TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
18inci
Birleşim
19
Kasım 2020 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Konya Milletvekili
Fahrettin Yokuşun, Konya ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili
Tacettin Bayırın, pandemi nedeniyle esnafın
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Kocaeli Milletvekili
Radiye Sezer Katırcıoğlunun, 20 Kasım Dünya Çocuk
Hakları Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Düzce Milletvekili Ümit
Yılmazın, 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü
maddesinde atık lastiklerin yakılmasıyla elektrik üretilmesine
dair hüküm bulunduğuna, lastik yakılmasının çevreye ciddi
sıkıntı vereceğine, teklifin 13üncü maddesinin yeniden
düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Demirin, ülkenin AR-GE çalışmalarıyla
ortaya koyduğu millî teknoloji hamlesinin meyvelerinin alınmaya
başladığına, millî kaynaklarla üretilen
SİHAların Libya, Suriye ve Karabağda başarı elde
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Osmaniye Milletvekili
Baha Ünlünün, iktidarın her seçim öncesinde verdiği sözleri
tutması ve eğitim ile bilim emekçilerinin ek göstergelerini 3600e
çıkarması ve atama bekleyen gençlerin atamalarını 24
Kasım Öğretmenler Gününde yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
4.- Tekirdağ
Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, çiftçi borçlarının
yapılandırılmasının en yakın zamanda bir torba
kanun teklifi içerisine konulmasını istediklerine ilişkin
açıklaması
5.- Antalya Milletvekili
Aydın Özerin, Antalya ve çevre illerde ani hava değişimiyle
zarara uğrayan narenciye üreticilerine bir afet yardımının
bugüne kadar yapılmadığına ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe
ilişkin açıklaması
7.- Niğde Milletvekili
Selim Gültekinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde AK PARTİ döneminde sağlıkta dönüşüm ve
yatırımlar sayesinde Covid-19la başarılı bir mücadele
verildiğine, Sağlık Bakanlığının 2021
yılı bütçesinin hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Olcay
Kılavuzun, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda eğitim
gördüğü sırada öldürülen Ertuğrul Dursun Önkuzunun
adının Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi B Bloka
verildiğine, Ertuğrul Dursun Önkuzu ve tüm şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
9.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde meydana
gelen kazada hayatını kaybeden askerlere Allahtan rahmet
dilediğine ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, salgın sürecinde iktidarın
önceliğinin eğitim olmadığına, gelinen aşamada
çocukların belirsiz, öngörüsüz, plansız bir süreçle eğitimden
uzak kaldıklarına ilişkin açıklaması
11.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, çiftçilerin hak ettikleri desteklemeleri ya hiç
alamadığına ya da geç aldığına, ülkenin birçok bölgesinde
kendi ürünlerini doğrudan tüketiciye satan çiftçilerin destekleme
konusunda sorunlar yaşadığına ilişkin
açıklaması
12.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, devlet memurlarının ve
bakanların millete saygı duymak zorunda olduğuna, Cumhuriyet
Halk Partisinin mafyaya pabuç bırakmayacağına ilişkin
açıklaması
13.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Şavşat ve Ardanuç
ilçelerinde Hanlı-1 ve Hanlı-2 regülatörlerine karşı 28 köy
halkı tarafından 2018 yılında Rize İdare Mahkemesinde
ÇED raporunun iptaline yönelik açılan davanın Şavşat ve
Ardanuç halkı lehine sonuçlandığına, HES şirketinin
projenin kurulum gücünün 10 megavatın altında olmasına dayanarak
ÇEDin gerekli olmadığı kararı aldığına
ilişkin açıklaması
14.- Manisa Milletvekili
Bekir Başevirgenin, Mecliste kabul edilen borç yapılandırma
paketine alınmayan çiftçilerin kendileri için bir düzenleme
beklediğine ilişkin açıklaması
15.- Kütahya Milletvekili Ali
Fazıl Kasapın, Nadir Hastalıklar Araştırma Komisyonu
Raporunun mart ayında yayımlandığına,
bakanlıkları ve Parlamentoyu bu konuda samimiyete davet ettiğine
ilişkin açıklaması
16.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman 1954 Spor ve Kahta 02
Sporun 3üncü Ligde Adıyaman ilini başarıyla temsil
ettiklerine, Adıyaman merkez ile Kahta stadyumları ve diğer spor
tesisi eksiklerinin tamamlanması için iktidara seslendiğine
ilişkin açıklaması
17.- Gaziantep Milletvekili
İmam Hüseyin Filizin, pandemi döneminde üretime devam eden sanayicilerin
sorunlarının çözülmesinin ülke açısından önemli
olduğuna ilişkin açıklaması
18.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 13-15 Kasım 2020 tarihlerinde Şırnak ilinde
belediye başkanları, muhtarlar, kanaat önderleri ve
vatandaşlarla bir araya gelerek Şırnak ilinin sorunlarına
ilişkin istişarelerde bulunduklarına, 15 Kasım 2020
tarihinde MHP Şırnak il kongresini büyük bir coşkuyla
gerçekleştirdiklerine, güvenlik korucularının sorunlarına,
Şırnak ilinin sorunlarına, Irak sınırındaki
Habur-2de gümrük kapısına, Şırnak-Van kara yolu ile ilçe
kara yollarındaki çalışmalara, Şırnak Devlet Hastanesi
ile 500 yataklı Şırnak Bölge Hastanesi inşaatına
ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili
Lütfü Türkkanın, Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde meydana gelen kazada
şehit olan Piyade Yarbay Rasim Sayın, Ulaştırma Uzman
Çavuş Mehmet Sinan Kılıç ile Diyarbakır ilinde
silahının ateş alması sonucu şehit olan Jandarma Uzman
Çavuş Cumhur Tokuşa ve coronavirüs nedeniyle hayatını
kaybeden millî güreşçi Reşit Karabacaka Allahtan rahmet
dilediğine, her yıl kasım ayının üçüncü çarşamba
gününün Dünya KOAH Günü olarak kabul edildiğine, hayvana şiddetin
Ceza Kanununa alınmasının milletin beklentisi olduğuna,
Nevşehir ilinde özellikle patates ve üzüm üreticilerinin sorunlarına,
Türk çiftçisinin açlığa mahkûm edildiğine, ürün desteğinin
bu yıl hiç verilmediğine, Nevşehir ili Hacıbektaş
ilçesine bağlı Karaburç köyünde başlatılan maden
çalışmasına, Hükûmeti bu konularda harekete geçmeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, RTÜKe bulundukları
şikâyetlerin kurul gündemine alınmadığına, RTÜKün
anayasal bir kurum olma özelliğini şu andaki Başkan döneminde
yitirdiğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü kutladığına,
sivil toplum kuruluşlarının, siyasi partilerin birincil
görevlerinden birinin imzalanmış olan Dünya Çocuk Hakları
Sözleşmesine uygun davranılmasını sağlamak
olduğuna, Merkez Bankasının faiz oranını 475 baz puan
artırdığına, Diyarbakır ili Bismil ilçesine
bağlı Kurudeğirmen köyündeki 30 ev, cami ve okulun yıkımına
ve bu olayı protesto ettiklerine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Piyade Yarbay Rasim Sayın,
Ulaştırma Uzman Çavuş Mehmet Sinan Kılıç, Jandarma
Uzman Çavuş Cumhur Tokuş ve milli güreşçi Reşit Karabacaka
rahmet dilediğine, Merkez Bankasının faiz oranlarını
yüzde 4,75 puan artırdığına, bu müdahaleyle Türkiye
ekonomisine uluslararası güvenin sıfırlandığına,
bu kadar hesapsız kitapsız bir ekonomi yönetimini ülkenin hak
etmediğine, ekonomideki çöküşü demokrasi ve hukuk makyajıyla
örtmenin mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
22.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde meydana gelen kaza
sonucu şehit olan Piyade Yarbay Rasim Sayın, Ulaştırma
Uzman Çavuş Mehmet Sinan Kılıç, Diyarbakırda silahının
ateş alması sonucu şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Cumhur
Tokuş ve coronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden millî
güreşçi Reşit Karabacaka Allahtan rahmet dilediğine,
vefatının 9uncu yıl dönümünde Yönetmen Ömer Lütfü Akadı
rahmetle yâd ettiklerine, Dünya Kadın Girişimciler Gününü yürekten
kutladığına, sabit ağırlık çift palet
dalış kategorisinde dünya rekoru kıran serbest
dalışçı Fatma Uruku tebrik ettiğine, sürekli ters muhalefet
yapmanın ekonomiye bir katkısının
olmadığına, demokrasinin, ekonominin, hukukun büyümesinin
hepimizin büyümesi demek olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın, Iğdır Milletvekili
Habip Eksikin 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi
üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Iğdır Milletvekili
Yaşar Karadağın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
tekraren açıklaması
29.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, kimsenin ekmeğiyle oynanmasını, yargı
kararı olmaksızın işine son verilmesini tasvip
etmediklerine ilişkin açıklaması
30.- Yozgat Milletvekili Ali
Kevenin, Ziraat Bankası ve Halk Bankasının görevde yükselme
sınavıyla ilgili değişik illerden çok sayıda
şikâyet geldiğine, kamu bankalarında görevde yükselme
sınavları ve idareci atamalarında liyakatin ve
şeffaflığın temel alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
31.- Kayseri Milletvekili
Dursun Ataşın, Kayseri ilinde çalışanlarını
kısa çalışma ödeneğiyle izne gönderen bazı
belediyelerin israfı, keyfî harcamaları kısmalarının,
vakıf ve derneklere yaptıkları desteklerini kesmelerinin hem
belediye hem çalışanlar hem de şehir için faydalı
olacağına ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan
Afganistan Millî Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı Doktor
Abdullah Abdullah ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
VI.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Dışişleri
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
2.- Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
VII.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/3116) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 238)
VIII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzelin, Orduda bulunan Ulubey Ohtamış Şelalesinin
düzenlenmesine yönelik yürütülen çalışmalara,
Ordunun Altınordu
ilçesi Karşıyaka Mahallesindeki bir alanda yapılan
çalışmaya ve bazı iddialara,
İlişkin
soruları ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun cevabı
(7/35500), (7/35788)
19 Kasım
2020 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 18inci Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Konyanın sorunları hakkında söz isteyen Konya
Milletvekili Fahrettin Yokuşa aittir.
Buyurunuz Sayın
Yokuş.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuşun, Konya ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
FAHRETTİN YOKUŞ
(Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum, iyi bir gün diliyorum.
Bugün, Konyamızın
sorunlarını anlatmaya çalışacağım ancak beş
dakikalık süreye sığmayacağı için buna birinci bölüm
diyelim, devamını inşallah başka
konuşmalarımızda getirelim.
Değerli milletvekilleri,
Konyamız, coğrafi olarak Türkiyenin en büyük ilidir. Merkez
ilçeleri dâhil 31 ilçesi, binin üzerinde köyü ve kasabası bulunmaktadır.
Nüfus olarak 2019 sayımlarına göre Türkiyenin 7nci vilayetidir.
Bilindiği gibi, Konyamız metropol bir il olmasına rağmen
göç vermektedir. 2002-2019 yılları arasında Türkiye nüfusu yüzde
28 oranında artarken Konyanın nüfusu sadece yüzde 19 artmıştır.
Konya, nüfus bakımından 2000 yılında Türkiyenin 4üncü
büyük iliyken bugün maalesef 7nci sıraya gerilemiştir.
Konya tarım ve
tarıma dayalı sanayide 1inci olan bir ilimiz. Başta tarım
ürünleri olmak üzere et, süt ürünlerinde de 1incidir. Konyamızın en
büyük sorunu susuzluktur; Konyanın yıllık yağış
miktarı 3 milyar metreküptür, tarımdaki ihtiyacımız ise
yıllık 6 milyar metreküptür. Bunun anlamı, her yıl 3 milyar
metreküp suyu biz yer altından temin ediyoruz ve bu yer altından
yıllarca temin ettiğimiz sular yüzünden de maalesef
Konyamızın Karapınar ve çevresi göçüklerle
yoğunlaşıyor. Şu ana kadar 330 göçük gerçekleşmiş
ve korkarız ki göçükler yerleşim merkezlerine kadar yaklaşmış
hatta bir köyün hemen bitişiğinde oluşmuştur. Maalesef, bu
göçüklerin en önemli sebeplerinden biri yer altından çektiğimiz
sulardır.
Yine, Konyamızın
en önemli sorunu çölleşmedir. Başta Karapınar olmak üzere
Cihanbeyli, Kulu, Yunak, Çeltik şeridinde müthiş bir çölleşme
vardır. Buralarda yer altı sularını ancak 200-250 metreden
çekebilmekteyiz ama tarımda sulu tarıma ısrar ediyoruz, sulamada
yeni bir sistem getiremiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
bilirsiniz Konya Ovası Projesi (KOP) 1985 yılında
başlamış ve hâlen devam eden bir büyük proje. Bu proje Konya,
Niğde, Karaman ve Aksaray illerimizi kapsıyordu, 2016
yılında çıkan bir yasayla Nevşehir, Kırşehir,
Kırıkkale ve Yozgat illeri de dâhil edildi. Bu yıl KOP projesi
için ayrılan pay sadece 118 milyon lira, 8 vilayete 118 milyon lira. KOP
bünyesindeki bu 8 vilayetimiz tarım kentidir, aslında tamamının
suya ihtiyacı vardır. Türkiye'nin tarımda kendi kendine yeter
bir ülke olabilmesi için yani eski yıllara dönebilmemiz için
Dicle-Fırat havzasından KOP bölgesine yani Konya Ovası Projesi
adını verdiğimiz 8 vilayetin bünyesinde bulunduğu bölgeye her
yıl en az 8 milyar metreküp su getirmemiz lazım ve bu suyu da nereden
getireceğiz? Dicle-Fırat havzasından getirmemiz lazım.
Değerli milletvekilleri, böyle bir projenin maliyeti Kanal İstanbul
Projesinin sadece dörtte 1i kadar. Evet, biz Konyalılar olarak, 8
vilayet olarak Kanal İstanbul değil, Kanal Konya. Konyaya, 8
vilayetimize su. diyoruz. Bilmeniz gerekir ki Türkiye nüfusu 2002-2019
yılları arasında yüzde 27 artarken İç Anadolumuzun bu 8
vilayetinin ortalama nüfusu sadece yüzde 10 artmıştır. Bunun
anlamı nedir, biliyor musunuz? Bu 8 vilayet göç veriyor, bu 8 vilayet
boşalıyor, İç Anadolu boşalıyor. Niye
boşalıyor? Su olmadığı için. Niye boşalıyor?
Yatırım olmadığı için. Niye boşalıyor?
Yeterince sahip çıkılmadığı için.
Değerli milletvekilleri,
Konyamız Büyükşehir Yasası düzenlemesinden sonra daha
yoğun göç vermeye başlamıştır. Binin üzerinde köyümüz
ve kasabamızın yaklaşık dörtte 1i ören yerine
dönüşmüştür. Belediye hizmetleri köylerimize yeterince
götürülememektedir. Eskiden 200ün üzerinde kasabamız vardı,
belediyemiz vardı, bunlar ortadan kalktı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Şu anda Konya Büyükşehir Belediyemiz 500 kilometre öteye
yani bir uçtan bir uca hizmet götürmekle mükellef, bunu yapması mümkün
değil ama gelin görün ki Büyükşehir Yasamız maalesef
Konyamızı vurmuş, bütün büyükşehirleri vurmuştur. Köy
ve kasabalarımızın hatta küçük ilçelerimizin nüfusu her geçen
gün azalıyor, düşüyor, genç nüfus kalmıyor. Tarımda
maalesef nüfusumuzun durumu çok kötü.
Değerli milletvekilleri,
pek çok yerleşim birimimizin içme suyu yok. Köylerimizin büyük bir bölümü
yıllardır asbestli borulardan su içiyor. Yol projeleri
halledilmemiş köylerimiz var. Konyamızın en önemli
sorunlarından biri de çevre sorunları. Tüm köy ve
kasabalarımızın kanalizasyonları arıtmasız olarak
ırmak, dere, göl ve barajlara akmaktadır. Bu kirli, kimyasal
karışımlı sularla tarım yapmaktayız. Başta
Çumra, Kadınhanı, Derebucak gibi ilçelerimiz olmak üzere birçok
ilçemizin arıtması yok, arıtma tesisi yok. Kanalizasyonlar
derelere, ırmaklara, göllere, göletlere akıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
FAHRETTİN YOKUŞ
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Binin üzerindeki
yerleşim birimimizin yani köy ve kasabalarımızın hiçbirinin
arıtması yok. Konya çevre kirliliğinde rekor kırıyor,
Konya merkezimiz hava kirliliğinde rekor kırıyor; Konya nüfus
kaybediyor, kan kaybediyor. Ben bunları söyledikçe, ben bu eksikleri
söyledikçe maalesef beni neredeyse Konya düşmanı ilan eden vekillerimiz
var, canları sağ olsun ama bunlar Konyanın temel
sorunları, sadece tarımla ilgili sorunlar. Buraya bütün
sorunları getireceğim, devam edeceğim. Ne zamana kadar?
Konyanın nüfusu da Eskişehir kadar olana kadar, Bursa kadar büyüyene
kadar. Neden biliyor musunuz? AK PARTİ iktidarı döneminde
Eskişehir nüfusu yüzde 31 büyümüş, Bursa yüzde 34 büyümüş, Konya
yüzde 19da kalmış. Türkiye ne? Türkiye yüzde 27. Ben itiraz
etmeyeceğim de ben bunun hesabını sormayacağım da
neyin hesabını soracağım?
Hoşça kalın
efendim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Konya fazla oy veriyor, ondandır!
BAŞKAN Gündem
dışı ikinci söz, pandemi nedeniyle esnafın sorunları
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Tacettin Bayıra ait.
Buyurunuz Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
İzmir Milletvekili Tacettin Bayırın, pandemi nedeniyle
esnafın yaşadığı sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
öncelikle İzmir depreminde ve Covid salgınında
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum.
İzmirdeki esnaf
sorunlarıyla ilgili gündem dışı konuşma aldım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
dünya ve insanlık yüz yılı aşkın bir süre sonra
yeniden mevcut nesillerin algılamakta zorlandığı küresel
bir salgınla karşılaştı. Salgın âdeta ekonomi ve
hayatı durdurdu. Bu gelişme salgının kendisi yanında
alınan önlemlerden de etkilendi. İnsanlık âdeta yoğun bir
sis içinde kayboldu. Başlangıçta normal olarak sağlık ve
insan hayatı ön plana çıkarıldı ancak zamanla, duran
ekonominin de insan hayatı ve psikolojik sağlığı
açısından önemli olduğu anlaşıldı. Artan
belirsizlik ve riskler hem ekonomiye hem de geleceğe ilişkin
algıları kötüleştirdi. Bu öngörülmeyen süreç üreten, satın
alan, satan yani ekonominin tüm boyutlarında kılcal damarlara kadar
nüfuz eden esnaf ve sanatkârlarımızın da âdeta vurgun yemesine
neden oldu.
Bakalım kimler vurgun
yemiş? Taksitle, krediyle minibüsünü yenileyen servisçilerimizin;
malları elinde kalan kitapçı ve kırtasiyecilerimizin;
kiralarını ödeyemeyecek duruma düşen büfeci ve
kantincilerimizin; gelirinin büyük bir bölümünü kira için,
çalıştırdığı personel için kullanan kahvehane,
kafeterya, lokanta, restoran işletmecilerimizin; günlük yevmiyeyle evine
ekmek götürmeye çalışan aşçı, garson, komi, ocakçı
arkadaşlarımızın; ekmeğini çıkaramayan berber ve
kuaförlerimizin; satışları neredeyse sıfırlanan
çiçekçilerimizin; duraklara mahkûm olan taksicilerimizin ve boş gidip
gelen minibüsçülerimizin, servisçilerimizin ve daha çok sayıda esnaf ve
sanatkârlık faaliyetleri ya durdu ya da yavaşladı. Binlerce
esnaf ve sanatkâr çalışanları mağdur, başı öne
eğik, geleceğe tutunabilmek için bir el, bir yol, bir yöntem
bekliyorlar bizlerden.
Bugün bu konuşmamda,
sizlerle İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği
Başkanı Sayın Zekeriya Mutlunun İzmirdeki esnaflar
üzerinde yaptırdığı araştırmalara ait bazı
bilgileri paylaşacağım: Türkiye genelinde 1 milyon 965 bin 846
esnaf 2 milyon 118 bin 593 iş yerinde hizmet vermektedir. İzmirde
ise 122.219 esnaf 134.249 iş yerinde faaliyet göstermektedir.
İzmirde anket çerçevesinde elde edilen genel sonuçlara göre, ankete
katılan esnaf ve sanatkârların yüzde 83ü iş hacminin daraldığını
beyan ediyor; yüzde 26sı ise eleman sayısının,
yanında çalıştırdığı istihdamın
azaldığını beyan ediyor. Ankete katılan esnaf ve
sanatkârların yüzde 38i devletin Halk Bankası aracılığıyla
sunduğu kredi desteklerinden faydalanabileceğini beyan etmesine
rağmen, geriye kalan yüzde 62lik bölümünün bunu
kullanmadığını ifade ediyor. Ankete katılan esnaf ve
sanatkârların yüzde 71i kiracı konumunda. Ankete
katılanların yüzde 33ü e-ticarete başlamak istiyorlar.
Salgının
başlangıcından yani mart ayından bu yana yedi ay geçmesine
rağmen, esnaf ve sanatkârların işleri normal düzeye ne
yazık ki dönememiştir. Bakın, bu konuda iktidarın
devamlı desteğini aldığı Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonu, TESKin Başkanı bile diyor ki:
Esnaf camiası olarak salgın boyunca en fazla
sıkıntıyı biz çektik. Dolayısıyla bizim bu
faaliyetlerimizi durduran Covid salgınıyla ilgili devletin bize sahip
çıkması gerekir. Yani haklı olarak yurttaşlar
Yıllarca biz vergi ödedik devlete. Şimdi devlet bize sahip
çıksın. Çocuklarımıza ekmek götüremiyoruz. diyorlar.
Dolayısıyla bu kısıtlamalar nedeniyle çalışamayan
bu esnafın, kendilerine sağlanan, ertelenen, yıl
başında tekrar taksitle ödenmeye başlanacak taksitleri
ödeyemeyeceğini buradan şimdiden beyan ediyorum. Bu erteleme yeterli
değildir. Bu esnafa sahip çıkılması gerekmektedir.
Eğer TESK Başkanı bile yıllardır size destek veren
Başkan bile bunu söylüyor ise demek ki durum ciddidir. Bu sese kulak
vermeliyiz sevgili arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Bu arada yine kırtasiyeci, servisçi, kahveci, kantinci; tamamıyla
ilgili sıkıntılar büyük ama asıl olarak bizlerden talepleri
şu: Kredilerin faizsiz olarak ertelenmesi, sicil affının
çıkarılması, pandemi döneminde başlatılan kısa
çalışma ödeneğinin devamı, esnaf için öncelikli
konulardır. Esnafımız tam işlerini rayına koyacak iken
yine yasaklar başlayacak diyecektim, başladı zaten. Bu duruma
bir çare bulmalıyız. Unutulmamalı ki esnaf, ekonominin can
damarıdır, can suyudur.
Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem
dışı üçüncü söz, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
münasebetiyle söz isteyen Kocaeli Milletvekili Radiye
Sezer Katırcıoğluna aittir.
Buyurunuz Sayın
Katırcıoğlu.
3.-
Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlunun, 20 Kasım
Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü münasebetiyle
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Dünya Çocuk Hakları
Günü, çocuk haklarının iyileştirilmesi,
farkındalığın artırılması, eğitim,
sağlık, barınma, gıda ve güvenlik başta olmak üzere
yaşam haklarının yükseltilmesi bakımından son derece
önemlidir. Çocuklarımıza karşı her türlü kötü muamelenin
önlenmesi, çocuklarımızın insan haklarından tam ve etkili
şekilde yararlanmalarının sağlanması için tüm
partilerin ittifakı ve ortak kararıyla Çocuk Hakları Alt
Komisyonu, bilgilendirme, bilinçlendirme ve takip faaliyetlerini Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında yakından takip etmekte ve
çalışmalarını sürdürmekte. Çocuk Hakları Alt Komisyonu
olarak saha ziyaretlerinin yanında çocuk alanında hizmet veren kamu
kurum ve kuruluşları temsilcilerini, ulusal ve uluslararası
STKler ile çocuk temsilcilerini bugüne kadar dinlemiştir. Komisyon olarak
Meclis çalışmalarına ara verildiği dönemde bile 8
toplantı, uluslararası toplantılar, saha inceleme ziyaretleriyle
on üç ayda 13 program gerçekleştirdik yani her ay bir toplantıyı
icra etmiş olduk.
İlk olarak, çocuk
işçiliğiyle mücadele kapsamında STK ve kamu kurumlarıyla
yapılan toplantılar sonrası, Şanlıurfa ve Ordu
illerine yurt içi inceleme ziyaretlerini gerçekleştirdik, bu
ziyaretlerimizi Kayseriyle devam ettireceğiz. Yurt dışı
iyi uygulamalarında da telekonferans sistemiyle yetkililerden bilgi
alacağız ve en kısa zamanda ara raporumuzu oluşturup
Komisyonumuzda birlikte dinleyeceğiz.
Çocuk Hakları Alt
Komisyonu olarak ayrıca UNICEFle bir proje başlattık. Bu proje,
çocuk diliyle çocuk haklarının özetlenmesi ve bu projeyle,
çocuklarımızın haklarının farkına
varmalarını istiyoruz. Haklarını en iyi şekilde
öğrensinler ki kendi haklarını korusunlar ve kollasınlar
istiyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Komisyonumuzun temel çalışma
alanlarından biri de çocukların eğitim hakkıdır. AK
PARTİ olarak on dokuz yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz
düzenlemelerle, çocuklarımızın eğitimini her şeyin
önünde tuttuk. Bu kapsamda, Komisyonumuzca Millî Eğitim
Bakanlığı EBA uzaktan eğitim sistemini yerinde inceleme
ziyaretini gerçekleştirdik. Bugün Covid-19la mücadelede EBA eğitim
sistemi üzerinden 100 bin canlı dersle 2 milyon öğrenci video
konferansla ders almaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı ve
yerel yönetimler aracılığıyla on gün içerisinde 30 bin
tablet öğrencilerimize dağıtılacak. 500 bin tablet ise
yıl sonuna kadar öğrencilerimize teslim edilmiş olacak. Biz de
Komisyon olarak bunun takipçisi olacağız.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2019da dünyada 12 milyon çocuk yerlerinden
edildi. Bu çocukların 3,8 milyonu çatışma ve şiddet, 8,2
milyonu ise sel ve fırtına gibi felaketler yüzünden göç
etmiştir. Bu çocuklar temel hizmetlere erişemiyor ve şiddet,
sömürü, istismar, insan ticareti mağduru başta olmak üzere bu tür
tehlikelerle karşı karşıya bulunuyor. Avrupada ise 110 bin
göçmen çocuğun kaybolduğu bir süreçte, Avrupa Konseyinde Türk heyeti
üyesi Sayın Serap Yaşarın Avrupada Kayıp Mülteci ve
Göçmen Çocuklar başlıklı raporu kabul edildi. Bu rapor bir ilk
ve mülteci ve göçmen çocuklarının haklarının korunması
açısından önemli tespit ve tavsiyeleri içeriyor. Tüm dünyada bu ve
benzeri şeyler yaşanırken Türkiye, millî gelire oranla
dünyanın en fazla insani yardımda bulunan ülkesidir. Biz,
çatışma, açlık ve zulümden kaçan 4 milyon Suriyeli
sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Bu sayı
Danimarka, Norveç ve Bulgaristan nüfusundan fazladır. Ülkemizde doğan
Suriyeli çocuk sayısı bugün 500 bini buldu. 1 milyon 700 binden fazla
Suriyeli çocuk ise Türkiyede Türk çocuklarıyla birlikte eğitim
alıyor. Bu da Finlandiyadaki çocuk sayısından çok daha fazla
Suriyeli çocuk demek oluyor.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizin geleceğine, refahına, birlik
ve beraberliğine zarar vermeye çalışan terör örgütlerine ve
siyasi uzantılarına karşı yıllardır topyekûn
olarak bir mücadele içerisindeyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla) PKK son iki yılda, 18 yaşından
küçük 88i kız, toplamda 316 çocuğu dağa
kaçırmıştır. Diyarbakır HDP il binasının
önünde yılmadan bekleyen ve oğlu Mehmeti terörün pençesinden
kurtaran Hacire annenin destansı mücadelesi kar topu gibi büyümektedir.
Evlat nöbetleriyle bir yılda 20 çocuk ailesine kavuşmuş, bu nöbetler
141 ailenin katılımıyla devam etmektedir. Evladımın
ölüsüne bile razıyım. diyen annelerin masum ve insani
direnişinin yanında olmak hepimizin boynunun borcudur. Hepimiz
amasız, fakatsız, samimi bir şekilde bu duruşu
sergilemeliyiz. Bu, insan olmanın asli bir göstergesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklarımızın her türlü imkândan,
fırsattan eşit ve adil bir şekilde yararlanması için tüm
gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Çocukların herhangi bir
şekilde şiddet, ihmal ve istismara uğramasına asla müsaade
etmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla) Son cümlem, tamamlıyorum.
BAŞKAN Selamlayın
efendim.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla) - İnsanlık için barış ve
adaletin egemen olduğu huzurlu bir dünya temennisiyle tüm çocukların
Dünya Çocuk Hakları Gününü en kalbî duygularımla tebrik ediyorum.
Çocuklar, gününüz kutlu
olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi,
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim.
Sayın Yılmaz
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın, 238 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde atık lastiklerin
yakılmasıyla elektrik üretilmesine dair hüküm bulunduğuna,
lastik yakılmasının çevreye ciddi sıkıntı
vereceğine, teklifin 13üncü maddesinin yeniden düzenlenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinde biyokütle
tanımlamasında geçen atık lastiklerin işlenmesi sonucu
ortaya çıkan ürünleri tanımı çevre kirliliğine sebep
olabilecek tehlikeli bir tanımdır. Atık lastiklerin
yakılarak elektrik üretilmesinin ekonomiye katkısı, çevreye ve
dolaylı olarak ekonomiye vereceği zararın çok
altındadır. Özellikle Düzce gibi YEK kanununa göre kurulan geri
dönüşüm tesislerinin bulunduğu ve hava kirliliğinin had safhada
yaşandığı illerde atık lastiklerin yakılması
çevreye ciddi sıkıntı verecek, insanlar nefes alamaz hâle gelecektir.
Teklifin 13üncü maddesinin Komisyon tarafından yeniden değerlendirilerek
biyokütle tanımında geçen atık lastikler
kısmının çıkarılıp düzenlenmesi ya da Düzce gibi
hava kirlilik seviyelerinin tehlikeli boyutlarda olduğu ve
İSKİnin su havzası olan ilimizin özel bir maddeyle korumaya
alınması Düzceli hemşehrilerimizin beklentisidir.
Saygılar.
BAŞKAN Sayın
Demir
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Demirin, ülkenin AR-GE
çalışmalarıyla ortaya koyduğu millî teknoloji hamlesinin
meyvelerinin alınmaya başladığına, millî kaynaklarla
üretilen SİHAların Libya, Suriye ve Karabağda başarı
elde ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin yıllardır
süren planlı yatırımları ve AR-GE
çalışmalarıyla ortaya koyduğu millî teknoloji hamlesinin
meyvelerini almaya başladık. Özellikle savunma sanayisinde ortaya
çıkan başarılı sonuçlar göğsümüzü kabartmaktadır.
Libyada, Suriyede ve Karabağda millî kaynaklarla ürettiğimiz
SİHAlar büyük başarılar elde etmiş, konvansiyonel savunma
sanayisinde yeni bir dönem başlatmıştır. Karabağda
SİHAların başarılarını, etkinliklerini bizzat
İlham Aliyevden dinledik. Ayrıca, ABDnin önde gelen dergilerinden
Forbesin sihirli mermi olarak nitelediği Türk SİHAları
için, Yunan medyası, Türk SİHAları karşısında
F-16ların havalandırılmak zorunda
kalındığını, bunun Yunanistana pahalıya mal
olduğunu yazmaktadır.
Teknolojik
kazanımlarımızı daha ileriye taşımak için
artık daha büyük potansiyele sahibiz. Başta
Cumhurbaşkanımız olmak üzere, emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ünlü
3.-
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlünün, iktidarın her seçim öncesinde
verdiği sözleri tutması ve eğitim ile bilim emekçilerinin ek
göstergelerini 3600e çıkarması ve atama bekleyen gençlerin
atamalarını 24 Kasım Öğretmenler Gününde yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öğretmenlik,
geleceğimiz olan çocuklarımızı ailesine, çevresine,
milletine, devletine ve vatanına yararlı, iyi bir insan ve iyi bir
vatandaş olarak yetiştiren meslektir. Bu sebeple, öğretmen
açığı ve ihtiyacının çok fazla olduğu bu dönemde
iktidar, ivedi olarak, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi her
türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına son vermeli ve sözleşmeli öğretmenleri
kadroya geçirmelidir. Her seçim öncesinde verdiği sözleri tutmalı ve
tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek göstergelerini 3600e
çıkarmalıdır. 24 Kasım Öğretmenler Gününü
gençlerimizin hayallerinin gerçekleştiği gün yaparak, atama bekleyen
binlerce gencimizin atamalarını yaparak öğrencilerine
kavuşturmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Aygun
4.-
Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygunun, çiftçi
borçlarının yapılandırılmasının en
yakın zamanda bir torba kanun teklifi içerisine konulmasını
istediklerine ilişkin açıklaması
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
(Tekirdağ) Tarım kredi ve Ziraat Bankasına çiftçi borcu
yapılandırmasıyla ilgili AK PARTİ Tarım Komisyonu
Başkanı La Fontaineden hikâyeler anlatmaya başlamış.
Diyor ki: Biz çiftçimizi düşünüyoruz. Borcunun birikerek artmasına
sebep olacağı ve borcun daha sıkıntılı
olacağından dolayı tarım kredi ve Ziraat Bankası
borçlarını yapılandırmadık. Yine diyor ki: Pandemi
döneminde, biz, altı ay vadesiz olarak çiftçi borçlarını
öteledik. Sayın Başkanın bilmesi gerekir ki o dönem
öteledikleri kısım sadece hazine garantili olanlar olup çok cüzi bir
kısımdı. Şimdi diyoruz ki: Sayın Başkan, hiçbir
şeyden haberin yok. Gel, çiftçiye bir destek olalım, yakın
zamanda bir torba kanun içerisine teklif koyalım, çiftçimizin borçlarının
faizlerini silerek 5 eşit taksitte ödemesini sağlayalım.
Tarım Krediye gönderip yüzde 20 tefeci faiziyle onları
yapılandırmayalım ve AK PARTİli avukatlara şu an
tarım kredi Kooperatiflerin borçları
yapılandırılmadığı için bütçeden fazla para
kazandırmayalım diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın
Özer
5.-
Antalya Milletvekili Aydın Özerin, Antalya ve çevre illerde ani hava
değişimiyle zarara uğrayan narenciye üreticilerine bir afet
yardımının bugüne kadar yapılmadığına
ilişkin açıklaması
AYDIN ÖZER (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen mayıs ayında
Antalya ve çevre illerde ani hava değişimi yaşanmış,
istasyonlarda hava sıcaklığı 41,9 derece, fırtına
hızı ise 87 kilometre ölçülmüştü. Bu afet yüzünden toplamda
3.754 narenciye üreticimiz 189 milyon liralık zarara uğradı.
TARSİM sigortası sıcak ve sam yeli zararını
karşılamıyor çünkü böyle bir afet kapsamında değil.
Kısacası, burada TARSİM işe yaramaz durumda.
Dolayısıyla Antalyalı narenciye üreticimiz uğradığı
zarara ilişkin bir afet yardımı yapılmasını umdu
ama bugüne kadar bir yardım yapılmadı. Sormak istiyorum: Neden
altı aydır Antalyalı narenciye üreticimize bir afet
yardımı yapılmamıştır? Antalyaya afet
yardımı yapılmamasının özel bir nedeni mi vardır?
Eğer özel bir neden yoksa narenciye üreticisinin altı aydır
beklediği yardım ne zaman yapılacaktır?
BAŞKAN Sayın
Taşkın
6.-
Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 20 Kasım Dünya
Çocuk Hakları Gününe ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
20 Kasım tüm dünyada
Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır. Çocuk hakları,
kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların
doğuştan sahip olduğu eğitim, sağlık,
yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı
korunma gibi hakların hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel
bir kavramdır. Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım
1989da -193 ülke tarafından- kabul edilen Çocuk Hakları
Sözleşmesinin üzerinden tam otuz bir yıl geçti. Dünya üzerinde
yaşanan savaşların, zulümlerin sebep olduğu açlık ve
yoksulluktan hâlâ en çok çocuklar etkilenmektedir. Birleşmiş
Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, dünyada her gün
5 yaşın altında binlerce çocuk açlık ve benzeri önlenebilir
sebeplerden dolayı hayatını kaybetmektedir.
Çocuklarımızın her türlü imkândan, fırsatlardan eşit
ve adil bir şekilde yararlanması için tüm gücümüzle
çalışmaya devam edeceğiz. Çocuklar yarınlarımız,
geleceğimizdir. Çocuklar ölmesin diyorum.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Gültekin
7.-
Niğde Milletvekili Selim Gültekinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan liderliğinde AK PARTİ döneminde sağlıkta
dönüşüm ve yatırımlar sayesinde Covid-19la
başarılı bir mücadele verildiğine, Sağlık Bakanlığının
2021 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Son on sekiz yılda
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde AK PARTİ döneminde sağlıkta
gerçekleştirilen dönüşüm ve yatırımlar sayesinde bugün tüm
dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisiyle başarılı
şekilde mücadele ederken bir yandan da insani yardım kapsamında
159 ülkeye koruyucu malzeme yardımı ihracı
yapılmıştır. Öyle ki sağlık hizmetleri memnuniyet
oranı, 2002den bugüne yüzde 37lerden yüzde 67lere yükselmiştir.
Hedefimiz, bütün vatandaşlarımızın sağlık
hizmetinden memnun olması içindir.
2002deki sağlık
personeli sayısı, 378 binden bugün 1 milyon 34 bine
yükselmiştir. Çok kısa zamanda Sağlık
Bakanlığı Taşra Teşkilatı hizmet birimlerinde
istihdam edilmek üzere yaklaşık 7 bini hemşire olmak üzere 12
bin sözleşmeli sağlık personeli alımı olacaktır.
Dün Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülen Sağlık Bakanlığı merkezî
yönetim bütçesi, geçen seneye göre yüzde 31,8 artışla 2021
yılında 77 milyar 615 milyon TL olarak planlanmıştır.
Yeni bütçenin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Gazi
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif
etmiş bulunan Afganistan Millî Uzlaşı Yüksek Konseyi
Başkanı Doktor Abdullah Abdullah ve beraberindeki heyete Hoş
geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Afganistan Millî Uzlaşı Yüksek Konseyi
Başkanı Doktor Abdullah Abdullah ve beraberindeki heyet, Sayın
Meclis Başkanımızla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisini
teşrif etmişlerdir; kendilerine Başkanlık
Divanımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu adına
"Hoş geldiniz." diyorum. (Alkışlar)
Sayın Kılavuz
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen
Okulunda eğitim gördüğü sırada öldürülen Ertuğrul Dursun
Önkuzunun adının Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi B Bloka
verildiğine, Ertuğrul Dursun Önkuzu ve tüm şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Vatan, millet, bayrak ve
mukaddesat uğruna mücadele ederken Ankara Erkek Teknik Yüksek
Öğretmen Okulunda eğitim gördüğü esnada vatan hainleri
tarafından ağır işkenceyle şehit edilen ülkücü
şehidimiz Ertuğrul Dursun Önkuzunun adı, Gazi Üniversitesi
Senatosu tarafından şehit edildiği şimdiki adıyla
Teknoloji Fakültesi B Bloka verilmiştir. Bu kararın
alınmasında emeği geçen Gazi Üniversitesi Rektörü Sayın
Musa Yıldıza, Senato üyelerine, şehidimizin adının ve
davasının yaşatılması için fedakârca ve
inanmışlıkla mücadele eden kıymetli dava
arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Şehidimiz
Ertuğrul Dursun Önkuzuyu ve tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve
saygıyla anıyorum.
Önkuzu hey! Önkuzu! / Önde
gider Önkuzu
/ Bu bayrak düşmez yere / Ölmedikçe son kuzu!
BAŞKAN Sayın
Durmuşoğlu
9.-
Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Pençe-Kaplan Operasyonu
bölgesinde meydana gelen kazada hayatını kaybeden askerlere Allahtan
rahmet dilediğine ve 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkürler Sayın Başkan.
Pençe Kaplan Operasyonu
bölgesinde meydana gelen araç kazasında hayatını kaybeden
kahraman askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır, yaralı
askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
20 Kasım, Dünya Çocuk
Hakları Günü. Başta savaş ve terör mağduru
çocuklarımız olmak üzere tüm çocukların Çocuk Hakları
Gününü kutluyor, daha yaşanılır, barış ve huzur
içinde bir dünya diliyorum. Çocuklarımızın haklarının
korunması, şefkatle himaye edildikleri bir toplumda istismardan,
yoksunluktan, acılardan uzak bir şekilde yetiştirilmesi için
çocuklara yapılan yatırım, geleceğe yapılan
yatırım bilinciyle gece gündüz çalışıyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde ülkemizde çocuk haklarının en yüksek düzeye
ulaştırılması, çocuklarımızın daha nitelikli
ortamlarda yaşamaları, yetişmeleri amacıyla son
yıllarda birçok önemli adım atıldı ve atılmaya da
devam ediyor.
Varlıklarıyla
hayatımıza neşe katan, geleceğimizin teminatı tüm
çocuklarımızın çok daha huzurlu ve aydınlık bir
geleceğe sahip olmaları umuduyla tüm çocuklarımızı
sevgiyle kucaklıyor, günlerini kutluyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
10.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, salgın sürecinde
iktidarın önceliğinin eğitim olmadığına, gelinen
aşamada çocukların belirsiz, öngörüsüz, plansız bir süreçle
eğitimden uzak kaldıklarına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mart ayında salgın
sürecinde karşı karşıya kaldığımızda
ilk olarak tüm eğitim kurumlarını kapattık. Bu süreçte
eğitimin tüm bileşenleri, tüm tarafları için oldukça sorunlu bir
süreç yaşandı. Haziran ayında kontrolsüz, kademesiz
normalleşme sürecinde de maalesef gerekli hazırlıklar tamamlanmadı.
Uzaktan eğitime erişimde gerek teknik altyapı gerek
öğrenciler gerekse eğitmenler açısından sorunlar,
eksiklikler çözülemedi. Bu durumu gölgelemek için de hızlıca kademeli
olarak belirli sınıflar eğitime başlatıldı ve
yine iki gün önce tekrar uzaktan eğitime geçme kararı
alındı.
Değerli milletvekilleri,
salgın sürecinde iktidarın önceliği, her zamanki gibi,
eğitim olmadı, kriz ortamında olan ekonomiyi öncelemek oldu.
Gelinen aşamada çocuklarımız eğitimde belirsiz, öngörüsüz,
plansız bir süreçle eğitimlerinden uzak kalmaktadırlar ve
kayıp nesillere dönüşmektedirler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Gaytancıoğlu
11.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, çiftçilerin hak ettikleri
desteklemeleri ya hiç alamadığına ya da geç
aldığına, ülkenin birçok bölgesinde kendi ürünlerini
doğrudan tüketiciye satan çiftçilerin destekleme konusunda sorunlar
yaşadığına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU
(Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türk tarımının
kanayan yarası desteklemeler. Çiftçimiz hak ettiği desteklemeleri ya
hiç alamıyor ya da geç alıyor. Bunun için desteklemelerin baştan
ele alınması da gerekiyor. Seçim bölgem olan Edirnenin Havsa
ilçesinde kuru fasulye üretimi, havza bazlı destekleme
kapsamındadır. Ancak üreticimiz, kendi yetiştirdiği
fasulyeyi kendisi doğrudan tüketiciye satınca bunu
faturalandırmadığı için hakkı olan desteklemeyi
alamamaktadır. Üretici, ürününü kendisi sattığı için âdeta
cezalandırılmaktadır. Devlete ve tüccara satsa daha düşük
fiyattan satmak zorunda kalıyor. Hani Aracıları ortadan
kaldıralım, üretici de kazansın tüketici de. diyorsunuz ya,
yapın bir düzenleme ve bu çiftçilerimiz hak ettikleri destekleri
alsınlar. Yapılması gereken, hasat zamanı Tarım ve
Orman İl Müdürlüklerince ürün miktarıyla ilgili tespit yapılarak
üreticiye hak ettiği desteği vermektir. Türkiyenin birçok yöresinde
kendi ürünlerini doğrudan tüketiciye satan çiftçilerimiz benzer
sorunları yaşamaktadır, bu sorunun bir an önce çözülmesini
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın
Gündoğdu
12.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, devlet
memurlarının ve bakanların millete saygı duymak zorunda
olduğuna, Cumhuriyet Halk Partisinin mafyaya pabuç
bırakmayacağına ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yönetemeyen, devlet
terbiyesinden, devlet adamlığından uzak, liyakatsiz saray
memurları önce bu millete deprem vergilerinin hesabını verecek.
Beni Türk hekimlerine emanet
edin. diyen Atasının resmini paylaşmaktan çekinen
Sağlık Bakanı, salgın boyunca saklanan rakamları
doğru dürüst, şeffaf bir şekilde açıklayacak.
Ekonomi Bakanı, sorumlu
olduğu milletin karşısına çıkıp neden istifa
ettiğini, neden ekonomik kriz yaşıyoruz, doları
düşüremedik, dolar bizi neden düşürüyor, neden at izi it izine
karıştı, kim karıştırdı anlatacak. Devletin
memuru, bakanı bu yüce millete saygı duymak zorundadır. Bu kibir
ve milleti görmezden gelen davranışlar da sonları olacak.
Son söz, Cumhuriyet Halk
Partisi mafyaya pabuç bırakmaz.
BAŞKAN Sayın
Bayraktutan
13.-
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin ili Şavşat
ve Ardanuç ilçelerinde Hanlı-1 ve Hanlı-2 regülatörlerine
karşı 28 köy halkı tarafından 2018 yılında Rize
İdare Mahkemesinde ÇED raporunun iptaline yönelik açılan davanın
Şavşat ve Ardanuç halkı lehine sonuçlandığına,
HES şirketinin projenin kurulum gücünün 10 megavatın altında
olmasına dayanarak ÇEDin gerekli olmadığı kararı
aldığına ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Artvin ili Şavşat
ve Ardanuç ilçelerinde ÇED olumlu kararıyla yapılması tasarlanan
Hanlı-1 ve Hanlı-2 regülatörlerine karşı 28 köy halkı
tarafından 2018 yılında Rize İdare Mahkemesinde ÇED olumlu
kararının iptaline yönelik dava açılmıştır. 20si
Şavşat, 8i Ardanuç ilçesine bağlı 28 köyün kadim su
haklarını çok yakından ilgilendiren ve vadi köylerinin
temsilcilerinin yoğun katılımıyla Rizede idare
mahkemesinde açılan dava, Şavşat ve Ardanuç halkının
lehine sonuçlanmıştır. Rize İdare Mahkemesindeki
davanın tüm süreçleri tamamlanmış, kararın
açıklanması beklenmekte iken 8/8/2020 tarihinde hızarlarla,
greyderlerle ormanlara giren HES şirketine karşı bölge
halkı tek vücut olmuş ve yapılan itiraz ve girişimler
neticesinde alan terk edilmiştir. Halkın lehine sonuçlanan bu dava
sürerken bu kez HES şirketi projenin kurulum gücünün 10 megavat
altında olmasına dayanarak ve projede küçük bir revizyon yaparak ÇED
gerekli değildir. kararı almıştır. Bu yöntemin hukuku
dolanmak olduğu açıktır. Artvin ili Şavşat ve Ardanuç
ilçelerine bağlı 28 köyü ilgilendiren regülatör ve HES projeleri
neticesinde doğanın su kaynaklarının katledilmesinin
yanı sıra ekonomik kalkınma modeli olarak da ciddi önem arz eden
turizm için büyük tehlike olduğu gerçeği
ışığında projelerin durdurulmasını
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Başevirgen
14.-
Manisa Milletvekili Bekir Başevirgenin, Mecliste kabul edilen borç
yapılandırma paketine alınmayan çiftçilerin kendileri için bir
düzenleme beklediğine ilişkin açıklaması
BEKİR
BAŞEVİRGEN (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz günlerde
kabul edilen borç yapılandırma paketinde çiftçi borçlarının
da yeniden yapılandırma kapsamına alınması
basında yer almış ve çiftçilerimizde büyük bir beklenti
yaratmıştı. Çiftçilerimiz ne yazık ki bu düzenleme
dışında bırakıldı. Borç yükü altında ezilen çiftçilerimiz
de kendileri için bir düzenleme beklemektedir.
Ziraat Bankası,
Tarım Kredi Kooperatifleri ve sulama birliklerine borcu olmayan çiftçi
yok. Tarım Kanununa göre bugüne kadar çiftçiye verilmesi gereken 211
milyar TL ödenmedi. İktidar, çiftçiye olan borcunu ödemediği gibi
çiftçinin borçlarını ödeyebilmesinde de bir kolaylık
sağlamıyor, yapılandırma yapmıyor. Toprağa
alın terini döken ancak karşılığını alamayan
çiftçilerimizin bu borçları ödeyebilmeleri ancak yapılandırmayla
mümkün. Bir an önce çiftçilerimizi bu yükten kurtaracak düzenleme Parlamentodan
geçirilmelidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Kasap
15.-
Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasapın, Nadir Hastalıklar
Araştırma Komisyonu Raporunun mart ayında
yayımlandığına, bakanlıkları ve Parlamentoyu bu
konuda samimiyete davet ettiğine ilişkin açıklaması
ALİ FAZIL KASAP
(Kütahya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kamuoyunda Nadir
hastalıklar komisyonu olarak bilinen tam anlamıyla ALS, SMA, DMD, MS
Hastalıklarında ve Kesin Tedavisi Bilinmeyen Diğer
Hastalıklarda Uygulanan Tedavi ve Bakım Yöntemleri ile Bu
Hastalıklara Sahip Kişiler ve Yakınlarının
Yaşadıkları Sorunların ve Çözümlerinin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu
yayınlandı, mart ayında yayınlandı.
20
Kasım itibarıyla da Çocuk Hakları Günü. Maalesef bu konuda
duyarsız kalan bakanlıkları, Komisyonu ve Parlamentoyu
duyarsız kalmaması gerektiği için uyarıyorum, biraz
samimiyete davet ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Tutdere
16.-
Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutderenin, Adıyaman 1954 Spor ve
Kahta 02 Sporun 3üncü Ligde Adıyaman ilini başarıyla temsil
ettiklerine, Adıyaman merkez ile Kahta stadyumları ve diğer spor
tesisi eksiklerinin tamamlanması için iktidara seslendiğine
ilişkin açıklaması
ABDURRAHMAN
TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Futboldaki
temsilcilerimiz, ilimizin gururları Adıyaman 1954 Spor ve Kahta 02
Spor, ilimizi 3üncü Ligde başarıyla temsil etmektedirler. Ekonomik
sıkıntılarla boğuşan kulüplerimiz, ayrıca
ilimizdeki spor tesislerinin yetersizliği nedeniyle de büyük bir
mağduriyet yaşamaktadırlar. Şu an ilimizde 48 kulübümüzün
tüm ihtiyaçlarını karşılayacak kapasitede stat, antrenman
sahası ve modern tesis bulunmamaktadır.
Takımlarımızın rakipleriyle eşit koşullarda,
hakkaniyete uygun bir şekilde maçlara hazırlanabilmeleri için
ilimizin stat başta olmak üzere diğer spor tesisi eksiklerinin
giderilmesi aciliyet arz etmektedir.
Adıyaman
halkı adına, tüm illere stadyum yaptığını iddia
eden iktidara ve Spor Bakanına sesleniyorum: Zor şartlarda mücadele eden, ter
döken Adıyamanlı gençlerimizin, sporcularımızın
hayallerini, umutlarını boşa çıkartmayın,
gençlerimizin sesini duyun.
Adıyaman merkez ve Kahta
stadyumları başta olmak üzere diğer spor tesisi eksikliklerini
giderin. Buradan tüm kulüplerimize ayrıca başarılar diliyorum.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
Filiz
17.-
Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filizin, pandemi döneminde üretime
devam eden sanayicilerin sorunlarının çözülmesinin ülke
açısından önemli olduğuna ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Pazarların
daraldığı ve birçok ülkenin ekonomisinin küçüldüğü pandemi
döneminde büyük bir fedakârlık örneği göstererek her şartta
üretime devam eden sanayicimizin içinde bulunduğu sorunların
çözülmesi ülkemiz açısından önemlidir.
Sürdürülebilir üretim ve yeni
yatırımların önünün açılması için sanayicimizin
ihtiyaç duyduğu düşük faizli, uzun vadeli kredilerin devreye
alınması, Kredi Garanti Fonunun kapsamının
genişletilmesi ve nitelikli ara eleman ihtiyacı, öncelikli çözüm
bekleyen sorunlardır.
Üretimin sürdürülebilmesi
için ihracatın kesintisiz devam etmesi zorunludur. Son dönemlerde birçok
ülkeyle yaşanan sorunların ardından Türk mallarına yönelik
boykot kararları, diğer taraftan, Türk cumhuriyetleri dâhil birçok
ülkenin uyguladığı yüksek gümrük vergileri, Gaziantepli
sanayicilerimizi ve ihracatımızı olumsuz etkilemektedir. Bu
sorunların acil çözümü, sanayicilerimize rahat bir nefes
aldıracaktır diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
BAŞKAN Şimdi
Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın Akçay.
18.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 13-15 Kasım 2020 tarihlerinde
Şırnak ilinde belediye başkanları, muhtarlar, kanaat
önderleri ve vatandaşlarla bir araya gelerek Şırnak ilinin
sorunlarına ilişkin istişarelerde bulunduklarına, 15
Kasım 2020 tarihinde MHP Şırnak il kongresini büyük bir
coşkuyla gerçekleştirdiklerine, güvenlik korucularının
sorunlarına, Şırnak ilinin sorunlarına, Irak
sınırındaki Habur-2de gümrük kapısına,
Şırnak-Van kara yolu ile ilçe kara yollarındaki çalışmalara,
Şırnak Devlet Hastanesi ile 500 yataklı Şırnak Bölge
Hastanesi inşaatına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şırnak il
kongremizi gerçekleştirmek ve Şırnaklı
hemşehrilerimize ziyaretlerde bulunmak üzere 13-15 Kasım 2020
tarihleri arasında Şırnakta üç gün boyunca yoğun
programlar gerçekleştirdik. Teşkilatlarımızı,
vatandaşlarımızı, esnafımızı, kamu
kurumlarını, güvenlik korucularımızı ve şehit
ailelerini ziyaret ettik. Cizre, Silopi ve Beytüşşebap ilçelerimizde
esnaflarımızı ziyaret ederek sorunlarını dinledik,
ilgililerden bilgi aldık. Şırnak merkeze bağlı
Kumçatı, Uludereye bağlı Şenoba ve Uzungeçit beldeleri ile
Taşdelen, Yemişli ve Ortabağ köylerini ve
Beytüşşebapa bağlı Mutluca köyünü ziyaret ettik. Türkiye-Irak
sınırına sıfır noktasında bulunan Habur-2de
Uludereli ve Beytüşşebaplı hemşehrilerimizle bir araya
gelerek sorunlarını dinledik. Belediye başkanları,
muhtarlar, kanaat önderleri ve vatandaşlarımızla bir araya
gelerek Şırnakın sorunları ve çözümüne ilişkin
istişarelerde bulunduk. 15 Kasım 2020de Şırnak il
kongremizi sivil toplum kuruluşları, muhtarlarımız ve
binlerce vatandaşımızın katılımıyla büyük
bir coşkuyla gerçekleştirdik. Şırnak ziyaretimizle ilgili
bazı gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Vatanımızın
birliği ve bölünmez bütünlüğü için gece gündüz, kar kış
demeden her koşulda güvenlik güçlerimizle birlikte en ön safta terör
örgütlerine karşı kahramanca mücadele eden ve binlerce şehit ve
gazi veren güvenlik korucularımızın ücretleri mutlaka
iyileştirilmelidir; çalışma koşulları ve görev
tanımları düzenlenmelidir. Güvenlik korucularımıza emekli
olduklarında toplu ikramiye verilmelidir. Vazife malulü güvenlik
korucularımıza devlet övünç madalyası da verilmelidir. Vazife
malullerine sağlanan tüm haklardan güvenlik korucularımız da
yararlanmalıdır.
Şırnak ilimizin
önemli sorunlarından biri de işsizliktir. Şırnakta
istihdama yönelik özel yatırımlar teşvik edilmeli, kamu
yatırımları artırılmalıdır. Tarımsal
üretim, arıcılık ve özellikle küçükbaş
hayvancılık desteklenmelidir.
Türkiye-Irak
sınırına sıfır noktasındaki Habur-2de
sınır gümrük kapısı açılmalıdır. Buna
ilişkin çalışmaların yürütüldüğünü de biliyoruz, takip
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Şırnak-Van arasındaki yeni kara yolu çalışmaları
hızlandırılmalıdır. Yeni kara yoluyla
Şırnak-Van arası 400 kilometreden 180 kilometreye
düşecektir. Bu yol, Şırnak-Van arasındaki ticareti
canlandıracak, İrandan her yıl Vana gelen yüzbinlerce
ziyaretçinin ve turistin Şırnakı ziyaret etmesi
sağlanacaktır.
Şırnak-Uludere-Beytüşşebap
kara yolu ile Uludere-Silopi-Cizre-Şırnak kara yolu
çalışmaları da hızlandırılmalıdır.
Şırnak Devlet Hastanesine anjiyo ünitesi kurulmasına yönelik
çalışmalar hızlandırılmalı ve neticeye
ulaştırılmalıdır. Uludere Devlet Hastanesinde diyaliz
ünitesi ihtiyacı vardır. Diyaliz ünitesinin de bir an evvel
açılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Proje
aşamasındaki 500 yataklı Şırnak Bölge Hastanesinin
inşaatına da bir an önce başlanmalıdır. 40
yataklı Uludere Devlet Hastanesi ve Silopi Devlet Hastanesinin 50
yataklı ek bina inşaatı çalışmaları da
hızlandırılması gereken çalışmalar arasındadır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN İYİ
PARTİ Grup Başkan Vekili, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
19.-
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde
meydana gelen kazada şehit olan Piyade Yarbay Rasim Sayın,
Ulaştırma Uzman Çavuş Mehmet Sinan Kılıç ile
Diyarbakır ilinde silahının ateş alması sonucu
şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Cumhur Tokuşa ve coronavirüs
nedeniyle hayatını kaybeden millî güreşçi Reşit Karabacaka
Allahtan rahmet dilediğine, her yıl kasım ayının
üçüncü çarşamba gününün Dünya KOAH Günü olarak kabul edildiğine,
hayvana şiddetin Ceza Kanununa alınmasının milletin
beklentisi olduğuna, Nevşehir ilinde özellikle patates ve üzüm
üreticilerinin sorunlarına, Türk çiftçisinin açlığa mahkûm
edildiğine, ürün desteğinin bu yıl hiç verilmediğine,
Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesine bağlı Karaburç
köyünde başlatılan maden çalışmasına, Hükûmeti bu
konularda harekete geçmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, hassasiyetiniz için, sağ
olun.
Evet, yine şehitlerimiz
var maalesef. Piyade Yarbay Rasim Sayın ve Uzman Çavuş Mehmet Sinan
Kılıç, Irakın kuzeyinde Pençe-Kaplan operasyon bölgesinde
meydana gelen araç kazasında şehit oldular. Bu kazada 1 askerimiz de
yaralandı. Diyarbakırda da Jandarma Uzman Çavuş Cumhur Tokuş,
silahının ateş alması sonucu şehit oldu.
Şehit olan 3 askerimize
Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailesine sabır ve
başsağlığı diliyorum, yaralı askerimize de acil
şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Avrupa şampiyonu millî
güreşçimiz ve millî takım antrenörü Reşit Karabacak da maalesef
ülkeyi büyük bir şekilde tehlikeye atan bu coronavirüs nedeniyle bir
süredir tedavi gördüğü Bursada hayatını kaybetti. Karabacaka
da Allahtan rahmet diliyorum, ailesine ve tüm spor camiasına
başsağlığı diliyorum.
Her yıl kasım
ayının üçüncü çarşamba günü Dünya KOAH Günü olarak kabul
ediliyor. KOAH, çok lanet bir hastalık. Geçtiğimiz günlerde vefat
eden 23üncü Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sayın Mithat
Melen de çok uzun süredir bu hastalıkla mücadele ediyordu, ben yakinen
biliyorum. Bu coronavirüsün KOAH hastaları üzerinde de çok kötü etkileri
oluyor maalesef. Dünyada kabul edilen bu Dünya KOAH Gününün amacı, dünya
genelinde KOAH için toplumsal farkındalığı artırmak,
hastalığı erken dönemde tespit ederek ilerlemesini önlemek,
hastalık ve yeni tedavi yöntemleri hakkında da bilgi sahibi olmak.
Dünyada sayıları
300 milyona yaklaşıyor KOAH hastalarının. KOAH, dünyada
ölüme neden olan hastalıklar içinde de üçüncü sırada yer alıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinden en fazla zarar
gören kesim de ne yazık ki KOAH ve astım hastaları ve
ağır Covid-19 hastalığı bu riskli hastalarda tam 5 kat
artıyor maalesef. Farkındalığı artıralım ve
unutmayalım ki KOAH, ilerleyici olmasına rağmen önlenebilir ve
tedavi edilebilir bir hastalık.
Samsunun Havza ilçesinde
yavru bir köpek, ön iki bacağı kesilmiş hâlde bulunmuş
bugün. Sabah gelirken medyada onu gördüm. Hep söylüyoruz, hayvana şiddet
Kabahatler Kanunundan çıkarılıp Ceza Kanununa alınmalı
ki o dilsiz, masum canları katleden caniler gerekli cezaları
alsın. Milletimizin beklentisi de budur. Mecliste çoğunluğu
bulunan iktidarın toplumun bu feryadına artık daha fazla kulak
tıkamaması gerekiyor. Bu yasanın bir an önce çıkması
için gerekli tüm desteği sağlayacağımıza, milletimizin
huzurunda burada bir kez daha söz veriyoruz.
Son olarak, Nevşehirden
söz etmek istiyorum. Nevşehirde buğday, patates, üzüm en çok üretimi
yapılan ürünler.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Ancak ne yazık ki özellikle patates çiftçisi perişan hâlde. Elektrik,
kimyevi gübre, tohum ve mazot gibi girdileri yüzde 50 yükseldi ama patates
fiyatı aynı kaldı hatta daha da aşağıya düştü.
Şu anda tarlada veya depoda patates 50 kuruşa satılıyor.
Kilogram maliyeti ise 90 kuruş ile 1 lira arasında. Patates çiftçisi,
patatesten ettiği zararı kabak çekirdeği, fasulye ve nohutla
telafi etmeye çalışıyor. Nevşehirli üreticilerimiz
Üzümlerimize alıcı bulamıyoruz. diye de feryat ediyorlar.
TEKEL fabrikası özelleşti, TASKOBİRLİK kapatıldı.
TASKOBİRLİK kapatılmadan önce üzüm üreticilerinin
tamamının durumları zaten ortaydı ve üzümleri
alıyorlardı, ancak şimdi durumları hiç iyi değil ve
daha da kötüye gidiyor.
Buğday geçen yıl
1.350 liraydı, Hükûmet bu yıl 1.800 lira fiyat açıkladı ama
Ofis buğday almadı. Tüccar 1.600 liraya buğdayı
topladı, Hükûmetse 2.200-2.500 liraya
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Bakın, çok hazin bir tablodan bahsedeceğim arkadaşlar,
buğdaya 1.800 liraya fiyat açıklıyorlar ama Ofis almıyor,
vatandaşı tüccara gönderiyor; tüccar 1.600-1.650 liraya
buğdayı topluyor. Aynı Hükûmet ne yapıyor? 2.250 ile 2.500
lirası arasında buğdayı ithal ediyor. Yani Türk çiftçisine
vermediği parayı, yabancı çiftçiye takır takır ödüyor.
Ya, Türk çiftçisini kendinize bu kadar uzak, bu kadar düşman niye
bellediniz? Buğday üreticisine de geçen yıl mazot ve gübre desteği
olarak 29 lira verdiler, bu sene 27 lira. Alenen Türk çiftçisini
açlığa mahkûm ediyorsunuz. Aslında, açlığa mahkûm
ettiğiniz Türk çiftçisiyle beraber Türk milleti -yarın öbür gün
döviziniz olmayacak, şu anda olmadığı gibi, ithal
edemeyeceksiniz- aç kalmakla karşı karşıya kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Ürün desteği bu yıl
hiç verilmedi, oysaki geçen yıl ton başı 100 lira
ödenmişti. Eğer ithalatta verilen o fiyat farkı çiftçiye destek
olarak verilseydi, hem paramız Türkiyede kalacaktı hem de üretimimiz
artacaktı. Nevşehirli çiftçi de bu dediklerimi söylüyor.
Nevşehirle ilgili son
olarak söylemek istediğim konu şu: Hacıbektaş ilçesine
bağlı Karaburç köyünde başlatılan bir maden
çalışmasıyla ilgili. Bu çalışma, köyün merası
üzerinde ve köyün su kaynaklarını kurutacak, merasını yok
edecek ve ekolojik dengesini bozacak. Bu çalışmaya karşı
çıkan köylüler, çalışmanın durdurulması için imza
topladılar ve eylem yaptılar. Nevşehirin, sesini duyurmak
istediği bu konularda Hükûmeti harekete geçmeye davet ediyorum.
Yüce Parlamentoyu
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluç.
Buyurunuz Sayın Oluç.
20.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, RTÜKe bulundukları
şikâyetlerin kurul gündemine alınmadığına, RTÜKün
anayasal bir kurum olma özelliğini şu andaki Başkan döneminde
yitirdiğine, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü
kutladığına, sivil toplum kuruluşlarının, siyasi
partilerin birincil görevlerinden birinin imzalanmış olan Dünya Çocuk
Hakları Sözleşmesine uygun davranılmasını
sağlamak olduğuna, Merkez Bankasının faiz oranını
475 baz puan artırdığına, Diyarbakır ili Bismil
ilçesine bağlı Kurudeğirmen köyündeki 30 ev, cami ve okulun
yıkımına ve bu olayı protesto ettiklerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu var, biliyorsunuz, sözde anayasal bir kurul. Şimdi,
bu RTÜKü biz daha evvel Meclis Genel Kurulunda da kürsüden konuştuk,
yaptığımız açıklamalarda da bunu belirttik. 15
hazirandan 16 Eylüle kadar 13 kez başvurmuşuz, çeşitli
televizyon kanalları ve programları hakkında şikâyette
bulunmuşuz. 13 kez başvuru olmuş, aradan beş ay geçmiş
15 Hazirandan bugüne kadar. Bu beş ay boyunca sıfır cevap
almışız RTÜKten. Değerlendiriyoruz. yazıları
geldi ama bu değerlendirmeler bir türlü sonuçlanmadı beş
aydır, kurul gündemine alınmadı.
Kurul gündemini kim
belirliyor? Çoklu maaş sistemine bağlı olan RTÜK
Başkanı Ebubekir Şahin, kurul gündemine almıyor, bugüne
kadar yaptığımız bütün başvuruları kulak
arkası ediyor, sümen altı ediyor ve anayasal görevini yerine
getirmiyor. Ama şöyle gündeme alabiliyor: Mesela iktidara muhalif bir
kanalda diyelim ki akşam bir program oldu, ertesi sabah kurulun gündemine
o muhalif kanalla ilgili şikâyet alınabiliyor. Yani istediği
zaman hemen harekete geçiyor, çifte standart hâkim, keyfî tutum hâkim. RTÜK,
anayasal kurum olma özelliğini bu Ebubekir Şahin
Başkanlığında tamamen kaybetmiştir. Ebubekir
Şahin, aslında iktidarın ve sarayın muhalif medya üzerinde
toplumsal ve siyasal muhalefet partileri üzerindeki sopası olarak
işlemektedir. Çoklu maaş sistemine bağlı olan Ebubekir
Şahinin görevi budur. Korkudan bütçe görüşmelerine bile gelemedi,
bunu yüzüne vuracağız diye ama bu işin peşini
bırakmayacağız.
Sayın vekiller,
bakın, iktidar partisine sesleniyoruz, bu iş ciddidir, RTÜK anayasal
kurum olma özelliğini bu Başkan döneminde tamamen yitirmiştir,
bunu bir kez daha söyleyelim, sözde bir anayasal kurul hâline
dönüşmüştür.
Sayın vekiller, 20
Kasım, Dünya Çocuk Hakları Günü. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşme, 2
Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girdi. Türkiye dâhil olmak üzere,
yaklaşık 142 ülke bu sözleşmeyi imzaladı ya da
onayladı ya da katılma yoluyla devletler taraf hâline geldi.
Çocuk Hakları
Sözleşmesi gereği çocuğun üstün yararı esas
alınır ve devletler bu esas çerçevesinde çocuğa dair gerekli tüm
yükümlülükleri yerine getirmekle mükellef kılınır. Elbette,
Türkiyede, Çocuk Hakları Sözleşmesi açısından
baktığımızda, çocukların son derece ciddi sorunlarla
karşı karşıya olduklarını hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Pandemi açısından bakacak olursak, eğitimde
yaşanan sorunlar son derece güncel olduğu için ilk önce onlara
değinmek istiyorum. Okulların açılması, tekrar
kapanması, eğitim sürecinin aksaması, son alınan kararla
tamamen belirsiz bir duruma gelmiş olması, televizyon ya da
internetten oldukça kısa süreli eğitim yayınlarının
çocukların eğitim hakkını yeterince kullanmalarını
engelliyor hâle gelmiş olması, bilgisayar, tablet ve internet
erişimi olmayan çocukların son derece mağdur bir duruma
gelmiş olması; bunlar sayılabilecek bazı konular. Ama tabii
ki sadece bunlar değil, çocuk işçiliği son derece ciddi bir
konu. Son yıllara bakacak olursak, her ay çocuk işçileri
arasında iş cinayetlerine kurban giden çok sayıda çocuk
olduğunu görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ev içi şiddete maruz kalan çocuklar son derece ciddi
sorunlar yaşamaya devam ediyorlar. Çocuk Hakları Gününde bunlara bir
kez daha değinmek istedik.
Elbette ki bütün sivil toplum
kuruluşlarının, siyasi partilerin birincil görevlerinden bir
tanesi de çocuk haklarının layıkıyla yerine getirilmesini
ve imzalanmış olan Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun
davranılmasını sağlamaktır. Gerçeklerin içinden
bakınca, maalesef durum vahimdir ama geleceğimiz olan çocuklara iyi
bir dünya ve güzel bir ülke bırakmak hepimizin
sorumluluğundadır. Dünya Çocuk Hakları Günü bütün çocuklara
kutlu olsun diyoruz.
Şimdi, biraz evvel
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplandı ve faiz
oranını 475 baz puan artırdı yani 10,25ten 15e
çıktı resmî olarak faiz oranları ama zaten biliyoruz ki hepimiz,
piyasalarla biraz ilgili olanlar, 14,72den işlem görüyordu faiz oranları;
bu durum, resmîleşmiş oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Böylelikle Merkez Bankasının da aslında
olmayan bağımsızlık imajı biraz daha düzeltilmeye
çalışılmış oldu.
On altı ayda 3 Merkez
Bankası başkanı, 1 müstafi bakan, 1 yeni bakan; ekonomimizin
durumu bu.
Yani bu faiz
oranlarının artırılması gündeme gelince bir kez daha,
kaçınılmaz olarak bu faiz oranı ile enflasyon ilişkisi
meselesini bir kez daha dile getirmek gerekiyor. Hani, bu Faiz, sebep;
enflasyon, sonuç. diye bir tespitte bulunmuş olan, bir tez ortaya
atmış olan, dünya ekonomi tarihine büyük bir katkıda
bulunmuş olan bir parti başkanınız var, Adalet ve
Kalkınma Partisi Başkanı. Elbette, bu tez bir kez daha,
aslında saçma bir tez olarak ortaya çıkmış oldu. Bu iddia
boşa düştü ve yani faiz lobisi, faiz lobisi diye hep
konuşuyordunuz. Bu teze dayanarak ekonomide çok ciddi sorunlar
yarattınız kur açısından da enflasyon açısından
da. Bu iddia boşa çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Toparlıyorum efendim.
Bu yanlış iddia
üzerine oluşturulmuş olan ekonomi politikaları çöktü ve
dikiş tutmaz hâle geldi. Bunu bir kez daha dile getirmiş olalım.
Son değinmek
istediğim konu, Diyarbakırın Bismil ilçesiyle ilgili.
Diyarbakırın Bismil ilçesine bağlı Kurudeğirmen
köyünde bulunan 30a yakın evin, köy camisinin ve okulunun Bismil
İlçe Jandarma Komutanlığının talebi üzerine Bismil
Belediyesi tarafından iş makinelerince yıkıldığı,
köylüler tarafından bize bildirildi.
Şimdi, bu köyün
özelliği şu: 90lı yıllarda güvenlik gerekçesiyle zorla
boşaltılmış bir köy Kurudeğirmen köyü. Fakat o
boşaltmadan sonra açılan davalar sonucunda tazminat kararına
varılmış ve tazminat ödenmiş köylülere. O zaman zorla
boşaltılan köydeki kalan evler şimdi
yıkılmış vaziyette. Şimdi, köylülerin tüm
itirazlarına rağmen ve köy muhtarının yıkım
kararı tebliğini imzalamamış olmasına rağmen bu
evler yıkılmış. Neden yıkılıyor bu evler,
neden yıkılıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bitiriyorum efendim.
Bu evlerin yıkılma
gerekçesini öğrenmek istiyoruz. Güvenlik gerekçesi diyorlar ama bunun
güvenlikle bir alakasının olmadığını biz elbette
ki biliyoruz çünkü orada herhangi bir sorun yaşanmıyor uzun
zamandır. Bu evlerin yıkılmasının bir nedeni, oradaki,
kırsal alandaki köylerin insansızlaştırılmaya
başlanılmış olmasıdır. Bu bir politikadır,
iktidar politikasıdır ve bu politika nedeniyle bu köylerdeki evlerin
yıkıldığını biliyoruz. Bir de Evlerimiz
yıkılmasın. diye itiraz eden köylere jandarma demiş ki:
Bu evler 90lı yıllarda boşaltıldığı için
devlet size para ödemiş, şu an hiçbir hakkınız yok zaten.
Ya devlet o evleri boşalttığı için o zaman tazminata mahkûm
olmuş; tazminat, evlerin tapusunun alınması anlamına
gelmiyor, tazminat ödenmiş yanlıştan dolayı. Şimdi,
bir de gelmişler, bu kez evleri yıkmışlar yani Kürt
halkına yönelik aynı zulüm devam ediyor maalesef, bunu bir kez daha
dile getiriyoruz ve protesto ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Engin Altay.
Buyurunuz Sayın Altay.
21.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Piyade Yarbay Rasim Sayın,
Ulaştırma Uzman Çavuş Mehmet Sinan Kılıç, Jandarma
Uzman Çavuş Cumhur Tokuş ve milli güreşçi Reşit Karabacaka
rahmet dilediğine, Merkez Bankasının faiz oranlarını
yüzde 4,75 puan artırdığına, bu müdahaleyle Türkiye
ekonomisine uluslararası güvenin sıfırlandığına,
bu kadar hesapsız kitapsız bir ekonomi yönetimini ülkenin hak
etmediğine, ekonomideki çöküşü demokrasi ve hukuk makyajıyla
örtmenin mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, sizi ve yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum efendim.
Yarbay Rasim Sayan, Uzman
Çavuş Mehmet Sinan Kılıç, Uzman Çavuş Cumhur Tokuş, bu
milletin güzide evlatları, fidanları, vatan savunması görevinde
kaza yoluyla da olsa şehit oldular; Allahım rahmet eylesin, kederli ailelerine
ve aziz milletimize Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
başsağlığı diliyoruz.
Avrupa şampiyonu
Reşit Karabacak, benim çocukluğumda da benim ilçeme gelmiş,
güreş tutmuş bir kıymetimiz idi. Uluslararası arenalarda
başarı elde eden sporcularımızın hepsiyle çok
övünürüz. Reşit Karabacakın -belki bendeki özel
hatırasından kaynaklı olarak da- Anadolu ahalisinde de ata sporu
olan güreşimizin kalıcılığını sağlamak
adına fevkalade özverili çabaları olmuştur. Kendisini Anadoluyu
karış karış gezmiş bir güreşçi diye de ben
bilirim, kendisine rahmet diliyorum.
HDP Grup Başkan Vekili
Sayın Saruhan Oluçun konuşmasının girizgâhına
katılmam mümkün değil. Sayın Oluç, RTÜK iktidarın
sopası değil, iktidarın sopası Basın İlan Kurumu.
Cumhuriyet gazetesine yaptığı son resmî ilan
kısıtlaması bunu gösteriyor. RTÜKe sopa derseniz
haksızlık etmiş olursunuz, RTÜK iktidarın giyotinidir
çünkü, hafif kaldı sopa. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, ben
ekonomi bilmem ama ekonomiyle ilgili hani Tayyip Beyin Faiz, sebep;
enflasyon, netice. iddiası ve tezi var ya, benim de ekonomiyle ilgili bir
tezim var: Ekonomi trafik gibidir, kurallarına uymazsan duvara
toslarsın. Şimdi, Türkiye'nin içinde bulunduğu hâl tam olarak da
budur. Bütün dünyada faiz oranları düşerken Türkiye'de faiz
oranları 4,75 arttı, yüzde 46 diyor Bursa Milletvekilimiz Erkan
Bey, beni uyarıyor.
Şimdi, şunu
sorarlar adama: E kardeşim, 130 milyar doları niye çarçur ettiniz,
sattınız yok pahasına, madem bu noktaya gelecektiniz? Şunu
sorarlar: Merkez Bankasına bu müdahalen Türkiye ekonomisine uluslararası
arenada güveni zaten sıfırladı. Türkiye'nin bir
sıfırlama âdeti var, paraları sıfırlama huyları
var da Merkez Bankasında hem rezervler sıfırlandı, eksiye
düştü hem güven sıfırlandı. Şimdi, beyefendi, birinci
Muratı faizi düşürmediği için aldı oradan ikinci
Muratı getirdi, tesadüf -kişiliklerine saygı duyuyorum eski
Merkez Bankası başkanlarının- ikinci Murat düşürdü,
bunu dinledi, e bunu da aldı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sonra dövizleri sattırdı, kasayı
boşalttı, olmadı, şimdi, bütün dünya âlem gider Mersine
beyefendi gidiyor tersine, 4,75 faizler arttı. Eğer buradan bir
olumluluk murat ediliyorsa bu mümkün değildir. Bunu ben bilmem; ben,
bilmediğini bilenlerdenim. Bunu ekonomiyi bilen uzmanlar da söylüyor,
çarşı pazardaki ahali de söylüyor. Bunun sonuçlarının çok
olumsuz olacağını, yüksek faizin işsizliği daha da
artıracağını biliyorum, vatandaşların kredilerini
ödeyememe noktasında büyük iflaslarla, icralarla, hacizlerle
karşılaşacağını biliyorum, bunun yüksek zam
olarak vatandaşa yansıyacağını biliyorum. Ve
bakın, buradan bir şey iddia ediyorum: Bu süreç bir başladı
ya, göreceksiniz önümüzdeki dönem faizler daha artacak, artmak zorunda da
kalacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Bu kadar izansız, bu kadar hesapsız kitapsız
bir ekonomi yönetimi Türkiyenin hak ettiği bir tablo değildir.
Beyefendi diyor ki: Vites değil, araç değiştireceğiz.
Beyefendiye söylemek lazım ki: Sen gemiyi buz dağına
çarptın, buz dağına sıkıştırdın. Damat
gemiden atladı, gitti; senin o gemiyi oradan çıkarman da mümkün
değil. Bırak vitesi, aracı da bu millet Türkiyede geminin
kaptanını ilk seçimlerde değiştirecek. Bunu çok net
görüyorum, bunu söylememiz lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ben zamanı -dün çok
kullandığım için- çok kullanmak istemiyorum. Son olarak
şunu söylemek lazım: Ekonomideki buhranı ve çöküşü
demokrasi ve hukuk makyajıyla örtmeniz de mümkün değildir.
Ayrıca Türkiyede demokrasiden kim hazzetmez, demokrasiyi kim sevmez?
diye bana sorulsa aklıma ilk Sayın Erdoğan geliyor niyeyse.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turan.
Buyurunuz Sayın Turan.
22.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Pençe-Kaplan Operasyonu bölgesinde
meydana gelen kaza sonucu şehit olan Piyade Yarbay Rasim Sayın,
Ulaştırma Uzman Çavuş Mehmet Sinan Kılıç,
Diyarbakırda silahının ateş alması sonucu şehit
olan Jandarma Uzman Çavuş Cumhur Tokuş ve coronavirüs nedeniyle
hayatını kaybeden millî güreşçi Reşit Karabacaka Allahtan
rahmet dilediğine, vefatının 9uncu yıl dönümünde Yönetmen
Ömer Lütfü Akadı rahmetle yâd ettiklerine, Dünya Kadın
Girişimciler Gününü yürekten kutladığına, sabit
ağırlık çift palet dalış kategorisinde dünya rekoru
kıran serbest dalışçı Fatma Uruku tebrik ettiğine,
sürekli ters muhalefet yapmanın ekonomiye bir katkısının
olmadığına, demokrasinin, ekonominin, hukukun büyümesinin hepimizin
büyümesi demek olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün ne yazık ki
aldığımız şehit haberleriyle üzüntüye gark olduk.
Irakın kuzeyi Pençe-Kaplan bölgesinde askerî aracın devrilmesi
sonucu Piyade Yarbay Rasim Sayan ve Uzman Çavuş Mehmet Sinan
Kılıç şehit oldu. Bu elim kazada bir kahraman askerimiz de
yaralandı. Yine, Diyarbakırda görev yapan Jandarma Uzman Çavuş
Cumhur Tokuş, silahının ateş alması sonucu kaldırıldığı
hastanede maalesef hayatını kaybetti. Kahraman Mehmetçiklerimize
Allahtan rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; diğer kıymetli Grup Başkan
Vekillerinin de ifade ettiği gibi ne yazık ki millî güreşçimiz
Reşit Karabacakı coronavirüs nedeniyle kaybettik. Karabacak, Türk
sporunun yetiştirdiği önemli isimlerdendi, Millî Takım
antrenörümüzdü. Avrupa şampiyonu millî güreşçimize Allahtan rahmet
diliyoruz, sevenlerine ve spor camiasına başsağlığı
diliyoruz.
Yine bugün, yönetmen,
senarist ve akademisyen Lütfi Ömer Akadın vefatının 9uncu
yıl dönümü. Çok sayıda filme imza atan Akad, Türk
sinemasının gelişiminde önemli bir rol oynamıştı.
Sinemanın koca çınarı Akadı rahmetle, saygıyla yâd
ediyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Dünya Kadın Girişimciler Günü.
İş dünyasında, çalışma hayatında etkin rol alan,
üreten, emek veren, istihdama katkı sağlayan tüm kadınlarımızın
Dünya Kadın Girişimciler Gününü yürekten kutluyorum.
Dün, millî serbest
dalışçımız Fatma Uruk, Meksikada çift palet sabit
ağırlıkla dalış yapıp 67 metreye inerek dünya
rekoru kırdı. Bizleri bir kez daha gururlandıran Fatma Uruku
tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; doların artmasına, azalmasına
sürekli ters muhalefet yapmanın ekonomiye bir katkısının
olmadığı kanaatindeyim. Faiz azaldığında
kızan Engin Bey faiz arttığında yine kızan Engin Bey.
Engin Bey ekonomiden anlamadığını ifade etti.
Doğrudur, herkesin bir alanı var. 2018 Mayıs ayında
-internette var- Engin Bey Dolar 10 lira olacak. demişti, bugün
olmadı. İstiyoruz ki Türkiyede yeni dönemde güvenliğimizin
büyük oranda sağlandığı, Geziden, 15 Temmuzdan,
etrafımızdaki savaşlardan sonraki toparlanmanın da neticesinde
artık yeni bir dönemi -reformların başladığı,
ekonominin düzeldiği, önemli sıkıntıların geri
kaldığı bir dönemi- beraber yaşayıp, büyük bir
uzlaşıyla, büyük bir iştiyakla, üç sene seçim
olmamasının da bilinciyle yeni dönemi hep beraber inşa edelim.
Ekonominin kötü olması
hepimizi üzer, sizleri de üzer.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Üzer, desteğe de hazırız.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O
yüzden, bir anlamda yeni Hazine ve Maliye Bakanımızın da,
aynı şekilde Merkez Bankası Başkanımızın da
Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde aldığı
bu kararlarla -yeni ekonomi adımlarının isteriz ki ülkemizde
epeyden beri konuşulmuş sorunların geride kalıp- çok daha
büyük bir ekonomik inşayı beraber hayata geçirelim. Demokrasimizin,
ekonomimizin, hukukun büyümesi hepimizin büyümesi demek. Ben bu yeni reel
adımların da böyle değerlendirilmesi gerektiği
kanaatindeyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN- Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VI.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Dışişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Gündemin
Seçim kısmında, boş bulanan komisyon üyeliklerine seçim
yapacağız.
Dışişleri
Komisyonunda boş bulunan ve İYİ PARTİ Grubuna düşen 1
üyelik için Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2.-
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan
üyeliğe seçim
BAŞKAN - Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan ve
İYİ PARTİ Grubuna düşen 1 üyelik için Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Hayırlı olsun
diyorum, başarılar diliyorum.
Alınan karar
gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 238)
(x)
BAŞKAN - Komisyon
yerinde.
Dünkü birleşimde birinci
bölümde yer alan 7nci maddenin önerge işleminde
kalınmıştı.
7nci madde üzerinde 2 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 7nci maddesiyle değiştirilen 4646 sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanununun 3üncü maddesinin birinci
fıkrasının 10uncu bendinden
sıvılaştırılmış doğal gaz ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Tacettin Bayır.
Buyurun Sayın
Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
TACETTİN BAYIR
(İzmir) Çok değerli milletvekili arkadaşlarım ve birlikte
beş yıldır görev yaptığım değerli Komisyon
üyeleri; öncelikle şunu ifade etmeliyim: Dün gecenin ilerleyen saatlerinde
de olsa konuşma yapmak üzere hazırladığım
konuşmamda 7nci maddeye geldik, Komisyonda hiçbir yumuşama yok.
diye sitemde bulunacaktım, konuşmamı böyle hazırlamıştım
ama dün akşam 6ncı madde üzerinde tüm siyasi partilerin
anlaşması üzerine, 6ncı maddenin geri çekilmesinden
duyduğumuz memnuniyeti, sivil toplum örgütlerinden duyduğumuz
memnuniyeti de sizinle paylaşmak istiyorum. Önümüzdeki maddelerde,
özellikle 13üncü maddede ve diğer maddelerde de aynı
anlayışı değerli Komisyon üyelerinden hep birlikte, ortak
fikirle sonuç almamızı
Dolayısıyla bizden beklenti içinde
olan sivil toplum örgütlerine Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonunda aynı fikirlerle yol alındığını,
toplumda farklı siyasi görüşteki partilerin de ortak iş yapma
kültürünün olduğu mesajını vermemiz gerektiğini
düşünüyorum. Bu anlamda 6ncı maddedeki
davranışlarından dolayı tüm siyasi partilerin Grup
Başkan Vekillerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Arkadaşlar, bu teklifte
bir yandan, elektrik abonelerine işkence gibi uygulanan kayıp kaçak
bedeli 2025 yılına kadar uzatılıyor. Sadece 2025e kadar
uzatılmıyor, Sayın Cumhurbaşkanına da bir beş
yıl daha ek süre verilerek 2030 yılına kadar da uzaması
sağlanıyor. Diğer yandan, maden işçilerinin bekleyen
alacakları ödenmemişken Ankaraya yürümelerine bile fırsat
tanınmazken belli şirketlere de adrese teslim vergi ve ruhsat izni
avantajları, belli madenler için de kira, irtifak hakkı, kullanma
izinlerine de yüzde 85e varan indirimlerin fiilî süresinin
uzatılması sağlanıyor.
Özellikle grup olarak bizi
rahatsız eden maddelerin altını çizerek söylemek istiyorum. Daha
önce devletin işlettiği ve şimdi redevansla özel firmalara
işlettirilen sahalar için firmalarca alınması gereken ÇED ve
imar izni, iş yeri açma izni, çalışma ruhsatı iznine gerek
kalmayacak. Bu firmalar, madeni daha önceden işleten devlet
kurumlarına tanınmış muafiyetleri, izinleri aynen
kullanabilecekler. Dolayısıyla bu izinleri almakta zorlanan firmalar
da kollanmış olacaklar.
Yine, bu teklifle, BOTAŞ
tarafından yapılacak doğal gaz alımları da 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu dışında tutulacak.
BOTAŞ, iktidarın doğal gaz temininde ve dövizde yaşanabilecek
yeni kriz öncesinde gazda kısıntı ve kesintiler
olabileceğini itiraf ediyor. BOTAŞın ihalesiz gaz alım
limiti kaldırılıyor.
Diğer taraftan, hepimizi
umutlandıran Doğal gaz rezervi bulduk. deniyor ama hiçbir
gelişme yok henüz. Enerji fiyatları dünyada düşerken bizde zam
üstüne zam yiyor. Evleri ısıtmayan, cep rahatlatmayan bu doğal
gazı ne yapalım, bize bir faydası yok ki!
EPDK ve TEDAŞ, elektrik
üretim ve dağıtım şirketlerinin talebiyle
kamulaştırma, irtifak hakkı tesisi, devir, kullanma izni,
kiralama gibi kritik yeni yetkilere kavuşuyor. EPDK, diğer kamu
kurumlarının kamu yararı bakımından izin ve onay
süresini aramaksızın kamu yararının ne olduğuna kendi
karar veriyor.
Kayıp kaçak bedellerini
dürüst abonenin sırtına bir on yıl daha yüklemeye kararlı
görünüyorlar. Kayıp kaçak elektrik oranı düşük
dağıtım bölgelerinden yüksek kaçak oranlı bölgelere kaynak
aktarımı devam edecek. Böylece, elektrik
dağıtımındaki hedeflerin tutmadığı, bölgesel
maliyet farklarının kapatılamadığı, dürüst
abonelerin kayıp kaçağı ödemeye devam edeceği itiraf
edilmiş oluyor. Bu, elektrik dağıtım özelleştirilmesinin
hatalı yönetildiğinin, kayıp kaçağın yine abonenin
sırtına yükleneceğinin kanıtıdır. Maddeyle, fiyat
eşitleme mekanizmasının süresi, demin söylediğim gibi
beş yıl daha uzatılıyor ve Cumhurbaşkanına 2nci
kez bir beş yıl daha uzatma yetkisi veriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla)
Değerli arkadaşlarım, 2013 neresi, 2025-2030 neresi? 2013te
hatalı dağıtım özelleştirmesinin sonuçlarıyla
birlikte elektrikte ulusal tarife uygulamasına, fiyat eşitleme
mekanizmasına geçilmişti ve bu o zaman doğru gibi görünüyordu.
Bu mekanizma, önce Bakanlar Kurulu kararıyla, 2015 sonunda da 2020ye
kadar uzatılmıştı.
Teklifin 44üncü maddesinde
de özellikle yatırımlar için ödenen teminatlar yakılmaktan
vazgeçiliyor, sahibine iade ediliyor, elektrik santrali kurmak için
başvurmuş lisans sahibi yatırım yapmayanlara isterlerse
teminatları iade ediliyor. Bir tarafta yoksul vatandaş
kullanmadığı kaçak elektrik parasını ödesin
yoksullaşsın, diğer tarafta enerji patronları
zenginleşsin. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan eklenmiştir ibaresinin ilave
edilmiştir ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Fahrettin
Yokuş Bedri
Yaşar
Adana Konya
Samsun
Orhan
Çakırlar Dursun
Ataş
Edirne Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kayseri Milletvekili Dursun Ataş.
Buyurunuz Sayın
Ataş. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerine
İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Ekranları başında bizleri takip eden
vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinin genel gerekçesinde öncelikli hedefler sürekli enerji,
sürdürülebilir enerji, çevreyle uyumlu enerji, güvenli enerji, düşük
maliyetli enerji, kaynak çeşitlendirilmesi, yerli ve yenilenebilir kaynaklara
dayalı enerji, israfı azaltan uygulamalar olarak
sıralanmıştır.
Kanun teklifindeki maddeler
incelendiğinde ise kanunun gerekçesinden çok uzak kaldığı
açıkça görülmektedir. İlgili kanun maddesinde ise yerli üretilen
gazın en ekonomik yoldan en hızlı şekilde satışa
sunulmasının ve organize toptan doğal gaz satış
piyasasına son kaynak tedariki tanımının eklenmesiyle
yeni bir mekanizmanın geliştirilmesinin amaçlandığı
belirtilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ilgili kanun teklifi, enerji ve maden şirketlerine imtiyazlar,
çeşitli hak ve muafiyetler getiriyor, kamunun yetki ve denetim
sorumluluğunu azaltıyor, kamu alacaklarına ilişkin
bazı düzenlemelerle kamu gelirlerinin azalmasına yol açıyor.
Yetki ve sorumluluk büyük oranda uzman bakanlıklara ve kamu
kurumlarına değil, Cumhurbaşkanına veriliyor yani tek adam
rejimini daha da güçlendiriyor.
Değerli milletvekilleri,
kanun teklifinde vatandaşın derdini çözmeye yönelik tek bir madde
bulunmamaktadır. Aylardır sayıları katlanarak artan
işsizlerin, düşük ve kısıtlı ücretle çalışan
işçilerin, ölüm kalım mücadelesi veren KOBİlerin, Eve ekmek
götüremiyorum. diye feryat eden esnafın, ay başını bir
türlü getiremeyen emeklilerin sorunları bu torba kanun teklifinde de yok
sayılmıştır. Önümüzdeki kış aylarında kömüre,
doğal gaza, elektriğe, suya, uzaktan eğitim için internete
harcayacak parası olmayan vatandaş yine göz ardı
edilmiştir. İktidar, vatandaşın kanayan yarasına
merhem olmak yerine, çıkardığı bu kanunlarla yandaş
sermayeye kalkan olmaya devam etmiş, vatandaşı değil, yine
her zamanki gibi yandaşı tercih etmiştir.
Değerli milletvekilleri,
ekonomik krizin giderek derinleştiği, işsizliğin sürekli
arttığı bu dönemde çıkarılan kanunların ve
yapılan düzenlemelerin asıl amacı vatandaşın refahını
artırmak olmalıdır. İktidar, çıkardığı
bu kanunlarla enerji şirketlerine hak ve muafiyetler
sağlamaktadır. Şirketler, bu imtiyazlar sayesinde
sağladığı kazancın ufak bir kısmını
bile vatandaşın elektrik ve doğal gaz faturalarına indirim
olarak yansıtmamaktadır.
Elektrik üretiminde kendine
yeten bir ülkeyiz. Buna rağmen elektriğe sürekli zam gelmekte,
faturalar her ay kabarmaktadır. Daha geçen ay elektriğe yüzde 5,75
zam gelmiş, son üç yılda elektriğe gelen zam yüzde 80i
geçmiştir.
Doğal gazda ise durum
daha da içler acısı. Avrupada metreküpü 110 ila 120 dolar olan
gazın fiyatı ülkemizde 250 ila 280 dolar arasında
değişmekte. Türkiye üzerinden Avrupaya giden gazı
Avrupalılar bizden daha ucuza tüketiyor.
Değerli milletvekilleri,
TÜİK tarafından geçen ay açıklanan ayarlamalı verilere
göre, konutlarda kullanılan elektriğin fiyatı 2020
yılında, 2019 yılının aynı dönemine göre yüzde
32,3 arttı. Doğal gazda yaşanan fiyat artışı ise
elektrikteki artışın çok daha üzerinde. Vatandaşın
2020 yılında ödediği doğal gaz faturası bir önceki
yılın aynı dönemine göre yüzde 34,7 arttı. 2020
yılının ilk altı ayında faturasını
ödeyemediği için 1 milyon 655 bin kişinin elektriği ve
doğal gazı kesildi. Her ay ortalama 185 bin konutun elektriği,
80 bin konutun doğal gazı kesiliyor. Günü geçmeden
vatandaşın elektriğini kesen dağıtım
şirketleri, EPDK tarafından kendilerine kesilen, Sayıştay
tarafından ödenmediği tespit edilen borçlarını devlete
ödemiyor. Bu şirketlere kesilen 3,7 milyar ceza zaman
aşımına da uğramak üzere. Saraylarda yaşam sürenlerin
umurunda olmayabilir. Ekonomik kriz ve pandemi yüzünden vatandaş darda.
Okullar açıldı, kış geldi, giderler arttı,
vatandaş zorda.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN ATAŞ (Devamla)
Ekmek askıda, vatandaşın gözü döviz kurunda, faizde;
vatandaş eziliyor, iktidar seyrediyor. Hükûmet acı reçeteyi her
zamanki gibi yandaşın değil, vatandaşın önüne koyuyor.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında
ihtilaf olduğundan oylamayı elektronik cihazla yapıyoruz.
Oylama için iki dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Madde kabul
edilmiştir.
8inci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Habip
Eksik
İstanbul İstanbul Iğdır
Ali
Kenanoğlu Murat
Çepni Oya
Ersoy
İstanbul İzmir İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Iğdır Milletvekili Habip Eksik.
Buyurun Sayın Eksik.
(HDP sıralarından alkışlar)
HABİP EKSİK
(Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Gerçekten, artık
bazı şeyler söylemekten yorulduk ama tekrarlamakta da fayda
vardır, belki bir gün söylediklerimiz karşılık bulur diye
Açıkçası söylemek gerekirse, artık Türkiyenin hemen hemen her
alanına sirayet etmiş bir durum var. Bir usulsüzlük
yapıldığı zaman, bir haksızlık
yapıldığı zaman, yanlış bir şey
yapıldığında insanları uyardığınız
zaman ya da bir milletvekili olarak, orayı temsil eden insanlar olarak
uyardığınız zaman Gidin şikâyet edin, nereye
varıyorsa varsın. diyorlar. Çünkü iktidar tarafından
kollanacaklarını ve iktidar tarafından korunacaklarını
çok iyi biliyorlar, yaptıkları işlemlerin usulsüz olduğunu
da çok iyi biliyorlar. Bunu niçin söylüyorum? Bunu şunun için söylüyorum:
Bakın, geçen gün ben bir taziye nedeniyle İstanbul Sultangazi
ilçesinde, Gazi Cemevinde -Gazi Mahallesinde- bulunuyordum; bir baktım
ki bir toz yumağı geliyor yani gerçekten bir kum tozu yukarıdan
geliyor. Sorduk, soruşturduk; yukarıda bir tane kum ocağı
varmış. Böyle bir işletmeye nasıl ruhsat veriliyor ve
insanlar bu şekilde nasıl zehirleniyor; artık insan hakikaten
tahayyül edemiyor.
Yine, Karsın
girişinde Digorun yakınından bir gün aracımla geçerken bir
toz yumağı, böyle bir sis yumağı içerisine girdim.
Herhâlde yağmur yağıyor. dedim ama sonra öğrendik ki kum
ocağı çalışıyormuş. Belli ki filtresiz, hiçbir
önlem alınmadan ocak işletiliyor; maalesef bu tür durumlar artık
yaygınlaşmış.
Artvine, Yusufeline gittim
-bir balık yiyelim dedik arkadaşımızla- bir baktık,
yukarıdan bir toz yumağı geliyor. Şehri yukarıya
taşıyormuş iktidar, öyle bir proje varmış. Bir
bakıyorsunuz, o insanların KOAH olmaması, bronşit
olmaması elde değil; gerçekten yukarıdan bir toz, oradan
aşağıya Yusufeli ilçesindeki insanları zehirlemeye devam
ediyor.
Yani, bunun gibi örnekler
çoğaltılabilir ki hakeza şunu söyleyeyim: Bazen de çok ciddi
anlamda farklı uygulamaların olduğunu da görüyorsunuz.
Hasankeyfin on iki bin yıllık bir tarihi var,
insanlığın beşik noktalarından bir tanesi fakat elli
yıllık enerji sağlanması için maalesef yok edildi, sular
altında bırakıldı. Hasankeyf, orada resmen
betonlaştırıldı, yok edildi o güzelim doğal güzellik.
Yine, şöyle bir durum
söz konusu; bakıyorsunuz, bu şekilde, enerji için doğa
katlediliyor, tarih katlediliyor; fakat, bakıyorsunuz, TEDAŞ,
halkımızı da sömürmeye devam ediyor, halkımıza da
zorbalık yapmaya devam ediyor. Iğdırda 12 tane köyün içme
suyunu sağlayan trafonun elektriğini borcu var diye TEDAŞ
kesmiş ve üç yıldır su alamıyorlar. Yani, açıkça
söyleyeyim: Hem doğa talan ediliyor hem insanlar zehirleniyor hem tarih
yok ediliyor ama orada, bölgede, özellikle Kürt bölgesinde TEDAŞ,
zorbalığına zorbalık katıyor, bunu da ayrıca
belirtmek lazım.
Yine, benim seçim bölgem olan
Iğdırla ilgili ciddi bir sorun var. Bu kürsüden de defalarca
belirttim ben bu durumu ama maalesef yetkililerce bir karşılık
bulmadı; tekrarlayayım çünkü Iğdır halkı bu konuda
ciddi anlamda rahatsız: Yanı başında, Ermenistana
bağlı, eski Sovyet yöntemiyle, Sovyet döneminde son derece ilkel
yöntemlerle kurulmuş olan bir Metzamor Nükleer Santrali var ve bu nükleer
santral ciddi sorunlara yol açıyor, gerçekten insanları zehirliyor.
Iğdırda kanser çok artmış durumda. Belki ölçümler
yapılıyordur, belki bu konuda bazı noktalarda eksiklik
belirtilmiyordur, tespit edilmiyordur ama orada ortaya çıkabilecek bir
nükleer sızıntı ya da patlama sonucu büyük bir facia
olacaktır, Erzuruma kadar bölge yok olacaktır. O açıdan, yani,
uluslararası camiada bu konuyla ilgili bir girişimde bulunulması
lazım. Bakın, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ
topraklarıyla ilgili savaş naraları atarak iktidarınız
bir şeyler yaptı ve sonra Rusyanın devreye girmesiyle bir
barış antlaşması, bir ateşkes antlaşması
imzalandı. Gelin, bu konuda da elinizi taşın altına koyun;
o dirsek temasında olduğunuz, canciğer olduğunuz Rusyayla
bu konuyu da görüşün ve bu nükleer santralin kapatılması için bu
konuda girişimlerde bulunun çünkü insanlar çok ciddi anlamda tedirgin ve
gerçekten orada patlama olursa büyük bir facia olur ki iyot tabletlerinin de
dağıtılmadığını ve bu konuda
hazırlıklı olunmadığını da çok iyi
biliyoruz. Bu konuda iktidarı ve diğer tüm muhalefet partilerini
sorumluluk almaya davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
HABİP EKSİK
(Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Şimdi, geçen gün de ben,
bu usulsüzlüğü dile getirdim. Gerçekten artık insanların
usulsüzlük yaptıktan sonra yüzleri de kızarmıyor çünkü bu bir
tarz hâline dönüştü. Bakın, Iğdırda İl Özel
İdaresine alım yapıldı, 25 kişilik personel
alımı yapıldı ve bu personel alımında MHPli
milletvekilinin aynı soyadını taşıyan yeğeni
alındı, AKPnin ilçe başkanının aynı
soyadını taşıyan yeğeni alındı, AKPnin ilçe
belediye başkanının yeğeni alındı, AKPnin bir
önceki dönem il başkanının yeğeni alındı
-aynı soyadları taşıyorlar- AKPnin ondan önceki il
başkanının yeğeni alındı ve bu usulsüzlükler
artık normal olarak görülüyor, o insanların yüzleri dahi
kızarmıyor. Gerçekten öyle bir hâle getirdiniz ki insanlar eskiden
bir usulsüzlük yapsa, bir haksızlık yapsa yüzleri
kızarırdı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde isimlerinin
anılmasından utanç duyarlardı ama maalesef sizin iktidarınız
döneminde bunlar normal görülmeye başlandı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
Sayın Eksik.
HABİP EKSİK
(Devamla) Bana ne, ne olursa olsun. tarzı gelişmiş.
Meclisin bu konuda denetleme
yetkisini yerine getirmesi, bu usulsüzlüklerin önüne geçmesi konusunda
çağrıda bulunuyoruz.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
8inci maddesi ile 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Kanununun 4üncü maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendinin
dördüncü paragrafına üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen
cümlelerin ve (7) numaralı alt bendinden sonra gelmek üzere eklenen (8) ve
(9) no.lu alt bentlerin teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana
İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Utku
Çakırözer
Tokat Antalya
Eskişehir
Ahmet
Vehbi Bakıroğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyurunuz Sayın
Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddede getirilen
düzenlemeyle; imar geçmemiş yerleşim birimleri, büyükşehirlere
yeni bağlanan köyler ve şehirlerin yeni genişleme bölgelerine
doğal gaz bağlanması durumunda altyapı maliyetlerinin belediyelerce
karşılanması hususu getiriliyor. Özelleştirme
aşamasında korunup kollanan doğal gaz dağıtım
şirketleri burada yine korunmakta. Onların yapması gereken
altyapı hizmetlerinin maliyeti belediyelerimizin yani halkın omuzuna
yüklenmekte. Tabii ki, Türkiyenin her köşesine doğal gaz gitsin ve
gitmeli, bunun için belediyeler de katkı sağlasın ama işin
maliyeti belediyelere çıkarılırken doğal gaz
şirketlerine beş kuruş fatura çıkarılmaması kabul
edilemez; bu doğru değil, bunu kabul edilemez bulduğumuzu bir
kez daha ifade etmek isteriz.
Burada bir hususa daha dikkat
çekmek isterim: Her torbada buraya getirilen, her torbada belediyeleri
ilgilendiren 1 ya da 2 madde yer alıyor ama bu maddelerin ortak bir
özelliği var; ya belediyelerin yetkileri azaltılmakta, ya giderleri
artırılırken gelirleri azaltılmakta. Belediyelerin
gelirlerini artıracak bir kalem bulamazken, onların gelirlerini
olabildiğince kısacak ya da onların başka alanlara
yatırımını engelleyecek adımlar olması bizleri düşündürmekte.
Madem burada doğal gaz yatırımlarının maliyetini belediyelere
yüklüyorsunuz, o zaman şu salgın döneminde
vatandaşlarımıza hizmet için seferber olan belediyelerimizin
gelirlerini artırın; en azından kesintilerini azaltın.
Mesela, Eskişehirde, Ankarada ve diğer büyükşehirlerde el
koyduğunuz hayırseverlerin bağış hesaplarını
geri verin. Sadece Eskişehirde, fakir fukara için hayırseverlerin
bağışladığı 1 milyon 600 bin liralık
aşevi bağış hesabını devlet resmen gasbetmiş
durumda. Artık belediyelerle uğraşmak yerine onların
hizmetlerinin önünü açın.
Değerli arkadaşlarım,
salgınla mücadele döneminde bizim burada esnafımıza, emekçimize,
sağlıkçılarımıza, yurttaşımıza
nasıl destek vereceğimizi konuşmamız gerekirdi ama biz neyi
konuşuyoruz? Enerji şirketlerine, maden şirketlerine daha fazla
kıyak, daha fazla destek nasıl verilir onu konuşuyoruz.
Bakın, sadece 2019 yılında 4 milyon abonenin 2,4 milyar lira
borcu için vatandaşların elektriklerini gözünü bile kırpmadan
kesti bu şirketler ama iş kendi borçlarını devlete ödemeye
gelince aynı titizlik yok maalesef. Bugün neyi konuşuyoruz? Yine
insan sağlığını, doğayı, canlı
hayatını yok edecek düzenlemeleri konuşuyoruz. Ben de bugün
sizlere Eskişehirimizin de içinde bulunduğu 68 ilde doğaya,
ormanlık alanlara, meralara zarar verecek binlerce noktada yeni maden
arama ruhsatı ihalelerinden bahsetmek istiyorum. Göz yumduğumuz bu
ihaleler nedeniyle Kaz Dağlarından Doğu Karadenize her yer
maden sahası oldu. Yeni maden ruhsatı verilecek şehirler
arasındaki Eskişehirimizde 149 noktada yaklaşık 70 bin
hektarlık bir alan için ihaleye çıkılıyor.
Geçtiğimiz yıllarda
bu kürsüden ısrarla Verimli topraklarımızı, temiz
havamızı, suyumuzu zehirlemeyin. dediğimiz Anadolunun
tahıl ambarı Alpu Ovamız yine kapsam içinde. Sadece Alpu
değil, dünyanın en güzel kirazlarının yetiştiği
Mihalıççık ilçemizin Sazak ve Saray; İç Anadolunun Akdenizi,
Antalyası dediğimiz Sarıcakayamız;
Sivrihisarımızın Narlı ve Demirciköy Mahalleleri; süt
diyarı Beylikovamız; Sivrihisar; Mihalgazi ve Tepebaşında
onlarca alanda ihaleye çıkılıyor. Tüm bu verimli ovalar,
bahçeler delik deşik edilecek, mesela, sadece Beylikovamızın
Süleymaniye köyü civarında yüz binlerce ağaç kesilecek, nesli
tükenmekte olan kızıl geyikler yok olacak.
Biz şunu söylüyoruz:
Madencilik eğer çevreye, doğaya, insan sağlığına,
tarıma zarar vermiyorsa ülkemize yararlıdır ama ihaleye
çıkılan ruhsat alanlarına baktığımızda
verimli tarım alanları, meralar görüyoruz. Eskişehirde ve
Türkiyede çevre dernekleri, belediyeler, meslek odaları bu ihalelerin
iptali için seferber. O davalara sunulan belgelerden size bahsetmek istiyorum.
Eskişehir Büyükşehir Belediyemizin incelemelerinden öğreniyoruz
ki Eskişehirimizdeki on binlerce hektarlık bu araziler içinde mera,
orman ve tarım arazilerinin yanı sıra su havzaları var;
yetmedi köy kahvehanesi var, fidanlık var, hatta mezarlık dahi var;
evet, yanlış duymadınız, fidanlık, mezarlık, köy
kahvehanesi. Hadi verimli topraklarımızda, ovalarımızda,
ormanlarımızda maden arama ruhsatları için ihalelere
çıktığınızı gördük ama soruyorum sizlere:
Mezarlıkta maden aranır mı değerli arkadaşlarım?
Çevreye bu kadar zarar vereceği, tarım ve
hayvancılığı yapılamaz hâle getireceği, bölgenin
genel anlamda büyük gelir, büyük toprak, her türlü tarımsal üretim
bağlamında büyük kayıplara uğrayacağı biline
biline bu ihalelerde ısrar edilmesi bizleri şehrimiz adına,
insanımız adına üzüyor, kaygılandırıyor.
Enerji Bakanı diyor ki:
Madencilik faaliyetlerinde çevre ve insan sağlığına zarar
verildiği tespit edilirse faaliyetler durdurulacak. Ama gerçekte hiç de
öyle olmuyor. İşte dibimiz Sivrihisar, Kaymazdaki altın
işletmesi, hem de devletin elinde TMSF yönetimindeki Koza Altın
İşletmeleri yaşam alanlarının dibine 2nci siyanürlü
atık göletini yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla)
Devlet eliyle, yaşam alanlarının dibine siyanür göleti
yapılır mı? Yapılıyor. Daha işin
başında Sivrihisarlılar direndi; kimse dinlemedi, altın
madeni kuruldu. Şimdi gidin bakın bu bölgeye; kuşlar, böcekler
yaşamıyor, insanlar hayvanlarını besleyemiyor, bölgede ot
bitmiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Eskişehirimiz Türkiyenin en yaşanabilir
şehirlerinden biri; bunun en önemli gerekçelerinden biri
havasının temiz olması, toprağının bereketli
olması. Bizler bu özelliklerin korunmasını sağlamak yerine
çıkıp temiz havamızı, verimli
topraklarımızı, suyumuzu yok edecek maden ruhsatlarına
ihale verilmesini istemiyoruz. Eskişehirli bunu kabul etmez.
Coronavirüs krizini
yaşadığımız ve yaşamsal birçok hak ve
olanağımızın kısıtlandığı bu
süreçte bizlerin çevreye sahip çıkması, doğa tahribinin önüne
geçmesi lazım. Siz bu tahribin önüne geçmezseniz yüz binlerce
Eskişehirli olarak Türkiyenin en verimli ovası Alpu Ovasına
termik santral yapılmasına nasıl direndiysek şimdi
tarım alanlarına yapılacak madenler için de sonuna kadar
direneceğiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesinde yer alan eklenmiş ibaresinin ilave edilmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Bedri
Yaşar Behiç
Çelik Fahrettin
Yokuş
Samsun Mersin Konya
Orhan
Çakırlar Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Dursun
Ataş
Edirne Adana Kayseri
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelik.
Buyurunuz Sayın Çelik.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 8inci maddesi için verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum
Değerli arkadaşlar,
enerji tüketimi bir devletin gelişmişlik düzeyini gösterir.
Kuşkusuz gelişmiş ülkeler çok enerji tüketen ülkelerdir, Türkiye
ise enerjide dışa bağımlıdır, yerlilik
payımız yüzde 35 düzeyindedir. Kısaca, kişi
başına 20 megavatsaatten biraz daha fazla tüketim birimi söz
konusudur ama enerji üretimiyse daha farklı bir kavramdır. Özellikle,
fosil yakıtlar, petrol ve doğal gaz ile türevleri yer altından
çıkarılarak dünya piyasalarına sevk edilir. Yoğun ve
çeşitli, teknolojik ve dijital üretim yapma becerisi olan ülkelerin
enerjiye ihtiyaçları hayati önemdedir. Bu yüzden enerji arz güvenliği
önemli bir kavramdır. Dünyada durmayan çatışmalar,
işgaller, katliamlar hep enerji ve kaynaklarına sahip çıkma
mücadelesinden doğmaktadır; ABD, Çin, Japonya, Almanya, Hindistan
gibi dünya ekonomik büyüklüğünde önemli yerlere ulaşmış
olan ülkeler enerji talepleri için savaş dâhil her yola
başvurabiliyorlar.
Dünya total üretim liginde
yüzde 1,07lik payla normal konumunu koruyan Türkiye, bir petrol ve doğal
gaz üreticisi ülke değildir ancak geçiş ülkesidir; gerek Rus
doğal gazı gerekse Azerbaycan petrolü ve doğal gazı gerekse
Irak petrolü Türkiyeye gelmektedir. Kabul edelim ki bu, bize de katkı
yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
bu yıl ağustos ve eylül aylarında Azerbaycanın Tovuz
bölgesine saldıran Ermenistan, aslında Türkiye-Azerbaycan boru
hatlarına, demir yoluna ve kara yoluna saldırmış
olmaktadır. Ermenistanın arkasındaki gücün kim olduğu
malumdur. Çok şükür ki 27 Eylülde Azerbaycan ordusunun karşı
müdahalesiyle Ermenistana diz çöktürülmüştür. Azerbaycan ve Türkiye iş
birliği arzu edilmemektedir ama hiçbir emperyalist sömürgeci güç bunu
başaramayacaktır, Azerbaycan ve Türkiye ittifakı daha da
güçlenecektir.
Değerli arkadaşlar,
Batı Karadenizde AK PARTİ iktidarınca kamuoyuyla
paylaşılan doğal gaz potansiyeli inşallah uygun standartta
ve bahsi geçen 405 milyar metreküpten fazla olur; buna her Türkün
sevineceği kuşkusuzdur.
Değerli arkadaşlar,
enerji deyince petrol ve doğal gaz dışına taşarak
rüzgâr, su, jeotermal, güneş gibi enerji kaynaklarını da
saymamız gerekir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından mümkün olduğunca
fazla yararlanmalıyız çünkü hem maliyeti düşük hem de çevreye
olumsuz etkisi neredeyse söz konusu değildir. Türkiye bu açıdan yani
yenilenebilir enerji potansiyeli yönünden büyük bir avantaja sahiptir; enerji
arzımızı da bu yönde arttırmalıyız.
Ülkemizde Akkuyu Santraliyle
gündeme gelen nükleer enerji yolunda hızla ilerlendiğini de belirtmek
istiyorum. Bunun çevreye etkisinin boyutunu ve vahametini bir kenarı
bırakırsak bu santralin elektrik birim maliyetinin yüksek
olacağı bilinmektedir; dolayısıyla nihai tüketici ve
sanayici büyük bir yük altına girecektir. Evet, tuzu kuru olanların
Türkiyede elektrik, akaryakıt, doğal gaz gibi kalemleri halkın
ne zorluklarla tediye ettiklerini bilmeleri mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun 4üncü maddesi
üretilen doğal gazın iletim şirketleriyle
taşıttırılmasına amirdir; bu madde, teklifin 8inci
maddesiyle genişletilmektedir. Ayrıca, boru hatlarının
ulaşamadığı bölgelerde LNG veya CNGyle besleme yöntemiyle
doğal gaz dağıtım faaliyetine izin verilmektedir.
Yine, Yapı Kayıt
Belgesi olan yapının İmar Kanununun hükümlerine uygun olarak,
uygulama imar planı yoksa ya da varsa bile yolların imar planına
uygun olarak açılmamış olması hâlinde belediyenin
taahhüdüne ihtiyaç duyulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
BEHİÇ ÇELİK
(Devamla) Burada yükümlülük büyük ölçüde belediyeye yüklenmektedir.
Değerli arkadaşlar,
görüldüğü gibi, bu madde yani 8inci madde teknik bir düzenleme
getirmektedir ama bizim asıl üzerinde durmamız gereken husus enerji
politikası ve Türkiyemizin üstün millî çıkarlarıdır.
Bu enerji piyasası
netameli ve zor bir piyasadır. Küresel çakalların, iş
birlikçilerin, zorbaların bolca olduğu bir âlem olduğunu da
unutmamamız gerekir.
Sözlerime son verirken
önergemizin kabulünü diler, yüce Meclise tekrar saygılar sunarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sıralarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 9uncu maddesi ile 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanununun
7nci maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendine eklenen 4 no.lu
alt bendin son cümlesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır Kadim
Durmaz
Kocaeli İzmir Tokat
Deniz
Yavuzyılmaz Çetin
Osman Budak Müzeyyen
Şevkin
Zonguldak Antalya Adana
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz
Buyurun Sayın
Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Zonguldak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devleti
bir şirket gibi yöneteceğiz. dediniz. On sekiz yıldır
Hükûmettesiniz; sonuç: Ülkeyi babanızın çiftliğine gerçekten de çevirdiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Yakışmıyor ama! Hocam, yakışmıyor ya!
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Devamla) Bu koca devleti çiftlik gibi yönetiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Burası Meclis ya! Yapmayın böyle burada ya!
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Devamla) Varlık Fonu çiftliğine alınmadan önce yüksek kâr
eden kurumlar Varlık Fonuna alındıktan sonra zarar üstüne zarar
ediyorlar; Türk Hava Yolları zarar, PTT zarar, BOTAŞ zarar, ÇAYKUR
zarar, Kayseri Şeker zarar
Yani ne yaptığınızı
bilmediğiniz, savrulduğunuz ortada. Nasıl mı?
NEVZAT ŞATIROĞLU
(İstanbul) Hepsi yalan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hepsi yalan! diyor bak, hadi bakalım.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Devamla) Kurumları bölerek özelleştirmeye, yok etmeye
çalışıyorsunuz; izlediğiniz yol böl-parçala-yok et. Bunu
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığında yaptınız,
PTTde kurduğunuz iştiraklerle yapıyorsunuz. Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığını 2015 yılında özelleştirme
kapsamına aldınız. Ne yaptınız? Böldünüz,
parçaladınız, yetmedi 2010-2019 yılları arasında personelin
yüzde 45ini emekli ettiniz. Emekli ettiğiniz 2.106 personelin tümü
deneyimli kadrolardı, üstelik bir de çabuk gitsinler diye Yönetim Kurulu
tarafından 2017 yılında emekliliğe teşvik
programı uygulandı. Sadece 2017 yılında TPAOdan -yani
kurumdan- 694 tecrübeli personel ayrıldı. Kaynak mı? Kaynak
2017-2018 yılı Sayıştay raporları. Yani bugün Fatih ve
Oruç Reis gemilerinde yabancı personel çalıştırmak zorunda
kalan anlayış yerli ve millîlik masalı anlatan ama devletin
yetiştirdiği kendi öz evlatlarını kapının önünü
koyan anlayıştır.
Bu kanun teklifiyle, merkezi
Jersey Adasında bulunan KİT kuruluşlarının
merkezlerinin Türkiyedeki şubelerine paralel bir şirket kurulacak ve
bu şirketler eliyle de tüm sorumluluklar ve anlaşmalar onların
üzerine devredilerek faaliyetlerine devam edilecek
Öncelikle, yurt
dışındaki KİT kuruluşlarıyla ilgili bir bilgi
paylaşmak istiyorum: BOTAŞ Internationalın merkezi Jersey
Adasında bulunan şirketinde çalışan toplam 520 personel
var, EUAS International ICCnin -yine bir yurt dışı
şirketi- 66 personeli, Eti Madenin ise 84 personeli var. Şu anda
gündemde olan BOTAŞ International ve TPIC, EUAS International ICCye ise
ne olacağı belli değil. Bu yurt dışı merkezlerinin
yaptığı sözleşmelere taraf olan ülkeler uluslararası
anlaşmaların çözümü için Londra tahkimini kabul ediyor.
Uluslararası ülkelerin bu yurt dışı şirketler
kapatıldığında Türkiyede kurulacak şirketin tabi
olduğu ve arzu ettiği Türk tahkimini kabul edip etmeyecekleri belli
değil. Dış politikadaki başarısızlık uluslararası
alanda faaliyet gösteren BOTAŞ İnternational ve TPIC
şirketlerine ambargo ve ceza tehdidini doğurmuştur.
Sayıştay
raporlarından analiz ettiğimiz üzere, Eti Maden örneğinde
olduğu gibi, Sayıştay, KİTlerin yurt dışı
şirketlerini denetleyemediğini yazıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DENİZ YAVUZYILMAZ
(Devamla) - Yurt dışı şirketlerinin
harcamalarının doğru yapılıp
yapılmadığını denetleyemiyor.
Şimdi, 2017
yılında TPAOdan TPICe devrettiğiniz bir kısım
çalışanı şimdi de alacaksınız TPICten, yeni
kurulan bu paralel şirkete aktaracaksınız. Yani bütün bu
çalışanların iş yeri değiştirmekten
başları dönmeye devam edecek ve kurumlar yetişmiş kadrolu personellerini
de kaybetmeye devam edecekler.
Sayın AK PARTİ
milletvekilleri, biliniz ki devlet bir şirket değildir; şirket
yönetir gibi yönetilmez. Ve hiç şüpheniz olmasın, bu halk bir
devletin nasıl yönetilmemesi gerektiğini AK PARTİdeki kötü örneği
işaret ederek gelecek nesillere öğretecektir.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Hepsi yanlış bilgiler Hocam.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Semra
Güzel
İstanbul
İstanbul
Diyarbakır
Oya
Ersoy Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
İstanbul
İzmir
İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel.
Buyurunuz Sayın Güzel.
(HDP sıralarından alkışlar)
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan kanun teklifinin 9uncu maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
9uncu madde 7nci maddedeki
düzenlemenin teknik detaylarını içeriyor. Fakat meselenin teknik
boyutundan çok daha önemli olan kısmı, artık kamu yararı
kavramının Türkiye yasama literatüründen neredeyse çıkarılmış
olduğudur. Bu gidişle kamu yararı kavramı yakında
bilinmeyen bir kelime olarak geçecek tutanaklara.
İlgili madde, doğal
gazın boru hatlarıyla ulaştırılamadığı
bölgelere tankerler vasıtasıyla taşınmasının
lisans almaksızın yapılabileceğini öngörüyor. Fakat bu
işlem güvenli olarak nasıl yapılacak? Neden lisansa gerek
duyulmuyor burada? Ve asıl kamu yararı dediğimiz şey,
burada yeniden lağvedilmiş bir şekilde karşımıza
çıkıyor. Bu maddeyle, doğal gaz firmalarına ait olması
gereken maliyetlerin kamuya mal edilmesi sonucu doğacak; hâlbuki bu ilgili
maddeler değişmeden önce doğal gaz firmaları iletime ait
giderleri kendileri karşılıyordu. Düzenlemenin bu işi
yapacak olan şirketlerin de lisans almaları zorunluluğunun
olması şartıyla yapılması ancak halk yararına
olacaktır ve sanki halkın ekonomik durumu çok iyiymiş gibi bir
de bu külfet doğuyor.
Değerli milletvekilleri,
kış yine kapımıza dayandı. İnsanlar mevcut
faturalarını dahi ödeyemezken şu günlerde Doğal gazı
bu sene açar mıyız, açmaz mıyız? Olmadı, evde üstümüze
bir battaniye daha atar, otururuz. diye düşüncelerle boğuşuyor.
Her ne kadar, güvenilirliği artık kalmamışsa da TÜİK
bile eylül ayı raporunda dedi ki: Doğal gaz geçen seneye göre yüzde
34,7 oranında, elektrik yüzde 32,3 oranında artış gösterdi.
Yani zaten mevcut hâliyle evde doğal gazı açmak, elektrikli soba
kullanmak ipten bir köprüyü geçmek gibiyken hâlâ kamu yararını
değil de şirketlerin yararını gözetecek düzenlemelere
gidilmesinin akılla, mantıkla izah edilecek bir yanı yok.
İzahın tek bir yönü var, o da Hükûmet, halka değil, kendine,
yandaşlara çalışıyor.
Bizler Yoksulluk, ekonomik
sıkıntılar almış başını gidiyor.
derken farazi konuşmuyoruz. Çarşıya, pazara bir gidin,
saraylarınızdan biraz çıkıp yurttaşlarla sohbet edin.
Daha önce esnafa sorunca Buna da şükür. diyorlardı ama artık
Buna da şükür. diyecekleri bir şey kalmadı. Kimin
ağzını açsak Geçinemiyoruz, eve ekmek götüremiyoruz. diye bas
bas feryat ediyor. Domates tezgâhta 8 lira, patlıcan 10 lira,
kış meyvesi ama mandalina 6 lira. İşsizlik zaten
almış başını gidiyor. DİSK-AR 12 Ekimde bir rapor
açıkladı ve Geniş tanımlı işsiz sayısı
9,8 milyona yükseldi. dedi. İstihdam oranı ise yüzde 43,5e
gerilemiş ve bir yılda 1 milyon 254 bin kişi istihdam
dışı kalmış durumda. Bırakın mevcut
maaşıyla geçinmeyi, insanlar elindeki işi her geçen gün
kaybediyor, işsizler iş bulamamaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri,
seçimden birkaç ay öncesine kadar meydanlarda sizlerin dile getirdiği
şey 3Yydi, Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yalanı
bitireceğiz. Ekonomide sıçrama yaratacağız.
naralarıydı. Ekonomide bir sıçrama oldu, evet; dolar ve euro
sıçradı, dolar 9 lirayı, euro 10 lirayı gördü. 3Ynin
durumu ise içler acısı; yolsuzluk, yoksulluk, yalan ortada. Fakat ne
oluyorsa, seçim meydanlarındaki sözlerinizi Meclis
çatısının altına girdiğiniz anda unutuyorsunuz, cebe
ne kadar iner hesabı yapılıyor. Sonra da millete
Abartıyorsunuz, bir keyif çayı iç. diyorsunuz. Eve ekmek götüremiyorum.
demeyin diye askıya ekmek bırakıyoruz. diyorsunuz. Bu işin
muhataplarından ve sorumlularından sadece birisi olan Bakan
halkın karşısında tek bir hesap vermeden istifa edip çekip
gitti. Cebini dolduran doldurdu, halk yine yoksul, yine aç.
Değerli milletvekilleri,
mevsimlik işçilerin işi bitti, geri döndü; inşaat işçileri
Kışın karda kışta yevmiye başı haftada bir
gün iş bulursam iyidir. diye dua ediyor; genç nüfus işsizlikten
intihara meyletmiş durumda. Pandemi küçük esnafı kırdı
geçirdi zaten. Biraz el insaf! Geceleri başınızı
yastığa koyduğunuzda biraz Biz bu memleketin insanına ne
yaptık? diye bir düşünün. Aç ve açıkta milyonlarca insan sizin
insafınıza kalmış durumda. Bir hadis var, hepiniz çok iyi
biliyorsunuz Komşusu açken tok yatan bizden değildir. diye.
Milyonlar aç yatarken siz saraylarda zevküsefa sürüyorsunuz. Siz bu milletten
değilsiniz.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu madde üzerinde 3
önerge vardır; ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir.
Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul İstanbul Ankara
Oya
Ersoy Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Dursun
Ataş
Mehmet Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Şenol
Sunat
Edirne Konya Ankara
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Ankara Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu.
Buyurunuz Sayın
Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu maddede BOTAŞ, Eti Maden gibi sermayesi
yüzde 100 kamunun olan kurumların yurt dışındaki
şirketlerinin kapatılıp birtakım muafiyetler
eşliğinde yurt içine çekilmesi planlanıyor. Nedir bu
muafiyetler? Hem yurt dışından yurt içine gelirken sermaye
transferinde mali yükümlülükler kaldırılıyor hem de bu
şirketlerin vergi cenneti off-shore adalarındaki gibi esnek
çalışabilmesi için denetim mevzuatları askıya
alınıyor. Peki, yurt dışı şirketlerinin yurt
içine çekilmesine neden ihtiyaç duyuluyor? Türkiyeli kamu şirketleri
artık yaptırımlar nedeniyle yurt dışında iş
yapamaz hâle mi geldi? Türkiyenin siyasi ve ticari prestijinin
sıfırlandığının itirafı mı bu?
Öncelikle bunun yanıtının verilmesi gerekiyor.
Bu şirketlerin yurt
dışındaki faaliyetlerinde şeffaflıktan son derece uzak
olduğu ve şaibeli işlemlere karıştığı
konusunda ciddi iddialar vardı. Harcamaların ve ticari kararların
doğru yapılıp yapılmadığı hep izaha muhtaç
oldu. Eti Madenin yurt dışı şirketlerinin yönetici
kadrolarına ne kadar maaş ödendiği defalarca soruldu ancak
Bakanlık buna yanıt vermedi. Şirketler, OECDnin kara listeye
aldığı Jersey gibi Avrupada bir adada, şirket vergisi
almayan ve para aklamayla özdeşleşen yerlerde kuruldu. Neden?
Şimdi, bu şirketler kapatılıp yurt içinde yeni
şirketler kurulacaksa eğer, öncelikle bu yurt dışı
şirketlerinde yapılanlarla ilgili hesap verilmesi gerekir. Ama buna
niyet olmadığı gibi, belli ki şimdi yeni kurulacak
şirketlerin de aynı denetimsizlikle hareket etmesi murat ediliyor.
İhalelerin şeffaf,
rekabet kurallarına ve en önemlisi kamu kaynaklarını koruyacak
biçimde yürütülmesinin teminatı olan Kamu İhale Kanunuyla
baştan beri uzlaşamadınız. Yüzlerce kez değiştirildi
bu kanun. 2002 yılında keyfîlik, rüşvet, yolsuzluk, eş
dost, akraba kayırmayı önlemek amacıyla kurulan
barikatların çoğu kaldırıldı ve maalesef 2002 öncesine
dönüldü yani kanun sürekli esnetildi. Buradaysa kanun bu şirketler için
açık açık ortadan kaldırılıyor. Şunun
yanıtını açıkça öğrenmek istiyoruz: Şimdi, siz
milyarlarca liralık doğal gaz ticaretini Kamu İhale Kanunu
denetimi dışına mı çıkaracaksınız? Siz Her
şeye Cumhurbaşkanı karar verecek, kendisi kanunlardan
evladır. mı diyorsunuz? Gerçekten bu soruların
cevabını bekliyoruz.
Yine, bu kanun teklifinin
içinde bulunan madencilik alanında da yıllardır işçiler
direnişte. Ama son olarak Uyar Madencilikte, Ermenekte ve diğer
redevanslı madenlerde çalışan işçiler gasbedilen hakları
için, ödenmeyen tazminatları için Ankaraya yürüyüşe geçtiler
biliyorsunuz. Bir aydır onca baskı ve engellemeye rağmen
mücadeleden vazgeçmediler.
Hatırlarsınız,
temmuz ayında burada, Somadaki bazı ocaklarda çalışan
işçilerin işveren şirketler tarafından ödenmeyen kıdem
tazminatlarının Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından
ödenmesine ilişkin bir düzenleme yapılmıştı. Bu
şirketler yıllardır işçilerin kıdem
tazminatını ödemezken nasıl oluyor da hâlâ işletme
hakkı alabiliyorlar? diye sormuştuk o zaman. Ve Madem bu düzenleme
yapılacak, o zaman gelin, eşitlik ilkesi uyarınca bütün madenler
için bu düzenleme yapılsın ve madencilerin haklarını
verelim. demiştik. Bunu yapmadınız, işi zora soktunuz,
yine şirketleri kayırdınız ama madencilerin haklı
direnişine kayıtsız kalamadınız. Bir madencinin
dediği gibi Direniş oyunu bozdu. ve işçilere bir söz verildi,
şimdi sadece madenciler değil, tüm kamuoyu bu sözün
tutulmasını bekliyor.
Ancak madenlerde
çalışanların sorunları bununla bitmiyor, bu alanda sendikal
örgütlenmeye karşı patronlar açıkça savaş ilan etmiş
durumdalar. Mesela, Milasta benim de ziyaret ettiğim de Çınartaş
AŞye ait maden ocağı ve torbalama tesisinde çalışan
nakliyat işçileri kötü çalışma koşullarını dile
getirdikleri ve sendikalaştıkları için kod 29la işten
atıldılar. Kod 29 ne der arkadaşlar? Ahlak ve iyi niyet
kurallarına uymadığı hâlde çalışanın iş
akdi feshedilir. Peki, ahlak ve iyi niyet kuralı nedir? Fazla çalıştırıp
bunun ücretini ödememek, kıdem tazminatlarının üzerine yatmak,
sendikalı oldu diye işten çıkarmaktır asıl ahlak ve
iyi niyet kuralına uymamak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Bu haksız uygulamalara
karşı altı aydır direnen Milaslı işçileri de
buradan selamlıyorum.
Son olarak, torbanın
13üncü maddesine dikkat çekmek istiyorum, özellikle çevre örgütleri çok
teyakkuz hâlinde burada. Gerçekten, arkadaşlar, lastikler biyokütle
değildir ve yenilenebilir enerji de değildir, çöpler de
değildir. Allah aşkına, bir lastik yakın, yanında
durabiliyor musunuz, göreceksiniz bunu. Şimdi, 2016da yapılan
yanlıştan geri dönülmeli ve plastik içeren belediye çöplerine ve
lastiklere biyokütle muamelesi yapılmamalı. Ankarada Mamak ve
Gölbaşına kurulacak olan lastik santrallerine dört ay içerisinde, bu
kadar kısa bir süre içerisinde ÇED raporu alındı ve 2020de
başvurmuş ne hazindir ki 5 şirket daha var. Anlıyoruz,
bunlara verdiğiniz sözler var ama özellikle ben Sayın Elitaşa
da söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Son cümlemi tamamlayabilir miyim
Sayın Başkan?
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Gelin, bu 13üncü maddede
LESlerin -lastik enerji santrallerinin- ve çöp enerji santrallerinin yolunu
tamamen kapatacak bir düzenleme yapalım.
Sayın Elitaş, bunun
vebali size ama sevabı da size olabilir eğer gerçekten bu düzenlemeye
Evet. derseniz. Ankarayı, aynı zamanda Türkiyeyi zehir içerisinde
bırakacak bu düzenlemeden vazgeçerseniz gerçekten halkı, çevre
örgütlerini ve hepimizi memnun edersiniz. Sevabı da sizin olsun, gerçekten
bizim için önemli değil; önemli olan bu ülkenin temiz havası,
doğası ve geleceği.
Saygılar sunarım.
(HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerindeki ikinci konuşmacı Ankara Milletvekili
Şenol Sunat.
Buyurunuz Sayın Sunat.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
ŞENOL SUNAT (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi üzerine İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarım.
Evet, sayın
milletvekilleri, bu teklife baktığımızda, Elektrik
Piyasası Kanunu bugüne kadar yedi yılda 9 kez
değiştirilmiş, Yenilenebilir Enerji Kanunu son on beş
yılda 5 defa değiştirilmiş ve yedi yıl evvel yapılan
güneş enerjisi ihalesine dair karar bu kanun teklifiyle
alınıyor, yine on üç yıl önce yapılan rüzgâr enerjisi
başvurularına dair düzenleme yine bu kanun teklifiyle düzenleniyor.
Sayın milletvekilleri,
yani bunun anlamı, her konuda olduğu gibi, sorumsuzluktur, hesap
vermemedir ve ben yaptım oldu anlayışıdır. Evet,
enerjiyle ilgili düzenleme yapıyorsunuz. İyi, güzel, hoş, tabii
ki yapılmalı ama çevre üzerindeki, insan sağlığı
üzerindeki yansımalarını, hasarlarını ele
almıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
peki bu teklifte nerede halkımızın öncelikle elektriğe
kolay erişimi? Nerede bu teklifte vatandaşımızın
elektriğe ucuz erişimi? Sanayide bir yılda, son bir yılda
yüzde 21,8; konutlardaysa yüzde 32,3 elektrikte artış var. Siz,
insanlarımızı elektrik dağıtım şirketlerinin
insafına bırakıyorsunuz. Çiftçiler kabaran ve
özelleştirildikten sonra her ay tahsil edilen faturalarını
ödeyemiyor. Bu teklifte maden şirketlerinin devlete olan borçlarına
göz yumuyorsunuz. Borcunu zamanında ödeyenlerin suçu nedir o zaman? diye
sormak gerekiyor.
Evet, yenilenebilir enerji
çok önemli, hepimiz de bu konuda desteğimizi sonuna kadar veriyoruz.
Yenilenebilir enerji kaynak destek mekanizmasının kapsamı bu
kanun teklifiyle genişletiliyor, evet ama nehir tipi hidroelektrik
santrallerinin de alabildiğine önü açılıyor. Belli
şirketlere yine çok yüksek fiyatlardan on yıllık alım
garantileri veriliyor, her zamanki gibi yandaşa destek bu. Ülkemizin her
yerinde insanlara, kontrolsüz ve güç kullanılarak yatırım
adı altında yaptırımlar uygulanmaya çalışılıyor.
Değerli milletvekilleri,
ÇED Gerekli Değildir uygulamasından vazgeçilmelidir. Yine, kömüre
dayalı termik santral projelerinden de vazgeçilmelidir. Enerji
ihtiyacımızı arz ve talep çerçevesinde uzmanlarla yeniden
planlayın ve enerji çeşitliliğini çevreye ve insan sağlığına
zarar vermeyecek şekilde yeniden yapılandırmak gerekiyor. Evet,
lisanssız elektrik enerji üretimi önemli yani lisans aramadan, ufak çapta
elektriği insanlar üretebilmeli ama bunu bile istismar edip, istismar
alanı oluşturup lisans pazarları oluşturuldu ve
lisanssız elektrik enerjisi üretimi lisanslı olanları bile kat
kat geçti ve kontrol, denetim yok, göz yumuluyor. Yani kamu zararını
bir an evvel de telafi edin diyoruz.
Siz, TEDAŞı
özelleştirirken Kayıp kaçak oranları azalacak, tüketici
korunacak. demiştiniz, vatandaşlarımızın kayıp kaçak
elektrik kullanımlarını, faturasını ödeyen
vatandaşlarımız tekraren ödemek zorunda kalıyor. On sekiz
yıldır ülkeyi yöneten bu zihniyetin, vatandaşlarını ve
çevreyi dağıtım şirketlerinden, santral sahiplerinden ve
maden patronlarından daha önemli görmesi tabii ki beklenemez.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Tamamlıyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
ŞENOL SUNAT (Devamla)
Sayın milletvekilleri, çok ilgi çekici, Sayın Erdoğan geçen bir
cümle sarf etti, Artık vites yükseltmenin bile yeterli
olmadığı, araç değiştirmenin gerektiği bir
dönemdeyiz. dediler.
Sayın milletvekilleri,
aracı devamlı duvara toslayan şoförü değiştirmek
gerekiyor, şoförü. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Anlayın artık,
millet bizi çağırıyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 10uncu maddesinin 4646 sayılı Kanuna eklediği ek madde
1in ikinci fıkrasından ile bu işlemlerden doğan
kazançlar ibaresinin ve üçüncü fıkranın tümüyle teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak
Manisa Tokat Antalya
Özkan
Yalım
Uşak
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Uşak Milletvekili Özkan Yalım.
Buyurunuz Sayın
Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tüm
vatandaşlarımızı selamlıyorum, Genel Kurulu da
aynı şekilde selamlıyorum.
Şimdi, ilk önce
maddeyle, kanunla alakalı bir iki kelime etmek istiyorum; 238 sıra
sayılı Teklifle Elektrik Piyasası Kanununda yapılan
değişikliklerle alakalı.
10uncu maddede, üzerinde çok
fazla konuşulacak bir farklılık yok. Ülke
dışındaki firmaların Türkiyede de şube
açabilmeleriyle alakalı bir madde, bunda bir sıkıntı
görmüyoruz. Ancak elektrik kullanımıyla alakalı, özellikle bu
pandemi sürecinde vatandaşlarımızın ciddi anlamda
sıkıntılar çektiğini ve de elektrik faturalarındaki
haksız kazancın, 21 tane dağıtıcı şirketin
haksız kazançlarının kaldırılmasıyla alakalı
ben birkaç tane söz söylemek istiyorum.
Biliyorsunuz, daha önce tüm
Türkiyede elektriğimiz TEDAŞ tarafından
dağıtılıyordu. Daha sonra 21 farklı bölgeye bölündü ve
21 farklı şirket çıktı, bunlar; BEDAŞ, Toroslar
EDAŞ, Başkent EDAŞ, Dicle EDAŞ, Gediz EDAŞ,
AYEDAŞ, Uludağ EDAŞ, MEDAŞ Alarko ve Cengiz Holdingin,
SEDAŞ, YEDAŞ, Aydem EDAŞ, Akdeniz EDAŞ,
OEDAŞ-Osmangazi EDAŞ, Aras EDAŞ, VEDAŞ Türkerlerin, Çoruh
EDAŞ, Fırat EDAŞ, AKEDAŞ, ÇEDAŞ, TREDAŞ ve KCETAŞ,
Kayseri Belediyesine ait bu son şirket; bu şekilde, bu bölgelerde
elektrik dağıtımı yapılıyor.
Peki, elektrik
faturalarında bazı hak etmediğimiz yani tüketicinin, evinde
elektriği tüketen o vatandaşın, o ailenin ekstradan ödemesi var.
Nedir bu kayıp kaçak dediğiniz? Yani kayıp dediği
çalıntı, kaçak dediği bence bazı dağıtıcı
şirketlerin takip etmediği, işlerini doğru
yapmadığından dolayı çıkan masraflar. Peki, siz niye
elektrik saatinde oynama yapmadan faturasını doğru ödeyen
vatandaşa, başka X kişilerin çaldığı elektrik
miktarlarını ödetiyorsunuz? Bakın, bir benzinlik sahibi, bir
manav bile olsa çaldırdığı malın sahibi kendisidir.
Onun için manav bile almış olduğu elmayı
çaldırdıysa kendisi sorumludur. Onun için bu 21 şirket,
almış olduğu elektriği dağıtırken kayıp
kaçak bedelini vatandaşa yüklemekle kesinlikle haksız bir işlem
yapıyor.
Buradan Hükûmeti daha önce de
defalarca uyardık, bununla ilgili kanun teklifleri verdik, görüşmeler
yaptık, dinletemedik ama milletimiz inanıyorum ki en yakın
zamanda bunları hatırlatacaktır. Tekrar ediyorum, faturalardaki
kayıp kaçak bedelleri, hırsızlık bedelleri elektriğini
doğru yakan vatandaşımız tarafından ödenmemeli
diyorum. Artı, pandemi zamanında, vatandaşa 2+1 bir evde bile
250 TL civarında bir elektrik faturası gelmekte, bunun
yaklaşık 1,5 katı kadar da doğal gaz faturası
gelmektedir. Benden önceki konuşmacıların bahsettiği gibi
birçok vatandaş battaniye içerisinde veya karanlıkta sadece
televizyon ışığıyla idare etmektedir. Bunu da on sekiz
yılık AK PARTİ Hükûmetinin de kocaman bir ayıbı olarak
da gösteriyorum.
Diğer taraftan, bu 21
şirketin içerisinde özellikle beşli çete dediğimiz bu
şirketler var. Madem bu şirketler tünel yapıyor, otoban
yapıyor vesaire, oradan yüksek adetli geçiş garantileri alıyor,
döviz üzerinden para kazanıyor. Bırakın da kendi kayıp
kaçak bedelini de kendileri takip etsin diyorum. Bunun sorumluluğunu
vatandaşa yüklemeyin.
Diğer bir taraftan, yine
aynı şekilde TRT payı da alınıyor. Ben TRTye
artık TRT demiyorum, bunun adına AKT diyorum, yani AK PARTİ
Televizyonu. Neden? Bir günde yirmi dört saat var, yirmi dört saat
başında, her saat başı haberlerde Recep Tayyip
Erdoğanla başlıyor, onun için neden vatandaş ödesin, yüzde
50si neden ödesin bu yüzde 2lik payı? Gelin, bu yüzde 2lik payı AK
PARTİ Hükûmeti ödesin, AK PARTİ parti olarak kendi bütçesinden karşılasın
diyorum. Buradan, yüzde 2lik payın da bir an önce
kaldırılmasını özellikle talep ediyorum. Dediğim gibi,
2018 yılında bununla alakalı defalarca önerge vermiştik.
Buradan, bu haksız kazancın da özellikle bizim Genel
Başkanımızın, bizim partimizin veya diğer muhalefet
partilerinin ismini bile geçirmeyen TRTnin Türkiye televizyonu değil,
artık AK TV olduğunu, yani AKT olduğunun altını
çiziyorum. Bu haksız kazancın da bir an önce faturalardan yüzde 2lik
bedelin de kaldırılmasını talep ediyorum. Dediğim
gibi, vatandaşımız bunu tekrar tekrar dile getirecek.
Bir de şu anda pandemi
sürecindeyiz, biliyorsunuz, iki gün önce yapılan açıklamalardan sonra
bugün gece itibarıyla birçok iş yeri, birçok sektör kapandı.
Bugün, vatandaşımız pandemi sürecinde boğuşurken,
elektrik, doğal gaz faturasını ödeyemezken, geldik, şimdi
de kendi iş yerleri kapandı ve vatandaşımızın
önünde gerçekten zorlu bir kış süreci var. Bunun yanında, bu konuyla
alakalı tabii ki bir komisyon var, Bilim Kurulu var, Bilim Kurulunun verdiği
önergeler var, Bilim Kurulunun verdiği tavsiyeler var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Yalım.
ÖZKAN YALIM (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilim Kurulunun verdiği
tavsiyeleri dinlemeyen de bir Cumhurbaşkanı var. Kendi
düşüncesine göre, ekonomide bazı şeylere kendisine göre zarar
gelmemesi adına
Çünkü kasa tam takır, Merkez Bankasında döviz
yok. Vatandaşa, millete, esnafa hiçbir destek olmadığından
dolayı da zar zor bu şekilde de işi kapamak suretiyle
geçiştirmek istiyor ancak aklın yolu bir. Bakın, ben tıp
uzmanı değilim ancak aklın yolu bir; bugün ülkemizin
tamamını iki hafta boyunca -on dört gün boyunca- kapatalım,
fabrikalar dâhil her yeri kapatalım, hiç kimse çıkmasın. Bu iki
haftanın içinde ve sonunda demir yolları, kara yolları, hava
yolları, deniz yollarıyla ülke dışından giren her
vatandaşımızın gümrük kapılarında gerekli
testleri, kontrolleri yapıldıktan sonra ülke içine
bırakılsın ve de göreceksiniz sadece iki haftalık bir
kapatma süresiyle biz bu illetten kurtuluruz diyorum. Özellikle de bu tavsiyemi
Sayın Cumhurbaşkanına belirtiyorum çünkü vatandaşı bu
şekilde iki gün kapat, yok restoranı kapat, yok kahveyi kapat, yok
halı sahayı kapat, tiyatroyu kapatmakla bu iş olmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖZKAN YALIM (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki hafta tamamen
kapanmadıktan sonra bu işin önüne geçemezsiniz diyorum. Çünkü
aşı gelinceye kadar benim görüşüme göre, mart veya nisan
ayında aşı gelecek- nisan ayına kadar ancak iki
haftalık bir kapatmayla bu virüsün önüne geçebileceğimiz
kanaatindeyim.
Diğer bir taraftan, son
otuz saniyelik konuşmamda
Kendi ilim Uşakın Eşme ilçesine
bağlı Kolankaya köyünde, maalesef hızlı tren
hattının yapımında -şirket ismi vermeyeceğim-
tren yolunun geçtiği yere çok yakın olmasına rağmen, özel
şirketlerin mıcır ocağı olmasına rağmen,
evlerin bulunduğu yere sadece 250 metre uzaklıkta patlatmalı bir
taş ocağı kuruldu. Bu sebepten dolayı hem hayvanların
hem de insanların can güvenliklerinin kalmadığını
özellikle de insanların psikolojik olarak rahatsız olduğunu
belirtiyorum. Buradan, bu konuyla alakalı Enerji Bakanlığı,
Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma
Bakanlığını bir an önce göreve davet ediyorum.
Hepinizi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci madde üzerinde
aynı mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 11inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana
Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Hüseyin
Örs
Edirne Konya
Trabzon
Lütfü
Türkkan
Kocaeli
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana
İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat
Antalya Manisa
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu 11inci
maddeyle alakalı bilgi vermek üzere, bugün ziyaret eden KİT Komisyonu
üyesi Sayın Nevzat Şatıroğlu Beyefendi ve BOTAŞ Genel
Müdürü Beyefendiye ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Kendileri
bazı konularda bilgilendirdiler, ben de bazı kanaatlerimi kendilerine
aktardım.
EPDK verilerine göre, 2019
yılında ülkemizde yaklaşık 45 milyar metreküp doğal
gaz tüketimi gerçekleştirilmiş. Bunun neredeyse tamamı ithal
edilen doğal gazla karşılanırken yerli üretim sadece yüzde
1, yüzde 99u ithal edilmiş. Buradan da anlaşılacağı
üzere, Türkiye doğal gaz ihtiyacında ithalata bağımlı
bir ülke. Türkiyenin ithal ettiği doğal gazın çoğunluğu
Rusyadan boru hatlarıyla ve uzun dönemli sözleşmelerle temin
ediliyor.
11inci maddeye gelince, bu
madde tam evlere şenlik bir madde, bu düzenleme de evlere şenlik bir
düzenleme. 11inci maddede yapılan değişiklikle sadece
sıvılaştırılmış doğal gaz ithalatı
değil, tüm doğal gaz ithalatı Kamu İhale Kanununun
dışında bırakılıyor. Hatta bu ihalesiz doğal
gaz alımları için herhangi bir süre belirtilmediği gibi,
gerekçede belirtilen ilgili maddede de yer almıyor. Kısaca, bu
maddeyi bu torbaya ekleyenler diyor ki: Şahsımız ne zaman
isterse zamanı ne olursa olsun istediğimiz fiyata BOTAŞ o
gazı alacak. Kanunun tümü üzerine konuşurken sormuştum ama yine
sormak istiyorum: Neden ihalesiz ve zaman şartı olmaksızın
her türlü doğal gaz alımına ihtiyaç duyuyoruz?
Arkadaşlarımız bu konuda birtakım bilgiler verdiler ama çok
tatmin oldum anlamına gelmez bu. Zira, geçmiş dönemden kalan -12nci
maddede izah edeceğim- sabıkalı bir kurum BOTAŞ.
Kimse parasını
sokakta bulmuyor. Bakın, Ocak 2020de 1.000 metreküp doğal gaz 127
dolar, temmuz ayında bu rakam 63 dolara düşmüş. Tüm dünyada gaz
fiyatları düşüyor, Türkiyede yükselmeye devam ediyor. Doğal gaz
fiyatları ve ithalatına
ödediğimiz paralar gizlilik sözleşmesi kapsamında
değerlendirilip gösterilmiyor, millete açıklanmıyor yani bunlar.
Bu gazı Türkiye'ye kim ithal ediyor, aradaki fark kimin cebine gidiyor,
müsaade edene mi, ithal edene mi, belli değil. Aracılara mı, o
da belli değil ancak Moldovanın Rusyadan gaz alımı yapan
bir şirketi var Moldovagaz, o, Türkiye'nin Rusyaya doğal gaz için
188 dolar ödediğini açıkladı. Moldovagaz açıkladı yani
biz bilmiyoruz, onlar söylediler. Aynı Moldova bugün bin metreküp
doğal gaz için 100 dolar ödüyor; bizse 188 dolar. Peki neden bu kadar
pahalı alıyoruz? dediğimizde de ticari sır. Toplanan
vergiler nerede? diyoruz, sır. Bağışlar nerede? Sır.
Deprem vergileri nerede? Sır.
ALİ
KENANOĞLU (İstanbul) Para nerede?
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Devamla) Para nerede? O yok, o sır değil, o belli, yok,
para yok. Bu sırrın faturasını da kim ödüyor biliyor
musunuz? Gariban vatandaş ödüyor.
Ben
size bir şey söyleyeyim mi? Buna ticari sır demek, alengirli
işlerin üstü kapalı olduğunun itirafıdır. Yani kimse
kimseyi kandırmasın. Hükûmetin ticari sır dediği kim
biliyor musunuz? Aradaki aracılar, yani burada hiçbir zaman bir
şahsı ilzam etmediğimi de özellikle de belirtmek istiyorum.
Sakın ola ki özellikle bürokrat arkadaşlar üstlerine bir şey
alınmasınlar. Şahıslardan vareste bir durumdur bu, bir daha
açıklamak zorunda hissettim bunu.
Türk
milletini bu aracılar metreküp üzerinden soymaya devam ediyorlar. Gaz
ithalatımız zaten çok pahalı, kamu denetimi de ortadan
kalkınca gaz fiyatının daha da pahalı olacağı
aşikâr artık.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin doğal gaz konusunda
en büyük ticaret ortağı olan Rusyayla uzun dönemli al ya da öde
temelli satın alım sözleşmelerinin vadesi 2021
yılından itibaren doluyor. Hemen ardından, diğer uzun
dönemli doğal gaz sözleşmelerinin de vadeleri dolmaya
başlayacak. Diğer bir deyişle, Türkiye mevcut doğal gaz
alım anlaşmalarını gözden geçireceği bir döneme
giriyor bu dönem. Bununla birlikte, Türkiye ilgili sözleşmelerinin
yenilenip yenilenmemesi ve eğer yenilenecekse hangi şartlar
altında tekrar sözleşmelerin imzalanacağı hususunda masaya
oturacak şimdi. Ancak sözleşmelerin sonuna gelmişken doğal
gazın ihalesiz alımı oldukça düşündürücüdür. Bugün
doğal gazı pazarlıkla bile pahalı kullanıyorsak ve
bunun adı ticari sır oluyorsa eğer ihalesiz doğal gaz
ithalatı kelimenin tam anlamıyla bizim gözümüzde bir soygundur, net.
Türkiye'nin Rusyadan 3 kat
pahalı gaz alması, ortaya çıkan milyarlarca dolarlık zarar
ve ticari sır denilerek
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
bu
zarara göz yumulması ortadayken birileri yine ince hesaplar
yapmış. Mavi Akım, TANAP, Türk Akımı ve İrandan
gaz ihtiyacımızı karşılarken kimler neden ihalesiz
doğal gaz alımına ihtiyaç duydu, meçhul. Yoksa Karadenizde
bulduğunuz doğal gazı yabancı enerji şirketleri
üzerinden ithalata mı kalkacaksınız? Bak, bunu geçen sefer de
söyledim, bu konunun takipçisi olacağız. İktidarın önce bu
sorulara cevap vermesi gerekiyor.
BOTAŞın bir
problemi de BOTAŞ, Varlık Fonuna devredildi biliyorsunuz.
BOTAŞın 2019 yılındaki zararı ne kadar? 6 milyar
liraya yakın. BOTAŞa verilen bu yetki Al istediğin gibi bu
kaynağı kullan demekten başka bir şey değildir.
BOTAŞ kimsenin çiftliği değildir. Türkiye'nin enerjide
dışa bağımlılığının en aza
indirilmesini, kendi enerjimizi kendi kaynaklarımızla üretmeyi tabii
ki biz de istiyoruz. Hepimiz daha temiz bir hava solumak istiyoruz, yeşili
doyasıya yaşamak istiyoruz. Ancak AK PARTİnin on sekiz
yıllık iktidarının bize kattığı bir tecrübe
var ki nerede yeşil varsa, orada AK PARTİ var, orada tahribat var.
İYİ PARTİ olarak bunları her zaman dile
getireceğimizi
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim, tamamlayınız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
ve
ekolojik sistemi bozacak, insanımızın
sağlığını tehlikeye atacak her şeyin karşısında
duracağımızı bir kere daha ifade ediyorum. BOTAŞla
ilgili eleştirilerime 12nci maddede de devam edeceğimi ifade etmek
istiyorum. Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Manisa Milletvekili
Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu.
Buyurunuz Sayın
Bakırlıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 11inci
maddesi hakkında söz aldım Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Söz konusu teklifle 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 3üncü maddesinde
değişiklik öngörülüyor. Yabancı gelmedi değil mi? 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 3üncü maddesinde
değişiklik; bu yüce Meclis çatısı altında Genel Kurul
Salonunda sıklıkla duyduğumuz, duymaya
alıştığımız, âdeta
kanıksadığımız torba kanunların olmazsa
olmazı 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve bu kanunun 3üncü
maddesi. Bu madde yani Kamu İhale Kanununun 3üncü maddesi
istisnaları belirlemekte.
Değerli milletvekilleri,
Kamu İhale Kanunu, Devlet İhale Kanununun yetersiz kalması
nedeniyle 2002 yılında kaleme alınmış ancak
uygulamasına 2003 yılında başlanmış. Ancak bu
kanun ile o gün için çiçeği burnunda Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarının yıldızı hiçbir zaman
barışmamış. İktidar kanunu değiştirdikçe
değiştirmiş, değiştirdikçe değiştirmiş;
iktidar kanunu değiştirmelere doyamamış. Kanun 41 madde
olarak çıkmış, şimdi ise 69 maddeye ulaşmış.
Ayrıca 20 geçici, 11 ek madde ilave edilmiş. Kanun maddelerinde 200e
yakın değişiklik yapılmış. Bilhassa,
istisnaları kapsayan 3üncü maddeyi bir türlü yeterli bulmamış
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı. Yeterli bulmamış
olmalı ki eklemiş de eklemiş, eklemiş de eklemiş. 2003
yılında 5 fıkradan oluşmaktaydı ve bu istisnalar
sadece ulusal güvenlikle ilgiliydi; o kadar çok fıkra eklendi ki
alfabemizde ne yazık ki harf kalmadı, şu anda ikinci tura
başladık (aa), (bb) diye gitmekteyiz. Esasında yamalı
bohçaya dönmüş olan bu kanunu acilen yenilememiz gerekir ancak kanunu bu
hâle getiren iktidarın ihale deyince parlayan gözlerini görünce insan
ister istemez bu düşünceyi aklından çıkarıyor. Umarım
güçlendirilmiş parlamenter demokraside, parlamenter sistemde bu Meclis
çatısı altında ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında kamu
kaynaklarını çarçur etmeyen, ihalede rekabeti ön plana koyan, tüyü
bitmemiş yetimin hakkını gözeten bir ihale kanununu birlikte
yaparız.
Değerli milletvekilleri,
bu kanun maddesi yasalaşırsa Kamu İhale Kanununun 3üncü
maddesinin (m) fıkrasında değişiklik yapmış
olacağız. Bu (m) fıkrasını 2008 yılında
kanuna eklemişiz ve BOTAŞa spot
sıvılaştırılmış doğal gaz
alımlarında istisna getirmişiz. Şimdi ise
BOTAŞın yapacağı tüm doğal gaz
alımlarını Kamu İhale Kanunundan muaf tutmak istiyoruz,
üstelik hiçbir limit ve eşik değer koymadan.
Değerli milletvekilleri,
bahsettiğimiz, Kamu İhale Kanunu hükümlerinden
bağımsız kılmaya çalıştığımız
BOTAŞ, ülkemizin en önemli kuruluşlarından bir tanesi.
Yıllık cirosu 35 milyar liranın üzerinde. Şimdi, böylesine
devasa bir kurumu ihale kanunundan muaf tutmak istiyoruz. Yani, BOTAŞ
diyelim ki: 1 milyar dolarlık doğal gaz alımı yapacak.
Yapabilir mi? Yapabilir çünkü herhangi bir eşik değer yok. Ancak,
hiçbir kanuni denetime tabi olmayacak. İhale konusunda
yaşadığımız bunca kötü tecrübe varken şimdi biz
buna nasıl Evet. diyelim. İktidar; rafineri, petrol boru
hattı, yol, köprü ve baraj projelerinin yanı sıra fakir ailelere
yapılacak kömür yardımlarından, ithal doğal gaz
alımına; kamu kurumlarının acil olmayan
alımlarından, TOKİ kentsel dönüşüm projelerine; FATİH
Eğitim Projesine kadar pek çok projeyi istisna kapsamına soktu ve
saymış olduğum tüm bu hizmet alımı ve projeler
yolsuzluk iddialarıyla anılmakta.
Değerli milletvekilleri,
o kadar istisna getirdik ki artık bu kanunu hükümsüz hâle getirdik. Ve bu
kadar istisna, değişiklik, kamu ihalelerinde rekabeti ortadan
kaldıran uygulamalar, istisna olması gereken 21/bnin artık
genel bir uygulama hâline gelmesi, büyük kamu ihalelerinin hep aynı
tanıdık, bildik isimlerin üzerinde kalması kamuoyundaki yolsuzluk
algısını her geçen gün artırmakta. Bugün, dünyada kamudan
en fazla ihale alan 10 firma arasında 5 tane Türk firmasını
görmekteyiz, hepsi de tanıdık, bildik simalar. Bu tablo sizce normal
mi? Yani böylesi bir tablo bir tek bize mi anormal geliyor?
Uluslararası
Şeffaflık Örgütü, her yıl Yolsuzluk Algı Endeksini
yayınlıyor. Türkiye 180 ülke arasında ne yazık ki 91inci
sırada yer almakta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
AHMET VEHBİ
BAKIRLIOĞLU (Devamla) Bir yılda Yolsuzluk Algı Endeksinde on
üç basamak birden geriye düşmüşüz. OECD ülkesi 36 ülke arasında
sondan 1inciyiz; 35inci sıradayız. Yani hâl böyleyken, vaziyet
böyleyken bu maddenin kanun metninden çıkarılması ülkenin
menfaatinedir.
Genel Kurulu saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci madde üzerinde 3
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali
Kenanoğlu Hüda
Kaya Zeynel
Özen
İstanbul İstanbul İstanbul
Murat
Çepni Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.
Buyurunuz Sayın
Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
11inci ve 12nci maddeler
aslında birbirini takip eden ve birbiriyle ilintili, ilgili maddeler. Bu
maddelerden 11inci maddede demin ifade edildi, Kamu İhale Kanununun
3üncü maddesi değiştiriliyor. Bu 12nci maddede de Kamu İhale
Kanununun geçici 4üncü maddesi değiştiriliyor ve aslında bütün
bu değişiklikler tamamen BOTAŞa yönelik bir muafiyet
sağlanması, Kamu İhale Kanunundan yapacağı
alımların çıkartılmasına yönelik bir düzenleme.
BOTAŞın, baktığımız zaman -maddenin gerekçesi
anlatıldığında- 2021 yılında bütün doğal gaz
alım ihaleleri sona eriyor. Dolayısıyla, spot piyasada alım
yapılacak ve bundan kaynaklı olarak da bunu getirmek zorundayız
diye açıkladı öneren arkadaşlar, vekiller.
Şimdi, tabii, şöyle
bir şey var: Bütün alanların denetimsizlikle
donatıldığı, bütün kurumların, kuruluşların
denetimsizlik altında tutulduğu bir yerde hiçbir şekilde bizim
bu değişikliklere iyi niyetle bakma ihtimalimiz kalmıyor.
Şimdi, BOTAŞa
baktığınız zaman, BOTAŞ 2017 yılında
Varlık Fonuna devredilmiş. 2017de yani Varlık Fonuna
devredilmeden önce 3,3 milyar lira kâr eden BOTAŞ, bir bakıyorsunuz,
Varlık Fonuna devredildikten sonra, 2019 yılında 5,6 milyar lira
zarar ediyor. Şimdi, bu zararın ne olduğunu, neden zarar
ettiğini, bu zarara sebep olan nedenleri, işte kişilerin,
yöneticilerin mi bunda payı var yoksa hakikaten başka girdilerden
dolayı mı bu zarar edildi, bütün bunların hepsini de
bilemiyoruz, denetlenemiyor.
BOTAŞ Varlık
Fonunda; Varlık Fonunun başında AKP Genel Başkanı var.
Bu arada şeyi merak ediyoruz: Maliye Bakanı aynı zamanda
Varlık Fonunun yönetimindeydi, oradan da istifa etti mi, etmedi mi?
Sanırım, orada devam ediyor. Dolayısıyla Varlık Fonu
bir aile şirketi gibi de, aile holdingi gibi de, holding gibi
çalışıyor, o anlamıyla herhangi bir denetim filan da söz
konusu değil. Bu anlamıyla baktığınız zaman,
gerekçesi olumlu gibi, iyi gibi anlatılmış olsa bile, gelinen
noktada, uçmadığımız havalimanına para ödediğimiz,
geçmediğimiz köprülere para ödediğimiz ve gitmediğimiz
hastanelere para ödediğimiz bir ortamda bütün bu değişikliklere
iyi niyetle bakma imkânı yok, ne bizim açımızdan ne toplum
açısından. Herkes bu tür değişikliklerin altında
mutlaka farklı bir nemalanma hikâyesi görüyor. Bugüne kadar ki Kamu
İhale Kanunundaki bütün bu değişikliklerin sonucu da buna yol
açmış. Buradan kaynaklı olarak bütün bu süreç, bize, buradan da
farklı nemalanma hikâyeleri anlatıyor. BOTAŞın Varlık
Fonunda olması, denetlenemez olması da bu işin üstüne tuz biber
eken bir durum oluyor.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, pandemi süreci, biliyorsunuz, mart ayında başladı ve
büyük oranda yaza denk geldi, özellikle yaza denk gelince insanlara Evde
kalın. filan demek biraz daha kolaydı. Şimdi, kış
sürecinde evde insanlar nasıl kalacak, nasıl ısınacaklar?
Dünyada doğal gaz fiyatları düşerken bizde ha bire yükseliyor.
Bu şartlar altında insanlar evlerinde nasıl
ısınacaklar, o evlerde nasıl yaşayacaklar, bu kış
süreci nasıl geçecek? Bütün bunları düşünmek zorundayız ve
bu anlamda bizim bir önerimiz var. HDP olarak diyoruz ki: Vatandaşın
tüketim giderleri olan zorunlu faturalarında mutlaka belli bir kotaya
kadar bedava verilmelidir. Elektrikte, doğal gazda, suda bütün bu zorunlu
giderlerde belirli bir miktara kadar, belirli bir sayıda karşılanmak
durumundadır. Bu böyle seçerek, belli bir vatandaş üzerinden
değil, hakikaten ihtiyacı olan gelir grupları bellidir yani
geçim imkânları bellidir, bunlara yönelik bu uygulamanın
sağlanması gerekiyor. Bunlar olmadığı takdirde bu
kış hâlimiz perişan. Yazın bu pandemi sürecinin kontrol
altına alınabilme imkânı varken, insanlar ekonomik açıdan,
turizm şirketlerinin büyük oranda da baskıları nedeniyle serbest
bırakıldı ve büyük oranda her tarafa yayıldı bu
pandemi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ALİ KENANOĞLU
(Devamla) Şimdi bu yayılan pandemi sürecini toparlamakta da
zorlanılıyor ve yeni yasaklar getirilmeye başlandı ancak bu
tür yasaklarla da bu sorunun çözülemeyeceği aşikâr ama her krizde, her
olumsuzlukta nasıl ki yoksul halk etkileniyorsa, emekçiler etkileniyorsa
bu kış da başta doğal gaz faturaları olmak üzere bütün
bu ekonomik koşullar altında da hem canıyla hem malıyla
yoksullar etkilenecek bu süreçten. Önerimizi buradan tekrar ediyoruz: Madde
açısından maddenin çekilmesini tabii ki talep ediyoruz ama diğer
taraftan da -doğal gaz faturalarında mutlaka belli bir kotaya kadar
ücretsiz verilmek koşuluyla- en azından bu kışı yoksul
halkın rahat geçirmesini sağlamamız gerekiyor.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 12nci maddesinin 4734 sayılı Kanunun geçici 4üncü
maddesinin beşinci fıkrasına eklediği Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığının ibaresinden sonra gelmek üzere ve
Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketinin ve bu
şirketlerin bağlı ortaklıkları ile yurt
dışında kurdukları şirketlerin ibaresinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan.
Buyurunuz Sayın Tarhan.
(CHP sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 11inci maddede her
türlü doğal gaz alımı ihalesiz olarak yetkilendirildi yani
iktidar, her türlü doğal gaz alımını ihalesiz, istediği
yerden alıp, tarihsiz yani yirmi yıl dahi sözleşme yaparak bu
yetkiyi aldı. Bu gazla devam ediyor 12nci madde.
Değerli milletvekilleri,
12nci maddeyle, 4734 sayılı Kanunun geçici 4üncü maddesinin
beşinci fıkrasına Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
ibaresinden sonra gelmek üzere ve Boru Hatları ile Petrol
Taşıma Anonim Şirketinin ve bu şirketlerin bağlı
ortaklıkları ile yurt dışında kurdukları
şirketlerin ibaresi eklenmiştir. O kadar karışık ki
baktığınız zaman kanun maddesine hiçbir şey anlamıyorsunuz.
Kısacası net, BOTAŞ İhale Kanununun kapsamından
çıkarılıyor. Artık BOTAŞ, zarar eden BOTAŞ
istediği gibi ihale yapacak, yandaşlara istediği kaynakları
aktaracak.
Değerli milletvekilleri,
1974 yılında kurulan BOTAŞ -tarihimiz açısından
aslında çok önemli- 2016 yılında 6 milyar 935 milyon lira kâr
etmiş, 2017 yılında Varlık Fonuna devredilmiş. Tarih o
gün başlamış ve bugüne geliyor, 2017 yılında 2 milyar
676 milyon kâr ediyor, devredildiği yılda; 2018de 2 milyar 481
milyon zarar ediyor Varlık Fonuna devredildikten sonra. 2019da ikiye
katlıyor, 5 milyar 613 milyon zarar ediyor Varlık Fonuna
devredildikten sonra. BOTAŞın net zararı bir önceki
yıllara göre yüzde 25. Nasıl zarar eder? Üreticiden, sanayiciden teminat
mektubu alıyor, parası mı kaldı? Yok. Vatandaş
doğal gazını bir ay ödemediği zaman hemen doğal gaz
kesiliyor. Ucuz mu satıyor? Avrupa, doğal gazı 120 dolara
satarken, bizim ülkemizde -ortalama diyoruz- 250 dolar. Fiyatları da
öğrenemiyoruz, kaça alındığını da
öğrenemiyoruz, ne Meclisteki milletvekillerimiz ne KİT Komisyonundaki
arkadaşlarımız kaça alındığını
öğrenemiyoruz, şimdi diyoruz ki, Türkiye ortalama 280 dolara
alıyor. diye basına, her tarafa açıklama yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Varlık Fonuna devir sonrası BOTAŞ batmıştır.
Şimdi altyapısı hazırlanıyor. Ne yaptık?
Yabancı ülkelerdeki BOTAŞa bağlı şirketlerin KDVsiz,
vergisiz devir yetkisini verdik. Her türlü gaz alımı ihalesinden de
muaf tuttuk, şimdi BOTAŞı Kamu İhale Kanununun
dışına çıkarıyoruz. Değerli milletvekilleri,
yazık! İktidar milletvekillerine de sesleniyorum: Yazık! Bu
kurumu yok etmeyin, içini boşaltmayın. Sonuç nereye varacak? Bir
yıl sonra çıkıp açıklama yapacaksınız,
diyeceksiniz ki: BOTAŞ zarar ediyor, BOTAŞı
satacağız. Sonuç buna gidiyor. Adım adım içerisini
boşaltarak o kurumu yok edip sonucu nereye getireceksiniz? Çünkü
artık yol bitti, köprü bitti, inşaat bitti; AKP nasıl yürüyecek?
Gazla yürüyecek, gazla, tek derdi gazla, artık BOTAŞın ihalesiz
gazlarıyla, AKP öyle yürüyecek.
Hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 12nci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Lütfü
Türkkan
Edirne Kayseri Kocaeli
İbrahim
Halil Oral
Ankara
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Türkkan
Sayın Oral
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Başkanım, 12de ben konuşacaktım.
BAŞKAN Siz telefonda
konuşuyordunuz Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Efendim, çok özür diliyorum, ben 13te konuşayım.
BAŞKAN Sayın
Oral, buyurun.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Ankara) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; her ne
kadar 12nci madde üzerinde söz aldıysak da ben 13üncü madde üzerinde
konuşacağım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime Enerji
Bakanlığımız noktasında, önemli potansiyeli olan
Karadenizdeki doğal gaz havzalarının bulunmasında
emeği geçen herkese teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Millî Mücadeleden sonra Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa
olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler
kalıcı olamaz, az zamanda kaybedilir. veciz sözüyle önemli bir
noktaya temas etmiştir. Günümüzde bu bağlamda ekonomik
bağımsızlığın en kritik noktası enerji
kaynaklarının kullanımı ve enerjide dışa
bağımlılığın azaltılmasıdır. Bu
noktada yükselen bir hegemon güç dünyada göze çarpmaktadır, bu güç
Çindir. Çin, Kuşak-Yol Projesi adını verdiği çok boyutlu
çalışmasıyla Çin Seddinden Avrupaya uzanan ekonomik
bağları kontrol altına almayı hedeflemektedir. Bu noktada
Çin özellikle Türkiye cumhuriyetlerini ve Türkiye'yi hegemonyası
altına almaya çalışmaktadır. Çin, Doğu Türkistanda
Müslüman Türk kardeşlerimize modern bir soykırım uygulayan
otoriter, baskıcı bir ülkedir. Türkiye olarak bu hususta ön
almalı ve Türkmenistan gibi bir doğal gaz zengini, Azerbaycan gibi
bir petrol zengini ve Kırgızistan gibi altın ve maden zengini
kardeş ülkelerle çok daha etkin anlaşmalar yapabilmeliyiz. Türk
Keneşi çatısı altında enerji iş birliği çok daha
kapsamlı bir organizasyona ulaştırılmalı, OPEC benzeri
bir organizasyonun öncülüğünü ülkemiz yapabilmelidir. Ekonomik
bağımsızlığın ve enerjide özgürlüğün yolu
Türk dünyasından geçmektedir.
Kıymetli
milletvekilleri, görünen o ki, Varlık Fonu garabetini aklamak, yandaş
enerji firmalarını kurtarmak amaçlı bir düzenlemeyle
karşı karşıyayız. Enerji ve modern üretim
dağıtım firmaları tabii ki önemlidir. Onların daha
rahat hareket etmesi ülke ekonomisine katkıdır ancak bu
kolaylıklar vatandaşa yansımıyorsa bu ekonomik bir
ihanettir. Şimdi bakıyoruz ortalama rakamlarla Elektrik Üretim
AŞnin 15 kuruşa sattığı elektrik halka 39
kuruşa, tarımsal sulamaya 50 kuruşa verilmektedir.
Kolaylıklar neden zor şartlarda tarım yapmaya çalışan
çiftçimize yansımamaktadır? Cumhurbaşkanına kanunla
şirket kurma ve yönetme yetkisi verenler, Varlık Fonuyla denetimsiz
işler yapmaya heveslenenler seçim bölgem Polatlıdaki, Baladaki,
Haymanadaki ve bütün yurttaki çiftçiyi hatırlamayı bırakın
rüyalarında bile görememektedirler. Çoğu enerji firması için
çerez parası olacak 100 bin liralık sembolik cezalar keserek,
erteleme yaparak, Kamu İhale Kanununu baypas ederek yandaş enerji
firmalarını zengin etmeye niyetlenenler, şeker pancarı
için, soğan ve buğday için canını dişine takanları,
emekçi çiftçiyi görmezden gelmektedirler. Çiftçi mağdurdur, elektrik
borçları bellerini bükmüştür. Çiftçimiz elektrik
fiyatlarının azaltılmasını, ödemelerin mesken abonesi
gibi değil hasat tarihlerine uygun yapılmasını
istemektedirler. Şunu unutmayın: Yakarsa dünyayı garipler yakar.
Bu vebal seçim sandığında da dünya hayatında da ahirette de
sizlerin yakasını eminim ki bırakmayacaktır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe görüşmelerimiz sürüyor.
Önümüzdeki ay, Genel Kurulda bütçe görüşmelerini
gerçekleştireceğiz inşallah. Bu vesileyle, taşeronların
kadroya geçişlerinde yaşanan bir eşitsizliğin de
giderilmesi için adım atılması çağrısında
bulunmak istiyorum. Kamu iktisadi teşebbüsleri yani KİTlerde
çalışan ve kadroya geçen pek çok taşeronla aynı işleri
yapan emekçiler üç yıldır kadro umuduyla beklemektedirler. Eşit
işe eşit ücret, eşit işe eşit itibar
şarttır; adalet emekte tecelli etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
İBRAHİM HALİL
ORAL (Devamla) Karayollarında, PTTde ve pek çok kurumda kadro bekleyen
taşeronlara bir müjde verelim diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Buyurunuz Sayın Akçay.
(MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, 8inci maddenin görüşmeleri esnasında HDP
Iğdır Milletvekili Habip Eksikin kürsüde konuşması
sırasında Iğdır Milletvekilimiz Yaşar
Karadağı kastederek ve partimizin de adını zikretmek
suretiyle sarf ettiği sataşmalı sözleri vardır. Biraz evvel
tutanakları da getirttik, bu konuşmaya ilişkin Iğdır
Milletvekilimiz Yaşar Karadağ gerekli açıklamayı
yapacaktır efendim.
BAŞKAN Maddeyi
oylayıp hemen sözü vereceğim Sayın Karadağa.
12nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın Karadağ
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağın, Iğdır
Milletvekili Habip Eksikin 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
8inci madde
görüşmelerinde Halkların Demokratik Partisi Iğdır
Milletvekili Habip Eksik, özel idareye alımlarla ilgili 25 kişilik
personel alımından bahsetti ve devamında MHPli milletvekilinin
aynı soyadını taşıyan yeğeni alındı.
Soyadları aynı, insanların yüzleri dahi kızarmıyor.
dedi. Devamında usulsüzlük yaparsa, haksızlık yaparsa
insanların yüzlerinin kızarması gerektiğini ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin çatısı altında ismi geçenlerin
yüzlerinin kızarması gerektiğini söylemiş.
Sayın
Başkanım, bununla ilgili Iğdır İl Özel İdaresini
aradım; 25 kişilik alım yapılmış, doğrudur
ama taşeron firmaya kurayla alınmış. Artı, nüfus
müdürlüğünü aradım, benim soyadımı taşıyan binin
üzerinde kişi olduğunu söyledi nüfus müdürlüğü. Şimdi,
binin üzerindeki Karadağ soyadını taşıyan insanlardan
birinin kuraya girme hakkı da mı yok? Bu cüreti, bu
haksızlığı, bu iftirayı, bu utanmazlığı
nereden alıyor bu arkadaşlar?
Artı,
konuşmalarına bakıyoruz, işte Karabağdaki zaferi
gölgeliyor. Rusyayla canciğer kuzu sarması olmuşuz. Metzamor
Nükleer Santrali Türkiyenin en büyük sorunu, doğrudur. Ben, burada, tüm
Gazi Meclisin huzurunda söylüyorum: HDP ilk belediyeyi aldığında
Ermenistandan heyetler geliyordu, orada canciğer kuzu sarması
oluyordunuz. O heyetler defalarca geldi, görüştünüz. O heyetlerle neler
görüşüyordunuz? Onlara söyleseydiniz o Metzamor Nükleer Santralini
kapatmalarını.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Şimdi, bunun dışında, rahatsız
olduğunuz konuları biliyoruz. Orada 2 bin PKKlı, Ermenistan
saflarında ASALA terör örgütünün devamı olan PKKlılar imha
edildi, onlardan rahatsız oluyorsunuz değil mi? Bu Gazi Meclisin
çatısı altında insanlara iftira atmak, insanları yüzleri
kızarmakla suçlamak en büyük edepsizlik, en büyük utanç kaynağıdır.
Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
24.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Iğdır
Milletvekili Yaşar Karadağın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan,
sayın vekiller; şimdi, bu kadar celallenecek bir şey yok.
Eğer sizin akrabanız değil ise dersiniz ki: İsim
benzerliği, akrabam değildir, dolayısıyla doğru bir
bilgi değildir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Peki,
akrabası giremez mi yani? Akrabası giremez mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Bakın, akrabasının girip girmeyeceğini
tartışmıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Diyorum ki: Akrabanız değilse
İsim benzerliğidir. dersiniz, biz de Yanlış oldu demek
ki. diye cevap veririz, mesele kapanır ama siz meseleyi bambaşka
yerlere getirdiniz. Yani bu, uzunca bir tartışma tabii, kayyum
atanmış bir yerden söz ediyoruz çünkü.
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Hayır!
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Nasıl hayır?
YAŞAR KARADAĞ
(Iğdır) Belediyeden bahsetmiyorum, özel idareden bahsediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Ama siz belediye seçimlerinden sonra Ermenistandan
gelmiş olan heyetlerden söz ediyorsunuz. Gelmişler Iğdıra,
belediyeyi de ziyaret etmişler.
Şimdi, Ermenistan resmen
Türkiye'nin düşman olduğu bir devlet mi? Yok, değil. Ermenistan
ile Türkiye'nin açıkça bir düşmanlık kaydı mı var?
Yok, değil. Heyetler gelmiş, belediyeyi de ziyaret etmişler görüşmüşler.
Bunda ne ayıp var, ayıp olan ne, onu anlayamadık yani. Buradan
çıkıp ta nerelere gittiniz. Çünkü neden biliyor musunuz? Zayıf
olduğunuz ve hatalı olduğunuz bir konu varsa mutlaka ama mutlaka
konuyu başka yerlere getirerek işin üstünü örtme konusunda epey
ustalaşmışsınız. Durum budur yani. Konu bir tane isim
benzerliğinden bambaşka bir yere geldi. Iğdır Belediyesine
kayyum atandığı zaman siz o kadar demokrat idiyseniz eğer,
itiraz etseydiniz kayyum atanmasına. Iğdır Belediyesini
kaybedenler kayyum atandığı zaman zil çalıp oynadılar,
sizler de bunlardan birisiniz, öyle değil mi? Kayyumu desteklemediniz mi?
Bunların hepsini biliyoruz. Neyi tartışıyoruz ki burada?
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurun.
25.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
Sayın milletvekilimiz HDP milletvekilinin konuşma
tutanağındakini tekrarladı. Burada sataşmanın ötesinde
hem hakaret var ve ön yargıyla peşin hükümlü, âdeta iftira
atıyor. Milletvekilimiz de buna cevap veriyor. Bu yalanı söyleyen ve
iftira atanın yüzü kızarması gerekir. Milletvekilimiz, nüfus
müdürlüğünden soruyor: Binden fazla Karadağ soyadlı var.
Giremeyecek mi? Akrabanız değilse mesele yok. diyor. Yani
milletvekilimizin akrabası bir iş için müracaat edemeyecek mi, ekmek
mi vermeyeceksiniz, su mu içirmeyeceksiniz, nefes mi
aldırmayacaksınız? Yani bu nasıl bir
anlayıştır? Tepkisi buna sayın milletvekilimizin.
Dolayısıyla bu
ifadeler kabul edilebilir değil. Önce bu sözleri geri alsın. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde isimlerinin anılmasından utanç
duyarlardı. dedi. Utanç duyması gereken bu sözleri sarf eden
milletvekilidir. Milletvekilimizin utanacağı bir durumu yoktur.
Teşekkür ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Oluç
26.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, şöyle bir
şeyin olduğunu Türkiyedeki herkes biliyor, burada da çok
tartıştık bunu, çok tartıştık. Şu andaki
iktidarda siz de iktidar ortağısınız- sadece belediyeler
için demiyoruz, devletin bütün kurumları için diyoruz; nepotizmin her tarafta
hâkimiyet kurduğunu biliyoruz. Sizin ilçe ve il örgütlerinizin, sizlerin
partilerinin onayından geçmeden hiçbir yere hiç kimse alınmıyor;
bu belli, her tarafta böyle, sadece burada değil, her tarafta böyle. Yani
Türkiye'nin neresinde, hangi ilinde sorarsanız sorun, iş
başvurusunda bulunanların, ister belediyelere olsun isterse kamu
kurumlarına olsun, AKP ve MHP dışından olanlara,
partilerden onay verilmediği sürece, iş başvuruları kabul
edilmiyor; bunun bir gerçek olduğu biliniyor. Biz de bunu eleştiriyoruz,
Bu da bir örnek mi acaba? diye konuşulmuş. O yüzden Akrabam
değil. diyorsa vekil, biz bundan dolayı
Yanlışmış. deriz; akrabası idiyse o zaman
başka, konuştuğumuza devam ederiz. Yani bu konuda, kimsenin
ekmeğiyle suyuyla oynadığımız yok ama siz herkesin
ekmeğiyle suyuyla oynuyorsunuz. Sizin partilerinizin onayından
geçmeyen hiç kimse kamu kurumlarında ve belediyelerde işe giremiyor;
mesele budur esas olarak. Bunu bilmiyor muyuz, görmüyor muyuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Akçay.
27.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
tekraren açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Şimdi, Sayın Oluçun bu ithamlarını ben reddediyorum.
Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak öyle bir çalışmamız
yoktur ve tekrar ediyoruz: Bu, kura çekimi ve üstelik Iğdırda
basının huzurunda bir kura çekilmiş. Diyor ki: Akrabası
değilse mesele yoktur. İsterse kardeşi olsun, insanların
bir iş için müracaata hakkı yok mudur vatandaş olarak? Neticede,
taşeron firmada şoförlük yapacak insanlar alınıyor. Yani
bu, bir vatandaşlık hakkı olarak görülmüyor mu insanlara? Velev
ki akrabası olsun, kura çekilmiş diyoruz, kurayla tespit
edilmiş, soyadı tutan bir vatandaş; bunu bir siyasi istismar
konusu yapmak son derece yanlıştır, haksızlıktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Oluç, var mı
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Evet, son bir cümle söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Oluç.
28.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin tekraren açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Akçay,
söylediklerimi siz aslında anladınız, polemiği o
şekilde devam ettirmemize gerek yok, bizim eleştirimizin ne
olduğu belli. Fakat madem, hani Birisinin akrabası işe
alındığı zaman bundan niye gocunuyorsunuz? diyorsunuz ya;
ben de diyorum ki kimsenin ekmeğiyle, işiyle sorunumuz yok ama mesela,
bizim arkadaşlarımızın akrabası olduğu için
işten çıkarılanlar var belediyelerde, kayyum atanmış
olan belediyelerde; siz ekmek, iş, aş konusunda bu kadar
hassassanız, akrabası olduğu için işten
çıkarılanlar konusunda da -yani ilkesel bir duruş varsa ortada-
hassas davranmanız gerekiyor değil mi? Biz her iki konuda da ilkesel
bir duruşa sahip olunması gerektiğini söylüyoruz ama öyle
olmuyor.
BAŞKAN Buyurunuz
Sayın Akçay.
29.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, kimsenin ekmeğiyle
oynanmasını, yargı kararı olmaksızın işine
son verilmesini tasvip etmediklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, biz kimsenin ekmeğiyle oynanmasını,
subjektif, yargı kararı da olmaksızın işine son
verilmesini tasvip etmeyiz. Öncelikle, HDPli belediyenin kaç kişiyi
işten çıkardığının rakamını bir döksünler
bakalım, belediyeyi HDP aldıktan sonra kaç kişinin işine
son vermişler, kayyumdan sonra kaç kişi alınmış; o da
ayrı bir merak konusudur yani. Yani mesele uzar gider, hiç gerek yok.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Buyurunuz Sayın Keven.
30.-
Yozgat Milletvekili Ali Kevenin, Ziraat Bankası ve Halk
Bankasının görevde yükselme sınavıyla ilgili
değişik illerden çok sayıda şikâyet geldiğine, kamu
bankalarında görevde yükselme sınavları ve idareci
atamalarında liyakatin ve şeffaflığın temel
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ KEVEN (Yozgat)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ziraat Bankası ve Halk
Bankasının, personellerine yönelik yaptığı görevde
yükselme sınavıyla ilgili değişik illerden çok sayıda
şikâyet iletilmektedir. Görevde yükselme sınavında 60 olan
barajdan dolayı, Yozgatta belli isimler ve ülkemizin genelinde insanlar
devamlı 59 puanla bırakılmaktadırlar. Kamu bankaları
görevde yükselme sınavında ve idareci atamalarında liyakati ve
şeffaflığı temel almalıdır. Yapılan banka
sınavlarının soru ve cevaplarının şeffaf bir
şekilde açıklanmasını talep ediyorum. Kamu
bankalarını yapacakları sınavları soru işaretine
yer vermeyecek bir şekilde yapmaya davet ediyor, bundan sonra
yapılacak bu sınavları yakinen takip edeceğimi ilan
ediyorum.
Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:17.13
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.33
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 238)
(Devam)
BAŞKAN 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
13üncü madde üzerinde 4
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 13üncü maddesiyle değiştirilen 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunun 3üncü maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinden ve atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan
ürünleri ve (çöp gazı dâhil) ibarelerinin, (m) fıkrasından veya
enerjinin sisteme verildiği tarihteki Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk Lirası olarak
ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını, (b) bendine
belediye atıklarını ibaresinden sonra gelmek (Belediye
Atıklarının Atık Yönetimi Yönetmeliği Ek-4 listesinde
(8) işaretli atıklar) ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Kamil
Okyay Sındır
Kocaeli Adana İzmir
Tacettin
Bayır Çetin
Osman Budak Kadim
Durmaz
İzmir Antalya Tokat
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır.
Buyurunuz Sayın
Sındır. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekili Sayın Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Enerji
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabii bu maddeye baktığımızda yenilenebilir enerji
yeşil enerji gibi kavramlar sanki öne çıkıyormuş gibi bir
algıya kapılabiliriz.
Değerli arkadaşlar,
yenilenebilir enerjinin ne olduğu bir şekilde tanımlanıyor
ama neden yenilenebilir enerjiye ihtiyacımız olduğunu bir iki
cümleyle ifade etmek istiyorum, bu ifademden sonra bu kanun maddesinin
aslında ne kadar sakıncalı bir madde olduğunu anlamak daha
kolaylaşır.
Değerli arkadaşlar,
yenilenebilir enerji
Normal şartlarda enerji korunur, enerji yok olmaz,
kaybolmaz; sadece şekil değiştirir, form değiştirir.
Dolayısıyla, enerjinin yenilenmesi söz konusu değildir, enerji
kaynağının yenilenebilir olmasıdır esas olan.
Şimdi, yenilenebilir enerji kaynaklarına neden ihtiyaç duyuyoruz?
Neden? sorusunun yanıtını küresel ısınma, iklim
değişikliğinde buluyoruz. Nedir küresel ısınma, iklim
değişikliği? Atmosferdeki özellikle sera gazı
emisyonlarının artması
Sera gazı dediğimiz ki özellikle
de karbon, karbondioksit, metan gazı, su buharı gibi atmosferden
içeri giren güneş enerjisinin dışarı
çıkmasını engelleyerek hem ısı hem ışık
enerjisini yer kabuğunda saklaması ve bunun yarattığı
bu sera gazı etkisiyle ısınmanın artıyor olması.
Peki, atmosferdeki karbon oranını arttıran nedir? Tabii ki
normal karbonun bir döngüsü vardır; bitkiler fotosentez yoluyla
atmosferdeki karbonu alırlar, maddeye dönüştürürler ve gelişir,
büyürler. Dolayısıyla, ormanlaştırma, bitkisel üretim,
yeşil coğrafya ne kadar artarsa atmosferdeki karbon da o kadar
maddeye dönüşür ve tutulur.
Oysaki bakın, atık
lastik var mesela bu maddede. Lastik iki şeyden üretiliyor: Bir,
doğal kauçuk; iki, sentetik kauçuk ki sentetik kauçuk özellikle yüzde
24ünü teşkil ediyor, doğal kauçuk yüzde 19unu; geri kalan
başka birçok dolgu maddesi de var. Yüzde 19u doğal kauçuktan gelen
Bir kere ormansızlaştırmaya neden oluyorsunuz ve atmosferdeki
karbon oranının artmasına neden oluyorsunuz doğal kauçuk
üzerinden. Sentetik kauçuk ise bir fosil yakıt ürünüdür ve yer
altındaki milyonlarca yılda birikmiş, ısı ve
sıcaklık altında, basınç altında birikmiş fosil
yakıtları yer üstüne çıkararak atmosfere katıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
yerkürenin daha doğrusu Endüstriyel Devrimin başından bugüne yüzde
35 oranında karbon emisyonu artmış durumda. Neden? Fosil
yakıtlar üzerinden. Oysaki bu araba lastikleri, araç lastikleri
ağırlıklı fosil yakıtlar içeren lastikler ve
bunları siz Enerjiye dönüştürüyorum. diyerek aslında
yenilenebilir enerji kavramına, mantığına aykırı
bir iş yapıyorsunuz. Fosil yakıtların, lastiğe
dönüştürülmüş fosil kökenli yakıtların enerjiye
dönüşümü. Yani, kömürden, termik santralden enerji üretiminden hiçbir
farkı yok değerli arkadaşlar, mantık olarak hiçbir
farkı yok. Bu madde o nedenle sakat. Bu maddede birtakım
değişiklikler getirildi, birtakım önergeler de gelecek
biliyorum.
Bakın, bir kere
atık ve artık kavramlarını birbirine
karıştırmayalım, ayıralım. Bitkisel artık
başka şeydir atık başka şeydir. Bitkisel artık
organik bir maddedir; atık, mesela tarımsal ya da bu maddede geçen
kentsel atık veya belediye atığı dediğiniz atık
her şey olabilir; organik olmayan, fosil kökenli her şey, plastik her
şey olabilir. Bu kanun maddesine girerek aslında örtülü başka
şeylerin de, bu enerji tesislerinde üretimine imkân veriliyor.
Bakın Biyokütle:
İthal edilmemek kaydıyla; diyor. Bu maddede biyokütle
tarımında araç lastiği var, lastik ham maddesi tamamen ithaldir,
dolayısıyla lastiğin kendisi ithal edilmiş bir madde, zaten
biyokütle tanımına girmez ve biyokütle biyolojik kökenli bir
kütledir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KAMİL OKYAY SINDIR
(Devamla) Dünya literatüründe biomass diye geçer, biyolojik kökenli bir
maddedir. Oysa araç lastiğinin biyolojik hangi özelliği var,
içerisinde çok az bir oranda var olan doğal kauçuktan öte?
Şimdi, burada
tarımsal atık demek, tarım hayvan orman su ürünleri
atığı demek yanlış bir ifade bir kere; tarım
atığı demek yanlış, bitkisel atık veya
artık deyin, bitkisel; hayvansal atık veya artık deyin.
Yoksa tarım atığı dediğinizde hani, tarımda
kullanılan ilaçların kutuları da aklınıza gelebilecek
birçok şey de bunun içerisine girer. Burada, gerçekten
saklanmış, çok tehlikeli ifadeler var.
Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla burada, tehlikesiz ürünler
Tehlikesiz ürünü kim
belirliyor değerli arkadaşlarım, kim belirliyor? Zaten bu,
ömrünü tamamlamış lastiklerle ilgili yönetmelik var. Yönetmeliği
okursanız bunlarla ilgili öyle kolay kolay bir iş de
yapamazsınız. Yani bu konuda
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KAMİL OKYAY SINDIR
(Devamla) Son sözüm, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurunuz
efendim.
KAMİL OKYAY SINDIR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu madde kendi içinde çok tehlikeli,
çok gizlenmiş, örtülü amaçları, hedefleri içeriyor. Yenilenebilir
enerjiyle ilgili söz konusu kanun teklifi, Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanun ve aynı zamanda ilgili
yönetmeliklere aykırı ve yenilenebilir enerji kaynağı
kavramına aykırı birçok husus içeriyor. Enerji üreteceğim
derken, yenilenebilir değil, tam tersine, fosil yakıtları,
gizlenmiş kimyasal artıkları ve atmosferi kirletici gaz
emisyonlarını artırıcı iş ve işlemlere neden
olacak bir değişikliktir bu; kanun teklifinin içindeki bu madde
özellikle. Bunu kesinlikle kabul etmediğimizi bir kez daha
altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesiyle
değiştirilen 5346 sayılı Yasanın 3üncü maddesinin
(b) bendinde yer alan belediye atıklarını (çöp gazı dâhil)
ve atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünleri
ibaresinin çıkarılmasını ve bende kentsel organik
atıkları ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Züleyha
Gülüm Ali
Kenanoğlu
İstanbul
İstanbul
İstanbul
Murat
Çepni Hakkı
Saruhan Oluç Ömer
Faruk Gergerlioğlu
İzmir
İstanbul
Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Buyurunuz Sayın
Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeyle Kocaeli, Düzce ve Erzincana bir kötülük
yapılacak, yapılmaya devam edilecek. Kayseri, Çorum, Konya ve
Ankaraya da yine, yeni kötülükler yapılacak. Bakın, 2016dan beri
devam eden bir yasadan bahsediyoruz, yeni bir yasa değil, bunu ilk önce
söyleyelim, 2016dan beri bu yanlışlık devam ediyor. Gönül
isterdi ki biz bir yasayla 2016 yasasını ortadan kaldıralım
ve lastikten yenilenebilir enerji elde etme gibi bir
yanlışlığı bitirelim ama böyle olmadı.
Şimdi ben bu teknik
meseleleri size kısaca özetlemeye çalışayım. Biyolojik
maddelerden, yapılardan biyokütle oluşur, biyokütle buna denir ve
organik olmayan enerji kaynaklarından da yenilenebilir enerji oluşturulabilir,
bu böyledir ama yasanın bize getirdiği böyle değil. Organik
olmayan maddelerin termokimyasal işlemlere tabi tutulması suretiyle
son derece ağır kanserojen maddelerin ortaya çıkması
mevzubahis.
Bakın, 2016den beri
devam eden fabrikalar var. Bakın, benim vekili olduğum Kocaeli
Arslanbeyde Kartepe Endüstriyel Geri Dönüşüm AŞ 2016dan beri zehir
saçıyor. Lastikten piroliz metoduyla, biyokütle tanımının
içine giremeyecek bir şekilde bir enerji elde ediyor, para kazanıyor
ve insanlar kanser oluyor. Erzincandaki fabrikanın da görüntüsü burada.
Şimdi, bu fabrikalara teşvik veriyoruz, devlet teşvik veriyor,
kilovat başına 13,3 sent kazanacaklar. Onlar para kazanacak, bizler
hasta olacağız, kanser olacağız, hastanelere
koşturacağız; onlar daha da zengin olacaklar, köşeyi
dönecekler.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, aslında öyle bir yasa ki Borcu yoktur. yazısı
getirmeniz gerekir arabanızı satmayı düşündüğünüz
zaman ama bu fabrikalara Borcu yoktur. yazısı getirmene gerek
yok. diyor. Ki bu şirketler EPDKye olan borçlarının ancak
yüzde 4ünü ödemişler. Çok düşük maliyetle enerji elde ediyorlar,
yüksek faturayla insanlara satıyorlar. Demirbaşları da
yenilemiyorlar. Böylece son derece yanlış bir metot izleniyor.
Şimdi, biz bu yasada
getirilen değişikliklere karşı direndik ve orman
atıklarıyla ilgili hususta endüstriyel maddelerin
yakılması, endüstriyel olmayanların çıkarılması
sağlanmış oldu ama şu anda yasa eğer geçerse lastikten
ve çöpten elde edilecek enerji sonrası hava kirlenecek ve kanser
olacaksınız.
Bakın, değerli
arkadaşlar, ben Kocaelide on yedi yıl boyunca göğüs
hastalıkları uzmanı olarak çalıştım. Benim
işim akciğer; alerjik astım, bronşit, akciğer kanseri.
Kocaelide gittikçe artan bir şekilde hastalıklar vardır ve
2016daki bu fabrikalarla ve 2020de gelecek fabrikalarla bu
hastalıkların artacağı apaçık bellidir. Ben buradan
Kocaeli halkına da Düzceye de Erzincana da Kayseriye de Çoruma da
Konyaya da ve tüm Türkiye toplumuna sesleniyorum: Büyük bir yanlışa
imza atılıyor. Bakın, biz diyoruz ki 2016daki yasa geri
çekilsin. Adına istediğiniz kadar piroliz yöntemi deyin, adı
değişmiştir ama bu biyolojik olmayan bir metottur, biyokütle
tanımı içine girmez ve sonuçta petrol yakma, kömür yakma gibi bir
anlamı içerir. Sonuçta biz bu maddenin organik atık şeklinde
değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Buradaki piroliz
yöntemiyle -istediği kadar iddia edilsin- lastikten, çöpten enerji elde
etme karşısında organik maddelerden enerji elde
edilebileceğini söylüyoruz. Bu da mümkündür değerli arkadaşlar.
Organik atıklardan geri dönüşüm yapılabilir, yapılmaz diye
bir şey yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Devamla) Evet, termokimyasal işlemle organik
olmayan ürünlerden elde edilen yakıtlar hiçbir şekilde yenilenebilir
sayılmamalı, böylece çevreye, iklim ve atık politikalarına
vereceği zarar engellenmelidir değerli arkadaşlar.
Şimdi, biz tekrar,
Cumhur İttifakını bu yanlıştan dönmeye
çağırıyoruz. Gerçekten, bu 13üncü madde son derece önemli.
Araştırdık da inceledik de uzmanlarla da görüştük,
Sayın Elitaşla da görüştük ama ben bu geçecek maddenin son
derece zararlı bir madde olduğunu, insanları kanser edecek bir
madde olduğunu yakinen biliyorum, bir doktor olarak da yakinen biliyorum,
karşılaştığım vakalarla yakinen biliyorum.
Binlerce karşılaştığım vakaya yeni binlerce
vakalar eklenecek ve halkımız zehirlenecektir. Elinizi
vicdanınıza koyarak bir an evvel bu yanlıştan vazgeçin.
Teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan ve atık lastiklerin
işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünleri, ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Bedri
Yaşar İmam
Hüseyin Filiz Dursun
Ataş
Samsun Gaziantep Kayseri
İbrahim
Halil Oral Fahrettin
Yokuş Lütfü
Türkkan
Ankara Konya Kocaeli
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan.
Buyurunuz Sayın Türkkan.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bak, alkışlıyorum da Başkanımızı,
görüyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
Allah razı olsun, umarım söyleyeceklerimi de
alkışlarsın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O
zaman gidiyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Sayın Bülent Turana teşekkür ediyorum,
alkışladığını ifade ediyor; umarım
söyleyeceklerimi de alkışlayacaktır. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben 12nci madde üzerine söz
almıştım ama milletvekillerimizin konuşma
sıralarını organize edeceğim diye o arada geç kaldık.
13üncü maddeyi görüşüyoruz ama 12nci maddeyle alakalı fikirlerimizi
beyan edeceğim.
Bildiğiniz gibi Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı var, 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununun geçici 4üncü maddesi uyarınca TPAO, Türkiye
karasuları ile uluslararası sular dâhilinde petrol ve doğal gaz
arama, sondaj, üretim ve taşıma faaliyetleriyle ilgili yapılacak
her türlü mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, herhangi
bir parasal sınır gözetmeksizin istisna hükümlerine tabi tutuluyor.
Bu maddeyle, yani 12nci maddeyle ilgili aynı prosedürden BOTAŞ ve bu
şirketlerin bağlı olduğu ortaklıkların da
yararlanmasını sağlıyor bu madde.
Kamu İhale Kanununun
amacı, kamu hukukuna tabi olan veya kamunun denetimi altında bulunan
veya kamu kaynağı kullanılan kamu kurum ve
kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve
usulleri belirlemektir; özetle, kamunun harcadığı paranın
tabi olduğu usul ve esasları belirlemektir. Kamu yararına
olmayan bu maddeyle -yani 12nci maddeden bahsediyorum- bir kamu kurumunun daha
kanunun amacından uzaklaştırılması söz konusu
olmuştur ki bu, doğru değildir.
Kamuoyunun malumu olduğu
üzere maalesef ülkemizde en çok değişen mevzuat, Kamu İhale
Kanunu. Yayınlandığı tarihten itibaren Kamu İhale
Kanunu kaç defa değişebilir; 1, 3, 5, 10, 20, 50, 100?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) 100
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) Ya,
190 defa
190 defa Kamu İhale Kanunu değişmiş
zamanınızda.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Uydurmak zor oluyor.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Burada şu soru aklıma geliyor: Yasaya göre mi ihale, ihaleye göre mi
yasa? (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Ne demek istediğimi anladınız herhâlde.
İhaleye göre bir yasa kotaralım. İhaleyi yaparken yasayı
da bizim gibi marabalara yaptırsınlar. İhaleyi kotaranlar
başkaları, marabalar burada, biz yasa yapıyoruz. O
kotaranların da hepsini tanıyoruz. Maalesef Hükûmet bu kanunu kendine
bir engel olarak görüyor. Niçin engel olarak gördüğünü de hepimiz
biliyoruz. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği günden
beri keyfîlik, rüşvet, yolsuzluk, eş dost, akraba kayırmayı
önlemek amacıyla karşısına çıkan tüm engelleri
yıktı bugüne kadar, hepsini yok etti, zira işine gelmiyordu. On
sekiz yılda bunu görmeye alıştık. Kamu yararına
olmayan birçok kanun değişikliği gibi konuştuğumuz bu
değişiklik de âdeta bu amaca hizmet etmektedir.
Daha geçen ay BOTAŞ bir
ihaleyle gündeme geldi. Kamu İhale Kanunundaki pazarlık usulü
ihale başlığı altında acil hâllerde yapılan ihale
türü olan 21/B var, daha çok Karayolları ihalelerinde görüyoruz
onları. Ancak bununla birlikte son üç yılda diğer kamu
kurumları da Karayollarına özenmiş, kıskanmış ve
pazarlık usulü yapılan büyük ihaleler kervanına BOTAŞ da
katılmış. Ne yazık ki oldukça büyük bir ihale olmasına
rağmen yaklaşık maliyeti 324 milyon 845 bin 67 lira olan
Ambarlı-Pendik deniz doğal gaz boru hatlarının iyileştirilmesi
ihalesi, 19 Ekimde pazarlık usulüyle yapılmış ve bu ihale
BOTAŞın ihale ilanları sayfasında görünmüyor.
Pazarlık usulü kime gitti? Orada var. Duruma bakar mısınız?
Arkadaşlar, bakın, ben size bir şey söyleyeyim, bu makamlarda
oturan arkadaşlara sesleniyorum: Bu kurumlar baki, sizler fânisiniz. Bu
kurumlar marifetiyle birilerinin yaptıkları yolsuzluklara alet
olursanız bu baki kurumlar kalacak ama sizler bunun hesabını
vermek zorunda kalacaksınız. Boşuna, milletin menfaatine uygun
olmayan, sadece birilerine hizmet etmek amacıyla
kullanıldığınız bu durumlara son verin. Kendinize de
yazık ediyorsunuz, geleceğinize de yazık ediyorsunuz, o
şekilde anılmak zorunda kalırsınız, hesap vermek
zorunda kalırsınız. Mesela bu ihalesi yapılan 21/Byle
-ihale şartnamesi de belli de bu miktarda büyük bir ihale yapılmaz,
normalde ihale sayfasında yayımlanması lazım- biz hukuka
uygun yaptık. diyebilirsiniz ama
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Özür diliyorum Başkanım.
BAŞKAN
Estağfurullah, buyursunlar efendim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
bunun hesabı mutlaka sorulur.
Ayrıca BOTAŞ
konusunda rakamların ortaya koyduğu başka bir durum daha var, bu
da Varlık Fonu devrinin sonrasında BOTAŞın geldiği
durum. BOTAŞ da biliyorsun, bütün ballı kurumlar gibi Varlık
Fonuna devredildi, Varlık Fonunun başında Sayın
Cumhurbaşkanı, yanında da Hazine ve Maliye Bakanı
Sayın Berat Albayraktı. Henüz hâlâ sayfada değişmemiş
zannediyorum, ismi duruyor. BOTAŞ ne yazık ki Varlık Fonuna
devri sonrası sabıkalı bir kuruma dönüştü çünkü Varlık
Fonuna devri sonrası şirketin borcu iki yılda 4e
katlamış, Varlık Fonundan sonra. Varlık Fonuna niye
devrettiler? Daha iyi yöneteceğiz. diye. Yönetmek yerine 4 kat zarar
etmiş. Bu borç, konutlarda kullanılan doğal gaza 2018-2019
döneminde toplamda yüzde 64 zam yapılmasına rağmen
BOTAŞın borcu 4e katlanmış. Öte yandan BOTAŞın
zararındaki olağanüstü artış da oldukça dramatik bir
boyutta.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2019 yılı Kamu İşletmeleri
Raporuna göre boru hatlarıyla BOTAŞ, 2019da 5 milyar 613 milyon
liralık rekor zarara imza atmış. 2017de 3,3 milyar lira net kâr
açıklayan BOTAŞ -bakın, 2017de 3,3 milyar lira kâr
açıklamış- 2018de 2,5 milyar lira zarar etmiş yani kârdan
5 milyar lira geri gitmiş. Ortaya çıkan bu hesaba göre 2019da net
zarar bir önceki yıla göre yüzde 126 artmış gözükmektedir. Bütün
bunlar kurumlarımızın nasıl yönetildiğinin, daha
doğrusu yönetilemediğinin somut ve rakamsal ifadeleridir.
Sabrınız için
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
MADDE 13 10/05/2005
tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (4) ve (7)
numaralı bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, (8) numaralı bendinde yer alan
"biyokütleden elde edilen gaz (çöp gazı dâhil)," ibaresi ile
"enerjisi" ibaresi madde metninden çıkarılmış,
(9) numaralı bendinde yer alan "kentsel atıkların"
ibaresi "belediye atıklarının (çöp gazı dahil)"
şeklinde, "tarımsal hasat atıkları dâhil olmak üzere
tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünler" ibaresi "gıda ve
yem değeri olmayan tarımsal atıkları, endüstriyel odun
dışındaki orman ürünleri" şeklinde
değiştirilmiş, (10) numaralı bendinde yer alan
"doğal su, buhar ve gazlar ile kızgın kuru kayalardan elde
edilen su, buhar ve gazları" ibaresi "su, buhar ve gazlar ile
kızgın kuru kayaların enerjisini taşıyan su, buhar ve
gazları" şeklinde değiştirilmiş, (14)
numaralı bendine "süreler" ibaresinden sonra gelmek üzere
"miktarlar" ibaresi eklenmiş, (16) numaralı bendinde yer
alan "fiyatların çarpılması suretiyle," ibaresi
"fiyatların çarpılması suretiyle Türk lirası olarak
veya" şeklinde değiştirilmiş, (6), (11), (13) ve (15)
numaralı bentleri yürürlükten kaldırılmış ve ikinci
fıkrasında yer alan "20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunundaki" ibaresi "14/3/2013 tarihli ve
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunundaki" şeklinde
değiştirilmiştir.
"4. EİGM: Enerji
İşleri Genel Müdürlüğünü,"
"7. EPİAŞ:
Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketini,"
Bülent
Turan Erkan
Akçay Hamza
Dağ
Çanakkale Manisa İzmir
Tamer
Dağlı Ahmet
Özdemir
Adana Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle,
gıda ve yem değeri olan tarımsal atıklar ile endüstriyel
odun ürünlerinin YEK Destekleme Mekanizması kapsamından
çıkarılması doğrultusunda düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 13üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul
edilmiştir.
14üncü
maddeye geçiyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 14üncü madde üzerinde 4 önerge vardır; ilk
okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Oya
Ersoy
İstanbul İstanbul İstanbul
Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyette ki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İzmir Milletvekili
Murat Çepni.
Buyurunuz Sayın Çepni.
(HDP sıralarından alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir)
Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli
halkımız; evet, yenilenebilir enerji tartışmasını
daha çok yapacağız çünkü tümüyle bir istismar alanına
dönüşmüş durumda, yenilenebilir enerji adı altında
yürütülen enerji politikaları doğaya ve insana çok ciddi zararlar vermekte.
Bu maddeyle kurulu güç
sınırı olmaksızın tüm HESlerin YEKDEMe dâhil
edilmesi amaçlanıyor. Şimdi, enerji üretimi içerisinde yenilenebilir
enerji toplamı yüzde 44 yani toplam enerji üretimi içerisinde
yenilenebilir enerjinin oranı yüzde 44. Yine, HESlerin yenilenebilir
enerji üretiminin içerisinde yüzde 29 oranı var. Yani, HESlere dönük bu
yürütülen koştur koştur siyasetin sonuçları bunlar. Yani,
yenilenebilir enerjiler içerisinde esas payı HESler
barındırıyor. Dolayısıyla HESler bu paydan
kaynaklı artırılmaya çalışılıyor ve
artırıldıkça da doğal olarak YEKDEMden alınan para
artıyor.
Şimdi, HESler
yenilenebilir enerji içerisine dâhil edilmediğinde bu oran yüzde 15e
düşüyor. Yani HESler dışındaki yenilenebilir oran yüzde
15. Dolayısıyla bu rakamlar aslında iktidarın yenilenebilir
enerji politikasını bir biçimde ortaya koyuyor. Ve bu HES
projelerinin ömrü elli yıl, maksimum elli yıllık bir santral
ömründen bahsediyoruz. Türkiyede 690 tane HES var ve yüzlercesi daha yolda,
proje hâlinde.
HES projeleri regülatör, su
iletimi hatları, yükleme havuzu, cebri borular ve santral ünitelerinden
oluşur. İnşaat süreci ise beton santrali, taş kırma
tesisi, şantiye, depo alanı gibi bölümleri kapsıyor.
Şimdi, bunları
-zararlarına geldiğimizde bu çok detaylı olarak
anlaşılacak- şundan dolayı söylüyoruz: Akarsulara zarar
veriyor yani HESler akarsuları hem kurutuyor hem de akarsuların
suyunu azaltıyor. Rizenin Güneysu ilçesindeki Gürgen Deresi, Trabzon
Çaykaradaki Balkodu Deresi buna örnek olarak verilebilir; bu dereler
kurumuş durumda. Yine Karadenizdeki HESlerin sular üzerinde
yarattığı tahribat çok sayıda veriyle önümüzde duruyor;
suların azalması, balıkların yok olması ve benzeri.
Akarsular yok oluyor. Aynı zamanda, açığa çıkan toz ise hem
canlı hayatını hem insan hayatını hem de bitki
örtüsünü ortadan kaldırıyor, kilometrelerce alanda çok ciddi zararlar
yaratıyor.
Yine, çıkan hafriyat
Çünkü HESin kuruluşunda çok büyük bir inşaat açığa
çıkıyor, dolayısıyla bu inşaatın hafriyatı
da çoğunlukla dere yataklarına dökülüyor. Ağaçlar kesiliyor yani
iletim hatları dâhil olmak üzere bu inşaat sürecinde çok sayıda
ağaç kesiliyor. Yine, dinamitlerden kaynaklı olarak yer altı
suları yok oluyor. Şimdi, bu Karadenizin toprak yapısı
ağacı tutma kapasitesi zayıf bir toprak. Dolayısıyla
dere yataklarında yapılan HESlerin çevresindeki ağaç kesimleri,
işte Giresunda olduğu gibi toprak kaymalarına, doğal
olarak da büyük felaketlere sebep oluyor.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye'de bu politika nasıl savunuluyor? Bir enerji ihtiyacı
üzerinden tarif ediliyor. Biz başından beri söyledik, tekrar ediyoruz:
Türkiye bir enerji ihtiyacından kaynaklı bunları yapmıyor,
tam tersine bir rant ihtiyacından kaynaklı bunları yapıyor
çünkü bu HES şirketleri esas olarak sarayın doğrudan
talimatıyla çalışan şirketler. 2019 itibarıyla, kurulu
güç kapasitesi, elektrik kurulu güç kapasitesi 91.946 megavat. Peki, en büyük
puant talebi ne? Yani talebin en yüksek olduğu andaki tüketim ise 45.374
megavat. Peki, talepten fazla üretim olduğu hâlde enerji ihtiyacı
nasıl oluyor da ortaya çıkıyor? Üretimin düştüğü
koşullarda nasıl oluyor da hâlâ enerji talebi var? İşte,
iktidar enerji talebini şişirerek yenilenebilir enerji üzerinden de
kendi fosil yakıt projesini de geliştiriyor. Yani, Avrupayla
yaptığı Paris İklim Anlaşmasında kabul
edildiği üzere, yenilenebilir enerji kapasitesini yükseltirseniz, fosil
yakıt hakkınızı artırırsınız.
Dolayısıyla, HES üzerinden böyle bir politika geliştiriliyor.
Biz, burada, son olarak
talebimizi şöyle ortaya koyuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz efendim.
MURAT ÇEPNİ (Devamla)
Örneğin, Hasankeyf bir HEStir; dolayısıyla, yaşamı,
tarihi, insanı, insan sağlığını tümüyle kötü,
zararlı bir biçimde etkileyen projenin kendisi asla yenilenebilir enerji
statüsünde olamaz. HESler yenilenebilir enerji statüsünden derhâl
çıkartılmalıdır ve yenilenebilir enerji insana,
doğaya, doğal hayata ancak faydalı olduğu koşullarda
yenilenebilir biçiminde tarif edilebilir. Dolayısıyla HESler bunun
dışındadır ve buradan derhâl
çıkartılmalıdır.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Samsun Milletvekili
Bedri Yaşar.
Buyurunuz Sayın
Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BEDRİ YAŞAR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
14üncü madde, kendi tüketim
ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üreten, lisanssız elektrik üretim
faaliyetlerinde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin ihtiyaçlarının
üzerinde ürettikleri enerjiyi o günkü reel fiyat üzerinden
satışlarını içeriyor. Bizim de desteklediğimiz bir
madde. Genelde bu tür üretimleri kimler yapıyor? Sanayiciler yapıyor,
bunun paralelinde de özellikle belediyelerimiz yapıyor. Ama belediyelerin
en büyük problemlerinden biri şu: Bu yatırımları
yapabilmeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından
müsaade almaları gerekiyor, bu müsaadeleri aldığı takdirde
bu tür yatırımları yapabiliyorlar. Ama maalesef, son dönemde,
kendi belediyelerimizden biliyorum, bir sürü talepler oluştu ama hâlâ -ben
de bilfiil takip ediyorum- bunlardan ciddi oranda sonuç alamıyoruz.
Hâlbuki bu çok önemli yani Türkiyenin sanayisi geliştikçe doğal
olarak enerjiye de ihtiyacı her daim olacaktır. Dolayısıyla
zaten enerji faturalarının üzerinde 8-9 çeşit ilaveler var, TRT
payından tutun, bilmem nereye kadar; zaten bu faturalar tahsil aracı,
vergi toplama aracına dönüştü yani dolayısıyla, hiç olmazsa
kendi üretimlerini kendileri sağlarsa bu konuda ciddi adımlar
atılmış olur; bu da bizim desteklediğimiz bir madde.
Diğer taraftan, tabii,
Türkiyenin özellikle yenilenebilir enerji kaynakları konusunda henüz daha
üretiminin yüzde 6sı, yüzde 7si bunlardan karşılanıyor;
diğeri, diğer sistemlerden kaynaklanıyor. Burada en temel mesele
şu: Ya, nelerden üretiyoruz enerjiyi? Hepinizin bildiği gibi,
hidroelektrik santraller, termik santraller, rüzgâr, güneş, biyoenerji,
biyokütle, hatta deniz dalgası da dâhil
Türkiyenin üç tarafı deniz
ama henüz Karadenizin o çılgın dalgalarından bizim bölgemiz de
dâhil hâlâ enerji üretmeye başlamadık; bunlardan da üretmek mümkün.
Bizim burada üzerinde durduğumuz temel konu şu: Enerji üretirken
çevresel faktörleri dikkate alma yani bu ÇED raporları alınmadan
sisli işler bir başlıyor, ondan sonra bölgedeki sivil toplum
kuruluşları ile yatırım yapanlar arasında bir kavga
başlıyor; git mahkemeye, gel mahkemeye derken bu arada
yatırımlar da bitmiş oluyor. Bunun bir tane örneği,
işte bizim Çarşambadaki büyük biyokütle tesisi; hâlâ davalar devam
ediyor ama diğer taraftan neredeyse üretime başladı,
başlayacak. Yine aynı şekilde, Samsun Kavakta Şahin
Dağlarında altın arama faaliyetleri; çevrecilerin hepsi
ayağa kalktı, yapmayın, etmeyin derken maalesef orada da
sondajlar başladı.
Şimdi, burada temel
mesele şu: Özellikle bu elektriğin dağıtımıyla
ilgili, dağıtım şirketlerinin işletme
haklarının devriyle beraber, süreleri dolmaya başladı, her
birinin yirmi yıllık-yirmi beş yıllık süreleri
vardı, bu süreler dolmaya başladığı andan itibaren
özellikle sisteme yatırım yapmamaya başladılar.
Dolayısıyla belli bölgelerde, özellikle, bu enerji taleplerini
karşılamada zorluklar gösteriliyor; işte Burada trafo yeri yok,
iki yıl sonra, üç yıl sonra geliriz. gibi meselelerden
bahsediyorlar. Zaten bunların yatırımlarını yapanlar
da bu işletme hakkını devralan şirketlerin önemli bir
kısmının alt şirketleri; bu alt şirketlerin
marifetiyle fiyatlarını da kendileri organize ediyor, kendi
oluşturdukları rakamlarla da bu yatırımları yapmaya
çalışıyorlar. Bu konuda ben şimdi bu kürsüden
uyarıyorum, gelecekte çok ciddi problemlerle karşı
karşıya kalırız, işletme hakkını
devralırken devlet çok ciddi faturalar ödemek zorunda kalır.
Tabii süre
sınırlı. Bol miktarda doğal gaz ithal ediyoruz. Son dönemde
bu ikinci, üçüncü, dördüncü müjdeleri de duyduk ama ben şahsen,
Karadenizde doğal gaz bulduğumuzu söylemişti, tabii hepimiz
mutlu olduk. Ne zaman devreye girer, nasıl olur; hazır, yetkili
arkadaşlarımız buradayken bununla ilgili bilgi verirlerse iyi
olur çünkü biz özellikle doğal gazda yüzde 99 oranında
dışarıya bağımlıyız, sadece yüzde 1 gibi
küçük bir rakam Trakyadaki gaz sahalarından elde ediliyor ama o da yerli
olmasına rağmen -biz onun adına yerli diyoruz ama- o da yine
Kanadalı bir şirket, Trakyadaki gazı onlar üretiyorlar,
onların vasıtasıyla da biz bu gazı satın
alıyoruz.
Yine, bunun yanı
sıra, özellikle bu ruhsat süreleri var, hepinizin bildiği gibi bu
lisansların devri meselesi var. Buna da artık bir şekilde
çekidüzen verilmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Artık gerçek yatırımcıların, gerçek
aktörlerin bu alanda da yer alması lazım. Bu konuyla ilgili,
özellikle bu ruhsatların devri konusunda devletin bir tedbir alıp
yatırım yapmayanların ruhsatlarının iptal edilmesi
lazım. Böyle bir şey var ama maalesef işte YEKDEM süreleri
uzadıkça bunlar yine orta yerlerde gezip dolaşıyorlar.
Son günlerde devreye giren
biyokütleler var, biyogaz var. Biyogaza diyeceğimiz bir şey yok, bu
bildiğiniz çöplerdeki mayalama yöntemiyle elde edilen metan
gazının kullanılmasıyla elde edilen enerji. Bu daha çok
hayvansal ve bitkisel atıklardan elde ediliyor ama son günlerde gündeme
gelen biyokütle, bunun sayısı çok olmamakla beraber -gerçi 6ncı
madde tekliften çıktı ama- bunlarda kullanılan yakıtlarla,
işte buhar veya -arkadaşlarımız ifade ettiler-
ısıyla enerji üretiyorlar. Arkadaşlar, bunların yerini
seçerken lütfen tarım arazilerine değil, daha çok, kullanılmayan
arazilerin tercih edilmesi, yerleşim yerlerinden belli kilometreler
konularak bu tesislerin yapılması önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurun
efendim.
BEDRİ YAŞAR
(Devamla) - Tabii, bugün belki gündemde değil ama rüzgâr santrallerinin
çıkardığı sesler bile insanların beyninde çok
farklı problemler oluşturuyor bunu da buradan söylüyorum. Belki bugün
gündeme gelmiyor ama gelecekte bu da gündeme gelecektir. Bununla ilgili
tedbirlerin alınmasında da fayda var. Bu madde bizim de desteklediğimiz
bir madde.
Hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
çerçeve 14üncü maddesiyle değiştirilen 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı
Kullanımına İlişkin Kanunun 6ncı maddesinin ilk
fıkrasındaki "on ifadesinin "beş şeklinde
değiştirilmesini ve aynı fıkranın sonuna "YEKDEM
mekanizmasına dâhil edilecek üretim tesislerinin güç sınırı
(50 MW). Kurulu güç kapasitesi bu sınırın üstünde olan tesisler
YEKDEM desteklerinden yararlanamaz. cümlelerinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
Baha
Ünlü Burhanettin
Bulut
Osmaniye Adana
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, pandemi aciliyeti ve gerçekten de arkadaşların
talebi doğrultusunda, biraz daha, ek süre talebinin olmaması yönünde
bir hassasiyet göstermenizi özellikle istirham ediyorum.
Önerge üzerinde söz isteyen
Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü.
Buyurunuz Sayın Ünlü.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAHA ÜNLÜ (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri;
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu kanunun 18inci maddesiyle yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı üretim tesislerinin yatırım ve işletme dönemlerinin
ilk on yılında uygulanan kira, izin ve irtifak indirimlerinin lisans
tarihinden itibaren uygulanmasına on yıl daha devam edilmesi ve
kapsamın 2025 yılına kadar işletmeye girmiş olan
işletmeler olarak düzenlenmesi öngörülmüştür. Madde, daha çok,
şirketler lehine, şirketlerin eksikliklerini gidermeye ve
sorunlarını çözmeye yöneliktir.
Geneline baktığımızda,
teklifin halk ve çevre sağlığını göz ardı
ettiği, vatandaşlarımızın elektriğe kolay ve ucuz
erişimini sağlamadığı ve vatandaşlarımızın
sorunlarına çözüm aramaya yönelik olmadığı
anlaşılmaktadır. Örneğin teklifin 35inci maddesinde
Bakanlık, denetim yetkisini EPDK de dâhil olmak üzere kısmen veya
tamamen ihtisas sahibi kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilecek ve
yetki devredilen kuruluşların denetim işlemleri için yapmak
zorunda olacağı masraflar Bakanlık bütçesinden
karşılanacaktır. hükmü yer almaktadır.
Dağıtım
şirketlerinin denetimi mutlaka yapılması gereklidir ancak
kanunda yer alan İhtisas sahibi kurum ve kuruluşlar
tanımında yer alan kurum ve kuruluşların yeterlilikleri
konusunda yeterli açıklama yoktur. Bu hususun da değişiklik
önerisinde detaylandırılması gerekmektedir.
Dolayısıyla bu kurum ve kuruluşlar hangi ölçütler dikkate
alınarak belirlenecektir? Zira lisans sahibi elektrik
dağıtım şirketleri özel mevzuat hükümleri çerçevesinde
düzenlemeye tabi olarak faaliyet göstermektedir.
36ncı maddede ise
üreticilerin bağlantı bedelinden muaf olmaları önerilmektedir.
Bu durum 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17nci
maddesiyle çelişmektedir. Bağlantı tarifesi ancak lisans sahibi
dağıtım şirketleri tarafından kendi faaliyetleri çevresinde
önerilir ve kurum tarafından onaylanır. Üretim şirketlerinin
böyle bir tarife önerme yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıca geçmişte
bu tür yatırımları kendi yapan üretim şirketlerine
haksız bir uygulama yapılmış olacaktır. Bu nedenle,
talep haksız uygulama doğuracağından olumsuz
değerlendirilmektedir.
Teklifin 40ıncı
maddesinde ise fiyat eşitleme mekanizması ve ulusal tarifenin 2025
yılına kadar uzatılması önerilmektedir. Bu sebeple, 6446
sayılı Elektrik Piyasası Kanununun tarifeler ve tüketicilerin
desteklenmesiyle ilgili 17nci maddesiyle bu da çelişmektedir. Bu nedenle,
elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli bir
şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması, rekabet
ortamında şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının
oluşturulması, kayıp ve kaçakların azaltılması,
bölgesel tarifeye geçilmesi ve çapraz sübvansiyonların sona erdirilmesini
amaçlayan kanun hükümlerinin şimdiye kadar uygulamaya alınması
gerekmekteydi. Bu süreç hep ertelenmiş olup şimdi Meclise sunulan
kanun teklifiyle de 2025 yılına kadar bir kez daha ertelenmesi
istenilmektedir. Hâlbuki bölgeler arasında işletme ve
yatırım maliyetleri, kayıp ve kaçaklar nedeniyle farklı
olmasına rağmen tüm tüketiciler ülke genelinde aynı birim bedeli
ödemeye devam etmektedirler. Fiyat eşitleme mekanizmasıyla devam
ettirilen çapraz sübvansiyonun tarifeyi kötü yönde etkilediği herkes
tarafından kabul edilen bir husustur. Bu nedenle, kanunun özüne uygun
olarak bu teklifin kabul edilmemesi, ulusal tarifenin uygulamasının
meydana getirdiği çapraz sübvansiyonun bir an önce
sonlandırılması, elektrik kayıp kaçak oranlarının
bölgeler bazında en uygun değerlere çekilmesi için uygulama ve
denetleme mekanizmalarının oluşturulması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14üncü maddesi ile 5346
sayılı Kanunun değiştirilen 6ncı maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan EPDK tarafından Türk Lirası
kuruş/kWh olarak ilan edilen kendi abone grubuna ait parekende tek
zamanlı aktif enerji bedelini ibaresinin lisans süresi boyunca elektrik
piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatının yüzde
onbeşinin YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli olarak
ödenmesi koşuluyla lisanslı üretim faaliyetine geçilmesine
ilişkin ve/veya lisansız üretim faaliyeti kapsamında üretilen
ihtiyaç fazlası elektrik enerjisi için, elektrik piyasasında
oluşan piyasa takas fiyatını şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Turan Erkan
Akçay Ramazan
Can
Çanakkale Manisa Kırıkkale
Tamer
Dağlı Ahmet
Özdemir
Adana Kahramanmaraş
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen? Yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle lisanssız
üretim faaliyeti kapsamındaki tesislerin on yıllık sürenin
bitiminden itibaren Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek usul
ve esaslar kapsamında lisanslı üretim faaliyetine geçmesine imkân
sağlanması ve lisanssız üretim faaliyetinde bulunan tesislerde
üretilen ihtiyaç fazlası elektrik enerjisine bu süre sonrasında
uygulanacak fiyatın elektrik piyasasında oluşan piyasa takas
fiyatını geçmemek üzere belirlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi kabul edilen
önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde 1
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 15inci maddesiyle değiştirilen 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 6/A maddesindeki
on ifadesinin beş şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Ahmet
Kaya
Kocaeli Adana Trabzon
Özgür
Ceylan Kadim
Durmaz Tacettin
Bayır
Çanakkale Tokat İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Çetin
Osman Budak
Manisa Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan.
Buyurunuz Sayın Ceylan.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Teklifin 15inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sermayenin memleketimizde daha
kolay hareket etmesi için hazırlanmış bir torbayla daha
karşı karşıyayız. Biliyorum,
çığlığımız bir kulağınızdan girip
diğerinden çıkacak. Bu ülkede yaşayan milyonlar
Doğanın talanını bu denli kolaylaştıran bu
düzenlemeler Meclisten geçirilirken neden sesimize ses vermediniz? Neden
çığlığımız olmadınız? Bu milletin
yürekleri taş kesilmemiş temsilcilerini uyandırıp
duygularımıza tercüman olmadınız mı? diye sorduklarında,
onlara Evet, sesinize ses olduk, derdiniz derdimizdi, anlattık,
anlattık, anlattık. diyeceğiz.
Değerli milletvekilleri,
Türkiyenin oksijen çadırı olarak tabir edilen Çanakkale, doğal
güzelliğiyle Kaz Dağları ve Salda Gölü, Ordu, Sinop, Samsun,
Artvin, Bursa, Manisa, Muğla, Aydın, Munzur Vadisi ve son olarak
Tokat sermayenin ortasındaki balık olmayacak. Nasıl olsa denizin
de denizdeki balığın da sahibi yok anlayışıyla
memleketin dağını taşını delenler, verimsiz HES
projeleriyle akarsuların, derelerin boynuna ilmek geçirenler bilmelidir ki
belki bugün buradaki destekçi milletvekillerinin parmaklarıyla bu torba
yasalaşabilir ancak teklifiniz bu ülkenin yurttaşlarının
vicdanında hiçbir zaman karşılık bulmayacaktır.
Vahşi madencilik
faaliyetlerini kolaylaştıran ve sermayenin önünü açan bu yasaya
karşı ülkenin sivil toplum örgütleri direniyor, meslek odaları
direniyor, yaşam alanları talan edilen halk direniyor. Kaz
Dağlarındaki yüz binlerce ağacı ve
barındırdığı yaşamı yok edenlerse
avuçları patlarcasına alkışlıyor.
Değerli milletvekilleri,
pandemi gerekçe gösterilerek doğa ve yaşam savunucularına 500
bin lirayı aşan cezalar kesildi bu ülkede; şimdi, icra takipleri
başladı bu güzel insanlara. Peki, ne diyor bu insanlar? İçme
suyumuz zehirlenmesin, daha fazla ağaç kesilmesin diye her türlü zorluğa
rağmen mücadelemizden vazgeçmedik. Maden işletmesi kapanana ve tahrip
ettikleri alan onarılana kadar Kaz Dağlarını terk
etmeyeceğimize, haklı mücadelemizi kazanana kadar
direneceğimize, her ağacı tek tek savunacağımıza
söz verdik. diyor. Saraydan imtiyaz bekleyen bu şirketler bilmelidirler
ki bu ülkenin kurtuluştan kuruluşuna her aşamasında olan ve
yedi düvele meydan okuyan, ulusun geleceğini ipotek altına alan
kapitülasyonları yırtmış, atmış bir siyasi parti
var. O siyasi parti ki yetkisini halktan, cesaretini Türkiye Cumhuriyeti
devletini kuran ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürkten alır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Buradan milletimize söz
veriyoruz; yapılacak ilk seçimlerin ardından bu ülkenin
dağına taşına, havasına, suyuna göz diken, vahşi
madencilik faaliyetlerini kolaylaştıran bütün düzenlemeler iptal
edilecektir. 6ncı maddenin halkın sesine kulak verilerek torbadan
çıkarılmış olması sevindiricidir. Ancak torbanın
sermayeye alan temizliği yapan diğer maddeleri yerinde duruyor.
Değerli milletvekilleri,
bu teklifte çeşitli isimlerle 21 milyar lira kaynak
aktardığınız enerji sektörüne
kolaylaştırıcı düzenlemeler var, şirketlere yeni
imtiyazlar var ancak vatandaşın faturasını hafifletecek tek
bir madde yok.
Redevans sözleşmesi
yapan firmalar için ÇED yenileme şansını kaldırıyorsunuz.
Peki, ÇED mevzuatı öncesi ruhsat alan işletmelerde durum ne olacak?
Bu teklife göre onlar da ÇEDsiz devam edecek. Zamanında ödenmeyen ruhsat
bedelleriyle ilgili madde yumuşatılarak maden şirketlerine
kıyakçılık var. Maden ve enerji şirketlerini daha da
zenginleştirirken köylüyü toprağından edecek, ülkemizin son
kalan yaban yaşam alanlarını da yok edecek bu torbaya
karşı olduğumuzu bu kürsüden bir kez daha
haykırıyorum.
Şairin de dediği
gibi: Saraylar, saltanatlar çöker/ Kan susar bir gün/ Zulüm biter/
Menekşeler de açılır üstümüzde/ Leylaklar da güler/ Bugünlerden
geriye/ Bir yarına gidenler kalır/ Bir de yarınlar için
direnenler.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 18.36
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18nci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
16ncı madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 16ncı maddesinde değiştirilen 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 6/B maddesine
ilgili usul ve esaslar ibaresinden sonra gelmek üzere 6 ay içinde
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
Ali
Haydar Hakverdi
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi.
Buyurunuz Sayın Hakverdi.
(CHP sıralarından alkışlar)
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu
yaşadığımız pandemi sürecinde nefes
alabileceğimiz yeşil alanların kıymetini bir kez daha
aslında hatırladık. Doğa acı bir şekilde bize
kendini hatırlatmaya devam ediyor. Küçücük bir virüs bile aslında
nefesimizi kesiyor ve ne saray ne padişah ne kral dinliyor. Bizlerin bu
yaşadıklarımızdan bir ders çıkarması lazım.
Doğaya, canlıya, yeşile, kurda kuşa saygı
duymamız lazım. Hepimizin, çocuklarımızın gelecekte
yaşanabilir bir ülkeye ihtiyacı var ve bunun
çalışmasını hep birlikte yapmamız lazım.
Şimdi Genel Kurulla bir
fotoğraf paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, lütfen,
şu fotoğrafa bir bakar mısınız; burası Mamak. Bu
fotoğrafa bakıp da midesi bulanmayan bir vekil
arkadaşımız var mı ya da şu fotoğrafın
müsebbibinden yüreği soğumayan bir vekil arkadaşımız
var mı? Parti ayrımı olmaksızın, elinizi
vicdanınıza koyun, şuna cevaz verebilecek bir milletvekili
arkadaşımız var mı içimizde?
Yine, bir başka
fotoğraf, burası da Mamak. Sayın Can, iyi biliyorsunuz, her gün
gelip giderken geçtiğiniz yol. Burası Hatip Çayı, burası
dere yatağı. Bu dere yatağına bu inşaatın yapılmasına
cevaz verecek, Hayırlı olmuş. diyebilecek bir milletvekili
arkadaşımız var mı içinizde, sorarım size.
Şimdi, Mamak, Meclise
sadece 6 kilometre uzaklıkta ve Ankaranın en büyük ilçelerinden
biri; 665 bin de nüfusu var. Maalesef, yirmi bir yıldır aynı
zihniyet tarafından yönetiliyor. Ben otuz beş yıldır burada
yaşıyorum ve maalesef, yirmi bir yıldır bu zulme maruz
kaldım.
Şimdi, bir Mamak türküsü
var, birçok arkadaşımız bilir:
Geldiğimizde otlar
yemyeşildi
Ve kuzeydeydi güneş,
Kömür deposu
boşaldı işte
Mamaka sonbahar geldi.
Maalesef, Mamakta yeşil
kalmadı, doğal yaşam alanı kalmadı; maalesef, Mamakta
betondan nefes alacak yer kalmadı.
Başka bir şey daha:
Değerli arkadaşlar, burası yine Mamak. Burası,
Tuzluçayır, Natoyolu, Şahintepe ve Şirintepe gibi çok büyük
mahallelerin tam ortasında bir alan. Burası sosyal donatı
alanıydı, AK PARTİli meclis üyelerinin kararıyla birlikte
ticaret ve konut alanına çevrilerek satıldı, yine
betonlaştırıldı geçtiğimiz ay ve 3. İdare
Mahkemesinin buraya dair iptal kararı vardı, maalesef, hukuka tecavüz
edilerek buraya beton yapıldı ve kime satıldı biliyor
musunuz? AK PARTİli bir meclis üyesinin yakınına
satıldı maalesef. Açtım telefonu, sordum, dedim ki: Niye
sattınız burayı? Dediler ki: Borcumuz vardı. Mamak
Belediyesi iki ay önce bir Bakanlığın çevre düzenlemesine tam
580 bin lira para harcadı sanki üstüne vazifeymiş gibi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Rayiciyle satmadı mı ama?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Devamla) Devam edeyim.
Bakın, 580 bin lira
harcamış, oysaki Bakanlığın bütçesi Mamak Belediyesinin
bütçesinin tam 120 katı değerli arkadaşlar, tam 120 katı.
Parti ayrımı yapmaksızın bütün vekil
arkadaşlarımın buradan vicdanına sesleniyorum: Artık
yaşadıklarımızdan bir ders alalım, doğanın
kanunlarına karşı gelinmez. Bakın, en çok da bugünlerde
nefes alacak alanlara ihtiyacımız var bizim. Bizim bir sözümüz var
Sayın Başkan İmam Hüseyini seversen
deriz; İmam
Hüseyini severseniz değerli arkadaşlar,
çocuklarımızın geleceği için bu talana lütfen artık
bir son verin.
Buradan Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğana da seslenmek istiyorum. AK PARTİ
Grup Başkanı, AK PARTİ Genel Başkanı veya Varlık
Fonu Başkanı Erdoğana diyeceğim hiçbir şey yok, ondan
bir beklentim de yok ama cumhurun Başkanı olan Erdoğana buradan
seslenmek istiyorum: Meclise sadece 6 kilometre uzaklıkta yaşayan
vatandaşların, yoksulun, yaşlının, çocuğun, sokak
hayvanlarının, kurdun kuşun hakkı talan ediliyor. En çok da
iktidar sahibi olarak burada sorumluluk ve vebal Sayın
Erdoğanındır.
Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinde geçen ilave
edilir ibaresinin eklenir olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Tulay
Hatımoğulları Oruç
İstanbul İstanbul Adana
Oya
Ersoy Murat
Çepni Ali
Kenanoğlu
İstanbul İzmir İstanbul
Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç.
Buyurunuz Sayın
Hatımoğulları Oruç. (HDP sıralarından
alkışlar)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
görüştüğümüz enerji torba yasasına yaşam savunucuları,
ekoloji örgütleri, emek örgütleri, bilim insanları, meslek odaları,
muhalefet partileri, her şeyden önemlisi doğa ve halk
karşı. Bakın, bugün milletvekillerine bir çağrı
yapmış az önce bahsettiğim kesimlerin tamamı ve Bu yasa
teklifi bir felakettir, bir yıkımdır, bir talan teklifidir ve
Meclis Genel Kurulundan çekilmelidir. Bu amaçla yaşam hakkına sahip
çıkan, doğaya duyarlı tüm milletvekillerini, siyasi
görüşleri ne olursa olsun, tek ses olmaya çağırıyoruz.
diyorlar; Bizler de ekoloji ve çevre bileşenleri olarak sizlere alanlarda
ve sosyal medyada tüm gücümüzle destek olacağız. diyorlar;
İsyanımızı dillendirmeye devam edin. diyorlar;
Yaşam hakkı torbaya sığmaz. diye siz Mecliste, biz
dışarıda haykırmaya devam edelim. diyorlar. Evet, biz
buradan bu haykırışı sürdüreceğiz.
Değerli arkadaşlar,
bakın, GES ve RES şirketlerine ekstra destekler ve daha fazla
doğa tahribatı için teşvikler verilmek isteniyor. Bir grup
sermaye hem doğayı daha fazla tahrip edecek hem de doğa
tahribatının üstüne bir de 83 milyonun hakkı olan hazineden
oraya para devri yapılacak, önleri açılacak vesaire
Şimdi, durum böyle iken
biz en kritik soruları sormak durumundayız: Bu enerji politikası
kime hizmet ediyor? Enerji fazlası olduğu hâlde bu ülkede elektrik
faturalarına niye zam üstüne zam yapılıyor?
Bakın, RESler için
deniyor ki: Yenilenebilir bir enerji. Evet, doğrudur ama devasa rüzgâr
türbinleri yaşam ve tarım alanlarına kuruluyor.
Çıkardığı ses, orada çevreye verdiği zararlar,
canlılara verdiği zararlar ayrıca tarım arazilerine
verdiği zararlar ortadadır. Ama ne yazık ki bu iktidar hiçbir
şekilde bunu umursamıyor.
GESlere bakalım.
Sermayedar, güneşleme endeksinin en yoğun olduğu yerleri
seçiyor. Dağlık arazilerdeki yüksekliklerin yarattığı
gölgeler, bu endeksi düşürüyor. Bu da bizi doyuran ovaları,
tarım alanlarını, meraları gözde GES mekânları hâline
getiriyor.
Bakın, pandemi
zamanında tarım politikası Türkiyede ve bütün dünyada çok
tartışmalı bir konu hâline gelmiş durumdadır. Buradan
defalarca söyledik, Türkiye bir tarım ülkesidir ve tarım
alanlarını, tarım arazilerini maden şirketlerine, enerji
şirketlerine peşkeş çekmekten vazgeçin. Yarın bu ülke bir
gıda kriziyle karşı karşıya kalabilir ve bunun bütün
vebali şu anda iktidardadır. Şu anda bu torba yasayı
bizlere dayatan; halkların, insanların bu kadar karşı
çıkmasına rağmen, sosyal medya bu konuyla ilgili
çalkalanmasına rağmen büyük bir cüretle burada halka karşı
meydan okurcasına bu yasayı buradan çıkarmaya
çalışmanın vebali iktidarın üzerinedir. Bakın,
Türkiyede 68 ilde 766 maden sahası için binlerce hektar alan ruhsat
vermek üzere açılmış durumda, 24 Ağustosta başlayan
ihalelerle.
Bakın, geçtiğimiz
günlerde Adana, Mersin ve Hatayda neredeyse her gün bir orman
yangını haberi duyduk. Valilerin yaptığı açıklama
neydi? Elektrik kontağı. Aylarca elektrik kontağı mı
oldu bu bölgelerde? Maden şirketlerine açılacak sahaları içeren
yerlerde çıktı bu yangınlar, o bölgelerde çıktı bu
yangınlar. Bakın, mesela Arsus Hüyük Mahallesinde krom madeni
projesiyle ilgili ÇED toplantısı çağrısı vardı.
Bu çağrının hemen birkaç gün öncesinde Arsus Hüyükte orman
yangınları çıktı, hem de yaşam alanlarına
yakın, hatta hatırlayacaksınız 70e yakın ev ve
iş yeri de yanmıştı bu yangında ve bu
toplantının hemen öncesinde bu yangın çıkıyor. ÇED
toplantısı, Hüyük halkının itirazları,
yaptığı toplantılar ve sesini duyurması sonucu Vali
tarafından pandemi gerekçe gösterilerek ertelenmiş oldu. Tabii ki
pandemiyi yine kendi çıkarlarınız için bir kere daha Hüyükte de
kullanmış oldunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Devamla) - Bu torba yasanın doğaya vereceği zararlardan
yüreği yanan insanlar açık, net olarak şunu ifade ediyor:
Mecliste görüşülen yasa teklifi doğanın ölüm fermanıdır.
Ey AKP iktidarı, doğa ve insan için iyice zararlı hâle geldin;
doğadan elini çek, insanların yaşam alanlarından elini çek.
Siz ve iş birliği yaptığınız sermaye, buralardan
elinizi çekin; yeter artık! (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
16ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci madde üzerinde
aynı mahiyette 2 önerge vardır, önergeleri okutup birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 17nci maddesinde geçen Kanunun
ibaresinin Yasanın olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Murat
Çepni
İstanbul İstanbul İzmir
Oya
Ersoy Ali
Kenanoğlu Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan
Müzeyyen Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Vecdi
Gündoğdu Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Kırklareli Manisa
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon
aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyonun
katılmadığı aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk
konuşmacı İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü.
Buyurunuz Sayın Serpil
Pekgözegü. (HDP sıralarından alkışlar)
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce hayatını ekoloji mücadelesine
adamış olan sevgili Profesör Doktor Beyza Üstüne buradan selam
göndermek istiyorum, Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde rehin tutuluyor.
Umarım bizi izleyebiliyordur çünkü yine Kars Belediye Eş
Başkanımız bir tweet paylaştı, o da cezaevinden
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu yayınları izleyemediklerini, bu
haklarının gasbedildiğini söylemişti. Beyza Üstün,
doğanın talan edilmemesi için ve yaşanabilir bir doğa için
mücadele etti ve biliyorum ki şu anda bizi izleyebiliyorsa büyük bir
üzüntü yaşıyor.
Değerli arkadaşlar,
halk işsizlikle, pandemiyle, depremle baş etmeye
çalışırken AKP-MHP iktidarı şirketlere yeni imtiyazlar
sağlama peşinde, yeni ihalelerin yolunu açma
Hatırlıyorsunuz, pandemi sürerken maskeleri takıp ihaleler
yapmışlardı ve yeni doğa talanları peşindeler ve
bu doğa talanı Karadenizin bütün vadilerini âdeta HES cehennemine
çevirmiş durumda. Kuraklık ve ormansızlaştırma bütün
coğrafyamızda almış başını gidiyor. Kaz
Dağlarındaki dehşet görüntü hiçbirimizin aklından gitmiyor,
şu anda hâlâ tehdit altında, nefesimizi kesiyor ve sel felaketi
yaşayan Giresundaki manzara hepimizin gözleri önünde. Fakat bütün bunlara
rağmen özel sektör yatırımcılarının işleri
ve hayatları çok önemseniyor. Arkadaşlar, özel sektör
yatırımcılarının hayatı önemli de Giresundaki
yurttaşın hayatı önemli değil mi, köylünün hayatı
önemli değil mi, Seferihisardaki yurttaşın hayatı önemli
değil mi, Kaz Dağlarında yaşayan Balıkesirlilerin
hayatı önemli değil mi, Çanakkalelilerin hayatı önemli
değil mi? Kaldı ki orası Türkiye'nin ciğerleridir.
Munzurda yaşayanların, Urfada yaşayanların hayatı
önemli değil mi? Neden hep şirketlerin talepleri çok önemli? Neden
hep özel şirketler kurtarılmaya çalışılıyor ve
onlar için bir hayat planlanmaya çalışılıyor? Biliyoruz, bu
yapmak istediğiniz şey, aslında yenilenebilir bir enerji
şemsiyesi kılıfı adı altında yaklaşık
30-40 milyarlık bir kaynağı, halkın bütçesinden elde
edilecek bir kaynağı -belki çok daha fazla, bu 2019da 25
milyardı, 2020de sanırım 30 milyar- HESlerle, RESlerle,
JESlerle, GESlerle peşkeş çekilmek isteniyor; bütün mesele bu.
Burada bir toplum faydası yok, kamu faydası yok.
Cumhurbaşkanına büyük yetkiler devrediliyor. Arkadaşlar, neden
tek bir kişiye bu kadar şey devrediliyor, neden? 90 milyona
yaklaşıyoruz artık -83 milyon diyelim nüfus verilerine göre,
göçmenleri de sayalım- bu kadar insanın çıkarı, hakkı
neden bir insana veriliyor? Neden kamusal denetim mekanizmaları yok
ediliyor, Cumhurbaşkanı izniyle bu doğa talanının önü
böylesine açılıyor? Neden ortak akıl kullanılmıyor?
Maden, enerji, petrol şirketlerinin önündeki engeller
Cumhurbaşkanı eliyle tek tek kaldırılıyor. Mülkiyet
haklarında mı sorun yaşandı, hemen Cumhurbaşkanı
bir imza atsın, hemen gasbedilsin o hak! Koruma kanunlarının, kamusal
denetim şartlarının hepsi Cumhurbaşkanının
marifetiyle ortadan kaldırılıyor.
Sevgili arkadaşlar,
enerji üretimi ne pahasına yapılıyor, bunun hiç önemi yok mu,
bunu tartışmamız gerekmiyor mu? Enerji üretimi, tarım
alanlarının kuraklaşması pahasına, ekolojik tahribat
pahasına, endemik bitkilerin, canlıların yok edilmesi
pahasına, Aydında JESlerin ağaçları kurutması
pahasına, Seferihisarda portakal bahçelerinin yok olması
pahasına gerçekleşiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın.
SERPİL KEMALBAY
PEKGÖZEGÜ (Devamla) Teşekkürler.
HESlerle Karadenizde,
Hasankeyfte tarihin ve kültürün yok edilmesi, Cudide, Munzurda yeşilin
ortadan kaldırılması, ormanın, kırsal insan
yaşamının tahrip edilmesi, bütün bunlar işte bu yenilenebilir
enerji adı altında yapılıyor. Hiç biri yenilenebilir
değil, doğayı geri dönülmez bir şekilde tahrip ediyorsunuz.
Atık lastikleri yakmayı bile yenilenebilir yaptınız ya, pes
doğrusu! Büyük bir, korkunç bir cinayettir bu. AKP bir halk
sağlığı sorunudur.
Millîlik ve yerlilik
söylemi adı altında bu coğrafyayı uluslararası
tekellere ve yerli iş birlikçilerinize peşkeş çekiyorsunuz.
Doğadaki her türlü canlıya düşmansınız. Bu
politikalardan vazgeçin, gelin bu yasalardan, bu torba yasadan vazgeçin
diyorum.
Teşekkürler. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci konuşmacı Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdu.
Buyurun Sayın
Gündoğdu. (CHP sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; AKPnin
enerji politikaları insanı ve doğayı değil,
şirketleri öncelemek ve önemsemektir. Ülkeyi şirket gibi yöneten
anlayış vatandaşı ve ekolojik dengeyi öne alan değil,
şirket çıkarlarını önceleyerek sorunları ele
almaktadır. Bu yasayla da şu anda bunu yapmaya
çalışıyorlar. Parlamentonun yani milletvekillerinin temel görevi
halkın sorunlarına çözüm bulmak, yaşamlarını
kolaylaştırmak, refah düzeylerini yükseltmektir. Her çıkardığımız
kanunda yaşam mücadelesi veren en sıkıntılı, en yoksul
vatandaşlarımızın yaşamına nasıl katkı
sağlayacağımızı düşünmek zorundayız. Peki,
siz ne yapıyorsunuz? Saray yandaşlarına ve şirketlerine
imtiyazlar getiriyorsunuz. Bunu teklifin son cümlesine yazmaktan da hiç
çekinmiyorsunuz ve hiç de sıkılmıyorsunuz. Ne diyor son cümle?
Şirketlerin faaliyetlerini daha hızlı gerçekleştirmesini
temin etmek için düzenlemeler yapılmaktadır.
Yasada halk yok, ekolojik
hassasiyet yok, çevre yok. Şirketlerin sıkıntıları
var, anladık. Peki, vatandaşın hiç mi
sıkıntısı yok? Millet yüksek elektrik ve doğal gaz
fiyatlarından, sırtına yüklenen kayıp kaçaklardan
şikâyet ediyor, Derdime derman olun. diyor. Son bir yılda
konutlarda elektrik fiyatlarına yüzde 32,3; doğal gaz fiyatlarına
ise yüzde 34,7 zam geldi. Haziran sonu itibarıyla 1 milyon 199 bin 865
abonenin elektriği kesildi. Temmuz sonu itibarıyla 455.362 abonenin
ise doğal gazı kesildi. Yani yılın ilk yarısında
toplamda 1 milyon 655 bin 227 vatandaşımızın elektrik ve
doğal gazı kesildi. Vatandaş çığlık atıyor,
Yeter! diyor. Kaldırın şu TRT payını. diyor, TRT
parasıyla parti propagandası da yapılmasın istiyor.
Elektrikte KDVyi yüzde
18den düşürün yüzde 5e. Dar gelirlilere ve emeklilere kademeli olarak
sıfırlayın KDVyi. Çarşıda pazarda enflasyon yüzde
40ları bulmuş, zam, zam, zam; başka hiçbir şey yok. Saray,
çevresi ve bu yandaşlar ise bunlardan habersiz. Siz de
sıkılmadan, çekinmeden şirketlere imtiyaz kanunları için
çabalayın durun. Yazıklar olsun diyorum.
Siz halkın
çığlığını duymazken şirketlerin
fısıltısını duyuyorsunuz ama, emir telakki ediyorsunuz
hatta. Apar topar kanun teklifini getiriyorsunuz. Siz kime
çalışıyorsunuz, onun bile farkında değilsiniz ama kime
hizmet ettiğinizin farkındasınız. Şu TRT payını
ve KDVyi kaldırın ve düşürün. Vatandaşın temel ihtiyacı
olan elektrik ve doğal gaz fiyatını ucuzlatın, biz de
destekleyelim. Milletin faturaları düşsün, millet biraz olsun nefes
alsın. Kim şirketin vekili, kim milletin vekili; 83 milyon da görsün,
tanısın.
Esnafı, KOBİleri,
sanayicileri, çiftçiyi dinlemeyin; söz söyleyeni, eleştireni tehdit edin,
gözdağı verin; size yakın olana destek, uzak olana köstek olun;
tepeden tırnağa kayırmacılık, tepeden
tırnağa adaletsizlik; yazıklar olsun diyoruz.
Sayın milletvekilleri,
ballı reçete saraya, acı reçete fakir fukaraya. Saraylar, hanlar,
hamamlar sizlere; elektriği, doğal gazı kapanmış,
depreme dayanıksız evler de vatandaşa. Sarayda ejder meyveli
smoothie sizlere; askıda ekmek vatandaşa. Sizin çocuklara çifte maaşlar,
gemicikler, dolarlı ihaleler; vatandaşın çocuklarına ise
sadece sabır, sabır, sabır.
Var mı teklifte insan
odaklı yeşil ekonomi? Yok. Yeşil enerji, sıfırdan
karbon salımı hedefi var mı? O da yok. Kanunda millete ucuz
enerji yok. Yıllardır konuşuyorsunuz, yönettiğinizi sanıyorsunuz.
On sekiz yıllık iktidarınızda Allah aşkına ya
sadece bir yıl, sadece bir yıl vatandaşa enflasyonun
altında doğal gaz ve elektrik sağlayabildiniz mi? Maalesef, o da
yok. Çünkü sizin için varsa yoksa yandaş şirketler,
vatandaşın yoksullaşması, fakirleşmesi. Siz de
buradan, oturduğunuz yerden seyredin.
Değerli arkadaşlar,
eğer bu ülkede kemer sıkılacaksa, ekonomik kurtuluş
savaşı verilecekse, acı reçete uygulanacaksa önce saray,
bakanlar, bürokratlar ve yandaş şirketler acı reçeteyi
uygulayacak, kemer sıkacak, tasarruf yapacak; millet değil.
Unutmayın yenilmiş
kul hakkını ne Mekke ne de tekke temizler.
Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci madde üzerinde 3
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım. İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 18inci maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana
Samsun
Orhan
Çakırlar Fahrettin
Yokuş Ahmet
Kamil Erozan
Edirne Konya
Bursa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan.
Buyurunuz Sayın Erozan.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET KAMİL EROZAN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben mutat
olduğu üzere bıraktığım yerden devam etmeye devam
edeceğim.
Hepinizin bildiği gibi,
bilgiden daha önemli bir şey yok. Sadece bu konuda bu çatı
altında konuşulan meselelerde değil, bütün meselelerde bilgi
önemli ama daha da önemlisi, doğru bilgiye sahip olmak. Ama maalesef bizim
gözlemlerimiz dış politikada iktidar, maalesef bu binadan dahi bilgi
esirgeyerek birtakım kararlara yol açıyor. Bunun örneklerini
Suriyede gördük, nasıl gördük? Trumpın bir mektubu vardı, biz
bunu on beş gün sonra fark ettik, böyle bir mektup olduğunu.
Arkasından Libya tezkeresi geldi, Libya tezkeresinde biz tabii ki bir
destek vermek arayışında olabiliriz, Ne istiyorlar? dedik,
onun da cevabını alamadık. Azerbaycan tezkeresi geldi, tabii ki
Azerbaycanlı kardeşlerimize vereceğimiz desteğin
gereği olarak buna Evet. dedik ama teknik ve siyasi anlamda özürlü
çıktı bu tezkere maalesef, bunun da nedenlerine birazdan değineceğim.
Bir defa bir ortak merkezden
bahsedildi biliyorsunuz. Bu ortak merkez, Barış Gücünün parçası
mı değil mi? Bunu biz hâlâ bilmiyoruz çünkü Putine sorarsanız,
bu, Barış Gücünün parçası değil, Erdoğana
sorarsanız, Barış Gücünün parçası. Ne kadar kuvvet
bulunacak bunun içinde? 30 Türk, 30 Rus mu; 300 Türk, 300 Rus mu? Bunu da
bilmiyoruz, fiziken hangi arazide, nerede olacağını da
bilmiyoruz ama en azından Yukarı Karabağda
olmayacağını biliyoruz. Peki, bunu mutlaka Ruslarla mı
yapmamız lazımdı, bunu Azeri kardeşlerimizle birlikte yapmak
mümkün değil miydi? Kaldı ki bizim 2010 senesinde
yapılmış bir anlaşmamız var ve o anlaşma bu
tezkerenin çok ötesinde imkânlar veren bir anlaşmaydı, maalesef onu
da nedense bir kalemde bir kenara koyduk. Daha da garip bir şey var: Rus
Barış Gücü orada beş sene kalacak, bizim tezkere niye bir
senelik; bu, yazılamaz mıydı? Bu tezkere, Rus Barış
Gücünün süresince geçerli olacaktır. cümlesi yazılabilirdi,
yazmadınız, niye yazmadınız fikrine geleceğim biraz
sonra.
Ayrıca Sayın Hulusi
Akar bugün bir açıklama yapıyor: Bu, bir çerçeve
anlaşmadır, içini sonra dolduracağız. diyor. Biz içinin
sonradan doldurulacak bir anlaşmanın üzerinden tezkere
çıkardık. Bitmedi, Azerbaycanın imzası var mı bu anlaşmada?
Niye Azerbaycanın imzası var mı diye soruyorum? Azerbaycan
bizim kardeşimiz ama uluslararası hukuk açısından bir
üçüncü ülkede iki ayrı ülke, Türkiye ve Rusya bir anlaşma
yaptılar. Şunun altını çizmek istiyorum. İktidar,
maalesef Suriyedeki alışkanlıklarıyla bu meseleye
baktı. Suriyede devlet var mı? Yok, ayrı bir konu,
Azerbaycanda bir devlet var. Dolayısıyla bu biraz evvel
söylediğim siyasi ve teknik sakıncaların altını
maalesef çizmek durumundayım.
Peki, ne kadar kalacak? Yani
Ruslar Barış Gücü için beş sene geldik. diyorlar. Ne zaman?
Uzamak kaydıyla. Ne kadar uzayacak bu? Yukarı Karabağ meselesi
çözülünceye kadar. Bu hafta Rusya Federasyonu Dışişleri
Bakanı Yardımcısı şöyle bir açıklama yaptı:
Yukarı Karabağın statüsünün belirlenmesi konusunda herhangi
bir tarih belirlenmemiştir. diye. Türkçesi nedir biliyor musunuz bu
cümlenin? Allah kerim, biz buradayız. demektir.
Yani dolayısıyla
tabii ki işgal altındaki bölgeler kurtarılmıştır,
tabii ki bizim desteğimiz olmuştur maddi, manevi ama başka bir
duruma da maalesef yol açmış durumdayız biz şu anda. Yani
taraf olmadığımız Azerbaycan- Ermenistan-Rusya
anlaşmasına Rusyayla yaptığımız anlaşma
yoluyla biz taraf olduk. O anlaşma konusunda ne diyor biliyor musunuz
Azeri kardeşlerimiz? Tabii ki işgal altındaki bölgeleri
kurtardık. Ama şu cümleyi de ilave ediyorlar: Yukarı
Karabağı Ermenistandan aldık, Ruslara verdik. diyorlar. Bunu
ben söylemiyorum, Azeriler söylüyor. Yani bunu niye ben burada anmak
ihtiyacını duyuyorum? Şöyle makaleler var piyasada: Sana yakıştıramadım
Türkiye, sana yakıştıramadım Erdoğan. diye biten
makaleler var bugün Azerbaycanda. Bunun sonuçlarının ne olduğu
konusunda daha fazla ayrıntıya girmeyeyim.
Niye bir sene? Ben tahmin
ediyorum, seneye zaten iktidarda değiliz demek istediniz, seneye biz
geleceğiz, o zamana kadar siz bununla idare edin, biz geldiğimizde
daha iyisini yapacağız. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Son cümlem, Suriyeyle ilgili
bir cümle. Daha vaktim olsa daha da söylerdim ama Sayın Başkanın
söylediklerine riayet edeceğim. Bundan dokuz ay evvel Sayın
Erdoğan Bu Esad, 2019 Eylülündeki sınırlarına çekilecek.
dedi. Çekilmezse ne olacaktı? Çekilmezse omuz üstünde baş
kalmayacaktı, hatırlayan var mı bu cümleyi? Sayın
Cumhurbaşkanı söyledi bunu; biz unutmadık, halk da unutmadı
ve tarih de unutmayacak.
Hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 18inci maddesindeki Kanunun ibaresinin Yasanın olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Kocaeli Adana
Tokat
Çetin
Osman Budak Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Antalya İzmir Manisa
Baha
Ünlü
Osmaniye
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge, maddedeki
anlatım ve anlam bütünlüğünü sağlamayı amaçlamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 18inci maddesinde geçen yer
alan ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hüda
Kaya Zeynel
Özen Murat
Çepni
İstanbul İstanbul İzmir
Ali
Kenanoğlu Oya
Ersoy Serpil
Kemalbay Pekgözegü
İstanbul İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen İstanbul Milletvekili Oya Ersoy.
Buyurunuz Sayın Ersoy.
(HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERSOY (İstanbul)
Değerli Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu torba
yasanın birçok kazananı var; 21 tane dağıtım
şirketi, maden şirketleri, enerji şirketleri, doğal gaz
şirketleri. Ben, burada özellikle halkın kaybettiğine dair bir
madde üzerinde konuşmak istiyorum ve hepinize de -burada ne kadar varsa
artık- bunu hatırlatmak istiyorum çünkü önümüzdeki hafta asıl
tartışılacak bir madde ve bu yasanın en önemli ve vahim
düzenlemelerinden bir tanesi. Bu maddeyle özellikle enerji şirketlerine
arazilerin bedelsiz devri ve irtifak hakkında da kamu yararı
aranması şartının ortadan
kaldırıldığını görüyoruz. Teklifin gerekçesinde
sürekli bahsettik zaten özellikle bu torba yasadaki düzenlemelerin özel sektör
yatırımcılarının faaliyetlerini daha sağlıklı
ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak
olduğunu iktidar sahipleri
zaten açık açık yazmış. Ne zaman biz bir hızdan
bahsedildiğini duysak hemen arkasından onun sermaye yararına
birtakım düzenlemelerin, birtakım hak gasplarının
geldiğini görüyoruz ve bu teklifte de hız adına kamu
yararının tespitine dair denetim mekanizmalarının ortadan
kaldırıldığını görüyoruz. Kamu yararı
kaldırılıyor ve şirket yararına hız ve denetimsiz
kamulaştırma getiriliyor bu teklifle.
Nerede
acele kamulaştırma görsek yine orada özel ve tüzel kişilerin ve
hazine arazilerinin özellikle gasbedildiğini ve şirketlere
devredildiğini görüyoruz.
Şimdi,
bu teklifte de bu, açık bir şekilde
yasalaştırılıyor. Hukuk dediğimiz şey, halkı
ve doğayı korur ama siz bu teklifle özellikle sermayenin
talanını yasal hâle getiriyorsunuz ve hukuka aykırı bir düzenleme
yapıyorsunuz. Artık, maden, enerji, petrol şirketlerinin önünde
engel olarak görülen mülkiyet hakkı ve koruma kanunlarının ve
denetim kanunlarının, mekanizmalarının ortadan
kaldırıldığını görüyoruz. Enerji ve üretim
tesisleri için gereken taşınmazlar maddede diyor ki: Daha önce Hazine
ve Maliye Bakanlığı tarafından
kamulaştırılırken ve kamu yararı kararı
alınması gerekirken bu yetki, bu maddeyle EPDKye veriliyor. Yine
aynı şekilde, dağıtım faaliyetlerine ilişkin
yetki de TEDAŞa veriliyor. Ön lisans ya da lisans almış enerji
yatırımlarında ihtiyaç duyulan taşınmazlar için, yani
şirketlerin ihtiyaç duyduğu taşınmazlar için yapılan
başvurular, TEDAŞ tarafından değerlendirilecek ve bu
değerlendirmede kamu yararı aranmayacak ve ortaya çıkacak tablo
şu: EPDK ve TEDAŞ, artık enerji şirketlerinin istediği
yerlere el koymasını sağlayan kurumlar olarak anılmaya
başlanacak. Yani enerji yatırımları için gereken
taşınmazlar sizin tabirinizle kolayca kamu yararı
şartı aranmadan şirketlere devredilecek.
Şimdi,
şunu hatırlatmak istiyorum: Altı gündür zaten bu
tartışılıyor; ekonomide ve hukukta reform çünkü AKP Genel
Başkanı bundan bahsetti ve övündü. İki tane
açıklamasında temel bir şey var, önemli, dikkat edilmesi
gereken. Birincide dedi ki: Ekonomideki yeni dönemin ruhuna uygun şekilde
yapacağım
bu düzenlemeleri. İkincisi de: Genel Başkanlarının
açıklamasından temel hakların korunmasından, mülkiyet
hakkının geliştirilmesine kadar düzenlemelerin bir paket
içerisinde getirileceğini öğrenmiş olduk.
Şimdi, dönelim bu
maddeye, işte, bu açıklamada Erdoğanın bahsettiği
mülkiyet hakkının geliştirilmesi denilen şey var ya,
işte, mülkiyet hakkının geliştirilmesi bu teklifte
düzenlenmiş. Köylüden alıp sermayeye vermek, halktan alıp
yandaşa vermek. Mülkiyetin el değiştirmesi süreci bu.
Şimdi, bunun adı kamulaştırma falan değil.
Kamulaştırma dediğiniz şey, kamunun çıkarı için
özel mülkiyete ya da hazine arazilerine el konulmasını getirir ama
burada kamunun çıkarı değil, bizzat şirketlerin
çıkarına özel mülkiyete el konulması, köylünün, halkın
malına, mümküne el konulması düzenleniyor. Bu, çok önemli ve biz
bunun daha birkaç ay önce ne olduğunu Manisa Salihli Çapaklı köyünde
gördük, şimdi onu yasalaştırıyorsunuz, onu anlatacağım.
Şimdi, Salihli
Çapaklı köyünde Ege Biyogaz Elektrik Üretim Anonim Şirketi; bu,
biyogaz elektrik üretim santrali kurmak istiyor, önce buna işte, izin
veriliyor, köylüler buna dava açıyor. Arkasından fark ediliyor ki
enerji santralinin kurulacağı yer, ulaşıma kapalı ve
orada şirket kendi araçlarını, dozerlerini, iş makineleri
geçirecek yol bulamıyor. Nereden geçiriyor?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
OYA ERSOY (Devamla)
Köylünün topraklarından geçiriyor. Köylüler santrale karşı
çıkıyor. Çünkü santralin hemen alt tarafında köyün merası
var ve santral projesi de üstelik DSİnin su kanallarının
üzerinden geçiyor. Yani bölgeyi susuz bırakacak. Köylüler dava açıyor
çünkü imar planı değiştiriliyor sırf ulaşım
sağlansın diye. Bu imar planı değişikliği,
kadastro mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir kararı
alınıyor, durduruluyor ama ne oluyor? Şirket, mahkeme
kararını takmıyor -aynı Anayasa Mahkemesini takmayan yerel
mahkemeler gibi- oradan araçlarını geçirmeye devam ediyor. Ve
köylüler bunu fiilen durdurmak istiyor, karşılaşılan tablo
bu. Köylüler kendi tarlalarından jandarma zoruyla
boşaltılıp şirket araçları -jandarma bizzat askerleri
de o araçların içine yerleştirerek- köylülerin kendi
tarlasının içine sokuluyor. Şimdi, ne zaman oldu bu? 24 Temmuzda
oldu. Köylülerin 2 tane iptal davası, müdahalenin meni davası ve yol
yapılmamasına dair tedbir kararı olmasına rağmen
tarlaları şirket tarafından işgal edildi.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Üstelik
şirket yararı için jandarmanın seferber edildiğini
görüyoruz biz Çapaklıda. Köylüler hâlâ orada direniyor, iyi ki köylü
kadınlarımız var, iyi ki kadınlar var, iyi ki biz
varız ve kendi topraklarını jandarmaya rağmen koruyan
köylüler var. Dava açıldı, toprakların işgaline
karşı dava açıldı, suç duyuruları oldu.
Eğer bu madde burada
yasalaşırsa bütün bunlar şirket lehine sonuçlanacak ve
şimdi AKP bunun yasasını çıkarmaya çalışıyor
bu maddeyle. O nedenle, bütün milletvekillerini, bu Meclisi köylüler için, memleket
için, Çapaklı halkı için bu maddeyi reddetmeye
çağırıyorum.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci
madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde 1
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 19uncu maddesinde yer alan itibaren on ifadesinin itibaren
beş şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak
Manisa Tokat Antalya
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge, on yıl olarak
öngörülen destekleme süresini beş yıl olarak
değiştirmektedir. Böylelikle uzun desteklemenin enerji
piyasalarında yaratacağı sorunu gidermeyi amaçlamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
20nci madde üzerinde 1
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
çerçeve 20nci maddesiyle 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin
Kanuna eklenen GEÇİCİ MADDE 7 metnindeki faydalanamazlar
ibaresinin yararlanamazlar şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
Suzan
Şahin
Hatay
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Hatay Milletvekili Suzan Şahin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurunuz Sayın
Şahin.
SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; 83 milyonluk nüfusu olan ve 5
milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiyede büyüme ve istihdamda
hızlı toparlanma vadeden AKP hükûmeti, ekonomiyi canlandırmak
için kamu bankaları aracılıyla piyasa faizlerinin altında
ve uzun vadeli krediler veriyor, istihdam kaybı ve ücretsiz izin
uygulaması almış başını gitmiş durumda.
Çiftçi, esnaf, işçi kan
ağlıyor. Pandemi döneminde Almanya, Fransa, İngiltere gibi
ülkeler vatandaşına Sen evine git,
sağlığını düşün; kiranı, vergini,
sigortanı düşünme. derken, bizde ek zamlar, vergiler yetmezmiş
gibi vatandaştan IBAN numarasıyla para isteniyor. Devlet millete
bakacakken, millet devlete baksın. isteniyor. Telefonlarımız
susmuyor; iş isteyen, faturalarını ödemediği için para
isteyen vatandaşların hâli içler acısı.
Denetlenmeyelim,
sorgulanmayalım diye ne kadar yasa varsa çıkarıyorsunuz, hukuk
tanımıyorsunuz, bunları kimse bilmesin, öğrenmesin
istiyorsunuz ama nafile! Tencere kaynamıyor, millet aç, millet yoksul.
Seçim bölgem olan Hatayda da durum farklı değil. Hatay, Türkiye'nin
en fazla vergi veren 7nci ili olmasına rağmen yatırımlarda
56ncı sırada.
Her seçim öncesi mevcut
iktidar tarafından hastane sözleri verilmesine rağmen
sağlık yatırımlarında da Hataya üvey evlat muamelesi
yapılmaktadır. Arsuz, Payas ve Defnede hâlâ bir hastane yoktur.
İki yıldan beri her gün Yarın. denilerek ihalesi
yapılmayan ilçelerimize birer entegre devlet hastanesi yapılarak
ölümler engellenmelidir. İskenderun Limanının bölgede önemli
bir ekonomik potansiyel hâline gelmiş olması, demir çelik ve enerji
üssü konumundaki Hatayın Türkiyenin Doğu Akdenize açılan
kapısı olduğu gerçeği göz önündeyken lojistik köy
ihtiyacı gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Hatay ve Osmaniyeyi
kapsayan Lojistik Master Planı Sözleşmesi, 2007 yılında imzalanmış
olup aradan geçen on üç yıla rağmen hayata geçirilmemiş,
Türkiye, Avrupanın gerisinde kalmıştır.
Hatay, uluslararası bir
kültür ve medeniyet şehridir ancak buna rağmen maalesef Hataya
ulaşmak kolay değildir. Otoyollarının eksikliği,
hızlı tren projesinde Hatayın proje dışında bırakılması,
uçak seferlerinin haftada tek sefere düşürülmesi gibi olumsuzluklar
görülmüyor.
Yıllarca dünya
ticaretine köprü olmuş İskenderun ve çevresi, serbest bölge
yapılmamıştır. 700 bin Suriyeliyi misafir eden Hatay, ek
nüfusuyla 6ncı teşvik bölgesine dahi alınabilecekken 15
ilçesinden neden sadece 6 ilçesi teşvik bölgesine
alınmıştır? Hatay, Türkiyenin en fazla vergi veren 7nci
ili olmasına rağmen ek nüfusu görmezden gelinerek neden üvey evlat
muamelesi gören bir il olmuştur? Hatayın bütçesi
yapılırken bile bu durumlar göz ardı edilmektedir.
Değerli üyeler,
Hatayın da içinde bulunduğu 46 ilimizde narenciye ürünleri çöl
sıcaklarından kaynaklı afetten dolayı zarar görmüştür,
beklentilere ise cevap verilmemiştir. Ayağını diksen dal verecek
verime sahip Amik Ovası gibi bir değere sahip tarım kenti olan
Hatayda çiftçi, tarlasını ekemez hâle gelmiştir. Yüksek
elektrik maliyeti, dövize dayalı girdiler, baraj yetersizliği
nedenleriyle sulama sorunları, çiftçinin belini bükmektedir. Çiftçi, yasal
hakkı olan gayrisafi millî hasıladan yüzde 1lik payını
beklemektedir. Kredi borçlandırması değil, nakit desteği
talep etmektedir.
Üretilen ürünlerin
işlenmesi, muhafazası ve pazarlanmasına yönelik kurulacak sanayi
tesislerine yeterli kalitede ham madde temini amacıyla, tarım ve
sanayi entegrasyonunun geliştirilmesi adına, Hatayda tarıma
dayalı bir ihtisas organize sanayi bölgesi kurulmalı, 2021
yatırım programına alınmalıdır. Tarımsal
sigortanın kapsamının genişletilmesini isteyen çiftçi,
elektrik, su ve mazot desteği beklemektedir. Unutulmamalıdır ki,
çiftçi kalkınmadan ülke ekonomisi kalkınamaz. Tarım ve
hayvancılıkta ithal politikalarından derhâl vazgeçilmeli,
üretime destek verilmelidir. İthal Angus kokusundan İskenderun
halkı kurtarılmalıdır. AKP, yerli üreticiyi desteklemek
yerine göz göre göre Türk çiftçisini bitirip yabancı sermayeye ülkeyi
teslim etmektedir. Bu mudur sizin millîliğiniz sayın üyeler?
Yatırımlar
yakın teşvik bölgelerine kaymakta, Hataya yeni yatırım
gelmemektedir. Kütüphanesi, spor tesisi dahi olmayan ilçeler bulunmaktadır.
Elektrikler sürekli kesiliyor, bakım, onarım, yatırım yok,
denetim ve yaptırım da yok. Her tarafından medeniyet
fışkıran dünya tarihî değerleri, Hatayda yeryüzüne
çıkmak için yatırım beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Suriye sınırında bulunan Yayladağı ve
Cilvegözü Sınır Kapılarının kapatılması,
Hatayı ve ekonomisini olumsuz etkiliyor. Sınır ticareti durdu,
yatırımlar, projeler durdu, reel sektör zorda, esnaf perişan,
ihracat hızla azalıyor, bavul ticareti düşüşte, esnaf
kepenk kapatıyor. Sadece Hatayda değil, tüm ülkede ekonomi durdu.
Hükûmet sınır kapılarını neden açmamakta ısrar
ediyor anlamak mümkün değil. Kapıları derhâl açmalı ve
ekonomiyi canlandırmalısınız. Ne hastane talepleri, ne
lojistik köy, ne Amanos Tüneli, ne Reyhanlı Barajı, ne narenciye
soğuk hava deposu, ne hızlı tren, ne turizm desteği, ne de
5inci teşvik bölgesi, iki yılda bir arpa boyu yol
alınmadı. Hataylıların hiçbir talebi yerine getirilmedi.
Halkın
çığlığını yüce Meclise taşıyoruz ancak
nafile, bir arpa boyu yol alınmadı. AKP Hükûmeti,
vatandaşın çığlığını duymuyor. Ekonomi
çökmüş, işsizlik, yoksulluk gittikçe derinleşirken
istikrarlı olan tek şey var, o da yolsuzluk ve rant.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN Buyurunuz.
SUZAN ŞAHİN
(Devamla) Saraylar uçaklar size, zamlı faturalar millete; makam
araçları size, otobüsler, kuyruklar millete; çift dikiş maaş
size, mezarda emeklilik millete. Yemeği kim yiyorsa hesabı da o
ödeyecek efendiler, yüce milletimiz, bu vurdumduymazlığın
hesabını ilk seçimde soracak, AKPye en güzel cevabı
sandıkta verecektir.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde
kabul edilmiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
22nci madde
kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
ilk önergeye okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
çerçeve 23üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 23üncü maddesi YEK
destekleriyle ilgili yeni bir cetvel düzenlemektedir. Bu cetveldeki destek
fiyatları bir önceki cetvelin aynısıdır. Ayrıca Kanun
YEK desteklerinde dolar endeksli model yerine Türk lirasına
geçildiğini hüküm altına almış olmasına rağmen
yeni cetvel de dolar endeksli bir şekilde
hazırlanmıştır. Önerge, bu sorunu gidermeyi amaçlamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 23üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeninden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
Fahrettin
Yokuş Aylin
Cesur Orhan
Çakırlar
Konya Isparta Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen, Isparta Milletvekili Aylin Cesur.
Buyurunuz Sayın Cesur.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Kanunların bir ruhu
olur, en azından eskiden vardı. Kanunlar ayrı ayrı torbaya
girdiğinden beri yasama süreçlerinin amacı, yönü, doğrultusu
konusunda belli bir bütünlüğü olmayan kanunlar kitlesiyle karşı
karşıya kalıyoruz her defasında. Ve burada bir elektrik
piyasası düzenleniyor sözde ama baktık içine doğal gaz
piyasası var, Maden Kanunu var, ruhu olmayan bir kitleyle
Ama ben
aradım, taradım bir ruh bulayım, içerisinden bir şey
çıkarayım ve size gelip burada arz edeyim diye ve ortak bir bulguya
rastladım. Rastladım yani
Bu kanunda yine
vatandaşımız yok; ortak olan bu. Vatandaşın
ihtiyaçları yok. Ne var peki kanunda? Ahbap-çavuşlar var. Peki, ne
yok başka? Enerji tüketen ürünlerimizin ihtiyacına yönelik bir
düzenleme yok, geleceğe yönelik vizyoner bir adım ve bir proje yok.
Bunlar işte kanunun ruhunu ortaya koyuyor ve bunlar aslında iktidarın
meseleyi ele alışını ortaya koyuyor.
Şimdi, elektrik
piyasası ve kurum yetki görevlerini düzenliyorsunuz düzenlemesine,
elektrik var ama vatandaşın, üreticinin, çiftçinin,
işletmecinin, sanayicinin elektrik faturalarıyla cebinde büyüyen
deliği kapatacak bir düzenleme yok.
Bakın, EPDK
tarafından elektriğe geçen ekim ayında, daha yeni, yüzde 5,6 zam
yapıldı ve çıkıp diyorsunuz ya hani Bizde elektrik yine de
dışarıya göre ucuz. diye. Ben biraz da buna bakayım dedim
-dersimi çalıştım- fiyat
karşılaştırmaları hizmeti veren Alman Verivox şirketinin
sonuçlarından size sunuş yapacağım. Satın alma gücüne
göre Avrupa Birliğinin en pahalı 8inci elektriği ve G20nin en
pahalı 3üncü elektriği bizde. Şimdi, sorun da
göründüğünden daha büyük. Neden mi? Çünkü EUROSTATın 2019 elektrik
verilerine bakınca bunu görüyoruz.
Hane halkı elektrik
tüketiminde Avrupa Birliği ortalaması kilovatsaat başına
euro üzerinden 21 sent. Bizde vatandaşımız bu meblağın
yarısına yakınını ödüyor; 10,5 sent ama birim fiyat
1e 2 oranında elektriğimiz ucuz evet, ama işte bir müstafi
Bakanın dediği gibi Vatandaş maaşını dövizle
almıyor.
2019 yılı ikinci
yarısının elektrik fiyatlarını bir önceki yılla
kıyasladım ve hane halkının tükettiği elektrik
fiyatı yüzde 20 artmış. Hatta bakalım buna; Avrupa Birliğinde
1inciyiz. AB ortalamasındaki artış yüzde 2 bile değil,
hatta ABdeki 10 ülkede elektrik fiyatları ucuzlamış,
bakın, bu artış, TÜİKin 2019 yılı sonu için
açıkladığı yüzde 11,84lük artıştan daha fazla.
Şimdi, bir vahim durum
daha, şirketlere baktım, iş yerleri tarafından
kullanılan elektriğe, burada kilovatsaat başına bizim
şirketler 8 sent ödüyor, Avrupa Birliği ortalaması 12 sent, yani
daha iyi gibi ya ama işte satın alma gücünü hesaba katınca bu,
bizim şirketlere Batın. demek, zaten onlar da batıyorlar.
Şimdi, Avrupa
Birliğinde sanayici, elektriği hane halkı tüketiminin yarı
fiyatına kullanırken bizde hemen hemen eşit fiyatına
kullanıyor. E, sanayici işini düzeltemeyince geri kalanını
zaten malum durum
2018 yılına göre elektrik fiyatlarında yüzde
38 artış olmuş şirketler için, Avrupa Birliğinde bu
konudaki artışta birincilik gene bizde ve Avrupa Birliğindeki
artışsa ortalama yüzde 5. Hatta ABdeki 6 ülkede elektrik
fiyatları geçen seneye göre ucuzlamış.
Şimdi buradan çıkan
bazı sonuçlar var: İktidar piyasa düzenlemesi yapmaya kalkıyor
ancak daha fiyat istikrarı kurulamamış yani yüzde 20 ile yüzde
40lık zam kabul edilemez; bir.
İki: Enerjide fiyat
istikrarsızlığını gidermek için yeterli
yatırım yapılamamış, ham maddeye kadar enerji
teknolojilerini dışarıdan ithal ediyoruz ve siz maliyeyi
yönetemediğinizde -döviz artışıyla beraber- olan
vatandaşımıza ve üreticimize oluyor.
Bir sonucu daha var: Euro
bazında var olan sözde ucuzluk, vatandaşa değil, elektrik üretim
dağıtım maliyetlerine ve şirket kârlarına giden bir ucuzluk.
Dolayısıyla, bu veriler 2019dan değerli milletvekilleri, daha
2020 verileri gelecek, bu söylediklerim euronun 6,34 olduğu zamanlara ait.
Sonuç: Bir şeyleriniz
yanlış; vatandaşın, elektrik tüketen sanayicinin,
çiftçinin, üreticinin, işletmelerin korunması lazım. Maliyeti
vatandaşa yükleme işinden vazgeçmeniz lazım. Siftahsız
kepenk kapatan esnafımızdan, geliri çok çok azalmış
kısa çalışma ödeneğine ve ücretsiz izne mahkûm edilmiş
4 milyondan fazla vatandaşımızın elektrik ücretlerini
almaya devam etmekten vazgeçmeniz lazım. Corona döneminde bile bir ay, iki
ay kepenk kapattı vatandaşlar, onlardan elektrik ücreti
aldınız ya, el insaf! Şimdi, şu an var olan
politikalarınız clientelist yani
kayırmacı politikalar, rekabet eden bir enerji piyasası yok ve Hükûmete
yakın olan az sayıdaki firmanın yüksek pay aldığı
oligopolistik bir yapı oluşmuş
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
AYLİN CESUR (Devamla)
belli dağıtım ve iletim alanları şirketlere
paylaştırılmış, enerji alanında oyun
değiştirici herhangi bir politika yok. Bu yapıyla elektrik
piyasamız fayda üretir şekilde devam edemez. Bunları
Karadenizde bulduğunuz gaz kuyusuyla filan da düzeltemezsiniz. Elektrik
ve enerji alanında sektörel bir derinleşme için kurumsallaşma,
profesyonelleşme ve rekabeti önceliklerinize almalısınız.
Uluslararası enerji şirketlerinin kapasitesi ve verimliliğine
erişmek istiyorsanız bütün bunları yapmalısınız.
Kamu ihalelerinde şeffaf olmalısınız ve öngörülebilirlik
piyasaları sürdüren şey, bunda da öngörülebilirlik yok.
İşte bu
bahsettiğim sonuçları on sekiz yıldır hatalı
özelleştirme projelerinizle ve liyakati değil de kayırmayı
öne alan uygulamalarınızla bu hâle getirdiniz değerli
arkadaşlar. Bunları düzeltmek için size iki tane şey lazım.
Bir tanesi niyet, bir de niyet edecek gayret, o da vizyon ve liyakatle oluyor.
Elektrik piyasasını düzenleyecek bir vizyon lazım.
Olduğunda olmayan enerjiyi bu millet daha önce buldu, yaparız, gene
yapacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla)
Geldiğimizde önce şu kurumaya bıraktığınız
GAPı tamamlayarak inşallah yapacağız.
Hepinize sevgiler
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü madde üzerinde 1
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 24üncü maddesinde yer alan
değiştirilmiştir ibaresinin yeniden düzenlenmiştir
ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Ataş Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Bedri
Yaşar
Kayseri Adana Samsun
İmam
Hüseyin Filiz Fahrettin
Yokuş Orhan
Çakırlar
Gaziantep Konya Edirne
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SEMRA KAPLAN KIVIRCIK (Manisa) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz.
Buyurunuz Sayın Filiz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İMAM HÜSEYİN
FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 24üncü
maddesiyle ilgili İYİ PARTİ Grubumuzun verdiği önerge
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygılarımla selamlarım.
Bu maddeyle, 5346
sayılı Kanuna ekli II sayılı cetvelin yerli katkı
ilavesi başlığındaki ilavesi kelimesi fiyatları
şeklinde değiştirilmektedir; daha doğru bir ifade
olmuştur, katılıyoruz. Bu cetvelde yenilenebilir enerji
kaynakları ile elektrik üretecek hidroelektrik üretim tesislerinde rüzgâr
enerjisine, fotovoltaik güneş enerjisine,
yoğunlaştırılmış güneş enerjisine, biyokütle
enerjisi ve jeotermal enerjiye dayalı üretim tesislerinde kullanılan
ve yurt içinde yapılacak imalatlar için yerli katkı fiyatları
listelenmiştir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde enerji tüketiminin yüzde 40ı ithal edilen fosil kaynaklardan
karşılanmaktadır. Fosil kaynaklar çok önemli çevre
sorunları yaratmaktadır. Çevre sorunlarıyla birlikte
dışa bağımlılık sorununu çözmenin bir ve tek
çözümü, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektir. Ancak
yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak elektrik üreten tesislerin
makine, teçhizatlarının önemli parçalarının büyük bölümü
maalesef yerli imal edilememekte ve ithal yoluyla
karşılanmaktadır.
Bir durum tespiti yapacak
olursak küçük ölçekli, üç beş megavat gücünde uygulamalar
dışında hidrolik uygulamalar için türbin ve jeneratör
imalatı konusunda yerli üretimde yeterli kapasiteye
ulaşılamamıştır. Döküm yöntemiyle yekpare türbin
çarkı üretimi yapılamamaktadır. Dolu malzemeden boşaltma
yöntemiyle yapılan çark imalatları için gerekli dövme malzeme de yurt
dışından ithal edilmektedir. Bu amaçla kullanılan beş
eksenli CNC tezgâhlar da ithal edilmektedir. Hidroelektrik santrallerinin
türbinlerindeki çark ve yatakların üretimi için dökme çelik sistemine
ihtiyaç vardır, bu konuda çalışan firma sayısının
artırılması gerekmektedir. Ülkemizde jeneratör üretiminde yerli
üretim oranı yüzde 30 seviyesindedir. 3 megavat gücündeki rüzgâr
türbinlerine ait türbin mili ve HES türbinlerine ait rotor, mil ve göbeklerinin
imalatında sorunlar vardır.
Değerli milletvekilleri,
burada söylediklerimle hâlihazırda yenilenebilir enerji tesislerinde
kullanılan teçhizatların çoğunun ithal olduğunu belirtip
yerli imalat ihtiyacını dile getirmek istedim. Ürünlerin yerli
üretimiyle beraber tasarımının da yerli olması
sağlanmalıdır. Bu açıdan değerlendirildiğinde
ülkemizde AR-GE faaliyetlerinin yetersizliği ve yetkin,
donanımlı AR-GE personelinin eksikliği söz konusudur. Tüm enerji
alanlarında, özellikle de teknoloji geliştirmeye yönelik, önemli
ölçüde insan kaynağı yetersizliği söz konusudur. Bu
eksikliği gidermek için üniversitelerle, AR-GE merkezleriyle, meslek
kuruluşlarıyla, ilgili kurum ve kuruluşlarla uzun ve kısa
vadeli planlar yapılarak insan gücünün oluşturulmasına yönelik
ayrıntılı bir yol haritası
çıkarılmalıdır. Ayrıca, çok yönlü bir eğitim ve
araştırma programı oluşturularak teknisyen ve ara eleman
eğitiminden en yüksek derecede akademik eğitime kadar her kademede ve
nitelikte eğitim planlanmalıdır. Böylece genç işsizliğimiz
de azaltılmış olur.
Tüm enerji dallarında,
yurt dışında çalışan uzman ve bilim
insanlarının ülkemizde çalışmasının teminiyle
üstün, yetenekli ve çalışkan gençlerimizin de yurt içinde kalarak
çalışmalarını cazip kılacak mekanizmalar
geliştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri,
bütün alanlarda, farklı araştırma üniversiteleri tarafından
gerçekleştirilen AR-GE çalışmalarının
birleştirilmesi, bakanlıkların ve üniversitelerin birlikte
çalışmaları, yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları
yerli teknolojileri geliştirme yönünde olmalıdır. Eğer
bunlar yapılmazsa ülkemiz başka ülkelerin pazarı olmaya devam
eder, yüksek maliyetlerle elektrik üretimi sonucu sanayi ve tarım sekteye
uğrar; vatandaş elektrik parasını ödeyemez hâle gelir, çile
çekmeye devam eder diyor, Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
24üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayın Ataş...
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın, Kayseri ilinde
çalışanlarını kısa çalışma ödeneğiyle
izne gönderen bazı belediyelerin israfı, keyfî harcamaları
kısmalarının, vakıf ve derneklere yaptıkları
desteklerini kesmelerinin hem belediye hem çalışanlar hem de
şehir için faydalı olacağına ilişkin
açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Ekonomik krizin giderek
derinleştiği, pandemi sürecinin uzadığı, kış
aylarında kömüre, doğal gaza, elektriğe yapılan ödemelerin
arttığı bu zor dönemde hemşehrilerimiz hayatta kalma
mücadelesi verirken, Kayserideki bazı belediyeler,
çalışanlarını kısa çalışma ödeneği ve
ücretsiz izin desteği adı altında izne göndermekte; bu zor
durumu fırsata çevirmeye çalışmaktadır. Seçim zamanı
belediyelerinin borçlarının olmadığını, olsa da
ödeme zorluğu bulunmadığını söyleyen Sayın
Belediye Başkanlarının bu dönemde çalışanlarına,
hemşehrilerimize her zaman olduğundan daha çok destek verip sahip
çıkmaları gerekmektedir.
Çalışanlarını
izne göndermek yerine belediyelerin israfı ve keyfî
harcamalarını kısmaları, malum vakıf, dernek ve
yandaşlara yaptıkları destekleri kesmeleri hem belediye
çalışanları hem belediyeler hem de şehrimiz
açısından daha faydalı olacaktır diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
VII.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
İstanbul Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 238)
(Devam)
BAŞKAN Birinci bölümde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.40
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 19.41
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir
iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 24 Kasım 2020 Salı günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
19.42