TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
26ncı
Birleşim
9 Aralık
2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(x)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(x)
A) ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Mecliste en
çok söz hakkının muhalefette olduğuna, iktidara düşenin
olgunluk olduğuna, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın partisi
izin verirse söylenecek sözü varsa kürsüde söyleyebileceğine,
görüşmeleri saygı çerçevesinde götürmek gerektiğine ilişkin
açıklaması
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ adına yaptığı
konuşma sırasında TRT yayınının kesildiğine
ilişkin açıklaması
4.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Hazine ve
Maliye Bakanı Lütfi Elvana yeni görevinde başarılar
dilediğine, bu bütçeyi savunması gerekenin Berat Albayrak
olduğuna, Hazine ve Maliye Bakanının Türk lirasının
arkasında durması gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, nokta
atışı yapan FIRTINA obüslerinin Sakarya ilindeki Tank Palet
Fabrikasında üretildiğine, neden bu fabrikanın değerinin
250 milyon dolar olarak açıklandığına ve bu fabrikanın
sağladığı üretimin yirmi beş
yıllığına Katara verildiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet
Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı ile Millî Savunma Bakanına
yaptıkları açıklamalar için teşekkür ettiğine, Cumhur
İttifakı olarak ekonomi, demokrasi ve hukuk alanlarında
sağduyulu hamlelerle muhteşem bir kalkışın
yaşanacağını düşündüklerine,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türk milletinin
geleceğinin mimarı olacağına, görüşülen bütçelerin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı ile Millî Savunma Bakanlığı
hakkındaki eleştirilerini kayda geçirdiklerine, ülkenin dış
politikasının diplomasinin arka plana itildiği, diyaloğun
yok edildiği bir anlayış üzerine şekillendirildiğini
düşündüklerine, Birleşmiş Milletlerin Suriye ve Doğu
Akdenizle ilgili raporlarına bakıldığında verilen
pembe tablodan farklı raporlar olduğunu çok net gördüklerine,
bölgedeki terör örgütlerinin Türkiye toplumu için ciddi sorunlar
yaratacağını düşündüklerine ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun geçmiş olsun
dileği için teşekkür ettiğine, görüşmeler
sırasında milletvekillerinin birbirlerine laf atmalarını
engellemenin mümkün olmadığına ama bakanların
konuşmacıları dikkatle dinlediğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, 3 bakanlığın bütçeleri görüşüldüğü
için mümkün olduğunca çok milletvekilinin soru sorabilmesi için bir
milletvekilinin soru sorma süresini bir dakikadan kırk saniyeye
indirdiğine, milletvekillerinin soruları kırk saniye içinde
soracak şekilde hazırlamalarını rica ettiğine
ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ adına yaptığı
konuşma sırasında Meclis Televizyonunun Meclis içinden
yayın çıkışında herhangi bir sorun olmamasına
rağmen TRTye yayın girişini sağlayan teknik aksamda
kısa süreli bir arıza meydana geldiğine, Meclis Televizyonunun
uyarısı üzerine TRTnin kendi tarafındaki sorunu çözdüğüne
ve yayının devam ettiğine ilişkin konuşması
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİ Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana sataşması
nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Yücel Bulutun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında MHPye
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında MHPye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
9.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan OIuçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında MHPye sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına konuşan
milletvekillerinin yaptıkları konuşmalarında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
11.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
12.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
13.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
14.- Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalarında Hükûmete ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi
Elvanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasında Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
16.- Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
17.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Musa Piroğlunun 230 sıra sayılı
2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
18.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Meclis Başkanının ikamet
ettiği konuta ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin cevabı (7/36778)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Bitlis ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Bingöl ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Erzurum ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Diyarbakır ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Bayburt ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Batman ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Ardahan ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Aksaray ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Erzincan ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Ağrı ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Bolu ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Çankırı ili için ayrılan ödenek
miktarına,
Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlar tarafından Düzce ili için ayrılan ödenek
miktarına,
İlişkin soruları ve Ticaret
Bakanı Ruhsar Pekcanın cevabı (7/37062), (7/37063), (7/37064),
(7/37065), (7/37066), (7/37067), (7/37068), (7/37069), (7/37070), (7/37071),
(7/37072), (7/37073), (7/37074)
9
Aralık 2020 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.02
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26ncı
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün ikinci turdaki
görüşmeleri yapacağız.
İkinci turda Adalet Bakanlığı,
Yargıtay, Danıştay, Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Hazine ve Maliye
Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı,
Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu,
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Millî
Savunma Bakanlığı bütçe ve kesin hesapları yer
almaktadır.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(x)
2.- 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan
2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel
Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 231) (x)
A) ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına ve
İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi hâlinde görüşlerini
bildirmek üzere yürütmeye seksener dakika söz verilecek, bu süreler birden
fazla konuşmacı tarafından kullanılabilecek ve
şahsı adına yapılacak konuşmaların süresi
beşer dakika olacaktır. Ayrıca, konuşmalar
tamamlanınca soru-cevap işlemi; on dakika soru, on dakika cevap
olarak yapılacak ve sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
İkinci turda siyasi parti grupları,
yürütme ve şahıslar adına söz alanların adlarını
sırasıyla okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: Sayın
Bülent Kuşoğlu, Sayın Rafet Zeybek, Sayın Tufan Köse,
Sayın Turan Aydoğan, Sayın Zeynel Emre, Sayın Mustafa
Sezgin Tanrıkulu, Sayın Alpay Antmen, Sayın Mehmet Akif
Hamzaçebi, Sayın Süleyman Bülbül, Sayın Ensar Aytekin, Sayın
Neslihan Hancıoğlu, Sayın Haşim Teoman Sancar, Sayın
Mehmet Ali Çelebi.
AK PARTİ Grubu adına: Sayın Leyla
Şahin Usta, Sayın İsmail Bilen, Sayın Cengiz Aydoğdu,
Sayın İbrahim Yurdunuseven, Sayın İshak Gazel, Sayın
Salih Cora, Sayın Cemal Öztürk, Sayın Sami Çakır, Sayın
Mehmet Emin Şimşek, Sayın Fatma Aksal, Sayın Yücel
Menekşe, Sayın Emine Nur Günay, Sayın Habibe Öçal, Sayın
Semiha Ekinci, Sayın Ekrem Çelebi, Sayın Ayşe Keşir.
İYİ PARTİ Grubu adına:
Sayın Ayhan Erel, Sayın Feridun Bahşi, Sayın Erhan Usta,
Sayın Durmuş Yılmaz, Sayın Bedri Yaşar, Sayın
Fahrettin Yokuş, Sayın Dursun Ataş.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına:
Sayın Halil Öztürk, Sayın Yücel Bulut, Sayın Metin Nurullah
Sazak, Sayın Esin Kara, Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına:
Sayın Ayşe Acar Başaran, Sayın Abdullah Koç, Sayın
Züleyha Gülüm, Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Sayın
Serpil Kemalbay, Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sayın Necdet
İpekyüz, Sayın Tulay Hatımoğlulları Oruç.
Şahıslar adına: Lehinde Selim
Yağcı, aleyhte Musa Piroğlu.
Yürütme adına da Sayın
Bakanlarımız kendileri için tahsis edilen seksen dakikalık
süreyi kullanacaklardır.
Şimdi, ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Bülent Kuşoğlunun.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar,
değerli bürokratlar ve ekranları başında bizi izleyen
değerli vatandaşlarımız; hepinize saygılar sunuyorum.
Bugün Adalet, Hazine ve Maliye, Millî Savunma
Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerini
ağırlıklı olarak görüşeceğiz. Konuşmama
başlamadan önce, dün akşam Başakşehir-Paris Saint-Germain
maçındaki ırkçılık nedeniyle yapılan protesto bir
ilkti, ben de katılıyorum; bu protestoyu gerçekleştiren
futbolcuları ve kulüp yönetimini kutluyorum.
Yine, özellikle bu dönemde sağlık
çalışanlarımıza ve Azerbaycandan İdlibe kadar her
tarafta görev yapan askerlerimize de minnettarlığımızı
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Adalet, Hazine ve
Maliye, Millî Savunma Bakanlıkları bugün için en sorunlu
bakanlıklar, en fazla sıkıntısı olan bakanlıklar
bu 3 bakanlık. Plan ve Bütçe Komisyonunda konular görüşülürken bu
bakanlıklar ve ilgili kurumlarla ilgili biz görüşlerimizi belirttik,
sorunları belirttik; Sayıştay raporlarına ve kesin hesaba
değindik, bunlardaki sorunları aktardık. Bugün özellikle Maliye
ve Hazine Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığındaki Sayıştay raporlarıyla ilgili
ve diğer bakanlıklarımızla ilgili olarak ilgili
bakanların cevap vereceğini, kesin hesaba daha fazla yer
ayıracaklarını ümit ediyorum.
Ben müsaadenizle bugün farklı bir konuya
değinmek istiyorum bu 3 bakanlığımızla ilgili. Biraz
önce dediğim gibi Adalet, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve
Millî Savunma Bakanlığı. Bu 3 bakanlıkla ilgili olarak da
reforma ihtiyaç var ve reform sözleri özellikle son bir aydan beri telaffuz
ediliyor. Başlangıçtaki kadar böyle hareketli değil, sıcak
değil ama yine reform, özellikle yeni Hazine ve Maliye Bakanımız
tarafından ve Adalet Bakanımız tarafından hararetle de
savunuluyor, onu görüyoruz.
Peki reform nedir yani özellikle adalet ve ekonomi
konusunda yapılması gerekenler nelerdir? Biliyoruz, tabii ki birçok
kurum ve mevzuatta değişiklik yapılması lazım, sosyal
güvenlikte, vergide, ihale mevzuatında, kamu mali yönetiminde, yargı
alanında birçok konuyla ilgili, kurumla ilgili, mevzuatla ilgili reform
yapılması lazım ama reform bu mudur? Onlardan önce
yapılması gereken, reformla Türkiyenin küresel seviyeye gelmesidir.
Nasıl Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık seviyesine
gelmesi amaçsa reformla da çağdaş bir seviyeye gelmesi, reform
konularıyla ilgili olarak da çağdaş seviyeye gelmesi
amaçtır.
Şimdi, burada özellikle adalet ve ekonomide
sorun nedir? Güvendir, güven duyulmamasıdır, iktidara güven
duyulmamasıdır özellikle, sorun bu. Kim güven duymuyor, güven
duymayan kim? Bir, kendi vatandaşımız, kendi yatırımcımız.
İki, yabancılar, yabancı yatırımcılar güven
duymuyorlar. Bir örnek vereyim: 1 milyar dolarınız olsa şu anda
yatırım yapar mısınız bu ülkede? Belki yapmak
istersiniz, ülkenizi seviyorsunuz ama kendinizi de garantiye almak istersiniz.
Birisinin bir ihbarı nedeniyle, küçük bir ihbar nedeniyle
malınıza mülkünüze el konabilir, terörist, FETÖcü, bilmem neci,
yatırımınız yarım kalabilir. Onun için 1 milyar
dolarınızın yarısını belki yurt dışına
götürürsünüz, ondan sonra yatırım yaparsınız belki. Ama ben
hani belki demeyeyim, bazı gerçeklerden hareket edeyim.
Şöyle: Çok ilginç bir araştırma var,
Wealth Fund diye bir kurum tarafından yapılan bir
araştırma. Buna göre, 2016 yılından 2019a kadar, dört
yıl içerisinde -bakın, dört yıl- Türkiyeden 1 milyon dolar ve
üzeri meblağda 17.100 hesap yurt dışına
çıkarılmış. 17.100 hesap 1 milyon dolar ve üzeri -yani 1
milyon dolar en az, 10 milyon, 20 milyon, 50 milyon, 100 milyon dolar da
olabilir- hesaplar yurt dışına çıkarılmış.
Dört yıl boyunca -2020 dâhil değil- hep ilk sırada olan ülke
Türkiye. Dünyada nüfusuna göre en fazla yurt dışına servet
kaçırılan ülke Türkiye şu anda, en fazla servet
kaçırılan ülke şu anda. Diğerlerini de gösteriyor. Raporu
isteyenlere verebilirim, rapordan çıkarılmış bir özeti.
Türkiye, on yıl önce, Orta Doğu ülkeleri arasında en iyi servete
sahipken, millî geliri en önde olan ülkeyken şimdi 4üncü sıraya
düşmüş. En fazla servet kaçırılan ülke durumunda Türkiye.
Şimdi, ben diyorum ki: Türk
vatandaşlarının, Türklerin yurt dışında en az 200
milyar doları var. Nasıl? diyeceksiniz. Bakın, biraz önce
söylediğim bu raporda 17.100 hesabın, 1 milyon dolar ve üzeri
hesabın yurtdışına kaçırıldığından
bahsediliyor. Ortalama 10 milyon dolar olsa 170 milyar dolar yapar. 2013te ve
2015te Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek
açıklamıştı, iki ayrı açıklaması var 2013 ve
2015te. Yurt dışında Türklerin en az 130 milyar doları
var. demişti. Diğer merkez bankalarıyla yaptığı
iş birliği sonucu bu rakamı bulmuş. En az o tarihte 130
milyar dolar vardı, o tarihten beri para gelmedi, gitti. En az 300 milyar
dolar yapıyor. Ben 300 milyar dolar demiyorum, 100ünü atıyorum, 200
milyar dolar en azından yurt dışında Türklerin serveti var.
800 milyar dolarlık bir gayrisafi yurt içi hasılaya sahip olan ülkede
bu çok önemli ve çok vahim bir rakamdır arkadaşlar, çok vahim; bunun
üzerinde durulması lazım. Neden Türkler paralarını yurt
dışına götürüyor? Bu güven sebebiyledir, bu çok önemli bir konu.
Bakın, dörtte 1i yapıyor, en azından gayrisafi yurt içi
hasılamızın dörtte 1i yapıyor. Bunu 400 milyar dolara
kadar çıkarabilirsiniz. Yani gayrisafi yurt içi hasılamızın
neredeyse yarısı yurt dışındadır diyebiliriz. Bu
çok vahim bir rakamdır ve çok vahim bir konudur ve bu muhakkak çözüm
bulunması gereken bir konudur; bu güven meselesidir, güven sorunudur. Bu
dönemde, özellikle AK PARTİ döneminde para kazanmış olan, servet
yapmış olanlar özellikle yurt dışına
götürmüşlerdir. Bunun böyle olmadığını kimse iddia
edebilir mi? Maalesef böyle durum. Bunun muhakkak gereği
yapılmalıdır, ekonomide ve adalette yapılması gereken
asıl reform budur.
Şimdi, geçmişte, tarihte örnekleri var.
İspanya Krallığı bir tarihte servet sahiplerine baskı
yapıyor. Para, servetler Hollandaya kaçıyor; Hollanda
Krallığı onlara kucak açıyor. Hollandanın bugünkü
gelişmişliği, bugün dünyaya önemli ölçüde ticarette hâkim
olmasının en önemli sebebi servetlerin Hollandaya
aktarılmasıdır. Şimdi, biz sürekli olarak servet kaybeden
bir ülke konumundayız özellikle son dört yılda, beş yılda.
Bunun muhakkak çaresinin bulunması lazım. Yani servet, ekonomik
kalkınmada çok önemli bir unsur.
Hollanda Kralı nasıl Gelin, burada
bağımsız yargı var, servetleriniz garanti
altındadır. Bağımsız yargıyla,
bağımsız mahkemelerle sizin sorunlarınız
çözülecektir. diyebilmişse, Türkiye'de de aynı şey
olmalıdır. Yani ekonomi ile adalet, yargı iç içe
konulardır. Bunun, muhakkak halledilmesi lazım.
SALİH CORA (Trabzon) Hollandanın
Kralına güveniyor, Cumhurbaşkanımıza güvenemiyorsunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Evet, sorun bu.
Hollandanın Kralına güveniliyor. Maalesef işte dediğiniz
gibidir sorun, maalesef. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Cora, pas vermeyin.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar)
Yüzde 53 güveniyor, yüzde 53.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Hayır, bu
konuyu Sayın Cumhurbaşkanı da teyit etmiştir. Daha önce
Sayın Cumhurbaşkanının demeçleri var: Yurt
dışından paralarınızı getirin. dedi, birkaç kere
de bunu söylemiştir kendisi. Bu, teyit edilen bir konu, bildiğimiz
bir konudur arkadaşlar. Yargı güvencesi olmadıktan sonra
ekonomik kalkınma mümkün değildir. (CHP sıralarından
"Bravo" sesleri, alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Üstat,
güvensizliği sizin partiniz mi pompalıyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, uzun bir
güne başlıyoruz. Sizden rica ediyorum
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) KÖİ
projeleri var, kamu özel iş birliği projeleri
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, ilave
sürenizi vereceğim.
Yani kendi düşüncelerini gayet kibar ve son
derece düzgün bir şekilde ortaya koyarken bu lafı atıyor
olmanın bir anlamı yok. (CHP sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar)
Grup Başkan Vekili orada. Bir sataşma
olduğunu düşünüyorsa söz isteyecek, ben de turun sonunda
vereceğim, tabii başında vermeyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok cimrisiniz
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, KÖİ projeleri, kamu özel iş
birliği projeleri
Değerli arkadaşlar, neden Londra mahkemeleri
yetkili, şehir hastaneleriyle ilgili bir dava söz konusu olursa neden
Londra mahkemeleri yetkili de Ankara mahkemeleri yetkili değil? (CHP
sıralarından alkışlar) Bu, bağımsız bir
yargı olduğunu mu gösteriyor Türkiye'de? Tam tersine,
yargının bağımsız olmadığını
gösterdiği için bu yapılıyor. Bunları dikkate almak
zorundayız. Bakın, çok önemli konular bunlar.
İkide bir mevzuatını
değiştiren, ikide bir vergi oranlarını
değiştiren, kanunların uygulanması konusunda ikide bir
ikirciklilik gösteren bir ülkede yatırımcı güveni söz konusu
olabilir mi? Bakın, geçen ay bir kanun teklifi geldi, bir torba kanundu,
hatırlıyorsunuz, kurumlar vergisi oranını -yüzde 20dir-
yüzde 5e kadar düşürmeye ve artırmaya Cumhurbaşkanına
yetki veriyoruz. Yahu, peki şimdi yabancı yatırımcı
Türkiyeye gelecek, soracak: Türkiyede kurumlar vergisi oranı
kaçtır? Yüzde 20dir ama Cumhurbaşkanının yetkisi var,
yüzde 5 düşürebilir yani yüzde 25 oranında düşürebilir,
çıkarabilir. Böyle bir yetki olur mu? Krallarda yok bu yetki. Bu,
Cumhurbaşkanı için de doğru bir şey değil. Bu,
istikrarsızlığı gösteren bir durumdur. Yüzde 25
oranında indirilip çıkarılabilen bir kurumlar vergisi oranı
istikrarsızlığı gösterir, güven vermez ki. Bunların
hepsini düşünmemiz gerekir.
Tabii ki reform yapacağız ama önce bu
zihniyette reform yapılması lazım, düşüncemizi
değiştirmemiz lazım. Tabii ki birçok şey önemli yani mesela
nevzuhur siyasetçi midir artık bürokrat mıdır bilmiyorum
-siyaseti buranın yapması lazım ama bürokrat olarak
yapıyorlar- mesela Sayın Fahrettin Altunun birkaç yerden eşi ve
kendisi maaş alıyor. Bunların da düzeltilmesi, bunların da
reform konusu edilmesi lazım. (CHP sıralarından
alkışlar) Hemen her konunun reforma tabi tutulması lazım.
Türkiyenin mali kurumlarıyla ve mevzuatıyla düzgün bir ülke
olması lazım, güven veren bir ülke olması lazım tabii ki
ama önce bu zihniyetin değişmesi şarttır.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Doğru değil
bu.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bülent Bey,
İstanbul Belediyesindekileri de söylüyor musunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Hepsinin
düzelmesi lazım, hepsinin düzelmesi lazım, ne yanlışsa
hepsinin düzelmesi gerekir tabii ki.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Eksik
söylüyorsunuz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Anayasa
Mahkemesi üyeleri, yüksek mahkeme üyeleri diyebilmeliler ki: Ben
alanımın en iyisiyim, layığım, liyakatliyim, onun için
ben buraya geldim. Falan partinin başkanının takdiriyle
gelmedim. Mesleğimin en iyisi olduğum için, yıllardan beri
kendimi ispat ettiğim için buradayım. Bunlar olursa işte o
zaman reform olur.
Değerli arkadaşlar, reformun bir de
farklı bir ayağı var, bu da çok önemli. Şimdi, reform
yapıyorsak değerli bakanların farkında olması
lazım; çağımızda, özellikle bu pandemi sonrası küresel
entegrasyonlar çok önemli hâle gelmeye başladı. Bakın, geçen ay
İngiltere ve Japonya çok önemli bir ticaret anlaşması
yaptı, serbest ticaret anlaşması. Yine geçen ay RCEP anlaşması
yapıldı; 15 Uzak Doğu ülkesi bir araya geldi, bu RCEP denilen
entegrasyonu oluşturdular. Sekiz yıldan beri görüşmeler devam
ediyordu, 2,1 milyar kişi bu RCEPe dâhil şu anda ve dünya yurt içi
hasılalarının yüzde 30u dâhil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bakın, Avrupa Birliğinden
uzaklaşıyoruz; NAFTA Kuzey Amerikada kuruldu, RCEP Uzak Doğuda
kuruldu; biz dışarıda kaldık, biz Araftayız. Biz
neredeyiz? Araftayız; idare etmiyoruz, Arafta kaldık. Bu
entegrasyonlar içerisinde de yeni dönemde yeni ticaret zihniyetiyle
olmamız gerekiyor. Bunları yapamazsak reform yapmanın hiçbir
anlamı yok maalesef. Türkiye, NATO dâhil olmak üzere, birçok konuyla
ilgili olarak maalesef Arafta.
Reform konusunda, kısaca, Millî Savunma
Bakanlığı için de bir şeyler söylemek istiyorum. Özellikle
Millî Savunma Bakanlığında sağlık konusunda,
yargı konusunda sıkıntılar var; bunların düzeltilmesi gerekir.
Sayın Bakanın da bu kanıda olduğunu biliyorum ama şu
anda müttefik ülkelerle sorun yaşayan, NATOyla -biraz önce
söylediğim gibi- sorun yaşayan bir ülke durumundayız. NATOnun
bu dönem belirlenen yeni hedefleri var; Çin, Rusya, siber savaşla mücadele
ve terörizmle mücadele gibi. Bunların Türkiye tarafından daha
farklı bir şekilde ele alınması lazım.
Özellikle bu dönemde, AK PARTİ döneminde tek
bir savaş uçağı alınmadı ve ihtiyaç olunan tank
ihtiyacının da çok altında tank alındı maalesef.
Şu anda Kara Kuvvetlerimiz de Hava Kuvvetlerimiz de bu bakımdan çok
zayıf maalesef. Bu alanların bir an önce giderilmesi, tamir edilmesi
lazım.
Evet, bu vesileyle herkese saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Rafet Zeybek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün
Türkiye'de yargının çok ciddi sorunları var. Bu anlamda,
Sayın Cumhurbaşkanının ve Sayın Adalet
Bakanının yargıda reform yapılacağını
söylemesini önemsiyoruz ama gerçekten yapılacak olan bu yargı reformu
Türkiye'de yargıyı bağımsız ve tarafsız
yapamayacaksa hiçbir anlamı yoktur.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz
biliriz, devletin temeli adalettir, adaletin temeli de yargıdır,
yargının temeli de bağımsız Hâkimler Savcılar
Kuruludur. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer
bağımsız bir yargı istiyorsak, yargıda reform yapmak
istiyorsak Hâkimler Savcılar Kurulunun yapısının derhâl
değiştirilmesi gerekir, evet, derhâl, hiç gecikmeden
değiştirilmesi lazım.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, gerçekten, bu ülkede adalet isteniyorsa, Yargı
bağımsız ve tarafsız olsun. deniyorsa iki hareketi yapmak
zorundayız: Bir, evet, biz gerçekten adalet isteyeceğiz,
yargının bağımsız ve tarafsız olmasını
isteyeceğiz, buna inanacağız ve bu inançla bunun gereklerini
yerine getireceğiz. Hem siyaset yapıp hem yargıyı dizayn
etmeye kalkarsanız ne kadar yargı reformu yaparsanız yapın,
ne kadar yasal değişiklik çıkarırsanız
çıkarın hiçbir sonuç elde edemezsiniz. İkincisi, evet, yasal
düzenlemelerdir. Bu yasal düzenlemelerde mutlaka anayasa
değişikliği şarttır, Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Kanunu değişmelidir ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu
değişmelidir. Eğer bu değişiklikleri yapamazsak,
Sayın Adalet Bakanımız, yargı reformu için hiç boşuna
kendinizi yormayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, 2009 yılında iyi niyetle bir yargı reformu
paketi hazırlandı. 2011 yılında, 2012 yılında ve
2013 yılında bu reform paketlerinin gereği için yasal
düzenlemeler yapıldı ama 2014 yılında o zaman AK PARTİ
Genel Başkan Yardımcısı olan Adalet Bakanımız
Sayın Abdulhamit Gül bir konuşmasında Öncesinde yargıya
güven yüzde 60-70ken bugün yargıya güven yüzde 20nin altında.
demiştir. O 3 tane reform hiçbir sonuç değiştirmedi. Ne
değiştirdi sonucu? 2010 yılında yapılan anayasa
değişikliği, 2 maddesi. Biliyorsunuz, 2010 yılı
anayasa değişikliğinde 27 madde vardı; 2si, birisi
Hâkimler ve Savcılar Kurulu -o zaman Yüksekti- birisi de Anayasa
Mahkemesi. 25i hiç sorun değildi, 2 madde Türkiyede yargıyı
çökertti.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Siz Anayasa
Mahkemesine götürdünüz, siz iptal ettirdiniz.
RAFET ZEYBEK (Devamla) İptal edilmese çok
daha farklı olurdu, 2014ü de alırdı HSYK, merak etmeyin.
Bu yanlışı gördük, bu yanlış
görüldü, hepiniz gördünüz, bu kez 2017de Anayasayı tekrar
değiştirdik; o zaman belli cemaatlere, gruplara teslim edilen
yargıyı bu sefer yürütmeye teslim ettik. Ne değişti?
İnanın, hiçbir şey değişmedi ve değişmez
değerli arkadaşlarım, değişmez. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunun için yargının
bağımsızlığını ve
tarafsızlığını içtenlikle isteyin diyoruz. Gelin,
bunun için derhâl anayasa değişikliğini, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu değişikliğini, Hâkimler ve Savcılar
Kanunu değişikliğini gerçekleştirelim, reform yapalım.
Biz de katkıda bulunalım. Bakın, Türkiye Barolar
Birliğinin, Antalya Barosunun Adalet Bakanına önerdiklerinin
başında Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısı
değişsin. deniyor. Bunu toplum da istiyor. Buna bu Meclis, milletin
istediği bu isteğe eğer bu Meclis gözünü yumarsa bu millete
ihanet etmiş olur. (CHP sıralarından alkışlar) Bunun
için, arkadaşlar, Kaboğlu Hocamız geniş bir
çalışma yaptı, bütün kesimlerle görüştü. Bu üç kanunla
ilgili anayasa değişikliği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Kanunu değişikliği, Hâkimler ve Savcılar Kanunu
değişiklikleriyle ilgili önerilerimizi hazırladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RAFET ZEYBEK (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Elbette sizin de önerileriniz olacak, başka
siyasi partilerin de olacak. Gelin, samimiyseniz, bütün bu önerileri
toplayalım, bir komisyon kuralım, bu milletin
yargısını millete teslim edelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına üçüncü söz talebi Sayın Tufan Kösenin.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ben de. Sayın Bakanlara ve Bakanlığın
kıymetli bürokratlarına da hoş geldiniz diyorum. Umarım
bütçemiz ülkemize hayırlı olur.
Değerli arkadaşlar, ben de Avrupadaki
temsilcimiz Başakşehirin teknik heyetinden Weboya yapılan
çirkin saldırıyı, ırkçı saldırıyı
huzurlarınızda kınıyorum. Bunun yanı sıra bugün
özellikle adalet sistemimizdeki gecikmeden kaynaklanan bir hususa da
değinmek istiyorum. Berkin Elvan vardı; Gezi olaylarında polisin
kapsülüyle yaralanan, devamında da ölen. Davası bugün,
duruşması bugün. Yaklaşık yedi yıl üzerinden
geçmiş olmasına rağmen hâlen adalet tecelli etmemiş, bir an
evvel orada da adaletin tecelli etmesini umuyoruz.
Değerli arkadaşlarım; hukuk reformu
çok zor değil, çok kolay yeter ki niyetler iyi olsun, niyetler doğru
olsun. Arkadaşlarımız hep söylüyorlar HSKnin yapısı mutlaka,
hemen değişmeli eğer bir hukuk reformunun iyi niyetli
olduğuna bizi inandıracaksanız HSKnin yapısını
değiştirin. Sizin buna inandırmanız mümkün değil.
Örnek olsun; şimdi pandemi döneminde yaşıyoruz, çok
hızlı yayılıyor pandemi ama yaklaşık on dokuz
yıllık iktidarınızda keyfîlik ve hukuksuzluk, pandemiden
çok daha hızlı yayılmış ülkemizde. Biraz sonra
örneklerle, kısa kısa örnekleriyle açıklayacağım.
Ben, Sayın Bakanı çok iyi niyetli bulurum,
milletvekilliği döneminden beri beğenirim ama Sayın Bakanın
yapacağı şeyler de çok sınırlı. Onun döneminde,
özellikle bu hükûmet sistemi değişikliğinden sonra onun önünde,
yargı bağımsızlığının önündeki en büyük
engel olan Sayın Cumhurbaşkanının tavırları,
söylemleri var, yargıya bakışı var. Yargıya
bakışı şöyle: Hem referandum süreçlerinde gördük hem daha
sonraki yasal süreçlerde gördük yargıyı bir kere kendisinin eline
pranga vuran bir anlayış olarak düşünüyor ve görüyor. Yani
bağımsız yargı, onun kendi kafasındaki ülke hayali
için bir engel. O, engel olarak gördüğü sürece de, bu
tavırlarını devam ettirdiği sürece de ne reform
yaparsanız yapın ya da ne reform ihtiyacı olursa olsun
yargımızı bağımsız hâle getirme
imkânımız yok diyoruz.
Hep yapılan şu, reform diye
getirdiğiniz şeylerde hep yapılan şu: Yargının bağımsızlığını
sağlamak yerine, yargıya nüfuz etmeye çalıştınız.
Öncelikle, daha evvelinden bu Fetullahçı terör örgütüyle iş
birliği yaptığınız dönemde onların lehine,
bilahare de parti üyesi hâkim ve savcıları mesleğe çok az
puanlarla kabul ederek kendi siyasi anlayışınıza hizmet
ettiniz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
şöyle kısaca birkaç cümle daha söyleyeyim. Az evvel Sayın
Cumhurbaşkanının tavırlarını ve üslubunu,
yargının bağımsızlığı önündeki en büyük
engel olarak söylemiştim. İki tane örnekle bu konuya son
vereceğim. Mesela, Sayın Demirtaş, bir siyasi partinin Genel
Başkanı ve daha sonra da Cumhurbaşkanı adayı olarak
görev yaptı. Hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden
bir karar verildi, hem beraat etmesi gerektiği yönünde hem de hak ihlali
olduğu yönünde. Sayın Cumhurbaşkanı, hemen bir söylemiyle
Biz karşı hamlemizi yaparız, işimizi bitiririz. dedi.
Sanki meslekten hâkim, sanki onun görevi.
Üstelik sen partili bir
Cumhurbaşkanısın, hadi onu da geçtik, sen
Cumhurbaşkanısın, milletimizin birliğini ve
varlığını temsil ediyorsun,
bağımsızlığını temsil ediyorsun, adaletini
temsil ediyorsun. Bu söz, söylenecek bir söz müdür?
Yine, bu sözün devamında hâkimleri izliyoruz,
hâkimlere bakıyoruz: Mesela Rıfat Serdaroğlu eski bakanlardan
birisi; geçenlerde Cumhurbaşkanı hakkında bir açıklama
yapmış, havaalanına giden yoldan çeviriyorlar, alelacele
gözaltına almaya çalışıyorlar, işte,
savcılığa götürüyorlar. Buna benzer onlarca örnek var.
Cumhurbaşkanına yapılan en küçük bir söz, söylem, eleştiri
dahi hemen sabahlara karşı gözaltına alınmaya,
savcılıklara, tutukluluklara yol açıyor ama
Cumhurbaşkanı, barış bildirisini imzalayan akademisyenler
hakkında alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, ruhu kirlenmiş
filan diyebiliyor yani bir sövmediği kalmış, beraat ediyor. Yani
yargının geldiği noktaya, hani hukuksuzluğun ve
keyfîliğin geldiği noktaya örnek olması bakımından
bunları söylüyorum.
Tabii, yargıda Sayın
Cumhurbaşkanına bu konularda yardımcı olanlar ne oluyor?
Bakın, adamın birisi -ismini vermeme gerek yok, herkes biliyor- çok
değil, bir buçuk ay kadar önce, 27 Ekimde Yargıtay üyeliğine
seçiliyor. Yani Yargıtayın en tecrübesiz, en genç yaşı
kaçtır bilmem- üyesi ama adamdaki hadsizliğe bakın ki 17
Aralıkta yapılacak Anayasa Mahkemesi üyeliğine de göğsünü
gere gere aday olabiliyor. Yani hiçbir tecrüben yok senin, oradaki en yeni
Yargıtay üyesisin! Demek ki bir yerlerden destek alıyor, kimden
destek alıyor? Yıllardır bakışlarından anlayarak
mesleğini hizmetine sunduğu Sayın Cumhurbaşkanından
demek ki yetki ve destek alıyor, anladığımız bu bizim.
Kısaca, Sayın Bakandan beklediğimiz
reformları da burada söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
TUFAN KÖSE (Devamla) Öncelikle Sayın
Bakanım, yapacağımız şeylerden birisi: HSKnin
yapısını çok hızlıca değiştirmek
zorundayız, hemen değiştirelim, hiç durmadan. Bu kanun hükmünde
kararnamelerle atılanlar hususu var. Bakın, kesinleşmiş bir
yargı kararı olmaksızın, hatta hiç yargı kararı
olmaksızın, hatta savcılıklarca verilen takipsizlik
kararları olmasına karşın görevlerine iade edilmiyorlar.
FETÖ soruşturmasında meslekten atılan 5 bine yakın hâkim
var, dünyanın hiçbir yerinde olmayan. Bu hâkimlerin verdikleri kararlar
var. Bu kararlara ilişkin öncelikle ve ivedilikle, çok hızlıca
yeniden bir denetleme yapılmalı, denetim yapılmalı. Çok
mağdur insanlar çıktı bunların arasından, her gün
sizlere de geliyordur mutlaka.
Hâkim, savcı alımları
Yani bizim
zamanımızda herhangi bir dönemde parti üyesi olanın dahi
-başvurduğu zamanı söylemiyorum- hâkim, savcı olma ihtimali
yoktu. Şimdi bütün partililer, il başkanı, ilçe
başkanı, kadın kolları başkanı hâkim oldular.
Bunlarla ilgili mutlaka bir çalışma yapılmalı, mutlaka.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hangi
zamandaydı bu?
TUFAN KÖSE (Devamla) 1988de ben hâkimlik
sınavına girdiğimde şeyde yazılıydı orada
Herhangi bir siyasi parti üyesi olan, hâkim alınamaz. derdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) Evet, böyle derdi,
arkadaşlar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) CHP dönemini
söylüyorsun.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Koridorlarda AK
PARTİli avukat bırakmadınız; hepsi hâkim, savcı oldu.
TUFAN KÖSE (Devamla) CHP dönemi, başka dönem
Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bir milletvekili olarak konuşuyorum
değerli arkadaşlar.
Sayın Bakanım, can dostlarımız
var. Onlarla ilgili düzenlemenin de -burada Meclis araştırma önergesi
de görüşüldü, raporlar da çok, 35e yakın da kanun teklifi var-
hayvan haklarıyla ilgili yasal düzenlemenin de acilen, ivedilikle
geçirilmesi gerekir diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, öncelikle
sağlığınıza kavuşup tekrar Mecliste
olduğunuzdan dolayı mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Başkanım, ses
açılmadı.
BAŞKAN Açmadım mikrofonu.
Konu nedir? Onu bir öğreneyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, hatiplerin konuşmasıyla ilgili bir konuyu kayda
geçirmek için müsaade ederseniz 60a göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Mecliste en
çok söz hakkının muhalefette olduğuna, iktidara düşenin
olgunluk olduğuna, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın partisi
izin verirse söylenecek sözü varsa kürsüde söyleyebileceğine,
görüşmeleri saygı çerçevesinde götürmek gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en çok söz hakkı olan,
muhalefettir; iktidara düşen, olgunluktur. Özellikle bütçede iktidarı
dinleyerek kendi yaptıkları icraatlar konusundaki eksiklikleri
önümüzdeki dönem ne şekilde düzeltecekleri konusunda not alması
gereken ve büyük bir saygıyla muhalefeti burada dinlemesi gereken, tam da
iktidarın kendisidir. Sayın Ali Özkaya, eğer partisi izin
verirse kürsüye çıkar, orada söylenecek bir söz varsa söyler.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Her zaman
söylüyorum ki.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Sus ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kendisi ve diğer
arkadaşlarımız, artık, hepimiz, bu Mecliste yeni
değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Birbirimizi saygı çerçevesi içerisinde, birbirimize
tahammül edebileceğimiz yegâne yer, demokrasinin beşiği Türkiye
Büyük Millet Meclisidir. O yüzden Sayın Başkanım,
arkadaşlarımızın bu konuya riayet etmeleri, burada, hatip
olan arkadaşlarımızın kendi fikirlerini,
beyanlarını çok uygun bir şekilde ifade ettikleri de sizin
takdirinizdedir. Bu konuda da sizin desteğinizi rica ediyor, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun geçmiş olsun
dileği için teşekkür ettiğine, görüşmeler
sırasında milletvekillerinin birbirlerine laf atmalarını
engellemenin mümkün olmadığına ama bakanların
konuşmacıları dikkatle dinlediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Ben de, öncelikle, nazik geçmiş
olsun dilekleriniz için teşekkür ediyorum. Emin olabilirsiniz, Sayın
Bakanlar -yürütme burada- bütün konuşmacılarımızı tam
dikkat içerisinde dinliyorlar. Yani, ama, tabii ki, birinci, ikinci ya da
üçüncü, dördüncü, beşinci parti gruplarından milletvekili
arkadaşlarımızın, konuşmacıların ara ara
birbirlerine laf atmaları falan, yani, bu, hep
yaşadığımız bir şey. Bunu engellemek de mümkün
değil ama yürütme, iktidar can kulağıyla dinliyor. Değil mi
Sayın Bakanlarım?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR Evet.
BAŞKAN - Yani, şöyle, biliyorsunuz yeni
hükûmet sistemi içerisinde artık ana muhalefet falan demiyoruz; birinci
parti, ikinci parti, üçüncü parti
Ben değerlemeyi o şekilde yapmak
durumundayım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Turan Aydoğan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, sayın hazırun
hoş geldiniz.
Size bir annenin feryadını
okuyacağım: Çocuğumun elini kolunu bağlayıp dövdüler.
Ben ağladığımı duymasın diye
dudaklarımı ısırarak dinledim çocuğumu. Elini kolunu
bağlayıp dövdüler. Benim de burada elim kolum bağlı,
çocuğumun yaralarına merhem veriyorlar mı bilmiyorum. Daha yeni,
sosyal medyada trend topic olmuş Silivride
işkence var. diye. Bu hanımefendi, Silivride hükümlü Muhammet
Taşın annesi. Bir başka genç çocuk daha, o da yine aynı
feryatta bulunuyor: Tunahan Kurt.
Sayın Bakanım, bu olay gündemde, haberinizin
çoktan olması gerekiyor idi, olmadı ise ben Türkiye Cumhuriyetinin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir vekili olarak burada, halkın huzurunda
bu olayı size ihbar ediyorum. Sosyal medyada dünden beri trend topic
olmuş Silivride işkence var. ifadelerini kamuoyunun önünde ya
aklamak zorundasınız ya da cezalandırmak zorundasınız.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkeye böyle bir
karanlığı yaşatamazsınız ama bunun kaynakları
var; Türkiye, tercihlerini değiştirmeye başladı. Türkiye'de
ilginç bir 90lı yıllar özlemi birdenbire önümüze düştü. Otuz
yıl öncesinin iflas etmiş fikriyatını tekrar Türkiye'nin
önüne teslim olmuş bir pozisyonla sokuyorsunuz. Buradan çıkmamız
lazım, buradan çıkmamız lazım; Türkiye'ye aynı
şeyleri tekrar yaşatmayın. Unutmayın ki sizi iktidara
taşıyan, o 90lı yılların işkenceleriydi,
haksızlıklarıydı, hukuksuzluklarıydı,
eşitsizlikleriydi; yaşatmayın Türkiye'ye bir daha bunları.
(CHP sıralarından alkışlar)
Ha, dener misiniz? Deniyorsunuz. Yaşatabilir
misiniz? Allah yolunuzu açık etsin, gidicisiniz,
yaşatamazsınız. Geleceğiz, Türkiye'ye eşitliği,
kardeşliği, adaleti, hukuk devletinin tadını kana kana kana
içireceğiz. Sayın Genel Başkanımızın çokça ifade
ettiği Şirazinin bir lafı var: Dünyanın bütün nehirleri,
adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.
O nehir biz olacağız, akacağız, akacağız,
akacağız; bu topraklardaki bütün kadim uygarlıkların
insanları barış ve kardeşlik içinde yaşayacak.
Siz ne yaptınız? Siz gayet iyi niyetli
olarak bir reform ifadesini sahaya taşıdınız, birdenbire
ortaklığınız çatlar hâle geldi. Arkasından Türkiye'de
tehditler havada uçuşur hâle geldi. Bu 90lı yıllar diye ifade
ettiğim tablonun ayak seslerini partinizin içinde de duyar hâle geldik ve
partinizin kurucularından birini linç ettiniz.
Sayın Bakanım, reform lafını
önce siz söylemiştiniz; bence güzel bir söz. Reform yapılacaksa sizin
yıktıklarınızın üzerine yapılacak, onu siz
yapamazsınız, onu gelir biz yaparız. Ama iyi niyetli, destek
olalım tabii, güzel şeyler yapacaksanız elinizden tutalım,
getirin o güzel yasaları buradan geçirelim. Ama reform sadece bir yasa
meselesi değil, reform bir zihniyet meselesi. (CHP sıralarından
alkışlar) Reform bir zihniyet meselesi, Anayasa Mahkemesinin kararlarına
uymayan hâkimlerle reform yapamazsınız. Grup Başkan Vekilimizin
ayaklı gladyatör, seyyar gladyatör dediği 14. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanıyla da yapamazsınız bunu. Az önce burada
sevgili dostumuz Çorum Milletvekilimizin söylediği kariyer
meraklısı, hastalıklı isteklerle de yapamazsınız.
Reform; bir irade meselesidir, bir duruş meselesidir, bir ilkesel
meseledir, bir toptan kapsayıcılık meselesidir, sizin
dışınızdakileri de var sayma meselesidir.
Dün akşamdan beri ırkçılığa
karşı bir söylem var. Avrupa, faturasını ödedi, Paris
Saint-Germain Takımı, hemen refleks verdi. Hepimiz karşı
olmamız gerekiyor, insanlık suçudur ama burnumuzun dibinde de
insanlık suçları işleniyor. Niye karşı
olamadınız? Niye dilsiz şeytansınız? Niye sesiniz
çıkmıyor arkadaşlar? Ama ben size söyleyeyim; burnunuzun dibindekileri
görmediğiniz sürece yani Cumartesi Annelerini görmediğiniz sürece
yani KHKlileri görmediğiniz sürece yani bu ülkede feryat eden
yoksulları görmediğiniz sürece
ERKAN AKÇAY (Manisa) Diyarbakır Anneleri
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Diyarbakır Analarından da bahset, Diyarbakır Analarından!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
yani bu ülkenin bir
bölgesindeki bütün halkın iradesini yok sayıp kayyumlarla idare
etmeye devam ettiğiniz sürece
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Diyarbakırı da gör bir defa!
TURAN AYDOĞAN (Devamla)
yani, yani, yani
sizin bu baskıcı, totaliter, otoriter mantığınız
devam ettiği sürece siz bunları göremezsiniz, bunları ancak biz
görürüz. Bunları ancak biz görürüz, Diyarbakır Anneleri dâhil olmak
üzere. (CHP sıralarından alkışlar) Çifte standartlı
olmayacaksınız hem Cumartesi Annelerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir ek süre vereceksiniz galiba.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Hem Cumartesi Annelerini
hem Diyarbakır Annelerini hep beraber görmemiz gerekiyor. Ama siz
sınıfta kaldınız; bu, sizin işiniz değil, siz
emekli oldunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Terör
nereden geliyor, biliyor musun Diyarbakır Analarının
gösterdiği zulmün adresini?
TURAN AYDOĞAN (Devamla) Biliyorum.
Siz ne olacaksınız biliyor musunuz?
Sayın Genel Başkanımızın burada söylediği gibi
kendinize bile hesap veremeyeceksiniz, emekli olup bu Meclisten gideceksiniz.
Sizin yerinize pırıl pırıl insanlar gelecek ve bu ülkeyi
çok da güzel yönetecekler. (CHP sıralarından alkışlar) Ama
ne yaptınız? Ama ne yaptınız? Kurşun asker
lafına çok takıldınız ya Sayın Genel
Başkanımızın, kurşun yargı da
yarattınız. Buradan yargının o yürekli
insanlarını tenzih ediyorum, çok kaliteli insanlar var yargıda
onlara sesleniyorum: Ne olursunuz, biliyoruz, kan kusuyorsunuz,
kızılcık şerbeti içiyorsunuz. Biraz daha tahammül edin, çok
lazımsınız, bugün de lazımsınız, yarın da
lazımsınız. Yanınıza monte edilmiş olan
kurşun askerler, sizin yanınızda hiçbir değer
taşımıyor. Hep beraber bu ülkeyi aydınlık, müreffeh,
güzel bir geleceğe hazırlayacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) - 90lı yıllar bitti; 90lı yılları çok
beklersiniz.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 90lı
yıllara dönün siz, dönün. Bizim işimiz yok.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) O
yıllarda işte Moğultay vardı, Seyfi Oktay vardı,
biliyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) O yıllarda
katiller vardı, mafya vardı. Yine getirdiniz. Mafya vardı,
katiller vardı, siz getirdiniz
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; bütçe görüşmeleri bir maraton, uzun sürüyor.
İstiyorsanız
Benim için sorun değil ama yorulursunuz yani
birbirimizi yormadan süreci götürelim.
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sataşmadan kaynaklı söz taleplerimizi şimdi mi
değerlendirebiliriz, yoksa gruplar adına konuşmalar bittikten
sonra mı?
BAŞKAN Hayır, grupların söz
taleplerinin tamamı karşılandıktan sonra, her bir siyasi
partinin grubunun söz talebi karşılandıktan sonra bütün
sataşmalara sadece bir sefer olmak üzere iki dakika kürsüden, isteyenlere
söz vereceğim, Grup Başkan Vekillerimize.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum, bu prensibe uyacağız ancak izin verirseniz
60a göre bir dakika söz istiyorum.
BAŞKAN 60a göre yerinizden veriyorum,
buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Turan Aydoğanın, 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
hatibin ağır eleştirilerini dediğiniz gibi prensibimize
uyarak sonra cevap vereceğiz ancak özellikle Silivride bir mahkûma büyük
bir işkence yapıldığı iddiasıyla ilgili şunu
demek isterim: Tabii ki konunun muhatabı olan yürütme adına
Sayın Bakanımız, akşam konuşmasında cevap
verecektir fakat bu, yürütmenin ötesinde bir anlayış meselesi. Biz AK
PARTİ olarak işkenceye sıfır tolerans diyerek iktidar
olmuş bir ekibiz. Dolayısıyla dün bu işin nasıl
olduğuna baktığımızda Sayın Savcı
açıklamasında 2 mahkûmun birbiriyle yoğun kavgasından
kaynaklı bir sıkıntı olduğunu ifade etmiştir.
Dolayısıyla, burada sosyal medyadaki her iddianın Meclis gibi
önemli bir kurumun kürsüsünde alelade bir ifadeyle
kullanılmasını doğru bulmadığımızı
ifade etmek istiyorum Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul)
Avukatlarıyla görüşün kardeşim. Dövmek mi lazım, birbiriyle
sürtüşenleri dövmek mi lazım?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kardeşim
diyeceğine, bağırma.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, üslubunuz
üslup değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu nasıl bir iş
Sayın Başkan ya?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, sizin de üslubunuz üslup değil!
BAŞKAN Kusura bakmayın, üslubunuz üslup
değil.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sizinki de
üslup değil!
BAŞKAN Lütfen oturun, lütfen...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmaya cevap
vermiyoruz, Aydoğan devam ediyor.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, oturun
lütfen.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Oturun.
diyemezsiniz bana Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayağa kalk o zaman!
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına 5inci söz, Sayın Zeynel Emrenin.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçe üzerinde
konuşacağız ancak yargının bütçesine ilişkin
konuştuğumuzda salt rakamlar üzerinden bir değerlendirmenin,
içinde yaşadığımız yargı düzeni içerisinde çok
sığ ve gereksiz olacağı kanaatindeyim. O nedenle, ben
Türkiyedeki yargıya ilişkin düzeltmemiz gereken 3 temel
başlığa değinmek istiyorum:
Birincisi, Türkiyede kişiye özel hukuk var;
olması gereken, herkese eşit hukuk. Bununla ilgili çarpıcı
bir örnek vereceğim. Bakın, geçtiğimiz gün İstanbuldan bir
hanımefendi aradı -anlattığım bu olaya ilişkin
dosyayı Sayın Adalet Bakanına da ilettim- ve dedi ki: Benim
annem, Instagramda sizin Grup Başkan Vekiliniz Özgür Özeli takip
ediyor. E? Grup Başkan Vekiliniz kendi Instagram hesabında bir
televizyon programına ilişkin bir paylaşım yapıyor,
kısa bir kesit. Orada Fahrettin Altuna ilişkin bir eleştiri
var. Peki. 80 yaşındaki annem de oraya Instagram oranın
altına Yeter sömürdünüz. yazıyor. Tamam, ne var bunda? Evi
polisler basıyor. Fahrettin Altun şikâyetçi, hakaretten
şikâyette bulunuyor. Polisler eve geliyor, 80 yaşında
kadın;. diyorlar ki çocukları Ya, bunu adliyeye götürmeyin.
Kalıtsal hastalıkları var, Covid salgını var. Hiç
olmazsa burada ifade versin. Haklısınız. diyorlar. Teyze,
biz bir savcıya soralım. İzin verirse senin ifadeni burada
alalım. Savcı izin vermiyor, adliyeye götürüyorlar ve adliyede
ifadesini alıyor. Asliye Ceza Mahkemesinde savcı, hakaretten ceza
istiyor, 125in bütün maddelerinden ceza istiyor. Şimdi, değerli
arkadaşlar, işte kişiye özel hukuk dediğimiz bu. Bu ifadede
bir hakaret yok. Bu Parlamentodaki -bakın ayrım yapmıyorum- AK
PARTİ milletvekilleri de bundan, böyle bir ifadeden şikâyetçi olsa,
belki orada da dava açmayacaklar ama saray kaynaklı bir kast sistemi
oluşmuş ve oradaki herkese her şeye özel muamele! (CHP
sıralarından alkışlar) Deniyor ki, bakın
Biz çok
meraklı değiliz. Bana ne ya İletişim Başkanından!
Benim muhatabım bile değil ama seçilmemiş, oturmuş bir adam
orada her şeye cevap veriyor. Sanki Genel Başkanınız da o!
Muhalefet Lideri konuşuyor, o cevap veriyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Görevi o.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Efendim, fazladan maaş
alıyor, diyor ki Ben hayır yapıyorum. Kardeşim kendi
maaşınla yap hayrı. Var mı böyle bir şey? Türkiyede
hayır yapacaksa vatandaşımız, buyursun yapsın. Herkes
kendi maaşıyla yapıyor, hayır için kime ekstra maaş
veriyorlar Türkiye Cumhuriyetinde? (CHP sıralarından
alkışlar) İşte kişiye özel hukuk budur.
Mevcut Anayasayı -beğeniriz
beğenmeyiz- değiştirene kadar uygulamak zorundayız. Mevcut
Anayasayı uygulamak zorundayız. Anayasa Mahkemesi kararları
kesin, uygulanmıyor. Yargıçlar da bunu uygulamıyor. AİHM
kararları bağlayıcı -Anayasa madde 90 açık-
uygulanmıyor. Peki, ne yapacağız arkadaşlar? Bu ekonominin
yansımaları, yargıyla ilintili problemler nedeniyle vatandaşa
yansıdığında ikide bir Hukuk reformu
Ya, on sekiz
yıllık bir iktidar daha neyin reformunu yapacak? Ben size söyleyeyim:
12 Eylül 2010 yılında ve 16 Nisan 2017 tarihinde anayasa
değişikliğiyle yargı
bağımsızlığını yok ettiniz, hukuk devletini
yok ettiniz; AYMnin ve AİHMin beğenmediği kararları
uygulamadınız, parti örgütündeki avukatları yargıç
yaptınız, tarafsız ve sorumsuz Cumhurbaşkanı için
getirilen Cumhurbaşkanına hakaret düzenlemesiyle tüm muhalefet
üyelerine davalar açtınız, tahliye kararı olan
sanıkları tahliye etmeden yeniden tutukladınız,
medyayı baskı altına aldınız; ekonomi iflas
noktasına gelince de Hukuk reformu
Reform için yapısal
değişikliklere ihtiyaç var. Biz reform yapıyoruz. Peki, ne
yapıyorsunuz arkadaşlar? Yani somut bir şey söyleyebilir
misiniz?
Bakın, Erdoğan 2018de ne diyor, 12
Haziran 2018: 24 Haziranda bu kardeşinize Başkanlığı
verin; ondan sonra, şu faizle, dövizle, bununla, şununla nasıl
uğraşılır, göreceksiniz. Gördük mü arkadaşlar,
nasıl uğraşıldı? (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, ne olmalı? Böyle tali işlerle
uğraşmayalım, gerçek anlamda hukukun
tarafsızlığını ve
bağımsızlığını sağlayacak yargı
reformu yapmamız lazım. Geçen yargıya ilişkin düzenleme,
OHAL altında geçen düzenleme
Defalarca söyledik, bakın, birçok
ülkede OHAL altında ve sıkıyönetim altında anayasa
değişikliği yapamazsınız; Arnavutlukta
yapamazsınız, Gürcistanda yapamazsınız, Belçikada
yapamazsınız, İspanyada yapamazsınız, Litvanyada
yapamazsınız, Portekizde yapamazsınız, Ukraynada
yapamazsınız; say say bitmez ve mesela, anayasa
değişikliğini de öyle, yönetmelik değiştirir gibi
yapıyorsunuz, onu da yapamazsınız. Norveçte bir parlamento,
anayasa değişikliğini ilk üç yılda görüşür, eğer
değişiklik gerçekleşirse, yeni gelen seçim sonrasındaki
parlamento ilk üç yılında onu yasalaştırırsa, o anayasa
değişikliği referandumdan evet almak kaydıyla
yürürlüğe girer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Danimarkada da benzer; bir
parlamento, eğer ki anayasa değişikliği yaparsa, bir dahaki
dönem yeni seçilen parlamento, anayasa değişikliği yapması
durumunda
Sayın Başkan, çok kısa bir
BAŞKAN Yok, teşekkür ediyorum,
tamamdır.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Ve bu, şunu gösteriyor
değerli arkadaşlar, ciddiyeti gösteriyor.
BAŞKAN - Sayın Emre, ilave süreniz de
doldu, teşekkür ediyorum.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Bitiriyorum.
Biz, mevcut bu ucube düzeni
değiştirmediğimiz sürece yargıya ilişkin hiçbir
şeyi de düzeltemeyiz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına şimdi de Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.
Sayın Tanrıkulu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şunu ifade edeyim öncelikle:
Başakşehirli Weboya karşı yapılan ırkçı
saldırıyı ben de kınıyorum ama yıllardır
Amedspor Türkiye'nin her yerinde ırkçı saldırıya maruz
kalıyor. Keşke bu ortak tepkiyi Amedspora yapılan
ırkçı saldırılar karşısında da
gösterebilseydik. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Bu
notu da buraya düşmek istiyorum.
Değerli dostlarım, biraz önce Turan
Aydoğan, Silivrideki işkenceden bahsetti. Dün gece saat 11.40ta
annesi beni Kayseriden aradı, tam yedi dakika boyunca ağladı.
Sayın Bakan, telefonu bende var, isterseniz veririm size, siz de ararsınız.
Şunu söyleyeceğim: Sizler, yani bu işkence iddiaları
konusunda, yaşam hakkı ihlalleri konusunda savcıların,
valilerin, kolluğun açıklamalarına kuşkuyla
bakmadığınız sürece bunları önleyemezsiniz.
Dolayısıyla Savcı bunu söylemiş, vali bunu söylemiş,
böyledir. dediğiniz sürece önleyemezsiniz. Buna bu şekilde
bakmalıyız öncelikle.
Sayın Millî Savunma Bakanı burada. Çok
ağır işkence iddiaları var, yaşam hakkı ihlalleri
var. Daha yakın zamanda bakın, Vanın Çatak ilçesinde bundan bir
ay kadar önce helikopterle gözaltına alınan 50 ve 60 yaşlarında
2 tane köylü; birisi daha sonra öldü, diğeri çok ağır
yaralandı, linç edildiği iddiası var. Bu iddiayı çok iyi
bir biçimde milletvekilimiz Ahmet Şık ortaya koydu. Şimdi,
Hükûmetiniz acaba bu ağır yaşam hakkı ihlali konusunda
bugüne kadar bir kelime söyleyebildi mi, bir kelime? Ne oldu? Soruşturmaya
gizlilik kararı getirildi, 4 gazeteci gözaltına alındı.
Daha yakın zamanda, geçen hafta, Hakkârinin
Derecik ilçesinde 16 yaşındaki bir gencin, yargısız infazla
yaşamına son verildi. Savcılığın ve Valiliğin
açıklaması var: Sözlü uyarıldı, uyarılara cevap
vermediler, sonra havaya açılan ateş sonucu yaşamını
yitirdi. Ya, bu çocuk kuş mu, havada mı uçuyor? Bakın, bunlar
çok ağır insan hakları ihlalleri ve sizlerden tek kelime
gelmedi, tek kelime. Bunlar orta yerde durduğu sürece
inandırıcı olamazsınız.
Daha yakın bir olay: Bakın, Polis Memuru
Barış Göl geçen hafta Maraşta şehit edildi, bir cinayet
şüphelisini yakalarken. Bütün polis camiasına ve ailesine
başsağlığı diliyorum ama şurada şu olay var;
bakın, gözden kaçırmayalım: Bir cinayet zanlısına
operasyon yapılırken bir polis memuru nasıl şehit olur,
nasıl olur? Bu operasyon nasıl bu şekilde yanlış
planlanır? Polislerin canı bu kadar ucuz mu? Neden Maraş Emniyet
Müdürüyle ilgili, bu polisin yanlış bir operasyon sonucu
yaşamını yitirmesinden dolayı bir soruşturma
başlatmadınız?
Dahası var; gözaltına alınan bu
zanlı, arabada işkence görüyor -görüntüleri var, polisler
tarafından paylaşılmış- ve bu zanlı, sağlam
bir şekilde gözaltına alınan bu zanlı, gözaltında
yaşamını yitirdi. Bakın, bu çok ağır bir
şey, çok ağır. Gözaltına alınan, bir polisi şehit
eden bir zanlı, sağ alınan bir yurttaş -zanlı,
sanık, katil neyse- yaşamını yitirdi. Bakın, bu
konularda bir şey söylemezseniz inandırıcı
olamazsınız. Nasıl öldü? Çıkın, açıklayın.
Evet, katil; ölmesi mi lazım, infaz mı edilmesi lazım?
Bakın, bunun gibi, gerçekten çok ağır olaylar var.
Yargıyla ilgili bir şey söylemiyorum,
arkadaşlarım paylaştılar. 14. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanı orada durduğu sürece siz yargı konusunda
inandırıcı olamazsınız. Selahattin Demirtaş,
Osman Kavala, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen, AİHM
kararına rağmen cezaevinde kaldığı sürece yargı
konusunda inandırıcı olamazsınız. Göz bebekleriniz
Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılarını terfi
ettirecek Yargıtaya atadıktan sonra onlara yer açıp Anayasa
Mahkemesi üyeliğine, HSK üyeliğine atamak için yol açarsanız
inandırıcı olamazsınız. Dolayısıyla, bu
kadar çok ağır insan hakları ihlallerine imza atmış bu
başsavcıları, bu prensleri, bu oligarkları bu şekilde
koruyarak inandırıcı olamazsınız. Bakın, daha
yeni yapılan araştırma var, çok daha yeni, Metropoll
araştırma şirketinin. Yapacağınız yargı
reformuna güven sıfır neredeyse. Yurttaşlarımızın
yüzde 60ı güvenmiyor. Neden güvenmiyor? On sekiz yıldır
inandırıcılığınızı yitirdiniz.
Türkiyenin her yerinde çok ağır sistematik, yaygın insan
hakları ihlalleri var ve cezasızlık var, bunları
koruyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla, Sayın Bakanın iyi
niyeti bunları önlemeye yetmez. Hangi reformu yaparsanız yapın
bir adım atamazsınız ve muhataplarınız
bakımından inandırıcı olamazsınız. Çünkü
rejimi değiştirdiniz, denetim mekanizmalarını ortadan
kaldırdınız. Bu rejim, artık hukuk devleti rejimi
değil, parlamenter rejim değil, tek bir insanın yetkisiyle
donatılmış bir otokrasidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Otokrasi de ancak baskıyla ve zulümle ayakta kalır. O nedenle, ne yaparsanız
yapın bu rejim değişmediği sürece
Bu baskılarla ancak
ayakta kalacaksınız ama şunu da bilin, bütün bu baskılara
karşı direneceğiz ve dayanışmayla, mücadele ederek
Türkiyede demokrasiyi sizlere rağmen inşa edeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Alpay Antmen.
Buyurun Sayın Antmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALPAY ANTMEN (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; adaletin bütçesini konuşuyoruz ama sayenizde bu güzel
ülkede ne adalet kaldı, ne hukuk. Zaten yargının
başına ne geldiyse 12 Eylüllerde geldi. Yargı 12 Eylül askerî
darbesiyle nasıl vesayet altına alındıysa 12 Eylül
referandumunda da yatağa bağlı bir hasta hâline getirildi.
Bakınız, 2010 yılının Şubat ayında bir anket
yapılıyor, yargıya güven burada yüzde 65 çıkıyor, 2010
referandumundan sonra 22 Kasım 2012de yapılan aynı mahiyette bir
ankette yargıya güven sadece yüzde 5, şimdi Merkez
Bankasının rezervleri gibi maalesef ekside. Bugün böyle bir gerçeklik
varken ben meslektaşlarım olan değerli hukukçu AKP
milletvekillerini anlayamıyorum. Ortada hukukçu olmayan insanların,
hatta çocukların dahi kolaylıkla kavrayabileceği karanlık
bir tablo varken niye susuyorsunuz arkadaşlar, kafanızı niye
kuma gömüyorsunuz? Siz milletin vekilisiniz, lütfen müdahale edin.
Bakın, yargı bugün saraya
bağlanmıştır, kendi başına karar vermemesi
istenmektedir, kendi başına karar verememektedir. Bazı
başsavcılar adalet isteyenlere başsavmacı, iktidarın
çuvalladığı işlerde ise başsıvamacı oldu.
Hâkimler derseniz bazıları sadece iktidarın ne istediğine
hâkimler, gözleri kulakları sarayda.
Değerli milletvekilleri, adalet mülkün
temelidir. Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak
devamından söz edilemez. Siz ne yaptınız? Sayenizde
vatandaşta Adalet mülkün değil; malın, mülkün temeli.
görüşü hâkim olmaya başladı. Böyle giderse ülkeyi mafyaya teslim
edeceksiniz dedik, dinlemediniz. Ne oldu? Mafya kendini devlet olarak görmeye başladı.
(CHP sıralarından alkışlar) Mafya
artığının biri, Genel Başkanımız Sayın
Kemal Kılıçdaroğlunu tehdit etti, hiçbiriniz
kınayamadınız, üstüne bir de iktidarın küçük
ortağı ona sahip çıktı. Bu yetmedi, Aydının
Kuşadası ilçesinde bir vatandaş mafya artığına
hakaret ettiği için önce gözaltına alındı, ondan sonra
tutuklandı. Bundan hiç utanmadınız mı? (CHP
sıralarından alkışlar)
Aslında bugün adaletin iki temel sorunu
vardır: Biri yargıya hükmetmeye çalışan saray, diğeri
saray karşısında el pençe duran birtakım bazı
hâkimler. Adalet reformu gündemde. Sayın Adalet Bakanının
niyetinden şüphemiz yok ama hâkimler ve yargı tarafsız ve
bağımsız olmadan, hâkimler liyakatli olmadan seçilmeden
boşuna reform yapmayın, hiçbir şey düzelmez, değişmez,
değişmeyecek.
Değerli milletvekilleri, ben bir milletvekili
olarak, bu elimde tuttuğum Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına
sadakatten ayrılmayacağıma ve bağlı
kalacağıma yemin ettim. Buna uymayacağım. diyebilir
miyim? Ne ben, ne siz demezsiniz ama kendini Anayasanın üstünde gören,
Anayasaya bağımlılık yemini eden bir hâkim Akın
Gürlek ne yaptı? Ben Anayasa Mahkemesinin kararını
tanımıyorum. dedi, Anayasayı açıkça ihlal etti, ona ne
yaptınız? Hâlen görevde. Anayasa Mahkemesinin kararını
tanımayan Akın Gürlek yeni Zekeriya Öz olma yolunda. FETÖnün
sözünden çıkmayan Zekeriya Öze zırhlı arabasını veren
Sayın Cumhurbaşkanı sanıyoruz bu adama da zırhlı
bir uçak verir, nasıl olsa sarayda uçaklar çok.
Sayın milletvekilleri, kendi
atadığınız FETÖcü hâkimler, şanlı ordumuza
tuzaklar ve kumpaslar kurup 15 Temmuz hain darbe girişiminin
yollarını döşediler. General yaptığınız
vatan hainleri askerî darbe yapmaya kalktılar ama siz hâlâ bunlardan tek
bir ders almadınız, kandırıldınız ama bari bir
ders alın. Bakın, dedik ki: Liyakati getirin, yargıda
yandaşlık, tarikat, cemaat olmaz. Siz ne yaptınız? AKP il
ve ilçe teşkilatlarında çalışan avukatları hâkim ve
savcı yaptınız. Çeşitli tarikat, cemaat ve odaklardan hâkim
ve savcı aldınız. Sorarım size: 15 Temmuzdan sonra ihraç
edilen FETÖcü, alçak hâkim ve savcıların yerine mesleğe
alelacele aldığınız hâkim ve savcılar içinde AKP
teşkilatlarından tarikat, cemaat, dernek ve benzeri gerici
oluşumlardan referansı olmayan bir tek kişi var mı? Bunu
çıkın açıklayın! (CHP sıralarından alkışlar)
Bu aldığınız liyakati şüpheli bir kısım
hâkim ve savcılar duruşma yapamıyor, karar veremiyor, karar
yazamıyor. Vatandaşsa adalete susamış bir şekilde
beyhude bekliyor. İşte sizin eseriniz bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Antmen.
ALPAY ANTMEN (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bir de dünyada olmayan
bir garabete imza attınız. FETÖcülerin getirdiği, FETÖcü
projesi olan bir çoklu baro garabetini Türkiyeye layık gördünüz. Bütün
baro başkanları, bütün avukatlar karşı çıktı ama
siz bunu kanunlaştırdınız, ne oldu? Baskıyla, zorla,
tehditle baro kurdurmaya çalışıyorsunuz,
başaramıyorsunuz; olmadı, olmayacak.
Son söz: Mensubu olmaktan ve Baro
Başkanlığını yapmaktan onur duyduğum Mersin
Barosu eski Başkanı olarak söylüyorum: Barolar dimdik ayakta, hukuka,
kadınlara, gençlere, çocuklara ve en önemlisi insan haklarına sahip
çıkmaya devam edecekler ve size rağmen sahip de çıkacaklar.
Teşekkür ediyorum, her birinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Lütfi
Elvana üstlenmiş olduğu bu zorlu görevde başarılar
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi
uzunca bir süredir ağır sorunlarla karşı
karşıyadır. Bu sorunların son üç yıllık dönemdeki
görünümünü çok kısaca Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyorum. Birincisi,
Türkiye ekonomisi 2017 yılından itibaren çift haneli enflasyonla
yaşamaktadır. En son Kasım 2020 rakamına göre de Türkiyede
enflasyon yüzde 14tür. Bundan daha önemli olmak üzere enflasyonun
düşeceği yönünde herhangi bir beklenti, herhangi bir umut
bulunmamaktadır.
İkincisi, büyüme oranı
düşmüştür. 2018-2020 döneminin ortalama yıllık büyüme
oranı yüzde 1,4tür; düşen büyüme oranı refahta azalmadır,
gelirde azalmadır ve insanların geleceğe karamsar
bakmasıdır. Türkiye ekonomisinin toplam borcu yükselmektedir,
hazinenin toplam borcu yükselmektedir, kamu borcu yükselmektedir. Rakamlara
göre 2017 sonu itibarıyla 867 milyar TL olan hazine borcu, Ekim 2020
itibarıyla 1 trilyon 935 milyara çıkmıştır, toplamda 2
kattan çok daha fazla bir artış. Eğer bir ülkenin borcu millî
gelir büyümesinin üzerinde artıyor ise durum iyi değil demektir,
gelecek karamsar demektir. Kaldı ki bu dönemde millî gelir
artmamış, azalmıştır; azalmaya rağmen borçta 2
katın üzerinde bir artış bir krizin habercisidir.
Türkiyenin kamu borcu düşüktür.
şeklindeki cümle artık bir şehir efsanesidir değerli
arkadaşlar. Varlık Fonunun borçlanması ve kamu-özel iş
birliği projeleri çerçevesinde kamunun üstlendiği yükümlülükler
dikkate alındığında, Türkiyenin toplam kamu borcu çok daha
yüksek seviyelerdedir. Türkiyenin uluslararası kredi notu
yatırım yapılabilir ülke notunun 2 puan altındadır
ve uluslararası rezervlerimiz eksidir.
Değerli milletvekilleri, böyle bir tabloda
Sayın Maliye Bakanı göreve başladı ve göreve başlar
başlamaz Sayın Adalet Bakanıyla birlikte iş
dünyasının birtakım kurumlarını ziyaret etmeye
başladı; TÜSİAD, Odalar Birliği, MÜSİAD gibi kurumlar,
belki başka kurumları da ziyaret etmiştir. Sayın Bakana
önerim, sadece iş dünyasını dinlemeyin, emek kesimini de
dinleyin, sendikaları dinleyin, memur sendikalarını dinleyin,
esnafı dinleyin, TESKi dinleyin, emeklileri dinleyin; belki bir Ekonomik
ve Sosyal Konsey toplantısına ihtiyaç var, birkaç gün süren bir
toplantıya ihtiyaç var. Sayın Bakan doğru bir yerden
başladı, Adalet Bakanıyla ziyaret ediyor. İlk kez böyle bir
şey oluyor, Hazine ve Maliye Bakanı iş dünyasını
Adalet Bakanıyla birlikte ziyaret ediyor. Bu çok çarpıcı bir
olay, Sayın Bakanı tebrik ediyorum, Türkiyede demokrasiye ihtiyaç
olduğunu, hukuk güvenliğine ihtiyaç olduğunu ve bu talebin
bizzat Adalet Bakanı tarafından dinlenmesi ihtiyacını
hissetmiş ve Sayın Adalet Bakanıyla birlikte bu
toplantılara katılıyor. Eğer bir ülkede demokratik kurumlar
ekonomik kurumlar kadar güçlü değil ise o ülkede ekonominin ileri gitmesi,
millî gelirin artması, refahın artması mümkün değildir.
Size bir grafik göstermek istiyorum. The Economist
dergisinin yayınlamış olduğu demokrasi endeksi. Her
şey burada belli arkadaşlar. 1996 yılından beri ülkelerin
demokrasi durumunu endekslemiş, puanlamış ve bir tabloya
yansıtmış. Dört grup ülke var burada; birinci grup ülke tam
demokrasiler, 8 puanın üzerinde. Bu 8 puan Kopenhag Kriterlerine tam uyum
seviyesidir. İkinci grup ülkeler, 4 puanın altında olan ülkeler,
bunlar otoriter rejimler. Bu alttaki grup, şöyle Sayın Bakanlara da
göstereyim. Bu ikisi arasında, hemen tam demokrasilerin altında
kusurlu, eksik demokrasiler var; 6 ile 8 arasında bunlar puan
almış. Bunlar, tam demokrasi olma yolunda gidiyorlar, iyiye
doğru giden ülkeler; elbette aşağıya düşmesi de
mümkün. Bunun altında 4 ile 6 puan arasında hibrit yani melez ülkeler
var, rejimi melez olan ülkeler var. Evet, bir demokrasi var, siyasal sistem
seçim üzerine kurulmuş, siyasal partiler var ama otoriter uygulamalar da
var. 6 puanın altı
Altı puan, Kopenhag Kriterleri
eşiğidir. Türkiye, 1995 yılından beri yapmış
olduğu reformlarla burada sürekli mesafe almış olan bir ülke. Ne
zamana kadar? Ta ki 2012 yılına kadar. AK PARTİnin ilk iktidar
döneminde bu reformlar devam etmiş, 2004 anayasa
değişikliklerini birlikte yaptık, 2005 anayasa
değişikliklerini birlikte yaptık, ABden müzakere takvimi
alındı ve Türkiyenin o yıl notu 2012de 5,76ya gelmiş, 6
puana yaklaşmış değerli arkadaşlar. Fakat, sonra, bir
anda gerilemeye başlıyor. 2014 Cumhurbaşkanlığı
seçimi, 2017 anayasa referandumu ve 2018 Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle birlikte 2019da Türkiyenin notu 4,09a inmiş. Az
kalmış, belki 2020 yayınlandığı zaman Türkiye otoriter
rejimler içerisinde yer alacak. Bu dönemlerde değerli milletvekilleri,
kişi başına gelirin ve toplam millî gelirin de bu
azalışa paralel olarak azaldığını görüyoruz.
Bakın, 2012de 11.675 dolar olan kişi başına gelir, 2019da
9.212 dolara ve şimdi de 2020de 8 bin doların altına
düşüyor. Bakın, bu grafikteki azalışa paralel olarak millî
gelirin bu yıllarda azıldığını söyleyebilirim.
Buradan çıkış için elbette reform lazım ama reform,
lafını etmekle olmuyor. Reform cümlesini kurup sonra amalı
cümlelerle şunlar, şunlar, şunlar olmaz dediğiniz anda
reform yapma iradesi ortada yok demektir.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiye
ekonomisi zor bir dönemden geçiyor dedim. Türkiye ekonomisi uzun yıllar
bir faiz problemiyle uğraştı. Sayın Cumhurbaşkanı
Faiz enflasyonun nedenidir. gibi bilimsel hiçbir tabanı olmayan bir
iddia ortaya koydu ve Merkez Bankasını bu iddia çerçevesinde
yönetmeye çalıştı; zaman zaman yönetti, baskı altına
aldı ve Bu faizlerle asla yatırım olmaz, mümkün değil;
bunu Hansa, Georgea bırakamayız. dedi. Tamamen gerçek
dışı. Yatırım güvenle ilgilidir değerli
arkadaşlar, güven yoksa, hukuk güvenliği yoksa yatırım da
olmaz, biraz önce gösterdim. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
Bakın, 2003-2007 dönemi AK PARTİnin
ekonomide en başarılı olduğu dönem. Reel faiz oranı
yüzde 10, enflasyonun üzerinde 10 puanlık bir reel faiz var.
Yatırımın bir önceki yıla göre artış oranı
yüzde 20dir.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Güven vardı,
güven.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Yüzde 10
reel faiz, yatırım artışı onun daha üzerinde.
2008-2014te enflasyonun üzerinde 2 puan reel faiz var, yatırımlar
bir önceki yıla göre bu dönemde yüzde 6,6 artmış. 2014-2020de
reel faiz yüzde 1, yatırımlar yıllık yüzde 2,6
artmış. 2018-2020 döneminde reel faiz yüzde 1, hatta sıfır
-son faiz artışını ihmal ediyorum- yatırımlar eksi
3,1 azalmış. Demek ki yatırımın faizle bir ilgisi yok,
güvenle ilgisi var, hukuk güvenliğiyle ilgisi var; problem buradadır.
Hukuk güvenliği inşa edilmediği sürece Türkiye'nin
alabileceği bir yol yoktur.
Bu faiz problemi nedeniyle, faizlerin
baskılanması nedeniyle Merkez Bankası tam 128 milyar dolar
satmıştır, 128 milyar dolar. Sonuçta anlaşıldı
ki, görüldü ki -aslında biz gördük, biliyoruz bunu ama bunu Faiz,
enflasyonun nedenidir. diyenler anladı, gördü ki- faiz enflasyonun nedeni
değilmiş. Ama bunu öğrenmek için, görmek için 128 milyar
doları satmaya gerek var mıydı?
Şimdi, 128 milyar dolar satıldı;
vatandaşlar, esnaf beni arıyor -400 bin iş yeri kapalı, 130
bin kahvehane kapalı, 200 bin lokanta, restoran, kafe kapalı, 50 bin
kantinci kapalı, iş yapmıyor- bari şuradan 1 milyar
doların karşılığı bir parayı da bu esnafa
verseydiniz olmaz mıydı? (CHP sıralarından alkışlar)
Ardahan Çıldırdan bir
vatandaşımız arıyor beni: Bir kamu bankasından 5 bin
lira kredi aldım. E, kapalı şimdi, lokanta yine kapandı.
Açıldı, bir umut var oldu, e yine kapalı. Şimdi banka
müdürü beni aradı Ödeyeceksin kredi taksitini. diyor. Ben,
ödeyemeyeceğim, ödeyemem. diyor. Bu esnafı
Sayın Bakan, evet,
siz bunların farkındasınız ama lütfen bu
saydığım esnaf grubunu dikkate alın. Bunlara,
yaşayacakları bir parayı verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri; devlet,
kurumlarıyla güçlüdür. Kurumları zayıflatarak, kurumları
ortadan kaldırarak, parçalayarak devleti güçlü tutma imkânınız
yoktur. Bakın, Sayıştay 1862 yılında kurulmuştur,
Danıştay 1868 yılında kurulmuştur. Cumhuriyet
bunları almış, devam ettirmiştir. Bunları
kaldırayım. dememiştir. Bunlar imparatorluğun
kurumları. dememiştir. Maliye Teftiş Kurulu 1879da
kurulmuştur, Hesap Uzmanları Kurulu bir cumhuriyet kurumudur, 1945 yılında
kurulmuştur, Devlet Planlama Teşkilatı 1961 yılında
kurulmuştur. Bunlar, Türkiye'de devleti ayakta tutan kurumlardır. Ne
yaptı iktidar? Maliye Teftiş Kurulunu, Hesap Uzmanları Kurulunu,
Devlet Planlama Teşkilatını kapattı.
Kurumlar, yasayla kurulur ama kültürleri yasayla
oluşmaz, kültürler zamanla oluşur. Bu kurumları
kapatırsanız devleti kapatmaya, devleti gücünden kaybettirmeye
doğru gidiyorsunuz demektir. Devleti kapatmaktan kastım bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) Devlet
elbette devam eder ama kurumları güçsüz bırakarak devleti güçlü
kılmanın imkânı yoktur.
Teşekkür ediyorum, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Süleyman Bülbül.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Özelleştirme ve TÜİK bütçesi konusunda
görüşlerimi Cumhuriyet Halk Partisi olarak anlatacağım. 1986
yılından AKPnin iktidara geldiği döneme kadar 8,2 milyar dolarlık
özelleştirme yapılmış. 2002 yılından günümüze
kadar da toplam 62 milyar dolarlık satış
gerçekleştirilmiş. AKP iktidarda olduğu süre boyunca 273
kuruluşta satış, devir işlemleri yapılmış;
bu kuruluşlardan 268indeyse kamu payı
bırakılmamış yani kamu payı sadece 5inde
kalmış, 268inde kamu payı bir kenara itilmiş. Bu paralar
nereye gitmiş? Yatırıma mı gitmiş? Hayır. Bu
paralar on sekiz yıl sonunda geldiğimiz noktada uçup gitmiş. 70 milyar
dolar, nereye gittiği belli değil. 2002 yılından beri yerli
millîlik, yerli millîlik iddiası söylenmiş ancak özelleştirmeyle
ilgili olarak yabancı şirketlere, yerli iş birlikçilerine
ekonomi, yatırımlar, cumhuriyet değerleri peşkeş
çekilmiş. Özelleştirme adı altında satılan bütün
varlıklarımız bir avuç iktidar yandaşına
peşkeş çekilmiş, önce fabrikalar elden
çıkarılmış -Türkiye Şeker Kurumuna ait 14 şeker
fabrikası özelleştirilmiş, sonra TÜRK TELEKOM
Lübnanlıların, TÜPRAŞ İsraillilerin, PETKİM
Azerbaycanın- Tank Palet ise Katarlılara peşkeş
çekilmiş. Satacak şirket bırakmayınca tesis ve varlık
satmaya başlanılmış, önce elektrik dağıtım
şirketlerini, sonra da kamu arazilerini, elektrik santrallerini,
limanlarını elden çıkarmaya başlamışsınız
ve çıkarmaya hâlâ devam etmektesiniz.
2002-2019 arasında 11 liman, 98 elektrik santrali,
50 tesis ve işletme, 11 otel, 3.917 taşınmaz ve araç muayene
hizmetleri ile maden ruhsatları özelleştirilmiş; buralarda
çalışan 72.825 kişiden 9.295i ise işten
çıkarılmış. Peki, ne için, kim için?
Enerji dağıtım şirketleri
devletin elindeki hatları bakım ve yenileme güvencesiyle
devralmışlardı ancak bakım, onarım ve kayıp
maliyetlerini kendileri karşılamadılar, faturalara
yansıttılar. Bu uygulamanın doğru olmadığına
hükmeden Yargıtay kararını ise birkaç saat içinde çıkarılan
yasayla bertaraf ettiniz. Dün de bir tebliğ yayımlandı, pandemi
ve ekonomik kriz yüzünden işsiz kalan, geliri düşen halk elektrik
faturasını ödemekte zorluk çekerken elektrik şirketlerinin
temsil, ağırlama ve seyahat gibi keyfî giderleri beş yıl
daha elektrik faturalarına eklenecek, tüketiciyi ilgilendirmeyen bu tip
birçok harcama elektrik faturasına yansıtılacak. Bu
uygulamanın doğru olmadığına hükmeden Yargıtay
kararında -biraz önce söylediğim gibi- bir karara gittiniz. Sizin
düzeninizde her zaman kazanan hep şirketler, kaybedense vatandaş.
İşte, sizin özelleştirme politikanız bu. (CHP
sıralarından alkışlar) Biz, buna, millet malının
yandaşlara peşkeş çekilmesi diyoruz.
Kamu varlıklarının şirketlere
aktarılması bir yana, devletin yapması gereken
yatırımları da devrettiniz. KÖİye yap-işlet-soy
yöntemiyle yurttaşın cebinden ödediği alım garantisini
getirdiniz, Türkiye'nin yirmi beş yılını ipotek altına
aldınız ve Milletin cebinden beş kuruş çıkmayacak.
lafının koca bir yalan olduğunu ortaya
çıkardınız. KÖİ projelerinin 2008-2020 arasında kamuya
getirdiği toplam maliyet 153,8 milyar doları bulmakta. Bugünkü kur
üzerinden hesaplandığında, bu maliyet Türkiye'nin neredeyse bir
yıllık bütçesi olmakta. Hepsini garanti adı altında
yandaş beşli çeteye verdiniz, zararını da halkın cebine
yüklediniz.
Sayıştayın Özelleştirme
İdare Başkanlığıyla ilgili raporunda başkan
yardımcısının aracına dikkat çekildi. Raporda 06 ADE
688 plakalı aracın herhangi bir resmî görev yazısı
olmaksızın olağan kullanım düzeyini aşan bir
şekilde 2019 yılı içerisinde 57.415 kilometre yol
yaptığı görülmüştür. ifadesi yer aldı. Burada
sarayın lalelerine 1,3 milyon lira ödendiği aklımıza
geliyor; israf, şatafat sarayın yönetiminin yöntemi oldu. İşte,
zihniyet bu. Kamu kaynaklarını sömürmek, israf ve şatafat zihniyet
hâline getirildi.
Diğer bir batık gemi ise saraya
bağlı çalışan TÜİK. Pandemiden önce var olan ekonomik
kriz salgınla beraber ekonomik buhrana dönüştü, işsizlik, döviz
kurları rekor kırdı ama TÜİKe göre her şey güllük
gülistanlık, İşsizlik oranları azalıyor, ekonomimiz
büyüyor. diye açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) İşsizlik
kasım ayı raporlarına
göre 10 milyonu çoktan geçti, TÜİKe göre ise Türkiye genelinde işsiz
sayısı 456 bin kişi azalarak 4 milyon 194 bin kişi oldu.
Enflasyon yüzde 40lara dayanmış, TÜİK yüzde 14lerde diyor,
kısaca TÜİK yurttaşın cebindeki enflasyonu değil,
sarayın arka odalarındaki enflasyonu hesaplıyor.
TÜİKin bize yaşattığı bir
diğer sevinçse yaşadığımız iddia edilen ekonomik
büyüme! Ancak OECD raporları Türkiyedeki ekonomik aktivitedeki
düşüşün yüzde 15 olduğunu söylüyor. Bizim haberimiz yoktu ama
TÜİKin hesaplarına göre bu yılın üçüncü çeyreğinde
geçen yılın aynı dönemine göre ekonomimiz yüzde 6,7
büyümüş. Hepsi yalan, TÜİK yine gerçeklerle uzaktan yakından
bağdaşan tespitlerde bulunmuyor. Ülkemizde yaşanılan krizin
tamir edilmesi bir yana tüm bunlar bilerek saklanıyor.
Sayıştayın sunduğu TÜİKin 2019 yılı
raporunda da kurumun kendi hesaplarının bile hatalı
tutulduğu belirtildi. TÜİK açıkça yalan söylüyor, büyüme
verileri, istihdam verisi, enflasyon da yalan; kurumlarda liyakati bitirdiniz,
sadakat dönemini getirdiniz. Artık bu kurumun
inandırıcılığının, tarafsızlığının
kalmadığını biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) Şu an
iktidarın ve ona bağlı kurumların tanımı şu:
Körler sağırlar birbirini ağırlar.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aytekin, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENSAR AYTEKİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu ile Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu bütçeleri üzerine söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamu Gözetimi Kurumu, genel olarak
bağımsız denetçilerle bilinen, ülkemizdeki denetim ve muhasebe
standartlarını belirleyen bir kurum. Ancak bu kurum son zamanlarda
işi gücü bıraktı, İslami finans kuruluşlarının
paralarını sisteme nasıl sokarız? sorusuna cevap
arıyor ve buna ilişkin tebliğler yayınlıyor.
Örneğin, 14/12/2019 tarihli Resmî Gazetede denetçilerin uyacağı
dinî esaslar yayımlandı. Bu esasların içinde, mesela, Denetçi,
meslekteki görev ve hizmetlerinin yerine getirilmesiyle ilgili her hususun
fıkıh ve ilke kurallarına uygun olduğundan emin
olmalıdır. ifadesi yer alıyor. Şaka gibi ama gerçek.
Değerli arkadaşlar, dinimize göre faiz
haramdır. Örneğin, bir denetçi denetimini yaptı, zararı
buldu, kuruma tebliğ etti; kurum bunu faiziyle ödemek zorunda. E,
şimdi, denetçi faizin haram olduğunu bile bile hangi fıkha bunu
uyduracak? Böylesi bir tebliğ cumhuriyet tarihinde ilktir. Bu tebliğ,
Katar sermayesine ülkeyi peşkeş çekerken, diğer yönden de
peşkeşe kılıf arama tebliğidir, Emevi zihniyetinin,
Muâviye düzeninin fıkhıdır.
Bir diğer kurum, Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu. Yeni kurulan bir kurum, ilişkili
olduğu bakanlık Hazine ve Maliye Bakanlığı ama gelin
görün ki devlet kurumu olan bu yapının merkezi Ankarada değil,
İstanbulda. Neden? Çünkü müstafi Bakan damat bey, zamanında, öyle
uygun görmüştü.
Bu kurumun yetki alanlarına
baktığımızda, bireysel emeklilik ve tarım
sigortalılarını görüyoruz. TARSİM, yerine göre çiftçinin
dostu, yerine göre de düşmanı olan bir sigorta. Pandeminin
içerisindeyiz, 5 maske dağıtmaktan aciz iktidar, uçak biletinden
KDVyi kaldırıp uçakla seyahati yasaklayan dâhiyane pandemi
önlemlerini alırken ülkede yüz binlerce çiftçiyi ise âdeta sefalete terk
etti. Vatandaş Hükûmetten destek bekliyordu ki Hükûmet vatandaşa IBAN
gönderdi. Sokağa çıkma yasağı getirildi, çiftçiler Biz
üretimi nasıl yapacağız? dedi, bir tebliğ daha geldi
Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçiler çıkıp ekim
yapabilirler. denildi.
ÇKS kaydı bu ülkede çiftçilerin büyük
problemlerinden birisidir. Örneğin, köyde yaşayan çekirdek bir aile
tarlasında ekim yapmak istiyor, ÇKS sistemine de kayıtlı
değil ama araziyi ipotekli gösterip devletten kredi ve traktör alabiliyor.
Pandemi sürecinde dediniz ki: ÇKSye kaydın
yoksa sokağa çıkamazsın, ekim yapamazsın. Üreticiyi
mağdur ettiniz. Üretici zarardayken destek paketleri geldi. Aynı
çiftçi kredi ertelemesi için başvurdu, bu sefer ÇKSye kaydın yoksa
kredi ertelemesi yapamazsın, TARSİMden faydalanamazsın.
denildi, yani göz göre göre çiftçi mağdur edildi. 2019da ÇKSye
kayıtlı 2 milyon 83 bin çiftçi vardı, 2020de bu sayı 1
milyon 803 bine düştü.
Diğer yandan, TARSİM eksperlerinden
dolayı çiftçiler çeşitli illerde sıkıntılı.
Afetlerin mağdur ettiği çiftçiler, kayıtlı oldukları
TARSİMe Gelin, zararımızı hesaplayın. diyor,
tarlada hiçbir şey kalmamış ama eksperler Zarar yoktur. diye
rapor düzenliyor.
Sonuç: Çiftçiler mağdur olmuş, mahsul
tarlada ölmüş, pazarda ise fiyatlar ateş pahası.
Değerli milletvekilleri, AKPnin on sekiz
yılda kurduğu düzen özetle şudur: Müteahhitlere gelince
yap-işlet-devret, ormanlara gelince yat-izle-seyret, kendilerine gelince
ye-iç-sarf et, vatandaşa gelince Nankörlük etme, şükret. (CHP
sıralarından alkışlar)
2021 bütçesinin yapacağınız son bütçe
olması dileklerimle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu dil hiç
yakışmadı Sayın Hatip, bu dil hiç yakışmadı,
sizin tarzınıza hiç yakışmadı.
BAŞKAN Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Neslihan Hancıoğlu.
Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NESLİHAN HANCIOĞLU
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Sermaye Piyasası
Kurulu bütçesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Vatandaşlarımızın bilmesi
gerekiyor ki hem bankacılıkta hem de sermaye piyasası sisteminde
oyunun kuralları bellidir ve sistemin bütün aktörleri aynı hukuka
tabidir. Her iki kurum da sorumlu kılındıkları alanlarda
sistemin sağlıklı çalışmasını
sağlamakla yükümlüdür. Tabii, bu durum, kuralların herkese eşit
uygulandığı, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı
kalındığı demokratik sistemler için geçerli, bizdeyse durum
çok farklı. Buna basit bir örnekleme yaparsam; Sayın
Cumhurbaşkanı 19 Ağustos günü bir açıklama yaparak, iki gün
sonra müjdeli bir haberi kamuoyuyla paylaşacağını söylüyor.
Aynı dakikada her yere haber uçuruluyor, bütün yandaş kanallarda
şu kadar doğal gaz bulunduğu haberleri dönmeye başlıyor.
Borsada işlem gören enerji hisseleri birdenbire tavan yapıyor. Müjde
randevusu verildiği günle müjdenin açıklandığı gün
arasında geçen sürede bu hisselere para yatıranlara yüzde 20-25 kâr
ettiriliyor. Sağlıklı işleyen bir sistemde böyle bir
manipülasyon yapılabilir mi? (CHP sıralarından
alkışlar) Bu vurgunu yapan kimlerdir? SPKnin görevi bunu ortaya
çıkarmak değil mi? SPK ne yapmıştır bu konuda?
Maalesef oturup seyretti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verdiğim örnekten de görülüyor ki bugünün Türkiyesinde bu
evrensel ilkelerin esamesi bile okunmuyor, bankacılık sistemi
iktidarın siyasi çıkarları doğrultusunda
çalıştırılıyor; sermaye piyasası, yine, siyasi
iktidarın çıkarlarına hizmet edecek şekilde dizayn
ediliyor. Kimlerin fonlanacağına, kimlerin yok edileceğine bir
siyasi otorite karar veriyor; yetkiyi elinde bulunduran kurumları da bu
iş için maşa olarak kullanıyor. O irade vatandaşa IBAN
numarası gönderip para isteyen, sonra dönüp hazinedeki paraları
garanti ödemeli ihalelerin verildiği patronlara oluk oluk akıtan
iradedir, bu irade pandemi döneminde daha da dara düşen ve borcunun
yeniden yapılandırılmasını isteyen çiftçiye
sırtını dönüp küçük mutlu bir azınlığın devlete
olan vergi borcunu uzlaşma maskesi altında silen iradedir. Hep yandaşlarla
mı uzlaşacaksınız? Bir defa da traktörü, tarlası
haczedilen çiftçiyle uzlaşsanıza, bu devlete kırk yıl vergi
ödeyen fakat pandemi döneminde kapatılan iş yerinden hâlâ stopaj
vergisi tahsil etmeye çalıştığınız
esnafımızla uzlaşsanıza. İktidar, tercihini zaten
yaptı; çiftçinin traktörünü haczetti, esnafa da Ne hâlin varsa gör. dedi
ama kur yükseldiği için istediği kârı elde edemeyen
yayıncı kuruluşa 90 milyon dolarlık kıyak çekti.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün ülkemiz ekonomisinde ciddi bir güven ve istikrar sorunu
vardır. Öngörülebilirlik ve güven sağlamak için devletin önce,
vatandaşına hizmet eder hâle getirilmesi gereklidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Devletin kurumsal kimliği
sıcak siyasetin yani bir partinin organı olmaktan çıkarılmalıdır,
devleti yönetenler devletin kurumlarına ve işleyişlerine
saygı göstermelidir. Bütçeleri üzerinde söz aldığım BDDK,
SPK ve bunların yanında Kamu İhale Kurumu ve Merkez Bankası
gibi kurumlar bir kişinin iradesine, vesayetine terk edilmemelidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul)
Bravo!
NESLİHAN HANCIOĞLU (Devamla) Bu devlet
organları siyasi müdahalelere kapatılmalı, liyakatli atamalarla
güçlendirilmelidir.
Ne yazık ki bugün siyasi irade
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi adı verilen bu
rejimden aldığı güçle şu sıraladığım
bütün devlet mekanizmaları üzerinde vesayet inşa etmiştir. O
hâlde sorunumuz bir sistem sorunudur ve bunu aşmanın bir tek yolu,
harcadığı her kuruşun hesabını millete veren,
hukuka bağlı, demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla
özümsemiş bir yönetim sistemini yeniden ülkemizde egemen
kılmaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, 3 bakanlığın bütçeleri
görüşüldüğü için mümkün olduğunca çok milletvekilinin soru
sorabilmesi için bir milletvekilinin soru sorma süresini bir dakikadan
kırk saniyeye indirdiğine, milletvekillerinin soruları kırk
saniye içinde soracak şekilde hazırlamalarını rica
ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bugün 3
Bakanlığın bütçelerini görüşüyoruz. Çok sayıda
milletvekili arkadaşımızın soru sorma noktasında
talepleri var.
Biliyorsunuz, soru ve cevap işlemi yirmi dakika
ve bunun on dakikasını soruya, on dakikasını da cevaba
ayırıyoruz ve genel uygulama olarak da her bir milletvekilimiz için
bir dakika gibi uyguluyorduk; çok sayıda talep geldiği için,
ulaştığı için bugün soru sorma sürelerini
milletvekillerimiz için kırk saniye olarak uygulayacağım, çok
sayıda milletvekilimizin soru sorabilmesine imkân vermek için ben de biraz
tolerans göstereceğim. O yüzden de soru için sisteme giren milletvekili
arkadaşlarımızın sorularını kırk saniye
içerisinde soracak şekilde hazırlamalarını rica ediyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Süreleri 2
katına çıkarsanız Başkanım.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Sayın Haşim Teoman Sancar.
Buyurun Sayın Sancar. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HAŞİM TEOMAN SANCAR
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle, sınır boylarında vatan
toprağı için millet ve memleket mücadelesi veren kahraman Mehmetçikimizi
buradan sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum, Allah
yollarını açık eylesin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bundan birkaç yıl
önce AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, bedelli
askerliği sorduklarında Ben bedelli için fikrî cevap veremem.
Parası olan var, olmayan var; gariban var, zengin var. Parası olan
askerliğini bedelli yapacak, parası olmayan adam da gidip
sınırda mücadele edecek. Ben bu riskin altına giremem.
demişti. Aynı AK PARTİ Genel Başkanı askerliği
bugün 40 bin lira yaptı, 40 bin lira. Ben size soruyorum değerli
arkadaşlar, bu 40 bin lirayı hangi memur, hangi işçi, hangi
öğretmen, hangi emeklinin oğlu ve hangi asgari ücretle
çalışan verebilir? (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak)
Askerliği altı aya düşürdük, askerliği altı ay
yaptık.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devam) Tam bir
zenginlik memleketi yaptınız, zenginlik memleketi. O garibanı o
gün düşünen Sayın Erdoğan, saraya çıktı, garibanı
unuttu, zenginlerden yana hareket etti. Askerliğin kutsiyeti bedellisinde
değildir, bedelli bir zenginlik tercihi de olmamalıdır.
Öğretmenlik yapıyor özel okulda, eczacı olmuş, tıpta
hemşire olmuş, teknisyen olmuş, diyor ki: Vekilim, işimi
bırakamıyorum, ben nasıl gideceğim? Cumhuriyet Halk Partisi
olarak önerge verdik Sayın Bakanım Bedelli askerliklerin bedeli
düşürülsün ve AFAD eğitimi verilsin: Türkiye deprem bölgesi, Türkiye
deprem memleketi. dedik, yanlış söylediğimiz hiçbir şey
var mı? Ama maalesef, o bir ayı yaptırıyorsunuz. O asker
gidiyor, ne yaptığını anlamıyor, işinden de
ayrılıyor, geriye döndüğünde maalesef işine
ulaşamıyor.
Yine, Sayın Genel Başkanımız
yıllardır Türk Silahlı Kuvvetleri Peygamber
ocağıdır, kışlaya siyaset sokmayın. dedi,
ısrarla dedi. Siz, ne siyaseti; savcıyı soktunuz, hâkimi soktunuz,
polisi soktunuz kışlaya, koca komutanları tutuklattınız.
Ondan sonra, en son, Yüksek Askerî Şûradaki terfi, tayin, taltif ve
ihraçlara karar veren kurula bütün bakanları soktunuz, askerden başka
herkes Yüksek Askerî Şûranın içinde.
Değerli arkadaşlar, ben Sayın Millî
Savunma Bakanımıza da soruyorum, Sayın Adalet
Bakanımıza da, Maliye Bakanımıza da: Bir albayın
terfisine bütün bakanlar karar veriyor da bir hâkimin, bir savcının
tayinine Sayın Millî Savunma Bakanı acaba karar verebiliyor mu, imza
atabiliyor mu? İşte, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün hiyerarşisini,
bütün kutsiyetini maalesef yerle bir ettiniz. Bunun için tekrar söylüyoruz:
Kışladan siyaseti çıkarın; kışlayı
askerimizin Peygamber ocağına tekrar çevirin.
Bu vesileyle çok önemli bir konuya değinmek
istiyorum değerli arkadaşlar. Sayın Fuat Oktay bütçeyle ilgili
açıklamalarında Öncelikle vergi ve sosyal güvenlik prim
yükümlülüklerini erteleyerek esnafı rahatlattık. dediler. Denizli
esnafı bu konuda hiç rahatlamadığını, size de isyan
ettiğini özellikle bana ilettiler. Size söyleyeyim: Siz SGK primlerini
nerede ötelediniz? Sayın Maliye Bakanımız da burada.
Hazirandaki, temmuzdaki, ağustostaki SGK primlerini ekim, kasım,
aralıkta çifter prim olarak alıyorsunuz şu anda. Ben de size
soruyorum: Hangi dükkân açık da SGK primi ödenecek, hangi dükkân açık
da stopaj ödenecek, hangi dükkân açık da vergisini ödeyecek? (CHP
sıralarından alkışlar) Allah aşkına, pandemi
döneminde bile her işi ticarete döktünüz. Sizin Denizliye verdiğiniz
beş kuruş para yok. Sayın Maliye Bakanımız, Halk
Bankası 301 milyon para kullandırdı ama Denizli size ne ödedi
biliyor muşunuz? Denizli size bedelli askerlikten sadece 2019da 150
trilyon lira para ödedi. Denizli size imar barışından 454
trilyon lira para ödedi, 454 trilyon. Denizli size vergi barışından
285 trilyon lira para ödedi. Ya, siz Denizliden
aldıklarınızı Denizliye verseniz Denizli ihya olacak,
Denizli ihya olacak! (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Denizli örnek; Türkiyenin tüm illerinde durum aynı.
Değerli arkadaşlar, bakın, siz
aldıklarınızı değil, verdiklerinizi söylüyorsunuz,
lütufta bulunmuyorsunuz. Daha esnafın ödediği vergiyi, daha iş
adamının ödediği vergiyi, ticaret odalarını, esnaf
odalarını anlatmıyorum bile. Bakın, ne çiftçiye 5 kuruş
para verdiniz ne memura verdiniz ne esnafa verdiniz. Yarından itibaren,
pandemiyle mücadele edilecekse, esnaf kefalet kredilerini 100 bin liraya
çıkarın. 24er bin lira para verdiniz -işte 300 milyon lira
dediğim para- 24.500 lirayı 28.500 olarak geri alıyorsunuz. Ya
pandemi döneminde bile tefecilik yapıyorsunuz. Allah aşkına, bu
esnaf nasıl rahatlayacak? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, bu mücadele millet ve memleket mücadelesidir.
Allah aşkına, yapıyormuş gibi görünmeyin. Ama ben tekrar
söylüyorum, Denizlili hemşehrilerim buradan sizi dinliyor; esnafı
perişan ettiniz, işçiyi perişan ettiniz, emekliyi perişan
ettiniz.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) İmar
barışında
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) İmar
barışını bedavadan topladın 454 trilyon, ekrandan,
yerinden bile kalkmadın sen.
BAŞKAN Sayın Demiröz, lütfen maskeyi
takalım.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) Yerinden
bile kalkmadan topladın parayı.
Denizlililer diyor ki: Bizden selam olsun AKPye,
biz onlara para da verdik, oy da verdik; bundan sonra para da yok, oy da yok.
Hayırlı yolculuklar diliyoruz.
Selamlar, saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
son söz talebi Sayın Mehmet Ali Çelebinin.
Buyurun Sayın Çelebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ÇELEBİ
(İzmir) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Atatürk diyor ki: Devletin yüksek bünyesinin
sarsılmaz temeli olan millî ideali, millî varlığı ve
bağımsızlığımızı koruyup kollayan
cumhuriyet ordusunun ve onun kıymetli ve fedakâr mensuplarının
daima hürmet ve şeref mevkiinde tutulmasına özel itina gösteriniz.
İşte bu söz hepimize büyük bir derstir değerli milletvekilleri,
özellikle de AK PARTİye büyük bir derstir çünkü on sekiz yılda
orduya şunları yaşattınız: 2003te askerimizin
başına çuval geçirildi, müzik notası dahi veremediniz. 2007den
sonra FETÖnün kumpaslarına müsaade ettiniz; subaylar, ben dâhil terörist
olarak yargılanırken Haburda teröristleri kırmızı
halılarla karşıladınız. 26ncı Genelkurmay
Başkanını terörist, sanık olarak yirmi altı ay hapis
yatırdınız, terörist Şemdin Sakıkı ona tanık
yaptınız. 2008-2014 yılları arasında FETÖ
işkenceleriyle ve FETÖcü doktorların sahte sağlık
raporlarıyla 3 bin askerî öğrencinin harp okullarından
atılmasını izlediniz, hâlen haklarını vermediniz.
Kozmik Odaya FETÖ teröristlerini soktunuz, askerî casusluk
yapılmasına müsaade ettiniz. Kumpaslarla alan temizliği
yaptılar, FETÖcüleri general yaptınız. Sonra
Aldatıldık, kumpas yaptılar. dediniz ama hâlen Ali Tatara
şehit diyemediniz, mezarına gidemediniz, (CHP
sıralarından alkışlar) donanmanın kutup yıldızı,
Amiral Cem Çakmaka, Türkiye Cumhuriyeti gemilerinden birine adını
veremediniz. 15 Temmuzdan sonra da, fırsat bu fırsat kuvvetler ve
Genelkurmayı ayrı ayrı Millî Savunma Bakanlığına
bağladınız, Genelkurmayın işini
boşalttınız. Askerî liseleri kapatarak betonları
cezalandırdınız. Millî Savunma Üniversitesi kurdunuz,
başına bir tarih hocası getirdiniz, harp okullarını
ona bağladınız. Askerî hastaneleri kapattınız,
sağlık sistemini bozdunuz; ilk müdahale
yapılamadığı için maalesef şehit
sayılarımız arttı. Askerî mahkemeleri
kaldırdınız, disiplini zayıflattınız.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) - Ne ilgisi var
ya!
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) - 15 Temmuz
darbesinde Terör tehdidi var. denilerek suça sürüklenen masum askerlere
maalesef sahip çıkmadınız; hâlen FETÖnün bunları istismar
etmesine müsaade ediyorsunuz. Devletin tüm kurumlarında olduğu gibi
askerî öğrenci alım komisyonlarında haksızlıklar
yaptınız. Yüksek Askerî Şûrayı, ilgili, ilgisiz sivillerle
doldurdunuz, ordunun işleyişini bozdunuz. YAŞda, yaş
işler yaptınız, kıyım makinesi gibi
çalıştırdınız. 15 Temmuz gecesi, kumpaslardan
mağdur olan komutanlara güvendiniz, sonra onlarla işiniz bitti,
onları emekli ettiniz. Afrine bayrak diken Mustafa Baruta önce
kahraman dediniz, 2019 YAŞda emekli ettiniz. Risk ve tehdit
ortamındayız. dediniz, 2020 YAŞında geçmiş
yıllara oranla 2-3 kat daha fazla albayı emekli ettiniz, albay
kıyımı yaptınız. Aralarında tugay komutanı,
tugay komutan yardımcısı, kurmay başkanı, daire
başkanı, pilot, okul komutanı, özel kuvvetler personeli var.
Hayırdır, bu mu millî tavır? Ve tasfiye bitmedi. 15/10/2020
tarihinde Cumhurbaşkanı kararıyla Millî Savunma
Bakanlığı personelinden Bakanlığa intibak edemeyenler
sınırlamaya tabi tutulmadan başka kurum ve kuruluşlara
gönderilebilir. dediniz. Ne demek bu? Millî Savunma
Bakanlığının içini ben boşaltacağım. demek.
Neden buna ihtiyaç duydunuz? Bu mu millî tavır?
İşte, böyle muameleye tabi tutulan
ordumuz, bunlara, bütün yaptıklarınıza rağmen Zeytin
Dalında, Barış Pınarında, Afrinde, Fırat
Kalkanında, mavi vatanda destan yazdı; daima muzaffer olsunlar. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ordu
siyasetin emrinde olmalıdır, doğru. ancak, ordu siyasetin
oyuncağı olmamalıdır, bu da doğru. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri personeline
sözler verdiniz, yapmadınız. Astsubaylarımızın
kademe, derece sorununu çözeceğiz. dediniz, dokuz yüz on beş gün
oldu Makam, görev tazminatı vereceğiz. dediniz, unuttunuz.
Sözleşmeli erler evlerine çıkabilecek. dediniz, Komisyonda dedim ki
sorun çıkar, böyle göndermeyelim; sorun çıktı, yüzde 20sinden
fazlası evlerine gidemiyor ve yedi yıllık görev süreleri
sonrasında da kamuya geçmekte, memur olmakta zorlanıyorlar -bunları
çözmediniz- yıllık izinleri zaten sorunlu.
Binbaşılarımız makam
tazminatı alamıyor dedik, söz verdiniz, yapmadınız. En
fazla şehit veren uzman çavuşlarımızı yandaş
kanallarınızda Kadro yolda. diyerek aldattınız ama bunu
çözmediniz. Şehit olsa cenaze namazını kıldıracak
imama 3600 ek gösterge vereceğiz. diyorsunuz ama uzmanımı
görmüyorsunuz. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) 6000 sayılı Kanun mağdurlarının
sorunlarını öncelikle çözeceğiz. dediniz, hâlen sıra
gelmedi. 20 bin, malul sayılmayan gazimizi burada ben söyledim, Grup Başkan
Vekili söz verdi Çözeceğiz, çalışıyoruz. dedi, hâlen
sıra gelmedi; yani bunların hepsi havada kaldı. Ancak, onlar
Kuvayımilliyenin evlatları, onlar fedakârca görevlerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) -
yapmaya
devam edeceklerdir. Ana vatan Türkiye, yavru vatan Kıbrıs, mavi vatan
denizlerimiz, gök vatan semalarımız ve Azerbaycanda kutsal
nöbetlerine devam eden kahraman Türk ordusuna sonsuz selam olsun. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ordunun bir
evladı olarak ben de yüce Mecliste kalbimizin ve zihnimizin
duvarlarına kazınmış olan o sözü tekrarlıyorum:
Mevzubahis vatansa bizim için gerisi teferruattır. ve Kuvayımilliye
dimdik ayaktadır, Türk milleti dimdik ayaktadır. Güçlü ordu, güçlü
Türkiye diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi AK PARTİ Grubu adına ilk söz
Sayın Leyla Şahin Ustanın.
Buyurun Sayın Usta. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA LEYLA ŞAHİN USTA
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet
Bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerine grubumuz
adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu,
Bakanlarımızı, bürokratlarımızı ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken Başakşehir
teknik spor ekibimize yapılan çirkin, ırkçı
saldırıyı kınıyor ve Başakşehir
sporcularının çirkin bu saldırı ve söyleme karşı
tutumlarını da tebrik ediyorum.
Bugün 9 Aralık, tam da 10 Aralık Dünya
İnsan Hakları Gününün arifesindeyiz. Batı dünyasında bir
kasırga gibi büyüyen ırkçılığın ve İslam
karşıtlığı politikaların artık kurumsal hâle
gelmesini izliyoruz ve bu gidişatın Avrupaya bir faydası olmayacağı
noktasında da uyarıyoruz; varacakları tek yer kavga, kaos ve
yıkımdır. Türkiyeye not veren, demokrasisini sorgulayan Avrupa,
aşırı sağ politikalarıyla demokrasisini
sıfırlamıştır.
AK PARTİ iktidarı olarak on sekiz
yıldır yaptığımız sessiz devrimlerle hukuk
devleti kurallarının tüm güç unsurlarından daha üstün
olduğu, güçlünün değil haklının korunduğu ve toplumsal
ahengin tesis edildiği bir anlayışla ülkemize hizmet ediyoruz.
Bu anlayışla yaptığımız aslında pek çok
reformumuzdan birkaç tanesini sayacağım:
2010 yılında Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuru hakkını biz getirdik. 2010 yılı ve daha
sonrasında yapılan referandumlarla, anayasa
değişikliği paketleriyle pozitif ayrımcılık, kişisel
verilerin korunması, çocuk hakları, kadın hakları,
örgütlenme özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, bilgi edinme hakkı,
ombudsmanlık kurumu, seçme ve seçilme hakları, askerî
yargının görev alanı ve denetimi, Anayasa Mahkemesinin ve
HSKnin oluşumu konusunda önemli gelişmeler sağladık.
Bunların Türkiye için ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu
biliyoruz. Kabul etmekte zorlansanız da bunları başaran biziz ve
insanımıza değer katan biziz.
Sabahtan beri muhalefetin adaletle ilgili
yaptığı sanki adalet kendilerine ait bir söylemmişçesine
üstenci bir tavırla konuşmalarını izliyorum ve sormak
istiyorum: Adalet nedir? Adalet, herkese hak ettiğini verebilmektir, fail
ile mağduru eşit tutmak adalet değildir. Yasin Börü ve
arkadaşlarını katleden, bizzat katliam emrini veren adamın
ismini milletin bu kürsüsünden zikredip hakkını savunmak,
salıverilmesini istemek adalet değildir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Yalan, yalan!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bu millet
sizleri seçerken sizlere oy verirken zalimlere ve katillere sözcülük
yapın, vekillik yapın diye vermedi. Bu milletin hukukunu ve
hakkını savunmak benim için en önemli adalettir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bu halk size de yolsuzluk yapın demedi.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Yine
aynı şekilde Eren Bülbülü öldüren
PKK tarafından ailelerinden,
arkadaşlarından, okullarından kopartılarak dağa
kaçırılan çocuklar için ses çıkarmamak adalet değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Siz ancak PKK ve teröristleri
için adalet istersiniz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Siz de ancak yolsuzluk
yaparsınız, çalarsınız.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Vatana ihanet
eden, vatandaşımıza kurşun sıkan, bomba atanlara
özgürlük istemek adalet değildir, zülümdür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İnsanları öldürenler
sizlersiniz. Taybet anayı kim öldürdü? Taybet anayı kim öldürdü? Onu
söyle ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Tutanakları isteyin; temiz bir dille konuşması
lazım. Bize bakarak özellikle itham ediyor.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Aynı
şekilde kadınlara yapılan taciz olaylarını örtbas
etmek, tacizcilere sahip çıkıp mağdurları susturmak, tehdit
etmek adalet değildir, zalimliktir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hakaret ediyor Başkan,
müdahale edin. Genel Kurala değil, bize konuşuyor şu an. Hakaret
edemez bize.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bu millet
sizlerin adalet adı altında yaptığınız onlarca
haksızlığı ve zulmü yaşamış ve
görmüştür. Artık bu milletin gözünün içine bakıp bu Mecliste
doğruları gizlemekten vazgeçin. Doğru olun,
hatalarınızı da örtbas etmekten vazgeçin.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Doğruları gizleyen
sizlersiniz, sizler. Yalanlarla milleti kandırıyorsunuz.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Az önce,
işkence iddialarıyla bir isim verdiniz, Muhammet Taş, Silivri
Cezaevinde. Buyurun, Bakanlığın resmî açıklaması var.
Bunu hep söylüyoruz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yalanınız,
yalanınız
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Yalan
söyleyen sizsiniz. Bu kürsüden yalanı ancak siz konuşursunuz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Bundan
bile haberin yok.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bakın,
Bakanlığın açıklaması çok açık ve net. Muhammet
Taş bir başka tutukluyla koğuşunda kavgaya
başlıyor, kavga sürecinde 2 tutuklu da birbirini yaralıyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yeni yalanınız da o
sizin, yeni yalanınız!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bahçeye
çıkıyorlar, kamera görüntüleri altında bu 2 tutuklunun birbirini
yaraladığı tespit edilmiş oluyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Senaryo bu, senaryo!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yine bir yalan senaryosu!
Milletin kürsüsünü kendi yalanların için kullanma!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bütün
koğuştakilerin ifadeleri de tutanaklarla sabit, tutuluyor. Hatta
Muhammet Taş, infaz memurunun ayağına tekmeyle vurarak onu da
yaralıyor.
Sizin bu söz konusu olayla ilgili
çarptırmanız, saptırmanız, hayalleriniz,
yalanlarınız artık milletin kabulü değildir.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O işleri siz
yapıyorsunuz, siz!
Başkan, hatip temiz bir dille konuşsun.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Biz
işkenceye sıfır toleransı 2003 yılında kabul
ettik. Bununla olan mücadelemizi sonuna kadar devam ettirdik. En son da 23 Ocak
2017 tarihinde 682 no.lu Kararnameyle memurluktan çıkarılma
gerekçesi olarak da bunu kabul eden yine biziz. Ancak siz doğruyu
söyleyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sizin ortaklarınız onlar.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Başkan, hatibi temiz bir
dille konuşması için uyarın.
BAŞKAN Sayın Usta, tamamlayın
sözlerinizi.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Yine Hangi
reformu yaparsanız yapın bu rejim değişmediği sürece
mücadelemiz devam edecek. diyen sayın vekilimize sesleniyorum: Bu ne
hukuktur, bu ne adalettir?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Evet, tek adam rejimi
değişmeli, sizin rejiminiz değişmeli, faşizm
değişmeli, otoriteniz değişmeli.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Bu rejimi
değiştiren bu milletin kendisidir,
Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren bu millettir. Siz o zaman
bu milletin iradesine bu milletin kürsüsünden saygı
duymadığınızı ve bu millete mücadele
açtığınızı söylüyorsunuz. Bu, aleni, bir millete
rağmen siyaset yapma politikasıdır.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Milletin iradesini gasbeden
sizlersiniz! Milletin iradesini gasbeden, rehin alan sizlersiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Dinle,
dinle, doğrular zoruna mı gidiyor, dinle!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Size bu
politikanızda başarılar dilerken, öncelikle millete saygı
duymanız gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. İşinize
gelmeyince bağırıp çağırmaktan ve yalanları
savunmaktan lütfen vazgeçin. Açıklamaları ve doğruları
kabul edin diyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Onların işleri odur, onların işleri güçleri odur.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O sizin işiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) - Hakaret edince ne yapacağız?
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) İnsan
haklarının küresel düzeyde güçlü bir şekilde hayata
geçirilmesine en çok ihtiyaç duyulan bir zaman dilimindeyiz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) O kürsüyü hakaret etmek için
kullanamazsın.
Bütçeyi konuş, hakaret edemezsin bize. Bütçeyi
konuş, halka hesap ver!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Biz insan
hakları perspektifinden kardeşlik ve dayanışma ruhunun en
güzel örneklerini bugüne kadar gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İnsan hakları
perspektifinden anlamıyorsunuz!
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla)
Sürdürülebilir ve insan odaklı kalkınma, adalet
reformlarımızla bu salgın sürecinden de başarıyla
çıkacağız inşallah.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İnsan hakları
perspektifinden işkence, katliam, ölüm anlıyorsunuz. Sizin insan
hakları perspektifiniz işkence, kötü muamele.
BAŞKAN Tamamlayalım.
LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Efendim, Sayın Oluç.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İnsan haklarından
anladığınız şey işkence, işkence!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İnsan hakkından söz edemezsin bize. Sen git Diyarbakır
Annelerine konuş.
BAŞKAN Arkadaşlar müsaade edin.
Sayın Aydemir...
Rica ediyorum, lütfen, duyamıyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İnsan hakkı diyor bir de.
BAŞKAN Müsaade edin Sayın Aydemir.
Rica ediyorum lütfen, duyamıyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatibin ağır hakaretleri karşısında 60a
göre söz istiyorum.
BAŞKAN Şöyle biliyorsunuz,
sataşmadan sözleri kürsüden veriyorum, grup konuşmaları
tamamlandıktan sonra; onu başında da söylemiştim, vereceğim.
Sadece Sayın Taşdemir, sizden ricam var,
bağırırken lütfen, Sayın Oluçu ve Sayın
Kerestecioğlunu bir tehdit altında bırakıp da maskenizi
indirmeyin. Biz sesinizi öyle de duyabiliyoruz, sesiniz gür,
sıkıntı yok.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Duyamıyorsunuz Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Hakaretler daha çok zarar veriyor, Covid daha az; merak etmeyin.
Nezaketiniz için sağ olun. Hakaret daha çok zarar veriyor bazen sonuçta.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bir kere de temiz dil
kullanmayan hatibi uyarsaydın.
BAŞKAN Evet, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına ikinci söz Sayın İsmail Bilenin.
Buyurun Sayın Bilen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Yargıtay
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisi hürmetle selamlıyorum. 2021
yılı bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı
olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Arkadaşlar, her vesileyle bu kürsüye
çıktığımda konuşma metnine bağlı kalmaya
azami gayret göstermeme rağmen o kadar haksız, mesnetsiz,
dayanaksız eleştiriler geliyor ki bunlara da cevap verirken
konuşma metnimi, ifademi sizlerle paylaşamadan huzurunuzdan ayrılıyorum.
Birçok arkadaşımız burada
eleştiride bulunurken çelişkilerde, tezatlarda bulundular -yani
geçmiş alışkanlıklardan kaynaklı- gerek
yargımızı gerekse ordumuzu esir alan, onların içine sızan
bu vesayet odaklarının zaman zaman millete, milletin seçtiklerine ve
milletin değerlerine karşı verdikleri mücadeleyi özler bir
tavır içerisinde görüyorum; bunun hem kendilerine hem de Egemenlik
kayıtsız ve şartsız millete aittir ifadesine ve
cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürke de büyük bir haksızlık
ve saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Bravo!
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Kıymetli arkadaşlar, burada orduya ait hastanelerin
kapatıldığı ifade edildi, tam aksine -yanlış da
hatırlamıyorsam- bütün partilerin de ittifakıyla bu hastaneler
halka da açıldı yani millete de açıldı, kapatılma söz
konusu değil.
Bir başka husus da burada birçok dosya
hakkında ifadelerde bulunuldu yargının önünde olan, mahkemenin
önünde olan dosyalarla ilgili. Elimizde herhangi bir delil yok, bilgi yok,
dosyaya vâkıf değiliz ve o hâkimleri tesir altında
bırakacak ifadelerde bulunuyoruz. O deliller nedir? Mermi midir? O mermide
balistik inceleme yapılmış mıdır? O polise ait midir
ya da o helikopterden atıldığı iddiası gerçek midir?
Var mı elinizde bir belge, bir kanıt? Hayır, bir iddia, bir
dedikodu.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) İçişleri Bakanı kabul ediyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) İçleri Bakanı
Komisyonda söyledi.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Niye o
işkence yapılan adamı yerde öldürmüyor da helikoptere alıp
aşağıya atıyor? Bunun akılla, hayatın olağan
akışıyla -hukukta tabirdir bu- hiçbir alakası yoktur
arkadaşlar. Bu iddiaların tamamı yalandır, gerçek
dışıdır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bakan yalan mı söylüyor?
Bakanınız yalan mı söylüyor?
İSMAİL BİLEN (Devamla) Bakın,
bir haksızlık daha. Zalime merhamet mağdura zulümdür
arkadaşlar.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bakanınız yalan
mı söylüyor? Bakan Komisyonda kabul etti ya!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Şimdi,
Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 52 oyla bu aziz milletin, bu necip
milletin helal oylarıyla millet tarafından seçilmiş ilk ve tek
Cumhurbaşkanıyken ona saygı göstermeyeceksiniz, en
ağır hakaretlerde bulunacaksınız, eleştirilerde
bulunacaksınız, size birileri bir şey söylediğinde
şurada yazan yazının anlamına
sığınacaksınız.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Servet Turgut nasıl öldü?
Cevabını ver.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Bu çifte
standart değil midir? Allah aşkına, yapmayın bunu.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Servet Turgut nasıl öldü?
Açıklamasını yap.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Servet Turgut nasıl öldü?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Biraz
sussan ne olur?
İSMAİL BİLEN (Devamla) Koro
hâlinde
Bakın, hiçbir hatibinize ben bunu yapmıyorum.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Servet Turgut nasıl öldü?
Bu soruya cevap ver. Servet Turgut nasıl öldü?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Müdahale edin lütfen.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Hiçbir
konuşmanızı
Sayın Başkan, konuşamıyorum.
BAŞKAN Sayın Bilen, sorun yok, siz devam
edin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
hatibi duyamıyoruz ya! Kulağımızın dibinde
dırdır dırdır
BAŞKAN Sayın Akçay, ben de Sayın
Bilenin bütçe üzerinde konuşmaya gelmesini bekliyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Onlar
gerçekler duyulmasın diye bağırıyor.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Sayın
Başkan, elbette bütçe hakkında konuşmak için de bir metin
hazırlamıştım ancak bütçe hakkında
konuşmayıp da bu haksız ithamlarda bulunanlara bir cevap
vermeyelim mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Gerçekler
acıtıyor değil mi? Gerçekler acıtıyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Servet Turgut nasıl öldü?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Servet Turgut nasıl öldü?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Gerçekler
burada, burada. Dinleyeceksiniz, tahammül edeceksiniz.
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Geçmişte yargıyı vesayet altında tutan odaklara bir
şey söylemeyecek miyiz? Öyle cumhuriyet başsavcıları
vardı ki, öyle Anayasa Mahkemesi üyesi ve başkanları vardı
ki, iktidarda bulunan AK PARTİye muhtıra veren öyle cuntacılar
vardı ki
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Servet Turgut nasıl öldü?
Servet Turgut nasıl öldü?
İSMAİL BİLEN (Devamla) -
kapatma
davası açan koca koca sözüm ona öyle yargıçlar vardı ki onun
özlemi içerisinde olduğunuzu biliyorum. Geçti o devir, geçti o devir, bitti.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Servet Turgut nasıl öldü?
Servet Turgut nasıl öldü?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Servet Turgut nasıl öldü, nasıl?
İSMAİL BİLEN (Devamla)
Arkadaşlar, millet tercihini ortaya koydu, bir sistem değişikliği
yaptı ve Cumhurbaşkanımıza da itimadını ortaya
koydu
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Servet Turgut nasıl öldü?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Servet Turgut nasıl öldü,
bunu açıkla.
İSMAİL BİLEN (Devamla) -
Cumhurbaşkanımızı kendisine Cumhurbaşkanı olarak
ilk defa kendi oylarıyla seçti. Eskiden Parlamentoda yapılan seçimler
milletin huzurunda yapıldı. Buna hepinizin de saygılı
olması gerektiğini düşünüyorum.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Saygıyı siz
öğrenin!
İSMAİL BİLEN (Devamla) Sizden mi
öğreneceğim!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Gerekirse bizden
öğreneceksiniz! Bizden öğreneceksiniz! Milletin iradesine saygı
duymayı bizden öğreneceksiniz!
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Milletin iradesine saygı
duymayı bizden öğreneceksiniz!
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Bilen, buyurun.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Sizde
olmayan bir şeyi başkasına öğretemezsiniz, sizde olmayan
bir şeyi başkasına öğretemezsiniz; kendinize bakın!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bizden öğreneceksin,
işine bak!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Siz kim, saygı kim!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Milletin iradesini gasbedenler
mi saygıdan bahsediyor ya.
İSMAİL BİLEN (Devamla) Dilsiz
şeytan ifadesini kullanan bir arkadaşımız oldu. Vallahi bu
söz sahibine daha çok yakışıyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Buradaki
arkadaşlarımızın tamamı geldiğimiz 2002den beri
hep şeytanlarla, şeytanın avukatlarıyla mücadele etti, bunu
da bilmenizi istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2021 yılı merkezî bütçemizin ülkemize,
milletimize, bize umut bağlayan bütün gönül dostlarımıza
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bağırıyorsunuz ama inanın, hiçbir şey
anlaşılmadığı için stenograf
arkadaşlarımız zorlanıyor ve kayıtlara dahi girmiyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkan, bize hakaret ediyor.
BAŞKAN - Bakın, Grup Başkan
Vekilinizin söz talebi var, konuşmalar tamamladıktan sonra ben
kendisine söz vereceğim, o da kürsüden cevaplayacak.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Hatipleri temiz bir dil
kullanmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Ama tahammül edeceksiniz. Sizin
arkadaşlarınız çok daha ağırını
konuşuyor. Tahammül
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Cengiz Aydoğdu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CENGİZ AYDOĞDU
(Aksaray) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
Danıştay bütçesi üzerinde grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Danıştay,
Osmanlı modernleşmesinin ihdas ettiği, cumhuriyete intikal eden
bir kurumdur. 10 Mayıs 1868de Sultan Abdülaziz Şûra-yı Devlet
adıyla Danıştayı kurarken şöyle diyordu: Kavanin ve
nizamat layihalarını tetkik ve tanzim, mesalihi mülkiyeyi tetkik.
Yani bir nevi bir danışma ve inceleme mercisi olarak. İkinci
olarak: Hükümet ile eşhas beyninde mütehaddis deaviyi rüyet. Hükûmet
ile şahıslar arasında ortaya çıkabilecek meseleleri
görüşmek, ayrıca Memurini devletin ahvaliyle ilgili hususları
muhakemat.
Sultan Abdülaziz tarafından
Danıştayın kuruluşuyla ilgili ifade edilen bu hususlar hiç
değişmeden, günümüze kadar ufak tefek rötuşlarla intikal
etmiştir. İkinci kısım -zamanla, 1961 Anayasasında
girmiş; şu anda da Anayasamızda muhafaza ediliyor- idarenin
bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu
şeklinde. Ayrıca, 82 Anayasasıyla da ilk derece vergi ve idare
mahkemelerini kurarak Danıştayı bir temyiz mercisi hâline
getirmişiz. Daha sonra, Anayasamızda, idarenin adli denetiminin
sınırları yerindelik ve takdir yetkisiyle tahdit edilmiş.
Ne var ki, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde
de yargı ile siyaset ve idare arasında zaman zaman siyasetin
kazaileşmesi, adaletin siyasileşmesi iddialarıyla
karşı karşıya kalınmış. Hepimiz biliyoruz
ki, bu tür çatışma hâllerinde siyaset hiçbir şey kazanmaz,
adalet çok şey kaybeder.
Eski bir hukukçumuz, kudemadan eski bir
Yargıtaycımız Adalet çiçeği yüksek seciyeli
hukukçuların ruhlarında açar. diyor. Buradan hareketle,
Danıştayın bütçesini konuşmak, Sevgili Bakanım,
Danıştay personelinin beşerî sermayesini konuşmaktır;
Danıştay personelinin ilmini, irfanını, yeteneğini,
dirayetini, hukuk nosyonunu konuşmaktır. Hepimiz biliyoruz ki, kamu
personelinin niteliği devletlerin bekası cümlesindendir, adalet
ricalinin niteliği ise devletin sigortası hükmündedir, hatta
diğer kamu personelinin de sigortası hükmündedir çünkü adaletin
niteliğini hukukçuların niteliği tayin eder. Bizim milletimiz,
teminini devletin kuruluş gayesi saydığı nizamıâlem
ülküsü için mübarek kitabının emriyle emanet ve ehliyet dengesini en
yüksek standartlarda hayata geçirmiş bir millettir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Bu itibarla, Danıştay personelinin genel
olarak Adalet Bakanlığındaki bütün
hukukçularımızın yetiştirilmesinde yani adaletin
beşerî bütçesinin temininde hiç tartışmasız dünyanın
en büyük hukukçuları arasında sayılan Ebu Hanifeden Kutadgu
Bilige gelen çizgiyi, Kutadgu Biligten Ömer Nasuhi Bilmenlere,
Sıddık Samilere, Ali Fuat Başgillere gelen çizgiyi ince ince
adalet personelimizin ruhlarına işlemek, Danıştay
bütçesinin bu yılki başlangıcı olsun Sevgili Bakanım.
Adaletin icrasında -adalet bir sanattır
çünkü- hiçbir şekilde vasata tahammül edilmez sevgili milletvekilleri.
Devletin Şûrâsı dedik, buna İngilizler Council of State
demişler, Fransızlar Conseil d'Etat demişler; bir nevi
devletin dimağı. Bizim milletimiz kıymetli
evlatlarını, seçkin evlatlarını çok sevmiş,
yetkilendirmiş, onlara sınırsız güç vermiş ancak
hiçbir zaman devlette ruhbaniyete müsaade etmemiştir. Ancak temsilî olarak
söylüyorum, hukuk personeli devletin ruhban sınıfı
mesabesindedir. Ruhban sınıfını kabul etmeden, tebcil
etmeden söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
CENGİZ AYDOĞDU (Devamla) Bu itibarla,
devletin aklı, fikri, dimağı, idarenin kalitesini tayin edecek
olan hukuk personelinin yetiştirilmesi, hukuk nosyonunun verilmesi, bunun
için bütün malzeme bizim tarihimizde mevcuttur. Bizim tarihimizde -sadece bir
anekdot olarak aktarayım- hiçbir şekilde şahsın hukukunu,
kişinin temel hak ve hürriyetlerini düzenleme devlete
bırakılmamıştır, bunu toplum kendisi
yapmıştır. Şeriat her şeyin üzerindedir yani hukuk her
şeyin üzerindedir. Şeriat kelimesinden korkarız, hayır,
öyle değildir, şeriat bizim hukukumuzdur, genel hukukumuzdur, örfi
hukuk bunun içindedir, padişahların yaptığı hukuk,
hukukçuların hukukudur. Bu itibarla, klasik idaremizde hukukun
üstünlüğü fikrini, Türk milletinin ortaya koyduğu şekliyle
-Avrupanın bugünkü hukuk devleti nosyonu Almanyada ortaya
çıkmıştır ama- bizim icra ettiğimiz hukukun
üstünlüğü idealini onlar hayal dahi edemezler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hürmetlerimi arz ediyorum. Adaletin icrasında
vasata tahammül edilemez.
Bütçemiz hayırlı uğurlu olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece kayıtlara
geçsin diye söylüyorum. Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinde şeriat
hukuku değil; adaletli, medeni hukuk geçerlidir. Valilik görevi yapmış
bir kişinin en azından bunu biliyor olması gerekir, kendisini
kınıyorum.
BAŞKAN Bunun dışında bir
şey söylemedi konuşmacı, ben de kayıtlara geçmesi için
söylüyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın İbrahim Yurdunuseven.
Buyurun.
CENGİZ AYDOĞDU (Aksaray) - Ben de
kayıtlara geçmesi için söylüyorum. Ben Şeriat
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Senin öyle bir
hakkın yok.
ALPAY ANTMEN (Mersin) Söyleyemezsin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Söyleyemez efendim
kendisi. Kendisinin böyle bir hakkı yoktur. Ben Grup Başkan Vekili
olarak konuşuyorum.
BAŞKAN Milletvekilidir, yapmayınız
lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O zaman bütün
milletvekili arkadaşlarımıza söz verin kayıtlara geçmesi
için. Öyle bir şey yok.
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen
CENGİZ AYDOĞDU (Aksaray) - Ama siz benim
adımı söyleyerek
BAŞKAN Sayın Özkoç, biliyorsunuz, zaman
zaman, bakın
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Burada, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde Şeriat bizim hukukumuzdur. diye bir
konuşmayı bir vali yapamaz, doğru değildir.
CENGİZ AYDOĞDU (Aksaray) Şeriat
bizim hukukumuzdur. demedim, Şeriat hukukumuzdur. demedim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Laik Türkiye
Cumhuriyetinin hukuku medeni hukuktur. Böyle bir şeyi kabul etmiyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkoç, bir yanlış anlama var. Sayın Aydoğdu
böyle bir ifade kullanmış olsaydı ben buradan müdahale ederdim
ama Sayın Aydoğdu böyle bir şey söylemedi.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Söyledi.
CENGİZ
AYDOĞDU (Aksaray) Demedim.
ENGİN ÖZKOÇ
(Sakarya) Bizim hukukumuz odur dedi.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum, Sayın Aydoğdu.
Evet, Sayın Yurdunuseven, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM
YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Adalet Bakanlığı bütçesi içerisinde yer alan
Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu
2021 bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve ekranları başında
bizleri seyretmekte olan aziz milletimizi saygıyla selamlarım.
2002 yılından beri AK PARTİyi
iktidara getirip bizlere bütçe hazırlama yetkisi veren aziz milletimize,
partimize ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana verdiği destek nedeniyle şükranlarımı
sunuyorum.
Öncelikle, Siyahın beyaza beyazın siyaha
üstünlüğü yoktur. diyen bir dine ve bir Peygambere inanan onur onuruyla
Başakşehir futbolcusuna yapılan ırkçı girişimi
şiddetle kınıyorum.
Adalet Bakanlığımıza
bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü taşra
teşkilatına bağlı kurumlarda görev yapan personelin
sayısı 71.121 olup bunların 42.960ı kadrolu 28 bini
sözleşmeli, 161i sürekli işçi statüsündedir. 2002 yılı
Aralık ayı itibarıyla ülkemizde 367 ceza infaz kurumunda 264.465
hükümlü ve tutuklu barınmakta olup bunlardan 72 bin kişisi Covid
nedeniyle izinli bulunmaktadır. 2002 yılından bu yana, Avrupa
Birliği normlarına uygun 224 yeni ceza infaz kurumu inşaatı
tamamlanarak 179.291 kişilik kapasite artışı
gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda, infaz rejimine uygun
olmayan, yeterli eğitim ve iyileştirme çalışması yapılamayan
çok eski yapılardan oluşması ve bazılarının
taş bina olması nedeniyle fiziki kapasitesi yetersiz olan 356 infaz
kurumu kapatılmıştır. Mevcut ceza infaz
kurumlarımızın elektrik, su, doğal gaz, sıhhi tesisat,
çatı ve genel tadilatları kapsamında büyük ve küçük
onarımları yaptırılarak kurumlarımızın
fiziki şartları da iyileştirilmiştir. Yine, herkesin
malumudur ki yıllardır infazlara ve mahkûm isyanlarına
tanıklık eden darbe yıllarının
acılarının yaşandığı cezaevleri de AK
PARTİ döneminde müze hâline dönüştürülmüştür.
AK PARTİ olarak ceza infaz kurumlarını
uluslararası sözleşmelerin belirttiği standartlara uygun hâle
getirdik. Ceza infaz sisteminde tutuklu ve hükümlülerin haklarını
koruyacak gerekli tüm tedbirleri de aldık. Hükümlü ve tutukluların iaşeleri
Sağlık Bakanlığının belirlediği günlük kalori
ihtiyacına göre hazırlanmaktadır. Hükümlü veya tutuklu
aileleriyle birlikte kalan çocuklar için kreşler yapılmış,
kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklar ve süt emziren hükümlü, tutuklu
anneler için günlük iaşe bedelleri de
artırılmıştır.
Sağlık alanında yapılan
iyileştirmelerle hükümlü ve tutukluların, tedavileri
sırasında gerekli görülen her türlü ilaç, muayene, tetkik, tahlil ve
tıbbi hizmetleri Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır. Ayrıca, hükümlü ve tutuklulardan maddi
imkânı yetersiz olanların hijyen malzemeleri de
Bakanlığımız tarafından
karşılanmaktadır.
Kurumlarda olası Covid-19 pozitif
vakaların önüne geçilebilmesi için dinamik bir çalışma modeli
oluşturulmuş, pozitif vaka belirtisine rastlanması veya pozitif
vakanın tespit edilmesi hâlinde ise izlenecek yöntemlere dair etkin,
süratli ve eş güdüm içinde bir çalışma yürütülmesi
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işkenceye karşı sıfır tolerans
politikası çerçevesinde, insan hakkı ihlallerine hiçbir müsamaha
göstermeyen Bakanlığımız, kötü muamelenin
yaşanmaması ve bu yöndeki iddiaların ortadan
kaldırılması için tüm yasal değişiklikleri
yapmış olup, buna ilişkin tüm adli ve idari denetim ve sivil
izleme mekanizmalarını da oluşturmuştur.
AK PARTİ olarak, iktidara geldiğimiz
günden bugüne kadar ceza infaz sisteminde köklü değişiklikler ve
önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Bugün gelinen noktada
sağlanan değişim ve gelişim sürecine ivme kazandıran
tamamlayıcı unsurlardan biri de kuşkusuz, başta Avrupa
Birliği olmak üzere, diğer ülkeler ve uluslararası
kuruluşlarla yapılan iş birliği çalışmaları
ve bu kapsamda yürütülen projelerdir.
Bu manada, Ceza İnfaz Kurumlarında Terör
ve Tehlikeli Mahkûmların İdaresinin İyileştirilmesi ve
Radikalleşmenin Önlenmesi Eşleştirme Projesi, Ceza İnfaz
Kurumlarında Sivil İzleme Kurullarının Etkinliğinin
Avrupa Standartları Doğrultusunda Artırılması Projesi
gibi ceza ve adalet alanında pek çok Avrupa Birliği destekli projeyi
başarıyla yürütmüş ve hâlihazırda yürütmeye devam
etmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İşyurtları Kurumu, hükümlü ve tutukluların
meslek ve sanatlarının korunup geliştirilmesi veya bir meslek ve
sanat öğrenmeleri amacına yönelik olarak çalışmalarını
sağlamak üzere 1997 yılında kurulmuş özel bütçeli, Adalet
Bakanlığına bağlı bir kuruluştur. Bu
bağlamda, hükümlü ve tutukluların mesleki eğitimlerinin
sağlanması yanında ayrıca, Adalet
Bakanlığının merkez ve taşra teşkilâtı ile
bağlı kuruluşlarının yatırım ve cari
ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. Hükümlü ve tutukluların
istihdam olanaklarının ve meslek kazanım oranlarının
artırılması için İşyurtları Ortak Üretim ve
İşbirliği Programının Usul ve Esaslarına Dair
Yönetmelik hazırlanarak Resmî Gazetede
yayımlanmıştır. Bu sayede, diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile özel sektör paydaşları arasında
sağlıklı iş birliği kurularak hükümlü ve
tutukluların meslek sahibi edindirilmelerine yönelik imkân
sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 bütçemizin tüm
ülkemize hayırlı olmasını, hayırlı hizmetlere
vesile olmasını diliyorum.
Başta Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, bugüne kadar görev
yapmış bütün Adalet Bakanlarımızı, bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen Plan ve Bütçe Komisyonundaki tüm
milletvekili arkadaşlarımızı, tüm Adalet
Bakanlığı personelini ve gerçekten büyük bir özveriyle
çalışan infaz koruma memuru kardeşlerimi saygıyla selamlar
selamlar, Gazi Meclisi saygıyla selamlar, saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 13.18
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.37
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına 5inci konuşmacı Sayın İshak Gazel.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Türkiye Adalet
Akademisi Başkanlığı bütçesi üzerinde
konuşacağım.
Tabii, Hâkimler ve Savcılar Kurulu bazı
arkadaşlarımız tarafından, milletvekillerimiz
tarafından olumsuz yönde bazı eleştirilere tabi tutuluyor,
özellikle 2017den sonraki düzenlemeleri. Ben, aslında bu eleştiriler
yapılırken diğer ülkelerin de karşılaştırmalı
olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu benzeri yapıları nedir,
nasıldır, nasıl işliyor, bunların da
araştırılması, bunların da göz önünde
bulundurulması gerektiği kanaatindeyim. Bununla alakalı da
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığımızın
yapmış olduğu, buradaki uzman arkadaşlarımızca
hazırlanan çok güzel çalışmalar var. Örneğin, bu, bugün
internetten indirdiğim bir çalışma, Bazı Ülkelerdeki
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Benzeri Yapıların
İncelenmesi isimli bir çalışma. Burada ülkelerin, özellikle
Avrupadaki ülkelerin bu kurul benzeri yapıları bir incelemeye tabi
tutulmuş. Mesela, Amerika Birleşik Devletlerinde de bununla
alakalı başkanın, senatonun, hâkimlerle alakalı atama
yetkisi üzerinde durulmuş. İşte Fransada Hâkimler Savcılar
Yüksek Konseyi diye bir konsey var değerli milletvekilleri, bunun
Başkanı Cumhurbaşkanı; Adalet Bakanı bunun üyesi ve
üyelerinin bir kısmı da senato tarafından seçiliyor. İtalya
da aynı şekilde, önemli bir örnek bu konuda:
Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği bir Hâkimler
Savcılar Kurulu söz konusu İtalyada da.
Bizim düzenlememizin de bu anlamda, özellikle 2017
yılından sonra gerçekleştirilen düzenlemenin daha demokratik ve
millet iradesine uygun bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. Şimdi, bu
konuyu da incelemek için aslında egemenlik kavramı üzerinde de
düşünmek lazım. Anayasamızın 6ncı maddesi,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu
ifade ediyor ve Millet, bu egemenliğini Anayasada belirtilen organlar
vasıtasıyla kullanacak. diyor. Şimdi, bu millet, bu
egemenliği nasıl kullanıyor? Mesela yasama üzerindeki milletin
bir egemenliği söz konusu ve bu egemenliği beş senede bir
yapılan seçimlerle -işte, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama
organı seçiliyor- millet, bu yasama üzerindeki egemenliğini bu
şekilde kullanmış oluyor.
Millet, yürütme üzerindeki egemenliğini
kullanıyor, nasıl kullanıyor? Beş senede bir seçimler
yapılıyor, yürütme organı, Cumhurbaşkanı seçiliyor ve
milletin burada bizzat kullanmış olduğu bir egemenlik söz
konusu.
Ancak yargıyla alakalı bundan önceki
düzenlemelerde de milletle ilişkilendirilmiş bir yapı yok. Bunu
nasıl çözeceğiz? Aslında 2017 anayasa değişiklikleri,
bu anlamda bağımsız mahkemelerin egemenliğin sahibi
milletle ilişkilendirilmesi adına bulunmuş bir çözüm yolu. Yani
burada bağımsız mahkemeleri temsil eden bir Hâkimler ve
Savcılar Kurulu söz konusu. Bu kurulun, Türk milleti adına karar
veren bu kurulun milletle ilişkilendirilmesi nasıl sağlanacak?
Bu soru üzerine yapılan çalışmalar, Avrupada yapılan
tartışmalar üzerine ortaya konan düşünceler sonucu ortaya
çıkmış bir çözüm önerisi bu. Üstelik, şunu da ifade etmem
lazım: Komisyon
aşamasında, Karma Komisyon Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini
önce kendisi seçiyor, ilk önce üçte 2, sonra beşte 3 çoğunluk
zarureti konuluyor. Ondan sonra Genel Kurula geliyor, Hâkimler ve Savcılar
Kurulu seçimi için; Genel Kurulda da önce üçte 2 çoğunluk aranıyor, o
çoğunluk sağlanamazsa beşte 3 bir çoğunluk aranıyor.
Burada, hiçbir şekilde, 2017 değişikliklerinden sonra
yapılan düzenlemede de nitelikli çoğunluktan asla ve asla taviz
verilmiyor. Yani bugün bir Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesinin ilk etapta
Meclisten seçilebilmesi için beşte 3 çoğunluğu mutlaka ve
mutlaka sağlaması gerekiyor; eğer sağlayamazsa en yüksek
oyu alan 2 üye burada bir kuraya tabi tutulacak. Bu kuranın neticesinde,
tamamen demokratik bir şekilde ve mahkemelerin özellikle
bağımsızlığını sağlayıcı;
mahkemelerin, bağımsız yargının kuruluşunu
sağlayıcı bir düzenleme söz konusu. Tabii, bir de Adalet
Bakanının kurula başkanlık yapması söz konusu. Bu
genelde eleştiriliyor. Anayasayla düzenleme altına
alınmış, Anayasayla teminat altına alınmış
bir şey var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSHAK GAZEL (Devamla) Hemen, çok küçük
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Gazel.
İSHAK GAZEL (Devamla) Bunu, geçen, bir
konuşmasında Sayın Bakanımız da ifade etti, Anayasada
da bunun yeri var. Adalet Bakanı kurul başkanı olarak kurulu
temsil ediyor ama daire toplantılarına, özellikle hâkimlerin,
savcıların özlük haklarıyla, tayinleriyle alakalı
yapılan toplantıların hiçbirisine katılmıyor Adalet
Bakanı. Yani burada da Anayasayla güvence altına
alınmış bir bağımsız yargıdan söz
edebiliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
2021 bütçemizin hayırlı olmasını
temenni ediyorum, Sayın Bakanlarımıza da hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına şimdi söz talebi Sayın Salih Coranın.
Buyurun Sayın Cora. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH CORA (Trabzon)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kişisel Verileri
Koruma Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu
Başkanlığının bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, ekranları başında bizleri
izleyen ve bize şu ana kadar 19 kez bütçe yapma imkânı veren aziz
milletimize şükranlarımızı sunuyor ve
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, tüm bu süreçte,
adaletle toplanan her bir vergiyi hakkaniyetle dağıtan, her bir
kuruşu da ülkemizin gelişmesi ve kalkınması noktasında
harcayan, milletimizin huzur ve barışı için kullanan bir iktidar
olarak milletimizin yine karşısındayız.
Değerli Başkan, kıymetli
milletvekilleri; AK PARTİ, kurulduğu ilk günden bu yana,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde, inandığı değerler etrafında,
milletimizin bize çizdiği istikamet doğrultusunda kutlu bir
yürüyüşe devam etmektedir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tabii, Sayın milletvekilleri, zor bir
yılın son ayının son günlerini geçirmekteyiz. Bu yıl
Covid-19 küresel pandemi salgını, sağlık başta olmak
üzere ekonomi, siyaset, hukuk alanında çok yoğun, zorlu bir dönemi
geride bıraktık. Tüm bunlara rağmen siyaset eksenimizde dik
duruşumuzu muhafaza ederek ülkemizin millî çıkarlarını,
milletimizin hak ve hukukunu koruyan önemli adımlar attık.
Sevinçlerimiz oldu, heyecanlarımız oldu. Karabağı
hilaliyle buluşturduk, Ayasofya secdeyle buluştu. Yine, Libya Mutabakatıyla
Doğu Akdenizde mavi vatanı koruduk. Kapalı Maraşın
ziyaretçilere açılmasıyla yavru vatanın hakkını ve
hukukunu koruduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Suriyede terör koridorunu güvenlik koridoruna dönüştürdük;
geleceğimizi, bekamızı koruduk.
Değerli milletvekilleri, bakın, özellikle
son beş yılda ülkemizin etrafında büyük bir ateş çemberi
varken; içeride hendek, barikat çukur, her türlü, envaiçeşit terör eylemi
varken; darbelerin, kaosların, karışıklıkların
pençesinde çetin bir mücadele ortaya koyarken bir taraftan bu Parlamentoda 6701
sayılı Yasayla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumunu kurduk. Yine, aynı şekilde, 2016 yılında, 6698
sayılı Yasayla da Kişisel Verileri Koruma Kurumunu
oluşturduk. Yani, demem o ki ülkemizin güvenliğine yönelik ciddi saldırıların
olduğu bir dönemde dahi reformist kimliğimizi ortaya koyduk, bundan
ödün vermedik; insan hakları, demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü
noktasında hiçbir mazerete sığınmadık, Fransa gibi
davranmadık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çünkü biz büyük bir medeniyetin temsilcisiyiz. Biz, evrensel olarak kabul
edilen tüm değerleri, yani hakkı, hakikati, adaleti, merhameti,
eşitliği, özgürlüğü velhasıl emri maruf olarak
değerlendirilen tüm değerleri Batının riyakâr
kurumlarında değil; bu ülkenin, bu toprakların, bu medeniyetin
çınarının gölgesinde arayan, bu topraklarda vücut buldurtmaya
çalışan bir anlayışın temsilcileriyiz. Türkiyenin
böyle bir gücü, böyle bir potansiyeli her zaman vardı. Biz biliyoruz ki
insan yaratılmışların en şereflisidir, insana hizmet
ise siyasetin vazifesidir. Biz biliyoruz ki yine, insan kutsaldır, insan
hakkı da kutsaldır. Millete efendilik yoktur, millete hizmet
vardır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışının temsilcileriyiz. Bu minvalde İnsan
Hakları ve Eşitlik Kurumumuzun, Kişisel Verileri Koruma
Kurulunun ortaya koyduğu projeksiyonu ve çalışmalarını
önemsiyoruz.
Değerli arkadaşlar, Covid
salgınında hepimiz genelde evlerimizde olduk ve evlerimizde şunu
fark ettik ki dünya ticarette de çok farklı bir yöne doğru evrilmektedir.
Teknolojinin sınırlarını aştığı bir
dönemde ticaret de kendini aşmış bir durumdadır. Geçen
yıl Türkiye'de 35 milyonun üzerinde kişi internet üzerinden on-line
alışveriş yaptı. Bu alışveriş esnasında
kimlik bilgilerini, banka hesap bilgilerini, adres bilgilerini ve yine telefon
bilgilerini, kişisel bilgilerini muhtelif kurum ve kuruluşlarla
paylaştı. Hepimiz bu dijital platformları kullandık. Peki,
zihnimizden ne geçti? Acaba, bu kişisel verilerimiz bir yerde kullanılır
mı, bizi rahatsız ederler mi, kötüye kullanılır mı,
hak ihlali olur mu? İşte, Kişisel Verileri Koruma Kurulu bu
durumda devreye giriyor, kanundan aldığı yetkilerle
kurumları denetliyor, kişileri bilgilendiriyor, bilinçlendiriyor,
resen veya şikâyet yoluyla inceleme yapıyor ve bağlayıcı
kararlar alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Cora.
SALİH CORA (Devamla) Hatta yargısal
nitelikte de kararlar verebilmektedir. Bir başka ifadeyle temel hak ve
özgürlüklerin teminat altına alındığı Anayasanın
20nci maddesinde belirtilen özel hayatın gizliliği ve kişisel
verilerin korunması hususunda pratik bir çalışma
yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hem Türkiye İnsan
Hakları Kurumu hem de Kişisel Verileri Koruma Kurumu ülkemiz
adına güzide kurumlardır. Fazla göz önünde olmayan ama herkesi
ilgilendiren kurumlardır. Belki yeni ama esasında kadim bir kültürün
tezahürleridir. Bu kurumlarımız insan hakları
hassasiyetlerimizin daha derinine iniyor. Diğer bir kurumumuz ise
kişisel verilerimizi, bir başka adıyla mahremiyeti koruyan
tedbirler almaktadır. Kurumsal kapasitelerini de her geçen gün
geliştirmektedirler, önemli sempozyumlar, konferanslar ve toplumsal bir
bilinç oluşturmaktadırlar.
Her iki kurumun faaliyetlerini yakından takip
ediyoruz ve bu her iki kurumla birlikte Adalet
Bakanlığının, Maliye Bakanlığının ve
Millî Savunma Bakanlığımızın bütçelerinin
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sayın Cemal Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli Bakanlar,
değerli Bakanlık görevlileri; Hazine ve Maliye
Bakanlığımızın 2021 yılı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 3üncü ve AK PARTİ hükûmetlerinin 19uncu bütçesini
görüşüyoruz. 2002 yılından beri aralıksız olarak bize
bütçe yapma imkânı veren halkımıza, milletimize
şükranlarımızı sunuyorum.
Bireyler gibi devletler de sınırlı
kaynaklar ile sınırsız talepler arasında denge kurmak,
harcamalarını yaparken de bu dengeyi gözetmek zorundadırlar. Bu
nedenledir ki bütçeler hazırlanır, gelir ve giderler planlanır.
Kamu hizmetlerini yerine getirmekle yükümlü olan devlet, kamu kaynakları
ile ihtiyaçlar arasında denge kurmak, harcamalarını yaparken de
bu denge üzerinde, denge içinde hareket etmek zorundadır.
Bütçe, devletin, gelecek bir yılda
belirlediği gelir tahminleri ile yapacağı harcamaların plan
ve programıdır. Bütçe Kanunu ise hükûmetlere, gelir toplama ve
harcama yetkisi veren bir kanundur. Anayasanın 161inci maddesinde kamu
tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle
yapılacağı, merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanmasının, uygulanmasının ve kontrolünün kanunla
düzenleneceği hükmü yer almaktadır. Bütçe kanunu yapma hakkı
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir, sarf hakkı ise Hükûmete aittir. Meclis
de, Hükûmet de bu yetkiyi milletten almaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küresel şokların en büyüğü olan coronavirüs
salgını bütün dünyanın dengelerini bozduğu gibi Türkiye
ekonomisini de olumsuz şekilde etkilemiştir. Ekonomiler salgın
nedeniyle eşi benzeri görülmemiş bir arz ve talep daralmasından
geçmektedir. Dünyanın en zengin ülkelerinin bile savrulduğu bir
dönemde Türkiye aldığı tedbirlerle oluşabilecek
sıkıntıları en aza indirmeye çalışmakta, her
alanda güven ve kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Ancak
yaşadığımız kritik sürecin ruhuna uygun şekilde
devlet ve millet olarak fedakârlık yapmak, bazı acı reçeteler
uygulamak zorunda kaldığımız da bir gerçektir.
İnşallah önümüzdeki zaman diliminde bu salgının etkilerinin
azaldığı ve yeni fırsatların oluştuğu bir
toparlanma dönemine gireceğiz. 1 trilyon 346 milyar Türk lirası gider
ve 1 trilyon 101 milyar Türk lirası gelir öngörülen 2021 yılı
bütçesi Covid salgınının tüm dünyayı ve Türkiyeyi
etkilediği bir atmosferde hazırlanmıştır. Bu büyüklük
içinde Hazine ve Maliye Bakanlığının bütçesi 570 milyar
liradır ancak bunun sadece yüzde 1,2sine tekabül eden 4,7 milyar
lirası Bakanlık hizmetleri için kullanılacak, yüzde 98,8lik
kısmı olan 385,8 milyar lirası ise diğer kamu hizmetlerinin
finansmanı için kullanılacaktır. Bu süreçte Hazine ve Maliye
Bakanlığımızdan beklentilerimiz var. Bunlar fiyat
istikrarını sağlayacak, mali disiplini koruyacak, para ve maliye
politikalarında koordinasyonu artıracak, yatırım
ortamını iyileştirecek, üretim odaklı gelir oluşturma
potansiyelimizi yükseltecek, salgının olumsuz etkilerini giderecek,
ekonomik ve sosyal dönüşüm programlarını hayata geçirecek bir
performans bekliyoruz.
Ekonomi kurmaylarımızın verdiği
mesajlardan, ekonomide nitelikli istihdam oluşturan, enflasyon ve cari
açığa yol açmayan, ağırlıklı olarak yurt içi
tasarruflar ve doğrudan uluslararası yatırımlarla finanse
edilen bir büyüme yapısı oluşturulacağı
anlaşılıyor.
Yine bu mesajlarda, ekonomi
politikalarının fiyat istikrarı, finansal istikrar ve
makroekonomik istikrar olmak üzere 3 sacayağı üzerinde inşa
edileceği, uzun vadeli tasarruflar ve yatırımlar
açısından elverişli bir ortam hazırlığı
içinde olunduğu görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Öztürk.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Makroekonomik temelleri ve
kurumsal kaliteyi güçlendirerek güven ve istikrara dayalı bir iş
ortamının tesis edileceğinin kuvvetli sinyallerini
alıyoruz. Yatırımcılar nezdinde Türkiye'nin riski az,
güveni yüksek, kazancı tatminkâr bir cazibe merkezi hâline getirilmesi, bu
alanda kararlı adımların atılması beklentileri var.
Vatandaşımızın satın alma
gücünü korumanın, gelir dağılımının
iyileştirilmesi, yatırımların cazibesinin
artırılması ve enflasyonun tek haneli rakamlara düşürülmesine
bağlı olduğunu da biliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Bakanımızın ve ekibinin milletin
ortak kasası olan bütçeyi en verimli şekilde koordine edip
yöneteceğine inanıyoruz. Kendisine ve ekibine güveniyor ve
başarılar diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Bütçemizin hayırlı,
uğurlu, bereketli olması dileklerimle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına söz talebi Sayın Sami Çakırın.
Buyurun Sayın Çakır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Gelir İdaresi
Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel Kurulu ve
milletimizi saygıyla selamlıyorum. 2021 yılı bütçesinin
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Konuya girmeden önce, önceki dönem Gelir İdaresi
Başkanlığı yapan ve kalp krizi sonucu kaybettiğimiz
Adnan Ertürkü rahmetle yâd ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
takdir edersiniz ki bütçenin en önemli gelir kaynağı vergilerdir.
Vatandaşa sunulan her türlü hizmetin kesintisiz bir biçimde
sürdürülebilmesi vergilerin toplanmasıyla doğru
orantılıdır. Bu noktada, Gelir İdaresi
Başkanlığı olarak, mükellef haklarını gözeterek
vergiye gönüllü uyumu sağlayarak devlet gelirlerinin zamanında ve tam
olarak ödenmesini temin etmek, gelir politikasını adalet ve
tarafsızlık ilkesi içinde uygulamak temel görevleriyle ülkemiz mali
yönetiminde önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Başkanlık,
merkez teşkilatı ve doğrudan merkeze bağlı 29 ilde
kurulmuş 30 vergi dairesi başkanlığı ile diğer
illerde defterdarlık gelir birimlerinden oluşan ve taşra
teşkilatında yaklaşık 38 bini aşkın personeliyle
hizmet etmektedir. Hemen burada gelirlerin toplanmasında emeği geçen,
gayret eden tüm personele teşekkürlerimi sunarken ülkenin
kalkınması, büyümesi adına emek veren, üreten, çalışan
tüm vergi mükelleflerimize de teşekkür ediyor, başarılar
diliyorum.
Ekonomimizde yaşanan makroekonomik dengelenme
sürecinin desteklenmesi için ihtiyaç duyulan finansmanın
sağlanmasında, enflasyonla mücadelede, katma değerli üretim ve
ihracatın teşvik edilerek uluslararası düzeyde rekabet gücünün
artırılmasında ve büyümenin desteklenmesinde vergi politikalarının
etkin bir şekilde kullanıldığını söyleyebiliriz.
18 Nisan 2020 tarihli
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Hazine ve Maliye
Bakanlığının gelir politikasıyla ilgili görev
tanımlamasında önemli değişiklikler
yapılmıştır. Kararname gereği, gelir politikaları
alanında çalışma yapma görevi Gelir İdaresi
Başkanlığına verilmiş, buna göre devlet gelirleri
politikasının plan, program, genel ekonomik politika ve stratejiler
çerçevesinde oluşturulmasına ilişkin çalışmalar yapmak
ve devlet gelirlerinin maliye politikalarıyla uyumlu şekilde
tatbikini sağlamak da başkanlığın görevi
sayılmıştır. Gelir İdaresinin 2019-2023 Stratejik
Planı, bu bahsettiklerimizle de örtüşen tahsilatta etkinliği
sağlayacak, vergi kayıp kaçağıyla etkin mücadele ederek
kayıtlı ekonomiyi teşvik ederek, kaliteli hizmet sunarak
mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu artıracak ana hedef ve stratejilerle
hazırlanmıştır.
Gelir İdaresi Başkanlığı
saydamlık, hesap verebilirlik, katılımcılık,
verimlilik, etkili ve mükellef odaklı uygulamaları hayata geçirerek
bütçede öngörülen gelir hedeflerine ulaşılmasında öncülük etmeye
devam edecektir. Son yıllarda yapılan çalışmalara ve
teknolojideki gelişmelere bağlı olarak e-fatura, e-defter,
e-tahsilat, e-beyanname gibi elektronik uygulamalarla, kâğıt ortamında
düzenlenmesi gereken bazı defter ve belgeler elektronik ortama
taşınmış, vergi dairesi dışında birçok vergi
ödeme kanalları oluşturulmuş, beyannameler elektronik ortamda
alınmaya başlanmış, mükellefler açısından hem
zaman tasarrufu hem de kolaylık sağlanmıştır.
Ayrıca, başkanlık, Hazır Beyan Sistemi gibi, önceden
hazırlanarak mükelleflerin onayına sunulan beyanname sistemlerini
geliştirmek amacıyla çok sayıda proje üzerinde çalışmalara
devam etmektedir.
Önümüzdeki dönemde, bilgi teknoloji sistemlerini
daha aktif bir şekilde kullanarak mükelleflere sunduğu kalitesini
sürekli iyileştirmeye yönelik çalışmalarını
desteklediğimizi ifade ederken, mükellefler nezdinde oluşmuş
veya oluşacak olumsuz yaklaşım ve değerlendirmeler,
tanıtım ve kamu spot bilgilendirmeleri çerçevesinde,
kaynağından bilgilendirmeyle, hem telafi edilmiş hem de hep
birlikte ülkenin kalkınmasına
çalışıldığı ortaya konulmuş olacaktır.
Salgın hastalık döneminde mükellef
odaklı bir çalışma sergilediği dikkatlerden kaçmayan Gelir
İdaresi Başkanlığının, bugüne kadar
mükelleflerden gelen taleplere makul yaklaşımı, sonuç
odaklı ve karşılıklı çözümleri yakalamada etkili
olduğu da bilinen ve kabul edilen bir gerçektir.
2021 yılında 4 milyar 446 milyon 12 bin
Türk lirası olarak öngörülen başkanlık bütçesinin
hayırlı olması temennisiyle çalışmalarında
başarılar diliyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına konuşmalara devam ediyoruz.
Sayın Mehmet Emin Şimşek, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN
ŞİMŞEK (Muş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerine konuşmak için söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi grubum ve şahsım
adına saygıyla selamlıyorum.
2019 yılında millî gelirimizin
yaklaşık olarak yüzde 3ünü, merkezî yönetim bütçe giderlerinin yüzde
14ünü oluşturan kamu alımları 4734 sayılı Kamu
İhale Kurumu Kanununa tabi olarak yürütülmektedir. Alımlarda
rekabet, saydamlık ve verimliliğin sağlanması kanunun temel
ilkelerini oluşturmaktadır. Kamu İhale Kurumu bu ilkelerin
güçlendirilmesini temin etmek üzere 2002 yılından bu yana görev
yapmaktadır. Kurum, şikâyet, inceleme ve mevzuat düzenleme faaliyetlerinin
yanı sıra izleme ve eğitim odaklı çalışmalarla
kurum görevinin etkinliğini sağlamaktadır.
Kurum, aynı zamanda, kamu alım sisteminin
gelişmesine yönelik çalışmalarını teknoloji
odaklı ve yenilikçi uygulamalarla desteklemeye devam etmektedir. Ülkemizde
Avrupa Birliği standartlarında elektronik ihale
yapısının kurulması hedefiyle 2017 yılında
başlayan çalışmalar bu yıl itibarıyla çok daha olumlu
sonuçlar göstermeye başlamıştır.
İçerisinde bulunduğumuz pandemi süreci
küresel ticareti ve iktisadi faaliyetleri önemli ölçüde etkilemiştir. Pandeminin
yol açtığı kısıtlamalar kamunun hizmet sunum
yöntemlerinin de yeniden gözden geçirilmesini zorunlu hâle getirmiştir.
Ülkemizde gelişmiş e-devlet altyapısı sayesinde
kurumlarımızın vatandaşa hizmet sunumunda herhangi bir
aksaklık yaşanmamış, işlemler hızlı, güvenli
ve kolay bir şekilde yürütülmüştür.
Yine, bir e-devlet uygulaması olan Elektronik
Kamu Alımları Platformu kamu alımlarının
sağlıklı bir şekilde yürütülmesine imkân
sağlamıştır. Kamu İhale Kurumu tarafından yönetilen
EKAP sayesinde küçük işletmelerin kamu alımlarında erişimi
kolaylaştırılmış, kamusal ihtiyaçlar da aynı
zamanda sıkıntısız karşılanmıştır.
Elektronik Kamu Alımı Platformu, pandemi sürecinde
sağladığı faydaların ötesinde, elektronik ilan,
doküman, teklif verme ve tebligat gibi dijital ortamda sunulan hizmetler
sayesinde önemli bir tasarruf aracı hâline gelmiştir. EKAPta sunulan
bu hizmetlerle son üç yılda toplamda bir milyar lira civarında
tasarruf elde edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu alımlarıyla ilgili üzerinde durulması
gereken önemli bir diğer husus ise yerli üretimin desteklenmesidir. On
Birinci Kalkınma Planı başta olmak üzere son dönem politika
belgelerinde kamu alımlarının üretimde yerliliği artırmada
ve desteklemede önemli bir araç olarak kullanılması öncelikli
hedefler arasında sayılmıştır. Kamu İhale Kurumu
buna bağlı olarak yıl içerisinde söz konusu politikalara uygun
düzenlemeler yaparak ihalelerde yerli ürün ve yerli isteklileri destekleyici,
teşvik edici tedbirleri hayata geçirmiştir. Kamu ihale
mevzuatında yapılan 30 Eylül 2020 tarihli düzenlemelerle yerli
isteklilerin ihalelere katılımının sağlanması,
ihale konusu işlerde yerli ürün kullanılması
Ve buna
bağlı denetimler artırılmıştır. Bu konudaki
çalışmaların tüm kurumlarımızın iş
birliği ve koordinasyonuyla yine önümüzdeki dönem de devam etmesinin yerli
ve millî sanayimizde önemli katkılar sağlayacağı
aşikârdır. Kamu alım sistemimizin dinamik
yapısını izlemek, denetlemek ve düzenlemekle görevli Kamu
İhale Kurumu, yalnızca bir kısmını örnek verebildiğim
iktisadi etkileri yüksek olan faaliyetler yürütmektedir. Kurumun bu
faaliyetlerini yüksek teknoloji altyapısı, yetkin insan
kaynağı, yerinde ve etkin karar alma mekanizmalarıyla güçlü bir
şekilde sürdürmeye devam edeceğine ve 2021 yılı bütçemizin
bu amaca hizmet edeceğine olan inancımız tamdır.
Bu vesileyle 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı ve bereketli
olmasını temenni eder, bu bütçenin hazırlanmasında
emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunar, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Fatma Aksal, buyurun
lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FATMA AKSAL (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme
İdaresi 2021 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi, Sayın
Bakanlarımızı ve ekranları başında bizleri
izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında Kamu
İktisadi Teşebbüsleri, özel sektörün gerçekleştiremediği
yatırımları yapmak, özel sektöre öncülük etmek, ekonomik
kalkınmayı sağlamak, piyasada düzenleyici rol üstlenmek ve gelir
dağılımını düzenlemek amaçları doğrultusunda
hizmetlerini sürdürmüşlerdir. Ancak zaman içerisinde KİTler
kârlılık ve verimlilikten uzaklaşmış, görev
zararları nedeniyle bütçe üzerinde sürekli baskı kuran bir yük hâline
gelmişlerdir.
Verimliliğin artırılması, ülke
kaynaklarının daha etkin kullanılması ve piyasa
serbestleşmesinin önünün açılması amacıyla
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kurulmuştur.
1986 yılından iktidarımız dönemine kadar geçen sürede 8
milyar dolar tutarında özelleştirme gerçekleştirilirken 2002
yılından bugüne, nominal değerlerle, bu rakam 62,4 milyar dolara
ulaşmıştır. Yapılan özelleştirmelerle kamu
üzerindeki finansman yükü hafifletilmiş, kaynak kullanımındaki
verimlilik artırılmış, yeni yatırımların önü
açılmış ve piyasada rekabet ortamı oluşturularak
Türkiyenin makroekonomik istikrarına katkı
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz sanayisinin gelişmesinin ana unsurlarından
olan elektrik üretim sektöründe Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı aracılığıyla rekabet
ortamının oluşması sağlanmış, gerçekleştirilen
elektrik üretim sektörü özelleştirmeleriyle bu alanda özel sektörün
payı yüzde 81,7ye ulaşmıştır. Yapılan ihaleler
neticesinde enerji sektöründe geniş bir yatırımcı yelpazesi
oluşturulmuş ve sektöre onlarca yeni enerji oyuncusu
kazandırılmıştır. Özelleştirme ihaleleriyle
sektöre giren yatırımcılar, ilerleyen yıllarda sektörün
farklı alanlarında da faaliyet göstermiş, sektörün büyümesine ve
gelişmesine katkı sağlamışlardır.
Sadece enerji alanında değil, ülkemizin
dış ticaret hedeflerinin yakalanması için oldukça verimli olan
limancılık sektöründe de özelleştirme uygulamalarıyla büyük
mesafe katedilmiştir. Limancılık sektöründe 1997-2018
yılları arasında Türkiye Denizcilik İşletmeleri
AŞye ve Devlet Demiryollarına ait limanların işletme
haklarının devredilmesinin ardından yaklaşık 1,9
milyar dolarlık yatırım özel sektör eliyle
gerçekleştirilmiş, ihracatçımızın hızına
yaraşır bir hizmet kalitesi yakalanmıştır. Özel
sektöre yapılan işletme hakkının devriyle limanlarda
verimlilik artmış, modern işletme teknikleri ve uygulamalarıyla
yeni bir yönetim anlayışı sağlanmıştır.
Özelleştirildikleri tarih itibarıyla
Fabrikalar kapanıyor. diye fırtınalar koparılan Türkiye
Şeker Fabrikaları Anonim Şirketine ait fabrikalar, yaşanan
ağır pandemi şartlarına rağmen üretimlerine devam
etmektedir. Özelleştirme sürecinde pancar çiftçimizin şeker üretimini
koruyacak önlemler alarak fabrikaların bulundukları şehirlerde
üretim faaliyetlerini sürdürmesine, şehirlerin sosyoekonomik hayatına
ve istihdamına katkı sunmaya devam etmesine özellikle dikkat ettik.
Bundan sonraki süreçte de uygulayacağımız özelleştirme
politikalarıyla şeker arz güvenliği ve pancar çiftçisinin
menfaatlerini gözeterek bölgeler bazında pancar üretiminde
devamlılığı sağlayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; özelleştirme uygulamalarına sadece satış
politikası olarak bakmamak gerekir. Türkiye'de gerçekleştirilen en
büyük 10 arzdan 7si kamu tarafından yapılan halka arzlar olup
bunlardan 4ü Özelleştirme İdaresi
Başkanlığımız tarafından
gerçekleştirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
FATMA AKSAL (Devamla) Ülkemizin en önemli iktisadi
hamlelerinden olan özelleştirmeler, maalesef, neredeyse her zaman
muhalefet açısından bir malzeme hâline getirilmiş, bunun
üzerinden hamaset siyaseti yapılmaya çalışılarak gündem
oluşturma çabası içine girilmiştir. Hiç şüpheniz
olmasın ki önümüzdeki dönemde de ekonomide verimlilik
artışı temelinde etkin bir piyasa mekanizması
oluşturulması bakış açısıyla devletin kamusal
fayda taşımayan iktisadi hayattaki payının
azaltılmasına yönelik rekabetçi ve şeffaf bir şekilde
gerçekleştirilen uygulamalara devam edilecektir.
Bu vesileyle 2021 yılı bütçesinin
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce
heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yücel Menekşe,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YÜCEL MENEKŞE
(Nevşehir) Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin çok değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde
yer alan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ile
Türkiye İstatistik Kurumu bütçeleri üzerine AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
ve televizyon karşısında bizleri takip eden aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, vefatının
744üncü yıl dönümünde, büyük mütefekkir, mutasavvıf, gönül ve
aşk insanı Mevlâna Celâlettin Rûmiyi bir kez daha rahmet ve minnetle
anıyorum.
Pandemi sürecinde Covid-19 virüsüne yakalanarak
hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allahtan
rahmet, tedavisi devam edenlere Yüce Rabbimden acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Gözetimi Kurumumuzdan bahsetmek istiyorum. Hazine ve
Maliye Bakanlığımıza bağlı olarak
çalışan Kurumumuzun temel görevi, işletmelerin finansal
tablolarıyla paydaşlarına tam, doğru, gerçeğe ve
ihtiyaca uygun, karşılanabilir finansal bilgi sunmasını
sağlamaktır. Ayrıca, kurumumuzun 2021 yılı bütçesi
ticaretin düzenlenmesi, geliştirilmesi ve
kolaylaştırılması hedefi doğrultusunda
hazırlanmıştır. Kurumumuzun 2020 yılı gider
bütçesi 49 milyon 709 bin lira olup 2021 yılı için teklif edilen
bütçeyse 55 milyon 988 bin lira olup bu tutarın 44 milyon 850 bin
lirası hazine yardımıyla, kalanıysa kurumun öz gelirleriyle
finanse edilmektedir. Kurumumuzun gerçekleştirdiği başlıca
faaliyetler -muhasebe standartları alanında, denetim
standartları alanında, yetkilendirme ve eğitim alanında,
gözetim ve inceleme alanında- doğru ve güvenilir finansal raporlama,
tarafsız ve bağımsız denetimin yapılması
bakımından hayati önem arz etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütçesini görüştüğümüz bir diğer kurumumuz olan
Türkiye İstatistik Kurumunun işlevlerinden de kısaca bahsetmek
istiyorum. TÜİK, ulusal ve uluslararası kullanıcıların
ihtiyaç ve önceliklerini dikkate alarak kaliteli, güncel, güvenilir,
tutarlı, tarafsız, uluslararası standartlara uygun
istatistikleri üretmek, kullanıma sunmak ve resmî istatistik üretim
sürecinde yer alan kurumlar arasında eş güdümü sağlamakla
mükelleftir. Aynı zamanda, resmî istatistik alanında, ülkemizde güçlü
ve sürdürülebilir bir istatistik sistemini kurma ve sürdürme vizyonuyla hareket
etmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu, Dünya Bankası
ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar
tarafından finanse edilen ve üçüncü ülkelere yönelik uygulanan program ve
projelerde teknik danışmanlık sağlayarak istatistik
alanında sahip olduğu bilgi ve deneyimi de ülkelere
aktarmaktadır. Ayrıca, Türkiye istatistik sisteminin genel durumu, uluslararası
bağımsız uzmanlar tarafından, emsal tarama
çalışmaları kapsamında değerlendirilmiş ve sonuç
raporunda, TÜİKin, Avrupa Birliği norm ve standartlarına yüksek
düzeyde uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Dünyada etkili olan pandeminin getirdiği tüm
olumsuzluklara rağmen, 2020 yılında ülkemizde olumlu
gelişmeler yaşanmıştır; Ayasofya Camisinin seksen
altı yıl sonra ibadete açılması, Karadenizde
bulduğumuz 405 milyar metreküp doğal gaz rezervi, TEI tarafından
geliştirilen yerli ve millî helikopter motoru, Doğu Akdenizdeki
haklarımızı korumak adına Libyayla deniz yetki
alanları anlaşması, dost ve kardeş ülke Azerbaycanın
yirmi sekiz yıl sonra Karabağı işgalden kurtarması.
Sonuç olarak 2021 yılı bütçesi, mali
disiplini sürdürmek, ihracatı artırmak, kaynakları üretken
alanlara yönlendirmek, yatırımları ve istihdamı
artırmak, tasarruf oranını yükseltmek, cari açığı
azaltmak amaçlarıyla hazırlanmıştır. 2021
yılı bütçe teklifinin hazırlanmasında emeği geçen
Hazine ve Maliye Bakanlığımıza,
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığımıza, Plan ve Bütçe Komisyonumuza
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, zamanımız kısa olduğu için
kısa bir konuya değineceğim. Dün akşam, biliyorsunuz,
medeniyetin beşiği denilen, özgürlükler, demokrasi havarisi kesilen
Avrupanın göbeğinde, ırkçılık ve
ayrımcılık söz konusu olmuştur. Bugün, PSV
Eindhoven-Başakşehir maçında, Kamerunlu Weboyla ilgili bir
ırkçılık propagandası yapılmıştır.
Dolayısıyla, biz Türk milleti olarak onurumuzu, en iyi şekilde,
sahadan çekilmekle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
Bir de sehven Eindhoven dediniz, onu da Paris
Saint-Germain olarak
YÜCEL MENEKŞE (Devamla) Evet.
Weboya yapılan haksız,
ırkçılık ve ayrımcılık konusunda, başta
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere,
Bakanlarımıza ve tüm siyasi erkimize gerçekten çok teşekkür
ediyorum, Başakşehir yöneticilerine, antrenöründen
futbolcularına, o iradeyi gösterdikleri için. Mehmet Akif Ersoyun bir
dizesine kısa bir satırla değineceğim Yumuşak
başlıyız ama uysal koyun değiliz. Türk milleti
hakkını her alanda, Avrupada, Asyada, bugün Myanmarda, artı
Diyarbakır Annelerine sahip çıkmayla
Bakın, her zaman, her
platformda bu iradeyi ortaya koymak suretiyle hem kendi vatandaşına
hem de Avrupada, Asyada mazlum, mağduriyet yaşayan Müslüman tebaaya
her zaman sahip çıkmayı bilmiştir. Bu konuda
Cumhurbaşkanımıza tekrar teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YÜCEL MENEKŞE (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü ve AK PARTİ
hükûmetlerinin 19uncu bütçesi olan 2021 merkezî yönetim bütçesinin
devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinizi
saygı, sevgi, muhabbetlerimle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Emine Nur Günay, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE NUR GÜNAY
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi kapsamında
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri,
yüce Divanı ve bizleri takip eden vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte
olan ülkelerde sağlıklı bir ekonominin olması için güçlü
bir bankacılık sisteminin ve bu sistemi de denetleyen, düzenleyen,
görevini en doğru şekilde yapan bir kurumun olması en önemli
önceliklerdendir. Bankacılık sistemi, özü itibarıyla, fon
fazlası bulunan yani mevduat sahipleri ile harcama ya da yatırım
amaçlı fona ihtiyacı olan, ticari veya kişilere özgü kredi
ihtiyacı olan kişiler arasında çok önemli bir aracı görevi
üstlenmektedir. Bu, yalnız, sadece güven sistemine dayalı değil
aynı zamanda ekonominin verimli işleyişinde çok önemli bir
aracı görev üstlenmektedir. Misyonu gereği BDDK, denetimi ve gözetimi
altındaki kurumların faaliyetlerini güvenli ve sağlam şekilde
gerçekleştirmesini, kredi sisteminin etkin şekilde
çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin
korunmasını sağlama ve bu sayede finansal piyasaların
gelişmesine ve finansal istikrara katkıda bulunma görevini
üstlenmektedir.
Bankacılık ve finans sisteminin doğru
şekilde yönetilememesinin en önemli sonuçlarını Amerika ve
Avrupada 2008 finansal kriziyle gördük ve bütün dünya bunun bedelini çok
ağır bir şekilde ödedi. İşte bu nedenle BDDK, Türkiye
ekonomisinin doğru yönetiminde çok önemli bir görev üstlenmektedir çünkü
gerek mali gerekse para politikalarında alınan tüm kararların
ülke ekonomisine aktarıldığı nokta bankacılık
sektörüdür.
Teknolojik gelişmelerin en hızlı
dönüştürdüğü alanlardan biri de finans sektörüdür, yenilikçi
yaklaşımların odak noktalarından birini
oluşturmaktadır. Bu dönüşüme bir de 2020 yılında
pandemi eklendi. İş yapma modelleri, tüketici
alışkanlıkları değişti. Covid-19 gibi küresel bir
salgının bankalar üzerinde etkilerini dört başlık
altında özetleyebiliriz: Operasyonel etkiler; kredi riski, gelir
kaybı ve likidite; müşteri davranışlarındaki
değişim; fonlama ve maliyet yapısı.
İnternet bankacılığıyla
başlayan gelişmiş yazılım ve yapay zekânın
yanı sıra, biyometrik teknolojilerle de güvenliği öne
çıkaran yaklaşımlarla pandeminin değiştirdiği
alışkanlıklar finans sektörünü hızla dönüştürmektedir.
Bu dönüşümlerin somut sonuçlarından biri olan açık
bankacılık sistemi finans sektörünü etkileyen teknolojik bir
inovasyon olarak gündemimizde yer alıyor. Pandemiyle birlikte gündelik
hayatta dijitalleşmeye paralel olarak kullanımı artan
temassız ödeme de açık bankacılık kavramının
önemini artırmıştır. Potansiyel fırsatların çok
daha iyi yönetilmesine olanak tanıyan bir sistem olan açık
bankacılık, banka, müşteri ve FinTech şirketleri
arasında yepyeni bir dönem başlatıyor. Kısacası 2021
yılında finans ve bankacılık sektörü daha da
gelişecek, mobil ve yapay zekâ teknolojileriyle bankacılık
yaşam evresinde 5.0 dönemi başlayacak. Doğal olarak ilgili
teknolojik gelişmeler ve dijital bankacılık
uygulamalarındaki artış yeni düzenleme ihtiyaçlarını
gündeme getirmektedir. Bu çerçevede, bankaların bilgi teknolojileri
altyapılarındaki iyileştirmelerin yanı sıra
Bankacılık Kanununda ve ilgili alt düzenlemelerde gerekli
değişikliklerin yapılması gerekmektedir. G20 ülkelerinin
yüzde 50sindeki düzenleyiciler açık bankacılık API
standartlarını oluşturmuştur. Türkiye 27 Haziran 2013
tarihli 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri
ve Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kurumları Kanunu ve ikincil
mevzuatla bankacılık ve ödeme hizmetlerinin dijital dünyası için
yasal bir altyapı geliştirmiştir. Kanun 1 Ocak 2020 tarihinden
itibaren geçerli olmak üzere 12 Kasım 2019da, gelişen finansal
hizmetler doğrultusunda değiştirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
EMİNE NUR GÜNAY (Devamla) Kısacası
bankacılık sektörümüz hem bankalarımız açısından
hem de BDDK açısından bu dönüşüme hem altyapı hem de
mevzuat olarak hazırdır.
2021 yılı bütçemizin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyorum. 2021
yılının mutluluk, huzur ve sağlık getirmesini
dileyerek sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Habibe Öçal, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi ve aziz milletimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe ve 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifine
ilişkin görüşmeler kapsamında Sermaye Piyasası Kurulu
bütçesiyle ilgili değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu kanun teklifinin Genel
Kurula getirilmesinde emeği geçen Bakanlığımıza,
Komisyonumuza ve kamu idarelerinin temsilcilerine teşekkür ediyorum.
Ülkemizin
kalkınmasının finansmanında önemli bir yer tutması
gereken sermaye piyasalarını daha da geliştirmek için Sermaye
Piyasası Kurulu gerekli düzenleme değişikliklerinin
yapılmasına yönelik çalışmalarına aralıksız
devam etmektedir. KOBİler başta olmak üzere, başlangıç
aşamasındaki girişimlerin finansmanı amacıyla hayata
geçirilen kitle fonlamasına ilişkin düzenlemeler, yabancı
merkezî saklama kuruluşlarının yurt dışında
yerleşik hak sahiplerine ait sermaye piyasası araçları, toplu
hesap yapısı oluşturulması, Borçlanma Aracı Sahipleri
Kurulu, projeye dayalı menkul kıymetler ve sermaye piyasası
araçlarının teminat varlıklı ihracı gibi yeni
adımların önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarına önemli
katkılar sunacağı aşikârdır.
Ülkemizin yabancı
yatırımcı çekmesi ve para piyasalarımızın cazibe
merkezi hâline getirilmesi de bu çalışmaların sonucu ortaya
çıkmıştır. Hepimizin bildiği gibi, geçtiğimiz
hafta Türkiye Varlık Fonu ve Katar Yatırım Fonu arasında
Borsa İstanbulun yüzde 10luk payının devri için anlaşmaya
varıldığı duyuruldu. Anlaşma kamuoyuna
duyurulduğu günden beri ülkemizdeki bir kesim maalesef Katar da Katar
kâbus görmeye başladı. Öyle hastalıklı cümleler döküldü ki
ağızlarından, Allah şifa versin demekten kendimizi
alıkoyamıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Peki, ülkemiz adına
sevinmemiz, yatırımcı çektiğimiz için mutlu olmamız
gereken bu olaydan dolayı düşülen bu hastalıklı hâlin
sebebi neydi? Borsa İstanbulun yüzde 10luk hissesi daha önce Avrupa İmar ve
Kalkınma Bankasının elindeyken Yabancı sermaye geldi.
diye sevinenlerin aynı oranda hisseler Katara
satıldığında Ülkemiz Katara satılıyor.
yaygarası koparmasını maalesef açıklayamıyoruz.
Peki, o zamanlar Avrupa Birliğinin linç
edildiğine, Ülke, Avrupa Birliğine satılıyor.
denildiğine şahit oldunuz mu? Biz şahit olmadık.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Biz ikna
olduk!
HABİBE ÖÇAL (Devamla) On sekiz yıl
içerisinde Türkiyeye en fazla yatırım yapan 1inci ülke 26 milyar
dolarla Hollanda, 2nci ülke 12 milyar dolarlık yatırımla ABD,
3üncü ülke 11 milyar dolarlık yatırımla İngiltere oluyor,
Katar ise 2 milyar dolarlık yatırımla ancak 17nci sırada
yer almaktadır.
2020 yılı rakamlarıyla Katarın
dünya ülkelerine yaptığı yatırım 400 milyar dolardan
fazladır. Hiçbir dünya ülkesinin medyası, muhalefeti, Katar
ülkelerine yatırım yaptı diye ağladı mı?
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın dediği gibi Dünyanın hiçbir ülkesinde bu
yatırımlardan dolayı Katar bizi ele geçiriyor. diye
zırvalayan kimse de çıkmadı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Muhalefetin Genel Başkan seviyesinde verdikleri
röportajlarla Türkiyeye yatırım yapmayın, güvenli bir ülke
değil. diyen bir muhalefetten de başka bir şey beklemek abesle
iştigaldir.
Yeni seçilen ABD Başkanından müdahale ve
demokrasi ricasında bulunan Büyükelçi, seni bu millet de unutmadı.
Millî Savunma Bakanlığımız Tank Palet Fabrikasıyla
ilgili fabrikanın satılmadığını, mülkiyetinin ve
yönetiminin Millî Savunma Bakanlığında olduğunu,
buranın işletmesinin yirmi beş yıllığına
özel sektöre verildiğini, her türlü denetim yetkisinin Millî Savunma
Bakanlığında olduğunu defaatle açıklamasına
rağmen Tank Palet Fabrikası satıldı. yaygarası
yaparak, daha da ileri giderek Ordu satıldı. diyecek kadar da
şuursuz bir muhalefetle karşı karşıyayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle ülkemin, milletimin
ekonomisinin çıkarına atılan her türlü olumlu adımın
yanında olduğumuzu ve destekçisi olduğumuzu ifade ederek 2021
yılı bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
sadece
BAŞKAN Buyurun.
Sataşmadan dolayı sözler bitince söz
vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biliyorum, sadece
kayıtlara geçsin diye söylüyorum Sayın Başkan.
Dünyanın hiçbir ülkesi Katara bir ihaleyi
verirken kapalı kapılar ardında vermemiştir ve hiçbir
ülkesi kendi ordusunun fabrikasını
Satarsan para alırsın,
kiralarsan para alırsın, devredersen para alırsın. Bu ülke
ne satarak ne devrederek ne de kiralayarak, beş kuruş para almadan
ordunun imkân ve kabiliyetlerini yirmi beş yıllığına
Katara peşkeş çekmiştir.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Hâlâ devam
ediyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bunu söylemeye devam
edeceğim. Ta ki akılları alana kadar.
AHMET TAN (Kütahya) Bile bile söylüyorsunuz ya!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Ayıplı
hâllerinizden bıktık.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kayıtlara geçmesi açısından ifade ediyorum
ki Değerli Başkanım, biraz evvel grubumuz adına
konuşan milletvekilimiz, hakikatleri teknik olarak da siyasi olarak da
ortaya koymuştur. Grup olarak da hep beraber arkasındayız.
Bununla beraber, bu konuyu geçen sene bütçe görüşmelerinde de
görüşmüştük. Bunlar defaatle anlatıldı. Biraz evvel CHP
Grup Başkan Vekilinin ortaya koyduğu iddialar hiçbir şekilde
gerçeği asla ve kata yansıtmamaktadır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Resmî Gazete
yalan yazıyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla bunun detayları geçen seneki
bütçe görüşmeleri esnasındaki tutanaklarda da vardır. Hem
Sayın Cumhurbaşkanımız hem Sayın Millî Savunma
Bakanımız gerek milletvekillerimiz ve ilgili idarelerin
başında bulunan kurum yetkilileri bu konuyla ilgili gerçeği
kamuoyuna defaatle ortaya koymalarına rağmen bir yalan ve iftira
siyaseti güdülmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun amacı asla ve kata hakikati ortaya koymak değil, ordu üzerinden
siyaset yaparak, hakikatleri çarptırarak milleti kaotik bir ortama
doğru hazırlamaya dönük bir provokatif yaklaşımdır. Bu
gerçekleri de kayda geçmesi için ifade ettim.
Teşekkür ediyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Uçtunuz,
uçtunuz, uçtunuz iyice!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Grup Başkan Vekilleri, bu
konuşmalarla ilgili olarak sataşmalar olduğunu
düşünüyorsanız partilerin, siyasi parti gruplarının sözleri
tamamlandığında sizlere kürsüden sataşmadan dolayı söz
vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade edin Sayın Özkoç, müsaade
edin lütfen.
Ama yine normal görüşmeler esnasında
olduğu gibi Grup Başkan Vekillerimiz arasında bu
karşılıklı konuşmalar başlarsa bizim bu
görüşmeleri tamamlandırmamız mümkün olmaz.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, sizin söylediğiniz ve aldığınız
karara saygılıyız, sataşmadan bir söz istemiyoruz. Ama
bizimle ilgili, partimizle ilgili yalan ve iftiralara karşı
kayıtlara geçirmek zorundayız, görevimiz bunu gerektiriyor, onun için
de söylüyoruz. Burada milletin bilmesi gereken en önemli şey, Millî
Savunma Bakanımız da burada oturuyor, kendisi Acilen bu orduya tank
lazım. diyordu. Sayın Grup Başkan Vekilinin söylediği gibi,
geçen sene burada biz konuşurken
Bir yıl içerisinde, on sekiz ay
içerisinde Katar ordusu bize tank yapıp verecekti, iki yıl geçti hâlâ
tank yok, aldatılanlar kendileri, hâlâ en büyük yalanın
arkasında duran AKP'dir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Efendim?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Katar ordusu
BAŞKAN Yani Sayın Akbaşoğlu,
müsaade edin bu konuyu yani günlerce müzakere ettik.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yıllarca
hatta.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Şöyle Sayın Başkan, biraz evvel...
Başka suçlamalarda bulunuyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne gerekirse cevap
veririz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuçta Katar ordusu güya tank yapacakmış da
Türk ordusuna, efendim, teslim edecekmiş.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Düpedüz hepsi yalan. Bir başka yalanla bir
yalanı kapatmaya çalışmak, perdelemek hakikaten kamuoyunun gözü
önünde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evraklar var burada,
kayıtlar var, Cumhurbaşkanının kararı var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Katar ordusunun yapacağı bir tank yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kim yapacak?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla Millî Savunma
Bakanlığının mülkiyetinde olan yerde İhale Kanunu
çerçevesinde yapılan ihale gereğince
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Özelleştirme, özelleştirme
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok öyle bir şey,
yalan.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
Amerikan ortaklı bir şirket, İngiliz
ortaklı bir şirket, Katar ortaklı bir şirketin ihaleye
girmesi sonucunda en uygun fiyat teklifini veren Türk-Katar
ortaklığına ait ve yönetimi Türk şirketi olarak BMC bu
ihaleyi almış ve daha önce prototipin yapılmış
olduğu Sakarya Arifiyedeki Otokar firmasının yapmış
olduğu prototipin yapımı esnasında kullanılan
alanın kullanım imkânı hızlı bir şekilde tank
üretilip ordumuza verilsin
(CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tank nerede? İhale
bitti, tank nerede?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) -
ve ordumuz da teröristlerin başını
içeride, dışarıda bir an evvel daha güçlü bir şekilde ezsin
diye bu çalışma yapılıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Nerede, nerede?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Motor nerede,
motor?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunu baltalamak asla ve asla doğru değildir!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Helal olsun (!)
BAŞKAN Birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.37
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.54
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
AK PARTİ Grubu adına yapılan
konuşmalarda kalmıştık.
Şimdi Semiha Ekinci.
Buyurun Sayın Ekinci. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu bütçesi
üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım.
Selçuklunun kalbî, Osmanlının
vicdanı, cumhuriyetin aklı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Millî
Mücadelemize yüz sekiz gün ev sahipliği yapmış yiğitler
diyarı, sultan şehrimiz Sivaslılar adına Gazi Meclisimizi
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının yerine 47
sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu,
başkan ve üyelerinin atanmasına müteakip 5 Haziran 2020 tarihi
itibarıyla görevine başlamıştır. Kurum yeni olsa da
ülkemizde sigortacılık eskidir. Ülkemizde sigortacılıkla
ilgili faaliyetler, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102
sayılı Türk Ticaret Kanunu, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu, 2918 sayılı
Karayolları Trafik Kanunu, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık
Kanunu, 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ve 6305
sayılı Afet Sigortaları Kanunu çerçevesinde düzenlenmektedir.
Ülkemiz ekonomisine teminat sunma, tasarruf
sağlama işlemini yerine getiren sigortacılık ve özel
emeklilik düzenleme sektörü her geçen yıl istikrarlı bir şekilde
büyümeye devam etmektedir. Sektörde şu an hayat dışı
tabiri kullandığımız 39 şirket, 3 reasürans
şirketi, 6 hayat şirketi, 15 de emeklilik şirketi olmak üzere 63
şirket faaliyette bulunmaktadır.
Ayrıca, sigorta sektöründe, memleketim Sivasta
141 olmak üzere, ülke genelinde 16 bine yakın acente ve 50 binin üzerinde
çalışan hizmet vermektedir. 2019 verilerine göre temel finansal
varlıklar içerisindeki sigortacılığın payı 2020
yılı ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 5e
çıkmış bulunmaktadır. Sigortacılık alanında
bilinen gösterge yıl sonu itibarıyla yazılan primdir. 2002 yılında yazılan
prim 3,7 milyar lira iken 2019 sonu itibarıyla 69 milyar liraya
çıkmıştır. 2020 yılı üçüncü çeyreği
itibarıyla yüzde 15,6 artarak 45 milyar liranın üzerine çıkan
primimizin bu veriler ışığı altında 2020
yılı sonunda yaklaşık 83 milyar lira şeklinde bir
sonuçla biteceği düşünülmektedir. Yapılan üretimin yüzde 65lik
kısmı da -benim de milletvekili olmadan önceki mesleğim olan-
sigorta acenteleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Yıllar
itibarıyla artan bu rakamlara baktığımız zaman,
2002de 3,7 milyar lira iken bugün 83 milyar liraya gelen sigorta priminin bir
diğer göstergesi de ülkemizdeki sigortalanabilecek değerlerin ve
ülkemizin refah seviyesinin arttığını göstermektedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın
Başkanım, değerli üyeler; özel emeklilik alanındaki
verilere gelecek olursak gönüllü BES olarak
tanımladığımız alanda yaklaşık 7 milyon
katılımcı söz konusudur. Otomatik katılım sistemi diye
tanımladığımız OKSde ise 6 milyonluk bir
katılım söz konusudur. Gönüllü BES içerisinde yaklaşık 153
milyar liralık bir fon birikimi, diğer otomatik katılım
sistemlerindeyse yaklaşık 11 milyar liralık bir fon birikimi
mevcuttur. 2003 yılından itibaren devam eden gönüllü BES içerisinde
şu ana kadar yaklaşık 133 bin vatandaşımız emekli
olmuştur. Bireysel emeklilik sisteminin gelişmesi noktasında
genç kesimlerin sisteme dâhil edilmesi, bununla beraber yurt
dışında çalışan vatandaşlarımızın
değişik para birimleri çerçevesinde sisteme katılması için
çalışmalar devam etmektedir.
Covid-19 hadisesi
diğer tüm sektörlerde olduğu gibi sigorta sektörünü de etkilemiş
bulunmaktadır. Kurum, bu konuda özellikle sigortalıların
tazminatlarını zamanında alabilmesi, sigortacılık
iş ve işlemlerinin zamanında yürütülebilmesi için gerekli
tedbirleri almış ve 2020 yılı içerisinde daha önce
başlayan projelere devam etmektedir. Özellikle ülkemizdeki reasürans
riskinin yönetilmesi ve kapasitesinin artırılması konusunda daha
önce kurulmuş olan Türkiye Sigorta AŞ hizmet vermeye
başlamıştır.
Başkanım, bir dakika
Toparlıyorum.
BAŞKAN Mikrofon kapansın söz
vereceğim, süreniz bitmedi daha.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
SEMİHA EKİNCİ (Devamla) Sözlerime
son verirken, sigorta bir ihtiyaç değil, zorunluluktur. Kendi
hayatını düşünen, geleceğini planlayan, risklerin
bilincinde olan herkes sigorta yaptırmalıdır. Sigorta,
başımıza gelebilecek potansiyel risklere karşı
korunmamızı sağlar, bu risklerin gerçekleşmesi hâlinde
doğan zararları karşılar, bu nedenle de en büyük
güvencemizdir diyor; on dokuz yıldır milletimize hizmetlerinden
dolayı başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan olmak üzere, tüm bakanlarımıza
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2021 yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz
adına hayırlı olmasını; 2021 yılının
ülkemize ve tüm İslam âlemine sağlık, huzur, barış
getirmesini temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ekrem Çelebi, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EKREM ÇELEBİ
(Ağrı) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; 2021 yılı Millî Savunma Bakanlığımızın
bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşları ile şehit ve gazilerimizi rahmet,
minnet ve şükranla anıyorum. Yurt içi ve yurt dışında
görev yapan tüm güvenlik güçlerimizi, Mehmetçiklerimizi ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce, özellikle Millî Savunma Bakanımız Sayın
Hulusi Akara terör ve teröriste aman vermeyen dik duruşu için
huzurlarınızda teşekkür ediyorum ve Rabbim yâr ve
yardımcısı olsun.
Büyük milletlerin büyük hedefleri olmak
zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Selçuklu ve Osmanlı
İmparatorluğunun devamı olarak bu büyük hedefleri
doğrultusunda kararlılıkla yürümektedir. İki bin
yılı aşan devlet geleneği ve ordu sistemiyle, jeopolitik ve
jeostratejik konumu gereği dünyanın en istikrarsız bölgesinde
yer alan ülkemiz; bağımsızlığını,
egemenliğini, toprak bütünlüğünü, hak ve menfaatlerini korumak
zorundadır. Küresel boyutta yürütülen hâkimiyet çabaları ve bunun
üzerine yapılan planlar, asimetrik tehditler, Gezi olayları, 15
Temmuz darbe girişimine zemin hazırlayan dış destekli,
FETÖ, PKK, YPG, PYD ve DEAŞ gibi bölücü ve yıkıcı
faaliyetlere ilave olarak ülkemize yönelik kontrolsüz, kitlesel göçler,
doğrudan güvenliğimizi dolayısıyla bekamızı
tehdit eden bir hâle gelmiştir. Suriye topraklarından Hataya,
Kilise, Gaziantepe, Şanlıurfaya atılan sayısız
havan mermilerini hepiniz hatırlıyorsunuz. Kısa süre önce
gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı ve hatta Pençe Harekâtlarıyla bu
tehditler bertaraf edilmiş, sınır ötesi operasyonla
sınır güvenliğimiz hamdolsun Mehmetçikimiz tarafından
sağlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak
iktidara geldiğimiz günden bu yana reformlar ve kalkınmanın öncü
ruhunu elimize aldık, her daim değişimin öncüsü olduk. Kültürde,
adalette, ulaşımda, sağlıkta, sanayide ama özellikle ve
özellikle millî savunma ve burada sayamadığımız tüm
alanlarda çığır açtık. 2002de yüzde 18 olan yerli ve millî
savunma sanayisindeki payımızı yüzde 70lere yükselttik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde hayata geçen millî
teknoloji hamlelerimiz sayesinde İHAlarımız, SİHA,
TİHA gibi insansız hava araçlarımız, yerli helikopterlerimiz,
millî gemi sistemlerimiz, denizaltı çalışmalarımız,
hava savunma sistemlerimiz ile savunma sanayisindeki
başarılarımızı tüm dünyaya gösterdik.
Kısacası, bu başarılarımızın neticesinde
kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Savunma gücümüzün refakat ve koruma
görevleriyle özellikle Doğu Akdenizde araştırma ve sondaj yapan
gemilerimize yönelik tehditlere karşı, bilmenizi isterim ki mavi
vatanımızın güvenliğini sağlamış olduk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
hükûmetlerimizden önce savunma sanayisinde birçok Avrupa ülkesinin himmetine
muhtaç bir ülke konumundaydık. Kötü bir Türkiye profili vardı, sanki
o kadar silinmiş bir ülkeydi ki neredeyse kayıp bir ruh gibiydi. Bu
gidişata Dur. diyebilen tek bir liderimiz çıktı. Daha önce
çıkıp da bu ülkede one minute diyebilmiş bir lider yok,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda tüm dünya liderlerinin gözünün
içerisine bakarak Dünya, 5ten büyüktür. diyebilen kimse çıkamadı.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ayasofyayı
ibadete açmayı hiç kimse ne düşünebildi ne de Ben bunu açarım.
diyen bir babayiğit ortaya çıkabildi, yıllardır kapalı
olan Maraşı açma cesaretini kimse gösteremedi. İşte,
bunların bütünü, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın dirayetli duruşu sayesinde oldu ve ülkemiz hamdolsun
bugünlere geldi.
Bugünlerde bölgesel ve küresel gelişmelerin
belirleyicisi oldu bu ülke. Akdenizde, Karadenizde, Libyada, Afrikada,
Afganistanda, Irakta, Suriyede, Kafkaslarda, Balkanlarda ve Orta
Doğuda Türkiye olmadan bir çözüm olamayacağını artık
herkes gördü ve anlamış oldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Özellikle bazı muhalefet partileri hep der: Ya, siz
güvenlikçi bir siyaset izliyorsunuz. Evet, biz güvenlik ve özgürlük dengesi
içerisinde bir siyaset izliyoruz çünkü bu topraklarda bütünlüğümüzü
kıyamete kadar korumak zorundayız. Dört taraftan çevrilmiş bir
durumdayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) - Eğer güçlü bir
ordumuz olmazsa kurtlar sofrası hazır değerli milletvekilleri;
Ermenistan hazır, Yunanistan tetikte, Suriye fırsat kolluyor.
Türkiyeyi bir günde parçalamak isteyeceklerdir özellikle bunlar; PKK, PYD ve
DAEŞ de bunların kanıtıdır.
Güçlü ordumuz sayesinde Suriyedeki terör koridorunu
hamdolsun tuzla buz ettik, Libyadaki tuzakları başlarına
geçirdik; Doğu Akdenizde gereğini yaptık, bizi Antalya
Körfezine hapsetmek istediler, orada yine gereğini yaptık, durdurduk
onları; Karabağda Azerbaycan ordusuna desteğimizle yirmi sekiz
yıllık işgali hamdolsun sonlandırdık. Bugün
biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan da Azerbaycanda. Azerbaycan halkını ve
Cumhurbaşkanı Sayın Aliyevi başarılarından
dolayı tebrik ediyorum. Bu ülke zor oyunu bozdu ve bozuyor. Biz ülkemizde
ve bölgemizde oynanmak istenen tüm oyunları bozduk. Güçlü bir ordu,
Türkiye için hayati bir zarurettir. Biz, dünyanın en güçlü orduları
arasında yer alan kahraman Türk ordumuza Satılmış. deme
gafletinde bulunan aciz durumdaki siyasi anlayışa karşı,
Bu bütçe, savaş bütçesidir. diyen mesnetsiz ve gözü kör
yaklaşıma karşı her zaman Peygamber ocağındaki
vatan evlatlarımızın yanında olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
EKREM ÇELEBİ (Devamla) Bu vesileyle, 2021
yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ayşe Keşir,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR
(Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Savunma
Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan evvel, Konur Alp Beyin
14üncü yüzyılın başlarında fethettiği ve 99
depreminden sonra bugün, 9 Aralık günü il olan şehrim Düzcenin de
21inci yaşını kutluyorum, hemşehrilerime de buradan
selamlarımı iletiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Anadolu
topraklarına Yesevi erenlerinin ilk ayak bastığı günden,
Sultan Alparslandan modern Türkiyeye ve son dönemde de Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın liderliğinde bizler, her zaman bu topraklarda
barışın, adaletin, huzurun temsilcisi olduk.
Değerli milletvekilleri, bu aziz millet,
kadın ve erkeğiyle asker millettir. Bazen böyle dediğimde
itirazlar geliyor ama şunu bilmenizi isterim ki bu vatanın her
santimetrekaresi için gözünü kırpmayan, bu aziz milletin hayallerini
hayalleri bilen, dilde, fikirde, işte birlik için heyecan duyan, o
aşkla yanıp tutuşan her kadın ve erkek bu milletin asker
ferdidir. Anneler bilirim koç gibi evlatlarını vatana feda eden, genç
kızlar bilirim henüz 15 yaşındayken, on beş yıl evvel
Makine mühendisi olacağım, silah yapacağım,
bağımsız savunma sanayisi olmayan milletler
bağımsızlaşamaz. diyen. İşte, bugün
konuştuğumuz bu bütçe, o annelerin inançlarının, o kız
çocuklarının hayallerinin bütçesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Nihal Atsız bir
sözünde Bir millet için büyümekten korkmak kadar ölümcül bir düşünce
olamaz. der. Son on beş yılda 350 yeni projeyle, altını
çiziyorum 350 yeni projeyle yüzde 70 yerli savunma sanayisi, 3 milyar
doları aşan ihracat, AK PARTİ iktidarının
bağımsız savunma sanayisine inanmış adamların ve
kadınların başarısıdır.
15 Ocak 1981de bir gazete manşetinden
bahsedeceğim size, 81, çok eskilere gitmiyorum. Diyor ki bu gazetede:
Anıtkabirin bayrak direği ipini artık biz yapıyoruz.
İpin içinde dört milimetre çelik tel var. Bugün, sadece son on beş
yılda 350 yeni projeden bahsediyoruz. Onun için mukayeseyi çok yakın
tarihte yapabileceğinize inanıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türk ordusunun savunma sanayisinin
büyümesinden korkanlar ancak ahmaklardır.
Değerli milletvekilleri, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk: İç cepheyi sağlam tutmalıyız. der bir sözünde,
bunu asla unutmamamız lazım. İçeride ve sınır ötesinde
canla başla mücadele veren Türk ordusunu satılmış
kelimesiyle yan yana anmak akla ziyandır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Tank Palet Fabrikası için
söylenen sözler, aynı zamanda büyük de bir cehaletin örneğidir;
anlatacağım, öğreniniz. Tüm dünyanın çok iyi bildiği
(x) bir işletme yönetimi biçimidir.
Yani, mülkiyeti devlette, işletmesi özel sektörde olan bir
akıllı tedarik sistemidir, İngiltere başta olmak üzere pek
çok ülke bunu kullanır. Şimdi, dünyadan bihaber siyaset de böyle
yapılıyor işte. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bakın haşa, bırakın Türk ordusunun
kullanıp attığı bir tek somunu, bir tek vidayı
satın alacak para da henüz icat edilmedi; bu da böyle bilinsin.
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Türkiye, Türkiyeden
büyüktür. Hatay ve Gaziantepin güvenliği, Suriyenin güvenliğinden başlar;
Edirnenin güvenliği, Kosovanın, Bosnanın güvenliğinden
başlar; Mersinin güvenliği, Kıbrısın, Libyanın
güvenliğinden başlar; Karsın güvenliği,
Azerbaycanın, Karabağın güvenliğinden başlar. Bu
bütçe, dost ve kardeş ülkelerin ve gönül coğrafyamızın da
güvenliğinin bütçesidir aynı zamanda.
Değerli milletvekilleri, bebek katili Abdullah
Öcalanın, PKKnın, PYDnin 10-11 yaşlarındaki
çocukların ellerine silah verdiği, uluslararası raporlara
girmiştir. Yine o raporlarda -çok üzgünüm bunu söylediğim için-
PKKnın çocuk komutanı Reşodan bahsedilir, çocuk komutanı.
Kısacası PKK ve PYDde çocuk istismarı
kurumsallaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İnsan Hakları İzleme Örgütü
raporlarına, BM raporlarına bunun için detaylı olarak
bakılabilir.
Romantik aile filmleriyle kamuoyundan merhamet uman
Selahattin Demirtaş, Nisan 2014te Çocuklar kendi istekleriyle, kendi
kararlarıyla katılım yapıyorlar. diyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
ayıp bir şey ya! Gerçekten, bir kadın olarak bunu yapmanız
çok ayıp yani.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sizin yerinize biz utanıyoruz.
AYŞE ACAR BAŞARAN
(Batman) Boşanma
komisyonunda tecavüzü savunan kadınsın, kadın.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYŞE KEŞİR
(Devamla) Uluslararası
bütün raporlar, Cape Town İlkeleri, Paris Sözleşmesi bir çocuğun
örgüt üyesi olma talebini hukuken rıza olarak nitelendiremez.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Boşanma
Komisyonunda tecavüzü savunan kadınsın.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Tecavüzü savunan bir milletvekilinin konuşmaya
hakkı yok burada.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Bütün yasalar
buna karşı koyar. Bu bütçe, bugün konuştuğumuz bütçe,
PKKnın PYDnin sermaye olarak gördüğü o küçücük Kürt, Ezidi
çocukları da kurtarmanın bütçesidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bütçe, çocuklarımızı
zehirleyen en büyük uyuşturucu baronu PKKyla mücadelenin de bütçesidir.
Bu bütçe, PKK tarafından kaçırılan, tecavüze uğrayan, zorla
silahlandırılan, infaz edilen genç kızları da
kurtarmanın bütçesidir. Sahada
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Boşanma
Komisyonunda tecavüzü savunan milletvekilisin sen!
AYŞE KEŞİR (Devamla)
Bağırma, anlatamıyorsun bile derdini.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri lütfen.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Sahada
DEAŞla mücadele eden tek ülke Türkiyedir. Bu bütçe de onun bütçesidir.
Bu bütçe, kardeşliğimizi, toplumsal
barışımızı hedef alan tüm terör örgütleriyle, onun
içerideki ve dışarıdaki iş birlikçileriyle mücadelenin
bütçesidir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Selahattin Demirtaşı nasıl rehin
aldığınız belli oluyor.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Sözlerime son
verirken Millî Savunma Bakanlığımızın bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, İYİ PARTİ Grubu
adına yapılacak olan konuşmalara başlıyoruz, ilk söz
Sayın Ayhan Erelin.
Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Aileyle
uğraşıyorsunuz, ayıptır ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Söz
istemiştim.
BAŞKAN Sayın Oluç, siz söz istemediniz.
Ben nereden bilebilirim ki?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, olur mu? Siz dediniz ki
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL
(Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kürsüde hatip var
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika. Sayın Erel, bir
dakikanızı rica ederim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Siz dediniz ki
BAŞKAN Sayın Oluç, bunu
tekrarlamazsanız
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır,
Sayın Başkan, siz dediniz ki
Bakın, kayıtlara bakın.
Siz dediniz ki bittiği zaman
BAŞKAN Bittiği zaman talebiniz olursa
vereceğim dedim. Bir talepte bulunmadınız ki.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tamam, siz öyle
dediğiniz için ben oturuyorum. Olur mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Evet, İYİ PARTİ
adına Sayın Ayhan Erel, buyurun. (HDP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AYHAN EREL (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; partim İYİ
PARTİ adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Şu an
elleri tetikte nöbet tutan, kalbi vatan için atan, vatanımızı
bekleyen tüm güvenlik güçlerimize selam olsun. Evrensel hukuk kuralları ve
hukukun üstünlüğüne inanarak tarafsız ve bağımsız
görev yapan hâkim ve savcılarımıza, adliye personelimize selam
olsun.
Günümüzde asgari ücret 2.324, bir kısım
emekli maaşı 1.500, açlık sınırı 2.500, yoksulluk
sınırı ise 8.200 Türk lirasıdır. 17 milyona yakın
insanımız açlık sınırının, 50 milyona
yakın insanımız ise yoksulluk sınırının
altında yaşadığı, insanlarımızın
karnını doyurmak için pazar atıklarını, çöpleri umut
hâline getirdiği, üniversite mezunu gencin, atanamadığından
dolayı hayatının baharında hayatından vazgeçtiği,
gençlerin artık Türkiye'den umudunu kestiği, gençlerimizin yüzde
67sinin başka ülkelere sürekli yerleşmek amacıyla göçmeyi
düşündüğü, düşlerine, hayallerine, umutlarına orada
kavuşmak istediği, KPSSden en yüksek puanı
aldığı hâlde mülakat duvarına çarparak hakkı gasbedildiğinden
çaresizlik içinde kıvranan gençlerimizin artık hayattan bir
beklentilerinin kalmadığı, resmî okullar yetmiyormuş gibi
bir de özel meslek liseleri açarak 15-18 yaş grubu arasındaki yüz
binleri aşan gençlerimizin kısa yoldan hayata atılma
umutlarını katlettiğimiz, her ile üniversite açarak
gençlerimizin işsizliğini dört beş sene ötelediğimiz, her
üniversite mezunu gençten üçte 2sini işsizler ordusuna
kaydettiğimiz, gençlerimizi umutsuzluğun en koyu
karanlığında yaşamaya mahkûm ettiğimiz, akıl
almayan düzenlemelerle bilmem kaç gruba ayırdığımız
memurlarımız arasında adaletsizliğin zirve
yaptığı, eşine, çoluğuna çocuğuna hasret
insanların özlemle kavrulduğu ortamda yine aynı iş yerinde
çalışan taşeron işçilerden bir kısmını kadroya
alıp diğer kısmını almayarak devlet eliyle
adaletsizliği sağlayıp çalışma huzurunu bozduğumuz
bir yerde çiftçilerin, işçilerin alın terleri, nasırlı
elleriyle ortaya çıkardığı emeklerinin
karşılığını alamadığı
zamanımızda, yapılan anketlerde 5 bin Türk liralık
öngörülemeyen bir harcamayı karşılayamayız. diyenlerin
oranının yüzde 87ye çıktığı korkunç bir sonuç
karşısında, kısacası umutsuzluğun,
fakirliğin, yoksulluğun hatta açlığın,
karamsarlığın, hayal bile kuramayan insanların yüzde
80leri aştığı günümüz Türkiyesinde hangi adaletten ne
şekilde konuşacağımın zorluğu içerisindeyim.
Sayın Adalet Bakanım, tabii ki bu sorunlar
sizin doğrudan doğruya Bakanlığınızla ilgili
değil, Bakanlığınıza yapacağımız
eleştiriler de kesinlikle şahsınızla ilgili değil, bu
sorunlar sizin üç yılı aşkın görev sürenizde oluşan
sorunlar da değil. Şahsınızın bu sorunları çözmek
için bir gayret ve çaba içerisinde samimiyetle mücadele verdiğinizi de
özellikle belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiyenin temel sorun alanlarından birini yargı
oluşturmaktadır. Yargının işleyişine ilişkin
kamuoyunda oluşan yaygın güvensizlik duygusu ve toplumda güçlü bir
şekilde kendisini hissettiren adalet anlayışı ve beklentisi,
yargının kendisinden beklenen özgürlükleri koruma ve adalet
dağıtma işlevini gereği gibi yerine getirememesinden
beslenmektedir.
Ülkemizde yayın yapan ulusal televizyon
kanallarının bazılarında, öğleden sonra yapılan
programlarda, cinayete kurban giden yakınını kimin
öldürdüğünü, kızını kimin
kaçırdığını, evinin kim tarafından
soyulduğunu
Bunlara benzer, aydınlığa
kavuşturulamayan ve yargının çözmesi gereken birçok olayın
yargı tarafından çözüme kavuşturulamamasından dolayı
vatandaşların çareyi televizyon kanallarında araması,
maalesef, hepimizi üzmektedir. Bu durum dahi, yargıya olan güvenin ne
denli azaldığını, vatandaşın çözümü medya
yargısında aradığını üzülerek görmekteyiz. Bu
sebeple, yargı alanında yaşanan sorunların çözümünde
yargıya dair güvensizlik duygusunun bir an önce aşılması
gerekmektedir.
Adli yıl açılışı
törenlerinde yüksek mahkeme başkanlarının yargı sorununu
tespit eden ve çözüm önerilerini sunan konuşma metinleri, konuyla ilgili
meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin hazırladıkları
raporlar ile konuya ilişkin kaleme alınmış birçok akademik
çalışma mevcuttur. Nitekim, son yıllarda, başta demokrasi,
hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanları olmak üzere hemen
hemen her alana dair eksikliklerin ve yanlışlıkların dile
getirildiğini görmekteyiz.
Yargının, görevlerini
bağımsız ve tarafsız şekilde gerçekleştirmesine
imkân tanıyan ve yürütmenin ve yasamanın kuvvetler
ayrılığı ilkesine riayet ettiği bir ortamda çalışması
bu sorunları çözecektir. Hâkimler ve Savcılar Kurulunu düzenleyen
anayasal değişiklikler, kurulun yürütme erkinden
bağımsızlığını daha da
zayıflatmıştır. Bunun sonucu olarak, temel hak ve
hürriyetleri korumak amacıyla tasarlanan anayasal ve hukuki mekanizmalar
temel hak ve hürriyetlere müdahale etme aracı hâline
dönüşmüştür. Hâkimler, temel hak ve hürriyetleri koruyan değil,
temel hak ve hürriyetlere müdahale eden görevliler hâline gelmiştir.
Adalet dağıtma görevi, devletin temel
fonksiyonlarından biridir. İnsanların devletten talep
ettiği önceliklerin başında, şüphesiz, adalet gelmektedir.
Toplumun adalet beklentisini karşılayan devletler, huzuru,
güvenliği ve barışı sağlayarak daim olmuşlar;
adaletten sapan devletler ise yıkılıp gitmişlerdir. Bu
nedenledir ki Adalet mülkün temelidir. ilkesi evrensel geçerliliğe sahip
bir ilke olarak kabul görmüştür.
Toplum ve devlet hayatında hayati önemi
nedeniyle hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik devletlerde adaleti
dağıtma görevi yasama ve yürütmeden bağımsız
kılınan yargı organlarına bırakılmıştır.
Yargının varlık sebebi, bireylerin hak ve özgürlüklerini devlet
karşısında korumaktır. Yargının bu hayati
işlevi, görevi yerine getirebilmesi için siyasi iktidardan
bağımsız olması ve yargısal iktidarını
kullanabileceği bir özerk alana sahip olması gerekmektedir. Bu
sebepledir ki yargı, bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına
alabilmenin, herkese hak ettiğini teslim edebilmenin ve adaletli kararlar
verebilmenin bir gereği olarak bağımsızlık
zırhıyla donatılmıştır. Yargıya tanınan
bu ayrıcalık, adaleti sağlama amacına yöneliktir. Bu
bağlamda, yargı bağımsızlığı ilkesi,
başlı başına bir amaç değil, hukuki
barışın gerçekleştirilmesinin bir aracıdır.
Yargının tarafsızlığı ise nihai amaç olan
yargının adil kararlar verebilmesinin bir araç değeridir.
Asıl amaç, yargının adalet dağıtmasının
sağlanmasıdır. Buna göre, yargının adaletli kararlar
verebilmesi için tarafsız olması, tarafsız olabilmesi için de
bağımsız olması gerekmektedir.
Siyasal iktidarlar, hiçbir kayıtla kendisini
bağlı kılmak istemediği için yargı
organlarını zaman zaman ayak bağı olarak görmüşlerdir.
Aslında siyasi iktidarın geçmişten ders alarak
yargının araçsallaştırılması düşüncesini bir
tarafa bırakması gerektiğini düşünüyorum. Muhalefet partisi
sözcüsü ve bir avukat olarak ifade etmeliyim ki on sekiz yılda fiziki
yapı olarak yargıda önemli ve güzel işler
yapılmıştır. Hükûmet konaklarının altında
görev yapan mahkemeler, yapılan adliye binalarıyla
sığıntı olmaktan kurtarılmıştır.
Bilişim sistemine ayak uydurmak suretiyle UYAP sistemi
geliştirilmiş, yargı mercilerine ulaşmak
kolaylaşmıştır. Artık adliyelere gitmeden
duruşmalara girmenin yolu açılmıştır. Sorunları
önlemek adına Arabuluculuk kurumu geliştirilmiş, özellikle
İstanbul Havaalanına açılan mahkemeyle yurt
dışından gelen vatandaşlarımız için büyük sorun
olan problem ortadan kaldırılmıştır. Diğer
havaalanlarına da SEGBİSle bir çözüm bulunabilir mi diye
araştırılmasını teklif ediyorum. Sayın Bakan ve
ekibine bu konularda teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iktidardaki AK PARTİnin siyasi hikâyesinde, siyasi
rekabet ve mücadelede yargının nasıl
kullanıldığına dair çok sayıda veri hâlâ
zihinlerimizde tazeliğini korumaktadır. AK PARTİnin ana
gövdesini oluşturan siyasi hareketin içinden çıktığı
Refah Partisi ve Fazilet Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından
kapatılması, partinin kurucu üyelerinden Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Siirtte bir miting
esnasında okuduğu bir şiirden dolayı hakkında
açılan davada mahkûmiyet kararı verilmesi, 2007 yılında
Cumhurbaşkanlığı seçiminde AYMnin meşhur 367
kararıyla Abdullah Gülün engellenmesi, 2008 yılında laiklik
ilkesine aykırılık iddiasıyla AK PARTİ hakkında
Anayasa Mahkemesinde dava açılması, 7 Şubat 2012 MİT krizi,
17-25 Aralık operasyonları, siyasi aktör ve siyasi parti düzeyindeki
tasfiyelerde yargının nasıl
kullanıldığını ve
araçsallaştırıldığını açıkça ortaya
koymaktadır.
Yine, yargının tarafsız olmayıp
beynini ve kalemini başka yerlere kiraya verdiğinin hazin ve acı
tablolarından bir tanesi de kahraman, şerefli Türk ordusuna şerefsizce
Ergenekon, Balyoz, Poyraz, casusluk gibi isimlerle kurulan kumpaslardır.
Yargının araçsallaştırıldığında bu
devletin kahraman Genelkurmay Başkanı, terör örgütübaşı
olarak yargılanmış ve hapsedilmiştir.
Dolayısıyla, hukuk herkese lazım olacağından,
bağımsız, tarafsız ve korkusuz olmalıdır. Tüm
bunların ardından, bugün ülkemizde adaletin egemen olduğunu
söylemek mümkün müdür? Türk insanı mutlu mudur, ülkemizde adalete olan
güven tesis edilmiş midir? Bu soruya Evet. cevabı vermeyi bir
eğitimci ve hukukçu olarak herkesten çok ben isterdim ama maalesef,
halkımız sokakta bu soruya haykırarak Hayır. diye cevap
vermektedir. Siyasal iktidar da umarım ve dilerim ki bu
haykırışın ve feryadın farkına varır.
Ülkemizde toplumun tüm kesimleri; adaletsizliğe, haksızlığa
uğradığını düşünmekte, hukuksuzluğun egemen
olduğu bir ülkede yaşadığını
algılamaktadır. Genelde insanlık, özelde ülkemizin insanı,
dün olduğu gibi bugün de adaletin peşinde koşmuş,
aramış ve hâlen adaleti aramaya devam etmektedir. Bizim insanımız,
ileri demokrasilerle yönetilen diğer ülkelerdeki insanlar gibi adaletin
egemen olduğu bir ülkede yaşamak istemektedir. Bu istek, herkesten
çok, yüce Türk milletinin hakkıdır. Bu nedenle, bizim
insanımız; mutsuz, düş kırıklığı
içinde, gelecekten umutsuz, psikolojisi bozuk bir hayatı sürdürmeye mecbur
bırakılmamalıdır. Bu mecburiyet, Türk halkının,
Türk milletinin kaderi olmamalıdır. Yoksulluk ve
haksızlıkla sınanan bizim insanımız, çaresiz
bırakılmamalıdır.
On sekiz yıldır siyasal iktidarı
elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi, acaba isminin içinde bulunan
adalet duygusunu neden toplumda tesis edememiştir, bunu bir
araştırmak ve soruşturmak lazım gelir diye
düşünmekteyim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gündemde olan son adalet reformuyla ilgili de kalan süre
içerisinde birkaç kelam etmek istiyorum. Türkiyede, bana göre, adalet
reformuna gerek yok çünkü kanunlarımız gayet açık ve net. Burada
yapılması gereken, bu adaleti, kanunları uygulayanların kafalarında
reform yapmak gerekiyor. Bazı kanun uygulayıcıları,
bazı makamlara şirin görünmek adına hadlerini ve görevlerini
aşarak çeşitli olumsuz kararlar vermektedirler, bu da
Bakanlığımıza ve adalete mal edilmektedir.
Tartışmamız gereken diğer bir
husus Türkiye Cumhuriyeti devleti hukuk devleti mi olacaktır, kanun
devleti mi olacaktır? AK PARTİli arkadaşlarımızla
konuştuğumuzda kendileri yaptıkları her işin kanunlara
uygun olduğunu söylemektedir. Doğru, yaptığınız
işler kanuna uygundur ama çıkardığınız kanunlar
hukuka uygun mudur, bunu tartışmak gerek. Sayısal
üstünlüğünüze güvenerek çıkardığınız kanunlarla
milleti ve memleketi idare edebiliriz ama bu kanunların evrensel hukuk
kurallarına, hukukun üstünlüğüne uygun olup olmadığını
tartışmadan çıkarırsak o zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti
bir hukuk devleti olmaz, kanun devleti, kararname devleti, tüzük ve yönerge
devleti hâline gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla) Bütçemizin Türkiye
Cumhuriyeti devletine, aziz Türk milletine hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
Sataşmadan dolayı, daha önce
söylediğim gibi, kürsüden söz veriyorum Sayın Oluç.
Süreniz iki dakikadır.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle İYİ PARTİ Grubu, kusura
bakmayın, araya girmek zorunda kaldım.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Estağfurullah, buyurun efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Sayın vekiller,
şimdi, birincisi, Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkan
Vekilleri, çeşitli vesilelerle -ben hatırlıyorum- buralarda
defalarca Aileyle uğraşmak ahlaksızlıktır. filan
gibi açıklamalar yaptılar. Ben size onu hatırlatıyorum.
Romantik aile filmleri lafınızın, gerçekten, siyasi olarak ve
insani olarak ahlaka sığmadığını ilk olarak
söyleyeyim. (HDP sıralarından alkışlar) Bunu bir kenara
koyalım. Ayıptır. Ayıp ve utanmak diye kavramları
hatırlamanız gerekiyor bazen. Bunu söyleyeyim, bir kenara koyun.
İkincisi, şimdi başka bir
sataşmaya cevap verecektim fakat baktık daha büyük bir sataşma
var. Daha büyük sataşma Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla konuşan
Recep Tayyip Erdoğandan geldi. Biraz evvel Azerbaycana giderken
demiş ki -Adalet Bakanlığı meselesini
konuştuğumuz için söylüyorum- Selahattin Demirtaşı
kastederek: Varsa sözde hakkını koruyacak değiliz ki, öyle bir
şey yok. Hakkı yok. Ben inanıyorum ki bizim yargımız onun
gibi bir
Böyle bir imkân tanımaz. demiş. Yargıya imkân
tanıma demiş oluyor. Kobaninin faili, Diyarbakırın
faili, Yasin Börünün faili odur. demiş. Adalete açıkça talimat
veriyor, açıkça talimat veriyor. Bunları görmezden mi
geleceğiz? Yargımız bunları görmezden mi gelecek?
demiş. Açıkça talimat veriyor. Önünün açılmasına yol
vermeyiz. demiş. Yani anayasal suç işliyor Cumhurbaşkanı
sıfatıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan. Anayasanın 138inci maddesini açıkça
çiğniyor, açıkça anayasal suç işliyor, yargıya talimat
veriyor; ilk defa değil, daha evvel de verdi, dedi ki: Bir yolunu
buluruz, karşı hamlemizi yaparız. Yaptı, yargıya
talimatı verdi, Gereken yapılacak. dedi, yapıldı. Bu da
yetmedi Bırakamayız. dedi, o da yapıldı. Sizin Genel
Başkanınız Cumhurbaşkanı sıfatıyla anayasal
suç işliyor, tekrar bunu söylüyoruz ve Sayın Adalet Bakanı,
bakın, sizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, süreniz iki
dakika tamamlandı.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Sayın
Başkan, ama bu, gerçekten adaletsizlik oldu.
BAŞKAN Adaletsizlik değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Adalet
Bakanlığı bütçesini tartışırken adaletsizlik
oldu.
BAŞKAN O şekilde zaten, uygulama dün de
o şekildeydi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Ben dün Mehmet
Muşun yaptığı gibi kayıtlara girmesi için bu kürsüden
konuşmamı bitirene kadar inmeyeceğim.
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Yani kusura
bakmayın, böyle bir şey olabilir mi? Şimdi Adalet
Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz, bu kadar ağır
saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz.
Sayın Grup Başkan Vekili, elinizi
kaldırmayın öyle. Bakın, Sayın Adalet Bakanı ve
Sayın Hazine ve Maliye Bakanı hangi turları yaparsa yapsın
bu yapılan, bu edilen sözler sonunda hiç kimseye güvence veremezsiniz,
uluslararası alana güvence veremezsiniz ve bugün, gün boyunca bu konuyu
tartışmaya ve dile getirmeye devam edeceğiz. Anayasayı
Cumhurbaşkanı sıfatıyla çiğneyen, ettiği yemini
yok sayan ve çiğneyen bir kişiyle karşı
karşıyayız. Bunu asla kabul etmiyoruz, bunu da söylemiş
olayım. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
tabii ki prensibiniz gereği konuşmalara, sataşmalara
grupların konuşmaları bitince söz vereceksiniz ancak Sayın Grup
Başkan Vekilinin ifade ettiği mesele, Sayın
Cumhurbaşkanımız Azerbaycana giderken cümlenin
başında da yargıya talimat veremeyeceğini söyleyerek
başlıyor ancak
(HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya sonrası
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Aa, yapma!
HÜDA KAYA (İstanbul) Onu tersinden bilin, ne
demek istediğini çok iyi biliyoruz.
BAŞKAN Kürsüden vereyim, sataşmadan iki
dakika, buyurun.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Niye?
Cumhurbaşkanına sataşınca o mu cevap verecek? AKPli mi
veriyor?
BAŞKAN - Kusura bakmayın İYİ
PARTİ Grubu. İsteyen Grup Başkan Vekillerine sataşmadan
ikişer dakika söz verip sonra İYİ PARTİ Grubunun söz
taleplerini karşılayacağım.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Cumhurbaşkanlığına adaydı, aday, pardon!
BAŞKAN Buyurun.
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİ Genel
Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana
sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Meclis Başkan Vekilimizin
sataşmalarda Grup Başkan Vekillerine söz verirken grupların
sözleri bitince söz vermesine saygıyla yaklaşıyorum ancak bir
istisna olarak HDPye söz verince mecburen de söz almak durumunda kaldık.
(HDP sıralarından gürültüler)
Konu şundan ibaret değerli
arkadaşlar, sürem çok az, izin verin, Sayın Başkanın
dediğine bir şey söylemek istiyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hadi söyle bakalım. Hele dinleyin, ne diyecek?
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Türkiye'de anayasal sisteme, mahkemelere, yargıya hiç
kimsenin talimat vermemesini takip ederiz, isteriz, savunuruz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sözde
Sözde
HABİP EKSİK (Iğdır) Veriyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bütün yargılamalarla
ilgili objektif hukuk kriterleriyle beraber yargılama
yapılmasını talep ederiz, isteriz. (HDP sıralarından
gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) İnanıyor
musunuz buna ya? Allah Allah!
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan,
olmaz ki böyle!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Siz devam
edin, devam edin.
BÜLENT TURAN (Devamla) Yani siz söyleyin, biz ses
çıkarmayalım o zaman, kanaatimi aktarmak istiyorum izin verirseniz.
Bir daha söylüyorum, ne var katılmadığınız? Bütün
yargılamalar hukuk sistemi içerisinde tarafsız bir mahkemeyle olsun.
diyorum. (HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Talimat veriyor, talimat.
BÜLENT TURAN (Devamla) Buna niye
katılmıyorsunuz?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Talimat veriyor yargıya.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen.
BÜLENT TURAN (Devamla) Aynı zamanda
Sayın Cumhurbaşkanı tüm dünyanın bildiği bir
gerçeği ifade etmiş.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Cevap
veremiyor zaten.
BAŞKAN Sayın Başaran, rica
ediyorum.
BÜLENT TURAN (Devamla) Yasin Börünün katilleri
demiş. (HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sizsiniz, siz. AKPdir katilleri, AKP.
BÜLENT TURAN (Devamla) Herkes biliyor ki o zaman
meydana davet edenler kimler, hangi genel başkanlar, bunu biliyoruz.
demiş.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) 52 kişinin katili sizsiniz, siz.
BÜLENT TURAN (Devamla) Hukuk
yargılamalarının eksiksiz yerine getirilmesi
başımızın tacı ancak birilerini sokağa
çağırırken, birilerinin ölümüne vesile olurken
dokunulmazlık varmış gibi davranmanın da hukuka
aykırı bir tavır olduğunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) 15 Temmuzda da siz çağırdınız, 250
kişinin de katili sizsiniz o zaman, 250 kişinin de katili AKPdir.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, müsaade eder
misin.
Sayın Grup Başkan Vekilim, Sayın
Turan, bir şeyi düzelteceğim: Ben bir istisna olarak Sayın
Oluça söz vermedim. Sayın Oluçun sataşmadan söz talebi vardı,
ben bu talepleri parti gruplarının yapmış oldukları
konuşma tamamlandıktan sonra vereceğimi ifade ettim. Arada
kendisi tekrarlamadığı için vazgeçtiğini düşündüm,
orada ben bir eksiye düştüğüm için yani bir istisna değil, onu tamiren,
onu düzeltmek adına bu sözü verdim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sorun yok Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bu sefer de Oraya bir iltimas
geçtiniz, bize de geçin. gibi bir durumla karşılaşmamak için
bunu söylüyorum. Geçilen bir iltimas yoktur.
Buyurun Sayın Oluç, talebiniz nedir?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sataşmada
bulundu efendim.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika süre veriyorum, kürsüden.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne dedim Sayın
Başkanım, onu söylemesi lazım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Katil dedin
ya! Katil dedin.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ya, sen
Cumhurbaşkanına sataşmadan söz aldın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
eğer 60a göreyse saygı duyuyorum, konuşsun ama
sataşmadansa hangi ifade sataşma ki onu da ifade etmesi lazım.
(HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Katil dedin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Katil
dedin ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, söylesin, bir dakika.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Söyledim.
Bakın, Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sormanız lazım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Siz buyurun Sayın Oluç.
Konuşmaya başlamadan önce de hangi sözden
dolayı söz aldığınızı da ifade ederseniz
3.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Geçmiş
dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaşa Yasin
Börünün katili. dediniz. Bakın, siz hukukçusunuz değil mi? Yasin
Börü mahkemesi görüldü, değil mi? O mahkeme sonuçlandı, değil
mi? Sonuçlandı. Defalarca başka mahkemelerden, çeşitli
mahkemelerden Yasin Börü davasına Selahattin Demirtaş dâhil
edilsin. diye başvuruda bulunuldu ve Yasin Börünün mahkemesinin
görüldüğü heyet, o talepleri reddetti, dâhil etmedi Alakası yoktur.
dedi. Siz şimdi haksız yere bir suçlamada bulundunuz. Bunu külliyen
reddediyoruz. Ayıptır ya! Siz hukukçu olarak nasıl bunu
söylersiniz? Yasin Börünün mahkemesi sonuçlanmış ve ortaya bir ceza
çıkmış, bunun Selahattin Demirtaşla hiçbir alakası
yok, davaya bile dâhil edilmedi. Doğru değil bu söylediğiniz.
İkincisi: Bakın
HALİL ETYEMEZ (Konya) Selahattin
Demirtaş dâhil edilmemiş.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Oradan
bağırmayın, bilmediğiniz şeyleri konuşuyorsunuz,
ben bilerek konuşuyorum. Bilmediğiniz şeyleri
konuşuyorsunuz.
Şimdi, efendim, bu işte sizin Genel
Başkanınız, doğrudan doğruya yargıya talimat
veriyor. 1 kere değil, 2 kere değil, 3 kere değil ya, sürekli
veriyor ve bu yargıya verdiği talimatlar sonucunda, o yargı
saraya bakarak -yasalara bakarak değil Sayın Bakan, kitaba bakarak
değil Sayın Bakan- kararlarını veriyordu. Geçmişte
Pensilvanyaya bakanlar şimdi saraya bakarak karar veriyorlar, mesele budur.
(HDP sıralarından alkışlar)
Sonuncusu: Böyle bir şey olabilir mi? Hangi
hukukta böyle bir şey var? 138inci maddeyi açıkça çiğniyor ama
başında diyor ki: Ben bunu çiğnemeyeceğim. Ne diyor?
Yargımız bunları görmezden mi gelecek? diyor. Hangi hâkim
vicdanına dayanarak bu laftan sonra kararını verebilir? Kimse
veremiyor. Zaten hakkında 3 kere, 4 kere tahliye kararı verilmiş
olan bir insanın tahliye edilememesinin nedeni nedir?
Bırakamayız. dedi Genel Başkanınız. Sizin siyasi
rehineniz çünkü o. (HDP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan,
ben de haklarımı isteyeceğim daha sonra.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
zapta geçsin diye söylüyorum. Bir defa çok bağırarak haklı
olunmaz, o kadar bağırmaya gerek yok.
İkincisi, yargı gereğini şu an
yapmakta zaten. Konuya ilişkin davayı hep beraber takip ediyoruz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Mükerrer
dava, mükerrer. Mükerrer ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - O takibin sonunda kim
haklı kim değil mahkeme karar versin. Ancak ben bir vatandaş
olarak bırakın partiyi bir tarafa, HDPnin ve Genel
Başkanının bütün kamuoyunu, seçmenlerini sokağa davet
etmesi tweetini unutmadım, unutmayacağım Sayın
Başkan.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) 15 Temmuzda siz de davet ettiniz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Paralel dava
açtınız, paralel dava.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Siz de davet ettiniz 15 Temmuzda. Demek ki 250 kişinin
katili sizsiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Kayıtlara geçecekse
söyleyeceğinizi yerinizden söyleyin, ayaktan. Buyurun, nedir? Yani bir
sataşma yok, o yüzden söz veremem.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Nasıl yok?
Sokağa davet etti. dedi.
BAŞKAN Tweet attı. dedi canım,
o tweeti herkes biliyor yani.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Ama tweet
atmanın 6-8 Ekim Kobani eylemlerindeki şiddetle ne alakası var
efendim.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ya, 15 Temmuzda
çağırdınız siz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Burada
haftalarca bunu tartıştık. Çok ağır sataşma hem
de. Suçlamayı atıyorlar, aynı Genel Başkanları gibi.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne demek ya! Sokağa
çıktık diye Yasin Börüyü mü öldürdünüz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Aynı Genel
Başkanları gibi suçlamayı atıyorlar, ondan sonra yargı
mecburen karar veriyor, neden? İktidar var arkasında.
BAŞKAN Bakın, burada bir sataşma
yok. Tweeti unutmayacağım. dedi. Tweetin
varlığını siz de kabul ediyorsunuz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Başkan, hâkim gibi
yargılıyorsunuz şu anda siz.
BAŞKAN Rica ediyorum, lütfen.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hâkim gibi
yargılıyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Tweetin
varlığını elbette ki kabul ediyoruz. Mesele tweet
atılması değil, tweetin şiddetle
bağlantılandırılması.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK DÜZENLEME
VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubuna çok
ayıp oldu.
Sayın Feridun Bahşi, buyurun lütfen.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FERİDUN
BAHŞİ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yargıtay, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Türkiye
Adalet Akademisi Başkanlığı ve Türkiye İnsan
Hakları ve Eşitlik Kurumu bütçeleri üzerine söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz
günlerde Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı yeni bir adalet reformu
müjdesi verdi. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde yine AK PARTİ
iktidarı on sekiz yılını doldurdu. Bu süreçte defalarca
yargı reform paketi açıklandı. Peki, bu kadar reformdan sonra
ülkede adalet adına değişen bir şey olmuş mu? Mevcut
Adalet Bakanına ve bir önceki Yargıtay Başkanına göre
olmuş. Ne olmuş? Yargıya güven yüzde 80lerden yüzde 20lerin
altına gelmiş. Yapılacağı söylenen yargı
reformundan bir sonuç bekleyen var mı? Gördüğümüz kadarıyla AK
PARTİ topluluğu beklemiyor, eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek de
beklemiyor. Zira, Bize, topyekûn bir tevbe-i nasuh yani samimi tövbe
lazım. Reform kelimesi çok aşındı, kimse bir şey
beklemesin. diyor. Reform kelimesini kim aşındırdı?
Olağan yasal düzenlemeleri bile reform olarak ambalajlayıp kamuoyuna
kim sundu? Hatta birbirine zıt düzenlemelerin ikisine birden kim reform
adını verdi? Tabii ki iktidar. Hâlbuki tüm reform paketlerinin içi
boş çıktı, hele de yargı paketleri. Hatırlıyor
musunuz geçtiğimiz yıl büyük törenlerle Yargı Reformu Strateji
Belgesi açıklanmıştı. Ne yapıldı? Birkaç rutin
düzenleme, ardında da iktidarın çok istediği çoklu baro
yasası ve idarenin yargı üzerindeki müdahalesi hep arttı,
artmaya devam ediyor.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi
kararını uygulamayan, siyasi davalarda yürütmeyle uyumlu kararlar
veren hâkimler ödüllendiriliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
siyasetin yargıya baskısı gerekçesiyle ağır tazminat
kararları veriliyor. Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Demokratik
hak ve özgürlük standartlarını yükseltecek bir şekilde yeni bir
hamle yapmanın ekonomiye, siyasete, topluma, dış politikaya
birçok olumlu etkisi olacak. diyorsa da Cumhurbaşkanı elde
ettiği gücü paylaşmak istemiyor. Gücünü diğer güçlerle paylaşmak
istemediğinden kuvvetler ayrılığı ilkesini de kabul
edemiyor. Bu düşüncede olsaydı Türkiye'nin son kıymetli
varlıklarını elinde toplayan Varlık Fonunun
Başkanlığına kendisini atamazdı Varlık Fonunun
her türlü faaliyetlerini ticari sır kapsamına almazdı,
işlemlerini Meclis denetimi, Sayıştay denetimi ve yargı
denetimi dışına çıkarmazdı. Tüm bu sebeplerle hukuk ve
ekonomi reformu yapılacağına pek de inanmıyoruz.
Değerli arkadaşlar, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin 1inci maddesi Bütün insanlar hür,
haysiyet ve hakları bakımından eşit doğarlar. der.
Türkiye'de herkes eşit ancak AK PARTİ yandaşları biraz daha
fazla eşit. Benden olan, benim gibi düşünen ve bana oy verenler
gibi değerlendirmeler her şeyin önüne geçti. Bakın, Adalet
Bakanı yaptığı bir konuşmada Yargı hiçbir
kişi, kurum ve merciden emir, talimat, telkin almaz. Hiç kimse ve Adalet
Bakanı da dâhil olmak üzere hiçbir kurum yargı yetkisini kullanan
mahkemelere vekâleten konuşamaz. diyor yani Yargının yegâne
ideolojisi adalettir. diyor. Evet, Sayın Bakan, bu söyledikleriniz
gerçekten de hukukun ilkeleri bakımından olması gerekenler.
Ancak yargı ile siyasi iktidar arasındaki ilişki
hakkını arayanları, yargıya başvuranları tedirgin
etmeye devam ediyor. Siyasi iktidarın yargıyı biçimlendirmeye
çalışması demokrasiyi zayıflatıyor ve hukukun zarar
görmesine neden oluyor, insanımız özellikle siyasi davalarda
yargıya güvenemiyor. Adalet reformu ihtiyacının temel sebebi,
yargıya olan bu güven aşınmasıdır. Bu iktidar adil bir
yargı sistemi getirebilir mi? Reform paketi yürütmenin yargı
üzerindeki etkinliğini azaltabilir mi, buna inancınız var
mı? Takdiri sizlere bırakıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yargı reformunun gündemde olduğu bu dönemde adliye
topluluğunun çözüm bekleyen bazı sorunlarına da değinmek
istiyorum. Bugün Türkiyede 14.958 hâkim, 6.894 savcı olmasına
rağmen bunlar iş yükü altında ezilmektedir. Adli yargıda
hâkimler normalin neredeyse hâlâ 5-6 katı dosyaya bakmakta, mahkemelere
yıllık ortalama 1.000-1.500 dosya gelmektedir. Hâlbuki
gelişmiş ülkelerde bir hâkimin yıllık
baktığı dosya sayısı ortalama 200
civarındadır, bizim hâkimlerimiz üzerindeki -biraz önce söz
ettiğim- siyasi baskı da cabası. Ayrıca,
yıllardır halk arasındaki adıyla yıpranma payı
yani itibari hizmet süresiyle ilgili yasa da bir türlü
çıkarılamıyor. Hâkim, savcı meslektaşlarımız
itibari hizmet süresi yasasının çıkarılmasını ve
özlük haklarında iyileştirilmeler yapılmasını hâlâ
talep ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, yine adliye
binalarında çalışan personelin bazı sorunlarını
da sizinle paylaşmak istiyorum. Adliye çalışanları mesai
süresine bakmaksızın diğer kamu kurumu
çalışanlarına nazaran çok yüksek iş yükü ve düşük
maaşla zor şartlarda çalışmaktadır; herkesin
sıcak yatağında uyuduğu gecenin bir yarısı
otopsiye giderler. Ülkedeki icra dosya sayısı 28 milyona
ulaşmış, icra çalışanları her türlü tehditten
nasibini alır. Ağır ceza mahkemeleri personelinin olumsuz
davalar sonunda psikolojisi bozulur, komik keşif ücretiyle dağ
taş demeden gezdirilir. Yargı çalışanlarının ek
göstergeleri düşük olduğu için yaş haddine kadar
çalışmak zorunda kalırlar. Denetimli Serbestlik görevlileri tüm
gününü en ağır suçlar işlemiş hükümlülerle bir arada geçirir,
sıkıntılarını çözmeye çalışır ancak
kendilerine özel bir hizmet sınıfı dahi çok görülür.
İşte bu sorunlarla her gün yüz yüze olan adliye
çalışanlarımız ek göstergelerinin yükseltilmesini, iş
riski tazminatı ile itibari hizmet sürelerinin özlük haklarına eklenmesini
talep ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, çözüm bekleyen bir
başka konu ise ceza ve infaz koruma memurlarının
sıkıntıları. Daha önce verdiğimiz yasa teklifleri,
önergeler ve konuşmalarla gündeme getirdik ancak iktidar bu sorunları
muhalefetin dile getirmesinden rahatsız olacak ki verilen yasa teklifleri
komisyonda bekletiliyor, önergeler reddediliyor. Nedir bu sorunlar ve talepler?
İnfaz koruma memurları ve diğer cezaevi personeli 3600 ek
göstergenin gece gündüz demeden zorlu bir görev ifa eden tüm cezaevi
çalışanlarını da kapsamasını istiyor. İnfaz
koruma başmemurlarının kadrolarının 1inci, infaz
koruma memurlarının kadrolarının 3üncü dereceye kadar
yükseltilmesini talep ediyorlar. İşyurtlarından elde edilen
kârdan bütün personelin yararlanmasını istiyorlar. Can güvenliği
sebebiyle görevdeyken taşıdıkları silah
ruhsatlarının emeklilikte de harç ve vergiden muaf
tutulmasını istiyorlar. Cezaevlerinde genel idari hizmetler
sınıfında çalışanların Emniyet hizmet
sınıfına alınmalarını talep ediyorlar. Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde infaz ve koruma memurları güç
şartlar altında çalışmaktadır. Bu dile
getirdiğimiz taleplerinin bir an önce karşılanmasını
talep ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, diğer bir konu
ise kamu avukatlarının sorunları. Kamu kurum ve
kuruluşlarının hukuk hizmetlerini yürüten, dava ve
duruşmalarını takip eden, hukuki görüş veren, emek ve
mesaisini sadece çalışmış olduğu kuruma vakfeden kamu
avukatlarımız var. Kamu avukatlarının iş yükü de çok
ağır. Sadece duruşmalar değil istinaf, temyiz, icra
aşamaları da kamu avukatları tarafından yapılır
ama maalesef bu olağanüstü gayretin karşılığı
olan saygıyı göremiyorlar. Kamuda çalışan avukatlara âdeta
üvey evlat muamelesi yapılıyor. Birçok hizmet sınıfının
ek gösterge ve tazminatlarında iyileştirmeler yapılmış
olmasına rağmen, maalesef avukatlık sınıfı
iyileştirmeden mahrum bırakılmıştır. Yeni reform
paketinde kamu avukatlarının da unutulmamasını talep
ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FERİDUN BAHŞİ (Devamla)
Değerli arkadaşlar, son olarak şunu da ifade etmek istiyorum:
Hukuk devleti, sadece bir grubun, bir kesimin kendisini emin ve güvende
hissettiği değil, ülkedeki tüm vatandaşların kendisini
güvende, adaletten ve hukuktan emin hissettiği, yargıya sonuna kadar
güvendiği bir devlettir.
Sözlerimi burada bitirirken Ne mutlu Türk'üm
diyene. diyor, bütçenin aziz milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erhan Usta, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
yılı Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine söz
aldım. Sizleri saygıyla selamlarım.
Şimdi ben, burada bugün makroekonomiyi
konuşmayacağım, her ne kadar bu yeni sistemde Sayın Hazine
ve Maliye Bakanı ekonominin genelinden sorumlu bir rol üstlenmiş olsa
da bu hukuki değil. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanlığının
kanunda böyle bir yetkisi yok.
İkincisi, kurumsal olarak da Hazine ve Maliye
Bakanlığının altyapısı makroekonominin yönetimine
müsait değil. Bu, benim öteden beri dile getirdiğim bir konudur. Bu
çarpıklığın bir an evvel giderilmesi lazım. Hele hele
de bugün Adalet Bakanımız da buradaysa yani adaleti
konuşuyorsak, kanunlara uymamız gerekir diye düşünüyorum ya da
kanunu değiştireceksiniz.
Şimdi, bütçenin tümü üzerinde 1inci gün
yaptığım konuşmada şöyle bitirmiştim, onunla
başlayacağım: Eğer bir ülkede hukukun üstünlüğü hâkim
değilse, bir ülkede şeffaf ve hesap verebilir yönetim
anlayışı yoksa ve etkin denetim mekanizmaları yoksa,
denetim mekanizmaları çalışmıyorsa o ülkede sürdürülebilir
bir sosyoekonomik kalkınmadan söz etmek mümkün değildir.
Dolayısıyla Adalet Bakanımız da buradayken, hazır
reform çalışmaları da konuşulurken bu çerçevede hareket
edilmesinin ben doğru olduğunu düşünüyorum.
Şimdi Sayın Millî Savunma Bakanı da
burada. Tabii, ben savunma üzerine konuşmayacağım, benim
uzmanlık alanım değil ancak savunma veya güvenlik meselesi,
sadece savunma anlamında değil, bir de ekonomik güvenlik meselesi
var. Aralık 2017 tarihinde, bundan tam üç yıl önce Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekiliyken bütçenin tümü üzerinde
yaptığım konuşmada, şimdi tutanaklardan okuyorum,
şöyle bir şey söylemişim: 4üncü önemsediğim ve üzerinde
durmak istediğim konu ekonomik güvenlik konusudur. Dış
kaynağa bağımlı bir ekonomiyiz diyoruz. Türkiye 15
Temmuzda bir işgalin eşiğinden döndü. diyoruz. O formatta
olmadı başka bir formatta Türkiye yeni ataklarla
karşılaşabilir. Dolayısıyla ekonomik güvenlik konusu
hiçbir şekilde ıskalanmaması gereken ve üzerinde hassasiyetle
durmamız gereken bir konudur. Bunun için de yapacağımız en
önemli şey dış
bağımlılığımızı azaltmaktır,
dış finansman bağımlılığımızı
mutlak suretle azaltmak durumundayız. demişiz.
Şimdi, tabii, biz bunu söylediğimizde
Türkiyenin, daha doğrusu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının
rezervleri artı 37 milyar dolarmış, 37 milyar dolar. Bugün eksi
47 milyar dolar yani sanki biz bunun tersini yapın, ekonomik güvenlik
konusu önemsiz demişçesine, böyle bir davranışla, bu kadar
önemli bir konuda Hükûmet bir adım atmamış, tam tersine o günden
bugüne 84 milyar dolar rezervi bozmuştur.
Şimdi, tabii, ben burada şunu söylüyorum:
15 Temmuzdan sonra başka bir formatta, başka ataklar olabilir.
Tabii, biliyorsunuz Temmuz 2018de Türkiye birtakım
sıkıntılar yaşadı, ekonomik sıkıntılar
yaşadı, kurla ilgili sıkıntılar yaşadı.
Şimdi orada olup bitenler hemen bir kur atağı olarak
adlandırıldı. Arkadaşlar, bana kalırsa bu bir kur
atağı falan değildir yani bir finansal saldırı da
olmamıştır Türkiyeye. Türkiyede siyaset
gerginleşmiştir, dış politika gerginleşmiştir.
Buna karşılık hem yerli yatırımcı hem de
yabancı yatırımcı pozisyon almıştır. Yani
burada içeridekiler yapmadı mı? Yani doların artacağı
endişesi ortaya çıktığında insanlar dolar talep
etmiştir. Finansal saldırı böyle olmaz ancak Türkiye
-inşallah olmaz- bu tür saldırılarla
karşılaşabilir. İşte, o yüzden hep diyoruz ki:
Ekonomimizi güçlendirelim, ekonomimizin
kırılganlığını azaltalım. Ancak Hükûmetin
bu konuda bir gayretinin olmadığını görüyoruz. Öneriyoruz,
söylüyoruz fakat akla şu geliyor: Demek ki taşıma suyla
değirmen dönmüyor. Yani ne kadar söyleseniz de kendilerinin böyle bir
şey yapma niyeti yok. Yine ikaz ediyoruz, daha önceki
konuşmalarımda iki konuda çok ciddi şekilde ikaz ettiğimi
hatırlıyorum. Şunu demiştim: Bakın, Türkiye bir ikiz
açığa gidiyor. Bugün ikiz açıkla karşı
karşıyayız. Bütçe açığı bir yanda, yüksek kamu
açığı ve yüksek cari açık
Diğer taraftan ikinci
önemsediğimiz ve sürekli ikaz ettiğimiz konu Türkiye, bu
gidişle bir bütçe açığı, borçlanma, faiz kısır
döngüsüne girer. dedik, işte girdik oraya. Yani, dolayısıyla,
lütfen bu önerileri dikkate alın ve faaliyetlerinizi ona göre sürdürmeye
devam edin.
Ben konuşmamın bundan sonraki
kısmında daha çok bütçe ve kamu açığı meseleleri
üzerinde yoğunlaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, 2020
yılında kamu kesiminin 297 milyar TL, eski parayla 297 katrilyon
lira, millî gelire oran olarak da yüzde 6,1 oranında açık vermesi
öngörülüyor Hükûmetin rakamlarına göre. Şimdi, bu rakam çok yüksek
bir rakam. Bakın, 90lı yıllar -hep söylüyoruz- kamu
açıklarının çok yüksek olduğu yıllardı. Bu rakam,
90lı yılların ortalaması kadar bir rakamdır. Dolayısıyla
Türkiye, bu anlamda ciddi bir riskle karşı karşıyadır.
Hatta kamu açığı daha üst bir rakam, bütçe açığı
onun altındaki bir rakam, orada 90lı yılların ortalamasının
üzerine çıkmıştır. Hangi yılda? 2020 yılında
bütçe açığı. Buraya dikkat etmek gerekiyor. Şimdi, tabii
90lı yıllarda açığımız yüksekti ancak 2000li
yılların başından itibaren birtakım programlar
uygulanmaya başladı ve Türkiye -teknik bir konu ama bir çok arkadaş
artık biliyor- ciddi program tanımlı faiz dışı
fazlalar verdi. Kasıt şudur: Yani eğer siz faiz yükünü
düşürmek istiyorsanız, faizin dışındaki ve bir
defalık gelirlerin dışındaki yani ana omurga gelir ve
giderleriniz arasındaki farkı pozitifte tutmanız lazım ve
Türkiye onu başardı. Siz, yüzde 4lerde program tanımlı
faiz dışı fazla devraldınız önceki iktidardan ancak
bugün geldiğimiz durumda Türkiyenin, yine Hükûmetin rakamlarına göre
kamuda faiz dışı, program tanımlı bir faiz
dışı fazla olmadığı gibi millî gelirin yüzde 5,1
oranında bir açık vardır; bu, sürdürülmesi mümkün olmayan bir
şeydir, eğer bunu böyle
Ve bakıyorsunuz, ileriki yıllara,
2023e kadar da bu açığın sürdürüleceğini düşmekle
birlikte- öngören bir program var. Bu programla Türkiye'nin faiz yükünü
düşürme imkânınız olmayacaktır. Lütfen, burada daha
dikkatli olun.
Şimdi, Bütçe bozuluyor. deyince; yani Bütçe
açığı arttı, bütçe bozuluyor. diyoruz, arkadaşlar
bozuluyor. Niye bozuluyor? Diyorlar ki Ya, pandemiden oldu. Değil
arkadaşlar, değil. Yani analizi, teşhisi yanlış
yaparsak tedavimiz yanlış olur.
Bakın, ben hep Hükûmetin rakamlarından
konuşuyorum, yıllık programda, Sayın Bakanım, oradan
bakabilirsiniz, Genel Devlet Yapısal Dengesi Analizi diye bir tablo var,
çok çok üst seviye bir dokümandır bu; bunu bizim koymamız nasip oldu
o programa zamanında bürokratken.
Şimdi, burada 2017 yılında teknik
detayına girmeyeceğim- yapısal olarak
2017 yılında,
bakın, pandemi var mı? Yok. Efendim,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de yok veya kur atakları
dediğiniz hususların da olmadığı bir yıl.
Yapısal açık Türkiye'nin Genel Devlet
açısından yüzde
4,1 millî gelire oran olarak. Bu; 2018 yılında yüzde 5,3e
çıkıyor açığımız, 2019 yılında yüzde
5,6ya çıkıyor. Bakın, buraya kadar pandemi yok. 2020
yılında tam tersine -yapısal dengede çünkü bir kısım
düzeltmeler yapılıyor gerçek açığı bulmak için- yüzde
5,4 olarak gerçekleşiyor, 2021 yılı için de yüzde 4,6
öngörüyorsunuz. Yani şunu söylemeye çalışıyorum:
Türkiye'nin bütçe dengesi veya kamu dengesi yapısal olarak bozulmuştur,
yapısal olarak bozuktur. Buna Pandemiden oldu. dersek yanlış
yaparız. Bunların hepsinde, şu verdiğim analizde pandemi
etkisi dışarı alınmıştır. Pandeminin
dışında Türkiye'nin bütçe dengelerinde ciddi bir bozulma vardır
ve bunlar 1990lı yılların bütçe dengelerini
hatırlatmaktadır ama bunun yanı sıra 1990lı
yıllarda sağlam bir ödemeler dengemiz vardı, cari
açığımız yoktu. Geçen gün burada söyledim, AK
PARTİden önceki on sekiz yıllık dönemde, sadece, toplam on
sekiz yılın toplamında 21 milyar dolardır Türkiye'nin cari
açığı ama şimdi, şu anda 562 milyar dolara gelmiş
bir cari açık var toplamda, bunun üzerine 1990lı yılların
bütçe açığı; Türkiye bunun ikisini birlikte taşıyamaz,
ben bir kez daha ikaz etme görevimi yapayım ancak bundan sonra siz
nasıl yaparsanız kendiniz bilirsiniz.
Şimdi, tabii, keşke bu pandemi döneminde
vatandaşımıza doğrudan transfer yapabilseydik
arkadaşlar, bu bir defalık olurdu. Bakın, bir defalık gelir
veya gider bütçede yapısal olarak bir bozukluğa neden olmaz.
Eğer o dönem onu finanse ediyorsanız, bir defalık giderlerin
hiçbir sorunu olmaz. Yani şimdi, bakıyorsunuz, hazinenin ciddi bir
borçlanması var. Hazine, ocak-kasım döneminde ihtiyacının
106 milyar TL üzerinde borçlanma yapıyor; keşke bunun 40-50 milyar
lirasını esnafımıza verebilseydik.
Bakın, bu pandemi döneminde esnaf için bütçeden
1 kuruş para harcanmadı. Yani işini kaybedenler için kısa
çalışma ödeneği ve işte, ücretsiz izin ödenekleri verildi,
onlar da İşsizlik Sigortası Fonundan verildi; onu birazdan izah
edeceğim, orası da ciddi risk altına girdi. Niye
İşsizlik Sigortası Fonundan veriyoruz? Bunları bütçeden
verilmesi gereken
İşçinin parasından niye veriyoruz? Kaldı
ki, verdiğiniz bütün para millî gelirin 0,7si kadardır Sayın
Bakanım. Yani kimi yerlerde 562 milyar TL. deniliyor, destek verildi.
Ya, bankaların verdiği kredileri niye yazıyorsunuz? Millete borç
verdiniz, o borçların ödeme vakti geldi; bu borçlar nasıl ödenecek?
Bunları niye düşünmüyorsunuz? Bu ayrı bir risk, yani Türkiye
Bundan şunu söylemeye çalışıyorum: Bazen diyorlar ki
arkadaşlar: Ya, efendim, işte, başka ülkelerde de bozuldu.
Başka ülkelere, bozulan ülkelere -ben hepsini inceledim-
bakıyorsunuz, yapısal olarak bir bozulma değil; pandemi
nedeniyle vermiş milletine parasını, vatandaşına
parasını, bütçe açığını artırmış.
Evet, keşke siz de öyle yapsaydınız. Siz, bunu başka
nedenlerle bozdunuz -bunlara, işte, artık müteahhitler mi dersiniz,
başka, işte, ne diyecekseniz deyin, yani onun analizi ayrı bir
konu ama bu şekilde bozdunuz- şimdi vatandaşa 1 kuruş
veremiyorsunuz; doğrudan transfer anlamında söylüyorum. İki yüz
gündür kahveci kahvehanesini açmamış, kafeciler, servis
şoförleri, okul kantinleri; millet kan ağlıyor, bunlara para
vermek durumundayız. Ondan sonra bakıyorsunuz, ya, faizleri yüzde 31
arttırıyoruz biz bu bütçede, faiz ödenekleri yüzde 31 artıyor
2021 yılında çiftçilerin doğrudan gelir desteği ödemeleri
yüzde 0 arttırılıyor. Böyle bir adalet olur mu? Çiftçinin durumu
çok mu iyi? Hiç olmazsa, niye enflasyon kadar arttırmıyorsunuz? Böyle
bütçe yapılır mı? Türkiye Cumhuriyeti devleti bugüne kadar böyle
bir bütçe yapmadı, hiç olmazsa, çiftçinin ödeneklerini her defasında
enflasyon kadar arttırmıştır.
Şimdi, diğer bir husus Sayın
Bakanım, burası da hakikaten kritik; gelir gider tarafını
geçtik, şimdi, işin bir de finansman tarafında ciddi
sıkıntılarımız var. Tabii, yeni sisteme geçildi,
Hazine Müsteşarlığı kaldırıldı. Ya, Hazine
Müsteşarlığını kaldırmanın -bakın- bu
ülkeye maliyetini şimdi size anlatacağım. Tabii Hazine
Müsteşarlığı olduğu zaman bir kurumsal
yapısı var, müsteşar kendisi imza atıyor. Şimdi
müsteşarlık bir genel müdürlüğe düşürüldü,
Bakanlığın içerisine alındı, zaten liyakatten de
uzaklaşıldığı için hiç kimse ağzını
açıp kimseye bir şey söyleyemiyor.
2018in Temmuzundan bugüne kadar yanlış
borçlanma stratejisi, yani altına ve dövize dayalı borçlanmadan
dolayı gelen ilave maliyet, yani yurt içi normal iç faize göre
borçlanmanın üzerindeki maliyeti 135 milyar TL olmuştur bu ülkeye.
Pandemide 8 milyar lira vereceksin bütçeden, onun 17 katını bir avuç
faiz lobisine vereceksin; neresinde bunun adalet ve bunun altından
nasıl kalkacağız? İşte, o yüzden tekrar bir borç-faiz
kısır döngüsüne girmiştir diyoruz.
Şimdi, bir bakıyorsunuz, tabii
ilişkilerde de yani hiçbir şeffaflık filan kalmadı, hele
borçlanma tarafında. Kamu bankalarına olağanüstü para veriliyor,
bizim hesaplarımıza göre 36 milyar lira civarında, değilse
Sayın Bakan burada izah etsin bize. Kamu bankalarına vadesiz mevduat
yatırıyoruz; milletten yüzde 15lerle borçlanıyoruz, kamu
bankasına yatırıyoruz. Niye? Çünkü kamu bankasına
başka bir görev verdik. Devletin bir sistemi var, bunlara görev
zararı şeklinde görevini verin, herkes de bilsin, ödeneğine de
bütçe yazın. Zaten nihayetinde bütçe finanse ediyor ama o kadar böyle
çapraşık, karmaşık, gösterilmeyen, şeffaf olmayan ilişkiler
tercih edilmiş ki bugüne kadar. Sayın Bakanım,
şahsınıza alınmayın lütfen, siz daha yeni geldiniz ama
ben kurumsal ve Hükûmete yönelik bir eleştiri yapıyorum; siz devam
ederseniz size de bu eleştirileri elbette ki yapacağız bundan
sonra.
Şimdi, dolayısıyla böyle
baktığınızda, benim hesabıma göre 34 milyar lira kamu
bankalarında Hazinenin mevduatı var. Yani ondan sonra oradan da
işte kimi fonluyorsunuz, bilmiyoruz. Vatandaşa biz gittik, AK PARTİnin
yoğun olduğu illere Sayın Akşenerle ziyaretlerimiz oldu;
orada vatandaş diyor ki: Biz kredi alamadık. Yani bu kredi de adil
dağıtılmadı ama nihayetinde bütçeden sübvanse
ettiğiniz bir şey fakat bütçeye yazmıyorsunuz, burada
şeffaf olmamız lazım.
Türkiye iç borç çevirme oranları; yani piyasaya
-şimdi, tabii açığımız olduğu için ve borcumuz
çok yüksek olduğu için aşırı da yükseldi- ne
yapıyoruz? Piyasaya bir ödeme yapıyoruz; bu faiz ve anapara,
piyasadan da para topluyoruz tekrar.
Şimdi, 90lı yılların hikâyesi
neydi? Piyasaya 100 ödüyorsa piyasadan 200 topluyordu devlet. O yüzden ne
diyorduk? Bankalar millete kredi vermiyor, özel sektöre yatırım
kredisi vermiyor; Hazineye kredi veren bir bankacılık sistemi
vardı. İş oraya gidiyor arkadaşlar. Borç çevirme oranı,
geçen ben buna farklı rakam kullanmıştım, orada faizi
katmadan söylemiştim ama anapara, faiz olarak söyleyelim, yüzde 149
ocak-kasım döneminde. Piyasaya faiz ve ana para olarak 100 lira
ödemişiz, 149 lira almışız. Nasıl bu millet
yatırım yapacak da bu ülke büyüyecek? Bu neden kaynaklanıyor?
İşte, açıklarımızdan kaynaklanıyor, bu
açıkları düşürün diyoruz, kötü bir şey söylemiyoruz burada
size. Bakıyorsunuz borçlanmanın vade yapısı her geçen gün
kısalıyor. Yani AK PARTİ hükûmetleri devraldığı,
o sağlam miras üzerinden devraldı o yapı üzerinden hakikaten çok
kısa olan borçlanmanın vade yapısı 2007, 2008lere kadar
ama ondan sonra bakıyorsunuz, şimdi hızla bu vadeler de
düşüyor. Sadece Temmuz 2018le mukayese edeyim, iç borçta stok vade
yapısı 4,2 yıl iken stok vade yapısı bu,
borçlanmanın vade yapısı daha da düşük- Ekim 2020de 2,8
yıla düşüyor, bu da güven kaybına neden oluyor, belirsizlikler
daha da fazla artıyor. Dolayısıyla yapılan
yanlışları lütfen gözden geçirin. Bu Hazine Müsteşarlığının
kaldırılması bu anlamda yanlış olmuştur.
Aslında çok fazla söze gerek yok, bu Hükûmet Borçlanma Genel
Müdürlüğü kurdu. Yani doksan sekiz yıllık Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde Borçlanma Genel Müdürlüğü kurmak size nasip oldu, çok
şükür!
Şimdi, diğer bir husus, Risk Analizi Genel
Müdürlüğü kurdunuz. Ben merak ediyorum, bunların bir tane
çalışmasını lütfen paylaşın. Bu kamu-özel
işbirliği projeleri bu milletin sırtına 154 milyar lira bir
yük bindirmiştir, bunun riskini analiz ettiniz mi? Ettiyseniz bize bunları
söyleyin fakat biz bunları defalarca sorduk. Size de sordum Sayın
Bakan, size de sordum Plan ve Bütçe Komisyonunda: Ne kadar ödenek koydunuz?
Hukuki muhtemel yükümlüler ne kadardır bu kamu-özel işbirliği
projelerinden dolayı? Sırtımızda ciddi bir yük var, neyle
karşı karşıyayız? diye soruyoruz, sizlerden herhangi
bir şekilde cevap alamıyoruz.
Kamu bankalarına sermaye veriyorsunuz.
Bakın 68 milyar TL Varlık Fonuna kamu bankalarına verilmek üzere
alttan kâğıt verildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
ERHAN USTA (Devamla) Teşekkür ederim.
Hiçbir yerde bunların hesabı kitabı
yok. Dolayısıyla buraları şeffaflaştırmak
lazım, buraları düzgün yapmak lazım.
Zaten ben bu Kamu İhale Kurumunu
anlamış değilim. Kamu İhale Kurumu hakkında Dünya
Bankası 2019 çalışması var, Kamu İhale Kanununun
istisnalarını düzenleyen 3üncü maddesi 30 kez
değiştirilmiş, toplam değişiklik 195 olmuş,
dünyada en fazla kamudan ihale alan 10 şirketten 5 tanesi Türk
şirketi. Ben burada soruyorum: Dağıtım şirketlerini
şartnamelerdeki -şimdi vaktim çok azaldı ama bunu
söyleyeceğim, bu belki daha önemli bunu söyleyeyim- yani bu
dağıtım şirketleriyle ilgili geçen EPDK bir karar
çıkardı; bu kararda ne yapıyor? Bütün idari masrafları yani
otel masraflarını dağıtım şirketlerinin hepsi
tarifeye bindiriyor. Böyle bir
şey kabul edilebilir mi? Nerede bizim Kamu İhale Kurumu? Bunlar
başlangıçta ihale sözleşmesinde var mıydı? Veya 3üncü
havalimanıyla ilgili bir sürü şartname değişikliği
yapıldı, Osmangazi Köprüsünde şartname
değişikliği yapıldı. Bunlara niye Kamu İhale
Kurumu ses çıkarmıyor? Adı olan kendisi olmayan bir Kamu
İhale Kurumuyla karşı karşıyayız.
Dolayısıyla, buradan mazeret uydurmaya başladınız;
hatalar, arızalar zaten ortaya çıktı. Mazeret uydurmayın,
mazeret uydurmak acizliktir. Milletimiz size bir yetki verdi.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla)
Devleti ve milleti refaha ulaştıracak şekilde bu yetkinizi
kullanın diyorum.
Bütün bunlara
rağmen, eleştirilerimize rağmen
Bakanlıklarımızın bütçelerinin de hayırlı ve
uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Çok sağ olun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Durmuş Yılmaz, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve Sayın Bakanım, size de hayırlı olsun
diyorum.
Etkin piyasa teorisinin
geçerli olduğu 80li, özellikle 90lı yıllarda piyasaların
kendi kendini düzeltebileceği gibi bir bilgi oluştu, teori
oluştu ve buna paralel olarak da kendisini neoliberal politika üzerine
oturtan ve 10 maddelik Washington Mutabakatı denilen bir mutabakat
çerçevesinde ülkelerin piyasalara çok fazla müdahale etmemesi gerektiği
konusunda bir kabul ortaya çıktı ama bu kabulün yanlış
olduğu, zaman içerisinde bizzat piyasada meydana gelen olaylar
tarafından test edildi ve dolayısıyla takip eden dönemde de
piyasaların mutlaka kamusal otorite tarafından düzenlenmesi ve
denetlenmesi ve hem de sıkı fıkı bir şekilde
denetlenmesi gerektiği kabulü ortaya çıktı. Bu çerçevede,
ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, SPK, Kamu
İhale Kurumu gibi bağımsız kurumlar ortaya çıktı.
Bunların
genel görevleri, dediğim gibi, faaliyet gösterdikleri piyasalarda rekabeti
koruyarak kaynakların etkin dağılımını
sağlamak ve sürdürülebilir büyümeye katkı vermektir.
Ülkemizde Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun görevi, bir güven kuruluşu olan bankaların
ihtiyatlı davranmasını sağlamak, mevduat sahiplerinin
menfaatlerini korumaktır. Dolayısıyla, bankalar bir güven kuruluşudur;
ben bu konuşmayı yaparken bankalar hakkında
konuşacağım için bin düşündüm, bir kere konuşayım
dedim çünkü bankaların itibarıyla ilgili söylenebilecek
yanlış sözler hepimize bedel olarak geri dönebilir.
Dolayısıyla, bunun bilinciyle konuşuyorum. Aynı
şekilde, Sermaye Piyasası Kurulu da reel ekonomiye kaynak
sağlayan piyasanın gözetim ve denetimini yapar ve
yatırımcıların hak ve çıkarlarını korur.
Bu kurumların görevlerini etkin ve doğru
bir şekilde yapabilmelerinin temeli, özü, esası piyasalarla ilgili
bilgilerin yerinde ve zamanında ama tüm piyasa oyuncularına aynı
anda ulaşmasını sağlamaktır. Eğer bunu yapmazsa,
bilgi bir yerde lokalize olursa o bilgiye sahip olanlar piyasayı manipüle
ederler ve haksız kazanç elde ederler. O nedenle, bu kurumların
görevleri son derece önemlidir.
Son birkaç yıla
baktığımızda, bilerek veya bilmeyerek, maalesef, ülkemizde
bu tür manipülasyonlar oldu. Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisinden bir
arkadaşımız söyledi, doğal gazın çıkışıyla
ilgili haberin üzerinden elbette kazananlar oldu. Biz burada Kalkınma ve
Yatırım Bankasıyla ilgili bir kanun yaptık. O kanunun
yapıldığı gün hisseler aşağı yukarı 4
katı, 5 katı arttı.
Dolayısıyla, burada belirleyici olan,
doğru bilginin herkese eşit ve aynı anda
ulaşmasını sağlamak. Bu iki kuruluşun, bu
bağımsız kuruluşların namus borcudur bu.
Dolayısıyla, finansal istikrarın sürdürülmesi ve ekonomik
birimlerin etkin ve doğru karar alabilmeleri için BDDKnin
bankacılık sistemiyle ilgili bilgileri, verileri zamanında
paylaşması gerekir.
Merkez Bankasının son Finansal
İstikrar Raporu ve BDDKnin kendi verilerine göre, kredi
bağımlısı olan Türkiye ekonomisinin ve
dolayısıyla bankacılık sisteminin önemli bir batık
kredi sorunu yoktur. Finansal İstikrar Raporuna göre 2019 yılı
sonunda yüzde 5,4 seviyesine yükselen takibi gereken alacaklar oranı
BDDKnin kredilerin yakın izleme ve TGA olarak
sınıflandırma sürelerini uzatan düzenlemesi, kredi hacminde
yaşanan canlı kredilerin artışıyla TGA oranı 2020
yılı Eylül ayında 4,1e düşmüştür, gerilemiştir.
Yani Merkez Bankasının Finansal İstikrar Raporu Sorun yoktur.
diyor. Gerçekten öyle mi? Yakından bir bakalım.
Sistemin toplam kredisi 3,55 trilyon TL, takipteki
alacaklar 151 milyar TL. Bankalar bu kredilere karşılık 192,2
milyar TL koymuşlar, bu 192,2 milyar karşılığın
yüzde 69u takibi gereken alacaklar, yakın izlemedekiler için yüzde 18,
standart nitelikli yüzde 0,6.
Finansal İstikrar Raporuna göre eylül sonunda
yakın izlemedeki kredi 360 milyar TL ama TGAlar pek
değişmemiş. Peki neden? Çünkü Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu 17 ve 27 Mart 2020 tarihlerinde aldığı 2
kararla önce, yakın izlemeden takibi gereken alacaklara atma süresini yüz
seksen güne çıkardı, sonra 2nci gruba yakın izleme süresini de
otuz günden doksan güne çıkardı. Normal bir kredinin TGAya geçmesi
için, temerrüde düşme süresi iki yüz yetmiş güne yani dokuz aya
çıkarıldı. Elimizdeki veriye göre Eylül 2020 itibarıyla
takibi gereken alacaklar ve yakın izlemedeki krediler 510 milyar TL.
Yukarıdaki dokuz ayı dikkate alırsak, ödenemeyen bu krediler 31
Aralık 2019 tarihinden önceki kredilerden kaynaklanıyor, burada henüz
pandemi etkisi yok. Takip eden dönemde, çoğu altı ay ödemesiz
yaklaşık 800 milyar liralık kredi genişlemesi oldu, bunların
ödemeleri daha da yeni başladı. Dolayısıyla, yukarıda
verilen 3 trilyon 55 milyar TL kredinin daralan ekonomi ve bozulan nakit
akışları nedeniyle yüzde 10-15 ödenmemesi mümkün olabilir bu
ortamda. 2021 yılında takibi gereken alacaklar -ben söylemiyorum-
tavan yapar, trilyon diyorum; bunu BDDKnin söylemesi lazım.
Sayın Bakan, biz bu hesapları yaparken ve
siz A Haber TV kanalında Bozulan dengeleri yeniden tesis için
ayağı yere basan, güven artırıcı önlemler babında
Merkez Bankamız her türlü araç bağımsızlığına
sahip. Türkiyeyi yatırımlarda cazibe merkezi yapmak adına
ekonomi ve hukuk alanında yeni bir seferberlik başlattık.
Reformları kararlılıkla hayata geçireceğiz. Yabancı
yatırımcılar için kredibiliteyi en üst seviyeye çıkaracağız.
Kimsenin aklında soru işareti kalmayacak. demeçleri verirken, size
bağlı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu başka
telden çalmaya başladı; ekonominin bugünkü darboğaza gelmesinde
önemli bir faktör olan, sizin inşa etmeye
çalıştığınız güveni tarumar eden ve hiçbir zaman
yapılmaması gereken işleri birkaç adım ileri götüren
tedbirler paketi açıkladı; zaten yok olan şeffaflık
maalesef temelli yok oldu.
Ne diyor yeni BDDK düzenlemesi? Bankaların
sermaye yeterlilik rasyosu ölçümünde kredi riskine esas tutar
hesaplamasında hesaplama tarihinden önceki iki yüz elli iki iş gününe
ait Merkez Bankası döviz alış kurlarının basit
ortalamasının kullanılmasına izin verdi bu düzenleme. Buna
göre 31 Aralık 2020 sermaye yeterlilik rasyosu hesaplanırken 7 lira
90 kuruş döviz kuru yerine 6 lira 90 kuruş civarı bir kur
kullanılacak ve daha yüksek bir rasyo çıkacak. Oysa daha bu
haftanın başında, pazartesi günü Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı bütçe sunumunda
bankalarımızın sermaye yeterlilik rasyosunun ne kadar güçlü
olduğunu söylüyordu.
BDDK daha başka ne dedi? Kredilerin takibe
düşmesini doksan günden yüz seksen güne çıkaran uygulamayı 30
Haziran 2021e kadar da uzattı. Bankaların portföylerindeki emtia ve
gayrimenkullerin üç yıl içinde elden çıkarılması
zorunluluğunun uygulanmamasına karar verdi. Yani buradan da şunu
anlıyoruz ki bir kredi ödenememe sorunu var, dolayısıyla
bankalar bunun karşılığında aldıkları
teminatları uhdelerine almışlar, bankalar gayrimenkul zengini.
Düzenlemeye göre bu gayrimenkulü üç yıl içerisinde elden çıkarmak
zorunda ama şimdi Çıkarmanız gerekmiyor. deniliyor.
Ayrıca başka düzenlemeler de yapıldı. Döviz
alımındaki valör kaldırıldı, kredi kartlarıyla
ilgili düzenlemeler de yapıldı.
Sayın Bakanım, bu düzenlemeler son bir
haftadır yapmaya çalıştığınız güzel
şeylerle taban tabana zıt. Bu yapılanlarla halkın
batık kredileri görmesini sadece birkaç ay ertelendiniz, üstü örtük olarak
batıkların açıklanamayacak kadar büyük olduğunu kabul
ettiniz. Evet, bu krediler altı ay boyunca kâğıt üzerinde
batık değil, batık olmayacak. Kısacası; bankalar,
gerçekte yakın izlemede olması gereken kredileri standart nitelikli,
gerçekte donuk alacak olması gereken kredileri ise yakın izlemede
olarak biraz daha izleyebilecek. Bu da şu demek: Daha az
karşılık gideri ayrılacak; daha az karşılık
demek, daha yüksek kâr, öz kaynak ve sermaye yeterlilik oranı demek. Bu
düzenlemeye göre oluşturulmuş bir sermaye yeterlilik rasyosu,
kâğıt üzerinde bu, yüksek olsa da bir şey olmaz, düşük olsa
da. Aslolan, ekonomik sermaye yeterlilik rasyosu nedir? Bunun üzerinde
düşünülmesi lazım. Siz mevzuatı, düzenlemeyi istediğiniz
şekilde tasarlayabilir ve sonuçta da istediğiniz rakama
ulaşabilirsiniz ama burada belirleyici olan, bankanın gücünü
belirleyen ekonomik sermaye nedir?
Şimdi, burada şunu ifade etmek istiyorum:
Bunların yanında, BDDK, maalesef, son birkaç yılda tedirgin
eden, güveni zedeleyen birtakım işler de yaptı. Siz güven tesis
etmeye çalışıyorsunuz ama size bağlı olan kurum sizin
bu tesis etmeye çalıştığınız güveni bir noktada
boşa çıkarıyor. Ne yaptı geçmişte? Talimatla faiz
düşürmeye kalktı, faize tavan koymaya kalktı, fikirlerini
açıkça beyan eden üst düzey banka yöneticilerini patronalarına
şikâyet etti ve bazı insanlar maalesef işlerini kaybettiler.
Aktif rasyosu uygulaması ekonomik dengeleri bozdu; gelinen noktada hem
faizimiz hem de kurumuz yüksek. Oysa BDDK, finansal istikrar için makro
ihtiyati tedbirlerle birlikte sürdürülebilir kredi büyümesini hedeflemeliydi
ama maalesef bunu yapmadı.
Şimdi, yeni düzenlemeyle altı ay erteleme
yaptınız, altı ay önümüzdeki haziran ayında gelecek.
Altı ayda ne olacak? Gerçekten sağlıkla ilgili Bilim Kurulu
sizlere bir bilgi verdi de Pandemi altı ay sonra, haziran ayında
sona erecek. dedi ve buna göre mi bir düzenleme yapıldı? Eğer
gerçekten Bilim Kurulu Altı ayda bitecek. dediyse, o zaman bir problem
yok çünkü altı ay geçtiğinde sistem normale dönecek, ekonominin
çarkları işlemeye başlayacak, yeniden nakit akımları
başlayacak ve bu krediler ödenebilir hâle gelecek. Ya Bilim Kurulu size
böyle bir şey söylemediyse ve altı ay sonra Allah korusun, senenin
ilerisine doğru bu kriz devam ederse ne yapacağız?
Kâğıt üzerinde birtakım düzenlemeler
yapıldı. Halbuki sizin yapabileceğiniz bazı şeyler var
fakat bunları maalesef yapmadınız. Benden önce konuşan
İYİ PARTİli arkadaşımın ifade ettiği gibi
siz, toplam talebi desteklemek ve insanlarımızın barınma ve
geçinme imkânlarını sağlayabilmek için bütçeden destek
verebilirdiniz. Bunu yapmadınız ama şu anda bütçede buna dair
çok fazla bir şey de görülmüyor, alan da görülmüyor. Aslında 2019
yılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kârı ve
Merkez Bankasının biriktirdiği ihtiyaç akçesi bugünlere
kalsaydı bunları çok rahat bir şekilde
karşılayabilirdik ve bütçenin üzerinde de fazla bir yük olmazdı.
Ama bizim şu tecrübemiz var: 2001 krizinde 20 küsur banka battı, bu
bankaların mevduatını devlet üstlendi ve bu krizden
çıkış için birtakım tedbirler aldık. Ne yaptık?
Türkiye Cumhuriyeti hazinesi özel tertip tahvil ihraç etti, bunun
karşılığını Merkez Bankası
parasallaştırdı ve biz bu krizden böylece çıktık ve
2010 yılı Mayıs ayına geldiğimizde Türkiye Cumhuriyeti
hazinesi Merkez Bankasına olan bu borcunu da ödedi ve
sıfırladı. Dolayısıyla, eğer siz şu anda
bütçe imkânı olarak işini, aşını kaybeden, evine ekmek
götüremeyen insanlara bütçeden yardım yapamıyorsanız benim size
önerim şu: Aynen 2001 krizinde olduğu gibi, bir pandemi tahvili ihraç
edin, Merkez Bankasından bunu alın, parasallaştırın ve
bunun karşılığında da
Faizli de olabilir, faizsiz de
olabilir ama bunun için kredibilite lazım, bunun için güven lazım fakat
maalesef geçmiş siciliniz bu kredibiliteye imkân vermiyor, vatandaş
buna itibar etmiyor. Ben bunu öneriyorum, bu yapılabilir ve toplumdaki bu
sıkıntı da giderilebilir ama burada kaş yapayım derken
göz çıkarılabilir, eğer mevcut yaptıklarınız gibi
bunu da yaparsanız iş çığırından çıkar. Onun
için sözümü ihtiyatla söylüyorum, fakat yapılabilir böyle bir
Ya,
kısa vadeli avansı kullanabilirsiniz ama isim isim Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Peki, ben burada
bırakıyorum o zaman, tamamlayacak bir şey kalmadı. İki
konu da; rezervlerle ilgili ve de büyümeyle ilgili
Yani 2020 yılı
üçüncü çeyrek büyümesinde yüzde 23 makine ve teçhizat yatırımı
var. Bu yatırımın nereden geldiği konusunda piyasa şu
anda debeleniyor, bunu çözmeye çalışıyoruz. Sayın
Bakanım, Türkiye İstatistik Kurumu buna bir baksın.
İzin verirseniz bu konuyu bir anlatayım,
lütfen.
BAŞKAN Sayın Yılmaz, bir dakika
uzatma sürenizi verdim, onun üzerinde uzatamıyorum biliyorsunuz. Bir
dakika sürenize de yirmi saniye kaldı, yirmi saniyede
anlatamazsınız.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Bu son derece önemli
bir şey. Yani buna lütfen izin verin.
Bu, şu: Şimdi, TÜİK ulusal hesaplar
sistemi European System of Accounts 2010 yılının
değişimine uyum için 7nci sırada gayrisafi sabit sermaye
oluşumu kalemi var. Bunun altında inşaat, makine ve teçhizat ve
diğer aktifler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Bu diğer
aktiflerin içerisine baktığımızda, araştırma,
gelişme var, kendi hesabına yazılım yapanların
ürettikleri değer var. Bir de değerliler diye bir kalem var, o
değerlilerin içinde de mücevher ve altın var, canlı hayvan varlığı
var, meyve veren ağaçlar diye bir kalem var.
Şimdi, kredi genişlemesinden dolayı
biz şunu biliyoruz ki 2020 yılında şu ana kadar 22 milyar
dolarlık altın ithal edilmiş ve bu altın, parasal olmayan
altın ve bu, makine teçhizat yatırımının, ekonominin
üretken kapasitesini artıracak yatırımın içine giriyor;
hâlbuki bu bir tüketim maddesi ve bunun büyük kısmı yastık
altına gitti ya da ülkeden çıktı gitti. Dolayısıyla
şu anda, Türkiye İstatistik Kurumuna bir talimat verin; bu nedir, bu
kalemin özü, esası nedir, kamuoyuna bir açıklama yapsın. Bu
yüzde 23lük makine teçhizat büyümesinin özü, esası nedir? Eğer biz,
gerçekten 8 çeyrektir büyümeyen Türkiye ekonomisi, yatırım yapamayan
Türkiye ekonomisi bu çeyrekte yüzde 23lük bir yatırım yaptıysa
sizi takdirle karşılıyoruz ve alkışlıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) Ama böyle bir
şey söz konusu değil. Lütfen TÜİK bunu bir
açıklığa kavuştursun.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) 60a göre bir söz talebim var.
BAŞKAN 60a göre bir dakika, sadece bir
dakika.
Buyurun Sayın Dervişoğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ adına yaptığı
konuşma sırasında TRT yayınının kesildiğine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Durmuş Yılmazdan önceki
hatibimiz Sayın Erhan Usta konuşmalarını yaparken
BAŞKAN Size sataşmadı!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yok, zaten öyle bir sataşmadan bahsetmeyeceğim,
başka yere sataşacağım sataşmayı becerebilirsem.
Konuşmasının son beş
dakikasında TRT, yayını kesti. Burada bir art niyet
aramıyoruz ama bu kötü tesadüfler nedense hep başımıza
geliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.
Bu konuyla ilgili riyasetinizde bir şey
yapılabilirse hassaten istirham ediyorum.
BAŞKAN Sordum arkadaşlara, bilgi
alacağım, sizden şimdi duydum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Sağ olun, teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ
İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, Sayın Fahrettin
Yokuş...
Buyurun.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN
YOKUŞ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Kamu Gözetimi Kurumu, Türkiye İstatistik
Kurumu 2021 yılı bütçeleriyle ilgili olarak İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının temel amacı devlete
kaynak temin etmek değildir, şimdiye kadar özelleştirme
adı altında yapılan işlemler de esasen özelleştirme
değildir. Özelleştirme, uygun fiyata kaliteli hizmet sunulmasını
sağlamak adına istihdamı artırmak ve ülke ekonomisini
geliştirmek amacıyla yapılan, mülkiyeti veya yönetimi devlete
ait olan iktisadi üretim birimi ve kuruluşlarının özel sektöre
devredilmesi sürecidir. Ancak Türkiyede bu iş yandaşlara para kazandırma,
devletin değerli kurumlarını yok pahasına özel sektöre
peşkeş çekme ve istihdam sunacağı yerde ülke ekonomisini
baltalama olarak devam etmektedir. Cumhuriyet tarihimizin kazanımları
özel sektöre, yandaşlara ve yabancılara devredilmiştir.
Özelleştirmenin iki ana unsuru vardır: Bunlardan ilki değer
tespiti, diğeri ihaledir.
Gelişmiş ülkelerde suların yönetimi
paylaşılamaz. Ülkeler, sularının yönetimini egemenlik
konusu olarak değerlendirirler. İngiltere, Amerika gibi ülkelerde
yabancılara liman özelleştirmeleri yapılmaz. Limanlar ticaretin
merkezi, ülkelerin dış dünyaya açılan
kapılarıdır. Gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde limanların işletim hakkı yabancılara devredilemezken
ülkemizde tüm limanlar yabancıların eline geçmiş durumda.
Neresini tutsak elimizde kalıyor; havaalanları, köprüler, limanlar ve
cumhuriyetimizin kazanımı güzide kuruluşlarımızı
özelleştirme adı altında yabancılara sattınız.
Soruyorum sizlere: 1986dan bu zamana kadar 70,4 milyar dolar özelleştirme
yapıldı, bunun 65 milyar doları sizin zamanınızda
gerçekleşti. Bu para nerede? Nerelere harcadınız?
Değerli milletvekilleri, Kamu Gözetimi
Kurumuyla ilgili şunları söylemek istiyorum: Bilindiği gibi bu
kurum uluslararası standartlara uyumlu finansal raporlar oluşturmak
ve etkin bir kamu gözetimi yapmak amacıyla 666 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle, 2 Kasım 2011 tarihinde, 6102 sayılı Türk
Ticaret Kanunu uyarınca zorunlu olan bağımsız denetim
piyasasını düzenlemesi için kurulmuş bir kurumdur.
Bu kurum, en çok bağımsız denetim firmalarıyla
ilgili faaliyet göstermektedir. Kurumun 3 temel faaliyeti vardır: Gözetim
faaliyeti, muhasebe standardı yapma faaliyeti, denetim standardı
yapma faaliyeti. Gerek muhasebe standardı gerekse de denetim
standardı Türkiye orijinli değildir, İngiltere orijinlidir.
Türkiye denetim standardı, Uluslararası Bağımsız
Denetim ve Güvence Denetimi Standartları Kurulu tarafından
düzenlenmektedir. Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu tarafından
yayımlanmakta ve Kamu Gözetimi Kurumu tarafından da bunlar Türkçeleştirilmektedir.
Kamu Gözetimi Kurumunun kurulduğu tarihteki en
tecrübeli kamu kurumu, ülkemizde otuz yıllık tecrübesiyle Sermaye
Piyasası Kuruludur. Kuruluş tarihinde ve hâlihazırda bu kurumda
görev yapmış hiçbir kurul üyesinden, uzmandan maalesef Kamu Gözetimi
Kurumu faydalanmamıştır. SPKnin geçmiş kamu ve özel
tecrübesini aktaramamış olması, yeni kurulan Kamu Gözetimi
Kurumunun eksik, tecrübesiz kurulmasına neden olmuştur.
Kamu Gözetimi Kurumunun teşkilat
yapısı incelendiğinde, hiçbir kurul üyesinin, daire
başkanının, uzmanının ülkemizde
bağımsız denetim tecrübesi olmadığı görülecektir.
Kurumun üst kurul olmasından dolayı karar verici noktalarında da
bağımsız denetim piyasasında tecrübeli kişiler
olması beklenirken hiçbir kişinin bunu sağlamıyor
olması, kurulun verdiği kararlarda uygulamadan uzak, hatalı ve
politik kararlar verilmesine neden olmaktadır.
Kurulun yapmış olduğu inceleme
faaliyetleri bağımsız denetimin özüne yönelik değil,
tamamen şekline ilişkin olmaktadır. Şeklî incelemeler
yapılmasından dolayı, yatırımcısına
eksiklerini söylememesine rağmen, şeklî incelemeden dolayı
cezalar verilmekte; başka bir durumda 100 milyonlarca liralık
hatalı dosyalar olmasına rağmen hiçbir idari ceza
verilmemektedir. Anayasanın kanunilik ilkesine uygun olarak suç ve
cezaların belirtilmemiş olması kurulun istediğine
istediği cezayı verebilmesine, keyfiyete dayalı bir yapı
kurmasına neden olmuştur. Kurul, yetkisi olmadığı
hâlde, A şahsına bir defaya mahsus olmak üzere ifadesiyle ceza
vermemekte, B şahsına, üstelik de çok daha az hata tespit edilmesine
rağmen, geçici faaliyetten men etme cezası verebilmektedir. Kurumsal
bir yapı değil, keyfî bir yapı söz konusudur burada. Kamu
Gözetimi Kurumu aleyhine açılan dava dosyaları incelendiğinde bu
durum görülecektir.
Kamu Gözetimi Kurumu, denetim ücreti belirleme
yetkisi olmasına rağmen sektördeki ücret tarifesini belirlememesi ve
kontrol etmemesi nedeniyle tamamen mühür basılan bir sektör hâline
getirilmiştir. Kamu Gözetimi Kurumunun uygulamalarında vermiş
olduğu cezalar kurumun resmî web sayfasında ilan edilmektedir ancak
bu cezalara ilişkin kurul kararı veya inceleme raporu hiçbir
şekilde yayınlanmamaktadır. Kamu Gözetimi Kurumunun hem
şeffaflığın oluşması hem de denetimin kalitesinin
artırılması adına, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi,
şirket isimleri ifşa edilmeden tespit edilen hususları ve
verilen cezaları kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye
İstatistik Kurumuna gelince, bu kurumumuz baştan aşağı
vekâletle yönetilen bir kurum hâline geldi. Başkan vekâletle bakıyor,
başkan yardımcıları vekâletle bakıyor, daire
başkanlarından grup başkanlarına kadar büyük bölümü
vekâletle bakıyor. Aslında, 2005 yılında iktidarınız,
5429 sayılı bir yasal düzenlemeyle Türkiye İstatistik Kurumuna
bir ayrıcalık tanıyor, diyor ki: Kurum Başkanı
beş yıllığına atanır. Yani en az beş
yıl görevinde kalır, sağlık sebepleri
dışında görevden alınamaz, istenirse beş yıl
uzatılır. Buna rağmen, en son görev yapan Birol Aydemirden
sonra yani 15/2/2016dan sonra ne hikmetse, bu, kendi
çıkardığınız yasaya uymuyorsunuz. Dört
yıldır 3 kişi vekâlet etmiş, en son vekâlet
sırası şu anda Muhammed Cahit Şirinde. Yani, Allah
aşkına, dört yılda başkanlığa vekâlet eden 3
ayrı şahıs, sizi anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Kamu
yönetimini ne hâle getirdiğinizi zaten siz biliyorsunuz da biz de buradan
görerek, buradan ifşa ederek milletimizin de görmesini istiyoruz. Allah
aşkına, dört yıldır vekâletle yönettiğiniz adamlara
güvenmiyor musunuz? Güvenmiyorsunuz da niye beş yıllık düzenleme
yapıyorsunuz? Bir garip yönetim anlayışınız var. Yani,
bu, dünyanın herhâlde hiçbir ülkesinde yok, bize has, size has bir
iş.
Yine, 2020 yılında, Sayın
Cumhurbaşkanımız, sağ olsun, bir kanun hükmünde
kararnameyle kuruma düzenlemeler yapıyor. Daire başkanı
sayısını 16dan 25e çıkarıyor, gene, başkan
yardımcılarını 4ten 6ya çıkarıyor, 67
istatistik grup başkan kadrosu ihdas ediyor; yetmiyor, 25 istatistik daire
başkanı makamı veriyor, büyütüyor da büyütüyor. Daha acayip bir
şey yapıyor bizim garibimize giden, Türkiye'deki hiçbir kurumdaki
daire başkanında olmayan bir hak veriliyor, makam tazminatı 2
binden 3 bine çıkarılıyor. Allah aşkına ya,
TÜİKteki daire başkanının Maliyedeki daire başkanından
ya da Adalet Bakanlığındaki daire başkanından ne fazlası
var, ne? Anlatsın biri bunu. Böyle bir ayrıcalık olabilir mi,
böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Ama siz yapıyorsunuz, yapmaya da
devam ediyorsunuz.
TÜİK teknik bir kurum olmasına rağmen
unvanlı kadroya yapılan atamaların tamamı liyakat
dışı. Yandaş sendika üyesi, hatta ahbap çavuş
ilişkisi. 8 üst düzey yöneticisi, yani bölge müdürleri dâhil, karı
koca. İlginç bir kurum yapmışlar burayı. Nasıl bu hâle
getirmişler? Şu andaki Başkanı da endüstri mühendisi. Bir
endüstri mühendisi TÜİK Başkanlığı yapıyor. Olur,
yani bu iktidarda her şey olur. Bir istatistikçiye gerek yok,
bulamadık bir istatistikçi, olsun.
İşte, değerli milletvekilleri, bu
yapı öyle bir hâl getirmiştir ki, bugün, TÜİK, bütün
araştırmalarda güvensiz bir kurum olduğunu ortaya koyuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) - Hatta bu
güvensizlik bütün araştırmalarda, özellikle AK PARTİli
seçmenlerde bile yüzde 66, toplumdaki güvensizlik yüzde 85. Rakamlara takla
attıran bir kurum hâline gelmiş, yetmez.
Buradan sadece -devletimizin bakanları var- devletimizin
yönetimine söyleyeyim, Konsensus Araştırma Şirketi 2019da
Türkiyenin en itibarlı kurumları nelerdir? diye
araştırma yapıyor; 1inci sırada Meteoroloji, 2nci
sırada Türk Hava Kurumu, 3üncü sırada Türk Silahlı Kuvvetleri
çıkıyor. Niye Meteoroloji? Şunun için Meteoroloji: Kurumun
1inci çıkması aslında bir hakkın teslimidir. Neden? Çünkü
bilime dayalı, evrensel kurallarla tespitler yapılıyor,
dünyadaki benzeri kurumlarla iş birliği içinde, tüm meteorolojik
tahmin kuruluşlarıyla bilgi alışverişi
yapılıyor, dünyadaki gelişmelerle anlık bağlantı
hâlinde çalışılıyor. Aslında, bu sonuç devlet
yönetimine bir ders niteliğindedir ama on sekiz yıldır
almadığınız bir ders var; bu Meteorolojiyi inceleyin,
bakın devlet nasıl yönetiliyor ya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Ama sizde o
kabiliyet olmadığı için ahbap çavuş ilişkileriyle
ülkeyi bu hâle getirdiniz ve bu kamuyu yıprattınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yokuş.
FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) Kamu kurumlarının
itibarını sıfırladıkça bu devlete, bu millete büyük
bir yük yüklüyorsunuz, kurumlarımızı
itibarsızlaştırıyorsunuz. Bu günahın bedeli çok
ağırdır diyor, iyi günler diliyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde İYİ PARTİ adına yaptığı
konuşma sırasında Meclis Televizyonunun Meclis içinden
yayın çıkışında herhangi bir sorun olmamasına
rağmen TRTye yayın girişini sağlayan teknik aksamda
kısa süreli bir arıza meydana geldiğine, Meclis Televizyonunun
uyarısı üzerine TRTnin kendi tarafındaki sorunu çözdüğüne
ve yayının devam ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Dervişoğlu, az
önceki açıklamanızla ilgili bir bilgi aldık. TBMM
Televizyonundan alınan bu bilgiye göre, az önce Sayın Erhan
Ustanın konuşması esnasında Meclis Televizyonunun Meclis
içinden yayınının çıkışında herhangi bir
sorun olmamasına rağmen TRTye yayının girişini
sağlayan teknik aksamda kısa süreli bir arıza meydana
gelmiş ve Meclis Televizyonunun kendilerini uyarmaları üzerine bir
buçuk dakika içinde TRT kendi tarafındaki sorunu çözmüş ve TRT
üzerinden Genel Kurul çalışmalarının yayını devam
etmiştir. Kesintinin bir buçuk dakika olduğunu vurguluyorlar. Bu
sürede TBMM TVnin internet yayını üzerinde ise herhangi bir
aksaklık olmadan yayın devam etmiştir. Bu aksaklık için de
hakikaten üzgünüm.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hassasiyetiniz için çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ben teşekkür ediyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Yalnız, bir buçuk dakikanın üzerinde bir zaman.
BAŞKAN Bize TBMM TVnin net olarak
vermiş olduğu bilgiyi paylaştım sizinle.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Hassasiyetiniz için ben tekrar teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ
İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın Dursun Ataş, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî Savunma Bakanlığının 2021 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Kahraman Türk ordusunu ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Başkomutan Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere,
vatan savunmasında ve terörle mücadelede şehit olan kahraman
askerlerimize Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Millî Savunma
Bakanlığının 2021 yılı bütçesi önceki yıla
göre 7,6 milyar TL artarak 53,8 milyardan 61,4 milyar TLye yükselmiştir.
Bakanlığın bütçesinin yıllar itibarıyla arttığı
görülse de genel bütçe içerisindeki payı giderek azalmaktadır. 2020
yılı merkezî bütçesinde 4,9 olan payı 2021 yılında
4,56ya düşmüştür. Genel bütçenin geçtiğimiz yıla göre
yüzde 23 arttığı, Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin yüzde 28 arttığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesinin yüzde 23 arttığı bu
bütçede Millî Savunma Bakanlığının payı sadece yüzde
4,56 artmıştır. Millî güvenlik sorunları
yaşadığımız bu dönemde savunma
yatırımlarını artırmak zorunda olduğumuz
açıktır. Bu nedenle, savunma bütçemizin yeterli seviyede
olmadığını düşünüyoruz. Yeterli seviyede olmasa da
Mehmetçikin hatırına savunma bütçesine İYİ PARTİ
olarak evet oyu vereceğimizi de sözlerimin başında belirtmek
isterim.
Millî güvenlik ve dış siyaset
konularında Türk milletinin ve Türk devletinin menfaatine olacak her
konuda Irak, Suriye ve Azerbaycan tezkerelerinde, Libyayla imzalanan mavi
vatan anlaşmasında olduğu gibi İYİ PARTİ olarak
her zaman destek verdik, evet oyu kullandık. Buna karşın,
milletimizin ve ülkemizin hayrına olmayan noktalarda gerekli tespit,
eleştiri ve uyarıları yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.
Bugün yapacağımız tespit, eleştiri, tavsiye ve
uyarılar da millî menfaatlerimiz doğrultusunda olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye,
bulunduğu coğrafya itibarıyla ateşten bir çemberin
içerisindedir. Ana vatan Türkiye, yavru vatan Kıbrıs ve mavi vatan
olmak üzere dört tarafı küresel, emperyal güçlerle çevrilidir. Ülkemiz,
gelebilecek her türlü tehdide ve tehlikeye karşı
caydırıcı güce sahip olmak zorundadır. Bundan
dolayıdır ki, Türkiye, ekonomik kalkınmasına da katkı
sağlayacak şekilde modern ve güçlü bir silahlı kuvvetlere sahip
olma ve bu kuvveti idame ettirme mecburiyetindedir.
Türk ordusu dünyanın en güçlü 9uncu ordusu
olmasına rağmen savunma harcamalarında dünyada 15inci
sırada yer almaktadır. NATO, üye ülkelerin savunma harcamalarına
gayrisafi yurt içi hasılasından en az yüzde 2 pay
ayırmaları gerektiği yönünde karar almış olsa da
ülkemiz bu oranı henüz yakalayamamıştır. NATO Ülkeleri
Savunma Harcamaları 2013-2020 Raporuna göre, üye ülkeler arasında
savunma harcamalarında ilk sırada yüzde 3,87yle ABD, 2nci
sırada yüzde 2,58le Yunanistan var. Türkiye ise gayrisafi yurt içi
hasılasının yalnızca yüzde 1,91ini savunma
harcamalarına kullanmıştır. NATOnun en fazla askerî
personeli olan 2nci ülkesi, en güçlü 4üncü ordusuyuz ama savunma harcamalarında
11inci sırada yer almaktayız.
Değerli milletvekilleri, savunma
yatırımlarında olumlu adımlar atılmasına
rağmen, veriler de göstermektedir ki ülkemiz savunma
yatırımlarında arzulanan hedeflerin oldukça gerisinde
kalmıştır. Savunma sanayimiz yeterli bütçe
ayrılmadığı için yerli ve millî olmaktan hâlen çok
uzaktır. Güçlü ordu, Güçlü Türkiye hayalimizi millî savunmaya daha fazla
bütçe ayırarak, sanayimizdeki yerli ve millî yatırımları
artırarak gerçekleştirebiliriz. Savunma
yatırımlarını millîleştiremediğimizde
olanları hep birlikte gördük. Rusyadan S-400 aldık, ABDde yüzünde
kullanamıyoruz, ABDden F-35 aldık, Rusya yüzünden teslim etmiyorlar.
Silahların kritik parçalarını Kanada vermiyor, en ufak krizde
Avrupa ülkeleri peş peşe silah ambargoları uyguluyor. Tüm bu
gelişmeler ortadayken iktidar Tank Palet Fabrikasını
yabancılara satıyor. Bu mu sizin yerli ve millîliğiniz?
Değerli milletvekilleri, 2229uncu kuruluş
yılını kutladığımız tarihî şan ve
şerefle dolu kahraman Türk ordusu tarihte birçok devlet kurup Türk
milletinin tam bağımsızlığının teminatı
olmuştur. Bu şerefli kurum tarih boyunca ayak bastığı
her karış toprağa Türkün yüksek karakterini ve şefkatli
elini götürmüştür. Zalime yavuz, mazluma yunus olmuştur.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Ordumuz Türk birliğinin,
Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş
bir ifadesidir. sözünde de belirttiği gibi Türk ordusu Türk milletinin
yılmaz, yıkılmaz kalesidir.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki
ordu-millet anlayışıyla temelleri atılan Peygamber
ocağı diye adlandırdığımız şanlı
Türk ordusu ve ülkemiz, bulunduğu jeopolitik konum gereği içeride ve
dışarıda tarihin her döneminde birçok saldırıya
uğramıştır. Dışarıda emperyal güçler ve
maşaları, içeride ise iktidarınızın ilk
yıllarından itibaren kol kola girdiği karanlık odaklar Türk
Silahlı Kuvvetleri üzerine hain planlar kurmaya
başlamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri üzerine oynanan
karanlık ve kirli planlar, iktidarınızın ilk
yıllarında -2003 yılında- kahraman Türk askerinin
başına çuval geçirilmesiyle başlamış, Millî Güvenlik
Kurulunun tavsiyelerine uymamanız sonucu 15 Temmuz hain darbe
girişimiyle zirveye çıkmıştır. Başına çuval
geçirttirdiğiniz Türk ordusunun gözlerinin FETÖyle bağlanmasına
seyirci kaldınız. Ergenekon Balyoz Poyrazköy
Ayışığı ve Askerî Casusluk adı altındaki
uydurma davaların savcısı oldunuz, hâkimi oldunuz. Atatürkçü,
cumhuriyetçi, vatansever binlerce subay ve astsubay Türk Silahlı
Kuvvetlerinden tasfiye edildi, uydurma delillerle vatanseverler sanık,
hainler gizli tanık oldu. Aslı olmayan gerekçelerle kozmik odayı
hainlere teslim ettiniz. Bu olaylardan en büyük zararı ve tahribatı
yine Türk Silahlı Kuvvetleri gördü. Bunlar yaşanırken Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bağırsaklarını temizlediğini
utanmadan söyleyenler bugün Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden hamaset
yapıyor, orduyu siyasetlerine alet ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, kahraman Türk
ordusundan hain, hainlerden ise akil çıkarılmaya
çalışıldığı dönemde ihanet süreci
dediğimiz sözde çözüm süreci başladı, Türkiye Cumhuriyeti
tabelaları kaldırıldı, Andımız yasaklandı,
Türk Bayrağı Türkiye ismi başta olmak üzere Türke ait ne
varsa tartışmaya açıldı. İmralıya gidildi,
Kandilden gelindi. Teröristlere çadır mahkemeleri kuruldu, şehitlerimizin
kemikleri sızlatıldı. Bebek katilinin mektupları
meydanlarda Hükûmet temsilcileri tarafından okundu. Teröristler parti
kongrelerine çağrıldı megri megriler söylendi. Kobani yolunda
teröristlere lahmacun verildi, parası valilik bütçelerinden ödendi. Bu
ihanet sürecinin sonunda yüzlerce asker ve polisimiz şehit oldu. Analar
ağlamasın diye başlatılan bu süreçte ağlayan yine
kahraman askerimizin ve polisimizin anaları oldu.
Anlattığımız tüm bu süreçlerin
sonunda 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşandı. Devletin kritik
noktalarına yerleştirilen hainler başımıza bombalar
yağdırdı. Şükürler olsun ki, ordumuz içindeki vatansever
askerlerimiz sayesinde bu hain darbe girişimini milletçe bertaraf ettik.
Sonuç: Kocaman bir Kandırıldık. Tövbe edip hiçbir suç
yokmuş gibi devam ettiniz. Yaşananlar hiç olmamış gibi,
FETÖcülere başkaları göz yummuş, yol vermiş gibi hareket
edip önüne geleni vatan haini olmakla, terör örgütleriyle iş tutmakla
suçlayıp vatan millet nutuklarıyla iktidarda kalmaya
çalışıyorsunuz. Siz kandırıldınız,
aldatıldınız; gelin, bizi dinleyin, ihanet sürecinin
hesabını soralım, 15 Temmuz hain darbe girişiminin siyasi
ayağını, kirli bağlantılarını ortaya
çıkaralım.
Değerli milletvekilleri, bu yaşanan
olaylardan hiçbir ders çıkarılmamış olacak ki ordumuzu
siyasetten uzak tutmak, orduyu karanlık odaklardan temizlemek yerine,
ordumuzun yapısıyla oynanıp dizayn etme çabalarına girildi.
Zevk alırcasına, yaklaşık iki asırlık askerî
liseler, harp okulları, harp akademileri, astsubay hazırlama okulları,
askerî hastaneler kapatıldı, her biri başka kurumlara
bağlandı. Atama ve terfilerde liyakat yok edildi, orduya siyaset
karıştı. Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları
arasındaki sıkı emir komuta bağı koparıldı.
Bu uygulamalarla, şanlı Türk ordusunun en önemli özelliği olan
emir komuta zinciri ve silah arkadaşlığı ruhu yok edildi.
Zaman kaybetmeden askerî okul ve hastaneler tekrar açılmalı, kuvvet
komutanlıklarının teşkilat yapıları tekrar
düzenlenmelidir. Gelinen noktada, hep askerî vesayetten bahsedenler, bugün,
siyasetle askeriye üzerinde vesayet kurmaktadır. Vesayetin her türlüsüne
karşıyız, bu vesayet bir an önce
kaldırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, millî savunma
meselesini ekonomik gelişmelerden ve dış siyasi
ilişkilerden bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Ekonomide bağımsızlığını sağlayamayan
ülkeler her zaman millî güvenlik sorunlarıyla
karşılaşmışlardır. Bu yüzden, Türkiye,
ekonomisini güçlendirerek bulunduğu coğrafi konum gereği,
bölgede istikrarı sağlamak ve sınır komşuları
başta olmak üzere dünyayla ilişkilerinde etkin bir rol oynamak
zorundadır. Coğrafya kader olabilir ama biz güçlü bir ülke olursak
kendi kaderimizi kendimiz şekillendirebiliriz.
Türk ordusu ve yüce Türk milleti, sınır
komşuları başta olmak üzere yedi iklim üç kıtayla iyi ilişkiler
kurmuş, gittiği her yere barış ve adalet götürmüştür
ancak son on sekiz yılda yabancı ülkelere karşı söylenen
hamasi sözler iç siyaset malzemesi olarak kullanılmış, ülkelerle
ilişkilerde bürokrasi kanalları yerine aile ilişkileri üzerine
bir dış politika kullanılmıştır. 2018den
itibarense partili Cumhurbaşkanlığı sistemi yüzünden bir
kişinin iki dudağı arasına sıkışan ülkemiz
dış ilişkilerde büyük savrulmalar yaşamakta, âdeta freni
patlamış kamyon gibi şarampole doğru yol almaktır,
Türkiye ne yapacak? yerine Sayın Cumhurbaşkanı ne diyecek?
sorularıyla karşılaşmaya başlamıştır.
Bugün geldiğimiz noktada, ülkemiz, Hükûmetin
uyguladığı tutarsız dış politikaların
sonucunda komşularımızla sıfır sorun diye
başladığımız noktadan oldukça uzaklaşmış,
bütün komşularla çatışmanın eşiğine
gelmiştir. Bırakın komşularımızı neredeyse
dünyada sorun yaşamadığımız ülke
kalmamıştır. İhvancı politikalarla ülkemizi Orta
Doğu bataklığına iten, ABDnin Büyük Ortadoğu Projesi
Eş Başkanı olmakla başlayan, Emevi Camisinde cuma
namazı kılma hayalleriyle zirve yapan, kardeşim Esedden katil
Esada dönüşen sürecin sonunda milyonlarca Suriyeliye bakmak zorunda
kaldık. Bir gün Hedefimiz Avrupa Birliğine tam üyelik. diyor,
şükürler ediyoruz, diğer gün Avrupa Birliği, biz senin
kapı kulun değiliz, sen yoluna biz yolumuza. deyip Bugünün hasta
adamı Avrupa Birliğidir. diye lanet okuyoruz. Her dönemde iyi
ilişkiler kurduğumuz Almanya bile Doğu Akdenizde gemimize
korsanlar gibi saldırıyor, Avrupa Birliği yaptırım
uygulamalarını gündemine alıyor. Suriyeden Libyaya,
Mısırdan Yunanistana, Almanyadan Fransaya, Rusyadan ABDye
birçok cephede krizle karşı karşıyayız.
Cılız tepkiler verip gereken yaptırımları
uygulayamıyoruz. ABDnin küstahça mektubunda olduğu gibi cevap dahi
veremiyoruz. Türkiye'nin, Doğu Akdenizdeki çıkarlarını,
Ege adalarındaki haklarını koruyamaz duruma geliyoruz.
Basiretsiz ve günübirlik değişen siyasi açıklamalarla
uluslararası ilişkilerde
inandırıcılığımızı ve
tutarlılığımızı yitirmiş durumdayız. Suriye
ve Irakta millî güvenliğimizi tehdit edecek terör devleti
kurulmasını engelleme, Fransa ve Yunanistanın küstahça
hareketlerine gerekli cevabı verme gibi haklı olduğumuz
konularda bile derdimizi kimseye anlatamıyoruz. Dost bildiğimiz,
emirleri öldüğünde bayrakları yarıya indirip ulusal yas ilan
ettiğimiz Arap ülkeleri sonuna kadar haklı olduğumuz Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı
Harekâtları sonrası ülkemizi kınama yarışına
giriyor, Türk ürünlerini boykot ediyor; Avrupa silah ambargosu uyguluyor. Hem
Arap Birliği hem de Avrupa Birliği bizi düşman görüyor.
Görülüyor ki Türkün Türkten başka dostu yok. Sonuç olarak, Hükûmetin
yanlış politikalarının sonucunu temizlemek her zaman
olduğu gibi kahraman Türk ordusuna düşüyor; Libya, Suriye, Iraka gidiyor,
kara sularımızda mücadele ediyor, can pahasına
çarpışıyor.
Değerli milletvekilleri, pek çok
uygarlığın kurulup yıkıldığı Anadolu
topraklarında tüm zorluklara rağmen bin yıldır var olan
Türk milleti bu zorlu coğrafyada kalmaya devam etmek istiyorsa -ki edecek-
Türk ordusunu her yönüyle, her zaman hazır tutmalı, millî bir
dış politika anlayışı benimsenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN ATAŞ (Devamla) Başkanım
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - İYİ
PARTİ iktidarında, millî, itibarlı, tutarlı,
barış odaklı ve gerçekçi politika anlayışıyla
dünyada ve bölgemizde barışı hedefleyen, bölgede istikrarı
sağlayan, milletimizin ve devletimizin çıkarları
doğrultusunda etkin bir rol oynayan, sahada güçlü ordu, masada güçlü
devlet anlayışını benimseyen bir politikayla Türkiye'yi
yalnızlıktan kurtaracağız.
Atatürkün bir sözüyle bitirmek istiyorum: Biz
Türkler ordusu olan bir millet değil, milleti olan bir orduyuz. diyor,
2021 bütçesinin ordumuza hayırlı olmasını diliyor, kahraman
Türk ordusunu, yüce Türk milletini ve Gazi Meclisinizi saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
İYİ PARTİ adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına konuşmacılara söz vereceğim. İlk söz Sayın
Halil Öztürkün.
Buyurun Sayın Öztürk. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştayın
2021 yılı bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi, aziz milletimizi şahsım ve grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Dün akşam UEFA Şampiyonlar Ligindeki
temsilcimiz Başakşehirin teknik ekibinden Pierre Webo'ya
karşı kullanılan ırkçı ifadeleri ve nefret suçunu
şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
Sorumlular hakkında en ağır cezanın verilmesini tüm Türkiye
olarak beklemekteyiz.
Değerli milletvekilleri, Türklerde adalet
anlayışı öteden bu yana yasaların doğru ve
tarafsız uygulanmasına ve hak yememe temeline
dayanmıştır. Yusuf Has Hacibin Kutadgu Biligde belirttiği
üzere, adalet olan yerde kurt ile kuzu yaşayabilir. Yine Bey ile gedan,
oğul ile yabancı kanun karşısında farkı
olmamalıdır. anlayışı köklü tarihimizden bugünlere
hâkim anlayış olmuştur. Bugünlere Adalet mülkün temelidir.
diyerek devletimizin temellerinin adalet üzerinde inşa edildiğini
beyan edegeldik. Diğer taraftan, adaletli olmayı emreden dinî inancımız
ve kültürel mirasımız da toplumsal harcımızı adalet
ilkeleriyle yoğurmuştur. Tüm tarihimiz boyunca toplumsal huzur ve
barışı adalet kavramında bulmuş, toplumsal
vicdanımız adaletle tatmin olmuş, adaletsizlikte ise
incinmiştir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde herkesin,
davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından adil ve aleni olarak görülmesini istemeye hakkı
olduğu belirtilerek adalet talebinin evrensel bir hak olduğu
yıllar öncesinden kabul edilmiştir. Unutulmasın ki adalet
paylaşımla değil, paylaşıma dair kuralların
tarafsız ve eşit olarak uygulanmasıyla sağlanabilecektir;
Milliyetçi Hareket Partisi olarak temel hak ve özgürlüklerin güvencesi ve
devletin temeli olarak görülmektedir. Bizlere göre yargı sistemimiz
vatandaşımızın hiç tereddüt etmeden güvenebileceği,
adalet duygusunun zihinlerde ve kalplerde yer edeceği bir yapıya
kavuşmalıdır. Vatandaşlarımızın hukukun
üstünlüğü ilkesinin ve hak arama özgürlüğünün bütün kurum ve
kurallarıyla uygulandığına dair güven ve
inancının tam olduğu bir adalet sisteminin tesisi
bakımından hepimizin üzerine önemli görevler düşmektedir. Bu
kapsamda, insanımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen
içerisinde yaşatılması, hukukun üstünlüğü prensibinin hâkim
kılınması, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına
alınması, güçlünün değil haklının korunması,
toplumsal ahengin ve huzurun tesis edilmesi yargı
teşkilatının olduğu kadar bizlerin de gözetmesi gereken
temel görevlerdir.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin ilk
yıllarında atılımcı, ilerici felsefeye uygun olarak
hazırlanan yasalarımız zamanla hızla değişen,
gelişen ve büyüyen Türkiye'nin ihtiyaçlarını
karşılayamaz duruma gelmiş ve çağın ve toplumun
ilerisindeyken gerisinde kalmıştır. Batıdan adapte
ettiğimiz yasalarımız zamanın gereklerine göre yenilenip
değiştirilmemiştir. Esasen, söz konusu yasalar Batı
toplumlarından değişik zamanlarda
alındığından temelde uyumsuzluk ve çelişkiler
yaratmışlardır. Zaman her şeyi olduğu gibi hukuku da
eskitebilmektedir. Sadece yabancı hukuk metinlerini iktibas ederek
başarılı bir hukuk sistemi geliştiremeyiz. Bu bakımdan
hukuk anlayışımızı yeniden gözden geçirerek yüzeysel
ve hayatın gerçeklerinden kopuk yasal metinleri gerektiğinde terk
edebilmeliyiz. Gerek adalet mekanizmasında gerekse meslek
kuruluşlarımızda bu değişimi gerçekleştirebilecek
insan ve bilgi kaynağı yeteri derecede vardır.
Üniversitelerimizden başlayarak daha vizyoner ve millî bir
yaklaşımla, tüm hukuk mekanizmasında yer alan kesimlere ciddi
sorumluluklar düşmektedir. Türkiyeye yakışan mevzuat uyum
yükümlülüğü adı altında dayatılan kes, kopyala,
yapıştır kolaycı anlayışına teslim olmak
değil, bugün her alanda gayret gösterdiğimiz üzere hukuk
alanında da karşılaştırmak, üretmek, örnek teşkil
etmek ve bu sonuçları ihraç edebilmek olmalıdır. Bu kapsamda
hayata geçirilecek yeni adalet politikalarında; makul sürede
yargılanma hakkının temini, yargısal prosedürlerin tüm
yönleriyle ele alınması, uyuşmazlıkların
derinleştirilmeden ve çoğaltılmadan çözülmesi, amacına
uygun biçimde alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının
teşvik edilmesi, suçun oluşmasının önlenmesine dair
tedbirlerin artırılması, gerçekleşen suç sonrası olaya
ait delil ve bilgilerin sağlıklı bir şekilde mahkemelerimize
intikali, mahkemelerin bağımsız, hızlı ve doğru
karar vermesine ilişkin düzenlemeler yapılmasıyla süreci etkin
kılacak bilgi teknolojilerinin kullanılması, iyi
yetişmiş hâkim ve savcıların istihdamı konularına
hassasiyetle önem ve öncelik verilmelidir. Bu meyanda, Cumhur
İttifakı, uluslararası tepkilere kulak asmadan, milletinin
yanında ve talepleri doğrultusunda yüksek bir öz güvenle ve çok yönlü
yaklaşımlarla gelişmiş ve kaliteli işleyen bir adalet
mekanizmasını mutlaka ama mutlaka hayata geçirecektir.
Değerli milletvekilleri, devlet
sistematiğinde yargı güven vermelidir. Bu güveni
bağımsız, tarafsız, etkin olarak çalışan ve böyle
olduğuna da kamuoyunca güvenilen bir yargı sistemi
kazandırabilecektir. Yargı
bağımsızlığının hiçbir organ, makam, merci,
kişi ve baskı grubuna ayrıcalık tanınmayacak bir
biçimde uygulanmasının gözetilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Çünkü ayrıcalıklı bir kimse veya organın yargı
denetimi dışında bırakılmamasıyla ancak gerçek
adalet sağlanmış olacaktır. Bağımsız bir
yargı dediğimizde hiçbir organ, makam, merci veya kişinin
yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hâkimlere emir ve
talimat veremeyeceğini, tavsiye ve telkinde de
bulunamayacağını kastediyoruz. Yine, bu kapsamda adalet
sistemimiz asla ve kata yeni paralel yapılara, bir gruba veya zümreye
teslim edilmemeli, her daim hukukun üstünlüğü hedeflenmelidir.
Yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
konusunda bir başka önemli konu da dava ve soruşturmalar
hakkında basında ve sosyal medyada yer alan yanlı ve
yanlış haberlerdir. Özellikle sosyal medya mecralarında
yapılan yanlı ve yanlış haberler -ki kastettiğim
Twitterdır- vatandaşın yargıya güvenini sarsmakta,
yargının bağımsızlık ve
tarafsızlığına gölge düşmesine neden olmaktadır.
Özellikle vurgulamak gerekir ki bu tip haber ve yayınlar
karşısında basın özgürlüğüne dayalı habercilik
eylemleriyle adil yargılamayı etkileme amacı taşıyan
eylemler arasındaki hassas fark gözetilmelidir. Bu bakımdan,
görülmekte olan bir dava veya devam eden bir soruşturma hakkında
asılsız haberler ve adil yargılamayı etkileme amacı
taşıyan yayınlar ve sosyal medya paylaşımları
hakkında gerekli tedbirler alınarak adaletin tecellisi
sağlanmalıdır. Suçlu olduğuna dair kesin hüküm bulunmayan
kişilerin beyan, yayın ve diğer yollarla suçlu gösterilmesinin
ya da mahkemelerce suçluluğu sabit görülenlerin masum ilan edilmesinin
önlenmesini bu açıdan önemli görmekteyiz.
Yargı
bağımsızlığını örseleyen bir diğer
husus da Batı menşeli oluşumlar
ve onların yurt içindeki uzantılarıdır. Her fırsatta
ülkesini kötülemeyi benimsemiş, yurt dışından yardım,
tavsiye ve telkin almayı alışkanlık hâline getirmiş bu
kesimlere, yargı bağımsızlığına gölge edecek
söylemlerden ve buyruk veren yaklaşımlardan uzaklaşın
diyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, Yargı
Reformu Strateji Belgesi Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından 30 Mayıs 2019 tarihi itibarıyla açıklanmış
ve kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin uygulama
safhasında adalet ve hukuk alanında önemli bir reformun
hazırlanmış olması, başta Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi olmak üzere MHP Grubunca da
memnuniyet verici bulunmuştur. Bilindiği üzere Milliyetçi Hareket
Partisi, geciken adaletin adalet olmadığı gerçeğinden
hareketle, adil ve hızlı yargılamanın sağlanması
gerektiğini uzun bir süredir vurgulamaktadır. Gerek parti
programımızda gerekse de seçim beyannamemizde ana hedeflerimizden
biri vatandaşlarımızın adalete güvenlerinin temin
edilmesidir. Bu itibarla Yargı Reformu Strateji Belgesinde güven veren ve
erişebilir bir adalet vizyonu amacını çok değerli
gördüğümüzün bilinmesini arzu ediyoruz. Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük
Millet Meclisine bu kapsamda sunulacak düzenlemelere de gerekli katkı ve
desteği vereceğimizin şimdiden bilinmesini arzu ediyoruz.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugünkü bütçe
görüşmelerinde yer alan yüksek mahkemelerimiz Yargıtay ve
Danıştayın da bazı yasal düzenlemelere ihtiyacı
bulunduğu bir gerçektir. Bilindiği üzere Yargıtay üyelerinin
görev süreleri on iki yıl olarak
sınırlandırılmıştır. Oysa yüksek
mahkemelerin temel görevleri arasında olan içtihat birliğinin
sağlanması ve istikrarlı seyretmesi Yargıtay üyelerinin
deneyimleriyle doğru orantılıdır. Kanun gereği
üyelerinin dörtte 3ünün görev sürelerinin aynı anda sona ereceği
düşünüldüğünden, bu istikrar ve içtihat birliği yer alacak kanaatindeyiz.
Bu bakımdan Sayın Bakanım, Yargıtay üyelerinin süre
sınırının kaldırılması hususunda
Bakanlık olarak gerekli çalışmayı
başlatmanızı arzu ederiz. Sonrasında ise adaletin etkin ve
nitelikli bir şekilde yönetilmesini güvence altına alacak, günümüzün
ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir Yargıtay
kanunu ihtiyacı giderilmelidir. Bu ifade ettiğimiz aynı
düzenlemeler diğer yüksek yargı mercimiz olan Danıştay için
de geçerlidir. Ayrıca, bugün Yargıtayda ve Danıştayda görev
yapan tetkik hâkimlerimizin HSK tarafından yer değiştirmelerinde
Yargıtay ve Danıştay
Başkanlığımızın muvafakatinin alınması
da isabetli sonuçlar doğuracaktır.
Kıymetli milletvekilleri,
vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden duyduğu
memnuniyet, adli ve idari yargıdaki yargılamanın
etkinliğinin artırılması, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin
ivedilikle yerine getirilmesiyle daha fazla olacaktır. Bu amaçla
yargı reform paketi olarak önümüzdeki dönem gelecek düzenlemelerde yer
alması gereken ihtiyaçlar da bulunmaktadır. Bunları öncelikli
olarak sıralarsak; bu reform çalışmalarında atacağımız
en önemli adımlar şöyle ki: Kadın ve çocuğa şiddet ve
istismarda indirim hâlinin kaldırılması, ayrılmış
olsa dahi eski eşe karşı işlenen suçların cezalarının
artırılması, İdari Yargılama Usul Kanunu başta
olmak üzere gecikmiş diğer mevzuat çalışmaları bir an
önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilebilmelidir. Enerji hukuku,
rekabet hukuku, deniz hukuku, imar ve çevre hukuku gibi ihtisas gerektiren
alanlarda ihtisas mahkemeleri kurulabilmelidir. Mevcut adalet
komisyonlarının yetki ve sorumlulukları, beklentiler ve
ihtiyaçlar yönünden yeniden düzenlenmelidir. Devlet destekli hukuki koruma
sigortası günün şartlarına cevap verecek şekilde hayata
geçmelidir. Hak arama özgürlüğünün tam olarak kullanılması
amacıyla, adli yardım sistemi kırılgan gruplara öncelik
verilecek biçimde etkinleştirilmeli, sadeleştirilmeli ve sisteme
erişim kolaylaştırılmalıdır. Yargılama
sürelerini kısaltacak, iş ve zaman yükünü azaltacak tüm elektronik ve
teknolojik sistemle uygulamalar adalet sistemimize
kazandırılmalıdır. Yine, kamuda çalışan
avukatların ve hukukçuların başta 3600 ek gösterge olmak üzere
özlük haklarındaki iyileştirmeler yapılabilmelidir. Noterlik
müessesesi yeniden tanımlanarak, yapılandırılarak
noterliğe giriş sınavı, noter
yardımcılığı gibi düzenlemelerle noter olabilmek için
yıllarca beklemenin önüne geçilebilmelidir.
Sayın milletvekilleri, Cumhur
İttifakının geleceğe yönelik güçlü Türkiye vizyonu hiçbir
engele takılmadan, yorulmadan her alanda devam edecek ve
sıraladığımız reformlar bir bir gerçekleşecektir.
Adalet ancak hakikatten, huzur ancak adaletten doğabilir.
Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir. diyor, parti olarak,
gayretleri sebebiyle Sayın Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül Bey
ve bürokratlarını kutluyor, yüksek yargımızın 2021
yılı bütçelerinin hayırlı olması dileğiyle Genel
Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve
İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yücel Bulut, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YÜCEL BULUT (Tokat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmamın başında, dün
itibarıyla kaybettiğimiz Tokat Çat beldesinin Belediye
Başkanı Sayın Mustafa Coşarı saygıyla ve
muhabbetle anıyorum. Gerçekten çok samimi bir memleket evladıydı
ve uzun yıllar borçsuz, örnek belediyecilik anlayışını
sergilemiş değerli bir yerel siyasetçiydi. Bu vesileyle, mekânı
bir kez daha cennet olsun diliyorum.
Değerli milletvekilleri, yine, konuşmama
başlarken -dün 8 Aralık Yargı Çalışanları
Günüydü- tüm yargı emekçilerimizin ve uzun yıllar yargıya
hizmet ettikten sonra emekli olmuş tüm yargı mensuplarının
ve çalışanlarımızın Yargı
Çalışanları Gününü de bu vesileyle, bir kere daha kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, bir süredir,
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Adalet
Bakanımızın çağrısı üzerine, yargı reformu
ve adalet kavramı bir kez daha, içten bir şekilde
tartışılıyor. Sayın Adalet Bakanımız,
oldukça samimi bulduğumuz bir çağrı gerçekleştirdi.
Adaletin tartışılması bugünün kavramı değil,
yüzyıllardır, insan aklı en ideali aradığı için
ve en ideali aramaya da devam edeceği için adalet kavramı
tartışılageliyor ve bundan sonra da tartışılacak.
Şimdi, hepimize düşen görev, elbette ki bu samimi çağrıya
samimi ve içten bir karşılık vermek ve gerçekten,
yargının içinde bulunduğu sorunları ortak akılla
masaya yatırarak, ortak akılla üreteceğimiz çözümler
çerçevesinde en ideale yaklaştırmak. Niyet ve temennimiz bu olmakla
beraber, bir süredir 2 husus var. Bunlardan bir tanesi, kanaatimce, ne
yargı teşkilatına ne bizlere hiçbir fayda sağlamayacak bir
nokta. Nedir bu? Yargıyla ilgili tartışmaların bizzat bu
Parlamento çatısı altında, bizzat hedef gözetmek suretiyle,
yargı mensuplarının isimlerini vermek suretiyle ele
alınması ve yargı mensuplarımızın, büyük bir
fedakârlıkla görevlerini yerine getiren yargı
mensuplarımızın Parlamento çatısı altında hedef
gösterilmesi.
Şimdi, sürekli, yargıya güvenin günden
güne azaldığına ilişkin tespitler yapılıyor.
Şimdi, bu milletten yetki almış milletvekilleri olarak
yargının problemlerini tartışma kültürünü, doğrudan
yargıçları hedef gösterme seviyesinde her gün bu kürsüye
taşıdığımız vakit, elbette ki bizleri ekran
başında izleyecek olanların yargıya olan güveni de
düşecektir. Dolayısıyla tüm bu tartışmaların,
hepimizin bu yargıya ihtiyacı olduğu gerçeğiyle, devletin
temelinin yargı teşkilatı olduğu gerçeğiyle ve
sorumluluk duygusuyla yapılması gerekiyor. Umut ediyorum ki, bundan
sonrasında da -yargı reformunu uzun uzun tartışacağız-
tartışmalarımız yapıcı ve katkı
sağlayıcı bir zeminde olur.
İkinci rahatsız edici husus, bir süredir
gündemi meşgul eden, bugün de -Allah var- bazı tespitlerinden
faydalandığımız ama bu yönüyle de rahatsız
olduğumuz bir konunun bu kürsüde bir kez daha ısrarla dile
getirilmesinden kaynaklanıyor. Nedir bu? Samimiyetsiz, riyakâr ve popülist
bir söylem; Cumhur İttifakı ile mafya organizasyonlarını
yan yana getirebileceğini düşünen samimiyetsiz, riyakâr bir söylemle
gerçekleştirilen algı yönetimi. Israrla ve inatla Cumhur
İttifakını, İnfaz Yasasından yararlanarak çıkan
ve uzun yıllar, ömrünün neredeyse yarısını cezaevinde
geçiren bir şahıs üzerinden Milliyetçi Hareket Partisini ve Cumhur
İttifakını yaralama gayretine giren, samimi olmayan bir gayreti
görüyoruz. Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Adı geçen
şahsı tanımıyorum, kendisiyle bir hukukum yok, birçok
milletvekili arkadaşımızın da olduğunu zannetmiyorum.
Ancak kendisine isnat edilen eylemlerden dolayı uzun yıllar bedel
ödemiş, sağlık sorunları yaşamış ve bugün
kişiye özel olmayan bir yasal düzenlemeyle İnfaz Yasasından
yararlanmak suretiyle, belki de -Allah uzun ömürler versin- hayatının
son çeyreğini geçiren bir kişiyi sürekli siyaset malzemesi hâline
getirmek oldukça çirkin bir durum.
Zamanında Ahmet Necdet Sezer bizzat şahsi
yetkisini kullanmak suretiyle DHKP-C militanlarını serbest
bırakırken suskun kalanların, sesleri çıkmayanların,
bugün bir İnfaz Yasasından yararlanan binlerce insanın içinden
bir örnek seçmek suretiyle Cumhur İttifakını sabah akşam
itham etme gayretleri nafile gayrettir. Şimdi, neden nafiledir ve neden
samimiyetsizdir, size bunu izah edeceğim: Samimiyetsiz ve riyakâr bir
söylemdir çünkü elimde bir kanun teklifi var. Bu kanun teklifini inşallah
sizler de Meclisin internet sitesinden bulabilirsiniz. Nedir bu kanun teklifi?
Bu söylemi sabah akşam ısıtıp soğutup bu Parlamentoya
taşıyan ve bizleri mafya organizasyonlarıyla yan yana göstermeye
çalışanların gerçek yüzünü ortaya koyan bir kanun teklifi.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş bu kanun teklifi,
2/4/2012 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan geçmiş, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçişleri Komisyonuna havale edilmiş. Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin metninde ne diyor, biliyor musunuz? Şunu
söylüyor, diyor ki: Mahir Çayanın isminin -bazı örgüt yöneticileri
de dâhil olmak üzere- kamusal hizmette kullanılan binalara, köprülere
-aklınıza nere gelirse- verilmesi teklif ediliyor. Peki, kim Mahir
Çayan? Yeni nesle allanıp pullanıp sunulan Mahir Çayanın gerçek
yüzünün ne olduğunu buradan ifade etmek gerekiyor ki maskeleri
düşürelim hep birlikte. Mahir Çayan THKP-C örgütünün kurucusudur,
ideoloğudur, aynı zamanda eylemcisidir. Mahir Çayan
politikleşmiş askerî savaş stratejisinin ideoloğudur. Nedir
politikleşmiş askerî savaş stratejisi? Silahlı propaganda
demektir. Silahlı propaganda nedir?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Terör.
YÜCEL BULUT (Devamla)- Halkı
silahlandırmak, gerilla savaşıyla birbirine kırdırmak,
öldürerek otorite olmak demektir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Terörist demek.
YÜCEL BULUT (Devamla) - Mahir Çayan, 1971
yılında, üniformasına ihanet etmiş olan Yüzbaşı
İlyas Aydın adına İstanbul Şişlide
kiraladığı evlere İstanbul Başkonsolosu Efraim Elromu
kaçırıp günler süren sorgudan sonra kafasına sıkarak infaz
eden adamdır Mahir Çayan. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Mahir Çayan, daha bir avuç çocuk olan Sibel Erkanı evini basmak suretiyle
rehin alan, o küçük kız çocuğunu günlerce esir tutan terör örgütünün
lideri ve failidir. Kimdir Mahir Çayan? Yargıya hesap vermemek adına,
tünel kazıp cezaevinden kaçan isimdir. Kimdir Mahir Çayan değerli
milletvekilleri? Ünye Radar Üssünde çalışan 3 İngiliz
teknisyeni kaçıran, Tokat Niksar Kızıldereye götüren ve orada
askerle çatışırken infaz eden isimdir Mahir Çayan, değerli
arkadaşlar. Ve orada askerle çatışırken de ölmüş,
kurduğu örgüt THKP-C yıllarca devam etmiştir. İşte, bu
Mahir Çayanın adının yaşatılması ve kamu
binalarına bu isimlerin verilmesi için bu Parlamentoya bu kanun teklifi
sunuldu. Peki ne oldu biliyor musunuz? Kendisi, üniformasına ihanet
etmiş Teğmen Saffet Alple birlikte Kızılderede
öldürüldükten sonra örgütün geriye kalan kısımları -hani
şimdi diyorlar ya Sizin İnfaz Yasasından mafyalar
yararlandı. diye- 1974 affıyla, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
özel komisyonda hazırlanan 1974 affıyla THKP-Cnin geriye kalan
cezaevindeki bütün unsurları bu aftan yararlandı ve sokağa
döndüler. Sokağa döndükten
sonra ne oldu, biliyor musunuz? Altı yıl boyunca kan
akıttılar. O kanın içerisinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görevi başında 12 il başkanı vardı, o kanın
içerisinde Milliyetçi Hareket Partisinin görevi başında 44 ilçe
başkanı vardı, o kanın içerisinde 3.600
ülküdaşımız vardı. Bunlar yetmedi mi? Mahir Çayanı
tanımanız için başka bir şey daha söyleyeyim size: 30
Haziran 1979 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi genel merkezi
basıldı, bombalandı ve dakikalarca tarandı. Hedef
Milliyetçi Hareket Partisinin Muhterem Genel Başkanı Alparslan
Türkeşti. Bir suikast ve sabotaj niyetiyle THKP-Cye bağlı
Acilciler Grubu Milliyetçi Hareket Partisinin Bahçelievlerdeki genel merkezini
bastılar. Nevşehirdeki mitinginden geç dönen rahmetli
Başbuğumuz kıl
payı bu suikastten kurtuldu ama 2 ülküdaşımız hemen orada
şehit oldular. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Sabah akşam
ısıtıp soğutup algı yönetimi yaparak bizlere gladyo
artığı yakıştırmasını yapan
arsızlara cevap olsun diye söylüyorum: 1981 yılında Milliyetçi
Hareket Partisi genel merkezini basan THKP-C Acilciler Grubunun bütün
mensupları gizli bir el tarafından tahliye edildi ve bir daha izleri
bulunamadı.
Şimdi, tüm bu
anlattıklarımı şunun için anlattım: Bu kanun teklifini
verenlerin Türkiye'de bizlere temiz siyaset dersi vermeye hadleri ve
hukukları yoktur. (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, benim anlattıklarım bazılarını tatmin
etmemiş olabilir. Dolayısıyla, müsaade ederseniz, ben
susayım, sözü Abdullah Öcalana bırakalım, tamam mı? Yani
belki bizi dinlemeyenler Abdullah Öcalanı dinleyebilirler. Ne diyor
Abdullah Öcalan Mahir Çayanla ilgili? Halkların Demokratik Partisi
kurulurken İdris Balukene vermiş olduğu mülakat, aynen
şöyle söylüyor: Ben Mahir Çayanın çizgisiyle, onun
sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. Kırk
yıldır Mahirin çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahirin
bana verdiği bir emanettir ve ben kırk yıllık süre
içerisinde bu emaneti kavga boyutuyla en iyi şekilde yerine getirmek için
uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum. Kime
teslim ediyor Abdullah Öcalan Mahir Çayandan aldığı emaneti?
Kendi beyanına göre Halkların Demokratik Partisine teslim ediyor. İşte terör
örgütü liderinin Kırk yıl emanetini taşıdım.
dediği kişinin isimlerinin sokaklara, caddelere verilmesi için bu
Parlamentoya kanun teklifi verenler, bugün, Türk milliyetçilerini mafya
organizasyonuyla yan yana gelmekle itham ediyorlar.
Bizim rahmetli Başbuğumuzdan bize kalan
ve lekesiz liderimiz Sayın Devlet Bahçeli tarafından on sekiz
yıldır özenle temsil edilen mirası şunu gerektiriyor:
Çizgimiz net, duruşumuz net; ülkücüden mafya, mafyadan ülkücü olmaz. (MHP
sıralarından alkışlar) Ama Mahir Çayandan terörist olur,
Mahir Çayanın mirasını kırk yıl
taşıdım. diyen Abdullah Öcalandan terörist olur, Abdullah
Öcalanı kastederek Başkan Aponun heykelini her yere
dikeceğiz. diyen Selahattin Demirtaştan teröristin
ağababası olur. (MHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Orada durman
lazım! Orada durman lazım!
YÜCEL BULUT (Devamla) Şimdi,
dolayısıyla
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Birinin mahkemece
terörist olduğu ortaya çıkmış, siz onun arkasında
durdunuz!
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Dinle!
Dinle!
YÜCEL BULUT (Devamla) Tamam, siz de
konuşursunuz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ayıptır
ya! Ayıptır be!
YÜCEL BULUT (Devamla) Şimdi,
dolayısıyla, bu yargı reformuna ilişkin tüm
tartışmaların vicdan süzgecinden geçirilmek suretiyle dile
getirilmesi gerekiyor
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İşte
vicdansızlık, sizin yaptığınız.
YÜCEL BULUT (Devamla)
yapıcı
olması gerekiyor, kalıcı olması gerekiyor, samimi
olması gerekiyor. İdeolojik bir pencereden, sadece Türkiyede
yargının tek sorunu Selahattin Demirtaş ya da Osman
Kavalanın tutukluluğuymuş gibi, tüm tartışmaları
bu alana sıkıştırmak suretiyle yapılacak hiçbir
münakaşa, hiçbir münazara ve hiçbir teklifin Türk milletinin kahir
ekseriyeti karşısında hiçbir anlamı yok.
Dolayısıyla, vatandaşın gerçek sorunlarına
döneceğimiz, vatandaşın yargıdan gerçek beklentilerine
döneceğimiz, akla yatkın çözüm önerilerini bu Parlamentonun üretmesi
gerekiyor değerli milletvekilleri.
Bakınız, şimdi, sürekli ve
ısrarla yargının tarafsızlığı ve
bağımsızlığından dem vuruluyor.
Yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna
inananlardanım, tarafsız ve bağımsız olarak devam
etmesi için dua edenlerdenim, temenni dile getirenlerdenim; bütün arkadaşlarımız
da böyle. Ancak, bir hususun altını çizelim: Yargı
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
demek, yargının terörü kör noktaya alması demek değildir.
Yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığı demek, şiddeti bir siyaset metodu olarak
kabul edenleri yargının görüş alanından çıkarmak
değildir. Yargıyı temsil eden kürsüdeki Türk oğlu Türk
evladıdır, Anadolu çocuklarıdır. Dolayısıyla,
Anayasaya göre bu yetkilerini Türk milleti adına kullanırlar. Türk
milletinin vicdanına bağlıdırlar,
bağımlıdırlar, olması gereken de budur.
Dolayısıyla taraftırlar, terör örgütleriyle Türkiye Cumhuriyeti
devleti arasında elbette ki taraftırlar. Bir şehit
çocuğuyla o çocuğu babasız bırakan eşkıya
arasında elbette taraftırlar ve taraf olmak zorundadırlar. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, böyle ağdalı cümlelerle, süslü cümlelerle
yargı tarafsızlığı ve
bağımsızlığını durmadan tartışmaya
açıp bu vesileyle örgüt propagandası yapanları perdelemeye
kalkanlara karşı ve bu kirli algı yönetimine karşı hem
tüm toplum hem de bu Parlamento uyanık olmak zorundadır.
16ncı bağımsız Türk devletini
temsil ediyorsunuz. 16ncı bağımsız Türk devletini kuran
kurucu iradenin evlatlarından yetki alarak buraya geldiniz.
Dolayısıyla, pazarlıklara kapalı olmak zorundasınız,
algı yönetimine teslim olmamak zorundasınız. Bu
sancağı aldığınız gibi gelecek kuşaklara
lekesiz ve tertemiz bir şekilde devretmek sizin asli vazifenizdir. Bu
vazife şuuruyla Cumhur İttifakı bugüne kadar ortaya koymuş
olduğu dik duruşu her türlü kirli propagandaya karşı devam
ettirmeye kararlıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, hepiniz
Allaha emanet olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum. Herhâlde daha sonra, bitiminde tekrar söz verilecektir.
BAŞKAN Sataşmadan talebiniz olursa
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu bitince vereceğim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hatibin
konuşması 12 Eylül öncesi evlatlarımızı birbirine
kırdıran konuşmanın temelidir. Hatibin konuşması
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, şu anda bütçenin görüşüldüğü
bir ortamda, birbirimize saygı ve sevgi çerçevesinde konuşurken 12
Eylül öncesi birbirimizle Türkiyede yaratılan kavganın temellerine
kurşun sıkılan konuşmanın da tam da kendisidir.
BAŞKAN Kayıtlara geçmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bitirmedim Sayın
Başkan, kayıtlara geçmesiyle ilgili
Her kim ki Habur Sınır
Kapısından teröristleri alıp da -hendekleri kazdırıp,
menfezlere bombalar koyup- Türk askerinin, evladının şehit
düşmesine göz yummuş ve onlarla birlikte bir ittifak içerisinde
olmuşsa o zaman biz onları sonuna kadar eleştirmeye devam
edeceğiz.
İSMET YILMAZ (Sivas) Silahları
bıraktırmak içindi, silahları bıraktırmak içindi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Her kim ki 15-17
Temmuzda bu ülkenin ordusunun Genelkurmay Başkanını cezaevine
alıp da PKKlı terörist Şemdin Sakıkın gizli
tanıklığıyla o orduyu cezaevine düşürüp darbeci
generalleri getirdikten sonra hâlâ Hükûmet olup onlarla kol kola kim girmişse
onları eleştirmeye devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Özkoç, yeterli,
vereceğim söz zaten.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Türkiyede helal süt
emmiş herkesten, her vatan evladından cumhurbaşkanı olur
ama Tayyip Erdoğandan olmaz. diyen aklı alkışladık,
bugün de o aklın o gün doğru bir şekilde tezahür ettiğini
savunmaya devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Özkoç, rica ediyorum ama
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum.
BAŞKAN Kayıtlara geçti, yeter ama!
Kayıtlara geçti.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet Halk Partisi
kendi evlatlarını savunmakta asla baş eğmez.
BAŞKAN Sayın Özkoç, teşekkür
ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Eğer birileri
mücadele isterse
BAŞKAN Sayın Özkoç, böyle bir usul yok
biliyorsunuz, lütfen, rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
o mücadeleyi vermekten
de geri kalmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bakın, bir hakkı istismar
etmeyelim, rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
rica ediyorum, kayıtlara geçmesinin süresi yoktur.
BAŞKAN Geçti ama, yapmayın yani, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
lütfen, kayıtlara geçmesinin süresi yoktur.
BAŞKAN Ama beş dakika geçiriyorsunuz, ne
olur yapmayın, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Grup Başkan Vekili
olarak, ağır ithamlarda bulunan bir milletvekilimize siz burada söz
verdiniz, ben de kayıtlara geçmesi için konuşuyorum. Bakın,
değerli Grup Başkan Vekili arkadaşım da kalkacak, o da
konuşacak.
BAŞKAN Ona da bu kadar uzun söz
vermeyeceğim yani rica ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim
haklarımızı elimizden alarak burayı yönetemezsiniz.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Kanun teklifini
vermiş
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
Açmıyorum zaten mikrofonu, kayıtlara
geçsin diye
60a göre yerinizden istiyorsanız bir dakika, kayıtlara
geçsin diyorsanız süre yok zaten.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Efendim, kayıtlara
geçmesi kafidir.
Bu bütçe görüşmeleri için konulan kural
gereğince grupların konuşmaları bittikten sonra parti
grupları, Grup Başkan Vekilleri kendi görüşlerini ikişer
dakika olarak ifade edecekti.
BAŞKAN Doğru.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama tabii, zaman zaman bu sataşmalar
da söz konusu olabiliyor.
Şimdi, Sayın Özkoça şunu söylemek
isterim: 12 Eylül öncesi birtakım hadiselere atıfta bulunuyor;
yalnız, kendisiyle de çelişkiye düştüğünü hatırlatmak
isterim. Mahir Çayan için 2020 yılında kanun teklifi vermek
ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) 2020 dedi
Başkan ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
12 Eylül öncesi silahlı
terör örgütlerinin mücadelesini -veya 2012- günümüze taşımak
demektir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) O, o günün konusu
ağabey ya.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, demagojiden,
polemikten uzak durmak gerekir.
ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) 2012de
verilmiş.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 2020 değil
ağabey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir hakikat vardır,
Alaattin Çakıcı terörist değildir. (CHP sıralarından
Çetedir. sesi) Fazlasıyla, yirmi yıl cezaevinde kalmak suretiyle
çekmiştir cezasını, ne suç işlemişse. Hâlâ buna, sanki
nefes aldırmayacak, su içirmeyecek hâlde, birtakım aleyhine
propagandalarla tahrikleri yapan da Cumhuriyet Halk Partisi oldu. Şimdi,
Alaattin Çakıcı terörist değildir ama Mahir Çayan teröristtir,
Abdullah Öcalan teröristtir. (MHP sıralarından alkışlar;
HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kayıtlara geçti, teşekkür
ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Devrimciydi, devrimci.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, Grup
Başkan Vekilleri konuşuyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayrıca, şimdi, ben
Öcalan teröristtir. deyince HDP sıralarından tepki geliyor, onlar
da terörist Öcalanın destekçileridir. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Kayıtlara girdi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
ayrıca, Sayın Özkoç Gerekirse biz bu mücadeleyi yapmaktan
kaçınmayız. derken neyi kastetti, ben anlayamadım. Onu da bir
vesileyle açıklarsa memnun olurum.
Teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, müsaade edin,
Sayın Beştaşın söz talebi var önce.
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biz en sonunda topluca
yanıtlarımızı vereceğiz ama madem ki kayıtlara
geçiyor, şunu söyleyeyim: Hukuk değil, bir ırkçı nutuk
dinledik. Irkçılığın nasıl olduğunun tarihini
yazan bir konuşma ve grupla karşı karşıyayız. Dün
ırkçılığa sözde karşı çıkıp, burada gelip
Meclis kürsüsünden ırkçılık yapmak ancak onlara
yakışır, biz çeteleri desteklemiyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Özkoç
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Müsaade edin, size vereceğim,
önce Sayın Özkoç da söylesin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Buyurun
BAŞKAN Sırayla, sırayla
Sayın
Özkoç, buyurun lütfen.
Müsaade edin, ona, kimin konuşacağına
ben karar vereyim.
Buyurun lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Anladım efendim,
anladım.
Alaattin Çakıcıyla ilgili, Eli silah
tutan herkese karşıyız. diyorlar, Alaattin
Çakıcının eli silah tutmuştur.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) Cezasını
yattı, çıktı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Adam öldüren herkese
karşıyız. diyorlar, Alaattin Çakıcı adam
öldürmüş ve adam öldürtmüştür. Öyle, biz mafyadan korkarak, mafyaya
baş eğerek devleti yönetemeyiz, mafyayla birlik olup devleti
yönetemeyiz. Alaattin Çakıcı terör örgütlerinin kendisi,
başıdır, mafyanın da başıdır. Savunmaya
devam edebilirler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Şimdi, belli bir,
standart cezasını çekmiş bir insan, tahliye olmuş,
cezasını çekmiş. Hâlâ
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çekmedi!
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ne yapacaksınız,
öldürecek misiniz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çekmedi arkadaş,
çekmedi! Özel yasa çıkartarak olmaz. Katillere, canilere özel yasa
çıkartarak olmaz.
BAŞKAN Müsaade edin Sayın Özkoç.
Sayın Akçay sizi gayet sakin dinledi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Alaattin Çakıcının bu infaz düzenlemesinden
yararlandığı süre de iki ayı geçmeyen bir süredir, iki
ayı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özel yasa
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yararlandırdılarsa
o kadar yararlanmıştır.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Kişiye özel yasa
çıkarıldı burada, infaz yasasında, kişiye özel.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama yirmi yılı
aşkın bir süre cezaevinde kalmak suretiyle, neyse, yargının
verdiği, mahkemelerin verdiği hükmün infazı
gerçekleşmiş. Hâlâ bu kini duyuyorsanız, Alaattin
Çakıcının bu işlediği suçlar diye değil,
Alaattin Çakıcının ve babasının eskiden verdiği
mücadelenin kinini ve düşmanlığını
yaşıyorsunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır efendim. 12
Eylül ağzı tam da bu ağızdır işte.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
istirham ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 12 Eylül ağzı
tam bu ağızdır.
BAŞKAN Müsaade edin, teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, ama
Sayın Beştaş ağır bir isnatta bulundu, ona cevap
vermem lazım.
BAŞKAN Buyurun, ona da verin cevap.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Arayı verdiniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Arayı verdiniz.
BAŞKAN Vermedim daha buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Kendileri
ırkçılık yapıp başkalarına
ırkçılık isnat etmeye kalkmasınlar,
konuşmacımızın konuşmalarında buna ilişkin
zerre toz bulunduramazlar. Türk milliyetçisiyiz biz, ırkçılık
ayaklarımızın altındadır. (MHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Irkçılığın da panzehiri biziz. Mafyayı sonuna kadar
desteklesinler, biz Türkiye Cumhuriyetini destekliyoruz.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.38
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.55
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Evet, Milliyetçi Hareket Partisi adına grup
konuşmalarına devam ediyoruz.
Sayın Metin Nurullah Sazak, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile Kişisel
Verileri Koruma Kurumu bütçelerini değerlendirmek üzere, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum, muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz coronavirüs
salgın süreci bizlere, insana dair en temel hak olan yaşama
hakkının kıymetini hatırlatmıştır. Tek
başına dünyaya meydan okuyan insanlık, kimseye muhtaç olmayan
insanlık, kelamını, selamını birbirinden sakınan
insanlık, ciğerine çektiği havada dahi ortak olduğunu fark
etmek zorunda kalmıştır. Küreselleşen, küreselleştikçe
de bireyselleşen modern dünyanın, pandemi sürecinde özgürlük ve hak
tanımlarının gerçeklikten ne kadar uzak, popüler ve balon
olduğu anlaşılmıştır. Özgürlük, üretilmiş
fikirlerin bireye dayatılarak savunulmasıyla bireyin kendini önemli
hissetmesini sağlamak değildir. Özgürlüğün, yaratılışı
kutsal ve değerli olan insana hizmet için bir şart, bir gereklilik
olduğu malumdur.
İnsan hakları konusunda değerlendirme
yaparken insan haklarını ihlal edenin de bu hakkı ihlal edene
zamana ve zemine göre bazen özde, bazen sözde karşı çıkanın
da insan olduğunu hatırlatmak isterim. İnsan fıtratı
esfelisafilin ile eşrefimahlukat arasında gidip gelmektedir. Bu iki
uç arasında insanı getirip götüren en önemli noktanın imanla
başladığı, kültürel miras, geleneksel yapı ve
toplumsal normlarla istenen tarafta kalınabileceği aşikârdır.
Türk toplumu incelendiğinde insan hakları konusunda çok örneğe
rastlarız. Bunlar hamasetten uzak, tarihî gerçeklerdir. Çanakkale
şehitliklerini gezdiğimizde, düşman askerlerinin ölülerinin bile
haklarının nasıl korunduğuna şahitlik edebilirsiniz.
Bin yıl önce kurduğumuz devletin İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın. felsefesi bugün de sosyal devlet
anlayışına tekabül etmektedir. Bugünlerde yeni farkına
varılmış, savunulan kadın ve çocuk haklarının
nasıl korunacağını iki bin yıl öncesinde Göktürk
Yazıtlarından öğrenebilirsiniz. Binlerce yıldır
gittiği her coğrafyaya huzur ve insanlık götüren bu millete
insan hakları konusunda ders vermeye esasında kimsenin hakkı
yoktur. Dünyada katliamlardan kaçan milletlerin bugün ve son bin yıl
içerisinde, çeşitli dönemlerde, kimlere sığındığını
görün. Sığınırken, elma armut misali
Sağlıklı mı, tahsilli mi, dilimizi biliyor mu? gibi
kriterlerle seçilmediklerini hatırlayın. Medeniyetin ve demokrasinin
beşiği olarak adlandırdığınız
Batının ise değil dindaşı, sınırına
iki yüz kilometre uzak adasında yaşayan kendi
ırkdaşını sadece mezhebi farklı olduğu için
yüzlerce yıl açlığa mahkûm ettiğini unutmayalım. Hâlen
de Ayrım yok. diyerek ayırıyorlar. Aynı renk, aynı
din ve aynı mezhepten olmadığınızda sizi yok hükmünde
ve basit görüyorlar. Kişi kendinden bilirmiş işi. misali emperyaller
tüm dünyayı bir torbada harmanlarken kendi ortak hafızalarında
bulunan Böl, parçala, yönet. doktriniyle ulusların geçmişini
unutturmaktadırlar.
Yedi yüz yıl hüküm sürdüğümüz topraklarda
inandıkları dini yaşayan, kendi dillerini konuşan halklar,
elli yılda, özgürlük ve insan hakları duayeni emperyallerin dillerini
konuşur, dinlerine tapar hâle getirilmişlerdir. Bütün bunlar medeni
dediğimiz ve Bize demokrasi getirin. diye talepte bulunduğumuz
emperyal güçlerin acı da olsa gerçekleridir. Meskût gerçekler ve içi
boşaltılmış demokrasi ile insan hakları söylemleri,
Bosna ve Ruanda kurgusu başta olmak üzere, Orta Doğu, Uzak Doğu
ve Afrikada yaşanan katliamlarda bu güçler adına
tescillenmiştir. Psikolojide var olan yansıtma kavramı,
insanın kınanan ve kötülenen durumlarını başkası
üzerine yapıştırarak aslında kendi içinde var olduğunu
bildiği duygulardan bir çeşit kaçış
mekanizmasıdır. Bugün prensiplerine uymaya çalıştıklarımızın
dünü, bugünü ve şeceresi ortadadır. Kâğıt üzerinde
yazdıkları ile yaptıklarının çelişkisi dün, bugün
ve yarın da hep olacaktır. Bizim güçlü, güvenli, bilgili ve özverili
olarak, son yüzyılda kurulan algı imparatorluğunu ve
beşinci kol faaliyetlerini yıkarak kendimize gelmemizin
zamanıdır. Tarih yazana göre değişse de hakikat tektir. Dün
de bugün de mazlumun sığındığı devlet Türk
devletidir, mazlumu bağrına basan millet de Türk milletidir. Din,
dil, ırk ayrımı yapmadan mazluma derman olan kültürümüzde biz
olan bizdendir, bizimledir.
Cumhur İttifakıyla içinde
bulunduğumuz süreç, güçlü bir millî birlik ve kalkınma dönemidir. Bu
dönem, aynı zamanda, benliğimize ve kültürümüze sahip çıkarak
derinlere attığımız millî hafızamızı
uyandırmanın tam zamanıdır.
Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan
Hakları Beyannamesinin kabulü sonrası küresel, bölgesel, ulusal
düzeyde sözleşmenin yaygınlaşması hedeflenerek ulusal insan
hakları kurumları Paris Prensipleriyle asgari standartları
belirlenerek kurulmaya başlanmıştır. 1990lı yıllarda
başlayan bu sürece Türkiye 2012 yılında Türkiye İnsan Hakları
ve Eşitlik Kurumuyla katılmıştır. Türkiye İnsan
Hakları ve Eşitlik Kurumuna ulusal kurumların çoğunda ve
Kamu Denetçiliği Kurumunda olmayan güçlü yetkiler ve geniş görev
alanları verilmiştir.
TİHEKin, insan haklarına dair resen her
alanda inceleme yetkisi mevcut olup tüm kurum ve kuruluşlara
ayrımcılık ile insan hakları ihlalinin tespiti hâlinde
yaptırım hakkı vardır. İşkence, gayriinsani
muamele ve cezaya karşı bireysel başvuru yapılabilmesi de
kanunla kurumun yetkileri arasına katılmıştır. Millî
eğitim ile üniversite müfredatlarının belirlenmesinde de söz
sahibi olan kurum, aynı zamanda bu programların yürütme ve
denetlenmesine de katkı sağlamaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin
taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri izleme ve yükümlü
olduğu raporların sunumunun hazırlanması da bu kurumun
görevleri arasında bulunmaktadır.
Oldukça sevindirici gelişmelerle
izlediğimiz bu genç kurumun işlerliğini ve mevcut görevlerini
hakkıyla yerine getirebilmesi için çaba sarf etmekten
kaçınılmamalıdır. İlk planda, başvuru yapma
aşamasında olduğu Birleşmiş Milletler akreditasyonunu
alarak temsilci bulundurma hakkımızı elde etmesini
sağlaması önemlidir. Kurumun kamuoyu ve uluslararası platformda
tanıtımının yaygınlaşması, mevcut kadro
beklentisinin de karşılanması hususu göz ardı
edilmemelidir.
Üzerine değineceğim diğer bir konu
ise 2016 yılında kişisel verilerin korunmasının da
temel bir insan hakkı olduğu bilinciyle kurulan Kişisel Verileri
Koruma Kurumunun bütçe değerlendirmesidir.
Değerli milletvekilleri, kişisel
geçmişe baktığımızda bir kafa kâğıdıyla
başlayan, sonrasında ehliyet ve üniversite kimlik kartından
ibaret olan kişisel veri kavramı, cüzdanlara sığmayan kredi
kartlarına, kulüp kimlikleriyle dolan kabarık cüzdanlara
dönüşmüş ve günümüzde bilişimle sanal teknolojiye
evrilmiştir. Bu hızlı değişim toplumda kabul görmekle
birlikte güvenli kullanım kültürü henüz oluşmamıştır.
Bugün internetten yaptığımız alışverişlerden
sağlık muayenelerimize, dava dosyalarımızdan cep telefonu
kayıtlarımıza kadar her şey bir yerlerde beklemekte,
ailemizin en kıymetli fotoğrafları bulutlarda
saklanmaktadır. Bu hızlı değişim sürecini
yaygınca kullanıyor olsak da bir kafa kâğıdını
gözümüz gibi koruduğumuz günlerden çok uzaktayız. Bugün yeni
doğan bir çocuğun doğum anından itibaren her adımı
kayıt altındadır. Kendisinin ulaşamayacağı
bilgiler bile hastane kayıtlarından başlayarak bütün bir ömrü
boyunca veri olarak işlenmeye devam edecektir.
Sayın milletvekilleri, bilişim ve
gelişen teknolojiye ayak uydurmak zorundayız. Bilimin, teknolojinin
getirdiği yeniliklere, bireyin ve toplumun yaşayacağı
gelişmelere karşı uyumu sağlamak, haklarını
korumak ve bu bilinci yerleştirmek devletlerin en önemli görevlerindendir.
Dünyaya entegre bir şekilde yerinde ve zamanında kurulan Kişisel
Verilerin Korunması Kurumunun yetkili, yeterli ve gelişen
teknolojiyle uyumlu güncelliğinin geliştirilmesi zorunluluktur.
Dünyada veri kavramı 4.0 Endüstri devrimiyle
siber ve fiziksel sistemleri devreye almış, insanlık bu
değişime uymaya çalışırken bilişim endüstrisi 5.0
toplum için insansız teknolojiye geçmiştir. Burada bilişimin
endüstriyel gelişiminin dışında dikkat çeken en önemli
değişim, toplum mühendisliği yapıldığı
gerçeğidir. Toplum mühendisliğinin yapılabilmesi için gerekli
olan ana unsur ise bilimsel çalışmanın hamuru ve ham maddesi
olan veri olgusudur. Bizler için sadece boy, kilo, yaş, cinsiyet olarak
yazıp geçtiğimiz bilgilerimizin yazılımlarla anlamlı
istatistiksel bilgiler hâline getirilip sadece pazarlama aracı ve kişiye
mahsus reklamcılık olarak değil, toplum algısı ve
eğilimlerinin de tespit edilebileceğini unutmamamız
gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, artık Türkçe
tabiriyle büyük veri savaşları başlamıştır. Bu
geniş verilerin silah olarak kullanıldığı günümüzde
savunma bariyerimiz Kişisel Verileri Koruma Kurumu denetiminde çok
sağlam korunmalıdır. Bu yeni dönemde dünyaya yön veren
devletlerden olabilme şansımızın çok yüksek olduğunu
da belirtmekte fayda görüyorum. Sağlık başta olmak üzere, elektronik
kayıt sistemiyle güçlü bir altyapıya sahip olan ülkemizde
kişisel verileri ulusal altyapıda koruyarak yerli ve millî analizler
yapabilmemiz zaruret arz etmektedir. Özellikle Kişisel Verileri Koruma
Kurumu iş birliğinde bilim insanlarımızın birlikte
çalışarak ham maddesi bol olan bu kaynaktan verileri ulusal
sınırlar içerisinde koruyarak, başkaları tarafından
yapılması beklenen analizleri yaparak önce kendimize sonra da küresel
ölçekte dünyaya yön vermemiz gerekmektedir. Dünya bilim literatüründe büyük
veri treninin lokomotifi olmak hayal değildir.
Bu bağlamda kurumun millî, gayretli ve özverili
çalışmalarının artarak devamını diliyorum. 2021
bütçesinin necip Türk milletine ve insanlığa hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Esin Kara, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) Sayın
Başkan, büyük Türk milletinin değerli vekilleri; 2021 yılı
Bütçe Kanun Teklifinin Hazine ve Maliye Bakanlığı ve
bağlı kuruluşlarının bütçeleri üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Büyük Türkün büyük Meclisini saygıyla selamlıyorum.
Bugün Milliyetçi Hareket Partisinin
varlığı olmasaydı, ülkücülerin varlığı
olmasaydı Türkiye bölünme noktasına çoktan gelmişti. O nedenle
ben Metin Tokdemir olarak yetişmişsem, birtakım kabiliyetlerimiz
ve erdemlerimiz varsa Ülkü Ocaklarında ve Milliyetçi Hareket Partisinde
aldık yani bugün Ben ülkücüyüm. Ben MHPliyim. diyenlerin hepsi MHP ve
ülkücü harekete vermekten çok, ondan almışlardır. Ahde
vefasızlık namussuzluktur. Ahde vefalı olduğumuz için de
Milliyetçi Hareket Partisindeyiz. Bugün İslamın da Türk milletinin
de yegâne ümidi şu topraklarda yaşayan insanlardır. Biz
buradayız, MHPdeyiz. Gidenlere Allah selamet versin. diyerek tarihe
geçen, 8 Aralık 1995 tarihinde elim bir trafik kazası sonucu
kaybettiğimiz eski Ülkü Ocakları Genel Başkanımız
Metin Tokdemiri rahmet ve minnetle anıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bütün dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgını birçok alanda olduğu gibi küresel ekonomide de
yakın tarihin en büyük tahribatını yapmıştır.
Belirsizliğin üst seviyede olduğu, üretim ve tüketimin eş
zamanlı düştüğü, milyonlarca insanın işsiz
kaldığı, turizmden ulaştırmaya, hizmetten tedarike
birçok sektörün ağır darbe aldığı, dünya ekonomisinin
daraldığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu etkiler altında,
salgın nedeniyle ülkemizde vergiler ve diğer kamu gelirlerinde azalma
olmasına rağmen özellikle sağlık harcamaları ve mali
destek paketleri nedeniyle gider artışları tahminî bütçe
açığının artmasına neden olmuştur.
Ekonomide iyileşmenin sağlanması için
kamu bankaları, kredi piyasalarını kullanarak reel sektörün ve
tüketicilerin esnek kredi koşullarından faydalanmasını
sağlayarak hareketlilik katmaya çalışmıştır. Bu
zor süreçte esnafımızın, çiftçilerimizin, KOBİlerimizin,
sanayicilerimizin, turizmcilerimizin,
yatırımcılarımızın desteklenmesi için vergi ve
sosyal güvenlik prim yükümlülüklerinin ertelenmesini, borçlarının
taksitlendirilmesini, ayrıca kısa çalışma ve nakdî ücret
desteği kapsamında yapılan çalışmaları
destekliyoruz. Salgın sürecinin ekonomi üzerindeki etkisi kalkıncaya
kadar desteklerin devam etmesi düşüncesindeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2019 yılında merkezî yönetim bütçe
açığı 124 milyar 747 milyon iken bu tutarın 2020
yılının sonunda 239 milyar 168 milyon olması
beklenmektedir. 2021 yılında ise bütçe açığının
245 milyar olması tahmin edilmektedir.
Kamu giderlerinin karşılanmasındaki
en temel kaynak şüphesiz ki vergilerdir. Vergi gelirleri ülkemizde bütçe
gelirlerinin içerisinde yaklaşık yüzde 80lik bir paya sahiptir.
Adil, tabana yayılmış, herkesin mali gücüne göre vergi
ödediği bir vergi sisteminin tesis edildiği vergi reformu hepimizin
temennisidir. Vergi sistemi ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı
dikkate alınarak kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı
sıra verginin üretim ve istihdam üzerindeki etkileri de dikkate
alınarak dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.
On Birinci Kalkınma Planında Gelir ve
kurumlar vergilerini tek bir kanunda birleştiren, vergi tabanını
genişleten, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği
artıran, yatırım ve üretimi destekleyen Gelir Vergisi Kanununun
yasalaşması sağlanacaktır.
Ödeme gücüne göre artan oranda vergilendirmeye
yönelik mekanizmalar artırılacaktır.
Vergiye uyum maliyetlerini azaltan, mükellef
haklarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler barındıran,
uyuşmazlıkların kısa sürede çözülmesini sağlayan ve
vergi cezalarının gönüllü uyumu artıracak şekilde
caydırıcı bir yapıya kavuşturulduğu yeni bir Vergi
Usul Kanunu çıkarılacaktır. ifadeleri yer
almıştır.
Yapılacak olan düzenlemeleri memnuniyetle
karşılıyor hem mükellef hem de devlet arasında aracı
konumda olan serbest muhasebecilerin, mali müşavirlerin görüşü
alınarak yapılması hâlinde daha etkili olacağına
inanıyorum. Yapılacak mevzuat düzenlemelerinin vergi
kaybını önlemesinde şüphesiz ki meslek mensuplarının
çok büyük katkıları olacaktır.
Vergi kaybı ülkemizde önemli bir sorundur.
Mükellefleri vergi kaybıyla sonuçlanan eylemlere iten nedenler vardır.
Bunlardan bazıları vergi oranlarındaki yükseklik, istisna ve
muafiyetler gibi objektif faktörler iken, vergilemede adalet ve devlet
harcamalarından sağlanan fayda gibi subjektif faktörler de
vardır. Vergi kaçırmanın suç olarak görülmemesi hatta ayıp
olarak dahi algılanmaması mükellefin önünde oluşan engelleri
ortadan kaldırmaktadır. Bir başka neden mükellefin yakalanma
korkusunun az olmasıdır. Vergi matrahında yapılan
indirimlerdeki detaylar, yakalanma olasılığının
düşük olduğu algısına yol açmaktadır. Teknik konular
dışında vergi kaybına neden olan bir alan ise
vatandaşların devlete vergisel bakışı ve vergi
ahlakının eksik oluşudur. Vergilemede gönüllü uyum,
öngörülebilirlik ve şeffaflık artırılarak vergileme
hizmetleri etkinleştirilmelidir.
Ülkemizde kayıt dışılık
önemli bir sorundur. Haksız rekabete ve çalışanların sosyal
haklardan yoksun kalmasına yol açan kayıt dışı ekonomi
ve kayıt dışı istihdamla mücadelede daha etkin yollar
benimsenmeli, kayıtlı ekonomiye geçişin özendirilmesine yönelik
tedbirler alınmalıdır. Vergi kaçakçılığı
suçlarının büyük bir kısmı, karmaşık suç
örgütleri tarafından oluşturulan, gerçekte başka kişiler
tarafından kurulduğu hâlde konuyla alakası olmayan kişiler
üzerinde kurulan firmalar üzerinde yüksek vergi kayıp ve
kaçağına neden olan işlemlerden oluşmaktadır. Bu
noktada, vergi mükellefiyetleri tesis ettirilirken ya da şirketler
kurulurken noter çalışanlarından, serbest muhasebeci, mali
müşavirlerden, ticaret odası çalışanlarından ve vergi
yoklama memurlarından da muvafakat alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, dolaysız
vergilerin tabana yayılması, döviz
bağımlılığını azaltıcı önlemler
alınması, sermaye piyasalarında derinlik oluşturma ve halka
açılmanın kolaylaştırılması bütçeye yeni
kaynaklar sağlayabilecektir. Kamu harcamalarının etkinlik,
ekonomiklik ve verimlilik durumları raporlanarak harcama gözden
geçirmeleri yapılmalı, öncelikli olanlar belirlenmeli, verimsiz
harcama alanları tasfiye edilmeli ve kaynakların etkin
kullanılması sağlanmalıdır. Kamu harcamalarında
yapılacak tasarruflar artırılmalı, harcamalar kontrol
altında tutulmalıdır. Kamu harcamalarında tasarruf
sağlamak üzere kamu ihale ve sözleşme süreçleri iyileştirilerek
rekabet artırılmalıdır. Kamu ihale mevzuatının
sadeleştirilmesi, ihalelere yönelik yeterlilik sistemi kurulması,
ihale sözleşmelerinin elektronik ortamda yürütülmesi ve takip edilmesi
yerinde olacaktır. Taşıt Kanunu, taşıt yönetiminde
etkinlik ve verimliliği gözetecek şekilde yeniden güncellenmelidir.
Yurt içi tasarrufların artırılması, yastıkaltı tasarrufların
finansal sisteme çekilmesi ve imalat sektörünün finansmanında
kullanılması için tedbirler alınmalıdır. Güçlü
istihdam ve uluslararası rekabet potansiyeli olan sektörlerin ve
gelişme alanlarının desteklenmesi ve ihracatın
artırılması sağlanmalıdır. İkili, bölgesel,
çoklu ve çok taraflı ticari, ekonomik ilişki ve iş birlikleri
geliştirilerek yerel para cinsinden ticaret imkânı
artırılarak ihracatın kolaylaştırılması
sağlanmalıdır. İhracat desteklerini kapsayan mevzuat günün
koşullarına uygun olarak düzenlenmelidir. İthalat
bağımlılığının azalmasına yönelik yerli
üretimin rekabet gücünü artıracak önlemler alınmalı,
vatandaşlarımıza da yerli ürün tüketme bilinci aşılanmalıdır.
On Birinci Kalkınma Planında teşvik,
destek ve sosyal yardım uygulamalarının gözden geçirilerek uygun
olmayanların kaldırılması hedeflenmiştir. Yine,
vergisel teşviklerin tüm iktisadi ve sosyal etkileriyle birlikte
değerlendirilmesi, etkili olmayanların kademeli olarak kaldırılması
hedef olarak yer almıştır. Ülkemizde vergilerde ve SGK
primlerinde muafiyet, indirim, istisna yoluyla çeşitli teşvikler
verilmekte ancak bunların sonucunda yeterli bir değerlendirme
yapılamamaktadır. Bütçenin eki olan bütçe harcama tablosunda 2021
yılı için 230,8 milyar liralık vergiden muafiyet, indirim ve
istisna yoluyla vazgeçileceği tahmin edilmektedir. İstisna ve
muafiyetler, Türk vergi sistemimizde ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşmak
amacıyla geniş bir yer tutmuştur. Vergi istisnaları ve
muafiyetleriyle bazı sektörler ve faaliyetler desteklenmiştir. Bu
durumdan kaynak dağılımı önemli ölçüde etkilenmiştir.
İstisna ve muafiyetlerin yoğun bir şekilde uygulama alanı
bulması vergide genellik ilkesinden sapılmasına da yol
açmaktadır. İstisna ve muafiyetlerin aşırı
kullanımı, sistemi basit olmaktan uzaklaştırıp daha
karmaşık hâle getirmekte, mükelleflerin hem de vergi dairesinin
vergisel işlerinde karşılaştıkları yükü
artırmaktadır. Bu destekler sade ve etkin bir yapıya
kavuşturulmalıdır. Verilen teşviklerin ne derece
amacına ulaştığı, hangi teşvik araçlarının
daha etkili olduğu, mükerrerlik arz eden teşvik ve desteklerin
bulunup bulunmadığı yönünde etkin bir izleme ve
değerlendirme destek ve teşviklerin verimliliği
bakımından önemlidir. Teşvik verilecek sektör ve projelerde
mutlaka seçici olunmalı, etkin olmayanlar
kaldırılmalıdır. Vergisel teşvikler tüm iktisadi ve
sosyal etkileriyle birlikte değerlendirilmelidir. Teşvik, destek ve
sosyal yardım uygulamalarının etkinliği ölçülmeli, etkin
olmayanlar kaldırılmalıdır.
Gelir İdaresinin kurumsal kapasitesi artırılarak
kayıt dışı ekonomiyle yaygın ve yoğun vergi
denetimleri yapılarak mücadele etkin biçimde sürdürülmelidir. E-belge,
e-imza, e-defter, e-arşiv ve e-fatura uygulamaları sistemsel olarak
genişletilerek sahte belgeyle daha yakın ve etkili mücadele yapılmalıdır.
Kayıt dışıyla mücadele edilmesinde, vergi bilincinin
yerleştirilmesinde idare ile mükellef arasında köprü olan serbest
muhasebeci mali müşavirlerdir. Serbest muhasebeci mali müşavirlerin temel
sorunlarının da acilen çözülmesi gereklidir. Hizmeti yapmasına
rağmen ücret alamayan, üstelik yüzde 18lik KDVsini ödeyen meslek
mensuplarının hizmetlerinin ifasında öncelikle KDVde tahsil
esası benimsenmeli ve KDV oranı yüzde 8e indirilmeli, ayrıca
yüzde 90 KDV tevkifatı getirilmelidir. Dünyada birçok ülkede ticari ve
iş hukuku alanında, uyuşmazlıklarda ara bulucular mali
müşavirlerdir. Sadece alanıyla ilgili konularda mali müşavirlere
ara buluculuk hakkı tanınmalıdır.
Mücbir sebep kapsamına Ağır
hastalık ve kadın meslek mensuplarının doğum
yapması. eklenmelidir. Ayrıca, tahsilat, mali tatil, yeşil
pasaport, stajyerlere ücret istisnası getirilmesi ve KOSGEB desteği
meslek mensuplarının çözüm bekleyen sorunlarından
bazılarıdır. Meslek mensupları, serbest meslek ve
işletme defterlerini bilindiği üzere Defter Beyan Sistemi üzerinden
gerçekleştirmektedirler. Bu sistemin pratikleştirilmesi ve
kullanımının hızlandırılması için
çalışmalar yapılmalıdır. Meslek
mensuplarının sistemden şikâyeti işleri
zorlaştırdığı yönündedir.
Diğer bir konu da neredeyse bilirkişilik
ve kayyumluk yapan tüm meslek dallarını ilgilendirmektedir. 6100
sayılı Yasanın 268nci maddesinde 2016 yılında
düzenlemeler yapılmıştı. Bilirkişi listesinden
yapılan görevlendirmelerde listeden seçme yerine, bilirkişilerin
belli sıra dâhilinde görevlendirilmeleri daha adil ve yerinde
olacaktır. Bu uygulamayla, aynı kişilerin sürekli
bilirkişilik yapmasından ziyade listede adı geçen her
kişiye uzmanlık alanına göre sırasıyla görev yapma
hakkı verilecektir. Bu da hep aynı kişilerin bilirkişi ve
kayyumluk yapmalarının önüne geçecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; vergi toplanmasında, kamu harcamalarının
yapılmasında, maliye politikalarının uygulanmasında
görev yapan, katkı sağlayan, bu işin asıl yükünü çeken
Maliye çalışanlarının da sorunları çözülmelidir.
Maliye teşkilatında personel ihtiyacı giderilmeli,
çalışanların iş yükü hafifletilmelidir, personelin tazminat
ve ek ödemeleri artırılmalıdır. Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığında kurum içi uzmanlık sınavları
sürekli hâle getirilmelidir. Merkez-taşra uzmanı ayrımından
vazgeçilerek gelir uzmanı ve defterdarlık uzmanlarının
özlük hakları diğer kariyer uzmanlıklarla eşit hâle
getirilmelidir. Gelir İdaresi Başkanlığı merkez
teşkilatında müdürlük ve müdür vekilliği görevini yürütmekte olan
personelin özlük hakları iyileştirilmelidir. Bu personele devlet
gelir uzmanlığı için sınav hakkı
tanınmalıdır.
Türkiye ekonomisinde yüksek oranlı ve
istikrarlı büyümenin sağlanmasında finansmanın
sürdürülebilir ve sağlıklı kaynaklardan temin edilmesi,
dış kaynaklara olan bağımlılığın
azaltılması ve kaynakların gelir artırıcı,
istihdam sağlayıcı ve verimlilik potansiyeli yüksek alanlara
yönlendirilmesi gereklidir. Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük
maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansman araçları
güvenilir kurumlar aracılıyla geniş bir yatırımcı
tabanına sunabilen kurumsal, güçlü bir sektörün oluşturulması
gerekli görülmektedir.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ülkemizde düzenleyici ve denetleyici nitelikte
faaliyet gösteren sağlıklı bir ekonomik yapı ve
işleyiş için önemli kurumlardır. Ülkemizde 80li yıllarda
yaşanan banker krizi, yine 90lı yılların sonunda
bankacılık sektöründe yaşanan ciddi krizlerin etkisi tüm
ekonomimizi etkilemiştir. 57nci Hükûmet döneminde kurulan
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankacılık
sektöründe önemli düzenlemeler getirerek ekonominin istikrara
kavuşmasına etki sağlamıştır. Hatta 2008
yılında Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinde konut
sektöründeki yanlış kredi dağıtımı nedeniyle
başlayan ve tüm dünyayı etkisine alan kriz ülkemizde
bankacılık sektöründe 2001 dönemindeki yapılandırma
sonrasında kazandığı güçlü yapı sayesinde olumlu
atlatılmıştır. Günün koşullarına göre
bankacılık sektörü, mevduat bankaları, kalkınma
bankaları, yatırım bankaları ve katılım
bankaları şeklinde ihtisaslaşmaya gitmek zorundadırlar.
Finansal sektörün ihtiyaçlarına göre sektörel bazda en etkin finansman
kullanımı ve yatırımı yönlendirmenin
yapılması, girişimciliğin desteklenmesi, tasarrufların
ekonomiye kazandırılması ancak ihtisaslaşma sayesinde
olacaktır. İhtisaslaşmamış bankalar tıpkı
uzman hekimleri olmayan bir hastane gibi kalacak, ihtisası olmayan
bankalar çözüm üretemeyecektir.
2020 yılı Haziran ayında
bankacılık sektöründe faaliyet gösteren 54 bankanın yüzde
43,3ünü kamu bankaları temsil etmektedir. Kamu bankalarının
sektör aktifleri içindeki payı bir önceki yıla göre
artmıştır. Sektörün riskliliğini gösteren, takibe giren
alacak oranı 2018 yılının ikinci yarısında artmaya
başlamış, 2020 yılının başında yüzde
5,4 oranıyla zirveyi gördükten sonra azalış sürecine
girmiştir. 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla toplam
kredilerin takibe giren alacak oranı ise yüzde 4,4 seviyesindedir.
Türkiyede sigortacılık ve bireysel
emeklilik sektöründe 2020 yılı Haziran ayı itibarıyla 39u
hayat dışı, 23ü hayat ve emeklilik, 3ü de reasürans
alanında faaliyet gösteren 65 şirket bulunmaktadır. 2019
yılında prim üretimi yüzde 26 oranında artarak 68,8 milyar
olmuştur. Bireysel emeklilik ve otomatik katılım sisteminde
toplam fon büyüklüğü yüzde 36,5 artışla 127,3 milyar liraya
ulaşmıştır. 2020 yılı Eylül ayı
itibarıyla toplam fon büyüklüğü 159,5 milyar lira olarak gerçekleşmiştir.
2020 yılı Eylül ayı itibarıyla bireysel emeklilik
sisteminde katılımcıların fon büyüklüğü devlet
katkısı dâhil 149 milyar liraya ulaşmış,
katılımcı sayısı 6,9 milyon kişi olarak
gerçekleşmiştir. Bireysel emeklilik sisteminin katılımcı
sayısı ve tabanını genişletmek, fon büyüklüğünün
artışını sağlamak için düzenlemeler yapılmalıdır.
Bireysel emeklilik sistemi katılımcılarının sistemde
uzun süre kalmalarını sağlayacak esneklikler
sağlanmalı, sistemden çıkmadan birikimlerinin bir
kısmını çekme imkânı tanınmalıdır.
Sektörlerdeki şirket tasarruflarının artırılarak
verimli kullanılması sağlanmalı, şirketlerin halka
açılmalarına destek olacak vergisel teşvikler
sağlanmalıdır. Kamu ve özel nitelikteki varlık ve projelere
dayalı, ortaklık temelli menkul kıymet enstrümanları
genişletilmelidir. FinTech ekosisteminin ülkemizde gelişmesine
yönelik yol haritası oluşturulmalıdır. Faizsiz finans
alanında bütüncül veri raporlarına ait altyapı
oluşturulmadır. Finansal okuryazarlığı artırmak
amacıyla hane halkı ve firmaların tasarruflarını
yönlendirileceği finansal araçlara yönelik bilgi düzeyi
artırılmalıdır.
Sözlerime son verirken 2021 yılı
bütçemizin milletimize hayırlı olmasını diler, büyük Türk
milletini ve onun büyük Meclisini saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına son söz Sayın Mustafa Hidayet Vahapoğlunun.
Buyurun Sayın Vahapoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına 2019 Yılı Kesin Hesap ve 2021
yılı Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle başta cumhuriyetimizin banisi
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere
şehitlerimizi, ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmet, minnet ve
şükranla anıyor; hâlen yurt içinde ve yurt dışında
görevli kahraman asker ve polisimizi, güvenlik korucularımızı,
hayatta olan tüm gazilerimizi, vazife malullerini ve Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın önünde Pariste meydana gelen
Paris Saint-Germain ile Başakşehir Futbol Kulübümüz arasındaki
maç esnasında Başakşehir teknik ekibindeki Pierre Weboya
yapılan ahlaksız, ırkçı sataşmayı
kınadığımızın altını özellikle
çiziyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geniş bir coğrafyada güvenlik kaygısı
yıllardır sürmekte ve nesiller boyu devam edeceği tahmin
edilmektedir. Küresel anlamda güvenliğin teminatı olması gereken
Birleşmiş Milletler, NATO ve AGİT gibi kuruluşlar, bölgesel
ve küresel barışın sağlanması ve
anlaşmazlıkların çözümünde sınıfta
kalmışlar, kendilerine olan güveni büyük ölçüde yitirdikleri için
tartışılır hâle gelmişlerdir. Uluslararası
kuruluşların hemen tamamının küresel oyun kurucu
devletlerin uydusu, onların oyunlarının destekçisi ve pisliklerinin
örtücüsü görevi gördüğü düşüncesi yaygın hâl
almıştır. Küresel boyutta yürütülen hâkimiyet
çabalarının sebep olduğu güvenlik krizi ülkemizi doğrudan
etkilemekte, ülkemiz kimi zaman hedef ülke durumuna gelmektedir.
İnsanlığa refah ve güvenlik
sağlaması gereken insan aklı, günümüzde belli güç
odaklarınca insanlığı yok etmek üzere kullanılır
hâle gelmiştir. Tek kutupluluğa geçişten itibaren küresel
belirleyici aktör durumunda olan Amerika Birleşik Devletleri ve AB
ülkeleri ile bunların himayelerindeki
Yunanistan, Ermenistan, İsrail gibi şımarık uydu devletler,
fütursuzlukta sınır tanımamakta, ülkeler arasında ikili
anlaşmazlıkların yanında, bölgesel
anlaşmazlıkları da tahrik etmektedirler. ABD ve bazı AB
ülkeleri, İslam coğrafyasını yeniden paylaşma
yarışına girmiş bulunmaktadır. Buna
karşılık, Rusyanın Kafkasya ve Karadeniz ile Baltık
ülkeleri üzerinde ve Ön Asyada yeniden söz sahibi olma gayretleri, Çinin ise
Orta Doğu ve Afrikada etki alanı oluşturma girişimlerinden
sonuç almaya başladıkları görülmektedir. Özellikle Rusyanın
Suriye ve Libyada etkili olması, İranla olan yakın
ilişkileri, ABDnin NATOyu kullanarak Bulgaristan ve Romanyadan sonra
Ukrayna ve Gürcistanla sağladığı yakınlaşma
yanında, Çinin İranla gerçekleştirdiği stratejik anlaşma,
orta ve uzun vadede bölgede bazı anlaşmazlıklara kuluçka görevi
yapacak özellikler taşımaktadır.
Tüm bu olanlar, Türkiye'nin etrafında ve
doğrudan ilgi ve menfaat alanı olması gereken coğrafyada
meydana gelmektedir. Bunlar olurken Türkiye ise PKK/KCK gibi sözde etnik
motifli, FETÖ gibi istismarcı-istihbaratçı, DAEŞ ve El Kaide
gibi İslami motifli, DHKP-C gibi sözde sol ideolojideki örgütlerle
meşgul edilmektedir. Yüksek heyetinizin dikkatini Türkiye Cumhuriyeti
devletinin uğraşmak zorunda kaldığı terör örgütlerinin
renkliliğine çekmek istiyorum. Dünya genelinde hâlihazırda Filistin-İsrail-İran, Libya, Irak, Suriye, Afganistan,
İran, Keşmir, Yemen, Azerbaycan-Ermenistan, Güney Amerika-ABD,
ABD-Kuzey Kore, ABD-Çin, Kongo, Ukrayna-Rusya, Etiyopya olmak üzere 15 mevcut
ve muhtemel çatışma ve potansiyel risk alanı bulunmaktadır.
Bunların yarısı, ya komşumuz ya da tarihî ve kültürel ilgi
alanımız olan ülkelerdir, bölgelerdir dolayısıyla
Türkiyenin bu bölge ve ülkelerle olan gelişmelerden kendini
soyutlaması mümkün değildir.
Türkiyenin çevresindeki gelişmelere yönelik
ilgisi ve müdahil olma girişimleri, bölgemiz üzerinde hesabı
olanları rahatsız etmektedir. Nitekim Doğu Akdenizdeki
paylaşmaya seyirci kalmaması, Adalar Denizindeki gelişmelere
müdahalesi, Libyada uluslararası kabul görmüş olan Libya Ulusal
Mutabakat Hükûmetiyle olan ilişkileri ve Türkiye-Azerbaycan
ilişkilerinden rahatsız olan çevrelerin Türkiyeye karşı
takındıkları tavır ortadadır. Akdenizde tatbikat
adı altında deniz haydutluğu yapılmaktadır.
Son iki ay içerisinde Türkiyeden kalkan ya da
Türkiyeyle ilişkisi olan 3 gemiye müdahalede bulunulmuştur. Bu
olayların öncesinde ve sonrasındaki sanal âlemdeki yayınlardan,
ihbar mektuplarından, MİT tırları olarak bilinen FETÖ
operasyonundaki benzer bir kumpasın hedeflendiği görülmektedir.
Küresel askerî harcamaları, azaltım
söylemlerine rağmen sürekli artarak 2020 yılı sonunda 2,3
trilyon dolar civarına yaklaşmıştır. Toplam askerî
harcamaların yaklaşık üçte 1ini ABD yapmaktadır. Amerika
Birleşik Devletlerinin 2021 yılı savunma bütçesi 760 milyar
doların üzerindedir. Bunun 72 milyar doları muhtemel deniz
aşırı dış operasyonlar, 23,1 milyar doları Enerji
Bakanlığı bünyesindeki kuruluşlar, 8,5 milyar
dolarıysa PKK gibi bölgesel taşeron terör örgütlerini yemlemek
içindir. Nitekim ABD, 2021 yılı için bu örgüte 500 milyon dolar
civarında bir bütçe ayırmıştır.
Rusyanın savunma bütçesi, her ne kadar
bazı resmî kaynaklarda 70 milyar dolardan bahsedilse bile 245 milyar
dolar, Çinin savunma bütçesi 320 milyar dolar, Hindistanın 90 milyar
dolar, İranın 20 milyar dolar, sınırları Rusya
tarafından korunan Ermenistanın 4,3 milyar dolar, İsrailin 24
milyar dolar, yaptığı tüm askerî harcamaların yüzde 80ini
Türkiyeye yönelik düşmanca faaliyetler için ayıran Yunanistanın
18 milyar dolardır. Türkiyenin millî güvenlik ve savunma programı
kapsamında ayırmış olduğu ödenek 95,132 milyar
liradır. Yani bugünkü kur üzerinden 12,18 milyar dolara
karşılık gelmektedir. Yine Millî Savunma
Bakanlığına doğrudan verilen 61,5 milyar Türk lirası
ise 7,87 milyar dolara tekabül etmektedir. Bunu niye veriyorum? Çevremizdeki
ülkelerin ve özellikle bölgemiz ve ülkemiz üzerinde hesap yürüten ülkelerin
savunma bütçeleri ile bizim bütçemizi mukayese etmeniz açısından
veriyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Özellikle buradan, bu kürsüden günlerdir dinlediğimiz
Güvenlik politikalarını Türkiye terk etsin. söylemlerinin
arkasında yatan gerçek maksadın ne olduğunu, neye hizmet
maksadıyla söylendiğine dikkat çekmek üzere söylüyorum. Çevremizdeki
komşularımızın tamamından cesameti, ebadı,
varlığı itibarıyla en düşük savunma bütçesi bizim
bütçemizdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ön Asya, başka bir ifadeyle Orta Doğu, 20nci
yüzyılın ilk yıllarından bu yana iç
karışıklıkların, gerginliklerin ve hatta bölgesel
çatışmaların sonlandırılamadığı bir bölgedir,
Kafkaslar da aynı şekildedir. Dolayısıyla bu bölgelerdeki
ülkelerin savunma harcamaları sürekli artmaktadır. Londra merkezli
bir araştırma merkezinin paylaştığı bilgiye göre,
dünyanın en yüksek askerî harcama yapan 15 ülkesinden 9u Ön Asya ülkesidir.
Suudi Arabistan kamu bütçesinin yüzde 30unu, Umman yüzde 20sini askerî alanda
harcarken, Irak, İran hatta İsrailin rakamları da bunlardan
geri değildir. İsrail, dünyanın en yüksek savunma
harcamasını yapan 15inci ülkesidir. Ön Asya ülkeleri askerî
ihtiyaçlarının yüzde 53ünü ABD'den, yüzde 12sini Fransadan, yüzde
11ini Rusyadan aldıkları silah, araç gereç ve mühimmatla
karşılamaktadırlar. Küresel anlamda en büyük 10 askerî
firmanın 6sı ABD, 1i İngiliz, 3ü Çin firmasıdır.
Kriz bölgeleri ve krizi bizzat yaşayan ülkeler,
kriz senaryosunu yazan ülkelerin sadık müşterileri durumuna
gelmiştir. Bu durum, NATO ülkesi olmayan bölge ülkeleriyle de
sınırlı değildir. 2016dan 2020ye kadar NATO üyeleri,
savunma bütçelerini 130 milyar dolara artırmak zorunda
kalmışlardır. Bunu, görevi bırakmak üzere olan ABD'nin
Savunma Bakanı Mark Esper diyor. Bu bölgede silah satmak için kan
akıtılmaktadır. Buna son örnek Türkiye-Yunanistan arasında
yaşanan gerginliğin Fransa tarafından fırsata
dönüştürülmesi ve Yunanistana 18 savaş uçağıyla önemli
sayıda deniz aracının satılması olayında
görülmüştür. Watson Enstitüsü ve Brown Üniversitesi
araştırmalarına göre, ABD, 11 Eylül 2001 tarihinden bu yana hemen
hemen tamamı İslam coğrafyasında kullanılan savaş
ve çatışmalara 6,4 trilyon lira harcamıştır. Bunu,
2020 yılı bütçemizde hesaplanan, tahmin edilen gelirlerin 973 milyar
129 milyon olduğu gerçeğinden hareketle mukayese ederseniz, bu
coğrafyaya yatırılan paranın büyüklüğünü görmüş
olursunuz. ABD harcaması içerisinde Suriye ve Iraktaki PKK
uzantılarına verdiği silah, mühimmat ve araç gereç de
bulunmaktadır. PKK ve türevleri, terörist özel şirket hâlini
almış ve sipariş üzerine, emperyalistlerin bölgedeki paralı
savaş köpekliğini üstlenmiş bulunmaktadırlar.
11 Eylül 2001den sonra İslam
coğrafyasında yaşanan iç çatışma ve dış
müdahaleler sonucu, bazı kaynaklara göre 8 bin, bazı kaynaklara
göreyse 800 bin, bazı kaynaklara göreyse 1 milyon 300 bin kişi
hayatını kaybetmiştir. 9 milyon civarında insan yurdundan,
yuvasından edilmiştir. Ülkelerin şehirleri,
altyapıları, sanayileri, ekonomileri, eğitim ve sağlık
kuruluşları yerle bir edilmiş, insanların ve ülkelerin
arasına on yıllarca düzeltilmeyecek nifak sokulmuştur. Bunlar
yapılırken hep, barış, kardeşlik, demokrasi, insan
hakları gibi reddi zor birtakım kavramlar
kullanılmıştır. Ne yazık ki bu kavramların
muhatabı olan ülkelerdeki mahallî yazar çizer ya da topluma akıl
satanların da onlara ortalık ettiği, araçlık ettiğini
görmekteyiz. Bu yolla, yapılan bütün katliamlar, dökülen kanlar, harap
edilen ülkelerin yaşadığı gerçekler örtbas edilmiş
bulunmaktadır.
Hâlihazırda, ülkemizi rahatsız eden ya da
edebilecek seviyedeki potansiyel birkaç konuya da değinmek istiyorum.
ABDnin PKK/YPGye verdiği destek; terör örgütlerinin korumasında
yapılan petrol ticareti; Doğu Akdenizde yaşanan gerilim ve
Türkiye Cumhuriyetinin bu bölgedeki hak ve menfaatlerinin gasbedilmesine
yönelik tecavüzler; Doğu Akdenizle hiçbir bağı olmamasına
rağmen, ABD, Fransa ve Yunanistanın bölgede etkili olma gayretleri;
Yunanistanın, Adalar Denizi üzerindeki hak iddiaları, adaları
silahlandırması, kıta sahanlığı, FIR hattı
gibi konulardaki haksız, hukuksuz hatta, hadsiz
davranışları; Fransanın, Adalar Denizi, Libya ve
Ermenistan-Azerbaycan anlaşmasındaki rol kapma çabaları;
Fransanın Yukarı Karabağın hukuki statüsüne
aykırı olarak aldığı tanıma kararı, ABDnin
FETÖ konusundaki takındığı tavır, Türkiyenin
güvenliği için elzem olup satın almak zorunda kaldığı
S-400lerin durumu, proje ortağı olduğumuz F-35 uçaklarının
verilmemesi, ABDnin ekonomik yaptırım tehditleri, Türk ekonomisine
ve bankacılık sistemine yönelik yaptığı uygulamalar ve
düşmanca bir uygulamayla CAATSA yaptırım yasasını Türkiyeye
uygulamak istemesi, İranın -bu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum-
nükleer silaha kavuşmasının bölgesel ve İslam dünyası
üzerindeki etkisi ve bundan Türkiyenin etkilenme durumu, İranın
nükleer çalışmalarının engellenmesine yönelik cinayetler ve
bu cinayetlerin meşru gösterilme gayretleri. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
bağımsızlığını, egemenliğini, toprak ve
toplum bütünlüğünü, ahdi hukukundan kaynaklanan hak ve menfaatleri ile
hayati çıkarlarını korumak ve muhafaza edebilmek için birlik
beraberlik içinde güçlü ve caydırıcı olmak zorundadır.
Türkiye, bölgesel bir güç ve denge unsuru olarak
varlığını devam ettirmeyi, çevresinde bir barış
ve güvenlik kuşağı oluşturmayı, bulunduğumuz
bölgeye ve ötesine yönelik strateji ve güvenlik üreten, sağlayan ülke
olmayı, tehdidi sınırlarımızın
dışında bertaraf etmeyi sağlamalıdır. Türkiye
Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden taviz vermeden bölgesel ve küresel
barışı destekleyen tüm faaliyetlerin içerisinde yer almalı
ve destek vermelidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri kara, deniz ve hava
unsurlarıyla daima güçlü ve caydırıcı olmalıdır.
Türkiye, NATO dışı millî ordusu olan jandarmanın
gerektiğinde askerî görev yapabilecek nitelikleri kaybetmemesine özel önem
vermelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, arkasında bugün görmüş
olduğu kararlı siyasi otoritenin varlığını
sürekli olarak hissedebilmelidir. İçerideki ve dışarıdaki
düşmanlarımız, Türkiye Cumhuriyetinin
kararlılığından asla şüphe etmemeli ve gücünü test
etmeyi akıllarından bile geçirmemelidir.
Askerimizin özlük hakları, sorumluluk ve maruz
kaldıkları risklerle uyumlu hâle getirilmelidir. Ayrıca Türk
Silahlı Kuvvetlerinden emekli olan her rütbedeki personelin özlük
haklarını iyileştirecek reform mahiyetinde özel bir
çalışma yapılması ihtiyacı bulunmaktadır. Türk
Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan binbaşı ve kıdemli
binbaşılar, meri mevzuata göre üstsubay olarak
tanımlanmış olmalarına rağmen aynı kategoride
bulundukları albay ve yarbaylara tanınan haklardan
yararlanamamaktadırlar. Dolayısıyla başta makam
tazminatı olmak üzere bu hakların verilmesi ve emekliliklerine
yansıtılması gerekmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde 2003
yılından itibaren görev yapmakta olan sözleşmeli subay ve
astsubayların kadroya geçirilerek muvazzaflık statüsüne ve
güvencesine kavuşturulması gerekmektedir. Astsubayların
mesleğe başlangıç derece ve kademelerinin dokuzuncu derece
ikinci kademe olacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve emekliliklerinde
maruz kaldıkları ekonomik kayıpları giderecek
düzenlemelerin ivedilikle yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Sayın Bakanım, özellikle özlük
haklarıyla ilgili konularda emekli askerî personelin ciddi mağduriyet
çektiği ve istismara maruz kalabilecek özellikler
taşıdığını bilginize arz etmek istiyorum. Yani,
bu konuda Bakanlık olarak bir an önce adım atılmasına
ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Uzman erbaşların 6000
sayılı Yasadan kaynaklanan birtakım hak mahrumiyetleri ve
emeklilikle ilgili özlük haklarını iyileştirecek düzenlemelerin
yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Konuşmamın sonunda Millî Savunma
Bakanından Genelkurmay Başkanına, kuvvet komutanlarından
rütbesiz ere kadar ülkemizin savunmasında emeği geçen herkese
başarılar diliyorum, başarılar diliyorum,
başarılar diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi adına
yapılan grup konuşmaları tamamlanmıştır.
Sayın
Beştaş, sataşmadan kürsüden söz vereceğim, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Yücel Bulutun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, bütçe
konuşuyoruz ama bütçe hakkında fikirleri olmayanlar, Adalet
Bakanlığı bütçesinde bile kendi suçlarını,
ırkçılıklarını ve başka başka sorunları
örtbas etmek için bize saldırarak kamuoyunu aldatma yolunu seçiyorlar.
Biraz önce -sanırım hukukçu- sayın milletvekili hukuk adı
altında hukuk cinayetlerini peş peşe işledi. Dikkatle
dinledim. Neymiş? Birçok kişi hakkında söyledi, ben Sayın
Demirtaşla ilgili söyleyeyim: Teröristin ağababası
olurmuş! Ya, bir dakika, teröristin, kimin terörist olup
olmadığına, kimin suçlu olup olmadığına kim karar
veriyor? Bir parti mi karar veriyor? Bir kişi mi karar veriyor? Bir
yargı yok mu bu ülkede? Bir hukuk yok mu? Yargılama diye bir
mekanizma yok mu? Var ama bu bitti, bu bitti. Bunu iktidar partisine
söylüyorum. MHP söylüyor, onlar destekliyor. Garip bir şey, icazet
alıyorlar onlardan.
Şimdi,
Demirtaşla ilgili defalarca ve diğer bütün
arkadaşlarımızla ilgili söylediğiniz sözlerin hepsini
buradan aynen iade ettik, Sizsiniz. dedik, Sizin
ağababalarınızdır. dedik. (HDP sıralarından
alkışlar) Her şeyi söyledik. Bir daha söyleyelim. Sizin
ağababalarınızdır suçlu. Gelin, Alaattin
Çakıcıyı konuşalım, hani son gündem bu ya.
Dosyaları orada, hazırladım. Suçlarını saymakla
bitiremem. Kadın katili mi diyeyim, polis katili mi diyeyim,
çocuğunun gözü önünde eşini öldüren mi diyeyim, Erdoğan ve
Bahçeliye ettiği sözleri mi söyleyeyim, cezaevinden
yazdığı mektupları mı anlatayım, hangisini
anlatayım. Şimdi, böyle bir kıyası katiyen reddediyoruz.
Demirtaş ve Çakıcı aynı cümle içinde bile anılamaz.
[HDP sıralarından alkışlar; MHP sıralarından
gürültüler, alkışlar(!)] Böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Bir de
neymiş?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İlave bir dakika süre vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Çakıcı ne demişti Erdoğan için? Rizeli Yezid ve onursuz
demişti; bu, bana ait değil. Bahçeli için Buda
kılıklı herif demişti vesaire. Şimdi ne oldu? Bütün
bunlar bitti, özel infaz paketiyle Çakıcı salıverildi ve
sayın vekilin hukukçu olarak yaptığı konuşmada hukuka
dair hiçbir şey yoktu, hiçbir şey yoktu.
Ben bunu iktidar partisine söylüyorum: Bir 90larda
savunuldu Çakıcı, bir de AKP iktidarında, bu Mecliste; bu utanç
size yeter bence, bu utanç size yeter. (HDP sıralarından
alkışlar) Yani MHP savunuyor, AKP susuyor; mafyaya teslim olmuş
bir iktidar var karşımızda. Biz sizin gibi teslim olmayız;
sizin gibi teslim olmadık, olmayacağız. Biz hukuk içinde
konuşuyoruz. Biz Yargı tarafsız ve bağımsız
olsun. derken hiçbir korkumuz, kaygımız yok; gidip beraat ederiz
oralardan ama siz edemezsiniz, siz yargılanırsanız hepsinden de
ceza alırsınız; bu da böyle bilinsin. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay, kürsüden.
5.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında MHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biz de Demirtaş ile Çakıcıyı
asla mukayese etmeyiz. (MHP sıralarından alkışlar) Tekrar
söylüyoruz: Çakıcı, Türk yargısının verdiği
cezayı çekmiş, ondan sonra tahliye olmuş bir şahsiyettir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne cezası?
ERKAN AKÇAY (Devamla) Çakıcı
düşmanlığınız, işlediği suçlar nedeniyle
değil; verdiği mücadele nedeniyledir. (MHP sıralarından
alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ne cezası, ne yapmış? Devlet niye ona ceza
vermiş?
ERKAN AKÇAY (Devamla) Çünkü terör örgütlerine
karşı, sol terör örgütlerine karşı ve ASALAya karşı
verdiği mücadelenin hıncını,
hazımsızlığını yaşıyorsunuz; bir.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hangi sıfatla? Hangi sıfatla?
ERKAN AKÇAY (Devamla) İkincisi: Demirtaş
dediğiniz kişi, Öcalanın heykelini dikeceğiz. diyen
kişidir; Öcalanın heykelini dikeceğiz. diyen kişi,
teröristtir. (MHP sıralarından alkışlar) Yine o
Demirtaş diyor ki : HDP, Öcalanın yirmi yılını
harcadığı bir projedir. HDP, PKKnın uzantısı bir
partidir. Milletvekilleriniz, yöneticileriniz dahi ya Kandilden ya
İmralıdan belirleniyor, sizin hiçbir iradeniz yok. Siz bebek
katili namıyla maruf, on binlerce insanımızın katili olan,
katil terörist elebaşına güzelleme yapıyorsunuz ve bu
teröristlerin destekçiliğini yapıyorsunuz. (HDP sıralarından
gürültüler) Etnik, mezhebî ve cinsiyet odaklı siyaset yapıyorsunuz ve
ayrıca da ırkçısınız.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Yazıklar olsun!
ERKAN AKÇAY (Devamla) - PKK katliamlarını
bir gün olsun kınamadınız, kınayamazsınız çünkü
iradeniz, Kandile bağlı. (MHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Mafyaya gelince, PKK terör
örgütü, aynı zamanda mafyatik bir örgüttür, uyuşturucu
satmaktadır, her türlü gayrimeşru ticareti yapmaktadır ve
rantçılık, haraç toplama faaliyetleriyle her türlü mafyatik
faaliyetlerin de içerisindedir.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Beştaş buyurun
kürsüye. Yeni bir sataşmaya yol açmadan lütfen
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Niye Öcalan mektubunu
(MHP sıralarından gürültüler)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Dinle, dinle!
BAŞKAN - Arkadaşlar sakin lütfen.
6.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Arkadaşlar sürem başladı.
Vallahi, biz Çakıcıya düşman falan
değiliz. Türkiyede yaşayan hiç kimseye düşman değiliz.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Biz PKKya
düşmanız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz
suç işleyip işlemediğine göre, bu halka zarar verip
vermediğine göre ve mahkeme kararlarına bakarız. Biz mahkeme
kararlarına bakarız.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Abdullah
Öcalanla ilgili mahkeme kararına da bakarsınız. 30 bin
kişinin katili olan kişi
Ona da sayın dersiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ve biz
burada daha önce de söylemiştik, kimsenin bize
konuşmalarımızı dikte etme hakkı ve haddi yoktur. Biz
istediğimiz şeyi istediğimiz yerde istediğimiz şekilde
ifade ederiz. Siz söylediniz diye bir yerleri kınamayacağız da
desteklemeyeceğiz de hiçbir şey yapmayacağız. (MHP
sıralarından gürültüler) Biz HDP olarak bu ülkede gerçek demokrasiyi
savunan, gerçek halkların kardeşliğini savunan,
eşitliğini savunan bir partiyiz. Biz demokratik siyasete yeni bir
renk, yeni bir soluk ve yeni bir umut getirdik. Şu anda Türkiye
halklarının HDPye yönelik sevgisi ve saygısı sizi
ürkütüyor, anlıyoruz. Korkun, bizce de korkun; bu ırkçılıkla,
bu ötekileştirmeyle, bu Kürt düşmanlığıyla, bu halk
düşmanlığıyla bir yere gidemezsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Kürt düşmanı
sizsiniz! En büyük Kürt düşmanı sizsiniz!
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kundaktaki
bebeklerin hesabını verin siz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Ya,
Cemal Süreyanın çok sevdiğim bir sözü var, diyor ki: Kan var bütün
kelimelerin altında.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aynaya bak, aynaya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Evet,
tarih, milliyetçi, faşist, sözde siyasetçilerin çöp sepetleriyle doludur,
sizin gideceğiniz yer de odur. (HDP sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler) Vazgeçin
ırkçılıktan, ırkçılıktan vazgeçin.
Bu vesileyle söyleyeyim: Mahir Çayan da bu
halkın evladı ve bir devrimcidir. (HDP sıralarından
alkışlar, MHP sıralarından gürültüler) Türkiyede sol
sosyalist kesimin sevdiği bir şahsiyettir. Biz size ne Mahir
Çayanı ne Demirtaşı ne başkasını yediririz;
burada söz de söyletmeyiz. (HDP sıralarından alkışlar, MHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Efendim Sayın Akçay? Yeni bir
sataşmada bulunmadı Sayın Beştaş ama bir şey mi
söyleyeceksiniz?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Açıkça
BAŞKAN Tamam, yerinizden bir dakika söz
vereyim size 60a göre.
Buyurun. (HDP ve MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan,
açıkça sataşmada bulundu ve ırkçılıkla itham etti,
vahim bir durumdur.
BAŞKAN Buyurun
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Cinayet şebekesinin
sözcüleri!
BAŞKAN Sayın Beştaş, bunun
arkasından HDP Grubunun konuşmaları var, gelen
arkadaşlarım sataşmalara konuşmalar içerisinde yer
verirler.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
bakalım ne diyecekler. Hayır, hayır olmaz Sayın
Başkan, olmaz, peşinen böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
7.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında MHPye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu kürsüden açıkça
teröristlere övgüler düzülüyor. Mahir Çayan gibi bir teröriste burada övgüler
düzmek, terörist yanlısı olmaktır, bir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Faşizme karşı mücadele etti!
ERKAN AKÇAY (Devamla) İki, bebek katili
Öcalan, en ünlü namıdır.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Elinizde
başka malzeme kalmadı değil mi? Anca bununla
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Çünkü, bakın, elinde en
fazla Kürt kanı taşıyan, ana karnındaki bebekleri,
çocukları katleden bir terör örgütüdür PKK, Kürt düşmanı PKK!
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bölge
halkı, bunu en iyi şekilde görmüş, yaşamış ve
hisseden insanlarımızdır. 83 milyonumuz, tek millet olarak
Türkiye Cumhuriyetine, vatanımıza, bayrağımıza da
sahip çıkacaktır, çıkmaktadır da ve bir gün bu terör örgütü
de son terörist yok edilene kadar bu mücadele sürecektir.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, PKK bir terör
örgütüdür. dedi, başka ne dedi? (HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bize
saldırıyor Başkan, sataşma var.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Vallahi bizim
BAŞKAN Ne dedi de sataştı? HDP
terör örgütüdür. demedi ki PKK terör örgütüdür. dedi. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Değerlendirme yapıyorsunuz, algı yapıyorsunuz, algı
operasyonu yapıyorsunuz.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
duyamıyorum, lütfen.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Algı
operasyonu yapıyorsunuz Başkan!
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Asıl siz
yapıyorsunuz!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, ne dedi de bu son
konuşmasında size sataştı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Konuşmanın tamamını bize yönelik yaptı ve
sataştı, konuşmanın tamamı, tamamı.
BAŞKAN Ne dedi ama yani? PKK terör
örgütüdür. dedi, sizin partinizle ilgili bir şey söylemedi ki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) PKKya
yaptı, konuşmanın tamamı PKK
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Konuşmanın tamamı
PKKya ilişkindi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hayır
hayır, alakası yok Sayın Başkan.
BAŞKAN O zaman tutanakları
isteyeceğim, tutanakları isteyeceğim eğer dediğiniz
gibiyse size sonra söz vereceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, mezhepçi dedi.
BAŞKAN Sayın Başkanlar, bakın,
müzakereleri bu şekilde sürdürme şansına sahip değiliz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama
tarafsızlığınızı yitiriyorsunuz Sayın
Başkan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkanım, mezhepçi dedi.
BAŞKAN Efendim, kime söyledi Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, ırkçı ve mezhepçi dedi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Demedi
öyle bir şey.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) PKK için dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, bizim için dedi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK terör örgütü
BAŞKAN Arkadaşlar tutanağı
istiyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Evet, şimdi Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz Sayın Ayşe Acar
Başaranın.
Buyurun Sayın Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
selamlıyorum.
Ayrıca ekran başlarında ve sosyal
medya aracılığıyla bizi dinleyen halkımızı
bir kez daha selamlamak istiyorum ve yine -aslında bugün Adalet Bakanlığını
konuştuğumuzda- adaletsizlikten şu anda rehin alınarak
cezaevinde tutulan başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş,
Sebahat Tuncel, Çağlar Demirel, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, Gültan
Kışanak, Ayla Akat Ata, Beyza Üstün, Gülser Yıldırım,
Günay Kubilay, İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Hülya Alökmen, Emine Ayna,
Mehmet Demir başta olmak üzere cezaevinde rehin tutulan bütün
arkadaşlarımı buradan selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, aslında bu ülke,
iktidar tarafından maalesef en büyük kötülükle yüz yüze, karşı
karşıya
Çünkü bir ülkede yapacağınız en büyük
kötülük, adaletsizlik duygusunu, adaleti ortadan kaldırmaktır ve
maalesef bu ülkede toplumun her alanında adaletsizlik günbegün daha da
derinleşiyor.
İlk yola çıktığında adalet
ve kalkınmadan söz eden parti önce belli bir kesim için adalet ve
kalkınma dedi, daha sonra bu zümreyi daha da küçülttü, şu anda sadece
neredeyse yüzde 3lük bir kesim için adaleti ve kalkınmayı savunan
bir parti iktidar hâline geldi. Bu adaletsizlik yaşamın her
alanında karşımızda, şu pandemi döneminde bunun da çok
yakından şahitliğini yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, emekte adaletsizlik,
ücretin dağılımında adaletsizlik, gelirde adaletsizlik,
vergide adaletsizlik, sağlık sisteminde adaletsizlik, toplumsal
cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği adaletsizlik, dediğim
gibi Adalet ve Kalkınma Partisi, adaletsiz ve sadece kendini
kalkındıran bir parti siyasetini yürütmeye devam ediyor. Tabii ki biz
birkaç gün boyunca bütçeyi konuştuğumuzda bunları sık
sık ifade edeceğiz ama ben bugün yargıdaki adaletsizlikten söz
edeceğim.
Değerli arkadaşlar, bizim ifade etmemize
gerek yok sadece, çok istatistik de söylemeyeceğim size. Sadece bugünkü
tartışmaları izlediğinizde aslında Türkiyedeki
adaletin nasıl bir hâle geldiğini hepimiz tecrübeyle sabitledik. Bir,
bu ülkedeki yargının, uluslararası yargının ya da
hukukun en temel ilkeleri şu kürsüden bir de iktidarın Genel
Başkanı tarafından her gün defaatle ihlal ediliyor. Nedir bu;
masumiyet karinesi, değil mi? Uluslararası hukukta masumiyet
karinesi diye bir tanımlama var ve Herkes, suçu sabit olana kadar
suçsuzdur, masumdur. der. Bakın, bugün bu ülkenin
Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Sözde bir hakkı
varsa da yargımız bu hakkını tanımasın. dedi ve
baştan Sayın Demirtaşı suçlu ilan etti. Yargılama
yok, bu ülkede mahkemeler, savcılar, hâkimler yok, saray talimatı
var, bunu onaylayan, işleten, noter görevi gören mahkemeler maalesef var,
masumiyet karinesi yok.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede yargı
Dosyalar matruşka gibi, dosya içerisinden dosya çıkıyor.
Bakın, DGM dönemlerinde bile -devlet güvenlik mahkemeleri, bu ülkenin en
fazla eleştirdiği yargısal dönemlerden birinde bile- insanlar
yargılandığında ne kadar ceza alacağını
biliyordu. Örgüt üyesi mi? Ne kadar alacağını bilerek
çıkıyordu. Bu ülkede bir defa cezaevine giren hangi suçla
suçlanacağını bile bilmiyor ya da suçun neye göre
değişeceğini de bilmiyor. Bakın, son bir örnek
Bir
kişi 15 Şubat eylemi gerçekleştireceği gerekçesiyle
gözaltına alınmış, Cumhurbaşkanına hakaretten
ceza almış; bu ülkede işler böyle yürüyor. Dediğim gibi,
bir de dosyalar matruşka gibi, dosya içerisinden dosya çıkıyor
ki Sayın Figen Yüksekdağın, Sayın Selahattin
Demirtaşın ve önceki dönem MYK üyelerimizin
yargılandığı dosyalar mükerrer, dosya içerisinden dosya
çıkarma durumu aslında karşımızda bir örnek olarak
duruyor arkadaşlar.
Şimdi, suç ve cezanın belirliliğini
az önce söyledim. Suçu siz belirliyorsunuz, cezayı siz belirliyorsunuz,
umut hakkı yok, insanlar bir cezaevine giriyor ama tabii ki cezaevine
girdikten sonra da maalesef yürütülen siyaset devam ediyor. Orada da
cezaevlerinde nefessiz bırakma politikası yürütüyorsunuz, bugün de
reformdan söz ediyorsunuz. 2 tane paket geldi buraya, biri İnfaz
Yasasıydı, İnfaz Yasasıyla ilgili burada biz
tartışma yürüttük. Az önceki tartışmanın
devamını söyleyeyim, İnfaz Yasasıyla çeteler, mafyalar,
kadına, çocuğa yönelik suç işleyenler hepsi
dışarıya salındı ama bu ülkede muhalefet edenleri ama
bu ülkede kendini öldürecekken savunma hakkını kullanan kadınları
ama bu ülkede kadın mücadelesi yürütenleri ama bu ülkede gazetecileri yani
bu ülkede sisteminizin karşısında gördüğünüz herkesi
cezaevinde ölüme terk ettiniz; bunların içerisinde hasta tutsaklar da
vardı. Kadınlarla ilgili konuşacak son grup sizsiniz.
Bakın, insanlar cezaevlerinde sürekli bir
biçimde sistematik işkenceye uğruyorlar. Cezaevlerinde
İmralıdan, Sayın Öcalandan başlayıp bütün cezaevine
yayılan bir tecrit uygulaması var, bir tecrit siyaseti var.
İnsanlar en temel ihtiyaçlarına ulaşamıyorlar, sürekli
askerî düzende ayakta sayımı dayatıyorlar,
arkadaşlarımız detaylı bunları anlatacak. Ve insanlar
bu ülkede hakkını aradığı için, adalet için açlık
grevine giriyor. Bakın, bugün cezaevlerinde yine binlerce insan uygulanan
bu hukuksuz -hukuksuz olduğunu Adalet Bakanı daha önce
söylemişti, hiçbir yasal problemin olmadığını,
hatırlarsınız, geçenlerde kendisi ifade etmişti- tecrit
sistemine karşı açlık grevinde ama açlık grevine giren bu
insanlara, adalet arayan bu insanlara sizin cevabınız ne oldu? Önceki
dönem Grup Başkan Vekilimiz, sizlerle bu sıralarda oturan
arkadaşımız, Çağlar Demirelin odasına baskın
yapıldı, elindeki elle yazılmış bütün materyallerine
el konuldu. İşte, sizin cezaevinde uygulamanız bu. Zaten hasta
tutsaklarla ilgili -ifade ettiğim gibi- arkadaşlarımız daha
detaylı açıklamalar yapacak.
Şimdi, bu ülkede yargı bu kadar
siyasallaşırken
Tabii ki sadece politik, diğer rakiplerinize
karşı, bir araç olarak kullanmıyorsunuz siz yargıyı;
bir de o işte küçük zümreniz var ya, onların dışındaki
herkese karşı adaletsiz bir yaklaşımınız var.
Şimdi, eğer bu ülkede kadınlar,
yaşadıklarının adaletle sonuçlanması için sosyal
medyada seslerini ulaştırmaya çalışıyorlarsa, bu
grubun bir dönüp adaletle ilgili öz eleştiri vermesi lazım. Eğer
bu ülkede kadınlar, tacize uğradıkları için, tecavüze
uğradıkları için, şiddete uğradıkları için,
bir erkeğin ceza alması için defalarca eylem yapıyorsa, bütün bu
Meclisin -ama en fazla iktidarın ve ortağının- bu konuda
dönüp düşünmesi lazım. Eğer bu ülkede Yargıtay, bir
kadının tacizini Babacan bir tavır olabilir mi acaba? diyerek
yerel mahkemeye geri gönderiyorsa bütün bu Meclisin, bunun üzerinden bir daha
düşünmesi gerekiyor. Eğer bu ülkede kadınlar, korunmak için defalarca
başvurmalarına rağmen koruma alamıyorlarsa, iktidarın
bu konuda bir düşünmesi lazım. Eğer kadınlar,
başvurduklarında ana dillerinde destek alamadıkları için
ölüyorlarsa, iktidarın bu konuda bir düşünmesi lazım. İşte
o kadınlar, sizin zümrenizin, sizin belirlediklerinizin,
dışında
Bakın ben, hiçbir siyasi parti ayrımı
yapmıyorum çünkü bu ülkede sizin o küçük yüzde 3ünüzün
dışındaki bütün insanlar adaletsizlikle yüz yüze, AKPye oy
veren insanlar da bunların en başında.
Değerli arkadaşlar, 2016da bir darbe
teşebbüsü oldu, OHAL ilan edildi, siz bu OHALi kendinize göre bir
Allahın lütfu gördünüz, binlerce insanı kanun hükmünde kararnameyle
ihraç ettiniz, yetmedi; yetmedi ama bu sadece o olaylara karışanlar
değildi. Bulmuştunuz lütfu, kendinize muhalif olanların tümünü
-ne saldırı gerçekleştirdiniz- ihraç ettiniz ve en nihayetinde
bu insanları medeni bir ölümle yüz yüze bıraktınız,
yetmedi, ailelerini de bununla yüz yüze bıraktınız ve binlerce
KHKli, siz suçladınız, önce Suçlusunuz. dediniz, şimdi
kendilerini aklama peşindeler yani tersine döndü bu ülkede
yargının kendisi.
İşçiler -bu pandemi döneminde sizin en
fazla adaletsizliğinize maruz kalan işçiler- haklarını
neden gidip mahkemelerde aramıyorlar? Çünkü sizin adaletinize
güvenmiyorlar, çünkü sizin adaletinizin, çünkü sizin siyasetinizin
işçiden, emekçiden, kadından, yoksuldan yana
olmadığını çok iyi biliyorlar, eylem yapıyorlar,
protesto ediyorlar, çünkü siz her defasında işçiden değil
işverenden, yandaştan yana tavır takınıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar İşkenceye
sıfır tolerans. diyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla)
Toparlayacağım.
1990lı yıllarda da bu ülke çok büyük
işkence ve hak ihlalleriyle anıldı ama orada hep derin bir güç
vardı, öyle tariflenirdi. Derin devlet, karanlık güçler, hep bunlar
gerçekleştirdi suçları ama gerçekten bu da sizin
iktidarınıza mazhar oldu, bunu da siz becerdiniz, siz
yaptınız değerli arkadaşlar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnsaf, insaf!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla)
İşkence yapanları siz savundunuz, işkenceyi savundunuz.
Milis. dediniz, O, biliyor musunuz, ne yapıyor? dediniz, helikopterden
atılıp linç edilen insanların işkence görmesini normal bir
durum gibi savundunuz. Bu işkenceyi ortaya çıkaran gazetecileri
yargıladınız ama işkencecileri
yargılamadınız. Rojbin Çetin kadın mücadelesi yürüten bir
arkadaşımız, şu anda da cezaevinde, kanser hastası,
rahim kanseri ve sağlık hakkına erişemiyor, bu arkadaşımız
köpekli işkenceye maruz kaldı. Onu savunan avukata soruşturma
açtınız, işkencecilere soruşturma açmadınız.
İşte sizin iktidarınızın olduğu durum. Reformla
düzelmeyecek, biz sizi götürdüğümüzde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Ya,
siz kimsiniz!
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla)
gerçekten
burada halkın temsiliyeti olduğunda aslında esas reform olacak.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, tutanakları istemiştiniz, bakabildiniz mi acaba?
BAŞKAN Baktım, size buradan iki dakika
söz vereceğim. Verme sebebim de Mahir Çayan gibi bir teröriste burada
övgüler düzmek terörist yanlısı olmaktır. demiş. Az önce
Meral Hanım düzmüştü.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tabii, övgüler dizildi
kürsüden Mahir Çayana.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, bu ülkede
mafya-siyaset-devlet ilişkisinin en açık biçimde kamuoyunca ve
toplumca görüldüğü zamanı hatırlıyor musunuz? Susurluk
kazası. Hani daha evvel hep konuşulurdu filan ama Susurluk
kazasında mafya-siyaset-devlet ilişkisi -hani derler ya Kabak gibi
ortaya çıktı. diye- böyle kabak gibi ortaya çıktı.
Onların içinde kimler vardı? Hatırlarsınız; bir
kısmınız, genç olmayanlar hatırlarlar.
Şimdi, bu aynı ilişki bu dönemde
yeniden ortaya çıktı. Şimdi sanmayın ki biz bu mesajı
kendimiz üstümüze alıyoruz. Hayır. O ilişkideki
fotoğraflar, orada verilen mesajlar, yazılan mektuplar muhalefete
dönük değil, Adalet ve Kalkınma Partisine dönüktür, size dönüktür,
size mesaj veriyorlar; bunu anlamıyorsunuz. Anlayacaksınız
iş işten geçtikten sonra.
İkincisi: Ya, şimdi, Milliyetçi Hareket
Partisi Sayın Grup Başkan Vekili, ben size birkaç şey sormak
istiyorum. Siz şimdi çetelerin, mafyaların istihdam sorununu
çözdünüz, Çakıcıya iş buldunuz, onu yaptınız. Peki,
milyonlarca işsizin istihdam sorununu nasıl çözeceksiniz, buna
cevabınız var mı? Yok. Nasıl iş bulacaksınız
onlara, cevabınız var mı? Yok. Askıda ekmek
yaptınız ama o askıda ekmeğin, yolsuzlukların,
yoksulluğun nasıl ortadan kaldırılacağına dair
cevabınız var mı? Yok. Ekonomi politikanız nedir,
cevabınız var mı? Yok.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Geç bunları, geç!
Mahir Çayanı anlat!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
Sayıştayın raporlarındaki yolsuzluklar
karşısında ne dediğiniz belli mi? Yok. Ya, yolsuzluk
yapanlara dair hiçbir cümleniz var mı? Yok. Katara, Katarın yüz
ölçümü kadar arazi satıldı bu ülkede, buna dair bir
söyleyeceğiniz laf var mı milliyetçi olarak? Yok. Siz bunların
hiçbirine laf söyleyemediğiniz için dönüp dolaşıp ta, Mahir
Çayana kadar gittiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Toparlıyorum
efendim, son cümlem.
Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş -hani
yaşı yetmeyenler için söylüyorum, MHPde ağabeyleriniz
vardır, onlar size anlatsınlar- bu ülkenin
bağımsızlığı için emperyalizme karşı
mücadele ettiler, bedel ödediler, hayatlarıyla bedel ödediler ve
devrimcilik yaptılar. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar) Onların o mücadelesi bizim için her zaman onurla
anılan mücadelelerdir, bunu da söylemiş olayım.
Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
açıkça sataşmada bulundu, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
Yalnız Değerli Grup Başkan
Vekillerinden ricam, biraz tansiyonu indirerek sağlıklı bir
çalışma ortamına kavuşmamızdır yeniden.
9.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan OIuçun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında MHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Oluç, söyledikleriniz benim
söylediklerimin karşılığı değil, bir.
İkincisi, bizim, ülkenin her meselesi, konusu hakkında
görüşlerimiz de vardır, ayrıca bu bütçe kanununa ilişkin ek
görüşümüz de vardır sayfalar dolusu, açar okursunuz. Bu ülkenin her
meselesinde de görüşümüz vardır; enflasyonla ilgili, işsizlikle
ilgili, üretimle ilgili, ihracatla ilgili vesaire. Bütün görüşlerimizi de
başta Türkiye Büyük Millet Meclisi veya diğer mecralarda olsun her
platformda paylaşıyoruz milletimizle, siz de takip ederseniz
öğrenirsiniz.
Ve hâlâ ısrar ediyorsunuz, ben diyorum Mahir
Çayan terörist., siz diyorsunuz Kahraman., burada anlaşamıyoruz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Millet karar verecek,
millet.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Siz terörist
destekçisisiniz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Terörist,
terörist.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Terörist, evet.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Mahir
Çayan terörist.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Tekrar ediyorum,
söyledikleriniz benim söylediklerimin karşılığı
değil. Ben ne dedim? Bebek katili namıyla maruf, on binlerce
insanımızın katili olan bir katil, terörist Öcalanı
destekliyorsunuz diyorum. Daha bundan ağır, hakiki, cevap verilmesi
gereken bir husus var mı? Haydi, çıkın Biz Öcalanı
lanetliyoruz, cinayetlerini kınıyoruz. diye bir söyleyin de görelim
bakalım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) İzin verirseniz kayda geçsin diye şunu demek isterim:
Tabii ki Meclisin mehabeti açısından, bütçe dönemi
açısından suhuletle dinlemeye çalışıyoruz, süreç devam
etsin de istiyoruz ancak verilen bilgilerin genelde doğru
olmadığının altını çizmek için şunu söylemek
isterim: Az önce kıymetli Grup Başkan Vekili yine lafın
gelişi Katara, Katar kadar toprak sattınız. dedi, bu bir
ithamdır, yürütmeye karşı, Hükûmete karşı. Çok zor
değil, Katarın yüz ölçümü 11.700 kilometrekare, İstanbulun 2
katı, iddiayı ispata davet ediyorum. Nerede bu toprak, nereye
satılmış? Böyle konuşma olmaz Sayın Başkan.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Niye yalan söylüyorsunuz? Milletin kürsüsünden yalan
söylüyorsun ya. Hayatları yalan.
HÜDA KAYA (İstanbul) İstanbulda toprak
kalmadı.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Abdullah Koç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri,
saygıdeğer halkımızı ve başta zindanlarda bulunan
eski Eş Genel Başkanlarımızı, siyasi tutsak
arkadaşlarımızı buradan saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Sayın vekiller, toplumları bir arada
tutan, toplumları barış ve huzur içerisinde bir arada tutan olgu
hukuk olgusudur, adalet olgusudur. Bakın, iki ünlü düşünürün
sözleriyle ben sözlerime başlamak istiyorum: Adalet olmadan düzen olmaz.
Albert Camus, Adaletin gecikmesi adaletsizliktir. Walter Savage Landor. Ne
yazık ki, Türkiyede bir yandan çok acımasız ve keskin olan bir
adalet anlayışı var, diğer tarafta ise suspus olan,
yargılama yapmayan bir adalet anlayışıyla karşı
karşıyayız. Bakın, bir tarafta doğruyu söyleyen ve
eleştiren kişi ve kurumlara karşı çok keskin bir adalet
anlayışı var, diğer tarafta ise devletin mevcut olan
kurumlarında suç işleyen devlet memurlarına karşı
cezasızlık politikasını sergileyen bir adalet
anlayışı var.
Bakın, biz; partimize yönelik, HDPye yönelik,
Kürtlere yönelik, muhaliflere yönelik Devlet unutmaz. olgusuyla
karşı karşıya kalıyoruz. Aynı zamanda bu
yargının, kamu görevlilerinin hukuksuzluklarını da görmeyen
bir yargı olduğunu biz net bir şekilde görüyoruz. Bakın,
bir diğer husus -Sayın Adalet Bakanı burada- bu siyasi
soykırıma alet hâline gelmiş olan sulh ceza hâkimlikleri
kanalıyla militanlaşmış bir yargıyla karşı
karşıyayız biz şu anda.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin en önemli
temsiliyetlerinden bir tanesi, 6 milyon insanın oyunu almış,
3üncü büyük parti olan HDPnin çalışması, halkla
buluşması polis, asker tarafından kayıt altına
alınıyor; bu polis ve askerler her tokalaştığımız,
selamlaştığımız insanlarla anlarımızı
kayıt altına alıyor ve aynı zamanda bunları bir
fezleke ve bir soruşturma konusu hâline getiriyor. Biz bölgede
çalışıyoruz, biz daha Ankaraya gelmeden önce bizim önümüze
fezlekeler geliyor değerli arkadaşlar. Bu yargı o kadar
hızlı ki ama nerelerde hızlı
olmadığını, ne şekilde çalıştığını
ben sizinle paylaşmak istiyorum.
Bakın, 24 Haziran 2018 tarihinden bu yana, yani
27nci Dönemde Meclise toplam 1.163 tane fezleke gelmiş, soruşturma
gelmiş. Bunun kaç tanesi? 864 tanesi sadece bizim partimize yöneliktir.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu fezleke
örneklerinin bir iki tanesini ben sizinle paylaşmak istiyorum. Bakın,
bir tanesi nedir? İmralı tecridini protesto etmek için basın
açıklaması yapan Sayın Fatma Kurtulanın yanında
bulunduğum için, Niye susturmadın? diye bir fezleke geldi bana.
Bakın, fezlekenin örneği burada.
Diğer bir fezleke değerli arkadaşlar,
bakın, yine, bir basın açıklamasında ben orada
bulunduğum için, hiçbir laf bile etmemişim, hiçbir cümle
ağzımdan çıkmamış, arkadaşlarımla aynı
alanda bulunmuşum Orada niye bulundun? diye bir fezleke geliyor. Yani
burada Anayasanın 34üncü maddesi çok net bir şekilde
askıdadır Sayın Bakan. Biz bunları defalarca sizlere
getirdik, yalnız ben burada şunu belirtmek istiyorum: Siz ne yaparsanız
yapın, hangi baskıyı getirirseniz getirin, biz konuşmaya
devam edeceğiz. Bakın, bu halk için on yıllarca cezaevinde
kalsak bile bu halka kurban olsun, biz devam edeceğiz bu
çalışmalarımıza. (HDP sıralarından
alkışlar) Kesinlikle geri durmak yok değerli arkadaşlar.
Bir de -dile getirdiğimiz gibi- iş
Kürtlere gelince, muhaliflere gelince kamu kurumları
ayrımcılık yapıyor, ikili bir yargılama sistemiyle
bizi karşı karşıya bırakıyor. Bunu çok net bir
şekilde söyleyebiliriz değerli arkadaşlar. Bakın, bu kadar
hızlı olan yargı bu konulara gelince, bu soruşturmalara
gelince sınıfta kaldı ve yıllardır bekliyor ve hiçbir
soruşturmayı dile getirmiyor.
Bakın, 4 Kasım 2016 tarihinde partimize
yönelik siyasi soykırım meydana geldi. Kobani protestoları
nedeniyle 6-7 Ekim 2014te yaşanan olaylar nedeniyle gerçek failler devre
dışı bırakıldı, partimize yönelik operasyonlar
yapıldı. 28 Aralık 2011 tarihinde Roboski katliamı ve Ankara
katliamı meydana geldi. Arkadaşlar, siz bunları
hatırlıyor musunuz? Bakın, Roboskide onlarca insanı
katlettiniz, bununla ilgili yargı hiç harekete geçmiyor ve yargı
bunun hesabını vermedi. Bakın, Ankara Gar patlamasında hâlâ
net bir şekilde failler bulunmadı ve bununla ilgili bir
soruşturma eksik bir şekilde devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, bakın,
belediyelerimize atanan kayyumlar, irade gaspları başka bir
şekilde yargının meselesi. İnfaz Yasasında
yapılan ayrımcılık yine yargının problemi.
Cezaevlerinde hak ihlalleri, ölüm evlerine dönüştü cezaevleri, bu
yargı gene harekete geçmiyor. Bakın, 11 Eylül 2020 tarihinde Vanda
helikopterden atılan Osman Şivan ve Servet Turgut için yargı
gene harekete geçmedi. Bir diğer husus değerli arkadaşlar, 6
Aralık 2019 tarihinde Ağrının Tutak ilçesinde 3 çocuk
babası Murat Kaya katledildi, yargı hâlâ suspus.
Değerli arkadaşlar, Cumartesi Anneleri, bakın,
Berfo anayı hatırlıyorsunuz değil mi? Berfo ananın
gözleri açık gitti değerli arkadaşlar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Diyarbakır
Annelerine ne oldu? Diyarbakır Annelerini söyle.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Bakın, bu sizin için
önemli bir ders olsun. Sayın Bakana burada sormak istiyorum: Böyle mi
reform yapacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bakın, faili
meçhuller, binlerce faili meçhul var. Bakın, yıllarca devlet-mafya
ilişkisi ortaya çıktı ve yüzlerce, binlerce
arkadaşımız ve muhalif insanlar katledildi. Peki, bununla ilgili
yargı harekete geçiyor mu Sayın Bakan? Gene yargı bununla ilgili
suspus.
Değerli arkadaşlar, 12 Ağustos
2015te Ağrının Diyadin ilçesinde, bakın,
yaşları 15 ve 16 olan Muhammet Aydemir ve Orhan Arslana yönelik
katliam hâlâ adalet bulmadı, yine yargı harekete geçmedi. Hakkârinin
Derecik ilçesinde katledilen 16 yaşındaki Özcan Erbaş için de
yine adalet harekete geçmiyor. Hakkârinin Esendere beldesinde 29 Ekim 2020
tarihinde katledilen 61 yaşındaki Şerali Dereli hakkında da
yine hareket etmiyor bu yargı.
Değerli arkadaşlar, daha bitmedi, devam
ediyor, saymakla bitmiyor. Bakın, gizli soruşturma ve gizli tutanakla
hukuk katlediliyor. Dosyalara erişim hakkı ortadan
kaldırılmış durumda. Anayasa ihlal edilmiş durumda.
Hâkim ve savcılar tarafsızlığını yitirmiş
durumda. Yargı bu anlamda da sınıfta kalmış durumda.
Bakın, düşünce suçuna yaklaşım
son derece problemli. Türk Ceza Yasasındaki Cumhurbaşkanına
hakaret suçundan dolayı 50 bin tane dosya var, binlerce insan cezaevinde.
Böyle mi yargı reformu yapacaksınız? Bu iktidar
gözdağı veriyor gözaltına almakla birlikte. Bakın,
yakın tarihte, sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezenin
başına geleni bütün kamuoyu biliyor.
İçişleri Bakanı adaletin üzerinde ve
sürekli operasyon diyor. Bakın, adalete müdahale ediyor, bu
operasyonları da yargı eliyle yapıyor. Bakın,
beğenmediği kararlara karşı gözdağı veriyor,
yargının kararlarını tanımayarak suç işliyor,
Anayasa suçu işliyor; buna saray ve küçük ortağı da destek
veriyor.
Terörle Mücadele Yasasından kaynaklı olan
soruşturmalar ciddi şekilde bir hukuk katliamıdır. Bunu
kesinlikle belirtmek lazım.
Kamu görevlilerinin işlemiş oldukları
suçlar nedeniyle gerçek anlamda bir cezasızlık politikası
vardır.
Bakın, size buradan soruyorum: On sekiz
yıldır neredeydiniz Sayın Bakan? Peki, on sekiz yılda ne
oldu da siz şimdi gelip hukuk reformundan bahsediyorsunuz? Paranız
mı bitti, parayı mı tükettiniz? Peki, başka bir şey
söyleyeyim: Dış politikada sıkıştınız
mı? Yani bu halkın yararına hiçbir şekilde bir reformdan
bahsetmediniz, etmeyeceğinizi de ben çok net bir şekilde size burada
belirtmek istiyorum. Önce Süleyman Soylu ve sarayın yargı üzerindeki
vesayetini kırın, ondan sonra gelin, yargı reformundan bahsedin.
(HDP sıralarından alkışlar) Kesinlikle burada belirtmek istiyoruz:
Bakın, yargı üzerinde çok ciddi bir şekilde bir vesayet söz
konusudur.
Değerli arkadaşlar, partimize yönelik 16
bine yakın gözaltı var, 5 bine yakın tutuklama var. Bu
hukuksuzlukları ortadan kaldırın, ondan sonra gelin bize
yargı reformundan bahsedin.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Diyarbakır il binamıza baskın yaptınız ve kim bilir
neler yerleştirdiniz, İstanbul il binamıza yasa
dışı şekilde dinleme araçları koydunuz ve Van binamıza
baskın yaptınız, Van binamıza şöyle bir not
belirttiniz: Selamünaleyküm, biz geldik. Bu bir aymazlıktır,
bakın, bu eşkıyavari bir tavırdır. Biz bunu
kınıyoruz, bu şekilde mi siz hukuk reformu
yapacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmetin hukuk
reformundan bahsetmesi mümkün değildir. Bu nedenle de bütün bu
yetkinliğini, meşruiyetini kesinlikle kaybetmiştir. Bu nedenle,
biz, bütün halkımıza seslenmek istiyoruz:
Değerli arkadaşlar, öncelikle, tüm
halkların katılımıyla 1921 Anayasası formatında
demokratik bir anayasa; biz yapacağız. Bu bir. (HDP
sıralarından alkışlar)
İki: Demokratik anayasanın ardından
Kürt sorununun çözümünün sağlandığı yasal düzenlemeler ve
yerel demokrasinin mutlak sağlanması; biz yapacağız. (HDP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kiminle
yapacaksınız?
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Üç: Tüm emekçilerin, yoksul
halk kitlelerinin millî gelirden adaletli bir şekilde pay
alacağı, güvence altına alınmış yasal
düzenlemeler; biz yapacağız. Nettir bu. (HDP sıralarından
alkışlar)
Dört: Demokratik eğitim sistemi, ana dilde
eğitim hakkı, çocuk hakları, temel yasalarda demokratik ölçünün
işlenmesini biz yapacağız. (HDP sıralarından
alkışlar)
Beş: Değerli arkadaşlar, çevre ve
doğanın korunmasının teminat altına
alındığı, hayvan haklarının
sağlandığı yasal düzenlemeleri biz getireceğiz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Altı: Sağlık hizmetinde eşit
paydaşlık ve eşit yararlanma hakkını biz
getireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ABDULLAH KOÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Yedi: Mülksüzleştirilen çiftçilerin tarım
ve hayvancılık yapabilmeleri için önündeki bütün engellerin
kaldırılması ve toprak reformunun sağlanmasını
biz yapacağız değerli arkadaşlar.
Sekiz: Yurt içinde ve yurt dışında
çatışma politikalarının terkedilmesi ve tüm dünya
halklarıyla dayanışmayı biz getireceğiz,
Halkların Demokratik Partisi iktidarı getirecek.
Bütün bunlar sağlandıktan sonra hukuk ve
ekonomide reform mümkün olabilir. Bütün bunları sağlayacak olan
iktidar, bu iktidar asla değildir. Halklarımız umutlarını
yitirmesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Züleyha Gülüm, buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Tüm
iktidarlar ne zaman toplumsal muhalefeti daha fazla baskı altına
almak istese, daha fazla faşizan yöntemlere başvursa, ilk
müdahaleleri maalesef, cezaevlerine ve cezaevlerinde de siyasi mahpuslara
yönelik oluyor. Çünkü biliyorlar ki aslında siyasi mahpuslar gerçekte bir
suç işledikleri için değil, bu baskıcı, zulüm
iktidarına karşı durdukları için, eşitliği,
adaleti, özgürlüğü savundukları için, kadınlar erkek
egemenliğine karşı mücadele ettikleri için zindanlara
atılırlar; cezaevlerinde onları sessizleştirmeye,
susturmaya çalışırlar. İktidarlar, iktidarlarını
sağlamlaştırmak için yargı ve cezaevlerini araç hâline
getirirler, o nedenle de haksız, hukuksuz verdikleri cezalar yetmez, ceza
içinde ceza uygulaması başlar. İktidarınız da hem
fiilî uygulamalarla hem de reform adı altında
çıkardığı yasalarla aynı yöntemi hayata geçiriyor.
Gerçek bir reformdan bahsediyorsanız, öncelikle, tabii ki aslında tüm
siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekirdi.
Devamını getirirsek, cezaevleri şu an cenaze evlerine döndü.
Kanser olan, kalp hastası olan, felç olanlar toplum güvenliği
bahanesiyle cezaevlerinden tahliye edilmiyor. Şimdi, kendi
hayatını idame ettiremeyecek bir insan nasıl toplum
güvenliğini bozabiliyor, bunu, biri lütfen anlatsın. Hasta mahpusların
acilen tahliye edilmesi gerekiyor. Adli Tıp Kurumunun
raporlarını siyasi tutum izleyerek vermesinin önüne geçilmeli; bu
konuda gerekli yaptırımların uygulanması gerekiyor. Tam
teşekküllü hastane ve üniversite hastanelerinin vermiş olduğu
raporların Adli Tıp Kurumu tarafından dikkate alınması
gerekiyor. Şakran Cezaevinde, 14 kişilik koğuşta 31
kişi kalıyor. Mahpuslar nöbetleşe uyuyor, 31 kişilik
koğuşa 20 kişilik yemek veriliyor, tek banyo ve tek tuvalet var.
Bu da yetmiyor, Silivri, Ordu Cezaevlerinde çamurlu su veriliyor.
Sağlıklı beslenme, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri
alma, temiz suya erişim sağlanması gerekiyor. Hastaların
hastane önlerinde ringler içerisinde saatlerce bekletilmesi uygulamasına
son verilmeli, ağır hastaların ambulansla hastanelere sevki
sağlanmalı, tek kişilik ring aracı tamamen
kaldırılmalıdır. Hastane revirine
çıkarılmaları, hastaneye sevkleri
hızlandırılmalı, teşhis, tedavi ve kontrollerinin
uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır.
İnsan haklarına aykırı kelepçeli muayene ve tedavi
uygulamasından bir an önce vazgeçilmelidir. Hapishanelere
bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve
inceleme yapılmasına izin verilmeli, hapishaneler
dışarının denetimine açık hâle getirilmelidir.
Kadınlara yönelik cinsel taciz ve şiddete
son verilmeli, ücretsiz kişisel temizlik malzemesi ve ücretsiz ped
sağlanmalıdır.
Afyonda bir mahpusun Kürtçe olarak
yazdığı bir kitap Kürtçenin yabancı dil kategorisinde
olduğu değerlendirilerek kendisine verilmemiştir. Hakkında
yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin ve kitapların
hapishanelere alınmasının önündeki engeller
kaldırılmalıdır.
Ailelerinden uzakta olan mahpusların ailelerine
yakın cezaevlerine nakil talepleri kabul edilmeli, sürgün sevk
uygulamalarına acilen son verilmelidir.
Cezaevlerinde son dönemde artış gösteren
işkence, darp ve kötü muameleye son verilmeli, sorumlular hakkında
gerekli cezai işlemler uygulanmalıdır.
Mahpuslara ihtiyaçları olan hijyen malzemeleri
ücretsiz verilmeli, görevlilerin hapishane içinde mahpuslarla temas
kurduğu noktalarda tedbirler yoğunlaştırılmalıdır.
Keyfî, hukuksuz disiplin cezalarından
vazgeçilmeli, şartlı salıverme ve denetimli serbestlik
hakkının kullanımının önündeki engeller
kaldırılmalıdır.
Mahpuslara baskı uygulamak için görüş ve
iletişim cezaları verilmesi, iletişimin kısıtlanması,
ayakta sayım zorlaması ve çıplak aramadan bir an önce
vazgeçilmelidir.
Kandırada kadın siyasetçilerin
koğuşları arama bahanesi altında basılmış,
şiir notlarına, savunmalarına, kalemlerine dahi el
konulmuştur; kantinden alınmış radyolara dahi el
konulmasından, oda aramalarının keyfî, gerekçesiz baskı
uygulamak amacıyla yapılmasından bir an önce vazgeçilmelidir.
Cezaevleri katliamevlerine dönüştü.
İmralı Cezaevinde uygulanan tümüyle hukuksuz,
ağırlaştırılmış tecrit uygulamaları tüm
cezaevlerine yayılmak isteniyor. Bu koşullar altında siyasi
mahpuslar, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve
cezaevlerindeki insan onurunu hiçe sayan, yaşam haklarını ihlal
eden uygulamalara karşı süresiz, dönüşümlü açlık grevinin
bugün 14üncü günündeler. Bu sese kulak verilmeli, Anayasa ve uluslararası
sözleşmelere uygun davranılarak talepleri bir an önce hayata
geçirilmelidir. Cezaevlerinde LGBT+lara yönelik ayrımcı ve nefret
suçları daha fazla artıyor. LGBT+ların beyanına göre
değil, kimlik rengine göre bakılıyor; her türlü
aşağılama, sözlü fiziksel taciz ve hakarete maruz
bırakılıyor. Trans tutuklu ve hükümlülerin cinsiyet geçiş
operasyonları yasal süreçlerini tamamlamış olmalarına rağmen
engelleniyor, kantinlerden ihtiyaçlarını
karşılayamıyorlar, hormon ilaçları verilmiyor, açık
cezaevlerine geçme hakkı güvenliğin sağlanamayacağı
gerekçesiyle ellerinden alınıyor, kurs ve atölyelere
katılmaları engelleniyor. Cezaevlerinde transfobiye, homofobiye son
verecek uygulamalar bir an önce hayata geçirilmelidir.
Adli mahkûmluk da kapitalist sisteminizin bir
sonucu. Sömürü sisteminiz suç ve suçluyu yaratıyor. Adli mahkumlar her
türlü baskının yanında emek sömürüsüne de maruz kalıyor.
Cezaevlerinde 309 iş yurdunda hükümlü ve tutuklular âdeta köle gibi
çalıştırılıyor. Bu çalışmalardan Adalet
Bakanlığının 2019da elde ettiği gelir 4,6 milyar
lira. Peki, bunlardan mahpuslara verilen ödeme ne kadar? Sadece 77 milyon lira.
Günlük yevmiye tutarı ustalara 17 lira, kalfalara 15 lira, çıraklara
14 lira.
İnfaz Yasasıından sonra
cezaevlerindeki azalma nedeniyle mahpuslar on altı, on yedi saat
çalıştırılıyor yani cezaevleri aynı zamanda emek
sömürüsünün de en fazla olduğu yerler. Bu da yetmiyor, bu kadar sömürü ve
özgürlük kısıtlamasına rağmen hapishanede
kaldıkları günler için insanlardan yemek ve elektrik parası
alıyorsunuz. Cezaevinde olan bir kişinin geçim
kaynağının olmadığını siz de biliyorsunuz.
Bir ülkede cezaevlerinin sayısı ne kadar
çoksa, cezaevlerinin koşulları ne kadar ağırsa o ülkenin
yöneticileri o kadar antidemokratik, o kadar sömürücüdür; aynı sizin gibi.
Bu bütçede kadınları da görmüyorsunuz.
Kadına yönelik şiddet ve erkek egemenliğinden kaynaklı
problemleri geçiştirmeye çalışıyorsunuz, tam bir
ciddiyetsizlikle ele alıyorsunuz. Gerçek bir çözüm istiyorsanız, öncelikle,
bakım yükünü azaltacak ücretsiz kreşler ve bakım merkezlerinin
kurulması gerekiyor. Şiddet artıyor; tüm şehirlerde nüfusla
orantılı olarak ŞÖNİM ve sığınakların
açılması lazım. Evde çalışan kadınlar için
sağlık güvencesi ve emeklilik hakkının sağlanması
gerekiyor. Eş değer işe eşit ücret, meslek eğitiminde
ve iş kollarında kadınlar için kota uygulaması,
kadınlara tam zamanlı, sigortalı, güvenceli iş
olanakları yaratılması, iş bulamayan kadınlara süresiz
işsizlik ödeneği bağlanması gerekiyor.
Kadınların nafaka hakkı
tartışma konusu yapılmamalı, aksine tahsil olanakları
yaratılması gerekiyor.
Eğitim ücretsiz olmalı, kız
çocuklarına bu anlamda pozitif ayrımcılık ilkeleri
uygulanması gerekiyor.
Engelli kadınlara ve tüm engelli bireylere
yönelik baskı, ön yargı ve ayrımcılıkla etkin mücadele
edilebilmesi için engelliler bakanlığı kurulmalı, kendi
bünyesinde hizmet verecek kadın politikaları daire
başkanlığının oluşturulması gerekiyor.
Pandemi bahanesiyle 6284 sayılı Kanun
tedbirlerinin uygulanmasına kısıtlılık getirmekten
vazgeçin. İstanbul Sözleşmesini etkin uygulayın, bunun için
gerekli bütçeyi ayırın. Örnek, Diyarbakırda boşanma
sürecinde olan avukat arkadaşımız Müzeyyen Boylu, koruma kararına
rağmen öldürüldü. Neden? Çünkü gerçek bir koruma yoktu, aslında
görünüşte bir koruma vardı.
Şiddet uygulayan ve şiddet uygulama
ihtimali bulunan erkekleri bizzat kolluk marifetiyle etkin bir gözetim
altında tutun, koruma mekanizmalarını genişletin.
Şiddete uğrayan kadın başvurucuyu evine yollayan, gerekli
güvenlik önlemini almayan kolluk görevlileri hakkında yasal işlem
yapın. Kürt kadınlarına yönelik özel savaş
politikalarından vazgeçin, fail olan suçlu devlet görevlilerini muhakkak
yargılayın, korumayın.
2018 yılında yayınlanan GREVİO
Raporundaki eksikliklerin acilen giderilmesi için bütçe ayırın.
Avusturyada hayata geçirilen Viyana modeli olarak
sunulan örnek alabileceğimiz bir model var. Bu modelde kadına yönelik
şiddete karşı müdahale merkezleri kuruluyor, merkezler
bağımsız kadın örgütleri tarafından yürütülüyor,
masrafları devlet tarafından karşılanıyor.
Kadın bakanlığı bir an önce
kurulmalı, kadın örgütleri, feminist örgütler mali olarak
desteklenmeli ve bu örgütlerle iş birliği
yapılmalıdır.
7/24 ücretsiz ve çok dilli Alo şiddet
hatları bir an önce açılmalıdır. Cinsel şiddet kriz
merkezleri kurulmalı, yargıçlara, savcılara, avukatlara
toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddete ilişkin zorunlu
eğitimler verilmelidir.
Ölmemek için öldürmek zorunda kalan kadınlara,
kadınları ölümden kurtarmak isteyen erkeklere cezalar
yağdırmaktan vazgeçin, fail erkekleri cezalandırın. Katil
erkekleri değil, kadınları sorgulayan savcı ve hâkimler
hakkında gerekli yaptırımların uygulanması gerekiyor.
RTÜK, yetkilerini toplumsal muhalefeti susturmak
yerine medyada kadına yönelik şiddeti besleyen cinsiyetçi
yayınları denetleyerek kullanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) Kadınlar için sosyal
konut modelleri geliştirilerek ücretsiz barınma hakkı
sağlanmalıdır. Adli yardım erişimi
artırılmalı, kolaylaştırılmalı ve nitelikli
hâle getirilmelidir.
Tabii ki, en önemlisi, bütün bunları yapabilmek
için, iktidarınızın kadın düşmanı erkeklerin
erkek egemenliğini, güçlendiren, kadını aileye mahkûm eden
siyasetinden, makbul kadınlar yaratma projenizden vazgeçmesi gerekiyor.
Ya vazgeçeceksiniz ya kaybedeceksiniz çünkü kadınlar var. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.
Buyurun Koçyiğit. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, cezaevinde olan eski dönem Eş Genel
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Selçuk
Mızraklı, Adnan Topçu, Ayhan Bilgen, Şevin Alaca, Gürsel
Yıldırım ve adını sayamadığım onlarca
yoldaşımı, yüzlerce yoldaşımı buradan
saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlamak istiyorum. Hepsine Merhaba
diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, değerli
milletvekilleri; yarın 10 Aralık ve İnsan Hakları Günü.
Biliyorsunuz, 10 Aralık İnsan Hakları Gününün 72nci
yılındayız ama ne yazık ki ülkemiz açısından insan
hakları karnesi yerlerde sürünüyor. Biz, 27 Mayıs 1949 tarihinde
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini imzaladık,
yayımladık, Resmî Gazetede yürürlüğe koyduk fakat o tarihten
bugüne kadar Türkiyenin insan haklarına yaklaşımı, bu
bildirgeye yaklaşımı ne yazık ki Avrupa Birliğine
girmek için bir araç olarak görülmüştür. Bütün geçmiş hükûmetlerin
gerçek anlamda insan haklarını artırmak, insan
haklarını korumak, geliştirmek gibi bir derdinin
olmadığını ifade edebiliriz. Bu insan hakları
mücadelesi tabii ki çoğu zaman bedeller de gerektiriyor ve dünyada ve
Türkiyede de bu insan hakları mücadelesinde bedel ödeyen,
yaşamını yitiren, sürgüne çıkan, cezaevinde yatan onlarca,
yüzlerce arkadaş var. Ben, bu anlamda da onları da selamlamak
istiyorum.
Dünyada ve Türkiyede, artan baskılara
karşı Şiliden Lübnana, İrandan Hong Konga kadar
dünyanın dört bir yanında toplumsal muhalefet; ezilen halklar, ezilen
cins olan kadınlar ve emekçiler ayağa kalkıyorlar ve
haklarını aramaya çalışıyorlar. Bütün bu hak arama
mücadelesinin karşısına iktidarlar neyi koyuyor değerli
arkadaşlar? İktidarlar sistematikleştirilmiş
işkenceyi, baskıyı ve zoru toplumun karşısına
koyup hayatın tek gerçeği olarak aslında topluma dayatmaya
çalışıyorlar.
Peki, bu ağır koşullarda,
dünyanın yaşadığı ağır koşullarda insan
hakları mücadelesi açısından ne yapmamız gerekiyor? Tabii
ki insan haklarını savunmak, geliştirmek, korumak gerekiyor. Bu
tarihî bir görev, tarihî bir misyon fakat bu misyona uygun bir yönetim
olmadığını, bu misyonun yanından bile geçemeyecek bir
akıl olduğunu ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bakın, sadece birkaç örnek vereceğim ve
ülkemizin insan hakları karnesini sizlerin takdirine ve vicdanına
bırakacağım. Daha geçen hafta Hakkâride 16 yaşında
katledilen Özcan Onay isimli genç değerli arkadaşlar, ondan bir süre
önce İstanbulda kaçırılıp kırk beş gün sonra
ortaya çıkan Bahtiyar Fırat. Onun dışında katledilen
Kemal Kurkut, Berkin Elvan, Cemile Çağırga ve daha niceleri; Ceylan
Önkol, Uğur Kaymaz, Burak Oğraş ve bütün bunların faillerinin
henüz bilinmemesi. Yıllarca süren Hrant Dink vakası ve gözümüzün
içine baka baka o katillerin aklanması ve bayrağın arkasına
gizlenmesi meselesi. Bütün bunları yan yana koyduğumuz zaman
helikopterden atılmadan tutun da yargısız infaza kadar, gece
panzerin evi basıp çocukları katletmesinden tutalım da
cenazelerin sokak ortasında günlerce bekletilmesine kadar bütün bunlar
insan haklarını zedeleyen, insan haklarını yok eden, insan
haklarını yerle yeksan eden meseleler değil midir değerli
arkadaşlar?
Şimdi, ne diyoruz?
İnsanlığın çizgisi nerede başlar değerli arkadaşlar?
İnsan diyoruz, homo sapiens, eşrefimahlukat, beşer
Peki,
insanın içinden sevgiyi, insanın içinden ilkeyi, insanın içinden
toplumsal ahlakı aldığınız zaman insandan geriye ne
kalır? Bir kemik yığını ve et yığını
dışında siz ona insan diyebilir misiniz? İnsanı
insan yapan erdemlere bugün sırtını dönmüş bir iktidar var
ve biz toplum, ezilenler, kadınlar, çocuklar, cezaevleri, herkes feryat
ediyor, herkes haykırıyor adalet diye, insan hakları diye
ama ne yazık ki bu feryadı da duymayan, bu feryada da
kulağını tıkayan bir iktidar olduğunu görüyoruz
değerli arkadaşlar.
Bakın, Covid-19 pandemisi geldi, tabii ki, bu
iktidarın getirdiği bir pandemi değildi, adı üzerinde
pandemi bütün dünyada oldu. Buna karşı Adalet
Bakanlığı önlemler aldı ama biz şunu çok iyi
biliyoruz: Adalet Bakanlığının aldığı
önlemlerin içerisinde insan yoktu, mapus yoktu. Bunların içerisinde
gerçekten mapuslar olsaydı, insanlar olsaydı biz buna dönük bir
yaklaşımı, buna dönük politikaları görürdük değerli
arkadaşlar.
Bakın, en temel hak olan cezaevlerindeki
sağlığa erişim hakkı Covid-19 pandemisiyle askıya
alınmış durumda. Hasta mapuslar, kronik hastalığı
olanlar hastaneye, doktora, ilaca erişemiyorlar değerli
arkadaşlar. En temel olan, hani biz buradan söylüyoruz ya maske, mesafe,
temizlik diye, ya, cezaevleri sıcak suya ulaşmıyor,
cezaevlerinde paslı su akıyor değerli arkadaşlar.
Nasıl olacak? Nasıl bu insanları koruyacaksınız?
Hastalanmalarının önüne nasıl geçeceksiniz? Ölümlerinin önüne
nasıl geçeceksiniz?
Bakın, Ceza ve Tevkifevleri 8 Kasım
tarihinde bir rapor açıkladı, dedi ki: 377 cezaevinin 117sinde
coronavirüs pozitif vaka var. Toplam sayı söyledi mi? Hayır,
söylemedi. Şu ana kadar yaşamını coronavirüsten
yitirenlerin sayısını 12 olarak açıkladı. Oysa
İHD kaynakları bunun 2020 yılı için en az 49 kişi
olduğunu ifade ediyor, değerli arkadaşlar. Peki, bütün bu
sayılar söylenmeyince, kamuoyuna açıklanmayınca insanların
öldüğü gerçeği ortadan kayboluyor mu? Hayır, hayır,
değerli arkadaşlar; insanlar ölüyor. İnsanlar sizin yönettiğiniz
ülkede ne yazık ki en temel, en hızlı, en insani
koşulları sağlayamadığınız için ölüyorlar ve
siz, bütün bunlara duyarsızsınız.
Kalabalık bir dosyayla geldim. Gerekçesi mi? O
kadar çok ki daha getirsek belki de taşıyamayacağız.
Bakın, Semire Direkçi; yirmi üç yıldır içeride, yüksek tansiyon
hastası ve geçirdiği bir ameliyat sonrası
bağırsakları dışarıda, altı aydır bu
şekilde. Bağırsakları dışarıda ne demek
biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Kolostomili yani ve bu hasta
kolostomili olarak hâlâ cezaevi koşullarında tutuluyor. Size bir
örnek daha: Duri Kaygusuz; Siirt E Tipi Kapalı Cezaevinde, 60
yaşında, beş aydır cezaevinde. Kaygusuz; şeker,
astım hastası, gözlerinden ameliyat olması gerekirken
coronavirüs nedeniyle ameliyat olamıyor, değerli arkadaşlar. Bir
örnek daha: Fatma Toprak; düzenli olarak tedavi gerektiren
hastalıkları var, astımı var, romatizmal
hastalığı var, ileri derecede kalp yetmezliği sorunu
yaşıyor. Normalde hemen çıkarılması gerekir,
değil mi değerli arkadaşlar? Ama çıkarılmıyor,
hâlâ cezaevinde, hâlâ cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Hele, şu Mehmet
Emin amca, Mehmet Emin Özkan; 82 yaşında ya, 82 yaşında! Ve
siz, 82 yaşındaki, kendi ihtiyaçlarını
karşılayamayacak bir hasta mapusu hâlâ cezaevinde tutmaya devam
ediyorsunuz, değerli arkadaşlar. Mutlu olacak mısınız?
Mehmet Emin amca ölünce mutlu olacak mısınız? Türkiye daha
istikrarlı bir yer olacak mı? Daha güvenli bir yer olacak mı?
Adalet gerçekten yerini bulacak mı Mehmet Emin Özkan öldüğünde?
Şu, Metris -ya, Sayın Bakan, bu resmi dikkatinize sunmak istiyorum- R
Tipinde 3 engelli mapus aynı koğuşta kalıyor ve 3ünün
birbirine bakması bekleniyor. Birinin elleri yok, birinin belden
aşağısı felç, birinin boyundan aşağısı
felç. ATK ne diyor? Cezaevinde kalamaz. diyor ama Emniyet ne yazıyor
biliyor musunuz cezaevindeki infaz savcılığına? Toplum
için zararlıdır. diyor. (HDP sıralarından Tehlikelidir
sesleri) Tehlikelidir. diyor; evet, pardon, Tehlikelidir. diyor ve bundan
dolayı bunlar cezaevinde kalmaya devam ediyorlar.
Şimdi, bütün bunlar; değerli
arkadaşlar, daha çok sayabiliriz: Avni Uçar, Ekin Polat, Mehmet Yamaç,
Kayseri Bünyan Cezaevinde, işkenceye maruz kaldı Hayata Dönüş
Operasyonu adı verilen yerde; yine Bursa H Tipi Cezaevinde kalan
Abdulalim Kaya, hücrede tutuluyor, 85 yaşında; Bedri Çakmak on bir
yıldır cezaevinde değerli arkadaşlar, 35 kiloya düştü,
mide kanseri; beslenemiyor. Normalde PEG açılması lazım ama
açılması için de kilosu uygun değil; bunun için hâlâ o
ameliyatı yapılamadı ve her an yaşamını yitirmekle
yüz yüze ama hâlâ cezaevinde değerli arkadaşlar. Hâlâ cezaevinde
tutulmaya devam ediliyorlar ve en önemlisi, tutulmanın, yani aslında
adalete kör, vicdanı kör olmamızın sonucu. Hepimizin suçu
bakın, kendimi de sorumlu görüyorum, sadece size de seslenmiyorum. Bu
insanlar yaşamını yitirdi; artık yoklar, nefes
almıyorlar. Biri Kürtçe mevlit okumuştu, Kars Digordan Ali
Boşnak; biri Takyettin Özkahraman, Muş Malazgirtte eski ilçe
başkanımızdı ve bu insanlar yok.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Yasin Börüyü hatırlıyor
musunuz, Yasin Börüyü? Yasin Börü yok.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Bu insanlar yok Sayın Vekilim. Bu insanların olmamasının
acısını hissedebiliyor muyuz?
İnsanlığımız burada başlıyor değerli
arkadaşlar.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Öğretmenlerden
de bahset, onlar da artık yok.
HÜDA KAYA (İstanbul) Biraz empati yapın
ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
İnsanlığımız burada başlıyor; eğer bir
insanın yaşamı kurtarılabilecekken kurtarmıyorsak,
eğer el atmıyorsak, eğer onu ölüme terk ediyorsak ve bizim
yapacaklarımız nedeniyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
yapılmayanlar nedeniyle
yaşamını yitiriyorsa bence hepimiz sorumluluk
duymalıyız. Bu halk bize bu sorumluluğu duyalım diye oy
verdi, bize Gidip onu, bunu, şunu savun. diye vermedi, Kim yere
düşerse ayağa kaldır. dedi, Kim zordaysa elini uzat. dedi,
Kim Ah diyorsa ona el uzat. dedi değerli arkadaşlar; sadece bize
değil, size de söylediler bunu.
Burada vicdani bir sorumluluğumuz var ve bu
vicdani sorumluluğu gözetmeyerek, bu vicdani sorumluluğa
sırtımızı dönerek aslında hep beraber kolektif bir
sorumluluğun parçası oluyoruz.
Ben, Sayın Adalet Bakanına daha önce de
ifade etmiştim, umuyorum ve diliyorum ki bu konuda hızlı bir
düzenleme yaparsınız. İnsan hayatının ideolojiler üstü
olduğunu, insan hayatının her şeyden kıymetli
olduğunu ve insan hayatını geliştirmek, korumak için burada
olduğumuzu bir kez daha hatırlarsınız diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Birleşime yirmi dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati. 19.51
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.23
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Necati TIĞLI (Giresun)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Halkların Demokratik Partisinin grup
konuşmalarında kalmıştık.
Sayın Serpil Kemalbay, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Sayın Başkan, sayın vekiller; sözlerime
başlarken zindandaki özgürlük tutsaklarını sevgili Beyza Üstün,
Alp Altınörs, Günay Kubilay, Berfin Köse, Cihan Erdal, Can Memiş
nezdinde selamlıyorum. Selam olsun zindandaki özgürlük tutsaklarına.
(HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, biz bütçeyi
konuşuyoruz. Kimin bütçesi bu bütçe, bunu biraz anlatmaya
çalışacağım. Baktığımız zaman vergi
gelir dağılımına, şurada bir tablo göstermek istiyorum.
Dolaysız vergiler yani içtiğimiz sudan, yediğimiz ekmekten,
tükettiğimiz her şeyden alınan vergiler Türkiye'de yüzde 27,
doğrudan vergiler; dolaylı vergiler ise bu lacivert olan bölüm yüzde
73, yani Türkiye'de dolaylı vergiler yüzde 73 bazında
toplanıyor. Herkesten, bir göçmenden de bir tekstil işçisinden de
işsizden de evsizden de katı atık toplayıcısından
da alınan bir vergi bu ve vergi bütçemiz bu şekilde
oluşturuluyor. Şu gördüğümüz kırmızı olan
kısım dolaylı vergiler, sarı kısım dolaysız
vergiler. Dolaysız vergiler, gelir vergisi maaşlardan kesiliyor,
esnaftan alınıyor; dolaylı vergilerse -yine, dediğim gibi-
sabah musluğu açtığımızdan itibaren alınan
vergiler.
Peki, toplanan bu bütçe nasıl
dağıtılıyor? diye baktığımızdaysa en
yoksul yüzde 20 bu kırmızı pastayı alıyor, en zengin
yüzde 20 de bu sarı pastayı alıyor. Bu vergi
adaletsizliğiyle, verginin bu paylaşım düzeniyle güvenceli bir
toplum yaratmak mümkün mü, gelir dağılımı adaletini
yaratmak mümkün mü; eğitimde, sağlıkta bir adalet yaratmak,
erişim yaratmak mümkün mü? diye size sormak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ekmekten 3 farklı
vergi alınıyor. Sudan, aynı şekilde, 5 çeşit vergi
alıyor. Çiftçinin kullandığı desteklerden bile yüzde 4
stopaj alınıyor. 6 bin lira alan bir ücretlinin ücretinin önemli bir
kısmı vergiye gidiyor, iki yüz beş gün sırf vergi için
çalışıyor. Asgari ücretten vergi alınıyor. Şimdi,
böyle bir tablo var yani biz halkın vergisini konuşmak
durumundayız ama halk bu verginin içerisinde yok.
Türkiye dünya basın özgürlüğü
sıralamasında 180 ülke arasında 154üncü sırada, Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde 126 ülke arasında 109uncu sırada, yoksulluğun
önlenmesinde 41 OECD ülkesi arasında 31inci, istihdam sağlamada
37nci, sosyal hayata dâhil olma, ayrımcılığın
önlenmesinde 39uncu ve adil eğitim fırsatına erişimde son
sırada, 41inci sırada. Yani bu, biraz önce bahsettiğim vergiler
tamamen halktan alınıyor fakat vergiler bir avuç elit için
harcanıyor ve Türkiye de işte gördüğünüz gibi, uluslararası
endekslerde yerlerde sürünüyor.
Peki, arkadaşlar, tamam, bu kadar karanlık
bir tablo var da -buraya gelip konuşuyorsunuz- bu karanlık tablodan,
Türkiyenin uluslararası endekslerde bu kadar yerlerde olmasından hiç
üzülmüyor musunuz? Utanmıyor musunuz diyeceğim, çünkü neden? Sevgili
Sırrı Süreyya geldi aklıma, o da utanma duygunuzun
kalmadığını söylemişti, Allahın sizden utanma
duygusunu aldığını söylemişti ama Utanıyor
musunuz? diye yine sormak istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç
yakışıyor mu bir hanımefendiye? Kendinize
yakıştırıyor musunuz bu üslubu? Çok ayıp! Bu üslubu
yakıştırıyorsanız bravo size!
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Bu
kriterler sizin kriterleriniz, bu vergi tablosu da bu vergi tablosu
paylaşımı da sizin; bunu soruyorum. Dünya Bankası verileri
de var ama. Dünya Bankasına göre, en çok kamu ihalesi alan dünyadaki 10
şirket arasında 5 tane Türk şirketi var; onlar, Cengiz, Kolin
-evet, bunlar- Limaklar, Kalyonlar, MNGler. Peki, bu sizi hiç üzüyor mu?
Üzmüyor çünkü bu sizin bir başarı tablonuz. Bu bütçenin önemli bir
kısmını kamu-özel iş birliği projelerinde bir avuç
sermayedara, yandaşa veriyorsunuz; halktan vergileri alıyorsunuz,
fakirden alıp zengine aktarım yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Sizin
bütçeniz işte budur. Yani bütçeniz gayrisafi yurt içi hasılanın
yüzde 26sını bu 5li çeteye veriyor. Bakın, Limaka 48 milyar
vermiş, Cengize 42 milyar vermiş, Koline 40 milyar vermiş,
MNGye 17 milyar vermiş; dünyanın hiçbir yerinde böyle bir oran yok,
Çin de dâhil olmak üzere hiçbir ülkede böyle bir oran yok,
Arkadaşlar, Yolsuzlukla Mücadele Günündeyiz
ama yolsuzluk konusunda Yolsuzluk Algı Endeksinde de 91inci
sıradasınız. Son altı yılda 38 basamak geriye
atladınız, bu da sizin başarınız(!) Bunu da nasıl
yapıyorsunuz? Bir örnek veriyorum: Kamu İhale Kanununda tam 195 kez
değişiklik yaptınız ama şu tabloyu, şu
adaletsizliği değiştirmek için bir gün bile bir torba yasa
getirmediniz. Hadi yasayı bıraktık, torbalar getiriyorsunuz ya,
bir gün bile getirmediniz. O yüzden, bu vergi ve bu bütçe
paylaşımı yanlıştır; tam tersine çevrilmelidir,
biz bunu tam tersine çevireceğiz arkadaşlarımızın
dediği gibi. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç
yakışmadı bu üslup size, bir hanımefendiye hiç
yakışmadı.
BAŞKAN - Sayın Ömer Faruk
Gergerlioğlu, buyurun.
HDP GRUBU ADINA ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
(Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmamın başında, zulmen cezaevinde tutulan partili
arkadaşlarıma, tüm mazlumlara selamlar, saygılar sunuyorum,
(x) diyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, biz cezaevleriyle
ilgili sorunları Sayın Adalet Bakanına defalarca
yazılı soru önergeleriyle götürdük, doğru dürüst cevap
vermediler. Peki, o zaman makamınızda sizi ziyaret ederek birebir
Belki ulaşmamıştır. İki yıl öncesinde
Bakanlıkta Sayın Abdulhamit Gülü ziyaret ettim ve sorunları
ayrıntılı bir şekilde anlattım. Cezaevinde ölen hasta
mahpuslar, hamile kadınlar; ayrıntılı bir şekilde
anlattım. Ben sorunlara bir çözüm beklerken Sayın Bakan bana unutamayacağım
bir cevap verdi, her şeyi ortaya koyan bir cevaptı bu: Ömer Bey, sen
cezaevlerini beş yıldızlı otel mi sanıyorsun? Ben
inanılmaz ihlaller anlatıyorum, kendisi bana bunu söylüyor. Peki, o
zaman biz kendisine o beş yıldızlı otellerden bazı örnekler
verelim. Bakın, dün burada anlatmıştım Muhammed Ali
Taşı, bugün savcı açıklama yaptı. Anneyle ve avukatla
saatlerce konuşan birisi olarak savcının yeni bir yalanıyla
karşılaştım. Bunlar araştırılmıyor
arkadaşlar.
Bakın, başka ne
araştırılmıyor? Biz savcı yalanı diye niye
rahatlıkla söylüyoruz? Bakın, size bir fotoğraf, daha önceden de
göstermiştim; skandal bir fotoğraftı bu, tüm Türkiye bu
fotoğrafı konuşmuştu. Gümüşhane Cezaevinden Mustafa
Kabakçıoğlu karantina hücresinde tek başına, plastik beyaz
bir hücrede ölüsü bulunmuştu. Biz bunu Gümüşhane
Savcılığına sormuştuk, kırk sekiz gün
açıklama yapmamıştı. Bu fotoğraf ortaya
çıktığında yalan yanlış bir açıklama
yapmıştı. Arkadaşlar, açıklamasına Adalet
Bakanı da inanmamıştı. 2 müfettiş görevlendirdi ama o
da -aradan üç buçuk ay geçti ölümün üzerinden- hâlen bir açıklama
yapmıyor. Bakanın yüzüne iki defa söyledim, üçüncü defa da burada
söylüyorum, hâlâ bir açıklama yapmıyor.
Bakın, bitmedi; Keskin Cezaevinden Hüsamettin
Uğur, yine aynı savcı ve yönetim yalanları. Kızı
göndermiş bana: 17 Şubat tarihinde talebi olmamasına
rağmen baş memur görüşmesine çağrılıyor, mevcut 4
gardiyan tarafından bir saat boyunca dövülüyor, tehdit ediliyor; yere
yıkılan, hâli kalmayan babamı bıraktıklarında
baş gardiyan Buradan cesedin çıkacak. diyor. Ben bunun için
yazılı soru önergesi verdim, verdiğimin ertesi günü cezaevi tüm
kamera görüntülerini silmiş. O yüzden bir cevap gelmiyor.
Bitmedi, bakın, Balıkesir Kepsut Cezaevi
size söylemiştim- oradan gelen bir mektubu okuyayım, inanılmaz
bir mektup, dikkatle dinleyin: 45 kişiyiz, lağım
tıkanıyor, ortalık pislik, sular kesik, fare çok.
Koğuşta 25 fare öldürdük, infaz koruma memurlarına bunu
söyleyince bizimle dalga geçerek diyorlar ki: Niye öldürüyorsunuz? Besleyin.
Doktor yok, hastalık inleyerek geçiyor, herkese bulaşıyor;
yemekler kötü, çıldırmak üzereyiz. Ben bunu kamuoyuna deklare ettim,
sonra ne oldu biliyor musunuz? Bana mektup gönderen Harun Çümenin mektup
gönderme hakkı kısıtlandı cezaevi tarafından.
Yargı reformu yapacak Adalet Bakanlığının
cezaevlerindeki hâli bu arkadaşlar.
Yine, bakın, Kayseride Ferhat Demirbaş,
bir Kürt mahpus bana mektup göndermiş, ertesi gün disiplin cezası;
bir daha mektup gönderemiyor, görüşler yasak.
Aslıhan Gençay, bir gazeteci. Bakın, Sivas
Cezaevine girerken -açık cezaevine giriyordu- çıplak aramaya maruz
kaldı, reddetti, bunun üzerine kapalı cezaevine gönderildi ve
hakaretlere uğradı, itiraz etti, itirazı da kabul edilmedi.
Bitmedi ama bu çıplak arama meseleleri. Uşak Emniyet Müdürlüğünde
ne oldu biliyor musunuz? 30 üniversite öğrencisi genç kadın
çıplak aramaya maruz tutuldu. Açık söyleyeyim, emniyette Külotunuzu
çıkarın, oturun kalkın bakalım. dendi ve
yaptırdılar, yazıklar olsun!
Bitmedi, bakın, devam ediyoruz; şu anda
Diyarbakır Barosunun web sitesine bakın, dünkü açıklaması
var. Mehmet Sıddık Meşe
Bu dün Diyarbakırda
yaşandı, falakaya çekmişler, her tarafı mosmor durumda,
kremlerle gidermeye çalışmışlar. Bir haftadır adli
rapor alınmıyor, bir haftadır mahpusun ifadesi alınmıyor
ve Diyarbakır Barosu açıklama yaptı, hiç kimse bir açıklama
yapmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
Bakın, Türkiye böyle bir yer arkadaşlar.
Bakın, şunu gösteriyorum, Anayasa
Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslanın da arasında olduğu
İfade Özgürlüğü kitabı Diyarbakır Cezaevine
alınmadı, biliyor musunuz? 2006 yılında çözüm süreci
sırasında el üstünde tutulan bir kitaptı, 2020de terörist
kitabı oldu. Gerekçeye baktım, cezaevi gözlem kurulu diyor ki: Bu
terörist bir kitaptır, yasalara göre de terörist kitaplar cezaevine
giremez. Ee, o zaman 2010da nasıl terörist kitabı değildi?
Şu saçmalığa bakın!
Bakın, arkadaşlar, cezaevlerinde yüzlerce
çocuk var, çocuk; görün bunları. Bu Şakran Cezaevinden bir
fotoğraf, 13 anne var ve bir koğuşta 12 çocuk var. Bitmedi
Yüzlerce anne bu durumda bakın, o annelerden birisinin mesajı 311
gündür mahpusum, kızımı 2 defa gördüm, çok ağlıyordu,
camın arkasından beni görüyor ama dokunamıyordu, ikimizin de
psikolojisi bozuldu, üç buçuk yaşındaki kızıma psikiyatri
ilaçları başlanmış; yemiyormuş, çok çaresiz ve
acılıyım. diyor, Hülya Bayden.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İşte boynu bükük bıraktığınız çocuklar,
iktidarınızın çocukları bunlar. Yine, son olarak
bakın, şunu da göstermek isterim, Aydın Mahkemesinin skandal bir
kararıdır. Şu yirmi sekiz yaşındaki genç kız
yüzde 96 engellidir ve
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu,
teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
mahkeme ona 6-3 terör örgütü üyeliğinden ceza vermiş. Bu kız
diyor ki: Ben işimi yapacak durumda değilim, ben nasıl terör
örgütü üyesi olurum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu,
teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla)
İşte böyle skandallarla dolu bir Bakanlık var. Adalet yerini
bulmadı ve kıyamet koptu diyorum Sayın Bakana. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Necdet İpekyüz,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında bu bütçe görüşmelerinde bütün
arkadaşlarımız kürsüye çıkarken bizler için onur olan,
seçilmişlerimiz olan, bütün kurullarda her zaman halkın kalbinde yer
tutan, bütün cezaevindeki arkadaşlarımıza
selamlarımızı iletiyoruz ve bilsinler ki atananlar onların
yerini doldurmayacak, önümüz aydınlıktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
Burada, yarın İnsan Hakları Günü de
konuşulacak, birçok kesim reformdan, insan haklarından da söz edecek
ve yeri geldiğinde
Bu, Gaziosmanpaşada bir oyun vardı, Kürtçe
olduğu için yasaklanmıştı; oyunun ismi Berû idi, Utanmaz
ve Yüzsüz idi.
Şimdi, dün akşam bütün Türkiyede herkes
ırkçılıkla ilgili bir kınama yaptı, gerçekten de
kınamak lazım. Ama arkadaşlar, dün yaşanan
ırkçılığın, gerçekten,
ayrımcılığın ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz.
Yaşamımızın her yerinde bunun mücadelesini sürdürdük çünkü
biz insandan yanayız, insanları savunuruz. Hiçbir şeye gerek
yok, Amedsporla ilgili bir şey söylendiğinde kıyamet kopuyor,
işte buna
(x) denir,
(x) denir. Bunlar
Gerçekten bir
şeye karşıysanız her zaman karşı olmanız
lazım. İnsan haklarını da sadece günü geldiğinde
değil, kendinize ait değil, bütün insanlar için savunmanız lazım.
Şimdi bütçeyle ilgili konuşacağım,
arkadaşlarımız daha çok adalet konusunda konuşmaya
çalıştı.
Arkadaşlar, bir ülkedeki bütçe
açıklanırken normalde bütçede -sabah da birkaç oturumcu söyledi,
bizim arkadaşlarımız sürekli söylüyor- demokrasiden,
özgürlükten, şeffaflıktan, eşitlikten siz söz etmediğiniz
sürece bir şeyleri saklıyorsunuz, bir şeyleri yerinde
götürmüyorsunuz. O bütçe halkın bütçesi olmaz ama birilerinin bütçesi
olur. Siz işçiden, memurdan, ataması yapılmayan
öğretmenden, emeklilikte yaşa takılanlardan, işsizden,
kadından, öğrenciden söz etmiyorsanız tercihlerinizi
başkalarından yana koyuyorsunuz. Ne yaptık biz? Biz Türkçe ve
Kürtçe bir broşür bastık, dedik ki: Bu bütçe halkın bütçesi
değil. Ne dedik? Sarayın, savaşın, sermayenin
bütçesidir. Birazdan açıklayacağım bunları.
Şimdi, arkadaşlar, eşitlik
olmadığı gibi bu bütçede
Maliye Bakanlığına
baktığımızda büyük bir parası var ama Maliye
Bakanlığının normalde yapması gereken, bu parayı
adil, herkese dağıtması lazım, eşit olması
lazım ama her zaman bir kılıf bulunur Türkiyede, şu anda
da bir krizden söz ediliyor. Neydi bu kriz? Pandemi ama biz biliyoruz ki sadece
pandemi değil ki; toplumsal kriz var, siyasal kriz var, sosyal kriz var,
politik bir kriz var ve bu krizlerden çıkış yolu da aslında
belli ama bu tercih edilmiyor.
Şimdi, Türkiye'deki duruma biraz önce
baktım, kaç gündür asgari ücret konuşuluyor. Arkadaşlar,
Türkiye'deki asgari ücretli sayısı ne kadar, biliyor muyuz?
Bilmiyoruz, hiçbir kurum cevap vermiyor, uzun bir süredir cevap vermiyor ama en
son, bildiğimiz, 10 milyona yakın bir asgari ücretli sayısı
var. Ya, bunların açlık sınırının altında
olup olmaması tartışılıyor, biz parti olarak 4 bin
lira öneriyoruz, kaynak da bellidir. Hiçbir artış yapılmayacak,
az bir para artışı yapılacak, tekrar açlığa
mahkûm edilecek, tercih çünkü ona yönelik ama hiçbir kimse Biz asgari
ücretlinin sayısını nasıl düşürebiliriz. diye
düşünmüyor. Diğer bir sayı, 8 milyona yakın emekli var.
Diğer bir sayı arkadaşlar -geçmişte yeşil kartlı
deniyordu- genel sağlık sigortasını ödemeyen 10 milyon
kişi var. Toplam 38 milyon kişi. İşte, bu bütçede 38 milyon
kişi yok ve bunun içine esnafı, zor durumda kalanı, kimseyi
katmasak durum ne kadar vahim. Peki, siz ne yapıyorsunuz? IMFnin borcunu
bitirdik! Arkadaşlar, bu bütçenin yarısı borca gidiyor.
Yarısı borca gittiği gibi, gidip tefeciden, tefeciden, para
alınıyor. İnanın, bir esnaf, bir aile, bir vatandaş,
ailesini yöneten biri, bütçesi olan bir kuruma sizleri yönetici olarak atasa
ikinci günü işinize son verir.
Yüzde 6-6,5 dolar üzerinden faizle para
getiriyorsunuz. Hani siz faize karşıydınız? Hani faiz
haramdı? Yüzde 6... Normalde yüzde 6 kime faiz verilir, biliyor musunuz,
döviz üzerinden? Artık çaresiz kalana, güvencesiz olana verilir. Normalde
eksi faize düşmüş, piyasalarda artık faiz diye bir şey
konuşulmuyor dünyada. Böyle konuşuyorsunuz ama bunun gerekçesi nedir?
Çünkü size güvenmiyorlar; çünkü bu ülkede demokrasi, özgürlük, eşitlik
olmadığı için bir sorun yaşanıyor.
Bir diğeri: Ya, arkadaşlar, şimdi
biz, Plan ve Bütçede, Komisyonda oturuyorduk, Sayın
Başkanımız Lütfi Elvan oradaydı, biz diyorduk ki Maliye
Bakanı gelecek. Bir hafta sonra Sayın Bakan orada oturdu, damat yok.
Ama ne diyordu? 400 milyar biz pandemi sürecinde yardım ettik, 400 milyar.
Arkadaşlar, bu pandemi döneminde yapılan yardım ne biliyor
musunuz, sizin rakamlarınızla? 5 milyon 200 bin aileye bir ay boyunca
bin lira para vermişsiniz. Karşılığı ne? 5 milyar
200 milyon. 400 milyar
Peki, bu 395 milyar nerede? Kime gitti?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul)
Kredi verdi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Ya, gerçekten, bu
insanlara gitmedi, gerçeği biliyoruz işte, dediği gibi.
Başkalarına gitti, vatandaşa, yurttaşa gitmedi. Ama sizin
tercihiniz farklı. Ne yapıyorsunuz? Yardım ediyoruz. Ne
yapıyorsunuz? Ücretsiz kısa zamanlı çalışması
ayarlıyoruz, ücretsiz izin desteği veriyoruz. Ya, verdiğiniz
nedir biliyor musunuz? Bu verdiğiniz paraların çoğunu da
İşsizlik Fonu'ndan veriyorsunuz, işçinin alın terinden
topladığı, kendisi işsiz kaldığında çare
bulacak, derdine derman olacak paraya göz diktiniz ya. Yeri geldiğinde de
Yetimin hakkını yemeyiz. bunu dersiniz. Ya, İşsizlik
Fonu'ndaki paraya göz diktiniz ve bunu da çok güzel örtüyorsunuz. Nasıl
örtüyorsunuz? Biz, işçilere destek oluyoruz, işveren onlara istihdam
yaratacak, işveren onlara destek çıkacak, eğitim
Ama bunu
yapmayın ya. Ve sonra ne yapıyorsunuz? Transferle ilgili
konuşuyorsunuz, borçlanmayla ilgili konuşuyorsunuz ama normalde
zengine gelince, sermayeye gelince kepçeyle veriyorsunuz; inanın, yoksula,
ihtiyacı olana çay kaşığıyla vermeye razı
değilsiniz.
(x)
vermeye razısınız yani Kürtçe
(x)
diyorlar ya. (HDP sıralarından alkışlar) Bunu kabul etmeyin
ya, olmaz ya!
Şimdi ben size söyleyeyim: Ne
yapıyorsunuz? Günlük 39 lira; arkadaşlar, günlük 39 lira, günlük 39
lira; evinde oturacak, kirasını verecek, elektrik parasını
verecek, su parasını verecek, doğal gaz parasını
verecek, temel besinleri alacak, çocukları tabletin başında
oturacak, televizyonun başında oturacak -az önce
arkadaşımız söyledi- bu, adını saydığım
kurumların da vergisinin vergisini alacaksınız. Ekmekten 3 vergi
alacaksınız, elektrikten 3 vergi alacaksınız, internetten 3
vergi alacaksınız, doğal. Şimdi yetmiyormuş, bugün bir
karar daha çıktı, elektrik şirketlerinin teşriflerini,
yaptıkları ağırlamaları da bizler ödeyeceğiz,
yoksullar ödeyecek. Peki, ne yapıyoruz bu 39 lirayı? Arkadaşlar,
şu nedir? Maske, değil mi? Gece gündüz bütün televizyonlarda herkes
diyor ki Maske takın. Değil mi? Ve 4 kez deniyor. Arkadaşlar
yattan vergi almıyorsunuz, ÖTV almıyorsunuz, elmastan
almıyorsunuz, pırlantadan almıyorsunuz, bundan KDV
alıyorsunuz ya! Ya bu kadar vicdansızlık olur mu yahu, bu kadar
vicdansızlık olur mu ya? (HDP sıralarından
alkışlar) Yani fişi bende ya. Şimdi Batmanlı, Siirtli,
Rizeli, Afyonlu size ne diyecek yahu? Yüzde 8, yüzde 8
Yata binenden, elmas
alandan, pırlanta alandan vergi almayacaksın, Her gün maske tak.
diyeceksin, sonra diyeceksin ki Yüzde 8 vergi verin. Ya, pandemiyle o zaman
bizler mücadele ediyoruz, yoksullar mücadele ediyor. Ya, bu inandırıcı
değil, inandırıcı olsanız bu aklınıza
gelirdi ama sizin aklınıza gelen ne? Bu maskeyi takmayanlara ceza
vermektir. Sokağa çıkan, gidin, denetim yapın; maske
takmadı, ceza. Sonra da gazetelere manşet: Şu kadar ceza
kesildi. Önemli olan Yurt dışına işte biz yardım
ettik, şu kadar maske gönderdik, şunu yaptık
Ya, siz kendi
vatandaşınıza maske veremiyorsunuz ya, verdiğiniz maskeden
de KDV alıyorsunuz. Bunu kimse kabul edemez, inandırıcı
gelmez.
Şimdi arkadaşlar bir diğer konu:
Türkiyedeki -zaten İstatistik Kurumuyla ilgili
konuşacağız- istatistik kurumlarına, hiçbir veriye güven
kalmadı, hiçbir veriye. Bu güvensizlikle beraber, şimdi Türkiyede 8
milyon kişi genel sağlık sigortasını ödeyemiyor, 8
milyon kişi. Türkiye sigortalı istatistiklerine göre, 2020
Ağustos ayında
Bu illeri sayayım mı size: Ağrı,
Urfa, Muş, Şırnak, Hakkâri, Iğdır, Van, Bitlis,
Diyarbakır, Siirt, Mardin, Kars, Adıyaman, Batman, Bingöl. Ya, biz
iller dediğimizde kıyamet kopuyor, Kürt illeri dediğimizde
kıyamet kopuyor, bölge dediğimizde kıyamet kopuyor, ora
dediğimizde kıyamet
kopuyor. Ha, Türkiyede bir şeyler yapmışsınız,
yapmışsınız ama Türkiyedeki makası
kapatamamışsınız, Türkiyedeki tercihlerinizi
yapmamışsınız; yüzleşmek istemiyorsunuz, görmek
istemiyorsunuz. Bunu ben söylemiyorum, kurumlar söylüyor. Bu rakamların 10
katı belki de daha gerçekçidir.
Şimdi, bakın, işsizlik oranı
2019 yılında Türkiyedeki işsizlik oranı en yüksek bölge
Arkadaşlar, niçin bölge diyorum biliyor musunuz? TÜİK hiçbir ili
açıklamıyor GAP illeri diyor, bölge illeri diyor, Antep ile
Şırnakı yan yana koyuyor. Ya, bu kabul edilir mi? Siz veriyi ne
yaparsanız yapın, Şırnakta, Batmanda, Mardinde
yaşayan bunu biliyor. Nedir? Batman, Mardin, Siirt, Şırnak yüzde
30la en fazla işsizliğin olduğu yer. 2ncisi neresi, 2nci
bölge? Van, Muş, Bitlis, Hakkâri. Bunlar, TÜİKin verileri.
Başka? Türkiye genelinde iş gücüne
katılma: Yüzde 53; Mardin, Batman, Siirt, Şırnak; bölge
Arkadaşlar, bunlar kayyum haritası
değil ha, aynı illeri saymıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Mardin, Batman, Siirt, Şırnak; istihdam
oranı yüzde 45.
Kişi başına gayrisafi millî
hasıla: Ağrı -hep Ağrıdan söz ediyor, Ekrem Bey
burada mı bilmiyorum- en yüksek.
Şimdi, arkadaşlar, burada kalkıp
popüler Şunu yaptık, bunu yaptık. demekle olmuyor;
vatandaş pazara giderken, sokakta bunu bire bir yaşıyor. Bir de
sayın TÜİK üyesi diyor ki: Biz bunları nasıl
yapıyoruz? Bazı bu işsizlik rakamlarını kamufle etmek
için diyoruz ki: Avrupa Birliğinin tavsiye kararlarına uyum. Ya,
(x) (HDP sıralarından
alkışlar) Ya, Demirtaşa, Kavalaya, başka şeylere
gelince Avrupa Birliği aklınıza gelmiyor da burada mı
aklınıza geliyor? Buradan çıkın, gerçeklerle yüzleşin.
Bunu yapmadığınız zaman gerçekten
(xx) aklınıza gelsin.
Şimdi, bunun dışında neler
söyleyelim? Ya, yakın tarihimizin kısa özetine
baktığınızda bölgenin sorunları sadece bunlar
değil. Çünkü bölgenin sorunlarıyla siz yüzleşmediğinizde
gerçek kalkınmayı ne Türkiyede
Ve hiçbir zaman olabileceğimiz
yere gelmezsiniz, gelemezsiniz. Hukuksuz tutuklamalarla, mücadele etmekle,
kayyum atamalarla bu iş çözülmez; denendi, yapılmadı; ekonomik
kalkınma da olmaz. Makası kapatmak lazım, Türkiyede
dezavantajlı kesimlerden yana olmak lazım, sermaye sizi bir yere
götürmez. Sermaye her zaman cebine bakar ama gerçek yurttaşlar bu ülkenin
barışını, adaletini, her şeyini sağlar. Bunu
yapmadığınız zaman gerçekten eşitsizlikler daha da
derinleşir.
Bir diğeri; ya, arkadaşlar, bu kadar
vergiyle ilgileniyorsunuz
Türkiyede bir de barış kelimesini
imarda kullanıyorsunuz, bütün işlemsiz, olmaması gereken her
yerde kullanıyorsunuz, şimdi de varlık barışı
diyorsunuz. Para getir yurt içinden, yurt dışından, ben senden
vergi almayacağım, hesabını sormayacağım, ne
yapıyorsan yap. Ya, bunun bir de rakamını bütçeye
katıyorsunuz. diyor, bunlar gelecek bize katkı sunacak. Ama
vatandaş maske alırken, ekmek alırken, su alırken vergi
verecek, bu mu sizin vicdanınız? Bunu geçin, bundan vazgeçin çünkü
gözünüz para dışında bir şey görmüyor. (HDP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, arkadaşlar, bir diğeri; bu,
sizin yaptığınız şeyleri de
arkadaşlarımız dile getirdi. Çiftçiler
Ya, çiftçi artık
kendi ürününü satamadığı gibi
Siz destek diyorsunuz ya destek,
2021 bütçesinde destek ne kadar biliyor musunuz? 787 milyon azalıyor. Ama
çiftçiyi biliyorum; mazot artıyor, gübre artıyor, ilaç artıyor,
ürün parası düşüyor. 787 milyon düşürmüşsünüz 2021
bütçesinde. Böyle bir şey olur mu? Siz köylüden mi, çiftçiden mi yani
alacaksınız? Ama siz başkalarına 9 milyar af getirebiliyorsunuz,
200 milyar af getirelim diyorsunuz ve ismini de koyuyorsunuz ki
Barış, yapılandırma. Ya, barış, bu toplumun su
gibi ihtiyacıdır, onu görmüyorsunuz ama sermayenin dediklerine
kamuflaj buluyorsunuz.
Arkadaşlar, kriz inkâr edilmez ama krizden de
çıkış yolları çok bellidir. Bunun için de sizin gözünüzün
yoksula, işçiye, emekçiye, köylüye, kadına, öğrenciye yani büyük
çoğunluğa dönmesi lazım, yüzde 99a dönmesi lazım. Yüzde
1e baktığınız zaman hiçbir yere gidemezsiniz.
İnanın bugünler bitecek ve yarın öbür gün insanların
karşısına çıktığınızda siz hiç kimseye
bunun hesabını veremeyeceksiniz. Neymiş? IMFye borcumuzu
ödemişsiniz. Ya, arkadaşlar IMFye borcumuzu ödedik diyorsunuz, torunlarımıza
borç bırakıyorsunuz ya, torunlarımıza.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
On sekiz yıldır bu neoliberal politikalar,
sağlığında da tarımında da fabrikasında da
köyünde de mahallesinde de tükendi ve bunu bütün anketler gösteriyor, bütün her
şey gösteriyor ama siz bunu hâlâ yapamıyorsunuz.
Arkadaşlar, bütçeyle ilgili konuşulacak
çok şey var ama hemen toparlayayım. Bir de Kamu İhale Kurumu
Onu söylemeden geçemeyeceğim, Kamu İhale Kurumunun ismini
değiştirmek lazım; afet ve salgınlardan sorumlu kurum,
rasathane gibi. Ya, arkadaşlar, Türkiyede son yıllarda bütün
ihaleler 21/b salgın ve afet durumunda pazarlık usulüyle yapılan
ihaleler... Yani hiç mi insan denetlemez ya! Beş, beş diyoruz ya, 12
milyar pazarlık usulüyle verilmiş ya, afet ve salgın. Ya, bu
kurum madem bunu biliyorsa peki, bu depremde olanlar, bu salgında
olanlar... Bu maskenin KDVsini alanlar ne diyecek? Sizin tercihleriniz
işte bundan yana.
Siz öyle bir duruma geldiniz ki arkadaşlar,
istikrarı sağlayamıyorsunuz ve bunun gerekçesi
Cumhurbaşkanlığı rejimi, sistemi dediniz, gerekçesi odur.
Hepinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına son konuşmacı Sayın Tulay Hatımoğulları
Oruç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizi ekran
başında izleyen değerli halklarımıza
saygılarımı iletiyorum ve cezaevlerinde rehin olarak tutulmuş
olan Eş Genel Başkanlarımız sevgili Figen Yüksekdağ ve
Selahattin Demirtaş şahsında, cezaevinde bulunan bütün siyasi
tutuklulara, siyasi esirlere, gazetecilere, aydınlara, yazarlara ve
düşüncelerinden dolayı cezaevinde bulunan tüm insanlara buradan
sevgilerimizi ve selamlarımızı iletmek istiyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
İnsan savaş gibi
inanmadığı bir şey için acı çekeceğine,
barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi
değil midir? Savaş için hiç direnmeden verdiğimiz kurbanları
barış için de vermeye hazır olmalıyız. demiş
bilim insanı Albert Einstein; ne güzel demiş, değil mi? Ama biz
bunları yapmıyoruz işte.
Savunma şüphesiz ki çok önemli bir şey ve
savunma dediğimiz, her canlının bilinçli ya da bilinçsiz,
refleksif olarak da olsa geliştirdiği bir mekanizmadır ve
elbette her varlık bir öz savunma geliştirir; bu, doğanın
kanunudur. Ama doğanın kanunu olmayan ne biliyor musunuz?
İktidar için verilen savaşlar, güçlünün zayıfı ezmek için
verdiği savaşlar; işte bunlar doğanın kanunu
değildir ve bunları hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve
Einsteinın dediği gibi barış demeye devam edeceğiz.
Evet, dünya ölçeğinde silahlanmanın
arttığına, nükleer silahlanmanın arttığına
dair tespitler var. Bu tespitleri bilen bir yerden yapacağım
konuşmamı ve bizler burada Plan ve Bütçe Komisyonunda, yine, Millî
Savunma Bakanlığıyla ilgili yaptığımız
görüşmelerde ifade ettik: Bütün Bakanlıklar burada bir beka
anlattı bize ve hiçbir şekilde gerçekten ne sorulan sorulara ne
esaslı meselelere dair bir değinmede bulunmadılar.
Bakın, diyorsunuz ki: Dünyada bu kadar ciddi
gelişmeler varken savunmaya bütçe ayırmayalım da ne
yapalım? Yedi düvel silaha yatırım yaparken bizim elimiz armut
mu toplasın, ne yapalım? Bugün, benim bildiğim geleneksel
burjuva devlet aklı çoklu çalışır ama AKPnin aklı tek
tarafa çalışıyor: Ölü doğan tek adam rejimini ayakta tutmak
ve yandaşın kasasını doyurmaya dönük çalışmak;
başka hiçbir şeye çalışmıyor.
Başlarken de ifade ettim, savunma olmalı
elbette ama Türkiyenin her sorununu konuştuğumuzda, şimdi bütçeyi
konuşurken olduğu gibi terör güvenlik beka sorunu
Dış mihraklar faizleri yükseltti. gibi söylemlerle ülkenin
geldiği nokta şimdi açlık ve sefalettir. Bakın, az önce
iktidar partisi kendi konuşmalarını yaparken 16
konuşmacının neredeyse tamamı HDPyi hedef alan
konuşmalar yaptı. Bunu niye yapıyorlar biliyor musunuz? Terör,
terör diyerek, başka şeyler söyleyerek bütçe
açıklarının, artan işsizliğin ve yoksulluğun
üstünü örtmek için bunu kullanıyorsunuz. (HDP sıralarından
alkışlar) Ama artık halk size, toplum size inanmıyor,
bundan da emin olabilirsiniz.
Bakın, Millî Savunma
Bakanlığının bütçesi 2021 yılında bir önceki
seneye göre yüzde 12lik bir artış göstermiş, burada birçok
Bakanlığın önüne geçmiş durumdadır Millî Savunma Bakanlığının
bütçesi. Savunma faaliyetleri Türkiyede ekonomik kaynakların en büyük
tüketicisi hâline gelmiş durumdadır. İçeride ve
dışarıda izlenen yayılmacı, çatışmacı,
yedi düvelle kavgalı olan siyasetten dolayı emin olun ki ekonomik
maliyeti de yüksek oluyor bu savunmanın, güvenlik maliyeti de yüksek ama
ülkenin güvenliği artmıyor. Bakın, birkaç örnekle aslında
komşularımızla yürüttüğümüz kavgalar ve
tartışmalarla sınırlarımızı ne kadar güvensiz
bir hâle getirdiğinizi bugün gerçekten bütün Türkiye halkları ve
dünya kamuoyu izlemektedir. Mesela Libyada -daha önce çok bahsettik- Deniz
Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Güvenlik
Askerî İş Birliği Anlaşmaları imzalandı ve
şimdi, Türkiye, gerçekten Libyada sahada falan yok, masada zaten hiç yok.
Mısır, Fas, Tunusta çok sayıda toplantı ve konferans
gerçekleşiyor, bunların hiçbirinde Türkiye muhatap değil.
Bakın, Türkiye'nin en fazla güvendiği Serrac Hükûmetinin
İçişleri Bakanı Mısır ve Fransayla görüştü. Siz
bunu uyardınız ama bu uyarının bir anlamı yok ki çünkü
gerçekten, burada, kendi müttefikiniz bile artık başka ülkelerle
görüşmeye başlamış durumda.
Doğu Akdenizde izlenen yanlış
siyasetin sonuçlarında neler yaşandı? Akdenizle
kıyıdaş olan ülkelerle çok büyük bir düşmanlık, masada
olmayan bir Türkiye; Kıbrıs sorunu yeniden kaşındı;
Suriyeden devşirilen Selefist savaşçılar Libyaya
taşındı ve bu uluslararası ölçekte hukuka aykırı
ve Türkiye'nin yargılanabileceği konulardan biri; Türkiyeyi buraya
siz sürüklediniz. Yalnız bu değil, bu savaşların maliyeti
Türkiye'nin üstüne kaldı. Yani bugün Libyaya, zaman zaman Azerbaycana da
gönderildiği iddia edilen bu savaşçıların maliyetini bir
dönem Körfez ülkeleriyle paylaşırken şimdi bütün maliyet
Türkiye'nin yani 83 milyon vatandaşın cebinden çıkmaktadır.
Vatandaşların vergileriyle yani bizim vergilerimizle Selefist
cihadist çeteleri sizler besliyorsunuz.
Bakın, 10-11 Aralıkta Avrupa Birliği
Türkiye'ye, başta ekonomik olmak üzere, bazı
yaptırımları gündemine almış. İşte yine
Türkiyeyi bu hâle getiren sizsiniz.
Sizler dediniz ki: Diplomasi, yumuşak güç,
diyalog kullanıyoruz. Ama gerçeğe baktığımızda
bunları tamamen tüketmiş durumdasınız. Dış
siyasette ne diplomasi kaldı ne yumuşak güç kaldı ne de diyalog
kaldı. Kendinizi firavun zannettiniz, gerçekten bir güç zehirlenmesi
yaşayarak aklını yitirmiş gibi ülkeyi uçurumdan
aşağıya yuvarlamış durumdasınız.
Suriyede durum çok farklı değil;
Afrinde, İdlibde yaşananlar ortadadır. Fırat Kalkanı
Harekâtı, Zeytin Dalı, Pençe Harekâtı, Barış
Pınarı Harekâtı, dediniz de dediniz. İdlibde 40 asker
öldü. Bu harekâtlar neden yapıldı? İdlibde 40 asker neden öldü?
Yoksul halkın çocukları neden İdlibde öldü? Şu an
Suriyedeki kazanımınız nedir? Bakın, siz Türkiye'ye 911
kilometrelik güvensiz bir alan inşa ettiniz. Türkiye'ye hediyeniz bu. Irak'ta
kapsamlı bir operasyona hazırlanıyorsunuz. Azerbaycanda durum
ortada. Azerbaycanın kazananı Rusya. dedik, bir kere daha diyoruz.
Ve yine Azerbaycanda girilen çizgi, Kafkasyanın kaosunun içine
sürüklenmeyle eş değer bir şekilde gitmektedir.
Bakın, şunu açıklıkla ifade
ediyoruz: Doğu Akdenizdeki rezervlerden, Türkiye, hakkı olanı
elbette almalıdır ama izlediği bu yöntemlerle o kadar
haksız konuma düştü ki dünya kamuoyunda; işte, ülkeyi getirdiğiniz
hâl böyle.
Evet, Türkiye'de AKP iktidara geldiğinde -bütün
Türkiye kamuoyu biliyor ki- inşaat, altyapı ve finans üçgeninde
debelendi durdu. Buraları tüketti, enerji ve savunma sanayisine şimdi
yüklendi. Doğu Akdenizi köpürtmenin nedenlerinden biri enerji, biri de
silah satmak, bunu unutmayalım. Albayrak, Katmerciler, Bayrak Grubu yani
yerli ve millî dediğiniz silah sanayisine esasen aileviyi ve
dostaneyi eklememiz gerekiyor.
Evet, soğuk savaş sonrasında dünya
ordularında ciddi değişimler yaşandı. Türkiye'de de
bir değişim yaşanıyor ve vatandaş asker dönemi
bitiyor. İktidarın ortağı ha bire vatandaş asker
felsefesi anlatıyor ama gözünüzün önünde sözleşmeli personel
alınarak askere, vatandaş askerlik mantığı
bitirilmiş oldu.
Burada şu vurguyu da söylemek isterim:
Wagnerden etkilenmiş olacaksınız ki SADAT gibi uluslararası
savunma alanında danışmanlık ve askerî eğitim yapan
şirketler dönemi başlattınız. Ben buradan Sayın Millî
Savunma Bakanına sormak istiyorum: Libyaya yollanan savaşçıların
bu şirketle bağı var mıdır? SADAT gibi
oluşumları Millî Savunma Bakanlığı nasıl
değerlendiriyor ve görüyor? Savaşlar bu tarz güvenlik
şirketlerinin insafına bırakılabilir mi? Bu şirketler
tıpkı silah üreticileri gibi savaş çıkarmak için birebir
değil midir? Bütün bu ağın -bakın, bunun altını
özellikle çiziyorum- Cumhurbaşkanının etrafında, üretenin
de SADATının da Cumhurbaşkanı yani tek kişinin
şahsı etrafında toplanmasını nasıl görüyor ve
değerlendiriyorsunuz? Ve, tabii ki, şu vurguyu yapmak isterim: Bizler
HDP olarak her daim vicdani reddi savunmuş ve militarizmin
yaşamımızın hiçbir alanında olmasına müsaade
etmeyen, oradan temizlemek istediğimiz bir mücadele hattı içinde
olduğumuzu belirtmek isterim.
Şüpheli asker ölümlerinden de bahsetmek
istiyorum. İntihar etti, kaza kurşunu, kalp krizi vesaire
En
çarpıcı örneklerden biri -ki ailesi teşhir ettiği için
ortaya çıktı bu- Jandarma Er Osman Özçalımlının
yaşadığı durum. Kaymakam ile Adli Tıp Kurumu
arasında geldi gitti bu olay. Biri Kalp krizi. dedi, biri 3üncü kattan
atladı, intihar etti." dedi. Burada, elbette sürem yetmeyeceği
için, o kadar çok örnek var ki bu son zamanlarda artan asker
intiharlarından... Bununla ilgili de mutlaka TSKnin ciddi bir
soruşturma yürütmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Evet, değerli yurttaşlarımız,
değerli milletvekilleri; Kürt sorunundan çok bahsediyoruz bu kürsüden ve
tabii ki bahsedeceğiz. Kürt sorunu kadim bir sorun ve sadece yakın
tarih için, 1984ten bugüne kadar yani 2021 yılına kadar, bütçeyle
ilgili bir kıyas yapmak istiyorum; aynı zamanda, Kürt sorununun
inkârının bu ülkeye yarattığı maliyetten
bahsedeceğim. Millî Savunma Bakanlığı başta olmak
üzere Türkiye devletinin iç ve dış siyasetindeki bu
çetrefilliğin de en büyük sebebi bu ve 911 kilometrelik sınırımızın
güvensiz olma sebebi de bu. Hatta ve hatta IŞİD, El Kaide, El Nusra
gibi örgütleri ve uzantılarını sınır komşumuz
kabul edip, ileride neler olacağının hesabını
yapmaktan dahi uzak bir anlayışla bugünü örgütleyen,
yarının Türkiyesini düşünmeyen bir anlayışla bu
sorunu yönetmeye çalışıyorsunuz ama yönetemiyorsunuz.
Bakın, sadece 2013teki barış süreci deneyiminden bahsetmek
isterim. Bu süreçte Millî Savunma Bakanlığı 2,13 milyar, 2014te
de 1,4 milyar bütçesini arttırdı. Neden biliyor musunuz? Çünkü jetler
uçmadı, helikopterler uçmadı, mermiler havada uçuşmadı ve
şu iyi bilinmeli ki pazarda soğanın fiyatından bahseden
kadına Merminin fiyatını biliyor musunuz? derken, aslında
Cumhurbaşkanı bizzat itiraf etti. Kürt sorununu
barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmediğimiz için ülke
ekonomisine yani yediğimiz soğana, içtiğimiz suya, evimizdeki
bir tabak yemeğe nasıl yansıdığını
Cumhurbaşkanı zaten kendisi itiraf etmiş oldu. (HDP
sıralarından alkışlar) AKP Genel Başkan Yardımcısı
Numan Kurtulmuş, Kürt sorununun Türkiye ekonomisine tahminî maliyet
raporunun sonuçlarını 2013te açıkladığı zaman,
tabii ki 50 bin insanın öldüğünü. de ifade etti ve şunu
söyledi: Biz tüm ailelere, Türkiye'de bulunan bütün ailelere bir ev ve bir
araba alabilirdik. dedi, bunu yeniden hatırlatmak isterim. Yine, Hava
Kurumu Üniversitesi Rektörü Profesör Ünsal Ban -şimdi ne düşünüyor
elbette bilemiyorum ama- 2013te, Kürt sorununun ülke ekonomisine
faturasıyla ilgili bir rapor hazırlamış, sadece o rapordan
bir iki örneği sizlerle paylaşmak isterim: Kürt sorunu için harcanan
parayla 117 Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, 52.500 adet 24 derslikli okul,
3.600 tane 400 yataklı tam teşekkülü eğitim ve
araştırma hastanesi yapılabileceğini belirtmiştir.
İşte, 2013teki bu iklimi tersine çeviren bir anlayış
çıktı karşımıza ve Sayın Millî Savunma
Bakanı, biz bunu Komisyonda ifade ettiğimizde -ben orada tabii ki
cevap hakkımı kullanamadığım için düzeltemedim- Bu
süreci, Gar katliamını ve Suruç katliamını PKK
yaptığı için bitirdik. dedi. Ben orada tabii ki ifade etmeye
çalıştıysam da sesimi duyuramadım, buradan duyurmak
istiyorum. O katliamları IŞİD zaten resmen üstlenmişti ve
bu süreç devam etseydi neler olurdu? Gençler ölmezdi, askerler, gerillalar
ölmezdi. Bir yandan Barış Anneleri, diğer yandan
Diyarbakırda, partimizin il binası önünde oturan anneler muradına
ererdi. Türkün, Kürtün anası ortak bir sevinç yaşardı. Bundan
daha güzel bir Türkiye manzarasını ben hayal edemiyorum.
Biz HDP olarak bu manzara için çalışmaya
devam edeceğiz. Barış sevdamız o kadar büyük ki Einsteinin
dediği gibi tıpkı Barış için mücadele edebilir,
barış için ölebiliriz. Bu bölgenin barışa ihtiyacı
var, ülkemizin barışa ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Bunun için
bizler çalışmaya devam edeceğiz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına söz talepleri karşılanmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, şahıslar
adına konuşmalara geçeceğiz ama öncesinde, buyurun Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
daha önce prensibiniz gereği partilerin sataşmasına
grupların sözleri bitince izin vermiştiniz.
BAŞKAN Doğrudur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İzin verirseniz HDP
Grubunun sataşmalarına toptan cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Ne dedi? diye sormamamın sebebi
bütün konuşmalara bir seferde cevap verildiği içindir.
Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanun Teklifinin
ikinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına konuşan
milletvekillerinin yaptıkları konuşmalarında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çıkan her kıymetli konuşmacı,
her HDP milletvekili, her konuşmasının başında Rehin
arkadaşlara selam. diye başladı.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Doğrudur.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Teknik olarak buna hukuken
böyle kanunen böyle diyebilirim
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hukuk yok, yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hukuken böyle.
BÜLENT TURAN (Devamla) -
Anayasa maddesi
okuyabilirim Türkiyede rehin yok, tutuklu var. diyebilirim. Ama sizi ikna
etme imkânım, şu an gözüktüğü gibi, olmadığı için
hiç teknik tarafa bakmıyorum, istediğinizi söyleyin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) AİHM
kararlarını dikkate almadınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) Ancak, aynı
şekilde, bu konuşmalar içerisinde -toplamından bahsediyorum-
cihadistlere destek gibi, saray bütçesi gibi, daha böyle onlarca, bu
kürsüye yakışmayan ifadelerde bulundunuz.
HÜDA KAYA (İstanbul) - Kürsüye değil,
gerçeğe yakışmayan ifadeler.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, bunlara
karşı bağırarak bir şeyler söyleyebilirim,
alkış alabilirim, sizi kızdırabilirim ama bu üslubun
siyasetin, demokrasinin ruhuna uygun olmadığını
düşünüyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Önce kendi grubuna söyle!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bütçe görüşmelerinde
bu kavgaların ne partilere ne bu ülkeye faydası
olmadığı kanaatindeyim. Aynaya bakmaya davet ediyorum sadece
Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir diğer konuşmacı eline
fotoğraflar aldı, efendim, Mazlumların yanındayız.
dedi, biz de sevindik ancak -zor değil- Engelli var, mazlum bu. diye
gösterdiği kişinin bomba yaparken ellinin koptuğunu gördük, bir
diğerinin jandarmamızı şehit ederken müebbet
aldığını gördük, bir diğerinin PKKnın üyesi
olmaktan dolayı müebbet aldığını gördük. O yüzden,
diyorum ki: Farkında mısınız? Neyin sözcüsüsünüz? Hangi
yolun yolcusunuz?
HÜDA KAYA (İstanbul) Yani hakkediyorlar
mı bunu? Zulmü hakkediyorlar mı?
BÜLENT TURAN (Devamla) - İnsanlar hangi
dünyaya kulak kabartırsa diğerine kulak kapar. diyor İsmet
Özel. O yüzden, gittiğiniz yol yol değil. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Söylediğiniz
şeyin farkında mısınız? Suça göre mi insanları
cezaevlerine
BÜLENT TURAN (Devamla) Yürüdüğünüz yer yol
değil. Partiniz dışında nasıl
algılandığınızı bir kez anlamaya
çağırıyorum sizi.
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) Hangi hakla
yaşam hakkını ihlal ediyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Gülüm, lütfen. Züleyha
Hanım
BÜLENT TURAN (Devamla) Kötü bir şey
söylemiyorum. Nasıl algılanıyorsunuz partiniz
dışında bunu söylemeye çalışıyorum.
İstediğinizi söyleyin. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
Sayın Başaran lütfen
BÜLENT TURAN (Devamla) Bakınız, biz bu
ülkede 83 milyon beraber yaşamak istiyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) İnsanlar bu ülkede intihar ediyor ya!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Kimlik siyaseti
istemiyoruz. Birinin diğerinden daha farklı
davrandığı, yaşadığı bir imkân değil,
herkese eşit olmasını istiyoruz. Siz barış deyince
sadece Kandile barış anlıyorsunuz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Hasta tutuklunun neden yargılandığına
bakılmaz, önce bunu öğren.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz barış deyince
83 milyonun barış içerisinde, kardeşlik içerisinde
yaşamasını istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hayalini kurduğunuz barış güvercinleri asla
Kandilin dağlarına gelmeyecek. O dağların üzerinde ancak
millî SİHAlarımız, millî İHAlarımız olacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, yormayın
kendinizi, istediğiniz kadar bağırın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Devamla) Son bir dakika istirham
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Verdim zaten bir dakikanızı.
Başkan, illa, ısrarla istiyorsun ama
verdim ben size ilave süre.
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın
Başkanım çok sataşma olduğu için son otuz saniye sadece.
BAŞKAN Selamlama için açayım.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Sivas
katliamında
BÜLENT TURAN (Devamla) Sayın Başkan
Sataşmadım, kızmadım. Diyorum ki: Aynaya bakın,
nasıl aldandığınızı görün. Bakınız,
yormayın kendinizi, sokağa davet edip 50den fazla insanın
ölümüne sebep olan kim varsa teröristtir bizim gözümüzde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler) Yormayın kendinizi, Öcalanın heykelini dikeceğiz.
diyen kim varsa teröristtir bizim gözümüzde. Yormayın kendinizi, PKK sizi
tükürüğünde boğar. diyen kim varsa teröristtir bizim gözümüzde. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler) Çukur kazıp da özerklik rüyası
gören kim varsa teröristtir bizim gözümüzde. Diyarbakır Annelerine selam
vermek yerine hakaret ederek geçen kim varsa teröristtir bizim gözümüzde. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Takım elbise giymek
insanları teröristlerden farklı kılmaz, dağdan farklı
kılmaz. (HDP sıralarından gürültüler) O yüzden bir daha diyorum,
aynaya bir daha bakın, nerede olduğunuzu, nasıl gözüktüğünüzü
görün diyorum. (HDP sıralarından gürültüler)
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan...
BAŞKAN Size kim sataştı Sayın
Beştaş?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bülent
Turan.
BAŞKAN Hiçbir şey söylemedi ki. (HDP
sıralarından gürültüler)
Peki, buyurun.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Toğrul, bir dakika ya.
Ne bu müdahale yani? Nedir bu müdahale?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Oraya Ne dedi?
dediniz mi? Bir şey mi dedi? Açıklama yaptı mı?
BAŞKAN - Bunu bana söylemeyin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Bağırmadım, hakaret etmedim.
BAŞKAN Hiçbir şey söylemedi. Ben
aşağıda olursam fazlasını söylerim. Beni niye
aşağıya çağırıyorsunuz?
Buyurun Sayın Beştaş.
11.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de
kızmayacağım, bağırmayacağım Sayın
Turan gibi, sadece anlatacağım.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Turan çok
sakin konuştu.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Gerçekten anlatacağım, anlatıyorum, dinleyin. Rehin olma
kavramını size yine tane tane anlatayım. Sayın
arkadaşlar CMK 100 diye bir madde var -Anayasa ilkelerini
sayamayacağım zamanım yok- orada tutukluluk nasıl olur...
Suç işlediği için, belirli kuralları vardır,
fıkraları vardır, ona göre insanlar tutuklanırlar.
Onları geçtim, sadece Demirtaş üzerinden bütün arkadaşlar için
söylüyorum: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye aleyhine ilk defa
18inci maddeden ihlal verdi. Dedi ki: Siz Selahattin Demirtaşı
siyasi sebeplerle cezaevinde tutuyorsunuz. Benim sözüm bu kadar, rehin.
Şu anda Selahattin Demirtaş da Figen Yüksekdağ da İdris
Baluken de bu nedenle rehindir. Başka ne rehin sebebi var? Bugün
Cumhurbaşkanı bir açıklama yapmış, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz Oluç cevap verdi. Ben hatırlatayım: Şöyle
bir ülke düşünün, Cumhurbaşkanı hem tarafsızlık yemini
etmiş hem bir partinin, iktidar partisinin genel başkanı.
Tarafsız olabilir mi? Olamaz. İşin tabiatına
aykırı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Anayasaya tabi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ve
Cumhurbaşkanının her sözünün yerine getirildiğini gayet iyi
biliyoruz. Yirmi yıllık, otuz yıllık dava
arkadaşlarını bıraktı. Bülent Arınç, İhsan
Arslan bunlardan sadece ikisi. Bugün yargıya bir daha talimat verdi ve
işin garip tarafı şöyle bir talimat verdi: Önünün
açılmasına izin vermeyiz. dedi. Siyaseten biz Demirtaşın
dışarı çıkıp tekrar siyaset yapmasına izin
vermeyeceğiz. dedi. Yargı da eminim bu konuda üstüne düşeni
yapar. diyor. Ya, var mı bir anayiğit hâkim, savcı
-Babayiğit demeyeceğim, demeyeceğim- çıkıp bunun
karşısında Demirtaşı bıraksın. (HDP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Tüm hâkimler
anayiğit, tüm hâkimler.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Adalet Bakanı burada. Talimat bile değil, talimat ile
emir arasında bir nüans vardır. Bu bir emirdir. İşte, bu
nedenle rehindir. Ya, Adalet Bakanlığı bütçesini
görüşüyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Adalet
Bakanı emir almaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu ülkenin
Cumhurbaşkanı adayı olmuş, yüzde 10 oy almış bir
kişiye bu şekilde talimat vermek Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine, Siz söylediniz ama ben bunu ihlal etmeye devam ediyorum...
Diğer yandan da diyor ki Avrupa Birliğiyle ilişkimiz...
Efendim, kanka oldular ya hemen, ya Avrupa Birliğini unutun ya rehine siyasetini unutun. Şimdi,
burada hatiplerimiz çok insani bir konuşma yaptı hasta mahpuslara
ilişkin. Sayın Turan, bunun hepsini inanarak söylüyorum, buna daha
çok inanıyorum: Biz, kimin hangi suçu işlediğine bakmıyoruz
-emin olun buna- ben, onların ne suç işlediğini ya da ne
iddiayla hüküm aldıklarını bilmem, sadece insancıl
hukuk....
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, tamamlayın sözünüzü, son
cümlelerinizi alayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ceza
Muhakemeleri Kanunu gereğince infaz durdurulması ihtimali varken,
tedavi edilmesi ihtimali varken 3 engellinin aynı odada tutulması
eziyet vermek, işkence etmek dışında ne demek? Devletler
intikam almazlar, iktidarlar öç almazlar. 85 yaşında
Ben ailesini
ziyaret ettim Siirtte, adam isyan ediyor, babasının 85
yaşındaki fotoğrafını kendi damına
asmış Abdulalim Kaya, diyor ki: Gelip, evde bizimle
vedalaşsın. Burada siz onların nasıl
dışarıya çıkarılacağını değil
kimin hangi suçu yaptığını
araştırmışsınız. Biz burada hukuku savunuyoruz,
adaleti savunuyoruz ve hasta mahpusların -bunu üzülerek söyleyeceğim-
göz göre göre içeride, bu şekilde ölüme terkedilmesinin başka bir
anlamı aslında cinayettir. Onların öleceğini biliyorsunuz ve
diyoruz ki: Dışarı çıksın, ailesiyle üç gün, beş
gün geçirsin. Biz bu insancıl hukuku, adaleti, hakkı savunmaya devam
edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Kayıtlara geçmesi için bir şey
söyleyeceksiniz galiba.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
derdimiz adalettir, hukuktur. Adaletten gayri bir derdimiz yoktur Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Turan konuşurken Bombacıların savunuculuğunu
yapıyor. diye benim konuşmamı kastetti. Onun için
sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Yok, gruplar adına,
sataşmadan cevabı bütün konuşmacılar adına Sayın
Başkan verdi.
Teşekkür ediyorum.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Kişisel olarak söyledi Sayın Başkan. Kişisel olarak
söyledi.
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kişisel isteyebilir o.
BAŞKAN Hayır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, kişisel olarak sataştı ama.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kişisel olarak onun gösterdiği fotoğrafa
yaptı ama.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman herkese vermek
lazım. Olur mu öyle şey!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Olur Başkanım, olur!
BAŞKAN Hayır, gösterilen
fotoğraflardaki elle ilgili olarak Bomba patladığı için
kopan bir el. dedi. Yani Onun fotoğrafı. dedi. Bunda bir
sataşma yok ki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Fotoğrafı o gösterdi.
BAŞKAN Öyle değil mi? O şekilde
değil mi o fotoğraf, doğru değil mi yani?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır, doğru olabilir yani
BAŞKAN E, doğruysa ne var, nerede burada
sataşma? (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bombacıların savunuculuğunu yapma ithamını kabul
etmiyoruz. Biz, burada, insan hakları için bir söz kurduk. Böyle bir itham
kabul edilebilir mi? Ne demek yani? Bombacıların savunuculuğu
demek mi bu resmi göstermek? Böyle bir şey olabilir mi? Bunu kabul
etmiyorum ve insan hakları için söylediğimiz her sözün
arkasındayız. Sayın Bülent Turandan da insan haklarına
uygun, adalete uygun bir konuşma yapmasını beklerdim. Suçun ne
olduğu değil, insanların ne yaşadığı
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tamam, teşekkür
ediyoruz.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
lehinde olmak üzere, Sayın Selim Yağcı.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SELİM YAĞCI (Bilecik) Sayın
Başkan, Sayın Bakanlar, çok değerli milletvekilleri; öncelikle
Gazi Meclisimizi ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2021 yılı bütçesinin milletimize,
devletimize hayırlı ve bereketli olmasını temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin
100üncü yılına girerken hazırlamış olduğumuz ve
görüşmekte olduğumuz 2021 yılı bütçesi, Yeni Ekonomik
Program çerçevesinde ülkemizi 2023 hedeflerine taşıyacak,
cumhuriyetimizin 100üncü yılında lider ülke Türkiye hedeflerine bizi
bir adım daha yaklaştıracak özellikleriyle ve program bütçe
esaslarına göre hazırlanan ilk bütçe olmasıyla ayrı bir
öneme sahiptir.
AK PARTİ olarak milletimizin teveccühü ve
desteğiyle on sekiz yıldır aziz milletimize, cennet
vatanımıza ve kutlu devletimize hizmet etmenin haklı
hazzını ve gururunu yaşıyoruz. AK PARTİ hükûmetleri
olarak geçen on sekiz yıldır milletimizin ve devletimizin önünü
açacak birçok hayırlı hizmetleri gerçekleştirdik, hayal edilen
uygulamaları milletimize ve devletimize kazandırdık. Bugün
bunları anlatmaya kalkarsak çok uzun konuşmak gerekir. Dünya ve ülke
olarak geçen on sekiz yıl süresinde çok önemli süreçleri de geride
bıraktık, öngörülmeyen birçok sorunlarla
karşılaştık, Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın riyasetinde, milletimizin desteği ve
devletimizin imkânlarıyla Allaha çok şükür bunların hepsini tek
tek aştık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hedefimiz, cumhuriyetimizin 100üncü yılına girerken dünyada lider
ülke Türkiyeyi kazandırmaktır. Ancak muhalefet milletvekili
arkadaşlarımıza bakıyorum -söylemlerine
baktığımızda- sanki Türkiyede on sekiz yıldır
hiçbir şey yapılmamış, her şey kötüye gitmiş gibi
söylemde bulunuyorlar. Oysa dünyadaki egemen güçler bile Türkiyenin
gelişmesinden büyük rahatsızlık duyuyorlar ve bu
gelişmeleri engellemek için birçok tuzaklar kurmaya
çalışıyorlar. Tek başına bu bile, ülkemizin
gelişiminin en büyük göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, bugün, devletimiz,
bütçesiyle, ekonomisiyle, sosyal devlet anlayışıyla, sanayi ve
teknolojik gelişimiyle, eğitim ve gençliğine verdiği önem
ve değer ile sağlık alanındaki yatırımları
ve savunma alanındaki gelişmeleriyle, enerji alanındaki
keşifleri ve uygulamalarla, demokrasi ve bağımsızlık
anlayışımızla, Allaha çok şükür, dünden çok çok
iyiyiz ama tabii ki daha katedeceğimiz çok yol ve mesafe var. Gelin, el
ele, gönül gönüle vererek, yarını daha güzel yapmak için hep birlikte
gayret gösterelim. Yunusun sekiz asır önce söylediği gibi Gelin,
tanış olalım, işi kolay kılalım. Sevelim,
sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz. anlayışıyla kucaklaşmak,
tek yumruk olmak varken niye biz, 2 kıtayı denizin altından
birbirine bağlayan Marmarayı, Avrasya Tünelini yaparken bu
heyecanı hep birlikte paylaşmıyoruz? Niye biz, cumhuriyetimizin
100üncü yılında 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolunu açacak
olmanın onurunu hep birlikte yaşamıyoruz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Niye biz, geçilmesi zor
güzergâhları tünellerle kolay ulaşılır kılan yüzlerce
dev eseri ülkemize kazandırmış olmanın mutluluğunu hep
birlikte yaşamıyoruz? Niye biz, İstanbulu uluslararası
aktarma merkezine dönüştürecek, dünyanın en büyük havalimanından
olan yeni İstanbul Havalimanımızla hep birlikte övünmüyoruz?
Niye biz ülkemizin gökyüzündeki başarı imzası olan yerli
İHA ve SİHAlarımızın öncülük ettiği savunma
sanayimizle hep birlikte gururlanamıyoruz? Değerli milletvekilleri,
bunlar devlet ve milletimizin, 83 milyon vatandaşımızın
ortak değer ve kazanımlarıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SELİM YAĞCI (Devamla) Bizler Türkiye
Cumhuriyeti ve Cumhur İttifakı olarak dünyada hiçbir ülkenin hakkına
gözümüzü dikmeden ama kimseye Türkiyemizin hakkını da yedirmeden
hedeflerimize yürümeyi sürdürüyoruz. Demokrasiye, adalete, insan hak ve
özgürlüklerine, hukuk devletinin gereklerine ve ülkemizin gelecek ideallerine
yürekten bağlıyız. İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. diyen Şeyh Edebali diyarı Bilecik Milletvekili
olarak diyorum ki: Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde bugüne kadar büyük reformlar ve dönüşümlerle
geleceğin büyük ve güçlü Türkiyesinin temellerini birlikte attık,
geliştirmeye devam ediyoruz.
İnşallah, 2021 yılı bütçesinin
de bu gelişimin önemli bir basamak taşı olacağına
canıgönülden inanıyorum. 2021 yılı bütçesinin devletimize,
milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor,
yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
yürütmenin yapacağı konuşmalara başlayacağız.
Yürütme adına ilk söz Adalet Bakanı
Sayın Abdulhamit Gülün.
Buyurun Sayın Gül.
Süreniz otuz dakikadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın
2021 yılı bütçesini takdim etmek üzere
huzurlarınızdayım. Aziz milletimizi, yüce Meclisimizi ve tüm
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum. Adalet teşkilatımız
adına ve tüm çalışanlarımız adına en içten
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Sizlerin onayına mazhar olmasını
beklediğimiz bütçemizin adalet hizmetlerinin geliştirilmesine vesile
olmasını temenni ediyorum.
Sözlerimin başında dün itibarıyla
Başakşehir maçında sergilenen nefret suçunu, insanlığa
karşı işlenen ırkçılık suçunu telin ediyorum.
Irkçılık bütün insanlığa karşı işlenmiş
bir suçtur ve üzülerek görüyoruz ki özellikle Avrupa merkezli olarak Türk ve
İslam düşmanlığı, yabancı
düşmanlığı nefret suçlarının çok büyük bir
şekilde artmış olması da ülke ve demokrasi adına
üzüntü vericidir. Avrupanın başta olmak üzere bu değerlere
dönmesi bütün insanlık adına ve başta Avrupa adına çok
önemli bir netice olacaktır. Ve Başakşehir
takımımıza da buradan başarı dileklerimizi iletiyorum.
Adalet devletin temelidir. Adalet her
insanımız için, hepimiz için hava gibi, su gibi olmazsa
olmazdır. Devleti, toplumu bir arada tutan duygu adalet duygusudur ve
adaletin de bir alternatifi yoktur. Bu nedenle adaleti geliştirmeye
yönelik atacağımız her adım milletimizin yarınlara
daha güvenle bakmasını sağlayacaktır. Bütün
vatandaşlarımızın hukuk standartlarını koruma
irademizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu duyguyla, bu
düşünce ve kararlılıkla cumhuriyetimizin 100üncü
yılına emin adımlarla yürüyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokratik siyaset, milletten aldığı yetkiyi
yine milletle beraber kullanma sanatıdır. Bu yetkiyi kullanırken
hukuk devleti ilkesi sarsılmaz dayanağımız, siyasetimizin
de ikametgâhıdır. Bu nedenle hukuk devletinin tüm unsurlarıyla
tahkim edilmesi en temel hassasiyetimizdir. Hukuk devletinden anladığımız
da bir kanun devleti değildir; bağımsız ve tarafsız
yargının hukukun üstünlüğünü teminat altına
aldığı, herkesin ve her kurumun hukukla bağlı
olduğu bir sistemdir.
Bildiğiniz gibi,
devletin bütün fonksiyonları yetkisini Anayasadan, meşruiyetini de
milletten alır. Millet bütün işlerimizin hakemi ve hâkimidir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türk yargısı da
milletin yargısıdır, millet adına karar verir, millet
adına adaleti tesis eder. Yargı tarafsızdır çünkü bütün
rengiyle, diliyle, inancıyla, yaşam tarzıyla milletimizin
tamamına eşit yakınlıktadır. Yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
milletin yargıya güvenini artıracak, Adalet yerini buldu. duygusunu
geliştirecek en temel anayasal ilkedir. Her zaman söylediğimiz gibi,
mahkemeler, yürütme içerisinde bir taşra teşkilatı
değildir, Adalet Bakanlığının bir il müdürlüğü
değildir; bağımsız ve tarafsızdır.
Anayasanın 138inci maddesi gayet açıktır: Hiçbir organ, makam, merci
veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde
bulunamaz. Dolayısıyla,
yargı yetkisinin kullanımı münhasıran yargıya aittir.
Yargının işini yargıya bırakmak anayasal bir
sorumluluktur. Elbette yargının kararlarında eksiklik olabilir, hata
olabilir, katılmadığımız, Bu nasıl karar?
Nasıl gerekçe? dediğimiz örnekler olabilir ancak bir hata varsa
bunun düzeltilmesini, bir eksiklik varsa bunun tamamlanmasını yine
yargının kendi olağan işleyişinden beklemek gerekir.
Bize düşen görev adil kararın makul sürede verilmesi için gerekli
politikaları ortaya koymaktır. Meclis bu politikaların kanuna
dönüştürüldüğü ya da dönüştürülmeyeceğinin
kararının verildiği, millet iradesinin tecelli ettiği bir
yerdir. Yargıdan da milletimizin beklentisi tartışmaların
sona erdirilmesidir, adil kararı makul sürede vererek toplumun adalet
duygusunu tatmin etmesidir. Bu da elbette haklı bir beklenti ve taleptir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde reform çizgimizin temel motivasyonu millet iradesinin
hâkimiyetini güçlendirmektir. Bugün Hükûmet olarak tam 19uncu kez yüce Meclise
bütçe sunmamızı sağlayan güç aziz milletimizin tercihidir,
kararıdır ve iradesidir. Biz onlara
(AK PARTİ
sıralarından alkışlar) On sekiz yıl boyunca Hükûmetimiz,
Cumhurbaşkanımız liderliğinde, almış olduğu
bu desteğin hakkını yerine getirmeye çalıştı ve
bundan sonra da 2023 ve sonrasına bu kararlılıkla, bu
şuurla ve anlayışla, milletimizin önünde
başımızı eğmeden yolumuza emin adımlarla devam
edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ hükûmetleri 3 Kasımda iktidara
geldiğinde, milletimizin anasının ak sütü gibi helal
oylarıyla iktidara geldiğimizde, demokrasi ve hukuk emanetini iç ve
dış vesayet odaklarıyla çarpışa çarpışa, bu
odakları eze eze bugünlere getirdik ve yarınlara da emin
adımlarla taşıma kararlılığındayız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yargının, hukukun değil, vesayet
düzeninin bekçiliğini yaptığı dönemler geride kaldı.
27 Mayısın yaslı adasını, 12 Eylülün gençleri bir
sağdan, bir soldan kıydığını unutmak mümkün
değildir. Yine, 28 Şubatta, insanlarımızın en temel
haklarını gasbeden, brifing alan yargının devlet, millet,
adalet tahribatı da hafızalarımızda hâlâ tazedir. O
karanlık ve zalim süreçte, yargı, toplum mühendisliğinin
taşıyıcı kolonu olarak milletin önünde dikenli bir tel örgü
gibi kullanılmıştır ve vesayet odaklarının
çizdiği profile uymayan, makbul olmayan vatandaşlar bu tel örgüye
takılmışlardır. O dönemin yaralarını sarmaya
çalışırken hukuk düzenimiz bu defa kırkyıllık
hain bir terör örgütünü karşısında buldu. Delil üreterek, kumpas
davalarıyla onurlu insanları
Yargıyı kullanarak kumpas
davalarıyla bu kez sahne aldı. FETÖ 17-25 Aralıkta darbenin bir
aparatı değil, bizatihi faili olarak yine bu ülkede çok bedeller
ödetti; hepimiz bu süreçleri beraber yaşadık.
Böyle bir yakın tarihi görmüş, ortak
kaderi paylaşmış bir ülkenin vesayetin yerine adaleti
koyması tarihî bir dönüşümdür, tarihî bir başarıdır.
Bir ülkede eğer vesayet varsa orada adaletten bahsedilemez, orada adalet
yoktur. Bizim ilkelerimiz masumiyet karinesidir, lekelenmeme
hakkıdır, suç ve cezanın şahsiliğidir, adil
yargılanma hakkıdır. Elbette bağımsız,
tarafsız, adil ve iyi işleyen bir sistemin kilit önemde
olduğunun farkındayız. Demokrasinin güçlenmesinde, özgürlüklerin
gelişmesinde belirleyici olan yine hukuktur. Vatandaşın
kendisini emin ve güvende hissetmesi hukuk düzeninin
sağladığı himaye sayesindedir. Bu konu sadece bir
mevzuatın da meselesi değildir, bir hukuk disiplininin de sadece
konusu değildir. 2019 Mayısında Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Yargı
Reformu Strateji Belgesi ve yine yakın zamanda milletimizle
paylaşacağımız İnsan Hakları Eylem Planı da
işte bu anlayışa dayanmaktadır. Güven veren,
erişilebilir adalet vizyonuyla, katılımcı ve çoğulcu
bir anlayışla bu belgeyi hazırlıyoruz. Çünkü yargı tüm
milletin yargısıdır, Türk milletinin yargısıdır,
dolayısıyla, bir partinin, AK PARTİnin değil, 83 milyonun.
Düşüncesi ne olursa olsun işçisiyle, çiftçisiyle Edirneden Karsa
kadar herkesin beklentisi, herkesin adalet duygusunu sağlamak adına
toplumun her kesimleriyle görüşerek bu belgelerimizi,
politikalarımızı birlikte hazırlamaya devam ediyoruz. Özgür
birey, güçlü toplum için 83 milyon vatandaşımızdan bir tek
kişinin bile kendisini dışarıda hissetmeyeceği daha
demokratik bir ülke, daha kalkınmış Türkiye için reformlar
yaptık, yine yapmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hedeflere yüce Meclisimizin desteğiyle çok kısa
bir sürede somut adımlarla başarıya ulaştık. Bu
vesileyle tüm milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Yargı
Reformu Belgemizin on dokuz aylık kısmın büyük bir
kısmı salgına denk gelse de önemli sonuçlar aldık. Hem
mevzuat hem idari anlamda çalışmalar yapıldı ve
Meclisimizce 3 yargı paketi çıkarıldı. Özellikle birinci
yargı paketinde hak ve özgürlükleri artırıcı çok önemli
adımlar attık, ceza muhakemesinde yapısal yenilikler getirdik.
Demokratik sistemlerin başlıca meşruiyet kaynağı, pek
çok hak ve özgürlüğün ön koşulu ifade hürriyetidir. İşte bu
anlayışla, haber verme sınırlarını aşmayan,
eleştiri amacıyla yapılan düşünce
açıklamalarının suç oluşturmayacağına
ilişkin düzenlemeler yapılmış oldu, bu ilke tahkim edildi.
Yine, ifade özgürlüğünü ilgilendiren konularda hak arama yolları genişletildi.
Bunlar daha önce istinafta kesinleşiyordu ancak farklı kararlarla
karşımıza çıktığı için, Yargıtay
içtihatlarıyla hukuk öngörülebilirliği olsun diye Yargıtay yolu
açılmış oldu.
Yine, tutuklama bir koruma tedbiridir, aslolan
tutuksuz yargılamadır. Tutuklamaya başvurulmasının
gerekli olduğu durumlarda da bu karar ölçülü ve orantılı
şekilde tatbik edilmelidir. Bu politikalarla ve atılan adımlarla
2002 yılında tutuklu oranı yüzde 41 iken bugün itibarıyla,
aralık ayı itibarıyla Türkiyede tutuklu sayısı yüzde
16ya inmiştir. Birinci yargı paketiyle tutuklamanın istisnai
özelliği yeni bir usuli güvenceye bağlandı ve tutukluluğa
azami süre getirildi.
Yine, ceza muhakemesinde seri ve basit
yargılama gibi 2 yeni müessese de 1 Ocak 2020 tarihi itibarıyla
yürürlüğe girdi. Ortalama iki yılda sonuçlanan bu tür davalar iki
hafta gibi bir sürede sonuçlandı ve Geç gelen adalet adalet
değildir. anlayışı bu anlamda tahkim edilmiş oldu,
yerine getirilmiş oldu. Uygulamaya başladığından
itibaren seri usule ilişkin 53 bin dosyada, basit yargılamada 80 bin
dosyada karar verilmiştir. Bunlar, Meclisimizin
çıkardığı reformların, Cumhur İttifakıyla
beraber yaptığımız reformlarımızın somut
meyveleridir ve bu meyvelerden 83 milyon milletimiz, düşüncesi ne olursa
olsun, nerede yaşarsa yaşasın, toplumun hangi kesiminde olursa
olsun herkes yararlanmıştır, yararlanmaya devam edecektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ceza adaletinde milletimizin yargıdan,
savcılardan beklentisi Tüm yönleriyle araştır, aydınlat,
ondan sonra davaya konu et. şeklinde bir beklentidir. İşte,
yine sizlerin oylarıyla kanunlaşan düzenlemede bu anlamda da
iddianamenin iadesi müessesesi sağlanmış oldu ve böylece
soruşturma aşamasına ilişkin önemli gelişmeler oldu.
2020deki önemli adımlardan bir diğeri
mağdur odaklı ceza adaleti anlayışındaki
gelişmelerdir. Suç mağdurlarının beyanlarının
adli görüşme odalarında uzmanlar eşliğinde
alınması yasal zemine kavuştu. Bugün itibarıyla 86 adliyede
toplam 90 adli görüşme odası bulunmaktadır. Yine, adliyelerde
kurmaya başladığımız mağdur hizmetleri
müdürlüklerimiz kadına karşı şiddette çok önemli bir
mücadele ve gayret ortaya koymaktadır, önemli bir merkez olacaktır.
İnsanlık dışı bu fiillerin engellenmesi, toplumun her
kesiminin ve tüm kurumların iş birliğinden geçmektedir.
Kadına yönelik her türlü şiddeti
kınıyorum, lanetliyorum. Tek bir kadının bile şiddete
maruz kalmayacağı dünya inşa etmek hepimizin ortak dileği
ve ortak amacıdır, bunu da gerçekleştireceğiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hukuk eğitimine ve nitelikli hukukçu eğitimine özel
önem veriyoruz. Adalet hizmetlerinde kalite, yine kaliteli, iyi
yetişmiş hukukçular eliyle ancak sağlanır. Bu çerçevede,
bildiğiniz gibi yıllarca tartışılan ve beklenen, hukuk
mesleklerine giriş sınavı yine yasal bir statüye kavuştu ve
düzenlendi. Böylece artık hâkim, savcı, avukat, noter olmadan önce bu
sınavda başarılı olma şartı getirilmiştir.
Yine, hukuk fakültelerine girişte 190 bin olan başarı
şartını -bu yıl itibarıyla uygulandı- 125 bine
indirdik ve önümüzdeki yıl da bu başarının daha da
yükseltilmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Böylece
üniversitelere, hukuk fakültelerine daha nitelikli bir öğrenci ta
işin başından hukuk eğitimiyle başlayan nitelikli bir
hukuk eğitimi başlamış olacak. Bunun meyvelerini almaya
başladık.
Yine, infaz aşamasına ilişkin çok
önemli adımları ve bu konuda hasta, yaşlı, kadın ve
engellilere ilişkin düzenlemeleri de yine yasalaştırdık
yüce Meclisimizin iradesiyle. Keza, iyi hâl uygulaması bir otomatik hâle
dönüşmüştü uygulamada. Bunun da ortadan kaldırılması
için 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren yeni bir uygulamaya geçilecek ve böylece
iyi hâlliliğe karar veren komisyona Aile ve Sağlık
Bakanlığından uzmanlar katılacak. Böylece iyi
hâlliliği tüm süreç içerisinde, cezaevine girdiğinden itibaren
değerlendirecek, objektif bir şekilde bu iyi hâllilik yapılacak,
otomatik olmaktan kurtarılacak. Bu da ülkemiz için, ceza adaleti için
önemli bir yeniliktir.
Bir diğer yeniliğimiz, infaz
kurumlarında getirdiğimiz görüntülü görüşme imkânıdır.
Bu görüntülü görüşme imkânı ziyaretleri kısıtlayacak,
engelleyecek değildir. O haklar aynen devam edecek ancak cezaevindeki
hükümlü ve tutuklu, uzun yıllardır görüşemediği
çocuklarıyla, yakınlarıyla, yine bu çerçevede avukatlarıyla
da görüşme imkânına ayrıca kavuşmuş olacak. Bir
diğer yenilik -üzerinde çalıştığımız-
denetimli serbestlikte imza yükümlülüğü; imza atmaya gitmek
zorunluluğunda kalmaksızın bir takiple, rızasına
bağlı olarak cep telefonundan takiple, denetimli serbestliği de
bu anlamda daha insani bir hâle getirmek üzerine çalışıyoruz.
Yine, bildiğiniz gibi elektronik duruşma,
e-duruşma uygulamasına 15 Eylülde başladık ve bu hafta
itibarıyla 30 büyükşehrimizde 260 mahkemede e-duruşma
başlamış oldu. Özellikle bu salgın sürecinde de
avukatlarımızdan çok büyük bir olumlu dönüş aldık. Bunu
yaygınlaştırarak tüm Türkiyede tüm mahkemelere bu
uygulamayı yansıtacağız.
Yine, vatandaşlarımızın icra,
harç ve masraflarının azaltılması, borçluya hacizli
malını satma yetkisi gibi konular üzerinde de
çalışıyoruz. Vatandaşımızın işini kolaylaştıracak
adımları da yine önümüzdeki dönemde atacağız.
Özellikle salgının zorlu
koşullarına rağmen adalet hizmetlerinde hiçbir kesintiye
gitmeden bu hizmetler en etkin şekilde sunuldu ve bu anlamda, özellikle
yargıda hedef süre uygulaması, makul sürede yargılamaların
sona ermesi anlamında önemli bir adımdı ve bunun
sonuçlarını önümüzdeki dönemde daha yakın bir şekilde
alacağız ve istinafta da bu uygulamaları yapacağız.
Adli Tıp Kurumu yine bu hedef süreyi 1 Ocak itibarıyla uygulamaya
başlatacak.
Keza elektronik tebligatla da özellikle 40 milyonun
üzerinde tebligat yapıldı 2019da başlayan bu uygulamayla ve 600
milyonun üzerinde tasarruf sağlandı. Böylece bu uygulamayla 28.360
ağacın da kesilmesini engellemiş olduk.
Yargıya güveni etkileyen bir diğer unsur
da kişilerin beklenmedik kısıtlamalarla
karşılaşması. Özellikle havalimanındasınız,
yurt dışına gideceksiniz ya da başka bir yere gideceksiniz,
çoluk çocuğunuzla berabersiniz; hakkınızda bir adli işlem
var ama havalimanından adliyeye gitmek, başka bir yere gitmek, o
mahkemeye tekrar gitmek vatandaşımızı çok zorluyordu ve
gözaltılar gibi farklı işlemlere maruz kalıyordu. Ancak
dört beş aydır İstanbul Havalimanında uygulamaya
başlattığımız bu faaliyetle, yedi gün yirmi dört saat,
hâkim ve savcılarımız şu saat itibarıyla bile İstanbul
Havalimanında yargı hizmetlerini vermektedirler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ve bugün itibarıyla
yaklaşık 5 bin kişinin işlemleri yapıldı, bunu
diğer havalimanlarına da yaygınlaştırmayı ve
hatta yedi gün yirmi dört saat nöbet sistemiyle, gece otelde gözaltı gibi
uygulamalara artık son verecek çalışmalarımızı da
inşallah önümüzdeki dönem hayata geçireceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hâkim, savcı adaylık sürecini iki yıla
çıkardık çünkü liyakat ve bu konuda eğitim işin esası
ve başıdır. Bu çerçevede meslek içi eğitime de çok önem
vermekteyiz. HSK bünyesinde Yargıda Performans Ölçüm ve Takip Sistemi
kuruldu.
Yine, yargı reformundaki bir hedef faaliyete
geçmiş oldu. 15 Ocak 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan kararla
Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından hâkimlerin vermiş
olduğu kararlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa
Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara yönelik bir ihlal söz konusuysa
bu ihlali yapan, bu kararı veren hâkim ve savcıların terfisinde
dikkate alınacak ve bunların terfisiyle ilgili bir uygulama ocak
ayı itibarıyla başlamış oldu.
Yine
(İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun hatip kürsüsüne yürümesi)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Bakan
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Otur
yerine!
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, yerinize
oturur musunuz? Sezgin Bey
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) -
Sayın Bakan, bu lafı nasıl söylersiniz?
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu
Sayın Özkoç, müdahale eder misiniz lütfen?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Anayasa Mahkemesi kararlarına uyuluyor mu uyulmuyor mu?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Otur
yerine!
BAŞKAN Sayın Özkoç
Sayın Tanrıkulu, yerinize geçin.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Siz
bunu nasıl söylersiniz? Buna bir cevap verin.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Ayıp yahu!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Otur
yerine!
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BAŞKAN Sayın Tanrıkulu, yerinize
geçer misiniz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Bu
lafı nasıl söylersiniz?
BAŞKAN - Sayın Özkoç, müdahale eder
misiniz lütfen
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Enis
Berberoğluyla ilgili karara uyuluyor mu uyulmuyor mu? Buna cevap verin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
yerlerinize.
Sayın Özkoç, lütfen
Sayın Tanrıkulu,
yaptığınız doğru değil.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Doğru olmayan ne?
BAŞKAN Yaptığınız
doğru değil. Bu şekilde davranmaya hakkınız yok Genel
Kurulda.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Doğru olmayan ne?
BAŞKAN - Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.50
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 22.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Evet, Sayın Adalet Bakanımızın konuşmasında
kalmıştık.
Buyurun Sayın Gül, kalan süreniz on iki dakika.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Milletimizin
iradesinin tecelli ettiği bu Gazi Mecliste milletimizin hukukunu
konuşmaya, demokrasiyi konuşmaya, adaleti konuşmaya,
insanımızı konuşmaya, bir arada yaşamaya, tahammül
etmeye, demokrasi kültürünü geliştirmeye dair tüm hayallerimizi, tüm
vizyonumuzu konuşmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
Önümüzdeki dönem hâkim ve savcı
yardımcılığı kurumunu da yine Türk yargı
sistemine kazandırmak istiyoruz. Böylece, kürsüde daha deneyimli
arkadaşlarımız görev yapacak; hakîm, savcı
yardımcılık sürecinden sonra hâkim olarak, savcı olarak
cübbesini giyecek, bu da milletimize adaletin daha etkin sürdürülmesi için çok
önemli bir katkı ve çok önemli bir hizmet olacak.
Yine, önümüzdeki dönem hedeflerimizden biri,
coğrafi teminatın gerçekleştirilmesidir. Hâkim ve
savcılarımızın, yargı
bağımsızlığının daha da güçlenmesi için
coğrafi teminatı da getireceğiz. Böylece, hâkim ve savcı,
verdiği bir karardan dolayı Acaba benim tayinim başka bir yere
çıkar mı? endişesiyle değil, dosyaya bakarak adaletin
yerine gelmesi için, adaletin tecellisi için, daha güvenli bir şekilde,
daha teminatlı bir şekilde görevine devam edecektir. Bunu da yine biz
hep birlikte yerine getireceğiz, bunu da başaracağız. Yine,
yargıda uzmanlaşmayı önemsiyoruz. Bu konuda
ihtisaslaşmanın hem niteliğini hem sayısını da
önümüzdeki dönem artıracağız.
Ceza adaleti; suçlular için
caydırıcı, mağdurlar için koruyucu olduğu ölçüde
etkindir, adildir. Masum hiçbir vatandaşımızın
lekelenmesine asla izin veremeyiz, işte bu duyguyla, bu düşünceyle
2017 yılında getirdiğimiz bir sistem vardı, lekelenmeme
hakkı ve bu hakla birlikte önüne gelenin yargıya giderek Bu
şudur, bu böyledir. diyerek kişisel husumetini yargı üzerinden
iftirayla, yargı üzerinden birtakım Çamur at, izi kalsın.
anlayışıyla yargıyı alet etmesine izin vermemek
adına çok önemli bir müesseseyi getirdik. Böylece hiçbir delile
dayanmayan, soyut, genel bir nitelikle bir vatandaşımızın,
bir şirketin lekelenmesinin önüne geçtik.
Böylece, özellikle üç yıl boyunca 455 bin
ihbarda 292 bin soruşturmaya gerek olmadığına dair karar
verildi. Sadece bu yıl, değerli milletvekilleri, 130 bin dosyada
savcılarımız Bu, bir iftiradır; bu, alçakça, genel, soyut
bir ifadeyle suçlamadır. dedi, 130 bin vatandaşımızı
lekelemedi, bu vatandaşlarımızın kapısına polis
gitmedi, savcıyla muhatap olmadı. Bunu da yapan, bunu da getiren,
işte bu anlayıştır, Gazi Meclisimizdir, AK PARTİ ve
MHPyle beraber getirdiğimiz bu düzenlemelerdir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Bu düzenlemeleri yaparken
Yaptığımız iş şuna mı yarar, buna mı
yarar, şu kişi mi yararlanır, bu kişi mi yararlanır?
diye bakmıyoruz, İnsandır. diyoruz, O da bir anadan dünyaya
gelmiştir, o da bu vatanın evladıdır, birinci
sınıf vatandaştır, en iyisine layıktır.
anlayışıyla yapıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
Yine alternatif çözüm yolları da
başarıyla uygulanan bir uygulama olarak
karşımızdadır. Bildiğiniz gibi 2018 yılında
iş, 2019da ticari ve bu yıl da tüketici
uyuşmazlıklarına ara buluculuk imkânı getirdik. Yıllar
süren ihtilaflar on gün gibi kısa sürede sonuçlandı ve istatistiklere
baktığımızda iş uyuşmazlıklarında yüzde
61, ticari uyuşmazlıklarda yüzde 54, tüketici
uyuşmazlıklarında yüzde 64 oranında anlaşmayla
sonuçlandı ve bugüne kadar 1 milyondan fazla uyuşmazlık ara
buluculukla sonuçlandı. Yine ceza uygulamasında uzlaştırma
kurumu da başarıyla uygulanmakta. Bu yıl itibarıyla 195 bin
dosyada uzlaşma sağlanmıştır.
Önümüzdeki dönem, kamunun vatandaşla mahkemelik
olduğu, vatandaşın kamuyla, devletle mahkemelik olduğu
uygulamaya da son vermek üzere idari sulh müessesesini getireceğiz ve
böylece, hem yargının iş yükü azalacak hem de vatandaş,
devletiyle mahkemelik olmayacak; devlet, vatandaşıyla mahkemelik
olmayacak. Bunu da hep beraber, inşallah, aziz milletimizin hizmetine
sunacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; savunma, yargının kurucu unsurudur ve
avukatlarımızın mesleki gelişimi adına da çok önemli
hizmetler yaptık, adımlar attık, atmaya devam edeceğiz. Bu
çerçevede Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı çok önemli bir
aşamadır, çok önemli bir gelişmedir. Artık, avukat olmak
için bir sınava girilip daha yetkin bir şekilde bu meslek ayağa
kalkmış olacak.
Türkiye Adalet Akademisinde hâkim ve
savcılarımıza yine avukatlık mesleği hakkında
ders konulmuştur çünkü avukat, savcı ve hâkim, yargının 3
sacayağıdır. Bu konuda özellikle avukatlarımızın,
mesleğe yeni başlayanların, kamu avukatlarının özlük
haklarının iyileştirilmesi, vergi gibi birtakım
kolaylıkların yapılması hususunda Maliye
Bakanımızla önümüzdeki dönemde
çalışmalarımızı yine sürdüreceğiz.
Değerli milletvekilleri, noterlik
uygulamasında nöbetçi noterlik uygulaması, Güvenli Ödeme Sistemi gibi
uygulamalarımız da başarıyla faaliyetini sürdürmektedir.
Adli Tıp Kurumu da her ilde
Artık,
vatandaşımız otopsi hizmetlerini, diğer adli tıp
hizmetlerini büyük bir titizlikle, büyük bir çabuklukla görebilmektedirler.
Bunu da yaygınlaştırmaya devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da reform
irademizin arkasındayız. Hukuk devleti, demokrasiyi, insan onurunu
koruyan, insan hak ve özgürlüklerini teminat altına alan, tüm
işlemlerinde kendisini hukukla bağlı sayan devlettir. Bu
anlamda, hukuk devleti ilkesini, ifade özgürlüğü, hukuk güvenliği ve
adil yargılanma hakkı gibi, Anayasada teminat altına
alınan tüm haklar bakımından güçlendirmeye devam edeceğiz.
Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan
Hakları Eylem Planımızın nihai hedefi, hukukun
üstünlüğünü güçlendirmektedir, evrensel hukuku tam anlamıyla hayata
geçirmektedir. Eylem Planımız hem mevzuatımızı
iyileştirecek düzenlemeleri hem de uygulamayı geliştirecek
faaliyetleri kapsayacaktır. İnsan haklarına dayalı hukuk
devleti anlayışımızın güçlendirilmesi, Eylem
Planının temel hedefidir. Hukukun üstünlüğünü her alanda hâkim
kılan bir uygulama anlayışı, insanımızı
haklarıyla birlikte yaşatmaya dair en büyük güvence olacaktır.
Yargı ve adalet, herkes içindir, hiçbir siyasi
mülahaza ya da düşünce değil, insana açılan bir
kapıdır, insan için yapılan en kutsal vazifedir ve görevdir.
Hangi reformu, hangi düzenlemeyi yaparsak yapalım, hangi kanunu
çıkarırsak çıkaralım, bildiğimiz gibi aslolan,
uygulamadır ve iyi reform ancak iyi uygulamayla hayat bulur. Yani
Anayasayı da değiştirseniz, en iyi kanunları da
yapsanız
Ki bu konuda Gazi Meclisimiz çıkardığı
kanunlarla, iktidarımız çıkardığı kanunlarla bu
anlamda çok önemli adımlar atmıştır, reformlar
yapmıştır. Ancak kanunların ve bu düzenlemelerin iyi
uygulayıcılar elinde hayat bulması, şekillenmesi milletimiz
adına, adaletin tecellisi adına en önemli bir ilkedir, en önemli
husustur. Bu çerçevede de yine eylem planlarımız ve bu konudaki
zihniyet ve paradigma değişikliği de uygulamanın daha iyi
olmasına katkı sağlayacaktır.
Amacımız, ileri demokrasilerin tam
merkezinde yer alan büyük ve güçlü Türkiyeyi inşa etmektir. Hak ve
özgürlükler, insan için dokunulmaz, devredilmez, güvenlikli bir alan inşa
eder. Bu değerlere yönelik en büyük tehdit ve özgürlüklerin
başlıca düşmanı hiç şüphesiz terördür. Bu nedenle,
terörle mücadele de özünde, esasında bir insan hakkı mücadelesidir,
hak ve özgürlük mücadelesidir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Bugün ağzını barış diye
açanların, vatandaşımızın evinin önünde çukur kazan,
silahı ilk başta kendi vatandaşımıza doğrultan,
sırtını PKKya, terör örgütlerine dayayan Bir tükürükle
boğar. anlayışını ortadan kaldırmak, özgürlük
mücadelesidir, insan hakkı mücadelesidir ve bu mücadele de FETÖyle
mücadele, terörle mücadelenin önemli bir boyutudur. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) PKK, PYD, YPG, DEAŞ gibi bütün
terör örgütleriyle de mücadelemiz, aynı, ciddiyetle ve aynı
kararlılıkla bir tek vatandaşımızın bile huzurunu
bozamayacaklarına kadar, sonuna kadar kesintisiz, kararlı bir
şekilde bu mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
Toplumun huzurunu ve güvenliğini koruyamazsak
özgürlüğünü koruyamayız, hukukunu koruyamayız. Güvenlik yoksa
özgürlükler yaşayamaz, özgürlükler yoksa güvenliğin bir anlamı
olmaz. Ne özgürlükleri güvenliğe ne de güvenlik ihtiyacını
özgürlüklere feda edebiliriz. Hukuk devleti, her ikisini birlikte var eden bir
toplumsal düzendir ve bu düzenin korunmasıdır. Ülkenin huzurunu,
milletin hukukunu, vatandaşın hakkını koruyan,
yaşatan, bağımsız ve tarafsız bir yargıdır.
FETÖ mücadelesi de hem arınma hem de
yargılama boyutuyla devam etmektedir. Yargı, 15 Temmuz gecesi
milletimizle birlikte başlattığı demokrasi ve hukuk
mücadelesini büyük bir kararlılıkla sürdürmektedir. Türk
yargısı, darbeci hainlerden millet adına hesap sormaya devam
edecektir ve sonuçta kazanan, hukuk olacaktır, demokrasi olacaktır,
Türkiye Cumhuriyeti olacaktır, aziz milletimiz olacaktır. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, adliyelerde ve ceza
infaz kurumlarında çalışan personelimiz bizim için çok
kıymetlidir. Gece gündüz gayret eden, çaba sarf eden tüm personelimize,
yargı mensuplarımıza buradan şükranlarımı
sunuyorum. Ve yeni personel alımı sürecimiz devam etmektedir.
Bildiğiniz gibi ceza infaz kurumlarında fiilî hizmet zammını
getirmiştik, mübaşirlerimizle ilgili adımlar
atmıştık. Ancak tüm çalışanlarımızın
özlük haklarının daha iyileştirilmesi için Maliye
Bakanlığımızın desteğiyle bu konuda da yine ilave
adımları atmaya devam edeceğiz. Tüm
çalışmalarımız, milletimiz ve ülkemiz içindir. Ülkemizin
hukuk ve adaletini daha ileriye taşımak için katkı sunacak bütün
görüşlere, bütün önerilere hiçbir siyasi bariyer koymaksızın
açık olduğumuzu buradan ifade etmek isterim çünkü yargı, AK
PARTİnin yargısı değildir; yargı, 83 milyonun
yargısıdır, bu milletin yargısıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla bu
konuda daha iyisini yapmak için hiçbir ön yargımız yoktur, peşin
hükmümüz yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ADALET BAKANI ABDÜLHAMİT GÜL (Devamla)
Hedefimiz, 83 milyon vatandaşımızın ayrıcalık ve
ayrıma tabi tutulmadığı, herkesin eşit olduğu ve
adalet hizmetlerinden eşit yararlandığı bir sistemi
kalıcı olarak hukuk sistemimize kazandırmaktır. Eksikler
var mı? Yanlış kararlar var mı? Eksik kararlar var mı?
Elbette var, o yüzden reform yapıyoruz, o yüzden buradayız, o yüzden
milletimiz bizi oylarıyla buraya getirdi; Bu eksikleri giderin. diyor.
Biz de bu eksikleri gidermeye ve bu konuda milletimizin bu anlamda
ihtiyaçlarını, taleplerini karşılamak için gece gündüz
çalışmaya devam ediyoruz.
Bu vesileyle Bakanlığımızın
2021 yılı bütçesini Genel Kurulumuzun takdirine sunuyorum ve bu
çerçevede yüce Meclise destekleri için teşekkürlerimi sunuyorum.
Sözlerime son verirken adaletin tesisi için bu
uğurda hayatını veren hâkim, savcı, yargı
çalışanlarımıza, avukatlarımıza, tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Adalet idealini korumak ve
yaşatmak için gece gündüz çalışan tüm personelimizi, tüm
çalışanlarımızı ve aziz milletimizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, Sayın Bakan gerçek dışı beyanlarda
bulunmuştur. Gerçek dışı beyanlarda bulunmasından
dolayı söz verirseniz kürsüde, hayır derseniz buradan, yerimden söz
almak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, herhangi bir
sataşma yok. Zaten mikrofonunuzu açtım, yerinizden bir dakika 60a
göre söz vereyim.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Herhâlde hiçbir konuda
kalkıp da burada konuşma yapmayan bir Grup Başkan Vekilini bir
dakikayla sınırlamazsınız.
BAŞKAN İstiyorsanız buradan vereyim
size üç dakika; sorun değil. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz iki artı bir, üç dakikadır.
Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
12.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Adalet
Bakanı Abdulhamit Gülün 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakan, konuşmanızı çok
dikkatle dinledim. Dinlememe rağmen bu ülkenin en büyük mahkemesi Anayasa
Mahkemesidir. Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğluyla ilgili
aldığı hak ihlali kararını tetikçi bir mahkeme, yerel
bir mahkemeyle bozdurttunuz ve Anayasa Mahkemesinin kararını hiçe
saydırdınız. Bu konuda ben değil, Anayasa Mahkemesi
Başkanı Zühtü Arslan Hukuksuz kalan devlet, yaşam ünitesine
bağlı bir hastaya benzer. Biz hak ihlalleriyle ilgili aldığımız
kararların arkasındayız. diyerek bu konunun da arkasında
olduğunu en yüksek mahkemenin başkanı olarak ifade
etmiştir.
Sayın Bakan, burada
anlattıklarınızı ya siz rüyanızda gördünüz ya da biz
gerçeklerin içerisinde yaşamıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Başta, bu ülkede Silivri mahkemelerini kurdunuz; başta
Genelkurmay Başkanı olmak üzere aydınları, vekilleri,
gazetecileri, akademisyenleri içeriye attınız. Sokakta iktidarı
şu anda eleştiren, röportaj yapan vatandaşları mahkemelere
gönderdiniz, tutukladınız. Cumhurbaşkanının tahliye
olan insanlarla ilgili Yok öyle tahliye olmak. Hemen o mahkemeyi görevden
alırız, diğer mahkemeyi getiririz ve onlar da hemen cezaevine
konur. diyerek, yolda geriye çevrilerek insanlar tekrar cezaevine
konmuştur.
ŞAHİN TİN (Denizli) Nerede bunlar,
nerede? Hep yalan söylüyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Makul şüpheli
kavramını adalet sistemine siz getirdiniz. Ana muhalefet partisi
liderlerine fiilî saldırı oldu. Kemal Kılıçdaroğlu
öldürmekle ilgili, tehdit altında. Kendisine saldırıldı;
bir tek kişiyi tutuklamadınız, hepsi sokaklarda
dolaşıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Ama mafya
bozuntusu olan Alaattin Çakıcıyı bir kişi internetten
eleştirdi diye onu tutukladınız. Adalet dediğiniz, reform
dediğiniz buysa böyle reformun canı cehenneme. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) Yeni atanmış
hâkim ve savcıları, 1inci bölgelere getirdiniz, tecrübeli hâkim ve
savcıları görevden el çektirdiniz.
85 yaşındaki kadın sadece internetten
Sömürüyorsunuz. dediği için o kişiyi mahkemeye götürdünüz hatta
karakollarda saatlerce süründürdünüz.
FETÖnün savcısı Zekeriya Özün
arkasında dimdik durdunuz. FETÖnün bütün buradaki terör
saldırılarını düzenleyen Adil Öksüzün elini kolunu
sallayarak Türkiyeden gitmesine izin verdiniz.
Sizler Habur Sınır Kapısında
PKKya destek veren, Silivri mahkemelerinde FETÖ terör örgütünün arkasında
duran iktidarsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Adalet ve Kalkınma Partisinin adaletini
Türkiye'de yok ettiniz, kalkınmasıysa şu anda çukurun
dibindedir.
ŞAHİN TİN (Denizli) Sen hayal
görüyorsun, hayal.
ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Siz kendinize AK
dediniz ama Türkiye'de kara sıfatına layık en önemli siyasi
partisiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Hadi oradan! Hadi
oradan!
BAŞKAN Sayın Adalet Bakanının
bir söz talebi var.
Sayın Bakan, buyurun.
Sayın Gül, kürsüden lütfen.
Sayın Gül, söz talebiniz yok mu
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, benim de söz talebim var.
BAŞKAN Pardon.
Peki, Sayın Beştaş, buyurun.
(Uğultular)
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Buyurun.
13.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur
görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, Adalet
Bakanını dinledik. Doğrusu, evrensel hukuk ilkelerini,
demokrasiyi, yargının tarafsız ve
bağımsızlığının ne kadar önemli
olduğunu anlattı. Hatta dinlerken hakikaten bir hukukçu olarak Bu
ilkelerin tümünü biz de savunuyoruz. dedim. Burada hatırlatmak
açısından şu noktaları belirtmek istiyorum: Demokrasinin
temelinde, hukuk devletinin temelinde yargı vardır. Yargı, bir
denetim erkidir tıpkı basın gibi, iktidarları denetler.
Tarafsız ve bağımsız olmaması hâlinde iktidarların
önünde hiçbir engel yoktur. Anayasa Mahkemesinin rolü tam da budur. Anayasa
Mahkemesi, yasamanın Anayasa'ya aykırı faaliyet
yapmasını, yasa çıkarmasını önler.
Peki, bizde durum nasıl? Yani uzun uzun
anlatamıyorum, sürem yok. Bizde şu anda hâlihazırda Anayasa
Mahkemesi kararları uygulanmıyor. Yerel mahkeme çıkıp diyor
ki: Ben dinlemiyorum seni. Reddediyor. Hâlbuki hukukta bu, bir
içtihattır, kimse reddedemez, Yargıtay kararını kimse
reddedemez, yerel mahkeme. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa
90a göre, daha da önceliklidir iç hukuktan; o da uygulanmıyor, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararları da uygulanmıyor. Direnen
-tırnak içinde söylüyorum- hâkim ve savcılar var ama neye direniyor
biliyor musunuz? Hukuka, adalete, demokrasiye, hukuk devleti ilkelerine
direniyor. Ha, diyeceksiniz ki: Kendi kendilerine mi direniyorlar?
Hayır, burada iktidarın yargı üzerinde tamamen bir denetimi var,
bağımlı ve taraflı bir yargı yaratmak için uzun
yıllardır yasalarla, uygulamayla yürütülen aktif bir faaliyet var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Hiç
unutmuyorum, iki hafta önce Cumhurbaşkanı bir konuşma
yaptı; şöyle, elinde Anayasa vardı, dedi ki muhalefete: Anayasa
138e göre, siz yargıya etki ediyorsunuz. Hâlbuki o konuşması,
yargıya müdahaleydi. Ben hatta basına -röportaj istediler- dedim ki:
Danışmanlarını değiştirsin. O konuşma,
yargıya müdahale.
Şimdi, nedir? Cezasızlık
politikası devam ediyor. Kadına yönelik şiddet cezasız
kalıyor. Cinayetler
Kürtlerin öldürüldüğü bütün davalarda -Sayın
Bakan, önemle söylüyorum, size 100 tane ezbere sayarım- tek bir gün ceza
verilmedi; Roboskiden Kemal Kurkuta, Kemal Kurkutan Osman Şibana,
Osman Şibandan Ceylan Önkola. Bu nedir? Bu, taraflılık ve
bağımlılıktır işte. Şimdi, biz, bu dönemde, ilk
defa gezici yargı gördük. Akın Gürlek diye bir hâkim, sabah sulh ceza
hâkimi, öğleden sonra ağır ceza mahkemesi üyesi; birinde
tanık dinliyor, diğerinde tanığın delil olduğu
dosyada tutuklama kararı veriyor. İşte, Sayın Adalet
Bakanına, huzurunda söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım,
tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Şu anda söylediği, Bakanın tarif ettiği bir yargı yok,
tarafsız ve bağımsız bir yargı yok, hatta yargı
yok. Yargı, kendisini tamamen bağımlı hissediyor ve bunun
dışında karar veremiyor. Bunu ben değil, onlar söylüyor.
Defalarca karşılaşmalarımızda Biz, bu kararı
verirsek ne yapalım? diyorlar, HDPlilerle ilgili dosyalarda bir
şey yapamayız. diyorlar, Belediye Başkanlarında bir
şey yapmayız. diyorlar. Bu konuda cesaretleri yok çünkü binlerce
hâkim, savcı atıldı ve cezaevinde.
Bu sebeple, hani bu reform söylemi var ya,
uygulamada her şey değişebilir. Şu anda Türkiyedeki
yasalar çok korkunç yasalar değil, bir hukukçu olarak söylüyorum:
Uygulanırsa, gerçekten uygulanırsa, aslında iyi
uygulayıcının elinde lehe dönüşebilir. Kadına yönelik
şiddette de, cinayette de, bütün işkencede de ama bugün işkence
cezasız. İşkenceyi, biz, burada ispatladık ama tek bir gün
ceza almadılar. Bunu da Sayın Bakanın takdirine sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan ,Sayın Gül, kürsüden size iki
dakika söz vereceğim. İki artı bir, üç dakikanız var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
14.- Adalet Bakanı Abdulhamit Gülün, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoç ve Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptıkları
konuşmalarında Hükûmete ve şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi kararları,
Anayasaya göre bağlayıcıdır; tüm kurumları
bağlar, mahkemeleri bağlar. Bu konudaki tutumunuzu,
yaklaşımımızı, biz, defalarca söyledik. Kaldı ki
bireysel başvuru hakkını getiren de AK PARTİnin
kendisidir; vatandaşlarımız, bu anlamda Anayasa Mahkemesine
müracaat edebilsin diye. Burada yargısal bir süreçle ilgili verilen bir
karar da, siz, Adalet Bakanın cüppe giyerek ağır ceza mahkemesi
başkanını kaldırıp O cüppeyi ben giyeceğim, ben
karar vereceğim. demesini mi bekliyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Yargı
bağımsızdır, bu kararı veren bir yargı mensubudur
ve elbette Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı
olduğunu, bu anlamda yürüyen bir davayla ilgili hâkime talimat, tavsiyede
bulunarak Bunu, bu şekilde karar ver. demeyi siz belki düşünüyor
olabilirsiniz -burada siz derken kimseyi ifade etmiyorum, sataşma da
yapmıyorum- ama bizim anlayışımızda kararları
hâkim ve savcılar kendileri verirler. Ve özellikle yargı anlamında
da elbette Türkiye'de hukuk sistemi vardır ve kendi içerisinde
yargısal süreç devam edecektir. Bu konuda hak arama yolları, itiraz
yolları da bellidir, bu konuda ilgili kişiler
başvuracaktır. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararlarını
uygulamayan varsa bunlar terfi etmesin. Herkes Anayasa Mahkemesi kararına
uysun. Bu konudaki uygulamadaki eksiklik ya da yanlışlıklar
düzeltilsin. diye bu düzenlemeyi biz getirdik, ondan bahsediyoruz ama
kalkıp da biz o cübbeyi giyerek yargı yerine geçip karar veremeyiz.
Coğrafi teminatı bu yüzden getirmeyi planlıyoruz, bu yüzden düşünüyoruz
hâkimler, savcılar bu anlamda psikolojik olarak daha rahat destek olsun
diye.
Yine, bu konuda, elbette yürüyen safahatlarla
ilgili, ben bir hukukçu olarak yürüyen davayla ilgili bir görüşte
bulunamam, beyanda bulunamam. Yine, burada söylendi Biz, şunu yaparsak
başımıza bu gelir. Onu diyen kişi bir defa hâkim olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Devamla) - Hâkim
dediğiniz Şu ne der, bu ne der. değil, dosyadaki deliller ne
der diye ona bakar, ona göre karar verir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Eğer Şu kişi ne der. diyorsa kusura
bakmayın, o kişi hâkim değildir, savcı değildir,
yargı mensubu değildir. Bu anlayışı kim söylüyorsa bu
konuda savcılıklara suç duyurusunda bulunmanızı da sizlere
tavsiye ediyorum; öyle bir hâkim olmaz, öyle bir savcı olmaz. (HDP
sıralarından gürültüler)
Binlerce hâkim, savcı cezaevinde. diyorsunuz,
binlerce hâkim cezaevinde değil, FETÖcü teröristler cezaevinde,
FETÖcüler cezaevinde. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) PKKyla omuz omuza çalışan FETÖ terör örgütü ile
PKK terör örgütünün mensupları cezaevinde. Bizim onurlu hâkimimize
Cezaevinde. diyemezsiniz çünkü o Anayasaya bakar, Kandile bakmaz,
Pensilvanyaya bakmaz! (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Yürütme adına ikinci söz talebi
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Lütfi Elvanın.
Buyurun Sayın Elvan
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilleri,
yürütme, bütün bakanlarımız konuşmalarını tamamlamadan
arada söz vermeyeceğim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, ben 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN 60a göre söz haklarını
kullandık, artık söz vermiyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sadece bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Elvan, siz buyurun lütfen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Elvan, siz devam edin,
buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Bakın, ben Sayın Bakandan şunu rica ettim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, siz
karışmayın rica ediyorum.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
Sayın Bakan, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının
neden 37. Ağır Cezadan geldiğini açıklayamadı; bunu
açıklaması lazım. Bu bir idari karar; nasıl oraya geldi,
onu açıklasın, onu açıklasın Başkan.
BAŞKAN Sözleriniz kayıtlara geçti.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun siz.
Süreniz yeniden başladı.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri izleyen
kıymetli vatandaşlarımız; bugün Hazine ve Maliye
Bakanlığı ile bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlarımızın 2021 yılı bütçesini ve 2019
yılı kesin hesabını yüce Meclisimize arz edeceğiz. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Öncelikli olarak, Hazine ve Maliye
Bakanlığımız üzerinde görüş beyan eden,
yapıcı eleştirilerde bulunan tüm milletvekillerimize
huzurlarınızda çok teşekkür etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, dünyamız çok
farklı bir dönemden geçiyor. Bu yıl karşı karşıya
kaldığımız Covid-19 pandemisi küresel ekonomi üzerinde
yıkıcı etkiler yaptı. İstihdam, üretim, ticaret,
turizm ve borçluluk gibi pek çok alanı etkileyen bir süreçte ülkeler
kapsamlı ve zorunlu bir mücadele içerisine girdi. Yaşanan
olağanüstü şartlar normal zamanlarda görülmedik tedbirlerin gündeme
gelmesine neden oldu. Hükûmetler çalışma hayatını koruyan,
firmaları ayakta tutan, arz ve talebin çökmesini önleyen tedbirleri
uygulamaya başladı. Ayrıca merkez bankaları da
genişletici para politikaları yoluyla ekonomik aktiviteyi destekledi.
Tüm bunlara ek olarak uluslararası kuruluşlar teknik ve finansman
imkânları sağlayarak hükûmetlerin yanında oldu. Verilen bu
mücadeleye rağmen daha önce tecrübe edilmemiş bir küresel
sağlık krizi yaşanırken belirsizlik hâlen devam ediyor.
Küresel gelir ve ticarette sert bir daralma, 100 milyonları bulan istihdam
kayıpları ve tırmanan küresel borçlulukla karşı
karşıya kalmış bulunuyoruz. Aşı haberleriyle
birlikte tünelin ucunda ışık görünse de önümüzdeki dönem, üst
düzeyde hassasiyet gerektirmeye devam ediyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü
verilerine göre hâlihazırda 400 milyondan fazla tam zamanlı iş
gücü kaybı yaşanmış durumda. Uluslararası Finans
Enstitüsünün analizleri küresel borçluluğun küresel hasılanın
3,5 katına ulaştığını gösteriyor. Bunu biraz daha
somutlaştırmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, ülkelerin
toplam borçları millî gelirlerine oranla hangi seviyelere
ulaşmış? Buna da kısaca değinmek istiyorum. Japonyada
bu oran yüzde 632 değerli arkadaşlar -yani borçlarının
gayrisafi yurt içi hasılasına oranı- İngilterede yüzde
500, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 383, Çinde yüzde 337,
Almanyada yüzde 268, Türkiyede ise bu oran yüzde 167dir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Peki, küresel düzeyde son bir
yılda borçluluk oranı ne kadar artmıştır? Küresel
düzeyde borçluluk oranı, dünyada yüzde 43 oranında
artmıştır. Gelişmiş ülkelerin borcu, yine son bir
yılda yüzde 52 oranında artmıştır. Gelişmekte
olan ülkelerde ise bu yüzde 26dır. Türkiyede ise son bir yılda
borçluluğumuzdaki artış oranı yüzde 30dur.
Dolayısıyla dünya ortalamasının oldukça altında bir
borçluluk oranına sahibiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kapanma tedbirlerinin hafiflemesi ve destekleyici
politikaların etkisiyle mayıs ayından itibaren küresel ekonomik
aktivite toparlanma eğilimine girdi ancak yılın son
çeyreğinde yaşanan yeni dalgayla birlikte pek çok hükûmet bazı
tedbirleri tekrar hayata geçirmeye başladı. Ülkelerin
farklılaşan finansal ve konjonktürel durumları, krizin etkileri
ve alınan tedbirlerin farklılık göstermesine sebep oldu.
Kapsamlı kapanma önlemleri alan gelişmiş ekonomilerde
daralmanın boyutunun çok daha derin olması bekleniyor. Birinci
dalgadan daha güçlü seyreden ikinci dalga karşısında ülkeler,
destekleyici politikalara devam ediyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin
genişletici para politikaları, küresel likiditenin de artmasına
neden oluyor.
Diğer taraftan, aşı konusunda son
dönemdeki gelişmeleri de umut verici olarak görüyoruz. Coronavirüse
karşı yaygın kullanımı olan bir aşı ya da
tedavinin hayata geçmesiyle küresel aktivitede hızlı bir toparlanma
yaşanacağına inanıyoruz. Buradan hareketle 2021
yılının aşılamanın da başlamasıyla
birlikte küresel gelirde, ticarette ve istihdamda 2020 yılının
telafi edildiği bir dönem olması bekleniyor. Bununla birlikte, küresel
arz zincirlerinin güvenliği, istihdam piyasalarının
dezavantajlı gruplar aleyhine hızla bozulması, teknoloji
altyapısının artan önemi, sektörel
bağımlılıkların oluşturduğu
kırılganlıklar gibi hususlar salgın sonrası dönemin,
küresel ekonomi gündeminin en üst sıralarında yer almaya devam
edeceğini gösteriyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Covid-19 salgınının hem ekonomik hem de sosyal
hayatı olumsuz etkilediği bir ortamda bütçemizi hazırladık.
Hükûmetlerimiz döneminde ekonomimiz, maruz kaldığı
şokları elde edilen kazanımlar sayesinde her defasında
başarılı bir şekilde atlattı. Ekonomimizi daha
dayanıklı kılmaya ve sürdürülebilir büyümeyi temin etmeye
yönelik makroekonomik politikaları hayata geçirmeye devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türkiye ekonomisi
rekabete dayalı piyasa ekonomisi geleneğine sahiptir. Ekonomi
politikalarımızı bu anlayışı merkeze alarak
oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kaliteli bir büyümeyle
istihdamı artırmayı ve vatandaşlarımızın
refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Makroekonomik istikrarı
korumak suretiyle enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek,
salgının küresel çapta getirdiği belirsizliklere rağmen
ekonomik aktivitenin sürekliliğini sağlayacak, yatırım
ortamını güçlendirecek, şeffaf, öngörülebilir ve hesap verebilir
bir yapı içinde yeni reformlarımıza hız
kazandıracağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Geçmişte birçok kez gösterdiğimiz gibi ülkemizin
dünyanın zor şartlarından en az etkilenerek
çıkmasını sağlayacağız. Yatırım
ortamının daha fazla iyileştirilmesi noktasında yargı
reformuna Hükûmet olarak büyük önem atfettiğimizi vurgulamak istiyorum.
Nitekim, hukuku ekonomiden ayrı düşünmek mümkün değildir.
İyi işleyen bir ekonomik yapının olmazsa olmazı
güvendir. Bu güvenin en önemli teminatı hiç kuşkusuz hukuktur
değerli arkadaşlar. Bu itibarla Sayın Adalet
Bakanımızla birlikte aynı amaç doğrultusunda çok verimli
çalışmalara başladık. Hukuk reformlarını,
ekonomik güven iklimini de tahkim edecek şekilde ve
paydaşlarımızla yakın istişare içinde
hızlandırarak şekillendireceğiz. Ekonomimizi daha güçlü ve
daha üretken kılmak için tüm tarafların görüşlerine de büyük
önem veriyoruz. Bu kapsamda TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD temsilcileriyle
yaptığımız görüşmelerin son derece yararlı
geçtiğini burada belirtmek isterim. Önümüzdeki günlerde esnaf ve iş
dünyası başta olmak üzere diğer taraflarla da bir araya
geleceğimizi buradan ifade etmek istiyorum. Ekonomimizi şüphesiz ki
toplumun tüm kesimleriyle birlikte ileriye taşıyacağız. Bu
çerçevede esnafın, çiftçinin, sanayicinin, akademisyenin yani toplumun her
bir ferdinin görüşleri bizim için son derece değerli ve
kıymetlidir. İnsan odaklı bir anlayış içinde
vatandaşlarımızın refahını ve sosyal adaleti
hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Devletin düzenleyici rolüne odaklanarak
ekonomi politikalarımızı kapsayıcı, gerçekçi ve
rasyonel bir anlayış çerçevesinde oluşturacağız. Son
bir ayda attığımız adımlar geleceğe ilişkin
bakış açımızı da ortaya koyuyor. Merkez Bankası
tarafından ortaya konan parasal sıkılaştırma
adımını, zorunlu karşılık uygulamasının
sadeleştirilmesi takip etti. Böylece tüm fonlamanın temel politika
aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden
yapılmasına ve zorunlu karşılıklarda faiz, nema
oranlarının tüm sektörler için aynı oranlar üzerinden uygulanmasına
geçildi. Bu adımları müteakiben aktif rasyosu uygulamasının
bu yıl sonu itibarıyla yürürlükten kaldırılması
kararı verildi. Ardından bankaların yurt dışı
yerleşiklerle yaptıkları vadede TL satım yönünde
gerçekleştirecekleri türev limitleri artırıldı. BDDK valör
uygulamasına son verildi. Sermaye yeterlilik rasyosu hesaplamasında
baz alınacak kura ilişkin kolaylık sağlandı ve
uluslararası norm ve standartlara yakınsayan bir yaklaşım
benimsendi.
Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum:
Sayın Yılmaz, özellikle bugün BDDK tarafından açıklanan
kararın geçtiğimiz bir ay içerisinde açıklanan kararla tezat
teşkil ettiğini ifade etti. Zannedersem sermaye yeterlilik rasyosunun
nasıl hesaplandığına yönelik yanlış bir algı
içerisinde çünkü şöyle bir ifade kullandı: Sermaye yeterlilik
rasyosunda kullanılacak kurun, 2020 yılı için kullanılacak
kurun 31/12/2020 tarihindeki kur olarak kullanılacağını
ifade etti. Hâlbuki geçmiş uygulamalar yani düne kadarki uygulama şu
idi değerli arkadaşlar: 2020 yılı bankaların sermaye
yeterlilik rasyosu hesabında 31/12/2019 kuru alınıyordu, bunun
yerine BDDKnin bugünkü kararıyla iki yüz elli iki günlük 2020
yılı ortalaması alınacak. Dolayısıyla
uluslararası standartlara bir yakınsama söz konusu, bu da sermaye
yeterlilik oranını daha da yukarı çeken bir yaklaşım
değil, sermaye yeterlilik oranını biraz daha
aşağı çeken bir yaklaşımdır.
Dolayısıyla bunu özellikle ifade etmek istiyorum çünkü kamuoyunda da
bunun yanlış anlaşılmaması gerektiğini
düşünüyorum.
Diğer taraftan, takipteki alacaklar ve
ayrılan karşılıkların riskte olduğuna dair bir
ifade kullanıldı. Değerli arkadaşlar, çok açık ve
şeffaf bir şekilde sizlerle bugün paylaşıyorum. Takipteki
alacakların miktarı, üçüncü grup dediğimiz takipteki
alacakların miktarı 151 milyar liradır. 151 milyar liraya
karşılık bankalarımız 113 milyar lira
karşılık ayırmıştır. Peki, bu oran nedir? Bu
oran yüzde 75e tekabül etmektedir. Peki, bu oran Avrupa genelinde nedir? Buna baktığımızda,
Avrupa genelindeki oran yüzde 45 seviyesindedir yani şunu ifade etmek
istiyorum: Takipteki alacaklar hesabı için aşağı
yukarı Avrupanın ayırmış olduğu
karşılığın 2 katına yakın bir
karşılık Türk bankaları tarafından
ayrılmaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, diğer bir husus;
yakın izleme oranına yönelik, yani ikinci grup yakın izlemede
olan hesaplara yönelik yine, risk taşıdığına yönelik
bir açıklamada bulunuldu. Bunu da açıklıyorum: Yakın
izlemede olan toplam miktar 382 milyar liradır. İkinci grup olarak
nitelediğimiz yakın izleme grubundakiler 382 milyar liradır.
Peki, 382 milyar liraya karşılık ne kadarlık bir
karşılık ayrılmıştır? Ayrılan
karşılık 58 milyar liradır. Peki, oran nedir? Oran yüzde
15tir. Peki, Avrupa standartlarındaki bu oran nedir? İkinci grup
için söylüyorum, yüzde 6dır değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla, kısaca şunu ifade etmek istiyorum:
Bankalarımız son derece güvenilirdir, güvendedir ve
sağlıklıdır; bunun takibini yakinen de BDDK Başkanlığımız
yapıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, diğer bir husus,
pandemi nedeniyle, takipteki alacaklar grubuna alınma süresini doksan
günden yüz seksen güne çıkardık. Pandemi nedeniyle de bunu haziran
sonuna kadar uzattık. Bu son derece mütevazı bir yaklaşım.
Diğer gelişmiş ülkelere baktığımızda,
Avrupaya, Amerikaya baktığımızda; onların
almış olduğu, bankalara yönelik almış olduğu
önlemlerle karşılaştırdığımızda, bizim
aldığımız önlem son derece mütevazı bir önlemdir.
Şöyle ifade edeyim: Avrupa ve
Bakınız, değerli
arkadaşlar, şöyle söyleyeyim: Avrupa Merkez Bankası, bankalara
şunu söyledi: Ödenmesi gereken, Merkez Bankamıza ödemeniz gereken
yükümlülüğünüzü yüzde sıfır faizle bir yıl öteliyorum.
Diğer taraftan, bankalar, müşterilerine Sizin yükümlülüklerinizi de
ben bir yıl öteliyorum. dedi. Dolayısıyla, Avrupanın ve
gelişmiş ülkelerin almış olduğu tedbirler ile bizim
bankacılık sektöründe almış olduğumuz tedbirleri
kıyasladığımızda son derece mütevazı bir yaklaşım
içerisinde olduğumuz net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Bir başka husus değerli arkadaşlar,
bankacılık sektörümüzün pozisyon açığıyla ilgili yine,
risk olduğuna dair ifadeler kullanıldı. Bankacılık
sektörümüzün şu an itibarıyla döviz pozisyon açığı
yoktur değerli arkadaşlar ve 3,3 milyar dolar artıdadır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu özellikle ifade
edeyim. Kamu bankalarımızın 2,7 milyar dolar, evet, üç kamu
bankamızın pozisyon açığı vardır ancak
açığın öz kaynağa oranı yüzde 20yi geçmemelidir.
Burada üç bankamızın oranlarını söylüyorum: Bir kamu
bankamızın oranı yüzde 12, diğer bankamızın
oranı yüzde 10, üçüncü bankamızın oranı da yüzde 9dur yani
yüzde 20lik kriterin oldukça altındadır. Özel sektöre ait
bankaların döviz pozisyonlarına baktığımızda da
toplam 6 milyar dolar fazlaları olduğunu görüyoruz değerli
arkadaşlar. Dolayısıyla bankacılık sektörüne yönelik
bugüne kadar BDDK tarafından alınan kararların son derece
rasyonel ve piyasaya olumlu etkisi olan kararlar olduğunu özellikle ifade
etmek istiyorum. Bugün BDDK'nin almış olduğu karar da daha önce
alınmış kararlarla hiçbir şekilde tezat teşkil etmiyor
sevgili kardeşlerim.
KEMAL PEKÖZ (Adana) Sayın Bakan, nerede bu
ülke?
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
(Devamla) Tüm bu gelişmelerin akabinde finansal piyasa göstergelerimizde
de iyileşmeleri gözlemledik. Döviz kuru ve ülke risk primimiz
düşerken hisse senetleri ve tahvillerimize güçlü bir talep görmeye
başladık. Kasım ayında Türkiye uluslararası portföy
akımlarını çekme konusunda pek çok gelişmekte olan ülkeyi
geride bıraktı. Biz bu toparlanmayı daimî hâle getirmeyi
amaçlıyoruz. Finansal alanda attığımız
adımları kamu maliyesindeki ihtiyatlı duruşla destekleyip
makroekonomik istikrarı kalıcı bir şekilde tesis
edeceğiz.
Burada altını özellikle çizmek
istediğim bir husus var: Tüm vatandaşlarımızın gönlü
müsterih olsun, bize güvensinler. İstikrar içerisinde büyüyecek, büyümenin
nimetlerini tüm toplum kesimleriyle adil bir şekilde
paylaşacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bizim büyüme anlayışımız istihdam dostu
bir büyüme anlayışıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında ülkemiz
ihtiyaç hissedilen tüm alanlara yönelik etkili ve hızlı bir
şekilde destek ve teşvik uygulamalarını hepinizin
bildiği gibi hayata geçirdi. Genişleyici mali politikalar ve
salgının oluşturduğu ilave maliyetlerin etkisiyle bütçe
açığımız geçici olarak arttı. Bu dönemde bir yandan
vatandaşlarımıza ve reel kesime destekler sağlarken
diğer yandan da mali disiplini kararlılıkla uygulamaya devam
edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu çerçevede merkezî yönetim
bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
2020 yılı yıl sonu için hedeflediğimiz yüzde 4,9un da
oldukça altında gerçekleşeceğini buradan ifade etmek istiyorum.
Mali disiplini koruyarak gerçekçi bir risk yönetimiyle kamu
finansmanının kalitesini de artıracağız.
Değerli arkadaşlar, Türkiye genel yönetim
borç stoku açısından da en az borçlu gelişmekte olan ülkeler
arasında yer alıyor. Pandeminin etkilerini yönetmede en önemli
avantajlarımızdan biri bu olmuştur. Pandemi sonrası dönemde
hızlı toparlanma ve fırsatları değerlendirme sürecinde
de bu konumumuz büyük destek sağlayacaktır. 2020 yılı
sonunda yüzde 41,1 olarak tahmin edilen bu oranın 2023 yılı
sonunda ise yüzde 41,8 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Peki,
Avrupa Birliği ortalaması nedir diye
baktığımızda, Avrupa Birliği ortalaması ise yüzde
88dir yani bizim 2 kat borçlanmamızdan daha fazla bir borç oranına
sahip bir Avrupa Birliği var değerli arkadaşlar.
Covid salgınının ekonomik etkileriyle
finansman ihtiyacı, ileride yine salgın sebebiyle oluşabilecek
muhtemel riskleri bertaraf etmeyi teminen güçlü bir nakit rezerv tutma
yönündeki yaklaşım neticesinde önceki yıllara göre nakit
durumumuz daha iyi durumda, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu kapsamda,
2020 yılında Ocak-Ekim döneminde yapılan net borçlanma 244,5
milyar lira oldu. Bununla birlikte, bu yılı 16 Ekim 2020 tarihinde
yapılan borçlanma limiti artışıyla tespit edilen yeni
borçlanma limiti olan 308,2 milyar liranın oldukça altında, 260
milyar lira seviyesinde net borçlanmayla kapatmayı hedefliyoruz. 2020
yılında karşılaştığımız
elverişsiz koşullara rağmen sabit getirili iç borçlanmanın
yıllık bileşik maliyeti önemli miktarda azalarak tek haneli
seviyelere indi. 2019 yılında yüzde 18,3 olan sabit getirili iç
borçlanmanın ortalama maliyeti Ocak-Kasım 2020 döneminde yüzde 10,3
olarak gerçekleşti. İç borçlanma maliyetinde kaydedilen
düşüşün katkısıyla 2020 yılında faiz
harcamalarının başlangıç ödeneğinin altında
kalmasını bekliyoruz.
2021 yılında kamu finansmanında
ihtiyatlı yaklaşımımızı güçlendirerek etkin risk
yönetimiyle finansman kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Bu alandaki
öngörülebilirliği artırarak yabancı
yatırımcıların devlet iç borçlanma senetlerimize ilgisini
yeniden canlandırmayı hedefliyoruz. Gelecek sene yabancı para
cinsinden iç borcun payını azaltıp iç borç çevirme
oranımızı bütçe açığının ima ettiği
seviyenin altında yüzde 120 dolaylarında gerçekleştirmeyi
öngörüyoruz. Alacağımız ilave tedbirle bu oranı daha da
azaltmak temel politikalarımızdan biri olacak.
Diğer taraftan, Hazine garantileri ve borç
üstlenim taahhütleri nedeniyle oluşabilecek koşullu yükümlülük
kaynaklı risklerimizi de sınırlandırıyoruz. Bu
çerçevede 2021 yılında hem Hazine garantili imkân ve dış
borcun ikrazı limitini hem de borç üstlenim taahhüt limitini 45 milyar
dolar olarak belirledik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler on sekiz yıldır milletimiz için gecemizi
gündüzümüze katarak, dur durak bilmeden ülkemize yeni eserler kazandırarak
bugünlere kadar geldik. Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde sayısız hizmete imza attık. Aziz milletimizin
değerlerini baş tacı ederek yolumuza devam ettik.
Rotamızı hep milletimiz çizdi ve bu güzergâhtan hiç sapmadık. On
sekiz yılda birçok badireyi, birçok zorluğu hep milletimizle ve
milletimizin güçlü desteğiyle aştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Bakanım.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
(Devamla) Gerçekçi ve reformcu bir anlayışla, değişen
şartlara göre politikalarımızı sürekli olarak güncelledik.
Son bir yıldır bütün dünyayı esir
alan Covid-19 ülkemizde de kendini gösterdi. Tüm dünyayla birlikte zor bir
süreci yaşıyoruz. Bu virüsle hem sağlık anlamında hem
de ekonomik anlamda inanılmaz bir mücadele veriliyor. Bu zorlu günlerde de
inşallah, milletimizle birlikte yine bu süreçten güçlenerek
çıkacağız. Allahın izniyle, altından
kalkamayacağımız hiçbir yük yoktur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Milletimizi iyi gününde de kötü gününde de
unutmadık ve asla unutmayacağız. Her alanda yaşanan
sorunları ve sıkıntıları biliyoruz, milletimiz
müsterih olsun. Bu aziz millet bugüne kadar bizleri hiç yalnız
bırakmadı, bizler de milletimizi hiçbir zaman yalnız
bırakmayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
(Devamla) Tamamlıyorum efendim, son cümlelerim.
BAŞKAN Buyurun.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
(Devamla) 2002 yılından bugüne kadar popülist olmadık ve
bundan sonraki süreçte de asla popülist olmayacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Pandemi sonrası yeniden
şekillenecek dünya ekonomisinde hak ettiğimiz yeri
alacağız, fırsatları değerlendirerek yeni
atılımlar yapacağız.
Değerli arkadaşlar, çok daha fazla uzatmak
istemiyorum, vaktinizi de almak istemiyorum, sürem de doldu ama ben burada
sözlerime son verirken bir kez daha, Bakanlığımızla ilgili
olarak görüşlerini beyan eden, yapıcı eleştirilerde bulunan
tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum ve bu bütçe
sürecinde emeği geçen Hazine ve Maliye Bakanlığımıza,
Bakan Yardımcılarımıza, tüm genel müdürlerimize, tüm
bürokrat arkadaşlarımıza huzurlarınızda çok
teşekkür ediyor; hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum
efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım, teşekkür
ediyorum.
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç,
konuşmaların sonrasında, tamamının bitiminde söz
vereceğimi söyledim demin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım, o, maddelerle ilgili görüşmeler
yapılırkendi. Sayın Bakanların yaptığı
konuşmalardan sonra hemen Bakanın cevap vermesi açısından,
hem de bizim, Bakanı kendi bilgilerimizle doğru bilgilendirmemiz
açısından şu anda cevap vermemiz doğrudur.
Ben 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özkoç
Sayın Bakanı doğru bilgilendirmek dediğiniz zaman, yani
bu Sayın Bakanın alanı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, Sayın
Başkan
BAŞKAN Size yerinizden bir dakika, 60a göre
söz vereyim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, siz bize
akıl vermeyin, benim ne demek istediğimi Bakan anlıyor.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkoç.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Sayın
Başkan, ben de söz istiyorum.
BAŞKAN Olur, tabii ki
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Hazine ve
Maliye Bakanı Lütfi Elvana yeni görevinde başarılar
dilediğine, bu bütçeyi savunması gerekenin Berat Albayrak
olduğuna, Hazine ve Maliye Bakanının Türk lirasının
arkasında durması gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
Değerli Bakanım; öncelikle görevinizde başarılar diliyorum.
Bu bütçeyi burada sunması gereken siz
değil. İki yıldan beri bu bütçeyi kimliksiz bütçe hâline getiren Berat Albayrakın burada bu bütçeyi
anlatması ve savunması gerekiyordu, siz değil. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi: Sayın Bakanım, on sekiz
yıl içerisinde bir tek fabrika açılmadı, umut ediyorum ki siz
üretime dayalı bir anlayışla -Türkiye Cumhuriyeti 1924ten
itibaren on beş yıl içerisinde 33 fabrika açtı- on sekiz
yılda bir fabrika açmayan AKP iktidarına bir fabrika
açtırtırsınız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Yüzlerce
fabrika açılıyor ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Şeffaflığa karşı bir politika yürütülüyordu, umut
ederim ki siz böyle davranmazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Bakanım, şu anda Türkiyede sadece günlük ödenen faiz tutarı
57,8 milyondur, umut ediyorum ki bu Berat Albayrakın bizi ve Türkiyeyi getirdiği
bu durumdan Türkiyeyi şeffaf bir şekilde yöneterek bundan kurtulma
azmini gösterirsiniz.
Sayın Bakanım, başınız
sıkıştıkça 2 milyon nüfuslu Katara perde arkasında,
örtülü ihalelerle umut ediyorum ki Türkiyeyi vermezsiniz.
Siz doları yüceltmeyin Sayın Bakanım,
Türk lirasının değeri dünyaya bedeldir, siz Türk
lirasının arkasında durun. 5 iş birlikçi müteahhide,
müteahhitlere dolarla para yağdırmayın; siz milletinize,
Covidle yıkılan yoksula, esnafa o paraları geri iade edin. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, teşekkür
ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Bakanım, son olarak
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Ama yani Sayın Özkoç
Arkadaşlar, müsaade edin.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Bakanım, son olarak söylüyorum: AKP iktidarında, biz, iki yıldan
beri bu ülkenin yetiştirdiği çok nitelikli insanlar var, bu ülkeyi
yönetebilirler, yeter ki yüzlerini saraya dönmesinler diyorduk; siz yüzünüzü
saraya dönenlerden olmayın, millete dönün yüzünüzü. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç,
arkadaşlarınız seksen dakika konuşarak bütçeler üzerindeki
görüşlerini belirttiler ama her bakanın konuşmasından sonra
söylediklerinin gerçek olmadığını söyleyerek bu
konuşmaları yapmayı doğru bulmuyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Neden bulmuyorsunuz
Sayın Başkan?
BAŞKAN Doğru değil çünkü doğru
olmadığını siz de biliyorsunuz. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bir dakika, kayıtlara geçsin diye söz istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu sizin
doğrularınıza göre hareket etmez, milletin doğrularına
göre hareket eder.
BAŞKAN Bu doğru benim doğrum
değil, İç Tüzükün ve Meclisin genel çalışma
kurallarından bahsediyorum ben.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bize oradan akıl öğretmeyin, bizim aklımız bize yeter.
Bizim muhatabımız Bakandır, Bakan cevap versin. (CHP
sıralarından alkışlar)
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFÜ ELVAN
Sayın Başkan
BAŞKAN Size söz vereceğim.
Evet, Sayın Elvan, buyurun.
Süreniz üç dakikadır, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
15.- Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi
Elvanın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı
açıklamasında Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFÜ ELVAN
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikli olarak, konuşmamda 4,5 milyar dolar
yerine 45 milyar dolar gibi bir ifade kullanmışım, aslında
bizim limit olarak özellikle ikraz anlaşmalarında 2021 için
uygulayacağımız limit 4,5 milyar dolardır, onu özellikle
ifade edeyim.
Sayın Grup Başkan Vekilinin ifade
ettiği hususlara gelince, değerli arkadaşlar, tüm milletimiz
biliyor ki 2002-2020 döneminde Türkiye, gerçekten çok önemli gelişmeler
sağladı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Önce Hayırlı
olsun. dedim Sayın Bakan.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFÜ ELVAN
(Devamla) Sadece şu kadarını söyleyeyim: Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki organize sanayi bölgelerinde neredeyse
bir tane dumanı tüten fabrikamız yoktu; bugün Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki organize sanayi bölgeleri, hemen hemen
tamamıyla doludur, Diyarbakıra gidin doludur, Mardine gidin
doludur, Şanlıurfaya gidin doludur. (AK PARTI sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İflas ettiler!
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFÜ ELVAN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, ihracatımız 36 milyar
dolardan 180 milyar dolara ulaşmıştır. Biz, evet, otomobil
satıyoruz, makine teçhizat satıyoruz ve 81 ilimizdeki fabrikalar, o
bacası tüten fabrikalar artık ihracat yapmaya başladı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin ihracatına baksak,
inanılmaz bir artış olduğunu görürsünüz.
Dolayısıyla, Türkiyede çok önemli
gelişmeler oldu. Elbette beklentiler çok daha yüksek olabilir, elbette,
evet, bizler de sorunlar yaşadık, bir darbe girişimiyle
karşı karşıya kaldık, çok ciddi problemler
yaşadık, Covid problemiyle karşı karşıya
kaldık ki tüm dünyanın yaşadığı sorunlar var, biz
bunları inkâr etmiyoruz, elbette bizim de sorunlarımız var ama
bu gelişmeleri de her birimiz görmeliyiz, her birimiz
yaşamalıyız. Yıllarca bu ülkenin millî geliri 2 bin
dolarlar civarında seyretti, biz 12 bin dolara ulaştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
(Devamla) Evet bugün, bu son birkaç yılda yaşamış
olduğumuz sıkıntıdan dolayı evet bir miktar
düşüş söz konusu oldu; 8 bin dolarlar civarında bir millî gelir
ama nereden bakarsanız bakın, en azından geçmiş dönemlerin
3-4 katı kişi başı gelire sahibiz.
Diğer taraftan, satın alma paritesine göre
Türkiye, dünyanın 13üncü güçlü ekonomisi konumuna geldi değerli
arkadaşlar.
Ben teşekkür ediyor hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yok, öyle bir şey
yok, 19uncu sıradayız.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Yürütme adına son söz talebi
Millî Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akarın.
Buyurun Sayın Akar. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Gazi Meclisin
çatısı altında sizleri ve ekranları başında
bizleri izleyen çok değerli vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bu sabahtan beri
yapılan çalışmalar sırasında görüşleriyle,
önerileriyle, sorularıyla çalışmalarımıza katkı
sağlayan bütün arkadaşlarıma da başlangıçta
teşekkür ediyorum.
Bugün burada sizlere
Bakanlığımızın faaliyetleri ve 2021 yılı
bütçesi hakkında özet bilgi sunacağım: Malumunuz olduğu
üzere, küresel ve bölgesel düzeyde İslam karşıtlığı
ve yabancı düşmanlığı dâhil her türlü risk ve tehdidin
arttığı bir dönemden geçiyoruz. Bu noktada, özellikle, dün
akşam meydana gelen yabancı düşmanlığını da
burada zikretmek istiyorum. Her türlü İslam
karşıtlığı ve yabancı
düşmanlığını da şiddetle kınıyoruz. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Kore Harbi ve
Kıbrıs Barış Harekâtından sonra en kapsamlı ve
yoğun mücadeleyi verdiğimiz bu dönemde yeni yapısıyla Millî
Savunma Bakanlığı olarak tüm birlik ve kurumlarıyla
başta FETÖ, PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütleri olmak üzere her türlü
tehdit ve tehlikeye karşı asil milletimizin sevgisi, güveni ve
duasından aldığı ilhamla ölürsem şehit, kalırsam
gazi anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla
mücadelemizi sürdürmekteyiz.
Terör örgütleriyle mücadelemiz en son terörist
etkisiz hâle getirilinceye kadar devam edecektir. Yıllardır ülkemizin
enerjisini tüketen terörü bitirmekte, hiçbir ayrım yapmaksızın
83 milyon vatandaşımızı, asil milletimizi terör
belasından kurtarmakta kararlıyız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Bu çerçevede verdiğimiz
mücadeleyi ve sınırlarımızın hemen yanı
başında yaşanan küresel güçlerin de dâhil olduğu
karmaşık süreci kısaca bilgilerinize sunmak istiyorum.
Irakın kuzeyinde varlığını
sürdürmeye çalışan PKKya karşı mücadelemiz,
operasyonlarımız artan bir şiddet ve tempoda aralıksız
devam etmektedir. Son bir ay içeresinde 7si büyük, 21i orta çaplı olmak
üzere toplam 28 operasyon başarıyla icra edilmiştir. Şunu
özellikle belirtmek isterim ki Irakın dış güçlerin
çatışma sahası olmaktan çıkıp, toprak bütünlüğü
ve siyasi birliği içinde istikrar ve refaha kavuşması bizim en
samimi arzumuzdur. Bu bakımdan Iraklı kardeşlerimizle yakın
temasımızı sürdürürken özellikle terörle mücadelede daha
yakın iş birliği yapılması yönünde gerekli
girişimlerde bulunulmaktadır.
Yine, terörle mücadele kapsamında Suriyenin
kuzeyinde PKK, YPG ve DEAŞın varlığını
sonlandırmak; böylelikle hudutlarımızın,
halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamak için bildiğiniz
gibi Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı, Barış
Pınarı ve Barış Kalkanı Harekâtları
başarıyla icra edilmiş ve teröristlerin kurmaya
çalıştıkları, hayal ettikleri koridor
parçalanmıştır. Burada bir noktayı vurgulamak istiyorum:
DEAŞla mücadelemiz konusunda gerçekten Türk Silahlı Kuvvetleri
diğer koalisyon ülkelerinin yapmadığı kadar yoğun bir
şekilde ve göğüs göğüse DEAŞla mücadele eden,
çarpışan tek ordudur. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Suriyenin kuzeyinde yaptığımız
çalışmalar ve operasyonlar sonucunda yaklaşık 450 bini
İdlib bölgesinde olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli kardeşimiz
güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde evlerine ve topraklarına
dönebilmişlerdir. Yapılan mutabakatlar doğrultusunda bölgede
kalıcı barışın sağlanması için Rusya Federasyonu
ve Amerika Birleşik Devletleriyle iş birliği ve koordinasyon
faaliyetlerimiz de sürdürülmektedir. Ancak sınırlarımızda
terör örgütü ve destekçileri tarafından oluşturulmaya
çalışılan terör koridoru icra ettiğimiz
başarılı operasyonlarla engellenmeseydi bugün çok daha
farklı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya
kalmamız kaçınılmaz olurdu. Aynı zamanda bu harekâtlarla
bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Keldaniler, Aramiler,
Hristiyanlar ve Ezidiler gibi dinî ve etnik grupların güvenliği de sağlanmış
oldu.
Sağduyulu herkesin bildiği gibi, bizim
mücadelemiz yüzyıllardır aynı coğrafyayı, aynı
ekmeği paylaştığımız Kürt kardeşlerimize
karşı asla değildir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Terörle mücadele yapıyoruz,
teröristlerdir bizim hedefimiz. Türk-Kürt kardeştir. DEAŞ nasıl
Müslümanları temsil etmiyorsa PKK, YPG terör örgütü de Kürt
kardeşlerimizin temsilcisi değildir, olamaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
her zaman tüm ilişkilerimizde barış, dostluk, diyalog, iş
birliği ve siyasi çözümlerden yana olduğumuz bilinmelidir. Ancak
Yunanistan, Akdenize 1.870 kilometre kıyısı olan Türkiyeyi
kendi kıyılarına hapsetmeye çalışmaktadır. Türk kıyılarına
1.950 metre mesafede bulunan ve 10 kilometrekare büyüklüğünde olan Meis
adası için 40 bin kilometrekarelik deniz yetki alanı talep
etmektedir. Yunanistan, Türkiyeyle görüşerek siyasi çözümler üretmek
yerine bizce bazı oldubittiler peşinde koşmaktadır.
Ayrıca, binlerce kilometreden gelerek gücünü ve boyunu aşan roller
peşinde koşan bazı muhterisler de kendi halklarının
zararına olsa da bu sürece dâhil olmak için IRINI Harekâtı gibi
hukuksuz yollara başvurmaktadır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararında ilgili hükûmetle istişare ve izin zorunlu olmasına
rağmen IRINI Harekâtı Millî Mütabakat Hükûmetiyle, Libyayla
istişare edilmeden ve izinsiz olarak Avrupa Birliği tarafından
Mart 2020de başlatılmıştır.
IRINI Harekâtı, Hafter güçlerine verilmekte
olan açık desteği görmezden gelen, yanlı, meşruiyeti tartışmalı
ve hukuksuz bir faaliyettir ve istikrarsızlığa sebebiyet
vermektedir. Bu kapsamda, 22 Kasım 2020 tarihinde, açık denizde bir
ticari gemimize hukuksuz bir çıkarma yapılmıştır. Bu
harekâtın başından beri vurguladığımız
tartışmalı yönleri en açık şekilde bu ortaya
koymuştur. Bu konuda her hakkımız saklıdır ve konu
yakından takip edilmektedir.
Akdenizde gerilimi tırmandırmak isteyen
Yunanistandır, biz ise gerilimi azaltmak için istikşafi ve güveni
arttırıcı toplantılar ile NATO Genel Sekreterinin ilave
toplantı girişimlerine en başından beri destek verdik,
vermeye devam ediyoruz. İyi komşuluk çerçevesinde çözüme,
barışa uzanan elimiz, maalesef, hep havada
bırakılmıştır. Biz, ön koşulsuz olarak Ege ve
Doğu Akdenizdeki tüm sorunları görüşmeye hazırız; çünkü
güçlüyüz, çünkü haklıyız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Sondaj ve sismik araştırma gemilerimiz de
kendi deniz yetki alanlarımız ile Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin yetki verdiği alanlarda, deniz ve hava kuvvetleri
unsurlarımızın refakatinde teknik ve bilimsel
araştırma faaliyetlerine devam etmektedir, edecektir. Kimsenin
hakkında gözümüz olmadığı gibi kimseye de
hakkımızı çiğnetmeyiz; şehit oluruz, gazi oluruz ancak
hiçbir oldubittiye de göz yummayız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Kıbrıs dâhil Ege ve Akdenizdeki hak,
alaka ve menfaatlerimizi korumakta azimli, kararlı ve buna muktediriz.
Kıbrıstaki çözümün önündeki yegâne engel Yunanistan ile Rum
tarafının 1968den beri süregelen toplantılardaki uzlaşmaz,
hak hukuk tanımaz, şımarık
yaklaşımlarıdır. Kıbrıs meselesine adil,
kapsamlı ve kalıcı bir çözüm ancak Kıbrıs Türk
halkının adanın ortak sahibi olduğu gerçeğinin kabul
edilmesiyle mümkündür. Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm
kurumları ve müdahil devletleri Kıbrısta, Akdenizde ülkemizin
ve Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkına ve hukukuna
saygılı olmaya davet ediyor, makul, mantıklı, objektif
davranmalarını bekliyoruz.
1974ten bu yana Maraş için kullanılan
Kapalı ifadesi artık kalkmıştır. Maraşın
açılması uluslararası hukuka uygundur, meşrudur ve
tasarrufu da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine aittir. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar) Türkiye, garantör olarak
daima Kıbrıs Türkünün yanındadır, 1974teki duruşumuz
o gün neyse bugün de aynıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Libyanın Birleşmiş Milletler tarafından tanınan
meşru Millî Mutabakat Hükûmeti, darbeci Haftere bağlı
unsurların yaptığı saldırılar ve katliamlar
karşısında yardım çağrısında bulunmuş
ve buna somut cevap veren tek ülke ülkemiz Türkiye olmuştur.
Amacımız Libya Libyalılarındır.
anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini
sağlamış, barış, huzur ve istikrar içerisinde
yaşayan bir Libyanın oluşumuna katkıda bulunmaktır.
Birçok ülkenin özellikle ateşkesten sonra rol kapmaya
çalıştığı Libyada birliklerimiz tarafından
Libyalı kardeşlerimize askerî eğitim, mayın, el
yapımı patlayıcı temizliği, sağlık, insani
yardım ve diğer konularda, askerî konularda danışmanlık
desteği verilmektedir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da
Libyalı kardeşlerimizin haklı davasını desteklemeye
devam edeceğiz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Ermenistan, kardeş Azerbaycan topraklarının yüzde 20sine denk
gelen Dağlık Karabağ ve 7 rayonu, bölgeyi yaklaşık
otuz yıldır haksız, hukuksuz işgal etmiştir. 1 milyondan
fazla Azerbaycanlı Türk yerlerinden edilmiş ve 20 binden fazla
kardeşimiz şehit edilmiştir. Başta Hocalı olmak üzere
yapılan katliamlar ve Ermenistanın yaptığı
vahşet hâlâ hafızalardadır. Ermenistanın, sivil
yerleşim yerlerini hedef alan 27 Eylüldeki saldırıları
bardağı taşıran son damla olmuştur. Azerbaycan,
Ermenistan tarafından gerçekleştirilen saldırıları
durdurmak ve topraklarını işgalden kurtarmak için Artık
yeter. diyerek harekete geçmiştir, Tek Vatan Harekât Planını
uygulamaya başlamıştır. Kırk dört gün devam eden
ancak, muhtemelen kırk dört yıl ve sonrasında konuşulacak
bir zaferle sonuçlanan harekâtla Azerbaycanın öz toprakları
Ermenistan işgalinden kurtarılmış ve 10 Kasımda
ateşkes yürürlüğe girmiştir. Sayın
Cumhurbaşkanımız da Sayın Putinle ateşkesin
şartları ve kalıcı olması konusunda görüşmeler
yaparak ateşkes anlaşmasına gerekli katkıyı
sağlamışlardır.
Bu çerçevede, 11 Kasımda bölgedeki
ateşkesin kontrolü ve denetimi için oluşturulacak Türk-Rus ortak
merkezine ilişkin mutabakat zaptı iki ülke Savunma Bakanları
tarafından imzalanmıştır. Müteakiben, Azerbaycana asker
gönderilmesine yönelik tezkereyi kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisine yani
sizlere de şükranlarımızı sunuyoruz. Ortak merkezin bina
inşası ve faaliyetlerinin başlaması için
Türkiye-Azerbaycan-Rusya arasında çalışmalar devam etmektedir.
Bildiğiniz üzere, Azerbaycan, Atatürkün vefat
ettiği 10 Kasım yerine Şuşa zaferinin
kazanıldığı 8 Kasımı Millî Bayram Günü olarak
ilan etmiştir. Bu hassasiyetlerinden dolayı, başta Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev olmak üzere, tüm
Azerbaycanlı kardeşlerimize şükranlarımızı
sunuyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Böylece, Azerbaycan iki devlet, tek millet anlayışıyla kederde
ve kıvançta bir ve beraber olduğumuzu bir kez daha göstermiştir.
Türkiye, bundan sonra da tüm imkânlarıyla Azerbaycanlı
kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir. Bu vesileyle,
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar, Azerbaycanlı
kardeşlerimize de başsağlığı ve sabırlar
diliyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
NATOnun altmış sekiz yıllık bir üyesi ve 2nci büyük
ordusu olarak Türkiye, NATOnun güvenliğinin merkezinde yer
almaktadır. Türkiye, NATO misyon, operasyon ve karargâhlarına
yaklaşık 3 bin personelle iştirak etmekte olup sıralamada
ilk 5 ülke arasındadır. Külfet paylaşımı
bakımından ise gayrisafi millî hasılanın yaklaşık
yüzde 2lik oranıyla ilk 8 ülke arasında yer almaktadır.
Son zamanlarda bazı NATO üyeleri
tarafından münferiden, ülkemize karşı, müttefiklik ruhuyla
bağdaşmayan tutum ve davranışlar sergilenmiş olsa da
NATO makamlarıyla uyumlu bir şekilde çalışmaya ve
gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz.
Barışı destekleme ve koruma
faaliyetlerine gelince; Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde uluslararası ilişkilerde artık bir özne hâline
gelen Türkiyenin etki ve ilgi alanı her geçen gün genişlemekte,
doğal olarak görev ve sorumluluklarımız da artmaktadır. Bu
kapsamda, asil milletimizin bağrından çıkan, mazisi şan ve
şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetleri, sadece ülkemizin ve asil
milletimizin değil, aynı zamanda dost, kardeş, mazlum ve
mağdur ülkelerin de huzuru ve güvenliği için mücadele etmekte,
Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
Teşkilatı ve ikili antlaşmalar kapsamında Libyada,
Kosovada, Afganistanda, Bosnada, Katarda, Somalide, Sudanda ve daha
birçok coğrafyada dünya ve bölge barışına katkı
sağlamak için üstün bir gayretle görev yapmaktadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
FETÖyle mücadeleye kararlılıkla devam edilmektedir. 15 Temmuz 2016
tarihinden itibaren FETÖ bağlantısı nedeniyle Türk Silahlı
Kuvvetlerinden toplam 20.610 personel, kişi ihraç edilmiştir.
Kahraman ordumuzun bu hain örgütten temizlendikçe güçlendiğinin en
açık göstergesi, hain darbe girişiminden çok kısa bir süre sonra
başarıyla icra edilen operasyonlarla sayısı ve kapsamı
giderek artan başarılı tatbikatlardır. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin şanlı üniformasını bir tek hainin dahi
taşımaması için, FETÖ bağlantılı son kişi de
içimizden temizleninceye kadar bu mücadele kararlılıkla devam
edecektir.
Bugün itibarıyla Millî Savunma
Bakanlığında toplam 436 bin personel görev yapmaktadır.
Millî Savunma Üniversitesinde ise 24 ülkeden 1.007 misafir askerî öğrenci
dâhil toplam 15.900 öğrenci öğrenim görmektedir. Şunu özellikle
belirtmek isterim ki: Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakâr
personeli tüm dünyayı etkileyen salgın döneminde dahi görev ve
sorumluluklarını mesai kavramı gözetmeden başarıyla
sürdürmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli çoğu zaman
sevdiklerinden uzakta, aylarca operasyon bölgesinde veya denizde, gemilerde
kalmaktadır kimi zamansa yaralanmasına rağmen görevine dönmek
istemektedir. Personelimizin bu yüksek ruh hâlini gösteren öyle örnekler var ki
onlarla gurur duyuyoruz. Bu vesileyle vatan ve millet aşkıyla, yüksek
bir görev bilinciyle çalışan tüm silah ve mesai
arkadaşlarımın her birini alnından öpüyorum. Kahraman ve
fedakâr personelimiz için ne yapılsa azdır. Bu kapsamda
yapılacak yasal düzenlemelere katkı ve desteklerinizi bekliyoruz ve
şimdiden teşekkür ediyoruz.
Jeostratejik önemi son derece yüksek bu
coğrafyada var olabilmek için etkin, caydırıcı ve
saygın bir orduya sahip olmak zorundayız. Bu nedenle, disiplinli,
istekli ve yetenekli personelimizi yerli ve millî savunma sanayi ürünleriyle
teçhiz ederek kahraman ordumuzun niteliklerini daha da artırmanın
gayreti içindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliği, teşviki ve desteğiyle savunma sanayisinde yerlilik ve
millîlik oranı, hepinizin bildiği gibi, yüzde 70ler seviyesine
ulaşmıştır ancak daha katetmemiz gereken mesafeler
olduğunun da bilincindeyiz. Geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt
dışından tedarik ederken bugün millî piyade tüfeklerimizi, kendi
savaş gemilerimizi, fırkateynlerimizi, İHA ve
SİHAlarımızı, FIRTINA obüslerimizi, ATAK
helikopterlerimizi tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine
gelmiş bulunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunlara ilaveten radar ve elektronik harp sistemlerimiz,
füze, roket ve mühimmatlarımız yurt içinde ve sınır
ötesindeki operasyonlarımızda kahraman ordumuza daha da güç
katmaktadır. Ayrıca, millî muharip SİPER Hava Savunma Sistemi,
ANADOLU Amfibi Hücum Gemisi ile tank ve diğer silah araç ve gereçlerle
ilgili, mühimmatla ilgili çalışmalarımız da yoğun bir
şekilde devam etmektedir.
Diğer taraftan, yurt dışına
bağımlılığın ortadan kaldırılması,
tedarik risklerinin azaltılması ve kaynakların doğru
kullanımının sağlanması amacıyla stratejik
iş birliği anlaşmaları ve onaylı tedarikçi
uygulamalarını başarıyla sürdürmekteyiz; yani özel sektör
dinamizminden azami istifade etmeye çalışmaktayız. Bu çerçevede
tanklara palet yapmak üzere 1973te kurulan yaklaşık 250 milyon dolar
değerinde olan Tank Palet Fabrikasının, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle Mayıs 2019da mülkiyeti ve 116 personeliyle denetimi Millî
Savunma Bakanlığında kalmak koşuluyla yirmi beş
yıllığına BMC Savunma Anonim Şirketine sadece
işletme hakkı devredilmiştir.
ENGİN ÖZKOÇ (İstanbul) Kaç paraya?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Yetenek kazandırma ve geliştirmeye yatırımla, işçi
özlük haklarında herhangi bir kayıp olmadan, fabrikadaki askeri
personel başka birimlere nakledilerek bakım, onarım ve üretim
faaliyetlerine devam edecektir. 2020de 146.764 kalem bakım, onarım
ve imalat faaliyeti yapılmış, 2021de bu sayı 423.394
olarak planlanmıştır. Ayrıca, Ocak 2021de 3 adet FIRTINA
obüsü de teslim edilecektir. Bu devir hakkında Danıştayda 4 dava
açılmış ve bunlar reddedilmiştir. Danıştaya açılan
temyizde Danıştay İdari Dava Daireler Kurulunun kararıyla
devir işlemi kesinleşmiştir. Dolayısıyla, Arifiye,
geçmişte olduğu gibi gelecekte de modernize edilmiş hâliyle Türk
Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya devam
edecektir.
S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava Ve Füze Savunma
Sistemi bizim için bir tercih değil zorunluluktur. Sistemin yani S-400ün
tedariki deneme ve sistem kontrolleri Türkiye için NATOdan uzaklaşmak
anlamına gelmemektedir. Her savunma tedarik programında deneme ve
sistem kontrolleri yer almaktadır. Bu usuller tedarik programının
bir parçasıdır ve tamamıyla teknik bir faaliyettir. S-400
tedarik süreci siyasi, askerî, ekonomik ve teknolojik boyutları dikkate
alınarak takip edilmekte, sistemin kontrol ve
hazırlıklarına planlandığı şekilde devam
edilmektedir. Ortağı olduğumuz F-35 projesiyle ilgili olarak
Amerika Birleşik Devletlerinin teknik anlamda S-400 ve F-35lerin
uyumluluğu konusundaki herhangi bir kaygısını ele almaya,
tartışmaya hazırız. Bu kapsamda NATO dâhil ortak
çalışma grubu teklifimiz hâlen masadadır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
vatanımız, mavi vatanımız, semalarımız ve 83
milyon vatandaşımız bugün huzur ve güven içerisinde;
şüphesiz bunda en büyük pay şehitlerimize ve gazilerimize aittir. Ne
yaparsak yapalım aziz şehitlerimize, kahraman gazilerimize ve
onların kıymetli ailelerine olan minnet borcumuzu tam manasıyla
ödeyemeyiz. Bakanlığımız, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı ve devletimizin tüm kurumları bu
bilinçle hareket etmekte, şehitlerimizin değerli aileleri ve
gazilerimize sağlanan hakların sürekli geliştirilmesi için azami
gayret gösterilmektedir.
Coronavirüsle mücadelemizi de başarıyla
sürdürüyoruz. Özellikle belirtmek isterim ki bu konuda dünyada en
başarılı ordulardan biriyiz. Başta operasyon bölgeleri
olmak üzere karada, denizde ve havada tüm birlik ve kurumlarımızdaki
faaliyetler salgından etkilenmeden ve hiçbir aksaklığa meydan
vermeden planlandığı şekilde devam etmektedir. Aynı
zamanda, Bakanlık bünyesindeki askerî fabrikalar ve Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumuyla, salgınla mücadele için çeşitli sağlık malzemelerinin
üretilmesi yönünde de katkı sağlanmaktadır. Yurt
dışında 156 dost ve müttefik ülkeye maske, teçhizat ve malzeme
desteği yapılmıştır. 25 ülkeye yapılan
yardımlar askerî uçaklarla gönderilmiştir. Bu vesileyle,
salgında hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
hastalarımıza da acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
savunma ve güvenlikle ilgili hususların devletimiz ve milletimizin
bekası açısından vazgeçilmez olduğu, günlük
tartışmaların dışında tutulması
gerektiği yüksek malumlarınızdır. Zira, bu coğrafyada
var olabilmek, barış ve huzur içinde yaşayabilmek için Türk
Silahlı Kuvvetlerinin üstün niteliklerinin korunması ve
geliştirilmesi bir mecburiyettir. Bu kapsamda, asil milletimizin
temsilcileri olan sizlerin, Gazi Meclisimizin, Millî Savunma
Bakanlığı 2021 Yılı Bütçe Teklifini uygun
yaklaşımla mütalaa edeceklerine inanıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bu vesileyle Sultan Alparslandan Gazi Mustafa Kemal Atatürke kadar bin
yıldır bize vatan olan bu topraklarda bugünlere, bu seviyelere
gelmemizde emeği geçen, katkı sağlayan bütün devlet
büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum.
Aziz şehitlerimizi, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez
daha rahmet ve minnetle yâd ediyor; hayatta olan kahraman gazilerimize,
şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Peygamber ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri
binlerce yıllık şanlı tarihinden aldığı,
süzülüp gelen millî, manevi, mesleki değerleriyle, aklın ve bilimin
ışığında, Anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda,
sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında milletinin
emrinde, görevinin başındadır; bundan kimsenin şüphesi
olmasın. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu çerçevede, şu anda dahi yurt içinde ve yurt
dışında karada, denizde, havada, zorlu iklim ve arazi
koşullarında kahramanlık ve fedakârlıkla görev yapan
değerli silah ve mesai arkadaşlarıma da kazasız,
belasız, hayırlı, başarılı görevler diliyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Gazi Meclisimizi, yüksek heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla
selamlıyor, dikkat ve sabrınız için teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
Yürütme adına söz talepleri
karşılanmıştır, tamamlanmıştır.
Şimdi, isteyen Grup Başkan Vekillerimize
yerlerinden ikişer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Özkoç, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, nokta
atışı yapan FIRTINA obüslerinin Sakarya ilindeki Tank Palet
Fabrikasında üretildiğine, neden bu fabrikanın değerinin
250 milyon dolar olarak açıklandığına ve bu fabrikanın
sağladığı üretimin yirmi beş
yıllığına Katara verildiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Bakan,
açıklamalarınız için teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, çok üzüldüğüm bir konuyu size
burada ifade etmek istiyorum. Siz, bizim Millî Savunma
Bakanımızsınız, bu ordunun Genelkurmay
Başkanlığını yaptınız. Arifiyedeki Tank
Palet Fabrikası benim yetiştiğim -Sakarya Milletvekiliyim- yerin
bir fabrikasıdır.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Orası, 2 milyon
metrekare arazisinde, Kıbrıs savaşında emperyalist
ülkelerin bize ambargo koyduğu bir dönemde milletimizin de
katkısıyla oluşturulmuştur. Şunu anlamakta zorluk
çekiyorum: Bana göre, değeri, Avrupada en büyük kapasitesi olan tank
palet üretim tesisidir. Burada FIRTINA obüsleri yapılmıştır
ve ordumuza teslim edilmiştir. Bu FIRTINA obüsleri, nokta
atışı yapan, dünyadaki en nadir obüslerimizden bir tanesidir.
Bunu yapan bizim ordumuzun mensupları, bizim mühendislerimiz, bizim
askerlerimizdir. Bu fabrikamıza dünya 20 milyar dolarlarda değer
biçerken biz neden ısrarla 250 milyon dolar diye açıklamada
bulunuyoruz? Siz de biliyorsunuz ki sadece orada Tank Paletin bir üretim
tesisinin değeri bunun çok daha üzerindedir.
Sayın Bakan, şimdi siz diyorsunuz ki:
Burayı satmadık. Elbette ki ben sizi hedef alarak söylemiyorum;
bunun nereden geldiğini, saraydan geldiğini de ifade ederek
söylüyorum. Diyorsunuz ki: Biz burayı satmadık. Satmadınız,
satsaydınız Türk ordusuna ait fabrikanın bedeli
karşılığında bir para alırdınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
Kiralamadınız, kiralasaydınız kira bedeli
karşılığında bir para alırdınız.
Diyorsunuz ki: İşletme hakkını devrettik yirmi beş
yıllığına. Yirmi beş yıl, Sayın Bakan;
benim ordumun, askerimin, mühendisimin üretim yaptığı ve orduma
maliyetine sağladığı bu üretimi yirmi beş
yıllığına 2 milyonluk Katar ordusuna biz peşkeş
çekiyoruz. Neden?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Doğru değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) 50 milyon lira
diyorsunuz. Sadece 50 milyon lira, bu, Türkiye'nin bir günde ödediği faiz
tutarıdır, sadece bir günde ödediği faiz tutarıdır.
Siz, Türkiye'nin bir günde ödediği faiz tutarının
karşılığında bizim yegâne Tank Palet
Fabrikamızı neden Katar ordusuna verdiğinizi söyleyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İşletme
devri
İşletme devri dahi olsa buradan herhangi bir iş
adamına, buradan da herhangi bir iş adamına vermeyeceğinize
göre, vermediğinize göre, neden, biz, hiçbir tank üretimi
yapmamış BMC fabrikasını kuruyorum. dediğinde
kendisine 2 milyonluk araziyi bedavaya verdiğiniz, Türkiye'nin en büyük
teşvikini verdiğiniz Ethem Sancaka, Katarın ordusuyla
birlikte, kendi fabrikamızı onlara teslim ediyoruz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok önemli bir şey
daha söylediniz -ben mi yanlış duydum, bilmiyorum- Ocak ayı
içerisinde 3 tane FIRTINA obüsü teslim edilecektir. dediniz.
Sayın Bakanım, samimiyetle soruyorum,
Türkiye Cumhuriyeti'nin vatanını ve milletini seven bir vekili olarak
soruyorum: FIRTINA obüsleri için Ethem Sancak 16 Aralık 2019da Habertürk
canlı yayınında aynen şöyle dedi: FIRTINA obüsleri adrese
teslim verilmedi, ihale yapılacaktır. Şimdi, ben de buradan
soruyorum: FIRTINA obüsleriyle ilgili ihale yapıldı mı?
İhalelere kim katıldı? Ne kadar teklif verildi? Kim
kazandı? Hangi koşulda, ne kadar sürede buna anlaştınız?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, benim Tank
Palet Fabrikasında, benim ordumun mensupları tank üretecek vaziyette,
obüs üretecek vaziyette.
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, neden Katar
ordusu bunları üretip kârı üstüne koyup benim orduma satacak, bunun
cevabını verin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, teşekkür
ediyorum. Artık, lütfen
Sayın Akçay, buyurun.
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Adalet
Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı ile Millî Savunma Bakanına
yaptıkları açıklamalar için teşekkür ettiğine, Cumhur
İttifakı olarak ekonomi, demokrasi ve hukuk alanlarında
sağduyulu hamlelerle muhteşem bir kalkışın
yaşanacağını düşündüklerine,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türk milletinin
geleceğinin mimarı olacağına, görüşülen bütçelerin
hayırlı olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün 3 Bakanlığımızın
bütçesinin görüşmelerini tamamladık, biraz sonra da
oylamalarını gerçekleştireceğiz. Öncelikle 3 Sayın
Bakana; Sayın Adalet Bakanına, Sayın Hazine ve Maliye
Bakanına ve Sayın Millî Savunma Bakanına yaptıkları
açıklamalar için ayrıca teşekkür ediyoruz ve başarılar
diliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
şunları ifade etmek isterim ki, biz, Cumhur İttifakı
olarak, ekonomide, demokrasi ve hukuk alanlarında kuvveden fiile geçecek
sağlam ve sağduyulu hamlelerle muhteşem bir
kalkışın yaşanacağını düşünüyoruz. Bu
irade bizde vardır, Cumhur İttifakında vardır ve bu irfan
da bizde vardır. Gereken ve planlanan diğer reformların
birbirlerine eklemlenerek ifa ve icrası Türkiye'nin hızına
hız katacaktır. Bizim demokrasi kültürümüz engindir, erdemlidir,
enerjiktir. İhtiyaç duyulan hukuk, adalet, ekonomi, sosyal ve diğer
tüm reformlar Cumhur İttifakının ortak iradesidir. Bizim
ittifakımız milletin ittifakıdır, tarihin
ittifakıdır, millî ülkülerin ittifakıdır, ezcümle
Kızılelmanın kutlu yarınlarının
ittifakıdır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Cumhur İttifakı reformları birbiri
ardına hayata geçirecektir ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi Türk milletinin geleceğinin de mimarı olacaktır. Bu
vesileyle bu görüşlerimizi de ifade ettim.
Tekrar bütün bakanlıkların bütçesinin de
hayırlı uğurlu olmasını ve büyük başarılarla
bezenmesini diliyorum, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Başka söz talebi olan var mı?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
7.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye
Bakanlığı ile Millî Savunma Bakanlığı
hakkındaki eleştirilerini kayda geçirdiklerine, ülkenin dış
politikasının diplomasinin arka plana itildiği, diyaloğun
yok edildiği bir anlayış üzerine şekillendirildiğini
düşündüklerine, Birleşmiş Milletlerin Suriye ve Doğu Akdenizle
ilgili raporlarına bakıldığında verilen pembe tablodan
farklı raporlar olduğunu çok net gördüklerine, bölgedeki terör
örgütlerinin Türkiye toplumu için ciddi sorunlar yaratacağını
düşündüklerine ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; bugün 3
Bakanlığı konuştuk, Adalet Bakanlığı ile
Hazine ve Maliye Bakanlığı hakkındaki eleştirilerimizi
kayıtlara geçirdik, Millî Savunma Bakanlığı hakkındaki
birkaç noktaya değinmek istiyorum kayıtlara geçmesi açsından.
Elbette ki Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülkenin dış
politikasını şekillendiren kurum değildir; sorumluluk
siyasi iradededir, iktidardadır. Dolayısıyla,
eleştirilerimiz siyasi iradeye, iktidara dönük eleştirilerdir. Biz,
bu politikanın, son dönemde Türkiye'nin hem bulunduğu bölgede hem
Orta Doğu hem Akdeniz havzasından Kuzey Afrikaya kadar yayılan
bölgede ve Egede savaş, çatışma ve gerilim üzerine kurulu bir
siyaset anlayışı üzerinden şekillendiğini
düşünüyoruz; diplomasinin arka plana itildiği, müzakerelerin,
diyaloğun yok edildiği bir dış politika üzerine
şekillendirildiğini düşünüyoruz ve bunu eleştiriyoruz,
yanlış buluyoruz, her fırsatta da bunu söylüyoruz. Bu
söylediğimiz alanlarda, sözünü ettiğimiz alanlarda elbette ki sadece
Türkiye yok; hem bölge ülkeleri, devletleri hem de küresel güçler var ve
aynı zamanda, bu alanlarla ilgili uluslararası kuruluşların
da Türkiye'nin de üye olduğu uluslararası kuruluşların da
düzenlediği çeşitli çalışmalar var. Bunlardan bir tanesi
Birleşmiş Milletlerdir. Birleşmiş Milletlerin çeşitli
bölümlerinin hazırlamış olduğu raporlara
baktığımızda, hem Suriye hem de Doğu Akdenizle ilgili
raporlara bakmış olduğumuzda, ne yazık ki, Sayın
Bakanın burada verdiği verilerden ve çizdiği pembe tablodan
farklı raporların olduğunu çok net olarak görüyoruz. İnsan
hakları ihlalleri, çeşitli etnik ve demografik değişim
adımları bunların içinde sayılabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Tamamlıyorum.
Özellikle de El Kaide ve IŞİD türevi
örgütlerle, adı ister Özgür Suriye Ordusu olsun ister Millî Suriye
Ordusu olsun -ne dersek diyelim- isterse HTŞ olsun bu örgütlerle
Türkiye'nin kurmuş olduğu ilişkilerin de gelecek
açısından baktığımızda Türkiye toplumu için çok
ciddi sorunlar yaratacağını -hem uluslararası alan
açısından hem de Türkiye'nin iç politikası açısından-
söylüyoruz, görüyoruz ve biliyoruz. Dolayısıyla, bu konudaki eleştirilerimiz
bakidir ve bunların da kayıtlara girmesini istiyorduk, o nedenle
bunları dillendirdik.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun kürsüye. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
16.- Millî Savunma Bakanı Hulusi Akarın,
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Hakkı
Saruhan Oluçun yaptıkları açıklamalarında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR
Efendim, şimdi, birincisi, bu işletme devriyle alakalı olarak
muhatap, protokol muhatabı BMC Savunma ve Ticaret Anonim Şirketi. Bu
şirketin de Yönetim Kurulu üyelerinin tamamı Türk, burada Katar
vesaire yok. Fakat bunun bir üst şirketi var, BMC Otomotiv, o ayrı,
onun yüzde 49u Katarlılara ait. Birinci husus bu.
İkinci husus: BMC Savunma Şirketi, Yönetim
Kurulunun üyeleri tamamen Türk olan bu şirketle yapılan bir protokol
var, işletme devri var biraz önceki bahsettiğimiz şartlar
çerçevesinde ve bu çerçevede de bugüne kadar oraya sivil, asker, büyük, küçük
ne bir Katarlı geldi ne bir Katarlı gitti.
Bir diğer husus da -bu fırsattan istifade
cevap olarak vereceğim- oradaki fabrika idaresinde, fabrika
çalışanları arasında hiçbir askerî personel kalmadı,
Millî Savunma Bakanlığı personeli kalmadı. Bizim ASFAT
AŞ ile bu BMC Savunma Şirketi arasında bir mutabakat var, bir
protokol var, o protokol çerçevesinde; birinci husus.
Bir de bu peşkeş kelimesi bence çok
yanlış oluyor, bence hiç uygun değil. Gerçekten, bu Silahlı
Kuvvetlere, bizlere, işte kime derseniz deyin -herhangi bir şekilde
ben olayı abartmak istemiyorum- uygun bir kelime değil. Çünkü
yapılan faaliyet açık, şeffaf değil diyoruz ama açık.
Burada bir protokol var, AFSAT diye bizim bir şirketimiz var, bu
şirketin bu BMC Savunma AŞyle yaptığı bir protokol
var, bütün fayda buna göre gidiyor; iki.
Ayrıca, sizler tarafından veyahut da
diğer bazı
Siz dâhil efendim, Sayın Özkoç. Danıştaya
müracaat edildi, dava açıldı. Bu davalar reddedildi. Daha sonra
Davalar Yüksek Kurulu tarafından da Danıştayda bu
satış veyahut da bu işlem devri kesinleşti yani şimdi
buradaki tartışma, tabii bu şey oluyor, iş uzuyor. Katar
ordusunun burada herhangi bir şekilde adı sanı geçmiyor. Yani
oradaki yapılan belgelerde, bilgilerde, konuşmada, görüşmede,
önünde, arkasında Katar ordusu diye bir şey yok. Katar var, Katar
sermayesi var. Katar sermayesi dediğimiz zaman da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu, tamamlayın
sözlerinizi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Hemen tamamlıyorum.
Biraz önce bir vesileyle bazı
arkadaşlarımız da söylediler. Hani burada ben şirketlerin
isimleri söylendi, söylenmedi onu söylemeyeceğim, isimlerini söylemeyim.
Efendim, filanca şirketin yüzde 49 İngiliz, filanca şirketin
yüzde 48 Çin, filanca şirketin
Savunma sanayi şirketleri.
Dolayısıyla, burada bir şekilde ticari bir faaliyet var,
ekonomik bir faaliyet var, bunu görmemiz lazım.
Bir de sizin Sakaryalı olmanız nedeniyle
bir gün buluşalım orada. Yani arazi
Efendim, şimdi, arazi
konusunda biz arkadaşlarla beraber burada yapılan bu hesabı
yaparken oradaki belediyenin, Millî Emlakin verdikleri fiyatı 2ye
katlayarak koyduk araziyi, artı, binalar -siz çok iyi biliyorsunuz- otuz
bir yıllık, otuz iki yıllık, efendim, tezgâhlar otuz dört
yıllık. Yani dolayısıyla, orası herhangi bir
şekilde yenileştirilmeden çalışmaz, çalışamaz,
çalıştırılamaz. Dolayısıyla, bu
fiyatlandırma konusunda siz ne zaman müsait olursanız ben
görüşmeye hazırım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) FIRTINA obüsleri?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Şimdi, FIRTINAlarla ilgili
Tabii, bunlar böyle, hani, peynirden gemi
yapmıyoruz. İşte oradaki obüsler sırasında bizim millî
olarak, ülke olarak, sizin de hissettiğiniz şekliyle
sıkıntılarımız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Açalım mikrofonu, tamamlayın
sözlerinizi.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Yani burada, işte MTO motoru vermiyor, öbürü bilmem işte
şanzımanı vermiyor, öbürü işte
Dolayısıyla, bu
ekonomik faaliyet devam ediyor ve planlandığı şekilde
bunlar gerçekleşmeyebiliyor ama herkes bu istikamette, bu ana mihver
istikametinde, bu niyet plan doğrultusunda
çalışmalarını sürdürüyorlar. Motorlar temin edildi,
motorlar gelmeye başladı ve bu motorlar takılmaya başladığı
zamanda seri şekilde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İhale
yapıldı mı Sayın Bakan? İhale yapıldı
mı FIRTINA obüsleriyle ilgili?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
FIRTINAları arz ediyorum, evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) İhale
yapıldı mı ihale? Yani BMCyle
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Devir işlemi yapıldı ya, devir işlemi. İşletme
şeyinin içinde bu. İşletme devir
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ethem Sancak Yok.
dedi efendim.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Onları daha teferruatlı konuşalım, öyle yapalım,
peki. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sakaryada devam edelim buna.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR (Devamla)
Bir de hemen kısaca, Millî Savunma Bakanlığının,
başında bulunduğum Bakanlığın dolaylı,
dolaysız, içinden, sağından, solundan, önünden, arkasından
hiçbir şekilde El Kaideyle, DEAŞla alakası yoktur. Bu,
birtakım emperyalist güçlerin Türk Silahlı Kuvvetlerine, Türkiyeye
bulaştırmaya çalıştıkları bir çamurdur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Efendim Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bir cevap
hakkı doğdu.
BAŞKAN Size cevap hakkı doğuracak
bir şey söylemedi Sayın Bakan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Emperyalistlerin oyunudur. dedi, ne alakası var?
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, on üç
saattir çalışıyoruz.
Rica ediyorum, lütfen...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Biz de
buradayız, biz de çalışıyoruz, sadece siz
çalışmıyorsunuz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
şimdi şahsı adına aleyhte Sayın Musa Piroğlu.
Buyurun Sayın Piroğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, ben Adalet Bakanına şöyle bir öneride
bulunacağım: Mesleği bıraktığında kitap
yazsın, çocuk masalları yazabilir, gayet yetenekli, Eflatun Cem
Güneyle bile rakip olabilir ama diğer 2 Bakana bunu önermeyeceğim,
onları Eflatun Cem Güneyle kıyaslamak ünlü masalcıya hakaret
olur çünkü o kadar boş konuştular.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
kapasiten müsait değil! Sen boş konuşuyorsun.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Adalet
Bakanını, hapishanelerin ağzına kadar dolduğu,
tutsakların ölüme orada bırakıldığı,
cenazelerinin çıktığı, engelli tutsakların ölüme terk
edildiği, hamile kadınların doğum yaptığı,
çocukların anneleriyle büyüdüğü bir hapishane sisteminde hiçbir
şey yokmuş gibi savunmanızı onaylamıyoruz,
desteklemiyoruz.
Cübbe giydirdiğiniz cübbeli yüksek mahkeme
hâkimlerinin reisin önünde cübbelerini iliklediği adalet sisteminizi
onaylamıyoruz. Bir tek adamın iki dudağına
hapsettiğiniz ve onun emirleriyle çalışan mahkemelerinizin
kararlarını, onlara verilen bütçeyi onaylamıyoruz. Halka
karşı bir terör örgütüne dönderdiğiniz adalet sisteminizi
onaylamıyoruz, desteklemiyoruz ve bütün bu sorunlar ortada dururken bu
ülkede...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) O zaman bu ülkede
ne işin var, niye buradasın?
MUSA PİROĞLU (Devamla) ...Çorluda
çocuklarını kaybedenlerden, Aladağda çocukları yananlara,
katledilen kadınlara, Cumartesi Annelerine herkesin adalet
aradığı bu ülkede hiçbir şey yokmuş gibi
konuşmanızı onaylamıyoruz ve Sayın Savunma
Bakanı... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Turan, duymuyor musunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) Diyarbakır Annelerini duymuyor musunuz?
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Kürt
halkına karşı bir savaş siyaseti yürüten, Kürt
düşmanlığı üzerinden yan yana gelen, annesine
çocuğunun kemiklerini postayla gönderen, çocuğunun cenazesi
buzdolabında saklatılan Kürt halkına karşı
kardeşlik hislerinizi kabul etmiyoruz, onaylamıyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bizim
derdimiz teröristlerle.
MUSA PİROĞLU
(Devamla) Suriyede,
Karabağda, Libyada Selefi çetelerle kurduğunuz iş
birliğini, katil çetelerle kurduğunuz iş birliğini desteklemiyor,
onaylamıyoruz.
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Biz de sizi
onaylamıyoruz.
MUSA PİROĞLU (Devamla) Halkın,
yoksul halkın parasını savaşa, Selefi çetelere aktaran,
halk yoksulluk ve salgınla boğuşurken savaş bütçelerini
karşımıza diken bütçenize destek vermiyoruz, onaylamıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Niye devletten
maaş alıyorsun?
MUSA PİROĞLU (Devamla) Zengin
çocuklarının, özellikle de burada bağıranların
çocuklarının paralı askerlik yaptığı bir dönemde
çocukların savaşa sürülmesini, yoksul çocukların ölmesini
onaylamıyoruz, desteklemiyoruz.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Yalan!
ŞAHİN TİN (Denizli) Saçma sapan
konuşuyorsun, kafayı yemişsin sen!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Yedi düvele,
bütün komşulara düşman ettiğiniz bu ülkede kardeşlikten,
barıştan ve adaletten yanayız. Bu noktada, Ekonomi
Bakanının, halk salgından kırılırken, esnaf iflasın
ortasında gezerken, insanlar yoksulluktan gece yarıları
sokaklarda bağırırken biz pembe düşler kurmasını
kabul etmiyoruz, onaylamıyoruz. Ülkenin servetini bir avuç çapulcuya
peşkeş çeken, ülkenin gelirini Selefilere, Selefi çetelere
peşkeş çeken, saraya peşkeş çeken, sarayın
yandaşlarına peşkeş çeken ekonomi politikalarınızı
onaylamıyoruz, bu halk da onaylamıyor.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Yalan! On dokuz
yıldan beri halk onaylıyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) Hayal aleminde
yaşıyorsun, hayal!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Ve bilin ve
duyun, bu bütçenin, 19uncu bütçe diye övündüğünüz bütçenin on dokuz
yıllık hesabını bu halk sizden soracak. Öfke birikiyor,
öfkenin sesi de geliyor; madenciden geliyor, köydeki kadından geliyor,
çocuğu katledilen Kürt anasından geliyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ŞAHİN TİN (Denizli) Kahrolsun PKK
desene!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Ve biz, bu
iktidarınızı, bu bağırış
çağırışlarınızla boğmaya
çalıştığınız sefaletinizi,
çökmüşlüğünüzü, çürümüşlüğünüzü deşifre etmeye devam edeceğiz.
Benim önerim, çok basit bir önerim, Sayıştayı kapatın(!)
Çünkü Sayıştay sizin bütün rezilliğinizi ortaya
çıkardı, Sayıştay bütün yolsuzluklarınızı
ortaya çıkardı. Tepeden tırnağa yolsuzluğa
batmış bir iktidarsınız! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Ve bu halk şunu bilmek zorunda:
İşçinin Korkmuyoruz! çığlığı Kürt
annesinin Barış! çığlığıyla
buluştuğu gün sizin sonunuz gelecek.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Diyarbakır Anneleri nerede?
MUSA PİROĞLU (Devamla) Sonunuzu halklar
getirecek ve biz o sonunuz geldiği gün, adalet isteklerinizi, bu kürsüden
adaletin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatarak size tekrar
döndüreceğiz. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Kahrolsun
PKK! diyebiliyor musun? Diyemezsin. Terörist seni!
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sen,
sarayın halkın parasını yediğini söyle, ondan sonra
konuş. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Devam et, devam
et.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi git!
BAŞKAN Sayın Turan, sataşmadan
dolayı size kürsüden söz hakkı vereceğim.
İç Tüzük 60a göre söz taleplerini
karşıladım, bitti.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
17.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Musa Piroğlunun 230 sıra sayılı
2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin ikinci tur görüşmelerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasında AK
PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi gecenin bu saatinde bu konuyla
ilgili yormak istemezdim. Hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.
Bir defa, böyle bir üsluba cevap vermek zorunda
kalmak gerçekten zül biçim için. Biz sabahtan beri tartışıyoruz,
hem HDP'nin vekilleriyle hem AK PARTİnin vekilleriyle birçok
tartışma yaptık. Ama bugün,
farkındasınızdır, çok saygın bir üslupla bunu
yaptık, bağırmadık, kavga etmedik, dengeli bir şekilde
bunu yaptık. Ancak bu on üç saatlik çalışmanın sonucunda,
kürsüye son konuşmacı olarak çıkan hatibin bilerek bilmeyerek bu
tarz bir üslupla konuşuyor olmasını milletimizin takdirine
sunuyorum. İnsanın üslubu kimliğindedir, üslup medeniyettir ama
bundan yoksunsa bir insan kürsü ne yapsın, Meclis ne yapsın! (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Kalpte ne varsa dilde o olur. Gecenin bu saatinde bu
millete muhabbetle bir öneri getirmek yerine, ülkesini, vekillerini, Meclisini
bu kadar hırpalayan bir yaklaşımın muhalefet dili
olmadığı kanaatindeyim. Muhalefet etmek başka bir şey,
başımızın tacı ancak Selefi çetelerle ortaklık
yapan devlet dediğiniz zaman kime
çalıştığınızı tüm dünya görmüş olacak.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün uzun uzun tartıştık,
Türkiye'nin yapısal sorunlarını nasıl aşarız diye
konuştuk, 3 kıymetli ve 3 önemli Bakanlık bu konuyla ilgili
kanaatlerini aktardı. Şöyle bir şey olamaz mıydı,
Sayın Bakan, şu konularda eksikleriniz var, şunu öneriyoruz.
deseniz olmaz mıydı? Bedelli askerlik varmış da biz ona
gitmişiz. Arkadaşlar, bedelli askerliği bu Meclis bu ülkenin tüm
evlatları için bir imkân olarak sundu. Buna başvuran HDPli de var,
MHPli de var, AK PARTİli de var. Bu ayıp bir şey mi?
Nasıl olur da siz, bedelli askerliği yapmaktan kaynaklı bir
itham konusu olarak ifade edebilirsiniz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) O ayıp değil. Vatan sevdası, vatan millet
edebiyatı yapan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, lütfen.
BÜLENT TURAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, görüştüğümüz herhangi bir kanun değil; bu
ülkenin 2021 yılında hangi şartlarda bütçesini
değerlendireceği kanun, en özel kanun, en önemli kanun. Bizim de bir
iktidar partisi vekili olarak, daha ötesi, bu milletin bir evladı olarak
sağduyulu bir muhalefete, saygın bir üsluba, adam gibi
eleştiriye hakkımız var diye düşünüyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesi, alkışlar)
Biz, sabahtan beri alttan alarak naif bir
şekilde Aman gecikmeyelim, aman bütçe sıkıntıya girmesin.
diye birçok haddi aşan ifadeyi bile görmezlikten, duymazlıktan geldik
ancak az önceki konuşmacının, bu konuşmayı kendi
evlatlarına karşı bile yapamayacağını
düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, hatibimize ağır sataşma oldu. Medeniyet yoksunu
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin. (AK
PARTİ sıralarından Ne oldu, ne oldu? sesi, gürültüler)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sataşma yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Niye
bağırıyorsunuz?
BAŞKAN E, canım sataştı.
Şimdi şey yapmayın yani. Adam gibi konuşun. deyip adam
olmamakla itham etti. Bundan daha başka sataşma mı olur?
Buyurun Sayın Piroğlu.
(Uğultular)
18.- İstanbul Milletvekili Musa
Piroğlunun, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
MUSA PİROĞLU (İstanbul) Sondan
başlayayım. Milyonların yoksulluk içinde gezdiği bir ülkede
sadece parası olanların bedelli askerlik yapması
ayıptır! En büyük vatan sevdası edebiyatı yapanların,
çocukları ölüme yollayanların, bedelli askerliğe
çocuklarını yollaması ayıptır!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Çocukları dağa göndermek ayıptır!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Yoksulların
kanı üzerinden edebiyat yapmak ayıptır! (AK PARTİ
sıralarından Ağır ol! sesi, gürültüler)
Ve benim üslubuma gelince, siz, ülkenin servetini,
halkın vergilerinden toplanan hazineyi bir avuç çapulcuya peşkeş
çekeceksiniz, bir de sessiz sedasız onaylamamı bekleyeceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hadi
oradan!
ŞAHİN TİN (Denizli) Adam
değilsin!
MUSA PİROĞLU (Devamla)
Nazımın bir şiiriyle size cevap vereyim, öfkeleniyorum. Bana
çok kızıyorlar niye öfkeleniyorsun diye.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon)
Haksızsın!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Bu kürsüye her
çıktığımda öfkeleniyorum çünkü "Nasıl öfkelenmem
düşündükçe memleketimi / Çırpınıyor ayakları
altında bir avuç hergelenin." (HDP sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN TİN
(Denizli) Ne
hergelesi ya! Hergele sensin ya!
MUSA PİROĞLU (Devamla) Üstünüze
alınmanıza gerek yok, alınması gereken alınır.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Şerefsiz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) Tosuna
bak, konuşmaya bak! Tosuna bak!
ŞAHİN TİN (Denizli) Hakaret ediyor
ya!
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Başkanım,
bakın, söz verdiniz ne oldu ya.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bazen susmak, bağırmaktan çok daha etkilidir. Bizim bu tarz bir
yaklaşıma cevap verecek tek kelimemiz yok Sayın Başkan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) ADALET BAKANLIĞI (Devam)
1) Adalet Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Adalet Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) YARGITAY (Devam)
1) Yargıtay 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Yargıtay 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
C) DANIŞTAY (Devam)
1) Danıştay 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Danıştay 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ç) CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE
TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU (Devam)
1) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İşyurtları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Adalet Akademisi 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU (Devam)
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE
EŞİTLİK KURUMU (Devam)
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA
KURUMU (Devam)
1) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
(Devam)
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
J) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
(Devam)
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İstatistik Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
L) BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
M) SERMAYE PİYASASI KURULU (Devam)
1) Sermaye Piyasası Kurulu 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sermaye Piyasası Kurulu 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
N) SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK
DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU (Devam)
1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
O) MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI (Devam)
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Savunma Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ikinci
turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine geçiyorum ve
tekrar hatırlatıyorum: Soru sorma sürelerini kırk saniyeyle
sınırladım, daha fazla arkadaşımız on dakika
içinde soru sorabilsin diye, kırkıncı saniyede mikrofonlar
kesilecek.
Sayın Yılmaz, buyurun.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın
Elvana sormak istiyorum: Esnafımıza uygulanan vergi ve SGK
yapılandırılması esnaflarımızı ziyadesiyle
memnun etmiştir. Ancak Covid-19 salgınıyla uğraşan
çiftçi kesiminin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve bankalara olan zirai
kredilerine yönelik bir yapılandırma
yapılmamıştır. Girdi fiyatlarındaki yükselme ve artan
işçilik maliyetleri çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve
bankalara olan zirai kredi borçlarını ödemede zorluk
yaşamalarına neden olmuştur. Çiftçimizin bu borçlarını
yapılandırmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Taşkın.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, görüşülmekte olan Adalet
Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı,
Yargıtay, Danıştay, Millî Savunma Bakanlığı ile
bağlı kuruluşların 2021 yılı bütçelerinin
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sorularım Sayın Adalet
Bakanımıza olacak: Sayın Bakanım avukatlar için
hazırlanan ELSE uygulamasının faydaları hakkında
bilgi verir misiniz?
İstanbul Havalimanında kurulmuş olan
Gaziosmanpaşa Adliyesi biriminin yargılamalara somut
katkısı ne olmuştur?
Salgın sürecinde adalet hizmetleri nasıl
yürütülmüştür?
Seri mahkeme, basit yargılama usullerinin
sisteme katkısı ne yönde olmuştur? Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılavuz
OLCAY KILAVUZ (Mersin) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Belediyelerde ve özellikle seçim bölgem Mersin
Büyükşehir Belediyesinde haksız ve hukuksuz bir şekilde
ideolojik gerekçelerle binlerce belediye personeli işten
çıkartılmış, dava açıp mahkemeyi kazanmalarına
rağmen işe iadeleri sağlanmamıştır. Bu konuda
yasal bir düzenleme yapılması ve işte sürekliliğin
sağlanması yapılacak mıdır?
İnfaz koruma memurları ve cezaevi
personeli pandemi sürecinde cezaevinde göreve başlamadan önceki on
beş günlük izolasyon sürecinde, daha sonra da on beş günlük mesai
sırasında evlerine gitmemekte ve bu sebepten ötürü bir ay boyunca
ailelerini görmemektedir. Personel
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Fendoğlu
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sorum, Hazine ve Maliye Bakanlığına
yeni atanan Sayın Lütfi Elvana; Allah hayırlı uğurlu
eylesin öncelikle.
Salgınla mücadele kapsamında alınan
tedbirlerle çoğu iş yeri ve esnafımız devletimizin
almış olduğu kararlara uyarak çalışma sistemlerini ve
saatlerini kurallara uyacak şekilde düzenlemiştir. Hükûmetimiz,
esnaflarımız ve sanatkârlarımıza bu kapsamda desteğini
her zaman sürdürecektir. Esnaflarımızın bu mücadele süresi
içinde Bakanlığımızdan ilave talepleri vardır;
kredilerinin, vergi ve SSK ile BAĞKUR primlerinin, kredi kartları
ödemesinin en az üç ay ertelenmesi, icra ve haciz işlemlerinin salgın
sonuna kadar ertelenmesi, sicil affının getirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tutdere
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sorum Sayın Adalet Bakanına. 2002
yılından bu yana AK PARTİ iktidarları döneminde kaç
kişi hâkim, savcı olarak alınmıştır? FETÖden
dolayı kaç hâkim, savcı meslekten ihraç edilmiştir? Ayrıca
Adıyaman cezaevini ne zaman yapacaksınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bağımsızlık için ekonomi,
ekonomi için güven ve güvenlik, güvenlik için adalet lazımdır.
Sorularım; E-Duruşma uygulaması
hakkında bilgi verir misiniz?
Ceza muhakemesinde uzlaşma usulünün
uygulanmasıyla ilgili verileri paylaşabilir misiniz?
Yargı reformu stratejisinin uygulama durumu
hakkında bilgi verir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Baltacı
HASAN BALTACI (Kastamonu)
Adaleti biz getirdik.
dediniz. Peki Ünal Aydın, Oğuzhan Mete, Mehmet Öner, Hüseyin
Erdoğan ve daha yüzlercesi; bu isimler size tanıdık geliyor mu
Sayın Bakan? Kimi hâkimlik ve savcılık sınavını 7
kez kazandı, kimi bu sınavda 18 bin kişi arasında 13üncü,
kimi 96ncı oldu ama her biri bir dakikayı bulmayan mülakatlarda
elendi. Aynı sınavda 2.647nci sırada olan başka bir aday
mülakatı geçerek akademide yer aldı. Sizin Getirdik. dediğiniz
adalet işte bu Sayın Bakan. Bu yargı AKPnin
yargısıdır.
BAŞKAN Sayın Önal
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Benim sorum Sayın Millî Savunma
Bakanımıza: Sayın Bakanım, bundan tam bir yıl önce
Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında size bir soru sormuştum,
demiştim ki: 2018 yılında çıkarılan bir kanun hükmünde
kararnameyle, Kırıkkale Makine Kimya Kurumunda çalışan
taşeron işçilere kadro sözü verildiğini, aradan geçen bunca
zamana rağmen kadro işlemlerinin hâlen
başlatılmadığını, bu konuda bir
çalışmanızın olup olmadığını
sormuştum. Siz de bana bu yönde çalışmaların devam
ettiğini söylemiştiniz. Sayın Bakanım, bu nasıl bir
çalışmadır ki üç yıldır tamamlanamadı. MKEnin
taşeron işçilerine kadro vermek bu kadar zor mu? Yoksa MKEde
alnının teriyle çalışan taşeron işçilere kadro
vermekten vaz mı geçtiniz?
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Salgın sonrası dönem birçok
fırsatı da beraberinde getirecektir. Önümüzdeki dönemde küresel
ekonomide muhtemelen yeni üretim lokasyonları ortaya çıkacak ve
üretimin ağırlık merkezi dünya geneline daha dengeli
yayılacaktır. Bu fırsatı en iyi şekilde
değerlendirebilen piyasalar normale döndüğü an oluşacak
talepleri karşılayabilecek kapasite ve donanıma sahip olan
ülkeler rakiplerini geride bırakma şansına erişecekler ve
ekonomilerini hızla büyütebilecekler.
Sorum, Hazine ve Maliye Bakanımız
Sayın Lütfi Elvanadır. Ülkemize yatırımcı çekmek,
yatırım ortamını iyileştirmek için neler yapmayı
düşünüyorsunuz?
Ben bu vesileyle de yeni görevini tebrik ediyorum
Sayın Bakanımızın.
BAŞKAN Sayın Süleyman Bülbül
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) Sayın Bakan, 14
Mayıs 2019da FETÖ sanığı Erkan Karaarslana, CHPli
belediye başkanları Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu
hakkında asılsız beyanlarda bulunması için baskı
yapıldığı iddiaları gündeme gelmişti.
Şimdiyse sanık Karaarslanın avukatının davet üzerine
İzmirde bir toplantıya katıldığı, burada
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirlinin de bulunduğu
toplantıda sanık Karaaslanın belediye başkanlarımız
aleyhinde asılsız ifade vermesi için yeniden baskı
yapıldığı iddiaları vardır. Bu iddialar için
soruşturma açılmış mıdır?
Bakanlık alımlarında 2018 KPSS
puanlarının yanmaması için bir çalışmanız var
mıdır?
BAŞKAN Sayın Ali Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Lütfi Elvan; lokantalar, restoranlar, kafe barlar, oteller kapalı;
çalışanlar işsiz; aşçılar, garsonlar aç.
Devraldığınız tarihte net olarak
Merkez Bankasının döviz rezervi swap hariç kaç milyar dolardır?
Enkaz mı devraldınız?
Japonya 700 milyar dolarlık bir destek paketi
açıkladı. Siz bu bütçeyi sanki salgın yokmuş gibi
hazırlamış durumdasınız. Japonya
çalışanına, işçisine, işletmesine 5 trilyon 500 milyar
lira destek verirken biz ne kadar destek vereceğiz?
BAŞKAN Sayın Şirin Ünal
Sayın Ünal, vaz mı geçtiniz? Vazgeçti.
Sayın Kaya
AHMET KAYA (Trabzon) Sayın Bakan, tecil
yaşının 22 yaşın altına düşürülmesi çok
sayıda gencimize büyük mağduriyetler yaşatmıştır.
Bu düzenlemeden haberi olmadığı için asker kaçağı
durumuna düşen gençlerimiz tecil haklarını, bedelli
haklarını ve üniversiteye giriş haklarını
kaybetmiştir. Bu gençlerimizin bazıları
çalışıyor, bazıları ailesine bakıyor, okuyor,
yeni evli, kredi borcu var. Gençlerimizin durumlarını ve bedelli
affı taleplerini Komisyon görüşmelerinde size iletmiştim. O
günden bugüne binlerce gencimizden mesajlar alıyorum, hepsi Bedelli
affı çıkacak mı? diye soruyorlar. Ben de o gençlerimiz
adına size soruyorum: Bedelli affı çıkacak mı?
BAŞKAN Sayın Aydın
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ülkemiz salgınla mücadele tedbirlerini
hızlı bir şekilde uygulamıştır. Güçlü
sağlık sistemimiz, Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi
başta olmak üzere, salgına yönelik alınan hızlı ve
etkili tedbirler ile hane halkına, esnafa, firmalara ve toplumun çeşitli
kesimlerine sağlanan destekler sayesinde üretim faaliyetleri sürdürülmüş;
ülkemiz salgının şok dalgasından küresel ölçekte en az
hasarla çıkan ülkeler arasında yer almıştır.
Covid-19la mücadelede alınan mali tedbirler 560 milyar lirayı
aşmıştır.
Sorum, Hazine ve Maliye Bakanımız
Sayın Lütfi Elvanadır: 2021 yılı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Antmen
Alpay Bey sormuyor.
Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum, Adalet Bakanına: Ceza infaz
memurlarına 3600 ek gösterge verilmesi planlanmakta mıdır?
Ceza infaz müdürlüklerinde toplam döner sermayenin
tüm personele dağıtılma çalışması var
mıdır?
İnfaz koruma memurlarının emniyet
hizmetleri sınıfına geçirilmesi planlanmakta mıdır?
Ayrıca, ceza infaz tutuk evlerinde mart
ayından bugüne kadar toplam kaç Covid vakası tespit edilmiştir,
kaç vefat yaşanmıştır?
Son iki sene içerisinde kaç
vatandaşımıza haciz işlemi uygulanmıştır?
Son iki sene içerisinde kaç adet icra dosyası işleme konmuştur?
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İstanbul Küçükçekmecede bulunan Zahide Özay
Semt Konağı bundan önce Gezi olaylarında vandallara direnen
Zahide hemşireye verilmişti ancak daha sonra yapılan
değişiklikle birlikte ismi Kadın Eşitlik Merkezi olarak
değiştirilmiştir. Zahide Özay, bu arada vandallara
direndiğinde Ben vatanımı kolay bulmadım, kolay da
vermem. deyip Gezide bu direnişi göstermiştir, Gezi
olaylarında. Burada tabii ki önemli olan, Semt Konağının
adının tekrar Zahide Özay Konağı olarak
değiştirilmesi. Bununla ilgili bir girişiminiz olacak
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Girgin
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Hazine ve Maliye Bakanlığına: Hazine
ve Maliye Bakanlığında, MASAKta Başkan
Yardımcısı görevinde bulunmakta iken bazı firmaların
ithalata dayalı haklı döviz talepleri konusunda şüpheli
işlem bildirimi kaydıyla işlem yaptırıp döviz
havalelerini engellediği iddia edilen Soner Korkmazın bilahare eski
Bakan tarafından ödüllendirilerek Bakanlıktaki risk
değerlendirme genel müdürlüğüne atandığı, adı
geçenin burada da risk değerlendirme çalışmaları adı
altında vergi kaçırdığı iddiasıyla bazı
firmaların seçilerek vergi incelemesine alınmasını
sağladığı yönündeki iddialar doğru mudur?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, cevap kısmına geçiyoruz.
Adalet Bakanımız Sayın Abdulhamit
Gül, buyurun.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL Sayın
Başkanım, öncelikle soru ve katkıları için çok
teşekkür ediyorum. Hepsinden çok istifade ettik ve bunların
değerlendirmesini yapacağız. Yetişmeyen
cevaplarımı -bazı teknik sorular var- yazılı olarak
tüm milletvekillerimize ulaştıracağım en kısa zamanda.
Sayın Tanrıkulu bir hâkimin isminden
bahsederek Bu hâkim niye buradan bu mahkemeye geldi? diye sordu. Değerli
arkadaşlar, HSK ilgili dairesi bu tür atamaları yapar. Bahsedilen
isimlerin hiçbirisiyle ilgili Bakan olarak benim ne bir yetkim ne bilgim
vardır. Bu, Anayasa ve kanundan kaynaklanan bir durumdur. Eğer bu
konu bilinmiyorsa Genel Kurulun huzurunda ilgili arkadaşa bunun bilgisini
ifade etmek isterim. Bu konuda Bakanlık olarak bizim tasarrufumuz ve
yetkimiz yoktur, bahsedilen isim ve tasarruflarla ilgili bir
değerlendirme, bilgi imkânımız yoktur; kanuna göre, mevzuata
göre ilgili daire yapmaktadır.
Sayın Gergerlioğlu yine bana atfen,
aslında hiçbir şekilde kullanmadığım ifadeleri burada
söyledi. Öyle ifadeler her gün geliyor ki
Hamile diyor, bakıyorsunuz
rapora, hamile değil; Hamile kadın şöyle olmuş,
çocuğuyla kalmış. Çocuğu olmuyor, çocuğu yok.
Söylediği bir sürü iddianın asılsız olduğu
çıkıyor. Öyle ki biz bu yalanlara cevap
Bu konuda başa
çıkamıyoruz gerçekten ama şu bir gerçek: Bir vaka bile olsa
bunun üzerine titizlikle gidiyoruz. Cezaevlerindeki tüm
vatandaşlarımız devlete emanettir ve bu uygulamalar -AK
PARTİ işkenceye sıfır tolerans uygulamasını
getirdi, zaman aşımını kaldırdı- Meclisimiz dâhil
olmak üzere uluslararası kurumlara açıktır, cezaevlerimiz bu
anlamda her türlü şeffaf denetime açıktır. Öyle yalanlar var ki,
buradan sıralasak Sayın Gergerlioğlunun yalanları arka
arkaya Pensilvanyaya kadar yol olur, bunu da söyleyeyim. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Taşkının söylemiş
olduğu CELSE programı çok önemli bir program, özellikle
avukatlarımız bunu çok yaygın bir şekilde kullanıyor.
5 Nisan 2018de bunu yürürlüğe koyduk, sürekli geliştirmeye çalışıyoruz.
İstanbul Havalimanı, yine,
vatandaşlarımıza yönelik çok önemli bir katkı
sağlamış oldu ve Gaziosmanpaşa Adliyesine bağlı
olarak bu hizmetleri veriyoruz. Bu konuda da
vatandaşlarımızın büyük memnuniyeti var, önümüzdeki dönemde
bunu yaygınlaştırmaya çalışacağız.
Seri basit yargılama
Vaktim
olmadığı için yazılı olarak
İKM, Sayın Kılavuzun
Tüm
personelimizle ilgili özlük haklarını iyileştirdik, AK
PARTİ hükûmetleriyle Cumhurbaşkanımız liderliğinde çok
önemli adımlar attık ama bundan sonraki adımlarımız
da
Çok fedakârca çalışıyorlar, hepsine buradan
selamlarımı sunuyorum, yedi gün yirmi dört saat
çalışıyor personelimiz; daha fazla iyileştirme için Hazine
Bakanımızın desteğiyle bu konuda da
çalışmalarımızı yine sürdüreceğiz.
Sayın İmran Kılıç,
e-Duruşmayla ilgili yaygınlaştırmaya en kısa zamanda
devam edeceğiz.
Yargı Reformu Strateji Belgesinin hedeflerinde
256 faaliyetin 122si hayata geçmiştir. Önümüzdeki süreçte de bunlara
hız vererek ve kanun gereken konuları da yine Meclisimizin takdiriyle
gerçekleştirmeye çalışacağız.
Sayın Bülbül, iddialardan, savcılıkla
ilgili konularda
Ben savcı ya da mahkeme önündeki dosyayla ilgili Anayasa
138 gereği yorumda bulunamam, bilgi sahibi olamam, savcının
soruşturduğu bir konu hakkında yorum yapamam.
Dolayısıyla, yargı kendi süreci içerisinde bu
değerlendirmeleri yapacaktır.
Diğer hususlarla ilgili, ceza evindeki
durumlarla alakalı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüz ve
başsavcılıklarımız kamuoyunu ve ilgili aileleri
bilgilendirmektedir.
Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Elvan, buyurun.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tarımsal üreticilerin desteklenmesi
amacıyla 2020 yılında Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatifleri tarafından kullandırılan Hazine destekli
kredilerin geri ödemeleri altı ay süreyle ertelenmiştir. Tarım
Satış Kooperatifleri Birliklerinin DFİF kaynaklı kredi
borçlarının 2020 yılı taksitleri faizsiz olarak 2021
yılına yine ertelenmiştir. Tarımsal üretimleri zarar gören
üreticilerimizin gördükleri hasara bağlı olarak kredi taksitlerinin
Ziraat Bankası yetkisinde ertelemelerinin ya da taksitlendirilmelerinin
önü açılmıştır. Tüm bu önlemlerin yanı sıra,
salgın süreci nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından
tarımsal destek ödemeleri önden yapılmıştır.
Ayrıca, 2017 ve 2019 yıllarında istihsal edilmiş olan ve
çiftçilerin borçlarının yeniden yapılandırılarak 5
taksitte ödenmesini sağlayan kanunlardan faydalanan çiftçilerimizin
ödemeleriyse devam etmektedir.
Yine, son yapılandırma kanunuyla,
Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden kooperatiflere daha
önce kullandırılan faiz dâhil 840 milyon liralık kredinin
yapılandırılması imkânı getirilmiştir.
Diğer taraftan, özellikle pandemi sürecinde
yaşanan tedarik zincirindeki kopuşlar, zannedersem Sayın
Durmuşoğlunun sorusu idi, önemli kopukluklar
yaşanmıştır. Özellikle Uzak Doğu pazarında
yaşanan kopukluklar neticesinde Türkiye başta olmak üzere birçok ülke
çok daha cazip bir konuma gelmiştir. Bunu da bir fırsat olarak değerlendirip
önümüzdeki dönemde özellikle yatırımların, yabancı sermaye
yatırımları başta olmak üzere yatırımların
artırılması yönünde yoğun bir çaba içerisindeyiz.
Başta Adalet Bakanlığımız olmak üzere Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımız, Ticaret
Bakanlığımız ve Çalışma
Bakanlıklarımızla çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Diğer taraftan, biliyorsunuz pandeminin
başlamasıyla birlikte almış olduğumuz önlemlere devam
ediyoruz. Bunların haziran ayına kadar uzatılması yönünde
kararlar alındı. Dolayısıyla kısa çalışma
ödeneği başta olmak üzere gerekli destekleri vermeye devam
edeceğiz.
Son olarak şunu ifade edeyim: Özellikle bir
personel, Hazine ve Maliye Bakanlığı personeliyle ilgili bir
ifade kullanıldı. Buradan çok açıklıkla ifade etmeliyim ki
hiçbir personel, hiçbir devlet memuru, kamu görevlisi hukuk dışı
herhangi bir eylem ve işlemde bulunamaz. Bununla ilgili elinizde somut
deliller olması hâlinde biz de gereğini yaparız. Bunu da
açıklıkla ifade etmek istiyorum.
Merkez Bankasına gelince; Merkez Bankası
Başkanımız önümüzdeki günlerde Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığımıza bir sunuş
gerçekleştirecektir. Burada da detaylı olarak, özellikle aklında
sorusu bulunan arkadaşlarımızın bu toplantıya
katılmasını, Merkez Bankası Başkanımızın
da bu sorulara cevap vermesini temenni ediyorum ki aslında Merkez
Bankası Başkanımızın kendisiyle de görüştüm, bir
an evvel Plan ve Bütçe Komisyonuna gelip kendisinin sunuş
yapacağını da ifade etti.
Çok teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Akar, buyurun.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI HULUSİ AKAR Evet
Sayın Başkanım, sayın milletvekillerim; birincisi, bizim bu
mücadelemizle ilgili, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı
faaliyetlerle ilgili kesinlikle Kürtler söz konusu değil; herhangi bir
etnik grup, dini grup söz konusu değil. Biz sadece ve sadece teröristlerle
mücadele ediyoruz ve bizim içimizde hiçbir şekilde Millî Savunma
Bakanlığı bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu
dışında kimse yok, onlarla bizim hiçbir ilişkimiz yok.
Bunun bilinmesini ve dolayısıyla Kürtlerin bizim kardeşimiz
olduğunu -hiçbir şekilde, ne içimizde ne dışarıda- 83
milyonu bir kabul ettiğimizi herkesin bilmesini özellikle altını
çizerek ifade etmek istiyorum yeniden.
Diğer taraftan, bu bedelli askerlikle
alakalı çalışmalar
Bildiğiniz gibi yeni bir kanun
yapıldı, 1927de çıkarılan kanun delik deşik
olmuştu. Bir bütünlük olsun, bir adalet olsun, bir eşitlik olsun diye
tüm partilerimizi de ziyaret etmek suretiyle teferruatlı bir
çalışmadan sonra bir kanun gerçekleşti. Bu kanun haziran
ayında çıktı ve kasım ayına kadar da bedelli
gençlerimizin müracaatı söz konusuydu; etmediler, şimdi af
diyorlar. Dolayısıyla sistemin üzerindeki bu giriş ve
çıkışlar
Çok talepler var; dolayısıyla, yeni
baştan tekrar, 1920den beri yönetilemez hâle gelen Askerlik Kanununda
benzer bir duruma düşmemek için şu anda bizim bir af
çalışmamız yok, durumu takip ediyoruz.
Diğer taraftan, Makine ve Kimya Endüstrisi
Kurumuyla alakalı, bu kadro meselesiyle alakalı biz kendi içimizde
Bakanlık olarak, Makine ve Kimya olarak
çalışmalarımızı sürdürdük, belli bir aşamaya
getirdik fakat bunun herhangi bir şekilde bizim tarafımızdan
sadece Makine ve Kimya olarak uygulamaya konulduğu takdirde diğer
benzer kurum ve kuruluşlara da emsal olacağı cihetle, yeni
birtakım problemler çıkmasın diye şu anda bakanlıklar
arası bir çalışma başlatıldı. Bu
çalışmaya bizim çalışmamız hazır, diğer
bakanlıkların çalışmasının
tamamlanmasını müteakip bir eşitlik, adalet, eşit işe
eşit hak çerçevesinde bu da sonuçlanacaktır önümüzdeki dönemde.
Bunun dışında bir konu daha
vardı; efendim, bu ölümler konusu vardı, arada geçti. Bizim Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, Millî Savunma Bakanlığı
bünyesinde bir ölünün, herhangi bir ölüm vakası olduğunda -kim olursa
olsun, ne olursa olsun; efendim, yahut da bir çatışma, bir operasyon
sırasında- bunun herhangi bir şekilde saklanması, efendim
gösterilmemesi gibi hiçbir şey yok, böyle bir şey yok. Tamamen, yüzde
100 idari tahkikat yapılır, ardından da adli tahkikat
yapılır. Bunun dışında hiçbir şekilde bir
işlem söz konusu değildir, böyle bir şey akıldan dahi
geçmez, bütün dünya bir araya gelse bunu yaptıramaz. Bunun
dışında diğer faaliyetlerimiz de benzer şekilde devam
ediyor.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sırasıyla ikinci turda yer alan kamu
idarelerinin bütçeleriyle kesin hesaplarına geçilmesi hususunu ve
bütçeleriyle kesin hesaplarını ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Adalet
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
ADALET BAKANLIĞI
1) Adalet Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 23.973.052.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Adalet Bakanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Adalet
Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 21.118.000.451,50
Bütçe Gideri 21.005.499.979,07
Ödenek Üstü Gider 12.641.300,28
İptal Edilen Ödenek 125.141.772,71
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Adalet
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
YARGITAY BAŞKANLIĞI
1) Yargıtay Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 1.446.440.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Yargıtay
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 331.052.282,34
Bütçe Gideri 288.460.948,28
İptal Edilen Ödenek 42.591.334,06
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yargıtay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DANIŞTAY BAŞKANLIĞI
1) Danıştay Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 235.675.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Danıştay
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 190.426.000,00
Bütçe Gideri 188.918.030,46
İptal Edilen Ödenek 1.507.969,54
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Danıştay
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları Kurumunun 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
CEZA İNFAZ KURUMLARI
İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU
1) Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.817.504.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 2.807.504.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun
2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 4.381.831.534,00
Bütçe Gideri 4.008.951.819,04
İptal Edilen Ödenek 372.879.714,96
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 986.824.000,00
Tahsilat 4.630.777.359,13
Ret ve İadeler 2.692.595,07
Net Tahsilat 4.628.084.764,06
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE ADALET
AKADEMİSİ
1) Türkiye Adalet Akademisi 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 24.774.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 24.574.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Adalet
Akademisi 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 14.770.600,00
Bütçe Gideri 5.002.689,01
İptal Edilen Ödenek 9.767.910,99
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
(TL) |
Bütçe Gelir Tahmini 0
Tahsilat 16.124.417,36
Ret ve İadeler 322,53
Net Tahsilat 16.124.094,83
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Adalet Akademisinin 2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul
edilmiştir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
HÂKİMLER VE SAVCILAR KURULU
1) Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 103.209.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Hâkimler ve
Savcılar Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 80.990.000,00
Bütçe Gideri 80.376.099,51
İptal Edilen
Ödenek 613.900,49
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hâkimler
ve Savcılar Kurulunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU
1) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 22.230.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 21.230.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye İnsan Hakları ve
Eşitlik Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 16.750.596,70
Bütçe Gideri 12.800.481,59
İptal Edilen Ödenek 3.950.115,11
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 12.972.000,00
Tahsilat 13.278.623,24
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
KİŞİSEL
VERİLERİ KORUMA KURUMU
1) Kişisel Verileri Koruma
Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 58.980.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 58.980.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel
toplamları okutuyorum:
2) Kişisel Verileri Koruma Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 36.360.000,00
Bütçe Gideri 29.696.383,41
İptal Edilen Ödenek 6.663.616,59
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B)CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 33.770.000,00
Tahsilat 35.221.589,24
BAŞKAN Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kişisel
Verileri Koruma Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
1) Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 570.220.929.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 415.571.162.481,39
Bütçe Gideri 394.945.632.397,70
İptal Edilen Ödenek 20.625.530.083,69
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.224.610.109,80
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hazine ve Maliye
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 4.446.012.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Gelir
İdaresi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Gelir İdaresi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 4.004.985.311,18
Bütçe Gideri 3.832.584.667,36
İptal Edilen Ödenek 172.400.643,82
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 616.030,80
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 150.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 150.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu İhale Kurumu
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 150.000.000,00
Bütçe Gideri 121.328.891,82
İptal Edilen Ödenek 28.671.108,18
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 150.000.000,00
Tahsilat 124.226.368,37
Ret ve İadeler 1.720.120,69
Net Tahsilat 122.506.247,68
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu
İhale Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
ÖZELLEŞTİRME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 44.321.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 44.321.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 41.733.000,00
Bütçe Gideri 36.772.565,88
İptal Edilen Ödenek 4.960.434,12
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 36.739.000,00
Tahsilat 38.730.724,96
Ret ve İadeler 55,43
Net Tahsilat 38.730.669,53
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Özelleştirme
İdaresi Başkanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı
okutuyorum:
KAMU GÖZETİMİ,
MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 55.988.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 55.988.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 43.499.000,00
Bütçe Gideri 29.396.110,24
İptal Edilen Ödenek 14.102.889,76
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 43.499.000,00
Tahsilat 25.206.140,29
Ret ve İadeler 52.865,42
Net Tahsilat 25.153.274,87
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU
1) Türkiye İstatistik Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 500.954.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Türkiye
İstatistik Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye İstatistik
Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 409.383.684,00
Bütçe Gideri 390.448.223,70
İptal Edilen Ödenek 18.935.460,30
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumunun 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
BANKACILIK DÜZENLEME VE
DENETLEME KURUMU
1) Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 924.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 924.000.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 730.000.000,00
Bütçe Gideri 296.524.195,01
İptal Edilen Ödenek 433.475.804,99
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 730.000.000,00
Tahsilat 724.094.052,26
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sermaye Piyasası Kurulunun 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SERMAYE PİYASASI
KURULU
1) Sermaye Piyasası
Kurulu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 408.650.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 408.650.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sermaye Piyasası
Kurulu 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 285.100.000,00
Bütçe Gideri 277.662.544,89
İptal Edilen Ödenek 7.437.455,11
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 285.100.000,00
Tahsilat 359.962.332,81
Ret ve İadeler 878.976,19
Net Tahsilat 359.083.356,62
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sermaye
Piyasası Kurulunun 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SİGORTACILIK VE ÖZEL
EMEKLİLİK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
1) Sigortacılık
ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 69.303.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
|
TOPLAM 69.303.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sigortacılık
ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI
1) Millî Savunma Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
|
GENEL
TOPLAM 61.484.939.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Savunma
Bakanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî Savunma
Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A)
CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 65.543.821.530,33
Bütçe Gideri 50.501.917.131,85
Ödenek Üstü Gider 3.168.011,21
İptal Edilen Ödenek 14.806.160.293,61
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 14.985.216.983,65
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî
Savunma Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
BAŞKAN
Böylece ikinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin
hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını
temenni ederim.
Sayın
milletvekilleri, ikinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa
göre kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesaplarını sırasıyla
görüşmek için 10 Aralık 2020 Perşembe günü saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.39
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 230, 231 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 7/12/2020 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümlerde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.