TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
17nci
Birleşim
18 Kasım
2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Yeneroğlunun, yargı üzerindeki siyasi baskılara ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kayanın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun,
pandemi döneminde Bartın ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
daha önce varılan mutabakatla siyasi parti gruplarının
haftalık gündem dışı konuşmalarının
düzenlendiğine, birleşimi yöneten her Başkan Vekilinin kendi
parametrelerine göre gündem dışı söz vermesinin
tartışma konusu olacağına ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
başta fındık üreticileri olmak üzere tüm çiftçilerin Hükûmetten
beklentisinin tarım kredilerinin hasat dönemlerine göre üç yıla
yayılarak yapılandırılması olduğuna ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Karabağdaki Ermeni işgalinin sonlandırılmasından
dolayı Azerbaycan ordusu ve Başkomutanı Cumhurbaşkanı
İlham Aliyevi tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
5.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Cumhuriyet Halk Partisinin yüz yıldır hiçbir tehdide boyun
eğmediğine, demokrasiyi ve hukuku yeniden hâkim
kılacaklarına ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir'in, Karabağ tezkeresinin kabulüne Azerbaycan
halkının gösterdiği sevincin asker gönderme kararının
doğru bir karar olduğunun göstergesi olduğuna ilişkin
açıklaması
7.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaray ili Sultanhanı ilçesine ikinci organize
sanayi bölgesi talep ettiğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Uzel Makine işçilerinin haklarının
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Hakkâri
ilinde şehit olan Osmaniye ili Düziçi ilçesi nüfusuna kayıtlı
Piyade Uzman Çavuş Abdurrahman Topuksuza Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 37nci kuruluş
yıl dönümünü tebrik ettiğine, kapalı Maraş bölgesinin
açılmasının bir mirasa sahip
çıkıldığını gösterdiğine ilişkin
açıklaması
11.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
devletin Gökçeadayla daha fazla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
12.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüyle birlikte
Ankara ili Güdül, Ayaş, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerini içine
alan tarihi İpek Yolu güzergâhında turizme yönelik
planlamalarının sürdüğüne ilişkin açıklaması
13.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana ve
Kudüs sevdalılarına Filistin davasına sahip
çıktıkları için teşekkür ettiğine, Filistin devletinin
bağımsızlık yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, SMA
hastalığıyla etkin bir mücadelenin şart olduğuna
ilişkin açıklaması
15.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, zor geçecek bir kışa hazırlanırken
yetersiz olan önlemlerin ve devletçe sağlanacak desteklerin ivedilikle
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ili Orhangazi ilçesi
Fındıklı Mahallesinde eski bir maden ocağı çukurunun
ikinci sınıf endüstriyel atık düzenli depolama tesisine
dönüştürülmek istendiğine, Orhangazililerin ise buna karşı
çıktığına ilişkin açıklaması
17.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 14
Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerine karşı
işlenmiş insanlık suçunun faillerini unutmayacaklarına
ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Batı uygarlığının
insanlığın kanı, teri ve gözyaşı üzerine kurulup
yükseldiğine ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 18 Kasım 2017 tarihinde vefat eden millî sporcu Naim
Süleymanoğluna, 19 Kasım 1979 tarihinde vefat eden gazeteci yazar
İlhan Darendelioğluna, 14 Kasım 2020 günü vefat eden 23üncü
Dönem İstanbul Milletvekili Mithat Melene, Ruhi
Kılıçkırandan Fırat Yılmaz Çakıroğluna
kadar vefat eden tüm ülkücülere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 15 Kasım Filistin devletinin
bağımsızlık gününü en kalbî duygularla
kutladığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde her zaman Filistinin haklı davasını savunmaya
devam edeceklerine ilişkin açıklaması
21.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Kayseri ili Develi, Pınarbaşı, Yahyalı, Tomarza ilçelerinde
kendi imkânlarıyla Zamantı Irmağından
tarlalarını sulayan çiftçilere kesilen cezaların silinmesi ve bu
tür sulamaların ücretsiz olması gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Hakkâri ili Çukurca ilçesinde şehit olan Piyade
Uzman Çavuş Abdurrahman Topuksuza Allahtan rahmet dilediğine,
şehitlere olan borcun gelecek nesillere büyük ve güçlü bir ülke
bırakmak için çalışılarak ödenebileceğine ilişkin
açıklaması
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, diyaliz teknikerlerinin, veteriner hekimlerin,
öğretmenlerin, sağlıkçıların atama beklediğine,
işçi statüsündeki üniversite mezunu işçilerin statü
değişikliği istediğine, geçici orman işçilerinin kadro
beklediğine, çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan
borçlarını ödeyemez hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
24.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
millî halterci Naim Süleymanoğlunu vefatının 3üncü yıl
dönümünde rahmetle andığına, güvenlik korucularının
sosyal ve özlük hakları ile çalışma koşullarının
düzenlenmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
25.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, psikoteknik raporun devlet hastanelerinde ücretsiz verilmesi ve
psikoteknik raporlarının iki ya da üç yılda bir yenilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Antakya ilçesine bağlı mahallelerde
halkın altyapı problemlerinin çözümünü istediğine, başka
bir taleplerinin de okul, gölet ve sulama kanallarının hizmete
sunulması olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, ülkenin terörle mücadele operasyonlarını rahatça
yapabilmesini, sınır dışı harekâtları
yürütebilmesini savunma sanayisinde elde edilen ilerlemeye borçlu olduğuna,
huzurun teröre galip geldiği bir ülke için durmadan çalışmaya
söz verdiklerine ilişkin açıklaması
28.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent
Karahocagilin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi başta
olmak üzere hayata geçirdikleri reformlarla demokrasiyi tahkim ettiklerine, AK
PARTİnin 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla ülkenin
istikbaline talip olduğuna ilişkin açıklaması
29.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Edirne Milletvekili Erdin Bircanın
vefatının 2nci yıl dönümünde kendisini rahmetle
andığına ve mücadelesini yaptığı her konuda
aynı kararlılıkla mücadele edeceğine, Saros Körfezini yok
ettirmeyeceklerine, Keşan-Enez yolunu en güzel biçimiyle CHP
iktidarında yapacaklarına ilişkin açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 2017
yılında Nevruz olayları sırasında hayatını
kaybeden Kemal Kurkutla ilgili davada sanık polisin beraat ettiğine,
olayların fotoğraflarını çeken gazetecinin ise yirmi
yıl hapis istemiyle yargılandığına ilişkin
açıklaması
31.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
ölümünün 1inci yıl dönümünde gazeteci yazar Ömer Lütfi Meteyi ve
ölümünün 3üncü yıl dönümünde millî halterci Naim Süleymanoğlunu
rahmetle andığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan tarafından açıklanan yeni kısıtlamaların
tam anlaşılamadığına, Amerika Birleşik Devletleri
Dışişleri Bakanı Pompeonun birkaç ülkeyi kapsayan
ziyaretler çerçevesinde Türkiyeye geldiğine ancak devlet yetkilileriyle
görüşmeyerek Fener Rum Patriği Batholomeosla görüştüğüne,
iktidarın bu konuda neden sesiz olduğuna, Kocaeli ili Karamürsel
ilçesi Kızderbent Mahallesi Kocatepe ve Aktoprak mevkisinde Devlet Su
İşleri tarafından taş ocağı açılmak
istendiğine, yetkilileri yörede yaşayan insanların sesini
duymaya çağırdığına, hâlâ bitirilemeyen
Bilecik-Yenişehir kara yolu için yapılan
kamulaştırmaların bedellerinin ödenerek vatandaşın
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Azerbaycanın 10 Kasım 2020 tarihinde Ermenistan
karşısında önemli bir zafer kazandığına, bundan
sonra yapılması gerekenin zaferin kazanımlarının
korunması olduğuna, Mustafa Kemal Atatürkün Türk kapısı
dediği Nahçivan ile Azerbaycan arasındaki engellerin
kaldırılması gerektiğine, Ermenistanın
işlediği savaş suçları nedeniyle uluslararası
mahkemelerde hesap vermesi gerektiğine, 17 Kasım 2020 tarihinde
Mecliste kabul edilen tezkerenin iki devlet, tek millet
şiarının stratejik akla dönüştüğünün ispatı
olduğuna, azatlık yolunda şehit olan Azerbaycanlı
kardeşlerine Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Covid-19 pandemisiyle ilgili genel görüşme önergelerinin
görüşülmesinin iktidar oylarıyla reddedildiği gün
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeni tedbir
paketi açıklandığına, pandemi sürecinin iyi yönetilebilmesi
için Meclisin devreye girmesi gerektiğine, bu kısıtlamalardan
etkilenecek emekçilerin nasıl geçineceklerinin muamma olduğuna, ilk
kısıtlama döneminde vatandaşın kredi çekerek hayata
tutunabildiğine, partilerine yönelik sindirme politikalarının
sürdüğüne, Cizre Belediye Eş Başkanı Berivan Kutlu
hakkında 50 farklı soruşturma
başlatıldığına, Cizrede evlere telefon edilerek
çeşitli sorular sorulmak üzere İçişleri Bakanlığı
bünyesinde bir birimin kurulup kurulmadığını öğrenmek
istediğine, bu tür baskıların HDPnin üye ve yöneticilerini
mücadeleden vazgeçiremeyeceğine, 2020 yılının ilk on
ayında 1.736 işçinin çalışırken hayatını
kaybettiğine, Covid-19un sağlık emekçileri için meslek
hastalığı diğer iş kolları için iş
kazası olarak tanınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
vefatının 3üncü yıl dönümünde millî halterci Naim
Süleymanoğluna ve vefatının 2nci yıl dönümünde Cumhuriyet
Halk Partisi Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, pandemi sürecinin başından beri Sağlık
Bakanı Fahrettin Kocayı desteklediklerine, Hükûmetin
sağlık tedbirleri konusunda bir kafa
karışıklığı içinde olduğunu gördüklerine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
açıkladığı tedbirler dışında bir önerileri
olduysa bunu kamuoyuyla paylaşmaları için Bilim Kurulu üyelerine
seslendiğine ilişkin açıklaması
35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Cep Herkülü Naim Süleymanoğlunu vefatının 3üncü
yılında rahmet ve minnetle andığına ilişkin
açıklaması
36.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Konya
Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Ankara-Niğde Otoyolunun kalan kısmının ne zaman
tamamlanacağına, Niğde-Çiftlik arasındaki Keten Çimen
yolunun ne zaman biteceğine, ihalesi iptal edilen Nevşehir-Niğde
bölünmüş yolunun bir an önce yapılmasını beklediklerine
ilişkin açıklaması
39.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, en yakın zamanda çiftçi borçlarının
yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemenin bir torba kanun
içerisine konulmasını istediklerine ilişkin açıklaması
40.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
İzmir ili Kemalpaşa ilçesinde DİSK LASTİK-İŞe
üye 17 işçiyi ücretsiz izne çıkaran Gates Hortum Sanayi
fabrikasına İŞKURdan 120 işçi aldığına,
sendikalı olmanın işten atılma gerekçesi olduğuna
ilişkin açıklaması
41.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
grip aşısında kriz yaşandığı ve birçok
vatandaşın grip aşısı
yaptıramadığı bir süreçte corona
aşısının da aynı akıbete uğramaması
için Sağlık Bakanlığını ciddiyete davet
ettiğine ve aşının ülkeye getirilmesi konusunda adım
atılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
42.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, 14 Kasım 1920 Iğdır ilinin düşman
işgalinden kurtuluşuna, 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerinin
Orta Asyaya sürgünleri sırasında hayatını kaybedenleri
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
43.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın,
vefatının 3üncü yıl dönümünde Cep Herkülü Naim
Süleymanoğlunu rahmet andığına ilişkin
açıklaması
44.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Aydın ili Efeler ilçesinde bir jeotermal santralin ağır metal
içeren yer altı suyunu yasa dışı döşediği
borularla Emirdoğan Çayına boşalttığına, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığını denetime ve
yaptırım uygulamaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Manisa Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Manisa Milletvekili İsmail Bilenin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ve İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
48.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
49.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın,
kadın cinayetlerinin artmaya ve kadın katillerinin korunmaya devam
ettiğine ilişkin açıklaması
51.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
ekonomik krizin derinleştiği bugünlerde çiftçilerin
borçlarının da yapılandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
52.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
üniversitelere yurt dışındaki üniversitelerden usulsüz yatay
geçişler yapıldığı iddialarına ilişkin
açıklaması
53.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Atlasglobal Havayollarında çalışan ve işten
atılan işçilerin eylem yaptığına, Atlasglobal
işçilerinin yalnız olmadığına ilişkin
açıklaması
54.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Hükûmetin yeni kapanma kararları
aldığına, kapatılan iş yerlerine ve bu iş
yerlerinde çalışanlara destek olunması için AKPye
seslendiğine ilişkin açıklaması
55.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, hiçbir
tehdidin CHP Genel Başkanını, CHPnin herhangi bir bireyini
korkutamayacağına ilişkin açıklaması
56.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhuriyet Halk Partisinin gelen kanun tekliflerinin milletin ve devletin
menfaatine uygun olup olmadığına baktığına, 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin bazı maddelerinin birkaç
holdinge imkân sağlama maddesi olduğuna, bunlara rızaları
olmadıklarına, İç Tüzükten kaynaklanan haklarını
kullanmak istemediklerine, grup başkan vekillerinin yaptıkları
görüşmede yol alındığını umduğuna
ilişkin açıklaması
57.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
58.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen önergeye ilişkin
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
59.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
60.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
61.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
Kocaeli Üniversitesi çevresindeki dükkanları kapatılan esnafa acil
destek verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde teamüller
üzerinden çalışmaların yürüyeceğine, yoksa aksaklıklar
olacağına ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/11/2020
tarihinde Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19 milletvekili
tarafından KYK öğrenim kredisi alanların
yaşadıkları sorunları incelemek, gerekli önlemleri almak ve
çözüm önerilerini sunmak amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, 18/11/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından AYM ve AİHM kararlarının
uygulanmamasının yaratacağı mağduriyet ve
zararlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Kasım 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 13/11/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından ciddi bir ekonomik buhranın
yaşandığı ve acı reçetenin gündeme getirildiği
dönemde, ülke kaynaklarını yutan kamuda israfın
boyutlarının araştırılması ve israfın
önlenerek kamu kaynaklarının verimli ve halk için
kullanılmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Kasım 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın CHP grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki CHPye ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
CHPye ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238)
IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Murat Bakan'ın, bir partinin ilçe kadın kolları
başkanlık seçimi için bir kamu binasının tahsis
edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman
Bakanı Bekir Pakdemirlinin cevabı (7/35811)
18 Kasım 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, yargı
üzerindeki siyasi baskılar hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Mustafa Yeneroğluna aittir.
Buyurunuz Sayın Yeneroğlu.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Yeneroğlunun, yargı üzerindeki siyasi baskılara ilişkin
gündem dışı konuşması
MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) Çok
saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. Yargı üzerindeki siyasi baskılar
üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Türkiyenin
içinde bulunduğu karanlık tablonun nedenlerini ortaya koymaya
çalışırken birçok sebep öne sürebiliriz. Ancak adaletin
olmadığı bir ülkede sayılacak tüm sebepler ikincil kalmaya
mecburdur. Hukukun üstünlüğünün yok sayıldığı bir
ülkede ekonomik gelişmeden, toplumsal barıştan ve huzurdan söz
edilemez.
Değerli arkadaşlar, yargı
alanında yaşanan sorunları tek başına anayasal ve
yasal düzenlemelerdeki eksikliklerle açıklamak mümkün değildir.
Sorunun temelinde baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı
mevcuttur. 15 Temmuzdan sonra sayısız hâkim ve savcının
toptancı bir anlayışla meslekten çıkarılmasından
sonra, görevde bulunan çoğu hâkim ve savcı, benzer bir duruma
düşmeme adına, kanuna ve vicdanlarına göre değil,
iktidarın istek ve ihtiyaçlarına göre karar vermeyi tercih
etmiştir. Bunun aksine davrananlar ise sürülerek, açığa
alınarak yahut da tenzilirütbeyle
cezalandırılmıştır.
İktidarın istek ve emirlerini yerine
getirenler ise terfi ettirilerek önemli görevlere getirilmiştir. Bu yolla
Hâkimler ve Savcılar Kurulu yargıyı baskı ve tehdit
altında tutmaktadır. İktidarın tahakkümü altındaki
hâkim ve savcılar nedeniyle on binlerce kişi, kriterleri keyfî olarak
belirlenen terör örgütü üyeliği suçlamalarıyla, hukuka
aykırı bir eylemleri olmadan yargılanmaktadır. Bugün
insanlar Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına rağmen cezaevlerinde keyfî olarak tutulmaya devam
etmektedir. Osman Kavala, Ahmet Altan, Ayhan Bilgen ve daha niceleri
iktidarın baskı ve korkusuna direnemeyen hâkim ve savcılar
yüzünden hâlen cezaevindedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş kararı üzerine
Cumhurbaşkanının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
kararları bizi bağlamaz, biz karşı hamlelerimizi
yaparız, işi bitiririz. sözü durumu bütün
açıklığıyla ortaya koymuyor mu? Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli tarafından, Anayasa
Mahkemesinin yapısının değiştirilmesi teklif edilmektedir.
Neden? Çok oldular, değil mi? Hadlerini bilmiyorlar, değil mi?
Anayasal düzeni savunuyorlar, değil mi?
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki hukuku ayak
bağı olarak gören İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi
Başkanına terör örgütü üyesi iması yaparak aba altında sopa
gösteriyor. Tüm bu baskıların amacı açıktır:
Türkiyede insan hakkı ihlallerini, hukuksuz kanun ve kararnameleri
denetleyecek mahkeme bırakmamaktır. Yargıtay ise haksız
tutuklulukların ve yargılamaların önüne geçememiştir. On
binlerce kişi hakkında yıllarca tutuklu yargılamalar devam
etmektedir. İktidarın yersiz ve sınırları belirsiz
terör örgütü üyeliği tanımı yargı organlarının
kararlarını belirlemektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün
Danıştay ve genel olarak idari yargı, yürütmenin bir organı
gibi davranmaktadır. Adalete ve kanuna aykırı kriterleri
uygulamayan idare mahkemesi basına FETÖcüleri sevindiren mahkeme olarak
lanse edilmiştir, mahkeme başkanına derhâl tenzilirütbe
yapılmıştır. Şehir Üniversitesine yapılan arazi
tahsisi kararı Danıştayca iptal edilmiştir, bunların
hepsi emir ve talimatla yapılmıştır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ülkemizde
uygulanmamaktadır. İlk derece mahkemeleri,
Cumhurbaşkanının himayesinde Anayasayı çiğnemektedir.
2019 yılında, her gün ortalama 100 kişi aleyhinde
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan soruşturma
açılmıştır. İktidarın hiçbir eleştiriye
maalesef tahammülü yoktur. Bugün Türkiye, Avrupa Konseyi ülkeleri arasında
en fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu ülkedir. Buradan iktidara
sesleniyorum: Türkiye, bu adaletsizliklerle yönetilemez. Şayet
Cumhurbaşkanı insan hakları ve hukuk devletine tekrar dönmek
istiyorsa çözümü basittir. İstifa etmeyeceğine göre en azından
yargının üstündeki elini çeksin. Kendisinden farklı
düşünenlerden korkmasın, doğrulardan çekinmesin. Millete efendi
değil geçici amme hizmetçisi olduğunu hatırlasın, tek adam
rejimine son versin, kuvvetler ayrılığının esas alındığı
bir Anayasa çalışmasını Mecliste derhâl
başlatsın. Nasıl olsa Külliyeden geliyor torba ve çuval
yasalar. Hukuka dönmekte samimiyse Anayasa Mahkemesinin demokratik
meşruiyetini güçlendirsin, mahkeme üyelerinin çoğulcu bir sistemle
seçilmesini sağlasın, hâkim ve savcıların mesleğe
terfileri ile coğrafi ve kürsü teminatlarını ivedilikle
düzenlesin, hâkim ve savcıların mesleğe atanmalarında
objektif kriterler getirsin, kayırmacılığı bitirsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MUSTAFA YENEROĞLU (Devamla) Biliyorum, çözüm
yeri burası ve bunlar bizim görevlerimiz ama maalesef bilenler
çoğunlukta değil; o sebeple Meclis işlevsiz,
saygınlığı yerlerde sürünüyor.
Saygıdeğer milletvekilleri,
çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakmak istiyoruz?
Demokratik bir hukuk devleti mi yoksa hukuksuz bir tek adam yönetimi mi? Daha
dün Ekonomi pik yapıyor. diyen kişi bugün acı reçeteden
bahsetmiyor mu? Bu ülkede pik yapan tek şeyin adaletsizlik ve zalimlik
olduğunu bilmiyor mu? Bu gidişata dur demek hepimizin elinde, hepimiz
bu konuyla ilgili görevli ve sorumluyuz.
Bu duygularla, hepinizi saygıyla muhabbetle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Dilşat Canbaz Kayaya aittir.
Buyurunuz Sayın Canbaz Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz
Kayanın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve değerli
halkımız; bugün, 25 Kasım sebebiyle, kadına yönelik
şiddet ve kadın cinayetleri hakkında söz almış
bulunuyorum.
Maskemi çıkarmıyorum; gribim, tedirgin
olmanıza gerek yok, maskeyle konuşacağım arkadaşlar.
Herkesin de bildiği gibi, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Gününde, Dominik Cumhuriyetinin kanlı diktatörlüğüne
karşı mücadele ederken katledilen Mirabel kardeşlerin
katledilişinin 60ıncı yılındayız bugün ve
60ıncı yılı vesilesiyle de tüm dünyada ve bizim de
ülkemizde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde eylem ve
etkinliklerimiz oluyor; kadına yönelik şiddetin, kadın
cinayetlerinin, kadın katliamlarının nedenlerini, niçinlerini
Bizler bu mücadeleyi bugün, dün Mirabellerden, dünden bugüne kadar,
geçmişte, tüm kadın arkadaşlarımızdan
devraldığımız mirasla, mücadele geleneğiyle
yürütüyoruz.
Sözümüzün söylendiği birçok yerde, bu ülkede,
kadın cinayetinin, kadına yönelik şiddetin maalesef
karşılığı yok çünkü kadın düşmanı
politikaların, gerici, cinsiyetçi politikaların olduğu bir
ülkede kadına yönelik hukuktan, adaletten, kadına yönelik
şiddetin hukukundan ve adaletinden bahsetmemizin mümkün olmadığını
düşünüyoruz. Bugün İstanbul Sözleşmesi gibi, 6284 sayılı
Kanun gibi kazanımlarımız varken bugün iktidarın genel
söylemleri -sözleşmenin geri çekilmesi, kanunun, yasanın
değiştirilmesi gibi- İstanbul Sözleşmesi üzerine
yapmış olduğu söylemleri var ama biz kadınlar,
kazanmış olduğumuz haklardan yani İstanbul Sözleşmesi
gibi gerçekten ilmek ilmek ördüğümüz, adım adım
kazandığımız hiçbir haktan vazgeçmeyeceğimizi tekrar
tekrar yinelemek istiyoruz.
Bugün, ne yazık ki 2020 yılında hâlâ
yaşamak ve yaşatmak için yani hayatta kalmak için mücadele veriyor
kadınlar. Bugün, verilere baktığımızda, 2020 Mart
ayından bugüne kadar 197 kadın cinayeti, 132 şüpheli kadın
ölümü gerçekleştirildi. Kasım ayı içerisinde -bugün
Kasımın 18i- 12 kadın katledildi. Bugün yaşamak ve
yaşatmak için mücadele verdiğimiz her alanda, pandemi döneminde de,
salgın döneminde de en fazla biz kadınlar şiddete maruz
kaldık, maruz kalmaya da devam ediyoruz.
Covid-19 sürecinin kadınlar üzerindeki
sosyoekonomik etkilerinin araştırılması için 11
Kasımda verilen Meclis araştırması önergesi AKP ve MHPnin
oylarıyla maalesef reddedildi. Oysaki pandemi sürecinde, sürecin
başlangıcından bu yana kadın cinayetleri verilerine
baktığımızda, özellikle sokağa çıkma
yasağıyla birlikte, şiddetin faili erkeklerle aynı evi
paylaşmak zorunda kalan kadınlar olduğunu görmekteyiz.
İnsan Hakları Derneğinin, pandemi
sürecinde, kadına dair bir raporu var; raporda, bazı bölgelerde
polisin şiddete ilişkin hiç başvuru almadığı ve
direkt adliyelere yönlendirdiği, adliyelerinse 13.00 ile 15.00 saatleri
arasında çalışmakta olduğu ve çoğu kadının
bu bürokratik süreci yürütemediği için tekrar şiddet gördüğü
alana yani bulunduğu evlere geri dönmek zorunda kaldığı
belirtilmiştir. Covid-19 sürecinde tam kapasite çalışmayan kadın
sığınmaevleri ve evden çalışma uygulamasıyla,
kadın şiddet gördüğü alanda kalmaya maalesef
zorlanmaktadır.
Yalnızca pandemi sürecinde değil, 6284
sayılı Yasa kapsamında kadına ayrılan bütçe, maalesef
iktidarın eril zihniyetinin bir yansıması. Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesindeki
artışın yüzde 23 oranında olduğunu görüyoruz. 6284
sayılı Yasa kapsamında kadına ayrılan bütçe
artışı ise yüzde 19dur. Yani maddi, manevi, bedensel olarak
zarara uğrayan kadınların barınma gibi en temel
ihtiyaçları, kadınların iş hayatına
katılımının sağlanması için yapılacak
destekler ve en mühimi, şiddetin önlenmesi kapsamında yürütülecek
çalışmalar bakımından ayrılan bütçe de ve yapılan
çalışmalar da biz kadınlar açısından maalesef
yetersizdir. Bu yetersizlik iktidarın kadına yönelik şiddetle
mücadeleye bakışını da açıkça ortaya koymaktadır.
Sözlerimi kadına yönelik şiddetle ilgili
mücadelede yapılması gerekenlerle noktalamak isterim. Pandemi
döneminde ekonomik ve sosyal açıdan kadınlar güçlendirilmeli,
herhangi bir düzenli geliri olmayan kadınlar tespit edilerek maddi destek
sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla)
Kadınların evde şiddete uğramalarını engelleyici
tedbirler alınmalı, başvuru mekanizmaları
çoğaltılmalıdır. Kadın sığınmaevleri
tam zamanlı çalışmalı ve kapatılanlar acil olarak
yeniden açılmalı. En önemlisiyse kazanılmış haklara
sahip çıkılmalı, İstanbul Sözleşmesi ve 6284
sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun tam olarak uygulanmalı.
Son olarak sözlerimi tamamlarken, bu kadar
kadına yönelik şiddet, kadına yönelik cinayetlerden bahsederken
Dersimde 5 Ocaktan bu tarafa 22 yaşında genç bir kadın,
Gülistan Doku kayıp. Maalesef Dersimde, herkesin birbirini tanıdığı
bir kentte, MOBESElerin, kalekolların bulunduğu bir kentte bir
kadın kayıp ve bugün, 319uncu gündür Gülistan Doku hâlâ
bulunamamıştır. Ailesinin bütün görüşmelerine rağmen
Gülistan Dokudan hâlâ haber yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) Bugün, bu
kürsüden, kadın örgütleri olarak bıkmadan, inatla, ısrarla
sormaya devam edeceğiz: Gülistan Doku nerede?
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
pandemi döneminde Bartının sorunları hakkında söz isteyen
Bartın Milletvekili Aysu Bankoğluna aittir.
Buyurunuz Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlunun,
pandemi döneminde Bartın ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bugün
Bartınlı hemşehrilerimin gerçek ve ciddi sorunlarından
bahsedeceğim. Biliyorsunuz, Covid-19 küresel salgını öncelikle
Bartında ve ülkemizde sıkıntı yaratıyor. Bu
salgının etkilerinden, özellikle Bartındaki etkilerinden
bahsedeceğim size.
Sağlık
çalışanlarımızın her birine bu anlamda ne kadar
teşekkür etsek az. Olağanüstü bir çabaları var ama ne yazık
ki moralleri bitmiş ve tükenmiş durumdalar; hastalanıyorlar, ne
yazık ki ölüyorlar.
Covid-19, pek çok ülkede olduğu gibi, neden
ülkemizde de meslek hastalığı sayılmıyor, söyler
misiniz? Neden daha fazla sağlık çalışanı ataması
yapılmıyor? Bu olağanüstü dönemde yapılmayacaksa ne zaman
yapılacak? Sağlık Bakanlığı bu
sorularımızı görmezden gelmemeli.
Sağlık çalışanlarının
sorunlarını çözeceğinize, Bartında Tabip Odası
temsilcisi açıklama yaptığında Sağlık
Bakanlığı hekimimize soruşturma açıyor. Bu, kabul
edilemez bir şeydir değerli arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, Bartında vakalar 4 kat
artmış durumda, bulaş hızla yayılıyor. İl
Pandemi Kuruluna bakıyoruz, Sağlık Müdürü dışında
hekim yok. Buradan bir kez daha çağrı yapıyorum, ne tedbir
gerekiyorsa lütfen alın diyorum.
Bartında mevcut hastanenin durumu pandemi
dönemi öncesinde de zaten yetersizdi. İl dışına sevk
oranları yüzde 100 artmış durumda. Gelen doktorlarımız
sürekli tayin istiyorlar. Yeni uzman doktor geldi. diye açıklama
yapmakla da ne yazık ki işler düzelmiyor. Daha dün, Devlet Hastanesi
Başhekimi, yapılan müfettiş incelemesi sonrası, neden
bilmiyoruz, istifa etti. Daha önce dile getirmem üzerine sürekli geliyor,
gelecek denen hastane tamamlandığında da sorunlar çözülemeyecek
gibi gözüküyor. Sizin hayatınız inşaat olabilir ama sağlık
alanını inşaattan ibaret sanmayın lütfen. (CHP
sıralarından alkışlar) Vatandaşın
sağlığını görmezden gelmeyin.
Bakın, Bartında esnafımızla,
vatandaşımızla sürekli bir araya geliyoruz ve bir dokunuyoruz,
inanın, bin ah işitiyoruz. Diyorlar ki: Bu iktidarın bir
hastalığı var: Karşılıksız destek olamama
hastalığı. Faizli kredi verip ödeme gününü son dakikaya
ertelemek kimseyi kurtarmaz değerli arkadaşlar. Bartınlı
esnaf, havalı isimlerle kredi paketleri değil, nakit desteği
istiyor, faizsiz kredi talep ediyor, sicil affı istiyor, kira gelirlerinden
stopajın kaldırılmasını bekliyor. Bartınlı
kahveciler diyor ki: Bize kira desteği verin bari. Bartınlı
berberler Yapılandırma geldi ama SGK prim borçlarını bu
kısıtlı gelirimizle nasıl ödeyeceğiz? diyorlar.
Bartınlı kantinciler Bari on iki ay süreyle bizden kira
almayın. diyorlar, Kazanç yokken neyle ödeyelim biz bunları? diye
soruyorlar. Bartında pek çok dükkânın devren satılık
olması gördüğünüz gibi hiç de tesadüf değil.
Bartınlı şoförlerin de talepleri var,
motorlu taşıtlar vergisinde ve araç muayene ücretlerinde indirim
talep ediyorlar. Eski Bakanın tuzu kuruydu, o yüzden kura bakmıyordu
ama şoförler bakmak zorunda değerli arkadaşlar. Müteahhitlere,
geçiş garantili yollara, köprülere çuvalla ödeme yapmaya kaynak var, Kanal
İstanbula 60 milyar dolar kaynak var ama asıl
sıkıntıyı çeken yurttaşa, esnafa, vatandaşa
kaynak yok, öyle mi? (CHP sıralarından alkışlar)
Nerede o Türkiyeyi uçuracak sistem? Sistem falan
kalmadı. Siz en iyisi Bartınlıların taleplerine kulak
verin.
Bartınımızın meşhur bir
Galla Pazarı var mesela. Orada zor şartlarda çalışan emekçi
kadınlarımız var. Pandemi bahanesiyle onları mağdur
etmeyi lütfen bırakın.
Bartın Organize Sanayi Bölgesinin acil bir
itfaiye üssüne ihtiyacı var; bu itfaiye ihtiyacını görmezden
gelmeyin, acilen hayata geçirin. Yine, köy yollarımızda birçok delik
deşik yol var, neredeyse at arabası bile zor gidiyor yollarda.
Özellikle Kozcağız-Kıranpazarı arasındaki yolu süratle
iyileştirin. Dırazlar köyünden Sülek köyüne kadar giden hatta
yurttaşlar, aylardır susuzluktan Yetti artık. diyor.
Yaşanan bu su sorununa artık kalıcı bir çözüm getirin
diyorum.
Bugünlerde -başımızda yine başka
bir bela- Kömür çıkaracağım. diye Amasramıza gelmiş
ama termik santral kurma çabası içinde olan şirket yine gündemde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Bir dakika daha rica
edeceğim.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Yok şu kadar
işçi alacağız, yok şu kadar kömür
çıkaracağız falan filan, hikâyeler devam ediyor. Bakın, bu
şirket yıllarca kömür çıkarmak yerine yüzlerce maden işçisini
işten çıkardı, termik santral kurmak için Amasrada
vatandaşların sağlığını tehlikeye attı.
Nasıl güvensin bu vatandaşlar size tekrar? Eğer gerçekten
Bartındaki işsizliği çözmek istiyorsanız size bir teklifim
var: Bu şirkete, bu özel şirkete tahsis ettiğiniz maden
sahalarını gelin, Türkiye Taşkömürü İşletmelerine geri
verin. Böylece hem üretim artar hem istihdam artar hem de termik santral
zehrinden kurtulmuş oluruz.
Yerli ve millî enerji politikası istihdam
seferberliği diyorsunuz ya, buna uygun davranın işte. Aynı
tas aynı hamam devam ederse Bartın göç vermeye devam edecek çünkü.
Eğer yurttaşlar için giderayak bir şeyler yapmak, iyi
anılmak isterseniz yapabileceğiniz çok hizmet var. Gelin, bu
sözlerime, çözüm üretmeyi gerçekten istiyorsanız, kulak verin.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
daha önce varılan mutabakatla siyasi parti gruplarının
haftalık gündem dışı konuşmalarının
düzenlendiğine, birleşimi yöneten her Başkan Vekilinin kendi
parametrelerine göre gündem dışı söz vermesinin
tartışma konusu olacağına ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.
Her vekili dinlemek, tüm vekillerin en farklı
görüşlerini saygıyla dinleyerek süreci yönetmek hepimizin görevi,
hiçbir vekilimizin konuşmasından rahatsız olmayız ancak
Sayın Başkan, gündem dışı sözler biliyorsunuz İç
Tüzük 59uncu madde gereği her gün 3 vekilimize verilir. Daha önce sizin
partinizin de imza atmasına bağlı olarak söylüyorum, bu gündem
dışı konuşmaların dağılımında bir
usul ortaya konmuş, bir teamül ortaya konmuş. Bu teamül çok uzun
yıllardan beri devam eden, seyreden bir hâlde önümüzde. Örneğin, bu
zapta göre, AK PARTİnin haftalık 3 konuşmacısı,
CHPnin 3 konuşmacısı, HDPnin, MHPnin ve İYİ PARTİnin
1er konuşmacısı olması lazım. Böyle bir usul tüm
partilerce kabul edilmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ancak bugün, uygulamada,
iktidar partisi dışında 3 vekile söz verildiğine şahitlik
ettik. Bunu ben gözden kaçan bir usul olarak değerlendirmek istiyorum.
Tekrar bu mutabakata bağlı adımlar atılmasını
talep ediyorum. Aksi hâlde her Meclis Başkan Vekilimiz kendi siyasi
partisine göre, kendi teamüllerine, kendi parametrelerine göre bu konuda söz
verirse başka bir tartışma konusu olur. Ben tekrar bu
mutabakatın gereğinin yapılmasını talep ediyorum
Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Nimetullah Erdoğmuşun, Türkiye Büyük Millet Meclisinde teamüller
üzerinden çalışmaların yürüyeceğine, yoksa aksaklıklar
olacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Turan, tabii, hepinizin bu
şekilde yardımcı olmanızdan dolayı elbette ki biz
memnuniyet duyarız. Bize de bu konuda bir destek sundunuz. Bugünü, hani,
Tanrı misafiri gibi, yaratıcı misafiri gibi değerlendirin.
Biz bugün iktidar partisine bir misafir planladık, öyle kabul edelim.
Hatta Hazreti Ömer döneminde bir kadın Hazreti Ömerden yardım
istiyor, Hazreti Ömer de gayriihtiyari diyor ki: Ya, sen bizden
değilsin. Herhâlde İslamiyete inanmamış bir kadın.
Bunu deyince hemen onun yanında Allahım, ben bu kadını
acaba bizden olması için icbari bir şeye mi zorladım? diyor.
Orada rücu ediyor ve o şekilde kadını da memnun edip gönderiyor.
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir,
dediğiniz gibi, tabii ki teamüller üzerinden
çalışmalarımız yürüyecek yoksa aksaklıklar olur ama bu
tür şeyler de demek ki zaman zaman olabiliyor.
Ben tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine söz vereceğim.
Sayın Barut
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin Komisyonda görüşülmesi ve
sonra Meclise gelmesi tamamlandı.
Ne yazık ki tüm itirazlarımıza
rağmen torba yasa teklifi hâlâ geri çekilmedi. Maden ve enerji
şirketlerini değil doğayı savun. diye haykıran 107
kurum ve topluluk bu konuda haklı tepkilerini sürdürüyor. Aziz milletin
Meclisinde bu sese kulak verilmeli, bu teklif geri çekilmelidir çünkü torba
kanun teklifi geçerse maden ve enerji şirketlerine yeni imtiyazlar
tanınacak, doğayı tahrip eden faaliyetler sürecektir.
Ruhsatsız alanlar madencilik faaliyetlerine açılacak, ekolojik
yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HESlerin sayısı
artacak. Cumhurbaşkanı izniyle bazı yasalardan muaf enerji
şirketleri kurulacak; halkın, köylünün toprakları sermayeye
peşkeş çekilecek. Halkın sağlığını,
çevremizi, ülkemizi ve geleceğimizi tehlikeye atan bu teklifin geri
çekilmesini istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yılmaz
3.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
başta fındık üreticileri olmak üzere tüm çiftçilerin Hükûmetten
beklentisinin tarım kredilerinin hasat dönemlerine göre üç yıla
yayılarak yapılandırılması olduğuna ilişkin
açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
giren yasayla vergi, SGK ve trafik cezaları gibi geriye dönük
borçların yapılandırılması kamuoyunda sevinçle
karşılanmıştır ancak tarım sektörüyle
uğraşan çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatifleri ve zirai krediler
gibi geçmiş borçlarının yapılandırma kapsamına
alınmaması çiftçi kesiminde hayal
kırıklığına sebep olmuştur.
Covid-19 döneminde zor şartlar altında
üretim yapan çiftçilerimiz, dövizin artmasıyla birlikte artan girdi
maliyetleri nedeniyle oldukça zor durumdadır. Özellikle Düzceli
fındık üreticileri, bir yandan Covid, bir yandan girdi maliyetleri,
diğer yandan fındık rekoltesinin yarı yarıya
düşmesi nedeniyle kredi borçlarını ödeyemez durumdadır.
Başta fındık üreticileri olmak üzere tüm çiftçilerimizin Hükûmetimizden
beklentisi, tarım kredilerinin ve zirai kredilerin hasat dönemlerine göre
üç yıla yayılarak yapılandırılması ve temerrüt
faizlerinin düzenlenmesidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Şeker
4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Karabağdaki
Ermeni işgalinin sonlandırılmasından dolayı Azerbaycan
ordusu ve Başkomutanı Cumhurbaşkanı İlham Aliyevi
tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, tıpta, kaybedilen
bir uzvun yerinde duruyormuş gibi ağrılarının
hissedilmesine fantom duyarlılığı denilmektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun devamı olarak
Osmanlının hükmettiği 20 milyon kilometrekarenin içinde kalan
bölgelerin bizimle tarih bağı, soydaşlık ve akrabalık
bağı, manevi bağı vardır yani bu bölgelerle
geçmişten günümüze gelen bir hikâyemiz var. Buradaki huzursuzluklar bizim
için bir fantom duyarlılığıdır. Bu
duyarlılığımızdan biri de Ermenistanın
işgal ettiği Azerbaycanın Karabağ bölgesidir.
Karabağdaki Ermenistan işgali sonlandırıldı.
Azerbaycan ordusunu ve onun Başkomutanı Cumhurbaşkanı
Sayın İlham Aliyevi tebrik ediyorum. Azerbaycana her daim maddi,
manevi yardımlarını esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğana
şükranlarımı sunuyorum. Eşk olsun Azerbaycan, eşk
olsun Aliyev, eşk olsun Erdoğan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Karasu
5.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasunun,
Cumhuriyet Halk Partisinin yüz yıldır hiçbir tehdide boyun
eğmediğine, demokrasiyi ve hukuku yeniden hâkim
kılacaklarına ilişkin açıklaması
ULAŞ KARASU (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Yüz yıllık tarihimizde Genel
Başkanlarımız hep tehdit edildi. Mustafa Kemal Atatürkü
İstanbuldaki saray idama mahkûm etti; o, sarayı, saltanatı
yıkıp cumhuriyeti kurdu. İsmet Paşayı ABD
Başkanı Johnson mektupla tehdit edebileceğini sandı Yeni
bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır. cevabını
aldı. Bülent Eceviti İngiltere, Amerika tehdit etti ama Ecevit
tehditlere boyun eğmedi, bugün piknik yaptığınız
Kıbrısı özgürleştirdi. Şimdi de tek adam rejiminin,
Cumhur İttifakının yarattığı sistemde bir
organize suç örgütü lideri Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlunu
tehdit ediyor. Herkes bilsin ki savaş meydanlarında kurulan
Cumhuriyet Halk Partisi yüz yıldır hiçbir tehdide boyun eğmedi,
bundan sonra da eğmeyecek. İlk seçimde,
yarattığınız bu tek adam rejimini, mafya düzenini
yıkacak, demokrasiyi ve hukuku yeniden hâkim kılacağız.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Demir
6.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demir'in, Karabağ tezkeresinin kabulüne Azerbaycan
halkının gösterdiği sevincin asker gönderme kararının
doğru bir karar olduğunun göstergesi olduğuna ilişkin
açıklaması
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığımızın
Karabağ tezkeresi dün Mecliste kabul edildi. Azerbaycan halkının
askerlerimizin gelişinin kesinleşmesiyle gösterdikleri sevinç çok
doğru bir karar aldığımızın göstergesi
olmuştur ancak bu sevinç herkes için geçerli olmamıştır.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Türkiyenin Azerbaycana
gösterdiği desteğinin çok agresif olduğu konusunda Sayın
Macronla görüş birliğine vardık. Doğu Akdenizdeki
eylemlerden bahsettik. ABDnin görüşü, durumun tüm ülkelere zarar
verdiği yönündedir. Ayrıca, Karabağ konusunda Fransa ve
Rusyayla Minsk Grubunun Eş Başkanlarıyız.
İşlerin çözülmesi gereken çerçeve burasıdır. Türk askerî
kapasitesinin kullanımı bizi endişelenmiştir. Bunu
görüşmelerde açıkça dile getirdik. deyip Türkiyenin
etkinliğinin artmasından rahatsız olduklarını
açıkça dile getirmişlerdir.
Şimdi, bize düşen ise
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çalışmak,
ülkemizin gücüne güç katmaya devam etmektir.
BAŞKAN Sayın Kaşlı...
7.- Aksaray Milletvekili Ramazan
Kaşlının, Aksaray ili Sultanhanı ilçesine ikinci organize
sanayi bölgesi talep ettiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aksaraya 50, Konyaya 100 kilometre mesafede ve
D100 kara yolu üzerinde bulunan Sultanhanı ilçemiz, ikinci organize sanayi
bölgesi için son derece uygun bir konumdadır. Aksaray Valiliği Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğünce yapılması planlanan ikinci
organize sanayi bölgesinin Sultanhanı ilçesine yakın Aksaray-Konya
yolu üzerinde konumlandırılması öngörülmüştür. Yetkililerce
yer çalışması başlatılmış, söz konusu
bölgede incelemelerde bulunulmuş ancak henüz hayata geçirilememiştir.
Ulaşım kolaylığı bulunan Sultanhanının yeni
ilçe olması sebebiyle bu bölgedeki yerleşim yerlerine hitap edecek
olması iş istihdamını artıracak,
yatırımcı firmalar buraya kolaylıkla
ulaşabileceklerdir. Bu sebeplerden dolayı Sultanhanı ilçemize
ikinci organize sanayi bölgesini talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Kadıgil Sütlü...
8.- İstanbul Milletvekili Saliha Sera
Kadıgil Sütlünün, Uzel Makine işçilerinin haklarının
verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; sizlere
İstanbulun orta yerinde tam on üç yıldır devam eden bir hukuk
mücadelesinden bahsedeceğim, 2.200 işçinin verdiği bir hukuk
mücadelesi bu ve tam on üç yıldır hiçbir sonuç alamadılar.
1960lı yıllarda yerli traktör üretmeye başlayan Türkiyedeki
ilk büyük sanayi işletmelerinden biri olan İstanbul Edirnekapıdaki
Uzel Fabrikası hakkında 2013 yılında resmen iflas
kararı verildi fakat aradan geçen on üç yıla rağmen fabrikada
çalışan işçilerin ne beş aylık maaşları ne
de tazminatları ödendi. Tüm bu süreçte Uzel Makine, fabrikanın
değerini düşürdü, fabrikadan mal kaçırdı, akla gelen
gelmeyen her türlü kanunsuzlukla mahkeme sürecini uzattıkça uzattı ve
nedense sıradan vatandaşın en küçük bir
yanlışında tepesine binen kurumlarımız
patronların ne fabrikanın mallarına dair kıymet takdiri sırasındaki
dümenlerini ne koskoca fabrikanın değerinin onda 1i fiyatına peşkeş
çekilmesini, kalan malların yağmalanıp
kaçırılmasını görmediler ve devam eden işçi nöbetini
de görmüyorlar. Buradan sesleniyoruz: Uzel Makine işçileri yalnız
değildir. Haklarını verin bu insanların; altı üstü
beş aylık maaş, haklarını verin bu insanların.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ünlü
9.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, Hakkâri
ilinde şehit olan Osmaniye ili Düziçi ilçesi nüfusuna kayıtlı
Piyade Uzman Çavuş Abdurrahman Topuksuza Allahtan rahmet dilediğine
ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bu pazartesi günü Osmaniyemize gelen şehit
haberiyle yüreklerimize bir kez daha ateş düşmüştür. Düziçi
ilçesi nüfusuna kayıtlı hemşehrim Piyade Uzman Çavuş
Abdurrahman Topuksuz eli kanlı, hain teröristlerle girdiği
çatışmada şehit düşmüştür. Kahraman şehidimize
Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı ve
sabır diliyorum. Buradan terörü bir kez daha lanetliyorum. Milletimizin ve
Osmaniyemizin başı sağ olsun.
BAŞKAN Sayın Çakır
10.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakırın,
15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 37nci kuruluş
yıl dönümünü tebrik ettiğine, kapalı Maraş bölgesinin
açılmasının bir mirasa sahip çıkıldığını
gösterdiğine ilişkin açıklaması
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Sayın Başkan,
15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin 37nci kuruluş
yıl dönümü dolayısıyla adada yaşayan kardeşlerimizi
tebrik ediyor, bağımsız ve hür yaşama adına can veren tüm
şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize güzel bir ömür diliyorum.
Yavru vatan tanımlamasının, ana
vatanla özdeş bir hedef ve gelecek paydası paylaşmakla yerli
yerine oturacağını ifade etmek istiyorum. Kırk altı
yıl sonra kapalı olan Maraşın açılmasına
şahit olmak, bir hakkın teslimi olarak takdire şayan ve
ayrıca, gelecek nesiller adına bir mirasa sahip
çıkıldığını göstermesi açısından son
derece önemlidir.
Bugün Doğu Akdenizde söz söylemede
Kıbrıs Barış Harekâtı önemli bir sıçrama
taşı olup o gün karşılaştığımız
ambargo, bugün bu havzada karşılaştığımız,
karşılaşacağımız karşı duruş,
kirli bir emperyalist ittifakın o günkü tutum ve
davranışından farklı olmayacaktır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
tanımadığı bu bağımsızlığın
er veya geç tanınmasının gerçekleşeceğine
inandığımı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ceylan
11.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylanın,
devletin Gökçeadayla daha fazla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Gökçeadamız devletimizin daha fazla ilgisine muhtaç. Adada yapılan
başıboş salma hayvancılık ekili, dikili her şeye
zarar vermekte. Adada yaşayanlar her köy için belirlenecek meralarda
kontrollü hayvancılığa geçilmesini istemekte. Ada çok ciddi bir
rüzgâr sörfü potansiyeli taşımakta, bu mutlaka
değerlendirilmeli. Sörf okullarının açılmasına devlet
destek olmalı. Çöp arıtma ve geri dönüşüm tesisinin adaya
kazandırılması için devletimiz Gökçeadaya daha fazla kaynak
aktarmalı. Adanın, eşsiz güzelliğini bozmayacak ancak
turizm potansiyelini de ülkemize kazandıracak bir yaklaşıma
ihtiyaç var. Tarım ve turizm konusunda önemli bir potansiyele sahip
Gökçeadanın kısa, orta ve uzun vadede bir vizyon planının
olması şart. Adadaki sorunların çözümü de bu plana uygun olarak
gerçekleştirilmeli, devletimiz adayla daha fazla ilgilenmeli.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Yıldız
12.- Ankara Milletvekili Zeynep
Yıldızın, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüyle birlikte
Ankara ili Güdül, Ayaş, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerini içine
alan tarihi İpek Yolu güzergâhında turizme yönelik planlamalarının
sürdüğüne ilişkin açıklaması
ZEYNEP YILDIZ (Ankara) Ankara tiftik keçisinin en
yoğun nüfusla yaşadığı ilçemiz olan, benim de
teşkilatımız nezdinde koordinatör olduğum Güdülde önceki
dönem Belediye Başkanımız Havva Yıldırım ile
mevcut Belediye Başkanımız Muzaffer Yalçın Beyin gayretleriyle
alınan yavaş şehir unvanının tamamlayıcı
bir parçası olarak tiftik keçisini vatandaşlarımızın
yakından tanıyabileceği bir alanın oluşturulması
noktasında İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüzün Sapanlı ve
Boyalı Mahallerinde yürüttüğü çalışmalar sürüyor.
Hâlihazırda Ankara'da 3 ayrı noktada sof kumaş üretimi
gerçekleşmekte. Yine, bunun turizme ve tekstile katkı sunar mahiyette
görsellik kazanması hususunda çalışmalarımız devam
ediyor. Bu minvalde, Güdül ilçemizde evvelce Kültür ve Turizm Bakan
Yardımcımız Nadir Alpaslan Beyi
ağırlamıştık, geçtiğimiz günlerde de Kültür ve
Turizm Bakan Yardımcımız Ahmet Misbah Demircan Beyi Güdülde
ağırlama imkânı bulduk. Çok verimli bir istişare
ortamı elde ettik. İlçe ilçe olduğu gibi, Çamlıdere,
Kızılcahamam, Güdül, Ayaş, Beypazarı, Nallıhan
ilçelerimizin tamamını içine alan tarihî İpek Yolu
güzergâhında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzle de turizme
yönelik planlamalarımız sürüyor. Hemşehrilerimizin bilgilerine
sunarım.
BAŞKAN Sayın Açanal
13.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem
Gülender Açanalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana ve
Kudüs sevdalılarına Filistin davasına sahip
çıktıkları için teşekkür ettiğine, Filistin devletinin
bağımsızlık yıl dönümünü kutladığına
ilişkin açıklaması
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Cahit Zarifoğlu şiirinde Filistin bir
sınav kâğıdı, her mümin kulun önünde. diyor.
Yüreğimin yarısı Mekke, geri kalanı da Medinedir.
Bunların üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. sözleri, kalbi Kudüs
için çarpan; yüreğinde Harem-i Şerifin, Kubbet-üs Sahranın,
Mescid-i Aksanın sızısı, hüznü ve aşkı bulunan;
Filistin meselesini kendi millî meselesi görüp adalet ve barışın
tesisi için gayret gösteren ve Herkes sırtını dönse de biz
Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. diyen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Kudüs
sevdalılarına Filistine destek verdikleri ve Filistin davasına
sahip çıktıkları için teşekkür ederiz.
Bu vesileyle, dost ve kardeş ülke Filistin
Devletinin bağımsızlık yıl dönümünü kutluyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şevkin
14.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin, SMA
hastalığıyla etkin bir mücadelenin şart olduğuna
ilişkin açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Sayın
Başkan, Türkiyede sayıları 3 bini geçen spinal musküler atrofi
hastası olan aileler çok zor günler geçiriyor. Hareket kabiliyetini
kısıtlayan bir kas hastalığı olan SMAda, yetersiz
tedavi yöntemleri ve ailelerin ekonomik koşullarına bağlı olarak
son zamanlarda artış yaşanıyor. SGK kurumu SMA
hastalarının kullandığı birçok medikal ürünü ya hiç
karşılamıyor ya da eksik karşılıyor. Ülkemizde
birçok çocuğun hayatını kaybetmesine neden olan, yürüme, yemek
yeme veya nefes alma kabiliyetini ortadan kaldıran SMAyla etkin bir
mücadele şarttır. Nadir görülen, ilerleyici ve ölümcül kas
hastalığına karşı kullanılan tüm ilaçlar ve
medikal ürünler SGK tarafından karşılanmalıdır.
Meclisimiz SMA hastalarının bu feryadını duymak zorundadır.
Ülke kaynakları bir an önce çocuklarımızın
sağlığına ayrılmalıdır.
Adanalı Eliz Miranın üç ay ömrü
kaldı. Gelin, bu feryadı duyalım. Hiçbir çocuğumuz çaresiz
ve aileleri perişan hâlde bırakılamaz.
Çocuklarımızın ölümüne seyirci kalamayız.
BAŞKAN Sayın İlhan
15.- Kırşehir Milletvekili Metin
İlhanın, zor geçecek bir kışa hazırlanırken
yetersiz olan önlemlerin ve devletçe sağlanacak desteklerin ivedilikle
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
METİN İLHAN (Kırşehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dünyaya yayılmış bir salgınla
mücadele ediyorsanız bu süreci en az zararla atlatmak için ilk işiniz
gerçekçi yani şeffaf olmaktır. Günlük vaka sayısı Almanya,
Fransa, İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinde 30-40 binlerde, bizde ise
sayı hâlâ 3 binlerde gösterilmekte. Kırşehirden örnek vermek
gerekirse günlük vaka sayısı ortalama 100 civarındadır.
Kırşehir ülke nüfusunun yaklaşık üç yüzde 1ini
oluşturmakta. Ya bizim şehrimizde vaka patlaması var ve ülke
ortalamasının 15 katı olmuş ya da açıklanan rakamlar
TÜİKin enflasyon hesabına dönmüş. Bakınız,
hastanelerde artık sağlık personeline bile yer bulunamıyor,
yoğun bakım doluluk oranları yüzde 100 olmuş ve biz, hâlâ,
Orta Çağda zorunlu olarak uygulanan kontrolsüz sürü
bağışıklığında ısrar ediyoruz. Zor geçecek
bir kışa hazırlanırken doktorlarımızı hasta
seçmek zorunda bırakmamak için yetersiz olan önlemlerin ve devletçe
sağlanacak desteklerin ivedilikle artırılması
gerekmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa ili Orhangazi ilçesi
Fındıklı Mahallesinde eski bir maden ocağı çukurunun
ikinci sınıf endüstriyel atık düzenli depolama tesisine
dönüştürülmek istendiğine, Orhangazililerin ise buna karşı
çıktığına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bursanın Orhangazi ilçesinde bir firma
Fındıklı Mahallesi sınırları içerisinde terk
edilmiş maden ocağı çukurunu ikinci sınıf endüstriyel
atık düzenli depolama tesisine dönüştürmek istiyor. ÇED
toplantısı Orhangazililerin itirazıyla
yapılamamış, buna rağmen ÇED raporunda son aşamaya
gelindiği öğrenilmiştir.
Civarda hayvancılık yapan köylüler, muhtar
ve Orhangazililer cüruf depolama tesisine karşı çıkıyorlar
çünkü orası mera olarak kullanılıyor çünkü Orhangaziyi besleyen
su kaynaklarının damarları buradan besleniyor çünkü deprem
kuşağı olan Bursada bu gibi tesisler tehlike arz ediyor.
Hukuka saygınız yok, bari
Bursalıların sağlıklı çevrede yaşama hakkına
saygı duyun. diye sesleniyorum buradan yetkililere.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Etyemez
17.- Konya Milletvekili Halil Etyemezin, 14
Kasım 1944 tarihinde Ahıska Türklerine karşı
işlenmiş insanlık suçunun faillerini unutmayacaklarına
ilişkin açıklaması
HALİL ETYEMEZ (Konya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ahıska Türkleri 14 Kasım 1949 günü Sovyet
liderinin emriyle suçsuz bir şekilde bir gece yarısı evlerinden
çıkarılarak yük vagonlarına doldurulup Orta Asya çöllerine yani
vatansızlığa sürgün edildi. Yüz bini aşkın
Ahıskalı Türkün bu zorunlu, kanlı ve zulüm yolculuğunda 20
bine yakını açlık, soğuk ve hastalık nedeniyle,
maalesef, hayatını kaybetti. Bugün 1 milyona yakın
Ahıskalı Türk dünyadaki 15e yakın ülkede vatan hasretiyle
yaşamlarını sürdürmektedir. Rahmetli Yunus Zeyrek
Ahıskalı Türklerin dinmeyen acılarını şu
dizeleriyle anlatıyor: Bir gül mevsiminde seyrine gittim/ Hani goncan,
hani gülün Ahıska?/ Baktıkça hâline kahroldum, bittim/ Korlanır
mı bir gün külün Ahıska?
Soydaşlarımıza,
dindaşlarımıza ve tüm insanlığa karşı
işlenmiş olan ve tarihe kara bir sayfa olarak geçmiş bu
insanlık suçunun faillerini unutmayacak ve unutturmayacağız.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kılıç
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Batı uygarlığının
insanlığın kanı, teri ve gözyaşı üzerine kurulup
yükseldiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Senegalin Dakar şehrinin Goree Adası,
buradaki en az nüfus yoğunluğuna sahip bölge; köle ticaretinde çok
önemli bir yere sahipti çünkü Afrikanın içlerine kadar uzanan
yolların ve nehirlerin kesişim noktasında yer alıyordu.
Köleler adadaki mahzenlerde tutulur ve gelen gemilerle gönderilirlerdi. Ada
günümüzde köle ticaretinin dehşetinin gözler önüne serilmesi için turizme
açılmış ve kölelerin saklandığı mahzenler, yemek
yedikleri kaplar, ayak ve bileklerine takılan prangalar burada
sergilenmektedir. Adadaki kölelerin evi House of Slaves olarak bilinen
binadaki sergi, köle ticaretinin ayrıntılarını
göstermektedir. Batı uygarlığı vahşidir,
insanlığın kanı, teri ve gözyaşları üzerine
kurulup yükselmiştir.
BAŞKAN Sayın Arkaz
19.- İstanbul Milletvekili Hayati
Arkazın, 18 Kasım 2017 tarihinde vefat eden millî sporcu Naim
Süleymanoğluna, 19 Kasım 1979 tarihinde vefat eden gazeteci yazar
İlhan Darendelioğluna, 14 Kasım 2020 günü vefat eden 23üncü
Dönem İstanbul Milletvekili Mithat Melene, Ruhi
Kılıçkırandan Fırat Yılmaz Çakıroğluna
kadar vefat eden tüm ülkücülere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
18 Kasım 2017de vefat eden millî sporcumuz,
Balkan Türklerinin yadigârı Naim Süleymanoğlunu rahmetle
anıyorum.
Gazeteci yazar İlhan Darendelioğlu 19
Kasım 1979da şehit edildi, Allah rahmet eylesin.
Ömrünü ülkücü milliyetçi harekete adayan ve
geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz İbrahim Metin Beyi ve 14
Kasım günü Covid-19a yenik düşerek vefat eden 23üncü Dönem
İstanbul Milletvekilimiz Profesör Doktor Mithat Melene Allahtan rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyorum. Ayrıca Ruhi
Kılıçkırandan Fırat Yılmaz Çakıroğluna
kadar tüm ülkücü şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ruhları
şad olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Taşkın
20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 15 Kasım Filistin devletinin
bağımsızlık gününü en kalbî duygularla
kutladığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde her zaman Filistinin haklı davasını savunmaya
devam edeceklerine ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
15 Kasım Filistin Devletinin
ilanının 32nci yıl döneminde Filistin Devletinin
Bağımsızlık Gününü en kalbî duygularımla kutluyorum.
Terör devleti İsrail, 1948 yılından bu yana uluslararası
hukuku ihlal etmekte, Filistin halkının haklarını
gasbederek Filistinli kardeşlerimize yönelik baskı, tehcir ve
ayrımcılık politikalarını, maalesef, artırarak
devam ettirmektedir. Orta Doğuda kalıcı barış için
tek yol, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs
olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıdır.
Beklentimiz, tarihî olarak Filistinli kardeşlerimize ait olan
toprakların iadesi için gereken adımların İsrail
tarafından derhâl atılmasıdır.
Dört yüz yıl Kudüse adalet ve hizmet etme
bahtiyarlığına nail olan bir ecdadın torunları olarak
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde her zaman Filistinli kardeşlerimizin yanında
olmaya, Filistinin haklı davasını savunmaya devam edeceğiz
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ataş
21.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Kayseri ili Develi, Pınarbaşı, Yahyalı, Tomarza ilçelerinde
kendi imkânlarıyla Zamantı Irmağından
tarlalarını sulayan çiftçilere kesilen cezaların silinmesi ve bu
tür sulamaların ücretsiz olması gerektiğine ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Kayserinin Develi,
Pınarbaşı, Yahyalı ve Tomarza ilçelerindeki çiftçiler
yıllardan beri Zamantı Irmağından kendi imkânlarıyla
tarlalarına su kullanmakta iken son üç yıldır bu sulama ücrete
tabi tutulmuştur. Devlet Su İşlerinin, hiçbir yatırımı
ve çalışması olmadığı hâlde, akan ırmaktan
kendi imkânlarıyla su çeken çiftçilerden para almaya
çalışması kabul edilemez, haksız bir uygulamadır.
Yerel seçimler öncesi, şikâyetler üzerine AKPli belediye
başkanları buradaki çiftçilerimize suyu kullanmaya devam etmelerini,
herhangi bir ücretin alınmayacağını söylemişlerdir
ancak geçtiğimiz günlerde çiftçilerimiz icra evraklarının
gelmesiyle şok olmuştur. Çiftçilerimize normal sulama ücretlerinin 2
katı ceza kesilmiştir. AKPnin tarım politikaları yüzünden
zaten zor durumdaki çiftçilerimize kesilen bu borçlar silinmeli, bu tür
sulamalar ücretsiz olmalı, hükûmet üreticinin yanında
olmalıdır.
Saygılarımla.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
22.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Hakkâri ili Çukurca ilçesinde şehit olan Piyade
Uzman Çavuş Abdurrahman Topuksuza Allahtan rahmet dilediğine,
şehitlere olan borcun gelecek nesillere büyük ve güçlü bir ülke
bırakmak için çalışılarak ödenebileceğine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hakkâri Çukurcada hain teröristlerin saldırısı
sonucu şehit olan kahraman hemşehrimiz Piyade Uzman Çavuş
Abdurrahman Topuksuzu dün seçim bölgem Osmaniye Düziçi ilçemizde ebedî
istirahatgâhına uğurladık. Şehidimize Allahtan rahmet,
ailesine ve yakınların başsağlığı diliyorum.
Terörle mücadelede bugüne kadar 274 şehit veren
yiğit Osmaniye ilimiz dün olduğu gibi bugün de aynı
kararlılıkla terörün kaynağını kurutmak için
mücadelesini sürdürecektir. Hiçbir terörist devletimizin kudretli elinden
kurtulamayacaktır. Bugün, aynı ülkede, aynı coğrafyada
kardeşçe yaşayabiliyorsak bastığımız
toprağın bağrında yatan kefensiz şehitlerimiz ve
gazilerimizin gösterdiği şanlı mücadeleleri sayesindedir.
Vatan ve bayrak için bir an bile tereddüt etmeden
canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimize olan borcumuzu ancak
gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak için var gücümüzle
çalışarak ödeyebiliriz diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Bankoğlu
Yok.
Sayın Köksal
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, diyaliz teknikerlerinin, veteriner hekimlerin,
öğretmenlerin, sağlıkçıların atama beklediğine,
işçi statüsündeki üniversite mezunu işçilerin statü
değişikliği istediğine, geçici orman işçilerinin kadro
beklediğine, çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan
borçlarını ödeyemez hâle geldiğine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, 24 bin diyaliz teknikeri atama bekliyor. Bakan tarafından 1
Mart 2019da istihdam sözü verilmesine rağmen onlara sadece 349 kontenjan
ayrıldı, mağduriyetlerine âdeta göz yumuldu. Kamuda ve yerel
yönetimlerde işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu
işçiler statü değişikliği istiyor. 8.600 geçici orman
işçisi hâlâ kadro bekliyor. Veteriner hekimler, öğretmenler,
sağlıkçılar atanma ümidiyle yaşıyor. Artık, bu
insanların seslerini duymanın zamanı gelmedi mi? Çiftçilerin
mayıs ayında yaşanan don olayından dolayı
zararları karşılanmadı, üstüne bir de pandemide ihracat
kısıtlaması yüzünden, başta patates, soğan üreticileri
olmak üzere birçok çiftçi zararına satış yaptı.
Küçükbaş ve büyükbaş hayvan üreticileri yem alamaz hâle geldi, bugün
Ziraat Bankasına ve Tarım Krediye borçlarını ödeyemez hâle
geldiler. Onlar için AKP niçin kılını kıpırdatmıyor?
17 Nisan 2012de dönemin Başbakanı AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan EYTliler için Onları IMF zoruyla mağdur
ettiler, biz bu mağduriyeti gidereceğiz. diyeli 8 yıl oldu ama
hâlâ eski tas, eski hamam. Çalışma Bakanı Sayın Selçuk EYT
için her türlü kombinasyonu denedik, hiçbirinin maliyeti tutmuyor.dedi.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
24.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
millî halterci Naim Süleymanoğlunu vefatının 3üncü yıl
dönümünde rahmetle andığına, güvenlik korucularının
sosyal ve özlük hakları ile çalışma koşullarının
düzenlenmesini beklediklerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum,
Sayın Başkan.
Ben sadece Türk değil, Türk oğlu Türküm
ve Türk olarak öleceğim. diyen olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonu
millî haltercimiz Naim Süleymanoğlunu vefatının 3ncü yıl
dönümünde rahmetle, minnetle anıyorum, mekânı cennet olsun.
Vatanımızın bölünmez bütünlüğü,
milletimizin ilelebet var olması uğruna, gece gündüz demeden, her
şart ve koşul altında kahramanca mücadele eden, terörle
mücadelede en ön safta yer alan, nice gazileri ve şehitleri
bağrından çıkaran, haklarını hiçbir zaman
ödeyemeyeceğimiz yiğitler yiğidi güvenlik
korucularımız sosyal ve özlük haklarının, çalışma
koşulları ve görev tanımlamalarının düzenlenmesini,
ekonomik şartlarının iyileştirilmesini, yurt içi ve yurt
dışı görev ücretlerinin artırılmasını
beklemektedirler. Dualarımız ve desteklerimiz kahraman güvenlik
korucularımızla beraberdir. Fedakâr, cefakâr, güvenlik
korucularımızın daima yanındayız ve sesleri olmaya
devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
Yok.
Sayın Kaplan
25.- Gaziantep Milletvekili İrfan
Kaplanın, psikoteknik raporun devlet hastanelerinde ücretsiz verilmesi ve
psikoteknik raporlarının iki ya da üç yılda bir yenilenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Psikoteknik raporu ticari araç sürücülerine ve
ehliyetini kaptıran adaylara zorunlu olduğu günden beri, denetimler
sürekli ertelenmekte ve psikoteknik merkezleri mağdur olmaktadır.
Psikologlar, ertelenen bu denetimler yüzünden birçok zorlukla karşı
karşıya kalmaktadır. Çok fazla psikoteknik merkezinin
açılması da haksız bir rekabete neden olmaktadır.
Dolayısıyla kota uygulaması gelmeli, nüfusa ya da ticari araç
sayısına göre bu merkezlerin açılmasına izin verilmelidir.
Psikoteknik raporunu alan her aday psikiyatr onayı da almak
zorundadır. Bu rapor devlet hastanelerince ücretsiz olarak verilmelidir.
Ayrıca, insan psikolojisinin değişimi için beş yıl
uzun bir süredir, psikoteknik iki yada üç yılda bir yenilenmelidir.
Teşekkürler.
BAŞKAN - Sayın Kaşıkçı
26.- Hatay Milletvekili Lütfi
Kaşıkçının, Antakya ilçesine bağlı mahallelerde
halkın altyapı problemlerinin çözümünü istediğine, başka
bir taleplerinin de okul, gölet ve sulama kanallarının hizmete
sunulması olduğuna ilişkin açıklaması
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Hafta sonu Hataydaydım. Mansurlu köyünde
Muhtar Ali Karaoğlanın misafiri olarak bölge köylerimizin
problemlerini konuştuk. Antakyaya bağlı Bitiren, Açıkdere,
Bozhöyük, Madenboyu, Tanışma, Üzümdalı, Mansurlu, Akcurun,
Avsuyu ve Gökçegöz Mahallelerimizde çok büyük altyapı problemleri
mevcuttur. İçme suyu, kanalizasyon ve köy yollarının
asfaltlanması gibi önemli eksiklikler yaşayan köylülerimiz bu
sıkıntıların artık çözümünü istemektedir. Ayrıca,
Mansurlu köyünde vatandaşlarımızın en acil talebi ilkokul
ve ortaokul ihtiyacıdır. Tanışma köyünde yapılan
göletin, ayrıca sulama kanallarının bitirilip köylülerimizin
hizmetine sunulması yine bir başka taleptir. Hatay Büyükşehir
Belediyesinin köylerimizdeki bu altyapı problemlerinin çözümünü
ötelememesi en büyük beklentimizdir. Ayrıca, Kırıkhana
bağlı Camuzkışlası ve Demirkonak köylerinde bu
yüzyıla hiç de yakışmayan içme suyu sıkıntısı
yaşanmaktadır. Mevcuttaki içme suyu sistemine ise kanalizasyon
karışmaktadır. Son olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya
27.- Osmaniye Milletvekili İsmail
Kayanın, ülkenin terörle mücadele operasyonlarını rahatça
yapabilmesini, sınır dışı harekâtları
yürütebilmesini savunma sanayisinde elde edilen ilerlemeye borçlu
olduğuna, huzurun teröre galip geldiği bir ülke için durmadan
çalışmaya söz verdiklerine ilişkin açıklaması
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Dün, şehitler diyarı Osmaniye ilimizde
şehidimizi son yolculuğuna uğurladık. Bugün Türkiye,
küresel tedarikçilerin çıkardığı tüm zorluklara ve
uyguladığı gizli, açık ambargolara rağmen
sınırları içinde terörle mücadele operasyonlarını
rahatça yapabilmesini, sınırları dışında
barış harekâtları yürütebilmesini savunma sanayimizde elde
ettiğimiz ilerlemeye borçludur. Kahraman askerlerimiz sahada canları
pahasına mücadele ederken onlara vereceğimiz en büyük destek savunma
sanayimizi daha ileriye taşımak olacaktır. Ömrünün
baharında hain terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp
şehit edilen tüm kamu memurlarımızı da yâd ediyorum,
vatanımızı korumak için şehadete yürüyen askerlerimizi de
rahmetle anıyorum. Bu vatanın şehadete eren tek bir
evladının kanı yerde kalmayacaktır. Kalemin silaha,
birliğin tefrikaya, iyiliğin kötülüğe, huzurun teröre galip
geldiği bir Türkiye için durmadan çalışmaya söz veriyoruz
diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Karahocagil
28.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagilin,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi başta olmak üzere
hayata geçirdikleri reformlarla demokrasiyi tahkim ettiklerine, AK
PARTİnin 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla ülkenin
istikbaline talip olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ederim Başkanım.
AK PARTİ olarak on sekiz yıllık
iktidarımız boyunca defalarca sınandık, tehdit edildik,
ihanete uğradık, içeriden ve dışarıdan
sayısız saldırıya maruz kaldık ancak milletin
emanetini yere düşürmedik. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi başta olmak üzere hayata geçirdiğimiz reformlarla
demokrasimizi daha da tahkim ettik. Hak ve özgürlükler konusunda
attığımız adımlarla Türkiyeyi yasaklarla anılan
bir ülke olmaktan kurtardık. AK PARTİ olarak Artık hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak. sloganıyla
çıktığımız siyaset yolculuğumuzu, ilk günkü
samimiyetle ve yılların tecrübesiyle sürdürüyoruz. AK PARTİ,
Türkiye'nin son on sekiz yılının mimarı olmasının
yanı sıra 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla ülkenin
istikbaline taliptir. Milletimizle gönül bağımızı güçlü
tuttuğumuz, yapabileceğimizi söyleyip söylediklerimizi
yaptığımız sürece tarih yazmaya, ülkemizi
başarıdan başarıya koşturmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
29.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
Edirne Milletvekili Erdin Bircanın vefatının 2nci yıl
dönümünde kendisini rahmetle andığına ve mücadelesini
yaptığı her konuda aynı kararlılıkla mücadele
edeceğine, Saros Körfezini yok ettirmeyeceklerine, Keşan-Enez yolunu
en güzel biçimiyle CHP iktidarında yapacaklarına ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün, ağabeyim, yol arkadaşım,
Edirne Milletvekilimiz Erdin Bircanın aramızdan
ayrılışının 2nci yıl dönümü, kendisini rahmetle
anıyorum.
Aradan geçen iki yıl sonra, kendisine takipçi
olduğu konularda iyi haberler vermek isterdim. Mücadelesini verdiği,
büyüdüğü topraklar olan Saros Körfezinde taş ocaklarının
kapandığını söylemek, Sarosun artık korunduğunu,
on beş yıldır yapılmayan Yayla Balıkçı Barınağının
yapıldığını söylemek isterdim. Maalesef, hiçbirini
söyleyemiyorum. Üstelik, Sarosu hançerlemek için yemin etmiş bir
iktidarın şimdi de Katarlılar için FSRU limanı yapma sevdası
tuttu. Eneze giden yol hâlâ kağnı yolundan hâllice ve bu yolun 2021
yılında tamamlanacağını söyleyen iktidardan ses soluk
yok.
Sevgili Erdin Ağabey, buradan bir kez daha
kardeşin ve Edirne Milletvekili olarak söz veriyorum ki mücadelesini
yaptığın her konuda aynı kararlılığı
sürdürecek, Sarosu yok ettirmeyeceğiz. Artık. AKPnin
yapmayacağı anlaşılan Keşan-Enez yolunu da en güzel
biçimiyle CHP iktidarında yapacağız.Işıklar içinde
uyu.
BAŞKAN - Sayın Özen ...
30.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özenin, 2017
yılında Nevruz olayları sırasında hayatını
kaybeden Kemal Kurkutla ilgili davada sanık polisin beraat ettiğine,
olayların fotoğraflarını çeken gazetecinin ise yirmi
yıl hapis istemiyle yargılandığına ilişkin
açıklaması
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Değerli milletvekilleri, şu fotoğrafa
iyi bakmanızı istiyorum: Kemal Kurkut, 21 Mart 2017de
Diyarbakır Nevrozunda kameralar önünde polis tarafından katledildi.
Ama dram maalesef burada bitmedi, Kemalin memleketi Malatya Battalgazi
Belediyesi, gasilhanede cenazenin yıkanmasına engel olmak için suyu
kesti. Yıllardır mezarlık olarak kullanılan alanı bir
anda sit alanı olarak ilan edip gömdürtmediler, açılan mezar yeri
kapattırıldı, cenaze merasimini gerçekleştirmek için
bekleyen ailesi, yakınları ve Alevi dedesi cenazeyi mezar mezar
gezdirdiler.
Dün Kemalin katillerinin davası vardı.
Kemalin katledildiği anın fotoğrafını çeken gazeteci
yirmi yılla yargılanırken tetiği çeken polise beraat
verildi. Hukukta Reform dediniz; bu reform, bizlere reva görülen bu katilleri
aklamaksa reformunuz batsın, vicdanları öldürdünüz.
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Şimdi Sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Altı üstü
yanan 2 ışık kaldı, 2 kişi kaldı
BAŞKAN İlk fırsatta Sayın
Gürer inşallah, biraz daha devam edelim, ondan sonra...
İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili
Kocaali Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
31.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın,
ölümünün 1inci yıl dönümünde gazeteci yazar Ömer Lütfi Meteyi ve
ölümünün 3üncü yıl dönümünde millî halterci Naim Süleymanoğlunu
rahmetle andığına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan tarafından açıklanan yeni kısıtlamaların
tam anlaşılamadığına, Amerika Birleşik Devletleri
Dışişleri Bakanı Pompeonun birkaç ülkeyi kapsayan
ziyaretler çerçevesinde Türkiyeye geldiğine ancak devlet yetkilileriyle
görüşmeyerek Fener Rum Patriği Batholomeosla görüştüğüne,
iktidarın bu konuda neden sesiz olduğuna, Kocaeli ili Karamürsel
ilçesi Kızderbent Mahallesi Kocatepe ve Aktoprak mevkisinde Devlet Su
İşleri tarafından taş ocağı açılmak
istendiğine, yetkilileri yörede yaşayan insanların sesini
duymaya çağırdığına, hâlâ bitirilemeyen
Bilecik-Yenişehir kara yolu için yapılan kamulaştırmaların
bedellerinin ödenerek vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, benim milletvekili olduğum ilin ismi Kocaeli, herkes o
Kocaaliyle karıştırıyor; Kocaali, Sakaryada, o da bir
ilçe. Kocaeli Milletvekiliyim ben.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk düşünce dünyasının önemli isimlerinden gazeteci, yazar,
senarist, şair, muhterem dostum, dostluğuyla onur duyduğum
rahmetli Ömer Lütfi Metenin bugün ölümünün yıl dönümü. Merhum Meteyi
vefatının 11inci yılında rahmetle anıyorum. Ruhu
şad olsun.
Yine, bugün, evladıfatihan torunu ve
Türkiyenin gururu, dünya şampiyonu, olimpiyat şampiyonu muhterem
hemşehrim Naim Süleymanoğlunun da ölüm yıl dönümü; Allah gani
gani rahmet eylesin, ruhu şad olsun.
Sayın Cumhurbaşkanı dün akşam
saatlerinde yeni kısıtlamalara dair açıklama yaptı fakat
yapılan açıklama Sayın Cumhurbaşkanı da dâhil henüz
kimse tarafından anlaşılamadı. Dün akşamdan beri
WhatsApp gruplarında ve sosyal medyada ciddi ciddi şeyler dönüyor,
mizahi birtakım sözler dönüyor. Toplumun tamamını ilgilendiren
böylesi önemli kararların ne olduğu merak edilirken
açıklamanın büyük bölümünün âdeta parti propagandası
sayılması, bizim alışkın olduğumuz ancak
milletimizin hoş karşılamadığı bir tutum
olmuştur. Kısıtlamaların neler olduğu, hangi günler,
hangi saatler arası kimleri kapsadığı milletimiz
tarafından tam anlaşılamamıştır. Yani
İçişleri Bakanlığı genelgesine baktım, 3 sayfa.
Oturup bunu ciddi anlamda çözmek lazım. Bu kadar zor olmamalı,
milletin anlayışına bu kadar karşı bir tavır
sergilenmemeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hükûmet pandemi sürecini
en başından beri belirsizlik içerisinde götürüyor. Son alınan
kararların yetersiz olması da bunun göstergesi olmuştur. Mesela
ben pandemi sürecinde faizlerin, konut faizlerinin düşürülmesini bekledim,
uçak bilet fiyatlarının KDVsinin kaldırılmasını
bekledim -daha önce böyle pandemi önlemleri alınmıştı- buna
benzer önlemler de bekledim, henüz onlar yok. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin de söylediği gibi, iki
haftalık tam karantina sürecinin hayata geçirilmesi gerekiyor, ciddi
anlamda bir tedbir alınacaksa. Batık Yunanistan bile üç hafta boyunca
tüm ülkeyi karantina altına aldı, çalışmayanlara aylık
800 avro destek ödemesi yapılacağını açıkladı.
Batmış Yunanistan kadar bile devletin kasasında para
bırakmadınız, har vurup harman savurdunuz, israf ettiniz;
itibardan tasarruf olmaz diye vatandaşın vergilerini lükse,
şatafata, uçaklara ayırdınız. Hâl böyle olunca, böylesi ölümcül
salgında bile gerekli tedbirleri alamıyor,
vatandaşlarımızın sıkıntılarını
gideremiyorsunuz.
Evet, Türkiye dostu -diyeceğim, bu dostun iki
tarafında da birer tırnak var yalnız, ona dikkatinizi çekmek
istiyorum- Trumpın Dışişleri Bakanı Pompeo, birkaç
ülkeyi kapsayan ziyaretinde Türkiyeye geldi ancak hiçbir devlet yetkilisiyle
görüşmedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İstanbulda Fener Rum
Patriği Bartholomeosla görüştü ama Cumhurbaşkanı
Erdoğan ya da Dışişleri Bakanı Çavuşoğluyla
görüşmek için Ankaraya gitme zahmetinde bulunmadı, hatta
basında İstanbulda olurlarsa görüşürüm. dediği
yazıldı. Bununla yetinmeyen Pompeo, Fransız Le Figaro gazetesine
verdiği demeçte Ben ve Başkan Macron, Türkiyenin son dönemdeki
hareketlerinin çok agresif olduğu konusunda hemfikiriz ve Amerika ile
Avrupanın Türkiyeye karşı iş birliği yapması
gerektiğine inanıyoruz. dedi. Aynı Pompeo, Türkiyenin askerî
kabiliyetinin arttığını belirterek, bundan endişe
duyduklarını ifade etti. Bakın, bu durumdan, Türkiyenin
dostları değil ancak düşmanları rahatsız olur. Hani, o
dost var ya, dost Trump dediğiniz, onun Dışişleri
Bakanı bu. Türkiyenin askerî gücünün varlığından
Türkiyenin dostları rahatsız olmaz, düşmanları
rahatsız olur. Dolayısıyla siz henüz dost kim, düşman kim
onu bile tam bilememişsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Truva atı gibi
ülkemize gelen ve açıkça düşmanlıklarını ilan eden
Pompeo hakkında Hükûmet kanadından da henüz tek bir açıklama
yok. Yani sormak istiyorum: İktidar bu konuda neden sessiz? Bu, Biden
dönemi öncesi sessizlik mi? Henüz anlayabilmiş değiliz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kocaelide ne yazık ki yine bir taş ocağı
açılmak isteniyor, çok sıklıkla dile getiriyorum bunu. Bu kez
Karamürsel Kızderbent Mahallesi Kocatepe ve Aktoprak mevkisinde, Devlet Su
İşleri tarafından Karadere ve Kınalı Barajlarına,
betonun ham maddelerini oluşturan kum ve çakıl
karışımı olan agrega temini için bir ocak açılmaya
çalışılıyor. Açılmak istenen bu taş
ocağı, Kızderbent Mahallesine gerçekte 800 metre uzaklıkta
yani hemen yerleşim biriminin yanında. Ancak Devlet Su
İşleri raporu bunu 2,5 kilometre olarak belirtmiş. Yani Devlet
Su İşleri tarafından mevzuat çiğnenerek mahalledeki
yerleşim yerleri hiçe sayılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, sabrınıza sığınıyorum.
Yine bu bölgede yer alan Bayındır köyünde
2 taş ocağı zaten mevcut. Bu taş ocakları Avcıköy
İhsaniye Barajına, Kızderbent Göletine ve Osmangazi Köprüsüne
agrega sağladığı kadar; yapılmak istenen barajlar için
de malzeme sağlayacak kapasiteye zaten sahip. Hâl böyleyken yeni açılmak
istenen taş ocağıyla, bölgedeki
vatandaşlarımızın yaşam hakları hiçe
sayılıyor. Kızderbent Vadisinde ekolojik hayat tehlike
altına giriyor. Bu konuda bölgede yaşayan insanlarımızın
sesinin duyulması noktasında yetkilileri göreve
çağırıyorum.
Son olarak Bilecikten söz etmek istiyorum.
Yıllardır yapımı yılan hikâyesine dönen
Bilecik-Yenişehir yolunun inşası için düzenlenen ilk ihale, 16
Temmuz 2007 tarihinde tarafınızca yapıldı. Ancak bu ihale
ne ilk ne de son oldu. 2014 yılında yapılan ihalede bu yolun
yapım işi 104 milyon 528 bin liraya bir iş
ortaklığı firmasına verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şartnameye göre, yer
tesliminden üç yıl üç ay sonra iş teslim edilecekti ama maalesef bu
ihale de iptal edildi. Yıllarca seçim malzemesi hâline getirilen
Bilecik-Yenişehir kara yolu hâlâ tamamlanamadı maalesef. Bilecik
merkez ilçeye bağlı olan, kara yollarının geçiş
güzergâhının önemli noktalarından Pelitözü Köyünde
vatandaşlara ait taşınmazlar kamulaştırıldı.
Vatandaşlar ile Karayolları arasında bedel konusunda
uzlaşma sağlanamadığı için Karayolları
tarafından vatandaşlara dava açıldı. Uzun süren dava sonucunda
mahkeme, kamulaştırma bedellerinin ödenmesine karar vermesine
rağmen, bu bedeller süresinde ödenmedi ve dava düştü.
Vatandaşlar orada da mağdur edildi. Mağdur olan vatandaşlar
Karayolları 14üncü Bölge Müdürlüğünü aradığında da
ödenek olmadığı için bedellerin yatırılamadığı
kendilerine söylendi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yıllar boyunca birden
fazla ihalesi yapılan birçok müteahhide ve firma değiştiren yol
için müteahhitlere ödenek bulunuyor da Bilecikli vatandaşlara ödenecek
kamulaştırma bedeli için siz ödenek bulamıyorsunuz. Dün de
söyledim ya, siz vatandaşın değil müteahhitlerin
iktidarısınız. Bilecikli vatandaşlarımız Hadi
yolu bitiremediniz, biten yerlerdeki kamulaştırılan
taşınmazların bedeli ödensin de biz rahat edelim, zulüm
etmeyin. diye bağırıyorlar.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, yüce
Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Azerbaycanın 10 Kasım 2020 tarihinde Ermenistan karşısında
önemli bir zafer kazandığına, bundan sonra yapılması
gerekenin zaferin kazanımlarının korunması olduğuna,
Mustafa Kemal Atatürkün Türk kapısı dediği Nahçivan ile
Azerbaycan arasındaki engellerin kaldırılması
gerektiğine, Ermenistanın işlediği savaş suçları
nedeniyle uluslararası mahkemelerde hesap vermesi gerektiğine, 17
Kasım 2020 tarihinde Mecliste kabul edilen tezkerenin iki devlet, tek
millet şiarının stratejik akla dönüştüğünün ispatı
olduğuna, azatlık yolunda şehit olan Azerbaycanlı kardeşlerine
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ermenistan, 28 Aralık 1991de Hankendinde
başlattığı işgallerle Azerbaycan
topraklarının yüzde 20sini işgal etmiş ve çocuk,
kadın, yaşlı demeden soykırım
gerçekleştirmiş idi. İşgalci Ermenistan, dünyanın gözü
önünde 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalıda, 27 Mart 1993de Kelbecerde
yüzlerce masumu katletmiş ve çok sayıda çocuğun derisini canlı
canlı yüzerek tıpkı Nazilerin yaptığı gibi deney
olarak kullanmış ve katletmişti.
Azerbaycan, 12 Temmuz 2020de Tovuza; 27 Eylül
2020de başlayan saldırılarla Karabağa ve sivillerin
yaşadığı birçok bölgeye mütecaviz saldırılar
düzenleyen Ermenistana tarihî bir ders vermiştir. Zaferin ayak sesleri,
Füzuli, Cebrayıl, Laçın, Kelbecer ve diğer Türk
yurtlarından duyulmuş, Azerbaycan 8 Kasım 2020de stratejik
öneme sahip Şuşayı işgalden kurtarmıştır.
Şuşa, Azerbaycana zaferi müjdelemiş, yirmi sekiz yıl sonra
camilerden yeniden ezan sesleri yükselmiştir. 10 Kasım 2020de
Azerbaycan, işgalci ve haydut devlet Ermenistan karşısında
önemli bir zafer kazanmıştır, kırk dört günlük vatan
müdafaasıyla yirmi sekiz yıl önce işgal edilen toprakların
yüzde 70ini Ermenistandan kurtarmıştır. Azerbaycan, askerî
mücadeleyi politik bir enstrüman olarak kullanmış, bölgesel ve
küresel denklemi akılcı şekilde okuyarak zafere adım
adım ilerlemiştir. Bundan sonra yapılması gereken, zaferin
kazanımlarını korumaktır. Zira, Güney Kafkasyada,
Doğu Akdenizde, Libyada, Suriyede kimlerin ne hesabı varsa hepsi
açık ve nettir. Türkiye ve Azerbaycan, at izini it izinden ayıracak
devlet aklına, ayıyı kovandan, horozu kümesten uzak tutacak
yetkinliğe sahiptir. Bu minvalde 10 Kasım 2020de imzalanan kalıcı
ateşkesin öngördüğü şartlar, adım adım takip
edilmelidir; Ermenistan, işgal ettiği toprakların
tamamından atılmalıdır; otuz yıl önce yerlerinden,
yurtlarından edilen kardeşlerimiz topraklarına acilen
kavuşturulmalıdır; Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçelinin 4 Ekim 2020de işaret ettiği doğrultuda, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün Türk kapısı dediği Nahçıvan ile
Azerbaycan arasındaki engeller kaldırılmalıdır; haydut
devlet Ermenistanın bugüne kadar yaptığı hiçbir
soykırım, işlediği savaş suçları yanına
kalmamalı, uluslararası mahkemelerde hesabını vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Türk yurdu Karabağda
yeni oldu bittilere müsaade edilmemelidir. Türkiye ve Azerbaycan arasında
16 Ağustos 2010da imzalanan Stratejik Ortaklık ve
Karşılıklı Yardım Anlaşması
doğrultusunda bölgede görev yapacak olan askerimiz, bunun temini ve
tescili olacaktır.
17 Kasım 2020de Gazi Meclisimizde kabul
ettiğimiz tezkere, iki devlet arasındaki resmî bir
anlaşmanın ötesinde Türk milletinin maşeri vicdanının
temessülüdür. Tezkere, Türkiye'nin her ne şekilde olursa diyerek
Azerbaycana verdiği desteğin ve iki devlet tek millet
şiarının stratejik akla dönüştüğünün
ispatıdır. Bu stratejik akıl, Doğu Akdenizde, mavi vatanda
ve Kafkasyada önümüzdeki yüz yılı şekillendirecektir.
Sözlerime son verirken kardeş
Azerbaycanın zaferini kutluyor, azatlık yolunda şehit olan
kardeşlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize şifalar diliyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
33.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Covid-19 pandemisiyle ilgili genel görüşme önergelerinin
görüşülmesinin iktidar oylarıyla reddedildiği gün
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeni tedbir
paketi açıklandığına, pandemi sürecinin iyi yönetilebilmesi
için Meclisin devreye girmesi gerektiğine, bu kısıtlamalardan
etkilenecek emekçilerin nasıl geçineceklerinin muamma olduğuna, ilk
kısıtlama döneminde vatandaşın kredi çekerek hayata
tutunabildiğine, partilerine yönelik sindirme politikalarının
sürdüğüne, Cizre Belediye Eş Başkanı Berivan Kutlu
hakkında 50 farklı soruşturma
başlatıldığına, Cizrede evlere telefon edilerek
çeşitli sorular sorulmak üzere İçişleri Bakanlığı
bünyesinde bir birimin kurulup kurulmadığını öğrenmek
istediğine, bu tür baskıların HDPnin üye ve yöneticilerini
mücadeleden vazgeçiremeyeceğine, 2020 yılının ilk on
ayında 1.736 işçinin çalışırken hayatını
kaybettiğine, Covid-19un sağlık emekçileri için meslek
hastalığı diğer iş kolları için iş
kazası olarak tanınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller;
Covid-19 pandemisi ve gelişmelerle ilgili dün, bir genel görüşme
yapalım diye bir önerge verdik, iktidar oylarıyla reddedildi bu
önerge. Aynı gün, dört saat sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan bir tedbirler paketi açıkladı. Yetersiz, anlamsız,
hatta anlaşılamayan tedbirler paketiyle karşı
karşıya kaldık.
Şimdi, bu tedbirlerin başarılı
olmayacağını şimdiden söylemek mümkün, üzülerek söylüyoruz
bunu. Çünkü sorun, son derece büyük bir sorun ve hepimizi ilgilendiren bir
sorun yani sadece iktidar partilerini ilgilendiren bir sorun değil, bütün
toplumu ilgilendiren bir sorun ve maalesef, bu tedbirler
başarılı olamayacak çünkü çok düşünülmemiş, iş
olsun diye tedbirler açıklanmış.
Şimdi, öyle görünüyor ki saray, Bakanlar Kurulu
ve Sağlık Bakanı bu krizi yönetemiyor. Meclisin devreye girmesi
gerekiyor; Meclisin bu konuda tartışması, konuşması,
meseleyi enine boyuna değerlendirmesi, araştırması ve
gerçekten meseleye el koyması gerekiyor ama dün reddettiniz. Peki, o zaman
neden Meclis bu çalışmayı yapmıyor? Bunu da
açıklamıyorsunuz.
Şimdi, muhalefetin dediklerini yapmama gibi bir
siyaset kurgusu var bu iktidarın; bu, yanlış yani bunun üzerinde
çok durmayacağım, çok açık yanlış olduğu,
kendileri de farkında aslında ama tekrar söylüyorum: Pandemi meselesi
sadece iktidarı ilgilendiren bir konu değil; halk
sağlığı ve toplum sağlığı konusu. O
nedenle bu konu hafife alınabilecek bir mesele değil.
Şimdi, tedbir diye açıklanan hem can
güvenliği hem sağlık hem de ekonomik geçim açısından
tedbirsizliklerle dolu bir paket izledik, gerçekten tedbirsizliklerle dolu.
Şimdi, herkes bin odalı saraylarda yaşamıyor. Alışveriş
merkezleri, marketler ve restoranlarda çalışanlar, berberler,
kuaförler, bunlar birer sarayda yaşamıyor ve buralarda
çalışan insanların, esnafın geçim sorunu var; atölyelerde,
fabrikalarda çalışan insanların geçim sorunları var,
işsizlik sorunları var. Siz, bunları ya unutuyorsunuz ya
umursamıyorsunuz.
Şimdi, bu, dün açıklanmış olan
sokağa çıkma kısıtlamaları Pandemiden
vatandaşı korumayalım ama korumuş görünelim.
mantığıyla hayata geçirilmiş ve açıklanmış
olan tedbirler yani pandeminin yaygınlığı karşısında
derman üretmeyecek bir kısıtlama devreye konuldu; çok açık ve
net bir şekilde bunu söylemek gerekiyor. Bu kısıtlamalardan da
etkilenecek milyonlarca emekçi var. Bu emekçilerin nasıl geçinecekleri,
yaşamlarını nasıl idare edecekleri bir muamma.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) 1.170
liralık kısa çalışma ödeneğiyle 5 kişilik bir
aile her gün 3 öğün simit yemeye razı olsa yetmeyecek bir ödenek
olduğunu hepiniz biliyorsunuz. 10 milyon geniş tanımlı
işsize milyonlarca yeni işsiz eklenecek.
İlk kısıtlama döneminde hem esnaflar
hem de vatandaşlar yüksek miktarda kredi çekerek hayata tutunabildi çünkü
devlet güvence sağlamadı insanlar için. 3 Haziran 2020 tarihi
itibarıyla 627.352 esnaf toplam 15 milyar 550 milyon kredi çekmiş, bu
esnafların 137.329u kefaretle kredi çekmiş. Ayrıca, Mayıs
2020 itibarıyla 32 milyon kişi de kredi borcuna bulaşmak zorunda
kalmış. 1 Nisan 2020 tarihi itibarıyla kırk gün içerisinde
4,5 milyon kişiye 27 milyar kredi borçlaması yapılmış.
Nasıl ödeyecek insanlar bu kredileri? Şimdi, altı ay ödememe
vadesi tam dolmuşken tekrar kısıtlamalarla karşı
karşıya kalındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kredilerin geri
ödenememesi ve arka arkaya iflaslarla yüz yüze kalınacağı çok
açık. Esnafın ve yurttaşların kredi ödemelerinin, faizleri
de silinmek suretiyle bir yıl ertelenmesi acil bir taleptir ve pandeminin
seyri ve aşı bulunma durumuna göre kredi geri ödemeleri tekrar
değerlendirilmelidir, ele alınmalıdır.
Vatandaşları salgına karşı korumaktan uzak tedbirlere,
kısıtlamalardan etkilenecek emekçi ve esnafı koruyamayan Adalet
ve Kalkınma Partisi gerçeği de eklenince gerçekten ortada
tedbir-güvence denklemi adına hiçbir şey kalmamış oluyor.
Sizin tedbir-güvence denkleminiz, ölçünüz yok; ölçüsüzsünüz, bunu söylemek
istiyoruz. Gerçekten bu vahim durumu değiştirmek için Meclisin
inisiyatif alması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim efendim.
İkinci değinmek istediğim konu:
Partimize yönelik gözaltı, tutuklama, sindirme politikaları,
ajanlaştırma politikaları her gün sürüyor. Özellikle son dönemde
Şırnakta yoğunlaşmış bu faaliyetleri görüyoruz,
Şırnakın Cizre ilçesinde görüyoruz.
Son olarak Cizre Belediye Eş
Başkanımız Berivan Kutlu gözaltındayken polisler
tarafından kendisine Devlet büyüktür, siz kadınlar hiçbir şey
yapamazsınız ve mücadeleniz boş. denilerek bir psikolojik
şiddet uygulanmış. Hadi bunu da bıraktım,
demişler ki: Mücadeleden vazgeçip ülkeyi terk et. Yani
yaptıkları baskı bu Mücadeleden vazgeç, ülkeyi terk et.
Şimdi Berivan Kutlu, bugüne kadar yürüttüğü siyasi faaliyetler
gerekçe gösterilerek 15 defa gözaltına alınmış,
hakkında 50 farklı soruşturma başlatılmış
yani demokratik siyaset alanında çok uzun yıllardır mücadele
eden bir arkadaşımız, ona diyorlar ki: Ülkeyi terk et.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ülkeyi terk
et. demiş olanlara iki çift lafım var: Bakın, bir tek Kürt
yurttaşı bile, bu iktidara karşı mücadele eden Türkiye
demokrasi güçlerinden bir tek kişi bile ülkesini terk etmeden size
karşı, zulme karşı, baskıya karşı,
demokrasisizliğe ve hukuksuzluğa karşı mücadelesini
sürdürecek; asla ülkeyi terk etmek diye bir şey söz konusu olmayacak.
Şimdi Cizrede başka tür baskılar da
yapılıyor yani telefonla Cizredeki -sadece Cizrede değil
başka ilçelerde ve illerde de- çeşitli aileler aranıyor ve
işte HDPli misiniz? Neden HDPlisiniz? HDPli olduğunuz için
pişmanlık yasasından yararlanmak ister misiniz? gibi saçma
sapan, zırva sorular soruluyor. Kim yapıyor bunları? Diyor ki
telefon edenler: İçişleri Bakanlığı tarafından
kurulan bir birimden arıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
efendim, iktidara önce şunu sormak istiyorum: İçişleri
Bakanlığında hakikaten böyle bir birim mi kurulmuştur?
HDPlilerin evlerini arayalım, aileleri huzursuz edelim, insanları
rahatsız edelim. diye böyle bir birim var mıdır? Bu birim,
insanları evlerinden telefonla arıyor mudur? Birinci sorumuz bu.
İkincisi: Eğer böyle bir şey
yapıyorsanız bu telefon paralarını kimin vergileriyle
ödüyorsunuz?
Üçüncüsü: Neden üyesiniz? sorusuna, bizim
insanlarımızın hepsi şu cevabı veriyor: Üyeyiz çünkü
HDPye üye olmak, HDPye oy vermek, HDP için mücadele etmek onurdur. diyorlar.
İşte, cevap budur o İçişleri Bakanlığı
tarafından kurulan birime ve iktidara. Yani Hakikatin yanında, zulme
ve baskıya karşı mücadele ettiğimiz için HDPliyiz ve
HDPye oy veriyoruz. diyor insanlar. Cevabınızı
alıyorsunuz ama insanların ödediği vergilerden böyle saçma sapan
telefon harcamaları yaparak insanları huzursuz etmekten vazgeçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bu tür
baskılar ile bu tür işlerle bizim üyelerimizi, yöneticilerimizi,
seçmenlerimizi mücadeleden vazgeçiremezsiniz; bundan da haberiniz olsun. Hani,
her türlü faşizan uygulamayı, baskıyı yapıyorsunuz;
sonra zaman zaman oraya buraya bakıp Faşizm acaba nerede? diye
dolaşıyorsunuz, konuşuyorsunuz. Yani bir aynaya baksanız
aslında iyi olacak diye doğrusu düşünüyoruz.
Son olarak bir konuya daha değinmek istiyorum.
Ekim ayında, tespit edilebildiği kadarıyla en az 207 işçi
ve 2020 yılının ilk on ayında ise en az 1.736 işçi
çalışırken hayatını kaybetti yani iş cinayetleri
devam ediyor. Bu iş cinayetlerine baktığımız zaman en
çok ölüm sebepleri -ekim ayı açısından söylüyorum- şöyle:
51 işçi Covid-19dan hayatını kaybetmiş, 36 işçi
ezilme, göçük ve sayılar devam ediyor; vaktimiz kısa. En çok meydana
gelen iş kolları da belli; inşaat, tarım, sağlık,
ticaret, büro çalışanları ve taşımacılıkta
olmuş iş cinayetleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı.)
BAŞKAN Buyurun efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, bir
kez daha işçilerin bir talebini, emekçilerin bir talebini çok açıkça
dile getirmek istiyorum: Covid-19, sağlık emekçileri için meslek
hastalığı, diğer iş kollarında çalışan
işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.
Bu konuda Meclisteki partiler gereken çalışmayı yapmalı ve
bir yasa hazırlığını tamamlamalıdır.
Gerçekten bu pandemi döneminde bütün zorluklara rağmen çalışan
sağlık emekçileri ve fabrikalarında, atölyelerinde
çalışan işçiler ve emekçilerin bu hakları vardır.
Covid-19un meslek hastalığı ve iş kazası olarak
tanımlanma hakları vardır. Bu hakkın verilmesi gerekir,
bunu da son olarak belirtmiş olayım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekili Engin Altay.
Buyurunuz Sayın Altay.
34.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
vefatının 3üncü yıl dönümünde millî halterci Naim
Süleymanoğluna ve vefatının 2nci yıl dönümünde Cumhuriyet
Halk Partisi Edirne Milletvekili Erdin Bircana Allahtan rahmet
dilediğine, pandemi sürecinin başından beri Sağlık Bakanı
Fahrettin Kocayı desteklediklerine, Hükûmetin sağlık tedbirleri
konusunda bir kafa karışıklığı içinde
olduğunu gördüklerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın açıkladığı tedbirler
dışında bir önerileri olduysa bunu kamuoyuyla
paylaşmaları için Bilim Kurulu üyelerine seslendiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum efendim.
Öncelikle Türk milletine büyük gurur yaşatan,
dünya ve olimpiyat şampiyonu millî halter sporcumuz Naim
Süleymanoğlunun, Cep Herkülünün aramızdan
ayrılışının 3üncü yıl dönümü. Kendisini rahmet,
minnet ve şükranla anmayı bir görev sayıyorum Sayın
Başkanım.
Yine, bugün Cumhuriyet Halk Partisi Edirne
Milletvekilimiz, hepimiz için çok ayrı değeri ve kıymeti olan
Erdin Bircan dostumuzun aramızdan ayrılışının
2nci yıl dönümü. Ona da Allahımdan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, devletlerin kriz yönetme
noktasında, kriz zamanlarında şüphesiz devlet sırrı
sayılabilecek hususlar da olur. Devlet idaresinin çok yüksek hassasiyet
gerektirdiği bir gerçek lakin bir pandemi sürecinde bu hassasiyetin çok
çok daha fazla yüksek olması ve bu pandemi sürecinde, bu Covid-19
virüsüyle mücadelede hiçbir siyasi kaygı düşünülmeden, hiçbir siyasi
tasarrufa bakılmaksızın devletin sevk ve idaresi, 83 milyonun
sağlığı, huzuru, refahı açısından büyük önem
taşır. Şimdi buna Niye böyle bir girizgâh yaptın.
derseniz, şunun için yaptım: Dün akşam yeni önlemler
açıklandı ve biz Türkiye olarak, biz parti olarak, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, hep birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok
saygıdeğer üyeleri olarak Bilim Kurulunun Hükûmete neleri tavsiye
ettiğini bilmiyoruz, sadece Hükûmetin neleri yaptığını
-biraz önce mevkidaşlarım da söyledi- vallahi de billahi ben anlamadım
daha yani anlama özürlü değilim, anlamadım. Ne zaman yasak var,
kaçı
Yani o kadar karışık bir iş
yapılmış, o ayrı bir mesele ama
Ben, şimdi şuna
çok üzülüyorum: Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Kocayı
başından beri destekledik; performansını, gayretini,
çabasını takdir ettik ama uyarılarımızı da
yaptık, dedik ki: Sayın Bakanım, kişisel olarak özverinize,
çabanıza, iyi niyetinize tek laf edemeyiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şöyle bir
laf ederiz, bu sistemin şöyle çalışması lazım: Siz
Bilim Kurulunu dinleyeceksiniz, Sayın Cumhurbaşkanı da sizi
dinleyecek. Lakin bizim görebildiğimiz kadarıyla sistem ters
çalışıyor yani Sayın Sağlık Bakanı
Cumhurbaşkanını dinliyor, Bilim Kurulu da Sayın
Sağlık Bakanını dinliyor gibi yapıyor.
Dolayısıyla asıl olan şu: An itibarıyla benim
görebildiğim, Sağlık Bakanımız, saray ile Bilim Kurulu
arasında tost olmuştur, sıkışmıştır;
hani bir atasözüyle söylemek gerekirse iki arada bir derededir. Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanını iki arada bir derede
bırakmaya kimsenin hakkı yoktur çünkü Bilim Kurulunun Hükûmete
yaptığı önerilerin halkla paylaşılmasını çok
önemli buluyoruz. Neden önemli buluyoruz Sayın Başkan? Şunun
için önemli buluyoruz: 13 Kasım tarihinde Millî Eğitim Bakanı
bir açıklama yaptı, dedi ki: Ara tatilden sonra inşallah bütün
kademelerde, bütün sınıflarda yüz yüze eğitime geçeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Genel Kurulun ve
sizin sabrınıza sığınarak, bunlar önemli konular.
Ne zaman dedi? 13 Kasımda bunu söyledi
Sayın Bakan. Beş gün sonra bugün, 18 Kasımda, hatta dün 17
Kasımda okulların ikinci bir emre kadar on-line eğitime
geçeceğini
Açıkları da kapattık bak şimdi; yıl
sonuna kadar bazı sınıflar açıkken, yüz yüze eğitim
yapılırken Ara tatilden sonra hepsi yüz yüze olacak. denirken
birden bire yüz yüze olanlar da gitti. Sağlık Bakanı iyi
niyetle, aynı tarihte, 13 Kasımda yani bundan beş gün önce dedi
ki: Sanıyorum iyi gelişmeler var -elbette iyi niyetle söylüyor-
maskeyle vedalaşacağız inşallah yakın bir zamanda.
Şimdi Çift maske takalım. noktasına geldik. Bunu bir
eleştiriyle söylüyor değilim Sayın Başkanım,
burası Meclis, 83 milyonun hayatından, kaderinden bahsediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hükûmetin, bu
konuda bir tutarsızlık, -tutarsızlık demeyelim hadi- bir
ikirciklik, bir çelişki, bir kafa
karışıklığı içinde olduğunu görüyoruz. E,
ben on dört gün karantina yapamam. Niye yapamazsın? Yaparsam, evine
giden insanları nasıl besleyeceğim? O zaman sen devlet olma
özelliğini kaybetmişsin. Her vesileyle Büyük devletiz. diye hava
basan yürütme organının, on dört gün Türkiye'yi evde, karantinada,
izolasyonda, adına ne derseniz deyin tutabilecek gücü, muktediratı
vardır diye ben biliyorum. Türkiye, büyük bir devlet diye övünmek lafla
olmaz, böyle zamanlarda olur.
Tekrar altını çizerek bitireyim;
sabrınıza teşekkür ederim.
Ben, şimdi, buradan Bilim Kuruluna
çağrı yapıyorum: Saygıdeğer Bilim Kurulu üyeleri,
toplantınız sonrası Cumhurbaşkanınca açıklanan
kısıtlamaların dışında bir öneriniz olduysa -on
dört gün kapanma buna dâhil- bunu lütfen kamuoyuyla paylaşın;
kamuoyuyla paylaşın ki 83 milyon olarak Hükûmetin bu ikircikli
politikalarının kurbanı olmayalım.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkan Vekili Bülent Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
35.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Cep Herkülü Naim Süleymanoğlunu vefatının 3üncü
yılında rahmet ve minnetle andığına ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün tüm dünyada göğsümüzü kabartan millî haltercimiz Cep Herkülümüz
Naim Süleymanoğlunun aramızdan ayrılışının
üçüncü yılı. Naim Süleymanoğlu elli yıllık ömrüne 46
dünya rekoru ve şampiyonluklar sığdırarak ay
yıldızlı bayrağımızı defalarca dalgalandırmış,
bizleri gururlandırmıştı. Dünyayı sırtlayan adam
Naim Süleymanoğlunu vefat yıl dönümünde tekrar rahmetle, minnetle,
özlemle anıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/11/2020
tarihinde Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19 milletvekili
tarafından KYK öğrenim kredisi alanların
yaşadıkları sorunları incelemek, gerekli önlemleri almak ve
çözüm önerilerini sunmak amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19
milletvekili tarafından, KYK öğrenim kredisi alanların
yaşadıkları sorunları incelemek, gerekli önlemleri almak ve
çözüm önerilerini sunmak amacıyla 18/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 18/11/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere İYİ PARTİ Grubu adına Kayseri Milletvekili Dursun
Ataş.
Buyurunuz Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20
İYİ PARTİli milletvekili arkadaşımla birlikte
vermiş olduğumuz, öğrencilik yıllarında KYK
öğrenim kredisi almış olan gençlerimizin
yaşadıkları sorunların incelenmesi konulu Meclis
araştırması önergemiz hakkında söz almış
bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri takip eden
vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz derin bir
ekonomik kriz içerisindedir. İstihdam azalmış, işsizlik
cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşmıştır.
Gelinen noktada her 3 gençten 1i işsizdir. Üniversite mezunu olup da
herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1,5
milyonu geçmiştir. Üstelik iş bulma ümidini kaybedip iş
aramayı bıraktığı için işsiz sayılmayan
binlerce gencimiz bu sayının dışındadır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere,
ülkemizin hemen hemen her kesimi gibi, gençlerimiz de zor durumdadır.
Ailelerin kendilerinden kısıp binbir güçlükle üniversiteye gönderip
yıllarca okuttukları evlatları yani bizim
evlatlarımız, bu ülkenin evlatları iş bulamamakta; üstüne
bir de üniversite yıllarında aldıkları kredi
borçlarının altında ezilmektedir.
Her yıl yüz binlerce öğrencinin
yükseköğrenim süresince kullandığı ve Kredi Yurtlar
Kurumunca verilen kredilerin mezun olunduktan iki yıl sonra ödenmesi
gerekiyor. Ancak, üniversite mezunu gençler iş bulamadığı
için bu borcu ödeyemiyor. Hâlihazırda 3 milyon 100 bin genç, öğrenim
kredisi borcunu ödeyememiştir. Ayrıca, ödenemeyen öğrenim
kredisi borçlarına her yıl yaklaşık yüzde 19,2
oranında gecikme zammı ilave edilmektedir. Böylece borçları
2ye, 3e katlanmaktadır. Öyle ki ödenemeyen öğrenim kredileri 5,3
milyar TLyi geçmiş durumdadır.
Geçtiğimiz hafta bu borçlar
yapılandırılsa da gençlerin beklentisini
karşılamamıştır. Gençler zaten işsizken,
şanslı olanlarsa asgari ücretle çalışmaktayken
yapılandırma olsa da bu parayı nasıl ödeyecekler?
Borçlarını ödeyemeyen bu gençlerden 300 binin üzerindeki kişiye
yasal işlem başlatılmıştır. Zaten
işsizliğin kıskacında olan gençleri bir de devlet
kıskaca almaktadır.
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti sosyal
bir devlettir. Yine, eğitim hakkı anayasal bir haktır.
Eğitimin anayasal bir hak olduğu sosyal bir devlette böyle bir
tablonun ortaya çıkması kabul edilebilir değildir.
Değerli milletvekilleri, devlet
yap-işlet-devret modeliyle bugüne kadar 130 milyar dolar Hazine garantisi
vermiştir. Geçilmeyen köprülerin parasını, kullanılmayan
otobanların parasını, yolcusu olmayan hava alanlarının
parasını şirketlere hazineden ödemiştir. Yani bugünkü kurla
tamı tamına 1 trilyon 7 milyar 500 milyon ödenmiştir.
Şimdi Kanal İstanbul için 204 milyar dolar
ayırıyorlar. Yani bugünkü kurla tamı tamına 1 trilyon 581
milyar Türk lirası. KYK öğrenim kredisi alan 3,1 milyon gencin toplam
borcu ne kadar? Sadece 5 milyar 33 milyon. Yani öğrencilerin borcunun 315
katı Kanal İstanbula ayrılmış, 200 katı ise
şirketlere fuzuli yere ödenmiştir. Daha geçtiğimiz aylarda
imtiyazlı 5 müteahhidinizden 1nin 9,5 milyar Türk lirası vergi borcu
tek kalemde silindi. Yani öğrenim kredilerinin toplamının yaklaşık
2 katı AKPnin kendi yandaş müteahhidine hibe edildi.
Gençlerin borcunu silmeyenler, 3 milyondan fazla
gencin hayallerini, geleceğine dair umutlarını yıkanlar
vatandaşa geldi mi cebinde akrep oluyor, 5 müteahhide geldi mi
rantından zerre kesmiyorlar. Somalinin bile yaklaşık 27 milyon
TL borcunu ödedik.
Geçtiğimiz hafta burada çıkarılan
kanunla devasa Telekom şirketlerinin 6,8 milyar TL ceza borcu affedildi.
Suriyelilere 58 milyar dolar para harcandı, yani yaklaşık 465
milyar Türk lirası. Cumhurbaşkanı Bir 40 milyar dolar daha
harcarız. diyor. Suriyelilere harcananın yüzde 1i bizim
gençlerimize harcansa gençlerimizin hiçbirinin KYK borcu kalmayacaktır.
Sonuç olarak bunların hepsine yeten bütçe, öğrencilerimizin 5,3
milyar TL borcuna gelince yetmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
DURSUN ATAŞ (Devamla) Yani yandaş
müteahhitlere, devasa şirketlere, Somaliye, Suriyelilere olan bütçe,
öğrencilerimize maalesef ki yok. Bu gençlerden her gün içimizi
sızlatan yüzlerce mail ve mesaj geliyor.
Bırakın siyaseti, vicdanınıza
sesleniyorum: Gelin, zor durumdaki gençlerimizin elinden tutalım, bu KYK
öğrenim kredisi borçlarını silelim diyor, önergemize evet oyu
vermenizi diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Hüda Kaya.
Buyurunuz Sayın Kaya. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. İYİ PARTİnin vermiş olduğu önerge
hakkında partimizin düşüncesini ifade edeceğim arkadaşlar.
İYİ PARTİnin vermiş olduğu
önerge, Kredi ve Yurtlar Kurumundan borç alan gençlerimizden, 3 milyon 100 bin
civarında gencimizden 300 bin civarında olanının bu
borçları iade edemeyip cezai takibata uğramasıyla ilgili bir
önerge. Bizler de bu konuda gençlerimizin durumunu biliyoruz. Türkiye'de hem
öğrencilerin hem işsizlerin hem eğitimine devam edemeyen tüm
gençlerimizin sorunları yaşamın her alanında çok
yıpratıcı bir şekilde devam ediyor ve şunu biliyoruz arkadaşlar,
sizler de takip ediyorsunuzdur elbette: Genç nüfusumuz çok yoğun. Sadece
2023te ilk defa oy verecek gençleri hesap etsek bile 7 milyon civarında
genç var arkadaşlar ve bu gençlerin istihdamı, meslek edinmesi,
eğitimlerine devam edebilmesi, eğitimlerine devam edebilmesi için
kendilerinin bir maddi güvenceye sahip olabilmeleri başlı
başına sorun. Peki, üniversiteyi bitirdikten sonra gençlerimiz
iş bulabiliyorlar mı, istihdam edilebiliyorlar mı, onlara alan
açılabiliyor mu? Ama ne yazık ki AKP iktidarı, artık
gençlerimizin, kadınlarımızın, işsizlerimizin, asgari
ücretle çağdaş köleliğe mahkûm edilen emekçilerimizin, tüm
halkımızın yaşam koşullarını, standartlarını
daha iyileştirecek politikalar ve projeler yapmaktan zaten çoktan
vazgeçti; varsa yoksa saraya oda ilave etmek, sarayın bir asgari ücretten
fazla maliyette olan bardaklarından su içmek, İtibarda israf
yoktur. diyerek uçaklar üzerine uçak almak, makam araçları üzerine makam
aracı almak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
HÜDA KAYA (Devamla) Hemen bir toparlayayım
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Plan ve Bütçe Komisyonunda HDP olarak bizlerin
teklif ettiği bir öneri vardı: Kredi Yurtlar Kurumuna borcunu
ödeyemeyen ve icralık olan 300 bin civarındaki bütün bu gençlerimizin
borçlarının yapılandırılması değil,
tamamının iptal edilmesi, silinmesi üzerine verdiğimiz teklif,
AKP ve MHP milletvekilleriyle, onların verdikleri oyla reddedildi.
Halkımız bunu görüyor, bunu gençlerimiz görüyor. Peki, ne olacak bu
gençlere? Türkiyeyi nasıl bir kader bekliyor? Ama ne yazık ki
ülkemizin her bir tarafında yazlık, kışlık saraylar
yaptıran, uçak üstüne uçak alan AKP Genel Başkanı ne
demişti? Her üniversiteyi bitiren iş sahibi olacak diye bir kaide
yok. dedi. Böyle bir güvence de yok, böyle bir proje de yok, böyle bir
derdiniz de yok. AKPnin zengin ettiği yandaş zenginlerin yüzde 10u
Türkiyenin yüzde 80ine sahip durumdalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız efendim.
HÜDA KAYA (Devamla) Gençlerimizin geleceğiyle
ilgili bu öneriye de bizler destek vererek gençlerimizin geleceği üzerinde
ortaklaşma politikasına hepinizi davet ediyoruz. Gençlerimizin
geleceğini hep birlikte kurtaralım. Bakın, doğuda da
batıda da gençler arasında intiharlar çok arttı arkadaşlar.
Bakın istatistiklere, yoğun bir gençlik intiharı var. Gelecekten
umudunu kesenler, umudunu kesen gençlerimiz artık Türkiyede bir gelecek
göremiyorlar. Bunu yapmayalım halkımıza; geleceğimize,
canlarımıza, evlatlarımıza bunu yapmayalım. Tekrar,
halkımızın yararına, gençlerimizin yararına
politikalarda ortaklaşalım.
Teşekkür ediyorum Başkanım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Hatay Milletvekili Serkan Topal.
Buyurunuz Sayın Topal. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür
ediyorum. Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinize selamlarımı,
saygılarımı iletiyorum.
Öncelikle, geçirmiş olduğum Covid
sürecinde beni arayan, soran, mesaj atan, yakın ilgi gösteren ve
dualarını esirgemeyen bütün vatandaşlarımıza ve siz
değerli milletvekillerimize, değerli dostlarımıza bir kez
daha teşekkür ediyor, bu vesileyle bütün
vatandaşlarımızın Bilim Kurulu üyelerine
uymalarını bir kez daha buradan hatırlatıyorum. Tabii, daha
sağlıklı, daha huzurlu, daha güvenli olmaları için
vatandaşlarımızı, sosyal devlet olmanın gereklerini
yerine getirmeleri için de Hükûmeti bir kez daha göreve davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, uzun
yıllardır Türkiye'nin KYK borçları diye bir gündemi
olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Peki nedir bu KYK? Hepimiz çok iyi
biliyoruz, çoğumuz da öğrenim kredisi almışız ama bir
kez daha bilmeyenlere buradan ifade etmek istiyorum. Dar gelirli ailelerin
çocuklarının ve özellikle yoksulluk sınırının altında
yaşayan ailelerin çocuklarının kullandığı bir
kredi. Peki, bunları neden kullanıyor bu
arkadaşlarımız? Çünkü devlet öğrenim bursu vermiyor yani
başını sokacak babadan kalma bir evi olanı, asgari ücretten
üç kuruş fazla maaş alıyor diye 3 çocuklu bir aileyi
varlıklı gösteriyor ve bu yüzden Hükûmet burs veremiyor.
Dolayısıyla, öğrenim kredisini mecburen alıyor çünkü
başka çare bırakmıyor.
Peki, şimdi, bu öğrencimiz üniversiteyi
bitiriyor, üniversiteyi bitirdikten sonra KPSS diyorsunuz, KPSSde
başarılı oluyor, bu sefer kadro yok diyorsunuz.
Vatandaşımız, öğrencimiz atanamıyor, işsiz
kalıyor, zaten geliri yok, dar gelirli bir ailenin çocuğu.
Dolayısıyla, karşısına çıkıyor, devlet diyor
ki: Eğer ödemezsen sana, evine icra gönderirim. Arkadaşlar,
şimdi, bu vatandaşımız, bu öğrencilerimiz nasıl
ödeyecek, bir fikri olan var mı? Yani, bu öğrenci ödemesi için
hırsızlık mı yapsın? Az önce değerli milletvekili
arkadaşımızın dediği gibi, intihar mı etsin,
dolandırıcılık mı yapsın? Yani, buna bir
alternatif sunmamız lazım devlet olarak. Devleti yönetenler bunu
düşünmeli değerli arkadaşlar. Şimdi, biz buradan,
gerçekten, defalarca bunu dile getirdik: Vatandaşlarımızın
bu borçlarını devlet ödemelidir.
Teşekkür ediyorum İYİ PARTİ
Grubuna bu öneriyi getirdikleri için. Az önce sayın milletvekilimiz de
burada gerekçesiyle beraber detaylı ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii, dijital imkânları kullanan devlet biraz
da sosyal devlet olduğunu hatırlasın ve özellikle, mağdur
olan, kredisini ödeyemeyen bütün öğrencilerimizin bu öğrenim
kredilerini mutlaka ödesin.
Bakın, şöyle, bir aile düşünün,
çocuğunu zar zor okutuyor, geleceğe dair hayaller kuruyor, çocuk
okulu bitiriyor ve ondan sonra iş bulamıyor, hayaller suya
düşüyor, iş bulamadıktan sonra tabii ki yuva da kuramıyor,
psikolojik olarak sıkıntıya düşüyor ve evine bir
kâğıt geliyor devletten. Ne kâğıdı? KYK, öğrenim
icrası. Arkadaşlar, el insaf, el vicdan, bir empati kuralım.
Yani bu çocuklar nasıl ödeyecek Allah aşkına? Az önce sayın
milletvekilimiz de bunu söyledi, ya Kanal İstanbul Projesine milyonlarca
dolar ödenek ayrılıyor ama burada 300 bin
vatandaşımızın, 300 bin öğrencimizin kredileri
silinmiyor.
Çok önemli bir konu Sayın Başkanım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SERKAN TOPAL (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı her zaman faize
karşı olduğunu ifade ediyor. Buradan Sayın
Cumhurbaşkanımıza da sesleniyorum: Madem
karşısınız, bırakın sadece faizi silmeyi, zaten
imkânı olmayan bu öğrencilerimizin bütün borçlarını devlet
olarak, sosyal devlet olmanın gereği olarak, gelin, birlikte silelim.
Kim bu öneriyi getirirse getirsin biz destek olacağımızı
bir kez daha burada ifade ediyoruz. İYİ PARTİnin bu önerisini
destekliyoruz.
Zaten 21inci yüzyılda, eğitim aldı
diye cezalandırılan bir nesil olmamalı arkadaşlar.
Türkiyeye yakışan tablo bu değil arkadaşlar, gerçekten kimsesizlerin
kimsesi dediğimiz cumhuriyetimize de yakışmamaktadır.
Gelin, bu durumdan ülkemizi kurtaralım, sosyal devlet ilkemizi
işletelim ve iş veremediğimiz bütün
çocuklarımızın bu öğrenim kredilerini birlikte silelim.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir.
Buyurunuz Sayın Özdemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR
(Konya) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri ve bizleri
televizyonları başında izleyen değerli
vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Aslında ben önerinin tarihine baktım,
şaşkınım. Şöyle: Geçtiğimiz hafta
çıkardığımız torba kanunda biz KYK borçlarıyla ilgili
yapılanma kararı aldık; burada Genel Kurulun oylarıyla bu
karar da kabul edildi. Önerinin tarihine baktım acaba bir
yanlışlık mı var, geçtiğimiz haftadan, önceki
haftalardan verilmiş bir öneri midir diye çünkü biz bunu geçen hafta
müzakere ettiğimize göre, ondan önceki haftalarda da Komisyonda müzakere
edildiğine göre bir yanlışlık olması lazım bugün
KYKyi yeniden gündeme getirmekte. Dolayısıyla ben tarihe
baktım, tarih taze, 18i yani bugünkü tarihle verilmiş bir öneri.
Demek ki geçtiğimiz hafta ve ondan önceki haftalarda komisyonlarda
yapılan müzakereler yeterli görülmemiş, Genel Kurulda yapılan
müzakereler de yeterli görülmemiş, yeniden Meclis
araştırması açılması ve bu konunun enine boyuna tekrar
değerlendirilmesi ihtiyacı her nedense hissedilmiş ve bununla
alakalı da bir öneri verilmiş. Galiba muhalefet gündemi biraz geriden
takip ediyor benim anlayabildiğim kadarıyla.
Şimdi, bu konuyla alakalı
yaptığımız düzenlemeyi ben sizlere kısaca arz etmek
istiyorum. Şudur: Bir defa, verilen rakamlar çok farklı. Benim bugün,
KYK Genel Müdürlüğüyle, Hazine Bakanlığı yetkilileriyle,
hukuk müşavirliğiyle yaptığım görüşmelerde
çıkan rakamlar ile burada muhalefetin her iki kanadının, hatta
her üç kanadının dile getirdiği rakamlar arasında ciddi
farklılıklar var. Ben bunlar üzerinde duracak değilim, yetkili
makamlardan bu rakamlar alınıp kendiniz de ayrıca
değerlendirebilirsiniz. Kaldı ki mezun olan herkesin, her
öğrencinin çalışma hayatı başlayana kadar da bir ödeme
zorunluluğu yok, iki yıl kadar da ödemelerde opsiyon
tanınıyor. En son, 2018 Aralık ayında, Gelir İdaresi
Başkanlığına Bu öğrencilerimiz ödemelerini düzenli
yapmıyorlar. diye müracaat edilmiş. Bütün bunlara rağmen,
öğrencilere sağlanan bu kolaylıklara ve bu haklara rağmen
yetinilmemiş, geçtiğimiz hafta, Genel Kurul, bir de bu
öğrencilerimiz için bir yapılandırma kararı
almış. Bu yapılandırma kararıyla beraber borçlar
yeniden değerlendirmeye alınacak benim yetkililerden
aldığım bilgiye göre ve öğrencinin isteğine göre
altı aylık, dokuz aylık, on iki aylık ve en çok on sekiz
aylık yapılandırmaya gidilerek ve ÜFE değerleri üzerinden
değerlendirme yapılarak tahsilata gidilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hocam.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Benim babam borcunu
ödeyemediği zaman toprak damlı evimizin damına çıkar, gece
ikilerde, üçlerde dolaşırdı. 1990lı yıllarda bizim
BAĞ-KURa olan borçlarımızı, Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarımızı düzenli olarak
ödediğimiz dönemlerde, koalisyon hükûmetleri zamanında ha bire af
çıkarılırdı ve babam bana her zaman şunu söylerdi:
Oğlum, siyasetle ilgileniyorsun, senin siyasi tanıdıkların
vardır. Devlet bizi niye cezalandırıyor? Bizim gibi borcunu vaktizamanında
ödeyenler, diğer ödemeyenler karşısında -çok affedersiniz-
ahmak durumuna düşürülüyor. Biz de mi borcumuzu devlete ödemeyelim, biz de
mi ipe un serelim, biz de mi zamana yayalım ve devletin af
çıkarmasını bekleyelim? diye sık sık serzenişte
bulunurdu. Eğer adalet varsa devlet tahsilatını herkesten
eşit olarak yapmak zorundadır, mecburiyetindedir; bu, devletin
mükellefiyetidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, selamlayınız
Sayın Hocam.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) Bitiriyorum.
Genel Kurula önerinin aleyhinde olduğumu belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, Muhalefet geriden izliyor. Az önce verdikleri rakamlar
cümleleriyle sataşmıştır, dolayısıyla
sataşmadan iki dakikalık söz hakkı istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, Sayın
Başkan. İnsaf edin!
BAŞKAN Sayın Topal, sataşmayla
ilgili bir durum yok, ben de izledim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Serkan Bey, insaf edin!
SERKAN TOPAL (Hatay) Efendim, az önce Muhalefet
gündemi geriden takip ediyor. Üç kanadın verdikleri rakamlar doğru
değildir. cümlesiyle sataşma vardır Sayın Başkan.
BAŞKAN Tutanaklara bakalım, tekrar
konuya bakacağız Sayın Topal.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
gündeme devam edin.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Başkan, Üç
kanadın verdikleri rakamlar yanlıştır. cümlesiyle bizi zan
altında bırakmıştır. İki dakikalık
sataşma hakkımı kullanmak istiyorum Sayın
Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Serkan Bey, onu da
söylemesin mi?
BAŞKAN Yerinizden efendim, yerinizden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
yerinden ne yapacak?
SERKAN TOPAL (Hatay) İki dakikalık
çünkü
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, Sayın
Başkanım, sataşma yok efendim, nerede sataşma var ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Lütfen Sayın
Başkan
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, bakın, bizi zan altında
bırakmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O kadar laf
söyleyemeyeceksek kapatalım o zaman Meclisi.
BAŞKAN Yerinizden bir söz verelim, buyurun
Sayın Topal.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, neye göre söz
aldı Başkanım? Onu söylerseniz bilelim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 60a göre yerinden,
bir dakika
BAŞKAN Dinleyelim Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Demedi, hangi
sataşmadan?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Topal.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Geriden takip
ediyorsunuz. dedi ya bu vekilim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Önerge sahibi değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Önerge sahibine
açık sataşma var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ona söz versin o zaman,
oraya niye veriyor?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Serkanın
verdiği rakamların da yanlış olduğunu beyan etti.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O hep yanlış
zaten.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Konya
Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Şimdi, değerli hatip gündemi geriden takip
ettiğimizi ifade ettiler. Bakın, buradaki gerekçe farklı,
kendilerinin bahsettiği gerekçe farklı; biz, sosyal devlet
olmanın gereği olarak bütün borçların silinmesi
gerektiğini, grup önerisinin bu yönde olduğunu ifade ediyoruz.
Sayın hatip, Sayın Vekilimiz orada diyor ki: On sekiz ay
yapılandırma yapılıyor. Peki, bu öğrencimiz,
altı ay sonra -şu anda zaten pandemi süreci var, işsizlik var,
ekonomi batmış- on sekiz ay sonra bile bu işsiz olan
vatandaşımız nasıl ödeyecek? Grup önerisi farklı
Yani, biz A diyoruz, siz B diyorsunuz Sayın Vekilim. Biz gündemi
sıcağı sıcağına takip ediyoruz ve bugün doğru
bir öneri geldi. Dolayısıyla bu öğrenim kredilerinin silinmesi
gerektiğini ifade ediyoruz, sizler yapılandırmadan
bahsediyorsunuz.
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ataş
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkanım, sataşmadan
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Yerimden söz istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
37.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemirin İYİ PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
hatip biraz önce muhalefetin gündemi geriden takip ettiğini söyledi. Biz
bilerek ve isteyerek verdik bugün bu önergeyi. Daha önce defalarca KHKlilerin
borçları bu Mecliste, bu kürsüde gündeme geldi.
Şu son günlerde gençlerimiz iş
bulamıyor. Biraz önce de ifade ettim, yüzde 30dan fazla üniversite mezunu
gencimiz işsiz. İşe başlamayanlardan kredi borçları
istenmiyor. deniyor. Spor Bakanlığının bütçesinde de bu
konu gündeme geldi, orada da aynı şeyler söylendi. Bir gencimiz bir
gün bir yerde spontane işe başlasa bundan kredi borçları
isteniyor ve hacizli oluyor. Bu yasa çıkarken de bu gençlere ait 5
milyarın tamamını sosyal devlet anlayışıyla -buna
bütçemizin de Türkiye'nin de gücü yeter- kaldıralım istedik,
yapmadınız, onun için bunu getirdik.
Gençlerimiz işsiz, iş bulamıyor,
babasından harçlık alarak geçiniyor ve gençlerimiz zor durumda. Bu
ülkenin bu 5 milyar 300 milyon TL parayı ödeme gücü vardır. Bütün
müteahhitlere, bütün yandaşlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Önergeyi
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/11/2020
tarihinde Kayseri Milletvekili Dursun Ataş ve 19 milletvekili
tarafından KYK öğrenim kredisi alanların
yaşadıkları sorunları incelemek, gerekli önlemleri almak ve
çözüm önerilerini sunmak amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Kabul
edilmiştir Başkanım.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kabul edildi
Başkanım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
tekrarlayın oylamayı.
BAŞKAN Daha önce sayı
alındığı için kabul edilmemiştir.
Sayın Gürer
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Ankara-Niğde Otoyolunun kalan kısmının ne zaman
tamamlanacağına, Niğde-Çiftlik arasındaki Keten Çimen
yolunun ne zaman biteceğine, ihalesi iptal edilen Nevşehir-Niğde
bölünmüş yolunun bir an önce yapılmasını beklediklerine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AnkaraNiğde Otoyolu 1 ve 3üncü kesimlerin
açılışı 4 Eylülde yapıldı. Otoyolun kalan
kısmının 29 Ekimde açılacağı duyuruldu, yirmi gün
geçti, yol açılmadı. Ne zaman açılacak o da belli değil.
115 lira geçiş ücreti belirlenen yola Ankaradan gitmek için giriş
yapan, dönüp dolaşıp yeniden Şereflikoçhisardan mevcut yola
giriyor. Bitmeyen yol ne zaman tamamlanacak?
Niğde ile Çiftlik arasındaki Ketençimen
yolu da 35 kilometre ve altı yıldır bitirilmedi. Daha önceki
Bakan 2019un sonunda bitecek. demişti, mevcut Bakan da 2 kilometrelik
yol kaldı, onu da bu yıl bitireceğiz. dedi ama o da bitmedi. Bu
yol ne zaman bitecektir?
Ayrıca, Nevşehir-Niğde bölünmüş
yol ihalesi Kamu İhale Kurumu kararıyla iptal edildi, bir an önce bu
yolun yapılmasını bekliyoruz. Yeşilgölcük Çevre Yolu da bu
kapsamda ele alınmalı. Niğdeyle ilgili yolların bir an
önce yapılması için çalışmalar başlatılmalı.
Altunhisar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aygun
39.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan
Aygunun, en yakın zamanda çiftçi borçlarının
yapılandırılmasıyla ilgili düzenlemenin bir torba kanun
içerisine konulmasını istediklerine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Teşekkür ederim Başkanım.
Biz çiftçinin sorunlarıyla dertlenmeye devam
edeceğiz, sizlerse 5li çeteyi zengin etmekle dertleneceksiniz.
Geçtiğimiz hafta torba kanunla, çiftçileri manipüle ederek, onların
güzel duygularıyla oynayarak ve Anadolu Ajansını da kullanarak
çiftçilere, çiftçilerin Tarım Krediye olan borçlarını
yapılandırdığınızı söylettiniz ama gerçek
ortaya çıktı, Resmî Gazete yayımlandı. Bizler de kürsüden
dile getirdik Yanlıştan dönün; gelin, bu torba kanunun içerisine
çiftçilerimizin borçlarını yapılandırmaya koyalım;
gelin, taksitlendirelim, 5e bölelim, faizini silelim. dedik ama siz güldünüz
ve Anadolu Ajansına da yanlı haber yaptırdınız.
Çiftçilerimiz şu anda Tarım Kredi Kooperatifleri
kapılarında ve duvara çarptıkları gibi geri geliyorlar.
Gelin, en yakın sürede bir torba kanun içerisine tarımsal kredilerin
yapılandırılmasını, Ziraat Bankasına olan
borçların yapılandırılmasını koyalım,
çiftçilerimizin borçlarını yapılandıralım, gidip 5li
çeteyi zengin etmeyelim. Somalinin IMFe olan borcunu kapattınız ama
köylünün, efendinin borçlarını yapılandırmadınız.
Çiftçiye yüzünüzü dönmeyin, çiftçiye arkanızı dönmeyin. Gelin, hep
beraber
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çepni
40.- İzmir Milletvekili Murat Çepninin,
İzmir ili Kemalpaşa ilçesinde DİSK LASTİK-İŞe
üye 17 işçiyi ücretsiz izne çıkaran Gates Hortum Sanayi
fabrikasına İŞKURdan 120 işçi aldığına,
sendikalı olmanın işten atılma gerekçesi olduğuna
ilişkin açıklaması
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkür ederim
Başkan.
İzmir Kemalpaşada, Gates Hortum Sanayi
Fabrikasında DİSK LASTİK-İŞe üye oldukları için
17 işçi ücretsiz izne çıkartıldı. İşçiler 1.168
TLyle açlığa mahkûm edildiler. İş düşüklüğünü
bahane edip 17 işçiyi işten çıkartan fabrika, sonrasında
İŞKURdan 120 işçi işe aldı. Sendikalı olmak
işçi sınıfının mücadeleyle kazanılmış
anayasal bir hakkıdır ancak bugün sendikalı olmak doğrudan
işten atılma gerekçesidir. Sendika, işçi
sınıfının sermayeye karşı güvencesidir. Sendikaya
saldırı ekmeğe, özgürlüğe saldırıdır.
İşçiler derhâl işe alınmalıdır.
BAŞKAN Sayın Aydın
41.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
grip aşısında kriz yaşandığı ve birçok
vatandaşın grip aşısı
yaptıramadığı bir süreçte corona
aşısının da aynı akıbete uğramaması
için Sağlık Bakanlığını ciddiyete davet
ettiğine ve aşının ülkeye getirilmesi konusunda adım
atılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dünyayı ve ülkemizi saran corona
salgını nedeniyle hızla ölümler ve vaka
sayılarının artışı devam ediyor. Bu süreç bu
kadar sıkıntılı giderken, Almanyada, sahibinin de bir Türk
olduğu firmadan umutlu bir haber aldık ve gerçekten bu sürecin
bitebileceğine dair de umutlandık. Bu firmanın sahibi bir Türk
olduğu için Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanıyla görüştüğünü
de duyduk ancak üzülerek gördük ki Sağlık
Bakanlığının, firma sahibinin Türkiyeye öncelik vermek
istemesine rağmen bu konuyu fazla ciddiye almadığını,
ciddiye almadığı bu durumun diğer ülkeler tarafından
parasının peşin ödenerek, sıraya girerek hatta daha fazla
miktarlar vererek almaya çalıştığı bir ortamda, firma
sahibinin Türkiyeye yapmaya çalıştığı bu jesti âdeta
görmezden geldiğini ve bu ciddiyetsizliğin grip
aşısında yaşandığını ve birçok vatandaşımızın
grip aşısını yaptıramadığı bir süreçte
corona aşısının da aynı akıbete
uğramaması için Sağlık Bakanlığını
ciddiyete ve göreve davet ediyoruz ve bu fırsatı
kaçırmamaları için bu firmayla daha sıkı protokol
yapıp ve aşıları bir an önce ülkemize getirme konusunda
adım atmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karadağ
42.- Iğdır Milletvekili Yaşar
Karadağın, 14 Kasım 1920 Iğdır ilinin düşman
işgalinden kurtuluşuna, 14 Kasım 1944 tarihinde Ahıska
Türklerinin Orta Asyaya sürgünleri sırasında hayatını
kaybedenleri rahmetle andığına ilişkin açıklaması
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türk dünyasına açılan kapı, serhat
şehri Iğdırımız, bundan yüz yıl önce 14
Kasım 1920de düşman işgalinden
kurtarılmıştır. Iğdırımızın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yılını
tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kâzım
Karabekir Paşayı ve kurtuluş mücadelemizin tüm
kahramanlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
Aynı zamanda, bundan yetmiş altı
yıl önce, 14 Kasım 1944te, Ahıskada yaşayan 86 bin Türk
ve Müslüman, Stalin tarafından tren vagonlarında üst üste
bindirilerek Orta Asyanın çeşitli bölgelerine sürgün edildi. Bu
sürgünde yaklaşık 17 bin Ahıska Türkü açlık, soğuk ve
hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Sürgünde
hayatını kaybeden Ahıskalı
soydaşlarımızı rahmetle ve minnetle anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Özkan
43.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkanın,
vefatının 3üncü yıl dönümünde Cep Herkülü Naim
Süleymanoğlunu rahmet andığına ilişkin
açıklaması
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Halter tarihinin en genç
dünya şampiyonu unvanını kazanan Cep Herkülü Naim
Süleymanoğlu, elli yıllık ömrüne Dünyanın En İyi
Sporcusu Ödülü, 7 dünya şampiyonluğu, 46 dünya rekoru, 3 olimpiyat
şampiyonluğu rekoru sığdırdı. Bütün dünyanın
saygı duyduğu efsane sporcu ve dava adamı Naim
Süleymanoğlunu vefatının 3üncü yıl dönümünde rahmet,
saygı ve özlemle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Bülbül
44.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbülün,
Aydın ili Efeler ilçesinde bir jeotermal santralin ağır metal
içeren yer altı suyunu yasa dışı döşediği
borularla Emirdoğan Çayına boşalttığına, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığını denetime ve
yaptırım uygulamaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü olan
Aydınımızda yeni bir çevre katliamına tanık olduk.
Bugün, sabah saatlerinde, Aydın ilimizin Efeler ilçesinde faaliyet
gösteren bir jeotermal santral, enjekte etmesi gereken bakır, çinko,
arsenik, cıva gibi çevreye ve insan sağlığına
zararlı daha birçok ağır metalleri içeren yer altı suyunu,
yasa dışı olarak döşemiş olduğu borularla
bölgeden geçmekte olan Emirdoğan Çayına
boşaltmıştır. Havamızı, suyumuzu,
toprağımızı şirketler kirletmeye, iktidar da seyirci
olmaya devam ediyor, yaşam alanlarımızda çevre suçu
işleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığını temel
görevlerinden biri olan denetime ve bu kapsamda yaptırım uygulamaya
davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 18/11/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından AYM ve AİHM kararlarının
uygulanmamasının yaratacağı mağduriyet ve
zararlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Kasım 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
18/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Saruhan Oluç
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Kasım 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
(9828 grup numaralı) AYM ve AİHM kararlarının
uygulanmamasının yaratacağı mağduriyet ve
zararların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
18/11/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın vekiller; evet, yargıyla ilgili bir
araştırma önergesi verdik. Daha önce defalarca bu konuyu
tartıştık, yargı meselesini mutlaka masaya
yatırmamız lazım ve tartışmamız gerekir dedik ama
iktidar partileri, tabii, yargıyı bir silah olarak
kullandıkları için muhalefet karşısında, toplumsal ve
siyasal muhalefet karşısında yargıyı bir sopa olarak
kullandıkları için zaman zaman gözaltı, tutuklamalar ve sindirme
operasyonlarıyla, her zaman bu araştırma önergelerimizi
reddettiler. Bu sefer de aynı tutumu takınacaklarını
biliyoruz ama biz bir kez daha bunun konuşulması gerektiğini
söylüyoruz çünkü aslında kendileri de biliyorlar. Diyeceksiniz ki:
Nereden çıkarıyorsun? Yani Adalet Bakanının son
konuşmalarına bakarsanız, yargıda çok büyük sorunlar
olduğunu aslında siz de biliyorsunuz fakat bunu bir türlü kabullenmek
istemiyorsunuz çünkü bu hâle getirmiş olan iktidar partilerisiniz.
Şimdi, burada, üç konuya bugün özellikle
değinmek istiyoruz. Bir tanesi cezasızlık politikası, öbürü
Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına uyulmaması meselesi.
Şimdi, bu cezasızlık politikası
çok eskiden beri uygulanan bir şeydi; zaman zaman, kimi dönemlerde,
1990lı yıllarda da karşımıza çıkan bir
şeydi ve bu cezasızlık politikasının sonucunda, o
yıllarda, 1990lı yıllarda Türkiyeden Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine giden başvuruların neredeyse tamamı
haklı bulundu ve Türkiye mahkûm edildi. Şimdi, yeniden bu
cezasızlık politikasına geri dönüldü Türkiyede.
Bakın, dün Kemal Kurkut meselesi
2017de
Nevroz mitingine katıldı genç bir üniversite öğrencisi. Şu
fotoğraf, Kemal Kurkutun vurulması fotoğraf yani burada,
işte, silah elinde olan polisler duruyorlar, Kemal Kurkut vuruluyor ve
ölüyor Kemal Kurkut. Üç yıldır bu dava sürüyor, 12 duruşma
yapıldı ve dün davada sonuç çıktı: Beraat. Beraat
çıktı; şu fotoğraf ortada, videolar var, otopsi
kayıtları var, Adli Tıp Kurumu raporları var, her şey
var ama beraat çıktı. Neden? Çünkü vuran kolluk gücü. Neden? Çünkü
vurulan Kürt. Kürte adalet yok, Kürtü vurabilirsiniz. Bunu söyledi bir kez
daha mahkeme bütün Kürt halkına.
Şimdi, Adalet Bakanı, çok güzel bir
şekilde, hakikaten güzel bir şekilde Adalet yerini bulsun, isterse
kıyamet kopsun. dedi. Güzel, iyi bir yaklaşım. Kürt halkı
ne diyor biliyor musunuz? Adalet bir kere bizim için yerini bulursa zaten
kıyamet kopar. diyor. Bu hâle getirdiniz Türkiyedeki yargı
mekanizmasını. Sadece Kürt halkı açısından değil,
Türkiyedeki bütün demokrasi güçleri, toplumsal ve siyasal muhalefet
açısından bu hâle getirdiniz. Ama sadece bu değil, bütün
davalar, adli davalar ve ticari davalar dâhil olmak üzere adalet
mekanizmasını yerle bir ettiniz. Adınız Adalet ve
Kalkınma Partisi, Türkiyedeki en büyük sorun nedir? diye kamuoyu
araştırması yapıldığında Adalet mekanizması.
Adaletin olmaması. diyorlar. Bu hâle getirdiniz memleketi.
Şimdi, Kemal Kurkut bir örnek. Yani ben
şurada Türkiyedeki cezasızlık uygulamalarını saymaya
başlasam; Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol, Roboski ve birçok
uygulamayı saymaya başlasam buradan Beştepeye yol olur, yeminle
yol olur, o kadar çok cezasızlık uygulamaları. Neden bu? Kime
cezasızlık uygulaması? Kolluğa cezasızlık
uygulaması. Bunun yasalarını da zaman zaman
çıkardınız. 15 Temmuzdan bir hafta önce burada
çıkardığınız yasayı unutmayın. Cizrede,
Nusaybinde, Surda o işleri yapmış olan askerler hakkında
çıkarmış olduğunuz ki onlar sonra gelip burayı
bombaladılar- cezasızlık yasasını unutmayın, bu
iktidar yaptı bunları.
Şimdi, Adalet Bakanı diyor ki: Aslolan
tutuksuz yargılamadır. Çok güzel, keşke böyle olsa, yeminle
altına imza atıyoruz. Tutukluluk istisnadır. diyor. Nerede?
Daha geçen gün İsmail Demirbaş diye bir yurttaş sokakta
röportaj yapıyorlar- iktidarı eleştirdi yani öyle bir
yurttaş, siyasi filan da değil, eleştirdi, adamın içinden
gelmiş, yaşadığı zulme artık illallah demiş,
adam tutuklandı. Yani hani tutukluluk istisnaydı? Şimdi,
tutukluluğun istisna olmadığını biz nereden en iyi
biliyoruz? Cezasızlıkta olduğu gibi neden hep bizim
başımıza geliyor bu? Biliyoruz çünkü bizim seçilmişlerimiz,
belediye eş başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz,
yöneticilerimiz, milletvekillerimiz, geçmiş dönem eş genel
başkanlarımız, yahu, hepsi tutuklu, hepsi tutuklu şu anda.
Tutukluluk esas olmuş sizde. Hiçbir şekilde bunların var olan
delilleri karartma imkânı, hiçbir şey yok ortada ama tutukluluk esas
olmuş. Neden? Siyasi rehine almayı politika zannediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Başkan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Toparlıyorum
efendim.
Şimdi, bakın, tutukluluk meselesi de
böyle.
Bir başka konu, Adalet Bakanı yine çok
güzel bir şekilde dedi ki: Yargıçlar yasalara bakarak karar
vermeli. Gerçekten doğru dediği. Yargıçlar yasalara bakarak
karar verecekler. Başka neye göre karar verirler? Peki, bu yargıçlar
nereye bakarak karar veriyorlar? Sayın vekiller, nereye bakarak karar
veriyorlar? Yürütmeye soruyoruz: Nereye bakarak bu yargıçlar bu hukuksuz
kararları veriyorlar? Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
çiğneniyor, Anayasa çiğneniyor, yasalar bile çiğneniyor. Nereye
bakarak karar veriyorsunuz? Bir zamanlar yargıçlar Pensilvanyaya bakıp
karar veriyorlardı, şimdi yargıçlar Beştepeye bakıp
karar veriyorlar. Olmaz böyle. Yargıyı
siyasallaştırdınız sonuna kadar.
Bakın, yaşlı ve hasta tutsaklar
meselesi
Şu anda cezaevinde yaşlı ve hasta tutsaklar var,
salmıyorsunuz onları. Yahu, 80 yaşında, 75
yaşında, 85 yaşında insanlar; salmıyorsunuz
onları. Neden? Bunun bir cevabı var mı? Bu da yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bitirdim efendim,
selamlama yapacağım sadece.
Çünkü yargı öyle bir duruma gelmiş ki
siyasi baskılar nedeniyle, ya bu kadar insani bir şeyi bile, 75-80-85
yaşındaki insanları bile salmaktan kaçınıyor.
İşte durum bu.
Evet, biz katılıyoruz buna, yargıda
reforma ihtiyaç var, çok ciddi bir reforma ihtiyaç var, demokratik bir reforma
ihtiyaç var ama siz yargıyı deforme ettiniz; reforme değil,
deforme ettiniz. Onun için, her türlü konunun
araştırılması, cezasızlık meselesinin araştırılması,
Anayasa Mahkemesi kararlarının ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının
araştırılması bu Meclisin önemli bir görevidir. Bu konuda
bütün partilerden destek istiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç.
Buyurunuz Sayın Erdan Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDPnin grup önerisi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İşkence ve kötü muameleye tabi olmama ve
bu nitelikte cezaya çarptırılmama hakkı, uluslararası
hukukta mutlak olarak yasaklanan savaş hâli de dâhil olmak üzere hiçbir
istisnası olmayan bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
da benzer bir şekilde Anayasanın 15inci maddesinin ikinci
fıkrasına göre, savaş, seferberlik ve sıkıyönetim de
dâhil olmak üzere kişinin maddi ve manevi varlığının
bütünlüğüne dokunulamaz.
Değerli milletvekilleri, eskiden büyüklerimiz
bize Sokağa çıktığınızda başınıza
bir iş gelirse, rahatsız olduğunuz bir durum
yaşarsanız gördüğünüz ilk polis memuruna, ilk bekçiye gidin,
ondan yardım isteyin. derdi. Maalesef, AKP iktidarının
yaratmış olduğu bu günümüz Türkiyesinde, şimdi,
bırakın hırsızdan, arsızdan, caniden korkmayı;
vatandaşlarımız, polislerden, bekçilerden çekinir, korkar duruma
gelmişlerdir. (CHP sıralarından alkışlar)
AİHMde defalarca işkence ve kötü
muameleden dolayı ülkemiz cezalandırıldı. Ama
bırakın bu hukuksuz uygulamalardan vazgeçmeyi, orantısız
güç kullanımı ülkemizde gün geçtikçe arttı. Birkaç örnek vermek
istiyorum. İstanbulda, maske takmadıkları için 2 kadın
polisler tarafından şiddet gördü. Önce kamuoyuna polislerin görevden
alındığını duyurdular, bir süre sonra baktık ki
polisler görevlerine iade edilmiş. Diyarbakırda polis bir eve
baskın yaptı, vatandaşa fiziksel şiddet uyguladı,
sonra yanlış eve baskın yaptığını
anladı, bırakın özrü, vatandaşı suç duyurusunda
bulunmasın diye tehdit etti. Tuncelide 21 yaşındaki Gülistan
Doku kayboldu ve hâlâ ortada yok, hâlâ kayıp. Onun gözü yaşlı
annesine ve ablasına oturma eylemi yaptılar diye fiziksel şiddet
uyguladılar. Polis, Kemal Kurkutu sokak ortasında vurdu, gencecik
bir hayata son verdi; vuran polis değil, o fotoğrafı çeken
gazeteciye ceza verilmek isteniyor şimdi.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Yazıklar olsun!
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Daha bunun gibi
ülkemizde birçok vahim durum yaşanmakta insan hakları
açısından.
Değerli milletvekilleri, bunlar bizim
vicdanımıza sığmıyor, iktidarın vicdanına
nasıl sığıyor, bunu anlayabilmiş değiliz. Tüm
polis memurlarını ve bekçileri burada suçlamak istemem, gerçekten
görevini iyi yapan kolluk kuvvetleri de var. Benim ailemde de kolluk
kuvvetlerinden polis memuru kuzenlerim, yeğenlerim var. Hepsini aynı
kefeye koyamam fakat bu şekilde işkence uygulayan, kötü muamele
yapan, vatandaşa böyle davranan polis memurlarının,
kolluğun nereden güç aldığını da iyi biliyoruz. Güç
aldıkları tek bir şey var, tek bir anlayış var; o da
şahsın devletinden güç alıyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Bravo!
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Türkiyede kolluk kuvvetlerinin yasalar çerçevesinde
orantısız güç uygulamasının engellenmesi yaşamsal bir
ihtiyaçtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Bu yaşamsal
ihtiyaç ancak insan hakları, özgürlükler, demokrasi, hukukun
üstünlüğüyle taçlandırılacak güçlendirilmiş parlamenter
sistemle karşılanır.
Bu görüş ve düşüncelerle HDPnin grup
önerisini desteklediğimizi belirterek hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili İsmail Bilen.
Buyurunuz Sayın Bilen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP
Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesinin aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, kıymetli arkadaşlar, öncelikle bir
yanlışı düzeltmek isterim, bir hukukçu olarak. Anayasanın
138inci maddesi, yargı önündeki davalarla ilgili herhangi bir soru
sorulamayacağını, burada görüşme
açılamayacağını ve o kararları, o yargıyı
veya o yargıcı etki altına alacak davranışlardan bizim
de kaçınmamızı bize emrediyor, bizi bağlayan bir hukuk
kuralı. Biraz önce arkadaşımızın bahsettiği
Kürtlerle ilgili iddia da hakikaten hem beni üzdü hem de çok doğru olmayan
bir hususla kamuoyu yanlış bilgilendirildi. Şu grupta oturan
arkadaşların arasında yani bizim grubumuzda, AK PARTİ
Grubunda ve diğer gruplarda herhâlde sizin içinizde bulunan Kürtlerden
daha çok Kürt arkadaşlarımız var, bendeniz dâhil olmak üzere. Bu
doğru bir ifade değil, bunu düzeltin. Bu yanlış bir
HÜDA KAYA (İstanbul) Gencecik çocuk, bizzat
tanıyoruz, bizzat.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Cevap verin.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir Kürt genci.
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Arkadaşlar, ben otuz beş yıldır siyaset yaparım. Otuz
beş yıldır yargının nasıl işlediğini de
bilirim.
HÜDA KAYA (İstanbul) Neden beraat peki?
İSMAİL BİLEN (Devamla) Düdük
çaldığında cuntacıların karşısında esas
duruşa geçen yargıyı mı özlüyoruz? Onu mu bekliyoruz? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Böyle bir ifade olabilir
mi?
HÜDA KAYA (İstanbul) Neden beraat peki?
İSMAİL BİLEN (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanına saygı gösteren yargıya ve yargıçlara
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Dört başı mamur bir AKP!
HÜDA KAYA (İstanbul) Neden beraat peki?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
müdahale eder misiniz, anlayamıyoruz.
BAŞKAN Lütfen, lütfen hatibi dinleyelim.
İSMAİL BİLEN (Devamla)
ağır eleştiri ve hakaretlerde bulunacağız ama
cuntacıların karşısında esas duruşa geçenler
veya
RAFET ZEYBEK (Antalya) FETÖnün
yargısında da aynı şeyi söylüyorsunuz.
İSMAİL BİLEN (Devamla) O,
kesinlikle doğru değil. 28 Şubat sürecini de çok iyi bilirim
ben. Düdük çaldığında nasıl esas duruşa geçenler
(CHP
sıralarından gürültüler) Anayasa Mahkemesi üyeleri dâhil olmak üzere
Yargıtay üyeleri dâhil olmak üzere
RAFET ZEYBEK (Antalya) Kumpas
davalarının savcılığını yaptınız.
Yanıt verin!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Bakın,
lütfen
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bilen, bir saniye, bir
saniye
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Üstü çıplak bir çocuğu öldürdüler, daha ne konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
hatibi dinleyelim.
RAFET ZEYBEK (Antalya) - Buyurun, söyleyin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurunuz Sayın Bilen.
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Kıymetli arkadaşlar, siz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Biz
konuşmayalım, onlar konuşsun Başkanım o zaman!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Bakın,
hakaret yok konuştuklarımın içerisinde.
HÜDA KAYA (İstanbul) Gerçek değil,
gerçek değil!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Size bir
eleştiri yok, bir hakaret yok, sadece düşüncelerimi söylüyorum ve
uygulamadan gelen bir hukukçu olarak söylüyorum, uygulamadan gelen bir hukukçu
olarak. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, biz 2002 yılında iktidara
geldiğimizde ilk yaptığımız Türk Ceza Kanununu
değiştirmek oldu. 2004 yılında işkenceye
sıfır toleransı getiren biziz.
HÜDA KAYA (İstanbul) 3Y ne oldu, 3Y? 3Y ne
oldu?
İSMAİL BİLEN (Devamla) Evet, seri
yargılamayı, acil yargılamayı getiren biziz. 2013
yılında işkenceyi zaman aşımına uğrayan suç
olmaktan çıkaran biziz, bu Parlamento. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) 3Y çöpe gitti, çöpe!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Yani bundan
niye rahatsız
Peki, bu lafımın neresine itiraz?
Arkadaşlar, bu sözümün neresine itiraz ettiğinizi anlamış
değilim. (CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Siz devam edin Sayın Bilen.
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Kıymetli arkadaşlar, bu laflarımın, bu sözlerimin sizi niye
incittiğini anlamış değilim. Neresi yanlış, bunun
neresi yanlış? Hukuki olarak diyorum ki
yaptığımız iş, Meclisin özellikle dikkat etmesi
gereken bir durum söz konusu, mahkemelerin önündeki dosyalarla ilgili burada
konuşmanın doğru olmadığını söylüyorum bir
hukukçu olarak; bunun neresi yanlış diyorsunuz? (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
Kıymetli arkadaşlar, geçmişteki
uygulamalara da bakacak olursak -zamanım daraldı, zamanımı
da işgal ettiniz- bakın, rakamlar verecektim ama en son, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararların
uygulanmasıyla ilgili geçmişle mukayese edilemeyecek düzeyde
iyileştirmeler yaptık ve bugün 600e yakın dosyanın Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin önünde olduğunu söylüyorum,
geldiğimiz nokta bu. Geçmişle mukayese edilmeyecek derecede bir
iyileşme söz konusu. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Zindaştiyle Burhan Kuzunun görüşmesini anlat!
İSMAİL BİLEN (Devamla) - Son olarak
bir şey söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
- AYM nerede, AYM? AYMde kaç dosya var? AYMde kaç dosya var, AYMde?
İSMAİL BİLEN (Devamla)
İşkenceye hiçbir zaman tolerans göstermedik, bundan sonra da
göstermeyeceğiz.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Nasıl çarpıtıyorsunuz ya! AYMde kaç dosya var? AYMye
gitmeden AİHMe gidebiliyor mu?
İSMAİL BİLEN (Devamla) - Münferit
uygulamalardan dolayı da varsa bir hak ihlali, onunla ilgili de hem Adalet
Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı
soruşturma açmakta, mahkemeler yargılamalarını yapmakta ve
bu hususta eğer suçlular varsa cezalarını da çekmektedirler.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
AYMye gitmeden AİHMe gidebiliyor mu?
İSMAİL BİLEN (Devamla) - Grup
önerisinin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Sokak ortasında insan öldürüyor, beraat alıyorlar; bunu
savunmayın Sayın Vekil, hukukçusunuz, istirham ediyorum sizden. Yani
hukukçusunuz diye Sayın Vekilim, gerçekten.
İSMAİL BİLEN (Manisa) - Yazık!
Neresi yanlış, hangisi yanlış?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztunç
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun,
Manisa Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, hatip az önce
geçmişte yaptıklarını anlattı, yargıda neler
yaptıklarını anlattı ama Sayın Cumhurbaşkanı
da birkaç gün önce yargıda reformdan bahsetti. Ya Sayın
Cumhurbaşkanı doğru söylemiyor ya da Sayın Hatip doğru
söylemiyor.
Ayrıca, yani Soruşturma, mahkeme devam
ederken komisyon kurulmaz
Rabia Naz Komisyonu niye kuruldu? Mahkeme devam
ediyordu. Sayın Hatip diyor ki: Sözlerimiz niye sizi rahatsız
ediyor? Doğru söz rahatsız etmez de yanlış bilgi gelince
herkes rahatsız olur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
46.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili İsmail Bilenin HDP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; önce
şunu belirteyim, ben o yüzden hatibin söylediklerine itiraz etmek
istiyorum: Biz sürmekte olan herhangi bir davayla ilgili bir
araştırma yapalım diye bir önerge vermedik, siz
okumamışsınız belli ki. Bizim verdiğimiz önerge şu:
Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
neden uygulanmıyor ve cezasızlık uygulamalarının
yarattığı sonuçlar nelerdir? Bunları
araştıralım dedik. Yani şu dava, bu dava diye bir şey
vermedik ki Rabia Nazla ilgili biraz evvel arkadaşımız söyledi
sözünü. Dolayısıyla, reddediyorsunuz da neyi reddediyorsunuz yani
neyi reddediyorsunuz?
İkincisi, ya, kusura bakmayın,
geçmişte yargı çok iyiydi diye bir savunma yapmıyorum,
geçmişte de biz yargıyı eleştiriyorduk, o ayrı bir
mesele fakat yani geçmişte düdük çalınca hareket eden yargı
diyorsunuz; şimdi düdük çalınca saraya koşan yargı,
şimdi düdük çalınca cübbesini ilikleyen yargı, şimdi
korkudan, siyasi baskının ve yürütmenin baskısının
korkusundan karar veremeyen bir yargı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Vicdanıyla
karar veremeyen bir yargıyla karşı karşıyayız,
bunu siz yarattınız. Yani, bakın, sarayda düğme ilikliyor,
Mevzuata takılmayın. diyor sizin yürütmedeki
arkadaşlarınız. Kime diyor? Kolluk güçlerine diyor. Mevzuata
takılmayın, siz işinizi yapın. diyor. Ne diyor? Talimat
veriyoruz, yargı uygulayacak. diyor. Kime veriyor yürütme talimatı?
Yargıya veriyor. Şimdi, dolayısıyla, böyle bir durumla
karşı karşıyayız. Ya, şu Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi meselesini daha evvel İnsan Hakları Komisyonu
Başkanı da burada, kürsüde söylemişti, bunu da
konuşacağız bütçe konuları geldiği zaman fakat size
şunu söyleyeyim: Elinizdeki bilgiler yanlış; bir, bu
yanlış. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2019 yılı
başvurularında Türkiye Rusyadan sonra 2nci sırada.
Zamanım yok sayıları vermeyeceğim, 2inci sırada.
Bir şey daha söyleyeyim: Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine Türkiyenin başvurularında sayı
geçmiş yıllara göre düştüyse, siz Anayasa Mahkemesinde
yargı sürecini kilitlediğiniz için düştü, başka bir nedenle
değil.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Başkan, arkadaşların ifade ettiği...
BAŞKAN Bir saniye...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yerinden bir dakika
Sayın Başkanım...
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bilen.
47.- Manisa Milletvekili İsmail Bilenin,
Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ve İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar, bakın, rakamları
veremedim ama 2016 yılında 274 dosya Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine gitmiş Türkiyeyle ilgili, 2017 yılında 123, 2018
yılında 372, 2019 yılında 732, 2020 yılı Ekim
ayı itibarıyla 129 dosyanın gereği yapılmış
ve 26 Ekim 2020 tarihi itibarıyla 640 dosya var Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin önünde. Benim bahsettiğim rakamlar bunlar.
Sayın Başkan, bu hususta katettiğimiz
mesafeyi görelim diyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 18/11/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından AYM ve AİHM kararlarının
uygulanmamasının yaratacağı mağduriyet ve
zararlarının araştırılması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Kasım 2020 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 13/11/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından ciddi bir ekonomik buhranın yaşandığı
ve acı reçetenin gündeme getirildiği dönemde, ülke
kaynaklarını yutan kamuda israfın boyutlarının
araştırılması ve israfın önlenerek kamu
kaynaklarının verimli ve halk için kullanılmasını
sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
18/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 18/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından ciddi bir
ekonomik buhranın yaşandığı ve acı reçetenin
gündeme getirildiği dönemde, ülke kaynaklarını yutan kamuda
israfın boyutlarının araştırılması ve
israfın önlenerek kamu kaynaklarının verimli ve halk için
kullanılmasını sağlayacak önlemlerin belirlenmesi
amacıyla 13/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (2086 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 18/11/2020 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin milletvekili Ali Mahir
Başarır.
Buyurunuz Sayın Başarır. (CHP)
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ MAHİR BAŞARIR
(Mersin) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, kamuda israfı konuşacağız.
Aslında Meclis tarafından araştırılması,
konuşulması, tartışılması gereken bir konu. On
sekiz yıllık AKP rutininin sonunda, finalinde bir acı reçete
açıklandı ya da açıklanacak. Ben burada merak ediyorum, bu
acı reçeteyi emekli, işçi, köylü, öğrenci mi çekecek, yoksa
saray yönetimi ya da bürokratlar mı çekecek?
Değerli milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyetinde kamu tarafından kiralanan, kullanılan 125 bin tane
araç var, Almanyada 8 bin, Fransada 9 bin, Japonyada 10 bin ama benim
ülkemde 125 bin tane. Reçete kime? Halka.
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi
Başkanlığının halka yedi aylık faturası 161
trilyon. Ben eski parayla konuşacağım çünkü yeni para AKPyi
kamufle ediyor, o sıfırların nereye gittiğini de biliyorum
aşağı yukarı.
Her şeyi geçiyorum, Beştepe, saray ile
Meclisin arası 5 kilometre. Türkiyenin en çok korunan 2 tane kurumu.
Cumhurbaşkanının buraya geliş gidişinin halka maliyeti
5 milyon lira; helikopterler yukarıda, 300 tane koruma, 500 tane araç. Ama
reçete halka.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Nasıl hesaplıyorsun?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Senden
daha iyi hesaplıyorum.
Beyefendi 1.100 odalı sarayda, Marmariste
sarayda, Ahlatta sarayda, şimdi de nereye saray yapıyor?
Kıbrısa. Ben yine merak ediyorum; siz Cumhurbaşkanı
mısınız, saray müteahhidi misiniz? Merak ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ülkeye yapacağını yaptın, bari
Kıbrısa dokunma, bari onları zehirleme, Kıbrıslı
saray istemiyor ki. Sonra, kimin parasıyla Kıbrısa saray
yapıyorsun? Kimin parasıyla? Beyefendi -Türkiye'de işçi, memur,
insanların durumu çok iyi ya- Somalinin IMFye olan borcunu ödüyor? Kimin
parasını ödüyorsun sen? Ne hakla ödüyorsun sen? Ödüyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ya, dün bir karar aldınız; lokantalar,
kafeler, barlar kapandı; binlerce garson işsiz, gün bulup gün yiyor
bu insanlar. Onları düşünmüyorsun, Kıbrısa sarayı
düşünüyorsun. Yazık! Gerçekten yazık!
Kıbrısa pikniğe gidiyorlar, 7 tane
uçakla gidiyorlar. Kıbrısı fetheden Kırbısın
Karaoğlanı Bülent Ecevit tarifeli uçakla gidiyordu
Kıbrısa. Kıbrısa gittiği zaman, 1974te çıkarma
yaptığı zaman 7 uçakla gitmedi. Ne hakla?
Cumhurbaşkanının 14 tane uçağı var? Niye, neden?
Yıllık gideri milyonlarca lira para. 1 tane, hadi 2 tane, hadi 3 tane
uçak yetmiyor mu? Ama reçete halka.
Değerli milletvekilleri, eğer ki bir
reçete, acı bir reçete ödeyeceklerse kendileri ödeyecek. Sarayın
görev gideri 1,5 katrilyon. Ne hakla? Sarayın yıllık bütçesi 3,5
katrilyon. Ne hakla? Sarayın araçlarının lastik gideri 4 milyon
lira. Ne hakla? Ama reçete halka. Şimdi, israf diyoruz.
Yargıyı konuştuk az önce. Benim
ülkemde Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanına hakaretten 160
kişi yargılanmış, Gül döneminde 800 kişi
yargılanmış, Beyefendinin döneminde 65 bin kişi
yargılanmış. Ya bunlardan daha onurlu bir insan değil ya
sen herkesi şikâyet ediyorsun ya da bu halk senden nefret ediyor. (CHP
sıralarından alkışlar) Yazık değil mi? Ve bu halka
her davada da 10 bin lira uzlaşma tutanağı yolluyor, Şu vakfa
bu parayı verirsen seni affedeceğim. diyor. Sen benim vergimi
affedeceğine, sigortamı affedeceğine önce git bu halka
açtığın davalardan feragat et. Edebilir misin? Etmezsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Siz
kendinize hakareti kabul eder misiniz?
BAŞKAN Tamamlayalım efendim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Bakın, ben hakareti kabul etmem. Ecevite, Erbakana, Abdullah Güle,
Sezere 100 kişi hakaret ederken bu beyefendiye 65 bin kişi hakaret
ediyorsa bunda bir tuhaflık var arkadaşlar. Benim ödediğim
vergiyle sigortayı affet, beşli çetenin vergi borcunu affet, vergi
alacaklarını affet
Reform yapacaksan önce 65 bin kişiye
açtığın davayı geri çek, oradan başla.
Ne yazık, dün bu ülkede bir durum
yaşadık. Bakın, milletvekilinin, Bakanın, kaymakamın,
valinin sıfatlarının önünde cumhuriyet yazmaz ama
savcıların sıfatının önünde cumhuriyet
savcısı yazar. Bu ülkede cumhuriyeti kuran partinin liderine bir
mafya artığı tehditte bulunuyor, bir onurlu savcı daha bu
saate kadar soruşturma açmadı. Yazık! (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Talimat gitmemiştir daha.
BAŞKAN Buyurun efendim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Ben vergilerimle, 84 milyonun vergileriyle görev
yapan o savcılara hakkımızı helal etmiyorum, helal
etmiyorum. Şunu kimse unutmasın: Sokak aralarındaki ya da büyük
şehirlerdeki ya da siyasetçileri tehdit eden mafyalar, mafya
bozuntuları, gün gelir bu ülkede adalet yerini bulur, hepiniz o
çıktığınız deliğe tekrar girersiniz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen de
çıktığın deliğe girersin.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Siz
sokakta halkı, insanları ayıklamazsınız, orada bakla
ayıklarsınız. Herkes haddini bilecek ama -tekrar tekrar
söylüyorum- gün gelecek herkes bu yargıda bu yaptıklarının
hesabını verecek, o güzel günler yakın.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Turan
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Alaattin
Çakıcıyı savunma.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bugün erkenci galiba
Başkanım.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Ne
konuşacağına siz mi karar vereceksiniz?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) -
Yani avukat bir Grup Başkan Vekilinden bir mafyayı
savunmamasını bekliyoruz. Çok şey beklemiyoruz herhâlde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan
dolayı söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın CHP grup önerisi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; az önceki konuşmayı üzülerek takip
ettim.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) Niye?
BÜLENT TURAN (Devamla) Kıbrısla ilgili
dün bir tartışma konusu vardı, bugün de başka bir
tartışma konusu açıldı. Türkiye ile
Kıbrısın özellikle son dönemde bu kadar yoğun
iletişimde olmasından, bu kadar beraber tüm dünyaya örnek
adımlar atıyor olmasından herkesin gurur duyması
lazımken, her gün bir polemik konusu açıp burada Kıbrısı
tartışma konusu yapmanın ne size ne Kıbrısa ne bize
faydası olmadığı kanaatindeyim.
Bakınız, dün Kıbrısa CHP Genel
Başkanı davet edilmedi. demiştiniz, biz de belgesini
göstermiştik. Sayın Kılıçdaroğlunun
Kıbrıstaki törenlere davet edildiğini bizden öğrenmiştiniz.
Bugün de diyorsunuz ki Saray Kıbrısa da yapılacak.
Arkadaşlar, sizin gündeminiz olmayabilir ama biz Kıbrısın
tüm derdini gündem yapan bir ekibiz. Kıbrısta daha birkaç gün önce
bir daha gördük ki en az yüz yıllık bir Cumhurbaşkanlığı
köşkü içerisinde 3-4 kişinin toplantı yapabildiği, uygun uluslararası
şartların olmadığı bir bina mevcut. Oranın
Cumhurbaşkanı, bizim ülkemizin Cumhurbaşkanına Beraber
kaynaklarımızı değerlendirip
Kıbrısımıza yakışır bir
Cumhurbaşkanlığı köşkü yapalım. dediğinde
Rum rahatsız olur, başkaları rahatsız olur ama sizin
rahatsız olmanızı inanın utanarak izliyorum, dinliyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, en güzel Cumhurbaşkanlığı köşküne
layık bir bağımsız devlettir. Siz istemeseniz de oraya biz
yapacağız. Tüm dünyanın, uluslararası
toplantıların, BM başta olmak üzere görüşmelerinin
olacağı çok özel bir binayı oraya yapacağız.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İtibar saraylarla olmaz. İtibar güçlü ekonomiyle olur.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir diğer mesele 7
uçakla gittiniz. diyorlar. Arkadaşlar, bilginiz yanlış ama hiç
önemli değil. Kıbrısa 7 değil 77 uçakla da gitsek hak eder
diye düşünüyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) -Gerekirse 70 uçakla gideriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İtibar adaletle olur, demokrasiyle olur. İtibar saraylarla olmaz.
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir
uçağımızda gaziler var. 1974 yılında sizin ifadenizle
Sayın Ecevitin, Sayın Erbakan Hocamızın büyük
kararlarıyla orada savaşan, gazi olan insanlar bir uçağa
binmişler ve oradaki törenlere katılmışlar. Bununla gurur
duysanız ya arkadaş. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar,
CHP sıralarından gürültüler) Bir uçak bu ülkenin Genelkurmay
Başkanını ekibiyle beraber oraya götürmüş, Diyanet
İşleri Başkanına kadar tüm Türkiyenin önemli
kurumlarını oranın kurumlarıyla
karşılıklı toplantılar yapmaya götürmüş, bu kötü
mü olmuş?
HÜDA KAYA (İstanbul) Ya insanlar aç, ölüyor
insanlar.
BÜLENT TURAN (Devamla) Arkadaş,
Kıbrısla ilgili düştüğünüz yeri, toplumun ruhundan,
milletin vicdanından ne kadar uzak yere düştüğünüzü bir defa
daha aynaya bakarak değerlendirin. Bu yanlış. Bizim
bildiğimiz Atatürkün partisi bu değil. Bizim bildiğimiz
Ecevitin partisi bu değil. Hatta bizim bildiğimiz Baykalın
partisi bu değil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sizin geldiğiniz yer operasyonların partisi
hâline gelmiş, sizin geldiğiniz yer uluslararası güçlerin,
emperyal anlayışların soygunu hâline gelmiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Bu nasıl bir üslup Sayın Başkan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Haddini bil!
Cumhuriyet Halk Partisine laf söylemek senin haddine değil.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan,
Kıbrısla emperyal güçlerin Türkiyedeki en büyük sözcüsü hâline
gelip bu kürsüden Kıbrısı her gün polemik konusu yapmak
Kıbrısa faydalı mı, Türkiyeye faydalı mı, size
faydalı mı Allah aşkına?
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Biz, Kıbrısı değil yaptığınız
israfı polemik konusu yapıyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sizin
şatafatınızı, lüksünüzü polemik konusu yapıyoruz,
Kıbrısı değil. Orada bir ayrım var.
BÜLENT TURAN (Devamla) Matruşka gibisiniz,
her gün küçülüyorsunuz, yapmayın artık bunu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) O yüzden bir daha söylüyorum:
Cumhuriyet Halk Partisinin kendine gelmesi lazım. Siyasi eleştiri
baş tacı. Bugün konuşmacınızın
Kıbrısla ilgili konuştuğu mesele sizin ortaya
koyduğunuz grup önerisinin dışında bir mesele. Grup önerisi
kamu kaynakları, konuştuğunuz konu Kıbrısa destek
meselesi. Ya arkadaş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim
gururumuz. Ne olur bir daha düşünün, söyleminizi kendi partinizdeki
milliyetçi, devletçi insanların da ruhuna yansır bir konuşma
hâline getirin.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, hatip hem partimize hem kendisinden önce konuşan
milletvekilimize sataşmıştır. Bu kapsamda, Cumhuriyet Halk
Partisini operasyonlar partisi olarak nitelendirmiştir. Biz eski genel
başkanlarımızla övünüyoruz; Baykalla da Karaoğlanla da
İsmet Paşayla da Mustafa Kemal Atatürkle de. Peki, sayın hatip
Ahmet Davutoğluyla -eski Genel Başkanı- gurur duyuyor mu,
duymuyor mu? (AK PARTİ sıralarından Ne alakası var.
sesleri)
İkincisi: Milletvekilimize yönelik
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Siz
Muharrem İnceyle gurur duyuyor musunuz?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bir dur, bir
dur ya! Git şekerini ölçtür, sen git şekerini ölçtür.
Sayın Başkanım, hatip
milletvekilimize yönelik sataşmada bulunmuştur 60a göre vekilimizin
cevap vermesini talep ediyoruz.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Yok öyle bir
şey ya.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.
2.- Mersin Milletvekili Ali Mahir
Başarırın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki CHPye
ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin)
Değerli milletvekilleri, en sondan başlayayım. Ben kamuda
israfı konuşuyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan o 7
uçağın yakıt masrafını, personel masrafını
cebinden vermişse hiçbir sözüm yok. Diyor ki: Ne alakası var
bütçeyle. o uçakların giderini emekli, işçi köylü veriyor. Operasyonların
partisiymiş Cumhuriyet Halk Partisi. Biz AKPnin 2010, 2011, 2012, 2013te
FETÖyle beraber yargı dâhil kahraman Türk ordusuna yaptığı
operasyonu hepimiz biliyoruz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Kozmik
odayı nasıl açtığınızı biliyoruz.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) -
Cumhuriyet Halk Partisi geçmişiyle, tarihiyle onur duyan bir partidir. Sen
eğer ki Sayın Grup Başkan Vekili, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
adını ağzına alıyorsan, burada onu konuşuyorsan,
onun koltuğunda oturan Genel Başkanımıza hakaret eden bir
mafya liderini lanetleseydin. Lanetleseydin.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Hadi
oradan.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Devamla) Biz
burada bütçeyi konuşuyoruz, tabii ki ben bunları söyleyeceğim.
Yoksulluğu konuşuyoruz, sarayın giderlerini konuşuyoruz,
araçlarını konuşuyoruz. Söylediğim hangi şey yalan?
Ben bunları Sayıştay raporlarından aldım.
Sayıştay raporlarından aldım, yanlış bir şey
yok ki. 1.100 odalı bir sarayda oturmuyor mu? Marmarise 2nci sarayı
yapmıyor mu? 3üncü sarayı yapmıyor mu? Kıbrısa niye
yardım ediyorsun demiyorum. Halkın bu durumdayken Kıbrısa
neden bir saray yapıyorsun diyorum. Yani doğru anlayın,
doğru konuşun. Cumhuriyet Halk Partisinin tarihini konuşmak
senin hiç haddin değil. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarırın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gündemimiz yoğun
diye tekrar kürsüye çıkmak istemiyorum ancak Sayın
konuşmacının bize Atatürkle ilgili söz söylemesinden önce kendi
Türkiye'nin en büyük İl Başkanlarının, en büyük şehrin
Başkanının Atatürk demem. demesini değerlendirsin sonra
konuşsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 13/11/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından ciddi bir ekonomik buhranın
yaşandığı ve acı reçetenin gündeme getirildiği
dönemde, ülke kaynaklarını yutan kamuda israfın boyutlarının
araştırılması ve israfın önlenerek kamu
kaynaklarının verimli ve halk için kullanılmasını
sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurunuz Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok özür diliyorum
Başkanım.
Hatip izin verir. Çok özür diliyorum. Vekilimiz izin
verirse bir şey demek isterim. Çok özür diliyorum eğer izin
verirseniz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hatip konuşsun ondan
sonra hocam. Hatip kürsüye çıktı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mafya lideri dedi ya
onunla ilgili bir şey demek istiyorum, önemli.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bülent Bey, hatip kürsüde,
istirham ediyorum. İnsin ondan sonra.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ondan izin aldım o
yüzden.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) İnsin ondan sonra.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Vekilden izin
aldığımı söylüyorum Sayın Başkan. O zaman zapta
geçsin Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hatip kürsüden insin ondan
sonra efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Mafya lideri değil,
kim olursa olsun Türkiye'nin demokratik yapısına, hukuk devletine
uygun değil diye düşünüyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bu bir
saygısızlık ama ya! Ben bir laf söyledim. Hatip kürsüden
indikten sonra dedim.
BAŞKAN Sayın Oral, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun kamu kaynaklarının
doğru kullanımı ve israf hakkında vermiş olduğu
grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, ülkemiz, coronavirüs
küresel salgınına girmeden zaten önce israf ekonomisine
bağlı yapısal ve köklü bir ekonomik krizle
sarsılmaktaydı. Akabinde ise salgının ağır
ekonomik etkilerini yaşamaya başladık. Altı ay ertelemeli
krediler esnafa ve vatandaşa verilmişti, geri ödemeler ise...
Kısa mesaj yağdıran kamu bankalarımız herhâlde
salgının sona erdiğini düşünmektedirler. Geçen hafta
yapılandırma düzenlemesini geçirdik. KYK borcu olan öğrenciler
En azından gecikme faizinden kurtulalım. diye başvuracaklar
ancak iki ay sonra büyük çoğunluğunun yapılandırmaları
eminim ki bozulacak çünkü milletimizin anaparayı dahi ödeyecek ekonomik
gücü yok.
Peki, vatandaşın cebinde yangın
varken iktidar ne yapmaktadır? Kıbrıs ziyareti için uçak filosu
kaldırmaktadır. İktidar ne yapmaktadır? Ankarada bir semte
yani Sıhhiyeye ismini veren Sağlık Bakanlığı
binasını alıp fahiş bir bedelle Bilkente
taşımaktadır. Şehir Hastanesindeki üst düzey
doktorlarımızdan duyduğumuza göre, Sağlık
Bakanlığı binasına taksit değil kira ödemekte ve bu
kira bedeli o ayın en yüksek kuru hangisiyse onunla verilmektedir.
İlk açıklanan bilgilerde aylık 2 milyon civarında bir kira
ödendiği şeklindeydi. Şu an, eğer bu döviz iddiası
doğruysa bu kira tam 2ye katlanmıştır. Bu iddiaya cevap
verilmelidir, bu, tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır. İşte
israf budur. İsraf, vatandaş ay sonunu getiremezken milyonları
yandaş şirketlere aktarmaktır, keyif için uçak filosu
kaldırmaktır. Sahabeden Ebu Zerin Muaviyeye söylediği bu söz,
Meclise tarihî ve altın harflerle yazılacak bir sözdür. Ebu Zerin
Muaviyeye Ey Muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla
yaptırdıysan bu israftır, eğer halkın parasıyla
yaptırdıysan bu ihanettir ve haramdır. derken anlatmak
istediği günümüzün şartlarında işte tam bugün bu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) Tekrar
etmek istiyorum: Eğer halkın parasıyla yaptırdıysan
ihanettir ve haramdır. derken anlatmak istediği işte tam budur.
Bu iktidar harama ve israfa bulaşmıştır ve batmıştır.
Sizleri hepimizin anlayacağı şekilde Yüce Allahın ayetiyle
uyarmak istiyorum.
(Hatip tarafından Arâf suresinin 31inci
ayetikerimesinin okunması)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Yiyiniz, içiniz ama asla israf etmeyiniz. Zira O yani Allah, israf edenleri
sevmez.
Bu nedenle CHP önergesine destek vereceğimizi ifade
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul)
Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün AKP Genel Başkanı coronavirüse
karşı tedbirler açıkladı. Şimdi, tedbir desek tedbir
değil, önlem desek ona da çok benzemiyor. İnsanlar anlamak için
bayağı bir uğraştı. En sonunda İçişleri
Bakanlığı bir genelge çıkardı, bir tarife vermiş
oldu. Şimdi, bu listeyle beraber aynı zamanda da bir reçete
yayımladı. Şimdi, baktığım zaman, bu reçetede
şu yok: Restoranlarda çalışanlara, kafelerde
çalışanlara, halka kapanmaya karşı nasıl bir önlem
alınacak, bu yok. Doğrudan gelir desteği diye bir şey yok.
Yani bu reçetede halk yok. Kapanın. Kapanın da bu insanlar ne
yiyecekler, ne içecekler? Çok açık, bu insanlar taş kaynatıp
suyunu mu içecekler?
Şimdi, acı reçete, son dönemlerde, iki-üç
gündür yine AKP Genel Başkanının dilinden düşmüyor. Biz bu
acı reçeteyi çok iyi biliyoruz. Bu halk bu acı reçetelerin ne
olduğunu çok iyi biliyor. Bu IMF programıdır. IMFnin acı
reçeteleri vardır. Ve şu an halkımız, biz, bu memleket
AKPnin on sekiz yıl boyunca yürüttüğü neoliberal politikaların
çöküntüsü altında, bunu yaşıyor, sadece basit bir ekonomik kriz
değil. Ve o büyüme döneminde, on sekiz yılın
başlarında, başta beşli çete olmak üzere, o kendi
yandaş sermayesine aktardığı bol bol kaynaklar var ya,
bankaları seferber ettiği krediler
Şimdi uluslararası
sermaye diyor ki: Bu borçları ödeyin. Bırakın
halkınızı, yerliyi, üretimi, vesaireyi
İşte, bu
acı reçete dediğiniz şey emperyalizme göbekten bağlılığın
adıdır.
Bakın, bu ülkede geniş tanımlı
işsizlik 10 milyonu aşmış durumda. 4 kişilik ailenin
açlık sınırı 2.482 lira, yoksulluk sınırı
8.086 lira. Asgari ücret ne kadar? 2.324 lira 70 kuruş. Peki,
Cumhurbaşkanı emrindeki örtülü ödenek harcaması ne kadar? Sadece
Temmuz ayında 117 bin 883 kişinin asgari ücreti kadar para
harcamış Genel Başkanınız. Sarayın bir günlük
harcaması 10 milyon lira, halkı ise geçinmesi için 39 liraya mahkûm
ediyorsunuz. Denetlenmeyen Varlık Fonu finansmanları ve kamu-özel
işbirliği adı altında köprülerden, otoyollardan,
havalimanlarından bu beşli çeteye döviz garantili
sözleşmeleriniz gereği ödediğiniz miktarlar milyarlar,
milyarlar! Ve o milyarlar sayesinde bu dünyada yandaşlarınıza
cennet yaşatıyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
OYA ERSOY (Devamla)
ama halka bu ülkeyi cehennem
hâline getiriyorsunuz.
Daha bütçe döneminde çok görüşeceğiz ve
konuşacağız. Sadece 2020 Yılı Yatırım
Programı özel şirketlere aktarılan kaynaklarla kamunun
nasıl zarara uğratıldığını çok açık
gözler önüne seriyor. Sadece bir miktar vereceğim: Mevcut şehir
hastaneleri için şirketlere verilecek 31 milyar lirayla bu devlet 30 tane
devlet hastanesi yapabilirdi ve bu kaynak virüsle mücadele için
kullanılıp sağlık çalışanlarına
aktarılabilirdi, aktarmadınız. Şimdi, o yüzden Cumhuriyet
Halk Partisinin bu araştırma önergesini destekliyoruz. Ancak sevgili
arkadaşlar, israf dediğiniz şey kendi cebinizden çıkanla
olur. Yani kendi malınızı mülkünüzü, paranızı israf
edebilirsiniz ama devlet olanaklarını kullanarak, devletin gücünü seferber
ederek kamu kaynaklarını yani halkın parasını kendi
yandaşlarınıza ve saraya seferber ediyorsanız bunun
adı israf değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım.
OYA ERSOY (Devamla) Bunun adı açık
açık yolsuzluktur ve ülkenin bu ekonomik krizden
çıkışının acı reçeteleriyle değil, IMFnin
acı reçeteleriyle değil ancak bu yolsuzluk düzenine bir son vermekle
olacağını hepimiz biliyoruz. Ve buradan da bir kez daha
hatırlatmak istiyorum. Bu yolsuzluk düzeni sona erecek ve biz bu ülkede
eşit, özgür yurttaşlar olarak yaşamaya devam edeceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Turan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Oya Ersoyun CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın hatibin böyle
afaki iddialarla yolsuzluk düzeni falan demesi doğru değil.
OYA ERSOY (İstanbul) Sayıştay
raporlarına bak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bununla ilgili elinde
bilgi, belge varsa buna ilişkin mahkemelere başvurabilir,
savcıya başvurabilir, grup önerisi de verebilir ama böyle herkesi
itham eden tarzda ifadeleri reddediyoruz Sayın Başkanım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 13/11/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından ciddi bir ekonomik buhranın
yaşandığı ve acı reçetenin gündeme getirildiği
dönemde, ülke kaynaklarını yutan kamuda israfın
boyutlarının araştırılması ve israfın
önlenerek kamu kaynaklarının verimli ve halk için kullanılmasını
sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Emrullah İşler.
Buyurunuz Sayın İşler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMRULLAH İŞLER
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHPnin kamuda
israfın boyutlarının araştırılmasına yönelik
vermiş olduğu Meclis araştırması açılması
önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisimizi ve necip milletimizi hürmetle, muhabbetle
selamlıyorum.
Dünya olanca hızıyla değişim ve
dönüşüm yaşarken, Covid-19 salgını bu değişimi
hem hızlandırmaktadır hem de şekillendirmektedir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde milletimize hizmette on sekiz yılı geride
bıraktık. AK PARTİmiz ilk kez iktidara geldiği günden bu
yana millet sevdasıyla başta savunma sanayisi, sağlık,
tarım, ulaştırma, ekonomi olmak üzere tüm alanlarda millî ve
yerli üretimde de öncülük yapmıştır. Bu süreçte hükûmetlerimiz,
Türkiyeye çağ atlatan kalkınma hamlelerini gerçekleştirirken
diğer yandan da şer odaklarına karşı dimdik
duruşuyla destansı bir başarı hikâyesi
yazmıştır ve milletimizin dua ve desteğiyle de yazmaya
devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
döneminde Türkiye büyüdü, zenginleşti, yaşam standartları
yükseldi. Bundan dolayı, bu önergede de dile getirilen, biz
Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesi diyoruz, siz
ısrarla saray diyorsunuz. Doğrusu bir defa, bunu düzeltmekte fayda
görüyorum, buranın resmî adı budur.
HÜDA KAYA (İstanbul) Saraydır işte.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bu
tavrınız sizin bir üslup sorununuz olduğunu ortaya koyuyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hayır canım
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Onun için
bakınız, Türkiye zenginleşti, büyüdü, ekonomik olarak
kalkındı diyorum. Ankarada gidin -isim vermiyorum- yeni yapılan
iş merkezlerini gezin, oradaki standartları görün, İstanbulda
başka yerlerdeki standartları görün.
Cumhurbaşkanlığı Beştepe Külliyesinde ekstra hiçbir
şey yoktur ama devletin temsil makamıdır.
HÜDA KAYA (İstanbul) Saray demeye
utanıyorsunuz, çünkü insanlar aç.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bakın, bu
ülke sokakta başbakanlar karşıladı. Hâlâ siz sokaklarda
başka ülkelerin misafir devlet başkanlarını, başbakanlarını
orada karşılamayı mı kendinize layık görüyorsunuz.
HÜDA KAYA (İstanbul) İnsanlar çöpten
ekmek topluyor.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Dolayısıyla, bakın, bu ülkenin zenginleşmesiyle,
kalkınmasıyla gelişmişliğinin bir eş
değeridir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Cesaretiniz varsa saray
deyin görelim.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, Türkiyenin herhangi bir
yerinde görülen binalardaki standardın üstünde herhangi bir şey
yoktur.
HÜDA KAYA (İstanbul) Saray, saray! İsraf
sarayı! Hesabını vereceksiniz.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Bunu
gittiğimizde görürüz. Sayın Genel Başkan altın klozetler
dedi, fos çıktı, yalan çıktı.
HÜDA KAYA (İstanbul) Aynen öyle!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Niye
rahatsız oluyorsunuz hanımefendi! Dinler misiniz?
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Dolayısıyla, bakın, zenginleştik, kalkındık
dedim. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi nerede? Şimdi
Söğütözüne taşındı. Kaç yılında taşındı?
2006 yılında taşındı. Peki, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Merkezi, Çankaya Çevre Sokakta bulunmasına ve gayet güzel bir bina
olmasına rağmen, neden o günün parasıyla 25 milyon TL ödeyerek
yeni binasına taşındı. (CHP sıralarından
gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Sarayın bir günlük elektrik masrafı ne Vekilim? Bir günlük elektrik
masrafı ne?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - İşte,
Türkiye'nin kalkınmasıyla, gelişmişliğiyle paralel
olarak gerçekleşen bir hadise.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Sayın
Başkanım, müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Hocam.
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Bakınız, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarda ne
yaptığını görmemiz için 1950 yılına kadar bir
gitmemiz lazım; Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü dönemine işaret
ediyorum: Ankara, başkent oluyor, 1920de bu Meclis, Birinci Meclis
açılıyor değil mi? Müze olarak gidip geziyoruz. Peki hemen-
İkinci Meclis binası ne zaman yapıldı? 1923
yılında yapımına başlandı, 1924 yılında
Meclis binası olarak açıldı. O zaman kamu israf mı edildi
arkadaşlar, CHP israfçılık mı yaptı?
Ardından gelelim; içinde bulunduğumuz bu
bina İsmet İnönü döneminde 1945te başlamadı mı ve
1961 yılında açılmadı mı? İsraf mıdır?
Bugün, bu binaları yapanları, bu eserleri bu Cumhuriyete
bırakanları, rahmetle, saygıyla anıyoruz; doğru yapmışlardır.
Bugün de ihtiyaç neyse, o yapılmaktadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, Bravo sesleri) Ama mesele nedir
biliyor musunuz? Vizyon meselesidir; o gün bu binaları yapanların, bu
politikaları takip edenlerin bir vizyonu vardı ama siz, ülkeyi yabancı
devlet adamlarını sokakta karşılamaya mahkûm ediyorsunuz,
sorun buradan kaynaklanıyor. Siz çıkıp diyebilirdiniz ki
Bakınız, sadece şu Covid sürecinde
biz milletimize ne kadar destek verdik biliyor musunuz? Toplam 503,4 milyar
dolar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Matematik bilmiyorsunuz.
Bir daha tekrarla. 503 milyar dolar mı dediniz?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Bu, Türkiye'nin
büyüdüğünün, geliştiğinin,
kalkındığının bir göstergesidir. Aynı zamanda
devletin milletiyle bütünleştiğinin bir göstergesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) -
Bakınız, ya biraz önce çıkan bir hatip Kıbrısa 7
uçak
bilmem ne diyor. Rahmetli Sayın Ecevitin tarifeli uçakla
gittiğini övünerek söylüyor. Bu, o ülkenin fakirliğinin bir
göstergesidir. (CHP sıralarından gürültüler)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Senin ülken fakir! İnsanın fakir! Halkı ekmek topluyor çöpten.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) - Hiç
yabancı devlet başkanlarının bu ülkeye gelişindeki o
görkemli, devasa uçaklarını görmediniz mi? (Gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 503 milyar dolar mı
dediniz Sayın Bakan?
EMRULLAH İŞLER (Devamla) -
Bakınız, devam ediyorum: Atatürk, döneminde -Atatürk Ankaraya geldi
Başkent oldu- 1931 yılında Çankaya Köşkünü yaptı. O
günkü toplumun fakirliğini, yoksulluğunu bir düşünün
bakalım. Niçin yaptı onları? Elbette ki başka ülkelerin
misafirleri geldiği zaman Türkiyenin başının dik
durması ve onların aynı şekilde, saygın bir şekilde
karşılanması için yaptı. Ankara Palası
yaptırdı ya, Ankara Palasa 1924te başlandı, 1928
yılında açılışı yapıldı. Bunları
görmüyor musunuz? Peki, Florya Atatürk Köşkü ne zaman yapıldı?
1935 yılında yapıldı.
Peki, bunları söyledikten sonra şunu
söylüyorum: Ya sizde bir sorun var ya geçmişte Cumhuriyet Halk Partisini
yönetenlerde bir sorun var ama sorunun sizde olduğunu ben görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAFET ZEYBEK (Antalya) Böyle bir şey
söylenemez ya! Sorun sizdedir, sizde!
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Ayrıca, dinozorlara gök taşı çarpmasın diye set de
yapıldı CHP zamanında. Lütfen bunu da söyleyin, kayıtlara
geçsin.
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Kaldı ki
kamuda israf deniyor araçlar deniyor. Bakın, bu önergeye imza atan 3
Grup Başkan Vekili var: Sayın Engin Altay burada, kendisi
sevdiğim, saydığım tecrübeli bir siyasetçimiz; Özgür Özel
var, Engin Özkoç var. Bu Meclis -burası da kamu, devlet- biliyorsunuz
belli makamlara araba tahsis ediyor. Meclis Başkanından sonra en lüks
araca binenler Sayın Grup Başkan Vekilleri, buyursunlar itiraz
etsinler.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
AKP Genel Başkanına tahsis edilmiş 14 tane uçak var, 14 adet
uçak var!
EMRULLAH İŞLER (Devamla)
Dolayısıyla, değerli kardeşlerim, devletteki temsil
makamlarında israf olmaz. Bu temsil makamları Atatürkün
yaptığı gibi, İsmet İnönünün yaptığı
gibi bugün de aynı doğrultuda, aynı eserler burada Türkiye
Cumhuriyetine kazandırılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Recep Tayyip
Erdoğanın tapulu malı değildir. Bundan sonra
Cumhurbaşkanı kim olursa gidip o külliyeye oturacaktır.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Öyle olmayacak. Parlamenter sisteme dönünce kütüphane yapacağız.
EMRULLAH İŞLER (Devamla) Ben bu
duygularla Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde olduğumu
ifade eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Orası üniversite olacak, bir sene sonra üniversite olacak orası.
RAFET ZEYBEK (Antalya) Bilim yeri olacak, bilim;
üniversite.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Rüyanızda
görürsünüz onu, rüyanızda.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Yok, bir sene
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) İsmimden de
bahsederek açık sataşmada bulundu hem partimize hem
şahsıma, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Engin Bey, ben de söz
alacağım sataşmadan, bana da sataştı(!)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankara Milletvekili Emrullah İşlerin CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında
CHPye ve şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani komik
işler yapıyoruz. Sen de pahalı arabaya biniyorsun.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sizi ve
yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce konuşan Sayın Bakan Emrullah
Beyi ben de sever sayarım. Benim, ona çok şey söylemem mümkün. Genel
Merkez yapmayacağız da ne yapacağız?
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Elbet
yapacağız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Elbet yapacağız
da şunu çok merak ettim ama yani: Siz niye genel merkez
yaptınız?. Siz de yaptınız.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Yaptık
canım.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, çağın
ihtiyaçlarına uygun olarak bunlar
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Konuya gel
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, çağın
ihtiyaçlarına uygun olarak bunlar
Bakın, burada sorun yok,
Beştepede, binada
Biz size Niye bina yaptınız? demedik.(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayda!
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Az önce
konuşuldu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir dakika
Ama bir
dinleyin canım!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Bir
şey söylemedik zaten, dinliyoruz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Dinleyin, dinleyin.
Bakın, Sayın Bakanım, Sevgili
Bakanım; bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş bir soru
önergesi, bir gün lazım olur diye saklıyordum. Önergeyi veren benim
Engin Altay, CHP Sinop Milletvekili olarak vermişim. Ne zaman
vermişim? 2014te vermişim. Burada Beştepedeki bizim kaçak
saray diye ifade ettiğimiz, sizin külliye dediğiniz
Sıfatların, nitelemelerin bir önemi yok, saray gibi
yapmışsınız.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Tapu
çıktı ama, tapu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hayırlı
olsun.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Hayırlı olsun tabii.
ENGİN ALTAY (Devamla) Orası
Erdoğana baki değil, yarın orada bizler otururuz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Şimdi, Emrullah Bey, benim söyleyeceğim
şu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Devletin malı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar, buraya
gelmemi istemiyorsunuz ama buraya geleceğim, buraya geleceğim.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) Gel, gel.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sonra da faturaya
gelecek, vekilin faturasına gelecek.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi
Başbakanlık hizmet binası kaba inşaat işleri teklif fiyat
esasına göre 26 Ocak 2012 tarihinde 68 milyon 490 bin TLye, ince
inşaat işleri yine fiyat esasına göre 350 milyon TLye TOKİ
tarafından gizlice REC Uluslararası İnşaat
Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞye verilmiştir. Şimdi,
tespitlerden biri şu: Bilmem ne poz no.lu makineyle her derinlikte
yumuşak ve sert toprak kazılması imalatının Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı resmî birim fiyatı 3,10
TL/metreküp iken -burası önemli- yükleniciye yüzde 1.120 fazlasıyla,
metrekaresi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın efendim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar, 3,10
lira nerede -bir yere yazın- 37 lira 19 kuruş nerede? 1 metrekarelik
işte bu; 3 liralık işi 37 liraya yaptırırsan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunlar yargıya
taşındı, yargıya taşındı bunlar.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bitmedi
Buna cevap gelmedi kardeşim, 2014te sordum.
Bitmedi, metrekare birim fiyatı 4,55
TL/metreküp iken yükleniciye yüzde 980 fazlasıyla 44,61 TL/metreküpe niye
yaptırdınız diye sormuşum. Bir sürü var, iki örnek verdim
zamandan kazanmak için. Yani o saray yetim hakkı, kul hakkıyla
yapılmış, onu söylüyoruz. Niye söylüyoruz? (CHP
sıralarından alkışlar) Birim fiyatı 3 lira, sen
müteahhidine vermişsin 37 lira şu kadar yer için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle değil, öyle
değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Birim fiyatı 4
lira 55 kuruş, sen vermişsin 44 lira 61 kuruş. Allahtan kork!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunlar yargıya gitti
Sayın Altay, bunların cevapları verildi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Kardeşim,
Allahtan korkun, bunlar yargıya falan gitmedi, hepsini sümen altı
ettiniz.
BAŞKAN Sayın Başkanım,
tamamlayalım.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben bunu 2014te soru
önergesi olarak vermişim, buna cevap gelmemiş. Buna cevap
gelmediği müddetçe biz orayı haram, ayıplı ve temelinde kul
hakkı olan saray diye nitelemeye devam ederiz. Emrullah Bey, hiç kusura
bakma kardeşim.
Diğer konulara da sonra cevap veririz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuşmacımız zaten ifade etti.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Her
konuşmaya bir yorum yapmak zorunda mısınız gerçekten?
Tamam, ben de yerimden yapayım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sakin ol ağabey ya,
sakin ol ağabey.
Sayın Başkan, Engin Beyin ifade
ettiği konu başta olmak üzere oradaki ihale süreçlerinin hepsi
yargıya gündem oldu ve cevapları verildi. Hâlâ da eksik varsa beraber
bakarız Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, ben bu soru önergesiyle 7 tane soru sormuşum, zamandan
tasarruf etmek için bunlara giremedim. Bunlara girersek bu Mecliste oturup hep
beraber ağlarız ya. Yazık günah, devlet böyle de
yağmalanmaz ki kardeşim ya!
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 13/11/2020 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup
Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili
Engin Özkoç tarafından ciddi bir ekonomik buhranın yaşandığı
ve acı reçetenin gündeme getirildiği dönemde, ülke
kaynaklarını yutan kamuda israfın boyutlarının
araştırılması ve israfın önlenerek kamu
kaynaklarının verimli ve halk için kullanılmasını
sağlayacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.07
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 238 sıra sayılı
Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 24üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen İYİ
PARTİ Grubu adına Denizli Milletvekili Yasin Öztürk.
Buyurunuz Sayın Öztürk. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN
ÖZTÜRK (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
47 maddelik bir torba kanunu görüşüyoruz.
İçinde Katma Değer Vergisi Kanununda değişiklik var ama
vatandaşın zorunlu harcamasını ilgilendiren bir KDV
istisnası yok. Yatırımcı için Borcu yoktur.
yazısı istenmeyen bir Maden Kanunu değişikliği var.
Elektrik Piyasası Kanununda dağıtım şirketini koruyan
düzenleme var ama ne borcu yüzünden elektriği kesilen vatandaş için
bir düzenleme var ne de faturaya yansıyan vergi oranlarının
indirilmesi için bir düzenleme var. Gerekçede niyet belli: Biz
vatandaşlarımızın dertleriyle değil
yatırımcıların menfaatleriyle ilgileniyoruz. Bu niyet
gerekçe yanında Komisyon görüşmeleri sırasında da defalarca
ifade edildi. Önce kanun teklifinin getiriliş amacının kısa
özetini gerekçeden okuyalım: Yapılan değişikler ile maden,
doğal gaz ve elektrik sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve
kuruluşları ile özel sektör yatırımcılarının
faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde
gerçekleştirmesini temin etmek. Komisyonda teklifiyle ilgili sunum yapan
AK PARTİsi İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat
Şatıroğlunun niyete yönelik konuşmasından birkaç
cümleyle devam edelim: Öncelikle 3213 sayılı Maden Kanununun 5
ayrı maddesinde yapılan düzenlemelerle tamamen
yatırımcı ve işletmecilerimiz lehine birtakım
kolaylıklar getirmeye çalıştık. Arazi ihtiyacına
ilişkin düzenlemelerde de yine yatırımcı lehine
kolaylıklar getirmeye çalıştık. Jeotermal kaynak kullanan
işletmecilerden tahsis edilen idare payı işletmeci lehine daha
hakkaniyetli, daha adaletli bir şekilde yeniden düzenlendi. Özetle kanun
teklifi, işletmeci lehine, yatırımcı lehine düzenleme
yapmak üzere hazırlanmış. Temel olarak enerji
politikalarımızın esası, tüm tüketicilere yeterli,
kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde
sunulmasıdır. Vatandaş için elektrik kullanımı bir
hak, enerji kaynakları ise toplumun ortak malıdır. Bu nedenle
enerji ihtiyacının karşılanması kamu yararı
dikkate alınarak yerine getirilmek zorundadır. Peki, kanun teklifine
baktığımızda nihai tüketicinin düşük maliyetli,
güvenilir enerji kullanımını sağlamak için bir düzenleme
yapılmış mıdır? Genel gerekçede yazan hikâye
dışında vatandaşın adı bir maddede dahi
anılmamıştır.
Genel olarak enerji, özel olarak da enerji sektörü
serbest piyasa kurallarına göre ve özel sermaye şirketlerine
dayalı olarak yapılandırılmaktadır. İktidar için
özel birkaç sermaye grubu, elektrik üretiminin yanı sıra
dağıtımı da kontrol etmektedir. Hatta alım garantili
elektrik üretim tesislerinin ihalelerinde sürekli tercih edilen bu gruplar
kamudan en çok iş alan şirketler sıralamasında dünyada ilk
sıralarda yer almıştır. Ekonominin dibe vurduğu,
pandeminin de sıkıntıları katmerlediği bir ortamda
yatırım yapma cesaretini gösteren her bir
yatırımcıyı yürekten tebrik ediyor ve kazançlarında
bereket diliyoruz.
Biz, sadece, enerji yatırımları
yapanları korurken bu yatırımların maliyetine devlet
kanalıyla ortak olan ana yatırımcının yani ekmeği
bayat olan vatandaşın da korunmasını istiyoruz. Size bu
konuda birkaç örnek vermek istiyorum: Elektrik enerjisi alanında özel üretici
şirketlere, önceki dönemlerden devam eden yap-işlet-devret ve
işletme hakkı devri uygulamalarına ek olarak yeni destek
uygulamalarıyla 2018 yılında yaklaşık 32 milyar lira,
2019 yılında yaklaşık 47 milyar lira ödeme
yapılmıştır. Bu ödemelerle sadece son iki yılda
yaklaşık 18 milyar lira ve 23 milyar lira piyasa
fiyatlarının üzerindeki ilave bedel özel şirketlere transfer
edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle;
maden, enerji, petrol şirketlerinin önünde engel olarak duran mülkiyet
hakları, koruma kanunları ve kamusal denetimler ortadan
kaldırılıyor; enerji yatırımları için gereken
taşınmazlar kolayca, kamu yararı şartı
aranmaksızın istimlak ediliyor; şirketlerin
yatırımlarında altyapı hizmetlerinin kamu tarafından
sağlanması öngörülüyor. Dağıtım şirketlerinin
denetim giderleri kamuya yükleniyor; doğal gaz dağıtım
şirketlerinin görevleri kapsamındaki birçok hizmet yerel yönetimlerin
sırtına yükleniyor; madencilik sektöründe borcu olanlar borcu
olmayanlar ayrımı getiriliyor; araba lastikleri gibi havaya
yoğun miktarda zehirli gaz salan maddeler, orman ürünleri ve çöp yakarak
elde edilen enerji de yenilenebilir sayılarak teşvik ediliyor;
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM)in
kapsamı genişletiliyor; maden işletmelerinin ruhsat sahaları
dışında tesis kurabilmesinin önü açılıyor; Genel
Kurula gelen her kanun teklifinde olduğu gibi Cumhurbaşkanına
yetkiler veriliyor; faturasını düzenli ödeyen vatandaşın
kayıp kaçak, çalıntı elektriğin bedelini üstlenmesi
neredeyse kalıcı hâle getiriliyor; Cumhurbaşkanının
izniyle mevzuattaki kanunlardan muaf enerji şirketlerinin kurulması
sağlanıyor; kurulu güç sınırı olmaksızın
YEKDEMe dâhil edilen büyük, güçlü üretim tesislerine Ek-(1) sayılı
Cetvele göre yapılan ödemeler, tarifeler üzerinde olumsuz yük getiriyor;
büyük kurulu güçteki üretim şirketlerine kaynak aktarmak için yeni bir yol
bulunuyor.
Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sulardan
elde edilen idare payının tamamının kaynağın
bulunduğu ilde yaşayan halkın müşterek
ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılması
söz konusuyken, yapılan düzenlemeyle, yerel kaynaklardan elde edilen
gelirlerin tamamının yerel idarelere verilmesi, merkezî idarenin
takdirine bırakılıyor. Söz konusu düzenlemeyle, İzmir,
Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Balıkesir, Ankara, Kayseri,
Diyarbakır, Malatya, Şanlıurfa, Erzurum, Mardin, Adana, Mersin,
Hatay gibi jeotermal kaynaklar açısından zengin olan
büyükşehirler başta olmak üzere jeotermal kaynakların
bulunduğu yerlerde kaynakların gelirleri yerel yönetimlere değil
merkezî yönetime bağlı yatırım izleme ve koordinasyon
başkanlıklarına gidecektir. Sonuç olarak, yerelde yaşayan
halk, jeotermal kaynakların ve doğal mineralli suların çevreye
olumsuz etkilerine maruz bırakılırken gelir kaynakları ve
rantı ise merkezî idareye sunulacaktır ve bu düzenlemeler Genel Kurula
getirilip oylandığı için yasama iradesinden geçmiş kabul
ediliyor.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİsi
iktidarlarının madencilikten gelir beklentisi yüksek. İktidar bu
konuda insan sağlığını, çevreyi, tarım,
hayvancılık ve ormanı feda edilebilir küçük ayrıntılar
kabul ediyor -bunu yıllardır değiştirilen mera
kanunlarında da gördük, tarım ve orman alanlarının
kullanımına ilişkin kanun değişikliklerinde de gördük-
ancak gelir beklentisi yüksek madencilik yatırımlarından kamu
adına alması gereken devlet hakkını almıyor,
alamıyor. Hepsini zan altına bırakmak istemem ama bazı
maden firmaları çıkardıkları değerli madenleri
kayıt dışı bırakıyor. Ne demek kayıt dışı
bırakmak? Örneğin, 10 ton maden çıkardıysa 1 ton gösteriyor
ve doğal olarak madenler nedeniyle yatırılması gereken
devlet hakkı da hazineye eksik yatırılıyor.
Anlaşılan, gördüğümüz, kanun teklifindeki borcu yoktur
yazısıyla da bu maden şirketleri korumaya alınıyor.
Söz madencilikten açılmışken dile
getirmemiz gereken başka bir husus daha var. Biliyorsunuz, görevden
affı kabul edilen Hazine ve Maliye Bakanı, Varlık Fonunun
Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sayın Berat Albayrak bu görevinden hâlâ
istifa etmedi. Sayın Albayrakın yönetiminde bulunduğu Türkiye
Varlık Fonu, değer yarattığı şirketlerden lisans,
kâr ve kira geliri elde ederek kendini finanse edebilen bir yapı
oluşturmayı hedeflemektedir. Varlık Fonu bu amaçla bazen, kâr
getireceğini düşündüğü, ipotek verebileceği
kuruluşları doğrudan bünyesine katmakta, bazen de kendi
şirketini kendi kurmaktadır. İşte, Maden Holding 23 Ocak
2020 tarihinde bu amaçla kurulmuş ve kısa zamanda 20 maden
ruhsatını devralmıştır.
Konuyu farklı bakış
açılarıyla değerlendirebiliriz. İyi niyetli bir
yaklaşımla iktidar, Etibank, Türkiye Demir Çelik
İşletmeleri, Karadeniz Bakır İşletmeleri, Türkiye
Kömür İşletmeleri ve Türkiye Taşkömürü Kurumu gibi madencilik
alanında uzman kamu kuruluşlarını özelleştirerek içini
boşaltarak heba ettiğini kabul etmiş ve madenciliği tekrar
kamusal bir kimliğe kavuşturmak istemiş olabilir. Yine iyimser
bir yaklaşımla, madencilik sektörünün de özel sektörden
alamadığı devlet hakkını yetim hakkı olarak kabul
edip bu geliri doğrudan hazineye katmak istemiş olabilir. Gerçekçi
bir yaklaşımla bakacak olursak da devletin elinde özelleştirecek
kurum kalmadığı için yeni bir kurum oluşturup kamu-özel
iş birliğinin ve kamu ihalelerinin her daim gediklisi
şirketlere, büyük ölçüde kamusal denetim dışında olan
Varlık Fonu güvencesiyle kaynak aktarımı yolunu açacaktır.
Bence bu üç yaklaşım içinde en doğru olanı da budur.
Düzenleme üzerinde söylenecek çok söz var ama süre de kısıtlı.
Huzurlarınızdan ayrılırken yüce
Türk milletimize sağlıklı günler diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sivas Milletvekili Ahmet Özyürek.
Buyurunuz Sayın Özyürek. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin bölgesel ve küresel etkisinin dünden
bugüne artırılması, tabii kaynaklarımızın en iyi
şekilde değerlendirilmesi, enerjinin tüketiciye ulaşırken
sürekli, sürdürülebilir, çevreyle uyumlu, kaliteli, güvenli ve düşük
maliyetiyle enerji alanında dışa bağımlılığının
azaltılması önceliğimiz olmalıdır. Bunun için millî,
yerli ve yenilenebilir enerjinin artırılabilmesi amacıyla enerji
ithalatının azaltılması için yeni politikalar
geliştirmekte cesur olmalıyız. Ülkemizin enerji arz
güvenliğine yönelik risklerin ortadan kaldırılması
adına adımlar atılmalıdır. Bu amaç doğrultusunda
kanun teklifiyle ortaya çıkan ihtiyaçların giderilmesi için bazı
kanunlarda değişiklikler yapılması öngörülmektedir.
Yapılan değişikliklerle maden,
doğal gaz ve elektrik sektöründe faaliyet gösteren kamu kurum ve
kuruluşları ile özel sektör yatırımcılarının
faaliyetlerini daha hızlı ve güvenli bir şekilde
gerçekleştirmeleri amaçlanmaktadır. 4646 sayılı Doğal
Gaz Piyasası Kanununun mevcut hâlinde üretim gazının sadece
iletim şebekesine verilmesine imkân tanınmıştır ancak
üretim noktasının iletim şebekesine uzak olduğu veya
başka teknik zorlukların olduğu durumlarda üretilen doğal
gazın doğrudan dağıtım şebekesine verilmesi
ekonomik açıdan daha uygun olabilmektedir.
Kanun teklifinde önerilen değişiklikle,
yerli üretim gazının teşvik edilmesi, dağıtım
şebekesine de verilmesine imkân tanıyacak, hızlı ve
düşük maliyetli, yerli ve millî olarak ekonomimize
kazandırılmış olacaktır.
Diğer yandan, tüketicilere doğal gaz
arzı sağlayan tedarikçi şirketlerin iflası veya lisans
iptali gibi bir nedenle gaz arzına devam edemeyecek olmaları
tüketicilerin gaz arzının kesilmesi ve mağdur olmaları gibi
olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Son kaynak tedarik mekanizması, bu
gibi durumlarda bir tedarikçinin bu tüketicilere doğal gaz arzı sağlanmasını
zorunlu hâle getirmektedir. Böylece, sistem işleyişinin
aksamaması ve tüketicinin mağduriyetinin önlenmesi
amaçlanmaktadır. Ülkemizde elektrik üretim ve arzında
hâlihazırda uygulanmakta olan bu sistem dünyanın gelişmiş
doğal gaz piyasalarında da uygulama alanı bulmaktadır.
Şehir merkezlerimize uzak ve genellikle
dağlık bölgelerde olan ilçelerimizde yaşayan
vatandaşlarımızın doğal gaz kullanım taleplerinin
olduğu bir gerçektir. Ancak bu bölgelerde boru hattı çekmek hem
maliyet hem de teknik sorunları beraberinde getirmektedir. Yapılan değişikliklerle,
bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız için boru
hatlarına uzak olan ilçe ve beldelere
sıvılaştırılmış ve
sıkıştırılmış formda doğal gazın
iletim ve dağıtım hatlarının bu formdan beslenebilmesi
ve şehirler arasında taşınmasının da önünün
açılması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, ülkemiz genelinde
doğal gaz kullanımı yaygınlaşacak ve
vatandaşlarımızın talepleri karşılık
bulacak, doğal gaz konforundan faydalanabileceklerdir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununda yapılan değişikliklerle elektrik dağıtım
şirketlerinin denetiminin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu da (EPDK)
dâhil olmak üzere ihtisas kurumları tarafından
gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bu durumda enerji, üretim ve
arzında kamu kurumları arasındaki karmaşa giderilerek
bütünlük sağlanacaktır. Aynı zamanda elektrik
dağıtım şirketlerinin faaliyetlerinin denetlenmesi
adına görevlendirilen personele uygulanan harcırahın, maden
işletmelerini denetleyen personele uygulanan harcırahla uyumlu hâle
getirilmesi ve yapılan düzenlemelerle maden yatırımcısı
ve işletmelerine kolaylıklar sağlanması amaçlanmakta.
Ruhsat süre uzatım taleplerine ilave esneklik
getirilmesi öngörülmektedir.
Enerji borsasını işletmek üzere
Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi Türkiyenin
enerji, ticaret merkezi devi olma doğrultusunda lisans sahibi
şirketler arasında elektronik ortamda günlük enerji ticareti
yapılması amacıyla faaliyete geçirilmiştir. 1 Eylül 2018
tarihinde EPİAŞ bünyesinde Organize Toptan Doğal Gaz Satış
Piyasası işleme açılmıştır. Böylece ülkemiz, bölgesinde
ilk defa doğal gaz borsasını açan ülke olma özelliğine
sahip olmuştur. Piyasanın derinleşerek ticaret
kanallarının ve yöntemlerin artmasıyla birlikte vadeli ürünleri
de içeren kapsamlı bir tanıma 4646 sayılı Doğal Gaz
Piyasası Kanununda yer verilerek, belli bir olgunluğa
erişmiş bulunan mevcut yapının yanı sıra artan ve
çeşitlenen ticari işlemlerin de güvence altına
alınması amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, uzun
yıllardır yapılan çalışmalar gösteriyor ki mavi
vatandaki haklarımız da korunarak olumlu neticeler
alınmış, ülkemiz tarihinde en büyük gaz keşfinin
Karadenizde Fatih sondaj gemisinin 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi
keşfettiğini, bu müjdeli haberi Sayın Cumhurbaşkanımız
duyurmuştu. Yine, aynı bölgede ilave olarak 85 milyar metreküplük
doğal gaz rezervinin bulunmasıyla birlikte toplam doğal gaz
rezervi miktarı 405 milyar metreküpe ulaşmıştır.
Aynı zamanda, Kanuni ve Yavuz sondaj gemileri ile Barbaros Hayrettin ve
Oruç Reis sismik araştırma gemilerinin
çalışmalarının, Doğu Akdenizde kıta
sahanlığımızdaki egemenlik haklarımızdan taviz
vermeden, arama ve sondaj çalışmaları faaliyetlerinin her türlü
provokasyona rağmen devam ettiğini gururla takip etmekteyiz. Bu
vesileyle, bütün imkânları seferber ederek mavi vatanda
haklarımızı emperyal güçlere ve bunların
maşalarına karşı savunan Hükûmetimize ve sahada bizzat
çalışarak katkı sunan her vatan evladına ayrı
ayrı teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime son vermeden
Sivasımıza dair de birkaç hususa değinmek istiyorum. Özellikle
dünyayı derinden sarsan coronavirüs illeti, bütün dünyayı ekonomik ve
sağlık açısından ciddi bir şekilde etkilemiştir,
ülkemiz de bundan bir şekilde etkilenmiştir, özellikle hem
sağlık hem ekonomik yönden. Biz de diyoruz ki: Böyle bir süreçte hem
sağlıkçılarımıza vermiş oldukları
mücadeleden dolayı teşekkür ediyoruz ama ekonomik yönden de böyle bir
sürecin altından kalkabilmemiz için en azından Sivasımıza
da
Diğer konuşmalarımda bahsettiğim gibi, Cumhur
İttifakının milletvekilleriyle beraber, Sivasta bu ruhla
çalışarak, Sivasımızı ekonomik yönden, istihdam
yönünden uygun olduğu yere getirene kadar mücadele edeceğiz. Bunun
için de 6ncı bölge dediğimiz yani özel teşviklerden tam olarak
faydalanabilmesi için Sivasımızın
Hemen yakın illerimizden
birkaçıyla aynı kriterlere sahip olmasına rağmen Sivas
4üncü bölgeden faydalanıyor ama maalesef, yakın şehirlerimiz
6ncı bölgeden faydalanıyor. O zaman biz de diyoruz ki: Geçmiş
görüşmelerimizde Sayın Bakanımıza, Sayın Varanka
söylemiştik; sağ olsun, kendisi de bu kararnamenin hazır
olduğunu, Sivasın tam olarak özel teşvik yasasından
faydalanacağını, Sivasın ekonomik yönden
kalkınacağını ve en kısa zamanda
imzalanacağını söylemişti bize. Gerçekten,
Sivasımız ve Sivaslı iş adamları da bunu bekliyor çünkü
Demirağ Organize Sanayimiz var bizim, bunu yeni inşa ettik,
altyapısı hazır, aynı şekilde parsellere
bölünmüştür ve ulaşımı kolay olsun diye raylı sistem
de yaptırdık, bundan defalarca biz bahsettik. Bunun için,
yatırımcılar, mutlaka Sivasın da özel teşvik
yasasından faydalanmasını bekliyorlar ki içerideki ve
dışarıdaki yatırımcılar Sivasa o şekilde
gelmek istiyor. O zaman ben de diyorum ki: Yoldan geçerken uğrayıp da
Ya, Sivasta ne varmış? deyip, gelip burada Ya Sivasta şu
var, bu var
Bazı söylemlerin dışında, Cumhur
İttifakının ruhuyla, Cumhur İttifakının
milletvekilleriyle beraber biz, Allahın izniyle,
Sivasımızı hak ettiği yere birlikte getireceğiz.
Sivasın özel teşvikten faydalanması için, tarım ve
hayvancılıkta gelişebilmesi için, turizmde iyi
tanıtılabilmesi için Sivasımızı her yerde en iyi
şekilde temsil edeceğiz. Sivasın ve yiğit
insanının haklarını her yerde savunarak Allahın
izniyle alacağız inşallah.
Bunun için, ben Sayın Varank Beye buradan
sesleniyorum: Sayın Bakanım, özel teşvik yasasından
Sivasın faydalanması gerekiyor, kararname masanızın
üstünde, lütfen, bunu imzalayarak Sivasın yiğitlerine bu müjdeli
haberi verelim artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
AMHET ÖZYÜREK (Devamla) Onun için, ben buradan
beni dinledikleri için hem değerli milletvekillerimize hem Sayın
Başkana, aynı zamanda ekranları başında beni izleyen
bütün Türk milletine ve Sivasın yiğit insanlarına saygı ve
sevgilerimi sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni.
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Sayın Başkan, Genel Kurul ve değerli
halkımız.
Enerji torba yasa teklifi, amacının ne
olduğunu kendi ortaya koyan bir yasa teklifi; bugüne kadar
yaptığımız bütün tartışmaları aslında
bir biçimde gereksizleştiren, niyetini son derece açık ortaya koyan
bir düzenleme bu. Yasa teklifi şöyle gerekçelendiriliyor: Özel sektörün
yatırımlarının daha sağlıklı ve
hızlı şekilde gerçekleştirilmesi. Evet, yasa teklifinin
bütün mantığı, ruhu bu cümlede çok açık ortaya konmuş.
Biz, bu yasa teklifinin tüm maddeleri açısından
itirazlarımızı ortaya koyuyoruz. Yani bu yasa teklifinin
tümüyle, bugün, halkın, doğanın değil sermaye
şirketlerinin, enerji şirketlerinin ihtiyacına göre
düzenlenmiş bir torba yasa teklifi olduğunu başta söyleyelim.
Şirketler istemiş, AKP de bunu hemen emir telakki ederek
yasalaştırma gayreti içerisinde.
Şimdi, bu yasa teklifini tartışmadan
önce nasıl bir durumla karşı karşıya
kaldığımızı birkaç örnekle ortaya koymak lazım.
Bugün Türkiye'de, neredeyse bütün coğrafya bir enerji yatırımı
çöplüğüne dönüşmüş durumda. Bu enerji yatırımları
da özel olarak bir enerji ihtiyacı üzerinden tarif ediliyor ve bu enerji
ihtiyacı üzerinden de şirketlere, enerji şirketlerine,
inanılmaz olanaklar, yetkiler veriliyor ve sonuç ortada.
Şimdi, aynı zamanda bunu, tüm dünyada
küresel ısınmayı tartıştığımız bir
dönemde yapıyoruz. Küresel ısınma dediğimiz şey
dünyanın geleceğiyle ilgili bir mesele. Yani özeti şu: Eğer
dünyanın ısınma derecesi 1,5 derecede tutulamazsa, eğer
2050de fosil yakıtların kullanımı sıfırlanamazsa
dünya yaşanamaz bir hâle gelecek. Yani hem insan açısından hem
de doğa açısından, bugün içinde bulunduğumuz yaşam
koşulları tümüyle değişmiş olacak. Şimdi,
dolayısıyla, bunun için, tüm dünyada da fosil yakıtların
ortadan kaldırılması -en azından 2030 yılında
sınırlandırılması, 2050 yılında da ortadan
kaldırılması- acil olarak tarif ediliyor.
Şimdi, bu koşullarda beklersiniz ki her
iktidar, her ülke, enerji ve doğa konusu söz konusu olduğunda, bu
meseleye biraz gözünü diksin ve buraya biraz kulak kabartsın. Şimdi,
bakın, bu torba yasa teklifinde bununla ilgili tek bir madde bile yok.
Yenilenebilir enerji meselesi bununla bağlantılıdır.
denebilir fakat bağlantılı olmadığını
söyleyeceğim birazdan. Şimdi, birincisi bu yok, İkincisi, nasıl
bir tabloyla karşı karşıyayız? İşte en çok
kullanılan Ayder örneği var, İstanbul örneği var ve
buralara iktidarın ihanet ettiği bizzat Cumhurbaşkanı
tarafından söylendi. Şimdi, bakın arkadaşlar, bu projelere
yani ülkenin dört bir tarafını köstebek yuvasına çeviren, inşaat
alanına çeviren, delik deşik eden bu projelere ülkenin bilim
insanları, ekoloji örgütleri ve halk çok ciddi itirazlar
gerçekleştiriyor. Peki, iktidar bütün bu tartışmalar
sırasında ne yapıyor? Yeni olanaklar, yeni fırsatlar
veriyor ve bütün bu itirazları yok sayarak bunları yapıyor. Ek
olarak ne yapıyor? Bütün itiraz edenlere saldırıyor polisiyle,
jandarmasıyla, kolluk güçleriyle, buralara, bu insanlara saldırmakla
meşgul. Karadenizde, Egede, Kaz Dağlarında, Bursada, Ünyede
ve en son maden işçilerine dönük saldırılar bunun bir ifadesi.
Yani iktidar şunu söylüyor: Biz iktidar olarak, sizler için neyin iyi
olduğunu biliyoruz, buna karar vermişiz, ihtiyacı da tarif
etmişiz; dolayısıyla bunun önündeki her türlü engeli de
kaldırma hakkımız var, dolayısıyla sizin itiraz etme
hakkınız yok.
Şimdi, enerji politikası doğaya ve
halka rağmen inşa edilemez yani doğayı katleden, tarım
alanlarını bitiren, suları bitiren, ormanları yok eden,
insanı zehirleyen bir enerji politikası, bir enerji ihtiyacı
tarif edilemez; bu ancak bir rant politikası olarak tarif edilebilir.
Bakın, hukuk bu rant politikasının, bu talan
politikasının doğrudan bir parçasıdır. Cerattepede,
Hasankeyfte
Bakın, Hasankeyf, 12 bin yılık insanlık
mirası yine bu enerji politikalarının kurbanı
olmuştur. Kaz Dağları yine hem Türkiye'nin hem dünyanın
akciğerleri, işte Alamos Golda buralar heba edilmiştir. Yine
memleketim olan İkizdere. İkizdere dünyada en önemli 200 tane vadinin
içerisinde, çok özel bir yere sahip, koruma alanı aynı zamanda,
statüsü var, birinci derecede sit alanı olarak açıklanmış
durumda. Burası yine maden projeleriyle karşı karşıya;
işte Salihlide, Ünyede yine buna benzer maden projeleri var. Yeşil
Yol Projesi yine Karadenizin bir yıkım projesi.
Burada hukuk nasıl işliyor? Hukuk
şöyle işliyor: Bir taraftan durdurma kararları veriliyor, hemen
akabinde de şirketler başka bir biçimde yine işlerine devam
ediyorlar. Bakın, İkizderede olay şöyle gelişiyor: Önce
şirket ruhsat alıyor, sonra mahkeme durdurma kararı veriyor
fakat bir süre sonra ortaya 2 tane daha başka bir şirket
çıkıyor yani bir şirkete durdurma kararı veriyor,
başka 2 tane şirkete faaliyet izni veriyor. Yani hukuk, AKP ve kolluk
güçleri koordine hâlinde bir saldırı konseptini yürütüyor.
Şimdi, burada yenilenebilir enerji meselesine
gelmek lazım. Yenilenebilir enerji meselesini biz uzunca zamandır
savunuyoruz. Yani yerinde ve yerelinde yenilenebilir enerji bizim temel olarak
çözüm önerimiz fakat bu, kamusal olmak zorundadır. Yani özel
şirketlere devredilen kâr üzerine kurulu bir yenilenebilir enerji sistemi
olmaz, işte olmadığını bu dönemde görüyoruz.
Şimdi, siz, ne idiği belirsiz şirketlere bu projeleri verirseniz
bunların derdi kâr olacağına göre doğal olarak...
Örneğin JES çöplüğüne dönmüş durumda Aydın, Ege. Şimdi,
siz JESleri doğru yapmazsanız, yenilenebilir enerji sistematiğine
göre yapmazsanız yani siz, kâr elden gidiyor diye, çektiğiniz
sıcak suyu deşarj etme zahmetine katlanmazsanız, o suyu, o
zehirlenmiş suyu işte tarlaya, suya akıtırsanız bu
JES, yenilenebilir olmaktan çıkar; bu, termik santralden başka bir
şeye dönüşmez. Dolayısıyla işte RESler de bunun
içinde, aynı şey geçerli, GESler için de aynı şey geçerli.
Siz, bunlar daha çok kâr getirsin diye, daha az masraflı olsun diye
bunları köylerin dibine yaparsanız, bunları dip dibe
yaparsanız, bunları kuşların göç yollarına
yaparsanız, tarım alanlarına yaparsanız, bu,
diğerlerinden farklı bir enerji politikası olmaz.
Şimdi, bu konuda bir YEKDEM var ve YEKDEM
nasıl çalışıyor? YEKDEM, halkın bütçesini bu
şirketlere hortumlamak için kullanıyor. 2019 senesinde 25 milyar TL
hortumlamış, bu, 2020 senesinde de 30 milyar TL düzeyine
çıkmış. Yani YEKDEM, yenilenebilir enerji meselesini halk ve
doğa lehine inşa etmek, kurmak derdinde değil. Bu, parayı
şirketlere hortumlamak için kurulmuş bir mekanizma.
Şimdi, burada YEKDEM meselesinde, yine,
biyokütle enerji hususu var. Evet, biyokütle, yine, yenilenebilir enerji
santralleri sınırları içerisinde fakat yetmiyor, şimdi de
lastik yakmayı bunun içine koyuyor. Yani siz zehir yakacaksınız
ve bunu da yenilenebilir enerji diye halka yutturacaksınız. Böyle
bir dünya maalesef yok.
Burada, toplamda bu teklif şirketlerin
ihtiyacı, yani Alamos Gold şirketinin, işte, Uyar Holdingin
talebidir bu yasalar. Yani bir yıl boyunca gayri yasal olarak orayı
işgal eden Alamos Gold firmasını oradan çıkaramayan devlet,
başka bir çare olarak ona başka yeni ruhsatlar alabilmesinin, yeni
inşaatlar başlatabilmesinin olanaklarını sunuyor. Bu yasa
Alamos Gold-Uyar Holding yasasıdır. Bu teklifte halk lehine,
doğa lehine tek bir madde dahi yoktur. AKP on sekiz yıllık
iktidarında telafisi en mümkün olmayan tahribatları
yaratmıştır ve en büyük rant alanı da doğanın ve
insan emeğinin talanı biçiminde gerçekleşmiştir.
Dolayısıyla, biz Halkların Demokratik Partisi olarak bu torba
yasa teklifinin tümüyle geri çekilmesini talep ediyoruz ve bu konuda mücadele
yürüten ekoloji örgütleri ve bilim insanlarıyla yan yana, hep birlikte bu
çağrıyı buradan yineliyoruz ve bu konuda da hep birlikte
mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha yineliyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç.
Buyurunuz Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Efendim, Adalet ve Kalkınma Partisi yine bir
torba kanun teklifi getirdi. Yani torbaya alıştılar, sürekli
torba kanun teklifleri geliyor. Bu torbaya yine ne bulunduysa konmuş.
Aslında markette, pazarda alışveriş yaparken bile torbalar
ayrı tutulur yani domatesin üzerine salatalığı
koyarsanız o domates ezilir. Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi ne
buluyorsa torbanın içerisine koymuş ve önümüze getirmiş. Peki,
bu kanun teklifi hazırlanırken STKler işin içinde var mı?
Yok. Çevre dernekleri işin içinde var mı? Yok. Muhalefet
dinlenmiş mi? Maalesef, Komisyonda çok fazla ciddiye
alınmamış.
Bakın, bu ne getiriyor? Türkiyede zaten bir
süredir var olan vahşi madenciliğin önünü açıyor. Vahşi
madencilik diye bir tabir vardır, tıpkı vahşi çöp gibi.
Yani eskiden kentlerde çöpler olurdu, toplanırdı; ne olduğu
belli olmayan alanlarda aynı şekilde vahşi madenciliğin
önünü açıyor.
Başka ne getiriyor? Perte çıkmış
lastiklerin yakılmasını. Böylece enerji üretilecek; çevre,
doğa, havamız bir kez daha kirlenecek. Ne var bu yasada? Rant var.
Maden şirketleri düşünülmüş; tek tek maden şirketleri,
iş adamları. Aman ha aman, iş adamları kazansınlar,
gerisi önemli değil. Rant var bu yasada ama maalesef halk bu yasada yok.
Niye getiriyorlar? E, ekonomik kriz var, Nasıl ederiz, ne yaparız,
biz bu ekonomik krizi çözmek için nasıl para toparlarız?
derdindeler. Ekonomik krizi çözmek için memleketin dağlarını,
derelerini, ovalarını, denizlerini, kıyılarını,
yaylalarını, tarlalarını satıyorlar, satmaya
çalışıyorlar, satılığa çıkarıyorlar.
Oysa memleketin, vatanın yaylasını, dağını,
deresini, denizini, ırmağını satacağınıza tasarruf
yapsanız biz bu krizi aşarız. Mesela Kıbrısa o kadar
uçakla gitmeseniz bir tasarruf olur. Biz size Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetine niye gittiniz demiyoruz, tabii ki gideceksiniz. Doğrusu
budur, gitmeniz gerekir ama 1 uçağa binip gitseniz ne olurdu? 2 uçağa
binseniz gitseniz ne olurdu? 7 uçak ya! Bunun yakıtıdır, gideridir,
arabalardır, şunlardır, bunlardır. Yazık günah
değil mi? Tüyü bitmemiş yetimin hakkı değil mi bu? Kul
hakkı değil mi? Niye bunları böyle harcıyorsunuz?
Türkiyenin her tarafında maden ruhsatı
veriyorlar, her tarafında. Bakın, geçtiğimiz günlerde, birkaç ay
önce 68 ilde 799 maden arama izni verildi. Maden ihalesi için izin verildi, 68
ilde 799 sahada değerli arkadaşlar. Krizi aşmak için nereden
gelirse gelsin para gelsin, 68 ilde 799 maden sahası, üç ay önce de 300
vermişlerdi, 1.000-1.100 tane maden sahası ihalesi yapılsın
ve Türkiye delik deşik edilsin isteniyor. Türkiyeyi delik deşik
etmek isteyen bir Hükûmet maalesef şu anda memleketi yönetiyor.
Bu kanun teklifinde ne var? Siyanür var, siyanür.
6ncı madde çok açık. 6ncı maddenin çıkarılma sebebi,
altın madeni işi yapanların siyanür havuzlarını daha
rahat kurabilmeleri, daha geniş kurabilmeleri, saha dışına
kurabilmeleri; onlara af getiriyor. Siyanürsever bir Hükûmetle karşı
karşıyayız, siyanürsever bir AKP var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Para sever, para,
para.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Peki, bu altın
firmaları kimin? Hiç sordunuz mu bu soruyu? Türkiyedeki altın
firmalarının tamamına yakını yabancılara ait,
çoğunluğu da Kanadalılara ait. Elin Kanadalısı
geliyor, Türkiyede altını çıkarıyor, malı götürüyor,
parayı alıyor, Kanadaya götürüyor, sonra da AK PARTİ millî ve
yerli oluyor, öyle mi? Ne millîsi, ne yerlisi? Ne zamandan beri millî ve yerli
oldunuz siz? Türkiyenin kaynaklarını Kanadalılara,
Avrupalılara, yabancı ülkelere peşkeş çekmekle nasıl
yerli ve millî olunuyor ya, merak ediyorum.
Bir başka mesele, Türkiyeyi Avrupanın
çöplüğü hâline getirdiniz; maalesef. Çin çöpleri almıyor, Türkiye
Avrupanın bütün çöplerini alıyor. Size yaşanmış bir
olayı anlatacağım. Birkaç gün önce dört ya da beş gün
önce- değerli arkadaşlar, Adanada yol kenarında bulunan bir çöp
poşeti, Hollandadaki bir evin çöp poşeti, biliyor musunuz?
Hollandalı adam çöpünü almış, poşetini
kapısının önüne koymuş, o çöp poşeti Adanada
çıkmış. Herhâlde kuşlar getirmedi, leylekler getirmedi. Kim
getirdi? AK PARTİ Hükûmeti getirdi. Avrupanın çöplerini geri
dönüşüm adı altında Türkiyeye getiriyorlar ve o çöpler
Adanada, Anadoluda piyasaya çıkıyor. Bu memlekete büyük bir kötülük
yapıyorsunuz, yazık ediyorsunuz. Aklınız fikriniz rantta.
Şimdi, Kanal İstanbul meselesi
Kanal
İstanbul meselesinde, İstanbullu istemiyor, yerel yöneticiler
istemiyor; bir kişi istiyor, Biz yapacağız. diyorsunuz. Niye?
Çünkü rant var. Niye? Çünkü o tarlalar arazi vasfına çevrildi, birilerine
verildi, peşkeş çekildi, para kazanılacak.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kupon, kupon.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Peki, Kanal
İstanbulla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı konuşuyor, afiş asıyor, bildiri
yayınlıyor; Sen konuşamazsın. diyorlar. Yahu, Kanal
İstanbulla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı konuşmayacak da kanarya sevenler derneği
başkanı mı konuşacak Allah aşkına ya? (CHP
sıralarından alkışlar) Tabii ki İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı konuşacak.
ATİLA SERTEL (İzmir) İstanbul
Müftüsü konuşacak(!)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bir de diyorlar ki: Bu,
devletin projesi; devlet projesi. Soruyorum AK PARTİ milletvekillerine
-gerçi sıralarda yoklar ama- bu, hangi devletin projesi? Bizim
devletimizin projesi değil, Meclisten çıkmış bir yasa yok,
MGK kararı yok, 2019 bütçesinde bu yok, 2020 bütçesi Türkiye Büyük Millet
Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor, yok. Bu, hangi devletin
projesi? Katarın mı? Katara mı vereceksiniz, peşkeş
çekiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın değerli arkadaşlar,
yanlış yapıyorsunuz, bu kanun teklifi yanlış. Ben sizi
uyarıyorum, benim sözümü dinleyin. Siz dinlemeseniz de Tayyip Bey dinliyor
beni ha, haberiniz olsun. Bakın, Afşin-Elbistan Termik Santrali
meselesi vardı, filtresiz çalışan santral;
hatırlarsınız, değil mi? Ben çıktım, burada
paraladım kendimi, Ya, olmaz, filtresiz çalışmasın, buraya
filtre takılması lazım. dedim; hepiniz ellerinizi
kaldırdınız, kabul oyu verdiniz, sisteme girdiniz, kabul oyu
verdiniz, Afşin-Elbistan Termik Santralinin filtresiz çalışmasına
onay verdiniz ama biz, sivil toplum, vatandaş, halk devam ettirdik.
Sayın Cumhurbaşkanı o zaman duydu bizi ve Sayın
Cumhurbaşkanı veto etti, hemen arkasından Doğru
yaptın Sayın Cumhurbaşkanım, helal olsun sana reis! diye
tweetler attınız. Sayın Cumhurbaşkanı da tabii Ben
halkımdan yana olurum, ranttan yana olmam. Halk ne derse o olur. dedi,
altı ay sürdü; altı ay sonra tekrar izni verdi, o ayrı bir konu.
Ama Sayın Cumhurbaşkanı orada, bak, beni dinlemişti. Sonra
Muğlada jeotermal enerji ihaleleri vardı, hemen JESlerle ilgili bir
kanun çıktı Muğla ilinde 36 tane JES ihalesi için. O gün de
tesadüfen ben Muğladaydım, öldürülen bir hemşehrimiz
kızın mahkemesi için. Oradan açıklama yaptım, dedim ki: Bu
yanlış, buraya JES olmaz, yanlış yapıyorsunuz;
etmeyin, eylemeyin. Beş yıldızlı turizm otelinin; deniz, kum,
güneş için gelmiş turistin kaldığı beş
yıldızlı bir otelin yanında JES olmaz. AK PARTİ
Muğla Milletvekili çıktı bana cevap verdi, dedi ki: Ya, sen git
Maraşla uğraş. Sayın Cumhurbaşkanı
çıktı, onu da iptal etti. Bakın, beni dinliyor; iki oldu, bu üç
olacak. Bu 6ncı maddeyi geri çekin, yanlış yapıyorsunuz;
13üncü maddeyi geri çekin, yanlış yapıyorsunuz arkadaşlar.
Size başka bir şey daha göstereceğim.
Bakın, bizim Kahramanmaraşta Aksu Çayı var; Aksu Çayı
Sır Barajına akar, işte, Sır Barajına akan pek çok
çay vardır, nehir vardır. Burası çok kirli, kimyasal
atıklar buraya akıyor. Defalarca dile getirdik; ben, büyükşehir
adaylığım döneminde Burası kirli, kimyasal var. dedim. O
zaman Sayın Murat Kurum Kahramanmaraşa gelmişti, o Yok, yok,
burası kirli değil. dedi. Sonra Bakanlıktan birileri geldi,
işte, o görüntüler görüldü, simsiyah böyle. Dediler ki: Yok
kardeşim, bir inceleyeceğiz. İncelediler güya, dediler ki:
Hayır, Aksu Çayı temiz, Sır Barajı temiz. Ben de o zaman
demiştim ki: Madem temiz, buyurun gelin, burada beraber çimelim. Tabii,
çimmenin ne olduğunu bilmiyordu arkadaşlar, Yüzelim. demiştim,
gelmediler. Bir bardak su içelim. demiştim, ona da gelmediler. Bunun
üzerine ben bir dava açtım o zamanlar, daha doğrusu suç duyurusunda bulundum,
dedim ki: Bu Aksu Çayını ve Kahramanmaraştaki Sır
Barajını kim kirletiyor? Hangi fabrikaların
atıkları, kimyasal atıkları buraya akıyor? diye suç
duyurusunda bulunmuştum. Yanıt geldi; Kahramanmaraş Cumhuriyet
Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına
dair karar vermiş. Gerekçe ne biliyor musunuz? Simsiyah olan Aksu
Çayı ve simsiyah olan Sır Barajına ilişkin diyor ki:
Herhangi bir fabrika veya kurum işletmesi tarafından baraja dökülen
atığın olmadığı
Allah Allah!
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Ergene gibi aynı.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Yani Allahın
hikmeti mi bu ya? Kendi kendini mi kirletiyor burası? Kimse kirletmiyor
Sır Barajını, Aksu Çayını; kimse buraya bir şey
akıtmıyor. diyor Savcılık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Yani bu kendi kendini mi
kirletiyor? Doğa kendi kendini mi kirletiyor arkadaşlar?
Savcılık böyle bir karar vermiş. Kimden almış peki bu
bilgiyi? Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden almış.
Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, göz göre göre, herkesin bildiği,
herkesin gördüğü bu Aksu Çayının, bu Sır
Barajının kirliliğini göremiyor; ilginçtir.
Bakın arkadaşlar, bu kanun geçerse
gözünüzün önüne lütfen Fatsayı getirin, o görüntüleri getirin; Ordu
milletvekilleri, Fatsayı bir aklınıza getirin. Kaz
Dağlarını getirin, Kaz Dağlarını. Değerli
arkadaşlar, bin yıllık ağaçlar, bin yıllık
ormanlar Kaz Dağlarında kesildi, Kaz Dağları
kelleşmeye başladı. Yapmayın, etmeyin, eylemeyin;
atalarımızdan bize miras kalan bu topraklara, bu ormanlara
kıymayın efendiler, kıymayın. diyoruz ama sizler
-işte evveliyatınızı biliyoruz- geçmişinizden bu yana
kıymayı çok iyi biliyorsunuz, yeter ki para olsun. Siz çünkü
doğanın yeşilini değil doların yeşilini seven
anlayıştan gelen bir siyasi yapısınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına Trabzon
Milletvekili Hüseyin Örs konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Örs. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerinde şahsım adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, elektrik
dağıtım şirketlerinin masraflardan kaçınmak adına
altyapı yenileme çalışmalarından uzak durduğunu ve
mevcut eski altyapıyı kullanarak elektrik sattıklarını
biliyoruz. Bu sebeple, birçok bölgeye elektrik sağlanamamakta, eski
hatlardan dolayı arızadan kaynaklı kesintiler sıkça
yaşanmaktadır. Burada önemli olan husus, bu şirketlerin
denetlenip denetlenmediğidir. Özelleştirmeyle özel şirketlere
devredilen elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti
işlemlerinde yaşanan sıkıntılar, aksaklıklar ve
usulsüzlükler denetlenmekte midir? Denetleniyor ise kim ya da hangi kurum
tarafından bu denetleme yapılmaktadır?
Vatandaşlar Türkiyenin hemen her bölgesinde
eski elektrik hatlarının yenilenmemesi ve trafoların
yetersizliğinden kaynaklı elektrik kesintilerinden
şikâyetçidirler. Vatandaşlar bu özel şirketlerin sorumluluklarını
ve taahhütlerini yerine getirmediğini söylemektedirler.
Bu konuyla ilgili daha önce Trabzon, Gümüşhane,
Rize ve Giresun illerinde yani kendi bölgemizde, Doğu Karadeniz
Bölgesinde yaşanan uzun süreli elektrik kesintilerinin olumsuz etkilerini
sıralayarak bununla ilgili sorunların çözümüne ilişkin
Sayın Bakana bir soru önergesi vermiş idim. Sağ olsunlar, soru
önergemize cevap verdiler. 14 Şubat 2020 tarihinde bu önergeyi
vermiştim. Bana verilen cevapta, değerli milletvekilleri, özetle
kesintilerin mevsim şartlarından kaynaklandığı ifade
edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, burada şunu
söylemek durumundayım: Gerekli altyapı yatırımları
yapılmayıp, yeni hatlar çekilmeyip, trafolar yenilenmeyip arıza
ve kesintilerin sebebini mevsim şartlarına bağlamak çok kaderci bir
anlayışın ürünüdür. Ben onlara diyorum ki: Önce tedbir, sonra
tevekkül. Hülasa, asıl sorumluluğu elektrik
dağıtımı olan bu özel şirketler sadece fatura
dağıtım şirketi gibi çalışmaktadırlar.
Değerli arkadaşlar, kanun teklifinde geçen
kayıp kaçak ifadesine de bir dikkatinizi çekmek isterim. Kaçak olarak
belirtilen ifade aslında çalıntıdır. Devlet tedbirini
almalı, hırsızlığın üzerine gitmeli, bunu
kayıp kaçak olarak görmekten vazgeçmeli ve en önemlisi, bunun bedelini
faturalarını düzgün ve zamanında ödeyen vatandaşın
faturalarına eklememelidir. Kısaca, elektrik dağıtım
şirketlerinin kaçak kullanımı önlemek için aldığı
önlemler yetersizdir. TEDAŞın özelleştirilmesi sonrası,
enerji dağıtım şirketleri kaçak elektrik
kullanımıyla mücadelede başarısız olmuşlardır.
Değerli milletvekilleri, Komisyona sunulan
genel gerekçede öncelikli hedefler; sürekli enerji, sürdürülebilir enerji,
çevreyle uyumlu enerji, kaliteli enerji, güvenli enerji, düşük maliyetli
enerji, kaynak çeşitlendirilmesi, yerli ve yenilenebilir kaynaklara
dayalı enerji, israfı azaltan uygulamalar olarak
sıralanmıştır ancak uygulamada bunların neredeyse
hiçbirinin olmaması insanın aklına bazı soru
işaretleri getirmektedir. Çünkü özellikle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildikten sonra enerji
politikalarında palyatif ve özel şirket odaklı çözümlere
gidildiğini görmekteyiz. Zira, elektrik faturaları ödenemez hâle
gelmiştir, çevre duyarlılığı hiç dikkate alınmaz
olmuştur. Ülkenin her yerinde kontrolsüz ve güç kullanılarak
yatırımlar yapılmak istenmektedir. Bu yöntem acilen terk
edilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Örs.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) ÇED Gerekli
Değildir uygulaması yürürlükten kaldırılmalı, tüm
projeler için ÇED ve halkı bilgilendirme toplantısı zorunlu hâle
getirilmelidir. Dünyanın terk ettiği kömüre dayalı termik
santral projeleri acilen durdurulmalı, ülkenin elektrik enerjisi
ihtiyacı arz talep projeksiyonu çerçevesinde yeniden masaya yatırılmalıdır.
Avrupa Birliğinin almış olduğu Yeşil Mutabakat
kararı kapsamında tüm enerji politikaları, halkın ve sivil
toplum kuruluşlarının katılımıyla ivedilikle
tartışmaya açılmalıdır.
Son olarak, ülkemizde enerji arz güvenliği
sorunu yoktur, ülkemizde enerji yönetimi ve israf sorunu vardır diyor,
Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Manisa
Milletvekili Semra Kaplan Kıvırcıkta.
Buyurunuz Sayın Semra Kaplan
Kıvırcık.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Enerji alanında dışa
bağımlılığın azaltılması, ülkemizin
bölgesel ve küresel etkinliğinin artırılması ve tabii
kaynaklarımızın daha etkin ve verimli olarak değerlendirilmesiyle
mümkündür. Enerji ve tabii kaynaklar alanında, uluslararası piyasa
dinamiklerinin yanı sıra, millî enerji ve maden stratejilerimizi de
göz önünde bulundurarak enerjinin nihai tüketiciye sürekli, sürdürülebilir,
çevreyle uyumlu, kaliteli, güvenli ve en düşük maliyetlerle arzı ile
enerji temininde kaynak çeşitlendirilmesi amacımızdır.
Ülkemizin uluslararası enerji ticaretinde
stratejik konumunun güçlendirilmesi, maden kaynaklarımızın etkin
bir şekilde değerlendirilmesi ve madenciliğin verimli noktalara
taşınması öncelikli hedefler arasında yer almaktadır.
Ülkemizin enerji arz güvenliği noktasındaki risklerinin bertaraf
edilmesi adına yerli ve yenilenebilir kaynaklı enerji üretiminin
artırılması gerekmektedir.
Her türlü yer altı zenginliğinin
merkezinde yer alan ülkemiz, maalesef, yerli ve millî bilinçten uzak
yaklaşımlarla büyük zaman kaybetmiş, bu zenginliklerden
olması gerektiği kadar istifade edememiş, yıllarca bunun
sıkıntısını çekmiştir. Bugün, Karadenizde,
Akdenizde, Anadolunun çeşitli yerlerinde, yerli, millî imkânları
seferber etmek suretiyle yeni enerji kaynaklarını ortaya çıkarma
çabamızın temelinde işte bu hedef ve ihtiyaç yer
almaktadır. Önemli ve verimli keşif haberleri geldikçe
vatandaşımız ve sanayimiz enerjiyi daha hesaplı bir
şekilde kullanma imkânına kavuşacak, öte yandan buradan elde
edilecek kazancın her kuruşu millî ekonomimize ayrıca güç
katacaktır.
Bu doğrultuda, Gazi Meclisimizde
görüşülmekte olan kanun teklifiyle de uygulamada ortaya çıkan
ihtiyaçların karşılanması amaçlanmaktadır. Kanun
teklifiyle yapılan değişikliklerle, maden ruhsat bedelinin
zamanında ödenememesi hâlinde ilgili kanunla belirlenen aylık gecikme
zammı oranında ödeme yapmak suretiyle ruhsat bedellerini yatırma
imkânı sağlanmakta; yine, hâlihazırda mevcut Maden Kanununa
göre maden arama ve işletme ruhsatlarının verilmesi,
birleştirilmesi, sürelerinin uzatılması, devir ve intikalleri
ile çevreyle uyum bedeli iadelerine ilişkin müracaatlarda borcun
bulunmaması şartı devam ederken terk, geçici tatil, patlayıcı
madde, pasa döküm alanı gibi 18 kalemde ruhsat imtiyazına
bağlı işlemlerin yürütülmesinde yaşanan
sıkıntıların giderilmesi amacıyla vadesi geçmiş
borç durumunu gösterir belge aranılması şartı
kaldırılmaktadır. Ayrıca, TTK ve TKİye ait
ruhsatların devri hâlinde devralanın kurulu işletme kapasitesi
veya şerh edilen sözleşmedeki kapasiteyi aşmayacağı
yönünde vereceği taahhüde istinaden mevcut izinlerin devamıyla
üretimin sürekliliği sağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, güçlü Türkiye idealine
her alanda olduğu gibi enerjide de yerli kaynaklarımızla, kendi
imkân ve teknolojimizle yürüyebileceğimizin bilincindeyiz. Yerli ve millî
imkânlarla hareket ettiğimiz için başarıya ulaştık.
Enerji alanında ülkemizin tarihindeki en büyük keşiflere imza
attık. Şunu da özellikle ifade etmek isterim: Bugüne kadar yapılan
tüm çalışmalar, atılan tüm adımlar daha büyük hedeflerin
temelini teşkil etmektedir. Sahada atılan adımların önünü
açmak, işleyişini hızlandırmak adına yapılacak bu
düzenlemenin son derece büyük katkıları olacağına yürekten
inanıyorum.
Doğal Gaz Piyasası Kanununda yapılan
değişiklerle, doğal gaz kullanımının ülke
genelinde yaygınlaştırılması hedefiyle
yatırımların hızlı bir şekilde
gerçekleştirilmesini, boru hatlarının ulaşmasının
teknik ve ekonomik olarak mümkün olmadığı bölgelere de
doğal gazın ulaştırılabilmesini, acil durum ve kriz
anlarında tüketicilerin doğal gaz arz sürekliliğinin
sağlanabilmesini ve doğal gaz arz güvenliği ile
sürekliliğinin devam ettirilmesini amaçlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunda yapılan düzenlemeyle
30/06/2021den sonra yürürlüğe girecek olan YEK Destekleme
Mekanizması kapsamındaki destek fiyat ve destek kapsamıyla
ilgili düzenleme teklifte yer almıştır. Bu sayede çevre dostu,
doğadaki kaynakların değerlendirilmesiyle elde edilen ve ülkenin
ekonomik kalkınmasına yardımcı olan yenilenebilir enerji
kaynaklarının artırılması,
yaygınlaştırılması ve enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması yolunda önemli
bir adım atılmış olacaktır.
Sayın Genel Kurul, milletimizin duası ve
inancıyla, enerji alanında da Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde hep birlikte daha büyük
hedeflere ilerlemeye, geleceğe imza atmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Devamla) - Gelecek nesillere
enerjide de tam bağımsız, güçlü bir Türkiye bırakmak için
var gücümüzle çalışmaya, ecdadın mirasına sahip
çıkmaya, milletimizin gönlünü fethetmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yerlerinden söz talebi olan sayın
milletvekillerimiz var.
Sayın Kaya
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın,
kadın cinayetlerinin artmaya ve kadın katillerinin korunmaya devam
ettiğine ilişkin açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul) Merhabalar.
Her geçen gün kadın cinayetleri artarak devam
ediyor ve kadın katilleri ve kadınların ölümlerinden
şüpheli olan kişiler, iktidarla yakın ilişkiler içerisinde
olanlar korunmaya devam ediliyor.
14 Eylül 2017de İstanbul
Kâğıthanede, boşanma aşamasında olan Zerrin Demir
Güvener, eşi Kamil Emre Güvener tarafından, ruhsatsız
tabancayla, annesinin evinde, kız kardeşi Betül Demirle birlikte katledildi
ve bu kişinin ailesi iktidarla yakın medya ilişkisi içerisinde
olduğundan dolayı verilen müebbet ceza bozuldu ve 4 Aralıkta
mahkemesi yeniden görülecek ve bozulmasının sebebi ise,
sanığın geleceği üzerindeki etkileri düşünülerek bu
indirim yapıldı.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Ataş
51.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
ekonomik krizin derinleştiği bugünlerde çiftçilerin
borçlarının da yapılandırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
BDDK 2020 yılı sektör kredi verilerini
açıkladı. Seçim bölgem Kayserideki çiftçilerin takipteki
borçları beş yılda 5 kat artmış. 2015
yılında Kayseride kullanılan tarımsal kredi miktarı
885 milyon TL iken bu kredinin yüzde 1,4ü, 12 milyon TLsi takipteydi. 2020 yılında
kullanılan tarımsal kredi miktarı 2015e göre yüzde 145
oranında artarak 2 milyar TLye yükselmiştir. Takipteki kredi
oranı ise 2015e göre yüzde 502 artarak 76 milyon TLye
çıkmıştır. Görüldüğü gibi Kayserili çiftçi sürekli
borçlanmış, borcunu ödeyememiştir. Ekonomik krizin giderek
derinleştiği bu zor günlerde çiftçilerimizin borçlarının
ödeme koşulları da dikkate alınarak faizsiz olarak uzun vadeli
yapılandırılması gerekmektedir diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Barut
52.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun,
üniversitelere yurt dışındaki üniversitelerden usulsüz yatay
geçişler yapıldığı iddialarına ilişkin
açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan,
üniversitelerimiz ve yatay geçişlere ilişkin vahim iddialar sürekli
gündeme gelmektedir. Özellikle üniversite sınavlarında ilk 1.000
sıralamasına girenlerden yurt dışındaki üniversitelere
kayıt yaptıranlara pandemi koşulları nedeniyle Türkiyede
üniversitelere yatay geçiş olanağı tanınmasına
ilişkin uygulama çok ciddi rahatsızlık yaratmaktadır. Çünkü
bu uygulamaya dayanılarak bazı yerlerde usulsüz yatay geçiş
yapıldığı söylenmektedir. ÖSYS ve YKS puanı düşük
olmasına karşın bazı öğrencilerin yurt
dışı kaydını kullanarak Türkiyedeki puanı yüksek
bölümlere yatay geçiş yapması izaha muhtaç bir durumdur.
Komisyondaki bütçe görüşmeleri
sırasında YÖK Başkanı Profesör Doktor Yekta Saraç
sınav sıralamasında alt sıralarda olup da yurt
dışından yatay geçiş yapan öğrenciler olduğunu
beyan etmiştir. Büyük bir haksızlığa ve mağduriyete
yol açan uygulamanın dayanağı olarak YÖKün tarih
sınırlaması resmî yazısı olduğu belirtilmektedir.
Bu mağduriyet ve haksızlığın giderilmesi
zorunluluktur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kemalbay Pekgözegü
53.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay
Pekgözegünün, Atlasglobal Havayollarında çalışan ve işten
atılan işçilerin eylem yaptığına, Atlasglobal
işçilerinin yalnız olmadığına ilişkin
açıklaması
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun
kardeşi Ali Murat Ersoya ait Atlasglobal Havayollarında -AtlasJette-
çalışan işçiler üç ay boyunca ücret alamadılar ve
işten atıldılar. İşçiler şu anda sokaktalar ve
eylem yapıyorlar. Milletvekillerinin yanlarında olmalarını
istiyorlar çünkü şirketin iflasından sonra verilen sözler
tutulmamış ve ücretlerini alamamışlar. Buradan AtlasJet
işçilerine sesleniyorum: Sizler yalnız değilsiniz. Bizler
sizlerin yanınızdayız. Zafer direnen işçilerin olacak.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
54.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Hükûmetin yeni kapanma kararları aldığına,
kapatılan iş yerlerine ve bu iş yerlerinde çalışanlara
destek olunması için AKPye seslendiğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) -Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Salgın vatandaşımızı
vuruyor. Başından beri işe yarar bir politika uygulanmadığı
için, dümensiz bir gemi gibi fırtınalı bir denizde gidiyoruz.
Hükûmet, yeni kapanma kararları aldı. Daha önceki kapanmada fatura
vatandaşlarımıza çıkmıştı, yine aynı
şey olacak gibi görünüyor. Buradan AKPye sesleniyorum: Başta
kahvehaneler olmak üzere kapatılan iş yerlerine destek olun,
bunların kiraları devletçe karşılansın, mal sahibi
devlet kurumları ise kira alınmasın, kapatılan iş
yerlerindeki esnafımızın BAĞ-KUR primleri devletçe ödensin
ve bu esnafa en az asgari ücret miktarınca aylık ödeme
yapılsın. Yine, bu iş yerlerinde çalışanların
sigorta primleri devletçe ödensin ve en az asgari ücret miktarınca ödeme
yapılsın. Bunlar, Türkiye'nin bütçesi içinde hiç de önemli olmayan
miktarlar tutar. Bugün esnafımıza sahip çıkma
zamanıdır. Şimdi esnafın yanında olacaksanız
olun, bu iş yarına kalırsa artık çok...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin...
55.- Hatay Milletvekili Suzan Şahinin, hiçbir
tehdidin CHP Genel Başkanını, CHPnin herhangi bir bireyini
korkutamayacağına ilişkin açıklaması
SUZAN ŞAHİN (Hatay) Alaattin Çakıcı
tarafından Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna yazılan ve kamuoyuyla açıkça
paylaşılan mektupta kullanılan dürzü Fasulye, bakla
çubuğuna oturturum. gibi dilin ve tavrın ne olduğunu milletimizin
takdirine bırakıyorum. Yeraltı suç şebekesinin
temsilcileri, Cumhur İttifakına övgüler düzüp sözcülüğünü
yapıyor. Bu durum, Türkiye demokrasisi için vahim ve ürkütücü bir
tablodur. Bu ülkede hukukun üstünlüğü olduğunu söyleyenler gençlere,
gazetecilere, vatandaşa ifade özgürlüğü kapsamına giren
konularda soruşturma açarken ya da hapse atarken aleni bir şekilde
ağır hakaret, tehdit içeren bu paylaşımla ilgili ne
yapılacak, ne söylenecek, merakla bekliyoruz.
Bilinmelidir ki hiçbir tehdit, söylem Genel
Başkanımızı, CHPnin herhangi bir bireyini asla korkutmaz,
yıldırmaz. Seviyelerine inmeyeceğiz, hakaret
davalarını titizlikle takip eden -tırnak içinde-
bağımsız yargıya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.29
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, birinci bölümde yer alan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, pek kısa bir söz talebimiz var.
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhuriyet Halk Partisinin gelen kanun tekliflerinin milletin ve devletin
menfaatine uygun olup olmadığına baktığına, 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin bazı maddelerinin birkaç holdinge
imkân sağlama maddesi olduğuna, bunlara rızaları olmadıklarına,
İç Tüzükten kaynaklanan haklarını kullanmak istemediklerine,
grup başkan vekillerinin yaptıkları görüşmede yol
alındığını umduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bu söz talebini AK PARTİ
Grubuna mensup milletvekillerine bir şeyler söylemek için aldım
efendim. Şu anda sizin de müşahede ettiğiniz üzere, Genel
Kurulda değil AK PARTİ Grubuna mensup milletvekilleri
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Ramazan Bey var.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
ama hepsinin
yerleşkede, Meclis yerleşkesinde olduğunu biliyorum;
odalarında, kulislerde ve burada muhalefete, defans göstereceği bir
kanunda 20 milletvekili yeter ama AK PARTİnin kanunların geçmesi
için 180 milletvekiliyle burada olması bir zaruret. Biz, bu Covid şartlarında
AK PARTİye mensup milletvekillerimizin, bizim yoklama istememiz hâlinde
topluca buraya girerek hem kendilerini hem bizi Covid riskine maruz
bıraktıklarını da biliyoruz, bu duruma da üzülüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalnız AK
PARTİye mensup milletvekillerimizin şunu bilmesini de isterim:
Cumhuriyet Halk Partisi -her kanun teklifinin görüşmesinde olduğu
gibi- gelen kanun teklifine milletin ve devletin menfaatine mi değil mi,
böyle bakar. Sizin de her vesileyle, her getirdiğiniz kanun teklifinde,
bugün, şimdi görüşmelerine başlayacağımız,
maddelerine geçeceğimiz 238 sıra sayılı kanun teklifinde
olduğu gibi, gayet müspet, makul maddeler olduğu gibi, bizce çok
mahzurlu, -ya insana ya işçiye ya çevreye ya doğaya ya da
işverene fark etmez- maddelere itiraz etmek, bizim milletten
aldığımız bir görevdir.
Saygıdeğer AK PARTİ milletvekilleri,
bu kanunda mahzurlu 8-10 madde olmakla birlikte, 6ncı maddeyi, 13üncü
maddeyi, ayrıca 11 ve bağlı 12nci maddeyi fevkalade mahzurlu
buluyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz, sizin
sağlığınızı düşünürken milletin ve devletin
sağlını da bekasını da düşünmek zorundayız.
Bu maddelerin geçmesine rızamız yok. Bunun için de Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünden kaynaklı haklarımızı
ve obstrüksiyonlarımızı kullanmak zorunda kalmak istemiyoruz.
Burada, özellikle 6ncı madde, 13üncü madde,
11 ve ona bağlı 12nci madde toplumun tümüne değil, maden
sektörüne değil, enerji sektörüne değil, bir ya da birkaç holdinge
imkân sağlama maddesidir saygıdeğer vekiller. Birkaç holding ya
da işverene özel imkân sağlamak için 200 AK PARTİ vekilinin
burada iç içe oturmasını ben doğru bulmuyorum. AK PARTİ ve
diğer siyasi parti Grup Başkan Vekilleriyle yaptığımız
görüşmede de belli bir yol aldığımızı umuyorum.
Hâl böyle olursa kanun görüşmelerini de, Covid riskine maruz kalmadan,
sizlerin de burada daha az katılımıyla, bizlerin de daha az
katılımıyla ama devletin de işinin görüleceği bir
noktaya gelmeyi umuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hemen
bitiriyorum.
Aksi takdirde, bize darılmayın, biz
İç Tüzükten kaynaklı haklarımızı kullanmak zorunda
kalırsak sebebi, AK PARTİ grup yönetiminin birkaç işvereni,
madenciyi zengin etme gayreti ve çabasıdır.
Arz ederim, teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Turan.
57.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
ben de Sayın Altayın değerlendirmelerinden sonra söz alma
ihtiyacı hissettim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hep ediyorsun
zaten.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öncelikle,
kanunların yasalaşma sürecinde İç Tüzükten kaynaklı
haklarımız hepimiz için önemli ve öncelikli. Ancak malum, pandemi
sürecinden ötürü, tüm partilerimizle aramızdaki fiilî bir mutabakat
gereği, daha az sayıda vekilimizle süreci götürmeyi sağlık
açısından çok daha uygun görüyoruz. Şu an, bizim de az sayıda
vekilimiz içeride, CHPnin de diğer partilerin de çünkü hep söylüyoruz,
maske, mesafe, temizlik bu işin kuralı. Ancak Sayın
Altayın ifade ettiği Bu kanunda önemli maddeler var, destekliyoruz
ama bazılarında holdinglere özel düzenleme var. tarzı ağır
ithamı kabul etmiyoruz. Şimdiye kadar hiçbir zaman bir holding için,
bir şahıs için kanun geçirmeyi doğru bulmadık Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ancak yapılan
çalışmalarda ister dediğiniz gibi madenci ister diğer sektör,
hangisi olursa olsun, kamu hakkına destek olacak, vergisini verecek,
çevreye, uluslararası kurallara uygun çalışacak kim varsa
onların önünü açmayı, Türkiyenin ekonomisine değer katmayı
da bir görev bildik. Bu konularda, başta Milliyetçi Hareket Partisi olmak
üzere AK PARTİmizin yetkilileriyle bazı hususları
değerlendiriyoruz. Tabii ki Komisyon aşamasında
değişiklikler oldu, eklenen, çıkarılan, maddeler oldu;
Genel Kurulda da mutlaka eklenen, çıkarılan, düzeltilen maddeler
olabilecektir. Arkadaşlarımızla tüm maddeleri tek tek
değerlendiriyoruz. Tüm maddeler yüce Meclisin takdirindedir ama bu
çalışmaları belli holdinglerin talimatıyla, onlara özel
düzenleme gibi ifade etmek doğru olmaz diye düşünüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Talimat
demedim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Geri aldım.
Başarılı bir kanun, yasama
çalışması olmasını, sağlık ortamındaki
uyarılara dikkat edilerek usulün gözetilmesini önemle hatırlatmak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 1inci
madde üzerinde 3 önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Necdet
İpekyüz
İstanbul
İstanbul
Batman
Ali
Kenanoğlu Murat
Çepni Oya
Ersoy
İstanbul İzmir
İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Ataş Bedri
Yaşar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu
Kayseri
Samsun
Adana
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Edirne
Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli
Adana
İzmir
Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak
Manisa
Tokat Antalya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen Batman Milletvekili Necdet İpekyüz.
Buyurunuz Sayın İpekyüz. (HDP
sıralarından alkışlar)
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Katma Değer Vergisi Kanununa eklenmesi
öngörülen 1inci madde üzerinde konuşuyorum. Burada daha çok,
yapılacak devirlerde katma değer vergisinden istisna tutulma
öngörülmekte. Kimler istisna olarak öngörülmekte? Şirketler. Şimdi,
az önce de konuşulduğunda, dile getirildiğinde, aslında bu
pandemi sürecinde birçok düzenleme yapılırken bizim, Halkların
Demokratik Partisi olarak hep dile getirdiğimiz gibi, tercihiniz kimden
yana? 1inci soru şu: Torba yasalar üzerine konuşuyorduk, genelde
Plan ve Bütçe Komisyonuna geliyordu, şimdi birçok komisyona torba yasa
gidiyor ama hâlâ, dışarıda bu torba yasayla ilgili
endişeler var. Kimin için endişe var? Hepimiz için var çünkü çevre
dediğimiz, doğa dediğimiz şey, bu pandemiyle de ortaya
çıktı ki bizim olmazsa olmazımızdır. Oturduğumuz
Meclis sıralarına baktığınızda, gerek Kaz Dağlarında
gerek Hasankeyfte, Sasonda, Dersimde, birçok yerde talana Dur. diyoruz. Ne
için? Çünkü önemli olan insanın kendi yaşamıdır.
Pandemide şu anlaşıldı: Ne kadar
doğayla barışık yaşarsak geleceğimizi öyle
kurgularız. Halkların Demokratik Partisi, öteden beri bütün tutum
belgelerinde, davranışlarında, sahada ekoloji dedi,
doğa dedi. Şimdi ne oluyor? Dağıtım
şirketleriyle ilgili bir düzenleme, KDVden istisna. Googledan açın,
sözlüğe girin, istisnanın karşılığı
şudur: Bir şeyi ayrı tutmak. Sadece o da değil; bir
şeyi aykırı olarak da dışarıda tutma,
dışında tutma, kural dışına çıkma. Bir yerde
normal düzenleme varken kural dışına çıkılıyor.
Nasıl kural dışına çıkılıyor? Çünkü
şirketlere KDV istisnası getiriliyor. Arkadaşlar, biz öteden
beri, bu pandemi sürecinde, gelin vatandaşa, yurttaşa elektrikte bir
düzenleme yapalım dedik; yok
Şimdi kışa girdik, doğal
gaz faturaları gelecek takır takır, gelin onlara istisna
yapalım; istisna değil, kural dışı değil, kurala
dönüştürelim.
İnsanlar ekmek alırken vergi veriyor,
insanlar elektrik parasını öderken vergi ödüyor, insanlar
akaryakıt alırken vergi ödüyor, onlara istisna yok, onlara düzenleme
yok, şirketlere var. Peki, bu şirketler kim? 21 tane şirket.
İsimlerini ortaya çıkarsak enerjiyle uğraşanların,
medyanın patronu o, müteahhit o, her yerde koşuşturan o. Ya,
onlara vergi affı getiriyorsunuz, istisna getiriyorsunuz, bunlarla ilgili
düzenlemelerde istisnaları koyduğunuz gibi artık, kural
dışı değil, onların olduğu yerde, söylediği
her şey kurala dönüşmüş. Bize yönelik, vatandaşa yönelik
talepler kural dışı olmuş. Siz bunu
yaptığınız sürece başarıya
ulaşamazsınız, vatandaşın aleyhine gidersiniz.
Tarım alanları yok oluyor, orman
alanları yok oluyor, vatandaşın normal
çalıştığı alanlar yok oluyor. Peki, bu şirketler
ne yapıyor? Ya, benim seçildiğim bölge Batmanda, diğer illerde
DEDAŞ diye bir firma var; ya, vatandaşı perişan ediyor. En
son örneği söyleyeyim: Bakın, pandemi, hastane diyoruz
Sağlık Bakanlığını da şu anda burada, Plan
ve Bütçe Komisyonunda konuşuyoruz. Diyarbakır Gazi Yaşargil
Eğitim ve Araştırma Hastanesinde dün akşam iki saat
elektrik yoktu. Hep hastanelerle övünüyorsunuz ya, jeneratör de devreye
girmiyor iki saat boyunca bu pandemi döneminde. DEDAŞ hiçbir şey
yapmıyor. Normalde, başka bir yerde bir elektrik firması iki
saat elektrik keserse bir bedel ödemek zorundadır ama DEDAŞ orada
şirket değil, aynı zamanda devlettir; arama yaparken jandarmayla
gidiyor, eve giderken jandarma ile polisle gidiyor; parası
ödenmediğinde Ziraat Bankasındaki hesaba el koyuyor, desteklemeye el
koyuyor. Destek verdiğiniz şeyde çiftçiden stopaj kesiyorsunuz,
şirkete istisna getiriyorsunuz, vergi kolaylığı
getiriyorsunuz, her türlü şeyi yapıyorsunuz. Burada hiçbir zaman siz
vatandaştan yana değilsiniz.
Başka ne oluyor? Bu şirketlerle beraber
siz doğayı bitirirken
Normalde kural şudur: Doğayı korurken
doğayla beraber, yenilenebilir, insanların kendi
yaşamlarını kolaylaştırabilecek, herkese
ulaşabilecek enerjiye dönüştürmemiz lazım ama bu yok. Tümüyle
siz talan ederken belli şirketleri zengin ediyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar, bu istisnayla beraber fiyat
düzenlemesi yapıldı. Daha önce, insanlara elektrik
dağıtırken indirime gidildi. İndirimle beraber 22
kuruşluk fark çıktı, üstüne vergi eklendi, şirketlere 45
kuruşa yakın direkt bir katkı sağlandı. Bu 45
kuruş kimin cebinden çıkıyor? Hepimizin cebinden
çıkıyor. Hepimizin cebinden çıkan para normalde talana
dönüşüyor, istisnaya değil kurala dönüşüyor. Artık gelin,
vazgeçin; bu şirketlere kural dışı değil kurala
dönüştürdüğünüz şeyden vazgeçin. Asıl olması gereken,
bizim öteden beri söylediğimiz, Halkların Demokratik Partisinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Olması gereken
şu: Doğadan, ekolojiden yana tutunun, oradan yana tutum alın. Sizin
alacağınız tutum, barıştan yana tutum olmuş
oluyor. Sizin bu konuda alacağınız tutum, yurttaşın
gerçekten bu kış günlerinde evinde rahat enerji alabilecek bir
sisteme dönüşüyor. Bunu yapmadığınız sürece siz, bu
kural dışılığı şirketlere kurala dönüştürmüş
oluyorsunuz, bu kabul edilemez.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Adana
Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlunda.
Buyurunuz Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım, heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifiyle, 25 Ekim 1984 tarihli 3065 sıra
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa geçici 41inci madde
ekleniyor ve bu geçici maddeyle, 18 Nisan 2001 tarihli 4646 sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanununun ek 1inci maddesi kapsamındaki
devirleri katma değer vergisinden istisna tutuyorsunuz. Devletimizin vergi
kaybına neden olan bu düzenleme, doğru bir düzenleme değildir.
KDVden neden vazgeçildiğini madde gerekçesinde de belirtememişsiniz.
Aslında, iktidar olarak biz, bu maddeyle yurt dışında
kurulan şirketlerin mal varlıklarının devrinde KDVyi
kaldırarak şirketlere kazanç sağlamayı amaçlıyoruz
diyememişsiniz. İşin özü bu.
Şimdi, ben de milletimizin temsilcisi,
İYİ PARTİ Milletvekili olarak eğer KDVden vazgeçilecekse
özellikle konutlardan, vatandaşlarımızın sıklıkla
kullandığı mallardan, elektrikten, doğal gazdan, günlük
tüketim maddelerinden KDV alınmamasını teklif ediyorum. Biz
teklif ediyoruz da siz duymuyorsunuz. Mutlaka KDVden vazgeçecekseniz bunlardan
vazgeçin arkadaşlar, hiç değilse vatandaşlarımız rahat
bir nefes almış olurlar.
AK PARTİnin getirdiği bu kanun teklifiyle
yapmak istediği, Kanadalı bir firmayı KDVnin
dışında tutma teşebbüsüdür. Kelime oyunlarına gerek
yok; vatandaşlarımız neye, kimlere hizmet ettiğinizi
biliyor artık. Vatandaşlarımıza evlerinde
kullandıkları elektrik ve elektrikli aletlerde tasarruf
yapmaları için önerilerde bulunanlara, vatandaşından IBANla
yardım isteyenlere sormak isterim: 1.100 odalı sarayda elektrik
tasarruf etmeyi neden düşünmüyorsunuz? Eski parayla yıllık 12
trilyon yani yeni parayla 12 milyon elektrik parası ödenmekte. Bu bedel
çiftçinin, esnafın, memurun, emeklinin, asgari ücretlinin ödediği,
alın terinden alınan vergilerle ödeniyor. Arkadaşlar,
vatandaştan uzaklaştınız, kibirleniyorsunuz, güç
zehirlenmesi geçiriyorsunuz ama unutmayın ki bu gücü size veren aziz Türk
milleti, kendisini ezenlerden, sadece yandaşlara hizmet edenlerden hükûmet
etme yetkisini tekrar geri alacak, millete rağmen siyaset yapmanın karşılığını
sandıkta fazlasıyla göreceksiniz.
Elektrik parası milleti canından
bezdiriyor, umurunuzda değil. Sadece 2019 yılının ilk 9
ayında 3,5 milyon vatandaşımızın elektriği
kesilmiş, 2020 yılında 1,5 milyonun üzerinde vatandaşın
yine elektriği kesilmiş. Fatihte, 4 kardeş 607 liralık
elektrik faturasını ödeyemedikleri için intihar etmişlerdi,
hatırladınız mı? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
2019 yılında elektriğe 3 kez zam geldiğini. söylüyor.
2018 yılına göre yüzde 50den fazla zam gelmiş. Memura, emekliye
verdiğinizin ne kadar olduğunu hiç düşündünüz mü? Aynı
zaman diliminde 3,5 milyon abonenin elektriği kesilmiş, niye? Çünkü
vatandaş çok pahalı olduğu için, geçim
sıkıntısı çektiği için ödeyemiyor da ondan.
Vatandaşın canına tak etti artık. Zaten, pandemiden
dolayı yaklaşık yedi, sekiz aydır iş yapamayan esnaf
iş yerinin, burada çalışan asgari ücretli evinin
faturalarını nasıl ödeyecek? Birçok işyerinin
kapandığını ya da kredi çekerek çarkını
döndürmeye çalıştığını, evlerine hangi şartlarda
ekmek götürmeye çalıştıklarını biz biliyoruz,
görüyoruz. Siz görmemekte, duymamakta ısrar ediyorsunuz.
Bakın, Genel Başkanımız
Sayın Meral Akşenerle Anadoluyu adım adım geziyoruz, siz
de bizleri ancak televizyonlardan seyrediyorsunuz. çünkü
vatandaşlarımızın arasına girmeme ve tartışmalardan
uzak durma emri almışsınız. Kötü yönetimin
sonuçlarını siz de biz de hissediyoruz. Gittiğimiz her vatan
köşesinde vatandaşlarımızın
bıkkınlığını, yorgunluğunu, geçim
sıkıntısı içinde ezildiğini görmekte, siftah yapmayan
esnafımızı dinlemekteyiz. Buradan bir kez daha iktidar
mensuplarına sesleniyorum: Türkiyede elektrik
dağıtımı yapan 21 tane şirket var ve bu
şirketlere verdiğiniz desteği vatandaşımız
görüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla)
Artık, şu büyük şirketlere gösterdiğiniz ihtimamı
biraz da vatandaşlarımıza gösterin. İnsanlar kayıp
kaçak bedeli ödemekten, TRT payından, ÖTVden, KDVden, gereksiz
vergilerden bıkmıştır.
Bir kez daha vatandaşlarımıza
söylüyorum: Ümidinizi yitirmeyin, yarınlarınız iyi olacak
inşallah. Yeter ki siz iyiler kervanına desteğinizi esirgemeyin
diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Tokat
Milletvekili Kadim Durmaza aittir.
Buyurunuz Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Az önce, Değerli Grup Başkan Vekilimiz
Engin Altay Bey kamuda israftan söz etti. Tabii, herkes çektiği çileyi,
yaşadıklarını görüyor ve biliyor. Biraz önce Genel Kurulda
gördüm iktidar partisinden Tokat Milletvekili Mustafa Arslan kardeşimi ama
yanılmıyorsam aramızda yok. Ben, onu da tanık göstererek
Tokattan kamu adına, gerçekten herkesin vicdanını
sızlatacak iki tane örnek vereceğim. Hani, o, milat dediğiniz 3
Kasım 2002de Acil Eylem Planıyla başlayan Tokat-Turhal yolu;
on sekiz yıl bitti ama o bitmedi kıymetli arkadaşlar ve Tokatta
evlenen gençler -Sayın Zengin burada- arabanın arkasına
düğün öncesi Aşkımız hiç bitmesin Tokat-Turhal yolu gibi.
ve Tokat Çevre Yolu gibi. yazıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) İkincisi, Tokat Çevre Yolu arkadaşlar. İhale
ediliş maliyetinin tam 5 katı hâlâ bugün harcanıyor ama maalesef
bitmiş durumda değil. 3 defa Hükûmetin bakanlarınca da bu yola
resmî açılış yapıldı arkadaşlar. Böyle bir
ortamda israfın, müsrifliğin çok önemi var.
İşte, tam da bu yasaya başlarken
arkadaşlar, gömleği yanlış ilikliyorsunuz, daha 1inci
maddesinde dökülüyorsunuz, 1inci madde yanlış.
Parasızlıktan ne çektiğimiz, dünyadaki bütün tefecilerden
kapı kapı dilenip para istediğimiz gerçeği ortadayken
devletin KDV gibi önemli bir alacağından vazgeçiyoruz. Bu, kamu
vicdanı adına, bu ülkede tüyü bitmemiş yetim hakkına, bu
ülkenin evlatları hakkına en büyük haksızlıktır ve
yanlış bir kanun teklifidir. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun verdiği bir öneri var, zaten parasızlık çekiyorsunuz
ama burada bir yanlışa imza atıp birçok kapıyı da
aralıyorsunuz. Gelin bu yanlıştan dönün ve Cumhuriyet Halk
Partisinin sesine kulak verip bunu geri çekin.
Değerli arkadaşlar, ülke yönetmesini
bilenler, büyükleri hayal kırıklığına düşürmeden
küçükleri mutlu etmeyi başaranlardır. Şöyle bir kendinize,
aynaya bakın; başardınız mı? Hayır. Ve yine,
toplumsal gelişmenin de çürümenin de temelinde yöneticilerin müsrif
tavırları vardır. Tam da sizi tarif ediyor bu söz.
Değerli arkadaşlar, birçok konuda
olduğu gibi, 2 iktidar ortağı sayısal
çoğunluğunuza güvenip bu yasaları çıkarıyorsunuz. Bu
yasaları çıkarırken kamunun diğer alanlarında olduğu
gibi denetimden uzak bir şekilde, yurt dışında
kurulmuş birçok şirkete birbirleri arasında devirlerin
-doğal gazdır, petrol çıkarmadır- farklı alanlarda
yeni iş ihdas edip ve bunlara KDVsiz devrin de önünü açıyorsunuz.
Devlet bu kadar net bir gelirden eğer bir yerde vazgeçiyorsa o hazineye, o
bütçeye, o tüyü bitmemiş yetim hakkına, bunun yerine bir şey
koymalıdır ama ben size şunu diyorum: Eğer bir
şeylerin KDVsinden vazgeçecekseniz -siz
devraldığınızda bu memleketin 65 milyon nüfusunun üçte 1i
köyde yaşıyordu, şimdi 83 milyonun sadece yüzde 8,5u köyde
yaşıyor-işte o köylüye ÖTVsiz ve KDVsiz mazot verin, oradan
vazgeçin. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, ayrıca, sizler nelerden vazgeçiyorsunuz?
Bunu Sayıştayın denetleyen birimleri denetlemiş, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu bu konuda alacağını tespit
etmiş ama uygulayıcı iktidar, her ne hikmetse -bunun
sırrı ne, onu da bilmiyoruz- çok büyük rakamlarda paraların
alacak tahsilini yapmamış ama bu ülkede icra dairelerindeki
dosyaların insanların boyunu aştığını, aynen
bir hizmet açar gibi adliyelerde 1inci, 2nci, 3üncü, 4üncü icraların
açıldığını hepimiz biliyoruz. Öyleyse, devlet,
vatandaşına şahin, imtiyazlı yandaş şirketlerdeki
alacağına da gözünü yuman bir bakar kör olmaktan vazgeçmelidir.
Devletin birçok yapısıyla oynadınız,
yapısını bozdunuz, mahvettiniz. Şöyle
yatağınıza uzandığınız zaman elinizi
vicdanınıza bir koyun, bir düşünün Allah aşkına ya!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Durmaz.
KADİM DURMAZ (Devamla) Bakın, sadece
Sayıştayın tespit ettiği, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulunun da şirkete kestiği cezalardan yükümlülüklerini yerine
getirmediği için yani sözleşmesine uymadığı için
vazgeçtiğiniz ceza 3 milyar 850 milyon TL. Arkadaşlar, bu
cezaların toplamında tahsilat oranınız da sadece yüzde 4
yani almamayı kafaya koymuş iktidar ama vatandaşından
almama değil; ona şahin olmuş, bu alacağı
sıkı sıkıya takip ediyor diyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi
saygıyla selamlıyor, önergemize de destek istiyorum, iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zengin
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde verilen önergeye ilişkin
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Kadim Durmazı dikkatle dinledim.
Tabii kendileri Tokat Milletvekili. Ben Tokatı şanslı bir il
olarak addediyorum; AK PARTİnin 3 milletvekili var, CHPden 1
milletvekili, MHPden de 1 milletvekili arkadaşımız var.
Doğrusu, biz işlerimizi yaparken de
birbirimize saygıyla, hürmetle yapıyoruz; bu manada pek çok şeyi
birlikte de konuşuyoruz, değerlendiriyoruz çünkü Tokat çokça ihtiyaçları
olan bir ilimiz. O manada partizanca bir bölünmeyi başta ben Tokat için
çok sıkıntılı buluyorum. Kaldı ki bir hukukumuz var,
ailelerimizin birbiriyle olan tanışıklığı var; o
sebeple tüm bunları aklımda tutarak bu konuşmaya bir cevap
vermek istiyorum çünkü Sayın Mustafa Arslandan da bahsetti sayın
milletvekilimiz.
Tabii biz Tokatın problemlerine
baktığımızda, bu konularla alakalı her ilin kendince
öncelikli ihtiyaçları var. Biz bunları adım adım takip
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
Mesela haziran ayı içerisinde, hassaten
Ulaştırma Bakanımız yeni Bakan olduğunda Tokata geldi
kendisi. Tokatın bölgesel anlamda yapımında zorluk içeren
birkaç tane yolu var. Bunlardan bir tanesi Tokat-Niksar yolu -ben de
Niksarlıyım o sebeple o yolu çok önemsiyorum- bir tanesi tabii ki
Tokat-Turhal yolu ve bu yolların yapımıyla alakalı olarak
son derece maliyetli, son derece zor yürüyen süreçler var. Örneğin, Niksar
yolunun sadece 10 kilometresi var, inşallah tamamlanacak; Turhal yolu için
de aynı şey geçerli. O sebeple bu konuların takibiyle ilgili
olarak bence Sayın Durmaz da bu konudaki gayretlerimizi görüyor
olmalı diye düşünüyorum ve bu sene içerisinde, Allah izin verirse bir
yıllık bir süre içerisinde tamamlanacak. Havaalanımız da
eğer pandemi olmasaydı haziran ayında tamamlanmış
olacaktı, havaalanımız da bir yıl içerisinde
tamamlanmış olacak ve Tokat için fevkalade bir durum ortaya
çıkacak.
Şimdi, çevre yolundan bahsettiniz, ben böyle
özel şeylerin burada konuşulmasını doğru bulmuyorum
ama siz söylediğiniz için cevap verme ihtiyacı duyuyorum. Çevre
yolunun olduğu yerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son bir kez
Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sadece çevre yolunda
değil, aynı zamanda Tokat-Reşadiye yolunda da heyelan var ve bu
heyelandan kaynaklı olarak hiç bitmeyen bir yol çalışmamız
var. Şu anda da heyelan var, o sebeple -her seferinde- aslında bu
yolla alakalı yeniden yapılandırma, yolun tahkimiyle
alakalı süreçler devam ediyor. Biz, Tokatta yaşayan ve bunu en iyi
bilen insanlarız fakat bölgenin -biraz evvel ifade ettiğim gibi-
tabii şartları gereği Reşadiye yolu, herhâlde 10 defa
yapılmıştır, en az 10 defa. Yine, çok yeni heyelan oldu,
çok kısa bir süre evvel kazaya sebebiyet verdi. O yüzden, buralarda bu
işlere hiç elinizin üstünden çekilmeden devam edilmesi gerekiyor;
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız bu manada
çok büyük bir özenle, gayretle çalışmasına devam ediyor. Hani el
insaf derken, ben el insafı kendilerine hatırlatarak
konuşmamı tamamlamak istiyorum.
Teşekkür ederim.
KADİM DURMAZ (Tokat) Başkanım
BAŞKAN Sayın Durmaz, buyurun.
59.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekili partizanca konuştuğumdan ve birçok
yolların maliyeti yüksek olduğundan, bunu bildiğimden ve
gördüğümden söz etti. Ben hiç partizanlık falan yapmadım. Hemen
çok net bir şekilde
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yaptınız
demiyorum, ben yapmadan konuşuyorum diyorum; siz yaptınız
demiyorum Kadim Bey. Herhâlde lafın Türkçesini
anlamışsınızdır.
KADİM DURMAZ (Tokat) Yani yol zorluğu
derken arkadaşlar, şöyle söyleyeyim
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz bir
öğretmensiniz, bakın girizgâh yaptım, beni en iyi anlayacak
sizsiniz yani.
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, ben sizin sözünüzü hiç kesmeden Eyüp Peygamber
sabrıyla dinledim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Lütfen ya, rica
ediyorum, sizi eleştiren tek bir cümle söylemedim ben yani.
KADİM DURMAZ (Tokat) Şimdi, çok zor
şartlar denildi. Arkadaşlar, oralardan geçen, giden varsa
söyleyeyim: Tokat-Turhal arasında ne bir dağ ne bir geçit, hiçbir
şey yok ancak kamu kaynaklarını hesap vermeden harcama
anlayışı ve planlama zafiyeti o kadar vahim ki Pazar diye bir
ilçemiz var arkadaşlar, ilçenin kavşağı yol
yapıldıktan altı sene sonra yeniden yapıldı, ilçeye
kavşak dahi yapılmamış yani bu kadar vahim bir tablo, bu
şekilde gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız.
KADİM DURMAZ (Tokat) Çevre yolunun
toplamı 8 kilometre; yine aynı şekilde gerek etüt, proje
hatası gerekse birilerine
Anlamıyorum, bunu tarif edemiyorum yani
şeyim müsait değil. Şu anda 4 kilometrelik bölümün tamamı
kazıklar üzerinde, sanki viyadükten pahalı bir yola gidiyor ama
teknik olarak sorduğumda Bunun da bu zeminde tutup
tutmayacağının garantisi yok. deniyor. Yani benim
vicdanım, bu ülkenin kaynaklarının bu şekilde
harcanmasına razı gelmiyor, inanıyorum ki vicdan sahibi
insanların da yüreği buna dayanmaz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
60.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Doğrusu ben, Genel
Kurulu bunlarla meşgul etmeyi doğru bulmuyorum.
Yani, çok nezaketle -hiç partizanca değil-
tamamen şehrimle alakalı kendisine verdiğim bir cevaba bile
ayrıca bir cevap verme ihtiyacı olduğu için, tekrar söyleme
ihtiyacı duyuyorum. Tokat -herkes biliyor- ortada, etrafı
dağlarla çevrili bir ildir, genişleme imkânı olmayan bir
ortamdadır; hâl böyle olunca yol yapmakla alakalı çok fazla alternatifiniz
yok. O sebeple, bu fiziki şartların verdiği zorluklardan
kaynaklanan -Tokat-Niksar yolu da böyle, Reşadiye de böyle, çevre yolu
için de bu böyle- bu şartlardan kaynaklanan problemleri, lütfen,
başka bir şeye çekmeyelim. Ama şunu görecekler: Tokata giderken
Turhaldan geçmeye mecburlar ve bir sene içerisinde o yoldan,
yapılmış yoldan geçmeye kendileri de zaten mecbur kalacaklar.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.12
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
238 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinden 3 önerge vardır,
aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Murat
Çepni
İstanbul İstanbul İzmir
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Ataş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş
Edirne Konya
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir Çetin Osman Budak Kadim Durmaz Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Antalya Tokat Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP
sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Evet, torba yasayı hazırlayanlar
şirketlere bir söz vermişler, biz bunu çok net olarak anlıyoruz
torba yasanın toplamından ve şirketlere denmiş ki: Biz
sizin zorlandığınız bütün sorunları çözeceğiz bu
torba yasayla. Fakat bunları çözerken doğaya ve insana dönük çok
komplike bir saldırının altına da imza
atılmış olunuyor.
Şimdi, bu torba yasadaki 2nci maddeyle borcu
yoktur yazısı ortadan kaldırılıyor. Düşünün, bu
kaldırıldığında, Vergi Usul Kanununa göre vadesi
geçmiş borç durumunu gösterir belge alma şartı ortadan
kalkmış olacak. Yani böylece, maden arama, işletme
ruhsatlarının verilmesi, birleştirilmesi, sürelerinin
uzatılması, devir ve intikalleri sorunsuz halledilebilecek. Yine
böylece, borçlarını ödemeden hak edişlerini alabilecekler. Yani
nasıl hak etmişler o ayrı bir mesele fakat hak edişlerini almaya
giden bir şirket, devlete olan borcunu ödemeyecek. Peki, devlete olan
borcunu ödemeyen bir şirket niye hak edişini alabilsin? Bugün, içinde
bulunduğumuz koşullarda milyonlarca insan açlık ve yoksullukla
uğraşırken, canını kurtarma telaşında iken,
pandemi koşullarında ölüme terk edilmişken siz şirketlerin
önündeki engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Sanki
çok engel varmış gibi, sanki bu şirketler tüm
coğrafyayı delik deşik etmemişler gibi; sanki bu
şirketlerin hukukla, mahkemelerle, polisle birlikte, el birliği
içerisinde, iş birliği içerisinde doğaya açtıkları bir
savaş yokmuş gibi siz Hayır, bunu daha da
hızlandıracağız. Hayır, küçücük de olsa engeller var,
biz bunları ortadan kaldıracağız. diye elinizden ne gelirse
yapmaya çalışıyorsunuz, tıpkı 6ncı maddede
olduğu gibi.
Şimdi, zaten maden sahaları
bulundukları alanı tümüyle yaşanmaz hâle getirmişler, hem
ormanları hem doğal yaşamı tümüyle ortadan
kaldırmışlar ve siz, bu yetmezmiş gibi 6ncı maddede
ruhsat sahası dışında tesis kurma hakkı
getiriyorsunuz.
Siz bir ev yapmışsınız fakat otoparka
yer bulamamışsınız, otoparkı da bir
başkasının evinin altına yapacaksınız. Bu, tam
olarak bu anlama geliyor. Şimdi şöyle soralım bu düzenlemeyi
yapan arkadaşlarımıza: Buna izin verme şansınız
var mı? Hayır, yok. Peki, bu şirketlere hangi taahhütleri
verdiniz, hangi sözleri verdiniz de böyle bir yetkiyi bu şirketlere
veriyorsunuz? Bu şirketlerle nasıl bir anlaşma
yaptınız? Bu şirketler nasıl bir sistem içerisinde
kendilerini konumlandırmışlar da bu rant sistemi, bu hortumlama
sistemi böylesine pervasızca işletilebiliyor? Dolayısıyla,
bu 2nci madde tümüyle geri çekilmelidir, 6ncı madde tümüyle geri
çekilmelidir. Buna benzer diğer maddeler hakkında da
konuşmalarımız sürecek.
Biz HDP olarak bu torba yasanın tümünün
doğa ve insan hayatına, doğal yaşama aykırı
olduğunu, tümüyle ormansızlaştırmaya,
insansızlaştırmaya dönük bir düzenleme olduğunu
düşünüyor ve söylüyoruz ve bu yasanın tümüyle şirketlerin talebi
üzerine çıkarıldığını görüyoruz. Zaten
yasanın kendisi de bunu bizzat açık, aleni biçimde ortaya koyuyor.
Dolayısıyla, yasanın tümü
çekilmelidir ve ekoloji örgütlerinin, bilim insanlarının
hâlihazırda şu anda yürüttükleri muhalefete kulak kabartmak gerekir.
Bu insanlar bir şey söylüyorlar, bu insanlar telafisi mümkün olmayan,
bakın, telafisi mümkün olmayan bir tahribatın
uyarısını yapıyorlar. AKP bu yoldan tez dönmelidir.
Şirketlerin derdi kârdır, şirketler kâr için
kurulmuşlardır ve dolayısıyla onların kâr etmekten
başka bir dertleri yoktur. Siz onların kârının
artırılması için elinizden geleni yapıyorsunuz. Bu yoldan
vazgeçin, bu bir suçtur diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Konya Milletvekili Fahrettin
Yokuş...
Buyurunuz Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Gazi Üniversitesi Senatosunca Teknoloji Fakültesi B
Blok binasının adının ülkücü şehit Ertuğrul
Dursun Önkuzu olarak değiştirilmesinden dolayı emeği
geçenlere teşekkürlerimi sunuyor, rahmetli Ertuğrul Dursun Önkuzuyu
bir kez daha anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede maden
ocaklarının içler acısı durumuyla ilgili olarak
BAĞIMSIZ MADEN-İŞ Sendikası Uzmanı Kamil Kartal Bey,
kazalardan ders almadığımızı ve birçok maden
ocağının hâlâ 17nci yüzyıl koşullarında
çalıştırıldığını,
işletildiğini, kurulması gereken yaşam odalarının
kurulmadığını, hâlâ hiçbirinde yaşam
odalarının olmadığını, Karaman Ermenekteki maden
ocaklarının maalesef 17nci yüzyıl şartlarını
aynen muhafaza ettiğini, klasik üretimin devam ettiğini,
tahkimatların bile ağaçtan yapılmış olduğunu,
17nci, 18inci yüzyılda nasıl domuzdamıyla kömür üretildiyse
şu anda Ermenekte aynı usulün devam ettiğini, Anadolunun
çeşitli yerlerinde de böyle olduğunu, güneydoğudaki madenlere
baktığımızda aynı tabloyu gördüğümüzü, daha
kötüsü çocukların, çocuk işçilerin bu madenlerde
çalıştırıldığını, böyle bir
aymazlığın olamayacağını ifade ediyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO),
ölümcül iş kazaları istatistiklerinde Türkiyeyi dünya 3üncüsü
olarak ilan ediyor, Avrupada ise 1inciyiz. Türkiyede ölümle sonuçlanan her
100 iş kazasının 94ü taşeron şirketlerde meydana
gelmektedir yani taşeron çalıştırılmasının
ağır bedeli. Ülkemizde 2020 yılının ilk on ayında
1.736 işçi hayatını kaybetmiş, sadece bu ay 5 işçi maden
kazalarında vefat etmiş.
Şimdi, ülkemizi yönetenlere bazı sorular
sormak istiyorum: Maden işçileri müktesep haklarını neden
alamazlar? Maden arama ve çıkarma ruhsatlarını kim veriyor? Özel
sektörle -işletmek üzere- protokol yapan devlet değil mi? Bir maden
işletme yükümlüsü çalıştırdığı işçinin
ücretini ve kıdem tazminatını neden vermez? İşçinin
emeğine, alın terine el uzatan patronlardan neden hesap sorulmaz?
Maden çıkarma ruhsatları neden iptal edilmez yani işçinin
hakkını, hukukunu, emeğini vermeyenleri neden
cezalandırmazsınız? Tabii, bu soruların tek ve doğru
cevabı var: İktidarınızın artık emekten yana
olmadığı, haktan hukuktan yana olmadığı bütün
uygulamalarından belli çünkü patrondan yana olduğunuz için,
patronlara kıyamadığınız için işçilerin perişan
hâllerini, hak hukuklarına uzanan elleri maalesef görmezden geliyorsunuz.
Geçtiğimiz 2014 yılında Somada 301,
Ermenekte 18 olmak üzere 319 işçimizi kaybettik. Aradan altı
yıl geçti, hâlâ ölen işçilerimizin hakları geride kalan
yetimlere verilmedi. Sadece ölenlerin yetimleri
değil, çalışan binlerce maden işçisi mağdur;
maaşı verilmemiş, kıdem tazminatlarının üstüne
yatılmış. Soma ve Ermenek kömür ocaklarında
çalışan yüzlerce işçi aylardır sokaklarda hak arıyor.
Bu ülkede hak aramak suç olmuş. İşçiler yerlerde süründürülüyor,
gözaltına alınıyor, tehdit ediliyor, aylardır
feryadını duyan olmamış diyorum ve hemen
bağlıyorum: Duymuş birisi. Hem de kim? İçişleri
Bakanı duymuş. Allah Allah! Yani, Sayın İçişleri
Bakanı demiş ki işçilere: Gelin hele. Ve söz vermiş
İzmirde geçen gün Soma işçilerinin haklarını 15 Ocak
2021de vereceğiz. diye. Allah Allah! Yahu, İçişleri
Bakanının görevi Soma işçilerinin tazminatlarını
vermek mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Gerçekten
şaşkınlıkla seyrediyoruz. Soruyoruz yahu: Bu ülkenin Enerji
Bakanı nerede, bu ülkenin Çalışma Bakanı nerede? Var
mı duyan? Yani, bu ülkenin işçisinin emeğini, alın terini,
gasbedilen hakkını İçişleri Bakanı mı veriyor, o
mu taahhüt ediyor? İşte, diyoruz ya: Sistem çökmüş. Hani, giden
Sayın Bakanımız, damat Bakanımız ne diyordu?
Affedersin, At izi it izine karışmış. Kimin
yönettiği, kimin eli kimin cebinde belli değil. Onun için,
bunları söylediğimizde de lütfen anlayış gösterin.
Devam ediyorum: Bir de efendim, acele
kamulaştırma meseleniz var. Cumhurbaşkanımız bu
yetkiyi kullanıyor. Eskiden Bakanlar Kurulundaydı bu yetki. Aceleniz
var. Bakıyoruz; HESte aceleniz var, güneş enerjisinde aceleniz var,
efendim, kömürde aceleniz var, her yerde aceleniz var, acele
kamulaştırma, kara yollarında aceleniz var. Yahu, bu aceleniz
niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Aslında
acelenizi biliyoruz. Miadınız doldu ya, son dakikaları
oynuyorsunuz ya; aceleniz var, giderayak ne götürürsek
Onun için gideceksiniz,
aceleniz ondan, inşallah göndereceğiz.
İyi akşamlar efendim. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budak
Buyurunuz Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan,
hatipten sonra söz alabilir miyim?
BAŞKAN Hatip kürsüde bir tamamlasın.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin 2nci maddesiyle, ruhsat bedelinin
zamanında ödenmeyen kısmına uygulanan 2 kat ceza
kaldırılıyor. Bunun yerine de ne geliyor? Gecikme zammı
geliyor. Gecikme zammıyla, ne olduğu belli olmayan,
tanımlanmayan
2 katı gibi tanımlanmış bir yerden
gecikme zammına dönülüyor ve -bu çok önemli bir nokta- vadesi geçmiş
borcunun bulunmaması koşulu kaldırılıyor. Bunu da
rutin işletme faaliyetlerinin kesintiye uğratılmaması,
işletmelerinin kapanmaması ve çalışanların işsiz
kalmaması için yaptıklarını iddia ediyorlar. Gerçekten öyle
mi? Biraz önceki hatip de söyledi İşletmede işçisine borcu
olanın borcuyla ilgili bir işlem yapılmayacak, devlete olan yani
kamuya ait olan borçlarla ilgili hiçbir şey yapılmayacak. deniyor.
Biz buna Komisyonda da karşı çıktık.
Somada, Ermenekte sekiz yıldır hak
mücadelesi yapan yani kendi haklarını talep eden yüzlerce insan
mağdur edilmiş durumda ve bunları da alamayacaklar, öyle mi?
Sekiz yıldır sokaklarda haklarını savunuyorlar, sekiz
yıldır hak talep ettikleri için gözaltına alınıyorlar,
sekiz yıldır kendi haklarını talep ederken
coplanıyorlar. Yani bunlara göz mü yumacağız arkadaşlar,
bunlara göz mü yumacağız? Şimdi, buradan hareketle bu teklifin
2nci maddesinin değil, tamamının kaldırılması
için biz mücadele verdik; tabii, dinleyen olmadı. Burada da gene mücadele
vermeye devam edeceğiz.
Şimdi, geçen sene 1.104 ruhsat sahibi bedelini
ödememiş. Peki, bu sene ne olmuş? 2.384e çıkmış, 2
katına çıkmış. Demek ki içeriden haber almışlar,
Ödemeyin kardeşim, nasıl olsa 2 katı ceza ödenmeyecek.
denmiş ve ödemiyorlar. Bu 83 milyonun alacağı bunlar, 83 milyon
insanın burada hakkı var. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, benim seçim bölgem
Antalya, Muğla, Aydın ve benzeri turizm alanlarında bu maden
ocaklarıyla ilgili çok ciddi sıkıntılar
yaşanıyor. Bir soru önergesi verdik, tabii, soru önergelerinin
birçoğuna cevap verilmiyor ama nasıl olduysa burada biz soru önergesine
cevap aldık. Antalyada ruhsat verilmiş 500 maden işletmesi
varmış. Biz araştırdık, maden ocaklarıyla ilgili
sayının aslında binin üstünde olduğunu gördük ve
Muğlada da aynı durum söz konusu. Biliyorsunuz, turizm
destinasyonlarına gözümüzün bebeği diyoruz
ağzımızı açtığımız zaman. 34,5 milyar
dolar geçtiğimiz yıl gelir getiren bir sektörden bahsediyoruz. Peki,
soru şu: Antalyanın ya da Muğlanın altından daha
değerlidir üstü, öyle değil mi? Bu, bunun kanıtı. Sizin
yaylalarınız, ovalarınız, aynı zamanda doğal
zenginlikleriniz ve en önemlisi tarihî eserleriniz orada. Yani geleceğe
miras bırakacağınız, burada çocuklarınıza,
torunlarınıza, torunlarımıza miras
bırakacağımız doğal zenginliklerden bahsediyoruz. Bir
örnek: Antalyada 2 bin küsur yıllık Termessos Antik Kentinin hemen
yanında bir maden ocağı ruhsatı verildi ve bu civardaki
ormanlar daha genç fidanlardı, bunlar tahrip edildi. Genişleme
alanıyla ilgili tekrar başvuruda bulunduğu zaman bununla ilgili
genişleme alanlarının ruhsatını da verin. E bu hak
mıdır?
İki bin beş yüz yıldır orada bir
kültür hazinesi yatıyor ve bunu iki bin beş yüz yıl
sonrasına taşımak istiyoruz. Orada patlatılan dinamitler
temellerini, o antik kentleri yok ettiler.
Burada şuna dikkatinizi çekmek istiyorum:
Doğamızı, yaylalarımızı, su
kaynaklarımızı teker teker kaybediyoruz. Dünyada küresel
ısınmayla ilgili çok ciddi tedbirler alınırken biz
vahşice doğayı tahrip ediyoruz. Burada tabii ki madenlerimizi
çıkartalım ama doğayı katletmeden yapalım,
vahşice değil, yeni teknolojileri kullanarak yapalım bunu.
Burada bir şeye daha dikkatinizi çekmek
istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Yirmi beş
yıllığına bir maden ocağını verdiniz,
rezervi beş sene sonra bitti; ne yapılması lazım? Kanunda
var, burayı olduğu gibi eski hâline getirme şartı konuldu,
var kanunda. Beş sene sonra da buradaki rezervler bitti, tükendi; ne
yapılması lazım? Düzeltilmesi lazım. Yok, öyle
yapmıyor, o maden ruhsatı sahibi şöyle yapıyor: Yirmi
beş seneyi bekliyor Nasılsa burayı denetleyen de yok, daha
rezerv var, ben şimdi çıkartmıyorum, daha sonra
çıkartacağım bunu. diyor, yirmi beş sene
sonrasını adres gösteriyor. Olduğu gibi o dağlar,
taşlar... Antalyaya, Muğlaya ya da Aydına giderken uçakla,
Bodrum Havaalanına giderken bakın yukarıdan, delik deşik
bütün dağlar ve olduğu gibi bırakılmış, su
kaynakları patlamalardan dolayı tahrip edilmiş, köyler
boşaltılmış. Bakın, geçerken -hepiniz uçakla
gidiyorsunuz seyahatlerinize- bir dikkat edin, başınızı
çevirin, bütün dağları delik deşik göreceksiniz, bütün
yaylaları aynı şekilde göreceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, buyurunuz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) O yüzden, daha
önce hiç olmazsa birazcık, işte ruhsatlara 2 katı ceza gibi,
borcu varsa işletmenin devamı gibi fonlar varken şu anda bir
avuç maden işletmesine inanılmaz müsamaha gösteren bir kanun
getiriyorsunuz; lütfen, bunu çekin. Ne çocuklarımıza ne
geleceğimize en ufak bir faydası olmayacak büyük bir tahribatı
da ülkemiz yaşayacak.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Oya
Ersoy
İstanbul İstanbul İstanbul
Ali
Kenanoğlu Murat
Çepni Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul İzmir İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul
Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul) Sayın Başkan,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bir torba yasa daha. Bu torbada da maden, doğal
gaz, elektrik dağıtım şirketlerine hem yeni olanaklar
sağlanıyor hem de şirketlerin önündeki yasal engeller
kaldırılıyor. Amacınızı zaten açık açık
yazmışsınız gerekçesinde:
Yatırımcıların faaliyetlerinin daha hızlı bir
şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak. İhtiyaç duyulan
taşınmazlara ilişkin -kimin ihtiyaç duyduğu;
şirketlerin- hak ve mülkiyet edinimlerini en etkin ve hızlı bir
şekilde yerine getirmek. Biz bunu 2010 Anayasa referandumundan çok iyi
hatırlıyoruz. Yatırımcıya tek merkezden hizmet sunmak
Kime? Halka değil yatırımcı dediğiniz sermayeye hizmet
sunmak; amacınız bu.
Kanun teklifinde halk yok, enerji demokrasisi yok,
enerji tasarrufu yok, enerji verimliliği yok, enerji kooperatiflerine
teşvik hiç yok, ekolojik duyarlılık yok. Ne var? Enerji ve maden
şirketlerine daha fazla imtiyaz, teşvik, vergi muafiyeti
-bildiğimiz şeyler- saraya yetki devri -yine bildiğiniz
şeyler- kamusal denetimin ortadan kaldırılması ve kamu
gelirlerini azaltma var, artı, kârın şirketlere, zararın da
halka yıkılması ve ekolojik yıkım var.
Zenginliğine zenginlik katan şirketler bir tarafta;
doğasından, suyundan, tarlasından, merasından edilen halk
diğer tarafta, köylü diğer tarafta.
Şimdi, İstanbul, Ankara, Hatay, Samsun,
Çanakkale, Yalova, Dersim, Giresun, Ordu, Muğla, Artvin, Sinop, Mersin,
Malatya, Altınoluk ve memleketin dört bir tarafından yaşam
savunucuları size sesleniyor, Yaşam hakkı torbaya
sığmaz. Maden ve enerji yasa teklifi geri çekilsin. diyor.
Bu kanun teklifinin 3üncü maddesi yani şu an
söz almış olduğum madde, maden işletmelerine, o ruhsat
süresi dolmuş maden işletmelerinin süre uzatım talebinde
bulunmaları hâlinde ruhsatları yenilenene kadar faaliyetlerine devam
etme hakkı tanıyor. Bu da yetmiyor, maden şirketlerinin
çeşitli işlemlerinde ödemeleri gereken o Borcu yoktur.
yazısı, işlemleri yerine getirebilmeleri için vermeleri gereken
bu yazı ortadan kaldırılıyor. Yani kamu
alacaklarının, yani halkın alacaklarının takibinden
vazgeçiliyor.
Bu madde, torbaya maden şirketleri
ruhsatsız çalışabilsin diye konulmuş belli ve adrese teslim
bir madde. Bunu herkes duydu artık, sağır sultan da duydu:
Alamos Gold, birinci adres bu. Bildiğiniz gibi, Kazdağlarında
işgalci olan Alamos Gold, ruhsat süresi 13 Ekim 2019da bittiği hâlde
hâlen orada işgalci ve tam bir yıldır ruhsatsız ve hukuksuz
bir şekilde Kaz Dağları Kirazlı mevkisinde faaliyetlerini
yani yağma ve talanı sürdürüyor. Eğer bu madde
yasalaşırsa Kaz Dağlarındaki yağmadan sorumlu ve
zaten alanı terk etmemiş olan Alamos Gold, ruhsatı yenilenene kadar
aynen talana devam edecek. Alamos Goldun bu yasadan belli ki bizden önce haberi
var, o yüzden bir yıldır orada kıllarını bile
kıpırdatmadan oturmaya devam ettiler ama bu arada yaşam nöbeti
tutan yaşam savunucuları İçişleri
Bakanınızın talimatıyla bölgeden çıkarıldı.
Gerekçesi ne? Pandemi. Üstüne üstlük yaşam savunucularına 600 bin
liraya yakın bir idari para cezası kestiniz. Bu tasarıyla ne
yapıyorsunuz? Ruhsat bedellerini zamanında -yani ocak ayında-
yatırmayan şirketlerin ruhsat bedelinin 2 katı olarak ödemesi
gereken cezayı da ortadan kaldırıyorsunuz.
Şimdi, bu maddenin birinci adresi Alamos Gold,
diğer adresi Afyon Emirdağ yaylalarında on binlerce dönüm
arazide siyanürlü altın madenciliği yapacak olan yine Kanadalı
bir şirket ve Türk ortağı TÜPRAG. Biz bu şirketleri de
Uşaktan tanıyoruz, Uşak Kışladağdan, yine
İzmir Efemçukurundan tanıyoruz; bunlara da 2018 yılında
Emirdağda 13.640 dekarlık alanda maden arama ruhsatı
vermiştiniz ve bu ruhsatın da 16 Ekim 2020de süresi doldu. Bu madde
yasalaşırsa onlarda bu faaliyetlerine istediği gibi devam
edecekler.
Dolayısıyla kanunsuz şekilde
memleketin yaylalarını, dağlarını işgal eden
şirketlerin ruhsat süreleri bitmesine rağmen yarattıkları
doğa tahribatına da bakmadan işgalini yasalaştıran bir
maddedir bu madde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) Bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
OYA ERSOY (Devamla) Şimdi, bir de bu torbada
asıl önemli maddelerden biri 6ncı madde. Maden, enerji, petrol
şirketlerinin kârı için halkın, köylünün topraklarına,
doğduğu, büyüdüğü, karnını doyurduğu hepimizin
karnını doyurduğu- tarım yaptığı topraklara
kamu yararı şartı aranmaksızın el konulacak.
Şimdi, bunun adı kamulaştırma değildir çünkü bu,
bizzat özel şirketler adına köylünün topraklarına el
koymayı getiren bir maddedir ve Sayın milletvekilleri,
tarafınızı seçin. Yaşam mı, yıkım mı?
diyor yaşam hakkı savunucuları. Bizim tarafımız belli,
yaşam. Biz gaspçılara karşı yaşamı savunuyoruz,
biz topraklarımız için, hava için, su için, kurdun kuşun
hakkı için ve bu memleket için yaşamı savunuyoruz ve Türkiyenin
dört bir tarafında yaşamı savunanlarla beraber Mecliste de
sokakta da direnmeye devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
3üncü maddesiyle 3213 Sayılı Maden Kanununun 24üncü maddesinin on
ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın
teklif metninden çıkarılması arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Erkan
Aydın Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Bursa Manisa
Çetin Osman
Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bursa
Milletvekili Erkan Aydın.
Buyurunuz Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
238 sıra sayılı Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar -burada, biraz önce de geneli
üzerinde, bölüm üzerinde bahsettiler- gerçekten memleketimiz için çok
sıkıntılar içeren bir kanun teklifi. 3üncü maddede de 2 tane
sıkıntılı konu var. Birincisi, ruhsat süresini uzatmak
isteyenler veya yeni ruhsat almak isteyen maden şirketleri daha önceden
borcu yoktur
Eğer borçları varsa da borcunu kapatıp
ruhsatları yenileniyordu. Bu maddeyle, artık, borcu olsun
olmasın, sorgulama yapılmadan ruhsatlarla devam edecekler. Zaten
piyasa malum, enerji şirketlerinde sıkıntı çok. Demiş
ki iktidar: Kardeşim sen borcunu, harcını ödeme ama gel burada
doğayı, yeşili, ormanı katletmeye devam et. Al biz de sana
yasayla yetki veriyoruz.
İkinci konu ne? Bakan yetkisiyle on iki ay
ruhsat yetkisi devam ettiriliyordu ancak Komisyonda mücadelemiz sonucunda bu
çıkarıldı, altı ay süre ve para cezasıyla
şimdilik bir düzenleme yapıldı ancak daha önceki tecrübelerimizden
de gayet iyi biliyoruz ki o çıkartılan madde günün geç saatinde
başka bir torba kanunda mutlaka ilave edilip çok uluslu şirketlerin,
emperyalizmin istedikleri mutlaka AKP iktidarı tarafından yerine
getirilir. Örnekleri onlarca defa mevcuttur. Bunda da böyle olacağına
dair hiçbir şüphemiz yok.
AKP iktidarı tam on sekiz yılda 23 defa
Maden Kanununu değiştirmiş. 191 defa Kamu İhale Kanununu
değiştirmiş. Neredeyse ayda bir defa. Millî Eğitimi,
sistemi söylemeye gerek yok. Tarım Kanununu anlatmaya gerek yok. Peki,
akla şu soru geliyor: Ne oluyor da iktidar halkın hiçbir sorunuyla
ilgilenmezken ortalama ayda bir kanun değişikliği yapıyor?
Dokuz ayda bir Maden Kanunuyla ilgili değişiklikler yapıyor?
Sebebi çok basit değerli milletvekilleri, bizleri izleyen değerli
yurttaşlarımız, çünkü talimat emperyalizmin çok uluslu
şirketlerinden geliyor. Birkaç tanesini örnek verelim. Kim bunlar?
İşte, Kaz Dağlarına hep birlikte gittik. Orada 400 binin
üzerinde ağaç katliamı yapan, Ekim 2019da ruhsatı dolmuş
olmasına rağmen hâlâ orayı terk etmeyen Kanadalı Alamos
Gold şirketi; yine, Kanadalı Eldorado Gold şirketi; yine,
İngiliz Stratex İnternational şirketi. Bu arkadaşlar burada
durmak için neredeyse kanun metinlerini yazıyorlar. Sağ olsun,
iktidar da gelip buradan oldubittiyle, kavgayla, dövüşle bu yasaları
geçirip memleketin, çoluğun çocuğun, tüyü bitmemiş yetimin
hakkını ta okyanus ötesinde birilerine yediriyorlar. Bunlar hiç
kimseye fayda getirmez, özellikle de geleceğimiz için çok ama çok büyük
sıkıntılar yaratır. Bunları söyledik ama siz
-halkın temsilcilerini değil, egemenliğin temsilcilerini
değil- başkalarından aldığınız talimatlarla
iş yaparak geleceğimizi yok ediyorsunuz. Peki, hâl böyleyken ülkeyi
yöneten Cumhurbaşkanı ne diyor? Diyor ki: Acı reçete
içeceksiniz, hâlinize biraz şükredeceksiniz. Ama kendileri 6 uçakla
Kıbrısa piknik yapmaya giderken hiç acı reçeteden içmiyor,
hiçbir tasarruf yapmıyor. O acı reçeteyle ilgili Bursadan bir örnek
vereyim size: Eylül ayında Bursada kaç hanenin elektrik borcu var, kaç
hanenin elektriği kesik, totalde kaç para? diye Enerji Bakanına
sormuşuz. Cevap vermiş, sağ olsun, genelde cevap vermiyorlar ama
buna cevap gelmiş. Bursada 2020 yılında 123 bin hanenin
elektriği kesilmiş, 23 milyon TL borcu var, 23.500 tanesinin de hâlâ
elektriği kesik. Birileri uçaklara arabaları doldurup gidecek,
vatandaş da çoluk çocuğunun -ki şu anda Uzaktan eğitim
var. diyorsunuz- bilgisayarını açmak için kullanacağı,
ocağını yakmak için kullanacağı, ışığını
yakmak için kullanacağı elektrik parasını ödeyemeyecek; yok
öyle yağma.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ERKAN AYDIN (Devamla) - Önce siz bu acı
reçeteden içeceksiniz, önce siz israftan vazgeçeceksiniz, ondan sonra halka
diyeceksiniz ki: Kemerleri sıkın, tasarruf edin. Bu işler,
oturduğunuz yerde vatandaşa Acı reçete için. demekle olmaz.
Halkımız gerçekten büyük sıkıntı içeresinde.
Bakmayın, siz şu anda iktidarınızı garanti görüyor
olabilirsiniz ama sessiz çığlık geliyor, bu
yaptığınız zulümleri görüyorlar ve günün sonunda artık
AKP iktidarının da sonunun yaklaştığını net
olarak söyleyebiliriz çünkü artık mızrak çuvala
sığmıyor. İnsanlar gerçekten kira öder gibi elektrik
parası, doğal gaz parası öder hâle geldi ve siz burada
bunları düzelteceğinize emperyalizmin, küresel güç
odaklarının isteklerini yerine getirmekle meşgulsünüz ama bunun
da sonu yaklaştı diyor; iktidarınız gidiyor, Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarı geliyor diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 3üncü maddesinde yer alan "eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Dursun Ataş Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Orhan Çakırlar Fahrettin
Yokuş Ümit
Beyaz
Edirne Konya İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.
Buyurunuz Sayın Beyaz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜMİT BEYAZ (İstanbul) Değerli
milletvekilleri, Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerine İYİ PARTİ adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi sevgiyle selamlarken Karabağda
esaret altındaki Türk topraklarını özgürlüğe
kavuşturan şanlı Azerbaycan ordusunu kutluyorum. Eşk olsun
Azerbaycan! Var olsun Azerbaycan Türklüğü!
Değerli milletvekilleri, yine bir torba
yasanın içine atılmış, topraklarımızın
yağmalanmasını kolaylaştıran bir madde
değişikliğiyle karşı karşıyayız.
Değişikliğin gerekçesi bile neden
yapıldığını ortaya koyuyor; sonuç olarak Yapılan
değişiklikler ile maden, doğal gaz ve elektrik sektöründe
faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör
yatırımcılarının faaliyetlerini daha
sağlıklı ve hızlı bir şekilde
gerçekleştirmesini temin etmek. Ayrıca, değişikliği
öneren milletvekili arkadaşımız Bu düzenlemelerde
yatırımcı ve işletmecilerimizin lehine birtakım
kolaylıklar getirmeye çalıştık; arazi ihtiyacına
ilişkin düzenlemelerde de yine yatırımcı lehine
kolaylıklar getirmeye çalıştık. Jeotermal kaynaklar
kullanan işletmecilerden tahsis edilen idare payı işletmeci
lehine daha hakkaniyetli şekilde düzenlendi. diyerek Komisyonda bu yasa
değişikliğinin ardındaki niyetini saklamamış.
Yani yasa tamamen maden şirketlerinin temsilcilerinin çıkarları
doğrultusunda hazırlanmış. Şimdi, üzerinde
konuştuğum madde eğer kabul edilirse -ki muhtemelen kabul
edilecek- maden faaliyeti yürüten kuruluşlara tarım, orman ve ÇED
izni almadan, sadece Bakan onayıyla madencilik izni öngörüyor.
Değerli arkadaşlar, özellikle hukukçu
arkadaşlar, sizlere soruyorum: Bakan onayı, herhangi bir işletme
için gerekli her türlü yasal işlemin Bakanın önüne koyulması
hukuk devleti anlayışıyla bağdaşır mı? Bakan
Beyin onay vermediği maden şirketleri hiçbir yasal izne gerek
duymayacak, öyle mi? Peki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanına
verdiğiniz bu süre uzatma yetkisini diğer bakanlar da isterse ne
olacak, hiç düşündünüz mü? Tamam, Meclisi, çoğunluğa sahip
olduğunuz için bir onay mercisine dönüştürdünüz ama bari hukuk
devleti ilkesini ayaklar altına almasaydınız keşke. Önümüze
getirdiğiniz yasa değişikliği tamamen şirketlerin
çıkarlarını gözeten, kamu adına denetim
mekanizmalarını ortadan kaldıran, yabancı sermaye
gruplarını önceleyen bir değişiklik. Hani, siz
kimsesizlerin kimsesiydiniz? Bayağı bayağı yabancı
sermaye gruplarının temsilcisi gibi davranıyorsunuz. Sizin
çıkardığınız yasalarla Türkiyenin dört bir
yanında doğa katliamı yaşanıyor, ekosistemimiz
bozuluyor ve siz buna çanak tutuyorsunuz. Önünüze geleni yerli ve millî
olmamakla suçlayan sizler, iş, vatanımızın yer altı
zenginliklerinin yağmalanmasına gelince yerli ve millî kriterinizi
unutmuş gözüküyorsunuz. Maden ve enerji şirketlerinin
çıkarları doğrultusunda hazırladığınız
bir değişikliği, büyük Türk milletine getiriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, daha temiz ve
yaşanabilir bir çevre oluşturmadan, ekosistemimizi korumadan yerli,
vatandaşımızın yer altı kaynaklarının
yağmalanmasına, kuraklık ve susuzluk tehlikelerine
karşı tedbir almadan millî olamazsınız.
Değerli milletvekilleri, modernleşmeyle
hesaplaşmada çevrecilik gibi önemli bir boyutu ihmal ettik.
Vatanımızı oluşturan doğal çevrenin, fiziksel ve
ruhsal olarak sağlıklı toplum, sağlıklı bireyi
inşa edeceğinin önemine vurguda yetersiz kaldık. Milletimizin
daha temiz ve yaşanılabilir bir çevre yaratma hedefini yeterince
sahiplenemedik. Bilim adamlarının Türkiye yarı kurak iklime
geçiyor. uyarılarını göz ardı etmemeliyiz. Vatan, insan ve
toplum düşüncemize, çevre duyarlılığı, çevre bilincini
de dâhil etmeliyiz. Bir Türk milliyetçisi olarak, vatanı korumanın
sadece sınırları korumak olmadığına, vatanımızın
sahip olduğu yer altı, yer üstü zenginliklerini de korumak
olduğuna inanıyorum. Bu şuurla da bu yasa
değişikliğine karşı çıkıyorum.
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Murat
Çepni Zeynel
Özen
İstanbul İzmir İstanbul
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ
KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İstanbul milletvekili Zeynel Özen.
Buyurunuz Sayın Özen. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4üncü madde üzerinde
huzurunuzdayım.
Bu maddeyle, ruhsat sahalarına tanınan tüm
muafiyetlerin ve izinlerin devredilen ruhsatlarda aynen korunacağı
düzenlenmektedir. Hâlihazırda redevans sözleşmeleriyle
çalışan tüm sahalar ya kendisine tanınan muafiyetlerle ya da
Maden Kanununun 7nci maddesi kapsamında tüm izinlerini alarak
faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ancak, bu maddeyle, ÇED raporu alma, iş
yeri açma ve çalışma ruhsatı gibi izinlerin redevans
sözleşmesi yapan firma için yenileme zorunluluğu
kaldırılmaktadır. Madencilik sektöründe bir yanıyla
taşeronlaşma hızlandırılmakta ve
genişletilmektedir. Sanki, bu ülkede taşeron şirketlerin
ihmaliyle yüzlerce madenci ölmemiş gibi taşeronluk
yaygınlaştırılmakta ve daha da acısı, bu
yapılırken denetimsizlik temel bir politikaya
dönüştürülmektedir. Öte yandan, değişiklik ihale
işletme ve redevans gibi çeşitli adlarla başka kurum ve
kuruluşlara da ruhsat hakkı doğurmaktadır. Günümüzde
yapılan üretimler ile muafiyet alınan dönem arasındaki
gelişmeler çok farklı olunduğundan bunların aynı
şekilde değerlendirilmesi düşünülemez. Bu yüzden, yıllar
içinde gelişen teknolojiler, değişen üretim teknikleri nedeniyle
aynı taahhütlerin verilerek diğer izinlerden muaf tutulması
anlaşılır değildir. Mevcut maden kanunlarında birçok
muafiyete tabi olduğundan, aynı muafiyetlerin özel sektöre de
devredilmesi yasal açıdan sorunlar yaratacak ve haksız rekabete yol
açacaktır.
Bir diğer sorun, devredilen kapasite ile
sözleşme kapasitesi birbirinden farklı; sözleşme kapasitesi için
gerekli izinler alınmamışsa ne olacağıdır. Birçok
sözleşme alanı, bakir ve yeni işletmeye açılacak alanlardır.
Bu bağlamda, kanun düzenlemesinin eksikliklerinin biri de müeyyidenin
bulunmamasıdır. Soma katliamında 301 canımızı bu
yüzden kaybettik. Bu ölümlere doymadınız mı, daha ne kadar
canımızı bu denetimsiz, müeyyidesiz rant sevdanız için
kurban edeceksiniz? Bilmiyorum. Sizler madenci değilsiniz ama birkaç
yandaşın çıkarı için çıkardığınız
bu yasalarla tarih önünde siz sorumlu olacaksınız. Bu maddeyle
ekosistemdeki diğer canlılar ve doğanın
kutsallığı salt kâr, rant hevesiyle göz ardı edilmektedir.
Doğanın en ücra, en mikro alanlarına
kadar müdahale eden bu yaklaşım, daha fazla kâr ve rant
saldırganlığından hareketle, doğayı maksimum
düzeyde tüketim nesnesi hâline getirmenin yollarını açmaktadır.
Türkiye ölçeğinde bununla ilgili tehlike haritası her geçen gün
büyümektedir. Bunun en acı örneklerinden birisi memleketim Maraşta
yaşanıyor. 1984 yılında faaliyete açılan
Afşin-Elbistan Termik Santralinin bacalarından çıkan zehirli
gazlar yüzünden, bölgede yaşayan insanlardan hayvanlara, ekolojik
sistemden içilen sulara kadar hepsi bu gazlarla zehirlendiler. Yine,
Maraşın Pazarcık ilçesine bağlı Çöçelli köyünde her
türlü çevre felaketi riskine rağmen kalker ocakları
dayatılıyor. Bölgede yaşayan tüm halkın tepkilerine
karşı faaliyete geçirilen 2 adet çimento fabrikası bulunan
Çöçelliye kalker ocağı da yapılmak istenmesi, sermayenin
kârının ve doğanın nasıl da hiçe
sayıldığının kanıtıdır. Burada insanlar
zaten 2 adet çimento fabrikasından yeterince muzdariplerdir. Bu köyde
yaşayan Alevi canlar için kutsal olan bir türbe alanını da içine
alan, faaliyete geçmesi hâlinde köydeki tüm endemik bitkileri yok edip
yerleşim yerlerini yaşanmaz hâle getirecek bu kalker ocağı
halkın rızası olmamasına rağmen
dayatılmaktadır. Oysa, tüm yaşam alanlarında
doğanın içerisindeki her canlının, ağacın,
bitkinin, kurdun, kuşun, börtü böceğin bile hakkı vardır.
Doğanın dengesini böyle bozduğunuz
için doğal afetler arttı, kanser yayılmaya başladı;
kuş gribi, domuz gribi, SARS ve Covid-19 gibi virüsler ortaya
çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Özellikle bu pandemi
sürecinde doğanın ve insan sağlığının
öneminin çok daha fazla anlaşılması gereken zamanlarda hâlen bu
talan niye?
Arkadaşlar, doğanın kendine
yapılan kıyımları affetmediğini anlamanız
gerekir. Bunu anlamak için ne kadar daha felaket yaşamamız gerekiyor?
Ekosistemimiz artık daha fazla ekonomik ve siyasal çıkarlar için
talan edilmemelidir. Ekolojik bütünlüğü tehdit eden enerji ve maden
arayışlarına son verilmeli ve doğa, geri dönüşü olmayacak
bir sömürü nesnesi hâline getirilmemelidir. Bu anlamda doğayla ve tüm
canlılarla barışık, tahakkümcü olmayan, alternatif enerji
modelleri esas alınmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci konuşmacı Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın Bakırlıoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesi hakkında söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Taşkömürü
Kurumu ile Türkiye Kömür İşletmelerinin uhdelerinde bulunan maden
ruhsatlarını işletmeye, işlettirmeye ve bunları
bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etme ve devretme
yetkisini daha önce vermiştik. Söz aldığım 4üncü maddeyle,
ruhsat devrinin gerçekleşmesi durumunda, devralan şirkete bu maden
sahasında TTK ve TKİye tanınmış muafiyetler ve
alınmış izinlerle iş yeri açma ve çalışma
ruhsatlarının devredilen ruhsatlarda da aynen korunması
amaçlanmakta ki biz buna karşıyız. Zaten iş yeri açma ve
çalışma izni alınmış ve işletilmekte olan bir
saha var, bu sahanın ruhsatlarının devredilmesi durumunda bir
daha aynı izinler alınmasa ne olur diye düşünebilirsiniz,
söyleyebilirsiniz ancak kazın ayağı öyle değil.
Değerli milletvekilleri, bu fotoğraf,
Manisa Soma ilçemizde yer alan Deniş Mahallesine ait. Deniş
Mahallesi yaklaşık 140 haneli bir mahallemiz. Fotoğrafta da
görüldüğü üzere, bu mahallemizin neredeyse 100 metre ilerisinde TKİye
ait redevansla işletilen bir açık maden ocağı var ve burada
madencilik 1970li yıllardan beri işletilmekte ve hâlen daha devam
etmekte. Deniş Mahallesinde yıllardan beri içme suyu yok. Bir daha
tekrarlıyorum: Soma ilçesi Deniş Mahallesinde yıllardan beri
içme suyu yok. Deniş Mahallesinde ne yazık ki çeşmeler
akmıyor, içme suyu ihtiyacı haftada bir kez tankerle
karşılanıyor, pazartesi günü tankeri yakaladınız,
yakaladınız eğer yakalayamazsanız bir hafta boyunca susuz
kalıyorsunuz. Mahallede her yer toz içinde, mahalleli yazın en
sıcak günlerinde dahi penceresini açamıyor, mahalle sakinleri
arasında akciğer rahatsızlıkları had safhaya
ulaşmış durumda. Mahalleye 100 metre uzaklıktaki maden,
açık ocak ve devamlı dinamit patlamaları var, evlerin
birçoğu zaman içinde patlamalardan kaynaklı sarsıntılardan
ağır hasar görmüş durumda. Yani Deniş Mahallesinde toz
çok, hastalık çok ancak su ise ne yazık ki hiç yok. Mahalleli
yıllardır bu şartlar altında, bu zor şartlar
altında yaşamaya çalışıyor, tabii, buna yaşamak
denilirse.
Maden sahası, 2016 yılında termik
santrali kurma şartlı redevans sözleşmesiyle ihale ediliyor ve
aynı yıl Bakanlar Kurulu kararıyla mahalle
sınırları içerisinde yer alan ekili, dikili ve yapı
unsurları ile tüm arazi için kamulaştırma kararı
çıkıyor, ardından değer tespiti yapılıyor ve
mahalleli ile şirket uzlaşma görüşmelerine başlıyor
ancak şirketin verdiği tutar hak sahiplerini tatmin etmiyor. On
yıl, yirmi yıl sonra çalışacağım yerler için
neden şimdi kamulaştırma yapayım, ben kısmi kamulaştırma
yapmak istiyorum. diyen şirket uzlaşma masasından
ayrılıyor. Yıllar boyunca insan onuruna yakışmayan
şartlarda yaşayan, en temel ihtiyaçlarından mahrum yaşamak
zorunda kalan mahalleli kısmi kamulaştırma istemiyor.
Başlarında muhtar çalmadık kapı kalmıyor ancak
çaldıkları her kapı da birer birer yüzlerine kapanıyor.
Şimdi, Deniş Mahallesinin çaresizliği ile bu kanun teklifinin
ne alakası var. diyebilirsiniz, oysa çok alaka var.
Değerli milletvekilleri, Çevre Kanununun
yürürlülük tarihi 1983, çevresel etki değerlendirme analizi kavramı
ise 1993 yılında mevzuatımıza girmiş. Soma
Denişte olduğu gibi, TKİ ve TTKnin ruhsat sahibi olduğu
maden sahalarının işletme ve çalışma ruhsatları
çok eski. Dolayısıyla, hemen hiçbirisinde, hiçbir maden işletmesinde
çevreye ve insana verdiği zararların analizi
yapılmamış. Şimdi, bu maddenin
kanunlaştığını düşünelim. TKİnin de
Denişteki sahasını veya benzer sıkıntıların
yaşandığı başka bir sahanın ruhsatını
devrettiğini düşünelim. Engel var mı? Yok. TKİ şu anda
elindeki ruhsatları birer birer devretmekte. TKİnin amacı zaten
şu anda madencilik işinden, kömür sektöründen çıkmak.
Bu sahayı da devrettiğini bir
düşünelim. İhaleyi alan firma, mevcut iş yeri açma ve
çalışma izniyle ÇED sürecine takılmadan faaliyetlerine devam
edebilecek. Sizce, insan hayatına, insan sağlığına bu
kadar zarar veren bir maden tesisi çalışabilir mi? Eğer bu madde
yasalaşırsa, bu ve buna benzer birçok saha, insan
sağlığına ve tabiata verdiği bunca zararlara
rağmen çalışmaya devam edecek, devam edebilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla)
İşte, bu nedenle, bu maddenin kanun teklifinden
çıkartılması gereklidir, elzemdir. Deniş Mahallesinin
kamulaştırma sorunlarının bir an önce çözülmesi ve
önergemizin kabul edilmesi dileğiyle Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar Kayseri Adana Samsun Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş Edirne Konya Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurunuz Sayın Altıntaş.
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve bizleri izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle Ruhsat devirlerinde
alınmış izinler ve muafiyetler aynen korunur. denilmektedir.
Firmalar açısından bürokrasiyi azaltan ve ruhsat devirlerini
kolaylaştıran bir madde olarak uygun görünüyor. Ancak, bu maddeyle,
mevcut ruhsatlarının değerlerinin artacağı da öngörülebilir,
bu da elinde ruhsat olanlar için bir değer artışı
anlamına gelir. Bu artışın sadece firmaya değil
devlete, yani tüm millete de faydası olması gerekir diye
düşünüyoruz. Buna uygun bir uyarlama yapılması daha hakkaniyetli
olacaktır.
Enerji piyasasında düzenleme yapılacaksa,
vatandaşa, üreticiye öncelikle erişim, sonra da ucuza erişim
sağlamak gereklidir. Elektrik dağıtım şirketleri,
dağıtım altyapı maliyeti fazla olan bölgelere altyapı
götürmekten kaçınmakta, halk da bu durumdan şikâyetçi durumdadır.
Birçok çiftçimiz, hayvancımız kurdukları ahırlarına,
tesislerine elektrik getirilmediğinden şikâyetçiler. Örneğin,
sütçülükle uğraşan bir çiftçimizin tesisinde sütler bozulabiliyor.
Devletimizin, halkımızın her kesiminin enerji kaynaklarına
rahatlıkla erişimi için her türlü hukuki ve yasal düzenlemeleri
yapması gereklidir. Kaldı ki elektrik vatandaşa pahalıya
satılmaktadır.
Bakın, G20 üyesi ülkeler arasında,
satın alma gücü paritesine göre elektrik fiyatı en pahalı 3üncü
ülke konumundayız. Corona virüsü salgını neticesinde işleri
sekteye uğrayan, üretim yapamayan ve yapsa da maddi
sıkıntılar çeken işçimiz, esnafımız, sanayicimiz
de bu yüksek elektrik tüketim bedelinin düşürülmesini istiyor. Ayrıca,
YEKDEM tarifesinin yüksek maliyeti de elektrik faturalarını
artırmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu yüke bir de
elektrik faturalarımızın yüzde 2lik kısmını
teşkil eden TRT payı eklenmektedir. Sayıştay verilerine
göre, TRTnin en önemli gelir kaynaklarının başında
elektrik tüketim bedelinden aldığı TRT payı gelmektedir.
Vatandaşımız izlesin izlemesin TRTye bu parayı
vermektedir. Tarafsız olması gereken TRT de bu parayı
alırken vatandaşın tamamından almakta, yayın yaparken
ise taraf tutmaktadır. Bu yüzden, biz de TRTnin elektrik tüketim
bedelimizden pay almasına karşıyız; en azından
ihtiyari olsun, yayınları izlemek isteyenler ödesin, TRT de bu
vebalden kurtulsun. Bunu yapamıyorsa TRT bir Deli Dumrul belgeseli
hazırlasın, eminiz kendisine önemli bir rol verilecektir.
Son olarak, henüz maddenin sırası gelmedi
fakat çocuklarımıza ve torunlarımıza borcumuzdan
dolayı 6ncı maddeye de değinmek gerektiğini
düşünüyorum. Bu kanun teklifiyle yalnızca vatandaşı göz
ardı etmemiş, doğayı da görmezden gelmişsiniz.
Bakın, 1854 yılında Amerikada Kızılderili Şef
Seattle şöyle yazıyor: Dünya beyaz adamın kardeşi
değil ama düşmanıdır ve onu fethetti mi ilerlemeye devam
eder. Babalarının mezarlarını geride bırakır ve
aldırmazlar. İştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride
sadece bir çöl bırakacaktır.
Bakın, kanun teklifinin 6ncı maddesiyle,
maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına geçici tesis
kurmasının önü açılmaktadır. Bu teklif kabul edilir ve
kanunlaşırsa, şimdiye kadar maden ruhsatıyla belirlenen alanların
sınırları içinde yürütülen madencilik faaliyetlerinin bir
kısmı ruhsat alanı dışında da yürütülebilecektir.
Bu madde hem doğayı hem halkı düşünmemektedir.
Doğayı talan etmenin önü açılacaktır. Bu şirket
sahiplerinin de sizlerin de bizlerin de çocukları, torunları bu
ülkede yaşayacak. Bu yüzden, bu maddeyi tekliften çıkaracağınıza
inanıyorum.
Az önce öğrendiğime göre bu madde
tekliften çıkarılıyor, bu konuda hemfikir olunmuş.
Komisyonda yaptığımız öneri ve uyarıları dikkate
alarak doğamıza zarar verilmesini bir nebzede olsa
hafiflettiğiniz için gelecek nesiller adına teşekkür ediyorum.
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde 3
önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı
mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Serpil
Kemalbay Pekgözegü Hüda
Kaya Zeynel
Özen
İzmir İstanbul İstanbul
Ali Kenanoğlu Murat
Çepni Oya
Ersoy
İstanbul İzmir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz İsmail
Atakan Ünver Çetin
Osman Budak
Tokat Karaman Antalya
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay.
Buyurunuz Sayın Kemalbay. (HDP
sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
torba yasa -aslında, hemen, en son söyleyeceğim şeyi başta
söyleyeyim- geri çekilmesi gereken bir yasadır. Bütün torba yasalar çok
büyük kötülükler yapıyor halka, bu torba yasa da halkın
doğasını talan etme üzerine kurulmuş bir torba yasa
teklifi; o yüzden geri çekilmeli. Neden? Çünkü bu torba yasa, ekoloji
örgütlerinin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin görüşleri
alınarak yapılmış değil. Bugün bütün ekoloji örgütleri
bu yasaya karşı. Diyeceksiniz ki Ekoloji çok entelektüel bir
şey, böyle hayata çok dokunmayan bir şey. Hayır, ekoloji ekmek
kadar, su kadar önemli bir konu.
Halkın geçim kaynaklarını ortadan
kaldıran bir doğa saldırısı Türkiyede son on sekiz
yıldır artarak devam ediyor. Son iki yıldır
çığırından çıkmış bir durumda, her yer delik
deşik edilmiş bir şekilde. Madencilere, JESlere HESlere
RESlere peşkeş çekiliyor. Yenilenebilir enerji adı altında
Türkiyedeki bütün yer üstü zenginlikler, varlıklar, tarihî, kültürel
yapılar, bir avuç şirkete peşkeş çekiliyor. Eğer
gerçekten yenilenebilir enerji üretilmesi gözetiliyorsa, o zaman bunu bilimle
ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği içerisinde yapmak gerekiyor
ama aslında, burada hedeflenen şey yenilenebilir bir enerji projesi
yapmak değil, tam tersine AKP-MHP blokunun iktidarını ayakta
tutabilmek için ihtiyaç duyduğu bir avuç sermayedara yeni bir iş
alanı açmak. İnşaatçı politikaların yerine şimdi
artık bu enerji politikaları yerleştirilmeye
çalışılıyor ve halkın bütçesinden kaynaklar bu enerji
şirketlerine peşkeş çekiliyor.
Bir zamanlar, hatırlarsınız,
Türkiyede ihracat destekleniyordu ve hayalî ihracatlar olmuştu, bugün de
aslında, Türkiyede sanki yenilenebilir enerji kaynakları
destekleniyormuş gibi bütçeden ayrılan bu paylar, şirketler
tarafından âdeta hayalî ihracatta olduğu gibi çarçur ediliyor ve
ellerine kazmayı, küreği, kepçeyi alan irili ufaklı
şirketler doğaya saldırıyor; Karadenizde, Kürt
coğrafyasında, Egede, Kaz Dağlarında, her yerde. Bugün
eğer doğa bu kadar büyük, ağır saldırı
alıyorsa işte bu kâr iştahından, rant talanından
oluyor. Bu rant talanına Halk ne diyor? diye
baktığımızda, hayatında belki karakola gitmemiş
köylü kadınlar bugün jandarmayla karşı karşıya
geliyorlar. Bakın, ben geçenlerde Orhanlı köyüne gittim ve İzmir
Seferihisar Orhanlı köyünde JES projeleri yüzünden köylüler ile
jandarmalar karşı karşıya geliyor. Ne demişti
Somalı işçiler, maden işçileri? Öyle mi alay komutanı?
denilmişti. İşte, evet, Öyle mi alay komutanı? diyen
köylüler bugün kolluk gücüyle karşı karşıya.
Yine, Kirazlıyaylada, aynı şekilde
kadınlar doğalarını korumak için, geçimlik tarımlarını
korumak için çırpınıyorlar. Bu yasa teklifi gelirken Tamamen
yatırımcı ve işletmecilerin lehine birtakım
kolaylıklar sağlanacak. deniliyor. Aslında, zaten mevcut
yasalar da kâğıt üzerinde kalıyor; fiilen, hayatta
gerçekleşen şeyse ÇEDlerin uygulanmaması, ÇEDlerden
kaçış yollarının ayarlanması; vali, kaymakam eliyle,
il müdürlükleri eliyle yasaların bir şekilde boşa
düşürülerek, bu şirketlerin istedikleri gibi at koşturmasının
önünün açılmasıdır. Mesela ÇED konusunda ciddi sorunlar
vardır, ÇEDin halka sunulması gerekirken ÇEDin halktan
kaçırıldığını görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bütün bu
projelerin halka ekonomik katkı sunmayan projeler olduğunu görüyoruz,
bölgelerin ekolojik yapılarını ortadan kaldıran, tahrip
eden, yok eden, geri dönülmez bir şekilde ortadan kaldıran
tahribatlar olduğunu görüyoruz. Yine, ÇED raporlarının bilimsel
yöntemlere göre uygulanmamasından kaynaklı olarak sorunlar
yaşandığı gibi, verilen ÇED raporlarının da
aslında kümülatif etkilerinin gözetilmediğini ve Türkiye'de
aslında doğanın tüketilmesinin sınırlarına
yaklaşıldığını ve limitler dolduğu için doğanın
artık bir daha geri dönülemez bir şekilde tahrip edildiğini
burada görüyoruz. O yüzden, ÇED raporlarının halka sunumundan
kaçanlara, halkın tepkilerinden kaçanlara karşı bir an önce
yaptırımlar getirilmesi, bu yasa teklifinin geri çekilmesi ve
doğanın korunması için, iklim krizine, gıda krizine
karşılık önlemlerin alınması için bir an önce
çalışmaları tam tersine çevirmemiz gerekiyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki ikinci konuşmacı Karaman Milletvekili İsmail Atakan
Ünver.
Buyurun Sayın Ünver. (CHP
sıralarından alkışlar)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bundan yaklaşık bir ay
önce yine bu kürsüde Ermenekte eylem yapan madencilerimizin
sorunlarını dile getirerek çözümü için adım atılması
gerektiğini belirtmiştim. Bugün görüşülmekte olan bu teklifte
Maden Kanununa ilişkin düzenlemeler de var ama yine madencilerin
sorunlarına bigâne kalınmış, sesleri duymazdan
gelinmiş. Ülkemizde kömür madenciliğinin son on yılda ve
özellikle Soma ve Ermenek facialarından sonra büyük bir krizin içine
itildiğini daha önce de ifade etmiştim. Görüyorum ki Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ile iktidar çoğunluğu ya durumun
farkında değil ya da işlerine öyle geliyor. Zararı yok, biz
bir kez daha anlatırız. Ermenekte 18 madencimizi şehit
verdiğimiz faciadan sonra çalışan ocakların dörtte 3ü
kapanmış, çalışan madenci sayısı on beşte
1e düşmüş, taşımacılık kooperatifinde
kayıtlı olan kamyon sayısı beşte 1e inmiştir.
Ekonomisi kömür madenciliğine dayanan
Ermenekte 2014 yılından bu yana hayat durma noktasındadır.
Ermenekte madenci göçü olmuş, göçmeyenler işsizliğe ve
yokluğa mahkûm edilmiştir. Yönelttiğimiz soru önergesine
Bakanlık Ermenekte işini kaybeden madencilerle ilgili
yapılacaklar Bakanlığımızın sorumluluğunda
değildir. diye cevap vermiştir. Kapanan kömür madenlerinin
açılması için bir şey yapmıyor, patrondan alacağı
olan madenciler için bir şey yapmıyor. Madenlerin kapanmasından
dolayı işini kaybeden madenciler için bir şey yapmıyor. E,
o zaman bu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı niye var?
Bakanlık üç beş enerji dağıtım şirketinin veya
yabancı altın arama şirketlerinin çıkarını
korumak için mi var? Ermenekte şu an çalışan üç ocaktan ikisi
aynı patronaja ait ve ikisinde de hem işçi hakları ve
alacakları yönünden hem de çalışma koşulları ve
iş güvenliği yönünden sorun var. Ermenekte işçiler
maaşlarını alamadıkları için İş Kanunundan
kaynaklanan çalışmaktan kaçınma haklarını
kullanmaktadır. Bu hakkı kullanan işçilerden bir kısmı
ise işveren tarafından ahlaksızlık suçlamasıyla
tazminatsız olarak işten atılmıştır. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise elindeki imkânlar ve sahip
olduğu yatırım gücüyle yaşanan tüm sorunları
çözebilecek kudrete sahipken hiç oralı olmamaktadır. Bakanlık
aylardır maaşlarını dahi alamayan maden emekçisine kulak
tıkamaktan vazgeçip sorumluluk üstlenmeli ve madencinin sömürülmesinin
önüne geçmelidir. Tüm madenci kardeşlerimiz ve Ermenek acilen bunu
beklemektedir. Bakanlık bunun yanında Ermenekte ve kömür
madenciliğinin stratejik öneme sahip olduğu yerlerde kapanan
ocakların açılması için yine acilen harekete geçmelidir. Kapanan
bu madenleri özel sektör işletemiyorsa devlet TKİ
vasıtasıyla işletmelidir. Ermenekte 2014teki maden
faciasında hayatlarını kaybeden 18 madencimizin ailelerine hâlâ
tazminatları ödenmemiştir. Temmuz ayında bazı ödemelerin
devlet tarafından üstlenilmesine ilişkin yapılan düzenlemede,
Somada redevans sahaları dışında kalan madenciler ile
Ermenekteki madenciler kapsam dışında bırakıldı.
Anayasanın ülkede madenlerin ve tabii kaynakların devletin hüküm ve
tasarrufu altında olacağına dair hükmü karşısında
yapılan düzenleme hem Anayasaya aykırı hem de büyük bir
haksızlıktır.
Kapanan ocakların yanında,
çalışan ocaklarda da birçok sorun vardır. Çünkü yeterli denetim
yapılmamakta, yapılan denetimlerde de gerekli özen
gösterilmemektedir. Yapılan düzenlemelere rağmen iş
güvenliği önlemleri, malzeme ve teçhizatları yetersizdir. Kömür
çıkarma izni olmayan ocaklardan çıkarılan kömürlerin sanki
izinli ocaklardan çıkarılmış gibi satıldığına
dair iddialar vardır. Bunlarla ilgili şikâyetler yapılmakta ama
sonuç alınamamakta. Ermenekte 2014te yaşanan facia, su basması
neticesinde oluşmuştur. Bu nedenle, bu sahalarda sondajlama büyük
önem taşımaktadır. Ne var ki daha önceleri aktif olan madenlerde
haritalamanın düzgün yapılmadığı ve sahaya uygun olmadığı
iddiaları yanında, bu madenlere yakın ocaklarda
çalışılırken yeterli sondajlama
yapılmadığı yönünde de iddialar vardır. Tüm bu
durumlar birlikte değerlendirildiğinde, Ermenekte yeni bir maden
faciası yaşanması ihtimali vardır. O nedenle, bu madenlerle
ilgili olarak gerek işçi hakları gerekse de çalışma
koşulları ve iş güvenliği tedbirleri açısından
vakit geç olmadan harekete geçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Başkanım?
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Devamla)
Anlattıklarımıza ve madencinin feryadına duyarsız
kalanlar, hatırlayın; eylemdeki babası Ali Selviye desteğe
gelen küçük Ömer Okula gidiyorum, babam cebime 5 kuruş katamıyor,
babamın hakkını verin! diye bağırıyordu. Yine,
eşini 2014teki kazada kaybettiğinde üç aylık ve beş
yaşında olan 2 kızıyla eylemdeki madencilere desteğe
gelen Şadiye Çoksöyler Kazanın ardından bize bütün
haklarımızın verileceği sözü verildi ama hâlâ
tazminatlarımız ödenmedi. 2 çocuğumun hakkını
vermiyorlar, canımızın bedelini bile çok gördüler bize.
diyordu. Bu sözler karşısında içinden bir şeylerin
koptuğunu hisseden, yüreği cız eden her kim varsa acilen harekete
geçsin. Bu sözler karşısında bir şey hissetmeyenleri ve
yüreği taş kesilenleri ise Allah ıslah etsin.
Genel Kurula saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan, Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 5inci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederim.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Arslan
Kabukcuoğlu
Edirne Konya Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu.
Buyurunuz Sayın Kabukcuoğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Maden Yasasında değişiklik
yapılmasını öneren 5inci madde teklifiyle işletme
alanı dışında 20 metreye kadar çalışma
yapılması, işletmeciye ceza verilmemesinden bahsedilmektedir.
Madenler milyarlarca yılda oluşan,
ülkelerin millî servetidir; sahibi devlettir. Dünyada 90 çeşit maden
vardır, bunun 75 çeşidi ülkemizde bulunmaktadır. Tarım ve
madencilik en önemli kalkınma fırsatlarımızdır. Millî
servetini değerlendirmeyen ülkeler refaha ulaşamazlar.
Madenciliğe de gerekli özeni göstermeliyiz. Yer altı değerlerimizi
insanlarımızın istifadesine sunmalıyız.
Hükûmetin bu konuda gerekli titizliği
gösterdiğini söylemek zordur. Ülkemizde madencilik bazı
aksaklıklarla yoluna devam etmektedir. Örneğin, daimi nezaretçiler
devlet adına çalışan ama maaşını maden
şirketinden alan kimselerdir. Maaşını işletmeciden
alan insanın, görevlinin, iş sağlığı, üretim
konusunda tarafsız ve titiz olacağı sorunludur; burada bir
çarpıklık vardır. Milyarlarca lira getirisi olan maden
ocakları için devlet daha uygun işletme ve personel rejimleri
geliştirmelidir. Madenlerde teknik personele ağırlık
verilmelidir. Bilimsel olmayan çalışmalar 350-400 milyon yılda
oluşan yer altı servetini heba ediyor. İşletmeciler, asgari
ücretle mühendis, topoğraf çalıştırmakta veya nadiren de
olsa çalışıyor göstermektedirler. Madenlerde çalışacak
teknik personel ve onların ücretlendirilmesi, verimliliği
artırmak, millî serveti korumak ve iş kazalarını önlemek
için son derece önemlidir. Gerekli teknik personeli çalıştırmak
kaydıyla, yer altında açılan sahaların
koordinatlarını belirlemek son derece kolaydır.
İşletme sahasını hassas olarak ölçen imkânlar varken burada
tolerans tanımak olayı teknik boyuttan çıkararak, istisnadan
çıkararak kural hâline getirecektir. İşletme sahasının
20 metre dışarı çıkarılmasının
meşrulaştırılmasının bir anlamı yoktur.
Asgari ücretli mühendisler, topoğraflar
çalıştırılıyor ve dediğim gibi bazen
bunların sadece diplomaları kullanılıyor.
Tehlikeli meslekler grubunun başında gelen
madencilik, ocaktaki tehlikeden ibaret değildir. İşçiler burada
sakatlanıyorlar, meslek hastalıklarına yakalanıyorlar,
emekli oluyorlar; kıdem tazminatlarını bile alamıyorlar.
13 Mayıs 2014 tarihinde Somada
hayatını kaybeden 301 madenciyle birlikte ocakta çalışmakta
olan 2.831 işçi gerekçe gösterilmeksizin ve tazminatları ödenmeden
holding tarafından işten çıkarıldılar. Aynı
şekilde Somadaki bir başka maden şirketi de 1.200 işçinin
iş akdini feshetti. Hakkını alamayan 700 işçi için
işçiler ve ilgili işçi sendikası tepki göstermiş olup
şimdiye kadar hiçbir işçinin hakkı ödenmemiştir. Devlet
haksızlığa sessiz kalmıştır. Bu durum, devletin
maden işçilerine yaklaşımının tipik bir
örneğidir.
Milyonlarca yılda oluşan yer altı
madenlerinin önemini anlıyoruz. Madenleri çıkaralım,
madenlerimiz önemli ama bunun yanında yer üstü
kaynaklarımızı ve servetlerimizi feda etmememiz lazım.
Örneğin, ülkemizde sit ovası olarak kabul edilerek kontrol
altına alınan 450 bin dekarlık Eskişehir Alpu
Ovasının ortasına, yüz binlerce ton kül zehirli gaz yayacak
olan kömürlü termik santral yapılma teşebbüsü vardır. Kömür
çıksın ama toprak kirlenmesin, atmosfer kirlenmesin, geride yüz
binlerce, milyonlarca ton toksik madde kalmasın. Bırakın o kül,
o zehirli gazlar yeraltında kalsın, toprak temiz kalsın, verimli
ova, tarımsal üretim de devam etsin.
Bilecik Bozüyük Muratdere köyü Mezitlerin
başındadır, buradan geçenler bilirler, burası son derece
kıymetli bir doğa harikasıdır. Bu alanda
bakır-molibden açık maden işletmesinin başlanacağına
dair iddialar duymaktayız. Maden şirketinin iki yıldır
halkla ilişkiler çalışmaları yaptığını
biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) 100 bin
dolayında ağacın kesileceğini, günde on binlerce ton su
harcanacak flotasyon tesisi, açık depolama tesisi ve yeni açılacak
yollarla tabiatın tahrip edileceğini biliyoruz. Bölge
halkının beklentisi tabiata zarar veren çalışmaların
derhâl durdurulması ve bu açık maden ocağı faaliyetlerinden
vazgeçilmesi şeklindedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde aynı mahiyette 4 önerge vardır. Önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Ali
Kenanoğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Murat
Çepni Tulay
Hatımoğulları Oruç Oya
Ersoy
İzmir Adana İstanbul Serpil Kemalbay
Pekgözegü
İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin Osman
Budak Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tokat Antalya Manisa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ayhan
Altıntaş Orhan
Çakırlar Ahmet
Kamil Erozan
Ankara Edirne Bursa
Şenol
Sunat Zeki Hakan
Sıdalı
Ankara Mersin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Bülent
Turan Ahmet
Özdemir Erkan
Akçay
Çanakkale Kahramanmaraş Manisa
Hamza
Dağ Tamer
Dağlı
İzmir Adana
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Genel Kurulun takdirine
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerin
gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren
değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması
amaçlanmaktadır.
Gerekçe:
Maddeyle, ruhsat sahası içinde izin
alınmaması hâlinde ruhsat sahası dışında geçici
tesis kurulabilmesi amaçlanmaktadır fakat bu geçici tesisin asıl
ruhsat sahasına ne kadar uzak olabileceği, bölgesel
sınırı olup olmadığı, kurulacağı
arazinin hangi şartlara göre belirleneceği net bir şekilde
belirlenmemiştir. Kötü niyetli uygulamalara sebebiyet verebileceğinden,
teklifin metinden çıkarılmasını ve
şartlarının açıkça belirtilmesinin uygun olacağı
kanaatindeyiz.
Gerekçe:
Ek 20nci madde şirketlerin ruhsat alanı
dışına tesis kurmasına olanak tanımaktadır.
Teklifin kabul edilmesi hâlinde, bugüne kadar maden ruhsat alanı içinde
yürütülen madencilik faaliyetleri ruhsat alanı dışına çıkmış
olacaktır. Bu durum, madencilik faaliyetlerinin ormanlar, tarım ve
mera alanları, içme suyu havzaları ve kıyılara daha fazla
zarar vermesinin yolunu açacaktır. Madencilik faaliyetlerinin maden ruhsat
alanı içinde kalması doğa tahribatı ve halk sağlığına
yönelik çevresel risklerin bütüncül bir bakışla kontrolünü
sağlamaktadır. Teklifin ruhsat alanı dışında
geçici tesis kurma olanağı getiren düzenlemesi bu bütüncül
bakışın ortadan kalkmasına yol açmaktadır. Önerge, bu
sorunu gidermeyi amaçlamaktadır.
Gerekçe:
Ruhsat sahipleri maden sahalarının içinde
tesis kuramadıkları takdirde maden sahası dışında
geçici tesis kurulması hedeflenmektedir. Madencilerin doğaya ve
çevreye verdikleri tahribat düşünüldüğünde, ruhsat sahası
dışında geçici tesis kurmaları bu tahribatın daha da
büyümesine sebep olacaktır.
BAŞKAN Önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 6ncı
maddenin oy birliğiyle tekliften çıkarıldığı
tutanaklara geçsin diye söz aldım efendim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, kabul
edilen önerge doğrultusunda 6ncı madde metinden
çıkmıştır. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Metinden çıkan bu madde ve
bundan sonra çıkarılacak maddelerde herhangi bir
karışıklığa mahal vermemek adına görüşmelere
mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Madde numaraları
kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.
Sayın Tarhan, söz talebiniz var.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
61.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
Kocaeli Üniversitesi çevresindeki dükkanları kapatılan esnafa acil
destek verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kocaeli Üniversitesi Umuttepe mevkisinde
esnaflarımız zor durumda. 60 bin öğrencisi olan Kocaeli
Üniversitesinde, üniversite etrafındaki bütün restoran, kafe,
kırtasiye malzemesi satan esnaflar iş yerlerini kapatmış.
Kanun hükmünde kararnameyle Türkiyenin üniversite etrafındaki
esnaflarının iş yerleri kapatıldı. Bu esnaflar
evlerine ekmek götüremiyorlar. Acilen kira desteği, vergilerinin uzun
vadeli uzatılması, aynı zamanda kredi anlamında destek
verilmesi gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:20.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah
ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yok, ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 19 Kasım 2020 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.00