TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
20nci
Birleşim
25 Kasım
2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin,
çiftçilerin Tarım Kredi ve bankalara olan borçlarının
taksitlendirilmesini, desteklemelerinin ekim zamanında
yapılmasını istediklerine ilişkin açıklaması
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
İstanbul Milletvekili Emine Sare Aydının konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar
Emecanın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
9.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
11.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
13.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
Covid-19la mücadelenin ekonomi öncelikli değil insan öncelikli
olmasının zorunlu olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
doğumunun 103üncü yılında Alparslan Türkeşi rahmetle yâd
ettiklerine ilişkin açıklaması
15.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
halk sağlığını yakından ilgilendiren ve kronik
hastalıkların öncüsü olan obezitenin toplumu tehdit ettiğine
ilişkin açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
17.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, 22
Kasım Türk Diş Hekimliği Gününü ve Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasını kutladığına
ilişkin açıklaması
18.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlunun,
Alparslan Türkeşin 103üncü doğum gününü kutladığına
ve rahmetle andığına ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
20.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ili Karkamış ilçesinde yaşayan
vatandaşların sorunlarının yerinde çözülmesi için ilgili
bakanlıkları göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
21.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
doğumunun 103üncü yılında Alparslan Türkeşi rahmetle yâd
ettiklerine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, vefat eden Tüm Tokatlılar Derneği
Başkanı Hasan Bayrakın anısı önünde saygıyla
eğildiğine ilişkin açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
25.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
26.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin son bulması için kapsamlı
ve eş güdümlü politikalar üretilmesinin zorunlu olduğuna ilişkin
açıklaması
27.- Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibekin, 19uncu
Birleşimde Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 103üncü doğum gününde Alparslan Türkeşi
rahmetle andığına, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele
Gününe, İstanbul Sözleşmesinin şiddetin nasıl
durdurulacağına dair en önemli rehber olduğuna, Türkiyenin ilk
imzacısı olduğu sözleşmeye göre kadın cinayeti
verilerinin derlenmesinin ve nedenlerinin açığa
çıkarılmasının da devletin görevi olduğuna
ilişkin açıklaması
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Alparslan Türkeşi 103üncü doğum gününde rahmetle
andıklarına, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe,
Azerbaycanın zaferinden sonra varılan anlaşma çerçevesinde
Ağdamdan sonra Kelbecerde de ay yıldızlı bayrak ve
Azerbaycan Bayrağının dalgalandığına,
Kafkaslarda yeni bir dönem başladığına, kazanmış
olduğu zaferden dolayı Azerbaycanı bir defa daha tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe,
ülkede kadına karşı şiddetin kadın kırımı
düzeyine geldiğine, İstanbul Sözleşmesinin
kaldırılması değil gereğinin yapılması
gerektiğine, kadınların her politika yapım
aşamasına katılımını sağlayan eş
başkanlık sistemine savaş açıldığına, Siirt
ilinde Zorava Çayı üzerinde yapılan ve hakkında 2 kez yürütmeyi
durdurma kararı verilen HES projesinin bir kez daha gözden geçirilmesinin
hayati önemde olduğuna ilişkin açıklaması
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe, kadına şiddet sorununun
çözümü için İstanbul Sözleşmesine sahip çıkılması
gerektiğine, Türkiyenin OECD ve AB ülkeleri arasında
kadının iş gücüne katılım oranı en düşük
olan ülke olduğuna, cumhuriyet değerleri
aşındırıldıkça kadınların da güvencelerini
kaybettiğinin görüldüğüne ilişkin açıklaması
32.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Alparslan Türkeşi
rahmetle yâd ettiğine, Adalet Bakanlığının Ailenin
Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
Kanunun uygulanmasıyla alakalı bir genelge
yayımladığına ve cumhuriyet
başsavcılıkları bünyesinde aile içi ve kadına yönelik
şiddet bürolarının kurulduğuna, AK PARTİnin
kadınların cumhuriyet değerlerinden istifade etmesi konusunda
büyük gayret sarf ettiğine, kadınlarla alakalı her mücadelenin
sonuna kadar hem arkasında hem önünde olmaya devam edeceklerine
ilişkin açıklaması
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergenin
İYİ PARTİ Grubunun vermiş olduğu önergeyle benzerlik
ifade ettiği için konuşmayacaklarına ama önergeyi
desteklediklerine ilişkin açıklaması
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
36.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
37.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesi üzerinde
verilen önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
41.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün ve
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 38inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
43.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
44.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, söylemde kadın cinayetlerine zımnen yol
verilirken eylemde kadına yönelik cinayetlerin önlenemeyeceğine
ilişkin açıklaması
45.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Sağlık Bakanlığına aile ve toplum
sağlığı merkezlerine önceden planlanmış olan
diyetisyen alımlarının bir an önce yapılmasının
ve devlet ile üniversite hastanelerine diyetisyen alımlarının
artırılmasının düşünülüp düşünülmediğini
sorduğuna ilişkin açıklaması
46.- Antalya Milletvekili Abdurrahman
Başkanın, doğumunun 103üncü yılında Alparslan
Türkeşi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
47.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşının
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesi üzerinde
verilen önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, daha fazla zaman kaybetmeden şiddete
karşı destek mekanizmaları oluşturulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
50.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın açıklamalarına göre Gaziantep ilinde Covid-19
vakalarında belirgin bir artış yaşandığına,
maske, mesafe ve temizliğe özen göstermekten vazgeçilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
51.- Diyarbakır Milletvekili Hişyar
Özsoyun, Selahattin Demirtaşın nasıl bir siyasetçi
olduğunu herkesin bildiğine, yapılan tartışmaları
kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
52.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
53.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
54.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
55.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
56.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İzmir ili Konak ilçesi Kadifekale semtinde 13
Kasım günü motosikletli polisler tarafından darbedilen Şerif
Coşkunun yaşamını yitirdiğine ilişkin
açıklaması
57.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
58.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
Karaman ili Ermenek ilçesinde bir yılı aşkın bir süredir
maaşlarını, tazminatlarını alamayan madencilerin
haklarını almak için yürüyüşe çıktıklarında darp
edildiklerine ve gözaltına alındıklarına ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
bulunan hiç kimsenin kadına şiddeti onaylamasının mümkün
olmadığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, hazırlıklı bir dakikalık
konuşmanın on dakikalık konuşmadan daha güçlü mesajlara
dönüştüğüne ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 24/11/2020
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından
kadına yönelik şiddeti engellemek için hukuki, toplumsal, ekonomik ve
siyasal yapıda nelerin değişmesi gerektiğinin tespit
edilmesi ve konuya bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım
getirilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Kasım 2020
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, 25/11/2020 tarihinde Siirt Milletvekili
Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
emeklilerin yaşadığı mevcut sorunların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, 24/11/2020 tarihinde Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve arkadaşları tarafından
pandemi döneminde artan kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
26/11/2020 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
2.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte
olan 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin yeniden
görüşülmesine ilişkin Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonunun talebinin İç Tüzükün 89uncu maddesi
uyarınca uygun görüldüğüne ilişkin önerisi
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238)
2.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
3.- Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 232)
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Teklifler
(Tekririmüzakere)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 238) (Madde: 27)
VIII.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:238) Elektrik Piyasası
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin oylaması
25 Kasım 2020 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Şeyhmus DİNÇEL(Mardin)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci
Birleşimini açıyorum. (x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 24 Kasım
Öğretmenler Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Şenol
Sunata aittir.
Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın, 24
Kasım Öğretmenler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretmenlerimizin sorunlarını dile
getirmek amacıyla İYİ PARTİ Grubu adına gündem
dışı söz aldım. Büyük Türk milletini saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yüzlerce öğretmen
yetiştiren bir eğitimci olarak, iki gündür siyasilerin
paylaşımlarını, konuşmalarını takip
ediyorum; iktidardan muhalefete herkes öğretmenliğin ne kadar kutsal
olduğundan bahsediyor, öğretmenliğin önemi üzerine emin olun
nutuklar çekiliyor her zaman olduğu gibi, süslü püslü cümleler kuruluyor
ama gelin görün ki sadece laf! Öğretmen artık icraat bekliyor.
Bırakın sorunları çözmeyi, iktidar, öğretmenlerin
sorunlarının araştırılmasına dahi el
kaldırmıyor, öğretmenlerimizin sorunlarını duymaya,
konuşmaya bile tahammülleri maalesef yok.
Sayın milletvekilleri, acil olarak almamız
gereken tedbirler, çıkarmamız gereken kanunlar var. Evet, her seçim
döneminde söz verilen, seçim öncesi defalarca söz verilen ancak bir türlü
gerçekleştirilemeyen 3600 ek gösterge, öğretmenlerimizin
analarının ak sütü gibi helaldir. En kısa sürede
öğretmenlerimize, yine söz verilen polislerimize ve hemşirelerimize
3600 ek gösterge verilmelidir. Öğretmenlerin birçoğu emekli
olamıyor, bu müjdeyi bekliyorlar.
(Uğultular)
ŞENOL SUNAT (Devamla) Sayın Başkan,
çok mu uğultu var?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hatibin
konuşmalarını dinleyemiyoruz. Burada konuşmak
mecburiyetinde olanları kulise davet ediyorum sayın milletvekilleri.
Buyurun Sayın Sunat.
ŞENOL SUNAT (Devamla) Sayın
milletvekilleri, aynı dersi anlatan, aynı özveriyi gösteren,
aynı fakülteden mezun kişilerin farklı unvanlarla
öğretmenlik yapması onur kırıcıdır. Bu yüzden
ücretli, sözleşmeli, yardımcı öğretmen gibi
sınıflamalara acilen son verilmeli, şartları sağlayan
öğretmenler kadroya geçirilmeli, atama, terfi ve özlük haklarında
yaşanan adaletsizliklere son verilmelidir.
Ayrıca, ülkemizin dört bir yanında
öğretmen bekleyen okullar ve öğrenciler olduğu
aşikârdır. Bu gerekçeyle, en yakın zamanda en az 60 bin
öğretmenin ataması yapılmalıdır. Sayıları
sadece 3.500, 4 bin, bazen 6 bine kadar çıkan ve dört yıldır
Suriyeli çocukların eğitimiyle ilgilenen PIKTES öğretmenlerinin
mağduriyetleri mutlaka giderilmelidir. Bu öğretmenler proje bitiminde
ne olacak sayın milletvekilleri?
Evet, tüm bunlarla birlikte, eğitim sisteminin
dijital tabanlı devam etmesi nedeniyle ki belli bir süre bunun
uzayacağı da göz önüne alınarak her okula bir bilişim
öğretmeni atanması, yine, öğrencilerimizin ve
öğretmenlerimizin sağlık kontrolleri için her okula bir
sağlık görevlisi atanması elzemdir.
Öğretmen şikâyet hatları
kurulması, özlük haklarının yetersizliği, özellikle
internet ortamında ve sosyal medyada öğretmenlik mesleğine
yönelik yapılan mesnetsiz eleştiriler öğretmenlerimizin
itibarını oldukça zedelemiştir. Bu itibarın yeniden
kazanılması öğretmenlerimizle ilgili alınacak tutarlı
ve iyileştirici kararlarla mümkündür.
Milletin kürsüsünden Türk milletinin şerefli
evlatları öğretmenlerimize sesleniyorum: Müsterih olun, İYİ
PARTİ iktidarı yakındır. Bizim iktidarımızda
öğretmenlik mesleğinin kutsiyeti ve seçkinliği topyekûn bir
eğitim seferberliğiyle yeniden sağlanacak,
öğretmenlerimizin tüm problemlerine çözüm üretilecektir. Şeref
sözümüzdür! İYİ PARTİ iktidarında senede bir gün süslü
cümlelerle değil, yaşadığınız her gün
mesleğinizin haklı gururu ve itibarıyla
yaşayacaksınız.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tuncer, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mustafa Tuncerin,
çiftçilerin Tarım Kredi ve bankalara olan borçlarının
taksitlendirilmesini, desteklemelerinin ekim zamanında yapılmasını
istediklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan;
Büyük Kızılca, Aksalur ve Kayrak köyleri Türkiyenin en önemli,
Amasyanın en büyük seracılık merkezidir.
İktidar tarafından tarım yeterince
desteklenmediği için çiftçiler ekim zamanında ihtiyaçları olan
tohum, gübre, mazot ve diğer malzemeleri tarım kredi kooperatifinden
almaktadırlar.
Peki, çiftçi ürettiği ürünleri zararına
satarsa, hatta satamazsa ne olur? Bu sorunun cevabını pazartesi günü
Büyük Kızılca, Aksalur ve Kayrak çiftçileri bizzat yaşayarak
öğrendi; 3 köyde 19 köylünün: 10 traktörü, tarım aletleri ve
pikapları haczedilerek depolara götürüldü, iktidar yetkilileri ise bu
hacizleri Şahin Kayasından izledi. Önlem alınmazsa haciz
işleminin devamı daha da büyüyerek gelecek.
Çiftçi kimlerin vergi borçlarını
sildiğinizi ve sıfırladığınızı çok iyi
biliyor, yine de Bizim borçlarımızı da silin. demiyor;
tarım kredilere ve bankalara olan borçlarının
taksitlendirilmesini, faizlerinin silinmesini ya da yüzde 35i bulan faizin
makul orana indirilmesini, desteklerin ekim zamanı
yapılmasını istiyorlar; aksi hâlde üretim yapacak çiftçi
kalmayacak.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllünün,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü münasebetiyle söz
isteyen Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllüye aittir.
Buyurun Sayın Süllü. (CHP
sıralarından alkışlar)
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Günü.
Kadına yönelik şiddet, içinde sayısız
hazin öyküler barındıran, erkeğin kadına
uyguladığı şiddettir. Kadın ve erkek; doğumdaki
tek farklılıkları biyolojik olan bu iki farklı cinsiyetin
temsilcilerinin aralarındaki güç ilişkisi toplumsal koşullarla
şekillenmekte, kadının biyolojik farklılığının
yazgısı toplumsal yazgıya dönüşmekte, öğrenilen
toplumsal cinsiyet rolleriyle sağlanan güç erkekten yana eşitlik
dengesini bozmaktadır. Erkek egemen düzenin şekillendirdiği
toplumsal cinsiyet eşitsizliği de kadına yönelik şiddetin
temel kaynağını oluşturmaktadır.
Erkeğin kadından üstün görüldüğü
toplumsal cinsiyet düzeninde erkeğin kadın üzerindeki
iktidarını sürdürmesinin aracı olan şiddet mevcut düzenin
sürdürülmesinin de bir aracıdır.
Kadına yönelik şiddeti üreten dinamikleri,
mevcut toplumsal, hukuksal, ekonomik, geleneksel, siyasal ve eğitimsel
yapı içindeki ayrımcı ve kadını erkeğe
bağımlı kılan mekanizmalardan ayrı düşünemeyiz;
dolayısıyla, kadına yönelik şiddetten söz ederken mevcut
iktidarın toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bakış
açısı görmezden gelinemez. Toplumsal cinsiyet eşitliği
tamlamasını kullanmaktan kaçınan, kadını bir birey
olarak görmeyip sürekli eş, anne, aile düzleminde konumlandıran
merkezî yönetim anlayışının on sekiz yıldır
şiddeti üreten tüm dinamikleri şekillendirmesiyse kaçınılmazdır.
Sayın Erdoğan Kadın ile erkek
eşit olamaz, fıtrata uygun değil. diyerek kadın ve erkek
arasındaki güç ilişkisinin toplumsal olduğunu kabul etmeyen
anlayışını açıkça beyan etmiştir.
Tabiatları, bünyeleri farklıdır. derken ise konuyu tamamen bedensel
farklara indirgemektedir. Kadın bedeni üzerinden
ayrıştırmaya giderek Kız mıdır, kadın
mıdır bilemem. cümlesini kurmasını ise hiç unutmadık.
AKP ileri gelenlerinin Anneliği reddeden kadın eksiktir,
yarımdır. Kadınlar çalıştığı için
işsizlik var. yandaşların Kadının tek kariyeri
anneliktir. Kadının fıtratında kölelik var. benzeri
cümleleri ise hafızalarımızdan silinmemiştir. Daha iki gün
önce her tür şiddeti önlemekle yükümlü İçişleri
Bakanının Nereden çıktı bu kadına şiddet,
kadın cinayeti? Erkeklere sesleniyorum: Kendinize gelin,
ayıptır. demesine ne demeli?
Sayın Bakan, erkeklerin kadına
uyguladığı şiddet sevimli çocuklara yaramazlık
yaptığında Ayıptır, yapmayın. denilerek
geçiştirilecek bir durum değildir. (CHP sıralarından
alkışlar) Kadına yönelik şiddet en ağır biçimde
bir insan hakkı ihlalidir, Türk Ceza Kanunu madde 96 gereği
eziyettir, suçtur.
Sayıları abarttıkları yönünde
demokratik kitle örgütlerine çatma alışkanlığını
sürdürüp, açıkladığı rakamlara bakılırsa
tıpkı Aileden Sorumlu Bakanın Her kadın cinayeti bizim
kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir.
dediği gibi, anlaşılan Soylunun da ayrı bir kadına
yönelik şiddet sınıflandırması var.
John Bergerin Görme Biçimlerinde söz ettiği
gibi, görmek ile bakmak arasındaki fark çok ayrıdır. Bakan ama
görmeyen, görmek de istemeyen Bakanlar, uygulamacılar olduğu sürece
şiddete sıfır tolerans denilse de inandırıcı
olunamayacağı gibi, sözde korumacılık söylemleriyle
kadına yönelik şiddet engellenemez.
Mevcut egemen düzenin değerlerini kitlelere
ulaştırmak ve benimsetmek işlevine sahip medyanın cinsiyet
eşitsizliğini pekiştirici rolünü de göz ardı etmemeliyiz.
Objektif olması gereken haberlerin bile nesnel ve tarafsız
olmadığını, ses getirme adına çoğu zaman
magazinselleştirildiğini biliyoruz. Kanallara haksız ekran
karartma cezası veren RTÜKün, yaygın olarak kadını yok
sayma, değersizleştirme, olumsuzlama, kurbanlaştırma ya da
suçlama temsiliyetiyle sunulmasına ve dizilerde şiddetin
normalleştirilmesine göz yummasını da kınıyoruz.
Fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik, dijital
şiddetin önlenmesi için yapılması gereken eğitsel,
örgütsel, hukuksal başlıkların her biri beş dakikaya
sığmayacak kadar önemli. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
yıllardır bir kadın bakanlığı kurulması
gerektiğini söylüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Sayın Başkan,
toparlayacağım.
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
JALE NUR SÜLLÜ (Devamla) Teşekkür ederim.
Kadın ve erkeğin farklı sosyal ve
ekonomik durumunu dikkate alarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin
giderilmesine dönük, toplumsal cinsiyete dayalı bütçelemenin hayata
geçirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Şiddetin toplumsal cinsiyet
nedeniyle var olduğunu dile getiren, kadına yönelik şiddetin
sona erdirilmesi için önleme, koruma, yargılama ve
cezalandırmanın bütüncül politikalarla ele
alındığı İstanbul Sözleşmesinin eleştiriye
açılmasının kadınların kazanımları yönünden
son derece tehlikeli olduğunu dile getiriyoruz, 6284ün etkin
uygulanmasında da ısrarcıyız.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlandığı, kadına şiddetin bu denli yoğun
yaşanmadığı, tüm farklılıklarıyla
barışık Türkiyeyi Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
kuracağımız iddiasını dile getirerek Genel Kurulu
saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele
Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydına aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
EMİNE SARE AYDIN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
dolayısıyla gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri; kadına yönelik
şiddet dünyanın ortak sorunu, ortak yarasıdır. Bugün
dünyanın her yerinde kadınlar cinsiyetlerinden ötürü şiddetin
çeşitli biçimlerine maruz kalmakta ve her 4 kadından 1isi eşi,
sevgilisi, babası, kardeşi ya da tanımadığı bir
erkek tarafından zarar görmekte veya öldürülmektedir.
Hep söyledik, söylemeye devam ediyoruz; yani,
kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Fakat maalesef,
vicdanlarımızdan yükselen Şiddete hayır! Kadına
şiddet, insanlığa ihanettir. inancımıza rağmen
hâlâ bugün bir yerlerde, evladının gözü önünde eşini öldüren
canilere rastlayabiliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki bu caniye ne vicdan ne de
hukuk onay vermez, cezasız bırakmaz.
Peki, ne oluyor da bunlara rağmen şiddetin
önüne geçemiyoruz? Neden hâlâ kadına yönelik şiddet
kadınların hayatının tam merkezinde?
Sevgili milletvekilleri, maalesef şiddeti
besleyen gerçeklerimiz var. Bunların başında geçmişten
günümüze gelen cinsiyetçi gelenekler, örf, âdetler, kadına dair ön
yargılar, alkol, madde, kumar alışkanlığı, aile
içi geçimsizlik, ekonomik problemler, medyada şiddete meyilli erkek
tipinin yüceltilmesi, sosyal medyanın sınır tanımayan,
kadını aşağılayan cinsiyetçi dili ve tabii ki
erkeğin fiziksel gücünü kadın üzerinde güç ve otorite olarak görmesi
gibi, gibi, gibi birçok nedeni sıralayabiliriz.
İşte, bu zihniyetin ortaya
çıkardığı kadın şiddetini ve cinayetlerini
sonlandırmaya yönelik bizler de bir dizi reform niteliğinde düzenleme
ve politika geliştirdik. İktidarımız döneminde yapılan
hukuki düzenlemelerin başında, herkesin kanun önünde eşit
olduğunu güvence altına alan Anayasa'nın 10uncu maddesine
ekleme yaptık. 2010 yılında maddeye eklenen Bu maksatla
alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. ifadesi, her şeyden önce, kadını merkeze alarak
kadınlara pozitif ayrımcılık ilkesinin uygulanmasının
önünü açmıştır.
Yine, ilk imzacılarından olduğumuz ve
ismini de İstanbuldan alan kadına yönelik şiddetle mücadelede
koruma, önleme, yargılama ve politika üretme içeriğiyle sahip
çıktığımız İstanbul Sözleşmesine taraf
olduk. Her ne kadar toplumda bu sözleşmeye ilişkin farklı
yorumlar çıksa da günümüzde aile içi şiddete uğramış
kadını koruyan güçlü bir sözleşme olduğunu inkâr edemeyiz.
Kadınlarımızın ölmemesi için, aile içi şiddetin daha
fazla kadınlarımızı mağdur etmemesi için, kadına
yönelik nefretin, ayrımcılığın,
dışlanmanın son bulması için İstanbul Sözleşmesinin
toplumumuza daha iyi anlatılması gerekliliğine tüm kalbimle
inanıyorum.
Ve yine iktidarımızın döneminde
çıkan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, cumhuriyetten günümüze
kadını ve aileyi merkeze alan, koruyan en kapsamlı kanunumuz
olmuştur. ŞÖNİMler, Kadın Acil Destek İhbar Sistemi
(KADES), elektronik kelepçe gibi birçok uygulama şiddete geçit vermek
istemediğimizi gösteren uygulamalardır.
Ancak beni rahatsız eden bir konuya
değinmeden geçmek istemiyorum, şöyle ki: Bu kürsüden şiddetle
ilgili söz alan muhalefet milletvekillerinin sürekli iktidar
sıralarına yönelik sanki yukarıda saydığım
düzenlemeler hiç yapılmamış gibi itham edici konuşmalarını
ve meseleyi de sadece kendi tekellerinde görmelerini asla kabul etmiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Kendimi bildim bileli bu
konu üzerinde mücadele eden ben ve benim gibi arkadaşlarım bu konuyu
muhalefetin iktidarı eleştirmek adına politik bir araç hâline
getirmek istemelerinin farkındayız ve meseleyi araçsallaştırmalarına
da asla müsaade etmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Arkadaşlar, mücadeleyse ve bu mücadelede
samimiyet aranıyorsa ben de özellikle sizlere sesleniyorum: Her gün burada
çıkıp kadına yönelik şiddetten konuşuyorsunuz; madem
samimisiniz, çok basit bir şey soruyorum: Neden rızası
dışında dağa çıkarılan kız
çocuklarının uğradıkları cinsel istismarın,
fiziksel, sözel ve psikolojik şiddetin karşısında
durmuyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bu kürsüden neden bir kelam etmiyorsunuz? Ve yine
soruyorum: Biliyorsunuz, dün Öğretmenler Günüydü, terör örgütü PKK
tarafından şehit edilen kadın öğretmenlerimizin ismini bu
kürsüden bir kez dahi olsa ağzınıza almıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
EMİNE SARE AYDIN (Devamla) Şiddet
konusunda samimiyseniz şiddetin her türlüsüne karşı
olmanızı beklemek durumundayım. Henüz mesleğinin
başında olan Aybükenin canını almak, annesinin kalbine kor
düşürmek, öğrencilerini ve ailesini tarifsiz acılar içerisinde
bırakmak şiddetin en cani yüzü değil midir? Evlatları
dağdan gelsin diye aylardır nöbet tutan annelerin
yaşadığı acılar, travmalar size göre şiddet
değil midir? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İşte bu yüzden bu kürsüden kadına yönelik şiddeti,
cinayeti, taciz ve istismarı sadece kendi çıkarlarınız söz
konusu olduğunda konuşmanızı samimi bulmuyor ve hatta
ikiyüzlü buluyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen bulsan ne olur, bulmasan ne olur?
EMİNE SARE AYDIN (Devamla) Velhasıl
toplum olarak vicdani ve ahlaki bir adalet anlayışına ve
kabulüne ihtiyaç duyduğumuz kadına yönelik şiddetle mücadelede
ayrışmadan, samimi bir şekilde bu meseleyi siyasetin üstünde,
kadın ve erkek ortak meselemiz olarak ele alabilirsek, işte o zaman
şiddetle mücadelede yol alabilir, bizden sonraki kuşaklara
şiddetin olmadığı bir toplum bırakabiliriz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
İstanbul Milletvekili Emine Sare Aydının
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Türkiye Cumhuriyetinde yıl başından itibaren 269 tane
kadınımız katledildi.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Tane değil!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Az önce burada, bu
kürsüde konuşan AKP mensubu değerli hatip arkadaşımız
on sekiz yıldan beri yönettikleri Türkiyedeki kadın cinayetleriyle
ilgili gerçekten muhalefete mi ders veriyor yoksa arkadaşlarını
uyarması gereken konularda uyarmadığı için ikiyüzlülük mü
yapıyor? Bunu kendisinin bilmesi gerekiyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu ülkede 152 kadının ölümü şüpheli.
AKP iktidarı on sekiz yıldan beri iktidarda. Bunu söylerken o hatip
arkadaşımız, kendi arkadaşlarına dönüp de
Arkadaşlar, ikiyüzlülük etmeyelim. Bu işin suçlusu biziz.
diyemediği için mi muhalefete bir şeyler anlatmaya
çalışıyor? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu ülkede
yargılanan, kadına şiddet uygulayan 10 kişiden 7si
şiddeti uyguladığı kadının yüzüne bakarak hatta
tabiri caizse sırıtarak Bak ben yaptım, yanıma kâr
kaldı. diye elini kolunu sallayarak dışarıda
dolaşıyor. Bunu on sekiz yıldan beri halledemeyen iktidarın
hatibinin acaba muhalefete akıl vereceğine dönüp de iktidar
sahiplerine ve kendisine Biz çok yanlış yaptık, artık bu
işi ehline bırakmamız lazım. demesi gerekmiyor mu? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Emine Sare
Aydının konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Konuşmamda aslında 60a göre konuya
değineceğim ancak ithamlara karşı birkaç söz söylemek
isterim. Doğrusu, hatibin bir cümlesine katılmamak mümkün değil,
kadınlar olarak biz, bu günde, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Gününde bütün şiddet yöntemlerine ve şiddet faillerine
karşı ortak tutum sergilemeliyiz. Biz her zaman bu
çağrıyı bu Parlamento da yapıyoruz, erkeklikle mücadelede
kadın dayanışmasının çok hayati önemde olduğunu
biliyoruz. Ancak üzülerek belirtmeliyim ki bir kadın vekil arkadaşıma
cevap vermek beni rahatsız ediyor ama ikiyüzlülük ithamı da çok
derinden üzüyor. Geçen hafta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çok
vahim bir açıklama yaptı bana göre. Sanırım vekilimiz de
kadın hakları savunucusu. Her hâlde kolluğu da biliyordur,
yargıyı da biliyordur, bildiğini varsayıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz,
kadın mücadelesi verirken yıllarca şununla
uğraştık: Şiddet gören kadın karakola gittiğinde
Barış ya! Ailendir, eşindir, kardeşindir, babandır,
ayıptır yapma. diyorlardı, adliyede de bunu yapıyorlar.
Şimdi, İçişleri Bakanı, en üst
düzeyde, çok ağır bir suç olan kadına yönelik şiddet ve
cinayetleri ayıp olarak nitelendiriyor Onları öldüreceğinize
kendinizi öldürün. diyor. Aslında Soylu şunu söylüyor; mealen
söylüyorum: Erkekliğe yakışmaz. diyor, aslında
erkekliği temsil ediyor. Bizim tam da mücadele ettiğimiz
anlayış budur. Ben iktidar partisi kadın milletvekillerinden
şunu beklerdim, bekliyorum: Önce kendi İçişleri Bakanlarına
cevap versinler. Kadına yönelik şiddet uygulamak ayıp
değildir, ayıp kavramıyla izah edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Yüzlerce, binlerce kadın, erkek şiddeti sebebiyle şu anda yerin
altında ve canice cinayetler işleniyor. Buna ilk başta AKP
kadın milletvekillerinin karşı çıkmasını
bekliyoruz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) HDPnin kendi
arkadaşınıza yaptığı gibi, tecavüzcü vekile
yaptıkları gibi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bizim
mücadelemizde ama ve fakat yoktur, kadına yönelik nerede bir
şiddet, istismar, tecavüz varsa hepsinin
karşısındayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
4.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hayırlı bir çalışma günü temenni ediyorum.
Şimdi, sayın hatibimizi büyük bir dikkatle
dinledim. Tabii, Sare Hanımla beraber yaptığımız çok
çalışma oldu bizim, kadına dönük olarak çok çalışmalar
yaptık biz birlikte. Şimdi, burada şunu ifade etmek istiyorum
-yani bugün çokça kadın meselesi konuşacağız-
arkadaşım şunu söylemek istedi Meral Hanım, Engin Bey,
hassaten ifade etmek istiyorum: Şimdi, bizim -özellikle kadın
vekillerin- çok büyük bir gayretimiz var, pek çok
alışkanlığı da dönüştürmeye
çalışıyoruz. Şunu görmemiz lazım, lütfen görün, böyle
olduğu takdirde bir fayda hasıl olacak: Bakın, Türkiyede bir
grup erkek bize inanılmaz saldırıyor; bilmem farkında
mısınız, bana, arkadaşlarıma inanılmaz hakaret
ediyorlar ve siz bunlara bu söylediğiniz sözlerle destek veriyorsunuz. Biz
çünkü şunu anlatmaya çalışıyoruz: Bakın, ben bugün
gelirken tekrar bir daha
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Özlem Hanım, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Dünkü
yaptığımız konuşma da buna örnektir. Adalet
Bakanlığı nasıl bir yeni yol yani
konuştuklarımızdan nasıl yeni yollar buluyor,
İçişleri Bakanlığı neler yaptı, Aile Bakanlığı
neyi geliştiriyor ve biz nelere destek veriyoruz, bunları anlatmaya
çalışırken siz hiç bunlar olmuyormuş gibi, hatta üstüne de
abartılı bir dil kullanarak anlatıyorsunuz. Bakın, bir kez
daha ifade ediyorum -bilmiyorum bir anlamı var mı ama- tek ortaklaşacağımız
konu varsa Mecliste ve Türkiyede, bu, kadın meselesidir. Ne olur burada
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sizin hatibiniz bize
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bizim hatibimiz de size
bunu söylüyor zaten. Bakın, diyor ki
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hayır, saldırdı.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bakın,
arkadaşım, İstanbul Sözleşmesiyle ilgili bizim
yediğimiz dayağa şahit olmadınız mı hepiniz?
Bakın, biz bunları inanılmaz bir şeyle göğüsleyerek,
İstanbul Sözleşmesine, 6284e, tüm bunlara, nasıl olması
gerektiğine dair hep beraber bir tavır ortaya koyuyoruz,
anlatıyoruz her bir yerde ama burada yapılan hiçbir şey size
yetmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bize değil, kadınlara, kadınlara
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bir cümle daha
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Arkadaşım,
dinlemenizi rica ediyorum. Dinlemek anlamaya çalışmaktır bana
sorarsanız; işitmek değildir, anlamaya çalışmak.
Dün ben Genel Kurulda anlatıyorum, diyorum ki:
Efendim, Adalet Bakanlığı açısından UYAPa veri girmek
ne anlama geliyor, İçişleri Bakanlığı için ne anlama
geliyor, Aile Bakanlığı için ne anlama geliyor. Bunların
teknik farklılıkları var. Bunu en iyi biz hukukçular biliyoruz.
Buradan alınıyor laf, bambaşka bir yere gidiyor. Şimdi,
zaten bize sıra geldiğinde tekrar bunları
konuşacağız. Benim, burada
Ona söyleyin, buna söyleyin
Ya,
niye böyle yapıyoruz arkadaşlar? Amaç burada nedir? Amaç, bir
kadın incinmesin, bir kadın şiddete maruz kalmasın ise
hassaten rica ediyorum, birbirimize bugün -ben yapmayacağım-
saldırmaktan vazgeçelim, şu ortaklaştığımız
şeylerin altını çizelim. Bak, hatalar görülerek bir ton
yapılan iyi iş var. Çünkü suçlu hangi delikten geçeceğini
öğrenmiş; nasıl hırsız bir daha bir daha yapıyor,
öğrenmiş yolları, şiddet uygulayan insanlar da bunun
yöntemlerini geliştiriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Özlem
Hanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hukuken de kendisinin
hangi kanallardan kurtulabileceğini öğrendiği için her geçen gün
yeni, farklı önlemler almak gerekiyor. İşte, bunlar elimizde.
Bakın, ben bunları çıkardım, somut; kınayalım
yapmayalım falandan değil, somut neler yapılmış ve
neler yapılıyor. İnanın, getirin önerilerinizi, deyin ki: Şurada
bir boşluk var, şurada bir açık var. ama şunu söylemeyin
Bakın, ne AK PARTİnin
Ve şunu görüyorum: Sanki dindar
insanlar, sanki AK PARTİ şiddeti destekleyen parti de
Yani olabilir
mi? Buna nasıl inanırsınız? Nasıl buna
inanırsınız ve bunu nasıl tekrar edersiniz? Buna tahammül
edemeyiz biz, olamaz.
O yüzden, güzel arkadaşlarım, hassaten
rica ediyorum. Bakın, bugünden bir damla olsun yeni bir şey
çıksın; bir damla, bir adım, yeni bir yöntem hukuken ya da
psikolojik olarak. Ama şundan artık vazgeçin yani. Ben de bir ton laf
söyleyebilirim kendi vekillerinizle ilgili ama bugün yapmayacağım
-bak, tehir ediyorum- diyebilirim ama demeyeceğim. O yüzden, lütfen,
şu birbirimizi suçlamadan bugünden bir fayda hasıl edelim.
Çok teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Grup Başkan
Vekillerim, zaten biraz sonra Grup Başkan Vekilleri olarak söz
vereceğim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
bulunan hiç kimsenin kadına şiddeti onaylamasının mümkün
olmadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Özellikle, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında bulunan -yüzde 99dan daha fazla olmak
kaydıyla- kimsenin kadına şiddeti onaylaması mümkün
değil. Kadınlarımız başlarımızın
tacı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Taç
değiliz Başkan, taç değiliz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Eşit olmak istiyoruz Başkan, taç olmak
istemiyoruz.
BAŞKAN Dolayısıyla, bugün kadın
üzerinden bir polemik yaratmaktansa bu şiddeti nasıl durdurabiliriz
diye bir iradenin ön plana çıkmasında yarar görüyorum.
Buyurun Sayın Özkoç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Özlem
Zengine ifade tarzından dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye
Cumhuriyetinde iktidar partisi vardır, muhalefet partileri vardır.
İktidar partisinin görevi icraattır, muhalefetin de görevi icraatta
gördükleri eksikleri Genel Kurulda iktidara hatırlatmaktır.
Görevimizi yapıyoruz diye eleştirilmek bizi de üzüyor. Biz şunu
yapıyoruz: Bakanların hangi çalışmaları yaptığını,
iktidarın hangi çalışmaları yaptığını
Hatta ben, bizzat, kendim bu çalışmaları yerinde görmek için
arkadaşlarımla beraber çalışma yapılan alanları,
bakanlıkları ziyaret ediyorum, müdürlükleri ziyaret ediyorum.
Bunları elbette yapacağız ama şunu unutmasınlar:
İktidarın bir olgunluk içerisinde muhalefetin eleştirilerini ve
söylemlerini kendilerine bir hakaret olarak değil, eksiklikleri konusunda
bir uyarı olarak görsünler. Biz birbirimizi döverek Türkiyeyi
yönetemeyiz. Bunu, en iyi bilen, Türkiye Cumhuriyetinde yüz yıllık
siyasi birikimdir. Bu birikimi biz biliyoruz, bu birikimin içinde
yaşadık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O yüzden
söylediğimiz şudur, arkadaşlarımız
çıktığı zaman diyorlar ki: On sekiz yıl az
değil, bu on sekiz yılda yapılması gereken
şunlardı, bunlar yapılsın. Başka bir şey yok.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Beştaş, toparlayalım
lütfen.
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kısaca söyleyeceğim, satır satır.
Başkan, ben de asla tartışmak
istemiyorum, kadın arkadaşlarla tartışmak hiç istemiyorum,
bunu peşinen söylüyorum. Biz burada eleştiriyoruz, öneri sunuyoruz,
önerge getiriyoruz, kanun teklifi veriyoruz. Tek bir amacımız var;
kadınlar ve erkeklerin anayasal olarak ve yaşamda eşit insanlar
olarak bu ülkede yaşaması ve bunu yaparken böyle partimizin
çıkarını falan da düşünmüyoruz ha. Yani sırf HDP
yararlansın, şu olsun, öyle bir çıkar güdümüz yok. Bu Mecliste
bütün partilerin kadın milletvekillerini en fazla davet eden parti
olduğumuzu düşünüyorum. Bu kürsüden ben defalarca yaptım ve
buradaki eleştirilerimize de bir anlayış bekliyoruz, beraber
düzeltelim diyoruz. Yani bu düzeltme gayemizi böyle
Aslında, Sayın
Zengin Çatışmayacağım. dedi ama çok ağır laflar
söyledi, onlara hiç girmeyeceğim ama son olarak şunu söyleyeyim:
Dindar insanlar suça meyilli gibi bir ifade katiyen bize ait değil,
katiyen reddediyorum ve kendilerine yönelik böyle bir saldırı da
varsa bunun karşısında her zaman olduk, bundan sonra da olmaya
devam edeceğiz. Bizim için kadın kimliği yeterlidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, biraz
evvel buraya Aysu Bankoğlu Hanım geldi. Kendileri bugün Kadına
şiddet münasebetiyle bütün hanım milletvekillerimize tek tek söz
verme imkânı var mı? diye ricada bulundular.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Kadın, Başkan Kadın.
BAŞKAN Çok güzel bir talep fakat buna
imkânımız yok süre açısından -Özlem Hanım da söyledi-
o bakımdan her siyasi partimizden 1 kişiye yerinden söz
vereceğim.
Sayın Yavuz
7.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Bugün 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Günü. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Aybüke Öğretmeni
yaşamdan koparan, 13-14 yaşındaki kız çocuklarını
zorla alıp dağa kaçıran, PKK terör örgütüne
sırtını dayayanların
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Şimdi bu ne yani?
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) -
terör
örgütlerinin sözcülüğünü yapanların ve onlarla yol yürüyenlerin,
Diyarbakır Annelerine hakaret edenlerin, kadına dair tek bir söz
söylemeye hakları yoktur.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özlem
Hanım, neredesiniz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne bu? Ne bu?
BAŞKAN Ya, buna gerek yok.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Kadına,
çocuğa, erkeğe, tüm yaratılmışlara merhamet, insan
olmanın gereğidir; kadına merhamet, erkeğe merhamet insan
olmanın gereğidir, bizim medeniyetimizde merhamet vardır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Özlem
Hanım, bu ne?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu nedir?
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) - İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinden bin dört yüz yıl evvel
kadın-erkek ayrımı yapmadan
(x)
Ey insanlar! diye seslenen, kadın ve erkeklerin birbirleri üzerinde
hakları olduğunu belirten Veda Hutbesi var.
BAŞKAN Sayın Emecan
8.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar
Emecanın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadına karşı
şiddetin
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Fikriniz, zikriniz ayrı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani
Grup Başkan Vekiliniz bir açıklama yapıyor, siz arkasından
saldırıyorsunuz.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) PKK terör örgütü
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Siz
kadına şiddet uyguluyorsunuz ama.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Ne alakası
var?
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Bir dakika Sayın Emecan.
Buyurun.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadına karşı
şiddetin önlenmesi ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanması
için yetkilileri göreve davet ediyorum.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Cumartesi Anneleri... Diyarbakır Anneleri yok mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Belma
Hanım, siz yapmayın ya, siz yapmayın yani.
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul)
Risk altındakileri koruyun, özellikle can güvenliği riski olan
kadınları acil durum engelleme, sınırlama ve koruma
kararlarıyla koruyun; kadın cinayetlerini önlemek için risk
değerlendirme ve yönetim birimleri kurun; STK'leri destekleyin, başta
kadın örgütleri olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının ve
toplumun kadına yönelik şiddetle ve ev içi şiddetle mücadeledeki
rolünü tanıyın, yeterli mali kaynak ve insan kaynağı tahsis
ederek bu kuruluşlarla etkin iş birliği kurun. Kadınlar
için canla başla çalışan STK'lerle omuz omuza mücadele vermek
şiddet gören kadınlara yönelik atılabilecek en önemli
adımlardan biridir.
BAŞKAN Sayın Taşdemir
9.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Bu vesileyle, kadın
özgürlük çizgisini büyüten, eşit yaşamı savunan,
otoriterliğe karşı demokrasi mücadelesi veren ve bugün
cezaevlerinde rehin tutulan kadınları saygıyla bir kez daha
selamlıyorum.
Değerli Başkan, birçok ilde kadınlar
kadına yönelik şiddete karşı bugün alanlara çıktı
ama maalesef bir kez daha engellendiler. Şiddeti protesto etmek
yasaklanıyor, kadınların şiddete rıza göstermesi
isteniyor. Bizler, erkek ve devlet şiddetine karşı her yerde
mücadele etmeye devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Ersoy
10.- Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoyun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Her yıl 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak
anılıyor. Kadına yönelik şiddet olaylarında faillerin
yüzde 95inin eş ya da akraba olduğu görülmektedir. Kadına
yönelik şiddetle mücadelede hissedilen bireysel sorumluluk aynı
zamanda toplum bilincinin artırılması yönünde atılacak
adımları da oluşturacaktır. Ne yazık ki sadece yasal
düzenlemelerle sorunun yok edilemeyeceği aşikârdır. Gerçek
başarı bu suça iten sosyolojik ve psikolojik sorunların
çözümlenmesinden geçmektedir. Gerekçesi ne olursa olsun bir kadının
şiddet yüzünden hayatını kaybetmesi onarılamaz bir toplum
sorunudur.
Bu duyguyla, şiddete maruz kalarak
aramızdan ayrılan kadınlarımızı rahmetle
anıyor ve kadına şiddeti kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Sunat
11.- Ankara Milletvekili Şenol Sunatın,
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
ŞENOL SUNAT (Ankara) Sayın Başkan,
evet bugün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Günü. Aslında üç yüz altmış beş gün bu mücadeleyi
ama sadece kadınların değil, tüm erkek milletvekillerimizin de
bugün burada bu konuya ne kadar önem verdiklerini anlatması gereken bir
gün. Böyle sayılarla, 2020de 269 can gitmiş, 2019da 474
kadınımız hunharca katledilmiş. Kadının en temel
hakkı olan yaşam hakkı elinden alınmış
olmasına rağmen bu katliamlara sayı olarak bakamayız. O yüzden,
6284 sayılı Kanun uygulanamıyor, neden? Ya zihniyet meselesinden
ya da uzmanlaşmamış, eğitilmemiş ilgili kişilerce
maalesef yerine getirilmiyor.
İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
dedik kadınlar olarak ama buna toplumun tüm kesimleri sahip
çıkmadı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz
vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın Grup Başkan
Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.
Sayın Barut
12.- Adana Milletvekili Ayhan Barutun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
AYHAN BARUT (Adana) Sayın Başkan, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Gününde şiddete, tacize, tecavüze,
ayrımcılığa, eşitsizliğe, cinayetlere ve
katliamlara karşı sesimizi yine yükseltiyoruz.
Dünya Ekonomik Forumunun kadınların
ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim
imkânlarından yararlanma ve siyasi katılım oranlarını
dikkate alarak oluşturduğu 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporunda
Türkiye 153 ülke arasında 130uncu sırada bulunuyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu verilerine göre 2018 yılında 440, 2019 yılında
474 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu yılın ilk on
ayında ise 453 kadın daha öldürüldü.
İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında
yürürlüğe girdi ama buna bile tahammül gösterilmiyor. Sözleşmenin
gereği olarak kadına yönelik şiddetin önlenmesi,
mağdurların korunması, suçluların cezalandırılması
ve şiddetle mücadelenin bütüncül politikalarla desteklenmesini istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
13.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin,
Covid-19la mücadelenin ekonomi öncelikli değil insan öncelikli
olmasının zorunlu olduğuna ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Değerli
arkadaşlar, Covid-19dan, dün, 24 Kasım itibarıyla
İstanbulda 211, İzmirde 73, Ankarada 31 olmak üzere sadece 3
ilimizde vefat sayısı 300ü geçmiş, 315 olmuştur.
Berat Albayrak istifa etti, dolar kendiliğinden
düştü; Sağlık Bakanı da istifa etsin, vakalar
düşecektir çünkü yalan yanlış bilgilerle milleti rehavete sevk
ediyor. Doktorlar ölüm bildirimi yaparken, testi pozitif değilse
bulaşıcı hastalık girilemiyor, sistem müsaade etmiyor. Bu
yüzden, belediyelere gelen bütün bulaşıcı hastalık
ölümlerinin Covid-19 olduğu kesindir.
Aşı çözüm değil, etkisi kısa
sürecek. Gece sokağa çıkma yasağı da bir şey
yapmış gözükmek için; insanlar gündüz sokakta, gece değil ki.
Hele bir de pazar günü sabah onda bitiyor yasak, pazartesi sabah beşte;
neden? Coronavirüs erken kalkıp işe mi gidecek? Ekonomik öncelikli
hastalıkla mücadele olmaz, insan öncelikli olmak zorunda. Yirmi günlük tam
kapatma giden canları kurtarmak için acil zaruri. Önlem alınmadığı
için ölen her yurttaşın sorumlusu bu Hükûmettir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
14.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuzun,
doğumunun 103üncü yılında Alparslan Türkeşi rahmetle yâd
ettiklerine ilişkin açıklaması
OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Cenab-ı Allahın bir lütfu olan dünya
Türklüğünün medarıiftiharı, Türk siyasetinin Kutup
Yıldızı, Başbuğumuz Alparslan Türkeş
Beyefendiyi doğumunun 103üncü yılında rahmetle, minnetle,
saygıyla, sevgiyle yâd ediyoruz.
Ülkücüleri Türk Bayrağı olarak niteleyen;
fikir, iman, ülkü aşkıyla bozgunculuğa, tembelliğe,
ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa
karşı Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine
davet eden; Doğudan Batıya büyük bir coğrafyada gönüllerde ve
dualarda yer edinen, Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil. diyerek
yüreğimizde her dem yeniden yeşeren; Türk milletini
Kızılelma yolunda, Turan ülküsünde birleştiren Milliyetçi
Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları gibi asırlık kurumları
hediye eden Başbuğumuzun yüreklerde tutuşturduğu ülkü ve
fikir meşalesi liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin öncülüğünde
ebediyen yanacak, güçlü bir şekilde ayakta olup yolumuzu
aydınlatacaktır. Yolun yolumuz, davan davamız, emanetlerin
namusumuzdur. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz
15.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmazın,
halk sağlığını yakından ilgilendiren ve kronik
hastalıkların öncüsü olan obezitenin toplumu tehdit ettiğine
ilişkin açıklaması
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
TÜİK verilerine göre son üç yılda obezite
oranı yüzde 19,6dan yüzde 21,1e çıkmıştır. Halk
sağlığını yakından ilgilendiren ve kronik
hastalıkların öncüsü olan bu durum tüm toplumu tehdit etmektedir.
Obezitenin sebeplerinin başında düzensiz beslenme ve hareketsizlik
gelmektedir. Obezite hastalığı kalp, damar ve diyabet başta
olmak üzere kronik hastalıkların birinci sebebidir ve üzerinde önemle
durulmalıdır. Başta Sağlık Bakanlığı
olmak üzere ilgili bakanlıklar tarafından acil eylem planları oluşturulmalı
ve hızla artan obeziteye karşı tedbirler
alınmalıdır. Özellikle çocukların ve gençlerin
tükettiği popüler gıdaların güvenilirliği incelenmeli,
sağlıksız gıdalara karşı uygun tedbirler
alınmalıdır. Ayrıca, çocukların ve gençlerin bireysel
ve toplu spor yapmaları teşvik edilerek halka açık spor
tesislerinin sayıları ve spor eğitmenlerinin sayıları
artırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Tanal
16.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günüdür. Kadına
yönelik şiddet insan hakları ihlalidir. Şiddeti önlemek,
mağduru korumak, faili kovuşturmak, kurumlar arası destek
oluşturmak devletin yükümlülüğündedir, sorumluluğundadır.
Kadınlara yönelik şiddet olaylarında iktidar sorumludur.
Kadına şiddet insanlığa ihanettir. Mevcut olan yasalarla
kadına şiddet uygulayanların gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Şiddete hayır! Şiddete hayır!
Şiddete hayır! Şiddete hayır! Şiddete hayır!
Şiddete hayır! Şiddete hayır! diyorum.
BAŞKAN Sayın Özçelik
17.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelikin, 22
Kasım Türk Diş Hekimliği Gününü ve Ağız ve Diş
Sağlığı Haftasını kutladığına
ilişkin açıklaması
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
22 Kasım Diş Hekimliği Günü, 22
Kasımı içine alan hafta ise Toplum Ağız Diş
Sağlığı Haftası olarak kutlanmaktadır.
Ağız ve diş sağlığı sağlık
hizmetlerinin vazgeçilmez bir bileşenidir. Diş hekimlerimiz ile
ağız ve diş sağlığı çalışanlarımız
Covid-19 pandemi sürecinde gerek başarılı filyasyon
çalışmaları yürüterek gerekse sağlık
kuruluşlarımızda hasta tedavilerini gerçekleştirerek
fedakârca hizmet vermeyi sürdürmektedir. Ağız ve diş
sağlığı bireyin vücut sağlığını
doğrudan etkilemektedir. Ağız ve diş
sağlığı korunmadığında birçok
hastalığı beraberinde getirmektedir. Salgın döneminde risk
alma pahasına hastalarıyla yakından ilgilenen, sorumluluk bilincinde
özveri ve titizlikle çalışan tüm diş hekimlerimize,
ağız ve diş sağlığı çalışanlarına
şükran borçluyuz. Diş sağlığı gibi insanı ve
kutsal bir görevi yerine getiren tüm meslektaşlarımın 22
Kasım Diş Hekimleri Gününü ve değerli ağız ve
diş sağlığı çalışanlarımızın
Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftasını
en içten dileklerimle kutlar, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
18.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal
Fendoğlunun, Alparslan Türkeşin 103üncü doğum gününü
kutladığına ve rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak
olmayı ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı
kabul etmeyen şerefli ve kutsal bir bayrağın
taşıyıcısıdır. Bıraktığın
mirası nesiller boyu devam ettirecek, evlatların asla seni
unutmayacak, ülkücü hareket gelenekten geleceğe, lider teşkilat
esaslı azimle yoluna devam edecektir.
Ruhun şad olsun, mekânın cennet,
doğum günün kutlu olsun Başbuğum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özdemir
19.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine
dair İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için eğitim,
öğretim ve farkındalık artırma faaliyetleriyle
kadınların güçlenmesini sağlayarak erkekleri ve erkek
çocuklarını sürece dâhil ederek cinsiyetçi rolleri,
kalıplaşmış tutum ve davranışları
değiştirmek üzere eğitim kurumları, medya ve özel sektörle
yeni ortaklıklar oluşturarak ve uygun diğer tüm yolları
kullanarak şiddeti önlemeyi hedefleyin. Şiddet verilerini
toplayın, araştırmaları destekleyin. Ev içi şiddet ve
kadına karşı şiddetle ilgili bilgileri geliştirin,
güncel verileri kamuoyuyla paylaşın.
Değerli milletvekilleri, önleyici ve engelleyici,
yasal ve uluslararası sorumluklarımızı tartışmaya
açmayı bir kenara bırakıp kadına yönelik şiddetin
içselleştirilmesi için güçlü, yasal ve kurumsal reform sürecine
geçmeliyiz. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasayı
etkin bir biçimde uygulamalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Filiz
20.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin
Filizin, Gaziantep ili Karkamış ilçesinde yaşayan
vatandaşların sorunlarının yerinde çözülmesi için ilgili
bakanlıkları göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarihin derinliklerinde yer almış,
uygarlıklara savaşlara ve saldırılara sahne olmuş,
izleriyle tarihe ışık tutmuş eski
Karkamışın mirasına sahip günümüzdeki Karkamış, Gaziantepin
en eski yerleşim yerlerinden biridir. Belde iken 1990 yılında
Nizip ilçesinden koparılarak ilçe yapılmış ancak bu süre
içinde gerekli gelişimi sağlayamamış, sanayisi olmayan tüm
geliri tarıma dayalı bir ilçemizdir. Gümrük kapısı
olmasına rağmen, ticari bir katkı olmamaktadır. Karkamış
ilçesinin adliyesi, ilçe seçim kurulu, askerlik şubesi Nizipte. Tapu
müdürlüğü var, kadastro Nizipte. Nüfus müdürlüğü var ama ehliyet
yenileme ve pasaport işlemi Nizipte. Sulama birliği Nizipte.
Yeni 25 yataklı bir hastane açıldı
ama tahliller yapılamıyor, uzman hekim yokluğundan hasta kabul
edilemiyor. Karkamışlıların sorunlarının yerinde
çözülmesi konusunda ilgili bakanlıkları göreve davet ediyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ataş
21.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataşın,
doğumunun 103üncü yılında Alparslan Türkeşi rahmetle yâd
ettiklerine ilişkin açıklaması
DURSUN ATAŞ (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Bugün cennetmekân Başbuğumuz Alparslan
Türkeşin doğumunun 103üncü yılı. Benim de memleketim
Kayseri Pınarbaşı ilçesine kayıtlı olan,
hemşehrisi olmaktan onur ve gurur duyduğumuz Başbuğumuz
Alparslan Türkeş bütün hayatını yüce Türk milletine ve ülkü
uğruna adayan büyük bir devlet ve siyaset adamıydı. Türk
milliyetçiliği fikrini milyonlara benimseten Başbuğ Alparslan
Türkeşin siyaset tarihimizdeki yeri ve öneminin yanında Türk
dünyası ve Türk birliği düşüncesinde de bir yolbaşçı
olarak yeri çok büyüktür.
Bu vesileyle, Başbuğumuz Alparslan
Türkeşi doğumunun 103üncü yılında rahmet, minnet, özlem
ve dualarla anıyorum. Sevenlerin gönlünde sevilenler ölümsüzdür diyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
22.- İstanbul Milletvekili Ali
Kenanoğlunun, vefat eden Tüm Tokatlılar Derneği
Başkanı Hasan Bayrakın anısı önünde saygıyla
eğildiğine ilişkin açıklaması
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, dün akşam Tüm Tokatlılar Derneği Başkanı
1971 doğumlu Hasan Bayrak canımızın yaşamını
yitirdiğini öğrendik. Bir süre önce geçirdiği kalp
rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan Hasan
Bayrak ameliyat edilmesinin ardından yoğun bakım servisine
kaldırılmış ve burada Covid-19 salgınına
yakalanmıştır. Daha sonra başka bir hastaneye sevk edilerek
tedavi altına alınan Bayrak kurtarılamayarak Hakka
yürümüştür. Hasan Bayrak bugün Sarıgazi Cemevinde Hakka
uğurlanacak ve Yenidoğan Mezarlığında toprağa
sığınacak.
Değerli arkadaşımız,
yoldaşımız, canımız, demokrasi ve emek mücadelesinin
neferi, Tüm Tokatlılar Derneği Başkanı Hasan Bayrakın
devri daim olsun, anısı önünde saygıyla eğiliyorum, tüm
sevenlerine ve ailesine başsağlığı diliyorum.
Yakın zamanda kaybettiğimiz Ali Gökçe ve
Enver Candan sonra Hasan Bayrakı kaybetmiş olmak bizim için oldukça
ağır olmuştur. Tokatın aydınlık yüzlerini
saygı ve minnetle anıyorum.
BAŞKAN Sayın Erdan Kılıç
23.- İzmir Milletvekili Sevda Erdan
Kılıçın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe
ilişkin açıklaması
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kadına karşı şiddetin önlenmesi
ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için
ayrımcılık ve şiddeti kınayın, suç olduğunu
açıklayın. Kadına karşı şiddetin insan
hakları ihlali olduğunu, ekonomik, politik, toplumsal tüm alanlarda
kadınlar ve erkekler arasında yüzyıllardır süren
eşitsiz güç ilişkilerinden kaynaklandığını,
sistematik olduğunda işkence ve insanlığa karşı
suç oluşturduğunu kabul edin. Kadına karşı şiddet
olgularıyla ilgili olarak, yeterli sayıda ve ağırlıkla
kadın olmak üzere meslek içi eğitimden geçirilmiş kolluk ve
yargı üyesi görevlendirilmesini sağlayın; sistemin
performansını artırın ve denetleyin; kültür, gelenek, din
ve sözde namusun şiddet eylemlerine bahane olarak ileri
sürülemeyeceğini, cinsiyetinden dolayı kimseye
ayrımcılık yapılamayacağını rehber ilke
olarak almalarını sağlayın.
BAŞKAN Sayın Gürer
24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Başkan.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. İçişleri Bakanı
Soylu yazılı soruma verdiği yanıtta, 2017 yılında
133.809 kadının, 2018 yılı ilk yedi ayında 96.417
kadının şiddete maruz kaldığını, aynı
yıllarda 393 kadının yaşamını kaybettiğini
açıklamıştı. Sonraki süreçle ilgili sorularımıza
Bakandan rakamsal veri bildirilemez oldu. 2020 yılı farklı
platform verilerine göre, 269 kadın öldürüldü, 152 kadın şüpheli
ölü bulundu. Ne acı ki kadına şiddet devam ediyor. Kadına
şiddete karşı en önemli mücadele gücü, eğitim, yasalarla
uygulanması gereken düzenlemelerin yapılmasıdır.
Kadına şiddet insanlık suçudur. Evde, fabrikada, tarlada,
iş yerinde, toplumsal yaşamda kadına karşı
ayrımcılık ekonomik toplumsal gelişimi de engellemektedir.
Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Eşitliği Raporunda ülkemizin 153 ülke
arasında 130uncu sırada olması düşündürücüdür. Kadına
şiddete karşı mücadele yükseltilmeli, kadın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ekinci
25.- Sivas Milletvekili Semiha Ekincinin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. AK PARTİ kadroları
olarak bir kez daha doğru olanı, bir kez daha adaletli olanı,
bir kez daha vicdanlı olanı haykırıyoruz. Bugün,
yılın sadece bir gününe hapsedilmiş, kalan üç yüz altmış
dört günde unutulan bir gün değildir. Şiddet bizim turuncu çizgimizdir.
demiştik. O çizgiyi aşanlarla çetin mücadelemiz dün olduğu gibi
bugün de yarın da sürecektir. Biz hiçbir zaman bahanelerin arkasına
saklanmadık, imkânsızlıkların partisi olmadık. Bugün
bir kez daha tüm popülist yaklaşımları elimizin tersiyle iterek
şiddetle mücadelede yolumuza kararlılıkla devam ettiğimizi
gür sesimizle haykırıyoruz.
Bir anne için en önemli şiddet
evladının koparılmasıdır. Dört yüz elli gündür evlat
nöbeti bekleyen Diyarbakır Annelerimizi ve teröre karşı
çıkan Şırnaklı annelerimizi de buradan selamlıyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın söylemiş olduğu Kadına
karşı ayrımcılık ırkçılıktan beterdir.
sözünü şiar edinerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şevkin
26.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkinin,
şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin son bulması için kapsamlı
ve eş güdümlü politikalar üretilmesinin zorunlu olduğuna ilişkin
açıklaması
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ekim ayında 4ü ilim Adanada olmak üzere erkekler
tarafından 21 kadın öldürüldü. Haftada 3.867 kadın şiddete
maruz kalıyor. Takipsizlik oranı yedi yılda yüzde 82ye
ulaştı, şiddet faili erkeklerin yüzde 73ü serbest
bırakıldı. Şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetlerin son
bulması için kapsamlı ve eş güdümlü politikalar tasarlanmak
zorundadır. Mağdurlar ve failler ile düzenli irtibat hâlinde olan
eğitim, sağlık, hukuk, sosyal hizmetler gibi alanlarda
çalışan tüm profesyonellerin şiddete uğrayanları daha
iyi korumak, yeniden şiddete maruz kalmalarını önlemek ve
kadına karşı şiddet eylemlerinde
cezasızlığı sona erdirmek için birbirleriyle eş güdüm
içinde çalışmalarını sağlamak üzere kapsamlı
politikalar oluşturulmalıdır. Meslek ve hizmet içi
eğitimlerinin düzenlenmesi, çalışma
kılavuzlarının oluşturulması gibi örneklerle bu
politikalar hayata geçirilmelidir. Mülteci statüsü belirlenirken toplumsal
cinsiyete dayalı şiddetin bir işkence, eziyet olduğunu
dikkate alın, geri göndermeme ilkesine saygı gösterin.
Teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Celal Adanın, hazırlıklı bir dakikalık
konuşmanın on dakikalık konuşmadan daha güçlü mesajlara
dönüştüğüne ilişkin konuşması
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, birer
dakika söz verdiğim arkadaşlar düşüncelerini ifade ediyorlar.
Özellikle Grup Başkan Vekillerimiz de burada. Konuşmacı on
dakikalık süreyi tamamladıktan sonra biraz da süre uzatımı
istiyor ama hazırlıklı bir dakika, on dakikalık
konuşmadan çok daha güçlü mesajlara dönüşüyor. Bunu sizinle
paylaşmak istedim değerli milletvekilleri.
Feyzi Bey buraya geldi, buyurun Feyzi Bey.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibekin, 19uncu
Birleşimde Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 29uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün burada bir muhalefet partisi
milletvekilinin seçim bölgem olan Bingölle ilgili söylemiş olduğu
bazı sözler hakikaten de bizi incitmiştir.
Alevi canların yaşadığı
bölge noktasında hizmetin gitmediğini söylemişlerdir ancak bizim
yapmış olduğumuz araştırmada
O bölgedeki canlarla
ilgili diyaloğumuz takdire şayandır, bunu da herkes biliyor.
Yıllardan beridir o kardeşlik duygularımızın
pekiştiği bir ortamda, birlik, beraberlik ve hoşgörünün yaşandığı
ortamda 1 milletvekilimizin kalkıp da mezhepçi bir yaklaşım
göstermesi bizi son derece üzmüştür. Bahsettiği köyler aslında
Muş güzergâhında değil, Adaklı civarında olan köylerimizdir.
Bu köylerimiz Alevi vatandaşlarımızın yoğun
olduğu bir bölgedir. 16 kilometresi asfalt, 17 kilometresi stabilize olmak
üzere
17 kilometresine de önümüzdeki yıl 4 milyon TL noktasında bir
yatırım yapılacak ve 16 kilometresini yeniden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
28.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, 103üncü doğum gününde Alparslan Türkeşi
rahmetle andığına, 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele
Gününe, İstanbul Sözleşmesinin şiddetin nasıl
durdurulacağına dair en önemli rehber olduğuna, Türkiyenin ilk
imzacısı olduğu sözleşmeye göre kadın cinayeti
verilerinin derlenmesinin ve nedenlerinin açığa
çıkarılmasının da devletin görevi olduğuna ilişkin
açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün 25 Kasım, Başbuğ Alparslan
Türkeşin doğum günü. Yaşasaydı, 103 yaşında
olacaktı. Bizlerin hayatında müstesna bir yeri ve izi olan merhum
Başbuğumuzu şükran, rahmet ve minnetle anıyorum. O, Türk
dünyasının bilge lideri ve tarihe damga vurmuş büyük bir devlet
ve siyaset adamıydı. O, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine
Güneyimizdeki sivil direnişi kıramadık. dedirten büyük bir
stratejistti. O, kendisini yargılayan mahkemeyi, kendisinin yetiştirdiği
neslin dirayetiyle, huzurunda esas duruşta beklemeye mecbur eden çok büyük
bir teşkilatçıydı. O, özel hayatında alabildiğine
hoşgörülü; millet, devlet ve memleket meselelerinde ise son derece
katı ve prensipli bir aile babasıydı. 1944 yılından
başlayarak ebediyete irtihal edinceye kadar defalarca adalet huzuruna
çıkarıldı ve tarih sahnesine sanık olarak şerh
edilmesi, dönemin ve düzenin şartları icabı, dönemin
muktedirleri tarafından da arzu edildi. Oysa o, tarihe sanık olarak
değil, tanık olarak geçmeyi becerebilen müstesna bir devlet ve
siyaset adamı olarak hafızalarımıza kazındı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Manevi huzurunda tazimle eğiliyorum; rahmet, minnet,
şükran duygularıyla anıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet
olsun, hakkını da bizlere helal eylesin.
Bugün Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Türkiyenin en önemli
toplumsal sorunlarından biri olan kadına şiddet maalesef her
geçen gün artmaya devam etmektedir. Alınamayan tedbirler, yetersiz kalan
ve caydırıcılığı olmayan cezalar, kadına
şiddet vakalarını da artırmaktadır. Şiddetin
nasıl duracağını bütün yönleriyle somut kurum ve yetkililere, somut görevler vererek gösteren İstanbul Sözleşmesi bu
konuda dünyadaki en önemli rehberdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Türkiye, bu sözleşmeye ilk imza atan ülkedir.
Sözleşmenin asıl anlamı, kadınların
hayatının kurtulmasıdır ve her yönüyle sahip
çıkılması icap eden bir sözleşme olarak da
karşımızda durmaktadır. Birçok kadının hayatta
kalmasını temin edebilecek düzenlemeleri içermesi
bakımından da fevkalade önemlidir fakat, maalesef ve maatteessüf
İstanbul Sözleşmesi gerektiği gibi uygulanmamaktadır.
Kadın cinayetlerinin önlenmesi ve faillerinin
cezalandırılması için ne gerekiyorsa
yapılmalıdır. Türkiyenin ilk imzacısı olduğu
İstanbul Sözleşmesine göre, kadın cinayeti verilerinin
derlenmesinin ve nedenlerinin açığa
çıkarılmasının da devletin bir görevi olarak akıldan
uzak tutulmaması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) İYİ PARTİ olarak inandığımız
değer şudur ki: Ey kahraman Türk kadını, sen yerde
sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Alparslan Türkeşi 103üncü doğum gününde rahmetle
andıklarına, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe,
Azerbaycanın zaferinden sonra varılan anlaşma çerçevesinde
Ağdamdan sonra Kelbecerde de ay yıldızlı bayrak ve
Azerbaycan Bayrağının dalgalandığına,
Kafkaslarda yeni bir dönem başladığına, kazanmış
olduğu zaferden dolayı Azerbaycanı bir defa daha tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 25 Kasım Başbuğumuz Alparslan Türkeş
Beyin doğum günüdür. Bugün, yer yüzünde ve milletlerarasında,
adına sessiz savaş diyebileceğimiz kültür savaşı,
bütün şiddetiyle devam etmektedir. Milletler, kültür savaşında
başka milletlerin dilini, dinini, örf ve geleneklerini, millî ve manevi değerlerini
yıkmayı ve kendi kültürlerini yerleştirmeyi hedef alırlar.
Onun için kültür savaşı, alfabeyi ezberleme ve ezberletme davası
değil, nesillerin zihnini, gönlünü ve bedenini yetiştirme ve
geliştirme davasıdır. sözleriyle davamızın ne
olduğunu öz ve veciz bir şekilde ifade etmekle kalmayıp
hayatıyla ve çektiği çilelerle buna rehber ve örnek olan ülkücü
hareketin ve Milliyetçi Hareket Partisinin banisi Başbuğumuz
Alparslan Türkeşi doğmuş olduğu günde bir defa daha
rahmet, minnet ve ihtiramla anıyoruz. Milliyetçi Hareket, Genel
Başkanımız Sayın Devlet Bahçelinin liderliğinde emin
adımlarla yılmadan, yıkılmadan büyük bir
kararlılıkla ülkü yolunda yürümeye devam edecektir.
Sayın Başkan, bugün 25 Kasım
Kadına Şiddetle Mücadele Günü. Şu ana kadar bu meseleyle ilgili
olarak çok farklı fakat aynı istikamette görüşlerin ifade
edildiğine şahit olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Milliyetçi
Hareket Partisi olarak aile ve kadın, bizler açısından da son
derece önemli ve dokunulmaz. Ona karşı yapılan
saldırıları da, şiddeti de hiçbir şekilde kabul
etmemiz mümkün değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak kadına
karşı şiddetle ilgili, bugüne kadar yapılan bütün yasal
düzenlemelerde müspet katkımızı sunmuş bulunuyoruz. Bundan
sonra da atılacak doğru adımların her zaman takipçisi ve
destekçisi olacağımızı ifade ediyor, bu gün vesilesiyle
kadına şiddetin son bulmasını bir defa daha temenni
ediyoruz.
Sayın Başkan, Azerbaycan ordusunun
haklı mücadelesi sonucundan alınan mutlak zafer sonrası
varılan anlaşma neticesinde Ağdamdan sonra dün akşam
saatlerinde Kelbecere de girilmiştir. Kelbecer, yirmi yedi yıl sonra
gerçek sahipleriyle buluşmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bitiriyorum.
Ay yıldızlı bayrağımız
Azerbaycan Bayrağıyla birlikte artık Kelbecerde
dalgalanmaktadır.
Kafkaslarda yeni bir dönemin
başladığına şahit olmaktayız. Devletimiz bu yeni
dönemde Güney Kafkasyanın şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Buradan Azerbaycanlı kardeşlerimizi almış oldukları bu
zaferden dolayı bir defa daha tebrik ediyor, hayırlı
olmasını niyaz ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
30.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününe,
ülkede kadına karşı şiddetin kadın
kırımı düzeyine geldiğine, İstanbul
Sözleşmesinin kaldırılması değil gereğinin
yapılması gerektiğine, kadınların her politika
yapım aşamasına katılımını sağlayan
eş başkanlık sistemine savaş
açıldığına, Siirt ilinde Zorava Çayı üzerinde
yapılan ve hakkında 2 kez yürütmeyi durdurma kararı verilen HES
projesinin bir kez daha gözden geçirilmesinin hayati önemde olduğuna
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bugün 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Doğrusu
Mecliste kadına yönelik şiddetle mücadele yöntemleri ve süreci
konusunda ortaklaşmak, bu mücadele konusunda aynı ilkeler
etrafında birleşmeyi önemsiyoruz. Özellikle, kadın vekillerin bu
konuda ortak tutum alması, erkekliğe karşıda, genel olarak
dünyada da parlamentoların eril yaklaşımına karşı
ciddi bir kazanım olacağı kanaatimizi yinelemek istiyoruz. Ama
bugün dünyaya baktığımızda, baskıcı iktidarların
tamamında, yüz yıla yakındır kadınların uzun
soluklu mücadelesi sonucunda elde ettikleri haklara karşı büyük bir
saldırı var. Şiddetle mücadelede etkili olan yasalara, kürtaj
hakkına, nafaka hakkına, kadınların özgürlükçü
mekanizmalarına da saldırı olduğunu görüyoruz. Türkiyede
de kadına yönelik şiddet maalesef âdeta bir kadın
kırımı düzeyine gelmiştir. Rakamlar korkunç boyutlarda,
açık seçik işlenen bu cinayetlerin dışında
kadınların şüpheli bir şekilde ölüme sürüklenmesi ve
intihar etmesi de gittikçe artıyor. Hâl böyleyken burada da maalesef
Rakamlar abartılıyor. sözleri kullanılıyor ama biz, asla
rakamları abartmak değil, tam tersine, keşke küçülse de
bunları büyük bir memnuniyetle burada ifade etsek ama rakamlar bize
gösteriyor ki bu ülkede kadınlara karşı âdeta ismi
konulmamış bir savaş var. Hâl böyleyken iktidardaki parti
kadınları kastetmiyorum, genel olarak- ne yapıyor? Bu
cinayetlerin kaydını tutan kadın kurumlarını ve
bunları mücadele gerekçesi yapan kadınları hedef almaya devam
ediyor. Mesela sözleşmelere saldırıyor -İstanbul
Sözleşmesi- umarız bir daha bu gündeme gelmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Uzunca
bir süredir İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması
gerektiği yönünde ciddi bir saldırı var. Bizim her zaman
uyarımız şuydu: İstanbul Sözleşmesinin gereği
yapılsın, yoksa saldırı değil. Bu bir lütuf da
değil, ayrıca iktidarın görevi.
Kadına yönelik şiddetle mücadele eden
merkezler kapatılıyor. DBP, HDP belediyeleri bünyesinde kurulan,
erkek şiddetiyle mücadele eden kadın kurumları maalesef
kayyumlar tarafından kapatılmaya devam ediyor. Kadın
sığınmaevleri kapatılıyor. Mesela Diyarbakırda
Rosa Kadın Derneği, iktidarın sistematik hedefi konumunda, her
gün gözaltılar oluyor. İşte biz bu nedenle, kadınların
siyasete katılımının da kadınların genel olarak
karar mekanizmalarında yer almasının da kadın hakları
mücadelesinde çok hayati bir yere sahip olduğunu tekrar etmek istiyoruz.
Burada eş başkanlık meselesine gelmek
istiyoruz. Maalesef, AKP ve MHP iktidarı, kadınların politika
yapım aşamalarının her aşamasına
katılımını sağlayan eş başkanlık
sistemine de bir savaş açmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bugün
herhâlde kadınların ayrıcalığı vardır
değil mi Başkan?
BAŞKAN Hayhay.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Hâlbuki,
eş başkanlık sistemi, bir kadın özgürlük sistemidir ve suç
değildir, suç olarak kabul edilemez. Kadın katilleri korunmasın,
cezasızlığa son verilsin. Kadına yönelik şiddeti
önlemede hep birlikte olalım.
Sayın Başkan, vekili olduğum ilde,
Siirtte Zorava Çayında bir HES yapılıyor ve hakikaten -ben
geçen hafta köyleri dolaştım- yaşam alanları yok ediliyor
ve doğa katliamı devam ediyor. Bir tanesini örnek vereceğim:
Eruh ilçesine bağlı Şavura köyünde Zorava Çayında bir HES
Projesi yapılmıştı. Şimdi yenisi yapılıyor
7-8 kilometre yakınında. Dünya harikası bir doğası
var, orada insanlar ev yapmışlar, yaşam alanları kurmuşlar.
Davalar açmışlar bu HES projesi iptal edilsin diye. Önce yürütmeyi
durdurma kararı verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş,
toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlayacağım Başkan.
ÇED raporunun usulüne uygun olmadığı
söylendi ama sonra davanın da tekrar farklı bir yöne
kaydığını öğrendik köylülerden. Hem tarih yok ediliyor
hem doğa yok ediliyor ve bu yok etmenin nasıl vahim olduğunu
Botan Çayından ve Hasankeyften gayet iyi biliyoruz. Bu nedenle 2 kere
yürütmeyi durdurma kararı verilen bu HES Projesinin bir kez daha gözden
geçirilmesini özellikle iktidar sözcülerine atfen söylüyorum ve bunun hayati
bir önemde olduğunu ifade etmek istiyorum.
Sanırım süremi aştım. Bir mesele
daha var, onu aralarda ifade ederim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Sayın Özkoç
31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma ve Mücadele Gününe, kadına şiddet sorununun
çözümü için İstanbul Sözleşmesine sahip çıkılması
gerektiğine, Türkiyenin OECD ve AB ülkeleri arasında
kadının iş gücüne katılım oranı en düşük
olan ülke olduğuna, cumhuriyet değerleri aşındırıldıkça
kadınların da güvencelerini kaybettiğinin görüldüğüne
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Türkiyede her
gün 5 kadın erkek şiddetiyle yaşamını yitiriyor.
Yılın başından bu yana 269 kadın erkekler
tarafından katledildi, 152 kadının şüpheli ölümü nedeniyle
soruşturması devam ediyor. On binlerce, yüz binlerce kadın
şiddet görüyor, milyonlarcası korku içinde yaşıyor. Devlete
başvuruyorlar, yardım diliyorlar, sonuç: Şiddet faili 10
erkekten 7si hiçbir yaptırım uygulanmadan serbest
bırakılıyor.
Artan şiddet, taciz, tecavüze karşı
bu ülkenin iktidar koltuğunda oturanlar ne yapıyor, kadınlara
nasıl bir el uzatıyor? Örneğin İçişleri Bakanı
erkeklere seslenerek Ayıptır yaptığınız. diyor.
Bakanlık koltuğunda oturanlar -Fatma Şahin- Medya olayları
abartıyor, kadına yönelik şiddet algıda seçicilik. diyor.
Bir kereden bir şey olmaz. diyor Sema Ramazanoğlu. Türk
kadını evinin süsüdür. diyor Vecdi Gönül, eski Savunma Bakanı.
Kadın kahkaha atmayacak, iffetli olacak. diyor Bülent Arınç. Bu
ülkenin Cumhurbaşkanı da Ben kadın-erkek eşitliğine
inanmıyorum. diyor. Bu bakış, kadına şiddet sorununu
çözmez. Kadınları özgürleştirmez, sorunun çözümü aslında
politiktir. Ve ancak demokrasiye inanan, cumhuriyete inanan bizler
tarafından çözülebilir. Çözüm için İstanbul Sözleşmesine sahip
çıkmak gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Sözleşmede yer alan şiddeti önleyici
adımların her birini hem idari hem yasal düzenlemede hayata geçirmek
gerekir. Sorunun sosyoekonomik boyutuyla, tüm yönleriyle ele alınması
ve politika üretilmesi gerekir. Kadına şiddet, kadın
yoksulluğundan ayrı tutulamaz. Birini çözmeden diğerini ortadan
kaldırmaksa mümkün değildir. Bugün, ülkemizde 15 milyondan fazla
yoksul kadın var.
Türkiye, OECD ve AB ülkeleri arasında
kadının iş gücüne katılımının en düşük
olduğu ülke, yüzde 36larda. Çalışma çağındaki 3
kadından sadece 1i çalışıyor. Çalışan
kadınların da yarıya yakını yani yüzde 43ü kayıt
dışı sosyal güvenceden yoksun. İlköğretim, lise ve
üniversite bitirme oranları OECD ülkeleri içerisinde en kötüsü, hatta
liste sonuncusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türkiye,
kadınların iş gücüne katılımında OECD sonuncusu,
kadınların istihdamında ayrımcılığı
yasaklayan kanunların bulunmadığı tek OECD ülkesi.
Kadınların kendi banka hesabına sahip olma oranı en
düşük ülke Türkiye. Eğitim, istihdam, ekonomik özgürlükten yoksun
kalan kadınlar evdeki şiddete, hayatındaki zorbaya mahkûm hâle
getiriliyor. Bu boyutu görmeden, topyekûn bir bakış
açısıyla politika gerçekleştirmeden sorunu çözmek mümkün
değil. AKP iktidarı da on sekiz yıldan beri bu yüzden bu sorunu
çözemedi. Cumhuriyet değerleri aşındırıldıkça
kadınların da haklarını, güvencelerini kaybettiğini
görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayalım Sayın
Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bu değerlere sahip
çıkacak, birlikte cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracak,
çocuklarımıza çok aydınlık günleri yaşatacak,
kadınları erkeklerle birlikte Türkiye Cumhuriyetinde eşit,
özgür vatandaşlar hâline getirecek çalışmalara azimle, inançla
devam edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Zengin
32.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Alparslan
Türkeşi rahmetle yâd ettiğine, Adalet
Bakanlığının Ailenin Korunması ve Kadına
Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulanmasıyla
alakalı bir genelge yayımladığına ve cumhuriyet
başsavcılıkları bünyesinde aile içi ve kadına yönelik
şiddet bürolarının kurulduğuna, AK PARTİnin
kadınların cumhuriyet değerlerinden istifade etmesi konusunda
büyük gayret sarf ettiğine, kadınlarla alakalı her mücadelenin
sonuna kadar hem arkasında hem önünde olmaya devam edeceklerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de
konuşmamın başında çok büyük, devlet ve siyaset adamı
Alparslan Türkeşi rahmetle yâd ediyorum bu günde ve kendisinin, daha
evvel de bu kürsüde telaffuz ettiğim bir cümlesini ifade ederek
konuşmama devam etmek istiyorum. Sayın Türkeş diyor ki:
İdealler yıldızlar gibidir, onlara belki
ulaşamazsınız ama onlara bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz.
Mükemmele ulaşmak için ideallerinizin olması lazım, siyaset de
böyle. Siyaset idealler üzerinden inşa olunuyor, mükemmeli ararken ancak
en doğruyu yapma imkânına sahip olabiliyorsunuz.
Ben de bugün, kadınlarla alakalı
şiddetin önlenmesiyle alakalı bu önemli günde, konuşmamızda,
tabii, çokça konuşacak konu var ama ana başlıklarıyla,
Adalet Bakanlığının 18 Aralık 2019 tarihinde
yayınladığı genelgeden önemsediğim bazı
başlıkları paylaşmak istiyorum; neler yapılıyor,
nasıl yapılıyor? Yani Adalet Bakanlığımız
aslında Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun uygulanmasıyla alakalı bir
genelge yayınlıyor. Bu genelgenin en önemli
başlıklarından bir tanesi bunların haber olması lazım-
cumhuriyet başsavcılıkları bünyesinde aile içi ve
kadına yönelik şiddet bürolarının kurulması. Yani
artık istenen şey, ihtisas cumhuriyet savcılıkları
olsun. Başvuru yapıldığı zaman bu konuya dair bu
işi uzun süre yapan, olayı gördüğünde, dinlediğinde çözüm
üretebilecek olan ihtisaslaşmış cumhuriyet savcıları,
uzman cumhuriyet savcıları
Aile İçi ve Kadına Yönelik
Şiddet Bürosu başlığı budur, bunun
yaygınlaştırılması ve bu konuda çok büyük bir
gelişme var, daha evvel de, dün, yaptığım konuşmada
İçişleri Bakanlığının benzeri
bürolarının sayısını 1086ya
çıkardığını ifade etmiştim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Birkaç
başlığı söyleyeceğim, çok konu var, hepsini ifade
etmeyeceğim. Şimdi cumhuriyet
başsavcılıklarının bir işlemesi var; normal
şartlarda başvuru yapılır, başvuru
yapıldıktan sonra kolluk kuvvetlerine yönlendirilir bilgi toplamak
için bu konuyla ilgili olarak, Bakanlık diyor ki cumhuriyet
başsavcılıklarına: Size şiddetle alakalı bir şey
geldiğinde derhâl kolluğa yönlendirme. Sen kendin delilleri bizzat
kendin topla, bizzat derle topla, bu konuyla alakalı şikâyetlerin ve
açıklamaların değerlendirmesinde aktif rol al. Ve
hızlı bir şekilde belge ve delilleri eksiksiz olarak
toparlamakta özen gösterilmesini istiyor ve devamında Yapılan
eylemle orantılı koruma tedbirlerini derhâl verin. diyor.
Devamında bunlar olurken de Özellikle özel hayatın gizliliğine
özen göstererek bunu yapın. diyor, yani kadın açısından
bunu söylüyor, özel hayatın gizliliği açısından uygun
davranmayı istiyor. Daha önemli bir şey ifade ediyor, diyor ki Çok
kaygı düzeyi yüksek olaylardır bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu şikâyetler
olurken eğer ihtiyaç duyuluyorsa bu görüşmeleri uzman
eşliğinde, adli görüşme odalarında bu şikâyetleri
alınız ve dinleyiniz. diyor ve daha sonra da Bu bilgileri gerekli
hâlde Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleriyle
paylaşarak bu muhatap olan kişilerle alakalı detaylı bir
rapor oluşturulmasını teşvik edin. diyor, Ailenin genel
yapısı nasıldır? Daha detaylı bir rapor elinizde
olsun. diye ifade ediyor. Bir form var bu formun adı: Aile İçi ve
Kadına Yönelik Şiddet Olay Kayıt Formu ve Bu formu eksiksiz
olarak doldurun lütfen. diyor ve Bu formu da paylaşın. yine Aile
Bakanlığıyla bu formu paylaşın. diye ifade ediyor ve
devamında da Özellikle risk taşıdığınız
durumlarda, aileyi problemli gördüğünüz durumlarda sosyal
araştırma raporunun daha sonra mahkemeye sunulup
sunulmadığını takip edin. diyor. Size gelen bu raporlar
mahkemeye sunuluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Son bir cümle
söyleyeceğim. Daha uzun da anlatabilirim ama son bir cümleyle
tamamlayacağım.
Dün de ifade etmiştim, hem bu süreç devam
ederken hem de özellikle tutuklama hâlinde failin, bu işleri yapan
kişinin, daha doğrusu itham edilen kişinin de kendisinin
şiddetle ilgili konularda davranışlarının
eğitilmesini, öfke kontrolüyle alakalı alternatif tedbirlere
yönlendirilmesini tavsiye ediyor; Bunları da lütfen takip ederek
başka tedbirler de uygulayın. Özellikle güvenliğinden
endişe edilen konularda; ısrarlı takip, korku hâlinde muhakkak
suretle vakaya uygun tedbiri uygulayın, muhakkak uygulayın. Çocuk
varsa çocuğun üstün yararını koruyarak Çocuk Koruma Kanununun
da size verdiği imkânlardan istifade edin. diyor, Muhakkak bunları
da değerlendirin. diye altını çiziyor. Son olarak da -en
önemlisinin bu olduğunu düşünüyorum, işte dün bunu anlatmaya
çalışıyordum- UYAP çok önemli bir sistem, UYAP
kayıtları. Bunu aynen okumak istiyorum: Koruyucu ve önleyici tedbir
taleplerinde bulunulurken tedbir talep eden veya edilen hakkında daha önce
başka bir tedbir kararı verilip verilmediğini muhakkak UYAPtan
sorgulayın. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümlem.
BAŞKAN Buyurun Özlem Hanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ezbere karar vermeyin.
diyor çünkü bazen otomatiğe bağlanmış kararlar
verilebiliyor, bu manada UYAPtan sorgulayın. diyor çünkü UYAP veri
açısından bizim için çok önemli, avukat arkadaşlarım çok
iyi bileceklerdir bu manada. Özellikle kolluk kuvvetleri tarafından da
önleyici tedbirlerin takibinin yapılıp
yapılmadığını siz de gözden geçirin. diyor ve
devamında da Özellikle zorlayıcı hapis -bu daha uzun ama bir
cümleyle kapatacağım- kararı, koşullu salıverme,
denetimli serbestlik gibi infaz uygulamalarına konu edilmeyecektir. diye
ifade ediyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bunları neden uzunca okudum? Daha geniş ama daha uzun anlatabilirim.
İçişleri Bakanlığımızın çok muazzam bir
hassasiyeti var. Siz bir cümleye takılıp söylüyorsunuz, o cümlede bir
şey yok yani, ben şahsen sizin gördüğünüz problemleri
görmüyorum. Bu işin her taraftan anlatılması lazım; ahlaken
şiddetin mahzuru anlatılmalı, camilerimizde dinen
anlatılmalı ve anlatılıyor; İçişleri
Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Diyanetle daha evvel
defaatle protokoller yaptılar anlatılmasıyla alakalı,
anlatılmalı; Millî Savunma Bakanlığıyla protokoller
yapıldı, askere giden erkeklere bunların
anlatılmasıyla alakalı. Bu, çok kapsamlı bir iş; önce
eğitim, başı sonu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Devamında
İçişleri Bakanlığımız, Aile
Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız
koordineli bir çalışma... Belki fırsat olursa İçişleri
Bakanlığımızın da kolluk kuvvetlerine ne yapması
gerektiğiyle alakalı başlıkları da
sıralayabilirim.
Kaldı ki bugün bizim bütün illerimizde, 81
ilimizde kadın kollarından arkadaşlarımız, başta
Genel Merkez Kadın Kolları Başkanımız ve Ankara
Milletvekilimiz Selva Hanım olmak üzere, bir farkındalık
çalışmasını onlar da gerçekleştiriyorlar.
Şimdi, kadın meselesi çok önemli.
Cumhuriyet değerlerinden bahsettiniz. Bu manada ben de çok önemsiyorum
cumhuriyet değerlerini ve AK PARTİ cumhuriyet değerlerinin
Türkiyedeki bütün kadınlar tarafından istifade edilmesi konusunda
çok büyük bir gayret sarf etmiş bir partidir ve pek çok yerde
söylemişimdir, ben AK PARTİ kelimesini dişi bir kelime olarak
gören kişilerden birisiyim. Bizim dil anlayışımızda
kelimeler erili, dişili olsaydı AK PARTİ dişil bir kelime
olurdu, buna inanıyorum, inanarak söylüyorum fakat bizim dillerimizde yok,
Arapçada, Fransızcada var böyle ayrımlar; böyle
bakıldığı zaman inşası, ruhu, her şeyiyle
kadın olan bir parti. Sonuna kadar biz kadınlarımızla
alakalı her mücadelenin hem arkasında hem önünde olmaya devam
edeceğiz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bana göre değerli hanım
milletvekillerimiz...
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) Kadın
milletvekillerimiz.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Kadın milletvekillerimiz.
BAŞKAN Kadın milletvekillerimiz...
Affedersiniz eğer yanlış söylediysem. Kadın
milletvekillerimiz televizyonlara ağırlık versinler yani bu bir
iki gün sık sık televizyona çıkarak bu problemi dillendirsinler.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- İYİ PARTİ Grubunun, 24/11/2020
tarihinde Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili tarafından
kadına yönelik şiddeti engellemek için hukuki, toplumsal, ekonomik ve
siyasal yapıda nelerin değişmesi gerektiğinin tespit
edilmesi ve konuya bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşım
getirilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25 Kasım 2020
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
25/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunmasını saygılarımla
arz ederim.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Isparta Milletvekili Aylin Cesur ve 19 milletvekili
tarafından kadına yönelik şiddeti engellemek için hukuki,
toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıda nelerin değişmesi
gerektiğinin tespit edilmesi ve konuya bütüncül ve kapsayıcı bir
yaklaşım getirilmesi amacıyla 24/11/2019 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 25/11/2020 Çarşamba günü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi, İYİ PARTİ Grubu adına Isparta
Milletvekilimiz Sayın Aylin Cesur, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Günü; aynı zamanda, büyük siyaset adamı Sayın Alparslan
Türkeşin 103üncü doğum günü, kendisini rahmetle anıyorum.
Bu, Kadına Şiddetle Mücadele Gününde İstanbul
Sözleşmesinden konuşmasak olmaz. İstanbul Sözleşmesi,
kadına şiddeti önlemeyi amaçlayan ve ağır
yaptırımlar getiren ilk uluslararası anlaşma. Bu
Sözleşme bir süredir büyük tartışmalara sebep oldu ve bütün
dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların
güçlendirilmesi yönünde atılmış çok büyük de bir adım.
Sözleşmeyi onaylayan ülkeler, bireylerin, özellikle kadınlar ve
kız çocuklarının şiddete maruz kalmaksızın
yaşam hakkını sağlamak ve korumak için gerekli olan hukuki
hizmet ve destek önlemlerini almak zorunda.
Şimdi, burada bunu dile getirenler az önce
ikiyüzlülükle suçlandı. Uluslararası sözleşmeleri onaylamak ve
buna karşın gereklerini yerine getirmemek aslında ikiyüzlülük,
değerli arkadaşlar. Gereğini yerine getiremeyince ikiyüzlü
olmamak için mi sözleşmeyle ilgili muallakta kaldınız, bunu bir
çözmemiz lazım. Karşı çıkanlara soruyoruz: Hiç okudunuz mu
bu sözleşmeyi? Ve soruyoruz: Kadının ezilmesini, şiddetin
artmasını, tecavüzlerin ve cinayetlerin çoğalmasını
mı istiyorsunuz? Ve kimin ve neyin baskısı sizin gözlerinizi
kör, yüreklerinizi bu kadar sağır hâle getirmiş?
İstanbul Sözleşmesi tek başına
kadına şiddeti engelleyemez; evet, bu doğru çünkü çare
yönetimde, çare yasalar önünde eşitlikte ve uygulanan yasalarda,
demokraside ve ekonomik özgürlükte.
2020 yılının ilk ayında toplam
119 kadın öldürülmüştü, beş ay daha geçti, sayı 246; 2008
yılında 80, 2012de 201 ve -her yıl artarak- 2019
yılında 469du. Ve TÜİK verilerine göre, ülkemizde
kadınların yüzde 40ı şiddet görüyor ve her 10
kadından 4ü yani 14 milyon kadın şiddet görüyor.
Şimdi, Birleşmiş Milletlerin
topladığı verilere göre, Türkiye'de son on iki ayda partneri
veya eşi tarafından cinsel veya fiziksel şiddet görmüş
kadınların oranı yüzde 11; Nijeryayla aynı durumdayız.
Bakın, İskandinav ülkelerinden örnekler
vermiyorum. Bu oran Ukraynada yüzde 10,2, Paraguayda yüzde 8,
Hırvatistanda yüzde 4, Polonyada yüzde 3, İspanyada ve Slovenyada
yüzde 2. Şu an 20-24 yaşında olan genç kadınlarımızın
yüzde 14,7si 18 yaşından önce, daha çocukken evlendirilmiş. Bu
oran Tunusta yüzde 1,5; Güney Afrikada yüzde 3,6; Belarusta yüzde 5,
Karadağda yüzde 5,8; Ürdünde yüzde 9,7.
Şimdi, Latin Amerikadaki 23 ülkede
gerçekleşen kadın cinayetlerinin yarısı Brezilyada. Brezilyanın
her konuda durumu malum. Irkçılığın, kadın
düşmanlığının ve homofobinin güçlendiği bu
ülkenin 2018 skoru 1.206. Brezilyanın nüfusu bizim 3 katımız.
Yani şunu demek istiyorum: Bu kadar berbat durumda olan bir ülke ile
Türkiye'deki rakamlar aynı değerli arkadaşlar, durumun
ciddiyetini anlayın diye söylüyorum. Batmışız,
batmışız; hiç hafifletmeye kalkmayın.
İşsiz kadın sayısı 2014ten
2019a yüzde 52 arttı, 2 milyon ve Türkiye'de erkeklerin iş gücüne
katılım oranı yüzde 65,7yken kadınlarda bu değer yarısı,
yüzde 29,4. Kadın işsizlik oranımız Avrupa ülkelerinin 2
katı, OECD ülkelerinin 3 katı ve Dünya Ekonomik Forumu 2020 Küresel
Cinsiyet Uçurumu Endeksine göre, ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde
Katar ve Bahreynin arkasından 136ncıyız, 106ncıymışız
2006da. Şimdi, yine 2006da 101inci olan Nikaragua, 2020de 81inci
olmuş. 111inci sırada olan Nepal bizi geçmiş, 101inci
sıraya yerleşmiş; Honduras 99uncu iken 55inciliğe
çıkmış. Şimdi, biz bu skoru niye alıyoruz peki, ben
size bunu sormak istiyorum. Önümüzdeki 135 ülkede şu oranlar daha iyi
durumda da ondan. İş gücüne katılım kadınlarda 37,5;
erkeklerde 78,1. Aynı iş için kadınlar erkeklerin yüzde 58i
oranında maaş alabiliyor ve erkeklerin kazandığı her
100 liraya karşılık kadınlarımız 43 lira
kazanıyor.
Politik katılımda Gana ve Ginenin
arkasından 109uncuyuz, 2006da 96ncıymışız ve
eğitime katılımda Tunus ve Cezayirden sonra 113üncüyüz,
2006da 92nciymişiz. Yani bu verilere baktığımız
zaman Hükûmet tarafından ortaya konulan, 2016-2020 yıllarını
kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem
Planınız yetersiz ve geçersiz kalmış; yasa var ama
uygulanmıyor demek. Sonuç: AK PARTİ iktidarlarında
kadınlarımız dünyadaki diğer kadınlara oranla her
konuda geriye gitmiş, her gün daha fazla öldürülmüşler, daha fazla
şiddete uğramışlar. Ne yapmalı?
Şimdi, biraz önce Sayın Grup Başkan
Vekili dostane Bu işi ele alalım. dedi, çok teşekkür ediyorum
kendisine. Bugüne kadar, 2018de seçilip Meclise girdikten sonraki dönemde, 28
araştırma önergemiz, 201 yazılı soru önergemiz ve 35 kanun
teklifimiz var siyasi partiler olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYLİN CESUR (Devamla) Bunları
reddettiniz, hepsini reddettiniz. Gelin, bu defa kabul edin. Bir araştırma
önergesiyle huzurunuzdayım ve Hükûmetin yetersiz olduğu bu elzem
konuda Mecliste bir araştırma komisyonu kuralım beraberce.
Ve öğrenilmiş çaresizlik; bunu gidermemiz
gerekiyor. Maalesef bu hâle geldi, çok kaygılıyım.
Ekonomik ve psikolojik şiddet de dâhil
şiddetin her türlüsünü tanımlamalıyız ve
cezalandırmalıyız, iyi hâl indirimi uygulamasını
derhâl kaldırmalıyız, 6284ü uygulamalıyız.
Biz çaresiz değil, güçlü kadınlar
istiyoruz. Ne yapacağını bilmez, yetersiz değil,
donanımlı, üreten kurumlar istiyoruz ve korkak değil, cesur
siyasi irade istiyoruz ve soruyoruz: Ciddi eylemler ve caydırıcı
kanunlar çıkarmanın önündeki engel nedir? Neden elleriniz hep redde
kalkıyor? Bu yasaların çıkarılması ve doğru
uygulanması için eşik değeriniz nedir; daha ne kadar kadın
şiddete uğramalı, daha ne kadar kadınımızı
kaybetmeliyiz, soruyoruz.
Dileğimiz demokrasinin, hukukun
uygulandığı, çaresizliğin yerine çarenin egemen
olduğu, kadınların toplum içerisinde kaygısız, huzurlu
ve göğüslerini gere gere dolaştığı özgür bir Türkiye.
Başkanım, eğer vakit verirseniz küçük
bir bölüm daha ekleyeceğim önemli bir konu olduğu için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Grup Başkan Vekillerimize de bir
dakikadan fazla süre vermedim.
AYLİN CESUR (Devamla) Özel, önemli bir konu,
sizden istirham ediyorum.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Ama Başkanım, bugün önemli bir gün, istirham ediyoruz. Tüm
kadınlar adına istirham ediyorum.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Kadına bir ayrıcalık tanıyalım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
AYLİN CESUR (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Şimdi, ben burada, Sayın Bülent Ecevitin
çevirdiği Nobel Ödüllü Tagoreun kitabında ne yazmış,
onları söyleyerek sözlerimi tamamlamak istiyorum: Tanrım, beni
özgürlük cennetinde uyandır / Fikrin korkusuz olduğu ve
başın dik tutulduğu yerde / Bilginin serbest olduğu ve
dünyanın özel duvarlarla dar bölmelere ayrılmadığı
yerde / Sözcüklerin, doğruluğun derinliğinden meydana çıktığı
yerde / Emeğin kollarını kemale uzattığı yerde /
Berrak akıl nehrinin ölmüş âdetlerin hazin çölünde yolunu
kaybetmediği yerde / Zekânın sürekli olarak genişleyen fikir ve
fiile senin tarafından sevk edildiği yerde / Tanrım, sen benim
memleketimi, işte bu özgürlük cennetinde uyandır.
Ben, bizim memleketimizde kadınların
şiddete ve cinayete kurban gitmediği memlekette uyanmak istiyorum.
Bugün utanarak uyandım, bana ait olmayan bir duyguyla uyandım. Lütfen
gelin, Özlem Zenginin bu yaklaşımını hep beraber olumlu
bir araştırma önergesi vererek tamamlayalım.
Tagoreun sözüyle bitireceğim yine:
Allahım, bana fikre saygısızlık etmeyecek ve küstah
kudretin önünde diz çökmeyecek gücü ver.
Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İYİ PARTİnin önergesi, özellikle
6284 sayılı Yasanın uygulanmasındaki eksikler nedeniyle;
daha doğrusu, kadına yönelik şiddetin önlenmesini
gerçekleştirememek ve özellikle kanunların neden
uygulanmadığını araştırmak üzerine bir önerge.
Şimdi, bu önergeyi tabii ki destekleriz ancak
şunu belirtmekte fayda görüyorum burada, gerçekten, Meclisin
sorumluluğu anlamında: Biz, bu Mecliste 2018 yılının
Kasım ayında ilk toplantısını yapan bir komisyon
kurduk; hem de alt komisyon, araştırma komisyonu ve bütün partilerin
ortaklaşmasıyla kuruldu aslında. Biz onun öncesinde iki sene de
Bu komisyon kurulsun. diye çok uğraştık ama sonunda, 2018de
İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt
Komisyonu kuruldu. Şimdi, bu Komisyon iki yıl çalıştı,
rapor aşamasına geldi. Şimdi, Meclis olarak ben asıl
şunu sormak istiyorum, bunun sorumluluğunu taşıyoruz diye
düşünüyorum: Niye biz bunu raporlaştırma aşamasına bir
türlü geçemiyoruz? Hani 15 Temmuz sonrası Darbe Araştırma
Komisyonu kuruldu ya, ondan sonra bir türlü raporu yazılamadı ya,
sonra raporu yazıldıktan sonra korsan eklemeler yapıldı ya
ve ondan sonra o rapor bir türlü yayınlanmadı ya; şimdi,
İstanbul Sözleşmesinin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt
Komisyonunun raporuyla ilgili de aynı şey olmamalı. Çünkü iki
yıl boyunca o Komisyona her cenahtan örgütler geldi, hemen hemen bütün
barolar geldi, yargıçlar geldi, adli tıpçılar geldi,
akademisyenler geldi ve hepsi ama hepsi gerçekten eksiksiz, İstanbul
Sözleşmesinin ne kadar gerekli bir sözleşme olduğunu ve Türkiye
için, etkin uygulandığı takdirde, ne kadar önemli olacağını
ifade ettiler. Dolayısıyla biz artık bu raporlamayı
yapmalıyız diye düşünüyorum.
Şimdi, son olarak da şunu ifade etmek
isterim: Evet, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Mücadele Günü. Ben, hayatım boyunca bu alanda uğraş vermiş,
belki Türkiyedeki ilk dayağa karşı yürüyüşü 1987
yılında örgütlemiş kadınlardan biriyim. Ama bugün, evet,
Özlem Hanıma katılıyorum, ortaklaşalım; o yüzden,
herhangi bir yüksek perdeden çıkış yapmak istemiyorum ama
şunda ortaklaşalım, gerçekten istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
25 Kasım bugün ve biz bugün sokaklarda
olacağız. Ben sokaklardan gelen bir milletvekiliyim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz de öyleyiz vallahi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sokaklarda kadınlar yoksa, protesto bir hak değilse,
böyle görülmüyorsa o zaman ortaklaşmamız zor oluyor. O yüzden,
bırakın, yarın İçişleri Bakanlığı
bütçesi görüşülürken biz İçişleri Bakanına İşte,
gene dün yüzlerce kadın saldırıya uğradı. demek
zorunda kalmayalım. Bugün bütün milletvekilleri, kadın
milletvekilleri telefon açsın İçişleri Bakanına ve desin
ki: Biz sokaklarda olan, dayanışma içinde olan, 25 Kasım
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü birlikte sokaklarda
haykıran, şiddete karşı sesini duyuran
kadınlarlayız ve siz -dün de söylediğim gibi- o erkekliği
alın, yavaşça yere bırakın. diyelim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu.
Buyurun Sayın Bankoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 25 Kasım bugün ama ne yazık ki Türkiye'nin her
yerinde her gün kadınlar öldürülmeye devam ediyor ve bizim, bir
kadının dahi şiddet görmesine ve katledilmesine artık
tahammülümüz kalmadı.
Fakat daha dün İçişleri Bakanı,
kadın cinayetleri hakkında dehşet verici açıklamalarda
bulundu ve bu ülkede her yıl yüzlerce kadın öldürülürken Kadın
cinayetlerinde azalma var. demek ancak büyük bir gaflettir değerli
arkadaşlar. Bakın, sadece geçtiğimiz ay 21, 2019
yılındaysa 474 kadınımız öldürüldü. Rakam diye
telaffuz edilen konu enflasyon ya da işsizlik oranı değildir.
Her biri insandır, kadındır, annedir, kardeştir,
evlattır değerli arkadaşlar. Zaten AKP hükûmetinin kadına
bakışı on sekiz yılda ne yazık ki on sekiz milim dahi
ileri gidememiştir. Çırpındıklarını söyleyen ve
kadına şiddeti ayıplayan Bakana bir kez daha
hatırlatalım: Kadına yönelik şiddet bir ayıp
değildir, bir insan hakları ihlalidir ve bir suçtur. (CHP sıralarından
alkışlar) Çırpınmanıza da gerek yok. İstanbul
Sözleşmesini ve 6284 sayılı Yasayı uygulayın, o bile
yeter.
Bakın ama asıl ayıp nedir biliyor
musunuz? Tüm kadın cinayetlerini biz yapıyormuşuz gibi diyerek
olayı basitleştirmektir değerli arkadaşlar.
Ayıplayınca acaba kadın cinayetleri bitecek mi, sormak istiyorum
size. Kadınların yaşam hakkını korumak sizin anayasal
sorumluluğunuz değil mi arkadaşlar? Kadınlar Ölmek
istemiyoruz. diyerek anayasal haklarını kullanmaya
çalıştıklarında onları coplamak, ters kelepçeyle
onları gözaltına almak ayıp değil midir? Bu ucuz
edebiyattan lütfen artık vazgeçin diyorum.
Bugün şiddet, aile birliği söylemleriyle
ne yazık ki meşrulaştırılmaktadır ve bugün koruma
kararı almış kadınlar İstanbul Sözleşmesi ve 6284
sayılı Yasa uygulanmadığı için ölmektedir. Bugün
yasaların uygulanmasını denetleyemediğiniz için
kadınlarımız ölmektedir. Bahsi geçen genelgeler gerçekten fasa
fisodur, uygulanıp uygulanmadığını denetlemezseniz
hiçbir anlamı yoktur. Ama görevini ve sorumluğunu ihmal eden herkes
bu cinayetlere ortaktır değerli arkadaşlar.
Şimdi, her gün bir kadın öldürülürken
Hükûmetin kadına yönelik şiddet konusundaki samimiyetsizliği ne
yazık ki son raddeye gelmiştir.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Aysu
Hanım.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) Aslında
İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açmak yerine
sahiplenseniz, Aile Bakanınızın yaptığı gibi
sözleşmeyi telaffuz etmekten korkmasanız, 6284 sayılı
Yasayı uygulamayı bir seçenek olarak değil zorunluluk olarak
görseniz kadınlar yaşayacak değerli arkadaşlar.
Şiddetin temelindeki meselenin eşitlik olduğunu kabul edip
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için çabalasanız
kadınlar yaşayacak arkadaşlar. Kamu görevlileri dikkate alınmayan
her ihbarın katillerin sırtını
sıvazlayacağını bilse kadınlar yaşayacak.
Katillerin kravatına ödül vermek yerine şiddet davalarında iyi
hâl ve haksız tahrik indirimlerini kaldırırsanız bu
karanlık biraz daha dağılacak arkadaşlar. Hep birlikte Biz
ölmek istemiyoruz. diyen kadınların
çığlığına kulak verirseniz kadınlar
yaşayacak arkadaşlar. Kadınları yaşatın ki
çocuklar yaşasın ve tüm ülke yaşasın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
İYİ PARTİ grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
25 Kasım 1960ta Dominik Cumhuriyetinde 3
kız kardeşin tecavüz edilerek vahşice öldürülmesiyle ilan edilen
bu günün öncesinde olduğu gibi sonrasında da tüm ülkelerin gündemini
sıklıkla meşgul eden ve maalesef dünyanın da dünya kadar
insanın da çözüm anlamında çok iç açıcı sonuçlara
ulaşamadığı bu ayıp, insanlığın kanayan
yaralarından biri olmaya devam ediyor ve hepten cinsiyetçi bir
yaklaşımla çözülebilecek bir problem gibi de görünmüyor.
Diğer yandan, on sekiz yıllık
partimiz iktidarında, erkek tarafından uygulanan şiddetin
toplumda mazur görülmesi; şiddetin kadına sözüm ona güç gösterme ve
otorite kurma aracı olarak görülme ritüeli, din sanılan hurafeler,
modernizm gibi gösterilen çarpık ilişkiler, eğitimsizlik, alkol,
kumar ve madde bağımlılığı, yanlış
arkadaş seçimi ve yanlış çevre gibi sorunlara karşı
kadının sosyal hayattaki rolünün ve haklarının
güçlendirilmesi adına Bu feryadın dinmesi için ne gerekiyorsa
yapacağım. diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın
öncülüğünde, kadına şiddete karşı çok önemli yasal
düzenlemeler yaptık, tarihî nitelikte adımlar attık. Tam da bu
bağlamda, bir reform niteliğinde kurulan Aile
Bakanlığımızın da yapmış olduğu
kapsamlı çalışmalar ve kadın destek uygulamalarıyla
kadına yönelik şiddetle mücadele ederken kadına şiddet vakalarında
mağdurları koruma kapasitemizi daha da güçlendirerek yeni kadın
konukevleri açtık. Sosyal destek hattı ve özel olarak
geliştirilen mobil uygulamayla şiddet ve istismar
vakalarının ilgili birimlere anında bildirilmesini
sağladık. Kadına yönelik şiddete karşı
mücadelemizi sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Tek bir
kadının dahi şiddete uğramasına; hakkının,
hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yok; bununla birlikte,
işimiz hiç de kolay değil.
Şimdi, sizlere burada 2020 yılı ilk
10 ayında hayatını kaybeden kadın sayısında geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 20lik bir düşüş
sağlanan tabloyu da göstererek konuşmama devam etmek istiyorum.
Diğer yandan, çifte standartçı
yaklaşımlarla meselenin siyasi değil insani olduğunu
görememek büyük bir handikap ve bununla birlikte maksatlı, bilimsel
yaklaşımdan uzak, sorunun çözümüne katkı sunmaktan çok sorunu
siyaseten kullanmaya endeksli yaklaşımlar da kadına
şiddetle mücadelenin eksenini kaydırmaya matuf.
Bütün dünyada öldürülen, dövülen, incitilen, yok
sayılan binlerce kadın var ve din, dil, ırk ayırt etmeyen
bu acı tabloya karşı bunca samimi icraatı ve gerçeği
yok sayıp, sözüm ona verdiğiniz bir önergeyle küçük siyasi
oyunların aktörü yapacağımız tek bir
kadınımız dahi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) - Netice olarak,
şiddet içeren hiçbir dil, davranış, bakış,
anlayış ve yaşayışın yer edinemediği ve
itibar görmediği, kadın üzerinden dile dolanan hakaret ve küfürlerin
çocuk dimağına yerleştirilip marifete tabi gösterilmediği
bir dünyada saçımızdan, başımızdan yakalanmaya
çalışılan modern çağ hurafelerinin evrensel hakikatlerle
geçersiz kılındığı, önüne gelen herkesin kadına
sormadan kadına biçtiği görevleri, güçlü kadından önce mutlu
kadın olabilme yetisini öldürmeden, ne olmak istediğinin tercihini
üstenci bir kimlikle kadınlara dayatmadan, bir kadının
başka bir kadının hayatı üzerinden geliştirdiği
sübjektif yorumların da bir şiddet biçimi olduğunun anlaşıldığı,
kadına şiddete tepkinin şiddetin failine göre verilmediği,
dağ politikalarındaki medet ve acziyet eşiğine kadar
düşürülen yüksek çözünürlüklü samimiyetsizliğin ittifakıyla da
yüzleşilen, cinsiyete tabi olmayan, insanlığın
gerektirdiği gibi öncelikle kendi iktidar alanını
layıkıyla temsil edebilen ve hakkını verebilen herkesle,
ezber sloganların mışlı taklitçilerine duyarlı insan
modeli turnusollarını çiğneyerek yürümeye devam edeceğiz.
Sayın Başkan, konuşmama son verirken
KEFEKin de raporunu hazırladığını, önümüzdeki
günlerde kamuoyuyla paylaşacağını da bildiriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Çok küçük bir süre
alabilir miyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Devamla) Konuşmamı
siyaset tarihinin belki de en masum, en haklı eylemini, hatta belki de tam
da bu yüzden en bereketli, her gün yeni katılımlarla büyüyen bir
kadın direnişini, Diyarbakır Annelerinin evlat nöbetini
saygıyla selamlayarak noktalıyorum.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününe ihtiyaç dahi duyulmayacak
bir dünyada yaşayacağımıza olan inancımla, ben bize
güveniyorum diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 25/11/2020 tarihinde Siirt
Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç
tarafından emeklilerin yaşadığı mevcut sorunların
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
25/11/2020
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Siirt
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
25 Kasım 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından
verilen 9902 grup numaralı, emeklilerin yaşadığı
mevcut sorunların araştırılmasına amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerin 25/11/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya
Milletvekili Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün rengimiz mor/ Mor olmak ne de zor/ Bir renk
değil, sanki ateş, sanki kor/ Ey Kemal Bülbül, cahillik etme, bunu
bir de kadına sor. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün, kadına
güzelleme ve kadının tartışılacağı bir gün
değil; her erkeğin, mevkisi, makamı, görevi ne olursa olsun her
erkeğin kendini kınayacağı gündür. Hiçbir erkek kadına
şiddetten münezzeh değildir. Gelin, AK PARTİli, Cumhuriyet Halk
Partili, biz HDPli, İYİ PARTİli ve MHPli erkekler, biz
kendimizi kınayalım, bu şiddetin bizden kaynaklı
olduğunun farkına varalım. Ve Zalim zulmünden nedamet etmeden
mazlum özgür olmaz. Konu buradadır. Bu bir erkek sorunudur, bu bir
kadın sorunu değildir ve bu barbar, bu yabani, bu dizginlerinden
boşanmış erkeği öldürmenin, kadının ilmine ve
irfanına sığınmanın zamanıdır.
Teşekkür ediyorum.
Evet, ülkenin en önemli toplumsal gruplarından
birini oluşturan ve sayıları yaklaşık 12 milyonu
teşkil eden emeklilerin sorunu. Öyle bir sorun ki yoksulluk, öyle bir
sorun ki itilmişlik, öyle bir sorun ki hiçe sayma, öyle bir sorun ki
bugünlerde, bu pandemi günlerinde yaşlarıyla alay edilen,
dışarıya çıkmasıyla ilgili mizah üretilen ve neredeyse
yaşlılarımızı kınadığımız,
hiçe saydığımız, ötekileştirdiğimiz,
aşağıladığımız bir durum.
Tam da bu süreçte, madem ki bugün Kadına
Şiddetle Mücadele Günü, öncelikle bu ev kadını olgusu
Ne
demek bu ev kadını? Kim üretti bu lafı, nedir ev
kadını? Ve bu ev kadını denen kadınların
hakları, çalışma hakları, emeklilik hakları, özlük
hakları, evlerde çalışan kadınların hakları ve
bir bütün olarak yaşamın her alanında etkin olan ve özgür
ortamda çalışmak isteyen kadınların hakları ve emekli
kadınların hakları üzerinden bunu konuşmak gerekir.
Bakınız, Tüm Emekli-Sen sadece iki dakikalık
bir duruşmada kapatıldı. Oysa, ILO Sözleşmesinden,
İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesinden, Avrupa
Sosyal Şartından, Avrupa Temel Haklar Şartından ve
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasından başlayarak emeklilerin sendika
kurabilme hakkı var ve bu sendika kapatıldı. Bu sendikanın
mensupları ve emeklileri ne diyor, bakınız: Ülkemizde 2019
Eylül itibarıyla 13 milyon 496 bin emekli yurttaşımız var.
Ne yazık ki 13 milyon 496 bin emeklinin yaklaşık 8 milyonu
açlık sınırı altında ücret alıyor, utanç verici
bir şey. 847 bin emekli 1.418 TL aylık almakta, 248 bin emekli, dul
ve yetim, sadece 1.000-1.100 TL emekli aylığı ya da
yardımla geçinmek durumunda; 220 bin emekli, dul, yetim 1.100 ile 1.200 TL
arasında değişen bir rakamla geçimini sağlamak zorunda. En
düşük emekli aylığı 1.500 TL olmuş gibi gözükse de
yapılacak artışlarda önceki alınan aylık ücret üzerine
yapılacak artışların miktarı, yapılacak
artışın oranı, rengi, tadı, kokusu vesaire belli
değil. 8 milyon 850 bin emekli asgari ücretin altında bir rakamla
geçiniyor.
Değerli arkadaşlar, emekli
aylıkları yaşam koşullarına uygun hâle getirilmelidir.
Emekli aylıklarının alt sınırı asgari ücretle
eşitlenmelidir. Aynı koşullarda emekli olanlar arasındaki
uçurum giderilmelidir. Emekliler güncelleme katsayısından, millî
gelirden paylarını almalıdır. Emekli
aylıklarının belirlenmesinde Hükûmet emekli sendikalarıyla
müzakere etmelidir; mücadele etme, kapatma değil. Emeklilerin sendikal
haklarının önündeki tüm engeller kaldırılmalı,
emeklilere toplu pazarlık hakkı tanınmalı, emeklilerin
sendika kurması önündeki engeller -biraz önce dediğim gibi- tümüyle
kaldırılmalıdır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakınız, bir de EYT var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Buna gelmeden, EYTye gelmeden maalesef süre bitti.
O kadar ağır bir konu ki
13 milyon emekli nasıl geçiniyor?
Salgın döneminde emeklilerin karşı karşıya olduğu
durum nedir? Çalışanların çalışırken ile emekli
olduğu süre içerisindeki ücret farkının uçurum olması,
emekli maaşlarından yapılan kesinti
Emekli maaşı
kesintileri ne kadar? Avrupadaki, hani bizi kıskanan Avrupadaki
emeklilerle Türkiyedeki emeklilerin durumu ne? Hasılı, şu
günlerde pandemi koşullarında, yoksulluk koşullarında,
işsizlik koşullarında 2nci iş yapmak zorunda kalan,
başka başka işlerle uğraşan, geçim derdiyle
uğraşan, bu mağdur edilmiş, bu hiçe sayılmış,
bu yok kabul edilen kesimin tüm sorunlarının, ekonomik, özlük,
insani, kültürel, yaşamsal sorunlarının
araştırılması ve bu konuyla ilgili insan haklarına
dair bir kararın alınması için bu önergemizi verdik, kabulünü
istiyor ve diliyor, saygılar sunuyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi İYİ PARTİ Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Evet, emeklilerimizin durumunu konuşuyoruz.
Ülkemizde, bilindiği gibi, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu
Yasasıyla birlikte -2006dan başlayıp 2008de süren- norm ve
standart birliği sağlamak adına bir düzenleme yapıldı,
yani Emekli Sandığı, kendi hesabına çalışanlar,
SSK, BAĞ-KUR birleştirildi. Ancak ne oldu? Bugün 2020
yılındayız. Norm ve standart birliği derken neydi? Emekli
maaşları her sosyal kesimin adaletli olacak,
çalışanların adaletli olacak ama gelin görün ki bu bir hikâyeye
dönüştü, asla olmadı. Bugün, BAĞ-KUR emeklisi, memur emeklisi,
işçi emeklisi farklı farklı emekli ücretleri alır,
farklı farklı primler öder ve yine bugün işçi, memur, kendi
hesabına çalışanlar arasında da ücret
farklılığı almış başını gidiyor
yani norm ve standart birliği sağlayamadık.
Bugün kamuda çalışan bir işçimizin
bütün ek ödemeleri, ek ücretleri emekliliğe esastır, prim kesilir ve
normalde aynı süre çalışmış bir devlet memuru ek
ödemleri, ek ücretleri prime esas olmadığı için emekli olurken
maaşı yarı yarıya düşer, ikramiyesi yarı
yarıya düşer; kamuda çalışan otuz yıllık bir
işçi ile kamuda çalışan otuz yıllık bir devlet memuru
arasında derin uçurumlar olur.
2008 yılında bunu düzenlemeye
kalktılar, Anayasa Mahkemesi bozdu; ondan sonra Hükûmetimiz, sağ
olsun, hiçbir işlem yapmadı. Yani memurların da ek ödemeleri
prim ödemeye esas hâle getirilseydi bugün memurlar emekli olmaktan
korkmazdı. Dün de burada anlattık. Öğretmenlerimizin yüzde
60ı emekli olmak istemiyor. Niye? Maaşı neredeyse yarı
yarıya düşüyor. İşte, memurlar, öğretmenler 3600ü
niye istiyor? 3600 ek gösterge olursa ikramiyeleri emekli olurken daha yüksek
olacak, maaşları da daha yüksek olacak ama bunların hiçbirini
çözmedik.
Tabii, hâlen ülkemizde, maalesef, 1.200 lira, 1.100
lira emekli maaşı bağlanmış insanlarımız
var. Yani şöyle, asgari ücretin 2.300 küsur lira olduğu bir ülkede
neden biz en düşük emekli maaşını asgari ücret kadar
yapmıyoruz? Neden emeklilerimizin arasındaki uçurumları gidermek
için bir gayretimiz yok, bir çalışmamız yok? Neden
memurlarımızı emekli olmaktan korkar hâle getirdik?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Çünkü diyorlar
ki: Emekli olursak maaşımız yarı yarıya düşecek.
Bugün, en düşük memur maaşı,
çıplak 3.600 lira, giydirilmiş olarak 4.100 lira. 4.100 liralık
en düşük maaşa sahip bir memur emekli olmaya kalktığı
zaman alacağı emekli maaşı 2.300 lira. Allah
aşkına, otuz yıl devlete çalışmış bir memur
2.300 lirayla nasıl geçinsin, nasıl hayatını sürdürsün,
emeklilikte nasıl mutlu olsun?
Yine,
BAĞ-KURlumuz, kendi hesabına çalışanlarımız daha
kötü durumda. Onun için, gelin, bu araştırma önergesini el
birliğiyle kabul edelim, bunun üzerinde güzel bir çalışma
yapalım, sosyal kesimlerimizi birazcık rahatlatalım diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sera
Kadıgil.
Buyurun Sera
Hanım. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HDP önergesi emeklilik üzerine ama bugün 25
Kasım ve ben kadına yönelik şiddetle ilgili konuşmayı
her zamanki gibi tercih ediyorum.
Bugün Kadına Karşı Şiddetle
Uluslararası Mücadele Günü. İşte Kadına karşı
şiddete Dur! de. diyoruz, Kadın cinayetleri durdurulsun.
diyoruz. Hani, birçoklarının gözünde feministlerin -tırnak
içinde- ortalığı velveleye verdiği bir konu gibi
bakıyoruz.
Ne bu kadın cinayetleri? Yani dün burada da
tartışıldı, o yüzden açıkçası ben daha teorik bir
konuşma yapmayı düşünüyordum ama tamamen ibreyi buraya
kıracağım izninizle. Bizim bu kadın cinayeti
dediğimiz şey tam olarak ne? Yani ölen bir kişi kadın
olduğunda biz otomatik kadın cinayeti mi diyoruz? Yani bu kadar
erkek de öldürülüyor kardeşim, o zaman onlara niye erkek cinayeti
demiyoruz? Bu tip sorular
Aslında kadın cinayetinin ne olduğunu
anlamak bizim için çok basit ama ikili konuşmalarımda da görüyorum,
birçok erkek arkadaşın gerçekten ve samimiyetle kafası
karışabiliyor. Çok kısa özetleyeceğim o yüzden ben.
Her öldürülen kadın bir kadın cinayeti
değildir arkadaşlar. Bu terim, kadın kimliği nedeniyle
uydurma toplumsal cinsiyet rolleri gerekçe ya da bahane edilerek öldürülen
kadınlar için kullanılan bir terimdir. Yani bir ülkede kadınların
Kadın cinayetlerini durdurun. diye haykırmak zorunda kalması
Ya benimsin ya kara toprağın. demeyi marifet sanan acıklı
bir güruha işaret eder. (CHP sıralarından alkışlar)
Kadını toplumsal beklentilere uygun, itaatkâr bir anne ve eşse
aşırılıklarla kutsayıp ailenin dışına
çıktığı anda yok kabul eden bir yönetime işaret eder
yani Erkekler kadınları dövmesin, öldürmesin, ayıptır
yahu! deyip işin içinden çıkabileceğinizden çok daha
fazlası, çok daha derini var bu mevzunun. Bakın, dediğim gibi,
dün burada konuşuldu Zor mu kolay mı? diye. Birçok erkek
arkadaş için zor, biliyorum; o yüzden dikkatli dinlerseniz beni, üç farazi
olay anlatacağım, ondan sonra da sihirli bir formül vereceğim,
bundan sonra bir haber okuduğunuzda o bir kadın cinayeti mi
değil mi, sevgili erkek arkadaşlar, çok kolayca tespit
edebileceksiniz.
Ayşe Hanımı
tanıştıracağım sizinle. Ayşe Hanım 45
yaşında, evli, saçını süpürge etmiş çocukları
için ve yemeği soğuk servis ettiği için kocası tarafından
dövülerek öldürülmüş. Bu bir kadın cinayeti. İstinasız
herkes benimle hemfikir bu konuda. Bunun kadın cinayeti olduğu
konusunda bu Mecliste bir tereddüt yok ve bu -tırnak içinde- hayvan
herifin suçu, Ayşenin bir suçu yok. Bu konuda mutabıkız.
Şimdi başka bir cinayete bakalım: Bu,
Cansu. Farazi konuşuyorum. 21 yaşında Cansu, üniversite
öğrencisi. Arkadaşlarıyla bara gitmiş, orada da bir çocukla
tanışmış, otele gitmişler, otelde de öldürülmüş,
ertesi sabah ölü bulunmuş. Şimdi, Ayşe Hanıma
üzüldüğünüz kadar Cansuya üzülmeniz mümkün olabilir mi? Tam olarak zaten
sorunun kaynağı burada başlıyor. Yani şimdi Cansunun
barda, pavyonda ne işi varmış? Elbette yazık olmuş ama
su testisi de acaba su yolunda mı
kırılmışmış? gibi sorular kafanıza
geliyorsa bilin ki işte bu da bir kadın cinayetidir sevgili
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Yani en
azından ilk örnek kadar vahim değil ya Cansunun öldürülmesi
birçoğunuz için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Devam edeyim mi Başkanım?
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
SALİHA SERA KADIGİL
SÜTLÜ (Devamla) Çünkü yani sadece siz böyle hissetmiyorsunuz inanın. Kadın
cinayetleriyle mücadele edemememizin en temel sebebi, sizin şu
hislerinizin erkek polislerde, erkek hâkimlerde, erkek savcılarda da
oluşuyor olması. Çünkü erkek egemen topluma göre bu senaryoda
kadının yanlış yaptığı bir şeyler var.
Hadi bir de tersine çevirelim bu senaryoyu. Üçüncü
erkeğimiz Emre. 30 yaşında. Barda bir kızla
tanışmış o da, evine götürmüş, ondan sonra
öldürülmüş. Yazık değil mi adama ya? Ne kadınlar var abi
yani hani neler gelmiş adamın başına. Erkeklerin içinde
genel olarak bu duygu uyanıyor ya işte, bizim toplumsal cinsiyet
eşitsizliği dediğimiz şey de tam olarak bu sevgili
arkadaşlar yani biz bunları gülerek, sırıtarak
konuşabiliyoruz ya erkeğin başına bir şey
geldiğinde, kadın olduğunda olmuyor. Bu, toplumsal cinsiyet
eşitsizliği sevgili arkadaşlar. Şimdi, size kötü bir
haberim var; toplum olarak Ayşeye üzüldüğünüz kadar Cansuya da
üzülünceye ya da üçüncü olaydaki Emreye duyduğunuz sempatiyi Cansuya
duyuncaya kadar Ben kadın cinayetleriyle mücadele ediyorum. falan
diyemezsiniz, çok üzgünüm bunun için. Çünkü dili, dini, ırkı, hayat
tarzı ne olursa olsun öldürülen kadınları değil öldüren
katilleri suçlamayı öğrenene kadar kadın cinayetleri durmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
İki cümlem var Sayın Başkan, izninizi istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Çünkü, dediğim gibi sevgili arkadaşlar,
dili, dini, ırkı, hayat tarzı her ne olursa olsun öldürülen
kadınları değil öldüren katilleri suçlamayı öğrenene
kadar kadın cinayetleri durmayacak, bunu durduramayacağız. Öcü
gibi korkup müfredatlardan çıkardığınız toplumsal
cinsiyet eşitliği kavramı var ya hani, işte o eşitlik
istisnasız hepimiz için sağlanana dek, ne yaparsanız yapın,
hangi önlemi alırsanız alın, ne yazık ki bu kadın
cinayetleri durmayacak. Başında size bir söz verdim, dedim ki: Bundan
sonra anlayacaksınız bir şey okuduğunuzda, haberi
okuduğunuzda. Bütün erkek arkadaşlarımdan rica ediyorum, önünüze
geldi bir kadın cinayeti haberi, açtınız, okudunuz; içinizden
Kim bilir ne yaptı da delirtti ya bu adamı, yani onun da orada o
saatte ne işi varmış, gencecik kız; değil mi, kesin
ilişkisi vardı o adamla abi yoksa niye çekip vursun. gibi sorular
soruyorsa içinizdeki o Orta Çağdan kalma kodlar, bilin ki o bir
kadın cinayetidir ve bilin ki bu eşitlik sağlanmadan bunlar
durdurulmayacaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Nilgün Ök.
Buyurun Sayın Ök. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİLGÜN ÖK (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadına karşı
şiddet, çocuğa karşı şiddet, hayvanlara
karşı şiddet, çiçeklere, böceklere karşı şiddet
aslında asla kabul edilemez. Biz de şiddetin her türlüsüne
karşıyız ve bununla sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Şunu da söylemek istiyorum Sevgili Sera: Biz de o öldüren katilleri
kesinlikle suçluyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bugün sosyal medyada hepimiz paylaştık,
değil mi? Şiddeti engellemek adına paylaşımlar
yapıyoruz. Gerçekten kendi hayatımızda da şiddetin önüne
geçebiliyor muyuz, sorgulamak lazım. Ben gerçekten sorguluyorum, evimde
eşime karşı, çocuğuma karşı, iş yerinde
çalışanlarıma karşı
Fiziksel ve psikolojik
şiddet konusunda da sosyal medyada o paylaşımı yapanlar
gerçekten samimi mi, değil mi, buna bakmamız gerekiyor. Ama ben
şuna inanıyorum: Bunun da aslında eğitimle
çözüleceğine inanıyorum. Eğer biz vicdanlı, merhametli,
sevgi dolu, saygılı çocuklar, gençler, bireyler yetiştirirsek,
bu şiddete karşı farkındalığı da hep berber
-bütün kadınlarla olduğu gibi- artırırsak, ben bunun
hoşgörüyle, merhametle önüne geçeceğimize inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, önergeye geçiyorum. Önergede, emeklilerin son yirmi
yılda yaşam haklarının ellerinden
alındığı ve yaşam koşullarının
zorlaştırıldığı söyleniyor. Hep beraber
bakalım bakalım rakamlara, ne olmuş, zorlaşmış
mı? AK PARTİ olarak iktidara geldiğimizde ilk
yaptığımız işlerden birisi de emeklilerimizin durumuna
bakmak oldu. Maalesef o kadar düşük emekli maaşları
bağlanıyordu ki o dönemlerde, onları görünce gerçekten yüzümüz
kızarıyordu. Bugün emekli maaşlarında düzenlemeye giderek
reel olarak 2 katına, 3 katına, 4 katına kadar çıkan
artışlar yaptık. Bakınız, yaşlılık
aylığı 25 liraymış, bugün 678 lira, reel
artış oranı yüzde 410. En düşük SSK emekli maaşı
257 liraymış, bugün 2.147 lira, reel artış oranı yüzde
54. En düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi maaşı 66
liraymış, bugün 1.513 lira, reel artış oranı yüzde
323. En düşük BAĞ-KUR esnaf emeklisi maaşı 150
liraymış, bugün 1.942 lira, reel artış oranı yüzde 38.
Şimdi, en düşük emekli maaşını da 1.500 liraya
çıkartarak ilave destek sağladık; en düşük memur emekli
aylığı 2.981 lira. Ayrıca emeklilerimizin talep etmesi
hâlinde, ödemeleri kendi evlerinde alabiliyorlar. Ayrıca, tüm
emeklilerimize yılda 2 defa biner lira ikramiye ödüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
NİLGÜN ÖK (Devamla) Başkanım,
toparlayacağım.
Sadece 2020 yılında ödediğimiz bu
ekstra ikramiye tutarı 22 milyar lira, son üç yılda ödediğimiz
tutar 64,5 milyar lira. Salgın süresince Covid-19 olgularına verilen
tanı ve tedavi hizmetlerini acil hâl kapsamına alarak hastalardan
katılım payı ve ilave ücret almanın önüne geçtik,
artık almıyoruz. Kontrol muayenesine tabi olan, muayenelerini
yaptıramayan emeklilerimizin süresini erteledik. Nisan ayında öne
alarak yaptığımız bayram ikramiyesinden mayıs
ayında aylık almaya başlayanların da almasını
sağladık, böylece ikramiye alanların kapsamını
genişlettik. Yaşlı ve kronik hastalığı bulunan 4/1-c
kapsamında hak sahiplerinin başvuruda bulunmalarını
beklemeksizin aylıklarını bağladık.
Sayın Başkanım, sözlerime burada söz
verirken bugüne kadar olduğu gibi emeklisinden çalışanına,
esnafından işçisine, toplumun her kesimini kucaklayacak
adımları kararlılıkla attığımızı
ifade etmek istiyorum. Bundan sonra da atacağız.
Önergenin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 24/11/2020 tarihinde Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve arkadaşları tarafından
pandemi döneminde artan kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
25/11/2020
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 25/11/2020 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve
arkadaşları tarafından pandemi döneminde artan kadına
yönelik her türlü şiddetin araştırılması amacıyla
24/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin (2117 sıra nolu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 25/11/2020 Çarşamba günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adını Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun Sayın Karaca. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 25
Kasım Kadına Yönelik Her Türlü Şiddetle Mücadele Günü. Bu gün
dolayısıyla, erkek failleri tarafından katledilen ve bugün
aramızda bulunmayan, Güldünya, Emine, Hafize, Nadire, Pınar,
İpek, Gülistan ve ismini burada saymaya kalksam konuşma süremin bile
yetmeyeceği, yaşam hakkı elinden alınan yüzlerce
kadınımızı saygıyla anarak konuşmama başlamak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, pandemi döneminde
kadına yönelik şiddetin arttığı ve bu anlamda da
alınan tedbirlerin çok yetersiz olduğuna ilişkin bize çok fazla
bildirim gelmekte. Peki, bu bilgileri nereden alıyorsunuz, nereden
çıkardınız? diyebilirsiniz. Aslında bu sorunuza şöyle
cevap vermeyi çok isterdim: İlgili bakanlıklar İstanbul
Sözleşmesi ve yasalar gereğince verileri toplayarak şeffaf bir
şekilde ve özellikle de sadece kadınların kadına karşı
şiddet için başvuruda kullanabileceği bir hat
açıldığı, veriler toplandığı, toplanan
veriler de kamuoyuyla paylaşıldığı için, bunu
bakanlık verilerinden aldık. Ama üzülerek ifade edeyim ki bunu
söyleyemiyorum. Neden söyleyemiyorum? Çünkü sözleşme gereğince
bakanlıklar bu konuda üzerine düşen sorumluluğu hâlâ yerine
getirmedi. Üstelik bizlerin ve tüm kadın hareketi ve kadın
örgütlerinin bugüne kadar talepleri hep görmezden gelindi ve hayata
geçirilmedi. Ama iyi ki kadın örgütleri var, iyi ki kadın hareketi
var, pandemi döneminde kadın cinayetleri ve kadına karşı
şiddet verilerini hâlâ özveriyle sahada dolaşarak toplayıp, hem
danışma hatlarından hem acil yardım hatlarından
toparlayıp bir veri bankası hâline getirip bizlerle
dayanışarak paylaştıkları için. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye Kadın
Dernekleri Federasyonu 9 Mart-7 Eylül tarihleri arasında acil yardım
hatlarına 4.735 kadının çağrı
bıraktığını ve aradığını ifade
ediyor ve Bunların yüzde 95i de şiddet nedeniyle bırakılan
çağrılardır. diyor. İnsan Hakları Derneği
Kadın Komisyonu tarafından 11 Mart-11 Mayıs tarihleri
arasında, yani sadece altmış günde 37 kadının cinayete
kurban gittiği ifade ediliyor yani neredeyse altmış günde 37
kadın, günaşırı bir kadına tekabül ediyor.
Değerli milletvekilleri, yine pandemi
döneminde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından bir karar verildi,
dediler ki: 6284 sayılı Kanunun uygulanmasında esnek
davranın. Yani, kadına karşı şiddet, kadın
cinayetlerine karşı ve özellikle şiddet gören
kadınların korunmasına ilişkin yasayı esnek
uygulayın diyerek bu şiddet faillerine bir avantaj ve bir koruma
kalkanı sağlandı.
Değerli milletvekilleri, defalarca dile
getirdik, şimdi, bugünün anısına ve bugünün adına bazı
kadınlarımızın neden cinayete kurban gittiği
verilerini sizlerle paylaşacağım: Güleda Cankel, Ispartada
üniversite öğrencisi. Katili Zafer Pehlivan, daha önce kadına
şiddetten gözaltına alınıyor, serbest
bırakılıyor ve serbest bırakılmakla da yetinilmiyor,
polisler tarafından elinden tutulup Bu şehri terk et. denilip
bizzat polisler tarafından yani İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun emrindeki polisler tarafından otogardan uğurlanıyor.
Peki, buna sesiz kalmak bir bakan için ayıp değil mi arkadaşlar?
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Güllü Yılmaz,
Diyarbakırda kızının gözleri önünde yakılarak
katledildi ve bu katil hakkında, yirmi gün önce, öldürmeye tam
teşebbüsten dolayı soruşturma açılıyor, gözaltına
alınıyor, serbest bırakılıyor ve maalesef bu cinayeti
işliyor.
Değerli milletvekilleri, yine, İpek Er,
hepimiz biliyoruz, on beş gün cinsel istismara uğruyor, tecavüze
uğruyor ve intihara sürükleniyor ama katili hâlâ aramızda serbestçe
dolaşıyor.
Zeynep Şenpınar, biliyorsunuz, kendisi
Muğlada katledildi ve Zeynep Şenpınar şikâyetten
vazgeçirildi diye savcılık tarafından hakkında takipsizlik
kararı veriliyor. Oysaki İstanbul Sözleşmesi ne diyor:
Şikâyetten vazgeçse bile bu takibi, bu soruşturmayı
sürdüreceksiniz. ama maalesef yasa uygulanmadığı için,
sözleşme uygulanmadığı için Zeynep bugün aramızda
değil.
Değerli milletvekilleri, yine, Sevtap
Şahin, Temmuz 2020de 60 kez, kendisi hakkında, şiddetten
dolayı başvuru yapıyor, kendisine şiddet
uygulandığını ifade ediyor ama 60 kez başvuru
sonucunda hiçbir tedbir uygulanmıyor ve maalesef, bugün katledildiği
için aramızda değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın Sayın
Milletvekili.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Değerli milletvekilleri, Ağustos 2020ye dönelim. Veysi Yoldaş,
Remziye Yoldaşı öldürdü, katletti değerli arkadaşlar.
Altı gün önce Remziye şikâyet ediyor ve deniyor ki kendisine:
Beş dakika sonra arayın, polis beş dakika sonra gelecek. Ama
olayın vuku bulduğu anda polis kırk beş dakika sonra
geldiği için bu kadın da cinayete kurban gidiyor.
Evet, şimdi soruyorum: Sayın
İçişleri Bakanı, bu anlattığım veriler hem Adalet
Bakanlığının hem İçişleri
Bakanlığının hem de Aile Bakanlığının
görevlerini yerine getirirken yasaları gereği gibi uygulamayan ve
yükümlülüklerini yerine getirmeyen kendi Bakanlıklarına
bağlı çalışanlarının ihmalleridir; bu konuda ne
yaptınız? Bu konuyu denetleyebildiniz mi? Hayır. Ama
denetleseydiniz emin olun bu kadınlar yaşayacaktı. Yani ne
Ayıptır. diyerek, ne parmak sallayarak kadın cinayetlerini,
kadına karşı şiddeti durduramazsınız. Ancak ve
ancak kadına karşı şiddeti, yasaları, İstanbul
Sözleşmesini uygulayarak durdurabilirsiniz diyor, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir saptama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önergenin
İYİ PARTİ Grubunun vermiş olduğu önergeyle benzerlik
ifade ettiği için konuşmayacaklarına ama önergeyi
desteklediklerine ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim efendim.
Bizim parti grubumuzun vermiş olduğu
araştırma önergesi de Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği
önergeye benzerlik ifade ettiğinden bu konuda konuşmuyoruz ama
Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergesini desteklediğimizi ifade etmek
istiyoruz.
Saygılar.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 24/11/2020 tarihinde Denizli
Milletvekili Gülizar Biçer Karaca ve arkadaşları tarafından
pandemi döneminde artan kadına yönelik her türlü şiddetin
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 25
Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Evet arkadaşlar, bugün 25 Kasım,
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Bu vesileyle, şiddete
karşı mücadele veren, evde, sokakta, iş yerinde ve cezaevinde
direnen bütün kadınlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum,
onları selamlıyorum.
Kadınlar her yıl olduğu gibi,
arkadaşlar, bu yıl da dünyanın dört bir yanında sokaklara
indiler, baskılara rağmen seslerini yükselttiler, Kadına
şiddete hayır! dediler ama maalesef bizim ülkemizde kadına
yönelik şiddeti protesto etmek engellendi, kadınların demokratik
haklarını kullanmasına izin verilmedi. Birçok ilde bugün
kadınlar yürümek istedi, basın açıklamaları yapmak istedi
ama bunların hepsi engellendi. Öncesi, bu engellemenin adı,
Şiddeti teşhir etmeyin, yaşam hakkınızı
savunmayın, şiddete rıza gösterin.
Değerli arkadaşlar, şimdiki
engellemelerin kılıfı da pandemi oldu. İktidar mitingler
yapıyor, binlerce kişiyle kongreler yapıyor, her ne hikmetse o
zaman hiç pandemi akla gelmiyor ama ne zaman kadınlar, muhalifler, bizler
demokratik hakkımızı kullanmak istediğimizde bir
bakıyorsunuz ki pandemi kılıfı bizim önümüze
çıkarılmış oluyor.
Değerli arkadaşlar, Bianetin verilerine
göre üç yüz yirmi yedi günde 253 kadın katledildi, 715 kadın ise
şiddete uğradı. Bunlar tam rakamlar da değil, sadece
yansıyanlar. Yani bu rakamlara göre bile neredeyse her gün bir kadın
katledilmiş. Bakın, bunun adı kadın
kırımıdır. Yani her gün öldürülen bir kadın söz
konusu, buna kırım demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Sorunun
adını doğru koyarsak mücadelesini de doğru yürütmüş
oluruz.
Değerli arkadaşlar, kadına yönelik
şiddet politiktir; bu bağlamda da mücadele edilmek zorundadır.
Öyle, telkinlerle, ayıplamalarla kadına yönelik şiddetle
mücadele etmek mümkün değildir.
Bakın, arkadaşlar, erkekler
kadınları sadece kadın kimliğinden kaynaklı katlediyor.
Bu bir egemenlik ilişkisidir, bunu doğru tanımlamak lazım.
Bu erkekler öyle hasta oldukları için, psikopat oldukları için
kadınları katletmiyor. Gayet de normal erkekler yapıyor bunu,
sadece de erkek oldukları için yapıyorlar, yoksa herhangi bir
eksikliklerinden kaynaklı yapmıyorlar.
Bu sorunun tarihsel bağlamları
vardır, erkek egemen kodlardan beslenen yanları vardır.
Dolayısıyla bunu bütünüyle ele almak gerekiyor. Bakın, bizler
kadın örgütleri, defaatle söyledik, burada da gündeme getirdik hatta dün
buna ilişkin gündem de oluşturduk. Ne dedik? Meclisin bir an önce
kadına yönelik şiddete ilişkin olağanüstü toplanması
gerektiğini ifade ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun toparlayın.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bitiriyorum Sayın Başkan.
Ama yine her zaman olduğu gibi bu önerimiz yine
reddedildi. Evet, söz alındığında bütün
arkadaşlarım şunu söylüyorlar: Biz kadına yönelik
şiddeti desteklemiyoruz, onaylamıyoruz. Kadın mücadelesi öyle
bir evreye gelmiş ki zaten çıkıp Ben onaylıyorum.
diyemezsiniz ki. Ama bu Parlamentonun görevi bu değildir; sadece
kınamakla, Şiddete karşıyız. demekle olmuyor. Bu
Meclis tedbir almak zorunda, adım atmak zorunda, harekete geçmek zorunda.
Bu Meclisin görevi sadece kınamak, eleştirmek, ve mış
gibi yapmak değildir. Ama biz bir kez daha şunu ifade edelim: Biz
kadınlar; kadın hareketi, kadın mücadelesi yürütenler
kazanımlarımıza da sahip çıkacağız, kadına
yönelik şiddeti ve cinayetleri de durduracağız.
Yaşamın her alanında kadın, yaşam, özgürlük yani
(x) demeye devam edeceğiz.
Hepinizi bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grubu
adına Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Açanal.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
CHP grup önerisi hakkında grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım.
Gazi Meclisimizi ve yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
2020 Ocak ayında Çinde ortaya çıkan ve
ardından pandemiye dönüşen Covid-19un yol açtığı
salgın tüm dünyada etkisini sürdürmektedir. Virüsün hızla
yayılması, birçok ülkede salgını kontrol altına
almayı zorlaştırmıştır. Pandemiye bağlı
sosyal mesafe, izolasyon ve bazı durumlarda karantina uygulaması gibi
çeşitli önlemleri hayata geçirmiştir. Sosyal izolasyon önlemleri ve
karantina uygulamalarıyla birlikte dünyanın çeşitli yerlerinde
ve ülkemizde, toplumda suç oranlarının düştüğünü ve buna
bağlı olarak aile içinde daha çok zaman geçirme ve aile içi
farkındalıkların, özlemlerin artmasıyla pandemi döneminde
aile içi şiddette oransal olarak azalmaların olduğu tespit
edilmiştir. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza
bağlı 2020 yılı itibarıyla 81 ilimizde kurulan
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinden yani ŞÖNİMlerden 1
Ocak-31 Ekim 2020 tarihleri arasında 184.693 kişi hizmet
almıştır. 146 kadın konukevi 3.508 kapasiteyle
faaliyettedir. Sağlık Hayat Merkezi yani SHMler kadın
hizmetleri irtibat noktalarıyla daha etkin ve ulaşılabilir bir
duruma gelmiştir. Ayrıca ilgili Bakanlığımız
bünyesinde ALO 183 sosyal destek hattı şiddete uğrayan
kadınlarımız için yedi gün yirmi dört saat hizmet vermektedir.
Salgın kapsamında 49 ilimizde pandemi
sürecinde 65 tesis, otel, misafirhane, kamu kuruluşu ve yurt barınma
amacıyla kullanılmaktadır. Şu ana kadar 1.400 kadın ve
çocuk barınma amacıyla bu tesislerde koruma altındadır.
Şiddetle mücadelede ŞÖNİM ve SHMlerin iş birliği
içinde, etkili çalışmasından dolayı
Bakanlığın aile bilgi sistemi üzerinden veri
akışı yoluyla ilgili birimler arasında kurulan
hızlı irtibat ve eş güdümlü çalışma sayesinde
mağdurlara daha kısa sürede ulaşım
sağlanmıştır. Sayın Süleyman Soylu ile
İçişleri Bakanlığımız, kadına yönelik
şiddetle mücadele kapsamında 2020 yılı içerisinde 234.815
polis ve jandarma personeline aile içi kadına yönelik şiddetle
mücadele eğitimi vermiştir.
KADES yani Kadın Acil Destek İhbar
Sistemi, tek tuşla mağdur olan kadınlarımıza
yetişmektedir. 23 Kasım 2020 tarihine kadar 620.829 kişi
uygulamayı indirmiş olup 48.686 kişi uygulama üzerinden ihbarda
bulunmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Devamla) - Ayrıca bu
kapsamda kadın hizmetleri irtibat noktalarının kadına
şiddetle mücadelede Adalet Bakanlığı, İçişleri
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri
Başkanlığıyla ortaklaşa hazırladıkları
75 maddelik kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı
içinde de önemli bir yer aldığını belirtmek isterim.
Sıfır tolerans ilkesiyle kadına şiddet konusunda mücadele
etmeyi turuncu çizgimiz olarak kabul ediyoruz.
AK PARTİ kadroları on sekiz
yıllık bilgi, birikim ve kriz durumlarında bugün pandemide
olduğu gibi her türlü zorluğun üstesinden gelmeye mahir, tecrübeli,
ferasetli liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu
sıkıntıların üstesinden gelmiştir ve yine gelecektir
diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, İstanbul
Milletvekili Nevzat Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan
Çavuşoğlu ile 88 Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Dünkü birleşimde teklifin ikinci bölümünde yer
alan 36ncı maddenin önerge işleminde kalınmıştı.
36ncı madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
36ncı maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 15inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan veya tamamen ibaresinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin Osman Budak
Manisa Tokat Antalya
İlhami
Özcan Aygun
Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun.
Buyurun Sayın Aygun. (CHP
sıralarından alkışlar)
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı elektrik piyasasına ilişkin torba kanunun
36ncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle Kadına şiddete hayır!
diyerek sözlerime başlıyorum.
Yüce heyetinizi ve ekranları başında
bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgi
ve saygıyla selamlıyorum.
Yeni bir torba yasa ve yine delik deşik edilen yasalar
Önceki torba kanunda trafik borcundan vergi usulsüzlüğüne kadar pek çok
alanda af getirdiniz ama çiftçiyi yok saydınız; bu yeni torba kanunda
da maalesef çiftçi yine yok.
Çiftçinin tarımsal sulama kaynaklı
elektrik borcu çok fazla arttı, TEDAŞa borçlu durumda 61 bine
yakın çiftçimiz var. Ağustos ayında yapılan bir
yapılandırma ama maalesef bu yapılandırmada gereken
çalışmaları yapamadılar, çiftçilerimiz zorlanıyor.
Anladık ki AK PARTİ iktidarında çiftçinin adı yok. Çiftçiye
karşı körebe oyunu oynuyorsunuz. Çiftçinin elektrik borcuna dönük
hiçbir iyileştirme, hiçbir düzenleme yapmamışsınız,
gene uyumuşsunuz. Bu çiftçi düşmanlığı neyin nesidir
diye merak ediyorum ve anlamakta da zorlanıyorum. Çiftçiye hısım
değil hasım oldunuz.
Çiftçinin tarımsal sulama elektrik
borçları gittikçe kabarıyor. Elektrik fiyatlarını
patlattınız. Sanayicinin 1 kilovatsaat elektrik için ödediği
tutar 2020 yılının birinci döneminde bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 21,8; konutlarda ise yüzde 32,3
artmıştır. Tüketicimiz konutlarda 1 kilovatsaat elektrik için
ortalama 71,2 kuruş ödemektedir. Çiftçinin tarımsal sulama elektrik
borcu kilovatsaat başına ise 83 kuruşa çıkmış.
Geçen seneye göre fiyatlar yüzde 70 artmıştır. Geçen seneye göre
artan bu rakamlara rağmen sadece 6 ilde çiftçiye destekleme
uygulanması bana göre Türkiyenin diğer bölgelerinde üretim yapan
çiftçilere hakkaniyetsiz bir davranıştır; çiftçilerin bir an
evvel tüm ülkeyi kucaklayacak şekilde destekleme kapsamına alınması
gerekmektedir.
Artan elektrik, gübre, yem ve mazot fiyatları
dikkate alındığında çiftçinin üretime devam etmesi mümkün
değil. Desteklemeler genişletilmeli ve işlevsel hâle getirilmeli
ama bakıyoruz, 2021 bütçesinde tarımsal desteklemeler artacağına
aşağı inmiş. Mazot, gübre fiyatları artmamış
gibi çiftçinin desteklerini aşağı indirdiniz, damping
yaptınız. Sandıkta da çiftçi size damping yapacak, merak
etmeyin.
Elektrik faturalarına yansıyan kayıp
kaçak oranı, Türkiye ortalamasına baktığımızda,
yüzde 11e çıkmıştır. Sayın Başkan, değerli
vekiller; söz konusu kaçak oranı azaltılmadığı gibi
bunun azaltılmasına dönük hiçbir çalışma yok. Dürüst
tüketiciye ve gıda güvenliğinin sigortası olan çiftçiye ise bu
kanun teklifinde gene hiç yer yok. Her zaman olduğu gibi çiftçi -geçen
torba kanunda unutuldu- bu kanun teklifinde de unutulmuştur.
Yine, bakınız, çiftçi can çekişiyor.
Bugün tarım kredi kooperatifleri çiftçinin tarlasını
sürdüğü traktörlere haciz getiriyor. Bu, Amasya Kızılca köyünde,
Sivasta, Erzurumda, Çanakkalede, Edirnede var yani Türkiyenin her yerinde
Ziraat Bankaları ve tarım kredi çiftçiye haciz getiriyor. Ama ne
diyor kanun? Yargıtay 12. Dairesinin kararı var 2019da, diyor ki:
Çiftçinin tarım alet ve ekipmanlarını haczedemezsiniz. Ama
maalesef yargıyı tanımayan bir sistem var; çiftçilerin alet,
ekipmanlarına haciz getiriyorsunuz. Emekli maaşları
haczedilemiyor ama işte, geliyorsunuz, haczedilememesine rağmen
çiftçinin traktörünü haczediyorsunuz.
Bakın, gelin, hep beraber... 22 Haziran 2020
tarihinde bir yasa teklifi verdik. Bu yasa teklifi içerisinde ne var?
derseniz, çiftçinin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
olan tüm borçlarının faizlerini siliyoruz, 5 eşit taksite
bölerek çiftçilerin üretimde kalmasını sağlıyoruz ve
sürdürülebilir tarımın önünü açıyoruz. Bu da yetmez. diyoruz,
destekleme ödemelerine haciz koyuyorsunuz elektrik borcundan, sulama borcundan
dolayı; bu kanun teklifiyle beraber bunun da önüne set çekiyoruz.
AK PARTİ ve küçük ortağı MHPli
milletvekili arkadaşlarım, artık gelin, gerçekleri görün. Bu
ülkenin sürdürülebilir tarımı için çiftçilerin sesine kulak verin
diyorum, çiftçinin önünü açın ki ülkemizin önü açılsın diyorum.
25 Ağustos 2020 tarihinde başka bir teklif verdik, bu teklifte de
diyoruz ki: En önemli şey, tarımsal desteklere siz haciz koyuyorsunuz
ve sulama borcuna olan hacizle beraber gelinen noktada çiftçinin elini kolunu
bağlıyorsunuz. Gelin, hep beraber bunu da önlerinden
kaldıralım.
Destek veriyorsunuz, destekliyoruz bizler de sizi
ama verdiğiniz destekten gelir vergisi alıyorsunuz. Herhâlde bu utanç
size yeter diye düşünüyorum. Gelir vergisi kesilmesi tarımsal
destekler için en büyük ayıptır diyorum. Bir an evvel bu
yanlıştan vazgeçin. Tarımsal destek üretimin desteklenmesi,
yapılması için verilir ama siz bundan yüzde 2 ve yüzde 4 gelir
vergisi kesiyorsunuz; gelin, bu yanlıştan bir an evvel vazgeçin
diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) Yine,
Komisyonda bekleyen başka bir kanun teklifimiz var. Çiftçi Kayıt
Sistemi... İşte, bugün tebliğ yayınlanmış
tarımsal desteklemelerle ilgili, gene Çiftçi Kayıt Sistemine
bağlamışsınız. Tarım
Bakanlığının elinde Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi
var, TÜKAS var, IES var. Gelin, 23,5 milyon hektar olan üretim
alanının tamamını destekleme kapsamına alın. En
önemlisi, doğal afetle karşılaşıyoruz sık
sık, doğal afetin de önüne geçelim, tarımsal sigortaların
önünü kapayan ÇKSyi de kökten temizleyelim diyorum.
Gelin, bugün çiftçimiz için güzel bir şey
yapalım, 5 Grup Başkan Vekilimizin ortak önergesiyle çiftçilerimizin
Ziraat Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine olan
borçlarını öteleyelim. Biz Cengiz İnşaatın, TÜVTÜRKün
vergi borçlarını silmeyelim. Gazi Meclis bu ülkenin efendisi olan
çiftçilerin borçlarının faizini silsin ve 5 eşit takside bölerek
onların önünü açalım diyorum.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesinde geçen
sonucuna ibaresinin neticesine olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeynel
Özen Erdal
Aydemir Züleyha Gülüm
İstanbul Bingöl İstanbul
Musa
Piroğlu Murat
Çepni Hasan
Özgüneş
İstanbul İzmir Şırnak
Murat
Sarısaç
Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.
Buyurun Sayın Özgüneş. (HDP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Değerli
arkadaşlar, herkesi selamlıyorum.
Kadına yönelik uygulanan şiddet problemi
aslında bir kadın sorunu olmaktan ziyade bir erkek problemidir;
pratik davranışlar problemi, aynı zamanda zihin problemi.
Beş bin yıllık devlet kültürüyle oluşan erkek zihniyeti,
kadını ezmektedir. Dolayısıyla iki yönlü, eğer biz hem
zihniyetimizi değiştirir, öz eleştirimizi erkek olarak verirsek
hem de hükûmet, pratikte koruyucu ve zihin değiştirici önlemler
alırsa bununla ilgili yol alma şansımız vardır. Zaten
kadınların çok güçlü bir mücadelesi var. Bu mücadelenin
yanındayız, kutluyoruz kendilerini. Şuna kesinlikle
inanıyorum: Kadın kurtuluş ideolojisiyle
(x)
şiarıyla toplumun, insanlığın kurtuluşu
gerçekleşebilir. Bu vesileyle kendi adıma söylüyorum: Kadına
karşı kendi kişiliğimdeki erkeği öldürme
noktasında, söz veriyorum bunun çabası içerisinde olacağım.
Diğer bir husus, değerli arkadaşlar,
Şırnakın çokça sorunu var. Özellikle Sayın Zengine
buradan çağrım ve dikkatlerine sunuyorum: Kaç kez bu meseleyi dile
getirdim gerçekten ben de bilmiyorum yani çokça getirdim. Şimdi, ekim
ayından bu yana, değerli arkadaşlar, Şırnakın
Güçlükonak ilçesinin 13 köyünde sular kesik, ekim ayı 7sinden bugüne.
Niçin kesik? Sular kuyuyla elde ediliyor ve bununla bağlantılı
olarak, tabii ki, elektrikle hallediliyor. Tam yirmi yıldır,
arkadaşlar, yirmi yıldır -burada resmî belgesini de aldım-
biriken borçları DEDAŞ şimdi tahsil etmek istiyor. Ee, devlet
zamanında almamış, tahsil etmemiş. Şimdi toplam 13
köyün borcu 8 milyon liraya yakın yani bu köylerin bu parayı ödeme
şansı yok bu krizde.
O açıdan, ricamız bu konu üzerinde biraz
yoğunlaşılmalı çünkü bugün vesilesiyle de şunu iyi
biliyoruz, su sıkıntısı olduğu zaman en çok
sıkıntıyı kadınlar çeker ve gerçekten dün de irtibata
geçtik, traktörle su çekiyorlar, traktörle çekiyorlar; bu doğru bir
yaklaşım değil, mutlaka önlenmesi gerekir ve defalarca da
söyledim, bu 13 köyü suya kavuşturabilecek 6 kilometrelik bir dere var
yakında. Aslında oradan çok rahatlıkla bu su herhangi bir
ihaleyle temin edilip halkımız suya kavuşturulabilir.
Diğer bir husus, değerli arkadaşlar,
Şırnakın Nerduş Deresi var. Bu suyun kenarında
mevsimlik bahçeler, gerçekten Şırnakın yegâne dinlenme
alanı onun kenarındaki tesisler ve bahçeler. Aynı zamanda
köylülerin hayvanları, tarım arazileri buradan, kenardakiler, bu
sudan sularını temin ediyorlar ama nasıl? Cudi eteklerindeki,
özellikle kuzey eteklerindeki kömür ocaklarının -müteahhitlerin- suya
bütün kirliliği akıtmaları sonucunda su katran gibi akıyor,
katran gibi akıyor, bütün o sudan yararlanma imkânını
engelliyor. Dolayısıyla, buraya da dikkat çekmek istiyoruz.
Ayrıca, değerli arkadaşlar,
Şırnakın gerçekten bütün yolları, bakın, bütün
ilçelere giden ve Nusaybinden Habura, Nusaybinden İrana giden
uluslararası yolları çok berbat; bunu defalarca dile getirdik.
Talebimiz, bu konu üzerinde bir yoğunlaşmanın, bir müdahalenin
gerçekleştirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Milletvekili.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Tabii ki sorunlar
bunlarla sınırlı değil ama önemli bir sorun daha var:
İçişleri Bakanı adına bir ekip kurulmuş, insanlara
telefon ediyorlar, insanları kaçırıyorlar, Niye HDPye
gidiyorsunuz, HDPde ne arıyorsunuz? HDPye üye olmaktan pişman
mısınız, pişmanlık yasasından yararlanmak istiyor
musunuz? Şimdi, değerli arkadaşlar, 90lardaki o çeteci
anlayışı hepimiz biliyoruz, tekrar oralara dönmeyelim. HDP, bir
kadın partisidir, onurun partisidir, demokrasinin, barışın
partisidir, halkların eşitliğini savunan bir partidir.
Dolayısıyla HDP üzerine bu kadar âdeta- düşmanca
yaklaşmamak lazım. Hep birlikte bu ülkeyi kurtaracağız,
demokrasiyi de barışı da birlikte yapabiliriz, öfkeyle,
intikamla bu iş olmaz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin,
Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneşin 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkanım,
ben, şimdi bu köylerimizle ilgileneceğim, önce aldım bunu.
Ama söz alma sebebim tabii ki sayın hatibimizin
İçişleri Bakanımızla alakalı yönelttiği, kabulü
mümkün olmayan ithamdır diyeceğim. Yani, söylenen cümle aynen
şudur: Yani, bu mümkün değil, olamaz ve bunu fevkalade taraflı
buluyorum. İçişleri Bakanı adına bir ekip kurulmuş ve
kurulan bu ekip üzerinden böyle şeyler, tehditler
yapılıyormuş. Yani eğer böyle bir şey iddiasında iseniz
bir defa, bir suç duyurusunda bulununuz, bulununuz! Yani burada, kürsülerde
bunu söylemek kolay. Gerçi buna siz
Bir suç duyurusunda bulunun. Türkiye
Cumhuriyetinin İçişleri Bakanına böyle bir şey
söylemezsiniz! Bizim bugüne kadar bölgede yaptığımız bütün
terörle mücadele çalışmalarımız, terörle mücadelemiz hukuk içerisindedir.
Hukukun içerisinde olmayan hiçbir şey olamaz, geçmişle
karıştırmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hatta öyledir ki
bakın, bir tarafta terör örgütü var; kural tanımıyor, hukuk
tanımıyor, insanları öldürüyor, askerleri öldürüyor,
öğretmen
Bakın, burada duruyor hâlâ, şehit edilmiş 2
öğretmenimizin fotoğrafı burada duruyor; siz konuşurken
size bakıyorlardı bu fotoğraflar. Ve devamında da terörle
mücadele ederken her şey hukuk dâhilinde olmuştur, hepsi. Askerî
anlamda yapılan müdahaleler de hukuk dâhilindedir, İçişleri
Bakanlığının terörle olan mücadelesi de hukuk dâhilindedir.
O sebeple, bu kürsüden söylediğiniz cümleler gerçekten çok bölücüdür, çok
tehlikelidir ve doğru değildir. Bunu, ben, tamamıyla
reddediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkan
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Başkan,
bir dakika söz almak istiyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Siz mi
alacaksınız? Çünkü bende belgeler var, konuştuğumuz
insanlar var.
BAŞKAN Filiz Hanım, buyurun.
35.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vekilimiz
elindeki belgeleri de ayrıca sunabilir. Ama ben, evet, sadece şundan
bu kadar emin olmamalarını rica edeceğim: Şimdi, kendisinin
de bizzat görüştüğü isimler var; Musa Taştan, İstanbul
Gençlik Meclis Üyesi Lider Polat, HDP Sultangazi İlçe Yöneticisi Cihan
Çitgez -bunları siz de not alırsanız- Cizre Belediye Meclis
Üyesi İbrahim Kaya. Aynı şekilde, Ankarada da ben çok şeye
tanığım. O yüzden, her yerde bu muamele var. Bu, suç duyurusunda
bulunmuyoruz anlamına gelmiyor. Biz, olan her şeyle ilgili, bugün
yargının ne kadar kuşatılmış olduğunu bilsek
de sırf hani o tarihe not düşmek var ya, onun için suç duyurusunda
bulunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Gerçekten, olan her şeyle ilgili suç duyurusunda bulunuyoruz
Özlem Hanım. Çünkü biz de hukukçuyuz, hukukçular var. Hukukçu olmak
gerekmiyor, insan olmak gerekiyor zaten kendisine yönelik bir kötü muamele
varsa ona karşı suç duyurusunda bulunmak için. Ama 1990larla
karıştırmayın. diyorsunuz ya, keşke gerçekten sadece
bu bizim algımız olsa, bunu çok isterdik. Hani, bugün konuşmaya
başlarken dediniz ya Dinlemek, anlamaktır aynı zamanda. diye,
bunu gerçekten temenni ediyorum. Yani bunlara birazcık kulak verin ve
birazcık şüphe duyun. Şüphe önemli bir şeydir, şüphe
geliştirici bir şeydir. Gerçekten böyle şeyler oluyor mu? diye
şüphe duyun. İçişleri Bakanı bilmiyorsa da o zaman
araştırsın; bakın, buradan bu kadar isim veriyoruz, o zaman
bununla ilgili soruşturma başlatsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Bana söyleyemezsiniz ki gerçekten, uzun yıllardır, idari
soruşturma açılmış kaç insan var? Bunu ben bütçede de
sordum kaç kere, idari soruşturma açılmış kaç kişi
var? Açılmıyor arkadaşlar, cezasızlıkla maluller,
davalar beraatla sonuçlanıyor, hatta takipsizlikle. Bakın, dün Metin
Lokumcu örneğini verdim -ya da bugün, karıştırdım-
öldürüldü bu adam gazla ve dokuz yıl sonra dava açılıyor ya,
dokuz yıl sonra. Siz iktidardasınız. Biz parti çıkarı
için konuşmuyoruz, insanların bekası için, insan hakları
için konuşuyoruz. Lütfen ama lütfen bunların gerçek olduğuna bir
nebze de olsa kulak verin ve soruşturmalarınızı açın
çünkü aksi takdirde bunlardan sizler de ciddi olarak sorumlusunuz.
Saygılar sunarım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
36.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şöyle ifade etmek isterim: Filiz Hanım,
birbirimizi yıllardır tanıyan insanlarız. Ben burada
yapılan bütün konuşmaları sahici buluyorum ve ben gerçek bir
dinleme yapıyorum, gerçek dinlemeyi çok önemsiyorum. Böyle
bakıldığı zaman buradaki problem şudur: Hayatın
içerisinde, maalesef, maalesef, her işini yapan insan bazen hukuktan
uzaklaşabilir, hukuksuz işler yapabilir; yapabilir demeyeyim,
yanlış anlaşılmasın, yapıldığı
anlar olabilir. Böyle durumlarda bize düşen şikâyetçi olmaktır,
takip etmektir, bunun suç olduğunu ispat etmektir. Benim buradaki
itirazım şunadır: Yani Yaşanan problemler yoktur. demeyi
istemem. Neden? Görevini yaparken, ifa ederken sınırlarını
geçen kişiler olabilir ama burada hatip bir örgüt kurulduğunu
söylüyorsa, bu örgütün başında da bizim İçişleri
Bakanımızın olduğunu söylüyorsa kusura bakmayın yani.
Bu, artık külliyen bir yalandır diyeceğim yani böyle bir
şey olabilir mi? Siz bu ülkenin İçişleri Bakanını bir
terör örgütü kurmakla neredeyse suçluyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Yani bu olacak şey
midir Sayın Hatip? Lütfen, rica ediyorum. Varsa problem -ki var
olduğunu söylüyorsunuz- bu iddianızı temellendirin, iddiadan
şikâyetçi olun, biz bunun takipçisi olalım. Bunu söylemek başka
bir şeydir, bu ülkenin İçişleri Bakanına suç atfetmek
başka bir şeydir. Bir lafı hacminde konuşamaz
mıyız yani? Her şeyi illa böyle en ifrat noktasında
Dinlenmemesinin sebebi buraya geliyor. Siz meseleyi zemininde
Bakın, su meselesi
Şimdi, ben Sayın
Valimizle konuşmaya çalışıyorum yani sizin her
söylediğiniz kelimeye gücüm yettiği oranda ben de
arkadaşlarım da değer atfederek çözüm bulmaya
çalışıyoruz ama siz bu kürsülerde nasıl dersiniz ya
İçişleri Bakanına Terör örgütü kurdu, bir örgüt kurdu. diye.
Her işin bir sınırı var, rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) Sayın
Başkan, burada bir yanlış anlaşılma var. Lütfen bir
dakika izahat
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Nasıl
yanlış, kulaklarımla duydum ya.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) - Sataşma
var burada.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç de sataşma yok.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 36ncı maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Enez
Kaplan İmam
Hüseyin Filiz
İzmir Tekirdağ Gaziantep
Mehmet
MetanetÇulhaoğlu Ümit
Beyaz Fahrettin
Yokuş
Adana İstanbul Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 36ncı maddesiyle ilgili İYİ
PARTİ Grubumuzun verdiği önerge üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Bu maddeyle 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 15inci maddesinin (1)inci fıkrasında
yapılan değişiklikle elektrik dağıtım
şirketlerinin denetim konusu düzenlenmekte, denetimde yetkili kurum olan
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bu yetkisini
devredebilmesine imkân sağlanmaktadır. Komisyon üyesi
arkadaşlarımın yazdıkları muhalefet şerhinde de
belirtildiği gibi bu değişiklik olabilir ancak uygulama
açısından problem olabilir. Kanaatimce elektrik
dağıtım şirketlerinin denetimi yetki devri
yapılmaksızın Bakanlık tarafından
gerçekleştirilebilir. Bu yetki niye devrediliyor, onu da anlayabilmiş
değilim. Bakanlık oluşturacağı heyete istediği
kurumdan, -EPDK dâhil- uzman alabilmelidir. Ayrıca yine bu maddede
önerilen denetim faaliyetlerinin masraflarıyla ilgili
dağıtım şirketi tarafından masrafların ödenmesi
gerekir. Bunun için ayrıca ödenek ayırmaya gerek yoktur diyorum.
Denetim sonucunda oluşturulan raporların şeffaflık
açısından internet ortamında kamuoyuyla
paylaşılması gerekir diyorum.
Değerli milletvekilleri, elektrik
dağıtım görevi 2009dan önce kamunun sorumluluğundayken o
yıl başlayan özelleştirmeyle dört yıl içinde özel sektörün
eline geçti. 2009dan 2013e kadar özelleştirilen elektrik
dağıtım şirketlerinin çoğunluğu aynı zamanda
araç garantili otoyol, köprü, yolcu garantili havalimanı, hasta garantili
şehir hastaneleri ihalelerinde adları sık sık duyulan
inşaat şirketleriydi. Maşallah, her yerde varlar,
başkalarına bırakma niyetleri yok.
Değerli milletvekilleri, söz konusu
dağıtım şirketleri elektriği büyük ölçüde kamuya ait
Elektrik Üretim Anonim Şirketinden, EÜAŞtan satın alıyor.
Bunun yanı sıra özel elektrik üretim şirketleri de mevcut. Bu
üretim şirketleri de elektriği büyük ölçüde devletten
sağladıkları alım garantisi veya yüksek tutarlı
teşviklerle üretiyorlar.
Değerli milletvekilleri, EPDK, her üç ayda bir
özel şirketlerin dağıttığı elektrik
fiyatını düzenleyen tebliğler yayımlıyor, böylece
elektrik fiyatlarını sanki devlet otoritesi belirliyormuş gibi
görünüyor. Fakat, devletin Elektrik Üretim Anonim Şirketi eliyle elektrik
dağıtım şirketlerine giderek ucuzlayan fiyatlarla elektrik
satarken dağıtım şirketlerinin halka ulaştırdığı
elektriğin fiyatında hiçbir indirim yapmadığını
görüyoruz. Yani, elektrik şirketleri elektriği giderek daha ucuza
alıyor ancak halka bu indirim yansımıyor,
yansıtılmıyor. Bu, nasıl bir anlayış, nasıl
bir adalet? Devletten ucuza al, vatandaşa pahalıya sat!
Son bir yılda Elektrik Üretim Anonim Şirketi
tarafından dağıtım şirketlerine verilen elektrik ne
kadar ucuzladı? 1 Ekim-31 Aralık 2019 döneminde bu fiyat kilovat saat
başına 34,86 kuruş, 1 Temmuz-30 Eylül 2020 döneminde 13,20
kuruştur. Görüldüğü üzere 1 Ekim 2019dan 1 Temmuz 2020ye kadar
EÜAŞ, elektrik dağıtım şirketlerine
sattığı elektriğe yüzde 62 oranında indirim
yaptı. Sadece son üç aylık dönemin indirim oranıysa yüzde 42
ancak bu tarife halka yansıtılmadı ve dokuz aydır
halkın tükettiği elektriğe tek kuruş indirim
yapılmadı. Şimdilerde dağıtım şirketlerine
kilovat saati 15,4894 kuruştan satılan elektriği vatandaş
75 kuruşa kullanıyor. Hiç olmazsa şu salgın döneminde
dağıtım bedeli, Enerji Fonu, TRT payı ve BTV alınmasa
ve halkımız elektriği ucuza kullansaydı.
Değerli milletvekilleri, özelleştirme
sırasında zamanın Maliye Bakanı Sayın Mehmet
Şimşek, elektrik dağıtım sektörü
özelleştirmeleriyle yatırım ve operasyonel faaliyetlerin özel
sektör tarafından yapılarak kamunun finansman yükünün
azaltılacağından ve kayıp kaçaktan dolayı elektrik tüketicilerinin
katlandığı maliyetin düşürüleceğinden
bahsetmişti. Uygulamaya bakınca gerekli yatırımların
yapılmadığını ya da yetersiz olduğunu
görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Ayrıca, tüketicilere de olumlu bir yansıma olmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu
haksızlıkların ortadan kaldırılması,
yanlış gidişatın durdurulması, ancak ve ancak
konularında uzman, iyi yetişmiş, dürüst, ahlaklı, çalışkan,
devletin ve halkın menfaatini en ön plana alan kadrolar ve bu
anlayıştaki şirketlerle olur diyor, Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Salonun havalandırılması için
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
İKİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 17.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 20nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
37nci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun okuyun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin 37nci maddesinde geçen
sorumluluğu ibaresinin mesuliyeti olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Erdal
Aydemir Züleyha Gülüm
İstanbul Bingöl İstanbul
Murat
Sarısaç Musa
Piroğlu Murat
Çepni
Van İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Murat Çepni. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Teşekkürler
Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; dün,
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi İstanbul Sözleşmesi
imzalansın, uygulansın. talebiyle topladığı 600 bin
imzayı Meclise getirdi ve KEFEKe sundu, vekillerle görüşmeler
yaptı. Biz de imzaların takipçisi olacağız. Kadına
Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle de bütün
yaşam alanlarında, zindanlarda, iş yerlerinde, fabrikalarda
direnen tüm kadınları Figen Yüksekdağ şahsında
selamlıyorum.
Evet, pandemi kontrolden çıkmış
durumda, tümüyle bir yoksul kırımına dönüşmüş hâlde ve
iktidar, tüm dünyada olduğu gibi, yine geçici önlemler almakla
meşgul, gerçekleri ters yüz etmekle meşgul. Oysa biz
başından itibaren, pandemiye karşı mücadele söz konusu
olduğunda özel olarak ücretli izin talebini yükselttik. Yani milyonlarca
işçi ve emekçi fabrikalarda, iş yerlerinde, şantiyelerde
çalışmaya devam ederken, toplu taşımalara binmek zorunda
iken Evde kal! çağrısı yapmanın son derece ikiyüzlü, son
derece yanlış bir çağrı olduğunu söyledik, söylemeye
devam ediyoruz. Oysa sadece on beş günlük ücretli izin talebini
karşılamak için 39 milyar TL gerekiyor. Patronların aynı
süredeki kârlarının üçte 2si bu rakam. Yine, İşsizlik
Fonunun üçte 1i bu rakam. Yine, beş yılda beşli çeteye verilen
ihalelerin yarısı bu rakam. Yani halka karşı mücadele etmek
yerine pandemiye karşı mücadele etme kararı verse iktidar,
pekâlâ bu yoksul kırımı ortadan kaldırılabilir.
Evet, dün reform söylemlerinden işçi
sınıfının payına ne düştüğünü bir kez daha
gördük. İşçi sınıfının sendikal hakkına,
kazanılmış haklarına karşı geliştirilen
saldırılar, bir devlet politikası. Bu devlet politikası,
kolluk güçleriyle birlikte icra ediliyor. Hatırlarsak, AKP Genel
Başkanı, OHAL sürecinde şu açıklamayı
yapmıştı, patronlara demişti ki: Siz OHALe niye itiraz
ediyorsunuz? Bakın, ne güzel, bu süreçte grev olmuyor. Yine, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Varank, yakın zamanda iş dünyasına sitemde
bulunarak şöyle dedi: Bizim sizin talebinizle
çıkarttığımız yasalara işçi sınıfı
tepki verdi fakat siz sessiz kaldınız, bizi yalnız
bıraktınız.
Evet, işçi sınıfının
örgütlenme, grev ve protesto hakkına dönük saldırı, bir devlet
politikasıdır. Bugün direnen maden işçileri, direnen metal
işçileri bize bir şey gösterdi. Direnen maden işçileri, direnen
metal işçileri sendikalı oldukları için işten
atıldılar ve kazanılmış haklarının
gasbedilmesine karşı direnişe geçtiler. Direnişe
geçtiklerinde karşılarında kolluk güçleri barikatlar kurdular,
onları gözaltına aldılar, saldırdılar. Evet, madem
işçi sınıfı en temel hakları için, protesto hakkı
için eylem yaparken karşısına dikilen kolluk güçleri, sermaye
patronlarından, sermayenin devletinden aldıkları talimatlarla
dikiliyorlarsa o zaman işçi sınıfının görevi de
sermayenin faşist devletine karşı mücadele etmektir.
Evet, biz buradan bir kez daha METAL-İŞ ve
MADEN-İŞte örgütlü işçi sınıfının
açtığı yolun tüm işçi sınıfı ve ezilenlere
örnek olması gerektiğini söylüyoruz. Bugün en temel haklarımız
olan iş, ekmek, özgürlük, örgütlenme haklarımız için sermayenin
faşist devletine karşı mücadele etmekten başka bir yolumuz
yoktur. Biz bulunduğumuz her alanda, her şart ve koşulda, her
yol ve yöntemle bu mücadeleyi, işçi sınıfı ve emekçilerle,
ezilenlerle hep birlikte yürütme, büyütme mücadelesini vereceğimizi
buradan bir kez daha söylüyor ve direnen maden ve metal işçilerini bir kez
daha selamlıyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, konuyla ilgili sadece tutanaklara
girmesi açısından şunu ifade etmek isterim.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendi kavramsallaştırmaları çerçevesinde,
tamamen hayalî birtakım yaklaşımlarla devleti, Hükûmetimizi
itham edici, işçi, işverenlerle ilgili gerçek dışı
söylemlerin hiçbirisini kabul etmediğimizi ifade etmek isterim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, tutanaklara geçsin bari.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hatibimizin anlattığı her şey somut, yaşamda
karşılığı olan, işçileriyle, engellenmeleriyle
hepsi somut, yaşamın sonuçları. Bir hayal yok. Hayal varsa,
sanırım iktidar partisinin dünyasında var.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
37nci maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 17nci maddesinin altıncı fıkrasının
(a) bendinin üçüncü cümlesindeki bedeli ibaresinin ücreti şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mahir
Polat Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin
İzmir Kocaeli Adana
Tacettin
Bayır Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz
İzmir Manisa Tokat
Çetin
Osman Budak
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Mahir Polat.
Buyurun Sayın Polat. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHİR POLAT (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra sayılı
Enerji Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 37nci maddesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Günü. Kadına şiddete karşı olduğumu beyan etmek
isterim.
Sermayenin penceresinden bakan,
çabuklaştırma, basitleştirme adı altında denetim
mekanizmalarını ortadan kaldıran, kamulaştırma
işlemlerinin hızlı ve denetimden uzak
gerçekleştirileceği düzenlemeler yapılmak isteniyor. Madde
düzenlemesinin kanunlaşmasıyla birlikte, taşınmazın
teminine dair kurul kararı aranmaksızın kamulaştırma
yapılabilecek, Kamulaştırma Kanununun 6ncı maddesi
ortadan kaldırılmış, atlanmış olacaktır.
Burada vatandaşın hak kaybı söz konusu olabileceği gibi
denetim mekanizmasının ortadan kaldırılması da
başlı başına bir kamu yararına
aykırılıktır.
Günümüzde enerji temininin iki büyük problemi
vardır, iki büyük sorunu vardır: Bir tanesi süreklilik, bir tanesi de
güvenliktir. Yani Türkiye gibi, enerjide, özellikle petrol ve doğal gazda
net ithalatçı konumunda olan ülkelerin sürdürülebilir enerjiye güvenli bir
şekilde ihtiyacı vardır. Ülkeler bunları güç ve
diplomasiyle yerine getirmeye çalışırlar. Bazı ülkeler
sadece Japonya örneğinde olduğu gibi- diplomasiyi kullanırlar,
bazı ülkeler de gücü kullanırlar. Türkiyenin de dengeli olarak gücü
ve diplomasiyi birlikte kullanması gerektiğine inanıyorum.
Ülkemizde, özellikle elektrik enerjisi üretme
konusunda maalesef doğa ve insan sağlığı hiçe
sayılarak işlemler yapılıyor. Örneğin, nükleer enerji
santrallerinin kurulmak istendiği yerler ülkemizin doğa harikası
yerleridir, Sinop ve Akkuyu gibi yerler. Nükleer enerjiye karşı
olduğumu söylerken sadece enerji nakil hatlarındaki kayıp
kaçağın ortadan kaldırılmasıyla Türkiyenin nükleer
enerjiye olan ihtiyacının ortadan kalkacağını
söylüyorum. Üçüncüsünü düşünmek bile istemiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, Avrupa
bölgesinde sayı ve kapasite bakımından en fazla linyit ve
taş kömürüyle çalışan, yakıtlı termik santralleri
planlayan ülke durumunda. Dünyanın en büyük 4üncü ve Avrupanın en
büyük 2nci linyit üreticisi ve tüketicisiyiz. Buna ek olarak, 2016
yılında Türkiye dünyanın 7nci büyük taş kömürü
ithalatçısı konumundadır. Kömür kaynaklı elektrik üretimi,
güneş enerjisinin yaklaşık 15 katı, rüzgâr enerjisinin de 6
katıdır. Yani doğayı kirleterek enerji elde ediyoruz.
Bazen, özellikle termik santrallerin bulunduğu bölgede insanların
nefes almakta bile zorluk çektiklerini duyuyoruz, görüyoruz. Buradan, Temiz
Hava Hakkı Platformu tarafından yapılan analizlere
baktığımızda, 2017 yılında Türkiyede
insanların kirli hava kaynaklı ölümleri, trafik kazası
ölümlerinin yaklaşık 7 katıdır. Yani çevremizi ve
havamızı ne kadar kirlettiğimiz ortadadır.
Türkiyenin yenilenebilir enerji kaynaklarına
yatırım yapması gerekiyor. İktidarın yenilenebilir
enerji kaynaklarından anladığı JES ve HESlerdir.
Karadenizin derelerinin ekolojik yıkımlarına ve sel
felaketlerine neden olan HESler, akarsu yataklarını
değiştirmekle kalmıyor, insanları da taşkınlarla
ölüme sürüklüyor; buna Dur. demek zorundayız.
Yine, özellikle Aydın ilimize
baktığımızda JESlerin doğaya neler
yaptığını Aydın milletvekillerimiz, özellikle Süleyman
Vekilimiz sıkça dile getiriyor, ben bir kez daha beyan etmek isterim,
orada tarım topraklarını ve insan hayatını JESler maalesef
yok ediyor; bunu da bir çerçeveye oturtmak, engellemek lazım.
Bugün, su kaynaklarımız, yer altı
sularımız, toprağımız, havamız kirlenmiş
durumdadır. Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde yüzeysel
sularımızın, yer altı su kaynaklarımızın,
havamızın, toprağımızın yüzde 50sinden
fazlasının kirli olduğu görünüyor. Özellikle son yıllarda
gerçekleşen çılgın projeler de bunlara katkı sunuyor.
Memleketin her köşesinde yıkıma
sebebiyet veren kâr odaklı şirketlere karşı mücadelemiz
devam ediyor. Bakın, size bir örnek vermek isterim, geçtiğimiz pazar
günü, insanlar can derdinden sağlık nedenleriyle evlerinde
karantinadayken İzmir Seferihisarda, Orhanlı köyünde dur durak
bilmeyen enerji şirketi JES yapacağım. diye ağaçları
yerlerinden söktüler, köylülerin müdahalesiyle karşı
karşıya kaldılar. Köylülerin mücadelesini sahipleniyorum,
buradan onları selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Yine, onların söktükleri ağaçları,
Orhanlı köylüleri, köylü kadınlarımız aynı gün yerine
dikerek cevap vermişlerdir; onların emeklerine, yüreklerine
sağlık diyorum, ağaç diken o ellerinden öpüyorum. Yeter
artık daha fazla doğa talanı, enerji için bile olsa olmasın
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 37nci maddesinde yer alan "değiştirilmiştir
ibaresinin "yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Behiç
Çelik MehmetMetanet
Çulhaoğlu
İzmir Mersin Adana Enez Kaplan Fahrettin Yokuş Bedri Yaşar
Tekirdağ Konya Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak
isteyen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teklifin 37nci maddesinde yapılan düzenlemede
Bağlantı tarifeleri, şebeke yatırım maliyetlerini
kapsamaz; bağlantı yapılan tüketim tesisinin iç
tesisatının ve üretim tesisinin şalt sahasının
dağıtım şebekesine bağlanması için inşa
edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar
ile sınırlıdır. Bağlantı hattının
tüketici veya üretici tarafından tesis edilmesi hâlinde,
bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğu karşılığı
dağıtım şirketine devredilir, bu tüketicilerden ve
üreticilerden bağlantı bedeli alınmaz. deniyor. Biz bu maddeye
olumlu bakıyoruz. Ama bunun yanı sıra, tabii, bu madde nereden
doğuyor? İşte şehrin herhangi bir köşesinde Benim
elektriğe ihtiyacım var. dediğiniz anda, normal şartlarda,
bu işletme şirketlerinin, dağıtım şirketlerinin
enerjiyi buraya kadar götürme mecburiyeti var ama ipe un seriyor. Diyor ki:
Gel, bu yatırımı sen yap, işte bedelini de şu tarihte
öderiz. Normal şartlar altında bu yatırımların
dağıtım şirketleri tarafından yapılması
lazım.
Tabii, dağıtım şirketleri
demişken, onların da süreleri dolmak üzere, önümüzde üç dört
yılları var. Mümkün olduğunca şu an şebekeye
doğru düzgün yatırım yapmıyorlar, özellikle bu konuda ciddi
problemler var. Bunların her biri kendilerine alt şirket
oluşturdular. Yani bundan önceki yaptığı
yatırımları da kendi oluşturdukları alt şirket
marifetiyle yapıyorlar, bunların yatırım maliyetleri de
inanılmaz yüksek, onu da buradan ifade ediyorum.
Yine buna paralel olarak, tabii, bu
dağıtım şebekelerinin işletme haklarının
devriyle beraber, biz, enerjiyi özel sektör dağıtacak, hatlara da
bakım yapacak, fiyatlar da düşecek diye bekledik ama nafile. Maalesef,
Türkiyede enerji fiyatları bir türlü düşmedi, tam tersine vergi
tahsilat reçetelerine dönüştü. Ne oldu? Mesela -işte elektrik
faturası- 15,48 kuruşa Elektrik Üretim AŞden alıyor,
dağıtım şirketleri marifetiyle de -ben size söyleyeyim,
bakın- konutlara 61 kuruştan, tarımsal sulama abonelerine 71,92
kuruştan, sanayi abonelerine 70,17 kuruştan, ticaret abonelerine de
80,62 kuruştan satıyor. Bu ne demek? Yaklaşık 3,5
katını ilave ederek bunu pazara sunuyor. Peki, ne oluyor, bu elektrik
faturasının üzerinde neler var? Bu sadece bir elektrik faturası
değil. Bunun üzerinde bir kayıp kaçak bedeli var,
dağıtım bedeli var, perakende satış bedeli var,
iletişim bedeli var, sayaç okuma bedeli var, enerji fonu var, TRT
payı var, belediye tüketim vergisi var, KDV var; yani, elektrik bedelinin
dışında ne istiyorsanız var.
Peki ne oluyor? Tabii, bu kadar bindirmeleri
yaptığınız zaman hem üreticimiz hem sanayicimiz enerjiyi
yüksek bedelle tüketiyor. Yüksek bedelle tükettiği zaman da otomatikman bu
her türlü ürüne yansıyor, piyasaya yansıyor; biz de tükettiğimiz
ürünleri pahalı tüketiyoruz. Yani, Türkiyenin aslında ciddi manada
enerji ihtiyacı var, ciddi rakamlar da ödüyoruz. Özellikle garantilerimiz
var, şu son dönemde belki altıncı ayın 30u itibarıyla
YEKDEM süreleri doluyor. Yani, bu önümüzdeki altı ay sonra daha bu garantiler
verilmeyecek. İşte, HESlere verdiğimiz 7 sentkilovatsaat
garanti var, güneş enerjisine 13,1, biyoenerjilere yine 13,1
sentkilovatsaat garantiler veriyoruz. Tabii, bunu neden yabancı parayla
veriyoruz? Bunların çoğu ithalata dayalı olduğu için. Ama
Millî ekonomi, yerli ekonomi diyoruz, bu alanda maalesef istediğimiz
mesafeleri katedemedik.
Bak, İbrahim ağabey, TEMSAN vardı,
devletin TEMSAN diye bir kuruluşu vardı, ne yapıyordu biliyor
musunuz? Türbin yapıyordu, bu HESlerde gördüğünüz türbinlerin
çoğunu bunlar yapıyordu ama ne oldu biliyor musunuz? Bu fabrika
şu an maalesef 60 megavatlık türbinler yapabilecekken şu an 1
megavat bile yapmıyor. Sadece 10 megavata kadar danışmanlık
yapıyor. Yabancı şirketler, özellikle bu projelere kredi
vermeyle kendini memur hisseden özellikle Çin şirketleri, Alman
şirketleri kredisiyle beraber bu türbinleri satıyor, biz de devlet
olarak TEMSAN devlet şirketi olmasına rağmen bunu ayağa
kaldıramadığımız için bu kaldı kenarda.
İşte, bu tür yerli müesseseleri hepimizin desteklemesi lazım.
Artık bu ülkenin hem kendi türbinini hem de diğer enerji
sektörlerinde kendi jeneratörlerini, kendi rüzgâr türbinlerini üretme gibi bir
mecburiyeti var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Eğer yerli üretime ağırlık
verirsek o zaman biz yabancı parayla garantiler vermeyiz, TLyle veririz.
Erzurumda 7 sent/kilovatsaat garanti vermeyiz de bunun
karşılığı 7 kuruş veririz. Bunun bir tane yolu
var: Yerli ekonomiyi güçlendirmek. Yerli üreticileri, yerli tedarikçileri
sonuna kadar desteklememiz lazım yoksa -yoksası belli- yine bizi
maalesef bu acı faturalar bekliyor; bundan hiçbirinizin şüphesi
olmasın. Tabii, enerjiyle de bir sürü oynadık, Enerji Piyasası
Kanununu 9 kez değiştirmişiz. Son beş yılda, Enerji
Verimliliği Kanununu 5 kez değiştirmişiz. Bunlarla
oynamayla bir sonuç elde edemeyiz diyorum. Bu kanun teklifini, bu 6ncı
maddeyi yani bu tesis bedellerinin tüketiciye yansıtılmaması
maddesini bizler de destekliyoruz.
Kanunun hayırlı uğurlu
olmasını diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde 3 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Buyurun, okuyun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Hüseyin
Kaçmaz Erdal Aydemir
İstanbul Şırnak Bingöl
Murat
Çepni Züleyha
Gülüm Murat
Sarısaç
İzmir İstanbul Van
Musa
Piroğlu
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Yaşadığı dönemi
aşmış yazar George Orwell şöyle diyordu: Bir toplum
gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa gerçeği söyleyenlerden de o
kadar nefret eder. Bugün bizlere karşı, HDPye karşı,
iktidarın ve ortağının duyduğu öfkenin temel sebebi
budur. Çünkü her koşulda, her şartta gerçekleri dile getirmeye devam
ediyoruz ve bu sebeple onların nefretini kazanmaya da devam ediyoruz. Bugün
bu nefret, aslında iktidarı tümden bir kesime karşı
adaletsiz davranmaya da sevk ediyor, bunu herkes artık görüyor.
Sizler, bu ülkede birilerinin çok kolay hain,
eşkıya, terörist ilan edildiğini bilirsiniz, kaldı ki
hakkını arayan herkes sistemin gözünde ya hain ya terörist ya
eşkıya olmuştur. Bilenler bilir, Mustafa Kemal Atatürk de
padişaha göre eşkıyaydı, Nazım Hikmet de muktedire
göre terörist idi. Bir zamanlar Mandela ve yine Fidel Castro da terörist idi
ama tarih gerçeğin ne olduğunu hepimize gösterdi. Birilerinin bize
terörist, bölücü gibi ithamlarda bulunmasını kale almıyoruz
çünkü bizler, HDP olarak, umudu acılarımızın üstüne
inşa ettik ve onları ortaklaştırarak bu yola girdik, yolu
açmak için kötülüğe karşı barikat kuranlarız. Paris
Komününü hatırlayalım, mücadele edenler Burası düşünenler
ile acı çekenlerin birleşme yeridir. Bu barikat, ne taşla ne
kirişle ne de demirle yapıldı, iki yığından
yapıldı, bir yığın düşünce, bir
yığın da acı. diyorlardı. Bizler de böyle yan yana
geldik; bir yığın düşünce, bir yığın
acı.
Öncelikle cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutulan
yoldaşlarımızı Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağın şahsında selamlıyor,
yoldaşlarımıza terörist diyenlere ve bizlere terörist diyenlere
ettikleri bu hakareti misliyle iade ediyorum ve kendilerine terörist sizsiniz
diyorum. Bu şekilde, çirkin bir şekilde bize hakaret edenler
bilsinler ki her seferinde ettikleri hakareti misliyle iade edeceğiz, her
seferinde.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ben de
sana iade ediyorum.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) AKP Genel
Başkanı Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. dedi bugün yine, Böyle bir
sorun varsa ben bunu çözeceğim. dedim ve bu sorunu çözdüm. dedi.
Çözüldüğü iddia edilen Kürt meselesinin örneklerinden biri 80li
yıllarda cezaevlerinde annesi oğluyla konuşamasın diye Kürt
annenin bilmediği dil olan Türkçe baskısı vardı, bugün de
yine Kürt çocukları cezaevinde, Kürt anne evladını göremesin
diye en uzak şehre sürgün ediliyor. Bu zulüm değil de nedir? Kürt
sorunu devam etmiyorsa bu zulüm niye var?
2017 yılında -bir örnek daha vereyim-
Şırnakın Silopi ilçesinde yataklarında -bir çocuğun
en güvenli olduğu yer kendi evi, kendi yatağıdır- 16 tonluk
polis panzerinin katlettiği, eve girerek katlettiği, ezdiği bu
küçük çocuklar birçok kişi tarafından bilinir belki. O zaman dönemin
Bakanı, o zaman dönemin ilgilileri aileyi de ziyaret edip bu dosya
üzerinde gereken neyse yapılacağını iddia etti ama
-dosyayı bire bir avukat olarak da o zaman takip ettim- birçok
bilirkişi raporu alındı ve burada en sonunda verilen karar şuydu:
Panzer suçluydu yani sürücü belgesi olmadan o panzeri kullanan polis memurunun
suçu yoktu. Sürücü belgesi olmamasına rağmen, bunu söylemesine
rağmen o panzeri ona kullandırtan ne komiserin ne ilçe emniyet
müdürünün suçu yoktu ve en sonunda 2 çocuğun -hani sadece Kürt
çocuğun da demek istemiyorum- ölümünün sonrasında verilen karar iki
yıl bir ay hapis cezası, bu da 19 bin TL para cezasına çevrildi
ve HAGB kapsamına alındı yani ertelendi. Yine Kemal Kurkut
davasında da yakın zamanda polis tarafından yine
öldürüldüğü iddia edilen ve görüntüleri de mevcut olan bu dosyada da yine
polis memuru beraat etti.
Değerli arkadaşlar, şöyle bir sorunu
da buradan gündeme getireyim: Şimdi, bize göre İçişleri
Bakanlığının ve yine AKPnin koordinasyonuyla
gerçekleştirilen, parti binamız önünde, Şırnakta her
perşembe günü çocukları örgüte katılmış bazı
annelerin ve yine AKPli yöneticilerin her perşembe günü gelip basın
açıklaması yaptığı durumla karşı
karşıyayız. Hasan Özgüneş vekilimizle birlikte bu
perşembe gelen kadınlara, annelere dedik ki: Buyurun, bizden bir
talebiniz varsa buyurun binamızda çayımızı için, derdimizi
birbirimize anlatalım, yapabileceklerimizi konuşalım.
Akşamleyin hemen -haberlerde- yandaş medya HDPli milletvekilleri,
anneleri tehdit etti, HDPli milletvekilleri yollarını kesti.
şeklinde haberler yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) Sayın
Başkan, müsaadenizle.
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Ya, ne istedikleri
belli onların ya.
BAŞKAN Toparlayın Sayın
Milletvekili.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla)
Değerli
milletvekilleri, açıkça şunu söyleyelim yani bu
yaşadığımız durum Joseph Goebbelsi aklımıza
getirmekte. Bana satılmış bir medya verin, size cahil bir
toplum sunayım. demişti kendisi. Yine, Sovyet tankları Berline
girene kadar Almanlar Rusyayı işgal ettiklerine
inanıyorlardı. Eğer, bir ülkenin kendi insanlarını
aldatan bir medyası varsa o ülkenin başka düşmana ihtiyacı
yoktur. İktidara baktığımızda, Büyük Roma
İmparatoru Neron aklımıza geliyor. İmparator Neron, birkaç
askerin arasında infaz edilmek üzere karga tulumba götürülürken,
şöyle bağırıyordu: Üzülüyorum, çünkü Roma büyük bir
sanatçıyı kaybediyordu. Güç zehirlenmesi tam da budur, korku üzerine
kurduğunuz bir saltanatta, yalancı alkışlardan gerçeği
göremezsiniz.
Evet, değerli milletvekilleri, ille de
tarafımızı öğrenmek istiyorsanız da size söyleyeyim:
Evet, tarafsız değiliz, karanlığa,
haksızlığa, faşizme muhalif; aydınlığa,
aşka ve emeğe tarafız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
METİN YAVUZ (Aydın) PKKya da
karşı mısınız?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Başkanım,
tutanaklara da geçsin
BAŞKAN Söz vereceğim.
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmazın
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesi üzerinde
verilen önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz evvel kürsüden hitap eden hatibin
Tabii kim
teröristtir, kim değildir, bununla ilgili meşru yargı
kararları ve milletin maşeri vicdanında terör nedir, terörist
kimdir, bu net bir şekilde ortaya çıkar. Bu konuda, hakikaten,
Türkiyede herhangi bir etnik köken sorunu kimse için bulunmamaktadır. Sessiz
devrimlerle özgürlükleri ortaya koyan bir AK PARTİ iktidarı var. Ve
bugün Türkiyede bir terör sorunu vardır. Bu sorunun da üstesinden
elhamdülillah Hükûmetimiz, devletimiz gelmekte ve bütün teröristlerin
başı ezilmektedir ve ezilmeye devam edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, sadece tutanaklara geçsin. Biz bu meseleyi dün akşam
tartıştık. Dün akşam ifade ettiğimiz hususlar son
derece açıktır. Biz neden Selahattin Demirtaşa terörist
dediğimizi ifade ettik. Bu konudaki iddialar mutlaka
bağımsız yargı tarafından da sübuta erecektir. Bu
noktadaki değerlendirmemizi tekrar ediyoruz ve HDPli vekilin kürsüden
hitabında yaptığı provokatif ifadeleri kesinlikle ve
şiddetle reddettiğimizin tekrar altını çiziyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
38.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, dün tartıştık ama hâlâ Grup
Başkan Vekili, Demirtaşa neden terörist dediğini
anlatıyor. Anlamak mümkün değil gerçekten! Ya kimse kimseye terörist
diyemez, böyle bir hakkı yok. Demin Akbaşoğlu yargıdan söz
etti değil mi, bir yargı kararından? Buna millet karar veriyor.
Selahattin Demirtaş bu ülkede yüzde 13 oy almış bir liderdir.
Selahattin Demirtaşın Devran kitabı üzerinden bu
polemiği yapanlar, kendi siyasi geleceklerinden büyük bir kaygı ve
korku duydukları için bunu yapıyorlar. İktidar partisi grubuna
söylüyorum: Daha ne olmasını bekliyorlar? Bu partinin kurucusu, bu
kadar yıl emek veren, Başbakan
Yardımcılığından Meclis
Başkanlığına kadar gelen Bülent Arınç dün istifa etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İhsan Arslan, bu partinin kurucusu ve parti içinde yaşanan bütün
hakikatleri objektif bir dille anlattığı için Yüksek Disiplin
Kuruluna sevk edildi. Bu ittifakta sayısal çoğunluk AK PARTİde,
doğru, Adalet ve Kalkınma Partisinde ama siyasi olarak lider Adalet
ve Kalkınma Partisi değil artık, Milliyetçi Hareket Partisi,
onlar yönetiyor; nicel çoğunluk diğer partide ama nitel olarak
söylediklerini harfiyen tekrar ediyor. Bu çok büyük bir tehlike. Eğer
yargı kararlarına, yargı tarafsız ve
bağımsızlığına itibar edilmezse bu ülkede
çöküşü hiç kimse durduramaz. Şu anda çökülüyor. Selahattin
Demirtaşa her Terörist. dediklerinde Terörist sizsiniz.
diyeceğiz, bugün de aynısını söylüyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
39.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, bir hususun altını çizmemiz lazım.
Şimdi, bu, tabii, ağız birliği
edercesine ne yazık ki bazı mahfillerde dillendiriliyor. Cumhur
İttifakına yönelik olarak yaşanan hazımsızlık ve
Türkiyenin millî ve yerli noktada atmış olduğu adımlar ve
terör başta olmak üzere Türkiyeye yönelen tehdit ve saldırılara
karşı alınan tedbirler mutlaka birtakım mahfillerde çok
ciddi rahatsızlığa sebep oluyor. Şimdi, bir
bakıyorsunuz, Milliyetçi Hareket Partisi küçük ortak oluyor,
küçümseniyor, küçümsenerek Milliyetçi Hareket Partisine oy veren seçmen provoke
edilmeye çalışılıyor Cumhur İttifakı içerisinde;
bir bakıyorsunuz, Milliyetçi Hareket Partisi Adalet ve Kalkınma
Partisini küçültüp sanki MHP bunu yönetiyormuş gibi Adalet ve
Kalkınma Partisine oy veren seçmeni ve Cumhur İttifakında
beraber olan bu yapıları provoke etmeye yönelik bir dil benimseniyor.
Arkadaş, bunun, şimdi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İşin en
ilginci de bir gün MHP küçük. diyen aynı kişi, ertesi gün MHP
Türkiyeyi yönetiyor. diyor. Yani o gün siyasi anlamda gayesi, amacı
neyse, gündemi neyse ona göre bir tanımlama yapmak suretiyle bu
yapılar arasında bir kırık, bir fay hattı
oluşturmaya çalışıyor.
Buna müsaade edilmeyeceğini, bu noktadaki
tavrımızı ve kararlılığımızı daha
bu hafta sayın liderlerimiz çok net bir şekilde ifade
etmişlerdir. Cumhur İttifakı açık veya kapalı hiçbir
pazarlıkla kurulmuş bir yapı değildir; hesabi
değildir, hasbidir ve Türkiye ve Türk düşmanlarının,
Allahın izniyle, sonunu getirecek bir birlikteliktir. Biz buna sonuna
kadar inanıyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu oyunu ne Adalet ve Kalkınma Partisi ne Milliyetçi Hareket Partisine
gönül verenler, yönetenler ve onların seçmenleri, Allahın izniyle,
yutmayacak.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Gündeme geçmeye zemin
hazırlayın arkadaşlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Geçeceğiz efendim.
Partimizle ilgili bazı ithamlarda bulunuldu.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
40.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ ve
Milliyetçi Hareket Partisi, iki ayrı tüzel kişiliğe sahip, iki
ayrı organizasyondur. Ayrı ayrı şahsiyetleri olan iki tüzel
kişiliktir. Millî ve yerli olarak, Türkiyenin Güçlü ve büyük Türkiye
olarak dünya devletler ailesinde yerini alması noktasında da
gerçekten milletimizin benimsediği en geniş tabanlı Cumhur
İttifakını gerçekleştirmişlerdir. Bu noktada, kendi
aramızda en ufak bir sorun söz konusu değildir. Herkes kendi görevini
hakkıyla ifa etmektedir. Ancak Sayın
Cumhurbaşkanımızın sessiz devrimlerle on sekiz
yıldır gerçekleştirdiği büyük atılımlara, ekonomi
ve hukuk alanında yeni reformların ekleneceğine ilişkin
açıklamaları sonrası maalesef muhalefeti bir telaş
almış, bir korku ve panik içerisinde nereye
saldıracağını bilmez bir noktaya getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bitiriyorum.
Dolayısıyla, muhalefetin bu paniğini
biz anlıyoruz. Yapılan kamuoyu yoklamalarında hakikaten
aşağı doğru çakıldıkları görülüyor. Yeni
umut veren Cumhur İttifakının gerçekten daha da
güçlendiği, millet nezdinde kabul gördüğü, yarınlara daha umutla
bakıldığı kendileri tarafından bilindiği için
Nasıl olur da Cumhur İttifakı arasına sağdan, soldan,
şuradan, buradan fitne sokabiliriz? şeklinde yaklaşımlarda
bulunuluyor. Dolayısıyla bu ithamların hiçbiri hakikati ortaya
koymamakta. Bundan dolayı bütün bu ithamları geri çevirdiğimizi,
kabul etmediğimizi, Cumhur İttifakının da mutlaka
hedeflerine sonuna kadar sadık kalarak ulaşacağını
bütün kamuoyu nezdinde ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
41.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün ve
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Başkan.
Şunu söyleyeyim: Yirmi yıllık dava
arkadaşınızı bile savunamayacak durumdasınız.
Bizim zayıfladığımızı iddia ediyorlar, hiç önemli
değil, iddia edebilirler ama bütün Türkiye ve dünya, nerenin
çatırdadığını, nerede kavga olduğunu gayet iyi
görüyor. Bizim Maliye Bakanımız istifa etmedi, bizim
kurucularımız Twitterdan istifa etmiyor, bizimkiler birbirine
düşmedi yani sonuçta bir gerçek var. Bir de zamanında iki partinin
birbirlerine söylediklerini hatırlayınca -hakikaten kavgada bile
söylenmeyecek sözler- bu boş hamasetlere artık hepimizin karnı
tok, bence bunları geçelim ama Cumhur İttifakının korku ve
panik içinde olduğu tespitini de yapmakta hiçbir beis görmüyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
38inci maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun 19uncu maddesinin (1/a) ve (2/a)
fıkralarında geçen Bu kapsamda alınan kararlar, kamu
yararı kararı yerine de geçer ve herhangi bir makamın
onayına tabi değildir. cümlelerinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Kadim
Durmaz Çetin
Osman Budak Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu
Tokat Antalya Manisa
Muharrem
Erkek
Çanakkale
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek.
Buyurun Sayın Erkek. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de yüce Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime kadına karşı şiddete
hayır diyerek başlamak istiyorum çünkü son yıllarda gerçekten
kadına karşı şiddet maalesef yükseliyor. 2019
yılında en az 474 kadın, erkek şiddeti sonucunda
yaşamını yitirdi. Çocuklar annesiz kalıyor, insanlar
yaşamını yitiriyor. Kadınlar, hakkında koruma kararı
olduğu hâlde dahi öldürülüyor. Son beş yılda 100 kadın
koruma kararı olmasına rağmen maalesef erkek şiddetiyle
öldürüldü çünkü İstanbul Sözleşmesini zayıflatıyorsunuz,
çünkü İstanbul Sözleşmesini tam olarak uygulamıyorsunuz.
İstanbul Sözleşmesinin tam olarak uygulanması kadına
karşı şiddetle mücadele açısından çok çok önemli.
Değerli milletvekilleri, kadına
karşı şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği
sorunlarımız, eğitimde yaşanan sorunlar, ekonomide,
adalette yaşanan sorunlar; sorunlarımız ağırlaşıyor.
Krizler çözülmüyor, büyüyor; ekonomik kriz hatta ekonomik buhran çok derin.
Asıl sorun sistemde değerli milletvekilleri, sistemde.
Bugün Sayın Erdoğan grup
konuşmasında yine mevcut sistemi savunarak parlamenter sistemi
eleştirdi. Bugün dünyada gelişmiş ülkelerin çok büyük bölümü
güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetiliyor. G8 ülkelerinden Almanya,
İngiltere, Kanada, Japonya, İtalya güçlendirilmiş parlamenter
sistemle yönetiliyor, Rusya ve Fransa yarı başkanlık; bir tek
Amerikada demokratik başkanlık sistemi var.
24üncü Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
Uzlaşma Komisyonunda AK PARTİ, Cumhuriyet Halk Partisi, HDP, MHP
anayasa çalışması yaptılar; yapılmalı zaten.
Orada AK PARTİnin sunduğu teklife baktığınız
zaman, metinde -Türkiye Büyük Millet Meclisinin tutanaklarında da var-
önerilerde başkan geçiyor, başkan; Cumhurbaşkanı
demiyor. Ama sonradan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
örtüsü altında maalesef otoriter, keyfî bir sistem inşa edildi.
3 tane demokratik sistem var dünyada, hükûmet
sistemi olarak söylüyorum: Başkanlık, yarı başkanlık
ve parlamenter sistem. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
diye bir sistem literatürde yok. Cumhurbaşkanlığı yüce bir
makam olduğu için maalesef o makam kullanıldı.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemde ne
yapacağız? Bir: Tarafsız, 83 milyonu temsil eden bir
Cumhurbaşkanı olacak. Bir partinin seçmenlerini temsil eden
değil; milleti temsil eden, tarafsız bir Cumhurbaşkanı
olacak. Başka ne olacak? Parlamentoya karşı sorumlu hükûmet
olacak.
Mevcut Hükûmet, mevcut bakanlar ve yürütmenin
başındaki Sayın Cumhurbaşkanı kime karşı
sorumlu bu sistemde? Kim denetleyebiliyor? Yargı mı, yasama organı
mı, müfettişler mi, Sayıştay mı; kim denetleyebiliyor?
Meclis adına görev yapan Sayıştay bile bugün maalesef içler
acısı bir durumda.
Başka ne yapacağız
güçlendirilmiş parlamenter sistemde? Hükûmeti kurmak kolay, düşürmek
zor olacak. İşte, Almanyada, İspanyada, Belçikada
uygulandığı gibi yapıcı, kurucu güvensizlik oyunu
getireceğiz; Parlamento, mevcut Başbakanı, mevcut Hükûmeti
düşürmek için yeni Başbakanla uzlaşmak zorunda olacak siyasi
istikrar açısından.
Bir şey daha paylaşayım; parlamenter
sistemin en önemli özelliklerinden biri yürütme organının kolektif
bir nitelik arz etmesidir. Kolektif bir nitelik ne demek? Bütün önemli kararlar
gerçek anlamda bir istişareyle birlikte alınır. Bugün maalesef
bir tek adam rejimi ve tam bir keyfîlik hâkim.
Bu sistemle Türkiye sağlıklı bir
şekilde yürüyemez, bu sistemle gidemez Türkiye değerli
milletvekilleri, bu sistemi savunmayın. Bakın, ne diyordunuz? Bu
sistem koalisyonlara son verecek. Tam aksine -biz referandum
tartışmalarında da söyledik, Anayasa Komisyonunda da söyledik-
bu sistem seçim öncesi koalisyonları oluşturur; parlamenter sistemde
seçim sonrası koalisyonlar oluşuyordu, göreceksiniz, bu sistem böyle
giderse daha çok partili koalisyonlar bile olabilir. Bugün koalisyon yok mu? Cumhur
İttifakı dediğimiz AK PARTİ ve MHP koalisyonu.
Koalisyonlar bu sistemde de olur, sorun o değil zaten. Türkiye, 1995 ve
2001 anayasa değişiklerini hatırlayın, demokratikleşme
yönündeki en önemli anayasa değişikliklerini yaptı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUHARREM ERKEK (Devamla) Ama son dönemde
Sayın Erdoğan diyor ki: Ekonomide ve hukukta reform
yapacağız. Peki, on sekiz yıldır bu millet size her
istediğiniz yetkiyi verdi, niye yapmadınız? Bugüne kadar doğru
bir şey yapmadınız mı? On sekiz yıldır tek
başına yöneten bir iktidar on sekiz yılın sonunda Ekonomi
ve hukukta reform yapacağım. diyorsa ciddi bir sorun var demektir.
Samimiyetle şunu da arz edeyim: Kuvvetler
ayrılığının olmadığı yerde hukuk
devleti yoktur. Hukuk devletinin olmadığı yerde hukuk reformu
yapılamaz değerli milletvekilleri. Bu sistem ancak ve ancak hukuk
deformu yapar, hukuk deformu. Bugün Anayasa Mahkemesi kararlarının
Anayasanın açık hükmüne rağmen uygulanmadığı bir
sistemde hukuk reformundan bahsedilebilir mi? Ama hiç kimse merak etmesin, bu
memlekette tüm adaletsizlikleri adaletle ortadan kaldıracağız.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
42.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 38inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Cumhuriyet Halk Partisiyle, 16 Nisan referandum sürecine
gittiğimiz dönem de dâhil olmak üzere, bugüne kadar bu anayasa reformunun
getirdikleri konusunda uzlaşabilmiş değiliz fakat ortada bir
Anayasa metni vardır ve burada ne yazdığı ne
anlatılmaya çalışıldığı da bellidir.
Şimdi, her defasında kendilerine göre olan
yorumları dinliyoruz fakat şurası bir gerçek ki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türkiyede
gerçekleşmiş olan çok önemli bir yönetim reformudur. Bugün
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi -ki önemli, köklü bir
değişikliktir- değişikliği kapsamında bunun kurum
ve kurallarıyla yerleşik hâle getirildiği bir süreci idrak
ediyoruz, yaşıyoruz. Burada Koalisyonlar yeniden var, biz
bunları söylemiştik. dediler ama koalisyonların yürütmeye
yönelik olduğunu, yürütme organına yönelik olduğunu herkes
bilmektedir, Sayın Erkek de kendisi hukukçu olduğu için gayet iyi
bilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Burada mevcut
düzende, yönetim sisteminde yürütmenin bölüşülmesi,
paylaşılması, yetkinin paylaşılması gibi bir
durum söz konusu değildir. Yürütme, sandıkta tek başına,
Cumhurbaşkanı olarak seçilir, millet ona güvenini ortaya koyar ve
seçtikleri kişi de kendi kabinesini oluşturarak yürütmenin
başına geçer; burada koalisyon, ittifak söz konusu değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve
Kalkınma Partisi arasında gerçekleşen Cumhur İttifakı
yasamayla alakalı bir ittifaktır. Bu süreç içerisinde de, yasama
süreçleri içerisinde de bu birliktelik içerisinde yasama faaliyetleri
yürütülmektedir. İttifakların seçim öncesinde
yapılmasının şöyle bir faydası vardır:
Yapılan ittifaka milletin desteğinin de ölçülmesi imkânı vermesi
suretiyle son derece demokratik, şeffaf ve halkın onayından
geçen birliktelik süreçleri ortaya çıkmaktadır. Bunun
Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin getirdiği
faydalı bir süreç olduğunun altını çizer, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
43.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 38inci maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz evvel sayın hatibin ortaya koyduğu
yaklaşımlar, hakikaten kabul edilmiş sistemin, Anayasa yazan
metnin, maddi gerçekliğin irdelenmesi neticesinde taban tabana zıt,
farklı değerlendirmeler olarak karşımıza
çıkıyor. Gerçekten bunu uzun uzadıya, aslında beraberce,
hep beraber konuşmak lazım; ben de bu konuda Değerli Bülbülün
konuşmalarına iştirak ediyorum.
Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi millî, yerli ve evrensel bir sistem olarak karşımıza
çıkmaktadır ve Cumhurbaşkanını, yürütmeyi hem yasama
denetlemektedir hem bütün idari işlemler yargı denetimine tabidir ve
doğrudan demokrasinin bir karşılığı olarak da
yasama da yürütme de millet tarafından seçilmektedir ve aynı zamanda
da millet maşerî vicdanında siyasi denetimi de yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Demokratik, gerçekten millet iradesiyle yürürlüğe
girmiş bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu millet iradesini lütfen hazmedelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki. Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 38nci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Enez
Kaplan Mehmet Metanet
Çulhaoğlu Ümit Beyaz
Tekirdağ
Adana İstanbul
Fahrettin
Yokuş Yasin
Öztürk Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Konya Denizli İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Denizli Milletvekili Yasin Öztürk. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı torba Kanun Teklifinin 38inci maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
AK PARTİsi iktidarı yapmak istediği
yasal düzenlemeleri toplumun gözünden kaçırmak istediğinde birbiriyle
ilgisi olan, olmayan birçok konuda çok sayıda değişikliği
bir araya getirip -âdeta bir bulamaç hâlinde- bir torba yasa olarak Meclise
sunmayı alışkanlık hâline getirmiştir. 47 maddelik bu
torba kanunda, masumiyet zırhı ardına gizlenmiş
gerekçelerle, yatırımcılara yeni avantajlar getirilmektedir.
Amaç, enerji maliyetini düşürmek, kapasite kullanımını
artırmak. diye sıralanınca zannediyoruz ki -yapılmak
istenen- toplum yararına bir düzenleme gelecektir ama gerçek amaçlar
satır araları dikkatle okununca ortaya çıkmaktadır.
Ülkemiz yılın neredeyse on iki ayında
güneşten yararlanan bir ülke; böyle olunca Güneş enerjisinden neden
Almanya gibi güneş görmeyen bir ülkeden daha az yararlanıyoruz? diye
hayıflanıyor ve bu alanda yatırım
yapılmasının gerekliliğine inanıyoruz. Tabii, enerji
sektörüne yapılacak yatırımlar hem uzun soluklu hem de dev
bütçeli yatırımlar olmak durumunda. Bu yüzden, bir
yatırımcının bunun altından tek başına
kalkabilmesi hele ki ülkemizin bugünkü ekonomik koşullarıyla çok zor.
Bunu iktidar da görüyor, hesap ediyor ve diyor ki: Elimde 5 tane büyük firma
var; bunlar inşaat sektöründe de yatırım yapabilir, demir yolu
da yapabilir, santral de kurabilir, enerji yatırımları da
yapabilir, sanayide de bunlardan faydalanabiliriz, basında da bunlar
olsun, bir de bunlar bizi destekliyorlar.
İşte bugün de kanun teklifi düzenlemeleri
içerisinde -çeşitli maddeler içerisine yayılmış- bu
firmalara bolca verilecek örtülü destekleri görüşüyoruz. Mesela, madde
21le düzenlenen geçici madde 8 12/5/2014 ile 30/4/2015 tarihleri
arasında yapılan güneş enerjisine dayalı önlisans
başvurularına ilişkin yarışmalar kapsamında
kapasite tahsisi gerçekleştirilen üretim tesisleri için yarışma
sonucu teklif edilen katkı payı tutarı, 31/12/2020 tarihinden
sonra işletmeye girilmesi durumunda da ilgili mevzuatı
kapsamında ödenir. İncelendiğinde, güneş enerjisine
dayalı yatırım yapacak firmaları koruyan ve teşvik
eden bir madde görüntüsü var ancak işin aslına bakıldığında,
güneş enerjisi yatırımlarında da pastadaki en büyük
payı Hükûmetin vazgeçilmez firmalarından birinin
aldığı görülüyor, Kalyon Grubu.
Dünya Bankası 2018 yılının
Aralık ayında yayımladığı raporda dünyada en çok
kamu ihalesi alan 10 şirketi açıklamıştı, bu
şirketlerden 5i ise Türk şirketlerinden oluşuyordu; bunlardan
biri de şaşırmayacağımız üzere, Kalyondu.
22 Ağustos 2020de
Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Standartlı Demir Yolu
Hattı ihalesi yapıldı. İhale açık usulle
yapılmadı, 21/b kapsamında 5 şirket davet edildi. Dev
ihaleyi alması için çağrılan şirketlerden biri yine
tanıdıktı, Kalyon. Kalyon İnşaat 9 milyar 449 milyon
lira vererek demir yolu yapım işini kazandı. 9 Ekim 2020 tarihli
Resmî Gazetede Ticaret Bakanlığı tarafından eylül
ayına ilişkin vergi, harç istisnası belgelerinin listesi
yayımlandı, en büyük istisna açık ara farkla Kalyon
İnşaata verildi. Peki, istisna tutarı ne kadar? 9 milyar 449
milyon yani 22 Ağustos 2020 tarihindeki demir yolu yapım bedelinin
maliyeti kadar.
Bu konuya nereden geldik? Kalyonun güneş
enerjisi yatırımları konusundan. Sayın Cumhurbaşkanı
ağustos ayında Enerji Bakanı ve henüz o tarihte görevden
affedilmemiş olan Hazine Bakanı Berat Albayrakla birlikte Ankarada
kurulan Kalyon Güneş Teknolojileri Fabrikasının açılışını
yaptı. Kalyonun Entegre Güneş Paneli Üretim Fabrikası 400 milyon
dolar yatırımla devreye alındı. Bu fabrikada üretilen
paneller Konya Karapınardaki Güneş Enerjisi Santralinde
kullanılacak. Kalyon Konya Karapınar Güneş Enerjisi Santrali
için de 1,1 milyar dolar harcayacak.
Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu
yere; 5 Eylül 2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
Cumhurbaşkanı kararıyla Kalyon Güneş Teknolojileri Üretim
Anonim Şirketine süper teşvik olarak da bilinen proje bazlı
destek sağlandı. Desteğin ayrıntıları şöyle:
Sigorta primi işveren hissesi desteği, azami tutar
sınırı olmaksızın on yıl; gelir vergisi stopaj
desteği, on yıl; nitelikli personel desteği, 57 milyon lira;
faiz ve kâr payı ya da hibe desteği, on yıl, 300 milyon lira;
fabrikaya verilecek enerji desteği, işletmeye geçiş tarihinden
itibaren on yıl boyunca 240 milyon liraya kadar enerji tüketim
harcamalarının yüzde 50si; ayrıca gümrük vergisi muafiyeti, KDV
istisnası, KDV indirimi, yüzde 100 oranında vergi indirimi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu kadar destek karşısında soruyoruz:
Kalyon AŞ güneş enerjisi yatırımı için ne kadar
harcama yapmıştır? Cevabı da verelim: Kalyon bu
yatırımı yapmak için elini cebine atmak bir yana üstüne
neredeyse para bile almıştır.
Söyleyeceklerim bu kadar. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kabukcuoğlu, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
44.- Eskişehir Milletvekili Arslan
Kabukcuoğlunun, söylemde kadın cinayetlerine zımnen yol
verilirken eylemde kadına yönelik cinayetlerin önlenemeyeceğine
ilişkin açıklaması
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çocuklar ve kadınlar toplumda en çok istismar
edilen, şiddete uğrayan toplum katmanlarıdır. AK PARTİ
hükûmetlerinin topluma yaşattığı bunalımlardan
kadınlar da nasibini aldı. AK PARTİnin ileri gelenlerinin Ben
zaten kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum.
Kızlarına sahip çıksalarmış. Kadınlar iş
aradığı için işsizlik yüksek. sözleri erkekleri
kadına karşı yapılan şiddete yol verici,
kışkırtıcı olmaktadır. AK PARTİ hükûmetleri
kadını koruduklarını söylerken on sekiz yılda en az
5.555 kadın cinayeti işlenmiştir. Kadın cinayetleri 2002
yılında 66yken 2019 yılında 474e yükselmiştir.
Kadın cinayetleriyle mücadele bir zihniyetle, tutarlılık
işidir. Söylemde kadına cinayetlere zımnen yol verilirken
eylemde kadına yönelik cinayet önlenemez.
Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
38inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Süleyman Girgin
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
45.- Muğla Milletvekili Süleyman Girginin,
Sağlık Bakanlığına aile ve toplum
sağlığı merkezlerine önceden planlanmış olan
diyetisyen alımlarının bir an önce yapılmasının
ve devlet ile üniversite hastanelerine diyetisyen alımlarının
artırılmasının düşünülüp düşünülmediğini
sorduğuna ilişkin açıklaması
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık Bakanlığına: Son
yıllarda beslenme ve diyetetik mezunu sayısı artarken kamuya
atanan diyetisyen sayısı azalmaktadır. 2006dan bu yana 30 bin
diyetisyen mezun olmuştur. Kamuda sadece 2.500 diyetisyen istihdam
edilmektedir, yılda en fazla 200-300 diyetisyen ataması
yapılmaktadır. Bu durum, hem iş arayan diyetisyenleri hem de
diyetisyenlik öğrencilerini psikolojik ve maddi olarak
yıpratmaktadır. Obezite başta olmak üzere, birçok kronik
hastalıkla mücadelede önem taşıyan diyetisyenler, maalesef
mesleklerini icra edememekte, çok yüksek KPSS puanlarına rağmen
atanamamaktadırlar. Bu nedenle aile sağlığı ve toplum
sağlığı merkezlerine önceden planlanmış olan
diyetisyen alımlarının bir an önce yapılmasını
düşünüyor musunuz? Ayrıca devlet ve üniversite hastanelerine
yapılan diyetisyen alımlarını acilen artırmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Başkan
46.- Antalya Milletvekili Abdurrahman
Başkanın, doğumunun 103üncü yılında Alparslan
Türkeşi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Nesiller yetiştiren liderler ölümsüzdür.
Başarı için muntazam, planlı çalışma yapmak
lazımdır. Son nefesimizi verinceye kadar
çalışacağız. diyen merhum kurucu Genel
Başkanımız ve Başbuğumuz Alparslan Türkeş, bugün
103 yaşında. Bıraktığı miras, bizlere emanet
ettiği Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları nesiller boyu
yaşatılacaktır.
Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeşi
doğumunun 103üncü yılı münasebetiyle bir kez daha rahmetle ve
özlemle anıyor; başarı için hiç durmadan
çalışacağımıza, bayrağı asla yere
düşürmeyeceğimize söz veriyoruz.
Ruhun şad olsun Başbuğum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Evet, 39uncu madde üzerinde 3 önerge
vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Buyurun, okuyun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238
sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
çerçeve 39uncu maddesiyle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa
eklenen Ek Madde 3teki idari yargıda ibaresinin idare mahkemelerinde
şekliyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Kocaeli Adana Tokat
Çetin
Osman Budak Vecdi
Gündoğdu Tacettin
Bayır
Antalya Kırklareli İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün, on sekiz
yıllık iktidarın enerji politikalarını ve yeni
düzenlemelerin milletimize, ülkemize ne kazandıracağının
çalışmasını yapıyoruz.
Enerji politikalarının temeli, tüm
tüketicilerin kaliteli ve yeterli enerjiye sürekli şekilde uygun
fiyatlarda ve koşullarda ulaşabilmesi olmalıdır. 21inci
yüzyılda tercihimiz; yerli kaynaklara öncelik veren, insan odaklı ve
sürdürülebilir enerji üretimi olmak zorundadır.
On sekiz yıllık AKP hükûmetleri enerji
ithalatını artırmış, dışa
bağımlılığımız artarken, bir yandan da ciddi
bir ekonomik yük milletin sırtına binmiştir. Hâlbuki, mevcut
elektrik tüketimimizin 3 katından fazla yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarımız var. Tamamen yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarımızı rant odaklı yaklaşmaktan uzak, enerji
kooperatifleri kanalıyla devreye alarak hem enerjide dışa
bağımlılığımızı azaltıp hem de
çevreyle barışık enerji üretebiliriz aslında.
Sayın milletvekilleri, Avrupa Birliği
ülkelerinin enerjide dışa bağımlılık
ortalaması yüzde 50-55tir; bizdeyse bu oran 2000 yılında yüzde
67 iken, şu anda enerjide dışa bağımlılık
oranımız yüzde 77nin üzerine maalesef çıkmıştır.
Millî ve yerli ama özde küreselci hükûmetler sadece
enerjide dışa bağımlılığımızı
artırmadılar, yaptırdıkları köprü, yol, hastane,
havalimanıyla devleti dövizle borçlandırdılar, Türk
parasının değerini düşürüp doları geçer akçe
yaptılar. Faiz sebep, enflasyon sonuçtur. Dediler; kendileri sebep,
yoksulluk sonuç oldu. Sarayın ekonomik kurtuluş savaşı
sırasında damat gemiyi terk edince faiz bir kerede yüzde 50ye
yakın artırıldı bu millet her yıl bütçeden 150 milyar
lira faizcilere ödemek zorunda bırakıldı. Millî ve yerliler:
Faiz bütün kötülüklerin anasıdır. E, o zaman faiz
canavarını neden besliyorsunuz; neden faizcilerin, milletin
kanını emmesine destek oluyorsunuz?
Millî ve yerliler sadece ekonomiyi dolara
endekslemekle kalmadılar, her okulda okunan Andımızı da
kaldırdılar, coşkuyla kutladığımız millî
bayramlardan da milleti uzaklaştırdılar, Egede
adalarımıza da sahip çıkamayarak Kıbrısa piknik
yapmaya gittiler.
Eski bakanlara, eski milletvekillerine ballı,
çifter çifter maaşlar yoktu; geçmediğimiz yollara, köprülere,
tünellere para ödemiyorduk; bu millet görmediği, uçmadığı
havalimanlarına, gitmediği hastanelere para ödemiyordu; bu millet
çalıştırmadığı hava savunma sistemi için 2,5
milyar dolar da ödemiyordu; bu milletin sırtında 7 milyon
Suriyelinin, Afganlının, Iraklı, İranlının yükü
de yoktu.
Sayın milletvekilleri, şu anda salgın
pik yapmış, hastaneler ana baba gününe dönmüş, hastalar evlerine
gönderiliyor, Londraya maske gönderenler millete 25 kuruşluk maskeyi
verememiş, şimdi de Aşı vereceğiz. diyorlar. Test
kuyrukları hastanelerde salgını davet eder hâle getirmiş,
her gün onlarca vatandaşımızı kaybediyoruz,
sağlık çalışanları feryat ediyor, Artık bittik,
tükendik. diyorlar, sarayın tedbir kararlarını çözmek üç
bilinmeyenli denklemi çözmekten daha zor hâle gelmiş, Bilim Kurulu saray
kurulu olmuş, AKP ülkeyi yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluklar ülkesi
hâline getirmiş, toplumsal barış yok edilmiş, adalet
çökmüş, ekonomi çökmüş, kurumlar çökmüş, her şeyin
başı ahlak çökmüş, ahlak. Devir, tilkiyle plan yapan, kurtla
avlanan, sonra da oturup koyunla yas tutanların maalesef devri olmuş.
Bu devir değişir, gün gelir mazlumun ahı indirir şahı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım önergeler aynı
mahiyettedir, aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme
alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Zeynel
Özen Musa
Piroğlu Erdal
Aydemir
İstanbul İstanbul Bingöl
Murat
Çepni Züleyha
Gülüm Murat
Sarısaç
İzmir İstanbul Van
Hişyar
Özsoy
Diyarbakır
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Enez
Kaplan Hasan
Subaşı
İzmir Tekirdağ Antalya
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Behiç
Çelik Fahrettin
Yokuş
Adana Mersin Konya
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Sayın Hasan
Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN SUBAŞI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete
Karşı Uluslararası Mücadele Gününde bütün içtenliğimizle
hayır diyoruz şiddete ama bu yetiyor mu? Yetmiyor. En azından
üç önlem aklıma gelen: Birincisi, hukuki ve cezai tedbirlerin tam olarak
alınması, İstanbul Sözleşmesinin uygulanması;
ikincisi, politik ortak noktaların belirlenerek geliştirilmesi;
üçüncüsü ve en önemlisi de zihniyet değişimi için gerekli kültürel ve
sosyal çalışmaların yapılması. Bunları umut
etmekle geçiyorum.
238 sıra sayılı Yasa Teklifi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Dünkü
konuşmalarıma ilaveten söyleyeceğim şeyler vardı ama
Sayın Akbaşoğlunun sözlerine cevap vermek istiyorum.
Sayın Akbaşoğlu şöyle
söylemişti: Cumhurbaşkanımızın hukuk ve ekonomi
alanındaki reform açıklamasından sonra muhalefette panik
başlamıştır. Ben, onu şöyle cevaplıyorum: Bizde
panik yok, bunu içtenlikle destekliyoruz; inanmasak da destekliyoruz, destek
vermek zorunda olduğumuzu biliyoruz çünkü hem dünyada hem iç piyasada
doğru algılandığı için hem doların kontrolü
kolaylaşabilir hem de piyasaya moral gelmesi açısından en
azından bir kısım kamuoyu buna inanabilir; dnun için
destekliyoruz inanmasak da. Ama daha ilk günlerde lastik patladı.
Nasıl patladı? Sayın Cumhurbaşkanı, Bülent Arınç
Beyin ileri sürdüğü, iddia ettiği, savunduğu sözlerine
karşılık, çıktı, şöyle seslendi. Gerçi,
Sayın Arınç kişileri savunmamıştı, hukuku ve
adaleti savunmuştu çünkü söylemleri ve konuşması, İstanbul
30. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararıyla paraleldi; Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin kararlarıyla
paralel bir söylemde bulunmuştu Bu kişilerin serbest
bırakılması gerekir. demişti ama Sayın
Cumhurbaşkanı Hayır. diyerek tam aksini savundu. O
kişinin terörist olduğunu ve Gezi olaylarında finansör
olduğunu iddia etmekle bütün dünya kamuoyu ve Türkiye kamuoyunda -mahkeme
kararına- AYM ve AİHM kararlarının Türkiyede
uygulanamayacağı, yine, bunları Cumhurbaşkanının
belirleyeceği noktasından hareketle, dolar o gün 7,60tan 8e
çıktı. Yani ilk gün lastik patladı. Bu ne demektir? Türkiyenin
kamu dış borcunun 97 milyar dolar olduğunu düşünürsek, bu
35 kuruşluk fark 35-40 milyar liraya tekabül eder bir günde veya birkaç
dakikalık bir konuşmayla. Bunun karşılığı
şudur: Türkiyede bir Atatürk Barajıdır ve günlerdir
konuştuğumuz maden ocakları; altın madeni, bakır
madeni ve 110 bin ruhsat verilmiş kömür ocaklarının kamuya
faydası olan karşılığından daha fazla bir
paradır. Siz, o yasalarla bütün çevreyi tahrip etmiştiniz.
Yine, bir şey ilave ettiniz, dediniz ki
Sayın Bülbülle beraber: Terörist kimdir? Millet adına hüküm veren
Türkiyenin bağımsız mahkemeleri karar verir, teröristi ortaya
çıkarır, biz de onunla mücadele ederiz. Keşke Türkiyede bunu
yapabilsek. Masumiyet karinesi dışında çok da güven vermeyen
mahkemelerin keşke hükümlerini bekleyebilsek, bir kişiye Terörist.
diyebilmek için.
Bakın, verdiğim misalde; Osman Kavala,
Cumhurbaşkanı yönüyle terörist fakat 30. Ağır Ceza
Mahkemesi beraat ettiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Diğer üst
mahkemeler de hemen salıverilmesini öngörüyor. Ne oldu şimdi,
teröristi kim belirliyor? Onun için, keşke teröristi mahkemelerin
belirlemiş olmasına bıraksak da masuniyet karinesi hilafına
Abdullah Güle, Bülent Arınça, Cemil Çiçeke, Ali Babacana, Ahmet
Davutoğluna, bu arkadaşlarınıza hain demeseniz
keşke ama bunlar birçok doğruyu gördükleri için çok kolaylıkla
hain yaftasıyla yaftalandıkları gibi, Bülent Arınça da
fitneci dediniz ve o gün dolar 8 liraya çıktı. Yani lastiği
patlatan siz oldunuz, bu hükûmet sistemi oldu.
Ben sözlerimi Berat Albayrakın sözleriyle tamamlamak
istiyorum: Allah sonumuzu hayreylesin.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
47.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşının
238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesi üzerinde
verilen önerge hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Benim sözlerime atıfla bazı yorumlamalarda
bulundu sayın konuşmacı. Patlayan herhangi bir lastik yok, biz
yolumuza devam ediyoruz; durmak yok, yola devam. Birincisi bu.
İkincisi: Sayın
Cumhurbaşkanımız on sekiz yıllık iktidarında
bütün seçimlerde millet iradesiyle iktidara gelmiştir. Milletimizin
Sayın Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize güveni tamdır.
Bugüne kadar yapılan muazzam sessiz devrimlere, reformlara yenilerini ekleyeceğiz,
bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın; milletimiz de bunu gayet iyi
biliyor ve destekliyor.
Teşekkür ediyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önerge hakkında konuşmak isteyen Diyarbakır Milletvekili
Hişyar Özsoy.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
vesilesiyle, erkek şiddeti yüzünden hayatını kaybetmiş
bütün kadınların anısı önünde saygıyla
eğiliyorum. Bugün şu saatlerde bile alanlarda kadın hakları
için mücadele eden kadınlara da dayanışma duygularımı
iletiyorum. Ve yine erkek şiddetinin bir versiyonu olan devlet
şiddetinin en katmerlisine maruz kalmış Kıymetli Eş
Başkanımız Figen Yüksekdağ, mücadele
arkadaşlarımız Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Gültan
Kışanak, Çağlar Demirel, Gülser Yıldırım, Edibe
Şahin ve cezaevlerinde rehin tutulan diğer yüzlerce
arkadaşımıza da buradan selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Kıymetli arkadaşlar, iki gündür
Türkiyenin sanki başka bir gündemi yokmuş, önemli bir gündemi
yokmuş gibi iktidar cenahından bizim çok Kıymetli Eş
Başkanımız Selahattin Demirtaşa dair birtakım
ifadeler söyleniyor. Ben bu ifadeleri tekrarlamayacağım çünkü yapmak
istediğiniz etkiyi artırmak istemiyorum. Selahattin Demirtaş çok
kıymetlimizdir, buradan kendisine selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
Türkiye siyasetine tartışmasız kalite
ve marka getirmiş bir isimdir Sayın Demirtaş. Bakın, hile
hurdayla cezaevine konulmuş, hakkında bir mahkeme kararı yok,
kesinleşmiş bir yargı kararı yok, AİHM 18inci maddeye
referans vererek Selahattin Demirtaşı siyasi saiklerle cezaevinde
tutuyorsunuz, bırakın. demiş. Bir insanı
Diyarbakırdan -Türkiyenin en uzak köşesi neresi?- Edirneye 10
metrekarelik bir tane cezaevinin içine koymuşsunuz. Şu ana kadar
Selahattin Demirtaş konu hakkında tek kelime edebilme
şansına da sahip değil. Herkes konuşuyor, bakın
kendisi daha konuşmamış. Evelallah biz Selahattin
Başkanı sonuna kadar müdafaa ederiz, o konuda bir
sıkıntı yok ama sadece şu kadarını söyleyeyim
size: Zaten hukuk tanımıyorsunuz, Selahattin Demirtaşa terörist
diyenler hukuk falan tanımıyor; AİHM kararı var, yargı
var vesaire ama tanımıyorsunuz, beklemiyoruz da sizden. Ama iki
gündür buradaki tartışmalara böyle herkes bir racon kesiyor.
Gerçekten maço delikanlı böyle herkes bağırıp
çağırıyor, görüyorum; meydan okumalar falan filan var. Ben,
Selahattin Demirtaşa terörist diyenlere, burada ahkâm kesenlere çok küçük
bir şey söylemek istiyorum: Bakın, Türkiyede siz hukuk
tanımıyorsunuz ama mafyanın bile, bakın mafyalığın
bile bir raconu var. Ben, dün konuşmaları görünce
Demişler ki:
Selahattin Demirtaş mafyadır. falan. Türkiyede mafya çıkmaz,
niye biliyor musunuz kıymetli arkadaşlar? Bunu akademik olarak da
çalıştığım için söylüyorum çünkü sırtını
devlete verip halka, halkın değerlerine saldıran hiç kimse mafya
olamaz. Mafya tarihi itibariyle devlet karşıtı, devlet
dışı bir yapıdır. Türkiyede mafya olarak geçenler
bile sürekli devlete sırtını dayamışlardır.
Dolayısıyla, mafyamız bile dandik yani mafyalığın
bile karşılığını veremiyoruz. Böyle bir durum söz
konusu.
Kıymetli arkadaşlar, biz küçükken
hepimizin mahalle kavgaları olmuştur lisede, ortaokulda filan. 4-5
insan bir kişiye saldırdığı zaman kimin haklı,
kimin haksız olduğuna bakmadan hemen araya girer Ya, dur hele, bir
dakika ya, bir parça yüreğiniz, raconunuz varsa teke tek gidersiniz.
derdik. Küçük, 15-20 yaşındaki gençlerin adalet duygusudur. Ben
şimdi bakıyorum; iktidarın gücünü, devletin gücünü
almışsınız arkanıza, Selahattin Demirtaşı
orada, evinden 1.500 kilometre ötede bir cezaevinde 10 metrekarelik bir alana
sıkıştırmışsınız, söz hakkı yok ve
buradan oraya delikanlılık, afra tafra yapıyorsunuz. Öyle mi ya?
Biz de bunu yiyeceğiz. Helal olsun(!)
Selahattin Demirtaş, bu ülkede, yarım
kalmış ya da yarım bırakılmaya
çalışılan bir hikâyedir. Bakın, ben sizi temin ediyorum,
size söz de veriyorum; bugün, Selahattin Demirtaşa böyle ağza
alınmayacak küfür, hakaret edenler bu ülkede siyasi mevta
olacaklardır ve Selahattin Demirtaş bu ülkenin siyasetinde söz
söylemeye devam edecektir. Bakın, hiç konuşmadığı
hâlde Selahattin Demirtaş siyaseti yine yerle bir etti, bunlar Selahattin
Demirtaştan korkuyorlar. Cezaevinden çıkabilme sözü, ihtimali bile
dehşete sürüklemiş, herkes bir taraftan bağırıyor. Selahattin
Demirtaş bir hakikattir, hakikate dokunduğunuz zaman sizi yakar;
bakın, Bülent Arınçı yaktı bile yani hiç
istemediğimiz bir durum ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Sayın
Özsoy.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Türkiyede toplumun, siyasetin vicdanıdır
Selahattin Demirtaş. En son, kendi söylediği bir ifadeyle ben bu
meseleyi kapatmaya çalışayım yani bu meseleleri, siyasi
meseleleri tartışırken bile bari bir siyasi üslup, bir seviye
olsun, maalesef biz bunu da göremiyoruz. Selahattin Başkan çok net bir
şekilde şunu demişti: HDP, biz, demir leblebi gibiyiz, çok
fazla insan bizi çiğnemek ister ama bizi çiğnedikçe de dişleri
dökülür.
Ben, bu vesileyle sevgili, güzel, kıymetli
Selahattin Demirtaşa burada grubumuz adına selam ve sevgilerimizi
iletiyorum. İnşallah, bu mafyatik karanlığın sonu
yakındır, aydınlığı hep birlikte
kuracağız diyoruz,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
48.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoyun 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 39uncu maddesi üzerinde verilen önerge
hakkında konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, şimdi HDPli hatip dün gerçekleşen tartışmalar
üzerinden birtakım değerlendirmelerde bulundu. Ve bu
tartışmaları özellikle Cumhur İttifakı üzerinden
değerlendirdiğinde, işte racon kesildiğini, birtakım
sert, tehditkâr ifadelerde bulunulduğunu ifade etmiştir. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak siyasetimizi Türkiye'de demokratik
koşullar altında hukuka uygun bir şeklide yapmayı hedef
bildik ve elli iki yıllık siyasetimizi de bu minval üzerine yürüttük.
Milliyetçi Hareket Partisinden öyle racon kesme mafyatik vesaire ifadeler
bulma gibi bir ihtimal söz konusu değildir. Milliyetçi Hareket Partisi her
zaman inandığını tutarlılıkla ve samimiyetle
ifade etmiştir. Bunlar Milliyetçi Hareket Partisinin gerçek görüşleridir.
Bu noktada, geçmişten bugüne ifade ettiğimiz bütün hususların
milletimiz nezdinde de makes bulduğunu görmekteyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yalnız,
eğer aradığı bu
Ciğerci dükkanına döndü iş.
Şimdi, ciğerdi, yürekti, cesaretti falan
Eğer öyle bir cesaret,
yürek tartma şeyi filan varsa Milliyetçi Hareket Partisi kurumsal olarak
böyledir ama onu tartma noktasında da her şeyi herkesle her
şekilde karşılaşmaya da hazırız bireysel olarak.
Bunu da net bir şekilde ifade edeyim. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bizler öyle tehditle, vesair birtakım
ifadelerle mafyatik ayaklar yapıp kürsüden bizim üzerimize racon
kesilmesine de müsaade etmeyiz, onu da net bir şekilde ifade edeyim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Kim nerede ne şekilde istiyorsa her
şekilde karşılaşırız.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Sayın Başkan
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
39uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Ne diye söz istiyorsunuz?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Sayın Başkan, biz
BAŞKAN Siz
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Müsaadenizle, sordunuz cevap vereyim.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili partisinin durduğu yeri anlattı yani siz ne
diyeceksiniz?
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Başkan, müsaade ederseniz söyleyeyim: Birincisi, söylemediğim
şeyleri söylemiş olarak
BAŞKAN Buyurun oturun, yerinizden söz vereyim
ben size.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Başkan, sataşma var, ben kürsüden
BAŞKAN Buyurun oturun, ben size yerinizden
söz vereceğim yoksa inceleyip söz vereceğim.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Ben
sataşmadan kürsüden söz istiyorum.
BAŞKAN O zaman ben inceleyim, size söz
vereyim.
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) Tabii ki
Başkanım.
BAŞKAN 40ıncı madde üzerinde 2
önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Buyurun okuyun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve
40ıncı maddesiyle 6446 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununa eklenen "EK MADDE 4ün birinci cümlesindeki "personel"
ibaresinin "görevliler" şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Çetin
Osman Budak Kadim Durmaz
Manisa Antalya Tokat
Mustafa
Adıgüzel
Ordu
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel.
Buyurun Sayın Adıgüzel. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Değerli
arkadaşlarım, Orman yurdun öz evladı/Ormansız yok dünya
tadı. Âşık Veyselin görmeyen gözleriyle gördüğünü siz
sağlam gözlerle görmüyorsunuz. Diğer bir ozan da Hekimoğlu
türküsünde demiş ki: Ünye Fatsa arası Ordu kuruldu. Şimdilerde
ise Ünye ile Fatsa arasında siyanür havuzları kuruldu ve siyanürün tecavüz
ettiği toprakta ot bile yetişmiyor. Önce ağaç diktiler,
tutmadı; sonra ot ektiler, bitmedi; şimdi de yapay çim parçaları
getirip üstüne bir de fıskiyelerle bunları suluyorlar. O yağmur
coğrafyasında yani o Karadenizde oranın milyon yıllık
tarihinde hiç kimse herhâlde yatay çim getirip de dağın
başında sulamamıştır. Allahutaala da yukarıdan
bakıyor Bu aptallar acaba ne yapıyor? diye.
Bakın, sebze meyveden başka her şeye
benzeyen bu garip şekilli tarım ürünlerini mi anlatalım?
Balıkçılık, arıcılık hiç söylemedik daha, ki Ordu
Türkiyenin en çok bal üretilen ilidir. Keza, fındığı
söylemeye gerek var mı? Eğer bugün yarın fındıkta bir
siyanür çıkarsa bunun bedelini burada hiç kimse ödeyemez. Bu siyanür
işletmesi yılda 2 milyon dolar devlete verdiğini iddia ediyor. O
fındığın yetiştiği sadece Ünye ve Fatsada 300
milyon dolarlık fındık üretildiğini burada herkese söylemek
isterim, bunların verdiğini iddia ettiği 2 milyon doların
tam 150 katıdır. Biliyor musunuz, bölgede fındık
işleyen çikolata yapan fabrikalardan artık firmalar tahlil istiyor.
Ne tahlili? Su tahlili. Ağır metal var mı, siyanür var mı?
Ve daha da acısı, şu anda firmalar, o bölgede fındık
işleyen fabrikalara Ünye ve Fatsa fındığı
kullanıyor musunuz? diye soruyorlar. Bu kadar acı bir durum, bu
kadar acı bir felaket olabilir mi? Tüm iktidarı uyarıyorum,
fındık Türkiyenin bir numaralı ihracat kalemidir ve buna bir
zarar gelirse bu FETÖcü 3-5 çakalın, bu siyanür ve sülfürik asit
çetelerinin çıkarı için bölgeyi tehlikeye atanlardan bu millet hesabını
sorar.
Şimdi, bir de duyduk, Varlık Fonu Maden
AŞ kurmuş, Biliyorsunuz, her şey Varlık Fonu üzerinden çok
daha kolay, denetim yok, vergi kolaylığı var. Şimdi, her
şey serbest ya Varlık Fonunda, coğrafyanın içerisine bu
şekilde bir defa daha etmek için, Varlık Fonu şemsiyesi eksikti,
bir de bunu kurdunuz. Şimdi, burada bir de istifa eden damat Beratın
bürokratları var, onun uzantıları orada, her şeyi daha
kolay yapmak niyetindesiniz. Maden Tettik Arama yüzlerce ruhsat vermiş,
sondaj ruhsatı. Eline makineyi alan bizim coğrafyaya koşturuyor.
Sondaj sahasına giden yollarda katledilen ormanlar, bakın, uzaydan,
havadan gözüküyor değerli arkadaşlarım. Sondajın kendisi
ayrı bir facia.
Tepenin üzerine düşen bir yağmur
damlası, 200 metre aşağıda kaynak suyuna ulaşana kadar
kilometrelerce yol katediyor değerli arkadaşlarım, keza,
içtiğiniz suyun böbreklerinize kadar şu yarım metre mesafede
giderken kilometrelerce aldığı yol gibi. Siz, şimdi, buraya
bir sondaj atarak milyonlarca yılda oluşmuş o yolları,
yukarıdan aşağı tek bir yolla birleştiriyorsunuz ve
artık bir daha eskisi gibi olmayacak. Milyonlarca yılda
doğanın oluşturduğu bu yolu bozuyorsunuz. Su, artık,
direkt o daha geniş kanaldan ve dikine aşağı inecek, orada
bir daha su ve hayat olmayacak. Siz, işte, küçücük Bozdağına 38
tane dev tornavida sokmuşsunuz. Hangi Bozdağı? İçinde 40
hane barındıran ve eteklerinde 500 haneye su kaynağı olan
Bozdağı. Peki, bunlar kim? Bunlar siyanür ve sülfürik asit çeteleri,
6ncı maden kartelleri, 6ncı işgalciler, 6ncı filolar.
İşte, 68 kuşağı Dolmabahçede bugünkü 6ncı
filolar için, o günkü 6ncı Filoya karşı çıkıyordu ama
siz anlamadınız, bugün de yine anlamıyorsunuz.
Ünye Üçpınarda dedik ki: Dayanın
kardeşlerim, Kaz Dağını terk ettiler,
Bozdağını da terk edecekler. O gün gelip bu FETÖcü siyanür ve
sülfürik asit çeteleri emperyalist iş birlikçilerle bu toprakları
terk ettiğinde sizler de bugünlerden o günlere iyi hatırlanmak ve
insan içine çıkabilmek istiyorsanız halkın ve toprağın
yanında olun, sudan taraf olun. Çünkü bu halk, toprağa yapılan
ihaneti unutmaz. Ben, burada hiçbir arkadaşımın
yurtseverliğini sorgulayamam. Peki, arkadaşlar, Fatsa Bahçelerdeki
toprak, Erzincan Çöpler, Murat Dağı, Kaz Dağı, Cerattepe
buralar vatan toprağı değil mi? Gitsin, kendi ülkelerinde,
geniş coğrafyalarda yapsınlar bu siyanürle muameleyi. Neden
gidip kendi halklarını zehirlemiyorlar da gelip bizim
halkımızı zehirliyorlar?
Bu toprakları özgürleştirmek ve vatan
yapmak için kaç 100 bin Anadolu çocuğu can verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Devamla) Kaç yavuklu, kaç
eş, kaç ana gözü yaşlı, bağrı yanık kaldı?
Kaç evlat boynu bükük kaldı? Gelip, şimdi torunlarının
yaşadığı bu toprağa, toprağına siyanür,
suyuna ağır metal zehirleri ve havasına sülfürik asit
atılsın diye mi bu kadar Anadolu evladı can verdi? Siz
toprağa ve çevreye, doğal hayata düşman mısınız?
Nedir bu?
Bakın, İstanbula Kanal İstanbul
Biliyorsunuz, İzmir depreminde şöyle gördünüz: Kirişlerin
üzerine kanallar açmışlardı. İşte Çatalca da
İstanbulun kirişi. Yani şu Çatalcada İstanbulun
kirişine açtığınız kanalın İzmirdeki çöken
binalarda kirişlere açılan kanaldan bir farkı var
mıdır?
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın Hancıoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
49.- Samsun Milletvekili Neslihan
Hancıoğlunun, daha fazla zaman kaybetmeden şiddete
karşı destek mekanizmaları oluşturulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milletimizin iradesini temsil eden bu yüce çatı
altından sesleniyoruz: Daha fazla zaman kaybetmeden, şiddete
karşı destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Kadına yönelik her türlü şiddeti kapsayan, 7/24 çalışan,
ücretsiz bir Alo Şiddet Yardım Hattı, her semtte kadın
danışma merkezleri, her 100 bin nüfusa en az 1
sığınak, her 200 bin nüfusa en az 1 cinsel şiddet kriz
merkezi, şiddet mağdurlarına yönelik tıbbi, psikolojik ve
hukuki danışmanlık hizmetleri, barınma, iş bulma,
kreş ve maddi yardım gibi destekler sağlanmalıdır.
Ve çocuklarımız
Tüm koruma ve destek
tedbirlerinde, ev içi şiddetin mağduru veya tanıkları
olarak çocuklarımızın özel ihtiyaçları dikkate
alınmalı ve mutlaka karşılanmalıdır.
BAŞKAN Sayın Taşdoğan
50.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin
Taşdoğanın, Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın açıklamalarına göre Gaziantep ilinde Covid-19
vakalarında belirgin bir artış yaşandığına,
maske, mesafe ve temizliğe özen göstermekten vazgeçilmemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkanım, Sağlık
Bakanımız Sayın Fahrettin Koca son yaptığı
açıklamada, şehrimiz Gaziantepte Covid-19 vakalarında belirgin
bir artış yaşandığını belirtmiş, daha
gayretli ve titiz çalışmalar yapılması gerektiğini
ifade etmiştir. Bizler de bunu gözlemlemekteyiz.
Biz de Gazi Meclisimizden değerli
hemşehrilerimize şöyle seslenmek istiyoruz: Dünyanın
başına bela olan bu hastalığın henüz bir tedavisi
yoktur. Ancak, salgında umut ışığı olan
aşıların ülkemize ulaşmasına az bir süre kaldı;
gelecek günler daha aydınlık ve tünelin sonundaki ışık
daha parlak. Lütfen tedbirlere sıkı sıkıya uymaya devam
edelim; maske, mesafe ve temizliğe özen göstermekten vazgeçmeyelim. Çünkü
coronavirüs nedeniyle kaybedecek bir tek aile üyemize, sevdiğimize,
hemşehrimize, vatandaşımıza tahammülümüz
kalmamıştır. Hem sevdiklerimizi hem de kendi
sağlığımızı tehlikeye atmayalım. Bana bir
şey olmaz diye bir kural yok.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 40ıncı maddesinde geçen
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeynel
Özen Erdal
Aydemir Murat
Sarısaç
İstanbul Bingöl Van
Züleyha
Gülüm Musa
Piroğlu Murat
Çepni
İstanbul İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Van Milletvekili Murat Sarısaç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MURAT SARISAÇ (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin
40ıncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinde yapılan
değişikliklere bakıldığında enerji
piyasasını yeniden düzenleyen bir kanun niteliği
taşıdığı anlaşılıyor. Tabii, kanun
teklifinde AKPnin neoliberal ruhu hemen kendini gösteriyor çünkü bu kanun
teklifi enerji ve maden şirketlerine imtiyaz, doğanın
talanı ve halka yüksek faturalar anlamına gelmektedir,
dolayısıyla siyasi iktidar burada topluma acı bir reçete daha
sunmak durumunda. Bugün yenilenebilir enerjiler ihmal edilirken
doğayı tahrip eden baraj ve HES yapımları tam hız
ilerliyor. Peki, ne pahasına? Onlarca uygarlığa beşiklik
eden on iki bin yıllık Hasankeyfi yok etme pahasına. Çünkü
AKPnin gözünde doğal güzelliklerimizin, anıtsal
mekânlarımızın ve kültürel değerlerimizin bir kuruşluk
bile değeri yok. Bu sebeple, coğrafyamızda güvenlik amaçlı
yakılan ormanlar, şirketlere peşkeş çekilen ekoloji,
kayyumlarla gasbedilen bir irademiz de söz konusu. Mesela, Vanda 4 baraj ve 6
tane HES olmasına rağmen 3 tane daha yapılmak isteniyor ve Zilan
Çatakta da yine HES inşaatları devam etmekte ama bu da yetmiyor.
Özellikle Zilan Deresindeki HES barajıyla ilgili
Danıştayın durdurma kararı olmasına rağmen
hukuksuz bir şekilde Zilandaki baraj da hâlâ devam ediyor. Ben bir
Vanlı olarak şunu belirteyim: Bu yapılmak istenen barajlarda ve
HESlerde, tarihsel ve kültürel hafızamızın yok edilmesi ve
coğrafyamızın tahrip edilmesi dışında olumlu
denilebilecek tek bir durum şu an söz konusu değil. Artan HES ve
barajlar, bölgede yaşayan insanlara da herhangi bir ekonomik fayda
sağlamadığı gibi tam aksine oradaki tarihsel güzellikler ve
zenginlikler de yok edildiği için yoksul olan halkın daha da
yoksullaşmasına sebep oluyor. Bu sebeplerden dolayı, biz,
Zilanda yapılmak istenen HESlere yani yapılmak istenen talan anlayışına
karşı çıkıyoruz. Karşı çıkıyoruz çünkü
Zilan Deresi, tarihsel ve kültürel anlamı, geniş coğrafyası
ve doğal güzellikleriyle Kürt halkının belleğidir. Yine,
aynı şekilde, Zilan, 1930 yılında 15 bin Kürtün
katledildiği anıtsal bir mekândır yani bugün bile mezar
taşları ve insan kemikleri hâlâ o bölgede bulunuyor. Bundan
dolayı da orada HESler değil aslında bir hafıza
mekânı oluşturulması gerekiyor. Dolayısıyla, HES
yapımından vazgeçilmesi çağrımızı yineliyoruz,
çağrımız da bellidir. Zilan Deresinde yüzleşme ve
hafıza mekânı kurulması için kanun teklifimiz de şu an
hazırdır. Bu kanun teklifinin kabul edilmesini bütün Van halkı
şu an bekliyor.
Evet, değerli arkadaşlar, aslında,
ben, gündemden dolayı, bu konuşmamda yine hem Vanda,
Şırnakta hem de Hakkâride insanları töhmet altında
bırakan, hırsızlıkla suçlayan ve potansiyel suçlu olarak
gören bir ucube anlayışı dile getirmek istiyordum ama
şimdi, Sayın Özlem Zenginin -ki umarım duyuyordur- Sayın
Hasan Vekilimizin Bizim parti üyelerimiz kaçırılıyor, tehdit
ediliyor. demesine şaşırmasından dolayı birkaç tane
olayı hatırlatmak istiyorum ki, ben Sayın Özlem Zenginin hem
bir anne olarak hem bir kadın olarak da samimiyetine gerçekten güveniyorum
ve bu sayacağım olayları, şimdi belki sadece isim olarak
dile getireceğim zamanım yetmediği için ama Sayın Özlem
Zengine bu konuların hepsini özellikle ayrıntılı bir
şekilde getireceğim. Eğer gerçekten orada hâlâ inanmıyorsa
ve bunu devam ettirmek istiyorsa da bir şey demeyeceğim ama dediğim
gibi, bir anne ve kadın olduğu için de bunların üzerinde duracağına
inanıyorum.
Mesela, bu örneklerden bir tanesi Hediye Ataman.
Kasım 2016da Ercişte evine bir baskın yapıldı ve tek
ceset Hediye Atamanın cesedi oldu. Sonrasında, polisler, vücudunda
kurşun izi olmadığı için beraat ettiler. Onun yerine
eşi yargılandı ve eşi bugün müebbetle
yargılanıyor. Yine, aynı şekilde Remziye Bor, yedi buçuk
aylık hamileyken aynı şekilde evine PKKliler var. diye
baskın yapıldı. Yaralı olarak kurtuldu ama yirmi sekiz gün
yoğun bakımda kaldıktan sonra bebeği sezaryenle alındı
ve yirmi sekiz günün sonunda yaşamını yitirdi. Bugün de hâlâ
bununla ilgili tek bir yargılanmış kişi yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkan.
Aynı şekilde, yine bahsettiğimizde,
özellikle Bizim yöneticilerimiz, PM üyelerimiz kaçırılıyor.
diyoruz ya, inanmıyorsunuz. Evet, gerçekten bence de bu tür olaylara
inanmamak en insani duygulardan bir tanesidir. Neden insani bir duygu?
Şunu anlamalısınız: Orada bizim başımıza
gelen şeyler yani Kürtlerin başına gelen şeyler
insanın hayal edemeyeceği, aklına getirmeyeceği
durumlardır. Yani siz şurada insanın helikopterden
atıldığını hayal edebilir misiniz? Edemezsiniz. Ya da
sınırda ister İran vursun, ister Türkiye Cumhuriyeti askerleri
vursun, bir şekilde soruşturma açılmamasına inanabilir
misiniz? İnanamazsınız. Bu yüzden, dediğim gibi,
bunları her gün daha fazla ve ayrıntılı bir şekilde
buraya getirip özellikle Özlem Hanıma teslim edeceğim ve artık
ben bu durumu Özlem Hanımın vicdanına bırakmış
olacağım.
Son olarak da Başkanım, buradan Selahattin
Demirtaşı, Figen Yüksekdağı ve bütün
yoldaşlarımızı yani bugün barış ve demokrasi için
rehin tutulan bütün yoldaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
40ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
41inci madde üzerinde 3 önerge vardır.
Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 41inci maddesinin metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zeynel Özen Kemal
Bülbül Züleyha
Gülüm
İstanbul Antalya İstanbul
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Erdal
Aydemir
İzmir Van Bingöl
Musa
Piroğlu
İstanbul
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Kocaeli Adana Tokat
Çetin
Osman Budak Ednan
Arslan Tacettin
Bayır
Antalya İzmir
İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu
Manisa
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Ümit
Beyaz Fahrettin
Yokuş
Adana
İstanbul
Konya
Dursun
Müsavat Dervişoğlu
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hişyar Bey, herhangi bir
sataşma olmamakla birlikte makul bir ifade
kullanacağınızı söylüyorsunuz.
Buyurun yerinizden söz vereyim, uzatmayalım bu
konuyu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
51.- Diyarbakır Milletvekili Hişyar
Özsoyun, Selahattin Demirtaşın nasıl bir siyasetçi
olduğunu herkesin bildiğine, yapılan tartışmaları
kabul etmediklerine ilişkin açıklaması
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, bir polemik derdim
yok, ben bu Meclis kürsüsünde mümkün mertebe polemiğe girmedim. Biraz
belagat, birtakım örnekler kullanarak bir argüman yapmaya
çalıştım. Figüratif bir dil kullandım ama söylediklerim
başka taraflara çekildi. Memleketin yeterince meselesi var, Selahattin
Demirtaşın nasıl bir siyasetçi olduğunu herkes biliyor
fakat yapılan tartışmaları kabul etmedik. Bakın,
birçok insan çıkıp bütün o hakaretleri iade etti; ben, böyle bir
şey de yapmadım. Artı, Meclis meydan okumaların
olacağı
Bunlar gerçekten bu Meclisin seviyesine hiç
yakışmayan şeyler. Şunu da söyleyeyim: Yani, valla meydan
okumaktan, bir şeyden bir korkumuz filan yok ama yumruk
kavgasını yapacak yaşı çoktan geçmişiz yani, bu
Meclise de yakışmaz diyorum. Selahattin Demirtaşa,
kıymetli başkanımıza selam, sevgilerimizi iletiyorum.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Ednan Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
EDNAN ARSLAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 41inci
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum.
Bu 41inci maddeyle fiyat eşitleme
mekanizmasını 31/12/2025 tarihine kadar uzatmayı öngörüyorsunuz.
Eğer bu madde kabul edilirse kayıp kaçakla ilgili maddeler adil
olmayan bir şekilde namuslu vatandaşlarımızın
faturalarına beş yıl daha yansıtılmaya devam edecek.
Ülkemizde 2018 yılında
dağıtım sistemine giren enerji miktarı 203,8 milyar
kilovatsaat, dağıtım sisteminden tahakkuk eden miktar ise
yaklaşık 177 milyar kilovatsaat, kayıp kaçak miktarı ise
26,5 milyar kilovatsaat. Yani, bizim ürettiğimiz elektriğin yüzde
13ü kayıp kaçak olarak bir şekilde sistemde kayba uğruyor. Yani
bu kayıp kaçak miktarını, yani 26,5 milyar liralık
kilovatsaatlik enerjinin parasını beş yıl daha namuslu
vatandaşların faturalarına yansıtmaya devam etmek istiyoruz
eğer bu madde kabul edilirse.
Elektrik enerjilerinde önemli bir yer tutan
kayıplar iki başlık altında toplanmaktadır. Bunlar
sırasıyla teknik olan kayıplar ve teknik olmayan kayıplar
olarak tanımlanmaktadır. Halkın bildiği şekliyle de
kayıp kaçak olarak ifade edilmektedir. Teknik kayıpların asgari
seviyeye düşürülmesi, dağıtım şirketlerinin
işletilmesi sürecinde tesisatın tekniğine uygun olarak periyodik
bakımlarının yapılması yeni yatırımların
zamanında yapılmasıyla mümkündür. Bu yönde yapılan tüm
harcamalar tüketici tarifelerine yansıtılmaktadır. Bu nedenle,
dağıtım şirketlerinin bu konuda her türlü tedbiri alarak
kaynak israfı ve arz güvenliği sıkıntısı
yaratmadan gerekli yatırımları zamanında ve tekniğine
uygun bir şekilde yapmaları, yapılan yatırımların
da kamu idareleri tarafından sağlıklı bir şekilde
denetimden geçirilmesi göz ardı edilmeyecek bir zorunluluktur.
Teknik olmayan kayıp kaçaklar ise
kullanıma sunulduğu hâlde tahakkuk işlemi yapılamayan veya
bir başka ifadeyle faturalandırılmayan elektrik tüketimlerini
içermektedir. Bunlar genellikle yasa dışı elektrik tüketimi,
ölçümleme, faturalama ve veri işleme hataları gibi eylemler sonucunda
ortaya çıkmaktadır. Ölçümleme, faturalandırma veyahut da veri
işleme gibi hususlar dağıtım veya tedarik
şirketlerinin yönetsel zafiyetlerden oluşan tamamen ilgili
şirkete ait idari hatalardır. Yasa dışı elektrik
kullanımının önlenmesi ise dağıtım
şirketinin sahada gerekli fiziki denetimleri yerine getirmesiyle ve tüketimlerin
sağlıklı ölçümüne yönelik yatırımları
zamanında ve eksiksiz yapmasıyla mümkündür. Gerek teknik gerekse
teknik olmayan tüketimlerin asgari seviyeye düşürülmesi
dağıtım şirketlerinin sorumluluğu
altındadır. Hâl böyle olmasına karşın, 31/12/2015
tarih ve 20579 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe giren ve yüksek kayıplı şirketler
tanımına dâhil edilen bazı dağıtım bölgelerine
ayrıcalık tanıyan, aynı zamanda dağıtım
bölgelerinin özelleştirme ihalelerindeki yarışma
şartlarını da bozan Dağıtım Sistemindeki
Kayıpların Azaltılmasına Dair Tedbirler Yönetmeliği de
yürürlükten kaldırılmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel
Kurulunun 21/5/2014 tarih ve 2014/679 no.lu kararında Elektrik
enerjisinin naklî esnasında meydana gelen kayıp ile başka
kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan
elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek, hukuk
devleti ve adalet düşünceleriyle bağdaşmamaktadır.
ifadesinde de yer aldığı üzere dağıtım
şirketlerinin sorumluluğu altında olan ve dağıtım
özelleştirmelerinin maskesini düşüren kayıp kaçak
tüketimlerinden kaynaklı maliyetlerin ve sayaç okuma giderlerinin tüketici
faturalarına yansıtılmasına son verilmelidir.
Elektrik enerjisinin, üretimden tüketime kadar
sürdürülen tüm faaliyetlerinin kamu hizmeti nitelikleri göz önüne
alınmalı ve özelleştirme bölgelerinde yürütülen elektrik
dağıtım hizmetlerinin toplumsal yararını önceleyen bir
anlayış ve faaliyetleri sürdürebilmelerinin yolu açılmalı
ve kamusallık yeniden politik bir tercih olarak gündeme getirilmelidir diyerek
yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 238 sıra sayılı
Elektrik Piyasası Kanun Teklifinin 41inci maddesi üzerinde İYİ
PARTİ Grubumuzun önergesi üzerine söz aldım, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 14 Mart 2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununun Ulusal tarife uygulaması
başlıklı geçici 1inci maddesiyle ulusal tarife uygulaması
2015 yılına kadar uzatılmış, aynı maddeyle
Cumhurbaşkanına verilen yetki sonucu 2020 yılına kadar
beş yıl daha uzatılmıştır. Şimdi ise 31
Aralık 2025 tarihine kadar ulusal tarife sistemini beş yıl daha
uzatmak için bu kanun teklifini Genel Kurula getirdiniz. Yani şirketlerin
menfaatini korumaya devam edeceğinizi belirtiyorsunuz.
Evet arkadaşlar, bu kanun teklifiyle
iktidarın kayıp kaçağı önleme konusundaki
yaklaşımlarının değişmediğini görüyoruz.
Beşer yıllık sürelerle, faturasını ödeyen namuslu
vatandaşa bedel ödetmeye devam edeceğiz. demektesiniz. Fiyat
eşitleme mekanizmasının uygulama sürecinin yeniden beş
yıl süreyle uzatılması yerine, alınacak tedbirlerle ve
dijital teknolojileri de kullanılarak hırsızlık
oranını düşürmelisiniz. Bunun için, ivedilikle bölgesel tarife
uygulamasına geçilmelidir. Sürecin uzatılması uygun
olmadığı gibi, uzatma yetkisinin de Cumhurbaşkanına
verilmesini İYİ PARTİ Grubu olarak kesinlikle uygun bulmuyoruz.
Biz İYİ PARTİ olarak, kaliteli ve
sürdürülebilir bir kanun hazırlamadan yana olduğumuzu, olumlu
muhalefet adına, iktidar tarafından hazırlanan kanun teklifinde
milletimizin yararına ne varsa destekleyeceğimizi açıklamamıza
rağmen AK PARTİ olarak hâlâ ısrarla böyle baypas, pansuman
tedbirler içeren kanunlar getirmeye devam ediyorsunuz. Gelin, kaliteli kanun
yapalım, sürekli değiştirmek zorunda kalmayalım. Her
şeyden önemlisi Kanun tekliflerimizle çiftçilerimizin, esnafımızın,
sanayicimizin, memurumuzun, işçimizin, emeklimizin, kısacası
toplumun tüm kesimlerinin içinde bulunduğu, menfaatlerine uygun kanun
yapalım. dememize rağmen bunu yapmaktan niye imtina ediyorsunuz?
Bakın, bugün Adana ilimizde 24 sulama
birliği yüzlerce personeliyle 223.935 bin hektar tarım alanında
sulama yapmaya çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü
gelen elektrik borçlarını ödemiyorlar artık, ödeyemiyorlar. Bunu
neden görmezden geliyorsunuz?
Şimdi, aziz milletimiz AK PARTİ
iktidarı bu getirdiği kanun teklifleriyle -on sekiz yılı
aşkın sürede yaptığı gibi- eşini, dostunu,
müteahhidini mi tercih edecek yoksa bizi mi tercih edecek? diyor. AK
PARTİ iktidarının yanlış tercihlerinin sonuçlarını
hep birlikte yaşıyoruz. Günü kurtarma amaçlı alınan
önlemler, destek görünümlü krediler milletimizin dertlerine derman olmuyor.
Devlet zor günlerinde elini taşın altına koyarak
vatandaşlarına destek olmak için vardır. Cumhuriyetin bütün
birikimlerini satan AK PARTİ, üretmediği ve istihdam
sağlayamadığı gibi bu getirdiği kanun teklifleriyle
milletimizin geleceğini de ipotek altına koymaktadır. Son iki
yılda yandaş borçlanma stratejilerinin hazinemize maliyeti 135 milyar
lira olmuştur; bu, pandemi sürecinde milletimize yapılan yardımların
tam 13,5 katıdır. Bu paralar Sayın
Cumhurbaşkanının faiz lobileri diye bahsettiği para
babalarına, global tefecilere gitmiştir. Büyük Türk milleti, AK
PARTİ yüzünden her yıl yurt dışına 15 milyar dolar
faiz ödemektedir. Ülkemizin uluslararası rezervleri, 70 milyar doları
erimiş durumdadır. Net rezervlerimiz eksi 41 milyar dolar
olmuştur. 2017 yılında kamu açığımız 56,2
milyar liraydı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet etme
sisteminin devreye girdiği günden bu yılın sonuna kadar kamu
açığı 297 milyar liraya ulaşacak. Yine bu sistemde bütçe
açığımız yüzde 500 artacaktır. Ne bu sistem ülkemizi
ne de ülkemiz bu sistemi taşıyamaz hâle gelmiştir artık.
Merkez Bankamızın 100 milyar dolarını çöpe attı,
iktidar bir türlü önce millet diyerek milletimizin menfaatlerini önceleyemiyor,
varsa yoksa yandaşları, zenginleri daha zengin etmek. İYİ
PARTİ olarak vatandaşın lehine olmayan bu maddeye
desteğimiz kesinlikle yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Son
cümlem.
Sayın Genel Başkanımız Meral
Akşener Hanımefendinin de en son grup toplantımızda
söylediği gibi kurt kışı geçirir ama yediği ayazı
unutmaz. Ayaz yedirdiğiniz büyük Türk milleti sandıkta size gerekli
dersi mutlaka verecektir diyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, Değerli Grup Başkan Vekilleri
Sayın Engin Özkoç ve Özlem Zengin; sizleri de sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Evet, burada, bu maddede, en fazla kayıp kaçak
üzerinde durmak gerekiyor. Çünkü, biraz önceki konuşmacı
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi Yargıtay Hukuk
Genel Kurulunun kararına rağmen, kayıp kaçaklar hiç konuyla
alakası olmayan tüm abonelerden tahsil ediliyor ve bu aboneler de âdeta
kayıp kaçak suçuna ortak olmuş gibi bir tür cezalandırmayla
karşı karşıya kalıyor. Yine, buna dair bir yargı
kararı var. Yargı kararı, kayıp kaçakla alakası
olmayan abonelerden tahsil edilen ücretin geri iade edilmesi gerektiğini
söylüyor ama bu konuda da ne yazık ki herhangi bir gelişme yok. O
nedenle bu maddenin çıkarılmasını istememiz son derece
doğal.
Şimdi, dün konuşma yapmış ve
konuşmam üzerine birtakım polemikler oluşmuştu Sayın
Zengin. İşin ilginç yanı, bugün beni Tokat Zile Karakaya ve
Sofular köyünden aradılar, ayrıca Bingöl Kiğı, Maraş
Elbistan, Malatya Arguvan, Şırnaktan farklı birçok yerden aradılar,
hatta Tokattan, Zileden arayan arkadaşların ve mesaj yazanların
mesajını sizinle uygun bir ortamda paylaşmak isterim. Burada bir
ayrımcılık söz konusu, bu ayrımcılık maalesef
müesses nizamın geçmişten bu yana sürdürdüğü Alevi toplumunu,
inancını ret ve inkâr. Bu ret ve inkâr sadece yasal olarak olmuyor;
hizmet götürmeyerek oluyor, kamusal olarak muhatap almayarak oluyor, efendim,
seçmen iradesini tanımayarak oluyor ve benzeri birçok sebeple oluyor.
Dediğim gibi konuşmamız sosyal medyadan, televizyonlardan
izlenmiş ve bu saydığım yerlerden de kendilerine de hizmet
gitmediğine dair talepler gelmiştir bunu da belirtmek isterim.
Yürütülen polemiklerle ilgili bir şey söylemek
isterim o da şudur: Siyaset, bilimdir, siyaset sosyolojidir, siyaset
edeptir, siyaset erkândır. Bilimle, sosyolojiyle, edeple, erkânla
yapılmayan siyasetin Türkiyeye hiçbir yararı olmaz, şu anda
içinde bulunduğumuz konum gibi.
Bakınız, birileri diyor ki: Bizi
küçümsüyor musunuz? Biz asla rakibini küçümseyecek kadar cahil değiliz.
Cahiller rakibini küçümserler, cahiller rakibine hakaret ederler, cahiller
rakibini tehdit ederler, cahiller siyaset dışı faktörler
kullanırlar, cahiller mafyatik yöntemler kullanırlar. Biz
bunların hiçbirini kullanmadık, kullanmıyoruz ve
kullanmayacağız ve gerek Türkiye kamuoyu gerek dünya kamuoyu gerekse
Türkiyede herhangi bir partiye oy vermiş bir seçmen... Ben şunu çok
duymuşum; MHPli seçmenlerden, Adalet ve Kalkınma Partisindeki
seçmenlerden Keşke Selahattin Demirtaş bizim genel
başkanımız olsa. tabirini çok duymuşum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından gürültüler)
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Allah
korusun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Size göre Allah koruyabilir
ama seçmeniniz öyle istiyor, isterseniz gidin sorun.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Allah
korusun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Ha, şimdi bu, o
seçmenin kendince tahayyül ettiği bir şeydir; doğrudur,
yanlıştır vesaire o başka bir şey ama bu bir
teveccühtür, bu bir saygıdır, bu bir sevgidir. Arkadaşlarım
da söyledi, Türkiyede yüzde 15e yakın oy almış,
Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve uyduruk gerekçelerle, hukukla
hiçbir alakası olmayan uyduruk gerekçelerle tutuklanmış ve bu
gerekçelerin hukukla alakası olmadığı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından ve Adalet ve Kalkınma Partisinin en
önemli şahsiyetlerinden biri olan ve hukukçu olan Bülent Arınç
tarafından da söylenmiş -ki başka birçok kişi de mutlaka
söylüyordur bunu- şimdi bunu bir tehdit, bir polemik, bir bastırma,
bir susturma unsuru yapmaya çalışmanın hiçbir getirisi yoktur,
otuz kırk yıldır öyle olmadığı da zaten
anlaşıldı. Kaç yöneticimiz katledildi, kaç yöneticimiz tutuklandı...
Vekillerimiz katledildi, Batman meydanında Mehmet Sincar katledildi. Biz
yine demokratik mücadeleye, biz yine toplumsal barış mücadelesine,
biz yine Türkiyede Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin,
Arapların, Ermenilerin, tüm Türkiye halklarının birlikte,
Türkiye olgusu içerisinde ama laik demokratik ama toplumsal barış
içerisinde yaşaması mücadelesinden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayınız Sayın
Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu, tarihe; bu, insanlığa; bu, Türk
halkına; bu, Kürt halkına; bu, Türkiyedeki bütün halklara, bütün
inanç gruplarına, kadına, gençliğe, herkese, seçmenlere,
engellilere, toplumsal grupların tamamına karşı ahlaki,
vicdani, siyasi toplumsal görevimizdir. Bu görevden hiçbir koşulda
vazgeçmeyeceğiz ve Türkiyeye demokrasiyi biz getireceğiz. Selahattin
Demirtaş da demokrasiyi yürütmenin en önemli mevkisinde olacak, biz de
orada olacağız.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
41inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, kayda girsin lütfen, Demirtaşla ilgili bir ifade
vardı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
52.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin
41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, HDP Grubu kendi Genel
Başkanları, eski Genel Başkanları, hepsiyle ilgili kanaatlerini
tabii ki belirtirler fakat bizim ya da bir başka diğer siyasi
partinin hangi özellikleri haiz genel başkan isteyeceğine ancak
bizler karar veririz ve bahsettikleri isimle ilgili olarak bizden bir onay
beklemesinler. Biz zaten kanaatlerimizi söylüyoruz. Ha, o yüzden Yok, siz öyle
istersiniz. falan diye böyle genelleyen
Gecenin bu saatinde ve her
konuşmanızdan sonra bu Genel Kurulun böyle bir gerginlik
yaşaması gerekmiyor. Artık bunu tarz edindiğinizi
düşünüyorum. O yüzden kendi kanaatlerinizi kendi partinizi bağlayacak
gibi ifade ediniz. Bizim grubumuza ya da diğer siyasi partilere bir
şeyi zorla benimsetmeye, zorla kabul ettirmeye dair bir ifade
kullanmamanızı hassaten rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bülbül, söz talebiniz var mı?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Evet Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
53.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, biz de aynı şekilde bu hatibin ifade ettiği
hususları bu noktada kabul etmiyoruz. Gerek dolaylı olarak gerek
direkt olarak ihsas ettiği meseleler
Milliyetçi Hareket Partisinin bu
meselelerle alakalı görüşü, düşüncesi nettir, bellidir.
Milliyetçi Hareket Partisine destek veren, oy veren, gönül veren seçmenlerin,
insanımızın ne düşündüğü, hissiyatı bellidir.
Buna göre Türkiyede Selahattin Demirtaş üzerinden insanların
öğreneceği herhangi bir şey kalmamıştır. Bu
noktada, herkes ne olduğunu, ne bittiğini biliyor. Bununla
alakalı olarak herkes bir kanaat sahibidir. Bu kanaat çerçevesinde her
şeyin olup bittiğini görüyoruz. Bir de yargı süreçleri var.
Yargı süreçlerinin ne şekilde neticeleneceğini de hep birlikte
göreceğiz.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
54.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zengin ve Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kendi kanaatlerini toplumun kanaatleri gibi
yansıtmaktan vazgeçsinler. MHP, bugün Türkiyede mafyayı destekleyen
tek partidir, bütün Türkiye de bunu biliyor.
ERKAN HABERAL (Ankara) Yapma ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
Türkiye bunu görüyor. Doğrusu, hatibimiz şunu kastetti, ben onu
açayım, niye itiraz edildi anlamadım. Dedi ki: Sayın
Demirtaş o kadar seviliyor ki etrafta farklı partilerden isimler de
keşke bizim Genel Başkanımız olsa. diyor.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) Allah
korusun!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bütün
partileri kastetti, birileri üstüne aldı.
TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) MHPden
bahsederek bunu söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu
üstünüze almanıza gerek yok zaten Sayın Demirtaş HDP
dışında hiçbir partinin Genel Başkanı olmaz. HDPyle
Sayın Demirtaşın birlikteliği öyle kişisel bir
birliktelik değil. İdeolojik, siyasal programıyla, ilkeleriyle
Türkiyenin demokratik geleceğinin kurucularından biri olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Demirtaşa televizyon programlarında hani daha
yasaklanmamışken sıkça bu soru sorulurdu, hepimiz gayet iyi
hatırlarız, o da demişti ki Beni Demirtaş yapan
Halkların Demokratik Partisidir. Hatta Demirtaş, Ben değil
sizsiniz. diye mitinglerde yaptığı onlarca konuşma var. Bu
nedenle biz hiçbir partiye böyle bir şey
Yani bunu sadece bir ironi olarak
söyledi. Her söze itiraz etmeleri de gerekmiyor açıkçası. Bizim Genel
Başkanlarımıza, milletvekillerimize,
arkadaşlarımıza söz söylenince itiraz etmememizi de kimse
beklemesin, kusura bakmasınlar, biz onlar gibi değiliz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
55.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, her söze cevap vermek en son isteyeceğimiz
şeydir. Fakat burada problem şudur: Kendi güzellemenizi
yapınız ama bizim adımıza yapmayınız. Biz,
kendimiz kendi Genel Başkanımızdan, kendi ilkelerimizden
memnunuz. Siz kendi yolunuzu anlatınız; sizin yolunuz size, bizim
yolumuz bize. Bize bu manada tavsiyede bulunmayınız. Yani siz bizden
bir onay, bir kabul istiyorsunuz. Konuşmalarınızı ben gayet
iyi dinledim, arkadaşınız konuşmasını sizin
adınıza yapıversin. Sizin lideriniz, sizin
Nasıl
tanımlıyorsanız ama bizim de öyle bir şey beklediğimizi,
öyle bir şey arzu ettiğimizi söylemeye hakkınız yoktur.
Bunu elbette söyleyeceğiz. Bu kadar nettir ve gayet de doğru
anladığımı, doğru cevap verdiğimi görüyorum.
Teşekkür ederim, teyit ettiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) 7 Haziranda, seçmenler söylüyor bunu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
korkuyu anlıyorum, seçmenlerinin gelmesinden korkuyorlar. Bu korkuyu gayet
iyi anlıyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne korkusu kardeşim
ya!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN 42nci madde üzerinde 2 önerge
vardır.
Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 42nci maddesinde geçen yer alan
ibaresinin bulunan olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Çepni Murat
Sarısaç Musa
Piroğlu
İzmir Van İstanbul
Züleyha
Gülüm Erdal
Aydemir Zeynel Özen
İstanbul Bingöl İstanbul
Filiz
Kerestecioğlu Demir
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
aslında farklı bir konudan söz edeceğim, ona da gireceğim
ama öncelikle şunu söylemek isterim: O kadar çizdiğiniz sınırları
var ve o sınırların içerisinde kalınmasına bunca
yıldır o kadar alıştınız ki iktidar partisi
olarak gerçekten hani bunun dışında bir şeye tahammül
edemiyorsunuz. Mesela şunu söylemek istiyorum size: Emniyet görevlileri
geliyor ve size diyor ki: Sadece şurada bulunacaksınız, bunun
dışına çıkmayacaksınız. İktidar olan
partinin bütün milletvekillerine söylüyorum: Ne hissedersiniz gerçekten? Ben
milletvekiliyim, ne oluyor? Bir dakika, sen nasıl böyle konuşursun
milletvekiliyle? dersiniz. Peki, biz bu muameleyi gördüğümüz zaman
Sizin
Emniyet görevlileriniz -sizin diyorum çünkü gerçekten bizi korumakla falan
görevli değiller, böyle bir şey yok- dokunmayı, hakaret etmeyi,
her türlü kötü muameleyi yapmayı kendilerine iş edinmişler ve
onların tepesinde de bunu açıkça aslında bize reva gören bir
İçişleri Bakanı var. Evet, bir gün size asla bunu demek ve
dedirtmek istemeyiz: Şu sınırlar içerisinde
kalacaksınız; bunun dışında sizin toplantı,
gösteri hakkınız olmayacak, protesto hakkınız olmayacak.
Siz hiçbir haktan haberdar değilsiniz, hiçbir hakkı da gerçek anlamda
benimsiyor falan değilsiniz. Gerçekten demokrasicilik oynanıyor
aslında, bu bir oyun. Burada bu Meclisi de aslında bir şekilde
kullanarak sanki bir meşruiyet kazandırmaya
çalışıyorsunuz. Aslında sizin için sadece yasaklar var,
sadece yasaklar var ve bundan da gayet ama gayet de memnunsunuz, bunun keyfini
sürüyorsunuz ve memnun oluyorsunuz aslında. Dönüp de bakmıyorsunuz
bile İnsanlara ne yapılıyor, nasıl muamele ediliyor? diye
çünkü hiçbiriniz alanlarda da değilsiniz. Siz bir yere gittiğiniz
zaman eşlikçiler eşliğinde gidiyorsunuz, öyle gidip de direkt
halka falan karışmıyorsunuz; onu
yapmadığınız zaman da ne halkın ne yaşadığını
görebilirsiniz ne de anayasal bir hak olan protestonun, toplantı, gösteri
hakkının nasıl engellendiğini görürsünüz. E, bu da sizin
vicdanınıza kalmış ama gerçekten bunların
hesabının sorulacağı, yargı önüne
çıkacağınız günler de gelecek.
12 Ekimden bu yana tazminat hakları için eylem
yapan Ermenekli madencilerin günlerdir yaptıkları görüşmeler
sonuç vermedi ve madenciler direnişlerinin 87nci gününde Ankara
yürüyüşüne başlamak istediler. Fakat her zaman olduğu gibi gece
gündüz Mecliste sermayeye kapıyı açanlar, işçiler söz konusu
olduğunda o kapıları Çat! diye onların suratına
kapattılar ve ciddi olarak darp edildiler, baskı gördüler. Az önce
Ankarada Sakarya Caddesinin önünde kadınlara da
yapıldığı gibi. Bunu her sene, her 25 Kasımda
yapıyorsunuz ve dediğim gibi toplantı gösteri hakkı nedir,
bilmiyorsunuz ya da biliyorsunuz ama bunu yapmak işinize geliyor. Evet,
bir yılı aşkın süredir alamadıkları
maaşları, yatmayan tazminatları, ocaklarda gerekli işçi
sağlığı, iş güvenliği önlemleri
alınmadığı için direnişte işçiler ve yüzlerce
madencinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine
rağmen hâlen işçilerin haklarını alabilmek için direnmek
zorunda kalmaları çaldıkları her kapının yüzlerine
kapanması bu ülkenin utancıdır. Öyle Bakanın
delikanlılık yapıp Ben söz veriyorum, hakkınızı
alacaksınız. demesiyle olmuyor bu işler. Sizin dilinizle
konuşayım, varsa bu işin de bir raconu var. Hak mücadele edilen
bir şeydir. (HDP sıralarından alkışlar) Hak bunun
sonunda alınan bir şeydir. Hak yasalarda yazan bir şeydir. Bakan
sözleriyle verilecek, öyle iltimas edilecek ya da -nasıl diyeyim-
insanları ihya edecek iaşe gibi verilecek bir şey değildir.
Hak diyoruz, hak! Bunun için de biraz bakın isterseniz kitaplara.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan, bir dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Değerli arkadaşlar, evet, yenilenebilir enerjiden söz
ediyoruz ama bakanlar da dâhil birçok milletvekilinin benim bütçede tanık
olduğum gibi yenilebilir enerji dediği yenilenebilir enerjiden.
Gerçekten o ne yenilenebilir ne de yenilebilir. Hiç yapılanlar yenilir
yutulur değil. Ben sadece ANKAPARKı, Ankarayı söylemek
istiyorum son olarak. Şirket belediyeye ödemesi gereken 26 milyon
lirayı ödemedi ve bu ANKAPARKtan o kadar fazla zarar gördük ki gerçekten,
5 kez iptal edilmesine rağmen projeye devam edildi, 750 milyon dolar
harcadı bu park için Melih Gökçek. Geçen de saraya
çağrıldı. Hesap sormak için mi? Hiç sanmıyorum ama onunu
hesabını Ankaralılar soracak gerçekten Melih Gökçekten ve bunun
dışında daha sorulacak çok hesap var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN Bir dakikadan sonra süre vermiyoruz
genelde.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamam, tamamlayayım o zaman.
Son olarak, Gölbaşında bunu
yapmayın; Lösante Hastanesi var, lösemili çocuklar köyü var orada. Lastik
yenilenebilir enerji değildir. Gölbaşında bunu kurduğunuz
zaman dioksini lösemili çocuklara solutacaksınız, bunu da bu Meclis
ve iktidar böyle bilsin.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 42nci maddesinde yer alan değiştirilmiştir
ibaresinin yeniden düzenlenmiştir ibaresiyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Dursan
Müsavat Dervişoğlu Behiç
Çelik Mehmet Metanet
Çulhaoğlu
İzmir Mersin Adana
Fahrettin
Yokuş Ayhan
Altıntaş Enez
Kaplan
Konya Ankara Tekirdağ
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ FAHRİ ÇAKIR (Düzce) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen, Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş.
Buyurun Sayın Altıntaş.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ grubu
adına, 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 42nci maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi de saygıyla
selamlıyorum.
42nci madde, genel aydınlatma giderlerinin
Bakanlıkça karşılanması süresinin 2025 yılı
sonuna kadar uzatılmasını öngörmektedir. Bu maddeye bir
itirazımız yoktur ancak daha önce de bu kürsüden, yasalar
hazırlanırken plansız hareket ettiğinizi, kanunları
alelacele hazırladığınızı belirttim. Bu yöntem de
bizi sürekli aynı kanunlar üzerinde tekrar tekrar düzeltmeler yapmak zorunda
bırakıyor. Örneğin, son yıllarda elektrik kurulu gücü
düzenli olarak artmaktadır fakat 2017 yılından itibaren de
talepte bir durgunluk hatta daralma söz konusudur. En yüksek kullanımda
dahi 49 bin megavat elektrik tüketilirken kurulu elektrik gücümüz 93 bin
megavatın üzerinde yani talebin çok çok üzerinde bir kapasitemiz var.
Ayrıca, lisans almış ve
yapımı devam eden projelerin gücü 20 bin megavatın üzerinde.
İlaveten 10 bin megavattan fazla proje de ön lisans almış
durumda. Bunun yanına Akkuyu Nükleer Santrali de yakında ekleniyor,
4.800 megavat kurulu gücünde ve yılda 35 milyar kilovatsaat elektrik
üretecek olan Akkuyu Nükleer Santraliyle elektrik kullanım
oranımız kapasitemizin çok altında kalacaktır yani kullanılandan
çok daha fazla üretim kapasitesine sahip olacağız. Bu durum sonucunda
maalesef vatandaşın elektrik faturası azalmayacak, aksine
artacaktır çünkü bu plansız yatırımların getirisi
olmayacak ve vatandaştan tahsil edilecektir. 35 milyonu mesken olmak üzere
43 milyondan fazla aboneye bu masraflar pay edilecek. Bakın, mesken abone
grubunda 100 liralık elektrik faturasının 19 lira 43 kuruşu
vergi fonları, 28 lira 27 kuruşu dağıtım bedelidir;
geriye kalan 52 lira 28 kuruş bu abonenin kullandığı enerji
bedelidir. Gördüğünüz gibi, evimize gelen faturaların yalnızca
yarısı kullandığımız enerjinin bedelidir. Burada
önemli bir noktada var: 2018 yılında Türkiyede tahakkuk eden
elektrik enerjisi miktarı 177 milyar kilovatsaattir. Elektriğin kilovatsaatine
1 kuruş zam yapsanız toplamda 1 milyar 770 milyon TL gibi çok büyük
bir rakama denk geliyor yani meblağlar çok büyük, yüzde 1, yüzde 2 gibi
payları küçük göremeyiz; o yüzden planlamalarımızı çok
dikkatli yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar, vatandaşı bu
yükün altına gerekli bir durum için soksanız gam yemeyeceğiz
fakat, maalesef durum ortadadır ki hesapsız yapılan
yatırımlar atıl kalacaktır. YEKDEM kapasite
mekanizması, nükleer gibi alım garantili projeler
dışında kalan enerji yatırımları iflas edecek
gibi görünüyor.
Elektrik enerjimiz doğru yönetilmiyor. Elektrik
üretim ve dağıtım sektörünün toplam borç stoku 47 milyar
dolardır ve bunun da 13 milyar dolarının
yapılandırmaya ihtiyacı vardır.
Parasızlığımızın yanı sıra, rant
sağlama çabanız da enerji sektörümüzü açmaza sokmakta. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre, YEKDEM
kapsamına alınan şirket sayısı sürekli
artmaktadır. Şirket sayısının artışı
YEKDEM maliyetinin elektrik aboneleri üzerindeki yükünü de her yıl
artırmaktadır. 2011 yılında YEKDEM kapsamına
alınan üretim tesisi 20ydi, 2020 yılında ise firma
sayısı 818 olmuştur. Bundaki en temel sebep de YEKDEM
kapsamında kurulan üretim tesislerine verilen ve dolar üzerinden
hesaplanan satın alma garantileridir diyebiliriz. YEKDEM desteğinde
bu dolar sevdası nedir arkadaşlar? 5-10 bin lira tasarrufunu dolara
çeviren vatandaşa terörist gözüyle bakıyorsunuz ama YEKDEM
desteklerini dolar cinsinden ödemekte bir mahzur görmüyorsunuz. Hani yerli ve
millî para kullanacaktınız? Dolar desteğinin gerekçesi nedir
arkadaşlar? Âleme verir talkını, kendi yutar
salkımı. özdeyişini hatırlatıyorsunuz.
Bakın, YEKDEM kapsamında, elektrik
üretimleri karşılığında 2011 yılında 774
milyon lira ödeme yapılırken 2019da bu ödeme 38 milyar TLye
yükselmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Dolarla garanti olunca rakamlar da geometrik
büyüyor. Bu artışa rağmen, maalesef Bakanlığın
2021 bütçe planında YEKDEM uygulamasını iyileştirici bir
hedef görülmemektedir. Bu da bize, yapılan işlerde gerçekçi bir
gelecek projeksiyonun uygulanması yerine rant ve siyasi şov
odaklı uygulamalar üzerine kurulu bir enerji politikamız
olduğunu ortaya koymaktadır. Devlet de yönetseniz, iş insanı
da olsanız, esnaf da olsanız kazanmanın temel yollarından
biri geleceği doğru okumaktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.38
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma Saati: 20.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN
KÂTİP
ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 20nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun
26/11/2020 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi
25/11/2020
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 25/11/2020 Çarşamba günü yaptığı toplantıda,
Genel Kurulun 26/11/2020 Perşembe günü toplanmamasının Genel
Kurulun onayına sunulmasını önerilmiştir.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Özlem
Zengin Engin
Özkoç Meral
Danış Beştaş
Adalet ve
Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Halkların
Demokratik Partisi
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Muhammed
Levent Bülbül Dursun Müsavat
Dervişoğlu
Milliyetçi
Hareket Partisi İYİ
PARTİ
Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Danışma Kurulu önerisi
kabul edilmiştir.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
43üncü madde üzerinde 2 önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin çerçeve
43üncü maddesindeki şeklinde ibaresinin biçiminde olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Kadim
Durmaz
Kocaeli Adana Tokat
Çetin
Osman Budak Ahmet Vehbi
Bakırlıoğlu Tacettin
Bayır
Antalya Manisa İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak.
Buyurun Sayın Budak. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz torba kanun 8
farklı kanunda değişiklik önerisi getiriyor. Tabii, dünyada
böyle bir kanun yapma tekniği yok. Bunu söyleyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
Tabii burada, enerji şirketlerini, yandaş
müteahhitleri, aynı zamanda maden işletmelerini, yakın
olanları koruyan kollayan
Ama maalesef vatandaşların,
yurttaşların bekledikleri bir iyilik bu kanunda çıkmıyor.
Şimdi, kısa bir araştırma yaptığınız
zaman hepiniz göreceksiniz ki -ki bu benim söyleyeceğim veri OECD verisi-
OECD ülkeleri arasında Türkiye açık ara elektrik enerjisi tüketiminde
neredeyse dünya lideri. 2,5 kat daha fazla para ödüyor, bedel ödüyor ve
diyorsunuz ki: Sanayimiz ihracat yapsın, imalat sektörü ihracat
yapsın, üretsin, istihdam sağlasın. Peki, nasıl olacak bu
iş? Bu kadar yüksek maliyetle, özellikle girdi maliyetlerindeki bu kadar
yüksek değerlendirmelerle rekabet edilebilir bir durum yok. Üstelik de
pandemi döneminde hiç olmazsa sanayicilerin üstündeki bu yükü kaldıracak
bir kanun getirseydiniz de hep beraber, oy birliğiyle buradan geçirseydik.
Ama maalesef böyle bir düşünceniz olmadığı için yandaş
enerji şirketlerine, maden işletmelerine, bunlara ciddi olarak destek
veriyorsunuz. Ha, sadece sanayiciler mi çok yüksek fiyattan fatura ödüyorlar?
Hayır, tabii vatandaşlar da aynı şekilde. Bu da
EUROSTATın, yani Avrupa Birliği İstatistik Kurumunun her
yıl düzenli olarak açıkladığı bir belgeden
alınmış bilgidir. Vatandaşlarımız, Avrupa
Birliği üyesi ülkelerin tamamından -ki kişi başına
düşen millî gelirde en fakir ülkelerden bir tanesi, Avrupa Birliği
sınırlarında Türkiyedir- en yüksek faturayı ödeyen yine
Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları. Peki, bu
dağıtım şirketleri bu elektrik enerjisini ne kadardan
alıyor? 15 liradan. Peki, ne kadardan satılıyor? 75 liradan. Bu
uçurum nedir? Yani, 5 kat gibi bir uçurum söz konusu ve bu 5 katın içinde
çok ciddi vergiler var. Bu vergiler, başta KDV. Ya, bu dönemde
almayın, vazgeçin. Yani, şimdi, tekrar işte bir
yığın işletmeyi kapatıyoruz, kapatıyorsunuz.
Bunların hiç olmazsa elektrik faturalarında birtakım indirimler
yapın. Ne olur yani üç ay, beş ay, altı ay fonlarda kesinti
yapmasanız? Hele bir facia var ki faturalarda, bu TRT payı, yüzde 2
bütün faturalarda. Bütün vatandaşların faturalarından yüzde 2
kesinti yapıyorsunuz, TRTye gönderiyorsunuz. 2019 senesinde 1 milyar
gibi, yani eski parayla 1 katrilyon aktarmışsınız TRTye
fakat TRTyi muhalif kesimin yani Türkiye'nin hadi en küçük deyimle- yüzle
50sinin asla oy vermediği iktidar ve yandaşlarına
açıyorsunuz. Ben milletvekili olarak beş buçuk senedir bir kere
TRTye çıkmadım. İşte burada muhalif tarafta oturan
arkadaşlarımdan da çıkan bir kişi olduğunu
zannetmiyorum. E, biz zaten faturalarımızdan buraya yüzde 2 ödüyoruz,
isteyerek değil, zoraki olarak biz bunları ödüyoruz ama bu TRT
payını, yıllardır söyledik, hiçbir şekilde bunun
tedbirini almadınız.
Bir de, bir ucube var yine bu değişiklik
yapılan torba kanun teklifinde; şu lastik yakılarak elektrik
elde eden enerji şirketleri ki bunlar Türkiyede 3 tane
-yanılmıyorsam biri Niğdede, biri Erzincanda, 3 şirket- 3
şirket için özel kanun teklifi getiriyorsunuz. Bunun neresi yenilenebilir?
Eski lastiklerden elde edilen elektriğin neresi yenilenebilir?
Lastiği yakacaksınız, çevreyi kirleteceksiniz, oradan bir miktar
elektrik elde edeceksiniz. E, peki, buna döviz garantisi veriyor musunuz? Evet,
veriyorsunuz, dövizle alım garantisi veriyorsunuz. Böyle ucube bir
şey görülmedi. Burada vatandaşın faydasına ne var? Bunu
bütün vatandaşlar merak ediyor. Yani, herhâlde bundan sonra da burada bunu
takip etmeye devam edeceğiz. Bundan sonra sanıyorum, daha başka,
dünyanın bütün çöplerini ithal ettiğimiz gibi dünyanın bütün
atık lastiklerini Türkiyeye ithal edeceğiz ve bundan enerji elde
edeceğiz. Neymiş efendim? Bunu da geri dönüşümlü yani
yenilenebilir enerji sınıfına sokuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Şimdi,
burada gene bir ucube, BOTAŞ. Varlık Fonuyla ilgili, 2016dan beri,
burada, ben de dâhil olmak üzere birçok arkadaşımız
Yanlıştır. dedi. Eğer, Türkiyede petrol fazlanız
varsa İsveçteki gibi bir varlık fonu kurun, bunu gelecek nesillere
tasarruf olarak aktarın. Böyle bir durum yok. En değerli 23
şirketi Varlık Fonuna aktardık, bunlardan bir tanesi de
BOTAŞ. BOTAŞ, 2017, 2018, 2019da zarar etmiş ve 2020de de
büyük bir ihtimalle zarar edecek. Yani, doğal gaz satan bir şirketin
nasıl zarar ettiğini anlamak mümkün değil. Şimdi de
İhale Kanunundan çıkartıyorsunuz. Burada ne var, bunu da
yakından takip edeceğiz; kabul edilebilir değil.
Şu kayıp kaçak meselesinde de bir tablo
vardı, yanıma almamışım. Enerji şirketleri,
dağıtım şirketlerine bu ihaleleri verirken dediniz ki:
Yatırımlarını tamamlamak üzere biz bunları veriyoruz
ve elektriği ucuzlatacağız. Tam tersi olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Efendim, son
cümle
BAŞKAN Veremiyoruz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) 2000
yılında yüzde 20ler civarında olan yatırım eksi
kayıp kaçak oranı, son olarak, baktığımız zaman,
2019 yılında düşe düşe yüzde 12ye düşmüş. Devlet
yatırım yapmış, dağıtım şirketleri
bundan faydalanmış.
Evet, hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 43üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"eklenmiştir ibaresinin "ilave edilmiştir ibaresiyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Behiç
Çelik Enez Kaplan
İzmir Mersin Tekirdağ Mehmet Metanet Çulhaoğlu İbrahim Halil Oral Fahrettin Yokuş
Adana Ankara Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 43üncü maddesi üzerine İYİ
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
görüştüğümüz düzenlemede birkaç maddede daha var olan hukuku geriye
yürütme meselesi 44 ve 45inci meddeler bağlamında yer
almaktadır. 44üncü madde geriye yürümeyi engellerken 45inci madde,
coronavirüsün ekonomik zorlukları sebebiyle geçmişte
alınmış bir teminatın iadesini sağlamaktadır.
Kurumlar arasında geriye yürümeyen hukuk, bazı şirketlerin
menfaatleri için geriye yürüyebilmiştir maalesef. Teminat
kavramının varlığına ters olan bu düzenleme büyük kamu
zararı yaratacak, işlerini zamanında tamamlayan
şirketlereyse haksızlık ve adaletsizlik olacaktır.
Ayrıca, maddede yer alan kısmen ya da tamamen ifadesiyse
muğlaktır, adaletsizliklere açık bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, kayıp kaçak
meselesi ve bu kayıpların ulusal çapta karşılanması
hususu hâlen derin bir yara olarak karşımızda durmaktadır.
Daha önce Genel Kurulda bu hususu ifade etmiştim. Devlet adına
elektrik dağıtımı yapan firmaların sayaçların
yüzde 86sını okuyamadığını itiraf etmesi O
bölgede devlet yoktur. demektir. Şimdi bakıyoruz, VEDAŞ yani
Van Gölü Elektrik Dağıtım Şirketinin 2020 yılı
sonu kayıp kaçak tahmini yüzde 60tır; DEDAŞ yani Dicle Elektrik
Dağıtım Şirketinin 2020 yılı sonu kayıp
kaçak tahmini yüzde 51dir. Bunun hangi rakamlarla gerçekleşeceğini
önümüzdeki yılın ilk aylarında tam olarak göreceğiz, ancak
bu bir gerçektir. Bahsettiğimiz bu 2 dağıtım
şirketinin kapsadığı bölgede, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerimizde 10 şehrimiz vardır. Bu 10 şehrin
nüfusunun yüzde 60ı kaçak elektrik kullanan
vatandaşlarımız mıdır? Asla değildir ama birileri
devletten aldıkları ihalelerle elektrik dağıtım
işini oturdukları yerden fatura kesmek, sayaç takmadan kayıp
kaçak oranı açıklamak zannetmektedir. Memleketim Bitliste
VEDAŞın altyapı çalışmaları bulunmaktadır.
Bu altyapı çalışması çoğu yerde bir zulme
dönüşmüştür. Üç gün elektrik alamayan mahaller mevcuttur. 21inci
yüzyılda üç gün elektrik almaması bir şehir için ne demektir?
Görüştüğümüzde ise Bitlis için Vandan araç bekliyoruz.
cevabını almaktayız. Koskoca şirketin Bitliste bakım
için kullanabilecek bir aracı yok mudur? Bölgedeki elektrik
dağıtım şirketleri belli ki görevlerini yerine
getirememektedirler, her şeyi devletten beklemektedirler. Jandarmayı
alıp fatura tahsiline çalışmak iş değildir. Enerji
Bakanlığımız bu konuda radikal kararlar almalı,
gerekiyorsa yeniden kamulaştırmayı düşünmelidir.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu kayıp
kaçak istatistikleriyle birlikte bir başka istatistiği de
karşılaştırmak istiyorum. VEDAŞın kayıp
kaçak hedefi yüzde 60 demiştik. VEDAŞın kapsadığı
iller Van, Muş, Bitlis ve Hakkâridir. TÜİKin en son Gelir ve
Yaşam Koşulları Araştırması bölgesel
sonuçlarına göre en düşük olduğu bölgedeki şehirler de Van,
Muş, Bitlis ve Hakkâridir. Bu bir tesadüf müdür? Bir tesadüf değil
açıkça kalkınma faciasıdır. Ahlatta yapılan
Cumhurbaşkanlığı Köşkünü bölgenin
kalkınmasına katkı sağlaması umuduyla desteklemiş
bir milletvekiliyim. Konuyla alakalı Umarım bu köşk devletin
gözünün, gönlünün, kulağının, imkânlarının buraya
çevrilmesine vesile olur.u her defasında dedim ancak halkın
beklediği maalesef hiçbir şey olmadı. Ahlatın ve
dolayısıyla bölgenin ihtişamlı saraylara değil
işe, istihdama, kalkınmaya ihtiyacı vardır.
İnsanımızın yüzlerce yıldır yaşadıkları
topraklardan göç etmemesini sağlayacak, zorla, yok pahasına istimlak
edilen topraklarını kurtaracak önlemlere ihtiyacı vardır.
Kısacası bölge insanı yine yoksuldur, yine dertlidir, yine
zordadır ve yine umutsuzdur. Doğu ve güneydoğunun kesin
kalkınma projelerine ihtiyacı vardır.
Bu düşüncelerle teşekkür ediyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde 1 önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 44üncü maddesinde geçen önce ibaresinin
evvel olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zeynel Özen Ali
Kenanoğlu Erdal
Aydemir
İstanbul İstanbul Bingöl
Züleyha Gülüm Musa
Piroğlu Murat
Sarısaç
İstanbul İstanbul Van
Murat Çepni
İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, size söz
vereyim.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
56.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İzmir ili Konak ilçesi Kadifekale semtinde 13
Kasım günü motosikletli polisler tarafından darbedilen Şerif
Coşkunun yaşamını yitirdiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
2 konu var, biri kanunumuzla ilgili, Komisyon
Başkanına bir soru ve açıklama yöneltmek isterim ama ondan önce,
bir haber aldık, maalesef üzücü. İzmir Konak ilçesi Kadifekale
semtinde, 13 Kasım günü motosikletli polislerin devriye esnasında,
esnaf olan Şerif Coşkunun darp edildiği ve görüntülerin sosyal
medyadan yansıdığını belirtmek isterim. Yeni
aldığımız haber ise Bozyaka Devlet Hastanesinde olan
Coşkunun yaşamını yitirdiği; maalesef bugün
yaşamını yitirmiş, ailesine ve sevdiklerine
başsağlığı diliyoruz. Aileleri suç duyurusunda
bulunmuşlar. Umarız en kısa zamanda ve talep ediyoruz, bu polis
olsun, kim olursa olsun bunun gereğinin, soruşturmasının
yapılmasıdır.
Sayın Başkan, bu görüştüğümüz
BAŞKAN Komisyon Başkanına daha
sonra soru sorsak yani önergeyi oylattıktan sonra.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Olur
olur, tamam.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Enerji torba kanununun üzerinde, elektrik
aboneleriyle ve elektrik faturası üzerine birkaç söz edeceğim.
Şimdi, Türkiyede 44 milyon 500 bin civarında bir elektrik abonesi
var, bunun yüzde 21i meskenler tarafından tüketiliyor. 44 milyon 500
bin-45 milyon civarında, bu rakamlar son aylara göre değişiyor.
Şimdi, bunun yüzde 21i meskenlerde tüketiliyor, hani demin kayıp
kaçak meselesinde konuşuyoruz ya. Meskenler, aboneliğin yüzde 82sine
tekabül ediyor. Ticaret ve kamu hizmetleri yürüten kurumlar, bunun içinde
AVMler, saraylar, kamu kurumları, hepsi var, bunlar da elektriğin
yüzde 27,9unu tüketiyor. Abone payıysa yüzde 15,2ye denk geliyor. Sanayi
kuruluşları, abone payının 0,4ünü teşkil ediyor ancak
elektriğin yüzde 45,6sını tüketiyor. Aslında, bu
kayıp kaçak meselesi için meskenlerden çok bu sanayi
kuruluşlarının üzerine gidilmesi ve incelenmesi gerekir. Bunu
bir ifade etmek isterim.
Şimdi, şu fatura elektrik faturası.
Bir faturaya baktığınız zaman hangi kalemlerden
oluştuğunu anlamanız gerekir. Nihayet, hepimiz gidiyoruz,
marketlerden alışveriş yapıyoruz. O faturada
aldığımız bütün kalemlerin hepsi faturada geçer ve biz de
kontrol ederiz; acaba raf fiyatıyla fatura fiyatı aynı
mıdır, burada bir değişiklik var mı filan diye. Zaman
zaman da kasalarda bu tür tartışmalara denk geliriz. Şimdi,
ancak bizde şöyle bir fatura uygulaması var: Yani, torba fatura
uygulanıyor. Burada, aslında bu faturada olması gereken kalemler,
enerji bedeli, perakende satış hizmeti, iletişim, kayıp
kaçak, sayaç okuma, dağıtım bedeli, TRT payı, Enerji Fonu,
BTV, KDV gibi... Bu kalemlerin hepsinin o faturada kaç liraya tekabül
ettiğinin anlatılması gerekirken, 3 taneydi bu, son zamanlarda bu
da 2 taneye indirildi... Yani kimi faturalarda, enerji bedeli,
dağıtım bedeli, vergi ve fonlar üzerinden faturalandırma
yapılıyor. Şimdi, neredeyse bu dağıtım bedeli,
vergi, fonlar da birleştirilip sadece 2 haneye indirilmiş durumda.
Şimdi, elektrik faturasının dağılımına
baktığımız zaman 100 liralık bir elektrik
faturasının 39 lira 27 kuruşu enerji tüketimiyle ilgili, 21 lira
24 kuruşu ise dağıtım şirketlerinin payı, 14 lira
6 kuruşu vergi ve fonlar yani böyle bir dağıtım söz konusu.
Ve şirketlerin kâr oranları da inanılmaz derecede yükseliyor.
Şuradaki farklar da, şu, yukarı doğru çıkan çubuklar,
aldıkları fiyat, sattıkları fiyat, elde ettikleri kâr
arasındaki farkları da gösteriyor. Vatandaşa hiçbir şekilde
ucuz elektrik verilmiyor. Yapılan indirimler şirketlerin lehine
düzenleniyor, onların hanesine yazılıyor.
Tabii, şöyle bir şey de var, bu
faturaların şöyle bir önemi var, detayının olması
gerekir ki, faturadaki 1 kuruşluk fark, yani dağıtım
şirketi lehinde 1 kuruş bir düzenleme yaptığınız
zaman bu, yılda 2,5 milyar liraya tekabül ediyor, yılda o
şirkete 2,5 milyar lira kazandırmış oluyorsunuz yani bu
kadar önemli bir fark yaratıyor aslında bu faturalar. Ancak,
dokümanları, dökümü elimizde olmadığı için hiç kimse
şu anda bu faturaların detay dökümlerini çıkartamıyor.
Konunun uzmanları, elektrik mühendisleri odası bile çoğu zaman
önceki veriler üzerinden tahminler yürüterek bunları yapabiliyorlar. Yani
aslında bir torba fatura ve karartılmış faturayla karşı
karşıyayız. Bütün mekanizmalardaki denetimler ortadan
kaldırıldığı gibi vatandaşın
kullandığı elektrik faturasının üzerindeki
vatandaşın kendi faturasını denetlemesi de ortadan
kaldırılmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) Yani hiçbirimiz
evimizdeki elektrik faturasının hangi kalemlerden
oluştuğunu, nelere itiraz edip nelere itiraz etmeyeceğimizi dahi
bilemiyoruz. Tüm alanlarda denetimsizlik politikası
uygulandığı gibi, elektrik faturalarının üzerinde de
bu denetimsizlik uygulanıyor, dolayısıyla da zaman zaman bu
kayıp kaçak meselesi halk içerisinde ciddi tartışmalara yol
açıyor. Bunun büyük oranda dağıtım şirketlerinin suçu
olduğunu, onların gerekli yatırımı yapmamasından
kaynaklı olduğunu, esasında çoğunun da kayıplardan
oluştuğunu ve sanayi şirketlerine, sanayi bölgelerine yönelik
kayıpların da çoğunlukta olduğunu göz önüne alırsak
meskenlerdeki kaçak kısmının son derece minimize olduğunu
da bilip ona göre değerlendirmemiz gerekir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
44üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Zengin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
57.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün 238 sıra ayılı Kanun Teklifinin
41inci maddesi üzerinde verilen önerge hakkında konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Doğrusu, sizi bölmek istemedim, aslında
Genel Kurulu da meşgul etmek istemiyorum fakat özü itibarıyla
önemsediğim bir mesele var, bu Alevi köylerine yol yaptınız, yapmadınız
meselesi. Biraz evvel de sayın hatip Tokatın köylerini söyledi.
Bilgi aldım ve Genel Kurulda paylaşma ihtiyacı duyuyorum.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Samsunun köylerinde de öyle
kardeşim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben Tokatla ilgili
söylüyorum, siz kendinizinkine bakarsınız kardeşim;
olmadığının ispatı için söylüyorum.
2020 yılında Zilenin
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Yola
çıktığın zaman Alevi köyü olduğunu anlarsın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hasbünallah,
hasbünallah, hasbünallah, ya Rabbi!
Zilede 14 tane köy yolu, 6 tane köy
bağlantı yolu, 1 tane de grup yolu asfaltlanmıştır. Bu
asfaltlanan köylerden 10 tanesi Alevi köylerimizdir. Göçenli, Temecük,
Çakırcalı, Alibağı, Kurşunlu, Karşıyaka,
Palanlı, Kırlar, Emirören, Saraçköy ve Akgüller köyleri asfaltlanmıştır.
Benim kendi ilim hassaten söylendiği için, Tokat Zile olarak
zikredildiği için ben ifade etmek istedim. Bu seneki bütçemiz içerisinde
bu kadar köyümüzden, 14 köyden 10 tanesi asfaltlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Özlem Hanım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sağ olun.
Ben burada il üzerinden gitmeyi doğru
bulmuyorum. Önemsediğim teori şudur, tersini söylemeye
çalıştığım şey: Türkiyede hiçbir köyün yolu
Alevi olmadığı için yapılmamıştır, öyle bir
şey söz konusu değildir. Gücümüz oranında, bütün köylerimizin,
hangi partiye oy verdiğine bakmaksızın yollarını
yapıyoruz, yapmak bizim vazifemizdir. Şu söylediğim de benim
ifade ettiğimin teyididir, bu kadar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, iki haftadır görüştüğümüz
enerji piyasaları kanunu bugün neticelenecek, sonlara geldik. 13üncü
madde geçti, bunu biliyoruz. Buna yönelik, halktan, çevre örgütlerinden,
ekolojistlerden çok sayıda, hakikaten, telefon, telgraf, mektup ve
şikâyet almaya devam ediyoruz. Bizim de görüşümüz aynı yönde,
malum, muhalefet olarak İç Tüzük kısıtlamalarından
kaynaklı tekriri müzakere için biz önerge veremiyoruz. Aslında,
verebilseydik bu önergeyi verecektik ancak Komisyonun bunu dikkate alması
için ifade edeceğim. Şimdi, iktidar partisinin bu maddeye ilişkin
verdiği önerge mevcut. Kanundaki ibareleri aslında
çıkarmıyor, korumaya devam ediyor. 13üncü maddenin tekriri
müzakereye açılması ve tekliften -özellikle altını çizerek
söylüyorum Sayın Başkan- belediye atıklarını, çöp
gazı dâhil ve atık lastiklerinin işlenmesi sonucu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tekrar
ediyorum belediye atıklarını ve atık lastiklerin
işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünleri ibaresinin
kaldırılması, kentsel organik atıkların ibaresinin
eklenmesi gerekmektedir. Sürekli temas hâlinde olduğumuz çevre ve ekoloji
hareketlerinin ve partimizin görüşü bu yöndedir. Biyokütle
tanımında yapılan bu değişiklikle kanunun genel
esası ve gerekçesi suistimal edilmeye açıktır ve suistimal
edilmektedir. Bu suistimal fosil yakıtlarının da yenilenebilir
enerji desteği almasının önünü açabilecek yollar
sunmaktadır.
Diğer yandan, organik olmayan ürünlerin
termokimyasal işlemlerle yakılması atık sektörüne zarar
verecek, atık yakan tesisleri artıracaktır. Nitekim, 2016
düzenlemesiyle Kocaeli, Düzce ve Erzincanda lastikten elektrik tesisleri
çalışmaya başlamış ve ilginç bir şekilde
düzenleme arifesinde 2020de 5 şirket için ÇED süresi
başlatmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Talebimiz, bu maddeyi halkın yani işin uzmanlarının
istediği gibi düzeltmektir. Bununla ilgili, o kanunla verilen 3
şirket kalsın ama bu halka daha fazla kötülük yapılması
YEKDEM teşviklerini halka ucuz elektrik sağlamak için
kullanalım, araba lastiği yakmak için değil demek istiyorum. Ve
Komisyonun bu önerimizi dikkate almasını ve 13üncü maddenin yeniden
görüşülmesini talep ettiğimizi belirtmek istiyoruz. Tabii,
kendilerini de dinlemek isteriz.
Teşekkür ediyorum.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, izin verir misiniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum.
Sayın Beştaşa da teşekkür
ediyorum.
Aslında, bu, Komisyonumuz sırasında
görüşülen, aynı zamanda Genel Kurulda hem geçen hafta hem de bu hafta
sık sık dile getirilen atık lastiklerin geri dönüşümüyle
ilgili sorunun Sayın Meral Danış Beştaş
tarafından gündeme getirilmesi.
Değerli arkadaşlar, şu konuyu
açıklığa kavuşturmak gerekir: Bu konuyla ilgili
yaklaşık yirmi gündür uzmanlarla görüş
alışverişinde bulunuyoruz, nedir, ne değildir diye. Hem
firma sahipleriyle hem de bu konuda akademik literatürde ismi geçen
kişilerle de görüşmeler yaptık.
Türkiye'de 300 bin ton civarında atık
lastik ortaya çıkıyor, araçlardaki atık lastik. Bu atık
lastiklerin geri dönüşümü gerekir. Bu geri dönüşüm ya yakılarak
ya da piroliz yoluyla yeniden kazanılarak ortaya çıkması
hasıl oluyor. Yakıldığı zaman geri dönüşüm
olmuyor ama piroliz yöntemiyle ayrıştırma
yaptığınız takdirde geri dönüşüm ortaya
çıkıyor. Şu anda konuştuğumuz,
arkadaşlarımızın 13üncü maddede atık lastiklerden
enerji üretilmesiyle ilgili konudaki esas itirazları, bunun biyokütle
tanımında bulunmadığını, biyokütle olarak tanımlanamayacağını,
kanun metninde biyokütle tanımı içerisinde, atık lastikler
ibaresinde geçmesinin doğru olmadığını ifade
ediyorlar. Aslında, Türk Dil Kurumunun sözlüğüne biyokütle nedir diye
baktım: Belirli zamanda sınırları belirli beri biyotopta
bulunan canlı organizmaların toplam kütlesi. Bunu Geri dönüşüm
vasıtasıyla elde edilen enerjinin desteklenmesi teşviki diye
ifade edebilirdik. Bugün en büyük toplumsal sorunlardan biri,
atıkların geri dönüştürülebilmesi. Plastik ürünlerin, çelik
ürünlerin, petrol ürünlerinin yeniden kazanılabilmesi için, ekonomide
yeniden kazanılabilmesi için yapılan çok büyük önermeler var. Bu
önermeler içerisinde de piroliz sistemi diye ifade ettiğimiz belki son
teknoloji olmayabilir ama şu anda Türkiye'de kullanılan en önemli
teknolojilerden biri. Piroliz sisteminde dönüştürülürken kesinlikle yakma
diye bir durum söz konusu değil. Lastikler toplanıyor, bu toplanan
lastikler önce çelik ve iplik materyallerinden ayrılıyor. Onlar
ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, izin
verir misiniz?
BAŞKAN Sayın Başkan, derin mevzu
yani çok uzun sürecekse ayrı bir şey.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Başkanım, bir iki
dakika daha sürecek.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yani bu toplanan
ayrıştırıldıktan sonra otoklav dediğimiz
-mühendis arkadaşlar iyi bilirler bunu- kapalı basınçlı bir
hazne var, o kapalı basınçlı haznenin dışından
ısıtılarak -tıpkı düdüklü tencere gibi, düdüklü
tencere de bir manada otoklavdır- içerideki ham maddenin, içerideki
lastiğin eritilip ayrıştırılması. Bu
ayrıştırma sırasında yüzde 30 veya 40 civarında
bir sıvı elde ediliyor. Geriye kalan kısmı, yüzde 70 veya
yüzde 60 civarında elde edilen ürün de yine lastik fabrikalarında
geri kullanılmak üzere gönderiliyor. 30-40 civarındaki sıvı
yakıt kalorifer yakıtı dediğimiz kalyaktan ince,
mazottan kalın. Bunları evlerimizde yaktığımız
kalorifer sistemi olarak düşünün. Bu, kaloriferde yakılarak, bir
brülör vasıtasıyla yakılarak elde edilen ısıdan buhar
elde edilip bir piston vasıtasıyla enerjiye dönüşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Son bir cümle Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Düdüklü tencereden duman çıkmıyor mu? Buradan çıkan
dioksin nereye gidiyor?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) 300 bin ton lastiğin 260
bin tonu çimento fabrikalarında yakılarak tüketiliyor. 40 bin tonluk
kısmı da elektrik tesislerinde piroliz yöntemiyle
ayrıştırılıp geri dönüşüm yapılarak yeniden
ekonomiye katkı sağlayan bir hâle getiriliyor.
Bu anlamda şunu ifade edebiliriz: Bunun
biyokütle tanımı içerisinde bulunması doğru değil,
biyokütle tanımına girmiyor, Türk Dil Kurumunun sözlüğüne
baktığımızda biyokütle tanımına girmiyor ama
geri dönüşümden dolayı elde edilecek enerjinin desteklenmesi
gerektiği kanaatine sahibim ben bir sanayici olarak, bu konuda da iyi bir
araştırma yapmış biri olarak. Geri dönüşümden enerji
elde edilerek bunun teşvik edilmesi geri dönüşümü teşvik
anlamındadır, çevre kirliliğini önleyecek bir anlamdadır.
Bu manada baktığımızda başlık olarak aynı
kanaatte olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 45inci madde üzerinde bir önerge
vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin çerçeve
45inci maddesiyle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa
eklenen geçici madde 29da yer alan "veya tamamen ibaresinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Tahsin
Tarhan Müzeyyen
Şevkin Tacettin
Bayır
Kocaeli Adana İzmir
Ahmet
Vehbi Bakırlıoğlu Kadim
Durmaz Çetin Osman Budak
Manisa Tokat Antalya
Murat
Bakan Kemal
Zeybek
İzmir Samsun
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan.
Buyurun Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben kanun teklifinin 45inci maddesi üzerine söz
aldım. 45inci maddede Bakanlıktan yatırım için, lisans
için, ön lisans için izin almış ancak bunu süresinde yerine
getirememiş firmaların teminatının geriye
alınabilmesini Covid-19 sebebiyle düzenliyor. Burada yapılan taahhüt
eğer bir kamu zararına meydan vermişse bu teminatın iade
edilmemesi lazım, dolayısıyla bu düzenleme doğru
değildir.
Şimdi, konuya böyle girip arkasından
İzmir depremini konuşmak istiyorum değerli arkadaşlar. Biz
İzmirde bir deprem yaşadık, bir ay da zaman geçmedi deprem
olalı; şu an Türkiye'nin gündeminde her şey var ama deprem yok.
Deprem Komisyonu çalışıyor gerçi ama biz artık depremi
konuşmuyoruz. 116 canımız gitti, Çevre Bakanının
açıklamalarına göre binin üzerinde bina ağır hasarlı,
yıkılan binalar dâhil, insanlar evlerinde oturamaz hâlde.
Arkadaşlar, bu bizim ilk depremimiz değil,
son depremimiz de olmayacak. Dünya çok afetler yaşadı; volkanik
patlamalar yaşadı, heyelanlar yaşadı, seller
yaşadı, tayfunlar yaşadı, depremler yaşadı ama bu
depremdeki ölümler doğal afetten ölüm değil arkadaşlar. Bu rant
düzeninden, yağma düzeninden, bu yozlaşan düzenden dolayı orada
insanlar öldü; bunu tespit etmek lazım. Ben yirmi bir sene önce bu depremi
Yalovada yaşadım. Ablamı, eniştemi kendi ellerimle
götürdüm, canıyla kanıyla sohbet ederek; iki gün sonra enkazdan kendi
ellerimle çıkardım. Yalovada ya da Düzcede, Sakaryada, orada
yaşanan deprem başka bir şeydi. Bugün İzmir depremiyle
mukayese edilmeyecek bir şey yaşadık. Deprem oldu, devlet yok
arkadaşlar; karakol yok, polis yok, belediye yok, itfaiye yok, hiçbir
şey yok. 130 bin bina -gayriresmî rakamlara göre-
yıkılmış, 50 bin insan yine gayriresmî rakamlara göre
Çünkü devletin resmî bir tahlil yapabilecek durumu olduğunu
sanmıyorum. İnsanlar cenazelerini kaldıramadılar. Biz
şanslıydık, cenazemizi aldık. Cenazelerimizi koyacak morg
yoktu. İki binadan birisi yıkılmış. O cenazeleri
Yalovada top sahasına serdik. Yüzlerce insan, yüzlerce canının,
cenazesinin başında gece bekledi. Sabah cenazelerimizi götürecek araç
yoktu, ambulans yoktu; bunu yaşadık ve yirmi bir sene geçti aradan.
Bunu niye anlatıyorum? Ben yirmi bir sene sonra İzmirde aynı
şeyi tekrar yaşadım. Doğanlar Apartmanında, Rıza
Bey Apartmanında, Emrah Apartmanında o insanlarla sabaha kadar
Annemin babamın çaresizliğini aynı o insanlarda gördüm, tekrar yaşadım.
Arkadaşlar, bu işin sorumlusu sizsiniz.
Yanlış anlamayın, on sekiz sene bu ülkeyi yönettiniz, on sekiz
sene. Çevre ve Şehircilik Bakanı çıktı, televizyonda
konuştu -ben kendisine de söyledim Plan ve Bütçe Komisyonunda- işte,
Belediye Kanunu var, İmar Kanunu var. Belediyeler yetkili, binanın
etrafını çevirip yıkabilir. diyor.
Arkadaşlar, Türkiyede -İstanbulu siz de
yönettiniz, şimdi biz yönetiyoruz- hiçbir belediye, 99 depreminden, 2000
yılı Deprem Yönetmeliğinden önce yapılmış tüm
binaların etrafını çevirip yıkacak güce sahip değil.
Bu, devletin yapacağı bir şey; devlet yapacak. Deprem vergisi
yirmi bir yıldır toplanıyordu, on sekiz yıldır siz
yönetiyorsunuz ülkeyi. Deprem toplanma alanlarına AVMler
yapılmış, kamu alanları satılmış.
İzmirde TOKİ aynı zamanda deprem toplanma alanı olan
rekreasyon alanını ihaleyle sattı arkadaşlar. Deprem
toplanma alanı olan kent spor alanını ihaleyle sattı.
Dolayısıyla, eğer biz bir çözüm üreteceksek depreme hep beraber,
önce sorumluluğu alacağız, ondan sonra o sorumluluğun
gereğini yerine getireceğiz.
Şimdi, depremde yaşadık orada
işte günbegün, bütün milletvekili arkadaşlarımız
aşağı yukarı oradaydı. Bir milletvekili olarak
teşekkür etmeyi bir borç biliyorum, tüm kamu görevlilerine, oraya gelip
bize destek olan tüm kamu görevlilerine teşekkür ediyorum, sivil toplum
örgütlerine teşekkür ediyorum, ellerinden geleni yapmaya
çalıştılar. Ama mevzu, deprem olduktan sonra gelip oradaki
enkazı kaldırmak, arama kurtarma çalışması yapmak
değil, o deprem olduğunda o binaların
yıkılmasını engelleyecek tedbirleri almak. Biz bunun
çözümlerini konuşmak ve bunu yapmak zorundayız. Yoksa aradan on gün
geçiyor, on beş gün geçiyor ne depremin gündemi kalıyor ne başka
bir şeyin gündemi kalıyor. Deprem sürecinde tüm illerde elbette
farklı bir mücadele, bu konuyla ilgili bir dayanışma
olmuştur ama İzmirde gerçekten dayanışma çok yüksek
düzeyde oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, toparlayın Murat Bey.
MURAT BAKAN (Devamla) Bunu sivil toplum örgütlerinden,
AKUTtan başka arama kurtarma görevlisi arkadaşlar da söylediler
kamuoyuna. Bu noktada, bizim İzmir halkının
dayanışmasının yüksek olması ve sonra Büyükşehir
Belediye Başkanımızın öncülük ettiği bir toplumsal
dayanışma örneği Bir kira bir yuva kampanyasıyla,
inanılmaz bir hızla depremde evleri zarar gören insanlara kira
yardımı yapıldı, destek olundu. Bunu ben şöyle
görüyorum: Uygarlığın çok kriteri vardır ama bu kriter
işin ekonomisi, para pul değildir, bu kriter teknoloji değildir,
bu kriter toplumsal dayanışmadır. O toplumsal
dayanışmayı örgütlediği için Büyükşehir Belediye
Başkanımız Tunç Soyere ve tüm emeği geçen
arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Şimdi Komisyona söz vereceğim.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
45inci maddede geçen EPDKya ibaresinin kuruma şeklinde redaksiyonunu
talep ediyoruz. Çünkü 6446 sayılı Kanunda Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK) tanımlanırken Bu kanunda bundan sonra
kurum olarak geçecektir. diye bir ifade var. Biz 6446ya geçici madde ilave
ettiğimiz için EPDK lafzının kuruma şeklinde
değişmesini arz ediyoruz.
BAŞKAN Redaksiyon talebiniz kayıtlara
geçmiştir.
Görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde
redaksiyon işlemi Başkanlığımızca
gerçekleştirilecektir.
45inci maddeyi yapılan redaksiyon talebiyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
46ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Elektrik Piyasası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 46ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
MADDE 46- Bu Kanun yayımı tarihinden 10
gün sonra yürürlüğe girer.
Dursun
Müsavat Dervişoğlu Behiç
Çelik Fahrettin
Yokuş
İzmir Mersin Konya
Mehmet
Metanet Çulhaoğlu Enez
Kaplan
Adana Tekirdağ
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.
Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Akşamın bu geç vaktinde sizlere AFAD
çalışanlarının sorunlarını anlatmaya
çalışacağım. Kısa adı AFAD olan Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı, İçişleri
Bakanlığımıza bağlı bir kurumumuzdur. 11 ilimizde
bu Kurumumuza bağlı afet, arama ve kurtarma birlik müdürlükleri; her
ilde de valiye bağlı il afet ve acil durum müdürlükleri
bulunmaktadır. Bugün itibarıyla, AFAD
Başkanlığında çalışan personel sayısı
4.737dir, boş kadro sayısı ise 1.774tür. AFAD
çalışanları, başta depremler olmak üzere, trafik kazaları,
sel ve su baskınları, arama kurtarma, ceset çıkarma, kimyasal
felaketlere müdahale etme dâhil her mevsim ve her yerde vatandaşların
can ve mal emniyetini sağlamakla mükellef olan çalışanlarımızdır.
AFAD çalışanları, başka
ülkelerdeki büyük felaket ve depremlere de katılmaktadırlar. AFAD
çalışanları, son İzmir depreminde de gece gündüz kurtarma
çalışmalarında bulunmuş adsız kahramanlardır. Ne
yazık ki bu adsız kahramanların adı duyulmaz,
fedakârlıkları anlatılmaz.
Değerli milletvekilleri, AFAD çalışanları,
adı üstünde her türlü doğal afet başta olmak üzere bütün
kazalara müdahil olmaktadır. AFAD görevlileri, yaşamlarını
riske ederek hizmet vermektedirler. Böyle olmasına rağmen fiilî
hizmet zammından faydalanamamaktadırlar yani yıpranma
alamamaktadırlar. AFAD çalışanlarına tayin bedeli de
verilmemektedir. Servis imkânları yoktur, nöbet hizmetlerinde AFAD eş
değeri hizmet veren 112 Acil ve itfaiye çalışanları 24/72
çalışırken AFAD çalışanları 12/36
çalıştırılmaktadır, bu nedenle de
sıkıntı çekmektedirler.
AFAD personelinin kurtarma ekipmanlarını
taşıyan araçlarının kaskoları yoktur. Kullanılan
kurtarma ekipmanlarının tamamı yurt dışından
temin edilen çok pahalı malzemelerdir. Bu araç ve ekipmanların
mutlaka kaskolarının yapılması lazım. AFAD
çalışanları personel sayısı, özellikle kurtarma
teknisyeni sayısı yeterli değildir; hâlen Kurumun 1.774 kadrosu
boştur, en az bin kadar teknisyen istihdamı yapılma
ihtiyacı vardır. İl afet ve acil durum müdürlüklerinde
çalışan enformasyon memurları teknik hizmet sınıfına
alınmalıdır.
Küçük illerde arama kurtarma hizmetlerinin daha
hızlı verilebilmesi için 10 kişiyle sınırlı
tutulan kurtarma teknisyeni sayısının 24e
çıkarılması gerekmektedir. AFAD bünyesindeki teknik şube
müdürlüğü ve şeflik kadroları mutlaka ihdas edilmelidir. Arama
kurtarma teknisyenleri görev tanımına uymayan işlerde
çalıştırılmaktadırlar, bundan vazgeçilmelidir. İl
afet ve acil durum müdürlüklerinin görev ve çalışma usulleri bir
yönetmelik çıkarılarak bir yönetmeliğe
bağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, birçok ilimizde il
afet ve acil durum müdürlüklerimizin binaları maalesef fiziki
şartlara uymamaktadır. Hizmet binalarının fiziki durumu
mutlaka düzeltilmelidir. Son söz olarak AFAD çalışanı fedakâr
personelimiz her şeyin en iyisini hak ediyorlar, canlarını
ortaya koyarak can kurtarıyorlar.
Hükûmetimize ve İçişleri
Bakanlığımıza sesleniyorum: Bu kahraman personelimizin
sorunlarını çözmek için lütfen harekete geçiniz. Beş gün önce
Sayın Bakanımız Türkiyenin afete müdahalede kapasitesi oldukça
yüksektir. diyerek övgüyle çalışanlardan bahsetmiştir. Bu
övgüye layık olan bu kardeşlerimizin haklarının bir an önce
düzeltilmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
46ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
47nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Şeker, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
58.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin,
Karaman ili Ermenek ilçesinde bir yılı aşkın bir süredir
maaşlarını, tazminatlarını alamayan madencilerin
haklarını almak için yürüyüşe çıktıklarında darp
edildiklerine ve gözaltına alındıklarına ilişkin
açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ermenekte 18 madenci maden faciasında
hayatını kaybetmişti. Ermenekte bir yılı
aşkın süredir maaşlarını alamayan,
tazminatlarını alamayan madenciler bugün haklarını almak
için yürüyüşe çıktıklarında cop, gaz, tekmelerle darp
edildiler ve biber gazıyla perişan edildiler. Yaralananlardan
bazıları hastaneye darp raporu almak için gittiğinde
gözaltına alındılar. Madencilerin hakkı bir an önce
verilsin, madencilere uygulanan zulüm son bulsun.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN İkinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, İç Tüzükün 86ncı maddesine
göre, lehte olmak üzere Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Cihat Sezala
söz vereceğim.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET CİHAT SEZAL (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün Kadına
Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. AK
PARTİ olarak kadınlarımızı her türlü tehditten ve
tehlikeden korumayı başlıca görevimiz olarak görüyoruz ve bu
kapsamda, kadına yönelik şiddetle mücadele
çalışmalarımızı bütüncül bir anlayışla ve
kararlılıkla sürdürdüğümüzü belirtmek istiyorum. Sayın
Cumhurbaşkanımızın deyimiyle Ülkemizdeki tek bir
kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının,
hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yoktur. Bu konu bugün
çok konuşuldu lakin kadınlarımızın
haklarının savunulması hususu partilerüstü bir konudur. Tüm
siyasi partilerin -mutabakat içerisinde- kadınların
haklarının savunulması hususunda iş birliği içerisinde
olması lazım. Ki Cumhurbaşkanımız ve partimiz on sekiz
yıldır bu konuda her türlü gayreti göstermiş ve göstermeye devam
edecektir.
Şunu da belirtmeden geçemiyorum: Dün
Öğretmenler Günüydü. Terör örgütleri tarafından şehit edilen
kadın öğretmenlerimizin ve dağa kaçırılan
kadınların haklarının savunulmaması hususunu da
kamuoyunun ve siz değerli milletvekillerinin vicdanına sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Nevzat Şatıroğlu ve Bursa
Milletvekilimiz Hakan Çavuşoğlu ile 88 milletvekili tarafından
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan Elektrik
Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
Enerji alanında dışa
bağımlılığın azaltılması amacıyla
ülkemizin bölgesel ve küresel etkinliğinin artırılması ve
tabi kaynaklarımızın etkin ve verimli olarak
değerlendirilmesi esastır. Maden kaynaklarımızın etkin
bir şekilde değerlendirilmesiyle madenciliğin verimli noktalara
taşınması öncelikli hedeflerimiz arasında yer
almaktadır. Bu kanunla amacımız, kaynaklarımızı
en iyi şekilde değerlendirerek enerji israfının
azaltılması, ülkemizin enerji arz güvenliği noktasındaki
risklerinin bertaraf edilmesi adına yerli ve yenilenebilir kaynaklı
enerji üretimimizi artırarak yabancı kaynaklara olan bağımlılığın
azaltılması ve enerji ticaretinde stratejik konumumuzu
güçlendirmektir.
İlgili kanunda yapılan
değişikliklerle, uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar
karşılanarak maden, doğal gaz ve elektrik sektöründe faaliyet
gösteren kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör
yatırımcıları faaliyetlerini daha sağlıklı
ve hızlı bir şekilde gerçekleştirecek,
dolayısıyla piyasanın daha etkin ve verimli şekilde
işleyişi sağlanacaktır. Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun 51inci maddesinde belirlenen aylık gecikme
zammı oranında ödeme yapmak suretiyle ruhsat bedellerini yatırma
imkânı sağlanacaktır. Kanunda yapılan
değişikliklerle, maden kaynaklarımızın etkin bir
şekilde değerlendirilmesiyle madenciliğin verimli noktalara
taşınması sağlanacaktır.
Doğal Gaz Piyasası Kanununda yapılan
değişikliklerle, boru hatlarının
ulaşımının teknik ve ekonomik olarak mümkün
olmadığı bölgelerde doğal gazın
ulaştırılabilmesi ve acil durum ve kriz anlarında
tüketicilerin doğal gaz arz sürekliliğinin sağlanabilmesi ve
mevcut doğal gaz iletiminin ve dağıtım şebekelerinin
sıvılaştırılmış ve
sıkılaştırılmış doğal gaz yöntemleriyle
beslenmesine imkân tanınarak doğal gaz kullanımının
ülke genelinde yaygınlaştırılmasını
hedeflemekteyiz.
Kamu İhale Kanununda yapılan
değişikliklerle, BOTAŞ tarafından yapılacak doğal
gaz alımlarının istisna kapsamına alınmasıyla,
tüm Türkiye enerji piyasasını olumsuz etkileyen, kış
aylarında doğal gaz kaynaklı yaşanması muhtemel
kesinti ve kısıntıların bertaraf edilebilmesi, sistem ve
arz güvenliğinin sağlanması
kolaylaştırılmaktadır.
Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular
Kanununda yapılan düzenlemelerle, jeotermal kaynağın ortaya
çıkarılmasının ardından en kısa sürede
işletmeye alınması ve buradan sağlanacak öz kaynak
geliriyle yeni alanların aranması için bütçe geliri
oluşturularak ekonomiye kazandırılması
amaçlanmaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde Türkiyeyi yenilenebilir enerji teknolojisi üssü yapma
hedefiyle yola çıktık. Yenilenebilir enerjide
sahalarımızı yerli üretim, yerli mühendis, yerli AR-GE ve
inovasyonu zorunlu kılan bir modelle yatırımcılara açarak
enerji teknolojilerinde sürekli kendini yenileyen ve teknoloji ihraç eden bir
ülke olmayı hedefliyoruz. Enerji alanında ilerlemesini sürdürecek bir
Türkiye, uluslararası pazarda teknoloji üreten bir ülke konumuna
yükselecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET CİHAT SEZAL
(Devamla) Başkanım,
bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MEHMET CİHAT SEZAL (Devamla) Enerji
politikasını koyulan hedefler çerçevesinde şekillendiren ülkemiz
söz konusu bu hedeflere sağlam ve tutarlı adımlarla
ilerlemektedir. Amacımız enerji sektörünü her alanda dünyada ilk
sıralara yerleştirmektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin lehine oy
kullanacağımı belirtiyor, kanun teklifinin ülkemiz, milletimiz
için hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aleyhte Adana Milletvekili Müzeyyen
Şevkin.
Buyurun Sayın Şevkin. (CHP
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri; sermayeyi önceleyen,
kamulaştırma işlemlerinin hızlı ve denetimden uzak
gerçekleştirilmesini sağlamak üzere önümüze konulan bu düzenlemelere
karşı çıkıyoruz. Halkımızın,
doğanın, çevrenin talan edilmesine, hiçbir olumlu gelişme
taşımayan, tam tersine bize emanet edilmiş doğayı,
çevreyi tarumar edecek bu düzenlemelere, gelecek nesillere vurulacak büyük bir
darbe olduğu için bu torba yasaya külliyen karşı
çıkıyoruz. Madencilikte, enerjide, dağıtımda denetim
mekanizmalarını ortadan kaldıran, teklifi hazırlarken
yakınınızdaki şirketleri önceleyen, vatandaşları
dışlayan; halkla, çevre örgütleriyle, odalarla görüşmeyen;
hatta, Komisyona katılmak isteyen çevre örgütlerini toplantı salonundan
çıkaran bu kanun teklifine karşı duruyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ne yapılıyor
bu yasa teklifiyle? Şirketler korunuyor, daha kârlı hâle getiriliyor.
Zaten yasa teklifinin özel sektör yatırımcılarının
faaliyetlerini daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde
gerçekleştirmesini temin etmek maksadıyla getirildiğini
açıklayan birçok şey bu kanunun fikrini açıkça ortaya koyuyor.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde
vatandaş yok; faturalarda tek kuruş indirim yok; doğayı tahrip
eden tesislere göz yumuyorsunuz; yıllardır hak arayan maden
işçisinin hak mücadelesi umurunuzda değil. Âdeta insan öğüten
madenlerdeki işçilerin haklarını almalarına dönük
yaptıkları eylemlere seyirci kalıyorsunuz, haklarını
alamayan işçileri sokaklarda dövüyor iktidarınız.
Değerli milletvekilleri, elektriğe yüzde
32,3; doğal gaza yüzde 34,7 zam yapıldı bu ülkede. Covid
tedbirleri nedeniyle açlığa mahkûm ettiğiniz insanlar
faturalarını ödeyemiyor. Faturasını düzenli ödeyen aboneye
beş artı beş, on yıl daha kayıp kaçağı
ödettiriyorsunuz Yargıtay kararlarını baypas ederek.
Bu kürsüden soruyorum değerli milletvekilleri:
Neden TRT payını kaldırmıyorsunuz? Millet, iktidarın
çiftliği olmuş bir televizyonun parasını ödemek zorunda
mı? Neden faturalardan vergi alıyorsunuz? Vatandaşın
sırtındaki kambur büyüdükçe büyüyor.
Değerli milletvekilleri, şahsım ve
partim adına bu kanun teklifine karşıyız çünkü yine bir
torba kanunla çıktınız karşımıza. Kaliteli kanun
yapmak yerine, her şeyi tane tane konuşmak yerine bu aceleniz neden,
merak ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu kanun teklifi yanlıştır çünkü yurt
dışından getirdiğiniz kamu enerji şirketleri Kamu
İhale Kanunundan ve Devlet İhale Kanunundan bağımsız
çalışacak, doğru dürüst bir Sayıştay ve TBMM denetiminden
mahrum kalacak. Çarpık bir düzen bu. Yandaş maden şirketlerine
verdiğiniz sözleri bir bir tutuyorsunuz. Borcu yoktur.
yazısını kaldıran, mücavir alan
tartışmalarına ceza vermeyen, taşeron şirketler
doğayı rahat katletsin diye ÇEDi mevzuattan çıkaran bir teklif
bu. Doğaya ihanet eden aklın kaleminden çıkmış bir
tekliftir bu.
Değerli milletvekilleri, görünüşte bir
enerji teklifiyle karşı karşıyayız ama aslında
kanunun arkasında Varlık Fonu var. İnşaatta deniz bitti
çünkü, yandaşa kaynak aktarmak için maden holdinge ihtiyacınız
var. Önümüze apar topar gelen bu kanun, yeni bir yap-işlet-devret
düzeninin altyapısı niteliğindedir. Varlık Fonu zaten
denetlenmiyor, ne Sayıştay denetimi var ne Kamu İhale Kanunu.
Denetlenemeyen bu alanda istediğiniz gibi hareket etmek için getirdiniz bu
kanun teklifini önümüze.
Değerli milletvekilleri, bu teklifin en önemli
2 maddesi Varlık Fonuyla ilgili. Bütün doğal gaz ihaleleri ile
BOTAŞın tüm ihaleleri, Kamu İhale Kanunu kapsamından
çıkarılıyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
ve BOTAŞ, Varlık Fonunun şirketleri; onların
yaptıkları ihaleleri kamu denetiminden kaçırıyorsunuz. Yine
kime söz verdiniz arkadaşlar? Kime satacaksınız bu
şirketleri? Yoksa BOTAŞı, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığını kime sattığınızı
burada kamuoyuna açıklayacak mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Hemen
toparlıyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, benim oyumun rengi hayır çünkü bu alicengiz
oyunlarından millet bıktı.
Elektrik için lastiğin
yakılmadığı, kayıp kaçak bedelinin vatandaşa
değil, şirketlere ödetildiği, YEKDEM desteklerinin dolarla
yapılmadığı, bütçe hakkının ihlal edilmediği,
en önemlisi, faturaların ucuzladığı bir Türkiye istiyoruz.
Nefesimiz ensenizde; yaptığınız
her yanlış, kaçırdığınız her ihale,
sildiğiniz her yandaş borcunu bu kürsüden suratınıza
haykıracağız.
Bu his ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Oyumun rengi: Hayır. (CHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, esas
komisyonun, görüşülmekte olan kanun teklifinin 27nci maddesinin yeniden
görüşülmesine ilişkin, İç Tüzükün 89uncu maddesine göre bir
talebi vardır. Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.
Danışma Kurulunun esas komisyonun görüşülmekte olan kanun
teklifinin 27nci maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi
hakkında görüşünü okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)
2.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte
olan 238 sıra sayılı Kanun Teklifinin 27nci maddesinin yeniden
görüşülmesine ilişkin Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonunun talebinin İç Tüzükün 89uncu maddesi
uyarınca uygun görüldüğüne ilişkin önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
25/11/2020
Danışma Kurulunun
25/11/2010 Çarşamba günü yaptığı toplantıda, 238
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinde, Kanun
Teklifinin 27nci maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin İç
Tüzükün 89uncu maddesine göre Komisyon Başkanlığından
gelen talep uygun bulunmuştur.
Mustafa
Şentop
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Özlem Zengin Engin Özkoç
AK PARTİ Grubu Başkan Vekili CHP Grubu Başkan
Vekili
Meral Danış Beştaş Muhammed
Levent Bülbül
HDP Grubu Başkan Vekili MHP Grubu Başkan
Vekili
Dursun Müsavat Dervişoğlu
İYİ PARTİ Grubu Başkan Vekili
BAŞKAN Şimdi esas komisyonun talebini
okutup oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
89uncu maddesi hükmü uyarınca 238 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 27nci maddesinin tekririmüzakere edilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Teklifler
(Tekririmüzakere)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Madde: 27)
BAŞKAN Şimdi teklifin 27nci maddesini
tekrar müzakereye açıyorum.
Madde üzerinde söz isteyen yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 27nci maddesi ile 5686
sayılı Kanunun 10uncu maddesinin birinci fıkrasının
değiştirilen (e) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
e) İdare payı: Akışkanın;
doğrudan ve/veya dolaylı olarak seralarda, elektrik üretimi ve konut
ısıtmasında kullanıldığı tesislerde
gayrisafi hasılatının %1'i tutarında idare payı
ödenir. Akışkanın doğrudan ve/veya dolaylı olarak
kaplıca ve diğer alanlarda kullanıldığı
tesislerde ise kullanılan yıllık toplam ısı enerjisi
değeri ve reenjeksiyon durumu dikkate alınarak kullanılan suyun
bir metreküpü 1,5 Türk lirası tutarını geçmeyecek şekilde,
hesaplama yöntemi Bakanlık tarafından yönetmelikle belirlenen idare
payı ödenir. Bu fıkrada belirlenen idare payı üst limiti her
yıl ocak ayında yayımlanan yıllık TÜFE değeri
kadar artırılır. İdare payı, akışkanın
doğrudan ve/veya dolaylı olarak seralarda, elektrik üretimi ve konut
ısıtmasında kullanıldığı tesislerde her
yıl haziran ayı sonuna kadar; kaplıca ve diğer alanlarda
kullanıldığı tesislerde ise yönetmelikte belirlenen
dönemlerde idareye ödenir. Tahsil edilen tutarın beşte biri, idare
tarafından, kaynağın bulunduğu büyükşehirlerde ilçe
belediyesi olmak üzere ilgili belediye veya köy tüzel kişiliğine on
iş günü içinde ödenir. Yatırım İzleme Koordinasyon
Başkanlıkları idare payından kalan kısmı genel
bütçeye gelir kaydedilmek üzere İçişleri Bakanlığı
merkez muhasebe birimi hesabına aktarır. Gelir kaydedilen tutarlar
karşılığını, Yatırım İzleme ve
Koordinasyon Başkanlıklarına aktarılmak üzere İçişleri
Bakanlığı bütçesine ödenek eklemeye İçişleri
Bakanı yetkilidir.
Özlem
Zengin Abdullah
Güler Ramazan Can
Tokat İstanbul Kırıkkale
İbrahim
Yurdunuseven Zülfü
Tolga Ağar Mücahit
Durmuşoğlu
Afyonkarahisar Elâzığ
Osmaniye
Ali
Özkaya Uğur
Aydemir Veysel
Eroğlu
Afyonkarahisar Manisa Afyonkarahisar
Yaşar
Kırkpınar Ceyda
Bölünmez Çankırı Recep
Şeker
İzmir İzmir Karaman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
BAŞKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşma talebi
yok.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle seralarda kullanılan jeotermal kaynak
karşılığı idare payının gayrisafi
hasılatının yüzde 1 olarak, kaplıca ve diğer alanlarda
kullanılan jeotermal kaynağın ise 1 metreküpünün 1,5 Türk
lirası tutarını geçmeyecek şekilde belirlenmesi yönünde
düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
27nci maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
27nci madde kabul edilmiştir.
VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Nevzat
Şatıroğlu ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile 88
Milletvekilinin Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3116) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 238) (Devam)
BAŞKAN Teklifin tümü açık oylamaya
tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Açık oylama sonucunu okutuyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
294 |
|
Kabul |
: |
233 |
|
Ret |
: |
60
|
|
|
|
|
|
Çekimser |
: |
1(x) |
|
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sibel
Özdemir Şeyhmus
Dinçel
İstanbul Mardin
Bu sonuca göre teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
229 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ve 48
Milletvekilinin Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/3112) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
232 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Konya Milletvekili Selman Özboyacı ve
Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu ile 60 Milletvekilinin
Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3133) ve Çevre
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 232)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da Komisyonun bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
denetim konuları ve kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer
işleri sırasıyla görüşmek için 1 Aralık 2020 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.12
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 238 S. Sayılı Basmayazı 17/11/2020
tarihli 16ncı Birleşim Tutanağına eklidir
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.