TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
12nci
Birleşim
4
Kasım 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III - YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, 3 Kasım AK
PARTİnin iktidara gelişinin 18inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, ülkede son yıllarda
yaşanan depremler ile alınması gereken önlemlere
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, sosyal yardım
ödemelerine ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve
Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelikte
yapılan değişikliğe ve 17 Ekimde gerçekleştirilen
Bitki Koruma Ürünleri Bayi ve Toptancılık Sınavının
iptal edilerek şaibelerin ortadan kaldırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, iktidar partisinin
ve ortağının gündeminde işsizliğin, pandeminin ve
vatandaşların her geçen saniye yoksullaştığı
gerçeğinin olmadığına ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Alpay Antmenin, İzmir ilinde meydana gelen
deprem nedeniyle yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve depremde zarar gören Bayraklı Adliye
binasının kullanılabilir durumda olduğunun belgelenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Adana Milletvekili Orhan Sümerin, iktidarın yapması gerekenin
işsizliği ortadan kaldıracak sanayi hamlelerini hayata geçirmek
olduğuna, işçilerin kıdem tazminatını yok eden 239
sıra sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın, 2018 yılında
ücretli olarak görev yapan kaç öğretmenin sözleşmeli olarak
atandığını Millî Eğitim Bakanından öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, İzmir ilinde
yaşanan depremde de yine suçlu olarak depremin gösterildiğine ve
herkesin sorumluluğunu ne zaman hatırlayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
7.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin, GÜBRETAŞın gübre
satışlarını durdurması nedeniyle çiftçinin
yaşadığı mağduriyete ilişkin
açıklaması
8.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın, terörü, destekçilerini ve
terörden medet umanları telin ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- Uşak Milletvekili İsmail Güneşin, İzmir ilinde
meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara
Allahtan rahmet dilediğine, 3-9 Kasım Organ
Bağışı Haftasına ilişkin
açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Hacı Özkanın, 3 Kasım AK
PARTİnin iktidara gelişinin 18inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, belediyelerde ve kamuda sözleşmeli
personel statüsünde görev yapanların kadroya geçirilerek
mağduriyetlerinin giderilmesi ve kural ihlalleri nedeniyle ehliyetlerine
el konulan sürücülere ehliyet affı getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, İzmir ilinde meydana
gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlara Allahtan
rahmet dilediğine, iktidarın önce İstanbul için risk
taşıyan Kanal İstanbul ısrarından vazgeçtiğini duyurması,
depremin etkilerine karşı önemler için gerekli yasal ve teknik
düzenlemeleri Meclis gündemine getirmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin, bu Meclisin halkın
Meclisi olup olmadığını, emekçilerin ve emekçilerin
temsilcilerinin tepkilerini bu Meclisin önünde göstermeyip de nerede
göstereceğini TBMM Başkanlığından öğrenmek
istediğine, işçilerin kıdem tazminatını yok eden 239
sıra sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, belediyelerde ve kamuda
sözleşmeli personel statüsünde görev yapanlar ile 696 sayılı
KHKyle taşerondan devlet kadrolarına geçiş yapan işçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, İzmir
ilinde meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, depremin yol
açtığı yaraları sarmanın devlet ve millet olarak
herkesin görevi olduğuna ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, İzmir ilinde meydana
gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan
rahmet dilediğine, 5 siyasi parti grubunun
uzlaşısıyla deprem araştırma komisyonu
kurulmasını olumlu bir gelişme olarak gördüklerine, Türk
Dışişlerinin Ermenistanın sivilleri hedef alan
katliamlarını güçlü bir diplomasiyle tüm dünyaya anlatması
gerektiğine, TÜİKin açıkladığı ekim ayı
enflasyon rakamlarına ve TÜRK-İŞin
açıkladığı ekim ayı açlık
sınırına, Niğdeli çiftçi ve esnafın
mağduriyetlerine, Niğde-Ankara Otobanının ve Niğde
Havaalanının tamamlanmadığına, hızlı trenin
Niğde iline gelip gelmeyeceğini Niğdelilerin öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İzmir ilinde meydana gelen
deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediğine, olası depremler için gerekli çalışmaların
tamamlanmasının, teknik ve idari koordinasyonun
sağlanmasının ve depremle mücadele şuurunun
kazanılmasının ertelenemez bir mecburiyet olduğuna, 5
siyasi parti grubunun uzlaşısıyla kurulan deprem
araştırma komisyonunun başarılı çalışmalar
yapacağına inandıklarına, Zonguldak ili Kilimli ilçesindeki
maden ocağında meydana gelen göçükte yaralanan işçilere
şifa dilediğine, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin
açıklaması
18.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın, 4
Kasım siyasi müdahalesinin 4üncü yıl dönümünde HDP Eş Genel
Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile
İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Gülser Yıldırım,
Çağlar Demirelin tutukluluklarının devam ettiğine, Kobani
soruşturması kapsamında İbrahim Binici, Mesut
Bağcık ve Ayşe Yağcının
tutuklandıklarına, kıdem tazminatı, esnek ve kısmi
çalışmayı içeren 239 sıra sayılı Kanun Teklifine
karşı Meclis önünde basın açıklaması yapmak isteyen
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlunun da aralarında
bulunduğu DİSK üyelerine güvenlik güçleri tarafından müdahale
edildiğine, halkın gündeminin yapılan zamlar olduğuna ve
Meclisin bu konuda çözüm üretmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İzmir ilinde meydana gelen deprem
nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediklerine ve 5 siyasi parti grubunun ortak iradesiyle kurulan deprem
araştırma komisyonunun ortaya koyacağı raporun ülkeyi
yönetenler tarafından dikkatle takip edilmesini ümit ettiklerine, 239
sıra sayılı Kanun Teklifine Meclis İçtüzüğü
çerçevesinde muhalefet etmeye devam edeceklerine, 3 konfederasyonun genel
başkanlarının Meclise davet edilerek dinlenmesi
gerektiğine, Meclis önünde basın açıklaması yapmak isteyen işçi
sınıfının temsilcilerine yönelik müdahaleyi Cumhuriyet Halk
Partisi olarak kınadıklarına, Ankaraya doğru
yürüyüşlerine devam etmek isteyen Somalı madencilerin
engellendiğine, 442 sayılı Köy Kanununda yapılan
düzenlemeyle hak sahiplerinin kendilerine tanınan sürede pandemi nedeniyle
yükümlülüğünü yerine getiremediğine, Bayraklı Adliye
binasında depremin yol açtığı hasar nedeniyle
yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
20.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, İzmir ilinde meydana gelen
deprem nedeniyle bölgeye intikal eden kurumların ve sivil toplum
kuruluşlarının arama kurtarma faaliyetlerinin sona
erdiğine, hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet
dilediklerine, devletin depremin yaşandığı ilk andan itibaren
bütün süreci kontrol altına aldığına, 3 Kasım AK
PARTİnin iktidara gelişinin 18inci yıl dönümüne, Azerbaycan
toprakları işgalden tamamen kurtarılana kadar bir millet iki
devlet anlayışıyla bu kutlu mücadelenin sürdürüleceğine,
İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle vatandaşların
yargısal süreç konusunda hak kaybına uğramaması için Meclis
olarak çalışma yapılabileceğine ilişkin
açıklaması
21.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylanın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
Garo Paylanın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın ve Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın ve Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlunun yerinden
sarf ettikleri bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
tazminatları için Ankaraya yürüyen Somalı Uyar Madencilik
işçilerine müdahale edildiğine ve gözaltıların
olduğuna, madencilerin haklarının verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Somalı Uyar Madencilik
mağduru işçilerin Ankaraya yürüyüşlerinin engellenmemesi
gerektiğine, Anadolu Ajansının İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Nahçıvan temaslarına yönelik haberine
ilişkin açıklaması
30.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Hakkâri ili Derecik ilçesinde
terör örgütü PKKnın yol yapımında çalışan
işçilere yönelik saldırısında şehit düşen
işçiye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın görüşülmekte olan 239
sıra sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turanın, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadeleri ile Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris
Baluken, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak ve Sebahat
Tuncelin birer rehine olduğuna ilişkin açıklaması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, TRTye aktarılan vergi
payının kullanım alanları ile TRTden özel ve tüzel
kişiliklere transfer edilen kaynakların kamu yararı çerçevesinde
araştırılarak tespit edilmesi amacıyla 4/11/2020 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluç tarafından, 4 Kasım 2016 siyasi müdahalesinin ülke
demokrasisinde, yasama ve yargı alanında yarattığı
tahribatın araştırılması amacıyla 4/11/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 4
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Adana Milletvekili Ayhan Barut ve arkadaşları
tarafından, ülkede tarım ve hayvancılık sektöründeki
üreticilerin ve yetiştiricilerin içinde bulundukları sorunların
araştırılması amacıyla 30/10/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/3200, 3361, 3362,
3364, 3365) esas numaralı, Depreme Karşı Alınabilecek
Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi
İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla
Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine Seçim
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça, Komisyonun başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere
ilişkin duyuru
IX.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet
Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
239)
X.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
Hakkâri ili Derecik ilçesinde terör saldırısı sonucu şehit
düşen işçiye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, 27. Dönem milletvekillerinden bedelli
askerlik hizmetinden yararlanan bulunup bulunmadığına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/34716)
4 Kasım 2020
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12nci
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, AK
PARTİnin dünü ve bugünü hakkında söz isteyen Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğluna aittir.
Buyurun Sayın Durmuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, 3 Kasım AK PARTİnin iktidara
gelişinin 18inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, 30 Ekim Cuma
günü İzmirde yaşanan deprem nedeniyle hayatlarını kaybeden
vatandaşlarımıza Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralı
vatandaşlarımıza acil şifalar, milletimize
başsağlığı diliyorum.
AK PARTİnin iktidara gelişinin 18inci
yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Ekranları başında bizleri izleyen Osmaniyeli
hemşehrilerimizi, tüm vatandaşlarımızı ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
3 Kasım 2002 tarihi, ülkemiz için
değişim, gelişim ve kalkınmanın miladı
olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde Her şey Türkiye için. Bu
ışık sönmeyecek. diyerek girdiğimiz ilk seçimlerde aziz
milletimizin teveccühüyle tek başına iktidar olan AK PARTİmiz,
Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin istikbal ve istiklal mücadelesini
adım adım zafere doğru taşımaktadır. Türkiyenin
partisi olarak çıktığımız bu kutlu yolda, sadece
milletimizden destek aldık ve sadece Rabbimizden yardım istedik.
Hiçbir ayrımcılık yapmadan Yapılamaz. denilenleri
yaptık. Milletimiz Hayaldi, gerçek oldu. sloganını dilinden
düşürmedi, bizi asla yalnız bırakmadı.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidarı devraldığımız günden bugüne
eğitimden sağlığa, adaletten savunmaya, enerjiden
tarıma her alanda ülkemizi yerli ve millî hamlelerle
kalkındırarak gücüne güç kattık.
On sekiz yılda yaptığımız
hizmetlerden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Gerçi
beş dakikaya sığacak değildir ama ben yapılanları
yine sizlerle paylaşmak istiyorum. Yatırımlarda birinci
sıraya eğitimi koyduk; 2002 yılında 7 milyar 460 milyon
olan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesini 2019
yılında yüzde 1.425lik bir artışla 113 milyar 800 milyona;
540.430 olan öğretmen sayısını 1 milyon 118 bine
çıkardık. 2002 yılında 343.190 resmî derslik mevcut iken,
elhamdülillah, 595.120 derslik sayısına ulaştırdık. 76
olan üniversite sayımızı 203e çıkardık.
Tarım ve ormancılık alanında da
önemli yatırımlara imza attık. 24 milyar TL olan tarımsal
gayrisafi yurt içi hasılada yüzde 104 oranında artış
sağlayarak 48,9 milyara; gıda ve tarım ürünlerinin dış
ticaretinde 4,8 kat artışla 18 milyar TLye
ulaştırdık. Tarımsal destekleri yeniden düzenleyerek 1,8
milyardan 22 milyar TLye yükselttik. Son on sekiz yılda 20,8 milyon
hektar olan orman varlığımızı 23,4 milyar hektara
ulaştırdık.
Sağlıkta tarihimizin en büyük reformunu
gerçekleştirdik. Hastane yatak kapasitemizi 164 binden 246 bine, nitelikli
yatak kapasitemizi 19 binden 148 binin üzerine çıkardık, yoğun
bakım yatak sayısını 43.490a ulaştırdık. Vatandaşlarımızın
son teknolojiyle tedavi edilebilmesini sağlayacak şekilde kamu-özel
iş birliği modeliyle 13 şehir hastanemizi hizmete açtık.
378 binden devraldığımız sağlık
çalışanı sayımız, elhamdülillah, bugün 1 milyon 100
bini geçmiş durumda.
Geleceğimizin teminatı gençlerimizi her
alanda destekleyen politikaları ve yatırımları hayata
geçiriyoruz. On sekiz yıl önce koğuş sistemiyle hizmet veren 190
adet yurdu otel konforuyla donatıp 782 adete, 9 adet olan gençlik
merkezleri sayısını 349a çıkardık.
Milletimizin hak ve hukuk arayışına
cevap verecek pek çok reformu hayata geçirdik. 2002 yılından bu yana
hâkim, savcı ve personel sayısını yüzde 177 oranında
artırdık. 269 adet hizmet binası inşa ettik.
Ülkemizin ve milletimizin huzuru ve güvenliği
için gece gündüz çalışan ordumuzu ve güvenlik güçlerimizi her alanda
güçlendirdik. Savunma sanayisinde dışa bağımlılık
oranını yüzde 70ten yüzde 30lara düşürdük. İHA ve
SİHAlarla millî teknoloji hamlesinin önemini ortaya koyduk. 2002
yılında sadece 5,5 milyar bütçeli 62 savunma projesi yürütürken,
hamdolsun, bunu 60 milyar bütçeli 700 projeye ulaştırdık.
Enerjide kendi kendimize yeterli olmanın
ötesinde, küresel bir merkez olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz.
TANAP projemizin Avrupa bağlantısını, TürkAkım
Doğal Gaz Boru Hattının da denizden geçen
kısmını tamamladık. Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin
yapımı devam etmekte. Fatih ve Yavuz sondaj gemilerimizin
çalışmalarının ilk meyvesi olan 405 milyar metreküp
doğal gaz rezervi de ülkemize hayırlı uğurlu olsun.
Ülke ekonomimizde önemli reform ve
atılımlar gerçekleştirdik. 36 milyar dolar olan
ihracatımızı 2019 yılında 5 kat artırarak 180
milyara, 193 adet OSB sayısını 323 adede çıkardık.
2002 yılı sonunda OSBlerde 415 bin istihdam sağlanırken
2020 yılı sonu Ekim ayı itibarıyla bu rakam 1 milyon 960
bin istihdama ulaşmıştır.
Ülkemizin altmış yıllık hayali
olan yerli otomobil projesini gerçekleştiriyoruz.
Ulaştırma alanında cumhuriyet
tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını hayata
geçirmeye devam ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Devamla)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Son on sekiz yılda ülkemize 30 havalimanı
kazandırdık. 2002 yılında 6.100 kilometre olan otoyol ve
bölünmüş yolu 27.700 kilometreye, 10.950 kilometre olan demir yolunu
12.800 kilometreye çıkardık. 1.200 kilometrelik hızlı tren
hattını tamamladık. Seksen altı yıllık hasrete
son vererek Ayasofya Camisini ibadete açtık.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde ülkemizi 2023 hedeflerine
ulaştıracağımıza, 2053, 2071 vizyonlarını
hayata geçirmede önemli bir yol katedeceğimize yürekten inanıyorum.
Yakın geçmişin kara lekesi 15 Temmuz darbe girişiminde
olduğu gibi, en zor zamanlarda da ilk günkü aşkla, aziz milletimizle
birlikte inandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken AK PARTİmizin iktidara
gelişinin 18inci yılını bir kez daha kutluyor, partimize
bugüne kadar emek veren herkese şükranlarımı sunuyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
son yıllarda ülkemizde yaşanan depremler ve alınması
gereken önlemler hakkında söz isteyen Düzce Milletvekili Ümit
Yılmaza aittir.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, ülkede son yıllarda yaşanan depremler ile
alınması gereken önlemlere ilişkin gündem
dışı konuşması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemizde son yıllarda yaşanan depremler
ve alınması gereken önlemler hakkında gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve ekranları
başında bizleri izleyen büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
İzmirde deprem felaketinde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyor; hayata tutunarak bize
umut aşılayan Ayda ve Elif kızlarımızın da
gözlerinden öpüyorum.
Ayrıca, önümüzdeki hafta 21inci
yılını geride bırakacağımız Düzce depreminde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Allahtan
rahmet, geride kalan kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 30 Ekim tarihinde yaşadığımız
İzmir Seferihisar depremi bir kez daha deprem gerçeğiyle yüz yüze
gelmemize sebep oldu. 17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerini
en ağır şekilde yaşayan biri olarak İzmirde yaşayan
vatandaşlarımızı en iyi anlayanlardan biriyimdir diye
düşünüyorum. Her yıl 12 Kasım haftasında Düzce depremiyle
alakalı olarak yaptığımız konuşmalar,
Elâzığ ve akabinde yaşadığımız İzmir
depremiyle daha fazla anlam kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, dünden beri Genel
Kurulda konuşma yapan konuşmacıları dikkatle takip
ediyorum. Birbirinden değerli önerilerinin olduğunu görüyor ve bu
önerilerin ilgili kurumlarca dikkate alınacağını umut
ediyorum. Ancak bu tespitlerin dilek ve temennilerin ötesine geçmesinin
zamanı gelmiş ve çoktan geçmiştir. Önceki konuşmaları
şöyle bir gözden geçirdiğimde, depremi en şedit şekilde
yaşayan biri olarak hâlâ çok yol almamız gerekliliği açık
ve seçik ortadadır. Her ne kadar 1999 yılında
yaşadığımız Marmara ve Düzce depremlerinden sonra
İmar Yasasında yapılan değişiklikle yeni Deprem
Yönetmeliği hazırlanmış olsa da sonrasında
yaşanan depremler ve kayıplar, özellikle eski binaların çok
büyük bir risk oluşturduğunu hepimize göstermiştir. Eski
binaların dönüşümü için uygulanan kentsel dönüşüm
uygulaması ilk bakışta olumlu gibi görünmekle beraber,
müteahhitlerin yüksek kazanç sağlamayı istemeleri, bina
dönüşümlerinin binalarda oturan insanların inisiyatifinde
bırakılması beklenen faydayı
sağlamamıştır. Kentsel dönüşümün yeniden gözden
geçirilerek eski yapı stoklarının uygun alanlarda uygun
binalarla değişimi acilen gerekmektedir. Dün oluşturulan Deprem
Araştırma Komisyonunun, eksiklikleri işin uzmanlarıyla
görüşüp olumlu bir rapor hazırlayacağını ve
hazırlanan rapor doğrultusunda gerekli yasa ve yönetmeliklerin
çıkarılacağını umut ediyorum. Deprem ve
yaşadığımız doğal afetler, bizlere bir kez daha
afet öncesinde, afet esnasında ve sonrasında yapılması gerekenlerin
ayrı ayrı düzenlenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
Deprem, sel ve benzeri doğal afetlerle karşılaşmadan önce
yapılacakları yazılı ve görsel basında uzmanlardan
zaten her gün dinliyorsunuz, bunları bir de ben söyleyerek vaktinizi almak
istemiyorum ancak özellikle deprem esnasında yani depremin
yaşandığı andan sonra toplanma alanlarının önemi
İzmir depremiyle bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.
Allah göstermesin, 17 bina yerine daha fazla bina yıkılsaydı o
sokakların ne hâle geleceğini gözlerinizin önüne getirin ve ona göre
önlemlerimizi alalım. Deprem ve sonrasında yapılacaklar
konusunda, özellikle 1999 depreminden sonra ülkemiz gerçekten çok önemli yol
almıştır. Çıkarılan Deprem Yönetmeliği oldukça
kıymetli bir yönetmeliktir. 2002de kurulan AFAD ve AFADa bağlı
çalışan arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra gönüllü kurulan
arama kurtarma ekipleri başarılı çalışmalar
sergilemiştir. Buradan, nerede bir afet yaşanırsa anında
organize olup Düzceden hareket eden DAKE gönüllülerine de
selamlarımı gönderiyor ve şükranlarımı sunmak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında deprem
konusunda yapılacak olanlar bellidir, Amerikayı yeniden
keşfetmeye gerek yoktur. Türk milleti binlerce yıllık devlet
kültürü ve kurumları olan bir millettir. Bu kurumlarda çalışan
mühendisler ve teknik elemanlar, burada konuştuğumuz sorunları
ve çözüm önerilerini inanın bizden çok daha iyi bilmektedirler. Bizim
yapmamız gereken, bu insanlara ve akademik kadroların söylediklerine
kulak vermek ve siyasi irade ortaya koymaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Yılmaz.
ÜMİT YILMAZ (Devamla) - Aksi takdirde, her
yıl 12 Kasımda yaptığımız gibi 30 Ekimlerde de
konuşuruz ancak konuşmalarımız havada kalmaktan başka
bir öteye gitmez.
Bir diğer konu da yaşanan depremlerden
sonra yıkılan binaların müteahhit ve mühendisleri hakkında
yapılan hukuki işlemlerdir. 1999da yaşanan Marmara depreminden
sonra sadece birkaç müteahhit sembolik olarak ceza almıştır.
Âdeta yıkılan 17 bin binanın yükü birkaç müteahhide yüklenerek
ölen öldüğüyle kalmıştır. Marmara depreminden sonra kurulan
yapı denetim şirketleriyse yıllar içinde çözüm olmak bir tarafa,
sorun olmaktan öteye gidememiştir. Yapı denetim şirketleri
müteahhitten para aldığı için emri de müteahhitlerden
almaktadır.
Sözlerime son verirken, depremlerden siyasi
çıkar sağlamak, farklı dünya görüşü saikleriyle
karşı tarafı kötüleme maksatlı çirkin ve asılsız
iftiralarda bulunan vicdan, izan ve insaftan yoksun kişileri şiddetle
kınıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
sosyal yardım ödemeleri hakkında söz isteyen Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapa aittir.
Buyurun Sayın Kasap. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl
Kasapın, sosyal yardım ödemelerine ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, İzmir depreminde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralı olanlar için de Allahtan acil şifalar diliyoruz.
Bugün sosyal yardım ödemeleriyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Elimizde 2018 ve 2019 yıllarına ait
Sayıştay raporları var. Bu Sayıştay raporlarında
diyor ki: Yaklaşık 442 bin kişiye yersiz ve hak etmediği
ödeme yapılmış engelli olmadığı hâlde. Sayıştay
raporları 2018 ve 2019
Toplam meblağ 6,9 milyar TL. Hiçbir engeli
olmadığı hâlde, engeli yüzde 40ın altında olduğu
hâlde, ağır engeli olmadığı hâlde engelli maaşı
ve engelli bakım ödeneği verilen, yaklaşık 6,9 milyar TL
tutan bir yolsuzluk, bir usulsüzlük mevcut değerli arkadaşlar.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Engellilere verilen toplam para o.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Burada, daha
önceden bu konuda, biliyorsunuz, sabıkalı olan
15 Temmuz
şehitleri ve polisler için yaklaşık 52 milyon ve 309 milyon TL ödenmeyen
haklar vardı; bu 6,9 milyar lira
Aile Bakanlığının bu
konuda bir savunması var. CİMERe başvurmuştuk biz.
CİMER de diyor ki 2018 yılı için: Bu paraların
takibatını yapıyoruz. Yersiz ödeme, 6,9 milyar TL Ama bu seneki
Sayıştay raporundaki ifadelerinde diyorlar ki: Bunların 692
milyon TLsini sildik. Hiçbir kamu alacağı, 20 TLnin
altındakiler hariç, silinemez. Siz kime verdiniz bu paraları?
Yandaşlara mı verdiniz, trollere mi verdiniz? Hak etmeyen yaklaşık
442 bin kişi kimdir acaba? Özellikle 2018 seçimlerine denk gelmesi,
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine denk gelmesi çok
manidardır. Toplamda 442 bin kişi ve 6,9 milyar TL. Tek tek
hesaplayabilirsiniz, kuruş kuruş hesaplayabilirsiniz;
Sayıştay çok iyi yapmış. 2017de yok ama 2018de var,
2019da var; aynı usulsüzlüğü devam ettirmişsiniz ve bu
paraları silmişsiniz.
Peki, 6,9 milyar TLyle neler yapılabiliyor?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının, Ticaret
Bakanlığının, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının, Kültür ve Turizm Bakanlığının
ve Dışişleri Bakanlığının bütçesinden daha
fazla. Peki, 6,9 milyar TLyle neler yapılabilirdi? 3 milyon 100 bin
öğrencinin 5,3 milyar TL tutan KYK borcu silinebilirdi. Emeklilikte
yaşa takılan vatandaşlarımızın gasbedilen
hakları teslim edilebilirdi. BAĞ-KUR sigortalılarının
-hani o sağlık güvencesinden bile yararlanamayan BAĞ-KUR
sigortalılarının- prim borçları silinebilirdi. Depremden
zarar gören 35 bin aileye konut yapılabilirdi. Siz bu parayı
buharlaştırdınız. Kime verdiniz? Niye verdiniz?
Arkadaşlar, basit bir para değil; 7 bin lira değil, 7 milyon
lira değil, 700 milyon lira değil, 7 milyar TL. Öbür tarafta, hak
ettiği hâlde... Bakın, bu bayan sadece gözlerini hareket
ettirebiliyor, sadece gözlerini; devlete ait bir hastaneden alınmış
raporu var, yüzde 98. Ben yıllarca -aynı zamanda hekimim-
Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastanede
engelli sağlık kurulu raporu düzenleyen yerdeydim, kılı
kırk yarıyorduk hak geçmesin diye. Bu yüzde 98 engeli olan bayanın
maaşı kesildi, yüzde 98.
Peki, bunu biliyor musunuz...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Niye
kesildi? Gelir düzeyinden dolayı mı kesildi?
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Arkadaşlar,
gelirindeki fark 10 TL. Ya, yüzde 40ın altında özrü var, engelli
kabul edilmiyor, siz ona maaş bağlıyorsunuz. Sağlık
Bakanlığının engelli sağlık raporu sisteminde
-sağlık kurulu raporu- kaydı yok, hiçbir kaydı yok, siz bu
insanlara maaş bağlamışsınız ve şaka maka
değil, 442 bin kişi, Sayıştayın şeyinde var. Bu
bir ilamdır, bu bir suç duyurusudur -Sayıştayın raporu- ve
siz bunu kale almıyorsunuz, on beş gündür Aile Bakanı bu konuda
yorum bile yapamadı.
Şöyle söyleyeyim: Mızrak artık çuvala
sığmıyor. Bu görünen, buzdağının sadece üstteki
kısmı. Türkiye bütçesini bu şekilde eritiyorsunuz. Beka sorunu
burada, beka sorunu sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Gün geçtikçe mazlumun yanında... Bakın, CİMER de diyor ki,
aynı Bakanlık, dalga mı geçiyorlar anlamıyorum: Takip
ediyoruz. Sayıştay raporunda diyor ki: 690 milyon TLyi sildik.
Siz kamu alacağını silemezsiniz, hiçbir Bakanlık silemez.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. diyorsunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kasap, sözlerinizi
tamamlayın.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) Sayın
Başkanım, bağlayacağım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, gün
geçtikçe müstekbirleşiyorsunuz. Zayıfların, ezilenlerin
yanında yer alacağım diye müteahhitleri zengin ediyorsunuz,
zengini daha da zengin ediyorsunuz, fakirden
aldığınızı trollere, fakirden
aldığınızı yandaşlara veriyorsunuz. 2018
seçimlerinde, 2019 seçimlerinde 442 bin kişiye verilen maaşı,
engelli ödemesini izah edemiyorsunuz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın Barut
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile
Depolanması Hakkında Yönetmelikte yapılan
değişikliğe ve 17 Ekimde gerçekleştirilen Bitki Koruma
Ürünleri Bayi ve Toptancılık Sınavının iptal edilerek
şaibelerin ortadan kaldırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Tarım ve Orman Bakanlığı, Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan
ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında
Yönetmelikte değişikliğe gitti. Bitki koruma ürünleri, bayilik
ve toptancılık izin ve depo yetkisi ziraat mühendislerinin yanı
sıra orman, orman endüstri ve kimya mühendisleri ile eczacı, kimyager
ve bitki sağlığı derslerini alanlara da verildi. Ziraat
mühendislerinin ilaç bayiliği ve satışı için
diplomalarının yeterli görülmeyip haksızca zorunlu sınava
tabi tutulmasını kınıyoruz. Ayrıca, 17 Ekimde
İzmir, Ankara ve İstanbulda Bitki Koruma Ürünleri Bayilik ve
Toptancılık Sınavı yapıldı. 15 bin adayın
girdiği sınavda yer alan A kitapçığındaki 80 sorunun
40ının cevabı a şıkkı, C
kitapçığındaki 80 sorunun da 42sinin cevabı yine a
şıkkı olmuştur. Bu durum şaibeli ve kuşkuludur.
Sınavın iptal edilip şaibelerin ortadan kaldırılmasını
istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
2.-
İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzelin, iktidar partisinin ve ortağının gündeminde
işsizliğin, pandeminin ve vatandaşların her geçen saniye
yoksullaştığı gerçeğinin olmadığına
ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
İzmirde 114 vatandaşımızı
göz göre göre gelen bir felakete, ihmallere kurban verdiğimiz, 83 milyon
vatandaşımızın İzmirde yaraları sarmak için
seferber olduğu bir ortamda, biz, bugün, bu Parlamentoda, emekçinin
kıdem tazminatını ve emeklilik hakkını gasbedecek
torba yasayı görüşeceğiz. İktidar partisinin ve
ortağının gündeminde işsizlik yok, her gün 70ten fazla
vatandaşımızı kaybettiğimiz pandemi gerçeği yok,
doların 8,50yi, euronun 10 lirayı aştığı,
vatandaşın her geçen saniye yoksullaştığı
gerçeği yok.
Gözünüz o kadar dönmüş, vicdanınız o
kadar körelmiş ki Meclis önünde basın açıklaması yapmak
isteyen DİSK Genel Başkanını ve emekçileri gözaltına
almaya çalışıyorsunuz. Bugün yaka paça gözaltına almak istedikleriniz,
hakları için mücadele eden emekçilerdir. Bugün yaka paça göz altına
almak istedikleriniz enkaz altından bir kişiyi daha canlı
çıkarmak için canla başla mücadele eden madencilerdir. Çekin
emekçilerin yakasından elinizi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Antmen
3.-
Mersin Milletvekili Alpay Antmenin,
İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle yaşamını
yitirenlere Allahtan rahmet dilediğine ve depremde zarar gören
Bayraklı Adliye binasının kullanılabilir durumda
olduğunun belgelenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ALPAY ANTMEN (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle İzmir depreminde yaşamını
yitiren kardeşlerimize Allahtan rahmet, kederli ailelerine sabır ve
yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Buradan Sayın Adalet Bakanına da seslenmek
istiyorum. İzmirde Bayraklı Adliyesi de zarar gördü, bu zarar
giderilmeye çalışılıyor ama bu binada çalışmak
zorunda olan hâkim, savcı, avukat ve adliye personeli korku içinde. Sadece
resmî açıklamalarla değil, resmî belgelerle, bilirkişi
incelemeleriyle bu binanın kullanılabilir durumda olduğunun
ispat edilmesi veya belgelenmesi gerekiyor. Bu konu talebimizdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Sümer...
4.-
Adana Milletvekili Orhan Sümerin,
iktidarın yapması gerekenin işsizliği ortadan
kaldıracak sanayi hamlelerini hayata geçirmek olduğuna,
işçilerin kıdem tazminatını yok eden 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İktidarın yanlış ekonomi
politikaları ülkemizi geri dönüşü zor bir ekonomik buhranın
içine doğru hızla sürüklemektedir. 70 milyar lira deprem vergisi
harcandı, yetmedi. 74 milyar dolar özelleştirme geliri harcandı,
yetmedi. Milletin aldığı nefes hariç her şeye vergi üzerine
vergi bindirildi, yetmedi. Merkez Bankasındaki kara gün parasına el
koyuldu, yetmedi. Vatandaşa IBAN numarası verilip yardım
istendi, yetmedi. Şimdi, işçinin alın terine, emeğinin
karşılığına, kıdem tazminatına göz dikmek
haksızlıktır, hukuksuzluktur, vicdansızlıktır.
İktidarın yapması gereken, kıdem tazminatına göz dikmek
yerine işsizliği ortadan kaldıracak sanayi hamleleri
gerçekleştirmektir. Vicdanları yaralayan Anayasaya aykırı
bu kanun teklifini derhâl geri çekmelidir.
BAŞKAN Sayın Ceylan
5.-
Çanakkale Milletvekili Özgür
Ceylanın, 2018 yılında ücretli olarak görev yapan kaç
öğretmenin sözleşmeli olarak atandığını Millî
Eğitim Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
2018 yılında geçici bir maddeyle ön koşullara sahip 5 bin
ücretli öğretmenin sözleşmeli olarak atanması karara
bağlanmış ancak KPSS puanları olan, istenilen
çalışma süresinin üstünde hizmeti bulunan 920 ücretli öğretmen
hâlâ atanmamıştır. Bakanlıkların pek çoğu soru
önergelerimize cevap vermezken, konuyla ilgili Millî Eğitim
Bakanlığına yönelttiğim soru önergesine, Sayın Bakan 2
farklı cevabın altına imza atmıştır. Verilen
cevapların ilkinde 2.142 öğretmenin atandığı ifade
edilmiş, ikincisinde ise 5 bin kişi atadık, artık
atamayacağız. yanıtı verilmiştir. Acaba
bürokratlarınız ilk cevapta doğruyu söylemek gibi bir
yanlış yaptı da siz doğruyu yalanlama ihtiyacı mı
duydunuz, bilemedim. Sayın Bakana tekrar sormak istiyorum, 2018
yılında ücretli olarak görev yapan kaç öğretmeni sözleşmeli
olarak atadınız?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Şeker
6.-
Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, İzmir ilinde yaşanan depremde de yine suçlu olarak
depremin gösterildiğine ve herkesin sorumluluğunu ne zaman
hatırlayacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cuma günü ülke olarak İzmirde yaşanan deprem
nedeniyle yine hüzünlendik, yine geçmiş acıları
hatırladık, pamuk ipliğine bağlı bir hayat
sürdüğümüzü gördük. Yine, olası İstanbul depremini
düşününce ürkmeye, dehşete düşmeye başladık. Yine,
suçlu olarak depremi gösterdik ama Kocaeli depreminde olduğu gibi
İzmir depreminde de deprem nedeniyle hayatını kaybeden bir
kişinin olduğu acı gerçeğini gördük. Yine, yaşanan
acılardan ders çıkarmadığımızı acı bir
şekilde gördük. Yine, ihmalimizin, sorumsuzluğumuzun neticesini
başkalarına yüklemenin arayışına girdik. Yine,
çuvaldızı değil iğneyi bile kendimize batırmayı
yakıştıramadık. Yine, kanunların bize verdiği
görev ve sorumluluğu yerine getirmeyerek topu taca atmaya
başladık. Peki, her birimiz sorumluluğumuzu ne zaman
hatırlayacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gökçel
7.-
Mersin Milletvekili Cengiz Gökçelin,
GÜBRETAŞın gübre satışlarını durdurması
nedeniyle çiftçinin yaşadığı mağduriyete
ilişkin açıklaması
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan
GÜBRETAŞ, dövizde yaşanan artıştan dolayı gübre
satışlarını durdurdu. Bayiler gübre alamıyor, çiftçi
mağdur. Çiftçi parası olmadığı için gübre
alamıyordu, artık parası olan da gübre alamıyor çünkü
GÜBRETAŞ gübre tedarikini durdurdu.
Buyurun, sizin tarım politikanız burada.
Çiftçiye teşvik yok, mahsulüne destek yok, tam tohumun toprakla
buluşacağı zaman da tarlasına atacağı gübre yok.
Dolarla borcunuz mu var? diyen bir Maliye Bakanı vardı. Sayın
Bakan, bilmediğiniz bir şey var, tarımsal üretimde
kullandığımız bütün girdilerin dövizle direkt alakası
var, ama sizin ülkede olan bitenden haberiniz yok.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çakır
8.-
Kocaeli Milletvekili Sami
Çakırın, terörü, destekçilerini ve terörden medet umanları
telin ettiğine ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan,
ölüm üzerine söz söylemek, hele öldürme üzerine söz söylemek, kaldı ki
mesleği katillik olarak öne çıkan terör örgütleri üzerine söz
söylemek vicdanın titremesinden, sızlamasından,
acımasından ve yanmasından kaynaklanan duygu
taşmasının doğal sonucudur. Son günlerde
karşılaştığımız terör eylemlerinin öldürdüğü
her bir insan için sadece yakınlarının acısından
bahsediyor olamayız, aynı zamanda vicdanı hür her toplumun bu
acıyı hissettiğini, yaşadığını da
söylüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun masum bir canı öldürenin
bütün insanlığı öldürdüğünü söylerken, bir inanç akidesinin
güzelliğini, temelden bir karşı duruşu da ifade etmiş
oluyoruz. Küresel bir tezgâh olan terörden canı en çok yanan ülkelerden
biriyiz. Dünyanın kesin ve keskin bir karşı duruşu olmazsa,
her bir ülkenin her bir ferdinin günün birinde terörden etkileneceğini
yarının bir gerçeği olarak görmeliyiz. Hangi ad altında
olursa olsun terörü, destekçilerini, oradan medet umanları şiddetle
telin ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Güneş
9.-
Uşak Milletvekili İsmail
Güneşin, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, 3-9
Kasım Organ Bağışı Haftasına ilişkin
açıklaması
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cuma günü İzmirde yaşanan
deprem nedeniyle hayatlarını kaybeden 114
vatandaşımıza Allahtan rahmet, yaralı olanlara acil
şifalar diliyorum. Rabbim devletimizi, milletimizi, görünür görünmez kaza
ve musibetlerden korusun, böyle bir acıyı tekrar bizlere
yaşatmasın diyorum.
Yine, 3-9 Kasım tarihleri arasını
Organ Bağışı Haftası olarak kutlamaktayız. Organ
bağışı ya da bir başka deyişle uzuv
bağışı, kişinin hayattayken kendi özgür istemiyle
uzuvlarının bir bölümünü veya tamamını ölümden sonra
başka hastaların rehabilitasyonunda kullanmak üzere vasiyet etmesi
istemi. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde
olan herkes uzuv bağışında bulunabilir. Ülkemizde 22.288
böbrek, 2.232 karaciğer, 1.162 kalp, 295 pankreas, 89 akciğer nakli
bekleyen hasta bulunmaktadır. Organ bağışını
bekleyen hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Her bağış
yeni bir hayattır. Kuran-ı Kerimde, kim bir insana hayat verirse
onun tüm insanlara hayat vermişçesine sevap kazanacağı Maide
suresinde beyan olmuştur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkan
10.-
Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, 3 Kasım AK PARTİnin iktidara gelişinin 18inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HACI ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
3 Kasım 2002de Güçlü ve büyük Türkiye için
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. diyerek yola çıktık.
Milletimize hizmette on sekiz yılı geride bıraktık. AK
PARTİ, bir yandan Türkiyeye çağ atlatan kalkınma hamlelerini
yaparken, diğer yandan da şer odaklarına karşı dimdik
duruşuyla bir başarı öyküsü yazdı. AK PARTİ, uyguladığı
sosyal politikalarla her vatandaşa dokunarak gönülleri kazanmayı
başardı. Aziz milletimizin kutlu emanetiyle başlayan bu
yolculuk, Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, 2023, 2053 ve 2071
hedefleri doğrultusunda Türkiyeye yepyeni ufuklar açmaya, ülkemizi
bölgesinde lider, dünyada söz sahibi yapmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
11.-
Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, belediyelerde ve kamuda sözleşmeli personel statüsünde
görev yapanların kadroya geçirilerek mağduriyetlerinin giderilmesi ve
kural ihlalleri nedeniyle ehliyetlerine el konulan sürücülere ehliyet affı
getirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Belediyelerde sudan bahanelerle, partizanca
tutumlarla binlerce insan işten çıkartılmış, evlerine
ekmek götürmekten başka bir gayeleri olmayan insanlarımız
mağdur edilmiştir, çaresiz kalmışlardır. Bu nedenle
belediyelerde ve kamuda sözleşmeli personel statüsünde görev
yapanların kadroya geçirilmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi
önemli bir beklentimizdir.
Son olarak, yaptıkları kural ihlalleri
nedeniyle ceza puanları biriken, özellikle pandemi sürecinde zor günler
yaşayan, insan hayatına kastetmemiş
vatandaşlarımıza yönelik ehliyet affı getirilmesi de
ihtiyaçlar arasındadır. Ehliyet affı bekleyen
vatandaşlarımıza müjdeli haberi verelim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
12.-
İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle hayatını
kaybeden yurttaşlara Allahtan rahmet dilediğine, iktidarın önce
İstanbul için risk taşıyan Kanal İstanbul
ısrarından vazgeçtiğini duyurması, depremin etkilerine karşı
önemler için gerekli yasal ve teknik düzenlemeleri Meclis gündemine getirmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, İzmir depreminde hayatını
kaybeden yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarına sabır
diliyorum.
İzmir depremiyle ülkemizin bir deprem ülkesi
olduğunu; depremi en az hasarla, en az kayıpla atlatmamız için
gerekli tüm önlemlerin alınıp alınmadığını
yine bir kez daha başımıza felaket gelince tartışmaya
başladık.
Evet, İzmirde deprem sonrasında arama,
kurtarma ve dayanışma konusunda muazzam bir çaba ve emek ortaya
konulduğuna bizzat şahit olduk; bu mücadelede yer alan herkese
minnettarız ancak artık bunun ötesine geçmeliyiz. Başta
İstanbulda olmak üzere ülkemizin depremden önce
tartışacağı başka hiçbir önemli konunun
olmadığı gerçeğiyle karşı
karşıyayız. Siyasi iktidar, ilk önce, İstanbul için büyük
risk taşıyan Kanal İstanbul ısrarından
vazgeçtiğini duyurmalı, depremin etkilerine karşı önlemler
için gerekli yasal ve teknik düzenlemeleri derhâl Meclis ve ülke gündemine
getirmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Girgin
13.-
Muğla Milletvekili Süleyman
Girginin, bu Meclisin halkın Meclisi olup olmadığını,
emekçilerin ve emekçilerin temsilcilerinin tepkilerini bu Meclisin önünde
göstermeyip de nerede göstereceğini TBMM
Başkanlığından öğrenmek istediğine,
işçilerin kıdem tazminatını yok eden 239
sıra sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün saat 12.00de Meclis önünde DİSKin
basın açıklaması vardı. Sendikacılar ve işçiler
kıdem tazminatı hakkı ve sendikal hak ve özgürlükler için Meclis
önünde kıdem tazminatına darbe anlamına gelen teklife
karşı sesini duyurmak istiyordu. Masum bir hak arama eylemine dahi
tahammül gösterilemedi; DİSK Başkanına, DİSK
yöneticilerine, işçilere ve dayanışma için orada olan
milletvekillerine faşizanca tavırlar gösterildi. Meclis
Başkanlığına sormak istiyorum: Bu Meclis halkın
Meclisi değil midir? Emekçiler ve emekçilerin temsilcileri haklı
tepkisini bu Meclis önünde göstermeyecek de nerede gösterecek? Engellemeye
çalıştığınız, işçinin sözüdür. Baskı ve
şiddet politikalarıyla emekçileri susturamazsınız; bütün
baskı ortamına rağmen işçiler haklarını sonuna
kadar koruyacaktır. Kıdem tazminatını yok eden yasayı
derhâl geri çekin.
BAŞKAN Sayın Şimşek...
14.-
Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, belediyelerde ve kamuda sözleşmeli personel
statüsünde görev yapanlar ile 696 sayılı KHKyle taşerondan
devlet kadrolarına geçiş yapan işçilerin mağduriyetlerinin
giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kamuda çalışan
sözleşmeli personeller her yıl yılbaşında
kurumlarıyla yeniden sözleşme imzalamak zorunda
bırakılıyorlar yasa gereği. Tabii, sağlıkta
çalışanlar, millî eğitimde çalışanlar, diğer kamu
kurumlarında çalışanlar genel manada bir sorun
yaşamıyorlar, rutin olarak sözleşme yenilenip göreve devam
ediyorlar. Yalnız, belediyeler siyasi kurumlar. Belediye
başkanları değiştiği zaman -parti
değiştiği zaman- sözleşmeli personellerin sözleşmesini
birçok belediye başkanı yenilemiyor ve binlerce insan mağdur
oluyor. Şu anda da yeniden yılbaşına
yaklaşıyoruz, sözleşmeli personellerin uykuları
kaçıyor. Bunun acil olarak, bu kanun kapsamında ilave bir maddeyle
bütün kurumlarda çalışan sözleşmeli personellere kadro
hakkı verilmesi
Yine, ayrıca, kanun hükmünde kararnameyle
taşerondan kadroya geçen işçilerin de hiçbir hakları yok.
Belediye başkanı keyfî olarak işinden çıkarabiliyor.
Mahkemeye veriliyor, sadece Mersinde 150 işçi dava açmış, 150
işçi de davayı kazanmış, işe iade kararı
almış ama belediye başkanı hiçbir tanesini göreve iade
etmiyor, tazminatlarını verip gönderiyor. Bu yetki bir insanın
ağzından çıkacak iki kelimeye bağlı
olmamalıdır. Kanun var, adalet var, hukuk var.
Herkesin adaletli olmasını talep ediyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Taşkın
15.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine,
depremin yol açtığı yaraları sarmanın devlet ve millet
olarak herkesin görevi olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İzmirde meydana gelen deprem ülke olarak
hepimizi derin acıya boğdu. Depremin 5inci gününde arama kurtarma
çalışmaları tamamlandı; 114 kişi hayatını
kaybetti, 1.035 kişi yaralandı. Depremde hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Şimdi yaraları sarma vaktidir. Giden
canlar için üzüntümüz büyüktür ancak depremin yol açtığı
yaraları sarmak devlet ve millet olarak hepimizin görevidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
devletimizin ilgili birimlerinin bu konuda gereken çalışmaları
en hızlı biçimde yürüttüklerini görmekteyiz. Aziz milletimizin
gösterdiği dayanışma her türlü takdiri hak etmektedir.
Cenab-ı Hak bir daha böyle acılar
yaşatmasın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Türkkan, buyurun.
16.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine, 5 siyasi
parti grubunun uzlaşısıyla deprem araştırma komisyonu
kurulmasını olumlu bir gelişme olarak gördüklerine, Türk
Dışişlerinin Ermenistanın sivilleri hedef alan
katliamlarını güçlü bir diplomasiyle tüm dünyaya anlatması
gerektiğine, TÜİKin açıkladığı ekim ayı
enflasyon rakamlarına ve TÜRK-İŞin
açıkladığı ekim ayı açlık
sınırına, Niğdeli çiftçi ve esnafın
mağduriyetlerine, Niğde-Ankara Otobanının ve Niğde
Havaalanının tamamlanmadığına, hızlı trenin
Niğde iline gelip gelmeyeceğini Niğdelilerin öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İzmirde yaşanan depremin 6ncı
günündeyiz. Acımız hâlâ taze, yaralarımızı sarmaya
devam ediyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
sayısında artış var. Onlara bir kez daha Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum.
Dün, 5 parti grubunun ortak önergesiyle depremde
alınması gereken tedbirlerle ilgili Meclis araştırma
komisyonu kurulması önerisi kabul edildi. Geç de olsa bunu olumlu bir
gelişme olarak görüyoruz. Bu konuda komisyonun yapacağı
çalışmalar büyük önem taşıyor gerçekten. İzmir
depreminden önce yakın geçmişte yaşadığımız
büyük Marmara depremi, Düzce, Van ve Elâzığ depremleri de deprem
konusunda ne kadar yetersiz ve bilinçsiz olduğumuzu bize acı bir
şekilde gösterdi maalesef. Böyle acıların bir daha
yaşanmaması için gerekli tedbirler ne kadar alındı ne kadar
alınıyor? Bunlar deprem ülkesi olan Türkiyede çok ciddi tespit
edilmesi gereken konular.
Beklenen büyük İstanbul depremi konusunda da
bilim insanlarının neredeyse her gün yaptığı
uyarıları dikkatle değerlendirmek ve gerekli tedbirleri de
ivedilikle almak zorundayız. Hükûmet, Kanal İstanbul gibi hayal
projelere, rant projelerine verdiği önem ve ciddiyeti deprem tedbirleri
için de göstermeli ve bir an önce gerekli adımları da atmak zorunda.
Azerbaycan topraklarında sivilleri katleden
Ermenistan ordusu, Azerbaycanın sivil yerleşim birimlerinde
düzenlediği saldırıda yasaklı olan beyaz fosforlu top
mermisi kullandı. Ermeni güçleri, uluslararası anlaşmaları
ve hukuku bir kez daha hiçe sayıyor. Türk Dışişleri
yaşanan bu hukuksuzluğu ve Ermenistanın sivilleri hedef alan bu
katliamlarını güçlü bir diplomasiyle tüm dünyaya
anlatmalıdır.
Öte yandan, son yirmi dört saatte cephenin
farklı bölümlerinde Azerbaycan ordusu Ermeni güçlerine ağır
zayiatlar verdirmeye devam ediyor. Kardeş Azerbaycanın yürekli
ordusunun işgal altında olan topraklarındaki yürüyüşünü
selamlıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gönlümüz ve
dualarımız onlarla.
Allah Türkün ordusunu muzaffer etsin,
şehitlerimize rahmet diliyorum, gazilerimize şifa nasip etsin, bu
kutlu yolda ayaklarına taş değdirmesin.
TÜİK, ekim ayı enflasyon
rakamlarını dün açıkladı; enflasyon ekimde yüzde 2,13
artarken yıllık bazda 11,89 oldu. TÜİK aylık enflasyon
artışını kabul ediyor ama gerçek rakamları da bir
taraftan gizlemeye devam ediyor.
TÜRK-İŞin ekim ayı için
açıkladığı 4 kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için yapması
gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık
sınırı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20
artarak 2.482 lira oldu. 8 milyon kişi asgari ücret alıyor bu ülkede,
asgari ücret 2.324 lira yani 8 milyon kişi beslenemiyor. 10 milyon emekli
ise asgari ücret seviyesinde ya da altında maaş alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen, tamamlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 20 milyona yakın
vatandaşımız açlık sınırının
altında yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Hâl böyleyken
Ekonomi uçuyor, kaçıyor. gibi söylemler milletimizin gönlünde de cebinde
de karşılık bulmuyor, haberiniz olsun.
Son olarak Niğdeden bahsetmek istiyorum.
Niğdede geçim, iklimin uygun olması itibarıyla genelde
tarıma dayalı. Ancak Niğde bir dönem Türkiye patates üretiminin
yaklaşık yüzde 60ını üretirken üretim bugün yüzde 20lere
kadar geriledi. Bunun sebebi de girdi maliyetlerinin aşırı
yükselmesi ve ihracatın olmamasıdır. Maliyeti 90 ila 100
kuruş olan patates, bugün itibarıyla 35 ila 40 kuruş
arasında alıcı buluyor. Depoya giren patatesin maliyeti şu
anda 125 kuruş. Dolayısıyla çiftçinin bu zor durumu Niğde
esnafını da mağdur ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bitiyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözleriniz lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 1999 yılında
temeli atılan ve önemli bir kısmı aynı dönemde tamamlanan
Niğde-Ankara Otobanının 2004 yılında bitirilmesi
gerekirken 2020 yılının Eylül ayında yolun 1inci ve 3üncü
bölümü açılmış ancak 2nci bölümü hâlâ yapım
aşamasında. Geçiş garantili yaptırılan yolda şu
anda gidiş geliş dövize endekslidir ve vatandaşların bu
yolu kullanırken ödedikleri ücret âdeta ateş pahasıdır.
Niğde Havaalanının temeli 1995te
atılmıştı. AK PARTİ'nin iktidara geldiği günden
bu yana her seçimde müjde olarak verdiği ve
açılacağını söylediği Niğde Havalimanı âdeta
yılan hikâyesine döndü ve açılamadı. Sadece tabelası olan
havalimanı ne zaman açılacak? diyor Niğdeliler, bu sorunun
cevabını merak ediyorlar.
Niğdeliler kendilerine söz verilmesine
rağmen hızlı trenin de Niğdeye hâlâ
uğramadığını söylüyorlar. Biz bekleyelim mi?
Hızlı tren buraya gelecek mi? diye sizlere sormaya devam ediyorlar.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
17.-
Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle
hayatını kaybeden vatandaşlara Allahtan rahmet dilediğine,
olası depremler için gerekli çalışmaların
tamamlanmasının, teknik ve idari koordinasyonun sağlanmasının
ve depremle mücadele şuurunun kazanılmasının ertelenemez
bir mecburiyet olduğuna, 5 siyasi parti grubunun
uzlaşısıyla kurulan deprem araştırma komisyonunun
başarılı çalışmalar yapacağına
inandıklarına, Zonguldak ili Kilimli ilçesindeki maden
ocağında meydana gelen göçükte yaralanan işçilere şifa
dilediğine, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftasına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
30 Ekim Cuma günü meydana gelen elim deprem felaketi
sonrasında AFAD, UMKE, JAK, sivil toplum kuruluşları ve
belediyelerden toplam 8.349 personelle 17 binada başlatılan arama
kurtarma faaliyetlerinin bugün itibarıyla tamamlandığını
öğrenmiş bulunuyoruz. Enkaz kaldırma çabalarıysa büyük bir
titizlikle devam etmektedir. Ülkemizi derinden etkileyen bu felakette 114
vatandaşımız hayatını kaybetti, yaralanan 1.035
vatandaşımızdan 137 vatandaşımızın
tedavileri hâlen devam etmektedir. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
bir kez daha Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı ve yaralı
vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Bölgede
cansiparane görev yapan tüm arama kurtarma ekiplerimize, gönüllülerimize minnet
ve şükranlarımızı sunuyorum.
Vakit, acısını hiçbir zaman
unutmayacağımız bu felaketin yaralarını devlet-millet
el ele vererek sarma zamanıdır. Olası depremler için gerekli
çalışmaların tamamlanması, teknik ve idari koordinasyonun
sağlanması ve depremle mücadele şuurunun topyekûn
kazanılması ertelenemez bir mecburiyettir. Kaçak binalar, kaygan
zeminler, denetim kusurları ve denetim kusurlarını görmezden
gelen düşüncesizlikler öncelikli sorunlarımızdır. Depremle
mücadele eylem planları süratle icra edilmeli, kentsel dönüşüm
çalışmaları kararlılıkla devam ettirilmeli, yapı
denetimleri sıkılaştırılmalı ve depremle mücadele
için bir bilim kurulu kurulmalıdır diyoruz. Başka acılara,
başka kayıplara tahammülümüz kalmamıştır. Gereken neyse
el birliğiyle yola koyulma zamanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu vesileyle, dün, Genel
Kurulda birlikte kabul ettiğimiz, Deprem Araştırma Komisyonunun
da başarılı çalışmalar yapacağına gönülden
inanıyoruz.
Sayın Başkan, Zonguldakın Kilimli
ilçesindeki maden ocağında meydana gelen göçükte 2 işçi
yaralanmıştır. Yaralı işçilerimize acil şifalar
diliyor, benzer felaketlerin bir daha yaşanmamasını diliyorum.
2-8 Kasım tarihleri arası lösemiyle
mücadele ve farkındalık oluşturulması amacıyla
Lösemili Çocuklar Haftası olarak belirlenmiştir. Ülkemizde her
yıl 16 yaşın altında 1.200 ile 1.500 yeni lösemili çocuk
hasta vakası bildirilmekte ve çocukluk çağındaki kanser
vakalarının yüzde 35ini lösemililer oluşturmaktadır.
Lösemi tedavi edilebilen bir hastalıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi
lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Sağlık sistemindeki atılımlar ve
sosyal devlet anlayışıyla hastalara ve yakınlarına
verilen desteklemelerle hastalığın tedavisinde önemli
aşamalar katedilmiştir. Lösemi tedavisi gören çocukların moral
ve motivasyonunun sevgiyle yüksek tutulması oldukça önemlidir çünkü
lösemili çocuklarımızın en temel ihtiyacı sevgi ve umuttur.
Küçücük bedenlerine kocaman umutlar sığdıran lösemili
çocuklarımıza acil şifalar diler, hastalıkla mücadelede
toplumsal farkındalığın en üst seviyelere
ulaşmasını temenni ederiz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sağ olun.
Sayın Beştaş, buyurun lütfen.
18.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, 4 Kasım siyasi müdahalesinin
4üncü yıl dönümünde HDP Eş Genel Başkanları Selahattin
Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile İdris Baluken, Abdullah Zeydan,
Gülser Yıldırım, Çağlar Demirelin
tutukluluklarının devam ettiğine, Kobani soruşturması
kapsamında İbrahim Binici, Mesut Bağcık ve Ayşe
Yağcının tutuklandıklarına, kıdem
tazminatı, esnek ve kısmi çalışmayı içeren 239
sıra sayılı Kanun Teklifine karşı Meclis önünde
basın açıklaması yapmak isteyen DİSK Genel
Başkanı Arzu Çerkezoğlunun da aralarında bulunduğu
DİSK üyelerine güvenlik güçleri tarafından müdahale edildiğine,
halkın gündeminin yapılan zamlar olduğuna ve Meclisin bu konuda
çözüm üretmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün 4 Kasım; 4 Kasım 2016
darbesinden bugüne tam dört yıl geçti ve hâlen
arkadaşlarımız, başta Eş Genel
Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağla birlikte İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Gülser
Yıldırım, Çağlar Demirel cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Evet, 4 Kasım yürütmenin yasamaya darbesidir. 4 Kasım tek
adamlık yolunda atılan ilk adımdır. 4 Kasımın
aslında 15 Temmuzdan bir farkı yoktur; ikisinde de Meclis
hedeflenmiştir, halk iradesine darbe yapılmıştır. 4
Kasımda 12 Eylül Anayasası bile askıya
alınmıştır. Aslında diğer bir deyişle 4
Kasım AKPnin 12 Eylülüdür. 4 Kasım darbesi çöktürme
planının bir parçasıydı; HDPli seçilmişlerin, Eş
Genel Başkanların, vekillerin rehin alınmasının
amacı Türkiye halklarının iradesinin ve mücadelesinin öncüsü
olan partimizi pasifize etmek, Kürt halkının da mücadelesini
bastırmak ve muhalefeti teslim almaktı. Fakat üzerinden dört yıl
geçmesine rağmen ne partimiz ne de halk teslim olmadı, olmayacak.
Çöktürme planı zaten ağır aksak işleyen yargının,
hukukun çöküşü oldu. Çöktürme planına sarılan AKPnin kendisi
çöktü ve çöküşü devam ediyor.
4 Kasım, partimizin direngen mücadelesinin de
sembolüdür aynı zamanda. Biz, tarih boyunca darbeci zihniyetlere
karşı mücadele eden geleneklerin ardıllarıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Askerî
darbeleri lütfa çevirip siyasi darbe yapanlara karşı mücadele
edeceğiz, kazanan biz, kaybeden siz olacaksınız.
Evet, 4 Kasım darbesinin 4üncü
yılında hâlâ tek adamlık rejimi devam ediyor. Demokrasi yok,
hukuk yok, yargı yok, özcesi; siyasete darbe, bugün de devam ediyor,
kumpas şeklinde devam ediyor. Dün, önceki dönem BDP Milletvekili
İbrahim Binici, bizim Parti Meclisi Üyemiz Mesut Bağcık ve
Ayşe Yağcı Kobani protestolarına
katıldıkları gerekçesiyle siyasi kumpasın devamı
olarak tutuklandılar. Evet, burada suçlu olanlar suçsuzları
tutuklatarak suçlarını örtmeye çalışıyorlar ama bunu
başaramayacaklar. Bu vesileyle cezaevinde olan tüm arkadaşları
saygı ve sevgiyle selamlamak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biraz önce, saat on ikide DİSK Genel
Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK yönetimi Meclis önünde,
şu anda görüşmekte olduğumuz torba yasaya ilişkin işçi
sınıfının tarihsel kazanımlarının,
kıdem, ihbar, emeklilik, iş güvencesi haklarının
gasbedilmesine karşı basın açıklaması yapmak
istediler. Milletvekili arkadaşlarımız da oradaydı fakat
kolluk güçleri onlarca milletvekilinin gözünün önünde hem DİSK Genel
Başkanını hem de yönetimini darbederek gözaltına almak
istedi. Hatta, milletvekili arkadaşlarımız da Meclis önünde
darbedildi, DİSK yöneticileri de darbedilerek gözaltına
alındı, pandemiyle ilgili hiçbir kurala riayet edilmedi. Şunu
tekrar söylemek istiyoruz: Bu torba yasaya karşı mücadelemiz her
yerde hem burada hem dışarıda devam edecek. İşçilerin
sesiyiz ve sesi olmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Zamlar
devam ediyor. Yine, hafta başında benzine 16 kuruş, motorine ise
12 kuruş indirim geldiği söylenmişti ama bu gece
yarısından itibaren benzinin litre fiyatına 17 kuruş,
motorinin litre fiyatına ise 16 kuruş zam geleceği söyleniyor.
Bunca yoksulluk içinde ekonomiyi yeni zamlarla kurtarmaya çalışan bir
iktidar var karşımızda. Dolar 8,5 TLnin, euro 10 TLnin üzerine
çıktı. Çok değil gerçekten, bir ar duygusu
olmadığını da ifade etmek isterim çünkü yoksa yetkililer
istifa ederdi. Yani şu anda canlı canlı, saniye saniye
fakirleşmeyi izliyoruz. Hani meşhur bir söz vardır: Aslan,
ceylan, kaplan ve zebra aynı anda koşuyorsa orman yanıyordur.
diye. Türkiyede dolar, piyasa, euro, kur, her şey yükseliyor, her
şey yanıyor. Bunun anlamı bizim yaşamımızın
yangın yerine döndüğüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez ek süre veriyorum,
tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son
cümlem Başkan.
Evet, yaşamımız yangın yerine dönüyor.
Bunu anlamayanlar iktidarda, ülkeyi batırdıklarını da
anlamıyorlar herhâlde. Bizce anlıyorlar, anlamamış gibi
yapıyorlar. Piyasa denilen şey rasyoneldir, kötü yönetirsen kötü
olur sonucu. Bu kadar basit. Fakat Maliyeden sorumlu zat herhâlde bu bilgiye
sahip değil. Niye? Çünkü zihniyet olarak irrasyonel, ekonomi bilgisi
maalesef alakaya musakkadan ibaret.
Sayın milletvekilleri, şu anda halkın
en temel gündemi bu zamlar ve yoksulluk. Meclisin buna bir çözüm üretmesi
gerekiyor diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
19.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediklerine ve 5 siyasi parti grubunun
ortak iradesiyle kurulan deprem araştırma komisyonunun ortaya
koyacağı raporun ülkeyi yönetenler tarafından dikkatle takip
edilmesini ümit ettiklerine, 239 sıra sayılı Kanun Teklifine
Meclis İçtüzüğü çerçevesinde muhalefet etmeye devam edeceklerine, 3
konfederasyonun genel başkanlarının Meclise davet edilerek
dinlenmesi gerektiğine, Meclis önünde basın açıklaması
yapmak isteyen işçi sınıfının temsilcilerine yönelik
müdahaleyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınadıklarına,
Ankaraya doğru yürüyüşlerine devam etmek isteyen Somalı
madencilerin engellendiğine, 442 sayılı Köy Kanununda
yapılan düzenlemeyle hak sahiplerinin kendilerine tanınan sürede
pandemi nedeniyle yükümlülüğünü yerine getiremediğine, Bayraklı
Adliye binasında depremin yol açtığı hasar nedeniyle
yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir kez daha, İzmirde verilen mücadeleyi,
yaşama mücadelesini ve o konuyla ilgili umutlarımızı
koruduğumuzu, kaybettiklerimize Allahtan rahmet dilediğimizi,
yaralılarımıza acil şifalar dilediğimizi belirtiyoruz
ve böylesi acıların tekrarlanmaması için dün 5 siyasi partinin
ortak iradesiyle kurulmuş olan Deprem Araştırma Komisyonunun
hızla çalışmalarına başlayarak ortaya koyacağı
raporun ülkeyi yönetenler tarafından dikkatle takip edilmesini ümit
ediyoruz. Bir kez daha -grubumuz olarak- İzmirdeki acıyı
paylaştığımızı ifade ederek başlamak
isterim.
Sayın Başkan, bugün gündemimizde 239
sıra sayılı torba kanun var, 51 madde. Bu torba kanunun içinde,
örneğin borçların yapılandırılması gibi veya
belli sürelerin pandemiden dolayı uzatılması gibi hepimizin
destekleyeceği birkaç madde var ama maalesef bunlar 51 maddelik bir kanun
teklifinde ve bu kanun teklifinin içinde -işçilerin kıdem
tazminatına daha önce el atanlar işçilerin ortak tepkisinden
dolayı bunu geriye bırakmışlardı- bu sefer 25
yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçileri
güvencesiz çalıştırma, esnek çalıştırma, süreli
iş sözleşmeleri ve kıdem tazminatından mahrum
bırakmaya sebebiyet verecek, böyle sonuçlar doğuracak düzenlemeleri
içeren maddeler var. Buna bütün işçiler itiraz ediyor, HAK-İŞ,
DİSK ve TÜRK-İŞ itiraz ediyor ve bu itirazlar son derece
haklı. Biz de bu itirazlar doğrultusunda -bu madde geri çekilmeden-
kanunun tamamına İç Tüzükün el verdiği ölçüde muhalefet etmeye
devam edeceğiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna, muhalefet
partilerince resmî muhataplarınıza da ilettiğimiz bir
çağrıyı tekrar etmek isterim burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu kadar kritik bir konuda
burada yapılması gereken iş 3 konfederasyonun Sayın Genel
Başkanının Meclise davet edilip dinlenmesidir. Plan ve Bütçe
Komisyonunda uzmanlarına iki dakikalık söz verilmiş olması
son derece komiktir ve yetersizdir. Buradan açık çağrımızdır:
3 konfederasyonun Sayın Genel Başkanlarını Meclise davet
edelim. Partiler de bu toplantıya birer genel başkan
yardımcısı ya da parti yöneticisi, bu konu da deneyimli
milletvekili noktasında katkı versinler. Ortaya çıkacak bu 8-10
kişilik heyetin yapacağı görüşmeler bütün Türkiye
açısından Meclisin meseleye nasıl yaklaşacağı
konusunda bağlayıcı olsun ve Meclise bir fikir versin.
İktidar partisi de bu konuda bir adım atarsa eğer, şu anda
toplumun tamamından aldığı tepki belki kendileri
açısından da birazcık kendi durumlarını da
değiştirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, AK
PARTİlisi, MHPlisi, CHPlisi, HDPlisi, İYİ PARTİlisi,
partisizi, bütün işçiler buna karşı iken bu Meclisin böyle bir
yasama faaliyeti yapması kabul edilemez. 3 kişinin gelip
Meclisin
önünde açıklama yapacak Sayın Arzu Çerkezoğlu ve 2
sendikanın genel başkanı, toplam 3 kişiler. Pandemi
bahanesiyle ortaya çıkarılmış bir genelgeyle onlara
yapılan ağır ve sert müdahale -milletvekillerimize rağmen-
kabul edilemez. Meclisin önünde böyle utançları yaşatmayalım.
İşçi sınıfının temsilcilerine yapılan bu
müdahaleyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınıyoruz.
Deprem olduğu anda kendiliğinden hareket
edip arama kurtarma çalışmalarına destek vermeye giden
işçiler, madenciler bugün Somanın Kırkağaçından
Ankaraya doğru yarım bıraktıkları yürüyüşlerine
devam etmek isteyince engellendiler ve gözaltıyla tehdit altındalar.
Kurtarmaya gitmek için açık olan yollar hakkını aramak isteyen
maden işçilerine kapatılıyor ve gözaltına
alınıyor. Bunu yapmayalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Kaymakamı,
Sayın Valiyi bu konuda talimatlandıran İçişleri
Bakanına ve ülkeyi yönetenlere bunun gerçekten büyük bir
haksızlık olduğunu ifade etmek gerekiyor.
Sayın Başkanım, Salihli ilçemizde bir
konu dikkatimizi çekti, vatandaşlar dikkatimize sundu,
araştırdık. Büyük bir sıkıntı var bütün Türkiyedeki
köyler için. 28 Kasım 2017de Köy Kanununa geçici bir madde
eklenmişti ve bu maddeye göre köylerde ikamet eden ama yeri olmayanlara
biliyorsunuz muhtarların kararlarıyla arsalar verilmişti. Bu
arsalara 2020 yılına kadar eğer ev yapılmazsa bu köy tüzel
kişiliğine, büyükşehirlerde de belediyeye devroluyor.
Vatandaşlar diyorlar ki: Pandemi oldu, şehirler arası
ulaşım yasağı oldu, sokağa çıkma yasağı
oldu, işsiz kaldık. Bu evleri yapamayanların, parasını
ödedikleri bu evleri yapamayanların evleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Son kez söz veriyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Örneğin, Manisada
büyükşehire ya da İç Anadoluda büyükşehir olmayan yerlerde köy
tüzel kişiliklerine paralarını ödedikleri arsalar gidecek. Pandemiden
dolayı her şeyin süresi uzatılıyor, bu konuda da bir süre
uzatılmasına ihtiyaç var. Son sözüm de bu süre
uzatılmasıyla ilgili. Bayraklı Adliyesi ve etrafındaki her
yer hasarlı. Elbette ki fiilen belki mahkemeler yapılmayacak ama
hukukçular, avukatlar diyorlar ki: Bürolarımıza giremiyoruz.
Hâkimler, savcılar lojmanlarına veya orada tuttukları evlere
gidemezken bu Meclisin -bu ancak yasayla olacak- süre uzatımıyla
ilgili ve birtakım hak kayıpları, hak düşürücü durumlara
karşı küçük bir geçici madde ilave etmesi gerekiyor. Pandemide bunu
yapmıştık, bu konuda da 5 grubun ortak bir çalışma
yapmasının son derece yerinde olacağını
değerlendiriyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Özkan
20.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle bölgeye intikal
eden kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının arama
kurtarma faaliyetlerinin sona erdiğine, hayatını kaybeden
vatandaşlara Allahtan rahmet dilediklerine, devletin depremin yaşandığı
ilk andan itibaren bütün süreci kontrol altına aldığına, 3
Kasım AK PARTİnin iktidara gelişinin 18inci yıl dönümüne,
Azerbaycan toprakları işgalden tamamen kurtarılana kadar bir
millet iki devlet anlayışıyla bu kutlu mücadelenin
sürdürüleceğine, İzmir ilinde meydana gelen deprem nedeniyle
vatandaşların yargısal süreç konusunda hak kaybına
uğramaması için Meclis olarak çalışma
yapılabileceğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüreğimizi yakan İzmir depreminden sonra bölgeye intikal eden
devletimizin bütün kurumlarının, AFAD, UMKE, Kızılay, kamu
ve sivil toplum kuruluşlarının arama kurtarma
çalışmaları bugün itibarıyla sonuçlanmış
bulunuyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.
Tabii, devletimiz ilk andan itibaren bütün süreci
kontrol altına almak suretiyle İzmirimize 29 milyon ödenek gönderdi,
eşyasını alamayan vatandaşlarımıza 30 bin TL
yardım çıkardı, iş yeri yıkılan, hasar gören
esnafımıza 50 bin TL hibe çalışmasını hayata
geçirdi ve evi yıkılan bütün vatandaşlarımıza kira
yardımıyla -inşallah bugünden itibaren geri sayım
başlamak suretiyle- bir yıllık süre zarfında bütün deprem
konutlarını yeniden yerlerine inşa etmek suretiyle, sağlam,
dayanıklı, güçlü ve güvenli konutların
sağlanmasını hayata geçirecek.
Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir.
Devletin bütün işlem ve eylemleri Anayasaya ve yasalara uygun olarak
yargı denetimine tabidir. AK PARTİ olarak bizler, kuruluşumuzdan
bugüne kadar sürekli demokratik hukuk reformlarıyla anayasal ve yasal
standartlarımızı artırarak vesayetle, darbelerle, derin ve
paralel güç odaklarıyla mücadeleyi hayata geçirdik. İnşallah bu
reform anlayışımızı geleceğe taşıyarak
muasır medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine çıkmış bir
Türkiyeyi hep birlikte inşa edeceğiz.
Bugün kardeş Azerbaycanın
Dağlık Karabağda verdiği mücadele, milletimizin tam
desteğiyle başarılı bir şekilde devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Özellikle, Azerbaycan
Dağlık Karabağ bölgesinde bir millet iki devlet
anlayışıyla dayanışma içerisinde yürütülen bu özgürlük
ve azatlık mücadelesini, hamdolsun, Minsk Grubu, bütün dünya
kulaklarını tıkamalarına rağmen
başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Bir taraftan
Meclisimiz tarafından da takip edilen ve bu çerçevede İnsan
Hakları Komisyonu tarafından alt komisyonla desteklenen
Ermenistanın Azerbaycanlı vatandaşlara, sivil yerleşim
yerlerine, çocuklara, kadınlara, sivil vatandaşlarına
yaptıkları savaş suçlarını da
saldırıları da takip ediyoruz. Ancak buna
karşılık da Azerbaycanın güçlü Türkiyeyle beraber
vermiş olduğu Karabağ mücadelesinde, hamdolsun, 200ü aşan
yerleşim yeri kurtarılmıştır ve bölgede 250 tank
etkisiz hâle getirilerek 50nin üzerinde tank da Azerbaycan tarafından ele
geçirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İnşallah,
Azerbaycanın tüm toprakları bu haksız işgalden tamamen
kurtarılana kadar Türkiye ve Azerbaycan bir millet iki devlet
anlayışıyla bu kutlu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Son olarak, İzmirde meydana gelen deprem
nedeniyle eğer vatandaşlarımızın bir hak kaybına
uğraması söz konusu olacaksa yargısal süreç konusunda, bu konuda
elbette çalışma yapılabilir. Ancak mevcut yasal düzenlemeler ve
genel düzenlemeler çerçevesinde ihtiyacı karşılamaması
hâlinde -vatandaşlarımızın hak kaybı olmaması
için- bütün siyasi parti gruplarıyla müzakere etmek ve 239 sıra
sayılı Kanuna bir madde ihdas etmek suretiyle bu
çalışmayı da Meclis olarak birlikte yapacağımıza
inanıyor; başarılı, uzlaşma içerisinde bir çalışma
günü diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
İYİ PARTİ Grubunun, Grup
Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, TRTye
aktarılan vergi payının kullanım alanları ile TRTden
özel ve tüzel kişiliklere transfer edilen kaynakların kamu
yararı çerçevesinde araştırılarak tespit edilmesi
amacıyla 4/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Grup Başkan Vekili Lütfü
Türkkan tarafından, TRT'ye aktarılan vergi payının
kullanım alanlarının ve TRT'den özel ve tüzel kişiliklere
transfer edilen kaynakların kamu yararı çerçevesinde
araştırılması ve tespit edilmesi amacıyla 4/11/2020
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 4/11/2020 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yasin Öztürk,
buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım;
yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Grup önerimiz, tarafsızlığı ve
özerkliği Anayasayla hükme bağlansa da
tarafsızlığından ve özerkliğinden eser
kalmamış kamu yayıncısı Türkiye Radyo Televizyon
Kurumuyla ilgili. Günümüz itibarıyla kamu
yayıncılığında yer alan kamu kelimesini iktidar
olarak algılayan TRTnin kamuyla ilgili tek bağlantısı,
vatandaş üzerinden elde ettiği gelirlerle
sınırlıdır. TRT bugün bünyesinde 16 televizyon kanalı,
17 radyo kanalı, 3 basılı dergi ve dijital mecralar
bulundurmaktadır. Bu açıdan baktığımızda TRT,
geniş yayın ağına sahip bir kuruluştur. Bununla
birlikte TRTnin izlenme oranları, rating ölçümlerinde alt sıralarda
yer almaktadır çünkü tarafsız yayıncılık konusunda
kamu yayıncılığı yaptığını unutan
TRT, konu elektrik payı konusu olunca kamu
yayıncılığı yaptığını
hatırlamaktadır çünkü TRTnin bol keseden yaptığı
harcamalarının kaynağı kamudur. Bunlar,
vatandaşın ödediği elektrik faturalarından alınan
yüzde 2 TRT payı, bandrole tabi cihaz ürünleri üzerinden alınan pay,
genel bütçeden ayrılan pay, radyo ve televizyon vasıtasıyla
yapılan her çeşit ilan ve reklam gelirlerinden, faaliyetlerinden
alınan gelir; film, plak, nota, dergi, kitapların yapım,
yayın ve satışından elde edilen gelirler; radyo ve
televizyonla ilgili her türlü ticari işlemler, düzenlenecek konser ve
benzeri programlara giriş ücreti ve bu gibi ücretler. Bu arada TRT,
çiftçinin tarımsal sulamada kullandığı elektriğin
faturasından da pay almaktadır. Anladık, çiftçi evinde
televizyon seyrediyor, parasını veriyor ama el insaf, çiftçi
tarlasını ekerken de mi TRT seyrediyor, sormak lazım.
Evet, TRTnin kaynakları bunlar. Peki, TRT bu
kaynaklardan ne kadar gelir elde etmiş? Bilgi kaynağı, Hazine ve
Maliye Bakanlığının 2019 Kamu İşletmeleri Raporu,
sadece vatandaşın cebinden TRTye aktarılan gelirlerden birkaç
örnek: 1,8 milyon TL bandrol geliri, 1 milyar enerji payı geliri, 298,7
milyon lira ilan ve reklam geliri. Hazineye göre kurum 2019
yılını 386 milyon kârla kapatmış ancak elimizde bir
veri daha var, Sayıştay raporu. Sayıştay denetim
raporlarına göre TRT, 2017 yılını 565 milyon 310 bin Türk
lirası dönem kârıyla kapatmış, yine Sayıştay
raporlarına göre TRT, 2018 yılını 10 milyon 608 bin dönem
kârıyla kapatmış. Bu iki yıla ilişkin kâr
rakamları çok ilginç, 2017den 2018e geçerken TRTnin gelir kaybı
yaklaşık 555 milyon lira. 2019 yılı dönem kârına
tekrar bakalım, 386 milyon lira. Yani TRT hâlâ 2017 yılındaki
dönem kârına erişememiş.
Peki, bu kadar çok gelir kaynağı olan TRT
bu paraları nereye harcıyor? Öncelikle personel giderleri.
Sayıştay her dönemde olduğu gibi 2018 yılı raporunda
da bulgularında TRTyi uyarmış: Personel fazlanız var,
emeklilik nedeniyle personel sayınızda azalma oldu, yerine
almayın çünkü faaliyetlerinizde bir aksama yok. Bakın, 2018
yılında Sayıştay bu uyarıyı yaparken personel
sayısı 7.133. TRTnin bu konuda ilginç bir cevabı var: Yeniden
yapılanıyoruz. Evet, TRT yeniden yapılanmış, mevzuat
değişiklikleri kapsamında emekliliği teşvik edici
düzenlemeler yapmış, nedeni malum çünkü yeni kadro açılabilmesi
için eskilerin gönderilmesi lazım. Bir kısım personel istihdam
fazlası olarak başka kurumlara nakledilmiş, nedeni malum; eski
dönemden sıkıntı çıkarması muhtemel personelin
uzaklaştırılması lazım.
Sözleşmeli personel uygulaması yerine özel
hukuk hükümlerine tabi personel istihdamına geçilmiş, nedeni malum
çünkü sözleşmeli personelin maaşı düşük, özel hukuk
hükümlerine tabi personelin maaşı yüksek, hem de fazlasıyla
yüksek. Gelin, yandaşlar; gelin, siyasi referanslı liyakatsiz
çalışanlar!
Değerli milletvekilleri, binlerce personeli
olan TRT, personel fazlalığına, her türlü teknik
imkânlarına rağmen bazı programlarını ısrarla
dış yayın olarak yaptırmaktadır. Ticari sır
olarak saklanmaya çalışılsa da Sayıştay
raporlarına yansıyan verilere göre, kurumun hizmet alımları
önceki dönemlere göre yüzde 9,5 oranında artarak 1 milyar 47 milyon 373
bin lira olarak gerçekleşmiştir.
2017 yılında kurum dışında yaptırılan
programlara 383 milyon 510 bin lira ödenirken, haberler için 445 milyon 75 bin
lira ödeme yaptırılmıştır. Bu arada Hizmetinden
yararlandırılan kurum dışı şahıslara
ödemeler adı altında 53 milyon 550 bin lira
aktarılmış, kurum dışından kiralanan program giderleri
de yüzde 152,9 oranında artışla 2017 yılında 14 milyon
607 bin 320 lira olmuştur.
Peki, ticari sır olarak saklanan şey
nedir? TRTnin dış yapım adı altında Hükûmete
yakın şirket ve kişilere aktardığı
paralardır. Bir kamu kurumu harcamalarını ticari sır bahanesiyle
saklayamaz. Neden saklama ihtiyacı hisseder? Bu rakamların
altında farklı bir şeyler vardır. İşte, bu
farklı şeyler Sayıştay raporlarına yansıyan kâr
oranlarında gizli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Öztürk.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlayayım.
Evet, bir kamu kurumu, özellikle TRT cam gibi
şeffaf olmalı, yönetimiyle, harcamasıyla, bütçesiyle, geliriyle,
gideriyle, reklamıyla, uygulamalarıyla hesap verebilir
olmalıdır. Kamu yayıncılığı yapan TRTden bu
şeffaf yayıncılığı biz de kamu adına
istiyoruz.
Hükûmet yanlısı TRT yerine vatandaş
yanlısı TRT temennisiyle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
TRTye aktarılan vergi payının kamu
yararı çerçevesinde kullanılıp
kullanılmadığının ortaya çıkarılması
amacıyla bir Meclis araştırması açılmasıyla
ilgili önerge üzerine grubumuzun görüşlerini sizlerle paylaşacağım.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Vergi payının adil ve hakkaniyete uygun
kullanılmadığına hiç kuşku yok. Bunun en büyük
mağdurlarından biri de partimiz, Halkların Demokratik Partisi.
Ben, sizlerle bunun ayrıntılarını paylaşacağım
ama öncelikle sizlerle bir başka şeyi paylaşmak isterim. Bugün 4
Kasım, bundan dört yıl önce başlatılan siyasi
soykırım operasyonunun, Eş Genel
Başkanlarımızın, milletvekillerimizin ardından
belediye başkanlarımızın, parti üye ve yöneticilerimizin
göz altına alınması, ardından tutuklanmasının
yıl dönümü. Bu vesileyle, bu kürsüden, Eş Genel
Başkanımızın, sevgili Selahattin Demirtaşın
gönderdiği mesajı paylaşmak istiyorum: 4 Kasım 2016 gecesi
evlerimize baskın yaparak kaçırıp hapse attıran, rehin
alanlar bugün tükenme noktasına geldiler. Tam bir çözülüş ve
dağılış sürecindeler. HDPyi yıkma hayalleri kâbusa
dönüştü. Ne demiştik: Biz demir leblebiyiz, bizi çiğnedikçe
dişleriniz dökülecek. Ve o gün, bu gündür. Bunun için direniyoruz,
başarıyoruz, kazanıyoruz. Selahattin Demirtaş. (HDP
sıralarından alkışlar) Evet, direniyoruz, direnmeye devam
edeceğiz. Başaracağız ve kazanacağız, hiç
kimsenin kuşkusu olmasın.
TRTye gelince TRT, kamu
yayıncılığı tekelini elinde bulunduruyor; gelirlerinin
yüzde 85ini yaptığı yayınlardan, reklam gelirlerinden
değil elektrik faturalarından, satılan televizyon, video, radyo
gibi ürünlerin bandrollerinden elde ediyor. Yani, hangi siyasi görüşten
olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamından
elde ettiği gelirlerle. Dolayısıyla, bu ülkede yaşayan
herkesin sesi olmak zorunda, tek yanlı yayın yapmamak zorunda. Bunu
ben söylemiyorum, bunu grubumuz söylemiyor, bizim görüşümüz değil
sadece; bu, yasanın emri; evet, yasanın emri. 2954 sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu madde 5, yayın esasları, (k),(l)
ve (m) bentleri aynen şöyle:
k) Haberlerin toplanması, seçilmesi ve
yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk
ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına
bağlı olmak,
l) Haberler ile yorumları ayırmak ve yorumların
kaynaklarını açıklamak,
m) Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe
oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın
yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin,
grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet
olmamak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Evet, tarafsızlık, doğruluk ilkelerine uymak, tek yanlı,
taraf tutan yayın yapmamak TRT için yasal bir zorunluluk, keyfî
değil. Peki, gerçek öyle mi? Emin olun, iktidar bir propaganda kanalı
kursa bundan daha iyisini kuramazdı, üstelik bu kanal için bir para da
harcaması gerekmiyor; bu propaganda kanalının
parasının tamamını vergimizle bizler veriyoruz;
ayrıca, kadrolaşmanın da merkezi.
Sadece 2 tane örnek vereceğim: 1 Şubat-29
Mart dönemi, Cumhur İttifakı lehine yüz altmış dört saat
yayın yapılmış; Millet İttifakı lehine kırk
altı saat. HDPya üç saat yayın ayrılmış; bunun otuz
altı saniyesi lehe, iki saat elli dokuz dakika yirmi dört saniyesi ise
HDPnin aleyhine yayın.
YouTubea başvurmuş TRT, ne için biliyor
musunuz? Seçim döneminde siyasi parti temsilcilerinin konuşması
yayınlanıyor ya, Selahattin Demirtaşın Youtubeda
yayınlanan o konuşması bize ait, yayından
kaldırın. diyor TRT. YouTubeda yayınlanmasına bile
tahammül edemeyen bir TRT var, bunu hiçbir siyasi partiye değil, sadece
HDPye yapıyor diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Deniz Yavuzyılmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TRTnin 2004-2019
yılları arası bandrol ve elektrik faturalarından
aldığı TRT payının toplam tutarı, döviz kuru da
hesap edildiğinde bugün itibarıyla 50 milyar TLyi buldu. Yani TRT,
kasasına, vatandaşın alın terinden 50 milyar TLyi koydu.
Peki, bu parayla ne yaptı? TRT, AK PARTİnin bir propaganda aletine
dönüştü. 2017 yılından itibaren faaliyet raporları kayıp,
yok. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 375inci maddesi ne diyor?
Yıllık faaliyet raporlarının hazırlanması,
yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri
arasındadır. diyor. Göz göre göre suç işleniyor.
TRTde yayınlanan dizi maliyetleri
açıklanmıyor. Bugün itibarıyla 11 dizi oynuyor, bunlar için ne
kadar para ödendiği açıklanmıyor. Yani, izlesek de izlemesek de,
biz bu TRT köprüsünden geçmesek de vatandaşlar olarak parasını
ödemeye devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Hazine ve Maliye
Bakanlığının yayınladığı kamu
işletmeleri raporundaki TRTnin geliri ile TRT Kurumunun Genel Müdürü
İbrahim Erenin KİT Komisyonu toplantısında
yazılı olarak verdiği cevaptaki TRTnin 2019 yılı
geliri arasında 7 milyon TL fark var, kayıp 7 milyon TL var.
Değerli milletvekilleri, TRTnin 2002
yılından bugüne kadar çektiği en büyük film, yıllardır
Türkiyede dümen çeviren AK PARTİnin Yalan Rüzgârıdır,
Dallasıdır. On sekiz yıldır TRTde oynayan AK PARTİ
filmi teknik olarak değerlendirildiğinde bir korku filmidir.
Cumhurbaşkanı ve AK PARTİli yetkililerin açıklama
yaptığı saatler, geçinmekte zorlanan
vatandaşlarımız için artık alacakaranlık
kuşağı adını almıştır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Mustafa Canbey, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Kıymetli milletvekilleri, bu ülkenin tek kamu
yayıncısı olan TRT, insan ve değer odaklı dizi,
belgesel, çizgi animasyon, kültür sanat, haber, spor gibi temalarda yayın
yapan 14 televizyon kanalı ve 16 radyosuyla kamu
yayıncılığı yapmaktadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teröristle
röportajı sunuyorlar. O da mı kültür sanat? Osman Öcalandan oy
istetmekde mi kültür sanat? O da mı?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ayrıca, bugün,
özellikle bu pandemi koşullarında ilk, orta ve lise için de TRT
EBAdan yayın yapmaktadır.
Tabii, TRTnin
kapsayıcılığı bugün, gönül coğrafyamızı
da kale aldığımızda 7 milyar insana ulaşmaktadır.
TRT, bütün kanallarıyla hem kültür ihraç etmekte hem de kara
propagandanın, bilgi kirliliğinin panzehri olmaktadır. (CHP
sıralarından gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Deprem
anında AK PARTİ Van İl Kongresini veren TRTden bahsediyorsunuz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen
MUSTAFA CANBEY (Devamla) İlk
ağızdan, en doğru şekilde gerçeği ve tüm olan biteni
dünyaya anlatan TRT, Türkiye açısından stratejik bir öneme sahiptir.
BAŞKAN Sakin bir müzakere süreci, lütfen
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 2019 yerel
seçimlerinde kırmızı bültenle aranan Osman Öcalanı
yayına çıkaran TRTden bahsediyorsunuz değil mi?
BAŞKAN Sayın Köksal, rica ediyorum,
lütfen
MUSTAFA CANBEY (Devamla) TRT, bugün, çektiği
dizilerle sinema sektörünü desteklemekte ve sadece Türkiyede değil tüm
dünyada izlenen diziler yayınlamakta ve yapmaktadır. Ayrıca,
TRTnin dizileri ailece güvenle izlenebilen dizilerdir. TRTde hiçbir
şekilde kadına şiddet uygulayan sahneleri göremezsiniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) AKPnin yayın
organı.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - TRT, bu dizileri bugün
100den fazla ülkeye de ihraç etmektedir. Arkadaşlar, bu işin sadece
maddi getirisi değil, aynı zamanda manevi getirisi de önemlidir.
Türkiye artık bugün tüm dünyaya -az önce de söylediğim gibi- dizi
ihraç ediyor. Ayrıca, spor konusunda yapılan yayınlar, TRT
Çocukun yaptığı yayınlar da gerçekten ülkemiz için
kıymetlidir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Zarar ediyor,
zarar. İhracatta ısrar etsin!
BAŞKAN Sayın Aydoğan, lütfen...
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, sadece çizgi ve animasyon filmleri, TRTnin desteklediği
ve TRTnin de öncülük ettiği dizi ve animasyon filmleri ciddi anlamda
izlenmektedir ve 4 milyon gişe yapabilen filmler bugün Türkiye'de
yapılmaktadır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Rating mi? Bari
yalan söyleme, rating yok ya.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) TRT kamu
parasıyla ayakta kalıyor, ne ihracı?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Zarar eden
kurumların başında.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, TRT kendi alanında öncülük etmeye devam ediyor. TRT
payı diye temcit pilavı gibi sürekli bunu gündeme getiriyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) TRT payı
veriyoruz ama TRTde biz bile çıkmıyoruz milletvekili olarak. TRT
teröristleri çıkarıyor.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Bakın, size birkaç
cümleyle bu TRT payı, elektrik meselesini söyleyeyim: Bu, 1960dan beri
alınan bir paydır arkadaşlar ve söylendiği gibi yüzde 2
değil, bugün yüzde 1,1 olarak yansımaktadır. AK PARTİ iktidarları
döneminde yüzde 3ten yüzde 1,1e düşürülmüştür.
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) 50 milyar
50 milyar
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) AKPnin yayın
organına borç ödemek zorunda mıyız?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Görünürde yüzde 2dir ama
tüketim bedeli üzerinden alındığı için de yüzde 1,1dir.
Bugün sanayide ayrıca TRT payı alınmamaktadır. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Yüzde
1 ama 50 milyar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, tahammül
lütfen
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Arkadaşlar, dünyayla
kıyasladığımızda, bugün TRT gerçekten 48 ülke
arasında 43üncü sıradadır; 48 ülke arasında. Kamu
yayıncılığının desteklenmediği bir ülke
dünyada yoktur; siz bundan neden rahatsız oluyorsunuz? Kamu
yayıncılığı elbette desteklenecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) -Yazıktır,
günahtır! Milyonlar aktarılıyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Toplanan paralar nereye
gidiyor?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) İzlenmeyen
dizilere milyonlar aktardınız. Yazıktır, günahtır be,
milyonlar aktarıyorsunuz.
BAŞKAN Arkadaşlar,
katılmayabilirsiniz ama bunun yolu yerinizden bağırmak
değil. Lütfen
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, eleştiri hakkımızı kullanıyoruz.
BAŞKAN - Tamamlayın siz Sayın Canbey,
buyurun.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Başkanım, iki
dakika istiyorum.
BAŞKAN Yok, siz tamamlayın, bir dakika
sürenize ilave.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Şimdi, bir kere,
kamu yayıncılığı tüm dünyada desteklenmektedir
arkadaşlar ve kendi milletimiz için, kendi çocuklarımız için,
kendi gençlerimiz için, sporumuzun gelişmesi için bu destek
şarttır.
HABİP EKSİK (Iğdır) Kendi
çıkarınızı düşünüyorsunuz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teröristi
yayına çıkaran bir yer nasıl kamu yayıncısı
oluyor ya?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
AKPnin parti televizyonu olmasın?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - AKPnin il
kongresini yayınlayan bir yer nasıl kamu televizyonu oluyor ya?
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ayrıca bakın,
TRTnin aldığı paylarla neler yapılıyor
arkadaşlar: Bugün 17 uydudan 14 tane televizyon kanalıyla, 16 radyo
istasyonuyla, 4 basılı dergisiyle, ayrıca 41 dilde
gerçekleştirdiği yayınlarla TRT tüm dünyaya ulaşıyor.
Bu, vizyon ister vizyon, öyle kolay bir şey değil bu iş, vizyon
ister. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TRT World, TRT Arapça, TRT Rusça ve TRT Almancayla
ve yabancı dilde tüm dünyaya ulaşan radyo yayınlarıyla
Türkiyenin sesi oluyor. Yine, silahı başındaki Mehmetçike,
nefes aldığı vakit TRT moral oluyor çünkü orada TRT var. TRT tüm
dünyada ve Türkiyenin her yerinde; dünyaya dizi satıyor, film
satıyor ve başarılı işler yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Bir cümle Sayın
Başkanım, az kaldı, sonunu bağlayayım Sayın
Başkanım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) On dakika daha verin.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Ama kestiler Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Canbey, zorlamayın
beni.
Buyurun tamamlayın sözünüzü, son cümlenizi
alayım.(CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) Türkiye
açısından stratejik bir öneme sahip olan TRT, çok
çalışmış ve bugün dünya markası hâline gelmiş bir
değerimizdir. Uluslararası alanda saygın bir konuma gelen TRT,
inanıyorum ki bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dünyada öncü
ve kurucu olma özelliğini devam ettirecektir. Ben, buradan, TRTyi
olağanüstü çabalarıyla bu aşamalara getiren bütün
çalışanlarını ve yöneticilerini gönülden tebrik ediyorum ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Biz
çoğunluğuz ya.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 4
Kasım 2016 siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde, yasama ve yargı
alanında yarattığı tahribatın
araştırılması amacıyla 4/11/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
4 Kasım 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(9591 grup numaralı) 4 Kasım 2016 siyasi müdahalesinin ülke
demokrasisinde, yasama ve yargı alanında yarattığı
tahribatın araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
4/11/2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kürsüde
konuşma yapacak arkadaşların kürsüye gelene kadar mutlak surette
maske takmalarını, sadece konuşma yaparken
çıkarmalarını hassaten rica ediyorum.
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Garo Paylan,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 4 Kasım 2016
demokrasi tarihimiz için kara bir gündür. Meclisimiz bundan tam dört yıl
önce büyük bir darbe yedi, siyaset kurumu büyük bir darbe yedi arkadaşlar.
3 Kasımı 4 Kasıma bağlayan gece, Eş Genel
Başkanlarımız, milletvekillerimiz siyasi bir darbeyle rehin
alındı ve siyasi kumpaslarla, yargının bir sopa olarak
kullanılmasıyla tam dört yıldır milletvekillerimiz, Eş
Genel Başkanlarımız rehin tutuluyorlar arkadaşlar.
Bakın, 4 Kasım 2016yı
hatırlayalım arkadaşlar. 4 Kasım 2016dan tam üç ay önce
bir darbe girişimi oldu ve Meclisimiz bombalandı. Biz bu darbe
girişimine karşı dimdik demokratik siyasetin yanında
durduk, darbecilerin ve darbe girişiminin karşısında
durduk.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Mecliste yoktunuz.
GARO PAYLAN (Devamla) - Gelin hep beraber hem
darbeyle hem darbecilerle hem de darbe dinamikleriyle yüzleşelim dedik.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Meclise gelmediniz o zaman.
GARO PAYLAN (Devamla) - Ancak, maalesef, sizlerin
derdi darbecilerle yüzleşmek değildi, darbeyle yüzleşmek
değildi. Bunu, Tayyip Erdoğanın tabiriyle Allahın bir
lütfu olarak görüp kendi darbenizi yapmaktı. 15 Temmuzdan yalnızca
beş gün sonra saray darbesini yaptınız ve Meclisimiz o gün,
bugün iflah olmuyor arkadaşlar. Meclisimize herhangi bir kişi güçlü
diyebilir mi? Sarayı dengeleyip, denetleyebiliyoruz. diyebilir mi? Diyemez.
Bakın, bizler ne dedik? Gelin, bu darbe
girişiminden ders çıkaralım. dedik. Aynı zamanda darbe
dinamiğinden de ders çıkaralım. Ne oldu darbe dinamiğinde?
6-8 Ekim Kobani olayları oldu, insanlarımızı kaybettik;
gelin, bunlarla yüzleşelim dedik, yüzleşmediniz. Suruç katliamı
Ceylanpınar provokasyonunda 2 polisimizi katlettiler; gelin, bunlarla
yüzleşelim dedik. Barış süreci dinamitlenmek istendi,
yapmadınız. Ankara Gar katliamında 103
vatandaşımız paramparça edildi. Darbe dinamiği
tarafından, sizlerin belki de gözlerini kapatmasıyla; gelin, bunlarla
yüzleşelim dedik, yapmadınız. Bakın, arkadaşlar, o gün
bugündür hep beraber kaybediyoruz. Darbeyle yüzleşmek yerine ne
yaptınız? Bizleri, siyaset kurumunu, başta HDP olarak bütün
muhalifleri devre dışı bırakmak üzere saray darbesiyle, siyasi
operasyonlarla, yargı kumpaslarıyla bizlere darbe vurmaya
çalışıyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar, bugün Meclisimiz çok
daha güçsüz; fermanlar geliyor, sizler geçiriyorsunuz. Hiçbiriniz sarayı
bir dengeleyip denetleyemiyorsunuz. Ne oldu peki? Kim kazandı, kim
kaybetti, gelin buna bakalım. Meclisimiz sarayın bir noterine
dönmüş durumda. Yargı, bir sopa olarak kullanılıyor, her
gün siyasi kumpaslarla arkadaşlarımız tutuklanmaya devam
ediliyor. Basın susturulmuş durumda. Toplum hem huzurunu hem de
refahını kaybetmiş durumda. Vatandaşlarımız
Evime ekmek götüremiyorum diyor. Esnafımız Gebermek istiyorum, 15
lirayla siftahsız dükkân kapatıyorum. diyor.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Neden
bahsediyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) Buna rağmen saray
kumpaslarına, siyasi operasyonlara devam ediyorsunuz. Hem ekonomik kriz
yaşıyoruz hem siyasi kriz hem de toplumsal bir kriz
yaşıyoruz. Hâlâ bu dinamiğe devam ediyorsunuz, hâlâ önceki dönem
milletvekillerimizi tutuklamaya devam ediyorsunuz. Peki, kim kazandı, kim
kaybetti? Bakın, eriyorsunuz gidiyorsunuz, ilk seçimde de gideceksiniz.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Çok
beklersiniz, çok.
GARO PAYLAN (Devamla) Bütün anketlerde
oylarınız yüzde 20ye düşmüş durumda ve gidiyorsunuz
arkadaşlar.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ona
millet karar verir.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama sizler kaybetseniz dert
etmeyeceği; ülkemiz kaybediyor, Türkiye kaybediyor, demokrasimiz
kaybediyor.
Arkadaşlarımız onurla, dimdik
cezaevinde rehin olarak duruyorlar. Sevgili Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, İdris Baluken, Çağlar Demirel, bütün
arkadaşlarımız bir onur abidesi olarak dimdik cezaevinde
duruyorlar. Onlar, bunu dert etmiyorlar ama şunun için üzülüyorlar:
Ülkemiz kaybediyor, demokrasimiz kaybediyor, vatandaşlarımız
kaybediyor, huzurumuzu ve refahımızı kaybediyoruz. Bakın,
Figen Yüksekdağ ne diyor? Arkadaşlar, cezaevinde dört yıl önce
olan operasyonla ilgili bir mesajı var.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sırtını
PKKya dayayan Figen Yüksekdağ mı? Sırtını PKKya,
PYDye, YPGye yasladığınız Figen Yüksekdağ mı?
GARO PAYLAN (Devamla) - Sevgili Figen
Yüksekdağın mesajını okuyorum: Bundan dört yıl önce,
4 Kasım günü bizleri yenebileceğini, yok edebileceğini sananlar
yanıldılar, başaramadılar, yine başaramayacaklar. Gün
HDPye ve tarihsel haklılığımıza dört elle
sarılma ve birliğimizi, dayanışmamızı güçlendirme
günüdür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Buradan sevgili Figen
Yüksekdağı, Selahattin Demirtaş şahsında rehin olan
binlerce yoldaşımı saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu önergemize destek
verin. Bakın, bu önergemize destek vermiyorsunuz. 6-8 Ekim Kobani
olayları önergemize destek vermiyorsunuz. Hata yaptıkça, suçlularla
yüzleşmedikçe o suçlar devam eder. Bugün, darbeciler bu Meclisimizi devre
dışı bırakmıştır. Meclisin tekrar
itibarını kazanması için 4 Kasım 2016da Meclise vurulan bu
darbeye karşı Meclis bir iradeyi ortaya koymalıdır. Hep
beraber, gelin, bu önergeye destek verin; darbelerle, darbecilerle, 4
Kasım 2016 darbesiyle hep beraber yüzleşelim.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
21.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın HDP grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Hatibin kürsüden grubumuzu hedef alan
sataşmalarını kabul etmiyoruz, reddediyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Zaten
konuşmacısı olmayacak mı Başkan ya? AK PARTİnin
konuşması olmayacak mı Sayın Başkan?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) AK PARTİ
kuruluşundan bugüne kadar vesayetçilerle, darbecilerle, derin ve paralel
yapılarla, mafya tipi gladyoyla sürekli mücadele ede ede bugünlere
gelmiştir.
HABİP EKSİK (Iğdır)
Allahın bir lütfudur. diyordu Genel Başkanınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ve bu çerçevede, AK
PARTİyi hedef alan derin ve paralel yapılarla, vesayet
kurumları, darbeciler, dâhilî ve haricî bedhahlar, iş birlikçilerle
de mücadele etmiştir. Bugün eğer demokrasimiz daha güçlüyse, bugün
Türkiye düşmanlarını çıldırtan Türkiye Cumhuriyetinin
gücü, kudreti, refahı, huzuru ve barışı çok daha emin
adımlarla geleceğe gidiyorsa bu da demokrasimizin gücü sayesindedir.
Onun için, Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir. AK
PARTİ, yapısal reformları, anayasal ve yasal reformları
gerçekleştirmek suretiyle vesayetçilerin ve darbecilerin tarihin tozlu
raflarında kalması için reformlar yaptı ve yapmaya da devam
ediyor.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK (Iğdır)
Cezaevlerinden çıkarıp da fotoğraf çektirdiklerini biz
biliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İsterseniz Sayın Akçay da söylesin, sonra herhâlde benim cevap vermem
gerekecek.
BAŞKAN Peki, Sayın Akçay, siz buyurun
lütfen.
22.-
Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylanın HDP grup
önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hatip konuşmasının başında
15 Temmuz hain darbe girişimine hep birlikte karşı koyduk.
dedi. Ben şunu hatırlatmak istiyorum: 15 Temmuz akşamı
Meclisimize bombalar yağarken HDP Mecliste yoktu. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) AK PARTİ, Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grupları ve o gün Ankarada bulunan
milletvekilleri olarak buradaydık, HDPden hiçbir milletvekili gelmedi. Ne
zaman geldi? Öğleye doğru; darbe bitti, her şey
açıklığa kavuştu, ondan sonra darbe karşıtı
bildiriye imza atmaya geldi. Bunu da ortaya koymak gerekir. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir
Sayın Akçay.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
23.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın ve Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın yaptığı açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın
Başkan, öncelikle biz siyaset olarak hayatımızın her
döneminde darbelere karşı olduk. Bugün darbecilik yapan, darbe
pratiklerini adım adım yürüten şahsiyetlerden, partilerden bizim
alacağımız bir ders yoktur. (HDP sıralarından
alkışlar) Biz, bugün 4 Kasım siyasi kumpasının,
darbesinin 4üncü yıl dönümünde hâlâ arkadaşlarımızın,
Eş Genel Başkanlarımız Demirtaş ve
Yüksekdağın da içinde olduğu arkadaşlarımızın
rehin alındığı bir tarihsel dönemeçteyiz ve AKP-MHP
koalisyonunun, ittifakının 15 Temmuzu lütfa çevirerek, Allahın
lütfu kabul ederek yaptıkları bir siyasi darbedir. Türkiye demokratik
bir hukuk devleti değildir, Türkiye'de yargı tarafsız ve
bağımsız değildir. Türkiye siyasi kumpaslarla şu anda
yoluna devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz 15
Temmuz sabahı -ben de içinde olmak üzere- buradaydık, Meclis
grubundaydık ve burada Genel Kurulda bildiriye ilk imza atan siyasi
partinin temsilcileriyiz. O gece Meclise gelmediysek bunların
yaptıkları provokasyonlardan dolayı gelmedik. Çünkü biz -sokakta
da o kadar büyük bir linç kampanyası yürütülüyor ki-
karşımıza nerede ne çıkacağını bilmiyoruz.
Sevgili İdris Baluken o zaman şunu
söylemişti, demişti ki: Meclisimizde aynı bildiride bulunan tüm
parti gruplarının darbe girişimine ortak bir tavır ve ortak
bir dille karşı durulması değerlidir ve tarihe geçecektir.
Aynı İdris Baluken burada benim yerimde oturuyordu, şunları
söylemişti: Biz, anaların ağladığı,
anaların oğullarının arkasında yas tuttuğu,
gözyaşı döktüğü tablonun artık devreden çıkması
gerektiği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Son kez açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
barışla
uyanan, ölümün de yaşamın da barışla ve dostlukla
şekilleneceği bir ülkenin özlemini çekiyoruz. Fazla söze hiç gerek
yok. Aslında burada yaptığımız bütün
planlamaların tek reçetesi var: Silahların ölüm
kusmadığı, zeytin dallarıyla barış güvercinlerinin
uçurulduğu bir 2015 yılının Türkiyesinde yaşamak
istiyoruz.
Bu yaşamı engelleyen, işte şu
anda sözümüze karşı çıkanlardır. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkan, tekrar mı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadan Sayın Tunç gelecek. O da
verirdi cevap.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun.
24.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu, Meclis
çatısı altında asla kabul edemeyeceğimiz ifadeler AK
PARTİye, yapmış olduğumuz reformlara rağmen
kalkıp AK PARTİnin bir darbe, bir 12 Eylül geleneğini devam ettirdiği
iddiasıdır. Bunun asla kabulü mümkün değil. İlk göreve
geldiğimiz andan itibaren partimizin kuruluşundan ve kapatma
davasına kadar her geçen süreç AK PARTİyi
Derin ve paralel
yapıların, vesayet kurumlarının, darbecilerin, darbecilere
bizim oğlanlar diye destek verenlerin
HABİP EKSİK (Iğdır)
Ortaklarınız
Ortaklarınız
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
PKKya, FETÖye silah
gönderenlerin, kucağında besleyenlerin, kalkıp da onlarla
beraber, iş birliği içerisinde olanların bize demokrasi ve hukuk
dersi vermesi mümkün değildir. 2007 yılında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım, bitiriyorum efendim. Bunları tarihe not düşelim.
BAŞKAN Sayın Özkan, tamamlayın
lütfen, mikrofonunuzu son kez açıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
kifayetimüzakere
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız,
şu anda, özellikle aradan geçen süre zarfında verdiğimiz
mücadele gösteriyor ki -gece ile gündüz kadar nettir- Türkiye, millî iradesinin
hâkimiyeti, demokratik hukuk devletinin talepleri ve gereklerine uygun iş
ve eylem yaptığı için uluslararası terör örgütlerinin,
iş birlikçilerinin hedefine gelmiştir. Biz teslim
olmayacağız, mücadelemizi her şeye rağmen FETÖye, PKKya ve
iş birlikçilerine karşı sürdüreceğiz inşallah. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, bir
şey söylemedi ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Daha ne
söylesin Sayın Başkan!
BAŞKAN Bakın, sadece sizin sözünüze bir
cevap olarak 12 Eylül darbecileriyle aynı sınıfa,
tanımlamaya koyamazsınız. dedi, bunda bir şey yok ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kısa bir şey söylemek istiyorum. Sayın
Başkan, lütfen izin verir misiniz?
BAŞKAN Sayın Beştaş,
mikrofonunuzu son kez açıyorum ama bir daha açmam. Yani bir hakkı
suistimal ediyoruz.
25.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
kere, darbeci siyasi ayağı niye saklıyorsunuz? (HDP
sıralarından alkışlar) Bugün FETÖ iktidarda olsaydı
aynen bunları yapacaktı. Kendi ortaklarının yolundan
yürüyorlar, kıbleleri aynı yol aslında. Darbecilik
pratiğiyle demokratik siyaseti teslim almaya çalışıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖnün hedefinde
sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ var, bunu kimse saklayamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Eğer cemaat iktidarda olsaydı ne yapacaktı? Siyaseti rehin
almaya çalışacaktı. Bugün, siyaseti rehin almaya
çalışıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖ ile PKK iş
birliği içerisinde ve hedefinde Recep Tayyip Erdoğan var, bunu kimse
göz ardı edemez, kimse saklayamaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Varsa
yüreğiniz, gelin siyasi ayağı ortaya çıkaralım. Siyasi
ayak nerede?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Siyasi
ayak sizde!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) FETÖ
bize operasyon çektiğinde ortaktınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) O zaman da beraber
hareket ettiniz, hendekte de beraber hareket ettiniz
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) FETÖ
operasyonları sırasında ortaktınız. 2009da
ortaktınız, 2012de ortaktınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
kazdığınız çukurlarda da beraber boğuldunuz, beraber
boğuldunuz orada da.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Bize
operasyon çektiğinde FETÖ, ortaktınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Şimdi de siz ortaksınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Beraberdiniz; PKK ile
FETÖ beraberdi, çukurda da beraberdiniz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Ortaktınız, ortak! Tarih affetmez! 2009da da 12de de
ortaktınız siz FETÖyle.
BAŞKAN Sayın Tiryaki
Sayın
Tiryaki, tamam
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hiç merak etmeyin,
bunların tarih nezdinde hesabını soracağız, yargı
nezdinde de hesabını soracağız, merak etmeyin.
BAŞKAN Sayın Özkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) En büyük
darbeci sizsiniz! Herkese darbe yapan bir partisiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biz bunları
kapatıp göz ardı mı edeceğiz zannediyorsun?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Ortaktınız. Biz cezaevindeydik, siz ortaktınız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bak, artarak daha çok
üstüne gidilecek, merak etmeyin! Azalacak değil, artarak daha çok üzerine
gideceğiz.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 4
Kasım 2016 siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde, yasama ve yargı
alanında yarattığı tahribatın
araştırılması amacıyla 4/11/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu, buyurun.
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Zor bir konuyu konuşuyoruz. Buradan
geçmişe bakabiliriz. Evet, 20 Mayıs 2016 tarihinde bu Parlamento bana
göre Anayasaya aykırı bir biçimde dokunulmazlıkları
kaldırdı ve 4 Kasım 2016 tarihinde de bu Parlamentonun üyelerine
karşı bir derin devlet operasyonu oldu. Tabii, ondan önce de 15
Temmuz darbe girişimi vardı. 15 Temmuz sabahında burada, bu
kürsüde ben CHP Grubu adına darbeye karşı konuşma
yapmıştım, kravatsız ve beyaz gömlekle. Yine tarihe bir not
düşmek açısından söylüyorum: Meclisi izleyen basın
mensuplarının yazdıklarına göre de darbeye Kahrolsun
darbe! diye ilk karşı çıkanlardan birisi de benim, sizin
grubunuzdan farklı olarak ve bu devleti de ben bir sivil insan olarak
darbe komisyonunda öğrendim Sevgili Cahit Özkan, bu devleti ve sizleri.
Dört ay boyunca komisyon üyesiydim ve orada öğrendim. Bakın,
bilmediğiniz bir şey var veya farkında değilsiniz: Derin
devlet sizi sahiplendi yani sizin sahibiniz şu anda derin devlet. Bir
şey söyleyebilir misiniz, bu Bodrumdaki fotoğrafa, söyleyebilir
misiniz? Dün 3 Kasımdı bugün 4 Kasım. On sekiz yıl önce
iktidara geldiğiniz değerler ile şimdiki değerler aynı
mı? Gittiğiniz yer sadece ve sadece faşizm, bakın, sadece
faşizm.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bizi faşistlikle
suçlayamazsınız. Yargı, demokrasi, millî iradenin hakimiyeti
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Faşizme teslim oldunuz, yeni dönemin trendine de uydunuz ve yargıya
teslim oldunuz. Buradan çok şey söylemeyeceğim ama şunu
söyleyeyim: Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı
var Selahattin Demirtaşla ilgili olarak. Ne diyor biliyor musunuz? Otuz yıl
sonra sizi ve sizin Hükûmetinizi yargı tacizi yapmakla suçluyor. Otuz
yıl sonra ilk defa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
18inci maddesinden mahkûm oldunuz, Demirtaş dosyasında. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi çok açık bir biçimde Siyasi rehinedir.
diyor. Bunu siz başardınız ve bu Parlamentoya, helikopterle
nişana giden Ankara Başsavcısını kayyum
atadınız. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Ve o
kayyumların iradesiyle operasyonlar yaptınız, hâlen de yapmaya
devam ediyorsunuz.
Bakın, buradan söylüyorum, sizlere de
söylüyorum, talimat verenlere de söylüyorum. O yargı mensupları bizi
dinlesinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu,
tamamlayın sözlerinizi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Türkiye Cumhuriyeti devleti,
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Bu
kürsünün de artık dokunulmazlığı kalmadı, onun da
farkındayım ama size de söylüyorum, burada kayıtlara
düşsün. Bu yargıya talimat verenlerden de hesap soracağız.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Terörist cenazelerine giden
birisi olarak gelip burada böyle konuşmaya hakkınız yok.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) O
yargı mensuplarından da hesap soracağız ama adil bir
biçimde ve hukuk önünde.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Terörist
cenazelerine gidenlerden sorun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Hiç kimse
yerinde rahat oturmasın. O yargı mensuplarına da söylüyorum,
size de söylüyorum: Bütün bu hukuksuzlukların hesabını
vereceksiniz! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yılmaz Tunç, buyurun.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon)
Katıldığınız cenazeler kimliğinizdir beyefendi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Gidenin Allah belasını versin, yoksa sizin versin!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon)
Bağıramazsınız öyle, üslubunuza dikkat edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Hatip kürsüde, kusura bakmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pardon, tamam.
BAŞKAN Sayın Tunç, buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle İzmir depreminde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum,
yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Rabbim böyle acıları milletimize ve ülkemize bir daha
yaşatmasın diye dua ediyoruz.
HDP grup önerisiyle, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP
Eş Genel Başkanları, Grup Başkan Vekilleri ve
milletvekillerinin tutuklanmalarının toplumda, ülke demokrasisinde,
yasama ve yargı alanında tahribat yarattığı
iddiasıyla Meclis araştırması açılması talep
edilmektedir. Araştırma önergesinin gerekçesine
baktığımızda, yargının gerçekleştirmiş
olduğu işlemlerin seçme hakkını ihlal ettiği,
Anayasanın yasama sorumsuzluğuna ilişkin hükümleriyle
bağdaşmadığı, kuvvetler ayrılığı
ilkesinin ihlal edildiği ifade edilmektedir. Benzer mahiyette daha önce de
araştırma önergeleri verilmişti ve bu, Mecliste görüşülüp
kabul görmemişti.
HDP eski Eş Başkanları ile bazı
yöneticileri ve milletvekillerinin 6-8 Ekim olayları öncesinde ve
sonrasında yaptıkları açıklamalar ve bazı eylemler,
yargı makamlarınca suç olarak değerlendirilmiş ve gerekli
tahkikatların sonunda gözaltılar ve tutuklamalar
yapılmıştır. Araştırma önergesine konu olan
parlamenterlerin yargının soruşturma ve kovuşturmasına
neden olan eylemlerine bakıldığında, bu eylemlerin
Anayasanın 83/1 maddesinde ifade edilen yasama sorumsuzluğu
kapsamında değerlendirilemeyeceği aşikârdır; hem
Anayasanın geçici 20nci maddesinde dokunulmazlık kapsamı
dışına çıkarılan dosyalar hem de Anayasanın
14üncü maddesi kapsamına giren suçlar bakımından
dokunulmazlıktan bahsedilemeyecektir.
Değerli milletvekilleri, önergenin
gerekçesinde, bizim de katıldığımız önemli bir cümle
var: Seçme hakkını kullanan yurttaş, temsil yetkisini
vermiş olduğu parlamenterin kendi menfaatlerini savunacağına
olan inançla hareket etmektedir. Bu cümleden anlaşılması
gereken şudur: Seçilen parlamenter, temsil yetkisini aldığı
vatandaşın menfaatlerini savunmak zorundadır, halkın oyuyla
seçilen milletvekilleri halkın menfaatini korumalıdır.
Yaşam hakkını ihlal eden, kırk yıldan bu yanadır,
kırk yıldan fazla bir zamandır, bebek demeden, çocuk,
yaşlı, kadın demeden, asker, sivil, güvenlik gücü demeden
katleden terör örgütleri halkın düşmanıdır. Siyasetçi,
terörle ve teröristle araya mesafe koymalıdır, aksi takdirde halkın
düşmanıyla birlikte hareket etmiş olur ve kendilerini seçenlere
ihanet etmiş olur. Parlamenter özgürce, yargı baskısı
olmadan düşüncelerini açıklayabilir, bunda hiçbir şüphe yok
ancak yapılan düşünce açıklamaları terörü destekler
mahiyette olursa, şiddet çağrısı içerirse bu eylem ve
düşünceler hiçbir demokratik hukuk devletinde düşünce ve ifade
özgürlüğü olarak değerlendirilemez, nitekim Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin de bu yöndeki kararları hepimizin malumudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Yargı, şiddet çağrısında
bulunanların çağrısına uyarak suç işlenmesi durumunda,
zaman aşımı süresi içerisinde, ulaştığı
deliller çerçevesinde gerek azmettirenler hakkında gerekse suçu bizzat
işleyenler hakkında gerekli soruşturma ve
kovuşturmaları yapar, yapmak zorundadır. O nedenle
bağımsız yargı bu olaylarla bağlantısı olan
-ister siyasi ister kamu görevlisi olsun- herkes hakkında gereğini
yapmak durumundadır, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de
gereği budur. Anayasanın 138inci maddesi gereğince de bu
konuda bir araştırma komisyonu kurulması da mümkün
değildir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bir iki cümlesine dair söz aldım.
Bir kere, şu anda 4 Kasım darbesinden bu
yana dört yıl geçti, devam eden yargılamaların hiçbirinin hukuk,
Anayasa, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve ilgili usulle ilgisi
olmadığını, tamamen siyasi bir karar olduğunu not
etmek istiyoruz. Bizim hiçbir şiddet çağrımız yoktur,
hiçbir şiddet çağrısı HDP tarafından
yapılmamıştır, yapılmaz ve şunu hatırlatmak
isterim: Aradan dört yıl geçti, biz her gün oylarımızı
artırıp büyüyoruz ve halk desteği arkamızda ama kendileri
3e bölündü, oyları her geçen gün eriyor. Siyasetçiler halka hesap verir;
kendi baskıladıkları, yönettikleri yargı eliyle siyaset
mekanizmasını zapturapt altına almak, kesinlikle bir darbeci
pratiğidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 12
Eylülcülerden tek farkları, bunlar sivil, 12 Eylülcüler askerdir.
BAŞKAN - Teşekkür ettim, kayıtlara
geçti.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Fotoğrafa bak fotoğrafa. Kardeşleriniz, çocuklarınız
hepsi dağda.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
27.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın ve Trabzon Milletvekili Bahar
Ayvazoğlunun yerinden sarf ettikleri bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, Sayın
Başkan, hatibimiz Sayın Tanrıkulu kürsüdeyken tutanağa da
geçecek şekilde çok net laf atan bazı Adalet ve Kalkınma Partili
milletvekilleri kendisine dediler ki: Gittiğiniz terörist cenazeleri
BAŞKAN Sayın Çalık söyledi, evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, ben, aylardır
gördüğüm görüntülerden ve yapılan işten o kadar utanç duyuyorum
Türkiye medyası adına ama görülüyor ki buna inanan milletvekilleri
var. Şimdi, size açıkça söylüyorum: Bu konu, benim özel bilgimde ve
özel ilgi alanımda.
Sayın Sezgin Tanrıkulunun Diyarbakır
önceki Baro Başkanı Tahir Elçi cenazesindeki tabutun üstüne PKK
bayrağı photoshoplanmış; bir tane bu var dönen.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bayrak değil,
paçavra.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İki, Sayın Sezgin
Tanrıkulunun çiçek koyduğu söyleniyor teröristlerin mezarına.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son kez açıyorum mikrofonu.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ve o görüntüler, Uluderede
yanlışlıkla bombalanan zavallı köylülerin. Sayın Emine
Erdoğan Hanımefendi de oraya ziyaret yaptı, çok sayıda AK
PARTİli bakan da gitti Roboskiye ziyaret yaptı.
Üçüncü bir görüntü var. O da yine photoshoplanmış,
bu sefer DHKP-Cnin bir amblemiyle. O görüntüde de cenazedeki kişi Aziz
Güler. Türkiyede tek bir suçu olmadığı ve IŞİD
bombasına basarak öldüğü ve sınırın birkaç kilometre dışında
buzdolabında bekletildiği için, bizzat benim Mahir Ünalla
karşılıklı diyalogla, Numan Kurtulmuşun ailesine
müjdelemesiyle Türkiyeye getirilen, cemevindeki bir cenaze. Ve Sezgin
Tanrıkulu gözünüzün içine bakarak şunu dedi: Ben eğer bir
terörist cenazesine katıldıysam Allah benim belamı versin.
Şimdi çıkın ve şunu söyleyin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN O da kayıtlara girdi.
Sayın Özel, teşekkür ediyorum, son
cümlenizi alayım, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu 3 photoshoplu ve her
birisi Tahir Elçi, Roboski mezar ziyareti ve Aziz Gülerin cenazesi
dışında, eğer namus için, ahlak için, vicdan için bir tek
Cumhuriyet Halk Partilinin -Sezgin Bey ve bu gruptaki herkes- photoshopsuz
bir terörist cenazesi varsa, namus için söyleyin, yoksa bu iddiayı dile
getirmek ve geri almamak namussuzluktur! (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisini
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yoklama
istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylanmasından önce yoklama talebi vardır, onu işleme
alacağım:
Sayın Beştaş, Sayın Tiryaki,
Sayın Eksik, Sayın Aydemir, Sayın Bülbül, Sayın Peköz,
Sayın Kaçmaz, Sayın Gaydalı, Sayın Kaya, Sayın
Piroğlu, Sayın Turan, Sayın Taşçıer, Sayın Ersoy,
Sayın Katırcıoğlu, Sayın Pekgözegü, Sayın
Koçyiğit, Sayın Maçin, Sayın Paylan, Sayın Koç, Sayın
Özen.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum, yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.12
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
Pusula veren milletvekilleri lütfen salondan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.-
HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 4
Kasım 2016 siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde, yasama ve yargı
alanında yarattığı tahribatın
araştırılması amacıyla 4/11/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım
ve oylarınıza sunacağım.
3.-
CHP Grubunun, Adana Milletvekili Ayhan
Barut ve arkadaşları tarafından, ülkede tarım ve
hayvancılık sektöründeki üreticilerin ve yetiştiricilerin içinde
bulundukları sorunların araştırılması
amacıyla 30/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel
Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 4/11/2020 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Adana Milletvekili Ayhan Barut ve arkadaşları tarafından
tarım ve hayvancılık sektöründeki üreticilerimizin ve
yetiştiricilerimizin içinde bulundukları sorunların
araştırılması amacıyla 30/10/2020 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2063 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/11/2020 Çarşamba
günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Ayhan Barut, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. Partimizin tarım ve hayvancılıktaki sorunlara
ilişkin araştırma önergesiyle ilgili grup önerisi üzerinde söz
almış bulunuyorum.
Ülkemizde ve dünyada yaşamı olumsuz etkileyen pandemi süreci
her alanda bizlere bazı ikazlarda bulunmuştur. Yapılan
yanlışlar çok fazlaydı, bu yanlışlar salgın
döneminde de açıkça ortaya çıkmıştır. Yapılan
yanlışlar tarım sektöründe daha da belirgin bir hâle geldi.
Örneğin, tarımda kamucu bir politikaya geçilmesi gerekirken
dışa bağımlı politikalarda hâlen ısrar ediliyor. Bu
dışa bağımlı politikalarınız neticesinde
üretici borca batmış, soğandan patatese tüm tarım ürünleri
tarlada kalmış, yetiştiricinin eti de sütü de para
etmemiştir. Ekonomiyi uçuracağız derken doları uçurdunuz,
benzin sayacı gibi sürekli artan dolar 8,50ye ulaştı ve nerede
duracağı da meçhul. Hâlâ çıkıp Paramız var ki ithal
ediyoruz. diye caka satıyorsunuz. Bazen paranız da işe
yaramıyor. Pandemi gerçeği bize paranın işe
yaramadığını göstermiştir çünkü tüm dünya ülkeleri
öncelikle tarımda kendi ülkesinin gıda ihtiyacını
karşılamış, dolayısıyla sizin paranız da
işe yaramaz hâle gelmiştir. Eğer paranız çoksa yerli ve
millî üreticiyi desteklemek için kullanın.
TÜİKin verilerine göre, 2003 yılında
tarım ve hayvancılıktaki ihracatımız 5,2 milyar Türk
lirası, ithalatımız ise 5,9 milyar Türk lirası. Bu dönemde
söz konusu alanda dış ticaret açığı ise 700 milyon
lira civarında seyretmiştir. Geçen yıl ise tarım ve
hayvancılıkta ihracat 36 milyar liraya ulaşırken
ithalatımız 63 milyar lira olmuştur, aradaki açık 27 milyar
lira. Biz 700 milyon lirayı beğenmezken 27 milyar lira eksiye gitmeyi
nasıl açıklayacaksınız? Hatta tüm AKP iktidarı
döneminde -ithalat 106 milyar dolar- aradaki eksi bakiye 30 milyar doları
bulmuştur. Bu da bize şunu gösteriyor ki tarımda net bir
şekilde ithalatçı hâle geldik. Bu durum bizi çok üzüyor ve bu duruma
kahroluyoruz.
Yine aynı dönemde tarımsal üretim maliyetleri
yüzde 800 ila 900 oranında artış gösterirken ürün fiyatları
bu artıştan yeterince pay alamamıştır. Bu nedenle,
ürettiği üründen para kazanamayan çiftçiler tarımdan
uzaklaşmıştır. ÇKS kayıtlarına göre,
iktidarınız döneminde 2 milyon 800 bin çiftçinin 700 bini üretimden
uzaklaştırılmış, 2 milyon 100 bine
düşmüştür. Bilinmelidir ki üretimden kopartılan çiftçilerin
tarımsal üretime tekrar dönmeleri oldukça zordur ve mümkün değildir.
Bu nedenle, tarım sektörüne yönelik acilen kapsamlı bir tarımsal
üretim seferberliği ilan edilmeli, ithalatı önceleyen
yaklaşımlardan uzaklaşılmalıdır.
Tarım Kanunu gereği bütçeden tarıma
ayrılması gereken kaynağın gayrisafi millî
hasılanın yüzde 1inden aşağı olmaması gerekirken
bu oran hiçbir zaman uygulanmamış, yüzde yarımı dahi
bulmamıştır. Yakında görüşülecek olan Tarım
Bakanlığı bütçesindeki desteklerin de geçen yılla aynı
rakamda olmasını -22 milyar TL olmasını- kabul etmek mümkün
değildir; kanun gereği, verilen destek yüzde 1 olmalıdır.
Bugünlerde görüşülecek olan torba kanunda vergi
affıyla birlikte birçok sektöre kolaylık sağlanıyor ancak
bunun içerisinde çiftçinin çsi, tarımın tsi yok. Diğer
sektörlerin borçları için tanınan avantajlar çiftçilerin
borçları için de sağlanmalıdır. Üreticinin Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarının yanı sıra Ziraat
Bankası ve özel bankalardaki borçları da uzun vadede
yapılandırılmalı, kredi anapara ve faiz ödemeleri iki
yıl faizsiz ertelenmeli, çiftçilere yeniden sıfır faizli
krediler verilmelidir. Çiftçinin BAĞ-KUR ve SSK borçları da 2021
yılı hasat sonuna kadar ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu denilen
bir fon var, bu Kredi Garanti Fonunun büyütülmesi gerekiyor çünkü tarım
işletmeleri de çiftçiler de -çiftçiler de bir işletme
işletmektedir- Kredi Garanti Fonundan yararlanmalıdır. Sulama
yatırımları artırılmalı, kooperatifçilik
yaygınlaştırılmalı, küçük aile işletmeciliği
desteklenmelidir. Yaş sebze ve meyvede aracı sistemden vazgeçilmeli,
hayvancılık geliştirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Barut.
AYHAN BARUT (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu salgın döneminde üretimin
sürdürülebilirliği ve gıdaya erişim, güvenli gıdaya
erişim oldukça önemlidir. Belki de en önemlisi tarım ve hayvancılık
dış ticaretinde de açığın kapanması konusudur ve
kendi üreticilerimize destek verilmesi konusudur. Bu nedenle ve özetle,
üreticilerimizin ve yetiştiricilerimizin içinde bulunduğu sorunlar,
alınması gereken tedbirler için sunduğumuz bu
araştırma önergemize destek vermenizi istiyoruz. Unutmayın ki bu
ülke hepimizin, unutmayın ki tarımın da siyaseti yapılmaz.
Hepinize saygı ve sevgiyle
selamlarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Fahrettin Yokuş, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
TARMAKBİR adlı, tarım işletmeleriyle ilgili bir
kuruluşun sektör raporunda tarımın 5 temel sorunu ve çözüm
önerileri şöyle sıralanıyor:
1) Maliyet artırıcı unsurların
çözümlenememesi: Girdi maliyetlerinin (elektrik, mazot, gübre, ilaç) dünya
fiyatlarının üzerinde seyretmesi ve piyasa manipülasyonları
sektöre büyük zarar vermektedir.
Çözüm: Tarımsal aracılara akreditasyon
sistemi getirilmeli, tarımsal üretim için kullanılan mazotta özel
tüketim vergisi kaldırılmalı, tarımsal üretimde
yenilenebilir enerjinin kullanımı teşvik edilmeli, tarımda
kullanılan elektrik bedeli hasat sonunda ödenmelidir.
2) Çiftçi eğitimi ve uygulamalarının
yetersiz olması: Yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama
sistemleri, teşvikler ve mevzuat konusunda üreticilerin
bilinçlendirilmesine, genç nüfusun tarımsal üretime özendirilmesine ve
teşvik edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Çözüm: İlgili özel sektör
kuruluşları, üniversiteler ve yayın kuruluşlarıyla
beraber yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenerek arazide
uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmelidir.
3) Tarım arazilerinin parçalı ve
dağınık yapısı: Tarımsal arazilerin çok
parçalı ve dağınık yapısı üretim maliyetlerini
artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım
ağının inşasını zorlaştırmakta,
çiftçinin kazancını düşürmekte ve tarımsal rekabet ile
tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.
Çözüm: Arazi toplulaştırması ve
sınırsız köy projeleri çalışmaları
hızlandırılmalıdır.
4) Tarımsal üretimde verim ve kalitenin
düşük olması: Toprak ve iklim şartlarına uygun tür ve
çeşit seçiminde, uygun tedbirlerin (gübreleme, sulama ve benzeri gibi)
kullanılmaması nedeniyle verim ve kalite düşüktür. Arıtma
tesisi bulunmayan sanayi kuruluşları toprağı ve yer
altı sularını kirletmekte ve bu durum tarımsal üretimde
verim ve kalite kaybına sebep olmaktadır.
Çözüm: Artan nüfus ve beslenme zorunluluğu
dikkate alınarak yeni tarımsal üretim teknolojileri
geliştirilmeli, bu amaçla TÜBİTAK tarafından Tarımsal
AR-GE başlığı altında özel bir destek programı
geliştirilmelidir. Özellikle küçük ölçekli tarıma dayalı
işletmelerin çevre korumaya yönelik faaliyetlerinde ekonomik analizler iyi
yapılmalıdır.
5) Sulanabilir arazi miktarının
azlığı ve mevcut su kaynaklarının etkin
kullanılmaması: Sulanabilir arazi miktarının
azlığı nedeniyle ülkemiz özellikle yağlı tohumlu
bitkilerde ithalata mahkûmdur. Suyun etkin kullanılmaması nedeniyle
hem gereksiz su sarfiyatı olmakta hem de üretim artırılamamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Çözüm:
Sulanabilir arazi miktarı artırılmalı, başta damlama
sulama sistemi olmak üzere yeni sistemler uygulanarak suyun etkin
kullanımı sağlanmalı, bu tür projelere verilen destekler
artırılmalı, gübrelemenin etkin yapılabilmesi ve iş
gücü maliyetinin azaltılması amacıyla basınçlı sulama
sistemiyle birlikte kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
deniliyor.
Evet, bu raporda söylendiği gibi, eğer bu
uygulamaları biz tarımda hayata geçirebilirsek Türk
tarımının önemli sorunlarını çözmüş oluruz diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Rıdvan Turan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller ve ekran karşısında bizleri
izleyen sevgili halkımız; Cumhuriyet Halk Partisinin
araştırma önergesine başlamadan önce, 2016 yılında 4
Kasımda bir siyasi darbeyle aramızdan alınmış olan
Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Balukenin mektubunu sizinle
paylaşacağım: Halkımızın iradesine yönelik
yapılan 4 Kasım darbesinin 4üncü yılını geride
bırakmaktayız. Bu süre içerisinde barış, demokrasi,
özgürlük ve adalet mücadelemizden tek bir geri adım atmamanın onurunu
yaşıyoruz. Bu anlamda halklarımızın gösterdiği
kararlı duruş ve sağlam irade en büyük
dayanağımız, moral ve güç kaynağımız olmuştur.
Bu iradenin ve inancın bizleri aydınlık ve özgür yarınlara
yaklaştırdığına yürekten inanıyoruz. 4 Kasım
halk iradesine yapılan darbe, bugün ülkenin içinden geçtiği siyasi,
toplumsal, hukuksal ve ekonomik çöküşün yolunu döşeyen mihenk
taşlarından biridir. Bu anlamda halklarımızı ve
ülkemizi çöküşten kurtaracak çözüm, halk iradesine yapılan darbe
anlayışının içerdiği bütün hukuksuzlukların alt
edilmesinden geçmektedir. Sarsılmaz inancımızla bütün
halklarımıza ve yoldaşlarımıza kararlı
mücadelemizin sözünü veriyor ve bu onurlu yolda herkese başarılar
diliyoruz. Aydınlık yarınlarda buluşacağımıza
olan inancımızla
Biz de Sayın İdris Balukenin
şahsında, içeride olan bütün yoldaşlarımızı en
içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Hesap bilmeyen kasap,
ne satır bırakır ne masat. derler. AKPnin tarım
alanında uygulamaya koymuş olduğu politikalar tam anlamıyla
hesap bilmeyen kasabın yaptığı işler. O kadar çok
söylenecek şey var ki
Ama bir tane örnek vereyim size: Tarım Kredi
Kooperatifleri TAREKS üzerinden Bosna-Hersekten et ithalatı yapıyor.
Türkiyede üretilen canlı hayvan 32 liraya kesiliyor, bunun kemiksiz et
fiyatı aşağı yukarı 38-39 liralarda cereyan ediyor. Bosna-Hersekten
ise kilosu 5,2 euroya ağustos ayında ithal edildi bu etler yani 45
liraya tekabül ediyor. 38-39 liradan kendi üreticisinden almayı
yeğlemeyen anlayış, 45 liraya Bosna Hersekten ithalat
yapıyor. 1.645 ton et ithal edilmiş ve Bosna Herseke 8,5 milyon euro
para ödenmiş.
Şimdi, sebebi ne? Stoklar dolu mu? Stoklar
dolu. Et fiyatı, ithal ettiğin ete göre daha düşük. Hangi saikle
dışarıdan et ithal ediyorsun? Bunun tek bir izahatı
olabilir: Bosna Hersekle siyasi ilişkileri güçlü tutmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RIDVAN TURAN (Devamla) Arkadaşlar,
tarımı uluslararası ilişkilerin bir payandası, bir
mücavir alanı hâline getiren tarım anlayışından ve
tarım politikalarından bu memleket çok çekti. Şu anda Türkiye
tarımcılığı, işte bu anlayış sebebiyle,
bu vehim sebebiyle bitiş noktasına sürüklendi. İthalatçı
politikalar olduğu sürece
Ki Bakan açıklama yapmıştı
Hasadın olduğu dönemlerde ithalat yapmayacağız. diye.
Belli ki Tarım Bakanlığını da Tarım Bakanı
yönetmiyor. İthalat tam da hasadın olduğu dönemde
yapıldı ve Türkiyede üretim yapan çiftçiler her zamankinden daha zor
bir cendereyle şu anda karşı karşıya.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Yunus Kılıç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUNUS KILIÇ (Kars)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Tabii, Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
tarımın bu kadar konuşuluyor olmasından aslında mutlu
olduğumu ifade etmek isterim çünkü tarımın stratejik bir sektör
olduğunu, daha çok alakadar olunması gerektiğini, tarımda
üretenlerin daha fazla desteklenmesi gerektiğini her geçen gün bütün siyasi
gruplar defaatle ifade ediyorlar; bu, sevindirici bir şey. Biz de tam da
bunu yapıyoruz arkadaşlar.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ya,
bırakın desteği, köstek olmayın, o bile yeter!
YUNUS KILIÇ (Devamla) On sekiz yıldır AK
PARTİ de tarımı birinci sektör olarak ele alan,
sorunlarını çözmeye çalışan, birikmiş problemlerini
halletmeye çalışan, tarımdaki destekleri her geçen gün
artıran ve üretimin sürekliliğini sağlamaya çalışan
bir anlayışla tarımsal sektöre...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) 2006
yılında çıkan kanuna uymuyorsunuz.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Çünkü bu sektörün sermaye
yeterliliğinin en az olduğunu, fluktatif ortamlardan en fazla
etkilenen alan olduğunu en iyi bilenlerden biri biziz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Buğday
desteklemelerini vermediniz.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Dolayısıyla
arkadaşlar, özellikle üzerinde çok konuştuğunuz bir iki
şeyle alakalı...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Adamlar BAĞ-KUR
primlerini ödeyemiyor, Tarım Kredi Kooperatiflerinin faizine yetmiyor ki!
YUNUS KILIÇ (Devamla) İfade etmeme müsaade
ederseniz Hanımefendi... Biz dinliyoruz, sizin de dinlemenizi istirham
ediyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ama yalan
söylüyorsunuz!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Çok ayıp ediyorsunuz!
Ben bilim adamıyım, yalan söylemem. Benim söylediklerimin hepsi
tespitlidir, kayıtlıdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çıkıp üfürmem, bilim ve istatistikler ne
söylüyorsa onu söylerim, onun dışında bir
yaklaşımım yoktur.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
Destekliyoruz. diyorsunuz, köstek oluyorsunuz!
BAŞKAN Sayın Köksal, rica ediyorum,
lütfen... Bugün size bir hâl oldu! Buradayken daha iyiydiniz!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Bakın, Meclis
araştırması önergenizi verirken birtakım şeyler
söylemişsiniz, demişsiniz ki: Tarımda ithalat, ihracattan
fazla. Bakın, ben buna yalan demiyorum, eksik diyorum. Bakın, siz
aslında yanlış iken ben buna eksik diyorum ama siz orada Yalan
söylüyorsunuz! diye bağırıyorsunuz. Milletvekilliğine
yakışan bir üslup değil bu. Lütfen, bırakın
anlatayım, cevabınız varsa gelin burada söyleyin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Destek vermiyorsunuz
ki! Destek vermiyorsunuz ki!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Halka vereceğiniz cevap
olmadığı için on sekiz yıldır biz iktidarız ve
oylarımızı artırarak devam ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kamudan 178 milyar
alacağı var çiftçinin!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Arkadaşlar,
tarımda ithalatın miktarı... Bakın, son on altı
yıldır toplamda ithalatın ihracatı karşılama
oranında, ihracat lehine her yıl 5 milyar dolar fazlamız var
yani cari açığın kapatılmasına tarımsal
üretimimiz her yıl 5 milyar dolar katkı yapıyor. Hep söylersiniz
ya Buğday ithalatı! Buğday ithalatı! bakın, bizim
buğday ithalatından on altı-on yedi yıldır...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Türkiyeyi ithalat
bağımlısı ülke hâline getirdiniz ya!
YUNUS KILIÇ (Devamla) ...yapmış
olduğumuz ithalatın tamamı 54 milyon tondur ama una,
irmiğe, bisküviye, bulgura çevirerek sattığımız 68
milyon tondur ve aradaki fark 12 milyar dolardır. Bu, çiftçimizin cebine
katma değerli ürünler üreterek almış olduğu ilave bir
miktardır. Ayrıca, tarım alanında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ayrıca,
arkadaşlar, tarımsal alanda ihracatımız
ithalatımızdan toplamda 75 milyar dolar fazladır.
Kredilerle alakalı; bakın, AK PARTİ
geldiğinde, çiftçimizin kullanmış olduğu toplam kredi
yılda 500 milyon liraydı. Şu anda ne kadar biliyor musunuz? 120
milyar lira. Dönüş oranları neydi? Yüzde 40 ila 60 arası;
şu anda yüzde 98 dönüşü var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çiftçimiz krediye ulaşıyor, kullanıyor ve
sonra ödeme kabiliyetiyle bunu geriye döndürüyor.
Bakın, Tarım Kredi, üyelerinin, pandemiden
kaynaklı sıkıntıyı gidermek için çiftçi
borçlarını faizsiz olarak altı ay erteledi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yalan söylüyor!
YUNUS KILIÇ (Devamla) Ziraat Bankası, gene
Bakanlar Kurulu kararıyla çıkmış olan süreçlerden
yararlanarak yüzde 25 düşük faizle çiftçi borçlarımızı
zaten lüzumu hâlinde ertelemeye devam ediyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çiftçiye verilen
krediyi destek olarak gören de ilk defa
YUNUS KILIÇ (Devamla) Yeni yapılandırma
paketimizde de çiftçilerin de bundan yararlanması noktasında
çalışmalarımız devam ediyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
çiftçinin aldığı kredinin faizleri yüksek, ondan bir bahsedin.
Tarım Kredinin faizleri yüksek.
YUNUS KILIÇ (Devamla) İnanıyorum ki
çiftçilerimiz de bundan bu pakete katılacaklar diyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
yapılmasını talep ediyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım ama bir yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Bingöl, Sayın
Gökçel, Sayın Sümer, Sayın Köksal, Sayın Zeybek, Sayın
Kaya, Sayın Karabat, Sayın Aydoğan, Sayın Şahin,
Sayın İlhan, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Kılıç, Sayın Barut, Sayın Kaplan, Sayın Ceylan,
Sayın Ünlü, Sayın Sarıbal, Sayın Kayan, Sayın Girgin.
Sayın milletvekilleri, bu yoklama
sonrasında görüştüğümüz kanuna devam edeceğiz.
Soru-cevapla ilgili olarak dün sisteme giren
arkadaşlarımız vardı. Ben, sırasıyla dün sisteme
giren bu arkadaşlarımızın isimlerini okuyacağım
ve o arkadaşlarımızın soru sormak için sisteme girmelerini
rica edeceğim.
Pusula veren milletvekili
arkadaşlarımız lütfen Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.52
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Pusula veren arkadaşlarımız Genel
Kuruldan lütfen ayrılmasınlar.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Esin Kara? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.-
CHP Grubunun, Adana Milletvekili Ayhan
Barut ve arkadaşları tarafından, ülkede tarım ve
hayvancılık sektöründeki üreticilerin ve yetiştiricilerin içinde
bulundukları sorunların araştırılması
amacıyla 30/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VII.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.-
(10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) esas numaralı, Depreme Karşı
Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza
İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu üyeliklerine
Seçim
BAŞKAN - Depreme Karşı
Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza
İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
yapılacaktır.
Komisyon üyelikleri için siyasi parti
gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup
oylarınıza sunacağım.
Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin
ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin
Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan
Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi
Adı Soyadı Seçim Çevresi
Adalet ve Kalkınma
Partisi (11)
Ahmet Kılıç Bursa
Mustafa Demir İstanbul
Abdullah Güler İstanbul
Hulusi Şentürk İstanbul
Necip Nasır İzmir
Selahattin Minsolmaz Kırklareli
İlyas Şeker Kocaeli
Selman Özboyacı Konya
Ahmet Çakır Malatya
Recep Uncuoğlu Sakarya
Yusuf Ziya Yılmaz Samsun
Cumhuriyet Halk Partisi (5)
Müzeyyen Şevkin Adana
Gökhan Zeybek İstanbul
Sevda Erdan Kılıç İzmir
Kamil Okyay Sındır İzmir
Ulaş Karasu Sivas
Halkların Demokratik
Partisi (2)
Ali Kenanoğlu İstanbul
Muazzez Orhan Işık Van
Milliyetçi Hareket Partisi
(2)
Lütfi Kaşıkçı Hatay
Cemal Çetin İstanbul
İYİ PARTİ (2)
Hayrettin Nuhoğlu İstanbul
Bedri Yaşar Samsun
BAŞKAN Okunan listeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Komisyonun
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimini yapmak üzere
toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Meclis
Araştırması Komisyonuna seçilmiş bulunan sayın
üyelerin 10 Kasım 2020 Salı günü saat 15.30da Yeni Halkla
İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku 1inci kat 3 no.lu
Toplantı Salonunda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve
kâtip seçimi yapmalarını rica ediyorum. Komisyonun toplantı,
gün, saat ve yeri ayrıca plazma ekrandan ilan edilmiştir.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, tazminatları için Ankaraya
yürüyen Somalı Uyar Madencilik işçilerine müdahale edildiğine ve
gözaltıların olduğuna, madencilerin haklarının
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çok kısa bir şey iletmek istiyorum.
Şimdi, biraz önce aldığımız bir habere göre,
tazminatları ve işçi sağlığı, iş
güvenliği için Ankaraya yürüyen Soma Uyar Madencilik işçilerine,
maalesef, jandarma müdahale etmiş ve görüntüler sosyal medyada epeyce
yayıldı. BAĞIMSIZ MADEN-İŞ örgütlenme uzmanları
Kamil Kartal ve Başaran Aksu şu anda gözaltında.
Evet, daha düne kadar İzmirde enkazda
canıyla başıyla çalışan madencilerin bugün
gözaltına alınması kabul edilebilir değil. Enkaza giden
maden işçilerine kahraman denilmişti, şimdi haklarını
aradıkları için suçlu ilan edildiler. Biz buradan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinden ilgililerin tümüne seslenerek şunu söylemek istiyoruz:
Madencilerin yolunu açın, haklarını verin.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
29.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Somalı Uyar Madencilik mağduru işçilerin Ankaraya
yürüyüşlerinin engellenmemesi gerektiğine, Anadolu
Ajansının İzmir Milletvekili Binali
Yıldırımın Nahçıvan temaslarına yönelik haberine
ilişkin açıklaması
Bir de Sayın
Başkan, bir husus var: Ben, şimdi Anadolu Ajansından gördüm,
Binali Yıldırım Azerbaycana gitmiş, çok iyi bir şey;
yanında bir Meclis Başkan Vekilimiz var, bir de Azerbaycan Dostluk
Grubumuz var. Anadolu Ajansı, haberi şöyle geçiyor: Türkiye Büyük
Millet Meclisi heyetiyle gerçekleştirdikleri Nahçıvan
temaslarını Araz Devlet Konukevinde basın mensuplarına
değerlendirmiş Binali Bey. Binali Beyin heyet başkanı
olduğu söyleniyor, bizim böyle bir kararımız yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiye Büyük Millet Meclisi
heyeti olabilmesi için Genel Kurul kararı olması lazım. Geçen
hafta, evvelki hafta öyle bir karar aldık, hep birlikte gittiler.
İYİ PARTİnin, CHPnin, HDPnin haberi yok; böyle bir gezi var.
Bu, mutlaka iyi niyetle yapılmış şahsi bir temastır
ama Meclis adına nasıl böyle bir ziyaret oluyor? Ve Binali Bey
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına falan diyor, bunlar doğru
değil. Kaldı ki heyette Milliyetçi Hareket Partisi mensubu Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili de var yani bir heyet başkanı
olacaksa Meclis Başkan Vekili o heyete başkanlık yapar,
İzmir Milletvekili Binali Bey eski Meclis Başkanı
sıfatıyla o heyete başkanlık yapamaz; teamülleri altüst
eden yanlış bir şey. İyi niyetli bir ziyaret. Meclise
söylense biz de katkı verirdik. Hem Meclis heyeti deyip heyetin
başı Binali Yıldırım
Ya Anadolu Ajansı
saçmalıyor ya da orada hakikaten Binali Bey'in bir
dalgınlığına gelmiş, bu cümleler kurulacak cümleler
değil. Bu konuyu düzeltmeleri gerektiğini ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Giresun Milletvekili
Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46
Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
239) (´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 239 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerinde siyasi parti grupları adına
yapılan konuşmalar tamamlanmıştı. Şimdi
sırasıyla şahsı adına konuşma talebi olanlara söz
vereceğim.
Sayın milletvekilleri, az önce
açıkladığım gibi, dünden soru için sisteme giren
arkadaşlarımızın isimlerini okuyacağım; bu
arkadaşlarımızdan burada, salonda olanların sisteme girmelerini
rica ediyorum:
Ali Cumhur Taşkın, Dursun Ataş, Okan
Gaytancıoğlu, Burcu Köksal, Turan Aydoğan, Haşim Teoman
Sancar, Türabi Kayan, Orhan Sümer, Özgür Karabat, Nurhayat Altaca
Kayışoğlu, Neslihan Hancıoğlu, Mehmet Güzelmansur.
Soruda önceliği sisteme giren bu
arkadaşlarımıza vereceğim. Eğer sisteme girmezlerse
bugün sisteme giren arkadaşlarımıza Türabi Beyden başlamak
üzere söz vereceğim.
Şimdi şahıslar adına ilk söz,
Sayın Kamil Okyay Sındırın.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 239 sıra sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, söz konusu 239
sıra sayılı Kanun Teklifi aslında 225 sıra
sayılı Kanun Teklifiyle aynı adla Meclise sunulmuş. Gerçi
Komisyon kararıyla teklifin adı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi olarak
değiştirildi yani İşsizlik Sigortası Hakkında
Kanun Teklifi borç yapılandırması kanun teklifine dönüştü;
birbiriyle hiç alakası olmayan iki başlık. Bu teklif bir temel
kanun niteliğinde görüşülüyor, birbiriyle hiç ilgisi olmayan 19
ayrı kanunda değişiklik öneriliyor. Komisyonumuza 43 madde
olarak gelen teklif, 8 ihdas maddesiyle 51 maddeye çıktı; hatta ihdas
edilen maddeler kanun teklifinin başlığını
değiştirecek derecede baskın maddeler hâlini aldı.
Sıra sayısına ihdas edilen ilk 4 madde borçların
yapılandırılmasıyla ilgili olup diğerleri -14, 38, 39
ve 44üncü maddeler- çeşitli kanunlarda düzenlemeler içeriyor. Bu kanun
teklifi de -diğer tüm torba kanunlar gibi içeriğinde birbiriyle hiç
ilgisi olmayan maddeler olsa da- temel kanun niteliğinde kabul ediliyor ve
yine İç Tüzük çiğneniyor, yine yasama kalitesizliği söz konusu.
Bir başka trajikomik durum nedir, biliyor
musunuz değerli arkadaşlar: Teklife 8 madde ihdas edilmiş
olduğu hâlde ve hatta başlığı dahi
değiştirilmiş olduğu hâlde teklifin genel gerekçesi noktası
virgülüne kadar aynı; başlığı farklı, genel
gerekçe aynı.
Bu kanun teklifinde öncekiler gibi yine Anayasaya
uygunluk değerlendirmesi yapılmadan İç Tüzük çiğneniyor.
Teklifin 10uncu, 12nci, 13üncü, 17nci, 19uncu maddeleriyle birlikte toplam
14 ayrı maddesinin Anayasaya aykırı olduğu
tarafımızca tespit edildi.
Bu kanun teklifi tali komisyon olarak Adalet ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonlarına havale edilmiş olsa da söz konusu Komisyon
Başkanlarının keyfî tutumlarıyla hiçbir görüş sunulmadı.
Hâlbuki İç Tüzük, kendisine havale edilmemiş olsa da bütün
komisyonlara kendi alanlarını ilgilendiren -örneğin Millî
Eğitim Komisyonu- tekliflere görüş bildirme yetkisi veriyor.
Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun 14üncü maddesindeki gelir ve giderleri
etkileyecek kanun tekliflerine oluşturacağı mali yüke dair
mutlaka bir etki analizi eklenmesi hükmü yine yerine getirilmedi; tam
kanunsuzluk söz konusu.
Kaldı ki 228 sıra sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinde yer alan ve teklif
metninden çıkarılan -o zaman için- 5 madde, neredeyse aynı gün
hiç değiştirilmeden bu teklife eklenerek Meclis Başkanlığına
sunuldu; bu da düşündürücü tabii. Söz konusu maddeler Görüşülmekte
olan 228 sıra sayılı Kanun Teklifinin şu maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. denilerek ve
söz konusu düzenlemenin daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını
teminen teklif metninden çıkarılması amaçlandığı
ifade edilerek çıkarılmıştı. Oysaki İç Tüzükün
87nci maddesinde düzenlenen Değişiklik önergeleri
başlığı altında sadece bir maddenin reddi, komisyona
iadesi, değiştirilmesi, metne ek veya geçici madde eklenmesi
hakkında değişiklik önergelerinin verilebileceği hükmü
dolayısıyla maddenin metinden çıkarılması
şeklinde bir önergenin olamayacağı açıktır; olsa da
bu, ya maddenin reddi anlamı taşır ya da komisyona iadesi
anlamı taşır ki reddedilen maddenin bir yıl geçmeden
aynı yasama döneminde Meclis Genel Kurul gündemine alınması söz
konusu olamaz. Eğer komisyona iadesi anlamı taşıyorsa da
komisyonda söz konusu maddenin görüşme yöntemi bu olmamalıydı,
sadece bu maddeler görüşülmeliydi ve esas teklif sahipleri yeniden teklif
etmeliydi diyorum.
Tabii, söylenecek çok şey var ama bu teklifin
genel gerekçesinde söz konusu 5 madde ve -tabii daha öncede belirttim- 8 ihdas
maddesi hakkında hiçbir bilgiye de yer verilmediğini kayıtlara
geçirmek istiyorum.
Bu kanun teklifinin genel gerekçesi her ne kadar
coronavirüs salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini
azaltmak, sosyal devlet ilkesinin gereğini yerine getirmek ve ekonomik
aktivitenin istihdamla desteklenmesi olarak bildirilmişse de aslında
bu kanun teklifi, mevcut iktidarın Covid-19 pandemisi sonrası
ortamı istismar ettiğini teyit etmektedir.
Bu teklifte; işsizliğin
azaltılması bahanesine sığınılarak işçinin
en büyük çalışma güvencesi olan kıdem tazminatına el
atılmaktadır, kademeli olarak kıdem tazminatını
ortadan kaldıracak veya işlevsiz kılacak yasal düzenlemeler
yapılmaya çalışılmaktadır, işverenler için
istihdam nedeniyle üstlendikleri vergi ve primlerle ilgili bazı
yükümlülükler İşsizlik Fonunun sırtına yüklenmekte,
İşsizlik Fonu kaynakları süratle eritilmektedir; vergi ve prim
yapılandırması adı altında kısmi af
çıkarılmaktadır; Adalet ve Kalkınma Partisinin on sekiz
yıllık iktidarı döneminde 7nci kez varlık barışı
düzenlemeleri tekrardan çıkış yolu olarak ortaya sürülmektedir;
emekleriyle çalışanlar aleyhine iş barışını
bozan, iş güvencelerini ortadan kaldıran, kıdem tazminatı
hakkını zedeleyen, sigortalılığı bölen,
kısmi çalışma düzenini özendiren düzenlemeler
yapılmaktadır.
Bu kanun teklifinin birçok maddesinde, kamu
tarafından üstlenilen bazı sigorta primi ve benzeri ödemelerin yine
İşsizlik Sigortası Fonundan yapılması
öngörülmektedir. İşsizlik Sigortası Fonunda
çalışanların alın terleriyle elde ettikleri, ücretlerinden
kesilen primlerle biriken paraların Hükûmetin iştahını
kabarttığı, her vesileyle Fonun gerçek amacı
dışında kullanılması için özel bir çaba
harcandığı ortadır. Eğer işverenin de
desteğe ihtiyacı olduğu konusunda hemfikirsek İşsizlik
Sigortası Fonu yerine, şeffaf bir biçimde, açık bir biçimde,
amacı kullanımıyla uyumlu bir biçimde bütçeden bu
kaynağın doğrudan aktarılması gerekir.
İşsizlik Fonu gibi bütçe dışı kaynağın
amacı, işveren destelemek değildir.
Bu kanun teklifi üretimi destekleyen, üretimde
verimliliği destekleyen, kalite artışını teşvik
eden, yeni yatırım alanlarına ön açan, ödeme güçlüğü
içerisinde bulunan ve çarşı pazar enflasyonu altında ezilen
memurun, küçük esnafın, işçinin, tarım üreticisinin, artan
işsizlik neticesinde işlerini kaybeden emekçilerin
sorunlarını çözmek ve daha kalıcı adımlar atmak amacıyla
getirilmiş bir teklif hiç değildir değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinde
pandemi istismar edilerek emeğin ve emekçinin sömürülmesine neden olan
düzenlemelerin yanı sıra, bir de -yangından mal
kaçırır gibi- en az pandemi kadar halk
sağlığını tehdit edecek olan düzenlemeler de
vardır. Bu düzenlemelerin başında, elektronik haberleşme
altyapıları ve ruhsatlandırılmasıyla ilgili
işlemler gelmektedir. Anayasa Mahkemesinin haberleşme
istasyonlarının imar mevzuatına göre yapı niteliğinde
olduğu kararı ortada iken Danıştayın daha Temmuz
2019da Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62nci maddesinin
(1)inci, (2)nci ve (3)üncü fıkralarının yürütmesini durdurma
kararı ortada iken
Yani bu ne demektir? Bu istasyonlar için yapı
ruhsatı alınma zorunluluğu olması gerekir, imar planı
kararı alınması gerekir. kararları ortada iken böyle bir
kanun teklifi geliyor huzurumuza.
Değerli arkadaşlar, bir coronavirüs
pandemisi altında küresel olarak bütün dünya, insanoğlu büyük bir
sıkıntı çekiyor. Virüsün ve virüs gibi bütün organizmaların
mutasyona uğramasındaki en önemli kimyasal ve fiziksel mutajenlerin
arasında elektromanyetik radyasyonun ve elektromanyetik alanın
olduğunu ben değil, bilim insanları söylüyor. Birçok
araştırma raporu var bir virüsün mutasyona uğramasıyla
ilgili. Coronavirüsün SARS ve MERS gibi virüslerin mutasyona
uğramış bir şekli olduğunu düşündüğümüzde,
elektromanyetik alan ve radyasyona maruz kalıp DNAsının
değişime uğraması, DNAsının etkilenmesi sonucu
mutasyona uğraması dolayısıyla haberleşme
alanında baz istasyonlarıyla ilgili yapılan düzenleme bizi bu
anlamda endişelendirmektedir. Bakın, Profesör Doktor Selim Şeker
Hocamız ne diyor: 5Gnin hücre büyümesi ve organlara etki ederek
kanserlerin artmasına neden olacağına,
bağışıklık sisteminde biyolojik işlevlerde
kaçınılmaz etkiler yaratacağına, ısısal etkisinin
de gözlerde hasar oluşturacağına dair bilim insanları
bilgilerini ortaya koyuyorlar. Oysa biz ne yapıyoruz? Yaşamın
riske atılması hususunda sadece bir taahhütname verilmesiyle bunun
zararlı olmayacağını kabul etmek durumunda
bırakılıyoruz; belediyenin görev, yetki ve
sorumluluklarının baypas edilmesine göz yumuyoruz; bu haberleşme
cihazlarının yaratacağı elektromanyetik radyasyon
alanını yok sayarak çevre sağlığı ve insan
sağlığını yok sayıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) İmar
mevzuatı baypas ediliyor ve Anayasa Mahkemesinin Anayasanın insan ve
çevre sağlığına yönelik 5 ve 56ncı maddelerine
aykırılık tespitine rağmen, bu konudaki bu düzenleme
huzurumuza geliyor.
Değerli arkadaşlar, tabii ki yapılan
bu düzenleme halkımızı, doğamızı, çevremizi ve
geleceğimizi değil rantı önceleyen, coronavirüs bahane edilerek
emeği ve emekçiyi sömüren, ülkemizi daha da keyfî düzenlemelerle bir
kabile devletine çevirmeyi hedefleyen bir düzenleme hâlini
almıştır. Şahsım adına söz konusu bu kanun
teklifinin birçok maddesinin asla kabul edilemez olduğunu ve gerek ülkemize
gerek çevre ve insan sağlığına ve doğaya zarar
vereceğini düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına son söz
Sayın Bekir Kuvvet Erimin.
Buyurun, Sayın Erim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; (2/3147) esas
numaralı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin geneli
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce 30 Ekimde
yaşadığımız elim hadiseden dolayı, İzmir
ilimiz başta olmak üzere Aydın ve çevre illerimizde depremden zarar
gören tüm hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor; vefat
edenlere Allahtan rahmet, yaralılarımıza ise acil şifalar
diliyorum.
Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan
milletvekili arkadaşımız Markar Eseyan ve Anayasa Komisyonu eski
Başkanımız Burhan Kuzu Hocamıza rahmet diliyor, sevenlerine
ve AK PARTİ ailemize taziyelerimi bir kez daha iletiyorum.
Covid-19 nedeniyle tedavi görmekte olan
İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu ve
kıymetli ailesine, Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz Büyükelçi
Sayın İbrahim Kalına ve tüm şifa arayan hastalarımıza
Yüce Rabbimden acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
diyerek çıktığımız bu yolda milletimize hizmette on sekiz
yılı geride bıraktık. AK PARTİmiz, ilk kez iktidara
geldiği günden bu yana millet sevdasıyla kesintisiz hizmet dönemini
sürdürürken Türkiye'ye çağ atlatan kalkınma hamlelerini
gerçekleştirdi, bir yandan da şer odaklarına karşı
dimdik duruşuyla bir başarı öyküsü yazdı. Girdiği
bütün seçimlerden 1inci parti olarak çıkmayı başaran AK
PARTİ başta savunma sanayi, tarım, ulaştırma, ekonomi
olmak üzere millî ve yerli üretimde de öncülük yaptı; eğitimden
sağlığa, ekonomiden ulaşıma kadar her alanda vakti ve
zamanında toplumu rahatlatan devrim niteliğinde adımlara ve
kanunlara imza attı.
Şahsım adına söz almış
olduğum kanun teklifimizle tüm dünyayı etkisi altına alan
coronavirüs salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etiklerinin
azaltılması, salgın nedeniyle işçi ve işverenler
üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesi gereğince
paylaşılması ve giderilmesi, normalleşme sürecinde
hareketlenecek ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesi, ile istihdamda
devamlılığın sağlanabilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi, vergi
rekabeti, vergide adalet, basitlik, etkinlik ve verimlilik ilkeleri
çerçevesinde bazı güncellemelerin yapılması öngörülmektedir. Bu
çerçevede, kanun teklifinde yer alan düzenlemelerle mükelleflerin vergiye
gönüllü uyumunu gözeten, vergi güvenliğini güçlendiren,
yatırımları ve sermaye piyasasını teşvik eden,
idarenin etkin ve hızlı kararlar almasını sağlayan
değişiklikler öngörülmektedir. İstihdam ve vergi konularına
ilişkin düzenlemelerle birlikte kamu kurum ve
kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması
amacıyla bazı konularda kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesini
amaçlıyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, kanun teklifimiz ne
tür kolaylıklar sağlamaktadır, özetlemek istiyorum. Teklifle Hazine
ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sosyal
Güvenlik Kurumu, il özel idareleri ve belediyelerin kanun kapsamındaki 31
Ağustos 2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiş
alacaklarının yeniden yapılandırma kapsamına
alınması amaçlanmaktadır. Yeniden yapılandırma
kapsamına giren konular: Vergiler, vergi cezaları, idari para
cezaları, gümrük vergileri, sigorta primleri, topluluk sigortası
primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı,
İşsizlik Sigortası Primi, Sosyal Güvenlik Destek Primi ile bu
alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi,
cezai faiz, gecikme cezası gibi feri alacaklar kapsama
alınmaktadır. Düzenleyici ve denetleyici kurumlarca verilen idari
para cezaları, Covid-19la mücadele kapsamında verilen idari para
cezaları ile tütün ve tütün mamulleri kullanımından kaynaklanan
idari para cezaları yapılandırma kapsamına girmemektedir.
Ayrıca, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun kapsamında takip ve tahsil edilen alacaklar ile
belediyelerin su, atık su ve katı atık bedeli gibi
alacakları ile Yatırım İzleme ve Koordinasyon
Başkanlıklarının 6183 sayılı Kanun
kapsamında takip edilen alacakları da kapsama dâhil edilmektedir,
burada ise adli para cezası kapsam dışı tutulmuştur.
Başvuruda bulunan mükelleflerin borçlarını genel olarak
belirlenen faiz oranlarına göre ikişer aylık dönemler hâlinde 18
eşit taksitle ödemeleri öngörülmekte ancak daha kısa sürede ödeme
seçenekleri de düzenlenmektedir.
İşsizlik ödeneğinden
yararlandırılan kişilerin iş gücüne daha çabuk geri
dönmelerinin teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda
işsiz kalan kişilerin işten ayrılmalarını takip
eden doksan gün içerisinde yeniden işe girmeleri ve on iki ay süreyle
kesintisiz çalışmaları hâlinde işsizlik ödeneğinden
yararlandıkları süre için hesaplanacak sigorta primlerinin
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması
amaçlanmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil
dairelerince takip edilmekte olan ve vadesi 31 Aralık 2017 tarihinden önce
olan küçük tutarlı alacakların tahsilinden vazgeçilmesi de
amaçlanmaktadır.
31 Aralık 2020 tarihinde sona erecek olan
mesleki yeterlilik belgesine sahip olan kadın ve gençlerimizin özel
sektörde ilave istihdamını destekleyen ve İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanan sosyal güvenlik prim desteği
uygulamasıyla birlikte, İşsizlik Sigortası Kanununda 2018
yılında yapılan düzenlemeyle teşvik kapsamında yer
alan özel sektör işverenlerince bir önceki yıl ortalamasına
ilave istihdam edilen kişiler için on iki ay süreyle, istihdam edilenin
kadın, genç ve engelli olması durumunda on sekiz ay süreyle
sağlanan prim teşviki uygulamasının ve gelir vergisi stopaj
teşviki ve damga vergisi desteğinin 31 Aralık 2023 tarihine
kadar uzatılabilmesi için Cumhurbaşkanımıza yetki verilmesi
amaçlanmaktadır.
Kanun teklifimizle coronavirüs kaynaklı olarak
çalışma sürelerinin azalması durumunda
çalışanlarımızın gelir kayıplarını
telafi etmek için kısa çalışma uygulamasından yararlanma
şartları kolaylaştırılmış,
çalışanlarını kısa çalışmaya geçiren veya
ücretsiz izne ayıran iş yerlerinin normalleşme dönemine daha
esnek ve ılımlı geçişlerini sağlamak için düzenleme
yapılmıştır. Kısa çalışma ödeneğine hak
kazanmak için gerekli olan son üç yılda 600 gün prim ödeme şartı
450 güne, kısa çalışma başlamadan önceki son 120 gün hizmet
akdine tabi olma şartı ise 60 güne düşürülmüştür.
Mevcut durumda 1 Temmuz 2020 tarihinden önce
kısa çalışma ödeneğine veya nakdî ücret desteğine
başvuran özel sektör iş yerlerinde bu imkândan yararlanan
sigortalıların normal çalışma düzenine geçirilmesi hâlinde
yararlanılan aylık ortalama gün sayısı ve asgari ücret
üzerinden hesaplanan sigorta primleri tutarında ve en fazla üç ay süreyle
31 Aralık 2020ye kadar destek sağlanmaktaydı. Pandeminin
ekonomik etkilerinin devam etmesi göz önünde bulundurularak söz konusu uygulamaların
uzatılmasına yönelik Cumhurbaşkanımıza tanınan
yetkiyle 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılması da
amaçlanmaktadır.
İstihdama dönüş desteğiyle 1 Ocak
2019-17 Nisan 2020 tarihleri arasında işini kaybetmiş
kişiler ile 1 Ekim 2020 tarihi itibarıyla SGKye bildirim
yapılmadan çalışanların en son
çalıştığı işverenlerine başvurarak istihdam
edilmeleri hâlinde günlük 44 TL prim teşviki sağlanması
amaçlanmıştır. Ayrıca bu kişilerin ücretsiz izne
çıkarılması durumunda günlük 39 Türk lirası nakdî ücret
desteği veya işverenler tarafından istihdam edilmeyenlere günlük
34 Türk lirası gelir desteği sağlanacaktır. Bu kapsamda
SGKye, Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirim yapmadan işçi
çalıştırmış iş yerlerine geriye doğru prim
borcu çıkarılmayacaktır.
İlave istihdam teşvikiyle işverenler
tarafından Ocak 2019-Nisan 2020 döneminde en az sigortalı bildirim
yapılan aydaki sigortalı sayısına ilave olarak istihdam
edilecek her bir sigortalı için her ay bu işverenlerin Sosyal
Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle destek
sağlanması öngörülmektedir. Bu destek kapsamında ise işe
alındığı tarihten itibaren
çalıştırılacak sigortalılar için günlük 44 Türk
lirası, ilave olarak işe alınacaklardan işveren
tarafından ücretsiz izne ayrılacak olanlara ise günlük 39 Türk
lirası nakdî ücret desteği verilmesi amaçlanmaktadır.
Yurt dışında bulunan para,
altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının Türkiyeye getirilmek suretiyle millî ekonomiye
kazandırılmasına imkân veren varlık barışı
düzenlemesiyle söz konusu araçlar üzerinden vergi alınmaması
öngörülmektedir.
Ayrıca, kanun teklifimizin içerisinde Esnaf
Ahilik Sandığı yürürlük tarihinin ertelenmesi, kısa
çalışma başvurularında görevli personele sorumluluk
yüklenmemesi, evlerde imal ettikleri malları internet üzerinden
satanların esnaf muaflığından faydalanması ve buna
ilişkin tutarın her yıl yeniden değerleme oranında
artırılması; mal ihracından elde edilen kazançların
yüzde 50sinin beyannamede bildirilen gelirlerden indirilebilmesi; tam mükellef
sermaye şirketlerinin kendi hisselerine iktisap ettikleri değerin
altında elden çıkaranlara yüzde 15 vergi tevkifatı, bazı
kuruluşlara tevkifat yapılabilmesine yönelik belirsizliğin
giderilmesi ve FOREX işlemlerinin tevkifata tabi tutulması; at
yarışlarında ücret olarak yapılan ödemeler üzerinden
yapılan yüzde 20 gelir vergisi tevkifatının 31 Aralık 2025
tarihine kadar uzatılması ve lisans sahibi veya
yetkilendirileceği kişilerin kapsama alınması;
kısmı zamanlı çalışmayı kabul eden hizmet
erbabına gelir vergisi ve damga vergisi istisnası getirilmesi;
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mütevelli Heyetinin oluşumu,
personel temini ve görevlendirilmesi ile ödeneklerine ilişkin
düzenlemeler; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kariyer
mesleği ihdas edilmesi, kamu kurumlarındaki bazı kadroların
Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüne atanabilmesi; ihraç
yapılacak ürünlerin üretiminde yurt dışından temin edilecek
malların KDV, tecil, terkin uygulamasının 31 Aralık 2025
tarihine kadar uzatılması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) ...Millî
Eğitim Bakanlığına bilgisayar ve
donanımlarının, bedelsiz teslimlerinde sağlanan KDV
istisnasının 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılması;
dernek ve vakıfların stopaja tabi kira gelirleri ve menkul
kıymet sermaye gelirinin, iktisadi işletme oluşturulması
konusunda sürenin 31 Aralık 2025e kadar uzatılması ve Covid-19
nedeniyle dernek genel kurullarının ertelenmesi gibi düzenlemeler yer
almaktadır. Bazılarını zaman nedeniyle atladım ama
tabii, hepinizin ellerinde var.
Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri,
devletiniz, ekonominiz, ordunuz ne kadar güçlüyse ülkeniz o kadar güçlüdür.
Bugün, güçlü hükûmete, güçlü ekonomiye, güçlü orduya sahip, yurt dışı
pazarında dünya devleri dediğimiz küresel oyuncularla rekabet eden
güçlü bir Türkiye var.
2020 yılında
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin getirdiği güçlü
yapılanma ve hızlı karar alma anlayışıyla
başarılı olduk, azimle ve kararlı bir şekilde bundan
sonra da başarılı olacağımızdan hiç şüpheniz
olmasın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erim.
BEKİR KUVVET ERİM (Devamla) Bu vesileyle
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifimizin milletimiz ve ülkemiz için hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulumuzu ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
tümü üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemini
yapacağım.
Sayın Taşkın...
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle 22, 23, 24 ve 26ncı Dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisi bünyesinde görev alan, aynı zamanda AK
PARTİmizin kurucularından olan Anayasa Profesörü, Profesör Doktor
Burhan Kuzuya Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, kanun teklifiyle ilgili 2
sorum olacak.
Birinci sorum: Kanun teklifi kapsamında
düzenlenmesi öngörülen yeniden yapılandırmada peşin ödemeye
yönelik avantaj sağlanacak mıdır? Taksitlendirme olursa ödemeler
nasıl öngörülmektedir?
İkinci sorum : Teklifle öngörülen belirli
süreli iş sözleşmesi, işçilerin kıdem ve ihbar
tazminatı hakkından mahrum kalmasına neden olmayacak mı?
Çıkacak olan kanunun ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını dileyerek Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
On sekiz yıl önce iktidara gelen AKP, yerli ve
millî ne kadar kamu kuruluşu varsa elden çıkarmıştır.
AKP iktidarı, Türkiyenin en büyük şirketlerini,
fabrikalarını, limanlarını, enerji tesislerini, elektrik
ile doğal gaz dağıtım şebekelerini yerli ve
yabancı özel şirketlere satmış; satacak bir şey
kalmadığında ise maliyetli projeleri yandaş şirketlere
yaptırıp hazine garantisi vererek ülkenin geleceğini ipotek
ettirmiştir. Üçüncü havaalanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi
Köprüsü, Avrasya Tüneli ve şehir hastaneleri başta olmak üzere
firmalarla yapılan sözleşmelerde yolcu, araç ve hasta
sayısı garantisi verilmiştir. Ülkenin geleceğini ipotek
altına alan bu taahhütleri AKPli bakanlara sorduğumuzda ticari
sır diyerek cevap vermiyorlar. AKP, vatandaşın vergileriyle
verdiği taahhütleri vatandaşa açıklamalıdır,
açıklamak zorundadır diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Getirdiğiniz yasa teklifiyle 25 yaş
altı ve 50 yaş üstü işçiler için koşulsuz olarak belirli
süreli sözleşme yapılabilecek. Bize İstihdam artacak. diye
masallar söylüyorsunuz. Belirli süreli sözleşme demek geçici işçilik
demektir. Belirli süreli çalışan işçinin iş güvencesi,
kıdem tazminatı, ihbar tazminatı olmaz; emekli olması zorlaşır.
Genç işçilere ve ileriki yaştaki işçilere yapılan bu
ayrımcılık Anayasaya aykırıdır,
haksızlıktır, hukuksuzluktur, vicdansızlıktır.
Bunu neden getirdiğinizi biliyoruz. Yıllardır gözünüz
işçinin kıdem tazminatındaydı ama işçi
sınıfı ayağa kalkınca bunu geri çekmek zorunda
kaldınız. Bu kez de işçileri bölerek bunu yapmaya
çalışıyorsunuz. Bu yasayı derhal geri çekin. Kıdem
tazminatı bize çocuklarımızın emanetidir. Hiçbir işçi
kendi çocuğunun kıdem tazminatını gasbetmeye kalkanları
affetmez. Tekrar söylüyorum, bu yasayı derhâl geri çekin.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, pandemi ilan edildikten sonra Her sektör için vergi ertelemesi
gelecek. dediniz ama imalatçılar vergi ertelemesinden yararlanamadı.
Özellikle seçim bölgem Afyonkarahisardaki lokum ve sucuk üreticileri pandemi dönemi SGK primleri
ve vergi ödemelerinde zorlandılar, kazanç kaybı yaşadılar,
herhangi bir destek de alamadılar. Şimdi bu kanun teklifi, bu imalat
sektörünün vergi, prim gibi kamu alacakları için bir yapılandırma
getirecek mi, yoksa onlar yine bu konuda es geçilecekler mi?
Yine, bu düzenlemeye
baktığımızda çiftçi borçlarını
kapsamadığını görüyoruz. Tarım Kredi Kooperatifleri
faiz oranları çok yüksek; ayrıca, çiftçi BAĞ-KUR primleri de çok
yüksek. Çiftçi bunları ödemekte zorlanıyor, birçok çiftçi ödeyemez
durumda. Acaba bu kanun teklifi niçin çiftçi borçlarını
kapsamıyor?
BAŞKAN Sayın Aydoğan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
2002de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara
geldiğinde SSK tavan ücreti ile kıdem tazminatı tavan ücreti
aynıydı. Şimdi SGK tavan ücreti 21 bin lira, kıdem
tazminatı tavan ücreti 7 bin lira yani kıdem tazminatını
yediniz, şimdi kılçığıyla
uğraşıyorsunuz. 25 yaş altında ve 50 yaş üzerinde
çalışanlar, toplam istihdamın kabaca dörtte 1ini
oluşturuyor. Bu dörtte 1i güvencesiz çalışma ortamına
itiyorsunuz. Getirdiğiniz yasayla kıdem tazminatı
alınamayacak, ihbar tazminatı alınamayacak, işe iade
davası açılamayacak, sendikalaşma oranı düşecek, tam
zamanlı çalışma kısmi zamanlıya çevrilerek işçi
suistimal edilecek, istismara uğratılacak, emeklilik
yaşının başlangıcı hizmet açısından
fiilen 18den 25e çıkarılacak. Anayasanın çalışma
hayatına ilişkin hükümleri, Anayasanın başlangıç
hükümleri, Anayasadaki adalete ilişkin hükümler, eşitlik hükümleri
ve uluslararası sözleşmeler ile altına imza
attığımız hükümler göz önüne gelirse
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sancar
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, maalesef, SGKyle
ilgili geçmiş dönemde pandemi meselesiyle ötelenen primlerin üç ay sonra,
altı ay sonra mevcut güncel primlerle
çakıştığını üzülerek görmekteyiz. Esnaf bugüne
kadar ne nefes almıştır ne ticareti artmıştır ne
de çalışmalarında hasılat artışı
olmuştur. Pandemiyle ilgili daha dün akşam bile saat ona kadar
çalışmalar kısıtlanırken neden esnafa üç aylık,
altı aylık, sanki rahatlatıyormuş gibi ve rahatlatmayan
formüller ortaya atılmaktadır? Gerçekten samimiyseniz esnafa Pandemi
kalkıncaya kadar SGK primlerinizi öteledik. diyebilmelisiniz. Pandemiyle
mücadelenin, esnafı rahatlamanın tek yolu budur. Mart ayında
ödeyemediği primi, temmuz ayında, ağustos ayında 2 prim
olarak ödeyen bir esnafa siz, AKP Hükûmeti olarak ne yapmış
oluyorsunuz, ben bunu merak ediyorum. Lütfen, samimi olun ve bu anlamda SGK
primlerini gerçekten öteleyin, bir yıl olsun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayan
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Buğday ve diğer hububat ekimi
başladı. Çiftlerimize şu anda en çok lazım olan mazot ve
gübre, çiftçi girdilerinde büyük bir rakam oluşturuyor. Aynı zamanda,
bitkilerin hastalıklarını önlemek için tohum ilaçlaması
yapılması lazım. Bu ilaçlar oldukça pahalı olduğundan
tohum firmaları bu ilacı kullanmıyorlar. Bu ilacın
Türkiyede çiftçilere bedava olması lazım. İktidar, mazota bu
akşamdan itibaren yüzde 4 zam yapmıştır. Gübre
fiyatları 1.650 liradan 2.500 liraya çıktı. İktidar, tohum
ilaçlarını çiftçiye bedava vermesi gerekirken mazota ve dolayısıyla
gübrelere zam yapmaktadır. Bu gidiş, iyi gidiş değildir.
Çiftçiye değil ithalatçıya, çiftçiye değil yabancı
ülkelerin çiftçisine destek vermek bizim ülkemize yakışmaz. Bu, bizim
çiftçimizin belini bükmektedir.
Ayrıca, biz özellikle şunun
cevabını istiyoruz: Çiftçinin yıllık millî geliri ne
kadardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Merkez Bankası Dövizi düşürmek için bir
çalışmamız yok. açıklamasında bulunuyor, Hazine
Bakanı Döviz kuruna hiç bakmıyorum. diyor ancak hem dolar hem euro
her geçen gün tarihî zirvelere ulaşıyor. Hollanda, İsviçre,
Rusya, Almanya ekonomi gazeteleri Türkiye'nin iflas ettiğini yazmaya
başladı bile. Vatandaşın mutfağındaki yangın
söndürülemez hâle geldi, fabrikalarda üretim durdu, esnaf siftah yapmadan
kepenk kapatıyor. Milletimiz bir yandan salgınla bir yandan da
ekonomik krizle mücadele etmeye çalışıyor. Aynı ekonomi
politikalarıyla devam edilirse devlet memurunun maaşını,
emeklinin aylığını ödeyemez hâle geleceksiniz. Bu israfa,
bu yanlışa, bu kötü gidişe bir an önce Dur! deyin, iktidar
olarak gerekli önlemleri alın.
BAŞKAN Sayın Karabat
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) Sayın
Başkan, 2020 yılında, ülkemizde ölüme sebebiyet veren 3 deprem
yaşandı. Dünyada 2020de depremlerde hayatını kaybedenlerin
sayısı toplamda 203 kişi, bunların 165i Türkiyededir.
Ülkemizde deprem gerçekliği ortada dururken, bunun vergisi
toplanırken ciddi bir önlem alınmamasının vebali Hükûmetin
üzerindedir. Tüm uzmanlar, olası bir İstanbul depreminin çok daha
korkunç ve yıkıcı bir tablo ortaya çıkarabileceğine
işaret ederken Hükûmetin yıllardır bu konuda hiçbir ciddi
adım atmadığı açıktır. İnsan
hayatını önceleyen projeler yerine ranta dayalı çılgın
projelere kaynak ayırmak insan hayatını hiçe saymaktır. Çok
geç olmadan herkesin aklını başına toplaması gerekmektedir.
Özellikle İstanbul başta olmak üzere, deprem riski yüksek yerlerde
belediyelerimizle eş güdüm içinde bir acil deprem planının
hayata geçirilerek yirmi yıldır ihmal edilen önlemlerin derhâl
alınmasını bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan, Komisyona bir sorum değil ama çağrım
olacak. AKP, yoksullukla mücadele edeceğini söyleyerek iktidara geldi ve
iktidarı süresince yaptığı uygulamalarla, tam tersine
yoksulluğu arttırdı. Her fırsatta torba yasaların içine
güvencesizliği ve işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarına
göz koymayı, esnek çalışmayı,
sendikasızlaştırma gibi hükümleri
sıkıştırarak bunu bir yandan da yasallaştırıyor.
Görüşülen 239 sıra sayılı Teklifte de yine, 25 yaş
altı ve 50 yaş üstü emekçileri güvencesiz bırakan,
köleleştiren, yüzyılların kazanımlarını yok
sayan, kayıt dışı çalışmayı teşvik eden
maddelerin sendikalar adına ve işçiler adına çekilmesini talep
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hancıoğlu
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Salgın, işsizlik, yoksulluk; milletin
Meclisi bunların hepsini bir kenara bıraktı, milyonlarca
işçiyi kıdem tazminatı, emeklilik ve iş güvencesi
hakkından mahrum bırakacak yasa yapıyor. 25 yaş altı
ve 50 yaş üstü çalışanların kıdem ve ihbar tazminatı
hakkı ve emeklilik hakkı bir torbaya atılıp parmak
çoğunluğu marifetiyle çalınmak isteniyor. Kıdem
tazminatı hakkını ortadan kaldırmaya, daraltmaya ve
budamaya dönük her girişim emek düşmanlığıdır,
alın teri hırsızlığıdır. Bugüne kadar, emek
hırsızı yandaşları ihya etmek için her şeyi
yapan, devlet kasasındaki kara gün parasını bile harcayanlar
şimdi işçilerimizin kefen parasına göz dikme cüretini
gösteriyor. Buradan bir kez daha uyarıyoruz: Geç kalmadan bu
yanlıştan dönün, emekçi düşmanlığını
bırakın.
BAŞKAN Evet, soru süresi
tamamlanmıştır.
Şimdi cevaplara geçiyoruz.
Komisyon, buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
teklifiyle ilgili çok sayıda soru geldi, sürem el verdiği müddetçe
bunlara cevap vermeye çalışacağım.
Sayın Ali Cumhur Taşkın Bey Yeniden
yapılandırmada peşin ödemede avantaj sağlanacak
mıdır? Taksitlendirmede faiz ödenecek mi? şeklinde bir soru
sordu.
Yeni kanunda peşin ödeme teşvik ediliyor.
Kanunda ilk 2 taksit süresi esas alınarak indirim uygulaması
düzenlenmiştir. 1inci taksit ödeme süresi içerisinde
yapılandırılan tutarların ödenmesi hâlinde zam ve faiz gibi
ferî alacaklar yerine, hesaplanmış olan yurt içi ÜFE tutarında
yüzde 90 oranında indirim yapılıyor.
Yine, yapılandırılan
alacağın vergi dairelerince takip edilen idari para cezalarından
olması hâlinde bu alacak asıllarından da yüzde 25 oranında
indirim yapılacaktır. İlk 2 taksit süresi içinde
yapılandırılan tutarların ödenmesi hâlinde zam ve faiz gibi
ferî alacaklar yerine hesaplanmış olan yurt içi ÜFE tutarından
yüzde 50 oranında indirim yapılmaktadır.
Yapılandırılan alacağın vergi dairelerince takip
edilen idari para cezalarından olması hâlinde bu alacak
asıllarından da yüzde 12,5 oranında indirim yapılacaktır.
Ayrıca, bu şekilde yapılan ödemelere katsayı da
uygulanmayacaktır.
Kanunda, yapılandırılan
alacakların peşin veya taksitli olarak 2 şekilde ödenmesi
öngörülmektedir. Borçlular bu 2 seçeneğe göre
yapılandırılan borçlarını ödeyebilecekler ve eğer
taksitli ödeme seçeneğini tercih ederlerse belli bir katsayı
üzerinden de ilave ödeme yapmaları gerekecektir. Taksitlere göre tatbik
edilecek katsayılar 6 eşit taksit için 1,045, 9 eşit taksit için
1,083, 12 eşit taksit için 1,105, 18 eşit taksit için ise 1,15
şeklinde olacaktır.
Sayın milletvekilimizin bir diğer sorusu:
Teklifle, belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan
işçi için güvencesizlik oluşmaz mı? diyor. Dünya
Sağlık Örgütü tarafından 12 Mart 2020 tarihinde coronavirüse
bağlı olarak küresel salgın ilan edildiğini hepimiz
biliyoruz ve ardından da tüm ülkelere acil durum çağrısında
bulunularak gerekli önlemlerin alınması konusunda bildiri
yayınlanmıştı. 2021-2023 Yeni Ekonomi Programında da
Covid-19 salgınının başta hizmetler sektörü olmak üzere
iş gücü arzında ve istihdamda önemli kayıplara yol
açacağı belirtilmiştir. Söz konusu programda, 25 yaş
altı gençler ve 50 yaşın üstünde olan
çalışanların istihdam edilebilirliklerinin kolaylaştırılması
için daha esnek şartların sağlanması gerektiği ifade
edilmiştir. İstihdamın korunması ve salgının
iş gücü piyasası üzerinde etkilerinin asgari düzeye indirilmesi
amacıyla çeşitli düzenlemeler yapılmış olup iş
gücü piyasasına girişleri hâlihazırda zor olan 25 yaş
altı gençler ve 50 yaşın üstünde olan çalışanlar için
Yeni Ekonomi Programında öngörüldüğü üzere bir düzenleme gerekli
olmuştur. Bu çerçevede, Covid-19 salgını döneminde ülkemiz
iş gücü piyasasına ve istihdama katkı sağlayacağı
düşünülürek 2003 yılından itibaren 4857 sayılı
İş Kanununda yer alan belirli süreli iş sözleşmelerinde
değişiklik yapılmasına gidilmiştir. Bu bir öneridir.
Önerilen değişikliğe göre de 25 yaş altında ve 50
yaş üzerinde koşul aranmadan, istisnai olarak azami iki yıl
süreyle belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilecektir.
Sonuç olarak önerilen değişikliğin
istihdamı koruyacağı ve Covid-19un iş gücü piyasasına
etkilerini azaltacağı, belirlenen yaş grubundaki
çalışanların iş gücüne katılımlarının
esnekleştirileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca, yapılan düzenleme
gelişmiş ülke uygulamalarında da benzerlik göstermektedir,
oralarda da vardır.
Sayın Gaytancıoğlunun sorusu
Öngörülen belirli süreli iş sözleşmesi, işçilerin kıdem ve
ihbar tazminatı hakkından mahrum kalmasına neden olmaz mı?
şeklinde bir soruydu. Belirli süreli iş sözleşmelerinde
kıdem tazminatı alınamadığı yönünde
eleştiriler olsa da bu durumlarda alınabileceği de
görülmektedir. Belirli süreli iş sözleşmelerinin dezavantajı
gibi görünen ve üzerinde tereddütlerin yaşandığı kıdem
tazminatına hak kazanma konusunda Yargıtayımız, belirli
süreli iş sözleşmesinin yenilenme iradesi olup
olmadığına bakılması gerektiğine ve somut
olayların incelenmesi neticesinde kıdem tazminatının
ödenmesine karar vermiştir. Bununla ilgili, Yargıtay hukuk
dairelerinin çeşitli kararları mevcuttur.
İhbar tazminatı ise İş
Kanununun Süreli fesih başlıklı 17nci maddesinde
düzenlenmekte olup sadece belirsiz süreli iş sözleşmelerinin
varlığı hâlinde ortaya çıkmaktadır. Belirli süreli sözleşmelerde
sözleşmenin bitim tarihi belli olduğu için herhangi bir bildirim
şartı bulunmamakta ve bildirim sürelerine
uyulmadığında ortaya çıkan ihbar tazminatı da
oluşmamaktadır. Hâlihazırda belirli süreli iş
sözleşmelerinde ihbar tazminatı olmadığı için
düzenlenen maddeyle de bu konu hakkında herhangi bir değişiklik
yaşanmayacaktır.
Yine, Dünya Sağlık Örgütü tarafından
12 Mart 2020 tarihinde virüse bağlı olarak küresel salgın ilan
edilmiş ve ardından tüm ülkelere acil durum çağrısında
bulunularak gerekli önlemleri almaları konusunda bildiri
yayımlanmıştır. Bu çerçevede, Covid-19 salgını
döneminde ülkemizde iş gücü piyasasına ve istihdama katkı
sağlayacağı düşünülerek 2003 yılından itibaren
4857 sayılı İş Kanununda yer alan belirli süreli sözleşmelerde
değişiklik yapılması önerilmiştir. Sonuç olarak
önerilen değişikliğin istihdamın korunmasını
sağlayacağı ve Covid-19un iş gücü piyasasına
etkilerini azaltacağı, belirlenen yaş grubundaki
çalışanların iş gücüne katılımlarının
esnekleştirileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca
yapılan düzenleme gelişmiş ülke uygulamalarıyla da yine
benzerlik göstermektedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sendikalar
karşı, işçiler karşı.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Sayın Burcu Köksalın sorusu Vergi ertelenmesi
getirilmeyen sektörler bu kanundan yararlanabilir mi? şeklinde bir
sorusuydu. Vergi ertelemesi getirilmeyen sektördeki mükelleflerin 31/8/2020
öncesi borçları yapılandırma kapsamına
alınmıştır. Mücbir sebep kapsamı belirlenirken
salgından en çok etkilenen sektörler esas alınmıştır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
İmalatçılar etkilenmiyor mu? Esas onlar etkilendi. Neye göre tespit
ettiniz ki?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Bu kapsamda 1,9 milyon gelir vergisi mükellefinin, 400 bini
aşan mükellefin mart, nisan, mayıs aylarında ödemesi gereken
gelir stopaj ve KDVleri ile sigorta primleri ertelenmiştir. Ekim,
kasım, aralık aylarında ödeme imkânı
sağlanmıştır.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli)
Ödeyemediler zaten, çift prim oluyor.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama talep ediyoruz.
BAŞKAN Ama oylama öncesi bir yoklama talebi
var.
Sayın Özel, Sayın Antmen, Sayın
Bankoğlu, Sayın Arı, Sayın Köksal, Sayın Sancar,
Sayın Zeybek, Sayın Kaya, Sayın Güzelmansur, Sayın
Aydoğan, Sayın Şahin, Sayın Adıgüzel, Sayın
Karabat, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Kayan, Sayın Gürer, Sayın
Kılıç, Sayın Ceylan, Sayın Ünlü, Sayın Keven.
Evet, yoklama için üç dakika süre veriyor ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, pusula
veren arkadaşlarımız lütfen Genel Kurul salonundan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.07
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 239 sıra sayılı Kanun
Teklifinin maddelerine geçilmesinin oylamasından önce, istem üzerine
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Pusula veren arkadaşlar lütfen Genel Kurul
salonundan dışarıya çıkmasınlar.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın Süleyman Karaman? Burada.
Sayın Yaşar Yıldırım?
Burada.
Sayın Belgin Uygur? Burada.
Sayın Ahmet Erbaş? Burada.
Sayın Bekir Kuvvet Erim? Burada.
Sayın Bülent Tüfenkci? Burada.
Sayın Serkan Bayram? Burada.
Sayın Rümeysa Kadak? Burada.
Sayın Ahmet Zenbilci? Burada.
Sayın Hacı Ahmet Özdemir? Burada.
Sayın Emine Zeybek? Burada.
Sayın Selma Kaplan Kıvırcık? Burada.
Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Teklifin maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
239 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 25inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde ilk söz İYİ
PARTİ Grubu adına Sayın Erhan Ustanın.
Buyurun Sayın Usta.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 239 sıra sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
sizleri saygıyla selamlarım.
Malum, Türkiye'de ciddi bir ekonomik
sıkıntı yaşıyoruz; esnafından sanayicisine,
çiftçisinden emeklisine, çalışanından işi olmayanına
kadar herkes ciddi bir ekonomik sıkıntı, finansal
sıkıntı içerisinde. Böyle bir dönemde tabii ki vergi ve SGK prim
borçlarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin bir kanun teklifinin gelmesini olumlu karşılıyoruz,
bizim de zaten daha önceden İYİ PARTİ Grubu olarak buna
ilişkin önergelerimiz olmuştu. Bu anlamda kanun teklifini destekledik
Plan ve Bütçe Komisyonunda, burada da desteklediğimizi ifade etmek
istiyoruz. Bunu olumlu buluyoruz fakat yeterli bulmuyoruz çünkü bir defa
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz sessizlik
ERHAN USTA (Devamla)
sıkıntılar
çok büyük ve bu sıkıntılar da hemen geçecek gibi değil. Bu
kanun teklifine göre ocak ve şubat aylarında vergi ve SGK primlerinin
1inci taksitleri başlıyor. Yani adına ister kriz deyin ister
pandemi kaynaklı hususlar deyin bunların bertaraf olması, bu
sıkıntıların giderilmesi bu zaman içerisinde zaten mümkün
değil. Dolayısıyla bu katılımın olabilmesi için
ve buradan beklediğimiz amacın gerçekleşebilmesi için, bir defa,
ödemesiz sürenin daha uzun olması lazım. Biz İYİ PARTİ
Grubu olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda bu sürenin bir yıl
uzatılmasını söylemiştik yani 2022 başından
itibaren başlamasını söylemiştik, önergelerimiz reddoldu
ancak yine İYİ PARTİ Grubu olarak bu önergeleri burada
vereceğiz.
İkinci husus, on sekiz taksit var. Yine,
katılımın olabilmesi için, insanların bunu ödeyip hakikaten
artık şu vergi, SGK prim alacaklarının ve borç müessesinin
çözülebilmesi için de on sekiz taksit yerine otuz altı taksit şeklinde
olmasına ilişkin teklifimiz de hâlen geçerli.
Şimdi, burada kapsamı bir miktar daha
genişletmekte yine fayda görüyoruz. Bu, kesinleşmiş
alacakları kapsıyor sadece. Daha önceki yapılandırmalarda
olduğu gibi, kesinleşmemiş ve dava safhasındaki
alacakların da burada kapsanmasının yerinde
olacağını ifade etmek istiyorum.
Yine, inceleme ve tarhiyat aşamasında olan
işlemler var, bunlar da bu kapsamda değil. 7143te bu
kapsamdaydı bunlar, yapılandırma kapsamındaydı, yine
burada kapsama alınmasının olumlu olacağını ifade
etmek istiyorum.
Şimdi, diğer bir husus, mücbir sebep
nedeniyle bu nisan, mayıs, hazirandaki vergi ve SSK primleri
ertelenmişti biliyorsunuz, bu ertelenenlerin ekim, kasım, aralık
aylarında ödenmesi gerekiyor, bu vakte kadar ertelenmişti.
Şimdi, hâlâ, sıkıntılar derinleşerek devam ediyor,
bakın, o günden daha büyük bir sıkıntı var bugün
Türkiyede. Yani işte, dolar olmuş 8,50; diğer ekonomik
göstergeleri söylemeye gerek yok, vaktim yok onları değerlendirmeye.
Şimdi, böyle bir ortamda ertelenen bu üç aylık borçların da
kapsama alınmasının biz yerinde olacağını
düşünüyoruz. Umarım ki Genel Kurul burada bir inisiyatif
kullanır ve bunları kapsama alır.
Diğer bir husus, vergiye uyumlu mükellefler
var, tabii, bir yandan ödeyemeyenler var, bir yandan da ödeyenler var. Bunlar
için, biliyorsunuz, yüzde 5 bir vergi indirimi söz konusu fakat buradaki
şartlar çok ağır, buradaki şartların
iyileştirilmesini biz de talep ediyoruz, bize ulaşan sanayi ve
ticaret odalarının da bu yönde talepleri var, bunları ifade
etmek istiyorum.
Diğer önemli bir konu, kurumlar vergisi
mükellefleri var, bilanço esasına göre defter tutuyorlar, bunların
defterlerinde taşınmazlar var. Bunlar zaman içerisinde
değerlendirilmiyor ve küçük miktarlarda kalıyor. Şimdi,
bunların yurt içi ÜFEyle değerlendirilmesi durumunda, hakikaten
sermayelerinin erimesi kaynaklı olarak bir kısmının
konkordato ve iflas gibi durumlarla karşılaşmaması
açısından ve kredi ve finansa erişimleri açısından da
böyle bir taşınmaz yeniden değerlemesi
yapılmasının biz olumlu olacağını
değerlendiriyoruz. Bunlar konusunda inşallah Genel Kurul bir
inisiyatif kullanır diye düşünüyorum.
Çiftçimiz zor durumda, çiftçi
sıkıntıda; çiftçinin bugün mazot alacak parası yok, çiftçi
girdilerini alamıyor, tarlasını ekemiyor. Bu anlamda çiftçilere
has olmak üzere tarım kredi borçları ile Ziraat Bankası
borçlarının da bu kapsama alınmasının
vatandaşın sorunlarına çözüm getirmesi açısından
önemli olduğunu düşünüyoruz.
Şimdi, bu kanun teklifindeki en tehlikeli
şey, madde 22deki varlık barışı meselesidir.
Arkadaşlar, önce konunun ne olduğunu söyleyelim: Biliyorsunuz, para,
altın, döviz, menkul kıymet gibi bir kısım
varlıklarını -yurt içinde olabilir, yurt dışında
olabilir- beyan etmeleri, bankaya bildirmeleri durumunda, bunlar ister
kayıt dışı kazanılsın hatta isterse konusu suç
teşkil eden faaliyetler üzerinden kazanılmış olsun,
anasının ak sütü gibi helal oluyor. Şimdi, böyle bir düzenleme
getiriliyor. Bunlar daha önceden de getirildi, evet, daha önceden de bunlara
her defasında karşı çıktık fakat daha öncekilerden
farklı olarak bu sefer daha ekstra birtakım teviller
yapılıyor, ekstra birtakım olumlu düzenlemeler
yapılıyor bu insanlar açısından. Mesela, öncekilerden en
azından bir yüzde 1, yüzde 2 vergi alınıyordu, bunların sermayeye
eklenmeleri koşulu vardı; şimdi bunların hiçbirisi yok,
hiçbir şekilde vergi alınmayacak yani bunu şu anda özellikle AK
PARTİ sıralarındaki arkadaşların insafına
bırakıyorum.
Şimdi, bu, hakikaten kim için
çıkartılıyor, niye çıkartılıyor? Yurt
dışındakini beyan edeceksiniz içerideki bankaya Yurt
dışında benim borcum var, orada kullanmak istiyorum.
diyeceksiniz. Getirme zorunluluğu dahi yok yani yurt içerisinde de
aynı şekilde, beyan edeceksiniz, ondan sonra Hiçbir
soruşturmaya tabi olmadan, efendim, hiçbir vergi incelemesi, şuna buna
tabi olmadan istediğiniz zaman çekip kullanabilirsiniz. diyeceksiniz.
Yani efendim, hiç olmazsa şirketin bünyesinde biraz kalmasını
isteyelim, değil mi? Madem biz sermaye çekmek istiyoruz, yurt
dışından nakit olarak getirilmesi zorunlu olsun. Bunların
hiçbirisi olmadan böyle bir şey yapılıyor. Bu, kabul edilebilir
bir şey değil, bu adrese teslim bir şeydir arkadaşlar;
kimse alınmasın yani böyle bir şey yapmak hakikaten hem kamu
vicdanını yaralar hem de toplumda, devlette, ekonomide bir düzen
bırakmaz.
Şimdi Kayıt dışılıkla
mücadele edeceğiz. diye Hükûmetin bir sürü beyanı var. E,
şimdi, siz kayıt dışılığı hatta konusu
suç teşkil eden faaliyet gelirlerini sadece beyan edip bankaya
bildirmesini yeterli buluyorsunuz, ondan sonra neredeyse Hiçbir şekilde
para getirmene dahi gerek yok. denilen düzenlemeler yapılıyor
burada. Bu, son derece tehlikeli yani bunun yapılmasının ben
Türkiye açısından hiç olumlu sonuçlar
doğuracağını düşünmüyorum. Bakın,
geçmiştekilerden de farklı şeyler yapılıyor burada,
dolayısıyla burada bir iyi niyet görmek mümkün değil. Bu,
Türkiyenin başını ağrıtır yarın.
Bakın, bu, Halk Bankası meselesinde de
böyle oldu. Aradan zaman geçiyor, ondan sonra birtakım soruşturmalar
başlatıldığı zaman da işte hemen Dış
güçler. demeye başlıyoruz; öyle değil hâlbuki. Burada,
hakikaten Türkiyenin başını ağrıtacak hususlar var.
Ya, şimdi helalinden kazandığınız, beyan
ettiğiniz, kurumlar vergisini ödediğiniz bir parayı -bakın,
kritik bir şey var- ondan sonra Sermayedarlara temettü olarak
dağıtacağım. dediğiniz zaman, devlet size Şu
kadar daha ilave gelir vergisi vereceksiniz. diyor. Burada o da yok yani bu
parayı hemen al, çek; hiçbir şekilde hiçbir vergilendirmeye,
soruşturmaya tabi değil, incelemeye tabi değil. Bunu artık
sizlerin değerlendirmesine bırakıyorum. Bizim talebimiz ve
temennimiz, bunun mutlak surette Genel Kurulda teklif içerisinden
çıkartılmasıdır.
Şimdi, diğer bir husus, menkul sermaye
iratlarının vergilendirilmesi. Türkiye, yaklaşık on
altı yıldır bir geçici madde kapsamında faiz diyelim
adına, vatandaşın da kolay anlaması açısından-
faiz geliri, işte repo geliri olabilir, mevduat faizi geliri olabilir,
devlet tahvili faizi olabilir, eurobond faizi olabilir, bunların
vergilendirmesini stopaj usulüyle yapıyor. Yani düşük bir vergi ver,
ondan sonra başka bir vergi vermene gerek yok. Yani yerine göre ücretli
yüzde 40a kadar vergilendirilirken ne kadar çok faiz geliriniz olursa olsun
yüzde sıfır, yüzde 10 ve yüzde 18 arasında, yüzde 18 olanı
da çok sınırlı ki birçoğu da yüzde sıfır
vergilendiriliyor. Şimdi, böyle bir adaletsizlik var. Hadi bu
geçmişte vardı, Türkiye bunları daha sonradan beyana geçirmeyi
konuştu, yani Bunları artan oranda bir vergilendirmeye tabi
tutalım. dedi ama bugün yapılan bir şey var, bu on altı
yıllık geçici madde 5+5 şeklinde bir on yıl daha
uzatılmak isteniyor. Yani bunun, böyle bir sistemsizliğin
uzatılmasına mı itiraz edelim, yoksa milletin bu kadar
sıkıntıda olduğu zaman, kirasını ödeyemeyen bir
esnafın kira stopajı vermek durumunda olduğu, devletin Vereceksin.
dediği bir durumda, Ben faiz gelirinden sıfır vergi
alıyorum ve bunu bir on yıl daha uzatıyorum. diyen bir kanun
teklifine mi? Böyle bir insafsızlık olmaz, bunun için inşallah
Genel Kurul burada bir karar alır.
En azından, hadi sistemi böyle devam
ettireceksek bile buradaki vergi yükünün artırılması lazım,
Türkiye buna muhtaç. Şu anda harcamalarımız artıyor,
gelirlerimiz düşüyor; Türkiye 1990lı yıllardaki bütçe
açıklarının üzerine doğru hızla koşuyor. Bir
yandan da cari açığımız var, böyle bir durumda gelir bulmak
durumundayız. Bir tercih yapacak devlet, ya fakir fukaranın biraz
daha boğazına sarılacak ya da Kardeşim, kazandıysan,
bak bugüne kadar sana ben kıyak yaptım ama bugün gel biraz vergi ver.
demesi lazım devletin. Devletin, Hükûmetin böyle davranması
lazım, bunu yapmıyor, Ben yine fakirin gırtlağına
basacağım. diyor. Biz İYİ PARTİ olarak bu tercihten
yana değiliz, biz bunların çıkartılmasını talep
ettik.
Diğer bir husus, şimdi, benim bölümümde
değil diğer bölümde, kurumlar vergisi oranı
Bakın,
devlette böyle bir düzensizlik olur mu? Kurumlar vergisi oranı yüzde 20,
son üç yılda bu 2 puan artırıldı, yüzde 22 olarak
uygulandı. Şimdi 5 puan düşürülmesi diye bir şey geliyor.
28 katrilyon lira maliyeti, tek kalemde. Para kazanmayandan vergi
alacağım. diyen Hükûmet, para kazanandan, uluslararası ölçekte
de yüksek olmayan bir vergi oranını 5 puan daha indirecek ve 28
katrilyon lirayı kurumların cebine bırakacağım. diyor
ve bunların da çoğu bankalar. Yani böyle bir şeyi kabul etmek
mümkün değil, bunları mutlak suretle düzeltmek lazım. Bu Hükûmet
tercihini kimden yana kullanıyor, bunu anlamak mümkün değil.
İşsizlik Sigortası Fonu
kaynakları hızla eriyor, bütçeden yapılması gereken
harcamaların tamamı İşsizlik Sigortası Fonunun
üzerine bindirilmiş durumda. Bunu kabul etmek mümkün değil; bu,
işçinin hakkıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Usta.
ERHAN USTA (Devamla) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bakın, İşsizlik Sigortası
Fonunun fon varlığının, 2020 programında, devletin,
Hükûmetin programında 138 milyar TL (138 katrilyon) olması
öngörülürken bugün yeni getirdiği programda 92,5 milyar TL olarak
düzenleniyor. 46 milyar TL, öngörülenin üzerine bu kadar yük getirmişiz.
Biz bunu Komisyonda sorduk Buna ilişkin uzun vadeli hesabınız
var mı? dedik. Bunlar yetmiş beş yıl üzerinden hesap eder,
yetmiş beş yıllık bir perspektiften bakılması
gereken şey için, gelecek yıl için hesabı olmayan bir Hükûmetle
karşı karşıyayız. Bunu kabul etmek mümkün değil.
İşçinin hakkını korumamız lazım. Bakın,
geçmişte bunlar hep yaşandı. Yarın burada yine
İşsizlik Sigortası Fonunun da açık vereceği bir
duruma doğru Türkiye gider, bu hesabı kitabı yapmadan. Ben
bunlar yapılmasın demiyorum, bu harcamalar yapılmalı ama
bunu bütçeden yapacaksınız. Bütçede kurumlar vergisini indirmek
yerine, faize sıfır vergi koymak yerine geleceksiniz bu
harcamayı bütçeden yapacaksın. Milletin parasını,
işçinin parasını burada kullanmayacaksınız.
Son söz olarak da esneklik adı altında
kısmi çalışma imkânı getiriliyor. Buna imkânı
demeyelim aslında zorlaması getiriliyor. Bu kabul edilebilir bir
şey değil. Çalışanların kıdem tazminatı
hakları bu şekilde gasbedilecektir, bu yanlış bir durumdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Devamla) Başkanım
bitiriyorum hemen, yarım dakika.
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
ERHAN USTA (Devamla) Tamam.
Emeklilikte yaşa takılanların
sorunları devam ediyor malum. Onların çözülmesi için her
defasında biz burada tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bundan
sonra, yaşı gelecek primi dolmayacak insanlarla
karşılaşılacak eğer bu uygulama hayata geçerse.
Dolayısıyla, bir de EYTden sonra EPT, emeklilikte prime
takılanlar diye bir sorunla karşılaşacağız. Bu
yanlıştır, bunun tek bir tane faydası olur: Her şey
göstermelik yapıldığı gibi burada da bir iş 2
kişiye bölünecek dolayısıyla bir işte 2 kişi
görünecek. İşsizliği kâğıt üzerinde düşürecek bir
uygulamadır. Bunun haricinde millete, memlekete bir faydası yoktur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Devamla) Ben bu çerçevede yine de
teklifin hayırlı uğurlu olmasını, inşallah bizim
düşüncelerimiz çerçevesinde de önergelerle değiştirilmesini
sizlerin takdirine arz ediyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 239
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, 30 Ekim günü
merkez üssü İzmir Seferihisar açıkları olan 6,6 büyüklüğündeki
depremden etkilenen İzmire ve tüm vatandaşlarımıza
geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Cenab-ı Haktan milletimizi her türlü afetten ve musibetten esirgemesini
niyaz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun teklifiyle esasen, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19
salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin
azaltılması, salgın nedeniyle işçi ve işverenler
üzerinde oluşan yükün paylaşılması ve hafifletilmesi,
normalleşme sürecinden hareketlenecek ekonomik aktivitenin desteklenmesi
ve istihdamda devamlılığın sağlanması
amaçlanmaktadır.
Bu çerçevede, Covid-19 kaynaklı
zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma
ve kısa çalışmanın sona ermesini takiben sağlanan
normalleşme desteğine ilişkin Cumhurbaşkanına
tanınan yetki süresinin uzatılması, işsizlik
ödeneğinden yararlandırılan kişilerin istihdama daha
hızlı dönüşlerinin teşvik edilmesi ve nakdî ücret
desteği verilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, özel sektör
işverenlerine katkı ve başta dezavantajlı gruplar olmak
üzere istihdam artışı sağlamak amacıyla 2020
yılı sonuna kadar uygulanacak olan destek ve teşviklerin
uygulama süresinin ihtiyaç duyulması hâlinde 31/12/2023 tarihine kadar
uzatılması için Cumhurbaşkanına yetki verilmektedir.
Evlerinde ürettikleri malların internet ve
benzeri elektronik ortamlar üzerinden satışını
yapanların belirli şartlarla gelir vergisi muafiyeti kapsamına
alınması ile kısmi zamanlı çalışmayı kabul
eden hizmet erbabına gelir vergisi ve damga vergisi istisnası
getirilmesi düzenlenmektedir. Diğer taraftan, esnafımız için
daha önce oluşturulan Esnaf Ahilik Sandığı
uygulamasının yürürlük tarihinin 31/12/2023 olarak değiştirilmesi
ve bu süreçte esnaf üzerinde prim yükü oluşmaması hedeflenmektedir.
Teklifle düzenlenen bir başka önemli konu da
birçok vatandaşımızı ilgilendiren bazı kamu
alacaklarının yapılandırılmasıdır. Vergi
daireleri, belediyeler, il özel idareleri ve SGKye ait 31 Ağustos 2020
öncesindeki kesinleşmiş alacaklar bu kapsamda
yapılandırılmaktadır. Vergi idaresinin alacaklı
olduğu tüm vergiler ile SGK primleri, özel idare kamu alacakları,
belediye su, atık su, çevre, vakıf kira, hasılat payı
alacakları, öğrenci kredileri, askerlik, trafik, seçim, nüfus ve kara
yolu taşıma cezaları düzenleme kapsamında yer
almaktadır. Adli para cezaları, düzenleyici ve denetleyici kurumlar
tarafından verilen idari para cezaları, Covid-19 nedeniyle verilen
cezalar ve yasak yerlerde tütün kullanımı nedeniyle uygulanan para
cezaları ise yapılandırma kapsamı dışında
tutulmaktadır. Bununla birlikte, tarım kredi ve esnaf kefalet
kooperatifleri aracılığıyla kullandırılan çiftçi
borçları ile esnafımıza ait kredi borçları, tarımsal
amaçlı kooperatiflere ve orman köylülerine, tarımsal kalkınma kooperatiflerine
ait kredi borçlarının da yapılandırma kapsamına
alınmasının bu kesimlerin beklentilerinin
karşılanmasını ve sıkıntılarının
hafifletilmesini mümkün kılacağını değerlendiriyoruz.
Alacaklara ilişkin hesaplamada gecikme
zammı yahut faiz yerine yurt içi ÜFE esas alınarak ödeme
seçeneği sunulmaktadır. Bu çerçevede, peşin yahut iki ayda bir
ödemeli olmak üzere 6, 9, 12 veya 18 taksit fırsatı getirilerek üç
yıla kadar ödeme imkânı sağlanmaktadır.
Yapılandırmadan yararlanmak için son
başvuru tarihi 31 Aralık 2020 olarak belirlenmiştir. Hazine ve
Maliye ile Gümrüğe yapılacak ödemelerin 2021 yılı Ocak
ayında, Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemelerin ise Şubat
ayında başlaması öngörülmektedir. Yapılandırılan
alacağın ilk taksit ödeme süresi içerisinde tamamının
ödenmesi hâlinde, yurt içi ÜFE esas alınarak hesaplanmış olan
tutarın yüzde 90ının tahsilinden vazgeçilecektir. Geçmişte
çıkarılan yapılandırmalar kapsamında ödemeleri devam
edenler de kalan borçlarını bu kanuna uygun olarak
yapılandırabileceklerdir. Bu düzenleme sonucunda, Hazine ve Maliye
Bakanlığına ait 289 milyar, Sosyal Güvenlik Kurumuna ait ise 165
milyar Türk liralık borç yapılandırma kapsamına
girmektedir.
Değerli milletvekilleri, teklifle menkul kıymetler ve
diğer sermaye piyasası araçlarına ilişkin mevduat faizleri,
repo gelirleri ve özel finans kurumlarından elde edilen gelirlerin
vergilendirilmesine yönelik indirimlerin süresi de 31 Aralık 2025 tarihine
kadar uzatılmaktadır. Yine, önemli bir düzenleme olarak yüzde 20 olan
kurumlar vergisi oranını 5 puana kadar indirme ve tekrar kanuni
seviyesine getirme yetkisi Cumhurbaşkanlığına
verilmektedir. Ayrıca, ilk defa halka arz edilen şirketlere
ilişkin kurumlar vergisi oranının indirimli olarak
uygulanması da sağlanmaktadır.
Kanun teklifiyle, varlık barışına ilişkin
düzenleme de yapılmaktadır. Buna göre, yurt dışında
bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının Türkiyeye getirilmek suretiyle millî
ekonomiye kazandırılması amaçlanmaktadır. Bu şekilde
varlıklarını 30 Haziran 2021 tarihine kadar Türkiyeye getiren,
banka ve aracı kurumlara bildiren gerçek ve tüzel kişilerin,
varlıklarını maddedeki hükümler çerçevesinde serbestçe tasarruf
edebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, gelir veya kurumlar
vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiyede bulunan ancak
işletmelerin kayıtları arasında yer almayan para,
altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçları ile taşınmazların kanuni defterlere kaydedilmesi
imkânı da getirilmektedir.
Teklifle, Türkiyede oynanması planlanan 2021 UEFA
Şampiyonlar Ligi final karşılaşması
dolayısıyla bazı kazanç ve iratların gelir ve kurumlar vergisinden
muaf tutulması, mal teslimleri ve hizmet ifalarının da katma
değer vergisinden istisna tutulması öngörülmektedir.
Ayrıca, uygulama süresi 31/12/2020 tarihinde
sona eren bazı düzenlemelerin süresi uzatılmakta, bu kapsamda
konaklama vergisinin yürürlüğü de 1/1/2022 tarihine ertelenmek suretiyle turizm
sektörünün desteklenmesi öngörülmektedir.
Diğer taraftan,
Cumhurbaşkanlığında kariyer meslek olarak raportörlük ihdas
edilmekte, Anayasa Mahkemesinin OHAL kararnamelerine yönelik verdiği iptal
kararı çerçevesinde, FETÖ iltisaklı olanlarla ilgili ek tedbirlere de
idari başvuru ve yargı yolunun açılması öngörülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
salgını nedeniyle büyük yaralar alan dünya ekonomisi gibi, Türkiye
ekonomisi de bu süreçten olumsuz etkilenmiştir. Henüz salgın devam
etse de ekonomide çarkları döndürmeye ve
vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştırmaya dönük etkili tedbirler alınmış,
kararlar süratle uygulanmıştır. Haziran ayından bu yana
ekonomik verilerde görülen iyileşme devam etmektedir. Kapasite
kullanım oranları artmakta, üretim ve istihdamdaki artış
ile iyileşme beklentisi Ekonomik Güven Endeksini yükseltmektedir.
Beş aydır devam eden imalat sanayisindeki büyüme ekim ayında,
bir önceki aya göre hızlanmıştır. Salgın şartlarına
rağmen artan siparişler büyümeyi desteklediği gibi ihracatı
da artırmaktadır. Nitekim, ekim ayında ihracatımız
17,3 milyar dolarla en yüksek aylık değere
ulaşmıştır. Türkiye, salgınla birlikte milletimizin
huzur ve güvenliğini haleldar eden terörle ve egemenlik
haklarımızı tehdit eden dış girişimlerle eş
zamanlı olarak etkili bir mücadele yürütmektedir. İnanıyoruz ki
devletimiz, hem bu kararlılıktan taviz vermeden
vatandaşlarımızın refahını daha da
artırmayı hem de ülkemizi lider ülke yapmayı başaracak
kapasite, birikim ve yeteneğe sahiptir.
Kanun teklifinin kanunlaşmasıyla, hem
salgın nedeniyle ekonomide yaşanan sıkıntıların
azaltılmasına ve istihdamın artırılmasına
katkı sağlanacak hem de birçok vatandaşımızın borçlarını
daha kolay ödeme imkânına kavuşması mümkün hâle gelecektir.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulun siz
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Necdet İpekyüz.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. 239 sıra sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerine Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
İlk oturum açıldığında
arkadaşlarımız 4 Kasım siyasi darbeyle ilgili
konuştular. 4 Kasımdan beri dört yıl geçti; barış,
huzur giderek ihtiyaç değil, acil bir ihtiyaca dönüştü. Her taraftan
yüksek ses çıkmakta, bir beklenti olmakta ve ne kadar barıştan,
özgürlükten uzaklaşırsak aslında işsizlik artmakta,
ekonomik kriz ortaya çıkmakta, kutuplaşma, ayrımcılık
ortaya çıkmakta. Arkadaşlarımız, o günkü darbe nedeniyle
gözaltına alınan, tutuklanan, hükümlülük şeyiyle cezaevlerinde
olan arkadaşlarımızdan mektuplar getirdiler, okudular.
Ben, biraz daha farklı bir şekilde
Madem
bugün torba yasa teklifinde işsizlik konuşuluyor, madem tekrar kriz
konuşuluyor, madem tekrar ülkedeki problemler konuşuluyor, bu
arkadaşlarımız ne söylemişler bu kürsüden veya
meydanlardan?
Sevgili Selahattin Demirtaş, vekili
olduğum il Batmanda, 28 Şubat 2016da -28 Şubat, biliyorsunuz,
bir yıl dönümünde darbelere karşı konuşurken başka bir
darbeyle ilgili 4 Kasımı da bugün burada konuşuyoruz- ne diyor?
Bu meydanı dolduran arkadaşlarımızın neredeyse
tamamı işsizdir. Esnaflar ancak kendi karnını
doyurabiliyor. Çiftçinin mazot, gübre borcu var. Böyle bir ülkeden bunları
çekmek zorunda olmadığımızı göstermek zorundayız.
Bu bizim kaderimiz değil. El ele verip bunları
değiştirebiliriz. Gidin Antalya'ya, Adana'ya, oralar da işsiz;
Çukurova ve Harran bütün Orta Doğu'yu besleyecek bir güce sahip ama hepsi
işsizdir. İşte, bunun adı AKP'nin ileri demokrasi düzenidir.
Tekrar -birazdan bölümdeki maddeler üzerinde de
tekrar konuşacağım- Sevgili Figen Yüksekdağ ne diyor? Siz
bu iş cinayetlerini çözmezseniz biz buna iş cinayeti demeye devam
edeceğiz. Siz bu haksızlıkları gidermezseniz biz
işçilerin yanında mücadeleye devam edeceğiz. Ve
arkadaşlar, sendikanın bugün burada, vekillerin huzurunda ne tür
muamele gördüğüne hepimiz tanık olduk.
İdris Baluken ne diyor? Bildiğiniz gibi,
Sayın Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına müdahale eden
açıklamalarından sonra dolar kurundaki hızlı bir dalgalanma
gün içerisinde neredeyse tarihî rekorlara koşuyor. Nereden nereye ve bu
müdahalenin doları artırması karşısında, dövizi
artırması karşısında herkes suskun duruyor.
Tekrar, Çağlar Demirel ne diyor? Kriz gittikçe
artıyor, bir günde doların bu kadar yükselmesi ekonomik istikrarı
yerden yere vuruyor.
Tekrar, Gülser Yıldırım ne diyor?
İnsanları evinden, kentlerinden göç ettireceksiniz, yedek
işsizlik yaratacaksınız ve bunu çözüm diye
sunacaksınız; işçiye, emekçiye köleliği dayatıyorsunuz.
Ve Sevgili Abdullah Zeydan ne diyor? Biz ekonominin
istikrara kavuşmasını, üretimin, istihdamın
artmasını, topyekûn kalkınmayı gerçekleştirmek
istiyorsak savaş politikalarından vazgeçmemiz gerekir.
Buradan hepsini ve diğer arkadaşları
selamlıyorum, saygılarımı sunuyorum.
Arkadaşlar, burada, vergi
yapılandırması, işsizlik ve işsizlik sigortası
dışında istihdam alanı yaratmak için bir kısım
düzenlemeler konuşuluyor ve vergiyle ilgili düzenlemeler düşünülüyor
fakat ne gariptir ki gazeteler, ana akım medya bunu nasıl
tanıttı? Teşvik paketi; işverene, sermayeye teşvik
paketi. Burada, Hükûmetin, iktidarın tercihinin ne olduğu ortaya
çıkıyor ve kanun teklifinin gerekçesinde son dönemde getirilen
şey, pandemi öne sürülüyor, salgın öne sürülüyor ama içeriğe baktığımızda
sermayenin lehine, işçinin, emekçinin aleyhine düzenlemeler var, birçok
madde onunla ilgili. Yani siz baktığınızda pandemide en çok
mağdur olana bir destek mi var? Hayır, ama istihdam diye,
İş bulacağız. diye bir aldatmacayla beraber daha çok
işverene destek var.
Arkadaşlar; vergiler, az kazanandan az, çok
kazanandan çok vergi almak lazım. Biz defalarca sorduk -şimdi
İzmir depremini herkes konuşuyor- deprem vergisi nerede? Dediler ki:
Yol yapmışız, köprü yapmışız. Ya, bu yol, köprü
için topladığınız paralar nerede, onun vergileri nerede?
Dediler ki: Biz müteahhitlere vermişiz, müteahhitler yol yapsın
diye, müteahhitlerle ilgili. Peki, bunlar nereye gitti? Bunlarla ilgili biz
mecburi onlara bir garanti vermişiz yolcu geçmesi için, inmesi için.
Peki, bu müteahhitlerden topladığınız vergi nerede?
İşte, burada onlara teşvik veriyorsunuz, onlara yol
açıyorsunuz. Ne güzel bir şey. Yani işçinin, emekçinin
ücretinden keseceksiniz, onlara vereceksiniz.
Asgari ücreti örnek veriyorsunuz. Asgari ücretle
çalışanların sayısının azlığı
ülkedeki demokrasiyi, başarıyı da gösterir, asgari ücretle
çalışanların sayısının fazlalığı
zulmü gösterir, tercihi gösterir. Bugün açlık
sınırının altında asgari ücretli var, onlar daha fazla
vergi veriyor ve son üç ay vergi diliminden dezavantajlı kısma giriyorlar
ama gelir vergisinde biz bunlardan, sermayeden düşüklüğe gidiyoruz,
onlara tercih yaratmaya çalışıyoruz. Vergi düzenlemeleriyle
beraber siz değil işçilere, emekçilere destek olmak, tümüyle
sermayeye destek çıkmaya devam ediyorsunuz.
Dolaylı vergilere, diğer vergilere hiç
girmeye gerek yok. İnsanlar artık markete çıkıp
geldiğinde, bizim vergilerimizle köprülere, hastanelere,
havaalanlarına hepimizin cebinden giden sadece bugün değil,
çocuklarımıza, torunlarımıza olacak miras bile gitmiş
oluyor ve ne oluyor arkadaşlar? Biraz önce konuşmanın
başında da söyledim, aslında barıştan, huzurdan
uzaklaştığımızda problemler artıyor. Bakın,
çözüm süreci; birçok eleştiri olmasına rağmen, o süreçte bir
ekonomik verilere bakın, bir de bugüne bakın. O nedenle, acil sorunlara
köklü çözüm bulmak lazım.
Şimdi, Türkiyede İşsizlik
Sigortası Fonundan söz ediliyor. Arkadaşlar, Türkiyede iş
bulmak çok çok zor, işsiz kalmak çok kolay, iki dudak arasında ama
işsizlik ödeneğinden yararlanabilmek en zoru. Ne oldu?
Çıktığından beri toplanan para tümüyle işverenlere
veriliyor ve bunun da mazereti, bahanesi işçilere destek, işçilere
istihdam, eğitim diye gösteriliyor. Bu pandemide bile bu
yapılıyor ve giderek öyle bir hâle geldi ki 2023te İşsizlik
Fonu diye bir şey kalmayacak. Bari bunun ismini değiştirelim,
ismini koyalım ki işverenlere destek fonu işçilerden
aldığımızı işverenlere veriyoruz, bunu böyle
yaparsanız en azından toplum da bilir. Uzun süredir pandemi de bahane
gösterilip işçilerle ilgili bir kıdem tazminatlarına göz dikilmişti,
bununla beraber bu torba yasada ne yapıldı biliyor musunuz? Giderek
buna bir ortam yaratıldı, 25 yaş altı ve 50 yaş üstüne
denildi ki Esnek çalışma getireceğiz ve bu esnek
çalışmayla bir model yaratacağız. Plan Bütçe
Komisyonundaki sayın arkadaşlar biliyor, işveren temsilcisi
adına gelen kişi -enderdi zaten sivil toplum örgütlerinin
katılımı- böylece biz bir şeyi başardık; 25
yaş altı 50 yaş üstüyse bundan sonra diğer yaşlara da
gelecek bu, giderek esnek çalışma gelecek, insanlardan artık
modern köle yaratacağız. Bize istihdam
artacak. diye bir hikâye anlatmayın. Belirli süreli çalışma
aslında sendikasız çalışmadır, aslında iş
yapamaz bir hâle gelmektir ve giderek sizin bu çarkı sermayenin lehine
çevirdiğinizin göstergesidir.
Bir diğeri gençlerle ilgili. Ya, bu Meclis
şunu konuştu: Gençlere oy hakkı veriyoruz, gençlere seçilme
hakkı veriyoruz. Şu anda ne yapıyorsunuz, biliyor musunuz? Bir
genç, kısmi çalışmaya özendirdiğiniz için sendikalı
olmayacak ve emeklilik hakkını cebinden verirse yararlanabilecek.
Emekli olması için kendi cebinden vermesi. Bu ne demektir? Genç, sen gel,
köle ol. Halkların Demokratik Partisi olarak önerge verdik -üç üyemiz var-
madem gençlerle ilgili burada bir kısım vergi düzenlemesi
yapıyorsunuz, gelin, öğrencilerin kredi borçlarını
kaldıralım dedik ama iki parti reddetti. Biz biliyoruz ki bu
reddedişle beraber Türkiyedeki yandaş müteahhide 9,5 milyar vergi
affı getiriyorsunuz, öğrencinin 5 milyar borcunu ertelemekten
vazgeçiyorsunuz ve gençlerden yanasınız ama bu gençler ilk seçimde
size ne olduğunu gösterecekler.
Bir diğeri -kurnazlığa bir
bakın- bu süreçle beraber, kısmi çalışmayla beraber
getirdikleri bir şey: Emeklilikte yaşa takılanlar, EYT. 50
yaş üstündekilere -emeklilikleri dolmuş, yaşa takılmışlar-
şimdi diyor ki: Git çalış, hiç özlük hakların olmayacak, emekliliğine
bu yansımayacak, yararlanamayacaksın. Esnek çalışma bir
modele dönüştürülüyor, giderek ucuz iş kaynağına
dönüştürülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İpekyüz,
tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Nakdî yardım,
günlük 39 lira arkadaşlar. Asgari ücret dediğiniz, açlık
sınırının altında; günlük 39 lira veriyorsunuz.
Bununla olmaz, bununla bu iş devam ettirilemez.
Bir diğeri, cezalarla ilgili düzenlemeler var.
Bir kısmı yerinde ama çok yetersiz. Biz onu söyledik, az önce
öğrenci borçlarıyla ilgili söyledik, çiftçilerle ilgili söyledik,
sulama birliklerinin borçlarıyla ilgili söyledik.
Ben vekili olduğum ilden örnek vereyim:
Mayısın ilk haftası maske takmayan, fiziksel mesafeye uymayan
toplu taşıma araçlarına 2 milyon 985 bin TL ceza kesildi İl
Hıfzıssıhha tarafından. Bu düzeltilemez mi?
Mayısın ilk haftası, daha bir buçuk-iki ay geçmiş. Batman
yoksul, Batman işsiz; siz bu cezayı devam ettireceksiniz İl
Hıfzıssıhha Kurulu olarak. Burada nerede adalet, nerede vicdan?
Bir diğeri, Varlık Fonu. Arkadaşlar,
bir ülkede huzur, özgürlük, güven yoksa para gelmez, para gider.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Selamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Siz ne derseniz
deyin, varlık barışı diye bir şey
çıkarırsanız, varlık barışı diye bunu
söylerseniz insanlar parayı getirmediği gibi, siz de bir şekilde
kara parayı aklama şekline dönüştürürsünüz, özendirirsiniz ve
sadece yurt dışı için değil, yurt içinde de parası
olup bugüne kadar bildirmeyenleri getirmek için düzenleme
yapıyorsanız bunun hiçbir
inandırıcılığı kalmaz.
Son olarak, birçok yerde borçlanma var, bu kayyumlar
da borç üstüne borç edip o kayyum oldukları kentin geleceğine,
özgürlüğüne vergi borcu diye bir yük getirmektedir. Her şeyinizle
aslında adaletten uzaklaşıyorsunuz, insanları daha borçlu
konuma getiriyorsunuz ve işsizliği artırıyorsunuz. Bunlar
çözüm olmayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Süleyman Girgin.
Buyurun Sayın Girgin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN GİRGİN
(Muğla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Sayın Oktay bütçe sunuşunda Yapısal değişikliğe
uğrayan küresel tedarik zincirinde ülkemizin uluslararası
rekabetçiliğinin artırılmasını hedefliyoruz.
demişti arkadaşlar. İktidarın salgına fırsat
yaratmak için anlayışı bu yani emeğin ucuzlatılarak
rekabetin artırılmasını hedefliyor iktidar. Daha 2011de
Zafer Çağlayan Gelecekte Türkiye, Avrupanın Çini olacak.
demişti. Şimdi bunun için fırsat doğdu, artık büyük
tekeller işçimizi daha ucuza sömürebilir, gerekli çevre ve
sağlık şartlarından muaf olabilir, kamusal
kaynaklarımızı daha rahatça sömürebilir. Şu çok net
arkadaşlar: Ülkemize sermaye çekecek ucuz emek gücünden, kamusal
kaynaklardan başka hiçbir şeyimiz kalmadı çünkü
bırakmadılar.
Değerli milletvekilleri, bir yanda salgın,
bir yanda deprem, bir yanda paramız pul oldu, alım gücümüz
kalmadı. İyi de Meclisin gündeminde ne var? Meclisin gündeminde hak
gaspları var; 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerin
kıdem tazminatlarını ve emeklilik haklarını yok etmeyi
hedefleyen yasa teklifi var. AKP için, işçi hakları söz konusu
olduğunda bu tutum ne ilktir ne de son olacaktır.
Şöyle bir bakalım: Adını
Ekonomik İstikrar Kalkanı koydukları ilk paketin sloganı
Çarklar dönecek, salgın fırsata çevrilecek. idi. Patronlar için
başta İşsizlik Sigortası Fonu olmak üzere tüm kanallardan
musluklar açıldı, işçilerden ise kredi kartı borçları
tıkır tıkır tahsil edildi, ödeyemeyenlerin faizi
işledi, borcu katlandı. Şirketlere gelen icra iflas
işlemleri durduruldu, emekçiler ise her ay zamlı doğal gaz,
elektrik ve su faturalarını ödemeyi sürdürdü. Şirket
alacaklarının devlet desteği güçlendirildi, işçiler ise ay
başında ev sahibinden nasıl kaçacağını
düşündü. Döviz kuru artıp kârları katlanan ihracatçı
patronlar için bir de ihracat teşvikleri düzenlendi, emekçilerin ise
pahalılaşan mal ve hizmetler karşısındaki ücretleri
eridi, alım güçleri azaldı. Asgari ücret salgın döneminde 1
kuruş dahi yükselmedi. Sendikal faaliyetler durduruldu bu, 12 Eylül
sonrası bir ilktir- yetki alınamadı, toplu sözleşme
yapılamadı, greve çıkılamadı. İşten
çıkarma yasağı diye tek taraflı ücretsiz izin
uygulandı. Bu sayede patronlar işçileri dilediği gibi işten
uzaklaştırdı, ücret ödemedi, tazminat vermedi. İzne
yollanan işçi ise günde 39 lira ödenekle geçinmeye mecbur edildi.
Sokağa çıkma yasağı geldi, işçiler istisna tutuldu.
Şehirler arası seyahat sınırlaması oldu, işçi
servisleri kapsamdan çıkarıldı. Hastaneler ve iş yerleri
salgının merkezleri hâline geldi. Buralarda onlarca sağlık
emekçisi çalışırken yaşamını yitirdi, binlercesi
virüse yakalandı. SGK ise hastalığı iş kazası ve
meslek hastalığı kapsamından çıkaran genelge
yayımladı. İddia ediyoruz, mart ayından bugüne salgın
yönetiminin emekçi halkı kollayan tek bir uygulamasını
bulamazsınız, bulamazsınız, bulamazsınız
arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, teklif diyor ki:
Salgının yarattığı yükün sosyal devlet ilkesi
gereğince paylaşılmasını hedefliyoruz.
Bakıyoruz, işçileri koruyucu bir tane bile düzenleme yok. Örneğin,
işçiler için gelir vergisi indirimi yok, salgından etkilenenlere
dönük nakit transferi yok. Dahası, kaçak işçi
çalıştırmış olanlar kaçak işçi
çalıştırdığını kabul ettiğinde günlük
44 lira destek verilerek ödüllendiriliyor. Kaçak işçi
çalıştırıp devleti aldatanların ve teşviklerden
yararlananların aldıkları teşvikler usulsüz olduğu
için geri istenmiyor, idari işlem yapılmıyor. Buna
karşın, kaçak çalıştırılmış olan
işçinin kaçak çalıştırıldığı dönemdeki
sigorta primlerinin yatırılmasının yolu
kapatılıyor. Yapılmak istenen düzenlemenin amacı, istihdamı
sadece kağıt üzerinde artmış gibi göstermektir.
Sermaye için bol kepçe teşvikler
dışında, yasa teklifinde emekçilerin kıdem tazminatına
yönelik 2 saldırı maddesi var arkadaşlar. Bunlardan ilki,
kısmi süreli çalışmaya teşvik maddesidir. Kısmi süreli
çalışmayı kabul eden işçiye ödediği gelir vergisinde
yüzde 10 vergi indirimi verilerek işçiler kısmi süreli
çalışmaya teşvik ediliyor yani zorlanıyor. Kısmi
süreli çalışmayı kabul eden mevcut çalışanın
çalışmadığı gün sayısı kadar kısmi
zamanlı yeni bir çalışan istihdam ediliyor yani işçiye
Ekmeğini küçült, yeter ki istihdam artmış görünsün. denilmek
isteniyor.
Değerli milletvekilleri, on yıllık
bir işçi ya da emekliliği gelmiş bir işçi kısmi süreli
çalışmayı kabul ettiğinde, bu süreçte iş
sözleşmesinin haklı feshi durumunda alacağı tazminat son
ücret üzerinden hesaplanacağı için kıdem tazminatı
yarıya düşecektir. Bu bir tuzaktır, bu bir hak
gaspıdır. Sırf teşvikten yararlanmak için işin ve
ücretin bölünmesi geri dönülmez sorunlar yaratacaktır.
Değerli milletvekilleri, kıdem
tazminatına yönelik ikinci saldırı ise şudur: Artık 25
yaş altı ve 50 yaş üstü işçiler için belirli süreli iş
sözleşmeleri koşulsuz olarak yapılabilecektir. Bu düzenleme, bu
yaş grubundakilere kıdem hakkı kapısını kapatmak
demektir. Her şeyden önce, bu değişiklik, gençlere ve
yaşlılara yönelik ayrımcılıktır. Böylece,
yaşa dayalı ikinci sınıf işçilik
yaratılmaktadır. Bu açıdan, bu düzenleme, Anayasanın en
başta eşitlik ilkesinin ihlali demektir. Bu değişiklik,
kıdem tazminatı ve iş güvencesi haklarına darbedir.
Kıdem kale ise bu yasa Truva atıdır. Bu düzenleme, yeni bir
taşeron işçilik faciası yaratacak ve güvencesizliği
derinleştirecektir. Neden mi? Belirli süreli sözleşmeyle çalıştırılan
işçiler kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamazlar, işe
iade davası açamazlar. Bu teklif, milyonlarca genç
çalışanı, işsizi ve emekliliği yaklaşan
milyonlarca işçiyi etkileyecektir. Bu teklif, en çok da emeklilikte
yaşa takılanları etkileyecektir.
Değerli milletvekilleri, 25 yaş
altındaki gençlerin ayda on günden az
çalıştırılmaları hâlinde, işverene bu
işçiler için yaşlılık ve ölüm sigorta primi ödeme
zorunluluğu kaldırılıyor. Bu ne demektir? Sigorta
başlangıcı 25 yaşa çekilecek demektir. Örneğin, 25
yaşın altındaki bir işçi, diyelim ki aynı ay içinde 3
farklı işverenin yanında ayda on günün altında
çalışıyor olsun. Yaşlılık ve ölüm sigorta primi
ödeme zorunluluğu kalktığı için, bu süreler bu işçinin
emekliliğine sayılmayacaktır. Yani emeklilik hakkı
ötelenmiş bir çalışma ilişkisi üretilmektedir. Bu çalışma
ilişkisi, yoksul, çalışmaktan başka çaresi olmayan genç
işsizlerin durumunu daha da kötüye götürecektir. Bu düzenlemeler, hukuka
aykırı şekilde, pandemiyle katmerlenen ekonomik krizde
patronları korumak adına işçileri kurban etmektedir.
Değerli milletvekilleri, kısmi
zamanlı çalışma ve diğer esnek çalışma biçimleri,
örgütlenmenin önünde de bir engeldir. İşçilerin aynı iş
yerinde uzun süre çalışabilmesinin önüne geçilerek hukuken ve fiilen
her türlü örgütlenmenin önüne geçiliyor. Ayrıca, bu düzenleme, toplu
iş hukukundan tam anlamıyla faydalanabilecek işçi
sayısının da her gün düşmesine neden olacaktır.
İktidarın getirdiği bu yasalarla eve ekmek götürmenin bedeli
daha da ağırlaşacaktır. Daha düşük paraya daha
yoğun ve güvencesiz çalışmak zorunda kalan işçiler sadece
yoksullaşmayacak, karınlarını doyurmak uğruna iş
cinayetlerinde daha çok ölecektir. Unutmayalım ki emeğin askıya
çıktığı yerde ekmek de askıya çıkar.
Ey iktidar edenler, işçi
sınıfını muhtaç etmek istiyorsunuz, olmayacaklar! Köle
yapmak istiyorsunuz, olmayacaklar! Haklarını almak istiyorsunuz,
vermeyecekler! (CHP sıralarından alkışlar) İşçiyi
hor gören adaletiniz batsın, düzeniniz batsın! Emek bizim, hak bizim;
zor, zorbalık hep sizin! Alanlar, meydanlar bizim; bozulacak hesaplar
sizin! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) Bu da
işçinin size mesajıdır. İşçinin geleceğiyle
oynamayın, bu yasa teklifini derhâl geri çekin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşçi, emekçi
iktidarda zaten. AK PARTİ işçinin, emekçinin partisi. Ezilenlerin hür
sesidir, sessiz dünyanın hür sesidir!
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra
sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, işsizlik ve
işle ilgili konuşurken biraz önce aldığım haber
Hakkâride sınırda Karayollarında çalışan
işçilerimize saldırı düzenlenmiş ve 1 kardeşimiz
şehit olmuş, 2 kardeşimiz de ağır
yaralanmıştır. Buradan şehit olan kardeşimize rahmet,
yaralanan kardeşlerimize de şifa diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifi
başlangıçta, Komisyona geldiğinde 43 maddeden ibaretti; kamu
kuruluşlarından ve son dönemde ihtiyaç doğduğu için
vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması
amacıyla bazı konuların da ilave edilmesi zarureti ortaya
çıktı ve tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgınının Türkiyedeki istihdam üzerinde meydana getirdiği
olumsuz etkilerin azaltılması amacıyla bu 51 maddelik kanun
teklifi Meclisimizin huzurlarına geldi.
Tabii, kanun teklifiyle, salgın nedeniyle
işçi ve işverenler üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesi
gereğince paylaşılması ve giderilmesi; normalleşme
sürecinde hareketlenecek ekonomik aktivitenin istihdamla desteklenmesi; destek
tedbirleriyle istihdamda devamlılığın sağlanabilmesi;
ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi; vergi rekabeti
vergide adalet basitlik etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde
bazı güncelleştirmelerin yapılması amaçlanıyor. Buna
ilaveten, teklifle, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu gözeten, vergi
güvenliğini güçlendiren, yatırımları ve sermaye
piyasasını teşvik eden, idarenin etkin ve hızlı karar
almasını sağlayan değişiklikler öngörülüyor.
Biraz önce söylediğim gibi, yürürlük ve yürütme
maddeleriyle birlikte 51 maddeden ibaret olan kanun teklifiyle Adalet
Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı
Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı,
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler
Başkanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu gibi idareleri ilgilendiren düzenlemeler yapılmaktadır.
Ayrıca, ilave edilen maddelerle, bu çerçevede, Hazine ve Maliye
Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sosyal Güvenlik
Kurumu, il özel idareleri ve belediyelerin kanun kapsamındaki, 31
Ağustos 2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiş
alacaklarının yeniden yapılandırılması da teklif
kapsamı içerisindedir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlarca verilen idari
para cezalarıyla, Covid-19la mücadele kapsamında verilen idari para
cezaları ve tütün ve tütün mamulleri kullanımından kaynaklanan
idari para cezaları hariç olmak üzere vergiler, vergi cezaları, idari
para cezaları, gümrük vergileri ve idari para cezaları, sigorta
primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum
karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal
güvenlik destek primi ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam,
gecikme zammı, gecikme faizi, ceza faizi, gecikme cezası gibi ferî
alacaklar yeniden yapılandırma kapsamına alınmaktadır.
Ayrıca, teklifle, işe hızlı dönüş desteği,
istihdama dönüş desteği, ilave istihdam teşviki, gençlere kolay
istihdam teşviki, kısa çalışma başvurularında
görevli personele sorumluluk yüklenilmemesi, evlerde imal ettikleri
malları internet üzerinden satan esnafların esnaf muaflığından
yararlandırılması, mal ihracatından elde edilen
kazançların yüzde 50sinin beyannamede bildirilen gelirlerden
indirilebilmesi, tam mükellef sermaye şirketlerinin kendi hisselerini
iktisap ettikleri değerin altında elden çıkaranlara yüzde 15
vergi tevkifatı, internet üzerinden satış yapanların esnaf
muaflığından faydalanmasına ilişkin tutarın her
yıl yeniden değerleme oranında artırılması,
bazı kuruluşlara tevkifat yapılabilmesine yönelik
belirsizliğin giderilmesi ve FOREX işlemlerinin tevkifata tabi
tutulması gibi yeni teşvik ve kolaylıklar getirilmektedir.
Yine, kanun teklifiyle kadın veya genç olup
mesleki yeterlilik belgesi olanlara fon teşvikinin, ilave istihdam
teşvikinin, ilave istihdam gelir vergisi stopaj teşviki ve damga
vergisi teşvikinin, kısa çalışma ödeneği
uygulamasının, normalleşme desteğinin, ihraç edilecek
ürünlerin üretiminde yurt içinden temin edilecek mallarda KDV, tecil ve terkin
uygulamasının, Millî Eğitim Bakanlığına
yapılacak bilgisayar ve donanım bedelsiz teslimlerinde KDV
istisnasının, Hazineye ait taşınmazlar üzerindeki turizm tesislerinden
salgın döneminde tahsil edilmesi gereken kira irtifak hakkı ve benzer
ödemelerin, tutuklular için Covid-19 izninin, dernek ve vakıfların
bazı gelirlerinden dolayı iktisadi işletme
oluşturamamasının, İstanbul Sismik Riskinin
Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesinin KDV
istisnasının, konaklama vergisinin süreleri uzatılmaktadır.
Yine, vakıf taşınmazlarının
kiralanmasında teminat alınması ve kiraların ödenmemesi
hâlinde kiracının tahliyesine ilişkin süre
uzatılmaktadır. Ayrıca Esnaf Ahilik Sandığının
yürürlük tarihi, Covid-19 nedeniyle dernek genel kurulları da
ertelenmektedir. 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi finali için sağlanan KDV,
kurumlar vergisi istisnasının yeni takvime göre 2021 finali için de
uygulanması sağlanmaktadır. Kısmi zamanlı çalışmayı
kabul eden hizmet erbabına gelir vergisi ve damga vergisi istisnası
getirilmektedir. Yurt dışında bulunan para, altın, döviz,
menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının
Türkiyeye getirilmek suretiyle millî ekonomiye kazandırılması
amacıyla varlık barışı düzenlenmektedir.
Sağlık Bilimleri Üniversitesinin mütevelli heyetinin oluşumu,
personel temini ve görevlendirilmesi ile ödeneklerine ilişkin düzenlemeler
yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü
kariyer mesleği ihdas edilmektedir. Kamu kurumlarındaki bazı
kadroların Cumhurbaşkanlığı raportörlüğüne
atanabilmesine imkân tanınmaktadır. Mesleki yeterliliğin
yaygınlaştırılmasına ilişkin yeni düzenlemeler getirilmektedir.
Elektronik haberleşme altyapılarındaki yapılardan bazı
belgelerin talep edilmemesine dair düzenlemeler yapılmaktadır.
Sağlık tesislerinde hizmet ve faaliyetlerinden dolayı
işlenen disipline aykırı fiiller hakkında 657
sayılı Kanunun disiplin hükümlerine göre işlem
yapılması hükmü getirilmektedir. Belirli süreli hizmet sözleşmelerinin
yeniden düzenlenebilmesine ilişkin yeni düzenlemeler getirilmektedir.
İŞKUR personeli işledikleri suçlar nedeniyle Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
kapsamına alınmaktadır. Kamu üniversitesi hastanelerinin
verdikleri tedavi hizmetlerine ilişkin toplam tahakkuk tutarının
götürü bedel sözleşme tutanağından düşük olması
durumunda aradaki farkın terkinine imkân sağlanmaktadır.
BAĞ-KUR sigortalılarının sigortalılık sürelerinin
durdurulmasına imkân sağlanmaktadır. Payları Borsa
İstanbulda ilk defa işlem görmek üzere en az yüzde 20 oranında
halka arz edilen kurumların 5 hesap dönemine ait kazançlarına 2 puan
kurumlar vergisi indirimi imkânı getirilmektedir. Basın ve
gazetecilik mesleğinde çalışanlara yönelik Anayasa Mahkemesinin
kararıyla doğan hukuki boşluğun giderilmesi amacıyla
düzenleme yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Son cümlem
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Değerli milletvekilleri,
AK PARTİ Grubu olarak kanun teklifini desteklediğimizi belirtiyor ve
yasalaşması için vereceğiniz katkılar için şimdiden
sizlere teşekkür ediyor; hayırlı uğurlu olmasını,
bereketli olmasını diliyor; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Erkan Başın.
Buyurun Sayın Baş. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN BAŞ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve bizleri izleyen
yurttaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, şimdi buraya bir madenci
bareti getirdim çünkü şöyle hissediyorum bazen, siz öyle hissediyor
musunuz bilmiyorum ama: Sanki böyle sanal bir dünyada yaşıyoruz -yani
bu Meclisin içi sanal bir dünya- bizim burada el kaldırıp indirmemiz
böyle bilgisayar oyunu gibi. Burada aldığımız kararlar
insanların hayatlarına nasıl etki ediyor, bunu hiç
düşünmeden hareket ediyoruz gibi geliyor. O yüzden ben konuşurken bu
baret burada olsun. Biz, işçilerin hayatını
tartışıyoruz, işçilerin, emekçilerin nasıl
yaşayacağını konuşuyoruz ve bu kapsamda söylenecek ilk
şey şu: Yine işçi düşmanı, yine emekçi
düşmanı bir kanun teklifiyle karşı
karşıyayız. Yani Memlekette hastalık kol geziyor mu? diye
sorsam, hepiniz Geziyor. diyeceksiniz. Daha üç dört gün önce deprem
olmuş, 110 insanımızı kaybetmişiz, yüzlerce
yaralı var; binlerce insan yitirdikleri için ağlıyor bir
taraftan, bir taraftan evsiz barksız, geleceksiz kalmış, ne
yapacağız diye düşünüyor. İktidar ne yapıyor?
İşçinin ekmeğine, hatta bugünkü ekmeğine değil,
çocuğunun, geleceğinin ekmeğine bile çökmenin yasasını
getirmiş karşımıza koymuş. İşçi buna
karşı tepki gösteriyor. Somada Jandarmayı dikiyorsunuz
karşıya, copluyorsunuz
işçiyi, gözaltına aldırıyorsunuz. Ankaraya -buraya
milletin Meclisi diyorsunuz- geliyor işçi temsilcileri, Meclisin
kapısında polis tartaklıyor, içeri girmeleri engellenmek
isteniyor. Bu tablonun en azından insanın yüzünü
kızartması, utandırması gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi buradan emekçi kardeşlerime,
özellikle 25 yaşın altındaki emekçi, işçi kardeşlerime
seslenmek istiyorum: Bu Genel Kurulda sizlerin hayatı, emekleriniz,
alın teriniz, haklarınız konuşuluyor. Bugün işçinin en
temel hakları kıdem ve ihbar tazminatı, sigorta hakkı bir
grup patron temsilcisi tarafından gasbedilmek isteniyor. 50
yaşın üzerindeki emekçiler, bu kanun teklifi geçerse patron sizi
geçici işçi olarak çalıştıracak, bu süre boyunca da
kıdem ve ihbar tazminatına sahip olamayacaksınız. Bunlar
sizin emeklilik hakkınıza göz koyanlardı; şimdi tamamen
engellemek için uğraşıyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu kanun
ayrımcılığın kanunlaşmasıdır; mesela 52
yaşındaki bir işçi ile 30 yaşındaki bir işçi,
aynı iş yerindeki 23 yaşında genç bir işçi ile 40
yaşındaki bir ağabeyi, ablası bu kanunla düpedüz
ayrımcılığa maruz kalıyor.
Böyle afili isimler var: Belirli süreli iş
sözleşmesi. Ne olduğunu kimse anlamıyor, böyle söylüyoruz
geçiyor. Belirli süreli demek kıdem yok demek, ihbar yok demek,
Haksız yere işten atıldığında işe iade
davası bile açamazsın. demek. Üstelik bu kanun çıkarsa
değerli arkadaşlar
İktidar patronlara şunu söylüyor, diyor
ki: Sen şu işçiyi çalıştır, sigortasını da
ödemeyiver, ödeme sigortasını. Ya, akıl mantık alıyor
mu? Kanunla sigorta ödemeden işçi çalıştırma hakkı
veriyoruz. Kanunla sigortasız işçi çalıştırma
hakkı hangi hukuk kitabında var, ben gerçekten bilmiyorum. Bunun
adı kanun falan değil, bunun adı olsa olsa orman kanunu.
Tabii, niye çıkıyor peki bu kanun?
Utandığınız için söyleyemiyorsunuz, ben sizin yerinize
söyleyeyim: Sorsak İşsizlik yok, memlekette işsizlik
artmıyor. diyorsunuz ama bal gibi biliyorsunuz ki memlekette
işsizlik katlanarak ilerliyor. O yüzden 25 yaşın altında
ve 50 yaşın üstünde olanlar iş bulurlarsa dua ederler.
diyorsunuz, Hazır ortam müsaitken iş bulsunlar ama
haklarını almadan çalıştırsınlar. diyorsunuz.
Açık söylüyorum, bunun adı fırsatçılıktır, bu
akbabalık düzenidir. Bu da yetmiyor kayıt dışı
patronları teşvik ediyorsunuz, işsizlik fonundan kayıt
dışı çalışmaya izin veriyorsunuz.
Uzatmayacağım; yani işçileri ölüm
sınırında yaşamaya mahkûm eden bir şey ama emekçiler
bunu kabul etmiyor, etmeyecek, biz de etmeyeceğiz.
Sadece şunu söylemek istiyorum: Bu
iktidarın gözü dönmüş. Birkaç saat oldu, DİSK temsilcilerine
Meclis kapısında saldırıldı, bu ülkede işçi
sınıfının mücadelesinin yüz akı olan DİSK
temsilcilerine Meclis kapısında saldırıldı; madenciye
saldırıldı. Bakın, açık söylüyorum, biz onların
hakkını savunmak için Türkiye İşçi Partisini kurduk,
onların hakkını savunmak için burada görev aldık ve bugün
Kırkağaçta yerlerde sürüklediğiniz o işçinin, Meclis
kapısında darbettiğiniz, gözaltıyla yıldırmaya
çalıştığınız işçilerin sesini duymak
zorundasınız. O sesi burada sizin yüzünüze karşı
haykırmak bizim görevimiz. O yüzden, elimde bir mesaj var, maden
işçilerinin mesajı, onların vekili olarak, onlara vekâleten
yüzünüze karşı o mesajı ben okuyacağım değerli
Başkan izin verirse.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERKAN BAŞ (Devamla) AKP dinlesin. diyor
maden işçileri. On dört yıl bekledik, on dört saniye bile
beklemeyeceğiz artık, bitti. Her şeye çare bulanlar,
patronların her dediğini yapanlar, her tür kanunsuzluğa susanlar
işçiler için de çareyi üretsin. Holdinglere parayı buluyorsunuz,
milyarlarca lira borcu bir kalemde siliyorsunuz, iş işçiye gelince
Yok. diyorsunuz. Yetti artık, işçi hakkını istiyor. Adam
700 maden işçisinin hakkına on dört yıldır çökmüş.
Madenci yasaya göre çalışmış, alın teri dökmüş
Yetmez. demiş, ömrünü vermiş. Canını veren var, iki
gözünü veren var, iki kolu olmayan, ciğeri çürümüş olan var.
Artık adalet istiyorlar ve biz de onlar adına söylüyoruz: AKP, sen bu
işçinin hakkını vermeyeceksin, sesini
yankılatmayacaksın, öyle mi? Yok öyle yağma!
Bakın, sözü şöyle bitireyim.
Sanıyorum, sizler işçi sınıfını pek
tanımıyorsunuz. Bakın, çok açık uyarıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz tamamlandı, mikrofonu
açayım selamlama için.
ERKAN BAŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Türkiye İşçi Partisi adına
hatırlatıyorum ve uyarıyorum: İşçi
sınıfı çok merhametli bir sınıftır. Mesela
depremde görmüşsünüzdür, bir depremzedenin hayatını kurtarmak
için kendi hayatını tehlikeye atıp o enkazın altına
girer; girer çünkü bilir ki enkazın altında büyük ihtimalle kendi
gibi alın teriyle, emeğiyle yaşayan bir yoksul vardır.
Depremler yoksulların evini yıkıyor, saraylar hiç hissetmiyor o
depremi ama işçi sınıfı bir ayağa kalktığında,
bir sarstığında işçilerin depreminde bütün saraylar
yıkılır, onun altında kalırsınız. O yüzden
Demedi. demeyin, işçinin hakkını verin. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Mustafa Yeneroğlunun.
Buyurun Sayın Yeneroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; DEVA Partisi adına gündemdeki
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifiyle
alakalı görüşlerimizi ifade etmek için söz aldım.
Öncelikle, Hakkâride terör saldırısı
sonucu şehit olan kardeşimize Allahtan rahmet dilerim. Yine,
yaralı olarak bildirilen 2 kardeşimize de acil şifa diliyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifine
gelince: Bu kanun teklifi aslında Türkiye ekonomisinin içler
acısı hâlini gözler önüne sermektedir. Hükûmet ülkeyi bir ekonomik
krize sokmuş ve bu krizi çözme kapasitesinden de yoksun olduğunu çok
açık ve net bir biçimde ortaya koymaktadır. Tüm bu gerçekler gün gibi
ortadayken iktidar bu gerçekleri kabul edip değiştirme yoluna
gitmektense göstermelik bir şekilde işsizlik oranını
düşürmeye çalışmaktadır. Kısmi çalışma
ödeneği, ücretsiz izinde nakdî destek gibi uygulamalarla insanlar
açlık sınırının çok altında yaşamaya mecbur
edilmektedir. Çalışanların bir yıl daha 1.168 liraya mahkûm
edilmesi ciddi sıkıntılar barındırmaktadır.
Günlük 40 lirayı bile bulmayan bu tutarlarla bir ailenin temel
ihtiyaçlarını karşılayamayacağı ve
sağlıklı bir şekilde hayatını devam
ettiremeyeceği bir gerçektir. Uygulamada, çalışan tarafında
önemli hak kayıpları söz konusudur. Kısmi çalışma
ödeneği denilmesine rağmen işçiler zaten tam zamanlı ve
hatta fazla mesai yaparak çalışmaya devam etmektedirler. Buna
karşılık işverenler çoğu zaman işçinin
İŞKURdan ödenen miktar dışındaki ücret
alacağını dahi ödememektedir. Öte yandan işten çıkarma
yasağıyla birlikte uygulanan ücretsiz izinde devletin vermiş
olduğu nakdî destek vatandaşlarımızı açlığa
mahkûm etmektedir. Ayrıca uygulamada ücretsiz izne
çıkarıldığı söylenilen işçilerin
çalıştırılmaya devam ettiği, bazı
işverenlerin bu uygulamaları suistimal ettiği de herkesçe
bilinmektedir.
Torba kanunla kısmi zamanlı
çalışmayı kabul eden hizmet erbabına damga vergisi ve gelir
vergisi stopajı istisnası getirilmektedir. Çalışan için
ödenen vergi ve SGK primlerinin bir nevi istihdam vergisi olduğu
düşünüldüğünde teşvikler iddia edildiği gibi
çalışanlara değil işverenlere getirilmektedir. Bu madde 1
kişinin tam zamanlı yapacağı işi 2 kısmi
zamanlı çalışana yaptırmayı amaçlamaktadır.
Böylece işsizlere iş bulamayan iktidar eldeki işleri de bir
maaşı birkaç kişiye paylaştırıp
işsizliği azaltmaya çabalamaktadır. Bunun anlamı zaten
sefalet ücreti denebilecek düzeyde ücret alan çalışanların
gelirlerinin daha da düşmesidir.
Sayın milletvekilleri, önceki varlık
barışı uygulamalarında varlıklar üzerinden yüzde 1
veya yüzde 2 gibi oranlarda vergi alınırken bu teklifte
varlıklar üzerinden herhangi bir vergi alınmayacağı
düzenlenmektedir. Bir yandan yüksek ÖTV ve KDVyle sıradan
vatandaşın sırtına binen vergi yükü ortadayken yurt
dışında bulunan varlıkların vergi ödenmeden ülkeye
getirilmesi vergi adaletsizliğinin en açık örneğidir. Öte yandan
Hazine ve Maliye Bakanı yeni ekonomik programı kamuoyuna
açıklarken 2023 yılına kadar vergi ve prim affı
olmayacağını ifade etmişti fakat Sayın Bakanın
açıklamasının üzerinden henüz bir ay bile geçmeden vergi
affına gidilmesi iktidarın plansız, programsız ve
günübirlik kararlarla ülkeyi yönettiğinin, hatta daha doğru bir
ifadeyle yönetemediğinin açık örneğidir.
Değerli arkadaşlar, teklif ne yazık
ki gençlerimizin ne bugününü ne de yarınını düşünmeden
hazırlanmıştır. Teklife göre, gençlerimizin bir ay
içerisinde on günden az çalışması durumunda ellerine geçecek
miktar sadece 344 liradır. Zaten ayda otuz günden az çalıştığı
için oldukça düşük ücretle geçinmek zorunda kalan gençlere primlerini de
kendilerinin ödemesini reva görmenin hiçbir anlamı yoktur.
Kıymetli milletvekilleri, son olarak, teklifin
belirli süreli sözleşmeyle istihdam düzenlemesi gerçekten sorunludur. DEVA
Partisi olarak, nitelik itibarıyla belirsiz süreli olması gereken
işlerde belirli süreli hizmet akdi yapılmasına
karşıyız. Aynı zamanda, özellikle bu düzenlemeyle birlikte
çalışanlar belirli süreli iş sözleşmesinin süresi
dolduğunda kıdem ve ihbar tazminatı alamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MUSTAFA YENEROĞLU (Devamla) - İş
hayatında esnekliği sağlamak, işçi haklarını yok
saymak ve insanları güvencesiz bir şekilde çalıştırmak
değildir. Gidişatı göremeyenler, ekonomideki krizi göremeyenler
hiçbir şeye bakamıyorlarsa askıdaki ekmeğe bakabilirler.
Derhâl yapılması gereken hukuku ve demokrasiyi askıdan
indirmektir. Bu durumda ülkenin tekrar aklıselimle yönetilmesinin önü
açılır ancak böyle ekonomi düzelebilir, millet de ekmeğini
askıdan indirmek zorunda kalmaz, gider fırından alır.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Birinci bölüm üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemini
yapacağım.
Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Meclisimizde
Kahramanmaraşımızın bir kısım çevresel
sorunları dile getirildi, ilgilerine teşekkür ederim. Ancak merkez ve
güney ilçelerimiz vahşi depolamadan kurtarılarak en son sistem
katı atık depolama ve bertaraf tesisine kovuşturulmuş olup
kuzeydeki 5 ilçemizin ortak kullanacağı tesisin yapım işi
ihale edilmiştir. Afşin-Elbistan A Termik Santralinde baca
filtreleri takım çalışması fiilen devam etmektedir. Merkez
ve 5 ilçemizin atık su arıtma tesisleri faaliyette olup Elbistan
Atık Su Arıtma Tesisi yapım çalışması da devam
ediyor, 5 ilçemizin arıtma projesi tamamlanmış ve ihale
edilecektir. Merkez ile 11 ilçemizden 9u doğa ve çevre dostu doğal
gazla buluşturulmuştur.
Aksu Çayını kirleten 84 fabrikadan
78inin arıtması olup dağınık hâlde ve düzensiz çalıştırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Coronavirüsten etkilenen sektörlerin iş yeri
sahipleri arayarak diyorlar ki Biz bu yasa teklifinden faydalanamayacağız,
sadece ve sadece temmuz ayının borçlarıyla ilgili olarak KDV,
SGK priminden faydalanabileceğiz. Çünkü zaten mart, nisan, mayıs
aylarında kapalıydık, kısa çalışmadan faydalandık,
KDV çıkmadı, SGK primi çıkmadı ve ağustostan sonra
işe başladık, ondan sonraki borçlarımızı,
tahakkuk edecek borçlarımızı da
yapılandırmadığı için biz bu etkilerden
faydalanamayacağız.
Yine, engellilerin bir talebi var, diyorlar ki
Bizler ihtiyaçlarımıza uygun araçları artık
alamıyoruz. Çünkü araçların fiyatı inanılmaz bir
şekilde arttı. Bizim de ihtiyaçlarımız için belli
standartlarda araç almamız lazım. Bununla ilgili
koşulların genişletilmesini talep ediyorlar.
Ve tabii ki çiftçiler de yine nasıl vergi
tabana yayılıyorsa aynı şekilde af da tabana
yayılsın ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bu kanun
teklifiyle işçilerin hakları budanırken çiftçiler için de olumlu
bir düzenleme getirilmemektedir. Kanun teklifinin bazı maddeleri
kıdem tazminatının gasbına yöneliktir; bu kabul edilemez.
İşçilerin hakkını yok etmek yerine çiftçilerin
beklentilerini karşılayacak düzenlemeler neden bu kanun teklifinde
yer almamaktadır?
Çiftçilerin tarım kredi ve bankalara olan
borçları faizleriyle bir an önce yapılandırılmalıdır.
Çiftçiler tohum ile toprağı buluşturacağı bu dönemde
destek beklemektedir ve dövizle artan ilaç, gübre, tohum girdileri yanında
sulama suyu çıkarılırken kullanılan elektrik ve mazota gelen
zamlarla nasıl çiftçilik yapacağını düşünmektedir.
Farklı nedenlerle ürettiği ürün değer bulmadığı
için de çiftçi borçlarını ödeyememekte, ödemelerde zor duruma
düşmektedir. Çiftçinin bu borçları mutlaka gündeme
alınmalıdır, işçinin, emekçinin hakkını gasbeden
kanun maddeleri tekliften çıkarılmalı, çiftçilerin borçlarını
yapılandıracak düzenlemeler sağlanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisarda Kurtuluş
Savaşının tohumlarının serpildiği, Millî
Mücadelemiz için kaçınılmaz bir yere sahip, Kurtuluş
Savaşımızın simgelerinden biri olan Afyonkarahisarın
tek özel müzesinin, Zafer Müzesinin Cumhurbaşkanlığı
İletişim Merkezine verilerek CİMERin kullanımına
tahsis edileceği ve müze fonksiyonunu yitireceği iddia ediliyor. Bu
iddia doğruysa CİMER Afyonkarahisarda başka bina bulamayıp
niçin Zafer Müzesine göz dikmiştir? Amaç, Kurtuluş
Savaşının ve Atatürkün izlerini silmek midir? Tarihinize,
ecdadınıza, geçmişinize hiç mi saygı duymuyorsunuz? Geçmişine
sahip çıkmayanın geleceğe hayrı olmaz.
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine bir torba kanun, 19 farklı
kanunda düzenleme yapan ve çoğunluğu çalışma, sosyal
işler gibi farklı ihtisas komisyonlarını ilgilendiren
düzenlemeler aceleyle sadece Plan ve Bütçe Komisyonuna getirildi. Nitelikli ve
kapsamlı yasama sürecinden hızla
uzaklaştığımız bu dönemde getirilen bu kanun teklifi
de esnaf, işveren, işçinin acil çözüm bekleyen sorunlarını
çözmek bir yana, temel sorun alanımız olan üretim, istihdam, genç
işsizliğine çözüm üretmekten çok uzaktır. Aynı zamanda
kanunda kısmi ve esnek çalışma sisteminin genişletilmesiyle
işçinin kazanılmış hakkı gasbedilmektedir.
İlgili maddelerin çekilmesini tekrar Komisyonun
takdirine sunmak istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bartın Irmağı çevresinde, zaten
mevcut olan 6 maden ocağına ek olarak 4 ocak daha kurulmak isteniyor.
Geçtiğimiz haftalarda halkın katılımı
toplantısında neyse ki hemşehrilerim gerekli tepkiyi ortaya
koyarak projelerin zararları hakkında da yetkilileri âdeta
bilgilendirdi. Bakın, yöre insanına bir süreliğine iş
olanağı sağlamanın çevre üzerindeki bedeli bu kadar
ağır olmamalı. Maden ocağından çıkarılacak
kalkerin taşınması ve oluşacak trafik bile başlı
başına bir sorun yaratacak çünkü. Bartının uzun vadeli bir
planlamaya ihtiyacı olduğu açıktır. Dağları delik
deşik etmek, ırmağı kurutmak, trafiği keşmekeşe
dönüştürmek serbest olamaz ve çevresel etki değerlendirme sürecinde
projeler kümülatif bir şekilde değerlendirilmeli diyorum, başka
alternatifler de dikkate alınmalı. Günübirlik kararlarla küçük bir
grubun menfaatleri için Bartının güzellikleri yok edilemez, biz buna
izin vermeyiz.
BAŞKAN - Sayın Güzelmansur, buyurun.
MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) Sayın Başkan,
bu kanun teklifinde pek çok borç yapılandırılıyor,
bazı hâllerde faizler yüzde 90a kadar siliniyor. Hangi borçlar? Gelir
vergisi, katma değer vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, özel tüketim
vergisi, tüm idari para cezaları, KYK borçları gibi. Ancak çok önemli
bir borç atlanmış, o da çiftçilerin sulama birliklerine olan
borçları. Çiftçi bu torbada yine görmezden gelinmiş.
Değerli arkadaşlar, çiftçi artan girdi
maliyetleriyle borç girdabında, icra kıskacında. Bu nedenle,
çiftçinin sulama birliklerine olan borçlarının silinmesi gerçekten
önemli. Bunu, başta seçim bölgemdeki Yarseli Sulama Birliğine borcu
olan çiftçi hemşehrilerim olmak üzere, tüm çiftçi kardeşlerim
adına talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kaya...
YILDIRIM KAYA (Ankara) Sayın Başkan,
kıdem tazminatı, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSKin
kırmızı çizgisidir. Üç konfederasyon dün bütünlüklü bir
açıklama yaptı. Bu açıklamadan sonra DİSK Genel
Başkanı, Genel Sekreteri ve yöneticileri halkın Meclisinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde kendileriyle ilgili görüşülen bu yasa
teklifine ilişkin basın açıklaması yapmaya geldiklerinde
milletvekilleri dâhil hepsi coplandı, tekmelendi ve basın
açıklaması yapmalarına izin verilmedi. Halkın
çıkarına, emekçinin çıkarına Meclis sahip çıkmak
zorundadır. Bu yasa teklifi, emekçinin hakkını sermayenin lehine
yok eden bir yasa teklifidir.
BAŞKAN Sayın Keven...
ALİ KEVEN (Yozgat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Başta Yozgat Sarıkaya ilçemiz olmak üzere
ilçelerimizin tamamında kadastro müdürlükleri kapatılmaya
çalışılıyor. İlçelerimizde adliye gibi, Toprak
Mahsulleri Ofisi gibi pek çok kurum kapatıldı. Vatandaşa hizmet
üreten bu kurumları ilçelerde kapatmak akla, vicdana sığmıyor.
Yine Yozgatta TOKİden ev almış olan
hemşehrilerim, şu an pandeminin yarattığı ekonomik
zorluklardan dolayı taksitlerini ödeyemiyorlar. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, TOKİ taksitlerini Covid-19 salgını
süresince ertelemelidir. Bu erteleme kararı çok acil
alınmalıdır. Aksi hâlde binlerce yurttaşımız evlerinin
ellerinden alınacağı korkusuyla yaşamaktadırlar;
mağduriyetlere yol açmadan, bu, mutlaka önlenmelidir.
Saygılarımla.
BAŞKAN Komisyon, buyurun, cevaplar için.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; epey
soru geldi. Bunlardan bir kısmına sürem yettiğince cevap vermeye
çalışacağım.
Covid-19 nedeniyle ertelenen mart, nisan,
mayıs primleri de yapılandırma kapsamına
alınsın. diye bir temenni, soru geldi. Kanun, kesinleşmiş
borçların yapılandırmasını düzenliyor
dolayısıyla ertelenen primler ekim, kasım, aralık
ayında ödenecek, bu nedenle henüz vadeleri gelmedi. Bu borçlar, 6183
sayılı Kanun kapsamının çerçevesinde taksitlendirilebilir
ki bu da otuz altı aya kadar taksitlendirilebiliyor. Yapılandırma
kanunu, sektör ayrımı yapmaksızın tüm Sosyal Güvenlik
Kurumu prim alacaklarını kapsıyor. Tarımda kendi nam ve
hesabına bağımsız çalışan tarım
BAĞ-KURluları ile mevsimlik tarım işçilerinin prim
borçlarını da dolayısıyla kapsamaktadır.
Ayrıca, imalat sektörü işverenlerinin prim
borçları da yine yapılandırma kapsamındadır.
Sayın Necdet İpekyüzün bir sorusu var,
hatta ithamı var: İşsizlik Sigortası Fonunu
işverenlere daha fazla kaynak aktarmak amacıyla
kullanıyorsunuz. diyor. Böyle bir şey yok. İşsizlik
Sigortası Fonunun gelirleri prime esas kazanç üzerinden işçiden
yüzde 1, işverenden yüzde 2 ve devletten de yüzde 1 olmak üzere toplam
yüzde 4 oranında tahsil edilen primlerden oluşmaktadır
biliyorsunuz. Fonun amacı, sadece prim ödeyenlere işsiz kaldıklarında
ödeme yapmak değil, aynı zamanda, istihdamı
artırıcı ve koruyucu tedbirler almak, iş gücünün
niteliklerini artırmak ve iş gücü piyasasına piyasa
araştırmaları yapmaktır. Bu kapsamda, Fondan,
işsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği,
yarım çalışma ödeneği, nakdî ücret desteği, Ücret
Garanti Fonu ödemesi gibi ödemeler yapılmakta. Ayrıca,
işbaşı eğitim programları, mesleki eğitim
kursları, toplum yararına programlar, staj destekleri gibi programlarla
iş gücünün istihdam edilebilirliği artırılmaktadır. Bu
ödemeler doğrudan vatandaşlarımızın kendilerine
yapılmakta olup çalışanlarımızı gözeten,
niteliklerini artırmayı ve takip eden süreçlerde de daha iyi
koşullarda iş bulmalarını amaçlayan ödemelerdir.
Bunun yanı sıra, yine istihdamın
artırılması ve korunmasına yönelik olarak ilave istihdam
teşviki, asgari ücret desteği; kadın, genç ve Mesleki Yeterlilik
Belgesi sahiplerinin istihdamının teşviki gibi çeşitli
teşvik ve destekler de sağlanmaktadır. Bu teşvik ve
destekler de iş gücünün maliyetini düşürerek kişilerin istihdam
edilebilirliğini artırdığı için yine
vatandaşlarımıza dolaylı olarak yansıyan ödemelerdir.
Ayrıca, Fondan sağlanan istihdam
teşviklerinde ilave istihdam sağlanması temel bir
şarttır. Dolayısıyla, bu teşviklerin asıl
amacı, işvereni korumak ya da işverene kaynak aktarmak
olmayıp istihdamın korunması ve
artırılmasıdır. Fon aracılığıyla 2002
yılında sadece işsizlik ödeneği ödemeleri
yapılırken gelişen iş gücü piyasasının
ihtiyaçları doğrultusunda sunulan hizmetler çeşitlendirilerek
nitelik ve niceliğinin artırılması
sağlanmıştır. Bu kapsamda, özellikle iş gücünün
niteliğinin artırılmasına yönelik olarak aktif iş gücü
politikaları kapsamındaki kurs ve programlar ile teşvik ve
destekler için de kaynak kullanılmaya başlanmıştır. Bu
çerçevede, döneminin sosyoekonomik yapısı dikkate alınarak aktif
ve pasif iş gücü uygulamalarıyla Fonun etkin bir şekilde
kullanılması temel önceliktir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Vekilim, sanki sen yönetiyor gibi anlatıyorsun ya!
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Sonuç olarak, İşsizlik Sigortası Fonu amacına
uygun olarak yani istihdamı korumak, artırmak, iş gücünün
niteliklerini geliştirmek, işsizlik riskiyle karşı
karşıya kalanlara gelir desteği sunmak amaçlarına yönelik
olarak kullanılmaktadır.
Yine İşsizlik sigortası
ödeneğinden yararlanma şartları çok ağır, herkes
yararlanamıyor. diye bir ifade var. İşsizlik Sigortası
Fonu kapsamında primler, bildiğiniz gibi, 2000 yılı Haziran
ayında toplanmaya başlanmıştır ve 2002 Mart
ayında ise ilk ödeme yapılmıştır. 2002
yılında yaklaşık 83 bin kişi işsizlik
ödeneği almaya hak kazanmış olup bu kişilere yapılan
ödeme tutarı 47 milyon Türk lirası olarak gerçekleşmiştir.
2019 yılında ise 1 milyon 16 bin kişi ödenek almaya hak
kazanmış ve 8 milyar ödeme yapılmıştır.
Kurulduğu günden bu yana sadece işsizlik ödeneğinden faydalanan
kişi sayısı 8 milyon 96 bin kişidir. Başlangıçtan
günümüze işsizlik sigortası başvuru ve hak ediş
şartlarında kolaylıklar sağlanmıştır.
Başvurular elektronik ortama alınarak Fona erişim
kolaylığı sağlanmıştır. Ayrıca,
hesaplama yöntemi değiştirilerek ödenek tutarında
yaklaşık yüzde 12lik bir artış
sağlanmıştır. Bir başka iyileştirme olarak da son
yüz yirmi gün kesintisiz çalışma şartında esneklik
sağlanarak hak ediş şartı kolaylaştırılmıştır.
Bir diğer düzenleme olarak da kısmi süreli
çalışanların da işsizlik sigortası kapsamına
alınması sağlanmıştır. 2020 yılında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teklifleri de
mi siz verdiniz, yoksa Bakanların yaptıkları işi mi
anlatıyorsunuz ya? Siz teklif verensiniz, Komisyonsunuz; Bakanın
yaptığı
BAŞKAN Komisyona teşekkür ediyorum.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.42
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci madde üzerinde 2si aynı mahiyette 3
adet önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup ayrı ayrı işleme alacağım, birlikte
oylatacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 1inci
maddesindeki 31/8/2020 ibarelerinin 31/09/2020, 2020 yılı
Ağustos ayı ibarelerinin ise 2020 yılı Eylül ayı
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Ayhan
Barut
Muğla İstanbul Adana
Mustafa
Adıgüzel Neslihan
Hancıoğlu Cavit
Arı
Ordu
Samsun Antalya
Aykut
Erdoğdu İrfan
Kaplan
İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Aykut Erdoğdunun.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti adına kötü
bir kanun teklifi üzerinde konuşma yapmak zorundayım. Keşke
millet hayrına yapılan bir kanun teklifi üzerinde
konuşsaydım.
Değerli arkadaşlar, benden önceki
arkadaşlar, bu kanun teklifinin 83 milyon insanımıza hiçbir
şey getirmediğini anlattılar. Ben, bu kanun teklifinin,
Türkiyede, Türkiyenin devletini emrine almış olan 100 yandaş
aileye ne getirdiğini anlatmaya çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle
bir madde getiriliyor. Bu maddeye göre, yurt dışında
varlığı olanlar, kayıtsız bu varlıklarını
Türkiyeye getirdiklerinde 5 kuruş vergi ödemeyecekler ve bunlar
hakkında vergi incelemesi de yapılamayacak.
Değerli arkadaşlar, yurt
dışındaki bu varlıklardan kasıt,
ağırlıklı olarak vergi cennetlerinde olan
varlıklardır. Peki, vergi cennetlerinde istisnalar hariç ne tip
varlıklar olur?
Birinci varlık: Daha masum görünene gri para
denir. Gri para vergilendirilmemiş gelir demektir. İlgili ülkede,
kazanıldığı ülkede -bizim için Türkiyede- elde
edilmiş, vergilendirilmemiş gelirlere gri para denir. Bir
kısmı bu paradır ama asıl tehlikeli olan kara paradır.
Kara para, tanımı gereğiyle mesneti suç teşkil eden para
demektir. Eğer kaynağı rüşvetse, yolsuzluksa, beyaz
kadın ticaretiyse, uyuşturucu ticaretiyse, silah ticaretiyse yani
hapis cezasını gerektiren yüz kızartıcı suçlardan elde
edilmiş paralara kara para denir. Aslında, bizim
mevzuatımıza göre kara parayı Türkiye Cumhuriyeti devleti
vergilendirebilir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30/7
maddesi var. Bu madde şunu söylüyor: Cumhurbaşkanınca ilan
edilen ülkelerde -yani bu vergi cenneti ülkelerde- yerleşik olan veya
faaliyette bulunan kurumlara nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip
girmediğine veya ödeme yapılan kurumun mükellef olup
olmadığına bakılmaksızın %30 oranında vergi
kesintisi yapılır. Yani bizim hukukumuza göre vergi cennetlerine
kaçırılmış millî servetimizin yüzde 30 vergilendirilmesi
gerekiyor. Namuslu bir maliye bakanı bir ay içinde tespit eder -çünkü
vergi adalarına yazılar yazılacak- iki ay içerisinde de bu
tahsilatı yapabilir. Buradaki paranın 500 milyar dolar olduğu
hesaplanıyor ve bundan, bu ülkeye 150 milyar dolar vergi geliri
getirilebilir. Peki bu yapılıyor mu? Hayır. Peki şu an ne
yapılıyor? Oradaki kara paraya, gri para sahiplerine, ki bunlar bu
vatandaşın hakkını çalmışlar, bunlar rüşvet
yemişler
Küçük rüşvetler çantalar içinde verilebilir ama büyük
rüşvetler uluslararası arenadaki vergi cennetlerinde verilir. 5
milyon dolardır en büyük bavulla taşıyacağınız
para. Türk bankalarında bu işlemi yaptığınız an
yakalanırsınız. Bu yüzden büyük rüşvetler vergi
cennetlerinde alınır verilir. Şimdi, o alınan verilen
rüşvetler, Man Adasında, Cayman Adasında, bütün ulusların
parasını aklayan adalardaki para için diyorsunuz ki: Getir, sana
hiçbir şey sormayacağız. Ya, arkadaşlar, bari
rüşvetin vergisini alalım be; bari silah kaçakçısından,
uyuşturucu kaçakçısından vergi alalım be. Vatandaşa
söylediğiniz bu kanunla
Ya, zaten ödeyemiyor, deprem görmüş, sel
görmüş, bulaşıcı hastalık görmüş taksit taksit
diyorsun, peşin alamıyorsam taksit taksit canını
alacağım diyorsun ama milyarca dolar rüşvete, kara paraya,
vergiden kaçırılan paraya dair diyorsunuz ki: Bu ülkeye getir -5
kuruş almadan- biz senden hiçbir şey almayacağız.
Burası kara para aklayan bir ülke değil, burası haram yiyen bir
ülke değil; hele burada, yetimin, tüyü bitmemiş yetimin hakkı
milyarlarca dolarlık ihalelerde teslim edildikten sonra, izinlerle,
ruhsatlarla teslim edildikten sonra onlardan Man Adasında, onlardan
Cayman Adasında, onlardan Malta Adasında gerek gemi, gerek nakit
olarak alınan rüşvetleri, üstelik altı ay sonrasına kadar
yani önümüzdeki altı ay boyunca alınacak rüşvetleri de
getirebilirsiniz diyemez, diyebilemez Türkiye Büyük Millet Meclisi.
Arkadaşlar, belki haberiniz yok, bakın, bu kanun teklifi Türkiye'den
çalınmış servetlerin geri getirilirken tek kuruş vergi
alınmadan geri getirileceğini söylüyor. Buna vicdanımızın
el vermemesi lazım. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, 100 tane
yandaş firmanın sekretaryası değil burası; buna izin
vermeyin. Sorun bakanınıza, hazırlayan arkadaşlara sorun,
aynen dediğim gibi olmayacak mı? Aynen dediğim gibi olacak. Bunu
kabul etmemeniz gerekiyor.
Sayın Başkan, bir dakika ek süre alabilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum.
Arkadaşlar, Türkiye'deki düzenin, kurulu
düzenin ne olduğunu gösteren bir kanunla karşı
karşıyayız. Meclisimizin kapısında işçiler eylem
yapıyor, kıdem tazminatlarını ellerinden alıyoruz.
Arkadaşlar, kırk yıldır vergi verenlere kırk gün
bakamadık. Taksit taksit ödeyin. diyorsunuz. Ya, kurumlar vergisinden 5
puan indiriyorsunuz; kurumlar vergisini ödeyenler koca koca kurumlar, çoğu
yabancı şirket. Gelir vergisinden indirin ya, KDVden indirin,
vatandaş bunu ödeyemiyor. Kurumlar vergisinden 5 puan indirme hakkı
Geçici 67nin süresini uzatıyorsunuz. Geçici 67
ne biliyor musunuz? Hani yerli ve millîsiniz ya, hani o Londradaki tefeciler
var ya, hani yabancı fonlar var ya, her gün borsa inip kalkıyor ya,
her gün döviz kuru yüzde 200-300 oynuyor ya, bundan para kazanan
uluslararası fonlardan sıfır vergi alacağız; olmaz
arkadaşlar, gerçekten olmaz. Biz bu vergiyi alırsak bunlar ülkemize
gelmez. Ya arkadaş, gelecek adam bu vergiyi ödemek üzere bu ülkeye
gelecek. Başka ülkelerde var mı, hangi ciddi ülkede var bu?
Yapmayın etmeyin, bu düzen çürümeye doğru gidiyor ve siz bu sermayaye
bu kadar teslim olmuşken bu hâlde ayakta kalmanız mümkün değil
ama sizinle birlikte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Neyse, süremi
uzatmanızı istemeyeceğim.
Değerli arkadaşlar, bunu yürekten
anlattım, bu kanun iyi bir kanun değil, takdir sizin ve
vicdanınızın.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyette olup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin 1inci fıkrasının a bendinde
yer alan "dairelerince ibaresinin "daireleri tarafından
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Garo
Paylan Hüseyin
Kaçmaz
Batman Diyarbakır Şırnak
Kemal Peköz Mahmut
Celadet Gaydacı Serpil
Kemalbay Pekgözegü Adana Bitlis
İzmir
Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Hasan
Subaşı
Adana Denizli Antalya
İmam
Hüseyin Filiz Ahmet
Çelik Ayhan
Erel
Gaziantep İstanbul Aksaray
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz talebi Sayın Garo Paylanın.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar; 1inci
maddede bir kez daha vergi affı var. Bakın, Süreyya Bey de Komisyon
Başkanımızdı Plan ve Bütçenin, Sayın Süreyya Bey
söylesin. Bu kaçıncı vergi affı? Ben beş yıldır
milletvekiliyim, 5inci kez vergi affı çıkarıyoruz
arkadaşlar. Eğer vergi afları işe yaramış
olsaydı, herhâlde her yıl vergi affı çıkarmazdık. Her
bir vergi affı bir sonraki vergi affını hazırlıyor
arkadaşlar ve vergi afları vergi
ahlaksızlığını getiriyor arkadaşlar.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Vergi affı değil.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, beş
yıldır milletvekiliyim. Maliye Bakanı Naci Ağbal defalarca
Komisyonumuza geldi. Bu son vergi affı. dedi. Değil mi Süreyya Bey?
BAŞKAN Bu yapılandırma ama.
GARO PAYLAN (Devamla) Son vergi affı. dedi
defalarca. Her Son vergi affı. dediğinde, bir yıl sonra bir
kez daha vergi affı çıktı arkadaşlar. Maliye Bakanı
Berat Albayrak bir vergi affı çıkardı Bu son, bundan sonra
yok. dedi. Bakın, yine vergi affıyla karşı
karşıyayız. Ne diyeceksiniz şimdi? Pandemi geldi.
diyeceksiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Pandemi var.
GARO PAYLAN (Devamla) İki yıl önce
başka bir dertti, üç yıl önce başka bir dertti. Arkadaşlar,
pandemi geldi, dünyada, Türkiyeden başka pandemi sebebiyle vergi
affı çıkaran ülke var mı? Yok arkadaşlar, yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Vergi
affı değil zaten.
HAMDİ UÇAR (Zonguldak)
Yapılandırma.
GARO PAYLAN (Devamla) Bir tek biz vergi affı
çıkarıyoruz.
Bakın arkadaşlar, vergiyi bir ödemeyenler
var, bir de ödeyemeyenler var. Küçük esnafımız, KOBİler, evet,
zorlanıyorlar. Onlarla ilgili düzenleme yapılmalı ama
zorlananların başvurabileceği bir vergi
ombudsmanlığı çerçevesinde bu düzenleme yapılmalı. Bir
esnaf zorlanıyorsa, bir KOBİ zorlanıyorsa öyle bir kurum
oluşturacağız ki gidip başvuracak,
zorlandığını belgeleyecek ve kamu onun vergisini
yapılandıracak. Ama bir de vergi ahlaksızları var,
vergisini ödemeyenler var, kasasında trilyonlarca serveti olduğu
hâlde vergisini ödemeyenler var, serveti olduğu hâlde vergisini
ödemeyenler var. Onlar ne yapıyor biliyor musunuz? Ya, nasıl olsa
Berat Bey her yıl vergi affı çıkarıyor, ben bankaya
gideceğim, kredi alacağım. Kredinin faizi ne? Yüzde 20. Bir de
Türkiyede sıfır faizli bir kredi var arkadaşlar,
sıfır. Bakın, kredi faizi sıfır. Kim veriyor? Berat
Albayrak. Ne diyor? Vergini ödeme, bunu finansman olarak kullan, nasıl
olsa her yıl ben sana vergi affı çıkaracağım. diyor.
Faizi sıfır.
Değerli arkadaşlar, işte bu, vergi
ahlaksızlığını getiriyor. İnsanlar servetlerini
tutuyorlar, kasalarında paraları tutuyorlar. İşletmede
finansman olarak ne kullanıyorlar? Vatandaşın ödediği
KDVyi, ÖTVyi kullanıyorlar, gelir vergisini kullanıyorlar.
İşte bu, vergi ahlaksızlığını getiriyor
arkadaşlar. Biz buna karşı vergi
ombudsmanlığını önerdik. Zorda olan sanayicimiz,
KOBİmiz, esnafımız gitsin, oraya başvursun, vergisi
yapılandırılsın dedik. Ancak arkadaşlar, sizler bu
vergi yasalarına destek verdiğiniz sürece ne vergi toplamamız
mümkün olacak ne vergi adaleti mümkün olacak.
Bakın, bu iktidar vergi meşruiyetini
kaybetmiştir, vergi yükü yoksulların sırtındadır
arkadaşlar. KDV, ÖTVyle yalnızca vergi topluyoruz. Zenginlerden 5
kuruş vergi almıyorsunuz, yetmiyor, yandaş 5 tane
şirketinize 10 milyarlarca liralık vergi istisnaları
getiriyorsunuz. Bir tane yandaşınıza 9,5 milyar vergi
istisnası getirdiniz, yalnızca o parayla milyonlarca Kredi Yurtlar
Kurumuna borçlu gencimizin borcunu silebilirdik. Bu vergi istisnalarıyla,
vergi aflarıyla, arkadaşlar, yüzde 1i zenginleştiriyorsunuz,
yüzde 90ı yoksullaştırıyorsunuz. Vergi affı vergi
yükünü yoksulların sırtına yüklemektir, bunlardan vazgeçin.
Bakın, bu torbada vatandaşımıza
ne var? Kıdem tazminatının gasbı var, efendim, emeklilik
hakkının gasbı var ve 1.168 TL sefalet ücretiyle bir yıl
daha açlığa mahkûm olması var. E, patronlara ne var? Vergi
affı, servet affı. Arkadaşlar, bu vicdanınıza
sığıyor mu ya? Vatandaşımız Eve ekmek
götüremiyorum. diyor. Görmediniz mi, duymadınız mı,
vicdanınız bu kadar mı taşlaştı? Esnaf Gebermek
istiyorum, dükkânımı 15 lirayla kapattım. Ben
dükkânımın kepengini kapatmak üzereyim. diyor, bunları duymuyor
musunuz, bu feryatları duymuyor musunuz? Yalnızca
yandaşlarınıza vergi affı, servet affı, vatandaşa
vergi yükü.
Arkadaşlar, bu yasayı geri çekin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Oy, emrin
olur!
GARO PAYLAN (Devamla) Gelin, vergi
ombudsmanlığı sistemini geçirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GARO PAYLAN (Devamla) - Zorda olan küçük
esnafın, KOBİnin vergilerini gerekiyorsa
yapılandıralım ama yüzde 1i daha fazla zenginleştirecek,
halkımızı yoksullaştıracak bu vergi affı, servet
affı yasalarından vazgeçelim arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Vatanseverlik böyle olur
böyle, öğrenin.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine
partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Devletimiz 2019 yılında kurumlar
vergisinin yüzde 76sını, katma değer vergisinin yüzde
40ını, motorlu taşıtlar vergisinin yüzde 69unu ancak
tahsil edebilmiştir. Dolayısıyla vergi tahsilatında
sorunlar yaşandığı bir gerçektir. Devlet vergisini
toplayamaz hâle, toparlayamaz hâle gelmiştir.
Devletin en büyük gelir kaynağı
vergilerdir. Ocak 2020de 1 trilyon 336 milyar TL olan kamu borç stokumuz,
Eylül 2020de 1 trilyon 919 milyar 643 milyon TL olmuştur. Yani, son dokuz
ayda kamu borç stokumuz 583 milyar 643 milyon TL artarken aynı sürede
sadece 578 milyar 700 milyon vergi toplayabilmişiz. Toplanan vergiler
ancak borcu karşılıyor, diğer giderler için ise kaynak
lazım. Müflis tüccar ne yapıyor? Zorda kaldığında eski
alacaklarını, eski defterlerini karıştırıyor.
Bugün devletimiz de zor durumda olduğu için eski alacaklarının
peşine düşerek ödenmeyen kamu alacaklarını alma sevda ve
çabasına düşmüştür. Devlet, vatandaştan çok kendini
kurtarma, kaynak yaratma peşindedir. Ne yapıyor devlet? Alacaklarının
faizinden ve cezalarının bir bölümünden belirli şartlarda
vazgeçiyor, kalan alacaklarını da vatandaşa On sekiz ay içinde
belirli şartlarda, belirli vadelerde öde. diyor.
Vatandaşımızdan birikimi olan, imkânı olan zaten vergi
borcunu ödüyor ama ödeyemeyecek durumdaki olanlara
baktığımızda
Şimdi, hep birlikte empati yapalım:
Diyelim ki bir otelimiz var veya kahvehanemiz var veya öğrenci
taşıyan bir servis aracımız var veya düğün salonumuz
var. Sahilde olan bir otelci, zaten bu pandemi sürecinden bu yana otelini
açtıysa giderlerini dahi karşılayamadı; kapalıysa zaten
yapacağı bir şey yok. Açan arkadaşlarımız
işçi paralarını zor ödemiş, sigortalarını
yatıramamış, vergisini yatıramamış. Şimdi,
biz bu vatandaşa diyoruz ki: Ocak ayında, şubat ayında gel
yatırmadığın bu vergileri yatır. Ocak ayında
turist mi gelecek? Ocak ayında bu otellere, bu kahvehanelere turistin
geleceğinin, müşterinin geleceğinin garantisi mi var? Yok tabii
ki. Dolayısıyla, yapılacak iş, bu
yapılandırmanın ötesinde bu tür zorda kalan esnafın bu tür
borçlarının pandemi sürecinde ertelenmesi, ötelenmesi. Devletin gücü
yetiyorsa bir babalık yapıp silerse o da devletin şanına
kalmış bir şey. Bizim bu dönemde, bırakın
vatandaşın vergi borcunu ödemesini, evine ekmek götürebiliyorsa, bir
başkasını rahatsız etmiyorsa buna şükretmemiz
lazım.
Bugün, vatandaşlarımız, aile
reislerinin çoğu sabah evden çıkarken telefonlarını
kapatıyor, akşama kadar telefonunu açmıyor. Niye biliyor
musunuz? Hanım arar da bir şey ister, çocuklar arar da benden bir şey
talep eder endişesi var. Telefonu açarım, talepleri yerine getiremezsem
akşam hanımın, çoluğun çocuğun yüzüne bakamam
kaygısıyla telefonunu maalesef açamıyor. Durum böyle ama
sayın Türk milleti var olduğundan beri devletine karşı
canı kanı dâhil her türlü fedakârlığı
yapmıştır. Şimdi fedakârlık sırası
devletimizdedir. Demin söylediğim gibi, bırakın vergileri
yapılandırmayı, ödeme güçlüğü çeken
vatandaşlarımızın bu süre boyunca borcunu öteleyin.
Cumhurbaşkanlığı,
vatandaşın evine ekmek götürme sesini yanlış
algılıyor veya kulak vermiyor. Oysa Sayın
Cumhurbaşkanı ilk Başbakanlığı dönemindeki gibi
pazar yerinde salatalığı koluna silip yiyerek pazarcıyla
sohbete devam edebilseydi veya makam aracıyla geçerken piknik
alanındaki vatandaşın sofrasına oturup onun ekmeğini
ve acısını, derdini paylaşabilseydi bugünkü durumu bütün
çıplaklığıyla görebilme imkânına sahip olacaktı.
Sayın Cumhurbaşkanımız vatandaş ile kendi
arasındaki etten duvarı kaldırırsa vatandaşın
çektiği çileyi daha net bir şekilde görecektir diye düşünüyorum
ve bu çıplaklığı gören Sayın Cumhurbaşkanı
da bu kanunun bu şekilde çıkmasına müsaade etmeyecektir diye
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
AYHAN EREL (Devamla) Sayın Başkan, bu
kanun teklifinde toplumun temel direği olan çiftçilerimizle ilgili
herhangi bir düzenleme yok. Tarım Kredi Kooperatiflerinden
aldığı borcu ödeyemez hâle gelen ve bankalardan, tefecilerden
daha yüksek oranda faiz uygulayan Tarım Kredi Kooperatiflerine olan
borcuyla ilgili bir yapılandırma yok. Yine, çiftçilerimizin ayakta
kalma çabasına karşılık kamu bankalarından
almış olduğu borçlarla ilgili bir düzenleme yok. Sulama
birliklerine olan borcuyla ilgili bir düzenleme yok. Yine, çiftçilerimizin
elektrik borçlarıyla ilgili bir düzenleme yok. Aksarayda
yaklaşık 35-40 bin lira üç ayda bir elektrik parası gelen çiftçi
bu borcu ödeyemez hâle gelmiştir. Özel sektör, bunun üzerine açma, kapama
bilmem ne, şu, bu parasıyla 60-70 bin lirayı bulmakta ve
ödeyememektedir. Türkiye'de çiftçiler zengin topraklarımızın
fakir çiftçileri durumuna düşmüştür maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erel.
AYHAN EREL (Devamla) Selamlama yok mu
Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla) Yine, ulaşım
sektöründe faaliyet gösteren ticari araçlara sahip
vatandaşlarımız her yıl araçlarını muayene
ettirmekte ve fahiş ödemeler yapmaktadır. Eğer devlet bir
ferahlama, rahatlatma getirecekse bu konuda da bir düzenleme
yapmalıdır diyorum.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum ama öncesinde bir yoklama talebi var, onu yerine getireceğim:
Sayın Özel, Sayın Sümer, Sayın Karabat,
Sayın Bülbül, Sayın Başarır, Sayın Sancar, Sayın
Kaya, Sayın Kayan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Gürer,
Sayın Yeşil, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Kılıç, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Önal, Sayın
Özdemir, Sayın Tokdemir, Sayın Gökçel, Sayın Güzelmansur,
Sayın Kuşoğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyor ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Değerli arkadaşlar,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.29
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.47
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN 239 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yoklama
süreçlerinde bugün bir saate yakın süre kaybettik.
Arkadaşlarımızdan ricamız -lütfen- Genel Kuruldan
uzaklaşmamalarıdır.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde 3 adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
b) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da
ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve bir vergi aslına bağlı
olmaksızın kesilmiş vergi cezaları ile iştirak
nedeniyle kesilmiş vergi cezalarının %50si ve bu tutara gecikme
zammı yerine, bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak
tutarın; ödenmemiş alacağın sadece gecikme zammından
ibaret olması hâlinde gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın,
bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla
cezaların kalan %60ının ve bu cezalara bağlı gecikme
zamlarının tamamının,
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Ayhan
Barut
Muğla İstanbul Adana
İrfan
Kaplan Mustafa
Adıgüzel Cavit
Arı
Gaziantep Ordu Antalya
Neslihan
Hancıoğlu Özgür
Karabat
Samsun İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Özgür Karabatın.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Üzerinde konuşmakta olduğumuz kanun
teklifiyle bir kısım vergi borçlarını taksitlendirmeyi, bir
kısım kamu alacaklarını ötelemeyi, bir
kısmının faizini silmeyi konuşuyoruz. Peki, neden bu
hâldeyiz? Vatandaş neden vergi borcunu ödeyemiyor da biz taksitlendirmeye
ihtiyaç duyuyoruz? Ya da biz neden vergileri tahsil edemiyoruz da bugün bu
yasalara ihtiyaç duyuyoruz? Eğer vergi sisteminiz adaletsizse, vergi
politikalarınız istikrarsızsa böyle yasalara her zaman ihtiyaç
duyarsınız. Adaletsiziz çünkü bazı vergiler yüksek, adaletsiziz
çünkü kayıt dışını kayıt altına alıp
vergilendiremiyoruz ve haksız vergiler var. İstikrarsızız
çünkü Hükûmetiniz döneminde tam 8 kez böyle yapılandırma
yapmışız.
Değerli arkadaşlar, Emile Zola diyor ki:
Pırlantadan alınmayan vergi kitaptan alınıyordu,
pırlantadan alınmayan vergi ekmekten alınıyordu çünkü
pırlanta alandan değil, kitap okuyandan korkuyorlardı. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte, bu yüzden adaletsiz
verginiz değerli arkadaşlar. Toplamda 8 kez af
çıkartmışsınız, son üç yılda -2016, 2017, 2018-
163 milyar toplamayı düşünmüşsünüz ama
toplayamamışsınız, 73 milyar
toplamışsınız ve şimdi takriben 454 milyarlık bir
rakamı tekrardan yapılandırmaya sokuyorsunuz.
Sonuçlarının ne olacağını az çok tahmin ediyoruz çünkü
esası düzeltmeden, şeklî yaptığınız düzeltmelerin
hiçbirinden sonuç alamayacağınızı biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, ben size şunu
söyleyeyim: İflas etmiş vatandaştan, iflas etmiş esnaftan
vergi almayı bekliyorsunuz. Açık bir şekilde şunu söylemek
isterim ki sizin politikalarınız iflas etti ve bu
politikalarınız şimdi vatandaşı iflas ettirip vergi
ödeyemez duruma getirdi, sizse bu vergiyi taksitlendiriyorsunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunun adı ne biliyor musunuz?
Bunun adı sıfırı tüketmektir değerli milletvekilleri.
Sıfırı tüketmişsiniz ve şimdi, vergi
borçlarını taksitlendirerek, faizlerini silerek aslında alacak
kırdırıyorsunuz, alacak; farkında mısınız? Alacak
kırdıran bir esnaf gibisiniz, bu durumdasınız,
Hükûmetinizin durumu budur değerli milletvekilleri.
Peki, son zamanlarda kurumlar vergisini ne kadar
tahsil ettiniz? Yüzde 76. KDV? Yüzde 40. Motorlu taşıtlar vergisi?
Yüzde 69. Sorgulayın bir, neden böyle; milleti ne hâle soktunuz,
sorgulayın.
Değerli milletvekilleri, diyorsunuz ya On
sekiz yıldır iktidardayız. İşte, on sekiz
yılın sonu bu; vergi ödeyemeyen esnaf, vergi ödeyemeyen
vatandaş, on sekiz yılın sonu bu. Rahmetli Müslüm Gürses diyor
ya Yıllar utansın! diye. Gerçekten, on sekiz yıllık
iktidarınızda yıllar utansın ya! İktidarınızda
yıllar utansın! Gerçekten durum bu değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ve şunu söylemek isterim: Topladınız
şimdi vergiyi, nereye ödeyeceksiniz? 2020 bütçesinde yüzde 19 faiz gideri,
2021 bütçesinde yüzde 20 faiz gideri. Alın vergiyi, faize verin;
alın, faize verin. Bu mu yani politika, bu mudur değerli
milletvekilleri? Soruyorum şimdi, niye bu yasada öğrencilerin Kredi
Yurtlar Kurumu burslarının tamamını affetmiyorsunuz? Bu
çocukları, bu gençleri işsiz bırakan siz değil misiniz, on
sekiz yıllık iktidarınız değil mi? İşsiz
bıraktığınız bu gençlerden siz şimdi nasıl
bu paraları geri istiyorsunuz da affetmiyorsunuz? Her şeyi
affediyorsunuz, önünüze gelenin vergi borcunu affediyorsunuz, 5li çetenin
vergilerini affediyorsunuz. Niye bu öğrencilerin kredi
borçlarını affetmiyorsunuz, sebebi ne? Bu çocukların size
yaptığı ne? Sormak hakkımız değil mi! (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, şimdi başka
bir şey daha soruyorum: Covid-19la beraber bütün dünyada neyi
konuştuk? Tarım politikalarını, gıda
ihtiyacını, gıda krizini konuştuk, değil mi? O zaman
en çok korumamız gereken kim? Çiftçi. Siz şimdi o zaman bu çiftçinin
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcunu, Ziraat Bankasına olan
borcunu niye ötelemiyorsunuz, niye affetmiyorsunuz? Eğer siz çiftçiyi
korumazsanız yarın bir gün bu Covidin ikinci dalgasında gelen
açlıktan sorumlu olmayacak mısınız? Bu vergi
politikanızı niye sorgulamıyorsunuz?
Şimdi, başka soru şu: Covid-19 bitti
mi değerli milletvekilleri? Covid-19 bitmiş gibi hemen tahsil edilen
bu yapılandırma doğru mu? Bitti mi, niye hemen tahsilata
başlıyoruz, niye süreyi uzatmıyoruz? Kriz devam ediyor;
Covid-19un ikinci dalgası yaşanacak, farkında değil
misiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) Değerli
milletvekilleri, sözü çok uzatmak istemiyorum. Gelinen nokta on sekiz
yıllık iktidarınızın sonucudur ve gelinen nokta
şudur değerli arkadaşlar: Hani kongre kongre, il il dolaşıyorsunuz
ya, vatandaşın çay ihtiyacı olduğunu düşünüp
Alın size çay, alın size çay. diye atıyorsunuz ya, o
vatandaşın size bir teklifini okuyarak konuşmamı
bitireceğim, vatandaş diyor ki size: Geleydin bir çay içimi, sen çay
dökerdin, ben de dökerdim içimi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin ilk
fıkrasında yer alan itibarıyla ibaresinin itibarı ile
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Yasin
Öztürk
Adana Gaziantep Denizli
Ahmet Kamil
Erozan Ahmet Çelik Hasan
Subaşı
Bursa İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın Ahmet
Kamil Erozanın.
Buyurun Sayın Erozan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben tabii bıraktığım
yerden devam ediyorum her zaman olduğu gibi.
Tabii ki dış politika gündemimizin bir
numarası yine Yukarı Karabağ meselesi ve bu Yukarı
Karabağ meselesinin nasıl çözüleceğine ilişkin de ortada
bir yol haritası mevcut aslında. Buna kabaca 5+2 formülü deniliyor.
5+2 formülü derken, 5 bölge artı 2 bölge anlamında bunu söylüyorum.
Yapılması gereken, Ermenistanın bugüne kadar çoktan
yapmış olması gereken o 5 bölgeyi boşaltmış
olmasıydı. Ondan sonra oturup yukarı Karabağ meselesinin
yani coğrafi olarak Yukarı Karabağın geleceğine
ilişkin tanımlama yapılacaktı, arkasından da, müteakip,
geri kalan 2 bölge boşaltılacaktı. Maalesef bunu beceremedi
veyahut siyasi sebeplerle bunu gerçekleştiremedi Ermenistan. Azerbaycan da
Ermenistanın kendisine verdiği fırsatları
değerlendirerek biliyorsunuz iki aydır Senin siyasi anlamda
yapamadığını ben askerî alanda yaparım. diyor ve
bizim de maddi, manevi desteğimizle epey yol aldı. Bu ilk 5 bölgenin
4 tanesini kurtardı, geriye 1 tane kaldı; o da temizlendikten sonra
şöyle bir şey olacak maalesef, Rusyadan şöyle bir mesaj
gelecek: Hadi bakalım çocuklar, müzakere masasına. Müzakere
masası dediğimiz şey Minsk Grubu, başka bir yer yok. Minsk
Grubu deyince ben geçen gün tüylerimi diken diken eden bir açıklama
duydum. Sayın Binali Yıldırımın yetkili veya yetkisiz
olarak Nahçıvana gitmesinden farklı olarak, Sayın Şentop
-dolayısıyla sizin aracılığınızla
mesajım ve sorumdur aynı zamanda Sayın Şentopa- şöyle
bir açıklama yaptı Baküdeyken: Minsk Grubunun beyin ölümü
gerçekleşmiştir. dedi. Şimdi, eğer böyleyse
Beğenirsiniz beğenmezsiniz Minsk Grubunu ama bunun müzakere
edileceği ikinci bir forum yoktur.
SALİH CORA (Trabzon) Otuz yıldır ne
yaptılar?
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) Niye yoktur?
Azeriler bile buna evet dediler, bunun çözümünün Minsk Grubunda
olacağını
Azeriler birinci ateşkesin 4üncü maddesinde Format
konusunda mutabık kaldıklarını söylediler. Şimdi,
Azerilerin evet dediğine Türkiye Cumhuriyeti nasıl hayır
diyebildi, ben bunu anlamadım, bir. İkincisi, günü geldiğinde
Buyurun Minsk Grubuna. dediklerinde Yo, biz istemiyoruz. mu diyeceğiz?
Başka gideceğimiz yer yok. Şimdi, böyle bir durumda o masaya biz
günü geldiğinde maalesef kırık oturacağız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Allah
Allah!
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla)
Dolayısıyla -yani Sayın Şentopa dolaylı
olarak mesajım- bu Sayın Şentopun fikri midir yoksa bu
Dışişleri Bakanlığı tarafından kendisinin
önüne konulan bir notun okunmuş olmasından mı
kaynaklanmıştır?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Aliyevin
kendisi de vardı, orada Aliyev bunu söyledi, Cumhurbaşkanı
Aliyev söyledi ya. Azerileri kabul etmiyorum. Ne demek ya? Tam da Azerbaycan
Türklerinin söylediği şey.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Dinle kardeşim,
dinle; dinle de öğren.
AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) İkincisi,
Libya. Libyada ne oluyor, farkında mısınız? Libyada bir
ateşkes sağlandı; güzel, 23 Ekimde sağlandı.
Aranızda o ateşkes mutabakatını okuyan insan var mı?
2nci maddesinde ne yazıyor? Yani Serrac dediğimiz Ulusal Mutabakat
Hükûmetinin de kabul ettiği anlaşmanın, mutabakatın 2nci
maddesinde şu deniyor: Yabancı güçler, savaşçılar üç ay
içinde Libyayı terk edecektir. Kimleri kastediyor? Suriyeden gelenleri
kastediyor madde, bu bir. Aynı 2nci maddede ikinci bir husus var:
Şimdiye kadar yapılmış olan bütün askerî iş
birliği anlaşmaları askıya alınmıştır.
diyor. Var mı okuyan bunları? Yok. Ha, şimdi ne olacak? Biz,
bütün yumurtaları aynı sepete koymanın maliyetiyle
karşı karşıyayız.
Vaktim sınırlı olduğu için son
bir şeyi söyleyeceğim: Sinopta S-400 denemesi yapıldı,
değil mi? Denemesi yapıldı, aktive edilmedi. Ben bir babayiğit
arıyorum, bir babayiğit! Biz S-400leri aktive ettik ve hizmete
aldık. diyecek bir insan evladı arıyorum. Bunu
bulamadığım müddetçe kimse çıkıp bana Bunlar aktive
edildi. demesin. Sebebini de şu açıdan söylüyorum: Bu, Ruslarla bir
anlaşma çerçevesinde yapıldı. Bir tost makinesi
aldığınız zaman eve götürüp ne yapıyorsunuz? Fişe
takıyorsunuz, düğmesine basıyorsunuz; çalışıyor
mu diye bakıyorsunuz. Bunu yaptınız, bunun ötesine gidemediniz.
Ben İYİ PARTİ adına, sizi bu sistemi aktive etmeye davet
ediyorum, becerirseniz Aferin. diyeceğim.
Çok teşekkür ediyorum, saygılar.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin 1inci fıkrasında
yer alan daireleri tarafından ibaresinin dairelerince şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Gülüstan
Kılıç Koçyiğit Hüseyin
Kaçmaz
Batman
Muş
Şırnak
Serpil Kemalbay Pekgözegü Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
İzmir
Adana
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Gülüstan Kılıç Koçyiğitin.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 4 Kasım yani dört yıl önce bugün
partimize yapılan siyasi darbenin yıl dönümü. Ben bu vesileyle bu
darbeyi ve bu darbeci zihniyeti kınadığımı belirtmek
istiyorum ve buradan şu anda cezaevinde olan önceki dönem Eş Genel
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaşı,
Sayın Figen Yüksekdağı ve milletvekillerimizi, Gültan
Kışanakı, Sebahat Tunceli, İdris Balukeni, Çağlar
Demireli, Gülser Yıldırımı ve onların
şahsında cezaevinde rehin tutulan bütün siyasi mapusları,
partili mapuslarımızı saygıyla sevgiyle
selamladığımı ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle, Sayın Sebahat Tuncelin bize bir
mektubu var; bu mektuptan kısa bir mesajı sizinle paylaşmak
istiyorum: HDP halkların, inançların, kadınların umudunu
diri tutan, başka bir yaşamın mümkün olduğuna inanan
herkesin öncü partisidir. Baskılar, saldırılar, gözaltılar,
tutuklamalar HDPnin haklı mücadelesinden ve faşist iktidara
karşı tek alternatif olmasından kaynaklanıyor. HDP, radikal
demokrasi çizgisini esas alarak demokratik, eşit, özgür, ekolojik bir
yaşamı kurmak için yaşamın her alanında örgütleniyor
ve direniyor. Bu mücadelemiz mutlaka başarıya ulaşacaktır,
bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Şimdi özgürlük zamanı ve
özgürlüğü örgütleyerek geleceği kurma zamanı. 4 Kasım
siyasi darbesini yapanlar elbette kaybetmeye mahkûmdur. Onlar yolun sonuna
geldiler, bizler ise henüz yolun başındayız. Bu daha
başlangıç, mücadeleye devam. İçeride, dışarıda,
tarlada, fabrikada, sokakta direneceğiz, örgütleneceğiz ve mutlaka
kazanacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, ben söz
aldığım 2nci maddeye ilişkin de birkaç şey ifade
etmek istiyorum. Şimdi, elimizdeki 239 sıra sayılı Yasa
Teklifi bir torba teklif, 19 kanunda ayrı ayrı değişiklik
öneriyor ve kanunların en temel özelliği olan yasaların
ulaşılabilir, anlaşılabilir ve öngörülebilir olma
özelliklerini de ilga eden bir şekilde Meclise geldi, Bütçe Komisyonuna
geldi ve bugün de burada.
Bütün bu maddelerin her biri ihtisas
komisyonlarında tek tek tartışılması, tek tek
konuşulması gerekirken her zamanki AKP yöntemiyle Plan ve Bütçe
Komisyonuna getirildi, oradan da Meclis gündemine taşındı.
Bugün, halkımız İzmir depreminde can derdindeyken,
enkazın altında yaralılarını beklerken,
başını sokacak bir evi yokken AKP ne yapıyor? Ne yapacak,
yine gözünü yoksulun, emekçinin, çiftçinin cebine dikmiş; oradan ne
devşiririm, oradan Cengize, Limaka, Koline acaba ne
taşıyabilirim diye kara kara düşünüyor. Neden kara kara
düşünüyor? Çünkü değerli arkadaşlar, yolun sonuna geldiniz,
bütün kaynakları tükettiniz; ülkenin bütün katma değer yaratan
kurumlarını sattınız, yandaşlarınıza
peşkeş çektiniz. Bugün, topladığınız vergilerin
yüzde 15i, yüzde 20si sadece faiz harcamalarına gidiyor. İç
borcumuz, dış borcumuz katlanarak artıyor ve siz bu
borçları yönetemiyorsunuz. Neden yönetemiyorsunuz? Çünkü kur
almış başını gidiyor, dolar olmuş 8,5; euro
10larda, altını durdurabilene aşk olsun. Ama siz, hiç bunlar
olmamış gibi yerinize oturmuşsunuz ve işçinin son kalesi
olan kıdem tazminatını, ihbar tazminatını gasbetmenin
peşine düşmüşsünüz. El insaf diyoruz ya, el insaf! Çekin artık
elinizi işçinin cebinden, çekin artık elinizi işçinin alın
terinden. Bırakın ya! İnsanlar, sabahtan akşama kadar, gün
doğumundan gün batımına kadar emek harcıyorlar
çocuklarına bir ekmek götürebilmek için ve siz şimdi O emeğe
nasıl konarım? diye, getirmiş burada yasa
tartıştırıyorsunuz. Sizin hiç mi akrabanız yok, yoksul
hiç mi tanıdığınız yok, hiç mi sizi aramıyorlar?
Ağabey, abla, enişte, dayı, teyze
Yapmayın, etmeyin,
ekmeğimize el koymayın, geleceğimize el koymayın, emeklilik
hakkımızı almayın. diye sizi arayan hiç kimse yok mu
değerli arkadaşlar? Bütün aileleriniz zengin mi? Hepiniz fabrikatör
çocuğu musunuz? Hepiniz saraylarda mı oturuyorsunuz? Benim bir sürü
yoksul tanıdığım var, bir sürü işsiz
tanıdığım var, bir sürü ekmek peşinde koşan var
ve diyorlar ki Biz, nasıl yaşayacağız bu ülkede,
nasıl emekli olacağız, nasıl çocuklarımızı
okutacağız, nasıl işe gideceğiz, nasıl iş
bulacağız? Bunlar sizin de derdiniz değil mi değerli
arkadaşlar? Siz bunları dert etmiyor musunuz? Allah aşkına,
hiç mi çevrenizde bir yoksul yok ya? Hiç mi yüzüne bakarken utanmıyorsunuz?
Ben bir yoksul gördüğümde, bir işsiz gördüğümde kahroluyorum bu
Meclisin bir üyesi olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koçyiğit, sözlerinizi
tamamlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamam Sayın Başkan.
Neden bizim halkımız böyle yoksul
yaşasın değerli arkadaşlar? Neden mezarda emekli olsunlar?
Neden en temel hakları olan ihbar tazminatını, kıdem
tazminatını gasbeden bir yasaya bu Meclis imza versin, el kaldırsın
değerli arkadaşlar? Düzenleme mi yapmak istiyoruz? Gelin,
yapalım. Ne yapalım, biliyor musunuz? Vergiyi tavana getirelim,
tabandan almayalım; dolaylı vergileri azaltalım; asgari ücreti
vergi dışı bırakalım. İstisna mı
tanıyacağız? Gelin, asgari ücreti istisna yapalım
değerli arkadaşlar. Gelin, servetten vergi alalım, ranttan vergi
alalım değerli arkadaşlar. Artan oranlı gelir vergisini
getirelim. Adaletli bir vergi düzeni sağlayalım ama
aldığımız vergiyi de yine bu ülkenin halkına
harcayalım. Bu ülkenin istihdamını mı artırmak
istiyoruz? Üretken olalım, üretken bir ekonomiye geçiş yapalım
değerli arkadaşlar. Beton ekonomisinden vazgeçelim, katma değeri
yüksek bir ekonomik modele geçelim. Bütün bunları yapmadan, yandaşa
peşkeş çekerek olur mu? Olmaz. Bu halk da sizi affetmez.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Karar
yeter sayısı
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık
var; elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
a) 31/01/2021 tarihine kadar (bu tarih dâhil)
ilgili idareye başvuruda bulunmaları,
Süleyman
Girgin Mustafa
Adıgüzel Yüksel
Mansur Kılınç
Muğla Ordu İstanbul
Neslihan
Hancıoğlu Cavit
Arı Ayhan
Barut
Samsun Antalya Adana
İrfan
Kaplan Yunus
Emre
Gaziantep İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yunus Emrenin.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ne yazık ki ülkemiz zor günler yaşıyor, bu hafta bir deprem
acısıyla sarsıldık ancak Türkiyede bu depremle birlikte de
gördüğümüz bir manzarayı yaşıyoruz, o da şu:
Yönetimin, iktidarın hesap verme anlayışından uzak
olması, sorumluluk, siyasi sorumluluk taşımaması ve bütün
olaylarda, bütün toplumsal, önemli sorunlarda ne yazık ki sorumluluğu
vatandaşlara yüklemek suretiyle hesap vermekten kaçması.
Bakın, arkadaşlar, çok ağır bir
deprem manzarası karşısında vatandaşlarımıza
önerilen, çürük evlerde oturulmaması oluyor. Bunun niçin tercih
edildiği, vatandaşlar tarafından niçin çürük evlerde
oturmanın tercih edildiği gündeme getiriliyor. Bu ağır
pandemi koşulları altında gerekli ekonomik tedbirleri, gerekli
sağlık tedbirlerini almak yerine vatandaşlara evde
kalmaları, temizliğe, maskeye, mesafeye dikkat etmeleri öneriliyor.
Böylelikle, sorumluluğun kendilerinde olmadığı,
yurttaşlarda olduğu ve böylelikle de kendilerinin hesap vermekten
kurtulacakları düşünülüyor.
Değerli arkadaşlarım, bunu
sıradan yurttaşlar önerebilirler Evlerinizde kalın,
temizliğe dikkat edin. diyebilirler ya da deprem
koşullarının bu şekilde ağır olmaması için
Daha güvenli konutlarda oturun. diyebilirler ancak iktidarda bulunanların
bunu söyleyerek sorumluluğu vatandaşların üzerine yıkmaya
çalışması 21inci yüzyıl Türkiyesi için çok acı bir
manzaradır.
Az önce ifade de etmiştim, hesap verme ve
sorumluluk anlayışı bir demokrasinin temelidir; doğru,
sağlıklı, ahlaklı bir yönetimin olabilmesinin temelidir.
Bakın, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürkün cumhuriyeti tarif ederken çok
özlü bir ifadesi var; diyor ki Atatürk: Cumhuriyet fazilettir. Değerli
arkadaşlarım, cumhuriyet neden fazilettir? Niçin cumhuriyet
altında faziletli bir yaşam mümkündür? Bunun temeli aslında
kimsenin bir ayrıcalığının olmamasıdır,
cumhuriyet rejiminde kimsenin özel ayrıcalıkları yoktur. Ancak,
sizin anlayışınızda, arkadaşlar, yönetimde bulunanlar
ayrıcalıklıdır çünkü onlar hesap vermezler; muhalefet
partisinin Genel Başkanı, Sayın Genel Başkanımız
Kemal Kılıçdaroğlu Bu deprem paraları nereye gitti? diye
sorduğunda Ben size mi hesap vereceğim? diye bir yanıt
verirler. Cumhuriyet fikriyatının özünü kavrayamamış
kişiler böyle yanıtlar verirler çünkü -az önce ifade ettim- hesap
vermekten, siyasal sorumluluktan uzaktırlar ve temel
yaklaşımınız ne yazık ki siyasal hayatta da toplumsal
hayatta da insanları dışlamak, kendi
kararlarınızı topluma empoze etmek, buna yönelik itirazları
baskıyla, zorlamayla ortadan kaldırmaya çalışmak.
Değerli arkadaşlar tekrar ifade etmek istiyorum: Hesap verme
anlayışından uzaksınız ve 21inci yüzyılın
Türkiyesi bunu hak etmiyor.
İşsizliği ve özellikle genç
işsizliğini -Türkiyenin en yakıcı sorunu- gündeme
getirdiğimizde gençlerin iş beğenmediğini söylüyorsunuz,
sorumluluğu üzerinize almıyorsunuz. Ya, dolar uçmuş, euro
uçmuş, bu hatırlatıldığında Dolarla mı
maaş alıyorsunuz? diye soruyorsunuz, bu
hatırlatıldığında Ben dolara bakmıyorum ki.
diyorsunuz. Değerli arkadaşlar, sorumluluk sahibi olarak
davranmıyorsunuz, hesap verme anlayışından
uzaksınız. Tabii, bunun bir sonucu olarak şu soruyu sormak
lazım arkadaşlar: Bu Meclis kimin Meclisi? Buradaki milletvekilleri
kimin milletvekilleri? Bu Meclis, adı üzerinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu milletin Meclisi ve bu milletin temsilcileri olarak burada bulunan
insanlar millete hesap vermelidir arkadaşlar. Biz burada vazifemizi millet
adına yapıyoruz, biz size hemen her gün bunun hesabını
burada sormaya çalışıyoruz ve bundan kaçıyorsunuz arkadaşlar,
bundan kaçıyorsunuz. Türkiyede bu deprem vergileri nereye
harcanmıştır 99dan bugüne? Bunun hesabını vermek
durumundasınız arkadaşlar, bundan kaçamazsınız.
SALİH CORA (Trabzon) O deprem vergileri
nerede
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Salih Cora, dinle,
dinle bir şey öğrenirsin, dinlemeyi öğren!
YUNUS EMRE (Devamla) Laf atmayı
bırakın, bunların hesabını çıkın, bu
kürsülerde verin. Türkiye'nin halka beş yılda bir sandık
konulduğunda hesap verme anlayışı, demokratik bir anlayış
değildir. Demokrasilerde hesap her gün verilir arkadaşlar, her gün verilir.
Özgür basını ortadan kaldırırsanız, Meclisin denetim
işlevini yapmasını imkânsız kılarsanız orta yerde
bir hesap verme imkânı kalmaz, hesap verme durumu kalmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YUNUS EMRE (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin çok
acı bir dönemini yaşıyoruz. Ekonomik alanda, toplumsal alanda,
eğitimde, toplumsal barışta birçok konuda çok kapsamlı
sorunlarımızı yaşıyoruz. Türkiye'nin bu
sorunlarını demokratik bir sistem içerisinde çözebilmesinin yolu,
iktidarda bulunanların hesap verme anlayışını içine
sindirmesidir. Bakın, parlamenter demokrasinin sunduğu bütün hesap
verme, hesap sorma yollarını ortadan kaldırdınız ve
Türkiyede adına bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
dediğiniz ucube sistemin doğal sonucu, Türkiyede hesap verme
durumunun ve siyasal sorumluluğun ortadan kalkması oldu. Ama biz,
tabii, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu topluma, milletimize bunun sözünü
verdik, güçlendirilmiş parlamenter sisteme döneceğiz ve Türkiyede
demokratik bir sistem çerçevesinde hesap verme ve siyasal sorumluluk ilkelerini
tekrar bu ülkenin temel ilkeleri hâline getireceğiz.
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.(CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan kaydıyla ibaresinin şartıyla
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Musa
Piroğlu Necdet
İpekyüz Hüseyin
Kaçmaz
İstanbul Batman Şırnak
Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Adana Bitlis İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Musa Piroğlunun.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, sözlerime 4 Kasımda bir Meclis darbesiyle rehin hâline
getirilen Eş Başkanlarımızı ve onların
şahsında, hapishanelerde tutulan bütün devrimci tutsakları
saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bir yasa görüşüyoruz ama ülke depremle
uğraşıyor, beşik gibi sallanmaya devam ediyor. Ülke
salgınla uğraşıyor, neredeyse sokağa çıkma
yasakları ilan edilecek. Ülke yoksullukla uğraşıyor,
insanlar intihar ediyor ama bu iktidarın gündeminde ne deprem ne
salgın ne de yoksulluk var. Bu iktidarın gündeminde, işçilerin
temel haklarını elinden alan, emeklilik hakkını yok eden,
kıdem tazminatını yok eden, ihbar tazminatını yok eden
ve kayıt dışı çalışmayı yasal hâle getiren bir
torba yasa mevcut. Bu iktidar, bu yasayla aynı zamanda işçi sınıfına
bu saldırıları yaparken patronlara bir dizi kıyak yapmakla
da meşgul; vergilerini affediyor, kirli parayı aklıyor,
İşsizlik Fonunu patronlara peşkeş çekmeye devam ediyor.
Soma işçileri çok konuşuldu. Ben, Soma
işçilerinin olduğu yerden devam etmek istiyorum. Bugün gözaltına
alınıp sonra serbest bırakılan maden işçisi,
geçtiğimiz günlerde jandarma barikatının önünde alay
komutanına seslendi, dedi ki: Bir tane kıçı kırık
patrona hesap sormayı beceremeyen devlet, gücünü bizde mi sınayacak?
Aynı şekilde, dün 3 kere gözaltına alınan, hırpalanan,
dayak yiyen Bimeks işçilerinden 48 yaşındaki bir kadın
işçi de polise seslendi: 20 lira kazanmak için fabrika önünde simit
satıyorum; polisleri karşımda değil, arkamda görmek
istiyorum. Ben buradan bu 2 işçiye de şöyle bir şeyle cevap
vermek istiyorum: Polis hiçbir zaman sizin arkanızda olmayacak ve bu
devlet gücü yetmediği için değil, patronların, maden
şirketlerinin, müteahhitlerin devleti olduğu için gücü onlara yetmeyecek.
Bu devlet, bu devleti elinde tutan iktidar, ne yazık ki bu ülkede
işçiye düşman ve patronların iktidarıdır. Var olan
iktidar bloku, ülke servetini yağmalamak için bir araya gelmiş bir
talan ortaklığından başka bir şey değildir. O
işçiler, bu iktidar var olduğu sürece buradan hiçbir taleplerinin
kabul edilmeyeceğini de bilmek zorundalar. Kürsüye çıkan pek çok
arkadaşımız, iktidardan, iktidarın Meclisinden bir dizi
talebin; öğrenciler için, işçiler için, yoksullar için bir dizi
talebin gerçekleşmesini istediler ama onlar da biliyor, biz de biliyoruz
ki bu Meclisin, bu iktidar çoğunluğunun bunu yapma şansı
yok çünkü onların temsil ettiği sınıf, onların temsil
ettiği patronlar, sadece ve sadece kendi çıkarlarının
burada temsil edilmesini istiyorlar ve bu Hükûmet, kurulduğu günden bugüne
çıkardığı bütün yasalarla işçilere saldırmaya,
patronları korumaya devam ediyor.
Ve madenci arkadaş sormaya devam ediyor, diyor
ki: Bu Uyar Madenciliğin arkasında kim var kardeşim? Ben
söyleyeyim: Bu Meclisteki çoğunluğu oluşturan iktidar grubu var.
O iktidar grubu, o maden baronlarının, Kaz Dağını
yağmalayan maden baronlarının, Ordudaki enerji
baronlarının, Salihlideki enerji baronlarının
arkasındaki esas güçtür ve onlar yıkılmadığı
sürece işçilerin herhangi bir şey kazanma şansı yoktur. Bu
yüzden ben işçi sınıfına, yoksullara, depremde enkazın
altında kardeşi, dostu kalmış olan bütün yoksullara
seslenmek istiyorum: Soma işçisinin sesi, haykırışı
hepimizin haykırışıdır ve biz o sesi dillendirmedikçe
yani Vallahi de billahi de korkmuyoruz. demedikçe buradan herhangi bir
yasayı çıkarma şansımız yok. Bu yüzden biz sesimizi
birleştirmeli ve yan yana gelmeliyiz. Bu yüzden ben tekrar bütün
işçilere ve sendikalara buradan açık çağrı yapıyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bu yasayla fiilen
işçi sınıfının bütün kazanımları ortadan
kaldırılıyor. İşçiler birleşmedikçe, işçiler
ayağa kalkmadıkça, işçiler sokaklara dökülmedikçe bu Meclisten
onlar için hiçbir yasa çıkmayacak. Ya hep beraber direneceğiz ya hep
beraber Soma işçisinin sloganını, Senden korkmuyoruz!
diyeceğiz. Senden korkmuyoruz alay komutanı! Senden korkmuyoruz
sarayın komutanı! diye sesimizi yükseltmediğimiz sürece biz
kazanamayacağız. (HDP sıralarından alkışlar)
Saraya da sarayın önündeki askerlere de
polislere de bunu açıkça söylemek zorundayız: Sizden korkmuyoruz
çünkü biz güçlüyüz, biz kazanacağız! (HDP sıralarından
alkışlar)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Hadi oradan!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
MUSA PİROĞLU (Devamla)
Başkanım, bu kürsüye dair bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben söz
istemiştim, Başkanım söz istemiştim.
BAŞKAN Müsaade edin arkadaşlar.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Şimdi,
arkadaşlar, kürsümüz engellilere uygun hâle getirildi; bu oldukça büyük
bir adım. Meclis büyük oranda erişime uygun hâle getirilmiş
durumda, bu da çok büyük bir adım.
SALİH CORA (Trabzon) Kim yaptı
bunları?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıp ya! Adam
teşekkür edecek.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bunları
hepimiz yaptık, siz yapmadınız. Bu Meclis sizin tapulu mülkünüz
değil, bu ülke de sizin tapulu mülkünüz değil. Halkın
vergisiyle, halkın kazancıyla yapılıyor. Bir sözümü
bitireyim.
SALİH CORA (Trabzon) Karar mercisi kim, karar
mercisi?
BAŞKAN Sayın Cora, niye müdahale
ediyorsunuz böyle bir konuya? Lütfen ya!
SALİH CORA (Trabzon) Karar mercisi
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bir
karışmazsa sözümü bitireceğim.
BAŞKAN Sayın Cora yani böyle bir konuya,
böyle bir açıklamaya müdahale etmenin bir anlamı yok! (HDP
sıralarından Ayıp ama ya! sesleri)
MUSA PİROĞLU (Devamla) Ya, ayıp ya!
Ben Meclis Başkanlığına bu
işler için, özellikle Meclisteki bütün düzenlemeler için teşekkür
ediyorum ama aynı zamanda, bu düzenlemelerin milyonlarca engellinin hayata
katılımının sağlanması için genel bir düzenleme
hâline getirilmesi gerektiğini, sokaktaki ve evine hapsolmuş bütün
engellilerin erişime uygun bir ülkede yaşaması için gerekli
tedbirlerin bu Meclis tarafından ortak alınması gerektiğini
belirtiyor, bunun için de Meclisi göreve çağırıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN Öncelikle bir söz talebi var; müsaade
ederseniz
Sayın Özkan, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.-
Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Hakkâri ili Derecik ilçesinde terör örgütü PKKnın yol
yapımında çalışan işçilere yönelik
saldırısında şehit düşen işçiye Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, tabii ki işçiler, bu
ülkenin her daim özellikle en fazla müsaadeye mazhar, her zaman bütün yasal
düzenlemelerde dikkat etmemiz gereken vatandaşlarımızdır.
Ancak bugün Hakkâride Derecik ilçesinde Hakkârili vatandaşlarımız
evlerine, yuvalarına ulaşsınlar diye yol
çalışması yapan işçilere ve çalışanlara PKK terör
örgütü uzun namlulu silahlar ve roketatarlarla saldırıda
bulunmuş
SALİH CORA (Trabzon) Hadi kınayın
bakalım.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
ve 1
vatandaşımız, işçimiz, alın terini ve emeğini ortaya
koyarak yavrularına, evine ekmek götürmek için çalışan
işçimiz şehit olmuş, 2 işçimiz de
yaralanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şehit olan
işçimize Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve aziz
milletimize sabrıcemil niyaz ediyorum; yaralılarımıza da
acil şifalar niyaz ediyorum.
İnşallah, biz işçilerimizin,
emekçilerimizin sadece alın terlerini değil canlarını da
koruyoruz ve korumaya devam edeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
X.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, Hakkâri ili Derecik ilçesinde terör
saldırısı sonucu şehit düşen işçiye Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Evet, biz de hayatını
kaybeden işçimize Allahtan rahmet diliyoruz,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim
ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
III.- YOKLAMA
(HDP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunmadan
önce bir yoklama talebi vardır, yoklama işlemini yerine
getireceğim.
Yoklama talebinde bulunan
arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Beştaş, Sayın Tiryaki, Sayın İpekyüz,
Sayın Aydemir, Sayın Bülbül, Sayın Piroğlu, Sayın
Özen, Sayın Peköz, Sayın Gaydalı, Sayın Kaya, Sayın
Koçyiğit, Sayın Ersoy, Sayın Kaçmaz, Sayın Turan,
Sayın Koç, Sayın Maçin, Sayın Özsoy, Sayın Kemalbay,
Sayın Dede, Sayın Eksik...
Evet, yoklama için 3 dakika süre veriyor ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin on
sekizinci fıkrasında yer alan Bakanlığınca ibaresinin
Bakanlığı tarafından ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk İmam
Hüseyin Filiz
Adana Denizli Gaziantep
Hasan
Subaşı Ahmet
Çelik
Antalya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Yasin Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifi genel
anlamda bazı alacakların yeniden
yapılandırılmasını, bir diğer deyişle
devlete olan mali borçların affını düzenlemektedir. Bahse konu
3üncü madde ise ilgili kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen
borçluların başvuruda bulunma koşulları ve ödeme
şekillerine ilişkin hususları ve detayları hükme
bağlamaktadır. Uzun zamandır sokaktan gelen bir ses vardı:
Vergi affı ne zaman çıkar? Dikkat edelim, soru Vergi affı
çıkacak mı? değildi, vatandaş af
çıkacağından emindi, sadece zamanını merak ediyordu.
Coronavirüs nedeniyle ortaya çıkan ekonomik zorluklar, mükelleflerin geçen
yılın vergisini bu yılın zor şartlarında ödemek
durumunda kalması vergisini ödeyemeyen kesimlerde beklenti
oluşturmuştu ama beklentinin asıl nedeni ekonomideki kötü
gidişatın yanında af bağımlılığı
idi. Çünkü Hükûmetin farklı Maliye Bakanlarının Bu, son af.
Başka vergi affı yok. dillendirmelerine rağmen son on sekiz
yılda 9 kez vergi affı getirildi ve işin ilginci daha
geçtiğimiz vergi yapılandırmalarının taksiti bile
ödenemedi. Keşke vatandaşı Vergi ödemek anayasal yükümlülüktür,
yükümlülüğünüzü yerine getiremiyorsunuz. diye suçlayacak lükse sahip
olabilseydik ama vatandaş kazanmıyor, kazanamadığı
için de vergisini ödeyemiyor, vergi de veremediği için
alışkın olduğu üzere af bekliyor. Düşen tahsilat
oranları, artan bütçe açığı vergi affının arz
yönünü oluşturuyor. Arzın ve talebin bu denli arttığı
durumlarda da vergi affı neredeyse kaçınılmaz oluyor.
Değerli milletvekilleri, bazı
iktisatçılar vergilemenin bir sanat olduğunu söyler. Hatta bu konuda
söylenmiş meşhur bir söz vardır: Vergileme sanatı,
kazı bağırtmadan ondan mümkün olduğunca fazla tüy
almaktır. Sanat kısmı tartışılır ama
iktidarın, vatandaşı yolunacak kaz olarak gördüğü
tartışılmaz bir gerçektir.
Vergilemede en önemli unsur dengedir, vergi
artışlarının temel kaynağı da bütçe
açığıdır. Ancak bizim vergileme sistemimiz dengeden çok
dengesizlik, orandan çok orantısızlık üzerine kurulu olunca
bütçenin payına açık; çalışanın, üretenin,
işçinin, çiftçinin payına da daha fazla vergi yükü düşmektedir.
Mevcut vergi sistemimiz dolaylı vergilere
dayalıdır ve ülkemizde dolaylı vergi oranları da çok
yüksektir. Tüketilen her kalemden dolaylı vergi
alındığı gerçeği kadar bu vergi yükünün
tamamının son tüketicinin sırtında olduğu da başka
bir gerçektir. Bu durum, özellikle ekonomik kriz ve içerisinde bulunduğumuz
salgın gibi olağanüstü durumlarda tüketimin azalmasına, ciddi
anlamda devletin gelir kaybına sebep olmaktadır; işte, dönem tam
da bu durumu yansıtmaktadır.
Açlık sınırının asgari
ücret sınırını çoktan geçtiği, aileleriyle birlikte
yaklaşık 40 milyon vatandaşımızın bu kadere
teslim olduğu, iş yerlerinin arka arkaya kepenk
kapattığı bir dönemde zorunlu harcamalara bile para
yetmemektedir ve ne yazık ki bu kesime vergide af, vergi
çeşitliliğinde azalma ya da vergi oranında indirim de
uygulanmamaktadır.
Vatandaşın, adı belli vergiler
dışında ödemek zorunda kaldığı asıl vergi
ise enflasyon vergisidir. Enflasyon vergisi obez bir vergi türüdür; dolarla,
euroyla, altınla günlük olarak beslenmekte, iktidarın bütçe
açığını para basarak finanse etmeye
çalışmasıyla da oranı her gün artmaktadır. Enflasyon
vergisi de oransal olarak tabana yayılan eşitsiz bir vergi türüdür.
Maaşı, geliri, kazancı Türk lirası olan ve
tüketeceğinden fazla parası olmayan bu vergiyi ödemekle yükümlüyken
dövizi olan, altına yatırım yapan bu vergi yükünü paylaşmak
zorunda olmadığı gibi üstüne kazançlı bile
çıkabilmektedir. Enflasyon vergisi de dolaylı vergiler gibi
oranı düşmeyen, affa uğramayan, türü ve çeşitliliğine
indirim uygulanmayan bir vergi türüdür.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere
2020 yılı ücret gelirlerinin 22 bin liraya kadar olan kısmı
yüzde 15, 22-49 bin lira arasındaki kısmıysa yüzde 20
oranında vergilendirilmektedir. Asgari ücretle çalışanların
ücretleri eylül ayından itibaren yüzde 20 gelir vergisi dilimine
girmiştir, eylül ayında 25 lira az maaş alan asgari ücretliler
ekim ayından yıl sonuna kadar aylık ücretlerinde 125 liraya
varan düşüş yaşayacaktır. Asgari ücret gelir değil
rızık, nafakadır; buna rağmen, her asgari ücretli,
rızkından kazanç elde etmiş gibi vergilendirmeye tabi
tutulmaktadır. Bir de ücretli olmasına rağmen vergilendirme
dışında tutulan, hatta adlarına ödenen verginin bile asgari
ücretliden alındığı bir kesim var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kan bağı,
siyasi bağ, candaş bağı, yandaş bağı
nedeniyle makbul vatandaş sayılarak kamuya ait kuruluşların
yönetim, denetim veya tasfiye kurullarında görevlendirilen, hatta birden
fazla kuruluşta görev alan üyelerin ikinci ve üçüncü ücretleriyle ilgili
vergi kamu kuruluşu tarafından karşılanmaktadır yani
dolayısıyla bu kişilerin vergilerini bile
vatandaşlarımız ödemektedir. İşte, bu iki grubun
birincisine vergi affı, vergi oranında indirim, muafiyet
uygulanmamaktadır; ikincisinden ise bırakın affı,
ücretlerinden kaynaklı oluşan vergi bile alınmamaktadır. Bu
mu adalet, bu mu eşitlik?
Gelirde adaletsizlik olduğu gibi alınan
vergide de adaletsizlik söz konusu. Vatandaşlarımıza yüksek
vergi oranlarıyla ödeyemeyecekleri şartlar oluşturarak üç beş
yılda bir vergi affı yerine daha adil vergi oranlarıyla,
ödeyebilecekleri ve sürdürülebilir bir vergi sistemi bir an önce hayata
geçirilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 4 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü
maddesinin (1) numaralı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(1) Hazine ve Maliye Bakanlığına
bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan ve vadesi 31/12/2014
tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı
tarihi itibarıyla ödenmemiş olan ve 6183 sayılı Kanun
kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi,
asılları ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle
tutarı 100 Türk lirasını aşmayan asli alacakların ve
tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı
feri alacakların, aslı ödenmiş feri alacaklardan tutarı
250 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.
Süleyman
Girgin Mustafa
Adıgüzel Yüksel
Mansur Kılınç
Muğla Ordu İstanbul
Okan
Gaytancıoğlu Cavit
Arı Ayhan
Barut
Edirne Antalya Adana
Neslihan
Hancıoğlu İrfan
Kaplan
Samsun Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Okan Gaytancıoğlunun.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; getirdiğiniz yasayla gençlerin
geleceğini, yaşı 50ye ulaşmış işçilerin
hayallerini yıkıyorsunuz. Asıl amacınız kıdem
tazminatına göz dikmekti ama bunu başaramadınız.
Şimdi, Anayasaya aykırı olan bir ayrımcılık
içinde insanları bölüyorsunuz. Genç işçileri ve yaşı 50ye
ulaşmış işçileri kısa süreli
çalıştırarak yani onlara geçici işçilik yaptırarak
onların kıdem tazminatının, ihbar tazminatının
ödenmemesini istiyorsunuz; onlar emekli olmasın istiyorsunuz;
yazıktır, günahtır.
Peki, başka ne var bu torbanın içerisinde?
Borç yapılandırması. Borç yapılandırması kime
yok? En sorunlu kesime borç yapılandırması yok; çiftçiye borç
yapılandırması yok. Bakın, bu kitap ne? Bunu konuşuyoruz.
Baktınız mı kaç sayfa? Ben baktım, 298 sayfa. 298 sayfa içinde
çiftçi affı yok, çiftçinin borç yapılandırması yok. Hani
köylü milletin efendisiydi? Niye düşünmüyorsunuz; neden çiftçinin bu hâle
geldiğini, getirildiğini, sizin sayenizde getirildiğini
düşünmüyorsunuz, anlamıyorsunuz? Günde 20 tane telefon alıyorsak
inanın 15 tanesi Tarım kredi borçları
yapılandırılacak mı? Ziraat Bankası borçları
yapılandırılacak mı? şeklinde.
Hangi aydayız? Buğday ekim
ayındayız şimdi; herkes tarlalarını sürüyor, gübre
atıyor, tohum atıyor. Gübreye bir ayda tam 3 kere zam geldi. Hani
dolarla işiniz yoktu? Kardeşim, gübre dolarla geliyor; bunu biliyor
musunuz? Onun için, her şeye zam geldi.
Çiftçinin borcunu düşünmüyorsunuz, biz
düşünüyoruz çünkü siz aldığınızda 1 milyar lira olan
çiftçi borcu tam 160 milyar liraya çıktı; bir bu kadar da
aracılarda, tefecilerde olduğu söyleniyor. Şimdi
yapılandırmayacaksınız da ne zaman
yapılandıracaksınız? Bakıyor musunuz hiç internete?
Birçok ülke gıda stokluyor. Buğday fiyatları tam 40 dolar
arttı, makarnalık buğday fiyatları 50 dolar arttı, ayçiçeği
fiyatları 100 dolar arttı; bunları takip ediyor musunuz?
Bunların hepsi dolarla geliyor arkadaşlar.
Siz, destekleme yapmanız gerekirken bu yıl
hiç baktınız mı bütçeye? Bir şeyi artırmayı
unuttunuz: Çiftçiye verilen desteği hiç
artırmamışsınız. Ya, bu dönemde tam tersine
Türkiye'nin en şanslı olduğu sektör, tarım sektörü.
Tarım sektörünün payını biraz artırmanız gerekmez mi?
Faize bu kadar çok para verirseniz, bütçe açığı bu kadar çok
olursa tabii ki çiftçiye para gelmez, esnafa para gelmez.
Siz iyi misiniz arkadaşlar? Hiç farkında
mısınız? Çiftçi bitiyor, çiftçi borçlanıyor, kırsal
boşaldı; esnaf bitiyor. Yani bu vergi
yapılandırmasına, tamam, destek veriyoruz; trafik cezaları,
motorlu taşıtlar vergisi; BAĞ-KUR, SSK primleri
yapılandırılsın ama yapılandırırken de
pandemi koşullarını unutmayın lütfen. Pandemi
koşullarında zaten esnaflar üç ay çalışmadı, bazı
sektörler hiç çalışmadı. E, şimdi durumlar düzeldi mi?
Kimisine 5 bin lira verdiniz, kimisine 10 bin lira verdiniz, kimisine 50 bin
lira verdiniz; esnaflara uzun vadeli krediler, sıfır faizli krediler
vermeye çalıştınız, veremediniz; bunların ödemeleri
geliyor, bunlar ne olacak? Koşullar düzeldi mi? Herkes ikinci dalgadan söz
ediyor, daha aşı bulunmadı. Yani bundan sonra durumlar daha
kötü. Neden siz ocak ayına kadar birinci taksitler ödensin istiyorsunuz?
Bırakın, madem para lazım, bir yıl erteleyin, insanlar
borcu bir yıl ödemesinler; parası olan ödesin ama ödemeyeni bu
yapılandırmadan mahrum bırakmayın.
Arkadaşlar, Türkiye hepimizin. Gözümüzün önünde
insanlar zor duruma düşüyor. Nereden para bulurum derdindesiniz, nereye
elinizi atsanız kuruttunuz; İşsizlik Sigortası Fonunda
para kalmadı, hiçbir yerde para kalmadı, satacak bir şey de
kalmadı, her şeyi sattınız. Ama en azından, Türkiyeyi
ayağa kaldıracak, üretim yapacak sektörlere biraz can suyu verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla)
Başkanım, bitiriyorum.
Önümüzdeki günlerde bütçeleri konuşmaya
başlayacağız. Tarımsal desteklemeleri bütün dünya ülkeleri
artırırken Türkiye aynı bırakıyor. Ya, burada bir hata
var. Bakın, ağustos ayından ekim ayına kadar tam 5 defa
Toprak Mahsulleri Ofisi ihaleye çıkıyor. Bu ne demek? Tam 1 milyon
800 bin ton buğday ithalatı yapıyor. Demek ki bir sorun var.
Dünyada fiyatlar yükseldi, ürün bulamıyor. Neden kendi çiftçinizi
düşünmüyorsunuz, kendi çiftçinize Üret kardeşim, ben sana destek
veriyorum. Artık Rusyadan buğday ithal etmeyeyim, hem tonuna daha
fazla para ödüyorum, bu parayı sana ödeyeyim demiyorsunuz, niye
düşünmüyorsunuz? Düşünün arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan tahsil dairelerince ibaresinin tahsil
daireleri tarafından şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Necdet
İpekyüz Hüseyin
Kaçmaz Kemal
Peköz
Batman Şırnak
Adana
Mahmut Celadet Gaydalı Abdullah
Koç Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Bitlis Ağrı İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Şenol
Sunat İmam
Hüseyin Filiz Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Ankara Gaziantep Adana
Yasin
Öztürk Hasan
Subaşı Orhan
Çakırlar
Denizli Antalya Edirne
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz, Sayın Abdullah Koçun.
Buyurun, Sayın Koç. (HDP sıralarından
alkışlar)
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 4 Kasım. Partimize
yönelik olan siyasi soykırımı şiddetle kınıyorum.
Bu nedenle rehin tutulan Sayın Çağlar
Demirelin kısa bir mesajını sizinle paylaşmak istiyorum:
Halklar gittikçe yoksullaştı. İç ve dış siyasette
düşmanlaştırıcı politikalar arttı. Biz 4
Kasım öncesi bunları söylediğimiz için HDP olarak siyasi darbeye
maruz kaldık. Bizlere yapılan bu siyasi darbeyi tüm Türkiye
halkları gördü ve yaşıyor. Tutuklamalar ve rehin almalarla sorun
çözülmeyecektir, ancak halkların demokratik iradesini tanımak ve
çözüm süreciyle bu sorunun çözümü mümkündür. Bizi bugünlere getiren mücadele ve
direniş ruhu devam edecektir. Haksız ve hukuksuz uygulamalara
karşı sözümüzü söyledik, söylemeye devam edeceğiz. diyor,
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, biz yine bu Mecliste bir
torba yasa teklifiyle karşı karşıyayız, yine yoksulun
boğazını sıkan bir yasa teklifiyle karşı
karşıyayız.
Bakın, vergi düzenlemesini de getiren bu torba
yasa vergi yükümlülüğünü
Anayasanın 73üncü maddesi Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere
vergi ödemekle yükümlüdür. diyor.
Bir diğer husus: Yine, kamu görevini yürüten
mahkemelerin bağımsızlığını ve
tarafsızlığını ifade eden hüküm Anayasanın
138inci maddesinde yer almaktadır. Peki, Türkiyede işler bu
şekilde mi yürüyor? Gerçekten mahkemeler -kamu görevini gören, bizim vergilerimizle
görevlerini yürüten bu mahkemeler- tarafsız ve bağımsız
olarak işlerini yürütüyorlar mı, biz ona bir bakalım.
Bakın, bu iktidarın güdümünde olan bu yargı gerçek anlamda bütün
vatandaşlara eşit davranıyor mu; vergilerimizle
maaşlarını alan bu hâkimler ve savcılar, kamu görevlileri
vatandaşlara gerçek anlamda eşit bir şekilde muameleme
gösteriyor mu; tarafsızlıklarını yitirmişler midir,
yitirmemişler midir; biz bunlara bakalım.
Değerli arkadaşlar, vergisini ödemeyen
halkın boğazını sıkan bu iktidar, aynı zamanda
adalette de gelirde de yine bu halkın boğazını sıkan
bir iktidar hâline gelmiş durumdadır. Bakın, bu, sadece adalette
değil, sağlıkta da aynı şekilde. Sağlık hizmeti
için vergisini alan bu Hükûmet, aynı zamanda, sağlık hizmeti
almak isteyen vatandaş hastaneye gittiği zaman önce veznenin yolunu
gösteriyor.
Diğer taraftan, peki, eğitimde farklı
mı bu mesele? Hayır, eğitimde de farklı değil.
Eğitime gittiğiniz zaman, yine aynı şekilde, sizin cebinize
göz diken bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyasınız.
Peki, bu adalet sisteminin, gerçek anlamda,
haksız ve hukuksuz uygulamalarına örnek var mı Türkiyede?
Onlarca örnek var değerli arkadaşlar. Peki, boğazımıza
çöken ve aynı zamanda istediğini alan bu iktidar, adalete gelince ne
yapıyor? Adalete gelince, gerçek anlamda, adalet dağıtmayan bir
siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Bakın, Kobani
protestosu nedeniyle olaylar meydana geldi. Gerçek faillere ilişkin hiçbir
soruşturma yok ama partimize yönelik -aradan altı sene zaman
geçmiş- operasyonlar yapılıyor, burada da adalet yok. Yine, 28
Aralık 2011 tarihinde Roboskide insanlar katledildi, burada da yine
adalet yok. 59 belediyemize el konuldu; irademize el konuldu, yine adalet yok.
2015 yılından bu yana, eski Eş Genel
Başkanlarımız dâhil olmak üzere 15 bin partilimize operasyon
yapıldı, 4 bin kişi tutuklandı; yine adalet yok
değerli arkadaşlar. İnfaz Yasası getirildi bu Meclise,
bizlere dönük olunca yine adalet yok. Cezaevleri ölümevleri hâline geldi,
bizlere gelince yine adalet yok değerli arkadaşlar. 2020de Vanda
Osman Şiban ve Servet Turgut helikopterden atıldı, bunlara
adalet yok. Bakın, 2019 tarihinde Ağrının Tutak ilçesinde
Murat Kaya katledildi, yine adalet yok. Ağrının Diyadin
ilçesinde 15 ve 16 yaşlarındaki Muhammet Aydemir ve Orhan Aslan
katledildi, yine bunlara adalet yok değerli arkadaşlar.
Adaletsizlikler bunlarla bitmiyor, saymakla bitmiyor, biz burada sadece birkaç
tanesini saymakla yetiniyoruz. Bu sistem, adaletsizliği ve vergi
adaletsizliğini gerçek anlamda getiren bir sistem.
Değerli arkadaşlar, ben yine sizin
huzurunuzda seçim bölgem olan Ağrıyla ilgili bir şey söylemek
istiyorum. Bakın, Ağrı, Türkiyede en son sırada yer alan
bir il. Bakın, Ağrıya büyük hilelerle, büyük aldatmacalarla
günde 10 tane bakan geliyordu ve bu bakanların yapmış
oldukları tuzaklarla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Koç.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) AKP, Ağrıda
belediyeyi kazandı tuzak kurarak, halkı kandırarak fakat
Ağrı gerçek anlamda, işsizlikte, gelir adaletinde, gelirde ve
mevcut olan yoksullukta şu anda Türkiyede en son sırada.
Ağrı Belediye Başkanı çıkıp ne diyor, biliyor
musunuz? Diyor ki: Ağrılıların yüzde 80i beni sevmiyor.
Ben de buradan Ağrılılar adına size sesleniyorum: Biz sizi
sevmiyoruz. Sizi neden sevelim? Bize tuzak kurdunuz, bizi aldattınız.
(HDP sıralarından alkışlar) Şimdi, Ağrı
perperişan hâlde, Ağrıda işsizlik diz boyu. O yüzden, biz
sizleri gerçekten sevmiyoruz. Ağrılılar olarak da bundan sonra
size kesinlikle zırnık kadar oy yok, size oy çıkmayacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı)
Başkanım, böyle bir husus yok, Belediye
Başkanımızı herkes seviyor. Sayın
bakanlarımız da Belediye Başkanımız da hiç kimseye bir
kumpas kurmadılar. Dolayısıyla bu, kendi hayalleri. Biz orada
yüzde 55 oranında bir oy aldık. Hamdolsun, Belediyemiz de Hükûmetimiz
de gayet güzel çalışıyor. Bunu da kayıtlara geçmesi için
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci söz talebi Sayın Şenol Sunatın.
Değerli arkadaşlar, zaman zaman
milletvekili arkadaşlarımız maskelerini çıkarıyorlar.
Biliyorsunuz, pek çok milletvekili arkadaşımız maalesef
Covid-19a yakalanmış vaziyette. Kendinizden vazgeçmiş
olabilirsiniz ama arkadaşlarınızdan ve bizlerden vazgeçmeyin
lütfen ve maskeleri çıkarmayın.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Kanun Teklifinin
4üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında
İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Evet, teklifin 4üncü maddesinde vergi ve prim
borçlarının yapılandırılmasındaki ortak hükümler,
diğer hükümler düzenleniyor.
Sayın milletvekilleri, vatandaşlarımızın
borçlarının yapılandırılmasını elbette
olumlu karşılıyoruz fakat borçları bu anlayışla
yapılandırmak sadece borcu az bir süre ötelemek demektir. Birkaç ay
sonra yapılandırma taksitlerinin ödemesi geldiğinde
vatandaşlarımız için değişen hiçbir şey
olmayacaktır. Devletin görevi ve öncülüğü borç batağına
saplanmış vatandaşına kısa bir süre kazandırmak
değil, vatandaşlarının borca batmasını engellemek
olmalıdır. Devletin görevi istihdam yaratmak, üretim artırmak;
memuru, işçiyi, emekliyi, esnafı, tüccarı ve toplumun tüm
kesimlerini adil bir biçimde kalkındırmak olmalıdır.
Maalesef, saray yönetiminin kalkınmadan, yönetmeden
anladığı şey vatandaşın sırtından yükü
almak değil, borç yükünü yapılandırmaktır. Maalesef, bu
ülkede on sekiz senedir yoksulluk azaltılmıyor, yoksulluk
yönetiliyor.
Biliyorsunuz, AKP iktidarında her sene düzenli
olarak getirilen vergi borç yapılandırması 7nci kez
yapılıyor. Peki, borçlar azalıyor mu? Hayır.
Vatandaşın alım gücü artıyor mu? Hayır. Vatandaşı
borçtan kurtaracak, borcu azaltacak bir imkân sağlanıyor mu?
Hayır. Sayın milletvekilleri, elinizden gelen tek şey
borçları yapılandırmak fakat bunu bile yanlış ve eksik
yapıyorsunuz. Eğer bir borç yapılandırması olacaksa bu
imkândan toplumun tüm kesimlerindeki mağdur vatandaşlarımızın
eşit ölçüde yararlanması gerekir. Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan çiftçi borçlarının ve Esnaf Kefalet Kooperatiflerine olan esnaf
borçlarının kapsam dışında tutulması büyük bir
yanlışlıktır. Çiftçimizin, esnafımızın
bugünlerde her zamankinden çok yardıma ve desteğe ihtiyacı
vardır. Yandaş müteahhitlerin milyonlarca, milyarlarca borcu tek
kalemde affedilirken borç batağındaki çiftçimize
borçlarının yapılandırılması çok mu görülmektedir
sayın milletvekilleri? Alın teriyle, namusuyla çalışan Türk
çiftçisinin AKP yandaşı müteahhitler kadar kıymeti yok mudur?
Ayrıca, vergi adaleti ilkesi gereği
vergisini ödeyemeyen vatandaşlarımızın borçları
yapılandırılırken borcunu düzenli ödeyen
vatandaşlarımızın da ödüllendirilmesi gerekmiyor mu? Aksi
takdirde vatandaşlarımız vergi ve borç ödemelerinde
haksızlığa uğradıklarını düşünebilir ve
düzenli ödenen vergilerde de düşüş yaşanabilir ki maalesef
yaşanıyor.
Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizde çok
büyük bir ekonomik kriz var; dolar 8,5 liraya, euro 10 liraya
dayanmış; 3 gençten 1i işsiz, esnaf siftah yapamıyor,
emekli geçinemiyor, çiftçi tarlasından umudu kesmiş, asgari
ücretliler yaşam savaşı veriyor; EYTlilerin dertleri,
atanamayan öğretmenlerin çilesi ve süre kısıtından
dolayı daha sayamayacağım binlerce sıkıntı var.
Sizlere sormak istiyorum: Pandeminden dolayı işten
çıkarılan ve kısa çalışma ödeneğiyle geçinmeye
çalışan işçiler borçlarını nasıl ödeyecek?
Üniversiteyi bitirmiş ve üç yıldır iş bulamamış
gençlerimiz KYK borçlarını nasıl ödeyecek? Siftah yapamayan,
kepenk kapatan esnafımız borç batağından nasıl
çıkacak? Ürünü tarlada kalan çiftçimiz borçlarından nasıl
kurtulacak?
Sayın milletvekilleri, on sekiz yıl
süregelen yanlış ekonomik politikalar, ben yaptım oldu
zihniyeti; liyakatsiz, kibirli yönetim; rant temelli büyüme ve son olarak malum
partili Cumhurbaşkanlığı gibi ucube bir sistem sonucunda
ekonomimiz dipte, vatandaşımız borç batağında. Devleti
yönetenlerin bırakın kriz yönetmeyi, döviz artışını
durdurmak için dahi bir planları yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.
Evet, Hükûmetin, iktidarın
açıkladıkları her yeni ekonomi paketi bir önceki paketin
aynısı olsa da bu ülkeye bir önceki paketten çok daha fazla zarar
veriyor. Üretimi artırmak istihdam yaratmak sosyal adalet refah
düzeyi gibi kavramları hatırlamıyorlar bile.
Sayın milletvekilleri, AK PARTİnin yeni
bir sloganı oluştu artık, hepimizin dilinde: Dolarla maaş
almıyorsan dövizi kafana takma hiç, eve ekmek götüremiyorsan al bir keyif
çayı iç.
Saygılarımla. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin (9)uncu
fıkrasında yer alan "(kaynak sularının kira bedeli
dâhil) ibaresinin "(tasarrufunda bulunan taşınmazların kira
ve irtifak hakkı bedelleri ile kaynak sularının kira bedeli
dâhil) şeklinde değiştirilmesini ve maddeye
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cahit
Özkan Vedat
Demiröz Mehmet
Doğan Kubat
Denizli İstanbul İstanbul
Muhammed Fatih Toprak Hacı
Bayram Türkoğlu
Adıyaman Hatay
(13) a) Tarım ve Orman
Bakanlığınca, tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu
kooperatiflerin ortaklarına 31/8/2020 tarihinden önce
kullandırılan ve bu Kanunun yayımlandığı tarih
itibarıyla muaccel hâle gelen krediler ile ilgili mevzuatı
uyarınca yeniden yapılandırılan ancak taksitleri süresinde
ödenmeyen kredi alacaklarının bakiye asılları ile ödenmeyen
alacağın vadesinin başlangıç tarihi itibarıyla bu Kanunun
yayımlandığı tarihe kadar %3 faiz uygulanarak hesaplanacak
borç tutarının; bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen ikinci ayın sonuna kadar Tarım ve Orman İl
Müdürlüklerine başvuruda bulunarak ilk taksit 2021 yılı
Kasım ayından başlamak üzere ve her yıl ilk taksitin
tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenmesi şartıyla
bu alacakların ödenen kısmına isabet eden fer'ilerin tahsilinden
vazgeçilir. Bu fıkra hükümlerine uygun ödeme yapıldığı
takdirde bu Kanunun yayımı tarihinden sonraki sürelere herhangi bir
faiz, zam ve katsayı uygulanmaz.
b) Bu
Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava konusu edilmiş
ve/veya icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun
bu fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması
hâlinde davalar sonlandırılır ve icra takipleri durdurulur. Bu
takdirde borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücretini
ilk taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır.
c) Bu
fıkra kapsamına giren alacakların tamamının bu
fıkrada öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi hâlinde alacak ilgili
mevzuatın öngördüğü şekilde hesaplanır ve ödenen tutarlar mahsup
edilir.
ç) Bu
fıkra kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce ödenen tutarlar red ve iade
edilmez.
d) Bu
fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilidir.
(14) Orman
köylerinde oturan köylüler ile bu köylülerce kendi aralarında 24/4/1969
tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulmuş veya
durumları bu Kanun hükümlerine intibak ettirilmiş çok amaçlı
tarımsal kalkınma kooperatiflerine Orman Genel Müdürlüğünce kullandırılan
kredilerden ödeme süresi geldiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi
itibarıyla ödenmemiş olan kredi alacaklarının
asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin fer'iler
yerine, bu Kanunun yayımı tarihine kadar %3 faiz uygulanarak
hesaplanacak tutarın; bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci
ayın sonuna kadar orman bölge müdürlüklerine yazılı
başvuruda bulunulması ve ödenmesi gereken tutarın, ilk taksiti
2021 yılı Kasım ayından başlamak üzere ve her yıl
ilk taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte
ödenmesi şartıyla bu alacakların ödenen kısmına isabet
eden fer'ilerin tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükümlerine uygun ödeme
yapıldığı takdirde bu Kanunun yayımı tarihinden
sonraki sürelere herhangi bir faiz, zam ve katsayı uygulanmaz. Bu
fıkra uyarınca taksitlendirilen alacaklara ilişkin olarak
açılmış davalar sonlandırılır. Yargılama
giderleri ile icra masrafları ve vekalet ücretleri
karşılıklı olarak talep edilmez. Bu fıkra
kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve
şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak
asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer'i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye Orman Genel Müdürlüğü yetkilidir.
(15) Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler veya bağlı kuruluşlarının,
3/7/1968 tarihli ve 1053 sayılı Belediye Teşkilâtı Olan
Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini
Hakkında Kanun kapsamında imzalanan protokol uyarınca Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğüne ödenmesi gereken ve bu Kanunun
yayımı tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde
ödenmemiş bulunan borçlarının en az %25'ini fer'ileriyle
birlikte bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren en geç
bir ay içinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ödemeleri
halinde veya bu tutar tahsil edilmiş olanlarından fıkra
hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunmaları halinde, kalan
borcu işleyecek kanuni faiz ile birlikte ve protokollerindeki kalan taksit
sürelerine eşit bölünmek suretiyle Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğüne ödenir. Bu fıkra uyarınca
yapılandırılan borçlar için açılan davalar ve yapılan
icra takipleri kendiliğinden sona erer. Yargılama giderleri ile icra
masrafları ve vekâlet ücretleri karşılıklı olarak talep
edilmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, belediyelerin ilgili kanunlarca verilen
yetkiler çerçevesinde kendilerinin tasarrufuna bırakılan
taşınmaz kiralamaları ve irtifak hakkı tesisinden
kaynaklanan alacaklarının da yapılandırma kapsamına
alınması, Tarım ve Orman Bakanlığınca
tarımsal amaçlı kooperatiflere veya bu kooperatiflerin
ortaklarına kullandırılan kredilerin, Orman Genel
Müdürlüğünce orman köylüleri ile bu köylülerce kendi aralarında 1163
sayılı Kanuna göre kurulmuş veya durumları bu kanun
hükümlerine intibak ettirilmiş çok amaçlı tarımsal kalkınma
kooperatiflerine kullandırılan kredilerin
yapılandırılması amaçlanmaktadır.
Ayrıca, maddeye eklenmesi öngörülen bir
diğer fıkrayla da büyükşehir belediyeleri, belediyeler veya
bağlı kuruluşlarının 1053 sayılı Kanun
kapsamında imzalanan protokol uyarınca Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğüne ödemesi gereken borçlarının
yapılandırılması yönünde düzenleme önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 5- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 7 İşsizlik ödeneğinden
yararlandırılıp, işten ayrılmalarını takip
eden 90 gün içerisinde işyerlerinde bu Kanun kapsamında işe
giren ve işe girdiği tarihten itibaren hizmet akdine tabi olarak en
az 12 ay süreyle kesintisiz çalışanlardan talepte bulunanların,
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi uyarınca sigortalı sayılmak suretiyle, işe
başladıkları tarihten önce yararlandıkları en son
işsizlik ödeneği süresi için Kurumca Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeme
yapıldığı tarihte geçerli prime esas kazanç alt
sınırı üzerinden hesaplanacak uzun vadeli sigorta primi
işveren ve sigortalı hisselerinin tamamı Fondan
karşılanır. Bu fıkra hükümlerinden aynı işsizlik
ödeneği hak sahipliği için sadece bir defa yararlanılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurumca belirlenir.
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Ayhan
Barut
Muğla İstanbul Adana
İrfan
Kaplan Cavit
Arı Ali
Keven
Gaziantep Antalya Yozgat
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mehmet Bekaroğlunun.
Buyurun Sayın Bekaroğlu...
Genel Kurulda yok.
CAVİT ARI (Antalya) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Komisyondaki açıklamalardan söz konusu
değişikliğin amacının istihdama daha hızlı
dönüşü sağlamak olduğu, 200 bin kişinin bu hızlı
işe dönüş desteğinden faydalanacağı ve bunun da
maliyetinin 190 milyon Türk lirası dolaylarında olacağı,
söz konusu tutarın İşsizlik Fonundan
karşılanacağı ifade edilmiştir.
Maddeyle getirilen düzenlemede sadece özel sektör
iş yerlerinde göreve başlayanların
yararlandırılmasının amacı
anlaşılamamıştır.
Bu maddeyle işsizlik ödeneğinden
yararlandırılan kişilerin işten
ayrılmalarını takip eden doksan gün içerisinde işe
girmeleri ve on iki ay süreyle kesintisiz hizmet akdine tabi olarak
çalışmaları hâlinde işsizlik ödeneğinden
yararlandıkları süre için sigortalıların
başvurmaları hâlinde prime esas kazanç alt sınırı
üzerinden hesaplanacak uzun vadeli sigorta pirimi işveren ve
sigortalı hisselerinin tamamının İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanması amaçlanmaktadır.
Bu uygulama işsizlik sigortasının
amacını saptamaktadır.
İŞKUR bülteninden alınan bilgilerden
Mart 2002 tarihinden Eylül 2020 tarihine kadar işsizlik ödeneği almak
için 14 milyon 4 bin 494 kişinin başvurduğu, 8 milyon 127 bin
379 kişinin bu ödeneği almaya hak kazandığı, bu
aşamaya kadar toplam 36 milyar 639 milyon 500 bin 997 TL işsizlik
ödeneğinden ödeme yapıldığı
anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik hukuku açısından
işsizlik sigortasının amacı kişinin ekonomik bir risk
olan işsizlik döneminde gelir desteğine kavuşmasıdır.
Yapılan bu düzenleme ise bu mantığa
aykırı olarak gelir desteği amaçlı bir sigortanın uzun
vadeli sigorta sistemine yönelik olarak kullanılmasıdır.
Bir diğer sorun ise işsizlik dönemi için
ödenecek primlerin asgari ücret üzerinden ödenmesidir.
Bu durum, sigortalının emekli
aylığının hesaplanmasında olumsuz bir etki
yaratacaktır.
Bu maddenin gerektirdiği ödemelerin
İşsizlik Fonu yerine bütçe kaynaklarından
karşılanması gerektiğine, madde metnindeki
sakıncaların giderilerek söz konusu maddenin
yasalaştırılması gereğine inanmaktayız.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 5- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
EK MADDE 7- İşsizlik ödeneğinden
yararlandırılıp, işten ayrılmalarını takip
eden 90 gün içerisinde özel sektör işyerlerinde bu Kanun kapsamında
işe giren ve işe girdiği tarihten itibaren hizmet akdine tabi
olarak en az 12 ay süreyle kesintisiz çalışanlardan talepte bulunanların,
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi uyarınca sigortalı sayılmak
suretiyle, işe başladıkları tarihten önce
yararlandıkları en son işsizlik ödeneği süresi için Kurumca
Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeme yapıldığı tarihte geçerli
prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanacak uzun vadeli
sigorta primi işveren ve sigortalı hisselerinin tamamı Hazine ve
Maliye Bakanlığı tarafından karşılanır. Bu
fıkra hükümlerinden aynı işsizlik ödeneği hak sahipliği
için sadece bir defa yararlanılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurumca belirlenir.
Serpil Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı Hüseyin
Kaçmaz
İzmir Bitlis Şırnak
Kemal
Peköz Necdet
İpekyüz
Adana Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Serpil Kemalbay Pekgözegünün.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 4 Kasım 2020,
bundan dört yıl önce partimize yönelik bir darbe gerçekleşti ve
Eş Başkanlarımız, Grup Başkan Vekillerimiz,
milletvekillerimiz başta olmak üzere partimizin en değerli
milletvekilleri rehin alındılar. Bu, aslında sadece HDPye
yapılan bir darbe değildi elbette ki; bu, aynı zamanda emek
güçlerine, demokrasi güçlerine, özgürlük ve demokrasi için mücadele eden bütün
toplum kesimlerine yapılmış bir darbedir. Bakın, Gültan
Kışanak bu darbenin yıl dönümünde ne söylüyor:
Kürtler yaşadıkları bütün
haksızlıklara ve hukuksuzluğa rağmen demokratik siyasette
ısrar etmek için yoğun bir çaba gösteriyorlar. Fakat son dört
yılda kesintisiz bir şekilde hem yerel hem de genel siyasete
katılımları faşist uygulamalarla engelleniyor. Bu durum açıktır
ki sadece Kürt halkının sorunu değil, Türkiyede yaşayan ve
demokratik bir yönetim arzulayan herkesin sorunudur. Demokratik siyasete
inandığını söyleyen tüm siyasi partilerin bu konuda net bir
tutum alması ve güçlü bir mücadele hattı kurması gerekir. Bizler
siyasi rehin olarak tutuluyoruz ama şunu bir kez daha net olarak ifade
etmek isterim ki faşizme boyun eğmedik, eğmeyeceğiz! Gültan
Kışanak. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, tıpkı
sevgili Gültan Kışanakın dediği gibi, bu faşist
darbenin aslında işçilere, emekçilere, demokrasi güçlerine yönelik
bir darbe olduğunu tam da bu torba yasa gösteriyor. Şu anda torba
yasaya karşı direnen güçler, sendikalar, emek örgütleri; polis
zoruyla, kolluk gücüyle bastırılıyor, sindirilmeye
çalışılıyor. Bugün milletvekilleriyle görüşmek,
burada, Mecliste sorunlarını gündemleştirmek isteyen DİSK
yöneticileri içeriye alınmayarak ve darbedilerek burada iktidarın
faşist yüzü bir kere daha gösterilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar, yaşanan bu darbe
süreci işçileri, emekçileri yoksullaştırıyor ve bugüne
kadar kazanılmış bütün hakların gasbedilmesine sebebiyet
veriyor; bunlar da bu torba yasalarla gerçekleşiyor; torba yasanın
içerisine bir miktar şekerli bir şey koyuyorsunuz, geri kalanı,
zehri halka içirmeye çalışıyorsunuz. Bunu elbette ki halk
yutmuyor, işçiler, emekçiler yutmuyor ama ceberut devlet düzeniniz şu
anda insanların tepkilerini açığa çıkartmasının
önünde engel oluyor.
Bu kurduğunuz ceberut sistemle şöyle bir
şey yarattınız: Tıpkı, hani bu ülke ilk kurulduğu
zaman, cumhuriyet ilk kurulduğunda, tek parti iktidarında
Sınıfsız, imtiyazsız bir kütleyiz. deniyordu ve sanki bu
ülkede milyonerler yaratılması gerekirmiş gibi de her mahallede
bir milyoner yaratmak istiyordu tek parti dönemi; şimdi siz de bir parti
devleti olarak sanki sınıfsız ve imtiyazsız bir Türkiye
varmış gibi sadece ve sadece aslında sermaye
sınıfının çıkarlarını her şeyin üstünde
tutarak bu yasaları geçirmeye çalışıyorsunuz. Fakat
sanıyor musunuz ki Türkiyede sınıflar yok. Elbette Türkiyede
sınıflar da var, sınıf bilinci de var, işçi
sınıfının örgütlü mücadelesi de var ve bunun, sizlerin
karşısında bir gün dikileceğini, çok geçmeden
dikileceğini mutlaka göreceksiniz.
İşsizlik sigortası ve bazı
kanunlarda değişiklik yapmak istiyoruz. diyorsunuz ve sözde,
işsizlikle mücadele ettiğinizi söylüyorsunuz fakat işsizlikle
mücadele diye bir şey yok burada arkadaşlar. İş mi var ki
işçiler doksan gün boyunca işsiz kalınca hemen Doksan birinci
gün çalışalım da işsizlik primlerimiz devlet
tarafından İşsizlik Fonundan yatırılsın.
diyecekler. Bir kere, İşsizlik Fonunu sermaye çıkarları
için kullanmaya doymadınız, bunu yol ediyorsunuz. Öte taraftan da
zaten Türkiyede bir işsizlik tsunamisi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla)
İşsizlik tsunamisi varken insanların işsizlikten
kaçınmaları için İşçileri yönlendiriyoruz. diye burada
bir kılıf geçirmişsiniz bu torba yasaya; biz bunu kabul
etmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, sizin yapmak
istediğiniz, Türkiyede eksik istihdamı
yasallaştırmaktır; yasal bir şekilde güvencesiz
çalışmayı, sigortasız çalışmayı
sağlamaktır. Şu anda, bu torba yasa güvencesizliği,
sigortasızlığı yasallaştırıyor. Anayasaya
göre de uluslararası sözleşmelere göre de suç olan sigortasız,
güvencesiz çalışma, bu yasayla yasallaştırılıyor.
Devletin görevi eksik istihdam değildir, güvencesiz istihdam yaratmak
değildir, kaçak çalışan işçileri
meşrulaştırmak değildir. Devletin yapması gereken,
nitelikli işler yaratmaktır, güvenceli bir toplum yaratmaktır;
herkesin evine aş götürmesini, herkesin güvenceli, insana
yakışır bir işe kavuşmasını
sağlamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu yasa
hem 25 yaş altı için hem 50 yaş üstü için
ayrımcılık yaparak, güvencesizliği getirerek darbeyi
işçiye vurmaktadır. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Yasin
Öztürk Orhan
Çakırlar
Adana Denizli Edirne
İmam
Hüseyin Filiz Hasan
Subaşı
Gaziantep Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
İmam Hüseyin Filizin.
Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa ek madde ilave
edilerek işsizlik ödeneğinden yararlanan kişilerin işten
ayrılmalarını takip eden doksan gün içerisinde işe
girmeleri ve on iki ay süreyle kesintisiz hizmet akdine tabi olarak
çalışmaları hâlinde işsizlik ödeneğinden
yararlandıkları süre için uzun vadeli sigorta primlerinin
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması
amaçlanmaktadır. Maddeyi prensip olarak destekliyor olsak da parti
grubumuzun muhalefet şerhinde belirtildiği gibi, aslında
yapılması lazım gelen şey, işsiz kalınan süre
içerisinde sigorta primi ödemesinden ziyade istihdama bir katkı vermek,
işe almayı kolaylaştırmak veya işe almanın
maliyetini azaltmak olmalıdır. Dünya genelinde yapılan bir
kısım çalışmalara bakıldığında, sosyal
güvenlik açısından parça parça yapılan teşviklerden ziyade,
genelde yapılacak sigorta prim indirimlerinin çok daha verimli olduğu
şeklinde analizler vardır.
Değerli milletvekilleri, hepinizin takdir
ettiği gibi, işsizlik sigortasının 2 temel amacından
1incisi, işsizin ve ailesinin uğrayacağı maddi ve manevi
zararları en alt düzeyde tutarak toplumdaki sosyal dengeyi bozucu
sonuçları ve suç eğilimini önlemek; 2ncisi ise işsizlerin
iş ararken daha seçici olmalarını sağlayarak iradesi
dışında işsiz kalanların mesleklerine ve yeteneklerine
uygun olarak yeniden iş gücü piyasasına dâhil olmalarını
teşvik etmektir. Böyle olsa da aslında ülkemizin en önemli sorunu
işsizlik ya da istihdam sorunudur. Toplumumuzun büyük bir
çoğunluğu, özellikle gençlerimiz, ya iş bulamamakta ya da
eğitimlerine uygun olmayan alanlarda çalışmak durumunda
kalmaktadır.
Değerli milletvekilleri, TÜİKin Haziran
2020 verilerine göre, 4 milyon 227 bin işsiz vatandaşımız
var; genç nüfustaki işsiz sayısı 2 milyon 387 bin kişidir;
ayrıca, 1 milyon 100 bin civarında işsiz üniversite mezunumuz
var; iş aramayan işsizleri de dâhil edersek işsizlerin
sayısı 11 milyon 420 bin civarındadır.
Değerli milletvekilleri, bireysel, sosyal ve
siyasal bakımdan çok sayıda olumsuz sonucu bulunan
işsizliğin ortaya çıkardığı olumsuzlukları
gidermek için iktidarın işsizliğe çareler üretmesi
gerekmektedir. İşsizliği azaltmak ve minimuma indirmek için öncelikle
üretim teşvik edilmeli, sanayileşmeye önem verilmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde sanayi ve
hizmet sektörleri yüksek nitelikli ara eleman ihtiyacı duymaktadır.
Bunun için de mesleki ve teknik eğitime önem vermek gerekmektedir.
Yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz: Mesleki ve
teknik eğitim veren okullar, müfredatları iş gücü
piyasasına uygun hâle getirilerek ihtiyaca uygun nitelikli mezun verir
hâle getirilmelidir. Kariyer yönlendirmelerinde sistematik bir yapı
oluşturulmalıdır yani meslek okulları ile istihdam
ilişkilerinin etkin bir şekilde planlanması için rehberlik ve
danışmanlık hizmetleri geliştirilmelidir.
İşletmeler ile okulların iş birliği çok önemlidir. İl
bazında iş gücü piyasası ve ihtiyaç analizleri dikkate
alınarak işletmelerin katılımlarıyla eğitim,
istihdam olanakları yaratılmalıdır. Meslek yüksek
okulları gelişmiş ülkelerdekilere benzer şekilde organize
edilerek öğretim elemanları özellikle serbest piyasada
çalışmış, sanayinin ve işletmenin
sorunlarını bilen, tabiri caizse ayağında çizme,
sırtında önlüğüyle öğrencilere uygulamalı eğitim
verecek akademisyenlerden seçilmelidir. Organize sanayi bölgelerinde meslek
yüksek okulları açılması yaygın hâle getirilmeli ve bizzat
sanayide, işletmelerde çalışan mühendislere dersler verdirerek
eğitim alanında üniversite-sanayi iş birliği temin
edilmelidir. Böylece, öğrencilik yıllarından itibaren sanayiyi
tanıma fırsatı bulan öğrenciler mezun olduktan sonra
kolaylıkla iş bulma imkânına kavuşacaktır, iş
yerleri de öğrencilik yıllarından tanıdıkları
öğrencileri istihdam edeceklerdir. Bu uygulamayı Gaziantep
Üniversitesi Rektörlüğüm sırasında bizzat gerçekleştirdik
ve çok ciddi gelişmelere şahit olduk.
Ayrıca, konuşmamın başında
belirttiğim gibi istihdam üzerinden alınan vergi, prim ve işveren
payı gibi mali yüklerin düşürülmesi yeni istihdam
alanlarının oluşmasını teşvik edecektir diyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.26
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.33
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Necati
TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
239 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 6- 4447 sayılı Kanunun geçici 10
uncu maddesinin onikinci fıkrasında yer alan 2015 yılından
itibaren beş yıla ifadesi 31/12/2023 tarihine şeklinde
değiştirilmiştir
Süleyman
Girgin Mustafa
Adıgüzel Yüksel
Mansur Kılınç
Muğla
Ordu
İstanbul
Neslihan
Hancıoğlu Mürsel
Alban Cavit
Arı
Samsun Muğla Antalya
Ayhan
Barut İrfan
Kaplan
Adana
Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Mürsel Albanın.
Buyurun Sayın Alban. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin
6ncı maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce İzmirde
meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralı
vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
On sekiz yıldır uygulanan yanlış
ekonomi politikaları nedeniyle oluşan ekonomik sistem bozukluğu
bugün Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte zirveye
çıkmıştır. Ülkemizde çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
Başta tüm işletmeler olmak üzere hemen hemen herkes büyük zarar
gördü. Bilançolarda kur farkı ve yüksek faiz kaynaklı zararlar
oldukça arttı, özellikle pandemi süreci bu zararları katlayarak
büyüttü. Esnaflarımız başta olmak üzere küçük ve orta ölçekli
tüm işletmeler banka kredilerini geri ödeyemediler, ciddi zorluklar
yaşamaktadır. Aynı şekilde emekçilerimize kısa
çalışma ödeneği adı altında sadakadan öteye gitmeyen
bu ödemeler kandırmadan ibarettir. Salgın günlerinde hayat
pahalılığı karşısında emekçilerin yaşam
koşulları daha da zorlaşmıştır. AKP yönetimi
birtakım uygulamalarla kendisini işçilerin yardımına
koşuyormuş gibi göstermeye çalışmaktadır. Emekçilerin
paraya en çok ihtiyaç duydukları bu dönemde yapılan bu ödemeler
sadaka mahiyetindedir ve yetersizdir. Kısa çalışma ödeneği
diye aylık 1.593 TL, günlük 52 TL sadaka veriyorsunuz. Üstelik bunu da
işçinin İşsizlik Fonundan veriyorsunuz. Verdiğiniz bu
paralar tam olarak günlük 5 euro etmektedir. Bizi kıskanıyor.
dediğiniz Avrupada 5 euroyu dilenciye verseniz, inanın o 5 euroyu
kafanıza fırlatır. AKPnin şov amaçlı
kullandığı bu ödemeler sanki bir lütufmuş gibi
sunulmaktadır. Oysa işçilerin eline geçen bu paralar
İşsizlik Fonunda işçilerden kesilenlerden elde edilen
birikimlerle yapılmaktadır. Ertelenenler dâhil vergi, SGK
borçları ödenemiyor, tedarikçilere olan borçlarını çek, senet
vererek uzun vadeye yaymaya çalışıyorlar.
Kamuya olan borçlarının
yapılandırılmasını öngören düzenleme önemli olmakla
beraber mevcut sorunların çözümü için yeterli değildir. Çözüm,
yapılandırma değil, bu kanun teklifinin tamamında tüm
borçların ve cezaların silinmesidir. Bakın, daha önce birçok kez
bu tür kamu alacaklarında yapılandırma getirdiniz. Ne oldu,
biliyor musunuz? Daha sonra yapılandırmayı dahi yapılandırdınız.
Niçin? Çünkü vatandaş bu yapılandırmaların ilk taksitini
bile ödeyemiyor, piyasa borç batağında. Buna bir de bütçe
açığı ve hazine borçları da eklenince bu
yapılandırmayı yapmak zorunda kaldınız. Zaten sizin bu
yapılandırmayı vatandaş için değil, har vurup harman
savurduğunuz, boşalttığınız hazineye biraz para
girsin diye yaptığınız açıkça ortadadır.
Hazineye para lazım. diyorsunuz. Öncelikle israfı durdurun. Örnek
mi istiyorsunuz? İşte size örnek:
Cumhurbaşkanlığının 16 uçağı var, mart
ayında yurt dışına 1 uçuş, yurt içinde
yaklaşık 10 uçuş yapmıştır. Bu uçuşlarda 1
uçak kullanıldıysa diğer 15 uçak ne yaptı? Diğer 15
uçak uçmasa bile mecburen bakımı yapıldı ve
yaklaşık 13 milyon dolar para harcandı. Siz bu
yapılandırmadan yaklaşık 500 milyar TL para bekliyorsunuz.
Hazineye para lazım değil mi? Bakın, benim size bir önerim var,
gelin hep birlikte Cumhurbaşkanının uçaklarından
başlayalım, kullanmadığı 15 uçağı
satın, yazlık sarayın inşaat maliyet
harcamalarını durdurun. Marmaris Okluk Koyundaki yazlık saray
için kamulaştırdığınız 65 hektarlık arazinin
tamamını, alın teriyle, kadimden gelen haklarıyla elde
ettikleri mülkiyetlerini vatandaşların ellerinden ağlata
ağlata aldınız. Bu yerleri hak sahiplerine geri vererek
ödediğiniz milyarlarca liraları geri alın. Vatandaşın
gözünün yaşını silin. Beş gün tatile gittiği
yazlık sarayı satın, vatandaşın borcunun
tamamını silin. Hiç kimse de vergi vermiyorum, yapılandırın
diyemez. Satın yazlık sarayları, satın binilmeyen
uçakları, bırakın vatandaşın cebindeki üç beş
kuruşu, silin tüm borçları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Allah kuluna Yürü ya
kulum! demiş; siz vatandaşa borcunu ödetmek için arabasını
sattırdınız, yürüttürdünüz ama saray saltanatına 16 uçak
alarak uçurdunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Nereye
doğru uçurdunuz? Ses çıkarmayarak bu yönetime, uçuruma doğru
uçurdunuz. Zamanı gelince bu seçmen sizin ayağınızı
yere bastırmasını bilir, sizi de yürüyemez hâle getirir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer alan yer alan ifadesinin
bulunan şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Rıdvan Turan Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüseyin
Kaçmaz
Mersin İzmir Şırnak
Kemal Peköz Mahmut
Celadet Gaydalı Necdet
İpekyüz
Adana Bitlis Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Rıdvan Turanın.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan,
değerli vekiller ve ekran karşısındaki değerli
halkımız; bu yasa teklifini Anayasaya aykırı mı?
Şurası demokratik mi? Demokratik teamüllerle uyuşuyor mu,
uyuşmuyor mu? diye tartışmanın lüzumu yok. Bu yasa teklifi
bizatihi Erdoğan tarafından anayasal düzenin ilga edildiğinin
göstergelerinden bir tanesidir. Bunu laf olsun diye söylemiyorum, bakın
niye söylüyorum? 2017 yılında ne söylemişti Erdoğan:
Şimdi grev tehdidi olan yere biz OHALden istifadeyle anında müdahale
ediyoruz. Diyoruz ki: Hayır, burada greve müsaade etmiyoruz çünkü iş
dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz biz
OHALi. Yani Erdoğan, anayasal düzeni, elinde olan OHAL kararnameleriyle
ilga etmiş oldu. Dün AKPnin 18inci yılıydı. On sekiz
yıllık zaman dilimi AKPnin ne denli işçi düşmanı
olduğunu, ne denli emek karşıtı olduğunu, ne denli
örgütlü işçilere karşı taammüden bir tutum içerisinde
olduğunu bize gösterdi. Neler görmedik ki? TEKEL işçilerine
saldırıdan maden işçilerini meydanda tekmelemeye kadar,
işçilerin grev veya toplu sözleşme hakkını ortadan
kaldıran tutumlara kadar, işçileri nankör olarak nitelendiren
tutumlara kadar, hatta Soma katliamını kader ve fıtrat
olarak nitelendiren tutumlara kadar.
Değerli arkadaşlar, AKPnin dinci,
muhafazakâr yüzünü kazıyın, altından, böyle, tombul,
semirmiş bir sermayedar çıkar. AKPnin on sekiz yıllık
siyasi geleneğinin bütünü yoksula, işçi sınıfına ve
emekçilere karşı tutumla geçti. Şimdi, bir yasa teklifi halka
pazarlanmaya çalışılıyor, AKP ve MHP tarafından
pazarlanmaya çalışılıyor. İstihdam paketi olarak
halka satılmaya çalışılan bu şeyi Anayasa terazisine
vurmaya gerek yok. Bu ülkede Anayasa diye bir şey artık yok,
demokratik teamüller diye bir şey yok; artık AKP ve MHPnin
faşizme yönelik planlaması var, programı var; bunu böyle görmek
lazım.
Neymiş? Burada, pandemi sebebiyle ortaya
çıkan fakruzaruret durumunda sorumluluğu işçiye ve işverene
bölüştürecekmiş; iddia bu doğrultuda. Bunlar palavra.
Bunların hepsinin kısaca özeti şu: AKP ve MHPnin
başkanlık yeni Türkiye millî irade gibi kodlarla
sürdürdüğü sistematik faaliyetin sıkıştığı
yerde ucuz iş gücü ve emeğin kazanımlarının hunharca
katli söz konusu. Bunda MHP de sorumludur, bunda AKP birinci derecede
sorumludur. Bunun, işçi hakları konusunda 1936 yılındaki
Grev yapanın Türklüğünden şüphe ederim.
mantığından daha başka bir mantık
olmadığı çok açık değerli arkadaşlar. Bunu
söylememin sebebi şu: O yıllar dünyada faşizm
rüzgârlarının estiği yıllardı ve bu sebeple işçi
sınıfına karşı muazzam bir saldırı
kampanyası başlatılmıştı, şimdi de durum ne
yazık ki bundan daha ayrı değil.
Bakın, bunu arızi bir durum, bir görev
kusuru, aslında iyi yapmaya çalışıyormuş da
arkadaşlar yanlışlıkla böyle bir yola tevessül
etmişler gibi görmemek lazım; böyle algılamamak lazım. Bu,
yaşanan kriz ortamının, çok boyutlu krizin faturasını
yoksullara ve işçi sınıfına çıkarma eğilimidir.
Faşizm konusunda laf kurulacaksa, Poulantzas,
faşizme giden yolun tüm sınıf ve tabakaları saran çok
boyutlu bir kriz dinamiğiyle şekilleneceğini ve bu kriz
dinamiğinde birilerinin çıkıp egemenler yani sermaye lehinde
yaşamı yeniden kurmak için alt sınıflara, işçi
sınıfına ve yoksullara terörist bir muamele
yapacağını yazar; işte yaşadığımız
şey tam da budur. Bu yasayı başka türlü Şurasını
düzeltelim mi? Burasını yeniden ele alalım mı? diye
tartışmak mümkün değildir. Bu, AKP ve MHPnin faşizme
geçiş programıdır; bunu böyle görmek gerekir. Pandemiyle,
başka şeylerle alakası yoktur.
Bakın, geçen gün Hakkâride Şerali Dereli
adındaki yoksul Kürt köylüsünü öldürenle, 2016da HDPlileri cezaevine
atanla, işçilerin hakkını şu anda gasbeden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bugün
Hakkâride öldürülen, şehit edilen çalışanları biliyorsun
değil mi? Hiç onlarla ilgili bir şey demiyorsun.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Sen bir müsaade et
Sen bir
müsaade et
Sen çok biliyorsan gelir konuşursun, gelirsin konuşursun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bol kepçe
konuşuyorsun, bugün işçileri katletti o imansızlar.
RIDVAN TURAN (Devamla) Şimdi bak, 2016da
HDPlileri darbeyle içeriye atan ile işçi haklarını faşizan
bir zihniyetle elinden alan AKP ve MHP zihniyeti aynı zihniyettir.
Geçenlerde damat bahsetti, Uluslararası sermayedarlarla memleketi cazibe
merkezine çevireceğiz. Nasıl yapacaksın bunu? İşçi
ücretlerini düşürerek, köle koşullarında insanları çalıştırarak.
Bakın arkadaşlar, öyle korkuyorsunuz ki en
küçük adımda dâhi -işte, maden işçileri ortadadır- bir
küçücük kıvılcıma tonlarca su döküyorsunuz. Su dökseniz de
aşağıdan bir yangın devam ediyor, bunu böyle bilin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
RIDVAN TURAN (Devamla) Bu sizin çabanızdan
bağımsız bir biçimde bu ülkede artık size yönelik bir
yeterlilik duygusu oluşmuş durumda. Ne yaparsanız yapın, bu
yasayı da çıkartacaksınız ama saraylarınız,
iktidarınız ve zenginliğiniz halk tarafından
kuşatıldığında, insanlar sokaklara döküldüğünde
bu yasaların hepsinden geri adım atacaksınız. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan, teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesinde yer
alan şeklinde ibaresinin ibaresiyle ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz Ahmet
Çelik
Samsun Gaziantep İstanbul
Hasan
Subaşı Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Antalya Denizli Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun, bir söz
talebiniz var galiba.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Mersin
Milletvekili Rıdvan Turanın görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisi, elli bir yıllık
tarihinde Dik baş, tok karın. şiarını ilke
edinmiş bir siyasi partidir ve her türlü izme, faşizme, komünizme
ve diktatöryalizme karşı bir siyasi partidir.
Konuşmacının sözleri, soğuk
savaş döneminin birtakım sloganik söylemleridir. O dönemin zihniyetini
yansıtmaktadır ve ayrıca, sürekli sokak vurgusu
yapılması da son derece manidardır.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, Sayın Özkan, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum. Hatibin kürsüden grubumuza, Cumhur
İttifakına dönük ifadelerini asla kabul etmiyoruz. Bugün Türkiyede,
hukukun üstünlüğü rule off law yani hukukun otoritesini,
Anayasanın otoritesini, ve vatandaşlarımızın
güvencesini hayata geçiren bir anlayışla Türkiye Cumhuriyeti devleti
yönetiliyor. (HDP sıralarından gürültüler) Yani bu ülkede bir
taraftan işçilerimize PKK terör örgütü saldıracak, bu ülkenin
devletiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tehdit edecek ve bu ülkede
devlet otoritesi kalksın da biz başımıza buyruk ne yaparsak
yapalım anlayışla hareket eden terör örgütleri cirit atacak
sonra da biz bakacağız, bunun kabulü mümkün değil. Biz, bu
ülkede, bakın, Almanya, Fransa, İtalya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Batı
demokrasilerinde, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde, gelişmiş
demokrasilerde hukuka, Anayasaya, demokratik kurumlara her kim nasıl
itaat etmesi, nasıl uyması gerekiyorsa biz de cumhuriyetimizde,
devletimizde bunu egemen kılacağız. Yani bu ülkenin anayasal
kurumlarına, göreve gelmiş Hükûmetine, Parlamentosuna, Türkiyeyi
faşizme sürüklüyor ve bu ülkenin vatandaşlarına silah
sıkıyor. ifadesini kabul edemeyiz. Bu ülkeyi hukukla, demokrasiyle,
refahla mutlak surette buluşturacağız ve bu ülkeyi muasır
medeniyetler seviyesi hedefinin üzerine çıkaracağız.
Teşekkür ediyorum.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Ne zaman? Ne zaman?
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne zaman
buluşturacaksınız?
RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben,
hatibimize yerinden bir söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, grup adına
buyurun.
32.-
Mersin Milletvekili Rıdvan
Turanın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
RIDVAN TURAN (Mersin) Öncelikle, MHP Grup
Başkan Vekili muhtemelen kızmış ve bundan incinmiş ama
kızması ve incinmesi asla ve asla şu anda bir maden
işçisinin yaşadığı kızgınlıktan ve
incinmeden daha fazla değil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce teröristler
Hakkâride çalışan işçiyi katletti, niçin ses
çıkarmadınız?
RIDVAN TURAN (Mersin) Yağma yok değerli
arkadaşlar, eğer AKPyle bu ülkenin ekonomik gidişatında
sorumluluk sahibiyseniz askıya ekmek asarak bu işten
kurtulamazsınız. İnsanların size karşı ne kadar
tepkili olduğunu mutlaka bilmelisiniz.
AKP Grup Başkan Vekiline de söyleyeceğim
şey şu: Her konuda lügatiniz aynı; terör, terör
Ben size
diyorum ki: Bu yasa insanları kölelik koşullarında
çalıştırıyor. Bunun dışında
argümanınız varsa Yok değil, biz insanların
refahını artıracağız, çok güzel koşullarda
yaşatacağız. diyorsanız çıkın ama şunu
bilin ki: Bu koalisyon, arasında da her gün daha fazla çelişkinin
yoğunlaştığı bu koalisyon bu halkın ekonomik
olarak fakruzaruretinin en büyük sebebidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sokaklarda mı
arayacaksın çözümü?
RIDVAN TURAN (Mersin) Yeter ki şiddet olmasın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sokak
demokrasidir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Önerge üzerinde Sayın Bedri
Yaşar, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 6ncı maddesi, kanunda sayılan
şartları sağlaması şartıyla belirlenen prime esas
kazançlar üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait
tutarın, işe alındıkları tarihten itibaren
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması
konusunda başlatılan ilave istihdam desteği uygulama süresinin
2020 yılından 2023 yılına kadar uzatılmasını
içeriyor. Tabii, biz özellikle bu pandemi süreci içerisinde çok zor
şartlar yaşayan, zor günler geçiren esnafımıza yönelik,
üreticimize yönelik, özellikle borcunu ödemeyen toplumun bütün kesimlerine
yönelik atılan adımları doğal olarak destekliyoruz.
Tabii, içinde bulunduğumuz şartlar öyle sizin
çok da tahmin ettiğiniz gibi değil. İşte, mart ayında
pandemi süreci başladı, o zaman vergi ve sigorta ödemelerini
altı ay ötelediniz. O, ekim ayıydı, geldi çattı, hem ekim
ayı ödemeleri hem geçmişten gelen ödemeler üst üste geldi.
Dolayısıyla, pandemi süreci hepimizin de izlediği gibi ikinci
dönemine girmek üzere, şartlar böyle olunca daha bunlar bile ödenemez
hâlde. Bunların daha çok faizlerle yapılandırılması
yerine bizim önerimiz şuydu: Bu olağanüstü şartları
yaşayan ülkemizde bunların faizlerini hiç olmazsa devlet
karşılasın, ana paralarını ödeme yönünde
esnafımız gayret sarf etsin.
Şimdi, aynı şekilde vergi ve SSK
borçlarının bugün yapılandırılmasına biz
karşı değiliz ama daha bir önceki yapılandırmanın
taksitleri bitmedi, ondan öncekilerin taksitleri bitmedi, girdi birbirine.
Bunun uzun vadede alışkanlık hâline gelmesini doğru
bulmuyoruz ama bugün içinde bulunduğumuz şartlar itibarıyla bu
borcun yapılandırılması doğrudur ve de yerindedir.
Hatta biz şunu da öneriyoruz: Şimdi, Maliye
Bakanlığımızın, Hazinenin yetkilileri burada.
Geçmiş dönemden sigorta borcu olanlar var, bunlar her
yapılandırmada tekrarlanıp duruyor. Nasıl? Bankalar tahsil
edemedikleri alacaklarını varlık şirketlerine satıyor;
işte, yüzde 10una, yüzde 15ine alacağın durumuna göre satıyor.
Bugün de bunların eğer -on yıl geçti, on beş yıl
geçti- hâlâ tahsilatı mümkün değilse bu borçlar için de böyle bir yol
izlenebilir diye düşünüyorum, bu da bu manada gündeme gelebilir. Hatta
bizim seçim programımızda vardı, ödenemeyen kredi borçlarıyla,
kredi kartlarıyla ilgili demiştik ki: Bu, yaklaşık 3-4
milyar civarında bir rakam. Bunlar da ha bire takibe uğruyor.
Biliyorsunuz, bunlar küçük rakamlar ama gerçekten milleti inciten, eşinden
ayıran, çok sıkıntılar yaşatan bir hadiseydi. Bunları
da aynı şekilde, devlet, varlık şirketleri gibi bu kredi
kartı borçlarını satın alsın, hatta bir
miktarını silsin, bunu da uzun vadede yapılandırsın.
diye bizim teklifimiz vardı. O, bugün de gündemde, bunu da sağlamak
mümkün.
Yine, aynı şekilde, istihdama yönelik
adımların atılması lazım. Bugün, bankalara müracaat
ettiğiniz takdirde, özellikle devlet bankalarına -siz hep böyle
söylüyorsunuz ama- gidin, kapılarını tık tık vurun
Ben bugün bir şube müdürüyle de görüştüm. Kredi verebiliyor
musunuz? diyorum Maalesef şu an küçük işletmeler hariç yani
işte 3 milyon cirosu olan işletmelere yaklaşık 100 bin
liraya kadar kredi veriyoruz. diyor ama yüksek orandaki talepleri yerine
getiremediğini de buradan sizlere söylüyorum.
Üretimde süreklilik esastır yani üreticinin,
esnafın, çiftçinin sürekli desteklenmesi lazım. Durup kalkmayla Sizi
durdurdum, önünüze engel koydum, bundan sonra işinize devam ederiz.
mantığıyla işletmeler yürümüyor. Hepinizin bildiği
gibi araçlar ilk hareket esnasında en fazla mazotu tüketirler,
işletmeler de böyledir; durla kalkla başlamak zordur, maliyetleri
yüksektir, dolayısıyla işler yürürken bunların
desteklenmesi lazım. Tabii, bununla beraber, zaman zaman memleketimizin
değişik yerlerinden sorunları da gündeme getiriyoruz bu kürsüde.
Sayın Başkanım, GİK üyemiz
Sayın Rıdvan Uz ve Çanakkale İl Başkanımız
Selahattin Yıldızlar diyor ki: Bizler, Çanakkalenin merkez Kepez
beldesinde bütün siyasi partilerin temsilcileriyle beraber,
muhtarlarımız da dâhil oturduk, bir kahvaltılı
toplantı yaptık. Orada da iktidar partisine mensup milletvekilleri
dedi ki: Hiç merak etmeyin. Biz, Kepez beldesinin sulama sorununu
çözeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözleriniz.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Tamamlıyorum
Başkanım.
E, aradan uzunca zaman geçti. Özellikle, Kepez
beldesi Kalabaklı köyünden Saffet Akçay amcamız diyor ki: Biz
şu iktidar partisinin milletvekillerine ulaşamıyoruz. Bizim
sulama projelerimizle ilgili de daha hiçbir adım atılmadı. Neyin
ne olacağı konusunda da hiçbir fikrimiz yok. Sana zahmet,
oradadır, Meclistedir, siz daha kolay ulaşırsınız, bir
sor bakalım, şu bizim sulama işimizde bir ilerleme var mı?
Ben de buradan Çanakkaleyi temsil eden iktidar partisinin milletvekillerine
diyorum ki: Saffet Akçay amcanın selamı var, Şu bizim sulama
işi ne oldu bir baksın, bize de bir haber versin. diyor, Çanakkale
şehitler beldesinden de hepinize selam söylüyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde üç önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 7- 4447 sayılı Kanunun geçici 19
uncu maddesine aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
Cumhurbaşkanı, birinci ve onuncu
fıkralarda yer alan 31/12/2020 tarihlerini 31/12/2023 tarihine ve ikinci
fıkrada yer alan 2020 yılını 2023 yılına kadar
uzatmaya yetkilidir.
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Ayhan
Barut
Muğla İstanbul
Adana
İrfan
Kaplan Cavit
Arı Mustafa
Adıgüzel
Gaziantep Antalya Ordu
Ali Mahir
Başarır Neslihan
Hancıoğlu
Mersin Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Ali Mahir Başarırın.
Buyurun Sayın Başarır. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İşsizlik Sigortası Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde söz aldım.
Evet, bu torba yasayı neden getirdik? Pandemi
sürecinde istihdam üzerindeki olumsuzlukları gidermek için getirdik. Ama
görüyorum ki işçi için, emek için, emekçi için hiçbir şey yok, yine
patronları korumuşsunuz. 25 yaş altındaki işçiler ile
50 yaş üstündeki işçilerin kıdem hakkını elinden
alıyorsunuz, emeklilik hakkını
zorlaştırıyorsunuz. Bu hak 1936 yılında verildi
İş Kanununda ama seksen dört yıl sonra bununla oynama
şerefi AKP Grubuna ait.
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
49uncu maddesini hiç okumadan mı bunu getirdiniz, merak ediyorum. Ne
diyor? Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek,
çalışma hayatını geliştirmek ve çalışma
barışını sağlamakla mükelleftir."
Anayasanın 49uncu maddesiyle ilgili ne var? İşçinin hayat
seviyesi yükseliyor mu? Dönüp bir işçinin hâline bakıyor musunuz? Bu
ülkede pandemi süreci diyorsunuz; bu süreçte yumurtaya ekmeğe,
elektriğe, nohuda her şeye yüzde 70 zam gelmiş, her şeye.
Her şeyi geçiyorum, mart ayında 90 lira olan unun çuvalı 160
lira olmuş. Peki, asgari ücret ne kadar? 2.324 lira. Neden asgari ücreti
konuşmuyorsunuz?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 100 dolar, 100
dolar!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Emekli
maaşı 1.800-1.900 lira civarında. Neden bunun
artırılmasını konuşmuyorsunuz? Sizin iş
dünyasından başka, patronlardan başka bir kıbleniz yok mu?
Neden?
Şimdi, vergiyi 8inci kez
yapılandırıyorsunuz, niye? 8 kez yapılandırdınız;
esnaf için, berber için, kahveci için
Bu adamlar bunu nasıl ödeyecek?
Bugün, kahveci günde 10 tane çay satıyor; taksitlendirdi, ödeyebilir mi?
Siz, bunu kimin için getiriyorsunuz? Başınızın üstünde
taşıdığınız o 5li çete için getiriyorsunuz,
onlara getiriyorsunuz bu vergi indirimini. Bu ülkede ne yazık ki her
şeyi onlara yapıyorsunuz.
Arkadaşlar, bu 5li çete -Cengiz, Kolin, Limak
gibi bu şirketler- on sekiz yılda 2019 bütçesinden fazla ihale
almış ama bunlar için vergi indirimi getiriyorsunuz. Nedir bunlar?
Kim bunlar, yakamıza yapıştı? Başka şirket yok mu
bu ülkede? Kredi onlara, yolcu garanti onlara, araç garanti onlara...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Meclis
garantisi de onlara!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Yani,
anlamıyorum ben bunu. Sizin göreviniz Cengiz İnşaat ve
yandaşlarını zengin etmek mi? (CHP sıralarından
alkışlar)
İstihdam. diyorsunuz siz, İşçi.
diyorsunuz; nerede işçiyle ilgili bir şey var burada, ben merak
ediyorum. 5 şirket. Yine, yeni, Çukurova Havaalanında belli, 5 milyon
yolcu yılda seyahat ediyor, 10 kez ihaleyi iptal ettiniz; Cengiz
İnşaata vereceksiniz ve 12 milyon yolcu garantisi vereceğiniz
söyleniyor. Neden? Neden? İşçinin, emeklinin, bu ülkenin
geleceğini bu insanlara ipotek etmek zorunda mısınız?
Söyleyin bunu. Bu yatırım değil; bu çalma modeli, bu zengin etme
modeli. Bence, bu ülkede bunlara yolcu garantisi vermeyin, bu insanlara, halka,
emekliye, işçiye ekmek garantisi verin artık biraz. Bu ülkede araç
garantisi vermeyin, milyonlarca gence iş garantisi verin biraz. Kredi
garantisi vermeyin, milyonlarca üniversite mezunu devletten
aldığı krediyi ödeyemiyor; onlara, kredilerine af garantisi
verin. Allahtan korkun biraz.
Çıkın sokağa, pazara. Bugün bir
asgari ücretli 2.324 lirayla geçinebilir mi? Biriniz geçinin hadi, on gün. On
gün geçinin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Saray on dakika
geçinsin!
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Başarır.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Geçinemezsiniz ama bu yasada patronlara, büyük firmalara, yandaş
şirketlere vergi indirimini getiriyorsunuz. En son Kolin İnşaata
425 milyon lira vergi indirimi getirdiniz. Ya, yazık değil mi? Sonra,
buna direnen sendikacıları Meclis kapısında tartaklıyorsunuz.
Madencileri polis, asker metrelerce sürütüyor. Artık insaf, insaf, insaf!
Bazı milletvekilleri söylüyor Nasıl sokağa çıkalım?
Niye? Çünkü halk size hakaret ediyor, halk hakaret ediyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biz
halkın içindeyiz ya!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Halkın içerisinde ben hiçbir milletvekilini görmüyorum, görmüyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Her
zaman sokaktayız!
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Sen
burada işçiyi savun, işçiyi, 5 şirketi değil! Sen 5
şirketin avukatı mısın? Halkın avukatı ol!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Her
zaman halkın içindeyiz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Halkın avukatı ol! Sen emeklinin, işçinin avukatı ol! Seni
Cengiz İnşaat seçmedi, bu halk seçti.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Her
zaman sokaktayız!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
uzatmaya ibaresinin uzatmak için ibaresiyle değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Metanet Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz Aylin
Cesur
Adana Gaziantep Isparta
Yasin
Öztürk Ahmet
Çelik Hasan
Subaşı
Denizli İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Aylin Cesurun.
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunla Alacakları yeniden
yapılandıralım. demişsiniz. Ekonominin gidişatı
için bir yapılandırma yapılması zaruret de ama yine yöntem
yanlış. Önce şunu belirtelim: Pandeminin ekonomik sonuçları
için önerdiğiniz yapılandırmaya salgından dolayı gerek
duyulmadı. Ben bir önceki konuşmamda da söylemiştim,
salgından önce başlayan Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminiz ve israf ekonominiz sonucu içine düştüğümüz yapısal,
ekonomik ve siyasal tıkanmanın sonucu bu.
Ekonomi, başkanlık sistemine geçince
uçacak. demiştiniz, fos çıktı, tıkanmanın
zararları ve getirdikleriyle salgın ekonomisini yönetmekte
zorlanıyoruz ve mecburen yapılandırmalara gidiyoruz. Yanlış olan
şu: Bu yapılandırmalar bir sistem, bir program dâhilinde
değil yani, bir makro ekonomi stratejisi kapsamında
yapılmıyor. Her defasında uzatmalar hâlinde taksit taksit
gerçekleşiyor. Dayanağı nedir, sonu nedir, nereye varılmaya
çalışılıyor, belirsiz. Öngörülebilirlik, piyasaları
asıl etkileyen şey ve en önemli şey aslında ama bizim,
sizinle öngörebildiğimiz, gidişatın sürekli daha kötüye
gittiği. Ha, diyorsanız ki Bizim bir makro ekonomi politikamız
var, o da damat beyin geçen ay açıkladığı Yeni Ekonomi
Programı. o program bir ay içerisinde çoktan 2023 döviz kuru hedeflerini
geçti, her boyutuyla gerçeklikten uzak bir program olduğunu gördük
hepimiz. Ha, diyorsanız ki Bizimki o program değil. o zaman
başka. O zaman, geçen ay damat beyin açıkladığı neydi
bize? Şimdi, bakın, neyle oynuyorsunuz? Kurumlarla, liyakatle ve
istatistiklerle. Şeffafız demekle öyle şeffaf da olunmuyor.
Şimdi, arkadaşlar, kısa çalışma
ödeneğinden faydalanan 1 milyondan fazla vatandaşımız var,
ücretsiz izne çıkarılmış 2 milyondan fazla vatandaş
var. Bunlar bin lira aylıkla geçinmeye çalışırken hâlâ
istihdam içinde sayılıyorlar ve istatistiklerinizde iş gücüne
katılım oranı düşürüldü ve aktif iş arayan 2 milyona
yakın vatandaş azaltıldı. 4 milyon 200 bin işsiz
var. diyorsunuz -sizin rakamlarınız- ama az önce
saydığım rakamlar 5 milyon daha yapıyor yani toplam 9
milyon. Yani, aslında işsizlik yüzde 13,4 değil, yüzde 27.
Şimdi, bir de gizli işsizlerimiz var. İşli yani
çalışan kime deniyor? İşi var, emek koyuyor ve emeğin
karşılığını alıyor değil mi?
Şimdi, istihdam içinde çalışan gözüken milyonlarca
esnafımız gizli işsiz. Açıyor dükkanını erkenden,
sabahleyin geliyor, kepengini indiriyor ve akşam işi siftahsız
bitiriyor. Bu vatandaşlarımız sizin istatistiklerinizde
değil, hiçbir istatistikte yok ama ülkenin her köşesinde var bunlar.
Çıkın sokaklara. Soruyor esnafımız, yıllarca
vergilerini verdikleri hâlde kendilerine bu zor zamanda neden destek
çıkılmadığını soruyorlar. Kredilerin aslında
bir yardım olmadığını, eninde sonunda geri
ödeyeceklerini biliyorlar. Onlar adına soruyoruz. Olmayan gelirle esnaf
birikmiş borcu nasıl ödeyecek? Şimdi, verdikleri vergilerin israfa gittiğinin,
kendilerine kaynak kalmadığının ve asıl sorunun
iktidarın kötü yönetimi olduğunun da farkındalar. Her şeyi
dolarla alırken, gelirler artmadan kurdaki artış maliyet artışlarına
sebep olduğu için Dövize bakmıyorum. diyen Hazine ve Maliyenin
başındakine de kızgınlar. Memleketi ithalat cenneti hâline
getirdiler diye kızgınlar. Kendilerinden yüzde 20 stopaj alındığı
hâlde, kaymak tabakaya vergi indirimlerini, aflarını bol keseden
dağıtmanıza da kızgınlar. Gelir adaletsizliğinin
devlet eliyle artırılmış olmasına da
kızgınlar ve muhtemelen, burada, kurumlar vergisinde de ciddi
düşüşlere gidilmesi için kanun teklifi
konuşulacağını duysalar buna da kızarlardı.
Şimdi, daha iki hafta oldu, burada
söylemiştim, sonunu düşünmeden borçlanıyorsunuz. İsrafla
bütçe açık veriyor ama içiniz rahat, keyfiniz gıcır ne de olsa
vatandaş öder koyduğunuz vergilerle, adaletli adaletsiz fark etmiyor.
Yine, geçen hafta, ben, bu kürsüde dedim ki: Vatandaş
taş mı yiyecek? Karar verdim, bu kürsüye her
çıktığımda, onlara siz gerçekten ekmek buluncaya kadar
soracağım: Taş mı yiyecek vatandaş? Çünkü biz, kötü
ekonomi yönetiminizin sonuçlarını çalışanın, emekçinin
primleri üzerinden, 25 yaş altı gençlerimizin ve 50 yaş
üzerindeki vatandaşlarımızın haklarından keserek
telafi etme çabalarınızı kabul etmiyoruz.
Ben sözü Âşık Mahzuniye vereceğim:
İnsanın kanından yiyip içenler,
Beyler sofrasında yüksek uçanlar,
İzini kaybedip vurup kaçanlar,
Arkasına bakınmaya az kaldı.
Bu kavgada kim yürüdü, kim döndü,
Esamemiz okunmaya az kaldı,
Bu düğünün sonu mutlak gelecek,
Al kınalar yakınmaya az kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYLİN CESUR (Devamla) Az kaldı arkadaşlar,
az kaldı arkadaşlar, az kaldı arkadaşlar!
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan
aşağıdaki ibaresinin aşağıda bulunan
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü Necdet
İpekyüz
İstanbul İzmir Batman
Hüseyin
Kaçmaz Kemal
Peköz Mahmut Celadet
Gaydalı
Şırnak
Adana Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Oya Ersoyun.
Buyurun Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; bugün 4 Kasım; sevgili Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer, halkın milletvekilleri,
arkadaşlarımız, dört yıldır cezaevinde rehin
tutuluyorlar. Neden, biliyor musunuz? Çünkü -bunu asla
unutturmayacağız- saray rejiminin kurulmasına engel görüldükleri
için tutuluyorlar.
Bugün, bu Meclisin kapısının önünde,
sevgili DİSK Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu ve
DİSKe bağlı sendikalarımızın genel
başkanları polis tarafından darp edildi, birilerinin emriyle,
sarayın emriyle darp edildiler. Ne için gelmişlerdi? İşte,
bugün, burada görüşülmekte olan, sermayenin çıkarı için
görüşülmekte olan bu yasa teklifine karşı işçi hareketinin
sözünü söylemek için gelmişlerdi ve diyorlardı ki Kıdem
tazminatımıza dokunmayın, emeklilik hakkımıza
dokunmayın. Ben, buradan, içeride, dışarıda, sarayın
ve sermayenin egemenliğine karşı direnen herkesi, daha üç gün
önce alkışladığınız ama bugün haklarına
sahip çıktıkları için gözaltına alınan Somalı
maden işçilerini, Üçkuyularda ve Hacıbektaşlı köyünde
toprakları için direnen köylüleri ve ülkenin dört bir yanında eşit
ve özgür bir yaşam için direnen, çalışan, kadın
katillerinin peşine düşen tüm kadın arkadaşlarımı
saygıyla sevgiyle bir kez daha selamlamak istiyorum.
Evet, bu teklifte ne var? Şimdi, teklifin
gerekçesine bakıyoruz, salgının yarattığı yükün
sosyal devlet ilkesi gereğince paylaştırılmasından
bahsediyor. Peki, içeriğinde ne var? İçeriğinde işçiler
için ne var, sermaye için ne var? Kuralsız ve güvencesiz bir
çalışma yaşamının örgütlenmesi var, kıdem ve
ihbar tazminatının gasbı var ve 24 yaş altı genç
işçiler için, çalıştıkları günlerin yani emeklilik
haklarının gasbı var. Tam da bu noktada bu teklif en çok da
kadınları vuruyor. Özellikle 25 yaş altı çalışan
kadınların doğum iznini gasbediyor ve burada, emeklilik
hakkını gasbediyor. Zaten, hâlihazırda, toplumsal cinsiyet
eşitsizliği yani yaşamın her alanında olan toplumsal
cinsiyet eşitsizliği en fazla emeklilikte sürüyor. Bakın,
DİSKin geçen hafta açıkladığı bir rapor var. Bu
rapora göre, istihdam edilenlerin yüzde 32si kadın olmasına
rağmen emekli olan kadınların oranı sadece yüzde 19. Yani
bu teklifle işçilerin payına tarihsel kazanımlarının,
haklarının gasbı düşüyor. Peki, işverenin payına
ne düşüyor? Teklifin onlarca maddesinde işverenlere bol keseden
teşvik dağıtılıyor ve kayıt dışı
işçi çalıştıran işverenler dahi ödüllendiriliyor bu
teklifle. Asıl amacı işsizleri korumak olan İşsizlik
Sigortası Fonundan işverenlere ölçüsüz kaynak aktarımı
yapılıyor. Bahanesi ne? İstihdam. Peki, bakalım, 2017 ile
2020 yılları arasında işverenlere bütçeden işveren
sigorta prim desteği olarak 114,2 milyar lira kaynak aktardınız.
İşsizlik Sigortası Fonundan işverenlere 43 milyar lira
doğrudan destek ve teşvik verdiniz ve sadece istihdam teşvikleri
için doğrudan sermayeye en az 134 milyar lira kaynak aktardınız.
İstihdam arttı mı? Hayır. Bunu en iyi de siz biliyorsunuz.
Bakın, geçtiğimiz günlerde Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sosyal Koruma
Kalkanımız kapsamında vatandaşlarımıza
sağladığımız destek ve yardımlarda 39 milyar
lirayı aştık. diye övünerek bu tabloyu paylaştı.
Şimdi, bunun 30 milyara yakını İşsizlik Sigortası
Fonundan yani zaten işçinin parası ve şimdi, siz, bunu da
yeniden ve yeniden gasbetmenin yollarını arıyorsunuz bu
teklifle. 43 milyar lira aktarmışsınız zaten işçinin o
hakkından sermayeye ve burada övündüğünüz şey, işçilerin
zaten kendilerine ait olan 30 milyar lirayı işçiye verdim diye
övünmek. Şimdi, siz, asıl burada bir hesap vermek
zorundasınız. Birincisi, işverene
aktardığınız paranın hesabını vermek
zorundasınız; ikincisi, 100 milyar lira nerede? Bu İşsizlik
Sigortası Fonundan kalan 100 milyar lira nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) - Bu pandemi ve deprem
koşullarında ve ekonomik kriz koşullarında günlük 39 liraya
mahkûm ettiğiniz işçilere vermeniz gereken parayı, Fonu bu yasa
teklifiyle yeniden ve yeniden sermayeye peşkeş çekme derdindesiniz.
Ben, buradan bir tane bir şey hatırlatmak
istiyorum: Ortada sosyal devlet yok, bir paylaşım da yok; ortada
sosyal devlet olmadığı gibi işçileri, emeklileri,
halkı sırtında yük olarak gören bir iktidar var ama asıl
yük sizsiniz.
Buradan bir şey hatırlatmak istiyorum:
1999 depremi. AKP bunu çok iyi hatırlar çünkü kendisini iktidara
taşıyan süreçti bu, bu işti. Halk enkaz altındayken dönemin
iktidarı, milletin, halkın emeklilik hakkını
tırpanladı ve şimdi de siz İzmir depreminin enkazı
altında emeklilik hakkını, kıdem tazminatı
hakkını ve ihbar tazminatı hakkını tırpanlamaya
kalkıyorsunuz. O dönemin iktidarı nasıl enkaz altında
kaldıysa, siz de bu enkazın altında kalacaksınız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin kanun teklifinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kemal
Bülbül Mahmut Celadet
Gaydalı Necdet
İpekyüz
Antalya Bitlis Batman
Hüseyin
Kaçmaz Kemal
Peköz Serpil Kemalbay
Pekgözegü
Şırnak Adana İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Kemal Bülbülün.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli üyeler; herkese iyi geceler, herkese sevgi ve saygılar.
Yani, Rıdvan Vekilim aslında kanun
teklifiyle ya da kanunlar teklifi ya da torba, poşet neyse, bununla ilgili
ne yapılması gerektiğini ifade etti ama bir kere de ben ifade
edeyim.
Şimdi, bu yasa teklifi nasıl bir zamanda
geliyor? Bir, kış geliyor. İki, pandemi süreci var. Üç,
inanılmaz bir işsizlik ve yoksulluk var. Dört, psikososyal bir
çöküntü var ve daha da sayabileceğimiz birçok şey var; deprem var,
başka başka felaketler kapıda, maazallahuteala her an yeni
felaketler gelecekmiş gibi bir hava söz konusu. Böylesi bir ortamda ne
yapılır? Toplum psikolojik olarak, sosyal olarak, ekonomik olarak,
moral olarak sağaltılmaya çalışılır ama bunu
yapmak yerine var olan hakları da gasbetmek, var olanı da elinden almak
gibi durum söz konusu.
Birçok arkadaş dile getirdi, bugün,
kapıda, DİSK yöneticilerine yapılan saldırı
faşizm falan değildir, daha ötesi bir şeydir;
barbarlıktır, ahlaksızlıktır. (HDP
sıralarından alkışlar) Hem de Zonguldakta 2 maden
işçisi göçük altında kalmışken, sadece demokratik
haklarını kullanmak gibi bir erdemle Meclisin kapısına
gelen sendikacılara yapılan saldırının başka bir
tanımı yoktur. Kıdem tazminatı gasbediliyor, bu
torbanın içerisine başka başka
Dipsiz bir kuyu gibi bu torba,
elinizi atıyorsunuz ulaşamıyorsunuz vesaire ve bütün bunlar ne
zaman? 4 Kasım 2016 darbesinin gölgesinde. Peki, nedir bu 4 Kasım? 4
Kasım, Şark Islahat Planının, İttihat ve Terakkinin
yaptığı katliamların, Tunceli Kanununun, 49lara
yapılanların, 27 Mayıs darbesinin, 12 Mart darbesinin, 12 Eylül
darbesinin, boşaltılan 4 bin köyün, 17 bin faili meçhulün ve
yapılan sayısız belediye gasbetme darbesinin
toplamıdır. (HDP sıralarından alkışlar) Burada
demokrasi diye bir amaç yoktur; burada bastırma, susturma, yok etme... Bu
siyaset değildir, böyle bir siyaset aklı olamaz. Elbette ki iktidar
eleştirilecek, elbette ki iktidar eleştirilere karşı öz
eleştiri verecek, hesap verecek. Yok Bizi eleştirmeyin., yok Bize
bir şey sormayın., yok Bize hesap sormayın
Nerede böyle şeyin
bolluğu? Halk arasında bir laf var, derler ki: At Ali
Paşanın, çubuk kara meşenin; dehle, gitsin. Bulmuşsunuz
atı, dehleyin gitsin. Yok böyle bir yaşam, yok böyle bir yaşam!
(HDP sıralarından alkışlar) Karşınıza
işçiler de, karşınıza Kürt halkı da,
karşınıza emekçiler de, kadınlar da, yoksullar da,
depremzedeler de, hakkını arayan herkes de, öğrenciler de
Mağdur edilen herkes karşınıza dikilecek. Aslında
karşınızdalar ama görmek istemiyorsunuz. Bir bakar körlük hâli
var. Demiştim ki: Türkiyede diktatörlük yoktur, diktakörlük vardır
ve bu diktakörlük bütün bu olup bitenleri görmüyor, duymuyor, fark etmiyor;
basireti bağlanmış, izan körelmiş. Böylesi bir tabloyla
karşı karşıyayız ve hâlâ bizi rencide ediyorlar ve
hâlâ bize saldırıyorlar, hâlâ mazluma saldırıyorlar.
Diyanet İşleri Başkanı çıkıp
diyor ki: Deprem, kıyamet denemesidir. Vay senin aklına turp
sıkayım ben, e mi!
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Ne biçim
konuşuyorsun ya!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bakar
mısınız şuna; bu bir bilim insanı, bu bir
ilahiyatçı güya. Onu diyeceğine, depremzedelere, yoksullara, enkaz
altında kalanlara moral verecek bir şey söylesene bre cahil! Böyle
bir dindarlık, böyle bir tefsir, böyle bir kelam, böyle bir içtihat olur
mu? Olmaz. Nedir bu? Cehaletin ürünüdür. Biz cehalete teslim olmayız; biz
zulme, biz faşizme, biz katliama, biz hiçbir yok etmeye teslim
olmayız. Neden? Çünkü hakkı, hakkaniyeti ve adaleti savunuyoruz.
Çünkü haklıyız; güçlülüğümüzü, gücümüzü hakkımızdan
alıyoruz. Ve kırk yıldır, 12 Eylül 1980de de Gülten
Kışanak Diyarbakır Cezaevinde işkenceye tabi tutuluyordu,
bugün de Kandıra Cezaevinde işkenceye tabi tutuluyor. Yazıklar
olsun, yuh olsun!
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Türkiyede işkence
falan yok.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Türkiyede işkence
vardır, bu senin söylediğin de bir işkencedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Türkiyede işkence
yok.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Böyle İşkence
yok. demekle olmuyor, kandıramazsınız.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sözümü bölmeyin lütfen.
SALİH CORA (Trabzon) Sizin derdiniz Diyanet
değil, sizin derdiniz İslamiyet!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Bizim derdimiz
İslamiyet değil, bizim derdimiz hakkaniyettir.
SALİH CORA (Trabzon) Hadi oradan!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) İslamiyeti bilenler adil
olurlar, inançlara saygılı olurlar. Şahı Merdan Aliye
sordular, dediler ki: Devletin dini var mıdır? Vardır,
adalettir. dedi. Adalet nedir? dediler. Dedi ki: Mazlumun ve masumun
hakkını korumaktır. Mazlumun ve masumun hakkını
korumayandan İslam da olmaz, adalet de olmaz, adil de olmaz. Ne olur?
Zorba olur, barbar olur. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 8inci maddesinde yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini teklif ederiz.
İmam
Hüseyin Filiz Ahmet
Çelik Hasan
Subaşı
Gaziantep İstanbul Antalya
Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İbrahim
Halil Oral
Denizli Adana Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Neslihan
Hancıoğlu
Muğla İstanbul Samsun
Ayhan
Barut İrfan
Kaplan Cavit
Arı
Adana Gaziantep Antalya
Mustafa
Adıgüzel Cengiz
Gökçel
Ordu Mersin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk söz Sayın İbrahim Halil Oralın.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde verdiğimiz
önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime, İzmir depreminde hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar dileyerek başlamak
istiyorum. Canla başla vatandaşlarımızı enkaz
altından kurtarmaya çalışan arama kurtarma birimlerimize de
sonsuz şükranlarımı sunuyorum, Allah onlardan razı olsun.
Saygıdeğer milletvekilleri,
insanımızın deprem sebebiyle can derdine düştüğü bir
ortamda, maalesef, iktidara mensup bazı isimlerin ve yandaş
basının dilinde siyasi rant amaçlı ifadeler yer almaktadır.
Özellikle 1999 yılında yaşanan ve bütün Marmara Bölgesini
etkileyen deprem ile İzmirde yaşadığımız depremi
kıyaslamak ve buradan yalan yanlış beyanlarla siyasi rant elde
etmeye çalışmak çok çirkindir. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktayın çıkıp 1999
depreminde devlet iki gün ne olduğunu anlayamamıştı.
ifadelerini kullanması ne devlet ciddiyetine yakışır ne de
acılarla boğuşan bir iklimin ruhuna uygundur.
Ben 1999 depremi olduğunda bu çatı
altında milletvekili olarak bulunmaktaydım. Bu sebeple, birkaç söz
söylemeyi vicdani bir görev kabul ediyorum. İki gün devlet ne
olduğunu anlayamamıştı. dediğiniz depremde, 8 bina
değil 133 bin bina yıkılmıştır. Evet,
kıymetli arkadaşlarım, 8 bina değil, 133 bin bina
yıkılmıştır ve 17 bin kişi hayatını
kaybetmiştir. Tarihin en büyük felaketlerinden biri olan bu depremde,
dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı ve bugün
İYİ PARTİ Teşkilat Başkanı olan Sayın Koray
Aydın Bey başta olmak üzere, 57nci Hükûmetin Kabinesinin büyük bir
kısmının sabahın ilk ışıklarıyla deprem
bölgesinde olduklarına şahidiz. O büyük afette, Sayın Koray
Aydının icraatlarıyla, geçici konutların da
kalıcı konutların da nasıl olağanüstü bir mücadeleyle,
altyapılarıyla birlikte teslim edildiğini eğer
hatırlamıyorsanız, o günün Devletin Sözünü Tuttuğu Gün
manşetli gazetelerini açıp okuyarak
hafızalarınızı tazeleyebilirsiniz. Siz, hâlâ Elâzığ,
Van, Malatya depremlerinin yarasını tam manasıyla sarabildiniz
mi? Biraz vicdanlarınıza dönün ve bu işi siyasete
bulaştırmak yerine tecrübeden faydalanmasını bilin.
İYİ PARTİ kadroları doğal afetlerle mücadelede
Hükûmetimize tecrübesiyle destek olmaya her zaman hazırdır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde derin bir
ekonomik kriz vardır. Bu kriz, görüştüğümüz teklifin
gerekçesinde ifade edildiği gibi sadece coronavirüsün
yarattığı sıkıntılardan kaynaklanmamaktadır.
Ülkemizde yapısal mali problemlerden, israftan, yanlış ekonomik
politikalardan kaynaklı âdeta ekonomik bir tsunami
yaşanmaktadır. Bu tsunami esnafı, çiftçiyi, hizmet sektörünü,
öğrenciyi, emekliyi boğmaktan beter etmiştir. Teşviklerle
alakalı süre uzatımında Cumhurbaşkanına yetki vererek
bu tsunami içinde boğulan vatandaşı maalesef
kurtaramazsınız. Topu 2023e kadar Cumhurbaşkanına atmak bu
Meclise yakışmamaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, sadece gecikme
faizlerini silerek on sekiz aylık yapılandırmalarla bu borç
yükünü hafifletemezsiniz. Devlet, esnaf kefalet ve tarım kredi
borçlarını satın alarak yapılandırma kapsamına
sokmalıdır. Bununla alakalı biraz önce Bedri Yaşar Beyin
bahsettiği gibi, İYİ PARTİnin Türkiye Dayanışma
Fonu adı altında bir seçim programı mevcuttur, oradan istifade
edebilirsiniz.
Öğrencilerin KYK borçlarında indirime
gidilmelidir hatta tamamı devlet tarafından ödenmelidir. Coronavirüs
sebebiyle kapalı olan KYK yurtları ve üniversiteler için merkezî
bütçeden ayrılan miktarlarda kullanılmayan kısımlar
hazineye iade edilmeli, KYK borçlarının hafifletilmesi için
öğrencilere aktarılmalıdır.
Esnafın ve firmaların KDV alacakları
ödenemiyorsa, ödenmiyorsa bu miktarlar vergi borçlarından
düşülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanımız bu vahim
tabloya bakınca ve konu dolar olunca başını kuma gömmeyi
tercih etmektedir. Sayın Albayraka bakarak Memlekette ekonomik kriz
yoktur. diyoruz. Yakında Avustralya veya Kanada dolarının 6
lira civarındaki kurunu söyleyerek Doların 9 lira olduğunu
diyenler yalan söylüyor. diye açıklama yaparsa inanın hiç
şaşırmayacağım.
Sayın Cumhurbaşkanına
çağrım şudur: Borçları
yapılandırdığınız gibi hükûmeti de
yapılandırınız, Sayın Albayrakı görevden
alınız ya da başka bir göreve atayınız.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendi
partini yapılandır.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Bu
hareket bile piyasalara güven getirecek, ekonomiyi rahatlatacaktır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Önce kendi
partinizi yapılandırın.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Sözünüz varsa buyurun burada konuşun, milletin kürsüsü burası.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Daha
sonra bakacağız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) O bir kere denedi o
işi, konuşamaz. Bir daha dene bakalım.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Ben,
milletin kürsüsünde konuşuyorum.
Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önerge üzerinde
ikinci söz talebi Sayın Cengiz Gökçelin.
Buyurun Sayın Gökçel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde sürekli istihdam paketleri
açıklandığını görüyoruz. Paketler
açıklanıyor, türlü kavramlar ve rakamlar katılıp
karıştırılıyor, kimsenin anlamayacağı
şekilde önümüze konuyor. Evirip çevirmeye gerek yok, işin özü belli,
sorumuz net. Bu yönetim sistemine geçildiğinden beri istihdam
oranları nasıl değişti? Ne kadar katma değerli ürün
üretmişiz? Asgari ücretliye ne katmışız? Asgari ücretle
çalışan işçinin gelir vergisi matrahını düzenlediniz
mi? Açlıkla sınanan asgari ücretliye ne veriyorsunuz? Bunu
konuşalım. Her paket açıklandığında pembe tablo
çizme çabası var sizde. Başarılı olmak için öncelikle
hatalar kabul edilmelidir fakat siz hatanızı kabul etmiyorsunuz.
Başarısızlıklarınızı da başarı
diye bize anlatmaya kalkıyorsunuz. Bu pembe tabloyu çizenler
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri
istihdam oranlarının nasıl değiştiğini
açıklayabilecekler mi acaba? Eğer merak eden olursa, iş gücü
verilerine göre istihdam son bir yılda 1 milyon 254 bin kişi
azaldı. Yani, işsizimize işsizler ordusu katıldı. Siz
rakamlarla nasıl oynarsınız bilmem ancak reel olarak istihdam
artmıyor aksine azalıyor.
Sırf şirin gözükmek için borçların
yapılandırılmasını torbanın içine
attınız. Kalkıyorsunuz her konuşmanızda Tarımda
şu kadar destek verdik. diyorsunuz. O zaman soruyorum: Neden çiftçinin
sulama borçları, elektrik borçları
yapılandırılmıyor? Destek veriyoruz. diyorsunuz. Neden çiftçinin
şu anda 168 milyar lira borcu var? Neden çiftçilerin o içinde
oturduğu evle tarımsal üretim yaptığı arazileri
satılıyor? Bunu hiç merak ediyor musunuz arkadaşlar? Eğer
siz ülkedeki üretim yapan çiftçileri, köylüleri zerre kadar
düşünüyorsanız çıkın bir üretim alanına, tutun bir
çiftçiyi Arkadaş, senin gelir durumun ne? Sen BAĞ-KUR primini ödüyor
musun? Sen ektiğin üründen yeteri kadar gelir elde ediyor musun?
Cesaretiniz varsa bunu sorun. (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar) Burada ahkâm kesmek kolay.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
İşçilere cumhuriyet tarihinde verilmeyen desteği verdik.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, iş sadece tarımda, üretimde de bitmiyor.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Cumhuriyet tarihinde verilmeyen desteği biz verdik.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) - Burada
getirdiğiniz yasa teklifiyle bir kölelik düzenini emekçiye, işçiye,
çalışana dayatıyorsunuz. 25 yaşın altındaki, 50
yaşın üzerindeki insanların ellerinden çalışma
yasasından kaynaklanan hakkı alıyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, bizim insanlarımız köleliği hak ediyor mu? (CHP
sıralarından Hayır! sesleri, alkışlar) Belki sizin
liderinizin altında ona her daim biat etme anlayışı var
ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her türlü emperyalist
baskıya boyun eğmediği gibi sizin
çıkartacağınız bu yasanın karşısında da
elbette dimdik ayakta duracak ve bu yasayı size
çıkarttırmayacağız! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar, burada aslında
söylenecek çok şey var, biz bunları söylüyoruz. İşsizlik
Fonundan işverene teşvik veriyorsunuz, işçinin senelerce
alın teri dökerek ödediği primleri siz işveren için
harcıyorsunuz. Siz hep beşli çete için çalışıyorsunuz.
Tamam, anladık, işverenler de zor günler geçiriyor ama onu
işçiden çalarak yapmayacaksınız. Sosyal devletseniz, büyük
devletseniz bunun için yeni bir fon kurarsınız, gerekirse devlet
olarak bütçenizden karşılarsınız; emekçiden
çalmazsınız, çalışandan çalmazsınız,
haklarını sonuna kadar verirsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Emekçiler, çiftçiler bize oy veriyor; emekçiler, çiftçiler, işçiler bize
oy veriyor, AK PARTİye oy veriyor. Zenginler size oy veriyor, zenginler;
çiftçiler, işçiler bize oy veriyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Eğer bir kanun
yapılıyorsa bunun amacını bu kanun vatandaşlara sosyal
ve ekonomik yönden ne getiriyor ne götürüyor onu hesaplayarak ortaya
koyarsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) Siz getirdiğiniz
bu kanunla işçiyi, emekçiyi ezdiriyorsunuz, onların hakkını
da ellerinden alıyorsunuz; bu, adalet düzeninde olmayacak bir uygulama.
Değerli arkadaşlar, aslında sizin çok
yaptığınız hatalı işler de var. Bugün Mersinin
Anamur ilçemizden aradılar. Değerli arkadaşlar, geçen hafta
salı günü bir yangın çıkmıştı. Uçarı köyü
diye bir köyümüz var; siz gerçi onu elimizden çaldınız, mahalle
yaptınız, köylülüğümüzü unutturdunuz bize. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Değerli
arkadaşlar, ülkemizde açıkta en kaliteli muzun
yetiştirildiği bu köydeki arazileri yıllardır orada,
atalarından kalan hazine arazilerinde üretim yapan çiftçilerimizin,
köylülerimizin elinden alıp ihaleyle sermayeye peşkeş
çekiyorsunuz. Bunu asla kabul etmiyoruz, bunu asla kabul etmiyoruz, bunu gerçekleştiremeyeceksiniz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
teklif ederiz.
Madde 9 4447 sayılı Kanunun geçici 22
nci maddesinin birinci fıkrasında bulunan 1/1/2021 ifadesi
31/12/2023 şeklinde değiştirilmiştir.
Sibel
Özdemir Ayhan
Barut İrfan
Kaplan
İstanbul Adana Gaziantep
Cavit
Arı Neslihan
Hancıoğlu Süleyman
Girgin
Antalya Samsun Muğla
Yüksel
Mansur Kılınç Mustafa
Adıgüzel
İstanbul Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sibel Özdemirin.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de 239 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan önce de defalarca şahit olduğumuz gibi Adalet
ve Kalkınma Partisi yine Meclis Genel Kurulunun gündemine
taşıdığı bu kanun teklifiyle -51 maddelik bir torba
kanun- 19 farklı kanunda değişiklik yapmaktadır.
Farklı ihtisas komisyonlarını ilgilendiren birçok konu, toplumun
bizden çözüm beklediği temel sorun alanları bir torba kanunla sadece
Plan ve Bütçe Komisyonunda hızlıca görüşülerek maalesef Genel
Kurul gündemine getirildi. Öncelikle, tabii ki en önemlisi Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda ilgili tüm
tarafların görüş ve önerilerinin alınmadığı,
detaylıca tartışılmadığı, sendikaların,
meslek kuruluşlarının karşı
çıktığı hatta karşı çıktıkları
için şiddete maruz kaldığı maddelere dikkat çekmek
istiyorum.
Bazı maddelerde kıdem ve ihbar
tazminatıyla emeklilik hakları
sınırlandırılıyor, işçinin, gençlerin,
kadınların sahip olduğu, kanunla güvence altına alınan
sosyal hakları ve güvenceleri ellerinden alınıyor. Özellikle 25
yaş altı çalışanlar ile 50 yaş ve üzeri
çalışanlara ciddi hak sınırlamaları getiriliyor.
Bizlerin bu maddeleri kabul etmesi mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
benim, üzerine söz aldığım 9uncu maddeyle 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununda değişiklik
yapılarak Esnaf Ahilik Sandığına esnaflardan pirim
kesilmesine ve devletin prim desteği ödemesine ilişkin
uygulamanın yürürlük tarihi 2023 sonuna ertelenmekte.
Hatırlanacağı üzere esnaf
dayanışma teşkilatı ahilik örgütlenmesinden hareketle 2017
yılında 6824 sayılı Kanunla İşsizlik
Sigortası Kanununda düzenlemeye gidilerek iş yerini kapatan ya da
zor durumda kalan esnafa belirli bir süre ödeme yapmak amacıyla Esnaf
Ahilik Sandığı kurulmasına dair yasal düzenleme
yapılmıştı ve uygulamanın 2018de başlaması
öngörülmüştü. Ancak kapsamlı şekilde hazırlanmayan,
uzlaşıyla kabul edilmeyen, Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonunun STKlerin görüşleri dikkate
alınmadan yine bir oldubittiyle yasalaşan düzenleme aradan geçen üç
yıla rağmen hayata geçirilemedi. Esnafın yasa
yapılırken fona katkı primiyle ilgili farklı talepleri
vardı ve bu anlaşmazlık nedeniyle 2018 yılında
başlaması gereken uygulama 2020 yılına ertelenmişti ve
geçen yıl mart ayında yapılan değişiklikle fonun
oluşması bir kez daha ötelendi ve 2021 yılı
başına ertelendi.
Şimdi, bugün görüştüğümüz kanun
teklifinde yine bir kez daha yapılan değişiklikle Covid-19
pandemisi nedeniyle çok zor durumda kalan esnafımızın en çok
ihtiyaç duyduğu bir dönemde Esnaf Ahilik Sandığının
yürürlük tarihi bu defa da 2024 tarihine erteleniyor. Defalarca
uyardığımız hâlde yasama sürecindeki eksik yaptığınız
bu düzenlemenin uygulamasını sürekli ertelediniz. Şayet tüm tarafların
taleplerini içeren nitelikli bir yasama süreciyle Esnaf Ahilik
Sandığı 2018 yılında uygulanmaya
başlanmış olsaydı sosyal devletin bir gereği olarak
sandıkta biriken fondan esnafın derdine bir ölçüde çare olunması
belki de bugün mümkün olacaktı.
Değerli milletvekilleri, peki ne oldu? Pandemi
döneminde Hükûmet esnafa Salgın nedeniyle dükkânınızı
kapatacaksınız. dedi. Peki esnaf ne yaptı? Dükkânını
geçici olarak kapattı. Kapattı da ne oldu? Salgın döneminde
devletin ve toplumun orta direği olan, birçok farklı sektörde
faaliyet gösteren esnafımız maalesef kaderine terk edildi. Sosyal
devlet anlayışından çok uzak uygulamalarla esnaf, işçi,
işveren borç, kredi, faiz sarmalına terk edildi; banka kredisi verildi
ya da kredileri ötelendi. Şimdi bu kredilerin geri ödemeleri geldi fakat
esnaf için normalleşme mümkün olmadı. Bırakın kredi
ödemesini, esnaflarımız kira ve sürekli zam yapılan elektrik,
doğal gaz gibi sabit giderlerini de ödeyemez durumdalar.
Değerli milletvekilleri, gelinen aşamada
esnaf ve sanatkâr için İşsizlik Fonu işlevini görecek olan Esnaf
Ahilik Sandığı uygulamasının, üç yıl daha
ötelemek bir yana, bir an önce oluşturulması gerekmektedir. Biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak esnafın acil çözüm bekleyen
sorunlarını ve esnafın doğrudan gelen taleplerini dikkate
alarak 17 maddelik bir öneri sunmuştuk Hükûmete. Ve eğer biz bugün
bir yasal düzenleme yapacaksak değerli milletvekilleri, esnaf ve
sanatkârlar için hak temelli bir sistem oluşturmalıyız,
esnafı banka faizlerine mahkûm etmemeliyiz, esnafın kepenk
kapatmasına seyirci kalmamalıyız, esnafımızın
taleplerini ve sıkıntılı durumunu dikkate alacak olan Esnaf
Ahilik Sandığı uygulamasını bir an önce başlatmalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, dediğim gibi,
eğer bir yasal düzenleme yapacaksak, en azından salgın bitene
kadar zor durumda olan esnaftan prim desteği alınmadan bu sandık
oluşturulabilir. Sosyal devletin bir gereği olarak en azından bu
süreçte başlangıç aşamasında sandığa devletin
daha fazla katkı yapması sağlanarak böyle bir
çalışmayla sandığın işler hâle getirilmesi için
önemli bir adım atılması gerektiğini biz düşünüyoruz
ve bu uygulamanın bir an evvel esnafımızın çözüm bekleyen
sorunlarına bir çare olmasını temenni ediyoruz.
Ben bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlayarak sözlerime son vermek istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Başarır,
Sayın Sümer, Sayın Antmen, Sayın Alban, Sayın Köksal,
Sayın Arı, Sayın Karabat, Sayın Gürer, Sayın Kasap,
Sayın Şahin, Sayın Aydoğan, Sayın Kılınç,
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kaya, Sayın Ünlü, Sayın
Ceylan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Hancıoğlu,
Sayın Demirtaş.
Yoklama için üç dakika süre veriyor ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN Pusula veren
arkadaşlarımız lütfen Genel Kurul salonundan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan
şeklinde ibaresinin ibaresiyle ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Fahrettin
Yokuş İmam
Hüseyin Filiz Ahmet
Çelik
Konya Gaziantep İstanbul
Hasan
Subaşı Yasin
Öztürk Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
Antalya Denizli Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Fahrettin Yokuşun.
Buyurun Sayın Yokuş.(İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında Hakkâri Derecikte PKK
terör örgütünün saldırısı sonucu şehit olan işçi
kardeşimize Allahtan rahmet, yaralı kardeşlerimize de
Rabbimizden şifalar diliyorum. PKK terör örgütünü bir kez daha buradan
lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba yasa
içerisinde hepinizin malumu olduğu üzere işçi haklarını
geriye götüren bazı maddeler var. Bu maddelerle ilgili olarak Türkiye'nin
en büyük işçi sendikaları olan, konfederasyonları olan
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK ortak bir basın
açıklaması yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisine çağrıda
bulundular. Bu çağrıyı duymayan milletvekillerimizin
olabileceği düşüncesiyle buradan aynen okuyorum:
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde olan torba yasa teklifinin
çalışma hayatına ilişkin düzenlemelerinden duyduğumuz
ortak kaygıyı ve teklifin yaratacağı sakıncaları
kamuoyuyla paylaşıyor ve teklifin iş hukukuna esneklik getiren
hükümlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminden geri çekilmesini talep
ediyoruz.
Kanun teklifiyle belirli süreli iş
sözleşmesinin kapsamının genişletilmesi ve
yaygınlaştırılması söz konusudur. Belirli süreli
sözleşmeyle çalışan işçiler kıdem ve ihbar
tazminatı ile iş güvencesi -işe iade davası- hükümlerinden
yararlanamadığından bu düzenlemeyi son derece
sakıncalı buluyoruz.
25 yaş altı ve 50 yaş üstü
çalışanların hiçbir şarta bağlı
olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesiyle -geçici
işçi olarak- istihdam edilmesi sonucunda kıdem ve ihbar tazminatı
gibi haklardan yararlanamamaları büyük haksızlıkların
ortaya çıkmasına neden olacaktır. Yaşa bağlı
olarak getirilecek bu düzenleme çalışanlar arasında ayrıma
yol açacaktır, çalışma düzeni ve sosyal adaletin
bozulmasına neden olacaktır, ülkemizde belirsiz süreli iş
sözleşmesi esasına dayalı olarak düzenlenen iş hukuku
düzeninin altüst olmasına yol açacaktır. Ayrıca yaşa
bağlı olarak getirilen bu ayrım Anayasanın eşitlik
ilkesine de aykırıdır.
Kanun teklifinde 25 yaş altında olup on
günden az çalışma günü olan çalışanlara yönelik bir
düzenleme yer almaktadır. Bu teklifle 25 yaş altındaki
işçilerin uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin ödemelerinin
yapılması yükümlülüğü ortadan kaldırılmaktadır.
Bu teklif çalışanların işsizlik, malullük,
yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek
hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan
yararlanmasını ortadan kaldıracaktır. Bu düzenlemeyi
özellikle sosyal güvenlik hakkı açısından sakıncalı
buluyoruz. Yaşa ve çalışma biçimine bağlı olarak
sosyal güvenlik haklarından mahrumiyet getirecek bu düzenlemenin de
Anayasanın eşitlik ve sosyal güvenlik hakkı hükümleriyle
çeliştiğini düşünüyoruz.
Torba kanun teklifinde kısmi
çalışmanın yaygınlaştırılması
amaçlanmıştır. Kısmi çalışma
yaşlılık aylığı, malullük aylığı,
işsizlik ödeneğine hak kazanma gibi pek çok konuda ciddi hak
kayıpları yaratacağı için bu düzenlemeyi
sakıncalı buluyoruz.
Üç işçi konfederasyonu olarak işçilerin
başta kıdem tazminatı ve sosyal güvenlik hakları olmak
üzere Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış
haklarına zarar vereceğini düşündüğümüz bu teklifin geri çekilmesini
talep ediyoruz. Ülkemizin küresel salgın ve deprem felaketleriyle
uğraştığı ve yaralarını sarmaya
çalıştığı bu zor günlerde, çalışanları
büyük endişelere sevk eden ve hak kayıpları yaratacak bu
teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminden geri çekilmesi bütün
çalışanların ortak arzusudur. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
bütün siyasi partileri bu konuda sağduyulu davranmaya ve işçilerin
sesine ve arzularına kulak vermeye çağırıyoruz. 3 işçi
konfederasyonu olarak bu konuda ısrarlı olduğumuzu vurgulamak
istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK olarak çalışma
hayatının sorunlarıyla ilgili düşünülen düzenlemelerin
ülkemizde uzun bir geçmişi olan sosyal diyalog mekanizmaları
kullanılarak ele alınmasından yana olduğumuzun bir kez daha
altını çiziyoruz. diyorlar.
Evet, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin 3
büyük konfederasyonu bunu söylüyor ama işçileriyle diyalog kurmayan,
onları dinlemeyen, konfederasyonları yok sayan bu anlayış
maalesef ısrarla bu düzenlemeyi yapmak istiyor.
Buradan son söz olarak şunu demek istiyorum:
Eğer bu düzenleme geçerse ne olur biliyor musunuz? Biliniz ki
çalışanın emeğine uzanan eller iflah olmaz.
İyi geceler. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinde yer alan şeklinde
ibaresinin olarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sait
Dede Serpil Kemalbay
Pekgözegü Kemal Peköz
Hakkâri
İzmir Adana
Mahmut Celadet Gaydalı Hüseyin
Kaçmaz Necdet
İpekyüz
Bitlis Şırnak
Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Sait Dedenin.
Buyurun Sayın Dede (HDP sıralarından
alkışlar)
SAİT DEDE (Hakkâri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba yasanın 9uncu
maddesi üzerindeki görüşlerimizi paylaşmadan önce, İzmirde
meydana gelen depremde hayatını kaybeden insanlarımıza
Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyorum.
Hepimizin yüreğini burkan bu faciada sorumluluk
yine doğaya ve vatandaşlara yükleniyor, rant ve denetimsizliğin
üstü örtülmeye çalışılıyor. Bakın, yirmi bir
yıldır başlangıçta geçici denilerek alınmaya
başlanan, 2002den beri kalıcı hâle getirilen cep telefonu,
internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Millî Piyango, uçak
biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok konuda toplanan deprem
vergilerinin binaların güçlendirilmesinde, deprem güvenliğinin
sağlamasında kullanılmadığını görüyoruz.
Bugüne kadar toplanan 70 milyar 895 milyon 689 bin TLnin nereye gittiği
de ayrıca araştırılması gereken bir husus.
Şimdi, deprem için toplanan vergilerin nereye
gittiği meçhulken çok zor şartlar altında çalışan AFAD
bünyesindeki arama kurtarma teknisyeni emekçilerin durumuna dikkatinizi çekmek
istiyorum. Emekçi arkadaşlarımız deprem bölgelerinde
çalışmanın yanı sıra, dağda ve doğada arama
kurtarmada, trafik kazalarında, sel, çığ, maden göçüklerinde ve
kimyasal, biyolojik radyasyon ve tehlikeli nükleer maddelerin ölçümünde hiçbir
risk tazminatı olmaksızın riskli bir iş kolunda
çalışmaktadırlar. Madem Meclisi torba yasa cennetine çevirdiniz,
gelin bu torbanın içine bu emekçi arkadaşlarımızın
çalışma ve özlük haklarına ilişkin bir iyileştirme
ekleyelim. Ama tabii, bu torba kanundan da anlaşılacağı
üzere sizin için önemli olan sermayenin palazlanmasıdır.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılında
yapılan düzenlemeyle kurulan Esnaf Ahilik Sandığının
uygulanmasına dair yürürlük tarihi 31/12/2023 tarihine ertelenmek
isteniyor. Bu ertelemeyle coronavirüs salgınından olumsuz etkilenen
esnaflara yönelik düzenleme yapılacağı belirtilmektedir fakat
sandığın yürürlük tarihinin ertelenmesi, coronavirüsten
etkilenen esnafa yönelik sağaltıcı bir düzenleme olmaktan çok
uzaktır. Son bir buçuk yılda 160 bin esnaf kepenk kapattı, esnaf
borçlarını çeviremeyecek durumda. Dolayısıyla
sandığın uygulanmasına dair yürürlük tarihinin
ertelenmesinden çok daha fazla düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Esnafımızın kullandığı krediler faizsiz ve ödeme
gücüne göre taksitlendirilmeli. Yine, esnafın sosyal güvenlik primleri
iş yerlerinin kapalı olduğu dönemde hazine tarafından
karşılanmalı. Esnafa salgın sürecinde haksız,
insafsız cezalar yazılmamalıdır. Tabii, bir de esnafın
devletten tahsil edemediği borçlar var, bu borçlar da derhâl ödenmelidir.
Ama bunların yapılmayıp kurulan bir sandığın
uygulanmasına dair yürürlük tarihi geriye bırakılıyor,
kaldı ki bu sandık esnafın hiçbir sorununa çözüm getirmiyor.
Ayrıca, Türkiyedeki fonların,
sandıkların durumu ortada. Misal, kurulduğu günden bu yana
İşsizlik Sigortası Fonu her şey için
kullanılmış ama neredeyse işsizler için ya hiç
kullanılmamış ya da çok az kullanılmıştır.
İşçinin ücretinden kesilen primlerle biriken Fonun büyük
çoğunlukla işsizlere değil işveren teşviklerine, iktidarın
niteliksiz istihdam politikalarına, seçim dönemlerinde seçim malzemesi
olarak kullanılmasına ve son yıllarda hazine için düşük
faizli borçlanma imkânının sağlanmasına
harcandığını görüyoruz.
Resmî işsiz sayısı dünyadaki 108
ülkenin nüfusundan fazla olan Türkiyede işsiz sayısı, TÜİK
ve İŞKUR kayıtlarında bile 4 milyonun üzerindedir. Bile
diyoruz çünkü pandeminin ekonomiye etkileri nedeniyle Türkiye hariç tüm
ülkelerde işsizlik oranlarında ve sayılarında radikal bir
artış yaşanırken Türkiyede TÜİKin veri hesaplama
yöntemiyle gerçek işsiz sayısı bilinmemektedir. Gerçeği
yansıtmayan resmî açıklamaların aksine işsizlik
oranının açıklananın katbekat üstünde olduğunu
görmekteyiz.
Ekonomi denkleminin merkezine sermayeyi koyan
AKPnin bu torba yasa teklifinin Sermayenin her istediği
yapılırsa ekonomi düzelecek. mantığının bir
yansıması olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi tamamlamadan
önce, sizlere Şerali Dereliden bahsetmek istiyorum. Şerali Dereli,
Yüksekovanın Esendere beldesinin Duranlar köyünde yaşayan bir
vatandaş ve 29 Ekim günü evinin hemen yanında ilk önce darbedildi,
sonra asker kurşunuyla katledildi, sonra evinin 102 metre
uzağına taşındı ve saatlerce ailesinin cenazeye
ulaşması engellendi.
RECEP ÖZEL (Isparta) Asker kurşunuyla olmaz
bu; yanlış konuşuyorsun.
SAİT DEDE (Devamla) - Şu ana kadar
failleriyle ilgili hiçbir açıklama yapılmadı. Bakın,
Valilik, olaydan beş gün geçtikten sonra, basına
yansıdıktan sonra kamuoyunun baskısı üzerine açıklama
yapma gereği duymuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
SAİT DEDE (Devamla) Tamamlıyorum
Başkan.
Valiliğin açıklama yapmak için beş
gün beklemiş olması da olayın nasıl örtbas edilmeye
çalışıldığının göstergesidir. Valilik
yaptığı açıklamada güvenlik güçleri tarafından
olayın gerçekleştirildiğini kabul etmekle birlikte, meydana
gelen olaya yine bir kılıf bularak güvenlik güçleri tarafından
gerçekleştirilen bu infazı meşrulaştırmaya
çalışmıştır. Bu bir vahşettir ve hiçbir
kılıf bunun üzerini örtmeyecektir.
Sözlerime son verirken 4 Kasım 2016 tarihinde
siyasi bir operasyonla tutuklanan Hakkâri Milletvekilimiz Abdullah
Zeydanın mesajını sizlerle paylaşıyorum: Uzun
yıllardır HDPye yönelik saldırılar halkımızın
fedakârca duruşu sayesinde boşa çıkarılmaktadır. Tüm
bu amansız baskılara rağmen HDP dimdik ayakta
durabilmiştir. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halkların
onurlu ve özgür yaşama kavuşması için halkımızla ve
tüm arkadaşlarımızla mücadelemizi her zamankinden daha yüksek
bir gururla sürdürmeye devam edeceğiz ve tüm halklara özgür
yaşamı mutlaka armağan edeceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dede.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için ifade etmek istiyorum. Türkiye bir hukuk devletidir. Güvenlik güçleri
herhangi bir vatandaşımızı katledecek bir girişim
içerisinde asla olamaz. Bir an için böyle bir iddia varsa dahi, bütün idari
işlemleri yargı denetimine tabi olan Türkiye Cumhuriyeti devletinde
yargı önünde herkes bunun hesabını verir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN 10uncu madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 10- 4447 sayılı Kanunun geçici 23
üncü maddesinin üçüncü fıkrasında bulunan 31/12/2020 ibaresi
30/6/2021 şeklinde değiştirilmiştir.
Süleyman
Girgin Yüksel Mansur
Kılınç Ayhan
Barut
Muğla İstanbul Adana
İrfan
Kaplan Mustafa
Adıgüzel Neslihan
Hancıoğlu
Gaziantep Ordu Samsun
Cavit
Arı Lale
Karabıyık
Antalya Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
Nedir konu? Sayın Özkan size bir şey
söylemedi ki.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
33.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bize
şunu dedi: Devlet, vatandaşını öldürmez.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Doğru.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Devlet, teröristi öldürür,
vatandaşı değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
şu anda, Şerali Dereli, son cinayet. Asker kurşunuyla 60
yaşında bir köylü öldürüldü, evet öldürüldü; bu sabit. Beş gün
sonra Valilik açıklama yaptı ve bunu doğruladı. Roboskide
öldürülen 34 canı nereye koyalım? Maalesef devlet,
vatandaşını öldürmemeli, öldüremez, öldürürse hesabını
verir yani bu çok önemli bir mesele.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yine aynı
iddialar, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir.
BAŞKAN Sayın Beştaş, bu çok
tartışma açacak bir konu, saat gece on ikiyi on geçiyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, çok önemli bir mesele. Şerali Dereliyi öldüren,
kurşun sıkan asker hâlâ tutuklanmadı, hâlâ hesabı
verilmedi, tıpkı helikopterden atılan vatandaşlar gibi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kişi hak ve
özgürlükleri, yaşam hakkı, Anayasada ve uluslararası
sözleşmelerde en fazla korunan haktır. Bunun kabulü mümkün
değil. Bu tür iddiaları devlete yakıştırmak,
Türkiye'nin güvenlik mücadelesini, stratejisini tehlikeye düşürür.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Burada
Türkiye bir hukuk devletidir. demekle hukuk devleti olunmuyor. Türkiye bir
hukuk devleti olmaktan çıkmıştır, 100 kere söylemekle de bu
gerçek olmuyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bunun kabulü mümkün
değil.
BAŞKAN Teşekkür ettim Sayın
Beştaş.
Önerge üzerinde söz talebi Sayın Lale
Karabıyıkın.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bahçesinde öldürülmüş ya.
SAİT DEDE (Hakkâri) - Adam bahçesinde
öldürülüyor, sen diyorsun Türkiye'nin güvenliği ya!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
artık size söz vermeyeceğim, en azından bugünlük.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
şunu deseniz: Hesabını sorarız, soruşturma
açarız. Öldürmek ne demek ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hesabını
soracaksın ancak devlet de yaşam hakkını koruyacak, bunun
sonuna kadar mücadelesini verecek.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Öldürmüş işte, öldürmüş.
BAŞKAN Arkadaşlar, hatibe biraz
saygı rica ediyorum lütfen.
Sayın Karabıyık kürsüde.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşçilerin
niçin hesabını sormuyorsunuz? O da katledildi.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekilleri...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onun da
hesabını sorarız, hepsini soruyoruz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hiç duymadık
öldürülen işçileri ağzınızdan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O da
sizin sorumluluğunuzda. Güvenliği alın, öldürülmesin.
BAŞKAN Sayın Beştaş...
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Öldürülen işçiydi
ve Hakkârideki vatandaşlarımıza yol yapıyordu.
BAŞKAN Sayın Özkan...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onun da
sorumlusu sizsiniz, Şerali Derelinin de sorumlusu sizsiniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Yok ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
güvenliği sağlayamıyorsunuz, dinletemiyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) İşte, terör
örgütü bu saldırıları yaparken hesabını sordu devlet.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Devlet
zorunludur.
BAŞKAN - Arkadaşlar, rica ediyorum...
Bakın, bu saatte yapılacak iş
değil, yaptığınız.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN Sayın Karabıyık,
buyurun lütfen.
Kusura bakmayın, arkadaşlar adına
özür diliyorum.
Buyurun.
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz gibi 25 Mart 2020de geçici 23üncü maddeyle
kısa çalışma uygulaması yeniden düzenlenmişti ve bu
maddede, önceden normal şartlarda üç yılda 600 prim gün ödemesi
şartı varken 450ye ve önceki son yüz yirmi gün hizmet akdine tabi
olma şartı da 60a indirilmişti.
Yine aynı tarihte -hatırlarsak-
Cumhurbaşkanına da kısa çalışma ödeneği
uygulamasını 31/12/2020 tarihine kadar uzatma yetkisi verilmiş
idi.
Şimdi, bugün de yeni gelen bu maddeyle 30
Haziran 2021 tarihine kadar bu yetki uzatılıyor. Yani bu şu
anlama geliyor: Sadece kısa çalışma ödeneği değil,
aynı zamanda ücretsiz izin aylığı -ki diğer ismiyle
nakdî ücret desteği diyoruz- onlar da uzatılıyor. Ama bunu çok
net bilelim, bu şu anlama geliyor: Yine Haziran 2021e kadar bu gruba
giren çalışanlar tam ücret alamayacaklar yani mart ayından bu
yana zaten tam ücret alamıyorlardı. Kısa çalışma
ödeneği alanlar yine net ücrete yakın bir ücret alsalar da bu arada
ücretsiz izin aylığı alanlar 1.168 liraya maalesef talim etmek
zorunda kalıyor, işten ayrılamıyor. Bu, aynı zamanda iktidara
belki şöyle bir yarar sağlıyor: Onları işte göstererek
işsizlik oranı üzerinde olumlu bir etki yapılıyor ama bu
insanlar, bu çalışanlar, son derece mağdurlar ve aynı
zamanda yaşam şartları ağır; yoksullaşma her
geçen gün artıyor, hayatlarını sürdürmekte zorluk çekiyorlar.
Diğer taraftan bu uygulamada uzun dönemli
sigorta primleri de zaten karşılanmıyor. Tabii, SGKye prim
günleri de eksik bildirilmiş oluyor ki bu, Anayasanın
60ıncı maddesine zaten aykırı.
Bir de şunu unutmayalım: Bu eksik
bildirimler bir taraftan ileride büyük bir hak kaybı doğmasına
da sebebiyet verecek, hak kayıplarını da biriktirmiş
olacak. Aslında yapılması gereken en iyi şey şudur:
Burada, şu aşamaya gelmişken ücretsiz izin aylığı
alanlara da yaşam şartlarını da düşünerek en
azından kısa çalışma ödeneği kadar bir ücreti
verebilmek lazım. Hatta hatta geriye dönerek mart ayına kadar,
kısa çalışma ödeneği miktarına tamamlamak da
ihtiyaçtır diye söylemek istiyorum.
Yine, ücretsiz izin aylığı alanlar,
aynı zamanda işten de ayrılamıyorlar, tazminat
alamıyorlar ama işverenle anlaştıkları şartlarda,
tazminatını da alarak -belki daha iyi bir iş buluyorsa- bu
şekilde ayrılabilmelerinin de sağlanabilmesi lazım.
Bunları da düşünmek, burada masaya yatırmak zorundayız
değerli milletvekilleri, yaşam şartları ağır.
Şimdi, bugün itibarıyla
baktığımızda mart ayından bu yana kısa
çalışma ödeneği kaç kişiye verilmiş? 3 milyon 580 bin
638 kişiye nakdî ücret desteği ise 2 milyon 45 bin 139 kişiye
verilmiş. Şimdi, onların, çok yakında kısa
çalışma ödeneğinin 1 taksiti daha ödenmiş,
yatırılmış olacak. Ancak bildiğimiz gibi enflasyon her
geçen gün artıyor. Şu anda Türkiyede işsizlik sorunu,
iktidarın on sekiz yılda getirdiği 22 pakete rağmen
aşılabilmiş değil, her geçen gün de daha olumsuz verilerle
karşı karşıya kalıyoruz. Bu ailelerin eğitim
masrafları var, geçinme masrafları var, tencereleri kaynayacak.
Yoksulluk her geçen gün derinleşiyor değerli milletvekilleri. Bu
paralarla geçinmek gerçekten güç. Yani, kendimizi onların yerine
koyduğumuzda çok güç şartlarda yaşadıklarını,
yaşamaya çalıştıklarını görelim. Bir taraftan
geçinemedikleri için kredi almaya çalışıyorlar, taksitlerini
ödeyemiyorlar ve aylar geçiyor, bir borç yığını, bir borç
birikimiyle karşı karşıya kalıyorlar. Aynı
zamanda, şunu da unutmayalım ki sosyal bozulmalar üzerine de olumsuz
etkisi oluyor bu yoksullaşmanın. Bu nedenle biz, özellikle bu
aşamada, bu vatandaşlarımızın geçim
sıkıntılarını da dikkate alarak iyileştirme
yapmak durumundayız. Bu kadar fon var ve özellikle de İşsizlik
Fonunda bu kadar işsizlik azalsın diye çalışma
yapıldı ama hiçbir yere varılamadı. Bu miktarları
artık özellikle çalışana harcamak gerekiyor. Bu coronavirüs
sürecinde, içinde bulunduğumuz bugünlerde onları lütfen görmezden
gelmeyelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Karabıyık, buyurun.
LALE KARABIYIK (Devamla) Tekrar bunları
düşünmemiz lazım, geriye dönük iyileştirme yapmamız, en
azından net asgari ücret rakamına kadar bunları
çıkarabilmemiz lazım diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan İşsizlik
Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Behiç
Çelik Mehmet Metanet
Çulhaoğlu İmam
Hüseyin Filiz
Mersin Adana Gaziantep
Yasin
Öztürk Ahmet
Çelik Hasan Subaşı
Denizli İstanbul Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Behiç Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 10uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına konuşma yapmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 31 Ekim 2020 tarihinde
İzmir Seferihisarda meydana gelen deprem, 115in üzerinde cana, binin
üzerinde yaralanmaya mal olmuş, büyük maddi ve manevi yaraların
açılmasına yol açmıştır. Kaybettiğimiz
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve aziz
milletimize başsağlığı dilerim.
Olası deprem ve büyük doğal afetlere
karşı iktidarın önceden hazırlıklı olması,
planlama ve tatbikat yaptırılması; insan, araç gereç, malzeme ve
nakdî kaynakların hazır tutulması icap eder ancak AFAD
adlı teşkilat bu tür afetler karşısında hem deneyimsiz
hem de koordinasyon kabiliyeti düşüktür...
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Yok
böyle bir şey ya. Yazık ya! Böyle bir şey olabilir mi ya!
BEHİÇ ÇELİK (Devamla)
iltica hareketlerinde
daha uzmanlaşmıştır.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Gece
gündüz çalışıyor AFAD ya, canla başla
çalışıyorlar ya.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Başka
kurumlar üzerinde yaptırım gücü olmayan bir örgütün afette
yaraları sarması mümkün değildir.
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman)
Yazık ya, hakikaten yazık yani! AFAD dediğiniz devletin bir
kurumu ya.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) AFADın
içinde olduğu bir koordinasyonla işin yürütülmesi, ilgili
belediyelerin de dâhil edilmesi bir zorunluluktur. Önceden hazırlanmış
olan afet planları doğrultusunda, halkın da
katılımıyla afetle mücadele sürdürülmelidir, 7269
sayılı Kanunun gereği yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı,
Türkiyemiz için zor bir yıl olmuştur. 24 Ocak Kararlarıyla
ilgili bir toplantıda İstanbuldayken Elâzığ depremi
gerçekleşti. Ardından şubat ayında Van-Bahçesaray yolunda
çığ faciası oldu, asker ve sivil birçok
yurttaşımızı kaybettik, şehit oldular. 27 Şubatta
İdlibde uçak bombalarıyla askerlerimiz şehit edildi; bu olayda
63 şehit verdiğimiz ifade ediliyor. Mart ayına geldik, küresel
bir faciayla karşılaştık; bu da COVID-19. Zaten krizde olan
Türk ekonomisi yeni coronavirüs pandemisi nedeniyle iyice zora girmiştir.
Devletin ekonomi yönetiminin -dış politika, güvenlik, tarım,
sanayi, sağlık, eğitim gibi her alanda çoklukla
başarısızlıkların görüldüğü bir dönemde- ehil
olmayan şahsiyetlerce batağa sürüklendiği inkâr edilemez.
Böylece işsizlik çığ gibi artmıştır, hayat
pahalılığı aileleri perişan etmiştir, gençler
hayatlarından hoşnut değildir, döviz kurları Türk
lirası karşısında aşırı değer
kazanmıştır, millî servet heder edilmiştir, edilmeye de
devam ediyor; esnaf kepenk kapatmaktadır, çiftçi tarlasını sürüp
ekememektedir, fert başına düşen millî gelir 8.300 doların
altına gerilemiştir, sanayici konkordato ilan etmektedir. Tüm bunlar,
iktidar tarafından dikkatle değerlendirilerek acil çözüm
bulunmalıdır. Milletimizin zorda olduğu gerçeği ciddiyetle
ele alınmalıdır. Zira, ahlak ve maneviyatı da menfi
etkilediği unutulmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık 19
kanunda değişiklik içeren bu torba kanun, ne yazık ki
çalışma hayatımızı, mali yapımızı,
idari ve insani yönümüzü, geçimimizi doğrudan doğruya olumsuz etkileyecektir.
Böyle bir yasama tekniği yerine iyi çalışılmış
metinlerle uzlaşı yolu aransaydı kuşkusuz, daha etkili
olurdu ama bu teklif gösteriyor ki siyasal iktidar ve onun destekçileri,
geniş halk kitlelerinin çektikleri zorlukları anlamazdan
gelmektedirler. Burada bir irade ortaya konuyor, o da şu: 5 şirket
Türk milletinden büyüktür. Biz, bunu kabul etmeyeceğiz. Biz, esnafın,
çiftçinin, işçinin, dar gelirlinin, çalışan ve üretenin
yanında olacağız. Biz, hırsız müteahhitlerin
karşısında, depremde can veren mağdur ailelerin
yanında olacağız. Biz, hukuktan, adaletten, iyi yönetimden yana
olacağız; paylaşımcı ve dayanışmacı
olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Behiç Bey.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ilgili kanun teklifinin söz konusu maddesinde -10uncu
maddede- İşsizlik Sigortası Kanununun 23üncü maddesine
atıf yapıyor. Burada kısa çalışma ödeneğiyle
ilgili bir hüküm belirtiyor ve bunu tarihe bağlıyor. Aslında,
135 milyar Türk lirasına ulaşan İşsizlik Fonunun
amacı dışında nasıl
kullanıldığını da hepinizin dikkatine sunuyorum.
Neyse, bunları süremiz dolduğu için kapatıyorum ve biz,
iktidarı günahlarıyla baş başa bırakıyoruz.
Son olarak önergemizin kabulünü diler, hepinize
saygılar sunarım.(İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 239 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinde yer alan şeklinde
ibaresinin olarak şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Necdet
İpekyüz Hüseyin
Kaçmaz Kemal
Peköz
Batman Şırnak Adana
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi Sayın
Hüseyin Kaçmazın.
Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Depremde, çürük apartmanda oturmak zorunda kalan
yoksullar ölür; salgında en çok yoksullar ölür; savaşta yoksullar
şehit olur; yağmurda sadece yoksulların damı akar;
madenlerde yoksullar ölür; AKP yasa yapar, işçinin, emekçinin
kazanılmış haklarını kıyımdan geçirir.
Bunların hiçbiri kader değil, her şey sınıfsal.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK da
yoksul çocukları dağa çıkarır!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Siz, maşallah,
demokrasiye tepki olarak doğmuşsunuz ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK da
yoksul çocukları dağa çıkarır!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Firavun bile Hazreti
Musanın konuşmasına müsaade ediyordu ya.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK da
yoksul çocukları dağa çıkarır!
BAŞKAN Sayın Demirbağ
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Herkese, herkese laf
söylüyorsunuz. Buyurun, burada konuşunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yoksul
çocukları dağa çıkarır!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Ya bir susun ya, bir
sunun ya!
BAŞKAN Sayın Demirbağ, Sayın
Hacı Turan ölüyordu sayenizde.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Ya, firavun bile
bunu yapmıyordu ya! Herkese bağırıp
çağırıyorsunuz ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Lafa
bak! Firavun sensin!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Demokrasiye tepki
olarak doğmuş, milletvekili olarak buraya gelmiş ya!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Firavun diyor, lafa bak! Firavun sensin!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Ya, sabır
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Devam
edin Vekilim, siz devam edin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Firavun sensin!
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkan, görüşülmekte olan torba yasanın özcesi, salgında
patrona kıyak, emekçiye kıyımdır. Sunulan torba yasa kanun
teklifiyle, istihdamı teşvik etme bahanesiyle sömürüyü katmerliyorsunuz.
Görüşülmekte olan torba yasanın 10uncu
maddesine göre milyonlarca işçiden kesilerek oluşturulan
İşsizlik Fonundaki paranın işverenlere yol, su, elektrik
ve yeni istihdam teşvikleri, işçiye ise aylık 1.177 TL
işsizlik maaşı ve kısa çalışma ödeneği
olarak geri dönmesine 30 Haziran 2021e kadar devam edilmesi amaçlanıyor.
Salgın koşullarında vergiyi tabana yayıp geliri
artırarak salgında en çok zarar gören emekçiye, esnafa, çiftçiye
kaynak yaratması gereken iktidar, doğası gereği,
holdinglere, patronlara kıyak vergi indirimleri getiriyor; tavandan
alamadığı vergiyi her zaman olduğu gibi tabana
yayıyor, bunlarla birlikte de salgını fırsata çevirip esnek
ve güvencesiz sömürüyü de katmerliyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; herkes artık bunu görüyor; oylar eriyor, ekonomi
battı, hukuk ortada yok, eğitim içler acısı; yalan, talan,
yağma, israf herşey gün gibi ortada. Artık halk Kral
çıplak! diyor. TÜİK Başkanına ne kadar da müdahale etseniz
Size sadece gerçek enflasyon örneğini söyleyeyim: Yirmi beş yıl
görev yapan bir öğretmen 99.430 TL ikramiye alıyor. Eskiden emekli
olan bir öğretmen emekli ikramiyesiyle bir daire alabiliyorken şimdi
ise ikinci el orta sınıf bir araba bile alamıyor; alın size
gerçek enflasyon.
4 Kasım 2016 siyasi darbesinin üzerinden dört
yıl geçti, onlarca milletvekilimizin tutuklanmasıyla başlayan
darbe kapsamında yüzlerce seçilmişimiz tutuklandı. Halk iradesi
gasbedildi, belediyeler işgal edildi, Meclis iradesi hiçe
sayıldı. Anayasal rejim tümüyle askıya alınarak ülkeye tek
partinin kutuplaştırıcı, dışlayıcı,
savaşçı anlayışı dayatıldı. Bu darbeyle
demokratik siyaset alanı hedef alındı, bu darbeyle artık ne
Anayasa ne de Anayasa Mahkemesinin kararları dikkate alınır oldu
ne de Meclis iradesi bir anlam ifade eder duruma geldi. Darbe mekaniğiyle
var olmaya çalışanlar saldırıdan, düşmanlıktan,
ötekini yok etmekten başka bir çıkar yol düşünmeyenler her
zamankinden daha çaresizdir ve yenilmeye mahkûmdur. Darbeye karşı
direnmenin haklılığıyla yolumuza devam ediyoruz. Bu
haklı mücadeleden aldığımız güçle moral
kaynaklarımız da ahlaki değerlerimiz de her zamankinden daha
güçlü. 4 Kasım darbesinde tutsak alınanlar başta olmak üzere tüm
siyasi tutsaklar özgürleşinceye kadar mücadelemiz devam edecek. Gelecek
bizimdir; gelecek halk iradesini esas alan demokratik güçlerindir.
Son günlerde birçok ilimizde ortaya çıkan bir
durum ama vekili olduğum Şırnak ilinin Cizre ilçesinde 2 bin
yurttaşımız, kendilerini istihbarat birimi olarak tanıtan
ve kolluk gücü olduğunu iddia eden bazı kişiler tarafından
aranıp taciz ediliyor ve sorular şu şekilde: HDPye niye
gidiyorsunuz? HDPde ne buluyorsunuz? Etkin pişmanlıktan yararlanmak
ister misiniz? Yani bu durum, aslında Türkiyede hukukun geldiği
durumu gösteriyor. İktidar yargıyı, kolluk gücünü, devletin
bütün kurumlarını muhaliflere karşı, kendi rakiplerine
karşı bir sopa olarak kullanıyor. Hukuku ayaklar altına
alanlar, yargıyı sopa olarak kullananlar gün gelecek hesap verecek.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bugün de
defalarca dile getirildi; Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ
meselesine ilişkin sürekli maalesef ki bir savaş seviciliğine
varabilecek söylemlerde bulunuluyor ama şunu söylemek isterim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın
Başkan, sadece kısa bir süre istiyorum.
BAŞKAN Tamamlayın siz, buyurun.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Savaşlarda tek
kazanan silah şirketleri ve elitlerdir, kaybeden ise farklı dilleri
konuşan ama ayrı dertleri paylaşan yoksul insanlardır.
Azeri ve Ermeni halkları on yıllardır yoksullukla
boğuşuyor, kaynaklar elitlere ve militarizme akıyor. Bu yüzden
biz barış diyoruz. Bunun için bu ülkede de Ermenistan ve Azerbaycan
arasında da, Orta Doğuda da, dünyanın her yerinde
barışın her yere yayılması için hepimizin elinden
geleni yapması gerekiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Söz
vermeyecektiniz.
BAŞKAN Unuttum arkadaşlar, çok
yoğun, on iki saat geçince
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum: Görev
yaptığımız Parlamento çatısı altında
çıkardığımız Anayasa ve yasal düzenlemeler
çerçevesinde mahkemelerin vermiş olduğu karara istinaden cezaevinde
bulunanlara tutsak demek, her şeyden önce, yapmış
olduğumuz yasama faaliyetiyle bağdaşmaz. (HDP
sıralarından gürültüler) Ha, diğer taraftan, devletler elbette
savaşçıdır. Devlet, hukukunu egemen kılmak için, devlet
otoritesini tesis etmek için savaşır. Kiminle savaşır?
Egemenlik hakkına saygı duymayanlara, Türkiye'yi işgal
girişiminde bulunanlara, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü tehdit eden
terör örgütlerine karşı savaşır ve savaşmaya devam
edecektir. (HDP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kafkaslarda,
coğrafyamızda ve bütün gönül coğrafyamızda emperyalistlerin
silah, petrol ve faiz üzerinden yürüttükleri emperyalist hedeflere ses
çıkarmayanların, Türkiyenin vermiş olduğu bu egemenlik
mücadelesine sözde silah baronlarına destek çıkıyor diye sözüm
ona destek çıkmalarına asla müsaade etmeyecek ve haklı
davamızın savaşını ebediyete kadar sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin
Sayın Beştaş, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine, Selahattin
Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Gülser
Yıldırım, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncelin birer
rehine olduğuna ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, ben
uzatmayacağım çünkü ne dediğini anlamaya çalıştım
ama anlamadım, gerçekten anlamadım. Fakat şunu
söyleyeceğim
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Millet anlıyor,
milletimiz anlıyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Millet
de anlamıyor emin olun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kim bu cennet
vatanın uğruna olmaz ki feda?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çünkü
bir kişinin bir günde 100 defa Türkiye bir demokratik hukuk devleti.
demesiyle
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şüheda
fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
...şu anda da bağırmasıyla millet hiçbir şey
anlamıyor. Ama şunu söyleyeyim
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Canı,
cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bağırsın Sayın Başkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Etmesin tek
vatanımdan beni dünyada cüda. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Özkan, kendini miting alanında hissetti herhâlde. Burada bir
miting yapmıyoruz, karşımızda da on binler yok.
Şunun için söz aldım: Sayın Hüseyin
Kaçmaz Vekilimiz eksik söyledi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hatibi
dinlememişsiniz siz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tutsak
dedi, biz asla Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris
Baluken, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Sebahat
Tuncele tutsak demiyoruz aslında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Onlara
tutsak değil rehin diyoruz. Tutsaklıkta da bir hukuk vardır
ama onlar birer rehinedirler, AKPnin rehinesidirler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime bir dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 00.31
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 00.32
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 12nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
IX.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve
Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)
BAŞKAN - 239 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için, 5 Kasım 2020 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.33