TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
103üncü
Birleşim
14
Temmuz 2021 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kütahya Milletvekili
İshak Gazelin, Kütahyanın sağlık turizmi potansiyeline
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Antalya Milletvekili
Rafet Zeybekin, Kırcami bölgesinin imar sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Kocaeli Milletvekili
Saffet Sancaklının, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Bursa Milletvekili Atilla
Ödünçün, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
2.- Balıkesir
Milletvekili Fikret Şahinin, Balıkesir Merkez Havalimanına
ilişkin açıklaması
3.- Uşak Milletvekili
İsmail Güneşin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
4.- Muğla Milletvekili
Süleyman Girginin, Muğladaki talan ve rant düzenine ilişkin
açıklaması
5.- Sivas Milletvekili Semiha
Ekincinin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
6.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Sefer Aycanın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
10.- Amasya Milletvekili
Mustafa Levent Karahocagilin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
11.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, GAP bölgesindeki elektrik kesintisine
ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili Orhan
Sümerin, Adana Seyhandaki su kesintisine ilişkin açıklaması
13.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
14.- Kastamonu Milletvekili
Hasan Baltacının, Kastamonunun sağlıkla ilgili
sorunlarına ilişkin açıklaması
15.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, mültecilere ilişkin açıklaması
16.- Şanlıurfa
Milletvekili Zemzem Gülender Açanalın, 15 Temmuz darbe girişiminin
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili
Sami Çakırın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Zeynel Özenin, cemevlerine ilişkin açıklaması
19.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlunun, kadın hastalıkları ve
doğum doktorlarına ilişkin açıklaması
20.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, esnafın bankalara olan
borçlarına ilişkin açıklaması
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 15 Temmuz darbe
girişiminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, 14 Temmuz Türkmen katliamının yıl
dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne, TRT Yönetim
Kurulu ile Kamu Görevlileri Etik Kuruluna yapılan atamalara, TÜİKin
çalışabilir nüfus rakamlarına ve Siirtin Eruh ilçesinin
ulaşım sorunlarına ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne, 14
Temmuz Türkmen katliamının yıl dönümüne ve Cudi Festivaline
ilişkin açıklaması
24.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Diyarbakır Cezaevinde
yaşanan işkencelerle yüzleşmek gerektiğine, çözüm süreciyle
en son ilişkilendirilecek insanın Hilal Kaplan olduğuna,
Pınar Gültekin davasına, tutuklulara çıplak arama
yapılması meselesine, Muşta Kur'an kursunda intihar eden
çocukla ilgili açıklama beklediklerine, Afrinde kaçırılan
kadınlara, TÜİKin işsizlik rakamlarına, HDP Marmaris ilçe
örgütüne yapılan saldırıya, Surp Takavor Ermeni Kilisesine
yapılan saldırıya ve Sincan Cezaevi Savcısının
Ömer Faruk Gergerlioğluyla ilgili yazıyı derhâl göndermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Atılay denizaltısının geçirdiği
kazanın yıl dönümüne, ASALA tarafından öldürülen Türkiyenin
Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun Aksoyun ölüm
yıl dönümüne, HDP Marmaris ilçe örgütüne yapılan saldırıya,
14 Temmuz Türkmen katliamının yıl dönümüne, CHPnin
Diyarbakır Cezaeviyle ilgili kanun teklifine, 10 bin dolar alan
siyasetçiyle ilgili herhangi bir soruşturma olmadığına,
Adıyamanda tutuklanan tütün üreticilerine, TRT Yönetim Kuruluna
yapılan atamalara, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne,
OHALe sığınıp Anayasa değiştirenleri ve OHALsiz
seçim yapamayanları tarih önünde hatırlayacaklarına ve Darbe Araştırma
Komisyonunun raporuna ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, 15 Temmuza en büyük ihanetin olağanüstü hâl
kararı ile 15 Temmuzu eşleştirmek olduğuna, olağanüstü
hâl kararının bütün partilerin imzasıyla FETÖyle mücadele için
çıktığına, TRT Yönetim Kuruluna yapılan atamalara,
Osman Öcalanın TRTye değil TRT Kurdîye
çıktığına ve orada YPG ile PKKyı lanetlediğine,
Türkiyedeki demokrasi yarışında partilere karşı
şiddet kullanan kim varsa karşısında olduklarına ve
kınadıklarına, 14 Temmuz Türkmen katliamının yıl
dönümüne ve 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
27.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Tahir Elçi davasına ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Tahir Elçi davasına ve Konya Milletvekili Orhan Erdemin
İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Batman Milletvekili Ziver Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Batman Milletvekili Ziver Özdemirin
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Batman Milletvekili
Ziver Özdemirin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Batman Milletvekili Ziver Özdemirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Ağrı
Milletvekili Ekrem Çelebinin, Ağrıya yapılan
yatırımlara ilişkin açıklaması
37.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, Burdur Gölüne ilişkin açıklaması
38.- Ağrı
Milletvekili Abdullah Koçun, Ağrıya hiçbir yatırımın
yapılmadığına ilişkin açıklaması
39.- Batman Milletvekili
Ziver Özdemirin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
40.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
41.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerin
ilişkin açıklaması
42.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bingölde depremden zarar gören binaların
yıkımına ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan Millî Meclisi Dışişleri ve
Parlamentolararası İlişkiler Komitesi Başkanı Samad
Seyidov ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
2.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler
Komitesi Başkanı Yasemin Öztürk ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz.
denilmesi
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Sahibe Gafarovanın vaki
davetine icabetle, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan Üçlü Parlamento Başkanları
Zirvesine katılması hususunun Genel Kurulun onayına
sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1680)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Dışişleri
Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin
tezkeresi (3/1681)
3.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebinin uygun
görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1682)
4.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Başta Marmara Denizi Olmak
Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin
tezkeresi (3/1683)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ Parti
Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından,
kamu idaresi üzerinde kurulmaya çalışılan siyasal hâkimiyet ve
yapılan müdahalelerin sonucunda bürokraside liyakat, denetim,
işlerlik ve yönetim güvenilirliği zedelendiğinden, liyakat
ilkesi dikkate alınmaksızın siyasi otorite tarafından
bürokrasi ve kamu idaresi üzerinde, kurumlar ve çalışanlar üzerinde
oluşturulmaya çalışılan mağduriyetlerin, kamu
idaresindeki olumsuzluk ve yetersizliklerin giderilmesi, siyasi baskı ve
hâkimiyetin ortadan kaldırılması amacıyla 9/7/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş
ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
DEDAŞın bölgedeki elektrik kesintisi uygulamasının yarattığı
sorunların araştırılması amacıyla 14/7/2021
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz
2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Gamze Taşcıer ve arkadaşları tarafından,
15 Temmuz darbe girişimi sırasında dağıtılan ve
hâlâ kayıp durumda bulunan silahların akıbetinin belirlenmesi
amacıyla 14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz 2021
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıerin, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Antalya Milletvekili Atay
Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, Yazılı soru ve Meclis
araştırması önergeleri ile kanun tekliflerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in cevabı (7/47105)
2.- Ankara Milletvekili
Levent Gök'ün, LGS'ye katılan görme engelli bir öğrenciye görme
engelliler için hazırlanan soru kitapçığı verilmediği
iddiasına,
-Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçı'nın, Bakanlık bünyesinde 2021 yılı
için ayrılan norm kadrolara,
-Isparta Milletvekili Aylin
Cesur'un, Isparta'nın Merkez ilçesi Binbirevler Mahallesinde bulunan okul
bahçesinin yenilenmesine,
-Şırnak
Milletvekili Hasan Özgüneş'in, Şırnak'ta EBA'ya erişemeyen
öğrencilere,
-İstanbul Milletvekili
Oya Ersoy'un, Fatih Projesi kapsamında dağıtılan bazı
tabletlerin kaydının olmadığı iddiasına,
-Van Milletvekili Tayip
Temel'in, Fatih Projesi kapsamında dağıtılan bazı
tabletlerin kaydının olmadığı iddiasına,
-Şırnak
Milletvekili Nuran İmir'in, Fatih Projesi kapsamında
dağıtılan bazı tabletlerin kaydının
olmadığı iddiasına,
-Batman Milletvekili Mehmet
Ruştu Tiryaki'nin, Fatih Projesi kapsamında dağıtılan
bazı tabletlerin kaydının olmadığı
iddiasına,
-Diyarbakır Milletvekili
Semra Güzel'in, bir sendikanın çocuklara yönelik
çıkardığı dergide bulunan görsellere,
-İzmir Milletvekili
Bedri Serter'in, 2020 yılı Haziran ayında Bingöl'de meydana
gelen deprem sonrası yeni okul inşası talebine,
İlişkin
soruları ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçukun cevabı
(7/47255), (7/47256), (7/47257), (7/47259), (7/47260), (7/47261), (7/47262),
(7/47263), (7/47358), (7/47359)
3.- Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in, Paris Anlaşması'nın onaylanmasının uygun
bulunması için TBMM Başkanlığına sunulmasına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç'in
cevabı (7/47643)
14 Temmuz 2021 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
103üncü Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kütahyanın
sağlık turizmi potansiyeli hakkında söz isteyen Kütahya
Milletvekili İshak Gazele aittir.
Buyurunuz Sayın Gazel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kütahya Milletvekili İshak
Gazelin, Kütahyanın sağlık turizmi potansiyeline
ilişkin gündem dışı konuşması
İSHAK GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sağlık turizmi, kişilerin zihinsel ve
bedensel sağlığına kavuşması, daha
sağlıklı olması ve iyilik hâllerinin devam etmesi için
planlı ve organize yurt dışı seyahatiyle oluşan bir
turizm hareketliliğidir.
Pandemi öncesi verilere göre, tüm ülkelere giden
yıllık medikal turist sayısı 14-16 milyon
civarındadır. Her bir medikal turistin ortalama 4-6 bin dolar
arası harcama yaptığı, global harcamanın ise senelik
45-72 milyar dolar bir hacme ulaştığı tahmin edilmektedir.
AK PARTİ hükûmetleri döneminde gerçekleşen sağlıkta
değişim ve dönüşüm sonrasında Türkiye, artık dünyada
yüksek standartlarla sağlık hizmeti veren, modern sağlık
tesislerine sahip ülkeler arasında yer almakta olup önemli sayıda
sağlık turisti almakta ve bu da ülkemize ciddi anlamda bir katma
değer sağlamaktadır.
2019 senesinde 700 bine yakın sağlık
turistinden 1 milyar doların üzerinde gelir elde edildi. Covid pandemisi
sonrası küresel olarak sağlık turizminde büyük bir talep
artışı beklenmektedir, ülkemizin de bu hareketlilikten önemli
derecede pay alacağını öngörmekteyiz. İnsanlar, başka
ülkelerde en çok onkoloji, doğum, ortopedi, kozmetik, cilt,
kardiyovasküler ve diş alanında tedavi görüyor. Bu hareketlilik,
medikal sağlık turizmi başlığı altında
isimlendiriliyor ancak dünya sağlık turizmi sektörü sadece medikal
tıbbi turizmden ibaret değildir. Wellness, SPA, termal, ileri
yaş, engelli turizmi ve benzeri alt başlıklarıyla birlikte
çok daha büyük bir hacme erişmektedir. Termal turizm, dinlenme, tatil,
kongre ve benzeri amaçlarla birkaç gün süreli bir turizm türüyken, tedavi almak
ya da sağlıklı yaşam için değişik programlara
katılma amacı olan termal sağlık turizmi ve wellness
turizmi on-yirmi gün konaklamalı bir turizm türüdür. Termal tatili olarak
ülkemizde belirli destinasyonlar oluşmuş ise de termal
sağlık turizmi alanında ülke olarak henüz istediğimiz
noktada bulunamadığımızı söylemek isterim.
İşte, bu noktada, Kütahya olarak, termal
sağlık turizmi alanında iyi uygulama örnekleri oluşturmaya
talibiz. Kütahya, zanaat ve halk sanatları alanında UNESCO
tarafından yaratıcı şehir unvanı almış
dünyadaki 180 şehirden biridir. Sanatsal ve kültürel zenginliklerinin
yanı sıra doğal güzellikleriyle uzun süreli konaklayan
misafirlerimiz için önemli imkânlar sunmaktadır. Zihinsel arınma,
dağ yürüyüşleri, yoga gibi popüler sağlık kampları
yapacaklar için Domaniç, Ilıcaksu ve Kocadağ Simav, Gölcük ve Emet,
Tahtalı yayla gölleri, Kütahya Çamlıca orman bungalovları
muhteşem doğa güzelliklerimizdir. Murat Dağı, bir yandan
kayak tesisleriyle kış sporlarına, diğer yandan da 2.300
metrede dünyanın en yüksekteki 3 kaplıcasından 1ine ev
sahipliği yapmaktadır. Kütahya, 9 termal turizm bölgesiyle Türkiye'de
en çok tescilli bölgeye sahip olan ildir. Bu bölgelerde mineral ve balneolojik
özellikleri farklı çok sayıda kaplıcamız ve konaklama
tesislerimiz bulunmaktadır. Halkımız arasındaki
Yoncalıda şifa, Ilıcada sefa söylemi bu
kaplıcalarımızın etkilerinin veciz bir ifadesidir. Emet'te
şifalı yosun havuzuna girebilir, Dereli'de doğal ortamda yerden
kaynayan saf kaplıca suyunun içine girmenin
ayrıcalıklarını yaşayabilirsiniz.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Hastane yok
hastane, devlet hastanesi yok.
İSHAK GAZEL (Devamla) Hisarcık Esirede
suyun cilt hastalıkları üzerindeki mucize etkisini yaşar, ailenizle
birlikte Simav Eynal, Çitgöl ve Naşa kaplıca kür beldelerinde harika
bir tatil geçirebilirsiniz. Tavşanlı Göbelde oksijeni bol bir
ortamda kaplıca suyunun bedeninizdeki etkilerine tanık olabilirsiniz.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Devlet hastanesi yok.
İSHAK GAZEL (Devamla) Kütahya, fizik tedavi
ve rehabilitasyon tedavi alanında nüfus ölçeğinde Türkiye'deki en
yüksek tedavi kapasitesine sahip olan ildir. Şu anda, faal olan 2
branş hastanesi Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve
Yoncalı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanelerinde 475 yatak
bulunmaktadır. Bu hastanelere ilave olarak 96 yataklı
Tavşanlı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon branş- Hastanesi de
birkaç ay içerisinde hizmete girecektir.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Doktor yok.
İSHAK GAZEL (Devamla) Bunların yanı
sıra Kütahya'da 2 adet şehir hastanesi yapılmaktadır.
Bunlardan ilki şehir merkezinde genel amaçlı olarak
yapılırken, diğeri ise Yoncalı kaplıca bölgesinde
müstakil fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi olarak
yapılmaktadır. Bu özellikte olan Türkiye'deki tek şehir
hastanesi projesi Kütahya'dadır. İlimizin 2nci devlet üniversitesi
olan Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, sağlık
temalı bir ihtisas üniversitesi olarak kurulmuştur. Wellness, SPA
kaplıcalarıyla ilgili küresel rekabette yer alabilmek için gerekli
bilimsel araştırmalar, lisansüstü eğitim, inovasyon
çalışmaları, altyapı planlaması, iş organizasyonu
ve kalifiye insan gücü yetiştirilmesi üniversitemizin stratejik gelişim
planı içindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İSHAK GAZEL (Devamla) Bu vesileyle
kıymetli rektörümüz Vural Kavuncuya ve ekibine teşekkürlerimi
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere
Kütahya termal sağlık turizmi için önemli bir altyapıya ve büyük
bir potansiyele sahiptir. Bu fırsatı turizm ve sağlık
yatırımcılarının dikkatine sunuyor, ilimizin termal
sağlık turizmi geleceğinde yerlerini almaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Kırcami bölgesi imar sorunları hakkında söz isteyen Antalya
Milletvekili Rafet Zeybeke aittir.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Antalya Milletvekili Rafet Zeybekin,
Kırcami bölgesinin imar sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Antalyamızın 513 bin nüfuslu merkez Muratpaşa ilçemizin
Kırcami bölgesi 1.500 hektar büyüklüğünde, içerisinde 10 tane
mahalleyi barındıran bir bölgemizdir. Hemen hemen kırk
yıldır bu bölgemizde hep bir imar sorunu yaşandı ama
özellikle 2013 yılında Tarım ve Orman Bakanlığının
Tarım dışı kullanılabilir. kararı üzerine imar
çalışmalarına başlandı. 2014 yılında
Muratpaşa İlçe Belediye Başkanı seçilen Sayın Ümit
Uysal -bu göreve bu dönem de devam ediyor- önceliğine aldı bu sorunu,
bütün ilgililerle görüştü, çok hızlı bir şekilde imar
çalışmalarını başlattı, büyükşehirden
1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli imar planları meclis tarafından
onaylandı.
Yine, Muratpaşa Belediye Meclisince de 1.000
ölçekli imar planı hazırlandı ve onaylandı. Artık
burada bütün planlamalar yapılıp tapu tescilleri gerçekleştikten
sonra Şehir Plancıları Odası, Antalya İdare
Mahkemesine bir dava açtı. Bilirkişi olumlu raporuna rağmen,
idare mahkemesi bu planların iptaline karar verdi. Şu anda bu dosya
istinaf edildi ve Konya Bölge İdare Mahkemesinde incelemededir.
Değerli arkadaşlar, bu bölge, 100 bin
kadar kişiyi ilgilendiren bir alan, Antalyanın ortasında
kalmıştır. Geçen günlerde Muratpaşa Belediye
Başkanımızın yaptığı bir toplantıya ben
de katıldım. İlgililerle, vatandaşlarla görüştük
orada. Yani insanlar büyük bir çıkmazın içerisinde görünüyor; sera
mı yapsak, ev mi yapsak bilemiyoruz; evimi boyatsam mı boyatmasam
mı bilemiyoruz. Maalesef, önceki yıllarda tarım alanı
olarak kullanılmasına rağmen, artık o büyüyen, kocaman
Antalyanın ortasında kalan tarımsal faaliyetler yok denecek
kadar azalmış, çok eskiden yapılmış o seralar
artık çürümeye terk edilmiş, bu konumda tarıma hiçbir
katkısı olmayan bir noktadadır. Bunun için bir an önce
buranın imar planlamasının bitirilip vatandaşların
beklentileri, mağduriyetleri giderilmelidir. Biz yargının
vereceği kararı elbette bilemeyiz, ona müdahale etme
şansımız da yok ama zamanlama olarak öncelikle incelenir ve ne
karar verilirse verilsin sonuçlandırılabilirse çok yerinde bir karar
olacaktır. Bunun için, ben, buradan Konya Bölge İdare Mahkemesine de
sesleniyorum: Nasıl karar verirseniz verin ama çabuk karar verebilirseniz
orada da sabırsızlıkla bekleyen
yurttaşlarımızın
İSHAK GAZEL (Kütahya) Ama yargı üzerine,
lütfen, böyle şey yapmayın.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ama ben ne karar verirse
versin diyorum ya, uzamasın, uzamasın.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Ama yani yargıya
konuşmayın, yargı karar verdikten sonra yorum yapın lütfen
üzerinde. Siz de
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ben zamanı öne
alın diyorum, zaman. Kararına karışmam, müdahale de etmem,
sadece hızlandırılsın, bekliyorlar sabırsızlıkla.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Yargıya
hızlandırılma müdahalesi de bir müdahaledir ama.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Ya, her zaman söylüyoruz
ama Uzatmayın, çabuk karar verin. diyoruz. Müdahale olur mu ya, onu
istiyoruz.
İSHAK GAZEL (Kütahya) Müdahale tabii ki.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Vatandaşın
isteği bu, vatandaşın isteği. Yani bakın, değerli
arkadaşlarım, o görüştüğümüz vatandaşlar Artık
bıçak kemiğe dayandı. diyorlar. Yani o kadar gerginler ki, o
kadar çaresizlik içindeler ki, o kadar tedirginlik içindeler ki bunun bir an
önce giderilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
İmar planına hiçbir siyasetçi, hiçbir
vatandaş asla karşı değil, sorun sadece çabuk olması,
bütün mesele burada. Ben, bu anlamda, bu konuda mücadele veren Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Muhittin Böceke,
Muratpaşa Belediye Başkanımız Sayın Ümit Uysal'a, Kırcami
Kültür ve Dayanışma Derneği Başkan ve yöneticilerine, yine
10 mahallemizin muhtarlarına teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Srebrenitsa soykırımının 26ncı yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklıya aittir.
Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Kocaeli Milletvekili Saffet
Sancaklının, Srebrenitsa soykırımının
26ncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) Sayın başkan,
değerli milletvekilleri ve bizleri televizyonları başında
izleyen büyük Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yirmi altı yıl önce Srebrenitsa'da büyük
bir insanlık ayıbı, büyük bir katliam ve büyük bir soykırım
işlenmiştir. Tabii, Türkiye'de de bunlar, bu anma törenleri
yapıldı ve rahmetli Aliya İzzetbegoviçin söylemiş
olduğu Unutma, unutturma! sloganıyla bu devam edecek.
O gece olan kısa bir olayı sizinle
paylaşmak istiyorum, bu büyük bir katliamdır, büyük bir
soykırımdır ama Birleşmiş Milletlerin Müslümanlara
yapmış olduğu haç ile hilal savaşında o gece neler
olduğunu kısaca size anlatmak istiyorum: Srebrenitsa şehri o
dönemde 25 bin kişilik bir şehir ve orada bir savaş var, güvenli
bölge ilan etmiş Birleşmiş Milletler ve oraya 400 tane
Hollandalı asker göndermiş, başlarına da komutan olarak
Thom Karremans diye bir general gönderiyorlar.
Tabii, güvenli bölge, insanlar
çocuklarını, eşlerini, kadınlarını o bölgeye
gönderiyorlar ki güvenli bölge, savaş olmaz, ateşkes var orada;
diğer şehirlerde savaş var çoğunda. O gece bu
Hollandalı general diyor ki: Bütün Müslümanların evlerindeki
silahları toplayın, burası artık savaş bölgesi
değil. Ve o gece bütün Müslüman evlerdeki silahlar toplanıyor. Silahlar
toplandığında -videosu var, görüntüleri var- general,
Hollandalı general, Sırp generale kadeh kaldırarak diyor ki:
Buyur, Srebrenitsa sizin. ve o gece terk ediyor Srebrenitsayı, ertesi
gün de bu büyük katliam oluyor.
Tabii, bu Srebrenitsa soykırımı
hepimiz için bir travma ama Birleşmiş Milletlerin yapmış
olduğu, Hollandalı generalin yapmış olduğu da tarihin
kara sayfalarında kalacaktır; lanetliyoruz hepsini.
Tabii, iki-üç tane de enteresan anekdot anlatmak
istiyorum, biliyorsunuz da. İşte, geçen hafta da burada bir çiçek
taktık, Srebrenitsa çiçeği. Peki, bu toplu mezarlar; savaş
bitti, 25 bin kişi kayıp. İşte, orada kahve kültürü var,
kahve içilir evlerde. Sabah eşini kaybeden, çocuğunu kaybeden,
anasını babasını kaybeden insanlar kahve içerken birer tane
de fazla kahve koyup işte Boşnakçası
(x)
Neden yoksun? adı altında bu insanları arıyor, dünyaya
duyurmaya çalışıyor etkinliklerle, çeşitli etkinliklerle.
Mezarlar bulunamıyor, canlısı da bulunamıyor, ölüsü de
bulunamıyor. Bir tepe var orada, Srebrenitsada, yüksek bir tepe, binlerce
çeşit çiçek var ama binlerce kelebek geliyor, tek bir tane cins
çiçeğe konuyor, işte, o Srebrenitsa çiçeği dediğimiz
çiçeğe konuyor, akşama kadar orada duruyorlar, sonra gidiyorlar. Bu,
günler, haftalar, böyle devam ediyor, bilim adamlarına diyorlar ki: Ya,
gelip bir baksanıza, bu kelebekler niye geliyor; binlerce çeşit çiçek
var sadece buna konuyor? Bilim adamları geliyor, takip etmeye
başlıyorlar; aynen devam ediyor bu. Ya, bu kelebekleri takip edelim,
bunlar nereye gidiyor? diyorlar yani toplu olarak böyle binlerce kelebek. Bir
takip ediyorlar ki bu aynı kelebekler başka bir yerde bir tarlaya
geliyorlar; sadece o çiçek büyümüş ama, orada duruyorlar; sabah buraya
geliyorlar, akşam oraya gidiyorlar. Bilim adamları bir müddet sonra
diyorlar ki: Ya, şurayı bir kazalım, bakalım, hani, bunun
bir anlamı olmalı. Kazıyorlar ve bu Srebrenitsadaki 8.372
kişinin cenazeleri oradan çıkıyor. İşte, o çiçek de
sembolik olarak Srebrenitsa Çiçeği olarak geçiyor.
Tabii, biraz önce şeyi söyledim: Kahve
içiyorlar sabahları. Gidenleriniz vardır, bilenleriniz de
vardır; Bosnadaki kahve fincanlarının kulpu yoktur. Neden
kulpsuzdur bunlar? Bunun da nedeni şudur: Sırpların çetnik
selamı var; bu üç parmağını kaldırıp selam
yapıyorlar bu Sırpların çetnikleri, bu aşırı
milliyetçileri. Savaş zamanında Müslümanların serçe
parmağını ve yüzük parmaklarını kestiler Bak, siz de
bizim sloganlarımızı, bizim işaretimizi yapıyorsunuz.
diye. Hepimizin bildiği gibi, Kahveyi içerken de bizim
selamımızla içeceksiniz. dediler yani o üç parmakla kahveyi
şöyle kaldırıp içiyorsunuz. O zaman karar verdiler ki bütün
kahve fincanlarının kulpları kırıldı ve kahveyi
artık böyle iki parmakla hilal gibi içmeye başladılar ve o,
Bosnadaki kahve fincanlarının üzerindeki kulpun
olmamasının nedeni de budur.
Bir de son bir şey daha anlatacağım:
Şimdi, bu Bosna Savaşı ve tarihte yüz yıllardır gelen
haç-hilal savaşı var. Çeşitli zamanlarda
karşımıza çıktı bunlar; Kurtuluş Savaşında
da vardı, başka zamanlarda vardı, daha önceki tarihlerde de,
Osmanlı zamanında da vardı. Tabii, bu haç-hilal savaşı
hep devam etti. Savaşın sonlarında
Mostar şehri var,
Sarajevodan bir saat kadar uzaklıkta, orada dünyanın en büyük haçını
diktiler; Hum Tepesi var Mostarda, oraya öyle bir haç diktiler ki uçaktan
giderken bile görünüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tabii, rahmetli Aliya İzzetbegoviçi de biraz
bozmak için, Müslümanları biraz bozmak için Hırvat komutan diyor ki:
Aliya, gördün mü bu haçı? Ne kadar büyük bir haç diktik, dünyanın en
büyük haçını buraya diktik. Acaba, siz bir gün dünyanın herhangi
bir noktasında bundan daha büyük bir hilal dikebilecek misiniz? Rahmetli
Aliya da diyor ki: Hava kararsın, ben cevabımı öyle vereyim
size. Hava kararıyor, Aliya geliyor, komutan diyor ki: Ne oldu Aliya?
Bana bir cevap verecektin Peki, vereyim: Kafanı kaldır, şu
hilale bir bak bakalım gökyüzünde; ne yaparsanız yapın, ne kadar
yükseğe dikerseniz dikin oraya ulaşamayacaksınız. diyor ve
tarihî bir cevap veriyor. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tabii, bunları da sizle paylaşmak istedim.
Mutlaka biliyorsunuz ama böyle arada bir anmak lazım, bu konuları
konuşmak lazım ki hem tarihimizi unutmayalım hem
yapılanları unutmayalım.
Ben dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, ek süre verdiğiniz için
size de teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Ödünç
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Bursa Milletvekili Atilla Ödünçün, 15
Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; aziz milletimiz feraseti ile güç ve cesaretiyle
bu aziz vatana yan bakan, onun bütünlüğünü tehdit eden hiçbir illegal güce
prim vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir. 15 Temmuzda yediden
yetmişe, küçüğünden büyüğüne vatan sevdalısı, vatan
âşığı evlatları göğüslerini, canlarını
siper etmek, tankların önünde etten barikatlar kurmak suretiyle
ülkemizdeki FETÖ hain darbe girişiminin önüne geçmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
Halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım, bundan sonra da
tanımam. diyerek milletimizi meydanlara davet etmesi üzerine, eline
bayrağını alan bu aziz milletin kahraman evlatları
meydanları doldurarak günlerce demokrasi nöbeti tutmuşlardır.
15 Temmuz, millî iradenin vesayete, cesaretin
ihanete, milletin hainlere galebe çaldığı, insanlık
tarihine altın harflerle yazılmış büyük bir demokrasi
mücadelesinin adıdır. Bu mücadelenin ve zaferin sahibi Türk
milletidir.
BAŞKAN Sayın Şahin
2.-
Balıkesir Milletvekili Fikret
Şahinin, Balıkesir Merkez Havalimanına ilişkin
açıklaması
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı, Balıkesir merkez havalimanı terminal
binası inşaatının tamamlanarak 10 Şubat 2020
tarihinden itibaren her türlü uçuşa hizmet verebileceğini bildirmiş
olmasına rağmen, aradan geçen on sekiz aylık sürede bir uçak
dahi Balıkesir Merkez Havalimanı'na inmemiştir. 76 milyon 521
bin lira harcama yapılan ve 99 personeli bulunan havalimanı atıl
olarak beklemekte ve her geçen gün köhneleşmektedir. Boşa giden bir
yatırım olmaması için Balıkesir Merkez Havalimanına
mutlaka uçak seferleri düzenlenmeli ve havalimanı
çalıştırılmalıdır. Bu konuda gerekli hassasiyeti
göstermeleri için Balıkesir halkı adına iktidar
milletvekillerini ve yetkilileri göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güneş
3.-
Uşak Milletvekili İsmail Güneşin,
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz 2016da, ülkemiz,
milletimizin iradesine, demokrasimize, birliğimize, beraberliğimize,
kardeşliğimize, istiklal ve istikbalimize alçakça kasteden FETÖ terör
örgütünün hain darbe girişimine maruz kalmıştır. Necip Türk
milleti, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi, yine
büyük bir inanç, azim ve kararlılıkla dinine, vatanına,
özgürlüğüne sahip çıkmış, hain darbe girişimi,
Allah'ın inayeti, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan'ın dirayeti, Hükûmetimizin kararlı tutumu ve
milletimizin cesaretiyle dünyaya örnek olacak şekilde şanlı bir
direnişle bertaraf edilmiştir. Aziz milletimiz birlik ve beraberlik
içerisinde olduğu müddetçe Türkiye geçilmeyecek ve dâhilî ve haricî hiçbir
girişime teslim olmayacaktır.
Bu vesileyle, başta, 15 temmuz
şehitlerimiz Astsubay Ömer Halisdemir, Uşaklı hemşehrimiz
Mehmet Çetin olmak üzere, canlarını ortaya koyan tüm demokrasi
şehitlerimizi ve tarih boyunca aynı mukaddes değerler
uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle,
minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
4.-
Muğla Milletvekili Süleyman
Girginin, Muğladaki talan ve rant düzenine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yeşili ve mavisiyle göz bebeğimiz
Muğla'da mevcut iktidarın başlattığı talan ve
rant düzeni Muğla'ya geri dönülmez zararlar vermektedir. Okluk Koyundaki
yazlık saray faciası, Gökova imar planı fiyaskosu, Bodrumda 1,1
milyon metrekare alanın yapılaşmaya açılması, Fethiye
Karataş Plajını ve Yassıca Adasının MUÇEV
paravanıyla şirketlere devri, Marmaris Kumlubük Plajının
imara açılması, Datça Alavara mevkisinin sit alanı olmasına
rağmen yağmalanmaya çalışılması, Güllük Körfezi
için idam fermanı olan ikinci liman projesi gibi yüzlerce dayatmayla
Muğla kıyılarına iktidar âdeta çökmektedir. Muğla
Büyükşehir Belediyesi tarafından 100ün üzerinde dava
açılmış, çevre platformları da bu talan politikasına
karşı hukuki mücadelelerini sürdürmektedirler. Yani bir şehrin
belediyesi, çevrecisi, milletvekili, halkı, gazetecisi yağmanın
önüne geçmek için mücadele ediyor. Bu, dünyanın neresinde
görülmüştür? Çekin ellerinizi Muğlanın üzerinden.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ekinci
5.-
Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin,
15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkan.
15 Temmuz 2016 gecesi Türkiyeyi karanlığa
sürüklemek isteyen, iradesini 1 dolara satan FETÖ terör örgütü
mensuplarının darbe girişimi, aziz milletimiz ve
Cumhurbaşkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın kararlı duruşuyla başarılı
olamadı. 15 Temmuz gecesi milletimizin istiklalini ve ülkemizin
istikbalini korumak için uçakların, tankların, kurşunların
karşısına dikilen kahraman milletimizin her bir ferdini
saygıyla selamlıyorum. O gece 255 şehit verdik, 5i de sultan
şehrim Sivasımızın vatan evlatlarından Münir Murat
Ertekin, Hasan Yılmaz, Çetin Can, Halil Kantarcı, Sümer Deniz. Her
birine Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık, sıhhat, afiyet
diliyorum.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
İyi günler diliyorum.
BAŞKAN Sayın Aydemir
6.-
Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, enderunda yetişmiş,
şeyhülislam, sadrazam makamlarına gelmiş yüzlerce büyüğümüz
var. Osmanlı efkârında en geniş ve en özel yer bulan edip Erzurumlu
Nefidir. Doğruyu söylemek uğruna canını feda edebilecek
kadar bir dadaşlık, el öpen, etek bağlayan değil, Allah
için hep hakkı söyleyen bir tarz. Şair Nefi Erzurumun elit bir
şehir olduğunun beliğ örneğidir. Erzurumlu olmak
ayrıcalıktır derken bunu kastediyoruz. Bu kayıt
ışığında bir tespit yapıyoruz ve diyoruz ki: Gen
yalan söylemez. Nefi tarzı elan Erzurumda ayaktadır. Bunun en
mütebariz zaman dilimlerinden birisi de 15 Temmuzdur. Lawrence
uzantısı hainlere ilk tepkiyi yüz binlerce Erzurumlu verdi. Nefi
duruşlu dadaşları 15 Temmuzdaki duruşlarından
dolayı 5inci yılda yürekten tebrik ediyor, şehitlerimizi de
rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
7.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Devletlerin ve milletlerin tarihinde çok önemli
kırılma noktaları vardır. Kuşkusuz 15 Temmuz darbe
girişimi de Türk milletinin tarihî yolculuğunda önemli bir dönüm
noktasıdır. Ülkemizin geleceğini yok etmeye yönelik hain FETÖ
darbe girişimine sahne olan o karanlık gecenin üzerinden tam beş
yıl geçti. Beş yıl önce, ülkemiz,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde, aziz milletimizin feraseti ve Allahın lütuf ve inayeti
sayesinde uçurumun eşiğinden döndü. Ülkemizin şanlı
tarihine kara bir leke olarak geçen bu kalkışmayı unutmamak ve
unutturmamak devletimizin olduğu kadar her birimizin de en asli görevidir.
15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitlerimizi
Anma Günü vesilesiyle, o gece tanklara, uçaklara, makineli tüfeklere
göğsünü siper ederek canlarını feda eden kahraman
şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnetle anıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Başevirgen
8.-
Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgenin, çiftçilerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Pandemi ve kuraklığın yanı
sıra gübre, zirai ilaç, akaryakıt, elektrik ve tohum
fiyatlarındaki zamlar üst üste geldi. Üretimdeki azalış ve
zamlar devam ettikçe hem çiftçiyi hem sanayiciyi hem de tüketiciyi daha kötü
günler bekliyor. Geçen yıl 90 lira olan bir çuval gübre 170 liraya
yükseldi. Zirai ilaç ve bitki besleyici maddelerin kullanımındaki
durum da gübreden farklı değil. Akaryakıt, elektrik ve tohuma
yapılan zamlar da eklenince 1 milyon çiftçi üretimi
bırakmış, son yirmi yılda 4 milyon hektardan fazla
tarım arazisini ekmekten vazgeçmiştir. Çiftçilerimizin Tarım
Kredi Kooperatifleri ve bankalara olan toplam borcu 205 milyar lirayı
geçmiş durumda. Aldığı krediden çok daha fazla teminat
veren çiftçinin traktörü, hayvanı, evi ve arazisi ipotekli. Kredi, borç,
icra döngüsünde savrulan çiftçinin üretim araçlarına da el konuluyor.
Ekilmedik bir karış toprak
kalmasın. diyen Cumhurbaşkanına soruyoruz: Bu kadar yüksek
maliyetler altında çiftçi nasıl üretim yapacak?
BAŞKAN Sayın Aycan
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili Sefer
Aycanın, 15 Temmuz darbe
girişiminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, 15 Temmuz 2016da, devletin tüm kurumlarının içine
sızmış, Türk devletini ele geçirmeye çalışan hainler
ve onların dış destekçilerini lanetliyorum. Bu, en büyük ihaneti
unutmamak gerekir. Hainlere karşı duruş gösteren, o gün
şehit olan 251 şehidimize Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize
şükranlarımı sunuyorum. O gün devletine sahip çıkan Türk
milletini kutluyorum. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun fakat FETÖ ve
diğer terör örgütleri, millete ve devlete ihanet bitmedi. Terör
örgütlerinin liderleri yurt dışında ihanetlerini sürdürmektedir.
Fetullah Gülen ve diğer örgüt yöneticileri Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere ve diğer ülkeler tarafından teslim
edilmelidir; ülkemize ve dinimize verdiği zararların hesabı
sorulmalıdır. Bu kalkışmanın bir daha yaşanmaması
için dikkatli ve uyanık olmak zorundayız, sosyal medyadaki ve ekonomik
hayattaki manipülasyonları engellemeliyiz.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
10.-
Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma
Günümüzde şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi hayırla yâd ediyoruz.
15 Temmuzda Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın davetiyle bu aziz millet sokakları, caddeleri,
meydanları doldurmuş; milletin silahını millete
doğrultan vatan hainlerine, satılık FETÖ şerefsizlerine
geçit vermemiş, ölümleri pahasına kalkışmayı
başarısızlığa uğratmışlardır.
Şehitlerimiz, gazilerimiz iman dolu göğsüyle, milletimiz cesaretiyle
ve dirayetiyle, kararlı ve dik duruşuyla tarih
yazmıştır. Hiç şüphesiz ki şehitlerimiz
kalplerimizdeki mümtaz yerlerini daima muhafaza edeceklerdir. Artık her
yıl 15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma Gününde kendilerini
gönülden yâd edecek, hatıralarını gelecek nesillere
aktaracağız. 15 Temmuzla, tıpkı Çanakkale
Savaşında olduğu gibi, bu millet
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal
11.-
İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, GAP bölgesindeki elektrik kesintisine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
GAP kapsamında bulunan Şanlıurfa,
Mardin, Batman, Siirt, Şırnak ve Diyarbakırda yine DEDAŞ,
yine elektrik kesintisi, yine mağduriyet. GAP bölgesindeki şirket
DEDAŞ borç bahanesiyle elektrikleri kestiği için sulama sistemleri
çalışmıyor, tarladaki ekinler kurumak üzere. Seslerini kimseye
duyuramayan çiftçiler mağdur ve perişan. AK PARTİnin
yaptığı kanun nedeniyle DEDAŞ çiftçinin son tarımsal
destekleme parasına da el koyuyor. Devlet kurumları DEDAŞ
karşısında suskun. Güçleri DEDAŞa yetmiyor mu? Çünkü
DEDAŞın arkasında AK PARTİ var. GAP bölgesini
DEDAŞın insafına terk edenlere yazıklar olsun!
Tarım ve Orman Bakanı Sayın
Pakdemirliye sesleniyorum: GAP bölgesindeki tarlalar sulanmazsa ürünler
tamamen kuruyacak. Ne yapıp edin DEDAŞı ikna edin,
çiftçilerimizin ürünleri kurumasın. Afrika çiftçisine verdiğiniz
desteği GAP bölgesinde bulunan tüm illere de verin.
BAŞKAN Sayın Sümer
12.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin, Adana Seyhandaki su kesintisine
ilişkin açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Adana Seyhan ilçemizin köylerini kapsayan, 30
köyümüze sulama kaynağı sağlayan Mavi Bulvar Sulama
Kanalında bayram boyunca su kesintisi yapılacağı
bildirildi. Köylülerimiz ve çiftçilerimiz su kesintisi yapılmasına
karşı çünkü bölgedeki köylerin tamamında sulama kanalı
tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Dört gün boyunca
suların kesilmesi, 30 köyümüzde yetiştirilecek tarım ürünlerinin
çöpe gitmesi anlamına gelecektir. Çiftçilerimiz yükselen girdi maliyetleriyle
zaten çok zor bir dönemden geçerken üzerine bir de tarladaki mahsulün heba
alması onlarca köylümüze zarar ettirecek ve borç yükünü
katlayacaktır. Başta Tarım Bakanlığı yetkilileri
olmak üzere Devlet Su İşleri Adana Bölge Müdürlüğünü bu
yanlış karardan geri dönmeye, köylülerimizin haklı
endişelerine çare olmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
13.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 15
Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye'nin en karanlık ve en uzun gecesini
aydınlık bir sabaha, bir millet destanına dönüştüreli tam
beş yıl oldu. 15 Temmuzu Gazi Meclisimizin çatısı
altında bizzat yaşayan biri olarak şunu çok net söylemeliyim ki
egemenliğimize, demokrasimize, millî irademize ve özgürlüğümüze
pranga vurulamayacağı, darbecilerin, cuntacıların bu ülkede
asla söz sahibi olamayacağı tüm dünyaya gösterilmiştir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
tanka, tüfeğe, uçağa karşı eşsiz bir direniş
gösteren ve büyük bir zafer kazanan aziz milletimiz de o karanlık geceyi
unutmayacak. Bugünlerde mazlum durumuna bürünenlerin o gece sokaklarda Vurun.
Öldürün. Ezin. Ateş açın. talimatlarını
hatırlayacağız. 15 Temmuza ruhunu katan selalar
şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu topraklarda
inşallah kıyamete kadar susmayacaktır diyor, 251 aziz
şehidimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyor, 2.194 kahraman gazimize
sağlıklı, hayırlı, huzurlu ömürler diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Baltacı
14.-
Kastamonu Milletvekili Hasan
Baltacının, Kastamonunun sağlıkla ilgili sorunlarına
ilişkin açıklaması
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sağlık alanında çok ciddi sorunlar
yaşayan Kastamonunun bu sorunlara çözüm bulamamasının sebeplerinden
biri de Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü görevinin bir
yıldır vekâleten yürütülüyor olmasıdır. İktidar
içindeki kutupların kendi adamını bu göreve getirmek için
verdiği mücadelenin bedeli ne yazık ki Kastamonulu
hemşehrilerimize ödetilmiş ve hâlen ödetilmektedir. Kamu
kurumlarımızdaki görevliler arasındaki
karşılıklı güveni, iş birliğini ve risk alma
kapasitesini artıran kurumsal kültürü yok eden bu kişisel ve partizan
yönetim anlayışının ilimizde 2020 yılında 46
hekim ve uzman hekimin istifa etmesindeki payı ne yazık ki büyüktür.
Bir müdürü bile atayamayan AKP vekâletler şehrine dönüştürdüğü
Kastamonuyu yönetememektedir.
BAŞKAN Sayın Ataş
15.-
Kayseri Milletvekili Dursun
Ataşın, mültecilere ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Vatandaşlarımız HES kodu olmadan
birçok yere giremezken doğu sınırımızda mülteciler
elini kolunu sallayarak mülteci cenneti dedikleri ülkemize koşar
adım giriyorlar. Ülkemize elini kolunu sallayarak giren bu mülteciler
rahat durmuyor, geldikleri ilk gün bulundukları her yerde huzuru bozuyor.
Şehrim Kayseri başta olmak üzere bütün şehirlerimizden konuyla
ilgili şikâyetler geliyor. Özellikle de Suriyelilerle yaşanan
problemleri büyük bir kaygıyla takip ediyoruz. İktidar, bir an önce
mültecilere yönelik politikasını gözden geçirmeli, şehrimiz ve
ülkemizin iç huzurunu bozan mültecilere yönelik ciddi tedbirler
almalıdır. Sınırımız kontrol altına
alınmaz ve ülkemizde yaşayan Suriyelilerin ülkelerine geri
dönüşü sağlanmazsa ülkemiz en büyük millî güvenlik sorunuyla
karşı karşıya kalacaktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Açanal
16.-
Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) -
Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Demokratik düzenimizi hedef alarak ülkemizin
bekasını, bölünmez bütünlüğünü, millî birlik ve
beraberliğimizi parçalamaya yönelik 15 Temmuz hain darbe girişiminin
millî irade tarafından eşine az rastlanır bir kahramanlık
örneğiyle bertaraf edilişinin 5inci yılını hep
birlikte idrak etmekteyiz. FETÖ/PDY terör örgütü tarafından planlı
olarak gerçekleştiren bu hain darbe girişimine aziz milletimiz, tek
yürek olup vatan ve bayrak aşkıyla, Sayın
Cumhurbaşkanımızın ferasetli çağrısıyla
meydanlara inerek güvenlik güçlerimizle vatanı her ne pahasına olursa
olsun koruyacağını göstermiştir. Bu vesileyle, gazi olan
Meclisimizde 15 Temmuz şehitlerimizi dualarla, hasret ve özlemle anıyor,
gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Çakır
17.-
Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
15 Temmuz 2016 tarihi Türk demokrasi tarihinin hem en karanlık günlerinden
biri hem de milletin iradesine sahip çıkması dolayısıyla
bir aydınlık müjdecisi olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır.
Ölümleriyle önümüzü aydınlatan şehitlerimize Allah'tan rahmet
diliyor, gazilerimizi minnetle anıyorum.
Milletin daha önce yaşamış olduğu
darbeler, kalkışmalar, muhtıralardan almış olduğu
dersler çerçevesinde benzeri girişimlerden farklı olarak ortaya
koyduğu davranış, sosyolojik olarak ele alınması
gereken apayrı bir özellik olarak incelenmelidir. Öncesi, sonrası,
getirdikleri, götürdükleri üzerine söylenecek her sözün sadece bir
yaşanmışlığın değerlendirmesi olmadan ülke
üzerinde döndürülen dolapların, terör motiflerinin nasıl renkli
görüntü verdiği
Hedefi, bu ülkeyi karanlığa gömmek olan; basit
olmayan, düşünülmüş, planlanmış bu tür kalkışmalara
karşı durabilmek, hep birlikte yapılması gerekenlerin ifade
edilmesini beklemek bir vatandaş olarak en tabi hakkımızdır
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özen
18.-
İstanbul Milletvekili Zeynel
Özenin, cemevlerine ilişkin açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Bugünlerde İçişleri Bakan
Yardımcıları ve müsteşarları cemevlerimizi ziyaret
etmektedir. Cemevlerinin ihtiyaçlarını tespit ediyoruz. Diyorlar.
Boya, tuğla, kapı, pencere ihtiyacınız var mı? diye
soruyorlar. Yine, iktidar, Alevilerin sorunlarını çözme değil
yeni oyunlar peşinde. Buradan iktidara sesleniyorum: Aleviler eşit
yurttaşlık istiyor. Bu konuda kanun teklifi de verdim. Kanunlarda
ibadet merkezleri sayılırken kilise, havra, sinagog, caminin
arkasına cemevi eklenmesi gerekiyor. Alevilerin sorunlarını
çözmek bu kadar basit. Biz cemevlerimizi kendimiz yaptık. Aleviler sadaka
istemiyor, eşit yurttaşlık hakkını istiyorlar.
Vergilerimizi Diyanet alıyor, Diyanete biz bu vergilerimizi helal etmiyoruz,
helal etmiyoruz, helal etmiyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu
19.-
Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, kadın hastalıkları ve doğum
doktorlarına ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kadın hastalıkları ve doğum,
tıbbın en çileli branşlarından biridir. Yanlış
tıbbi uygulamalardan malpraktise en çok konu olan davalar kadın
doğumcularla ilgilidir. Sağlık sigortaları, kadın
doğumcular emekli olduktan sonra iki yılını daha kapsarken
davalar sekiz yıl kadar geriye dönük yapılabilmektedir. Bununla
ilgili, sigorta firmaları düzeltme yapamamakta ve mevzuatın buna
uygun olmadığını söylemektedirler.
Bir diğer konu da gebelikte, Mongol, Down
sendromu taramalarında tarama testleri uygulanmaktadır. Bunun
adı tarama testidir ve hataya mahal verir, belli bir hata oranı
vardır. Daha sonra dava açıldığı vakit bu test
hatası kabul edilmemekte ve kadın doğumcuya sorun
yüklenmektedir. Eğer bunlarla ilgili, Down sendromu taramasıyla
ilgili yapılacak testler tamamen invaziv test olarak Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından kabul edilirse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu
20.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi
Gündoğdunun, esnafın bankalara olan borçlarına
ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2017de Halkbanka borçlu 448 bin esnafımız
varken bugün 1 milyon 168 bine yükseldi yani borçlu esnaf sayısı 3
katına çıktı. Her 2 esnaftan 1ini Halkbanka borçlu hâle
getirdiler. Atama Bakan Temmuzla beraber ekonomi şahlanacak. derken
temmuzda şahlanan zamları, eriyen maaşları kastetmiş;
elektriğe yüzde 15, doğal gaza yüzde 12 zam. Esnafın, memurun,
emeklinin hakkı burada gasb ediliyor. Millet ise saraya Önce tasarrufu
sen yap, örnek ol, öncü ol; kapat saraylarını, sat makam
uçaklarını. Yandaşa verilen garantileri, ihaleleri iptal et,
üçer beşer maaşlara son ver. diyor. Saraylarını büyütüp
halkın sofrasını küçültenlerin millet de sandıkta
pozisyonlarını küçültecek.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıç
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
15 Temmuz akamete uğratılmış bir
işgal girişimidir. İktidarı, şiddeti de içerebilecek
biçimde güç uygulayarak değiştirme pratiğinin, köklerinin tarihî
iz düşümleri, bunun arkasında da güçlü merkezî devlet
yapısı üzerinden toplumu dizayn etme ve ülke yönetimini elinde
bulundurma isteği vardır. Türkiye Cumhuriyeti Döneminde de her on
yılda bir tekrar eden darbelerin geçmişte de sıkça tekrar
ettiği görüldüğünden, bu sürece darbe geleneği demek de
mümkündür. Muhtıra ise dikkat çekmek ve uyarı anlamında ihtar
kelimesinden türetilmiş ve hükûmetin uyarılması anlamına
gelmektedir.
Türk siyasi hayatı bir de 28 Şubat 1997
süreciyle anılan postmodern darbeyle tanışmıştır.
Hepsinin altında mevcut hükûmeti değiştirme isteği
yatmaktadır. İhtilal, şiddet yoluyla sadece mevcut hükûmeti
değil aynı zamanda rejimi de değiştirir. İnkılap
ise daha köklü ve kalıcı bir anlam ifade eder.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
İYİ Parti Grup Başkan Vekili
Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Başkan.
22.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, 14 Temmuz Türkmen katliamının yıl dönümüne, 15
Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne, TRT Yönetim Kurulu ile Kamu Görevlileri
Etik Kuruluna yapılan atamalara, TÜİKin çalışabilir nüfus
rakamlarına ve Siirtin Eruh ilçesinin ulaşım sorunlarına ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Irakın Kerkük kentinde onlarca Türkmen sivilin
Barzaniye bağlı güçler tarafından hunharca katledildiği 14
Temmuz Türkmen katliamı aradan geçen altmış iki yıla
rağmen kapanmayan yara olmaya devam ediyor. Adalet ve Kalkınma
Partisi kongrelerinde Türkiye sizinle gurur duyuyor. diye slogan
attığınız Barzani, bugün Amerikanın gölgesinde
PKK/YPGyle el ele devletimizin karşısına dikilme cüretini
gösteriyor. Daha önce Sayın Erdoğan, bağımsızlık
referandumu düzenleyen Mesut Barzani için Son ana kadar böyle bir
yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, demek
yanılmışız. ifadesini kullanmıştı. Biz,
Sayın Erdoğanın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
sıfatını taşıması sebebiyle Türkiyenin
egemenliğine kastetmiş düşmanları tarafından
kandırılmasını ve aldatılmasını asla arzu
etmiyoruz. Sayın Erdoğan her kandırıldığında
Türk milleti ağır bir bedel ödüyor. Onun için, devlet yönetme
mesuliyetini omuzlarında taşıyan iktidara çağrıda
bulunuyoruz: Türkiyenin bir numaralı millî güvenlik meselesi, Amerika
uhdesinde birleştirilen PKK/YPG ve Barzani güçlerinin Türkiyenin güney
sınırında devletleşme çabalarıdır. Eğer
Türkiyeyi her geçen gün kuşatan terör devleti projesine karşı
koyacak iradeniz yoksa biz iktidar olmaya namzet bir siyasi parti olarak bu
sorumluluğa talibiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin 1.289 kilometrelik
güney sınırında bir terör devleti oluşmasına asla
müsaade etmeyeceğiz.
15 Temmuz 2016da ülkemiz, tarihinin karanlık
günlerinden birini yaşadı; bir demokrasi sınavından geçti.
Kendi tanklarımızın, kendi tüfeklerimizin namluları asker
kıyafeti giymiş hainler tarafından halkımıza ve
milletimize doğrultulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) FETÖ giriştiği
darbe kalkışmasıyla Türkiye Cumhuriyetinin milleti ve devleti
ile egemenliğine, Türkiye Büyük Millet Meclisine, anayasal düzenimize ve
devletimizin kurum ve kuruluşlarına hain amaçları ve emelleri
doğrultusunda saldırdı. Ancak milletimiz, demokrasi tanımaz
darbeci hainlere karşı tek ses, tek yürek oldu, canı
pahasına bu kalkışmaya da sonuna kadar direndi, ülkesi ve
milleti için canını feda etti. Aziz milletimizin feraseti sayesinde
bertaraf edilen hain darbe girişiminin 5inci yıl dönümünde
toprağa verdiğimiz şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
gazilerimize acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu aziz vatan
uğruna hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi de rahmetle
anıyorum. Bir kez daha vurgulamak gerekir ki darbelerin ülkeyi
getirdiği nokta bellidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Askerî ya da sivil darbeyi
haklı kılacak hiçbir sebep yoktur. Demokrasi, her zaman birinci
önceliğimiz olmalı, her zaman hâkim kılınmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün Resmî Gazetede TRT Genel Müdürlüğüne ve Yönetim Kurulu Başkan
ve üyeliklerine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından
yapılan atamalar yayımlandı. Görev süresi sona eren İbrahim
Erenin yerine Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı Genel Müdür olarak atandı.
TRT Yönetim Kurulu Başkanı ise Prof. Dr. Ahmet Albayrak oldu. Düne
kadar vatan haini Öcalana karşı ve kalleşler sürüsü PKKya
karşı methiyeler düzen Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan da
sayenizde Yönetim Kurulu üyesi olarak atanmış.
Anlaşılıyor ki önümüzdeki dönemde TRT, çözüm sürecinin
borazanı hâline gelecek. Bu tehlikeli zihniyet, Osman Öcalana TRTde
yemek programı sundurursa hiç şaşırmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Evet, önümüzdeki süreçte o
televizyona çıkardığınız Osman Öcalana TRTde bir
yemek programı yaptırırsınız artık, size de
yakışır. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar) Ama heveslenmeyin, biz buna müsaade etmeyeceğiz.
Kamu Görevlileri Etik Kurulu diye bir kurul var
biliyorsunuz. Bu Kurulun amaçlarını anlatmama gerek yok. Bu Kurula
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan atamalar 9
Temmuzda Resmî Gazetede yayımlandı. Kurul, bir etik kurul
olduğuna göre yapılan atamaların da bu kelimeye uygun
olmasını beklemek hepimizin en doğal hakkı ama öyle
olmadı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uygun
atamalar yapıldı. El öpmek isteyen bir profesör var bunların
arasında, Cumhurbaşkanının elini zorla öpmek isteyen bir
profesör. 3 eski AK PARTİ milletvekili var, 1 eski AK PARTİ belediye
başkanı var, 1 AK PARTİ milletvekili adayı var, 2 tane
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı var ve kamuoyunun
yakından tanıdığı bir eski Danıştay
Başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitireceğim efendim.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şimdi buradan sormak
istiyorum size: Bu bir etik kurulu olduğuna göre atanan üyelerin
kamuoyunca tarafsızlığına inanılacak isimler
olması gerekmiyor mu? Ya, kamu görevlilerini, etik değerler
açısından, etik dışı yapılan atamayla göreve
getirilen bu isimler mi denetleyecek, onu mu bekliyorsunuz? Bu soruların
cevabını merak ediyoruz. Aslında, merak ettiğimiz bu
soruların sizde cevabı da yok, onu da biliyoruz.
TÜİK rakamlarına göre, 2016
yılının Mayıs ayında çalışabilir nüfus
sayısı 58 milyon 621 bin kişiydi, çalışan
sayısı ise 27 milyon 221 bin kişi. Aradan geçen beş
yılda, 2021 yılında durum ne oldu biliyor musunuz?
Çalışabilir nüfus sayısı 63 milyon 572 bin kişi,
çalışan sayısı ise 27 milyon 844 bin kişi. Evet,
aradan geçen beş yılda çalışabilir insan sayısı
nüfusumuz tam 4 milyon 951 bin kişi artmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 4 milyon 951 bine
karşı çalışan sayısında ne kadar artış
var? Sadece 623 bin kişi. Bu beş yılda net iş
bulanların sayısı sadece 623 bin kişi olmuş ama elli
yıl önce yağ kuyruğunu hatırlayan toplumun bir kesimi bugün
yaşanan bu işsizliği de hatırlıyor. Size çok
çaktırmıyorlar ama bize gittiğimiz yerlerde söylüyorlar Onlara
sürprizimiz var, söylemiyoruz ama sürprizimizi görecekler. diyorlar. Yani
çalışabilir yeni nüfustan 4 milyon 328 bin kişi iş
bulamamış ama işsiz sayısı da aynı dönemde sadece
1 milyon 102 bin kişi artmış. İlginç değil mi
rakamlara takla attırarak
Şimdi ben sormak istiyorum: TÜİK, bu kalan
3 milyon 226 bin kişiyi ne yaptı, nereye gönderdi? Onlar kim biliyor
musunuz? Umudunu kaybedenler; artık ne işsiz görünüyorlar ne de
iş arıyorlar, umutlarını kaybetmiş insanlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
son kez bir müsaadenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Son olarak size Siirtten
söz etmek istiyorum.
Siirtin Eruh ilçesine bağlı Bağgöze
Vadisi veya Mişar Vadisi olarak adlandırılan bölgedeki
yaklaşık 40 köyün yaşamı, Ilısu Barajı için su
tutulmaya başlandıktan sonra büyük bir değişime uğradı.
Bu değişimin olacağı bilinmesine rağmen hiçbir önlem
alınmadı. Botan Nehrinde bulunan Botan Köprüsü su altında
kalmasına rağmen, yol güzergâhına alternatif bir köprünün
yapılmamış olmasının cezasını orada
yaşayan köylüler çekiyor. Daha önce yarım saate gittikleri köylerine
şu anda üç saate ulaşabiliyorlar, kendi köylerine. Bu bir mühendislik
hatasıysa bu hatanın telafisi, su altında kalan köprünün yerine
yeni bir köprünün inşa edilmesidir. Onlarca köyün
ulaşımının can damarı olan Botan Köprüsünü sular
altında bırakıp bölgedeki insanlarımızın
ulaşımını bir vapurla sağlamak çözüm değil. Bu,
bölgenin ranta kurban edilmesi demektir. Onlar vapur değil, sizden köprü
istiyor.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
23.-
Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne, 14 Temmuz
Türkmen katliamının yıl dönümüne ve Cudi Festivaline
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yarın 15 Temmuz, tarihimizin en alçak
teşebbüslerinden biri olan 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişiminin
5inci yıl dönümü. 15 Temmuz 2016 akşamı, devşirilmiş
FETÖcü ajanlar darbe yaparak Türkiyeyi işgal girişimine
kalkışmıştı. Uzun yıllar boyunca istismar ve
istilayla devletin ve toplumun en kılcal damarlarına sinsice
sızan emperyalist uşağı FETÖ, 15 Temmuz gecesi bozguna
uğratılmıştır. Türk milleti, 251 şehidi ve 2.194
gazisiyle devlet-millet el ele destanlaşan bir mücadele vermiş,
ülkeyi emperyalistlere teslim etme girişimine geçit vermemiştir. 15
Temmuz, Türkiyeyi topyekûn işgal etme senaryolarının son
perdesidir. 15 Temmuz, Türk milletinin kendi iradesine cansiparane sahip
çıktığı, tarihimizin 21inci yüzyıldaki
kahramanlık destanıdır. 15 Temmuz, ülkeye sadakatin ihanete
galip geldiği gündür.
Tarihinde ilk kez bombalanan ve kurşunlanan
Gazi Meclisimiz, milletimizin şanına yaraşır bir
şekilde, şahlanan birlik ruhuyla direnerek FETÖcü alçakların ve
efendilerinin oyunlarını bozmuş, Meclisin işgalini
önlemiştir. Yüz bir yıl önce Polatlıdan gelen top sesleri
karşısında yılmayan Gazi Meclis, 15 Temmuz 2016 gecesi
aynı duruşu göstermiş ve yeniden gazi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, uzun yıllar sinsi
ve sistematik şekilde devlet ve toplum hayatına ahtapot gibi
sızan FETÖyle mücadele 15 Temmuz akşamı sona ermemiştir,
devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Silahlı Kuvvetler,
Emniyet, bürokrasi, iş dünyası, eğitim, sivil toplum, yargı
ve medya gibi alanlarda FETÖyle yoğun ve kararlı bir mücadele
sürdürülmektedir. Siyasi, hukuki, diplomatik ve güvenlik araçlarıyla
yürütülen bu mücadele takdir edilecek sonuçlara da
ulaşmıştır. Türk milletinin beka ve onur meselesi olan
FETÖnün kökünün kazınması için atılan adımları
desteklemeye devam edeceğiz.
Bu vesileyle, Demokrasi ve Millî Birlik Gününü
kutluyor; darbecilerin bombalarına, kurşunlarına göğsünü
siper eden, tankların önüne çıkarak darbe girişimine direnen
şehitlerimize ve gazilerimize, darbeye karşı ülkemize sahip
çıkan aziz vatandaşlarımıza şükran ve saygılarımızı
sunuyoruz. Kahrolsun FETÖ, lanet olsun hainlere!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
altmış iki yıl önce bugün, Irakın Kerkük kentinde
Türkmenler, Irak Komünist Partisi üyelerince canice katledilmiştir. 14
Temmuz 1958den itibaren Molla Mustafa Barzani tarafından Kerküke
yerleştirilen silahlı gruplar, bölgede Türkmen
varlığına son vermek için 14-16 Temmuz 1959 tarihlerinde
kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yapmıştır. Üç
gün üç gece süren katliamda yüzlerce iş yeri ve ev
yağmalanmış; Türkmenler şiddet, baskı ve zulümle
sindirilmek istenmiş; yüzlerce Türkmen tutuklanmıştır. O
gün, Kerkük sokaklarına Türklere ölüm! afişleri
asılmıştır.
Irak Türkmen şairi Nesrin Erbil, 12
yaşında şehit edilen Emele hitaben yazmış olduğu
şiirde 14 Temmuz katliamının acısını dizelerine
şöyle aktarmıştı:
Kerkükün temmuz günü mahşer olurken
yazı,
Doldurdu semasını ana baba avazı,
Bir Emel gitti diye Kerkükün durmaz nabzı,
Yüz Emeller yetişir bir Emelin izinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle, Kerkükte
şehit düşen Ata Hayrullah, İhsan Hayrullah, Selahattin
Avcı, Emel Fuat Muhtar, Kasım Neftçi, Osman Hıdır, Kemal
Abdulsamet, Abdulgani Seyit Mehmet ve bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Sayın Başkan, her yıl temmuz
ayında Şehrinuh Şırnakta Hazreti Nuhun gemisinin karaya
oturduğu yer olarak bilinen Cudi Dağındaki Sefine bölgesinde
bin yedi yüz yıllık kadim bir gelenek olan Cudi Festivali
düzenlenmekteydi. Asırlardır kesintisiz olarak yapılan Cudi
Festivali, bölücü terör örgütünün saldırıları nedeniyle 1980li
yıllardan beri düzenlenemiyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 11 Temmuz 2021de büyük bir
katılımla Cudi Festivali kutlanmıştır. Allahın
izniyle bundan sonra da bu kadim gelenek her yıl temmuz ayında
kutlanmaya devam edecektir.
Cudi Dağının millî park olarak ilan
edilmesi için gerekli çalışmaların başlatıldığı
müjdesini de almış bulunuyoruz.
Şırnak; barışın,
kardeşliğin, hoşgörünün şehridir. Huzurumuzu,
kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyen şer odaklarına ve terör
örgütlerine asla taviz verilmeyecektir.
Bu vesileyle, ülkemizin birlik ve beraberliği
için gözünü kırpmadan başta Cudide şehadet şerbetini içen
şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, gazilerimize acil
şifalar diliyoruz ve Şırnaklı
vatandaşlarımıza da selam, sevgi ve saygılarımızı
sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan Millî Meclisi Dışişleri ve
Parlamentolararası İlişkiler Komitesi Başkanı Samad
Seyidov ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Azerbaycan Millî Meclisi Dışişleri
ve Parlamentolararası İlişkiler Komitesi Başkanı
Sayın Samad Seyidov ve beraberindeki heyet Genel Kurulumuzu teşrif
etmişlerdir, kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
adına Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Diyarbakır Cezaevinde yaşanan
işkencelerle yüzleşmek gerektiğine, çözüm süreciyle en son
ilişkilendirilecek insanın Hilal Kaplan olduğuna, Pınar
Gültekin davasına, tutuklulara çıplak arama yapılması
meselesine, Muşta Kur'an kursunda intihar eden çocukla ilgili
açıklama beklediklerine, Afrinde kaçırılan kadınlara,
TÜİKin işsizlik rakamlarına, HDP Marmaris ilçe örgütüne
yapılan saldırıya, Surp Takavor Ermeni Kilisesine yapılan
saldırıya ve Sincan Cezaevi Savcısının Ömer Faruk
Gergerlioğluyla ilgili yazıyı derhâl göndermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün 14 Temmuz. Doğrusu 14 Temmuzda
Diyarbakır 5 no.lu Cezaevinde ölüm orucunun 38inci gününde
yaşamını yitiren Kemal Pir, Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve Akif
Yılmaz'ı anmadan geçmek istemiyorum çünkü Diyarbakır 5 no.lu
Cezaevinde -bir işkence merkezi olarak- dünyanın tanıklık
ettiği en büyük vahşetler yaşandı ve maalesef, bugün,
başka cezaevlerinde, farklı şekillerde de olsa bu cezaevi işkenceleri
devam ediyor. Bugün, açıkçası Darbeciliğe karşı
mücadele ediyoruz. diyenler asıl sivil darbeyi, adım adım
Türkiyenin her tarafına yaymaya çalışıyorlar ve biz
1980li yılların darbesini anıyoruz ama bugün itibarıyla
cezaevlerinde açlık grevleri de 230uncu günde ve tamamen hukuki ve
meşru taleplerle bu açlık grevleri devam ediyor. Bu vesileyle, ben
darbecilere ve uygulamalarına karşı direniş iradesinin
kazanacağına yürekten inandığımı ifade etmek
istiyorum ve mücadelemiz, Diyarbakır Cezaevi gerçekliğiyle
yüzleşinceye kadar devam edecektir. Diyarbakır Cezaevinin bir kültür
merkezi olarak açılacağı ilan edilse de Diyarbakır
Cezaevinde yaşanan işkencelerle yüzleşmek gerekiyor.
Demin Sayın Lütfü Türkkan, Hilal Kaplan
vurgusuyla çözüm sürecine yüklendi. Yapmayın Lütfü Bey, gerçekten çözüm
sürecinin çok değerli aktörleri vardı, en son ilişkilendirilecek
insan herhâlde Hilal Kaplandır. Yapmayın, etmeyin! Yani çözüm
sürecini bu kadar değersizleştirmeyi kesinlikle anlamlı
bulmadığımı da ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, doğrusu gündem çok
yoğun, ben Pınar Gültekin'le başlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Pınar Gültekin, 27 yaşında bir üniversite öğrencisiyken canavarca
bir hisle ve eziyet çektirilerek öldürüldü; katil Cemal Metin Avcı.
Pınar Gültekin davasında mahkeme açıkçası katile bir
hoşgörü gösteriyor ve en son, babasını duruşmadan
çıkartacak kadar farklı bir yargılamaya imza atıyor. Biz bu
yargılamayı Halkların Demokratik Partisi olarak yakından
izliyoruz ve aile çok kaygılı. Davanın cezasızlıkla
bitmemesi için bu duyarlılığı hepimizin göstermesi
gerekiyor. Pınar Gültekin yakılarak öldürülen bir kadın, yakan
da bu katil ve dosyadaki delilleri açmak istemiyorum. Bu katil ne demiş
biliyor musunuz son duruşmada? Demiş ki: İstanbul
Sözleşmesinin iptal edilmesi iyi oldu. İşte, İstanbul
Sözleşmesinin iptal edilmesi ya da sözleşmeden tek taraflı
iradeyle çekinilmesi bu katillere güç veriyor ve maalesef, yeni cinayetlerin
kapısını aralıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yine,
çıplak arama meselesi, maalesef çözülmedi. Bize en son yapılan
başvuruda, Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinden 8 Temmuzda S Tipine
nakledilen 20 tutuklu çıplak aramayı reddettikleri için
işkenceye maruz kalmışlar ve ailelerine çıplak
arandıklarını ifade etmişler. Bu utancı Türkiye Büyük
Millet Meclisi kaldırsın artık yani yönetmeliği mi
değiştiririz, kanunu mu değiştiririz, torba kanuna -hani,
onların deyimiyle- bir madde mi ekleriz, ne yapacaksak yapalım; bu
çıplak arama meselesini, bu utancı, bu ayıbı, bu
işkenceyi kaldıralım çağrısını bir kez daha
yapıyorum.
Muşta Kur'an kursunda intihar eden bir çocuk
meselesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Muş
Merkez Karşıyaka Kur'an Kursunda 3 Temmuzda 12 yaşındaki
bir çocuğun -kendi kemeriyle, iddia bu- tuvalet kapısının
koluna asılmış bir şekilde intihar ettiği iddia
ediliyor. Aile şüpheli, intihar etmediği iddiasını ifade
ediyor ve maalesef, çocuk hâlâ komada: Umarım kurtulur,
yaşamını yitirmez. Bugüne kadar her konuda konuşan
Diyanetten ya da Kur'an kursundan ya da hiçbir yetkiliden bir açıklama
gelmedi. Sorularımıza yanıt istiyoruz. Bu çocuğa ne oldu?
diye tekrar sormak istiyoruz.
Şimdi, Afrinde kaçırılan
kadınlar meselesi uluslararası medyada çok geniş bir yer
buluyor. Nedir? Afrinde 1.200 kadından haber alınamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu ben
değil, insan hakları örgütleri, Uluslararası
Bağımsız Araştırma Komisyonu ve Af Örgütü de dâhil
olmak üzere, insan hakları kuruluşları tarafından
hazırlanan raporlara göre Mart 2018den bu yana Türk Hükûmetinin, daha doğrusu
Türkiye'nin desteklediği ve Suriye Millî Ordusu adı altında
toplanan gruplarca siviller hakkında birçok keyfiyet zaten not ediliyor ve
bu kadınlardan haber alınamadığı söyleniyor. Yine,
raporların devamında haraç toplandığı ve fidye
karşılığında serbest bırakmak üzere insan
kaçırdıklarını da not ediyorlar. Bu konuda açıklama
istiyoruz. 1.200 kadın nereye kaçırıldı? Suriye Millî
Ordusunun bu işteki rolü nedir? Türkiye'nin bu konuda bilgisi ya da
dâhiliyeti var mıdır? Yani uluslararası kadın kuruluşları
bunu her gün soruyor, biz de buradan soruyoruz ve yanıt istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İşsizlik verileri yine can yakıyor Sayın Başkan. Evet,
iktidarın uydurma istatistik ofisi olan TÜİKe göre bir önceki aya
kıyasla istihdam 216 bin kişi ve iş gücü 481 bin kişi
azaldı. Pandeminin etkileri sürerken 1 Temmuz itibarıyla işten
çıkarma yasağını kaldıran ve kitlesel
işsizliğe sebep olan iktidar, felaketi tozpembe göstermek için
TÜİKi bir enstrüman olarak kullanıyor. Açıkçası, her 2
gençten 1inin işsiz olduğu ve işsizliğin kronik hâle
geldiği gün gibi ortada. Dar tanımlı işsizlik
sayısı mayıs ayı itibarıyla yüzde 34,7ye kadar
çıkıyor, geniş anlamlı, 15-24 yaş işsizlik oranı
ise yüzde 42,4ü bulmuş durumda ve genç kadın işsizliği ve
kadın işsizliği çığ gibi büyüyor ve TÜİK bunu
aslında itiraf ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tamamlayacağım Başkanım.
TÜİKin açıkladığı iş
gücü verilerine göre, bir ayda erkek istihdamı 117 bin kişi artarken,
kadın istihdamı 332 bin kişi azaldı. Hakikaten,
kadınlar, hayatın her alanında dışlanırken,
ayrımcılığa uğrarken işsizlik rakamlarına da
bu tablo yansıyor. Genç ve kadın işsizliğindeki vahim
tabloya hep birlikte Dur dememiz gerekiyor.
Son olarak Sayın Başkan, bu sabah olan bir
gelişme ve daha önce, iki gün önce, biliyorsunuz İstanbul'da kiliseye
bir saldırı oldu. Bu sabah itibarıyla partimizin Marmaris ilçe
örgütüne bir kişi pompalı tüfekle kurşun
yağdırdı; sabah altıda ajanslara geçti. Bu alçakça
saldırıyı sadece kınamak yetmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Daha
önce, AKP Genel Başkanı bizim arkadaşımız Deniz
Poyraz'ın katledilmesinden sonra Bu saldırıyı
kınadık, bundan sonra olanları da kınayacağız.
diyordu. Bu muydu acaba, bu saldırılar devam mı edecek? Bunu sormak
istiyoruz.
Şimdi, iki dakika içinde resmî ajanslar
saldırganın psikolojik tedavi gördüğünü yazdı. Gerçekten,
inanılır gibi değil yani izah edecek kavram bulamıyorum. Ya
psikolojik tedavi görüyor ya birileri tahrik ediyor, arkasındaki güç
açığa çıkarılmıyor. Deniz Poyrazdaki gibi 2 kişi
aşağıda gözcü, daha hiçbir şekilde tespit edilmedi. Deniz
Poyraz'ın kanı kurumadan Marmaris ilçe örgütümüz kurşun
yağmuruna tutuldu ve hemen resmî olarak işte bu açıklama
yapıldı: Akıl hastası, psikolojik tedavi görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yine,
Kadıköy'de bulunan Surp Takavor Ermeni Kilisesinin üzerinde, haçın
etrafında dans eden 2 kişi ve etrafında alkışlayan
kitleyi hepimiz üzülerek, utanarak, sıkılarak izledik hakikaten ve
Emniyet mensupları bu saygısızlığı engellemedi.
Aynı saygısızlık camiye karşı ya da başka
bir ibadet merkezine karşı olsaydı ne hissediyor
olacaktıysak burada da aynı duyguyu ve tepkiyi vermemiz gerekiyor.
Hem HDP ilçe binamıza yapılan saldırı hem bu kiliseye
yapılan saldırı ülkedeki nefret dilinin, ikliminin sonucudur,
kutuplaştırmanın sonucudur. Nefret eken bir iktidar bloku var
karşımızda ve bunun karşısında bu nefret iklimini
yaratan, bu dili konuşanlar bu saldırılardan da sorumludur demek
istiyorum. Bunların hiçbiri sıradan saldırılar değil,
her gün hedef göstermenin bir sonucudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
saldırılara karşı katiyen bizden şöyle bir tutum
beklenmesin
Biz her saldırıdan sonra hem takibimiz hem
sorumluların cezalandırılması için
çalışırken hem de bütün örgütlerimizle birlikte, halkla birlikte
adalet, barış ve eşitlik mücadelemizi, demokrasi mücadelemizi
tabii ki yükselteceğiz çünkü onların en büyük korkusu budur demek
istiyorum.
Ve son cümlem -zamanım var diye söylüyorum-
Ömer Faruk Gergerlioğlu vekilimizle ilgili yazı, maalesef, hâlâ
Sincan İnfaz Savcılığından Kocaeli'ye gitmedi. Buradan
Sincan Cezaevi Savcısına çağrı yapıyorum: Görevini
kötüye kullanıyorsun. O yazıyı derhâl göndermelisin. Bir vekilin
vekilliğini yapmasını engelliyorsun. Yargıya da Meclis
yönetimine de Başkanlık Divanına da çağrımı
iletmek istiyorum.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.
Buyurunuz Sayın Başkan.
25.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Atılay denizaltısının geçirdiği kazanın yıl
dönümüne, ASALA tarafından öldürülen Türkiyenin Brüksel
Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun Aksoyun ölüm yıl dönümüne,
HDP Marmaris ilçe örgütüne yapılan saldırıya, 14 Temmuz Türkmen
katliamının yıl dönümüne, CHPnin Diyarbakır Cezaeviyle
ilgili kanun teklifine, 10 bin dolar alan siyasetçiyle ilgili herhangi bir
soruşturma olmadığına, Adıyamanda tutuklanan tütün
üreticilerine, TRT Yönetim Kuruluna yapılan atamalara, 15 Temmuz darbe
girişiminin yıl dönümüne, OHALe sığınıp Anayasa
değiştirenleri ve OHALsiz seçim yapamayanları tarih önünde
hatırlayacaklarına ve Darbe Araştırma Komisyonunun raporuna
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim
Başkanım.
14 Temmuz 1942 tarihinde mayına çarparak batan
Atılay denizaltısında yaşamını yitiren 38
denizcimizi rahmetle anıyor, ismini Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu
Atılayın geçirdiği kazanın yıl dönümünde bir kez daha
üzüntülerimizi bildiriyoruz.
Yine, 14 Temmuz 1983, ASALA tarafından
üstlenilen silahlı saldırıda yaşamını yitiren
Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun Aksoy'un
ölüm yıl dönümüdür; kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Sayın Başkan, Halkların Demokratik
Partisinin Marmaris ilçe binasına sabah saatlerinde pompalı tüfekle
yapılan silahlı saldırıyı buradan bir kez daha
kınıyorum. Siyasette hedef gösteren, ötekileştiren,
şeytanlaştıran dilin vardığı sonuç
açısından son derece kritik bir noktadayız. Deniz Poyrazın
yaşamını yitirdiği saldırının bir
devamı olarak algılanan bu saldırının son
olmasını temenni ediyor, tüm siyasileri kullandıkları dil
konusunda dikkatli olmaya davet ediyoruz.
14 Temmuz 1959, bundan altmış iki yıl
önce Kerkük Türkmenlerine karşı üç gün süren katliam olmuştu. O
katliamda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu katliamı bir kez daha kınıyoruz.
Diyarbakır Cezaevinde hayatını
kaybedenleri ve işkence görüp şu anda hayatta olmayanları
rahmetle anıyoruz. Cumhurbaşkanının, Diyarbakır
ziyaretinde Diyarbakır Cezaeviyle ilgili, cezaevinin bir müze olarak
değerlendirileceğiyle ilgili ifadelerinde
Tabii, bunun
yapılması için bir kanuni çalışma gerekir, o noktada
Sayın Cumhurbaşkanının bütçe kanunu dışında
kanun teklif etme imkânı yok, buraya yollama imkânı yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu, 24/11/2015 tarihinde (54/195) sayı numarasıyla Meclis
Başkanlığına sunduğumuz, Sayın Genel Başkan
Yardımcımız Veli Ağbaba, Sezgin Tanrıkulu ve benim
imzalarımı taşıyan Diyarbakır Cezaevinin Müze
Olmasına İlişkin Kanun Teklifimizden yararlanabilir. Madem
Cumhurbaşkanının böyle bir ifadesi de vardır, o kanun
teklifimiz kayıtlardadır.
Sayın Başkan, Meclis Başkanı,
yazılı başvurumuz ve uzun çağrılarımız
sonucunda Süleyman Soyluya bir mektup yazdığını ifade
etmişti. Süleyman Soylu kendisini ziyaret etti. Ziyaretin konusu 10 bin
dolar rüşvet alan siyasetçiydi. Önce milletvekili olduğu
söylenmişti, sonra dönem milletvekili olmadığı söylenerek
geçmiş dönem milletvekilleri itham altında bırakıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meclis Başkanı bu
dönemin değil, bugünüyle dünüyle tüm Meclisin ve milletvekilliği
yapanların Başkanı olduğunu gözeterek bu
davranışı tekrarlamalı ve o ismi istemeliydi.
Aslında hepimizin bildiği gibi, Sicilya
usulü bir sır var, herkesin bildiği ama kimsenin
konuşamadığı bir sırra sahibiz. Palermo
sırrının bir an önce ifşa olması gerekir. Meclis
Başkanı, herkesin bildiği, kimsenin
konuşmadığı bu sırdan Meclisi
arındırmalı, geçmiş dönem milletvekillerimizi de itham
altında kalmaktan kurtarmalıdır. Ancak Meclis Başkanı
şöyle bir ifade kullanmıştı: Soylunun kendisiyle
yaptığı görüşmede, kendisinin Ankara Cumhuriyet
Savcılığına bu ismi bildirdiğini söylemişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Partimizin bu konuyu
araştırmakla görevlendirdiği Antalya Milletvekilimiz Sayın
Rafet Zeybek, yapmış olduğu ziyarette Ankara Cumhuriyet
Başsavcı Vekilinden bilgi talep etti. Başsavcı Vekili
kendilerinde böyle bir soruşturma olmadığını söyledi.
Yani kamuoyunda 10 bin dolar alan siyasetçi var, bunu
Süleyman Soylu biliyor, Şentopa geliyor, konuşuyorlar, Ben bunu
savcıya söyledim. diyor; savcılıkta soruşturma yok. Bu,
hukuk devletinde gerçekten kabul edilebilir bir şey değil, bunu tarih
önünde tutanaklara kaydediyoruz. Hem bu İçişleri Bakanını hem
herkesin bilip ismini kimsenin söylemediği AK PARTİli eski
milletvekili siyasetçiyi hem de bu soruşturmayı başlatmayan
cumhuriyet savcılarını tutanaklara kaydediyoruz.
Sayın Başkan, Adıyamanda 10
kişi tutuklu, bunlar tütün üreticileri, haklarını aradıkları
için tutuklular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunların hepsi namuslu,
Adıyamanlı tütün üreticileri; biri Milliyetçi Hareket Partisinin
Belediye Meclisi üyesi, biri 65 yaşın üstünde elli beş
yıllık bir tütün üreticisi, diğer 8i de alnının
terini toprağa damlatan, oradan bereket fışkırtan, o
bereketle çoluk çocuğunu geçindirmeye çalışan insanlar. Onları,
yaptıkları eylemler, hak arıyorlar diye... Haklı
olduklarını teyit etmesek torba yasaya onlarla ilgili hüküm
koymazsınız ama haklarını aradıkları, sokağa
çıktıkları için gözaltına alınmışlardı,
tutuklandılar. Derhâl serbest bırakılmalıdırlar.
Adıyamana ve tütün üreticisine yapılan bu zulüm bir an önce
sonlandırılmalıdır Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu sabah hep birlikte
kalktık ve yayınlanan Resmî Gazeteden günün sürprizine baktık.
Her gün bir sürpriz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şahıs devletinin
yaptığı, parti devletinin yaptığı bir sürprizle
karşı karşıyayız. Bugün de TRT Yönetim Kurulu
değişikliği yapıldı. Öyle ki önce yönetim kurulunu
7den 9a çıkarıyorlar, sonra mükerrer gazete bastırarak da
oraya yeni görevlendirmeler yapıyorlar, yeni koltuklar yaratıyorlar,
o koltuklara yandaşları oturtuyorlar. Tabii, bugün TRT, F tipi
yapılanmadan henüz kurtulmuşken başka bir F tipi
yapılanmanın, Fahrettin Altunun TRT üzerine kurduğu tahakkümü
ve pelikan sürüsünün TRTye çöküşünü yaşamaktadır. Bunların
içinde çok çeşitli isimler vardır ancak Hilal Kaplan Öğüt gibi
bugünkü F tipi yapılanmanın oturttuğu, geçmiş F tipi
yapılanmaya övgü düzen, cumhuriyetle, kazanımlarıyla
sorunları olan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyursunlar Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
her muhalif siyasetçiye
ağzına gelen sözü söyleyen, bugünkü Adalet ve Kalkınma
Partisinin Genel Başkanı dışında burada grubu bulunan
bütün partilerin genel başkanlarına saldıran, geçmişte
saldırmış ve bugün saldırmakta olan bir troliçeyi,
trollerin kraliçesi troliçeyi oraya atadılar. Bu ayıp,
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine de bu yeni rejime de
yakışan bir ayıptır, tam da nasıl bir rejim içinde
olduğumuzu gösteren bir ayıptır. TRT, kamu
yayıncılığını terk etmiştir. Hepimizin
vergilerinden ödenen, vatandaşın bandrolüyle ödenen maaşlarla,
böylesine trollere, böylesine SETAya, pelikan yapılanmasına
arpalık hâline getirilmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi 2nci partidir,
ana muhalefet partisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İktidar partisinin grup
konuşmaları a'dan z'ye, baştan sona verilmektedir, bizimki 11
ila 14 dakika, diğer muhalefet partileri de öyle ama MHP'ninki tam verilmektedir,
HDP'nin de hiç verilmemektedir. Nasıl bir kurumdur ki bu, neye göre
yapıyorsunuz? Sandalye sayısına göreyse, orayı bir saat
verenin, Cumhuriyet Halk Partisini kırk dakika vermesi lazım, buna
göre oranlanacak ama MHP ile AKP tam, geri kalanlar çok düşük ya da hiç;
bu nasıl kabul edilebilir, nasıl izah ediyorlar?
15 Temmuza geldiğimizde, bir 15 Temmuz
anımı paylaşayım Sayın Başkan: Önce burada
karşı çıktık, sonra, bombalardan sonra
sığınağa indik. Sığınak, sığınak
değilmiş zaten, bir bodrum katı. Su yok, 3 arkadaş su
bulmaya çıktık karanlıkta. Meclis
Başkanımızın bir koruma müdürü tarif etti nerede
bulabileceğimizi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Devam ediniz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Lokantadan önceki,
sağdaki son kapı. dedi, karanlıkta el yordamıyla
kapıyı bulduk, kapalı tabii, suya ulaşacağız diye
kapıyı kırdık, içeri girdik, TRT stüdyosu varmış;
şaştım kaldım, beş yıldır milletvekiliydim,
ilk kez stüdyoyu gördüm. Depo bir kapı ilerideymiş, suyumuzu
aldık, geldik. Ertesi gün TRT o stüdyoya çağırdı beni, dedi
ki: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. O günden bugüne o stüdyoya daha
hâlâ girmedik. Darbe gecesi herkesin aklı başına geliyor ama
daha sonra yine aynı antidemokratik tutumlar sürüyor.
Darbenin 5inci yıl dönümü yarın. 251
şehidimizi rahmetle anıyoruz, 2.196 gazimize minnetlerimizi
sunuyoruz. O gece kapalı Meclisin açılış
çağrısını yapıp, buraya gelip, burada
olağanüstünün olağanüstüsü diye nitelendirilen o oturumu
yapıp, darbeye karşı hedef olmayan, ışıkları
kapalı olduğu için hedef olmayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
Meclisin hedef hâline
gelmesini ve kendi canlarını yok sayan bütün milletvekillerimizi,
burada birlikte bulunduğumuz arkadaşları bir kez daha
saygıyla selamlıyoruz. Ancak 15 Temmuza Mecliste grubu bulunan bütün
partiler direnmişken, 15 Temmuzu araçsallaştırıp 20
Temmuzda Meclisin yasama yetkisini Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna
alarak ilan edilen OHALde; FETÖyle mücadale bir yana, ne kadar muhalif örgüt
varsa, o, FETÖcülerle mücadele için alınan yetkiyi partiler üzerinde,
dernekler üzerinde, akademi üzerinde, gazeteler üzerinde kullanıp kendi
sivil darbesini gerçekleştirenleri, OHALe sığınıp
Anayasa değiştirenleri ve OHALsiz seçim yapamayanları tarih
önünde hatırlatıyoruz.
Yarın Meclis kapalı, bu kürsüde neden özel
oturum yok? Ertesi yıl vardı, öbür yıl vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama 15 Temmuzla yüzleşme
noktasına gelindiğinde; örneğin, Darbe Araştırma
Komisyonu raporu ortadan kaldırılmış, her rapor var, o yok.
Nerede? Meclis Başkanından yazılı istedik en son. Ve o rapor
da
Üç ay yeter mi? Dopingi Araştırma Komisyonuna üç ay yetmiyor, bir
ay ek süre; -hekime karşı- Sağlık Çalışanına
Karşı Şiddeti Araştırma Komisyonuna yetmiyor, Aromatik
Bitkileri Araştırma Komisyonuna yetmiyor; 15 Temmuzu
Araştırma Komisyonuna Cumhurbaşkanı üç gün önce talimat
veriyor: Süreleri doldu, raporu versinler. Ek süre istemiyorlar, gerçekleri
gizliyorlar; MİT Müsteşarını çağırırlar,
gelmez; dönemin Genelkurmay Başkanı çağrılır, gelmez.
Bu sis perdesi bir şekilde ortadan kalkacak; bir başka perde
kapanacak, bu sis perdesi açılacak Sayın Başkan; gelecek
seçimlerde seçmen kabine girecek, perdeyi çekecek, bu sis perdesini de açacak.
Hep birlikte o zaman gerçekleri öğreneceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ama suya ulaştınız en
son, o önemli efendim. (Gülüşmeler)
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Sayın Bülent Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
26.-
Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, 15 Temmuza en büyük ihanetin olağanüstü hâl kararı ile
15 Temmuzu eşleştirmek olduğuna, olağanüstü hâl
kararının bütün partilerin imzasıyla FETÖyle mücadele için çıktığına,
TRT Yönetim Kuruluna yapılan atamalara, Osman Öcalanın TRTye
değil TRT Kurdîye çıktığına ve orada YPG ile
PKKyı lanetlediğine, Türkiyedeki demokrasi yarışında
partilere karşı şiddet kullanan kim varsa karşısında
olduklarına ve kınadıklarına, 14 Temmuz Türkmen
katliamının yıl dönümüne ve 15 Temmuz darbe girişiminin
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında gündeme geçmeden önce Grup Başkan
Vekillerimize, tüm partilerimize bu hakkı tanımanız, siyasi polemiklerden
uzak, sadece gündemi değerlendiren kısa birer konuşma
niteliğinde. Ancak arkadaşlarımız konuları polemik
zeminine çekince, biz cevap vermeyince bu başka bir tartışma
konusu oluyor. İsterdik ki bugün sadece 15 Temmuzu, şehitlerimizi,
gazilerimizi analım; isterdik ki benzer konuları
değerlendirelim; Kerkük var, siyasi partilere saldırılar var,
bunları değerlendirelim ama böyle, her biri ayrı
başlık olan ve çok uzun tartışmayı gerektiren
konuları bu zeminde açmamak daha doğru diye düşünüyorum
Sayın Başkanım, takdirlerinize sunuyorum.
Örneğin, şimdi, ben nasıl, kendi
konuşmamı yapmadan önce son konuşan Grup Başkan Vekilinin
FETÖcüler ile olağanüstü hâlin neredeyse aynı dile
devşirildiği, dönüştüğü bir ithamı cevapsız
bırakabileyim? Yani burada neredeyse FETÖnün dışında
herkes suçlu oldu, sırf FETÖ suçlu olmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olur mu!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir
yaklaşım olabilir mi?
15 Temmuza en büyük ihanet olağanüstü hâl
kararı ile 15 Temmuzu eşleştirmektir Sayın Başkan.
Olağanüstü hâl kararı bütün partilerin imzası ile
kararlarıyla FETÖyle mücadele için çıkmıştır.
Uygulamada hatalar varsa revize ederiz, düzeltiriz; kaldı ki binlerce
ihraçtan bizim kurduğumuz Komisyonun inceleme sonucunda çok azı geri
dönmüştür yani doğru işler de yapılmıştır,
onu demeye çalışıyorum.
Şimdi, siz olağan
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
terk etmiyorsunuz hâlâ
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hanımefendi, hep
böyle yapıyorsunuz, susar mısınız Allah rızası
için ya, bu ne ya!
Meral Hanım
Sabahtan beri hakaret ediyorsunuz. Şehitleri
anmadınız, grubunuz 15 Temmuzu görmedi bile, ağzımı
açınca konuşmaya başlıyorsunuz; yapmayın bunu,
yapmayın bunu!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Yarın, yarın; bugün değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hanımefendi
bağırma sorumlusu mu? Her başladığımda aynı
şeyi yapıyor, dün de yaptı aynısını.
SEPRİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) Niye
OHALe sarılıyorsunuz hâlâ? Onu soruyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Lütfen
Sayın Başkanım, müdahale eder
misiniz?
Hazmedemiyorum Sayın Başkan; 15 Temmuzu
anmayacaksınız, daha bir cümle edince de itham edeceksiniz. Bu
yanlış bir şey Sayın Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bülent
Bey, yarın 15 Temmuz, göreceksiniz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değerli
arkadaşlar, olağanüstü hâli FETÖcülerle eşleştirmek en
büyük ihanettir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Olağanüstü hâl,
FETÖcülerle mücadele etmek için, hatta tüm partilerimizin oy vererek kabul
ettiği, destek olduğu bir arınma mücadelesinin
başlangıcıdır. O yüzden, olağanüstü hâli itham etmek
iddiası ile FETÖcüleri kıymetli kılmak aynı şey;
yapmayın bunu!
Sayın Başkan, ne yapacaktık
olağanüstü hâli ilan etmeyip de, ne yapacaktık? Yani şunu demek
istiyorum: Ortada bir gerçek var, elli yıllık bir örgüt var.
SEPRİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hapishaneler siyasetçilerle dolu.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Bir
dinlemeyi öğrenin!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu elli yıllık
örgüt her tarafa girmiş, her tarafta olmuş; bunlarla mücadele
etmeyeceğiz
SEPRİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Hapishaneler siyasetçilerle dolu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz FETÖnün avukatı
mısınız hanımefendi?
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Grup
Başkan Vekiliniz dururken
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir susar mısınız.
Bir daha söylüyorum Sayın Başkan: Biz
konuşurken çok rahatsız oldum, Osman Öcalanla ilgili bizi
suçladılar, FETÖyle ilgili bizi suçladılar; bir kişi
ağzını açmadı, bir kişi itham etmedi ama utanmadan
hâlâ FETÖ'nün ayağına basınca birisi bağırmaya
başlıyor, buna izin vermeyin artık.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) FETÖ
sizin içinizden çıktı.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Hâlâ konuşuyorsun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz de lütfen müdahale
edin Sayın Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakınız, derdim
bu değildi aslında, konuşmam başkaydı ama
ağırıma gidiyor. FETÖ'cüleri bir anlamda aklayan, OHAL'i itham
eden bir anlayışın kime faydası olduğunu, konuşan
başta olmak üzere tüm Meclisin takdirine sunuyorum Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, bir diğer mesele
yine, konunun dışındaydı bu, siz açtınız TRT'de
yönetim değişikliği olmuş, buradan çıkıp sistem
tartışmasına, şahsi atamalara, birtakım
yazarların, Yönetim Kurulu üyelerinin ithamına varan söylem. Bir
defa, kendisi burada olmayan insanların bu denli rencide edilecek
şekilde ithamını doğru bulmuyorum, ahlaki bulmuyorum ancak
bu değişim çok zor değil, girin Google'a bakın herkesin
kendi alanında İletişim Başkanlığından var,
gazetecilerden var, TRT'nin eskilerinden var çok kıymetli
çalışmalarla yapılmış bir atama. Sizin dediğiniz
olmayınca herkes yandaş, dediğiniz olunca tersi. Bu, doğru
bir yaklaşım değil. Bir daha söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) TRT, şu son dönemde
muazzam bir vizyonla, büyük bir uygulamayla 14 televizyon kanalına sahip
olmuş, 41 dilde hazırlanan internet siteleri, çok sayıda bölgesel,
yerel, ulusal radyo kanalıyla sayısız filme, çizgi filme,
belgesele imza atarak örnek bir devlet kurumu hâline gelmiş. Keşke
bütün kurumlar bu kadar çalışsa da her kurum başarılı
olsa bu kadar. O yüzden gururla söylüyorum: İbrahim Eren'i de yönetimini
de tebrik ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Almasaydınız
görevden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ama şimdi, yeni
gelen arkadaşlarımızın İbrahim Bey'den, yönetiminden
daha büyük işler yapmasını bekliyoruz. Her bir
arkadaşımız kıymetlidir; yok Fahrettin Altunun
adamıymış, yok pelikancıymış
Değil
kardeşim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Değil mi? Bülent, yemin
et.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir dakika, müdahale
etme.
Atanan insanlar, İletişim
Başkanlığında çalışmış, Basın
İlan Kurumunda yöneticilik yapmış ilgili arkadaşlarımız.
Göreceksiniz, çok kıymetli işler yapacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fakat Sayın
Başkan, bir konuyu daha revize etmek isterim. Ne zaman TRT dense ne
zaman bir siyasi polemik olsa dönüp grubumuza karşı Vay,
Öcalanı çıkardınız, Osman Öcalanı
çıkardınız. diye ithamda bulunmanızdan artık
gına geldi, bu, dilinize pelesenk oldu.
Bakınız Sayın Başkan, nedir bu
mevzu? Hiç buna bakmadan, ayrıntısını incelemeden bu kadar
ağır ithamı biz hak etmiyoruz Sayın Başkanım.
Bakınız, Osman Öcalan TRTye çıkmadı, TRT Kurdîye
çıktı, bu bir. (İYİ Parti sıralarından
gülüşmeler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç komik değil. Bir
yere geleceğim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Haydi, haydi(!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Beyefendiler böyle bir
konuya gülüyorlar ya söyleyeceğim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
izin verecek misiniz.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) TRT Kurdîye
çıktı ve konuşması Kürtçe verildi, Türkçe altyazı bile
verilmedi ve o konuşmada
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz anlamayalım diye!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Türkler
duymasın diye!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne kadar terbiyesiz bir
yaklaşım ya!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Terbiyesizlik
değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok terbiyesiz bir
yaklaşım!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen niye böyle bir şey
yapıyorsun ya! Bana da neler söylüyorlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müdahale etmeyin gözünüzü
seveyim ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neyse, tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp bir
şey Başkanım ya!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, yani
istirham ediyorum, konular
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok ayıp bir
şey ama ya! Hep böyle yapıyorlar ya! Hiç ağzımı
açmadım siz konuşurken ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne dedik ki? Terbiyesizlik
değil ki Türkler duymasın. dedi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Türkler
duymasın. dedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, başka
bir şey söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her şeyi yanlış
anlıyorsun, kendi kendine yükseliyorsun.
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
TRT Kurdî deyince gülüyorlar ya, gülsünler; biz ne
yaptığımızı biliyoruz. TRT Kurdî Kürtçe yayın
yaparak Kürtçeden başka dil bilmeyen vatandaşlarımıza terör
örgütünün nasıl bir melanet olduğunu anlatan bir kanal.
Öcalanın konuşmasını elime aldım, şimdi
çıkardım, siz de bakın lütfen. Ne demiş diye baştan
aşağı bakıldığında, bu adam ısrarla bu
örgütün Kürtlere zarar verdiğini söylüyor; yapmış olduğu
konuşmada ısrarla Kandilin meşruiyetini kaybettiğini
söylüyor; ısrarla YPGyi, PKKyı lanetliyor. Adam özür diliyor âdeta,
pişmanlık duyuyor âdeta. Siz şimdi, bu adamın
konuşmasını hiç duymayacaksınız, görmeyeceksiniz bu
adamın Kürt vatandaşların üzerindeki muhtemel etkisini
değerlendirmeyeceksiniz ama daha ötesi, bu adamın TRTden önce
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Habertürke,
İHAya, NTVye, Milliyete; onlarca kanala
çıktığını görmeyeceksiniz; sadece İbrahim Erene
kızmak için, AK PARTİye çatmak için bunu kullanacaksınız.
Bir defa olsun, NTVye çıktığında, Milliyete
çıktığında, aynı şekilde İHAya çıktığında
ağzınızı açtınız mı? Sadece Öcalan
değil, çok sayıda, terör örgütüne gitmiş ama pişmanlık
duymuş kişi çıktı o televizyona. Hatta 14 yaşında
bir kızımız, terör örgütüne gidip pişman olduktan sonra, o
konuşmalarında, annesi -Diyarbakır Annelerinden- bunu görerek
teslim aldı, yani büyük bir hayra vesile oldu.
Altını çiziyorum: Öcalanın
çıkması değil, Öcalanın ne dediği önemli. Siz bundan
niye rahatsızsınız, onu anlamıyorum ben. Eğer bir
terör örgütü mensupluğu yapmış, sonradan da
yaptığı işin ne halt olduğunu görmüş,
pişmanlık duymuş, gelip de Yapmayın, bu örgüt
yanlış. demişse, Kızlara tecavüz ediliyor, erkekler
dağa kaçırılıyor. demişse bundan niye rahatsız
oldunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bundan PKK rahatsız
olabilir, bundan YPG rahatsız olabilir ama bundan sizin rahatsız
olmanızı çok garipsiyorum Sayın Başkan.
Osman Öcalanın diğer kanallara
çıkmasını söylemeyip de sırf TRTyi kullanıyor
olmanın da hangi anlama geldiğinin altını çizmek istiyorum.
Bakınız, şimdiye kadar Osman Öcalan çıktı. derken bu
arkadaşlarımızın bir kez olsun YPG terör örgütü
değildir. diyen Genel Başkana ağzını
açmamasının da altını çiziyorum. Aynı şekilde
Osman Öcalan TRTye çıktı, TRT bunu niye çıkardı? diyen
arkadaşlarımızın Aponun heykelini dikeceğiz. diyenlerden
kahvaltı randevusu beklemesinin altını çiziyorum. O yüzden
diyorum ki Sayın Başkan: Hilal Kaplan ve diğer yönetim kurulu
üyeleri
Yeni dönemde Osman Öcalanın TRTde yemek programı
yapmayacağından eminim ama siz Demirtaşla kahvaltı
yaparsanız bunun magazin programlarında sunulacağından da
aynı şekilde eminim Sayın Başkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bitmedi daha.
Gündeme geçiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Daha bitmedi mi?
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önce ifade ettiğim Polemikler bizi buraya getiriyor. bölümüydü,
şimdi gündeme geçiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, hangi
partiye olursa olsun, Türkiyedeki demokrasi yarışında partilere
karşı silah kullanan, şiddet kullanan kim varsa
karşısındayız, kınıyoruz, geçmiş olsun
diyoruz.
Sayın Başkan, bugün 14 Temmuz, Kerkük
katliamının 62nci seneidevriyesi. Tarihe kara bir hatıra olarak
geçen bir katliam daha yaşadık. Kerkük benim, demek ayrı
gördüler / Şu döşüme paslı hançer vurdular / Sanki benim öz
evime girdiler / Oğlum gibi ağlayan vatan Kerkük. diyor; katliamda
şehit olan Türkmen kardeşlerimizi rahmetle, minnetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın 15 Temmuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
yarın 15 Temmuz, hain darbe girişiminin 5inci yıl dönümü.
Şehitlerimizden, gazilerimizden dolayı hüzünlüyüz. Milletimizin
yazdığı destandan dolayı da büyük gurur
taşıyoruz. 15 Temmuz, milletimizin sonsuza kadar büyük bir gururla
taşıyacağı bir şeref nişanesidir. 15 Temmuz,
darbecilere geçit vermeyen bir demokrasi mücadelesidir. 15 Temmuz, imanla,
inançla verilen mücadele karşısında tankların,
silahların, bombaların çaresiz kaldığının tüm
dünyaya gösterildiği özel bir gündür. 15 Temmuzda teslim alınmak
istenen milletimizdi, millî iradeydi ancak teslim alınan darbeciler oldu.
Millet olarak ne yazık ki darbelerden, darbecilerden, bunlara sessiz
kalanlardan çok çektik. Ülkemizi onlarca yıl geriye götüren darbelerden
dolayı büyük bedel ödediğimizi biliyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O karanlık
yıllara bir kez daha dönmek istemeyen milletimiz, millî iradesine
canı pahasına sahip çıktı. FETÖ orijinli küresel bir proje
olan 15 Temmuz, milletin kararlılığı
karşısında mahvoldu. Ülkemizin dört bir yanında olduğu
gibi, Gazi Meclisimiz de asrın ihanetine direndi. Meclisimizi 11 kez
bombaladılar, tanklarla Meclise girmeye çalıştılar. Gazi
Meclisin açılması, Meclisimizin görevinin başında
olduğuna, millî iradeyi temsil etmeye devam ettiğine ve teslim
olunmayacağına yönelik önemli bir mesaj oldu.
O gece tüm partilerden Gazi Meclise gelen
vekillerimize tekrar yürekten teşekkür ediyorum. 15 Temmuz hain FETÖ darbe
girişiminden sonra geçen beş yılın ardından
milletimizin istiklali, istikbali ve istikrarı adına gösterdiği
kararlılığın devamını diliyoruz, bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 15 Temmuzda kastedilen
bir diğer husus aslında birlik ve beraberliğimizdi. 15 Temmuzda
emellerine ulaşamayanlara karşı güçlü bir şekilde durmak,
birlik ve beraberlik mesajı vermek, biz siyasilerin ortak sorumluluğu
olması gerekir. FETÖyle ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadele
etmek, partilerüstü bir mesele olması gerekir Sayın Başkan.
Türkiyenin demokrasisini ve ekonomisini daha da güçlendirmek, hepimizin ortak
sorumluluğu olması gerekir. Bu konuda liderlerin, Grup Başkan
Vekillerinin, siyasi partilerimizin vekillerinin sosyal platformlarda, STK
toplantılarında ama Genel Kurulda hassaten daha dikkatli bir dil
kullanması gerekir Sayın Başkan. FETÖyü cesaretlendiren, 15
Temmuzu itibarsızlaştıran adımlardan, ifadelerden uzak
durmak gerekir Sayın Başkan. Unutmayalım ki bugünün adı, 15
Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günüdür. Her türlü kavgamızı,
tartışmamızı, polemiğimizi elbette yaparız,
yapacağız ancak bugün, bir olmayı, ortak söylemde
buluşmayı başarmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne o gece
yaşananları unutacağız ne de unutturacağız.
Şehitlerimize layık olabilmenin bilinciyle, daha güçlü bir Türkiye
inşa etmek için gece gündüz demeden çalışmaya devam
edeceğiz. Bilinmelidir ki diğer terör örgütleriyle olduğu gibi,
FETÖyle de sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Hain darbe girişiminin 5inci yılında
15 Temmuz şehitlerimizi, gazilerimizi ve bu vatan uğruna can
vermiş tüm kahramanlarımızı rahmetle, saygıyla
minnetle yâd ediyoruz; aziz milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik
Gününü kutluyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadım
Başkanım, cevap verdim Sayın Lütfü Beye.
BAŞKAN Sayın Türkkan, buyurunuz efendim.
27.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; O, TRT değildir, TRT Kurdîdir.
lafınıza yalnız ben gülmedim, bizi izleyen herkes güldü; onu
söyleyeyim yani. O, TRT değil. Ne o? TRT Kurdî. Yani neresi
orası? TRT kanalı. Herkes güldü ona.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Neyse
Anlayan
anladı Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bakın, ilk
çıktığı zaman Sayın Cumhurbaşkanı toplumdan
gelen tepkileri görünce Benim haberim yoktu. dedi. Niye? Ya,
kırmızı bültenle aranıyor bu adam. Eğer bu kadar
masum, bu kadar Türk devletine faydalı bir adamsa siz niye
kırmızı bültenle arıyorsunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Faydalı falan
demiyorum ya.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Kırmızı
bültenle aranan adamı kalkıp TRTye çıkarttıktan sonra
burada savunmak olsa olsa sizin yapacağınız bir iş olur.
Diğer kanallara gelince, diğer kanallar,
kendi özel bütçesiyle yayın yapan kanallar. RTÜK de eğer bunları
kapatmadıysa, bunlara ceza vermediyse RTÜK Başkanı orada
boş yere oturuyor demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) TRT, Türk milletinin
vergileriyle yayın yapan bir kanal. Türk milletinin vergileriyle
yayın yapan bir kanal kırmızı bültenle aranan bir teröristi
o kanala çıkaramaz, çıkaramaz! (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar) Eğer bu konuda hassasiyetiniz
büyükse, seçim zamanında çok kullanışlı olduğuna
inanıyorsanız, kalkın, Osman Öcalanı partinize seçim
işleri başkanı yapın; hayırlı uğurlu
olsun(!) (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Söyleyeceğimi
söyledim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurunuz
efendim.
28.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler.
Sayın Turan 15 Temmuz darbe girişimini
ağzımıza almadığımızı söyledi.
Alayım, biz yarın bunu yapacaktık. Darbe girişimini tabii
ki kınıyoruz. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak, kuruluşumuzdan
bu yana, bütün darbelere karşıyız; karşı
olacağız ve bu konuda hiçbir tartışma yaratmayız ama
15 Temmuz darbe girişiminin karşısında olurken,
kınarken bugün şahsım devletinin siyasi darbesinin de
karşısındayız ve ona karşı da mücadele ediyoruz.
Bunu bir kere not edelim, böyle bir kaçınmamız yok. Ben, 15 Temmuz
sabahı buradaydım ve ona dair, 5 partinin ortak bildirge
imzaladığını da hatırlatmak isterim. Pardon, 4
partinin; o zaman İYİ Parti Mecliste yoktu. Ve bu konuda
düşüncelerimizi de her zaman söylüyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biz geldik, düzen bozuldu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ancak,
sözünde şöyle teknik bir hata var: OHALi bütün partiler uzlaşarak
çıkardık." dedi, asla doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Halk,
kamuoyu bu konuda yanıltılmasın, bizim OHAL kararının
altında imzamız yoktur -o günkü konuşmayı da ben
yapmıştım- ve bugün de, şu anda Plan ve Bütçe Komisyonundan
geçen OHALi uzatma da 15 Temmuzu kullanan, fırsat olarak
değerlendiren
Ve ürünlerini yiye yiye bitiremedikleri bir fırsata
dönüştü yani artık etinden, suyundan, her şeyinden
yararlandılar. Ya, Bülent Turanın söyledikleri ile bugün
Cumhurbaşkanının söyledikleri arasında bile paralellik yok.
Erdoğan bugün ne demiş? Daha biraz önce yaptığı
konuşmada Dinimizin kutsiyetini yıllar yılı bunlar
sömürdüler; açık söylüyorum, aldandık; şimdi toparlandı.
diyerek iş birliğinin 2010 yılına kadar sürdüğünü de
ifade etti.
Ya, cemaat kim? FETÖ kim? Kim gerçekten? Siz
birlikteydiniz, siz birlikte bu ülkeyi yönettiniz, bütün kurumlara siz
yerleştirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi, yani kendi ortaklıklarını yapıyorlar, devleti
ele geçiyorlar, sonra araları bozuluyor, onun üzerinden bizi suçluyorlar.
Bunu kabul etmiyoruz ama şunu da -Başkanım,
toparlayacağım- hatırlatmak istiyorum: OHAL
kararlarını uzatmak için kullanmayın, insanları ihraç etmek
için bu darbe metaforunu daha fazla kullanmayın. Darbelerini devam
ettirmek için başka bir darbe girişimini kullanmalarını
herkes görsün.
Tabii, darbe derken şunu da unutmayalım:
Memur var, öğretmen var, iş insanı var, öğrenci var
yakalanan, tutuklanan, ihraç edilen; bir tek siyaset yok, siyasi
ayağı yok. Ya, nerede bu siyasi ayak? Bu kadar önerge verdik, bu
kadar soru sorduk, hiçbirine yanıt yok ve işte, OHAL -darbe-
Komisyonunun çalışma yöntemini de hepimiz biliyoruz, ifade edildi.
Başkanın sabrını zorlamak
istemiyorum. Son cümlem bütün partileredir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gerçekten, bir cümle kuracağım: Lütfen, muhalefet ve iktidar bloku
kavgalarını Kürtler üzerinden yapmasın; kendinize başka bir
konu bulun. Başka kapıya gidin, artık bu çözüm sürecini de Kürt
meselesini de HDPyi de kavga konusu olmaktan çıkarın; bundan çok
rahatsızız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özel
29.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
Bülent Turanın ifadeleri düzeltilmeye falan muhtaç değil;
reddedilmeye muhtaç, tümüyle reddediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisinin FETÖyle
tarihî husumeti ortada, o gece takındığımız tutum
ortada, yazdığımız bildiri ortada, ertesi gün
yaptığımız konuşma ortada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ortada
Başkanım, ortada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ancak, OHAL ilanını
eleştirme noktasında diyor ki
Bir kere, bütün partilerin
oylarıyla çıktı. diyor; külliyen yanlış, sadece MHP ve
AKP oylarıyla çıktı. Çıkarken Üç aylığına
aldık ama bir buçuk ayda bırakacağız. diye
başladılar, iki seneden fazla sürdü. Ayrıca, içine bir
referandum, bir genel seçim koydular. Ben Genel Başkanımın
yanındaydım, Sayın Binali Yıldırım telefon
açtı 20 Temmuz günü, sabah.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Binali Bey OHAL ilan
edeceklerini söyledi, Genel Başkan dedi ki: Beyefendi, bırakın
da birileri demokrasiyi savunsun. Biz size FETÖyle mücadele noktasında
açık çek veriyoruz. Mecliste her türlü yasayı birlikte
çıkarırız ama siz Meclisin yasama yetkisini alıp
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak Kabineye
verirseniz bu, Türkiye'ye büyük yara verir. Hatırlayın Sayın
Bülent Turan, geldiğinizde, koalisyon hükûmetinin son kez kaydıyla
uzattığı OHAL sadece Tuncelide vardı, kendiliğinden
sona erdi, seçimlerde billboard yaptınız OHALi sona erdirdik.
diye. Şimdi, ülkeyi iki yıl boyunca OHALle yönetip, referandum,
seçim yapıp, OHAL yetkilerini üç yıl kanunla uzatıp bugün bir üç
yıl daha uzatmaya geldiğiniz noktadayız. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, FETÖyle mücadeleyi, FETÖye karşı duyduğumuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
FETÖye karşı
söylediklerimizi, onunla mücadele noktasında verdiğimiz desteği
görmeyip de Efendim, OHALi eleştirmek FETÖcüleri kıymetli
kılmaktır. demek bühtandır, iftiradır; kabul edilecek,
tartışılacak bir tarafı yoktur. Ne yapacaktık?
diyor. Ne yapacaksınız? Fırsatçılık
yapmayacaktınız. FETÖyle mücadele edeceğiz. diye yetki
alıp dernek kapatırsanız, FETÖyle mücadele edeceğiz.
diye yetki alıp muhalifleri sindirirseniz, FETÖyle mücadele
edeceğiz. diye yetki alıp madenciden deresini savunan teyzeye kadar
engeller veya OHAL şartlarında emeğini savunan işçinin
grevini ertelerseniz esas FETÖyle mücadeleyi siz
sulandırırsınız. Millet bu sefer gerçekte FETÖ mücadelesi
ile kendine yapılan zulmü aynı kefeye koymaya başlar; esas
yanlış burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Son sözüm Sayın
Başkan.
Osman Öcalan
Bakın, yemin ederim tüylerim
diken diken olarak dinledim. İki yönüyle: Bir, bu kadar açık bir
çarptırma ve yalan olmaz. Ne zaman çıkmış televizyona?
Yerel seçimlerden bir gün önce. Ne demiş televizyonda? Ekrem
İmamoğlu ciddi bir mesaj vermiyor Kürtlere, Kürtlerin onu
desteklememesi gerekir. Siz onu televizyona çıkarıp hem de sadece
Kürtçe izlenen bir kanalda İstanbuldaki Kürt seçmene hakaret ettiniz.
Neden ettiniz biliyor musunuz? En basitinden, 33 askerin katili; sivil,
savunmasız 33 askerin infaz emrini veren, binlerce kişinin ölümünden
sorumlu olan o katil Kürtlere söz geçirebilir sandınız. Yazıklar
olsun Kürtlere yaptığınız bu hakarete! Ve siz,
İstanbul seçimini alabilmek için Abdullah Öcalan ile Osman Öcalanı o
işe dâhil ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
Bu kadar ucuz siyasete yazıklar olsun! Size
kalırsa -kırmızı bültenle aranıyor- dünya kadar
sivilin ve askerin ölümünden sorumlu Fetullah Gülen Pişmanım,
çıkarın TRTye. dese yarın onu da
çıkarırsınız bir seçim uğruna. Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konu uzamasın diye kürsüye çıkmayacağım.
Sayın Başkanın neden sinirli
olduğunu biliyorum. Yarın 15 Temmuz, şehitlerimizin
hatırına bu konuyu şimdilik kapatıyorum ama yarından
sonra yine konuşuruz Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerine bu hararetli tartışmalarından dolayı biz de
teşekkür ediyoruz.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Tezkereler
1.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento heyetinin
Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Sahibe Gafarovanın vaki
davetine icabetle, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan Üçlü Parlamento
Başkanları Zirvesine katılması hususunun Genel Kurulun
onayına sunulmasına ilişkin tezkeresi (3/1680)
9/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Sayın Profesör Doktor Mustafa Şentop ve beraberindeki Parlamento
heyetinin Azerbaycan Millî Meclis Başkanı Sayın Sahibe Gafarovanın
vaki davetine icabetle, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan Üçlü Parlamento
Başkanları Zirvesine katılması hususu 28/3/1990 tarihli ve
3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Geç kaldı Sayın
Başkan, öyle olmadı mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, daha oylamaya
geçmedi ki.
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi oylama işlemini
tekrarlayacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyelerimiz arasında anlaşmazlık
olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının 3 tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının,
Dışişleri Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesine dair talebinin uygun
görüldüğüne ilişkin tezkeresi (3/1681)
9/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Mustafa Şentop
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne
ilişkin tezkeresi (3/1682)
9/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunun
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde ve ara vermede bulunduğu dönemde
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur.
Başkanlığımızca uygun görülen bu talep İç Tüzükün
25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Mustafa Şentop
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Başta
Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Türkiye
Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair talebinin uygun görüldüğüne ilişkin
tezkeresi (3/1683)
9/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Başta Marmara Denizi Olmak Üzere
Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak
Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
ve ara vermede bulunduğu dönemde çalışabilmesine dair bir talebi
olmuştur. Başkanlığımızca uygun görülen bu talep
İç Tüzükün 25'inci maddesi gereğince Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Mustafa Şentop
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İYİ Parti Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ Parti Grubunun, Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından, kamu idaresi üzerinde
kurulmaya çalışılan siyasal hâkimiyet ve yapılan
müdahalelerin sonucunda bürokraside liyakat, denetim, işlerlik ve yönetim
güvenilirliği zedelendiğinden, liyakat ilkesi dikkate alınmaksızın
siyasi otorite tarafından bürokrasi ve kamu idaresi üzerinde, kurumlar ve
çalışanlar üzerinde oluşturulmaya çalışılan
mağduriyetlerin, kamu idaresindeki olumsuzluk ve yetersizliklerin giderilmesi,
siyasi baskı ve hâkimiyetin ortadan kaldırılması
amacıyla 9/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Temmuz 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
14/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/7/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19
milletvekili tarafından, kamu idaresi üzerinde kurulmaya
çalışılan siyasal hâkimiyet ve yapılan müdahalelerin
sonucunda bürokraside liyakat, denetim, işlerlik ve yönetim güvenilirliği
zedelenmektedir; liyakat ilkesi dikkate alınmaksızın siyasi
otorite tarafından bürokrasi ve kamu idaresi üzerinde, kurumlar ve
çalışanlar üzerinde oluşturulmaya çalışılan
mağduriyetlerin, kamu idaresindeki olumsuzluk ve yetersizliklerin
giderilmesi, siyasi baskı ve hâkimiyetin ortadan
kaldırılması amacıyla 9/7/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 14/7/2021 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın
Fahrettin Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ Parti Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Kamu yönetiminin sistematiği toplumların
devlet geleneği ve demokrasi anlayışı doğrultusunda
şekillenmektedir. Bir ülkenin bürokrasisi ne kadar sağlam ise idari
rejimi de o kadar sağlam olur. Türkiye'de geleneksel yönetim
anlayışı ve yönetsel yapıdan dolayı bürokrasi
mekanizmaları her daim önemli bir güç unsuru olmuştur. Bürokrasi
yasal mevzuat çerçevesinde devlet iradesidir ve idareden bağımsız
düşünemeyiz. Kamu yönetimindeki temel sorunların başında
siyasi baskı ve siyasi tercihler gelmektedir. Kamuda yapılan
torpiller, kayırmacılıklar, liyakatsiz atamaların son on
dokuz yılda nasıl arttığına hep birlikte üzülerek
şahit olduk. Bu durum, bürokraside siyasal kontrol ve hâkimiyet nedeniyle
tarafsızlığın önüne geçiyor. Kamu idaresi üzerinde kurulan
siyasal hâkimiyet ve yapılan müdahaleler sonucunda bürokraside liyakat,
denetim, işlerlik ve yönetim güvenliği kalmamıştır.
Siyasi partiler, siyasetçiler, ideolojiler gelip geçicidir; kamu ve devlet
idaresiyse kalıcıdır. Gelecek nesillerimize karşı
sorumluluğumuz büyüktür. Bu nedenle devlet yönetiminde siyasetimizi,
ideolojimizi bir kenara bırakmak zorundayız. Demokratik, insan hak ve
özgürlüklerine öncelik veren liyakat sahibi yöneticilerle idare edilen bir kamu
yönetimi anlayışını tesis etmek zorundayız.
Bilindiği gibi AK PARTİ iktidarı
boyunca binlerce üst düzey yönetici görevden alındı, yerlerine keyfî
ve liyakatsiz atamalar yapıldı; kamu üst düzey yönetimi âdeta bir
partililer yönetimi hâline getirildi. Bunun çok örneği var; örneğin
bir ilimizde kamu kurumunda eğitimi ve tecrübesi uygun olmayan bir
kişi kısa bir süre sonra tamamen siyasi destek sayesinde önce
bulunduğu ilde Millî Eğitim şube müdürlüğüne,
arkasından da bir üniversitenin genel sekreterliğine atanıyor;
liyakati yok, birikimi yok, tecrübesi yok. Yine benzer şekilde, kamu
yönetimi ve idaresinde hiçbir deneyimi olmayan fakat iktidar partisinin il
teşkilatları bünyesinde görev almış parti yöneticileri,
parti yandaşları sınavsız kadrolara yerleştiriliyor ve
arkasından diyoruz ki: Biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz. Bugün de
bir yaşadık TRTde, korkunç bir şey yaşadık yani
devlette liyakati ayaklar altına aldınız, adaleti ayaklar
altına aldınız, hukuku ayaklar altına aldınız,
yandaş kayırmacılığında sınır
tanımadınız.
Değerli milletvekilleri, vallahi bunları
ezbere söylemiyorum. Kırk yıl kamuda kaldım, 1978
yılından 2018 yılı başına kadar hem memur olarak
çalıştım hem sendikacılık yaptım ve inanın
rahmetli Ecevit hükûmetinden Demirel-Erbakan ortaklığına kadar,
SHP-Doğru Yol ortaklığına kadar, ANAP dönemine kadar -bütün
samimiyetimle söylüyorum, vicdanen söylüyorum- bu süreçte sizin
dışınızdaki 10dan fazla hükûmette -askerî dönem dâhil yani
o 12 Eylül darbe sonrası hükûmetlerde- sizin yaptığınız
adaletsizliğin, hukuksuzluğun vallahi de billahi de onda 1i bile
yapılmamıştır, o dönemde yirmi yılda. Niye bunu söylüyorum?
Yaşadım, değerli kardeşlerim, yaşadım, onun için
diyorum ki yahu gelin, artık bundan vazgeçin. Elbette her iktidar döneminde
zaman zaman ayrımcılıklar oldu, bunları da itiraf ediyorum
ama AK PARTİ döneminin eline maalesef hiçbir iktidar dönemi su dökemez.
Onun için bunlardan vazgeçin diyorum.
Aslında zaman daraldı. Sınavsız
memur alımından AK PARTİli olmadığı için sürülen
memurlara, yandaş sendikaya üye olmayıp sürüm sürüm süründürülenlere,
yüksek ücretli devlet kadrolarına atadığınız
yandaşlara; bunların aslında hepsini biliyorsunuz ama en önemli
şey ne biliyor musunuz? Sürem bitiyor ama bir dakika içinde onu da
anlatmaya çalışacağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) En önemli
şey
Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Yaşadığım, hep beraber yaşadık; 2005-2013
yılları arasında Ankarada ve Türkiye'nin her yerinde devlet
yönetimi FETÖye teslim edildi, FETÖcü alçaklara teslim edildi. Bunda en büyük
şahidim sizlersiniz, sizler biliyorsunuz, AK PARTİliler biliyor.
Bütün kurumlarda bunu yaşadık, bu ihaneti yaşadık. Toplu
görüşme masasında anlattık yetkililere Etmeyin, yapmayın,
devleti paralel bir yapıya teslim ettiniz. dedik ama dinlemediniz.
Şimdi, gelelim TRTye. Bakın, ne diyor bu
hanımefendi: Hoca efendiye edilen sözleri bana edilmiş gibi incitici
buldum. Hedef alınan yalnızca cemaat değil ki cemaatin nezdinde
hepimiziz. Bu hanımefendi diyor ki: TSK -Türk Silahlı Kuvvetleri-
gerçekten Peygamber ocağı olsa arife günü adam öldürmez. Daha
acısı bu hanımefendi diyor ki: Türk-Kürt savaşı
dediğiniz hadisede ise şehit yoktur. Şehitlik kavramı
İslamda vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Yani bu sizin
dediğiniz, bizim dediğimiz bir atadığınız
kişi ama en güzeli bu, ey AK PARTİliler burada
mısınız hâlâ? Türk Bayrağı'nın adını
değiştirmek gibi bir hedefiniz mi var? Hayır, elbette yok.
diyeceksiniz -Sayın Grup Başkan Vekili burada yok- ama kardeşim
bunu nasıl TRTye atarsınız, siz nasıl atarsınız
bunu? Nasıl bir mantık, nasıl bir akıl tutulması bu?
Onun için, hiç kusura bakmayın, hesaplaşacağız. Bu yaptıklarınızın
hesabı vallahi de billahi de sorulacak, ahirete
bırakmayacağız. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
ŞAMİL AYRIM (İstanbul) Ama sen
soramayacaksın.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol
Katırcıoğlu.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU
(İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi, efendim bu öneri, bürokrasi üzerine ve
bence zamanı da geç kalmış bir tartışmaya işaret
ediyor. Değerli arkadaşlar, bürokrasi dediğimiz zaman,
biliyorsunuz, siyasi karar verme sürecine katılmayan ama bu
kararların alınmasında ve uygulanmasında kendi
uzmanlıkları üzerinden birinci derecede yetkili kişilerden
oluşan bir yapıdan söz ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, modern devletlerde bu
yapının tarafsız olması gerekir yani siyasi partilere
eşit mesafede durması gerekir veya başka bir biçimde söyleyecek
olursam; iktidar ile muhalefet arasında eşit mesafede durması
gerekir. Hasbelkader, ben otuz yıl önce bu devlette
çalışmış bir kişi olarak, bürokrasiyi bir şekilde
görmüş ve tanımış bir insan olarak diyebilirim ki gerçekten
de o dönemde -yani 1991den bahsediyorum- liyakat üzerinde yükselmiş ve
gerçekten de bürokrasinin bu mantığına uygun bir biçimde
tarafsız davranmaya çalışan bürokratlar olduğunu gördüm.
Tabii ki bu kolay bir şey değil, onu anlıyorum çünkü sonuç
olarak siyaset ile bürokrasi arasındaki ilişkiyi tümüyle ortadan
kaldırmanız mümkün değil belki. Özellikle bizim gibi ülkelerde bu
daha da zor bir mesele fakat değerli arkadaşlar, ben yine
hatırlıyorum, sizin iktidara geldiğiniz zamanlarla ilgili olarak
anılarımı tazelediğimde şöyle bir şey
çıkıyor: Mesela, ben bazı bakan arkadaşlara -ki Adalet ve
Kalkınma Partisinden benim arkadaşlarım olan insanlardı
bunlar- şunu dediğimi hatırlıyorum: Ya, çok fazla
yandaş isimleri alıyorsunuz bürokrasiye. Hâlbuki bürokraside insanlar
yükselme beklerler ve gerçekten de bu konuda tarafsız olmak isterler. Siz
bunları dikkate almadan, liyakatlerini dikkate almadan kendi
adamlarınızı dışarıdan getirirseniz
yanlış bir iş yapmış olursunuz. Fakat, değerli
arkadaşlar, uzatmayayım, sizin Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi denilen sistemle esasında bürokrasi gerçekten yok oldu.
Ha Canım, tabii, biz şimdi parlamenter demokraside değiliz; biz
şimdi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen bir
başkanlık sistemi içindeyiz. Dolayısıyla da bürokrasi de
bizim emrimizde olacak. diyebilirsiniz ve diyorsunuz da zaten ama değerli
arkadaşlar, burada bir sıkıntı çıkıyor, o
sıkıntı da şu: Karar alma mekanizmalarını
merkezîleştirdiğiniz zaman sorunlar başlar çünkü kararlar
merkezî alındıkları zaman yanlış olma
olasılıkları artar ters orantılı olarak.
Dolayısıyla da benim anladığım kadarıyla
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
başarısızlığı burada yatıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Bir dakika daha
süre alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) Sağ olun.
Dolayısıyla da değerli
arkadaşlar, bu önerge yerinde, geç kalmış bir önergedir yani biz
Parlamento olarak eğer düşünülüyorsa,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bunu gerektiriyorsa bunu
tartışabiliriz. Biz böyle olmaması gerektiğini düşünüyoruz,
biz gerçekten de siyasette farklı
Yani iktidar ve muhalefet arasında
kendi işini yaparken liyakat üzerine yükselmiş ve tarafsız
davranan bir bürokrasiye ihtiyacımız var. Yoksa aksi takdirde bugün
yaptığınız gibi her yere kendi adamlarınızı
koyarsanız ki koyuyorsunuz, son TRT ataması da budur.
Arkadaşlar, ben bunu çok sıkça söylüyorum galiba ama yine
söyleyeceğim: Yanlış yapıyorsunuz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bugün 15 Temmuz hain darbe
girişiminin 5inci yılına giriyoruz. Hain darbe girişimi
olmadan önce, rahmetli Kamer Genç Liyakatsiz işler yapıyorsunuz,
yanlış işler yapıyorsunuz. Benim gözüm görmez yapılan
kötülükleri ama bu ülke ve siz en büyük kötülüğü görürsünüz. diye bu
kürsüden haykırmıştı, şurada oturan arkadaşlar da
Kamer Gençin üzerine yürümüştü.
Şimdi, bugün geldik
Liyakatsiz atamaların
sonucunun acısını beş yıldır bu ülke
yaşıyor. Sizi o dönem uyardık, bir kez daha uyarıyoruz:
Yapmayın. Liyakatsiz atamaların talimatını veren
vakıflar, dernekler, cemaatler, tarikatlar sizi de aşıyor.
İl örgütlerinizin, ilçe örgütlerinizin referansının
yetmediği atamalar yapıyorsunuz. İşte, 15 Temmuz hain darbe
girişimiyle, FETÖyle hesaplaşacaksanız liyakatsiz atamadan
vazgeçeceksiniz. Bundan vazgeçmediğiniz müddetçe FETÖyle ve FETÖnün
terör örgütüyle asla hesaplaşma niyetiniz yok, bunu
yapamazsınız.
Liyakat mi, mülakat mı? Mülakatın olduğu
yerde liyakat olmaz. Siz mülakatla atama yapıyorsunuz, liyakati
kaldırıp bir kenara atıyorsunuz. SETA Vakfına bir
bakın. SETA Vakfının yöneticisi getirdiniz- bir gece
yarısı Cumhurbaşkanının tek kararnamesiyle TRTye
çöktü. Pergolacının yardımcısını getirdiniz,
şimdi tüm vatandaşın, 83 milyonun vergileriyle görev yapan
TRTye yandaşlarınızı atadınız. Bakın, siz
ne yaptınız biliyor musunuz? Dünyada ilk 500 üniversite arasına
giren Boğaziçi Üniversitesine bir kayyum rektör atadınız, o
kayyum rektör Boğaziçi Üniversitesini kendine cezaevi yaptı,
kapısına kilit vurdu, profesörleri, öğrencileri, öğretim
üyelerini içeri almıyor. Niye? Diyor ki: Ben Sarıyer ilçe
başkanı olamadım, Ataşehirde belediye başkanı
olamadım, milletvekili aday adayı oldum, milletvekili seçilemedim. O
zaman Sayın Recep Tayyip Erdoğan da diyor ki: Sayın Bulu,
üzülme, biz kayyum atamaya alıştık, belediyelerden sonra
şimdi üniversitelere de kayyum atıyoruz, seni de Türkiyenin göz
bebeği Boğaziçi Üniversitesine kayyum olarak atıyorum. Bunun
neresinde liyakat var? Üniversiteye liyakatsiz atamayı yaparak bu ülkeye
iyilik yapmıyorsunuz, çok açık.
Bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi
kurucularından, on dört yıl AKP Genel Başkan
Yardımcılığı yapmış, eski İzmir
Milletvekili Profesör Doktor Fatma Seniha Nükhet Hotar Dokuz Eylül
Üniversitesine rektör olarak atanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YILDIRIM KAYA (Devamla) Edirne eski Milletvekili
Ege Üniversitesine atanıyor, Konya eski Milletvekili Necmettin Erbakan
Üniversitesine atanıyor, AKP Ankara eski Milletvekili Avrasya
Üniversitesine atanıyor; saymakla bitmiyor. Siz üniversitelere eski
milletvekillerinizi, ilçe başkanlarınızı, il
başkanlarınızı rektör atayarak bu işin üzerinden
geçemezsiniz.
Bunlarla da doymadınız. En son ne
yaptınız? Bakın, 15 Temmuzda 251 şehidin kanında eli
olan bir siyasetçiden bahsedeceğim: Mehmet Dişli, şimdi nerede?
Cezaevinde. Şaban Dişli nerede? Büyükelçi. Peki, Mehmet Dişli
ile Şaban Dişlinin özelliği ne? İkisi kardeş. Hani
kardeşi Bank Asyaya para yatırdı diye öğretmeni ihraç
ettiniz ya, peki, Şaban Dişliyi niye büyükelçi yaptınız?
Ya Mehmet Dişliyi cezaevinden çıkarın ya da Şaban
Dişliyi büyükelçilik görevinden alın. (CHP sıralarından
alkışlar) Böyle liyakatsiz uygulamalarla FETÖyle
hesaplaşamazsınız, 251 şehidin kanı yerde kalır
böyle davranırsanız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Orhan Erdem.
Buyurunuz Sayın Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ERDEM (Konya)
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; AK PARTİ Grubu ve şahsım adına
hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
İYİ Parti önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Konu liyakat, bürokraside atamalar.
On dokuz yılını dolduran bir
partiyiz, yirmi yılına girecek inşallah. Geldiği günden bu
yana bürokrasiyi en iyi şekilde işler vaziyete getirmek ve
verimsizliği, kırtasiyeciliği, hantallığı
gidermek adına önemli adımlar atılmıştır.
Bürokrasinin bir yönetim aygıtı olarak siyasetin, iktidarda olan
siyasetin işlerliğini sağlayacak vazgeçilmez bir kurum
olduğu bilinciyle çalışılmıştır. Böyle bir
bilinçle, böyle bir liyakat usulüyle çalışıldığı
içindir ki bugün Türkiyede, askeriyedeki teçhizatlarda yerlileşmeye
çalışıyoruz, tank yapmaya çalışıyoruz, uçak
yapmaya çalışıyoruz; yerlileşme yüzde 70i
aşmış durumda. Bugün Karabağda, Libyada,
sınırlarımızın ötesinde emperyalist güçlere
karşı dik durabiliyorsak bu, liyakatli kadrolar, liderimiz Recep
Tayyip Erdoğan ve idari ekibin sayesinde.
Yine, 1 milyonuncu konutun anahtarını
teslim ediyoruz TOKİde. Duble yollar
Cumhuriyet tarihinde
yapılanların en az misli, birçok alanda 2-3 katı kadar hizmet
verebilme imkânı buluyorsa AK PARTİ, liyakatli atamaları
sayesinde.
CAVİT ARI (Antalya) Cumhuriyet döneminde
yapılanları sattınız.
ORHAN ERDEM (Devamla) Sadece liyakat yeter mi?
Yetmiyor. İdarecinin karar verici olması, takdir yetkisini
kullanabilmesi, bunlar da var. Tek yönlü de bakmamamız gerekiyor.
Şimdi, liyakati bu kadar öne taşıyan
çok değerli muhalefet milletvekillerimiz İstanbulu ve Ankara
Büyükşehri aldılar, orada gördük nasıl bir tutum
sergilediklerini. CHPnin İl Başkan Yardımcısı Özgür
Nas -basına yansıdı- kendi grup toplantılarında
Kariyerden alım diye bir şey yok; 100 kişi alıyorsak 35i
CHPli, 15i İYİ Partiden, 15i diğerleri yani HDP, Demokrat
Parti, Saadet; kalanını da kariyerden alıyoruz. diyor.
ORHAN SÜMER (Adana) Siz yüzde 100ünü partiden
alıyorsunuz ya.
CAVİT ARI (Antalya) Ya, çöpçü
almıyorsunuz, çöpçü.
ORHAN ERDEM (Devamla) Şimdi, bu
anlayışla burada, sadece bir siyasi bakışla
sanırım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
CAVİT ARI (Antalya) Güvenlikçi
almıyorsunuz partiye kayıtlı değilse. Bırakın bu
hikâyeleri. Biz bunları görüyoruz ve dinliyoruz.
ORHAN ERDEM (Devamla) Sayın Vekilim, bir söz
var: Ucuz şeyleri satanlar bağırır.
CAVİT ARI (Antalya) Ormana geçici işçi
almıyor kaydı yoksa.
ORHAN ERDEM (Devamla) Buradan bağırarak
bir şey elde edemezsiniz.
CAVİT ARI (Antalya) Hayır, gerçekleri
söylüyoruz, yaşanmışlıkları söylüyoruz.
ORHAN ERDEM (Devamla) Söyledim, kendi il
başkan yardımcınızın söylediğini söyledim. Yalan
mı? Onu söyledim.
CAVİT ARI (Antalya) Biz gördüğümüzü
söylüyoruz. Ormana geçici, üç aylık işçi almadınız ya.
ORHAN ERDEM (Devamla) Oradan konuşmaya gerek
yok. AK PARTİ, yirmi yıldır milletin oylarıyla yönetiyor.
Dün TRTnin bu idarecisine
karşıydınız -Fatma Hanımla orada onu konuştuk-
bugün, yeni gelene. Bu şekilde bir siyaset olmaz.
CAVİT ARI (Antalya) Üç aylık işçiyi
almıyorsunuz partinize kayıtlı değil diye. Git, kayıt
ol, gel. deniyor.
ORHAN ERDEM (Devamla) AK PARTİ, liderinin
kararlılığıyla, güçlü bürokrasisiyle hizmetine devam
edecektir.
Bu konuda oyumuzun ret olduğunu iletir,
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, yoklama talebiniz
var.
Sayın Özel, Sayın Zeybek, Sayın
Sümer, Sayın Hamzaçebi, Sayın Bingöl, Sayın Emecan, Sayın
Şevkin, Sayın Arı, Sayın Antmen, Sayın Kaya,
Sayın Özdemir, Sayın Baltacı, Sayın Tanal, Sayın Emir,
Sayın Şeker, Sayın Berberoğlu, Sayın
Taşcıer, Sayın Başevirgen, Sayın Serter, Sayın
Kasap.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisinin
oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı
yeter sayısı bulanamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.-
İYİ Parti Grubunun, Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuş ve arkadaşları tarafından, kamu idaresi üzerinde
kurulmaya çalışılan siyasal hâkimiyet ve yapılan
müdahalelerin sonucunda bürokraside liyakat, denetim, işlerlik ve yönetim
güvenilirliği zedelendiğinden, liyakat ilkesi dikkate
alınmaksızın siyasi otorite tarafından bürokrasi ve kamu
idaresi üzerinde, kurumlar ve çalışanlar üzerinde oluşturulmaya
çalışılan mağduriyetlerin, kamu idaresindeki olumsuzluk ve
yetersizliklerin giderilmesi, siyasi baskı ve hâkimiyetin ortadan
kaldırılması amacıyla 9/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Temmuz 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ Parti grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir
Sayın Beştaş
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Tahir Elçi davasına
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir davanın sonucunu bekliyordum, biraz önce
ara karar verildi, onu paylaşmak istiyorum ve tabii ki yine vahim bir
olay. Sevgili Tahir Elçinin katledilmesine ilişkin davanın 3üncü
duruşması bugün Diyarbakırda yapıldı ve
yaklaşık yarım saat önce duruşma tamamlandı. 12 Ocak
2022 tarihine ertelendi. Altını çizerek söylemek istiyorum: Dosyada
tutuklu yok, sanıklar SEGBİSle duruşmaya bağlanıyor,
özel korunuyor ve duruşma altı ay sonrasına erteleniyor ve
duruşmada açıkçası tanıkların vermiş olduğu
ifadeler failleri korumaya ve aklamaya dönük. Tabii şunu da
hatırlatmak istiyorum: 28 Kasım 2015 yılında Dört
Ayaklı Minarenin altında Tahir katledildi ve olaydan dört ay sonra
17 Mart 2016 tarihinde keşif yapılabildi, olay yerine gidildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Özetliyorum: 2015te katledildi, 2016da olay yerine gidildi, dört yıl
sonra dava açıldı; sanık polisler, fail polisler,
kameraların önünde olduğu hâlde korundu ve beş yıl sonra
haklarında dava açıldı, şimdi de korunmaya devam ediliyor.
Biz Sevgili Tahir Elçiyi saygıyla anarak bu
davanın peşini bırakmayacağız ve failleri aklama
iradesinden vazgeçin demek istiyoruz. Failleri aklamakla yeni katiller
üretiliyor ve yeni katliamlara yol veriliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
31.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Tahir Elçi davasına ve Konya Milletvekili Orhan Erdemin İYİ
Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben de
yargılamanın, bir sonraki duruşma tarihinin çok ileriye
verilmesini son derece sorunlu buluyorum. Bir önceki duruşmayı bizzat
Diyarbakırda salondan izlemiştim. Oradaki atmosfer de hakikati
aramaktan, adaleti sağlamaktan, suçluları cezalandırmaktan çok;
yasak savma, zamana yayma şeklinde ilerliyordu. Bu konudaki
hassasiyetimizi dile getirmek isterim.
İkinci konu da, biraz önce Adalet ve
Kalkınma Partisi adına son konuşan hatip, liyakat meselesine
gelince, İstanbul Büyükşehirle ilgili ipe sapa gelmez ve belki bir
ortamda, parti içinde konuşulmuş bir hususu dile getirdi ama ben
kendisine şunu hatırlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin hesaplarına girip dün yapılan sınava her
görüşten öğrencinin nasıl liyakat vurgusu
yaptığını Burada adil bir sınav olduğuna inanıyoruz.
diyerek ve daha önce başlarına gelen kötü deneyimlerle
karşılaştırarak İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
insan kaynakları konusunda attığı adımları
nasıl övdüğünü hep birlikte gördük.
Bir de şunu hatırlıyoruz: Ben geçen
sene burada bir çadır kentteki 864 işçinin isyanını dile
getirmiştim. Kendileriyle aramda geçen diyalogda da İçinizde
iktidara mensup olanlar, iktidar partisine üye olanlar var mı? diye
sorduğumda Hepimiz üyeyiz. demişlerdi. Bana da TClerini
vermişlerdi; burada gösterdim çünkü onlara, Suriyeli
sığınmacıların yaşadığı bir
çadır kente görevli olarak girmek için bile Adalet ve Kalkınma
Partisi üyeliği zorunlu tutulmuştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum, son cümlem.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 864te 864 AK PARTİ
üyeliği. Hepimiz biliyoruz ki belediyelerinden kamuda toplum yararına
çalışmaya kadar her yerde AK PARTİye üye olmayanın iş
bulma ihtimali yok, Türkiyede bunu herkes deneyimliyor. Bunun üstüne kürsüye çıkıp
da Ben bir ses kaydı dinledim, orada da yüzde 35i CHPli
alınıyormuş. gibi safsatalara karnımız tok. Bütün
Türkiye biliyor ki AKP üyeliği kamuda görevlendirmenin ön şartı
olmuş durumdadır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
DEDAŞın bölgedeki elektrik kesintisi uygulamasının
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 14
Temmuz 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
14/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/7/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral Danış Beştaş
Siirt
Grup Başkan Vekili
Öneri:
14 Temmuz 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(13597 grup numaralı) DEDAŞın bölgedeki elektrik kesintisi
uygulamasının yarattığı sorunların
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/7/2021 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Antalya Milletvekili Sayın Kemal
Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Son dönemde Mardin, Batman, Urfa, Diyarbakır,
Siirt, Şırnak başta olmak üzere artık müzmin bir sorun
hâline gelen DEDAŞla ilgili konuşacağım. Ama önce, 14
Temmuz 1982de 12 Eylül faşizmine karşı Yaşamak
direnmektir, yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz. diyen ve
açlık grevinde Hakka yürüyen Kemal Pir, Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve
Akif Yılmazı sevgi ve saygıyla anıyorum ve Mezar
taşımıza Halkımıza borçludur. yazın. diyen bu
canlara demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet mücadelesinde Size borcumuz
var. diyorum.
Şimdi, hani sorunların çözümünden söz
ediliyor ya, kocaman Kürt sorununun çözümünden; ya, Kürt sorunu bir
kalsın, şu DEDAŞ sorununu çözme beceriniz ve potansiyeliniz var
mı, DEDAŞ sorununu? Ne yapıyor bu DEDAŞ? Biraz önce
saydığım illerin tamamına potansiyel suçlu olarak
yaklaşıyor, potansiyel suçlu. Bu illerde ne yapılmış?
Evlerdeki elektrik sayaçları sökülüp direğe takılmış.
Toplumun tamamını hırsızlıkla itham eden,
hırsızlıkla suçlayan ama hırsızlığın en
âlâsını kendisi yapan bir yaklaşım. Başka ne
yapıyor bu? Bakınız, yerli yersiz elektrik kesintileri
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın vekiller, sayın vekiller
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Başkana söyle.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
yani konsantrasyonumuz, dikkatimiz bozuluyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya, biz dinliyoruz,
kimseye ayar verme! Niye ayar veriyorsun?
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Dinle, rahat ol, dinle!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya, biz dinliyoruz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ederim
dinlediğin için, iyi yapıyorsun, sağ ol.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Devam edin.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sana ne, Allah Allah!
Bu elektrik uygulaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bakın, lütfen oradan karışmayın, Başkan var orada ya!
BAŞKAN Lütfen, kimseye müdahale etmeyelim
efendim.
Sayın Bülbül
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Ama onlar da bana müdahale
ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, bir saniye
Bir saniye
Sayın Bülbül
Sayın milletvekilleri, lütfen, orada acil bir
durum yoksa normal işlemimizi biraz daha sükûnetle yürütelim efendim,
sükûnete davet ediyorum sizi.
Buyurunuz Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bu DEDAŞın
uygulamalarından kaynaklı olarak saydığım illerde;
bir, elektrik cihazı kullanan hastalar; İki, tarım
alanlarındaki üretim; üç, su; dört, bundan kaynaklı hijyen sorunu ve
beş
Yani bazen diyoruz ki: Yezitlik yapıyorsunuz.
kızıyorlar, Urfayı Kerbelâya çevirdiniz yani su akmıyor,
elektrik yok ve Urfanın bu sıcağında klima
kullanılamıyor; yaşlılar var, tansiyon hastaları var.
Bunun dışında, bakın, ne oluyor? Bu sorunu gidermek
amacıyla
2 milyon 376 bin TL borç çıkarılan Yeniçağlar
köyünde yıkanmak için kanala giren ve boğulma tehlikesi geçiren 16
yaşındaki İsa Üke ne yazık ki tedavi gördüğü hastanede
yaşamını kaybetti; işte, yaşamını
kaybetmesinin sorumlusudur bu DEDAŞ. Bakınız, bu sorunları
dile getiren bizim Batman İl Eş Başkanımıza dava
açılıyor. DEDAŞın bu uygulamalarından kaynaklı
mağduriyet, mazlumiyet, ortaya çıkan sorunlar, ortaya çıkan
taciz ve benzeri nedenlerle ne bir soruşturma açılıyor ne de
başka bir şey yapılıyor. Birçok ilde ve ilçede, onlarca
köyde elektrik kesintisi; sistematik de değil, saati belli değil,
bazen bir günlük, bazen birkaç günlük. Bu uygulamanın sebebi nedir? Bu
uygulamanın sebebi bu insanlara dönük bir yaptırım
mıdır, dolaylı politik yaptırım mıdır?
Değilse sebebini bulup
Bakınız, ortaya getiriyoruz, bununla
ilgili araştırma önergesi veriyoruz. Neyse sebebi gelin, birlikte
araştırıp bulalım; yok, buna da
yanaşılmıyor, DEDAŞa da söz söyletilmiyor, DEDAŞ
yetkililerine de ulaşılmıyor ve ortada görünmez bir el, bir ulaşılamama
sorunu ve bundan kaynaklı olarak sürgit devam eden müzmin bir sorun söz
konusu. Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekiyor.
DEDAŞın enerji
sağladığı illerde yaşanan elektrik sorunu, beraberinde
gelişen su ve tarımsal üretim sorunlarının yerinde
araştırılıp incelenmesi, halkın ve çiftçinin mağduriyetinin
belirlenerek giderilmesi, küresel ısınma ve buna karşı
izlenen yanlış politikalardan bir an önce vazgeçilmesi ve yer
altı sularını bitirmeyen ekolojik tarımsal faaliyetlerin
teşvik edilmesi; tüm bunlara yönelik gerekli yasal düzenlemelerin
yapılması amacıyla Meclis araştırması
açılması bütün politik mülahazaların üzerindedir, siyasetüstü
bir meseledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Zira, hem tarımsal üretimi hem insan
sağlığını hem toplum
sağlığını hem de giderek toplumsal iletişimi
etkileyen, eğitim ortamını etkileyen, EBAya
ulaşımı etkileyen ve dolayısıyla zaten her türlü
olanaksızlıkla sınanan bu insanlara dair bu DEDAŞ sorununun
bir an önce çözülmesi için bu önergeye destek verilmesi ve DEDAŞın
da bir sorun olmaktan çıkarılması için desteğinizi
bekliyor, saygılar sunuyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal.
Buyurunuz Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii, DEDAŞ elektrik idaresinin kapsamına
giren 6 tane ilimiz var, kısaca GAP bölgesi dediğimiz:
Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve
Şırnak. Bu illerimizde neden sürekli elektrik sorunu var?
Aslında bu bir iktidar politikası. Vatandaştan yana
mısın, yoksa elektrik şirketlerinden yana mısın?
Eğer GAP projesi bir an önce bitirilmiş olsa Türkiyede bu elektrik
sorunu GAP bölgesinde 6 ilde olmaz. GAPın yüzde 20si bitmiş, yüzde
80i bitmemiş. Bunu söylerken pratik anlamda söylüyorum. Bir kuyunun
açılması o bölgede 300 bin liraya mal oluyor ve o bir kuyuyla 140-150
dönüm sulanabiliyor. Burada vatandaş kendi imkânıyla
açtığı bu kuyudan 100 dönümlük bir yere 80 bin lira elektrik
faturası ödüyor. GAPın gittiği yerde 100 dönümlük bir yere 8
bin lira fatura ödeniyor. Bakın, vatandaş kendi kuyusunu kazıyor
yani orada su kuyusu kazıyor, 80 bin lira ödüyor; devlet GAP projesiyle
sulamayı götürdüğünde 8 bin lira ödüyor; arada 10 kat fark var. Yani
devlet, aslında -o sulamayı oraya götürmediği için- elektrik
şirketlerinin zenginleşmesi için GAPı yapmıyor,
bitirmiyor. Burada Güneydoğulu, Doğu Anadolulu 138 milletvekili var;
bu 138 milletvekili, siz, GAPtan mı yanasınız, yoksa elektrik
şirketlerinden mi yanasınız? (CHP sıralarından
alkışlar) Yoksa siz buradaki kapitalist güçlerin
zenginleşmesinden, fakir fukaranın gittikçe fakirleşmesinden mi
yanasınız? Onun için, ben tüm Güneydoğululara söylüyorum: Bu
DEDAŞı savunan milletvekillerini bölgenize sokmayın çünkü
eğer bu sulama birlikleri o bölgeye gitse vatandaş 8 bin lira
ödeyecek 100 dönüme; kendi imkânlarıyla yaptığı için 80 bin
ödüyor. Burada, aynı şekilde, abone yapmak için 15 bin lira para
alınıyor; bu paradan vazgeçsinler. Burada, aynı şekilde,
iki yıl içerisinde sulamayla ilgili yüzde 70 zam geldi; yazıktır
günahtır!
Çözüm önerileri: Bir, yüzde 18 KDV
kaldırılsın; iki, TRT payı kaldırılsın; üç,
GAP projesi bir an önce bitirilsin.
Arkadaş, Güneydoğuya, Kanal İstanbul
mu lazım, GAP mı lazım? Yani Güneydoğulu milletvekilleri,
Doğu Anadolulu milletvekilleri; bunu açık net söylüyorum: Kanal
İstanbuldan mı yanasınız, GAPtan mı
yanasınız? Urfalısı, Mardinlisi,
Diyarbakırlısı, Siirtlisi, Batmanlısı,
Şırnaklısı, buradaki milletvekilleriniz GAPı
istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Tanal.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstanbula kanal
değil, Tanal lazım.
MAHMUT TANAL (Devamla) O da olacak inşallah.
(CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada,
Türkiye'nin ihtiyacı, Doğu Anadolunun ihtiyacı, Güneydoğu
Anadolunun ihtiyacı Kanal İstanbul değil, GAP projesi, GAP
projesi. Burada ekinler kuruyor.
Buradan Tarım ve Orman
Bakanlığından istirhamım, Afrika çiftçisine verdiğiniz
primi Türkiyedeki Türk çiftçisine verin. Afrika çiftçisine siz bu kadar prim
veriyorsunuz; Diyarbakırlısına, Batmanlısına,
Mardinlisine, Şırnaklısına, Siirtlisine ve
Şanlıurfalısına da verin.
Bakın, neler oldu biliyor musunuz? Sayın
Başkanım, siz emekli müftüsünüz. AK PARTİ döneminde,
Mazıdağı Camisinin elektrikleri kesildi; Cizreye gittim, 11
tane caminin elektriği kesikti. Gittim, açıklama yaptım, açmak
zorunda kaldılar. Ya, arkadaşlar, cumhuriyet tarihinde bugüne kadar
ibadethanelerin elektrikleri kesilmedi, karanlıkta kalmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanal, süreniz
tamamlandı.
MAHMUT TANAL (Devamla) AK PARTİ döneminde bu
da oldu. Şu anda, bakın, Şanlıurfanın camilerinde,
elektrik paralarının bir kısmı cemaatten toplanıyor.
Yalan! diyenin Allah belasını versin. Cami hocalarına sorun,
demek ki camiye gitmiyorsunuz, haberiniz yok. (CHP sıralarından
alkışlar) Cemaatten para toplanıyor ya! Olayın şekli
bu.
HÜSEYİN ŞANVERDİ (Hatay) Sen camiye
gidiyor musun?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkürler
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ Parti Grubu adına
Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dicle
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin uygulamalarıyla
ilgili olarak verilen grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına
söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİsi iktidarı ne kamunun
yatırım yapmasından hoşlanıyor ne de kamunun elinde
kalmış eski yatırımlarından. Sanki miras malı. Ne
varsa, elinden çıkarma yolunda hızla ilerliyor; bunun adına da
özelleştirme deniliyor. Elektrik dağıtım faaliyetini
takiben elektriğin perakende satışının da
özelleştirilmesiyle elektrik alanında iletim dışındaki
tüm faaliyetler şirketlere bırakılmıştı. Bugün,
iletim de halka arz adı altında özelleştirme kapsamına
alındı.
TEDAŞ parça parça özelleştirilmiş, 21
parçasının her biri de hem vatandaşa hem kamuya ayrı
ayrı sıkıntı yaratmıştır. Kamunun elindeki
elektrik kurumları özelleştirildikten sonra kârlar özel sektöre,
zarar devlete kalmıştır. Devlet, elektrik şirketlerine
kilit vuracak durumda olmadığından da firmalar, bir yandan kamu
kredileriyle, bir yandan da sübvansiyonlarla desteklenmiştir ancak verilen
bu destekler dağıtım şirketlerinin gözünü doyurmaya
yetmemiştir. Her fırsatta Zarar ediyoruz. diye açıklama yapan
şirketler, zararlarını karşılama yolu olarak -Dicle
Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi gibi- topyekûn
cezalandırıcı bir yaklaşımla tahsilat yapma yoluna
gitmeye başlamışlardır. Şanlıurfa, Diyarbakır,
Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak'ın enerji ihtiyacını
karşılayan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki 9 ilimizin 6sına elektrik
sağlayan tek kurum yani bir anlamda bölge içinde bir tekel. DEDAŞ da
bu tekel gücünü tepe tepe kullanıyor. Kayıp kaçak oranını
düşüremeyen, fatura tahsil edemeyen DEDAŞ, bölgede
uyguladığı kesinti ve hacizlerle gündeme gelen bir şirket.
Çiftçinin destekleme parasına el koyan bir şirket. Borçlu borçsuz
ayırmadan vatandaşları birbirine kırdırmak
pahasına fatura ödeme noktasında baskı yaratabilmek için elektriği
elektrik saatinden değil, trafodan kesme cezası uygulayan bir
şirket. Bu bölge, yoğun tarım bölgesi; elektrik yoksa su da yok.
İşte, tam burada, rahmetli Demirel'in devlet adamlığı
aklıma geliyor, hani demişti ya GAP'ı gaptırmam. Siz,
GAP'ı gaptırdınız; GAP'ı elinize yüzünüze
bulaştırdınız; kimin sayesinde? DEDAŞ'ın
sayesinde. GAP'ı neden bitiremiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, elektrik
dağıtım işini özelleştirdik, durum ortada. Şimdi
de TEİAŞ özelleştirilecek. Şebeke verimliliği
planlaması, ikili anlaşmalar, altyapı sistemindeki sorumluluğu
dolayısıyla elektriğin omurgası, kalbi, aklı
durumundaki TEİAŞ, elektriğin kamuda kalan son kısmı.
İktidara göre, TEİAŞ, özelleştirilmeyecek halka arz
edilecek. Sizin dediğiniz olsun: Halka arz. O zaman bu soruya cevap
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın
Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kâr amacı
gütmeyen, stratejik öneme ve büyük varlıklara sahip bir kamu kurumu neden
borsada işlem görsün? Sermaye parasını neden buraya
yatırsın? TEİAŞ, bugüne kadar faaliyet alanı nedeniyle
özelleştirilmeden azade edilmişti. Bugün ne değişti?
Bilinmez demiyoruz, biliyoruz. Deniz bitti, kara göründü; harç bitti, yapı
paydos. TEİAŞ, bir yılda kârını 3e katlayan gözde bir
kuruluş. TEİAŞ'ın bağlı ortaklıklarına,
satıcılara ve iştiraklerine uzun vadeli ticari borcu yok;
bununla birlikte, 12,8 milyar liralık sermayesi var. Böyle kâr eden bir
kuruluş özelleştirilince, sizin deyiminizle halka arz edilince
bütçeye tek kalemde büyük bir gelir sağlanacak. Son yirmi yılda
özelleştirilen elektrik dağıtım ve üretim sektörü borç
batağı içinde. Bu batak, tüketicinin enerji fiyatlarına zam
olarak yansıyor. Ey vatandaş, gözünüzü korkutmak istemiyorum ama
TEİAŞın da özelleştirme kervanına yüklenmesiyle
beraber yeni zamlar kapıda; haberiniz olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Batman Milletvekili Sayın Ziver Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZİVER ÖZDEMİR
(Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım, hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, yarın 5inci yıl
dönümü olan 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne değinmek istiyorum. 15
Temmuz millî iradenin vesayete, cesaretin ihanete, milletin hainlere
karşı kazandığı büyük bir zaferin adıdır. O
gün şehit olan tüm vatandaşları saygıyla yâd ediyorum,
gazilerimize ömür boyu mutluluklar diliyorum.
Bölge illeriyle ilgili, DEDAŞ
vatandaşlarımızın her bireyini ilgilendirdiği için
zaman zaman biz de sahada karşılaşıyoruz; tabii, bugün
gündeme alınış şekliyle
Batman'da Yeniçağlar (Zîlan)
köyümüzde DSİ kanalında hayatını kaybeden kardeşimiz
İsa Üke'ye Rabb'imden rahmet diliyorum, ailesine de
başsağlığı diliyorum.
Tabii, biraz önce sayın hatip, GAPa
ilişkin bölgede sulama kanallarının
olmadığını söyledi. Tam tersine. Biz Batmanda GAPa
ilişkin sulama kanallarımızın hepsini bitirdik -sağ
sulama ve sol sulama kanalları olarak- ama şu anda
karşımıza yeni bir problem olarak çıkıyor, onu da
zaman zaman
Şu son üç sene içinde 7 vatandaşımız bu sulama
kanallarında, maalesef, bölgenin sıcaklığından
dolayı, yüzme ihtiyacından dolayı veyahut da suya girme
şekliyle hayatını kaybediyor; boğulma vakalarıyla
karşılaşıyoruz; bir önceki sene de aynı köyün
muhtarı hayatını kaybetmişti. Tabii, DSİyle
görüşmelerimiz oldu, özellikle köy içinden geçen sulama kanallarına
tedbir alınması hususunda; bazı tedbirler alındı ama
buna rağmen uzun mesafeli sulama kanalı olduğu için ve
vatandaşlarca -sadece uyarıcı levhalarla- dikkat edilmediği
için zaman zaman bu tür üzücü olaylarla karşılaşıyoruz.
Kozluktaki o 12 civarındaki köyümüzün hepsi
elektriksiz bırakılmış; bunu duyduktan sonra devreye girdik
ve şu anda bütün köylerde sulamaya ilişkin elektrikte bir
sıkıntı yok. Bizler bölgedeyiz ve sahadayız. Vatandaş
kimi kucaklayacağını, köylerine kimi koymayacağını
çok iyi biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla)
Başkanım, son
BAŞKAN Buyurun.
ZİVER ÖZDEMİR (Devamla) Çünkü biz,
vatandaşlarımızın içinde bu sorunlarla sürekli
haşır neşiriz ve vatandaşlarımızın
sorunlarını birebir çözme iradesini her zaman ortaya koyduk ve bundan
sonra da ortaya koyacağız. Tabii, biz de, keşke, bölgenin zaman
zaman şu kürsüde konuşulan
Değişik partilerden
milletvekilleri batıdaki bazı illerimizin sorunlarını
burada gündeme getirip tartıştıklarında biz hep
gıptayla bakıyoruz bölge milletvekilleri olarak. Keşke, ölüm
olmadan, bölgenin ekonomik, sosyal, sanayi, bütün sorunlarını şu
kürsüde muhalefetteki milletvekili, bölgedeki milletvekili olan, o
sorumluluğu taşıyan insanları bu kürsüye çıkarıp
burada karşılıklı olarak milletimizin huzurunda tartışma
imkânını keşke bulabilsek. Biz de bölgeye
yaptığımız yatırımları, hizmetleri söylesek,
onlar da eleştirel manada söyleyebilse diyorum.
Tekrar herkese hayırlı günler diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel...
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Batman Milletvekili Ziver Özdemirin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatibi Meclise devamlılığı yüksek bir
milletvekilimiz olarak tanır, biliriz ama herhâlde gözden kaçmış
olacak, dün, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi kadın
milletvekillerimizden oluşan bir heyetin Diyarbakır ziyaretinde
gördükleri eksiklikler üzerine verdiğimiz araştırma önergesiydi
ve bölgenin sorunları anlatılıyordu, partisinin oylarıyla
reddedildi. Geçtiğimiz haftalarda bölgeye giden esnaf masamız
sorunları Veli Ağbabanın kullandığı kürsüyle
dile getirmişti. Tütünle ilgili sorunları Abdurrahman Tutdere gündeme
getirdi. Mahmut Tanal Şanlıurfayla ilgili sorunları sürekli
dile getiriyor ve biz bunların hiçbirini bir ölümü takiben falan
yapmıyoruz.
Şöyle bir teklifimiz olabilir: Gelecek cuma
günü çalışıyoruz, partiniz bir genel görüşme teklifi
getirsin, ilgili bakanları da çağıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz de buradayız, siz de
buradasınız. Bizim Doğu masamız da geçen hafta
yapmış olduğu ve partimize çok önemli katılımlarla,
çok moralli döndükleri Doğu ve Güneydoğu gezisinde gördükleriyle
ilgili bilgi de verirler. Sayın hatibin söylediği maksat -hep
beraber- hasıl olmuş olur. Biz açığız, bakalım
sizin grubunuz cuma günü böyle bir genel görüşmeye yanaşacak mı?
Teşekkür ediyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş...
33.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Batman Milletvekili Ziver Özdemirin
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın hatip doğrusu önergeye dair bir
açıklama yapmadı, bütün cümlelerini dikkatle dinledim. Bu DEDAŞ
sorununu nasıl çözeceğiz? diye biz önerge getirdik. Susuzluk var,
elektrik yok ve bu, can kaybına sebep oldu diye akut bir mesele ve en çok
da kendisinin vekili olduğu ilden haftalardır isyan sesleri geliyor.
Sosyal medyada, her yerde, telefonlarda Batman susuzluktan
kırılıyor. Keşke Batman halkının
sorunlarını ifade etseydi genelgeçer cümleler yerine, bunu tercih
ederdik.
Bir de üzülerek tespit ettim ki, İsa Üke isimli
16 yaşındaki çocuk, yüzme sporu için suya girmedi, banyo yapmak için,
yıkanmak için suya girdi ve yaşamını yitirdi. Siz, İsa
Ükeyi diğer yüzmeye giden çocuklarla eş tutarak aslında ölüm
karşısında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Maalesef
ölümü de bu şekilde farklı bir nitelemeyle
meşrulaştırmış oldunuz aslında, bunu kesinlikle
kabul etmiyoruz. Gelin, bölge milletvekili olarak -en çok bölgenin vekillerine
ve özellikle Kürt vekillere açık sesleniyorum, bütün vekillere ama
özellikle size- bu önergeyi kabul edin. Bu DEDAŞın fahiş
faturalarla kendilerinin kaybettiği kaçak elektriği vatandaşa
yüklemesinden vazgeçelim. Bunu araştıralım, birlikte çözüm
bulalım.
Galiba bizi izlemiyorsunuz. Biz bütün illerin
sorunlarını burada, bu kürsüde hem gündem dışında hem
yerimizden hem de hatiplerimiz aracılığıyla dile
getiriyoruz, sizin gibi tozpembe bir dünya çizmiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Sayın
Başkan, hem ismimi zikrederek hem de benim söylediklerimle ilgili
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşmadım ama.
BAŞKAN Sataşma yok ama yerinizden 60a
göre bir açıklama yapın efendim, buyurun.
34.-
Batman Milletvekili Ziver Özdemirin,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Evet, özellikle
teşekkür ediyorum, tabii CHPnin bölgede sahaya inmesine sevindim
şahsen bölge milletvekili olarak. Keşke geçmişte de bu
sorumluluğu
Bir milletvekili olarak, her ilin milletvekili Türkiye
Cumhuriyetinin bütün vatandaşlarının milletvekili bilinciyle,
bütün ülkedeki her yerin sorunlarının yerinde tespiti ve burada dile
getirilmesine elbette ki sevindim. Ben dün yoktum, olmuş olsaydım
belki buna şahitlik ederdim.
Yani, biz, burada, tabii, Batman susuzlukla ilgili
Batmanın bütün sorunlarına biz hâkimiz -susuzluk da elektrik
kesintisi de- sahadayız. En ufak bir şeyde sadece spekülasyon üzerine
de biz orada siyaset yapmıyoruz, bire bir oradaki vatandaşın
sorunlarıyla ilgileniyoruz. Biz bir ölümü
meşrulaştırmayı, ölüm üzerine siyaset yapmayı da
hiçbir zaman yapmadık Değerli Grup Başkan Vekilim. Biz burada
hizmet siyasetini yaptık, o kardeşimize sizin belki hatipleriniz
rahmet bile okumadı, kendi hemşehrim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Biz rahmeti öyle okumuyoruz.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Teşekkür
ediyorum.
Özellikle -geçmiş oturumlarda da- bu Mecliste
sadece Grup Başkan Vekillerimizin konuşma hakkının
olduğu gibi bir izlenim var, ben ve bir iki vekil
arkadaşımız daha buna itiraz etmiştik. İşte,
bunları böyle yaşıyoruz, bizim sözümüz yarım kalıyor
ama şimdi Grup Başkan Vekilimiz olunca on dakika üst üste
konuşabiliyor. Aslında bu Mecliste bunu da biraz herhâlde
konuşmak gerekiyor. Cümlemiz yarım kalıyor, bitiremiyoruz.
Teşekkür ediyorum nezaketinize ve
duyarlılığınıza.
Tabii, burada ölümü meşrulaştırma
üzerine herhangi bir siyaseti yapmamak lazım. Buradaki bir
vatandaşımız, bizim canımız; ben dedesiyle
görüştüm, babasıyla görüştüm; küçük yerde siyaset yapıyoruz
ve ailecek birbirimizi tanıyoruz, ediyoruz; acıları bizim
acımız. Böyle bir söylemle sadece bu kürsülerde vatandaşın
o duygusal anına hitap etmek adına bir siyaset yapmıyoruz Grup
Başkan Vekilim. Biz buradaki
Oradaki o elektrik kesintisiyle ilgili,
DEDAŞla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL PEKÖZ (Adana) DEDAŞa bir şey
söyleyin o zaman Ziver Bey.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Son bir dakika
daha
BAŞKAN Böyle bir teamül yok Sayın
Özdemir, kusura bakmayın efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Verin
Sayın Başkan, özellikle rica ediyoruz, verin.
BAŞKAN - Peki efendim.
Buyurun efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, yok;
konuşsun gerçekten, anlayalım.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Yani isterseniz
sataşın, iki dakika bana versinler, milletvekili olarak şey
olayım.
BAŞKAN Buyurun.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Evet, burada
elektrikle ilgili -ben KİT Komisyonu üyesiyim- ve DEDAŞın
bölgedeki sorunlarıyla ilgili Enerji Bakanlığıyla defalarca
görüşmüş ve bu konuyu bire bir takip etmiş olan bir
milletvekiliyim. Yani bu kadar duyarsızlık, sanki oradaki bir
şeyi sadece bir gün
Siz sosyal medyada sadece bir gün duyurulduğu
zaman sanki sorun varmış gibi gösteriyorsunuz, öyle değil; biz
bütün sorunlara anında müdahale ediyoruz. Burada herhangi bir
sıkıntıda gece yarısı bile vatandaşımız
bize ulaşıyor, belki kendi evinin elektrik kesintisi olduğu için
bile defalarca bize burada mesajlar gönderiyor ve takip ediyoruz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sonuç?
ZİVER ÖZDEMİR (Batman)
Dolayısıyla da burada sadece şova yönelik, sadece seçmene mesaj
olarak da biz bu kürsülerde şahsen konuşmuyoruz; öyle bir
imkânımız da yok.
Tekrar teşekkür ediyorum Başkanım.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Bir sistem kurun, bireysel
müdahaleyle olmasın, bir sistem kurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
35.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Batman Milletvekili Ziver Özdemirin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu Sayın Özdemir -hani, siz çok
konuşuyorsunuz, biz az- biz de bütün grup adına yanıt vermek
zorundayız.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Ben sadece sizi
demedim, bütün Grup Başkan Vekillerini
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Aynı durum sizin Grup Başkan Vekiliniz için de geçerlidir, bence
Sayın Bülent Turan size yanıt versin, ben değil, uzatmak gibi
bir derdim yok yani.
Sayın Başkan, şunu söyleyeyim:
Aslında sataşma kapsamında kalacak çok şey söyledi ama ben
sayın hatibe buradan söz istemiyorum, sadece şunu söyleyeyim:
Hakikaten siz İsa Üke'nin, diğerlerinin de, yüzerken öldüğünü
söylerken, benim orada canım yandı, sonuçta bütün herkes, vatandaş,
ailesi de diyor ki: Yıkanmaya gitti ve yaşamını kaybetti.
Ben Bunun üzerinden meşrulaştırıyorsunuz. dedim.
Diğeri de, Sadece sosyal medya üzerinden
sorunları tartışıyorsunuz, getiriyorsunuz. Bunu bir Batman
milletvekiline yakıştıramadım, çok üzülerek söyleyeyim.
Neden biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
orada, Batmanda 4 milletvekilimiz var ve Batman bizim milletvekili olmadan bir
tek gece geçirmiyor, mutlaka 2 vekil, en az 1 vekil oradadır, gece gündüz
çalışıyor. Batman, sokağını da, suyunu da,
elektriğini de, yoksulluğunu da, işsizliğini de,
yaşadığı şiddeti de siz de çok iyi biliyorsunuz,
iliklerine kadar hissediyor. Ama tabii ki sizin bir ayrıcalığınız
var, iktidar partisi milletvekili olarak bir sorun geldiğinde Alo!
diyerek belki çözme şansınız var, bizim bunu çözme
şansımız yok çünkü biz muhalefet olarak bunu tartışmak,
sizlerin önüne getirmek, burada araştırılmasını
istemek gibi bir görevimiz var, muhalefetin görevi budur. Yeri geldiğinde
sizden de destek isteriz yani bu su meselesi sadece bizim değil, sizin de
sorununuz ve bu 50 derece sıcaklıkta hakikaten Batmanda susuz
yaşamak mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz bu
sorunu çözelim. diyorum, derdim tartışmak değil, sorunu çözmek
yani özetle.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman)
Başkanım, bir kelimeyi düzeltmem lazım Sayın Grup
Başkan Vekilinin.
BAŞKAN Oylamadan sonra olur mu?
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Kısa bir
ifade, lütfen.
BAŞKAN Oylamayı yapalım, ben size
söz vereceğim.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Hayır,
kısa bir şey, bir cümle. Sadece düzeltme mahiyetinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman yoklamayı da
yapalım.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Sayın Özel,
bir düzeltme olarak.
BAŞKAN Yoklama talebi var efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamaya geçince biz size söz
hakkını tanıyacağız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ziver
Bey, ben söz hakkımı size veriyorum, vallahi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman)
Başkanım, bakın, burada, ben Yüzme için. herhangi bir cümle
kullanmadım. Daha öncesinde 6-7 vatandaşımızın o
bölgede
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Cevap
hakkı doğdu, cevap hakkını kullansın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır,
vereceğiz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Özgür Bey, bir
saniye, bakın, cevap vermem lazım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, grup
ayakta, gözünüzü seveyim. Böyle bir şey yok. Sonra konuşursunuz, grup
ayakta. Grubum ayaktayken olmaz! Bir dakika, iki dakika
Grubum ayaktayken
olmaz! İki dakika sonra.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Bak, bu Meclis
sizin değil, sadece Grup Başkan Vekilinin değil! Niye
konuşmayı hazmediyor musunuz?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Hatibin sözünü
kesmeyin Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özdemir, ben size söz
vereceğim.
Bir yoklama talebi var.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Böyle olur mu?
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
DEDAŞın bölgedeki elektrik kesintisi uygulamasının
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın Sümer,
Sayın Zeybek, Sayın Hamzaçebi, Sayın Şeker, Sayın
Beko, Sayın Zeybek, Sayın Arı, Sayın Taşcıer,
Sayın Kaya, Sayın Yıldız, Sayın Ünsal, Sayın
Keven, Sayın Göker, Sayın Başevirgen, Sayın
Bakırlıoğlu, Sayın Sertel, Sayın Şahin,
Sayın Özdemir, Sayın Berberoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından,
DEDAŞın bölgedeki elektrik kesintisi uygulamasının
yarattığı sorunların araştırılması
amacıyla 14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Sayın Çelebi
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Ağrı Milletvekili Ekrem
Çelebinin, Ağrıya yapılan yatırımlara
ilişkin açıklaması
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Yalnızca, benim sizlerden ricam, demin Ziver
Beyin de söylemiş olduğu bir husus var, ben bu hususun aynısını
tekrar etmek istiyorum. Yani bizim milletvekillerinin de Grup Başkan
Vekilleri gibi -bizim onlara saygımız var- birer milletvekili
olduğumuzu ama illerimizle ilgili bir sıkıntı
olduğunda
Ben hassaten sizlere de teşekkür ediyorum bu
duyarlılığınızdan dolayı.
Şimdi, dün bir arkadaşınız
şöyle demişti: Ya, AK PARTİ hükûmetleri döneminde
Ağrıya hiçbir yatırım gelmedi. Hâlbuki özellikle
Sayın Cumhurbaşkanımız, AK PARTİ hükûmetleri döneminde
Türkiyeye siyasi istikrar ve ekonomik istikrar getirdi. Eğer kendileri
Ağrıya gelselerdi Çarşamba günü ki 5 bin kişilik bir
halkımızla birlikte biz Ağrıda, Balık Gölünde o
dağlara, o taşlara, o insanlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Başkanım, bir dakikanızı istirham edeyim.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Teşekkür
ederim.
Şunu arz edeyim: Eğer
arkadaşlarımız Ağrıya gelirlerse Ağrıda AK
PARTİ hükûmetleri döneminde ne kadar bir farkındalık
olduğunu görürler. Bir, Balık Gölümüz; iki, özellikle, Diyadinde,
Mollakarada bakın, daha önce terörün kol gezdiği ama şu anda 20
ton altının
Üç hafta öncesinde bizim gelip de 2 Bakanımız,
1 Grup Başkan Vekilimizle birlikte orada temelini
attığımız -yaklaşık olarak 160 milyon dolar-
tesisi; bunları görmelerini istiyorum. Burada da istihdam olarak 1.500
kişiye yakın... Yine, Tekstilkentte 2018de gönderdiğimiz 75
milyon lirayla birlikte 56 bin metrekare kapalı alan bakın, burada,
bir dahaki senenin sonunda yaklaşık olarak 3.500 kişinin
istihdam edileceğini yine, aynı şekilde, özellikle
Ayakkabıcılar Sitesine gönderdiğimiz para bakın, bu sene
açıyoruz hayırlısıyla yine, kaplıcalarımız;
yine, aynı şekilde Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde biz
geldiğimizde 400 öğrencimiz vardı, bu seneyle birlikte 15 binin
üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sadece o
değil, Patnosta, Doğu Beyazıtta, Eleşkirtte yeni bir
eğitimi getiriyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Bunun yanı
sıra, sadece öğrencilerimize vermiş olduğumuz
yazılımla ilgili 155 bin öğrencimizi biz orada
eğitmişiz ve 10 bin de öğretmenimizi
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Bunu şunun
için söylüyorum. Birileri sadece slogan atar ama inanın biz hizmet
veriyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker
37.-
Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin,
Burdur Gölüne ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün İklim Komisyonu
üyeleri, bölge milletvekilleri, Sayın Valimiz ve Sayın Belediye
Başkanımızla birlikte can çekişmekte olan Burdur Gölü'nde
yerinde incelemelerde bulunduk. Yüzey alanının yaklaşık
yüzde 40ını kaybeden Burdur Gölü, arkasında ağır
metal artıklarıyla dolu çöllenmiş bir alan bırakarak yok
olmakta. Buradan Sayın Çevre Bakanına bir kez daha seslenmek
istiyorum: Besleyen derelerinin üzerine kurulan çok sayıda gölet ve
aşırı buharlaşma nedeniyle kurumaya yüz tutan Burdur
Gölü'ne gerek sağlığımız gerekse Burdur Gölünün
kurumaması için bir an önce acil çözüm bulunmalı ve buna bir çözüm
yolu üretilmelidir.
BAŞKAN Sayın Koç
38.-
Ağrı Milletvekili Abdullah
Koçun, Ağrıya hiçbir yatırımın
yapılmadığına ilişkin açıklaması
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, Ağrı ili gene gündeme geldi.
Ben hemen şunu söyleyeyim Sayın Vekile: İstatistiklere
baktığınız zaman en yoksul il Ağrı ili,
işsizlikte en yüksek işsizlik oranı olan Ağrı ili, en
yoksul olan Ağrı ili ve her anlamda ihmal edilmiş olan bir
Ağrı ilinden bahsediyoruz. Bakın, Mollakara köyünden
bahsediliyor. Bu altın arama şirketi o bölgenin tek coğrafik
güzelliği olan, aynı zamanda turizmi çekecek olan, mevcut olan
kaplıcaları ve Murat Nehrini yok edebilecek nitelikte olan bir
şey. Diyadin kayyumunun gidip oradaki halkı çok ciddi bir
şekilde baskı kurarak, baskılayarak, bir şekilde göçe
zorladığına ilişkin iddialar var. Buna ilişkin,
Ağrıya eğer bir yatırım götürüldüyse neden Ağrı
en son sırada yer alıyor? Ağrıda hiçbir yatırım
yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özdemir
Sayın Özdemir, bugün şansınız
yaver gidiyor.
Buyurun.
39.-
Batman Milletvekili Ziver Özdemirin,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Evet,
teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Abdullah Bey,
Murat nere, Diyadin nere? Arada en azından 20 kilometre, 30 kilometre fark
var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dinle, hatibini dinle.
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Senin
doğduğun yer. Siz oraya gitmemişsiniz, gidin de görün.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Şimdi, ben
sadece bir cümleyi düzeltmek için söz aldım, aynı zamanda da
yanlış anlaşılmamak için.
Bütün siyasi partilerin Grup Başkan Vekillerine
elbette ki grubun hakkını savunmak adına bir görev
verilmiş, ona saygı duyuyoruz. Ama İç Tüzüke göre de Meclisin
asli unsuru milletvekilleridir. Her birimizin bir seçim bölgesi var ve bu seçim
bölgesiyle, ilimizle ilgili -geçmişte de birkaç sefer yaşadık
bunu- bir dakika için âdeta 10 sefer Meclis Başkan Vekillerimize ricada
bulunuyoruz. Hâlbuki bunun çok rahat verilmesi gerekiyor. Ben sadece buna
değineyim.
İkincisi, ben şöyle bir cümle asla ve kata
kurmadım: Yüzme sporları yaparken hayatını kaybetti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Yüzerken veyahut
da yüzme sporları yaparken sanki keyfî olarak gidip şey etmiyor. Asla
ve kata böyle bir cümle kurmadım. Ben daha öncesinde, o bölgelerdeki
köylerimizde 7 civarında insanımızın hayatını
kaybettiğini, bir kısmının yüzerken, yüzmek için girerek,
serinlemek için, kimisinin de
KEMAL PEKÖZ (Adana) Yüzme ihtiyacından.
dediniz.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Bu cümleyi
kurdum. Ama sanki sadece bu genç kardeşimizin, Yasin kardeşimizin vefatıyla
ilgili böyle bir cümle sarf ettim ve bunu düzeltmek için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Anlaşılmıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, tek cümle -tutanaklara da bakacağım- kendisi
Yüzme ihtiyacından dolayı suya gitti. dedi; bu tutanaklara
geçmiştir. Göreceğiz yani.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Gidenler var. dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gidenler de var. dedi.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer ve arkadaşları tarafından, 15 Temmuz darbe
girişimi sırasında dağıtılan ve hâlâ kayıp
durumda bulunan silahların akıbetinin belirlenmesi amacıyla
14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
14/7/2021
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 14/7/2021 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ve
arkadaşları tarafından 15 Temmuz darbe girişimi
sırasında dağıtılan ve hâlâ kayıp durumda bulunan
silahların akıbetinin belirlenmesi amacıyla 14/7/2021 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin (2721 sıra no.lu)
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/7/2021
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Gamze Taşcıer konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Taşcıer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE TAŞCIER (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün iktidarı
elinde bulunduranlar arasında âdeta bir güç savaşı var.
Neredeyse her gün bir skandal, her gün bir kirlilikle karşı
karşıyayız ama patlayan lağım o kadar büyük ki tüm
Türkiyeyi sarmış durumda ve öyle burnunuzu kapatmayla da kolay kolay
geçecek gibi durmuyor. Tam da böyle bir ortamda biz yıllardır
ısrarla sorduğumuz ancak bir türlü tutarlı yanıt
alamadığımız 15 Temmuz darbe girişimi
sırasında kaybolan silahların akıbetini soruyoruz.
Şimdi, diyeceksiniz ki: 15 Temmuz arifesinde bu soruyu soruyorsunuz.
Hayır, bu soruyu ben bizzat 2019dan beri soruyorum ve benden önce
milletvekilliği yapan arkadaşlarım daha önceki dönemlerde de
aynı soruları defalarca sordular. Devletin resmî verilerine göre
kayıp silah sayısı 106 binden fazla. Evet, bu, bugünün sorunu
değil. Diyeceksiniz ki: 1944 yılından beri var. Ama ortada
şöyle bir gerçeklik var: 15 Temmuz darbe girişimi sırasında
birileri tarafından dağıtılan ve akıbeti belli olmayan
bu silahlardan biriyle Ankara Çubukta bir cinayet işlendi ve katil,
silahı 15 Temmuz günü Ankara Emniyet Müdürlüğünün önünde
dağıtılırken aldığını söyledi. Peki,
biz böyle bir durumu yok mu farz edeceğiz? Ve başka bir skandalla
daha karşı karşıyayız; sadece envantere
kayıtlı olan kayıp silahlardan değil, kayıtlı
olmayan silahların da dağıtıldığı
iddiasıyla karşı karşıyayız, bu iddiayı
ortaya atan da eski yol arkadaşınız. Ve bunların öyle
tabanca falan değil, bildiğiniz suikast silahları
olduğundan, uzun namlulu silah olduğundan bahsediliyor ve
İçişleri Bakanına 2019 yılında sorduğumuz bu
soruya bir yıl sonra hâlâ arandığına dair bir cevap
aldık.
Bunu niye önemsiyoruz? Şundan dolayı
değerli milletvekilleri: Ortada kaybolan silahlar var, kayıtlı
veya kayıtlı olmayan silahlar var ama bir taraftan da devletin
televizyonuna çıkıp 15 Temmuzda hevesimiz
kursağımızda kaldı, elimizde listeler var. diyenler var.
50 kişiyi indirebileceğini söyleyenler var. Birileri silahları
gömdüğünü ve zamanında gömdükleri yerden çıkaracağını
söyleyenler var. Ve yine, elinde bu silahlarla poz verirken altına biri
şöyle yorum yazmış, demiş ki: Bu silahlara nereden
ulaşabiliriz? Cevap olarak da Hiç merak etmeyin, zamanı gelince
bedava olarak dağıtılacak. demiş.
Şimdi, bugüne kadar birçok iddia
atıldı ama hiçbiri bu ülkenin birlik ve beraberliğine
kastedebilecek bu kadar ciddi bir iddia değildi. Biz bu nedenle bu
silahları kimin dağıttığını, silahların
kimlere ve kimlerin emriyle dağıtıldığını
soracağız ve sormaya devam edeceğiz.
Çok açık bir şekilde fikrimi söyleyeyim:
Bugün bu konuyu araştırmayı reddetmek demek aslında bu
süreci sahiplenmek demek, Biz silahların kime
dağıtıldığını, kimin tarafından, hangi
amaçla dağıtıldığını biliyoruz ama
araştıramayız. demektir.
Bugün parti sözcünüz ve dün de Grup Başkan
Vekiliniz dedi ki: 15 Temmuz öncesi bu konunun gündeme gelmesi 15 Temmuzu
itibarsızlaştırır. Hayır; bir, bu konu bugün gündeme
gelmiyor; biz dört yıldır bu sorunun cevabını arıyoruz
ve önceki yıllarda da; iki, aslında tam tersi, çabamız
başka 15 Temmuzların olmasının önüne geçmek. Neden? Çünkü
Fetullahçı terör örgütüne yıllardır destek verdiniz, güç
verdiniz, kumpas davalarının savcısı oldunuz. Biz
onların ne kadar kötü, art niyetli ekipler olduğunu
söylediğimizde, bir yapı olduğunu söylediğimizde
manşet manşet neredeyse bizi vatan hainliğiyle suçlayacak boyuta
kadar geldiniz ama nihayetinde bakın biz haklı çıktık ve
siz kandırıldınız. Şimdi de aynı şeyler
yaşanmasın diye, tekrar kandırılmayın diye, dün silah
verdikleriniz vatandaşa kurşun sıktığı için
aynı gün başka silah verilenler bu ülkenin vatandaşlarına
bu silahları doğrultmasınlar diye çırpınıyoruz.
Ben eminim, benden sonra söz alacak AK PARTİli
milletvekili arkadaşımız diyecek ki: Mafyanın sözüne
itibar etmeyin. Bu sadece bir mafyanın sözü değil, o dönem il
başkanlığınızı yapmış kişi de
bunun araştırılması gerektiğini söylüyor, gençlik kolu
başkanlarınız ve gazi olan, o dönemin gazisi de yer ve zaman
konusunu doğruluyor. Ama şunu da söyleyeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Hemen bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz.
GAMZE TAŞCIER (Devamla) Evet, dün mafyayla,
bu iddiaları atan kişiyle ilgili arasında su sızmayan
sizsiniz. İl il gezdirip partinize oy isteyen sizsiniz. Mitinglerde
birlikte iş yaptığınızla övünen sizsiniz ama bugün öküz
öldü, ortaklık bitince, ortaya dökülmeye başlayınca bu
kirlilikler hassaslaşıyorsunuz. Bu kişi bizden değil
arkadaşlar, sizden, sizin içinizden olan bir kişi bu iddiaları
atıyor, anlattıkları da sizin içinizde yaşananlar.
Şimdi, biliyorum bu önergeyi reddedeceksiniz
ama herkes şundan emin olsun: Kimse bu kaybolan silahlarla verdikleri
pozlarla yaptıkları tehditlerle korku salabileceğini
düşünmesin. On beş yıl zaman aşımı var, erken ya
da zamanında yapılacak ilk seçimde iktidarımızda yargı
bağımsızlaşacak ve bu silahların akıbeti ve
işlenen suçların hepsinin hesabı tek tek sorulacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.
Buyurunuz Sayın Koç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
halkımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Baştan söyleyeyim: Biz bu öneriyi
destekliyoruz. Neden destekliyoruz? Değerli arkadaşlar, bu
kayıp silah dediğimiz mesele aslında 2016 yılından
sonra gerçekleşen bir mesele değil, bundan daha önce bir
hazırlık meselesi var. 2014 yılında da bir silah meselesi
var; 15 bine yakın silah ortada yok. Daha sonra, 2016 yılındaysa
107 bin silah kayıp. 107 bin silah ne demek? Bir devletin ordusuna tahsis
edilebilecek olan silah miktarı kadar demek. Peki, bu ne anlama geliyor?
Bu, geliyor: Halkların Demokratik Partisi ve bize yönelik olan son
saldırıları bir değerlendirdiğimiz zaman, bakın,
aradan bir ay geçmeden, Deniz Poyraz, İzmirde il örgütümüz
basıldı ve katledildi. Bu katleden katilin elinde uzun namlulu
silahlar vardı ve bununla ilgili pozlar verdi. Peki, bu silah nerede ve
kimden aldı? Bunun hesabını kim sordu? Kimse soramadı.
Bununla ilgili mevcut olan sorular şu anda cevapsız kalmış
durumda.
Yine, bu sabah erken saatlerde biz
uyandığımızda Marmaris ilçe binamız
saldırıya uğradı; saldırıya uğradı ve
bu saldırıyı gerçekleştiren kişi hemen Adli Tıp
Kurumuna götürüldü, girer girmez şipşak bir şekilde Psikolojisi
bozuk. denildi. Ya, siz ne kadar çabuk, hızlı bir şekilde bu
kararı alabildiniz? Değerli arkadaşlar, mahpusda, zindanlarda
hastalığıyla, ölümle pençeleşen mahpuslar ancak üç dört
senede bir rapor alabiliyorlar. Bu ne kadar hızlı çalışan
bir Adli Tıp Kurumu!
Bakın, biz, bu silahların nereden
dağıtıldığını ve kimlerin elinde
olduğunu aslında biliyoruz. Tabii, çeşitli iddialar var.
İddiaların başında neler var biliyor musunuz? Bakın,
bizim partimiz 2015 yılında saldırılara uğradı,
organize bir şekilde saldırıların altında kaldı
ve bu saldırılarda bazı grupların, bazı
kurumların isimleri geçti; bunların başında SADAT var ve
bir de Osmanlı Ocakları var. 250 bin genci özel harp nitelikli bir
şekilde eğitimden geçirdiğine ilişkin söylentiler var.
Bunları nereye koyacaksınız değerli arkadaşlar?
Bakın, bunlar acaba bazı kurumları vesaire korumaya dayalı
olarak yapılan eğitimler midir?
Değerli arkadaşlar, bu çekirdek
değil, kaybolan da bir iğne değil; 107 bin tane silah
kayıp. Peki, bunu nasıl bu şekilde geçiştirebilirsiniz?
Bakın, Biz kuş uçurtmuyoruz. dediğiniz bir ülkede 107 bin tane
silah kayıp. Bu istihbarat örgütleri nerede? Niye görevlerini
yapamıyorlar? Niye bizim partimiz ve bizim mevcut olan siyasetçilerimiz
sürekli baskı altında ve saldırı altındadır?
Bunlar araştırılmalı ve bu kesinlikle ortaya
çıkarılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu, mevcut olan, kayıp silahlar denilen bu
silahlar nedeniyle toplum ciddi bir şekilde baskı
altındadır. Fikirlerini ve tepkilerini barışçıl bir
yöntemle dile getiren akademisyenler, gazeteciler, sivil toplum örgütleri,
siyasetçiler, demokratik mücadele gösteren bütün herkes şu anda tehdit
altındadır. Bu nedenle kayıp silahlar denilen bu
silahların bulunması gerekiyor. Bütün olarak, bütün halklar şu
anda gerçek anlamda bir tehdit altındadır ve sürekli
saldırılar gerçekleştirilmektedir. En büyük mağduru da
bizim kendi partimizdir ve en yakın tarihte bunları
yaşadık. Dolayısıyla, bu araştırma önergesinin
kesinlikle kabul edilmesi gerekiyor ve bu silahların bulunması
gerekiyor. Türkiye bir hukuk devletiyse, Türkiye gerçek anlamda daha karanlık
bir noktaya gitmeyecekse bu önergenin kabul edilmesi gerektiğini
söylüyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sinop Milletvekili Sayın Nazım Maviş.
Buyurunuz Sayın Maviş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ
(Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl
dönümündeyiz. 15 Temmuzda millî egemenliğimize, ülkemizin
bağımsızlığına, birlik ve bütünlüğümüze
karşı girişilen saldırıyı milletimizle birlikte
engelledik. Bu ülke için Arkamızda kim var? diye bakmadan 251
canımızı feda ettik, rahmetle minnetle yâd ediyorum.
Biz 15 Temmuz ve sonrasında bu hain darbe
girişimiyle mücadele ederken muhalefet bir taraftan FETÖcülere kol kanat
germeye diğer taraftan da 15 Temmuz direnişini
itibarsızlaştırmaya, sulandırmaya çalıştı.
15 Temmuz darbe teşebbüsünü kınayacakken kontrollü darbe diyerek 15
Temmuzun meşruiyetini gölgelemeye çalıştı. Bu önerge de
böyle bir amaca hizmet ediyor. Eğer bir hukuksuzluk varsa bunun
gereği elbette ki yapılır. Ancak 15 Temmuzun arifesinde -biraz
önce konuşan Sayın CHP sözcüsünün de söylediği gibi- böyle bir
önergenin getirilmesi, tabii ki bizim tarafımızdan, 15 Temmuzun
sulandırılmaya çalışıldığı ve 15
Temmuzu itibarsızlaştırmak için gündeme getirildiği
düşüncesine yol açacak.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yapmak zorunda
değil canım(!)
KANİ BEKO (İzmir) Silahlar nerede,
silahlar?
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Türkiye'nin
darbeler tarihinde ilk defa bir lider dimdik, şapkasını
alıp gitmeden, düdük çalınca hizaya geçmeden darbelere
karşı direndi, alkışladınız mı? İspanya
Kralı Carlosa, Tiananmen Meydanınındaki direnişe, hatta
sarhoş Boris Yeltsine verdiğiniz kıymeti milletiyle beraber
darbeye direnmiş Recep Tayyip Erdoğana göstermediniz, esirgediniz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne direnmesi ya!
Devrimci deyin bari!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Silahlar
nerede, silahlar?
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Siz, başkalarının
demokrasi mücadelesini alkışlarken, başkalarına
verdiğiniz kıymeti kompleksleriniz nedeniyle Recep Tayyip
Erdoğandan esirgerken bu millet yirmi yıldır Recep Tayyip
Erdoğana sandıklarda hep meşruiyetini, hep vizesini verdi ve
bundan sonra da her türlü saldırıya rağmen vermeye devam edecek
inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, 15 Temmuzda tüm terör örgütlerine bir ders
verdik, tüm dünyaya bir ders verdik, darbelere karşı nasıl
mücadele edileceğini milletimizle beraber tüm dünyaya gösterdik.
Ayrıca, perde arkasından kahvesini yudumlayarak darbe girişimini
film seyreder gibi seyredenlere de cesaret dersi verdik, demokrasi dersi
verdik, demokrasiye sahip çıkma dersi verdik, vermeye de devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün 15 Temmuzun yıl dönümündeyiz;
PKKnın kaçırdığı çocukları, bu milletin yitik
çocuklarını, PKKnın 15 yaşında dağda terörün
kurbanı yaptığı Kürt kızlarını, bu ülkenin
yitik canlarını konuşacağımıza; 15 Temmuzun yitik
251 şehidini konuşacağımıza; bu ülkenin şehit
öğretmenini, öğrencisini, polisini, askerini
konuşacağımıza; bu ülkenin yıllarca terör mücadelesine
verdiği kayıpları konuşacağımıza 15 Temmuzu
sulandıracak ve itibarsızlaştıracak bir gündemle
karşımıza geliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sulandıran sizsiniz!
HÜDA KAYA (İstanbul) Zaten sulandı!
Zaten sulanmış!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Hiç kusura
bakmayın, size bu fırsatı vermeyeceğiz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Sadece biz
değil, birlikte 15 Temmuza karşı direndiğimiz bu millet de
size bu fırsatı vermeyecek.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Siyasi Ayak
nerede!
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Silahlar nerede?
SERVET ÜNSAL (Ankara) FETÖnün siyasi
ayağı nerede!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Buradan bir kere
daha, 15 Temmuzun yıl dönümünde, darbelere heveslenenlere, darbelerden
iktidar devşirmeyi umanlara sesleniyorum:
HÜDA KAYA (İstanbul) Paralel ordulardan
bahset! Paralel ordulardan bahset! Çaldığınız silahlardan bahsedin!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Türkiye,
artık, darbelere nasıl direniş gösterileceğini,
darbecilerin nasıl bertaraf edileceğini, darbecilerin sokaklara
nasıl gömüleceğini çok iyi biliyor ve bütün dünyaya da gösterdi. (AK
PARTİ sıralarında Bravo sesleri, alkışlar)
SERVET ÜNSAL (Ankara) FETÖnün siyasi
ayağını araştıralım!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Nasıl 15
Temmuza karşı şanlı bir direniş ortaya koymuşsak
bugün de teröre destek verenlere, terörü kınamaktan korkanlara, teröre ses
çıkarmayanlara, terör örgütlerinin siyasi uzantılarıyla kol kola
gezerek terörün meşruiyetine katkı sağlayanlara da aynı
mücadeleyle karşılık vereceğiz.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Bağır,
bağır; belki suçunu kapatırsın, bağır.
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Bu şerefli
direnişi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın bu yiğit ve kahramanca liderliğini ve 15 Temmuz
hikâyemizi sizin kirletmenize müsaade etmeyeceğiz, fırsat
vermeyeceğiz.
SERVET ÜNSAL (Ankara) FETÖnün siyasi
ayağı nerede!
HÜDA KAYA (İstanbul) Nasıl
şakşakçılık!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) Terörle olan
iş birliğinizi de her zaman bu millete şikâyet edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
SERVET ÜNSAL (Ankara) FETÖnün siyasi
ayağı nerede!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Darbelerden medet
umanlara
ALİ ŞEKER (İstanbul) Silahlar
nerede?
SALİH CORA (Trabzon) Darbe
şakşakçılarına cevap verdi, ne oldu?
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, hatip
yaptığı konuşmasının bir kısmında bu önergenin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) FETÖye
sataştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Terbiyeye davet ederim seni
Bülent! Yapma böyle. Biz sana böyle bir şey dediğimizde
Terbiyeye
davet ederim seni!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır ama
şöyle, bu konu çok
Terbiyeye seni davet ediyorum! Ne demek terbiye!
SALİH CORA (Trabzon) Grup Başkan
Vekilimiz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bülent, gruptan bir kelimeye
tahammül etmiyorsun, tutup da FETÖye sataştı. deme.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Etmiyorum,
konuşmasın ama sabahtan beri. Aliye Bağır. diye duydum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aliye Bağır.
diyen namussuzdur! dedin mi demedin mi? Namussuzdur!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ali Şeker
Ali
Şeker, maalesef bağırdı.
BAŞKAN Sayın Özel
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmayan bir şeyi söyleyen
de namussuzdur! Olmaz öyle şey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sensin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Terbiyeli ol!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Germeseydin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yanlış
Yanlış
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne oluyor ya!
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Olmadı bu. deyince
dönüyorsun, yapma bunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sabahtan beri aynı şeyi söylüyoruz. Ben bir Grup Başkan
Vekilinin sözünü kesmem ama her şeyi yapıyorsunuz. Bir cümle söyledik
ya, her şeye bağırdı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak diyorsun ki: Aliye
Bağır. dedi. Diyen şerefsizdir!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Susturun dedim.
Susturdular mı? Allah Allah!
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:18.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.29
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Müsaadenizle 69a göre cevap
hakkını kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Taşcıer buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıerin, Sinop Milletvekili Nazım Mavişin CHP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aslında konuşmamda da ifade ettim,
niyetimiz sulandırmak değil, başka 15 Temmuzların
olmaması için ve sürekli kandırıldığınız
için sizi uyarmak ama sulandırmak diyorsanız eğer, ben bu 15
Temmuz darbe girişimini kimlerin sulandırdığını
sayayım.
Bankaya ev kirasını yatıranları
ihraç ederken aynı bankadan milyonlarca kredi çekip boğaz
manzaralı yalı alanları kanal kanal gezdirenlerdir; bu darbeyi
Allahın lütfu olarak görenlerdir; darbenin en önemli isminin
kardeşini başdanışman yapandır; Siyasi
ayağını araştırmayalım. diyenlerdir;
kumpasların savcılığını yapanlardır; darbeyi
ve OHALi fırsata çevirip hakkını arayan madenciye,
hakkını arayan öğrenciye OHAL uygulamaktır; aynı
menzile yürüyenlerdir ve FETÖ borsasını kuranlardır; Ne
istediniz de vermedik. diyenlerdir. Böyle bağırarak
çağırarak geçmişinizi silemezsiniz. Sizlerin FETÖyle ilgili
nasıl övgüler dizdiğinizi
Daha bugün ya, Fetullah Gülene, FETÖye
şiir yazanları TRTye yönetici olarak atadınız; siz neden bahsediyorsunuz?
Ama şunu söyleyeyim: Eğer çiğ yemediyseniz karnınız
neden ağrıyor, neden bu kadar bağırıyorsunuz?
Gelin, eğer gerçekten kendinize
güveniyorsanız, eğer Bunların hesabını
verebiliyorum. diyorsanız bu önergeye de Evet. dersiniz. (CHP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunların hepsine
cevap verdik, karnımız da ağrımıyor.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) Ama karnınız
ağrıyor ki bu kadar bağırıyorsunuz.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Gamze
Taşcıer ve arkadaşları tarafından, 15 Temmuz darbe
girişimi sırasında dağıtılan ve hâlâ kayıp
durumda bulunan silahların akıbetinin belirlenmesi amacıyla
14/7/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Temmuz 2021 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Antalya Milletvekili
Atay Uslu ve 23 Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 255 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 3üncü madde kabul edilmişti.
4üncü madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk
okutacağım 3 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul
İstanbul İzmir
Hasan
Özgüneş Kemal
Peköz Sait
Dede
Şırnak
Adana
Hakkâri
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Dursun
Ataş
Antalya
Denizli
Kayseri
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
Gaziantep
Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin
Osman Budak
İstanbul
Adana
Antalya
Hasan
Baltacı Ali
Şeker
İbrahim Özden Kaboğlu
Kastamonu
İstanbul
İstanbul
Aziz
Aydınlık
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın Hasan
Özgüneş.
Buyurunuz Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, Sayın Meclisi selamlıyorum.
Türkiyede 2 tane güzel deyim vardır: İki
kulağı tıkalı olmak. ya da Bir kulaktan girer,
diğerinden çıkar. Üç yıldır şunu gördüm: Askerlikte
denirdi Mantığın bittiği yerde askerlik başlar.
aslanın fareleştirildiği kurum olarak değerlendirilirdi.
Şimdi, şunu görüyoruz: AKP Hükûmeti söylenen her şeye
kulağını tıkıyor, duymuyor; ne anlatırsak
anlatalım boştur. Ancak, şunu görüyoruz, geldiğimiz
aşama itibarıyla iktidar şunu söylüyor: Biz hepimiz aynı
gemideyiz. Bu gemi batmak üzere. Bu, halkın gemisi, sizin geminiz
değil; batarsa halk batar, batırıyorsunuz. Sizler
kaçarsınız, Yeni Zelandaya mı gidersiniz, Çine mi gidersiniz
onu bilmiyoruz ama kaçamazsanız da hesap verirsiniz.
Einsteinın şöyle bir sözü var: Aynı
şeyleri tekrar ederek farklı sonuç alacağına inanmak
aptallık ya da deliliktir. Bakınız, kırkyıldır
aynı şeyleri deniyorsunuz, bir yıl değil, iki yıl
değil; kırkyıldır Kürt meselesi hakkında aynı
şeyleri söylüyor, aynı şeyleri deniyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, ben üslup konusunda
son derece hassas birisiyim. Burada her türlü hakaretin
yapıldığını gördük, üzüntü duyuyorum her zaman.
Değerli sayın kelimelerini kullanmayacağımı söylemiştim
ama protestonun da bir işe yaramadığını görüyoruz
maalesef çünkü AKP Hükûmeti her türlü değişime tıkalı
olduğu için ben protestomu da geri alıyorum.
Bizim önemli şeyler üzerinde durmamız
gerekiyor. Bugün bir fıkrayla başlamak istiyorum. Günün birinde sel
köyün değirmenini almış, binasını almış;
köylüler değirmenin taşlarını bulmak için
uğraşıyorlar çünkü taş bulmak her zaman kolay olmuyor.
Gencin birisi tahtadan küçücük bir parça olan çakçağı bulmuş,
demiş ki: Bulduk, bulduk, bulduk
Yaşlı bir adam demiş:
Ne buldun? Çakçağı. demiş. Ev gitmiş, taşlar
gitmiş, sen çakçakla uğraşıyorsun.
Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti Kürt
sorununu ve demokrasiyi algılayamadığı için Türkiyeyi
bitirdi. Biz burada çakçakla uğraşıyoruz. Niye
uğraşıyoruz? Çünkü demokrasi yok, hukuk yok, özgürlükler rafa
kaldırılmış; işsizlik, ekonomi, ne dersen her şey
çökmüş; biz kalkmışız, faşizmin ve tek adam rejiminin
var olduğu yerde kırıntıların peşinden
koşuyoruz. Demokrasi ve Kürt meselesi çözülmeden Türkiyenin hiçbir
sorununu çözmek mümkün değil; bu zihniyetle de hiç çözülmez çünkü
görüyoruz, en basit bir şeyde sokaktaki vatandaşın çok çok
gerisine düşme vardır, bir ahlaki çürüme vardır.
Dolayısıyla, bizim işimizin zor olduğunu biliyoruz ama
şuna inanıyoruz: Sona doğru geliyoruz, bunu düzelteceğiz.
Biz 1971de Türk-Kürt kardeşliği yaparak
Anadoluyu hep birlikte yurt edindik. Selâhaddin Eyyubiyle Haçlı
Seferlerini durdurduk. 16ncı yüzyılın başında
Osmanlı Kürt beylikleriyle birleşerek imparatorluğun
genişlettiği, Birinci Dünya Savaşında, Kürt-Türk ittifakıyla Amasya Millî Tamimiyle Misakımillî kuruldu.
Bugünkü Rojava, bugünkü güney Kürdistan dediğimiz alanlar
Misakımillînin içindeydi. Birlikte kurtarmaya çalıştık,
birlikte mücadele ettik ama Lozan öncesinde Rojavayı Fransaya verdiniz,
güney Kürdistanı İngilizlere verdiniz. Sonra da isyanlar
başladı, Şeyh Sait, bilmem, Ağrı neresi
Bugüne kadar
bu çatışmalar devam ediyor. Kürt
sorunu öyle basite alınacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Efendim,
geçmişte ne deniliyordu? Geçmişte anarşistlerin, daha öncesinde
şakinin, eşkıyanın; daha sonra solcular için komünistin,
bugün de terörün arkasına sığınarak işi
geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Oysa tarih öğreticidir,
ta Osmanlı Döneminden beri var olan bir sorunu görmezden geliyorsunuz.
İktidar için, oy için İmralıya da gittiniz, Osloya da
gittiniz, Kandile de insanları gönderdiniz. Şimdi, Erdoğan
gitmiş bir cümle Kürtçeyle tekrar Kürtleri kazanmak ve oy almak için Kürt
meselesini güya yeniden ele alacak. O hikâye sizin açınızdan
bitmiştir, bizim açımızdan da bitmiştir. Sizde ne o irade
var ne o yürek var ne o anlayış var.
O açıdan, biz sizden bir şey beklemiyoruz,
tek beklentimiz şu: Bir an önce bu halkın sırtından inin ve
yolcu olun. Yeni gelecek zihniyetle yeni bir sayfa açacağız.
Sizleri tekrar selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Özgüneş.
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci
konuşmacı, Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
görüşülen bu maddesinin lüks kampçılık turizminin yasal
altyapısını oluşturmayı amaçladığı
söyleniyor ancak AKP iktidarının büyükşehir belediyelerini
kaybetmesiyle her torba kanunun içine yerleştirdiği, belediye
yetkilerini gasbetmeye yönelik maddelerden biriyle karşı
karşıyayız.
AKP iktidara geldiği ilk yıldan beri yerel
yönetimlerin güçlendirilmesini savunurken şimdi belediye yetkilerini
merkezde toplama politikası izlemektedir. AKP 2002 Seçim Bildirgesinde
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yönünde atılacak cesur adımlar,
toplumun kendi gücüyle çağdaşlaşmasının önünü
açacaktır. ifadesine yer vermiş, 2014 Seçim Beyannamesinde de belediyelere
verilen vergi paylarının ve yetkilerin
artırılmasını savunmuştur. Bu amaçla da 2013
yılında Büyükşehir Belediyesi Yasası
çıkarılmış ve belediye yetkileri artırılmıştır
ancak AKP, 31 Mart 2019 tarihinde belediyeleri kaybetmesiyle birlikte, torba kanunlara
serpiştirdikleri maddelerle belediyelerin yetkilerini birer birer elinden
almaktadır. Bu kanun teklifinde de bahsi geçen işletmelerle ilgili
olarak iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı verme
yetkisi belediyelerin elinden alınarak bakanlığa verilmektedir.
Vatandaşa verecek bir şeyi kalmayan AKP belediyelerin yetkilerini
kısıtlayarak, gelirlerini azaltarak belediyelerin vatandaşa
hizmet etmesini engellemek istemektedir.
Değerli milletvekilleri, görüşülen teklif
turizmin teşvikiyle alakalıdır ancak turizmcilerin
sorunlarına bir çözüm yok, 2 milyon istihdam yaratan konaklama sektörünün
durmasıyla oluşan işsizliğe bir çözüm yok, iktidarın
artık sorunları çözebilecek kabiliyeti de yok. Bizi dünyaya rezil
eden Kültür ve Turizm Bakanlığının geliştirdiği
tek politika Tadını çıkarın,
aşılıyım. sloganından ibarettir. Türkiye Seyahat
Acentaları Birliğinin son verilerine
bakıldığında, 2020 yılının aynı
dönemine göre ilk dört ayda turist sayısında yüzde 35lik, 2019
yılında yüzde 68,5lik düşüş yaşandı. Pandeminin
etkisi olsa da birçok ülke turizmdeki düşüşü toparlamışken
Türkiye'nin bacasız sanayisi her geçen gün kötüye gidiyor; kısaca,
ülke her alanda olduğu gibi turizm alanında da yönetilemiyor.
Enflasyonla, işsizlikle, döviz kurlarında istikrarsızlıkla
cendereye giren ekonomi yüzünden Türkiye hiçbir konuda net bir politika
çizemiyor, bedelini ise vatandaşlar ödüyor. Vatandaşa
Porsiyonları küçültün, tasarruf yapın. nasihatleri veren iktidar
yeni saraylar yaptırıyor, yandaşlarına üç beş
maaş veriyor, vatandaşa yararı olmayacak projelerle
müteahhitlerine yeni rantlar yaratıyor.
Değerli milletvekilleri, memleketim Kayserinin
turizmdeki durumuna da değinmek istiyorum. Kayseri, turizm alanında
bulunduğu bölge ve ülkemizde önemli bir yere sahiptir fakat birçok medeniyete
ev sahipliği yapan tarihî zenginlikleri, kadim kültürel yapısı,
altı bin yıllık ticari geçmişiyle bulunduğu
coğrafyaya değer katan Kayseri, sanayide, ticarette, tarımda
olduğu gibi turizm alanında da iktidardan maalesef ki yeterli
desteği alamamaktadır. Kayseri, Erciyes Dağı, Sultan
Sazlığı, Kapuzbaşı Şelalesi, Tuzla Gölü,
Soğanlı Vadisi, Zamantı Irmağı, Melikgazi Türbesi ve
Kalesi, Kayseri Kalesi, kervansarayları, milattan önceki yıllara
uzanan geçmişe sahip yer altı şehirleri, millî parklarıyla
sayısız doğal ve tarihî alanlara sahiptir. Ancak Kayserinin
devletten gerekli desteği alamaması nedeniyle Kayseride turizm bir
türlü gelişememiştir. Erciyes Dağı Türkiyenin en önemli
kış turizm merkezi olma potansiyeline sahiptir ancak AR-GE
çalışmalarının olmaması, turizm tesislerinin yeterli
olmaması, reklam çalışmalarının yapılmaması,
devlet desteğinin olmaması, Kayserinin hava ve kara
yollarının yetersizliğinden ulaşılamayan bir
şehre dönüşmesi nedeniyle Erciyes hak ettiği yere bir türlü
gelememiştir. Yahyalı ilçesinde bulunan, kendi
sınıfında dünyanın en yüksek 2nci şelalesi olan
Kapuzbaşı Şelaleleri, ilçede konaklama imkânlarının
olmaması, tanıtımının yapılmaması, herhangi
bir yatırımın olmaması nedeniyle turist çekememektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Kayseri gibi, ülkemizde pek çok şehirde de önemli turizm
potansiyeli bulunmaktadır ancak iktidarın yanlış
politikaları yüzünden bu bölgeler kaderine terk edilmiştir, Kayseri
de kaderine terk edilen şehirlerin başında gelmektedir.
Yatırımlardan mahrum kalan Kayseride bir an önce master plan
yapılmalı, devlet yatırımları yapılarak, özel
yatırımların da önü açılarak desteklenmelidir. Kayseri
Kapadokyayla birlikte bölgenin turizm merkezi hâline getirilip hem ülkemize
döviz girdisi sağlanmalı hem de işsizlikten bunalmış
bölge halkının istihdamı sağlanmalıdır diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki üçüncü konuşmacı Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan
Baltacı.
Buyurunuz Sayın Baltacı. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN BALTACI (Kastamonu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu kadar çok tartışılan
bir kanun teklifinin Meclisin tatile girmesinden hemen önce apar topar Genel
Kurula getirilmesini doğru bulmuyorum çünkü bu kanun bu kadar apar topar
yasalaşsa bile iddia etmiş olduğunuz sonucu alması mümkün
değil çünkü Turizmi Teşvik Kanunu ilk önce 1982 yılında
yasalaştı, o günden yani 1982den 2002ye kadar 8 kez
değişikliğe uğradı. Oysa 2002den bugüne kadar 11
değişiklik teklifiyle 42 maddede değişiklik
yapıldı ve bu teklifle birlikte de 23 maddede tekrar
değişiklik yapılacak.
Şimdi, bu kadar, bunca değişiklik
yapılmasına rağmen Türkiyede turizmin ve turizmcinin ve turizm
emekçisinin durumu ortada. Bu teklifin 4üncü maddesiyle yapılmak istenen
değişiklik şu cümleyle başlıyor, deniliyor ki
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler
diye başlıyor.
Neresidir bu devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler?
Ormanlardır, meralardır, yaylalardır, otlaklardır,
denizlerdir, göllerdir, kıyılardır. Şimdi, on dokuz
yıl boyunca yapmış olduğunuz uygulamalara bakınca
eğer AKP bu Meclise bir yasa teklifi getiriyorsa ve içinde Devletin hüküm
ve tasarrufu altındaki yerler
ibaresi geçiyorsa arkadaşlar, bilin
ki bir yerde bir orman yangını çıkacak, sonra orası imara
açılacak, sonra da üzerine bilmem hangi yandaşa ait otel
yapılacak demektir. Eğer AKP bu Meclise bir yasa teklifi getiriyorsa
ve içinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler
ibaresi
geçiyorsa arkadaşlar, bilin ki bu ülkede bir göl kuruyacak, bir yerde bir
dere susuz kalacak; bilin ki kıyılar, ormanlar
yağmalanacaktır. AKP bu Meclise bir yasa teklifi getiriyorsa ve
Turizmi teşvik edeceğiz. diyorsa benim aklıma Salda Gölünü
betona boğacağınız millet bahçesi geliyor. Siz Turizmi
teşvik edeceğiz. deyince benim aklıma vatandaşı
aşı beklerken Turistin göreceği herkesi
aşılayacağız. cümlesi, turizm emekçilerine Ben
aşılıyım. maskeleri taktırıp
onurlarını ayaklar altına aldırdığınız
reklam filmleri geliyor. Siz Turizmi teşvik edeceğiz. deyince benim
aklıma 2.168 kamyon kumu çalınan Pataranın kumsalları
geliyor. Dünyanın kendi kendini temizleyen 3 denizinden 1i olan Saros
Körfezine akıttığınız zift, define arama izni
verdiğiniz ve bataklığa dönüştürdüğünüz Buzul
Çağından kalma Dipsiz Göl geliyor. Siz Turizmi teşvik
edeceğiz. deyince benim aklıma arsası Tarım ve Orman
Bakanlığına ait Türkbükündeki Hilton Otelini Turizm
Bakanının nasıl satın aldığını sormak
geliyor. Ve yine Turizm Bakanının kardeşinin haklarını
ödemediği ve gözaltına aldırdığı AtlasJetin
işçileri geliyor. Siz Turizmi teşvik edeceğiz. deyince bizim
aklımıza çivi çakmak bile yasakken imara açılan Marmaris
Kumlubükteki 320 dönüm sit alanı geliyor. Siz Turizmi teşvik
edeceğiz. deyince üç beş yerden maaş
bağladığınız bakan yardımcıları, eski
milletvekilleriniz, yandaş gazetecileriniz geliyor. Siz Turizmi
teşvik edeceğiz. deyince yıktığınız on iki
bin yıllık Hasankeyf aklımıza geliyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama
zamanımız kısa. On dokuz yıllık sicilinize bakarsak
eğer bu yasa teklifi yasalaşırsa önce yani 4üncü maddede
bahsedilen Geçici tesisler ve günübirlik tesisler yapılıyor.
denilecek, sonra bu yapılar kalıcı tesisler hâline getirilecek,
sonra seçim dönemine yakın bir imar affıyla kaçak yapılaşma
yasalaştırılacak. Oysa TÜİK verilerine göre Türkiyede
hanelerin yüzde 60ının evden uzakta bir haftalık tatil
masrafını bile karşılayamadığı bir ülkede,
turizm liselerinden ve fakültelerinden mezun on binlerce gencimizin iş
aradığı bir ülkede sizin turistik tesislerde çalışan
yabancı sayısının sınırını
kaldıracak düzenlemeyi teklif edecek kadar milletten habersiz
olduğunuz bir ülkede turizm tarihinin en karanlık ve en
sıkıntılı dönemini yaşarken turizmciye yeni ek yükler,
yeni vergiler getirilmek istenen bir ülkede sizin turizmciye
verebileceğiniz tek teşvik erken seçime gitmektir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
4üncü maddesinde yer alan Devletin hüküm ve tasarrufları altındaki
yerlerde, ibaresinden sonra gelmek üzere doğal ekosisteme uygun
olması, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nevin
Taşlıçay Esin
Kara Sefer
Aycan
Ankara
Konya
Kahramanmaraş
Mustafa
Hidayet Vahapoğlu Ümit
Yılmaz
Bursa Düzce
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Düzce
Milletvekili Sayın Ümit Yılmaz.
Buyurunuz Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesinin değiştirilmesiyle ilgili önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Sizleri ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Düzce, turizm açısından
değerlendirildiğinde büyük bir potansiyele sahiptir. İlçeler ve
merkez tek tek ele alındığında deniz, doğa, tarih ve
benzeri birçok turizm imkânı bulunan ilimizin, turizm gelirinden yeterince
yararlanamadığı görülmektedir. Akçakoca ilçemize deniz ve
doğa turizmi açısından son yıllarda artan talep bizleri
sevindirmekle beraber yaşanan sel felaketleri ve pandemi süreci
Akçakocanın turizmden umduğu geliri elde edememesine neden
olmuştur. İlçemizde bulunan Fakıllı Mağarası ve
Aktaş Şelalesi gün geçtikçe artan
tanınırlığının yanında, ziyaretçi
sayısıyla önemli bir alandır. Cumayeri ilçemizde Melen
Çayında yapılan rafting, Marmara ve Karadeniz Bölgesinde
yapılan tek rafting alanıdır. Yine Cumayeri ilçemizde
belediyemizin yapımına devam ettiği sayfiye alanı bölgenin
en genişlerinden biri olmaya namzettir. Cumayeri ilçemizde
yapımı devam eden bir diğer tesis olan yarış pisti
bittiğinde ülkemizin yanı sıra Avrupanın da sayılı
pistlerinden biri olacaktır. Yığılca ilçemiz doğa
turizmi açısından oldukça zengin bir potansiyele sahiptir.
İlçemizde bulunan Sarıkaya Mağarası en geniş galeriye
sahip mağaralardan biri olmakla beraber çok fazla insan tarafından
tanınmamaktadır. Yığılca ilçemiz ayrıca
Yedigöller Millî Parkı'na en yakın mesafenin geçiş yolu üzerinde
olmasına rağmen, yıllardır yapılamayan yol nedeniyle
turizm pastasından yeterince pay alamamaktadır. Bu yolun bitirilmesi
Düzce'nin batısından Yedigöller Millî Parkı'na gitmek
isteyenlerin en az iki saat daha zaman tasarruf etmesine neden olacaktır.
Merkez ilçemizde Konuralp bölgesinde bulunan antik
kent ve amfiteatr Bitinya Döneminden kalma en önemli antik kentlerden biridir.
Düzce Belediyemizin amfiteatr kısmında
bakanlığımızla beraber yapmış olduğu çalışmalar
hızla devam etmektedir. Düzce turizmine ve kültür mirasına
yapmış olduğu katkılardan dolayı Belediye
Başkanımız Sayın Faruk Özlü'ye buradan
şükranlarımı bildiririm.
Değerli milletvekilleri, bugün bizim asıl
üzerinde durmak istediğimiz konu ise Düzce ilimizin daha
sayamadığımız birçok güzelliğinin yanı sıra,
bölgede bulunan yaylaların turizme kazandırılma konusudur.
İlçemizde bulunan Efteni Gölü ve tabiat parkına ortalama 25
kilometre, il merkezine ise ortalama 35 kilometre mesafede bulunan yaylaların
birkaç tanesinden bahsedecek olursak bunlar: Kardüz, Balıklı, Hera,
Pürenli, Derebalık, Sakarca, Odayeri, Sırıkyayla,
Kızık, Şehirli, Çiçekli, Torkul, Sinekli Yaylası olmak
üzere daha adını sayamadığımız birçok yaylamız
mevcuttur. Bu yaylaların rakımı en yükseği Kardüz 1.840
metre olmak üzere, ortalama 1.500 metre rakım civarındadır.
Yaylalarımızın tamamında doğa yürüyüşü, dağ
bisikleti, çadır, karavan kampı, foto safari, atlı gezinti ve
olta balıkçılığı gibi birçok doğa turizmi yapma
imkânı bulunmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Doğu Karadeniz'de
uygulanan Yeşil Yol Projesi bölge turizmine büyük katkı
sağlamıştır. Bizim de dikkatimizi çeken bu projenin
benzerinin Düzce ve Bolu ilimizde uygulanabileceğini düşünerek Düzce
Üniversitesine yaptığımız başvuru sonucunda
hazırladığımız taslak proje Sayın Turizm
Bakanına tarafımızdan teslim edilmiştir. Taslak proje,
Sakarya ilimizin Hendek ilçesine bağlı Dikmen Yaylasından
başlayarak Düzce ve Bolu illerimizi de kapsayan bölgede bulunan 30un
üzerinde yaylayı içine almaktadır. Proje kapsamında bulunan
yaylaların en yakın il ve ilçe merkezlerine bağlantı
yolları ve yaylalardan birbirine geçiş yolları iyileştirme
kapsamına alınmaktadır. Yaylalarımızın doğal
güzelliğini bozmadan yapılacak çadır ve karavan kamp
alanları, ahşap tarzı bungalov tipi evler ve tuvalet duş
tesisleri ve katı atık toplama konteynerleri yapımı proje
dâhilindedir. Yaylaları turizme kazandırırken bir doğasever
olarak birinci önceliğimiz her zaman doğanın
korunmasıdır. Hazırladığımız taslak projenin
dikkate alınması gereken birinci önceliği, yapılan
yolların geçirgen yollar olması ve yapılacak tesislerde beton
kullanımının engellenmesi olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
Düzce ilimize bağlı yaylalarla ilgili önemli bir sorun da
yaylaların sınırlarının il
sınırlarımız dışında kalmasıdır.
Bunlardan birkaçına örnek verecek olursak, mesela kullanımı
Gölormanı köyümüze ait olan Balıklı Yaylasının
tamamı Bolu il sınırlarındadır. Bunun yanı
sıra, kullanımı Samandere ve Çatalçam köyüne ait Sinekli
Yaylası yine Bolu sınırları içinde kalmaktadır. Hera,
Şehirli, Kızık Yaylalarında da durum farklı
değildir. Bu yaylalarımızın Sayın
Cumhurbaşkanımızın kararıyla Düzce ili
sınırlarına dâhil edilmesi en büyük talebimizdir diyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan, Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 5inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu
Antalya Denizli İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur Ayhan
Altıntaş
Gaziantep Isparta Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu
Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Mehmet
Akif Hamzaçebi
Adana İstanbul İstanbul
İbrahim
Özden Kaboğlu Tekin
Bingöl Çetin
Osman Budak
İstanbul Ankara Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ilk konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Ayhan
Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 5inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifinin sahipleri teklifi Türk turizmini
geliştirmek maksadıyla sunmuşlar. İddiaları o ki
ülkenin varlıklarının turizme
kazandırılmasını hedeflemişler. Önce şu soruyla
başlayalım: Turizme kazandırmaktan ne anlıyorsunuz?
Maddelere bakınca tamamen parasal bir amaç ortaya çıkıyor. Bu
rant amaçlı yaklaşım kalıcı bir etki yapmaz. Altın
yumurtlayan kazı keserek birkaç gün karnınızı doyurursunuz
ama geleceğinizi yok edersiniz. Turizmi geliştirmek ülkenin
imajını dünya nezdinde düzeltmekle de yakından ilgilidir. AK
PARTİnin yaptığı yanlış uygulamalar,
izlediği birtakım hatalı politikalar turizme de darbe
vurmaktadır. Örneğin, bugünlerde Afganistanda Talibandan kaçan pek
çok sığınmacının elini kolunu sallayarak ülkemize
girdiği hepinizin malumudur. Sormak istiyorum, sınır
güvenliğimizden hangi bakan sorumlu, bu bakanlar ne iş yaparlar?
Ülkeye her türlü fanatik, terörist, El Kaidecinin rahatlıkla girebileceği
imkânlar var. Bu durum, en başta bazı ülkeler açısından
Türkiyenin modern ve güvenli devlet niteliğini zedelemektedir. Kaldı
ki corona virüsü salgını sürecinde turist gelsin diye
yaptığınız şeffaflıktan uzak uygulamalar biraz
para getirdi ama 3üncü dalgayı da tetikledi.
Değerli arkadaşlar, 5inci maddeye gelecek
olursak, 5inci maddeyle turizm merkezleri, turizm koruma ve gelişim
bölgeleri ve turizm merkezleri içinde yer alan millî parklar, tabiat
parkları, tabiat anıtları, tabiat koruma alanları, doğal
sit alanları, sulak alanlar gibi korunan alanlarda hâlihazırda Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen planlama
ve onama yetkisine Kültür ve Turizm Bakanlığı da ortak
edilmektedir, gerekçe olarak da bütüncül planlama amaçlandığı
belirtilmektedir. Objektif ve doğru bir şekilde planlanacaksa,
doğru analiz yapılacaksa bu teklif kabul edilebilir fakat maalesef,
önceki icraatlarınız bize güven vermiyor.
Doğal güzelliklerimizin, tabiat
alanlarımızın, sulak alanlarımızın hızla
turizme açılarak rant alanı yaratma hevesini tetikleyebileceği
konusunda ciddi endişelerimiz var. Örneğin, Salda Gölüne bakın.
Önce millet bahçesi için göle inşaat kamyonlarıyla girildi, sonra
durumu kurtarmak için kamuoyu baskısının da etkisiyle Salda özel
çevre koruma bölgesi ilan edildi. Ancak maalesef, en son medyada da gördük, bu
statü de Saldayı çevre talanınızdan, acımasız
politikalarınızdan, rant açlığınızdan
kurtaramadı, Salda Gölü de sorumsuz politikalar sonucunda mahvoldu. Dün,
Tuz Gölünün hâlini gördük. Ayderin, Uzungölün durumunu anlatmama gerek yok.
Seçim bölgem Ankarada Atatürk Orman Çiftliği de parça parça tahrip
edildi, tahrip edilmeye de devam ediliyor. Ülkemizin güzellikleri birer birer
kayboluyor. Korunması gereken sit alanlarımız yavaş
yavaş yok ediliyor.
Burada dikkat edilmesi gereken bir başka durum
daha var: Bu uygulamayla yerel yönetimler bu planlara dâhil edilmiyor.
Başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere, yerel yönetimlerin
ölçeği fark etmeksizin imar konularından soyutlanmış
olması bizce doğru değildir. Ülkemizin turizmi için güzel bir
şey yapılacaksa bunun için bütün paydaşların
görüşleri, önerileri alınmalıdır.
Değerli arkadaşlar, bu teklifte ülkenin
tarihî ve doğal zenginliklerini korumak, geliştirmek, kültürel
zenginliğe değer katmak, insanlarımızı tarih
bilinciyle yoğrulmuş millet yapmak gibi amaçlar hiç yok. Bu yüzden,
Bakanlığın adındaki kültür kelimesi de sanki fazladan
duruyor gibi. Bakanlığın adını turizm yoluyla
birilerini zengin etme bakanlığı koysaydınız belki
daha dürüst davranmış olurdunuz.
Siz, turizmi sadece dolar getiren yabancı
turist olarak, sektörü de yolunacak kaz gibi görüyorsunuz maalesef. Bu
kısa vadeli politikalar uzun vadede nitelikli turist getirmez.
Belediyelerle, uzmanlarla, sektör temsilcileriyle, sivil toplum
kuruluşlarıyla birlikte kalıcı ve nitelikli turizmi
geliştirmek için çalışmanızı bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Tekin
Bingöl.
Buyurunuz Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gene bir gece yarısı saray yeni bir
başarı hikâyesi yazdı. Nedense Türkiye, gündüzün
hayrını hep yok sayıp gecenin şerrinde atamalarla, görevden
almalarla ve kanun hükmünde kararnamelerle uyanıyor.
Bu başarı hikâyesi, TRTyle ilgili bir
başarı hikâyesi, yandaşlığın pik
yaptığı bir kurum. Ayrıca, yoğun bir şekilde
partizanlığın yapıldığı bir kurum ve bu
kurumda yeni bir düzenleme yapılıyor; çok lazımmış
gibi Genel Müdürlük ile Yönetim Kurulu Başkanlığı
ayrıştırılıyor yani 2 yandaşa yeniden 2 görev
ihdas ediliyor. E, bununla kalınmıyor, 7 kişilik yönetim
kurulunun sayısı da 9a çıkarılıyor. Sanki 7 kişilik
yönetim kurulu özgürce, kendi iradeleriyle, TRTyi koruyup kollayan bir
anlayışla yöneticilik yapıyorlarmış gibi sayı 9a
çıkarılıyor. İlginç; bu yeni yönetim kurulu üyelerinden
birisi çiçeği burnunda Çalışma Bakanının oğlu,
Vedat Bilginin oğlu. Yani herhâlde yüzlerce, binlerce kamu kurumunda
yandaşlara yer kalmamış, yeniden yeni yönetim kurulu
üyelikleriyle böyle bir ihdas yapılıyor. Herkes -muhalif
milletvekilleri- bu kürsüye çıkınca haklı olarak Yazıktır,
günahtır, ayıptır! diyor ama kime?
Şimdi, böyle bir talan ve yağma düzeni
var; bu turizmle ilgili kanun teklifinde de yine, maalesef, yeni bir yağma
düzeninin düzenlemesi var. Bunun, bu paketin ruhunu otlakların,
meraların, kışlakların ot karşılığında
turizme açılması oluşturuyor. Ya, o kadar ilginç ki şu bir
aylık süre içerisinde kıyamet kadar vatan toprağı
satışa çıkarıldı; bir yandan Özelleştirme
İdaresi, bir yandan Millî Emlak yaklaşık 6.700 parça vatan
toprağını satıyor. Bununla sınırlı
değil; daha geçen hafta yine bir düzenlemeyle, kamu kurumlarının
o yüzük kaşı diye tabir edilen tesislerini satışa
çıkardılar. Doymuyorlar, doymuyorlar, doymuyorlar! Şimdi de bu
güzelim meraları turizme açıyorlar. Çok ilginç; 22 milyon
hektarlık mera şu dönemde yarı yarıya yok edildi, heba
edildi, 10 milyon hektara indirildi. Yani bu kadar duyarsızlığa,
bu kadar vicdansızlığa tahammül etmek mümkün değil.
Peki, bu topraklar usulüne uygun mu turizme
açılıyor, usulüne uygun mu ihale ediliyor? Nerede? Keşke öyle
olsa da hiç olmazsa diyelim ki: Ya, tarafsız bir şekilde, usulüne
uygun bir şekilde ihaleler yapılıyor. İnanın, hiçbir
şekilde bu ihaleler usulüne uygun yapılmıyor.
Az önce bahsettiğim o 6.700ün üzerindeki
toprak var ya, kamunun arazisi yani 84 milyon vatandaşın arazisi
ihale ediliyor ama aradan, ihaleye çıkarılmadan, farklı
yöntemlerle kim bilir kaçı birilerine peşkeş çekiliyor; bu, bir
alışkanlık, on dokuz yıllık iktidar döneminde hep
yapılagelen bir uygulama.
TRTden niçin bahsettim? Çünkü TRT, personeli
açısından, şu an 9 binin üzerinde personel barındıran
bir kurum hâline dönüştü. Hiçbir şekilde Efendim, yeni kanallar
açtık da personel ihtiyacı var. demeyin sakın. Zira bu personel
ihtiyacı
Yeni açılan kanallarla ilgili herhangi bir bina ihtiyacı
yok, malzeme ihtiyacı yok, her şey var, 5-10 personelle
yürütülebilecek kanallar ama gelin görün ki bunu bahane ederek yüzlerle,
binlerle ifade edilen personel istihdam ediliyor; hepsi yandaş, hepsi
yandaş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Teşekkürler.
Başka bir şey daha var: Bakın, bu
TRTde hizmet alımları var, son üç yılda 2 milyarlık hizmet
alımı yapılmış. Ya, araştırıyorsunuz;
hizmet alımları da adrese teslim. Yani profesyonelce program yapan
yerlere usulüne uygun ihale edilse
Hadi neyse, diyelim ki 2 milyar
vatandaşların arasına ayrım yapılmadan gitti. 2 milyar
ya, yazık günah! Ve TRTnin gelirlerinin yüzde 90ı bu halkın
vergisinden kesilip oralara peşkeş çekilen paralar.
Bunların hiçbiri yapanların yanına
kâr kalmayacak. Siz, ot bedeliyle bu meraları peşkeş
çektiğinizde, kışlakları peşkeş
çektiğinizde, gün gelecek, bu millet o meraların, o
kışlakların, zorla gasbedilen ve yandaşlara peşkeş
çekilen bu güzelim arazilerin hesabını soracak diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesiyle değiştirilen
2634 sayılı Kanunun 7nci maddesinin birinci
fıkrasının üçüncü cümlesinin İlgili kurul, kurum, il
ve/veya ilçe belediyesi, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, odalar,
meslek örgütleri ve bakanlığın ortak mutabakatı doğrultusunda
uygun görülen planlar çevre ve şehircilik bakanlığına
iletilir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul Adana İzmir
Hüda
Kaya Sait
Dede Dilşat
Canbaz Kaya
İstanbul Hakkâri İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, birçok konu var,
nereden başlayalım diye ben de bakıyorum çünkü bu ülkede çok
fazla gündem değişiyor ama bazı saldırılar var,
ırkçı saldırılar var, nefret dili var,
kutuplaştırıcı diller var; biraz buralardan bahsetmek
istiyorum.
İktidarları boyunca bu ülkeyi
kadınlar, çocuklar, emekçiler ve LGBTİliler için bir cehenneme
çeviren iktidar ve ortakları, bu politikalarıyla nefreti,
ayrıştırmayı ve kutuplaştırmayı besliyor.
İktidarın medyası kin, nefret, öfke kusan haber dilleriyle her
gün toplumun farklı bir kesimini hedef gösteriyor. Geçen hafta A Haber
tarafından İstanbul Tarlabaşı Toplum Merkezinin
çalışmaları hedef gösterildi. İktidar medyası ve sosyal
medya trolleri tarafından, Tarlabaşı Toplum Merkezinde
çalışan sosyolog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı meslek
üyeleri sistemli şekilde açıktan hedef gösterilmiştir. Yine,
Kaos GL yaptığı açıklamada, Akit, Milat ve
Aydınlık gazetelerinin sistemli şekilde LGBTİ+
kurumlarının faaliyetlerini hedef gösterdiğini ifade
etmiştir. Şimdi, gazetecilik faaliyetiyle bağdaşmayan ve
tetikçilere açıkça hedef gösteren bu yayımcılık durdurulmalıdır.
İktidar, LGBTİlilerin demokratik faaliyetlerinin güvence altına
alınmasından da sorumludur, yükümlüdür.
Irkçı saldırılar artık hiç
gündemimizden düşmüyor, iktidar tarafından sistemli bir şekilde
bu ırkçı siyaset palazlanıyor. Bunun yansıması olarak
her gün bir yerden ırkçıların saldırı haberlerini
alıyoruz. Birkaç örnek vereceğim ki yakın zamanda bütün sosyal
medyada da yayınlandı. Konyada yaşayan Kürt bir aile Biz
ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız. diyen 60 kişilik
ırkçı grubun saldırısına uğradı. Peki, aile
saldırıya uğrarken yargı ne yaptı? İlk
duruşmada 2 kişi hariç herkesi serbest bırakarak bir de üstüne
saldırganlara koruma kararı aldırdı. Yani yanlış
duymadınız, saldırganlara, karşı tarafa -aileye
değil- koruma verildi. Nedenini, niçinini anlamış değiliz
biz de.
Bir de yakın zamanda yani iki gün önce,
İstanbul HDP Avcılar İlçe Eş Başkanımız
Şemsettin Dumanın evine silahlı bir saldırı
gerçekleştirildi. Bir hafta önce kendisini polis olarak tanıtan,
kimliklerini hızlıca gösterip Aşağıda dosyanız
var. diyerek çağırılan Eş Başkan Duman
gitmediğini ve karakolda değil öyle tenhada, araba içlerinde
görüşme yapmak istenildiği İlçe Eş
Başkanımızın evi, bu görüşmeyi reddettikten kısa
bir süre sonra kimliği belirsiz kişiler tarafından kurşunlandı.
Bugün, bu sabah, yine, hepiniz de biliyorsunuz, HDP
Marmaris ilçe örgütümüz silahlı saldırıya uğradı. Bu
ırkçı saldırılar, bu nefret dili, bu
kutuplaştırıcı dil aslında örgütlü bir dil yani en
üstten en alta kadar. Bugün Konyadaki bir aileye, sıradan bir Kürt
ailesine, işte ilçe eş başkanımıza, parti
binalarımıza saldırılar tesadüfi değil yani
sıradan bir vaka değil. Psikolojisi bozukmuş, münferit bir
olaymış; bunların hiçbirini kabul etmiyoruz, etmeyeceğimizi
tekrar ifade edelim çünkü bunlar çok sistemli şekilde artarak devam
ediyor. Eğer bu ırkçı gruplara karşı ciddi tedbirler
alınmazsa, yarın doğacak daha büyük saldırılarda
iktidar doğrudan sorumlu olacaktır bu saldırıların
kendisinden.
Sadece bizlere değil, emekçilere
saldırılar var, işçilere saldırılar var. Her dönem
patronların yanında, ardında durmanız bizi şaşırtmıyor.
İşçileri, emekçileri aylarca, yıllarca; kışın
ayazında, yazın sıcağında sokakta direnmeye mecbur
bırakıyorsunuz. Her işçi direnişinin
karşısına polisi, jandarmayı dikip alın terinin
karşılığını isteyen emekçileri
tartaklıyorsunuz.
Geçen hafta, biliyorsunuz, maden işçisi Tahir
Çetini ve maden işçisi Ali Faik İnteri bir trafik kazasında
kaybettik; çok üzgünüz, öfkeliyiz. Buradan işçi
sınıfının başı sağ olsun diyoruz bizler de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla)
Yıllardır emeklerinin karşılığını,
fazlasını değil, sadece çalıştıklarını,
emek verdiklerinin karşılığını alabilmek için
direniyorlardı. Bugün maden işçilerinin sorunlarını çözmek
ve kulak vermek yerine hakaretler, tehditler savurarak, polise ve jandarmaya
dövdürerek onlara karşılık verildi. Tahirin ve Ali Faikin
ahı AKP iktidarındadır diyorum.
Biliyorsunuz, tütün işçileri vardı, 10
kişi tutuklandı. Yani her gün gözaltılarla, tutuklamalarla saldırılarla
karşı karşıyayız. İşçilerin, emekçilerin
yaşama hakkının olmadığı bir yerdeyiz, bir
ülkedeyiz, bir coğrafyadayız.
Çok kısa olarak son konuşmamı Pegasus
işçileriyle ilgili söylemek istiyorum. Pegasus Hava Yolları'nda 40'a
yakın çalışan sendikalaştıkları için işten
atıldı. Sendikaya üye olmak işten atılma gerekçesi oldu
artık. Aynı şirkete, işten atılmalar sonrası
hemen yeni işçi alımının olduğu görülüyor yani iktidar
örgütlü bir toplum istemiyor, örgütlü bir işçi istemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla)
Başkanım, çok kısa, hemen tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurunuz.
DİLŞAT CANBAZ KAYA
(Devamla) Bugün
Pegasusta NAKLİYAT-İŞ üyesi olan işçiler bir an önce
işlerine geri dönmeli ve hava yolu iş kolunda sendikalaşmanın
önündeki engeller kaldırılmalıdır diyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 3 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul
Adana İzmir
Hüda
Kaya Sait
Dede Ali
Kenanoğlu
İstanbul
Hakkâri
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu
Antalya Denizli İstanbul
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur Bedri
Yaşar
Gaziantep Isparta Samsun
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Yıldırım
Kaya Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul Ankara İstanbul
Mahmut
Tanal Tekin
Bingöl Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
İstanbul Ankara Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Aynı mahiyetteki
önergelere katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Turizmi Teşvik Kanunu Teklifinin 6ncı
maddesi. Bu madde, aslında meralık, yaylalık alanların
turizme tahsis edilmesi amacıyla ilgili bir madde. Biz, tabii, ülkedeki
tarım sektörünü, meraların, tarım alanlarının,
yaylalık alanların amacı dışında
kullanılmasına tanık oluyoruz. Esasında, ülkeler
açısından tarımın, hayvancılığın ilk
sırada bir politika olarak ele alındığı, bir üretim
alanı olarak ele alındığı yerde, Türkiyede ise bütün
bu alanlar başta turizm olmak üzere farklı amaçlarla
kullanılabiliyor. Zaten, ülkede güvenlikçi politikalar nedeniyle köy
hayatı bitirildi. Bu, sadece Türkiyenin doğusunda,
güneydoğusunda değil, buralardan bahsetmiyorum. Benim de memleketim
olan Orta Karadeniz Bölgesi'nde 90lı yıllardaki yayla
yasaklarıyla birlikte bizim o köyler boşaldı, kimse
kalmadı, hayvancılık yapılmıyor çünkü zaten yüksek
bölgeler, dağ köyleri, küçük tarımla uğraşıyorlar,
büyük çoğunlukla da hayvancılıkla uğraşıyorlar.
Dolayısıyla, yaylayı yasakladığınız zaman
buralarda yaşam devam edemiyor ve insanlar göç etmek zorunda kalıyor.
Köylerde artık kışın kimse yok. Son bir yıldır,
iki yıldır bu pandemi nedeniyle, insanlar büyük şehirlerdeki o
salgın tehlikesinden korktukları için biraz gitmeye
başladılar, onun haricinde köylerde kimse kalmadı yani
hayvancılığı, tarımı bu anlamıyla bitirdik,
artık, eti, sütü, samanı dahi ithal eder bir vaziyete geldik. Bu
anlamıyla, ülke olarak önce korumamız gereken, kollamamız
gereken tarım alanları ve yaylalık alanlar olması gerekirken,
başta güvenlik politikaları nedeniyle, daha sonra da işte bu
rant politikaları nedeniyle bütün tarım alanları artık terk
edildi ve şimdi bir kısmı da turizme açılmak isteniyor.
Böylelikle çiftçi, üretici, köylü yerinde yurdunda kalamaz, barınamaz hâle
geliyor, ondan sonra da işte büyük kentlerde böyle büyük sorunlarla
uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Yine, bugün çok konuşuldu, köylülerin
tarımını yapamaması meselesi DEDAŞ üzerinden
tartışıldı. Ben, bu konuda, tartışılan konu
dışında biraz farklı bir yerden bir şeyler söylemek istiyorum. Yani
burada dikkat çekici şey DEDAŞın faturaları köylüye toplu
göndermesi, beyanatlar var, oradaki arkadaşlarımızın bize
gönderdiği raporlar var. Toplu fatura gönderiyor. İnsanların
sayaçları dahi yok, kişilerin kendisine ait kim ne kadar elektrik
kullanmış, bunun dahi tespit edilemeyip toplu faturaların
gönderildiği alanlar var. Ama bir taraftan bakıyorsunuz, 1 Ocak
2018den bugüne kadar elektrik fiyatı artışları sanayide
yüzde 166, ticarethanelerde yüzde 169, konutlardaysa yüzde 104 üzerinden
gerçekleşmiş ancak dağıtım şirketleri korunuyor
çünkü bu süreç içerisinde bir de dağıtım şirketlerine
yapılan indirimler var. Pandemi sürecinde dağıtım şirketlerinin
mağdur edildiği de düşünülerek ya da mağduriyete
uğradığı da düşünülerek indirimler
yapılıyor; iki yılda yüzde 38 oranında yapılan indirim
var ama tüketiciye yönelik bir indirim yok. Sadece, pandemi sürecinde
faturaların biraz ötelenmesi ya da sayaç okumasının ötelenmesi
vardı, onun haricinde herhangi bir şey olmamış.
Şimdi, burada tartışılan konu,
tabii, genel olarak Söz Meclisten dışarı. diyorlar ya, halk
nezdinde ve sosyal medyada çok fazla tartışılan konu şu:
Bu Kürtler zaten elektrik faturası falan ödemiyorlar, bunların hepsi
kaçak kullanıyorlar, dolayısıyla bunlar kaçak
kullandıkları için de gitsinler, ödesinler kardeşim. diye bir
algı var, böyle konuşuluyor. Şimdi, biz, bunu, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Komisyonu üyesi olarak ciddiye aldık ve bir rapor şeklinde
hazırladık. Ben bunu daha önce yayınlamıştım.
Konuyu araştırdık, ettik; işin doğrusu böyle
değil tabii. Bu bir algı ve kötü niyetli bir algı ve bilerek
yayılan bir algı. Komisyonda Bakan Yardımcısı dahi
-kendisinin beyanatları var, biz rapora dâhil ettik o beyanatları- bu
işin böyle olmadığını ifade ediyor. Çünkü kayıp
kaçak meselesi; bir, kayıp; iki, kaçak konusu var. Yani kayıp
dediğiniz mesele, elektriğin üretildiği yerden aboneye gidene
kadar, trafo dâhil olmak üzere oradan çıkıp aboneye ulaşana
kadar, onun sayacına gidene kadarki safahat olan sürece deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bu süreç,
iletişim ağının, oradaki hatların kalitesinden,
kalitesizliğinden tutun, trafoların bakımına,
bakımsızlığına kadar birçok sebep etmen oluyor bu
konuda ve gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 7 ve yüzde 8
civarında. Yani bugün bildiğimiz çok modern donanımlara sahip,
teknolojiye sahip ülkelerde dahi bu kayıp konusu yüzde 7-yüzde 8
civarında. Şimdi, Türkiyede bu oran ne? Türkiyede bu oran yüzde
10,50.
Şimdi, hadi, bir de bölgeye gelelim yani
DEDAŞın elektrik ürettiği doğu bölgelerine
baktığınız zaman, burada sadece elektriğin yüzde 8,1i
tüketiliyor yani Türkiyedeki bütün elektriğin yüzde 8,1i sadece bu
bölgede tüketiliyor. Şimdi, bu da yani kayıp kaçak oranı da
yüzde 8in yüzde 32sine tekabül ediyor. Bunu 100 liralık bir faturaya
yansıttığınız zaman, kayıp kaçak dâhil toplamda 2
lira 76 kuruşa tekabül ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Son cümlemi
söyleyeyim izninizle efendim.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Bu da
esasında kaçak kısmını aldığınız zaman
1 liraya tekabül eder. Ve bunda da yapılan büyük itiraflar var çünkü biz
DEDAŞla da görüşmüştük bu raporu düzenlerken. DEDAŞ dahi
hatların bakımsızlığı için hani kendini
suçlamıyor da- şöyle diyor: Bu hatlar yapılırken o
zamanın teknolojisine göre çok eksik yapılmış, yetersiz
teknolojiyle yapılmış. Şimdi bakım mevzusu gibi
konularda sıkıntı var. Bir de DEDAŞ başta olmak
üzere, bu dağıtım şirketleri, bu özelleştirme
protokolünün gereği olarak, bakım sözleşmelerinin gereği
olarak yapmaları gereken bakımları da yapmıyorlar.
Dolayısıyla, bu kayıp kaçak meselesi öyle yaratılan
algıdaki gibi değil, tam tersine dağıtım şirketlerinin
aldıkları onca teşvike rağmen, onca indirime rağmen,
kendi görevlerini yerine getirmeme işinden kaynaklıdır, bunun
sonucunu da o bölgenin halkı, insanları ödemek zorunda
kalıyorlar, maalesef durum böyle. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Samsun Milletvekili Sayın Bedri
Yaşar.
Buyurunuz Sayın Yaşar. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu madde kapsamında yapılan düzenlemede
mera, yaylak ve kışlaklar turizm yatırımına
açılmaktadır; böylece ot bedelini hazine adına tapuya tescil
ettiren herkes hayvancılık için ayrılan mera, yaylak ve
kışlakları amaç dışı turizm amaçlı
kullanabilecektir deniyor. Şimdi, biz de biliyoruz ki bu tahsisler
yapıldığı andan itibaren maalesef, hiç de kanunda
görüldüğü gibi olmuyor, bunun geri dönüşü de mümkün değil yani
bugün Türkiye'de hayvancılığın nereden gelip nereye
gittiğini hepiniz gayet iyi biliyorsunuz; her geçen gün maalesef, geriye
doğru gidiyoruz. Eğer biz bu doğal ortamları da bu
yaylakları da turizm faaliyetlerine açarsak inanın, Türkiye'de
doğal hayatı koruma yönünde çok ciddi sorunlar
yaşayacağımızı ifade ediyorum, buradan bir kez daha
sizlere hatırlatıyorum.
Yine, mera, yaylak ve kışlak gibi
tarım ve hayvancılık açısından çok önemli olan
doğal yaşam alanlarının turizme açılarak amaçları
dışında kullanılmasına izin verilmesi, ülke
çapında bu alanların dönüşü olmayan şekilde tahrip
edilmesine ve asıl işlevini yitirmesine neden olacaktır.
Biz biliyoruz ki -özellikle son dönemde karavan
turizmi de dâhil- sahilde 50 metreden başlamak üzere bazı yerlerde 50
metre, bazı yerlerde de 100 metreden itibaren yapılaşma oluyor
ama karavan turizminde bu 50 metre. Şimdi, öyle şeyler
geliştiriyorlar ki Biz, burada karavan turizmi yapacağız.
derken oluşturdukları yapılar kalıcı yapılara
dönüşüyor. Yani, oraya koydukları konteyner tipi geçici gibi
gösterilen, aslında kalıcı olan, elde edilen bu haklar -yirmi
yıl, otuz yıl neyse- aynı şartlar altında
dağıtılıyor ve satılıyor yani sonuç,
amacının dışında kullanılıyor.
Dolayısıyla, bu tahsisleri verirken, bunların üzerinde dururken
çok ciddi düşünmek lazım, buna göre hareket etmek lazım. Bugün
tahsis ettiğiniz alanlara baktığınız zaman turizm
amaçlı tahsis ettiğiniz alanların üzerinde, işte oralarda
200, 300 hatta 1.000 yataklı tesisleri çok rahat görebilirsiniz. Onun için
doğal hayata fazla dokunmamak lazım.
Mesela bunlardan bir başka örnek, özellikle
Samsun için söyleyeyim: Samsunda Kızılırmak Deltası var.
Kızılırmak Deltasının üzerinde neler var, ben size
söyleyeyim. Belki bu alandaki arkadaşlarımızdan bilmeyen de
olabilir. Şöyle söyleyeyim: 386 çeşit kuş türü var, yine bunun
yanı sıra Subasar Ormanları var, yine doğaya
salınmış manda varlığı var, Türkiyede bir
başka yerde olduğunu düşünmüyorum; yine bu sit alanı
içerisinde Kızılırmak Deltası üzerinde yılkı
atlarının yaşadığı doğal ortam var. Burada
tabii, belli tesisler yapıldı ama sonunda biz ne yaptık, biliyor
musunuz? Orada bir yere dedik ya Burada düğün salonu olsun. Ya, burada
müzikli, eğlenceli bir şey olduğu zaman, orada yumurtlama dönemi
olan kuş türleri var, barınma şansı var mı? Yok.
Neyse, sağ olsun, sağduyu galip geldi ve bu, buraya yapılmaktan
vazgeçildi.
Yine bunun üzerinde irili ufaklı 20 tane göl
var, lagünler var. Yine bunun paralelinde, şöyle söyleyeyim: Belki de
aynı anda onlarca leylek yuvasının olduğu doğal ortam
var. Yani bizim buraların Dünya Mirasına girmesi için zaten müracaat
da yapıldı ama maalesef, belli eksiklikler olduğu için dünya
doğal mirasına giremedi ama ümit ediyoruz, bundan sonra girer. Hatta
orada geçtiğimiz dönemde bir de yangın çıktı bu alan
içerisinde. Bu arada Türkiyede özellikle orman yangınları dâhil,
kıyılarda çıkan yangınlar dâhil çok meşhur. Burada da
bizim endişemiz vardı yani Yine burada bu yangından kaynaklanan
bir yapılaşma olur mu? diye, ümit ediyorum ki olmaz.
Yine bir başka doğal olaydan bahsetmek
istiyorum. Burada yine Samsun milletvekillerimiz var, onlar da bilir. Mesela
Alaçamda ne var? Sahilde kum zambakları var, belki Türkiyede hiçbir
sahilde olmayan
Bir sahil düşünün, bir plaj düşünün, böyle, gelincik
tarlası gibi zambakların olduğu bir alanı düşünün ama
bu konuda uzman olmayan, hiçbir bilgisi olmayan belediye görevlileri
bunların hepsini ot niyetine sıyırdı geçti gitti. Hâlbuki
bunlar dokunulması bile yasak olan ürünler yani demek ki bizim bu konuyla
ilgili daha ciddi bilinçlendirme yapmamız lazım. Bu turizm
alanlarında faaliyet gösteren her kim ne olursa olsun, ne vasıfta
insanlar olursa olsun muhakkak deneyimli ve de eğitimli olması
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Yine bir örnek
-Gümüşhane milletvekillerimiz burada- meşhur bir gölümüz vardı,
ne oldu? Bozuldu, suyla doldurduk, eski hâline döndü mü? Dönmedi ve bundan
sonra da dönmeyecek. Demek ki bu doğal alanlarla ilgili muhakkak her
zamankinden daha titiz davranmamız lazım ama maalesef bu alanlarla
ilgili yapılaşma vardı, biliyorsunuz geçtiğimiz dönemde biz
imar barışı çıkardık. İnanın, bu imar
barışından istifade eden binaların -işte yayla
evleri deyin, adına ne söylerseniz söyleyin- çoğu bu yaylak
alanları üzerinde. Biz bunlarla ilgili bir sürü yasa çıkardık
Yıkılacak. diye, bunların yüzde 90ı yerinde duruyor yani
Türkiye'de hiç kimse yapılan bir şeyin
yıkılacağına inanmıyor. Dolayısıyla,
kanunların caydırıcı gücü olmadığı için,
yaptırım gücü olmadığı için bu işlerle ilgili de
sonuç alamıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Sonuç
itibarıyla dediğimiz şudur: Biz bu yaylakların ve kışlakların
-muhakkak Türkiye'nin turizme, turizm gelirine ciddi ihtiyacı var ama-
turizme açılmaması lazım. Bunların biz değerini
bilmiyoruz, tahrip ettikten sonra geri dönüşünün mümkün olmadığını
onlarca örnekte gördük, yaşadık ve anladık.
Ben bunları dikkate
alacağınızı ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Anayasamız iki grup doğal
varlığımızı özel hükümlerle koruma altına
almıştır; bunlardan birinci grubu ormanlar oluşturuyor. Anayasa'nın
169uncu maddesine göre Devlet ormanları zamanaşımı ile
mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına
konu olamaz. Bu
kamu yararı dışında irtifak hakkına
konu olamaz. kısmına
dikkatinizi çekiyorum, bu bir Anayasa hükmü. Nedir kamu yararı ormanlarla
ilgili? Yani ormanları korumaktır aslında kamuya yararlı
olan, üstün kamu yararı olan husus odur ama belki kara yolu, demir yolu,
petrol boru hattı, su isale hattı, telefon hattı, elektrik hattı
gibi hizmetler nedeniyle de ormanlardan böyle bir geçiş elde etmek
istenebilir. Bu durumda, bunlar bu hizmetleri gerçekleştirecek kurumlar
lehine irtifak hakkı tesis edilebilir. Turizm yatırımları
için de belli sınırlar dâhilinde yatırımcılar lehine
ormanlarda irtifak hakkı tesis edilebilir.
Anayasanın 2nci grup doğal varlık
olarak koruma altına aldığı unsurlar meralar, yaylaklar,
kışlaklardır. Anayasanın 45inci maddesine göre Devlet,
tarım arazileri ile meraların ve çayırların amaç
dışı kullanılmasını önlemekle yükümlüdür.
45inci maddenin gerekçesine baktığımızda da
şehirleşme vesair yollarla meraların, çayırların
azalmasını, küçülmesini önlemek amacıyla devletin sorumlu
olduğu, yükümlü olduğu belirtilmiş ve bu maddenin bu nedenle
getirildiği belirtilmiştir. Dikkat ederseniz
kamu yararı
dışında irtifak hakkına konu olamaz. şeklinde
ormanlarla ilgili yer alan ilgili hüküm 45inci maddede yer almıyor. Demek ki mera, yaylak ve kışlaklarda
asıl amaç bunların mera, yaylak ve kışlak olarak
kullanılmasıdır. Turizm yatırımı için dahi olsa
meralar, yaylaklar, kışlaklar irtifak hakkına konu edilemez,
kimseye tahsis edilemez.
Durum böyle olmakla birlikte, 1998 yılında
kabul edilmiş olan 4342 sayılı Mera Kanununun 14üncü maddesi,
turizm yatırımları için zaruri olan meraların,
yaylakların, kışlakların turizm yatırımı
amacıyla statüsünün değişebileceğini ve
yatırımcılar lehine bunların tahsis edilebileceğini
düzenliyor. Aslında Mera Kanununun bu maddesi Anayasaya aykırı
fakat bir madde koymuşlar Mera Kanununun 14üncü maddesine Anayasaya
şeklen uyum sağlamak amacıyla. Bu maddede belirtilen
yatırımlar için kamu kurumları ve işletmeciler lehine tesis
edilmiş olan irtifak hakları veya kullanım hakları,
süresinin sonunda bu yerler tekrar mera ve yaylağa dönüştürülür.
Şeklen dahi bir uyum sağlamak amacı var orada. Şimdi AK
PARTİ ne yapıyor? 2004 yılından bu yana
yaptığı bütün değişikliklerle meraları ve
yaylakları amacı dışında kullanmaya yol açıyor.
Turizm için burada, ilgili kanunda yer alan zaruri olma hükmünü aslında
kaldırmış oluyor. 2004 yılında 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Kanununa eklenmiş olan ek 4üncü maddede Mera
Kanununun 14üncü maddesinde sayılan, belirtilen zaruri olma
şartını kaldırmış. Bir yer eğer turizm
alanı, bölgesi ilan edilmişse bu hemen tapuda hazine adına
tescil edilir ve yatırımcıya tahsis edilir. Bırakın,
bu şeyi bırakın.
Değerli arkadaşlar, bakın, 2002
yılında Türkiyede meraların da içinde olduğu tarım
arazilerinin toplamı 42 milyon hektarken bugün bu rakam 2020
yılında 37 milyon hektara kadar düşmüştür. Böyle bir
yaklaşımla meralar elimizden çıkacaktır. Meralar
köylünündür, bırakalım köylünün olsun. Köylü bugün otlak
bulamıyor, ot bulamıyor, saman bulamıyor.
Değerli milletvekilleri, bu hüküm ve burada yer
alan meralarla, yaylaklarla, kışlaklarla ilgili hükümle mera, yaylak
ve kışlakların turizm yatırımcısı için,
onların lehine tesis edilecek irtifak hakları için çok daha
kolaylaştırıcı bir hüküm getirilmiş olmaktadır.
Maddede yer alan hukuksuz bir hüküm var; tescil
harici yerler Kültür ve Turizm Bakanlığınca
yatırımcılar lehine irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle
veya kullanım hakkı verilmek suretiyle tahsis edilebilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Turizmi Teşvik Kanununun 8inci maddesinin
(A) fıkrasının (1) numaralı bendinde bile yazıyor.
Diyor ki: Bu tescil harici yerler önce tescil edilir. Ama Kültür ve Turizm
Bakanı kanun tanımıyor, hukuk tanımıyor. Ben tescili
bekleyemem, tescil edilmeden ben bu yerleri yatırımcıya tahsis
edeceğim. diyor. Bu yanlış, hukuksuz. Şimdi, Komisyon
Başkanı soracak arkadaki bürokratlara, onlar savunacak Efendim,
zaten tescil etmeden tahsis etmiyoruz. E, niye yazmıyorsunuz buraya o
zaman, niye yazmıyorsunuz? Bu yerin hazine adına tescil edileceği
ne malum?
Bir de maddede (O) bendi, fıkrası var;
başka kurumların, il özel idarelerinin, belediyelerin turizm
bölgelerinde yer alan taşınmazlarını da Kültür ve Turizm
Bakanlığı tahsis edebilecek. Ya, sana ne kardeşim? Özel
idarenin arazisine ne karışıyorsun sen? Belediyenin arazisine
niye karışıyorsun?
Sürem burada bitiyor; daha sonra yine ilgili
maddelerde konuşacağım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın Göker, Sayın
Bingöl, Sayın Şeker, Sayın Hamzaçebi, Sayın Sümer,
Sayın Arı, Sayın Zeybek, Sayın Ünsal, Sayın Keven,
Sayın Önal, Sayın Antmen, Sayın Yıldız, Sayın
Bakırlıoğlu, Sayın Serter, Sayın Budak, Sayın
Başevirgen, Sayın Gündoğdu, Sayın Çakırözer,
Sayın Berberoğlu.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.47
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 6ncı maddede aynı
mahiyetteki önergelerin oylamasından önce, istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN - Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin çerçeve hükmünde yer
alan değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki (O)
fıkrası eklenmiştir ibaresinin değiştirilmiştir
şeklinde değiştirilmesini ve buna bağlı olarak
maddenin işlenecek hükümlerinde yer alan (O) fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Erkan
Akçay Ramazan
Can
Çanakkale Manisa
Kırıkkale
Çiğdem
Erdoğan Atabek Ahmet
Kılıç Ahmet
Özdemir
Sakarya Bursa Kahramanmaraş
Mücahit
Durmuşoğlu
Osmaniye
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, 2634 sayılı Kanunun 8inci
maddesine eklenen (O) fıkrasının yeniden değerlendirilmek
üzere tekliften çıkarılması öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
6ncı madde kabul edilmiştir.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.01
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
7nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin
Osman Budak
İstanbul Adana Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Ali
Şeker Aziz
Aydınlık
İstanbul İstanbul Şanlıurfa
Hasan
Baltacı
Bedri Serter
Kastamonu
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Bedri Serter.
Buyurunuz Sayın Serter. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEDRİ SERTER (İzmir) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekilleri, Turizmi
Teşvik Kanunu Teklifi üzerine söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlamaktayım.
Türkiye'nin göz bebeği olan turizm sektörünün
tümüyle yok sayıldığı, adı teşvik, kendisi
maalesef ceza kanunu olan ve bir millî güvenlik sorunu olarak
karşımızda duran bir teklifi konuşuyoruz. Türkiye
ekonomisinin yapı taşı olmasının yanında,
toplumsal barışın, kalkınmanın öncü gücü olan ve
pandemiyle ciddi sıkıntılar yaşayan turizmi dibe vurdurmak
için neden bu kadar uğraşıyorsunuz? Öyle ki ranta dayalı,
gözü doymayan politikalarınızın orman alanlarını
yağma etmek istediği, 1 metrekaresi altın değerindeki tarım
topraklarına göz konulan, yerel yönetimlerin turizme dair tüm yetkilerinin
elinden alınıp tek adama altın tepsiyle verildiği bir kanun
teklifi bu. Sormak istiyorum: Doğamızı, bu tabiat harikası
yerleri halkımızdan duvarlarla kaçırmak istemenizin sebebi
nedir?
Milletvekili olduğum günden beri, bu yüce
Mecliste turizmin iktidarınızın oyuncağı hâline
geldiğini gördüm. Ülkenin ekonomisini ayakta tutan, 54 sektöre
doğrudan katkı sağlayan, milyonlarca ailenin geçim
kaynağı olan turizmin nasıl bitirilmek istendiğini
yaşayarak görmeye devam ediyorum. Nasıl bitiriliyor, anlatayım:
2002den bu yana turizmcilerin sorunları artarak çoğalıyor.
Çözüm ise hep turizmcinin cebinden çıkıyor. Yeşil
alanlarımız gün geçtikçe azalıyor, ormanlarımız yok
ediliyor, yakılıyor. Buna rağmen, turizmi teşvik adı
altında aslında tabiat varlıklarının yok edilmesi
teşvik ediliyor. Turizmcilerimiz emekleriyle, sermayeleriyle
oluşturdukları otellerini, pansiyonlarını son pandemi
döneminde yok pahasına satarken siz, kurduğunuz Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı için
aldığınız parayla turizmcinin kanını emmeye devam
ediyorsunuz.
Senelerdir doğal tabiat
varlıklarımıza yapmadığınızı
bırakmadınız. Her gelen torba kanunda ya vahşi
madenciliğin önünü açtınız ya da ormanların içine betonlar
dikip Turizmi destekledik. diyerek pazarladınız. Nice tarım
alanlarımızın, meralarımızın,
otlaklarımızın ve millî güvenlik
sınırlarımız olan denizlerimizin iş
bilmezliğinizden ve bitmeyen servet edinme arzularınızdan yok
edildiğini çok net görmekteyiz.
Benim kentim İzmir içinse -benim ilk kez 2009
bütçe görüşmelerinde Bakan Ersoya sorduğum, cevap almak için aylarca
beklediğim, detayları sonradan ortaya çıkan- Çeşme Kültür
ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Projesi ortaya çıktı ama
arka kapılarda yapılan pazarlıklarla yine yandaşlara
peşkeş çekilmeye çalışılan ve sonucu gözükmeyen bir
projeden söz ediyorum. Müthiş zengin bir ekosistemin,
canlıların, bitkilerin, denizlerin olduğu 16.624 hektar
alanı kapsayan, Ankaranın Keçiören ilçesi kadar büyüklükte -1 milyon
nüfusu var Keçiörenin- bu projeyle TMMOBun hazırladığı
raporun son cümlesinde geçtiği gibi -çok acı- Geleceğimize
darbe vuruluyor, Çeşmemizin de Türkiyemizin de gelecek nesillerimizin de
varlıkları yok oluyor. 25 milyon dolar değerinde olduğu söylenen
bu proje, ülkemizin menfaatini değil, birilerinin varlıklarımıza
çökmesini amaçlıyor. Duymayacaksınız ama yine de söyleyeyim:
Canlıların, bitkilerin ve suyun sesini duyun, bilime saygı
gösterin. Doların yeşilini değil, doğanın yeşilini
korumak asli görevimizdir. Doğanın özünü koruyarak turizme katkı
konsun diyenlerden yanayım. Elimizdeki en kıymetli 4 turizm türü olan
agro turizmi, doğa turizmi, kültür ve inanç turizmi ve spor turizmini
doğru planlayarak turizm sektörüne katma değer kazandırmak için
geç bile kaldık.
Gelelim şimdi, pandemide turizm sektörünün
yaşadığı ızdıraplara. Defalarca bu kürsüden
aklıselim milletvekillerimiz, aşılanmanın çok önemli
olduğunu dile getirdiler, bu konuda uyardılar. Bu uyarıyı
tamamen yanlış anlayan Dışişleri Bakanı
kalkıp Almanyada, mevkidaşının önünde ülkemizi ve insanlarımızı
rezil etme pahasına Siz bize Alman turistleri gönderin, turist gören
herkese aşı vuracağız. sözleriyle bizi bertaraf etti.
Bunun üzerine, bildiğiniz gibi, bir de film rezaleti yaşandı. İnsanlarımız
adı tanıtım olan filmlerle, o dönemde aşılanamamış
olmasına rağmen aşağılandık, farkında
değil misiniz?
Yine, o dönemde Cumhurbaşkanı bir cuma
namazı çıkışında basının bayramda nerede
olacağına dair sorduğu soruya En kötü ihtimalle Türkiyedeyim.
dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEDRİ SERTER (Devamla) Teşekkür ederim.
AKP Hükûmeti için böylesi zor bir zamanda Türkiyede
olmak bu kadar kötü mü? Bir yönetici bunu nasıl söyler? Pandemi döneminde,
dünyada öyle yöneticiler gördük ki Kendi vatandaşımızın sağlığı
her şeyden kıymetlidir. deyip Türkiye uçuşlarını
kapattılar. Bizim Hükûmetimiz ise maalesef ki şu fotoğrafta
görüldüğü gibi beşinci sınıf insan muamelesi
Ha, bunu niye
yaptılar? Bunu da size açıklayayım: 128 milyar dolar nerede?
diye çırpınırken bu kapatma için yaptı ama bir laf
vardır: Güneş balçıkla sıvanmıyor. Yine, soruyorum: Bu
128 milyar dolar nerede? Ölünceye kadar da soracağız.
Türkiyemizi düşürdüğünüz bu noktada
söyleyeceğim son şey: En yakın iktidarımızda turizme
hayatını adayan, emek veren, ekmek yiyen tüm halkımızla
turizmimizin yeniden dünyada yıldızını
parlatacağız, boynumuzun borcu olsun bu sözümüz.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin son
fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Hüda
Kaya Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
Kemal
Peköz Sait
Dede Zeynel
Özen
Adana Hakkâri İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz günlerde İstanbulda bir
operasyon oldu. Demokratik İslam Kongresi üyesi hocalara yani Kürt
halkımızın ifadesiyle melelerimize ve Din Alimleri
Derneğine yapılan bir operasyonla, Başkanı Ekrem Baran da
dâhil olmak üzere 28 kişi sekiz dokuz günlük bir gözaltı süresi
yaşadılar. Gözaltı sürecinin sonunda da 9 mele tutuklandı.
Bu melelerin çoğu yetmiş seksen yaşın üstünde
insanlardı. 4 kez anjiyo olmuş, kalp ameliyatı olmuş, çok
farklı kronik rahatsızlıkları olan, ellerinde poşetle
ilaç alan -almak zorunda kalan- tedavisi yarım kalan, yaşlı,
pirifâni insanlar, adım atmakta zorlanan, yardım etmeden yürüyemeyen
insanlar günlerce İl Jandarma Komutanlığında
gözaltında sorgulandılar. Niye sorgulandılar? Bu habere
yandaş medyada -bildiğim kadarıyla, takip etmeye
çalıştım- hiç yer verilmedi. Neden?
Sorulan sorular: Neden Diyanete bağlı
değilsiniz? Niye Kürtçe mevlit okuyorsunuz? Niye Kürtçe hutbe
veriyorsunuz? Niye Diyanetten ayrısınız? Niye ayrı cemaat
topluyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz,
Fatihte oturduk, İstanbulda yaşayanlar bilirler;
yıllardır, on yıllardır bir İskender Paşa Camisi
vardır Fatihte, bir İsmailağa Camisi vardır ve bunun gibi
farklı grupların, vakıfların, toplumların, cemaatlerin
kendileriyle özgünleşmiş, kendileriyle, isimleriyle
bütünleşmiş camileri vardır, mescitleri vardır.
İstanbulun, Türkiyenin her bir tarafında yurtlar
açarlar, mescitler açarlar; cemaatleriyle, öğrencileriyle namaz
kılarlar, ibadet ve dinî eğitimlerini yerine getirirler. Ne demek
Diyanete bağlı mısınız, değil misiniz? Bu ülkede
sadece Hanefiler mi var, bu ülkede sadece Diyanetin inancına, Diyanetin
geleneksel dinine inananlar mı var? Her farklı inançtan, mezhepten
insan var; Aleviler, Caferiler, Şiiler, Şafiiler, Hıristiyanlar,
her mezhepten insan var ve bu insanlar Şafii olmaları hasebiyle Diyanetten
Hanefi eğitimi ve fıkıh üzerine bir destek görmediklerinden
dolayı, kendi mescitlerinde kendi mezheplerine, kendi
fıkıhlarına, geleneklerine göre eğitimlerini, ibadetlerini
yapıyorlar yıllardır. Fakat siz muhalifseniz din âlimi de
olsanız, kanaat önderi de olsanız, din otoritesi de olsanız,
hangi inanç insanı olursanız olun, siz sarayın dinine itaat
etmiyorsanız, biat etmiyorsanız, eşittir teröristsiniz.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Sarayın dini ne demek?
HÜDA KAYA (Devamla) -
Aynen böyle yaftalanıyorlar. Ben şahit olduğumu söylüyorum
sorgularında.
RAMAZAN CAN
(Kırıkkale) Ayıp ya!
HÜDA KAYA (Devamla) -
Neye ayıp, neye ayıp?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sarayın
dinî diye bir şey mi var ya?
HÜDA KAYA (Devamla) - Sorgularında
savcıların sorduğu, hâkimin sorduğu bunlar ve şu anda
açılan davayı takip edin görün bakalım, hangi terör suçundan
yargılanacaklar. Ben bundan dolayı, 2016da Diyarbakır'da,
Kuran'daki barış ayetlerini anlattım diye şu anda hâlâ
devam eden davam var, bunun için bana fezleke gönderdiniz. Neymiş efendim?
Terör örgütü propagandası yapmak. Bir kelime bile siyaset yok. Savaş
dursun. kan dursun. barış olsun. dediğimiz için bizi
terörle yaftalıyorsunuz. Bu insanlara yapılanlar zulümdür. Hocaları,
Kürt âlimleri derhâl serbest bırakın, bıraktırın,
şu anda hâlâ tutuklular ve bir kısmı da ev hapsinde.
Diğer taraftan,
ülkemizde zaten yoksulluk, çaresizlik, umutsuzluk aldı
başını gidiyor ve yapılan araştırmalarda marketlerde en
fazla çalınan ürün ne, biliyor musunuz? Çocuk maması. Anneler,
babalar, aileler çocuklarına mama yediremedikleri için mama çalmak zorunda
kalıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜDA KAYA (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sadece tek başına bu bile, bu gerçeklik
bile AKP Hükûmetinin tarihe geçen en önemli yüz karalarından bir tanesi
olacak ama lafa geldi mi Türkiyeyi Avrupa kıskanıyor, dünya
kıskanıyor. Ne kıskanması? Taliban bile size ayar veriyor,
Taliban bile; Taliban bile size ültimatom veriyor. Neymiş efendim,
Günlerdir sınırdan geçenler, son günlerde Talibandan kaçanlar
Türkiyeye giriyor. diye böyle bir algı operasyonu yapılıyor.
Alakası yok. Türkiye, uluslararası alanda da en büyük insan
kaçakçılığını yapan ve iktidarın da kontrolünde,
yetkililerin kontrolünde gerçekleşen bir insan transferi var.
Suriyelilerde kuramadığınız planı şu anda
Özbekler, Afganlar, Pakistanlılar üzerinden, o sınırdan gelenler
üzerinden yapmaya çalışıyorsunuz. Bakın, gelenlerin
çoğu Suriyeliler gibi aile değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) Damgalı olanlara
bakın, Özbekistanda, Afganistanda hapisten bırakılan, toplumda
suç unsuru olan, toplumda tehlikeli olan insanları şu anda Türkiyeye
sokarak hangi demografik yapıyı bozmaya, hangi Kürt bölgelerine
yerleştirmeye ve kimlere saldırtmaya hazırlanıyorsunuz?
(HDP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Can
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.-
Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 255
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, saray dini diye bir tabiri kabul etmek mümkün değil,
doğru değil yani çok sığ bir beyan olmuştur.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ama biraz teoloji
bilmeniz lazım. Biraz teoloji okuyun.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Yani ilahi
dinlerin ne olduğu, kimin dini, kimin dini olmadığı
bellidir. Bunu mütedeyyin olduğunu iddia eden birinden duymak abesle
iştigaldir. Doğru bulmuyoruz, şık düşmemiştir,
uygun düşmemiştir.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Hemen söz istiyorum,
saldırı oldu bana.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sataşma değil, gerçekten daha ileri bir
kavram, kullanmak istemiyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) İddia eden...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
mütedeyyin olduğunu iddia eden diye bir kavramı kabul edemeyiz.
Sataşmadan söz istiyoruz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Yalnız,
saray dinini açıklayın.
BAŞKAN Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HÜDA KAYA (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, Muhammed Peygamber de dâhil olmak üzere peygamberlerin
neredeyse tamamı, saraylara, saltanatlara, egemenlere, muhafazakârlara
karşı mücadele etmişlerdir. Evet, muhafazakârlığın
ne olduğunu iyi öğrenin. Kurana inanan biri, kutsal kitaplardaki
peygamberlerin mücadelesinin perspektifini anlayan biri, asla Ben
muhafazakârım. diyemez, bir; koyun kenara.
AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ (Yalova) Bence
muhafazakârlığı bilmiyorsunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) İkincisi, hemen daha
sonraki, Muhammed Peygamberden sonraki dönemden sıcağı
sıcağına örnek vermem gerekirse, ha bugünkü ak saray, ha
Şamdaki Yeşil Saray. Ne demek istediğimi çok iyi bilirsiniz;
Muaviyenin kurduğu, Yezidin yaşattığı, israfın,
sefahatin dibini yaşadıkları, ehlibeytin katili, saray
dinciliğini kastediyorum arkadaşlar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Günaha
giriyorsun ya! Günaha giriyorsun.
HÜDA KAYA (Devamla) İşte, saray dini
budur arkadaşlar. Peygamberin ve kutsal kitapların barış
yolunu değil, egemenliğin cinsiyetçi, egemenci, iktidarcı saray
dinini kastediyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bir şeyler
söylemeye çalışıyorsunuz ama temellendiremiyorsunuz.
Söylediklerinizi temellendiremiyorsunuz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Yasin
Öztürk Dursun
Ataş Aylin
Cesur
Denizli
Kayseri
Isparta
İmam
Hüseyin Filiz Muhammet
Naci Cinisli
Gaziantep
Erzurum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Isparta
Milletvekili Sayın Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Turizmin ülkemiz için stratejik önemi kuşkusuz
çok büyük; dış açıklarımızın, ithalat
dengesizliğinin dengeleyicisi, aynı zamanda da ülkemizin yurt
dışındaki tanınırlığını,
prestijini ve itibarını artıran çok önemli bir sektör.
Covid-19 öncesinde de yani 2019da turizm sezonu
gelirlerimiz 2014te olduğu kadardı. Aradan geçen altı
yılda gelirlerde ve turist sayılarında kayıplar var.
Turistlerin kişi başı harcamaları düşmüş, 2016da
ilk kez 750 doların altına inmiş ve 2018de de 650 doların
altına inmiş. Nitelikli turizm aktiviteleri ve turizm
çeşitliliği azalmış. Neden böyle? Neden çok: İçte
yaşanan sorunlar, baskıcılık, demokrasiden uzaklaşma;
özgürlüklere, hayat tarzlarına karşı hoşgörüsüzlük;
yargının, hukukun üstünlüğünün bozulması -bana göre en
önemli etkenler bunlar- ve dış ilişkilerdeki tutum, dünyaya
verilen mesaj, pekiştirilmeye çalışılan yabancı
düşmanlığı işin bir başka boyutu. Bir
diğeri, ülkemizin potansiyelinin çok büyük olması ancak dar ve
çağı yakalayamamış bir turizm anlayışıyla
kıyılara sıkıştırılmış
olması. Kent turizmi kavramını yerleştiremediniz, turizm
bölgelerini birbirine bağlayamadınız, konaklama
imkânlarını çeşitlendiremediniz, turizm faaliyetleri
artırılamadı, yeterince tanıtım yapılamadı.
Rekabet ettiğimiz turizm gelirleri yüksek ülkeler bu meseleleri
kavramış ve çok da iyi yapmışlar üstelik. Biz de medeni
ülkelerdeki gibi yapabilirdik bunu ancak merkezî bir planlamayla bu mümkündü ve
büyük bir ülkenin turizm değerini ülke ekonomisine kazandırmak ancak
böyle mümkün. İşte, burada yerel yönetimler öne çıkıyor,
yerel yönetimler çok önemli. Her şehrin kendine özgü ve şehrin
paydaşlarıyla beraber kurgulanabilecek bir yapısı var ve
bölge turizminin stratejilerinin oluşturulması gerekli. Ancak
Türkiye'de sizin bu kanun teklifiyle getirdiğiniz pek çok madde,
bırakın yerel yönetimleri bu işin içine sokmayı ve turizme
dâhil etmeyi, onları daha da uzaklaştıracak şekilde
hükümler içeriyor yani kabul edilemez nitelikleri var. Yerel bu işi
sahiplenirse, yereldeki vatandaş kendi kültürünü, değerini çok daha
iyi bir şekilde özümseyeceği için başarılı
olabilirdiniz ama yapmadınız. Eşitlikçi bir kalkınma
modelidir aslında kent turizmi, böylelikle herkes kazanabilirdi. Mesela,
ben seçim bölgem Isparta'dan örnek vereceğim, Eğirdir Gölünü
korumalısınız, göle ve Isparta'mızın ormanlarına
spor tesisi inşa etmelisiniz, hasatta üç beş kişinin ziyaret
ettiği değil
Daha geçen gün, hafta sonu Kuyucaktaydım, yani
yazık, oradaki lavanta üreticisi ve orada ürünlerini satmaya
çalışanlar fukara olmuş. Bayram gibi kutlanacak bir gül ve
lavanta festivali yapmak lazım, Türkiyenin şanına
yakışır bir şekilde yapmak lazım ve büyük bir elma,
büyük bir kiraz festivali yapmalısınız Ispartada. Konaklama
imkânlarını geliştirmelisiniz. Isparta içini ve diğer
şehirleri beraber entegre etmelisiniz. Antalyaya gelen turist bir iki gün
Ispartaya da gelmeli, çok güzel yerleri var. Mesela Süleyman Demirel
Üniversitesinde okuyan çocuklar tur rehberliği yaparlar etkinliklerde,
öğrenciler de üç beş kuruş harçlık kazanırlar,
böylelikle yabancı kültürlere açılmış da olunur;
restorancı kazanır, taksici kazanır, hediyelik eşyacı
kazanır, otelci kazanır ama bunları yapacak istek, vizyon ve
kültür lazım. Hepsi yerelden yapılabilecek detaylar ama
nasıldır diye baktığımız zaman
Bunlara gelene
kadar, en temel sorunların bile çözülemediği bir Isparta var bugün;
bu da sizin yönetim anlayışınızdan kaynaklı.
Bakın, Ispartada köylere hâlâ çok ciddi bir
imar ve altyapı sorunu var. Süleyman Demirel Üniversitesine vadedilen
banliyö trenini ve yaya koridorunu hâlâ yapmadınız, otogar bekliyor, kent
ormanı ve kent meydanı yapılmadı. Çok değerli 29 tane
tarihî evin restorasyonunu yapacağız. dediniz, yapmadı AK
PARTİli belediye. İki yılda 2.500 kişiye ev sözü hâlâ tutulmadı.
Bisiklet istasyonları yapılacaktı, bir tane ufak istasyon
dışında bisiklet namına hiçbir şey yok. Isparta-Burdur
Dostluk Yolu başlayalı iki yıl oldu, hâlâ açılacak.
Dereboğazında boğuldunuz. Senede 7 kilometre yol mu
yapılır ya! Utanır insan yani gerçekten utanır verilen
sözlerden; bütçesini bile koymadınız. Modern Evler, Anadolu,
Işıkkent, Binbirevler, Hızırbey, Halife Sultan
Mahallelerinde yollar kötü; Vatan, Hızırbey, Işıkkent,
Fatih ve Modern Evlerde hâlâ sosyal tesis yok; Halife Sultan, Vatan ve Anadolu
Mahallelerinde aile sağlık merkezi yok, Fatih Mahallesinde var ama
yeri uygunsuz. Kentsel dönüşümde sıkıntı yaşayan
mahalleler var. Semt pazarı isteyen mahalleler var, gören yok. Yedi ay evvel
köylerimizle ilgili ve bu söylediklerimle ilgili 108 tane önerge verdim; cevap
alamadım hiçbir tanesine. Köy yolu yapılacak mı? diye
Bakanlığa soruyoruz, topu Genel Müdürlüğe atıyor. İçme
suyu, kanalizasyon problemi var. diyoruz, cevaben o yılki
yatırım harcamalarını -yapılan bir şey yok diye-
önümüze koyuyorlar. İnternetsiz köylerimiz var. diyoruz, özel sektör
diyorsunuz. Onlara soruyoruz, Köylere internet götürmek kârlı
değil. diyorlar ve ben buradan sesleniyorum: Kösrede, Gülköyde,
Bahtiyarda, Sipahilerde taşkın koruması var, yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYLİN CESUR (Devamla) Akdoğanda
Serpilde, Keçilide, Darıbükünde, Fakılarda, Yeniköyde,
Örenlerde ve daha birçok köyde kapalı devre sulama sistemi ihtiyacı
var. Yakada, Celeptaşta, Dereköyde gölet isteniyor, yapın.
Baklanda, Tepelide, Yuvalıda, Yeşilköyde, Pazarda gölet
projesi var ama ödenek bekliyor, verin. Darıörende, Koçularda,
Beydere, Kızılcık, Yaka, Yenice, Çaltı, Hacılar,
Kaplanlı, Aydoğmuş, Gümü, Sarayköy, Bağkonak, Körküler ve
Mısırlı yol yapımı için sıcak asfalt,
kilitli parke taşı istiyor, duyun. Eldere, Terziler,
Göktaş, Akpınar, Hacılar, Yenice, Boğazköy,
Kayıköy, Özbayat kanalizasyon bekliyor, bakın. Eldere, Koçular,
İğdecik, Köke, Hisarardı, Körküler, Bağıllı,
Hacılar, Keçili, Ortayazı, Kasımlar, Saray, Çavundur,
Ördekçi İçme suyu şebekemiz sorunlu. diyor, düzeltin.
Evet, zamanınız az kaldı, benim de az
kaldı. Yapmanız gerekenleri söylüyoruz ve hâlâ yapmıyorsunuz,
zaman sizin aleyhinize işliyor. Yirmi yıldır yapmadık da ne
oldu mu diyorsunuz? Bunları yapmazsanız ne olacak ben size
söyleyeyim: Deniz bitmez; denizler, okyanuslar masmavi. Biz serin sularda
yüzeceğiz alabildiğince, gökyüzüne bakacağız, siz
olmayacaksınız. Çocuklarımız tecavüzlere
uğramamış bir şekilde, cinsel istismara uğramadan,
rahatlıkla o denizlerde yüzecekler; şiddete uğramamış
annelerinin ellerinden tutacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Bağlayabilir miyim
Başkanım?
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Babaları
-ceplerinde intihar notları olmadan- alacak götürecek onları ailece
ve kışın da kar topu oynayacaklar, Davraza çıkacaklar
Ispartada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hak ettiğin
cevabı Ispartadakiler verir.
AYLİN CESUR (Devamla) Yazın da biz
Isparta ovalarından göklere uçurtma uçuracağız. Nasıl
mı olacak? Siz gideceksiniz, biz bunların hepsini
yapacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Rüyanda göremezsin,
rüyanda!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkanım, karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
Peki,
efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Ben de Lütfü Bey isyan
etti sandım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sana isyan ettim (!)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Var Başkanım,
var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Karar yeter
sayısı yok efendim; göz var, izan var.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Var
var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 2 AK PARTİli ortak
karar veriyor; böyle bir şey olmaz, sizin kanaatiniz önemli orada.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, buna
Var. diyorlarsa Pes! diyoruz. Kâtip Üyeler Var. diyorsa biz Pes!
diyoruz.
BAŞKAN Kâtip Üyeler arasında bir
anlaşmazlık yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, burada
sizin kanaatiniz de önemli, sadece Kâtip Üyelerin değil.
BAŞKAN Müsaade ediniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayımızı
merak ediyoruz Başkanım, elektronik olması lazım.
BAŞKAN Ben de 2 genç Kâtip Üyeye katılmak
üzere kanaatimi belirtiyorum; karar yeter sayısı var diyorum efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım, nasıl
karar yeter sayısı var, olur mu?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, nasıl var karar yeter sayısı?
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Helal olsun!
İlkokulda saymasını öğretememişler bunlara!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Eskiden mihsâb vardı,
sayım tablosu, ondan göndereyim Divana da bir saymayı öğrensin.
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Abaküs.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin
Osman Budak
İstanbul Adana Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Ali
Şeker Hasan
Baltacı
İstanbul İstanbul Kastamonu
Aziz
Aydınlık Cavit
Arı
Şanlıurfa Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de
öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Tabii, turizm deyince ilk akla gelen
şehirlerden biri Antalya malum olduğu üzere. Ben de bir Antalya
Milletvekili olarak, bir Antalyalı olarak turizmin ülkemizde en iyi
seviyeye gelmesinden mutlu olacak bir kişi olduğumu ifade etmek
istiyorum. Ancak, sizin iktidarınız döneminde hemen hemen bütün
alanlarda başarısız olduğunuz gibi turizm konusunda da
başarısız olduğunuzu ifade etmek isterim.
Bakın, sizler AKP olarak, hep milat olarak
2002yi alırsınız. Birçok değerlendirmenizde 2002den
başlarsınız, işte 2002de değerlendirme şuydu,
şimdi 2021de bu oldu. diye anlatırsınız. Bakın,
turizmle ilgili değerlendirmeye bakar isek, örneğin 2003
yılında bu ülkede turizmden elde edilen, turist başına
ortalama harcamanın 850 dolar, turizm gelirinin gayrisafi yurt içi
hasıla içerisindeki payının da yüzde 4,4 oranında
olduğunu görüyoruz. Bu oran her geçen yıl aşağıya
doğru indi yani ortalama harcama 843 dolardan bugün 666 dolara kadar indi.
Yine, gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı da kademeli
şekilde 3,4; 3,1 gibi oranlara indi; sadece 2019da, dönemin
koşulları içerisinde bir miktar iyileşme oldu. Bakın,
ülkemize gelen turist sayısında biz dünyada 6ncı
sıradayız ama gelir elde etmede 17nci sıradayız. Demek ki
burada doğru gitmeyen bir şeyler var yani turizmden hak
ettiğimiz şekilde bir gelir elde edemediğinizi görmekteyiz.
Şimdi, bu Turizmi Teşvik Yasasıyla
neyi amaçladığınızı ben çok merak ediyorum.
Şimdi, yirmi yıldır iktidardasınız neredeyse, bugün
aklınıza geldi Turizmi Teşvik Yasası getirmek; kaldı
ki burada turizmle ilgili yeni bir açılım, bir gelişme, bir
iyileştirme falan hedeflediğiniz de yok.
Baktığımızda, sizin bu hedefleriniz arasında
meraları, yaylakları, kışlakları, orman
alanlarını turizme açmak gibi bir düşünceniz olduğunu
görmekteyiz; belediyelerin haklarının bir anlamda ihlal edilmesi,
ellerinden alınması gibi bir durumun yaratılmaya
çalışıldığını görmekteyiz. Yirmi
yıldır iktidardasınız dedim, evet, ancak yeni
aklınıza geldi. Neden? Çünkü en önemli turizm bölgelerinde, en önemli
turizm değerlerinin olduğu yerlerde başta Cumhuriyet Halk
Partisi olmak üzere muhalefet belediyelerinin kazanmış
olmasından kaynaklı. Şimdi, siz, bu intikam yasasıyla,
belediyelerin elindeki yetkileri almaya çalışmaktasınız.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu
getirmeye çalıştığınız düzenleme sektörün
sorunlarını çözmeye kesinlikle ve kesinlikle yetmez. Otellerin
kalitesini artırmaya dair burada bir destek, teşvik hiçbir şey
yok.
Yine, turizm emekçilerimizin, sayısı
yaklaşık 1 milyon 700 binler seviyesinde olan turizm emekçilerimizin
sorunlarının çözümüne dair hiçbir ibare yok. Bu insanlar yıl
içerisinde üç dört ay çalışacaklar, sezon sonrasında, ekim
ayından sonra kış sezonunu işsiz olarak geçirecekler. Bu
düzenlemenizde hâlâ bir askı süreciyle yani iş akdinin askıya
alınmasıyla ilgili bir düzenleme yok. Yani kısacası, sizin
öve öve bitiremediğiniz bu teklifinizde turizmin gelişmesiyle ilgili
hiçbir şey yok.
Şimdi, turizm deyince tabii, doğal olarak
akla Turizm Bakanı gelecektir. Turizm Bakanının
katıldığı bir toplantıda bir belediye
başkanıyla yani Serikte belediye başkanıyla ilgili sarf
ettiği 500 bin TLlik rüşvet meselesini de buradan hatırlatmak
istiyorum çünkü kendisine de defalarca sordum Sayın Bakanım, siz bu
500 bin TL rüşvet aldınız. ithamını kime söylediniz,
hangi belediye başkanına söylediniz? diye. Bugüne kadar kendisinden
bir cevap alamadık, cumhuriyet savcılığı da bu konuda
maalesef şu ana kadar sağlıklı bir adım
atamamış durumda.
Bakın, Turizm Bakanını ilgilendiren
bir başka şey daha söyleyeyim, konumuz turizm olduğu için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
CAVİT ARI (Devamla) Serikte Belek ve Kadriye
bölgesinde yaklaşık 300 bin metrekarelik bir alanın turizm tesis
alanına çevrilmesiyle ilgili bir düzenleme getirilmeye
çalışıldı bir sene önce. Yani turizmin en önemli bölgesinde
turizm tesis alanı olarak değerli alanların
yapılaşmaya açılmasına dair bir düzenleme getirildi. Neyse
ki Serik bölgesindeki duyarlı vatandaşlarımız bu konuda
mücadele örneği gösterdi. Ben yine buradan Turizm Bakanına tekraren
soruyorum çünkü kendisine bütçede sormuştum, Bu, turizm tesis alanı
olarak yapmaya çalıştığınız düzenlemede,
planlamada 3 tane otel vardı. Bu 3 tane otelden birinin sahibi kimdir?
demiştim, hâlâ o cevabı alamadım. Turizm Bakanına buradan
tekrar soruyorum: O otelin, yanındaki arsada turizm tesis alanı
hâline çevrilmeye çalışılan otelin sahibi kimdir?
Şimdi, yine Serikte Kadriye ve Belekten
bahsetmiştik. Vatandaşın arazisine otel inşaatı
yapmasının önlenmesine dair bir düzenleme var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) - Bu düzenlemeden de
vazgeçilmesini talep ediyorum. Bu teklifin tümden çekilmesini talep ediyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
Peki
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Var Başkanım(!)
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Var Başkan, var(!)
BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur
efendim.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.08
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 21.19
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde Antalya Milletvekili Cavit Arı ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan yeniden
ibaresinin tekrar olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Sait
Dede Kemal
Bülbül
Adana Hakkâri Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Antalya
Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli Genel Kurul, sayın
milletvekilleri; herkese sevgi ve saygılar.
(2/3517) esas numaralı Turizmi Teşvik
Kanunu
Ne demekse bu teşvik? Niye turizmi düzenleme ve benzeri değil
de teşvik?
Şimdi, çok ilginç
Madem söz konusu turizm ve
turizmde de en önemli mekânlardan, memleketlerden, yerlerden, yurtlardan biri
Antalya -biz de Antalya Vekiliyiz- bu Antalyada hemen birkaç gün içerisinde
çok önemli bir şey oldu arkadaşlar, akıllara durgunluk verecek
bir şey, kum hırsızlığı yani her şeyin
hırsızlığını gördük de bir de kum hırsızlığı
çıktı, kum çalındı. Bununla ilgili tutanak tutan memur da
kaymakam tarafından görevden alındı. Bakar
mısınız? Patara plaj kumu çalınıyor ve tutanak tutan
memur görevden alınıyor; birincisi bu.
İkincisi: Bakın, gazetelere
yansıdı, hiç burada konuşulmadı. Soru önergesi verdik,
cevap da gelmedi. Diyanet İşleri
Başkanlığının 130 bin personeline günlük 920 lira
karşılığında tatil planlanıyor. Hangi
koşullarda? Devlete ait dinlenme tesislerinin alelacele, çalakalem
özelleştirildiği ama Diyanetin 130 bin personeline... Nerede
yapılıyor bu? Önceki Meclis Başkanı Sayın İsmail
Kahramanın kuzeni Talip Kahramanın oteli Altis Resort Otelde
yapılıyor bu ve bununla ilgili hiçbir açıklama söz konusu
olmadı.
Tabii, bu torba yasa içerisinde Yunus Emre
Vakfı var ve bu yıl da Yunus Emre Yılı. Diyanet
İşleri Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, her
şeyin birbirine karıştığı... Bakın, bu
yıl hem Yunus Emre Yılı hem Hacı Bektaş Veli
Yılı hem Ahi Evran Veli Yılı fakat Hükûmet ve
Cumhurbaşkanlığı tarafından sadece Yunus Emre
Yılına yönelik, Yunus Emreyi de başkalaştırarak
Isılık oddadır sacda değildir / Us baştadır
tacda değildir / Hakkı ister isen âdemde ara / Kudüste, Mekkede,
hacda değildir. diyen Yunus Emreyle ilgili etkinlikler
yapılıyor. Hacı Bektaşa hiç dokunulmuyor, Ahi Evrandan
hiç söz edilmiyor. Ahi Evran Velinin katilinin Cacabey olduğu gerçeği
saklanıyor ve Kırşehirde katil ile maktul birlikte
anılıyor. Bu kürsüden söyleyeyim, bilimsel verileriyle birlikte
kamuoyuna da açıklayacağız: Aslında Ahi Evran Velinin
Nasrettin Hoca denen kişinin kendisi olduğu gerçeği de
saklanıyor ve burada çalakalem bir şeyler yapılmaya
çalışıyor.
Başka ne yapılmaya
çalışılıyor? Bakınız, şimdi burada turizm
yasası aslında çok da gerekli değil, güncel de değil,
yaşamsal da değil; bir dayatma var burada. Nedir güncel olan? Demokrasidir,
eşitliktir, özgürlüktür, adalettir. Tam bu noktada Sayın
Cumhurbaşkanı Diyarbakıra gidiyor. Hangi günde gidiyor,
bakın çok önemli: Vedat Aydının katledildiği günde
gidiyor. Vedat Aydının katledildiği günde, bakın, İzmir
katiline yataklık yapan İzmir Emniyet Müdürünün Diyarbakıra
atandığı ve yanına suçişleri bakanını
alıp, kayyumu da alıp, gidip çözüm sürecinden söz edildiği bir
tuhaf mizansen. Böyle bir çözüm süreci olmaz. Bu gitmeler gitme değil,
vazgeçin bu tutumdan. Barıştan, demokrasiden, eşitlikten,
adaletten söz edeceksek deminden beri saydığımız
kavramları yerli yerine oturtacağız. Biraz önce Hüda Vekilim söz
etti; meleleri Kürtçe vaaz veriyor, Kürtçe dua okutuyor diye tutuklayın,
Diyanet İşleri Başkanlığına, personeline günlük
920 liraya tatil yaptırın, devletin kurumlarını
özelleştirin, sonra da, efendim, hakikatten, adaletten falan söz edin.
Bunun hakikatle, adaletle ilgisi yoktur; bu, inançsal olarak tam da bir
münafıklıktır, siyasi olarak tam da bir faşistliktir. Bunun
giderilmesi ve bir demokrasi paydasında buluşulması gerekiyor.
Bu demokrasi paydasında buluşacak basiret, irade, bakış
açısı var ise koyun ortaya, buyurun; bu işi
dolandırmanın, bin dereden su getirmenin bir âlemi yok. Koşa
koşa herkes Diyarbakıra gidiyor; ya, daralan Diyarbakıra
gidiyor; daralan Dersime gidiyor, daralan Muşa gidiyor. Arkadaşlar,
bu ülkenin Willy Brandtlara da ihtiyacı var; bu ülkenin, efendim, çözüm
üretecek insanlara da ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SALİH CORA (Trabzon) Dersime CHPnin tarih
masası gitti.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Evet, gitsin, tamam, ona da
söylüyorum; evet, herkese söylüyorum, ben size de söylüyorum.
Şimdi, Dersime gidenler, hele o üniversiteye
yakın Sarı Saltuk Viyadüğünde bir inseydiniz Sayın Lütfü
Türkkan, köprüde Ya, bu Gülistan Doku nerede? deseydiniz; Perteke
gitmişken hemen Pertekin 10 kilometre ilerisinde Üryan Hızır
makamına gitseydiniz bir, dua etseydiniz, ne olurdu? Hele bir Dersimin
inancıyla ilgili mekânlara
Cemevine gittiniz ama cemevine gidiş de
öyle kuru kuruya bir gidiş; bunlar olmuyor arkadaşlar. Mademki söz
konusu farklı kimlikleri kabul etmek, bu sadece -rahmetli Ecevitin
dediği gibi- bir ekonomik sorundan ibaret değil; bu inançsaldır,
bu etniktir, bu insanidir, bu vicdanidir, bu ahlakidir, bu hepimizle
alakalı bir şeydir ama iktidar olduğunuz, mühür sizde
olduğu için en çok sizinle alakalıdır, en çok sorumluluk size
aittir, en çok vebal size aittir. O nedenle çözüm
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
rica ediyorum, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Şimdi, tam da bu
noktada -daha önce de söylemişimdir; Yunustan, Pir Sultan Abdaldan,
âşıklardan, sadıklardan çokça okuduk burada- mademki Yunus Emre
gerçeğinde, mademki Yunus Emre hakikatinde bulaşacağız:
Hakk bana bir gönül verdi, ha demeden hayran olur, Gâhi gider giryân olur,
gâhi gider şâdân olur. Gâhi girer mescitlere, yüz sürer anda yerlere, Gâhi
gider deyre girer, İsa ile ruhban olur. diyen Yunusun inançlara,
halklara, kültürlere, emeğe, kadına, doğaya, hakikate ve adalete
bakışında ya bulaşacağız ya Gelin,
tanış olalım/İşi kolay kılalım/Sevelim,
sevilelim. gerçeğini yaşatacağız ya da bunu
yaşatamayanlar tarih ve insanlık önünde tükenip gidecekler.
Sevgi ve saygılar. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Muhammet
Naci Cinisli Yasin
Öztürk
Antalya Erzurum Denizli
İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
Gaziantep Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Erzurum
Milletvekili Sayın Muhammet Naci Cinisli.
Buyurunuz Sayın Cinisli. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlarım.
Turizm gelirleri ülkelerin gayrisafi millî
hasılalarının ortalama yüzde 10unu oluşturuyor.
Türkiyemiz ise ciddi potansiyeline rağmen turizm gelirlerini dünya
standartlarına çıkaramamış durumda. Yaz, kış,
kültür, kongre turizmi gibi çeşitli imkânları olan, memleketim Erzurum
gibi açık hava müzesi denilebilecek şehirlere sahip ülkemizin yüzde 4
civarında turizm geliri elde etmesi İYİ Parti olarak kabul
edebileceğimiz bir oran değil. Unutmayalım ki yüksek gelirli
turizm ülkeleri istisnasız yüksek standartlı demokrasi ülkeleridir
aynı zamanda. Turist de yatırımcı gibi güven
duyabileceği, kendini güvende hissedebileceği, kurumları düzgün
işleyen demokrat ülkeleri tercih eder.
Turizm, ülkelere kazandırdığı
dövizle önemli katma değer sağlıyor. Türkiyede turizm gelirleri
dış ticaret açığını kapatmada en önemli
enstrümanımız. Ancak turizm sektörü hizmet ihracatçısı
sayılmasına rağmen ihracatçılara verilen haklardan
yararlanamıyor.
Ülkemiz için turizmin ne kadar önemli olduğu
çok açık. Turizmi Teşvik Kanununda yapılacak değişikliklerin
sektörü teşvik edici olmasını beklerdik. Ek maddelerle revize
edilmeye çalışılan kanun, turizm sektörüne ceza kesen bir yasa
hâline dönüşmemeliydi.
Sektör, şu anda mevcut kredilerine
yapılandırma, sicil affı, kayıt dışı
faaliyetler gibi sorunlarla uğraşıyor; turizmin geleceğiyle
ilgili eğitim, AR-GE, salgın sonrası turizm gibi konularda da
düzenleme bekliyor. Bu sorunlara çözüm olacak önerilerimiz ise maalesef
Komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde kabul edilmiyor.
Hızla gelişen turizm trendleriyle uyumlu,
alt branşların koordinasyonunu sağlayan yeni bir yasaya ihtiyaç
duyuyoruz. Bu bakımdan turizm stratejimiz net olarak tasarlanmalı,
tüm yasa maddeleri bu hedef doğrultusunda yeniden belirlenmeli.
Görüştüğümüz teklif, Anayasanın
43üncü maddesinde düzenlenen kıyıların korunması ile
63üncü maddesinde yer alan kültürel, tarihsel ve doğal
varlıkların korunması hususları açısından
özellikle değerlendirilmeli. Geçtiğimiz mart ayı sonunda
aceleyle Komisyon görüşmeleri tamamlanan ve Genel Kurula temmuz
ayında getirilen teklif, kamu yararına uygun olmalıydı,
Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener
Hanımefendinin tabiriyle nesiller arası adaleti sağlamalıydı.
Dünya genelinde hızla değişen yeni
turizm yaklaşımı yerelden yönetilme anlayışıyla
gelişirken yetkilerin tamamen merkeze alındığı bu yasa
teklifini yanlış buluyoruz. Tabii ki merkezden genel planlama
yapılmalı fakat yerelin yok sayıldığı bir
anlayış da olmamalı. Önerilen maddelerle
Bakanlığın yetkilerinin sınırsız
artırıldığı, yapılabilecek
yanlışın denetimi ve hesap verilebilirliği olmayan bir
teklifi Genel Kurula getirmemeliydiniz. Teklif, âdeta
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sonsuz yetki,
sıfır sorumluluk ruhunu yansıtıyor. Teklifle,
kıyı şeritlerinde yapılaşmaya izin veren yetkilerin
yerel yönetimlerden ziyade Turizm Bakanlığına verilmesi
öngörülüyor ancak partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde siyasi sorumluluğu olmayan turizmden sorumlu Kabine üyesinin bu
yetkiyi nasıl kullanılacağına şüpheyle
yaklaşıyoruz.
Diğer yandan, son aylarda Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, turizm kentlerindeki birbirinden
değerli, mülkiyeti hazineye ait arazilerin, yeşil alanların,
kampların, koyların imar planları değişikliklerine
onay veriyor. Bu tür arazilerin özelleştirme adı altında haraç
mezat satılmasına karar veriliyor. Ege ve Akdenizdeki kamuya ait
yeşil alanların, kıyıların, plajların,
kampların, koyların bu yılın sonuna kadar
satılması öngörülüyor. Türkiyenin birçok ilinde kamuya ait
birbirinden değerli araziler satışa
çıkarılmış durumda. Satış sonrası imar
durumlarının otel, ticaret merkezi, konut yapılmak üzere
değiştirildiğine ilişkin kararların belediyelere gönderilmelerini
dikkatle takip ediyoruz. 9 Temmuz tarihinde kamu kurumlarına ait,
çoğu Ege ve Akdeniz sahillerindeki yüzlerce dönüm arazi üzerine kurulu 18
eğitim kampı ve sosyal tesis de Cumhurbaşkanı
kararıyla özelleştirme kapsamına alındı. Devletin
memuru kendisini kimseden aşağı görmesin, imkân sahipleriyle
eşit standartlarda tatil yapabilsin, gayrimeşru teklifleri rahatça
reddedebilsin, Paramount Otel gibi rezilliklerle muhatap olmasın diye
zamanında devlet aklıyla yapılmış Marmaris,
Kuşadası, Seferihisar, Manavgat, Didim, Gökçeada, Beşiktaş
ve diğerleri gibi özel konumlarda yer alan arazi ve tesisler özel
avantajlarla satılabilecek veya kiralanabilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Yağmaya 4 gidiş, 4 geliş yol açılıyor âdeta.
Sözlerimin sonunda, görüştüğümüz teklifte
istihdamdan, kalkınmadan bahsedilmediğini üzülerek belirtirim.
İYİ Parti iktidarında turizmcilerin kalkınmanın önemli
bir parçası olarak kendilerini yalnız hissetmeyeceklerini ifade eder,
Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, 60a göre bir söz isteyeceğim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerin ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Az evvel söz
alacaktım ama siz hatibi çağırınca cevap vermek mümkün
olmadı. Sayın hatibe birkaç şey söylemek istiyorum.
Bir, biz Tunceliye
darlandığımız için değil, darlanan Tunceli
halkının dertlerini dinlemek için gittik, önce onu belirtmek
istiyorum. Gittiğimiz yerler konusunda çok fazla bilgi sahibi
olmamışsınız. Biz dolaşırken Ana Fatmaya da
uğradık ama orada bir şey daha yaptık: O gün, PKK
tarafından şehit edilen Necmettin Öğretmenin ölüm yıl
dönümüydü, şehit öğretmenimizin vefat yıl dönümüydü; Munzura
onun için karanfil bıraktık, Fatihalar okuyup geldik; bilginiz olsun
istedim.
Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler
Komitesi Başkanı Yasemin Öztürk ve beraberindeki heyete
Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemize
resmî bir ziyarette bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler
Komitesi Başkanı Yasemin Öztürk ve beraberindeki heyet Genel
Kurulumuzu teşrif etmişlerdir, kendilerine Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu adına Hoş geldiniz. diyorum.
(Alkışlar)
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 9uncu
madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Feridun
Bahşi Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk
Antalya Konya
Denizli
Hayrettin
Nuhoğlu Aylin
Cesur İmam
Hüseyin Filiz
İstanbul
Isparta
Gaziantep
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Orhan
Sümer Çetin
Osman Budak
İstanbul Adana
Antalya
Hasan
Baltacı Ali
Şeker İbrahim
Özden Kaboğlu
Kastamonu İstanbul İstanbul
Aziz
Aydınlık
Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon Aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Konya Milletvekili Sayın Fahrettin
Yokuş.
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çevrenin ve doğanın korunduğu,
kaynakların etkin ve verimli kullanıldığı,
koruma-kullanma dengesi sınırları içerisinde sürdürülebilir
turizm ana ilkemiz olmalıdır. Her şeyden önce, turizmin
teşvik edilmesi topraklarımıza, meralarımıza,
yaylalarımıza ve çayırlarımıza sahip çıkmaktan
geçer ancak siz, yine satmaya doyamadığınız
topraklarımızı turizme açarak can damarlarımızı
yok ediyorsunuz. Bu düzenlemeyle Anayasanın 45inci maddesi ile 4342
sayılı Mera Kanununun ihlal edilmesine vesile olacaksınız.
Ayrıca, bu düzenlemeyle ülkemizdeki tarım ve
hayvancılığı baltalıyorsunuz; meraları,
çayırları, yaylaları rant kapısına kurban ediyorsunuz.
Telafisi olmayan bu düzenleme ülkemize ve turizme kalıcı zararlar
verecektir.
Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik
Forumunun açıkladığı verilere göre Türkiye, turizm
gelirleri dünya sıralamasında 11inci sırada; Seyahat ve Turizm
Rekabet Endeksinde ise 44üncü sırada yer alıyor. Turizm sektöründe
kalkınmamız için öncelikle kendimizi doğru anlatmamız
gerekiyor; bu da yerinde ve doğru tanıtımlar yaparak
gerçekleşir. Bu tanıtımları yaparken kendi
vatandaşlarımızı da incitmemeliyiz. Örneğin, bu
yıl, pandemi yasaklarının ardından Kültür ve Turizm
Bakanlığı ülkemize turist gelsin diye
aşılıyım maskeli bir tanıtım videosu
hazırladı. Bu video, ülkemizi ve vatandaşlarımızı
aşağılayan bir tanıtım videosu idi.
SALİH CORA (Trabzon) Hiç alakası yok.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bu video
vicdanları yaralamıştır.
Değerli milletvekilleri, turizm sektörü, mevcut
kredilerini yapılandırma, sicil affı, kayıt
dışı faaliyetler gibi sorunlarla uğraşmaktadır.
Bu sorunlara çözüm olacak bir tane dahi öneri teklifte yer almıyor; bu
nasıl turizm teşvik yasası, doğrusu anlamış
değiliz.
Bununla birlikte, pandemi döneminde küçük oteller ve
kafeler destek alamadı. Otel, kafe ve restoran olarak hizmet sunan
işletmeler ruhsatlarında otel yazdığı için yine
destek alamadılar. Binlerce küçük işletme sahibi otel ve kafeler
mağdur oldu.
Dış politika başta olmak üzere
siyaset ve ekonomi alanındaki tutarsızlıklar turizmi olumsuz
yönde etkiliyor. Dış dünyada ülkemize karşı güvensizlikler
her geçen gün artıyor. Öncelikle turizm alanında altyapı
sorunlarının çözülmesi gerekmektedir. Turizm bölgelerinin sezonluk
olmaktan çıkarılıp bütün yıla yayılması
sağlanmalıdır. Turizmin Anadoluya yayılması için
tanıtımlar yapılmalı; yayla turizmi, kültür turizmi, hobi
turizmi gibi turizm alanları geliştirilmelidir. Turizm
Bakanlığı, yapmış olduğu bir kısım
tanıtım faaliyetlerinde ülkemizin belli bölgelerini ve
şehirlerini öne çıkarmaktadır. Hâlbuki ülkemiz sadece sahil
turizminden ibaret değildir, binlerce yıllık kültürel
mirasıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Değerli milletvekilleri, turizm bölgelerindeki
belediyelerin bütçesi kış aylarındaki nüfusa göre değil,
yazın hizmet verdikleri nüfusa göre tekrar yeniden belirlenmelidir.
Bakanlığın turizm hizmetine daha fazla pay ayırması,
ayrıca turizm işletmelerini denetim altında tutması turizm
gelirlerinin artmasına vesile olacaktır, katkı
sağlayacaktır.
Evet, değerli milletvekilleri, turizmle ilgili
çok konuştuk, şimdi, bir konuda sizlerin dikkatinizi çekeceğim.
SALİH CORA (Trabzon) Kıbrıs heyeti
burada, ülkemizi kötülemeyin!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Konya
Ereğli ilçesi Yeniköy Mahallesi hudutları içinde bulunan su
kaynağı
Bu kaynağı Yeniköy, Acıkuyu, Yukarı ve
Aşağıgöndelen, Zengen ve Kamışlıkuyu köyleri içme
suyu, sulama suyu olarak kullanıyor. Ancak AK PARTİli, milletvekili
aday adayı bir şahıs bu kaynaktan 4 kilometre uzaktaki bahçesine
-büyük bir bahçe- yasa dışı yollardan boru döşetiyor.
SALİH CORA (Trabzon) Kimmiş?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Söyleyeceğim.
SALİH CORA (Trabzon) İftira
atıyorlar!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) DSİ
müdahale ediyor, Yapma! diyor, dinlemiyor. Sonunda köylüler
kaynağın başına iniyor, hakkını arıyor. Ya,
susuz kalmayalım, içemeyeceğiz, aynı sudan içiyoruz, aynı
suyla tarlaları suluyoruz. Ama gelin görün ki güzel yönettiğiniz
güzel ülkemizde Kıbrıslı kardeşlerimizi üzmemek için sen diyorsun
ya- güzel güzel söyleyeyim: Jandarmamızı gönderiyorsunuz. Şimdi,
onlara göstermeyeyim, sana göstereyim emmi oğlu. Bu görüntü, bu bir ana.
SALİH CORA (Trabzon) Neresi orası?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Bak, bu bir
ana, yerde sürünüyor jandarmanın ayaklarının dibinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Şimdi, bu
utanç tablosu kimin? Bu utanç tablosu, vallahi, sizin eseriniz. Bu
talimatı şerefli Türk jandarmasına veren, benim Konyalı
köylü kadınıma
SALİH CORA (Trabzon) Konyalı
vekillerimiz bunu kabul etmiyor. Kıbrısa su getirdik.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
vatandaşımıza bu şekilde davranan, bu emri veren hangi
yetkili varsa o su kavgasında oluyor bunlar, su kavgasında oluyor- kim
yaptıysa bunu, bakın
SALİH CORA (Trabzon) Yukarıda heyet var,
yakıştı mı sana?
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Laf atma da
dinle.
Ya, heyetten utanacak olsanız bunları
yapmazsınız, ne utanmaz arkadaş!
SALİH CORA (Trabzon) Sen utan!
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Yazıklar
olsun, yazıklar olsun! (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Şeker.
Buyurunuz Sayın Şeker. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, turizmi teşvik
etmek istiyorsanız şu ana kadar yaptıklarınızı
yapmamanız gerekiyor. 2014teki rakamlara hâlâ erişmiş
değiliz. O rakamlar sonra geriledi, geriledi ve şu anda
geldiğimiz noktada, 2020de 12 milyar dolara düştü turizm
gelirlerimiz. Daha önce İngiltereden, Hollandadan, Belçikadan,
Fransadan turistler gelirken şimdi Suriyeden, Afganistandan,
Pakistandan ve diğer Arap ülkelerinden geliyor turistler ve gelen bu turistlerin
de kişi başına döviz bırakmaları çok daha düşük.
TÜİK verileriyle 2019da 34,5 milyarken 2020de 12 milyar dolara
düşen bu gelir neticesinde Nerelerde hata yaptık? diye
bakmanız gerekiyor.
İstanbul gibi güzelim yeri, Beyoğlu gibi
güzelim yeri, turistlerin cazibe merkezi olan yeri maalesef perişan
ettiniz yaptığınız uygulamalarla. Ne yaptınız?
Saat on ikiden sonra müzik yasak. dediniz ve turist gelsin diye Turizmi
Teşvik Yasasını değiştiriyorsunuz.
Türkiye'nin en güzel yerlerinde bulunan sosyal
tesisleri, denize sıfır eğitim kamplarını, yüzlerce
dönüm arazisini, on binlerce metrekare kapalı alanlarını satmak
için düzenleme getiriyorsunuz ve ihaleye çıkardığınız
bu sosyal tesislerde daha önce üniversite öğrencileri tatil
yapıyordu, jandarma tatil yapıyordu, emniyet görevlileri burada tatil
yapıyordu, gazilerimiz burada tatil yapıyordu; Siz oralarda
dinlenmeyin, biz oraları satacağız. diyorsunuz. Bir
kişinin tatil yapması için yazlık, kışlık saraya
1 milyar TLye yakın para harcıyorsunuz yani 1 katrilyon lira ama milyonlarca
kişinin yararlandığı o sosyal tesisleri birilerine
peşkeş çekmek için ihaleye çıkarıyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin bu süreç içerisinde
yaptığınız işlerden biri de daha bu gece TRTnin
başına getirdiğiniz kişi. Ne dedi? Erdoğan çok
çalışkan bir Başkan, arada nefes alsın. diyerek
yazlık sarayı öven Hilal Kaplan TRTye Yönetim Kurulu üyesi oldu. 15
Temmuzun yıl dönümüne bir gün kala yapılan manidar bir atama. Daha
önce ne demiş Hilal Kaplan? Fetullah Gülene edilen sözleri kendime edilmiş
gibi incitici buluyorum. Bu incinen kişi incinmesin diye TRTnin Yönetim
Kuruluna getirdiniz.
Kendi tekelinizdeki bir medyayla seçime gitmek
istiyorsunuz. Kendi istediğiniz gibi kuralların
olmadığı bir OHAL rejimi içerisinde seçim dayatmak istiyorsunuz.
Türkiye'nin bu şekildeki demokrasi karnesiyle bir de turist gelmesini
bekliyorsunuz. Eğer siz demokrasi liginde geriye giderseniz, turizm
liginde de geriye düşüyorsunuz. Türkiye'nin önce demokrasisini tamir
etmesi gerekiyor; OHAL rejimini tekrar getirme değil, demokrasiyi
nasıl getireceğini düşünmesi gerekiyor. Siz sonsuz bir iktidar
hedefliyorsunuz. Daha önceden de sonsuz iktidar hedefleyen siyasi partiler
siyaset sahnesinden silindi. Bunu da göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
Bir yandan doğayı tahrip ediyorsunuz.
Marmara Denizi müsilajla, artık, içine katılan pislikleri
kaldırmıyor, altına süpürülen kanalizasyonları
taşıyamıyor ve böyle bir doğada nasıl turist gelsin
Marmaraya, İstanbula ve Türkiyeye?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Temel
atmama töreninden de bahset, temel atmama töreninden de bahset!
ALİ ŞEKER (Devamla) Evet, geldiği
gün, Dünya Bankasından parası, kredisi hazırken 3 tane biyolojik
arıtma tesisini yapmayanlardan biyolojik arıtma öğrenecek
hâlimiz yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir yandan Dipsiz Gölü kurutup diğer yandan da
Tuz Gölünün suyunu alıp oradaki allı turna yavrularının
ölmesine sebebiyet verenlerden, görevlerini yapmayanlardan öğrenecek
çevreciliğimiz yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Hacı Taşanın Bizim ele varırsan şeker söyle, kaymak
söyle, bal söyle. dediği allı turna yavrularının
binlercesini birkaç gün içerisinde kaybettik. Çevre Bakanlığı
ile Tarım Bakanlığı bu konudaki görevlerini yerine
getirmediği için bunları yaşıyoruz.
Eğer Türkiyeye turist gelecekse o billur akan
ırmaklarını tekrar billur akan hâle getirmek gerekiyor,
denizlerini temiz tutmak gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİH CORA (Trabzon) Sözcü yazarından
kopya çekiyorsun, Yılmaz Özdilin sözcülüğünü yapıyorsun!
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ALİ ŞEKER (Devamla) Siz de bunların
temiz tutulması yerine, sıfır maliyetliymiş gibi
bunları, bütün o kirlilikleri doğaya boca ederek o güzelim
doğamızı tahrip ediyorsunuz; o güzelim derelerimize HESler
yaparak oradaki balıkları da öldürüyorsunuz. Daha bir hafta önce
Küçükçekmece Gölünde balıklar öldü, bütün o balıklar
kıyıya vurdu, seyrettiniz; üç gün önce de orada martılar ölmeye
başladı. Bu ülkede artık martı yaşayamıyor, bu ülkede
artık allı turnalar yaşayamıyor. Artık kendinize bir
çekidüzen verin, doğayı daha fazla tahrip etmeyin diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP, HDP ve
İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü
Hüda Kaya
İstanbul İzmir
İstanbul
Kemal Peköz Sait
Dede
Rıdvan Turan
Adana Hakkâri
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu turizmi teşvik deyince bir
defa galiba kültürden bahsetmek gerekiyor. Anadolu için konuşacak olursak
da Anadolu'nun tarihsel geçmişi, kültürel birikiminden herhâlde uzun uzun
bahsetmek lazım fakat ben konuşmamı 2 konuya
ayırdığımdan dolayı buna bir değinmek istiyorum
sadece.
Bakın, Türkiye'de, Anadolu
coğrafyasında 25 bin antik kent var, bu 25 bin antik kentin 2.500
tanesi şu ya da bu düzeyde kazılmış durumda, onun
haricindekilerin büyük kısmı definecilerin artık imanına
terkedilmiş. Örneğin, Hattuşa'yı bu hızla kazarsan yüz
yıl daha kazmak zorundasın. Hattuşa, Hititlerin başkenti
ve Hint Avrupa dil grubunun bilinen en eski örneği Hititçe. Hititçede
brada İngilizce bread yani ekmek, Hititçede wadar olan şey
İngilizcede water yani su. Buna benzer çok şey var ve
Avrupalı burada kendini görüyor, sürekli gelmek için doğrusunu
isterseniz imkân arıyor fakat biz Hattuşa'yı bir türlü gün
ışığına çıkartamıyoruz, niye biliyor musunuz?
Para yok. JT İnternationalın finansmanıyla Hattuşa'da
Hitit antik sur duvarı örüldü, 100 bin euro civarında bir parayı
iktidar bulamadığından dolayı -iktidarın öncelikleri
malum başka- bunun finansmanı Japon Tobaccodan sağlandı.
Sadece o değil, mesela filmlere konu olmuş Truvaya dönüp
baksanız, Truvada bir müze -biliyorsunuz- yeni yapıldı, iyi de
yapıldı, takdir edilecek bir şey kuşkusuz ama
Truvanın tüm dünyaya tanıtılması ve örneğin Truvada
kazıların devam etmesinin önünde acayip engeller var. Uşak
Müzesinden Kanatlı Denizatı Broşu 2 defa çalındı,
Amerikadan geri getirildi arkadaşlar. Bu konuda çok şey
söyleyebilirim -arkeoloji alanında- ama mesele şu ki turizmin
teşviki arkeolojinin kendi kuralları içerisinde işlemesiyle,
etkin kazı çalışmalarıyla söz konusu ve bu, kültürel
çeşitlilikle alakalı. Yani tekçi bir zaviyeden Anadolu
medeniyetlerine baktığınızda, her şeyi bir potada
eritmeye kalktığınızda varacağınız nokta
sıfır. Anadolunun tarihin ilk çağlarından bu zamana kadar
taşıyageldiği kültürel çoğulculuğu bugüne dercetmek,
bugünkü toplumu böyle kurmak amacında olursanız hem bugünkü toplum
bundan ihya olur hem de turizmin teşviki ve ilerletilmesi konusunda da
büyük adımlar atılmış olur ama belli ki bu konuda epey,
epey, epey geri bir noktadayız.
Şimdi, esas bahsetmek istediğim konu: Bu
9uncu maddede bir yetki belgesinden bahsediliyor ama ben başka bir yetki
belgesinden bahsetmek istiyorum; o da Tarım ve Orman
Bakanlığı tarafından alınması zorunlu hâle
getirilen, 1 Temmuz itibarıyla, kıyılmış tütün
ticaretinin yapılması için gereken belge. İki günden beri telefonlarım
susmuyor, bölgeden çok sayıda insan bu sorunu dile getiriyor. Duyduk ki
altı ay bu ötelenecekmiş, ertelenecekmiş, altı ay sonra
zulüm devam edecekmiş. Şimdi, arkadaşlar, bakın, üç
yıldan altı yıla kadar cezai hükümler içeren bu yasanın
uygulanabilirliği yok. Ha, uygularsın, nasıl uygularsın? Bu
zamana kadar her şeyi nasıl uyguladıysan, inzibati tedbirlerle
meselenin üzerine gidersin. Şimdi bu tütünü üretenlerin mutlaka
kooperatifler vasıtasıyla satabilmesine ilişkin bir hüküm var ve
bu kooperatiflerin her birinde 250 üreticinin olması öngörülüyor.
Arkadaşlar, Kooperatifler Yasası çok iyi bildiğim bir yasa, 7
kurucuyla kurulur. 250 kişiyi bulun, kooperatifleri kurun, bu
kooperatiflerin binalarını ve eklentilerini yapın -ki bunlar
milyonlarca liraya tekabül edecek- buradan hareketle kaçakçılıkla
mücadele edeceğinizi varsaydığınız bir yasayı
çıkartmak mümkün değil ama ne mümkün biliyor musunuz? Mesela acayip
bir zulüm düzeni kurmak mümkün, oradaki tütün üreticilerinin çoluğunu
çocuğunu, yedi ceddini perişan etmek mümkün; zaten de şu anda
objektif olarak meydana gelmiş olan şey ne yazık ki bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
RIDVAN TURAN (Devamla) - 2017 yılında
hazırlanmış yasa, yönetmeliği 2020de hazırlandı
ama isteniyor ki aralıktan bu zamana kadar çiftçiler organize olsunlar,
kooperatiflerini kursunlar ve ondan sonra tütün ticaretini yapabilsinler. Böyle
bir gerçeklik yok. Görünenin geri planındaki gerçeklik şu:
Marxın meşhur bir lafı var Görüngüler gerçek olsa bilime gerek
kalmazdı. diyor muhterem. Şimdi, burada esas mesele şu: Yani
aslında küçük üreticiyi yani tütüncüyü hedef
aldığınızda Türkiye'de zaten az miktarda kalmış
olan küçük tarımsal üreticiyi hedef almış oluyorsunuz. Kimi
gönendirmiş oluyorsunuz, güçlendirmiş oluyorsunuz? Uluslararası
tarım tekellerini güçlendirmiş oluyorsunuz. Zaten Türkiye'de tütün
üretiminin yüzde 90sından fazlası emperyalistlerin elinde şu
anda, Amerikalıların elinde. Hani Yerli ve millîyiz. falan
diyorsunuz ya tütünü olduğu gibi ihale etmiş durumdasınız.
Geride kalan, kıyılmış tütün satan az sayıda fukaraya
hizmet eden insanları ise bu yasalarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) En az
yüzde 30a çıkardık, hatta Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle yüzde 45e çıkardık.
RIDVAN TURAN (Devamla) Yüzde 45 palavra, o
işin palavrası; ben o Komisyonun içindeyim, çok iyi biliyorum onu.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Biz de
biliyoruz.
BAŞKAN Buyurunuz.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şimdi, burada temel
meselenin bir tütün boyutu var bir de küçük çiftçi boyutu var. Değerli
arkadaşlar, Türkiye'de küçük çiftçiyi -bugün Komisyonda da anlattım-
küçük ölçekli balıkçıyı, endüstriyel olmayan nitelikte üretim
yapanları desteklemezsek bu memleket gidiyor, üretim gidiyor. Endüstriyel
tarım tekelleriyle, büyük ölçekli tütün üreticileriyle bu süreci
karşılayabilmek, memleketin ihtiyacına cevap verebilmek; hele
hele o emekçi, yoksul köylüyü kalkındırabilmek falan mümkün
değil; zaten böyle bir niyetinizin olmadığını da
biliyorum.
Bu kooperatiflere ilişkin öneriler
sunulmuş; kooperatiflere ilişkin öneriler bu kooperatif düzeniyle
olmaz, kooperatiflerin demokratikleştirilmesi lazım. Bütün gruplara
tek tek gönderdim, kooperatifler üzerine 90 maddelik bir yasa teklifi
hazırladım, herkes baksın, meraklısı olan varsa
bunları oturalım, konuşalım, nasıl olacağına
ortak akılla karar verelim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerinde
aynı mahiyette 3 önerge vardır, bu önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10'uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü Sait
Dede
İstanbul İzmir Hakkâri
Zeynel
Özen Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Antalya Denizli Gaziantep
Hayrettin
Nuhoğlu Behiç
Çelik Aylin
Cesur
İstanbul Mersin Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Adana İstanbul Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Kemal Peköz.
Buyurunuz Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
İlgili kanunun 10uncu maddesi üzerine söz
aldım. Bu maddede yabancı bayraklı gemilerin, daha doğrusu
yabancı bayraklı mega yatların Türkiyede ticaret yapması,
turizme hizmet etmesiyle ilgili bir madde düzenlenmektedir. Ancak bunu yaparken
bir yandan niye turist gelmiyor
Para almak için, turistleri buraya getirmek
için pandemi döneminde bile Avrupaya gidilip kapı kapı
dolaşılıp Türkiyede yaşayan insanları
aşağılayıcı reklamlardan sonra böyle bir şeye
meydan veriliyor. Oysaki bunun yerine yerli yatlar yapılabilir, daha büyük
yatlar, 39 metreden daha büyük yatlar yapılabilir ve bununla da turizme
hizmet edilebilir. Ama Komisyonda sorulduğunda Bakan
Yardımcısı Dışarıdan bize bu konuda çok fazla
talep geldi. O nedenle de biz bu talebi yerine getirmek istedik çünkü bizde bu
büyüklükte yat yok. diyor. Başka alanlarda büyük gemiler, daha büyük
şeyler yapılabiliyor ama
Tabii, turizm biraz, daha çok
barışa yönelik bir eylemdir aynı zamanda. Oysaki
barışa değil de savaşa yönelik olmuş olsaydı
bunun çok daha büyükleri çok daha hızlı bir şekilde
yapılır, hizmete sunulurdu. Oysaki turizm insanlar arasındaki
ilişkilerin gelişmesi, aynı zamanda ülkenin kalkınması
için de önemli bir unsurdur.
Ama turistler gelirlerken, şimdi, Türkiyede
kişi başına turist geliri niye düşüyor? Çünkü turist olarak
Türkiyedeki hiçbir şeyi önemsemeyen, daha çok, işte gidip güzel bir
yerde tatil yapmayı düşünen insanlar geliyor. Oysaki eğer orta
ve orta üstü gelir düzeyine sahip olan insanlar gelmiş olsalardı
kişi başına çok daha fazla gelir elde etmek mümkün olurdu. Ama o
insanlar daha çok, demokrasisi işleyen, işçisine, köylüsüne,
üreticisine, herhangi bir hak talebinde bulunan insanlara şiddet
uygulamayan ve onlar üzerinde çeşitli baskıları gerçekleştirmeyen,
demokrasisi gelişmiş olan ülkelere gidip parayı oralara
bırakıyorlar. Biz de kapı kapı dolaşıp
turistlerin gelmesi için elimizden gelen çabayı göstermeye
çalışıyoruz. Ama bu, kendi içinde de bir çelişkiyi
barındırıyor.
Yine, pazartesi günü işsizlik rakamları
açıklandı Türkiyede. Her zaman olduğu gibi, TÜİK ülkeyi
yine ciddi bir çarpıtmayla karşı karşıya
bıraktı; bu kadar yoksulluğun, bu kadar
çatışmanın, bu kadar olumsuzluğun olduğu bir dönemde
bile işsizlik oranının gitgide düştüğünü ifade etti.
Oysaki rakamlar böyle bir şeyi söylemiyor. Mayısa göre istihdam
açısından 216 bin kişi azalmış görünüyor. İş
gücünün 481 bin azalması nedeniyle TÜİK resmî olarak işsizlik
sayısını 265 bin azalmış olarak veriyor ancak gerçek
işsizlik bu oranda değil. Nüfus artarken işsizliğin
azalıyor olması söz konusu olmayacaktır ama burada görünen
rakamlar bunlar. Hatta aylık bazda Nisan 2020deki pandemi
sonrasındaki dönemde istihdam kaybı en fazla Mayıs 2021de
yaşandı. Nisan 2020deki kayıp 1 milyon 231 bin kişi olmuştur.
DİSK-ARın bir araştırması
var. Bu araştırmada Mayıs 2021 verilerine göre mevsim etkisinden
arındırılmış dar tanımlı işsiz
sayısı toplamda 4 milyon 236 bin kişi iken DİSK-AR
tarafından yapılan hesaplamaya göre geniş tanımlı
işsiz sayısı 2019 Mayısından bu yana 3 milyon 283 bin
kişi artarak 9 milyon 671 bine yükselmiştir. Geniş
tanımlı işsizlik oranıysa yüzde 27,2dir.
Bir de toplumsal cinsiyet açısından buna
bir bakalım isterseniz. Çalışan erkeklerin sayısı 117
bin artarken çalışan kadınların sayısı 332 bin
kişi azalmıştır fakat bundan daha fazlası, 419 bin
kadın iş gücü piyasasından çekildiği için işsiz
sayısı 87 bin gerilemiş görünüyor TÜİKe göre. Erkekler
inşaat ve hizmet alanında 38 bin ve 129 bin kişi iş
bulurken kadınlar daha çok kayba uğramış; kadınlar ise
tarımda eksi 305 bin kişi olmuş. Sanayi ve inşaat
alanında ise 13 bin kişi azalmış. Mevsim etkisinden
arındırılmış dar tarım işsizlik oranı
erkeklerde yüzde 12,2 iken kadınlarda yüzde 15,5tir. Sonuç olarak
çalışma alanındaki, yaşındaki her 100
insanımızın 43,8i çalışabilirken kadınlarda ise
her 100 kadından ancak 26,3ü çalışabilmektedir. TÜİK her
zaman olduğu gibi bu dönemde de yine işsizlik rakamlarını
farklı bir şekilde göstererek işsiz oranının
düştüğünü, işsizliğin gitgide
azaldığını söylüyor. Oysa bir yandan nüfus artarken, bir
yandan her gün insanlar kapının önüne konulurken
sendikalaştıkları için ya da başka bir şekilde
verimden, fabrikalar üretimden düştüğü için işsizlik artarken son
üç senede çevremize baktığımız zaman ben hiçbir tane yeni
iş bulan, yeni bir işe giren kimseye rastlamadım ve görmedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) Eğer sizler
görmüşseniz bize söyleyin, biz de buna karar verelim.
Yurttaşların yarısının bile işbaşı
yapmadığı bir ekonominin şahlanması sizin döneminizde,
sizin yaklaşımınız ve bakış açınızla
mümkün olabilmiştir. Böyle bir dönemde şahlanmayı ancak sizler
başarmış olabilirsiniz.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın Feridun
Bahşi.
Buyurunuz Sayın Bahşi. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN BAHŞİ (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 255 sıra sayılı Yasa
Teklifinin 10uncu maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben yine sözlerime Doğu Türkistanda uygulanan
soykırımı ve benim ülkem Türkiyenin bu soykırıma
sessiz kalmasını kınayarak başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ben Türk ve dünya
turizminin başkenti Antalya milletvekiliyim. Bu sebeple önce turizm
sektörünün genel sorunlarından bahsedeceğim. Antalyada turizm
sektörü bu dönemde bile büyüyen ve istihdam yaratan tarihî ve kültür
değerleri bakımından köklü bir geçmişe sahip, her ülkenin
kıskanacağı zenginliktedir. Örneğin, İspanyanın
toplam 1.200 kilometre kıyı şeridi varken sadece
Antalyanın 650 kilometre kıyı şeridi vardır.
Ülkemizde 2019 yılının ilk dokuz ayında 41 milyon 564 bin
536 turist gelmiş ve 26 milyar 634 milyon 764 bin dolar turizm geliri elde
edilmiştir. Bu toplam gelirin yüzde 41i Antalyadan elde edilmiştir.
Ekonomiye sadece turizmden bu kadar katkı yapan Antalya hak ettiği
karşılığı alabilmekte midir? Tabii ki hayır.
Turizmci bu kadar turiste ve gelire rağmen yeterli geliri elde edebilmekte
midir? Buna da hayır. Peki, ne yapılmalıdır? Turizm mutlaka
on iki aya yayılmalıdır. Başta sağlık, fuar,
yayla, golf, kaplıca gibi alanlarda destek sağlanmalıdır.
Bunun yanında dünyanın vazgeçtiği her şey dâhil sistemi
yenilenmeli ve şehrin esnafının da yararlanabileceği bir
sistem geliştirilmelidir. Şehir içi oteller butik otellere
dönüştürülmeli, bunun için Turizm Bakanlığınca teşvik
sağlanmalıdır. Ayrıca kış aylarında kapanan
otellerde çalışan yaklaşık 200 bin personelin durumu
mutlaka ele alınmalı, bu konuda çalışmalar
yapılmalıdır. Turizm meslek liseleri
çoğaltılmalıdır. Turizm meslek yasaları sektörün
istediği düzenlemelerle bir an önce hayata geçirilmelidir.
Değerli arkadaşlar, turizmdeki kriz
derinleşmektedir. Beklentiler her sene düşmekte, her yeni gelen
yıl bir öncekini aratmaktadır. Sezon itibarıyla turizmcinin
geliri ile gideri başa baş, hatta zararla kapanmaktadır. Sektör
şu anda mevcut kredilerine yapılandırma, sicil affı,
kayıt dışı faaliyetler gibi sorunlarla
uğraşmaktadır. Getirdiğiniz bu yasa teklifi sorunların
çözümüne bir katkısı olması beklenirken ne yazık ki yine
hayal kırıklığı, yine hüsran
yaratmıştır. Turizme teşvik kanunu mu, turizme darbe mi,
turizmciye ceza mı belli değil.
Değerli milletvekilleri, turizmci salgın döneminde
devletten beklediği desteği görememiş, ekonomik kriz ve
salgınla birlikte iflasın eşiğine gelmiştir.
Türkiyenin dört bir yanında çok sayıda turizm işletmesinin
kapısına kilit vurulduğu, beş yıldızlı
otellerin satışa çıkarıldığı artık
herkesin malumudur. Türkiye ekonomisinin can damarı olan turizm sektörüne
hak ettiği değer ve destek verilmemiştir. Evet, turizmcilerin
borçları da diğer sektörlerdeki gibi ertelendi ancak bunun hiçbir
faydası olmadı. Ertelemeler hiç kimseyi borç yükünden
kurtarmadı, aksine, sektörü daha da zor durumda bıraktı. SGK,
muhtasar ödemeleri, elektrik, su ödemeleri ve çalışanların
ücretleri konusunda işletmelere destek olmak için hiçbir şey
yapılmadı.
Değerli milletvekilleri, yasa teklifinin
10uncu maddesiyle boyları 39 metre üzerinde olan yabancı
bayraklı ticari yatların Türk kara sularında faaliyet
göstermelerine izin verilmektedir. Kabotaj Kanununun 1inci maddesinde
Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine mal veya yolcu
alıp nakletmek Türkiye sancağını taşıyan gemilerin
tekelindedir. denilmektedir. Yani yapılan bu düzenleme Kabotaj Kanununa
aykırıdır. Bu yasa teklifini hazırlayanlar Kabotaj
Kanununu bilmiyorlar mı, yoksa kanunu dolanıyorlar mı?
Dolanmak gibi bir kötü niyetli hareketi size bile
yakıştıramam.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - Bu
düzenleme, açıkça, Türkiyenin millî kara sularındaki hâkimiyetini
ortadan kaldırmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün sözüyle konuşmamı bitirmek istiyorum: Zaferi,
denizi kontrol altında tutan, ihtiyacı olan şeyi ihtiyacı
olduğu zaman istediği yere ulaştırabilen ülkeler
kazanır.
Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurunuz
efendim.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bingölde depremden zarar gören
binaların yıkımına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi Bingölden aradılar, birkaç
farklı kanaldan. Ayrıca, vekilimizle de görüştüm. Şimdi, 14
Haziran 2020 tarihinde Karlıova, Yedisu depremi olmuştu,
hatırlıyoruz ve orada ağır hasar gören binalar var. Nerede mi?
Kaynarpınar, Dinarbey, Elmalı köylerinde ve civar köyler de depremden
dolayı evler hasar görmüş, bir kısmı çok hasarlı, bir
kısmı az hasarlı ve ayrıntıları da aldım,
not ettim. Bu yıkım ekibi için bir ihale yapılmış ve
bir firma bu yıkma işini üzerine almış. Şimdi, bugün
itibarıyla jandarma eşliğinde evler yıkılmaya
başlanmış. Yani oradan doğrudan bilgi aldım. Fakat
önümüzde çok önemli bir sorun var: Tahminen ağustos ayının
sonunda Bingöllüler öyle diyorlar- kış mevsimi başlıyor,
yani iki aylık takriben bir süremiz var ve bu köylülerin kalabilecekleri
bir yer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bingölde söylediğim, adını verdiğim köylülerin
kalabileceği bir yer temini yok. Yani şu anda köylüler yaz
koşulları olduğu için dışarıda kalabiliyorlar ve
şunu istiyorlar yani talepleri açıkçası, bazıları
hiçbir eşyasını bile alamamış- talebimiz şu: Yani
neticede bir yıkım ihalesi yapılmış ama o binalar
yıkılırken köylüler nerede kalacak? Yani bir de onlara
ilişkin bir baraka, bir barınak, ne bileyim yani, bir yer temini
yapmak lazım. Bu konu da sanırım Çevre
Bakanlığının görev alanına giriyor. Yani en
azından iktidar grubunun sözcülerinin bunu iletmeleri ve Komisyonumuzun da
bilgi sahibi olması, kendilerinin de, Divanınızın da bu
konuda hassasiyet göstermesini önemle
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Geçici barınma
için AFAD Başkanlığını arayacağız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet
yani ararsanız çok seviniriz çünkü bu gece yarısı aradılar.
En azından bu sorunu çözelim diyorum.
Teşekkür ediyorum. Sağ olun.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Gökan
Zeybek.
Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
İzmir depreminden hemen sonra kurulan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki tüm siyasi partilerin
temsilci verdiği Deprem Araştırma Komisyonu uzun
çalışmalar sonrasında raporunu hazırladı, 500 sayfa
ana rapor, binlerce sayfa ek raporla birlikte dosyalar oluşturuldu. Evet,
değerli milletvekilleri, Sayın Meclis Başkanı randevu
verecek ve biz, Deprem Komisyonunun çalışma raporunu kendisine
sunacağız. Bir haftadır kendisinin Komisyona randevu vermesini
bekliyoruz. Yani Türkiye'nin önemli bir meselesi, deprem gerçeği; daha da
önemli bir meselesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde bütün siyasi
partilerin ortak önergesiyle kurulan bir komisyona randevu vermeyen bir Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı, nokta. Meclis tatile girecek, ekime
kadar çalışmayacağız ve biz bu raporu ne zaman
sunacağız, ne zaman buna ilişkin yeni yasal düzenlemeler
getirilecek ayrı bir konu.
Değerli arkadaşlar, teklifin 10uncu
maddesinden önce 9uncu maddede bir hüküm var, onu doğru bulduğumu
belirtmek istiyorum: O da şu: İstanbul ilinde faaliyet gösteren ve
ilgili idareler tarafından yolcu
taşımacılığı yapmak üzere yetkilendirilen deniz
araçları bakanlıkça belirlenecek şartları
taşımaları kaydıyla ve belirlenecek bedel üzerinden belge
düzenlemek suretiyle turistik gezi amaçlı kullanılabilir. Doğru
bir metin. İstanbul'da bu işi yapan işletmeler
açısından ciddi bir sıkıntıydı, Sahil Güvenlikle
çok ciddi sorunlar yaşıyorlardı, düzenlemenin bu biçimi bence
sorunu çözecektir.
Gelelim kabotajı delecek olan 39 metre ve
üzerindeki yatlarla ilgili düzenlemeye. Şimdi, değerli
arkadaşlar, Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) Ve
Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı Sanat Ve Ticaret Hakkında
Kanun, kanun numarası 815, kabul tarihi 19 Nisan 1926. Yani cumhuriyetin,
Osmanlı'nın yok edilmesine, ekonomik olarak çökmesine yol açan
kapitülasyonlardan kurtulma konusunda getirdiği en önemli yasalardan bir
tanesi. Nedir bu? Millî kara sularda, nehirlerde -Marmara Denizini bir iç
deniz olarak kabul ediyor- ve akarsularda yalnızca Türk
vatandaşları ve Türk menşeli şilepler ya da başka
deniz nakil araçları ticari faaliyette bulunabilirler.
Şimdi, siz bir düzenleme getiriyorsunuz. Nedir
bu? Bu düzenlemeyle 39 metre ve üzerindeki yatların, yabancı
bandıralı yatların Türk kara sularında ticari faaliyette
bulunmalarına izin veriyorsunuz. Peki, gerekçeniz ne? Gerekçeye gelmeden
önce şunu söylemek istiyorum yani Millî Selamet Partisi ve Refah Partisi
geleneğinden gelen, -içinizde çok az sayıda da kalsa- o gelenekten
gelen milletvekillerine şunu sormak istiyorum: Ya, bu denli bir savrulma
olabilir mi? Yani belediyenin toplayamadığı çöpleri toplamak
için gece bir araya gelen mahalle başkanlarından şimdi 39 metre
ve üzerindeki yatların, yabancı yatlara binecek olan zenginlerin
haklarını savunacak bir noktaya sürüklendiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, yasa teklifinin 8inci maddesinden
Komisyon çalışmaları sırasında bu metin
çıkarıldı, metin çıkarıldı ama metnin (b) bendini
okumak istiyorum: Deniz turizmi araçlarında çalışmalarına
müsaade edilecek yabancı zabit ve kaptanların Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığından yeterliliklerinin tanındığına
dair belge almaları zorunludur. Şimdi, bunu metinden çıkaranlar,
yasa teklifini hazırlayanlar, 10uncu maddede yabancı menşeli
ticari gemilerin Türk kara sularında ticari faaliyette bulunmaları
durumunda, bunların görevli kaptan ve zabitlerinin hangi mevzuata göre
çalışacakları konusunda bir eksiklik içerisindedirler. Yani yasa
teklifi zaten öylesine yanlış bir biçimde hazırlanmış,
öylesine birbirinden kopuk ve Türkiye gerçeklerindin uzaktır ki 8inci
maddede iptal edilen bu (b) bendi yüzünden 10uncu maddeye izin
verdiğinizde bile, bu yasa teklifi geçse bile orada çalışacak
olan yabancıların
Çünkü Kabotaj Yasası bize bugüne kadar
yabancı gemilerin Türk kara sularında çalışmasına izin
vermediği için ciddi bir biçimiyle boşluk yaratacaktır.
Şimdi, tabii, bu yasa teklifiyle birlikte
Kabotaj Yasasının delinmesi, aynı zamanda, Lozan
Anlaşmasıyla garanti altına alınmış olan millî
kara sular üzerindeki Türk devletinin hâkimiyetini de ciddi biçimiyle ortadan
kaldıracaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Ve Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına sağlanmış olan özel bir hakkı bir
biçimiyle delmiş olacaksınız.
Bu Parlamentodan 2 kez delme çıkmış
arkadaşlar, Kabotaj Yasasını delecek 2 tane metin
çıkmış. Bunlar, büyük gemileri kurtarmak için yabancı
tahlisiye gemilerinin Türk kara sularında çalışmasına izin
veren metin ile petrol ve doğal gaz aramak için Türk kara sularında
çalışacak yabancı menşeli petrol arama platformları
dışında ilk kez siz lüks yatlar
Son zamanlarda çokça
zenginleştiniz, bu zenginliğiniz nedeniyle artık 39 metrenin
altındaki yatlara da sığmıyorsunuz; bu, bir. Uçan
arabayı yapıyorsunuz da dünyada uçan arabayı yapan birinci ülke
olma iddiasını ortaya koyuyorsunuz da 39 metreden büyük yatları
yapmayı niye başaramıyorsunuz?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 11inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Hüda
Kaya Kemal
Peköz
İstanbul İstanbul Adana
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Sait
Dede
İzmir Hakkâri
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Yasin
Öztürk Dursun
Ataş Feridun
Bahşi
Denizli Kayseri Antalya
Aylin
Cesur İmam
Hüseyin Filiz Behiç
Çelik
Isparta Gaziantep Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK
(Konya) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki ilk konuşmacı Hakkâri Milletvekili
Sayın Sait Dede.
Buyurunuz Sayın Dede.
(HDP sıralarından alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Turizmi
Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Getirilen teklifle yine
iktidarın ruhuna uygun olarak sermaye dostu bir düzenleme yapılmak
istendiği ortadadır. Meclise sunulan sarayda
hazırlanmış her kanun teklifinde olduğu gibi bu kanun
teklifinin de merkeziyetçi
ve otokratik bir yapıyı inşa etmeye devam edebilmek için
yapılan bir çalışma olduğunu net görüyoruz. Tarih ve kültür
turizmi kamusal gelir elde edebilmek için kapsamlı ve etkili bir
politikayla toplum yararına değerlendirilebilecekken bugün
bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm sektörü can
çekişmektedir. Sektör 2019 yılı verilerine göre 35 milyar dolar
getirmiştir. Pandeminin başladığı 2020
yılında ise Türkiyenin toplam turizm geliri yaklaşık 12
milyar dolardır. Yani Türkiyenin 2020 yılındaki turizm geliri
yaklaşık olarak yüzde 65 azalmış durumdadır.
Yılda yaklaşık 700 milyon geceleme yapmak üzere
kurgulanmış dev bir sektör olan turizm sektöründeki geceleme
sayısı pandemiyle birlikte 50-100 milyon rakamlarına kadar
düşmüştü. TÜİK rakamlarına göre bile geçtiğimiz
yıl 1 milyon 701 bin kişi olan turizm sektöründeki çalışan
sayısı 2021 yılında 1 milyon 377 bine kadar geriledi.
Turizm sektörünün bir senede yaşadığı istihdam kaybı
yaklaşık 324 bin kişiye ulaştı. Yani
yaklaşık yüzde 20 oranında istihdam kaybı
yaşandı. Bu da her 5 turizm çalışanından 1inin
işini kaybetmesi anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, özel bir turizm
şirketi patronun Turizm Bakanı olduğu bir ülkede turizm
alanındaki tüm düzenlemeler turizm patronlarının ihtiyacına
göre şekillenecektir. Ege ve Akdeniz kıyılarında
müthiş bir uyumla, büyük bir pervasızlıkla kıyı
şeritleri, ormanlar, doğal güzellikler, kültürel miraslar talan
edilirken benzer şekilde Kürt illerinde de doğal güzellikler maden
sahalarına çevrilmektedir. Büyük bir turizm potansiyeline sahip Hakkâri
ilindeki doğal güzellikler, tarihî ve kültürel miraslar talan
edilmektedir. AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
İki ülkeye sınır Hakkâri her açıdan dünyanın çok
önemli bir turizm noktasında, ticaret noktasında hareket merkezi
olur. dedikten hemen sonra Hakkâride ne turizm ne ticaret kaldı.
Eşsiz bir doğal güzelliğe sahip alanlar güvenlik yolları
sebebiyle tahrip edildi. Geçmişte turistlerin ilgi odağı olan
kaleler, camiler, medreseler, manastırlar ve saraylar kendi kaderlerine
terk edildi. Yine, iki ülkeye sınır olan Hakkâride sınır
kapıları kapatıldı. Hakkâri ilinin en önemli geçim
kaynaklarından birisi de sınır kapılarıdır.
İlde hâlihazırda iki sınır kapısı
bulunmaktadır. Bu kapılardan Esendere Sınır
Kapısı ve Hakkâri'den Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesine 2015
yılında açılan Çukurca Üzümlü Sınır Kapısı
belirli aralıklarla açılıp kapatılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 3üncü bir kapı daha var, aslında bu
kapı var mı, yok mu arasında gidip geliyor. 2011
yılında Bakanlar Kurulu kararıyla bu kapı açıldı,
Derecik Sınır Kapısı. Yalnız ortada herhangi bir
kapı yok, kapı sadece seçim dönemlerinde açılıyor. AKP'nin
bütün yöneticileri, seçim meydanlarında Derecik Sınır
Kapısı Hakkâri halkımıza hayırlı olsun.
diyorlar, oradan taşımalı getirdikleri kitle
dağılıyor, hadi kapıyı görmeye gidelim, ortada
kapı mapı yok, hayali bir kapı. (HDP sıralarından
alkışlar) Eminim yakın zamanda, olmayan kapının
açılışı için yine törenler düzenlenecek, yine kamuoyu
yanıltılacak. Bu iki kapının Hakkâri'nin Irak bölgesi
pazarından faydalanabilmesi ve ilin ekonomik gelişme kaydetmesi
anlamında ciddi bir öneme sahip olduğu açıktır ancak ne yazık
ki Hakkârililer siyasi tercihlerinden dolayı
cezalandırılmaktadırlar. Bakın, Esendere Sınır
Kapısı ticarete açık olduğunda kota
sınırlaması gibi keyfî uygulamalar rutin hâle getirilmişti,
yurttaşların yanlarında getirdikleri birkaç kilo pirince dahi el
konulmaktaydı. Şimdi, bu uygulamanın yasal bir
dayanağı yoktu elbette, bu yüzden çoğu zaman dün yasak olan,
bugün serbest olabiliyordu; ancak bugün serbest olan, sınırdan,
gümrük muhafazadan geçen bir mal 4 kilometre ötede Jandarma noktasında
yakalanıp kaçak sayılabiliyor. Bir torba pirinç yüzünden, hem de
kapıdan yasal olarak geçirilen pirinç yüzünden hakkında dava
açılan sayısız yurttaş mevcut.
Hakkâri tam
anlamıyla hukukun askıya alındığı bir kent.
Bakın, yolda yürürken insanlar etrafınızı sarıyor, ellerindeki
mahkeme kararlarını bize gösteriyorlar. Bu kararların
birçoğu, mülki amirlerin yaptıkları hukuksuzluklara
karşı yurttaşların mahkemelere başvurup
aldıkları yürütmeyi durdurma kararları.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Dede.
SAİT DEDE
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Örneğin,
Yüksekova'da kayyum, halkın evlerini nasıl
yıkacağını, bu halkı nasıl mağdur
edeceğini düşünmekle meşgul bu aralar. Bunu mahkemeye götüren
yurttaşlar yürütmeyi durdurma kararı alıyor ama kayyum kaymakam
bu kararı
da tanımıyor. Şehir içi servislere ilişkin kayyum kaymakam
yine keyfî bir karar alarak sözleşme şartlarını terk
taraflı olarak değiştiriyor. Bunun üzerine yurttaşlar
mahkemeye başvuruyor, yürütmeyi durdurma kararı alıyor ama
kayyum bu kararı da tanımıyor. Şimdi, Yüksekova ilçesinde
şehir içi ulaşım durmuş durumda ve halk ciddi
mağduriyet yaşıyor. Bakın, yine, dokuz gün önce, Hakkâriye
bağlı Kavaklı köyü halkı kaybolan hayvanlarını
aramak için meralarına gidiyor, askerler üzerlerine ateş ediyor, daha
sonra yanlarına çağırıp hakaret ediyor, darbediyor ve
günlerdir valilikten herhangi bir ses seda yok.
Şimdi, sizlere bu kürsüden soruyorum:
Sayın milletvekilleri, bu yurttaşlar haklarını aramak için
ne yapsınlar? Devletin bir yetkilisinin kanunlara, hukuk kurallarına
uymasını nasıl sağlasınlar? Hukuk devleti ilkesinin
en temel gereklerinden birisi, idari işlem ve eylemlerin yargı
denetimine tabi olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAİT DEDE (Devamla) Anayasanın 2nci
maddesi burada açıkça çiğneniyor ve siz Hakkâride turizmden
bahsediyorsunuz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Komisyondan geçmiş bulunan ve Genel Kurula
indirilen bu kanun teklifi, hem torba mahiyetinde olması hem de Anayasaya
aykırılık içeren hükümler içermesi bakımından kabul
edilemez. Diğer taraftan, bu teklif, AKPnin ülkeye ve aziz Türk milletine
ne gözle baktığının itirafı mahiyetindedir. Doymak
bilmez bir iştihayla aziz vatanın para eden her değerine hücum
eden bir kafa bizim kafamız olamaz yani Türk olamaz, İslam olamaz,
insan olamaz. Ülkenin onca meselesi varken Türkiye Büyük Millet Meclisine
taşınan kanun teklifi, turizmi teşvikten ziyade devletin
kurumsal yapısını tahrip ederek tüm akarı ve gelir getirici
kaynakları saray merkezli, saray orijinli personelin yönetimine,
insafına terk etmektedir.
Değerli arkadaşlar, harama bulaşanlar
asla iflah olmazlar. Harama kimse kılıf hazırlamasın.
Yalan, iftira, soygun ve talanla yola devam etmede ısrarlı olanlar ne
kadar firavunlaşırlarsa firavunlaşsınlar sonuçta
varacakları son durak Musa olacaktır; elbette Musa ilahi hükmün
gereğini yapacaktır. Ama, ülkemizde bu güruh kendilerini yenilmez güç
olarak görebilirler, bu yanıltıcıdır; her şey ters bir
rüzgâra bakar. Değerli arkadaşlar, rüzgâr
çıkmıştır. Fakirin fukaranın, yetimin, memur ve
esnafın, işçinin, pazarcının, çiftçinin, malcının
gelirinin büyük bir kısmına vergi, fiyat artışı, zam,
enflasyon, faiz oyunlarıyla el konulması rüzgârı güçlendirmektedir.
Kitleler aç kaldıkça feryatlar göklere yükselmekte, gençler öfke küpüne
dönmektedir. Rüzgâr fırtınaya, hatta kasırgaya
dönüşmektedir. İşte, harama batanların hazin sonu da böyle
gelecektir. Milletin parasının yine millete dönmesi eşyanın
tabiatı gereğidir. Bu mekanizma doğrudan en üst bir gruba,
oligarşiye millî geliri pompalarken, bazı parti mensupları da
yerel kaynaklardan yararlanarak millete karşı bir cürüm zinciri
oluşturmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bankalar, kurumlar ve
kuruluşlar peyderpey soyulurken bu yetmiyor; araziler, arsalar, ormanlar,
turizme uygun koylar, mesire alanları, yaylaklar, meralar,
kışlaklar vesaire tam bir yağma alanına çevrilmiştir.
Bu doyumsuzluğun sonucu, biliyorsunuz, mide fesadıdır, sindirim
zafiyetidir; yedikleri gıda değil, zehir olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Silifke
Cambazlıda, Keşlitürkmenlide maliyetinin altında
satılabilen domatesin üreticisi kükrüyorsa, Mut Sertavul Pazarındaki
esnaf, milletin aşırı fakirleşmesi yüzünden müşteride
büyük düşüşten bahsediyorsa arz etmiş olduğum
fırtına esiyor demektir.
Değerli milletvekilleri, teklif özü
itibarıyla merkez-taşra ve yerel idarelerin geleneksel dengelerine de
müdahale etmektedir. Başta Anayasa'nın 45inci maddesi, 127nci
maddesi, Belediye Yasası, Büyükşehir Belediyesi Yasası, İl
Özel İdaresi Yasası, Mera Kanunu, Kıyı Kanunu, Köy Kanunu
gibi temel yasalara aykırılık teşkil etmektedir. Muhalefet
şerhlerinden de anlaşılacağı üzere, yeterince olgunlaştırılmadan,
ilgili komisyonlardan raporlar sağlanmadan getirildiği gözlenmiştir.
Zaten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yüzünden
komalık olan idari sistemimiz bu tür tekliflerle ilaveten
hançerlenmektedir. Bir kere, Türk belediyeciliği kan kaybetmektedir. Siz,
ne hakla belediyenin uhdesinde olan yetkileri buduyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, 11inci madde üzerinde
konuşuyorum. 11inci madde, işletmelerin belge denetimleri ve
sınıflandırma yetkisinin Bakanlığa ait olduğunu
belirtmektedir. Bakanlık, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansıyla iş birliği yaptığını
ifade ediyor Yetki, gerektiğinde valiliklere devredilir. diyor, böyle
muğlak ve denetimin tamamen dışında farklı bir denetim
ifade ediyor, tanımlıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Evet, bu teklif
bir zümrenin gelirinde haksız olarak artışlar sağlayabilir
ancak göreceksiniz, bu düzen sürdürülemez. Biz, İYİ Parti olarak,
toplumu ayrıştıracak, bölecek her türlü faaliyetten imtina
ediyoruz. Aslında, bunu iktidarların öncelikle yapması gerekir
ama nafile. Gelinen noktada, yeni yağma alanlarının önünü açmak
için Mecliste, dışarıda her yerde konuşmak, konuşmak,
konuşmak, konuşmak; yapılan bu. İnsanları lafla güya
ikna ederek kendilerinin hata ve kusurlarını aklamak. Hâlbuki Ziya
Paşa diyor ki: Onlar ki verir lafla dünyaya nizamat, bin türlü teseyyüp
bulunur hanelerinde. AKP'nin hâlipürmelal-i budur değerli
arkadaşlarım.
Önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar
sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir
grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talebimiz var.
BAŞKAN Yoklama talebiniz var.
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın
Şeker, Sayın
Önal, Sayın Yıldız, Sayın Kaya, Sayın Ünsal,
Sayın Hamzaçebi, Sayın Antmen, Sayın İslam, Sayın
Sındır, Sayın Özcan, Sayın Arı, Sayın
Sarıbal, Sayın Şahin, Sayın Gündoğdu, Sayın
Baltacı, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın
Başevirgen, Sayın Sertel.
Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Antalya Milletvekili Atay Uslu ve 23
Milletvekilinin Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3517) ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 255) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin son fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Adana İstanbul Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Nazır
Cihangir İslam
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Nazır Cihangir İslam.
Buyurunuz Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, çok değerli
arkadaşlarım; konuşmama başlamadan önce
(Uğultular)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Sessizlik lütfen, arkadaşlar.
Baştan alabilir miyiz süreyi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Sayın İslam, beni
uyarabilirsiniz ama isterseniz ben bir hatırlatma yapayım Genel
Kurula. (CHP sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Sayın Başkan, siz de meşguldünüz, o yüzden ben duruma el koymak
zorunda kaldım.
BAŞKAN Peki efendim, baştan, yeniden
süreyi değerlendiririz.
Buyurunuz Sayın İslam.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Teşekkürler sayın arkadaşlar, esprimi inşallah mazur
gördünüz.
Öncelikle, bundan altmış iki yıl önce
Kerkükte bir katliam sonucu hayatını kaybeden Türkmenleri rahmetle
anıyorum, bir daha böyle katliamların olmamasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar, hafta sonu
Srebrenitsadaydık, bir soykırımın anmasında.
Hepinizin malumu, 1995 yılında, sadece ve sadece Müslüman
oldukları için katledilen 8 binden fazla erkek, her yaştan erkek ve
bu, tarihe bir soykırım olarak geçti, Srebrenitsa
soykırımı olarak geçti. Bunun anmasına gittik. Bunu
gerçekten hepinize tavsiye ederim, hiç olmazsa hayatta bir kere bu anmaya
katılmayı ve oradaki havayı, o şehrin nasıl
söndürüldüğünü, oradaki ışığın nasıl
söndürüldüğünü ve insanlar üzerindeki hâletiruhiyeyi en azından bir
yaşamanız, paylaşmanız için. Bir daha böyle
soykırımların da olmamasını temenni ediyorum. Tabii,
biz Saraybosnaya vardığımızda Sayın Saraybosna
Büyükelçisini aramamıza rağmen birtakım farklı
davranışlarla muhatap olduk.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sayın
hatip çok önemli bir hususta bir açıklama yapıyor, lütfen.
Buyurunuz Sayın İslam.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Biraz farklı davranışlara muhatap olduk. Ben ciddiyet adına
bunların detaylarına girmeyeceğim ama merak eden Sayın
Saraybosna Büyükelçimizden bu konudaki görüşlerimizi ve
ikazlarımızı ondan, kendilerinden dinleyebilir.
Değerli arkadaşlar, hepinizin malumu,
yarın 15 Temmuzun aynı zamanda yıl dönümü. 15 Temmuzda, bugün
baktım, her sene biz burada kutlama yapardık, pandemi nedeniyle
yapamadık ama bugün bütün milletvekilleri sarayda bir toplantı, anma
toplantısı yapmak üzere davet edilmiş ve bu davette bizler de
varız. Arkadaşlar, bu işte bir terslik olmalı yani siz
bundan beş yıl önce beni ve birçok insanı, bakın,
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın, Binali
Yıldırımın, Mehmet Şimşekin, Numan
Kurtulmuşun, Türkeşin, Sayın Sayan Kayanın, Ömer
Çelikin, Berat Albayrakın, Faruk Çelikin, Lütfi Elvanın, Nabi
Avcının, Naci Ağbalın, Yılmazın, Recep
Akdağın, Ahmet Arslanın imzalarıyla işten
attınız ve terörle irtibatlı ve iltisaklı olarak ilan
ettiniz. E, bugün sisteme girdim, bugünkü sistemde, yine, hâlâ
İncelemeniz devam ediyor. diyor. Dört beş senede dünya
savaşları bitti, anlaşmalar imzalandı, siz hâlâ bu meseleyi
halledemediniz. E, buradaki çelişkiyi ne yapacağız? Terörle
irtibatlı ve iltisaklıysak niçin bizi işten atan insanlar ve
bizi böyle ilan eden insanlar bizi oraya davet ediyor?
Tabii, o davete katılmayacağız.
Neden? Çünkü biz sarayın değil, sokağın 15 Temmuzundan
geliyoruz. Ha, diyeceksiniz ki sokağın 15 Temmuzu ile sarayın 15
Temmuzu arasında ne fark var? Şöyle bir fark var değerli
arkadaşlar: Biz o gün ne olup bittiğini hâlâ bilmiyoruz. Yani
demokrasi için, sadece ve sadece bu ülkede kanun hâkimiyetinin, daha
doğrusu hukukun üstünlüğünün devamı için,
onaylamadığımız bir iktidarın,
onaylamadığımız bir Hükûmetin gayrimeşru yöntemlerle
düşürülmemesi için sokaklardaydık, namlunun ucundaydık ama bugün
şu soruların cevabını hâlâ bulamıyoruz: Sayın
Genelkurmay Başkanı 14.45ten 21.00e kadar neredeydi? MİT
Başkanının kaçırılacağı ihbarı neden
bir darbe ihbarı olarak dikkate alınmadı? Genelkurmay
Başkanından neden personel kışlayı terk etmesin emri
çıkmadı? Arkadaşlar, daha uzatabileceğim ama
cevabını hâlâ bilmediğimiz bu sorular, işte, sarayın
15 Temmuzu ile sokağın 15 Temmuzunun arasını
ayırıyor, araya bu farkı koyuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Biz
hâlâ ne olup bittiğini bilmiyoruz, hâlâ bunlardan habersiziz ama bir
bakıyorsunuz bizi bu duruma düşürenler hiç de sıkılmadan,
hiç de utanmadan tutmuş bugün bize davetiye yollamış.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Nezaketen göndermiş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Davetiyeyi geri
alalım.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
İade ettim zaten.
Değerli arkadaşlar, işin daha vahim
tarafı şu: Şimdi, bakınız, bu birkaç senedir iş
insanları üzerinden bir FETÖ borsası kurulduğunu sizler de biliyorsunuz.
Yani bu artık herkesin malumu ama artık şunu biliyoruz ki küçük
dereceli memurların -eskiden sizin referanslarınız geçerli
oluyordu ama bugün utanarak bunları telaffuz ediyorum- 100 bin liraya, 150
bin liraya işlerine döndürüldüğüne dair ihbarlar alıyoruz ve bu
tür şikâyetler alıyoruz. Ha, şimdi ben size soruyorum: Aklanan
insanları işlerine döndürmemenizin nedeni bu mu? Bunun cevabı
üzerinde düşünün.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Turizm Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci
maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Adana İstanbul Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Sibel
Özdemir
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin
12nci maddesi üzerine söz aldım. Oldukça geç saatler oldu,
sabrınıza sığınarak Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Evet, yine kapsamlı ve önemli bir kanun
teklifiyle karşı karşıyayız. Teklif tali komisyonlara
da gönderilmiş ama hiçbir sonuç raporu yok, bu konuyu tekrar dikkatinize
sunmak istiyorum yani ilgili komisyonlardan da bir rapor kanun teklifi metninde
yok, şerhte de yer almıyor.
Evet, 2020 yılı Mart ayından itibaren
pandeminin de etkisiyle ciddi sorunlar yaşayan, çok önemli ve stratejik
sektör olan turizm sektörü işletmelerini ve
çalışanlarının sorunlarını çözmeye dönük daha
detaylı, daha kapsamlı ve gerçekten sektörü ilgilendiren, etkileyen
ve diğer tüm türev sektörleri de etkileyen, bütüncül,
katılımcı bir yasal düzenleme yapabilirdik ama maalesef böyle
bir yasa teklifiyle karşı karşıya değiliz. Pandemide
en çok etkilenen turizm sektörü pandeminin başlangıcından bir
yıl sonra yani bu nisan ayında bu kanun teklifi Komisyona sevk edildi
ve dört beş aydır da bekliyor çünkü sorunlu bir kanun teklifi bu.
Baktığımız zaman birçok farklı alanda düzenleme var;
iki gündür, dünden itibaren görüşüyoruz; kültür, turizm, koruma ve
gelişim bölgeleri için belirlenen istisna, muafiyet, teşvik hükümlerinin
turizm merkezi hakkında da uygulanması gibi düzenlemeler getiriyor,
konaklama tesislerine turizm işletme belgesi alma zorunluluğu
getiriyor. Benim de üzerine söz aldığım, bütün yetkileri Kültür
ve Turizm Bakanlığı toplarken aynı zamanda bir yetki devri
var; valiliklere, taşra teşkilatına bir yetki devri var. Para
cezaları var, yaptırımlar var. Bir birlik kuruluyor -turizm
hizmetleri yönetim birlikleri- ve buraya bütün tesislerin üye olması ve
aidat ödemesi zorunluluğu getiriliyor. Yani baktığımız
zaman ismi teşvik kanunu teklifi ancak teşvikten öte daha çok bir
yaptırım, denetim getiren kanun teklifi gibi gözüküyor. Kanun
teklifinin sonuna da değerli milletvekilleri, Yunus Emre Enstitüsünün
yönetim yapısıyla ilgili 2 tane madde ekleniyor.
Benim söz aldığım 12nci maddeyle,
gerekçede belirtildiği üzere, birçok belgeleme, bürokrasi, ek düzenleme
getiriliyor bu tesisler için ve doğal olarak Kültür ve Turizm
Bakanlığının da iş yükü artıyor. Bunun
neticesinde, 12nci maddeye geldiğimizde, bu iş yükünü, bu iş yoğunluğunu
ve işlemlerin hızlı yapılabilmesi için denetim yetkisini
Bakanlıkça belirlenecek sınırlarla taşra
teşkilatına devredilmesi maddesi getiriliyor. Yerel yönetimlerin bu
alandaki yetkilileri alınıp Bakanlığa, Bakanlık eliyle
de valiliklere
Hatta özel denetim firmaları
aracılığıyla da sertifikaların verilebileceği ve
geri alınabileceği düzenlemeler yapılıyor. Bakanlık
kontrolörleri ve Bakan tarafından yetkilendirilen kamu görevlilerince de
tayin edebileceği gibi düzenlemeler yapılıyor.
Açıkçası -Komisyon üyelerimizin de belirttiği gibi- bu
düzenlemenin oldukça muğlak, keyfî ve suiistimallere açık
uygulamalara yol açabileceği
Ve hâlâ maddede boşluklar var; hangi
kurumlara bu denetim yetkisi verilecek? Kanunla kurulmuş olan meslek
kuruluş örgütleri bu sürecin dışında tutuluyor ve
yapılacak
Gerçekten bu maddeyle, o beklenen denetimler
sağlıklı şekilde yapılacak mı? Burada bir soru
işareti var.
Yerel seçimler sonrası gerçekten birçok
muhalefet belediyelerinin yönetmiş olduğu alanlarda, bunların
buradaki iş ve işlemlerinin birçoğunun Kültür ve Turizm
Bakanlığına devredilmesi yerel yönetimleri
zayıflatmaktadır. Teklifte yer alan belediye belgeli konaklama
işletmelerine turizm işletmesi belgesi alma zorunluğu
getirilmesi, standartlar, denetim getirilmesi
Elbette bunlar
sağlanmalı ancak burada temel sorun, yerel yönetim ve
işletmelerde hak kayıplarına yol açması. Bunun tekrar
dikkate alınması gerekmektedir.
En çok tartışılan meralar, yaylalar,
kışlaklar sorunu, bunun Anayasaya
aykırılığını ben de tekrar vurgulamak istiyorum.
Baktığımız zaman, değerli
milletvekilleri, gerekçede en çok dikkatimi çeken Bütüncül turizm
politikaları diyor ama bu Hükûmetin ya da bu iktidarın hangi
politikası bütüncül? İşte, çevre, turizm, ekonomi, hukuk, hiçbir
alanda bütüncül politikalarınız yok. İşte, geçen hafta
dördüncü yargı paketini, reform paketini görüştük, bu hafta bir
torbayla OHAL mevzuatını düzenleyen kanun teklifiyle karşı
karşıyayız. İşte turizm kültür tarihi destekler
korumak diyoruz ama bir taraftan da meraları imara açıyoruz, bir
taraftan -iki gün sonra torba görüşeceğiz- ormanları
ayrıştırma tesisleri kuruyoruz. Nerede burada bütüncül
politikalar?
Şunu belirtmek istiyorum açıkçası son
olarak: Önemli bir gerekçe de tabii ki turizm sektörünün cari
açığı etkilemesinden bahsediliyor, öneminden bahsediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Ama
baktığımız zaman eğer biz cari açığı
azaltmak istiyorsak, değerli milletvekilleri, ekonomimizin dışa
bağımlılığını azaltmalıyız;
üretime dayalı bir ekonomiyi tesis etmeliyiz, teşvik etmeliyiz,
hukuku, adaleti ve hukuk güvenliğini sağlamalıyız;
dış politikada tutarlı, itibarlı olmalı ve
saygınlığı sağlamalıyız; yüksek enflasyon ve
yüksek işsizlikle gerçekten mücadele etmeliyiz ama en önemlisi demokrasiyi
güçlendirmeliyiz; güçler ayrılığını
sağlamalıyız ve en başta şahsi, tek kişiye
dayalı bu yönetim sisteminden vazgeçmeliyiz.
Eğer, biz, Türkiye olarak bunları
yapabiliyorsak gerçekten turizm potansiyelimizi en yüksek düzeye
çıkartabiliriz, sürdürülebilir bir turizm politikasını hayata
geçirebiliriz, turizmcilerimize en büyük destekleri veririz, bu alandaki
istihdamı güçlendiririz ve dünyadaki turizmdeki pazar
payımızı ve kârlılığımızı
artırabiliriz. Bu tür gerçekten torba yasalarla bunu
sağlayamayız ve görüşmekte olduğumuz bu teklifle,
iktidarın tam tersi çelişkili, tutarsız uygulamalarında
ısrar etmesi sonucu bu sektörün temel sorunlarını gerçekten gündeme
almayacağını ve çözüm üretmeyeceğini tekrar dikkatinize
sunarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 12nci maddesinde yer alan tayin edilir
ibaresinin belirlenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Sait
Dede Garo
Paylan
Adana Hakkâri Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen,
Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, dünyanın en güzel
ülkesinde yaşıyoruz, dünyanın pek çok yerini görmüş birisi
olarak size bunu söylüyorum ve dünyanın en derin tarihinden birinin
mirasçısıyız değerli arkadaşlar. Dünyanın en
güzel yemeklerine sahibiz. Derin bir tarihimiz var, derin bir hikâyemiz var,
çok güzel bir ülkemiz var. Böyle bir ülke dünyada turizmde 1inci olmalı,
kişi başına turizm gelirinde 1inci olmalı, bütün dünya
yurttaşları öncelikle Türkiyenin hikâyesini görmeye gelmeli ve
burayı yüksek bedellerle gezmeliler ve yurttaşlarımıza
refah sağlamalılar. Oysa, biz, kişi başına turizm
gelirinde Avrupanın sonuncusuyuz arkadaşlar, sonuncuyuz bakın.
Yunanistana bir turist gidiyor, 2-3 bin euro harcıyor, bize geliyor
400-500 euroya tatil yapıyor. Neden? Çünkü bu derin hikâyemize sahip
çıkmıyoruz değerli arkadaşlar. Sanki Göbeklitepe bizim
değilmiş gibi davranıyoruz. Sanki Truvanın hikâyesini
uzaydan gelenler yapmış gibi davranıyoruz. Sanki Hitit
şehirlerini birileri gelmiş yapmışlar ve bu topraklardan
sürülmüşler gibi davranıyoruz. Oysa, arkadaşlar, bunlar bizim
hikâyemiz. Siz hikâyemizi dar bir paranteze soktunuz. Sanki buraya
yalnızca Orta Asyadan birileri gelmiş ve geri kalanlar yok
olmuş gibi davrandınız; o hikâyeye, o paranteze sokmaya
çalıştınız. Bu yüzden de bu derin hikâyemize sahip
çıkmadınız. Bu derin hikâyeye sahip
çıkılmadığı için de arkadaşlar, o hikâyenin
kültürel mirasına da sahip çıkılmadı, o hikâye
yağmalandı, kültürel miras yok sayıldı,
yıkıldı.
Değerli arkadaşlar, bakın, az önce
Rıdvan Turan arkadaşımız da söyledi, yalnızca Hititin
hikâyesini, Göbeklitepenin hikâyesini, Truvanın hikâyesini bütün dünya
merak ediyor ama sanki, o bizim büyük büyük dedelerimizin hikâyeleri bize ait
değilmiş gibi davrandığınız zaman, işte,
buraya turist olarak gelecekler de o hikâyeyle ilgilenmiyorlar. Neye
geliyorlar? Bir hafta boyunca gel, yat, kalk, ye, iç, 200-300 euro ver,
uçağına da bin git; bu hikâyeyle ilgileniyorlar.
Değerli arkadaşlar, tek
satabildiğiniz şey ucuzluk. Bakın, Turizm Teşvik
Yasası diye getirdiğiniz şeyi duyduğum zaman içim cız
etti, niye biliyor musunuz? Ben 49 yaşındayım ve çocukluğumda
babamla mütevazı anlamda arabaya binip Ege sahillerini gezerdik. O inci
gibi koyları gördü bu gözler ama şimdi gittiğimde ben
ağlıyorum, bakmak dahi istemiyorum çünkü hepsi betona gömüldü, hepsi
de Turizm Teşvik Yasalarıyla oldu değerli arkadaşlar. O
güzelim koylar, o inci gibi koylar betona gömüldü; Antalya, Muğla betona
gömüldü değerli arkadaşlar. Eğer başka herhangi bir
şekilde değerlendirilebilseydi, şu anda elde edilen gelirin 10
misli gelir elde ederdi Antalya, Muğla ama şu anda o betonu kimse
görmek istemiyor değerli arkadaşlar.
Ben Antalyadan, Muğladan bahsetmek de
istemiyorum; ya, biraz da ülkenin doğusuna bakalım, vekili
olduğum Diyarbakıra bakalım. Diyarbakır Surun hikâyesine,
Diyarbakırın beş bin yıllık tarihine 5 milyon turist
getirebilirdik ama Diyarbakır Sur yerle bir edildi.
Diyarbakırı Toledo yapacağım. diyenler Diyarbakıra
F tipi cezaevi yaptılar. F tipi cezaevi modelini getirip Surun içine
koydular, onu kim görmek isteyecek acaba? O daracık canım
sokakları yerle bir ettiniz, o binlerce yıllık tarihi yerle bir
ettiniz, yerine beton döküp üstüne bazalt taş yapıştırmaya
çalıştınız. Kim görmek ister bu hikâyeyi değerli
arkadaşlar? Ya, Van Edremiti gören var mı içinizde bilmiyorum, Van
vekilleri görmüştür, cennetten bir köşe değerli arkadaşlar,
Arshile Gorkynin köyü, Arshile Gorkyyi bilirsiniz, dünyanın en
meşhur ressamlarından biri. Binlerce yıllık bir Urartu
höyüğü var orada, büyülü bir mekân. Oraya zamanla Ermeniler de
kiliselerini yapmışlar, medeniyetlerini kurmuşlar, bir de
mezarlık yapmışlar. İşte, o Urartu höyüğünün,
Ermeni kilisesinin, mezarlığın üzerine bir tuvalet
yapıldı ve kafe yapıldı. Dört yıldır Turizm
Bakanlığına söylüyorum -bakın, Bakan
Yardımcısı burada- dört yıldır o tuvaleti
yıktıramıyoruz. Başka bir medeniyetin elinde olsa yani iyi
insanların elinde olsa 5 milyon turist getirir bu hikâyeye, o hikâyeye
sahip çıkar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama hikâye Ermeninin
olunca, hikâye Urartunun olunca bu hikâyenin üzerine tuvalet yapıyorsunuz
ve değerli arkadaşlar, büyük bir saygısızlık
yapıyorsunuz.
Bu ülkenin Türküyle, Kürtüyle, Ermenisiyle,
Süryanisiyle, Rumuyla çok derin bir hikâyemiz var, kültürel
mirasımız var. Bu kültürel mirasımıza sahip çıkmak
için bugün yaşayanlar olarak birbirimize sahip çıkmalıyız,
birbirimize saygı göstermeliyiz. Biz, birbirimize saygı gösterirsek
başkaları da gelip bizim hikâyemizi paylaşır ve bu ülkeye
refah getirir.
Dolmabahçe Sarayının mimarı benim
adaşım Garabet Balyan. Geçen gün, Dolmabahçe Sarayına beni bir
taksici götürdü, sohbet ediyoruz Ya, adın ne? Garo O nasıl isim
öyle? dedi, Ben Ermeniyim. dedim, Ağabey, estağfurullah. dedi.
Şimdi, bana Estağfurullah. diyen bir taksici Dolmabahçe
Sarayına turisti götürürken ne hikâye anlatabilir arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
GARO PAYLAN (Devamla) İşte, bu
toprakların çok kimlikli, çok kültürlü hikâyesine sahip
çıkmadığımız sürece, turizmde de istediğiniz
teşvik yasasını çıkarın, bu ülkeye ancak Bir hafta
yat kalk, ye iç, sana 400 euroya, 300 euroya tatil yaptırırım.
diyebileceğiniz turist gelir. O turiste çalışan emekçiler de
ancak asgari ücretle çalışırlar. Yunanistandaki emekçi 20 bin,
30 bin lira maaş alırken buradaki emekçi 2 bin liraya yabancı,
ucuz turistlere hizmet etmek durumunda kalır. Bu durumu
değiştirmek için turizm teşvik yasalarından vazgeçelim, bu
ülkenin barışını sağlayalım değerli
arkadaşlar.
Bakın, yarın OHAL yasası gelecek,
OHALi üç yıl daha uzatacaksınız. İki yıl önce,
pandemiden önce Hollandada bir taksiye bindim, taksici şunu dedi bana:
Her yıl Türkiyeye tatile gelirdim. Türkiyenin hikâyesini
paylaşıyordum ama artık Türkiyeyi bir diktatör yönetiyor, ben
bir diktatörün yönettiği bir ülkeye gelmem. İşte, bu durumu
değiştirmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hollandayı da
bir deli yönetiyor, deli.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Taksiden
başka bir şeye binmiyor yani, halk adamı yani (!)
HÜDA KAYA (İstanbul) Gerçekler, gerçekler
bunlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
AK PARTİ ve onun lideri sadece bu yıl değil, yirmi yıldan
beri bu ülkenin yöneticisi, Başkanı ve uzun yıllar da devam
edecek inşallah. Onun dışında, bizim referanslarımız
millettir Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi
Yasin Öztürk
Aylin Cesur
Antalya
Denizli
Isparta
Hayrettin Nuhoğlu Arslan
Kabukcuoğlu
İmam Hüseyin Filiz
İstanbul
Eskişehir
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi
Meclisi saygıyla selamlarım.
Turist, temel amacı psikolojik tatmin olan,
seyahati süresince ekonomik anlamda tüketici sayılan, orta düzeyde mali
güce sahip kişidir. Bu tanım içinde pek çok anlamı
barındırmaktadır. Ana hatlarıyla turist insan gibi muamele
ister, ilgi ister, saygı ister; fazla parası yoktur, fahiş
fiyatla karşılaşmak istemez. Turistler, birtakım maddi
fedakârlıklara katlanarak ülkemize gelmişlerdir.
Turizmin başlangıcı milattan önce
4000 yılına kadar uzanmaktadır. Turizm inanç, sağlık,
ekonomi, spor amaçlarıyla yapılıyor. Bunların her birine
ayrı ayrı değinmek gerekir ancak vaktimiz maalesef
sınırlı.
Turizm sektörü emek yoğun bir sektördür;
istihdam yaratmada diğer sektörlerden çok daha ekonomik ve
yararlıdır. Dünya Turizm ve Seyahat Konseyinin yaptığı
bir hesaplamaya göre turizm sektörü en büyük endüstri; refah ve istihdam
yaratan işverendir. Turizmin toplam istihdamdaki payı yüzde 18dir.
TÜİK verilerine göre Mayıs 2021de 4,2
milyon işsiz varken genç işsizlik oranı daha da ağır,
yüzde 24tür. Bir kişiye istihdam sağlamak için madencilikte 1 milyon
Türk lirası, imalatta 500 bin Türk lirası, enerjide 5 milyon Türk
lirası yatırım gerekirken turizmde sadece 450 bin Türk
lirası yatırım gerekmektedir. Ayrıca, doğrudan, dolaylı
ve uyarılmış istihdam yaratması bakımından da
önemli bir sektördür.
TÜİK, Merkez Bankası, Kültür ve Turizm
Bakanlığı verilerine göre yıllar içerisinde ülkemize gelen
turist sayısı artarken turistlerin kişi başına
bıraktıkları döviz daha da azalmaktadır. Örneğin, 2003
yılında 16,4 milyon turistle dünya turizminden
aldığımız pay yüzde 2,34tür. Kişi başına
turist harcaması 850 dolardır. Bu hesapla, 2009 yılında
gelen 51,7 milyon turistin bırakması gereken döviz, beklenenin çok
daha altında olup 34,5 milyar dolardır. Dünya turizmindeki
payımız ise gittikçe düşmektedir ve yine, 2019 yılı
itibarıyla yüzde 2,29dur. Masaya yatırılması gereken
budur, turizm sorunu burada düğümleniyor. Sorun, rant yaratmak
değildir. Türkiyeyi yoksul turistler tercih etmemelidir; varlıklı
turistlere tercih ettirmeliyiz ve çok sayıda turisti tercih ettirmeliyiz.
Bununla ilgili stratejiler geliştirmemiz gerekiyor.
Turistlerin bir ülkeye seyahat tercihinin deniz,
kum, yemekten öte bir şey olduğu bilinmektedir ancak önemli olan
başka şeyler de vardır. Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşenerin söylediği gibi Turizm, özgürlüğün
peşinden gider. Ülkenizde demokrasi yoksa turizm de olmaz, ülkenizde
adalet yoksa turizm de olmaz. Türkiye on yedi yılda, dünya sivil özgürlük
sıralamasında 85inci sıradan 140ıncı sıraya
düşmüşse, Dünya Demokrasi Endeksi sıralamasında 88inci
sıradan 104üncü sıraya düşmüşse ve dünya adalete
erişim sıralamasında 74üncü sıradan 133üncü sıraya
düşmüşse, dünyanın en güvenli 75 şehri içinde bir tane
şehriniz yoksa turistler, hele hele seçkin turistler ülkemize niye gelsin?
Turistlerin birer kültür elçisi oldukları
gerçektir. Gelen her turistin ülkemizden iyi bir izlenimle ayrılması
olaya para penceresinden bakanlar için daha fazla para demektir; ülke
itibarı penceresinden bakanlar için ise ülkemizin dışarıdaki
itibarıdır, güvenirliğidir, yabancı kültürlere kendimizi
tanıtmaktır, kabul ettirmektir. Kısaca, turisti kültür elçisi
olarak değerlendiren ülkeler için ülkenin kabulünün, itibarının,
döviz girdisinin artması demektir.
Ülkemizin tarihî zenginliği bir gerçektir;
Amerika ve Avrupa da dâhil -hatta bunlara Yunanistan ve İtalyayı da
koyun- biz tarihî bakımdan bu ülkelerin hepsinden zenginiz. Bir yılda
Yunanistana gelen turist sayısının 30 milyon, İtalyaya
gelen ise 62 milyon olması hem o kültürlerin diğer ülkeler
tarafından kabulü hem de turistlere karşı tutumlarının
özenli olmasıyla ilgilidir. Müzelerimizi bir yana bırakacak olursak
açık hava tarihî kalıntıları sunumlarında ne kadar
yetersiz kaldığımız aşikârdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla)
Ormanlarımız, yaylalarımız, pek çok merkezin işgal
tehdidi altındadır. Orman alanlarına verilecek turizm izniyle
kaçınılmaz şekilde yapılaşma etkisine maruz kalacak ve
belli müddet sonra burası yapılaşmış olarak
karşımıza çıkacaktır. Kıyıların,
plajların kiralanması, AK PARTİ hükûmetlerinin
yandaşlarına hazırladığı bir ranttır.
Eğer turizmi geliştireceksek yukarıdaki eksikleri
tamamlamalıyız.
Bu kanun teklifi AK PARTİ hükûmetlerinin yeni
rant arayışıdır; turizmin teşviki değildir,
ülkemizin turizm gelirlerini artırıcı bir yasa teklifi
değildir. Bu yasa teklifi yaylak, kışlak, orman ve mera
arazilerinin, kıyılarımızın yağmalanması
yasa teklifidir. Bu yasa teklifi, turizme yarar getirecek bir yasa teklifi
değildir.
Saygılarımla. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 13üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Antalya Denizli Gaziantep
Hayrettin
Nuhoğlu Aylin
Cesur Zeki
Hakan Sıdalı
İstanbul Isparta Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.
Buyurunuz Sayın Sıdalı.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2019da 34 milyar dolar ciro yaratan
turizm, salgından belki de en fazla etkilenen sektör oldu. Kredi
borçları 14 milyar dolara ulaşan turizmcilerimiz 2020de 45 milyar
dolar hedef koyduğunuz gelirlerinin üçte 2sini kaybettiler, sadece üçte
1ini gerçekleştirebildiler. 2019da getirdiğiniz teklifle Turizm
Ajansını kurmuştunuz. O gün, bu, teşvik kanunu değil,
ceza kanunu olmuş demiştim. Senelerce turizm sektöründen destek
alıp hatta Turizm Ajansı kurarak cirolarına ortak oldunuz, bu
Ajansla turizmcilerden de yıllık 200 milyon dolar
toplayacaktınız. Şimdi ortada ciddi bir zarar var; buna ortak
olmuyor, yükü sadece sektörün üzerine yıkıyorsunuz. Yine, yemeye
ortak olup hesabı masadakilere ödetiyorsunuz.
Yetmiyor, görüşmekte olduğumuz 13üncü
maddede de ciro üzerinden ödenecek turizm payı beyan edilmezse verilecek
cezaları düzenliyorsunuz. Turizm nekahet dönemine bile girememişken,
kredi yapılandırma, sicil affıyla uğraşırken,
turizm payının kaldırılmasıyla ilgili hiçbir
iyileştirme yokken tahsilata dair yeni cezalar, yeni yükler
yaratmanın peşindesiniz. Bölgedeki tüm rakiplerimiz kendi ülkelerine,
şirketlerine arka arkaya kurtarma paketleri açıkladı. Almanya ve
İtalya 25 milyar euroluk, Fransa 18 milyar euroluk kaynağı kendi
turizmcilerine sektörü desteklemek için sundu. Peki, siz ne yaptınız?
3,5 milyon kişiye istihdam sağlayan; dış ticaret
açığımızın yarısını, cari
açığımızın yüzde 80ini finanse ettiğimiz turizm
sektörüne ihracatçılara tanınan hakları vermediğiniz gibi,
teşvik etmeyen teşvik paketi açıklıyorsunuz.
Kıymetli milletvekilleri, biraz da turizmde
yüzü bir türlü gülmeyen Mersinden bahsedelim. On yıllardır bitmeyen
nice projelerimiz var. Bence Hükûmetin Mersinle ilgili gündeme getirdiği
tüm turizm projeleri daha çok turizm masalı. Evet, proje değil,
masal. En doğusundan batısına kadar Mamure Kalesi,
Aynalıgöl Mağarası, Cennet-Cehennem Obrukları, Soli Antik
Kenti, Roma Yolu gibi tarihî ve doğal güzelliklere ve bunları yaratan
medeniyetlere ev sahipliği yapan Hazreti Danyalın, Ciceronun,
Aratosun, Karacaoğlanın yurdu Mersin, sağlık, yayla,
kültür, sanat, inanç, gastronomi turizmlerinin yanında, yaz ve
kış turizmi potansiyeline sahip dünyanın nadir turizm
noktalarından biri. Diğer ülkeler bu hazinelerin binde biriyle bile
rekorlar kırarken turizmin temel unsuru olan ulaşım ve konaklama
eksikliklerinden dolayı Mersin hakkı olanı da bir türlü
alamıyor. Ancak her seçim dönemi Mersinde turizmle ilgili vaatler zirve,
sonuçları dip. Mersin turizmi yerinde saymaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, Mersinliler ve
Mersine tatile gelenler her bayram tatilinde yaşadıkları
keşmekeşi bu cumadan itibaren yeniden yaşayacaklar. 40 dereceyi
bulan sıcaklığın altında kilometrelerce araç
kuyrukları oluşacak, yarım saatte varılacak yere üç dört
saatte bile varılamayacak. Bu güzergâh en çok yazın tercih edilirken
koca kış yatıp yazın bu yollarda tamirat ve bakıma
girişen Karayollarının plansızlığını da
eklediğimizde Mersine turist getirebilir miyiz? Getiremeyiz. Erdemlili,
Silifkeli esnafımızı, çiftçimizi kalkındırabilir,
işsiz gençlerimize istihdam yaratabilir miyiz? Maalesef yaratamayız.
Peki, bunun en temel sebebi nedir? Mersine hak ettiği değerin
verilmemesi, yok sayılması ve mış gibi
yapılması.
En basit örnek, bir türlü bitmeyen, daha
doğrusu başlamayan Çeşmeli-Erdemli-Silifke-Taşucu Otoyolu
Projesi. Yıllardır Mersinliler yolu bekliyorlar ama nafile. Sadece
Çeşmeli-Kızkalesi arasını kapsayacak olan ilk etabın
ihalesi ilan edildiğinde Acaba bu sefer olacak mı? dedik. Ancak 13
Temmuzda yapılması gereken ihale, daha önce de defalarca olduğu
gibi, bu sefer de ertelendi. 2018 yılından beri ihale açıyor, rağbet
görmedi diye kapatıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - En son
yap-işlet-devret modeliyle avro geçiş garantili, ihaleyi
kazananın finansman riskinin hazine tarafından üstlenileceğini
ilan ettiniz, yine, yeniden ihaleyi ertelediniz.
Size özetle çağrımız: Bir gün olsun
müteahhitten değil milletten yana olun, bir gün olsun Mersinliden yana
olun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
(CHP sıralarından Kabul, kabul sesleri)
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde yer alan eklenmiş
ibaresinin ilave edilmiş olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oya
Ersoy Kemal
Peköz Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul
Adana İzmir
Hüda
Kaya Sait
Dede Zeynel
Özen
İstanbul Hakkâri İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.
Buyurunuz Sayın Özen. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekillerim; geçen günlerde DİAYDER Eş
Başkanı Ekrem Baranın da aralarında bulunduğu, Din
Alimleri Derneği ve Demokratik İslam Kongresi mensupları
-çoğu 70 yaş ve üstünde 28 kişi- din hizmetlerini Kürtçe
sunmaları gibi saçma sapan gerekçeler gösterilerek gözaltına
alındı. Din âlimleri Kürtçedeki bazı kelime ve kavramları
kullandıkları için suçlandılar, Kürtlerin millî ve ana dili olan
Kürtçe kriminalize edilmeye çalışıldı. Ayrıca
Şafii mezhebi ve ritüellerinin yaşanması da suç unsuru olarak
sunuldu. Rehin alınan din âlimlerine Neden Diyanet hutbesini
okumadınız? Neden Diyanet yorumlarının
dışına çıktınız? Neden kendinize ait yorum ve
ritüeller var? şeklinde sorular, suçlamalar üretildi. Nihayetinde 9 din
âlimi sarayın hocaları olmadıkları için, sarayın
fetvacılarına teslim olmadıkları için tutuklandılar.
Neden insanların kendi ana dilleriyle ibadet
etmelerinden korkuyorsunuz? İbadet Tanrı ile kul
arasındadır, bırakın kul hangi dilde isterse Tanrıya
ibadetini o dilde etsin. İslamda Arapça dışında ibadet
edilemez. diye bir kural mı vardır? Âşık Mahzuni
Şerifin Ey Arapça okuyanlar! Allah Türkçe bilmiyor mu? diye bir
şiiri var. Ben de burada size soruyorum: Haşa, Allah Kürtçe bilmiyor
mu? Siz tüm muhalefeti teröristlikle suçladınız; şimdi
hızınızı alamadınız, AKPli olmayan din
âlimlerini bile Diyanet fetvalarıyla Müslüman olmamakla suçlayan bir hâle
geldiniz. Diyanet, biz Aleviler için bir asimilasyon merkezidir, kul
hakkıyla finanse edilen gayrimeşru bir kuruluştur. Biz Alevileri
zaten yok sayıp asimile etmek için elinden geleni yapanlar şimdi
Şafii Kürtleri hedef almışlardır. Hiç kimse bu saray
düzenini, şeyhülislamlık makamı olan Diyaneti kabul etmek
zorunda değildir. Toplumun bütün unsurlarını sarayın emrine
havale etmek istiyorlar, buna din âlimlerini eklemek istiyorlar. Yani saray,
aslında, kendi İslamını yaratmak istiyor, rehin
alınan din âlimleri ise bunu reddetmektedirler. İslamın
evrensel değerleri üzerinden, zalimlerin değil mazlumların izinden
giden din âlimleri hedef alınmıştır. Cenazeleri
kaldıran, topluma hizmet eden insanları gözaltına almak hangi
vicdana sığar? Bunu topluma nasıl izah edebilirler? Din
âlimlerine neyi yakıştıracaklar, bunu gerçekten merak ediyoruz.
Din görevlilerini gözaltına almak hangi vicdana sığar? Her
Müslümanı zorla AKP'li yapmak, olmuyorsa onlara zulmetmek hangi kitapta
yazıyor? Türkiye, halklar ve inançlar bakımından zengin bir
coğrafyadır, bunu her fırsatta büyük bir gururla ve onurla ifade
ediyoruz. Bu gözaltılarla kendileri gibi düşünmeyen Müslümanları
hedef seçmişlerdir. Buradan Cumhur İttifakına sesleniyoruz:
Yeter artık! Haddinizi bilin ve toplumun hassasiyetlerine
saldırmaktan vazgeçiniz.
Deniz Poyrazın katledilmesi bütün
vicdanları yaraladı, toplumun bütün kesimlerinde aynı
duyarlılık oluştu. Saraya yakın olan kanaat önderleri ve
Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda bir
kınama yayımlamadı. Birkaç gün önce Avcılar İlçe Başkanımızın
evi silahla tarandı, bugün de Marmaris ilçe teşkilatımız
silahla tarandı. Bu saldırılar partimize yönelik yürütülen kirli
kampanyaların bir sonucudur. Buna karşı çıkan herkes ise
terazisi bozuk olan adaletin sopasıyla eğitilmek ve dengelenmek
istenmektedir. Bu ülkenin Müslümanı, Hristiyanı, Alevisi,
Sünnisi, Ezidisi, Türkü, Kürtü, Arapı, Lazı, Çerkezi, kanaat
önderleri, din âlimleri yani bu topraklarda barış, kardeşlik,
eşitlik, özgürlük ve adalet isteyen bütün kesimler bu zalim iktidara
zulümle abad olunmayacağını öğretecektir.
Biz, buradan, bir kez daha şunu ifade ediyoruz:
Din âlimlerine dönük bu operasyon ve gözaltılar bir an önce son
bulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) Din âlimleri olmaları
gereken yerde olmalıdır; cenaze kaldırmalı, camilerde görevlerini
yerine getirmeli, kanaat önderi olarak toplumun sorunlarına
değinebilmeli, toplumun yaralarını sarmalıdırlar. Bunu
yapmaya çalışan din âlimlerine, DİAYDER ve Demokratik İslam
Kongresi üyelerine yapılanları kabul etmiyoruz, bunu hiçbir vicdan
kabul etmez. Toplumun vicdanı yaralanmıştır. Rehin
alınan din âlimleri serbest bırakılmalıdır.
Yaşasın dinlerin ve inançların
kardeşliği diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin çerçeve hükmünde yer alan
birinci fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş ibaresinin
birinci fıkrada yer alan uyarma cezası ibaresi uyarma
şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya
aşağıdaki bent eklenmiş şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Ramazan
Can Semiha
Ekinci
Çanakkale Kırıkkale Sivas
Abdullah
Güler İsmail
Kaya Tamer
Dağlı
İstanbul Osmaniye Adana
Mehmet
Akif Hamzaçebi Erkan
Akçay Sabahat
Özgürsoy Çelik
İstanbul Manisa Hatay
Refik
Özen Hacı
Özkan Cengiz
Demirkaya
Bursa Mersin Mardin
İmran
Kılıç Hamdi
Uçar Polat
Türkmen
Kahramanmaraş Zonguldak Zonguldak
Radiye
Sezer Katırcıoğlu
Kocaeli
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Özgür
Özel Orhan
Sümer Cavit
Arı
Manisa
Adana
Antalya
Ali
Şeker Mehmet
Akif Hamzaçebi Ali
Fazıl Kasap
İstanbul
İstanbul
Kütahya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, maddede yapılan
değişikliğin mahiyetine uygun olarak teknik düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde konuşmacımız Kütahya Milletvekili Sayın Ali
Fazıl Kasap.
Buyurunuz Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun teklifinde yer alan turizm
kuruluşlarının denetiminde Denetim yetkisi verilenler,
Bakanlık kontrolörleri ve Bakan tarafından yetkilendirilen
görevlilerce tayin edilir. ibaresi
Bu, oldukça yanlış bir uygulama.
Denetim yetkisi, cezayı da gerektiren hukuki bir kavram ve bunda bir
yetkinin, denetimin özel denetim kuruluşlarına ve şahıslara
verilebilmesi şaibeli sonuçlara yol açacaktır. Özellikle, bu konuda
sabıkalı olan iktidarın, Ticaret Bakanının, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanının, aynı şekilde,
sağlık kuruluşu işleten Sağlık Bakanının
ve en son, bu kanun teklifiyle getirilmek istenen, normalde kamu
çalışanlarının Bakanlıkça görevlendirilmesi gerekirken
bu yetkinin Bakanın atadığı şahıslara verilmesi,
Bakanın görevlendirdiği veya özel kuruluşlara verilmesi sizce ne
kadar doğrudur? Aynı, Ticaret Bakanının nasıl
denetlenemediği gibi; oldukça yanlış. Otel işleten,
turistik tesisleri olan bu, defalarca söylendi- bir Bakanı, kendi
görevlendirdiği özel kuruluşlar veya denetmenler nasıl
denetleyecekler, cezayı nasıl yazacaklar? Ben şunu demek
istiyorum ki galiba şu söz artık darbımesel oldu sizin için:
Bizde âdet böyledir. mi demek istiyorsunuz?
Türkiye'de AK PARTİ iktidarının
turizme bakış açısını -biraz ironik olacak ama-
şöyle söyleyeyim: Seçim bölgem Kütahya'da üç yıldır turizm
enformasyon bürosu yok, olduğu zamanlarda da zaten cumartesi, pazar
kapalıydı, akşam 17.00den sonra kapalıydı; dil bilen,
İngilizce bilen bir eleman, bir görevli hiç istihdam edilmedi ve siz,
turizme böyle bakıyorsunuz. Şu anda Kütahya'da turizm enformasyon
bürosu yok. Turistler cumartesi, pazar zaten gelmiyorlardı, gelmezler;
mesai saatlerine uygun geliyorlar.
Çiniler diyarı Kütahya'da dünyada ilk antik
borsa olan Aizanoi harabeleri var, mağdur durumda şu anda.
Kuruluşun beşiği Domaniç Haymananın yolu yok.
Kurtuluş diyarı Dumlupınarımız var, burada Kanlı
Dere var, Zafertepe Çalköy var. Buradan hızlı tren geçmiyor, bir
durak bile konmuyor, olmayacak da zaten.
Altın madeniyle talan edilmesine engel
olduğumuz Murat Dağı'nın yolu yok, Murat
Dağı'nın termal suları ve kış turizmine uygun
yeri, hiçbir tesisi yok. Emette beş yıldızlı otelimiz var,
termal tesis var ama Emet yolu, sizin yaptırdığınız
liyakatli yol iki yıl içinde 7 defa çöktü, 7 defa kapandı. Şöyle
söyleyeyim: Dünyada -demin arkadaşlar da bahsetti- aslında çok önemli
bir yer olan Frig Vadisi var. Kral Midas'ın ülkesi, firik
pilavının, tarhananın ismini aldığı Frig
Vadisi'nde bin hektara yakın araziye siz bir ay önce ÇED raporu verdiniz.
Frig mağaralarını yok edeceksiniz, binlerce ormanı yok
edeceksiniz; turizm anlayışının bu olmaması gerekiyor.
Kütahya'da 6 tane termal su kaynağı var.
Kütahya'da bir fizik tedavi rehabilitasyon hastanesi var; Yoncalı Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi. Gündüz bir AK PARTİ'li milletvekili
zannedersem toz pembe rüyalar görüyor, hayal görüyor, burası için Çok
iyi. Dedi. Ben size şöyle söyleyeyim: Bu hastaneye yaklaşık
yirmi yıldır bir yatak eklenmedi, bu hastaneye dört ile sekiz ay
sonrasına randevu veriliyor ve siz yirmi yılda bir tek yatak
eklemediniz, bir tek yatak. Hani anonim şirket gibi işletiyordunuz
ya, ne alakası var ve dünyadaki en ciddi termal tesistir. Turizm
anlayışınız bu. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Turizmin en önemli unsurlarından biri de
ulaşım. Zafer Havalimanında haftada 2 sefer
yapılmıyor.
AHMET TAN (Kütahya) Onun cevabını
verdim.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Yılan
hikâyesine dönen yüksek hızlı tren var mı? Yok. Otoyol var
mı? Yok. Siz, yolun olmadığı yerde turizmden nasıl
bahsedeceksiniz? Yirmi yıldır bir yatak eklenmedi, hastane
yapılmadı, dünyanın en önemli yerlerinden biri.
Ben sizi bu kadar olumsuzluklarla rahatsız
etmiş olabilirim ama mutlu olacağınız bir şey
söyleyeceğim, biraz da mutlu olun, biraz sevinin. Bugünler de geçecektir.
Yaşanılası dünyanın ne tadı ne tuzu kaldı / Ömür
denen zamanın çoğu gitti, azı kaldı / Nice benim
diyenlerin, derimizi giyenlerin ne izi ne tozu kaldı. Bu sizi mutlu
edecek.
Teşekkür ediyorum.
İyi akşamlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 13üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.31
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.43
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Sayın milletvekilleri, 14üncü madde üzerinde 4
önerge vardır. İlk okutacağım 3 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya
İstanbul İzmir İstanbul
Kemal
Peköz Sait
Dede Garo
Paylan
Adana Hakkâri Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi
Yasin Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Antalya
Denizli
Gaziantep
Hayrettin
Nuhoğlu
Hasan Subaşı
Aylin Cesur
İstanbul Antalya
Isparta
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Adana İstanbul Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Mehmet
Akif Hamzaçebi
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ
(Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo
Paylan.
Buyurunuz Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe
Komisyonuna yıllardır torba yasalar gönderiyorsunuz; bu torba
yasaların sarayda hazırlandığını çok iyi
biliyoruz, fermanlar Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyor ve torba yasalar hâlinde
Komisyondan geçiyor. Değerli arkadaşlar, yıllardır torba
yasalar gönderiyorsunuz, her bir torba yasada diyorsunuz ki: Bu torba
yasayı ekonomik sorunları çözmek için gönderiyoruz. Eğer torba
yasa yöntemi işe yarıyor olsaydı ekonomimiz şu anda uçuyor
olurdu. Hani havuz medyası gerçi öyle diyor Ekonomimiz uçuyor. diyor ama
biz yurttaşlara sorduğumuzda Ekonomimiz baş
aşağı çakılıyor. Bakın, torba yasada gece
yarısı skandal bir madde geldi yani 25 maddelik torba yasa, 18
ayrı kanunu değiştiren madde yetmiyormuş gibi, gece
yarısı skandal bir madde geldi; size ondan bahsetmek isterim.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
pandemide yurttaşlarımız ekonomik olarak derin bir şekilde
etkilendiler. Tabii, başta işçiler, yoksullar etkilendiler ve
iktidara dedik ki: İşsizlere, yoksullara doğrudan gelir
desteği verin. Siz bu desteği vermediniz ve bunun yerine kısa
çalışma ödeneği diye bir uygulama bulduk, öyle buldunuz.
Dediniz ki: Efendim, asgari ücretli 2.700-2.800 lira alıyorsa, ben ona
1.500, 1.600, 1700 lira para veririm, patronlar onları, o işçileri
evde oturttular. Ve bu uygulama bir yıla yakın süre sürdü ve
değerli arkadaşlar, bu uygulama 1 Temmuz günü bitti yani bundan on üç
gün önce bu uygulamaya son verdiniz. Biz dedik ki: Daha pandeminin etkileri
geçmedi değerli arkadaşlar ve pandemide işini kaybeden
milyonlarca yurttaşımız daha işine dönmedi, eğer
pandemide yeni bir dalga olmasa bile yılbaşına kadar bu
uygulamayı uzatalım. Ne dediler biliyor musunuz? İşsizlik
Sigortası Fonunda para azaldı, biz bu uygulamayı uzatamayız.
dediniz. Oysa, İşsizlik Sigortası Fonunda para var dedik ama
siz bu uygulamayı para yok diye uzatmadınız.
Peki, dün gece ne oldu arkadaşlar, biliyor
musunuz? Bir gece yarısı maddesiyle AKP ve MHP, İşsizlik
Sigortası Fonundan patronlara gelir desteği aktarılması
için bir madde geçirdi, AKP ve MHPnin oylarıyla geçti. Patronlar
çalıştırdıkları her işçi başına
İşsizlik Sigortası Fonundan aylık 75 TL para alacaklar ve
milyarlarca lira patronlara aktarılacak ve değerli arkadaşlar,
maddenin gerekçesinde ne diyor, biliyor musunuz? İstihdamı
artırmak için bunu yapmamız gerekir.
Bakın, beş yıldır
İşsizlik Sigortası Fonundan patronlara bu gerekçeyle para
aktarıyorsunuz. Eğer ki bu gerekçeniz doğru olmuş
olsaydı beş yıl önce 29 milyon olan istihdam sayısı 35
milyona çıkardı, ben de sizden özür dilerdim. Çünkü beş
yıldır Bu uygulama yanlış. diyorum. Derdim ki:
Bakın, siz Bu uygulama istihdamı artırır. dediniz, ben
Artırmaz. dedim. Sizden özür diliyorum, 29 milyonu 35 milyon
yaptınız. Ama beş yıldır patronlara, böyle, destek
veriyorsunuz ve 29 küsur milyon olan işçi sayısı, istihdam
sayısı 27 milyona düşmüş durumda. Demek ki yanlış
yapıyorsunuz. Yine, ısrarla, 5inci kez İşsizlik
Sigortası Fonundan patronlara kaynak ayıran düzenlemeyi getirdiniz.
Değerli arkadaşlar, bakın, sizi
tekrar uyarıyorum: Bu ekonomi yüzde 1e çalışıyor, yüzde
1i zenginleştiriyor, siz de yüzde 1in iktidarısınız. Bu
ekonomi, sizin yarattığınız ekonomik düzen büyük
çoğunluğu yoksulluğa itiyor ve borçlandırıyor,
onları borç altında bırakıyorsunuz.
Şimdi size soruyorum: İşsizlik
Sigortasından 10 milyon işsize mi para aktarmak doğrudur, yoksa
birkaç bin patrona mı para aktarmak doğrudur? Ya, patronlar zaten
-şu anda, gecikmiş talepten dolayı 3 vardiya
çalışıyorlar sanayi sektöründe- kasalarında para koyacak
yer bulamıyorlar, siz diyorsunuz ki: Ben işsizin fonundan yani
işçinin fonundan patronlara para aktarıyorum. Arkadaş,
çocukluğunuzda misket oyunu da mı oynamadınız? Misket
oyununda bütün misketler 1 kişinin eline geçtiğinde oyun durur. Oysa
bu misketler herkesin elinde olduğunda oyun devam ederdi, öyle değil
mi arkadaşlar? Yani yapılması gereken, Amerikada Warren Buffett
bile, dünyanın en zengin adamı, diyor ki: Benden vergi alın.
Vergi alın, yoksullara dağıtın ki ekonominin çarkları
dönsün, marketlerde alışveriş devam etsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama siz ne
yapıyorsunuz? İşçinin parasını patrona veririm.
dediğinizde ekonominin çarkları döner zannediyorsunuz. Bu
şartlarda ekonominin çarkları dönmez arkadaşlar. Yapmamız
gereken artık, yandaşınızdan alıp, zengininizden
alıp, saraylarınızdan alıp,
yandaşlarınızdan, o semirttiklerinizden alıp yoksullara
vermektir ama siz tam tersini yapıyorsunuz. O açıdan, değerli
arkadaşlar, herhâlde iki gün sonra bu torba yasa gelecek. Torba yasa
konusunda sizi uyarıyorum. Yapılması gereken, yoksuldan
alıp patronlara vermek değildir, tam tersine patronlardan daha çok
vergi alıp, rantla zenginleştirdiklerinizden daha çok vergi alıp
yoksullara dağıtmaktır. O şartlarda ekonomik çarklar
dönebilir.
SALİH CORA (Trabzon) Garo Bey, hiç
değişmiyorsun hep aynısın.
GARO PAYLAN (Devamla) Saygılar sunarım.
Size de Cora Bey. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Buyurunuz Sayın Subaşı.
(İYİ Parti sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
255 sıra sayılı Turizmi Teşvik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 14üncü maddesi hakkında konuşmak üzere söz
aldım.
14üncü maddenin turizm teşvikiyle hiç ilgisi
yok. Birçok fıkrasında 13.500er lira ceza öngörülmüş, bir
fıkrasında 20 bin lira, yine belge iptali, işe ara verdirme gibi
birçok ceza düzenlendiğine göre bu pandemi döneminde turizmi teşvik
değil, bir nevi turizmi cezalandırma maddesi sayılabilir. Onun
için 14üncü maddede turizm teşvikiyle ilgili konuşulacak bir
şey olduğu kanaatinde değilim.
1990 yılıydı, benim
hatırladığım, Antalyanın Kaleiçi mevkisinde ilk
kaynak suyu, yani Kaleiçinde yaşayan, eski şehirde yaşayan
insanların kullandığı kadim pınar kirlenmişti,
onu tespit etmiştik; o bölgedeki deniz kirliliğini de tespit etmiştik;
bizi epey üzmüştü. Türkiyede, ülkemizde
başvurmadığımız kurum kalmadı, Antalyanın
hiç kanalizasyonu olmadığını, altyapısı
olmadığını, içme sularımızın ve denizin
kirlenme riski olduğunu anlatmıştık ama rahmetli Özal bize
kızgındı çünkü turizmde çok büyük hizmetler verdi, Antalyada
seçimi kaybetmiş olmanın travmasını
atlatamamışlardı. Hiçbir yerden bir umut
bulamamıştık. Ben de belediye başkanı olarak Dünya
Bankası ve Avrupa Yatırım Bankasından krediler bulmak
suretiyle Antalyanın kanalizasyonuna, altyapısına ve içme
sularının yeniden ihyasına imkân sağlayacak
yatırımlara başlamıştım. O arada Dünya
Bankası yetkililerine: Antalyaya bu ilginiz, yani bize bu ilginiz
nedir? diye sormuştum çünkü kendi ülkemizden bu ilgiyi görememiştik.
Bana çok şaşırtıcı bir cevap vermişlerdi,
demişlerdi ki: Antalya, böylesine muhteşem bir şehir, sadece
sizin değil, bizim de güzelliklerimiz, bütün insanlığın
değeridir, mutlaka korunması gerekir bu değerler.
Ben de şunu belirtmek istiyorum ki:
İşin özü, turizmi de teşvik etmek istiyorsanız, bir
şehre gereken önemi vermek istiyorsanız mutlaka o değerleri,
turizmin kaynaklarını korumaktan geçtiğini bilmemiz gerekiyor.
Yine, o tarihlerde Koruma Kurulu iyi ki kurulmuştu, Antalyada eski
şehri de kurtarmıştık. Yani Koruma Kurulunun
aldığı kararlarla Kaleiçi de kurtulmuştu yoksa
Antalyalılar onları bir taraftan yıkmaya, bir taraftan betona
çevirmeye başlamıştı ama Koruma Kurulu sayesinde o tarihî,
kültürel değerleri de koruma imkânı bulmuştuk.
Şimdi, bu yasa teklifine baktığımızda
da korumanın hiçbir türünü görmediğimiz gibi
Cumhurbaşkanına meraların, bütün değerlerimizin,
kıyılarımızın, ormanlarımızın,
koylarımızın tahsisine imkân veren maddeleri görüyoruz ki
Anayasamıza baktığımızda şu maddelere kesin
aykırılıklar da var: 56ıncı madde. Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını
korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların
ödevidir. demekte. Her gün televizyonlarda seyrediyoruz -ben dün de bahsetmiştim-
ormanların, maden ocaklarıyla kömür ocaklarıyla tahrip
edildiğini ve yine görüyoruz ki orada yaşayan halkın, yöre
halkının Yaşam hakkıma dokunamazsın. diye mücadele
verdiğini ama bu Anayasa maddesine rağmen devletin korumak değil
tahrip ettiğini görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HASAN SUBAŞI (Devamla) - Yine
ormanlarımızı koruyan Anayasanın 169uncu maddesi:
Devlet, ormanların korunması ve sahalarının
genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.
Bu kanun teklifine bakıyoruz, bunları korumak, tedbir almak yerine
tahsis edip inşaat sağlamakla meşgul devletimiz. O zaman devlet
Anayasayı ve hukuku yok sayma pahasına neyi koruyabilir? Turizmi
koruyabilir mi? Doğal kaynaklarımızı koruyabilir mi? Hukuku
ve Anayasayı yok sayan bir zihniyet bu ülkede neyi koruyabilir? Hangi
konuda başarılı olabilir? Onun için, öncelikli konu, bizim
turizmde de başarılı olma şansımız yoktur, birçok
konuda başarılı olma şansımız yoktur.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiyenin gerçekten
hangi noktalara geldiğini hep birlikte görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) AK PARTİli
arkadaşlarımızın da görmesini diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iyi geceler diliyorum,
hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddede işin
esasına ilişkin 3 temel yanlışlık vardır. Maddeyi
hazırlayanlar Anayasanın eşitlik ilkesini
okumamışlar, Anayasanın ölçülülük ilkesini bilmiyorlar,
farkında değiller ve bu maddeyi yazanlar, bu cezaları yazanlar
ya sayı saymamışlar ya dayak yememişler.
Hepinizin bildiği gibi, 2019 yılında,
11 Temmuz 2019 tarihinde 7183 sayılı Kanunla Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansının kurulmasını
kabul ettik, Ajans kuruldu. Kanunun 6ncı maddesi Ajansın gelirlerini
düzenliyor. Buna göre, Ajans, turizm alanında, turizm sektöründe faaliyet
gösteren birçok işletmeden hasılatları üzerinden belli bir yüzde
veya binde dâhilinde aidat veya pay alacak. Bunun adına turizm payı
deniliyor. Örneğin, beş yıldızlı konaklama
tesislerinden net satış ve kira gelirleri üzerinden binde 7,5
oranında; yeme içme ve eğlence tesislerinden de yine binde 7,5
oranında pay alınacak. Bakanlık belgeli işletmeler bunlar.
Payın matrahı net satış ve kira geliri hasılatı.
Bu madde ne diyor? Bu madde, görüştüğümüz
madde diyor ki: Turizm payının, ilgili yasaya göre ödenmesi
gerektiği süre içerisinde ödenmesi gerekir. İlgili kanunda, Turizm
Ajansıyla ilgili kanunda diyor ki: Mükellefin KDV yönünden
bağlı olduğu rejime bağlı olarak gelir veya kurumlar
vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine turizm payı
beyan edilir ve ödenir. KDV yönünden üç aylık beyanname veriyorsa takip
eden ayın 24üncü, aylık beyanname veriyorsa yine takip eden
ayın 24üncü günü sonuna kadar beyan eder, 26ncı gün
akşamına kadar da ödemesini yapar. Nereye yapıyor? Vergi
dairesine. Gelir İdaresi tahsilatı yapıyor, tahsilat üzerinden
yüzde 5 oranında bir payı bütçe geliri olarak vergi gelirleri
arasına kaydediyor, kalan yüzde 95ini de Ajansa veriyor. Mükellefler
ödedi, turizm payının mükellefi olan yeme içme tesisleri, konaklama
tesisleri ve diğerleri bu payı ödedi. Madde diyor ki: Sen bu
ödediğine ilişkin makbuzu sana denetlemeye gelen görevlilere
gösteremezsen sana on beş günlük bir uyarma süresi verilecek. On beş
gün içinde de bunu gösteremezsen tekrar bir on beş günlük süre verilecek,
bu sürede gösterdin gösterdin, göstermedin sana 13.500 lira ceza kesiyoruz.
Ben bu tip maddelerde konuşmadan önce
bürokrasiden, siyasilerden bilgi alırım. Burada şu
yanlışlık var, şunu düzeltelim. Belki de ben
yanlış düşünüyorumdur, bu
yanlışlığımı ben kendim düzeltmiş olurum.
Değerli milletvekilleri, makbuzu göstermedi diye bir insana 13.500 lira
ceza kesilir mi? Bunu anlatamıyorum. İşte AK PARTİnin
giderek tek adam yönetimine evrilmesinin sonucudur bunlar. (CHP
sıralarından alkışlar) Eski dönemlerde bizim bu teknik
uyarılarımız AK PARTİ tarafında, Bakan tarafında
karşılık bulur, burada onlar düzeltilirdi. Bir önceki maddede
bir kelime düzeltmesini önerdik, yaptılar, o kelime düzeltmesi kabul
edildi. Birincisi bu.
İki: Peki, bu cezayı kestiniz, mükellef
sonra getirdi Ya, ben buldum bu makbuzu. dedi. Hayır, sen o anda
gösteremediğin için 13.500 lira ceza hazineye gelir kaldı
kardeşim; turizm payına, fonuna da gitmiyor bu, Ajansa da gitmiyor.
Üç: Bir vergiyi zamanında ödemezseniz vergi
dairesi size ceza mı keser, yoksa gecikme zammı mı uygular?
Gecikme zammı uygular, değil mi? Kardeşim, vergin tahakkuk
etti, ödemedin. Sana her ay şu oranda gecikme zammı uyguluyorum.
Burada, hem gecikme zammı ödeyecek bu hem de 13.500 lira ceza. Ya sayı
saymamışsınız ya dayak yememişsiniz. Bu ceza hukuksuz
bakın, aynı zamanda ağır. Ya, 50 sandalyeli bir lokanta ile
-Bakanlık belgeli- 500 sandalyeli bir lokantayı aynı sayıp
ikisine de 13.500 lira ceza uyguluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Şimdi, Sayın AK PARTİ Grubu, Grup Başkan Vekili, Sayın
Komisyon; bu hukuksuzlukta ısrar mı edeceksiniz, bu kanunsuzlukta
ısrar mı edeceksiniz, bu mantıksızlıkta, bu
akılsızlıkta ısrar mı edeceksiniz? (CHP
sıralarından alkışlar) Evet, daha sert kelimeleri kullanmak
istemiyorum, kullanamam zaten.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Kullanmayın zaten.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Arkadaşlar, hangi çağdayız? Vergi dairesine ödemiş mi
vatandaş? Gelir İdaresi size bu listeyi verebilir. Gelir
İdaresi bize vermeyecekmiş efendim. Ya, ne demek? Devlete bir vergi
ödenirse bunun listesi vergi dairesinde olmaz mı? Yüzde 5 zaten sizden
masraf karşılığını alıyor Gelir
İdaresi. Size istediğiniz listeyi verir, bu bir bilgisayar
programıdır.
Lütfen, bu maddeyi oylamayın, bu maddeyi kabul
etmeyin, bu hukuksuzluğa ortak olmayın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin çerçeve hükmünde yer alan
uyarmanın tebliği şeklinde, ibaresinden sonra gelmek üzere
(b) bendinde yer alan uyarma cezasına ibaresi uyarmaya
şeklinde, şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Erkan
Akçay Ramazan
Can
Çanakkale
Manisa
Kırıkkale
Tamer
Dağlı Atilla
Ödünç İsmail
Kaya
Adana
Bursa
Osmaniye
Radiye
Sezer Katırcıoğlu Çiğdem
Erdoğan Atabek Oğuzhan
Kaya
Kocaeli
Sakarya
Çorum
İmran
Kılıç Hacı
Özkan Rizgin
Birlik
Kahramanmaraş
Mersin
Şırnak
Cengiz
Demirkaya
Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, maddede yapılan
değişikliklerin mahiyetine uygun olarak teknik düzenleme
yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 14üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 15inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş
İstanbul
Adana
Şırnak
Mahmut
Celadet Gaydalı Serpil
Kemalbay Pekgözegü Ali
Kenanoğlu
Bitlis
İzmir
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul
Kastamonu
Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker Çetin
Osman Budak
Adana
İstanbul
Antalya
İbrahim
Özden Kaboğlu Cavit
Arı
İstanbul
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Serpil
Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmirde HDP il örgütümüzde katledilen yoldaşımız
Deniz Poyrazın ardından, bu sabah Marmariste ilçe örgütümüze
silahlı saldırı yapıldı. Marmariste HDPye
yapılan bu ırkçı, faşist saldırıyı
şiddetle kınıyorum. Fail gözaltına alındı ancak
biliyoruz ki bu, münferit bir saldırı değil. Bu
saldırının siyasi sorumlusu, HDPyi tasfiye etmek için her türlü
zorbalığa başvuran siyasi iktidarın ta kendisidir.
Sandıkta yenemediğiniz HDPyi Kobani kumpas davasıyla, AYMye
sipariş kapatma davasıyla, kapımıza kurulan polis
çadırıyla ve faşist ırkçı saldırılarla boyun
eğdirmeye çalışanlara sesleniyorum: Şunu bilin ki, diz
çökmeyeceğiz; emek, barış, demokrasi mücadelemizi hiçbir
saldırı durduramayacak; faşizm yenilecek, halklar kazanacak.
Değerli
milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümündeyiz. Bizler
hayatımız boyunca darbelere karşı direndik. Esasında
darbeler de örgütlenen, mücadele eden; eşitlik, özgürlük isteyen; emek,
adalet isteyen halklara karşı yapılır. İşçi
sınıfına, Kürt halkına, özgürlük mücadelesi yürütenlere,
kadın mücadelesi yürütenlere yapılır. HDP olarak 15 Temmuzda
darbeyi ilk kınayan partilerden olduk ancak bu darbe girişiminin de
şeffaf ve etkili şekilde araştırılmasını
istedik. Ne yazık ki darbe ilişkilerinin açığa
çıkarılmasını önlemek için her yola başvurup üstünü
kapattınız. Siyasi ayağı nerede? diye sorduk,
cevabını vermediniz. Bize burada, 15 Temmuz darbe girişimi
konusunda hamasi nutuklar atıyorsunuz. Biz, o gün darbeye direnirken
yaşamını yitirenlere şimdi de rahmet diliyoruz,
üzüntülerimizi belirtiyoruz bir kez daha; yalnız, bunu yaparken 15 Temmuz
darbe girişimini fırsata çevirmenize ve son beş yılda halka
zulmetmenize sessiz kalmayacağız.
Bakın, darbe nedir? Darbe, Anayasanın,
hukukun, adaletin, insan haklarının ayaklar altında
çiğnenmesidir; halkın adalet diye inlemesidir. Darbe nedir? Asker,
polis, jandarma, bekçi zulmüdür; polis devleti olmaktır. Darbe nedir?
Enflasyondur, işsizliktir, yoksulluktur, yolsuzluktur; çürümenin her
yanı sarmasıdır. Darbe, patronların gülmesidir, grev
yasağıdır, örgütlenme yasağıdır, sendikalara
baskıdır, muhaliflerin tutuklanmasıdır, siyasetçilerin
zindanlara atılmasıdır. Darbe, işsizliktir,
üretimsizliktir; istihdamın yüzde 40larda takılıp kalması
bir topluma yapılabilecek en büyük darbedir. Türkiyenin en büyük
servetini AKP-burjuvazi el birliğiyle heder ediyor, çalışabilir
nüfusun yarıdan fazlası istihdamın dışında
kalıyor. Bunu siz başarıyorsunuz, bravo; bu darbe değil de
nedir?
Darbe, iş cinayetidir. 2020de 2.427 işçi
iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Günde en az 5-6 işçi
yaşamını yitiriyor. Haziran ayında en az 170 işçi
yaşamını yitirdi; İş Sağlığı ve
Güvenliği Meclisinin raporudur.
Darbe, Adıyamanda
çalıştığı iş yerinde 1 tonluk borunun üzerine
devrilmesi sebebiyle 18 yaşındaki -sadece 18 yaşında-
Görkem Servan Güneşin hayatını kaybetmesidir.
Darbe nedir? Darbe, BAĞIMSIZ MADEN İŞ
Genel Başkanı sevgili Tahir Çetin ve güpgüzel insan dedikleri Ali
Faik İnterin -hak arama mücadelesini defaatle reddettiğiniz-
Ankara-Soma yolunda can vermesidir.
Darbe nedir? Darbe, her zaman Galatasaray
Meydanında eylem yapan Cumartesi Annelerinin bu hakkını dahi
ellerinden almanızdır; Boğaziçi Üniversitesine, İkizdere
köylülerine, Adıyamanlı tütün üreticisine, Tozkoparandaki evlerini
savunanlara devlet terörü uygulamaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Darbe nedir? Muş'taki bir Kur'an kursunun tuvaletine
12 yaşındaki bir çocuğun asılmasıdır; darbe
budur. Darbe, tekçiliktir, tek adamlıktır; İstanbul Sözleşmesi'nin
lağvedilmesidir; gerçek gazetecilerin zindanlara atılması,
TRT'nin pelikana teslim edilmesidir; yargının zapturapt altına
alınmasıdır, uzun gözaltı süreleri ve işkencedir; kamu
görevlilerinin ihraç edilmesi, seçilmişlerin iradesinin gasbedilmesi,
kayyum gasbıdır. AKP-MHP faşist bloku bir darbe düzeni
kurmuştur ve 15 Temmuza Allah'ın lütfu demiştir ve biz bu
otokratik düzene, bu darbe düzenine karşı da mücadele ediyoruz.
Şimdi OHALi
tekrar uzatmak istiyorsunuz, aslında ilelebet OHAL olsun istiyorsunuz
çünkü biliyorsunuz ki OHAL rejimine bağımlı bir iktidarsınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) - OHAL rejimi biterse AKP-MHP faşist bloku da biter;
bunu biliyor, bundan korkuyorsunuz. Gerçekten de korkun çünkü siz de tarihin
çöplüğüne gideceksiniz. Faşist bloku yıkacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER
(İstanbul) - Nerede o?
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Aynaya bakın görürsünüz.
BAŞKAN -
Aynı mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Cavit Arı.
Buyurunuz Sayın
Arı. (CHP sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI
(Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizmi bir
bütün olarak düşünmek zorundayız. Turizm bölgelerinde bir taraftan
devletin genel imkânları kullanılmakta, bir taraftan da orada bulunan
yerel yönetimlerin desteği ve yatırımları yine orada hizmet
gerçekleştirmekte. Dolayısıyla, turizm bölgelerinde başta
belediyelerin güçlü olması gerekir çünkü ülkemizde, gerçek nüfusuna
baktığınızda bazen 1 milyon olan bir şehrin turizm
sezonunda 2 milyonlara kadar yükseldiği bir gerçek. Dolayısıyla
belediyelerin ekonomik anlamda güçlü olması gerekir ama Turizmi
Teşvik Yasası diye getirmeye
çalıştığınız bu düzenlemede, belediyelerin
yetkilerini azaltarak, belediyelerin özellikle imkânlarını
kısıtlayarak gücünü de azaltmaya çalışmaktasınız.
Belediyenin gücünün azaltılması demek, belediyenin özellikle turizm
amaçlı yapacağı yatırımların engellenmesi demek
olacaktır.
Şimdi, Turizm Bakanlığından
ruhsatlı oteller olduğu gibi, bir de belediyelerden ruhsatlı
oteller var. Bu, ülkemizde yaklaşık olarak, neredeyse otellerin
toplam sayısının yarısından fazla. Şimdi, bu
düzenlemeyle ne getirmeye çalışmaktasınız? Bu düzenlemeyle,
belediye ruhsatlı otellerin ruhsatları bir anlamda iptal edilmekte;
onun yerine Bakanlıktan ruhsat alma şekline dönüşecek.
Şimdi, böyle bir durumda, ruhsat alamadığı takdirde,
sonuçta bu oteller ruhsatlarının iptal edilme riskiyle
karşı karşıya kalacaktır. Sonuçta, böyle bir uygulama
bu otellerin, işletmelerin sahiplerinin mağdur olmasına yol
açacaktır.
Bakın, bu konuda ben Komisyonda da benzer bir
konuşma yapmıştım. Yine, o toplantıda Komisyon
Başkanı tarafından verilen cevapta, bu tarzda bir
sıkıntının öngörüldüğü ancak böyle bir ihtimali her ne
kadar öngörsek de buna ilişkin bir çözüm sürecinin
gerçekleştirilebileceği ifade edildi. Şimdi, burada belirtilen
süreler içerisinde eğer Bakanlık ruhsatı alamazsa bu işletmelerin
kapanma riskiyle karşı karşıya kalacağını,
bundan dolayı da başta iktidar olarak sizlerin ve
Bakanlığın sorumlu olacağını o tarihte de
söylemiştik, bugün de söylemek istiyorum.
Dolayısıyla, burada, mevcut, belediyeden
alınmış otel işletme ruhsatı olanların
hakkının bir şekilde korunması gerekir. Buna ilişkin
burada, kazanılmış haklarının devam edeceğine
dair açık bir hüküm olması gerekir. Aksi hâlde, bakın, ifade
ettiğim gibi, bu ruhsatların belirtilen süreler içerisinde alınamaması
hâlinde o otellerin kapanma riskiyle karşı karşıya kalacağı
Komisyonda da ifade edildi. Dolayısıyla, kazanılmış
hakların korunması gerekmekte; yarın günü geldiğinde bu
otelciler sizin karşınıza dikilecektir değerli
arkadaşlar.
Siz, belediyelerin elinden yetkilerini o kadar
almaya çalışıyorsunuz ki bakın, konaklama olmayan
plajların dahi işletme ruhsatlarının yine Bakanlıktan
alınması mecburiyetini getirecek kadar müdahil durumdasınız
yani özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yetkilerini
kısıtlamaya çalışıyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, belediyeler konusunda bu kadar acımasız olmayın;
belediyelere, özellikle turizm bölgesindeki belediyelere desteklerinizi
göstermek zorundasınız yoksa bu anlamda turizmin zarar görmesi demek
hepimizin zarar görmesi demek olacaktır.
Komisyonda çokça dile getirilen şekliyle söylüyorum
değerli arkadaşlar, burada, bu düzenlemede açıkça Anayasaya
aykırı durumlar söz konusudur; Anayasamızın mülkiyet
hakkına, çalışma hakkına ve genel hukuk devleti ilkelerine
aykırı hükümler taşıdığı çok
açıktır. Bir Antalya Milletvekili olarak, turizme zarar verecek olan
bu düzenlemenin geri çekilmesi gerektiğini ifade ediyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Turizmi Teşvik Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 15inci maddesinde yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk Hayrettin
Nuhoğlu
Antalya
Denizli
İstanbul
Ümit
Beyaz İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
İstanbul
Gaziantep
Isparta
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 15inci maddesi
üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, Kültür ve Turizm
Bakanlığınca verilen turizm belgesinin iptalini gerektirecek
durumlar belirlenmektedir. Mevcut kanunda, turizm belgesinde belirtilen belge
sahibinin ya da işletmecinin değişmesi hâlinde Bakanlıkça
verilen sürede uygun evrakın sunulmaması veya bu bent kapsamında
belge sahibi değişikliğinin uygun görülmesine rağmen
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda turizm belgesinin iptali hükme
bağlanmaktadır.
Son dönemlerde bir kamera, bir tripot
aracılığıyla gündeme gelen bir otel var. Otelde kimlerle
kimler beraber olmuş, o bambaşka bir konu ama bahsi geçen otelin
turizm belgesiyle ilgili sıkıntı olduğu muhakkak. Paramount
Otelin Bodrum'da inşa edildiği arsa Tarım ve Orman
Bakanlığına ait. Bakanlık bu arsayı kırk dokuz
yıllığına yani yap-işlet-devret usulüyle Ufuk Turizm
AŞye kiralamış ancak şirketin sahibi rahatsızlanınca
otelin hissesi de işletmecisi de defalarca el değiştirmiş;
hem de el değiştirme öyle böyle değil, neredeyse kapanın
elinde kalmışçasına yapılmış. Şimdi, bu
kanun hükümleri doğrultusunda soruyorum: Turizm belgesinde belirtilen
belge sahibinin ya da işletmecinin değişmesi hâlinde turizm
belgesi iptal edilecekse hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de
kırk dokuz yıllığına bu arsayı kiralayan
Tarım ve Orman Bakanlığı kanun hükümlerinin gereğini
neden yerine getirmemiştir? Soru basit; cevap, bir kamera, bir tripotun
arkasında saklı.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki son
dönemlerde ülkemize Covid-19un yanı sıra bir hastalık daha
sirayet etti; nepotizm hastalığı. Bu hastalık çürütüyor,
hem toplumda ahlaki çürümeye yol açıyor hem de eğitim, liyakat,
çalışkanlık, üreticilik, dürüstlük gibi değerleri hükümsüz
kılıyor. Totaliter rejimlerde görülen bu hastalığa
yakalananlar, tepe yöneticiler. Bu yöneticiler güven eksikliği nedeniyle
yalnızlaşma yaşıyor ve çalışma
arkadaşlarını kendince sterilize ettiği yakın
çevresinden seçiyor. Sterilizasyon koşulu da öyle maske, mesafe falan
değil; eş, akraba, yakın çevreden olacak, sadık olacak,
biat edecek, ne görev verilirse sorgusuz sualsiz yerine getirecek.
Değerli milletvekilleri, ülke gündeminde uzun
süredir ehliyet, eğitim, tecrübe, yeterlilik gibi temel kabul görmüş
nitelikleri haiz olmadığı hâlde birden fazla kurumdan maaş
alan kişiler var ve ne yazık ki toplumdaki bu hassasiyete rağmen
nepotik atamalar hız kesmeden devam ediyor; hem de Hilal Kaplan gibi ismi birçok
kesimde rahatsızlık yaratan bir trol kraliçesinin devlet
televizyonunun yönetim kuruluna alınmasıyla devam ediyor; hem de bile
bile hem de göstere göstere hem de hiçbirinizi takmıyorum dercesine devam
ediyor; hem de sırf Hilal Kaplana ve devamında SETAcılara yer
açmak için yönetim kurulu üye sayısı artırılarak devam
ediyor. Hilal Kaplana illaki görev vermek istiyorsanız,
partizanlığını ödüllendirmek istiyorsanız
oğlunuzun başında bulunduğu TÜRGEV var,
kızınızın başında bulunduğu KADEM var, bir
sürü derneğiniz, vakfınız, bir de partiniz var; gidin oralarda
ne görev veriyorsanız verin ama Cemaat bu ülkenin başına
gelmiş en güzel şeydir. diyen, PKKya methiyeler düzen bu
kadını devletin televizyonundan uzak tutun. (İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunlar iftira, bunlara
cevap vermiyoruz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, konuşmama turizm ve bağlı sektörlerde
yaşanan birleşik sorunlar üzerinden devam etmek istiyorum. Turizm bir
sektörler zinciri; otelcilik, seyahat, yiyecek, içecek sektörleri bu zincire
kalın halkalarla bağlı. Tabii, bu sektörler de tarım gibi
diğer alanlarla doğrudan etkileşim hâlinde. Bu halkalardaki
küçük bir kopma büyük kayıpları da beraberinde getiriyor. Turizm
sezonunda daha fazla tüketildiği ve üreticilerinin de bu dönemde büyük
sorunlar yaşadığı şarap üzerinden konuya değinmek
istiyorum. Şahsen kendim kullanmasam da Bülent Bey güzel kullanıyor
diye duydum. Bir ülke gerçeği var: Bu ürünler ülkemizde üretiliyor,
tüketiliyor, ihraç ediliyor ve hazine de bu ürünlerden alınan ciddi
vergilerle besleniyor.
Şimdi, şarap üreticilerinin önemli bir
sorunu var, seçim bölgem Denizlideki Bekilli, Çal ve Güney ilçelerimizde üzüm
üreticilerimizi de ilgilendiren bir sorun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) 3 Haziran 2021de yani
bir ay önce Genel Kurulda Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kabul edildi.
Adı üstünde, bazı alacaklar yapılandırıldı,
bazıları da yapılandırılmış gibi
yapıldı. Şimdi, Yapılandırma Kanununda deniliyor ki:
Bandrol alabilmeniz için ÖTV, KDV ve bu vergilere ait beyannameden doğan
damga vergisi ile bu vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı
yerine bu kanunun yayımı tarihine kadar ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın
tamamının ödenmesi şarttır. Borcunu ödemezsen bandrol
alamazsın, bandrol alamazsan üretim yapamazsın, yapsan da
satamazsın. E, nerede kaldı yapılandırma? Şarap
üreticisinin yaşadığı sıkıntı sadece
şarap üreticisiyle sınırlı değil. Büyük zorluklarla o
şarap üreticilerine üzüm sağlayan bağcılar, o bağlarda
yaşayan, çalışan işçiler ne yapacak? Sezonluk hasat
işçilerinin çoğu kadın; çocuklarının okul masraflarını
karşılamak, evlerinin ihtiyaçlarını karşılamak
için güneş altında saatlerce gündelik olarak çalışan bu
kadınlar ne yapacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Şarap üreticileri
borcunu ödemek istiyor ama pandemi geçtiğimiz yıl onları da yere
serdi. Pandemi sebebiyle turizm sektörü kapalı olduğu için geçen
yıl ürettikleri depolarında kaldı, borçlarını
ödeyebilmeleri için taksitlendirmeye yani yeniden yapılandırmaya
ihtiyaçları var; bunu şarap üreticileri kadar üzüm yetiştiricisi
çiftçiler de bekliyor.
Bu sese kulak tıkamayın, bir daha da laf
atmayın Bülent Bey. (İYİ Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 15inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 16ncı madde
üzerinde aynı mahiyette 3 önerge vardır, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 255 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Kemal
Peköz Hasan
Özgüneş
İstanbul Adana Şırnak
Mahmut
Celadet Gaydalı Ali
Kenanoğlu Hüseyin
Kaçmaz
Bitlis İstanbul Şırnak
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Feridun
Bahşi Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Antalya Denizli Gaziantep
Hayrettin
Nuhoğlu Aylin
Cesur Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
İstanbul Isparta Adana
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Gökan
Zeybek Hasan
Baltacı Aziz
Aydınlık
İstanbul Kastamonu Şanlıurfa
Orhan
Sümer Ali
Şeker İbrahim
Özden Kaboğlu
Adana İstanbul İstanbul
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk konuşmacı Şırnak Milletvekili Sayın
Hüseyin Kaçmaz.
Buyurunuz Sayın Kaçmaz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çoğunuz bilir, Hûd suresi 44üncü ayette Ey
yer, suyunu yut ve ey gök, sen de suyunu tut. Su çekildi, iş bitirildi;
gemi de Cudi Dağı üstüne oturdu ve zalimler topluluğuna Uzak
olsunlar. denildi. şeklinde yazıyor. Ve yine Ebûl İz
İsmail El Cezerî, birçoğunuzun da yine bildiği sibernetiğin
ilk adımlarını atmış ve ilk robotu yapıp Leonardo
da Vinciye dahi ilham kaynağı olmuş bir âlim ve bilim
insanı. Bu 2 örnek üzerinden sadece birkaç şey söylemek istiyorum.
Dediğimiz gibi, Cudi Dağı Şırnak ilimizdeki bir
dağımız. Garo Paylan Vekilimizin de anlattığı
şekliyle aslında bu coğrafya da Anadolu da Mezopotamya da turizm
açısından inanılmaz derecede cazibe merkezi yapabileceğimiz
noktalarda bize hikâyeler, bize yaşanmışlıklar sunuyor.
Ancak tekçi zihniyetteki ısrarla, farklı halklar, farklı kültürler, farklı inançların bir arada
yaşadığı ve bunların hikâyesinin tek bir hikâyeye
indirgendiği bir yerde maalesef ki enerjimizi bu hikâyelerimize, bu
gerçekliklerimize değil de başka yerlere harcıyoruz. Mesela bu
hikâyeler elimizdeyken turizm teşvik paketinden bahsediliyor
görüşmelerde.
Şırnakta peki ne görüşülüyor? Bu
akşam yine harita kadastro mühendisleri arkadaşlar aradı beni,
yaklaşık on aydır devam eden bir sorun var, Şırnakta
harita kadastro işlemleri yapılamıyor. Evet, böyle hikâyelerimiz
var ama harita kadastro işlemleri yapılamıyor çünkü GPS
cihazları çalışmıyor, çünkü drone dahi uçurulamıyor,
hem tapu kadastro mühendisleri hem de belediyeler dahi şu aşamada bu
işlemleri yapamaz hâle gelmiş durumda. Niye? Çünkü sinyal kesiciler
her yerde ve sinyal kesiciler sebebiyle düşünün ki Şırnakta,
Şırnak merkezinde araba kumandaları bile bazı yerlerde
çalışmıyor, arabanın uzaktan kumandasıyla
kapıyı kapatamıyorsunuz. Niye? O kadar yoğun sinyal
kesiciler var ki maalesef bu durum söz konusu oluyor. Ve yine beton pompa
araçları düşünün, o kadar yoğun ki birkaç kat ötedeki betonu
dökmek için kullanmaya çalıştığınızda yine sinyal
kesiciler sebebiyle o uzaktan kumanda dahi çalışmıyor.
Tabii, bunları niye anlattım? Aslında
bir tercih yapılması gerekiyor? Ne yapacağız? Yüz
yıldır devam eden sorunlarda ısrar mı edeceğiz,
ısrarla giydirilmeye çalışılan tekçi zihniyette ısrar
mı edeceğiz yoksa gerçekten birlikte bu ülkede hikâyelerimizle, bu
ülkede bu imkânlarımızla birlikte bir enerji üreterek gerçek anlamda
topluma bir istihdam mı yaratacağız, gerçek anlamda toplumun
refahını mı yükselteceğiz? Bir tercih meselesi.
İktidarlar, maalesef ki bugüne kadar Devletin bekası. diyerek
öncelikle Kürt halkına daha sonrasında toplumun bütün
katmanlarına kan kusturdular resmen ancak şunu her seferinde söylemek
istiyorum: Hiçbirimizin geçmişi değiştirme imkânı yok,
değiştiremeyiz, mümkün değil ama artık politika
değişikliğine gidip, anı yakalayıp geleceğimizi
inşa edebiliriz; bu durum önemli. Sadece birlikte yaşamanın
bazı zeminleri, bazı temel sacayakları vardır. Bunları
eğer kabul edersek, eğer birbirimizi olduğumuz gibi kabul
edersek bu sorunların üstesinden gelebiliriz. Nedir bu sacayakları?
Adalet, akıl ve ahlak. Bugün Kürt halkının iradesinin yok
sayılması, bugün seçme iradesinin yok sayılması ve
belediyelere kayyum atanması adaletle açıklanamaz ve yine, bu
uygulamalarda, yüz yıldır devam eden bu uygulamalarda inkâr, imha,
asimilasyon politikalarında ısrar hiçbir şekilde akılla
izah edilemez ve yine, bu politikalarda ısrar, bu ülkenin kaynaklarının
hâlen tanka, topa, tüfeğe yatırılması ve bu sorunların
gerçek anlamda çözülmemesi akılla ve yine ahlakla izah edilemez durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Tabii, tüm
bunları dediğimiz gibi iktidarlar işine geldiği gibi
bazı durumları, bazı dönemleri kullanıyor ancak maalesef ki
ülkedeki iktidarların bu çözümsüzlükte ısrarı bütün halklara
kaybettiriyor bu ülkede.
Tabii, birçok milletvekili
arkadaşımız aslında gündeme getirdi, yalnız
DEDAŞa ilişkin, elektrik sağlayan anonim şirkete
ilişkin ben de birkaç şey söylemek istiyorum. Neredeyse
yıllardır DEDAŞ, ülkede, bölgede çiftçileri, halkı
canından bezdirmiş durumda.
Değerli arkadaşlar, defaatle söyledik ki
DEDAŞ, halkın da devletin de ümüğünü sıkıyor resmen,
herkesin sırtına yük olarak binmiş durumda. Bugün bölgede
artık kolluk güçleri sermayenin tahsildarlığını yapar
duruma gelmiş durumda. Evet, kolluk güçleri marifetiyle halkın
gırtlağına çökülüyor ve tahsildar gibi hareket ediliyor. Biz
buradan tekrar söylüyoruz: EPDK müfettiş görevlendirmeli ve bu sorun bir
an önce çözülmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, ben hatibe teşekkür ederim. Ben de Cizre, Şırnak ve
Silopiye gittim, gerçekten orada bu sinyal kesici her tarafta var ama bir
şey daha var: Iraka gitmiştim, o dönem Saddamın tüm resimleri
elektrik direklerinde vardı, şimdi Silopi ve Şırnakta her
tarafta Sayın Cumhurbaşkanının resimleri var. Şimdi
yani bu görüntü
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Adana Milletvekili Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 255 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde İYİ Parti Grubunun
görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben 16ncı madde üzerinde ülke turizmine,
hâliyle hazinemize çok büyük katkıları olacak bir konudan, kamp ve
karavan sektöründen söz etmek istiyorum. Ülkemizde kamp ve karavan turizmi
kolektif olarak 1966 yılında başkentimiz Ankarada kurulan
Türkiye Kamp ve Karavan Derneğinin kuruluşuyla
başlamıştır. Türkiyede kamp ve karavan etkinliklerini
başlatan, 1969 yılında Uluslararası Kamp ve Karavan
Federasyonu (FICC) üyesi olan, 1974 yılında Bakanlar Kurulu
kararıyla Türkiye sözcüğünü alan bu dernek, üyelerinin gönüllü
çalışmalarıyla ülke turizmine hizmet vermektedir.
İYİ Parti olarak 1 Nisan 2021 tarihinde
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda bir teklif sunduk. Teklifimizde kısaca dedik ki ülkemizin
turizm harikası alanlarının hem yurt içinde hem de yurt
dışındaki karavan turizmine gönül vermiş insanların
hizmetine açılarak ekonomiye katkı sağlanması çok önem arz
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Karavan
Federasyonu verilerine göre Avrupada 6 milyon karavan bulunmakta. Yine,
Avrupada standartlara uygun 1.207si beş yıldızlı olmak
üzere 42.283 kamp yeri bulunmakta ve buralarda 300 bine yakın istihdam
sağlanmakta. Avrupada kamp ve karavan sektörüne hizmet veren kamping
sektörünün yıllık geliri, en az 16 milyar avrodur. Ne yazık ki
bu pastadan payımıza düşen çok cüzi bir miktardır. Kamp ve karavan
turizmi yatırım maliyeti son derece düşük, buna
karşılık katma değeri fazla, ekstradan milyarlarca avro
gelir getirebilecek bir turizm ürünüdür.
Karavan turizmine gönül vermiş bir
arkadaşınız olarak ülkemizin payının
artırılması için kısa dönemde yapılması gerekli
olan önerilerimi de sıralamak istiyorum:
Turistik bölgelerdeki beş
yıldızlı otellerde karavan kamp alanı yapılması
sağlanmalıdır. Marinalarda karavanlar için bir bölüm
ayrılması mecburiyet hâline getirilmelidir.
Otoyollar ve illerin bağlantı yolları
güzergâhı üzerinde bulunan büyük konaklama tesislerinde, petrol
istasyonlarında motorlu karavanların, yerli ve yabancı
karavancıların yararlanması için atık su boşaltma ve
temiz su ikmal imkânlarının sunulması bir yönetmelikle zorunlu
kılınmalıdır.
Bu sektörde payımızı artırmak
için altyapının yeterli bir seviyeye getirilmesi çok önemlidir.
16ncı maddenin yürürlüğü girmesiyle büyükşehirlerin valilik ve
belediye başkanlıklarına, tarihî ve turistik il valilikleri ile
belediye başkanlıklarına ve kaymakamlıklarına karavan
kamp yeri yapılması hakkında genelge tekrar yazılı
hatırlatılmalıdır.
Özel söktürün kamp yeri yapma girişimi
teşvik kapsamına alınmalı ve uzun vadeli, düşük faizli
kredi almalarının önü açılmalıdır.
Belediye sınırları içerisinde bulunan
ve kamping olarak kullanılan alanlar için takdir edilen arsa-metrekare
birim değerlerinin kamping işletmelerinin getirisiyle
orantılı hesaplanması, kampinglerden alınan emlak vergisi
oranının tarım alanlarından alınan vergi oranı
seviyesine çekilmesi girişimcilerin önünü açacaktır.
Sıfır kilometre araç karavan
yapıldığı zaman fabrika çıkış fiyatı
üzerine uygulanan yüzde 220 ÖTV fiyat üzerine bir de yüzde 18 KDV
uygulanmasına, vergiden vergi alınmasına son verilmelidir. Bu
durum devletin vergi kaybına neden olduğu gibi, karavan turizmine
gönül veren vatandaşlarımızın sıfır kilometre
karavan yaptırabilmelerinin de önüne engeldir. ÖTVnin fabrika
çıkış fiyatları üzerine yüzde 15 ya da 20 oranında
uygulanması hâlinde karavan yapmak üzere sıfır kilometre araç
alımı artacağı için devletimizin vergi kazancı da
artacaktır. Karavan yapımcısı olan 20 firma sıfır
kilometre araçlara karavan yapma imkânına kavuşacak, yurt
dışı pazarlarda rekabet edebilir olacak ve ihracatın önü
açılacaktır. Karavan kiralama şirketlerinin ÖTV nedeniyle
sıfır kilometre araca karavan yaptırma imkânı
olmamaktadır. Bu şirketlerin yurt dışından gelecek,
karavan kiralayacak turistlere yeni araçlarla hizmet vermesine de engel
olmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Başkanım toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Teşekkür ediyorum.
Özel amaçla kullanılan karavanlarda trafik ve
kasko sigortalarının kullanıldığı dönemler için
yapılabilmesini sağlayacak düzenlemenin yapılması
gerekmektedir yani örnek vermem gerekirse temmuz, ağustos ayında iki
ay kullanılacaksa iki aylık süre için sigortası
yapılmalı, kalan on ay için sigorta ücreti alınmayacak bir düzenlemeye
gidilmelidir.
Karavanların, özel amaçlı
taşıtlar yani yüksek riskli itfaiye, ambulans, çekici gibi araçlar
sınıfından çıkarılması; yılda birkaç ay, 3
bin- 5 bin kilometre kullanılan ve kaza riski daha düşük olan
araçlarımızın zorunlu trafik sigortası ücretlerinin makul
seviyeye çekilmesi sağlanmalıdır.
Ülke turizmi ve ekonomisi için ilgili
bakanların bu önerilerimizi değerlendirmeleri dileğiyle Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın
İbrahim Özden Kaboğlu.
Buyurunuz Sayın Kaboğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ya
hocamızı biz de alkışlayabiliriz.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; 16ncı madde, 1inci
maddeden sonra ikinci konuşmam. Bu maddenin özelliği -biraz sonra
belirteceğim gibi- tam da dün 1inci maddede yaptığım
konuşmayla ilgili, Anayasa madde 169la ilgili.
Şimdi, bu Komisyon dört ay önce toplandı,
bir gün öğleden sonra ve o gün bitirilecekti. İyi ki arbede
çıktı hatta yumruklar konuştu, yumruklar sayesinde ne
yazık ki, üzülerek söylüyorum- öbür güne kaydırıldı gece
yarısından sonra, ikinci gün görüşmeye devam ettik. Anayasaya
uygunluk incelemesi yapılmadı, İç Tüzük ihlal edildi. Etki analizi
raporu var. dendi, dört ay geçti aradan bildirilmedi. Çevresel etki
değerlendirmesi yok dedik, Yaparız. dendi ama dört ay geçti aradan,
bildirilmedi. Bütün Türkiye yasası olduğu hâlde -Turizmi Teşvik
Yasası- Turizm Bakanı gelmedi, sadece yardımcısı geldi.
Bütün ormanlarımızı ilgilendirdiği hâlde Orman Bakan
Yardımcısı bile teşrif etmedi. Aslında bu bir torba
yasası değil -dört ayda 4 yasa hazırlanırdı- torba
yasayı bile kötüye kullanım yasasıdır, yasa önerisidir;
birincisi bu.
İçerik olarak -birincisi- bir yasanın
kabul edilebilmesi için Anayasanın sözüne ve özüne uygun olması
gerekiyor. İkincisi, kamu yararını...
Abdullah Bey, alkışlayacaktınız
ama dinlemiyorsunuz!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Not alıyorum
Hocam!
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Konuşarak
mı not alıyorsunuz! (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, demek ki birinci koşul,
Anayasanın özüne ve sözüne uygun olması; ikinci koşul ise kamu
yararını yansıtması. Şimdi, kamu yararı bu yasa
açısından çok özel bir anlam taşıyor. Neden özel anlam
taşıyor? Çünkü bu yasanın değindiği alanlar Anayasada
kamu yararı kavramının ve başlığının
belirtildiği alanlardır ve nitekim Anayasamız önce ülkeyi
düzenliyor; ülkesel değerleri ve varlıkları,
kıyıları, ormanları, meraları,
kışlakları, yaylaları, bunları düzenliyor. Bunlar,
ülkesel anayasal hükümler ve Anayasaya baktığımız zaman
kamu yararının geçtiği kavramlar buralardır. İkincisi,
insan haklarını düzenliyor; üçüncüsü, devlete ilişkin hükümler,
siyasal iktidara ilişkin hükümler
Nitekim, devlet; toplumu, ülkeyi
korumak için ve topluma hizmet etmek için vardır. Bu, maddemiz
açısından da önemlidir biraz sonra belirteceğim gibi.
Şimdi, burada 3 çelişki söz konusudur.
Ülkesel hükümler kamu yararıyla örtüşmektedir; bunun için sadece
Anayasaya uygunluk değil, Anayasanın sözüne ve özüne uygunluk
değil, kamu yararına uygunluk ölçütü öne çıkmalıdır. 3 çelişki şudur:
Şimdi, birinci çelişki, burada sürekli İklim Komisyonundan
Müsilaj Komisyonuna kadar Ülkemizi nasıl kurtarırız? diye
komisyonlar oluştururken, biz bu yasayla Ülkemizi daha çok nasıl
kuruturuz, ormanları, denizleri, ağaçları nasıl tahrip
ederiz?i öneriyoruz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
İkinci çelişki ise şu:
Yöneticilerimiz sürekli vizyon öngörüyorlar; 2023, 2053, 2071. Ama 2071de bu
topraklarda yaşayacak olan gelecek kuşaklara nasıl bir ülke
bırakacağımız konusunda hiç düşünmüyorlar mı?
Nitelikli ülke bırakamayız böyle bir yasayla.
Üçüncü çelişki ise şudur: Biz turizmi
artırmak istiyoruz, turistleri çekmek istiyoruz ülkemize; kültürel,
tarihsel değerlerimizi onlara tanıtmak istiyoruz ama merkezin bütün
ülkeye hizmet götürmesi gerekiyorken biz bütün yetkileri, bütün ülkesel
yetkileri merkeze topluyoruz ve tek kişiye yönelik olarak merkeze
topluyoruz. Bu merkezin adı PBYDBY. Bunun anlamı,
açılımı şudur: Parti başkanlığı
yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme
açılımı bu.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bu, yeni bir kavram
mı Hocam?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) -
Burada ilerledikçe, bunu pekiştirdikçe hukuktan uzaklaşıyoruz
çünkü merkezî yönetimin görevi, amacı, varlık nedeni bütün topluma ve
ülkeye hizmet etmektir. Ama böylece, toplumu merkeze tabi tuttuk, şimdi
bütün ülkesel değerleri tek kişinin yönetimine ve güdümüne sokmaya
çalışıyoruz. İşte, bu açıdan
baktığımız zaman, bakın, 16ncı madde her tür
tesis diyor, denizin kıyısından ormanlara kadar ama Anayasa 169
ise hiçbir faaliyet ve eylem diyor, Ormanlara zarar verebilecek hiçbir
faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. diyor. Şimdi, hiçbir ile her tür
arasındaki çelişkiye bakın.
Tabii, böylece, Sayın Komisyon
Başkanına yönelik iki çift sözüm var, Sayın Akyürek, İç
Tüzük incelemesi yapılmadığını söylemeniz Anayasaya
aykırılık itirafıdır. dememi bana
yakıştıramadığını beyan etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, bitireyim efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Hocam.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Sayın Başkan, Anayasa madde 38 açık Komisyonlar, kendilerine
havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna
aykırı olup olmadığını tetkik etmekle
yükümlüdürler.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İç Tüzük 38.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla)
Tabii.
Bir komisyon, bir teklifin Anayasaya
aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek
maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder. Bu görev bizim görevimizdir ama siz
Bunu yasama uzmanlarına yaptırdık. dediniz. Yasama uzmanının
görevi değildir ama yaptırdıysanız eğer, en
azından, dürüstlük adına nerede bu rapor, nerede bu rapor?
Peki Etki analizi raporu var. dediniz, nerede?
Çevresel etki değerlendirmesi dört aydır nerede?
Sayın Başkan, Anayasaya sadakat andı
içen biri olarak, namus ve şerefi üzerine ant içmiş biri olarak
eğer ben açıkça hiçbir ve her şey arasındaki
tezadı görmez isem, Anayasaya aykırılığa evet
dersem o zaman lütfen bunu bana yakıştırmayın, susmamı
yakıştırmayın. (CHP, HDP ve İYİ Parti
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) Ama
ben Anayasaya aykırılığı buradan izah ettiğim
zaman onu yakıştırın çünkü o Latinlerin söylediği gibi
dignitastır yani göreve bağlılıktır, görevi
yapmaktır ve görevi yapmak da anayasal andın asgari gereğini
yerine getirmektir; ben bunu yapmaya çalışıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ
Parti sıralarından alkışlar)
Evet, alkışlayacaktınız,
alkışlasanıza.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Hocam,
teşekkürler Hocam; alkışlıyorum Hocam.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, sizden bir
istirhamımız olacak, Komisyonun bir söz talebi var.
Sayın Başkan...
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE
TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya)
Başkanım, teşekkür ediyoruz.
Tabii, ben özellikle o uyarı, uyarma ve
cezalarla ilgili birkaç cümle söylemek istiyordum ama Kaboğlu
Hocamızla tartışmaya devam ediyoruz herhâlde.
Şimdi, teklif sunulduktan sonra -Kanunlar ve
Kararlar- zaten her birim Anayasaya aykırılığı
öncelikle değerlendirmek zorundadır. Komisyonumuza geldi, İç
Tüzük 38inci maddeye göre Anayasaya aykırılık iddiası
öncelikle görüşüldü, tartışıldı ve Anayasaya
aykırı olmadığı oy çokluğuyla kabul edilerek
görüşmelere devam edildi; bunu tekrar ifade etmek istiyorum.
Çerçeve 13üncü maddenin (d) bendinde, uyarmaya ek
olarak, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansına
ödenmesi gereken turizm payının ödenmesine ilişkin on beş
gün içerisinde belgenin İbraz edilmemesi durumunda bir uyarma, uyarı
veriliyor. Yine, çerçeve 14üncü maddede de cezalar belirleniyor. Bu belge
ibrazı aslında ödemenin yapılıp yapılmadığının
herhangi bir şekilde belgelenmesi için yazılmış bir madde,
bir bent. Belgenin ibraz edilmemesi hâlinde 13.500 Türk lirası idari para
cezasından bahsediliyor. Şimdi, bu yaptırım, ödemenin
yapıldığına ilişkin tespit amaçlı; öncelikle
yazılı uyarı yapılarak süre verilmesi, sonrasında para
cezası uygulanması şeklinde kurgulanıyor. Bir belge
ibrazı söz konusu olmadan para cezası verilemiyor usul olarak.
Uygulanacak ceza, büyük ölçekli tesisler için 13.500 lira, küçük ölçekli
tesisler içinse 14üncü maddenin son fıkrasında yüzde 50
oranında azaltılarak 6.750 lira; orada Dört ve beş
yıldızlı oteller ile dört ve beş yıldızlı
tatil köyleri, özel tesis, butik oteller ve kruvaziyer liman ile yat limanları
hariç diğer işletmeler için birinci fıkrada belirlenen para
cezaları yarısı oranında uygulanır. deniyor. Burada
sadece kâğıt olarak makbuz şartı aranmamakta. Herhangi bir
şekilde onun belgelenmesini, değerlendirilmesini belirtiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 00.54
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 00.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez
KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 103üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
255 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Temmuz 2021 Cuma günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.56
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 255 S. Sayılı Basmayazı 13/7/2021 tarihli 102nci Birleşim Tutanağına eklidir.