TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
25inci
Birleşim
8
Aralık 2020 Salı
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı: 230)
2.- 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan
2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET TİYATROLARI
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslanın
Covid-19 nedeniyle bugün Kapadokya konuşmasını
yapamayacağına ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Antalya Milletvekili Hasan Subaşının 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde İYİ PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Antalya Milletvekili Hasan
Subaşının, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün, 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
6.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, RTÜKün özerk, anayasal ve
tarafsız bir kurum olması gerektiğine, şu anda AKPnin
medya sansür kurulu olarak çalıştığına, RTÜK
Başkanının derhâl istifa etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, terör örgütlerinin en çok istediği şeyin
devletin hukuk dışına çıkması olduğuna,
demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğuna, Alevilere yönelik
ayrımcılığın hep var olduğuna, RTÜKün demokrasi
normlarına çekilmesinin bir zaruret olduğuna ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, bir milletvekilinin bedelli askerliğiyle ilgili
meselede kusurun Meclis Başkanlığında olduğuna ilişkin
açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın TBMM Başkanlığının Askerlik Kanununun
55inci maddesini ihlal ettiğine dikkat çektiğine, bunun üzücü bir
durum olduğuna, meselenin daha fazla uzatılmasının bir
anlamı olmadığına ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Hükûmetin 1997 yılında temeli atılan
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonunun
iktidarda olduğu on sekizinci yılda bitirilmesini bir
başarı olarak anlatmasının kültür ve sanat hizmetlerinden
ne kadar uzak olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması
11.- Kültür ve Turizm Bakanı
Mehmet Nuri Ersoyun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, aynı işi yapan Meclis
personeli arasındaki farklılıkların toplu iş
sözleşmesiyle en kısa sürede çözülmesini umduğuna, milletvekili
danışmanlarının sıkıntılarıyla ilgili
taleplerini de belirtmek istediğine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Haydar Akarın, kürsüden yapılan konuşmalara
yapılacak eleştiri ya da sataşma nedeniyle söz taleplerini o
grubun konuşmaları tamamlandıktan sonra
karşılayacağına, azami dikkat gösterilirse
görüşmelerin rahat bir şekilde yürütülebileceğine ilişkin
konuşması
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve Adana
Milletvekili Kemal Peközün 230 sıra sayılı 2021 Yılı
Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptıkları konuşmalarında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal ve Muğla Milletvekili Mürsel Albanın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptıkları
konuşmalarında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Konya Milletvekili Selman
Özboyacının, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
7.- TBMM Başkanı Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunun Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında TBMM Başkanlığına ve
şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur
görüşmelerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Eskişehir
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, KYK kredi borcu olan kişilere ve
borçların yeniden yapılandırılması için yürütülen
çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet
Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/36107)
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 27. Dönem milletvekillerinden bedelli
askerlik hizmetinden yararlanan bulunup bulunmadığına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin
cevabı (7/36244)
3.- Zonguldak Milletvekili
Deniz Yavuzyılmaz'ın, yasa dışı sanal kumar
sitelerinin ihbarı için ödül sistemi uygulanması talebine
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/36323)
4.- Malatya Milletvekili Veli
Ağbaba'nın, THY'nin yeni akaryakıt anlaşmasına
ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil
Karaismailoğlunun cevabı (7/36324)
5.- Adıyaman
Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin, Kahta 02 Sporun antrenmanlarını
yapabilmesi için gereksinim duyduğu spor tesisine ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/36553)
6.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydın'ın, üniversite mezunu olan kişilerden KYK borcu olanlara
dair çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı (7/36704)
7.- Ankara Milletvekili Ali
Haydar Hakverdi'nin, TBMM Başkanlık Konutunun Cumhurbaşkanı
Yardımcısı'na tahsis edileceği iddiasına ilişkin
sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın
cevabı (7/36776)
8.- Ordu Milletvekili Mustafa
Adıgüzel'in, 27. Dönem milletvekillerinden Covid-19 testi pozitif
çıkan veya tedavi görenlere ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/36777)
8 Aralık 2020 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25inci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün birinci turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Birinci turda Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kamu
Denetçiliği Kurumu, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera
ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü,
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Vakıflar
Genel Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil
Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Kapadokya Alan Başkanlığı bütçe
ve kesin hesapları yer almaktadır.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (x)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (x)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına
ve İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi hâlinde
görüşlerini bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek,
bu süreler birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilecek ve şahsı adına yapılacak
konuşmaların süresi ise beşer dakika olacaktır.
Ayrıca, konuşmalar tamamlanınca soru-cevap işlemi, on
dakika soru, on dakika cevap olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak
yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Birinci turda siyasi parti grupları, yürütme ve
şahıslar adına söz alanların adlarını
sırayla okuyorum.
AK PARTİ Grubu: Hasan Turan, Yavuz
Subaşı, Mustafa Arslan, Mustafa Yel, Mustafa Köse, Tülay Kaynarca,
Ravza Kavakcı Kan, Sermin Balık, Mustafa Ataş, Mehmet
Erdoğan, Zafer Sırakaya, Halil Özşavlı, Mustafa Levent
Karahocagil, Mustafa Açıkgöz.
İYİ PARTİ: Enez Kaplan, Hasan
Subaşı, Orhan Çakırlar, Yavuz Ağıralioğlu, Aylin
Cesur, Abdul Ahat Andican.
Milliyetçi Hareket Partisi: İsmail Faruk Aksu,
Mehmet Taytak, Feti Yıldız, Erkan Haberal, Cemal Çetin, Kamil
Aydın.
Halkların Demokratik Partisi: Mahmut
Toğrul, Ebrü Günay, Mehmet Ruştu Tiryaki, Kemal Bülbül, Garo Paylan,
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kemal Peköz.
Cumhuriyet Halk Partisi: Ahmet Tuncay Özkan, Mahmut
Tanal, Suzan Şahin, Levent Gök, Çetin Osman Budak, Saliha Sera
Kadıgil Sütlü, Özcan Purçu, Mürsel Alban, Utku Çakırözer, İrfan
Kaplan, Yüksel Özkan, Hüseyin Avni Aksoy.
Şahıslar: Lehinde, Abdulkadir Özel;
aleyhinde, Sevda Erdan Kılıç.
Şimdi, ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu Adına İstanbul Milletvekili Hasan Turanın.
Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN TURAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin 3üncü bütçesi olan
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken 2021 yılı
bütçesinin ülkemize, Gazi Meclisimize ve yüce milletimize hayırlar
getirmesini temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu yıl
Büyük Millet Meclisimizin 100üncü yıl dönümünü idrak ettik. Bizim Meclisimiz
herhangi bir meclis değildir. Burası, İstiklal Harbini bizzat
yönetmiş gazi bir Meclistir, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan
bir milletin evidir, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Meclistir.
Yüz yıllık süreçte, zaman zaman
Meclisimizin iradesi ortadan kaldırılmış, millî irade
kesintiye uğratılmış, zaman zaman hâkimiyetimilliye ve
siyasi iktidarlar baskı altına alınmak istenmiştir ancak
bugün, millet iradesini, demokrasiyi en güçlü şekilde savunan bir
yapıya kavuşturulmuştur. Bu Meclis, darbelerle yüzleşen,
darbeleri sorgulayan, darbelerle hesaplaşan bir Meclistir. Bu Meclis,
iradesine, işleyişine, ruhuna yönelik her türlü saldırıya
göğüs geren, millet iradesini namusu bilerek koruyup kollayan bir Meclistir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gücünü milletten
alan, milletimiz kadar güçlü olan bu Meclis, yürütme ve yargı erkleriyle
birlikte, yüz yıl önce olduğu gibi bugün de tam istiklalimizin ve
aydınlık istikbalimizin teminatıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi nasıl
İstiklal Harbinin en zor şartlarında bir karargâh ve komuta
merkezi olmuşsa 15 Temmuz hain darbe girişiminde, başta
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, dönemin
Meclis Başkanı ve siyasi partilerimizin temsilcileriyle, milletvekillerimizle
ve milletimizle birlikte hainlere karşı direnişimizin de merkezi
olmuştur; o karanlık gecede, ışıkları hiç
sönmemiş, milletimizin sesi ve soluğu olmuş, tüm Türkiyeyi
aydınlatmıştır. 15 Temmuz gecesi bu Meclisin ortaya koyduğu
cesur ve kararlı duruş dünya demokrasi tarihine geçmiştir.
Değerli arkadaşlarım, meclis ve
istişare, ülke yönetiminde ve karar almada en önemli geleneğimizdir.
Medeniyetimizin bize gösterdiği şûra anlayışı, Meclis
geleneğimizin bir tezahürüdür. Hakikat güneşi, fikirlerin
çatışmasından doğar ancak milletimiz arasında
ayrışmayı veya ayrımcılığı körüklemek,
bunu tahrik etmek Meclisin ruhuna olduğu kadar milletimizin
kardeşliğine de kastetmek anlamını taşır. Yer yer
hararetli tartışmalar, siyasi atışmalar olsa da konu
kırmızı çizgilerimiz olduğunda, vatanımız,
milletimiz, egemenliğimiz olduğunda bir ve beraber
olacağımıza ve olduğumuza inanıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Siyaset kurumuna, millî iradeye yapılan her
demokrasi dışı müdahalenin, ülkemize ve milletimize dünya
ülkeleriyle rekabette ne kadar kıymetli zamanları kaybettirdiğini,
ne kadar ağır bedeller ödettiğini hepimiz biliyoruz. Bu
gerçeğe rağmen, hâlâ birtakım çevrelerin başka yerlerden
demokrasi ve iktidar talepleri millî iradeyi ve Meclisimizi devre dışı
bırakmak isteyen köleleşmiş ruhların
varlığına işaret etmektedir.
Değerli arkadaşlar, Gazi Meclisimizin
bütün çalışmaları bu anlayış ve şuurla, milleti
temsil ve millet adına hareket etmenin öneminin idraki içinde, açık
ve şeffaf bir şekilde yapılmaktadır. Genel Kurul
çalışmalarının yapıldığı günlerde ortalama
6 bin vatandaşımızın ziyaretçi olarak geldiği Türkiye
Büyük Millet Meclisi, zaman zaman başka ülkelerden gelen misafirlere de ev
sahipliği yapmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiyenin
vitrini bir kurum olması sebebiyle Meclisimiz bünyesindeki sosyal
tesislerin sorunsuz ve tartışmalara yer vermeyecek şekilde
şeffaf ve kaliteli hizmet vermesi önemlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HASAN TURAN (Devamla) Siyaseti ve siyasetçileri
hedef göstermek, ancak siyaset dışı güçlere kapı aralamak
isteyen darbeci, cuntacı yönetimlere özlem duyan çevrelerin işidir.
Siyaseti devre dışı bırakacak, siyaseti toplum nezdinde
itibarsızlaştırıp belirli çevrelere alan açma niyetleri
beyhude bir çabadan ibarettir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı
ülkemizin itibarıdır çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi demek millet
demektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ihtiramına halel geldikten sonra
geriye demokrasimiz ve sistemimiz adına bir şey kalmaz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığımızın, 27nci Dönem
içerisinde ve özellikle pandemi sürecinde bizlerin en sağlıklı
şekilde çalışmamızı sağlamak için gösterdiği
çabaları alkışlıyorum. İhtiyaç duyduğumuz her
alanda bizlere vermiş oldukları destekten dolayı Sayın
Meclis Başkanımıza, emeği geçen bürokratlarımıza
ve personelimize teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN TURAN (Devamla) Sözlerime son verirken
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve diğer tüm kurumlarımızın
2021 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Balıkesir Milletvekili Sayın
Yavuz Subaşı.
Buyurun Sayın Subaşı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Kamu Denetçiliği Kurumu bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumu,
Anayasamızın 74üncü maddesinde yer alan Herkes, bilgi edinme ve
kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. hükmü gereğince 14
Haziran 2012 tarih ve 6328 sayılı Kanuna istinaden, kamu
hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir
şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle idarenin her türlü
eylem ve işlemler ile tutum ve davranışlarını, insan
haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka,
hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak
amacıyla kurulmuş olup söz konusu kanun çerçevesinde ilk
teşkilatlanmasını tamamlayarak 29 Mart 2013 tarihinden itibaren
şikâyet başvuruları alınmaya
başlanmıştır. Yaşadığımız
çağın insan hakları odaklı modern yönetim
anlayışında kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde
yürütülmesine ilave olarak bu hizmetlerin yürütülmesi esnasında kamu
yararının yanında vatandaşların haklarının
ve menfaatlerinin de korutulup gözetilmesi gerekmektedir. Ey oğul,
insanı yaşat ki devlet yaşasın. anlayışıyla
yoğrulan köklü devlet geleneğimizin gereklerine uygun olarak yeniden
idare sistemimize entegre olan Kamu Denetçiliği Kurumu, halkın
yanında olan, onun adına idarenin her işlemini sorgulayabilen,
her türlü bilgi ve belgeye ulaşarak idarenin iyi yönetim ilkelerine uygun
işlemesini sağlamaya yardımcı olan bir kurum niteliğindedir.
Bugün dünyada ulusal, bölgesel veya yerel düzeyde 140ın üzerinde ülkede
kamu denetçiliği kurumu veya ombudsmanlık kurumu bulunmaktadır.
Vatandaşlarımızın kamu
hizmetlerinden kaynaklanan şikâyetlerini azaltmak, kamu hizmetlerinin
kalitesini ve verimliliğini artırmak, hukukun üstünlüğünü
sağlamak, kamu yönetiminde iyi yönetim ilkelerini hayata geçirmek,
şeffaf, hesap verebilir, insan odaklı bir idarenin
oluşmasına katkı sağlamak, hak arama kültürünün
gelişmesine katkıda bulunmak, güçsüz bireyi kamu gücü
karşısında korumak için dünyada yaygın kullanımı
olan adıyla ombudsmanlık, Türkiyede Kamu Denetçiliği Kurumu
sekiz yıldan beri başarılı bir şekilde faaliyetini
sürdürmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çağımızın modern yönetim
anlayışı, kadim adalet anlayışımız, evrensel
insani değerler dikkate alındığında, iyi yönetim ve
demokrasinin işlerlik kalitesinin artırılması için
yargı denetimi, Parlamento denetimi ve Ombudsmanlık denetimi çok önem
arz etmektedir. Kurumun yıllık raporları incelendiğinde
görüleceği üzere, yıllar itibarıyla başvuru
sayıları ve türlerine bakıldığında, bugüne kadar,
1 Aralık tarihi itibarıyla 168.793 başvuru sekiz yıl
içerisinde alınmış, bu başvurular büyük oranda altı
aylık yasal süreler içerisinde neticelendirilmiştir. Bu kararlarla
devletimiz ve vatandaşlarımız arasında sıcak, samimi
bir iletişim köprüsü kurulmuş, çok sayıda
vatandaşımızın mağduriyeti giderilmiştir.
Şikâyet başvurularının daha
etkin ve hızlı bir şekilde çözüme
kavuşturulmasını sağlayan ve bir nevi uzlaştırma
olan dostane çözüm yöntemi, kurumca en sık başvurulan yöntemlerden
biri olmuştur.
Hak ve özgürlüklerin daha iyi korunabilmesi için
direkt, esnek, hızlı ve maliyetsiz çalışan mekanizmalara
ihtiyaç olduğu aşikârdır. Hukuk devleti idealine
ulaşılması, temel hak ve özgürlüklerin korunması, idarenin
iyi yönetim ilkelerine bağlılığının
sağlanması adına Kamu Denetçiliği Kurumu geçmiş sekiz
yıllık süreçte başarılı bir pratik
oluşturmuştur. Asıl önemli olan adaletli olmak, adaleti
sağlamaktır. sözü gereği, adaletin tesisinde Kamu
Denetçiliği Kurumu gibi kurumlarımız insan hakları
müesseselerimiz adına haklı olanın yanında olmaya devam
edecektir çünkü haklının yanında, arkasında olmak, sahip
olduğumuz medeniyetin özüdür. Dünyada haklı olmaktan daha büyük bir
güç yoktur.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; içinde bulunduğumuz aralık ayında; 22
Aralık 1979, 17 Aralık 1980, 11 Aralık 1993 tarihlerinde
faşist Ermeni terörist çeteleri tarafından katledilen, şehit
edilen Dışişleri diplomatlarımızı, kahramanlarımızı;
Çağlar Yücel, Şarık Arıyak, Engin Sever, Nihat Akbaş,
Bilal Ürgen, Adem Çiçek, Bülent Kıranşal, Süleyman Karahasanoğlu
ve Yılmaz Çolpanı saygı ve rahmetle anıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YAVUZ SUBAŞI (Devamla) 12 Aralık 1916
tarihinde doğan üstat, merhum Cemil Meriçi, 12 Aralık 2013 tarihinde
vefat eden dost ve kardeş ülke Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar
Aliyevi, 27 Aralık 1936 tarihinde vefat eden İstiklal
Marşı şairimiz merhum Mehmet Akifi saygı, rahmet ve
özlemle anıyoruz. Gazi Meclisimizde görev yapan bir milletvekili olarak
yapılan hizmetler için Sayın Bakanlarımıza, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana teşekkürlerimi
arz ediyorum.
17 Aralık Şebiarus günü olması
nedeniyle Mevlânanın şu veciz sözüyle sözlerimi tamamlamak
istiyorum: Kişi kim olduğunu bilmek isterse kimleri sevdiğine
baksın. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü,
AK PARTİ hükûmetlerinin şimdilik 19uncu bütçesi olan 2021
yılı bütçesinin milletimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile
olmasını diliyorum, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mustafa Arslan, Tokat
Milletvekili.
Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ARSLAN (Tokat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi bütçesi
hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizi izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Milletimizin teveccühüyle 2002 yılında
iktidara gelen AK PARTİ hükûmetlerinin 19uncu bütçesi,
Cumhurbaşkanlığı Hükûmetimizin de 3üncü bütçesini
görüşüyoruz. Cumhurbaşkanlığımız tarafından
hazırlanan bütçemizin memleketimiz için, milletimiz için hayırlara
vesile olmasını diliyor, partimize ve Sayın
Cumhurbaşkanımıza verdiği destek nedeniyle aziz milletimize
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
148inci maddesiyle Anayasa Mahkemesinin görevleri belirlenmiştir. Anayasa
Mahkemesi, yasaların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi, siyasi
partilerin denetimi, Yüce Divan sıfatıyla görev yapmak ve bireysel
başvuruları karara bağlamakla görevlidir; hukuk sistemimize 1961
Anayasasıyla girmiştir; anayasa mahkemeleri, dünyanın birçok
ülkesinde değişik isimler altında demokrasi, insan hakları,
hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler temelinde görev yaparken
geçmiş yıllarda, maalesef, ülkemizde millî iradeye müdahale niteliğinde
kararlar vermiştir. 367 kararı, 411 oyla kabul edilen başörtüsü
düzenlemesinin iptal kararı, hafızalardan silinmemiştir. Verilen
bu kabil kararlar, Türkiye'nin derin, sosyal ve ekonomik krizlere girmesine
sebep olmuştur, Anayasa Mahkemesini tartışmaların
odağı hâline getirmiştir.
Partimizin iktidara geldiği 2002
yılından itibaren, temel hak ve özgürlükler ile hukuk devleti
zemininde ciddi reformlar, yapısal değişiklikler hayata
geçirilmiştir. Bu bağlamda, Anayasa değişiklikleriyle
Anayasa Mahkemesi asli görevine dönmüş ve günlük siyasi
tartışmaların dışına
çıkmıştır.
2010 yılında Anayasanın 148inci
maddesinde yapılan değişiklikle hukuk sistemimize bireysel
başvuru usulü getirilmiştir. Türk hukuk sistemine önemli yenilikler
getiren bireysel başvuruyla Anayasa Mahkemesi, sadece normların
Anayasaya uygunluğunu denetleyen bir kurum olmaktan
çıkmış, vatandaşlarımızın
karşılaştığı hukuk ihlallerini yasal
yolların tüketilmesinin ardından doğrudan ele alarak topluma
dokunan bir yargı organı hâline gelmiştir. Burada önemle
vurgulanması ve dikkat edilmesi gereken husus şudur: Anayasa
Mahkemesine verilen yetki, yüksek mahkemeler dâhil, mahkeme kararlarına
yönelik bir denetim mekanizması değildir. Anayasa Mahkemesinin
kendini süper temyiz mahkemesinin yerine koyarak yerindelik denetimi
yapması, Anayasa ve yasalarla çizilen sınırların
dışına çıkması kabul edilemez.
Bireysel başvuru uygulamasının
başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden 30 Eylül 2020ye kadar
toplam bireysel başvuru sayısı 285.220ye
ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu başvuruların
yaklaşık yüzde 86sını karara
bağlamıştır. Toplam karara bağlanan 244.743
dosyanın yüzde 90nına kabul edilemezlik kararı
verilmiştir. Esastan incelenen 11.124 dosyada yüzde 5 oranında idari
ret kararı, yüzde 4,3 oranında hak ihlali kararı
verilmiştir. Başvuru oranına göre hak ihlali oranı son
derece düşüktür.
Bireysel başvuru uygulamasının
yanı sıra Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan
Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı
kurulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de iç hukuk yolu
olarak kabul ettiği bu komisyonla, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine yapılan başvurular azalmış, ülkemiz
uluslararası hukuk uygulamalarında itibar kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, partimizin, temel hak
ve özgürlüklerin korunmasına yönelik yaptığı düzenlemeler
ve yapısal reformlarla asli görevine dönen Anayasa Mahkemesi,
geçtiğimiz günlerde bir üyesinin sosyal medya paylaşımıyla
yine gündeme gelmiştir. Darbeseverleri heyecanlandıran, sevindiren bu
paylaşımın amacı eski vesayetçi yapıya bir özlem ve
kasıtlı bir göndermeden başka bir şey değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ancak şu
unutulmamalıdır: Türkiye'nin demokrasiyi korumakla görevli
kurumları görevinin başındadır. Milletimiz 15 Temmuzda
vesayetçilere ve darbecilere geçit vermemiş, canlarını ortaya
koyarak iradesine sahip çıkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuzda ve ülkemizin terörle mücadelesinde
canını ortaya koyan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi buradan
rahmetle ve minnetle anıyorum.
Bu düşüncelerle, Anayasa Mahkemesi ve tüm
kurumlarımızın 2021 yılı bütçesinin hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mustafa Yel, Tekirdağ
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz,
ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer
vatandaşlarım; Sayıştay
Başkanlığımızın 2021 yılı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına konuşmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle değerli heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayıştay tarihi, Türk devletleri olan
Karahanlılar, Gazneliler ve Selçukluların denetim kurumu olan
Divan-ı İşrafa ve Osmanlı döneminde 1862de kurulan
Divan-ı Muhasebata kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Günümüzde
var olan Sayıştayın temelleri Divan-ı Muhasebatla
atılmıştır. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte devlet
yapısında Sayıştay yerini almış ve
sırasıyla 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarına dâhil
edilmiştir. Sayıştayın görev çerçevesi Anayasada
düzenlenmiştir. 1876 Anayasasından beri Sayıştay anayasal
bir kuruluş olma statüsünü devam ettirmektedir.
Kıta Avrupası ve özellikle Fransa
modelinden esinlenilerek kurulan Sayıştay, kurulsal bir şekilde
organize edilmiş ve yargı yetkisiyle donatılmış
sayıştay örneklerinden biridir. Sayıştayın hesap
mahkemesi olarak vasıflandırılması, bu kurulsal yapılanmaya
ve yargı yetkisine işaret etmektedir. Sayıştay
tarafından verilen kesin hükümlere ilişkin olarak sorumlular
başka bir idari yargı yoluna başvuramamaktadır.
Sayıştay bir yüksek yargı ve denetim kurumu olarak
bağımsız ve tarafsız, güvenilir ve doğru hizmet
üretmeye çalışmakta; kamu idarelerinin gelir, gider ve
mallarını mevzuat çerçevesinde denetleyerek Türkiye Büyük Millet
Meclisine raporlar sunmaktadır; kamu kaynaklarının mevzuata
uygun harcanıp harcanmadığını denetleyerek
sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakta ve
kendisine verilen görev ve sorumlulukları yerine getirme azmi ve gayreti
içerisinde çalışmasına devam etmektedir.
Sayıştay, kamu idarelerinin kalkınma
planlarında öngörülen amaçlardan başlayarak kurumsal stratejik planların,
yıllık performans programlarının ve faaliyet
raporlarının mevzuata uygun olarak hazırlanması,
uygulanması ve sonuçlandırılmasına, iyi işleyen bir iç
kontrol sisteminin oluşturulmasına, kamu mali yönetim sisteminin
gereksinimlerini düzgün bir şekilde karşılayacak
mekanizmaların işlerliğine ve denetim bilincinin
yerleşmesine katkı sağlamak suretiyle kamu idarelerinde hesap
verme sorumluluğu ve mali saydamlığın gelişimini
hedefleyerek kamu yönetiminin daha da iyi düzeye çıkmasına hizmet
etmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Anayasa ve yasalarla kendisine verilen
görev, yetki ve sorumlulukları sürekli gelişim
anlayışı içerisinde dünyadaki gelişmeleri de izleyerek en
etkin bir şekilde yürütmekte, yüce Meclis adına
yaptığı denetimleri dürüst, ön yargıdan uzak, tarafsız
bir biçimde ve aynı zamanda uluslararası denetim standartlarına
uygun bir şekilde planlayıp yürütmekte, kamu yönetiminin
saydamlığına ve hesap verebilirliğine katkı
sağlamayı hedeflemektedir. Sayıştay, her zaman Türkiyenin
en gözde ve en çok tercih edilen kamu kurumlarından biri olmuştur ve
bu gelenek son yıllarda da devam etmektedir. Bu nedenle,
Sayıştay kendi alanında en yetkin insan kaynağını
barındırmakta ve yetkin ve nitelikli insan kaynağı, görev
ve sorumluluklarının en doğru ve en etkin biçimde yerine
getirilmesinde kilit öneme sahip olmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştay denetimleri yıllık olarak
yürütülmekle birlikte bir bütün olarak denetim süreci, önceki yıllar
denetim sonuçlarının değerlendirilmesi, döneme ilişkin denetimlerin
planlanması, takip eden dönemlerde de denetim sonuçlarının
izlenmesi olmak üzere üç dört yıllık bir döngüyü kapsamaktadır.
2019 Yılı Denetim Programı kapsamında, 5018
sayılı Kanuna tabi 179, bu kanuna tabi olmayan 11 kamu idaresi olmak
üzere toplam 190 adet Sayıştay denetim raporu Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulmuştur. Mahalli idareler, bağlı idareler ve
mahalli idare şirketleri olmak üzere 205 kamu idaresinde de denetim
gerçekleştirilmiştir. Kamu işletmelerinin denetimine
ilişkin olarak 81 adet Sayıştay denetim raporu, aralık
ayı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacaktır. Gelecek
yıl 101 kamu işletmesi de dâhil olmak üzere 572 adet kamu idaresi
nezdinde denetim yapılması planlanmaktadır. Denetimler
kapsamında, 1.903 adet mali rapor ve tabloları etkileyen hata, 3.800
adet mevzuata uygunluğa ilişkin hata olmak üzere toplam 5.703 hata,
mali rapor ve tabloları etkileyen ve mevzuata uygunluğa ilişkin
hatalar olarak tespit edilmiştir. Yargılama faaliyetlerine
ilişkin olarak 2020 yılında 355 adet iddianame mahiyetindeki
yargılamaya esas raporlardan 195 adedinin yıl içinde
yargılaması yapılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştayın 2021 yılı bütçesi toplam
ödenek tutarı 441 milyon 550 bin Türk lirası olarak öngörülmektedir.
Bu tutarın 302,6 milyon lirası personel giderlerinden, 40 milyon
lirası SGK devlet primi giderlerinden, 42,5 milyon lirası mal ve
hizmet alım giderlerinden, 4,3 milyon lirası cari transferlerden,
51,9 milyon lirası da sermaye giderlerinden oluşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA YEL (Devamla) Sayıştay
Başkanlığımız 2021 mali yılı bütçesinin
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi
tekrar en kalbî sevgi ve saygılarımla selamlıyor, sağ olun
var olun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Antalya Milletvekili Sayın
Mustafa Köse.
Buyurun Sayın Köse. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA KÖSE (Antalya)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Kültür ve Turizm
Bakanlığımızın 2021 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemiz, çok zengin bir tarih ve kültürel mirasa
sahip, eşsiz doğal güzellikleri, tarihî dokusu ve insanıyla tüm
dünyanın ilgisini çeken bir cazibe merkezi, dünyanın en güzel
ülkesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, ülkemizin
evrensel kültür, sanat ve turizm değerlerinin korunmasını
sağlayarak yaşatmak ve tanıtmak, toplumsal bilincin
oluşmasında bilgiye erişimi kolaylaştırmak ve
ülkemizin tüm dünya turizminden alacağı payı artırmak için
var gücüyle çalışmaktadır.
Türkiye, iktidarımız döneminde gerek
kültürel varlıklarımızın gün yüzüne
çıkartılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekse
de turizm alanında yapmış olduğu yatırımlarla
lider ülkeler arasına girerek kayda değer başarılar elde
etmiştir. Bu bağlamda, son yıllarda ülkemizin turizm sektöründe
sergilediği büyüme eylemi devam etmiş; 2002 yılında ülkemizi
13,3 milyon turist ziyaret ederken 2018 yılında 46 milyon, 2019
yılında ise 52 milyon ziyaretçi ülkemizde
ağırlanmıştır. Türkiye, gelen turist sayısı
açısından dünyada 6ncı sıraya, turizm geliri
açısından da 13üncü sıraya yükselmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ülkemize en çok turist Rusya, Almanya,
İngiltere, Ukrayna ve Hollandadan gelmektedir. Bu 5 ülkenin yanı
sıra bir bakıyoruz İsviçreden, İtalyadan gelmiş;
Hindistandan, Amerikadan, Kanadadan gelmiş; Çinden, Endonezyadan
gelmiş; Japonyadan, Yeni Zelandadan gelmiş; Arjantinden,
Venezueladan gelmiş; Güney Afrikadan, Nijeryadan gelmiş;
Fransadan, İspanyadan gelmiş; velhasıl dünyanın 7
kıtasından, her ülkeden ülkemize turist gelmiş. Turizm
altyapınız iyi olmasa; son derece modern tesisleriniz, güler yüzlü
hizmetiniz olmasa; ülkenizde huzur, güven, emniyet olmasa; Türkiye, birilerinin
iddia ettiği gibi herkesle kavgalı olsa bu kadar insan dünyanın
her köşesinden kalkıp ülkenize gelir mi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Vallahi semtinize bile uğramaz kimse.
Bu huzur, güven ve istikrar ortamını
sağlayan, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak
üzere, Bakanlarımıza ve emeği geçen herkese
şükranlarımızı sunuyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Türkiye olarak 2020 yılında 58 milyon turist
ağırlamayı ve 40 milyar doların üzerinde bir turizm geliri
elde etmeyi hedeflemekteyken Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizdeki turizm hareketlerinde de ciddi bir daralma
yaşanmıştır. Bakanlığımızca Covid-19
salgınının sektör üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek
ve kademeli de olsa başlayan turizm hareketlerinin ülkemize yönelmesini
sağlamak için dünyadaki ilk örneklerinden biri olan Güvenli Turizm
Sertifikasyon Programı başlatılmıştır. Turizm
sektöründe sezonluk çalışanlar dâhil olmak üzere, tüm
çalışanların kısa çalışma ödeneğinden
faydalandırılması sağlanmış, işletmelerin
istihdam maliyetlerinin bir bölümünün karşılanması için tedbirler
alınmış, sektörün paydaşlarının krizden mümkün
olduğunca az etkilenmesi için gereken adımlar
atılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Antalya, tarım ve turizmin başkenti, Türkiyenin
dünyaya açılan penceresidir. Antalyamız tarihsel mirası,
denizi, kumu, güneşi, coğrafyası, turizm altyapısı ve
modern tesisleriyle ülkemiz adına marka değer hâline gelmiştir.
Her geçen gün artan kültür turizm çeşitliliği, ziyaretçi
sayısı, yaz kış turizm hedefiyle kültür ve turizm merkezi
olarak birçok uluslararası faaliyete ev sahipliği yapmaktadır.
2002 yılında 61 Mavi Bayraktan alıp 206 Mavi Bayraka
yükselttiğimiz Antalyamıza 2019 yılında 14,7 milyon turist
gelmiştir. Bu, hükûmetlerimizin gayreti ve son on sekiz yılda
Antalyaya kültür, sanat ve turizmde yapılan 799 milyon TLlik
yatırımın, hizmete ulaşımı
kolaylaştıran yolların, havalimanlarının,
yaptığımız arıtma tesislerinin,
sağladığımız temiz çevrenin ve temiz denizin
neticesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Özellikle son yıllarda,
Bakanlığımızca, turizmin yoğun olduğu bölgelerde
vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda ücretsiz
halk plajları yapılmaktadır. Bu bağlamda geçtiğimiz
yıl Belek ve Kadriyeye beş yıldızlı, ücretsiz halk
plajları yaparak hemşehrilerimizin istifadesine sunduk. Ben,
huzurlarınızda, bu muhteşem tesisler için özellikle Kültür ve
Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Ersoya çok teşekkür etmek
istiyorum.
Ayrıca temiz deniz dedik. Onun için de 2020
yılı içinde, yine Antalya Serik Atık Su Arıtma Tesisi ve
bağlantı tesisleri yapım işi için 24 milyon TL, yine Kemer
Atık Su Tesisi için de 800 bin TL ödenek ayırdık.
İlimizdeki kültür
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Tabii ki.
Son olarak şunu ifade edeyim: Biliyorsunuz,
geçtiğimiz yıl, 2020 yılı Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından Patara yılı
olarak ilan edilmişti. Kaş ilçemizde bulunan Patara Ören Yerine
yüksek kapasiteli bir karşılama merkezi yaptık; tiyatro, meclis
yapısı, sütunlu cadde gibi önemli yapılar arasında
sirkülasyon sağladık ve peyzaj düzenlemeleri gerçekleştirdik.
Hepinizi dünyanın 8inci harikası Kaşa ve kadim şehir
Pataraya bekliyoruz, ki bu yıl ilk on bir ayda 255 bini aşkın
ziyaretçi geldi. Ben bu vesileyle tüm hemşehrilerimizi Pataraya davet
etmek istiyorum.
2021 yılı bütçesinin devletimiz ve aziz
milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi
de saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Tülay Kaynarca,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaynarca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TÜLAY KAYNARCA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Radyo
ve Televizyon Üst Kurulunun 2021 yılı bütçesiyle ilgili AK PARTİ
Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RTÜK, Anayasa gereği, radyo ve televizyon
faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla 1994 yılında
kuruldu ve Üst Kurul üyelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor yani
burası Üst Kurul üyelerini seçiyor. İdari ve mali özerkliğe de
sahip RTÜKün işleyişi.
Kurumun iş yükü, internet
yayıncılığının artışıyla birlikte
epey de arttı. Hâlen lisanslama çalışmaları devam eden
internet üzerinden isteğe bağlı yayıncılık
platformlarını saymazsak mevcut durumda ülkemizde 1.722 radyo ve
televizyon yayını var; 1.722, dikkat çekmek istiyorum. Son verilere
göre uydu ve kablo platform işletmelerinin abone
sayılarının toplamı ise yaklaşık 7,1 milyon.
Sektörün bugün itibarıyla Üst Kurula beyan
ettikleri brüt ticari iletişim gelirleri ise 3 milyar 355 milyon. Üst
Kurulun birçok geliri var yayın lisans ücretleri, frekans
kullanımı gibi ama biz yasal düzenlemelerle bu oranlarda indirim yaptığımız
için, önceki dönemlerde artan gelir fazlasını genel bütçeye aktaran
RTÜK, bu dönemden itibaren artık hazine yardımı alıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teknolojinin gelişimi ve ilerlemesiyle birlikte internet
ortamında sunulan radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınların
düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi de yine RTÜKte. Yönetmelik
çıktı, lisansların çalışmaları başladı
ve hâlen de devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, RTÜK, bu dönemde
uluslararası yayıncıları ülkemize getirecek
çalışmalara da imza attı. Bunu çok önemsiyorum çünkü
aralarında Netflix, Amazon gibi büyük yayın
kuruluşlarının da olduğu dünyada önde gelen
uluslararası seç-izle platformları, tek tek, ülkemize gelerek
yayın lisanslarını aldılar. Aslında önceden de
varlardı ama tek kuruş vergi ödemiyorlardı, hukuki
sorumlulukları yoktu ve muhatap da yoktu. Ama bugün
başarılı bir çalışmayla hepsi Türkiyeye
temsilcilerini atadılar, şirketlerini kurdular; lisanslarıyla
ilgili, bir kısmı aldı, bir kısmının da süreci
devam ediyor. Bence bu çok başarılı bir çalışma. Hem
Sayın Bakanımızı hem RTÜK Başkanımızı
ben tebrik ediyor, teşekkür ediyorum bu süreçle ilgili. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, RTÜKün bir
sempozyumuna dikkat çekmek istiyorum; o da çok önemli: Yine bu süreç içerisinde
hazırlığı yapılan Kültür ve Turizm
Bakanlığımız ile İletişim
Başkanlığının destekleri ve Diyanet İşleri
Başkanlığımız, TRT, Erciyes Üniversitesi ve
SETAnın iş birliğiyle Uluslararası Medya ve
İslamofobi Sempozyumu; işte buna değinmek istiyorum. Neden? Çünkü
İslamofobiyle ilgili dünyada getirilmek istenen çok yanlış bir
nokta var. Ve RTÜK, paydaşlarıyla birlikte -üniversiteden
kuruluşlara- tüm dünyaya İslam
karşıtlığının medyadaki
yansımalarını açık bir dille anlatacak inşallah. Gazi
Meclisimizden, bu anlamda çalışmaya destek veren bütün kurumlara da
teşekkürlerimi iletiyorum.
Değerli milletvekilleri, son günlerde RTÜKe
yönelik tartışmalarla ilgili de fikirlerimi söylemek istiyorum. Yasal
yetkilerini kullanan RTÜK, haksız ithamlarla hedefe konuluyor. Üst Kurul,
millî ve manevi değerlerimizi gözeterek yayıncılık
alanını düzenliyor ve denetliyor ama özellikle de çocuklarımız,
gençlerimizin zararlı yayın içeriklerinden korunması için de
azami gayret gösteriyor. Bu kurumun yıpratılmasının
istenmesi asla kabul edilemez, hedefe konulmak istenmesi asla kabul edilemez.
Asıl konuşulması gerekense kahraman ordumuza hakaret eden,
ağza alınmayacak sözleri sarf edenlerdir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Şimdi mi
ordu aklınıza geldi?
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Yayında kahraman
ordumuza satılmış diyen, karşısında susanlar
bugün konuşuyor ya aslında asıl mesele RTÜKün verdiği ceza
değildir, ordumuza yapılan hakarettir asıl mesele.(CHP
sıralarından gürültüler)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Kozmik odana
sahip çık, kozmik odana.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Ortada, izleme
uzmanlarının hazırladığı rapor var.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Siz 20
yaşındaki çocukları cezaevinde tutuyorsunuz hâlâ, ordu
mensuplarını.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Ortada
-konuşmamın başında ifade ettim- tüm siyasi partilerin
temsilcisinin olduğu RTÜKün verdiği bir karar var ama tek bir kişiye,
bir kuruma yükleniyorsunuz. Bu, kabul edilebilir bir şey değil.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Buyurun,
cezaevinden mektup geliyor, 20 yaşındaki çocuklardan mektup geliyor.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Yani burada tehdit
altında olan, ifade özgürlüğü değil; burada asıl tehdit
altında olması gereken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Kaynarca.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Asıl dikkat
çekilmesi gereken, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, kahraman ordumuza sarf
edilen hadsiz sözlerin perdelenmeye çalışılmasıdır;
hiç kusura bakmayınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Aziz milletimizin Peygamber ocağı olarak
gördüğü ordumuza kimse dil uzatamaz
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Herkes Peygamber
ocağı görüyor.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
dil uzatırsa da
cevabını alır; siyaseten alır, idari alır, hukuki
alır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Siz
alacaksınız. Orduya keşke sahip çıksaydınız
gerçekten.
ALİ KEVEN (Yozgat)
Çocuklarınızı askere gönderin, çocuklarınızı!
TÜLAY KAYNARCA (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; RTÜKün 224 milyon 213 bin lira olan 2021
bütçesinin aziz milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel
Kurulumuzu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) Lafta
orduseverlik olmaz, lafta!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, sataşma
nedeniyle tur sonunda söz vereceğiz siyasi parti gruplarına. Onun
için, sataşmadan dolayı söz vermiyorum.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın
Başkan, tutanağa girsin diye söylüyorum. Hatibin
konuşmasındaki açıklamaları reddediyoruz, kabul etmiyoruz.
Tutanağa girsin diye
BAŞKAN Bir sataşma var, Grup Başkan
Vekiline bildirirsiniz, o da tur sonundaki görüşmelerde gereken
cevabı verir.
Evet, İstanbul Milletvekili Sayın Ravza
Kavakcı Kan.
Buyurun Sayın Kan.
AK PARTİ GRUBU ADINA RAVZA KAVAKCI KAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, aziz
milletimiz; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Kültür ve Turizm Bakanlığımıza
bağlı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü bütçeleri üzerine söz almış
bulunuyorum. Her iki Genel Müdürlüğümüzün salgın
şartlarının getirdiği zorluklara rağmen yapmış
oldukları başarılı çalışmalarından
dolayı duyduğum mutluluğu, şahsım ve ülkem adına
duyduğum gururu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Salgın sürecinde Devlet
Tiyatrolarımız hem sahne hem de seyirci sayısı
açısından yarım kapasiteyle çalışmak suretiyle
milletimizi yerli, yabancı birçok oyunla buluşturmaya devam
etmiştir. Devlet Opera ve Balemiz de tedbirlere uyarak açık havada
gerçekleştirilen İstanbul Festivali gibi birçok etkinliğini yine
milletimizin beğenisine sunmuştur. Covid-19 salgınıyla
mücadele sürecinde sahne sanatlarına yönelik destek ve projeler durmadan
devam etmiştir. İstanbulda yeniden inşası devam etmekte
olan Atatürk Kültür Merkezimiz birçok farklı özelliğiyle ülkemiz
için sanat ve kültür açısından medarıiftihar vesilesi
olacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; geçtiğimiz hafta, yakından takipçisi olduğum
operamız ve ülkemiz için yine tarihî bir güne şahitlik etme
fırsatı buldum. Başkentimize yakışır
muhteşem görüntüsü ile Beypazarındaki gençlerimizin elinden
çıkmış yerli ve millî orkestra sandalyelerinden doğal
akustik prensibine uygun tasarlanmış salonlarıyla
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramızın yeni
binası açıldı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yeni konser salonumuzda Şef Cemii Can Deliorman
liderliğindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestramızı, dünyaca ünlü piyanistlerimiz Güher ve Süher Tekinel
Hanımefendileri ve meşhur opera sanatçısı Angela
Gheorghiuyu dinlerken yine bir sanatsever olarak şahsım ve ülkem
adına gurur duydum; dünyaca ünlü sanatçılarımızı,
opera sanatçılarımızı, tenorlarımızı,
sopranolarımızı, Türk sanat musikisi, Türk halk musikisi
sanatçılarımızı, bestekârlarımızı, balerin
ve baletlerimizi, tiyatro sanatçılarımızı, ödüllü
oyuncularımızı hatırladım ve sanatın her alanında
yaşadığımız gelişmeleri düşündüm;
ayrıca Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne
bağlı olarak senelerce yevmiyeli sanatçı olarak
çalışmak mecburiyetinde bırakılan kıymetli
sanatçılarımızın yapılan düzenlemelerle
mağduriyetlerinin giderilmiş olduğunu hatırladım;
tabii ki sanatçılarımız her şeyin en güzeline
layıklar.
Sayın Başkanım, kıymetli
milletvekilli arkadaşlarım; önceki bütçe görüşmelerinde Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğümüzle alakalı söz
aldığımda Temmuz 1983te kurulmuş olan Opera Çocuk Korosunun
ilk öğrencilerinden olduğumdan bahsetmiştim; birçok zorluklara
rağmen, birçok fedakârlıklarla her hafta sonu beni ve Opera Çocuk
Korosundaki arkadaşlarımı Ulustaki pembe Opera binasına
götüren ebeveynlerden bahsetmiştim. Annem her hafta sonu beni Opera
binasına bıraktığında koşarak
arkadaşlarımın yanına gider, kıymetli Profesör Doktor
Sadettin Ünal ve Sevim Ünal Hocalarımın bize sabırla nefes ve
ses egzersizleri akabinde öğretecekleri yeni şarkıları
heyecanla, merakla beklerdim. Sevim ve Sadettin Hocalarımız Çocuklar
şarkı söyleyemez, çocuklar asla opera söyleyemez. diyerek önlerine
çıkartılan birçok engele rağmen, kısa zamanda, kendi
yazdıkları çocuk şarkıları, öğrettikleri opera
eserleriyle, sabırla verdikleri gönüllü eğitimin neticesini
almışlar ve benim de aralarında bulunduğum bütün
öğrencilerinin tamamının La Boheme operasında, dünyaca
ünlü orkestra şefimiz Rengim Gökmenin liderliğindeki orkestra ve
başarılı opera sanatçılarıyla aynı sahneyi
paylaşmalarını sağlamışlardır.
Sonrasında, kıymetli hocalarımız yüzlerce öğrenci
yetiştirdiler, ülkemizde ve yurt dışında nice güzel
başka hizmetlere imza attılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kan, tamamlayalım
lütfen.
RAVZA KAVAKCI KAN (Devamla) - Tamamlıyorum,
teşekkür ederim.
Buradan Saygıdeğer Sevim ve Sadettin Ünal
Hocalarıma hürmetlerimi arz ediyor, onlara ve beni teşvik eden anne
ve babama şükranlarımı sunuyorum.
Sanatın ve sanatçının önünü açan
Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2021 yılı bütçesinin
Bakanlığımıza, ülkemize hayırlar getirmesini diliyor;
bizi dinleyen bütün milletimizi, sanatseverleri ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sermin Balık,
Elâzığ Milletvekili.
Buyurun Sayın Balık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERMİN BALIK
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubum
adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi, siz değerli
milletvekillerini ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ iktidarları döneminde her alanda
büyük bir başarı ve ivme kazanan Türkiye, kültür ve turizm
alanında da önemli kazanımlar elde etmiştir. Yazma eserler,
tıptan felsefeye, astronomiden matematiğe kadar her
alanda ülkemiz topraklarında ve coğrafyamızın her
köşesinde üretilen, matbaanın yaygın olarak kullanılmaya
başlanmasından önce elle yazılan ve elle çoğaltılan
kitaplardır. El yazma eserler milletimizin yüzlerce yılda
biriktirdiği bilgi, birikim ve değerleri oluşturmakta,
geçmişe yönelik hafızanın en önemli kayıtlarından
birini teşkil etmektedir. Çok değerli bu eserleri günün teknolojilerinden
faydalanarak korumak, ihtisaslaşmış kadroyla yapılacak
çalışmalarla günümüz insanlarının kolayca
yararlanacağı şekle sokmak Kurumun en başta gelen
görevlerinden biridir. Bu sebepledir ki Türkiyede ilk defa bir Kitap
Şifahanesi açıldı. Burada, Türkiyede bulunan ve dünyanın
pek çok yerinden eserlerin onarımı ve restorasyonu
gerçekleşmektedir. Kitap Şifahanesi, aynı zamanda bir
eğitim merkezi ve İslam yazmalarına ilişkin incelemelerin
yapıldığı uluslararası bir kuruluştur. Yine,
kurulan yazma eserler laboratuvarlarıyla yeni geliştirilen sistem ve
AR-GE ekibiyle yazmaların konservasyonu, restorasyonu ve bilimsel analize
yönelik çalışmalar da yapılmaktadır.
2013-2020
yılları arasında 1.406 adet yazma, 530 adet nadir matbu eserin
bakım ve onarımı tamamlanmıştır. 2021
yılı hedeflerimiz içinde de 220 eserin daha restorasyonunun
yapılması planlanmıştır. Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlı yazma eserler kütüphanelerinde 2020
yılı itibarıyla 5 binden fazla eser bulunmaktadır.
Kütüphanelerimizde bulunan tüm eserleri, Yazma Eserler Portalında
geliştirip kütüphane salonlarında hizmete açtık. Ayrıca
yayınlanan eserler, ücretsiz olarak da e-kitap olarak indirilebilir ve
okunabilir.
Kütüphanelerimizi
daha zenginleştirmek amacıyla kurumların ya da
şahısların elinde bulunan, yurt içi ve yurt
dışındaki eserler bağış, devir ve satın alma
yöntemleriyle koleksiyonumuza ekleniyor ve kütüphanelerimizdeki eser
sayısını artırarak okuyucularımızın hizmetine
sunuyoruz.
Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde
yapılan ve
Türkiyenin en büyük kütüphanesi alan Millet Kütüphanesi, koleksiyonları
ve hizmetleri açısından dünyanın sayılı kütüphaneleri
arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı Millet
Kütüphanesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın
teşrifleriyle açılan Mürekkebin İzi: Yazma Eserler Seçkisi
sergisinde Medine, Kahire, Şam, Bağdat, Buhara, Semerkant, Horasan,
Konya, Bursa, İstanbul ve dünyanın pek çok farklı köşesinde
üretilmiş kültür, sanat ve bilim faaliyetlerinde ünü olan eserlerin en
kıymetli örnekleri de sergilenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu vesileyle 2021 yılı bütçemizin tüm
bakanlıklarımıza, aziz şehrim Elâzığa,
milletimize ve devletimize hayırlı olmasını temenni ediyor,
Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mustafa Ataş,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Ataş.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri;
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri kapsamında
Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün bütçeleri üzerinde AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz
milletimizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Tarihe iz bırakan ender ve büyük milletlerden
biri olan milletimizin bugün de Vakıflar Genel Müdürlüğümüz
vasıtasıyla insanlığa hizmet yarışında da
rolü büyüktür. Medeniyetimizin tarihî sürecinde, vakıflarımız,
hem maddi hem manevi açıdan insanların refahı, mutluluğu ve
saygınlığı için sosyal hayatın gerektirdiği her
türlü imkânları sağlayarak güçlü ve sarsılmaz bir toplum
oluşturmada etken olmuştur.
Vakıflar Genel Müdürlüğümüz, bugün,
tarihinden aldığı manevi güçle, yine aynı havayı
teneffüs eden kardeşleriyle imkânlarını paylaşmanın
hazzını yaşamaktadır. Aziz milletimiz, bu hizmet yarışına
süreklilik ve ebedîlik kazandırmak amacıyla vakıflar
kurmuşlardır. Millî kültürümüzün de çok önemli müesseseleri
sayılan vakıflar akla gelen her alanda hizmet sunmuşlardır.
Bir medeniyetin temellerini oluşturan vakıflar milletimizin
yaradılışında var olan bütün hasletleri de üzerinde
toplamıştır. Geçmişimizin güçlü bir delili olan,
kültürümüzün önemli bir kısmını oluşturan ve Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan vakıflarımız
bugün Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimindedir.
Değerli milletvekilleri, medeniyetimizin
izlerini, bugün sadece kendi hâkimiyetimiz altında bulunan topraklarda
değil sınırlarımız dışında da pek çok
yerde bulabiliriz. Onun içindir ki pek çok yerde vakıf, abide ve eserlerle
karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmı oldukça
iyi bir şekilde muhafaza edilirken bir kısmı da çeşitli
sebeplerle, maalesef, yerle bir edilmiştir. Eski medeniyetlere ait kültür
varlıklarının korunması insanlık tarihi
açısından çok önemli olsa da savaşın kural
tanımıyor olması, özellikle de Müslüman Türk düşmanlığının
had safhada bulunması tarihî eserlere karşı
saldırıları da yoğunlaştırmaktadır.
Kuralsız savaşların getirdiği acı tablolara
rağmen, bugün Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün tarihimizden bize
sirayet eden eserlerin hem yurt içinde hem de yurt dışında muhafazası
ve ihyası için yoğun bir çaba içerisinde olduğunu müşahede
etmekteyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 2002 yılı
itibarıyla 9.483 olan tarihî eser sayımız bugün 19.500e
ulaşmıştır. Bu rakam bile Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün
son yıllar itibarıyla nasıl bir gayret içerisinde olduğunu
göstermeye yeterlidir. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün üstün gayretiyle
yıllardan beri onarılmamış vakıf değeri bulunan
yüzlerce eski eserin restorasyonu tamamlanmıştır. Vakıf
yoluyla kurulan ata yadigârı vakıf, abide ve eski eserlerin
bakım, onarım ve restorasyonunu büyük bir itinayla yürüten
Vakıflar Genel Müdürlüğü, dünden bugüne kuşaklar arasında
canlı bir köprü olan kültür miraslarımızın
korunmasında büyük çabalar göstermiştir ve göstermeye de devam
etmektedir. 2002-2020 yılları arasında son on sekiz yılda
5.400 vakıf eserimizin restorasyonu tamamlanmıştır. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
2020 yılında ise ilave 168 eserimizin
bakım, onarım ve restorasyon işi tamamlanmış, 366 adet
işle ilgili çalışmalar henüz devam etmektedir. 2002
yılı öncesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde sadece 4
müze bulunmaktayken 2003-2020 döneminde toplam 7 adet vakıf müzemizin daha
hizmete girmesiyle bu sayı 11e çıkarılmıştır.
Vakıflar Genel Müdürlüğünden muhtaç
aylığı alanların sayısı 2020 yılı
itibarıyla 4.564 kişiye ulaşmıştır. 20.359 aile
yani 78.780 kişi kuru gıda ve sıcak yemek hizmetinden faydalanmaktadır.
2006 yılında verilmeye başlanan karşılıksız
burs hizmeti 2020 yılında 15 bin ortaöğretim, 5.400 üniversite
öğrencisi ve 600 yabancı uyruklu öğrenciyle devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA ATAŞ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri; Vakıflar Genel Müdürlüğü sahip olduğu imkânlar
dâhilinde içerisinde bulunduğumuz salgın sürecinde de milletimize
hizmet vermektedir. Bu bağlamda, Vakıf Gureba Hastanemiz de tüm
yoğun bakım yataklarını Covid-19 hastalarına
ayırarak 150 izole servis odasında ve 49 yoğun bakım
yatağında salgın sürecinde hizmet vermektedir.
Konuşmamı tamamlarken şunu özellikle
belirtmek istiyorum: Vakıflar Genel Müdürlüğümüz sunduğu
hizmetler esnasında hiç kimseyi ötekileştirmeden,
farklılıkları gözetmeksizin, görüş ve düşünce
ayrılıkları olmaksızın birlikte yaşama,
paylaşma kültürüyle hareket etmektedir. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde vakıf
eserlerinin bakım, onarım ve restorasyonu, eğitime destekleri,
sosyal yardım ve destekleri, hayır hizmetlerinin kesintisiz devam
etmesi yatırımları, kültürel faaliyet, hizmet ve tedbirlerle
kültürel mirasımızın korunmasına yönelik
çalışmalarından ötürü Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün
kıymetli yöneticilerine, başta Genel Müdür, bütün mühendis ve işçiler
olmak üzere tüm çalışanlarına grubumuz ve milletimiz adına
şükranlarımı sunuyorum.
2021 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mehmet Erdoğan,
Gaziantep Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
TİKA, 1991 yılında Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliğinin dağılmasıyla Kafkaslardaki ve
Balkanlardaki gerek soydaşlarımız gerek Türk dünyası gerek
o bölgedeki dostluklarımız nedeniyle diyalog kurmak, kültürel ve
eğitim bazlı gelişmeleri sağlamak amacıyla kuruldu.
Tabii, daha sonra, Balkanlar ve Kafkaslara ilave olarak Orta Doğu, Afrika,
Asya, Latin Amerikaya kadar uzanan yaklaşık 170 ülkede faaliyet
gösteren yardımsever bir Türk kuruluşudur TİKA. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) TİKA, 1992 yılında
Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak
kurulmuştu, 1999da Başbakanlığa bağlandı,
günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olarak
faaliyetlerini yürütmekte.
Tabii, emperyal ülkelerin aksine Türkiye Cumhuriyeti
devleti, 170 ülkeye, o bölgenin coğrafyasının,
insanlarının ihtiyacı noktasında yardımlar, destekler
götürmüş; oranın insanlarına sahip çıkmıştı.
Bunlardan bir tanesi, 2008 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızla
Türkmenistana gittiğimizde, TİKAnın orada Gaziantep
fıstığını tanıttığını,
fıstığın ekiminin nasıl yapıldığını,
aşılamasının nasıl
yapıldığını gösterdiğini müşahede ettim.
Sayın Hayati Yazıcı Bakanımla oradan Moğolistana
geçtik. Orada TİKAnın çok büyük bir faaliyeti vardı. 2005
yılında, o günün Başbakanı, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Karakurum şehrinin
yakınlarındaki, 46-50 kilometre uzaklığındaki Orhun
Yazıtlarını ziyaret ettiğinde, kaplumbağa
fresklerinden abidelerin koptuğunu görür ve TİKAya bunun
yapılması talimatını verir.
2008 yılında, Orhun Abideleri Müzesinde,
Bilge Kağanın ve Kül Tiginin o muhteşem eserlerini açmak
bizlere nasip oldu. Bilge Kağan Kara Yolunu açtık. Tabii, Türkiye,
Cumhuriyeti devleti sadece bunlarla kalmadı. Türkiye, uluslararası
ilişkilerden ekonomiye, sanattan sosyolojiye etkin olduğu her alanda
yüksek performans göstermiş, etkili kararlar alarak ve doğru
adımlar atarak kalkınma tecrübeleri konusunda diğer ülkeler için
bir model hâline gelmiştir. Sahip olduğu siyasi, sosyal ve teknik
altyapıyla bölgesel ölçekte ve dünya ölçeğinde pek çok projede
koordinasyonu sağlayan TİKA, dünyanın dört bir yanında dil,
din, ırk ayırt etmeden çalışmayı sürdürerek
uygulayıcı projelerle birbirinden farklı gelişmişlik
düzeyinde olan ülke halklarına Türk insanının samimiyetini ve
yardımseverliğini kesintisiz bir anlayışla
ulaştırmaya devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2021 yılında mazlumların yanında
olmaya devam edecek olan TİKA, kültürel tesislerin
altyapısının güçlendirilmesine yönelik faaliyetlerine devam
edecek, barışın, huzurun ve refahın kalkınmadan,
kalkınmanın iş birliğinden geçtiği bir dünyada
farklı ülkeleri ve coğrafyaları ortak paydalarda buluşturma
misyonunu sürdürecektir.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Zafer Sırakaya,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Sırakaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZAFER SIRAKAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde yer alan
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyor, Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türk milletine, Türk kültürüne ve Türk diline hizmet
eden kurumların başında gelen Yurtdışı Türkler ve
Akraba Topluluklar Başkanlığı, kurulduğu günden bugüne
kadar yaptığı hizmetler, faaliyet ve organizasyonlarla köklü
medeniyetimizin mirasını yaşatmayı kendisine hedef
edinmiştir. Cumhurbaşkanımız ve liderimiz Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın dünyanın gözlerinin içine bakarak mazlumdan
yana sergilediği Dünya 5ten büyüktür. tavrı ve cesareti bize
medeniyetimizden ve ecdadımızdan miras kalan bir meydan
okumadır. Bir taraftan Dünya 5ten büyüktür. derken diğer taraftan
da Türkiye olarak, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın,
vatandaşlarımızın kırmızı çizgimiz
olduğunu iktidarlarımız döneminde göstermiş olmanın
haklı gururu içerisindeyiz.
Sayın milletvekilleri, yaklaşık
altmış yıl önce başta Almanya olmak üzere, çeşitli
ülkelere göç etmeye başlayan vatandaşlarımız bugün dünya
çapında 7 milyon kişilik bir diaspora topluluğu
oluşturmaktadır. Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, yurt dışında
yaşayan insanlarımızın yaşadıkları
ülkelerdeki hak ihlallerini gündemde tutarken
vatandaşlarımızın yine yaşadıkları ülkelerde
tüm sosyal ve siyasi alanlarda aktif olmalarını desteklemektedir.
Genç kuşakların kültürel kimliklerinin korunmasında önemli
görevler ifa eden YTB, aynı zamanda insanımızın Türkiyeyle
olan aidiyet bilincini diri tutmak için güzel faaliyetlere imza
atmaktadır. Ana dil hâkimiyeti, ana vatana eğitim ve kültür gezileri,
sivil toplumda profesyonelleşme, raporlama, takip ve vatandaş
buluşmaları gibi destek ve proje bazlı programlarda kendini
gösteren YTB, vatandaş diasporası hususunda on yılda ülkemize
önemli katkılar sunmuştur.
Şu ana kadar yurt dışında
doğup büyüyen ve akademik çalışmalarına devam eden
farklı ülkelerden 9 bin gencimizin YTB tarafından düzenlenen Diaspora
Gençlik Akademisi, Genç Liderler, YTB Gençlik Buluşması gibi
programlara katılarak ülkemize geldiğini büyük bir memnuniyetle ifade
etmek istiyorum. Yurt dışındaki nesillerimizin ana
vatanlarını daha iyi tanımaları için Kültürel Hareketlilik
Programı kapsamında Evliya Çelebi Anadolu Kültür Gezileri
Programına ise tamı tamına 7.188 gencimiz
katılmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanında,
sürekli yükselmekten, muasırlaşmaktan bahseden Batılı bir
karaktere bu topraklardan şöyle cevap verir: Evet, yükseleceğiz ama
söyler misiniz neyin üstüne? Neye basarak yükseleceğiz?
Ayağımızı sağlamca basabileceğimiz yer neresi? Değerli
arkadaşlar, yükseleceğimiz değerler tarihimiz, dilimiz ve
medeniyetimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Abdurrahim Karakoç
ağabeyin bir şiirinde ifade ettiği üzere Ellerin yurdunda çiçek
açarken/ Bizim ile kar geliyor kardeşim/ Bu hududu kimler çizmiş
gönlüme/ Dar geliyor, dar geliyor gardaşım. sözlerinin gereği
olarak YTB, gönül coğrafyamızda yaşayan insan, kurum ve
kuruluşlarla da yakın temas içerisinde çalışmalarına
devam etmektedir.
Tarihî, dinî, siyasi, coğrafi ve kültürel
hususiyetlerine binaen ülkemizle ilişkilerine ve derin bağlara sahip
olan kardeş topluluklarımızla Türkiyenin irtibatını
güçlendirmek, ortak kültürümüzü yeniden canlandırmak, ortak tarihsel
mirasımızı korumak ve bu kardeş topluluklarımızın
eğitimlerine katkıda bulunmak amacıyla YTB
Başkanlığımız tematik programlar
geliştirmiştir. Kardeş topluluklar ile ülkemizin
paylaştığı Nevruz gibi önemli ortak günleri kutlamak ve
yine kardeş topluluklardan tarihte maruz kaldıkları
Kırım Tatar sürgünü, Ahıska sürgünü ve Bulgaristan zorunlu göçü
gibi mezalim ve zorunlu göçleri anmak üzere, 2019 ve 2020 yılında bir
dizi anma programı düzenlenmiştir.
Kıymetli milletvekilleri, ülkemiz
üniversitelerinin son yıllarda uluslararasılaşmasındaki en
önemli etkenlerden biri de dünyanın pek çok farklı noktalarından
eğitim almak üzere gelen uluslararası öğrencilerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) Bu alanda bir marka
hâline gelen YTB Türkiye Bursları kapsamında ülkemizde
hâlihazırda 140 ülkeden 15 bini aşkın uluslararası
öğrenci, 68 farklı şehirde eğitim veren 118 üniversitemizde
öğrenim görmeye devam etmektedir. Bu öğrenciler ülkelerine
döndüklerinde ya da çalışacakları uluslararası
kuruluşlarda ülkemizin gönüllü elçileri olacak, bizleri, dilimizi,
medeniyetimizi ve kültürümüzü anlatacaklardır.
Kıymetli milletvekilleri, bu vesileyle,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının değerli Başkanını ve
tüm personelini çalışmalarından ötürü kutluyor, ülkemiz ve milletimiz
için 2021 yılı bütçesinin hayırlı olmasını
temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Halil Özşavlı,
Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurun Sayın Özşavlı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ÖZŞAVLI
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bu
Kurum bünyesinde bulunan Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanlığı ile Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığının bütçeleri konusunda söz almış
bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, 2021 yılı
bütçesinin vatanımıza, devletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor; vatan için canlarını feda eden
bütün şehitlerimize baki şükranlarımı sunuyor, gazilerimizi
hürmetle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, esasen Atatürk Kültür,
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 4 kurumdan oluşur; bunlar, Atatürk
Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk
Tarih Kurumudur.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu -bundan
sonra Yüksek Kurum diye ifade edeceğim- 2876 sayılı Kanunla
1983 yılında kurulmuştur. 11 Ekim 2011 tarihli ve 664
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yeniden düzenlenmiştir.
Yüksek Kurum ve bünyesinde bulunan
başkanlıkların amaçları arasında, millî kültür ve ortak
değerler etrafında toplumsal bütünlüğün ve
dayanışmanın güçlendirilmesi, kültürel zenginlik ve
çeşitliliğin korunup geliştirilerek gelecek nesillere
aktarılması, yurt içi ve yurt dışındaki kültürel
mirasımıza sahip çıkılması, Türkçedeki bozulma ve
yabancılaşmanın önüne geçilmesi, tarih ve kültür bilincinin
geliştirilmesi gibi önemli konular vardır. Bu çalışmalar
ismini zikrettiğim 4 kurum tarafından yürütülmekte, Yüksek Kurum ise
bu kurumlar arasındaki koordinasyonu ve eş güdümü
sağlamaktadır.
Yüksek Kurum ve bu Kurum bünyesinde bulunan
diğer kurumların 2020 yılı çalışmalarına
kısaca değinecek olursak Türk dili, tarihi ve kültürüne ilişkin
destek ve katılımların artırılmasına yönelik
çalışmalara devam edildiğini görüyoruz; bu minvalde birçok
kurumla protokoller imzalanmıştır. Örneğin, Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı ile Türk Tarih Kurumu
arasında, değerli tarihî ve kültürel eserlerin ortak bir yayın olarak
yayına hazırlanması ve basımı protokolü; Özbekistan
Yurt Dışındaki Kültürel Varlıklarını Araştırma
Merkezi ile Türk Dil Kurumu arasında imzalanan protokol; Türkiye Adalet
Akademisi ve Türkiye Maarif Vakfı ile Yüksek Kuruma bağlı
kurumlar arasında imzalanan protokol ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Merkezi ile, yine, Yüksek Kuruma bağlı tüm kurumlar arasında
imzalanan sınav verilerine ilişkin erişim ve verilerin
kullanımı konusundaki protokol örnek verilebilir. Atatürk Kültür, Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu ve ona bağlı diğer kurumlar
tarafından gerçekleştirilen çalışmalardan önemli bir tanesi
de her yıl gerçekleştirilen onlarca sempozyum, çalıştay ve
konferans gibi önemli bilimsel etkinliklerdir; bu etkinliklere yerli ve
yabancı olmak üzere yüzlerce akademisyen katılmaktadır. Bu
etkinlikler neticesinde ortaya çıkan bilgiler, sonuçlar, onlarca kitap
süreli yayın hâlinde yayınlanmaktadır yani bilgiye bilgi
katılmaktadır.
Bu minvalde, 2020 yılı içerisinde 50den
fazla bilimsel etkinlik gerçekleştirilmiştir ve bu etkinlikler
neticesinde 137 eser yayınlanmıştır. 2021 yılı
içerisinde yayınlanacak olan eserlerin 242yi geçmesi
planlanmaktadır.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve ona
bağlı kurumlar sadece sosyal ve beşerî konularda
araştırma yapmakla kalmaz, aynı zamanda gençlerimize istihdam
sağlamakta, onlara burs olanakları sağlamaktadır. Lisans
bursları öğrencinin başarısı ve tercih
sırasına göre değişmekle birlikte bin, 1.500 ve 2 bin lira
arasında değişmekteyken, yüksek lisans bursu aylık 2 bin
500 lira, doktora bursu ise aylık 3 bin TLdir. Bu minvalde, 2020
yılında Yüksek Kurum ve ona bağlı kurumlar tarafından
toplamda 683 kişiye burs verilmiştir; bunların 328i lisans,
137si yüksek lisans, 213ü ise doktoradır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HALİL ÖZŞAVLI (Devamla) Bunun
dışında, 17 dil -bunun içinde Ermenice ve Kürtçe de vardır-
alanında da... Bunu söylemekten iftihar ediyorum, geçen yıl da
söylemiştim bir konuşmamda: Kürtçenin yasak olduğu,
konuşulmadığı bir Türkiyeden günümüzde yüksek lisans, doktora
programlarının açıldığı ve bugün -bu yıl
başlamakla birlikte- lisans öğrencilerine, 1inci tercih olarak Kürt
dili edebiyatını seçen öğrencilere aylık bin TL burs
verilebildiği bir Türkiyeye gelmiş durumdayız.
Kıymetli milletvekilleri, elhamdülillah diyorum
ben. Sözlerimi bitirirken Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, 2021
yılı bütçesinin vatanımıza, devletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mustafa Levent Karahocagil,
Amasya Milletvekili.
Buyurun Sayın Karahocagil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA LEVENT
KARAHOCAGİL (Amasya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu 2021 yılı
bütçeleri üzerinde konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, bizzat
Atatürkün direktifleriyle kurulmuş kurumlarımızdır. Türk
Tarih Kurumuna baktığımız zaman Türk tarih ve medeniyetini
bilimsel yollardan incelemek amacıyla 28 Nisan 1930 tarihinde Türk Tarih
Heyeti olarak teşkile edilmiştir; sonraki yıllarda, 15 Nisan
1931de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti, 3 Ekim 1935te ise Türk Tarih Kurumu
adını almıştır. 1982 Anayasasıyla Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kurulur ve bu Kurumun bünyesinde Atatürk
Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Tarih Kurumu ve Türk
Dil Kurumu olmak üzere 4 Kurum birleştirilmiştir.
Türk Tarih Kurumunun görev alanına
baktığımız zaman, Türk tarihini bilimsel yollardan
incelemek, bunun yanında bilimsel yayınlar yapmak, çalıştay,
sempozyum gibi bilimsel toplantılar düzenlemek ve lisans, yüksek lisans,
doktora öğrencilerine burs desteği vermek olarak
sınıflandırabiliriz. 2020 yılında, Türk Tarih Kurumu
tarafından desteklenen 62 adet bilimsel kazı projesi vardır, bu
minvalde Türk arkeoloji bilimine katkı sağlamaktadır. 2021
yılında, 35 adet daha kazı ve yüzey araştırma
projelerine destek sağlanacaktır.
Türk Tarih Kurumu, 2020 yılında tek
başına ve ortaklaşa düzenlediği veya desteklediği 8
bilimsel etkinlik gerçekleştirmiştir. Covid-19
salgınının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması
amacıyla, Kurumumuz tarafından mart ayının ikinci
yarısından itibaren yapılması planlanan etkinlikler iptal
edilmiştir. Bu toplantılar elbette çok önemli
toplantılardır. Yurt içinden ve yurt dışından, dünyanın
her yerinden akademisyenler yazdıkları makaleleri, tebliğleri
öncesinde bir hakem süzgecinden geçmek üzere Türk Tarih Kurumuna sunarlar;
kabul edilen, ilgili tarih ve yerde sempozyuma sunulur. Bu
toplantıların hem bilime katkısı vardır hem de ülkemizin
tanıtımına katkısı vardır. Yurt
dışından gelen akademisyenler bizlerle hemhâl olmakta, ülkemizin
güzellikleriyle tanışmaktadırlar.
Yayınlara baktığımız zaman
ise 2020 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından 26 yeni
yayın, 26 tıpkıbasım ve 2 süreli yayın olmak üzere 54
eser yayımlanmıştır. 2021 yılında 52 yeni
yayın, 18 tıpkıbasım ve 3 süreli yayın olmak üzere
toplam 73 eserin yayımlanması planlanmaktadır.
Kurumun vermiş olduğu burslara
baktığımız zaman, Türk Tarih Kurumu tarafından 2020
yılında 202 lisans, 86 yüksek lisans, 159 doktora ve 5 doktora
sonrası olmak üzere toplam 452 kişiye burs imkânı
sağlanmıştır. 2021 yılında 803 lisans, 89 yüksek
lisans, 195 doktora ve 5 doktora sonrası olmak üzere 1.092 kişiye
burs verilmesi planlanmaktadır. Bunların yanında, postdoktora
dediğimiz yurt dışı araştırma bursları da
mevcuttur.
Türk Dil Kurumuna baktığımız
zaman ise benzer çalışmalara sahiptir. 1932de, Türk dilinin öz
güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü
dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe
eriştirmek amacıyla kurulmuştur. 1934te Türk Dili
Araştırma Kurumu, 1936da ise Türk Dil Kurumu adını
almıştır. Bilimsel yayınlar, bilimsel projeler Türk Tarih
Kurumu gibi, Türk Dil Kurumunun da yayınları içerisine girmektedir.
Benzer miktarlarda burslar da Türk Dil Kurumu tarafından Türkolog
adaylarına verilmektedir. Bu bağlamda, Türk Dil Kurumu
tarafından 2020 yılının on bir aylık döneminde 29 yeni
yayın, 56 tıpkıbasım olmak üzere; 85 kitap, 16 süreli
yayın ve 2 sözlük basılmıştır. Toplam 103
yayının baskısı gerçekleştirilmiştir, basım
aşamasında olan eser sayısı ise 105tir.
2020 yılında Covid-19
salgınının toplum sağlığı ve kamu düzeni
açısından oluşturduğu riskten dolayı sosyal izolasyonu
temin, fiziki mesafeyi koruma ve hastalığın yayılım hızını
kontrol altında tutma amacıyla Kurum, bilimsel etkinliklerini
telekonferans yöntemiyle yerine getirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Devamla) Bu
kapsamda, 2020 yılı on bir aylık dönem içerisinde 31 adet
bilimsel etkinlik düzenlenmiştir.
Kurumun geleceğe yatırım
anlamında çok değerli bulduğum, önemsediğim bir faaliyeti
de verdiği burslardır. Bu kapsamda, 2020 yılında 126
lisans, 47 yüksek lisans, 46 doktora olmak üzere 219 öğrenciye maddi
destek sağlanmıştır. 2021 yılında ise 780 lisans,
75 yüksek lisans, 75 doktora öğrencisine olmak üzere 930 öğrenciye
daha burs imkânı sağlanacaktır.
Sözlerime son verirken 2021 yılı
bütçesinin vatanımıza, milletimize hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN AK PARTİ Grubu adına son
konuşmacı Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz.
Buyurun Sayın Açıkgöz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir)
Her hayrın başı bismillah.
Sayın Başkanım, çok kıymetli
Divan, değerli milletvekili arkadaşlarım ve aziz milletim;
hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Bu cennet vatanın her bir karış
toprağı çok güzel ve çok kıymetlidir. Bu cennet vatanın
öyle nadide bir yeri var ki dünyada rakibi olmayan, eşi benzeri olmayan
doğası, kültürü ve insana verdiği huzurla
insanlığın ortak mirası Kapadokyadır,
Nevşehirdir. Her insanın mutlak görmek istediği, görenin hayran
kaldığı ve bir daha görmek istediği; birçok kez gidenin de
her gelişinde yeni şeyler keşfettiği masalsı, muazzam
bir yerdir. İşte bütün bu güzellikleri korumak ve gelecek nesillere
koruyarak bırakmak, daha iyi tanıtmak, destinasyon
çeşitliliğini zenginleştirmek, yatırım
ortamını iyileştirmek, sportif faaliyetleri çoğaltmak
amacıyla 23 Mayıs 2019 tarihli ve 7174 sayılı Kanunla
Kapadokya Alan Başkanlığı kurulmuştur.
Bu süreçte milleti için gece gündüz
canhıraş çalışan Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Kültür ve Turizm Bakanımıza ve
Bakanlığımıza, AK PARTİ Grubumuza ve tüm
milletvekillerimize şahsım ve şehrim adına
şükranlarımı bir borç bilirim. Alan
Başkanlığı, teşkilat yapısını ve
komisyonlarını oluşturarak faaliyetlerine hızlıca
başlamıştır; 2019 Ekiminde ilk komisyon
toplanmış, yaklaşık 30 komisyon toplantısı
yapılmıştır. Bekleyen ve yeni oluşan 700e yakın
konuyu karara bağlamış ve yaklaşık 2 bine yakın
yazışma yapmıştır. Birçok konuda yönetmelik
hazırlanmış ve özellikle de bölge insanımızı
rahatsız eden izinsiz uygulamalar tespit edilerek
kaldırılması sağlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, tüm dünyayı
kasıp kavuran pandemi dönemi özellikle turizm sektörünü çok derinden
etkilemiştir. 2019 yılında turist sayısı 1,5 milyar
kişi, gelir de 1,5 trilyon dolardır. Bu sene dünyanın turizm
ticaretinden kaybı 1 trilyon dolardır. Tabii, bu durum bizim
turizmimizi de etkilemiştir, bu kaybı önlemek için devletimiz gerekli
tedbirleri almıştır -bu kapsamda- turizm işletmelerine
yönelik kredi programları, rezervasyon iptalleri için idari para
cezalarının alınmaması, kira ödemelerinin ertelenmesi,
güvenli turizm sertifikasyon programları gibi.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
pandemi sonrası dönemde turizme yeni bir anlayış gelecektir;
hijyen, sağlık, kalabalık olmayan, az temaslı hizmet alma
eksenli olacaktır. Yeni döneme en çabuk Kapadokya uyum
sağlayacaktır çünkü hem otel konseptleri hem de bölge
insanımızın turizm bilgisi, birikimi ve özlemi buna
hazırdır.
Pandemi sürecinin hafiflediği özellikle temmuz, ağustos, eylül
ve ekim aylarında, hatta kasım aylarında, Kapadokya, hafta
sonlarını yüzde 100 hafta içini yüzde 70e yakın dolulukla
geçirmiştir. Bu da şunu
gösteriyor ki pandemi sonrası Kapadokyada inşallah bir turizm
patlaması bekliyoruz. Şimdiden mart, nisan, hatta yaz
aylarının rezervasyonları dolmaya
başlamıştır. Biz biliyoruz ki Kapadokya Türk turizminin
lokomotifi olacaktır. Gelen misafirlerimizin eğitim ve gelir
seviyesinin yüksek olmasıyla da Türk ekonomisine en büyük
katkıyı sağlayacak yer yine Kapadokyadır. Bölgeye
yapılan yatırımların 1e 10 kazandırdığı
Ve şuna da inanıyoruz ki Kapadokyanın hem turist
sayısına hem tanıtımına hem de Türk ekonomisine
katkısı daha yüzde 40lardadır. Bakanlığımızın,
Alan Başkanlığımızın ve tüm
hemşehrilerimizin katkısıyla inşallah bu oranları daha
da yukarıya taşıyacağız.
Sayın milletvekillerim, dünyanın en büyük
yer altı şehri ve yamaç yerleşim yeri olan Nevşehirdeki
Kayaşehir, bölgemiz ve ülkemiz için yeni bir destinasyondur, mutlaka
görülmesi gereken muhteşem bir yerdir. Yine, merkezdeki Meryem Ana
Kilisemiz ve Osmanlı eserleriyle Nevşehir misafirlerimizi bekliyor.
Üç Güzelleriyle, Ortahisar Kalesiyle, akşam
güneşinin bir başka battığı Kızılçukuruyla,
Devrentiyle, Mustafapaşasıyla, Gomeda Vadisiyle bölgenin
değeri Ürgüp.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Davet et de
gelelim kardeşim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Avanos ne
oldu, Avanos?
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Toprağın
hünerli ellerde sanata dönüştüğü, Kızılırmakın
yeşillendirdiği Paşabağları, Devrent ve Zelve
Vadisiyle sanatın merkezi Avanos.
100 derece şifalı suyuyla, Türkiyede
sayılı yatak sayısı ve otelleriyle termal cenneti ve
yakın bir zamanda inşallah sera merkezi olacak sıcakkanlı
insanlarımız ilçesi Kozaklımız.
İnsanlığın ve milletimizin ortak
değeri, sevgi, hoşgörü ve barışın timsali pirimiz Hacı
Bektaş Veli hazretlerinin yurdu Hacıbektaş ilçemiz.
Mantar Kayası, Açık Sarayı, Sivasa
Yazıtlarıyla, Karavezir Camisiyle ve kiliseleriyle,
Kızılırmakın şenlendirdiği gül gibi
insanlarıyla güller şehri Gülşehirimiz.
Yeraltı Şehriyle, kiliseleriyle,
patatesi, fasulyesiyle, kuyusu derin ama gönülleri zengin olan Derinkuyumuz.
Misafirlerimizi uğurlayan, Nevşehirimizin
kalkınmasına, İslama büyük katkı sağlayan sanayi
ilçemiz ve her seçimde Cumhurbaşkanımıza sevdasını
gösteren ve rekor oy veren rekorlar ilçemiz Acıgölümüz.
Daha sayamadığım birçok beldesi ve
köyleriyle dünyanın en önemli turizm şehri; patates, pancar, kuru
fasulye, buğday, üzüm, kabak çekirdeğiyle bir tarım şehri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Bütün milletvekillerini davet ederseniz artı
bir süre daha vereceğim.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Üç dakika daha verin,
hepsini davet edeceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Veriyoruz, tamam.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Yeni açılan
Niğde-Nevşehir-Ankara Otobanı, havalimanlarıyla ve
hızlı trenleriyle bir sanayi şehri olan kadim şehir
Nevşehirimiz.
Değerli milletvekillerimiz, birçok devlet
büyüğümüzü, bakanımızı, birçok milletvekili
arkadaşımızı bölgeye davet ettik; birçoğu davetimize
icabet ettiler ve geldiklerinde Hayal ettiklerimizden, umduğumuzdan ve
anlattığınızdan daha da mükemmel bir yer. dediler.
Dolayısıyla, Kapadokyayı anlatmaya ne gücümüz yeter ne de
anlatılır. Kapadokyaya geleceğiz, göreceğiz,
yaşayacağız ve hayran kalacağız inşallah.
Ben hepinizi, bütün milletvekili
arkadaşlarımızı ve tüm hemşehrilerimizi, bütün
misafirlerimizi davet ediyorum inşallah. 2021 bütçemiz berekete ve hayra
vesile olsun inşallah.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Adını koy, adını. Şu tarihte. de, Şu tarihte
bekliyoruz. de, adını koy.
AHMET KAYA (Trabzon) Geliyoruz Mustafa, geliyoruz.
MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) Bekliyorum bütün
arkadaşlarımızı.
Bu bütçe Türkiyenin, aziz milletimizin, aziz ve
makûs talihli İslam coğrafyasının ve gözünü Türkiyeye
dikmiş mağdur coğrafyanın bütçesidir.
Yüce Meclisi, Genel Kurulumuzu ve bütün aziz
milletimi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum, herkesi de bekliyorum
inşallah. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci turda AK PARTİ Grubu
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Sayın Altay, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Nevşehir Milletvekili Faruk
Sarıaslanın Covid-19 nedeniyle bugün Kapadokya
konuşmasını yapamayacağına ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, AK PARTİ Milletvekili Mustafa Beye çok teşekkür
ediyoruz.
Bugün mevkidaşı, Nevşehir
Milletvekilimiz Faruk Sarıaslan da sağlık sorunları
nedeniyle burada olamadı. Benzer bir konuşmayı Faruk Bey de
yapacaktı. Kapadokya hepimizin, Nevşehir hepimizin. Hak ettiği
bu güzellemeler için biz de teşekkür ediyoruz.
Faruk Sarıaslan Vekilimiz, Covid sebebiyle
bugün Kapadokya konuşmasını yapamayacak, arz edeyim dedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 12.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin),Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 25nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Birinci turdaki İYİ PARTİ Grubu
adına konuşmalara geçiyoruz.
İlk konuşmacımız Enez Kaplan,
Tekirdağ Milletvekili.
Buyurun Sayın Kaplan. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ENEZ KAPLAN
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili olan bölümünde İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
bütçesinde, çalışan personel arasındaki adaletsizliği
buradan dile getirmek istiyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumunun esas görevlerinden
birisi de şeffaf ve hesap verebilir bir idarenin oluşumuna katkı
sağlamaktır.
Sayın milletvekilleri, bizim de
düşüncemiz, ülkenin tüm kurumlarının şeffaf şekilde,
hesap verebilir durumda olmasıdır. Bunu iki sebepten istiyoruz.
Birincisi: Vatandaşlık bağıyla bağlı olup
yaşadığı ülkede halkın olup biteni şeffaf olarak
öğrenebilmesini bir hak olarak görüyoruz. İkincisi ise: Yerli ya da
yabancı yatırımcının güven ortamının
sağlanmasının önemine inanıyoruz. Ülkemiz, maalesef,
Varlık Fonunda ve bağlı şirketlerde bir şeffaflık
yerine, kanunlarla korunan bir karanlığa doğru gidiyor. Hesap
vermez ve incelenemez idareler hem vatandaşı hem de
yatırımcıyı endişe ve huzursuzluğa teşvik
ediyor.
Sayın milletvekilleri, yaklaşık bir
aydır komisyonlarda bütçe üzerine çalışıyoruz. Bu süreçte
Sayıştay raporlarından öğrendiklerimizden
birkaçını kısaca hatırlatmak gerekirse: Denetimi mümkün
olan kurumlardan RTÜKün, doğrudan teminle, mal ve hizmet alımı
bütçesinin 2 katını aştığını öğrendik.
Merkez Bankasının özel bir sigorta şirketine 29 milyon TL
üzerinde para aktardığını öğrendik. 2004
yılında bir zimmet olayında tahsiline karar verilen 3,4 milyon
dolarlık paranın o günkü kurdan hesaplanarak bugün devletin 20 milyon
TL zarara uğratıldığını öğrendik. Millî
Eğitim Bakanlığı ile bir banka arasında yapılan
protokolle, bankaya aktarılan 16 milyon TLnin yaklaşık 2 milyon
TLsinin hediyelik eşya alımına harcandığını
öğrendik. Orman Genel Müdürlüğünün maden sahalarının
kontrolünde eksik kaldığını ve bunun da ekolojik sisteme
zarar verdiğini öğrendik. Rizede yapılan Çay
Çarşısının, Kıyı Kanununa aykırı
olmasına rağmen yapıldığını öğrendik.
Kamu kurumlarından, ne tür ilişki içinde olduklarını
bilmediğimiz -kâr amacı gütmeyen- kuruluşlara 6,5 milyar lira
para aktarıldığını öğrendik. Ticaret
Bakanlığı bütçesinden Turquality denilen destek programı
çerçevesinde bir ayakkabı firmasına 22 milyon TL haksız destek
sağlandığını öğrendik. TÜİKin enflasyon
rakamları konusundaki becerisini kendi hesaplarını da tutma
konusunda göstererek gelir gider işlemlerinde 4,7 milyon TL hata
yaptığını öğrendik. Bir inşaat şirketine
Ovit Tünelinin yapımı sırasında hesaplanan bedelin bin katına
kadar olan ödeme yapıldığını, yine aynı firmaya
köprü ayağının belirlenen ölçüden kısa
yapılmasına rağmen tam bedelin ödendiğini öğrendik. Bu
bilgilerimizin hepsini, denetim yapabilen kurumlardan, Sayıştay
raporlarından öğrendik. Bir de öğrenemediklerimiz var çünkü onlar
denetimlerden muaf tutuluyor. Örneğin, Varlık Fonu ve fona
bağlı şirketlerde ne olup bittiğini tam olarak bilemiyoruz.
Varlık Fonu hakkındaki bağımsız denetim
raporlarının her yıl ekim ayında Meclise getirilmesi
gerekirken sürekli kaçırılıyor ya da gizleniyor. Varlık
bünyesindeki şirketlerin kâr zarar durumları muallakta. Varlık
Fonunun denetlenebilirliği muallakta. Damat bakan istifa etti, yönetim
kadrosu muallakta. Varlık Fonunun amacı bile muallakta. Dış
ticaret fazlası veren devletlerde bu tip fonların kurulması
elbette ülkeye katma değer sağlamakta ancak bizim gibi sermaye
birikiminin olmadığı, dış borca dayalı bir
ekonomik sistemin sürekli hâle geldiği bir ülkede Fonun
sağlayacağı bir katkıdan söz etmek elbette mümkün
olamazdı, olmadı da. Öyle bir yapı kurulmuş ki Denetimi
bağımsız şirketler yapar, raporlarıyla her yıl
ekim ayında Meclise gelir. diyorsunuz. Muhalefet partilerinin raporlar
hakkında verdiği önergelere, şu ana kadar -beş aydır-
hiçbir vekil cevap alamadı çünkü raporlar ortada yok. Varlık Fonu,
Devlet Denetleme Kurulu tarafından denetlenir. diyorsunuz. Varlık
Fonunun Başkanı aynı zamanda Devlet Denetleme Kurulunun
üyelerini atayan kişi yani Sayın Cumhurbaşkanı.
Fona bağlı şirketler zarar ediyor.
ÇAYKURun durumu ortada, Türk Hava Yollarının borcu yüzde 107, Devlet
Demiryollarının borcu yüzde 350, Kayseri Şekerin borcu yüzde 297
artmış durumdadır.
Sayın milletvekilleri, denetimden muaf tutulan,
şeffaf bir şekilde yönetilmeyen, kaynakları ve bütçesi neresi
olduğu bilinmeyen yerlere aktarılan kurumlarda oluşan
şaibelere millet nezdinde engel olamazsınız. Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşenerin parti
politikalarımızdan biri olarak öngördüğü yapıcı
muhalefet anlayışımızın bir gereği olarak sizleri
de uyarmak istiyoruz: Hâl ve gidişatımız iyi değil,
yanlışlığa ortak oluyorsunuz, milletin verdiği yetkiyi
milletin lehine kullanmıyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bakın, işte,
yeni gündem Borsa İstanbulun satışı. Muhalefet olarak
bizler diyoruz ki halktan saklamak suretiyle bir satış
yapılmış, sonu belli olmayan bir maceraya adım
atılmış. İktidar olarak sizler de diyorsunuz ki Şu
zor pandemi günlerinde bile Borsa İstanbulun satışı büyük
bir başarı olarak görülmektedir. Yahu, bu bile bizlere şeffaf
bir yönetimin ne kadar elzem olduğunu anlatmıyor mu? Bir şirket
satışında bile bu kadar aykırı fikirlerin olması
sizce normal mi?
Değerli milletvekilleri, devlet
gizliliğini gerektiren kurumlar haricinde tüm kurum ve
kuruluşların ve yapıların denetimi tereddüde mahal
vermeyecek şekilde kesin ve şeffaf olarak düzenlenmeli ve
vatandaşla paylaşılmalıdır. Aksi takdirde, ortaya
çıkan tablo, maalesef, bugün yaşadığımız
belirsizlikleri meydana getirecek, daha da kötüsü, vatandaşın devlete
ve devletin kurumlarına olan inancı ve güveni temelden
sarsılacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimiz farkındayız. Partili
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi toplumun
ihtiyacını karşılayamadı. Sistem vatandaşa daha
hızlı, etkili ve istikrarlı bir karar alma mekanizması
kurularak bürokratik engelleri aşacağını vadederek kuruldu
ancak durum hiç de öyle olmadı. Tekrar tekrar değişen
kararnameler, bakana ulaşıp da halkın sorunlarını
anlatamayan milletvekilleri, bütün yetkilerin tek elde
toplandığı bir yönetim şekli, kaybolan erkler
hiyerarşisi, eski hantal bürokrasinin yerine gelen saray
danışman bürokrasisi maalesef sorunların temeli hâline geldi.
Demokratik talepler dile getirildiğinde bile toplumu linç eden bir yapı doğdu. Etiketlenmelerle
toplumun dinamizmi pasivize edildi.
Şimdi, gelinen noktada anketlere bakıyoruz
da halkın büyük çoğunluğu sistemden rahatsız. Dün vadedilen
hiçbir şey bugün hayata geçirilmedi, halk yoksulluğa ve vergi yüküne
mahkûm edildi. Temel ihtiyaç maddelerinin dahi ateş pahası
olduğu bir dönemde bütçeyi görüşüyoruz. Sistemin tek kişiye
yüklediği erk sebebiyle denetim mekanizmasının tam olarak
işletilmediğini sizler görmüyor musunuz? Sizler bu durumdan
rahatsız değil misiniz?
Sayın milletvekilleri, kurumsal denetimin tam
anlamıyla yapılmadığı, denetimin
yapıldığı alanlarda ise yargılama süreci düzgün
işletilmeyen, millete hesap vermekten uzak, şaibe
barındıran, yatırımcıyı korkutan, güven vermeyen
bir bütçe üzerinde çalışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, hepimiz karar verirken
gelecek nesillerimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi
düşünmek zorundayız. Vicdanımızla baş başa
kaldığımızda hepimizin bu denetimsiz ve kontrolsüz
yapıdan rahatsız olduğuna olan inancımla Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hasan Subaşı,
Antalya Milletvekili
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe kanunu teklifinin Anayasa Mahkemesi ve
Sayıştayla ilgili bölümünü partim adına değerlendirmek için
söz almış bulunuyorum.
Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay hukuk
devletlerinin olmazsa olmazı, güzide kurumlarımızdır.
Anayasa Mahkemesi ve Sayıştayın bütçe teklifinde geçen bütçe
rakamlarına herhangi bir itirazımız yoktur ancak bu iki kurumun
giderek işlevini kaybetmeye başlamalarınadır
itirazımız.
Anayasa Mahkemesi, 1961 Anayasasında yer
almıştır ve 44 sayılı Kanunla 1962 yılında
kuruluşunu tamamlamıştır. Görevlerine
baktığımız zaman, kanunların ve Meclis İçtüzüğünün
Anayasaya uygunluk denetimini yapar. Anayasada sayılan kişileri
göreviyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla
yargılar. Siyasi partilerin kapatılması hakkında davalara
bakmak, siyasi parti gelir kaynakları ve giderlerine ilişkin
hesapları incelemek Anayasa Mahkemesinin görevleri arasındadır.
12 Eylül 2010 tarihli halk oylamasıyla önemli bir görev daha
verilmiştir, bireysel başvuruları karara bağlama görevi
verilmiştir. Yine, kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya uygunluk
denetimini yapar ve son değişiklikle de 2017 tarihindeki değişiklikle
de Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin de Anayasaya uygunluk
denetimi görevini yapar.
Yeri gelmişken -KHKler konusu- hemen belirtmek
isterim ki OHAL KHKleri konusunda Anayasa Mahkemesi gerekli denetimi
yapamadığı için, aklanmalarına rağmen KHKlerle
suçlanmış, masum binlerce mağdur hâlen görevine iade
edilmemiştir. Eğer, Adalet ve Kalkınma Partisinin ön adı
olan adaletin kırıntısı kalmışsa, hiç zaman
kaybetmeden bu KHK mağdurlarının göreve iadesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 15 üyesi on iki yıllığına, 12si
Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atanmakta, 3 üye de
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından belirlenmektedir.
Dolayısıyla, o da Cumhurbaşkanının Meclis üzerindeki
etkisini düşündüğümüz zaman on iki yıllığına 15
üyenin de Cumhurbaşkanı tarafından
atandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sayıştay, 1862 tarihinde Sultan Abdülaziz
tarafından kurulmuştur ve o tarihten bu yana yüz elli
yıldır devletin bütçesini ve harcamalarını
fasılasız, aralıksız denetlemiştir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına merkezî yönetim bütçesi kapsamında kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını denetleme görevi 1982 Anayasasının
160ıncı maddesinde tarif edilmiştir. Ancak, Sayıştay,
1876 tarihli -Osmanlının ilk Anayasası diyebileceğimiz-
Anayasada yer bulmuştur. AB uyum sürecinde, 2003-2006
yıllarında Sayıştay yetkileri
artırılmışsa da 2010 tarihinden sonra giderek
Sayıştayın yetkileri daraltılmış, hatta 2012
yılında, ilk defa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayıştay
denetimi olmadan bütçesini geçirmiştir. Ve bugün
baktığımız zaman, torba yasalarla Sayıştay
denetimleri neredeyse yok hükmüne yaklaşmakta, işlevini
kaybetmektedir, bu da bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin denetimleri sevmediğinin en önemli işaretlerinden
birisidir. Oysa hukuk devletlerinde Anayasa Mahkemeleri ve Sayıştay,
devletin gücünü sınırlandıran, denetleyen en önemli, olmazsa
olmaz kurumlardır.
1876 Kanun-ı Esaside yer bulan
Sayıştaydan söz ettikten sonra Anayasalarımızdan da
kısaca bahsetmek istiyorum: İkinci Anayasa'mız 1921 Anayasasıdır,
Meclis hükûmeti sisteminin oluşturulduğu ve bugünkü
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle mukayese
ettiğimizde, yüz yıl önce çok güçlü bir Meclis olarak
karşımıza çıkar ve Atatürkün önderliğinde büyük
görevler ifa etmiştir. Kurtuluş Savaşının karargâhı
olmuştur, aynı zamanda kurtuluş mücadelesini verdikten ve
savaş kazanıldıktan sonra cumhuriyeti ilan etmiştir. Üç ay
gibi kısa zamanda 23 maddelik 1921 Anayasasını
yapmıştır, o gün Osmanlı bakiyesi, imparatorluğun
kırılmış, dökülmüş insanlarını ve milleti bu
23 maddelik Anayasa toparlamış, kucaklamış ve savaşa
hazırlamıştır. En kısa ama en demokratik
Anayasa'mız sayılabilir. 1921 Anayasasından sonra 1924
Anayasası, 1961 ve 1982 Anayasaları gelmektedir ki bugün hâlen 1982
Anayasası yürürlüktedir. 1921den sonraki anayasalar bireylerin hak ve
özgürlüklerini güvenceye almakla beraber, devleti tahkim etmeye dönük, harpten
çıkmış bir ulusun devletini tahkim etme, güçlendirme
çabalarını da bu anayasalarda görüyoruz. Anayasalar nedir?
dediğimiz zaman; anayasalar, devletin gücünü sınırlayan, bireyin
özgürlüklerini güvenceye alan belgelerdir. Orta Çağda, 1215
yılındaki İngilterede ferman şeklinde düzenlenen Magna
Carta, kralın yetkilerini sınırlayan, vergi hakkının
halkın hakkı olduğunu ortaya koyan, kanunsuz tutuklamaların
yapılamayacağını öngören -39uncu madde- yine kralın
sebepsiz zenginleşmesini, haksız kazanç sağlamasını
engelleyen maddeleri de içeren bir anayasa, bugünkü bütün modern anayasalara dayanak
teşkil edebilecek bir belge niteliğindedir; bundan yedi yüz elli
yıl önceki Magna Carta bu tür maddeleri ihtiva etmekteydi.
Bugün geldik 21inci yüzyıla. 19uncu
yüzyılda Osmanlının Anayasası kısa, notlar hâlinde
geçtim- 20nci yüzyılda Türkiyenin, Türkiye Cumhuriyetinin
anayasaları ve 21inci yüzyılda Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi
Bugünkü hızlı, çabuk kararlar alabilen, torba
yasalarla Anayasa hükümlerini ihlal eden Hükûmetimizin 21inci yüzyıl
uygulamalarına baktığımız zaman, anayasa sözünü
yapamaz hâle geldik. Günlerce televizyonlardaki polemiği izliyoruz, vay
efendim, birtakım insanlar bir araya gelmiş, gizli gizli anayasa
konuşmuş, anayasa tartışmış; neredeyse
televizyonları en çok meşgul eden olaylardan birisi hâline
gelmiştir; bu da 21inci yüzyılın görüntüsüdür.
Şimdi, biraz önce AK PARTİli hatibi
dinlediğimizde şöyle söyledi: Anayasa Mahkemesi hâkimi Mahkemenin
ışıklarını fotoğraflayarak sosyal medyadan
paylaştı, darbe çığırtkanlığı
yaptı ve muhalefet de darbe çığlıkları attı.
Bakın, o günlere gelirken Anayasa Mahkemesi Başkanına ve Anayasaya
karşı tacizleri, saldırıları düşünelim
Çıksın bisiklete binsin, sokağa çıksın da görelim.
Yanlış kararlar veriyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını
tanımıyoruz. Anayasa Mahkemesi kapatılmalı. gibi
serzenişler ve feryatlar varken Anayasa Mahkemesi hâkimi
ışıkları yanık bırakmış. Şimdi,
bundan Hükûmet kanadı son derece muzdarip olmuş, bu darbe
çağrışımı diye. Ben de diyorum ki 1982 Anayasası,
darbe anayasası ve biz hiç değilse bunu korumak için
uğraşıyoruz, buna razı olduk. Bu, 1982 Anayasası darbeyi
hatırlatmıyor mu size?
Söylemek istediğim şudur: Bu hâkimin,
ışıkları açık bırakmasıyla şunu
söylediği besbelli: Bizim elimizdeki silah hukuktur; biz, size bu hukuku
hatırlatıyoruz, bizim silahımızı
hatırlatıyoruz. mesajı içerir. Ha, Genelkurmay Başkanlığının
ışıkları yanıyorsa o ne demektir? Genelkurmay
çalışıyor, dikkat edin. Genelkurmayın silahı hakiki
silahtır; topu, tüfeği, tankı vardır. Ama Anayasa Mahkemesi
ışığını açık bırakan bir görüntü
vermişse Bizim silahımız hukuktur. Çalışıyoruz,
ayaktayız, görevimizin başındayız. iması
sayılmıyor mu bu? Ha, siz darbeye çok duyarlıysanız ben
yine de bu 1982 Anayasasını gözünüze sokuyorum.
21inci yüzyılın ilk çeyreğinde,
gönül isterdi ki hızlı, çabuk ve güçlü Hükûmetiniz anayasadan söz
etseydi; sivil, demokratik bir anayasadan söz edebilseydi. Keşke gücünüzü;
ayarı kaçmış hukuku düzeltmek, işlevini kaybetmiş
Meclisi gücüne kavuşturmak, sistemi yeniden ihya etmek için
kullanabilseydiniz. Siz, Anayasaya aykırı torba yasalarla devlet
işleyişini çabuklaştırabileceğinizi zannediyorsunuz.
Oysa Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen sistemle
bir kişiye umut bağlayarak, bir kişinin vizyonuyla Türkiyeyi
sınırlayarak, katılıma ve ortak akla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Subaşı.
HASAN SUBAŞI (Devamla) -
hiç değer
vermeden geldiğimiz noktada, ülkeyi çökertme noktasına
geldiğimizin farkında olmanız lazım. Bugün hukuk
adına, Anayasa adına, 21inci asrın ilk çeyreğinde hiçbir
şey yapamadınız, adaleti çökertmekle meşgulsünüz ve adalet
çöktüğü zaman devletin de çökeceğini hepimiz biliyoruz. Magna
Cartada bile Hüküm olmadan tutuklama olamaz. denirken, biz bugün binlerce
insanı içeride tutuyoruz ve bugün geldiğimiz noktada, AİHM
kararlarını, AYM kararlarını uygulamayan mahkemeler var,
Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımıyorum. diyen
mahkemeler var. Bugün bunca sorunun altından kalkabilmek için ortak akla,
ortak tavra ihtiyaç var, bu da ancak demokratik bir parlamenter sistemle
mümkündür diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Edirne Milletvekili Sayın Orhan
Çakırlar.
Buyurun Sayın Çakırlar. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ÇAKIRLAR
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kapadokya Alan
Başkanlığı bütçesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kültür kelimesi
Latince cultura kelimesinden dilimize geçmiş, anlam olarak
toprağı ekerek ürün biçmek, üretmek anlamında
kullanılmıştır. Günümüzde ise çok daha farklı
anlamlarla karşımıza çıkmakta ve farklı konseptlere
konu olarak hem bir anlam genişlemesi hem de bir anlam kaybına
uğramıştır. Bu kelimeyi ülkemizde hars ve ekin kelimesi
olarak kullanan entelektüellerimiz de vardır. Ancak kültür yaygın
olarak bir ülkenin sınırları içerisinde kalan ve o ülkede
yaşayan halka ait âdet, görenek, gelenek, inanış ve ritüelleri
belirleyen kavram olarak kullanılmaktadır.
Turizm kelimesine gelince, genel olarak ikamet
edilen yerden dışarıya tüketici olarak tatil, dinlenme,
eğlenme gibi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
yapılan seyahat, geçici konaklama hareketlerinin
karşılığıdır.
Diğer bir tanımda turizm, dinlence veya
iş amaçlı bir yerden yola çıkarak belli bir destinasyona yönelen
insani faaliyet olarak da kavramlaştırılmıştır.
Görülmektedir ki bu iki kavram birbiriyle bağdaşmamaktadır.
Şöyledir ki kültür, turizm gelişmesi ve turizme katkı
sağlayabilmesi için bir ikame olarak kullanılabilir fakat kültür,
turizmin yanında üvey evlat muamelesiyle karşı karşıya
kalmaktadır. Turizm ve kültürle ilgili uzmanların görüşleri de
dikkate alındığında Kültür ve Turizm Bakanlığı
birbirinden ayrılmalı ve ayrı birer Bakanlık
oluşturulmalıdır. Türk kültürünün, sanatının ve
edebiyatının daha iyi yerlere gelmesi için olanak
sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, MUÇEV adı
altında bir kuruluş var. Aslında bu konu da dolaylı olarak
turizmi bağlamaktadır. 4 Nisan 2014 tarihinde Muğlaya Hizmet
Vakfı ve Türkiye Çevre Koruma Vakfı ortaklığıyla
kurulmuş bu vakıf, her ne kadar Muğlaya hizmet amaçlı
kurulduğu iddiasıyla yola çıktıysa da vakfın Türkiye
genelinde birçok alanda faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Antalyadan
Edirneye kadar birçok sahilde deyim yerindeyse hüküm sürmektedir.
En son ise seçim bölgem olan Edirnede Keşan
ilçemize bağlı Erikli, Yayla, Danişment ve Mecidiye köylerindeki
kumsal ve kıyılarda bulunan 11 adet alan, MUÇEV tarafından 1,8
milyon TL artı KDV bedelle on yıllığına
kiralanmıştır. Dahası bu kiralama modeli açık usul
ihaleyle değil de pazarlık usulüne tabi tutulmuştur.
Anayasanın 43üncü maddesinde Deniz, göl ve akarsu
kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını
çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı
gözetilir. denilmektedir. Birçok güzide sahilimiz MUÇEV eliyle
özelleştirilmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı turizmin
gelişmesine katkı sunduğu kadar bu sahillerin korunması da
Bakanlıkça denetime tabi tutulmalıdır. Bu konuda,
Bakanlığınızın Çevre ve Şehircilik
Bakanlığıyla birlikte bu sorunu aşabileceği kanaatini
taşımaktayım.
Değerli milletvekilleri, Vakıflar Genel
Müdürlüğü tarafından bu yıl ekim ayında burs başvurusu
işlemleri başlatılmış ancak burs ücretlerinde
dikkatimi çeken bir hususu bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ortaöğrenim öğrencilerine 75 Türk lirası, yükseköğrenim
öğrencilerine 300 Türk lirası, yabancı uyruklu
yükseköğrenim öğrencilerine ise aylık 600 Türk lirası burs
ücreti verileceği açıklanmıştır. Kendi devletimizin
kurumu kendi vatandaşına verdiği burs ücretinin 2
katını ne sebeple yabancı uyruklu öğrencilere vermektedir?
Burada, maalesef, kendi vatandaşımızın geri plana
itildiği bu tablo ortaya çıkmaktadır. Biz demiyoruz ki
yabancı uyruklu öğrenciler ülkemizde burs imkânlarından
yararlanmasın. Verilen burs ücretlerinde bir değişim olacak ise
bunun kimlik üzerinden yapılması değil de öğrencilerin
başarı durumlarıyla orantılanması daha münasip
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Vakıflar Genel
Müdürlüğü Sayıştay raporuna göre, 2019 yılı sonu
itibarıyla toplam 1.319 adet kira sözleşmesi dosyasında tahakkuk
eden toplam 24 milyon 996 bin 205 Türk lirası kira alacağı
takibi için hukuki işlemi başlatmadığı görülmektedir.
25 milyona yakın kira alacağı için herhangi bir girişimde
bulunmayan Vakıflar Genel Müdürlüğü, memleketim olan Edirnede ise
mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait iş yerlerinde
kiracı konumunda bulunan esnafımıza hem en fahiş oranlarda
zam yapmakta hem de kira ödemelerinde gecikme yaşanması durumunda üç
ay içerisinde takibi başlatmaktadır.
Burada değerlendirilmesi gereken iki konu var:
Birincisi, kiraya konu olan iş yeri sahiplerinin kiralarını
çıkarabilecek kazanç sağlayamamaları söz konusu ise ki bu
durumda Vakıflar Genel Müdürlüğünün farklı bir şekilde
önlem alması ve destek sağlaması gerekir. İkincisi ise
takibe başlanmayan taşınmazların kiracısı
konumunda olan kişiler. Bunlar kimler? Neden bu kişiler hakkında
herhangi bir işlem başlatılmamıştır? 10/4/2014
tarihinde çıkarılan Vakıf Taşınmazların Kiraya
Verilme Usul ve Esasları adlı 3 no.lu Genelge'nin Kiranın
süresinde tahsil edilememesi başlıklı 18inci maddesi niçin
uygulanmamıştır? Burada bir iltimas söz konusu olabilir mi?
Değerli milletvekilleri, Vakıflar Genel
Müdürlüğü görevlerinden biri de yönetiminde bulunan eski eser
yapıların, yapıldığı devrin özelliklerine zarar
vermeden restorasyon işlemlerinin gerçekleştirmesidir. Seçim bölgem
olan Edirnede Zindanaltı kazıları, tarihî Yemiş
Kapanı Hanı, Keşan ilçemizde tarihî hamam, Uzunköprü gibi
Edirne merkezde özellikle Beylerbeyi Hamamı, Gazi Mihal Bey Hamamı,
Tahmis Hamamı, Yeniçeri Hamamı gibi hamamlar harabe durumdadır,
bir an önce el atılmasında fayda olduğu kanaatini
taşıyorum. Bu arada öncelikle belirtmek isterim ki yapılan
restorasyonların da çok iyi sonuç vermediği
Sadece Gazi Mihal Bey
Köprüsü 2010 yılında restorasyonunun yapılmasına
rağmen iki ay trafiğe açıldı ve 2010 yılından bu
yana trafiğe kapalıdır. Bu, her ne kadar Karayollarını
ilgilendirse de bu arada eski bir eser olduğu için belirtmek istedim.
Edirne, Osmanlı İmparatorluğuna uzun
yıllar başkentlik yapmış, bu eski eserlerin bir an önce
restorasyona alınmaması bu şehrin vicdanını
yaralamaktadır. Özellikle Şeyh Şücaeddin Dergâhı denilen
yer, Kanuni Sultan Süleymanın yaptırdığı selatin
camilerden birisi, hâlen minaresi yerindedir ama bir restorasyon işlemi
mevcut değildir. Restorasyona devam edilen birçok cami ve eserin
sözleşme kapsamındaki süreleri içerisinde tamamlanamaması hususu
ise proje aşamasında gerekli özenin gösterilmediğinin
kanıtıdır.
Değerli milletvekilleri, Kapadokya Alan
Başkanlığı, Kapadokya alanının tarihî ve kültürel
değerleri ile jeolojik ve jeomorfolojik dokusunun ve doğal
kaynaklarının korunması, yaşatılması,
geliştirilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara
aktarılması, planlanması, yönetilmesi ve denetlenmesini
sağlamak üzere kurulmuştur.
Kapadokya sınırındaki Avanos ilçesi
Özkonak kasabasında, Kanadalı bir maden şirketine altın
aramak için izin verilmesi, daha önceden ağaçlandırma olarak
belirlenen yerde tarım alanlarına zarar vermekte ve ekolojik dengeyi
tamamen bozmaktadır. Bu güzide bölgede, tarımsal sulama
kaynaklarının ve içme suyunun yer aldığı alanda
altın arama çalışmalarının yol açtığı
tehlikeyi görmezden gelmemenizi ve bölgede geri dönüşü olmayan
tahribatlara yol açmaması için bölgenin Kapadokya Alan
Başkanlığı sınırları içine dâhil edilmesinin
en doğru karar olacağını ifade etmek istiyorum.
Bütçenin hayırlara vesile olmasını
diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yavuz
Ağıralioğlu, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Ağıralioğlu.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ
AĞIRALİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Bizleri, buraya, daha huzurlu, daha güvenli, daha
mutlu yaşamak için kanunlar çıkarmaya,
topladığımız vergileri adaletle toplayıp hakkaniyetle
dağıtmaya, bizim istikbal endişelerimizden bizi
kurtarsınlar diye eğitimimizden kültürümüze, sanatımızdan ticaretimize, hayatımızın
her alanını kuşatmaya imkân verebilecek olan büyük bir yönetim
maharetini ciddi disiplinli bir bütçeyle buluşturmaya bize yetki veren,
sizleri vekil tayin eden asil Türk milletine de en derin, en kalbî sevgilerimi,
hürmetlerimi arz ederek başlıyorum.
Türk
İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı üzerinde, partim adına, hissiyatım
adına, memleketim, milletim adına, ait olduğum değerler
dünyası adına kanaatlerimi paylaşmak için kürsüye
çıktım.
Bütçeyi
konuşuyoruz. Dünden itibaren, 2021 yılı bütçesiyle ilgili
Meclise, Meclis üzerinden de millete kanaatlerini ifade etmek için kürsüye
gelen Grup Başkan Vekillerinin, Parti Genel Başkanlarının,
Grup Başkanlarının Meclisin varlığına istinat
ederek milletin yarınlarına dair tekliflerini, tenkitlerini bütün
partilerin dikkatle dinledim, çok detaylı notlar aldım aslında
ama eski zaman bütçeleri gibi değil, eski zaman bütçeleri gibi
değerlendirme imkânlarımız hudutsuz, sınırsız
değil. Bu vesileyle alabildiğim notlardan, maalesef, çok
azını sizlerle paylaşacağım. Detaylara boğmadan
bütçe üzerinde bize konuşma imkânı veren bir değerlendirme, bir
perspektif, yarın adına endişeler, geçmiş adına
taşıdığımız kuvvet diyebildiğimiz mevziler, mevkiler ve
bunların milletimiz için, bizim için ne ifade ettiğine dair
birtakım ifadelerde bulunmak istiyorum.
Mehmet Erdoğan, Antep AK PARTİ mebusu,
TİKAnın yasal çerçevesinden bahsederken, 92de
Dışişleri Bakanlığına, 99da
Başbakanlığa, şimdi de Kültür Bakanlığına
bağlı olduğunu söyledi. Bizim son kurultayımızda
Yurtdışı Türkler Başkanlığı diye bir
başkanlık ihdas edildi, ben de Yurtdışı Türkler ve
Türk Dünyası Başkanı olarak görevlendirildim.
Dolayısıyla, Yurtdışı Türkler
Başkanlığı bana bağlı olmuş oldu, ondan da
haberdar olsun arkadaşlarımız. Türk Dünyası
Başkanlığı, Yurtdışı Türkler
Başkanlığı yahut bu çerçeve içerisindeki faaliyetleri
tertip edenlerin nereye bağlı olduğu, idari mekanizmada nereye
bağlı olduğunun çok mühim olmadığını
düşünüyorum. Aslında bu faaliyetler içerisinde
yaptıklarını dikkatle izliyoruz, sadece bütçede bu mevzu
konuşulurken mevzuyu eleştirmek için birtakım malzemelerle
geçiştirmiyoruz duygusu yaşamasınlar diye yaptıkları
faaliyetlerle ilgili çok ciddi bir takipte bulunduğumuzu bilmelerini
istiyorum, Yurtdışı Türkler
Başkanlığının, TİKAnın ve bu çerçeve
içerisinde yapılan faaliyetlerin.
Efendim, bu mevzuyu, Kültür
Bakanlığına bağlı bir perspektifle konuşmak
lazım diyenlerin hilafına, ben, bu mevzuyu bağlı olduğu
değerler dünyası adına, üretmek zorunda olduğumuz
kıymetler adına, bağlı olduğumuz iman mihrakı
adına, geçmişte ortaya çıkardığımız büyük
devletler, büyük ihtişam adına, vücuda getirdiğimiz büyük
medeniyet adına, aslında, pek çok şeyi mevzu ederek konuşmak
zorunda olduğumuzu düşünüyorum, Kültür Bakanlığı da
aslında bir perspektifi sunabilir bize. Neden bahsetmeye gayret ediyorum?
Aslında, Orhun Kitabelerinde, işte, Sayın
Cumhurbaşkanının eski Başbakan olduğu dönemde,
orayı ziyaret ettiğinde, kitabelerdeki dökülmeden bahisle
TİKAya yapmış olduğu Tamir edin. talimatını
memnuniyetle değerlendiriyoruz, biz de teşekkür ediyoruz ama Orhun
Kitabelerine tamiratla bağlı bir millet değiliz biz. Orhun Kitabelerinde
vücuda getirilen şeyin, siyasi tevhidin, siyasi birliğin,
memleket-millet birliğinin, aç milleti doyurmanın, az milleti çok
kılmanın, aslında, bir arada yaşamanın
ihbarını tecrübe olarak paylaşan bir devlet adamının
da mesuliyetini taşımalıdır. Yani TİKAnın
sorumluluğu sadece restorasyon değildir, bu anlamda
yaptığı pek çok hayırlı faaliyet de vardır. Prof.
Dr. Fuat Sezgin Yılı içerisinde bir faaliyet yaparken Fuat Sezgini
vurgulamak, öne çıkarmak; efendim, Türk dünyasının şöhretli
akademisyenlerini anmak, onlar etrafında bir dil beraberliği, hissiyat
beraberliği oluşturmak; efendim, Türk bursları
çalışmaları altında bu beraberlikten doğabilecek olan
akademik birikimin, sonra, belki devlette yönetime gelecek olan idari birikimin
Türk dünyasının beraberliğine hizmet imkânını
kollamak, yurt dışında yaşayan Türklerin problemleriyle
ilgilenmek; efendim, sınırda, sınır kapılarında,
konsolosluklarda yaşanan mağduriyetleri gidermeye çalışmak,
birtakım tarihî restorasyonlar üzerinden kendi sorumluluğunu ihbar
etmek falan, bunların hepsi kıymetli işlerdir. Bunları
şu yüzden anıyorum: Çok mevzubahis etmeyeceğim çünkü
zamanım sınırlı, Yurtdışı Türkler
Başkanlığının, bu Başkanlık adı
altında yaptığı makul faaliyetleri izliyor, gözlüyor,
destekliyoruz; eksik olanlarını tenkit ediyoruz. Eksik
olanlarında en bariz görebildiğim şey şudur: Yurt
dışında Türkler mevzu olunca, yurt dışında
yaşayan insanlar mevzu olunca aslında partililik hüviyetinin
birazcık geri planda kalması gerekir. Yurt dışında
Türkleri mevzu ediyorsanız, tarihî sorumluluk olan, sair
sorumluluklarımız olun coğrafyalardan bahsediyorsanız
oralarda bizi partililik hüviyetiyle dışarıda bırakmayacak
bir yönetim maharetine ihtiyacı vardır faaliyetlerde.
Kültür Bakanlığının perspektifi
içerisinde, Kültür Bakanlığını da mevzu ederek
konuşmam lazım bu işi. Efendim, Kültür Bakanlığı,
Allahın bize bahşetmiş olduğu birtakım zenginliklere,
bizim maddi olarak harcamalar yaparak kurduğumuz tesislere gelecek
insanlardan döviz girdisi sağlamak için, gelenleri folklor kıyafetiyle
karşılayıp, onlara mırra içirip, binaların içerisinde
tavanlara çiğ köfte yapıştırmaktan ibaret bir şey
değildir. Böyle yapıyorsunuz. demiyorum. Aslında Kültür
Bakanlığı bir nihayet bakanlığı olarak bütün
bakanlıklara gözünün değmesi gereken, bütün bakanları
denetlemesi gereken, bütün bakanlıklardaki savrulmayı,
dağılmayı, bozulmayı, yozlaşmayı ya da bu
emareleri mukayese etmesi gereken bakanlıktır. Niçin böyle diyorum?
Kültür sadece konuşma metinlerinde eski ihtişamlı dönemlerimizin
eserlerini anmak, eski medeniyetimizin müstesna zamanlarındaki hikmetli
sözlerle konuşma zenginleştirmekten ibaret bir şey
değildir. Kültür dediğiniz alanın içerisinde beş bin
yıllık tarihi olan bir milletin, Cumhurbaşkanlığı
Forsunda 16 tane devletin ismi olan bir milletin biriktirmiş olduğu
bütün o birikimin üzerinde sizin ne kadar söz sahibi olma
hakkınızın da hesabını vermek zorunda olan bir
bakanlıktan bahsediyoruz. Kültür deyince bunun içerisine
sokamayacağınız ne var?
Somada maden kazasında kendilerine üç gün
sonra gelmiş yardım eline, kendilerini kurtarmak için kendilerine üç
gün sonra uzatılmış yardım eline 2 madenciden 1isi
şöyle cevap verdi: Beni bırakın, arkadaşımı
kurtarın çünkü onun eşi hamile, onun kendisini bekleyen bir
anası var, benim hiç kimsem yok. Bu, kendi nefsini başkasına
tercih edebilme diğerkâmlığını görebildiğimiz bir
iklimin kültüründen bahsediyorsanız; her şeyi kendisine hak gören,
kazandıklarıyla ilgili hesap vermeme cinnetini temsil eden
bürokrasinin de hesabını Kültür Bakanlığı vermek
zorundadır. Kültür Bakanlığı aslında sadece
birtakım eserler etrafındaki restorasyonun, tarihî
zenginliklerimizin, bu zenginlikler etrafında kazanacağımız
paraların bakanlığı değildir. Kültür
Bakanlığı aslında eskiden imparatorluk olmuş, eskiden
müesses bir nizam kurarken arkasına çil çil kubbeler serpmiş bir
milletin bugün niçin bunları yapamadığının da
hesabını vermek zorunda olan bakanlıktır. Bunları yapabilmesi için bozulan
şeylerden önden haberdar olması gereken bakanlıktır. Millî eğitimin bozulduğunun
bütün sinyallerini Kültür Bakanlığında, adaletin
bozulduğunun bütün alametlerini Kültür Bakanlığının
değerlendirmelerinde, ticaretteki yozlaşmanın, yurt
dışındaki irtibatlarımızdaki nüfuz kaybının,
kalite kaybının, insanlarımızdaki nitelik
kaybının, hepsinin aslında mufassal hâle getirdiği bir
şeyden bahsediyoruz.
Kültür de aslında güçlenir, kültür de
kuvvetlenir, kültür de büyür ama kültür de bozulur, kültür de gevşer,
kültür de bu gevşemeyle yozlaşarak yıkılır.
Dolayısıyla, Türk kültüründe bir savrulma varsa bunları da
mukayese etmek mesuliyeti altında olan bir bakanlığa faize
verdiğinizin otuzda 1ini veriyorsunuz. 6 milyarlık bir bütçeye 180
milyar faiz mukabelesinde bulunuyoruz.
Bütçeyi konuşuyoruz. Kültür
Bakanlığını konuşurken aslında Türklerin bütün
tarihini konuşabiliriz. Aslında bütçeyi konuşurken, sizin
mesuliyetlerinizi konuşurken, sizin milletinize verdiğiniz sözleri
konuşurken biz bütün bir bakanlığı insan bünyesine
benzetebiliriz, bütün bakanlıklarınızı. Yani 83 milyonu bir
bünye, bir organizma; bu 83 milyonun hizmetini görecek bakanlıkları
da bu vücudun, bu uzvun parçaları gibi görmek zorundasınız.
Dolayısıyla, bütçeyi konuşmaya
başladığımız andan itibaren sizden neyin
hesabını sormaya çalışıyoruz? Şunun
hesabını sormaya çalışıyoruz: Siz, 83 milyonluk bir
ailenin, bir organizmanın, bir bünyenin hizmetini görme
bakanlıklarından ibaret bir bütçeyi bize sunuyorsunuz. Diyorsunuz ki:
Biz size şöyle bir Türkiye vadediyoruz. Bu vadettiğiniz Türkiye'nin
aslında özünde kastettiğiniz şey şu: Biz size yaşayacağınız
bir alan vadediyoruz. Bu yaşayacağınız alanda şöyle
konfor vadediyoruz. Biz size şöyle huzur vadediyoruz. Şöyle
kalkınma vaat ediyoruz. Şöyle bir iktisadi perspektif, şöyle bir
istihdam vadediyoruz. Şöyle bir eğitim, şöyle bir kültür vizyonu
vadediyoruz. Biz size şöyle bir güçlü devlet, böyle problemlerini çözme
kapasitesi olan bir dışişleri vadediyoruz. Yani aslında
bütçe, bütçeden bahisle Hükûmetin şahsiyet izhar ettiğini
söyleyebiliriz. Hükûmet şahsiyet izhar etmiş oluyor. Yani diyor ki aslında:
Ben ehemmiyet sıralamasını şöyle yapıyorum, bende
ehem mühim sıralaması şöyledir: Ben şu şu kalemlere
şu kadar para harcayacağım. Sizin para harcamaya karar
verdiğiniz, öncelik diye sıraladığınız yerlerde
sizin maharetinize, sizin yönetim maharetinize alamet olan şey daha önceki
bütçelerde tutturma kapasitenizdir.
Dün Erhan Usta konuştu bu kürsüde. Daha önce
Milliyetçi Hareket Partisinin Samsun Mebusu ve MHPnin AK PARTİ Grup
Başkan Vekiliydi. Erhan Usta konuşurken bende tedai ettirdiği
şey hemen şu oldu: Acaba Erhan Usta Milliyetçi Hareket Partisinde
yani bu bütçeyi sunan siyasi kuvvetin içinde olduğu zaman hangi
hassasiyetlerle bütçeyi savunmuş? Çünkü bizim en büyük problemlerimizden
bir tanesi -Sayın Cumhurbaşkanının örnek olduğu bir
hadise var, onu da arz edeceğim- en önemlisi kendinizi meşruiyet
merkezi saymanızdan kaynaklanıyor; bütün problemler. Dünkü
konuşmaların içerisinde, genel başkanların
konuşmaları içerisinde, parti başkanlarının parti
grupları adına yapılan konuşmalarının içerisinde
en büyük eleştiri şudur: Siz meşruiyetin merkezine kendinizi
koyduğunuz için siyasi problemlerini çözemez bir siyasal iklim
oluşturduğunuzun farkında değilsiniz. Yani o yüzden Erhan
Usta konuşurken hemen dinledim ki acaba Erhan Usta geçen sene hangi
tonlamada konuşmuştu... Çünkü bugün muhalefet kanadından bütçe
değerlendirdi, o zaman iktidar kanadından bütçe
değerlendiriyordu.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Hangisi
doğru?
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Şöyle bir şey çıkmış, bakın, çok güzel bir
şey çıkmış. Erhan Usta, Cumhur İttifakının
bir mensubu olarak, MHPde Grup Başkan Vekili ve bütçeyi
değerlendiren biri olarak Strateji Başkanlığıyla
ilgili konuşurken şöyle demiş: Ben Devlet Planlama
Teşkilatının içinde uzun yıllar hizmet etmiş bir insan
olarak Meclise geldim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Grup Başkan
Vekili değildi.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Değildi; milletvekili, Samsun Milletvekili olarak
Değerlendirmenin kıymetli
tarafını arz etmeye çalışıyorum. Devlet Planlama
Teşkilatında çalıştım. Bir planlama stratejisi yok bu
Hükûmetin. Yani kendisi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
içerisinde kurumsallaşma sorumluluğu taşıyoruz. diye
cümlesine başlamış, demiş ki: Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak bu yeni sistemin kurumsallaşma sürecine nezaret
edeceğiz, dolayısıyla tecrübelerimizi bu sistemin oturması
için sizlerle paylaşacağız. Sonra da eklemiş Devlet Planlama
Teşkilatının kaldırılması, yerine Strateji ve
Bütçe Başkanlığının kurulması beraberinde bir
sürü problem getirmiş
2019 bütçesine makro ekonomik dengelerle ilgili
eleştirilerde bulunmuş. İkiz açıktan bahsediliyorsa
şimdi, o gün demiş ki: Eğer böyle devam ederseniz bu planlama
stratejisi, bu makro ekonomik dengelerle ilgili perspektif zafiyeti, hesap
verilebilir, şeffaflık, denetlenme imkânlarının
kaybolduğu bu siyasal iklim sizi duvara çarptırabilir, önceden
söylüyoruz. Bu sözünü ne zaman söylemiş? Cumhur
İttifakının içinde vicdan ehli bir kurmay olarak söylemiş.
Şimdi, o gün söylediğini bugün itibarıyla kürsüde dün söyledi,
Ben sizi uyardım. demedi sadece. Aslında 2019 bütçesini
değerlendirirken demiş ki Böyle böyle yaparsanız, böyle böyle
şeyler bulacaksınız. Dediklerini bulduk. Şimdi bugün
konuştuklarımızı yarın bulmayasınız diye
diyoruz ki
Sayın Cumhurbaşkanının, AK
PARTİdeki arkadaşlarımızın en büyük probleminden
bahsediyorum: Kendini siyasi meşruiyet merkezine koymaktan kaynaklanan
meseleleri konuşamamaktan, siyasi
sıkışmışlıktan bu memleketi kurtaramazsanız
Bizim bütçeyle ilgili eleştirilerimizi hainlerin bütçeye saldırısı
gibi görüyorsunuz, öyle görmek meylindesiniz. Siz kendinize oy verenleri
-bakın, bu siyasal iklimin bozulmasındaki sebep bu- siz size oy
verenleri makul, meşru, bize oy verenleri kanmış,
kandırılmış gibi görüyorsunuz. Yahut sizinle beraber
olanları memleket, millet istikbaline adanmış, bizimle beraber
olanları millete suikast etmiş gibi algılıyorsunuz. Hâlbuki
bu siyasal istişare zemininin yeniden toparlanabilmesi için
ihtiyacımız olan şey şu: Meşruiyet
kaynağını hak duygusundan alabilen bir siyasal iklim
oluşturmak zorundayız. Bunu
oluşturamadığımız müddetçe
Sayın Cumhurbaşkanına soruyorlar
mesela yerel seçimlerde -televizyonda var, mutlaka izlemişsinizdir-
Efendim, Sayın Binali Yıldırıma verilen oylar
düşmana atılmış füze gibidir. diye bir söz söylendi Millî
Görüş teşkilatı adına
İsmini de zikrettiler,
birisinden bahsettiler. Sayın Cumhurbaşkanı mevzuyu
toparlayamadı soruda, mevzuyu toparlayamadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Bunlar adabımuaşerete uymaz, siyasetçinin
böyle konuşmalara ihtimam göstermesi lazım. dedi. Zannetti ki,
Cumhur İttifakının hilafına, aleyhine bir beyanda
bulunuluyor. Sonra diğer, yandaki programdaki arkadaş yardıma
gelince Sayın Cumhurbaşkanı peş peşe iki cümleyi
şöyle zikretti: Önce Çok yanlış bu değerlendirmeler, kabul
edilebilir değerlendirmeler değil. Devreye giren diğer
arkadaş düzeltince mevzuyu Çok doğru bu değerlendirmeler.
Gerçekten çok isabetli bir değerlendirmede bulunmuş. dedi
arkadaşımız. Şimdi bir dakika arayla yanlış
anladığı bir şeyle ilgili -öznesinin kendi olduğu
yerle ilgili söylüyorum bunu- benimle ilgili söylüyorsa doğru
söylemiştir, muhalefetle ilgili söylüyorsa kesinlikle
yanlıştır. Bu algının tersine dönebilmesine imkân
sağlayacak bir istişare zeminine ihtiyacımız var.
Başkanım, bana biraz müsaade edin lütfen,
bir dakika daha.
Bu bütçeyi Sayın Cumhurbaşkanına
tenkit ettirebilme imkânına sahip olsaydık yani şöyle deseydik:
Efendim, Cumhuriyet Halk Partisi yahut İYİ PARTİ böyle bir
bütçe yapmışlar. Faiz giderleri bu, yatırım giderleri bu,
istihdam perspektifi bu, finansman projeksiyonu bu, yani hedefleri bu
programları bu. Efendim, bunu yapabilmişler. Bunu lütfen tenkit eder
misiniz? diye Sayın Cumhurbaşkanına sunsak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamlıyorum efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı bu bütçeyi bizim
yaptığımız zannıyla eleştirse, eleştiri
adına koyduğu her şeyin altına imzamızı
atarız. Ama şimdi savunmak durumunda kalınca böyle bir bütçeyi
mecburiyetten savunmak zorunda kalıyorsunuz. Problem şudur, esas
ihtiyacımız olan şey şudur: On sekiz yıldır
iktidarda olup daha çok azalmışsa borcumuz, daha çok kalkınmışsak,
eğer daha fazla istihdam imkânı bulmuşsak, eğer biz 2002de
aldığınız yerden daha iyi yere gelmişsek bunları
konuşamayız arkadaşlar. Borcumuz mu azaldı? Kamu borç
stokumuz mu azaldı? İşsizlik mi azaldı?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Gelire
göre, gelire göre.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Faize
verdiğimiz para mı azaldı? Memlekette satılmadık
hiçbir şey kalmadı, gayrimenkullerimiz dâhil devletin elinde ne varsa
her şeyin özelleştirme kapsamına alındığı
yerde siz milletinizi 2002de böyle mi almıştınız
arkadaşlar? Buradaki cevabınıza göre aslında bütçeyi
konuşma imkânına sahibiz.
Erzurumluların -sözlerime nihayet veriyorum-
bir dadaş mukabelesinde bulunayım. Vatandaşın Benim
şuyum yok, benim buyum yok, bu on sekiz yıl içerisinde bunları
kaybettim, gelir kaybına uğradım, fakirleştim, borcum
arttı, çocuğuma iş bulamıyorum. diye sitem ettiği her
zeminde mutlaka haklı olduğunuzu iddia ettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Tamamladım Başkanım, affınıza
sığınarak.
Erzurumlular başlarına gelmiş bir
şeyi anlatırlar, bir menkıbe gibi, bir fıkra gibi
aslında. Her hamama gittiğinde hamamdan çıkarken bir
eşyasının kaybolduğunu fark ediyormuş. Diyormuş
ki: Ben ceketle geldim buraya. Benim ceketim nerede? Hamam sahipleri de buna
Sen ceketsiz geldin
Biraz tartışma büyüyünce mukabele edip
dövüyorlarmış. Öbür hafta gidince gömlek gitmiş, öbür hafta
gidince ayakkabı gitmiş, her seferinde dayak yemekten illallah
etmiş, en son hafta gittiğinde iç çamaşırları ile
-affedersiniz- bir kemer bırakmış. Şimdi, bakmış
ki dadaş, yine dayak yiyecek, bir şey de dese olmaz, hiç istifini
bozmadan iç çamaşırlarını giymiş, kemeri de iç
çamaşırlarının üstüne bağlamış, sonra
hamamın sahiplerinin tamamının oturduğu yere dönüp
demiş ki: Dininize imanınıza, ben buraya böyle mi geldim?
BAŞKAN Sayın Ağıralioğlu
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Şimdi, dolayısıyla sizin milletinize vereceğiniz hesap
şudur: Milletinize, bu milleti böyle mi
aldığınızın hesabını vermek
zorundasınız.
Genel Kurula saygılarımla. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aylin Cesur, Isparta
Milletvekili
Buyurun Sayın Cesur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN
CESUR (Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün
2021 bütçesi hakkında İYİ PARTİ Grubu adına
konuşacağım.
Her sene bütçe konuşmamda bütçe hakkı
demokrasinin olmazsa olmazı diye mutlaka belirtiyorum, bugün de böyle
başlayacağım çünkü dünden beri konuşmalarımızda
Bizlerin, vatandaşın vergileri nereye gidiyor? diye
sorduğumuzda iktidar kanadından buna cevap vermeleri gerekirken
temsilcileri tarafından bütçeyle alakasız epey saldırıya
uğradık. Burada bütçeyi görüşüyoruz ve onlar adına biz size
Vatandaşın vergileri nereye gidiyor? diye soracağız, siz
de anlatacaksınız. Eğer anlatamıyorsanız,
Anlatamayız. dediğiniz yerde burada işiniz yok.
Maalesef, yeni sistemde Türkiyede artık 2 tane
bütçe var. Bunlardan bir tanesi burada konuşuluyor, diğeri siyasi
otoritenin tercihine bırakılmış, hukuk denetimi olmayan,
bütçe dışına çıkarılan birçok kaynak. Bunlar
Cumhurbaşkanına bağlı, Sayıştay ve Kamu
İhale Kanunu denetiminin dışındalar, Varlık Fonu gibi.
Atandıkları makama sorumlu olan sayın bakanlarla bütçeyi
görüşüyoruz ve oyluyoruz burada; kifayetsiz oylamalar yapıyoruz.
Halkın şikâyetlerinin gereğini yapma anlamında kifayetsiz
ve halkın derdine derman değil.
Şimdi, bugün ben de bu sistemin içinde kalarak
size sualler soracağım ve cevaplarını kamuoyuna
sunacağım ki vatandaş iradesine başvurulduğu vakit
bugünün hesabını sandıkta gelip sorsunlar diye.
Şimdi, geçen sene bütçede
İktidarınızda bir üst tokluk sınırınız var
mıdır? diye sormuştum, bir yıl içinde gördük, yokmuş.
Şimdi, siz diyorsunuz ki Halk getirdi bizi, biz de istediğimizi
yaparız. Demokrasinin olmazsa olmazı basın, haber alma ve ifade
özgürlüğü değerli arkadaşlar. Basın aslında kuvvetler
ayrılığındaki dördüncü gizli güç ve
vatandaşlarımızın demokratik tercihlerini doğru
yapabilmeleri bu dördüncü gücün bağımsız ve etkin
çalışmasıyla mümkün. RTÜK işte aslında bu
değerleri korumak ve demokrasiyi çalışır kılmak üzere
kurulan bir üst kurul. Radyo, televizyon ve internet faaliyetlerini düzenlemek
ve denetlemekle görevlendirilmiş RTÜK ve ne tanımlıyor görev?
Aslında görevine baktığımız zaman -vakit yok burada
okumaya- çok da süslü, havalı, eğer doğru yürütülürse
havalı.
Şimdi, bugün RTÜK bu görevlerin çok
uzağında ve kanunla çelişen, özerk ve tarafsız bir kamu
tüzel kişiliği olması gerekirken
bağımsızlığını yitirmiş;
bırakın güvenilirliğini, süsü püsü kalmamış, paspas
olmuş hatta. Şimdi, 2018de kanun hükmünde kararnameyle Kültür ve
Turizm Bakanlığına bağlandı ve Üst Kurulun
özerkliği tarihin tozlu raflarına kaldırıldı. Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen 9 üye, siyasi partilerin temsil
oranındaki kontenjanlarından gösterilen adaylardan seçiliyor.
Dolayısıyla Meclisteki durum neyse, aslında siyasal olarak da
RTÜK de aynı şeyi gösteriyor, aynı oran var ve mevcut sistemin
işlemezliği ve demokrasinin sadece vitrin süsü olma hâli orada da
var. Yani, sorumlulukta aday olan partiye ve siyasallaşmaya tamamen
açık. Şimdi çoğunluk kimdeyse dördüncü gücü kontrol edecek
RTÜKün yönetimi de onda hâliyle. Yasamanın elleri bağlı.
Yargının kalbi adalet, eğer beyni de hukuksa yargı bitkisel
hayatta. Yürütme? Yürütme olmuş emir eri.
Şimdi, Kurul Başkanı Sayın
Ebubekir Şahine RTÜKün talimatlı iş yapıp
yapmadığı soruldu, Sayın
Cumhurbaşkanımızdan bir telkin ve talimat olmadı ama olursa
devletimizin başıdır, emir telakki ederiz. dediler. Şimdi,
bu beyan Üst Kurulun özerkliğinin ve kamu faydasında
çalışma fonksiyonunun ortadan kalktığını gösteren
bir beyan. Mesela Yargı bağımsız. diyoruz ya, bir hâkimin
davanın içerisinden bağımsız olarak bir siyasi parti
liderinin telakkisini emir kabul etmesi ve haklı tarafı haksız
bulması kabul edilebilir mi? Ya da Merkez Bankasının ülkenin
kamu menfaatlerinin aksine, para politikalarında bir siyasi parti liderinden
gelen telakkiyi emir kabul ederek sadece belli bir kesimin işine yarayacak
şekilde, pek çok kesimi mağdur edecek şekilde politika
benimsemesi kabul edilebilir mi? Edilemez tabii ama ülkemizde bunlar oluyor. Bu
partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin sonucu aslında ve
siyasal, yapısal bir tıkanmadan ibaret her şey.
Şimdi, bugün, denetleyici bir kurum olarak
ifade, haber alma, düşünce çeşitliliği ve
çoğulculuğunu kanunen sağlamakla görevli olan RTÜK, muhalif
medyayı baskılama aracı olarak kullanılıyor. Yandaş
medyaya karşı aşırı kollamacı olmuş ve bu
saydığım yükümlülüklerin tamamını ihlal ediyor.
Demokrasiyi bu sistemle çürütüyoruz değerli arkadaşlar ve yavaş
yavaş devletin kurumlarının uzuvlarına varan bir
çürümüşlük bu.
Şimdi, bakınız, ne diyorum, muhalif
medyaya 1 Ocak 2019dan 15 Mayıs 2020ye kadar 36 kez yayın durdurma
kararı ve idari para cezası verilmiş ve yandaşa sadece 1.
Şimdi, bu orantısızlık 15 Mayıstan beri çok çok daha
fazla arttı ve diğerlerinin daha az görünmesine yol açtı.
Şimdi, İyi de muhalefet hiç mi yapılmıyor basında? Buyurun
işte özgür basın. diyebilirsiniz, diyorsunuz. İyi de nasıl
özgür bu basın?
Bu orantısız cezaların
yarattığı en büyük sorun otosansür, yani gazetecilerin en ufak
bir eleştirmeleriyle beraber ilgili muhalif medyaya ceza verilme
endişesi; daha yeni yaşadık, hepiniz biliyorsunuz. Aman dikkat
edinler, yasaklı konuşmacıların olduğu kara listeler,
tartışmayı kesmek zorunda olan gazeteciler, fikrini söylemekten
korkmalar; çok sıradan artık. Ve sonuç olarak, kamusal alandaki
tartışma fakirleşiyor, demokrasi işleyişi sekteye
uğruyor. İşte bu hedefleniyor da bence yani kasıt var
aslında kasıt; bilerek yapılıyor.
Şimdi, hâlbuki TRTde her siyasi partiye adil
süreler verilmesini sağlayabilen vizyonerlikte bir RTÜKtü hayal. Öyle de
kurulmuştu ilk başta ama maalesef bunu da bu hâle getirdiniz.
Şimdi, büyük resme bakalım. Büyük resme
baktığımızda -yazılı basında da böyle
şeyleri çok gördük değerli arkadaşlar- vergi cezaları,
tehditler, zaman içinde medya kuruluşlarının iktidara yakın
ailelere geçmesi, patronaj korkusuyla konuşamayan gazeteciler ve
-ayrı parmaklarda da olsa sahipleri- tek bir elin güdümünde toplandı
hepsi. Dolayısıyla, kuvvetler ayrılığı gibi
basın da artık dördüncü kuvvet olmaktan maalesef çıktı.
Aynı şekilde, sosyal medya
platformlarına yapılan baskılar -burada yasayı geçirdik
beraberce- onlara karşı açılan davalar, saymakla bitmez, vakit
yok. İşte açık bir şekilde, fikrî egemenlik kurma
çabalarıyla kasıtlı olarak, halkın vergileriyle demokrasiye
çizilen neşter var burada.
E, bütçe Sayıştaysız olur mu? Olmaz.
Hemen, 2019 Sayıştay raporlarında RTÜKle alakalı 7 adet
usulsüzlük var diyelim. Vaktim yok saymaya tek tek ama 2018de de geçen RTÜK
mülkiyetinde bulunan devlet taşınmazlarının vergiden muaf
olması gerekirken belediyelere emlak vergisi ödemediğini söyleyelim.
Kamu ihale Kanununa göre doğrudan temin yöntemiyle yapılan mal,
hizmet alımlarında kanunda görülen yüzde 10luk sınır
aşılmış ve 2 milyona, 2;5 milyona bir de 2.700 daha eklenmiş,
yüzde 20 kullanılmış. Şimdi, frekans planlamaları ve
ihaleleri 2019 sonunda yapılmalıyken gerçekleşmemiş,
yapılmamış, kalkınma programı ve yıllık
program hedeflerinin gerçekleşmemesine sebep olmuş, yönetim bilgi
sistemi kurulmamış. Say say bitmiyor, o kadar çok ki vaktim yok.
Sonuçta RTÜK de düzelir arkadaşlar, düzelteceğiz de, düzelir ama badel harabül Basra. İş
işten geçiyor, çürütüyorsunuz kurumları.
Şimdi, Sayın Bakan turizm gelirlerinden
bahsediyor ancak bu baskıcı anlayış dönüp dolaşıp
Türkiyenin yurt dışındaki imajına yansıyor maalesef.
Nasıl görünüyoruz biliyor musunuz dışarıdan? Demokrasinin
kaydığı, gittikçe otoriterleşen bir ülke. Siz katarakt olan
gözlerinizle göremiyorsunuz ama biz dünyayla ilişki içerisindeyiz.
Avrupalı turistler de dünyada artık bize gelmek istemiyorlar çünkü
Akdeniz ülkelerine kaptırdık turistimizi, çünkü insanlar kendilerini
güvende hissedecekleri, aldıkları bilgilerin oranın
basınında doğrulanacağı bir ülkeye gitmek istiyorlar.
Yetkililerce sağlanan bilgiler doğru olmadığında
sonuç: 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine göre 180 ülke
arasında 154üncüyüz, 2002de 99uncuyuz. Coronavirüs vaka
sayılarına güvenmediği için Avrupalı gelmedi ve aksi hâlde
ekonomi de kötü gidince Katara mahkûm oluyoruz. Siz katarakt olmuş
gözlerinizle elleri haybeye kaldırırken işte bunun bedelini
vatandaş ödüyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, RTÜKü
ceza veren ve muhalefeti, basını, medyayı susturan bir kurum
olmaktan derhâl çıkarmanız lazım, bunu burada söyleyelim.
Ve sanatçılarımıza geleceğim,
çok az vaktim kaldı. Covid-19dan en çok etkilenen kesim sanatçılar.
Tiyatro, konser, dans gösterileri sekteye uğradı ve
sanatçılarımız sahne arkasında çalışan
emekçilerle beraber bu durumdan en çok etkilenen kesimlerden. Ekonomik
kalkınma paketinde ihmal edildiler. KDV indirimleri gibi komik teşvikler
değildi sanatçılarımızın ihtiyacı olan. Salon
kiralarını ödeyemediği için kapanan sahneler, aylarca evine
ekmek götüremeyen sanat camiası
Ve Ankara Sanat Tiyatrosu 58inci
doğum gününde kapandı. Kadıköyün sembolü Rexx Sineması
kapandı ve yıkılacağı söyleniyor. Beyoğluna
simge Atlas
Gündelik kazanan vatandaşlarımız işletme
destekleme mantığının dışında bir
desteğe de ihtiyaç duyuyorlardı. Kısa çalışma
ödeneğinden de faydalanamadılar. Sanatçılarımızın
değeri bilinmedi, onlar yalnız bırakıldılar ve sanatçısına
sefalet yaşatan bir devlet, sosyal devlet olamaz değerli
arkadaşlar. Birçok örnek var: Almanya, sanatçılarına federal
bütçeden 50 milyon euro ayırdı, İtalya 130 milyon euroyu sanat
sektörünü desteklemek için kullandı, Belçika 50 milyon Euro
ayırdı buna ve genelde de bunlar sanata bizden çok daha fazla bütçe
ayırıyorlar. Bizde özel tiyatrolar için geçen yıl 6 milyon 102
bin lira bütçe ayrılmış, bu yıl 12 milyon
ayrılmış ama 328 özel tiyatronun bu yardımdan
yararlandığı söyleniyor, bunların kim oldukları belli
değil. Bunlar hakkında da ithamlar var. Bunlar kimler,
açıklamalısınız. Nereye gidiyor bu paralar? Bir iki hafta
önce kurulmuş olduğu söylenenler var bunların arasında. On
sekiz senedir kültür ayrıştırılıyor; sanat,
sanatçı ayrıştırılıyor ve gereksiz
bulduğunuz için fikri sizinle uygun olmayanlara bütçe
ayırmıyorsunuz. Kabul edilemez bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
AYLİN CESUR (Devamla) Sanatta
dijitalleşmeyi başlatmak için iyi bir fırsattı bu pandemi
dönemi, bunu da yapmadınız, dünya bunu yaptı. Bugün yokluk çeken
sanatçılarımız -ışıkçısından
kostümcüsüne- ülkemizin geleceği, kesmeyin faaliyetlerini ve
uluslararası camiada bizim gururumuz olan sanatçılara hak ettikleri
değeri verelim. Gelin, gelin, beraberce verelim.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesine özel yasalar lağvedildi.
Giremeyeceğim tiyatroya ve Devlet Opera ve Balesine, çok fazla
sıkıntı var; ne emeklilik ne kıdem ne ihbar hakkına
sahipler. Ya, sanatçının yevmiyelisi olur mu? Ben size soruyorum:
Olur mu sanatçının yevmiyelisi? Öyle iki üç ay çalışıp
başka bir yere gönderilerek olur mu? Hafızası var bu işin.
Yıllarca emek vererek bu hâle getiriyorlar, bunu nasıl yok edersiniz?
Kabul edilemez. Özel sahneler
O kadar çok sanatın doğasında
olup da yapılmayan iş var ki hepsini düzeltmek gerekiyor,
bunların hepsinin düzelmesi lazım. E, ne yapalım da daha iyi
olsun? Şimdi, önce temsil ettiğimiz halkı unutmayalım
değerli arkadaşlar. Korkmayın, vatandaşın sizden
isteklerinden korkmayın. Tabii, korkabilirsiniz, konuşunca kopanlar
oluyor aranızdan, haklısınız korkmakta, ona da bir şey
diyemiyorum ama şimdi böyle olunca da aklıma şöyle bir şey
geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYLİN CESUR (Devamla) Başkan müsaade
ederse onu anlatarak bağlayacağım çok kısa. Yavuz Beye
ettiniz, çok kısa
BAŞKAN Selamlayalım.
AYLİN CESUR (Devamla) Şimdi, bir aslan, kurt
ve tilkinin hikâyesi var; ava gidiyorlar beraber. Avlandıkları günün
sonunda bir geyik, bir ceylan bir tane de tavşan avlıyorlar ve aslan
kurttan akşam bunu paylaştırmasını istiyor. Kurt diyor
ki: Kralım geyik sizin olsun, ceylan benim, tavşan da tilkinin
olsun. Ve aslanın pençesiyle tabii ki kurt kendisini yerde buluyor ve tilkiye
dönüyor Sen yap taksimi. diye. Tilki taksim yapıyor, diyor ki:
Geyiği sabah yiyin, ceylanı öğlen, tavşanı da
akşam yiyin efendim. Ve aslan dönüyor tilkiye diyor ki: Nereden
öğrendin bu güzel taksimi yahu? O da diyor ki: Şu yerde yatan kurt
var ya ondan öğrendim.
2020 bütçesinin herkese hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyorum, inşallah yüce Allah bize daha
iyilerini yapmayı nasip etsin. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ adına
son konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Abdul Ahat
Andican, buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT
ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, aziz Türk milleti; bugün Türkiye Cumhuriyeti için bir beka
sorunu olarak gördüğüm bir konuyu burada tartışmak istiyorum.
Biz on dört yıldır kesintisiz siyasi iktidarız ama hâlâ sosyal
ve kültürel iktidarımız konusunda
sıkıntılarımız var. Elbette çok sevindirici, ümit
verici gelişmeler yaşandı. İmam-hatiplere olan ilginin
artması, tüm okullarda Kuran-ı Kerim, siyerinebi, Osmanlıca
gibi derslerin seçmeli olarak okutulması başlı başına
çok güzel şeylerdir. Bununla birlikte ülkemizin ihtiyacı,
milletimizin talebi, bizim hayalimiz olan nesillerin yetiştirilmesi konusunda
hâlâ gerideyiz. Bu sözleri Sayın AKP Genel Başkanı 2017de
Ensar Vakfında söylüyor. Bu yıl ekim ayında da benzer bir
konuşma yapıyor; muktedir olmakla iktidar olmanın farklı
şeyler olduğunu söylüyor ve bu noktadan yola çıkarak gerçek iktidarın
fikrî iktidar olduğunu söylüyor ve on sekiz yıllık siyasi
iktidarlarına rağmen fikrî iktidar olamadıklarını
söylüyor yani gerçek iktidar olamadıklarını söylüyor. Ve burada
söylediği ilginç bir cümle var: Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet
tasavvurumuzu hâlâ hayata geçiremiyoruz. Sayın AKP Genel
Başkanının medeniyet tasavvurunu niçin hayata
geçiremediğini de konuşmalarındaki şu cümlelerden
anlıyoruz: Medyadan sinemaya, bilim-teknolojiden hukuka kadar pek çok
alanda hâlâ etkin yerlerde ülkesine ve milletine yabancı zihniyetteki
kişiler, ekipler ve hizipler var. diyor ve ekliyor: Fikri hür,
irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere
çıkılan yolun en sığından, en
bayağısından, en çarpığından Batı
taklitçiliğine dönüşmüş olması cumhuriyetimizin en büyük
kaybıdır.
Bütün bu ifadeler önümüze şöyle bir
fotoğraf koyuyor değerli milletvekilleri: Sayın
Erdoğanın Türkiye için bir medeniyet tasavvuru var,
anlaşılır bir şey. Bu tasavvurun gerçekleşmesinin
önündeki en büyük engel, Batı taklitçisi olarak yozlaşmış
cumhuriyet nesilleridir. Yine, Sayın Erdoğanın kendi ifadesiyle
-tırnak içinde söylüyorum- bunların yerine dindar ve kindar nesiller
geldiği zaman AKPnin gerçek iktidarı tamamlanmış
olacaktır. Bu noktada Sayın Erdoğanın medeniyet tasavvuru
nedir? diye bir soru aklınıza muhtemelen geliyor. Bunu da siyaset
merdiveninin basamaklarını tırmandığı
1990lı yıllarda yaptığı bir konuşmadan
anlıyoruz. Şöyle diyor Sayın Erdoğan: 21inci asır
inanıyorum ki İslam medeniyetinin öne geçtiği bir asır
olacaktır. Bu yeni medeniyet dalgasına kim katkıda bulunursa o
katkıda bulunanlar ecrini katbekat fazlasıyla alacaktır. Bu yeni
medeniyetin, İslam medeniyetinin onurlu yükselişine katkıda
bulunamayanlar ise zillet içerisinde kalmaya mahkûmdurlar. Sayın
Erdoğan geçen yıl Din Şûrasındaki konuşmasında
da şunları söylüyor: Ticaretimizden beşerî münasebetlerimize,
eğitim öğretimden evliliğe, temizlikten kılık
kıyafete yaşantımızın her safhasını
düzenleyen -falan- dine inanıyoruz. Nefsimize ağır gelse de
hayatımızın merkezine dönemin koşullarını
değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz. Sayın
Erdoğanın bu sözleri bir sade vatandaş Erdoğan olarak
doğrudur ama Cumhurbaşkanı kimliğiyle söylüyorsa ve devleti
oraya yerleştiriyorsa doğru değildir arkadaşlar.
Son olarak, bu yakınlarda, AKPde Disiplin
Kuruluna gönderilen parti kurucusu İhsan Arslanın Evet, Türkiyede
solcu arkadaşlarımızın ütopyaları vardı, ülkücü
arkadaşların Kızılelması vardı, bizim de
İslamı yaşadığımız toplumda hâkim
kılmak -tırnak içinde- şeriat devleti kurmak gibi bir idealimiz
vardı. sözlerini hatırladığınız zaman, bütün bu
ifadeleri üste üste koyduğunuz zaman, Sayın Erdoğanın
İslamileştirilmiş bir Türkiye ve yeniden
canlandırılmış bir İslam medeniyeti hayal ettiği
açık olarak ortaya çıkmaktadır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Vay vay vay! Geç
kalmışsın. CHP onu yirmi sene önceki
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) İslami
medeniyetin ön şartı da İslamileştirilmiş bir devlet
modeli olarak ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlar, öncelikle Sayın
Cumhurbaşkanına birkaç konuyu hatırlatmak istiyorum. Öncelikle
kutsal kitabımız Kuran-ı Kerimde yönetenlerden bahsedilir ama
günümüz anlamında, siyaset anlamında herhangi bir devlet biçiminden
bahsedilmemiştir. Yani, Kuranda bulunan siyasi terimlere
bakıldığında devlet sözcüğü bir yerde, Haşr
suresinde, 7nci ayette geçer.
(Hatip tarafından Haşr suresinin 7nci
ayetikerimesinin okunması)
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Burada geçer ve
devlet burada varlık olarak zenginlik olarak
kullanılmıştır, bizim anladığımız
manada değil. Zaten Peygamberimizin Müslümanlara kendisinden sonra bir
halife ve yönetim biçimi önermediği de hatırlanırsa dinimizin
bize İslami bir devlet modeli önermediği açıktır. Zaten
devlet sözcüğü de Abbasiler Döneminden itibaren İslami literatüre
girmiştir.
Medeniyete gelince, medeniyet, bir toplumsal
kültürün özellikle üç alanda, bilim, hukuk ve sanat alanlarında
başarıları aracılığıyla diğer
kültürlere kendisini kabul ettirmesiyle ortaya çıkar. Bu üç alandaki
başarılar o toplumun malı olmaktan çıkar, diğer
kültürlerin de hâkim unsuru hâline gelir ve bu şekilde diğer
kültürler de onu benimsediklerinde medeniyet ortaya çıkar. Sayın AKP
Genel Başkanı da dindar nesil yetişmesine rağmen ilimde,
sanatta, kültürde sıkıntılarla karşı karşıya
kaldıklarını ve medeniyet tasavvurunun bu yüzden gerçekleşmediğini
söylüyor. Sayın Erdoğan, bunun basit bir nedeni var: Biat kültürüyle
yetiştirilen nesillerle bilim, hukuk ve sanat alanlarında diğer
kültürlerle yarışıp onlara hâkimiyet sağlayabilecek başarılar
elde etmek mümkün değildir. Arkadaşlar, işte bu nedenle
demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan cumhuriyet; yetiştirdiği
fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller sayesinde, Anadoluda,
bugün İslam devletlerinin ve Türk devletleri dâhil bütün dünya
devletlerinin model olarak kabul edebileceği bir devlet hâline
gelmiştir. Geçenlerde Sözcü İbrahim Kalın şöyle bir demeçte
bulundu, bir tweet attı, Sayın Kalın şöyle diyor: Bize
yüz elli yıldır modernleşme adı altında
başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Yüz elli
yıldır bize, Türk milletine başkalarının hikâyeleri
anlatılmış. Artık kendi hikâyemizi yazmanın
zamanı geldi. diyor on sekiz yıllık iktidardan sonra. Ve
böylece Sayın Erdoğanın hayaline destek veriyor. Sayın
Kalın, siz de Sayın Erdoğan da yanılıyorsunuz.
Cumhuriyetin hikâyesi sizin için başkalarının hikâyesi olabilir
ama bizim için Çanakkalede, Sakaryada, Dumlupınarda emperyalistlere
karşı savaşırken kan döken, şehit olan aziz
Mehmetçiklerin yazdığı bir hikâyedir. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar) Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde Batı emperyalizmine karşı mücadele ederken
Osmanlının küllerinden modern bir devlet yaratmayı, inşa
etmeyi becerebilen Türk milletinin hikâyesidir. Birilerinin sözde hikâyeleri,
bundan sonra yapacaklarını iddia ettikleri, sözde
yazacaklarını hikâye ettikleri sözde hikâyeleriyle gölgelenemeyecek
bir hikâyedir. Türk milleti var oldukça, bu coğrafyada yaşadıkça
da bu hikâye hem yazılmaya devam edecektir hem anlatılmaya devam
edecektir.
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanına
seslenmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı, eğer bu ülke,
işgalci emperyalistlerin istediği şekilde bir İslam devleti
olarak kalsaydı -siyasi manada söylüyorum, yanlış
anlaşılmasın- bugün hâlâ sömürge olan ve Batılı
ülkeler tarafından kuklalarla yönetilen sıradan bir Orta Doğu
ülkesi olarak kalırdı. Onu İslam ülkelerinin ve üçüncü
dünyanın gıpta ettiği, Batıyla yarışabilen bir
ülke hâline getiren özelliği, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti
olmasıdır. Bu gerçeği kabul edin Sayın
Cumhurbaşkanı dolayısıyla cumhuriyeti kuranlarla ve
cumhuriyet değerleriyle mücadeleyi bırakın. Günümüz İslam
dünyasıyla asla gerçekleşmeyecek olan hayalleriniz için bu ülkeyi
araç olarak kullanmaktan vazgeçin. Aksi takdirde, iktidarınız
bittiğinde tarih sizi bir dipnot olarak kaydedecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, birinci turda İYİ
PARTİ adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden kısa bir söz talebim var uygun görürseniz.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz bir dakika.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Antalya Milletvekili Hasan
Subaşının 230 sıra sayılı 2021 Yılı
Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde İYİ
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hatiplerin
konuşmalarını dinledim. Kendi değerlendirmeleridir tabii,
kamuoyuna mesajlarını vermişlerdir.
Fakat Hasan Beyin bir ifadesi vardı, bizim
açımızdan kırıcı olmuştur. 82
Anayasasını bize sallayarak Bunu gözünüze sokuyorum. gibi bir
ifade kullandı. Hasan Bey, onu bizim gözümüze sokmanıza gerek yok.
Siz hukukçusunuz, bu ülkede iktidara gelenler veya siyaset yapanlar, herkes 82
Anayasasını eleştirmiştir. Siz bir partisiniz, siz kendi
anayasanızı hazırlayın -nasıl bir tasavvurunuz var,
nasıl bir sistem öngörüyorsunuz- ve onu kamuoyuyla lütfen
paylaşın ve Parlamentoya getirin, milletten destek
alırsanız yasalaştırın ama 82 Anayasasını
sallayarak bizim gözümüze sokmayın bunu. İstirham ediyorum, sizin
nezaketinize yakışan bir şey değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakika veriyorum Sayın
Grup Başkan Vekili.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkan, Yavuz Bey konuştu -sanırım
çıktı Sayın Ağıralioğlu- Hainlerin bütçeye
saldırması gibi görüyorsunuz bize oy verenleri. diye... Kesinlikle
böyle görmediğimizi ifade etmek isterim. Biz İYİ PARTİye
de diğer siyasal partilere de oy veren seçmenin Nasıl partimize oy
verirler? hesabının içerisindeyiz. Yani iktidarlar ve partiler,
siyasi partiler vatandaşların, diğer partilere de oy verenlerin
oyunu kazanmak için uğraşırlar. Biz farklı bir gözle
bakmayız. Daha iyisini yapacağını iddia edenler fikirlerini
buradan açıkladılar, değerlendirmesini
vatandaşlarımız yapacaktır. Burada siyasi partiler
birbirlerini ikna etmeye çalışmazlar, mesajlarını topluma
verirler.
Kamu borç yüküyle alakalı, faiz
harcamalarıyla alakalı rakamları ben dün paylaştım,
Sayın Ağıralioğlu arzu ederse oradan öğrenebilir
rakamların ne olduğunu.
Sayın Andicana da yaptığı
konuşmayla alakalı eleştirilerini kabul etmediğimizi ve
cevap vermeyeceğimizi, cevap verme gereği görmediğimizi ifade
etmek isterim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HASAN SUBAŞI (Antalya) Yerimden söz alabilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun.
3.-
Antalya
Milletvekili Hasan Subaşının, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HASAN SUBAŞI (Antalya) Ben hukuktaki
gelişmeleri sıraladım 19uncu yüzyıldaki, 20nci
yüzyıldaki ve 21inci yüzyılın ilk çeyreğinde, hukuk,
adalet ve sivil anayasa konusunda Meclisimizin maalesef adım atmamasına
bir eleştiri yaptım.
İkincisi: Darbe imasını o kadar çok
tekrarladınız ki bir yargıcın Anayasa Mahkemesinin
ışıklarını yakmış olmasını sürekli
darbe iması olarak bahsederken biz bugün hâlâ, 21inci yüzyılın
ilk çeyreğinde, sivil Anayasayı, bugün çağın gereklerine
uygun bir Anayasayı daha konuşamamanın
ızdırabını çekiyoruz, bütün bir Meclis olarak da bu bir
ayıbımızdır ama ilk sorumlu, bu güçlü iktidarın önemli
bir sorumluluğu vardır ki bu da bunu ele almak olmalıdır.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Birinci turda MHP Grubu adına ilk
konuşmacı Sayın İsmail Faruk Aksu, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye
Büyük Millet Meclisi ve Kamu Denetçiliği Kurumu bütçeleri üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım.
Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. 2021 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemiz,
milletimiz ve tüm kurumlarımız için hayırlı ve bereketli
olmasını diliyorum.
Sözlerimin başında, Meclisimizin ilk
Başkanı ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk
başta olmak üzere, istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını,
Meclisimizin merhum üyelerini, aziz ecdadımızı ve tüm
şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin tam
bağımsız yaşama iradesinden doğmuş ve esarete
meydan okumuştur. Meclisin açılması, Türkiye Cumhuriyetinin
siyasi ve hukuki altyapısının hazırlandığı
dönemin de başlangıcı olmuştur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir.
ilkesiyle millî iradenin tecelligâhı olan Ya istiklal ya ölüm!
şiarıyla İstiklal Savaşımızı bizzat yöneten,
cumhuriyetimizi kuran, 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı
ortaya koyduğu cesur ve kararlı duruşla bir kez daha demokrasi
tarihine geçen gazi bir Meclistir, o sebeple sıradan bir meclis
değildir.
Ne mutlu ki 23 Nisanda Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının 100üncü yılını büyük bir
onur ve heyecanla idrak ettik. Manasına ve önemine yakışır
şekilde kutlamak maksadıyla yapılan hazırlıkların
Covid-19 salgını nedeniyle bazıları ertelenmek ya da iptal
edilmek zorunda kalınmışsa da Gazi Meclisimizi gelecek nesillere
doğru şekilde anlatmaya dönük kalıcı eser niteliği
taşıyan önemli çalışmalar, panel, sempozyum ve benzeri
faaliyetler bu kapsamda gerçekleştirilmiştir.
Salgının ortaya
çıkardığı olumsuz etkiye rağmen Genel Kurul ve
komisyon çalışmalarının sağlıklı bir ortamda
gerçekleştirilebilmesi için alınan tedbirlerle Meclisimiz yasama ve
denetim çalışmalarını aksatmadan devam ettirmektedir.
Türkiyenin uyguladığı çok yönlü
dış politika parlamenter diplomasinin önemi de
artırmıştır. Bu kapsamda, Meclisimiz, ikili ve çok
taraflı ilişkilerin güçlendirilmesi için ülke parlamentoları,
uluslararası parlamenter asambleler ve uluslararası kuruluşlarla
temaslarını salgın sürecine rağmen etkin biçimde sürdürmeye
devam etmiştir. 144 ülkeyle kurulan dostluk gruplarının
faaliyetleriyle hem parlamenter diplomasi çalışmaları
zenginleştirilmiş hem de ikili ilişkilerle ülkemizin etki
alanının genişletilmesi sağlanmaya
çalışılmıştır.
Diğer yandan, Meclisimiz, uluslararası
sorunların ve meydan okumaların tamamında; milletimize,
devletimize, demokrasimize, bağımsızlığımıza
ve egemenliğimize yönelen her türlü saldırı
karşısında ülkemizin sınırlarını ve
milletimizin güvenliğini korumak, istiklalimize sahip çıkmak ve
demokrasimizi yaşatmak için zamanında tavır alarak etkili bir
duruş sergilemiş, sergilemeye de kararlılıkla devam
etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede çok partili
seçimlerin yapıldığı 21 Temmuz 1946 tarihinden 9 Temmuz
2018 tarihine kadar geçen yaklaşık yetmiş iki yılda 51
hükûmet görev yapmış, parlamenter hükûmet sisteminin
uygulandığı bu dönemde hükûmetlerin ortalama ömrü
yaklaşık bir yıl beş ay düzeyinde kalmıştır.
Bu denli kısa ömürlü hükûmetlerin yanı sıra koalisyon ve hükûmet
kurma çalışmaları, güvenoyu alma süreci ve Mecliste yapılan
Cumhurbaşkanı seçimlerinde yaşanan krizler yönetim sistemindeki
tıkanıklıklara yol açmış, önemli zaman
kayıplarına ve istikrarsızlıklara neden olmuştur.
Demokrasi dışı müdahalelere zemin
hazırlayan siyasi istikrarsızlıklar Türkiyeyi ekonomik ve
sosyal yönden de olumsuz etkilemiştir. Türkiyenin acı ve
ağır faturalarına katlanmak durumunda kaldığı
darbeler, her defasında ülkemiz ve milletimiz için yıkım
olmuş, Türkiyeyi hedeflerinden uzaklaştırmış, on
yıllarımızı kaybettirmiştir. 16 Nisan 2017de Türk
milleti, yönetim sistemindeki yapısal zaafları gidererek parlamenter
sistemin yol açtığı sıkıntılardan ve demokrasi
dışı arayışlara zemin hazırlayan
yapısından ülkemizi kurtarmak için, köklü devlet geleneklerimizle
uyumlu bir sistem olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmesi yönünde tarihî bir karar vermiştir.
Aziz millet iradesiyle geçilen ve temel gayesi güçlü
devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrar olan
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiye,
ayağındaki prangaları söküp atmış; Türkiye Büyük
Millet Meclisi temsil ve yetki bakımından daha da güçlenmiştir.
Meclisimiz asli fonksiyonlarına dönmüş, Meclisimizin itibarı ve
etkinliği artmış; millî egemenlik pekişmiştir. Kanun
teklif etme yetkisi münhasıran milletvekillerine
tanındığından, kanun yapımında Meclis iradesi ön
plana çıkarılmıştır. Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun çoğunluğunu oluşturan 7 üyenin seçilmesi yetkisi ilk
kez Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiştir. Yeni hükûmet sistemine
uygun etkin denetim işleviyle yasamanın yürütmeyi, yürütmenin yasamayı,
yargının ise hem yürütmeyi hem de yasamayı denetlediği ve
dengelediği, parlamenter sisteme kıyasla kuvvetler
ayrılığı ilkesinin oldukça baskın olduğu güçlü
bir denge ve denetim mekanizması devreye girmiş, uzlaşma ön
plana çıkmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçilmesiyle birlikte hem Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün değiştirilmesi hem de Meclis idari
kapasitesinin geliştirilmesi gereği de ortaya
çıkmıştır. Bu doğrultuda, Anayasaya uyum
amacıyla İç Tüzükte önemli değişiklikler de yapılmıştır.
Bununla birlikte, hükûmet sistemi köklü bir reforma tabi tutulduğundan,
1973 yılından beri yürürlükte olan ve parlamenter sisteme göre
düzenlenmiş bulunan Meclis İçtüzüğünün bütünüyle ele alınarak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun hâle
getirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, Tüzük çalışmalarında
komisyon odaklı, katılımcı, şeffaf, kaliteli ve etkin
bir yasama sürecinin ortaya çıkarılması, kamu
harcamalarının denetiminden sorumlu olacak kesin hesapları
inceleme komisyonu kurulması ve demokrasinin kurumsallaşarak
güçlenmesi gibi yeni hükûmet sisteminin ruhuna uygun değişikliklerin
yapılması temel ilke olmalıdır. Ayrıca, mevcut
yapı içinde Teklif Destek Bürosunun uygulamaya konulması önemli bir
adım olmakla birlikte, milletvekillerinin kanun teklifi hazırlama
taleplerinin karşılanmasıyla bu sürece ilişkin etki analizi
ve benzeri teknik destek hizmetlerinin verilebilmesi ihtiyacı Meclisin
kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesini de zorunlu kılmıştır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Kurumu kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve
etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle idarenin her
türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını
insan haklarına dayanan adalet anlayışı içinde hukuka ve
hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde
bulunmak üzere 2012 yılında kurulmuştur. Kurum,
kurulduğundan bu yana önemli mesafe katetmiştir. Verdiği
kararlarla kamu hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına
katkı sağlamış, aynı zamanda da yargıda on
binlerce davanın açılmasına gerek bırakmayarak mahkemelerin
yükünü hafifletmiştir.
2019 yılında Kuruma yapılan toplam
başvuru sayısı 2018e göre yüzde 19,41 oranında
artmış, şikâyet başvuruları en fazla yüzde 24,6yla
kamu personel rejimi alanında yapılmıştır. İdareler
bazında ise en fazla başvuru yüzde 10,86lık oranla mahallî
idarelere yönelik gerçekleşmiştir. Kamu Denetçiliği Kurumunun
kararlarına uyma oranı 2017 yılında yüzde 65 iken 2020de
yüzde 77ye çıkmıştır. Bu gelişmeler olumlu olmakla
birlikte, Kurumun tavsiye kararlarına uyumu artıracak ve talepleri
konu ve idare bazlı çeşitlendirerek hem
vatandaşlarımızın sorunlarının kısa sürede
çözülmesini hem de yargının yükünün daha da azalmasını
mümkün kılacak gelişmenin sağlanması gerekmektedir. Tüm
bunların temini için de görünürlüğün ve erişilebilirliğin
artırılması şarttır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
tarihimizden ve geleneğimizden gelen Ombudsmanlık Kurumunun
varlığını ve sağlıklı işlemesini
vatandaş odaklı yönetim anlayışının gereği
olarak değerli buluyoruz.
Bu düşüncelerle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
ve Kamu Denetçiliği Kurumu bütçelerinin hayırlı
olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mehmet Taytak,
Afyonkarahisar Milletvekili.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği
Kurumu bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği
Anayasamızın 74üncü maddesinde yer alan anayasal bir kurumdur. 6328
sayılı Kanunun 5inci maddesi gereğince kurum, idarenin
işleyişiyle ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem,
işlem, tutum ve davranışlarını insan haklarına
dayalı adalet anlayışı içerisinde, hukuka ve hakkaniyete
uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde
bulunmakla görevlendirilmiştir. Kurum bu görevleri doğrultusunda
vermiş olduğu 84.754 kararla on binlerce davanın yargıda
açılmasının önüne geçmiş ve mahkemelerin yükünü
hafifletmiştir.
Kurumun kuruluşundan itibaren kademeli olarak
iş hacminin artması, bu şekilde, özellikle yargıya
başvurmadan idareyle olan uyuşmazlıkların çözülmesi suretiyle
yargının yükünün hafifletilmesi, aynı zamanda
mağduriyetlerin süratle çözüme kavuşturulmasına katkı
sağlamak için Kurumca verilen tavsiye kararlarının ilgili
kurumlarca uygulama oranının artırılması yararlı
olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tarihimizden ve
geleneğimizden gelen bu yapının sağlıklı
işlemesini ve vatandaşlarımızın idareden kaynaklanan
mağduriyetlerinin süratle giderilmesini önemsiyoruz ve takip ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, tüm
kurumlarımızın kendi alanına yoğunlaşmasına
imkân sağlamıştır. Elbette böylesi köklü yönetim sistemi
değişikliğinin ideal uygulama seviyesine gelmesi vakit
alacaktır. Ama her geçen gün yasama, yürütme ve yargının yeni
sistem doğrultusunda kendini geliştirdiğini görmekteyiz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi amaç olarak, bölgesel ve
küresel krizlere karşı daha etkin, daha hızlı ve daha
kapsamlı refleksler verebilme imkânına sahip bir devlet
anlayışını benimsemiştir. Demokrasinin ve cumhuriyetin
özüne uygun bu reformun sahibi bizzat milletin kendisidir.
15 Temmuz gecesi millî iradenin üstünlüğü
ilkesinin bedelini kanlarıyla ödeyerek dünya demokrasi tarihine geçen
büyük Türk milleti ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında
milletimiz tarafından meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı, her
türlü tuzak, saldırı, oyun ve ihanetin karşısında
şerefli mücadelesini sergilemeye devam etmektedir.
Sayın milletvekilleri, millet olarak uzun
yıllardır olağanüstü gündemlere şahit olmaktayız.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, kazanan ülkeler tarafından
kurulan siyasi, ekonomik ve uluslararası düzen artık her alanda
çatırdamaktadır ve insanlık kendisine yeni çareler
aramaktadır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve NATO
gibi uluslararası kuruluşların, Orta Doğuda yaşanan
devlet ve terör örgütü katliamlarına, bozulan siyasal yapılara,
dünyada oluşan gelir adaletsizliğine ve bunların sebep
olduğu göç ve mülteci krizlerine karşı çare
olmadığı görülmüştür. Daha sonra, sadece bölgemiz ve ülkemizi
değil, tüm dünyayı kasıp kavuran corona virüsü salgınında
bu kuruluşlar ve Dünya Sağlık Örgütü gerek sağlık
sistemleri gerek ekonomik düzenlemeler ve gerekse toplumsal sorunların
çözümü noktasında yine başarısız olmuştur. Mevcut
küresel düzenin, tüm insanlığı kapsayacak ve birleştirecek
şekilde işleyişinden sorumlu olan tüm yapıların hemen
hemen tamamı sınıfta kalmıştır. Dünyanın
yaşadığı yeni krizler, yeni sınamalar ve yeni
ihtiyaçlar karşısında etkisiz kalan bu kurumlar ve
gelişmiş diye ifade edilen pek çok ülke corona krizinde kendi
vatandaşlarına dahi fayda sağlayamamıştır.
Türkiye, inançları, Batının tarihsel
hesapları ve sahip olduğu doğal kaynaklar nedeniyle bütün
dünyanın gözünün üzerinde önünde olduğu, son yirmi yılda tüm
küresel krizlerin yaşandığı bir coğrafyanın tam
merkezinde bulunmaktadır. ABDnin işgal ettiği Irak,
yıllardır iç savaş yaşayan Suriye, ABDyle
yıllardır soğuk savaş hâlinde olan İran, otuz
yıldır Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan,
Batının her yüz yılda bir önümüze koyduğu
şımarık çocuğu Yunanistan, kuzeyde Rusya, Doğu
Akdenizde yine küresel bir sorun olan Kıbrıs ve Libya
Kalıcı barışa ve huzura kavuşmaması için bilerek
istikrarsız bir bölge hâline getirilmeye çalışılan bu
coğrafyada kendi göbek bağımızı kendimizin kesmek
zorunda olduğu ortadadır. Bu anlayışla hareket eden
Azerbaycanlı ve Kuzey Kıbrıslı soydaşlarımız
da dayatılanların
karşısında tek ses, tek nefes, tek yürek hâlinde dik
durmuşlardır.
Sınır ötesinde bu denli çetin bir dönemden
geçerken ülkemizde de terör örgütleri, onların siyasi uzantıları
ve etki ajanlarına karşı çok ciddi mücadeleler verilmektedir.
Ülkemizde, yeni ABD Başkanının seçilme sürecini,
Amerikanın ve Avrupa Birliğinin yaptırım tehditlerini
hevesle bekleyen; denizlerde gemilerimizin basılmasını,
coronadan her gün binlerce ölüm haberi gelmesini isteyen, Oruç Reis ve Fatih
gemilerinin başarısından rahatsız olan bir yapıyla
karşı karşıyayız. Ülkemizin göz bebeği olan
kurumlarımızı, ordumuzu ve verilen bağımsızlık
mücadelesini yıpratmak için dışarıdan aldıkları
talimatları uygulayan kim olursa olsun Milliyetçi Hareket Partisi olarak
elli iki yıldır onların karşısında dik durduk ve
durmaya da devam edeceğiz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İşte bunun için, liderimiz, Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin ifade ettiği gibi
Cumhur İttifakı, Türkiyenin yegâne umududur. Cumhur
İttifakı yaşayacaktır, reformları bir bir, tek tek
hayata geçirecektir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türk
milletinin geleceğinin mimarı olacaktır. Milliyetçi Hareket
Partisinin, iktidar için boyunlarını başka ülkelere uzatanlarla
mücadelesi, Türk milleti var oldukça devam edecektir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyor, Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Feti Yıldız,
İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Yıldız. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi ve
Sayıştay bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlamadan önce gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına
saygılı, hukuk kurallarına bağlı, yargı
denetimine açık, Türk milliyetçilerinin kurduğu bir hukuk devletidir.
Değerli arkadaşlar, adaletin amacı
devleti ve insanı yaşatmaktır. Devletini kaybetmiş
topraklarda insanların hazin hâline her gün tanık oluyoruz.
Osmanlı Türk Devletinin manevi kurucusu Şeyh Edebalinin, Osman
Gaziye öğüdünde ifade ettiği gibi İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. Evet, devletin direği adalettir. Batı,
karanlık çağda insanları engizisyon mahkemelerinde diri diri
yakarken atalarımız bu toprakları yüzyıllarca yıl
adaletle yönetmiştir. Fatih Sultan Mehmet Hanın bir Rum mimarla olan
davasında, yargılama sırasında Kadı Hızır
Beyle olan diyaloğu dillere destandır. Ünlü filozofun söylediği
gibi Adalet bir kutup yıldızıdır, olduğu yerde durur,
geri kalan her şey onun etrafında döner.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
Anayasa, normlar piramidinin en üstündedir ve bağlayıcı kurallar
bütünüdür. Anayasanın iki temel işlevi vardır: Bir, bireyin
sahip olduğu temel hakları ve özgürlükleri güvence altında
tutmak; iki, devletin otorite ve gücünün sınırlarını
çizmektir. Bu iki ilkenin güvence altına alınması için anayasa
yargısı ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi
Avrupa Kıtasında İkinci Dünya Harbinden sonra çok sık
olan insan hakları ihlalleri bu mahkemelerin kurulmasına sebep
olmuştur. Bizde ise bir askerî darbeden sonra ve 1961 Anayasasıyla
sistemimize girmiştir. Aldığı bazı kararlar siyasi
tartışmalara sebep olmuş, bildiğiniz gibi Anayasa
Mahkemesinin kuruluştan beri aldığı kararlar toplumda çok
tartışılmıştır; burada bunları tekrar tekrar
saymaya, dökmeye gerek yoktur.
Anayasa Mahkemesinin görevi şudur: Anayasa
değişikliklerini şekil yönünden incelemek, kanunlar ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini ve Meclis
İçtüzüğünü hem şekil hem de esas yönünden incelemek, Anayasaya
aykırı olup olmadığını. Anayasa Mahkemesinin
kuruluş sebebi ve bundan beklenen toplumsal fayda, yasama
dokunulmazlığına karşı temel hak ve özgürlükleri,
demokrasiyi korumak, kanunların Anayasaya uygun olduğunu
denetlemektir. Anayasa Mahkemesi siyasi partilerin kapatılması için
açılan davalara da bakar, siyasi partilerin mali denetimini de yapar.
Bugün itibarıyla ülkemizde 102 tane siyasi
parti var. Değerli arkadaşlar, 2020 yılının sadece ilk
yarısında 10, ikinci yarısında şimdilik 11 siyasi
parti kurulmuştur. Bu partilerden 45inin hiç üyesi yoktur ancak isimleri,
logoları bayağı şaşalı ve
şatafatlıdır. Anayasa Mahkemesinin siyasi partilerin kesin hesap
incelemesi kararlarına baktığınızda çok trajikomik
kararlarla karşılaşırsınız. Mesela, bazı
siyasi partilerin hiç gelir ve gideri yoktur, hatta bazı siyasi partilerin
gelir gideri değil masası sandalyesi bile yoktur ama gözde kurumumuz
Anayasa Mahkemesine bunların mali denetimini yaptırmaktayız,
tabii, Sayıştaydan faydalanarak. Buna bir çözüm bulmak elbette Meclisin
işidir. Böyle durumlarda Anayasa Mahkemesine fazladan bir yük bindirmek
elbette Meclisin ortaya koyacağı tavra bağlıdır.
Örnekleri sıralayabiliriz, mesela, bu partilerden biri Adana ilinde
faaliyet gösteriyor, ismi de müthiş, özgürlük demokrat, bütün
şeyler var yani milletin hoşuna gidecek kelimeleri
sıralamış. Burayı polis, emniyet güçleri 44 defa
basmış ama bir türlü mühürleyememiş. Ne yapsın garibim,
zaptı tutuyor, cumhuriyet başsavcısına gönderiyor. Bu
trajikomik şeylerden de bir an önce kurtulmak lazım.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin
önemli görevlerinden biri, bize göre en önemli görevlerinden biri de hak
ihlallerindeki bireysel başvuruları karara bağlamak. 23 Eylül
2012 tarihinden Eylül 2020ye kadar 285 bin başvuru
yapılmış; bu başvurulardan 243 bini incelenmiş, karara
bağlanmış, 10 binden fazla da hak ihlali kararı
çıkmıştır.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi,
Anayasada belirtilmiş olan kişilerin görevleriyle ilgili
işledikleri suçlar yönünden de Yüce Divan sıfatıyla
yargılama yapar yasama dokunulmazlığı kaldırılan
milletvekillerinin milletvekilliğinin düşürülmesinde de bireysel
başvuruları karara bağlar. Geçtiğimiz aylarda buna sık
sık tanık olduk, birkaç örneğini de gördük.
Biraz önce de belirttiğim gibi Anayasa
Mahkemesinin yükü gerçekten ağırdır. Denetimin, demokratik
sistemin temel unsurlarından biri olduğunu burada izah etmeye gerek
yok. Tarihsel süreçte de denetim ile demokrasi ayrılmaz ikili
olmuştur. Anayasa Mahkemesinin kararlarının kesin olması ve
bağlayıcı olması yasamayı, yürütmeyi,
yargıyı hatta kendisini de bağlar. Karara herkes uymak
zorundadır, kabulü istikrarın gereğidir, uygulama birliği
için de hayati öneme sahiptir.
Anayasa Mahkemesi karar alırken
Anayasanın 153üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde,
iptal kararlarının gerekçeyle yazılmadan
açıklanamayacağı kesin hüküm altındadır. Ancak
uygulamaya bakıyoruz, kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda
Anayasa Mahkemesi önce hüküm fıkrasını açıklıyor,
gerekçeli kararı üç ay, beş ay, altı ay sonra görüyoruz. Bu
doğru değil tabii, Anayasaya aykırı bu, usule de
aykırı. Bu arada toplumda şöyle bir konuşma oluyor:
Herhâlde toplumun tepkisine göre gerekçe hazırlanıyor. diye çok
haklı şekilde eleştiriliyor. Anayasa Mahkemesi, gerekçeli
kararını, hangi yollarla, hangi delillere nasıl
ulaşıldığı unsurlarını içeren gerekçeyi
yazmadan açıklamamalıdır. Bu durum gereksiz
tartışmalara sebep olduğu gibi topluma da hiçbir hukuki
faydası yoktur.
Geçtiğimiz günlerde, Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanununun 22nci maddesindeki Şehirlerarası
karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez. hükmü oy
çokluğuyla iptal edildi. Arkasından bir resim paylaştı
Anayasa Mahkemesi. Yine, daha önce Sayın Berberoğluna ilişkin
davada da -gerçi bu birkaç defa tekrar edildi ama- Işıklar
yanıyor. sloganı atıldı. Bu durum elbette hoş da
görülemez, kabul de edilemez, bir hâkimin de işi değil bu. Buradan Vesayet
özlemi çekenlerin bu tip şeylere ihtiyacı var. diye
algılıyoruz biz, Türk milleti de böyle görüyor. Anayasa Mahkemesinin
bu üyesinin -bir yüksek yargıcın- demokrasinin
ışıklarını milletin kapattığını ve
milletin açtığını bilmesi gerekir, burada tekrar
hatırlatmakta da fayda görüyorum.
Şimdi, 15 Temmuz hain darbe girişiminden
sonra yargı camiası kendi temizliğini tüm kurumlardan önce
yapmıştır; bunlara minnet borçluyuz, çok önemli kararlar
almıştır, gece gündüz çalışmışlar, fedakârlıklar
yapmışlardır.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi Anayasa ve kendi kuruluş kanununa
açıkça aykırı kararlar aldığında yapılacak
bir şey yoktur, müracaat edilecek de bir şey yoktur çünkü kesindir,
bağlayıcıdır. Mesela yerel mahkemeler bireysel
başvurularda aldığı kararlarda, uygulamadaki hataları
önlemek için, görev gasbı nedeniyle yokluk kurumuna
başvurmaktadır, bu da tartışmalara sebep olmaktadır;
bunlara kesin çözümler bulunmalıdır. Anayasa Mahkemesi kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususları bireysel başvuruda inceleyemez, bunun
altını iki kere çizmek lazım. Yine, aldıkları
kararlarda yerel mahkemelerin almış olduğu mahkûmiyet
kararlarını Ben ortadan kaldırdım. diyemez, öyle bir
yetki yok. Ama görüyoruz, Sayın Berberoğlu kararında, 135inci
paragrafta, aklı başında hiçbir hukukçunun kabul edemeyeceği
şekilde Ben -senin- 14. Ağır Ceza Mahkemesinin
kararını kaldırdım. diyor. Yani içimizde çok değerli
hukukçular var, bu kabul edilebilir bir şey değil. Yani, Sayın
Berberoğlu bile 135inci paragrafı eleştirmiştir.
Bırak, iadeimuhakeme yapılsın, ne karar verilirse herkesin
başının tacı olsun ama maalesef işgüzarlıklar
yapılıyor.
Yine, Anayasa Mahkemesinin önemli görevlerinden biri
Yüce Divan yetkisidir. Bilindiği gibi, Yüce Divan, kanunda
yazılı kişilerin yargılanması görevini
üstlenmiştir. Anayasa Mahkemesi bunu yaparken Anayasa Mahkemesinin
yapısına ve üyelerine baktığımızda
yarısından fazlasının hukukçu
olmadığını, hukukçu olanların da çok azının
ceza hukukçusu olduğunu görüyoruz. Yüce Divan yargılamaları bir
ceza yargılamasıdır değerli arkadaşlar, bunun için
bunu ceza hukukçularının yapması lazım. Bunu, ilk defa ben
gündeme getiriyor değilim, çok çeşitli defalar
tartışıldı. Bu görev kesinlikle Yargıtaya
verilmelidir; ceza dairelerinden birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlar
da kesin olduğu için yine bir denetim yolu, bir kanun yolu olarak da
Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu konuda yetkilendirilmelidir değerli
arkadaşlar.
Şimdi, bir de bizdeki yargı sistemi belli;
idari yargı, adli yargı ve anayasa yargısı var.
Bunların arasında sık sık değişik kararlar
çıkıyor, bu kararlarda bir uyum sağlamak da mümkün değil,
bir birlik de sağlanamıyor. Bunun artık ağır
ağır tartışılması lazım. Yani içtihat
birliği oluşturmak için, hukuku geliştirmek için bir üst mahkeme
faydalı mıdır, zararlı mıdır? Bunun
tartışması yapılmalıdır.
Şimdi, terör örgütüyle irtibatlı,
iltisaklı insanların sosyal medyada, platformlarda sık sık
yakındığını görüyoruz. Ceza mahkemesi diyor ki:
İrtibatlı, iltisaklıdır ama terör örgütü üyesi
değildir, ondan hüküm kuramayız. Doğru, ceza mahkemelerinde
hüküm kurmak için şüpheyi yüzde yüz ortadan kaldırmak lazım,
belirlilik olması lazım. Ve bundan dolayı Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuru yapıldığında mahkemenin
aldığı karar şu: Efendim, Masumiyet karinesi ihlal
edilmiştir. Bunu bir tarafa koyalım, haklı gibi gözükür.
Danıştaya baktığımız
zaman, aynı kişi, aynı tip bir suç ve müracaatçı için
Danıştayın da söylediği şudur: Evet, irtibatlı,
iltisaklıdır ama ceza almamıştır, ama demokratik
nizama saygısı da yoktur. Bu irtibatlı, iltisaklı insanlarla
benim çalışma yükümlülüğüm de yoktur. Bize göre doğru olan
da budur çünkü devlete sadakat şarttır.
Arkadaşlar, aslında o kadar çok mesele var
ki vakit de bitmek üzere, ben yine birkaç hususu dile getireyim. Şimdi,
Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu
konusunda tartışma yok ama bir gerekçe yazıyor, adli yargı
gerekçeye çoğu zaman uygun davranmıyor, uymuyor da. Anayasa Mahkemesi
de Gerekçenin de bağlayıcı olarak
diyor. Oysa Anayasa
Mahkemesi kararlarına baktığımızda, aynı yönde oy
kullanan üyelerin farklı gerekçeler kullandığını
görüyoruz. Bundan dolayı, evet, karar bağlayıcıdır ama
gerekçe bağlayıcı değildir. Bunu Meclisin bir hüküm
altına alması lazım.
Değerli arkadaşlar, şimdi, son
günlerde sıkça gündeme getirilen tartışmalar var, gizli Anayasa
tartışmaları; Türkün, Türk milletinin, Atatürkün metinden
çıkarıldığı, yarı federal sistemin
tartışıldığı ve bunun da halktan gizlendiği
bir çalışmaya şahit oluyoruz. Hatta bu çalışmanın
içinde olan insanlar da bunu gizleyemiyor, gizlemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
FETİ YILDIZ (Devamla) Bitireceğim
efendim.
Halkı temsil edenler toplumsal çürümeye, suçun
yaygınlaşmasına, kamu düzeninin bozulmasına öncülük
edemezler. Kimsenin Anayasayı beğenme yükümlülüğü yoktur ama
anayasal kurallara değişene kadar uymak zorundadır. Bizim
Anayasamızın ilk 4 maddesi değiştirilemez,
değiştirilmesi tartışılamaz da. (MHP sıralarından
alkışlar)
Terör örgütü PKKnın arzuladığı
şekilde bir anayasa taslağı ya da yol haritasını
gizleyenlerin bunu gizlemelerine gerek yok. Beğenirler, beğenmezler;
hazırlasınlar, Türk toplumumuzla paylaşsınlar, herkes de
kimin ne olduğunu görsün.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi burada
bitirirken bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ankara Milletvekili Sayın Erkan
Haberal
Buyurun Sayın Haberal. (MHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, vazgeç
olmazsa ya, o kadar gönülsüz gidiyorsun ki.
MHP GRUBU ADINA ERKAN HABERAL (Ankara) Dinle,
acele etme.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk milliyetçiliğinin babası olarak
andığımız merhum Ziya Gökalp, kültürün halkın
geleneklerinden, eğilimlerinden, örflerinden, sözlü ve yazılı
edebiyatından, estetik ve iktisadi ürünlerinden oluştuğunu
söylemiş, kültürün bir milletin dili, dini, ahlaki, hukuki ve estetik
hayatlarının ahenkli bir bütünü olduğunu belirtmiştir. Ziya
Gökalpin yapmış olduğu bu tanımdan da
anlayacağımız üzere kültür, maddi ve manevi yönleriyle bizleri
bir arada tutan en önemli değerdir. Bu bağlamda,
varlığımızı sürdürmek için kültür değerlerimize
sahip çıkıp koruyarak gelecek nesillerimize aktarmalıyız.
Ülkemizde bu sene yapılan çalışmalar
tam da bu ruha mana ve değer katmaktadır. Ayasofya-ı Kebir
Cami-i Şerifinin dualarla, törenlerle açılması bizleri
ziyadesiyle mutlu ve memnun etmiştir. Cenab-ı Allah fethinden de
fatihinden de cami olarak açandan da açtırandan da razı olsun.
1826 yılında kurulan, dünyanın en eski
orkestralarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasının inşa edilen yeni salonu gurur tablomuzdur,
dünyaya sanat alanında verilen en güzel cevaplardan ve övünç
kaynağımızdır. Başkent Ankaranın kalbinde,
Ankara Kalesi ile Anıtkabir arasında, dünyadaki en güzel konser
salonlarından biri olarak gelenekten geleceğe bir köprü olmaya devam
edecektir. Bu salon için bütün imkânları seferber eden Sayın
Cumhurbaşkanımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmeleri, bir anlamda, Hükûmetin, bakanlıkların önceki
yıllara göre icraatlarını anlattıkları ve gelecek
dönemde yapacak olduklarına onay istedikleri, özünde ise millete hesap
verdikleri dönemdir. Bugünkü koşullar ve her yanımızı habis
bir ur gibi sarmış pandemi şartlarında
insanlarımız hayatlarını kaybederken devletimiz bütün
imkânlarını seferber ederek muazzam bir mücadele veriyorken geçen
yılki rakamlar göz önünde bulundurularak yapılan
değerlendirmelerle bir sonuç çıkarmaya çalışmak iyi
niyetten uzak bir haksızlık olur ki biz bunu tasvip etmeyiz,
edemeyiz.
Kültür ve Turizm Bakanlığının
sadece pandemi koşullarında başlattıkları ve öncü
oldukları çalışmalar sıralanırsa: Güvenli turizm
sertifikasyonu iş yeri çalışanları ve ziyaretçiler için
mükemmel bir çalışma olmuştur. Yine, otel, motel, tatil köyü ve
benzerlerinin KDV beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması
sektöre rahatlama getirmiştir. Seyahat Acentaları Birliği
aidatının 2020 yılı için alınmaması ve konaklama
vergilerinin ertelenmesi seyahat acentelerinde olumlu etki yaratmış,
Kredi Garanti Fonundan sağlanan destek ve Bakanlığın kamu
bankalarıyla yaptığı anlaşma neticesinde turizm
tesislerine verilen ucuz krediler kuşkusuz olarak sektörün boğulmasına
engel olmuştur.
Kongre, konser, fuar, lunapark giriş ücretlerinde
KDVnin yüzde 8e indirilmesi; sinema, tiyatro, opera ve bale giriş
ücretlerinde KDVnin yüzde 1e indirilmesi; devlet tiyatro
salonlarının sembolik ücretlerle özel tiyatrolara sunulması;
sanatçılara yapılan telif, kaşe ücretlerindeki artış
takdire şayan ve alkışlanacak eylemlerdir.
Çok önemsediğimiz Müze Kart
uygulamasının daha da yaygınlaştırılması ve
özellikle devlet bankalarının kredi kartlarıyla
anlaşılarak Müze Kart yerine geçmesi hakkımız ve dileğimizdir.
Turizm konusundaysa rakamlara takılmadan ve
demoralize olmadan yapılan desteklemelerin sürekliliğinde fayda
görmekteyiz. Şu anki koşullar özellikle deniz turizmi ve turistik
tesislerde bazı kalıcı yeniliklerin ve iyileştirilmelerin
yapılması açısından da fırsat olabilir. Nihayetinde
başka Türkiye yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiyedeki kadar
çeşitli ve yeterli turistik tesis işletmesi de bulunmamaktadır.
Özellikle üzerinde durmak istediğim acil önlem alınması gereken
bir konu -ki sadece Turizm Bakanlığının değil Çevre
Bakanlığının da bir konusudur- şudur: Devletin iskele
denilen yüzme ve güneşlenme alanlarına izin vermesinin sebebi kum
sahili olmayan, kayalık alanlarda vatandaşlara kolaylık ve imkân
sağlamaktır; peki, kumsalı olan sahil yerlerinde yan yana
sıralanmış bu yapılara verilen izinlerin amacı nedir?
2 kilometre kumsalda her pansiyona, her siteye bu yapıların
yapılmasına izin verilmesi iskele enflasyonu, görüntü kirliliği
oluşturmakta ve otele gidemeyen, sitelerde evi olmayan
insanlarımızın sahillerde denize girme imkânını
kısıtlamaktadır. En kısa sürede bu soruna bir çözüm
bulunmalı, gerekirse birleştirme yoluyla iskele sayıları
azaltılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, önce korumamız
lazım; tarihimizi korumamız lazım, tarihî eserlerimizi
korumamız lazım, kültürel mirasımızı korumamız lazım.
Gün yüzüne çıkarıp koruyamıyorsak bırakalım, yerinde
kalsın. Koruyabileceğimiz zaman gün yüzüne çıkarır, o zaman
tarihin yeni sayfalarında yerini aldırırız.
Belirtmek isterim ki arkeoloji turizmin
arkasında kalmamalı, kültür dokumuz turizmin gölgesine esir
olmamalıdır; tam tersi olarak, kültür dokumuz arkeolojimiz, tarihimiz
ve tabiat varlıklarımızla beraber turizmin dinamosu
olmalıdır.
Bir diğer önemli konu da tarihî ören yerlerinin
kazı ve restorasyonlarında sponsorlara kucak açmamızdır.
İlgili firmalar da yasal çerçevede, vergilerinden bu sponsorluk
harcamalarını düşmektedirler. Lakin, sponsorluk reklamı
kültür değerinin önüne geçmemeli, yapılan reklam o tarih dokusunun
ruhuna sahip olmamalı. Bıraksınlar, tarihin ruhu yerinde
kalsın.
Tarihin sıfır noktası olarak
ünlendirdiğimiz Göbeklitepe ve benzerlerinde, ziyaretçi merkezinden
başlayarak şirket reklamı taşıyan dolmuşlardan
kazı alanına ulaştığımız zaman dilimine
kadar sponsor ismiyle karşılaşmak doğrusu bir hayal
kırıklığıdır. Aynısı bir dönem Bodrum
Tiyatrosunun restorasyonunda başımıza gelmişti. Tarihten
bir örnek vermek gerekirse Divriği Ulu Camisi, ki bence kuvöz içerisinde
saklanması gereken bir tarihî eserimizdir; Evliya Çelebiye göre, methinde
diller kısır, kalem kırıktır. İşte, bu eseri
1243 yılında yapan Mimar Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem
Şah, bu muazzam esere imzasını, ismi eserin önüne geçmesin diye,
zaman içinde eriyerek yok olacak bir taşın üstüne
atmıştır. İşte, ecdat nerede, biz şimdi
neredeyiz?
Bakanlığımızın
almış olduğu arkeolojik kazıların on iki aya
çıkarılması kararı, çok yerinde ve isabetli bir
karardır. Şüphesiz on iki ayın her günü kazı yapılması
mümkün olmayacaktır. Lakin, restorasyon, bilimsel makaleler ve aktiviteler
sürekliliği sağlayacak, ören ve kazı alanını
canlı tutacaktır. Bir de istihdam edilecek arkeolog, restoratör ve
sanat tarihçilerini de düşünürsek çok yerinde bir uygulama olmuştur.
Arkeolojik kazı demişken, kadim Anadolu
toprakları üzerinde boy boylamış, soy soylamış
medeniyetlerin en eskilerinden bir tanesi Hatti
Uygarlığıdır. Yaklaşık beş bin
yıllık bir tarihten gelen Hattiler Ankarada -burada-
Ahlatlıbelden Boğazkaleye kadar uzanmışlardır. Ve
tarihte bir ilk olmuştur: İşgal eden Hititler, o zamanki ismiyle
Nesililer ilk defa asimile olmuşlardır; bir işgalci toplum,
işgal ettiği yerde asimilasyona uğramıştır. Bunu
söylememin nedeni, cumhuriyetin ilk yıllarında, Hititlerin
yapmış olduğu, şu anki ismiyle Gavur Kalesi olarak
bilinen kalenin arkeolojik çalışması için cebinden para veren,
destekleyen, yurt dışından arkeolojik mimar getiren, Mimar Von
der Ostena yaptıran ve arkasından Türk Tarih Kurumunu kendi
parasıyla kuran Mustafa Kemal Atatürktür. Şimdi, Atatürkün
kurduğu Türk Tarih Kurumunun on iki ay sürecek kazıları
desteklemesi, masraflarını karşılaması,
arkeologları, restoratörleri işe alması, Anadolu
medeniyetlerinin tarihlerinin aydınlatılmasında öncü rol
oynaması bu ruha bir saygı, bir idealin devamı, tarihsel bir
şuurun sonucudur. Türk Tarih Kurumu niye arkeolog işe alıyor?
diye soranlara da en güzel cevaptır.
Kıymetli milletvekilleri, konuşmama
Bakanlığın ilgili kuruluşu RTÜKle devam etmek isterim.
RTÜK, son hamlesiyle bizlerin takdirini kazanmıştır.
Kırmızı çizgiler aşıldığında devlet
doğal olarak reaksiyon gösterir, kurumlarının
varlığını ve milletinin değerlerini korur. Ülkemizin
varlığının, birliğinin, bekasının
teminatı, olmazsa olmazı Metehanın ordusuna saldırıp
hakaret edilirken kayıtsız kalamayan RTÜK Başkanı ve Üst
Kurul üyelerini kutluyoruz, alkışlıyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar) Yanlı diye tabir edilen
RTÜKün devlet yanlısı, millet yanlısı, memleket
yanlısı olması birilerinin kanına dokunsa da bizim için
gurur vesilesi olmuş, Türk milleti nezdinde de takdire mazhar
olmuştur.
Hakeza, RTÜK, son zamanlarda yaptığı
başarılı hamlelerle uluslararası yayıncıları
Türkiyeye getirmiş, ülkemize yeni istihdam ve ek kaynak
yaratmıştır. Gelmezler. Kaçarlar. denilen Netflix, Amazon
Prime, MUBI, Spotify, Deezer gibi uluslararası yayın
kuruluşları ülkemizde teker teker yayın lisansları
almaktadırlar. Ayrıca Kaçar. denilen Netflix İstanbulda ofis
açma kararı almıştır.
Yıllardır altını çizerek
söylediğimiz Türkçe, dil bayrağımızdır. düsturuna
riayetle, RTÜK yönetiminin, radyo ve televizyon yayınlarında güzel
Türkçemizin doğru ve düzgün, anlaşılır
konuşulması için yürüttüğü çalışmalar ve ekranlarda
aileye, kadına, çocuklara şiddete karşı
yaptığı mücadele milletimizi mutlu ve memnun etmiştir.
Son olarak, engelli kardeşlerimizi unutmayarak
farkındalıkları ve yayınlara ulaşabilmeleri için
işaret diline ve sesli betimlemelere ayrılan sürelerin
artırılması örnek bir çalışma olmuştur.
Sayın milletvekilleri, opera ve bale
alanında Sayın Bakan tarafından da açıklanan mevcut kültür
merkezlerine ek olarak Erciş Kültür Merkezinin
tamamlandığının, Burdur Kültür Merkezi
inşaatının ise yıl sonuna kadar
tamamlanacağının ve 4 adet kültür merkezinin daha projesinin
başlayacağının haberini almış olmak bizlere, Bakanlığımızın
sanat alanında etkin çalışmalar yaptığının
bir göstergesidir.
Ayrıyeten, en büyük temennimiz ise
sabırsızlıkla beklediğimiz, İstanbulda
yapımı devam eden Atatürk Kültür Merkezinin de bir an önce
tamamlanıp milletimizin hizmetine sunulmasıdır.
Kültürel gelişmeyi sağlayan en büyük
unsurlardan biri de tiyatrodur. Sanatsal ürünleri en etkili ve direkt yollarla
seyirciye aktaran bir araçtır. Tiyatrolar hem eleştirel
yaklaşır hem toplumu komplekslerinden arındırır.
Sorunlar üzerinde düşünme ve yargılamayı öğreten tiyatrolar
toplumun duyarlılığını ve bilincini de
artırır. Kültürel birikiminin pekişmesine ve
zenginleşmesine yardım eder. İnsanları ortak bir estetik
düzeyde buluşturur. İnsanı çok iyi bir şekilde yine
insanlara ve topluma tanıtır. İşte, bu amaç ve
doğrultuda pandemi koşullarında büyük bir özveriyle sahne alan
tiyatro sanatçılarımızı, özel çocuk tiyatroları
düzenleyerek 23 il, 19 merkez, 38 ilçede perde açan, ilaveten açık hava
yaz oyunlarıyla 21 temsil veren Devlet Tiyatroları yetkililerini
gönülden kutluyorum.
Geçen sene konuşmamda gene bu kürsüden dile
getirdiğim özel tiyatrolara sağlanan bütçenin
artırılması konusunda... Geçen sene özel tiyatrolara
ayrılan 6 milyon lira desteğin bu sene yaklaşık 3,5 kat artırılarak
21,5 milyon liraya çıkarılması çok yerinde bir karar
olmuştur. Bunun için de Sayın Bakan ve Bakanlık temsilcilerine ayrıyeten teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, fazlasıyla
önemsediğimiz ve arzu ettiğimiz bir diğer konu da
Ankaramıza, Beştepede Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
ve Millet Kütüphanesinin üçgeninde dünyanın en büyük müzelerinden birinin,
hatta en büyüğünün yapılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN HABERAL (Devamla) Hatti, Göbeklitepe, Hitit,
Frigya, Lidya, Truva, Urartu gibi uygarlıkların beşiği olan
memleketimizin, bize göre tarihleri dün sayılabilecek ülkelerin
yanında onlar gibi bir müzeye sahip olmaması üzücüdür.
İnsanlık tarihinden başlayarak Ön Türklerden ilk Türklere,
oradan Orta Asyadaki Türk medeniyetlerini içinde bulunduracak bir müze,
diğer müzelerimizin depolarındaki değerlerin de sergilenmesini
ve görülmesini sağlayacaktır.
Son olarak, geçen seneki konuşmamda
bahsettiğim bir hususu sizlere tekrar dile getirmek istiyorum. Ankara
Milletvekili, bir başkent çocuğu olarak Ankaramıza
dünyanın gıptayla bakacağı bir opera binası
yapılması arzusunda olduğumu, yapılana kadar da olmaya
devam edeceğimi sizlere bildirmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım, selamlayalım
lütfen.
ERKAN HABERAL (Devamla) Mevcut tarihî binanın
Türk sanat ve musikisi müzesi olarak değerlendirilip yeni muhteşem
bir opera binasıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasından sonra dünyaya Ankaradan açılabileceğimiz
hususunu sizlerin takdirine bırakıyor, Kültür ve Turizm
Bakanlığının 2021 yılı bütçesinin hayırlara
vesile olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Cemal Çetin, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Çetin. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMAL ÇETİN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Genel
Müdürlüğü, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı bütçeleri üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, vakıflar Türk
milletinin yüzlerce yıllık medeniyet mücadelesinden gelmiş ve
büyük bir coğrafyada etkisini hâlâ sürdüren, güçlü ve köklü
kurumlardır. Vakıflar, ecdadımızın hayır,
hasenat, dayanışma ve yardımlaşma işlerindeki
duyarlılık mirasını kültürel kimliğimizin önemli
yapı taşlarından biri olacak şekilde yaşatan
kuruluşlardır ve Türk hayırseverliğinin en güzel
numunelerindendir. Dünyada yardımlaşma, iyilik yapma, paylaşma,
adalet ve hakkaniyet gibi her toplum tarafından kabul gören evrensel
değerleri temsil eden değerler büyük Türk medeniyeti üzerinde
yükselmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, idare ve temsil
ettiği vakıflara ait kültür varlıklarını muhafaza ve
imar etmek, günün şartlarına göre ekonomik bir şekilde
yatırıma dönüştürmek ve işletmek için restorasyon veya
onarım yaptırmak, gereğinde de kiraya vermek sorumluluğunu
taşımaktadır. Bugün başta İstanbul olmak üzere
Anadolunun hangi şehrine giderseniz bu restorasyon
çalışmalarıyla karşılaşmak mümkündür. Tarihî
eserlere sahip çıkılması elbette takdirle
karşılanmalıdır ancak bu işlerin aceleye
getirilmemesi, ehil insanlara verilmesi ve rant merkezli
yapılmasının da önüne geçilmesi ecdadımıza
karşı sorumluluğumuzdur.
Vakıfların hukuk düzenimize,
geleneklerimize ve kamu düzenimize uygun faaliyetler yürütmek kaydıyla
toplum hayatında etkin rol üstlenmeleri ana hedefleri olmalıdır.
Vakıfların gelişmesi ve toplum hayatında ön plana
çıkması sağlanarak toplumsal ihtiyaçların daha iyi
karşılanması, kamuoyu denetiminin etkinleştirilmesi temin
edilmelidir. Vakıflar zamanın şartlarında değerlendirilmeli
ve amacını gerçekleştirmesi için de -yasal ve sosyal alanda
faaliyetlerini gerçekleştirmeleri için- uygun bir zemin
hazırlanmalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, TİKA,
Doğu Bloku ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından
sonra ortaya çıkan ihtiyaçlar kapsamında 480 sayılı
Kararnameyle 1992 yılında Türk İşbirliği ve
Kalkınma İdaresi Başkanlığı adıyla
Dışişleri Bakanlığına bağlı bir teknik
yardım kuruluşu olarak kurulmuştur ve bugün Kültür ve Turizm
Bakanlığına bağlıdır.
TİKA, kurulduğu 1992 yılından bu
yana Türk cumhuriyetlerinin kalkınma çabasına destek olmak üzere
önemli projeleri hayata geçirmiştir. Uluslararası ilişkiler
açısından bakıldığında bir yumuşak güç
unsuru taşıyan TİKAnın imkânları, görev alanına
uygun bir verimlilik çerçevesinde kullanılmıştır. Özellikle
Türkistan, Kafkasya, Balkanlar gibi Türk kökenli bölgeler öncelik
taşımalı, ayrıca TİKA bu bölgelerdeki faaliyetlerini,
FETÖnün devam etmekte olan çalışmalarını dikkate alarak ve
onları ortadan kaldıracak şekilde yürütmelidir. TİKA
faaliyetleri devletimizin siyasi, diplomatik ve ekonomik
açılımları için son derece önemlidir. Bu coğrafyalarda
kültürel varlıklarımızın korunmasına dönük yürütülen
faaliyetler artırılmalı, başta kültürel kimliğin
tahkimi olmak üzere Türk varlığını ayakta tutacak her
konuda etkin bir çaba gösterilmelidir. TİKAnın insan
kaynakları, fiziksel kapasitesi ve bütçe imkânları da
artırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı, yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm üretmek,
soydaş ve akraba topluluklarla ilişkileri güçlendirmek, ekonomik,
sosyal ve kültürel olarak daha yakın ilişkiler tesis edebilmek ve
ülkemize eğitim amacıyla gelen öğrencilerin ülkemizdeki
eğitim süreçlerinin başarılı bir şekilde
sonuçlandırılması için her türlü esası belirleyerek ilgili
kurumlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere kurulmuştur.
Yürüttüğü hizmetleri 4 ana başlık altında toplamak
mümkündür; bunlar, yurt dışındaki
vatandaşlarımıza yönelik faaliyetler, soydaş ve akraba
topluluklara yönelik faaliyetler, sivil toplum kuruluşlarına yönelik
ve kurumsal iş birlikleri kapsamında yürütülen faaliyetler ile
uluslararası öğrencilere yönelik faaliyetlerdir. Bu dönemde YTB
önemli projeler üretmiştir. Bu kurumun kurulmasıyla birlikte
atılan en önemli adımlardan biri de uluslararası
öğrencilere verilen devlet burslarının tek çatı altında
birleştirilerek merkezî ve dinamik bir burs sistemi oluşturulmuş
olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, dünyanın her
ülkesinde milyonlarca vatandaşımız yaşamaktadır; bunun
yanında, sosyokültürel ve tarihî bağlarla yakın ilişki
içerisinde olduğumuz geniş bir coğrafyada 300 milyona varan
soydaş ve akraba topluluklarımız diye ifade ettiğimiz
insanlarımız vardır. Gerek başka ülkelerde yaşayan
vatandaşlarımızın gerekse soydaş ve akraba
topluluklarımızın yegâne dayanağı Türkiye
Cumhuriyetimizdir. Yüzleri hep ülkemize dönüktür ve her zaman Türkiye Cumhuriyetinin
desteğini arkalarında görmek istemektedirler ancak
vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın
ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu hizmetlere yönelik
politikaların oluşturulmasında bir koordinasyon eksikliği
göze çarpmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak önceliklerimiz
arasında, yurt dışında Türkiye aleyhinde yapılan lobi
faaliyetlerine karşı tanıtımın
artırılması, bu tanıtımın sadece turizm
alanında değil siyasi ve sosyal alanlar itibarıyla
yapılması gelmektedir.
Ayrıca, millî kimliğimizin vazgeçilmez bir
ögesi olarak gördüğümüz Türkçenin doğru ve güzel kullanımı
esas olmalıdır. Milleti millet yapan temel unsurlardan biri dildir.
Türkçenin uluslararası düzeyde bilim, sanat, ticaret ve iletişim dili
olarak kullanılabilmesi için çalışmalar
yapılmalıdır. Türk devlet ve topluluklarıyla
ilişkilerimiz dilde, fikirde, işte birlik esasına
dayandırılmalıdır. Türkiye dışında
yaşayan vatandaşlarımızın yanı sıra, soydaşlarımızın
yaşadığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kafkasya,
Balkanlar, Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkiler başta
ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel olmak üzere her alanda geliştirilmeli
ve derinleştirilmelidir. Türk dünyasına ilişkin olarak
uygulanacak politikaların, bir eş güdüm içerisinde ve bütüncül bir
anlayışla, köklü dostluklar ve kalıcı ittifaklar
geliştirilmesine hizmet edecek şekilde tanzim edilmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış politikasıyla uyum içinde
atılacak tüm adımlarda, TİKA ve YTB eksik kadrolarının
en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir.
Geçen yıl ifade ettiğim gibi bu yıl
da altını çizerek tekrar ifade etmek isterim ki bölgesel ve küresel
liderlik hedefi olan Türkiye hedefi için TİKA ve YTB bütçelerinin
artırılması bir külfet olarak görülmemelidir. Tam tersine,
atılması gereken adımlar arasında öncelik olarak kabul
edilmelidir. Hem Türkiye dışında yaşayan
vatandaşlarımızın hem de soydaş ve akraba
topluluklarının, ayrıca, uzanacak yardım elimizi bekleyen,
dünyanın çeşitli yerlerindeki insanların talebi bu yöndedir.
Sözlerime burada son verirken, görüşülmekte
olan 2021 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlar
getirmesini diliyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi adına
son konuşmacı Sayın Kamil Aydın, Erzurum Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlar,
yürütmenin çok saygın temsilcileri; hepinizi konuşmamın
başında en kalbî duygularımla, saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, konuyla ilgili
olması hasebiyle bir iki şeye işaret edip daha sonra ilgili
kurumlarla ilgili gerçek konuşmamı ifade etmeye
çalışacağım.
Malumunuz, şahsım adına ifade etmem
gerekirse, beş yıllık bir milletvekilliği tecrübem
süresince maalesef, otuz yıllık akademik bilgi ve birikimimi altüst
eden, millet devlet kültür dil gibi sosyolojik kavramların
katledildiğine tanıklık ettik. Çünkü gerçekten sosyolojik
kavramların gelişim sürecine, tekamül sürecine
baktığınızda, hep ileriye dönük, aynen bir canlı
organizma gibi doğup, büyüyüp, gelişip olgunlaşması gibi,
kavramların da böyle bir süreçten geçtiğini biliyoruz. Yani bunu
spesifik örneklerle açıklamak gerekirse millet kavramı böyledir. En
küçük sosyolojik birliktelik aileyle başlar; bu aile sülaleye dönüşür,
aşirete dönüşür, klana dönüşür, daha sonra etnik gruplara
dönüşür ve en nihayetinde doruk noktası, zirve dediğimiz millet
olma olgusuna erişir. Bunu kültür için de söyleyebiliriz. Kültür yerelle
başlar, yerel kültürel değerler kendi içerisinde varlık bulur,
gelişir ve diğerleriyle etkileşime geçer, ulusal kültürü
oluşturan çok önemli bir unsur olur, daha sonra, oluşan bu millî
kültür dediğimiz varlık, sosyolojik varlık, evrensele
taşınınca artık medeniyetin çok önemli bir parçası
olmaya başlar. Peki, burada dil nerededir? Dil de bunları eklemleyen,
bunların ikamesini sağlayan çok önemli çimentodur.
Şimdi, niye bunları söyledik? Burada 2
türlü tavır söz konusu. Bir, bu sosyolojik tekâmül sürecini geriye
doğru işletmeye çalıştıran bir yaklaşım söz
konusu, bir de tam tersine, bu tekâmül sürecini artık olgunluğa
erişmiş, zirve noktasında bulunan yani milletleşme,
devletleşme, ulusal kültürleşme sürecini artık bundan sonra daha
ileriye taşıma, uluslararasına taşıma sürecine sahip
çıkan bir düşünce söz konusu. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
açık ve net söylüyoruz, biz 2ncinin yanındayız yani Birlikte
rahmet, ayrılıkta azap var. diyen bir sosyolojik
yaklaşımın taraftarıyız. Ama bunun aksini iddia etmek,
Allah korusun, ormanın bütünlüğünü görmeyip, ormanın
kardeşliğini görmeyip, birlikteliğini, direncini, mukavemetini
dikkate almayıp, sadece bir ağaca takılıp bir
ağacın özgürlüğü üzerinden yok olmaya doğru yelken açmak
bizim kabullenebileceğimiz bir şey değil. Ya da aile içerisinde,
ailenin herhangi bir bireyi üzerinden aile olmayı iddia etmek gibi
sosyolojik düşünceye aykırı bir davranıştır; yani
bölücüdür, ayrıştırıcıdır, ötekileştiricidir
kısaca ifade etmek gerekirse.
Saygıdeğer milletvekilleri, bunları
niye söyledim? Bir milletin ve onun kurumsal yapısı devletin
ilanihaye hayatiyetini sürdürebilmesi için içeride ve dışarıda
yeknesak bir siyasi söyleme ve duruşa sahip olması gerekir. Bu da
kısaca, içeride ve dışarıda, efendim, dünden bugüne,
yarına, yaşayıp yaşatarak kuşaktan kuşağa
aktardığımız siyasi, edebî, tarihî, hukuki, örfi tüm
değerler manzumesine katkı sağlayıcı nitelikte
tanıtımın yapılmasını öngörmektir. Bu
değerler manzumesi içerisinde, özellikle Türk milletinin birlik ve
bekasının güçlenmesini ve ebet müddet bir yapıya bürünmesini
sağlayan önemli unsurların başında dil birliği yani
ortak dil bilinci ve tarih şuuru gelmektedir. Diğer bir ifadeyle,
bizi biz yapan vazgeçilmez kültürel değerlerimizin en önemlisi, ses
bayrağımız dediğimiz güzel Türkçemiz ve maziden atiye
başı dik ve saygın bir biçimde ulaşmamızı
sağlayan o şanlı, şerefli tarihimiz ve o tarihimizi yazan
kahraman ecdadımızdır.
İşte bu millî duygu ve dünya
görüşüyle hareket eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu kültürel değerlerin
farkında olarak akamete uğramış millet olma potansiyelini
harekete geçirerek Millî Mücadeleyi başlatmış ve genç
cumhuriyeti kurmayı başarmıştır. Dahası, bu
kültürel değerlerin muhafaza ve müdafaası ile aynı zamanda
uluslararası boyuta taşınması konusunda büyük bir
hassasiyet ve öngörüde bulunarak Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunu
kurmuştur. 2 ayrı kurum olarak varlık bulan yapı, daha
sonra bünyesine Atatürk Kültür Merkezi ve Atatürk Araştırma Merkezini
de alarak bugün Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna
dönüşmüştür. Bugün bünyesindeki, kültürümüzün ana aksını
oluşturan ve hayat tarzımızı biçimlendiren dil ve tarihle
birlikte onların ürettiği değerlerimizi koruyup taşıyan
kurulların görev ve sorumluluklarına bakıldığında
ortak nokta, dilimizin, örfümüzün, tarih, sanat ve
edebiyatımızın anlaşılıp anlatılması,
aynı zamanda uluslararası boyutta hak ettiği yere
ulaşmasını sağlamak öngörülmektedir. Türk milletinin en
kalıcı hazine ve sermayesi olan kültürel değerlerin
yaşanıp yaşatılması, aynı zamanda tek millet,
çok devlet sürecine girilen siyasi bir gerçeğin de Türk dünyası ve
akraba toplulukları başta olmak üzere dünyanın her tarafına
taşınması gereken bir misyonun varlığından da söz
etmekteyiz.
Evet, bütün bunları deruhte ederken hassasiyetle
üzerinde duracağımız çok önemli sorumluluklarımız
bulunmaktadır. Bunu, biraz önce ifade ettiğimiz
Bakanlığımıza bağlı kurumlar hâlihazırda
misyon ve vizyonları çerçevesinde yapmaya gayret ediyorlar. Ama bu yeterli
mi? Yetmez. Bunlara ek, ilaveten, gerçekten, diğer kurumlarla büyük bir
iş birliği olması da gerekmektedir. Bunlar nedir? Maarif
Vakfıdır, Yunus Emre Vakfıdır, YTBdir ve diğer
benzeri yapılardır. O zaman tabii ki, bir taraftan elbette ki birlik
bütünlük içerisinde, millet olma şuuruyla, kültürümüzün ortak
değerimiz olduğunu ve kendi içerisindeki birtakım zenginliklerin
çatıştırılmasına müsaade etmeden, tam tersine, her
birinin kendi içerisinde de bir değer olduğunu ifade ederek bunu
uluslararası boyuta taşımak diğer kurumların da asli
görevleri arasındadır diye düşünüyoruz. Bunu niye söylüyoruz?
Güçlü devletlere baktığımızda, çok kıymetli
milletvekili arkadaşlar, inanın, onların hayatiyetini sürdürmesi
sadece ekonomik ya da savunma mekanizmalarına bağlı
değildir. Bugün, eğer somutlaştırmak gerekirse, eğer
bir Çin, Rusya ve İngiltere gibi bir devlet ve millet olma
geleneğinin önemli temsilcilerinden bahsedersek, bunları ayakta
tutan, sahip oldukları uzun menzilli balistik füzeleri değil ya da
ekonomik güçleri değil, geçmişten, atiden maziye dönük o kültürel
değerlerini, bir millet olma, bir bütünlük içerisinde yaşayıp,
yaşatıp aktarmasından geçmektedir. İşte, biz de çok
şükür, zor bir coğrafyada, zor jeopolitik önceliklere rağmen;
üzerimizdeki her türlü fitne fesat, iç ve dış mihrakların, bedhahların
plan ve projelerine rağmen bu coğrafyada hâlâ binlerce
yıllık varlıktan söz ediyorsak bunun da nedeni bizim de olmazsa
olmazımız o güçlü kültürel dokusal yapımızdır. Bundan
vazgeçemeyiz, hiçbir şeye feda edemeyiz. Hiçbir şeyi
ayrıştıramayız, daha doğrusu -metaforu biraz da öyle,
kültürel, spesifik bir alana çekerek söylüyorum- biz İspirin kuru
fasulyesi ile -biraz mutfak kültürüne dalarak söyleyeyim- Karadenizin kara
lahanasını tartıştıramayız, çatıştıramayız;
biz Gaziantepin baklavası ile efendim, kadayıf dolmasını
çatıştıramayız. Biz Adananın kebabı,
Urfanın kebabı ile efendim, Tekirdağın köftesini her
zaman bir birlik bütünlük içerisinde mutfağımızın, kültürel
dokumuzun çok önemli bir zenginliği olarak görür, öyle bakarız;
insanı da yaratılanların en şereflisi olarak sever, öyle
saygı duyarız. İşte Milliyetçi Hareket Partili olmanın
gerçekten anlamı da önemi de budur.
Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birinci turda Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Birinci turda Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına ilk konuşmacı, Gaziantep Milletvekili Sayın
Mahmut Toğrul.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Kamu Denetçiliği Kurumu
bütçesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun
sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen
sevgili yurttaşlarımızı saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Meclisin
açılışından sonra kabul edilen ilk Anayasa 1921
Anayasasının 1inci maddesinde ve mevcut cari
Anayasamızın da 6ncı maddesinde Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. ilkesi yer alıyor. Arkamızdaki
duvarda da Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
yazıyor. Gerçek bu mudur? Gerçek artık değişmiştir,
egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil,
sarayındır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle
birlikte Parlamentonun gücü ve etkisi elinden alındı. Sistem
değişikliği yapılırken denilmişti ki: Meclisin
denge denetleme yetkisi artırılacak, kuvvetler
ayrılığı daha güçlendirilecek. Peki, gerçek böyle mi oldu?
Ne yazık ki gerçek böyle değil. Geldiğimiz noktada demokratik
parlamenter sistemin güçlendirilmesi gerekirken adım adım ne
yazık ki demokratik parlamenter sistem tasfiye edildi. Demokrasilerin ana
omurgası kuvvetler ayrılığı ilkesidir yani yasama,
yürütme ve yargı demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kuvvetler
ayrılığı, aynı zamanda gücün demokratik kurallar
içerisinde denetlenmesi anlamına gelir. Ancak üzülerek ifade etmeliyiz ki
son Anayasa değişikliğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi
yetkilerini kısıtlamış, çağdaş demokrasilerin
vazgeçilmez olan kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan
kaldırılmış, tam tersi, güçler birliğine
evrilmiştir. Bundandır ki şu anda siyasi ortamda, Meclis
halkın gözünde tüm saygınlığını yitirmiştir.
Buradan Meclis Başkanına bütün samimiyetimizle sormak istiyoruz.
Gerçekten, bu Meclisin tam olarak misyonunu oynadığını
düşünüyor musunuz? Üzerinizde hiçbir baskı olmadan ve özgür bir
şekilde karar verebiliyor musunuz? Bu Meclis en temel hakkı olan yasa
yapma hakkını dahi özgürce yapamıyor, saraydan ferman
yazılır gibi yasaların çerçevesi çiziliyor ve Meclis ise sadece işin
geriye kalan angarya kısmını yerine getiriyor. Meclisin
gündemini saray ve küçük ortak belirliyor, Meclis sarayın bir noteri gibi
çalışıyor.
Sayın milletvekilleri, genel anlamda demokratik
ülkelerde bütçeler üzerine yapılan eleştiri ve önermeler, daha
önemlisi, yurttaşların temsilcileri olan milletvekillerinin yani
Parlamentonun bütçe üzerindeki denetim hakkıdır. Halkın ya da
onun adına karar vermeye yetkili organların söz sahibi
olmalarını ifade eden bütçe hakkı, en somut hâliyle Parlamento
üzerinde kullanılır. Oysa bugün bütçe hakkı, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin elinde artık değildir. Yasamanın yürütmenin
kontrol altında tutulması bakımından eldeki en güçlü
silahı olan bütçe hakkı, ucube Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle fiilen kaybedilmiştir ve Parlamento âdeta yetkisiz
bırakılmıştır. Yasama, bütçeye ilişkin yürütmeye
bir kısıtlama getiremediği gibi yürütmenin faaliyetlerini de
izleyemiyor. Peki, faaliyetlerine dair tek bir kelam etmediğiniz,
edemediğiniz yürütme ne durumda? Değerli arkadaşlar, yürütme
yoldan çıkmış, yürütme çok ciddi hak ihlalleri ve yolsuzluklarla
karşı karşıyadır. Buna dur demesi gereken yasama yani
Meclis iken Meclis de bu görevini yerine getirmiyor. Meclisin şu ana kadar
yürütmenin uygulamalarına dair yapmış olduğu tek bir eleştirisi
yoktur. Bu Meclis işlevsel olarak en zayıf dönemini
yaşıyor. Bundan daha zayıf bir Meclis maalesef yoktur.
Sayın vekiller, hazırlanan bütçenin
işçi, yoksul, genç, kadın ve emeklilerin ihtiyaçlarını
karşılayacak durumda olmadığı ortadadır. Bu bütçe,
ne sosyal devlet bütçesi ne tasarruf bütçesi ne kalkınma bütçesi ne de
halkın bütçesidir. Bu, doğrudan sarayın ve beşli çetenin
bütçesidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçeler, hazırlanırken en az bir yıllık
öngörüyle ve beş yıllık perspektifle doğruluk, samimiyet,
mali saydamlık ve konjoktürel dalgalanmalarla mücadele edecek şekilde
hazırlanır. Fakat bu bütçeye bakıldığında,
üretimi teşvik etmekten ziyade finans merkezlerini finanse eden, rantçı
bir bütçe görünümündedir. 2021 bütçesi, krizle mücadele edecek bütçe olmaktan
uzak, ülkenin yükünü çalışanlar ve dar gelirliler üzerine
yıkmış bir bütçedir. Bu bütçe, sonuçta ekonomik
kırılma, beraberinde işsizlik ve yoksulluk getirecek, ekonomik
sorunların daha da derinleşmesine yol açacaktır. Bu bütçe, 2021
yılında makro ekonomik krizin devam edeceğinin göstergesi olup
sonuç olarak kamunun finansman ihtiyacını yüksek faiz
oranlarıyla yapılacak borçlanmalarla gidereceğini
göstermektedir. Ortaya çıkan bu resmin anlamı, ya ek bütçe ya da
borçlanmayla birlikte artan vergiler olacaktır. 2020 yılında hem
küresel ölçekte yaşanan coronavirüs salgını hem de Türkiye
ekonomisindeki kırılganlıklardan ötürü bütçede öngörülen vergi
geliri rakamlarına ulaşılması mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Meclisin en önemli
denetim yollarından biri yazılı sorular ve araştırma
önergeleridir. Binlerce soru önergeleri veriliyor, büyük bir kısmına
ilgili bakanlıklar tarafından cevap verilmiyor, bir kısmı
ise kaba ve yaralayıcı olduğu iddia edilerek iade ediliyor.
Örneğin Antep Beybahçe katliamı diyoruz, katliam sözü
geçtiği için iade ediyorsunuz. Dersim soykırımı diyoruz,
soykırım kelimesi geçtiği için iade ediyorsunuz.
İşkence dediğimiz için önergelerimiz reddediliyor. Kürt
illeri diyoruz, reddediliyor. Kürdistan diyoruz, reddediliyor. Size sormak
istiyoruz değerli milletvekilleri: Biz soykırım katliam ve
işkence değil de yaşanan bu hakikatlere ne diyelim ya da siz
bu önergelerde geçen sorunlara böyle yaklaşarak sorunu çözmüş mü
oluyorsunuz. Siz, bu ifadeleri yok sayarak kanayan yarayı
kangrenleştirmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Bizim soru
önergelerimizi iade ediyorsunuz fakat süresi içerisinde cevaplanmayan
önergelere dair Meclis tek kelime etmiyor. Biz soru önergelerimizde onlarca
soru soruyoruz, basmakalıp, bir satırlık cevap veriliyor. Meclis
Başkanı bir gün dahi yürütmeye şunu söylemiş midir?
Vekillerim size bu kadar soru soruyor, bu kadar ciddiyetsizce siz cevap
veriyorsunuz. Bu kabul edilemez. diyebiliyor mu? Demiyor.
Değerli arkadaşlar, milletvekilleri ne
durumda? Şu kürsünün dokunulmazlığı bile ciddi risk
altında çünkü bu kürsü, aslında her türlü ifadenin
kullanılacağı bir kürsüyken bazı ifadelerden dolayı
milletvekillerine ceza kesilmeye çalışılıyor.
Dışarıda milletvekilleri kollukla karşı
karşıya getirilmek isteniyor. Binlerce fezlekeyle yargı âdeta
milletvekillerini susturmak istiyor. Binlerce fezleke gönderiliyor; tamamı
milletvekillerinin konuşmaları, tamamı yaptıkları konuşmalar,
söylemler. Peki, ne yapılmak isteniyor? Milletvekilinin sermayesi
konuşmaktır. Konuşmak dışında milletvekili ne
yapacaktır, bunu söylemek gerekiyor.
Peki, değerli arkadaşlar, bu Meclis, kendi
çalışanları yani bu Mecliste çalışan idari personel
için ne durumda? Bu Meclis, kendi çalışanlarının
emeğini adil bir şekilde dağıtmıyor; deyim yerindeyse
terzi söküğünü dikemiyor. Meclis çalışanlarımız
ücretten eşit şekilde yararlanmıyor. Aynı işi yapan
kişilerin maaşı aynı değil. Birçok defa dile
getirmemize rağmen, sözleşmeli personelin kıdem tazminatı
hakkı yok sayılmaya devam ediyor. Danışman
arkadaşların maaşları dışında hiçbir
güvencesi yok, işten ayrıldıklarında hiçbir özlük
hakları yok. Sözleşmeli personelin haksız sözleşme iptaline
yönelik hiçbir düzenleme mevcut değil. Daha önce taşeron olarak
çalışan, şu anda sözleşmeye geçirilen personelin
haklarında en ufak bir değişiklik
yaşanmamıştır, sadece isimleri değişti; daha önce
taşeron çalışanlardı, şimdi sözleşmeli
çalışanlar. Mecliste çalışan sözleşmeli personelin
kıdem tazminatı hakkı tanınmalıdır, özlük
hakları korunmalı ve desteklenmelidir. Tüm personelin sendikal
hakları korunmalı ve desteklenmelidir.
Sayın milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumuna gelince: Toplumsal
sorunları, hak ve hak ihlallerinin büyük bir çoğunluğunu
maalesef görmezden gelmiş, hukuka uygun kararlar vermekten çok dönemin
siyasi atmosferine uygun kararlar vererek aslında kuruluş
amacını ihlal etmiştir. Belediyelere haksızca bir
şekilde kayyum atandı fakat Kamu Başdenetçisi bu konuya dair tek
bir söz etmedi. KHKlerle vicdansızca bir kamu emekçisi tasfiyesi
yaşandı ve kurulan OHAL Komisyonu bu mağduriyeti daha
derinleştirmekten başka bir şey yapmadı; ne yazık ki
Kamu Başdenetçisi bu konuya dair kılını
kıpırdatmadı. Barış akademisyenleriyle ilgili Anayasa
Mahkemesinin verdiği karar var, uygulanmıyor, tüm yerel mahkemelerde
beraat ettiler ama görevlerine dönmüyorlar; kamu denetçisi bu konuda tek söz
etmedi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
MAHMUT TOĞRUL
(Devamla) Tamamlıyorum Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Kamu Başdenetçisinin, kolluğun yapmış olduğu bu kadar
zulme ve keyfîliğe dair tek bir soruşturması yok. Demokratik bir ülkede kamu
Başdenetçisi, kamuda yaşanan sorunların üzerine gider,
sorumluları açığa çıkarır ve hesap vermelerinin yolunu
açar ama bizim ülkemizde bu konuda maalesef ki tek bir örnek yok. Değerli
arkadaşlar, kurumun varlığı dahi yurttaşlar
tarafından bilinmiyor; bilinse de içtihatlar gerekçesiyle başvurular
sekteye uğruyor, Kamu Denetçiliği Kurumunun hak
arayışında etkisiz ve işlevsiz olduğu
açıktır. Hatta Cumhurbaşkanlığı
İletişim Merkezi CİMER bile, kamuoyu tarafından Kamu
Denetçiliği Kurumundan daha çok biliniyor. CİMERe yapılan 2018
yılında 2 milyon 875 bin 879 adet başvuruya karşın
Kamu Denetçiliği Kurumuna 2018 yılında sadece 17.585, 2019
yılında ise 10.221 başvuru yapılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Bitiriyorum, son
cümlem Başkanım.
BAŞKAN Selamlayalım.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Tamam
Başkanım.
Sadece bu yönüyle bakıldığında
bile, Kuruma ayrılan bütçe, işlevini yerine getirmediği için
aslında gereksiz yere ayrılmış bir bütçedir. Kamu
Denetçiliği bu şekildeyken bu bütçenin bu Kuruma tahsis edilmesi,
aslında, gereksiz bir yere bütçenin tahsis edilmesi anlamına geliyor.
Normalde, değerli arkadaşlar, bu Meclisin birincil görevi kendi
çalışanlarını milletvekillerinin
saygınlığını korumasıdır, bunu
hatırlatıyorum.
Cumhuriyetin 100üncü yılında, 2023
yılında, biz demokratik cumhuriyeti kuracağız ve
demokrasiyle bu cumhuriyeti taçlandıracağız diyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ebrü Günay, Mardin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Günay. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA EBRÜ GÜNAY (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; buradan sizleri ve ekranları
başında bizleri izleyen halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Bütçe teklifini, tüm dünyayı etkisi altına
alan pandemi şartlarında tartışıyoruz. Bilindiği
üzere, salgının varlık ve yokluk ekseninde süren etkisi,
ekonomiden sosyal yaşama, eğitimden adalete dek çok ciddi etkileri
oldu. Pandemiyle mücadelede halkın sağlığını
gözeten, yaşamlarına devam etmelerini sağlayacak politikalar
yerine, onlara IBAN göndererek çözüm arayan ve halk sağlığı
yerine sermayenin sağlığını düşünerek tüm verileri
saklayan bir iktidarla karşı karşıya kaldık.
Yaşadığı yapısal krizlere
yeni krizler ekleyen iktidar, bizleri daha da yoksullaştırmaktan
başka bir şey yapmadı. Tam da böylesi bir süreçte, hiçbir
şey olmamış gibi bir önceki yılın bütçesini
olduğu gibi tekrardan bütçe olarak Meclise sunuyorlar.
Bütçe demek, adil bir gelecek kurmak, yaşama
verilen değer ve bu değerleri savunmak demektir. Halkın bu
bütçedeki söz ve denetleme hakkına da evrensel olarak bütçe hakkı
denilir.
Sunulan bütçeden de görüldüğü üzere bütçe
hakkı gasbedilmiş, sadece sarayın hakkına dem
vurulmuştur. Halktan değil saraydan, savaştan ve yandaştan
yana kullanılan, hepimize değil yüzde 1e çalışan bir
bütçeyle karşı karşıyayız. Bu hâliyle sarayın
bütçesi, emek sömürüsünün, gelir adaletsizliğinin, bölgesel
eşitsizliğin, doğa katliamının, cinsiyet
ayrımcılığının bütçesidir. Sarayın bütçesi,
israfın, yolsuzluğun, talanın, rantın bütçesidir,
halkın bütçesi değildir.
Ülkeyi lüks, israf ve yolsuzlukla maalesef ki
boğdunuz. Diyanetin 2020 yılı takvimi için 9 milyon TL
harcadığı basına yansımıştı. Bu rakam,
yaklaşık olarak 3.870 asgari ücretlinin bir aylık
maaşına, Cumhurbaşkanının yedi aylık
maaşının 15 katına denk geliyor. 2021 yılı için
ise takvime harcanacak olan miktar 10,5 milyon TL olarak belirlendi. Talan ve
gasptan ibaret kayyum rejiminin ise sadece Mardinde yaptığı
yolsuzluğun Türkiye tarihinde eşi ve benzeri yoktur.
Yoksulluğu derinleştirdiniz. Vekillik
yaptığımız bölge kentleri, İllerde Yaşam Endeksi
sıralamasında genellikle son sıralarda. Sigortasız
çalışanların yüzde 20si ve işsizlerin yüzde 20si maalesef
bu kentlerde. En yüksek işsizlik oranları da bölge kentlerinde olup
ortalama yüzde 20 ve 30 civarında. Kadınlarda ise bu oran yüzde 43e
kadar yükselmekte maalesef. Bölge kentlerinin nüfusunun ve iş yerlerinin
büyük çoğunluğunu kapsayan Mardin, Urfa, Diyarbakır, Antep,
Erzurum ve Van Büyükşehirleri başta olmak üzere bütün kentlerde var
olan yoksulluk ve işsizlik pandemi nedeniyle daha da
derinleşmiştir.
Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim buradan:
Sarayın bütçesi, emek sömürüsünün, gelir adaletsizliğinin, bölgesel
eşitsizliğin, doğa katliamının ve cinsiyet
ayrımcılığının bütçesidir. Sarayın bütçesi,
israfın, yolsuzluğun, talanın bütçesidir ve bizler buna mecbur
değiliz.
2021 yılı, emekçiler, emekliler,
kadınlar, gençler, çiftçiler, esnaflar, işsizler için çok zorlu bir
yıl olacak. Pandemiyle artan işsizlik ve yoksulluğa
karşı vatandaşlarımızı ekonomik güvenceye alacak
bir bütçe yapmalıyız. 2021 yılı bütçe tercihlerini
değiştirerek tüm vatandaşların temel
ihtiyaçlarını güvence altına alan, gelir adaletsizliğini ve
bölgesel eşitsizliği azaltan, doğayı koruyan, halk
sağlığını önceleyen, cinsiyet eşitlikçi,
barıştan ve emekten yana bir bütçe yapabiliriz ve bu nedenle de buradan
bir kez daha halkın bütçesini öneriyoruz ve halkın bütçesini de
savunmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi
sarayın hukuk komisyonuna maalesef ki dönüşmüştür. Türkiyede
bir iç hukuktan bahsetmek uzun bir süredir artık mümkün değil.
Anayasa Mahkemesi, tek adam rejiminin çizdiği sınırların
dışına çıkmaktan itinayla kaçınmakta ama bu hâliyle
bile zaman zaman iktidara yaranamamaktadır. Türkiyedeki hukuk devletinin
garantisi konumunda olan, demokrasinin garantörü olan Anayasa Mahkemesi,
verdiği kararlarla en başta kendisini hiçe saymış ve
görevini yerine getirmemiştir. Bunu birçok davada ne yazık ki gördük.
15 üyesinden 12sinin doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından
belirlendiği Anayasa Mahkemesinin kararlarının ve üyelerinin
tarafsız ve bağımsız karar vermesi maalesef beklenemez.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi Başkanının hafızalardan
silinmeyen Cumhurbaşkanının önünde iki büklüm eğildiği
fotoğrafı da buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
Cumhurbaşkanını yargılayabilecek yetkileri olan bir
makamın Başkanının o duruşu, en üst mahkemenin dahi
bağımsız olmadığını açıkça
göstermiştir. Yerel mahkemelerin bile Anayasa Mahkemesinin verdiği
kararları tanımamasına şahitlik ettik.
Değerli Arkadaşlar bakın, Anayasa
Mahkemesinin açıkladığı güncel başvuru
istatistiklerine göre 2020nin ilk 9 ayında mahkemeye 30.584 bireysel
başvuru yapılmıştır. Böylece bireysel başvuru
yolunun açıldığı 23 Eylül 2012 tarihinden 30 Eylül 2020
tarihine kadar Anayasa Mahkemesine yapılan toplam bireysel başvuru
sayısı 285.220ye ulaşmıştır. Verilen ihlal
kararlarının hak ve özgürlüklere göre dağılımı
incelendiğinde, ilk sırayı yüzde 55,2lik oranla adil
yargılanma hakkı ihlalinin aldığı maalesef görülüyor.
Önceki dönem Eş Genel Başkanımız
Selahattin Demirtaş için tutukluluk süresinin makul olmaması
nedeniyle yapılan başvuruda ihlal kararı veren Anayasa
Mahkemesi, AİHMnin Demirtaşın uzun tutukluluğunun hukuki
değil, siyasi olduğu dolayısıyla da serbest
bırakılması gerektiği yönünde verdiği karara
rağmen, başka dosya gerekçesiyle, 20 Eylül 2019dan itibaren tekrar
tutuklanmasını değerlendirmeye almayarak hukuki değil,
siyasi bir karara imza attığını bir kez daha
göstermiştir.
Yine, AİHM, Aralık 2019da,
Kavalanın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek
ihlalin ortadan kalkması için derhâl tahliye edilmesi
çağrısını yapmış, Türkiyenin karara
uymaması üzerine denetim süreci başlatmıştı. Gezi
davasından beraat eder etmez başka bir suçlamayla yeniden tutuklanan
Osman Kavalanın başvurusunun öncelikli olarak işleme
konulduğu bilgisini veren Anayasa Mahkemesi, elle tutulur bir hukuki
gerekçe göstermeden, Kavala tarafından yapılan bireysel
başvurunun görüşülmesini ertelediğini duyurmuştur. Anayasa
Mahkemesinin, Cumhurbaşkanına hakaret içerikli bireysel
başvuruları benzer şekilde yıllarca beklettiği
düşünüldüğünde, iktidara ters düşecek dosyaları incelemekten
imtina ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
İktidar, askıya alınan Anayasa,
şiddet aracına dönüştürülen hukukla kriz yaratarak büyümeyi,
büyüdükçe de krizlerle ayakta kalmayı amaçlıyor. Yargı
üzerindeki bu baskıyı, yargı üzerindeki yürütme tahakkümünü ve
yargı mensuplarının vicdanlarını çöpe atmış
olmalarını, cübbelerine açmış oldukları iliklerini HDP
olarak asla kabul etmediğimizi buradan bir kez daha söylemek isterim. Er
ya da geç yeniden hukukun üstünlüğü sağlandığında,
üstünlerin hukukuna son verildiği zaman, bu hukuksuzluğu
yapanları, hangi düzeyde olursa olsun hukuku çiğnemiş
olanları, yürütmenin baskılarına boyun eğenleri ve
yürütmeyle hareket etmiş olanları, elbette bağımsız,
tarafsız bir yargı tarafından hukuki bir süreç bekleyecektir ve
herkes elbette bağımsız, tarafsız bir yargıya hesap
verecektir.
Talimatsız hareket edemeyen yargının
cezaevlerine yansımasına da değinmek gerek buradan bir kez daha.
Cezaevlerinde uzun süredir hak ihlalleri ve insan hakları onuruna
aykırı uygulamaların yaşandığı herkesçe
biliniyor ve oralar âdeta fiziksel ve psikolojik işkence mekânlarına
dönüşmüş durumda. Hapishanelerde başta yaşam hakkı
olmak üzere mahpuslar, aşırı doluluk, ciddi sağlık
sorunları, tecrit ve izolasyon koşullarıyla işkenceye maruz
bırakılmaktadır. Tüm bu tecrit politikalarının en
ağırı ise İmralı Cezaevinde uygulanmaktadır.
Hiçbir evrensel hukuk normunda karşılığı bulunmayan
keyfî ve gayriinsani uygulamalarla özel bir politikanın yürütüldüğü
İmralı sisteminde ağır tecrit koşullarında tutulan
Abdullah Öcalana, Ömer Hayri Konara, Hamili Yıldırıma ve
Veysi Aktaşa aile ve avukat görüşmeleri
yaptırılmamaktadır ve Hükûmet bu politikaya, hiçbir hukuki
gerekçe bulunmadığı hâlde, bir devlet politikası olarak
devam etmektedir ki yetkililerin Hiçbir engel yok. diyen
açıklamalarına rağmen bu engellemeler ve kısıtlamalar
devam ediyor. Sayın Öcalana uygulanan
ağırlaştırılmış tecrit uygulamasına son
verilmesi ve hâlihazırda cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin
pandemi sürecinde daha da katmerlenmesine tepki göstermek amacıyla
cezaevlerinde başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevleri
bugün 13üncü gününde. Bugün, İmralıda uygulanan mutlak tecrit
hâlinin istisna hâli olmaktan çıkıp tüm Türkiyede uygulandığını
hep birlikte görüyoruz. Bu nedenle, ilk yapılması gereken
İmralı tecrit sisteminin ön koşulsuz bir şekilde
kaldırılması ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine bir
an önce son verilmesidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, söz sırası
Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryakide.
Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştayın bütçesi, raporları, yetkisi ve
yetkilerinin sınırlandırılması konusunda
görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle hepinizi, ayrıca ekranları
başında ve sosyal medyadan bizleri izleyen, dinleyen bütün
yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Bir selam
da cezaevinde rehin tutulan Eş Genel Başkanlarımıza,
milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza ve partili
arkadaşlarımıza; buradan hepsine kucak dolusu sevgi ve
selamlarımı iletiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Suç örgütü liderlerinin, rüşvetçilerin,
irtikâpçıların cezaevinden bırakıldığı
Rehin tutulan arkadaşlarımızın ise özgürlüklerine
kavuşacakları günlerin uzak olmadığını söylemek
isterim. Özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmeye, yürütmeye devam
edeceğiz, gözünüz arkada kalmasın. Tek kaygımız var, o da
cezaevinde rehin tutulan arkadaşlarımıza layık olmak. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayıştayın en önemli özelliği
bağımsızlık. Elbette Sayıştay bütçesinin
amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı
konusunda yasadan yana Sayıştay taraf ama Sayıştayın
en önemli özelliği, bağımsızlığı. Peki, bu
bağımsızlığın güvencesi var mı? Evet, var.
Sayıştay Başkan ve üyeleri azledilemiyor, kendileri istemedikçe
altmış beş yaşından önce emekli edilemiyor, meslek
mensupları hâkim ve savcıların sahip olduğu teminatlara
sahip. Sayıştay; denetimlerini Meclis adına yapıyor,
raporlarını Meclisle birlikte kamuoyuna sunuyor ancak Meclisle
organik bir bağı yok. Sayıştayın bütçesi, Hazine ve Maliye
Bakanlığının onayına tabi değil ve doğrudan
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderiliyor.
Ben Sayıştayın kurumsal kapasitesinin
bütün birikimiyle birlikte yeterli olduğuna inananlardanım.
Sayıştay, aynı zamanda pek çok uluslararası denetim ve
çalışma grubunun üyesi; hatta Avrupa sayıştaylar örgütü
EUROSAInın 2014-2017 yılları arasında Birinci Başkan
Yardımcılığını yaptı ve 2017den bugüne de
Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor.
Dolayısıyla Sayıştayın uluslararası bir
saygınlığı da var. Peki, Sayıştay bu kurumsal
kapasitesi, birikimi ve uluslararası saygınlığına
karşı görevini bağımsız bir şekilde yürütüyor mu?
Daha doğrusu şöyle sormak gerekir: Yürütebiliyor mu, yürütmesine izin
veriliyor mu? Ben emin değilim. Bu konuda sadece bir örnek vermek isterim:
Sayıştay tarafından yayınlanmış, Meclise
sunulmuş raporlar üzerinden Adalet ve Kalkınma Partili belediyelerin
veya kayyumların usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını
anlatıyoruz. Sayıştay ne yapıyor? Hemen cevap veriyor,
diyor ki: Benim yayınladığım rapor o anlama gelmiyor.
Peki, aynı Sayıştay için diyoruz ki: Sayıştayın
denetim yetkisi kısıtlanıyor, Varlık Fonu gibi devasa
şirketlerin yer aldığı kurumlar Sayıştay denetimi
dışına çıkarılıyor. O zaman Sayıştay
suspus, hiçbir cevap vermiyor. Bu durumda Sayıştayın
bağımsız olduğunu düşünür müsünüz, düşünmeseniz
de kuşku duymaz mısınız? Ama buna rağmen, bizler,
parti olarak her zaman Sayıştayın denetim yetkisinin
genişletilmesini savunduk, kamu kurum ve kuruluşlarının
tamamının Sayıştayın denetiminde olması
gerektiğini söyledik. Bunu bütün muhalefet partileri savunuyor. Emin olun,
bugün iktidar ortağı olan partiler yarın muhalefete
düşsünler, kesintisiz biçimde her kurumun Sayıştay denetimine
tabi olması gerektiğini söyleyecekler.
Peki, şimdi ne yapıyor iktidar? Sosyal
Güvenlik Kurumunun Sayıştay denetiminden çıkarılması için
bir kapı aralıyor. Diyanet İşleri
Başkanlığının hac ve umre seyahatleri için
yaptığı tüm harcamaları Sayıştay denetiminin
dışına çıkarıyor. Bir kısmı
Sayıştay denetiminin kapsamında olsa da Halkbanktan Ziraat
Bankasına, Borsa İstanbuldan PTTye, TPAOdan TÜRKSATa, at
yarışlarından piyangoya kadar her kurumun içinde yer
aldığı Türkiye Varlık Fonunu Sayıştay denetiminin
dışına çıkarıyor.
Bakın, 60 milyar dolarlık Türkiye
Varlık Fonu borç yaratan bir kuruma dönüştü. 2016da kurulan
Varlık Fonunun borçları 37 milyar TLden önce 75 milyar TLye,
ardından 194 milyar 643 milyona, geçen yıl da 284 milyar 185 milyona
çıktı. Yani yalnız 2018-2019 yılları arasında
borcu yüzde 46 arttı. Peki, bünyesinde ülkemizin en değerli
şirketlerini barındıran Varlık Fonu kâr etmedi mi? Etti. Ne
kadar? 2018 yılında 17 milyar 126 milyon olan net kârı, 2019
yılında 8 milyar 854 milyona düştü. Yani ne oldu? Kârı
yüzde 48 düştü, borcu da yüzde 46 arttı. Bütün dünyada ne için
kuruluyor varlık fonları? Zenginliği gelecek kuşaklara aktarmak
için. Peki, Türkiye Varlık Fonu ne yapıyor? Gelecek kuşaklara
borç aktarıyor, borç devrediyor ve bunun hesabını vermemek için
Sayıştay denetimi dışına çıkarılıyor,
denetimin kapsamı daraltılıyor.
Hangi kurum Sayıştay denetiminden
kaçırılsa âdeta bir kara delik oluşturuyor. Bakın, PTT
Varlık Fonuna aktarıldığında kasasında 650 milyon
TL vardı; iki yılda, yalnız iki yılda, Fona devredildikten
iki yıl sonra 900 milyon TL zarar etti.
Şehir hastaneleri 2011 yılından bu
yana en büyük kara deliklerden biri. Sağlık Bakanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığının
açıkladığı 2020 yılının ilk altı
aylık verilerine göre, şehir hastanelerine 2,4 milyar TL aktarılmış.
Bırakın Sayıştay denetimini, şehir hastaneleriyle
ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı
şehir hastaneleri için Ne yatan hasta ne ameliyat olan hasta ne
poliklinik hastası ne servis hastası; hiçbiri konusunda biz hasta
garantisi vermedik. diyor. Vermediniz; peki, vermediyseniz bu şehir
hastaneleriyle ilgili yapılan sözleşmeleri niye kamuoyundan
saklıyorsunuz, niye Sayıştay denetimi dışında
tutuyorsunuz?
Bakın, bir başka örnek: Dev bütçesiyle
Sayıştay denetimi dışında bırakılan Türkiye
Diyanet Vakfı. 2017-2018-2019 yılları arasında 2 milyar 400
milyon lira harcamış. Nereye? Bilmiyoruz. Neden? Çünkü
Sayıştay denetimi yok.
Bir de Sayıştayın
denetleyebildiği kurumlar var. Sayıştayın denetlediği
kurumlarla ilgili hazırladığı raporlardan en azından
hangi usulsüzlükleri yaptıklarını bir parça öğrenebiliyoruz.
Ben size birkaç tanesini söyleyeyim: Bazı hizmet alımlarında
uygun olmayan alım usulleri kullanılmış, herhangi bir ihale
usulü kullanılmadan hizmet alımı yoluyla yurt içi, yurt
dışı uçak biletleri alınmış, ecrimisil gelirleri
eksik muhasebeleştirilmiş, vadesinde tahsil edilemeyen kira ve
irtifak hakkı bedelleri, gelirlerden takipli alacaklar hesabında
izlenemiyormuş; Bakanlık tarafından diğer kamu idarelerine
tahsis edilen hazine taşınmazlarına ilişkin muhasebe
işlemlerinin hiçbiri tamamlanmamış; Türkiye Şoförler ve
Otomobilciler Federasyonu tarafından basılı kâğıtlar
ve plakaların satışından elde edilen net gelirin yüzde
60lık kısmı yanlış hesaplanmış, Emniyet
Genel Müdürlüğü hesabına yatırılmamış, eksik
yatırılan tutar muhasebe hesaplarında da görülmüyormuş;
adli ve idari davalarda yasal süre içerisinde borçlar ödenmiyormuş, bu
nedenle kamu her seferinde zarara uğratılıyormuş; kiraya
verilen stadyumun kısmi onarımı
karşılığında kira alınmamış; Kredi
Garanti Fonunun hazine destekli kefalet kullanan
yararlanıcılarından tahvil edemediği kefalet komisyonu
alacakları bulunamamış; stoklarda bulunan altın ve
gümüşlerin mali tablolarda gerçeğe uygun değerleri
gösterilmiyormuş; uzuyor da uzuyor. Evet, bunlar da
Sayıştayın inceleyerek görebildikleri.
Sağ olsun Sayıştay sayesinde kayyum yolsuzluklarının
da en azından bir kısmını gördük. Şunu söyleyeyim:
Sayıştay uygunluk denetimi yapıyor yani yerindelik denetimi
yapmıyor. Bu ne demek? Yani kayyum 1.500 kişiye yemek verdiğinde
Sen bu 1.500 kişiye niye yemek verdin? diye sormuyor ya da 64
kişilik lokantada 1.500 kişi niye yemek yedi? diye sormuyor; sadece
faturası var mı, yok mu ona bakıyor. Veya diyelim ki Mardine
Millî Savunma Bakanı gidiyor, İçişleri Bakanı gidiyor,
hatta eski bir bakan gidiyor; bunların araçlarının
kiralanmasına kadar her tür bedeli kayyum ödüyor ama Sayıştay
Sen bu parayı niye ödüyorsun? diye sormuyor, sadece faturası var
mı, yok mu diye bakıyor. Ama bu uygunluk denetimi sırasında
bile pek çok şey bulabiliyor.
Bakın, ben size sadece birkaç tane örnek
vereceğim: Mardin Kızıltepe kayyumu kanuna aykırı
biçimde pazarlık usulüyle pek çok taşınmazı kiraya
vermiş, canı kimi istiyorsa çağırmış ona kiraya
vermiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkan.
Yetmemiş, Sayıştay denetim sonucunda
bir rapor hazırlamış, sorular sormuş, cevaplarını
istemiş; beyefendi veya hanımefendi cevap verme zahmetinde bile
bulunmamış.
Bitlis Hizan kayyumu da aynı şekilde bütün
kiralamaları yapmış.
Tunceli kayyumu, ihalelerde taahhüt kaydı
tutmamış; 11 milyon 417 bin 290 TLnin ilgili hesaplara
kaydedilmediğini vurgulamış yine Sayıştay.
Başkale kayyumu, il millî eğitim
müdürlüğüne öğretmenevi, sağlık müdürlüğüne devlet
hastanesi yeri olarak tahsis edilen arsanın muhasebeleştirmesini
yapmamış, il özel idaresinden devralınan 582
taşınmazı kayıt altına almamış; yine,
kayyum, Personel AŞnin sermaye payını yönetmeliğe uygun
biçimde muhasebeleştirmemiş; İller Bankasından alınan
krediler hesaplarda izlenemiyormuş, eksik yer almış; belediyenin
taşınmazlarını kiraya vermiş ama ilgili hesaplarda
kaydını tutmamış.
Evet, denetim iyidir; Sayıştay, bu
denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapıyor. Bu yüzden
Sayıştayın yetkisini kısıtlamayın, varlık
amacına uygun olarak bağımsız çalışmasına
izin verin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Antalya Milletvekili Sayın Kemal
Bülbül.
Buyurun Sayın Bülbül. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli üyeler, Sayın Bakan, değerli Komisyon
üyeleri; hapishanelerde rehin hâlde, tecrit hâlde bizi izleyen Selo can, Figen
can, İdris can, Sebahat can, Gülten can; sizleri canıgönülden sevgi
ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar) Ve cismi canım, kalbi devranım, aşkım
imanım Türkiye halkları, sizleri sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. Kültür Bakanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum ve sorularla başlayacağım.
Sayın Bakan, 10 Aralık 2020 günü Almanya
Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde sizin mevkidaşınızın da
dâhil olduğu, Hükûmet yetkililerinin de dâhil olduğu bir
toplantıda Almanya Alevi Birlikleri Federasyonunun kamu tüzel
kişiliği tanınacak ve Aleviler Almanyada tüm inanç grupları
gibi bütün inançsal, kültürel, sosyal, ekonomik haklara sahip olacaklar
Siz
böyle bir şey yapmadınız, yapmıyorsunuz,
yapmayacaksınız. 3 Haziran 2009da Alevi açılımı, Kürt
açılımı, Roman açılımı
başlattınız, ıkındınız
sıkındınız, yapamadınız çünkü zihin
kabızısınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Bakan, dün burada Eş Genel
Başkanımız Sevgili Mithat Sancar da ifade etti, 6 Aralık
1963te Ankaranın göbeğinde, Ihlamur Sokakta kurulu bulunan ve o
günden bu yana sanatsal çalışmalarını yürüten AST salonunu
boşaltmak zorunda kaldı, şu utanç verici şeye bakar
mısınız?
Buradan, Rutkay Azize; buradan, Yeşim
Dormana; buradan, AST sanatçılarına; ASTı büyüten,
yaşatan, bizi sanatla donatan dostlara sevgi ve saygılar sunuyorum.
Sevgili Bakan, sizin bu dağ keçileriyle
sorununuz nedir, sevgili Bakan? Bu dağ keçilerinden alıp
veremediğiniz nedir? (HDP sıralarından alkışlar)
Dersime Amerikadan katil gelecek.
Sevgili Dersimliler, Hardi dervişin
insanları, dervişin yurdunun insanları; siz hakikati bilirsiniz.
Sakın ola ki keçilerinize, geyiklerinize dokundurmayasınız; önünde
kalkan olasınız, geçit vermeyesiniz sevgili Dersimliler.
Dersimde tarikat yapılanması var
bakın. Dersimdeki tarikat yapılanması neymiş bir
bakalım, bu tarikatlar: Munzur Eğitim ve Kültüre Hizmet Derneği,
Süleymancılar; Ehlibeyt Sevenler Eğitim Kültür ve Sosyal
Yardımlaşma Derneği, Menzil; Ensar Vakfı şubesi,
Birlik Vakfı Tunceli Şubesi, İlim Yayma Cemiyeti, TÜGVA Tunceli
Temsilciliği, Millî Beka Derneği
Sevgili Dersimliler, bunları kampüsün içinden
çıkamayacak hâle getirin, yoksa sizden davacı olurum. Hakka ve
hakikate, yola ve erkâna hizmet eden biri olarak, Dersime niyazla gelen biri
olarak sizden davacı olurum; bunları kampüsün
sınırlarından dışarıya çıkarmayın
sevgili Dersimliler.
Başka? Sevgili Bakan, 2021 yılı,
hünkâr Hacı Bektaş ve Yunus Emre Yılı ilan edilecek.
Hararet nârdadır sacda değildir,/ Marifet hırkada, tacda
değildir,/ Her ne arar isen kendinde ara,/ Kudüste, Mekkede, hacda
değildir. diyen Hacı Bektaşın yılı;/ Ayak idik
baş olduk, kuru idik yaş olduk,/ Kanatlandık kuş olduk, uçtuk
elhamdülillah./ Taptuk'un tapusunda, kul olduk kapusunda,/ Yunus miskin
çiğ idik, piştik elhamdülillah. diyen Yunusun yılı
olacak; var mı bir planınız Sayın Bakan? Bununla ilgili bir
planınınız, bir programınız var mı yoksa lise
müsamereleri gibi programlarla mı bunu geçiştirmeyi deneyeceksiniz?
Sizin, Ahmedi Haniyle sorununuz nedir? Sizin,
belediyelerimiz tarafından sitelerinde yayınlanan Kürtçe ilan ve Kürt
diliyle sorununuz nedir? Sizin, Roboski anıtıyla sorununuz nedir?
Sizin, Kürt tarihi ve kültürüyle ilgili sorununuz nedir? (HDP
sıralarından alkışlar) Sizin, Türkiyeyi bir boydan bir
boya kaplayan erenler ve evliyalarla ilgili sorununuz nedir? Alevi inancı
hâlâ niye yasaklıdır?
Yüz kırk beş yıllık borcunuz var
bize. Yüz kırk beş yıldır Alevi toplumundan vergi alıp
başka inançlara dağıtıyorsunuz. Bu,
hırsızlıktır; bu, ayıptır; bu, günahtır. Yüz
kırk beş yıldır borcunuz var bize. (HDP
sıralarından alkışlar) Hacı Bektaş Veli
dergâhının müze statüsüyle ziyarete açık olduğu devirde
aldığınız müze paralarını ne yaptınız?
Dergâhlarımızdan müze bilet kesimi diye
aldığınız paraları ne yaptınız, bunları
niye Alevi toplumuna hizmet olarak geri vermiyorsunuz?
Söylenecek çok şey var: Turizm emekçilerinin
durumu, turizmin durumu, Antalyanın durumu, müzisyenlerin durumu,
tiyatroların durumu, sanatçıların durumu; darda, zorda, aç,
yoksul, ekmeğe muhtaç olan ve intihar eden müzisyenlerin durumu; hangi
birini anlatacağız? Âdeta bir kıyamet senaryosu, âdeta hazin bir
tablo; âdeta yağmalanmış, yakılmış,
yıkılmış bir tablo ve bunun adına kültür deniyor,
bunun adına Kültür Bakanlığı deniyor. Sizin Türkiye
halklarının kültürüyle ne sorununuz olabilir?
Bu kürsüden demiştim ki: Şu et ve
tırnağı, şu Aleviler ve Kürtler Türkiyenin
çimentosudur. lafını çöpe atın; biz mozaik de değiliz,
çimento da değiliz. Biz, Kürtler ve Aleviler olarak neyiz? Bütün Türkiye
haklarıyla kan ve canız; birimiz kandır, öbürü candır.
Oynamayın, üstümüze gelmeyin, değerlerimizi katletmeyin; kan giderse
can da gider, can giderse siz altında kalırsınız.
Ayıptır, günahtır, yazıktır! Bu değerleri
yaşatmak varken, bu değerleri bir arada, eşit
koşullarda, eşit yurttaşlık anlayışıyla
yaşatmak, donatmak, kabul etmek, saygı duymak ve geliştirmek
varken sistematik asimilasyon politikasıyla bunu yürütmek ve akabinde de
Kürt kardeşlerim, Alevi kardeşlerim diyerek güzelleme yapmak
ayıptır, utanç vericidir. (HDP sıralarından
alkışlar) Biz kimsenin kardeşi değiliz. Biz eşit olmak
istiyoruz, biz yurttaş olmak istiyoruz.
Bakar
mısınız, RTÜK Başkanı ne diyor?
Cumhurbaşkanının söylediği benim için emirdir.
Cumhuriyette emir olmaz efendi. Burası cumhuriyet; sen,
hükümdarlıkla, padişahlıkla yönetilmiyorsun; aklını
başına topla, aklını başına devşir. Emirle,
fermanla iş yapmıyoruz; demokrasiyle, yasayla, hukukla işle
yapıyoruz. Bunların yapılması gerekiyor.
Bunun
dışında, sevgili dostlar, bakar mısınız kaç tane
cemevimizin kapısı kırıldı, kaç tane cemevimizin içine
gaz bombası atıldı?
Sayın Kültür
Bakanı, Ayasofyanın minberine kılıçla çıkan Diyanet
İşleri Başkanını İbadethanede silah olmaz.
İbadethaneye silah girdiğinde tahakküm ve egemenlik girer; eşitlik,
hakikat ve adalet ortadan kalkar; dolayısıyla ibadethaneye
kılıçla girmek suçtur. Niye suç işliyorsunuz? diye niye
uyarmıyorsunuz? O kılıç neyi ifade ediyor? O kılıçla
kim tehdit ediliyor? Şalvarı şaltak Osmanlı/ Eğeri
kaltak Osmanlı/ Ekende yok biçende yok/ Yiyende ortak
Osmanlının mirasını mı sürdürmek istiyorsunuz?
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Yazıklar olsun sana ya!
KEMAL BÜLBÜL
(Devamla) Onların yaptığı gibi sistematik olarak Türk ve
Türkmen Alevileri, Kürt Alevileri, Arap Alevileri ortadan kaldırmak,
varlığını yok etmek mi istiyorsunuz? Böyle bir kültür
politikası olabilir mi? Birlikte yaşadığınız
halkların kültürüne, sanatına, diline, varlığına
kastederek, yok sayarak, asimilasyona uğratarak,
başkalaştırarak bir kültür politikası olmaz; yoksa bütçeniz
istatistiklerden ibaret. Eyvallah, bütçenizde rakamlar bol, bütçenizde sayılar
oldukça fazla fakat rakamlar, istatistikler, sayılar hakikati ifade
etmiyor. Bütçenizi bir tek hakikatle ifade edebiliriz: Bu bütçe
inkârcıdır, bu bütçe tekçidir, bu bütçe ırkçıdır, bu
bütçe varlığımızı reddetmektedir; o hâlde bu bütçe
meşru değildir, demokratik değildir. Bu bütçeye
rızalık vermiyoruz, bu bütçeyi kabul etmiyoruz Alevi toplumu olarak
da Kürt halkı olarak da ve sevgili aziz Türk halkı olarak da.
Aziz Türk halkı, size sesleniyorum: Niye bu
ırkçılığa karşı Biz Kürtlerle, biz Alevilerle,
biz Türkiye halklarıyla eşit koşullarda yaşamak istiyoruz.
demiyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Aziz Türk halkı, bu halklar birlikte
yaşamak, birlikte geleceği kurgulamak zorundadır; bu, sosyal
tarihî bir görevdir. Aziz Türk halkı, sen bunun lokomotifisin, sen bunun
öncüsüsün; birlikte yaşadığın mazlum halkların,
Kürtlerin, Arapların, Ermenilerin, Süryanilerin, Rumların,
adını sayamadığım kadar halkların
varlığına sahip çık. Aziz Türk halkı, farklı
inanç ve kültürlerle birlikte eşit yurttaş olarak yaşamanın
mücadelesini kabul edeceğini, bunu yürüteceğini ve bu iktidarın
tekçi, inkârcı tutumuna son vereceğini biliyor, buna inanıyor ve
şöyle diyorum: Sevgili dostlar, demimiz devran ola, rehberimiz
Şah-ı Merdan ola, rehberimiz Hak ola, yardımcımız halk
ola, cümle mazlumlara aşk ola; Allah eyvallah. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Sayın
Başkan, söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Bülbül, niye söz istediniz?
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) 60a göre söz
istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika veriyorum,
uzatmayacağım.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
4.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün,
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, hem bir olgunluktan, çiğlikten sonra pişmekten bahsedip
Yunus Emreden, Hacı Bektaş Velilerden bahsedip kin ve nefretten
başka bir şeyin olmadığı bir konuşma dinledik.
Kimden ne alacağınız var? Burada, bu memlekette eşit bir
şekilde aynı hukuk düzeni içerisinde, aynı anayasal düzen
içerisinde, aynı haklara sahip insanlar olarak yaşıyoruz ve hep
birlikte Türk milletiyiz. diyorsak burada neyin alacağını
kimden tahsil etmeye kalkacaksınız siz? Yüz kırk senelik
alacakmış.
Tuncelide olanları, kurulan bir yapıya
Kapıdan dışarıya çıkartmayın. diyecek kadar
faşizan bir yaklaşıma sahip olan birisi, Türkiye Cumhuriyeti
devletini ve Türk milletini faşistlikle itham etmektedir. Bunun kabul
edilebilir bir tarafı yoktur. Burada kalkıp da kimse bunu, bu sözleri
dinlemek mecburiyetinde değildir.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akarın, kürsüden
yapılan konuşmalara yapılacak eleştiri ya da sataşma
nedeniyle söz taleplerini o grubun konuşmaları tamamlandıktan
sonra karşılayacağına, azami dikkat gösterilirse
görüşmelerin rahat bir şekilde yürütülebileceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
konuşmacıların kürsüden yaptığı konuşmalar
konusunda getireceğiniz eleştiriler ya da sataşmadan söz
taleplerini, o grubun konuşmaları tamamlandıktan sonra
karşılayacağımı söylemiştim. 60a göre söz talep
edip kürsüde konuşulanlara eleştirileri getirdiğinizde,
aynı hak diğer Grup Başkan Vekillerine de düşmektedir. O
nedenle buna azami dikkat gösterirsek hem rahat bir şekilde
görüşmeleri sürdürürüz hem de sonunda Grup Başkan Vekilleri
konuşmalar ve konuşmacılar hakkında kendi fikirlerini
açıklayabilirler.
Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, başta söyleseydiniz ben söz almazdım, onu ifade edeyim.
BAŞKAN Peki.
Tabii, bir yol açtık; şimdi bu son tur
olmak üzere, bir de Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Beştaşa da sadece bir dakika söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, önce hatibimize doğrudan sataşma var. Kin ve
nefret üzerine bir konuşma. dedi. Sataşmadan söz istiyoruz. Ben
kendi söz hakkımı
BAŞKAN Evet, sataşmadan kürsüden iki
dakika söz veriyorum, uzatmayacağım ve ikinci bir sataşma veya
60a göre söz talebini karşılamayacağım. Turun sonunda bu
talepleri karşılayacağız arkadaşlar.
Buyurun.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Antalya
Milletvekili Kemal Bülbülün, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Üslubumuz ve konuşma tonumuz hakkında
buradan yola çıkarak sert bir konuşma olduğu söyleniyorsa
hitabet kemalattandır, kemalatı anlamamak da cehalettendir; bir. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) O kemalat, sizin
anladığınız kemalat cehalet. Cehalet çukurunun içine
düşmüşsünüz.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) İkincisi: Ben asla
nefretten, asla karşı karşıya gelmekten, çatışmadan
değil; beraberlikten, eşit yurttaşlıktan, birlikte Türkiye
halklarının eşit yaşamından söz ettim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Külahımıza anlat onu!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Evet, Dersimde
ırkçılık yapılıyor, asimilasyon yapılıyorsa
tekrar ediyorum, bu asimilasyona karşı onları o kampüsten
çıkarmayın sevgili Dersim halkı; benim söylediğim budur.
Asla...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kürt bebeklerini
öldüren o hainlere laf söyleyeceksin önce sen!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Kürt ve hain yoktur, sizin
bu söylediğiniz hainliktir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Öyle yok öyle!
BAŞKAN Sayın Bülbül... Sayın
Bülbül...
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Boşu boşuna
sertleşmeyin. Biz devletimizin...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kundaklardaki
bebekleri öldürenlere laf söyleyeceksin! Öyle bir dünya yok!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekili ve
Sayın Hatip Bülbül, ikinizin de soyadı Bülbül olduğu için
ikinize birlikte hitap ediyorum.
Lütfen, Genel Kurula konuşun Sayın Hatip
Bülbül.
Sayın Grup Başkan Vekili, Sayın
Bülbül, siz de lütfen müdahale etmeyin.
Buyurun.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Onlara
söyleyeceksin önce! Öyle bir dünya yok!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) Soyaddaşım kendi
kendine böyle öfkelenerek, şey yaparak hakikati
bastıracağını sanıyor. Biz hakikatten söz ediyoruz,
eşitlikten, adaletten söz ediyoruz. Cümle Türkiye ve cümle Parlamento da
buna tanıktır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kin de sende,
öfke de sende; bizde öfke yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş, müsaade
ederseniz...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Lütfen,
çok önemli.
BAŞKAN İki Sayın Bülbül
karşılıklı zaten birbirlerini anlattılar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, hayır, ben...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Söz
vermeyeceğinizi söylediniz Sayın Başkan, ben de söz
isteyeceğim.
BAŞKAN Ama Sayın Bülbül, siz yolu
açtığınız için birer dakika vereceğim dedim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, söz vermeyeceğinizi söylediniz, ben de söz isterim.
BAŞKAN Sayın Bülbül, müdahale etmeyin
lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Söz
vermeyeceğinizi söylediniz.
BAŞKAN Azami düzeyde demokratik bir
şekilde yönetmeye çalışıyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben bunun üzerine
talepte bulunurum efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Beştaş, ben size
yerinizden bir dakika söz verdim ama bu sözünüzü siz Sayın Bülbüle
kullandırdınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kin ve
nefret üzerine konuşması...
BAŞKAN Evet, haklısınız,
haklısınız ama tur sonunda yani sizin grubun
konuşmaları bittikten sonra yerinizden veya kürsüden söz verebilirim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, çok önemli bir nokta var, izin verir misiniz bir
dakikada söyleyeceğim?
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin
lütfen.
Buyurun...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ben söz talep
ederim.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, istediği kadar söz talep etsin, burada hepimiz
Grup Başkan Vekilleri olarak sözümüzü kuracağız.
Ben iki noktayı not aldım, hatibimiz cevap
verdi. Bir: Sizi dinlemek zorunda değil kimse. dedi. İkincisi de
yerinden -Grup Başkan Vekili olduğunu unuttu- Böyle bir dünya yok.
dedi. Hayır efendim, dinleyeceksiniz, kuzu kuzu dinleyeceksiniz! Biz
nasıl sizi dinliyorsak siz de dinleyeceksiniz! (HDP sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Beştaş...
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Tehdit
bu ya, tehdit!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) O
yüzden, biz bu konuşma hakkını Sayın Bülbülden ya da MHPden
almadık; biz halktan aldık, halkın verdiği yetkiyle burada
bütün milletvekilleri gibi sözümüzü kuruyoruz, kurmaya devam edeceğiz.
Öyle bir dünya yok, oradan oturup bizi tehdit edemezler. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, tutanaklara geçsin: Bu memleket, kimin kuzu kimin kurt
olduğunu biliyor, Allahın izniyle onun da hakkını veririz;
onu da söyleyeyim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Tehdit var, tehdit.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bu, açık bir tehdittir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Niye tehdit, niye
tehdit?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kurt
olduklarını söylüyorlar, kurtluklarını gayet iyi biliyoruz.
Yani bu konuda övünüyorlar ama umurumuzda olmadığı da
zabıtlara geçsin yani.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne yapacaksın? Mafyayı mı üstümüze
salacaksın?
BAŞKAN Evet, Türkiye Cumhuriyeti
Parlamentosundayız. Herkes konuşacak, herkes meramını
anlatacak; bu kürsü serbest kürsü, herkes konuşacak, herkes anlatacak ve
hepimiz birbirimizi dinleyeceğiz arkadaşlar.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani, bu
Meclisin sahibi onlar değil, bu memleketin sahibi onlar değil. Oradan
bize parmak sallayamazlar!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Alaattin Çakıcı bizi tehdit edecek.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir şey yok ya!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Konuşamazsınız. demedim, Dinlemek zorunda değiliz.
dedim.
BAŞKAN Hayır hayır, size bir
şey söylemiyorum Sayın Bülbül.
Birbirimizi dinlemezsek anlaşamayız,
birbirimizi tehdit edersek problemleri çözemeyiz. Bu kürsüden konuşan
arkadaşlara ve birbirimize saygı gösterirsek problemleri çok daha
rahat çözeriz diye düşünüyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi konuşma
sırası, Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylanda.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları
başında bizi izleyen değerli halkımız; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Aynı zamanda şu anda cezaevlerinde rehin
tutulan, başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak
üzere, bütün siyasi rehinlere de buradan selamlarımı iletiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar) Aynı zamanda vekili
olduğum Diyarbakırın sevgili Belediye Eş Başkanı
Selçuk Mızraklıya da selamlarımı iletiyorum: Merhaba
Selçuk Başkan! (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın
cezaevindeki siyasi rehinelere yani birkaç yıl önceye kadar burada oturan
arkadaşlarımıza selam gönderiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakın, Tek adam
rejimiyle Türkiye uçacak. dediniz, Türkiye baş aşağı
çakıldı; hem ekonomik kriz yaşıyoruz hem siyasi kriz
yaşıyoruz hem de toplumsal bir kriz yaşıyoruz. Bakın,
bu bütçede esnaflarla ilgili herhangi bir destek yok, işçilerle ilgili
herhangi bir destek yok. Neden? Çünkü yalnızca
saraylarınızı, yandaşlarınızı ve savaş
politikalarınızı düşünüyorsunuz. Saraylara, savaşlara,
yandaşlara ve faizlere kaynak ayırıyorsunuz. Londradaki o faiz
baronlarına 10 milyarlarca, 100 milyarlarca lira destek
ayırıyorsunuz. Neden? Çünkü tek adam rejimini sürdürmekten başka
bir derdiniz yok.
Bakın arkadaşlar, birileri tek adam rejimini
kurmak isteyebilir, herkesi buna göre hizaya çekmek isteyebilir; Amerikada
Trump da bunu istedi. Ama onları dengeleyecek ve denetleyecek güçler varsa
orada tek adam rejimleri ancak bir yere kadar yol alabilir. Bakın, Trump
da -sonu geldi- tek adam olmak istedi ama orada dengeleyici, denetleyici
kurumlar vardı -Sayın Süreyya Sadi Bilgiç de dinlerse- orada Meclis
var, Kongre var, Senato var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Biraz evvel sen de
aynısını yapıyordun orada konuşurken, Kâmil!
GARO PAYLAN (Devamla) Bunlar, tek adam
iddiasında olanları dengeleyip denetliyor.
Değerli arkadaşlar, saraydan
vicdansız ve adaletsiz bir bütçe geldi. Bakın, Komisyonda beş
hafta boyunca görüştük, saraydan gelen vicdansız ve adaletsiz
bütçeden bir virgül değiştiremedik arkadaşlar; işte,
Meclisimiz bu hâlde, bir virgülü değiştiremedik. İşte,
halktan yana olmayan bu bütçenin bu Meclis bir virgülünü
değiştiremedi. İşte, demokrasiler denge ve denetlemenin
olabildiği rejimlerdir arkadaşlar. Türkiyede denge, denetleme rejimi
çökmüştür; denge, denetleme rejimi iflas etmiştir. Meclisimiz
dengeleyip denetleme vazifesini görememektedir, saraydan gelen fermanlar
nasıl geliyorsa öyle geçmektedir maalesef.
Bakın, orada başka dengeleyecek,
denetleyecek kurumlar oturuyor; yargı temsilcileri oturuyor, Anayasa
Mahkemesi temsilcisi burada oturuyor. Ama maalesef ülkemizde Anayasa Mahkemesi
kararları uygulanmıyor arkadaşlar, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Yani artık,
hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede
yaşıyoruz. Böyle bir ülkede şunu bilin: Hiçbirimiz güvende
değiliz. Bugün şöyle bakabilirsiniz: Efendim, HDPliler için
uygulanmıyor, Enis Berberoğlu için uygulanmıyor. Ama emin olun,
bugün ayarını bozduğunuz kantar, yarın sizi de tartacak;
hep böyle olmuştur, hep birileri zulmetmiştir, zannetmiştir ki,
efendim, dükkân onun, her zaman bu böyle gidecek ama adaletin
kantarını bozanlar aynı kantarda
tartılmışlardır ve o gün adalet, adalet diye inim inim
inlemişlerdir. Siz de yaşayacaksınız ama o gün sizin
hakkınızı da biz koruyacağız arkadaşlar.
Bakın, diğer dengeleyici, denetleyici
kurum ne? Kamu Denetçiliği. Ya arkadaşlar, helikopterlerden insanlar
atılıp, linç edilip öldürüldü ülkemizde. Kamu denetçileri demokratik
ülkelerde böyle bir durumda devreye geçerler, o zalim anlayışı
yargılarlar, Bir vatandaşımızı helikopterden
atamazsın, vatandaşlarımızı infaz edemezsin,
vatandaşlarımıza işkence yapamazsın. derler ve
yürütmenin karşısına dikilirler ama bizde Kamu
Başdenetçiliği maalesef bu anlamda adım atamıyor.
Başka bir dengeleyici, denetleyici kurum daha
var orada; RTÜK Başkanı Sayın Ebubekir Şahin. Güya
dengeleyici ve denetleyici kurum olması lazım, güya Türkiyede
yayıncılığın gelişmesi için mücadele etmesi lazım,
güya çocuklarımızı kötü yayınlardan kurtarması
lazım. Bakın, Ebubekir Şahin ne yapıyor arkadaşlar
biliyor musunuz? Türkiyeyi, basın özgürlüğünde 180 ülke içinde
154üncü sıraya getiren başmüsebbiplerden birisidir Ebubekir
Şahin. Diyeceksiniz ki: Ebubekir Şahinin ne günahı var,
talimat alıyor kendisi. E, bunu hepimiz biliyoruz, talimat alıyor,
kendisi de açıklıyor. Ne diyor? Sayın
Cumhurbaşkanının talimat ve telkinlerini emir telakki eder,
başımızın üstüne deriz. diyor. Ya, düşünebiliyor
musunuz arkadaşlar, düşülen zavallılığa bakar
mısınız Allahınızı severseniz! Bir dengeleyici,
denetleyici kurum başkanı Bir parti başkanı, AKP Genel
Başkanı bana emir verirse bunu emir telakki ederim ve
başımın üstüne derim. diyor. Siz böyle bir ülkede basın
özgürlüğünden bahsedebilir misiniz? Niye 180 ülke içerisinde 154üncü
sıradayız ya? 154üncü sıradayız. Bizim üstümüzde
sayılan, kalan ülkeleri saysam hepiniz utanırsınız
arkadaşlar.
RTÜK, şu anda sarayın bir sopasına
dönmüştür, sarayın bir sopasıdır. Yani konuşmaya
çalışan, muhalefet etmeye çalışan, iktidarın
yanlışlarını göstermeye çalışan basın
anlayışını susturmak için mücadele vermektedir, bundan
başka da bir görevi yoktur.
Değerli arkadaşlar, reform, reform
diyorsunuz, reform, reform diyorsunuz. Niye? Yabancı sermaye gelecek.
Bakın, size reform öneriyorum: Şurada oturan Ebubekir Şahin var
ya, onun kurumu var ya, gelin el birliğiyle o kurumu kapatalım,
Ebubekir Şahini de görevden alalım, ona da 5 kuruş bütçe
vermeyelim; bakın, görün, Türkiyede nasıl özgürlükler geliyor. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Kişiselleştirmek doğru değil,
doğru bir üslup değil, uyarmanız gerekir.
GARO PAYLAN (Devamla) En büyük reform RTÜKü
kapatmaktır. Hadi gelin kapatalım, hadi gelin bütçe vermeyelim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Sarayın bir sopası
olan, Türkiyeyi basın özgürlüğünde 154üncü sıraya getiren bir
utanç kaynağı RTÜKü gelin kapatalım arkadaşlar. Var mısınız?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) O cevap
verebilir mi sana? Sana cevap verebilir mi?
GARO PAYLAN (Devamla) Yani, arkadaşlar,
mesele HDPliler olunca her gün A Haberde, havuz medyasında küfür
kıyamet, her gün küfür kıyamet. Terörist diyorlar, Türkiye
düşmanı diyorlar, ağızlarına gelen küfrü ediyorlar.
Sevgili Selahattin Demirtaşla ilgili kesinleşmiş bir tane
mahkeme kararı yok, her gün A Haber, şurası burası
terörist diyor, şu, bu
Osman Kavala... Yahu, arkadaşlar,
yıllardır adamın burnundan getirdiniz. Defalarca
Önce dediniz
ki Geziyi organize etti., sonra 15 Temmuzu organize etti. Hepsinden beraat
etti, şimdi casus diyorsunuz, terörist diyorsunuz. Hâlâ Sayın
Cumhurbaşkanı Gezinin finansörü diyor beraat ettiği davadan,
bütün televizyonlar Osman Kavalayı her gün linç ediyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yağcılar!
GARO PAYLAN (Devamla) RTÜKe başvuru oluyor,
RTÜK diyor ki: Efendim, eleştiri bunlar. Selahattin Demirtaşa
terörist deniyor, Eleştiri bunlar. Ama Sayın
Cumhurbaşkanına hele bir eleştiri olsun, geliyor sarayın
sopası; Tele 1e, efendim, Halk TVye, FOX TVye gelsin cezalar, hele bir
ağızlarını açsınlar!
Bakın, ne diyor Sayın Ebubekir Şahin?
Çok çarpıcı. Bakın, FOXa, Tele 1e, Halk TVye cezayı
yazmış, ne diyor? Tüm medya kuruluşlarının devlet ve
milleti ayrıştırmayacak şekilde yayın yapmaları
gerekir. diyor, ayrıştırmayacak şekilde.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Doğru söylüyor.
GARO PAYLAN (Devamla) Ya, arkadaşlar, bu ne
demek biliyor musunuz? Recep Tayyip ne diyorsa, Padişahım, çok
yaşa! diyeceksiniz. diyor, Padişahım, çok yaşayın!
Başka bir şey duymak istemiyorum. diyor, Tek ses olacak. diyor,
Burası tek adam rejimidir, tek ses olacak. diyor.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) İşine bak,
işine!
GARO PAYLAN (Devamla) Bunu eleştiren herhangi
bir ses olursa da Ben ona ceza yazarım. diyor, Ben onun kafasında
sopayım. diyor, Son kalan nefes borularını da ben keserim.
diyor, FOX TVyi, Tele 1i, Halk TVyi kapatırım. diyor. Defalarca
ceza yazdı, artık son aşamasında, bir ceza daha gelirse
lisans iptaline gidecek. Bakın, lisansları belirliyor. Ya, millet
lisans için başvuruyor. Kriteri ne arkadaşlar RTÜKün? Efendim, siz
acaba iktidardan yana mı yayın yapacaksınız, yoksa muhalif
yayın mı yapacaksınız? Arkadaşlar, yayıncılığın
doğası muhalif olmasıdır, iktidarın
yanlışlarını halka ulaştırmasıdır. RTÜK
bu şekilde görev yapmalı, vatandaşın bilgi edinme
hakkını önüne almalı ama RTÜK önüne ne alıyor?
Cumhurbaşkanımız ne talimat veriyorsa odur efendim, tek ses
olacak. diyor. İşte, böyle bir RTÜK, Türkiyede demokrasinin
düşmanıdır, basın özgürlüğünün
düşmanıdır ve siyasi ve ekonomik krizin baş nedenlerinden
birisidir arkadaşlar.
Ya, RTÜK kamu spotları yaptırıyor
arkadaşlar. Hadi bir araştıralım, kimlere
yaptırıyor? Yandaş şirketlere yaptırıyor. Kimlere
yayınlattırıyor? Bütün kanallara yayınlattırıyor
ve devasa kaynaklar burada el değiştiriyor. Peki, kamu
spotlarında ne var baktınız mı? İktidarın
icraatları var. Hani iktidarın İcraatın İçinden diye
programları vardı ya, neredeyse bütün kamu spotları
İcraatın İçinden programları arkadaşlar.
İşte, böyle bir RTÜKle karşı karşıyayız;
yolsuzlukların sürdüğü, yandaşlara kaynakların
aktarıldığı bir RTÜKle karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, RTÜKün Avrupada da
örnekleri var; çocukları kötü yayınlardan korumak,
yayıncılığı geliştirmek için örnekleri var.
İşte, o ülkeler basın özgürlüğünde ilk 20 sıraya
giriyor. Hani ülkemizi ilk 10 sıraya taşıyacaktınız
ya, 154üncü sıradayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paylan, tamamlayalım.
GARO PAYLAN (Devamla) Şapkayı önümüze
koyup düşünmeliyiz arkadaşlar. RTÜK bir sansür kurumudur, bu sansür
kurumundan da kurtulmalıyız değerli arkadaşlar.
Son olarak da Süreyya Sadi Başkana bir
şeyler söyleyeceğim, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekiline. Değerli arkadaşlar, bakın, burada çalışanlar
var, kavaslar var, burayı temizleyen emekçiler var, garsonlar var, Meclis
emekçileri var. Ya, 2.400 liraya çalışıyorlar arkadaşlar,
2.400 liraya. Bu bizim için utançtır ya. (HDP sıralarından
alkışlar) Açlık sınırının altında
emekçi çalıştıran bir Meclisle karşı
karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, ya, aynı işi
yapıyor, bir tanesi 2.400 lira alıyor, bir tanesi 4.500 lira
alıyor. Böyle bir adaletsizliğe Meclis imza atıyor. Gelin, hep
beraber bütün Meclis çalışanlarının çalışma
statülerini eşitleyelim, Türkiyeye örnek olmak için. Onları
açlık sınırında çalıştırmayalım,
onları yoksulluk sınırının üzerine
taşıyalım, Türkiyeye örnek olalım. Türkiyede şu
anda, on binlerce çalışan, kamu çalışanı açlık
sınırında çalışıyor, buna hakkımız yok.
Bütün Meclis üyeleri olarak, bütün çalışanların, bütün
emekçilerin haklarını eşitlemeliyiz ve onları yoksulluk
sınırının üzerine taşımalıyız diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ömer Faruk
Gergerlioğlu, Kocaeli Milletvekili.
Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
zulmen tutuldukları cezaevlerinden bizleri izlemekte olan, başta eski
Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağ olmak üzere, tüm eski vekillerimizi ve binlerce üyemizi buradan
sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün burada Kültür ve
Turizm Bakanlığının bütçesini konuşacağız ama
sahilleri otellerle doldurup insanları sahillerden meneden bir
bakanlığın bütçesi üzerinde konuşmayacağım,
başka meseleler üzerinde konuşacağım. Dün burada Sayın
Fuat Oktayı dinledik, daha doğrusu Fuat Oktay masalları
dinledik, bize çok güllük gülistanlık bir Türkiye çizmeye
çalıştı. Ben size Türkiyenin gerçek yüzünü anlatmaya
çalışacağım.
Değerli arkadaşlar, cezaevleri
demiştik; arkadaşlarımız, en çok HDPliler cezaevinde,
Kürtler cezaevinde; o hâlde cezaevlerinden başlayalım. Bakın,
daha dün oldu, size bir olay anlatacağım. Ben, cezaevindeki ihlalleri
yakından takip ediyorum. Harbiyeli öğrenciler
Muhammed Ali Taş,
Kayserili fakir bir ailenin çocuğu, babası Kayseri Belediyesinde
temizlik işçisi. 19 yaşında, Darbe yaptın. denilerek tek
kurşun bile sıkmadığı hâlde beş yıldır
cezaevinde; müebbet hapse mahkûm edildi, Yargıtayı bekliyorlar.
Çocuğun ve onun gibi yüzlerce delikanlının hayatını
kararttılar.
Bu yetmedi; dün ne oldu, biliyor musunuz? Cezaevinde
-hani, Sayın Fuat Oktayın masallarında anlattığı
şu güllük gülistanlık Türkiyedeki cezaevlerinde- Başmemur
Ramazan Kuyucu ve 4 infaz koruma memuru bu öğrenciyi bir kenara çekti,
kameraların olmadığı bir yere çekti; öylesine dövdüler ki
bayılıncaya kadar dövdüler; yetmedi, sürükleyerek süngerli odaya
attılar, pislik içinde bir odaydı; yetmedi, başını,
boynunu yere eğerek oradan çıkarıp başka bir bölüme
attılar. Doktora götürdüler; oldukça perişan durumdaydı ama
doktor raporunu da alamadı bu delikanlı. Avukatı ziyaret
ettiğinde sol gözünün altından sol kulağına kadar uzanan
morluklar ve kollarında işkence izleri vardı. Bu çocuk 24
yaşına geldi ve hâlâ zindanlarda. Bu güllük gülistanlık
Türkiyede bu çocuklara zulmediliyor.
Bir başka delikanlı -geçen hafta da
söylemiştim- Hakkâri Derecikten, Özcan Erbaş. O da genç bir çocuk ve
onu da güvenlik güçleri katletti. Ciddi hiçbir açıklama
yapılmıyor ve olayın üstü örtülecek; çok iyi biliyoruz bu tür
cinayetlerde yapılanları.
Ben şunu söylemek isterim: Bakın, bu
çocuklar bizim çocuklarımız. Birisi Türk Muhammet Ali Taş, öbürü
Kürt Özcan Erbaş. Biz bu çocukların kavga etmemesini,
barışmasını istiyoruz ama AK PARTİ-MHP Cumhur
İttifakı sayesinde Türkün de Kürtün de kanı akıyor.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) PKKya
söyle, PKKya!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Biz
bunun için uğraşıyoruz: Türk ve Kürt gençleri zulme
uğramasın; birisi müebbet hapse mahkûm edilmesin, öbürü de
katledilmesin diye uğraşıyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir)
Zırva bunlar, zırva!
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Bırak bu
işleri! Yalan konuşma!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, skandallar bitmiyor. Bu sene en çok neyi konuştuk? Covidi
konuştuk. Ben bir doktorum, çok yakından takip ettim. En baştan
beri hastanelerdeki vakaları kamuoyuna açıkladığı için
2 defa fezleke gelen bir milletvekiliyim arkadaşlar. Ne oldu biliyor
musunuz? Hastanedeki vakayı açıkladıktan sonra bana fezleke
geldi; ardından apar topar -Adalet Bakanlığı telaşa
kapıldı- hastayı -tutuklu hastaydı- tahliye etti ve
beş gün sonra da Covid tedavisi altında hasta vefat etti. Bakın,
hâlleri bu ve sonra işte, bu ilk önce bize yapılan daha sonra millete
yapılan bu zulmün ne olduğu ortaya çıktı, yalan attıkları
ortaya çıktı, fazladan hasta ve ölüm sayısına yol
açtıkları ortaya çıktı ve diğer vatandaşları
riske attıkları ortaya çıktı. Fuat Oktay masalları
devam ediyor arkadaşlar.
Bakın, dış Türkleri konuşuyoruz
değil mi? Ben burada yıllardır bu konuları
anlatırım. Güya, Uygur Türklerine duyarlı bir iktidar
olduğunu söyler ama en başta Uygur Türklerini satar.
Birleşmiş Milletlerde 39 ülke, Çinin yaptığı
uygulamaları eleştirdiği ve imza attığı hâlde
Türkiye burada yok. Neden? Çinle çok güzel ticari ilişkileri var, çok
duygusal ilişkileri var, 50 milyar dolarlık ticaret hacimleri var ve
seslerini çıkaramıyorlar; en başta kendi
ırkdaşlarını satıyorlar. (HDP sıralarından
alkışlar) Biz, Uygur Türklerine de sahip çıkıyoruz,
Kürtlere de sahip çıkıyoruz, Araplara da sahip çıkıyoruz,
Sünnilere de, Alevilere de sahip çıkıyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar) Biz insana sahip
çıkıyoruz, ırkçılık yapmıyoruz, bunu en
başta söyleyelim.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Kime sahip
çıkıyorsun? Bırak şu işleri!
MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU (Bursa) Siz
kimsiniz? Siz kimsiniz?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, şu Suriyeli Muhammed, bunlar ne oldu biliyor musunuz? Ben, Göç
ve Uyum Komisyonu üyesiyim. Mart ayında on binlerce mülteci istismara
uğradı ve Pazarkule Kapısında pazarlandılar. AByle
pazarlığa oturdu Türkiye ve bu insanlardan en az 2si öldü, yüzlerce
kişi yaralandı ve binlercesi perişan oldu. Bu kişiler
aylarca orada kaldı. Biz heyet olarak oraya gittiğimizde, gözümüzün
önünde kanlar içinde yere yıkılıyorlardı, biz gördük
bunları, bana kimse hiçbir şey anlatmasın. Bakın, Afgan
Salim, bütün bunları anlatmış. Kendilerinin orada ne kadar
perişan edildiğini ve daha sonra Ankaraya, İstanbula dönmek
zorunda kaldıklarını, işsiz güçsüz
kaldıklarını, perişan edildiklerini anlatmışlar.
Hepsini ayrıntılı isterseniz size anlatabilirim arkadaşlar.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) FETÖyü anlat,
FETÖyü!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, devam ediyorum: Bir de yaptığınız Cumhur
İttifakının KHK zulmü devam ediyor. Bakın, burada size çok
önemli belgeler göstereceğim. (MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Anlat da FETÖyü
dinleyelim!
BAŞKAN - Sayın Vekilim...
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) Kime sahip
çıkıyor?
BAŞKAN Sayın Vekilim, lütfen...
Buyurun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) -
Sayın Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı makamından
gelip bize burada masallar anlattı. Bakın, bu bir CİMER
cevabıdır, CİMER cevabı, görüyor musunuz? Bu cevapta ne diyor,
biliyor musunuz?
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) FETÖ ile
PKKyı anlat!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - KHKli
bir kişi; bu kişinin çok ileri düzeyde engelli bir çocuğu var ve
engelli aylığı da bakım aylığı da
alamıyor. CİMERe başvurmuş -belgesi burada- kendisine
gelen cevapta diyor ki: KHKyle ihraç edilenlerin yakınlarına da
yardım edilmeyecektir. Aha, işte belgesi! Yazıklar olsun size
ya, yazıklar olsun! (HDP sıralarından alkışlar)
İşte, ayrı bir belge, bu da
CİMER belgesi. İşte, hastanın adı da burada, raporu da
burada. Utanç vericidir!
İnsanları, var ya, insanları vatandaşlıktan
çıkardınız, insanları vatansız ettiniz,
Anayasayı çiğnediniz; vatandaşlıktan attınız,
yetmedi, pasaportlarını iptal ettiniz ve dediniz ki: Seni
vatandaşlıktan atmak istiyorum ama seni burada süründürerek öldürmek
istiyorum.
RECEP ÖZEL (Isparta) Ne demek istiyorsun sen ya?
Tam bir FETÖ ağzı!
BAŞKAN Sayın Özel, hatibe müdahale
etmeyin lütfen.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bu ne ya?
BAŞKAN - Lütfen, çok rica ediyorum...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, size başka örnekler de vereceğim. Suçlarınız
ortaya çıkınca nasıl da bağırıyorsunuz,
değil mi? Çünkü suçlarınız ortaya çıkıyor. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve MHP
sıralarından gürültüler)
Bakın, bu bir TÜBİTAK belgesi; skandal
belgeler. TÜBİTAKta burs başvurusunda diyor ki: KHKyle ihraç
edilmiş olmayacaksın. Yani Seni memurluktan attım; seni
yaşamdan da vatandaşlıktan da atmak istiyorum. diyor. Daha
sonra birisi böyle burs almış, faiziyle geri istiyor TÜBİTAK;
utanç vericidir! Hangi devlet kurumu burada durup da milletin yüzüne bakabilir
ya? Ayıptır, yazıktır, utanın! (HDP
sıralarından alkışlar)
Başka bir belge daha, bakın, RTÜK belgesi
bu da. RTÜK -ne yazmış, medyaya yazmış; medya da burada
bizi izliyor, millet de izliyor- diyor ki: Sayıştay
raporlarını kullanarak devlet kurumlarını yıpratmaya
yönelik habercilik anlayışından vazgeçin. RTÜK bunu diyor.
Burada biraz evvel Tiryaki Vekilimiz ne anlattı? Devlet
kurumlarının paçalarından pislik aktığını
söylüyor Sayıştay, apaçık ortada.
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) FETÖcüleri anlat.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, bir başka örnek daha: Dersimli KESK mensubu bir
öğretmenimiz, arkadaşımız ihraç edildikten sonra
seracılık kursuna başvurmak istiyor, seracılık kursuna
ya! İŞKURa ilk gün gidiyor, ertesi gün kendisine mesaj geliyor:
Kursa gelemezsin. Niye? Sen KHKyle ihraç edildin kardeşim. Senin
hayatta yerin yok. deniyor. Bakın, bunların da belgesi hep burada.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Siz,
böyle mi hukuk reformu yapacaksınız? Böyle mi yargı reformu
yapacaksınız? Ben size sorarım. Bakın, Türkiyenin gerçek
yüzünü söylüyorum.
Kim bu? Diyarbakırda -herkes tanıyor
artık- evine köpeklerle girilen Rojbin Çetin. Burada mı hukuk var?
Devam ediyoruz: İşte, bakın, burada ters kelepçelenmiş bir
kadın var.
CPT raporlarını çok iyi takip eden bir
insan hakları savunucusuyum. Yıllarca CPT raporlarının
açıklanmaması için uğraş verdi Türkiye. 2020
Ağustosta, 2017 ve 2019 CPT raporları ancak açıklandı.
Raporlar, Türkiyenin tüm engellemelerine rağmen rezalet durumdaydı.
Gözaltı merkezlerinde pencerenin olmaması, hava alacak yerin
olmaması... Cezaevlerinin, gözaltı merkezlerinin kötü muamele ve
işkenceyle dolu olduğunu belirten CPT raporları vardı;
bunlar apaçık ortada. Hangi reformdan bahsediyorsunuz, hangi hukuktan
bahsediyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) Tam bir FETÖ ağzı!
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Bir de
millete tam bir ayar vermeye çalışan, racon kesen Alaattin
Çakıcıya destek veren, destekleyen bir iktidarsınız. Ne
konuşuyorsunuz? (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) Siz,
eski vekiliniz İhsan Arslanı hukuk reformu dediği için
disiplin kuruluna sevk eden bir iktidarsınız. Neden bahsediyorsunuz?
(HDP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Ağzından köpükler çıkıyor! Bağırma ya!
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) PKK ile
FETÖcüleri de anlatsaydın bir de!
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Önüne bak
sen ya!
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına son konuşmacı Adana Milletvekili Sayın
Kemal Peköz
(HDP ve MHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Bir saniye Sayın Peköz.
Arkadaşlar lütfen, hatibi kürsüye
çağırdım, lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hatibiniz kürsüde, sakin
olun.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Peköz. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifiyle
ilgili söz aldım.
Türk Dil Kurumunun bütçesi üzerinde
duracağım ancak ondan önce birkaç şey söylemek istiyorum:
Başta, eski Eş Başkanlarımız Selahattin
Demirtaşa, Figen Yüksekdağa, Belediye Başkanımız
Selçuk Mızraklıya, Komisyon Başkanlarımızdan Beyza
Üstün, Günay Kubilay, Ali Ürküt, Nazmi Güre, 6-8 Ekim olayları
protestoları nedeniyle tutuklanan arkadaşlarımıza ve
diğer tutuklu arkadaşlarımın tümüne sevgi ve selam
göndermek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, konuya geçmeden önce
bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum. SMA diye bir hastalık söz
konusu biliyorsunuz, uzun zamandır Türkiyenin gündemini meşgul
ediyor ama sayısal olarak çok yüksek olmadığı için kimsenin
dikkatini çekmiyor olabilir. Ancak bu insanların tedavi görmeleri yurt
dışında 2,5 milyon doları buluyor ama yurt içinde
kendileriyle anlaşma yapılmış, eğer ilaç buraya
getirilir tedavi edilirse 750 bin dolara yapılabiliyor. Bir aile kampanya
başlatıyor ve 3 milyon dolar para topluyor, 4 çocuğun tedavisini
yaptırmak istiyor kendi yarattıkları imkânlarla. Sosyal Güvenlik
Kurumu buna izin vermiyor. Dava açıyorlar, davayı kazanıyorlar,
Sosyal Güvenlik Kurumu şu anda davaya da itiraz etmiş durumda.
Dolayısıyla, o ilaç Türkiyeye gelemiyor. Daha hafif olanlar için ilaçlar
geliyor ama bunlar gen tedavisi gerektirdiği için gelmiyor. Diyelim ki hiç
kampanya yapamadılar, para toplayamadılar, bu 34 tane çocuk için
gerekli olan para 25 milyon 500 bin dolar. 25 milyon 500 bin dolar, 1 milyar
200 milyon dolardan çok daha küçüktür. Bir kişiye vergi indirimi olarak 1
milyar 200 milyon dolar yani 9 milyar 360 milyon Türk lirası
ayırıyorsunuz ama 34 tane çocuğun yaşamını temin
etmek için 25 milyon dolar ayırmıyorsunuz. Bunu kabul etmiyorum,
kabul edilecek bir şey değil; bunun bir an önce düzeltilmesi, en
azından kendi inisiyatifleriyle insanların ilaçlarını
getirtebilmesi lazım. (HDP sıralarından alkışlar)
Türk Dil Kurumu, özelikle kurulduğu yıllar
itibarıyla Güneş-Dil Teorisi çalışmalarıyla Türkçeye
dönük çalışmalar yapsa da diğerlerini, Türk dili
dışındaki dilleri konuşan diğerlerini inkâra dayanan
bir araç hâline gelmiş durumda. Yıllar içerisinde Güneş-Dil
Teorisi tarafgirliği azalsa da özellikle Kürtçeye karşı ve diğer
dillere karşı ciddi bir asimilasyon politikası yürütülmeye devam
ediliyor. Dil politikalarında çok sayıda Türkolog da görev
almışlardır ve bunlar dil çalışmaları yaparlarken
Kürtçenin bir dil olmadığını, Türkçenin bir lehçesi
olduğunu söyleyerek onlarca kitap yayınlamışlardır.
2012 yılında, o zamanın Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçın inisiyatifiyle Türk Dil
Kurumu Kürtçe-Türkçe sözlük yayınlamış ama bunu da Kürtçeyle
ilgili çalışma yürüten hiçbir Kürt kurumuyla herhangi bir
ilişkiye girmeden, herhangi bir bağlantı kurmadan, kendi
inisiyatifleriyle -kendileri gibi- yapmışlardır. Oysaki
Türkiyede daha önce, 2016 yılında kapatılan, KHKyle
kapatılan Kürt Enstitüsü çok daha önce -Kürtçe- Türkçe ve
Türkçe-Kürtçe aynı zamanda- ayrıntılı bir sözlük yapmış
ve bunun da Türkiyede en çok kullanılan sözlük olduğu bilinmektedir.
26 Kasım 2013te bir gazeteci Bilgi Edinme
Yasasından yararlanarak Kürt nedir? diye soru sormuş,
sorduğunda dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı Profesör Doktor
Mustafa Kaçalin verdiği cevapta 3 farklı şeye vurgu
yapmıştır. Kürt nedir?in karşılığı
olarak birincisi Ön Asyada yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan
kimse. demiş. İkinci olarak Kayın ağacı, bundan
yapılan yay, kamçı, değnek gibi şeylere söylenir.
demiş. Üçüncüsü de Kerestecilikte kullanılan bir tür ağaç.
diye cevap vermiş Kürt nedir?in karşılığında.
Her ne kadar kerestecilikle ilgili ifade Türkçe Sözlükte geçmese de bu ifade
hâlâ Türk Derleme Sözlüğünde kalmaya devam ediyor.
2016 yılında ilan edilen OHALle birlikte
günlük Kürtçe yayın yapan tek gazete olan Azadiya Welat, Kürtçe yayın
yapan Zarok TV, Jiyan TV, Azadi TV, Van TV ve TV10 kanalları, Kürtçe haber
yayınlayan JINHA, DİHA gibi ajanslar kapatıldı.
İstanbul Kürt Enstitüsü, Kürt dili ve kültürü
üzerine araştırma yapan KURDİ-DER, Kürtçe ana dilinde
eğitim veren okullar, akademiler ve çocuklara yönelik eğitim yapan
dernekler kapatıldı.
İstanbulun Gaziosmanpaşa ilçesinde,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bünyesinde
sahnelenecek olan Kürtçe tiyatro oyunu, gösterime saatler kala Genel kamu
düzenini bozuyor. gerekçesiyle yasaklandı. Kararın ardından
polisler sahneyi bastı, oyunun yasaklanmasına sebep oldu,
oyuncuların sahnede yer almasına müsaade edilmedi.
Kayyumlar Kürtlerin diline ve kültürüne nefretle
işe başladılar. Kayyumlar, Kürt halkına yönelik geleneksel
inkârın devamı niteliğindedirler. İlk
atandıklarında Kürt halkının diline ve kültürüne yönelik
bir nefretle işe başladılar, bu da zaten icraatlarının
ne yönde olacağının işareti gibiydi. 2016 ve 2019
yıllarında belediyelere atanan kayyumlar Kürtçe hizmet veren
kreşleri kapattı, Kürtçe oyunları sahneleyen şehir
tiyatrolarının sözleşmelerini feshetti ve çok sayıda Kürtçe
kurumun, parkın, sokağın ve caddenin isimleri Türkçe isimlerle
değiştirildi. Bunlar, bir halkın diline, kültürüne nefretle
yaklaşıldığının en büyük göstergelerindendir.
Kayyum, Batman Belediyesinde göreve başlar
başlamaz resmî siteden Kürtçe dil seçeneğini kaldırdı;
Siirt kayyumu, Celadet Ali Bedirhan adına açılan kütüphaneyi
kapattı. Yaya geçitlerinde bulunan ve önce yaya anlamına gelen
(X) ikonları
kaldırıldı ve bunlar silindi. Atanmasının
ardından ise zamanla yıpranan yazılar yeniden onarıldı
ve kayyum yönetimindeki belediye Kürtçe ikonları bu sefer hiç
kullanmadı.
Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı
birçok mahallenin isimlerinin yer aldığı Türkçe ve Kürtçe yön
levhaları Van Büyükşehir Belediyesi kayyumu tarafından söküldü,
sadece Türkçe mahalle isimlerinin yazıldığı tabelalar
kaldı.
Kars Belediyesi kayyumu Vali Türker Öksüz, 5
partinin üyelerinden oluşan belediye meclisini feshederek belediyenin
Kürtçe hesabı olan SQerseyi de dondurdu.
Muradiye Belediyesine atanan kayyum,
açılışına onay verdiği Ayşe Şan Kadın
Kitap ve Konukevinin tabelasını indirerek kapısına kilit
vurdu.
Siirt Belediyesi kayyumu belediyeye ait Celadet Ali
Bedirhan Kütüphanesini yıktırdı ve yerini boş
bıraktı orada.
Atanan kayyumlar Kürtçeyi yasaklarken
İçişleri Bakanlığı, resmî sayfasında kayyum atama
gerekçesini Kürtçe yapmaktadır. İşte sorunun özü budur. Sosyal
politika adı altında girişilen asimilasyon uygulamaları,
Kürt kimliğini ve kültürünü Türkleştirme sevdası, muhtaç
kılma ekonomisi üzerinden yoksulun daha da
yoksullaştırılması, dev bir eşitsizlik
girdabının yaratılması kayyum atamalarının genel
bir sonucudur. İkinci kayyum dönemi ve aradan geçen bir yıl, bu
sonucun daha da derinleştirildiği bir yıl olmuştur. Şu
anda Türkiyedeki yaşanan ana sorunların kaynaklarından bir
tanesi de budur.
Biz Kürtlerden söz ettiğimiz zaman, Kürtçeden
söz ettiğimiz zaman, yasaklardan söz ettiğimiz zaman hemen havaya
sıçrıyor, karşılık olarak Öyle bir şey yok.
diye bar bar bağırıyorsunuz ama bu söylediklerimin hepsi sizin
atadığınız ve kutsadığınız kayyumlar
vasıtasıyla yapılan uygulamalardır. Bu kayyumların
uygulamalarını sadece biz değil bütün dünya görüyor. Önümüzdeki dönemde
Türkiye'nin yaşayacağı sıkıntıların
başında en önemli konularından bir tanesi bu olmaya devam
edecektir.
Sözlerimi burada bitiriyor, halkımızı
ve Meclisi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci turda
HDP Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, şunu
belirteyim: Sataşmadan dolayı 69a göre kürsüden söz vereceğim
ben size, doğru. İki dakika söz süreniz olacak, bundan sonra
sataşmadan söz talep eden Grup Başkan Vekillerine iki dakika süre
vereceğim ancak ikinci turu yapmayacağım, bilgilerinize.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Neden?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Muş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki
ve Adana Milletvekili Kemal Peközün 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
HDP Grubu adına yaptıkları konuşmalarında AK
PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu bütçe milletimizin bütçesi,
evvela onu belirtelim.
On sekiz yıldır yapılan
eleştiriler ile bugünkü eleştiriler benzer fakat millet kendisinden
toplanan ve kendisine aktarılan bir bütçe olduğu için bunu yapma
yetkisini bize verdi.
Bu Varlık Fonuyla alakalı bazı
iddialar ortaya atıldı, Borcu şu kadar arttı. falan diye.
Varlık Fonu bir holding şirket, altındakileri iştirakleri
gibi düşünelim. Bunların kendi şirketleri, 2017
yılında sadece iki tane şirket konsolide olarak tablolarda yer
alıyordu: Borsa İstanbul ve THY. 2018de ise bütün şirketler
konsolide olarak tablolara yansıdığı için mukayese edilince
borçta ciddi bir artış olmuş gibi görünüyor. Varlık Fonunun
kendisinin kullandığı iki tane kredi var: Bir tanesi 1 milyar
euroluk bir kredi; biri de Turkcellin hâkim hissesini, yüzde 26sını
devralırken Ziraat Bankasından 1,6 milyar dolarlık kredi
devralındı; bunun haricinde Varlık Fonunun bir borcu yok. Bir de
bunların bir kısmı da iştiraklerin döviz kredili
borçları olduğu için -mesela bankaların, THYnin- TL olarak
tablolara yansıtıldığı zaman orada kur farkından
bir artış görünüyor. Bu açıklamayı yapma arzusu hissettim.
Bir de az önce yapılan bir konuşmayı
asla tasvip etmediğimizi belirtmek isterim. Baştan sona bölücü bir
konuşma; ayrıştırıcı bir dil, birleştirici
bir dil değil; konuşmada nefret var, kin var, ecdat
düşmanlığı var.
Bakın, bu ülkeyi Biz, siz diye bir ayrıma
tabi tutmamamız lazım. Biz kim, siz kim değerli
arkadaşlar? Bizi parçalamanıza asla müsaade etmeyeceğiz. Sizin
burada kullandığınız dil, Alevi kardeşlerimizi
dışlayan bir dildir. Siz, bu zihniyetle hiçbir zaman Alevi
kardeşlerimizi temsil edemezsiniz.
Az önce bir hatip daha bazı şeyler ortaya
attı, Cumhur İttifakı Kürt ve Türk çocuklarının
kanını akıtıyor. diye. El insaf, el insaf diyorum!
Bakın, sadece bu yıl 225, PKK
tarafından kaçırılan, zorla silahaltına alınan çocuk,
genç adına ne diyorsanız deyin- bunlar ikna yoluyla tekrar
dağdan indirildiler. Bakın, 225 kişi. Öldürmek isteyen bir
anlayış hiç bu işlere girmezdi. 225 kişi ikna yoluyla
indirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Yaşatmak için var
olan bir iktidar var, öldürmek için değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) PKK ikna oluyor da HDPyi
ikna edemedik.
MEHMET MUŞ (Devamla) Öldüren birisi var, o da
biliyorsunuz, malum, Türklerin ve Kürtlerin başdüşmanı
PKKdır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bir
dakika daha verebilir misiniz? Çok hatip vardı, o yüzden
MEHMET MUŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, az önce bazı şeyler söylendi bu ülkede
yaşayanlarla alakalı. El insaf değerli arkadaşlar!
Suriyeden gelen 4 milyon misafir var. Bunun içinde Kürt var, Arap var, Türkmen
var ve Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında, Esad, PKK, PYD
zulmünden kaçarak canlarını koruyorlar. Burada, minör, ne olduğu
belli olmayan örnekler üzerinden ortaya konulan suçlamaları
reddettiğimizi ifade etmek isterim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Kürsüyü eve
götür, eve!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, 7 hatip var, cevap
bir dakika; olmaz. Sayın Başkan, adalet nerede?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Aykut Bey, bir saniye
Sayın
Beştaşın söz talebi var, daha sonra size söz vereyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Aykut Beyle
alakalı bir şey yok ki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niçin veriyorsunuz
Başkanım?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 60a
göre Grup Başkan Vekili olarak söz alamaz mıyım?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tabii ki alabilirsiniz,
dükkân sizin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
İzin veriyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Beştaş
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkan orada.
BAŞKAN - Bülent Bey, izin verirseniz, soruyu
ben sorayım isterseniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
keyfinizin kâhyası mı ilan ettiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Evet
yani iktidar grubu bize verilen sözü de kararlaştıracak!
BAŞKAN Lütfen herkes kendi işini
yapsın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkan, orada
keyif olmaz, adaletli yönetin, keyifle değil.
BAŞKAN - Sayın Beştaş, iki
dakika kürsüye alacağım ben sizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Efendim?
BAŞKAN - Buyurun, kürsüye.
İki dakika
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
buradan konuşayım.
BAŞKAN Hayır, lütfen, kürsüden.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye?
BAŞKAN 60a göre söz vermiyorum.
Eğer, sataşmadan söz alırsanız
bir sataşma var- buyurun kürsüye. 60a göre söz vermiyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu,
sizin şahsi kararınız mı? Neyse sonra
tartışalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
Sataşma yok. diyor sayın hatip, yerinden 60a göre istiyor.
Tüzükte açık bu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sataşma var, ben yine de yerimden konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Bülent Bey, kendi işine bak
lütfen.
Buyurun Sayın Beştaş. (HDP
sıralarından alkışlar)
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
6.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, RTÜKün özerk,
anayasal ve tarafsız bir kurum olması gerektiğine, şu anda
AKPnin medya sansür kurulu olarak çalıştığına, RTÜK
Başkanının derhâl istifa etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben,
Sayın Muşun sataşmalarına cevap vermeyeceğim,
başka bir konuda konuşacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne oldu sataşma
şimdi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) RTÜK
Başkanı burada. RTÜKle derdimiz çok büyük. Niye? RTÜK
Başkanına şunu söylüyorum: Özerk, anayasal ve tarafsız bir
kurum olması gerekiyor. Gerçekten öyle bir kurul mu, değil mi,
Türkiyeye soralım. Şu anda RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu)
Türkiyede AKPnin medya sansür kurulu olarak çalışıyor. Biz,
Halkların Demokratik Partisi olarak 13 tane başvuru yaptık.
Çünkü her gece, her konudan anlayan uzmanlarıyla -akademisyen adı
altında- HDPyi biçiyorlar, kesiyorlar, dövüyorlar, hakaret ediyorlar, her
türlü suçu işliyorlar. Cevap hakkı diye bir hak var, bütün dünya
bilir, medyanın yayın ilkelerinin temelidir, cevap hakkımız
da yok. Davet edilmeyi geçtim, telefon açıyoruz, cevap hakkı
kullandırılmıyor. RTÜKe başvuruyoruz, aradan aylar geçti
13 başvurumuza yanıt yok ama aynı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
AKP aleyhine tek bir söz kullanılınca ertesi günü yayın kurulu
olarak -hani bağlı ya saraya- hemen ceza veriyor. HDPyi bu yolla
Türkiye kamuoyunun gözünde kendilerince terörize edecekler. RTÜK
Başkanına söylüyorum: Derhâl ya istifa edin ya görevinizi yapın.
Bu şekilde, tarafsız ve bağımsız
olmadığınızı biliyoruz ama siz her akşam
yapılan taraflı yayınlarla bir parti hakkında anayasal suç
işlenmesine aracılık ediyorsunuz. HDPyi o şekilde
tartıştırmak anayasal bir suçtur, Türk Ceza Kanununa göre de
uluslararası hukuka göre de suçtur. Ya istifa edin ya da görevinizi
yapın. Bir an önce başvurularımıza cevap bekliyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bülbül
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Daha önce
konuşan HDP Milletvekili Kemal Bülbül, konuşmasında -beni
konuşmayı anlamayan- cehaletle itham etmiştir. Bundan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, kürsüye gelin iki dakika.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeden lütfen.
Süreniz iki dakikadır.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Antalya Milletvekili Kemal Bülbülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, tabii, yeni bir
sataşmaya mahal vermeden bu konuşmayı yapmak arzusundayız.
HDP Grubunun konuşmacılarını dinledik. Bazı
konuşmalar o kadar rahatsız edici, o derece saptırılmış
ve iftiralarla dolu konuşmalardı ki inanın, oturduğu yerde
dinlerken insan Bunlara acaba nasıl ve hangi sırayla cevap verilmesi
gerekir? diye zorluk çekiyor.
Şimdi, Kin, nefret ve öfke dolu bir
konuşma. olarak ifade etmiştim Sayın Kemal Bülbülün konuşmasını.
Bu konuşmada, o konuşmayı anlamayanı kendisi cehaletle
itham ettiler, Fakat burada kemalat vardır. dediler. Birini cehaletle
itham etmek ayrı bir şeydir de kişinin kendini kâmil olarak
ifade etmesi çok sorunlu bir durumdur. Özellikle burada dervişane
muhabbetler yapıp da şiirden, şairden -efendime söyleyeyim-
tasavvuftan, tekkeden bahsedip arkasından bu çukurun içine düşmek de
çok sıkıntılı bir durumdur. Dolayısıyla, bu
noktada, gerçek manada bir gönül ehli olma niyetimiz varsa, bu noktada bir
şeyleri özümsemişsek, İncinsen de incitme. düsturunu kendimize
rehber edindiysek, kin, öfke ve hiddetin bizzat Hacı Bektaş Veli
tarafından ne şekilde ifade edildiğini ve buna asla tevessül
edilmemesi gerektiğini ifade ettiği bir durumda, bu kadar her şeyden
anlıyor gibi gözüküp de bu işin içerisinde bu tuzağa düşmek
ayrıca takdir edilmesi, değerlendirilmesi gereken ibretlik bir
durumdur diye düşünüyorum.
Şimdi, Gergerlioğlunun
konuşmasında, bir sefer, FETÖnün hain darbe girişimiyle
şehit olmuş olan -efendime söyleyeyim- insanlarımızdan
bahsedildiğini bir gün dahi işitmiş değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜDA KAYA (İstanbul) Siz bizde FETÖ
bulamazsınız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz ülkenin başına bela ettiniz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne yapsanız
bulamazsınız bizde.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biz FETÖnün
mağdurlarıyız Başkan.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) Bu hain darbe
girişiminde buna kalkışanlara, bu hain FETÖcülerle alakalı
olarak tek söz etmeyenler, bebek katilleriyle alakalı olarak çıt
sesini çıkarmayanlar, Necmettin Öğretmenin katillerini gidip
evlerinde ziyaret edenler kalkıp da burada bize insanlıktan,
kardeşlikten bahsedemezler. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Çünkü sorun nedir biliyor musunuz? Sorun samimiyet
sorunudur. Bu duruşu, söylediklerinizle aynı şeyi
yapamadığınız sürece bunun millet tarafından itibar
görmesi mümkün olamayacaktır.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bülbül, teşekkür
ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun kürsüye.
(CHP sıralarından alkışlar)
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, terör örgütlerinin en çok istediği
şeyin devletin hukuk dışına çıkması
olduğuna, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğuna,
Alevilere yönelik ayrımcılığın hep var olduğuna,
RTÜKün demokrasi normlarına çekilmesinin bir zaruret olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tüm terör örgütlerinin
alayının; PKKsının, FETÖsünün, IŞİDinin- en
çok istediği şey, devletin hukuk dışına
çıkmasıdır. Devlet hukukun dışına çıkarsa ne
olur? Güven ortamının yerini kaos ortamı alır, bu da terör
örgütlerini besler. Onun için diyoruz, herkes hukuk normları içinde
kalsın. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum.
diyen ilk derece mahkemelerini daha fazla şımartmayın diye de
onun için diyoruz; bir.
Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi
olduğunu müteaddit defalar söyledim, çoğunluk partisinin buna
alışması lazım.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ölçülü, ölçülü
ENGİN ALTAY (Devamla) Elbette ölçülü.
İkincisi: Kırıp dökmeden,
şiddete başvurmadan sokak, demokrasinin mabedidir, sokaktan da
korkmayın; bunun da altını çizmek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Üçüncüsü: Varlık Fonunun borcu tam olarak 67
milyar TL Sayın Muş. Hazine nakit tablosu varmış -bizim
Aykut Erdoğdu söyledi, ben anlamam bu işlerden- hazine nakit
tablosuna bir bak, gel burada milletten özür dile çünkü biraz önce millete
yanlış bilgi verdin.
Dördüncüsü şudur değerli arkadaşlar:
Alevilere yönelik ayrımcılık bir politika olarak hep var
maalesef. Alevilerin hak kayıpları, Alevilere yönelik hak ihlalleri
hep var, sadece AK PARTİ döneminde değil, önceden de vardı;
bununla yüzleşebilmemiz lazım. Şunu diyebilmemiz lazım,
Cami çok güzel, cemevi de çok güzel. diyebilmemiz lazım ve Sünni vatandaşların
ibadethane olarak camileri kullanması gibi -ki ben kullanıyorum-
Alevi kardeşlerimizin de cemevini ibadethane olarak kullanabilmesi
lazımdır; nokta. (CHP sıralarından alkışlar)
Ve son söz şu olsun, arkadaşlarım
konuşacak, benim için RTÜK şudur değerli arkadaşlar: RTÜK,
demokrasimize sirayet etmiş habis bir urdur, hatta iltihaptır,
cerahattir. (CHP sıralarından alkışlar) Demokrasimizi
kurtarmak için RTÜKün derhâl demokrasi normlarına çekilmesi bir
zarurettir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bravo!
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Bülbül, iki hatibimize bire bir
doğrudan sataşmada bulundu. Kemal Bülbül vekilimizi şiddet
yanlısı olarak ifade etti. Yine, diğer hatibimiz
Gergerlioğlu hakkında da...
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Şiddet
yanlısı demedim.
BAŞKAN Sayın Beştaş, biraz
evvel de Sayın Kemal Bülbül farklı şeyler söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır hayır, sataşma var, Sayın Başkan...
BAŞKAN Onun için de ben daha fazla
uzatmanın doğru olduğunu düşünmüyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.57
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
ilk konuşmacı Sayın Ahmet Tuncay Özkan, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım;
geçen bütçe konuşmama bir atıfla başlamak istiyorum. O zaman
burada -şimdi galiba Merkez Bankasına başkan oldu- oturuyordu
arkadaşımız, Çürüyen her şey düşer. demiştim,
çürüyen şeylerin bir yerde tutulu kalması mümkün değildir.
Çürüyen her şey gibi bu bütçe de düşecek. demiştim,
çürüdüğü için düştü. Siz aslında düşüksünüz, düştüğünüzün
farkına ilk seçimde varacaksınız, siz şu anda yoksunuz
zaten. (CHP sıralarından alkışlar)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Düşüksünüz lafı iyi bir laf
değil.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Düşüksünüz
lafı, Çürüyen her şey düşer. lafının
devamıdır, bir hakaret olarak demiyorum, ben çürümedim.
BAŞKAN Sayın Özkan, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Ben 27 Mayısa falan gittim.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Siz düşüksünüz,
göreceksiniz, çürüyen her şey gibi düşer.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) 27 Mayıs aklıma geldi.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Aklına hep kötü
şeyler gelmesin; meyveler gelsin, sebzeler gelsin. (CHP
sıralarından alkışlar) 60la falan ilgisi yok, kastım
o değildir, çürüyen şey düşer.
BAŞKAN Sayın Özkan, Genel Kurula hitap
edin.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Berat Albayrak,
sarayın en kıymetli meyvesiydi, çürüdü ve düştü. Nerede
şimdi? Nerede?
ERKAN AYDIN (Bursa) İngilterede.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Şu anda Berat
Albayrakın burada, bütçede eleştiri olarak getirdiğimiz onlarca
şeye yanıt vermesi lazım. Nerede? Yok. Çünkü Sayın
Albayrak, kendisine yöneltilecek olan 100 milyar doları kime sattın
kardeşim? sorusuna yanıt vermek zorunda, Eksi 47 milyar dolara
nasıl geldi bu hazine? sorusuna yanıt vermek zorunda ama yok. Kimse
de onun yerine yanıt vermiyor, ne garip bir şey. Bu, saray rejiminin
düştüğünü, tek adam rejiminin düştüğünü, bunun da ilk
seçimle anlaşılacağını gösteriyor.
Size bir anımı sunmak istiyorum:
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, belediye başkanı ya da
düşmüş ama halk içinde geziyor, ben de Kanal Dyi yönetiyorum,
bir gün ziyaretime geldi, cebinden bir beyaz mendil çıkardı, önümüze,
masanın üstüne koydu, açtı; mendilin içinde 2 küpe vardı, 1
kolye vardı, 2 de bilezik vardı. Dedi ki: Gecekondu mahallesinden
geliyorum, oradaki kadınlar çıkardı, bunları bana verdiler
Bizi kurtar. diye. Ne garip tecellidir, yirmi sene sonra Recep Tayyip
Erdoğan, o kadınlara çöpten ekmek toplamayı, rızık almayı,
pazarlardan döküntü sebze meyve toplamayı reva görmüştür. (CHP
sıralarından alkışlar) Büyük sorun buradadır, büyük
yıkılış buradadır, büyük çürüme buradadır.
Şimdi soruyorum: O Ayşe ablaya, o Fatma teyzeye, o Elif nineye
kendisine teslim edenlerin helalliğini nasıl verecektir? Hadi bu
dünya geçti, öbür dünyada nasıl verecektir?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz kendi hâlinize
bakın! Fetva makamı mısınız!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Sen dururken bana
düşer mi fetva makamlığı! Sen dururken bana düşer mi
fetva makamlığı, sen tezini bile yazarsın şimdi onun!
Sen tez yaz! (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sen teröriste
kitap yaz!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Ben yazdım, 21
tane var, göndereyim oku.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Teröriste kitap
yaz, methiye düz!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) O Ayşe
ablanın kızı büyüdü, hemşire, Covidden çıktım,
onların nasıl çalıştığını gördüm
yoğun bakımda, yirmi gün yoğun bakımda onların
nasıl çalıştığını gördüm. Yoğun
bakım hemşiresine -dün Sayın Genel Başkanımız
söyledi- 7 lira fark yatırılıyor, 7 lira sadece.
Şimdi, o Ayşe ablanın kızı
ya buna katlanacak, Covid belasıyla yaşamaya devam edecek ya
işsiz kalacak. Ayşe ablanın oğlu zaten işsiz,
üniversiteyi bitirmişti ama o Beni kurtar. diye küpesini,
bileziğini, kolyesini Sayın Recep Tayyip Erdoğana
vermişti. O ne yaptı? O, saray yaptı, kendine bunlarla saray
yaptı.
AHMET SALİH DAL (Kilis) O Ayşe abla dün
ikna odalarında ikna edemediğiniz başörtülü
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Şimdi, ikna
odalarından da geçti, üniversiteyi de bitirdi, senin karşına
geldi İşsizim ağabey, bana iş ver. dedi; sen onu
sokağa gönderdin, işsizliğin içine gönderdin. O, hemşire
oldu, ikna odalarını da yıktı geçti, her şeyi
başardı; hemşire oldu geldi, dedi ki: Ağabey,
hakkımı istiyorum. Sen onun hakkını vermedin, sen onun
hakkını vermedin. Sarayda 300 danışman 18 bin lira
maaş ortalamayla çalışmaya devam ediyor, 300 danışman.
Şimdi, ben de soruyorum, diyorum ki asgari ücretliye 3.100 lirayı çok
gören bir anlayış, bir siyasal bakış bu 300 adama bu
parayı nasıl veriyor, nasıl oluyor bu iş? Şimdi, ben
soruyorum, arkadaşlar, bizi değerli kılan üstümüzdeki elbiseler
değil, biz bunlarla değerli değiliz, biz vicdanımızla
örtülüyüz, sabah kalkıyoruz, vicdanımız ne kadar büyükse
çıplağımızı da onunla örtüp çıkıyoruz.
Şimdi, ben söylüyorum, kral çıplak, saraydakiler çıplak,
vicdanları kör, vicdanları sağır! (CHP
sıralarından alkışlar) Bu vicdanla bu millet yönetilmez. Bu
vicdanla, böyle tek adam vicdanıyla bu millet yönetilmez.
Şimdi, biz, bu sene bütçemizle, bu çürük
bütçeyle 4 milyar 39 milyon lira parayı saraya ayırdık. Saray
geçen yıl ne yaptı? Keşke ayırmasaydık, keşke bu
parayı vatandaşa verseydik, Covidle arkadaşlar daha
sıkı mücadele etselerdi. Şimdi, ne yaptı? Sarayın
mefruşat ve giyecek harcaması 13,4 milyon liraya patlamış,
sarayın mefruşat ve giyecek harcaması. Ya, bununla, tableti
olmayan, uzaktan eğitime erişemeyen bütün yoksul bebelerin tablet
ihtiyacını karşılardık. Olmayıversin ya,
koymayın buraya ya! Smoothie meyveli, aloe veralı şeyler
olmayıverseydi ne olurdu sanki! Döndük, Okluk Koyundaki yazlık 105
milyon dolar; döndük, Ahlat Köşkü 22 milyon dolar, olmayıverseydi ne
kaybederdik arkadaşlar? Ne kaybederdik? İsraf değil mi, günah
değil mi? Peki, arkadaşlar, Berat Bey gitti -benim de sevdiğim
bir insan, babasını da çok yakın tanırım- bu 100
milyarın hesabını kim verecek? Şimdi, sürdürebilmek için bu
bütçemizi biz 180 milyar dolar borç bulacağız ve faizini, faiz
borçlarını ödeyeceğiz ki ekonomimizi çevirebilelim. Bütçemiz 1,3
trilyon, aradığımız para 1,8 trilyon arkadaşlar.
Sadece faizciye verebilmek için, borcun faizini ödeyebilmek için
aradığımız para 1,8 trilyon.
HACI TURAN (Ankara) - Yanlış!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Dolar üzerinden
çarparsın, doğrusunu söylersin, düzeltirim.
HACI TURAN (Ankara) - Hiç alakası yok.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) - Eksi 47 milyar olan
bütçenin hesabını kim verecek?
Şimdi, biz hep beraber burada Türkiye'nin
yönetimiyle ilgili görüşlerimizi söylüyoruz. Biraz önce, Sayın
Başkanım, RTÜKle ilgili şeyler anlattı, söyledi,
saptamalarda bulundu, Başkana çok teşekkür ediyorum, buradaydı
demin ama şimdi yok galiba. Bu Başkan bize RTÜKün nasıl
yönetilmemesi gerektiğini öğretti, sayesinde öğrendik. Kendisinden
önce çok başkan gördük ama bu RTÜK Başkanı -birazdan Utku
kardeşim o konuda bizi aydınlatacak- tüy dikmiştir. Demokrasi
böyle bir şeyi kaldırmaz Başkanım, çok doğru
söylediniz.
Şimdi, efendim, Millî Piyango kumardı,
kumar oynanıyordu; Millî Piyangoyu özelleştirdiniz, çok güzel oldu,
eskiden Millî Piyangoda bir emek gücü vardı, özelleştirirken de Biz
bu emek gücünü tutacağız, bunlar işten
çıkarılmayacak. diye özelleştirdiniz ama hepsi işten
çıkartıldılar. Sadece bir Millî Piyangomuz vardı,
şimdi evde barbut var, şimdi evde rulet var, Millî Piyangonun altına
bütün bunları dizdiler; her evi kumarhaneye çevirdiniz, herkes bunlarla
oynuyor.
Peki, size soruyorum: Ekmeğin KDVsi yüzde 8,
suyun KDVsi yüzde 8, bebek bezinin KDVsi yüzde 18; hangi vicdanla, hangi
saray vicdanıyla, hangi tek adam vicdanıyla kumardaki KDVyi
sıfırladınız? Demirörene niye yaptınız bunu? KDV
neden sıfırlandı arkadaşlar? Sessiz sedasız, bebek
bezindeki KDV dururken, evde ruletin, evde barbutun, kumarın KDVsini
nasıl sıfırladınız arkadaşlar? Adalet
Beni içeri
alırken adalet, beni dışarı çıkarırken adalet
reformu
İçeri alırken de reform oluyor, çıkarırken de
reform oluyor. Benim üzerimden, bizim üzerimizden reform yapmayın
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Siz de
varsınız ya! Bırakın bu oyunu. İnsanların
özgürlüklerinin üzerinden adaletçilik oynanmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Özkan.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Tamam efendim,
bitiriyorum.
Dün Sayın Genel Başkanımız
burada tarihî bir konuşma yaptı. O konuşma çerçeveletilip
duvarlara asılacak bir manifestodur aynı zamanda.
AHMET SALİH DAL (Kilis) Siz asın, siz
asın!
AHMET TUNCAY ÖZKAN (Devamla) Asacağız,
sen de asarsın sonra. Asarsın, asarsın, merak etme. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ondan bir bölümle bir bölümle bitireceğim.
Kemal Kılıçdaroğlunun dünkü konuşmasından aynen
okuyorum: Allahın izniyle iktidar olacağız, Allahın
izniyle bu soygun düzenine son vereceğiz. 5li çetenin bizim
torunlarımızı dahi sömürecek olan bütün bu
yatırımlarını kamulaştıracağız ve alacağız.
Söz veriyoruz, yapacağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum efendim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Genel
Başkanlıkta kaçıncı yılı Kemal Beyin?
BAŞKAN Şimdi konuşma
sırası İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanalda.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla hürmetle selamlıyorum.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü.
Dünya İnsan Hakları Gününde insan haklarının ihlal
edilmemesi gerekirken, Türkiye Büyük Millet Meclisinde dahi şu an
itibarıyla dahi insan hakları ihlale ediliyor. Ne demek bu? Şu
anda stenograf arkadaşlarımız çalışıyor, bakın;
stenograf arkadaşlarımız aynı kapıdan Genel Kurula
giriyorlar, aynı işi yapıyorlar, aynı mesaiyi
harcıyorlar, aynı şekilde sınava giriyorlar, alınan
ücretler farklı. Meclisin içerisinde veya Meclisin dışında,
kamu kurumlarının tamamında aynı işi yapıyorlar,
aynı mesaiyi yapıyorlar, aynı yerde çalışıyorlar;
alınan ücretler farklı.
Değerli arkadaşlar, Değerli Meclis
Başkan Vekilimiz; biz İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini
imzaladık. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 23üncü maddesi
diyor ki: Eşit işe eşit ücret verilir. Neden eşit
işe eşit ücret vermiyorsunuz? Meclis içerisinde ve Meclis
dışında, tüm kamu kurumlarında insan hakları bu
anlamda ihlal ediliyor. Yani burada, bakın, Meclis içerisindeki
almış olduğunuz 4/Dli, 4/Alı, 4/Bli
4/Dlilerin bir
kısmının aldıkları ücret 2.800, bir
kısmının ücreti 3.400, bir kısmının ücreti 4.600,
bir kısmının ücreti 5.500, bir kısmının ücreti 6
bin civarında. Yazık, günah değil mi ya? Aynı işi
yapıyor, aynı mesai
Eşit işe eşit ücret ilkesi
ihlal ediliyor. Bu konumda olan tüm vatandaşlarımız, Kamu
Denetçiliği Kurumu burada, Ombudsmana ücretsiz olarak başvurun.
İnternette başvuru dilekçesi vardır, ücretsizdir, hak arama
özgürlüğü açısından idarenin kötü yönetimi, kötü
alışkanlıklarını bitirecek olan Ombudsmandır.
Ombudsmanın da tüm yetkilerini buduyorlar, verdikleri bütçe de yetersizdir
ve onun için tüm illerde Meclis tarafından Ombudsmana yer tahsis edilsin.
O, sizin hukuka aykırılıklarınızı en azından
düzeltmeye çalışıyor ama maalesef, siz, Kamu Denetçiliği
Kurumuna engel oluyorsunuz.
Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Sadi Bilgiç
Bey, ben size yazılı soru önergesi verdim. Ya, bu bedelli askerlik
çıktı, Mecliste kaç milletvekili bedelli askerlik için başvurdu,
haberiniz var mı? Haberimiz yok. Bedelli askerlik yapan milletvekili var
mı? Bize bilgi verilmediği için yok. dediniz. Olmadı, Bilgi
Edinme Hakkı Kanunu uyarınca verdim; bu sefer Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu uyarınca Genel Sekreter imzasıyla Bizim haberimiz yok, bizim
bilgimiz yok. denildi.
Arkadaşlar, milletvekilliğiyle
bağdaşmaz, milletvekilliğiyle bağdaşmayan işlerin
arasında, aynı zamanda yürütmenin emrinde çalışan birisi
milletvekilliğiyle bağdaşmaz, olmaz, milletvekilliğinin
düşme nedeni.
Hadi diyelim, milletvekili askere gitti.
Arkadaşlar, hani biraz önce Sayın Tuncay Bey dedi ya
çürümüşlük işte çürümüşlük bu. Meclis Başkan Vekilinin
verdiği o cevapta hem askere gidiyor hem milletvekili
maaşını alıyor, hem de aynı zamanda
sigortasını Meclis ödüyor. Arkadaşlar, bedelli sigorta
olayında, bedelli askerlikte askerlik borçlanması dahi
yapılamazken milletvekili olan arkadaşlarımız askere
gidiyor; sigortasını da Meclis ödüyor, maaşını da Meclis
ödüyor.
Şimdi, genç olan
arkadaşlarımızın zan altında kalmaması
açısından, hem askerliğini yapıp hem sigortasını
devletin ödediği bu çakma kahramanlar kim? Konya Milletvekili Selman
Özboyacı, Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş; biri AK PARTİ
Gençlik Kolları Başkanı, biri de Başkan
Yardımcısı. Bunlar örnek oluyorlar, yazık, günah.
Diğer arkadaşımız Gaziantep Milletvekili Müslüm Yüksel.
Derhâl Meclis Başkan Vekiline sesleniyorum:
Yapmazsanız suç duyurusunda bulunacağım hakkınızda. Bu
milletvekillerinin yirmi bir günlük yaptığı askerlik ücretini,
Meclisin verdiği o maaşı alıp Millî Savunma
Bakanlığının hesabına yatırmak
zorundasınız, bunu yatırmak zorundasınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, size görevinizi
hatırlatmak istemiyorum, üslubu konusunda uyarır
mısınız, üslubuna dikkat etsin.
MAHMUT TANAL (Devamla) Burada hem
sigortasını devlet ödeyecek hem maaşını Meclisten
alacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
Sizin burada verdiğiniz
cevaplarınızda Efendim, askere gitmiş, bizim bilgimiz yok.
Maaşının da yatıp yatmadığını
Normal
kanuna göre yatıyor. diyorsunuz bana siz; verdiğiniz, yazdığınız
bu. Milletvekili karşımda dikiliyor. Askere giden ve Maaş
aldı. dediğiniz, sigortasını ödediğiniz milletvekili
karşıda. Bu maaşın peşine düşeceğim, bunu
Millî Savunma Bakanlığının hesabına yatırmak
zorundasınız. Bu çürümüşlüğe izin vermeyeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunarım.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, bu tehditleri kabul
etmiyorum.
BAŞKAN Tehdit etmiyor ki hukuksal yollara
başvuracağını söylüyor Sayın Bilgiç.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Meclis Başkan Vekilini hiçbir milletvekilinin
tehdit etme hakkı yoktur. Cevabını da az sonra vereceğim.
BAŞKAN Peki, siz sonra verirsiniz
cevabını.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Vereceğim ama sizin bu hukuku korumanız
lazım Meclis Başkan Vekili olarak.
BAŞKAN Gayet iyi koruyorum. Mahmut Bey
doğru bir konuyu dile getirmiştir, siz de buna doğru cevaplar
verirseniz bu konu burada tartışılmamış olur.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Siz ihsasıreyde bulunuyorsunuz. Bu konuda
fikrinizi belli edemezsiniz o kürsüde otururken.
ERKAN AYDIN (Bursa) Ya, siz defalarca belli
ettiniz ya.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Başkanım,
aynı şeyleri
ERKAN AYDIN (Bursa) Defalarca siz belli ettiniz ya
oradan.
BAŞKAN Sayın arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; görüşmelere devam ediyoruz.
Söz sırası şimdi Hatay Milletvekili
Sayın Suzan Şahinde.
Buyurun Sayın Şahin. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay)
Sayın Başkan, değerli üyeler; Sayıştay
Başkanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Sayıştay yüz elli sekiz yıllık
geçmişe sahip bir denetim kurumudur. Denetim fonksiyonlarına sahip,
devlet içerisinde etkili ve güçlü olması gereken, devletin temel
çatısını oluşturan kurumların başında gelir.
Sayıştay, denetim ve kesin hüküm verme süreci sonunda sorumlular
hakkında tazmin hükmü verebildiği gibi, ilgili kamu idaresine
soruşturma yapılması yönünde karar da alabilmektedir.
Ayrıca, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre suç unsuru belirlenmesi hâlinde
de konuyu cumhuriyet savcılığına bildirebilmektedir. Bu
Anayasayla sabittir. Ancak AKP, proaktif denetim adını verdiği
denetim sistemiyle Sayıştayın performans denetimi yetkisini
elinden almıştır. Mevcut yasal yetkisi çerçevesinde
yürüttüğü denetim raporlarının AKPnin seçtirdiği
Sayıştay Başkanı tarafından sümen altı edilmesi,
denetçilerin raporlarının direkt Meclise gelmeyerek süzgeçten
geçirilmesi, Meclisin bütçe hakkının elinden alınması ve
yürütmenin yasamayı tahakküm altında tutması sonucunda raporlar
kuş kadar kalmıştır. Örneğin, 2016 yılında
Eti Madenin 540 sayfa olan raporu 2018 yılına gelindiğinde 108
sayfaya düşmüş. Liyakat sahibi, iş ahlakıyla hareket eden
ve AKP'nin hukuksuzluklarına direnen denetçiler sayesinde kuş kadar
da olsa bu raporlar hâlâ önümüze gelebiliyor. Sayıştay Dergisinin
Haziran baskısında diğer gelişmiş ülkeler ile
Türkiyenin kıyaslandığı tabloda görüleceği gibi,
dünyada bütçe süreci dokuz-on altı ay arasındayken Türkiyede
oldubittiyle üç ay on beş günlük süre içinde bütçeleme
yapılmaktadır.
Sayıştayın esasa ilişkin
bulgularda liyakatsizlik ve baskılar neticesinde soruşturma açma
yetkisini kullanmayarak bulguları Plan ve Bütçe Komisyonuna havale etmesi
ve Komisyonda AKP, MHP çoğunluğuyla usulsüzlük ve yolsuzlukların
üzerinin kapanması da tam bir skandaldır. (CHP sıralarından
alkışlar) Sayıştayın belirlediği usulsüzlükler on
yıldır adli makamlara bildirilmemekte, denetim raporları Mecliste
görüşüldükten sonra rafa kaldırılmaktadır, denetmenler
usulsüzlükleri cumhuriyet savcılıklarına bildirememektedir.
AKP'nin bu Ben yaptım, oldu. tutumundan yüz
bulan kamu idarelerinin yarısına yakını kâr amacı
gütmeyen kuruluşlara yaptığı transferler hakkında
Sayıştaya bilgi vermemektedir. Sayıştayın idari
kurumlar üzerinde yaptığı faaliyet genel değerlendirme
raporuna baktığımızda, kamu idaresi sayısı 313
iken bunların 30 tanesi faaliyet raporunu yayınlamamış,
yayımlayan 283 idarenin 134ü yani yarısı kuruluşlara
yaptığı transferler hakkında bilgi vermemiştir. Bilgi
verenlerin ise idari faaliyet raporlarında söz konusu yardım ve
harcamalara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu uygulamalar hukuk devletine ve Anayasaya aykırıdır.
Sayın üyeler, 2016da KİT Komisyonundaki
görüşmelerde konuşan Sayıştay temsilcisi raporlara
uygulanan sansürü itiraf ederek Denetçinin yazdığı aynen buraya
gelmiyor, Sayıştaydaki bir süzgeçten geçerek geliyor, bazı
arkadaşlarımızın önerileri çıkarılıyor. demiştir.
AKP'nin istediği dikensiz gül bahçesi yani denetimsiz icraat ortamı
hızla oluşturulmuştur. Bağımsız yargıdan ve
bağımsız denetimden kaçış bir bütündür. Bu Anayasaya
aykırılıktır, demokrasiden kaçıştır.
Değerli üyeler, daha önce 6085 sayılı
Sayıştay Kanununda yapılan düzenlemeyle, sermayesinin yüzde
50sinden daha az kısmı kamuya ait olan şirketlerin
Sayıştay denetimi dışında bırakılmasına
ilişkin yasal düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Buna
rağmen Türkiye Varlık Fonunun Sayıştay denetimi
dışında bırakılması Anayasaya
aykırılık değil midir? Gerçi AKPnin hukuk tanımamak,
Anayasa tanımamak gibi bir alışkanlığı var,
şaşırmamak lazım. Varlık Fonu gibi AKPnin arka
bahçesi yapılmak istenen kurum ve kuruluşların
sağlıklı şekilde denetlenmesi ve hesap verilebilirlik,
şeffaflık ile yasamanın yürütmeyi denetleme hakkı ilkeleri
gereğince bağımsız denetçilerin raporlarının
doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmemesi, Sayıştayın
riskli alanları dikkate alınarak Fonun varlıklarının
denetlenmemesi Sayıştayı itibarsızlaştırmak
değil midir? Yürütme organı tarafından Varlık Fonunu
denetlemekle görevli bağımsız denetçilerin atanması,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulmaması kendi kendini
denetlemek değil midir? Bu mudur bağımsız denetim? (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) -
Unutulmamalıdır ki Sayıştay vatandaşların
vergilerinin nereye harcandığını millete gösteren lokomotif
bir kurumdur ve milletin gözüdür.
Türkiyenin Şeffaf Bütçe Endeksi skoru 2019
yılında 100 üzerinden 51 puan olup 2017 yılında
yayınlanan Şeffaf Bütçe Endeksi skoruna göre 7 puan
gerilemiştir. Türkiye, Şeffaf Bütçe Endeksi yayımlanan 117 ülke
arasında 46ncı sırada yer almıştır, bütçe
süreçlerine kamu katılımı değerlendirmesinde ise
sıfır puan almıştır.
Ülkemizde denge ve denetleme sistemi çökmüştür.
Sayıştay denetçi yardımcılığına giriş
sınavları liyakate göre değil, denetim standartlarına
aykırı olarak AKPye uygun ideolojik bir kadrolaşma
oluşturmaya yöneliktir.
Bir hükûmet neden denetimden kaçar? Dürüst isen,
temiz isen denetlenmekten kaçmazsın. Peki, Cumhurbaşkanı ve
partisi AKP neden denetimden hiç hoşlanmaz? AKPnin denetlenmemek,
sorgulanmamak için çıkarmadığı yasa kalmadı.
Lügatlerinde şeffaflık diye bir şey yok ama artık ne
yaparlarsa yapsınlar boş, milletin gözünden hiçbir şey
kaçmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Selamlıyorum
efendim.
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Tüm raporlarda AKP
hükûmetlerinin yönetsel işlere yol açtığı, iç kontrol
sistemi açısından da zafiyetler oluşturduğunu ortaya koyan
bağımsız denetim fonksiyonlarına sahip, gittikçe
gelişmesi ve etkili olmasının gerektiği
inancımızla 2021 bütçesinin ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum.
Bu kürsüden ayrıca bir şeyi ifade etmeden
de ayrılmak istemiyorum. Bu, benim milletvekili olarak Türk milletine
borcumdur. Covid-19la mücadele konusunda sizlere bir çağrı yapmak
istiyorum: Covid-19un başından itibaren Tabipler Birliğinin,
Bilim Kurulunun, muhalefetin, özellikle Sayın Genel
Başkanımızın hiçbir tavsiyesine uymayarak haziran
ayında Covid bitmiş gibi normalleşme yaptınız ya;
şimdi, ülkemizin her yanında, özellikle 1inci sıra olan kendi
ilim Hatayda herkes ölüyor. Anayasal bir sorumluluğunuzu ve
zorunluluğunuzu hatırlatmak istiyorum. İnsan
sağlığını ve güvenliği korumak sizin anayasal
sorumluluğunuz ve zorunluluğunuzdur. (CHP sıralarından
alkışlar) Bir insan hayatını, bir tek insan
hayatını bile korumak zorundasınız. Bunun için, sevgili
milletvekilleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Lütfen uzatabilir
misiniz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Suzan Hanım.
3üncü kez
(CHP sıralarından Devam et. sesleri)
Buyurun, siz devam edin, Covidden bahsediyor.
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Buradan
vicdanı, canı yanan bir milletvekili olarak sesleniyorum.
Akrabalarımı üç gün içinde sırasıyla toprağa verdim,
canım yanıyor. Milletimin her kesiminde komşularımız,
arkadaşlarımız ölüyor. Hani, zenginleştirecektiniz ya,
ekonomiyi uçuracaktınız. Hani, bu uğurda
yaptıklarınız, her şeyle çağ atlamıştık
ya! Bakınız, sisteminiz çöktü. PCR testlerini beş altı
günde alamıyoruz, teste gelen insanları elini kolunu sallayarak
evlerine gönderiyorsunuz. Evlerinden bir daha ilaç almak için yine
dolmuşlara binerek geliyorlar ve her tarafımız, bütün
hastanelerimiz pandemi hastanesi oldu, acil servislerine pandemi yoğun
bakım üniteleri kuruluyor. Gözünü toprakla doldurdunuz insanların.
Doymuyorsunuz. dediniz, mezarlarda insanların gözünü toprakla
dolduruyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer bu
anayasal zorunluluğunuzu yerine getirmezseniz anayasal suç
işlersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Her bir
insanın ölümüyle cinayet işliyorsunuz, katliamdır.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) Ne cinayeti?
SUZAN ŞAHİN (Devamla) Lütfen tam destek,
ekonomik destekle tam karantinayı uygulayın. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Suzan Hanım, teşekkür
ediyoruz.
Şimdi konuşma sırası Ankara
Milletvekili Sayın Levent Gökte.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi üzerine söz
almadan önce hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Belki çoğunuz duymuşsunuzdur, eylül
ayında Amerikalı Ruth Bader Ginsburg hayatını kaybetti,
Amerika sarsıldı. Ufak tefek, minyon tipli bir kadındı.
Amerika Kongre binasında tabutu saygı duruşu için tutuldu.
Binlerce insan nöbet tuttu ölümünden sonra. Beyaz Sarayda, kamu binalarında
bayraklar yarıya indi Ruth Bader Ginsburg için. Bu ufak tefek, minyon
tipli kadın, kadın hakları savunucusu, azınlık
hakları, cinsiyet eşitliği üzerine Amerikayı
dönüştürmüş bir kadındı ve bu kadının en büyük
özelliği 1993ten beri Amerikan Yüksek Mahkemesinin
yargıcıydı ve Amerika, bir yüksek mahkeme
yargıcının ölümünden sonra ağladı, yas tuttu. Devlet
Başkanından en sade yurttaşlarına kadar herkes onun
ölümünden öyle sarsıldı ki hakkında binlerce yazı,
televizyon dizileri yazılmaya başlandı. Niçin böyle oldu? Çünkü
hâkim, bağımsız hâkim, taraf tutmayan hâkim, kendi öz güven ve
bilgisiyle siyasi odaklara asla temenna etmeyen bir hâkim, özgürlükçü bir hâkim, bireyi devlete
karşı koruyan bir hâkim. Devlet Başkanı da ona
karşı saygılıydı, en sade yurttaş da. Trump, 27
Ocak 2017de, 7 Müslüman ülkeden Amerika Birleşik Devletlerine
girişi seyahat yasağıyla kısıtlayınca bir hafta
sonra bu kararname iptal edilmişti. Amerikan halkı biliyordu,
Başkana rağmen bu ülkede hâkimler vardı, Yüksek Mahkeme
hâkimleri vardı ve yirmi yedi yıl hâkimlik yapan bir efsane hâkim,
Yüksek Mahkeme hâkiminin arkasından Amerika günlerce ağladı,
hâlâ onun yasını tutuyorlar. Peki, bu niye böyle oluyordu? Amerikan
halkı hâkimine niye saygı duyuyordu? Çünkü Amerikan
Başkanları görev sürelerince belki ancak bir kez hâkim atayabiliyorlardı,
onu da ancak Senatoyla uzlaşmak üzere, Senatoyla uzlaşmadan Amerikan
Başkanlarının hâkim atama şansı maalesef yoktu.
İşte, onun için, ülkemize
baktığımızda, 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 12sinin
Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği, 3ünün de iktidar
çoğunluğu tarafından Mecliste seçildiği bir Anayasa
Mahkemesini konuşuyoruz. Anayasa Mahkemesi bugünlerde en zor günlerini
geçiriyor ve ülkemiz açısından da maalesef, ümitsiz bir şekilde
Anayasa Mahkemesini izlemek zorunda kalıyoruz. Anayasa Mahkemesi, bir
yandan görevini yapmayarak bir kesimi memnun etmiyor, bir yandan da kimi
özgürlükçü kararları verdiği zaman başka bir kesimi memnun
etmiyor. Niçin? Çünkü bağımsız değiller çünkü siyasi
iktidarın, erkin tercihleriyle oluşturulmuş bir mahkeme. Olağanüstü
hâl ilan ediliyor, olağanüstü hâl kararnamelerini denetlemekle görevli
Anayasa Mahkemesi olağanüstü hâl kararnamelerini denetlemiyor. Devletin
tüm kurum ve kuruluşlarını değiştiren 703
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 1 no.lu ve 4 no.lu Cumhurbaşkanlığı
Kararnameleri, devletin bütün kurallarını değiştiren
kararnameler tam iki yıldır Anayasa Mahkemesinin önünde duruyor ve
onun için Anayasa Mahkemesine muhalefet güvenmiyor, Sizi iktidar seçti, onun
isteklerini yapıyorsunuz. diye.
Yıllardır sonuçlanmayan iptal
davaları Anayasa Mahkemesinin önünde. 2018 Bütçe Kanunu, 2019 Bütçe Kanunu
hâlâ görüşülmede ve 68 Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinden iki yılda ancak 8i görüşülebildi. Ve enteresan bir
durum var, Anayasa Mahkemesi kararları da geriye yürümediği için
hâlen geçerli olan, devleti alt üst eden Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri ve Meclisten çıkan, iptal davaları açılan yasalar
hâlen Anayasa Mahkemesinde bekliyor. Onun için Anayasa Mahkemesi kararına
bir kere halk güvenmiyor ama sıkıntı burada da bitmiyor. Anayasa
Mahkemesi hak ihlali kararı veriyor, alt derece mahkemeleri bu karara
uymuyorlar. Anayasa Mahkemesi açısından ne kadar üzüntü verici, ne
kadar hüzün verici bir durum.
Anayasa Mahkemesi kararını mahkemeler
takmıyor. E, peki, yasama ne yapıyor? Ahlatta Kıyı
Kanununda yapılan bir değişiklikle bir yavru saray inşa
edilmesine karar veriliyor. Bu kanun, Anayasa Mahkemesine götürülüyor, iptal
ediliyor, aynı kanun bu yasama tarafından aynı kroki ve planlarla
tekrar Meclisten geçiriliyor. Yani mahkemeler takmıyor, yasama da
takmıyor. Yürütme ne yapıyor peki? Yürütme de Anayasa Mahkemesiyle
sorunlu. Şehirler arası yollarda gösteri ve yürüyüş
yapılması hükmünü Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, İçişleri
Bakanı Anayasa Mahkemesine posta koyuyor, diyor ki: Korumasız
işe git bakalım. Ve valiler de bu karara rağmen, pandemi
koşullarına uygun yürümek isteyen 10 tane madenciyi yürütmemek için
birbirleriyle yarışıyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, sorun çok derin
Anayasa Mahkemesinde. Şimdi Anayasa Mahkemesinin önünde ciddi bir
sınav var, yürütmenin, iktidarın tesirinden kurtulabilecekler mi
kurtulamayacaklar mı? İstanbul Başsavcısı Sayın
İrfan Fidan 27 Ekim 2020de HSK tarafından Yargıtay
üyeliğine seçildi, 27/10/2020. 1 Aralıkta Yargıtayda, ocakta
yapılması gereken Anayasa Mahkemesi aday üyelik seçimi vardı, bu
seçim 17 Aralığa ertelendi ve İrfan Fidan daha
ayağının tozuyla Anayasa Mahkemesi üyeliğine adaylık
başvurusunda bulundu. Şimdi bekliyoruz, 17 Aralıkta
yapılacak olan bu seçimlerde İrfan Fidan Cumhurbaşkanı
tarafından belirlenecek Yargıtay üyeleri arasına seçilecek mi
göreceğiz. Ayrıca, ocak ayında Cumhurbaşkanı
tarafından Anayasa Mahkemesine atanırsa Anayasa Mahkemesinin
saygınlığının dümdüz olduğu bir sürece
gireceğiz. Konu bu kadar açık ve nettir. Bunları kayıtlara
geçmek açısından ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
LEVENT GÖK (Devamla) Şimdi, ne
yapılmalı? Anayasa Mahkemesi üyeleri ne yapmalı? Anayasa
Mahkemesi, devleti, kanunları denetleyen en önemli kurumlardan bir tanesi.
Şunu yapacaklar, diyecekler ki: Evet, biz de verdiğimiz kararlarla,
Amerikalı o minicik, minyon tipli kadın Ruth Bader Ginsburg gibi
olmaya çalışacağız. Bunu bekliyoruz kendilerinden. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ve en önemlisi, Cumhurbaşkanı
tarafından atanmış, daha önce AKPde milletvekilliği
yapmış Anayasa Mahkemesi üyeleri var Meclisten seçilmiş, hepsi
de benim değerli arkadaşlarım ama bir daha böyle bir durumun
yaşanmaması için, Ahmet Necdet Sezer tarafından kendisine
Anayasa Mahkemesi üyeliği verilen Özdemir Özok gibi davranacaklar ve Ben
CHP üyesiyim, tarafsızlığım zedelenir. deyip Anayasa
Mahkemesi üyeliğini reddedecekler. (CHP sıralarından alkışlar)
İşte o zaman Anayasa Mahkemesine saygı artar, Anayasa
Mahkemesine sevgi artar; ülkemiz kurtulur, ekonomimiz kurtulur, adalet
kurtulur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Antalya
Milletvekili Sayın Çetin Osman Budakta.
Sayın Budak, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan, siz de hoş geldiniz; senede
bir kere buluyoruz sizi, onun için birkaç sorum olacak size.
Değerli arkadaşlar, turizm sektörü şu
ana kadar çok fazla konuşulmadı. Turizm sektörü Türkiye'nin
aslında kurtuluş sektörlerinin başında geliyor. Sebep? Cari
açık veren bir ülke. Cari açığın ilacı turizm sektörü.
Geçen yıl 34,5 milyar dolar gibi bir katma değer kazandırmış
sektörden bahsediyorum. Yüzde 98i yerli kaynaklardan elde edilen döviz geliri.
Bu yıl tabii, bütün dünyada olduğu gibi
Türkiyede de pandemi yaşandı ve ağır koşullarda
yaşandı ve sektör inanılmaz bir şekilde
darmadağın oldu. Bununla ilgili Bakandan çok ciddi performans
bekliyorduk fakat Bakan direkt bankaları gösterdi. Gidin bankadan borç
alın, kendi tezgâhınızı böyle çevirin." dedi ve
sektörün pandemiden önce 96 milyar lira olan kredi borcu bu süreç içerisinde
140 milyar liraya kadar yükseldi. İnanılmaz bir rakam,
inanılmaz, devasa. Peki, niye bu kadar krediye koşturdu bu insanlar?
Hem personelin maaşını ödemek için hem kredi
borçlarını ödemek için tekrar krediye gittiler.
Peki, dünyanın birçok ülkesinde destekler,
hibeler verilirken Türkiyede ne yapıldı? Bankalar gösterildi. Git
bankaya, bankadan borçlan, borçlarını döndür." dediler. Ha, KGF
desteği verilmiş; acentelere KGF desteği, işte, otellere
KGF desteği verilmiş. Kardeşim, borç bu. Ama dünya ne
yapmış? Mesela Almanya tur operatörlerine, seyahat acentelerine ve
turizmle iştigal eden konaklama ve diğer sektörlere 2019
yılında ödedikleri verginin yarısı kadar destek vermiş
ve bunun birçoğu hibe. Bakın, ben sayacağım birkaç ülke. Ve
çok var tabii. Bu sektörde, diğer sektörlerde de olduğu gibi -sanayide,
imalatta, esnafa- hiçbir şekilde hibe verilmedi. Hong Kong lisanssız
seyahat acentelerine 2.500 dolar ile 25.000 dolar arasında hibede
bulunmuş çünkü dünya tarihinde böyle bir kriz görülmediği için,
insanlar seyahat edemedikleri için bu destek hibe olarak verilmiş. Çekya
90 milyon dolarlık hibe desteğini hazırlamış ve bütün
sektöre dağıtmış. Gürcistan, küçücük bir ülke, hemen
dibimizde; turizm şirketlerinin 2020 yılında ödemesi gereken
vergilerin büyük bir kısmını silmiş. Yine Avustralya, tur
operatörlerine, 25 bin ila 100 bin dolar arasında malı mülkü olanlara
6.500 dolar hibe vermiş.
Bakın, rehberler hiç konuşulmadı. Bu
sektörün en büyük yükünü taşıyan emekçilerdir onlar, ben hiçbir yerde
duymadım rehberlerle ilgili herhangi bir şey söylendiğini. Singapur,
rehberlere aylık bin dolar hibede bulunmuş. Bizde 1 kuruş hibe
yok arkadaşlar, sektöre 1 kuruş hibe yok. Birleşik Krallık
(İngiltere) 15 bin ila 50 bin paunt arasında hibede bulunmuş.
Almanyayı biraz önce söyledik. Şimdi, tamam, bunlar böyle, peki,
vermediniz, en azından şunu yapabilirdiniz: Sektör erken rezervasyona
ekim, kasım ayında başlıyor bildiğiniz gibi ve pandemi
başladığı zaman artık erken rezervasyonların
tamamı halledilmişti. Dünyadaki turizm müşterisi alan bütün
ülkeler burada voucher desteği vermişti yani Kardeşim, sen
paranı isteme. Ben sana garanti veriyorum, devlet olarak da garanti
veriyorum. Önümüzdeki sene gel, istediğin tarihte tatil yap. garantisini
verdi ve o insanlar güvendiler o ülkenin desteğine ve paralarını
istemediler. Türkiyede erken rezervasyon yapılmış ne kadar
dünya ülkesi insanı varsa bütün hepsi paralarını geri istedi ve
bu sektörde olan tur operatörleri, acenteler ve oteller bu paraları ödemek
zorunda kaldılar. O yüzden 140 milyar gibi bir kredi borcu
batağına saplandılar. Tur operatörlerinin
olmadığı bir durumda yani millî olan tur operatörlerinin
olmadığı bir durumda bu ülkeye turist beklemek hayal olur ya da
yabancıların eline geçer, istedikleri fiyattan bizim sahillerimizi
pazarlayabilirler. O yüzden desteklenmesi gereken, yerli, millî olan acenteler
ve tur operatörleriydi, bugüne kadar KGF desteğinin dışında
bir destek verilmedi.
Sayın Bakanım, bir başka konu da
-burada sizin özellikle üstünde durup hangi kurumla
yapacağınızı bilmiyorum, BDDKdir büyük bir ihtimalle- 100
milyon dolarlık turizm tesisleri gönderilen eksperler tarafından 30
milyon dolar civarında bir değerlemeye tabi tutuluyor. Zaten kredi
batağında olan otellerin batmasına sebep olup belki de
mülkiyetlerin el değişmesine sebep olacak. (CHP sıralarından
alkışlar) Lütfen, üstünüze düşeni burada da Bakanlık olarak
yerine getiriniz.
Aynı zamanda, Turizm Bakanlığına
bağlı tesislerde kiracı olan esnaflar var; küçük küçük
işletmeler de diyebiliriz buna. Sağ olun bunların
kiralarını ertelediniz ama yılbaşından itibaren, 1
Ocaktan itibaren Hemen bunları tahsil edelim. diye bir şey ortaya
atıldı ve bunların ödeme ihtimali yok çünkü turist gelmedi,
turist gelmediği için de alışveriş olmadı, alışveriş
olmayınca da eve götürecek ekmeğe muhtaç oldular. O yüzden
bunları erteleyin, bir bölümünü de hibe edin, hiç olmazsa sembolik de olsa
Sektör olarak biz bir konuda hibe desteğinde bulunduk. diyebilirsiniz.
Bir de, Sertifika alırsanız turistler
geldiği zaman sizin restoranlarınızda yemek yiyebilir. dediniz.
Bundan Güvenlilik sertifikası alırsanız ben sizin
restoranlarınızı kapatmayacağım. anlamı
çıkar; diğer restoranlarla, lokantalarla birlikte hepsini
kapattınız. O zaman niye bu sertifika zorunluluğunu getirdiniz
de o insanlar, o garibanlar bir yığın yatırım
yaptılar. Şimdi hiçbirisi dükkânını açamıyor, hepsi
battı.
Bir de, hepiniz bilirsiniz arkadaşlar,
yılbaşında oteller program yaparlar, insanlar da tatillerini
yılbaşında otellerde geçirirler. Maalesef saat 22.00
uygulaması otellere de uygulanıyor. Saat 22.00da oteli
kapatacaksınız, müziği keseceksiniz. Bütün rezervasyonlar iptal
oluyor. Lütfen buna da bir el atın, hiç olmazsa bir nefes alsın
otellerini açacak olan sektördeki turizmciler. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, bir şey soracağım:
Siz devletin en önemli makamında oturuyorsunuz ve bu makamda otururken de
gidip Bodrumda bir otel alabiliyorsunuz ve o otelin arazisi Turizm
Bakanlığına tahsisli. Şimdi hem ev sahibi hem kiracı
nasıl olunur lütfen bunu burada açıklayın? (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Hemen
tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Yine bir soru. Belek ve Kadriyede halkın
günübirlik tesislerden faydalandığı küçücük 2 alan
kalmıştı Antalyada ve bu alanların -ki biliyorsunuz o
bölgeyi, birçoğunuz gitmişsinizdir- içinden 3 tane otel yeri tahsisi
yapıldı. Bilmiyoruz kime yapıldı. O alanlar zaten
küçücüktü, yarısı gitti, 3 otel tahsisi yapıldı. Bu
tahsisler kime yapıldı Sayın Bakan? Burada öğrenmek
istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir konu da şu TÜRSAB meselesi. Zaten
batmış durumda 12 bin acente var arkadaşlar, batmış
durumda 12 bin acente var. Bu acentelerin üst kurumu da TÜRSABdır. Geçen
yıl da sormuştum, bu yıl da soruyorum. Geçen dönemde TÜRSAB
Başkanı olan kişiyle sektörün sorunlarını
konuşmak üzere geçenlerde bir toplantı yaptınız ve
yanınıza oturttunuz. O dönemin başkanı şu anda sahte
biletten yargılanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Son cümlem.
Mevcut başkan yanınızda yok, davet edilmiyor, siz
yargılanan eski başkanı yanınızda oturtabiliyorsunuz.
Buradan kime ne mesaj veriyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir de şu Kapadokya meselesiyle bitiriyorum.
Kapadokya ki, dünya mirası, milyonlarca yılda oluşmuş bir
yer; göz bebeğimiz, bütün dünya tanıyor burayı, gelemese bile
biliyor, dünyanın yarısı da gelmiştir, kültür turizminin
yapıldığı en önemli merkezimiz. Burada Kanadalı bir
firmaya altın madeni ruhsatı verildi. Kanadalı firma şu
anda delik deşik ediyor burayı, yer altını da yok etti. Bir
yığın yer altı şehri var arkadaşlar burada, bir
yığın yer altı şehri. Bu kültür mirası yerle bir
edilecek. Bizim her zaman istediğimiz kültür turizminden kupon
müşterilerin geleceği, 2.500 euro, 3 bin euro -gecelemeye
verdiği, konaklamaya verdiği- para aldığımız bir
yer de yok edilecek ve her yerine de otel inşaatı
yapılabilecek. demek mi istiyorsunuz? Bunların hepsini merak
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Burada son olarak
çözüm önerilerini de söylemeden gitmek olmaz. Şu KDV desteğinizi 2021
yılının hiç olmazsa sonuna kadar sektöre vermeye devam edin ve
yerli operatörlere direkt destek verin.
Sözümüzü burada bitirmek zorundayız. Çok
teşekkür ederim.
BAŞKAN Bence metnin çözüm önerileri
kısmını Bakana verin.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Hepinize saygılar
sunuyor, teşekkür ediyorum ve bunları söylerseniz sizin de
faydanıza olacağını düşünüyorum.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın
Osman Budak.
Şimdi, söz sırası İstanbul
Milletvekili Sayın Sera Kadıgildedir.
Buyurun Sayın Kadıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ
(İstanbul) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Her sene olduğu gibi bu sene de Kültür
Bakanlığı bütçesi üzerinde söz aldım. Sayın Bakan,
öncelikle hoş geldiniz.
Size aslında biraz daha keyifli bir
konuşma hazırlamıştım. Birkaç sene içinde Kültür
Bakanı olduğumda neler yapacağımı anlatacaktım
Genel Kurulda. (CHP sıralarından alkışlar) Ama başka
bir konuşma yapmak zorundayım Sayın Bakan çünkü çok üzgün ve çok
öfkeliyim. Çünkü geçtiğimiz hafta öyle bir cinayet yaşandı ki
Devlet Tiyatrosu Müdürlüğünde, öyle bir cinayet izledik ki biz perde
perde, başka hiçbir şeyden bahsedesim gelmiyor. Size ben bugün bir
cinayetin anatomisini anlatacağım, Ali Cem Köroğlu cinayetinin
anatomisi bu.
Ali Cem Köroğlu, DTnin yetiştirdiği
en kıymetli tasarımcılardan biriydi. Bir tek öyle de
değildi, en sevilen insanlardan da biriydi emin olun. Yani
anlatacağım ben bunu çünkü bütün detaylarını bildiğinizi
inanın düşünmüyorum ve sizden şunu istiyorum Sayın Bakan:
Bu konuşma bittiğinde, bu detaylar bittiğinde telefonu
kaldırmanızı ve İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürünüzü, Devlet
Tiyatroları Genel Müdürünüzü ve bunlardan sorumlu Bakan
Yardımcınızı görevden almanızı rica ediyorum. Bu
konuşmayı bunun için yapıyorum Sayın Bakanım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, dediğim gibi Ali Cem Köroğlu
Bu hikâyeyi anlatmam için ilk önce size Devlet Tiyatroları Genel Müdürünün
oğlundan bahsetmem gerekiyor ki bunu söylemek yani bunu anlatmak benim
için çok acı. Mustafa ağabey benim ağabey dediğim biri.
Yani bunu da bilmenizi istiyorum. Sadece bir Kültür Bakanlığı
bürokratı, bence AKPye yakın biri olduğu için değil,
ağabey dediğim bir insanın görevden alınmasını
istiyorum sizden şu anda. Çünkü
İki sene önce mezun olmuş bir
oğlu var Mustafa ağabeyin, ismi Akın. Dediğim gibi iki sene
önce mezun olmuş. Ülkenin çeşitli yerlerinde meslektaşları
garson olarak bile henüz iş bulamazken bu genç arkadaşımız
3 oyunda birden başrol kapacak kadar yetenekli, ne güzel, İzmir Devlet
Tiyatrolarında görevli. Son oyunu var Karıncalar/Bir Savaş
Vardı Bu oyun geçen salı günü prömiyer yaptı. Meğer bu
başrolümüz, yetenekli bay Kurtumuz Covidmiş. Sonra ekipten 1
değil, 5 değil, bakın, 19 kişi Covid oldu, durumu çok
ağır olanlar var ve dediğim gibi Ali Cem Hocayı da ne
yazık ki geçtiğimiz cumartesi günü kaybettik. Hayatta tek
kardeşi var, tek yakını; o da hâlâ hastanede.
Peki, bunun neresi cinayet? Başkasından
kapmış olamaz mı? Ve ben bu konuşma bittiğinde bu
insanların neden görevden alınmasını istiyorum?
Anlatayım: Kısacık bir zaman aralığı
vereceğim -özellikle hukukçular dikkatle dinlerse- 18 Kasım
Çarşamba günü DT Genel Müdürünün eşi, oğlunun prömiyeri için Ankaradan
çıkıyor İzmire gidiyor. 21 Kasım Cumartesi DT Genel
Müdürünün corona testi pozitif çıkıyor. 24 Kasım Salı
Müdürün oğlunun Karıncalar isimli tek kişilik oyununun
prömiyeri ısrarla yapılıyor. 25 Kasım Çarşamba
başrol oyuncusu sabah ilk iş koşa koşa corona testine
gidiyor, pozitif çıkıyor. Ertesi gün Ali Cem Köroğlu ve
diğer bu oyunda çalışan tüm insanlar kendi imkânlarıyla -DT
falan yaptırmıyor- hastaneye gidiyorlar, Ali Cem Hocada Covid
çıkıyor. 5 Aralık Cumartesi Ali Cem Hoca vefat ediyor. 6
Aralık Pazar sabah 6, Allah razı olsun, Devlet
Tiyatrolarımız tüm personeline bu mesajı atıyor, sabah 6.
Bir gece önce ölmüş Ali Cem Hoca, anca şimdi akıllarına
gelmiş, Devlet Tiyatroları tarama testi için bütün personelini davet
ediyor. Ya, soruyorum, şu mesajı gerçekten, akıl edip bu insan
ölmeden atsaydınız ne olurdu, ne eksilirdi hayatımızdan?
Bunu ben gerçekten merak ediyorum. Bu kadar basit mi, sormak istiyorum. Bir
insanın öldürülmesi bu kadar basit olabilir mi yani? Hadi diyelim tesadüf,
hadi diyelim başka birinden kaptı; birinizin çıkıp bana
şu soruların cevabını vermesini çok istiyorum: Genel Müdür,
Covid pozitif çıkar çıkmaz niye hem eşini hem İzmiri
arayıp bilgilendirmiyor? Ya da neden Daha üç gün önce görüştük, git
sen de bir test yaptır; oğlanın da yanına gittin, aynı
evde kalıyorsunuz, bu oğlan prömiyere çıkacak. demiyor? Ya da
diyor ama İzmir Devlet Tiyatroları Müdürü mü ciddiye almıyor,
umursamıyor? Neden oğlu ve eşi aynı evde
yaşamalarına rağmen Biz temaslıyız. deyip evde
oturmuyorlar? Neden DT Genel Müdürü filyasyon ekiplerine eşin temaslı
olduğunu bildirmiyor? Daha vahimi, bildirdiyse niye gereği
yapılmıyor? Niye Covid temaslısı bir insan çıkıp
orada oyun oynuyor? Buna kim, nasıl müsaade ediyor? Yani şunu da
söylemek isterim ben: Gencecik bir oyuncunun bile isteye gidip
meslektaşlarına Covid bulaştırdığını
falan düşünmüyorum ama buna kim izin verdi? Devlet Tiyatrosu buna
nasıl izin verdi? Bu soruların cevabını bana vermek
zorundasınız Sayın Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar) İzmir DT Müdürü çıkıp afili afili röportaj
vermeyi biliyor, buna nasıl izin verdi? Sizin arkanızda oturan Bakan
Yardımcınız bu kurumlardan sorumlu, buna nasıl izin verdi?
Siz nasıl izin verdiniz Sayın Bakan? Yani sinirliyim, kusura
bakmayın. Yetmiş yıllık sanat kurumlarını sanatçılar
değil, ben yöneteceğim diye diye saçma sapan genelgeleri yollayıp
bir aydır bu kurumları hareketsiz bıraktınız, bu
basiretsizlik bundan mı kaynaklanıyor, gerçekten çok merak ediyorum.
Yani inanın, emin olun, iki üç gündür benim içim içimi yiyor ya! 2
Kasımda bütçe görüştük, değil mi? Karşılıklı
ben size meramımı anlattım. Üç gündür diyorum ki: Bütçede ben
özel tiyatroları konuşmak yerine Devlet Tiyatrolarını
konuşsaydım acaba Ali Cem Hoca şu anda hayatta olur muydu? Özür
dilerim. Yani gerçi söylesem ne oluyor, inanın, onu da bilmiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Özür dilerim. Yani rahat
uyuyamıyorum ben Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın
Kadıgil.
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (Devamla)
Teşekkürler.
Gerçekten ben rahat uyuyamıyorum, sizin de
rahat uyumamanızı istiyorum, uyumadığınızı
tahayyül etmek istiyorum. Peki, ben bu zaman aralıklarını
nereden aldım? Kulaktan dolma bilgiyle konuşmak istemem. Ben burada
milletvekiliyim ama hepsinden önce bir avukatım. Allah razı olsun, o
bürokratınız var ya -İzmir Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü-
gitmiş can havliyle bir röportaj vermiş yandaş bir gazeteye, bu
bütün her şeyi zaten itiraf ediyor. Ve orada diyor ki: Akın Kurtun
yani başrol oyuncusunun testi pozitif çıktıktan sonra sorumluluğu
alarak tüm oyunları durdurduk. Allah razı olsun, yok bir de
durdurmasaydınız. 25 Kasımdan sonra sahnelerimiz kapalı,
Genel Müdürümüzün oğlu olduğu için linç etmeye
çalışıyorlar. Ya, utanmadan
İki yıllık mezun 3
oyunda nasıl başrol almış, bunun utancıyla olsun
susacağı yerde, bir de çıkmış bunu sorgulayan
insanlara cahil diye, vicdansız diye saldıran bir müdür yönetiyor
İzmir Devlet Tiyatrosunu. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar) Kalabalık kadrolu oyunlarımız olduğu
hâlde pandemi nedeniyle oynatmadık. diyor. Görevden almak için
aradığınızda sorun kendisine: Ekim sonuna kadar oynayan
Yıldızların Altında oyununda acaba kaç kişi
çalışıyor? Seyirci içeri girerken HES kodu sorgulaması
yaptık. diyor. Bu daha büyük bir vahamet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım.
SALİHA SERA KADIGÜL
SÜTLÜ (Devamla) Son, bitiriyorum Sayın Başkan.
O HES kodunu sorguladınız da ne oldu? O
seyircilerden birine bile haber vermiyorlar. En ön sırada maskesiz,
Covidli bir oyuncu tarafından oyun izliyor seyirci, bir Allahın
kulunu arayıp sormuyorlar. Bu arada Coronavirüs testi pozitif çıkan
çalışanlarımızı karantinaya aldık,
temaslılarını bildirdik. diyor, yalan söylüyor. Kimseyi
karantinaya falan almadı, oyuncular teknik ekip gidip kendi
imkânlarıyla test yaptırdı. Ve hatta teknik ekip diyor ki, iki
gün sonra da yollayıp dekorculara dekor söktürmüşler. Yani her
şeyi bir şekilde itiraf ettiği bir röportajla bir de utanmadan
Alpay Antmenden hesap sormuş. Cevabını veriyorum: Cahil de
sensin, vicdansız da sensin, sorumsuz da sensin İzmir DTnin müdürü.
Ve o koltuğu terk edeceksin. (CHP sıralarından
alkışlar) Ne yapmanız lazım? Derhâl, hemen, bugün DTnin ve
DOBun bütün provalarını, bütün oyunlarını durdurmanız
lazım. Ali Cem Köroğlunun öldürülmesinde ihmal var mı, bunu
sorgulamak için derhâl bu insanları görevden almanız lazım ki
adil bir soruşturma yürütülebilsin. Ve hepsinden önemlisi, dediğim
gibi, bu söylediklerime biraz olsun üzülüyorsanız, Devlet Tiyatroları
sanatçılarının size biraz olsun saygı duymasını
bekliyorsanız bu yangını söndürmekle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SALİHA SERA KADIGÜL SÜTLÜ (Devamla)
ve bugün
bitmeden bana ve bütün Devlet Tiyatroları sanatçılarına bu
müjdeyi vermekle yükümlüsünüz Sayın Bakan diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi, konuşma
sırası İzmir Milletvekili Sayın Özcan Purçuda.
Buyurun Sayın Purçu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZCAN PURÇU (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi şahsım ve İzmir halkı adına
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Vatandaşın aklına bütçe deyince ne
geliyor biliyor musunuz arkadaşlar? Borç ve vergi geliyor. Eyvah! diyor.
Şimdi gene borcu da yükleyecekler üstümüze; onlar harcıyor, biz
ödeyeceğiz. Hem de vergilere de zam üstüne zam yapıp belimizi
bükecekler, aldıklarını da vatandaşa vermiyorlar. Diyor.
Vatandaş böyle biliyor, böyle söylüyor. Onun için bu aralık ve ocak
ayından vatandaş korkuyor bilginiz olsun. Keşke iyi
yönetseydiniz de vatandaş böyle düşünmeseydi.
Şimdi Kültür Bakanlığının
bütçesinde konuşma aldım. Arkadaşlar, Covid döneminde bütün
sanatsal kurumlar, sanatçılarımız, müzisyenlerimiz zor durumda
ama bir Allahın kulu da bakıp ya, arkadaş
Tiyatrolar
kapanıyor, sanatçılarımız zor durumda, geçinemiyor.
Sanatçılarımızın doğru düzgün kanunu dahi yok, emekli
dahi olamıyorlar. Müzisyenler, geleneklerimizi, kültürlerimizi temsil
eden, yüz yılların eserlerini, şarkılarını,
türkülerini bilen o müzisyenlerimiz var ya dokuz aydan beri aç arkadaşlar,
kapısını çalıp Sen ne oldun, ne yapıyorsun? diyen
yok. Arkadaşlar, en son, iki gün önce Ankara Sanat Tiyatrosu kapandı;
elli sekiz yıllık Sayın Bakanım. Sayın Bakanım,
elli sekiz yıllık tiyatro kapandı, Ankara Sanat Tiyatrosuyla
ilgili ne yapacaksınız? (CHP sıralarından
alkışlar) Birçok sanatçımızı, tiyatrocumuzu
yetiştiren, geleneğimizi, kültürümüzü temsil eden bir kurumdu, bu
konuda bir şeyler yapmanızı rica edeceğim.
Arkadaşlar, müzisyenlere gelince, dediğim
gibi müzisyenlik kanunu yok, emekli olamıyorlar. İşe giderse
ekmek yiyor, işe gidemezse ekmek yemiyor. Emekli olamıyor. Bu Covid
döneminde daha da zor duruma girdiler. Bu konuyla ilgili -onların tabi
olduğu- bir kanun yok. Dediğim gibi, acilen böyle bir kanuna ihtiyaç
var, sanatçıların kanununa ihtiyaç var.
Şimdi, Covid döneminde gönül ister ki bütçeyi
vatandaşa dönük kullanalım ama bütçeye
baktığımızda yine bunu göremiyoruz arkadaşlar. Şu
an vatandaşımız çaresiz; esnaf dükkân kapattı, kepenk kapattı,
evine kapandı, iş yapamıyor; ne yiyecek? Devletine güvenecek, en
zor dönemde devleti kucak açacak ama devlet de bir defa bin lira verdi -o da
sayılı kişilere- ondan sonra Ben bir şey yapamam. dedi.
Yani vatandaş çaresiz. Bir dahaki ay ne olur bilemeyiz ama bizi iyi günler
beklemiyor arkadaşlar, haberiniz olsun.
Romanlarda bir söz vardır -hakikaten bu Hükûmet
hayal satıyor- Romanlarda onun şarkısı da yapıldı
Hayaller Paris, yaşamım Somali. diye. Vatandaş hakikaten bu
durumda. (CHP sıralarından alkışlar) Hayaller Paris,
yaşamım Somali. Ekmek yok evde, elektrik kesik, su
kesik, devletin kurumu da bakmıyor. Ne yapacağız? Somali gibi
yaşıyoruz işte. Ya arkadaşlar, şu bütçeyi bari
vatandaşa verin ya, şu bütçeyi vatandaşa verin de hiç olmazsa devletin
gücünü hissetsin. Devletimiz büyük, iyi, güzel, tamam ama onu hissetmek
lazım arkadaşlar, hepimizin devleti, hepimiz bu ülkenin
vatandaşıyız.
Gelelim Roman
vatandaşlarımıza. Daha da zor durumdalar arkadaşlar çünkü
geçimini günlük olarak sokaktan sağlıyor bu insanlar.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Kaşık Mustafa var, Kaşık Mustafa
Kumkapıda.
ÖZCAN PURÇU
(Devamla) Aynen öyle.
Geçimini günlük
sokaktan sağlıyor. E, sokak kapalı, ne yiyecek ne içecek?
Sayın Bakan, sizin de girişiminizle, açık söyleyeyim,
müzisyenlerimize bin lira para verilecek ama sahada uygulama nasıl oluyor
biliyor musunuz? Diyor ki: AK PARTİye gideceksin üye olacaksın, bin
lirayı öyle alacaksın. Böyle bir şey var mı ya?
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Çok ayıp, çok ayıp.
ÖZCAN PURÇU
(Devamla) Arkadaşlar, yani bu Covid döneminde bile böyle siyaset
yapılır mı ya? Arıyor beni, diyor ki: Sayın Vekilim,
ben Cumhuriyet Halk Partisinin üyesiyim. Bana Git Konak AK PARTİ
İlçe Örgütüne üye ol, ondan sonra gel biz sana bin lira yazalım.
diyorlar. Böyle bir şey var mı?
HASAN ÇİLEZ
(Amasya) Kim aradı? Arayan kim, hangi arkadaş bu?
LÜTFÜ TÜRKKAN
(Kocaeli) Vay vicdansızlar vay!
ÖZCAN PURÇU
(Devamla) Yılların sanatçısı ya bunlar,
yılların sanatçısı. Böyle bir şey olur mu ya?
Bakın, bizim
sanatçılarımız var ya, Viyana Senfoni Orkestrasına misafir
olarak çağrılıyorlar, havaalanında böyle protokolle
karşılanıyorlar çünkü sanata değer veriliyor
arkadaşlar. Bizim de burada kendi sanatçılarımız hakikaten
açlıkla mücadele ediyor ya. Bakın, bizim
sanatçılarımız, müzisyenlerimiz hakikaten çok kıymetli.
Dünyada çalmadıkları senfoni orkestrası yok arkadaşlar ama
Türkiyede emekli dahi olamıyorlar.
Gelelim şuna
Sayın Başkanım, biraz süre isteyeceğim sizden ama.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZCAN PURÇU
(Devamla) Bakın, altında Hükûmetin bakanlarının;
İçişleri Bakanlığının, Millî Eğitim
Bakanlığının, Gençlik ve Spor
Bakanlığının, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığının imzası var. Bu bizim namusumuz
arkadaşlar. Resmî Gazetede de yayınlandı. 2019-2021 Roman
Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi. Allah aşkınıza size
bir şey soracağım ya, ben bulamıyorum çünkü. Bu belgeyi
bakanlıklar biliyor mu? Bilmiyor. Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı biliyor, koordinatörü. Onun
dışında, İçişleri Bakanlığına sorun, kim takip ediyor? Bilen yok,
görevi var burada çünkü. Sorun Spor Bakanlığına, bilmiyorlar.
Kim takip ediyor bunu arkadaşlar? Kimse takip etmiyor. Bakın, size
sıradan bir sayfa açacağım, eylem planlarınız var
burada; 2019-2020; 2016dan 2021e kadar... Ya, arkadaşlar söz
veriyorsunuz yapın. Bu devletin imzası var altında ya,
Bakanın imzası var, bunu niye takip etmiyorsunuz? Diyorlar ki: Roman
mahallelerine gireceğiz, Romanların eğitimdeki
sıkıntılarını aşmak için
İşte 300 Romana
eğitim vereceğiz şurada, 500 Romana burada eğitim
vereceğiz; istihdam sorununu çözeceğiz, meslek eğitimleri
vereceğiz. Burada hepsini yazmışsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) - 2016dan beri
yaptığınız bir tane eylemi söyleyin şurada ya, Allah
aşkına. Bak bu da hayal ha, haberiniz olsun, bu da hayal. Hayaller
Paris, yaşamım Somali oldu bu da. Hakikaten, sizin strateji belgeniz
bu oldu ya. Arkadaşlar hiç merak etmeyin, ben de sevgili vatandaşlarımıza
sesleneyim: Hiç merak etmeyin, Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğunda
bunu paşalar gibi yapacak, hiç merak etmeyin. Biz bunu
yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Özcan.
ÖZCAN PURÇU (Devamla) Son kez bir şey
söyleyeyim.
Tabii, bizim insanlarımızda fakirlik çok,
yoksulluk çok ama şu Covid döneminde vallahi herkes Romanlar gibi
yaşamaya başladı; çöplerden beslenmeye başladı, hurda
almaya başladı çünkü hakikaten devletten bir fayda yok
arkadaşlar. Sokaklara çıkıyoruz, cama yazmışlar
demişler ki: Ekmek bırakmak isteyen, buraya bıraksın.
Yemek getirmek isteyen buraya... Eskiden bizi iş için ararlardı,
şimdi Bize ekmek, gıda gönderin. diye arıyorlar
arkadaşlar. Lütfen devlet olarak bu dönemde vatandaşın yanında
yer alalım. Şu bütçeden vatandaşa daha çok pay
ayıralım ama göremedik.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Söylediklerin, hepsi yalan ya. Bunların hangisi doğru? Nasıl
yalan söylüyorlar ya!
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Neyi yalan söylüyorum ya?
Hadi bakın, görün bakalım ne var orada? Niye yalan
konuşayım?
BAŞKAN Söz sırası Muğla
Milletvekili Sayın Mürsel Albanda.
Buyurun Sayın Alban.
CHP GRUBU ADINA MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Turizm Bakanlığı 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi üzerinde grubum adına söz
aldım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Can kayıplarının
yaşandığı
Bu virüs ekonomiyi de derinden sarstı.
Dünyanın neredeyse tamamını etkisi altına alan coronavirüs
salgınının, dünya genelinde olduğu gibi Türkiyede de en
derin, en sert darbeyi vurduğu sektör turizm oldu. Ülkemize 2019
yılında 52 milyon turist gelmişken 2020 yılında
ülkemize 15 milyon turist geldi. 2019 yılında 35 milyar dolar
turizmde gelir elde edilmişken 2020 yılında 11 milyar dolar
gelir elde edildi; turizm gelirinde tam 24 milyar dolar zarar etti devletimiz.
Sebebi nedir acaba? Sebebi, Sağlık Bakanının Covid
sürecindeki vaka sayılarını, doğruları anlatmayarak,
yanlış bilgi vererek, kamuoyunu yanıltarak; bu verilere Turizm
Bakanından da bir ses seda çıkmayarak
Gidip Sağlık
Bakanına Bu verileri yanlış veriyorsunuz. Yarın
İngiltere, Almanya, diğer ülkeler bizi seyahat koridorundan çıkarırsa
bunun hesabını nasıl veririz? diyen olmadı. Turizm Bakanı
burada; Sağlık Bakanına acaba bunları sordu mu sormadı
mı, merak ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Onun
için 24 milyar dolar zarar etmiştir ülkemiz.
Değerli arkadaşlar, 2020 yılında
turizm sektörü yüzde 80 kayba uğramıştır. Bu kayıplar
diğer ülkelerde de yaşanmıştır. Bize örnek olarak,
emsal olarak gösterilen Fransada, İspanyada, Yunanistanda da bu tür
daralmalar yaşanmıştır. Ama bize emsal gösterilen ülkeler
ne yapmıştır? Bakın, o ülkeler turizmcisine hibe
desteği vermiştir. O hibe desteklerini çalışanından
işletmecisine, tamamına karşılıksız
vermiştir. Oysa bizim Turizm Bakanı bunların hiçbirini
sağlamamış, biz Turizm Bakanından performans beklerken
Turizm Bakanı o performansı yanlış yerlerde
kullanmıştır.
Bakın değerli arkadaşlar, turizmde
ciddi bir kayıp var. Bunlar kaybedenler: Güvenlik görevlisi, otelde
çalışıyor ve bu işini kaybetti. Temizlik görevlisi,
düğün edecekti, işini kaybetti, düğün edemiyor; hayal
kurmuştu, hayalleri boşa gitti. Aşçı, günde bin
kişinin karnını doyuruyordu, şu an 4 kişilik ailesini
geçindiremiyor. Otel sahibi, sizin köstek olduğunuz otel sahibi otelini
kapattı, borçlarını ödeyemiyor, hacizde ve icralık durumda.
Bunlar sizi hiç rahatsız etmiyor mu Sayın Bakan? Bunlar kaybedenler
değerli arkadaşlar. Tabii ki biz Bakandan performans bekliyoruz dedik
ya, turizmciye destek olacak; oysa Bakan, turizmciye destek değil, köstek
olmuştur.
Bu da Bakan, büyük performans gösterdi, turizmde
kaybedenlerin yanı sıra bir de kazananlar var, bu da kazanan; bu
kazanan değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Ülke tek adam rejiminin yönetiminde olduğu gibi
turizmde de tek adam yoluna gidiliyor. Neden tek adam yoluna gidiliyor?
CAVİT ARI (Antalya) Fotoğrafı
şöyle döndür.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) İşte burada, tek
adam burada.
Sayın Bakan, buradasınız bakın.
Bakmaz çünkü dokunuyor.
Değerli arkadaşlar, Bakan
performansını çok iyi gösterdi, benim seçim bölgem olan
Muğlada, Bodrumda, Türkbükünde Azeri bir iş adamına ait
Hilton Otelini satın aldı. Aldığı bu otel Tarım
ve Orman Bakanlığına ait mülkiyette, Turizm Bakanı
işletmesiyle ruhsat verilmiş.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Vay vay vay!
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Bu oteli Turizm Bakanı
kendi şirketine nasıl kattı? Turizmci kan ağlarken, garson
evine ekmek götüremezken, işçi geçinemezken, şoför iş
bulamazken, temizlik görevlisi düğününü yapamazken Sayın Bakan siz
servetinize bir yenisini nasıl eklediniz? (CHP sıralarından
alkışlar) Bunun hesabını, bunun cevabını vermeniz
lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
HAMDİ UÇAR (Zonguldak) Senin paranla
aldı, senin.
MÜRSEL ALBAN (Devamla) Benim param tabii, benim
paramın vergileriyle alıyor. O koltuk devletin koltuğu,
Bakanın şahsi yeri değil, babasının yeri değil
burası. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Bakan, tüm turizmciler adına sizden
bir beklentimiz var. Bu koşullarda, bu çürümüş, sebebi açıkça
ortada olan bütçe, turizmciyi yoğun bakımda entübe hâline
getirmiş ama Bakan Bodrumun koylarında otel savsaklarken, servetine
servet katarken o aldığınız,
kazandığınız servetinizde turizmcinin, tüyü bitmemiş
yetimin hakkı var; o hakkı size helal etmiyorlar. (CHP sıralarından
alkışlar) Siz buraya gelip burada
Bakanlığınızın bütçesi genelinde konuşma
yapmayın, istifanızı verin. Sizi, kamunun malını,
kendi şirketlerinize peşkeş çekmekten dolayı istifaya davet
ediyoruz. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Söz sırası Eskişehir
Milletvekili Sayın Utku Çakırözerde.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçeyi tartışacaksak, ülkemizde ifade ve
basın özgürlüğünün durumu acil önceliktir. (CHP
sıralarından alkışlar) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bugün
basın özgürlüğünün önündeki en temel engellerden biri hâline
dönüşmüştür. Bakın, önümüzdeki bu bütçeyi hazırlayan Maliye
Bakanı istifa etti. Dünyanın neresinde olursa 1inci haberdir ama
istifasını yayınlatacak bir kanal bulamadı, bu nedenle
Instagramdan yayınlamak zorunda kaldı. O mesajı dahi
Türkiyedeki 1.780 ulusal ve yerel televizyondan sadece 5i yayınlayabildi.
Özgür yayıncılığın
güvencesi olması gereken RTÜK, basının bu vahim hâlini kendine
dert etti mi? Hayır. RTÜK Başkanı o gece tweet attı,
beklersiniz ki televizyonlara Korkmayın. desin ama derdi başka,
istifa eden Bakanı döndürmeye çalışıyor, O, bizim kutlu
davamızın vazgeçilmezidir. diyor. RTÜK Başkanının
işi bu mudur Allah aşkına? Sadece bu tweet bile artık o
makamda oturmaması için geçerli bir sebeptir. Özerk ve tarafsız bir
anayasal kurulun yüce Meclisimiz tarafından seçilmiş üyesi olan Başkanının,
Anayasaya, hukuka bağlılık dışında nasıl
bir kutlu davası olabilir? Ama siz RTÜK Başkanlığı
maaşınızla yetinmeyip gözünüzü arpalıklara diker, TÜRKSATın,
Halkbankın Yönetim Kurulu üyeliğine gözünüzü dikerseniz o zaman
başka. Ama o zaman da bunun adı kutlu dava değil, olsa olsa
mutlu dava olur değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Türkiyede güçler
ayrılığını ortadan kaldıran tek adam yönetiminin
halkın haber alma hakkına, ifade ve basın özgürlüğüne
tahammülsüzlüğünün vücut bulduğu yerlerin başında RTÜK
geliyor. Aslında RTÜK ne karar almış? derken saraydaki tek
adam yönetimi ne karar almış diye bakmak lazım. AKP Genel
Başkanı da olan Cumhurbaşkanı hoşlanmadığı
ülke gerçeklerini anlatan medya kuruluşlarını virüs olarak
niteliyor. RTÜK Başkanı durur mu, hemen
Cumhurbaşkanının telkinlerini emir telakki ederiz. diyerek
vazife çıkarıyor. İyi ama Cumhurbaşkanı aynı
zamanda parti lideri. Nerede kaldı RTÜKün tarafsızlığı,
özerkliği, kimin umurunda?
RTÜK Başkanının bizzat
talimatlarıyla hazırlanan raporlarla gerçek habercilik yapan FOX TV,
Halk TV, Tele1, Habertürk, TV5, KRT, Haber Global yasaklarla, karartmalarla, en
ağır para cezalarıyla susturulmak isteniyor. Bakın,
2017-2020 arasındaki yayın durdurma kararlarının yüzde
73ü, idari para cezalarının da yüzde 69u Halk TV, FOX TV, Tele1 ve
KRTye çıkarılıyor. Sadece son iki yılda 39
yaptırım kararının 36sı bu kanallara veriliyor. Bu
kararların hepsi siyasidir. Cezalar haksızdır, hukuksuzdur,
ölçüsüzdür; amaç, basın organlarını korkutmak, ülkenin gerçek
gündemini, yoksulluğu, işsizliği tartışamaz hâle
getirmektir. İşte, son Habertürk kararı ortada; tamamıyla
haksız, tamamıyla hukuksuz. Sayın milletvekilimizin Tank Palet
peşkeşini anlatırken söylediği sözün anlamı,
bağlamı çok belli. Ayrıca, karşıt görüş var,
moderatörün müdahalesi var, yine, milletvekilimizin sözlerini başka yöne
çekmek isteyenlere karşı ısrarla yaptığı izahat
ortada ama niyet belli: Tank Palet peşkeşi, yolsuzluklar hiç
konuşulmasın; konuşursan ve konuşturursan sana en ağır
ceza!
RTÜK Başkanı, her açıklamasında
ihsasırey yapıyor. Meselenin ucu Tank Palete dokunuyorsa Basın
özgürlüğünden, ifade özgürlüğünden bahsedemezsiniz. diyor ama konu,
hedef alacağı komşularıyla ilgili liste tutanlar, 50
kişinin öldürülmesinden bahsedenler olunca Büyütülecek konu değil,
cezalandırma pozisyonunda değiliz. diyebiliyor değerli
arkadaşlarım.
Bir de şu var: Sonradan kamuoyu
baskısı karşısında Ülke TVye, bu tüyler ürpertici
açıklama nedeniyle 3 yayın durdurma cezası verildi ama
bakın, Tank Palet peşkeşi anlatıldı diye Habertürke 5
yayın durdurma ve en üstten para cezası verilebiliyor. Bir başka
çelişki daha var: Halk TVye Ayşenur Arslanın programı
için en ağır ceza verilirken gerekçesi: Sunucu niye müdahale
etmedi? Habertürkte sunucu müdahale ediyor yine en ağır ceza
geliyor. Yani, nereden tutsanız çelişki, yukarıdan esen rüzgâra
göre muamele.
Biz biliyoruz, milletimiz de çok iyi biliyor;
şanlı ordumuza, FETÖyle birlikte her tür kumpası kuran, bu
ülkenin Genelkurmay Başkanını hem de PKKlı gizli
tanıklarını devreye sokarak terör örgütü lideri
iftirasıyla aylarca hapiste tutanlar, şimdi bir bardak suda
fırtına çıkarıp kendi suç ortaklıklarını,
kumpaslarını ve peşkeşlerini unutturma derdindeler. Ama ne
yaparlarsa yapsınlar biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Tank Palet
vatandır, satılamaz. demeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, RTÜK Başkanı ve iktidar yanlısı üye
çoğunluğu, bu yasakçı tavırlarıyla sadece haber alma
hakkımıza gölge düşürmüyor. Türkiyede dizilerde renk
kalmamışsa, senaristler özgürce yazamıyorsa, en yetenekli
oyuncularımız televizyonda en masum siyasi esprileri dahi yapmaya
korkuyorsa bunun sorumlusu da RTÜK ve arkasındaki baskıcı
anlayıştır. Eloğlu hür düşünceye, bilime
sarılıyor. Marsa, Venüse gitmeyi, yapay zekâyı konuşuyor,
biz ise düşünceye karşı televizyon karartıyoruz.
Dünyanın neresinde var bu ilkellik? Bu sansürcü, karartmacı tavır,
RTÜKe ve ilkelerine olduğu kadar, kurum üyelerini seçen ve çoğulcu
demokrasinin çatısı olan yüce Meclisimizin
saygınlığına da zarar vermekte. Meclis irade göstermeli,
seçtiği RTÜK üyelerinin demokrasiye, hukuka ve Anayasaya aykırı
tutumları üzerinde bir denetim ve tasarruf mekanizması mutlaka
kurmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, RTÜK aynı
zamanda iktidarı ve iktidar yanlısı yayın
organlarını korumayı kendine görev üstlenmiş durumda. RTÜK
Başkanı istemeden hiçbir ihlal raporu düzenlenemiyor, hiçbir dosya
Kurul gündemine getirilemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çakırözer, son kez bir
selamlama süresi veriyorum.
Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Neden tüm cezalar Halk
TVye, Habertürke, FOXa, Tele1e veriliyor, hiç düşündünüz mü? Çünkü
iktidar ve emrindeki RTÜK Başkanı özellikle onları izlettirip
raporlatıyor. Oysa bu yıl bu vatandaşlarımızın en
çok şikâyet ettiği kanal bunların hiçbiri değil. İktidar
yanlısı bu Turkuvaz kanal hakkında sadece bir günde on binlerce şikâyet
gitmiş ama ne bir rapor var ne görüşme ne de ceza.
Değerli arkadaşlarım, iktidar içeride
ve dışarıda sıkıştıkça yargı
reformundan, yerimizin Avrupada olduğundan bahsediyor. Hodri meydan,
buyurun! İşe, sansür kurumuna dönüşmüş RTÜKten
başlayalım; RTÜKü siyasi baskıdan arındıralım;
gerçekten özerk, tarafsız ve demokratik bir kurum hâline
dönüştürelim; yayın ilkelerini açık, net, kişilere, siyasal
bakış açılarına göre değişmeyecek hâle getirelim.
Son söz olarak, iktidarın sopası hâline
dönüşen RTÜK ve Basın İlan Kurumu hangi baskıyı, hangi
sansürü uygularsa uygulasın Türkiyede gazeteciler susmayacak; haber
yapmaya, halkımızı bilgilendirmeye devam edecek. Eninde sonunda
kazanan özgürlükler olacak, demokrasi olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Gaziantep
Milletvekili Sayın İrfan Kaplanda.
Buyurun Sayın Kaplan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İRFAN KAPLAN (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
2020 yılı Sayıştay Raporunda
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 19 usulsüzlüğü tespit edildi. Vergi
muafiyetinden tüm vakıfların eşit, adil ve tarafsız bir
şekilde yararlanmaları için yeniden bir düzenleme gerekmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün daha sıkı denetlenmesi,
çıkarılan ödenek, bağış ve yardım gibi
işlerin saydam olması için buradan Hükûmeti göreve davet ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl bütçe
görüşmelerinde çıktık, bu kürsüden aynı şeyleri tekrar
tekrar söyledik. Dedik ki: Bu bütçede esnaf yok, çiftçi yok, işsiz yok,
emekçi yok, bu bütçede EYTli yok, atanamayan öğretmen yok, emekli yok,
öğrenci yok, kadın yok, çocuk yok, bu bütçede yandaş var,
peşkeş var, saray var ama vatandaş yok. 2021 yılı
bütçesinde de değişen bir şey yok, bu bütçede saray
dışında değişen sadece çaresiz
vatandaşlarımızın isimleri var.
Değerli milletvekilleri, Covid-19la birlikte
derinleşen ekonomik kriz beraberinde açlığı,
yoksulluğu ve işsizliği getirdi. Asgari ücretin 2.324 lira
olduğu ülkemizde açlık sınırı 3 bin lirayı geçti,
yoksulluk sınırı 11 binlere dayandı. Pandemiyle birlikte
ücretsiz izne çıkarılan vatandaşlarımız aylardır
evlerine ekmek götüremiyor. Kısa çalışma ödeneğiyle
geçinemeyen, günlük yevmiyeyle çalışan, aylardır bir kuruş
kazanamayan milyonlarca vatandaşımız var.
İşsizlerimiz, atanmayı bekleyen sağlıkçılarımız,
öğretmenlerimiz, üniversite mezunlarımız çaresiz. Peki, biz
bugün burada neyin bütçesini konuşuyoruz? Biz, bugün sarayın
bütçesini, sarayın itibarından tasarruf etmemesi için
vatandaşlarımızın bedel ödeyeceği acı reçeteyi
konuşuyoruz.
Değerli milletvekilleri, yatağa aç giren
vatandaşımıza dağıtılan keyif çayını
armağan gören, hiç geçemedikleri köprüler için vergiler ödeyen,
açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilen
vatandaşlarımızı azarlamayı hak gören, askıda
ekmeği ve bedava keki lütuf gören, EBA çökünce olumlu gören, döviz kuru
yükselince Dolarla ne işimiz var? demeyi normal gören, belirtileri
göstermeyen pozitif vakaların sayılarını
açıklamayı dahi çok görenlerin topluluğunu oluşturan on
sekiz yıllık AK PARTİ iktidarı yedi, içti ama doymadı.
Kadın cinayetlerini, iş cinayetlerini,
işsizlikten intihar eden vatandaşlarımızı, evine ekmek
götüremeyen yurttaşlarımızı, kepenk kapatan
esnafımızı, atanamadığı için intihar eden
gençlerimizi sadece sayı olarak gören bir iktidar, bu ülkenin umudunu,
direncini, yaşama sevincini elinden aldı. İşsizlikten
kendini yakan Adem Yarıcı, Eyüp Dal ve daha niceleri... Çocuğuna
pantolon alamadığı için kendini asan İsmail Devrim,
mısır tezgâhına el konulduğu için kendini yakan Yavuz
Polat, işsizlikten intihar eden Emine Akçay, Ali Kabasakal, Mustafa Çavdar
ve daha niceleri
Geçim sıkıntısı yüzünden siyanürle
yaşamlarına son veren Şimşek ailesi, Yetişkin
kardeşler, Delen ailesi ve daha niceleri
Ataması
yapılmadığı için inşaatta çalışan, pres
makinesinde sıkışarak can veren Hasan Songur, intihar eden Merve
Çavdar, İbrahim Yeşilbağ, İsa Erdoğan ve daha
niceleri
İş cinayetlerine kurban giden Mehmet Demir, Mesut Kara ve
daha niceleri
Kadın cinayetlerinde katledilen Duygu Delen, Pınar
Gültekin, Feray Şahin, Emine Bulut ve daha niceleri...
Yönetemediğiniz ülkemizde açlıktan, çaresizlikten, yoksulluktan,
işsizlikten ve şiddetten yaşamlarını yitiren
milyonlar, sizin için sadece bir sayı ama vicdanı, merhameti,
yüreği olan bizler içinse acı bir gerçek olarak hafızalara
kazındı. Hakkın, hukukun ve adaletin bu ülkeye geleceği
günler yakındır. Barışın, huzurun, özgürlüğün bu
ülkeye geleceği günler yakındır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen Sayın
Kaplan.
İRFAN KAPLAN (Devamla) - Bu devranın
döneceği; halk için, emek için, eşitlik için bütçelerin
görüşüleceği günler yakındır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Konuşma sırası Bursa
Milletvekili Sayın Yüksel Özkanda.
Buyurun Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kısa adı TİKA olan
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının ve yine kısa adı YTB olan
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen milyonlarca
vatandaşımızı sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
TİKAya 2019 yılında 465 milyon 450
bin tutarında başlangıç ödeneği tahsis edilmiş, bu
ödenek yıl sonu itibarıyla 515 milyon 988 bin TLye
ulaşmış ve 430 milyon 506 bin 632 TL harcama
gerçekleşmiştir.
TİKAnın, 2018 yılı
Sayıştay raporlarında yer alan uygunsuz, plansız,
programsız ve denetimden yoksun bir kurum yapısını
sürdürdüğünü 2019 Sayıştay raporlarında da görmekteyiz
hatta tespit edilen uygunsuzluklar daha da artmıştır.
Değerli arkadaşlar, TİKAnın
2019 yılı personel giderlerinin 2018 yılına göre yüzde 24
arttığı görülmektedir. Her yıl bu kamu kurumunda personel
giderlerinin bir önceki yıla göre olağan dışı
artması nasıl açıklanabilir?
TİKA, son yıllarda yandaş için ihale
ve iş kapısı olduğunu; projelerinde yer almak isteyen
firmaların, kurucuların AK PARTİ milletvekillerinin de içinde
bulunduğu vakıflara yönlendirildiğini bir önceki bütçe
görüşmelerinde de vurgulamıştık.
Diğer bir kurumumuz olan YTB, 2019
yılında merkezî yönetim bütçesinden toplam 353 milyon 148 bin TL
başlangıç ödeneği almıştır, 321 milyon 543 bin TL
harcama gerçekleştirmiştir. 2019 yılında kuruma, ilave 73
devlet memuru alımı yapılmış olup personel giderleri
bir önceki yıla göre yüzde 98 oranında artmıştır. YTB
tarafından 2019 yılında toplam 143 milyon 55 bin TL burs ödemesi
yapılmış olup bu tutar kurum bütçesinin yüzde 40,32lik
kısmını kapsamaktadır. Ancak YTB tarafından verilen
bursların, izlenen politikaların amaçlarına ne ölçüde etki ve
hizmet ettiği; öğrencilerin, ülkemizin uluslararası alanda
kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan geliştirdiği
ilişkilerde olan katkısı; ülkemiz yükseköğretim
kurumlarının küreselleşmesine sundukları katma değer;
öğrencilerin akademik, sosyal ve mesleki gelişimlerindeki ilerleme;
mezun olduktan sonra ülkelerinde iş bulma potansiyelleri, ülkelerine döndüklerinde
ülkemiz hakkındaki izlenimleriyle ilgili etkin analiz
raporlarının yer almadığı Sayıştay
raporlarında belirtilmektedir.
Ayrıca raporda, iç kontrol sisteminin
gelişiminin yeterli olmadığı da belirtilmiştir.
Kısacası, Sayıştay raporlarında maalesef, YTB
yönetiminin denetim ve raporlama anlamında birçok uygunsuzluğunun
olduğu görülmektedir. YTBnin mali hesaplarına yönelik
gerçekleştirilen Sayıştay denetim raporlarında, AK
PARTİ döneminde kamu alımlarında ihalelerin bazılarına
verilmesi için giderek yaygınlaşan pazarlık yönteminin, kurum
başkanlığının, mevzuatta öngörülen şartlar
oluşmaması durumunda bile pazarlık usulüyle hizmet
alımını gerçekleştirdiği raporlarda bildirilmektedir.
2019 yılında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
uyum adı altında pazarlık yöntemiyle gerçekleştirdiği
ihale kapsamında milyonlarca lira harcanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TİKA ve YTB diaspora çalışmaları yürüten
kuruluşlarımızdan olup ve o amaçla da kurulmuşlardır.
Ülkemizin kaynaklarının yerinde ve verimli kullanılması
bütçenin en önemli esasıdır. Bu kuruluşların, amaçları
doğrultusunda Türk milleti adına çalışmalar yürütmesi için
tabii ki yeterli bütçeler oluşturulacaktır ancak Türk milleti
adına denetim yapan Sayıştayın son yıllardaki
raporlarında bütün yanlışlara, usulsüzlüklere sayfa sayfa yer verilirken
bunları hiç kimse görmezlikten gelemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, görüldüğü gibi ülkemiz kaynakları sorumsuzca
kullanılmakta olup karşılığında herhangi bir
denetim mekanizması işletilmemektedir.
Buradan sormak istiyorum: Bu kurumlarımıza
yeni personel alımları hangi ihtiyaç ve kriterlere göre
yapılmıştır? Daha önce neredeyse FETÖ kontrolünde olan söz
konusu kurumlarımızda bugün yine farklı cemaatlerin sızma
ve yapılanma amaçları içinde oldukları görülmektedir. Bu durumu
engellemek için ne tür önlemler alınmaktadır?
Sonuç olarak, bütçenin hayırlı
olmasını dilerken Sayıştay raporlarında yer alan
usulsüzlükler giderilmeden bu bütçeye evet dememiz mümkün değildir.
Sayın Başkan, bir hekim olarak, izniniz
olursa otuz saniye Covidle ilgili bir şey söylemek istiyorum ve sizden
zaman talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
YÜKSEL ÖZKAN (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Sevgili arkadaşlar, Tıbbiyeli Hikmeti
bilir misiniz? İstanbulun işgalinde, 3üncü sınıf bir
tıbbiyeli olarak okulda direnişi örgütleyen, Sivas Kongresine
katıldığında manda karşıtı konuşma
yapan Doktor Hikmet Boran. Evet, sevgili dostlar, sevgili milletvekilleri; bu
ruhla, bu inançla, Covid-19 pandemisiyle mücadele eden sağlık
çalışanlarının önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Daha önce hayatlarını
kaybedenlerin şehit sayılması için Covid-19un bir meslek
hastalığı kabul edilmesi konusunda sunulan kanun tekliflerini
gelin gündeme alalım ve oy birliğiyle bunu kabul edelim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına son konuşmacı, Karabük Milletvekili Sayın Hüseyin
Avni Aksoy. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN AVNİ AKSOY
(Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
ve Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Atatürk'ü konuşmak için söz almış
bulunmaktayım. Günümüz dünyasında sevenimiz çoktur ancak Türkün
Türkten başka dostu yoktur. Anayasanın ilk 4 maddesiyle korunan
resmî dilimiz Türkçedir. Değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Farklı dillerde eğitim millî gücümüzü zayıflatır. Ulu
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Türk milleti demek, Türk dili demektir. Türk
dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir. demiştir. Dil, bir milletin
iskeletidir, tüm organlar onun sayesinde bir arada var olur, yaşar,
varlığını sağlıklı bir şekilde devam
ettirir. Bugün bizler Bilge Kağanın Orhun Yazıtlarında
Türk halkına seslenişini bu kutlu dilimiz sayesinde biliyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk dediğimizde, birincisi,
Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanı,
Başkomutanımız; ikincisi, Türkiye Cumhuriyetinin mimarı ve
kurucusu Atatürkten bahsetmemiz gerekir. Osmanlı
İmparatorluğunun son döneminde emperyalistlerce dayatılan
Mondros ve Sevr paçavralarına bir avuç yurtsever arkadaşıyla
karşı çıkan Mustafa Kemal Paşa ve
arkadaşlarının Çanakkaleden Trablusa, Yemenden Sinaya,
Balkanlardan Kafkasyaya kadar vuruşmadıkları coğrafya
kalmamıştır ve neticede Şişlide daracık bir
odada sıkışmışlardı. Uzun uzun
anlattığı haritadan başını kaldırdı,
âdeta nefes bile almayan arkadaşlarına baktı. Ulusun kader
anıydı. Söylenecek ne varsa söylenmişti, söz bitmişti. O
çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir keder bulutu dolaştı.
Vakit tamam. Umutsuz olmayacağız. Uçurumun kenarındayız,
bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son bir cüret belki
kurtarabilir, Anadoluya geçiyoruz. dedi.
Sayın milletvekilleri, işte bu son cüret,
Sevr paçavrasının çöpe atılması ve Türkiye Cumhuriyetinin
kurulmasıyla sonuçlandı. Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir. diyerek Türkiye Cumhuriyetini kurup
egemenliği Türk milletine veren Atatürkü ve silah
arkadaşlarını şükranla anıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ulu Önderimize Atatürk demekten imtina edenleri
bu onurlu kürsüden Türk milletinin takdirlerine bırakıyorum.
Tam yüz yıl önce, emperyalistlerin
dayattığı Sevr paçavralarını kabul etmeyip
Lozanı kabul ettiren Mustafa Kemal Atatürkün En büyük eserim.
dediği Türkiye Cumhuriyeti, bugün, yine küresel sermayenin yani
emperyalistlerin dayatmalarıyla karşı karşıyadır.
Ana vatan, yavru vatan, mavi vatan ve gök vatan semalarımızda bu
küresel güçlere ve yerli iş birlikçilerine karşı Ya istiklal ya
ölüm. diyerek kanımızın son damlasına kadar
Kuvayımilliye ruhuyla karşı çıkacağız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Milletimizin bağrından
çıkmış millî ordumuza minnettarız. 14 Temmuzda bu kürsüden
Türkün şanlı bayrağı bir gün mutlaka Karabağda
dalgalanacaktır. demiştim. (CHP, AK PARTİ, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Şükürler olsun ki
bayrağımız bugün orada dalgalanmaktadır. Doğu
Akdenizde, Suriye ve Kuzey Irakta, Atatürkün Türk kapısı
dediği Nahçıvanda, Karabağ ve Azerbaycanda üstün
başarılar ve zaferler kazanan millî ordumuza dil uzatanları da
Türk milletine havale ediyorum. (CHP, AK PARTİ, MHP ve İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürkün emriyle 3 Nisan 1937de temeli atılarak kurulan, seçim bölgem
Karabükümüzde fabrika yapan fabrika olarak bilinen Karabük Demir Çelik
Fabrikası Türkiye Cumhuriyetinin ilk çeliğini 1939 yılında
üretmiştir. Safranboluya bağlı 13 haneli bir köy olan
Karabükümüz, bugün 250 bin nüfuslu, ülkemizin 78inci ilidir, tam bir
cumhuriyet kentidir.
Sayın milletvekilleri, şu anda mevzubahis
olan vatandır. Emperyal güçler yüz yıl önceki yenilginin
rövanşını almak için tetiktedirler. Başka Türkiye yoktur.
Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak ya da ne pahasına olursa
olsun iktidarı alabilmek için değil, memleketi karpuz gibi ikiye
bölmeden, icat çıkarmadan; vatan için, millet için en geçerli yol, kula
kulluk etmeden Türk milleti ittifakıdır. (CHP, AK PARTİ, MHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Hüseyin Bey, bütün gruplar sizi
alkışlıyor, onun için devam edin lütfen.
Buyurun.
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (Devamla) - Mustafa
Kemal Atatürk Kuvayımilliyenin oluşmasına
çalışırken etrafındakilerden umutsuzluk içinde olan birisi
Paşam, memleket işgal edilmiş, ordu tümüyle
dağılmış, büyük devletler bizim sonumuzu görüşüyorlar.
Galip devletlerin kuvvetli orduları ve donanmaları
karşısında kurmak istediğiniz Kuvayımilliye ne
işe yarar? dedi. Mustafa Kemal gayet sakin şu cevabı verdi:
Kuvayımilliye, namuslu bir insanın yastığının
altındaki tabancaya benzer, namusunu korumak için herhangi bir ümit
kalmadığı anda hiç olmazsa intihar etmeye yarar.
Kuvayımilliye dimdik ayaktadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP,
AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz talebim var.
Burada Düşüksünüz. diye, kinayeli bir
şekilde grubumuza bir sataşma yapılmıştır. Bu,
eleştirinin ötesinde hakaretamiz bir ifadedir. Dolayısıyla, buna
bir söz hakkımız vardır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz, iki dakika.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir Milletvekili
Ahmet Tuncay Özkan, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve Muğla
Milletvekili Mürsel Albanın 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin birinci tur görüşmelerinde
CHP Grubu adına yaptıkları konuşmalarında AK
PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesin fikrine
saygılıyız. Burada kendi politikalarınızı izah
edebilirsiniz fakat bir taraftan kendi grubumuza dönüp bir taraftan da Hükûmet
tarafına dönüp Siz düşüksünüz, çürüksünüz. gibi kinayeli,
aslında çok uygun düşmeyecek ifadelerle meram anlatmaya
çalışmanızı anlayamıyoruz. Şimdi, eğer buna
girerseniz 1950de ilk serbest seçimler yapıldı; bu mantığa
göre CHP 1950den beri düşük, 1950den beri düşük çünkü 1950den beri
tek başına bir iktidarı yok; en fazla yapabildiği
kıyısından kenarından bir koalisyonla iktidarda
tutunabilmek. Dolayısıyla bu ifadeleri kullanmanın kimseye
faydası yok, birbirimizi kırmanın manası da yok, hoş
ifadeler değil.
İkincisi, Külliyede 300 danışman
varmış! Bu 300 danışmanın ismini verirseniz biz de
ilgilenelim, bunlar kimlermiş.
Ekmeğin KDVsi yüzde 1, unun KDVsi yüzde 1dir
değerli arkadaşlar.
Mahmut Tanal milletvekilleriyle alakalı bir
şey söyledi. Dekontları orada -Sayın Tanala fotokopisini
vereyim- Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına 1 maaş
bağış yaptı arkadaşlarımızın 3ü de.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hazineye ver, oraya
değil, hazineye.
MEHMET MUŞ (Devamla) 3ü de Türk Silahlı
Kuvvetlerine
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aldı mı,
almadı mı? Sigortası var mı, yok mu? Sigortasız
mı? Sigortasız
MEHMET MUŞ (Devamla) Arkadaşlar
Bir dinle.
Sordun, cevabını al.
Askerliklerini yaptılar. Bu yeni sistem
olduğu için bunun alt yasal düzenlemelerinin de yapılması
lazım. Yarın öbür gün siz de bir arkadaşınızı
milletvekili yaparsınız, onun da karşılaşacağı
bir durum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kanun burada,
hazır; Maliye Bakanlığına yatacak
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen.
MEHMET MUŞ (Devamla) 3 milletvekilimiz de o bir
ayı, 25 bin lirayı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme
Vakfına bağış olarak yaptılar, dekontları
elimizde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Babasının
parası değil o para.
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi, bakın
AK PARTİye üye ol, bin lira verelim. Bakın, bu kimse, kamu
görevlisiyse görevden aldıracağız, bizim
teşkilatlarımızdansa -öyle ifade ettiniz- istifasını
alacağız. Bu kimse bize getirin, bunun ismini verin, biz bu işin
gereğini yapacağız.
Değerli arkadaşlar, tabii, pandemiyle
alakalı hepimizin üzerine düşen büyük sorumluluklar vardır,
merkezî hükûmet kadar yerel idareler de üzerlerine düşen
sorumlulukları yapmak durumundadır. Anayasaya karşı
sorumluluğunuz var, suç işliyorsunuz, cinayet işliyorsunuz
Arkadaşlar, bunların bir manası yok. İstanbulda insanlar
sağa sola balık istifi gibi gidiyor, önce o meseleyi çözmek
lazım.
Sayın Bakan mutlaka cevap verecektir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Kendisi belki bunu
açıklamak istemez ama ben söyleyeyim: Bakın, arkadaşlar,
Sayın Bakan cevap verecektir kendisiyle alakalı iddialara ama ben bir
şeyi söyleyeyim: Bakın kul hakkı ifadesi, Devletin
hakkını yediniz
Arkadaşlar, bunlar söylenir mi? Söylenir de
anlamını, manasını iyi bilirseniz söylediğiniz insan
için ağır olur.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Mikrofonu
açar mısınız Sayın Başkan?
MEHMET MUŞ (Devamla) Sadece bir şey
-bakın, Sayın Bakan kendisi açıklamaz- vereyim: Bakan olduğu
günden bugüne kadar tek kuruş maaş almamıştır,
maaşı Mehmetçik Vakfına ve Disleksi Vakfına gider.
FETHİ AÇIKEL (İstanbul) Kürsü
işgali var.
MEHMET MUŞ (Devamla) Özel kalemi,
korumaları dâhil, gidiş geliş bütün masraflarını
kamudan değil, kendi cebinden karşılar.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) AK PARTİ
Grup Başkan Vekili
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi, normalde,
Bakan olduğu için hepsinin karşılanması lazım.
BAŞKAN Sayın Muş, buna Bakan
kendisi cevap verecektir mutlaka.
MEHMET MUŞ (Devamla) Sayın Başkanım,
özür dilerim, haklısınız
BAŞKAN Mutlaka cevap verecektir.
Teşekkür ediyoruz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Kendisi otelle
alakalı iddialara cevap verecektir. Bu önemli bir şeydi. Bunu
kamuoyunun bilmesini arzu ediyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Altay, buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Burada itibar
suikastı da yapılıyor Sayın Başkan, ona da sizin
müdahale etmeniz lazım çünkü siz orada hak verdiniz Sayın
Tanalın konuşmasına Başkanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Tanal,
iddia ettiği konunun yasal dayanağının olduğunun
kanıtını gösterdi. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) 3 genç milletvekiline
itibar suikastı yapıyor Sayın Tanal. Bu kardeşlerimizin
itibarının iadesini de yapalım.
BAŞKAN Lütfen susar mısınız
Dinleyeyim, bir anlayayım, söz vereceğim çünkü. Eğer
konuşmak istiyorsanız size de söz vereceğim, kürsüden
konuşturacağım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Tamam, olur tabii
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Tanal iddia ettiği konunun yasal
dayanağını bana gösterdi, müsaade ederseniz Genel Kurula da
sunsun. Yani Sayın Tanalın yanlış ve yalan beyanda
bulunduğunu itham etti Sayın Muş. Bundan sebep
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
5.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Muş,
vatandaşın bedelli askerlik yapması kanuni bir
hakkıdır ancak hem milletvekili olacak hem sigortası yatacak
Meclis Genel Sekreteri karşımızda, sigortası yattı mı,
yatmadı mı? Yatmadıysa ben burada istifa edeceğim
milletvekilliğinden. Ne hakkın var? Bu devlet hem milletvekilinin
sigortasını yatıracak hem de maaşı yatacak. Kanun
burada ne diyor? Bu para genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere Hazine ve
Maliye Bakanlığı merkez muhasebe birimi hesabına
yatırılır. diyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kanun
numarasını ve tarihini ver.
MAHMUT TANAL (Devamla) Siz kalkıp -bu askerî
kanun- bunu Ben Mehmetçik Vakfına bağışladım.
diyorsunuz. Bu, senin babanın parası değil, devletin
parası! Devletin parası! İstediğin yere bağışlayamazsın!
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Senin almaman gerekirdi, sigortalı olmaman
lazımdı. Onun için, gelin burada özür dileyin Türk milletinden. Özür
dileyin!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Fazla
bağırma!
MAHMUT TANAL (Devamla) Böyle çakma asker olmaz,
çakma kahraman olmaz! Böyle bir şey olur mu? Sen geleceksin hem
milletvekili olacaksın hem maaş alacaksın hem Genel Sekreterlik
senin sigortanı yatıracak ve gelip diyeceksin ki: Ben Mehmetçik
Vakfına bağışladım. Senin babanın parası
değil o! Nasıl o maaşı alırsın? Nasıl bilgi
vermezsin?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ayıp,
ayıp! Bu yaptığın ayıp ya!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Şov
yapıyorsun, şov!
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, bakın,
Meclis Başkan Vekillerine diyorum: 27nci Dönem milletvekili olup askere
giden var mı? İki: Maaş almış mı? Üç:
Almışsa hangi kanuna göre? Cevap: Bizim bilgimiz, haberimiz
yoktur. diyor Sadi Bilgiç. Peki, bu ne demek? Maaş hesabına
yatmış demek, sigortası yatmış demek. E, peki, sen bu
parayı aldın. Benim dediğimi ikrar ediyorsun. Ben
bağışladım. Ya, bunun mazereti olmaz arkadaş, bunun
mazereti olmaz. Hatta bu, Anayasa hükümlerine göre milletvekilliğinin
düşme nedeni çünkü milletvekilliğiyle bağdaşan bir iş
değil.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Başkanım, söz
alabilir miyim? Bizzat ismimi anarak sataşma var. Müsaadenizle ben de
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
6.-
Konya
Milletvekili Selman Özboyacının, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Kıymetli Genel Kurulu saygılarımla,
sevgilerimle selamlıyorum.
Mahmut Beyin bu tür asılsız
çıkışlarına biz alışığız. Buradan
Şu böyle değilse istifa edeceğim, bu böyle değilse istifa
edeceğim. diye defalarca söyledi, gereğini
yaptığını hiç görmedik; öncelikle bunu hatırlatmak
isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir ikincisi, daha önce, biliyorsunuz, milletvekili
olmanın önünde askerliğini yapmış olma şartı
vardı ama yeni sistemle beraber, yeni Anayasa
değişikliğiyle beraber bu askerlikle ilişiği olmama
olarak düzenlendi. Ondan sonra, biz, yasal hakkımız olan bedelli
askerliğe başvurduk, bunun bedelini ödedik.
Ayrıca, biz, orada görev
yaptığımız süre boyunca Bir hak geçmesin. diye 1
aylık maaşımızı da gittik TSK Mehmetçik Vakfına
yatırdık. Mehmetçik Vakfının Genel Müdürü de bizi aradı
Bu inceliği, bu hassasiyeti gösterdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz
Sayın Vekilim. dedi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, olayın aslı bu iken Mahmut Bey
duruyor, bu işi maalesef, başka bir noktaya getiriyor. Bu noktada,
milletimizin takdiri zaten ortadadır; kimin, kiminle yol yürüdüğü
bellidir. Biz, TSKyi, Türk Silahlı Kuvvetlerimizi devletimizin
şerefli bir unsuru olarak biliriz, saygı duyarız. TSKye
yapılan saygısızlığa tek kelime etmeyenler burada
gelip de bizi böyle tehdit edemezler.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Mahmut Bey, siz aslında
anlattınız meramınızı. Kendi cephesinden
açıkladı olayı. Siz bunu beğenirsiniz, beğenmezsiniz,
yasal işlemleri devam ettirirsiniz ama bir sataşma olmadı.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Tanal, hesap
soracaksan Meclisin Milletvekili Özlük İşlerine sor, muhasebeye sor
hesabı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir saniye lütfen
Duyamıyorum.
Arkadaşlar, müsaade edin, Mahmut Beyi duymak istiyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, kanun açık ve net. 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa göre içimizde memur olan arkadaşlarımız
var, içimizde albaylar var, içimizde, AK PARTİde tuğgeneral
arkadaşlarımız var. Bakın, bunların hepsi Askeralma
Kanununu çok iyi biliyorlar. Bir, 657ye tabi; iki, işçi; üç, memur, kim
olursa olsun, askere gittiği zaman ücretsiz yapacak ve sigortası
kesilecek. Hâlen Mecliste sigorta
BAŞKAN Bunları söylediniz Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakın, o dönem
üzerinden hâlen sigorta primi ödenmiş. Bu, Meclisi
dolandırmaktır, milletvekilliğinin itibarını
düşürmedir bu. Yani bu maaşı Meclisin alması lazım.
Meclis onu hazineye kaydedecek. Dilediği yere bağışlama
hakkı ve yetkisi yoktur.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, sataşmadan söz talep
ediyorum.
BAŞKAN Bir saniye
Altaydan sonra size
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sataşma dolayısıyla söz istiyorum,
ismimi vererek sataştı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
8.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, bir milletvekilinin bedelli askerliğiyle
ilgili meselede kusurun Meclis Başkanlığında olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Toparlamak için
de söz aldım. Benim gördüğüm, burada genç milletvekili
kardeşimizden ziyade Meclis Başkanlığının bir
kusuru vardır. Sayın Tanalın da buna duyarlı bir
milletvekili sıfatıyla bunu Genel Kurul gündemine getirmesinin genç
kardeşimizi üzmemesini dilerim.
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) Çakma kahraman diyerek
mi söylüyor?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır.
Şurada da bir kusur var. Bunun Para hazineye
yatırılır. kısmı da yine milletvekilimizden çok bana
göre Başkanlığın kusurudur. Çok açık bir kanun varken
Öyle değil mi Sayın Tanal? Açık bir kanun varken burada ben
kusurun Başkanlıkta olduğu, Başkanlık İdari Mali
İşlerde olduğu kanaatindeyim.
Genel Kurula arz ederim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan
çakma kahraman diyor.
BAŞKAN Evet, Başkanlık adına
da Sayın Süreyya Sadi Bilgiç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
69a göre iki dakika söz veriyorum size.
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
TBMM
Başkanı Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunun Teklifinin birinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasında TBMM
Başkanlığına ve şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, 16 Nisan 2017de yapılan
referandumla beraber gençlerimize seçme hakkı olan 18 yaşla aynı
şekilde seçilme hakkı da tanındı ve 18 yaşa
düşürüldü. Anayasanın 76ncı maddesinde yapılan bu
değişikliğe paralel olarak da tabii ki askerlik hizmetine
ilişkin ortada oluşan bir tereddüt var. Ama terzi söküğünü
dikemez çünkü biz Parlamento olarak hâlâ kendi milletvekili kanunumuzu bile
çıkaramadık. Parlamentonun dışında kanunu olmayan
hiçbir başka kurum yok. Aynı şekilde de genç
arkadaşlarımız
Ve az önce Selman da söyledi, ilişiği
olmama şeklinde askerliğini yapmış olmayı da
değiştirdik.
Şimdi, eğer Parlamento görevini yerine
getirip Anayasanın 76ncı maddesine bir uyum düzenlemesini
yapmadıysa bu 3 genç arkadaşımızı suçlamaya hiç
kimsenin hakkı yok.
Aynı şekilde, Başkanlıkla ilgili
olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Bakın, milletvekillerinin mali
haklarıyla ilgili olarak Meclis üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik
işlemleri kanunla düzenlenir. hükmüne istinaden 3671 sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair
Kanunla düzenlenmiş olup söz konusu kanun çerçevesinde, kanunla
açıkça düzenlenmeyen hususlarda -askerlik gibi, tutukluluk gibi-
milletvekili ödenek ve yolluklarından herhangi bir kesinti
yapılamamaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununda bu kesintilerin yapılmasına ilişkin hüküm olduğu
için kesilmektedir.
Burada yapılması gereken, gençlerimizin
önünü kesmemek adına, genç milletvekillerimizin askerlik yükümlülüklerinin
milletvekilliği görevlerinin sonrasına bırakılması
yönünde bir düzenlemeyle bu iş kökünden çözülür. Burada ne milletvekillerimizin
ne de Meclis Başkanlığının uygulamadığı
herhangi bir şey ya da Meclis İdari Teşkilatının bir
kusuru yoktur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Sadece kayıtlara geçsin.
Sayın Tanalın göstermiş olduğu
düzenleme de bununla ilgili değildir; bu, tamamen Askeralma Kanunuyla
ilgilidir. Bu da askerlik paralarının hazineye intikaline
ilişkin bir düzenlemedir, yoksa bunun, sizin aldığınız
maaşla, yapmış olduğunuz bağışla, onunla
bununla hiçbir alakası yoktur. O, Askeralma Kanununun genel hükmüdür.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bilgiç.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, ben, genç milletvekilimiz töhmet altında kalmasın diye
bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
9.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın TBMM Başkanlığının Askerlik
Kanununun 55inci maddesini ihlal ettiğine dikkat çektiğine, bunun
üzücü bir durum olduğuna, meselenin daha fazla
uzatılmasının bir anlamı olmadığına
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
bunlar hassas işlerdir. Benim burada gördüğüm şudur: Bu,
Sayın Mahmut Tanalın Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği
soru önergesine verilen cevaptır. Bu ayıplıdır. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, bir sayın milletvekilinin askerlik hizmeti
yapıp yapmadığını bilmiyorsa o işi
bıraksın. Bu çok ayıplı bir cevaptır.
Sayın Tanalın dikkat çektiği husus
da Askerlik Kanununun 55inci maddesi, yine, Türkiye Büyük Millet Meclisince
ihlal edilmiştir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Dükkânı kapatıp
gidelim!
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Getirmezse nereden bilinecek?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Öyle bir şey yok.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Çip mi takacağım milletvekiline?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Milletvekili Meclise
gelmediğinde nasıl dilekçe veriyorsa
BAŞKAN Sayın Türkkan, duyamıyorum,
lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Müteakip defalar
söylediğim bir şey var: Yasaklar hani doğru değil ama-
çiğnenmek için yapılır. diye kamuoyunda bir söz vardır.
Kanunların çiğnenmesini asla tasvip etmeyiz. Kanunlar uyulmak içindir
lakin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Kanunların
en son çiğneneceği yer burasıdır. Burada Askerlik
Kanununun 55inci maddesi çiğnenmiştir. Ben bu genç
kardeşimizin buna tevessül edeceğine inanmıyorum ama böyle bir
durum AK PARTİ dışında bir siyasi partinin genç
milletvekilinin başına gelse, sanıyorum, hem şöyle bir
yazı Sayın Tanala gelmezdi hem de Askerlik Kanununun 55inci
maddesi çiğnenmezdi. Buradan sonuç olarak çıkan şudur: Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının AK PARTİ
aidiyeti kaynaklı bir işgüzarlığı mı diyelim, bir
görev kusuru mu diyelim; bu çok açıktır, Meclisimiz adına da
üzücü bir durumdur. Bu meselenin daha fazla uzatılmasının bir
anlamı yoktur diye düşünüyorum.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye
söylüyorum: Başkanlığın hiçbir şekilde, dedikoduyla ya
da kulaktan duyduğu şeylerle işlem tesis etmesi mümkün
değildir. Kayıtlarımıza gelen, milletvekillerinden bize
gelen bir izin talebi, herhangi bir şey olmadığı için,
resmî kayıtlarımızda milletvekillerimizin askerlik
yapmalarına ilişkin herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ben bunu
paylaşıyorum resmî olarak.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Şimdi milletvekilini
suçladınız ama böyle de.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, birinci turda gruplar adına
yapılan konuşmalar sona ermiştir.
Şahıslar adına, lehinde ilk söz Hatay
Milletvekili Sayın Abdulkadir Özelindir.
Buyurun Sayın Özel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ABDULKADİR ÖZEL (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin birinci tur görüşmeleri üzerinde şahsım
adına lehte söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, az önce yaptığı veciz
hatırlatmalar ve konuşmasından dolayı Karabük Milletvekili
Sayın Hüseyin Avni Aksoya teşekkürle sözlerime başlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz son on
yılda, özellikle, komşularımızda yaşanan iç
savaşların sınırlarımızda oluşturduğu
terör koridoru ve göç tehdidi, darbe, finansal saldırılar, doğal
afetler ve pandemi gibi çok büyük badirelerle karşı karşıya
kalmıştır. Ancak dirayetli siyasal istikrarımız ve
Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı liderliği
güvenlikten diplomasiye, sağlıktan ulaşıma güçlü
altyapımız, en önemlisi de milletimizin birlik ve beraberlik içinde
kenetlenmesi sayesinde tüm bu sorunların üstesinden geldik, gelmeye de
devam ediyoruz.
Hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun sevinçte
ve kederde kenetlenmeyi bilen, Ayda bebek enkaz altından
çıkarılırken gözyaşına boğulan 83 milyon asil,
eşit, özgür ve onurlu yurttaşımızla birlikte her
zorluğu aşacağımıza olan inancımız
tamdır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizin içeride ve
dışarıda elde ettiği kazanımlar sadece iktidarı
döneminde o zaferleri kazanan siyasi partilerin ve liderlerinin değil, bu
aziz milletimizin tamamına aittir. Milletimiz bu kazanımları
unutmadığı gibi, bunlara imza atanları da ilelebet
hafızasında ve gönlünde yaşatmaya devam edecektir. Hatay
Milletvekili bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum,
Hatayımızın ana vatana katılmasını sağlayan
kahramanlarımızı, büyüklerimizi, şehitlerimizi,
gazilerimizi nasıl hayırla ve minnetle anıyorsak, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşuna vesile olan
Kıbrıs Barış Harekâtının talimatını
veren dönemin liderlerini, siyasi parti farkı gözetmeksizin nasıl
hayırla anıyorsak Karabağın Ermenistan işgalinden kurtarılması
için yardım elini uzatanları ve bölgede istikrarı tesis edecek
tezkereyi çıkaran bu Meclisi de hem milletimiz hem Azerbaycan Türkü
kardeşlerimiz her zaman hayırla ve minnetle yâd etmeye devam
edeceklerdir. İşte, bizim adına beka dediğimiz siyasi
duruş ve siyaset aklı bu tarihî perspektif ve müktesebattan
damıttığımız millî şuurun adıdır.
On sekiz yıldır ekonomimizi ve millî
gelirimizi büyütecek ve her alanda dışa
bağımlılığı azaltacak adımlar atıyoruz.
Savunma sanayi, enerji, millî güvenlik ve dış politika gibi konularda
bu adımları atarken muhalefetten de seçmenleri adına daha adil
ve yapıcı bir dil ve üslup bekliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yerli İHA ve
SİHAlarımız sayesinde terörle kararlı bir mücadele
yürütüyor, geçmişte büyük acılara ve şehitler vermemize sebep
olan Aktütün ve Dağlıca gibi baskınlara artık maruz
kalmıyoruz hamdolsun. Bu ilerlemeleri takdir etmek yerine Bu oyuncaklar
marketlerde satılan dronelardan farksız. deyip yerli helikopter
motoru için Böyle bir motoru internetteki bilgilerle bile yapabilirsiniz.
gibi akıl, insaf, izandan uzak yalanlara, manipülasyonlara ve tezvirata
yönelmenizi, bunları tercih etmenizi hayretle izliyoruz.
Karadenizde doğal gaz yatakları bularak
ülkemizin on yıllardır süren bir hayalini kendi yerli gemilerimiz ve
altyapı imkânlarımızla gerçekleştirdik; burun
kıvırdınız, çıkan miktarı beğenmediniz.
İçinizden Bu gaz yanmaz arkadaş. diyenler bile oldu.
Doğu Akdenizde herkes var, bir tek Türkiye
yok! salvosundan Türkiyenin komşularına sormadan orada olması
yanlıştır. noktasına, oradan da Yunan komutan Türk
gemisini aramakta haklıydı. hezeyanına savrulmak; Türkiyeyi
yabancı basına ve uluslararası kuruluşlara şikâyet
etmek sizi, ittifakınıza adınızı verdiğiniz
millet adına değil ancak Türkiye düşmanları adına
Türkiyeye muhalif yapar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Daha geçtiğimiz hafta sonu Türkiyeden Çine
giden ihracat treni rutin gümrük işlemleri için kısa bir ara
verdiğinde Çin treni nerede? diyerek ortalığı velveleye
verdiniz. Oysa trenimiz, arkadaşlar, şu anda Çin yolunda ve arzu edenler
internetten o trene bakabilirler. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bir vaka üzerinden bir STKnin tamamı
peşinen mahkûm edilemez. Suç ve cezada şahsilik ilkesi
esastır. lafını, bile bile Bir kereden bir şey olmaz.
diye çarpıtmasaydınız, bugün Cesaret
bulaşıcıdır, çok kereden de bir şey olmaz. sözlerine
muhatap olmaz, il ve ilçe örgütleriniz ile belediyelerinizde yaşanan
cinsel saldırı gerçekleriyle yüzleşmez, kendi iddianızdan
vurulmazdınız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Buradan ifade ediyorum. Demin genç bir milletvekili
kardeşimiz bu ithama AK PARTİ sayesinde gençleri temsilen
Parlamentoya girme hakkını elde ettiği için maruz kalıyor.
İnşallah Cumhuriyet Halk Partisinde de genç kardeşlerimizi bu
sıralarda daha fazla sayıda görmek isteriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
Biz millî solunum cihazı, -yerli ventilatör-
yaparken, tıbbi ekipman konusunda dünyada sorun yaşamayan birkaç
ülkeden biri olurken, hatta başka ülkelere yardım ve ihracat yaparken
gelişmiş ülkeler birbirlerinin maske ve ekipman taşıyan
uçaklarına el koyup korsanlık yapıyordu. Bu arada aramızda
oturan bazı arkadaşlar Kübaya, kimileri de Ugandaya güzellik
yapıyordu. Muhalefet, iktidarın her icraatına istemezük demek
veya ve yerine veya numaralarıyla yasama faaliyetlerini sekteye
uğratma çabası olmasa gerek. Yerel seçimlerde görece elde
ettiğiniz birkaç başarı ayaklarınızı yerden,
aklınızı da gerçeklik duygusundan kestiği için çok umutlu
değiliz ama bu kürsülerden makul, bilimsel, rasyonel argümanlar yerine
gerçeğe aykırı beyanlar ve sosyal medya yalanlarıyla
muhalefet yaptığınız sürece, bugüne kadar her seçimde karşılaştığınız
tablonun aynısıyla karşılaşmanız sizler için
mukadder olacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Selamlayalım lütfen.
ABDULKADİR ÖZEL (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Bizler, Cumhur İttifakı olarak Başka
Türkiye yok. şiarıyla çalışıyor; Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2023 hedeflerine emin
adımlarla yürüyor; bu yürüyüşümüzle tüm dünyanın bölgesindeki
gücünü ve etkinliğini kabul ettiği bir Türkiyenin huzurunu,
refahını, zenginliğini, kudretini artırmayı ve
çoğaltmayı hedefliyor ve bunu sürdürüyoruz, sürdürmeye de devam
edeceğiz.
Demin söylendiği için söyleme ihtiyacı
hissediyorum. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı yani YTB bursuyla Mülkiyede okuyup şu anda
Somalide Adalet Bakanlığı yapan Abdulkadir Mohamed Nuru da
buradan sevgiyle selamlıyorum. Hani YTB burslarıyla okuyanlar ne
yapıyor? deniliyordu ya, buradan Somali Adalet Bakanını
sevgiyle selamlıyorum.
2021 yılı bütçemizin ülkemiz ve milletimiz
için hayırlı olmasını temenni ediyor, ekranları
başında bizi izleyen değerli
vatandaşlarımızı ve yüce heyetinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Konuşmacı, bize de dönerek, parti ismi vermemekle birlikte bu
kürsülerde mesnetsiz, ayakları yere basmayan, gerçeklerden uzak rakam ve
belgeler sunduğumuzu iddia etmek suretiyle
sataşmıştır.
BAŞKAN Sataşmadan, 69a göre iki dakika
söz veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Hatay Milletvekili Abdulkadir Özelin 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
birinci tur görüşmelerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Vallahi billahi, bizim her sayın
milletvekilimiz, bu kürsüde verdiği bütün rakamlarda, ortaya koydukları
bütün belgelerde Türkiye Cumhuriyeti devletinin belgelerini ve
rakamlarını koydular.
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Hepsi yalan!
ENGİN ALTAY (Devamla) Dava açarım, 5 bin
lira paranı alırım.
Nitekim, dün Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, Sayın Genel Başkanımızın
buradan söylediği iddiaya Asla olmaz. dedi, belgesini gönderdim. E, ne
desin adam? Bakacağım, size bilgi vereceğim. dedi. Yani yalan
yok, yalan yok.
Şimdi, şu yalan mı mesela: Türkiyede
geçmişte Başbakanların, şimdi
Cumhurbaşkanlarının maaşlarının asgari ücrete
oranıyla ilgili 2 örnek vereceğim ve bu ayıpla bu Meclisi
baş başa bırakacağım. Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanının maaşının asgari ücrete oranı
şöyle: Asgari ücretli Türkiyede Cumhurbaşkanı
maaşının yüzde 3ünü alırken mesela Fransada yüzde 10unu
alıyor, İngilterede yüzde 11ini alıyor, Lüksemburgda yüzde
12sini alıyor, Slovenyada yüzde 17sini alıyor, İrlandada
yüzde 21ini alıyor. Yani İrlandadaki asgari ücretli,
Cumhurbaşkanının maaşının yüzde 21ini
alıyor. Biz şimdi bu bütçede ne vereceğiz? Yüzde 3. Bu rakam
yanlış mı? Vallahi de değil, billahi de değil.
Yanlış olan sizin kafanız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yalnız, ben polemik de yapmak istemiyorum;
Türkiye, gerçekleri dün gördü. Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekili
arkadaşlarım; ben çocukluğumdan beri bu Meclisi takip eden
biriyim, her bütçenin bir ismi olurdu; efendim, atılım bütçesi,
yatırım bütçesi, işte, rehabilitasyon bütçesi, onarım
bütçesi. Değerli arkadaşlar, dün bütün Türkiye gördü, bu bütçe veda
bütçesidir. Hayırlı olsun! (CHP sıralarından
alkışlar)
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı adına, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
ENGİN ALTAY (İstanbul) On dakika
mı? Niye on dakika efendim?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Niye on
dakika?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Öyle mi talep
etti? Yani otuz beşer dakika değil mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ona da mı CHP
karar verecek!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunu meraken
soruyorum, haddim olarak değil efendim.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) On dakika talep ettim çünkü on dakikanın
yeteceğini düşünüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam Sayın
Başkan Vekili.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, ona da mı CHP karar verecek, ben anlamıyorum ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, meraken
soruyorum dedim ya! Sonra, karışırım da tabii canım,
ne münasebet ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) On dakika istiyor
adam ya, on dakika istiyor.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Sayın Başkan, süremi yeniden
başlatır mısınız lütfen.
BAŞKAN Başlatacağım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bırak
konuşsun adam.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya, biz
karışmıyoruz ki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bırak
konuşsun ya.
BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilleri,
müsaade ederseniz, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz kürsüde, sizi
bekliyor.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Yarın kürsüye çıkacağım
Sayın Grup Başkan Vekilleri, yani söz verip vermeme de Başkan
Vekilinin yetkisinde olduğuna göre
Hatırlatayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bilgiç.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 2021 bütçesinin ülkemiz, milletimiz için
hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Evet, bu kürsüde Meclisin bütçesine ilişkin
konuşmalar içerisinde birtakım eleştiriler ve söylemler oldu. En
fazla dile getirilenlerden bir tanesi eşit işe eşit ücret;
hakikaten olması gereken bir şey. Ancak, bunun yanına bazı
ifadeler daha kuruldu. Mesela idarenin kötü niyeti hukuka
aykırılık gibi ifadeler var; bunları asla kabul
etmediğimizi peşinen sizlere ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, statü
farklılığına tabi olarak ortaya çıkan ücret
farklılıkları, doğrudur, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
mevcuttur ancak diğer kamu kurumlarında olduğu gibi kurumumuz da
yani Türkiye Büyük Millet Meclisi teşkilatı da 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4/A maddesine göre kadrolu -ki burada 666
sayılı KHKnin öncesi ve sonrası da var- 4/B maddesine göre
sözleşmeli, 4/D maddesine göre sürekli işçi ve 6253 sayılı
Kanunun 30uncu maddesine göre de sözleşmeli statülerde personel
çalıştırmaktadır. Şimdi, tabii ki bu da çok
farklı özlüklere, ücret farklılıklarına yol açan bir durum.
Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak tek başına bizim bu konuda
yapabileceğimiz bir şey yok, ki bu konuda da bütçe
görüşmelerinde Komisyonda Sayın Meclis Başkanımız da
bu konudaki düşüncelerini net olarak ifade etti. Kanunda bu kapsamda genel
bir düzenleme yapılması hâlinde kurumumuz da bu yönde bu
uygulamayı yapacaktır.
Bir diğer önemli konu: Bildiğiniz gibi,
kurumumuzda görev yapan 4/Dli personel arasında da maaş
farklılıkları mevcuttur. Türkiye Büyük Millet Meclisi idari
teşkilatında görev yapan sürekli işçi kardeşlerimizden
bahsediyorum; garsonlardan, temizlikçilerden, aşçılardan ve
diğerlerinden. Başbakanlığın farklı birimlerinden
Meclisimize devredilen personel ile Millî Saraylarda olup da kurumumuzda görev
yapan personel arasındaki ücret farklılıkları, taşeron
işçi alımı yapılırken ihale şartnamesinde
belirtilen asgari ücrete uygulanan artırımdaki farktan
kaynaklanmaktadır. İlgili mevzuat çerçevesinde buradan
söyleyebileceğim şey şudur -ki zamanı yaklaştı-
ilk toplu sözleşmeyle bu farklılıklar büyük ölçüde bu sürekli
(daimî) işçiler açısından giderilecektir. Burada idari
teşkilatımızda görev yapan personel yine 666 sayılı
KHK'ye tabi olmakla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin diğer kamu
kurumlarından farklı bir çalışma sistemine sahip
olmasını da gözeterek diğer farklı ülke
parlamentolarında da olduğu gibi kendi personel rejiminin
yapılması noktasında birtakım çalışmalar da
Başkanlıkça sürdürülmektedir.
Yine, önemli konulardan bir tanesi -ki dile
getirilmedi- bildiğiniz gibi, milletvekili
danışmanlarının ya da milletvekili personelinin kıdem
tazminatı meselesidir. Burada da yine aynı şekilde, 6253
sayılı Kanunun 30uncu maddesinde yer alan hüküm çerçevesinde yani
herhangi bir ad altında başka ödeme yapılamaz. hükmü
uyarınca da milletvekili personeline herhangi bir şekilde bir
kıdem tazminatı ve başka bir ödeme yapılamamaktadır.
En kısa süre içerisinde toplu sözleşmeyle sürekli (daimî)
işçiler içerisindeki yani 4/D'lilerdeki ücret farklılıkları
büyük ölçüde giderilecektir, genel bir düzenlemeyle de diğeri
halledilecektir.
Diğer bir konu yazılı soru önergeleri
meselesi ki burada da, işte Meclis buna hiçbir şey demiyor, Meclis
tepki göstermiyor, Başkanlık buna duyarsız. ifadeleri oldu. Bunlar
bir kere doğru değil. Şunu söyleyeyim yani size yıl
yıl, daha doğrusu dönem dönem söyleyeyim: Bakın, 22nci Dönemde
62,8; 23üncü Dönemde 85,8e çıkmış; 24üncü Dönemde 60; 25inci
Dönemi söylemiyorum, yüzde 6; 26ncı Dönemde 45,4 olarak gerçekleşen
yazılı soru önergelerini cevaplandırılma oranı 27nci
Yasama Dönemi için yüzde 63,70e çıkmıştır. Yeterli görüyor
muyuz? Tabii ki yeterli görmüyoruz ama şunu ifade edeyim:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanlara yöneltilen ve 25
Kasım 2020 itibarıyla süresi içerisinde cevaplandırılmayan
yazılı soru önergeleri 126 ayrı Gelen Kâğıtlar
Listesinde ilan edilmiş ve bu durum, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve Bakanlıklara gönderilen 234 ayrı
yazıyla bildirilmiştir. Yani Meclis Başkanlığı
bu konuda hiçbir şey yapmıyor. denilirken, 234 ayrı
yazıyla, bu kurumlara yani Cumhurbaşkanı
Yardımcısına ve Bakanlıklara bu durum belirtilmiştir.
Ayrıca, altı ayda bir tekrarlanan, önceki yasama dönemlerinde de
olduğu gibi, bu yasama döneminde de
Başkanlığımızca 26 Ekim 2018, 5 Temmuz 2019, 17 Ocak
2020, 10 Ağustos 2020 tarihlerinde Cumhurbaşkanı
Yardımcısı ve Bakanlıklara yazılı soru
önergelerinin cevaplandırılması durumunu gösteren yazı yazılmış
ve bu yazılarda, yazılı soru önergelerine süresi içerisinde
cevap verilmesi ve verilecek cevapların, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
saygınlığına uygun olacak şekilde, soruları tam olarak
karşılayan, yeterli ve tatminkâr nitelikte hazırlanması
hususu ısrarla belirtilmiştir.
Bir diğer husus, iadelere ilişkin olmak
üzere -Sayın Toğrulun söylediği- iade oranı,
arkadaşlar, 27nci Dönemde sadece yüzde 1,35tir. Bu oran 26ncı
Dönemde yüzde 8,60tı, 24üncü Dönemde yüzde 6,93tü, bu dönemde yüzde
1,35tir.
Bakın, işkence katliam gibi sözlerden
dolayı soru önergelerinin iade edildiği söylendi. Bu da doğru
değildir, burada elimde örnek olarak özellikle Sayın Toğrulun
vermiş olduğu ve içerisinde işkence lafı geçen, katliam
lafı geçen ama işleme alınan, iade edilmeyen soru önergeleri de
mevcuttur.
Soru önergelerini ne zaman iade ediyoruz? İç
Tüzükün 67nci maddesindeki kaba ve yaralayıcı ifadeler
olduğunda ya da Anayasanın 3üncü maddesinde belirtilen Türkiye
Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. hükmüne aykırı
olan ya da bu soru önergelerinde Anayasanın 138inci maddesindeki yasama
Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması gibi bir durum
oluştuğunda ya da İç Tüzükün 96ncı maddesine göre
kişisel görüş ve özel yaşama ilişkin konuları içeren
yazılı soru önergeleri, İç Tüzükün 97nci maddesine göre
istişare amaçlı konuları içeren yazılı soru önergeleri
yine düzeltme yapmak üzere önerge sahibine iade edilmektedir. Ancak İç
Tüzük 67, Anayasa 138 ve 3e aykırı olanların, hangi hukuki
kurala aykırı olduğu da belirtilerek iadesi
gerçekleştirilmektedir.
Bu arada, bütçe hakkından bahsedildi ve bütçe
hakkını kullanmaktan ve denetimden bahsedildi. Tabii, bütçe
hakkı gereği, bütçeyi yapma hakkı yürütmenindir ama bütçeyi
denetleme hakkı da Meclisindir ve Sayıştay vasıtasıyla
bu denetimi Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmaktadır. 2019
yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan sadece 195 rapor
vardır, bunlardan 190ı kurumlara ilişkindir, 5 rapor da
biliyorsunuz, genel raporlardır. Sayıştayımız, bunun
dışında, kendi meclislerine sunulmak üzere, özel idarelerle ya
da yerel yönetimler olarak belediyelerle ilgili 205 denetim yapmış ve
bunun raporunu da ilgili meclislere göndermiştir. Onun
dışında 81 KİTin de raporu düzenlenmiştir, bu 81
KİTin raporu da KİT Komisyonuna gönderilmek üzeredir. Bu denetim
aşamalarında, INTOSAInin bütün kuralları uygulanarak, saha
çalışmaları yapılarak, bulguların tespitleri
yapılarak, kamu idarelerinin bulgulara cevapları alınıp
taslak raporlar oluşturulmakta ve ilgili yargılama dairesinde bu
raporlar yeniden görüşüldükten sonra Rapor Değerlendirme Kuruluna
getirilip son şekli verilerek sunulmaktadır.
Baktığınızda da hakikaten son derece değerli raporlar
olduğunu ve Sayıştayımızın hakikaten, son derece
ciddi denetlemelerle, bir misyonu layıkıyla yerine getirdiğini
ifade etmek istiyorum.
Evet, egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. Yani yeni Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
ilişkin Başkanlık Divanı ya da Meclis misyonunu yerine
getiriyor mu? denildi. Parlamentoyu da seçen, Cumhurbaşkanını
da seçen, referandumda Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
evet diyen de milletin ta kendisi ve millet iradesidir ve biz de bu iradeye
göstermiş olduğumuz saygı doğrultusunda ve hukuk
kuralları çerçevesinde görevimizi yerine getiriyoruz.
Ben şunu vurgulamak istiyorum: Bugün gerçekten
son derece üzüldüm. Burası milletin kürsüsü, yüce Meclis ve bu kürsüde
dönüldü, milletin iradesiyle gelen, bu sıralarda oturan bizlere burada bir
milletvekili tarafından düşük ifadesi kullanıldı. Bu
ifade, olsa olsa, 27 Mayısın eli kanlı, darbeci zalimlerinin
Demokrat Partililere taktıkları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bilgiç.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Devamla)
düşükler lafının bir iz düşümü,
bir yansıması, bir zihnin arka tarafında kalan yeridir. Ama
darbe teşvikçileri, tahrikçileri, darbe sevicileri bilecekler ki 15 Temmuz
gecesi bu millet darbeleri de darbe dinamiklerini de tarihin karanlık
sayfalarına gömmüştür. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Bu millet, bu aziz millet, vatanperverliğiyle, dik
duruşuyla ve en önemlisi, değerli arkadaşlar, demokrasiye olan
bağlılığı ve inancıyla darbecilere,
darbeseverlere, darbe sevicilere, darbe teşvik ve tahrikçilerine gereken
cevabı vermiştir.
Daha fazla uzatmak istemiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.16
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.35
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Yürütme adına Kültür ve Turizm Bakanı
Sayın Mehmet Nuri Ersoy.
Buyurun Sayın Ersoy. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz altmış dakikadır.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2 Kasım 2020
tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda arz ettiğim
Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesi içerisinde
gerçekleştirdiği ve 2021 bütçe yılında
planladığı faaliyetleri sizlerle paylaşmak üzere yüce
Meclisin kürsüsündeyim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tam bağımsız, güçlü ve lider bir Türkiyenin
inşası ve ihyası yolunda Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, büyük bir gayret ve
özveriyle çalışmayı sürdürüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve
Turizm Bakanlığı olarak ülkemize ve milletimize hizmet etmek
için emanet aldığımız yetkileri, Türkiyeyi kültür ve
turizm alanında bir marka hâline getirmek, sanatsal faaliyetlerin
yaygınlaşmasına katkı sağlamak, sürdürülebilir turizm
anlayışıyla ülkemizin dünya turizmindeki payını
artırmak için kararlılıkla kullanıyoruz. Bu hedefler
doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz çalışmalar
neticesinde çok başarılı iki yıl yaşadık. 2018de
46 milyon, 2019da 52 milyon ziyaretçiyi ülkemizde ağırladık.
Hem ağırlanan turist sayısında hem de prestij göstergesi
olan Mavi Bayraklı plaj sayısında lider ülkelerden biri konumuna
geldik.
Arkeolojik kazı
çalışmalarının sayılarının ve sürelerinin
artırılması, çeşitli yollarla yurt dışına
çıkarılmış kültür varlıklarımızın
iadesi, gelecek nesillere aktarılması gereken eserlerin yurt içi ve
yurt dışındaki restorasyonları, ihtiyaç sahibi ülkelerde
eğitim ve sağlık kuruluşlarının
yapılması, dünyanın dört bir tarafındaki öğrencilere
eğitim imkânı sağlanması, resmî kalkınma
yardımlarıyla milletimizin yardımseverliğinin gösterilmesi
gibi başlıklarda önemli başarılar elde ettik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; göreve başladığımız günden beri,
kültür ve sanat alanlarında desteklerimizi her geçen yıl
artırarak sürdürmekteyiz. Covid-19 salgını sebebiyle
Bakanlığımızca sinema sektörüne aktarılan destekler
2020 yılında artarak devam etmiştir. 2020 yılında,
sinema sektöründe üretim desteği kapsamında senarist,
yapımcı ve yönetmenlere 234 projeyle toplam 46,5 milyon lira destek
verdik. Geride bıraktığımız 11 ayda 9u yurt
dışı, 67si yurt içi olmak üzere toplam 76 sinema
etkinliğine doğrudan sinema alanında faaliyet gösteren meslek
birlikleri ve kuruluşlar üzerinden 25 milyon lira destek
sağladık. Üretim ve etkinlik desteklerinin yanı sıra
sektörün daha güçlü şekilde yoluna devam etmesi amacıyla da
Anadoluda 1 veya 2 salonu olan işletmecilerimize 15 milyon lira Yerli
Film Gösterim Desteği sağlayacağız; başvuruları
30 Aralığa kadar topluyor, ödemelere de ocak ayında
başlıyoruz.
Bakanlığımızın ilgili
Bakanlıklarımızla ve kurumlarımızla yürüttüğü
ortak çalışmalar neticesinde kongre, konferans, seminer, konser ve
fuar giriş ücretlerinde KDV oranları yıl sonuna kadar yüzde 8e
indirilmiştir. Sinema, tiyatro, opera, operet, bale, müze giriş
ücretleri KDV oranları da yıl sonuna kadar yüzde 1e indirilerek
neredeyse sıfırlanmıştır. Hazine ve Maliye
Bakanlığımızla yaptığımız görüşme
sonucu KDV indirimlerinin süresinin uzatılması konusunda görüş
verdik, kısa süre içinde neticelenmesini bekliyoruz. Ayrıca, iş
yeri kira stopajı yüzde 20den yüzde 10a indirilerek kiracı olarak
faaliyetlerini yürüten başta özel müzeler, sanat galerileri ve tiyatrolar
olmak üzere kültür sektörü mensuplarına destek
sağlanmıştır.
Bakanlığımız tarafından
2019-2020 sanat sezonunda özel tiyatrolarımıza ayrılan 6 milyon
100 bin liralık destek, 2020-2021 sezonunu kapsayan dönemde pandemi
koşulları da göz önüne alınarak yaklaşık 3,5 kat
artırılmış ve 21,5 milyona
çıkarılmıştır. Bu rakamın 12 milyonu proje
desteği, 9,5 milyonu dijital proje desteği şeklinde
kullanıldı. Yardımların kime verildiği Güzel Sanatlar
Genel Müdürlüğü web sitesinde şeffaf bir şekilde açıklanmıştır.
Hani? Nerede görebiliriz? diye bir soru gelmişti, sitemizde açıklıyoruz.
Ayrıca, salon desteği sağlamak
adına, özel tiyatro salonlarının Kültür Yatırım ve
Girişim Belgesi almasını sağladık. Belgeyle,
işletme aşamasında yüzde 25 oranında sigorta primi,
işveren payı ve gelir vergisi stopaj indirimi, doğal gaz ve
elektrik tüketiminde yüzde 20 indirim ve su tüketiminde de bulunduğu
bölgenin en düşük tarifesinden ücretlendirilme avantajı
sağlanıyor.
Tüm bunların yanında, sahne desteği
kapsamında, Bakanlığımıza ait kültür merkezlerimizi ve
devlet tiyatrolarımızın salonlarını 1 Aralık
2020-15 Haziran 2021 tarihleri arasında özel
tiyatrolarımızın kullanımına sunduk. Özel
tiyatrolarımıza Turne Desteği ve Dijital Tiyatro Ek Projesi
adı altında 2 yeni programla 15 milyon lira ilave destek
vereceğiz. Turne Desteği başvurularını almaya
başladık, Dijital Tiyatro başvurularını da 30
Aralığa kadar alıyoruz. Bu destek programlarının
ödemelerine de ocak itibarıyla başlayacağız.
Özel tiyatrolarla ilgili bir çalışma grubu
oluşturduk. Çok sık, bu grupla özellikle benim
Başkanlığımda toplanıyoruz ve bütün
yardımları, bundan sonra nasıl devam edeceğimizi hatta
yönetmelikte istedikleri değişiklikleri tartışıyoruz
ve onlarla birlikte ortak karar alarak devam ediyoruz.
Bu arada, Ankara Sanat Tiyatrosu, ASTyle ilgili bir
soru geldi. AST de bu grupta yer alıyor. Ayrıca, bu sene
verdiğimiz devlet yardımlarından AST de yararlandı, onu da
özellikle belirtmek istiyorum.
Müzik Hayattır Projesi kapsamında, 20 ilde
405 Roman müzisyene dijital kayıt desteği verdik. Deneme amaçlı
yaptığımız bu projeyi büyütme kararı aldık.
Pandemi döneminde geliri olmayan, desteğe ihtiyacı olan müzisyen,
müzik emekçileri, yorumcu ve eser sahiplerini kapsayan bir projeyi 11
Aralıkta detaylarıyla birlikte ilan edeceğiz. Başvurularda
birlik, dernek veya sendika üyesi olma şartı aramayacağız.
Aylık seyyanen bin lira, üç ay süreyle toplamda 3 bin lira
ödeyeceğiz. Aralık ayı içinde başvuruları toplayacak;
ocak, şubat ve mart aylarında ödemeleri yapacağız. Bu
projeye 30 binden fazla başvuru olacağını tahmin ediyoruz.
Listelerle ilgili bir asılsız ithamda
bulunuldu, hani Kimlere vereceksiniz? gibi. Biz, listeleri yani bu projelere
katılanların listelerini meslek birlikleri, müzik dernekleri ve
MÜZİK-SEN sendikasıyla beraber hazırlıyoruz ve bizzat
toplantılara da ben katılıyorum.
Yine, Bakanlığımızca fikrî
mülkiyet sisteminin güçlendirilmesi ile kültürel ve sanatsal faaliyetlerin
yürütülmesine yönelik 2020 yılı Ocak-Kasım dönemindeki projelere
ve meslek birliklerine toplam 44 milyon lira destek
sağlanmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu projelerle yapılan ödemelerin yaklaşık
yüzde 50sinin sanatçı, yazar, oyuncu, yönetmen gibi yaratıcı
katkı sunan kişilere yapılan telif, kaşe ödemeleri
olduğunu özellikle vurgulamak isterim.
Bakanlığımızca meslek
birliklerine verilen desteği bu yıl için pandemi sebebiyle yüzde 50
artırarak 5,8 milyon liraya çıkardık.
Bakanlığımızda, bakın, bu
da çok önemli bir konu, yevmiyeli çalışan -demin bir milletvekilimden
gelmişti- yevmiyeli işçi mi olur diye, Bakanlık personeli mi
olur diye... Bakanlığımızda yevmiyeli çalışan
sanatçılarımıza ilişkin yirmi beş yıllık
köklü bir sorunu Ocak 2020 itibarıyla çözdük. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yevmiyeli statüsünde
çalışan yaklaşık 3 bin sanatçımızı
sözleşmeli statüye geçirerek özlük haklarında önemli bir
iyileştirme sağladık, maaşlarında yaklaşık
yüzde 50 oranında artış yaptık, sosyal güvenlik ve
yıllık izin hakkına kavuşmalarını
sağladık, pandemi döneminde onları yasal güvence altına
alarak sosyal ve ekonomik anlamda yüz yüze kalacakları olası sıkıntıları
önlemiş olduk.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; telif hakkı sahiplerine hak ettikleri korumanın
sağlanması ve kültür endüstrimizin güçlendirilmesi
Bakanlığımızın öncelikli hedeflerindendir. Bu hedef doğrultusunda,
telif hakları alanında gerekli mevzuat, korsanlıkla mücadele,
eğitim, farkındalık ve sektörel destekleme faaliyetleri
sürdürülmektedir. Bu kapsamda, ülkemiz kültür endüstrisini oluşturan
sektörlerin yarattıkları ekonominin boyutunu ve potansiyelini ölçmek
amacıyla başlattığımız çalışma sonucu
bir rapor hazırladık. Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütünün belirlediği
metodolojiyle hazırlanan söz konusu rapor, kültür endüstrilerine
ilişkin ekonomik göstergelerin ortaya konulması ve bu alana yönelik
politikaların belirlenmesi açısından önemlidir. Kültür
endüstrilerinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı yüzde
2,88dir. Telif haklarına dayalı endüstrilerin Türkiye ekonomisine,
finans ve sigortacılıkta yüzde 3 ve bünyesinde Türkiye için çok
önemli olan turizm işletmelerini barındıran konaklama ve yiyecek
hizmetleri sektörü de yüzde 3,10la hemen hemen aynı miktarda katkıda
bulunmaktadır.
Ayrıca, kültür endüstrileri Türkiye'nin toplam
istihdamının yüzde 4,34ünü yaratmaktadır.
Bakanlığımız Telif Hakları Genel Müdürlüğü web
sayfasında Kültür Endüstrilerinin Türkiye Ekonomisine
Katkısının Ölçülmesi başlığıyla bunlar
yayınlanmaktadır.
Ayrıca, telif hakları alanında bir
ihtisas kütüphanesi oluşturulması amacıyla çalışmalar
da başlatılmıştır. Sinema ve müzik eserleri ile
kitaplarda zorunlu olan bandrol, korsanla mücadelede en etkili uygulamalar
arasındadır. 2020 yılının ilk 11 ayında
yaklaşık 412 milyon bandrol verilerek geçen seneye göre
yaklaşık yüzde 5 artış sağlanmıştır.
Bununla birlikte, il denetim komisyonları tarafından 2020
yılı Ocak-Kasım döneminde gerçekleştirilen 498 operasyon,
korsan faaliyetlerin kaynağında engellenmesini
sağlamıştır.
Bu arada, kamuoyunda yanlış bilinen bir
konuya özellikle tekrar değinmek istiyorum: Bandrol içerikle ilgili bir
kontrol mekanizması olmadığı gibi, dünyanın hiçbir
yerinde de içerik denetimi yapılmamaktadır. Yani yayınlanmadan
önce içerik kontrolü sansür olarak kabul edildiğinden, tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye'de de yapılmamaktadır. Özetle, telif
hakları sahiplerinin haklarını koruyabilmek ve istatistik
toplamak için tamamen ticari amaçla yapılan bandrol işleminin
Bakanlığımızın yayın içeriklerini onaylaması
veya onaylamaması şeklinde gösterilmesi doğru bir
yaklaşım değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1826 yılında Mızıka-yı Hümâyun
adıyla kurulan, 1924te Türkiye Cumhuriyetinin ilk müzik kurumu olma
sorumluluğunu üstlenen Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestramız, iki asırlık tarihiyle dünyada son derece
saygın ve özel bir yere sahiptir. Çıtasını daha da
yükselterek uluslararası alanda en zengin repertuvarı sunmak üzere
çalışmalarını sürdüren değerli kurumumuz, kadrosunu da
30 genç yeni sanatçıyla güçlendirmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramızın
başarılarına ve hedeflerine uygun olarak inşasını
tamamladığımız yeni binamız aynı zamanda, Türkiye'de
senfoni orkestrası için tasarlanmış ilk binadır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu eser, 2.023 koltuk
kapasiteli Büyük Salon ve 500 koltuk kapasiteli Mavi Salonla hizmet verecektir.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının
altmış yıldır kullanmakta olduğu 600 kişilik
tarihî CSO Salonu ise hızla restore edilerek faaliyetine devam edecektir.
Sergi mekânı ve açık hava alanlarından oluşan müzik
kampüsü, ülkemizin ve dünyanın ünlü müzisyenlerinin katılımıyla
3 Aralıkta hizmete açılmıştır.
Biz, artık Bakanlık olarak sadece binalara
yatırım yapmıyoruz, onları yaşatacak konseptleri de
yaratarak cazibe merkezleri hâline getiriyoruz. 154 bin metrekare alanda
bulunan yeni CSO binamızı, tarihî CSO Salonu ve CerModern Kültür
Merkezimizle beraber kültür adasına dönüştürerek Ankara'nın
yeni cazibe merkezi yapacağız.
Millî kültürün tanıtılması ve
toplumsal kalkınmaya katkılarıyla büyük önem sahibi olan kültür
merkezlerine yönelik yatırımlarımıza da devam ediyoruz.
Mevcut 116 kültür merkezimize ilaveten, 2020 yılında Erciş
Kültür Merkezi tamamlanmış olup Burdur Kültür Merkezinin
inşası da yıl sonuna kadar tamamlanacaktır. Ayrıca,
önümüzdeki dönemde hizmete açılması hedeflenen 4 yeni kültür
merkezinin projelendirilmesi ve yapımına ilişkin
çalışmalar devam etmektedir.
Kültür merkezleri konusuna değinmişken
Bakanlığımızın önemli projelerinden biri de
İstanbul Atatürk Kültür Merkezinin nitelik ve nicelik
bakımından çağımızın gereksinimlerine uygun olarak
yeniden inşa edilmesidir. Pandemi koşullarına rağmen çok
hızlı yürüttüğümüz projede inşaatın yüzde 80inini
tamamlamış bulunmaktayız. İnsanlarımızın
hayatını sahne sanatlarının bütün biçimleriyle
zenginleştirecek olan Atatürk Kültür Merkezinin hedefi yediden
yetmişe herkesi iyi sanatlar ve üstün eserlerle buluşturmak,
onları bilgilendirmek ve etik değerleri gözeten şeffaf bir
yönetim anlayışı sergilemektir. 95 bin 600 metrekare kapalı
alanı olan Atatürk Kültür Merkezi bünyesinde 2.038 kişilik opera
salonu, 805 kişilik tiyatro salonu, sanat ve müzik kütüphanesi, çocuk
sanat merkezi, sanat galerisi, çok amaçlı salon, tasarım
dükkânı, otopark ve sinemalar bulunmaktadır. Sahne sistemleri en son
teknolojiyle tasarlanan Atatürk Kültür Merkezi,
Bakanlığımız sanat kurumlarının yanı
sıra özel sanat topluluk ve kurumlarının da mekân
ihtiyacına cevap verecek, uluslararası yapımlara da
kapılarını açacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Beyoğlu Kültür Yolu Projesi, Galataporttan
başlayıp Galata Kulesi, Galata Mevlevihanesi, Tarık Zafer Tunaya
Kültür Merkezi, Garibaldi Sahnesi, Mısır Apartmanı, Mehmet Akif
Ersoy Evi Müzesi, Atlas Sinema Müzesi, Taksim Sahne ve Taksim Camisi İslam
Eserleri Kültür Merkezinin ardından artık kültür merkezlerinin sona
ereceği bir gezi güzergâhı projesidir.
Kültür Yolu, tiyatrodan sinemaya, opera ve baleden
kısa film ve kitaplara, güzel sanatlardan geleneksel sanatlara pek çok
kültür sanat etkinliğini bir araya getirecektir. Bu rota üzerindeki
Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinin açılışını 7
Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirdik.
Bir diğer durağımız olan
dünyanın en eski kulelerinden Galata Kulesinin restorasyonunu da
tamamladık ve bir cazibe merkezi olarak 6 Ekimde yeniden ziyarete
açtık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Tarihî
yapı, yeme içme ve eğlence ünitelerinden arındırılarak
müze ve sergi alanı olarak işlevlendirilmiştir. Galata Kulesi,
açılış tarihinden itibaren yoğun ilgi görmüş ve geçen
iki aylık süreçte 120 bin ziyaretçi ağırlamıştır.
İstanbul Beyoğlu Atlas Sinema Müzesi ve
sinemasındaki çalışmalarımızı
tamamlamış olup binanın resmî
açılışını, sinemaların yeniden faaliyete
geçeceği takvime uygun olarak gerçekleştireceğiz. Sultan II.
Abdülaziz döneminde 1870li yıllarda yaptırılan yüz elli
yıllık bina, el işçilikleri ve özellikle tavan süslemeleriyle
başlı başına bir hazine. Sinema müzesini görmelerini
sanatseverlerimize ve sizlere özellikle, şiddetle tavsiye ediyorum.
Bodrum, önemli kültür miraslarımızdan biri
ve Bodrum Kalesinin 2nci etap restorasyonunun tamamlanmasıyla bu önemli
yapıyı, sanatsal etkinliklerde çok daha etkili biçimde kullanmaya
devam ediyoruz. Bodrum Kalesi restorasyonu kapsamında, 1.300 kişilik
Kaleiçi Açık Hava Sahnemizi hizmete aldık. Kalenin 3üncü etap
restorasyonunu Mayıs 2021de bitirip kaledeki çalışmaları
tamamlamış olacağız.
İznik Nilüfer Hatun İmaretinin
restorasyon çalışmaları tamamlanarak 3 Temmuz 2020 tarihinde
açılışı yapıldı. Osmanlı mimarisinin erken
dönem örneği olmasıyla ayrı bir değer taşıyan bu
eser, özgün kimliğine çok yakışan bir şekilde Türk
İslam Eserleri Müzesi olarak hizmet verecektir.
Restorasyon ve sergileme çalışması
son aşamasına gelen Ankara Resim ve Heykel Müzemizi bu sene
aralıkta Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Ankaraya gelişinin yıl
dönümünde ziyarete açmayı hedefledik ancak pandemi kısıtlamaları
-yani hafta sonundaki pandemi kısıtlamaları- nedeniyle 28
Aralıkta bu açılışı gerçekleştireceğiz. Çok
nitelikli bir müzeyle birlikte Türk Ocağı tarihî konser mekânına
da yeniden kavuşmuş olacağız.
2000 yılında UNESCO Dünya Kültür
Mirası Geçici Listesine alınan Sümela Manastırındaki
çalışmaların 1inci etabı 25 Mayıs 2019da, 2nci
etabı da 28 Temmuz 2020de tamamlanmıştır. Bu
çalışmaların ardından yoğun ziyaretçi alan
manastırın daha önce hiç ziyarete açılmamış olan
bölümleri de 3üncü etap olarak planlanmış olup çalışmalar
2021 yılında tamamlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar 156 ülkede yaklaşık 600 milyon
kişiye ulaşan dizi filmlerimiz ülkemizin yurt
dışındaki varlığını güçlendiren en etkili
kültürel diplomasi araçlarından biri hâline gelmiştir. Ayrıca,
Bakanlığımız destekli sinema filmleri, 2020
yılında Rotterdam, Tokyo, Varşova, Moskova, Saraybosna ve
Cinemed Montpellier gibi dünyanın önemli uluslararası film festivallerinde
yer almıştır; Türk sinemasının ve ülkemizin
tanıtımına önemli katkı sağlanmıştır.
Şimdiye kadar yaklaşık 2,5 milyon çocuğumuzu sinemayla
buluşturduğumuz ancak bu yıl Covid-19 salgını
nedeniyle ara vermek durumunda kaldığımız Sinemaya Gitmeyen
Çocuk Kalmasın Projesi kapsamında 2023 yılına kadar 5 milyon
çocuğumuzu sinemayla tanıştırmayı hedefliyoruz.
Bununla birlikte, Çocuklar İçin Gezen Sinema Projemiz kapsamında,
sinema salonu olmayan ilçelerde 300 bin çocuğumuzu sinemayla
buluşturduk.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kültürel kalkınmamızda önemli rolü olan devlet
tiyatroları 12 yerleşik merkezinde ve turne düzeninde bulunan 77
sahnesinde 27.209 koltuk kapasitesiyle hizmet vermektedir. 2020-2021 yeni
tiyatro sezonuna 1 Eylül Salı günü 17 oyunla erken merhaba diyen devlet
tiyatroları, yaz aylarındaki projeleriyle de pandemi sürecinde
sanatseverleri yalnız bırakmadı. Kamyon Çocuk Tiyatrosu ve
açık hava tiyatro oyunları projeleriyle 1 Temmuzdan 1 Eylüle kadar
hem yetişkin hem de çocuk oyunları tiyatroseverler için sahnelendi.
Bakanlık olarak büyük çaplı tiyatro
yapımlarını ve klasikleşmiş
oyunlarımızın yanı sıra yeni yaklaşım ve
uygulamaları da takip eden bir stratejiyi benimsiyoruz. Bu amaçla,
dünyanın pandemi sonrası düzenine çok uygun bir konsept olan
açık hava tiyatro uygulamasını da 2021 yılında
artırarak geliştirmeyi hedefliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımız bünyesinde 1.135 müzisyen ve
2.369 opera, bale sanatçısı ile müzik, opera ve sahne sanatları
faaliyetlerini illerdeki yerleşik 6 opera ve bale müdürlüğü, 6 senfoni
orkestrası, 13 koro ve 9 topluluk çatısı altında
sürdürmekteyiz. Ekim 2020 döneminde Bakanlığımıza
bağlı sanat birimleri ve sanatçılarımız
tarafından gerçekleştirilen ve katılım sağlanan 739
etkinlik düzenlenmiş ve 2019-2020 sanat sezonu Ekim-Şubat dönemini
429 opera ve bale temsiliyle, geçen seneye kıyasla temsil
sayısında yüzde 15 artış, seyirci sayısında yüzde
20lik bir artışla kapatmış olduk. Bakanlık olarak
görsel ve çağdaş sanatlarla ilgili faaliyetlerimizi 3 resim ve heykel
müzesiyle sürdürürken ülke genelindeki sanatçıların sergi ve
çalışmalarına ev sahipliği yapan 36 sanat galerimiz
bulunmaktadır. Ankara Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda bulunan 3.629
sanat eserini dijital veri tabanına aktararak envanter
çalışmalarımızı da bu sene bitirmiş olduk.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye toprakları, dünya kültür ve medeniyet birikiminin
hazine odasıdır. Bu bilinçle, kültürel
varlıklarımızı gün yüzüne çıkaracak 157 kazı
çalışması ülkemizin çeşitli yerlerinde devam etmektedir.
Mevcut 157 arkeolojik kazı çalışmasının 125i Türk
kazı başkanlıklarınca, 32si yabancı kazı
başkanlıklarınca sürdürülmektedir. 2020 yılında
Covid-19 salgınına yönelik tedbirlere rağmen arkeolojik
kazı ve yüzey araştırması sayısı 500ü
aşmıştır. Bakanlığımız ve
bağlı kurumlarımızın destekleriyle 2019
yılında başlatılan 12 aylık kazı programına
dâhil olan kazı başkanlığı sayısı, bu
yıl 3 kat artırılarak 20den 62ye çıkarılmıştır.
2021 yılında 125 kazı başkanlığının
tamamının bu kapsama alınmasını bekliyoruz. Yıl
boyu süren kazılar kapsamında 2019 yılında ilave 100
arkeolog, sanat tarihçisi ve restoratör istihdam edilmiş olup 2020
yılında arkeolog, sanat tarihçisi ve restoratör unvanlarında 248
ilave personel istihdam edilmiş olacaktır. 2021 yılı
sonunda 125 kazı başkanlığının 12 aylık
programa dâhil edilmesiyle uzman personel sayısı toplamda 700e
çıkarılmış olacaktır.
Kültür varlıklarımızla ilgili
çalışmalarımız sadece yeni keşfedilen alanlarla
sınırlı değildir. Bu topraklara ait olan ancak vaktiyle
yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen
kültür varlıklarımızın ülkemize iadesine yönelik
çalışmalar, Bakanlığımız tarafından
çoğunlukla diplomatik girişimler, gerekli olduğu hallerde ise
hukuk yoluna başvurulması suretiyle sürdürülmektedir. 2019
yılında İngiltereden iadesi sağlanan çini panoyu,
Bulgaristandan iadesi sağlanan, içinde sikkelerin de olduğu 101 adet
eseri, 2020 yılında İngiltereden iadesi sağlanan Isparta
kökenli lahit parçası ve Tunç Boğa Arabası Modelini ve İtalyadan
iadesi sağlanan Lidya yazıtını bu getirilen eserlere örnek
olarak verebilirim. Ülkemiz kökenli eserlerin iadesine yönelik hukuki ve
diplomatik çalışmalarını sürdürmekte olduğumuz 65 tane
daha dosya mevcuttur. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kültür varlıklarımızın yurt dışından
iadesinin sağlanarak ait oldukları topraklara getirilmesi
çalışmalarının yanı sıra yurt içinde de kültür
varlığı kaçakçılığının önlenmesi ve
kaçak kazıların engellenmesine yönelik çalışmalara büyük
önem atfetmekteyiz. Kültür varlığı
kaçakçılığıyla mücadele alanındaki etkinliğin
artırılması için şube müdürlüğü düzeyinde hizmet veren
birimimiz daire başkanlığı düzeyine yükseltilerek Mart
2020de Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı
kurulmuş ve bu alanda çalışan uzman sayımız 3 kat
artırılmıştır.
Tarihî zenginliğimizi korumak ve gelen
ziyaretçilerin ilgisine sunarak bilinirliğini artırmak da önemli bir
sorumluluğumuzdur. Bu noktada, ören yerleri ve müzelerimiz ciddi bir
potansiyele sahiptir. 2020 yılı itibarıyla Bakanlığımız
bünyesinde 199 müze, 142 düzenlenmiş ören yeri ve
Bakanlığımız denetiminde 290 özel müzeyle bu alandaki
faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Ayrıca, bu alanda yasal
altyapıyı güçlendiren mevzuat çalışmaları
gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, Türkiyede bir ilk
gerçekleştirilerek dünyanın en büyük havalimanı müzesi olan bin
metrekarelik İstanbul Havalimanı Müzesi 17 Temmuz 2020 tarihinde
ziyarete açılmıştır. İstanbul Havalimanı, 15
milyondan fazla aktarma yolcusu olan dünyanın en büyük
havalimanlarından biridir. 2019 rakamlarıyla 15 milyon olan bu yolcu
sayısı, ilerleyen tarihlerde çok daha fazla artacaktır.
İşte, Türkiyeye kadar gelip hiç içeri girmeden devam eden bu
yolculara Anadolunun birçok noktasını tanıtmak, Türkiyenin
cazibe noktalarını ön plana çıkarmak amacıyla
yaptığımız dünyadaki en büyük havalimanı müzelerinden
biridir.
Müze ve ören yerlerimizde farkındalık
yaratmak amacıyla başlatılan Müze Kart uygulamasıyla bugüne
kadar 11 milyonun üzerinde Müze Kart, kullanıcısıyla
buluşmuştur.
Ayrıca Bakanlığımız
Çanakkale Alan Başkanlığına bağlı müzeler ile
Millî Saraylara bağlı Topkapı, Dolmabahçe ve Beylerbeyi
Sarayları, kasırlar ve yenilenen Galata Kulesi de Müze Kartıyla
ziyaret edilebilme imkânına kavuşmuştur.
İstanbul Türbeler Müzesi Müdürlüğüne
bağlı birimi olan Hafıza 15 Temmuz Müzesinin koleksiyon türünün
Bakanlığımıza bağlı diğer müzelerden
farklı bir temada kurgulanmış olması ve işletim
sistemlerinin farklılığı nedeniyle Hafıza 15 Temmuz
Müzesi adı altında yeni bir müze müdürlüğü olarak
kurulmasına ilişkin çalışmalarımız da devam
etmektedir.
Müze ve ören yerlerine olan ilgiliyi artırmak
ve ziyaretçilerin eserler hakkında bilgi almalarını
sağlamak amacıyla çok lisanslı Elektronik Sesli Rehberlik
Sistemi Projesini hayata geçirdik.
Ayrıca müzelerimizin eksikliklerinin
giderilebilmesi ve sürekli denetimin sağlanabilmesi adına müze
ziyaretçilerinin deneyim, öneri ve şikâyetlerini paylaşmalarına
olanak verilmektedir. Paylaşım konusuna dair yapılan işlemler
takip edilerek kendilerine süratle bilgi aktarılmaktadır. Bu sistemin
uygulanması sayesinde şikâyetlerin hızla çözümlenmesi
sağlanmış, ziyaretçi memnuniyeti 2 katına
çıkarılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaşadığımız topraklar, tarihî ve
kültürel birikimi sayesinde bütün insanlığın ortak mirası
olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip, dünyanın
sayılı ülkelerinden biri konumundadır. Bu eşsiz
mirasın sorumluluğuyla hareket eden Bakanlığımızın
çalışmaları neticesinde UNESCO Dünya Mirası Listesindeki
varlık sayımız 2018 yılında listeye alınan
Göbeklitepeyle 18e yükselmiştir. Dünya Mirası Geçici Listemizde yer
alan Malatya Arslantepeye ilişkin adaylık dosyası 2019
yılında UNESCO Dünya Mirası Merkezine iletilmiş olup
44üncü Dünya Mirası Komite Toplantısında karara bağlanacaktır.
Ayrıca Gordiona ait Dünya Mirası Listesi adaylık dosyası,
ön değerlendirme yapılmak üzere 2020 yılında UNESCO Dünya
Mirası Merkezine sunulmuştur.
Beypazarı Tarihî Kenti, İzmir Tarihî Liman
Kenti, Karatepe Aslantaş Arkeolojik Alanı, Koramaz Vadisi ile
Zerzevan Kalesinin UNESCO Dünya Geçici Mirası Listesine dâhil edilmesi
sağlanarak listedeki varlık sayımız 2020 itibarıyla
83e ulaşmıştır.
Ülkemiz, somut olmayan kültürel miras alanında
UNESCOya en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke arasında yer almaktadır.
14-19 Aralık 2020 tarihleri arasında düzenlenecek olan UNESCO Somut
Olmayan Kültürel Miras 15nci Hükûmetler Arası Komite
Toplantısında minyatür sanatı ve geleneksel zekâ ve strateji
oyunu mangala unsurlarının kaydedilmesiyle UNESCOya
kayıtlı unsur sayımızın 20ye ulaşması
beklenmektedir. Ayrıca bu yıl hüsnühat -İslami güzel yazı
sanatı- çay kültürü, balaban zanaatkârlığı ve icra
sanatı ve Nasrettin Hoca fıkralarını anlatma geleneği
unsurları da insanlığın ortak mirası olmak üzere
UNESCOya sunulmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
çok önem verdiği ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin temel aldığı esaslardan olan bürokrasinin
azaltılması ve vatandaşlarımızın hizmete
hızlı bir şekilde erişebilmesi amacının tesisi
için, Bakanlığımızca koruma bölge kurulları
gündemindeki konuların hızlandırılmasına yönelik
olarak Performans Yönetim Sistemi Projesini başlattık. Projeyle
işlem süreleri ortalama üç aydan otuz güne indirilmiş ve yüzde 92
performans oranına ulaşılmıştır. Bugün
itibarıyla kurulların gündeminde karara bağlanmayı bekleyen
dosya bulunmamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; millî birliğimizin en önemli göstergelerinden olan 1915
Çanakkale muharebelerinin gerçekleştiği, Mehmetçikimiz
tarafından destanın yazıldığı Gelibolu Tarihî Alanına
ayrı bir önem atfetmekteyiz. Tarihî alanda kalelerin, yolların ve
surların restorasyonu, şehitliklerin ihyası, kültür ve sanat
merkezlerinin kurulması, siper canlandırmaları projelerini
gerçekleştiriyoruz; eşsiz mücadelenin anma etkinliklerini gerçekleştirmeye
gayret ediyoruz. Covid-19 nedeniyle tören ve etkinliklerin
katılımı dar tutulurken, Şehit Binbaşı Ali Faik
Bey İki Hilal Hilalin Gölgesinde Sakı Abideler Tek
İstanbul sergileriyle ziyaretçilerin müze mekânına
bağlantı kurmalarını sağladık.
Kapadokyada gittikçe artan kaçak
yapılanmanın önüne geçmek ve bölgenin eşsiz doğal
zenginliklerini korumak amacıyla kurmuş olduğumuz Kapadokya Alan
Başkanlığı, 2020 yılının ilk on bir
aylık döneminde 28 komisyon toplantısı yapmış, 795
konuyu karara bağlamıştır. Söz konusu kararlar içerisinde
yeni yapı mimarı, restorasyon, tadilat ve uygulama projelerine
yönelik kararlar bulunmakta olup 29 adet yapı taşınmaz kültür
varlığı olarak tescil edilmiş, 6 adet de sit alanı
tescil işlemleri tamamlanmıştır. Bunun haricinde 201
farklı izinsiz uygulama konusunda kaldırma, kapatma kararı
alınmıştır. Kapadokya alanının bütününe
ilişkin yapılması gereken üst ölçekli plan ve bu planın
hazırlanmasına yönelik çalışmalara
başlanılmış olup faaliyetler devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılında turizmde toplam 58 milyon misafir
ağırlamayı ve 40 milyar doların üzerinde bir turizm geliri
elde etmeyi hedeflemekteydik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ancak Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizdeki turizm hareketlerinde de ciddi bir daralma
yaşandı. Bakanlık olarak Covid-19 salgınının
sektör üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmek ve kademeli de olsa
başlayan turizm hareketlerinin ülkemize yönelmesini sağlamak için
dünyada ilk örneklerinden biri olan Güvenli Turizm Sertifikasyon
Programını başlattık. Havalimanlarımızı
rekor sürede PCR test merkezleriyle donatmamız, otellerde rezervasyonlu
sistemle PCR test numunesi alınacak mekanizmanın kurulması ve bu
test hizmetlerinin diğer ülkelere kıyasla çok avantajlı
maliyetlerle yapılabilmesi tüm dünyada ve rakiplerimizde uluslararası
turist trafiğinin yüzde 80, gelirin yüzde 88 azaldığı bir
yılı ülkemizin turist trafiğinde yüzde 70, gelirde yüzde
66lık - rakibimizden görece daha düşük- bir daralmayla
kapatmasını sağlamıştır.
Sertifikasyon Programı, uluslararası
bilinirliği olan akreditasyon kuruluşları ve sektörün önde gelen
paydaşlarıyla birlikte hazırlandı, denetim
firmalarının seçiminde de en az 5 ülkede faaliyet göstermesi
şartı arandı. Bu sertifikasyon olsun, PCR
yapılanmaları olsun, dünyada Asyadan Avrupaya kadar birçok ülke
tarafından örnek gösteriliyor; hatta rakibimiz olan ülkeler olarak
adlandırılan Yunanistan ve İspanyada Türk Hükûmetinin
yapmış olduğu çalışmalar kendi hükûmetlerine örnek
olarak gösterilmektedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Zaten sayılar da rakiplerimizden görece daha az
gerçekleşen daralmadaki sayılar da bunun ispatı. Başka bir
lafa ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.
Sertifikasyon Programı 15 Temmuz 2020 tarihi
itibarıyla 50 oda ve üzeri konaklama tesisleri için zorunlu hâle
getirildi. Demin bir milletvekilimiz Restoranlarda zorunluydu madem niye
kapattınız? dedi. İyi takip etmemişsiniz, restoranlarda
zorunlu tutulmadı -isteğe bağlı, gönüllülük esasına bağlı-
konaklama tesislerinde zorunlu tutuldu. 1 Ocaktan itibaren de 30 oda ve üstü
konaklama tesislerinde zorunlu tutuluyor ve hiçbir otele kapatma
uygulanmadı şu ana kadar sertifikası olduğu için.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) İsteğe
bağlı sertifika alan restoranları kapattınız.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Efendim?
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Restoranlarda,
belgeyi almış olanlar da kapatıldı.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Duyamıyorum, sorularda sorun, duyamıyorum.
Sertifikasyon Programımızın
anlatılması noktasında, ilk olarak ülkemizi en çok ziyaret eden
70 ülkedeki mevkidaşlarımıza Dışişleri
Bakanlığımız aracılığıyla
ilettiğimiz mektuplarda turizm hareketinin yeniden başlaması
için aldığımız kapsamlı tedbirleri detaylı bir
şekilde anlattık. Ayrıca, bu mevkidaşlarımızla
yoğun bir telefon diplomasisi yürüterek ülkemizde Covid-19
salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanmasında
ne denli kararlı olduğumuzu aktardık.
Ukrayna, Rusya ve Birleşik Krallık gibi ülkemize
sürekli ziyaretçi gönderen ana pazarlarımızın basın
organlarında yer alacak yayınlar için ağırlama faaliyetleri
yürüttük. Bu kapsamda, 2020 yılı sonuna kadar 1.225 kişiyi, 2021
yılında da 3.200 kişiyi ağırlamayı
planlamaktayız. Titizlikle ve profesyonel bir şekilde yürütülen bu
program sayesinde rakibimiz olan diğer ülkelerinin önüne geçmiş
bulunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; salgından dolayı turizm sektörünün içinde
bulunduğu olumsuzlukların azaltılması ve yeni normal
düzende faaliyetlerini yürütebilmesi amacıyla birçok destek paketi hayata
geçirilmiştir. Bu kapsamda, Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından hazırlanan tebliğle 1
Nisan-30 Haziran 2020 tarihleri arasında otel, motel, pansiyon, tatil köyü
gibi konaklama faaliyetlerine; tur operatörü ve seyahat acenteliği
faaliyetlerine ve rezervasyon hizmetleri, kaplıca, ılıca,
içmeler, SPA merkezleri ve benzeri yerlerin faaliyetlerine ilişkin olarak
muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerinin verilme süresi 27 Temmuz
2020 tarihine kadar uzatılmış, ödemeleri ise altışar
ay ertelenmiştir.
KDV oranlarının tespitine ilişkin
Cumhurbaşkanlığı kararıyla müze giriş ücretleri
ile turizm sektörünün en büyük harcama kalemini oluşturan konaklama ve
yeme-içme hizmetlerinin KDV oranları 2020 yılı sonuna kadar
yüzde 8den yüzde 1e indirilmiştir. Sürenin uzatılması için de
Hazine ve Maliye Bakanlığımıza görüş verdik, kısa
süre içinde neticelenmesini bekliyoruz. Seyahat acenteleri tarafından
Türkiye Seyahat Acentaları Birliğine ödenmesi gereken 2020 yılı
aidatlarının alınmaması sağlanmıştır.
DÖSİMM tarafından kiraya verilen
taşınmazların 11 Mart 2020 tarihinden itibaren tahsil edilmesi
gereken kira bedellerinin yıl sonuna kadar ertelenmesi -demin bununla
ilgili bir soru gelmişti vekilimizden- ve bu sürenin üç aya kadar
uzatılması konusunda Bakanlığımıza yetki
verilmiştir yani yetkimiz var, uzatacağız süreleri.
İş Kanunu çerçevesinde ücretsiz izne
ayrılan ve 15 Mart 2020 tarihinden sonra işten çıkarılan
işçilere İşsizlik Fonundan nakdî ücret desteği verilmesi
sağlanmış, kısa çalışma ödeneği hayata
geçirilmiş ve iş sözleşmelerinin feshini yasaklayan geçici
istihdam güvencesi getirilmiştir.
Turizm tesisleri yapılmak üzere kamu arazisi
tahsis edilen Bakanlığımızdan belgeli
yatırımcı ve işletmecilerden 1 Nisan-30 Haziran 2020
tarihleri arasında tahsil edilmesi gereken arazi kullanım bedelleri
altı ay süreyle ertelenmiştir. 11 Kasım 2020 tarihinde
Meclisimizde kabul edilen 7256 sayılı Kanunla ertelenenler dâhil,
yıl sonuna kadar olan kullanım bedelleri bir yıl daha
ertelenmiştir. Ayrıca bu kanunla turizm sektörünü doğrudan
etkileyen konaklama vergisi uygulaması 1 Ocak 2022 tarihine
ertelenmiştir. İlave istihdam kapsamında, 2020 yılı
sonuna kadar geçerli olmak üzere uygulamaya konulan sigorta prim desteği
ve stopaj indirimi ile kısa çalışma ödeneği
uygulamasının süresinin uzatılması konusunda
Cumhurbaşkanlığına yetki verilmiştir.
Yine, Meclisimizde 25 Kasım 2020 tarihinde
kabul edilen 7257 sayılı Kanunla turizm amaçlı faaliyet
gösteren kaplıca ve termal otellerden 2020 yılında tahsis
edilmesi gereken idare payı, başvuru şartı
aranmaksızın 20 Aralık 2021 tarihine kadar ertelenmiştir.
Bakanlığımız tarafından
kamu bankasıyla sağlanan mutabakat çerçevesinde kredi destek
paketleri hazırlanarak sektörün kullanımına sunulmuştur.
Seyahat acentelerine işe devam paketi kredisi, konaklama tesislerine erken
rezervasyon geri ödemesi için kredi desteği, turizm ve restoran
işletmeleri ile turist rehberlerine cazip koşullarda kredi
desteği sağlanmıştır.
Bunlara ilave olarak bünyesinde yabancı
bayraklı hava yolu filoları bulunduran, birden fazla ülkede
örgütlenmiş olan ve ülkemize 1 milyon ve üzeri yolcu getiren Türk kökenli
tur operatörlerine orta vadeli kredi desteği
sağlanmıştır. Ayrıca turizm sektöründeki
işletmeler yanında bu işletmelerin tedarikçileri için yeni bir
turizm destek paketi uygulaması hazırlanmış olup Kredi
Garanti Fonu kefaletiyle bankalar tarafından sektöre 10 milyar lira kredi
sağlanmıştır; ihtiyaç anında bu rakam
artırılacaktır.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Bakan, hibe
yok mu?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlığımız koordinasyonunda çalışmalarına
başlayan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı,
ülkemizin hem eşsiz güzelliklerini hem de yeni normal süreç olarak
tanımlanan bu dönemde güvenli turizm destinasyonlarının
başında geldiğini anlatmak için tanıtım
çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Hava
trafiğinin açılmasıyla birlikte ana pazarlarımızda
televizyon reklamı ve dijital reklamlarla, kalan hedef
pazarlarımızın tamamında yine dijital reklamlarla
yoğun iletişim çalışmaları yaptık. Bu yaz Rusya,
İngiltere, Almanya, Ukrayna pazarlarının seyahat için en çok
tercih ettiği ülkelerden biri olduk. 2020 yılında 14 ülkede
televizyon reklamlarımız yayınlandı. Ayrıca 8 ülkede
en saygın ve en çok okunan 57 dergide yıl boyunca reklam
çalışması gerçekleştirdik. 2020 tanıtımı
için etkin olarak kullandığımız mecralardan biri de dijital
platformlar olmuştur. 82 ülkede 54 filmle devam etmiş olan dijital
reklamlarımız toplamda 6,7 milyar gösterim, 1,3 milyar izlenme
rakamlarına ulaşmıştır. Bu, dünyada bu sene en çok
reklam veren ülke olduğumuzu gösteriyor turizm alanında.
Türkiye'nin global tanıtım kanalı
goturkey.com yenilenmiş yapısıyla yayına
alındı. Modern tasarımı ve teknolojik
altyapısıyla ülkemizin rakiplerinden ayrışmasına
katkı sağlayacak olan platform, Türkiye hakkında bilgi almak ve
seyahatini planlamak isteyen tüm kullanıcılara ülkenin kültür ve
turizm değerlerini tek bir çatı altında sunacak. Goturkey.com
sitesi kullanıcıların profillerine göre
özelleştirilmiş içeriğiyle Türkiye'nin global bir turizm
markası olarak tanıtımında en önemli rolü oynamaya devam
edecek. Değişen trendler çerçevesinde golf turizmi, müzeler, kültür
rotaları, inanç turizmi, gastronomi, alışveriş ve benzeri
50yi aşkın başlık ve 81 ile özel tanıtımlar
artık Go Turkey deneyimler platformu üzerinden yapılacak. Yeni
platform, ziyaretçilerin davranış analizini yaparak hedef ülke
bazlı tanıtmaya, destinasyon tanıtım modeli inşa etmeye
ve yeni ürün tasarımına imkân verecek. Yurt içi ve yurt
dışı turizm verileriyle beslenen platformla hedef pazar
trendleri, uçuş hareketleri ve rezervasyon hareketleri takip edilir hâle
gelecek. Bu sayede, dünyada kendi alanında benzersiz yapısıyla Go
Turkey platformu ülkemizin turizm sektöründeki dijital dönüşümünü
başlatarak veriye dayalı ve yapay zekâ destekli stratejik turizm
planlaması yapılmasına imkân sağlayacaktır. Bu,
dünyada ilktir; ilk kez hayata geçirildi, en hızlı şekilde de
biz geliştiriyoruz, muhtemelen yakında rakiplerimiz tarafından
bu da kopya edilmeye çalışılacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, bölgelerimizin ve illerimizin
uluslararası alanda daha çok tanıtılabilmesi için bir
organizasyon kurduk. Bu kapsamda Bakanlığımız ve Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ekipleri, ülkemizdeki turizm
destinasyonlarımızın çeşitlendirilmesi, marka
bütünlüğünün sağlanması, etkin tanıtım yapılması
ve kaynakların verimli kullanımı amacıyla 81 ile yönelik il
bazlı markalaşma ve tanıtım çalışmalarına
başlamıştır. Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı tarafından oluşturulan yeni dijital takip
altyapısı sayesinde Türkiye marka algısı, 100ü
aşkın ana haber kaynağı, sosyal medya platformu, global
sivil toplum kuruluşları, global tur operatörleri ve benzeri
kaynaklar üzerinden sürekli takip edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, uluslararası Mavi Bayrak Programı
çerçevesinde 2020 yılında 486 plajla dünya sıralamasında
3üncü konumdadır. 2023 yılına kadar Mavi Bayraklı plaj
sayımızı hızla artırarak dünyada 1inciliği
hedeflemekteyiz. Plajlar konusunda turizmin yoğun olduğu bölgelerde
yerel halkın da taleplerini dikkate alarak Çeşme, Bodrum, Kadriye ve
Belek olmak üzere beş yıldız standardında toplam 4 adet
ücretsiz halk plajı vatandaşlarımızın hizmetine
sunulmuştur. 2021 yılında Antalya Manavgat, Kemer ve Marmaris
İçmeler olmak üzere 3 tane daha ücretsiz halk plajını hizmete
açacağız. Bu tesisler vatandaşımızın konforlu bir
şekilde plaj kullanımına imkân sağlayacaktır.
Demin Sayın Vekilimiz Osman Budak Serikteki
plajla ilgili soru sordu. İşte bu, beş yıldızlı
plajların yapıldığı yer. Kime tahsis edildi?
dediniz, halka tahsis edildi arazi; sorduğunuz için cevaplayayım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
CAVİT ARI (Antalya) Yanındaki otelin
sahibini sorduk. Sayın Bakanım, otelin sahibini sorduk, Plan ve
Bütçede cevap veremediniz, hâlâ o cevabı bekliyoruz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) - Cevaplıyorum sorunuzu Sayın Vekilim.
Bu araziler daha önce amacı
dışında kullanıldığı için Danıştay
tarafından iptal edilmiş araziler, benim Bakanlık dönemimden
önce.
CAVİT ARI (Antalya) O otelin sahiplerinin kim
olduğunu sorduk, hâlâ cevap veremediniz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) - Hepsine cevap vereceğim merak etmeyin.
CAVİT ARI (Antalya) Hâlâ o 3 otelin sahibini
merak ediyoruz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) - Vaktim var cevap vereceğim, eğer vaktimi kullanmama izin
verirseniz cevap vereceğim.
Şimdi, bu araziler
daha önce amacı dışında kullanıldığı
için Danıştay tarafından iptal edilip
Bakanlığımıza geri dönen araziler. Arazi, kâğıt
üzerinde çok büyük olsa da fiil hakkı vatandaşa
kullandırılmamış, zaten plaj olarak kullandırılan
kısımları da ihtiyacın çok üzerinde kalmış ve
hiçbir zaman dolmamış. Şimdi biz bu arazide amacı
dışında kullanılan bütün yapıları
yıktık, ilk yaptığımız iş bu oldu. Ne
yaptınız? diyorsanız amacı dışındaki bütün
yapıları yıktık. Sonra bu arazileri beş
yıldızlı halk plajları hâline getirdik. Ben bu yaz orada
tebdilikıyafet dolaştım -temmuz-ağustos ayları
içerisinde- ve vatandaşlar önümü keserek teşekkür ettiler; Yirmi
yıldır buradayız, biz hayatımızda böyle bir hizmet, böyle
bir yatırım görmedik, Allah sizden razı olsun. dediler. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sizin dediğiniz gibi
söylemiyor halk, halk farklı söylüyor.
CAVİT ARI
(Antalya) - Halkın elinden aldınız Sayın Bakan, halkın
elinden aldınız! Böyle süslü laflarla kandıramazsınız
kimseyi.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Şimdi, Bakanlık
olarak yeni turizm yatırımlarının hayata geçirilmesi
noktasında çalışmalara devam etmekteyiz.
CAVİT ARI
(Antalya) 500 metrelik sahil şeridini 250 metreye düşürdünüz.
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) Kaç tane otel verildi, bunlar kime tahsis edildi;
öğrenmek istiyorum.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Bu projelerden en
önemlisi, hiç kuşkusuz Ege Turizm Merkezinin ilk etabı olan
Çeşme Projesidir. Bu kapsamda Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve
Gelişim Bölgesi 13 Eylül 2019 tarihinde ilan edilmiştir.
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) Otelleri kime verdiniz, kime?
CAVİT ARI
(Antalya) 3 tane otelin sahibini hâlâ söyleyemediniz.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Bakın, bu önemli söz
konusu bölgede projelendirme ve planlama çalışmaları
Büyükşehir ve İlçe Belediyesi ile İzmir Ticaret
Odasının görüşlerini alınarak, mutabakat sağlanarak
2021 sonunda tamamlanacak olup 2023 yılında bölgenin turizme
kazandırılması hedeflenmiştir.
CAVİT ARI
(Antalya) Siz, bizim sorduğumuz önemli şeylere cevap verin
Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Yani, biz hem
büyükşehir belediyeleriyle hem ilçe belediyeleriyle iş birliği
yaparak, onların görüşlerini ve mutabakatlarını alarak bu
projeleri şekillendiriyoruz (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) 3 otel yerini kime tahsis ettiniz? Halkın
kullanımında olan 3 otel yerini kime tahsis ettiniz?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Kimseye tahsis etmedik,
duruyor yerinde.
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) 3 tane otel yerini
CAVİT ARI
(Antalya) O otelin sahiplerini bir öğrenelim Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın Bakan, karşılıklı
Genel Kurul
CAVİT ARI
(Antalya) O otelin sahipleri kim öğrenelim.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Duruyor yerinde, kimseye
tahsis etmedik.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
CAVİT ARI
(Antalya) Serik halkı merak ediyor o otelin sahipleri kim?
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Değil, değil,
cevabını aldınız, değil çok net. Kâğıt
üstünde de var.
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz de Genel Kurula hitap edin lütfen.
Sayın
milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Turizm
Bakanlığı, kanunu ve müktesebatı gereği ihaleye
çıkmadan hiç kimseye bir yeri tahsis edemez. Kanunda var, siz geçirdiniz
kanunu yani sizin daha iyi bilmeniz lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÇETİN OSMAN
BUDAK (Antalya) Yakından takip edeceğim.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bakanlık olarak altyapı
yatırımları
CAVİT ARI
(Antalya) Siz o otellerin sahiplerinin kim olduğunu burada
söyleyemediniz, hâlâ söyleyemediniz Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY (Devamla) Ya bu her zaman bir
algı, hep bir değişik algı çalışması, hep
değişik, olmayanı farklı göstermek
Yani turizm bölgesinden
gelen vekillerin turizmci olduğunu, biraz bilgi sahibi olduğunu
düşünüyorum ama sorduğunuz sorular da beni gerçekten sukutuhayale
uğratıyor.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Hangisi? Hangisi?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) - Yani, yirmi yıldır otuz yıldır
yaşadığınız bölgelerin kurallarını biraz
öğrenmiş olmanız lazım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlık olarak altyapı yatırımlarına
da destek vermeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın geçen
yıl büyükşehir belediye başkanlarını
Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki kabullerinde,
belediyelerin altyapılardaki yetersizliklerinin ve
ihtiyaçlarının karşılanması hususundaki
talimatları çerçevesinde Bakanlığımızca destek
verilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda Antalya ili Serik
ilçesinde 250 milyon lira maliyeti bedeli olarak Serik 2 Atık Su
Arıtma ve Bağlantılı Altyapı Tesisleri Mayıs
2021de bitirilerek bölgenin altyapı sorunu çözülmüş olacaktır.
Ayrıca, Muğla ili Bodrum ilçesi, Torba, Kızılağaç,
Yalıçiftlik ve İçmeler bölgelerine hizmet sağlayacak olan
yaklaşık 250 milyon lira tutarındaki atık su arıtma
tesisi ve bağlantılı altyapı tesisleri 2021
yılında bitirilerek, bu bölgelerin de atık su sorunu
çözümlenmiş olacaktır. İnşaata aralık ayı sonunda
başlıyoruz.
Değerli milletvekilleri, kütüphane hizmetleri,
57si gezici, 63ü çocuk ve 7si edebiyat müze kütüphanesi olmak üzere 1.265
kütüphanede sürdürülmektedir. Kütüphanelerimizdeki toplam kitap sayısı
ise 20 milyonun üzerindedir. 2020 yılında 26 yeni kütüphane
açılmış olup 21 kütüphanenin açılış
çalışmaları devam etmektedir. 2021 Yatırım
Programında 43 kütüphane yapımı teklif edilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın önem atfettiği,
kütüphanelerin daha uzun süre açık kalmasını öngören uygulama
kapsamında 46 halk kütüphanesi millet kıraathanesi formunda hizmet
sunmakta olup 125 kütüphanemizin hizmet saatleriyse
uzatılmıştır. Kentli yaşamın vazgeçilmez
mekânları hâline gelen alışveriş merkezlerinde Bakanlığımıza
bağlı yeni kütüphaneler açılmaktadır. Bu çerçevede
Ankarada 2, Eskişehir ve İstanbulda birer olmak üzere toplam 4 AVM
kütüphanesi hizmete açılmıştır, yıl sonuna kadar bu
sayı 8e çıkartılacaktır. Ayrıca 25 AVM yönetimiyle de
görüşmeler devam ettirilmektedir.
Yayıncılık konusunda ülkemizde
yılda 75 bin eser üretilmekte olup 2005 yılından bu yana
yürüttüğümüz TEDA Çeviri ve Yayım Destek Programından özellikle
bahsetmek isterim. Bu program sayesinde kültür ve edebiyatımızın
dışa açılmasına muazzam katkılar sunulmuş,
yayıncılık sektörümüzün uluslararası alandaki
gelişimine ve kültürel diplomasi faaliyetlerine de önemli oranda destek
olunmuştur. Bugüne kadar 3.194 eserimizin, 82 ülkedeki 631 yayınevi
tarafından 60 dile çevrilerek yayımlanması için mali destek
sağlanmıştır. 2021 yılında ise 375 eserin daha
çeviri ve yayımının desteklenmesi planlanmaktadır.
Kültürel birikimimizin nitelikli eserler
vasıtasıyla kayda geçirilmesi ve gelecek nesillere
aktarılması amacıyla yürütülen Millî Kültür Eserlerinin Basımı
ve Yayımı Projesi kapsamında, 2020 yılında 4 matbu
eser ile 33 e-kitap yayınlanmıştır. Yıl sonuna kadar 8
matbu eser daha yayınlanarak okurlarla buluşturulacaktır. Öte
yandan Bakanlığımız yayınlarının e-kitap
formatında vatandaşlarımıza sunulması için
hazırlanan bir mobil uygulama da birkaç hafta içinde hizmete
açılacaktır. Amaç, dijital çağda özellikle gençlerimize en
kısa yoldan ulaşmaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bunun içerisinde Bakanlığımızda Bilgi
Teknolojileri Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Bakanlığımızın veri tabanı TEHAKSİS
geliştirilerek idari ve mali açıdan Bakanlığımız
denetiminde bulunan meslek birliklerinin işlemlerinin daha etkin takibi
sağlanmıştır. Ayrıca müzik, sinema, ilim, edebiyat
alanlardaki eser sahiplerinin hak sahibi oldukları eserlerin güncel
bilgilerinin ve telif hakedişlerinin, şeffaf ve etkin biçimde takip
edilir hâle gelmeleri hedeflenmiştir.
Bir diğer çalışmamız olan Hitit
Kültür ve Turizm Sistemi Projesiyle Bakanlığımız
birimlerinde birbirinden bağımsız teknoloji, altyapı,
yazılım ve standartlardan oluşan 120nin üzerinde
uygulamayı tek bir sistem altında birleştirmeyi
amaçlıyoruz. Proje tamamlandığında kullanıcılar
gerekli uygulamaya tek bir adres üzerinden erişebilecek, işlemlerde
hız ve etkinlik sağlanacaktır.
Toplam 32 müze ve ören yerinin sanal ortamda
gezilebildiği sanalmuze.gov.tr web sayfası
halkımızın beğenisine sunulmuş ve yaklaşık
9,2 milyon kez ziyaret edilmiştir. Turkish Museums adı altında
açılan hesaplarımızda müze ve ören yerlerimiz hakkında
video animasyonlar, ilgi çekici kampanyalar düzenli olarak
paylaşılmakta; web sayfamızda da
Bakanlığımıza bağlı tüm müzelerimize dair güncel
bilgilere yer verilmektedir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
bünyesinde yer alan kurumlarca yayınlanan 357 kitap, eser sahiplerinden
alınan izinler doğrultusunda dijital yayın platformu üzerinden
uzaktan erişime açılmıştır.
Sinema sektöründeki hizmetlerin dijital ortamda
sunulması noktasında Sinema Destek Başvuru Film
Sınıflandırma Çekim İzni Sinema Bilet Sistemi
"Film Mirasım" ve "Filming in Turkey" gibi dijital
uygulamaları hizmete sunduk.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bünyesindeki
kurumlarca 2020 yılında 56 yeni yayın, 60
tıpkıbasım ve 21 süreli yayın olmak üzere toplam 137 eser
yayınlanmıştır. 2020 yılı sonuna kadar 165
eserin, 2021 yılında da toplam 242 eserin yayınlanması
planlanmaktadır.
Yüksek Kurum bünyesindeki kurumlarca 2020
yılında 328 lisans, 137 yüksek lisans, 213 doktora ve 5 doktora
sonrası olmak üzere toplam 683 kişiye burs verilmiştir. 2021
yılında 1.583 lisans, 168 yüksek lisans, 281 doktora ve 5 doktora
sonrası araştırma bursu olmak üzere toplam 2.037 bursiyere daha
destek verilmesi planlanmaktadır.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
bünyesinde bulunan Atatürk Araştırma Merkezince Atatürk Ansiklopedisi
hazırlanmıştır. Eser, Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
doğumundan ölümüne kadar uzanan süreçte yaşadığı mekânlar,
başlattığı, yönettiği ya da yönlendirdiği ve
toplumun yapılanmasında etkili olan olay ve olgular,
gerçekleştirdiği inkılaplar ve dönemin tarihî şahsiyetleri
hakkında birincil ve güvenilir kaynaklara dayalı bilgiler
içermektedir. 600 konu başlığının yer
aldığı Atatürk Ansiklopedisi, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunun 97nci yılına armağan olarak 29 Ekim 2020
tarihi itibarıyla dijital ortamda erişime açılmış
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TİKA, bugün 5 kıtaya yayılmış 62
ofisi ve yıllık sayısı 2 bine ulaşan projeleriyle
170i aşkın ülkede faaliyet göstermektedir. Sayın
Cumhurbaşkanımız ve hükûmetlerimizin sağladıkları
destek ve himayeyle, ikili ilişkilerin geliştirilmesine
yaptığı katkılar neticesinde kendi ülkelerinde de TİKA
ofisi açılmasını isteyen devletlerin sayısı
artmaktadır. TİKA, pandemi nedeniyle sınırların
kapalı olduğu, tıbbi malzeme ve donanımın aciliyet
kazandığı bir dönemde maske, tulum ve dezenfektan yerinde
üretimleri ve ayrıca tıbbi proje destekleriyle 72 farklı ülkede
1 milyon 350 bin kişiye zamanında ulaşarak salgınla
mücadeleye ciddi bir destek sağlamıştır. TİKA, 2020
yılında, başta Türk cumhuriyetleri olmak üzere çok güçlü tarihî
ve kültürel bağlarımız olan gönül
coğrafyalarımızda önemli faaliyetler gerçekleştirmektedir.
Doğu Akdeniz politikalarının odağında bulunan Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 2019 Aralık ayında TİKA
Lefkoşa Program Koordinasyon Ofisinin resmî açılışı
yapılmıştır. Koordinatörlüğümüz henüz bir
yılını tamamlamadan Başkanlığımızca
ortaya konulan strateji çerçevesinde toplamda 41 projeyi hayata geçirmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarıyla ortak olarak
geliştirilen proje programı, KKTCnin kalkınmasında önemli
atılımlar sağlamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkçe öğretiminden kültür sanata, Türkoloji
çalışmalarından geleneksel sporlarımıza uzanan
geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Yunus Emre Enstitüsü, Türkiyenin
uluslararası alanda bilinirliğini, güvenilirliğini ve
itibarını artırmak misyonuyla hareket ederken dünyanın her
yerinde Türkiyeyle bağ kuran ve Türkiyeyle dost insan
sayısını da artırmayı hedeflemektedir. 2009
yılında faaliyetine başlayan Enstitü, kültürel etkileşim,
Türkçe öğretimin yaygınlaştırılması, bilimsel ve
akademik etkileşim, kültürel diplomasinin etkinliğinin
artırılması ve kurumsal gelişim hedefleri
doğrultusunda yurt dışında 50 farklı ülkede 60 kültür
merkeziyle çalışmalarını sürdürmektedir. Enstitü
tarafından kültür merkezlerinde verilen Türkçe eğitimin yanı
sıra farklı ülkelerdeki eğitim kurumlarıyla yapılan
iş birlikleriyle Türkoloji bölümleri ve Türkçe öğretim
desteklenmektedir. Ekim 2020 tarihiyle kültür merkezlerindeki burslarıyla
Tercihim Türkçe Projesi ve Türkoloji Projesi kapsamında 200 binin üzerinde
kursiyer Türkçe öğrenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk diasporasını güçlendirerek ülkemizle
bağlarını en üst seviyede muhafaza etmek için
çalışmalar yürüten Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığımız faaliyetlerine devam
etmektedir. Bu kapsamda, Covid-19 İş Birliği ve Destek
Programıyla 14 ülkede 76 projeye mali destekte bulunulmuş, temel
gıda ve sağlık ekipmanları dağıtımıyla
toplam 200 bin kişiye ulaşılmıştır. Sıla
Yolu Projesi kapsamında Sırbistan ve Kapıkule Sınır
Kapılarında vatandaşlarımıza hizmet
götürülmüştür.
Yurt dışındaki Türkleri hedef alan
254 saldırının detaylarını içeren rapor 4 farklı
dilde hazırlanmıştır.
Türkiye Burslarına 2019 yılında
yapılan 146.600 başvuru sayısı 2020 yılında
155.700e ulaşmıştır. 2020 yılında,
burslandırılan 2.509 öğrenci öğrenimlerini tamamlayarak
Türkiye mezunları ailesine katılımları
sağlanmıştır.
Tarihî mirasın korunması, kayıt
altına alınması ve gelecek nesillere aktarılması
amacıyla Ahıska, Kazakistan, Kırım gibi farklı
coğrafyadaki kültürel miras eserlerinin envanteri çıkarılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bakanlık olarak binlerce vakıf, akar ve hayratına hayat
vermekteyiz. Bu kapsamda, 2020 yılının ilk on bir ayı
itibarıyla Bakanlığımız Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ve mazbut vakıflara ait akarlardan 23 adet
taşınmaz kat karşılığı modeliyle, 22 adet taşınmaz
yapım karşılığı kiralama modeliyle, 18 adet
vakıf kültür varlığı, restorasyon veya onarım
karşılığı kiralama modeliyle
değerlendirilmiştir. Vakıf kültür varlıklarının
korunması ve gelecek nesillere aktarımının
sağlanması amacıyla laboratuvarlarda bakımları
yapılmış, çağdaş sunum teknikleriyle müzelerimizde
sergilenmesi ve korunması sağlanmıştır. Bu amaçla 2002
yılı öncesinde Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde sadece 4
adet müze bulunurken 2003-2020 döneminde toplam 7 adet vakıf müzesinin
daha hizmete girmesiyle bu sayı 11e
çıkarılmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bununla birlikte, 2020 yılında Sivas Gök Medrese
Vakıf Müzesi ile 2021 yılında Erzurum Çifte Minareli Medrese
Vakıf Müzesi de açılacaktır. Aynı zamanda, 2021
yılında Vakıf Kayıtlar Arşivinde ve Merkez
Kütüphanede bulunan 1.500 el yazması vakıf defteri ve el yazması
eserin konservasyon işleminin gerçekleştirilmesi
planlanmaktadır. Vakıf eserlerimizi koruma, gayretimizin bir sonucu
olarak 787 çalıntı eser kaçakçılıkla mücadele kapsamında
ele geçirilmiş, 2020 ilk on ayı itibarıyla ele geçirilen eser
sayısı 16 olmuştur. Bugün yöneticisi kalmayan
vakıflarımızın temsilcisi durumunda olan Vakıflar
Genel Müdürlüğümüz, vakfedenlerin iradelerine uygun olarak vakfiyelerinde
yer alan hayır şartlarını gerçekleştirme amacıyla
ihtiyaç sahibi insanlara el uzatmaktadır. Bu sorumlulukla 2020
yılında muhtaç aylığı alanların sayısı
4.564 kişiye, kuru gıda ve sıcak yemek hizmetinden yararlanan
kişi sayısı 78.780 kişiye
çıkarılmıştır. İstanbul Eyüpte bulunan
Mihrişah Valide Sultan İmaretinde her gün 3.500 kişiye
sıcak yemek verilmektedir.
2006 yılında verilmeye başlanan burs
hizmeti, 2020 yılında 15 bin ortaöğretim, 5.400 üniversite
öğrencisi ve 600 yabancı uyruklu öğrenciyle devam etmektedir.
Pandeminin yoğun seyrettiği 2020 Mart-Haziran döneminde Bezmiâlem
Vakıf Gureba Hastanemizde tüm yoğun bakım
yataklarımızı Covid-19 hastalarına ayırarak 160 izole
servis odasında ve 49 yoğun bakım yatağında pandemi
hizmeti verdik ve bu hastalarımızdan hiçbir ücret talep etmedik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımız Kültür Varlıkları
ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve
TİKA tarafından, 2020 yılında, yurt içinde 168 adet eserin
bakım, onarım ve restorasyon işi tamamlanmış olup 366
çalışma devam etmektedir. Yurt dışında da 5 adet
restorasyon ve onarım projesi tamamlanmış, 21 adet restorasyon
ve onarım projesi devam etmektedir.
Yazma eserler, hem bilimsel ve sanatsal
değerleriyle hem de kültürel mirası geçmişten günümüze
taşıma özelliğiyle bir milletin sahip olacağı en
değerli hazinelerdendir. Böylesine önemi haiz zenginliklerden azami
derecede faydalanabilmenin yolu şüphesiz onları
ulaşılabilir kılmaktır. Bunun en sağlıklı
yoluysa yazma eserlerin, ayrıntılı bir kataloglama,
sayısallaştırma ve yayımlar yoluyla yeniden üretilerek
hizmete sunulmasından geçmektedir.
Ayrıca, vatandaşlarımızın
elinde bulunan ve muhafaza edenlerin dahi önemini bilmediği eserler,
gelecek nesillerimize ulaşmalarının sağlanması
amacıyla, değeri belirlenerek satın alınmış; bu
vesileyle 2020 yılı içerisinde 1.440 adet yazma eser
koleksiyonlarımıza eklenmiştir. Böylelikle 216.587si yazma eser
ve 453.517si matbu eser olmak üzere elimizdeki eser sayısı toplamda
670.104e çıkmıştır. Bu değerli hazineler,
korunduğu gibi gün yüzüne de çıkarılarak
insanlığın faydasına sunulmalıdır.
Bakanlığımız, bu nadide eserlerden faydalanabilmek için
Binbir (1001) Eser Projesini gerçekleştirmektedir. Proje kapsamında,
yazma eserlerin içeriklerinin incelenmesi ve yayınlanması
sağlanmaktadır. Bu projeyle, kendi alanlarının
başyapıtı ve birincil kaynağı sayılan eserler,
çeviriler ve tıpkıbasımlar yoluyla tekrardan gün yüzüne çıkarılmaktadır.
2020 Ekim ayı itibarıyla, toplamda 1.406
yazma eser restore edilerek ihya edilmiş, 2021 yılı hedefleri
doğrultusunda 220 eserin daha restorasyonunun yapılması
planlanmaktadır.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Bakan,
Bodrum, Bodrum...
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Evet, geri kalan kısmını kesiyorum. Özellikle
Bodrumda bir otel alımıyla ilgili Sayın Osman Budak ve Mürsel
Albanın bana itham ettikleri bir konu var.
Sayın milletvekilleri, ben 1985
yılından beri, yaklaşık otuz beş yıldır,
turizm mesleği içindeyim. 1991 yılından itibaren de, 1991
yılında kurmuş olduğum firmamla kurumsal olarak otuz
yıldır turizm işletmeciliği ve turizm
yatırımı yapan ve Türkiyenin 6.800den fazla
çalışanı olan
MURAT ÇEPNİ (İzmir) İşine
devam et sen, Bakanlığı bırak. Öyle yapmaya devam et sen.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla)
turizmde en yüksek cirolardan birini yapan, yurt
dışında hiçbir yatırımı olmayan, Türkiyenin
sayılı turizm gruplarından birinin, asli faaliyet alanı
içinde otel alıp satmasından, her koşulda Türkiyenin turizmine,
Türkiyenin geleceğine güvenerek bu konuda yatırım
yapmasından daha doğal ne olabilir?
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Bakansa, bakansa
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Yine, üstelik kiracılıkla ilgili bir ilişkilendirme
yaptınız.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Ne alakası var ya?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Sanki yani
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Görevini yeni mi
araştırıyorsun?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) 2003ten beri, bakın, yaklaşık on altı
yıldır, sahip olduğu ve yaptığı tahsis yatırımları
sebebiyle binlerce diğer tahsis yatırımcısı gibi,
devletin kiracısı olan bu firmanın sanki bu faaliyeti ilk defa
oluyormuş, yeni bir şeymiş gibi gösterilmesini, siyaseten bir şaibe
varmış gibi algılatılmasını son derece
yanlış ve manidar bulduğumu özellikle belirtmek istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Sayın Bakan,
orası Turizm Bakanlığının
sattığıdır.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Turizm
Bakanlığından tahsis edilmiş bir yer.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Şimdi, Sera Hanım, sizin İzmirdeki olay
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Turizm
Bakanlığının sattığı bir yer. Siz şu an
kendi Bakanlığınıza ait bir yerde kiracı
durumdasınız.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Efendim?
BAŞKAN Sayın Bakan, devam edin, Genel
Kurula hitap edin lütfen.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Ben size
söylemiştim.
BAŞKAN Sayın Alban, oturabilir miyiz.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Bakanlık
koltuğunu bırak, ticaretini yap.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Bakın, turizmci olduğunuzu iddia ediyorsunuz, turizm
beldesinden geldiğinizi iddia ediyorsunuz, bir tahsis
yatırımın ne olduğunu bile bilmiyorsunuz. Yani ben sizi
hayretle izliyorum. Üç yıldır buradayım, iki buçuk
yıldır sizi dinliyorum
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Siz bütçe
konuşması değil, istifanızı verin orada. Turizmci aç,
aç, Sayın Bakan; turizmci aç Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Alban
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla)
turizm tahsisleri konusunda, turizm yatırımları
konusunda bir bilgi sahibi değilsiniz.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Turizmci aç,
aşçı aç, komi aç, garson aç. Siz nasıl servetinize servet
katarsınız!
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Hani bunu anlayışla karşılayabiliyorum ama en
azından bir bilene sormanız gerekirdi iki buçuk yıldır.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Siz asıl
istifanızı verin, istifanızı.
BAŞKAN Sayın Alban, müsaade eder misiniz
bitirsin Bakan sözünü.
MÜRSEL ALBAN (Muğla)
İstifanızı verin burada, istifanızı. O yer, Turizm
Bakanlığının, sattığı bir yerdir.
BAŞKAN Sayın Alban
Genel Kurula hitap edelim Sayın Bakan, buyurun.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Dinlemediniz bile ya!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Soru-cevapta sorun.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Bırakın
Bakanlığı, şimdi turizmcilik yapın Sayın Bakan.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Orası
devletin makamı, devletin. Devletin gücünü alarak yapamazsınız.
MÜRSEL ALBAN (Muğla) Bırakın Bakanlığı,
şimdi turizmcilik yapın.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Şimdi, İzmirde yaşanan olaya gelince, önce, ben Ali
Cem Köroğlunun ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Turizm
Bakanlığına tahsis olan arazinin üstüne otel yapıp onu
alamazsınız.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Belirtmek istiyorum ki eğer bir ihmal veya kusur var ise
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya)
Bırakırsınız koltuğu, o zaman ticaretinize devam
edersiniz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla)
Sayın Milletvekilim sizin söylemenize gerek yok,
gereğini yaparım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Hiç kimse size
bir şey demez.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Bugüne kadar da bu konuda gereğini yaptım. Özellikle
tiyatroculara verdiğim değeri en iyi bilenlerden biri sizsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Konuyla ilgili müfettiş göndererek zaten ben inceletmeyi
başlattım, sonuçlarını da en kısa sürede sizinle
paylaşacağım.
Diğer soruları da not aldım
Sayın Başkanım, soru-cevap bölümünde cevaplayacağım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz, aleyhinde olmak üzere İzmir Milletvekili Sayın Sevda Erdan
Kılıçın.
Buyurun Sayın Kılıç. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçenin birinci tur
görüşmelerinde aleyhte söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sekiz yüz
yıllık geçmişe dayanan bütçe hakkı, demokrasi mücadelesinin
en önemli kazanımlarından biridir. Demokrasilerde vergilerin
toplanıp harcanması konusundaki kararlar, halkın temsilcilerinin
olduğu parlamentolara bırakılmıştır. Bütçe
hakkı, iktidarlar tarafından yok sayılır veya
kısıtlanırsa demokrasiden, kuvvetler
ayrılığından, hak ve özgürlüklerden söz edilemez.
Şimdi geldiğimiz noktada, beş hafta
Komisyonda görüşülen bütçeyi iki hafta boyunca da Mecliste görüşüp
oylayacağız. Olmayacak ama diyelim ki oldu, bütçe Meclisten geçmedi.
Peki, ne olacak, ne değişecek? Tabii ki hiçbir şey
değişmeyecek. Saray rejimi sayesinde, Cumhurbaşkanı,
halkın olması gereken bütçeyi şahsının bütçesi kabul
edip yeniden değerleme oranında artırarak uygulayabilecek.
Şimdi, şehirlerimize döndüğümüzde
vatandaş bize sorarsa: Bütçe nerede? Komisyonda. Komisyon nerede?
Mecliste. Meclis nerede? Çoğunluğu sarayın emrinde. Bütçe ne
oldu? Yandı, bitti, kül oldu. (CHP sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, orayı niye uyarmıyorsunuz?
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bugün görüştüğümüz kurumlar, devletin çatı
kurumları. Bu kurumlara ayrılan bütçelere
baktığımızda maalesef yalnızca bir yandaş
firmanın bir ihalesi bile bu kurumların yıllık bütçelerinin
10-15 katı. Fakat kurumların işleyişine bakarsak, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, soru önergeleri konusunda
takındığı tavırla zaten saray rejimiyle etkisiz hâle
gelen yasamayı, Meclise ve vatandaşa karşı sorumluluğu
olmayan bakanların kibrine mahkûm etmiştir. (CHP
sıralarından alkışlar) Aynı işi yapıp
farklı ücret alan Meclis çalışanları, Meclis emekçileri
konusunda takındığı tavırla da Ücrette adaletsizlik
Mecliste başlıyor. dedirtmiştir. Hele ki milletvekilimiz Enis
Berberoğlu konusunda, sadece açıklama yapıp göreve davet
etmeyerek milletvekillerinin bile haklarını koruyamaz olmuştur.
Diğer kurumlara bakarsak millî saraylardan
tarihî eserler kaybolmuş, RTÜK yandaşlıkta pik yapmış,
opera, bale, tiyatro yok sayılmış, turizm sektörü kendi kaderine
terk edilmiş, dünya harikalarından olan Kapadokya katledilmeye
çalışılmıştır ve en acısı da
adında Atatürk olan kurumlarda, bu ülkenin kurucusu, önderi Mustafa Kemal
Atatürkün izleri silinmeye çalışılmıştır. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ARZU AYDIN (Bolu) Sen kendi partinin il
başkanına bak!
SEVDA ERDAN KILIÇ (Devamla) Değerli
milletvekilleri, on sekiz yıllık AKP iktidarı ve Covid sürecinde
müzisyenlerin yaptığı sanata iş gözüyle
bakılmamış, enstrümanlarını satacak kadar zor durumda
bırakılmış, sanatçılar sosyal haklardan mahrum
bırakılarak intihara sürüklenmiş, tiyatrocular ve kamera
arkası emekçileri açlığa terk edilmiş, çağın
tanığı müzik camiasına ve sanat emekçilerine Ben insan
değil miyim? bile dedirtilmiş bu ülkede.
Değerli milletvekilleri, son on yılda
asgari ücret yani iktidarın gözünde kürek mahkûmluğunun bedeli sadece
4 kat artarken, sarayın giderlerine ayrılan bütçe tam tamına 36
kat artmış. Covidden önce zaten ekonomi batmıştı;
iktidar, insanları sefalete mahkûm etmişti. Covid döneminde ise
iktidar, vatandaşın feryatlarına kulaklarını
kapatmış, vatandaşa el uzatmayıp IBANla el
açmıştır, hatta gerçek rakamları da saklayarak
vatandaşların yaşam hakkını bile yok
saymıştır.
Değerli milletvekilleri, son söz olarak,
bizler, yoksuldan, ezilenden, emekçiden, haklıdan yana olanlar, Konfüçyüsün
deyimiyle, karanlığı lanetlemektense hep beraber bir mum
yakacağız. Cumhuriyet Halk Partisi nasıl ki ilk yüz yılda
bu ülkeye cumhuriyeti getirdiyse ikinci yüz yılda da ülkenin üstüne
yeniden güneş gibi doğacak ve demokrasi şemsiyesi altında, hiçbir
kesim ayırt edilmeksizin emek, göz nuru, alın teri hak ettiği
değeri bulacaktır diyor, oyumun aleyhte olduğunu belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine geçeceğiz
ancak geçmeden önce, birleşimin başında sisteme giren
arkadaşların bir kısmının sistemden
çıktığını görüyorum; o arkadaşlar sisteme girerse
zaman kaybetmemiş oluruz.
Sayın Özyürek
AHMET ÖZYÜREK (Sivas) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
SMA hastalığı, kas kaybı ve
zayıflığına neden olan ve hareket kabiliyetine etki eden
bir hastalıktır. Kızımız Ada Dalarslana da on dört
aylıkken SMA Tip 2 tanısı konuldu. Bu hastalık için
ülkemizde devlet tarafından karşılanan bir ilaç olsa dahi tedavi
için yalnızca 2 yaşından küçük çocuklara uygulanan, Amerika ve
Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan gen tedavisinin maliyeti aileler
için karşılanması güç meblağlara tekabül etmektedir.
Sağlık Bakanlığımızın kızımız
Ada ve hastalıkla mücadele eden diğer çocuklarımız için
çözüm odaklı adımlar atmasını talep etmekteyiz.
Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydın
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Meclis Başkan Vekili,
geçtiğimiz aylarda personele giysi yardımı yaptınız;
elbette olumlu bir uygulama ancak bilindiği gibi, TBMM çatısı
altında farklı kadrolarda, farklı görevlerde ve farklı
kurumlardan gelen çok sayıda personel çalışıyor; çok
sayıda personel de giyim yardımı alamadı. Personel
arasında bir adaletsizlik doğmuyor mu? Diğer yandan, alınan
giysi için bir ihale açıldı mı, yoksa tek bir firmadan, etiket
fiyatından mı alındı?
Yine, 2021 yılında kullanılmak üzere
Meclise kaç araç kiralanıyor? Satın alma ve kiralama için ihale
yapıldı mı, yoksa tek bir firma üzerinden mi yine bu
alımlar yapıldı?
Son olarak da Kültür Bakanına
Ankara Sanat
Tiyatrosu, Başkentin önemli bir simgesiydi. 6 Aralık 1963te perde
açan tiyatro, 6 Aralık 2020de tahliye kararıyla kapandı. Zaten
pandemide zor günler geçiren AST için şimdi zor günler daha fazla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sorum Sayın Bakanımıza: Son
yıllarda, ülkemizde, çağdaş müzecilik anlayışıyla
gösterilen gayretler sonucu, Türk müzeciliği dünya müzeleriyle boy
ölçüşecek duruma gelmiştir. Bu konuda, Kültür ve Turizm
Bakanlığımıza teşekkür etmek isterim.
Birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde bulunan ve 2020
yılı itibarıyla kalıcı listeye teklif edilen, 7 bin
yıllık Arslantepe Höyüğünü bağrında
barındıran Malatyamıza ivedi olarak modern bir arkeoloji müzesi
kazandırılmalıdır. Var olan müzemiz, altyapı ve
donanım olarak büyükşehir olan Malatyamızın
ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Bakanlığınızın
bu konuda herhangi bir çalışması bulunmakta mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün, büyük bir dava, şahsiyet ve gönül
adamı olan, gönüllere ve hafızalara derin izler bırakan Ahde
vefa imandandır. diyerek devre parantez açan Ülkü Ocaklarının
eskimeyen Genel Başkanı Ali Metin Tokdemir ağabeyimizin
vefatının 25inci yıl dönümündeyiz.
Ali Metin Tokdemir, adamlığın,
ahlakın, asaletin zirve ismiydi, fedakâr ve cefakârdı. Yavuz bilekli,
Yunus gönüllü, çağımızın alp ve ereniydi; ektiği
tohumlar bugün yeşerdi. Yokluğa, zorluğa,
imkânsızlığa teslim olmayarak imanıyla, inancıyla
vatan, millet, bayrak ve mukaddesat şuuruyla kısa ömrünü
Türk-İslam davası yolunda ercesine, mertçesine, yiğitçesine
yaşadı. Emanetleri onurumuzdur.
Bu vesileyle, Ali Metin Tokdemir ve ömrünü kutlu
ülkümüze adayan ülkücü şehidimiz Ferhat Tüysüz ağabeyleri rahmetle,
minnetle, hasretle yâd ediyor, aziz hatıraları önünde saygıyla
eğiliyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan...
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Anayasamız Devletin dili Türkçedir. der. Türkçemizi
doğru kullanmak vatandaşın ve devletin görevidir. Türkçemizi her
alanda bilmeli; kültürel faaliyette, ticarette, günlük hayatta doğru kullanmalıyız.
Yabancı dil öğrenmeyi destekliyoruz fakat başka dillerde
eğitim yapılmasını, bilimsel eğitim
yapılmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca, özel
kuruluşların tabelalarında, vitrininde dejenere kelimeler
kullanılmasını yanlış buluyoruz. Bu yozlaşma
Türkçeye zarar vermektedir. Bu yanlışları önlemek, Türkçemizi
doğru ve her alanda kullanmak konusunda ne düşünüyorsunuz, ne gibi
çalışmalar yapıyorsunuz?
Diğer yanda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şeker...
ALİ ŞEKER (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, kafe ve bar
işletmecileri iflasın eşiğinde. Daha önce yazar kasa
kırıyorlardı şimdi dükkanlarını,
tabelalarını kırıyorlar. Kahvehaneler kapandı;
aşçılar, garsonlar, komilerin hepsi işsiz. Oteller ve seyahat acenteleri
iflas ediyor. Bu konuda yeterli desteği
sağlamadığınız gibi bu ülkede tekel bayilerinin de
hafta sonu alkol satışını yasakladınız. Kuru
yemişçilerin ve bakkalların hafta sonu alkol
satışını yasaklamak coronayla mücadelenin neresinde var? Bu
konuda siz bu engellemelerin kaldırılmasını düşünüyor
musunuz?
RTÜKe de bir sözüm var: Burada milletvekillerine
hakaret edilirken, bu hakaretleri normal karşılamaktan dolayı en
ufak bir utanç duyuyor musunuz?
Japonya, esnafına, halkına 700 milyar
dolar destek verdi; siz ne kadar destek vermeyi düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Şimşek...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, öncelikle, seksen beş
yıl sonra Ayasofyada yeniden ezan seslerini okuttuğunuz ve
orayı ibadete açtığınız için Türk milleti adına
sizlere teşekkür ediyorum.
Seçim bölgem olan Mersin Anamur Örendeki tarihî
yerin kazı ve restorasyon işlemlerinin yapılmasını,
yine, Mutdaki, Geçici Kültür Mirası Listesine daha önce alınan
Alahan Manastırını, Mersin Pompeipolis ve Tarsus Gözlükuledeki
kazıların, aynı zamanda Silifke Kızkalesindeki kazı
ve restorasyon işlemlerinin yapılmasıyla ilgili 2021
yılında bir plan, program yapılmasını ve Danyal (AS)
Türbesi başta olmak üzere, Alahan Manastırı ve
Kızkalesinin Dünya Mirası Listesine yeniden alınması için
bir çalışma başlatılmasını talep ediyorum.
Başarılar diliyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu...
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Sayın
Bakan, Tokat Almus Hubyar köyü, Alevilerin köklü ocaklarından Hubyar
Sultan Ocağının merkezidir. Burada, ocak kurucusu Hubyar Sultan
tekkesi, dergâhı vardır. Bu yerin tapusu köy tüzel
kişiliğinde iken 24 Ocak 2017de Vakıflar Genel Müdürlüğü
gizlice buraya el koydu. Köy tüzel kişiliği bu usulsüzce el
koymayı dava etti ve hukuksuz el koyma olduğunu mahkeme tespit etti
ve bu el koyma işlemini de 17 Mart 2020de iptal ederek tapuyu tekrar
muhtarlığa verdi. Şimdi, bu mahkemenin iade kararına
rağmen Vakıflar Genel Müdürlüğü, Alevi dergâhının
tapusunu almak için tekrar mayıs ayında dava açtı. Derdiniz
nedir? Mahkeme kararına rağmen bir Alevi dergâhına ısrarla
el koyma talebinizin nedeni nedir? Bir Alevi inanç, ibadet merkezinin tapusunu
alınca başınız göğe mi erecek? Sevap mı
işlemiş olacaksınız? Cennetlik mi olacaksınız?
Derdiniz ne?
BAŞKAN Sayın Baltacı...
HASAN BALTACI (Kastamonu) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ekoturizm ve kültür turizminde
değerlendirilmeyi bekleyen, büyük bir potansiyele sahip olan Kastamonu
için 2021 yılında ayıracağınız ödenek
miktarı kaç Türk lirası olacaktır?
Batı Karadeniz Bölgesinin en iyi korunmuş
antik kenti olan ve on iki yıldan bu yana kazılan Taşköprü
Pompeipolis Antik Kentinin on iki ay süreyle kazı yapılacak antik
kentler arasına alınması düşünülmekte midir?
Daha modern bir binaya kavuşturulacağı
vaadiyle dört yıl önce yıkılan Kastamonu İl Halk
Kütüphanesinin yeni inşaatına üç yıldır iz ödenekler
ayrılması nedeniyle başlanamamıştır. 2021
yılında yeterli ödenek ayrılacak mıdır? Kütüphane
binası yeni yılda ihale edilecek midir?
Kastamonunun turizmde yol haritasını
bütüncül olarak kapsayacak Kastamonu Turizm Master Planı ne zaman
yapılacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal...
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, Düzce ve Akçakoca,
Batı Karadenizin Muğlası ve Bodrumudur. Düzce ve Akçakoca
için turizm ve kültür tanıtımı açısından bütçeden ne
kadar ödenek ve yatırım ayrılmıştır?
İkinci sorum, RTÜKe çok fazla
başvurularım var, şikâyet başvurularım var ancak RTÜK
benim şikâyetlerimi kendi toplantı gündemine almıyor. Ancak,
benden sonra yapılan şikâyetleri, siyasi iktidarın hoşuna
gitmediği televizyonların o şikâyetlerini öne alıyor. Yani
burada şikâyetler sırasına göre alınmıyor mu? Bunun
kriteri, ölçüsü nedir? Benim RTÜKe yapmış olduğum bu
başvuruları ne zaman gündeminize alacaksınız?
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Sayın Özen
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) Teşekkürler
Başkan.
Memleketim olan Kahramanmaraşın Nurhak
ilçesinde 1 hidroelektrik santrali, 3 maden işletmesi, 1 taş
ocağı vardır, birçok da HES vardır. Şimdi de 5 Alevi
köyünün ortasına demir ve alüminyum maden ocağı
açılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED
Gerekli Değildir kararı vermiş. Kuyular açılacak,
patlayıcılar kullanılacaktır. Meralar, tarım
alanları ve hayvancılık yok olacaktır. İnsanların
can güvenliği tehlike altına girecektir. Endemik bir bitki türü olan
ters laleler, semenderler yok olacaktır. Bu alan 996 hektardır ve
birçok özel mülk de var bu arada. Bu konudaki mahkemeler devam etmektedir.
Şimdi, zaten Maraş olaylarından sonra
Avrupaya, özellikle de İngiltereye en büyük göçmen grubu
Maraşlı Alevilerdir.
Sorum: Kahramanmaraşta Nurhakta başta olmak
üzere özellikle Alevilerin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Komisyon, kim
cevaplayacak soruları?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
çok kısa söz alabilir miyim?
BAŞKAN Bir saniye
Ama bitirmemiz lazım
bu işi.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Başkan, çok kısa
cevaplayacağım, sonra Sayın Bakana bırakacağım.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Zaten sadece Sayın Erkan Aydının
bir sorusu oldu; bir tanesi araç kiralama, diğeri de çalışan
personelin giyim yardımıyla ilgili.
Zaten bu kiralık araçlar 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 19uncu maddesine göre açık ihale usulüyle
yapılmıştır ve en uygun teklifi veren firmayla anlaşma
sağlanmıştır 2019 yılında.
Giyim yardımı olarak da mevzuat
gereği Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı sadece
kendi idari teşkilatındaki personele giyecek yardımı
yapabilmektedir. Dışarıdan gelen ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 4ncü maddesine göre çalışan personelin
ücretlerine zaten kendi kurumlarından bu giyecek yardımları
ilave edilmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Evet, çok hızlı sürede geliyor sorular, vakit de yok fazla ama
Şimdi, HDP Antalya Milletvekilimiz Sayın
Kemal Bülbülün Hacı Bektaşla ilgili konuşması
sırasında önemli bir sorusu vardı. Hacı Bektaş
Velinin vefatının yedi yüz ellinci yılı vesilesiyle UNESCO
2021i, sizin de bildiğiniz gibi, Hacı Bektaş Veliyi Anma
Yılı ilan etti. Bizler de Pirin evrensel dilini ve değerini
dünyaya anlatma ve aktarma gayretindeyiz ve bu vesileyle Bakanlık olarak
ilgili dernek ve vakıflarla çok güzel bir etkinlikle yedi yüz kırk
dokuzuncu yılını bu sene gerçekleştirdik.
Amacımız, gelecek yıl bu etkinlikleri uluslararası bir
anmaya ve anlatmaya tahvil etmek; her türlü politik çekişmenin
dışında, Hazreti Pirin öğretilerine uygun, Anadolu
irfanına yakışır bir olgunlukla anma
programlarını sürekli hâle getirmek. Hatta, uluslararası kültür
aktivitelerimiz içinde de yer vererek dünya genelindeki bilinirliğini ve
etkinliğini artırmak istiyoruz.
Bu arada, ücretlendirmeyle ilgili bir şey
sormuştunuz: Son on yıldır türbe ve dergâh ziyaretlerinden
herhangi bir ücret alınmıyor. Alınmış olanlar da zaten
ağırlıklı olarak ilgili yerlerin bakım ve
onarımlarıyla ilgili harcandı.
Yine, Kürtçe herhangi bir kitap basılıyor
mu? gibi bir sorusu vardı Sayın Kemal Beyin.
Bakanlığımızca Kürtçenin klasik sayılan eserleri 2010
yılından beri yayınlanmakta. Bu çerçevede şimdiye kadar 5
Kürtçe eser yayımlanmıştır. Bu eserler: Mem u Zin, Molla
Ahmedi Ceziri Divan, Feqiye Teyran Divan, Bateyi Mevlidi, Hakkârili
Pertev Bey Divanıdır. Yayın Projeleri Değerlendirme
Kurulu tarafından karar alınan ve yayın hazırlık
çalışmaları devam eden ise 5 kitap mevcuttur, bu yıl
basımları gerçekleştirilecektir. Her yıl basılacak,
Kürtçe basılacak kitap sayısı da artarak devam edecektir.
Yine, CHP Antalya Milletvekilimiz Çetin Osman
Budakın bir sorusu var. Sahte biletten yargılanan TÜRSAB Başkanıyla
sektör temsilcisi olarak görüşülmesi, mevcut TÜRSAB
Başkanıyla görüşülmemesi. Şimdi, bakın, daha önce de
bu sorular geldi, ben cevapladım, soru üzerine tekrar cevaplayayım.
Ben, turizmle ilgili herkesin Bakanıyım, sadece bir kesimin
Bakanı değilim. Herhangi bir seyahat acentesi grubu, STK veya TÜRSAB benden
randevu talep ederse benim randevu vermem gerekir ve veriyorum da, herkese
veriyorum. Eski Başkan da bir dizi seyahat acentesiyle birlikte, pandemi
sırasında, sorunlarını görüşmek için randevu talep
etti; geldiler, sorunlarını dinledik, çözebildiklerimizi çözdük,
çözemediklerimiz için de gerekçelerini açıkladık. TÜRSABla ilgili, şu anki
Başkanımızla ilgili
Bakın, şu ana kadar TÜRSABla,
benim Başkanlığımda 9 tane toplantı
gerçekleştirildi, bunun 1incisine Sayın Başkan
katıldı. Benim Başkanlığımda
gerçekleştirilen diğer 7 toplantıya Sayın Başkan
katılmadı. Bakın, Bakan başkanlığında
toplantı gerçekleştiriliyor, Sayın Başkan
katılmıyor. Sonuncusuna, Turizm Geliştirme Ajansı
Danışma Kurulu toplantısına da davet edildi -9uncu
toplantıya- kendileri katıldı, zaten en son toplantıda
sağ tarafımda oturuyordu, görmüşsünüzdür. Benden kim randevu
talep ederse TÜRSAB dâhil, en başta TÜRSAB olmak üzere ben randevu isteyen
herkese randevu veriyorum, bu da benim Turizm Bakanı olarak asli
görevlerimin başında geliyor ve harfiyen yerine getiriyorum. Geçen
yıl da bu soru geldi, bu yıl da bu soru geliyor; 2nci kezdir
aynı şekilde cevaplıyorum.
Yine, Orhan Çakırların -İYİ
PARTİ- ve Çetin Osman Budakın bir sorusu: Nevşehir Avanos
Özkonak Yeraltı Şehri ve Manastırının altın arama
faaliyetlerinden olumsuz etkilendiği ve bu alanların da Alan
Başkanlığı sınırına dâhil edilmesi gerektiği.
Şimdi, söz konusu uygulamanın Nevşehir ili Avanos ilçesi Özkonak
Beldesi Maksut Mevkisi Ziyaret Dağında yapıldığı
tespit edilmiş olup bu alanlarla ilgili Özkonak Yeraltı Şehri ve
Manastırı, 7174 sayılı Kapadokya Alanı Hakkında
Kanunun ekinde de yer alan harita ve koordinat listesi
sınırlarında belirtilen Kapadokya Alan
Başkanlığının yetkili ve görevli olduğu alan
sınırları dışında yer almaktadır. Yani bu
Kanun geçerken bu talebinizi talep edecektiniz, biz içine dâhil edecektik.
Eğer öyle bir talep varsa tekrar hem bizim Bakanlığımızla
hem ilgili bakanlıklarla birlikte değerlendirilir, Avanos bölgesi de
Alan Başkanlığına dâhil edilmek isteniyorsa
tartışılır, bir karara varılır.
Yine, Edirne Milletvekili Orhan
Çakırların bir sorusu var, Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından verilen bursların farklılığıyla
ilgili, özellikle yurt dışından gelen öğrencilerle ilgili.
Bakın, şimdi, yurt dışına giden Türkleri de
düşünün veya yurt dışından gelen yabancıları
düşünün, bütün bu
öğrenciler yurt dışına gitsin veya yurt
dışından gelsin, aile çevresinden ve desteğinden bütünüyle
uzakta yani ne yemek yiyeceği bir ortam ne kalacağı bir ortam
var. Bu sebeple burslandırma kriterleri olarak da daha pozitif ayrıma
tabi olmak zorundalar, diğer öğrenciler gibi değil. Farkı
neyse
Asli farkı budur, gerisi detayı işin zaten.
Yine Edirne Milletvekilimiz Orhan Çakırların
bir sorusu var: Edirne ilinde yapılan restorasyonlar özüne uygun
yapılmamakta, hâlen bazı eserlerle ilgili bir işlem
yapılmamakta. İki tane eser -Beylerbeyi Hamamı hakkında ve
Yeniçeri Hamamı hakkında- söylemişsiniz. Bunların ikisi de
tescilli eser ve mülkiyeti özel şahıslarla ilgili. Bizim Anıtlar Kurulumuz da zaten sonuçta bununla
ilgili bilgi vermek zorundalar restorasyon tamamlandığında, bu
süreç bittiği zaman. Oradaki denetimlerde bir hatası varsa sonuna
kadar da hukuki süreç çalıştırılır, cezaları da
çok çok ağır yani hepsini düzeltmek zorundalar bir
yanlışları varsa.
Şeyh Sücaeddin Camisi hakkında ise
Tescilli eserin rölöve, restorasyon ve restitüsyon projeleri idaremizce
hazırlanıp 14 Eylül 2020 tarihinde Koruma Bölge Kurulu onayı
alınmış. Keşfe hazır olan iş 2021 yılı
Yatırım Programına alındı. Yani Vakıflar Genel
Müdürlüğünce Edirne Bölge Müdürlüğü bünyesinde devam eden 20 adet
restorasyon işi bulunmakta olup bunlardan 5 tanesi 2020 yılı
içinde tamamlanmıştır, kalan 15 tanesinin de restorasyon
çalışmaları 2021 yılında tamamlanacaktır. Yani
dikkatimiz fazlasıyla Edirnenin üzerinde.
AST Ankara Sahnesinin -tiyatro için- zor günler
geçirdiğiyle ilgili
Ben konuşmamda aslında ASTyle ilgili bilgi
vermiştim. Bakın, biz özel tiyatrolarla ilgili bir çalışma
grubu oluşturduk ve bu çalışma grubuna da ASTnin temsilcilerini
dâhil ettik ve onların bütün taleplerini de değerlendiriyoruz. Bu
seneki yardım programında AST de yardım alan tiyatrolar arasında
yer aldı, ödemesi de kendisine yapıldı. Biz de istemiyoruz tabii
ki, artık, bir tarihî eser niteliğine gelmiş bu tarz
tiyatrolarımızla ilgili
Hatta ben, ASTyle ilgili haberler
basında çıkınca ilgili arkadaşlarıma tiyatronun mal
sahibiyle bağlantıya geçin, araştırın dedim,
araştırıyorlar da. Şu anda herhâlde başka bir hedefi
var mal sahibinin, bize dönüş yapmadı ama biz ısrarla onu da
takip ediyoruz. AST tiyatrosu şu anda Bilkent Tiyatrosunda kendine yer
buldu ve bizim destek programlarımızda da bundan sonra devam edecek
yani biz ASTyle ilişkiyi kesmedik, tam tersi içimize aldık,
diğer özel tiyatrolar gibi onlara da her türlü desteği veriyoruz.
Ayrıca, bakın, özel tiyatrolar çok
sık dile geliyor. Lütfen özel tiyatro temsilcisi arkadaşlarla
konuşun, rica ediyorum, kendileri de size söyleyecektir, tarihinde hiç
olmadığı kadar Kültür ve Turizm Bakanlığıyla
iletişim içindeler ve hiç olmadığı kadar ciddi destek ve
yardım alıyorlar. Bütün toplantılar özellikle benim
başkanlığımda yapılıyor; hepsinin dertlerini
dinliyorum, mevzuatlar çerçevesinde zorlayarak -bakın, zorlayarak dahi-
onlara her türlü desteği vermeye devam ediyorum.
Evet, Mehmet Celal Bey, Malatya Arslantepe modern
müze ihtiyacı
Haklısınız
Arslantepe Höyüğü bizim
gelecekteki yeni yüzlerimizden biri olacak. Biz de bu hassasiyeti Konya Belediyesiyle
beraber
Yani sadece Malatya değil, ikisiyle beraber konsantre
durumdayız, onun çevre düzenlemesi ve onunla ilişikli turizm
bölgeleri
Ben bu yeni modern müze
talebinizi değerlendireceğim, ne yapabiliriz bir bakacağım
ama yani bugün veya bu yıl, olmadı öbür yıl mutlaka gündemimize
alıp o müze ihtiyacınızı
karşılayacağım.
Mersin Anamur kazı ve Silifke Kızkalesi
restorasyonu
Bakın, Silifke Kızkalesi de zaten çok önemli
değerlerimizden biri. UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine tekrar alınması için biz bir
çalışma başlatıyoruz. Artı, onun restorasyon
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Çok var Başkanım. İstiyorsanız yazılı cevap
vereyim, okumakla bir şey olmayacak nasıl olsa, yetişemeyecek.
BAŞKAN Peki
Sayın Bakan yazılı cevap verecek geri
kalan sorulara.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Türkkan
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Hükûmetin 1997 yılında temeli
atılan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser
Salonunun iktidarda olduğu on sekizinci yılda bitirilmesini bir
başarı olarak anlatmasının kültür ve sanat hizmetlerinden
ne kadar uzak olduğunu gösterdiğine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Bakan, kürsüden
konuştuklarınızı dinledik.
Bakanlığınıza ait birçok başarıdan söz ettiniz.
Arkadaşlarımızın önemli bir kısmı bunların
bazılarının gerçek olmadığını söyledi ama
ben bir şeye özellikle parantez açmak istiyorum. Ankarada Keçiören metrosu
vardı, hatırlarlar, bitmeyen bir metroydu o. Genç âşıklar
birbirlerine aşklarını ifade etmek için Seni, Keçiören metrosu
bitene kadar bekleyeceğim. derdi.
Ankaranın bir başka bitmeyeni de bitmeyen
senfoniydi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser
Salonu. 1997 yılında temeli atıldı rahmetli Süleyman
Demirel tarafından.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
92de projesi başladı, 95te de
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 1997de Sayın
Süleyman Demirel tarafından temeli atıldı. On sekiz senedir iktidardasınız,
on sekiz sene sonra o konser salonunun bitirilmesini bir başarı
olarak anlatmak; aksine, bu iktidarın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli)
kültür ve sanat
hizmetlerinden ne kadar uzak olduğunu gösterir. Bunu söylemek istedim.
Teşekkür ederim.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Sayın vekillerim, ben, özellikle, Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrasının pandemi
BAŞKAN Sayın Bakan, size söz vermedim
henüz.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
(Devamla) Özür dilerim Başkanım, bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
11.-
Kültür ve Turizm
Bakanı Mehmet Nuri Ersoyun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Ben hepinizi davet etmek istiyorum. Size özel bir program
hazırlayacağım. Orada gerçekten çok güzel bir iş
çıkarıldı ve sizin de bütçe maratonunu atlattıktan sonra
daha stressiz bir ortamda bunun keyfine varmanızı istiyorum, orada yapılanları
bizzat görmenizi istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY
Biraz da sonuca bakın. Bakın, yirmi bir aylık bir dönemde
inşaatın yüzde 40lık bir kısmını
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla çok hızlı bir
şekilde tamamladık. Olaylara biraz da pozitif yönüyle bakalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben on sekizi görüyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş
12.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, aynı işi
yapan Meclis personeli arasındaki farklılıkların toplu
iş sözleşmesiyle en kısa sürede çözülmesini umduğuna,
milletvekili danışmanlarının
sıkıntılarıyla ilgili taleplerini de belirtmek
istediğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Meclis Başkan Vekilimizin kürsüdeki
konuşmasını dinledim, öncelikle teşekkür ediyorum.
Doğru anladığımı teyit etmek için söz aldım.
Özellikle, Meclis personelleri arasında çok
ciddi farklar var maalesef, farklı kurumlardan gelenler, 2.600 lira alan
var, 8 bin alan var, 5 bin alan var. Doğru anladım sanırım
Bunlar arasındaki bu çelişki en kısa sürede toplu iş
sözleşmeleriyle giderilecek. diye anladım.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) 4/Bliler için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
4/Bliler için.
Bunun için teşekkür ediyorum. Yani umarım,
en kısa sürede çözülür.
Diğer bir mesele vardı. Özellikle, vekil
danışmanlarına ilişkin de ciddi bir problem var, özlük
hakları, kıdem tazminatı. Bunu
da doğru anladıysam bu konuda da toplu iş sözleşmeleriyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TBMM BAŞKAN VEKİLİ SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) O yasal düzenleme.
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Danışmanlara ilişkin de gerçekten ciddi sıkıntı
var. Özellikle kıdem tazminatı, özlük hakları yani vekille
beraber gelip gitme meselesi onları tamamen güvencesiz
bırakıyor. Bu güvencesizliğe ilişkin bir çözüm
bulmamız gerekiyor. Yani bunu konuşmalarda da arkadaşlarımız
söyledi. Sonuçta hepimizin danışmanları var ve hangi yasama
dönemindeysek birlikte çalışıyoruz ve bu kadar hakları,
özgürlükleri, güvenceyi savunan bir partinin temsilcisi olarak söylüyorum:
Bizim danışmanlarımızın bu güvencesizlikte
olmasını doğru bulmadığımızı, bütün
danışmanlar için de bu talebimizi yinelediğimi belirtmek
istiyorum son olarak.
Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ (Devam)
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Türkiye Büyük Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B)
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (Devam)
1)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Kamu Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) ANAYASA MAHKEMESİ (Devam)
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) SAYIŞTAY (Devam)
1) Sayıştay 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sayıştay 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANLIĞI (Devam)
1) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kültür ve
Turizm Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) DEVLET
OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Devlet
Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ğ)
TÜRKİYE YAZMA ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
H) VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE
KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK
KURUMU (Devam)
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (Devam)
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) TÜRK DİL KURUMU (Devam)
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) TÜRK TARİH KURUMU (Devam)
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
O) KAPADOKYA ALAN BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şimdi sırasıyla birinci
turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına geçilmesi
hususunu ve bütçeleri ile kesin hesaplarını ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
1) Türkiye Büyük
Millet Meclisi 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 1.894.056.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Büyük
Millet Meclisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 1.816.358.362,00
Bütçe Gideri 1.319.659.892,47
İptal Edilen Ödenek 496.698.469,53
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
KAMU
DENETÇİLİĞİ KURUMU
1) Kamu
Denetçiliği Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 39.759.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
TOPLAM 39.759.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu
Denetçiliği Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 30.991.150,00
Bütçe Gideri 28.678.319,66
İptal Edilen Ödenek 2.312.830,34
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 27.615.000,00
Tahsilat 28.815.935,31
Ret ve İadeler 1.493,80
Net Tahsilat 28.814.441,51
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, gözle görülür bir
şekilde Genel Kurul salonunda AK PARTİ ve MHP Grubunun bir
çoğunluğu var ama parmak kaldırma noktasında, ret
oylarında parmaklar daha fazla.
Bütçelerine sahip çıkıp kollarını bir
zahmet kaldırsınlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Gerekiyorsa sayın
parmakları.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kabul eden
milletvekilleri de kabul ettiklerini gösteren işari oylarını
yapsınlar lütfen, etmeyenler de işari oylarını göstersinler
ki net bir şekilde görmüş olalım.
Anayasa Mahkemesinin 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
ANAYASA MAHKEMESİ
1) Anayasa Mahkemesi 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 86.522.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Anayasa Mahkemesi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 69.813.705,50
Bütçe Gideri 60.637.231,79
İptal Edilen Ödenek 9.176.473,71
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sayıştay Başkanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SAYIŞTAY
BAŞKANLIĞI
1) Sayıştay Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 441.550.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayıştay Başkanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Sayıştay Başkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sayıştay Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 372.077.829,29
Bütçe Gideri 310.516.026,43
İptal Edilen Ödenek 61.561.802,86
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Sayıştay Başkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
KÜLTÜR VE TURİZM
BAKANLIĞI
1) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 6.016.496.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
Toplam Ödenek 6.966.709.886,38
Bütçe Gideri 6.412.267.771,19
İptal Edilen Ödenek 554.262.567,15
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 510.329.791,45
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2021
yılı bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum
(Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bütçesinin
oylanması esnasında CHP Grubunun sırtını dönmesi) [AK
PARTİ sıralarından alkışlar (!)]
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkan,
size karşı bir hareket var, Başkanlık Divanına
karşı bir hareket var ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, oylamayı
tekrarlıyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
RADYO VE
TELEVİZYON ÜST KURULU
1) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 224.213.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum
(AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, eğer sükûnet sağlanmazsa
inanın, biraz daha bekleriz burada çünkü rakamları konuşuyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ara ver
Sayın Başkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bir yarım saat ara
ver.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Duyamıyoruz.
BAŞKAN Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
TOPLAM 224.213.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
[AK PARTİ sıralarından gürültüler, alkışlar(!)]
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2021
yılı bütçesi oylamasını tekrarlayacağım ama
tekrarlamadan önce on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:22.16
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.23
BAŞKAN: Başkan
Vekili Haydar AKAR
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 25inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum
(Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bütçesinin
oylanması esnasında CHP Grubunun sırtını dönmesi)
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 160.769.000,00
Bütçe Gideri 139.194.772,17
İptal Edilen Ödenek 21.574.227,83
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 160.769.000,00
Tahsilat 155.138.807,45
Ret ve İadeler 833.171,44
Net Tahsilat 154.305.636,01
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DEVLET OPERA VE
BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 442.731.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
TOPLAM 441.231.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 384.403.700,00
Bütçe Gideri 374.982.410,61
İptal Edilen Ödenek 9.421.289,39
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 371.007.000,00
Tahsilat 394.411.553,37
Ret ve İadeler 3.903,59
Net Tahsilat 394.407.649,78
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2021
yılı bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DEVLET
TİYATROLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 391.106.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
TOPLAM 390.106.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 327.703.640,00
Bütçe Gideri 317.423.534,09
İptal Edilen Ödenek 10.280.105,91
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 301.240.000,00
Tahsilat 330.925.656,94
Ret ve İadeler 2.716,79
Net Tahsilat 330.922.940,15
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2021 yılı bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE YAZMA
ESERLER KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 55.139.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
TOPLAM 54.889.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 46.448.550,00
Bütçe Gideri 42.425.485,46
İptal Edilen Ödenek 4.023.064,54
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 45.277.000,00
Tahsilat 50.527.289,48
Ret ve İadeler 3.037,00
Net Tahsilat 50.524.252,48
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
VAKIFLAR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
GENEL TOPLAM 585.809.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
TOPLAM 1.080.339.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Vakıflar Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
Toplam Ödenek 937.876.598,22
Bütçe Gideri 912.963.620,24
İptal Edilen Ödenek 23.799.185,07
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.113.792,91
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
Bütçe Geliri Tahmini 866.817.000,00
Tahsilat 1.005.650.848,81
Ret ve İadeler 47.633.350,43
Net Tahsilat 958.017.498,38
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRK
İŞBİRLİĞİ VE KOORDİNASYON AJANSI
BAŞKANLIĞI
1) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 564.661.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 563.661.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 515.988.990,94
Bütçe Gideri 430.506.632,16
İptal Edilen Ödenek 79.287.762,12
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 6.194.596,66
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 464.450.000,00
Tahsilat 473.575.460,98
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
YURTDIŞI TÜRKLER
VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI
1) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 393.867.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 392.667.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 354.828.961,43
Bütçe Gideri 353.148.417,64
İptal Edilen Ödenek 1.680.543,79
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 321.046.000,00
Tahsilat 355.195.263,48
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir...
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
ATATÜRK KÜLTÜR,
DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
1) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 18.920.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 18.920.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 14.867.889,00
Bütçe Gideri 14.744.942,54
İptal Edilen Ödenek 122.946,46
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 13.914.000,00
Tahsilat 13.912.367,39
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezinin 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
ATATÜRK ARAŞTIRMA
MERKEZİ
1) Atatürk Araştırma Merkezi 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 7.870.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 7.870.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezinin 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezinin 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Araştırma Merkezi 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 6.638.000,00
Bütçe Gideri 6.177.717,53
İptal Edilen Ödenek 460.282,47
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 6.063.000,00
Tahsilat 6.151.489,38
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezinin 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Atatürk Kültür Merkezinin 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
ATATÜRK KÜLTÜR
MERKEZİ
1) Atatürk Kültür Merkezi 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 9.752.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 9.752.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Atatürk Kültür Merkezinin 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Atatürk Kültür Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Atatürk Kültür Merkezi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 7.440.101,20
Bütçe Gideri 6.625.505,81
İptal Edilen Ödenek 814.595,39
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 6.604.000,00
Tahsilat 6.013.223,31
Ret ve İadeler 132.216,00
Net Tahsilat 5.881.007,31
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Atatürk Kültür Merkezinin 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Dil Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRK DİL KURUMU
1) Türk Dil Kurumu 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 23.600.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 225.175.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türk Dil Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türk Dil Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk Dil Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 28.473.300,00
Bütçe Gideri 23.370.905,23
İptal Edilen Ödenek 5.102.394,77
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 206.632.000,00
Tahsilat 239.355.458,58
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türk Dil Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk Tarih Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRK TARİH KURUMU
1) Türk Tarih Kurumu 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 40.575.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 242.057.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Türk Tarih Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türk Tarih Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türk Tarih Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 51.042.911,58
Bütçe Gideri 48.654.222,14
İptal Edilen Ödenek 2.388.689,44
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 201.443.000,00
Tahsilat 289.250.976,29
Ret ve İadaler 413,30
Net Tahsilat 289.250.562,99
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türk Tarih Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kapadokya Alan Başkanlığının 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
KAPADOKYA ALAN
BAŞKANLIĞI
1) Kapadokya Alan Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL TOPLAM 15.427.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR
CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 12.427.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Kapadokya Alan Başkanlığının 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kapadokya Alan Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kapadokya Alan Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 600.000,00
Bütçe Gideri 67.335,21
İptal Edilen Ödenek 532.664,79
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
(B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Tahsilat 600.194,23
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kapadokya Alan Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Böylece birinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve
kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı
olmalarını temenni ederim.
Sayın milletvekilleri, birinci tur görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Programa göre, kamu idarelerinin bütçe ve kesin
hesaplarını sırasıyla görüşmek için 9 Aralık
Çarşamba günü saat 11.00de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati:22.39
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 230, 231 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 07/12/2020 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(X) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.