memurunun tatilini mi düşünür? Söze
gelince şehit yakınlarımız, gazilerimiz baş tacı.
Devlet memurumuz da fedakârdır, az maaşla yetinmeyi bilir, sesini
çıkarmaz. Cumhurbaşkanı da Emekli Sandığına tabi
bir kamu görevlisi hem de 1inci sırada şahsı geliyor. Kendi
gazisine, kendi astına tatil hakkını tanımazken Marmaris
Okluk Koyunda binlerce ağacı kestirerek, hazineden milyarlarca lira
aktararak yüzlerce odalık dinlenme sarayı yaptırınca
milletin de memurun da zoruna gidiyor
Değerli milletvekilleri, bir de malum, Turizm
Bakanımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Hani, yeni sistemde
sektörü ve sorunları bildiği için, duayen kabul edildiği için
Meclis dışından atanan Turizm Bakanımız var ya, bu
konuda ülke turizminin hedeflerine değil ama kendi hedeflerine
katkısı tartışılmaz. Sayın Bakanın sahip
olduğu Ersoy Otelcilik Bodrum Hilton Türkbükünü satın aldı.
Satış nasıl oldu? Aslında Bakan Beyin şirketi
doğrudan oteli satın almadı. Şirket Azerbaycan merkezli ISR
Holdinge bağlı ISR Turizmi satın aldı. Otel de
şirketin olunca Hilton Türkbükü, Sayın Bakanın şirketi
Ersoy Otelcilike geçti. Rekabet Kurumu da satın almaya yönelik
başvuruya bir çırpıda izin verince işlem tamamlandı.
Merkezi Antalya olan Ersoy Otelcilik bu satın almayla birlikte otel
sayısını 3e çıkardı. Hâlâ Voyage Otel Belek ve Maxx
Royal Kemer otelleriyle beraber hizmet veren şirket Hiltonla Bodrumu da
faaliyet alanına geçirmiş oldu. Bakan Bey turizm
yatırımlarından para kazanma işini iyi biliyor, keşke
bu tecrübesini ülke turizmine de katkı vererek yapabilse.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına söz
sırası Hatay Milletvekili Sayın Hüseyin Yaymanda.
Buyurun Sayın Yayman. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. Ekranları başında bizi izleyen
vatandaşlarımıza da saygılarımı, sevgilerimi
gönderiyorum.
Bugün, tabii, çok tarihî bir gün. Gerçekten, Türk
turizmi için reform niteliğinde, devrim niteliğinde bir kanunu
görüşmekteyiz ve alt komisyonda yapılan çok değerli
çalışmalar neticesinde, inşallah, bugün Türk turizmini 2023e,
2030a ve 2053e taşıyacak dev adımların
atıldığı bir gündeyiz, bir gecedeyiz.
CAVİT ARI (Antalya) Hangi maddesiyle?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Anlatayım,
müsaade edin.
CAVİT ARI (Antalya) Anlayalım biz de.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, Türk turizminin yapısal sorunları var. Gerçekten,
bugün, Türkiye turizmi, Türk turizmi gelen turist sayısı
bakımından dünyada ilk 10da, gelir bakımından ise 13üncü
sıradadır. Rahmetli Turgut Özala atfen anlatılan bir anekdot
vardır. 1980li yılların başında Türkiye'deki turizm
belgeli beş yıldızlı otel sayısı, yatak
sayısı Rodos Adasının dahi gerisinde idi ve bugün
geldiğimiz noktada, Türkiye gerçekten dünyanın en büyük turizm
ülkelerinden bir tanesi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Yasakları da siz icat ettiniz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Bunu bir rakamla
şöyle ifade etmek lazım: Bakın, değerli milletvekilleri,
burada delilli, ispatlı konuşmak lazım. 2002 yılında
Türkiye'ye gelen turist sayısı bakımından Türkiye dünyada
13üncü sıradaydı, bugün ise gerçekten dünyada 6ncı
sırada.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Gerçekten mi!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Türkiye, gerçekten,
deniziyle, dağlarıyla, yaylalarıyla dünyanın en önemli
turizm destinasyonlarından birine sahip. Ben, 64üncü ve 65inci Hükûmet
zamanlarında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcılığı
yaptım. Bizim turizmimizin birkaç problemi var ve bu yasa bu problemleri
ortadan kaldıracak.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hasankeyfe bak, Hasankeyfe.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Bir tanesi, turizmin
çeşitlendirilmesi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Pataranın
kumunu bile çaldınız.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Deniz-kum-güneş
turizminde Türkiye dünyanın en önemli ülkelerinden bir tanesi ama bunun
yanında, yayla turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi, kültür
turizmi, inanç turizmi konularında, gerçekten, bu yasayla beraber turizmin
hem tüm Türkiye'ye yayılması hem yatak kapasitesinin
artırılması hem yeni çekim alanlarının
oluşturulması hem de turizmin sadece bir mevsimsel faaliyet olmaktan
çıkarılıp bütün on iki ayı kapsar hâle getirilmesi çok çok
önemliydi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Betona
gömdünüz, betona.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Biz, buna, bir,
pazarın çeşitlendirilmesi; iki, faaliyetlerin çeşitlendirilmesi
olarak bakıyoruz. Bu yasa, bir kere, en başta turizm faaliyetlerinde
bir standardizasyonu getiriyor. Bundan sonra turizm faaliyeti ve turist
faaliyeti yapan herkes için Kültür ve Turizm Bakanlığından bir
turizm belgesi getirilmesi zorunluluktu. Biz, bunu aslında müzelerde
yaşadık. Mazide her müzenin kendi faaliyeti vardı, ticari
işletmesi vardı. Bu, merkezî hâle getirildi ve bugün, gerçekten,
müzelerimiz satış reyonlarıyla, müze kafeleriyle Türkiyenin yüz
akı hâline geldi. Hatay Arkeoloji Müzesini, Göbeklitepeyi, İstanbul
Arkeoloji Müzesini herkesin görmesini isteriz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) -
Keşke Hasankeyfi de isteseydiniz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - O zaman da bu çok
eleştirildi ama gerçekten bundan Türkiye kazandı, turizmciler
kazandı, milletimiz kazandı. Birincisi bu; bu standardizasyon
gelecek.
İkincisi: Turizmde, turizm faaliyetinde yeni
tanımlar getirildi. Artık, geçmişteki geleneksel dönemin turizm
anlayışı yerine Türk turizmini küresel rekabette ileri götürecek
çok tarihî adımlar atılıyor. Ben bu vesileyle Sayın Bakanımıza,
ekibine, Bakan Yardımcılarımıza ve emeği geçen tüm
arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Biz bu Mecliste Tanıtım Ajansıyla
ilgili de bir kanun çıkardığımızda, yine çok ciddi
eleştiriler getirildi ama bu eleştirilerin geçen bir buçuk senede
dahi altının boş olduğu ortaya çıktı.
Bir diğer önemli husus: Burada, benim Bakan
Yardımcılığı yaptığım dönemde de Çevre
ve Şehircilik Bakanlığıyla ayrı problemler olurdu,
Kültür ve Turizm Bakanlığıyla ayrı problemler olurdu,
Tarım Bakanlığıyla ayrı problemler olurdu. Yani önemli
bir kırtasiyecilik vardı; görev, yetki ve sorumluluk
bakımından önemli ihtilaflar vardı.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Peki,
halkın çıkarı ne, halkın?
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) İşte, bu
yasa teklifi, Kültür ve Turizm Bakanlığını tam yetkili hâle
getirerek kültür ve turizm faaliyetlerinin, bir,
hızlandırılması; iki, rasyonel bir biçimde ilerlemesi ve
Bugün git, yarın gel. anlayışının ortadan
kaldırılmasını sağlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Diğer
bakımdan -aslında burada ifade etmek istemem ama- bir anlamda kaçak
göçek yapılan turizm faaliyetlerinin Bakanlık denetimi altında,
Bakanlığın sorumluluğu altında yapılması
gibi, bence çok ilerici, çok devrimci bir düzenlemeyi getiriyor.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Onu da
güncelleyin, onu da.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Her alanda
olduğu gibi Türkiyenin hedefleri var; şehircilikte olduğu gibi,
kalkınmada olduğu gibi, ekonomide olduğu gibi turizmde de
Türkiye'nin 2023 hedefi var, 2030 hedefi var. Türkiye, dünyanın en büyük
turizm ülkesi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Gölge
etmeyin, başka ihsan istemem!
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) - Türkiye,
dünyanın açık hava müzesi yani bir taraftan Mardin, bir taraftan
Hatay, diğer taraftan Diyarbakır, diğer taraftan Amasya
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Otellere çöküyorlar,
marinalara çöküyorlar.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
buralar gerçekten
kültür turizmi bakımından çok çok önemli. Aynı şekilde
Gaziantep, aynı şekilde Adana, aynı şekilde
Kahramanmaraş
ORHAN SÜMER (Adana) Adanayı sayma Sayın
Yayman. Adana sahillerinde bir tane otel yok, Karataş kumluklarında,
orayı sayma.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla)
buralarda bizim
kültür turizmini, inanç turizmini geliştirmemiz gerekiyor. Diğer
taraftan ise Türkiye gerçekten deniz-kum-güneş turizminde dünyanın en
önemli ülkelerinden bir tanesi, Antalya dünya turizminin başkenti ve
pandemiye rağmen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Son kez
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Sayın Başkanım,
gerçekten iyi niyetinize çok teşekkür ederim.
Burada karamsar olmaya gerek yok. Türkiye'nin
turizmde bir tecrübesi var, bir pratiği var.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Denizleri kirlettiniz. Marmaranın vebali var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz karamsar değiliz;
siz, karabasansınız, karabasan.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Ve bu pratik, bu
kanun ele alınırken bütün paydaşlarla, bütün sivil toplum
kuruluşlarıyla çok önemli mütalaalar, müzakereler yapıldı
ve bunun sonucunda burada bir ortak akıl oluştu. Bu ortak akıl,
Türk turizmini, biraz önce ifade ettiğim gibi, küresel rekabette gerçekten
ileri taşıyacak, onu 2030 hedeflerine taşıyacak.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Turizmi katlediyorsunuz.
HÜSEYİN YAYMAN (Devamla) Türkiye'nin
bacasız sanayisi olan turizmi daha ileri götürecek çok tarihî bir
düzenlemeyle karşı karşıyayız.
Bu vesileyle yüce heyetinizi bir kez daha
saygıyla selamlıyorum. Kanunumuzun hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın
Başkanım, Değerli Başkanım
BAŞKAN Sisteme girmişsiniz efendim, size
söz vereceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sistem değil,
olay şu: Sayın hatibe ben teşekkür ederim.
BAŞKAN Size 60a göre yerinizden söz
vereceğim efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Türkiyede inanç
turizmi
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, böyle
bir usul yok. Mahmut Bey
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerinden söz verecekmiş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yerimden mi?
BAŞKAN Sayın Tanal, ben söz
vereceğim size.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Peki efendim.
BAŞKAN Şimdi, soru-cevap işlemi
yok.
60a göre sayın vekillere söz vereceğim.
Sayın Taşkın
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, turizm sektörüne
yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sorum Komisyon Başkanımıza olacak.
Ülkemizde 50den fazla iş koluyla doğrudan ilişkisi bulunan ve
bacasız sanayi olarak adlandırabileceğimiz turizm sektörünün
gelişimi insanımız için çok önemlidir. Ülkemize önemli katma
değer üreten turizmde 2002 yılından bugüne kadar AK PARTİ
iktidarımız döneminde çok önemli mesafeler
alınmıştır. Bu kapsamda turizm sektörüne yapılan
yatırım miktarı, tesis ve yatak sayısıyla elde edilen
döviz miktarındaki artış oranları ve rakamları
nelerdir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin...
39.-
Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, Ziraat Bankasının
verdiği kredilere ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ziraat Bankası, Demirörene 750 milyon dolar,
Turkcellin Virgin Adalarındaki şirketine çoğunluk hissesi
Türklere kalması iddiasıyla 1 milyar 637 milyon, Simit Sarayına
en az 500 milyon dolar ödemiş, futbol kulüplerinin borcunu kapatmaya
çabalamış ve bugüne kadar verdiği kredilerin geri ödenip
ödenmediğine dair herhangi bir açıklama yapmaktan
kaçınmıştır. Ziraat Bankasına kredi borcunu
ödeyemediği için jandarma eşliğinde çiftçilerin traktörüne,
ahırdaki ineğine el konulmakta, KOBİler borç yükü altında
ezilmekte, esnaf çaresiz kepenk indirmektedir.
Elinizi vicdanınıza koyun ve yandaş
şirketlerin değil, öğrencilerin KYKlerini, çiftçilerin borcunu,
esnaf ve KOBİlerin borcunu silmeyle uğraşın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç...
40.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, yerel
yönetimlerin yetkilerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sorum şu: Kanunda yapılan düzenlemeyle
jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsatı konusundaki yerel
yönetimlerin yetkileri artmakta mı, azalmakta mıdır?
İkinci sorum: Kültür ve Turizm
Bakanlığına planlama yetkisi verilerek yerel yönetimlerin
yetkileri kısıtlanıyor mu?
Kahramanmaraşımız kültür, tarih ve
doğa şehri, şiir ve edebiyatın başkentidir.
Hititliler, Asurlular, Medler, Persler, Kapadokyalılar, Komageneliler,
Romalılar, Bizanslılar, Abbasiler, Eyyubiler, Timurlular,
Selçuklular, Dulkadiroğulları, Osmanlılar ilimizin
toprakları üzerinde hüküm sürmüşlerdir. Şu anda da cumhuriyet
dönemini idrak ediyoruz. Kahramanmaraş Müzemizde ve sahamızdaki
birçok eser ve kalıntı bu gelip geçenlerin izlerini
taşımaktadır. Barajlar, göller, yaylalar bir değil her
yerinde var, kayak merkezimiz görenlerin beğenisini almaktadır.
İçmece ılıcaları, vardır şifalı suları,
emsallerinden de önde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Filiz...
41.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, tütün üreticilerinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TÜİKin 2020 yıl sonu verilerine göre
tütün ihracatı yüzde 3,8 azalırken ithalatı yüzde 11
oranında artış gösterdi. Buna göre piyasada çoğunluğu
ithal olan tütünün karşısında yerli üreticinin sırtına
yüzde 40lık ÖTV ve yüzde 18lik KDV yükü binmektedir. İçinde
bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar sebebiyle
vatandaşlarımız yerli tütün alıp sarma sigara içmektedir.
Tütün üretiminden geçimini sağlayan üreticilerin yeni düzenlemeyle
altı ay içerisinde kooperatif kurmaları ve Bakanlıktan yetki
belgesi almaları, aksi takdirde üç yıldan altı yıla kadar
hapis cezasıyla cezalandırılacakları hükmü
getirilmiştir. Adıyamanda tütün üreticilerinin süre
uzatımı ve vergilerin yüzde 10 ile 20 bandına çekilmesi
talepleriyle gerçekleştirdikleri eylemleri sonucunda 10 üretici
tutuklanmıştır. Tütün üreticilerimizin geçim
sıkıntılarını göz önüne alarak mağduriyetlerinin
ivedilikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
42.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfa ile
Cizreye ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Cizre ilçemiz turizm ve kültür açısından
çok önemli bir ilçemizdir. Cizre ilçemizde tüm şehrin yani ilçenin
ortasından geçen Dicle Nehri vardır, Dicle Nehri Cizrenin tam
ortasından geçmekte. Ancak Cizrenin tüm lağımları Dicle
Nehrine akmaktadır. Bu çerçevede, böyle, çevresel kalitenin
olmadığı, suların koktuğu, pis lağım
sularının aktığı bir yer turizm açısından
nasıl olur, buraya turist gelir mi? Şu anda karşımızda
yürütme organında bulunan kamu görevlileri var. Yani Cizredeki pis
lağım suları daha ne zamana kadar bu Dicle Nehrine
akıtılacak?
Biraz önceki, Sayın Hüseyin Yaymanla ilgili
konu da şu: Kültür ve inanç turizmi açısından tüm şehirleri
sayarken Şanlıurfayı saymaması doğrusu bizi
üzmüştür. Bu konuda açıklama bekliyoruz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Cevap vermem
lazım efendim.
BAŞKAN Sayın Kaboğlu
43.-
İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlunun, Anayasaya
uygunluk denetimine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Komisyon Başkanına: Biraz önce
yaptığı açıklamada yasa önerisinin Anayasaya
uygunluğu konusunu yasama uzmanlarına incelettiklerini ve Anayasaya
uygun olduğunu onların saptadıklarını beyan etti, bu
beyanla aslında bizim Anayasaya aykırılık tezimizi
doğrulamış oldu çünkü bu yetki sadece Türkiye Büyük Millet
Meclisine, komisyona ait bir yetkidir, münhasır bir yetkidir
-tıpkı yasa önerisinde olduğu gibi- bu hem ön incelemeyi
kapsamına alır hem de önerinin Anayasanın sözüne ve özüne
uygunluk denetimini kapsamına alır; bu
yapılmamıştır, bu yapılmadığı için
Anayasa madde 11e de aykırılık oluşmuştur. Kaldı
ki bu yasa bir torba yasaydı, bunu haydi haydi yapmak gerekirdi.
Artı, bu bir Türkiye yasası, dolayısıyla daha güçlü bir
nedenle bunu yapmak gerekirdi. Yapılmadığına göre komisyon
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan
44.-
Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, Yunanistanın Galatasaray
Spor Kulübüne gösterdiği tavırlı uygulamayı kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Yunan gümrük personeli ve emniyet güçlerinin
diplomatik uygulama dışına çıkarak Galatasaray
Takımımıza karşı gösterdikleri tavırlı
uygulama ve davranışı asla kabul etmiyoruz. Türk Bayrağını
büyük gururla formasında taşıyan, Avrupada Türkiyeyi defalarca
temsil eden Galatasaray teknik ekibine ve futbolcularımıza
karşı sergilenen küstahça üslup ve yapılan bu insan
haklarına aykırı muamele için Yunan makamı ve
yetkililerinden ülkemiz adına özür bekliyoruz. Yunan
makamlarının sporun ruhuna yakışmayan bu tutumunu
kınıyor, Galatasaray Kulübümüzün yanında olduğumuzu
belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yayman
45.-
Hatay Milletvekili Hüseyin Yaymanın, turizmin siyasetüstü bir mesele olduğuna
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Doğru, Şanlıurfayı
saymadım; peygamberler şehri ve Göbeklitepeyle dünya arkeoloji
tarihini, literatürünü gerçekten değiştiren bir yer.
Şanlıurfayı da sayıyoruz, Cizreyi de sayıyoruz.
Biraz önce de dile getirdim, Türkiye dünyanın açık hava müzesidir ve
bizim hem kültürümüz hem tarihimiz hem Anadolu coğrafyasının bir
hikâyesi olması bağlamında, dolayısıyla Türkiye çok
çok önemli. Kapadokyayı bile saymaya gerek yok, şimdi yanımda
Mücahit Bey oturuyor. Şimdi, tabii, Osmaniyeden, Kastabaladan
bahsetmemek olmaz. Tabii, yine, Hattuşaşı, Anadoluyu
baştan başa gerçekten saymak lazım, bu çok çok önemli.
Aslında, turizmin bir anlamda siyasetüstü olduğunu da ortaya koyuyor
buradaki görüşmeler. Turizm bir bacasız sanayi, bizim Hükûmetimiz de
turizme bir gelir getirici faaliyet olarak değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koç, buyurunuz.
46.-
Ağrı Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrının
Türkiyenin en yoksul kenti olduğuna ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ağrı ili Türkiyenin en yoksul kentidir,
bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en yoksul
kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en
yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin
en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili
Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı
ili Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir.
Ağrı ili Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP
Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi
AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun
sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en yoksul kentidir,
bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en yoksul
kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı ili Türkiyenin en
yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bant takıldı!
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Ağrı ili
Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP Hükûmetidir. Ağrı
ili Türkiyenin en yoksul kentidir, bunun sebebi AKP hükûmetidir. (HDP
sıralarından alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bir soru sorduk, sorularımıza cevap verilmedi.
BAŞKAN Şimdi, birinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir soruya cevap
versin, Cizre lağım akıyor ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 1inci
madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin Osman
Budak
İstanbul Adana Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Ali
Şeker Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Aziz
Aydınlık
Şanlıurfa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Sait
Dede
İstanbul Adana Hakkâri
Erol
Katırcıoğlu Hüda
Kaya Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim
Özden Kaboğlu.
Buyurun Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hocam, çok
alkış aldın yani ona göre bir konuşma yaparsın.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hocam, çok
alkış aldınız.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, Divan, değerli üyeler;
evet, çok alkış çünkü çok önemli bir yasa. Bu, Türkiye yasası
değerli vekiller. Ülkesini seven herkes bu yasayı dikkatle dinler,
konuşur ve Anayasa üzerine içtiği ant gereği oyunu kullanır
Şimdi, bakın, burada biz Anayasaya
aykırı olduğunu öne sürdük ve bunu Sayın Başkan,
Komisyon Başkanı biraz önceki açıklamasıyla teyit etti.
Anayasaya uygunluk incelemesini Komisyon olarak yapmadık, tartışmadık
ve gerekçe göstermeden bu reddedildi.
Şimdi, 1inci madde, bu yasanın 1inci
maddesi; bakın, (b) ve (c) bentleri, Kültür ve Turizm Koruma ve
Gelişim Bölgeleri: Turizm hareketleri ve faaliyetleri yönünden önem
taşıyan veya doğal, tarihî ve kültürel değerlerin
yoğun olarak yer aldığı, korunması ve
geliştirilmesinde kamu yararı bulunan yerlerde, koruma, kullanma
dengesi gözetilerek sektörel kalkınmanın sağlanması ve
turizm sektörünün plânlı ve kontrollü gelişiminin
sağlanması amacıyla yeri, mevkii ve sınırları
Cumhurbaşkanı kararıyla tespit ve ilân edilen alanları.
Şimdi, böyle bir madde bizim Anayasamız
gereğince yazılamaz. Böyle bir madde, Anayasanın diğer
maddelerini bir yana bırakalım, sadece madde 169 fıkra üç
gereği yazılamaz. Madde 169 fıkra üç neyi öngörüyor? Ormanlara
zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların
tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran
orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları
yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar
genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Sayın vekiller, bu madde aslında Türkiye
Büyük Millet Meclisinin asli ve genel yetkisini bile
sınırlandırmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli
ve genel yetkisini sınırlandıran bu kadar katı bir
başka Anayasa maddesi bulunmamaktadır. Bu maddeye karşın,
bırakın burada yasama tasarrufumuzu
sınırlandırmasını, ifade özgürlüğümüzü bile
sınırlandırıyor. Böyle bir madde karşısında,
siz, doğal alanları, ormanlık alanları sadece
Cumhurbaşkanının gerekçesiz kararıyla nasıl turizme
açarsınız, nasıl tesislere, yatırımlara
açarsınız? Üstelik bunlar, kamu ihalesine tabi olmadan
Cumhurbaşkanı istediği alanı ve artı, turizm
merkezleri, bunun dışında kalan
Bakın, Kültür ve Turizm
Koruma ve Gelişim Bölgeleri bununla yetinmiyor madde Turizm Merkezleri:
Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri dışında
kalmakla birlikte, bu bölgelerin niteliğini taşıyan, turizm
hareketleri ve faaliyetleri açısından öncelikle
geliştirilmesinde kamu yararı bulunan orman vasıflı olanlar
dâhil Hazine taşınmazları ile tescili mümkün olan Devletin hüküm
ve tasarrufu altındaki yerlerde yeri, mevkii ve sınırları
Cumhurbaşkanı kararıyla tespit ve ilân edilen alanları
O
zaman siz, bütün Türkiyeyi, bakın, kamu yararı
Biz, Anayasaya
aykırılık öne sürdüğümüz sırada belirttiğimiz
üzere; sadece tarıma elverişli araziler, kıyılar, ormanlar
ve yaylalar, meralar, kışlaklar kamu yararı gözetilen yerlerdir,
yoksa, turizm, bu alanlar karşısında koruma görmez; turizm,
sadece parasal nitelik taşıyan yatırımları ifade eder.
Bu bakımdan, bu iki bent kesinlikle çıkarılmalıdır,
çıkarılmaz ise açıkça Anayasaya aykırılık
teşkil etmektedir.
Öyle ki bu bentlerin yazılması, (b) ve (c)
fıkralarının yazılması, aslında bırakın
çevresel etki değerlendirmesini, bırakın sürdürülebilir
gelişmeyi, sürdürülebilir turizm kavramına da
aykırıdır. Evet, on yıl boyunca ormanlara turistleri
sokarak, tesisler yaparak oraları tahrip edersiniz, belki bol miktarda,
yüksek miktarda para da kazanabilirsiniz ama on yıl sonra sürdürülebilir
turizm kavramı da ortada kalmaz.
Bu nedenle, esasen bu, Anayasa madde 169un
koruduğu alan, tıpkı Anayasa madde 63ün koruduğu gibi,
tıpkı madde 43 ve devamının koruduğu gibi, 56ncı
madde çerçevesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Çok
teşekkür ederim.
Madde 56nın öngördüğü, devlete
yüklediği doğal alanları, çevresel dengeyi;
1) Bozulmasını önlemek,
2) Korumak,
3) Geliştirmek şeklindeki üçlü
yükümlülüğü ihlal etmektedir.
Dolayısıyla, burada, bu yasal düzenlemeyle
sadece 169un yasakladığı alanı ihlal ediyor değiliz,
aynı zamanda, Anayasanın 56ncı maddesinin öngördüğü
güvenceleri de ihlal etmektedir. Özellikle ormanlık alanda ve doğal
alanda geçerli olan ekolojik dengenin bozulması Anayasa madde 13ün
güvence altına aldığı ölçülülük ilkesine
aykırıdır ve 13ün güvence altına aldığı
hakkın özüne dokunma yasağına da aykırıdır.
Öyle ki Cumhurbaşkanı bazı bölgeleri
âdeta, sadece bir kararla derebeylik bölgeleri olarak ilan edebilecektir.
Dikkatinize sunarım.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Başkan, buyurunuz.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Şimdi, teşekkür ediyoruz.
Tabii, elimde Komisyon raporumuz var. Bu teklifle
ilgili Komisyon raporumuzda, teklifin geneli üzerindeki görüşmelere
geçilmeden önce teklifin, Anayasanın 127nci maddesinde yer alan
yerinden yönetim ilkesine aykırılık iddiasıyla, önergeyle
Anayasaya aykırılık iddiasında bulunuldu. İç Tüzükün
38inci maddesine göre öncelikle görüşüldü, değerlendirildi ve
Anayasaya aykırılık görüşmelerinde milletvekilleri,
Komisyon üyeleri görüşlerini beyan ettiler. Yapılan oylama sonucunda
Anayasaya aykırılık önergesi oy çokluğuyla reddedildi.
Ayrıca, Anayasaya aykırı olup
olmadığını her birim, teklifin verildiği her
aşamada zaten kendiliğinden de değerlendirmek durumundadır.
Anayasaya aykırılığını zaten Sayın
Başkan ikrar etti. gibi bir ifade kullandı Kaboğlu
Hocamız; bunu kendisine hiç
yakıştıramadığımı da ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bizim sorumuza niye
cevap vermiyorsunuz Başkan? Turizmden bahsediyoruz, Cizredeki olanlardan
bahsetmiyorsunuz...
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurunuz Sayın Katırcıoğlu.
(HDP sıralarından alkışlar)
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu 1inci madde üzerinde ben de
konuşma yapmak üzere çıktım. Şimdi, doğrusunu
isterseniz, bu madde, Turizmi Teşvik Kanununun 3üncü maddesini değiştirmek
amacıyla yazılmış, 3üncü maddenin bazı bentleri
değiştirilmiş ve böylelikle daha kavramsal bir
değişikliğe işaret eden bir madde.
Değerli arkadaşlar, fakat ben,
doğrusunu isterseniz, bu maddenin ima ettiği konularla ilgili birkaç
şey söyleyeceğim ama Sayın Kaboğlunun -ki Anayasa hukuku
konusunda çok değer verdiğim bir arkadaşımızdır-
iddialarının ciddiye alınması gerektiğini
düşünerek ben de birkaç şey söyleyeceğim.
Şimdi, bir kere, bu maddenin içinde,
dediğim gibi, bentlerle ilgili bir tanımsal sanki bir açıklama,
değişiklik öngörüyor fakat içeriğine
baktığımız zaman, esasında çok önemli
değişiklikler ima ediyor. Nedir bunlar? Bir tanesi, mesela, kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgelerinin oluşturulması meselesinde
kamu yararı öngörülerek sektörel kalkınmanın
sağlanması ve gelişmenin sağlanması konusunda belli
bölgelerin oluşturulması amacını söylüyor. Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu madde, evet, olabilir bir madde belki yani
böyle bir maddeye ihtiyacınız olabilir ama değerli
arkadaşlar, bu maddenin ima ettiği şey Cumhurbaşkanı
kararıyla gerçekleşmesi gerektiği.
Şimdi, ikinci olarak da turizm merkezleriyle
ilgili olarak benzer bir kavramsal değişim var. Orada da yine kamu
yararı kavramını koymuşlar ama orman vasıflı
alanların turizm bölgesi içine alınması biçiminde bir ekleme
yapmışlar fakat değerli arkadaşlar, bu ekleme çok önemsiz
bir ekleme değil. Yani Turizmi Teşvik Kanunundaki maddenin
aynısına bakarsanız orada orman meselesinin bu maddeyle
işin içine katılmasıyla birlikte bence farklı bir anlam
kazanıyor. Ve yine, bu da değerli arkadaşlar,
Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe girecek.
Şimdi, doğrusu Anayasaya aykırı
olup olmadığını bilemem ama şunu biliyorum ve bunu
defalarca bu Mecliste söyledim: Arkadaşlar, Cumhurbaşkanı böyle
bir karar veremez yani fiilen veremez, dünya böyle bir dünya değil
arkadaşlar. Bir kişi hangi bölgenin kültür ve turizm bölgesi
olacağına karar veremez. Sayın Cumhurbaşkanı bu tür
kararları vermeyi çok seviyor, nitekim, Kanal İstanbul gibi bir karar
da vermiş gibi gözüküyor. Arkadaşlar, olmaz yani bir kişi 85
milyon insanın hayatlarını etkileyecek olan bir konuda tek
başına karar veremez. Bu, tabiata da aykırıdır,
doğrusunu isterseniz yaşadığımız döneme de
aykırıdır. Yani daha katılımcı taleplerin
yükseldiği bir Türkiyede, siz, tek başına bir insanın bu
türden projelere karar verebileceğini yazıyorsunuz buraya.
Değerli arkadaşlar, ben hakikaten bunu
anlamakta zorlanıyorum. Yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi diyorsunuz, anlıyorum bunu fakat
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi büyük bir
başarısızlık arkadaşlar, bunu niye görmüyorsunuz?
Büyük bir başarısızlık ve
başarısızlığın asıl sebebi de demin
söylediğim şey yani bir kişi 85 milyon insanın
hayatını etkileyecek kararları veremez, verirse yanlış
verir. Bunun birçok örnekleri var ama işte, bize kalan süre içinde
bunları anlatmam pek mümkün değil. Dolayısıyla da ben bu
maddenin ve bu maddeye ruhunu veren bakış açısının
yanlışlığını söylemek istiyorum ve
dolayısıyla da bu kanun teklifinin eğer geçerse ben de Anayasa
Mahkemesinden dönebileceği düşüncesindeyim ama burada size
yapılabilecek bir şey yok çünkü siz buna çok inandınız,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin mükemmel bir sistem
olduğuna ve her şeyin böyle yönlendirilmesi gerektiğine
inandınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
oluyor ya? Ya, böyle bir şey olabilir mi gerçekten?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, kimse dinlemiyor orada, etrafı çevrilmiş durumda. Kime
anlatıyor şimdi hatip?
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ya, söylesenize
Ne anlatıyorum hakikaten?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
gerçekten ya
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) İyi geceler.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hocam
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ama baksanıza
arkadaşlar, bu olmaz arkadaşlar, bu olur mu Allah aşkına
ya! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Yani yapmayın
bunu ya, yapmayın bunu!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ya,
hatip Genel Kurula hitap eder.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Yani bunu
defalarca yapıyorsunuz, olmaz ama bu. Biz burada niye konuşuyoruz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olmaz
tabii canım ya, böyle bir şey olabilir mi?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ya,
hatip Genel Kurula hitap eder, biz dinliyoruz.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Ya, biz burada
niye konuşuyoruz arkadaşlar?
BAŞKAN Hocam, Sayın
Katırcıoğlu, buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Tabii ki
oranın duyması için konuşuyoruz aynı zamanda. Ya,
yapmayın ya!
Teşekkür ediyorum Başkanım. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Pürdikkat dinliyoruz sizi.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) Hocam,
boş verin ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya,
can kulağıyla dinliyoruz biz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir şey olmaz!
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
47.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, vücut diliyle hatibi küçük gören veya itiraz
eden Bakan Yardımcısının Başkan tarafından
uyarılması ve Parlamento adabına uygun bir tavır içinde
görüşmeleri izlemesi gerektiğini hatırlattığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Başkanım, birincisi, son anda ortaya çıkan durum da doğru
değil, hatip konuşurken onu dinlemesi gereken Komisyonun o
şekilde meşgul edilmesi ama bir başka husus var. Sizden rica
edeceğim, isim vermeyeceğim çünkü biz ilkesel olarak hiçbirimiz
bürokrasiyle uğraşmayız, onlar devletin
bürokratlarıdır ama bürokrasi de
On yıldır, on bir
yıldır buradayız, büyüklerimizden gördüğümüz bir şey
var; bakanlar milletvekiliyken polemik yaparlar, cevap verirler ama
bürokratlar, bakan yardımcıları -eskiden müsteşarlar,
yardımcıları, genel müdürler- hatip konuşurken kesinlikle
vücut dilleriyle Hadi canım, öyle mi? gülmek, itiraz etmek,
konuşanı alkışlamak; bunlar Türkiyenin bürokrasi
geleneğinde de yok, Mecliste de bu tip davranışları asla
hoş görmeyiz. Ben o vücut diliyle hatibi küçük gören veya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
itiraz eden Bakan
Yardımcısının sizin tarafınızdan
uyarılmasını ve Parlamento adabına uygun bir tavır
içinde görüşmeleri izlemesi gerektiğini hatırlatıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş.
48.-
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, hatip
kürsüdeyken Bakan Yardımcısının ve bürokratların
oturduğu bölümde Meclisin vakarına yakışmayan davranışları
kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yani şunu söyleyeyim: Sayın
Katırcıoğlu kürsüdeyken hakikaten yani o bölümde, Bakan
Yardımcısının ve bürokratların oturduğu bölümde,
dinleme hâli bir tarafa yani bir tartışma, bir şey
konuşuluyor. Orada ciddiye alınmayan milletvekiline
açıkçası -söylemek istemiyorum ama- Ya, istediğin kadar anlat,
biz nasıl olsa burada çözüyoruz. vücut dilinden, hareketlerden
Yani bunu
kabul edilemez buluyoruz biz de ve hatibimiz en son artık
dayanamadık, normalde kürsüde olduğu müddetçe kesinlikle öyle bir
tepki vermeyiz. Son beş saniyede artık öyle bir hâle geldi ki zaten
ayaktalar, konuşuyorlar, tartışıyorlar yani burada
milletvekili bir şey söylüyor, eleştiriyor ya da bir görüşü var.
Bunu biz kabul etmiyoruz yani burada bu Meclisin
Tamam, kendileri için önemli
olmayabilir ama halkın gözü, kulağı burada. Bu yasa ve
diğer bütün
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Efendim, biz hatibi
dinliyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ve
sadece bu yasa için değil, bütün yasal düzenlemelerde de yani yasa
koyucunun gerekli hassasiyeti ve saygıyı göstermesi gerekiyor. Biz
kendi şahsımız adına burada oturmuyoruz, milyonlarca
insanı temsil ediyoruz. Burada, bu tutumu kesinlikle kabul etmiyoruz,
reddediyoruz ve çok talihsiz, Meclisin vakarına yakışmayan
davranışlar bütünü olarak nitelendirdiğimizi de ifade etmek
istiyorum. Çok görüşmek istiyorlarsa iktidar grubu vekilleri
dışarı çıkarlar, ara verilir, sonra sohbet ederler yani
hatip kürsüdeyken orada derin bir sohbete dalınması kesinlikle
şık değildir. Ya, orada bir grup oturmuş konuşuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya ama
biz burada pürdikkat dinliyoruz. Oyu da biz vereceğiz. Bunu da tasvip
etmiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
dinliyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, Bülent
Beyden sonra yoklama
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Dinlemiyorlar.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O
hareketi de tasvip etmiyoruz ama oyu biz kullanacağız, biz
dinliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Size
demedim.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Ama oyu
biz kullanacağız, orası önemli değil, oyu biz
kullanacağız.
BAŞKAN Sayın Turan
49.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Meclis adabı açısından, usulü açısından hepimiz
biliriz ki bu tartışmaların büyük çoğunluğu Komisyonda
yapılır. Komisyonda vekillerimizin kanaatleri
tartışılır uzun uzun, hatta süresiz
tartışılır. Genel Kurulda kural hatibin Genel Kurula
konuşmasıdır. Bizim grubumuz Sayın
Katırcıoğlunu hatta pürdikkat, keyifle dinliyordu. Bir
saygısızlık kastımız da yoktu. Ancak doğal olarak
zaman zaman Komisyon üyesi arkadaşlarımız, Komisyon
Başkanına notları iletirler, önergeyle ilgili tartışmalar
yaparlar. Konuyu bu kadar tolere etmek lazım diye düşünüyorum.
Başkanımızın bu konudaki devlet adabı, duruşu
bellidir. Başından beri zaten dikkatli davranmaya
çalışıyor ama arada bir vekillerimizin konuya ilişkin,
kanuna ilişkin evrak vermesinin, soru sormasının, önerge
tartışmasının olağan karşılanması lazım
diye düşünüyorum. Onun dışında bürokratlara ilişkin,
sizin de biraz fazla -ne derler- sert ifadelerle ortaya koyduğunuz
gerçeklik şudur ki: İç Tüzükte zaten bir maddede tüm ilgililerin,
vekillerin nasıl davranacağı, bürokrasinin nasıl
davranacağı ifade edilmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bürokratlarımızın bu konuda konuşma hakkı, benzer
talepleri vesair olmayacağı ortadadır. Tüm vekillerimizin,
bürokratlarımızın Tüzüke uygun davranmasının yasama
çalışmalarına fayda sağlayacağı kanaatindeyim
Sayın Başkanım.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yoklama talebimiz var efendim.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Özdemir, Sayın Ünsal, Sayın Şeker, Sayın Tanal, Sayın
Şahin, Sayın Hakverdi, Sayın Kaboğlu, Sayın Baltacı,
Sayın Arı, Sayın Yıldız, Sayın Süllü, Sayın
Şevkin, Sayın Kasap, Sayın İslam, Sayın
Başevirgen, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Zeybek,
Sayın Sertel.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
bu Cizre çok mu önemsiz? Niye Cizre için bir dakika Sayın Başkan
cevap vermiyor?
BAŞKAN Oylamadan sonra efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Cizre çok önemli.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Oylamadan sonra
efendim.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3517) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Başkan, Sayın Tanal cevap
bekliyor sizden efendim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tüm Cizreliler cevap
bekliyor, ben Cizreliler adına söylüyorum Sayın Başkanım.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, Cizre, medeniyetimiz, kültürümüz, tarihimiz
açısından gerçekten çok önemli bir şehrimiz. Ben de Cizreyi
eskiden beri çok severim ve takip de ederim. Hatta orada Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın Abdülhamit Han dönemi eserlerinden
Hamidiye Külliyesinin restorasyonunu yaptığını, bir müzeyi
de hayata geçirmekte olduğunu biliyorum.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Kırmızı
Medresede Başkan.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Elbette
bir yerleşim yerinin gerçekten şehir kavramına uygun
olması için altyapısının mutlaka tamamlanması
lazım. Eğer lağım suları Dicle Nehrine akıyorsa
bu doğru değil, bir an önce bunların bitirilmesini diliyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Milletvekilleriniz
var, sorun. Ben yalan mı söylüyorum? Akıyorsa, gayet rahat sorun
Şırnak vekillerinize. Cumhuriyet savcılığına suç
duyurusunda bulundu. Turist gelir mi oraya Sayın Başkanım?
Gelmez ki turist.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesiyle değiştirilen 2634 sayılı Kanunun
3üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Yasin
Öztürk Feridun
Bahşi İmam
Hüseyin Filiz Denizli Antalya Gaziantep Aylin
Cesur Dursun
Ataş Isparta Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep
Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci
maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3üncü maddesinin birinci
fıkrasında değişiklik yapılarak mevzuatta bulunan
birtakım tanımlar yeniden düzenlenmektedir. Yine, bu maddeyle
tanımlanan kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm
merkezlerinin yerleri, mevkileri ve sınırlarının
belirlenmesi Cumhurbaşkanlığına
bırakılmaktadır ki Cumhurbaşkanına bu yetkinin
verilmesinin nedenini anlamak mümkün değildir. Ayrıca, bu maddeyle
2634 sayılı Kanunun 3üncü maddesinin (d) bendine ilave edilen kamu
yararı bulunan orman vasıflı olanlar dâhil ifadesiyle sık
sık yangınlar çıkan denize nazır orman arazilerinin kamu
yararı adı altında yapılaşmaya açılması
konusunda endişelerimiz vardır; ormanlarımız tehdit
altındadır, yanlış yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, turizm sektöründe
yerelden yönetilme, sorumluluk ve yetkilerin paylaşılması
anlayışı, dünya genelinde ve ülkemizde yıllarını
turizme adamış sektör mensupları tarafından benimsenirken,
yetkilerin tamamen merkeze alındığı yeni oluşturulan
ve kurumsal yapılanma sürecinde olan Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansına çok fazla yetkilerin verildiği bu teklifi
doğru bulmuyoruz. Elbette merkezden koordinasyon ve genel planlama
yapılmalıdır ancak yerelin yok sayıldığı bir
anlayış da olmamalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığının
tek yetkili olması sonucu ben yaptım oldu anlayışı
hâkim olacağından, rant ekonomisi anlayışına hizmet
edeceği; sahillerimizin, orman alanlarının, mera ve otlak
alanlarının, eşsiz güzellikteki tabiat
varlıklarının talan edilmesi gibi turizme ve ülkeye telafisi
mümkün olmayan kalıcı zararlar verilecektir, yapılan
yanlıştır.
Turizm bölgelerinde planların ve projelerin
yapılmasında yerel yönetimler, ilgili meslek odaları, ilgili
sivil toplum örgütleri ve yöredeki üniversiteleri işin içine katarak
yetkiler ve sorumluluklar paylaşılmalıdır. Daha ideal
olanı projelerin sahiplenilmesi ve halkımızın maksimum
yararı elde edebilmesi için halkın görüşüne de
başvurulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, teklif
yasalaşınca Kültür ve Turizm Bakanlığı belgelendirmede
de tek yetkili olacağından burada da sorunlar yaşanacaktır.
9 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla belediye belgeli konaklama tesis
sayısı 8.731 olup Bakanlığın 12 bölgede
sınıflandırdığı binlerce tesisin bu teklif
uyarınca belgelendirilmesi gerekecektir. Gerekli sayıda personel
istihdamı yapılmadan ve belgelendirme iş ve işlemleri konusunda
görev yapacak personellerin eğitimi tamamlanmadan bu düzenlemenin sağlıklı
bir şekilde uygulanabileceğini zannetmiyorum.
Değerli milletvekilleri, Bakanlık,
Türkiyeye 2023 yılında 70 milyon turist 70 milyar dolar hedefini
ortaya koyarken turist sayısı üzerinden slogan oluştursa da
yıllar içinde görülmüştür ki ziyaretçi sayısının
artışı gelirleri aynı oranda artırmamaktadır.
Turizmden daha fazla gelir elde edebilmek için yılın on iki
ayına yayılan bir turizm sektörü yaratılmalı, kitlesel
turizmin yanında bireysel turizm geliştirilmeli, yüksek konaklama
harcaması yapan ve uzun süreli konaklayan turistlerin ilgisi çekilerek
ucuz konaklamanın aksine butik otelcilik teşvik edilmelidir. Kaliteli
turist çekmenin en önemli yolu nitelikli iş gücüyle verilen nitelikli
hizmetten geçmektedir. Bunun için de turizm meslek liseleri yanında
üniversitelerin ilgili birimlerinin sayısı ihtiyaca göre
belirlenmeli, birkaç yabancı dil bilen nitelikli mezunlar verilmesi
sağlanmalıdır. Bu amaçla Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
üniversiteler ve sektör arasında uygulamalı eğitim için bir
koordinasyon gerçekleştirilmelidir. 2020-2021 akademik yılında
üniversitelerin turizmle ilgili bölümlerine yerleşen lisans düzeyinde
4.174, ön lisans düzeyinde ise 11.652 olmak üzere toplam 15.826 öğrenci
kaydolmuştur ancak teklifte öğrencilerin mezuniyetlerinde
çalışma sorunlarının çözümüne yer verilmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) -
Turizm işletmelerinde mesela yüzde 50 oranında eğitimli personel
çalıştırılması, yüzde 20ye çıkarılan
yabancı personel sayısının eskiden olduğu gibi yüzde
10da tutulması gençlerimizin işsizliğine çare olacaktır.
Değerli milletvekilleri, dış turizm
yanında iç turizme gereken önem verilmeli, özellikle gelir seviyesi
düşük olan insanlarımızın turizmden faydalanması için
sosyal turizme destek sağlanmalıdır; sadece parası olanlar
değil, olmayanlara da imkânlar sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sektörde
çalışan iş gücü incelendiğinde büyük çapta niteliksiz
iş gücü, düşük ücretler, yiyecek içecek işletmeleri ile
konaklama işletmeleri arasında iş gücü
akışkanlığının yüksek olması,
çalışma saatlerinin uzunluğu ve uygunsuzluğu, düşük
iş tatmini ve mevsimsellik olması işletmelerde verimliliği
ve hizmetin kalitesini etkilemektedir. Bu bakımdan, Bakanlık sektörde
çalışanların hakları açısından gecikmeden gerekli
düzenlemeleri yapmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Başkanım, az bir şey kaldı.
Değerli milletvekilleri, adı teşvik
kanunu olmasına rağmen bu teklifte teşvikten hiçbir eser
olmadığı gibi sektörün şu anda mevcut kredilerine
yapılandırma, KDV oranı, sicil affı, kayıt
dışı faaliyetler gibi sorunlarının nasıl
çözüleceği ele alınmamıştır. İYİ Parti
iktidarında turizmin sorunları bütüncül olarak ele alınarak
turizmde sürdürülebilirliğin sağlanacağını belirtiyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 2nci madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk okutacağım 3 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü Hüda Kaya
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Abdullah
Koç Sait
Dede
Adana Ağrı Hakkâri
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin Osman
Budak
İstanbul Adana Antalya
Hasan
Baltacı İbrahim
Özden Kaboğlu Aziz
Aydınlık
Kastamonu İstanbul Şanlıurfa
Ali
Şeker Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İstanbul Manisa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Hasan
Subaşı
Antalya Denizli Antalya
Hayrettin
Nuhoğlu İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
İstanbul Gaziantep Isparta
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Cizre meselesinde son
cümlemi söyleyeyim. Şimdi bilgi aldım.
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) 150 milyon
liralık bir
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmaz. Usule aykırı,
bu aşamada beyan yapamazsınız. Usule aykırı, sonra
isteyin.
BAŞKAN - Sayın Başkanım, sonra
olur değil mi?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben geleyim bana
söylesin Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tanal, maşallahın
var senin.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın
Başkan, değerli halkımız; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, yargının gerçek anlamda bir
tahakküm altında olduğunu herkes yargının
uygulamalarıyla maalesef çok net bir şekilde yaşamakta. Peki,
yargının, tahakkümü altında olduğu kurumlar hangileridir?
Bir tanesi saray denetimidir; yargı, sarayın denetimindedir.
Diğer bir denetim mekanizması, Bahçeli, Soylu ve bunun yanındaki
güçlerdir. Ama en son merhalede başka bir denetim mekanizmasının
da olduğunu maalesef son günlerde öğrenmiş bulunmaktayız.
Diyanet İşleri Başkanlığının da yargı
üzerinde çok ciddi bir şekilde etkisi olduğunu öğreniyoruz
değerli arkadaşlar.
Bakın, İstanbulda 3 Temmuzda Demokratik
İslam Kongresi ve Din Alimleri Derneği üyelerine karşı bir
operasyon başlatıldı. Bu operasyonda 28 din âlimi gözaltına
alındı ve 9u tutuklandı. Peki, bunların yaşları
neydi? Bunların yaşları 70 ve üzerindeydi. 70 yaş üzerinde
olan bu din âlimleri gözaltına alındılar ve tutuklandılar.
Gerekçe olarak da Diyanet hutbesini neden okumadınız? Namazı,
duayı neden Kürtçe yapıyorsunuz ve okuyorsunuz? dendi. Kürtün
tarihini, kültürünü, varlığını, coğrafyasını
yok ettiniz, yok etmeye çalışıyorsunuz, şimdi de inancına
el atıyorsunuz. Yeryüzünde Kürte dair ne varsa yok etmeye
çalışıyorsunuz. Peki, sizlere soruyorum: Kürtler neden Diyanet
İşleri Başkanına inansın?
Bu Diyanetin bütçesi bir devlet bütçesi kadar;
işi parayla, din işlerinden neredeyse uzaklaşmış durumda.
Sarayın ve milliyetçiliğin kıskacındadır Diyanet
İşleri Başkanlığı. Hutbelerde sürekli Kürtlere
hakaretlere varan söylemler, bir halkın varlığını
inkâr eden, Türk-İslam çizgisini hâkim kılan bir anlayış,
bir halkın varlığını, dilini tanımayan yani Allahın
emrine karşı çıkan bir kurumdan bahsediyoruz. Zulme
karşı sessiz kalan bir Diyanet İşleri
Başkanlığı var. Bakın, Silopide 14 Aralık 2015
tarihinde sokak ortasında öldürülen Taybet İnanın cansız
bedeni sokak ortasında bekletildi, buna karşı Diyanet İşleri
Başkanlığının bir sözü oldu mu? Dine karşı
uygun mu değil mi, bir sözü oldu mu? Roboskide onlarca insan katledildi,
buna karşı Diyanet İşleri
Başkanlığının bir sözü oldu mu? 7 Eylül 2015 tarihinde
Cizrede zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucunda hayatını
kaybeden 10 yaşındaki Cemile Cizir Çağırganın cesedi
sokağa çıkma yasağı nedeniyle çürümesin diye
buzdolabında bekletildi, buna karşı Diyanet İşleri
Başkanlığının bir sözü oldu mu, buna dair bir kelimesi
oldu mu? Kürt çocuklarının kemikleri kaldırımlara gömüldü,
buna karşı Din İşlerinin, Diyanet İşleri
Başkanlığının bir sözü oldu mu, buna karşı
bir kelamı oldu mu? Bütün bunlardan dolayı ve buna benzer onlarca,
yüzlerce, binlerce hak ihlali oldu, bu hak ihlallerine karşı
-Kürtlerin olduğu coğrafyalarda yaşandı- buna dair Diyanet
İşleri Başkanlığının bir sözü oldu mu
değerli arkadaşlar?
Peki sizlere soruyorum: Kürtler bütün bunlar olurken
sizin arkanızda nasıl namaz kılsın? Sizin hutbenize
nasıl inansın? İnanmasını bekleyebilir misiniz? Bu
halktan neyi bekliyorsunuz? Bu halkın tarihini yok ediyorsunuz, bu
halkın coğrafyasını yok ediyorsunuz, bu halkın bütün
tarihî gerçeklerini yok ediyorsunuz, yok sayıyorsunuz, dilini yok
sayıyorsunuz, şimdi de gelmişsiniz inancına el
atıyorsunuz. Biz buna izin vermeyiz, bundan emin olun. Bu halk buna izin
vermeyecek, bu halk buna karşı duracak.
HDPnin içinde olduğu bir iktidarda bütün
inançlar özgürlüğüne mutlak bir surette kavuşacak, bunda hiç kimsenin
kuşkusu olmasın. (HDP sıralarından alkışlar)
Peki bu Diyanet İşleri
Başkanlığı kimin vergileriyle dini vecibelerini yerine
getiriyor? Bakın, bizim vergilerimizle bunları yapıyor. Her
şeyi bitirdiniz, bu sefer de inancımıza el atıyorsunuz,
buna kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bu kürsüde bütün halklarımıza
sesleniyorum değerli arkadaşlar, bakın, kendi adıma, ailem
adına, halkım adına ve bütün halklar adına
hakkımı size helal etmiyorum. Bu vergilerle beraber, bu vergilerimize
rağmen bu kadar duyarsız kalan bir kuruma hakkımızı
helal etmiyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Manisa Milletvekili Sayın Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakırlıoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Değerli milletvekilleri, 255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesi üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgeleri için uygulanan devlet
yardımlarının turizm merkezlerinde de uygulanması önerisi
getirilmiştir. Bununla birlikte, kanun kapsamındaki bölge ve
merkezlerde alanın yönetimi, sosyal ve teknik altyapının
gerçekleştirilmesi ve işletilmesi amacıyla
yatırımcıların da katılımıyla, Bakanlık
tarafından turizm hizmetleri yönetim birlikleri kurulması
öngörülmüştür. Yeni altyapı giderleri yerel yönetimlere yüklenmekte
ancak yerel yönetimler gelirden alıkoyulmaktadır. Bir yanda yerel
yönetimler yok sayılmakta, diğer taraftan da yerel yönetimlere altyapı,
ulaşım gibi giderler yıkılmakta yani tokmağı siz
tutacaksınız, davulu belediyenin sırtına yükleyeceksiniz.
Değerli milletvekilleri, bu tam anlamıyla
belediyeleri ve belediyelerin denetleme mekanizmasını saf
dışı bırakma, gelirlerden alıkoyma meselesidir.
Yetkileri merkezde, hatta tek elde toplama gayretinizle hem yerel yönetimlere,
hem de turizme ihanet ediyorsunuz. Oysa, olması gereken çok yönlü
düşünme ve tüm paydaşların bu sürece katılımıyla
bir yol haritası belirlemektir. Düşünebiliyor musunuz, eğer bu
madde kanunlaşırsa, konaklama tesisleri ve plajlar belgelerini
belediyelerden değil Kültür ve Turizm Bakanlığından
alacaklar, belediyeler âdeta konu mankeni konumuna gelecekler. Bu teklifin,
ziyaretçi başına turizm geliri dünya ortalamasının neredeyse
yarısı kadar olan ülkemizin turizmine hiçbir getirisi
olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu elimdeki
fotoğrafta gördüğünüz BAĞIMSIZ MADEN-İŞin Genel
Başkanı Tahir Çetin. 43 yaşındaydı, 3 çocuğu
vardı. Genel Başkan dediğime bakmayın, öyle bildiğimiz
sendikacılar gibi kendine tahsis edilmiş lüks makam araçları
yoktu, emekli maaşıyla geçimini sağlamaya, 3 çocuğunun
nafakasını çıkartmaya çalışıyordu.
Değerli milletvekilleri, bu fotoğrafta
gördüğünüz Ali Faik; 26 yaşındaydı, yirmi yıl önce bir
maden kazasında babasını kaybetmişti. Ali Faik ve Çetin
Başkan cuma günü Ankara'dan yola çıktılar ve Kırkağaç
yakınlarında trafik kazasında vefat ettiler. Bu
fotoğrafları size gösterdim çünkü bu fotoğrafları, bu
haberi, bu ölüm haberini ne yazık ki yandaş medyada ve merkez medyada
takip edemediniz. Evet, bir trafik kazasıydı ama ölüm sebebi
uykusuzluk ve yorgunluktu. Uykusuzdular ve yorgundular çünkü Ankara'da, Ankara
girişinde polis tarafından Ankara'ya girmeleri engellendi, dört gün
boyunca soğuk betonun üzerinde yatmak durumunda kaldılar ve bu
şekilde evlerine giderken kaza geçirirler.
Değerli milletvekilleri, Tahir Başkan ve
Ali Faik hak arama mücadelesinin 2 önemli aktörü, 2 önemli figürüdür. Uyar
mağdurlarının sesi olmuşlardır, nefesi
olmuşlardır. Soma'daki Uyar mağdurları -888 kişidir
bunlar- yaklaşık on iki yıldan beri hak arama mücadelesi
vermektedirler. Hazreti Ali Haksızlığa karşı
susarsanız hakkınızla birlikte şerefinizi de
kaybedersiniz. diye buyurur. Uyar Madencilik mağdurları hem haklarının
hem de şereflerinin peşinde yıllardır koşmakta. Eylemler
yaptılar, basın açıklamaları yaptılar, Ankara'ya
defalarca gitmek istediler, yolda durduruldular. Günlerce beton üzerinde,
çadırlarda, olumsuz hava şartlarında eylemlerini sürdürdüler.
Kaymakamla karşı karşıya geldiler, valiyle karşı
karşıya geldiler, jandarmayla, polisle karşı
karşıya geldiler. İşin tuhafı ne biliyor musunuz?
Karşı karşıya geldikleri polis, jandarma, kaymakam, vali,
hepsi de bu insanlara Haklısınız. dedi, hepsi de bu insanlara
Haklısınız. dedi. Bu insanlara sözler verildi; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin bu
insanlara söz verdi, Adalet ve Kalkınma Partisinin İçişleri
Bakanı Sayın Süleyman Soylu bu insanlara söz verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) 15
Ocağa kadar sizin mağduriyetleriniz giderilecek. denildi; aradan
zaman geçti, sözler tutulmadı. Aslına bakarsanız bundan on iki
yıl önce bu mağduriyetin giderilmesi için ilk söz veren o günkü
Başbakan, bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğandı. Bunca söze rağmen bu sözler tutulmadı, bu
insanlar yıllarca mücadele ettiler, Ölmek var, dönmek yok. dediler ancak
ne yazık ki 2 yoldaşımız bu yolda canlarından oldular.
Değerli milletvekilleri, TKİnin 2 tane
termik santralden tam 1,5 milyar lira alacağı var, 1,5 milyar lira.
Bu 888 işçinin alacağı yalnızca 25 milyon lira,
yalnızca 25 milyon lira. Önümüz bayram ve bu insanlar gariban insanlar, bu
insanların çolukları çocukları var, bu insanların
borçları var, kredi borçları var ve çözüm için adres Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
Toparlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Toparlayın.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) Daha
önce yaklaşık 2.800 maden işçisinin, Somada Soma AŞnin
mağdur ettiği maden işçilerinin hakları bu yüce Meclis
tarafından verildi, şimdi sıra bu 888 kardeşimizde. Ben bu
konuda Meclisimize güveniyorum, inisiyatif alacağını
düşünüyorum ve bu mağduriyetin bir an önce giderileceğini
düşünüyorum ve yitirdiğimiz bu 2 yoldaşımızı, bu
2 emekçimizi bir kere daha rahmetle anıyorum.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde üçüncü konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Buyurunuz Sayın Subaşı.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
255 sıra sayılı Turizmi Teşvik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 2nci maddesi hakkında partim adına söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, turizmi
geliştirmek ancak topyekûn yerel yönetimlerle, yerel halkla, yerel esnafla,
katkı ve katılımla mümkündür. Cumhurbaşkanı
allameicihan olsa turizmi tek başına geliştirme konusunda
yanına Turizm Bakanını da alarak hiçbir şeyi çözüme
kavuşturamaz. Turizmin mutlaka yerel yönetimlerle, yerel halkla birlikte
geliştirilmesi hatta öğrenilmesi gerekir.
Birçok konuşmacı Antalyanın turizmin
merkezi, başkenti olduğundan söz etti; sadece Antalya değil,
ülkemizin dört bir tarafında çok değerli turizm hazinelerinin
olduğunu biliyoruz. Turizmin en önemli kaynağı olarak kültür,
tarih, çevre, doğa, deniz ve yaylalarımızı sayabiliriz ama
Antalya örneği çok verildi ve iktidar mensubu Antalyalı milletvekili
arkadaşlarımız da Antalyanın ormanlarını,
doğasını, tarihini, çevresini öve öve bitiremediler; çok
doğrudur, haklılar. Gerçekten Antalyanın tarihi, kültürel
değerleri, denizi, kıyıları ve ormanları övmekle
bitirilemez ama bugünkü Antalyanın ben size bir
fotoğrafını çekmek istiyorum. Antalyanın ormanlarında
1.019 -ki geçtiğimiz yıllardaki rakamla söylüyorum- tane maden
ocağı ruhsatı verilmiştir. Bunların hepsi faaliyete
geçtiğinde hemen hemen ormanlarımızın
yarısının tahrip olacağını söyleyebilirim. Yine
son günlerde, ilk defa, Antalyada bir kömür madenine, linyit madenine de ruhsat
verilmiştir. 400 dönüm alanda başlanmasına rağmen, ÇEDten
korunmak adına 1.972 hektarlık bir alan tahsis edilmiştir ki bu
Korkutelinin 6 tane yaylasının, 2-3 tane de köyünün
tarımının ve hayvancılığının yok
olması demektir. Hani Antalyaya turizmin başkenti diyoruz ya,
ormanları da çok değerli diye tanımlıyoruz ama
ormanlarımız bu şekilde heba olmaktadır.
Yine geçenlerde bir soru önergesi vermiştim,
Finike, Demre, Kaş ve Kalkan yolu konusunda. Ne Finikede ne Demrede ne
de Kaşta bu 4 şeritli yolu isteyen hiç kimse yoktur. Hem halk hem
belediyeler karşı çıkmışlardır bu yola
ihtiyacımız yok diye çünkü yüzlerce dönüm birinci sınıf
narenciye alanını, tarım toprağını heba
ettiği gibi Demre ve Kaş bölgesinde de 11 arkeolojik sit
alanından geçmek suretiyle tarihimizi de tahrip etmektedir.
Şimdi, Demrenin limanı yarım
kalmış Ödenek yok. denirken yine birçok bölgemizde yarım
kalmış yollarımız tamamlanmazken, halkın
istemediği bu 4 şeritli yolun yapımına ihtiyaç yokken
yapılması çabasını da anlamak mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım, neyi
teşvik ettiğimiz bu kanunda belirsizdir. Bu kanunda
Cumhurbaşkanlığına ve Turizm Bakanlığına
turizmle ilgili neredeyse bütün yetkileri veriyoruz ama bir taraftan da yerel
yönetimleri tümden kaldırıyoruz. İzin ve belge verme yetkilerini
de kaldırmak suretiyle, ayrıca, birlik kurma yetkilerini de özel
sektöre veriyoruz ve ona da, altyapı birlikleri kurulmasına da Turizm
Bakanlığının izniyle onay veriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Oysa, Anayasanın
127nci maddesi, bu birliklerin kurulması için belediyeleri
görevlendirmiştir ve belediyelere de altyapı hizmetleri için
orantılı ödenek verilmesini, gelir sağlamasını merkezî
yönetime bir yükümlülük olarak vermiştir ve Anayasamıza
baktığımız zaman -ama hemen hemen her hükmünün her kanunda,
yine bu kanunda da ihlal edildiğini görüyoruz- Çevreyi korumak da
-56ncı maddede- devletin görevidir. derken yanında
vatandaşı da yazmıştır. Mademki devlet
ormanlarımızı ve çevreyi korumakta hem bigâne kalmakta hem de
tahrip etmesine katkı sağlamakta, halk olarak biz bunları
korumakta kararlı olmalıyız diye düşünüyorum ve
görevimizdir diye düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 2nci maddesiyle
değiştirilen 2634 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin son
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bakanlıkça
uygun görülen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde alanın
bütüncül bir anlayışla korunmasının,
geliştirilmesinin, sosyal ve teknik altyapının gerçekleştirilmesinin
ve işletilmesinin özel sektör işbirliği ile sağlanması
amacıyla, Bakanlık tarafından adına tahsis
yapılanların katılımıyla turizm hizmetleri yönetim
birlikleri kurulmasında Bakanlık yetkilidir. Bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.
Bülent
Turan Ramazan
Can Çiğdem
Erdoğan Atabek
Çanakkale Kırıkkale Sakarya
Ahmet
Kılıç Erkan
Akçay Mücahit
Durmuşoğlu
Bursa Manisa Osmaniye
Ahmet
Özdemir
Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle turizm hizmetleri yönetim birlikleri
kurulmasında sadece Bakanlık tarafından adına tahsis
yapılan yatırımcıların katılımı
aranacağı hususuna açıklık getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
Sayın Başkanım, bir
izahatınız olacaktı.
Buyurunuz.
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Cizre iliyle ilgili bilgi de aldık burada tekrar
çünkü boşlukta kalmasın diye soru. 150 milyon liralık bir
projenin İller Bankası eliyle hazırlanmış bir program
içinde hayata geçirilmesi için çalışma yürütülmeye
başlanmış. En kısa sürede tamamlanması
dileğimizdir.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Başlanmamış efendim. Orhan Bey daha dün geldi
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Projesi
yapılmış yani yer tespiti yapılıyormuş,
çalışılıyormuş.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Orhan Bey
yanımdaydı ama gerçekten
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 3üncü
madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge
aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Ali
Şeker
İstanbul Adana İstanbul
Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık Çetin
Osman Budak
Kastamonu Şanlıurfa Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Hüseyin
Örs Yasin
Öztürk
Antalya Trabzon Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
Gaziantep Isparta
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Gökan Zeybek.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce oyladığımız 2nci
maddenin son paragrafından ne çıkarıldı, AK PARTİ
Grubu ne öneri verdi? Birliğe zorunlu üye olacak
yatırımcılar, aidat ödenmesine ilişkin esaslar,
Birliğin gelir ve giderleri ile bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. Ne dedik biz burada?
Daha bir saat önce konuşurken, bir arpalık yaratmaya çalışıyorsunuz,
burada oluşacak olan geliri buralarda görev yapamayan
yandaşlarınıza gelecekte bir ekmek kapısı olarak
düşünüyorsunuz dedik, düzenlediler.
Şimdi 3üncü maddeyle ilgili bir
değişiklik önergesi daha geliyor. Aslında, bakın
değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri -Komisyonda neyi
söylediysek, neyin üzerinde durduysak- bu yasanın oluşmasına,
Komisyon gündemine gelmesine katkı sunan milletvekillerinin ve Komisyon
üyelerinin dahi, biraz önce burada yaşanan kaos da gösteriyor ki bu yasa
içlerine sinmiş değil.
Buradan iddia ediyorum
Şimdi 3üncü maddeyle
ilgili de değişiklik önergesi var. Biz hep, küçük işletmelerle,
oda sayısı belli bir sayının altında olan
işletmelerle ilgili, Turizm Bakanlığından yetki
alınmasıyla ilgili, Anadolu'nun 2 bin, 3 bin nüfuslu bir ilçesindeki
tesislerle ilgili düzenlemeyi gelin madde metnine ilave edelim dedik.
Şimdi AKP bu öneriyi getiriyor ama altına da başka bir madde
ekliyor; hıfzıssıhha kurulları ve içkili yerler krokisine
dâhil olmayla ilgili düzenleme getiriyor. Bu da yanlış;
getirdiğiniz önerinin de uygulama şansı olmayacak, birbiriyle
paralel iş yapan insanlardan mesafeye uyanlar ya da uymayanlar
arasında adaletsizlik yaratacaksınız. Geçmişte Turizm
Bakanlığından işletme ruhsatı almış olanların
bu işletme yerlerini devrettiklerinde oluşacak olan
sıkıntıları asla öngörmüyorsunuz. Şimdi bu
yasanın nisan ayında Komisyona gelip bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmesinin altında yatan sakat düşünce, bu yasanın
arkasında Otelciler Birliği yok, bu yasanın arkasında
TÜRSAB yok, bu yasanın arkasında yerel yönetimler yok, turizmin
paydaşları yok, acenteler yok. Bakanlık buraya bir yasa teklifi
getiriyor, ilgili milletvekilleri bunun altına imza atıyorlar.
Şimdi bazı değişiklikler yapılıyor. İddia
ediyorum, 2021 yılı sonu gelmeden bu yasanın bazı
maddelerini değiştirmek için yeni bir teklifle bizim
karşımıza geleceksiniz. Sizi üç ay Komisyonda tutan bu
yasanın Meclis gündemine gelmesini engelleyen sıkıntılar
giderilemedi ve bunları siz de gideremeyeceksiniz.
Şimdi, söz açılmışken, tabii,
Türkiyeyi dolaşıyoruz değerli arkadaşlar, Türkiye'nin her
coğrafyasına gidiyoruz. Erzuruma gittik geçen hafta, Erzurum
Aşkale Topalcavuş köyü; baya büyük bir köy, insanlar
yaşıyor, yaz kış yaşıyor, okulu var. Topalcavuş
köyünün içinde kanalizasyon açıktan akıyor. Biz gittiğimiz için,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, derhâl, Erzurum Büyükşehir
Belediyesi yetkilileri haberdar oldular Tamam, sorunun farkındayız.
dediler, ama biz ayrıldık, bir hafta geçti, köy
muhtarlığına haber gelmiş Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerini ağırlamayı biliyorsanız, gelsinler,
kanalizasyon sorunuzu çözsünler. Bu ayıp. Buradan Aşkale
Belediyesini de Erzurum Büyükşehir Belediyesi Atık Su Dairesini de
uyarıyorum: Topalcavuş köyünün kanalizasyon meselesini çözünüz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle demez bizim
Başkan.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Başka bir yer, Trabzon
Beşikdüzü. Trabzon Beşikdüzünde dolguyu nereye yapacaklar? Öyle ya
inşaatlar yapılıyor, dolguyu denize yapacaklar. Hangi denize
yapacaklar? Beşikdüzü Sahilinde insanların en fazla gittiği,
Beşikdüzünün en güzel koyuna dolgu yapacaklar.
SALİH CORA (Trabzon) Sahil tahkimatı
yapıyorlar.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Evet, sahil tahkimatı
değil, orada
Şimdi, değerli arkadaşlar, buradan
uyarıyorum: Beşikdüzü Sahilindeki endemik yapıyı, oradaki
balıkların yumurtlama alanlarını, bütün bunları bozmak
için yapmış olduğunuz o mendirekin arkasındaki alanı
oradaki tesislere kadar doldurma fikrinden vazgeçiniz. Cumhuriyet Halk Partisi
heyeti olarak gittik, ekonomi masası olarak Trabzonu dolaştık
bir
SALİH CORA (Trabzon) Ne söylediler size? Biz
sorunumuz varsa onu sahada
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Evet, şimdi buradan
söylüyorum: Bir yanlış varsa düzeltsinler, bir an önce bu
yanlıştan vazgeçsinler.
Şimdi, başka bir şey daha var.
Değerli arkadaşlar, bu yasa Türkiyeyi 2023 yılına kadar
turizmde çağ atlatacak bir yasaysa turizmin kan
ağladığı 2021 yılının Nisan, Mayıs,
Haziran, Temmuz aylarında niye biz bu yasayı üç ay beklettik
Komisyonda?
Sayın Yayman burada dedi ki: Yaylaklar ve
kışlakları biz, on iki aya yaymak için, turizme açıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yenikapıyı
da Mustafa Başkan doldurmuştu herhâlde, burada oturuyor.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; yaylaklar ve kışlaklar otel
yapılsın diye değil; göçerlerin, Türkmenlerin, Karakeçililerin,
Sarıkeçililerin hayvanları kışın
kışlağa insin, yazın yaylağa çıksın,
otlasın diye buralar tanımlanmıştır ve korunması
gereken alanlardır. Yani bizim hayvanlarımızın,
ağırlıklı olarak küçükbaş
hayvanlarımızın kullanacağı, korunması gereken
yaylaklar ve kışlaklarımızdaki alanları bile ranta
açmaya çalışıyorsunuz. Elinizi lütfen bu alandan çekin.
Tekrar söylüyorum: Bu yasa teklifinin içinde
otelciler yok, bu yasa teklifinin arkasında seyahat acenteleri yok, TÜRSAB
yok, taksici yok, deniz otobüsçüleri yok, deniz işletmecileri yok; bir
avuç çıkar grubu var ve bu yasa teklifinin içinde ceza, zam, ceza, ceza,
ceza var. Bu yasa Turizmi Teşvik Yasası değil, olsa olsa turizmi
sopayla öldürme yasasıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin
Örs.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 3üncü maddesi üzerinde söz
aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu gece bizim için
yani biz Trabzonlular için, bordo-mavi renklere gönül veren Trabzonspor
taraftarları için güzel bir geceydi; bunu sizinle paylaşmak
istiyorum. TFF U19 Gelişim Liginde Trabzonsporumuz bu akşam 1-0
galip gelerek şampiyon oldu. (İYİ Parti, AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Bu gençlerimizi Meclisten, bu kürsüden
kutluyorum. Yönetici, teknik heyet, taraftar ve futbolcularımıza
teşekkür ediyorum. Mücadele edecekleri UEFA Gençlik Liginde de
başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, getirilen kanun
teklifinin gerekçesini okudum. Yaklaşık iki buçuk sayfalık genel
gerekçede, ülkemizin turizm açısından sahip olduğu potansiyele
değinilip hizmet kalitesinde dünyadaki rakiplerinin önünde yer
aldığı ifade edilmiş. Orta vadeli planda turizm
gelirlerinin cari açığın azaltılmasındaki
katkısı vurgulanmış. Gerekçede, kanun teklifinin, sektörü
geliştirmeye, yabancı sermayenin ülkemize gelmesine ve yerli
yatırımcılarımızın sunduğu hizmet
kalitesinin artırılmasını sağlamaya, yeni istihdam
yaratmaya ve ülke ekonomisine katma değer yaratmaya yönelik
hazırlandığı ifade edilmiş. Çok güzel bu ifadeler.
Oysaki AK PARTİ iktidarının uygulamış olduğu
politikaların yarattığı makro ve mikro sorunlar nedeniyle
ülke ekonomisinin onarılmaz zararlar gördüğü bir dönemde Türk turizmi
tutarsız politikalardan dolayı her geçen gün daha da geriye gitmektedir.
Bunu da görmezden gelemeyiz.
Değerli arkadaşlar, teklife
baktığımızda, turizmin geleceğiyle ilgili,
eğitim, AR-GE, salgın sonrası turizm gibi konularda hiçbir
düzenlemenin olmadığını görüyoruz.
Yine, birçok gencimizi ilgilendiren bana bu konuda
çok mail gelmişti- turizm öğrencilerinin turizm kurumlarında
staj yapma sorununun çözümüne ilişkin bir düzenleme de maalesef yok.
Bir de adına teşvik yasası denilen bu
yasa değişikliği teklifinin neresinde teşvik var, bunu da
gerçekten merak ediyorum.
Teklifte yer alan, koruma alanlarının tek
bir ana yatırımcıya tahsis edilmesinde, ön izin verilmesinde
inisiyatifin tamamen Sayın Cumhurbaşkanına verilmesinin nedeni
nedir, onu da merak ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanının bu
işlerle uğraşması ne derece doğrudur? Sayın
Cumhurbaşkanı herhangi bir turizm alanının bir
yatırımcıya tahsis edilmesi işine bakacaksa yahu Kültür ve
Turizm Bakanlığı neye bakacaktır, bunu da sormak istiyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; teklifin 3üncü maddesinde 2634 sayılı Kanunun
5inci maddesinde değişikliğe gidilerek konaklama ve plaj
işletmelerinin belgelendirilmesi ve diğer işlemlere ilişkin
düzenlemeler yapılmıştır. Aynı maddeye eklenen
başka bir hükümle beş yıldızlı otel ve tatil
köylerine, müşterilerine yönelik transfer hizmeti verme imkânı
getirilmek istenmişti. Ancak Komisyon görüşmeleri sırasında
biz buna ısrarlı bir şekilde karşı çıktık ve
bu karşı çıkmamız sonucu ilgili düzenleme de teklif
metninden çıkarılmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında, turizm
teşvik tedbirleriyle istisna muafiyet haklarından yararlanmak için
turizm yatırım belgesi veya işletmesi belgesi alma
zorunluluğu getirilmiştir. Bu zorunluluk gereğince 2nci maddede
kurulan turizm hizmetleri yönetim birliklerine üye olma zorunluluğu
ayrıca pekiştirilmiştir. Yetkili idare olan belediyeler
tarafından iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen
konaklama işletmelerine ise bir yıl içinde turizm işletme belgesi
alma zorunluluğu getirilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında kamu
kurum ve kuruluşlarının misafirhaneleri, vilayetler evi ve
orduevleri için turizm işletme belgesi alma zorunluluğu
olmadığı ifade edilirken belediye iştiraklerinin zorunlu
olup olmadığına ilişkin muğlaklık ortadan
kaldırılmış ve zorunlu olmadıkları belirtilmiştir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında Kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgesi ve turizm merkezlerinde bulunan konaklama
tesislerinin tür veya kullanım kararı değişikliği ile
kapasite artışı durumlarında yatırımcıdan
sosyal ve teknik ve benzeri alt yapıya katılım payı
istenir. hükmü getirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Çok özür dilerim,
bitiriyorum Sayın Başkan.
Mevcut kapasitesinde artırıma gitmeyi
planlayan işletmelere yeni bir altyapı hizmeti sunmadan, mevcut
altyapıya sırf kapasite artışı
yapıldığı ya da tesisin türünde değişikliğe
gidilmesi nedeniyle katılım payı talep edileceği ifade
edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, çok az bir sürem
kaldı, bu süre zarfında biraz evvelki hatibin Beşikdüzüyle
ilgili söylemiş olduğu kısma ben de bir değinmek istiyorum.
Gerçekten biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan
hatibimizin söylemiş olduğu konuyla ilgili ben de görüşümü ifade
edeyim. Ben de dün değil evvelki gün aynı bölgeyi ziyaret ettim.
SALİH CORA (Trabzon) Senden önce de ben
gittim.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) Trabzon Milletvekilimiz
Sevgili Salih kardeşim de bizden önce gitmiş, sağ olsun, ziyaret
etmiş. Gerçekten orada bir çevre katliamı yapılıyor,
Beşikdüzünde o güzel limanın, beraber gittiğimiz,
oturduğumuz, çay içtiğimiz, insanların
faydalandığı o sosyal alanın deniz dolgusuyla öldürülmesine
herhâlde Salih kardeşimin de gönlü el vermez diyorum. Bence bu projeden
bir an önce vazgeçilmeli, Beşikdüzü sahili Beşikdüzülülerin ve tüm
Trabzonluların hizmetinde yaşamalıdır diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin işlenecek hükmünün
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere Belediyeler tarafından
işyeri açma ve çalışma ruhsatı almayan işletmelere
turizm işletme belgesi verilmez. fıkrasının eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Oya
Ersoy Sait
Dede
İstanbul İstanbul Hakkâri
Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Adana Şırnak İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın vekiller; tek adam rejimi ülkeyi bir
şirket gibi yönetmek istiyor. Dolayısıyla, ülkeyi bir
şirket gibi yönetme amacına uygun bir Kültür ve Turizm Bakanlığı
var. Bakan özel bir turizm şirketinin patronudur ve patron dostu
politikalar doğrudan patron eliyle yürürlüğe konuluyor. Kamu
yararına göre değil, turizm alanında tüm düzenlemeler turizm
patronlarının ihtiyacına göre düzenleniyor. Sektörde
denetimsizlik ve güvencesizlik pandemiyle beraber turizm emekçileri için
kölelik koşullarını yaratırken bu torbanın içerisinde
turizm emekçileriyle ilgili en ufak bir şey bulunmuyor.
Ben 3üncü madde üzerine konuşuyorum. HDPli
belediyelerin kayyumlar, valiler, kaymakamlar eliyle gasbı ne kadar
antidemokratik, faşist öze sahipse batıda diğer muhalefet
partilerinin yönetimindeki belediyelerin yetkilerine el konması,
Ankaradan ambargo konmasına maruz kalması da o kadar merkeziyetçi,
antidemokratik ve faşist bir öze sahiptir. Dolayısıyla bu
maddeyle plajlar ve konaklama tesisleri iş yeri açma ve
çalıştırma yetkisi almış olsalar dahi,
Bakanlığın verdiği turizm işletme belgesi alma
zorunluluğu getirilmesiyle yerel yönetimlerin tasarruflarına el konmuş
oluyor. Yerel yönetimleri baypas eden bir kanun teklifiyle karşı karşıya
oluyoruz. Belediyeler tarafından düzenlenen iş yeri açma ve
çalıştırma ruhsatlarının yürürlükten
kaldırılacağı anlamına geliyor.
Belediyenin hüküm ve tasarrufları 4üncü
maddede daha açık bir şekilde ele alınıyor, belediyelerin
elinden alınıyor. Her ne kadar burada konuşan hatip
tarafından belediyelerin hiçbir yetkisinin ortadan
kalkmadığı belirtilse de 4üncü maddede Bakanlıktan turizm
işletmesi belgesi alınmasını müteakip, başka bir
işleme gerek kalmaksızın onbeş gün içinde bu tesisler için
işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilir. denmektedir yani
böylelikle belediyenin hüküm ve tasarrufu ortadan
kaldırılmış oluyor. 4üncü madde her ne kadar lüks
çadır alanlarını içeren bir madde olsa da söz konusu hüküm genel
anlamda tüm alanlara uygulanabilir ki AKPnin uygulayacağını da
biliyoruz. Bu nedenle 3üncü madde yeniden düzenlenmelidir. Hüküm
karmaşası meydana gelmemesi için bu düzenleme yapılmalı,
yerel yönetimler için sorun oluşturan kısımlar ortadan kaldırılmalıdır.
Yasada aynı zamanda turizm işletmesi
belgesi olmayan işletmelerin faaliyete açılamayacağı
öngörülmektedir. Şimdi, Covid-19 pandemisi turizm sektörünü bu kadar
vurmuşken küçük ölçekli işletmelere ekstra maliyetler yükleyecek bu
tasarruflardan da uzak durulması gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi, bayram yaklaşıyor, Türkiyede
büyük bir ekonomik kriz de var; işsizlik, yoksulluk had safhada, 10
milyonu aşkın işsiz var; kadın işsizliği
kangrenleşti, gençler evden çıkamıyor. Bu kadar derin sorunlar
var ve bayram ikramiyeleri açıklandı. Senede 2 kez verilen bayram
ikramiyelerinin bu zam koşullarında, bu enflasyon
koşullarında son derece yetersiz olduğunu düşünüyorum ve o
nedenle verdiğimiz kanun teklifini burada bir kez daha hatırlatmak
istiyorum. Bakın, son üç yılda elektriğe yüzde 97, doğal
gaza yüzde 93, ayçiçek yağına yüzde 108, mercimeğe yüzde 94,
salçaya yüzde 82 zam geldi, âdeta bir zam yağmuruyla karşı
karşıyayız. Temel ihtiyaçlara yapılan bu zamlar bir kere
geri alınmalıdır. Asgari ücrete de senede sadece bir kere zam
yapıldığı ve asgari ücretin de açlık
sınırı altında olduğunu düşündüğümüz zaman
bu zamların, enflasyonun toplumu ne kadar büyük bir buhrana soktuğu
ortadadır.
Şimdi, bayram yaklaşırken, enflasyon
da maaşları böylesine eritmişken bayram ikramiyelerinin
Türkiyede milyonlarca emekli ve yaşlılık
aylığıyla geçinen yurttaşlarımızın
ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Derin ekonomik kriz koşullarında yüksek enflasyon
ve rekor zamlara karşılık, bu şartlar altında
yapılan bayram ikramiyesi zammı yetersizdir. Ayrıca, sadece
emeklilere bu bayram ikramiyesi verilmektedir. O yüzden,
yaşlılık aylığı alanlara ve emeklilere en az 2
bin lira olmak üzere bu düzenleme yapılmalı ve emekli bayram
ikramiyelerinin en az 2 bin liranın üzerinde olması gerekmektedir
diye düşünüyoruz. Torbaya bunun konulmasının daha anlamlı
ve daha önemli olacağını ve yaşlıların, emeklilerin
nefes alması için bir fırsat olacağını
düşünüyoruz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 3üncü maddesiyle
değiştirilen 2634 sayılı Kanunun 5inci maddesine yedinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Butik oteller ve özel konaklama tesisleri hariç oda
sayısı onbeş ve altında olan turizm işletmesi belgeli
konaklama işletmeleri ile turizm işletmesi belgeli plaj
işletmeleri 19 uncu madde hariç bu Kanuna, 24/4/1930 tarihli ve 1593
sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun 178 inci maddesine,
5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanununun 61 inci maddesine ve 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı
İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanununun 9 uncu
maddesine tabidir. Ancak bu işletmeler için 4250 sayılı Kanunun
9 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki mesafe şartı
aranır.
Bülent
Turan Erkan Akçay Ramazan Can
Çanakkale Manisa Kırıkkale
Ahmet
Özdemir Mücahit
Durmuşoğlu Ahmet
Kılıç
Kahramanmaraş Osmaniye Bursa
Çiğdem
Erdoğan Atabek
Sakarya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önergeyle turizm işletmesi belgesi plaj
işletmeleri ile butik oteller ve özel konaklama tesisleri hariç oda
sayısı on beş ve altında olan turizm işletmesi belgeli
konaklama işletmelerinin basit konaklama turizm işletmesi belgeli
tesislerin alkol satışını düzenleyen mevzuat hükümlerine
tabi olmasına yönelik düzenleme yapılmaktadır. Mevzubahis olan
plaj işletmeleri ile konaklama işletmelerine verilecek olan turizm işletmesi
belgelerinin diğer turizm işletmesi belgelerinden ayrılması
hususunda uygulamada mevzuat yönünden doğacak muhtemel tereddütlerin
giderilmesi amacıyla ayırıcı ibarenin
kullanılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 3üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
3üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.15
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 01.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 102nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 14 Temmuz 2021 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.17
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 255 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.