TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
29uncu
Birleşim
12 Aralık
2020 Cumartesi
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
(x)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(x)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI
1 Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1 Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına konuşan
konuşmacıların AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun, 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu
Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
konuşan konuşmacıların Hükûmete ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye
sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında CHPye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
10.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
11.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında CHPye sataşması
nedeniyle konuşması
12.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
13.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
14.- Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasında Hükûmete ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
ülkedeki en acil sorunun Covid-19la mücadeledeki zafiyetler olduğuna,
Bilim Kurulunun tavsiyelerine uyulması gerektiğine, sağlık
çalışanlarına ek performans ücreti olarak 24 lira, 32 lira, 7
lira vermenin ayıp olduğuna ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 2021
bütçesinin vatandaşın derdine deva olmadığına;
Covid-19un meslek hastalığı sayılması için bir
çalışma olup olmadığına, 2020 yılında
tedarik edilen yeterli aşı stoku olup olmadığına, ek
ödeme süresinin uzatılmasının düşünülüp
düşünülmediğine, Çin aşısının kaça
alındığını öğrenmek istediklerine, tıbbi
cihaz ve medikal ürün sektöründe ciddi sıkıntılar olduğuna,
sağlık çalışanlarının döner sermaye ödemelerinden
vergi kesintisi yapılmaması yönünde talepleri olduğuna, GATA
eski Başhekim Yardımcısı Adi Edizerin son durumunu
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
görüşmelerin dördüncü turunda Cumhurbaşkanı
maaşının asgari ücretin 30 katı olduğunu
söylediğine, Ankara Milletvekili Naci Bostancının bunu yalanladığına,
sonradan yaptığı araştırmaya göre aslında 30
katı değil 35 katı olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın siyaset
statükosuyla ilgili değerlendirmeler yaptığına, siyasetin
sadece Parlamento çatısından ibaret olmadığına
ilişkin açıklaması
9.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, AK
PARTİnin milletin vicdanı olduğuna, AK PARTİ
hükûmetlerinin 19uncu bütçesinin milletten tam not aldığına
ilişkin açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
11.- İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
14.- Ankara Milletvekili Murat Emirin,
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
15.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
16.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin beşinci
tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İçişleri Bakanı
Süleyman Soylunun 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin beşinci tur görüşmelerinde yürütme
adına yaptıkları konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Covid-19un tüm dünyada sarsıcı bir etki yaptığına,
coronavirüs pandemi sürecinde proaktif bir mücadele sergileyen ve dünyada büyük
takdir gören Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile fedakâr
sağlık ordusuna şükranlarını sunduklarına ve
bütçelerinin hayırlı olmasını dilediklerine, ülkede meydana
gelen doğal afetlerde Sağlık, İçişleri ile Çevre ve
Şehircilik Bakanlıklarının insanüstü bir çaba sarf
ettiğine, yaşanabilir şehirleşme faaliyetleri ile
südürülebilir çevre politikalarını hayata geçiren Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Bakanlık yetkililerini tebrik
ettiğine ve bütçelerinin hayırlı olmasını
dilediğine, başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak
üzere İçişleri Bakanlığı ile tüm güvenlik güçlerine
teşekkür ettiklerine ve başarılarının
devamını dilediklerine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, çok sayıda milletvekilinin coronaya
yakalandığına, tedbirler konusunda daha fazla dikkat edilmesi
gerektiğine ilişkin konuşması
VI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, TBMM
Başkanlığında görev yapan müşavirlere ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya Sadi
Bilgiçin cevabı (7/36466)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, seçim kanunlarında bir
değişiklik yapılıp yapılmayacağına ve TBMM
Başkanlığında çalışan personel verilerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin cevabı (7/36779)
12 Aralık 2020 Cumartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, gündemimize göre 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi üzerinde görüşmelere devam edeceğiz.
Program
uyarınca bugün beşinci turdaki görüşmeleri yapacağız.
Beşinci
turda, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık
Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik
Komutanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçe ve kesin
hesapları yer almaktadır.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (x)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (x)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI
1 Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1 Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Alınan karar gereğince tur üzerindeki
görüşmelerde siyasi parti gruplarına ve İç Tüzükün 62nci
maddesi gereğince istemi hâlinde görüşlerini bildirmek üzere
yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek, bu süreler birden fazla
konuşmacı tarafından kullanılabilecek ve şahsı
adına yapılacak konuşmaların süresi beşer dakika
olacaktır. Ayrıca, konuşmalar tamamlanınca soru-cevap
işlemi on dakika soru, on dakika cevap olarak yapılacak ve sorular
gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Beşinci turda siyasi parti grupları,
yürütme ve şahısları adına söz alanların
adlarını sırasıyla okuyorum:
İYİ PARTİ Grubu adına: Abdul Ahat
Andican, Arslan Kabukcuoğlu, Metin Ergun, Behiç Çelik, Mehmet Metanet
Çulhaoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına: Sefer
Aycan, Ali Muhittin Taşdoğan, Hayati Arkaz, Sadir Durmaz, Sermet
Atay, Ümit Yılmaz.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına:
Habip Eksik, Semra Güzel, Oya Ersoy, Sıdık Taş, Mehmet
Ruştu Tiryaki, Dirayet Dilan Taşdemir, Hasan Özgüneş.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına: Cavit
Arı, Burhanettin Bulut, Murat Emir, Fikret Şahin, Bayram
Yılmazkaya, Ali Şeker, Gökan Zeybek, Murat Bakan, Hasan Baltacı,
Müzeyyen Şevkin, Yaşar Tüzün, Gürsel Erol, Mehmet Güzelmansur.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına:
Arife Polat Düzgün, İsmail Güneş, Mustafa Esgin, Selim Gültekin,
İsmail Tamer, Erol Kaya, Atilla Ödünç, Selami Altınok, Halis
Dalkılıç, Kemal Çelik, Ahmet Zenbilci, Emine Sare Aydın, Serap
Yaşar, Recep Uncuoğlu.
Şahıslar adına: Lehinde Fevzi
Berdibek.
Yürütme adına: Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum,
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Şahıslar adına: Aleyhte Servet Ünsal.
Şimdi, İYİ PARTİ Grubu
adına konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz Sayın Abdul Ahat Andicanın.
Buyurun Sayın Andican. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT
ANDİCAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, aziz Türk milleti; Türkiye'nin pandemiyle ilk teması,
salgının yaratacağı bütün sorunlara cevap vereceği
ümidiyle ve algısıyla oluşturulan Bilim Kuruluyla
başlıyor. Fakat bütün üyeleri doktor olan bu Kurulun yapısına
baktığınız zaman iktidarın pandemiyi sadece bir
sağlık sorunu olarak algıladığı
anlaşıldı. Hâlbuki pandemi -şu anda
yaşadığımız ve gördüğümüz gibi- sadece bir
sağlık sorunu değildir, sosyal, siyasi, ekonomik, hatta uluslararası
boyutu olan bir olaydır. Bu durumda pandemi yönetimini, eğer, siz,
Bilim Kurulu diye sadece doktorlardan oluşacak bir kurulla
halledebileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Toplumun etkilenebilecek her kesiminden temsilcilerinin oluşturduğu
bir pandemi kuruluyla ancak başarılı olunabilirdi. Bu konuyla
ilgili çok örnekler verebilirim ama sözünü ettiğim tipte bir pandemi
kurulu oluşturulmuş olsaydı ve bunun içerisinde Diyanetin
temsilcisi de olsaydı pandeminin giderek hız kazandığı
bir dönemde yani mart ayı içerisinde Sıcak iklimde virüs
yaşamaz. ya da Kutsal yerlere virüs girmez. gibi palavralarla on
binlerce insan umreye gönderilmemiş olurdu ve daha sonra onlar
döndüklerinde evde kalmayacakları biline biline On dört gün evde
kalın. diye ülkenin her tarafına dağıtılmazdı.
AKPli bir milletvekili arkadaşımızın 2 Nisanda
attığı İlimizdeki 268 vakanın 245i umreden.
şeklindeki bir tweet ne demek istediğimi açık olarak ortaya
koyar. Bir süre sonra Bilim Kurulunun pandeminin sağlık boyutuyla
bile ilgilenemeyeceği, mücadele edemeyeceği gerçeği ortaya
çıktı ve Kurul üyeleri Biz danışma kuruluyuz. demeye
başladılar. Zaten AKP sözcüsünün de televizyonlara çıkıp
Son söz siyasetindir; doğrusu da budur. demesi bu olayı
doğrulamaktadır. Geçen ay bir Kurul üyesinin Biz de ancak ilan edilen
verileri biliyoruz ve sade vatandaşlardan daha fazla bilgimiz yok. demesi
bu olayda vatandaş kadar ancak bilgilendirildiklerini göstermesi
bakımından önemlidir.
Şimdi burada bu olay niye? Peki, bu Bilim
Kurulu niye böyle bir fiyasko? Otoriter yönetimlerin çok sevdikleri bu
uygulamaya uluslararası literatürde medikal popülizm yani tıbbi
popülizm deniliyor. İktidar bilimden yararlanıyormuş gibi bir
algı yaratıyor ama başarılı olunursa
başarıyı sahipleniyor, başarısız olunursa da
Bilim Kuruluna yüklüyor. Sonuç: Türkiye'de Bilim Kurulu tam bir fiyasko.
Sayın Bakan henüz virüsün Türkiye'ye
gelmediği dönemde bazı sorulara karşı Yeterli test kitimiz
var, hatta Avrupa ülkelerine kit ihraç ediyoruz. diyor, medyada
parıltılı reklamlarla Bakanlık halk sağlığı
laboratuvarlarında yerli ve millî corona testi yapıldığını
ifade ediyor. Vakaların artmasıyla beraber testlerin
başlangıçta sadece Ankarada 1 merkezde yapılacağı
ilan ediliyor. Yani düşünebiliyor musunuz, pandemiyle mücadele ediyorsunuz
ve
Hâlbuki ülkedeki bütün tıp fakültelerinde yeterli donanım var ama
tek yerde yapılacağı söyleniyor. İzmirde veya
Diyarbakırda bir hastayı düşünün; sürüntüsünü
aldırıyor, Ankaraya gönderiliyor, üç gün sonra cevap
alınıyor, bu arada hasta bulaştırmaya devam ediyor. Daha
sonra, test merkezleri sayıca artırılıyor. Peki, neden
böyle olmuş? Yeterli test yok. Bu dönemde Sayın Bakan Türkiye yurt
dışına test ihraç ediyor. dediğinde, bunun özel sektör
tarafından yapıldığını, Bakanlıkla bir
alakası olmadığını söylemeyi unutuyor. Bu dönemde
nedense Bakanlık, ısrarla Türk özel sektöründen test kiti
almıyor ve Çinden ithal ediyor. Bu arada Bakanlık, bir özel
girişim ortaklığında test kiti üretimi
çalışması başlatıyor ve bu özel girişim
ayrıca yandaş bir firmayla irtibatlandırılmış
durumda. Temmuz ayına gelince Bakanlığın bütün hastaneleri
ve kamu kurumları için test satın aldığı bir tek
kuruluş; bu kuruluşun kitleri devlete pahalı
sattığı ortaya çıkıyor ve bir milletvekili
arkadaşımızın verdiği önerge sonucunda devletin bu
şekilde 40 milyon lira zarara uğratıldığı ortaya
çıkıyor. Sağlık Bakanlığının, ilginç
bir şekilde, eylül ve aralıkta yaptığı 7 kamu
hastanesi ve halk sağlığı laboratuvarlarında
yapılacak olan Covid-19 PCR test ihalelerini de -kamuoyunda yaygın
bir şekilde belli bir- Sağlık Bakanlığında da
yuvalandığı iddia edilen bir tarikat yandaşı veya
tarikat bünyesindeki bir firmaya vermiş olduğunu görüyoruz.
Anlaşılan, Bakanlık, yandaş firma
yaklaşımını ısrarla sürdürmeye devam ediyor.
Pandemiyle mücadelede iktidarın belki de en
büyük fiyaskosu maske oluyor arkadaşlar. Anadolu Ajansının
haberine göre şubat ayında Çine 13 milyon dolarlık maske
ihracatı yapıyoruz; şubat ayında. Sözde çok erken önlemler
aldığını iddia eden iktidarımız pandeminin Türkiyeye
uğramayacağını zannediyor olmalı ki bu dönemde hiç
stok yapmıyor. İçeride pandemi yayılıp ihtiyaç
başlayınca Bakanlık maske üreticilerine baskın yapıp
ürünlere el koymaya başlıyor. Bu arada
hatırlayacaksınız bir Bakan çıkıp Maskeler parayla
satılacak. diyor, hemen akabinde Cumhurbaşkanı ücretsiz
dağıtılacağını ilan ediyor. Önce
Vatandaşlık numarası ve e-devlet üzerinden müracaatla PTT
dağıtacak. deniliyor ama bu arada, bu kararı alırken 9 bin
kişilik dağıtım ekibine sahip PTTnin 83 milyonu kapsayan
bu işlemi yapamayacağının da iktidar farkında
değil. Zaten vazgeçiliyor hemen. Akabinde eczanelerde
yapılacağı söyleniyor, mesajlarla bildirileceği söyleniyor,
bunun da yürümemesi üzerine Cumhurbaşkanı çıkıp eskiye
dönüleceğini söylüyor ve maskeler yine parayla satılacak hâle geliyor.
Tam anlamıyla rahmetli Demirelin Bunlar üç kazı güdemezler.
deyimini hatırlatan bir sonuç. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Türkiyeye sözde çağ
atlattığını iddia eden AKP iktidarı üç kuruşluk
maskeyi vatandaşına dağıtamıyor.
İktidarın pandemiyle mücadele stratejisi
var mı? diyeceksiniz? Yok. Bazı olayları ben
hatırlatacağım, kararı sizler vereceksiniz.
Hatırlayacağınız gibi İran ve İtalyada
vakaların arttığı, Yunanistanda görülmeye
başlandığı bir dönemde, Şubat ayının 28inde
Sayın Cumhurbaşkanı Türkiyedeki göçmen ve mültecilere Avrupa
kapısının açıldığını ilan ediyor ve
akabinde 200 bine yakın göçmen sınırlara
yığılıyor. Bizim taraf, yani Türkiye'nin iddiasına
göre 150 bin göçmen geçmiş ama Yunanistanın iddiasına göre
ancak 7 bin göçmen girebilmiş. Şimdi, Bunun pandemiyle ilgisi ne,
pandemi yönetimiyle alakası ne? diye sorarsanız, cevabım
şu olacak değerli arkadaşlar: Dünyada hiçbir yönetici pandemi
döneminde yüz binlerce insanı sınırlara yığmaz.
Rakibine, yani Yunanistana Bana pandemili göçmenler gönderiyor.
şeklinde bir propaganda imkânı vermez. Ayrıca, daha da önemlisi,
bu insanları pandeminin tırmandığı mart ayı
boyunca, nisan ayının ilk haftasına kadar orada,
sınırlarda açıkta tutmaz ve daha sonra da ülke içerisine gerisin
geri dağıtmazdı. Böylece ülkesinin Avrupa Birliğine karşı
kullanabileceği en önemli kozu boşu boşuna harcamış
olmazdı. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sağlık Bakanının haberi bile
olmadan gece 10.00da ilan edilen hafta sonu kısıtlamasını,
yasağını hatırlarsınız. Bütün şehirlerde
halk sokaklara dökülmüş, canhıraş feryadıyla
alışveriş yapmak zorunda kalmıştı. Sadece bu olay
bile iktidarın pandemiyi yönetme konusunda ne kadar beceriksiz ve
koordinasyonsuz olduğunu gösteriyor. Her konuşmasını TMM
yani Temizlik, maske, mesafe. diye sonlandıran Sayın Erdoğanın
Giresunda sel felaketinden sonraki mitingini hatırlayın lütfen.
Otobüsün üzerinden attığı 200 gramlık keyif çayı
paketlerini yüzlerce insan birbirini ezerek kapışmaya
çalışıyor. Yani TMM oluyor BMM yani boşver, maske,
mesafe oluyor. Basında yapılan eleştirilere rağmen
Sayın Erdoğan aynı işlemi bir başka şehirde
yeniden tekrarlıyor. Şimdi, siz vatandaş olarak ne
düşünürsünüz? Bu olaydan nasıl bir sonuç çıkarırsınız
ve pandemiyle ilgili davranışınızı nasıl
şekillendirirsiniz? Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok.
Değerli milletvekilleri, pandemiyle mücadelede
ancak devlet ve milletin bütün ögeleriyle el ele vererek, bir
dayanışma hâlinde başarılı olunabilir fakat iktidar
doktorların yüzde 80ini temsil eden TTByi yani Türk Tabipler
Birliğini yok sayıyor, haklı uyarılarını da vatan
hainliği, ihanet şeklinde tanımlıyor hatta daha ileri
giderek kapatılmasını istiyor. Peki iktidarın,
belediyelerin yardım kampanyalarına engel olup açtıkları
hesaplara el koymasına ne demeli? Diğer taraftan yandaş vakıflar
ve tarikat vakıfları şakır şakır kampanyalar
düzenliyor. Siz Başarıya ortak olurlar. korkusuyla belediyeleri
devre dışı bırakarak pandemide başarılı
olunabileceğini mi sanıyorsunuz? Öyleyse yanılıyorsunuz.
Görüldüğü gibi, iktidarın pandemiye yönelik hiçbir stratejisi yoktur
ve sadece duruma göre refleks olarak cevap verme yaklaşımı
vardır.
Bugün hâlâ sürdürülmekte olan 65 yaş üstü
vatandaşlara yönelik yasaklamalara gelelim. Nüfusun yüzde 10unu
oluşturan bu kesim topluma
yabancılaştırılmış, âdeta parya hâline
getirilmiştir. Bugün geldiğimiz noktada toplu taşıma
araçlarına binmeleri bile yasaklanmış durumdadır.
Sayın Bakana soruyorum: Bu gruba yönelik yasaklamaları hangi bilimsel
çalışmaya göre yapıyorsunuz? Dünyanın hangi ülkesinde bu
uygulama var? Bu uygulamalarla 65 yaş üstü kesim için maalesef bugün
iktidar coronadan daha fazla zarar verir hâle gelmiştir.
Pandemiyle mücadelenin olmazsa olması
şeffaflıktır arkadaşlar. Türkiye'de ilk vaka 10 Martta, ilk
ölüm ise 17 Martta duyuruluyor. Nisan ayı başında, Sayın
Bakan, İstanbul Wuhan oldu. diyor, Ülkede Covid yayılıyor.
demesine rağmen ilan edilen rakamlar bütün dünya ülkelerinin çok
gerisinde. Ülkelerinde Covid hastalığının
görülmediğini iddia eden Türkmenistan ve Kuzey Korenin biraz üzerinde. Bu
arada Sayın Cumhurbaşkanı da Coronayı yendik, on yedi
yılda kurduğumuz sağlık sistemiyle dünya bizi dikkatle
izliyor ve örnek alıyor. nutuklarını atıyor.
İsveçten ambulans uçağıyla hasta getirme, Batılı
ülkelere bile malzeme yardımı yapma şovlarıyla bu algı
güçlendirilmeye çalışılıyor. Bir salgın döneminde tam
27 gün vaka sayısının 900 ila 990 arasına sabit
kalmasının mümkün olmadığını gören
yabancılar istatistiksel değerlendirmelerle vaka
sayılarının gizlendiğini anlıyorlar ve DSÖ yani Dünya
Sağlık Örgütü Kurallara uygun bildirim yapmıyor Türkiye.
diyor. Haziranın 6sında da ben böyle bir tweet atıyorum:
Almanya turist göndermiyor. Sebep? Türkiye'nin coronayla ilgili verilerinin
güvenilir olmayışı. Defalarca Şeffaf olun. diye
uyardık ama hayalî bir başarı hikâyesi uğruna gerçekler
karartılıyor, bizi kandırıyorsunuz ama yabancılar
yutmuyor. Bu şovun maliyeti ne? Milyonlarca turist. Bunun üzerine
yüzlerce trolün saldırısına uğruyorum.
Eylül ayında DSÖ, vakaların uygun
şekilde bildirilmediği konusunda Türkiyeyi uyarınca
Sağlık Bakanımız açısından
mızrağın çuvala sığmadığı dönem
gelmiş durumdaydı. Bakan, tıp literatüründe muhtemelen ilk defa
kendisi tarafından kullanılan bir tanımlamayla Vaka başka,
hasta başkadır. diyor ve temmuz ayından bu yana vakaları
bildirmediğini itiraf ediyor, ayrıca bu gizlemenin ulusal
çıkarlarımız açısından
yapıldığını söyleyerek devlet adına yalan
söylemeyi meşrulaştırmaya çalışıyor.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Rakamlar
ilan edildiğinde Türk milleti büyük bir şoka giriyor. Meğerse,
dünyanın bizi kıskandığı teraneleri tam bir
palavraymış, vaka sayısı açısından Avrupada
1inci, dünyada ise 4üncüymüşüz. Buradaki temel soru şudur: Bütün
politikalarını algı yönetimi üzerine kuran bu iktidar,
başlangıçtan beri niye böyle bir yola başvurdu? İktidar,
pandeminin yaz aylarında biteceğini zannetti arkadaşlar, oyunu
bunun üzerine kurdu. Eğer bu gerçekleştirilseydi Sayın
Cumhurbaşkanı, pandemi fatihi havalarında ortaya çıkacak,
kürsülere çıkacak ve temmuz ayına kadar verilen düşük rakamlara
atıf yaparak dünyanın büyük ekonomilerinin bile
başaramadığını gerçekleştirmiş olduğunu
söyleyerek büyük bir prestij kazanacaktı fakat pandemi oyunu bozdu.
Şeffaf olmayan iktidarın halk karşısında güvenilmez
bir noktaya gelmesi sonuç oldu.
Ne yazık ki iktidar bugün pandemi konusunda
hâlâ şeffaf değil arkadaşlar. Test negatif olduğu hâlde
klinik olarak corona olan vakalar sayıya dâhil edilmiyor, vefat
sayıları bulaşıcı hastalık tanısıyla
saklanmaya devam ediliyor. Sayın Bakan şunu bilmeli: Bütünüyle
şeffaf olmadan halkın güvenini kazanamazsınız, halkı
mücadeleye dâhil edemediğiniz sürece de pandemide başarılı
olamazsınız.
Pandemiyle mücadelede çok önemli bir diğer
faktör sağlık çalışanlarıdır arkadaşlar.
Pandeminin ilk aylarında Sayın Bakan, Mecliste bir konuşma
yapmış, milletvekillerini sağlık
çalışanlarına alkışa davet etmişti. Biz
İYİ PARTİ olarak Alkış yetmez, en az üç ay çift
maaş verilmelidir. demiştik. Bakanlık daha sonra
çalışmanın yeri ve niteliğine göre bir ödeme skalası
geliştirdi. Adaletten yoksun bu skalaya göre bugün, sağlık
çalışanları emeklerinin karşılığı
olmayan bir rakam ancak alabilmektedirler. Geçen gün Sağlık
Bakanının bizzat kendisi 193 bin sağlık
çalışanının Covid pozitif olduğunu, 206
sağlık çalışanın da hayatını kaybettiğini
söyledi. Bakanlık hâlâ Covidi meslek hastalığı olarak
kabul etmek konusunda ayak sürümekte. Sayın Bakan, bu insanlar
görevlerinin başında şehit olmuyorlar mı? Bu önemli bir
soru; bu konuda en kısa zamanda gerekli adımlar
atılmalıdır.
Son zamanlarda, sağlık
çalışanlarının ve ailelerinin rutin test taramasından
geçirilmediği, Covide yakalanıp on gün geçtikten sonra Covid
pozitifliği devam etse bile çalışmaya zorlandıkları
yönünde duyumlar vardır. Sağlık
çalışanlarının coronayla mücadelede sağlıklarını
korumak Bakanlığın asli görevidir.
Sağlık Bakanlığı bütçesine
gelince; ülkemizde sağlığa ayrılan para OECD
ortalamasının çok altında olup konu bizzat Bakan tarafından
ifade edilmiştir. Biz, yıllardır iktidarın
sağlıkta devrim diye takdim ettiği şehir hastanesi
modelinin iflas ettiğini, bütün dünyada terk edildiğini söylüyoruz.
Defalarca bunu gündeme getirdik fakat iktidar, ısrarla tutumunu
değiştirmedi, bu hastanelere hasta sağlayabilmek için
şehirlerde onlarca yıldır hizmet veren hastaneleri kapattı.
Şimdi resmî rakamlara dayalı olarak basit bir hesapla şehir
hastaneleri tuzağını size göstereceğim: Kalkınma
Bakanlığından bildirilen rapora göre, geçmiş dönem ihalesi
yapılan 19 şehir hastanesinin sözleşmedeki yapım bedelleri
toplamı 10,6 milyar ABD dolarıdır. Yani hastane başına
yaklaşık 500 bin dolar; bugünkü kura göre 4 milyar liradır.
Hastane başına ortalama kira bedeli olarak bu şehir
hastanelerini yapan işletmelere ödenecek, yirmi beş yılda
ödenecek paranın miktarı da 30,3 milyar ABD dolarıdır. Bu yıl
ihale edilen ve parası kamu tarafından ödenecek, yani kamunun
yaptığı Aydın Şehir Hastanesi 1,1 milyar, Samsun 1,2
milyar, Trabzon 1,1 milyara ihale edilmiştir bu yıl. Şimdi,
görüldüğü gibi, şehir hastanesi bugünün fiyatlarıyla kamuya
ortalama 1,1 milyara mal oluyor. Buna karşın, biraz önce
vurgulamıştım, KÖİ sistemiyle yapılan ihalelerdeyse
bedel bugünün parasıyla 4 milyar liradır; 3 katıdır
neredeyse. Sadece önümüzdeki yıl şehir hastanelerine bütçeden
ödenecek miktar 16,5 milyar liradır arkadaşlar, 16,5 milyar, 2021de;
geçen yıl da 9 milyar ödenmiştir, daha önceki yıl 5 milyar
ödenmiştir. Şimdi, bu ödemelerin bir de yirmi beş yıl
süreli olduğunu düşünürseniz soygunun boyutları dehşet bir
şekilde ortaya çıkıyor. Yani sadece önümüzdeki yıl
şehir hastanelerine Sağlık Bakanlığı bütçesinden
ödenecek 16,5 milyarla 16 tanesini, hadi diyelim ki en azından 15 tanesini
kamunun yapması mümkün. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Sayın
Cumhurbaşkanının hayalim dediği ve sağlıkta
devrim olarak takdim edilen modelin millete yüklediği,
çocuklarımızın ve torunlarımızın bile
ödeyeceği yük budur arkadaşlar. 30 milyar dolar ödeyeceğiz yirmi
beş yıl süreyle. Kur artışlarını ve ülkenin
içinde bulunduğu ekonomik darboğazı düşünürseniz bunun
nasıl bir yük olduğunu görürsünüz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) Bu ödemeler
bizim haklı olduğumuzu gösteriyor ve zaten Sağlık
Bakanlığı da utangaç bir şekilde bunu kabul ederek
artık şehir hastanelerinin kamu tarafından
yapılacağını ilan etmiş ve bu yıl bu şekilde
bir sürece başlamıştır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu süreçte ısrar etmenin maliyeti,
biraz önce söyledim, milyarlarca dolardır ve tam bir şehir
hastaneleri soygunudur.
Bütçe üzerinde daha fazla bir şey
söyleyemeyeceğim. Vaktim olmadığı için aşı
konusuna ayrıntılı olarak giremeyeceğim ama şu fikrimi
de sizinle paylaşmama izin verin: üç kuruşluk bir maskeyi dağıtamayan,
dağıtmayı beceremeyen, grip aşılarını
şu anda karneye bağlamış olan bir iktidarın 83
milyonluk nüfus için gerekli olan 160 milyon doz aşıyı ithal
edebileceğine ve ithal etse bile milleti düzgün bir şekilde
aşılayabileceğine güvenim olmadığını ifade
etmek zorundayım. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Eğer becerebilirse Sayın Bakana şimdiden
tebriklerimi sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yerli
aşımız da geliyor Sayın Vekilim.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) -Teşekkür
ediyorum, hepinize iyi günler diliyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Arslan Kabukcuoğlu
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı bütçeleri üzerinde İYİ PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sayın Bakanlar, Bakan
Yardımcıları ve değerli bürokratlar; sizler de hoş
geldiniz, hepinizi saygıyla selamlarım.
Covid-19 ilk kez 31 Aralık 2019da Çinin Wuhan
kentinde rapor edilmiş, 11 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık
Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmiştir. Ülkemizde
Sağlık Bakanlığı alarma geçmiş, sağlık
ordusu dört elle görevine sarılmıştır. Pandeminin
kontrolden çıkmasıyla 21 Mart 2020 tarihinde kısmi sosyal
sınırlandırmalar getirilmiştir. Ekonominin 2018
yılından itibaren uğradığı zorluklar, kötülükler
nedeniyle pandemi içinden daha da çıkılmaz hâle getirilmiştir.
18 Kasım 2020 tarihinde alınan tedbirler yanında 1 Aralık
2020 tarihinde yeni sosyal sınırlandırmalar konulmak zorunda
kalınmıştır. İnşaat sever Hükûmetimiz pandemi
döneminde ihtiyaç olduğu gerekçesiyle Türkiye'nin ihale alır
şirketlerine 7 tanesi 21/b ihale maddesiyle alelacele hastane
yaptırırken belediyelerin yaptığı hastanelere izin
vermediği gibi yine bu dönemde Sağlık
Bakanlığının tahliye ettiği hastaneleri de derhâl
yıkmaya başlamıştır.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Çadıra
izin vermedi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - Şehir
hastaneleri süresince atıl hâle gelen hastane yatak sayısı 12
bin adettir. Hiç şehir hastanesi yapılmasa Sağlık
Bakanları huzur içerisinde görevlerini yerine getireceklerdir.
Ülkemizde Covid-19 PCR test sayısı yeterli
olmamıştır. Pandeminin başlangıcında test
sayıları artırılsa idi asemptomatik virüs yayan hastalar
erken tanınacak, toplumdaki hastalık yayılımı fazla
olmayacaktı. Günde 30 bin civarında yeni vakanın tespit
edildiği ortamda 100 bin yatak daha yaratsanız neye yarar? Bu, akla
zarar bir politikadır. Olması gereken, hastaneye verilecek
parayı teste vermektir, toplumsal hareketliliği
sınırlandırmaktır. Dar gelirlilere verdiğiniz 6 milyar
lira biraz daha fazla tutulsaydı durum, eminim, daha da farklı
olurdu.
Seçilmiş bazı ülkelerde pandemi verilerini
inceleyecek olursak; Amerika Birleşik Devletlerinde 1 milyon nüfusa
düşen test sayısı 654 bin, Almanyada 1 milyon nüfusa düşen
test sayısı 363 bin, İranda 74 bin, Japonya ve Güney Korede
-onlar çok müstesna- 29 bin ve 61 bin. Bunun yanında, Amerikada 67 hastadan
1i ölüyor, Almanyada 48 hastadan 1i ölüyor, İranda 40 hastadan 1i
ölüyor, Japonyada 80 hastadan 1i ölüyor, Güney Korede 86 hastadan 1i
ölüyor; bizde 140 hastadan 1 kişi ölmüştür. Bu, bence Türk
sağlık sisteminin, Türk sağlık çalışanlarının
başarısıdır. Buradaki ölüm oranının düşük olmasında
onların payı büyüktür.
Sağlık çalışanları
şimdiye kadar 230 şehit verdi. Sağlık
çalışanlarının yakalandığı hastalık ve
ölüm oranı, toplumdaki hastalık ve ölüm oranından çok fazladır.
Hasta olanlara acil şifalar, hayatını kaybedenlere rahmet dilerim.
Tüp geçit taksitlerini, köprü geçişlerini,
paralı yolların taksitlerini mücbir sebebe rağmen ödeyen
Hükûmet, iş canını verenlere gelince bir şey vermiyor. Kamu
otoritesi Sağlıkçıların hakkı ödenmez. dedi,
hakikaten sağlıkçıların hakkı ödenmiyor. Hâlbuki pandemi
bir meslek hastalığıdır, bu durum yasal olarak
sonuçlandırılmalıdır. Korkusuzca bu
hastalığın üzerine giderek canını feda eden
sağlık personeli de şehittir, gel gelelim Hükûmet bunu kabul
etmemektedir. Bu cümleden olarak, sağlıkçılar günlük en az sekiz
saat çalışmaktadır. Oysaki günümüz uygulamasında kamu
görevlileri günlük altı saat çalışmaktadır.
İnşallah, bu iki saati kamu otoritesi öder ve sağlıkta hiç
olmazsa bunun karşılığını alırlar. Yine,
birinci derece hekim için 4.800 lira civarında bir maaş vardır.
Diğer meslekleri incitmek istemem ama hangi mesleği
alırsanız alın hepsi bunun üzerindedir. Burada, sağlık
çalışanlarına Siz, döner sermaye alıyorsunuz. diye bir
miktar ödeme yapılmaktadır ama bu onların emekliliğine,
özlük haklarına yansımamaktadır.
Yine, hekim dışı sağlık
personelinin 3600 ek göstergesi bir yılan hikâyesine dönmüştür.
Diğer 3 grupta olduğu gibi sağlıkçıların da
sırtları sıvazlanmakta ve verilmesi gereken, söz verdiğiniz
3600 ek gösterge ödemesi yerine getirilmemektedir.
Pandeminin verileri çok
tartışıldı. Geçen yıllardaki ölüm sayılarına
bakılıp bu yıl için projeksiyonlar yapıldı ve pandemi
nedeniyle ilan edilen hayat kayıpları üzerine eklendi ama görüldü ki
yine de günlük defin sayısının çok altında
kalmaktadır. Burada, Sayın Sağlık Bakanına olan güven
sarsılmıştır. Bu rakamlarla Bilim Kurulu nasıl karar
verdi, o da ayrı bir problem. Hükûmetin rakam manipülasyonu enflasyonda
olduğu gibi, işsizlikte olduğu gibi burada da devam etmektedir.
Şunu ifade etmek bir iftihar vesilesidir: Ülkemizde, hiçbir meslek
erbabı pandemi nedeniyle görevden kaçmadı. Örneğin, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki milletvekillerinin yüzde 20sinden daha fazlası
pandemiye yakalandı. Bildiğim kadarıyla da bir arkadaşımızın
eşi pandemi nedeniyle kaybedildi. Hasta olanlara şifa,
hayatını kaybedenlere de rahmet diliyorum. Bu vesileyle,
vatandaşlardan ihtimamlarını esirgemeyen Sayın
Sağlık Bakanına, onun şahsında Sağlık Bakan
Yardımcılarına, Sağlık Bakanlığı
bürokratlarına, hastane başhekimlerine, klinik şeflerine,
doktorlara, hemşirelere, tıbbi sekreterlere, laborantlara,
yardımcı sağlık personeline, kısaca tüm
sağlık ordusuna teşekkür ederiz.
Sayın milletvekilleri, sağlıkta
şiddet bitmeyen bir öyküdür. Şiddet, son yıllarda birçok
sektörde olduğu gibi sağlıkta da vardır ve tırmanarak
devam etmektedir. Bu durum, doktorların, hemşirelerin, hastane
çalışanlarının verimliliklerini etkilediği gibi,
aynı zamanda hastaların zararına da bir durumdur. Finlandiyada
yapılan bir araştırmaya göre en çok şiddete uğrayan meslek
grupları hapishane gardiyanları, polisler ve ondan sonra gelen
psikiyatri hemşireleri ve doktorlardır. Türkiyede yapılan
araştırmalarda sözel şiddet yüzde 98, fiziki şiddet yüzde
19 civarındadır. Şiddete uğrayanların
motivasyonları bozuluyor, hasta fobisi gelişiyor ve birim
değiştiriyorlar. Ülkemizde çaresiz oldukları için sesleri
çıkmıyor ama Batı ülkelerinde bu iş meslek
değişimine kadar gitmektedir.
Yine, Hükûmetin 2002den sonra
yarattığı popülizm gereği vatandaş önünde
sağlıkta şiddet kapısı sonuna kadar
açılmıştır. Ben o yıllarda başhekimdim, ondan
sonraki yıllarda yine hastanede çalışmaya devam ettim.
Sağlık Bakanlığının söyleminden hastaların
anladığı şuydu: Git, muayene ol; hemşireye, doktora
birer tokat at, gel. şeklindeydi. Burada yaratılan ucubenin
hakkından Bakanlık da gelemez olmuştur. Konuyla ilgili
sağlık mevzuatında defalarca düzenlemeye gidilmiştir.
Hastalar hastaneye büyük bir beklentiyle geliyorlar. Otoritenin söylemi çok
defa şöyledir: Biz size şehir hastaneleri yaptık, gerekli muayeneleriniz
yapılacak; rahatlıkla gidin gelin, vatandaş her şeye
layıktır.
Yalnız, şu bir gerçektir ki günümüzde acil
servislerde, acil polikliniklerde muayene olan hasta sayıları
binlerle ölçülmektedir. Türkiyede yıllık poliklinik sayısı
750 milyondur yani her yıl Çinin yarısını Türkiye
sağlık ordusu muayene etmektedir. Son yıllarda ülkemizde
kadına karşı artan şiddetin sektöre
yansımalarıyla sağlık çalışanları her yönüyle
kuşatma altındadır. Türk sağlık
çalışanları, OECD ülkelerinin verilerine yakın bir hizmet
verirken bunu onların personelinin yarısı kadar personelle
yapmakta ve onların aldığı ücretin dörtte 1i kadar ücretle
yerine getirmektedir. Tabir yerindeyse sağlık personeli iğneli
bir fıçı içerisinde görevini yerine getiriyor. Şiddet nedeniyle
sağlık personelinin yaşadığı posttravmatik stres,
motivasyon kaybı da görevlerinde eksikliğe neden olmaktadır.
Ülkemizde sağlık planlaması ekonomi
ve kişi sağlığı yerine popülizme
kaymıştır. Sağlık Bakanlığı durumun
farkındadır, birtakım düzenlemeler yapmaya gitmiştir. 2011
yılında Hasta ve Çalışan Güvenliğinin
Sağlanmasına Dair Yönetmelik
2011 yılında,
sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında veya görevi nedeniyle
ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemler için
şahıs isterse Bakanlıktan hukuki yardım
yapılması
İçişleri Bakanlığının 2011
yılında yayınladığı genelgeyle, saldırı
fiillerinin işlenmesi durumunda, mağdurun şikâyeti
aranmaksızın kolluk kuvvetleri doğrudan işlem tesis eder.
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün 2012de yayınladığı genelgeyle
-Çalışan Güvenliğinin Sağlanması Genelgesi- acil
hizmetler hariç olmak üzere sağlık personeli isterse hastaya
hizmetten çekilebilir. 2014 yılında çıkarılan 6514 sayılı
yasayla, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa
eklenen ek maddeyle, görev yapan personele görevi esnasında veya
görevinden dolayı işlenen kasten yaralamalar, tutuklama nedeni
varsayılan suçlardan sayılmıştır. Sağlık
Bakanlığının 2016da Hukuki Yardım ve Beyaz Kod
Uygulaması Genelgesini yayınlaması gibi
Sağlıkta şiddet başka ülkelerde
de var ama onlarda cezası da var. Hükûmet, şiddet
karşısında esaslı bir tavır almamaktadır.
Örneğin, 15 Nisan 2020 tarihinde torba yasaya bir madde değişimi
getirildi: Ceza yüzde 50 arttırılacak. dendi, Hapis cezası
ertelenemez. dendiyse de Sayın AK PARTİli ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grup Başkan Vekillerinin direnmeleri yüzünden suçun
açıklanması geri bırakıldı. Yani güya siz
vatandaşa ceza veriyorsunuz ama kararın açıklanması geri
bırakıldığı için burada hiçbir şey
olmamaktadır ve çıkıp gitmektedir. Kısaca,
sağlıkta şiddet bir apsedir.
Hükümetin, başlangıçtan itibaren uzun süre
politikası, ekonomi ve kişi sağlığı yerine
popülizm olmuştur. Sağlık giderlerini azaltıcı
koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık vermek yerine,
işin doğasına aykırı olan popülizme
kaymıştır. Bugün birinci basamak sağlık
kuruluşlarındaki poliklinik hizmetleri ikinci basamaktakilerin
yarısı kadardır. Hâlbuki, birinci basamaktaki poliklinik sayıları
ikinci basamaktakinin 2 misli olmalıdır. Bu durumla,
aşırı yük altında bunalan sağlık personeli ve
büyük beklentiyle gelen hastalar bir problem nedeni olmaktadır, problem
yaratmaktadır.
Sayın milletvekilleri, görevini yerine getiren,
hasta olan, canlarını veren, çoluğundan çocuğundan
ayrı kalmayı göze alan insanlara hak ettiklerini vermek
vefakârlık değil midir? Bir: Sağlıkta şiddeti
durduracak yasalar derhâl çıkarılmalıdır. İki:
Sayın Bakan, lütfen, sağlık çalışanlarının
hakkını ödeyiniz. Eğer bunu yapmazsanız, zamanı
gelince sağlık personeli çabanızı, gayretinizi unutmayacaktır
ama haklarını vermediğinizi de unutmayacaktır.
Günümüzde gıda, silah ve ilaç stratejik
ürünlerdir. İlaç ve aşıya çok önem vermeliyiz. Dünya
Bankasının sıralamasına göre, biz enfeksiyona tedbirli
ülkeler arasında 5 üzerinden 3üncü sırada yer almaktayız.
Gelecek zamanlarda, on yıl, on beş yıl arayla salgın
hastalıkları beklediğimize göre tedbirli olmalıyız. Bu
konuda aşı endüstrisinin önemi açıktır.
Türkiyede aşının eski bir tarihi
vardır. 1700lerde çiçek hastalığına karşı
aşılamalar başlamıştır. 1840ta Osmanlı
İmparatorluğu çiçek aşısı yapmaya
başlamıştır. Öyle ki 1920-22 yılları
arasında, savaş içerisinde olduğu hâlde Osmanlı
İmparatorluğu Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletlerine 220 bin doz çiçek aşısı vermiştir. 1940larda
Çine kolera aşısı satmıştır. İkinci Dünya
Savaşında pek çok ülkeye tifüs aşısı ihracatı
yapıldı. 1927 yılında Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsü açılmıştır. Türk
sağlığına büyük hizmetleri dokunmuştur. 2 Kasım
2011 yılında ise bu kurum resmen kapatılmıştır.
Görülmektedir ki burada yöneticilerin bir ihmali vardır.
Başlangıçta kuvvetli olan aşı endüstrisi daha sonra gerekli
ihtimamdan uzak kalmıştır ve biz aşı için de tamamen
dışarı bağımlı duruma geldik.
Bu yıldan sonra, Sağlık
Bakanlığı ithal aşı yanında teknoloji ithalini de
sağlamaya başlamıştır. Günümüzde rekombinant, hepatit
B, yılan antiserumu, akrep antiserumu yapılmaktadır. Covid-19
için Türkiyede 5 aşı bulma projesi desteklenmektedir. Katma değeri
yüksek ürünlerde ıskaladığımız gibi, az
gelişmiş ülkelerin kaderi olan durumu biz aşıda da maalesef
yaşadık ve burada da karşılaştık.
İlaç ham maddeleri, ilaç sanayisi en yüksek
katma değer sağlayan sektörler arasında yer almaktadır.
Ülkeler, gelişmişlikleri ne olursa olsun, ilaç ham maddesi ithal
etmektedir. Burada sorun şudur ki ithalatınız
ihracatınızdan düşük olmalı. Türkiyede bu, maalesef
sağlanamıyor. 2019 yılı itibarıyla
ihracatımız 1,3 milyar dolar iken ithalatımız 5,1 milyar
dolar olmuştur, ithalat aleyhine olan fark kapatılamamaktadır.
İlaç tüketimi ülkemizde hızla
artmaktadır. 2010 yılında 13,4 milyar kutu olan ilaç tüketimi
2019 yılında 40,7 milyar kutuya ulaştı. 2019
yılında yerli üretilen ilaç 2 milyar kutu iken ithal ilaç 300 milyon
kutu kadardır ama değer olarak, ilaç giderlerimiz içerisinde ithal
ilaçların değeri yüzde 48; yerli imalatımızın,
Türkiyede imal edilen ilaçların değeri ise yüzde 52dir. Günümüz
konusu olması nedeniyle aşı, insan ve hayvan kanı, serum
toksin toplam ithalattaki payı yüksek kalemler olup yüzde 17 paya
sahiptir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bu arada
SMAlı çocukların durumu önemlidir. Bir tıp insanı olarak
eldeki imkânların sınırlılığının
farkındayım. Diğer taraftan acı çeken aileler de ortada.
Sağlık Bakanlığının uygun bir çözüm getirmesi bu
ailelerin beklentisidir.
2021 bütçesinin ülkemize hayırlı
olmasını, Sağlık Bakanlığının daha da
başarılı olmasını, 2021in sağlıkta
şiddetin önlendiği ve sağlık personelinin hakkını
ödendiği bir yıl olmasını diler, hepinizi saygıyla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Metin Ergun, buyurun.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA METİN
ERGUN (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2021 yılı
bütçesinde İYİ PARTİ Grubu adına görüşlerimizi ifade
etmek için huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, bildiğiniz gibi Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiyede çevresel sorunlar
konusunda en fazla soruna sahip olan kurumdur. Aldığı kararlar
ve uyguladığı politikalar hem insan hayatının
kalitesini hem de doğal yaşamın
devamlılığını derinden etkilemektedir. Buna rağmen,
Bakanlığın genel bütçeden aldığı pay, oransal
olarak yıllardır binde 26-27 civarında kalmaktadır. Bu
oran, çevre sorunlarıyla baş etmede yeterli değildir,
artırılması gerekir.
İktidar, çevre konusunda
uyguladığı politikalarda olduğu gibi
Bakanlığın bütçesi konusunda da âdeta Benim çevre diye bir
politikam yoktur. demektedir. Ekonomide, hukukta ve demokraside Türkiyenin
geri kalmasına sebep olan iktidar, çevre politikaları konusunda da
farklı bir tutum içinde değildir. Zira dünyada hem ekonomi hem de çevre
politikaları yeniden ve köklü şekilde revize edilmektedir, çevrenin
merkeze alındığı yeni bir yapılanma sürecine
girilmiştir. Yeni projeksiyonların belirlendiği bugünlerde
iktidar dünyada olan bitene kayıtsız kalmaktadır.
Dünyamızı şu an en fazla kirleten ülke olan Çin bile 2060
yılına kadar karbon nötr bir ekonomi inşa edeceğini
vadetmiştir. Bu konuda iktidarın ne tutarlı bir hedefi ne de
bilimsel ve öngörülebilir bir programı vardır.
Avrupa Birliği de Yeşil Mutabakatta
ekonomik büyüme stratejisi ile çevre politikalarını
bütünleştirmekte ve yeni bir vizyon ortaya koymaktadır. Yani
önümüzdeki dönemde uluslararası ticaretin, çevreyle dost üretim ve tüketim
kriterlerine göre yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu
kriterleri karşılamayan ülkelerin rekabet avantajlarını
yitireceği ve ihracat pazarlarını kaybedeceği
aşikârdır. Yani Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi
uluslararası ticarette çevreyi korumayı amaçlayan düzenlemeler,
Türkiyeyi sanayiden dış ticarete, eğitimden tarıma kadar
çevreci bir dönüşüme zorlamaktadır. Dolayısıyla birçok
alanda ihtiyaç duyduğumuz yapısal reformların merkezinde hukuk,
demokrasi, özgürlük kadar çevre politikalarının da olması bir
zaruret hâlini almış durumdadır.
Muhterem milletvekilleri, Türkiyenin
karşı karşıya kaldığı çevresel sorunlar ve
riskler âdeta bir beka meselesi hâline gelmiştir. Bunların
başında su kaynaklarımızın kirlenmesi ve çeşitli
şekillerde yok edilmesi gelmektedir. Bildiğiniz gibi, gıda
güvenliği ve ekonomik büyüme gibi birçok meselenin temelinde su
kaynaklarının sürdürülebilirliği ve temiz suya erişim
yatmaktadır. Buna rağmen, Çevre Mühendisleri Odasının bir
araştırmasına göre ülkemizdeki yüzey sularının
yaklaşık yüzde 79u kirlenmiş durumdadır. Nehirlerimiz ve
göllerimiz vahim yanlışlarla kirletilmekte ve kurutulmaktadır.
Mesela sanayi atıkları ve endüstriyel tarım, Kuzey
Ormanlarının batısında başlayan Ergene Nehrini
tamamen kirletmiştir. Ergene havzasının yitirilmesi sadece suyun
yitirilmesi değil, bölgedeki tarımın da yok oluşu
demektedir. Kuzey Ormanlarının doğusundaki akarsular ise
Kocaeli, Sakarya ve Düzcenin büyük tarım arazilerini sulamaktadır.
Bu sular da sanayi atıkları ve yanlış kentleşme ve
yapılaşma sonucu kirlenmektedir.
Hâl böyleyken, bazı hesaplamalara göre 2030
yılından itibaren Türkiye'nin su fakiri bir ülke olacağı
öngörülmektedir. Fakat iklim değişikliğinin sebep olduğu
yağış rejimlerindeki düzensizlikler bizi çok daha
hızlı bir şekilde su fakiri ülke konumuna getirecek gibi
durmaktadır. Zira, bu yıl Türkiye genelinde yağış
miktarlarının düşük kalmasıyla ciddi bir susuzluk riski
baş göstermiştir. Kısacası Türkiye, su stresi yaşayan
ülke olmaktan çıkmış, su fakiri bir ülke konumuna
gelmiştir. Yaşadığımız şiddetli kuraklık,
ormansızlaştırmanın, vahşi sulamaya dayalı
tarımsal üretimin ve bir bütün olarak yanlış çevre
politikalarının bir sonucudur. Birkaç ay daha böyle devam ederse
kuraklık neticesinde kentsel suya olan ihtiyaç artacak, tarımsal
üretim azalacak, gıda enflasyonu görülmemiş şekilde artacaktır.
Elimizde kalan suyu ise hangi sektörlerin kullanacağı konusunda büyük
bir kriz çıkacaktır. İktidarın bu konularda hiçbir
hazırlığının olmadığını da
biliyoruz.
Sayın milletvekilleri, bir diğer önemli
çevresel sorun ise hava kirliliğidir. Mesela 2019 yılında
yayınlanan bir rapora göre Türkiyede en az 75 milyon insanın kirli
hava soluduğu ortaya çıkmıştır yani nüfusumuzun
yaklaşık yüzde 90ı kirli hava teneffüs etmektedir. 2019
itibarıyla ülkemizdeki hava kirliliği Avrupa ortalamasına göre
yüzde 31 daha fazladır. Türkiye atmosferindeki partikül maddeler 2003
yılında Avrupaya göre sadece yüzde 5,6 oranında daha fazla iken
2019 yılında yüzde 31 oranında daha fazla ölçülmüştür.
Bunun en önemli sebebi, alınan tedbirler neticesinde Avrupada hava
kirliliği düzenli olarak azalırken Türkiyede ise tedbir alınmamasından
dolayı düzenli olarak artmasıdır çünkü iktidar hava
kirliliğini bir sorun olarak görmemekte ve doğal olarak da bununla
mücadele etmemektedir, bilakis yıllarca görmezden gelinen filtresiz termik
santraller örneğinde olduğu gibi havanın kirletilmesi âdeta
teşvik edilmektedir. Mevcut termik santrallerin havayı
kirlettiği yetmiyormuş gibi yeni termik santral projeleri de
yapılmaktadır. Bu santrallerden 3 tanesi Muğladadır ve bu
3 santral Muğlanın sadece havasını kirletmekle
kalmıyor, tarımsal üretimi ve insan
sağlığını da çok fazla etkilemiş durumdadır.
Her ne kadar Türkiyede yaşadığımız iklim krizinin ve
kuraklığın küresel boyutları olsa da mevcut iktidarın
bu krizde ciddi bir sorumluluğu vardır çünkü iktidar, iklim
değişikliğine sebep olan ve hızlandıran
yanlışlıkları Türkiyede uygulamaya devam etmektedir,
yenilenebilir enerji kaynakları yerine fosil yakıtlara dayalı
enerji üretiminde ısrar etmektedir. Döngüsel ekonomiyi teşvik etme ve
atık yönetimini gerçekleştirme konusunda tek başına iktidar
şansını iyi kullanamamıştır.
Ayrıca mevcut iktidar, sebebini gerçekten
anlamakta zorlandığımız bir şekilde tehlikeli bir
madencilik politikası uygulamaktadır. İktidar, üzerine titremesi
gereken ormanları hiç kaygı duymadan madenciliğe
açmaktadır. Her boş araziyi ağaçlandırmak ve yeni orman
alanları yaratmak yerine iktidar mevcut ormanları yok etmektedir.
Madencilik şirketleri de iktidarın teşvikiyle Anadolunun
altını üstüne getirmekte ve milyonlarca ağacın kesilmesine
sebep olmaktadır. Sadece Kaz Dağlarında 200 bine yakın
ağaç kesilmiştir.
Bu hususta iktidarın madencilik siyasetinin
âdeta lokal bir laboratuvarı hâline gelen seçim bölgem Muğladan da
bahsetmek isterim. TEMA Vakfına göre, Muğlanın yüz ölçümünün
yüzde 59u, ormanlık alanlarının ise yüzde 65i madenlere
ruhsatlı hâle gelmiştir. Bilinmelidir ki madenciliğe ve ranta
açılan her orman, kesilen her ağaç bugün
yaşadığımız kuraklığın önemli
faktörlerinden biridir ve vebali de iktidara aittir. Bununla beraber, denetimsiz
maden ocakları Milas gibi beldelerimizin doğal çevresini tahrip
etmiş durumdadır. Âdeta akıllı orman
yangınlarıyla dolaylı olarak yağmalanan Muğlanın
her biri bir cennet köşesi olan beldeleri, artık doğrudan imar
değişiklikleriyle madencilik çalışmalarıyla ve sözde
kıyı projeleriyle ranta ve talana kurban edilmektedir. Bugün de
Akyakada, Gökovada, Bodrumda ve Muğlanın her bir köşesinde
aynı oyunlar oynanmaktadır.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının 16 Mart 2020de çıkardığı
Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve
Esaslara Dair Yönetmelikle, korunan alanlar yapılaşmaya
açılmaktadır. İktidar doğal sit olarak ilan edilen
bölgeleri uhdesine almakta, çıkardığı yönetmeliklerle
doğal alanların koruma kılıfıyla yapılaşmasını
ve ranta açılmasını sağlamaktadır.
Dolayısıyla, ünlü Akyaka beldesini de içine alacak şekilde,
kıyıların ve biyolojik çeşitliliğin doğal sit
statüleri değiştirilip imar planları revize edilmektedir. Bu
arada, Muğlada ve Türkiye'nin birçok yerinde doğal sit alanında
kaldığı için yapı izni olmayan köy ve mahallelerimiz
bulunmaktadır. Söz konusu köy ve mahallelerde yaşayan
vatandaşlarımız yüzyıllardır aynı yerde
yaşamaktadırlar. Bu vatandaşlarımız
yaşadıkları arazilerine konut inşa ettikleri takdirde bu
konutlar, tabiatıyla, yıkılmaktadır. Yüzyıllardır
aynı yerde yaşamalarına rağmen arazilerine konut inşa
edemeyen bu vatandaşlarımızın, yaşadıkları
toprakları terk etmek dışında bir seçeneği
kalmamış durumdadır. Dolayısıyla doğal sit alanı
içerisinde kalmış olan köy ve mahallelerimizde oluşan bu
sıkıntının makul bir şekilde çözülmesi ve
vatandaşlarımızın daha fazla mağdur edilmemesi
gerekmektedir.
Muhterem milletvekilleri, yakın zamanda
gerçekleşen İzmir depremi en acı şekilde göstermiştir
ki deprem Türkiye'nin bir gerçeğidir ama daha büyük bir gerçeklik
vardır ki o da, iktidarın deprem konusunda çok az şey
yaptığıdır. İktidar, deprem için toplanan vergileri
amacı dışında kullanmış ve bu konuda âdeta önlem
alınmasının önünü kesmiştir. Deprem bilimcilerin tahminlerine
göre, önümüzdeki dönemde İstanbulda büyük bir depremin gerçekleşmesi
beklenmektedir. İstanbulda beklenen bu büyük deprem için kayda değer
bir hazırlık ve depreme dayanıklı kentsel bir dönüşüm
ne yazık ki yapılmamıştır. İstanbuldaki mevcut
yapı stokunun en az yüzde 70inin deprem açısından güvenli
olmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Üstelik
bu riskli yapıların büyük çoğunluğunun hurdadan çekilen
demirle ve deniz kumuyla yapıldığı iddia edilmektedir. En
son imar barışı adı altında birçok usulsüz bina
sırf mali kaynak yaratmak için affedilmiş ve bunun adına da
barış denilmiştir. Birçok uzmana göre, imar
aflarının, kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik
unsurlarından biri hâline geldiği ve depreme dayanıksız
konutların sayısını artırdığı ifade
edilmektedir. Aynı şekilde, üzerinde tek bir yapının bile
olmadığı boş araziler ve rant getirisi yüksek alanlar
kentsel dönüşüm alanları olarak ilan edilirken gerçekten yüksek afet
riski taşıyan alanlar eğer rant getirisi yoksa hiçbir
şekilde öncelikli olarak ele alınmamıştır. Artık
şehirlerimize yani yaşam alanlarımıza bilimsel ve
hakkaniyete dayalı, halktan yana bir anlayışla
yaklaşılmasının vakti çoktan gelmiştir. Bu kapsamda,
çeşitli alanlardan bilim insanlarının öncülüğünde ve
kapsamlı bir strateji çerçevesinde, yeni bir depreme karşı
ulusal strateji belirlenmeli ve vakit kaybetmeksizin hayata geçirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, hem insanlık
olarak hem de Türkiye olarak daha sürdürülebilir bir yaşam için radikal
dönüşümleri gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Çevre kirlilikleri,
deprem riski ve iklim krizi gibi konularda zaman her geçen gün aleyhimize
işlemektedir. Biz, İYİ PARTİ olarak, çevre
politikalarının sadece bir Bakanlığın
sorumluluğunda olmamasını, siyasetüstü bir konumda ve kamu
yönetiminin merkezinde yer alması gerektiğini düşünüyoruz ancak
bu şekilde karşı karşıya kalacağımız
çevresel ve tabii riskleri azaltabilir, sürdürülebilir bir ekonomiye ve
toplumsal hayata kavuşabiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2021
yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Başkanım, bir
dakika alacağımız kaldı, haberiniz olsun, bir ara ilave
edersiniz.
BAŞKAN Size veririm ben, sorun yok ama sizin
yerinize Sayın Mahmut Tanala veririz o bir dakikayı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, bana sataşmada bulunuyorsunuz.
BAŞKAN Öyle yapıyorum, öyle
yapıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizi seviyorum.
BAŞKAN - Çok sakin gidiyor da görüşmeler o
yüzden.
Sayın Behiç Çelik, buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ben, İçişleri Bakanlığı ile
özellikle Emniyet ve Sahil Güvenlik Komutanlığı üzerinde
düşüncelerimi arz etmeye çalışacağım.
Millî savunma, millî güvenlik politikaları bu
coğrafyada bizim var olma mücadelemizdir. Allahın izniyle ve
yardımıyla, asla vazgeçmeden, tereddüt etmeden bu yolda irademizi
kuvvetle koyacağız, koymaya devam edeceğiz. Bu, bizim nasıl
geçmiş bin yılda bu vatanda isek gelecek bin yılda da bu vatanda
olacağımıza dair
kararlılığımızdır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Tekrar vurguluyorum: Gelecek bin
yılda da buradayız. İşte, ulusal güvenlik politikaları
bunu temin etmeye matuftur. Ulusal güvenliğimizin teorisinde de
pratiğinde de İçişleri Bakanlığının mümtaz
bir yeri vardır. Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT ve
Dışişleri Bakanlığıyla birlikte devletin
kalıcılığı temin edilmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
İçişleri Bakanlığı deyince kendi bünyesinde Emniyet,
Jandarma, Sahil Güvenlik akla gelir. Bunlar silahlı kolluk gücü
özelliği taşımaktadır. Değerli milletvekilleri,
memleketin genel emniyet ve asayişinden İçişleri Bakanı sorumludur.
İçişleri Bakanı, bu sorumluluğunu emrindeki polis, jandarma
ve Sahil Güvenlik personeliyle yerine getirir. Bugün, bu kuvvet,
egemenliğimizin teminatı olup ayrı ayrı her
vatandaşımızın can, mal ve ırz güvenliğini
titizlikle sağlamaktadır. Yine başka bir tanımla, esenlik,
güvenlik ve sağlık, kolluğun varoluş nedenidir, özellikle
sağlık. Niçin sağlık, genel kolluğu yani polisi,
jandarmayı doğrudan ilgilendiriyor, buna birazdan
değineceğim.
Değerli arkadaşlar, Plan ve Bütçe
Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi
görüşülürken, 26 Kasım tarihinde, Bakanlık için yapıcı
tenkitlerde bulunmuştum. Konuşmamda, siyaseten İçişleri
Bakanlığının eski ağırlığını
kaybettiğini ve Bakanlık dışı üst yönetim elitlerinin
talimatlarına tabi hâle geldiğini, kamu düzeninin neredeyse bütünüyle
temel dayanaklarından yoksun bırakıldığını,
tepeden emir ve talimat almadan kendi mevzuatıyla icraat
yapamadığını, ağır müdahaleler
yapıldığını, illerin idaresinin yetki
genişliğine sahip olduğunu hatırlatarak valilerin bu
yetkilerini kullanamadıklarını, WhatsApp grubundan verilen talimatları
yerine getiren bürokratlar hâline sokulduğunu, mülki makamların
kolluk üzerindeki denetimlerinin olmadığını veya yüzeysel
olduğunu, Emniyet müdürlerinin mülki makamlara
bağlılığının
zayıfladığını, büyükşehirlerden özellikle ilk
3ünün Emniyet müdürlerinin doğrudan merkeze bağlı olarak
çalıştıklarını, istihbarat birimlerinin
çalışma esas ve usullerine dair mevzuatın hâlâ FETÖ
mevzuatı olduğunu, karakollar ve Emniyet birimlerinden şikâyetler
geldiğini ve hizmette zayıflama olduğunu ve diğer
hususları vurgulamıştım.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanlığı bu konuşmamdan sonra bana yazı gönderiyor ve
esasa ilişkin doyurucu hiçbir bilgi içermiyor, böyle bir anlayış
olabilir mi burada? İçişleri Bakanlığı için daha
önceleri soru önergesi vermiştim Emniyetteki intiharlarla ilgili. Uzun
uzun hikâye anlatılıyor ve sorumuza net bir cevap verilmiyor. Bu usul
aslında yakışıksızdır çünkü Türkiye Büyük Millet
Meclisinin manevi şahsiyetine de saygısızlık olarak
addediyorum.
Değerli arkadaşlar, Bakanlık ve mülki
makamları halk hacet kapısı ve devletin müşfik eli olarak
görürdü; vatandaşın her türlü talep, şikâyet ve
uyarıları dikkate alınır ve yerine getirilirdi. Şimdi
partizanlığın ve tarafgirliğin kör ettiği bir devlet
yapısı mevcut. Bu yapının karargâhı da maalesef
İçişleri Bakanlığı ve valilikler. Artık hacet
kapısı kapandı, kalmadı. Bir vali AK PARTİnin
listesindeki bekçileri atamadığı için görevden
alınıyor, bu doğru mu? Bir vali AKP İl Başkanı ve
milletvekilleriyle birlikte ortak görüntülü toplantı yapıyor, bu
doğru mu? AK PARTİ İl Başkanı önceden, bürokrasi ilan
etmeden atanacak memurları ilan ediyor, bu doğru mu? Beştepeye
yakınlığına göre müdürler, valiler, yargı
mensupları, emniyetçiler, belediye başkanları fiilî
hiyerarşik bir zincir oluşturuyorlar. Arkadaşlar, böyle bir
yapı partizan idare anlamına gelir. Bu, otokrasiye doğru
savrulmadır ve bunun sonu hüsrandır, kimseye faydası yoktur. Tek
partinin tahakkümüne düşmüş bir ülkenin kurtuluşu ancak adil, eşit
ve özgür bir seçimle mümkündür. AKP, seçim için manipülasyon yapmadan, mertçe
çıkar ve ülkeyi seçime götürür; bu kendisi için de hayırlı
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, 11 Mart 2020
tarihinden bugüne kadar zorlu bir pandemi sürecinden geçiyoruz. En başta
arz ettiğim üzere esenlik, güvenlik, sağlık üçlüsü
zabıtanın asli, idari vazifesidir. Bulaşıcı ve
salgın hastalıklarla mücadelede sağlık personelinden sonra
en çok sıkıntı çeken polistir. İşte arkadaşlar,
dokuz aydır özverili çalışmalarıyla pandemiye
karşı büyük mücadele veren polislerimizin gayretleri her türlü
teşekkürü ve duayı hak etmektedir. Özellikle görevinden dolayı
pandemiye yakalanıp hayatını kaybeden polislerimize bu vesileyle
Allahtan rahmet diliyorum. Evet, pandemi sağlık personelinden sonra
en çok polisi vurmuştur.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanı Sayın Süleyman Soylu Polis İstanbula gitmek istemiyor.
demişti. Eğer İstanbul polisin yaşamasına
elverişli değilse geçim zorlukları çekiyorsa buna çözüm bulmak
gerekir. Yoksa Türk polisi her yerde çalışır. Demek ki
maaşından dertli, İstanbulda kiraların yüksekliğinden
dertli ve her şeye rağmen biz ısrarla söylüyoruz, talep ediyoruz
3600 ek gösterge verilsin. diye, bu dahi gerçekleşmedi. Emniyet
teşkilatında dert çok, Emniyette çalışan sivil personelin
görev tanımı mevcut değil, bu personel köle değil,
kaderleriyle baş başa bırakılmamalı, ezdirilmemelidir.
Diğer bir husus da, poliste mimleme yoluyla
yapılan atamalarda partizanlık yapılması şubelerde
kaliteyi düşürüyor. Hak eden mimlenerek ihtisas görevlerine
getirilmelidir.
Değerli arkadaşlar, Emniyetten bizim
istediğimiz gayet basittir: Adaletin kapısı olmak,
aşırı güç kullanmamak; mücrimlere, sapıklara, hainlere
karşı caydırıcı ve etkili güç kullanmak; şefkatli,
sevecen olmak; siyasete karşı nötr olmak ve
tarafsızlığını muhafaza etmek; disipline önem vermek.
Sahil Güvenliğe gelince; İçişleri
Bakanlığına bu teşkilat süratle uyum sağlamayı
başarmıştır ancak kendi kanunlarının 7nci
maddesinde hizmetlerine ihtiyaç duyulan subaylar 60, amiraller 65
yaşında emekli oluyor, bu da Bakan onayıyla mümkün. Bu yetkinin
kötüye kullanılmaması, partizan kullanılmaması önemli. Bir
de mülki görev tanımı var. Mülki görev değil, bütünüyle
bağlandığı için artık idari görev olarak düşünülmeli
ve 4483 sayılı Kanun kapsamında da suçun işlendiği yer
mülki amiri izin vermeye yetkili merci olmalı. Sulh ceza hâkimliğince
sık sık gereksiz arama yapılmamalı ve CMKdeki makul
şüphe yetkisi yeniden değerlendirilmelidir diyorum.
Evet, bütçe için söylenecek çok söz var ama zaman
kısıtlı. Emniyetimiz, Jandarmamız ve Türk ordusu çok
değerli teşkilatlarımızdır. Bunlar olmadan
onurumuzdan, namusumuzdan, şerefimizden, bağımsızlık
ve egemenliğimizden söz edilemez. Unutmayalım ki FETÖden en
ağır bedel ödeyen teşkilat Emniyet teşkilatıdır.
Teşkilatın yiğit insanları hep direnmesine rağmen
büyük mağduriyetler ve ızdıraplar
yaşamışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlar, tavsiyemiz şudur: Kamu denetimi kanununa ihtiyaç var.
Polis ve jandarmanın güç ve caydırıcılığı
artırılmalıdır. Terörle mücadeleye yeni bir perspektif
getirilmelidir ve özellikle mülki kolluk usul kanunu çıkarılmalıdır.
Yolsuzluk ve kayıt dışılıkla mücadele zorunludur.
Polisin mülki makamlarla bağı güçlendirilmeli, 5442 sayılı
Kanunda ve Ceza Muhakemeleri Kanununda yeni düzenleme
yapılmalıdır diyorum.
Benim -İçişleri Komisyonu üyesi ve
yıllarca polisin amirliğini yapmış bir kişi olarak-
Türk polisine olan güvenim tamdır; iç ve dış faktörler nedeniyle
teşkilatta meydana gelen sıkıntılar, bazı polislerin
yıpratıcı gafletleri, bazılarının ihanetleri
Emniyetin itibarına asla halel getirmez, bunları yapanlara da biz hakkımızı
helal etmeyiz.
Teşkilatlarımızdaki
şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Bütçenin hayırlı olmasını
diliyorum. Evet oyu vereceğimizi burada ifade ediyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mehmet Metanet
Çulhaoğlu, buyurunuz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Jandarma Genel Komutanlığı, Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü ve Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Heyetinizi saygılarımla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
içinde bulundukları bütün zor şartlara rağmen yurt sathında
güvenliğimiz için vatandaşlarımızın rahat uyku
uyumalarını sağlayıp canları, kanları
pahasına görev yapan kahraman jandarma güçlerimize üstün
başarılar diliyorum. Görev yaparken şehit olanlara Allahtan
rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyor,
sabrıcemil niyaz ediyorum. Yine, görevleri esnasında gazi olan
güvenlik güçlerimize sağlıklı ve sıhhatli uzun ömürler
diliyorum.
Ben de İstiklal Savaşı gazisi ve
İstiklal Madalyası sahibi, Atatürkün silah
arkadaşlığı şerefine nail olan merhum Jandarma
Yüzbaşı Turgut Coşkun Yenidünyanın damadı ve Ankara
İl Jandarma Alay Komutanlığı yapmış olan merhum
Kenan Sökmenin yeğeni olarak partimin, Jandarma Genel
Komutanlığı bütçesini desteklediğini, benim de gururla oy
vereceğimi belirtmek isterim.
Ülkemizin yüzde 92lik bölümünde güvenlik ve
asayişi sağlayan, kamu düzenini koruyan Jandarma Genel
Komutanlığı, terörist faaliyetlerle mücadelenin yanı
sıra, uyuşturucu madde ve akaryakıt kaçakçılığı
gibi yasa dışı göç konularıyla da mücadele etmektedir.
Jandarma Genel Komutanlığımız için 2021 yılı
bütçe teklifi 27 milyar 666 milyon 865 bin Türk lirasıdır.
İYİ PARTİ Grubu olarak, eğer bütçe uygulamasında
yetersizlikler olursa bütçe ödeneklerine ek ödenek konulması ve her türlü
imkânların artırılması yönünde destek vereceğimizi
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde terör faaliyetlerine karşı verilen
mücadelede devletimizin bekası, özgürlük ve demokrasimizin devamı
için yüreğini ortaya koyan gazilerimiz ve şehadet mertebesine
ulaşan asker, polis, sivil şehitlerimizin yakınları ile 15
Temmuz gazilerimiz, şehit ve aile yakınlarının
aralarında sanki statü farkı varmış gibi
tazminatlarında, aylık ödemelerinde ve sağlık giderlerinde
çok farklılık olduğu ifade edilmektedir. Bu durum kendilerini
incitmektedir. Bu farklılıkların en kısa zamanda
düzeltilmesini, bütün gazi ve şehit aileleri adına İYİ
PARTİ olarak iktidardan talep ediyoruz.
Sayın Bakanım, ülke güvenliği için
hayatlarını ortaya koyan muvazzaf uzman jandarmalarımız,
iktidardan 3600 ek gösterge ile okulda geçen sürelerinin fiilî hizmetten
sayılmasını, karışıklığın
giderilmesi için jandarma yardımcı astsubay olarak isim ve
statülerinin de değiştirilmesini beklemektedirler. İsteklerini
değerlendirmenizi talep ediyoruz.
Evet, siyasete alet edilmemesi temennisiyle Jandarma
Genel Komutanlığı bütçesine İYİ PARTİ Grubu
olarak olumlu oy vereceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz uzun zamandır ekonomik kriz ve Suriyeliler
krizinin tam ortasında yer almaktadır. Suriyeliler ekonomimizin yükü
olmuştur. Değerli arkadaşlarım, AK PARTİ böyle
düşünmüyor diye bu gerçeklerden kaçamayız. Türkiyede
-İçişleri Bakanlığının
açıkladığı- hâlen kayıtlı 3 milyon 680 bin 603
Suriyeli sığınmacı yaşamaktadır. Sadece
kayıtlı olanlar üzerinden hesaplandığında bile ülkemiz
dünyada en fazla sığınmacının olduğu ülkedir. 1,5
milyon kayıtsız Suriyeliyle birlikte Türkiyede 5 milyon 200 bine
yakın Suriyeli sığınmacı vardır. Devletimizin
açıkladığı rakamlardan hareket ederek bir hesaplama yapmak
gerekirse 2011den 2019 yılı sonuna kadar Suriyeli
sığınmacılar için Türk devletinin kaynaklarından
harcanan para 51,1 milyon dolardır. Bunun dışında 7,1
milyar dolar da Birleşmiş Milletler ve AB fonlarından
harcanmıştır. Özetle, harcandığı tespit
edilebilen para 2019 sonuna kadar 58,2 milyar dolardır. Harcanan bu
paraların içerisinde askerî harcamalar yok, Suriyede 3 milyon insana
yapılan sosyal yardımlar yok, Suriyede devlet memurlarına
ödenen maaşlar da yok. Hepsini hesapladığımız zaman
gerçek maliyet 80 milyar doların üzerindedir. 2020-2021 senelerinde
Suriyeli sığınmacılar için harcanacak para 21 milyar dolar
tutmaktadır. Bu sürdürülebilir değildir arkadaşlar.
Biz İYİ PARTİ olarak herkesin kendi
vatanında mutlu olacağına inanıyoruz. Bu gerçekten yola
çıkarak hem geçici koruma altındaki Suriyeli misafirlerimizin
mutluluğu hem de vatandaşlarımıza mutlu, huzurlu ve
müreffeh gelecek sunmak için geri dönüş sürecinin acilen başlatılması
gerekiyor. Ülkemizin demografik yapısı değişmektedir,
özellikle Kilis, Antep, Hatay, Urfa, Adana, Mersin illerimizde Suriyeli
sığınmacılar hem kriminal manada hem de sosyolojik manada
ülkemiz için büyüyen bir sorundur. Suriyeli sığınmacılar
sorunu çözülmelidir. Vatandaşlarımızın sizden beklentisi
bu, duyun seslerini. Açız, işsiziz. Elektrik, doğal gaz
faturalarını ödeyemiyoruz. İş yerimizi siftahsız
açıp kapatıyoruz. çığlıklarını duyun
artık. Milletimiz artık Yeter! diyor. Ekonomik kriz altında
inim inim inleyen insanlarımız iktidarın seslerini duymasını,
verdiği sözleri unutmamasını bekliyor.
Ülkemizin refahı, milletimizin can
güvenliği için gece gündüz demeden çalışan, görevleri
esnasında şehit olan polislerimiz, hayatımızı emanet
ettiğimiz sağlık çalışanlarımız,
geleceğimizi inşa eden ve çocukları emanet ettiğimiz
kıymetli öğretmenlerimiz, arkasında saf tuttuğumuz din
görevlilerimiz 3600 ek gösterge unutuldu mu? diye soruyorlar.
EYTliler, iktidardan laf değil, icraat
bekliyor ve sorunlarının çözülmesini istiyorlar. Biz, İYİ
PARTİ milletvekilleri, haklı istekleri verilene kadar verdiğiniz
sözü size hatırlatmaya, yılmadan, usanmadan devam edeceğiz.
Asgari ücret görüşmeleri devam ediyor. Genel
Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi Asgari
ücret teklifimiz işverenlerimize ek bir maliyet getirmeden 3 bin Türk
lirasıdır. dedi. Hemen Kaynak nerede? dediniz. Bu
kaynağın maliyeti, AK PARTİ iktidarının borcunun faizi
için ayırdığı 176 milyar liranın yüzde 40ı bile
değildir. Kaynak hesabı bu kadar basit. Bizim hedefimiz önce
milletimiz ve devletimizdir. Milletimize şaşı bakmaktan lütfen
vazgeçin.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AFAD Başkanlığı 1 Ocak 2019da
yürürlüğe giren yeni deprem haritası
yayınlamıştır. Yeni deprem haritasında Türkiye'nin
deprem tehlikesinin değişmediğini ve
değişmeyeceğini bile bile aksine bir tavır
takınıp Türkiye'nin deprem bölgeleri haritasını
güncelleyerek 46 ilimizin deprem riskini azaltmış, 6 ilimizin de
deprem riskini artırmıştır. Bu son derece yanlış
ve kabul edilemez bir tutum olmuştur. Ülkemiz birinci dereceden deprem
coğrafyasında yer alıyor. Bu bilimsel olarak her an büyük
depremlerin olacağı, yaşanacağı anlamını
taşımakta. Son elli yıla, altmış yıla
baktığımızda, oluşan deprem sonucu yaşanan
yıkımlar, ölümler, çektiğimiz acılar, ekonomik
kayıplar, aynı acılar, aynı konuşmalar
Asıl
konuşulması gereken konu deprem öncesi önlemlerdir. İstanbuldan
başlayarak kentlerimizde, yapılaşmanın merkezlerinde,
yerleşim alanlarının yer altı, jeofizik, jeolojik yapı,
yani mikro belgeleme haritalarının çıkarılmasıyla
başlanmalıdır. Öncelik sırasına göre; sel tehdidi,
heyelan tehdidi altında olan mahallelerinin kentsel dönüşümde öncelik
tanınarak taşınması; belediyeler, valilik veya AFAD
bünyesinde uzman, inşaat, jeofizik, jeoloji mühendislerinden oluşan
bir birimin kurularak bodrum katları suyla dolan binaların
envanterinin çıkarılarak raporlarının
hazırlanması ve gerekli adımların atılması
gerekmekte. Kentin ve bağlı ilçelerin nüfus artışları,
aldığı göçler hesaplanarak imara açılacak alanların
yer altı, jeofizik, jeolojik yapı haritaları
hazırlanmalı, kent imar planları on beş yirmi yıl
ileriye çekilmeli, vatandaşın ekonomik gücüne, durumuna bağlı
olarak tip projeler üretilmelidir. Zemin temel etütlerinde, özellikle
binanın yapılacağı zeminin durumu, deprem olduğunda o
zeminden geçecek olan deprem dalgalarının düşey-yatay vuruş
gücü, zemin büyütmesi, taşıma gücünün ve zemin hâkim periyodunun
doğru şekilde hesaplanması, o zeminde kurulacak binaların
bu parametrelere uygun yapılıp
yapılmadığının denetlenmesi gerekir. Belediyeler
bünyesinde uzman, jeofizik, jeoloji ve inşaat mühendislerinden oluşan
bir birimin mutlaka kurulması şarttır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) Bu konuda
duyarlı olmanız dileğiyle, Jandarma Genel
Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı bütçelerine olumlu oy vereceğimizi ifade
ediyor, 2021 bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını
temenni ediyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına yapılan konuşmalar tamamlandı.
Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına yapılacak konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz, Sayın Sefer Aycanın.
Buyurun Sayın Aycan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SEFER AYCAN (Kahramanmaraş)
Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; Sağlık
Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Sağlık
Bakanlığının 2021 bütçesini konuşurken ve program
bazlı bütçe tekniğine de geçtiğimize göre, aslında
programlarını konuşacağımıza göre, fakat
gündemimiz de Covid olduğuna göre sadece Covid-19la ilgili
programları konuşmak durumundayız; yapılanları ve
yapılacakları konuşmamız gerekir.
Bir pandemi yaşıyoruz, bir
bulaşıcı hastalık pandemisi yaşıyoruz. Bir
bulaşıcı hastalık, bir kaynaktan çoğalarak
mikroorganizmanın sağlam insanlara geçmesi şeklinde seyreder.
Onun için bu enfeksiyon zinciri dediğimiz zinciri bir yerden
kırmamız lazım, tüm programları da zinciri kırmaya
yönelik yapmamız lazım ama en doğru yöntem kaynağı
ortadan kaldırmaktır. Covid-19da kaynak, hasta insanlar veya enfekte
olup virüs saçan kişilerdir. Burada, bir polemik üzerinde açıklama
yapmak lazım; enfeksiyon başka bir şeydir, enfeksiyon
hastalığı başka bir şeydir. Mikroorganizma vücuda
girmiş, çoğalmışsa bu enfeksiyondur, buna bağlı
bulgu ortaya çıkmışsa enfeksiyon
hastalığıdır. Tabii ki hasta kişiyi bulmak ve tedavi
etmek çok önemlidir. Bunu, hem tedavi ederken hem de kaynak olduğu için de
izole edip toplumdan ayırmamız gerekir. Bunu çok iyi
yaptığımızı düşünüyorum. Tüm sağlık
teşkilatı elinden geleni yaparak hastaları tedavi etmeye
çalışmaktadır ve adamın hastalık sonrasında da
virüs saçmasının günü yoktur yani Yedi gün saçar. On gün saçar.
On dört gün saçar. diye bir kural yoktur. Tıp matematik gibi
değildir ya da sosyal bilimler matematik gibi değildir. Onun için
hastayı negatif olana kadar diğer insanlardan ayırmamız
gerekir. Hastalığı süresince bunu hastanede yapıyoruz ama
hastalık belirtileri geçtikten sonra da devam etmemiz lazım, izole
etmemiz lazım. Enfekte olmuş, virüs bulaşmış
kişileri de Hastalık belirtileri yok. diye evine göndermek de bence
doğru değildir, bu kişileri de mutlaka izole etmemiz lazım.
Özellikle yurtlarda, kamu kuruluşlarında mutlaka virüs
bulaştırıcılığı bitene kadar bu
kişileri de izole etmemiz lazım. Sorun bence burada, bu yayılma
devam ediyor. Hastalık tedavi ederek salgını durduramayız;
salgını durdurmak istiyorsak mutlaka virüs bulaşmasını
önlememiz lazım, yayılmasını önlememiz lazım.
Covid-19da zorunlu konakçı insandır. Eğer virüsün hasta bir
insandan başka bir insana geçmesini durdurursak salgını da
önleriz, başka bir şeye bile gerek kalmaz. Yeter ki hasta olan,
kaynak durumunda olan insanları ayıralım ve bunu yüzde yüz
başardığımızda başka hiçbir şeye de gerek
olmadan virüs dolaşımını önler, salgının da önüne
geçeriz. Ama burada bir eksikliğimiz oluyor, burada başarısızlığımız
oluyor, yetersizliğimiz oluyor; tabii ki bu hepimizin sorunu, sadece
sağlık teşkilatının sorunu değil. Bu kurallara
uymayan, gerekli önlemleri almayan, bununla dalga geçen, bunu ciddiye almayan
kişilerin de burada sorumluluğu var diye düşünüyorum.
Sağlık teşkilatı elinden geleni yapıyor ama virüs
dolaşmaya devam ederse bu salgın devam edecektir. Burada tedavi kadar
çok önemli bir şey var, izolasyon yapmaya çalışıyoruz ve
bir de kaynak arıyoruz, filyasyon yapıyoruz. Filyasyon, en az tedavi
kadar önemlidir. Salgını durduracaksak kaynak aramayı sürdürmek,
virüs bulaşmış her kişiyi bulmak ve ayırmak
zorundayız yoksa bununla ilgili başarılı olma
şansımız da olmaz.
Şimdi, sağlam insana geldiğimizde
Sağlam insanı korumak için elimizde maske var, maske şu an için
etkin korunma yöntemi. Tabii ki korunma açısından bir diğer
önemli yöntem aşıdır ama aşı üzerinde dikkatli
konuşmak lazım. Polemik yapmak, aşıyı olduğundan
fazla abartmak da zararlıdır ya da bir aşıyı
ülkesinden dolayı kötülemek de kamu sağlığı
açısından zararlıdır, toplumda anarşi ve kaos
doğurmaya yönelik bir yaklaşımdır.
Şimdi, ulusal bir program yürüteceğiz,
yürütüyoruz. Burada lider davranışı çok önemlidir, ulusal
programlarda liderlik önemlidir, siyasetçinin tavrı önemlidir.
Aşıyla ilgili gerekli gereksiz konuşmaların hiçbir
anlamı yoktur. Burada liderlik gösterdiği için Genel
Başkanım Sayın Devlet Bahçeliye teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar) Genel Başkanımız
aşı olacağını açıkladı. Siyasi liderlere
düşen görev de bu kampanyaya destek vermek, liderlik göstererek motive
etmek, örnek olmaktır.
Şimdi, aşı için her önüne gelen
konuşuyor, hatta bu rant kapısına döndü, ülkeler
savaşına dönüştü. Aşı stratejik bir üründür elbette
ama çıkıp da bir aşıya Yüzde 90-95 koruyucu. demek de
yanlıştır. Bu, yüzde 90-95 koruyucu değildir, aşı
yapıldığında antikor oluşmasının düzeyidir
yani 100 kişiye aşı yaptık, bunun
karşılığında 90-95 kişide antikor oluştu.
demektir. Fakat antikor oluşması sizi koruyacağı
anlamına gelmiyor, koruculuğun ne kadar süreceği anlamına
da gelmiyor. Çünkü aşı firmasının genel müdürleri bile,
CEOları bile çıkıp diyor ki: Bu aşının ne kadar
koruyacağını bilmiyoruz. Adam böyle derken bizim
televizyonlarımızın veya akademisyenlerimizin, birtakım
insanların Aşı yapılırsanız ömür boyu Covid-19
olmayacaksınız. demesi yanlıştır.
Aşıyı antikor oluşturmak için yapıyoruz ama antikor
ömürlü bir şeydir, hastalığı geçirenlerde bile antikorun
koruyuculuğu üç dört aydır. Sayın Sağlık
Bakanlığı da açıkladı Üç ay sonra tekrar hasta
olabilirsiniz. dedi ve bunu yeni vaka olarak kabul etti. Hâl böyleyken
Aşı olunca yüzde 90-95 korunacak. gibi laflar
yanlıştır. Tersine, bir aşıyı üretildiği
ülkeden dolayı kötülemek de yanlıştır. Hele hele
Türkiye'nin alacak olmasından dolayı herhangi bir ülkenin
aşısını kötülemenin de bir yararı yoktur. Ama
şunu bilelim: Aşılar tabii ki antikor oluşturacak; ne kadar
oluşturacak, ne kadar süre, bilinmeyecek, bilmiyoruz, şu an için
bilmiyoruz, izlemek lazım, faz 3 çalışmaları bile bitmedi.
Faz 3 çalışmalarından sonra bile aşılı toplum ile
aşısız toplumların hastalık görülme hızlarını
karşılaştırmamız ve istatistiksel olarak
anlamlıysa o zaman Bu aşı şu kadar koruyor. dememiz
lazım, bir yıl koruyuculuğunu, beş yıl
koruyuculuğunu, on yıl koruyuculuğunu konuşmamız
lazım. Durum böyle değil. Onun için ister hastalık geçirin ister
aşı olun ama maskenizi takmaya devam edin. Her yerde maskeyi
takmaktan başka çaremiz yok şu an için, hatta evimizde takalım
çünkü şu an aile içi yayılım gösteriyor ve bunu önlemek için de
maske takmaya devam etmemiz lazım, en güçlü aracımız maske.
Tabii, bu çalışmalar sırasında aşı
çalışmalarını yürüteceğiz elbette.
Sürem de bitiyor, çok hızlı geçti.
Biraz sağlık personelinin durumuna
değinmek istiyorum. Şimdi, çok büyük bir savaş veriliyor. Herkes
elinden geleni yapıyor. Bu arada, sağlık personeli de vefat
etti; Allah rahmet eylesin hepsine ve Covid-19 nedeniyle vefat eden tüm
vatandaşlara da Allahtan rahmet diliyorum. Ama sağlık
personelini desteklememiz lazım, çok ciddi bir yükün altındalar, bir
savaş yürütüyorlar, bu savaşta stratejik olarak desteğe ihtiyaç
vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEFER AYCAN (Devamla) - Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SEFER AYCAN (Devamla) - Mehmetçikimiz nasıl
sınır ötesinde harekâtlar yapıyorsa sağlık
personelimiz de aynı şekilde mücadele ediyor; çok yoğun, çok
yorgunlar, onun için yeni sağlık personeli alınmasına ihtiyaç
var. Yeteri kadar sağlık personelimiz de var, bekleyenlerimiz var.
Kamuda yeni atama olacak ama yeterli değil. Sağlık personelini
dönüşümlü çalıştırmamız lazım. Bilmiyorum, kadro
imkânları müsait değilse en azından geçici personel alarak
salgın döneminde sağlık personelini desteklememiz gerekir. Onun
dışında özel sektörün, yükü azaltmak adına daha fazla
sağlık personeli istihdam etmesi gerekir. Yeteri kadar personelimiz
var.
Bir diğer şey de sağlık
personelinin özlük haklarıyla ilgili düzenlemeleri -vaktim bitiyor-
bununla ilgili iyileştirmeleri mutlaka yapmamız lazım. Burada da
-Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi- biz,
sağlık personeliyle ilgili yapılacak her şeye açıktan
destek olacağımızı beyan ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. 2021 yılı
bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ali Muhittin
Taşdoğan, buyurun lütfen. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ MUHİTTİN
TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milleti;
Sağlık Bakanlığının 2021 yılı bütçesi
üzerinde beşinci tur görüşmeleri kapsamında MHP Grubu adına
söz almış bulunmaktayım.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de günlük
hayatta ve ekonomik hayatımızda yoğun etkisini gösteren Covid-19
salgınıyla mücadele eden, başta Sağlık
Bakanımız ve Bilim Kurulu olmak üzere, fedakâr
çalışmaları ve gayretleri dolayısıyla kahraman
sağlık çalışanlarımıza, onların fedakâr
ailelerine şahsım, partim ve milletimiz adına
şükranlarımı sunuyorum. Salgın mücadelesinde insanüstü
gayret gösterip millete hizmet yolunda hayatını kaybeden
sağlık çalışanlarımıza ve salgın sebebiyle
vefat eden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve
yakınlarına da başsağlığı diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, vakaların
başlangıcında Dünya Sağlık Örgütünün bölgesel
salgın tehdidi olarak tanımladığı, sonrasında
bütün ülkeleri etkisi altına alan pandemik bir krizle yaklaşık
bir senedir mücadele ediliyor. Salgının getirdiği birçok olumsuzluklardan
ve sıkıntılardan her ülke gibi biz de nasibimizi
almaktayız. Ülkemizde de artmakta olan vaka sayılarının
yayılımı ve ölümler toplumun tümünü
kaygılandırmaktadır. Maalesef, bu durum tedbirlere
uymamamız ve dikkatsiz davranmamızın doğal bir sonucudur.
Salgınların hastane ortamında tedavi
edilmesinin şekli veya tedavi yöntemlerinin ve aşının ne
kadar önemli olduğunun konuşulduğu bir dönemdeyiz.
Salgının tedavisinden de aşısından da önemli olan
salgını sahada önleyici tedbirlerle kontrol altına alabilip
yenmektir. Hastanelerin fiziki koşulları, yatak, yoğun
bakım yatak sayısı yetersizliği veya sağlık
çalışanlarının sayısının salgınla
mücadelede direkt ilgisinden ziyade önleyici ve koruyucu tedbirlerin
uygulanmasının ve bu tedbirlerin yeni olağan durumumuz
olduğunun ısrarla vurgulanmasının daha anlamlı
olacağı bilinmelidir. Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçeli Beyin belirttiği gibi, biz bu salgını
aklın, bilimin ve duanın gücüyle yeneceğiz.
Sayın milletvekilleri, Komisyon
toplantılarımızda dile getirdiğimiz, yeni kurulan nadir
hastalıkların izlenmesiyle ilgili daire
başkanlığı aktif rol almalıdır. Ülkemizdeki kanser
hastalıklarının ve nadir hastalıkların ilaç
ihtiyacını karşılayabilecek, biyoteknolojik ilaç ve
biyobenzer ilaç üretimini yapabilecek bir altyapıya kavuşulması
için somut çalışmalar yapılmalıdır. Zira nüfusumuzun
yüzde 8ini etkileyen bu alandaki ilaç giderleri ülke ekonomisine de
yaklaşık 2 milyar TL dışa bağımlı bütçe yükü
getirmektedir. Ayrıca bu dönem nadir hastalığı bulunan ve
hastaneye gitmesi sakıncalı olan hastalarımız için evde
infüzyon sağlanmalıdır. Aşıların
uygulanmasıyla başlayacak olan yeni süreçte aşılanan
herkesin HES sisteminden takibinin sağlanması, e-aşı veya
sağlık pasaportu diye tanımlanabilen bir kod
oluşturulması önceliklerimiz arasında olmalıdır.
Oluşabilecek uluslararası entegrasyonun da hazırlanması
öngörülmelidir.
Sayın milletvekilleri, bir başka konu da
hastanelerimizde artan şiddet vakalarının ülke gündeminden
çıkarılması için, şiddet oluşmadan önce tedbirlerin
alınması, sağlık çalışanlarının güven
ortamında çalışmalarının sağlanması hayati
önem arz etmektedir. Sağlıkta şiddeti önleme daire
başkanlığının kurulmasının, sağlık
çalışanlarına yönelik şiddet eylemlerinin önlenebilmesi
açısından her türlü hukuki, idari ve sosyal tedbirlerin
alınması için ihtiyaçları karşılayabileceğini
düşünmekteyiz.
Ekim ayı sonunda Sağlık
Bakanlığı bünyesinde 12 bin yeni personel
alınacağını açıklayan Sayın Bakanımız,
bu müjdesiyle sağlık meslek lisesi mezunlarını ve pek çok değişik
branştan mezun gençlerimizi heyecanlandırmıştır.
Kalifiye sağlık personellerinin atamaları gençlerimizin
mağduriyetlerini giderecek, hasta memnuniyetini de en üst seviyeye
çıkaracaktır.
Sağlık hizmetlerinin sunumunda
çalışan bütün hizmet kadrolarının Avrupa birliği ve
OECD ülkeleri karşılaştırmalı sayısal
analizlerinde Türkiye aleyhine büyük oranda eksiklikler vardır.
Diyetisyenler, hemşireler, tıbbi sekreterler, paramedikler, anestezi
teknikerleri, fizyoterapistler, odyometristler, perfüzyonistler, ATTler ve
daha birçok branş mezunlarına iş imkânı oluşturmak
gerekmektedir.
Sağlık Bakanlığımız
çalışanlarının karışık bir istihdam
modeliyle çalıştırılmaları eşit işe
eşit hak ilkesine olumsuz etki oluşturmaktadır. Mesela; 4/A,
4/B, 4/C, 663-45/A, kamu dışı, vekil gibi değişik
iş sözleşmeleri ve kadro tanımları çalışma
barışını bozmaktadır. Kamu istihdamının sade
ve anlaşılır, tek tip kadro modeline dönüştürülmesinin
salgınla mücadele döneminde daha anlamlı ve yerinde olacağı
kanaatindeyiz. Döner Sermaye Ödeme Yönetmeliğinin yeni katsayılarla
baştan güncellenerek, hekim dışı sağlık
çalışanlarının yıllardır
arttırılmamış döner sermaye miktarlarını önceleyerek
yeniden yapılandırılması da önemli bir beklentidir.
Eczacılarımızın mağduriyetleri mutlaka giderilmeli,
beklentileri muhakkak dikkate alınmalıdır. Artan ilaç tüketimine
ve bilinçsiz antibiyotik kullanımına da dikkat edilmelidir. Kamu
spotları artırılarak devam ettirilmelidir.
Sayın milletvekilleri, ilaç, tıbbi cihaz
sektörü Cumhurbaşkanlığı On Birinci Kalkınma
Planında ülkemiz için öncelikli sektör seçilmiştir. Yurt içinde
ilaç, aşı, serum ve tıbbi cihaz üretimini önceleyen, bunun için
AR-GE iklimi yaratan, üretim süreçlerinin kamu alım politikaları ve
üretim teşvikleriyle desteklendiği bütüncül bir ilaç ve tıbbi
cihaz stratejisinin geliştirilmesinin ne kadar önemli olduğu
salgın döneminde bir kez daha anlaşılmıştır.
Yerli aşı, serum ve ilaç üretiminin hayati önem arz ettiğini
görüyor, bu konulardaki millîleştirme çalışmalarını
destekliyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, Gaziantep sanayisi
Dönüşüm Programındaki medikal sanayi hedefi doğrultusunda,
kurulan yeni organize sanayi bölgesinde Bakanlığımızın
Tıbbi Cihaz ve Tıbbi Hizmet Alımları Planlama Dairesi
Başkanlığıyla birlikte proje paydaşı
olmaktadır. Yapılacak ortak projeyle stratejik önemi olan Gaziantep
sağlık vadisinin hayata geçirilmesinin, pandemiyle mücadele döneminin
ruhuna uygun olacağı gibi, önemli bir ihtiyacı da
karşılayacağını düşünmekteyiz.
Nüfusu 2 milyonu aşan metropol ilimizde
standart uzman doktor sayısının yüzde 50 düzeyinin altında
olduğu, ek olarak çevre illerden gelen hastaların, bunun yanı
sıra Cerablus ve El Babdan gelen acil hastaların ve ilimizdeki
Suriyeli yerleşik misafirlerin de yoğunluğu dikkate
alınarak hekim kadrolarının acilen tamamlanması ilimiz için
bir ihtiyaç değil, mecburiyet hâline dönüşmüştür. Gaziantepte
Covid-19 mücadelesinin en yoğun çalışanı göğüs
hastalıkları uzmanlığı dalında 36 hekim kadrosu
olmasına rağmen 19 hekim bulunmaktadır. Yoğun
bakımların tüm yükünü çeken anestezi uzmanlığı
dalında 90 hekim kadrosu varken 53 hekim bulunmaktadır. İl
merkezimizde 4 hastanemizde kadın hastalıkları ve doğum
uzmanlığı alanında 58 hekim kadrosu olmasına
rağmen 21 hekim bulunmaktadır. İlimizdeki bebek ölüm
hızını acilen düşürmeye
çalıştığımız bu dönemde çocuk
sağlığı ve hastalıkları uzmanlığı
dalında 50 hekim kadrosu olmasına rağmen 23 hekim
bulunmaktadır. Aile hekimliğinde ise 714 birim varken 80 birimimiz
boş bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, Gaziantepte
arsa tahsisleri yapılmış, projeleri tamamlanmış
Nurdağı, Araban, Yavuzeli ve Karkamışta 1er tane,
İslahiyede 2, Nizipte 3 tane, merkez ilçelerimiz Şehitkamilde 5,
Şahinbeyde 12 adet olmak üzere 26 adet aile sağlığı
merkezi ve sağlık ocakları ile göçmen sağlık merkezleri,
112 sağlığı hizmetleri istasyonu yapımına bir an
önce başlanmalıdır. Bütün hemşehrilerimiz Gaziantep
Şehir Hastanesinin ivedi olarak hizmete alınmasını
beklemektedir. Şehir hastanesi dışında planlanan ve
şehir merkezinde olması nedeniyle mutlak ihtiyaç duyulan 300
yataklı 25 Aralık Devlet Hastanesinin yapımına da bir an
önce başlanmalıdır.
2021 yılı bütçemizin hayırlı
olmasını diler, Gaziantepin adaşı Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hayati Arkaz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
bütçesinin vatanımıza, milletimize ve devletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Büyük Türk milletini ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl
Aralık ayında Çinin Wuhan kentinde coronavirüsle ilgili haberler
geldiğinde Sayın Sağlık Bakanımızın
önderliğinde Türkiye'de derhâl bir Bilim Kurulu oluşturuldu.
Arkadaşlar, burası çok önemlidir, dünyada örnektir. Hastanelerimizin
eksikleri giderildi ve salgın hastalığa karşı
hazırlıklarımız tamamlandı.
Ben, iki buçuk yıldır, sağlıkla
ilgili konuşmalarımda, hep Türk tıbbının
Avrupanın çok önünde olduğunu söyledim. Coronavirüsle ilgili
mücadelemiz bunu misliyle göstermiştir. Biz, Avrupalılar ya da ABD
gibi, hastalarımızı parklarda, bahçelerde terk etmedik;
zengin-fakir ayrımı yapmadık, yaşlı-genç
ayrımı yapmadık. Şu anda sağlık hizmetlerinde ve
coronavirüsle ilgili mücadelemizde dünya bizi gıptayla seyrediyor.
İstanbul Sancaktepede ve Atatürk Havalimanında çok kısa
sürede, iki ayda iki ayrı büyük pandemi hastanesi yaptık; on beş
günde, yerli imkânlarla, millî imkânlarla solunum cihazı, ventilatör cihazı
yaptık. Bu da dünyaya örnektir; birçok ülkeye hibe edildi, ihtiyacı
olanlara ve hâlâ ihraç ediyoruz.
Dolayısıyla, coronavirüsle ilgili
mücadelemizde başta Sağlık Bakanımız olmak üzere tüm
sağlık çalışanlarımıza, doktorlarımıza
ve bize destek veren tüm milletimize teşekkür ediyorum; sağ olsunlar,
var olsunlar.
15 Temmuz hain darbe girişimiyle beraber,
biliyorsunuz, o gün, o gece Lider Devlet Bahçeli Beyin mesajıyla Cumhur
İttifakı kuruldu. Cumhur İttifakı bir iman birliğidir,
Cumhur İttifakının gizli ajanı yoktur. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Cumhur
İttifakıyla beraber teröristlerle gerekli mücadele
yapılmıştır. Yalnız şunu söylemek istiyorum:
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı,
Bahar Kalkanı gibi operasyonlarda Suriyede ve Kuzey Irakta teröristler
geldikleri yere geri gönderilmişlerdir. Bugün,
sınırlarımızdan 40 kilometre içeride M4 Kara Yolunda, o
koridorda bir hat oluşturduk; burada Türk Bayrağı var, Türk
askeri var. Yıllardan beri emperyalizmin kurmak istediği terör
devletine izin vermedik. Bu vesileyle, İçişleri Bakanımıza
ve tüm Silahlı Kuvvetlerimize şükranlarımı sunuyorum ve
teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Doğu Akdeniz
bizim mavi vatanımızdır, vazgeçemeyiz; Doğu Akdenizde
hukukumuz vardır, hakkımız vardır. Kıbrıs
Türklüğünün geleceği mavi vatanın
bağımsızlığına bağlıdır. Biz,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sınırlarını,
cetvelle değil, Mehmetçikin kanıyla çizdik. Kıbrısın
güvenliği demek, Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvenliği demektir.
Libya ise 1553 yılında Turgut Reisin
fethiyle bizim topraklarımıza katıldı ve üç yüz elli sekiz
yıl biz idare ettik Libyayı. Libyanın da her karış
toprağında şehit kanı vardır; Libyada hakkımız
vardır, hukukumuz vardır. Yalnız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
amacı Libyada barıştır, huzurdur; bizim kimsenin
toprağında gözümüz de yok, ihtiyacımız da yok. Libyada
farklı bir özellik daha var; 1911 yılında İtalyanların
Libyaya asker çıkarmasıyla, Enver Paşa ve Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, orada gidip Libyayı savunmuşlardır. Orada Gazi Mustafa
Kemal Atatürkün sol gözünden yaralanması vardır, Gazi Mustafa Kemal
Atatürkün sol gözünün bize armağanıdır.
Yunanistan, Batılıların
şımarık çocuğudur. Yunanistanı en çok destekleyen
veya şımartan Fransadır. Fransanın amacı farklıdır.
Fransanın esas sıkıntısı, Afrikanın kuzeyindeki
sömürgeleri yavaş yavaş Fransanın elinden
çıkmıştır çünkü orada artık barışı,
huzuru sağlayan Türkiye Cumhuriyeti devleti vardır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti caydırıcı, büyük bir güçtür; bölgede, bölge
insanının Benim ikinci vatanım. dediği bir memlekettir.
Fransanın sıkıntısı budur.
Bana yıllar önce bir tarihçi demişti ki:
Dünyanın en büyük ilk 5 devleti büyük ajanlarını, ciddi
ajanlarını hep Türkiye'ye gönderir. Ben de ona Tamam, ajanlar Türkiye'ye
geliyor da bizim içimizdekiler daha tehlikeli değil mi? demiştim,
şimdi şu şartlarda görüyoruz ki maalesef, bizim içimizdeki
ajanlar hakikaten daha tehlikeli.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Maalesef
Maalesef
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Azerbaycan, Türk
yurdudur. Azerbaycan ve Türkiye iki devlet, bir millettir. Bakünün ve
Gencenin Erzurumdan, Konyadan, Sivastan, Ankaradan bizim için hiçbir
farkı yok. Azerbaycan, şanlı zaferiyle, Ermenistanı
kafasına vura vura Karabağdan çıkarmıştır. Ne
kadar Türklük ve İslam düşmanı varsa, maalesef, başta FETÖ
olmak üzere, Erivanın yanına koştu; PKKsı, YPGsi,
PYDsi, DHKP-Csi, hepsi oradaydı. Yalnız, Karabağda Ermeni
şer güçlerine ne yapıldıysa onlara da aynısı
yapılmıştır. Buradan Eşk olsun Azerbaycan. diyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, Karabağda ve Ermenistanda sadece terör
örgütlerinin suratına Türk yumruğunu vurmadık, başta Fransa
olmak üzere, tüm emperyalizmin suratına Türk yumruğu inmiştir;
bu böyle bilene. Eğer Fransa Ermenistanı çok seviyorsa versin
Marsilyayı, orada bir Ermeni devleti kurdursun, daha rahatlar,
yanına almış olur.
Değerli milletvekilleri, bazı siyasilerin
bir anayasa taslağı çalışmaları
yaptığını biliyoruz. Bir Türk vatandaşı olarak
biz bundan -şahsen ve grubumuz adına söylüyorum- çok rahatsız
olduk. Burada, Anayasanın ilk 4 maddesinden Türklük ve Atatürkün isminin
çıkartılmak istendiğini gördük ve bundan çok rahatsız
olduk. Buna izin veremeyiz; buna izin vermemiz için bizim bedenimize
basılıp geçilmesi lazım, asla izin veremeyiz. Bunu yapmak
isteyenlerin amacı bellidir; bölücülüktür, devlete ve vatana yapılan
ihanettir.
Şunu da söyleyeyim: Biz kapı
arkasında vatan hainleriyle kimin iş birliği
yaptığını biliyoruz, o da nettir.
Uyuşturucu ticareti yapan, çocuklarımızı,
öğretmenlerimizi, askerlerimizi,
sağlıkçılarımızı kurşuna dizen, başta
FETÖ olmak üzere tüm terör örgütlerini şiddetle kınıyorum.
Dünyanın her yerinde teröriste terörist diyemeyen kim varsa o terörist
ilan edilmiştir, onu da söylemek istiyorum.
Yasin Börünün, Eren Bülbülün, Bedirhan
bebeğin, Necmettin Öğretmenin, Aybüke Öğretmenin daha mübarek
kanları kurumadı. Hiçbir hain örgüt devlete meydan okuyamaz, buna
izin veremeyiz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Hem bu memleketin ekmeğini yiyeceksiniz hem suyunu
içeceksiniz hem de kanımızı içen düşmanlarla beraber olup
başta Gazi Meclis olmak üzere milletin başına bomba
yağdıracaksınız; bu asla kabul edilemez, bunu Türk milleti
olarak şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum. Her devletin kurumları
ve kuralları vardır. Eğer devletin kurallarına
uymayacaksan, Pensilvanya orada, gidersin Pensilvanyada yaşarsın. Bu
memleketin ne kadar haini, bölücüsü varsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Teşekkürler.
Oğuzun da bitmeyen, tükenmeyen eri
vardır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu memlekette Gazi Mustafa Kemal Paşaya
Atatürk demekten utananlar var. Biz Türk milliyetçileri olarak ve Türk
dünyası olarak Gazi Mustafa Kemal Paşaya Atatürk demekten
şeref duyarız, onur duyarız. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum efendim. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sadir Durmaz, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bütçeleri
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı 2021 yılı bütçesi 2020
yılına göre yüzde 19 oranında artırılarak 3,3 milyar
Türk lirası olarak belirlenmiştir. Kentsel dönüşümden sosyal
konutlara, altyapı çalışmalarından millet bahçelerine,
sıfır atıktan iklim değişikliğine,
akıllı şehirler ve korunan alanların artırılması
gibi daha pek çok konuda binlerce proje yürüten, çalışmalar yapan bir
Bakanlık için söz konusu bütçe elbette yeterli olamayacaktır. Bir de
doğal afetlerden kaynaklanan sıkıntıları
düşündüğümüzde bütçenin yanı sıra öngörülü planlamalara ve
akılcı yöntemlere ihtiyaç olduğu tartışmasızdır.
Bize göre de zaten şehircilik sadece ekonomik
bir faaliyet alanı olmayıp her şeyden önce bir medeniyet
tahayyülüdür. Biz şehirlerimizi, toplumu dünden yarına bağlayan
ve millet olma bilincinin yeşerip gelişeceği mekânlar olarak
değerlendiriyoruz. Aynı zamanda toplumların şehirlere
kültürlerini, toplumsal düzenlerini, yaşayış ve geleneklerini
yansıttıklarına inanıyoruz. Şehirciliğe dair
kültürel birikimimizin en temel ögesi doğayı ve çevreyi koruyarak
şehirler ve yerleşimler oluşturmak ve sürdürülebilirliğini
sağlamaktır.
Çevre ve şehir ilk bakışta birbirinin
zıttı, birbirini yok eden anlayışların yan yana
gelmesi gibi görünse de bizim kültür ve medeniyetimiz bu iki alanı dengeli
bir şekilde birleştirmeyi başarmıştır. Son
yıllarda Bakanlığın çalışmalarında bu
dengenin korunmaya çalışıldığını görmek
elbette memnuniyet vericidir.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz iki
yıl dünyada ve ülkemizde doğal afetlere çok fazla maruz
kaldığımız, çok canlar yitirip çok bedeller ödediğimiz
bir dönem olmuştur. Doğayla, yaşadığımız
çevre ile kentlerimizi uyumlu hâle getirmez, doğal afetlere
karşı tedbirlerimizi almazsak önümüzdeki yıllarda da benzer
acılara maruz kalacağımız acı bir gerçektir.
Sizler de takdir edersiniz ki insan ile doğa
arasındaki ilişkide bir denge söz konusudur ve maalesef, 21inci
yüzyıl bu dengenin doğa aleyhine bozulduğu bir yüzyıl
olmuştur. Nüfus artışı ve buna bağlı artan
talepler, yaşamın devamlılığını
sağlayan havanın, suyun, toprağın hiç olmadığı
kadar kirlenmesine, kirletilmesine neden olmuştur. Dünya bu konunun
artık geçiştirilemeyeceğini fark etmiş, önüne geçilemeyen
tüketim karşısında geri dönüşüm ve atık yönetimi
sektörünü önceliğine almıştır. Bizim de
başarılı örneklerini gerçekleştirdiğimiz geri
dönüşüm ve atık yönetimi konularına daha fazla kaynak
aktarmamız isabetli olacaktır. İnsanı ve doğayı
merkezine alan, doğal afetlerle ilgili tüm çalışmaları
tamamlanmış, yaşanabilir kentler kurgulamalıyız.
Türkiyenin tamamını kapsayacak bir
çalışma yaparak fay hatları, dere yatakları, kıyı
şeritleri, tarım alanları ve doğal yapılar gibi imara
uygun olmayan alanlar tespit edilip yerleşime kapatılmalı, üst
ölçekli planların tamamlanması suretiyle yer seçiminde yaşanan
karmaşa giderilmeli, düzenli kentleşmenin altyapısı
oluşturulmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehirler de yaşayan birer organizma gibidir. Kentsel
alanlarda dönüşümler, yenilemeler yaparken mutlaka o kentin kimliği
korunarak hareket edilmelidir. Aksi takdirde gelecekte kimliksiz ve birbirine
benzeyen şehirler söz konusu olacaktır. Kentsel dönüşüm çalışmaları,
başta deprem olmak üzere sel ve heyelana dönük afet öncelikli olarak insan
hayatını her şeyin önüne koyan bir anlayışla
hızla tamamlanmalıdır. Bu yönde, mevzuat dâhil, var olan
eksiklikler ivedilikle giderilmelidir. Kentsel dönüşüm öncesinde ilgili
yerleşim yerlerinde yaşayanların sürece dâhil edilmesi, karar
alma aşamalarında etkili olmaları uygulamada
karşılaşılan pek çok sorunu kendiliğinden ortadan
kaldıracaktır.
Değerli milletvekilleri, şehirlerimiz
bireyselleşmeyi teşvik edecek şekilde büyümemelidir.
Geleneğimizde var olan, herkesin birbirinden haberdar olup birbirinin
derdiyle, sıkıntısıyla alakadar olduğu, komşuluk
ilişkilerinin geliştiği mahallelilik kültürünü yeniden
canlandırmak millî birlik ve dayanışmamızı
güçlendirecektir. İnsanlarımızın bir araya gelerek vakit
geçireceği alanlar oluşturulduğunda -ki bu manada millet
bahçelerini değerli ve anlamlı buluyoruz- sosyal ilişkiler
şehir ekonomisinin içinde bir ticari unsura dönüşmeden
gelişebilecektir. Yeşil alanların
artırıldığı bir şehircilik
anlayışı sadece estetik açıdan değil aynı zamanda
sosyal ilişkilerin sürdürülebileceği yeni mekânlar oluşturma
açısından da son derece önemlidir. Bunun yanı sıra,
kentlerimizi geliştirirken tarihî ve kültürel dokulara azami özen
göstermeliyiz. Tarihimizin şahitleri olan maddi kültür
unsurlarımız doğru planlama ve tasarım teknikleri
kullanılarak mutlaka korunmalı, geleceğe sağlam bir
şekilde aktarılmalıdır.
Kıymetli milletvekilleri, coronavirüs
salgını tüm dünyayı derinden sarsmış olmakla birlikte,
bundan sonrası için çıkarmamız gereken dersler olduğunu da
göstermiştir. Bu sebeple dünya, sağlıklı beslenme ve spor
yapma konularında ciddi devlet politikaları üretmektedir.
Örneğin, bisiklet kullanımı ve yeni bisiklet yolları birçok
ülkede yeni yatırımları tetiklemiştir. Biz de vatandaşlarımızı
bisiklet kullanmaya ve spor yapmaya mutlaka teşvik etmeliyiz. Böylece,
otomobil gerekmeden geniş kitlelere hareket serbestliği ve
sosyalleşme imkânı sağlanmış olacaktır;
ayrıca ve de en önemlisi karbon salınım oranımızda
azalma sağlanarak hava kirliliğine karşı da mücadele
etmiş olacağız. Bu nedenle, şehirlerimizde tespit edilen
yer ve bölgelerde bisiklet yolları ve yayalaştırma projelerinin
sayıları mutlaka artırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şehirlerimiz
mutlaka yeterli düzeyde yeşil alana sahip olmalıdır. Dünya
Sağlık Örgütü şehirlerde kişi başına düşen
yeşil alanın en az 9 metrekare olması gerektiğini, 10 ila
15 metrekarenin ise ideal olduğunu belirtmektedir. Gelişmiş
ülkelerde kişi başına düşen yeşil alan ortalama 20
metrekare civarındadır. Yerel yönetimlerimiz, planlama
çalışmalarında kişi başına düşen yeşil
alan hedeflerini en az 15 metrekare olacak şekilde yapmalıdır.
Kıymetli milletvekilleri, mutlaka gıda
israfının önüne geçmeliyiz. Gıda israfıyla mücadeleyi iklim
değişikliğine karşı en optimal çözüm olarak ele
almalı ve değerlendirmeliyiz. Şöyle ki gıda israfı
yaklaşık 3,5 milyar ton karbondioksitin daha fazla
yayılmasına sebebiyet vermektedir. Araştırmalara göre,
ülkemizin millî gelirinin yaklaşık yüzde 15i maalesef israf
edilmektedir, bu da yaklaşık yıllık 500 milyar lira
demektir. Yaşadığımız olağanüstü süreç, bize
kaynaklarımızı korumanın ne denli önemli olduğunu
somut olarak göstermiştir. Gıda atığı
oluşmasını önlemek için Sadece ihtiyacın olanı al.
gibi kampanyalar düzenleyerek toplumda farkındalık
çalışmaları yapılmalı,
vatandaşlarımızın konuya dikkati mutlaka çekilmelidir.
İsrafın haram olduğunu unutmadan, ihtiyacımız
kadarını almalı ve tüketmeliyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehirciliğin bir diğer boyutu, hiç şüphesiz,
ekonomidir ve şehirlerimizdeki en önemli ekonomik unsur da
esnafımızdır. Küçük esnafın zarar gördüğü bir ortam,
şehircilik açısından büyük bir tehdit oluşturabilecektir.
Alışveriş merkezi yapılanmaları bu yönüyle mutlaka
yeni bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Tüketim kültürünün
başkentleri olan AVMler şehir merkezlerinden ziyade daha
dışarıda kurulmalı, böylelikle hem esnafımız
korunmalı hem de trafik yoğunluğu azaltılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Milliyetçi Hareket
Partisinin de içinde bulunduğu 57nci Hükûmet döneminde temelleri
atılan Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi, kısaca TAKBİS Projesiyle işlemlerin daha
hızlı ve ekonomik yapılabilmesi temin edilmiş, sonraki
dönemlerde de bu sisteme yatırımlar ve güncellemeler devam
ettirilerek Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemiyle
vatandaşımızın daha etkin ve kaliteli hizmet alması
sağlanmıştır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, devam
eden pandemi sürecinde yoğun iş gücüne rağmen yaklaşık
20 bin çalışanının özverisi ve geliştirilen
vatandaş odaklı projelerle iş yükünün altından
kalkmayı başarmış, herhangi bir aksaklığa meydan
vermemiştir. Bu sebeple, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
çalışanlarına tıpkı benzer bazı kurumlarda
yapılan maaş iyileştirmesi gibi yapmış oldukları
her tapu işlemi için döner sermayeden ek ödeme verilerek destek
sağlanması isabetli olacaktır. Ayrıca, yurt
dışında yaşayan vatandaşlarımızın tapu
işlemlerini bulundukları ülkelerde yapabilmeleri için
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yetkisi
alınmış olan ülkelerde temsilcilikler açılması ve
Genel Müdürlük tarafından buralara personel görevlendirilmesi
yapılması bazı mağduriyetlerin önlenmesi
açısından yerinde bir karar olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çevre ve şehircilik alanına büyük önem veren
Milliyetçi Hareket Partisi, biraz önce kısaca özetlemeye
çalıştığım bu konudaki
yaklaşımlarını Ataların emaneti, geleceğin
teminatı anlayışıyla temellendirmekte ve bu sebeple
Çevrecilik milliyetçiliktir. demektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
toplumun öncelikli sorunlarının giderilmesine yönelik samimi çözüm
önerilerimizi ortaya koyarken gerçeklerden kopmamaya, sorunları daha da
büyütmemeye, istismar malzemesine dönüştürmemeye özen göstermekteyiz.
Dünyanın içinden geçtiği zorlu süreç elbette ülkemizi de ziyadesiyle
etkilemiştir. Buna rağmen, yerinde ve doğru kararlarla bu zor
dönemden en az zararla çıkmanın gayreti içerisinde olan bir
devletimiz söz konusudur. Bu manada, Milliyetçi Hareket Partisi 15 Temmuzun
kanlı ve kara gecesinde milletimizin sokakta doğal bir sonuç olarak
kurduğu ve hiçbir siyasi çıkar ve pazarlığın söz
konusu olmadığı Cumhur İttifakının gereği
olarak devletimizin yanında olmaya, yapıcı eleştirilerimiz,
millî konulardaki desteğimizle sorumlu siyaset
anlayışımızı yerine getirmeye devam edeceğiz. Ülkemiz
içeride ve dışarıda birçok sorunla uğraşırken,
Türkiye çoklu bir cephe hattındayken millî meseleleri gündelik siyasete
alet edenlerden olmadık, olmayacağız. Sayın Genel
Başkanımızın zihinlere kazıdığı Önce
ülkem ve milletim, sonra partim. demeye bundan sonra da devam edeceğiz.
(MHP sıralarından alkışlar)
Son olarak bir hususu daha ifade etmek isterim.
Özellikle, ülkemizin içerisinde geçtiği sıkıntılı
pandemi süreci başta olmak üzere, sıklıkla maruz
kaldığımız doğal afetlerde bihakkın görevlerini
sonuna kadar yerine getiren ve orada vatandaşlarımızın
acısını paylaşan, gecesini gündüzüne katarak özverili
çalışmalarda bulunan, bugün de burada bütçeleri görüşülen her 3
Sayın Bakanımıza şükranlarımı ve
teşekkürlerimi sunuyorum. Onların şahsında her 3
Bakanlığın çalışanlarına da
saygılarımı sunuyor, Cenab-ı Allahtan muvaffakiyetler
diliyorum. Bu uğurda hayatlarını kaybedenlere, başta
sağlık çalışanları olmak üzere, hepsine Cenab-ı
Allahtan rahmet niyaz ediyorum; başarılı
çalışmalarının devamını diliyorum.
Son olarak, görüşmekte olduğumuz bütçenin
ülkemize, milletimize, devletimize hayırlı sonuçlar getirmesini
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sermet Atay
Buyurun Sayın Atay. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifinin İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçeleri hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, ekranları başında
bizleri izleyen yüce Türk halkını ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığımız,
devletimizin her noktasında, milletimizin bütün fertlerine, hayatın
birçok alanında dokunduğu, hizmet
ulaştırdığı, emniyetini, asayişini ve güvenliğini
sağlamaktan tutun da günlük yaşamımızın her
alanında hayatımızı kolaylaştıran düzenlemelerin
ahenk içerisinde uygulanmasını sağlayan bir
bakanlıktır. Öyle ki şehir içinde, şehirler arası
yollarda trafiğin denetlenmesinde ve düzenlenmesinde, gece gündüz, bayram
seyran, yaz kış demeden malımızın ve
canımızın emniyeti için tedbirler alan, gençlerimizi,
çocuklarımızı zehirlemek suretiyle kazanç elde etmeye
çalışan uyuşturucu tacirlerine göz açtırmayan, şiddet
mağduru çocuk, kadın, savunmasız insanlarımızın
imdadına yetişen, şehirlerimizi terörizme esir etmeye
çalışan teröristlerin hain eylem planlarını bertaraf eden
kolluk güçlerimiz İçişleri Bakanlığımızın
bünyesinde çalışmaktadır.
Merhamet toplumu olma özelliğini haiz ülkemiz,
sınır komşumuz Suriyede yaşanan insani krizler
sırasında her türlü adımı atmaktan çekinmemiştir. Tüm
dünyanın sessiz kaldığı, uzaktan izlediği insani
krizlerde ülkemiz açık kapı politikası uygulayarak evsiz yurtsuz
kalan Suriyelileri geçici koruma altına almıştır.
Hâlihazırda 3,6 milyon Suriyelinin kendi ülkesinin ulusal
korumasından yararlanmadığı için haklı sebeplerle
ülkemizden koruma talep eden 320 bini aşkın yabancıyla dünyada
en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunmakta, taraflı
tarafsız tüm dünyanın takdirini kazanmaktadır. Ülkemizin bu
başarısı ve kendine özgü göç yönetimi inşasında
başrol hiç kuşkusuz İçişleri Bakanlığı
bünyesinde konumlanan Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne aittir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce bahsetmiş olduğumuz geçici koruma ve
uluslararası koruma altında bulunan yabancıların,
kayıt işlemlerinde, temel hak ve hizmetlere erişimleri konusunda
sayısız faaliyette bulunan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü,
bunların yanı sıra düzensiz göç akımlarıyla da
karşı karşıya bulunmaktadır. Düzensiz göçle mücadele
kültüründe merhamet toplumu olma özelliğini kaybetmeyen ülkemizin aksine, Edirne
Pazarkule sınırında yaşanan acı olaylar
göstermiştir ki bulunduğu her ortamda bize insan hakları dersi
vermeye çalışan Avrupa, belirli umutlarla sınırına
gelen yabancılara karşı acımasızca
davranmış, insanlık dışı birçok harekete
başvurmuştur. Avrupanın bu tutumu karşısında
ülkemiz, bize sığınan insanları yine yalnız
bırakmadığı gibi, her türlü insani yardımı
kendilerine sağlamıştır.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, düzensiz
göçlerle olduğu gibi insan ticaretiyle de mücadele etmekte, ülkemizde
bulunan yabancılar ile ev sahibi halkımız arasında uyum
içerisinde yaşaması için her türlü tedbiri almaktadır. Bütün
bunların yanı sıra KADES, GAMER, İZDES, Açık Kapı
gibi bir çok projeyi hayatımıza sokan ve bunlarla yetinmeyip her
zaman yeni projeler üretme arzusuyla işleri kolaylaştıracak olan
İSDEM, HAYDİ, İRAP, En İyi Narkotik Polisi Anne ve daha bir
çok yeni projeleri de hayata geçiren Bakanlık personelimize ve
İçişleri Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.
Devletimize ve milletimize hizmet üretirken insanüstü bir gayret gösteren bu
kahramanlarımız tabii ki övgüyü ve takdiri hak etmektedir.
Çok geniş bir alanda faaliyet gösteren Bakanlığımızın
birtakım eksiklerinin de olması mümkündür. Bu eksikliklerin
giderilmesi, vatandaşa kesintisiz hizmet edilebilmesi için cansiparane
hizmet eden Bakanımız ve Bakanlık personelimiz, gerek
salgın dönemindeki gayretleriyle, gerek deprem ve afetlerdeki
mağduriyetlerin giderilmesi ve bahsettiğimiz hizmet
alanlarındaki özverili hizmet anlayışıyla milletimizin
gönlüne taht kurmuşlardır.
Yaşadığımız coğrafyada
vekâlet savaşlarıyla kaosa sürüklenen ülkelerde devreye koyulan
projeler yakın tarihimiz boyunca çeşitli dönemlerde ülkemizde
uygulanmak istenmiştir. Bütün bunlar yaşanırken devletimiz
alınması gereken tedbirleri belirlemiş ve İçişleri
Bakanlığımız bu tedbirleri titizlikle
uygulamıştır.
313.729 Emniyet personeli, 203.019 Jandarma
personeli, 7.089 Sahil Güvenlik personeli, 55.609 güvenlik korucusuyla sahada
bulunan iç güvenlik organizasyonları, güvenlik güçleri tarafından
uyum içerisinde uygulanmakta devletimize karşı yurt içinden ve yurt
dışından gelebilecek her türlü tehlikelere ve terörizme
karşı bütün tedbirler eksiksiz alınmaktadır.
Terörle topyekûn mücadelede kararlılık
ilkesinden taviz verilmemiş, ülkemizi bölme,
istikrarsızlaştırma hedefiyle harekete geçen terör
odaklarına karşı en güzel cevap sahada verilmiştir.
Nokta atışı operasyonlarla terör
bileşenleri kaynağında yok edilmiş, alınan sosyal, ekonomik,
idari tedbirlerle terörle mücadelede süreklilik
sağlanmıştır. Kesintisiz operasyonlarla terörü
kaynağında yok etme stratejisi benimsenmiş, böylece sürekli
olarak alan hâkimiyeti sağlanmıştır. Savunmadan ziyade
sürekli taarruz hâliyle kararlı bir şekilde terörle mücadeleye devam
edilmiştir ve edilmeye devam edilmektedir. Buna bağlı olarak
hareket alanı kısıtlanan teröristlerin maddi destekleri
azalmış, lojistik destekleri kesilerek aktarım kapasiteleri
daraltılmıştır.
2020yılı Kasım ayı
itibarıyla 76 büyük, 307 orta çaplı, 99.202 kırsalda, 2.905
şehirlerde, toplam 102 bin 113 iç güvenlik operasyonuyla teröristler âdeta
çembere alınmış, Türk devletinin demir yumruğuyla
tanışmışlardır. Sınır ötesinde yapılan
Pençe Harekâtları, içeride Kıran, Yıldırım ve Kapan
Operasyonlarıyla desteklenmiş ve çok olumlu sonuçlar
alınmıştır. PKK/PYD-YPG terör örgütü 2015 yılında
2.817 eylem gerçekleştirmişken yapılan bu özverili
çalışmalar neticesinde, terörle topyekûn mücadele operasyonları
neticesinde 2020 yılında bu rakam 287ye kadar düşmüştür
yani terör örgütünün eylem yapma kapasitesi yüzde 90 düşürülmüş
bulunmaktadır. Yurt içi teröristlerin mevcudu 1 Temmuz 2016
itibarıyla 2.780 civarındayken 2020 Kasım ayı itibarıyla
bu rakam 320ye düşmüştür yani ortalama yurt içindeki terörist
mevcudu yüzde 87 oranında azaltılmıştır. Yapılan
çalışmalar ve terörle kararlı mücadeleyle inşallah,
kısa zaman içerisinde PKK terör örgütünün yurt içinde kökü
kazınacaktır. 2014 yılında 5.558 yeni katılım
olan PKK terör örgütüne katılım 2020 Kasım ayı
itibarıyla 52de kalmıştır. Yapılan ikna
çalışmaları sonucunda 2016 yılından bu yana 1.856
terörist terör örgütünden kaçarak devletimize
sığınmıştır.
Ülkemizin güney ve doğu
sınırlarında terörün yanı sıra kaçakçılık ve
düzensiz göçün engellenmesine yönelik olarak İçişleri
Bakanlığımızın sınır güvenliğine
yardımcı olmak için başlattığı
çalışmayla, Millî Savunma Bakanlığıyla beraber güvenlik
duvarları inşa edilmeye başlanmış, elektronik sistemle
desteklenen bu çalışmalar sayesinde sevindirici sonuçlar
alınmıştır. Terörden mağdur olan
vatandaşlarımızın maddi zararları
karşılanmış, vatandaşımızın devlete
olan güveni perçinlenmiştir.
Teröristlerle girişilen bu amansız
mücadelede bazı idari tedbirler de alınmıştır.
Devletin ve milletin kaynaklarını teröristlerin hizmetine sunmaya
çalışan 3 büyükşehir, 5 il, 34 ilçe, 7 belde olmak üzere 49
belediye başkanı, 93 belediye meclis üyesi, 22 il genel meclis üyesi
olmak üzere 115 belediye meclis üyesi ve 85 köy muhtarı Anayasa ve
kanunların İçişleri Bakanlığımıza
verdiği yetki çerçevesinde haklarında devam eden adli ve idari
soruşturmalar kapsamında görevden
uzaklaştırılmıştır. Bu idari tedbirler
sonrasında teröre aktarılan 9,2 milyar TL tutarında kaynak,
yatırım ve hizmetler için kullanılmış, ayrıca bu
belediyelerinde4,5 milyar lira borcu ödenmiştir.
FETÖyle mücadelede hız kesilmemiş,
Kasım 2020 itibarıyla toplamda 612.870 kişiye işlem
yapılmış, 292.703 kişi gözaltına
alınmış, 96.245 kişi tutuklanmıştır. Hâlen cezaevinde
25.655 kişi tutuklu bulunmaktadır, 25.048 FETÖ sanığı
hâlen firari durumdadır.
DEAŞ terör örgütüne 2020 yılı
içerisinde 1.135 operasyon yapılmış, 2.295 kişi
gözaltına alınmış, 571 kişi
tutuklanmıştır. Bu örgüt mensubu 262 teröristin 204ü sağ,
58i teslim olmak suretiyle etkisiz hâle getirilmiştir.
2020 yılı içerisinde, bu operasyonlarda ve
terör saldırılarında 25 güvelik personelimiz ve 28 sivil
vatandaşımız şehit olmuştur; hepsine Allahtan rahmet
diliyor, yaralanan 103 güvenlik personeline sağlık diliyor, minnet ve
şükranlarımızı sunuyoruz.
Ancak bu faaliyetlerin yanı sıra dikkat
çekmek istediğimiz bazı hususlar da bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle beraber
İçişleri Bakanlığımıza bir kolluk gücü olarak
bağlanan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı, birçok alanda hâlâ Türk Silahlı Kuvvetleri
İç Hizmet Kanunu esaslarına göre idare edilmektedir. Bu hususta yeni
uyum yasalarının çıkarılması bir zaruret hâline
gelmiştir. Şöyle ki: Jandarma ve Emniyet personeli, aynı görevi
yapan kolluk gücü olma sıfatını taşımakla birlikte
birçok alanda temel kanunların yanı sıra Polis Vazife ve
Salâhiyet Kanunuyla görev yapmaktadır. İdarede
yeknesaklığı sağlamak adına Polis Vazife ve Salâhiyet
Kanunu tekrar gözden geçirilmeli, Bakanlık bünyesindeki Emniyet Genel
Müdürlüğü teşkilatıyla beraber Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığını
da kapsama alacak şekilde kolluk kuvvetleri vazife ve salahiyet kanununa
dönüştürülmelidir.
Diğer yandan, güvenlik güçlerimizin idare
esaslarındaki farklı kanuni düzenlemelerden kaynaklı sosyal ve
mali haklar yönünden çeşitli eşitsizlikler ortaya
çıkmaktadır. Şöyle ki: Aynı görevi ifa eden Emniyet Genel
Müdürlüğü polis teşkilatı ile Jandarma ve Sahil Güvenlik personelleri
arasında benzer görevleri ifa eden muadil rütbeli personelin ücretleri
yani maaşları kıyaslandığında eşitsizlikler
hemen göze çarpmaktadır. Bu anlamda, yeni bir yasal düzenleme
yapılarak tüm kolluk personeline eşit işe eşit ücret
ilkesi gereği sosyal haklar ve ücret konusunda Emniyet teşkilatı
açısından da aynı hakların verilmesi gerektiği
kanaatindeyiz. Ayrıca, polis teşkilatımızın
yıllardır beklediği 3600 ek gösterge konusunda
adımların da bir an önce atılması kahraman Türk polisinin
beklediği bir müjdedir.
Jandarma teşkilatımızda uzun
yıllardır fedakârca görev yapan ve personel eksikliği sebebiyle
çoğu zaman astsubayların görevini üstlenen uzman
jandarmalarımızın eğitimde geçen sürelerinin -subay ve
astsubaylarda olduğu gibi- hizmetten sayılması kanuni bir hak ve
gerekliliktir. Jandarma teşkilatımızda bu haktan yararlanamayan
tek zümre uzman jandarmalarımızdır, bu bir
haksızlıktır. Bununla ilgili yasal düzenleme bir an önce
yapılmalı, ayrıca uzman jandarmalarımız 3600 ek
göstergeden faydalandırılmalıdır.
Yeni dünya düzeninde ileri teknolojilerle
donatılan ordu ve güvenlik teşkilatları aynı zamanda
donatıldıkları bu teknolojiyi kullanabilmek için organizasyonu
sağlamak, personellerini de hızla profesyonelleştirme
eğilimine girmiştir. Bu gerekliliği
Bakanlığımız bünyesindeki Jandarma ve Sahil Güvenlik
Komutanları da benimsemiş ve bu yönde ciddi adımlar
atılmış, profesyonellikte yüzde 82 oranına
ulaşılmıştır.
Burada, profesyonelleşmedeki en önemli kaynak,
uzman erbaş ve sözleşmeli erlerden oluşmaktadır. Bu
kahramanlarımızın, elbette ki vatan, millet ve mukaddesat
uğruna bu mücadeleye gönüllü olarak atıldıkları
açıktır. Ancak kahraman uzman çavuşlarımız geçimlerini
de bu görevleri için ödenen ücretlerden sağlamaktadır.
Vatanın birliği ve bütünlüğü,
devletimizin güvenliği için girişilen bu mücadelede ön saflarda
bulunan ve vatan savunmasında en fazla şehit veren uzman
çavuşlarımız, gelecek kaygısı
yaşamamalıdır. Çocuklarını, eşlerini, anne ve
babalarını geride bırakıp teröristlerle mücadele ederken en
önde şahadete koşarak giden bu kahramanlarımızın her
an işsiz kalma korkusuyla yaşamaları, emekli olsalar bile
birlikte omuz omuza mücadele ettikleri subay ve astsubayların
faydalandığı birçok sosyal ve mali haktan mahrum
bırakılmaları hakkaniyete aykırı ve üzücü bir
durumdur. Vatan müdafaasının sözleşmeye
sığdırılamayacağı bilinmesi gereken bir husustur.
Uzman erbaşlarımızın yani uzman
çavuşlarımızın hakkı olan kadro bir an önce tahsis
edilmeli, özlük hakları düzenlenmeli, hizmetinde bulundukları
kurumların sosyal imkânlarından diğer personelle birlikte
eşit bir şekilde bu kahramanlarımız da
faydalandırılmalıdır.
Sözlerime son verirken vatan müdafaasında
şehadete ermiş olan tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, geride
kalanlara ve milletimize baş sağlığı diliyor, bu
uğurda yaralanarak gazi olan tüm vatan evlatlarına minnet ve
şükranlarımı sunuyorum.
2021 yılı bütçesinin vatanımıza,
milletimize, devletimize ve İçişleri
Bakanlığımıza hayırlı olmasını diliyor,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ümit Yılmaz, buyurun.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ÜMİT YILMAZ (Düzce)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Sahil Güvenlik Komutanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz
Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, kırk
yılı aşkın süredir maruz kaldığı terör
sonucunda binlerce güvenlik görevlisini ve çoluk çocuk demeden on binlerce
sivil vatandaşını teröre kurban vermenin yanı sıra, 1
trilyon doların üzerinde maddi kaynağını terörle mücadeleye
ayırmıştır. Bulunduğumuz coğrafyada emperyalist
güçlerin hain emelleri için destekledikleri bu terör örgütleri ve içerideki
iş birlikçileri, ülkemizi zayıflatmak ve bölgesel güç hâline
gelmesini engellemek için her gün başka başka oyunlar oynamakta ve terör
örgütleriyle kol kola girmekten geri durmamaktadır. Hatta bu emperyalist
güçlerin kendi elleriyle kurdukları terör örgütleri kendi
başlarına bela olmaya başlayınca terör örgütü
olduklarını kabul etmek zorunda kalmaktadırlar. Ancak aynı
güçler, iş birliği içinde oldukları teröristlere eski
silahların yanında tırlar dolusu yeni silahlar vererek ismini
değiştirip bize ve dünyaya özgürlük savaşçıları olarak
yutturmaya kalkışmışlardır. Bu saydıklarıma
en güzel örnekler, PKKdan YPG-PYDye ve El Kaideden DAEŞe dönen
örgütlerdir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
karşı karşıya bulunduğu terör ve sınır
komşularında yaşanan gelişmeler iç ve dış
güvenliğimizin sağlanması için güvenlik güçlerimizin ve ilgili
kurumların önemini her geçen gün artırmıştır.
Ülkemizin iç güvenliğinin sağlanmasında, kara ve deniz
sınırlarının korunmasında başta gelen kurumlardan
2si Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığıdır. 2016 yılından önce Türk
Silahlı Kuvvetlerine bağlı olan bu 2
Komutanlığımız, 15 Temmuz hain darbe girişiminin
ardından İçişleri Bakanlığına
bağlanmıştır. İçişleri Bakanlığı
çatısı altında toplanan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma
Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
Bakanlığımızın diğer kurumlarıyla ve ilgili
kurumlarla hızla uyum sağlamaya başlamıştır.
Hain darbe girişiminden sonra, FETÖ ve
diğer terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı 42.503 kişi
İçişleri Bakanlığına bağlı kurumlardan ihraç
edilmiştir. Hainlerin güvenlik kuvvetlerinin içinden temizlenmesinin
ardından 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandum sonucu hayata
geçen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi teröre
karşı aldığı hızlı, etkin ve terörü
kaynağında yok etme kararlılığıyla üst üste
başarılı sonuçlar almıştır.
Ülkemizi bölmeye yönelik 6-8 Ekim olayları ve
hendek terörlerinin ardından ortaya konan etkin ve çok yönlü mücadele
meyvelerini vermiş, bugün sınırlarımız içindeki
terörist sayısı 320ye kadar düşürülmüştür.
Yurt içinde düzenlenen Kırım, Kapan,
Yıldırım Harekâtlarının yanında, sınır
ötesinde düzenlenen Pençe operasyonlarıyla grisinden
kırmızısına kadar rengârenk, eli kanlı, bebek katili
teröristler etkisiz hâle getirilmiştir.
Kahraman güvenlik kuvvetlerimiz bir yandan arazide
ve şehirlerde operasyonlar düzenlerken diğer yandan
Bakanlığımızın, terör örgütüne katılımı
önlemek için yaptığı doğru hamlelerle katılım
sayısı bu yıl 52ye kadar düşmüştür.
Teröre eleman ve maddi destek sağlayan
belediyelere atanan kayyumlar ve sivil toplum kuruluşu görünümlü örgütlere
yapılan operasyonlar, PKKya sağlanan eleman ve maddi desteğin
önüne geçmenin yanında bölgeye yaptıkları göz dolduran
hizmetlerle halkın desteğini kazanmıştır.
Diyarbakırda dağa kaçırılan çocuklarını geri
almak için annelerin başlatmış olduğu oturma eylemi tüm
illere yayılmış, bunun yanında, İçişleri
Bakanlığımızın ikna çalışmaları
neticesinde örgüt içinde çözülme hızlanmış ve teslim olan
terörist sayısı günden güne artmıştır. 2019
yılında 273, 2020 yılında Kasım ayına kadar 210
terörist teslim olmuştur. İçeride yapılan bu faaliyetlerin
yanı sıra, sınır ötesinde Zeytin Dalı, Fırat
Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde Türk
Silahlı Kuvvetleri personeline verilen destekle orada bulunan Suriyeli
vatandaşların huzur içinde yaşaması
sağlanmış, sınırlarımızdan terörist
geçişleri engellenmiştir.
Değerli milletvekilleri, aynı çatı
altında toplanan ve uyumu sağlanan kurumlar suç, suçlu ve terörle
mücadelede hızla başarılı sonuçlar almaktadır. Emniyet
Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil
Güvenlik Komutanlığının ortaklaşa
kullandığı otomatik parmak izi teşhis sistemi sayesinde bir
buçuk yıl içinde 3.579u terör olayı olmak üzere toplam 117 bin olay
aydınlatılmış veya engellenmiştir. 81 ilde ciddi bir
yatırımla kurulan diğer bir uyum projesi ise kısa adı
GAMER olan Güvenlik ve Acil Durum Merkezidir. GAMER kurulduktan sonra Emniyet,
Jandarma, Sahil Güvenlik, Göç ve Nüfus İdareleri arasında
iletişim ve bilgi paylaşımı sağlanmış;
GAMER, suç ve suçluyla mücadelede önemli bir birim olmuştur. Diğer
bir uyum projesi ise deniz ve kara sınır güvenliğiyle
alakalı kurulan birimlerdir. Denizde sahil güvenlik radar sistemi ve
karada kurulan tesisleriyle modern bir güvenlik şemsiyesiyle
donatılan Sahil Güvenlik Komutanlığı, son yıllarda
kaçak mal ve insan geçişlerini engelleyen yapısını
geliştirmiştir. Profesyonelleşme oranı yüzde 100e
ulaşan Sahil Güvenlik Komutanlığı, kaçak geçişlerin
önlenmesinin yanında mavi vatanda güvenliği sağlayan en etkili
kurumlarımızdandır.
Değerli milletvekilleri, terörle mücadelede
başta gelen ve en fazla şehit veren kurumlarımızın
başında Jandarma Genel Komutanlığı gelmektedir.
Jandarma, kurulduğu tarihten itibaren kırsal kesimde asayişin ve
düzenin sağlanmasının yanı sıra terörle mücadele,
uyuşturucu tehdidi, trafik güvenliği ve adi suçlarla mücadelede
oldukça başarılı çalışmalar yürütmektedir. Bu
başarılı çalışmaların yürütülmesinde en önemli
faktörlerden birisi de Jandarma Genel Komutanlığındaki
profesyonellik oranının yüzde 82ye ulaşmasıdır.
İçişleri Bakanlığına bağlandıktan sonra
profesyonel sayısında artış ve teçhizat anlamında
modernleşme, Jandarma Genel Komutanlığının nitelikleri
ve başarılarını gün geçtikçe artırmaktadır.
Modern teçhizatlar kullanılırken yerli ve millî olarak üretilen
İHA, SİHA, TİHA, ATAK helikopterlerinin yanı sıra,
yine, millî altyapı ve yazılımların kullanılması
dışa bağımlılığı azaltmış, bütçeye
katkı sağlamıştır. Jandarma Genel
Komutanlığının profesyonelleşmesinde son yıllarda
alınan uzman çavuşların sayısının
artmasının etkisi oldukça fazladır. Üç gün önce, gününü
kutladığımız uzman jandarmaların özlük
haklarının iyileştirilmesi tüm uzman jandarmalarımızın
beklentisidir.
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanlığımıza bağlı bir diğer kurumumuz ise
228 bin gönüllüsü ve 5.797 personeliyle, Türkiye ve dünyada nerede bir afet
olsa oraya koşan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı,
kısa adıyla AFADdır. Ülkemizin, bulunduğu coğrafya
itibarıyla deprem fay hatlarının üzerinde olması, AFAD gibi
acil yardım ve destek kurumunun önemini artırmaktadır.
Doğal afetlerin doğrudan ya da dolaylı olarak neden olduğu
maddi ve manevi kayıplar, afet yönetiminin ve koordinasyonunun günümüz
dünyasında ne kadar titizlikle ele alınması gerektiğini
hepimize göstermektedir.
2020 yılını ele
aldığımızda, ülkemizde bir yıl içerisinde
Elâzığda, Bingöl Karlıovada, İran Hoy merkezli Van
Başkalede, İzmir ilimizde depremler, Giresunda sel felaketi, Vanda
çığ felaketi ve Hatayda orman yangını yaşadık.
AFAD ekiplerimiz tüm bu illerimizde yaşanan afetlerde kayıpları
en aza indirgemek için canla başla çalışmıştır.
Yaşanan bu afetlerde AFADın koordinasyonunda hızlıca
organize olarak afetzedelerin tüm taleplerini anında karşılayan
tüm ekiplerimize buradan teşekkür etmek istiyorum. Sözlerime son verirken
birliğimiz, beraberliğimiz ve
bağımsızlığımız için mücadele veren tüm
kahraman şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize hayatta
başarılar diliyorum.
2021 yılı İçişleri
Bakanlığı bütçesinin vatana ve millete hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubuna düşen söz talepleri
karşılanmıştır.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:13.33
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.15
BAŞKAN:
Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP
ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 29uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakan yok
Sayın Başkanım, Sağlık Bakanlığı
bütçesi görüşülecek.
BAŞKAN Sayın Bakan burada. Hükûmet,
yürütme temsil ediliyor; sıkıntı yok.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sağlık
Bakanının kendisinin dinlemesi gerekmez mi Sayın Başkan?
BAŞKAN Sağlık
Bakanımızın kendisi dinler zaten, dinlemesinde bir sıkıntı yok; ilgili
arkadaşlarımız buradalar. Ama çok istiyorsanız beş
dakika daha beklerim yani.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bizim
açımızdan değil de yani sizin açınızdan, yönetiminiz
açısından.
BAŞKAN Beklerim arkadaşlar, rahat olun,
sıkıntı yok. Bakın, Sağlık Bakan
Yardımcılarımız burada.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Beklerken bir
şey söyleyebilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Sayın Erdoğdu, buyurun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, bu bir nezaketsizlik değil, acil bir durum olabilir ama
Parlamentoda Bakanın bütçesi konuşulurken Bakanın fiziken burada
olması çok önemli. Bunu usul hâline
getirirsek
Bu, hem Parlamentonun saygınlığı hem
yürütmenin saygınlığı açısından çok önemli.
İnsani bir durum olabilir, acil bir durum olabilir; bu sırada ara
vermek gerekir.
BAŞKAN Sayın Erdoğdu, bu konularda
ne kadar hassas olduğumu biliyorsunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Biliyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanın acil bir
şeyi var, geliyor. Ben sadece Genel Kurula nezaketsizlik olmasın diye
kürsüye çıktım çünkü yürütmenin de temsili söz konusu burada.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama Sayın
Başkanım, usulen, bence beklemektense beş dakika, on dakika ara
vermek daha doğru olabilir. Çünkü Parlamento Bakanı bekliyor gibi bir
görüntü doğru olmayabilir.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ(Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Evet, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına yapılacak olan konuşmalara başlıyoruz.
Sayın Habip Eksik, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu ve halklarımızı saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, cezaevlerinde
tutsak edilen Doktor İdris Baluken, Doktor Selçuk Mızraklı,
Yaşar Akkuş, Hasan Safa, Şevin Alaca, Ayhan Bilgenin
şahsında tüm siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar) Yine, sağlığa
erişim hakları ellerinden alınarak yaşamlarını
yitiren siyasi tutuklu Kinyas Gülcanın ve sadece Kürtçe mevlit
okuduğu için tutsak edilen Ali Boçnakın şahsında
cezaevlerinde yaşamını yitiren tüm tutsakları saygıyla
anıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yıllardır bu
kürsülerde söylüyoruz: AKPnin yürüttüğü neoliberal politikalar
neticesinde bu Sağlıkta Dönüşüm Programı, hastayı
müşteri olarak gördü ve sağlık hizmetini bir ticari metaya
dönüştürdü. İşte, bu politika ülkemizde, coğrafyamızda
çok büyük sorunlara ve acılara sebep oldu. Küresel kapitalizm, bütün
dünyada küçücük, azınlık bir kesim için milyarlarca insanın
bedenini ve sağlığını sömürerek bir avuç insanı
tatmin etmeye çalıştı, politikalar üretti ama bugün küçücük bir
virüs, nano mikron düzeyinde bir virüs çıkıp bütün dünyayı alt
etti. Bir yoksul insanın sağlık hizmetine erişmemesinin
dünyanın tümünün, globalleşen bütün dünyanın sorunu
olduğunu bir kez daha gösterdi. İşte bundan dolayı biz
şunu öneriyoruz, diyoruz ki: Sağlık parasız olmalı;
adil, eşit bir şekilde dağıtılmalı ve ana dilinde
sağlanmalı. O açıdan önerimizdir bir an önce bu Sağlıkta
Dönüşüm Programından vazgeçilsin ve halklara yönelik bütçeler
gerçekleştirilsin.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas)
Sağlık zaten ücretsiz.
HABİP EKSİK (Devamla) Bugün
sağlık bütçesine baktığınız zaman, bütçenin
dörtte 3ü tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılmıştır,
sadece dörtte 1i koruyucu sağlık hizmetlerine
ayrılmıştır. Oysaki devletlerin görevi insan
sağlığını korumaktır.
Baktığınız zaman bu sağlık bütçesinin
yarayacağı tek kesim vardır, o da ilaç ve tıbbi malzeme
lobileridir, inşaat lobileridir. Bu politikalardan derhâl vazgeçilmeli ve
insan sağlığını önceleyen bütçeler
oluşturulmalıdır.(HDP sıralarından alkışlar)
Bunu ne için söylüyorum? Değerli milletvekilleri, her gün bu ülkede 450
civarında yeni kanser hastası ortaya çıkıyor. Dünya
Sağlık Örgütünün verilerine göre ve Amerikadaki bir kanser
araştırma derneğinin verilerine göre ülkemizde yılda 160
bin civarında yeni kanser hastası ortaya çıkıyor. O
açıdan derhâl bu yanlış politikalardan vazgeçilip bu bütçeleri
halka yönelik yapmak gerekir.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarı
pandemi sürecini yönetemedi; Sayın Bakan, pandemi konusunda
başarısız oldu, sınıfta kaldı.
Başarısızsınız Sayın Bakan. (HDP
sıralarından alkışlar) Biyolojik bir silaha dönüşen,
âdeta biyolojik bir silaha dönüşen coronavirüs pandemisi, sürü
bağışıklığı politikası izlenerek
maalesef, bugün ülkemizde on binlerce insanın yaşamını
yitirmesine sebep oldu ve sebep olmaya da devam etmektedir. Gerçek
dışı verilerle pandemi sürecini yönetmeye
çalıştılar. Sağlığı ötelediniz, gerçekleri
açıklamadınız Sayın Bakan, ayrımcılık
yaptınız, başınızı kuma gömdünüz.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Hangi
ayrımcılık?
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Nerde?
HABİP EKSİK (Devamla) - Bakın
dünyada, dünyada coronavirüs vakası her ülkede varken
başınızı kuma gömerek bizi bu tabloya inandırmaya
çalıştınız A Haber gibi. Bakın, bütün dünyada vakalar
varken siz olmadığını iddia ettiniz ama emekli bir askerin
gizlice defnedildiğini bütün Türkiye gördü.
Değerli milletvekilleri, bu tablo ne biliyor
musunuz? Bu tablo, Türkiye Cumhuriyetinin Sağlık
Bakanlığının Dünya Sağlık Örgütünün
sayfasında rezil olduğunun grafiğidir, tablosudur. (HDP
sıralarından alkışlar) Bakın, 11 Martta ilk vaka çıktığını
iddia ettikleri tarihten itibaren vakalar bin, 2 bin, 3 bin diye gidiyor ama 25
Kasımda sanki yukarıdan yağmurla virüs yağmış
gibi 30 bine çıkarttılar vaka sayısını. Bu, rezalet
bir görüntüdür; Somalinin bile Dünya Sağlık Örgütünün
sayfasındaki grafiği böyle değildir değerli
milletvekilleri, utanç duyulacak bir tablodur. Onun için, gerçek verileri
sakladığınız için sağlığa ihanet
ettiğinizi düşünüyoruz ve bunu bir kez daha bu kürsüden vurgulamak
isterim. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 9 Aralık
verilerine bakın, 558 bin küsur ama 10 Aralıka geliyorsunuz 1 milyon
748 bine çıkıyor. Sayın Bakan Her pozitif vaka vaka
değil. diyerek bilimle çeliştiniz, bilimsel
çalışmaları izne tabi tutarak bilim
düşmanlığı yaptınız ve maalesef, bugün aşı
getiremediğiniz için Dünya Sağlık Örgütünde ve uluslararası
kamuoyunda bu verileri açıklamak zorunda kaldınız. Bir grip
aşısını bile getirmeyi beceremediniz, acaba coronavirüs
aşısını getirmeyi becerecek misiniz diye merak ediyoruz.
(HDP sıralarından alkışlar)
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Düşmanlık
lafını ağzından kes, ülke düşmanlığı
yapıyorsun.
HABİP EKSİK (Devamla)
Ayrımcılık yaptınız, her gün Maske, mesafe. diyerek
tweet attınız, İstiklal Caddesinin görüntüsünü
paylaştınız. Oysa sizin Genel Başkanınız Giresunda
çay dağıtarak izdihama sebep oldu, korktunuz, tek bir laf bile
söylemeye cesaret edemediniz. (HDP sıralarından alkışlar)
Yanınızda oturan Bakan iki buçuk
aylık coronavirüs pandemisiyle mücadele sürecini sabote etti, tek bir laf
söyleme cesaretini gösteremediniz, korktunuz Sayın Bakan. (HDP
sıralarından alkışlar) İstiklal Caddesindeki
insanlara yükleyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştınız.
Evet, Sayın Genel
Başkanınızın huyudur, sorumluluğu herkese yüklemek
konusunda çok beceriklidir; çıkıp hemen dedi ki: Sorumluluk Bilim
Kurulundadır. Geçmişte de yaptı Allah affetsin,
kandırıldık. dedi. Emin olun, size de aynısını
yapacak Sayın Bakan, Bilim Kuruluna da aynısını yapacak;
uyanık olun derim. (HDP sıralarından alkışlar)
Bu tablo ne biliyor musunuz? Bu tablodaki yemek
menüsü sağlık emekçilerine reva görülen menüdür, utanç duyulması
gereken bir menüdür. Bakın, sağlık emekçileri Tükendik. diyor,
çığlık atıyor ama sağlığın
başındaki kişi kulağını tıkamış,
on binlerce sağlıkçının enfekte olmasını,
yaşamını yitirmesini izliyor.
Sayın Bakan, sağlık emekçilerinin taleplerine
ses verin, kulak verin ve aynı zamanda, ataması yapılmayan 650
bin sağlıkçının atamasını yapın. Aynı
zamanda, 20 bine yakın KHKli sağlık emekçisini işe
başlatın çünkü bu yükü kaldırma noktasını çoktan
aştı bu sağlık emekçileri, tükendiler, bitiyorlar. Onlar
başarılı oldular, siz başarısız oldunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) O nasıl
oluyor ya?
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) O nasıl oluyor ya,
tezat değil mi? Onlar başarılı olup Bakan nasıl
başarısız olur?
HABİP EKSİK (Devamla) Sayın Bakan,
Türk Tabipleri Birliğine biri çıkıp ihanetçi dedi, iş
birliği ve şeffaflık istediği için ihanetçi dedi; tek söz
söyleme cesaretini gösteremediniz.
Bakın, muhalefeti, sivil toplum
kuruluşlarını, demokratik kitle örgütlerini, meslek örgütlerini
dışladınız, ayrımcılık yaptınız.
İllerde, bölgemizde il hıfzıssıhha kurulları HDPyi
engelleme kurullarına dönüşmüş, tek bir söz söylemiyorsunuz, Sağlıkla
ilgilenin. diyemiyorsunuz.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) KHKyle atılanlar
terörist, terörist!
HABİP EKSİK (Devamla) Sizin kadar
değillerdir! Sizin kadar değillerdir! (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Terörist sensin!
HABİP EKSİK (Devamla) Pensilvanyaya
gittiniz, sizin kadar değillerdir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Bakın, cezaevlerinde binlerce insan
Nazi
kamplarına dönüşen cezaevlerinde insanlar yaşamalarını
yitirdi ama siz seyrettiniz. Bakın, plastik sandalyede bir insan
cezaevinde resmen ölüme mahkûm edildi. Siz sağlığın başındaki
kişi olarak tek bir söz söyleme cesareti gösteremediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
FETÖ eline verdi onu senin, FETÖ!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Sayın
Başkan, maske taksın Bakan.
HABİP EKSİK (Devamla) Sayın Bakan,
değerli milletvekilleri; onlarca dilde spot yapıldı fakat 20
milyona sahip bu ülkede yaşayan Kürtlerin dilinde tek bir spot
yapılmadı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
FETÖyle iş birlikçisiniz, iş birlikçi!
HABİP EKSİK (Devamla) Bakın, Dünya
Sağlık Örgütü Kürtçe bir spot yaptı, (x) diye spot yaptı.
Biliyoruz Kürt düşmanı bir iktidarınız var ama her
şeye rağmen Kürtçe bir dünya dilidir
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kürt düşmanı sizsiniz, siz!
HABİP EKSİK (Devamla)
ve olmaya da
devam edecektir.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sizsiniz Kürt düşmanı!
HABİP EKSİK (Devamla) Siz bundan ders
alın, hatta bu da size ders olsun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Ayrımcılar!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kürtlere en büyük
zararı HDP veriyor.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Terbiyesiz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Faşistsiniz siz,
faşist!
HABİP EKSİK (Devamla) Sayın Bakan,
Covid-19 bir meslek hastalığıdır ve iş
kazasıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Terbiyesiz!
HABİP EKSİK (Devamla) Siz bu
sağlıkçıların çığlığına cevap
vermediniz, iktidarınızı ikna etmediniz Sayın Bakan.
Bölgede hastanelerin yetersiz olduğunu ve doktorların yetersiz
olduğunu her defasında söylememize rağmen
kulağınızı tıkadınız, Zilan bebeğin
vebaliyle orada oturuyorsunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Siz Türkiyenin lehine bir
cümle söyleyemezsiniz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakanlar gereken cevabı verecekler.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Türkiyenin nerede
düşmanı varsa oradasınız.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) PKKnın öldürdüğü
bebeklerin hesabını verin.
HABİP EKSİK (Devamla) 2 tane pandemi
hastanesi yapıldı Yeşilköyde ve Sancaktepede. 2sini de
sarayın müteahhidine verdiler, 2sini de şehir hastanelerinin
müteahhidine verdiler.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hastane
yapılması zoruna mı gitti?
HABİP EKSİK (Devamla) Kim biliyor
musunuz? Rönesans. Sizi gidi yandaşçılar sizi!
Yandaşçılık yaptınız Sayın Bakan,
yandaşçılık yaptınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Herkes biliyor ihaleyle
yapıldığını.
HABİP EKSİK (Devamla) Benim seçim
bölgemdeki Tuzluca ilçesi yıllardır deprem raporu alamayan bir
hastanede, derme çatma bir hastanede hizmet alıyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Kırk beş günde
bin yataklı hastane yapan kim var başka?
HABİP EKSİK (Devamla) Seyrediyorsunuz,
ihaleye çıkarmıyorsunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, size
şunu söyleyeyim: Şehir hastaneleri usulsüzlüğün,
yolsuzluğun merkezine dönüşmüş noktada, bir hortuma
dönüşmüş sağlık bütçesi için. (AK PARTİ
sıralarından Hadi oradan! sesleri)
YUSUF BEYAZIT
(Tokat) Utan, utan! Şu anda onlar tedavi ediyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanlar gereken cevabı verir; rica
ediyorum.
HABİP
EKSİK (Devamla) Gelin, şehir hastanelerini
kamulaştıralım. dedik, öyle diyoruz.
YUSUF BEYAZIT (Tokat)
Hasta olduğunda ne yapacaksın? Utan!
HABİP
EKSİK (Devamla) Plan Bütçe Komisyonunda, sağlık bütçesinde biz
HDP olarak dedik ki: Gelin şehir hastanelerini
kamulaştıralım.
HASAN ÇİLEZ
(Amasya) Tam YouTubeluk konuşma yapıyorsun, YouTubeluk; aferin(!)
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Bir dinlesenize ya!
HABİP
EKSİK (Devamla) Ama siz iktidarınızla beraber bunu kabul
etmediniz, iktidarınızın ve MHPnin oylarıyla reddedildi.
Evet, HDP çözüm
üretmiyor. diyorsunuz, bakın, alın size çözüm: Londra mahkemelerinin
kapısında el pençe durmaktan gelin sizi kurtaralım, şehir
hastanelerini kamulaştıralım Sayın Bakan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Londrada herkesten önce el pençe divan duruyorsunuz.
YUSUF BEYAZIT
(Tokat) Diyarbakır annelerinden de bahset biraz, bebek katillerinden
bahset!
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Şehir hastaneleri olmadan hastane kapılarında ölen
vatandaşları biliyor musun?
HABİP
EKSİK (Devamla) Sayın Bakan, verileri şeffaf bir şekilde
paylaşsaydınız, yalan yanlış verileri
paylaşmasaydınız, turkuaz tablolarda insanları
kandırmasaydınız bugün Türkiyede on binlerce insan
yaşamını yitirmezdi.
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Katil seviciler ne zamandan beri insanlıktan bahseder oldu?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Gerçekleri duymayı öğrenin, öğrenin.
HABİP
EKSİK (Devamla) Bakın, ben size şöyle söyleyeyim Sayın
Bakan, bu tablo hâlâ eksik. Burada vaka sayısını 1 milyon 748
bin yazmışsınız ya -evet, bundan da fazla- ama ölüm
rakamlarını doğru vermemişsiniz, ölüm rakamları da bu
ülkede 100 bine yakındır. Saklıyorlar ama bizler, birer birer
ölmeye devam ediyoruz, bundan da utanç duymalısınız Sayın
Bakan! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Eksik, lütfen, konuşun ama ifadelerinizi düzeltin.
HABİP
EKSİK (Devamla) Bu ülkede sahte ölüm raporları düzenlendi.
HABİBE ÖÇAL
(Kahramanmaraş) Yalan söylüyorsun, yalan! Yalan söylüyorsun, işiniz
gücünüz yalan!
HABİP
EKSİK (Devamla) Dünya Sağlık Örgütünün gönderdiği,
belirlediği ICD kodlarının kullanılmaması için genelge
gönderildi ve maalesef, çıkıp bir Bakan şunu söyledi ya:
Pozitif vakalar vaka değildir, biz ulusal çıkarları öncelemek
zorundayız. dedi. Evet, siz ulusal çıkarlar diyerek aslında
AKPnin çıkarlarını koruyorsunuz, sağlığı
korumuyorsunuz, fırsatçılık yapıyorsunuz, pandemiyi
iktidarınız için bir lütfa dönüştürmeye
çalışıyorsunuz Sayın Bakan. O açıdan bizler her zaman sizin bu
yanlışlarını halklarınızın vicdanlarına
bırakmak için bu kürsülerden sesleneceğiz; kızarsanız da
bağırırsanız da insanları terörist ilan etseniz de
bizler söyleyeceğiz, yandaşçılık
yaptığınızı ifade edeceğiz. Zilan bebeği
ölüme terk ettiğinizi söyleyeceğiz, Türkiyeyi, ülkeyi Dünya
Sağlık Örgütüne, uluslararası kamuoyuna rezil ettiğinizi
söyleyeceğiz; söyleyeceğiz, insanları cezaevlerine ölüme terk
ettiğinizi söyleyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Bedirhan bebekten
bahset, Bedirhan bebekten!
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Yaranız o işte
sizin.
HABİP EKSİK (Devamla) Ali Boçnak sadece
Kürtçe mevlit okuduğu için cezaevinde tutuldu ve ölüme terk edildi; dindar
olduğunuzu söylüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yalan söylüyorsun, yalan!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan, yalan!
HABİP EKSİK (Devamla) Doğrudur,
doğrudur.
Sayın Bakan, önerimdir: İstifa edin,
sağlığı korumadığınız için istifa edin.
Bugün, siz bu Mecliste bu bütçeyi kabul etmeyerek bu zulme Dur! densin.
YUSUF BEYAZIT (Tokat) Kendi halkınıza
ihanet ettiğiniz için siz istifa edin.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Bebek katilleri
bebeklerden bahsedemez; iki yüzlüsünüz, alçaksınız!
HABİP EKSİK (Devamla) Doğrudur,
doğrudur. Kuyruğunuza basınca,
yandaşlarınızı sıkıştırınca
nasıl da kızıyorsunuz; doğrudur, doğrudur. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Birazdan kuyruğunu
kıstırıp gidecek olan sensin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Tamamlayın sözlerinizi.
HABİP EKSİK (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bir bakan daha vardı, böyle rakamları ters yüz
etmişti Uçuyoruz, mükemmeliz, harikayız, dünya bizi
kıskanıyor. demişti aynı Sağlık Bakanı
gibi
NECİP NASIR (İzmir) Doğru
söylemiş.
HABİP EKSİK (Devamla)
on beş,
yirmi gün önce Instagram sayfasından istifa etti damat olmasına
rağmen.
Sayın Bakan, siz hani turkuaz
tablolarını paylaşarak çok takipçi kastınız ya Twitter
sayfanızda
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Geç onları, geç;
geç onları, geç!
HABİP EKSİK (Devamla)
onun için benim
size önerimdir: Siz Twitterda istifanızı yayımlayın ve af
dileyin bu halktan. (HDP sıralarından alkışlar)
Sağlığa zararlı hâle gelen bu
AKP iktidarını halklarımızla birlikte kurulacak ilk
sandıkta tarihin çöp sepetine göndereceğiz, o konuda hiç
kuşkunuz olmasın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hayal kurma! Bu millet AK
PARTİyi iktidara getirmiştir.
HABİP EKSİK (Devamla) Hep birlikte tüm
Türkiye halkları olarak sağlık içinde, barış içinde,
huzur içinde yaşayacağımız bir Türkiyeyi var
edeceğiz, 3üncü yol olarak var edeceğiz, demokrasiye intibakı
olarak var edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu,
özellikle iktidar grubu...
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Kandil seni çok
sevdi, şimdi eserinle gurur duyabilirsin; Kandile güzel selam
çaktın, PKKya güzel cevap çaktın; tebrik ederiz seni!
HABİP EKSİK (Iğdır) Bir
kadın olduğunuz için size cevap vermeyeceğim, kadın
arkadaşlar cevap verir zaten.
BAŞKAN Arkadaşlar müsaade eder misiniz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Bir
kadın olduğunuz için size cevap vermeyeceğim ama Bank
Asyayı beraber açtığınız zat da
Pensilvanyadadır.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Hadi oradan!
BAŞKAN Sayın Eksik, yerinize geçin.
HABİP EKSİK (Iğdır) Bank
Asyayı beraber açtığınız FETÖ, Pansilvanyada.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Kadınlara nasıl değer verdiğinizi biliyoruz Kandilde.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, özellikle iktidar grubu milletvekilleri
-Sağlık Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz-
ısrarla şu maskeyi açıp en yüksek sesle bağırıyorlar.
BAŞKAN Şu an sizin
yaptığınız gibi. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama
taraf olmayın lütfen ya! Ben bağırmıyorum, ben
konuşuyorum.
BAŞKAN Sayın Beştaş, benim de
sizden ricam, konuşma içeriğine karışmıyorum ama
lütfen, milletvekili arkadaşlarımız da üslup konusunda daha
dikkatli olsunlar. (HDP sıralarından gürültüler)
Tutanakları istiyorum, tutanakları da
sizinle paylaşacağım.
Evet, Sayın Semra Güzel, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SEMRA GÜZEL (Diyarbakır)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, konuşmama
başlamadan önce, pandemi sürecinde, en başından beri büyük emek
ve fedakârlıkla halk sağlığı için çalışan
sağlık emekçilerini selamlamak ve yine yaşamını
yitiren sağlık emekçilerini anarak başlamak istiyorum.
Her ne kadar Hükûmet tarafından sadece
alkışlarla görülseler de onların emekleri şu an bu ülkede
her an binlerce vatandaşın hayatını kurtarıyor.
Aldıkları karşılık ne peki? Her gün hayatlarını
kaybetmelerine neden olan Covid-19un meslek hastalığı
sayılması başvurularının olumsuz
yanıtlanması.
Bizler, Sağlık
Bakanlığının bütçesine dair Komisyon görüşmeleri
sırasında sağlık örgütlerinin taleplerini ve yine kendi
eleştirilerimizi dile getirmemize rağmen, bir virgül dahi değiştirilmedi.
Sonuç: Günde ortalama 30 binin üzerinde yeni vakayla yönetilemeyen bir pandemi
süreci.
Değerli milletvekilleri, Bakana gerçekten
sormak istiyoruz, elini vicdanına koyarak cevabını ve
hesabını kamuoyuyla paylaşmasını istiyoruz: Bu bütçeye
razı mı? Pandemi sürecinde her gün onlarca yurttaşın hayatını
kaybettiğini; meslektaşlarınızın, zamanında omuz
omuza halka sağlığı için emek verdiğiniz
insanların birer birer yaşamdan koptuğunu görüyorsunuz fakat
hâlâ onların taleplerini yerine getirmek yerine Hükûmetin ve sermayenin
çıkarlarını koruyorsunuz.
Sağlık meslek örgütleri her gün sesini
sizlere duyurmaya çalışıyor, Tükeniyoruz, ölüyoruz yine
Bakanlık taleplerimize kör, sağır, dilsiz kalmış
durumda. diyorlar. Daha dün Bakanlığınızın
önündeydiler, hayatını kaybeden sağlık emekçileri için bir
dakikalık saygı duruşu yapmak istediler ama engellendiler. Bu
mudur rahmetle andığınız sağlık emekçilerine olan
saygınız? Onlar bu süreci yönetemediğiniz için
hayatlarını kaybettiler.
Değerli milletvekilleri, Türk Tabipleri
Birliği en başından beri koruyucu sağlık hizmetlerinin
salgın zincirini kırmada ne kadar elzem olduğunu, birinci
basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi gerektiğini
belirtti. Pandemi hastanelerine gerek kalmadan, epidemiyolojinin gerekleri
doğrultusunda enfeksiyon zinciri birinci basamakta kırılarak
pandemi pekâlâ kontrol altına alınabilirdi. Siz hastanelere
yığılmalara, sağlık personelinin yorulmasına,
tükenmişliğe sürüklenmesine sebep oldunuz.
Bütçede koruyucu sağlık hizmetleri
neredeyse yok. Ne var peki? Durmadan övündüğünüz şatafatlı, para
israfı olan şehir hastaneleriniz var; bütçede temel gündemimiz olan
pandemiye dair tek bir kalem bile yok. Ne var peki? Geçen sene şehir
hastanelerine 10,5 milyar TL kira ve hizmet bedeli için ayrılan
ödeneğin bu sene 16 milyar 392 milyon TLye yükseltilmesi var. Bu bütçede
sağlık emekçisine yeterli ek ödemeler, adaletli olarak
bölüşülmüş ek ödemeler yok. Daha geçtiğimiz hafta
Diyarbakırda 44 sağlık emekçisinin ek ödemeleri sudan
sebeplerle kesildi. Bırakın ek ödeme yapmayı, emekle
kazanılmış hakka bile göz diken bir Bakanlık gerçeği
var. Bu bütçede Covid-19un meslek hastalığı sayılması
için bir çalışma yok. Bu bütçede toplumsal cinsiyeti gözeten,
kadın sağlık çalışanlarının kreş
haklarından tutalım da izin haklarına kadar birçok hakkın
esamesi dahi okunmuyor.
Değerli milletvekilleri, alınan tedbirler
yetersiz, her gün yüzlerce yurttaşımızın hayatını
kaybettiği bu süreçte, kısmi tedbirlerle pandemiyi atlatacak
eşiği çoktan geçtik. Güya tedbirler alınıyor, devlet
desteği verilmeden belli mekânlar kapatılıyor, yasaklar
getiriliyor; güya sokağa çıkma yasağı
kısıtlaması getiriliyor ama işçilere, emekçilere evde kalma
hakkı verilmeden. Pandemiyle mücadele, bütünlüklü yürütülmediği,
bütün yurttaşları gözetmediği sürece ancak Darwinist bir
yaklaşımla Zayıf olan elensin, güçlü olan devam etsin.
anlayışı olur. Burada zayıf halkalar da işçiler ve
emekçiler oluyor.
Pandemi sonrası, bu toplumun
sağlığı nasıl olacak; işini aşını
kaybeden, işe gitmek zorunda olduğu için hayatını
kaybedenler bu Hükûmetin umurunda mı? Umurunda olsaydı en
başından beri hastalığa dair daha dürüst olurdu.
Bu denli çıkara ve sermayenin
ihtiyaçlarına odaklanmış bir sağlık politikası
yönetiminin ortaya çıkardığı tek bir realite var:
Yönetemiyorsunuz. Evde kalabilenler kalsın; yoksullar, çalışmak
zorunda olan işçiler işe gitsin. diyerek salgın süreci
yönetilemez. Koruyucu sağlık hizmetlerini geliştirmeden,
sağlık bütçesine pandemi kalemi eklenmeden, sağlık
bütçesinin 16 milyar 392 TLsini şehir hastaneleri gibi ucube binalara
ayırarak sağlık sistemi yönetilemez; risk grubu olan 10 milyon
yurttaş varken cüzi miktarda grip aşısıyla bu süreç
yönetilemez; sağlık çalışanlarının yasal
hakları askıya alınıp Ölene kadar hastanelerden
ayrılmayacaksınız. diyerek bu salgın süreci yönetilemez.
Değerli milletvekilleri, sağlık
adına ayrılan ve bir yıl boyunca 82 milyon yurttaşın
sağlığını korumaya kullanılacak olan bu bütçenin
akıbetinden bizler şüpheliyiz. Çok fazla şüpheliyiz çünkü
-sağlık kurumu dahi- bu ülkede her bir kurum güvenilirliğini kaybetmiş
durumda. Bakın, Sağlık Bakanlığına
bağlı Türkiye Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü kurumu 2019
Yılı Sayıştay Denetim Raporunda Sağlık
Bakanlığının tıbbi cihaz alım sürecinde ihtiyaç
planlamasının gerçekçi yapılmadığının
altı çizilmiş, Bakanlığın, alımı planlanan
cihaza hangi hastanede gerçekten ihtiyacı olduğu, hangi hastanenin
durumunun teslimat ve kuruluma uygun olduğu, hangi hastanenin bina
inşaatının ne aşamada olduğu, mevcut durumla ilgili doğru
ve yeterli bilgiye sahip olmadığı anlaşılmakta.
denilmiştir. Şüpheliyiz çünkü Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Sayıştay Denetim
Raporuna göre, kanser projesinde kullanılmak üzere Ocak 2016 tarihinde
aktarılan 13 milyon 619 bin TLnin 2019 yılı sonuna kadar emanet
hesaplarda tutulmaya devam edildiği ve projeyle ilgili herhangi bir
gelişme sağlanmadığı, kanser
araştırması için ayrılan ödeneğin TÜSEBe
aktarılmasının ardından dört yıllık bir sürede
projede ilerlemenin sağlanmamış olduğu, kamu
kaynağının etkin kullanılmadığı
belirtilmiştir. Ayrıca, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı bünyesindeki enstitülerden Kronik
Hastalıklar müstakil bir enstitü olabilecekken Halk
Sağlığı Enstitüsüyle beraber yer almış ve
sıkıştırılmıştır. Yine, Enstitüye
bağlı faaliyet gösteren diğer bir birim olan Genom ve
Bioenformatik Birimi, Türkiyede bu alanda yapılan hamle, kamusal
ihtiyaçları karşılamaktan ziyade sağlık alanında
sermaye egemenliğini ve pazar genişliğini artırma
kaygısıyla yapılmıştır.
Şüpheliyiz çünkü Türkiye İlaç ve
Tıbbı Cihaz Kurumu faaliyetleri sonucu -Türkiyede 150 bin
civarında Parkinson hastası olmasına rağmen- Parkinson
hastalığı başta olmak üzere birçok nörolojik
hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçla birlikte şu
anda kritik öneme sahip olan yaklaşık 500 ilaç hastanelerde
bulunmamaktadır. Meclis kapısında direnen SMA
hastalarının ilaçları SGK tarafından
karşılanmamaktadır. SGKnin ödeme listesinden
çıkardığı ilaçlar başta olmak üzere tüm ilaçlar, döviz
kurlarında yaşanan artışlar sonucu en az yüzde 30-50
arasında zamlanmıştır. İlaçlara ulaşamayan,
aşırı zamlanmadan dolayı alamayan hastaların
tedavileri yarım kalmış ve hasta ve hasta yakınları
mağdur olmuştur.
Değerli milletvekilleri şüpheliyiz çünkü
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünde, Uluslararası
Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinde, Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumunda üst üste istifa ve görevden almalar Bakanlıkta
deprem oluyor, yolsuzluk kokuları var. şeklinde
yorumlanmış ve bunların satın alınan test kitleriyle
alakalı olduğu iddia edilmiştir. Daha önce de USHAŞın
test kitlerini tek bir firmadan satın aldığı ve bu kitlerin
doğruluk oranının piyasadaki diğer kitlere göre oldukça
düşük, yüzde 40 doğruluk oranı olduğu gündeme
gelmişti. Bakanlık, önce bu iddiaları yalanlamış fakat
hemen ardından ilgili alandakiler üst üste ya istifa etmişler ya da
görevden alınmışlardır. Fakat bugün itibarıyla hâlen,
test kitleri neden tek firmadan alındı, kaç paraya alındı
ve kaç adet alındığına dair net bir bilgi yok.
Bizler, şüphe duymak değil yaşamak
istiyoruz; yolsuzluğun, çıkarın, birilerinin sermayesinin
korunduğu değil halk sağlığının
korunduğu bir bütçe talebini yineliyoruz. Bu talep sadece Sağlık
Bakanlığına değil bütün Hükûmetedir. Doğaya verilen
tahribatlar, dezavantajlı grupları görmeme, çarpık
kentleşme, betonlaşma, güvensiz GDOlu gıdalar her gün hepimizin
ölümüne neden oluyor ve ölümüne neden olmaya devam edecek. Pandemiyle
mücadeleye ancak bütünlüklü bir pencereden bakabilirsek başarılı
olabiliriz yoksa pandemilere gebe daha çok günler maalesef bizi bekliyor.
Evet, değerli arkadaşlar, dün sağlık
emekçileri bu karanfilleri Sağlık Bakanlığının
önüne bırakmak istediler ve bir dakikalık anma yapmak istediler.
Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık emekçileri için
biz, bugün bunları, onlar bırakamadığı için buraya
getirdik. Sağlık emekçilerinin talepleri var: Covid-19
hastalığının meslek hastalığı kabul edilmesi
ve bunun önündeki yasal engellerin kaldırılmasını
istiyorlar. Bu sorumluluk da bu Meclise aittir, bu Meclisin çözmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SEMRA GÜZEL (Devamla) Gelin, hep beraber,
sağlık emekçilerinin taleplerini yerine getirelim ve taleplerinin
karşılanması için burada, bu Meclis üstüne düşen görevi
yapsın.
Teşekkür ediyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Oya Ersoy, Buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından Sağlık
Bakanını oyalıyorlar, dinleyemiyor. sesleri)
BAŞKAN Efendim, Oya Hanım, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı üzerinde konuşacak,
sıkıntı yok.
Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Halkın yoksulluk, işsizlik ve virüsün
pençesinde olduğu bir dönemde 2021 bütçesini görüşüyoruz. Peki, bu
bütçenin bundan önceki, ondan önceki, hatta on yedi yıl önceki bütçelerden
bir farkı var mı? Hayır, yok. Açım. diye sokaklarda bağıran
esnafın, emekçinin sesine, İstanbul Esenlerde zabıtalar
tarafından tezgâhı dağıtılırken
çığlık atan, Tezgâhımı verin. diyen çocuğun
çığlığına bir cevap var mı bütçede? Hayır,
yok. Peki, SMA hastası çocuklar bu bütçede var mı? Yok. Ama
çocuğunun sağlığını isteyen, onun için mücadele
eden anne, babasının karşısına geçip Demagoji yapma.
diyene bu bütçede pay var. Demiryollarına kamusal denetim yok ama Çorlulu
ailelere Şov yapma. diye dikilenlerin bütçesi burada var. Köylüye,
çiftçiye bütçe yok ama toprağını savunan Çapaklı köylüsünün
karşısına Jandarmayı dikip tarlalarını işgal
edenlere bütçe var. Sağlık çalışanlarına,
sağlığa bütçe yok ama şehir hastanelerinin
borçlarını ödemeye gelince bütçe var. Ülkede halkın
çıkarına ne varsa bütçede o yok ama sermayenin, sarayın
çıkarına ne varsa bütçede de var. Bu bütçe halkın değil
Egemenlik kayıtsız şartsız sarayın ve sermayenindir.
diyenlerin bütçesidir.
Evet, Genel Başkanınız şöyle bir
laf etti geçenlerde: Ülkemiz on sekiz yıl öncesine göre hayal dahi
edilemeyecek bir yerde. Evet, doğru söylüyor Genel
Başkanınız. On sekiz yıl geçmiş hâlâ adalet
reformundan bahsediyorsunuz. On sekiz yılın sonunda kutuplara
bölünmüş bir toplum, birbirinden nefret eden siyasi pozisyonlar
yarattınız. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının
değil hepsinin sorunudur, benim de sorunumdur. diyen sizin Genel
Başkanınızdı. Aynı Genel Başkanınız
bugün Ne Kürt sorunu ya, bu ülkede Kürt sorunu yoktur. diyor.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) PKK sorunu var.
OYA ERSOY (Devamla) On sekiz yılın
sonunda, dünyada barışın sağlanması için
uğraşan bir ülke yerine, dünyanın neresinde bir kargaşa
varsa savaş baltasıyla koşan bir devlet yarattınız.
(HDP sıralarından alkışlar) On sekiz yılda
işsizlik 9,6 milyona ulaşmış, dış borç 129,6
milyar dolardan 431 milyar dolara çıkmış ama siz IMFye olan
borçlarınızı bitirdiniz değil mi? Türkiye, gelir
dağılımı eşitsizliğinde Avrupa 2ncisi
olmuş, nüfusun yüzde 20si kazancın yarısını
alıyor. Doğru, birilerinin hayallerini gerçek yaptınız
ancak onlar halkın hayalleri değil; onlar, AKPli ve MHPlilerden
oluşan bir avuç ayrıcalıklı sınıfın,
yandaş ve yalaka patronların ve faiz lobisinin hayalleri; sizin
gerçekleştirdiğiniz hayaller bunlar.
Faiz ödemelerinde rekor kırdınız. On
sekiz yılda, bütçeden yapılan faiz ödemesi 492 milyar dolar, bütçede
bu yılın faiz ödemesi 179,5 milyar. Peki, anapara ne? Anapara yok.
Bütçeden en büyük payı eğitime ve sağlığa değil,
borçlara ve faizlere ayırmışsınız. Yeni bir
bakanlık kurun, adını da FÖB olarak koyun yani Faiz Ödeme
Bakanlığı yaratın. (HDP sıralarından
alkışlar) Sizin gittiğiniz yol, halkımızın
başına yeni bir Düyun-ı Umumiye yaratma, bunu musallat etme
yoludur; uyarıyorum sizi.
Gelelim, halkın diğer
yarısının yani biz kadınların hayalleri için on sekiz
yılda ne yaptınız? On sekiz yılda bu ülkeyi
Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırıdır. diyenler
yönetti. Bakın, ne oldu tabloda? Kadına yönelik şiddet
arttı, kadın cinayetleri arttı, taciz arttı, çocuk
istismarı arttı, erkeklerden korunma talebi isteyen
kadınların sayısı 2 milyona yaklaştı. Meclisteki
kadın sayısıyla övünüyorsunuz ya, unutmayın o, sizin sayenizde
değil, kadın hareketinin gücü ve HDP sayesindedir. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE KEŞİR (Düzce) Hadi oradan!
OYA ERSOY (Devamla) Düşman bellediğiniz
Kürt halkı size ders veriyor, kadına şiddet ve kadın
cinayetleri ayıp değil, suçtur. Kadınlar adına buradan
soruyorum: Pandemi döneminde kaç kadın, erkekler tarafından
katledildi? Kaç kadın şiddete uğradığı için
kolluk güçlerine başvuru yaptı? 6284ü etkin uygulamak için
aldığınız önlemler nelerdir?
Gelelim, on sekiz yılda
yarattığınız yıkımın göze görünür hâline
yani doğa katliamlarına. Bakın, bunlar hayal edilebilir mi? Ne
doğa ne tarihi yapı ne de kültürel miras dediniz, yağma ve
talanda sınır tanımadınız. Tereddüt bile etmeden bu
toprakların ve insanlığın on iki bin yıllık tarihi
Hasankeyfi sular altına gömdünüz; işte, öncesi ve sonrası
fotoğrafı.
Dipsiz kuyu, define aradınız ya! Hayal
bile edilemezdi, Dipsiz kuyuyu bu hâle getirdiniz.
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Dipsiz Göl
OYE ERSOY (Devamla) İşte, HESlerle
katlettiğiniz Karadeniz dereleri; Cerattepe buyurun, Uzungöl buyurun,
Fırtına Vadisi burada ve memleketim Kaz Dağları ve Kuzey
ormanları buyurun, getirdiğiniz hâl budur. Bu doğa
yıkımını tahmin etmeye tabii ki kimsenin hayal gücü
yetemezdi, nereden yetsin?
Bu yıkımı engellemek için
üniversitesinden çıkıp memleketin dört bir tarafını
dolaşarak bilgisini paylaşan ve doğa katliamının
karşısında mücadele eden herkesle omuz omuza mücadele eden,
birlikte mücadele eden ve şimdi tutuklayıp cezaevine koyduğunuz
Hocamız Beyza Üstünü ve tüm mücadele arkadaşlarımı buradan
bir kez daha saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar) Deresine, suyuna sahip çıkarken
öldürülen Hopanın Hocası Metin Lokumcuyu ve geçtiğimiz hafta
kaybettiğimiz, Kuzey Ormanları savunmasının öznesini
saygıyla anıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi dünya, sizinle birlikte aynı
iktidarlar tarafından neoliberal politikaların yıkıcı
sonuçlarıyla karşı karşıya: İklim krizi, deprem,
pandemi, sel. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Pandemide doğa talanına
hız kesmeden devam ettiniz, Kanal İstanbul Projesinin ilk ihalesini
yaptınız. Maden şirketlerine, enerji şirketlerine
sayısız avantajlar getirdiniz. HESlerle Karadenizi tükettiniz,
şimdi JESlerle, RESlerle Egeyi katletmeye
çalışıyorsunuz. Adı temiz enerji, kirli organize enerji.
Yine, kamu kaynaklarının şirketlere aktarılması var.
Tarım arazilerinin yani zeytinliklerin katledilmesi var ama
yıkım bununla sınırlı değil.
Bakın, bu projelere kredi veren Avrupa
İmar ve Kalkınma Bankası bile JESlerin depremi
tetikleyeceğini söylüyor. Yer üstü yetmedi, yer altına
saldırıyorsunuz. Bir çakıl taşı için Ölürüz de
vermeyiz. diyenlere sesleniyorum: Haberiniz var mı, bu ülke
topraklarının yüzde 10u maden ruhsatı adı altında
satıldı? Sadece bir örnek: Tokat Erbaa, Amasya Taşova. Bölgenin
içme suyu kaynaklarının yüzde 60ının bulunduğu bölge
burası ve bu güzelim yerde siyanürlü, sülfürik asitli altın,
bakır işletmeciliği yapmaya çalışıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, şimdi AKP'nin
salgınla yönetimine geleceğim, zaman kalmadı tabii ki. Zaten
yaptıklarınızı anlatmak gerçekten hiçbir şekilde
günlere sığmaz.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Doğru söylüyor, o
kadar çok şey yaptık ki.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Yaptığımız hizmetleri, değil mi?
OYA ERSOY (Devamla) Yıkımı,
yıkımı; yıktığınız ülkeyi.
Şimdi, salgının ilk günlerinden
itibaren tüm sorumluluğu halka, mücadeleyi sağlık
çalışanlarının sırtına yüklediniz. Tabii, sizin
amacınız devleti şirket gibi yönetmek ya; evet, şirket gibi
yönettiniz ve hastaları müşteri, hastaneleri ticarethane olarak
gördünüz.
Sayın Bakan, herkese eşit, nitelikli,
parasız, ulaşılabilir sağlık hizmeti sağlamak
sizin görevinizdir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yaptık,
herkese eşit, parasız sağlık hizmeti verdik, vermeye devam
ediyoruz.
OYA ERSOY (Devamla) Sağlık
çalışanları tükeniyor ve Covid-19u meslek
hastalığı olarak kabul etmek için daha neyi bekliyorsunuz? (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Hatay'da,
İzmir'de, Maraşta ormanları niye yaktınız?
OYA ERSOY (Devamla) Evet, çok
başarılısınız Sayın Bakan; sürecin
başından itibaren sağlık hizmetinin yönetiminde değil
ama algı yönetiminde çok başarılısınız. (HDP
sıralarından alkışlar) Her gün
yaptığınız açıklamalarla istatistik biliminin
aklıyla oynadınız.
Şimdi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Uzatmanızı verdim, bitti.
OYA ERSOY (Devamla) Vermediniz uzatmamı.
BAŞKAN Verdim, verdim.
OYA ERSOY (Devamla) Hayır, vermediniz.
BAŞKAN Vermedik mi?
OYA ERSOY (Devamla) Vermediniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkanım,
daha yeni konuşması bitti.
BAŞKAN Açalım mikrofonu.
Kusura bakmayın, dalmışım,
vermemişim.
OYA ERSOY (Devamla) Evet, son söz olarak, bir
ülkenin gelişmişliğini gösteren nedir; açık veren bütçe mi,
fazla veren bütçe mi? Cumhurbaşkanının kullandığı
kaşığın altın olması mı, sokakta çöpten
beslenmeye çalışan çocukların varlığı mı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -Yalan, yalan, yalan,
yalan
OYA ERSOY (Devamla) Hasan Âli Yücelin Köy
Enstitüsü mü, Cübbelinin yanmaz kefeni mi? Bir avuç
azınlığın lüksü ve şaşaası mı, yoksa
bütün toplumun mutluluğu mu, huzuru mu, refahı mı?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalancı!
OYA ERSOY (Devamla) On sekiz yıllık
bütçelere bakarak bunlara çok rahat yanıt verebiliriz ve bilin ki
Türkiyenin tarihsel ilerlemesinde siz bir anomalisiniz ve tarihin o
sayfaları arasında tarih olacaksınız, hazırlanın
diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Niye
yaktınız ormanları?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Yalancı!
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş)
Ormanları niye yaktınız?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok
gürültü oluyor, rica ediyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Başkan, kaç gündür hiç yoklardı, ne olmuş,
bugün gelmişler.
BAŞKAN Daha nefesinizi de saklayın, daha
uzun süre buradayız bugün.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Nefesimiz yeter,
merak etme Başkan.
BAŞKAN - Sayın Sıdık Taş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SIDIK TAŞ (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
yılı bütçesini görüşmek üzere grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama geçmeden önce, cezaevlerinde
rehin olarak tutulan eski Eş Genel Başkanlarımızı,
milletvekillerimizi, belediye eş başkanlarımızı, parti
merkezi ve MYK üyelerimizi, yöneticilerimizi, il genel meclisi ve belediye
meclisi üyelerimizi ve şu anda cezaevlerinde tecride karşı
açlık grevinde olan tüm siyasi tutsak arkadaşlarımızı
buradan selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu bütçe yoksulun, köylünün, işçinin, emekçinin bütçesi
değil. Bu bütçede esnaf yok, köylü yok, çiftçi yok, kadınlar yok.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bütçeye
bakmamışsın ki.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Bu bütçede gençler yok,
sağlık emekçileri yok.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bütçeye
bakmamışsın.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Emeklilikte yaşa
takılanlar yok, engeliler yok, işsizler ordusu yok, daha doğrusu
halkın kendisi yok. Onun için bizler bu bütçeye Saray ve
yandaşlarının bütçesi. diyoruz. Biz bu bütçeye savaş
bütçesi diyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu iktidar yargı reformu adı altında
halkı aldatmaya çalışıyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Adalet
Bakanlığının bütçesi pazartesi günüydü.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Reform diyorsunuz ama
her gün parti çalışanlarımıza dönük siyasi
soykırım operasyonu yapıyorsunuz. Reform diyorsunuz,
insanları helikopterlerden aşağıya atıyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Ya, yalan söylüyorsunuz!
SIDIK TAŞ (Devamla) - Gencecik insanları
katlediyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yalan söyleye söyleye bıkmadınız!
SIDIK TAŞ (Devamla) - Gözaltındaki
insanlara kötü muamele ve işkence ediyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kendi ifadesinde yok, kendi ifadesinde.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Reform diyorsunuz,
gösteri ve yürüyüş hakkını kullananları engelleyip anayasal
haklarını gasbediyorsunuz. Reform diyorsunuz, cezaevlerinde
yüzlerce ağır hasta, tutsak ve hükümlüyü ölüme terk ediyorsunuz.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Nurcan
Karakaya ile Bedirhan bebeği kim öldürdü, onu da bir söyle bakalım.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; örnek olsun diye söylüyorum: Abdulalim Kaya, 85
yaşında. Şu an Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde tutuluyor.
Kendisi ağır hasta olup tekerlekli sandalyeye mahkûmdur.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bedirhan
bebeği kim öldürdü?
SIDIK TAŞ (Devamla) -
İhtiyaçlarını karşılayacak durumda değildir.
Yüksek tansiyon, şeker, böbrek yetmezliği hastasıdır.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Benim oğlum 17
yaşındaydı.
FELEKNAS UCA (Batman) Susun ya, bari susun ya,
dinleyin biraz!
SIDIK TAŞ (Devamla) - Bundan bir ay kadar önce
prostat ameliyatı geçirmiş olup durumu ciddiyetini korumaktadır.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bedirhan
bebek on bir aylıktı, on bir aylık; vicdanın
sızladı mı?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkanım,
eğer böyle devam ederse gruplarını konuşturmayız,
bakın biz de onları konuşturmayız.
SIDIK TAŞ (Devamla) - Abdullah Kayanın
niye cezaevinde olduğunu size söyleyeyim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Böyle bir şey
yok yani ya.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
SIDIK TAŞ (Devamla) - 2008de yani bundan on
iki yıl önce yapılan bir basın açıklamasına
katıldığı içindir yani bundan on iki yıl önce bir
basın açıklamasına katıldığı için şu an
85 yaşındaki insan, hasta, cezaevinde tutuluyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yazılan
yazıyı doğru yazmamışlar
FELEKNAS UCA (Batman) Dinle, dinle!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
Dinlenecek bir şey söylemiyor ki ne var, neyi dinleyeceğiz?
SIDIK TAŞ (Devamla) Yine, yakından
tanıdığım için söylüyorum, Halis Tekinin, Avni
Uçarın ciddi ağır hastalıkları var ve onlar da
yüzlerce hasta tutsak gibi hâlen cezaevinde tutulup ölüme terk
edilmişlerdir.
Yine, reform diyorsunuz, sizden olmayanları,
sizin gibi düşünmeyenleri, AKPye üye olmayanları işten
çıkarıyorsunuz. İş ve kadro alımında
ayrımcılık yapıyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Yalan söylüyor!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) HDPli
belediyeleri anlatıyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
SIDIK TAŞ (Devamla) Halkın öz iradesiyle
seçilmiş belediye eş başkanlarımıza kayyum atayarak
halkın belediyelerini gasbediyorsunuz. Gasbedilen belediyelerimizin
bünyesinde çalışan binlerce insanı işten çıkararak
açlığa mahkûm ediyorsunuz.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) O da yalan. Ya,
bir tane doğru şey söyleyin.
FELEKNAS UCA (Batman) Dinle bir, dinle!
BAŞKAN Sayın Kırkpınar, rica
ediyorum.
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, lütfen
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Arkadaşlar,
grubunuzu konuşturmayacağız. Açık söylüyorum, eğer
böyle devam ederseniz grubunuzu konuşturmayacağız, buyurun devam
edin!
BAŞKAN Sayın Toğrul, müsaade edin
lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ama böyle
değil Başkanım.
SIDIK TAŞ (Devamla) Hep birlikte, seslice
ifade edelim: Halkın iradesi üzerine güç kurmaya çalışan
kayyumlar şunu iyi bilsinler ki halkın iradesi önünde hiçbir güç
dayanamaz. (HDP sıralarından alkışlar) Onun için, reform
söylemlerinize hiç kimse inanmıyor ve kimse de itibar etmiyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Bu
konuşmadaki doğruyu bulun!
SIDIK TAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vekili olduğum Siirt ilimizin,
Şırnak ili bağlantı yolu 90 kilometre bir yol olup yirmi
yılı aşkın bir süredir yol yapımı
tamamlanmamıştır. Görünen o ki rantların
sağladığı bu yolun yapımı daha uzun yıllar
süreceğe benziyor. Siirt ilimizin Kurtalan, Baykan, Pervari, Şirvan
ilçelerinin köy yolları kullanılmaz hâlde olup uzun bir süreden beri
asfaltlama çalışması yapılmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerini.
SIDIK TAŞ (Devamla) Bu ilçelerimize
bağlı çevre köylerle ilgili Bakanlığa verdiğimiz soru
önergelerimize herhangi bir cevap verilmedi.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Makineleri
yakmayın, işçileri öldürmeyin!
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) İş
makinelerini yakmasaydınız biterdi o yol.
FELEKNAS UCA (Batman) Dinle, dinle! Önce dinlemeyi
öğrenin.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Siz bir kürsüye
çıkın göreceğiz, siz bir kürsüye çıkın!
SIDIK TAŞ (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son olarak halkın yararına olmayan,
tamamen sarayın ve savaşın bütçesi olan bu bütçeyi
tanımadığımızı, buradan, bir kez daha ifade etmek
istiyoruz.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, parti devletinin, partileşmiş bir devlet
yönetiminin, Goebbelsten iyi olmasın propaganda
başkanlığına dönüşmüş İçişleri
Bakanlığının, halk iradesini yok sayan, seçme ve seçilme
hakkını yok sayan kayyum siyaseti ile Terörden
Arındırılmış Belediyeler ve Hizmetleri
kitapçığı üzerine konuşacağım. Öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle, kayyum siyasetinin yetkilerini
gasbettiği ve cezaevlerinde rehin tutulan belediye
başkanlarımız: (HDP sıralarından alkışlar)
Mehmet Demir, Adnan Selçuk Mızraklı, Cemal Özdemir, Melike Göksu ve
Burhanettin Şahin, Cihan Karaman, Remziye Yaşar, Yaşar
Akkuş (HDP sıralarından sürekli alkışlar) Hasan Safa,
Ayhan Bilgen ve Şevin Alaca (HDP sıralarından sürekli
alkışlar) Nilüfer Elik Yılmaz, Mülkiye Esmez, Gülistan Öncü,
Adnan Topçu, Yıldız Çetin (HDP sıralarından sürekli
alkışlar) Azim Yacan, Gültan Kışanak, Bekir Kaya
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Onlar, neden
içeride?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
ve
isimlerini sayamadığım belediye başkanlarını,
belediye Meclisi üyelerimizi, il genel Meclisi üyelerimizi sevgiyle ve
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından sürekli alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz yavaş.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Emin
olun, halkın iradesini bu gaspçılar değil, sizler temsil
ediyorsunuz. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. (HDP
sıralarından alkışlar)
Anayasanın 68inci maddesi Siyasi partiler,
demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. der. Evet,
devlet olabilmeniz için mahkemelere ve yargıçlara ihtiyacınız
vardır. Evet, devlet olabilmek için bir krala, padişaha,
başkana, cumhurbaşkanına veya hükûmete ihtiyacınız
vardır ama demokrasi olabilmeniz için ihtiyacınız olan ilk
şey, siyasi partilerdir. Eğer bir ülkede siyasi partiler yoksa o
ülkede demokrasi de yoktur. Eğer bir ülkede İçişleri
Bakanlığı, doğrudan Bakanlığın ismiyle
Terörden Arındırılmış Belediyeler ve Hizmetleri
biçiminde, bir siyasi partinin aleyhine, partimizin aleyhine kitapçık
basıp dağıtıyorsa orada demokrasi yoktur. (HDP
sıralarından alkışlar)
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Terörün aleyhine,
terörün; teröristin aleyhine, terörün aleyhine. Terörü desteklemeyin.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Çünkü bu, iki siyasi parti arasındaki rekabet kitapçığı
değil; bu, İçişleri Bakanlığı ile partimiz
arasındaki rekabettir. (HDP sıralarından alkışlar)
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Senin PKKyla iş
birliğin.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
siyasi parti aleyhine yürütülen kampanya kitapçığıdır.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Senin
gramajın hafif gelir!
HÜDA KAYA (İstanbul) Dinleyin, dinleyin!
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Üzerine alma, üzerine
alma; PKKya destek verme.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bakın, bu kitapçığın 8inci ve 9uncu sayfalarında
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) O kitapçık,
belediyelere verilen bütçenin nasıl dağa gönderildiğinin
hikâyesidir.
HÜDA KAYA (İstanbul) Önce bir dinleyin!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Anlatacağım size, ne için böyle söylediğimi anlatacağım.
Bu kitapçığın 8inci ve 9uncu
sayfalarında 2014te kazandığımız belediyeler ile
2019da kazandığımız belediyeler arasında sayılar
karşılaştırılıyor. Bakanlık diyor ki: Bizim
çalışmalarımız sayesinde aynen böyle söylüyor- 103
belediyeleri vardı, 59a düştüler. Bunu Adalet ve Kalkınma
Partisinin Başkanı veya milletvekili söylemiyor, İçişleri
Bakanlığı söylüyor, 59a düştüler. diyor.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Teröristliğinizi açığa çıkardık,
teröristliğinizi! (HDP sıralarından gürültüler)
Hadi oradan, hadi oradan! Çocukları dağa
götürdünüz! Kız çocuklarına tecavüz ettirdiniz! (HDP
sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, bir siyasi partinin belediye başkanlığı
seçimlerini kaybetmesi için
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kız çocuklarına tecavüz ettirdiniz, kız çocuklarına!
Yazıklar olsun, yazıklar olsun! (HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen, biraz sakin.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Arkadaşlar, lütfen.
Bir siyasi partinin belediye
başkanlığı seçimlerini kaybetmesi için çalışan
bir kurum İçişleri Bakanlığı olabilir mi? Olamaz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Belediyeleri PKKnın emrine verdiniz, emrine! PKK müfettişlerinin emrine
verdiniz! (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Parti olur, parti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
PKK müfettişlerinin emrine verdiniz! (HDP sıralarından
gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bir
siyasi partinin çalışmalarını engelleyen
bakanlığın başındaki kişi, bir siyasi partinin
genel başkanı olur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın milletvekilleri, sayın bakanlar
cevapları verecekler kürsüde, lütfen. (HDP sıralarından
gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yerinden veriyor, hatibi de
dinlemiyor!
BAŞKAN Efendim, Sayın Bakan da aynen
sayın milletvekilleri gibi Genel Kurul çalışmalarına
iştirak ediyor; sorun yok.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Evet, biz 31 Martta sadece Adalet ve Kalkınma Partisiyle mücadele
etmemişiz; Adalet ve Kalkınma Partisine paralel bir parti olmaya
çalışan İçişleri Bakanlığı partisiyle
mücadele etmişiz. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Size talimatlar
nereden geliyor?
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Seçimlerde valiler il başkanı gibi, kaymakamlar ilçe
başkanı gibi çalışıyor derken tam olarak bunu
kastediyorduk.
Bakın, bir örnek daha; Sayın Muhterem
İnce, İçişleri Bakan Yardımcısı -siz bunu bir
siyasi partinin genel başkan yardımcısı diye okuyun-
Batmana gidiyor, Batman Valisiyle, kayyum olarak görevlendirilen Batman
Valisiyle -siz bunu o siyasi partinin il başkanı diye okuyun- ortak
basın toplantısı düzenliyor ve diyor ki Bizden önce, biz
devraldığımızda 300 milyon borç bıraktılar. Biz
şu şu hizmetleri yaptık ve 150 milyon lira borç ödedik. diyor.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Size talimatlar
nereden geliyor, nereden?
SALİH CORA (Trabzon) Siz paraları
dağa gönderiyorsunuz!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Söylediği bilgi de yanlış; biz 60 milyon lira borçla 2006da
devrettik, önceki kayyum 307 milyon liraya çıkardı. Şimdi,
İçişleri Bakanlığı partisi açıkça Adalet ve
Kalkınma Partisini destekledi, bizim karşımızda kim varsa
onu destekledi, hatta İçişleri Bakanlığı partisi bizim
karşımızda aday gösterdi, kimi biliyor musunuz? Diyarbakır
kayyumunu karşımıza aday gösterdi. Biz 2014te yüzde 55 oyumuzu,
yüzde 63e çıkardık. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Hadi oradan!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İçişleri Bakanlığı teröristlerin
karşısında, vatan hainlerinin karşısında.
İçişleri Bakanlığı bölücülerin
karşısında. Ayrımcılara fırsat vermiyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Biz
oyumuzu yüzde 8 artırdık, İçişleri Bakanlığı
partisi yüzde 8 kaybetti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
İçişleri Bakanlığı milletin yanında, vatan hainlerinin
karşısında.
BAŞKAN Efendim, bağırırken
lütfen, maskelerinizi indirin, daha rahat duyuluyor yoksa duyamıyorum(!)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bakın, İçişleri Bakanlığı bu kitapçığa
göre yine 13üncü sayfada diyor ki: Kayyum görevlendirilmesinin bir diğer
nedeni, bizim belediye başkanlıklarını eş
başkanlık sistemiyle yönetmemizmiş. E, hani terörden
arındırıyordunuz belediyeleri? Kadınların ve
erkeklerin belediyeleri eş başkanlık sistemiyle yönetmesini
terör olarak mı görüyorsunuz? (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sakin,
sakin
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Bu
Mecliste Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu var; onu da
mı terörize olarak görüyorsunuz Sayın Bakan? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kürt
çocuklarının dağa gitmesini engellemek için.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
daha sakin, rica ediyorum.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Şimdi, İçişleri Bakanlığı partisinin propaganda
kitapçığında deniliyor ki: HDP hakkında
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ya,
Başkanım
BAŞKAN Sayın Aydemir,
beğenmeyebilirsiniz Sayın Tiryakinin söylediklerini, Sayın
Bakan gereken cevabı verecek. (HDP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Böyle bir
şey olmaz ama ya!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Sayın Başkan, lütfen
Arkadaşlar, lütfen
Şimdi, İçişleri
Bakanlığı partisinin propaganda kitapçığında
deniliyor ki: HDP, hakkında soruşturma olanları aday olarak
gösterdi. Evet, gösterdik. Hakkında ceza soruşturması olan
kişileri aday olarak gösterdik. Hakkında ceza soruşturması
olan bir kimse belediye başkanlığına aday olamaz mı?
Olabilir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Terör soruşturmasından olamaz, terör! Dünyada yok, dünyada! (HDP
sıralarından gürültüler)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Var
mı yasalarımızda engel hâl? Yok. Neden? Masumiyet karinesi.
Kaldı ki kimin aday olup olamayacağına İçişleri
Bakanı değil, Yüksek Seçim Kurulu, il seçim kurulu ve ilçe seçim
kurulları karar veriyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kimin
görevden alınacağına da İçişleri
Bakanlığı karar verir.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Biz
de başvurmuşuz, Yüksek Seçim Kurulu, il seçim kurulları ve ilçe
seçim kurulları bizim adaylarımızın adaylıkları
önünde bir engel görmüşler mi? Görmemişler. Neden? Çünkü
arkadaşlarımızın belediye başkanı adayı
olmalarının önünde hiçbir yasal engel yoktur, yoktu. Bu yüzden
arkadaşlarımıza mazbata verildi. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Elinizden,
dilinizden kan damlıyor sizin!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Peki, bu İçişleri Bakanlığı partisinin genel
başkanı ne yaptı?
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Hukukun gereğini
yerine getirdi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) Ben
seçim kurulu falan dinlemem. dedi, Ben kanun falan da dinlemem. dedi. Ben,
ister hakkında soruşturma başlatılsın, ister ceza
davası açılsın, ister göreviyle ilgili olsun, ister
olmasın; soruşturma gördüm mü görevden alırım. dedi.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hadi
oradan be!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Yüksek Seçim Kurulu kararlarını tanımadı, yasaları
tanımadı, keyfî olarak adaylarımızı engellemeye
çalıştı. İşte, biz buna siyasi darbe diyoruz. Ne diyor
siyasi iktidar?
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Cep telefonunu nasıl
alıyor teröristler; bak buraya, bak.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Bunlar terörist, bunlar teröristlerle iltisaklı, biz de terörle mücadele
ediyoruz. Terörle etkisiz hâle getirilen kurumlara saygınlık
kazandırıyoruz. Milletimizin huzuru ve güveninden başka bir
amacımız yok. diyorsunuz. Bu amaca ulaşmak için hiçbir iç
baskıya, dış baskıya boyun eğmeyeceğiz.
diyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru söylüyor.
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Dünyanın terörist
kabul ettiği PKKya bir defa Meclis Genel Kurulunda terör örgütü deyin
ne olur, Allah rızası için!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Demokrasiyi, insanların istediği
İsteyenin istediği her
şeyi yapamaz. diyorsunuz.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Dinleyin, dinleyin!
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Devletimizin varlığı, mevcudiyeti tehlike
altındadır. diyorsunuz. Kayyum görevlendirme gerekçeniz bunlar
değil mi?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Doğru diyor, aynen öyle.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Bunları söylüyorsunuz. Biz buna siyasi darbe diyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Kandil için ne
düşünüyorsunuz?
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) Terörle
mücadele, terörle mücadele
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) -
Bakın, bakın, bakın, arkadaşlar sizden rica ediyorum, bir
dakika dinleyin beni. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) 12
Eylül faşist darbesinin mimarının 5 Ocak 1981de bu çatı
altında yaptığı bir konuşmayı size söyleyeceğim,
gerçi bir darbecinin sözlerini yaşatmak hoş değil ama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla)
Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke bütünlüğü ve güvenliğini
kişisel çıkarlarına feda etmeye kalkışan bir
kısım vatan hainler ile aldatılmış zavallıların
dışında tüm ulusumuzun yürekten katıldığı ve
desteklediği 12 Eylül 1980 harekâtını
gerçekleştirmiştir. Devlet ve yasaların egemenliğini
yeniden tesis etmek için, anarşi ve terörü etkisiz hâle getirmek için ve
etkisiz hâle getirilen demokrasi ile kurumlarına tekrar işlerlik
kazandırmak, ulusuna hakkı olan güven ve mutluluğu verebilmekten
başka amacı olmayan bu tarihî görevini de yalnızca beklenen gaye
elde edilinceye kadar hiçbir iç ve dış baskıya boyun eğmeden
sürdürecektir. Ne kadar tanıdık değil mi?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Biz darbeyle gelmedik, biz milletle geldik!
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) AK PARTİyi millet
getirdi. AK PARTİye yüzde 50 oy verdi millet.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Ama
emin olun, emin olun, bu ülkede bu darbeci ve demokrasi düşmanı
zihniyete karşı atan milyonlarca yürek var ve biz, o milyonlarca
yüreğin sesi olmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Hadi oradan!
Hadi oradan!
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Darbe
çağrısı yapıyor, şuna bakın!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Verdiğimiz
rahatsızlıktan dolayı gurur duyuyoruz, rahatsız olmaya
devam edin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın
Başkanım, bu konuşmayı kabul etmemiz mümkün değil.
Bunu kabul etmemiz mümkün değil Sayın Başkanım. Bu aziz ve
necip millet, Sayın Tiryakinin söylediklerini hiçbir şekilde kabul
etmiyor. Başkanım, aziz ve necip milletimizin İçişleri
Bakanımızdan beklentisi terörle mücadele etmesidir. (HDP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir usul var mı? Böyle bir usul var mı?
BAŞKAN Sayın Dirayet Dilan
Taşdemir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ekranları başında bizi izleyen
halklarımızı ve zindanlarda rehin tutulan tüm
arkadaşlarımı ve yoldaşlarımı bir kez daha
selamlıyorum, sevgilerimi gönderiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Türkiyede
antidemokratik uygulamalarla gündeme gelen İçişleri
Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz, diğer bir
deyişle hak ihlalleri bakanlığının bütçesini
görüşüyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Cezasızlığın devlet politikası olarak meşru
görüldüğü, işkencenin sıradanlaştığı ve bunu
yapanların korunduğu bu dönem, tıpkı 90lar gibi tarihe
kara bir leke olarak geçecektir ve bu dönem İçişleri
Bakanının ismiyle de anılacaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu iktidar döneminde
sonsuz ve denetimsiz yetkilerle donatılmış bir kollukla
karşı karşıyayız. Kimi kolluk güçleri çeşit
çeşit suçlar işliyor, yargısız infaz yapıyor ama
herkes suspus. Geleneksel politika ise koruma, kollama ve cezasız
bırakma; bu, artık ülkemizde rutin bir hâl almaya başladı.
Bakın, bunun son örneği, Diyarbakırda 2017de Nevrozda Kemal
Korkut isimli gencin kameralar önünde aleni bir şekilde katledilmesi
örneğidir.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Ben de
Diyarbakır Annelerinden bahsedeceksin sanmıştım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Ama tarafsız ve bağımsız yargımız delil
bulamadığı için -bakın bu fotoğrafa- bunu delil olarak
görmediği için Kemal Korkutu öldüren polise beraat verdi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Bu fotoğraftaki
HDPliyi tanıyor musunuz, bunu tanıyor musun?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Merak etmeyin, birini yargıladı, yargıladığı
kişi ise bu fotoğrafı çeken gazeteci oldu, gazeteci. (HDP
sıralarından alkışlar) Yine, Hakkâride Şerali Dereli,
yine Özcan Onay
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Var, var, burada da var!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Arkada
da resim var; ona bak, ona!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın Özcan Onay, bakın, bakın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Foyalarınız da boşa çıkacak!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın, Özcan Onay, Sertip Şen ve Vedat Ekinci bu kadar rahat
vurulmayacaktı eğer Kemal Korkutu öldüren polis
cezalandırılmış olsaydı. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessizlik
lütfen.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Eğer o polis yargılansaydı Rojbin Çetin evinde köpekli
işkenceye uğramayacaktı. İzmirde esnaflık yapan
Mehmet Şerif Çoşkun, polislerin darbı sonucunda
yaşamını yitirmeyecekti.
BAŞKAN Bakan mikrofonu kapalı, ne
yapıyorsunuz?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
Bunu kabul etmiyoruz, bu usulü kabul
etmiyoruz.
BAŞKAN Neden bahsediyorsunuz Sayın Oluç?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Sadece yılın ilk on bir ayında polisin Dur! ihtarına
uymaması gerekçesiyle 12 kişi yaşamını yitirdi. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir)
Hadi
oradan!
BAŞKAN Sayın Taşdemir, müsaade eder
misiniz? Sayın Taşdemir, bir dakika müsaade eder misiniz?
Arkadaşlar, bir dakika
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Böyle bir usul
yok. Açın o zaman Bakanın mikrofonunu, biz de cevap veririz.
Ayıptır ya! Böyle bir usul yok.
BAŞKAN Neden bahsediyorsunuz Sayın Oluç?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Size hakarettir
bu, biz hakaret ettirmeyeceğiz, Meclise ve milletvekillerine hakaret
ettirmeyeceğiz. Utançtır ya, ayıptır! Adam gibi
POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) Otur yerine, otur!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Nedir bu ya?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne
bağırıyorsun ya!
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır)
Parmağını sallayamazsın!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sallama
parmağını! Sallama parmağını! Bu nedir ya? Yeter
ya! Biraz müdahale edin, bu kadar eşitsizlik olmaz. Kabul etmiyoruz,
hayır. Bu kadar eşitsizliği kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Sayın Oluç
Arkadaşlar, lütfen yerlerinize oturun.
Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ne
bağırıyorsun!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Başkan, susturur musunuz?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen yerlerinize
oturun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bir dinlemeyi öğrenin ya!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
yerlerinize oturun. Arkadaşlar, yerlerinize oturun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yeter ya!
Hayır, demokratik yönetmiyorsunuz, tarafsız değilsiniz. Böyle
bir şey olmaz.
BAŞKAN Sayın Oluç, böyle
bağırırsanız sizi anlamam mümkün değil bu gürültüde.
Arkadaşlar, müsaade edin.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Başkan, süremi başa alır mısınız, bütün sürem
gitti.
ZAFER IŞIK (Bursa) Konuşma!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben,
Başkanla konuşacağım, size ne! Hadi oradan!
ZAFER IŞIK (Bursa) Her türlü edepsizliği
yapacaksınız, yok öyle!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hadi oradan!
Oturun yerinize! Sizden mi öğreneceğim nasıl
davranacağımı! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Ya ne oluyor size? Bir haftadır suspusdunuz, bugün ne olmuş size?
Şov yapmayın!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen herkes yerine
otursun. Müsaade edin...
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
Arkadaşlar, lütfen yerlerinize oturur musunuz?
Sayın milletvekilleri, lütfen herkes yerine otursun.
Evet, Sayın Taşdemir, siz devam edin,
buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Başkan, zamanı başa alır mısınız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Başkan, siz,
salona hâkim olamıyorsunuz.
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
sakin bir şekilde görüşmelere
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakan oradan bize
el sallıyor.
BAŞKAN - Sayın Bakan, size de söz
vereceğim kürsüden, müsaade edin.
Arkadaşlar, hep beraber
bağırdığınız için hiçbir şey
anlamıyorum.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Geldin, burada şov
yapıyorsun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Seni duymuyorum, seni dikkate almıyorum. Şov yapmayın!
Kendinizi kanıtlamak için gelmişsiniz bugün.
ZAFER IŞIK (Bursa) Otur yerine! Ayıp
ayıp!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
- Şov yapmayın! Bir haftadır sesiniz çıkmıyordu, ne
olmuş bugün? Şov yapmayın!
BAŞKAN Lütfen, sayın milletvekilleri,
yerlerimize oturalım.
Sayın Taşdemir, buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Başkan, zamanı alabilir misiniz?
BAŞKAN Evet, buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, AKP bu ülkede ciddi bir kutuplaşma
yaratıyor. Yurttaşları vatanseverler ve teröristler olarak ikiye
bölmüş durumda. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
teröristtir.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
AKP iktidarına karşı çıkan herkes ya bölücüdür ya da
haindir. Siyasetçiler, akademisyenler ve gazeteciler bu suçlamalarla yargı
eliyle tutuklattırılıyor. Bakın, bu politikanın hedefi
uzun dönemdir partimiz olmaktadır. Sistematik bir şekilde partimize
saldırılıyor. 2015ten bugüne kadar içerisinde milletvekillerimizin,
eş başkanlarımızın, il-ilçe yöneticilerimizin, yine
kadın ve gençlik meclisi üyelerimizin olduğu 16 bine yakın
arkadaşımız gözaltına alındı, bunlardan 4 bine
yakını tutuklandı. Bu operasyonlar hız kesmeden devam
ediyor. Kobani eylemleri bahane edilerek partimize karşı bir kumpas
davası açıldı.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Halka
değil, PKKya karşı.
DİRAYET DİLAN
TAŞDEMİR (Devamla) Altı yıl sonra hem de. Bakın, bu
arkadaşlarımızın hepsi bu dosyada aslında ifade
vermişti ama resmen partimizden IŞİDin intikamı
alınmak isteniyor. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O
halka kurban ola!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın, gençlik meclisi üyelerimiz sokak ortasında
kaçırılıyor, tehdit ediliyor, bir kez daha soruyoruz: Bu illegal
güçler kimdir? Bunlar emri kimden alıyor?
Yine, değerli arkadaşlar, DTK ve HDK, TJA
gibi demokratik kurumlarımız hedef hâline getiriliyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Sayın Başkan, PKK demokratik kurum diyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Sabahın köründe kapılarımız kırılıyor,
yöneticilerimiz gözaltına alınıyor. Bırakın
yöneticileri, kurumun önünden geçen herkes tehdit ediliyor değerli
arkadaşlar, gözaltına alınıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, müsaade
edin...
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın, bu zulüm ve bu hukuksuzluk bir sonuç almadı ki bu sefer...
(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BAŞKAN Yerinize geçer misiniz lütfen. Geçin
yerinize...
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.35
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ(Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Sayın
milletvekilleri, tutanak incelendi. Tutanak metnindeki konuşmaya
bakıldığında herhangi bir sıkıntı yok,
yanlış anlama var. Görüşmelere kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Sayın
Taşdemir, buyurun kürsüye. (HDP sıralarından alkışlar)
Yedi dakika
HDP GRUBU ADINA
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın
Başkan, bu zulüm ve hukuksuzluk sonuç alamayınca şimdi de sosyal
medya üzerinden partimizin kapatılması talimatları veriliyor.
Değerli arkadaşlar, şunu bilin ki bu ülkenin sahibi siz
değilsiniz, kimse de bize efendicilik oynamasın. (HDP
sıralarından alkışlar) HDP bu ülkenin aydınlık
geleceğidir, siz de olsa olsa karanlık geçmişi olursunuz. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum,
lütfen
Sayın Demirbağ, sizi de arkada bir yerde
oturtalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, ülkede muhalifler için adı
konulmamış bir OHAL süreci devam ediyor. Bakın, muhaliflerin
yapmak istedikleri demokratik etkinlik ve eylemler, ya pandemi gerekçe
gösterilerek ya da il valiliklerinin on beş günde bir keyfine göre
aldığı yasak kararı gerekçesiyle yasaklanıyor. Ama
işin ilginç tarafı şu ki o kentte yasaklanıyor ama o kentte
yaşayan AKPliler ve onlara yakın STKler bu yasaklardan
etkilenmiyor, onlar istedikleri zaman bu etkinlikleri yapabiliyorlar. Mesela
maaşlarını almak için yürümek isteyen Atlasglobal işçileri
gözaltına alındı. 25 Kasımda, Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Gününde kadınlar yürütülmedi. HES protestosu
edenler, toprağını koruyan köylüler, işçiler, herkes bir
şekilde bu şiddetin muhatabı oluyor.
Yine, bakın, gerçekten Tuz kokmuş.
diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız.
Bakın, esnaf ziyareti yapmak isteyen bir milletvekilimizin
karşısına bir polis memuru geçip Sen esnaf ziyaretini yapmak
için benden izin alacaksın. diyor. Yine Muşta yapmak
istediğimiz basın açıklamasına polis gelip
Akıllı olun, burası Muş. diyebiliyor. Bu hadsizlik gücünü
nereden alıyor? Gerçekten, mafya gibi ülkeyi yönetme pratikleri
açığa çıkıyor. (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yine, diriler kadar bu
çıplak şiddetten ölüler de nasibini alıyor. Tarihin hiçbir
döneminde ölülerden hesap sorulmamıştır. Tüm kutsal metinler ve
yeryüzündeki tüm inançlar cenazeye hürmetle yaklaşmıştır.
İnsanlık tarihi, bir anlamda ölüye saygının da tarihidir.
Çünkü ölünün ideolojisi yoktur, öldükten sonra hükmü de aslında
yeryüzünden kalkmıştır ama maalesef bu iktidar döneminde defin
hakkı engelleniyor, mezarlıklar hedef hâline getiriliyor, tahrip
ediliyor. Bugüne kadar 13 tane mezarlık tahrip edildi. Garzan
Mezarlığından 282 cenaze çıkarıldı ve Kilyosta
bir kaldırıma toplu bir şekilde defnedildi değerli
arkadaşlar.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yalan, o da yalan.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Yani ölü bedene nefret kusmanın, mezarlıkları tahrip etmenin
insanlıkta yeri yoktur. Sadece ölünün arkasından kalanlara, geri
kalanlara tarifsiz acılar yaşatırsınız.
Yine, değerli arkadaşlar, 1990ları
aratmayan uygulamalara tanıklık ediyoruz. O dönem yani 1990larda
yapılan işkenceler, hak ihlalleri, faili meçhuller gizlenirdi,
iktidarlar aleni bir şekilde bunları sahiplenmezdi. Ama maalesef bu,
iktidar döneminde bu durumlar sahipleniliyor, destekleniyor.
Bakın, 11 Eylül tarihinde, Van Çatakta, 8
çocuk babası 50 yaşındaki Osman Şiban ile 7 çocuk
babası 55 yaşındaki Servet Turgut tarlalarında
çalışırken gözaltına alındılar, aileleri ve
tanıkların beyanına göre bu 2 kişi işkence edilerek
helikoptere bindiriliyor, iki gün sonra Van Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde komada oldukları bilgisi ailelerine ulaşıyor. Bu
hastane raporunda helikopterden düşme sonrası yaralanma
şeklinde bir tutanak da mevcut, yirmi gün sonra Servet Turgut
yaşamını yitirdi. Bütçe Komisyonunda Bakana sordum Servet
Turgut nasıl öldü? sorusunu, uzun uzadıya bir hikâye anlattı,
hatta operasyonun tüm detaylarını anlattı.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yalan söylüyorsunuz. Sesinizi çıkaramadınız, sesinizi! Bir tek
cümle söyleyemediniz, bir tek cümle! Yalan söylüyorsunuz. (HDP
sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Detaylarını anlattınız.
Yine, helikoptere binildiğini, Bakan, Servet
Turgutla Osman Şibanın helikoptere bindirildiğini söyledi,
sonra ne olduğunu açıklayamadı.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Osman Şiban ifadesini verdi müfettişe, helikopter yoktu.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, biz bir kez daha buradan soruyoruz: Servet
Turguta ne oldu? (HDP sıralarından alkışlar) Biz ne
olduğunu biliyoruz ama failler bulunana kadar, sorumlular
cezalandırılana kadar biz bu soruyu hep sormaya devam edeceğiz.
Ben buradan bir kez daha bu ülkede yaşayan
vicdan sahibi insanlara da seslenmek istiyorum:
Yaşadığınız her yerde Servet Turguta ne oldu?
sorusunu sorun ki bizlerin, hepimizin can güvenliği sağlanabilsin.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Bu yıl 28 sivil katletti PKK, 28 sivil. Bir tanesiyle ilgili bir şey
demediniz.(HDP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, Sayın
Başkanım, bu nasıl bir şey ya?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bu fail bulunmadığı müddetçe hiçbirimizin can güvenliği
yoktur.
Değerli arkadaşlar, yine, kayyum ve tecrit
rejimi olan AKP'nin belediyelerimize yönelik yaptıklarını
vekilimiz anlattı, ben uzun uzadıya anlatmayacağım.
Bu, kayyum gerekçelerinden bir tanesi de cinsiyet
eşitlikçi, yine kadın özgürlükçü sistem olan eş
başkanlık. Gerçekten eş başkanlıktan niye
rahatsızlık duyduğunuzu anlamadım yani bu sorunun cevabını
akıl, vicdan olarak biz cevabını veremiyoruz.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Kadın
hakları size kalmışsa vay halimize!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Yine, bakın, eş başkanlık sistemini siz terörize
ediyorsunuz ama bizim eş başkanlarımız seçime eş
başkanlık sistemi üzerinden girdi, bunun propagandasını
yaptı, halk sandığa giderken bunu bilerek gitti, bunun için oy
kullandı.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Ölü seviciler
kadın haklarını savunamaz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Siz halkın iradesinin üstünde değilsiniz. Hani, siz halkın
iradesi diyordunuz sürekli, on sekiz yıl boyunca bunun
propagandasını yaptınız; o zaman, Kürtlerin iradesi irade
değilmiş. (HDP sıralarından alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Anneleri
ağlatanlar kadın haklarından bahsedemez.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Değerli arkadaşlar, yine, eş başkanlık sistemini
siyasi partilerde siz resmileştirdiniz; merkezde olunca sorun değil,
yerelde olunca suçmuş.
Bakın, biz şuna inanıyoruz: Eğer
bu koltukta kadın özgürlük mücadelesinden gelen bir kadın
oturmuş olsaydı, biz, bugün burada bu sorunları, bu hak
ihlallerini konuşmuyor olacaktık. Kadın sisteminden, kadın
yönetiminden korkmayın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Dağa
çıkarılan kız çocuklarından bahset.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Yine, değerli arkadaşlar, bir yıla yakındır
partimizin Diyarbakır il binamızın önüne aileler
oturtulmuş. Partimize yönelik bir algı oluşturuluyor ve partimiz
hedef hâline getiriliyor, partimizin faaliyetleri engelleniyor.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 14 yaşındaki
kız çocuklarını dağa
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Bakın, HDP, sekiz yıllık bir partidir, sekiz; Kürt sorunu yüz
yıllık bir sorundur, yüz yıllık. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon)
Vicdanınız yok sizin, vicdanınız!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum.
Sayın Ayvazoğlu, lütfen
Tamamlayın sözlerinizi.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Vicdansızlar.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Eğer siz gerçekten bu annelerin acılarını dinliyorsanız,
acılarından anlıyor iseniz yapacağınız bir
şey var; o da devirdiğiniz masayı yeniden kurmak, bu sorunu
barış ve diyalogla çözmek ve Dolmabahçe mutabakatını esas
almaktır ama maalesef, derdiniz bu değil. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon)
Ağzınızda bu kelimeler çok yapmacık duruyor
Hanımefendi.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla)
Sizin derdiniz, HDPye savaş açmak, algı operasyonu
oluşturmak, HDPyi hedef hâline getirmek. Annelerin acıları
üzerinden siyaset yapıyorsunuz, bu siyaseti yapmaktan vazgeçin. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Yine, kendi halkını iç güvenlik sorunu
gibi gören, hak ihlallerini meşru, açık, aleni savunan bu
Bakanlığın bütçesini onaylamıyoruz, reddediyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Dağdakileri
bir sorun bakalım, kız çocuklarına ne yapmışlar, bir
sorun. Vicdansız seni!
BAŞKAN Evet, son konuşmacı,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Hasan
Özgüneş.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HASAN ÖZGÜNEŞ
(Şırnak) Evet, değerli arkadaşlar, değerli
halklarımızı, zindanda bulunan Eş
Başkanlarımızı, bütün soldan yana
yoldaşlarımızı ve Sayın Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, burada, bizim
problemimiz diyalog sorunu, bizim problemimiz aklıselim olma problemi.
HÜDA KAYA (İstanbul) Selam verdi, selam!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Benim bir
dileğim var: Ya Allahım, sen, bu Meclisteki bu kaba
davranışları yapanlara aklıselimi ver ki burası bir
kılıç kalkan arenası olmasın. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Kimileri kendilerini gladyatör sanıyorlar;
arena burası, arena! (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, sizi, bir zahmet,
aklıselime davet ediyorum. Bakın, kimseye hakaret etmeyeceğim;
bir tartışalım, konuşalım. Bu ülke nereye gidiyor?
Şimdi, değerli arkadaşlar, egemenlerin,
yönetemeyenlerin bir yöntemi var: Yönetemiyorsa yalana başvuruyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizin gibi!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) İkincisi, kaba
kuvvete başvuruyor. (HDP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizin gibi!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Burada
yaşadığımız şey; yalanın
aslanlaştırıldığı, gerçeğin
kedileştirildiği gerçeğidir. (HDP sıralarından
alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sizin
yaptığınız gibi!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, bu bütçe kimin
bütçesi?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Halkın bütçesi.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Yok burada.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Milletin bütçesi, milletin
bütçesi!
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
bağırıyorsunuz? Duyuyoruz, niye bağırıyorsun!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Harun diye gelip
Karun olanların bütçesi. (HDP sıralarından alkışlar)
İkincisi, sarayın bütçesi. Üçüncüsü,
kutularda dolar kaçıranların bütçesi; aynı zamanda,
savaşın, rantın bütçesi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) FETÖnün
ağzıyla konuşuyorsun. FETÖnün, Kandilin
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, size bir şey söyleyeyim, her gün ahlaktan bahsediyoruz,
Kurandan bahsediyoruz. Bakın, Kuranın Bakara suresi 275, 278, 279
-burada bende belgesi var, ezbere konuşmuyorum- diyor ki: Faizi alışveriş
gibi görenler vazgeçmezlerse yerleri cehennemdir, devam ettirirlerse,
Allahın ve Peygamberin düşmanlığını
kazanırlar. Bizim görevimiz sizi cehennemden kurtarmaktır. [(AK
PARTİ sıralarından gülüşmeler, alkışlar (!)]
Evet, evet, kim yayıyor, kim veriyor?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Sen önce
kendini kurtar!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin 2 tane temel sorunu var, 2 temel sorunu; biri Kürt
sorunu, biri demokrasi sorunu. Şimdi, Mustafa Kemalden bir
alıntıyla size dönmek istiyorum.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Bağırma, bağırma.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet
bağırmayabilirim de siz dinleseniz.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Biz dinliyoruz.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, kürdistan hakkında Büyük Millet Meclisi
vekilleri heyetinin El Cezire Cephesi Komutanlığına
talimatıdır, 27 Haziran 1920
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa
Kemal -hepsini okumayacağım zaman darlığından-
bakın, ne diyor: Kürtlerin oturduğu bölgelerde ise hem iç
siyasetimiz hem de dış siyasetimiz açısından adım
adım mahallî bir idare kurulmasını gerekli bulmaktayız.
Milletlerin kendi kaderlerini idare etme hakkı bütün dünyada kabul
olunmuş bir prensiptir, biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Tahmin
olunduğuna göre Kürtlerin bu zamana kadar mahalli idareye ait
teşkilatlarını tamamlamış olmaları gerekir.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir
başka belgeden İzmir Kongresinden, 1923; yine bir paragraf okuyorum:
Dolayısıyla, başlı başına bir Kürtlük tasavvur
etmektense bizim Anayasa gereğince zaten bir tür yerel özerklik
oluşacaktır. O hâlde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi
kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. (HDP sıralarından
alkışlar) Size gizli celse zabıtları, cilt 2, sayfa 323.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ahlaktan,
şuradan buradan söz ederken gerçekleri kaçırmamak lazım.
Şimdi, orada İçişleri Bakanı
var, ben sordum kendisine. Bakın, ne diyor İçişleri Bakanı:
Şeyh Saitle, istiklal mahkemeleriyle, Sivas Madımakla, Dersimle
yüzleşmedikçe 21inci yüzyılda demokrasimizi, özgürleşmeyi zor
yakalarız. Doğru.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Öncesini oku, öncesini.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Türkiyenin 3 tane
problemi var; bir, Kürt sorunu; iki, kadın sorunu
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) O son okuduğunun
önünü de bir okur musun. Önde ne var, önde?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kaybettin.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Dersine iyi
çalışmamışsın.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Yo, yo;
çalışmışım, çalışmışım.
Kürt sorunu, demokrasi ve Alevi sorunu. Aynı
zamanda biz azınlıkları, maalesef, tüketerek
sorunlarını çözdük. diyor. Şimdi, burada belgesi var, belgesi,
bu sizin belgeniz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle
bir durum var: Biz Mehmet Alinin Çarkıfeleki gibi sizin bu
dönüşlerinizin hızına uyduramıyoruz kendimizi. (HDP
sıralarından alkışlar) Böyle işte, işte belge,
2012deki konuşması.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Seni sadece
orası alkışlıyor, millet değil.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şimdi, ben
Soyluya şunu sordum: Cizrede Belediye Meclis üyesi İbrahim
Kayayı kaçırdılar ajanlaştırmak için.
İstanbulda Musa Taştan, Gençlik Meclisi üyesi Cihan Çitgez, Lider
Polat; bunlarla ben görüştüm, basın açıklaması yaptım,
Komisyonda Kim kaçırdı bunları? diye sordum. İHD diyor:
2018de 150, 2019da 160 kişi bu şekilde kaçırılıp
işkence edilmiş. Şimdi soruyorum tekrar bu Meclise, bunlar
JİTEM mi, DAİŞ mi, El Kaide mi, irtica mı? (AK PARTİ
sıralarından PKK mı? sesi) Kimdir bunlar Sayın Soylu?
Kimdir bunlar Sayın Soylu, cevabını ver. (HDP
sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Verdim, verdim.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) İyi verdin, iyi
verdin!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Verdim, verdim.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şimdi buradan
size şunu göstereyim: İstanbulda HDPnin içinde bu böcekleri
gördünüz mü? Evet, iki üç gün önce çıkarıldı. Kim koydu, HDP mi
koydu, siz mi koydunuz? Çıkın, açıklayın. (AK PARTİ
sıralarından Siz koydunuz. sesi)
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, evet, biz
koyduk.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hendekleri kim
yaptıysa onları da onlar yapmıştır ya!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, evet,
haklısınız, haklısınız.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hendekleri kim
yaptıysa onları da onlar koymuştur.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla)
Haklısınız.
Şimdi, arkadaşlar, AKPliler
kalkıyorlar demokrasiden bahsediyorlar. Size örnek vereyim demokrasi bu mu
gerçekten, bakın. 1954, Demokrat Parti yüzde 57 nokta bilmem kaç, Adalet
Partisi yüzde 52,87; ANAP yüzde 45 nokta bilmem kaç, AKP en yüksek yüzde 49,98.
Bu kimin oyları? Sağ siyasetin oyları. Nereden aldınız
bu mirası? Osmanlıdan aldınız, Osmanlıdan! (HDP
sıralarından alkışlar) Başka kimden aldınız?
Darbelerden aldınız, Kenan Evrenin madalyası sizin boynunuzda.
(HDP sıralarından alkışlar) Evet, Bizim
fikriyatımız iktidarda, biz içeride. diyenlerin iktidarı, bugün
darbeyle, Ergenekonla, efendim, diğer bütün boyutlarıyla, soldan
size sattığımız Perinçek aklıyla yürütüyorsunuz bu
işi. (HDP sıralarından alkışlar) Ve
dolayısıyla tarikatlarla yürütüyorsunuz, Kuran kurslarıyla
Eğitim çarkını elinize aldınız. Sizin profesörleriniz
ne diyor biliyor musunuz? Abdest suyunu içmek faydalıymış.
Kitaptan zorla çıkardınız. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Siz İslam
düşmanı mısınız? Ne biçim konuşuyorsunuz? Edep
yahu! Densiz!
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Şu
seviyesizliğe bak, şu seviyesizliğe!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, valilerle,
basınla, parayla, jandarmayla, kışın buzdolabıyla,
kömürle ve makarnayla bu oyları aldınız.(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Basın sizde, her şey sizde ama siz
çok beceriksizsiniz!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Din
düşmanısınız!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Deyim yerindeyse,
Züğürt Ağanın çocuklarına karşı
Ya, biz
halktan oy alıyoruz. Hadi oradan!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Deli İbrahimi
getirin aynı oyu alır bu yöntemle.
Evet, şimdi, ekonomiyi ne hâle getirdiniz?
Biraz önce söyledim; günde 50 milyon faiz ödüyorsunuz, 450 milyar dolar borç
çıkardınız ve kalkıp, efendim Biz şöyle uçtuk, böyle
uçtuk. 10 milyon işsiz
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, kadın cinayetlerinden söz
edeceksek
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Siz hiç
kadınlardan bahsetmeyin!
Sen Diyarbakır Annelerinden bahset!
Tacizlerden, tecavüzlerden bahset!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Siz ne
yaptınız? 66ydı 2002de, AKP'nin 2019 rakamı 474.
İşte, siz, hem Kürt
düşmanısınız hem demokrasi düşmanısınız
hem kadın düşmanısınız! (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Kürtlerin baş
düşmanı sizsiniz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kürt düşmanı sizsiniz! İnsanlık
düşmanısınız!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Siz Kürt
düşmanısınız! Bir düşman varsa Kürt düşmanı
sizsiniz!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hadi
oradan! PKKlısınız, Kürt düşmanısınız!
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Şimdi, müflis
tüccar ne diyor? Eski defterleri karıştırıyor.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
Kürtlerin baş düşmanı!
Dün Mahirden, Denizden bahsettiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Özgüneş,
teşekkür ederim.
Hepsi bitti.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Bitti mi?
BAŞKAN Bitti.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Mahirler, Denizler,
1970de ABDye karşı çıkarken siz onun
yanındaydınız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi grup konuşmaları tamamlanmıştır.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Ama bugün ABDyi
emperyalist görüyorsunuz. İşte sol ile sağın
arasındaki fark budur. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özgüneş, lütfen
kürsüyü boşaltalım.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Evet, sol ile
sağ arasındaki fark bu.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin. Rica
ediyorum.
HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) Siz elli yıl
sonra anlarsınız, elli yıl!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kürt
düşmanı PKKdır, sizsiniz!
BAŞKAN Sayın Demirbağ, müsaade
edin. Bakın, Grup Başkan Vekiliniz ayakta.
Evet.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -Sayın Başkan,
hemen hemen her hatip müteaddit defalar grubumuzu hedef alarak
sataşmıştır. Kürsüden söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz iki artı bir dakika. Bir dakika da
uzatma vereceğim, toplam üç dakikada toparlayın lütfen.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına konuşan
konuşmacıların AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yetmiş dakika sürekli grubumuza sataşılmış
ancak bunları olabildiğince kısa bir şekilde
özetleyeceğim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Kim
sataşmış?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bugün, burada
çıkan bütün tartışmaların temelinde, aslında bir husus
üzerinde, maalesef, birilerinin direnmesi yatıyor. Her şeyden önce 83
milyonu, bizleri bir arada tutan demokratik hukuk nizamına saygı
duyarak, terörle mesafe koyarak ve bizim bu barışımıza
katkı sunma noktasında anlaşırsak o zaman sorun yok. Bütün
Batı demokrasilerinde bunlar hayata geçmiştir.
Bakınız, siyasi tutsak, ne demek bu? Bu
ülkede kimse farklı prangalar, farklı perdeler, kisveler
altında, yok mevlit okutuluyormuş, yok bilmem nerede şu
demokratik hakkını kullanıyormuş diyerek eğer bu
ülkede hukuk nizamını ihlal ederse, terör eylemlerinin içine girerse,
orada bu ülkenin hukuk nizamını görür. Buna diyoruz ki rull of law
hukukun üstünlüğü, otoritesi. Bugün bütün demokratik ülkelerde hukukun
üstünlüğü, hukukun hâkimiyeti egemendir. Bunlara herkes saygı
duyacak, bu bir.
İki, Kürt düşmanlığı
diyorlar. Bakınız, Kürt düşmanlığını, burada
PKKdan ve PKKyla arasına çizgi çekemeyenlerden başka Kürt
düşmanlığı yapan yoktur, yoktur, yoktur. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hatice anne,
Diyarbakır Anneleri, hastalığa ve soğuğa rağmen
orada evladının Kandilden dönüşünü bekleyen anneler ne diyor,
bakınız: HDP ciğerimi benden kopardı, yedi
yıldır evlat acısı çekiyorum, kızımı almadan
bu kapıdan kalkmam dedi. Neredeydiniz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yalan, yalan!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) -Yine Oğlumu
gencecik yaşta, 16 yaşında bizden kopardılar, orada
istismara mecbur bıraktılar. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yalan söylüyorsun. (HDP
sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Şu anda
Dilanı siz çok iyi biliyorsunuz, Karayılanın tecavüzüne
uğradı. Lamiayı, Cemileyi ve Kandilde binlerce çocuk
yaşta kaldırılan, o tacize uğrayanları çok iyi
biliyorsunuz.
HABİP EKSİK (Iğdır) Yalan
söylüyorsun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Evet, daha bitmedi
kayyum mu dediniz?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Mardindeki o gümüşler
nereye gitti?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Bakınız,
kayyumla ilgili, milletin seçmiş olduğu belediye başkanı
Kandilin işaret ettiği sözde eş başkanla milletin
iradesini paylaşırsa buna demokrasi denir mi, buna hiç hukuk
denir mi? Elbette müdahale edecek. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Mardindeki o gümüşler
nereye gitti?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Eş başkan
adı altında maaş kesintileri yaparak emekçilerin alın
terini Kandile verenler, ihale komisyonları kuranlar, erzak
yardımı yapanlar, lojistik destekle enkazlar, çukurlar kazanlar,
elbette demokratik hukuk devleti içinde
(HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Gümüşler nereye gitti!
BAŞKAN Arkadaşlar,
bağırmayın.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
hukukun emrettiği
sınırlar içerisine girmek zorundadır ve
BAŞKAN Sayın Toğrul, deminden beri
böyle yapıyordunuz. İşte görüyorsunuz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
isteseniz de
istemeseniz de Avrupadaki dostlarınız sizlere yardıma
gelemeyecek. Onların başlarındaki dert kendilerinden büyük
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Onun için
hesabını er ya da geç soracağız.
BAŞKAN Sağ olun...
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Burada
İçişleri Bakanlığı insan hak ve özgürlüklerinin
mücadelesini veriyor, yaşam hakkının, hukuk devletinin
mücadelesini veriyor.
BAŞKAN Sayın Özkan, teşekkür ettim.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, siz daha önce söz
istediniz.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
ülkedeki en acil sorunun Covid-19la mücadeledeki zafiyetler olduğuna,
Bilim Kurulunun tavsiyelerine uyulması gerektiğine, sağlık
çalışanlarına ek performans ücreti olarak 24 lira, 32 lira, 7
lira vermenin ayıp olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bütçe yapıyoruz. Veda bütçesinin 6ncı
günündeyiz inşallah. (AK PARTİ sıralarından
gülüşmeler)
Şüphesiz, temel sorunumuz kırılan
ekonomi, daralan demokrasi ve kaybolan toplumsal barış ama şimdi
ülke olarak çok daha acil bir sorunumuz var, aslında global bir sorun;
Covid-19la mücadele, mücadelesizlik, mücadeledeki zafiyetler, görev
kusurları vesaire.
Önce bir kere Meclisten başlayalım.
Türkiye'de Sayın Sağlık Bakanı burada, beni dinlememekle
birlikte- ortalama yüzde 10 olan vaka sayısı Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yüzde 20. Milletvekilleri olarak iyi bir sınav
vermediğimizi söylemek isterim. Burada, tabii, kimseyi suçluyor
değilim ama ben bir iki şeyi bu vesileyle söylemek isterim ki
Sayın Bakan, iyi niyetle başladığınız süreçte bir
dizi
Belki sizden kaynaklı değil ama sonuçta bütün faturanın
size kesileceğini şimdiden söyleyeyim, Erdoğan bu işten
sıyrılır, fatura size kalır, sizi de uyarmış
olayım. (CHP sıralarından alkışlar) Ama şu
hataydı: Sağlık Bakanlığı olarak İstifa,
emeklilik, izin ve nakil taleplerini donduralım. diyeceğinize
Sağlık çalışanları, sizi alnınızdan
öpüyorum. deseydiniz, onları daha çok motive ederdiniz diye
düşünüyorum. Dışarıda atama bekleyen çok sayıda
sağlık çalışanı, iyi yetişmiş, iyi tahsil
almış sağlık çalışanlarını bir an önce
sisteme katmak için elinizi kim bağlıyor, bunu merak ediyorum ama ben
en çok şunu da merak ediyorum tabii ki: Bilim Kurulu
Siz de bilim
insanısınız, evet, yetki sizde, sorumluluk sizde ama Bilim
Kuruluyla birlikte alınması gereken tıbbi gereksinimlere
dayalı kimi tasarruflar Hükûmetin ekonomi kaynaklı kaygılı
engellerine takıldığı için de bir dizi kayıplara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İki dakika
bitti mi?
BAŞKAN - İki artı bir, Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
hem can
kaybı bakımından maruz kalıyoruz hem hastalık
bakımından. Sistemin şöyle olması gerektiğinin
altını çizmek isterim: Siz Bilim Kurulunu dinlemelisiniz,
Cumhurbaşkanı da sizi dinlemeli. Gördüğüm kadarıyla sistem
ters işliyor. İktidar vekilleri biraz sonra Türkiye'yi
uçurduklarını, şaha kaldırdıklarını
anlatacaklar ekonomik olarak da ama şu üzüntümü belirtmek isterim: Ek
performans ücreti olarak bir hemşireye -hani Yalan söylüyor. diyorsunuz
ya, artık belgesiz çıkmayacağız- ayda 24 lira vermek -belge
burada- bir doktora 32 lira vermek, bir ambulans şoförüne 7 lira vermek,
gerçekten, bırakın Tayyip Erdoğanı ama bunu seyretmek
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ayıbıdır.
Teşekkür ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) HDPnin
konuşmalarından rahatsız oldun mu Sayın Altay?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Neden
rahatsız olduğumu sen mi söyleyeceksin?
BAŞKAN Siz sataşmadan kürsüden
istiyorsunuz, buyurun.
Başka Grup Başkan Vekillerinden söz
isteyen var mı?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ben de istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Siz de istiyorsunuz, tamam,
sonrasında da Sayın Bakana sataşmadan söz vereceğim
kürsüden.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım, eşitlik olsun diye milletvekillerine
BAŞKAN Ben size bunu daha sonra
anlatırım Sayın Tanal.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, sizinle aslında kaybedecek
zamanımız yok. Konuşmalarımızı da size cevap
vermekle harcamak istemiyoruz. Biz burada memleketin bütün
sorunlarını, sıkıntılarını, yanlış
politikalarını söylemeye devam ediyoruz. Niye bu kadar rahatsız
olduğunuzun tabii ki farkındayız ama siz rahatsız
oluyorsunuz diye gerçekleri söylemekten de vazgeçmeyeceğiz.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Rahatsız olan
sizsiniz Hanımefendi!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, Grup
Başkan Vekillerinin konuşmalarına müdahale etmeyelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
rahatsız olmaya, bağırmaya çağırmaya devam
ediyorsunuz. İstiyorsunuz ki burada işsizlik konuşulmasın,
burada kayyumlar konuşulmasın, burada kadın cinayetleri
konuşulmasın. Burada adaletsizlikler konuşulmasın
istiyorsunuz; açlıktan intihar eden, evine ekmek götüremeyen, iş
bulamayıp her akşam umutsuzca evine dönen milyonların
çaresizliği konuşulmasın istiyorsunuz. Evet, devletin kendi
kurumlarını kayırmacılıkla arpalığa
çevirdiği, âdeta Şu bakanlık senin, şu bakanlık
benim. diye paylaştığınız gerçekler
konuşulmasın istiyorsunuz. Her gün katledilen çocuklar, kadınlar
özellikle, konuşulmasın istiyorsunuz. Bu nedenle bizi hedef
alıyorsunuz, HDPyi hedef alıyorsunuz. HDP üzerinden
çatışma yaratarak, o süsü vererek törörörö diye her gün
saldırıda bulunuyorsunuz, her gün. (HDP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, nedir? Gerçekten, sayıyorum,
konuşmaların içeriği on cümleyi geçmiyor, on cümle.
Söylediğimiz her şeye aynı cevap veriliyor. Biz cevap istiyoruz.
Kayyum dedi ya Sayın Özkan, Kandil dedi ya, Kandile tek kuruş
para gittiği ispatlanmadı ama kayyumların belediyeleri soyup
soğana çevirdiği ispatlandı; bunu unutmayın. (HDP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, burada bir de hırsızlık
sorunu var tabii, haram var, işsizlik var, açlık var, sefalet var,
çaresiz bırakılan bir halk var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet,
halkın sorunlarına çözüm üretecek tek bir projeniz yok. Üretecek
projeniz olmadığı için, siz devletin gücüne dayanarak, tehditle
ayakta kalabileceğinizi sanıyorsunuz. Biz işsizlik,
yoksulluk diyoruz, siz törörö diyorsunuz. Biz cinayet diyoruz, siz
törörö diyorsunuz. Biz herhangi bir şey diyoruz, bölücü diyorsunuz. Bu
ülkede bölünmeye karşı olan biz, bölen sizsiniz. (HDP
sıralarından alkışlar) Biz, Türkiyede herkesin bir arada
aynı haklarla yaşamasını savunuyoruz ama sizin buna da
cevabınız yok. Bu ülkenin bölünmemesinin en büyük güvencesi HDPdir
ve HDPnin birleştirici gücüdür, bunu asla unutmayın (HDP
sıralarından alkışlar) Siz, toplumu
kutuplaştırmaya, kamplaştırmaya çalıştıkça,
biz toplumu birleştirmeye, hakiki duygular ve inançlar etrafında
örmeye devam ediyoruz. HDP halktır, halk. Halk burada ve olmaya devam
edecek. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Lütfü bey, yerinizden mi söz
istiyorsunuz, kürsüden mi?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Yerimden.
BAŞKAN Süreniz iki artı bir, toplam üç
dakika.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkanın, 2021
bütçesinin vatandaşın derdine deva olmadığına;
Covid-19un meslek hastalığı sayılması için bir
çalışma olup olmadığına, 2020 yılında
tedarik edilen yeterli aşı stoku olup olmadığına, ek
ödeme süresinin uzatılmasının düşünülüp
düşünülmediğine, Çin aşısının kaça
alındığını öğrenmek istediklerine, tıbbi
cihaz ve medikal ürün sektöründe ciddi sıkıntılar olduğuna,
sağlık çalışanlarının döner sermaye ödemelerinden
vergi kesintisi yapılmaması yönünde talepleri olduğuna, GATA
eski Başhekim Yardımcısı Adi Edizerin son durumunu
öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Engin Altay Veda bütçesi. dedi.
Doğru. Veda bütçesi de bu veda bütçesinde bir tek şey yok,
vatandaşın derdine deva yok gerçekten. Devamlı konuşuyoruz
ama ben, bu süreyi Sayın Bakanlara birkaç soru yönelterek kullanmak
istiyorum müsaade ederseniz.
Sayın Bakan, 216 sağlık personelinin,
sağlık çalışanının coronavirüs nedeniyle vefat
ettiğini açıklamıştınız.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA 216.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 216, evet. Bunun meslek
hastalığı sayılması konusunda herhangi bir
çalışmanız var mı coronavirüs yüzünden vefat eden
sağlık personeliyle alakalı? 2020yılında tedarik
edilen grip aşısı stoku var mı? Yeterince stok var mı,
devam ediyor mu, alımınız devam ediyor mu? Vatandaşlar grip
aşısı olamadığı için bizlere müracaat ediyorlar,
bunu öğrenmek istiyorum.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Grip
aşımız var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) 1 Ağustos 2020
tarihinde, üç ay geçerli olmak üzere ek ödemelerin yapılması sözünü
vermiştiniz. Bunun uzatılmasını düşünüyor musunuz?
Bunu öğrenmek istiyorum. Daha sonra da kürsüden cevap verebilirsiniz
Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA
Uzatıyoruz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Ek ödemelerin
yapılmasında personel arasında eşitsizlikler olduğu
söyleniyor. Bu doğrultuda, ek ödemeler hangi kriterlere göre
yapılıyor? Bir de eşitsizlikler varsa bunu gidermek konusunda
bir çalışmanız var mı? Ek ödemelerde personeller
arasında bir eşitsizlik olduğu söyleniyor.
Çinden alacağımız
aşının fiyatları için bir 30 dolar diyorlar, bir 60 dolar
diyorlar, Brezilya bunu 11 dolardan aldığını ifade ediyor.
Biz gerçekten kimden alıyoruz? Kaça alıyoruz? Böyle bir bilgi
vermeniz mümkün olur mu? Onu öğrenmek istiyoruz.
Sayın Bakan bir de tıbbi cihaz ve medikal
ürün sektörü konusunda ciddi sıkıntılar var. Biz bu konuda bir
araştırma önergesi verdik, araştırma önergemiz Adalet ve
Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından reddedildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, son bir dakika.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Birçok firma kepenk
kapatmaya başladı. Firmalar ödeme için geldiğinde yüzde 25
indirim istendiği söyleniyor, bu konuda ödeme yapılmamasından
dolayı tedarik zincirinde ciddi aksamalar olduğu ifade ediliyor.
Tıbbi cihaz ve medikal ürün sektörünü rahatlatacak bir ödeme
programınız var mı? Bunu öğrenmek istiyoruz Sayın
Bakan.
Bir de Vergi kesintisi yapılmasın.
Diyorlar. Hayatlarını hiçe sayarak çalışan doktorlar ve
sağlık çalışanları döner sermaye ödemesi de
alıyorlar ancak her ikisinden de vergi kesintisi yapılıyor.
Bunların yapılmaması konusunda canlarını ortaya
koyarak çalışan bu sağlık
çalışanlarının sizden talepleri var.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Süreniz bitti.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın
Başkanım, bitmedi henüz, müsaade ederseniz.
Sayın Bakanım, bir de bir Başhekim
Yardımcısı vardı GATAda onun durumu ne aşamada? Onu
da öğrenmek isteriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, şimdi de sataşmadan
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soyluya söz vereceğim.
(HDP sıralarından gürültüler)
Kürsüden söz vereceğim Sayın Soylu.
Sayın Soylu, buyurun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz, iki artı bir üç dakika Sayın
Bakan.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun, 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu
Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin beşinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına
konuşan konuşmacıların Hükûmete ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; yüce
Meclisimizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.
Söz istememin sebebi sadece sataşmayla
alakalıdır ama eğer Sayın Başkan müsaade ederse,
milletvekillerimiz de eğer bu konuda bir hassasiyet gösterirse Meclisin de
günlerden beri dinlediği hem Van Çatak olayını hem de bu Kemal
Kurkut olayını birkaç dakika içerisinde size ifade etmek isterim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Konuşmasında anlatsın Başkan.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Ama yürütme zaten söz alacak.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Ben bunu Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda anlattım.
BAŞKAN Sayın Bakanım
sataşmadan
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sataşma bununla alakalı.
BAŞKAN Sataşmadan söz verdiğim için
sadece üç dakika söz verebileceğim.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) O zaman şöyle: Bir, 2015 yılında Diyarbakır
İstasyon Meydanında DEAŞ teröristleri olduğunu
bildiğimiz teröristler HDPnin mitingine saldırmışlar ve 4
kişi hayatını kaybetmiş, onlarca kişi de
yaralanmıştır; bunların içerisinde güvenlik görevlilerimiz
de var. Ardından, 2017de tekrar bir Nevruz oldu. Yine, 2015te Gar
patlaması oldu; yine Gar patlamasında onlarca insan
hayatını kaybetti, onlarca vatandaşımız
hayatını kaybetti. (HDP sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Üstüne de gaz
sıktınız.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) 21 Mart 2017 tarihinde yine Diyarbakırda bir Nevruz
kutlamasında polisin güvenlik çemberinden üstü çıplak bir vaziyette,
elinde şuradaki bıçakla -yani şöyle, şu kadar bir
bıçakla- atlayarak kalabalığa doğru koşan Kemal
Kurkuta polis Dur. diyor.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Pet şişe olduğu anlaşılıyor.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Ben kendimi patlatacağım. Bize gelen ifade bu.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Önceki olaylarda da güvenlik güçlerimizin bu konuda tedbir
almasını gerektirdiğinden dolayı onu Dur. ihtarından
sonra durmadığı için, kalabalığa ve topluluğa
herhangi bir zarar verebileceğini düşünerek etkisiz hâle
getiriyorlar, sonra da hastanede hayatını kaybediyor. (HDP
sıralarından gürültüler)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Çare bu mu! Çare bu
mu!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Bir saniye
Peki, siz kendi sözlerinizi
hatırlayacaksınız. 2015deki olayda hem Nevruzda
Diyarbakır İstasyon Meydanında hem de Gar patlamasında
Bunun katili devlettir, devlet bu işi engellemedi. diyenler bugün de
Kemal Kurkutun orada topluluğun üzerine bıçakla
(HDP
sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Engellemediniz,
engellemediniz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Mahkeme de öyle bir
şey söylemiyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
Sayın Toğrul
Müsaade eder misiniz arkadaşlar.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bıçağın
karşılığı silah değildir.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Pantolonunun altında ne var bilmiyoruz. Sadece şunu
anlatayım: Bakın, dün biz Viranşehir ve Mardin
sınırında, kökenini DEAŞlı bildiğimiz ama PYD ve
PKK tarafından satın alınarak ve etrafındaki ailesi rehin
alınarak
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bunlar hikâye ya,
hikâye.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) -
sınırımızdan sokulup 1,5 kilo
patlayıcıyı pantolonunun içerisine saklayan bir teröristi
etkisiz hâle getirdik. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Bu da yeni bir hikâye!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Yani sırtı çıplak diye pantolonunda kimsenin
herhangi bir bombayla
Orada devlet, HDP mitingini korumak için, orada bir
provokasyona müsaade etmemek için gerekli tedbiri aldı. Bu tedbiri
defalarca alırız, bizim görevimiz budur. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
İkincisi, Van Çatak olayı.
Bakınız, bunu anlattım size, sesinizi
çıkarmadınız.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Evet, anlattınız, anlattınız!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bana dediniz ki: Şu ana kadar niye söylemediniz? Ben de size
dedim ki: Hastaydım, kusura bakmayın, bütün meseleyi benim kendim
anlatmam gerekirdi. Ben anlattım.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Devlet de mi hasta?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı)
Devlet de mi hasta?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Devlet hasta zaten,
devlet hasta.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bir tek soru sormadınız, bugün buna hikâye diyorsunuz.
(HDP sıralarından gürültüler)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Devlet senden ibaret
değil! Sen hastasın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Ne söylerseniz söyleyin, size söylemiyorum zaten.
Yalanlarınızla birlikte ikna etmeye
çalışacağınız samimi Kürt
vatandaşlarımıza bunu anlatıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar, HDP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika
uzatacağım.
Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Biz 11 Eylülde bir operasyon yaptık. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
İstemiyorsunuz değil mi? Doğruyu
istemiyorsunuz değil mi?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ne oldu,
ağrınıza mı gitti doğruları görmek? Zorunuza
mı gidiyor doğrular?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Biz 11 Eylülde bir operasyon yaptık, 11 Eylüldeki operasyonda
3 vatan evladımız şehit oldu. Bunlardan biri Yüzbaşı
Mahmut, biri Uzman Çavuş Sezer, biri de Yusuf Uyar. Peki niye şehit
oldu bunlar, neden? (HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına
vurmalar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Yalan söylüyorsun, yalan!
Katilleri koruyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Çünkü, 11 Eylülde, şurası Osman Şibanın evi,
Allahtan insansız hava aracı var, bütün operasyon insansız hava
aracıyla beraber kayıt altında. Bütün kayıtları da
bende, isteyene veririm ve gösteririm, Osman Şibanın evi burada ve
Osman Şibanın evine 2-3 kişi geliyor 21.00
sıralarında ve insansız hava aracıyla takip ediliyor. (HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım, süre tamamlandı.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bir dakika daha verir misiniz?
BAŞKAN Bir dakika daha vereyim, son bir
dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Gerçekleri öğrenmek
ağrınıza mı gidiyor! (HDP sıralarından
gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Osman Şibanın evine 3 terörist giriyor. Bunlardan biri
Aponun, Murat Karayılanın, Murat Kalkanın en yakın
arkadaşı kırmızı listedeki Vahdettin Karay. Osman
Şibanın evinden çıkıyorlar, Osman Şibanın
evinden çıktıktan sonra -şimdi söyleyeceğim- şu
hareketlilikle beraber doğru mağaraya gidiyorlar.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Helikopterden kimi
attınız?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Sonra biz Türk Hava Kuvvetlerinden uçakları istiyoruz,
F16ları, ve F16larla beraber şu kayalıkların içerisinde
bu teröristleri -3 terörist, 1i kırmızı listede- etkisiz hâle
getiriyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri ve
alkışlar, MHP sıralarından alkışlar; HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) Sonra,
devam ediyorum, bu kayalıklarda bu 3 teröristten 1i ölmüyor.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Son terörist kalana kadar
devam.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Kahraman Yüzbaşı Mahmut kayalığın içine
giriyor 2 arkadaşıyla beraber. 1 teröristi görmedikleri için
3
kişi etkisiz hâle getiriliyor. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar; HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bir dakika daha
BAŞKAN Sayın Bakan, süre
tamamlandı.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Devamını da konuşmama bırakayım. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar; HDP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Helikoptere
bindiğinde ne yaptınız?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Teröristle mücadele
ediyoruz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Teröristle mücadele
ediyoruz. diyor, ses oradan çıkıyor ya.
BAŞKAN Sayın Beştaş,
yerinizden süre vereceğim size.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
-Teşekkürler Sayın Başkan.
Kemal Kurkut, bütün Türkiye görsün, bütün Meclis
görsün.
SALİH CORA (Trabzon) - Doğruları
duymak istemiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Üst
tarafı çıplakken, üzerinde hiçbir şey yokken, Bakanın
söylediğinin aksine -dava dosyasını incelemesini öneririm-
boş araziye doğru koşarken tek kurşunla öldürüldü, tek
kurşunla. Şimdi, Kemal Kurkut dur ihtarına uymadı. diyor.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Yalan, yalan! Yasin Börü
neyle öldürüldü?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -Hani
velev ki Dur! dediler. Kendi üstünü de niye çıkarmış, görgü
tanıkları var, demiş ki: Üzerimde hiçbir şey yok. Bunun
için üst gömleğini çıkarmış. Orada Abdurrahman Gök
-gazeteci- böyle tane tane vurulma anına kadar bütün
fotoğrafları çekmiş, vurulma anına kadar. Bakanın bunu
özellikle araştırmasını istiyorum.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Niye
kaçıyor?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, biraz
vicdanlı olun, bir gençten bahsediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben bu
davayı izledim, bu davayı izledim, dava dosyasını tek tek
inceledim, tek tek inceledim. Bir video var, keşke Meclisimizin
olanakları olsaydı ve o 2 polisin kendi arasındaki
konuşmayı da ben burada herkese dinletseydim. Bir polis diğerine
diyor ki: Ya, ne gerek vardı vurmana şimdi? Bakın, Öldü.
diyor. Benim elimde video, izin verirseniz videoyu açayım ve gerçekten
açıp ispatlayayım.
Şimdi, burada İçişleri Bakanı
bir yargısız infazı akladı. Akladı ya! Şunu dese
anlardım: Yargılama var, istinafa gitti, henüz kesinleşmedi.
Hani olur ya, olur ya, böyle bir dil kursa. Diyor ki: Kendisi suçlu, üstünde
bomba vardı, polisimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Beştaş, bakın,
gene bir sataşmaya yol açtınız, uzuyor.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bakana verdiğiniz süreyi
vereceksiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok
Başkan, ben gayet sakin anlatıyorum ama lütfen yani.
BAŞKAN Açacağım mikrofonunuzu,
buyurun fakat sataşmaya mahal vermeyin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya, çok
iyi bildiğim bir davayı anlatıyorum, çok iyi biliyorum ben.
BAŞKAN Ama Sayın Bakanı
suçladınız yani olmaz, sataşma var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bakanı suçlarım, yargısız infazı savunuyor.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Savundu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakan öyle dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bakın, dilini reddediyorum. Burada bir cinayeti aklayamaz. Kemal Kurkut
davasında 1 kişi beraat etti, 78 polis hakkında suç duyurusunda
bulundu mahkeme heyeti. Gidip lütfen biraz daha çalışsın, o 78
polis daha yargılanmadı. Buradan beraat kararının neden
verildiğini ben anladım, biliyordum, biraz daha anladım, ikna
oldum.
Ben Bakana soruyorum: Bugüne kadar bu şekilde
kolluk eliyle öldürülüp ceza alan tek bir dosya varsa getirin, ceza alan. Osman
Şiban ile Servet Turgut
Zamanım yok. Servet Turgut öldü ya, öldü.
Yani öldükten sonra siz onu yine başka bir şekilde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Son cümlenizi alayım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
İçişleri Bakanlığından beklediğimiz, 83 milyon
yurttaşın can ve mal güvenliğini korumasıdır, sizin
temel göreviniz budur.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Koruyor zaten
ya.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) O zaman PKKya
terör örgütü diyeceksiniz, can ve mal güvenliği güvence altında
olacak. PKKya sırtınızı yaslamayı
bırakacaksınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sizin,
kendi yurttaşınızın öldürüldüğü, işkenceye maruz
bırakıldığı ya da tecavüze
uğradığı meselelerde taraf olduğunuz yer halktır,
yurttaştır, orada öldüren kim olursa olsun karşısında
durmanız lazım. Takdir edersiniz ki Anayasaya göre iktidarların
ve devletlerin objektif sorumluluğu vardır. Hangi sebeple olursa
olsun bir yurttaş yaşamını yitirmişse yine
sorumlusunuz ve Kemal Kurkut davamızda özür dilemenizi bekliyorum,
yargıya müdahale ettiğinizi kabul etmenizi bekliyorum. Umarım
konuşmanızda bunu açıklarsınız.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Sayın Altay
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
görüşmelerin dördüncü turunda Cumhurbaşkanı
maaşının asgari ücretin 30 katı olduğunu
söylediğine, Ankara Milletvekili Naci Bostancının bunu yalanladığına,
sonradan yaptığı araştırmaya göre aslında 30
katı değil 35 katı olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, farenin geçtiği yerden fil de geçer denmiştir, yol olur.
Sayın Bakana, prensibi bozdunuz, doğal olarak prensip bozuldu, gitti.
BAŞKAN Yok, prensip yerinde, duruyor. Prensip
size geçerli.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
efendim, duramaz. Öyle bir şey olmaz da şunun için söz aldım:
Bütçe konuşuyoruz madem, dün AK PARTİ Grup Başkanı
Sayın Naci Bostancı benim dün verdiğim bir rakamı yalanlamış
idi. Ben de şimdi Meclisin zamanını işgal etmeyelim,
yarın size cevap veririm demiş idim. Konu da şu idi:
Cumhurbaşkanı maaşının asgari ücrete
oranlarını ülkelerle birlikte göstermiş idim ve
Cumhurbaşkanı maaşı asgari ücretin 30 katı demiş
idim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) 70 katı
demiştin.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Hayır 70
dediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sonra Sayın
Bostancı buraya gelmişti
30 dedim, bakarsın tutanağa. Niye
rahatsız oldunuz? As
deyince rahatsız oluyorsunuz, asgari ücret.
Sonuç
Zamanı tasarruflu kullanalım.
BAŞKAN Arkadaşlar, hepsi kayıtlarda
var, sakin olun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sonuç
Ben de
şöyle bir yanlış söylemişim: 30 katı demişim ama
35 katıymış, doğru, 35 katıymış. (CHP
sıralarından alkışlar) Ancak Sayın
Bostancının verdiği rakamlar külliyen yanlış. Asgari
Ücret Tespit Komisyonuna da bu vesileyle sesleniyorum. Şimdi, 1999u verdi
Sayın Bostancı, 1999da Başbakanın maaşı asgari
ücretin 23 katı; 23 nere, 70 nere? Ne ayıp şey ya. 23 katı;
resmî rakam. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ve 2002de
OYA ERONAT (Diyarbakır)
Cumhurbaşkanı
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Cumhurbaşkanının da düşük, Cumhurbaşkanının
da daha az. (AK PARTİ sıralarından Demirelin
maaşını söyle. sesleri)Demirelin maaşı
Madem
sordunuz, Demirelin maaşı -Allahım nur gölünde
yatırsın- asgari ücretin 13 katıydı; Tayyip
Erdoğanınki 35 katı, 35 katı. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Dün akşam öyle
demediniz ama.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve Sayın
Başkan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 2004te, 2002de
de 8 katı. Yani, hiçbir zaman Sayın Bostancının
dediği gibi 70 kat olmamış.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) Sen dedin
ENGİN ALTAY (İstanbul) Mekânı
cennet olsun, Demirelin maaşı asgari ücretin 13 katı;
şimdi 35 katı. Aziz milletin takdirine sunuyorum. Bütçe
yapıyoruz burada, polemik yapmıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkan, yeni bir
sataşmaya mahal vermeden
Buyurun.
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle Sayın Grup Başkan Vekili Engin
Altayın biraz önce ulusal güvenliğimizle, toplumsal
barışımızla ilgili HDP milletvekillerinin yapmış
olduğu açıklamalar hakkında hiç kaygı duymamaları
gerçekten manidardır, bu konuda hiç konuşmadılar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Yeni bir sataşmaya yol
açtınız, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Direkt
sataştım efendim, bilerek isteyerek sataştım.
İkinci olarak, dün de aynı hadiseleri,
aynı hataları Sayın Altay ifade etti. Bakınız,
Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde on dokuz
yıldan beri halkın, milletin bütçesini yapıyoruz; yani,
milletimizin kaynaklarını en yüksek menfaatle milletimizin hizmetine
sunuyoruz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
Asgari ücretin Cumhurbaşkanı
maaşıyla oranını mı konuşuyoruz? Hani çok
sevdiğiniz Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanı
maaşıyla asgari ücret arasındaki maaş farkı tam 70
kattır, 70 kat.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan söylüyor ya,
yalan söylüyor ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aradan geçen süre
zarfında 30 mu 35 mi oldu? Bakınız, daha da
aşağıya çekeceğiz. Aradan geçen on sekiz yıllık
süre zarfında emekçiler, işçiler lehine hamdolsun bu farkı
kapattık. İnşallah yakında asgari ücretler açıklanacak,
bu farkın çok daha fazla kapandığına herkes tanık
olacak. Cumhurbaşkanımız liderliğinde bu bütçe milletin
bütçesidir; işçinin, emekçinin, çalışanın bütçesidir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beni ulusal
meselelere ve terörle mücadeleye duyarsızlıkla suçlamak suretiyle
sataşma yapmıştır, kürsüden söz istiyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, suçladım,
bilerek.
BAŞKAN Sataştı; bilerek, isteyerek
yaptı.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY(Devamla) Buradan söylüyorum,
Cahit Bey sen yalancısın. Şimdi, bana dava açarsan 5 bin lira
ananın ak sütü gibi helal olsun sana, ananın ak sütü gibi.
Verdiğin rakam yanlış. (AK PARTİ sıralarından
Yalancı diyemezsin sesi)
Bak, bütçe konuşuyoruz, bütçede asgari ücreti
konuşmayacağız da neyi konuşacağız Sayın
Milletvekili?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Konuyu
değiştirdin, terör konuşuluyor burada.
ENGİN ALTAY (Devamla) Terör de konuşurum
merak etme. Yılmaz, terörü de konuşuruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Terörü konuşmuyorsun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, daha
başlamadı konuşmaya, dinleyelim.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet doğru bir
yere parmak basmışım, hopladılar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, tekrar söylüyorum -nur gölünde
yatsın- Süleyman Demirel Cumhurbaşkanlığı yaptı,
maaşı asgari ücretin 13 katıydı. Gelin burada çürütün, ya
Tayyip Erdoğana yakışır. deyin bari. Tayyip
Erdoğanın aldığı para belli kardeşim.
Şimdi, bir dönem Türkiyede milletvekilleri, başbakanlar üst düzey
kamu bürokratlarından daha düşük maaş alıyordu. Onu da
rahmetli Özal bir düzenlemeyle doğruladı, ayrı bir şey.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Engin Bey, sizin
maaşınız da azaldı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Gelelim terör
işine. Şöyle, HDP
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne dedi Cahit Bey?
HDPyi eleştirmiyorsun. dedi. 6 milyon oy almış bir parti
burada oturuyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siz ne kadar emanet
verdiniz?
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, yarın
HDPli Meclis Başkan Vekili buraya oturacak, HDPli
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Emanet verdiğiniz
oy ne kadar?
BAŞKAN Sayın Çilez bir müsaade et,
Sayın Çilez
ENGİN ALTAY (Devamla) Senin ne dediğin
bile anlaşılmıyor ya.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) CHPden ne kadar oy
transfer edildi, onu söyle.
ENGİN ALTAY (Devamla) HDPli Meclis
Başkan Vekili buraya oturacak Cahit Bey. Cahit Bey!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Dinliyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) HDPli Meclis
Başkan Vekili buraya oturacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Sen de kalkacaksın
ceketini ilikleyeceksin, elini kaldırıp söz isteyeceksin.(CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın, ek süre
verdim.
Buyurun.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Orası makam ama
yani.
BAŞKAN -Sayın milletvekilleri, ben hiçbir
şey anlamıyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) Arkadaşlar,
mahcubiyetinizi beni taciz ederek örtemezsiniz.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Hiç
alakası yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Adam gibi laf
atın, beni taciz etmeyin.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) Olayın
etrafından dolanıyorsunuz, meselenin çevresinde dolanıyorsunuz
Engin Bey.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, terör
meselesine gelince. Biz FETÖyü 15 Temmuzdan önce de terör örgütü olarak
görüyorduk.
OYA ERONAT (Diyarbakır) PKKyı
İSMAİL KAYA (Osmaniye) PKKnın
Allah belasını versin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hayır, Genel
Başkanınız demedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz IŞİDi
2007den beri, 2006dan beri, kurulduğundan beri terör örgütü olarak
görüyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Genel
Başkanınız FETÖye terör örgütü diyemedi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz, PKKyı 84ten
beri terör örgütü olarak görüyor, niteliyor ve lanetliyoruz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ama biz sizin gibi,
işimize gelince Sayın Öcalan işimize gelmeyince bebek katili
demiyoruz. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Öcalana hep terörist dedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Altay, sözlerinizi
tamamlayın.
ZAFER IŞIK (Bursa) PKKyı destekleyen
bir partiyle Anayasa çalışması yapmaya devam edecek misiniz?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama biz sizin gibi
suçluluğu kesinleşmeden masumiyet karinesi ilkesine dayalı
olarak Selahattin Demirtaşa Selahattin Demirtaş diyoruz,
terörist demiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ZAFER IŞIK (Bursa) - HDPyle Anayasa
çalışması yapmaya devam ediyor musunuz?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bizim sizinle
farkımız bu.
HDPye gelince. Kendilerini savunuyorlar. Değerli
milletvekilleri
OYA ERONAT (Diyarbakır) Sen savunuyorsun
yeter.
ENGİN ALTAY (Devamla) Cahit Bey sordu HDPyle
ilgili düşüncemi.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Lafı
çevirip duruyorsunuz.
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, takip
edemiyorum lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) 6 milyon oy
almış bir siyasi partiyi kriminalize ederseniz, terörize ederseniz
siz Türkiyeyi kafalarda zaten bölmüş olursunuz. (CHP
sıralarından alkışlar) Ondan sonra da tek vatan, tek
bayrak, tek devlet, tek millet deyip durmayın. Tavrımız bellidir.
ZAFER IŞIK (Bursa)
İttifakınıza zarar gelmesinden mi korkuyorsunuz, HDPyi niye
eleştiremiyorsunuz?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu konuyu uzatırsak
PKKyla ilgili, Apoyla ilgili kendi söylediklerimizi değil,
Erdoğanın söylediklerini burada söyleyeceğim.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyur Cahit Bey.
ZAFER IŞIK (Bursa) Madem burada HDPyi
savunuyorsunuz, HDPyle niye gizli ortaklık yapıyorsunuz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Size Yalancısınız.
dedi, buyurun kürsüden. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Özkan, rica ediyorum yeni bir
sataşmaya yol açmadan cevap verin, lütfen.
5.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Cumhuriyet Halk Partisini, milletten oy
almış, 26 milyon oy almış AK PARTİnin milletten
aldığı bu yetkiye dayanarak saygıya ve takdire layık
olduğuna ilişkin bir çizgiye getirdiğimiz için
müteşekkirim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çünkü Sayın Grup Başkan Vekili daha önce Ey AK PARTİ! Siz,
dünyanın en iyi icraatını da yapsanız,
ağzınızla kuş tutsanız sizleri
alkışlamayacağız. demişti. O zaman oy almak, böylesi
6 milyon oy aldı. diye ağzınızı kapatacaksanız,
terör propagandası, ulusal güvenlikle ilgili hususlarda eğer
kulağınızın üstüne yatacaksanız bu sorunludur.
Diğer açıdan, Sayın
Cumhurbaşkanımız liderliğinde, on sekiz yıldan beri
hazırlamış olduğumuz bütçeler, hamdolsun bu ülkede gelir
adaletini sağlamak; Cumhurbaşkanının
aldığıyla, asgari ücretlinin aldığı
arasındaki makası kapatmak için çok büyük mesafeler katettik ve bu
noktada verdiğimiz mücadeleyle, ülkemizin ekonomik kaynakları 83
milyon arasında adalete ve hakça paylaşıma dayalı olarak
paylaştırıldığı için terör örgütlerinin FETÖnün,
PKKnın, DEAŞın, DHKP-Cnin, faiz baronlarının,
petrol şirketlerinin, silah tüccarlarının hedefi hâline geldik,
bütün tartışma da budur.
Bakınız, ne kadar mücadele ederseniz edin,
ne yaparsanız yapın, Allahın izniyle bu ülkede emeğin
hakkını vermeye, bu ülkede demokratik hukuk düzenine herkesin
saygı duymasını sağlamaya ve bu ülkede hukukun otoritesini
egemen kılmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşma yok
efendim, bir şey yok efendim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sataşmadan
söz istiyorum Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de istiyorum.
BAŞKAN Ne dedi de sataştı, size bir
şey söylemedi ki?
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Allah
Allah, nasıl söylemedi? Ayıp ya.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) 6 milyon oy
alıp terör propagandası yapmakla
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Doğru söyledi,
doğru söyledi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim de talebim
var.
BAŞKAN Buyurun. Onu söyledi, doğru. (HDP
sıralarından alkışlar)
6.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, şimdi, bu konuları
hep tartışıyoruz madem ama bütçe meselesini konuşuyoruz bir
kez daha tartışacağız.
Biz aslında bütçeyi konuşmak istiyoruz her
seferinde fakat siz vazgeçmez bir şekilde bütçe üzerine söyleyecek
sözleriniz çok fazla olmadığı için
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Ama terörize
ediyorsunuz, terörize ediyorsunuz.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
ekonomi ve sosyal
alanda yaşanan çoklu krize verecek cevabınız
olmadığı için tartışmayı başka bir yere
çekerek hep bunu bu şekilde sürdürmek istiyorsunuz, bunu da anlıyoruz.
Ona da cevap vereceğiz.
ŞAHİN TİN (Denizli) Yalan
söylüyorsunuz. İşiniz gücünüz yalan söylemek.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Bakın, şunu
defalarca ben bu kürsüden söyledim, tekrar söyleyeceğim. Biz demokrasi,
özgürlük, eşitlik, barış ve adalet mücadelesi veriyoruz
Halkların Demokratik Partisi olarak ve bu konudaki kararlı
tutumumuzu, demokratik siyasetteki kararlı tutumumuzu aynen sürdürüyoruz
sizin bütün saldırılarınıza rağmen.
Saldırılarınız derken sözlü saldırıları
kastetmiyorum, o ayrı, fiilî saldırılarınıza
rağmen -iktidarın- bütün arkadaşlarımızı,
demokratik siyaset yapan arkadaşlarımızı gözaltına
alıp tutuklamasına rağmen, il binalarımızı
basmasına rağmen, ilçe binalarımızı basmasına
rağmen biz demokratik siyaset konusundaki tavizsiz ve kararlı
tutumumuzu sürdürüyoruz. Bu bir. İki; ya bir şehir efsanesi var, buna
da bir cevap vermek istiyorum, bölücülük lafı. Bakın, çok net olarak
söylüyorum, Halkların Demokratik Partisi ülkeyi bölen, bölmek isteyen bir
parti değildir, tam tersine bütünlüğü, birliği savunan bir partidir
ama eşit koşullarda bütün yurttaşların yaşaması
için, Kürt halkı dâhil olmak üzere eşit koşullarda
yaşaması için mücadele eden bir partidir. (HDP sıralarından
alkışlar) Biz ortak vatan, demokratik cumhuriyet mücadelesi
veriyoruz. Üçüncü şehir efsanesini de söyleyeyim burada fırsat doğmuşken,
hani bu tartışmaya devam edeceğiz elbette ki: O da üniter devlet
meselesi. Bakın, bakın sayın vekiller
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) 2018 seçim
bildirgemizi açarsınız
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
terör örgütü mü, değil mi?
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Demezler,
diyemezler.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla)
7nci ve 8inci
sayfasını okursunuz. HDPnin yani bizlerin, bu grubumuzun
seçildiği seçim bildirgesinden söz ediyorum. Orada Türkiyede Kürt sorunu
dâhil tüm sorunlarımızı çözmenin yolu üniter devleti reddetmek
değil, üniter devlet yapısı içinde bu sorunları
konuşarak, tartışarak, diyalog yoluyla, müzakereyle ve toplumsal
uzlaşmayla çözmektir. der, nokta. Yani sizin bölücülük, üniter devlet
vesaire gibi konulardaki şehir efsanelerine sığınarak halka
doğru olmayan bilgileri vermenize her zaman cevap vermeye devam
edeceğiz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
terör örgütü mü, değil mi? Nokta!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Tekrar söylüyorum,
mücadelemiz ortak vatan, demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık
mücadelesidir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
terör örgütü mü, değil mi? Nokta!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Teşekkür
ediyorum dinlediğiniz için. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hadi,
PKK terör örgütü mü, değil mi? Nokta!
BAŞKAN Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Beni hem terör
örgütlerini arkalamakla itham etti hem
RAFET ZEYBEK (Antalya) Niye görüştünüz madem,
niye görüştünüz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Biz
görüşmedik.
RAFET ZEYBEK (Antalya) kürdistan eyaleti sözünü
söyleyen kimdi?
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin ya.
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Özkan,
benim daha önce Mecliste yaptığım bir konuşmayı
çarpıtarak Genel Kurul nezdinde ve kamuoyu nezdinde benim doğrulara
karşı bir isimmişim gibi algılanmama sebep oldu. Söz talep
ediyorum.
BAŞKAN Çok sataşma sayılmaz ama
buyurun.
Sayın Altay, yeni bir sataşmaya yer vermeden,
rica ediyorum. Yoksa birleşime ara vermek zorunda kalacağım.
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sizi ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Sayın
Altay, bir de HDPye sataşın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Neden?
Sataşayım!
BAŞKAN Sataşmayın,
sataşmayın.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sataşayım!
Saruhan Bey, yanlış söylüyorsunuz. Sataştım!
Cahit Bey, sevgili kardeşim, ekonomik
enkazı terör tartışmasıyla örtemezsin, örtemezsin. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu
tartışmaya girersen ben derim ki: Bak, burada 6 AK PARTİli var,
2si ayırdı sizden yollarını, 4ü hâlâ sizin içinizde ve
bunlar Öcalana methiyeler düzüyor. Mesela, Tayyip Bey hani önce Görüşen
şerefsiz. sonra Görüştü diyorsa ben görüştüm. falan
demişti ya
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Ne zaman dedi
ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) Tayyip Bey PKKyle
görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı
olan bana gelsin. diyor Cahit Bey, bize burada niye ahkâm kesiyorsun? (CHP
sıralarından alkışlar) Tayyip Beye git, ona söyle.
Terör örgütü
Hiçbir terör örgütü lideriyle benim
Genel Başkanımın fotoğrafı yok. Al, al
(CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Hani Tayyip Bey bize diyor ya Buradan, Tank
Paletten size ekmek çıkmaz. diye, buradan size ekmek çıkmaz,
battıkça batarsınız. Şunun için: AK PARTİlileri ben
bu konuda 4 kategoriye ayırıyorum: Başından itibaren, an
itibarıyla da FETÖcü olanlar var, 7 Şubat 2012 MİT krizinde
FETÖyle yolunu ayıranlar var, 17-25 Aralık asrın yolsuzluk ve
nüfuz suistimalinden sonra FETÖyle yollarını ayıranlar var, 15
Temmuz 2016dan sonra FETÖyle yollarını ayıranlar var.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
FETÖcü olmayanlar yok mu?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir de
ayırmadıkları hâlde hâlâ içinizde olanlar var. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından alkışlar) İşte, onlar Tayyip Beye
yaranmak için CHPye çok bağıranlar, hakaret edenler. Bence siz
onlardan sakının. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Allah,
Allah!
ENGİN ALTAY (Devamla) Ve şunu da tabii
söyleyelim
Değerli arkadaşlar, bunu söylemeyecektim ama şimdi
tekrar ediyorum: Bir Demirtaş tartışması var. Kim teröre
bulaşmışsa, eline silah almış,
aldırtmışsa Allahım belasını versin, yargı
da gereğini yapsın. (AK PARTİ sıralarından Amin.
sesleri)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Amin, amin!
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama, ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Amasız
tabii, amasız!
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yani ama şu da
değil: Terör örgütü kurmuş adam için Sayın Öcalan
aldığı kellelerin bedelini ödüyor. diyen biri de
çıksın, bu milletten önce bir özür dilesin, af dilesin. (CHP
sıralarından alkışlar) Demirtaşa terörist
yaftası yapıştıracağına, cezası
kesinleşmiş terörist için sayın dememeyi öğrensin
mademki
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Demirtaş
teröristtir, teröristtir!
ENGİN ALTAY (Devamla) Bakın, bir
şey daha söyleyeyim ben size: Sayın Öcalan demeyi ve PKK
bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık. diyor bir AK
PARTİli eski bakan, Meclis Başkanlığı
yapmış biri. Siz yapmışsınız, bunlara niye
kızıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla tartışmaya devam etmek mümkün, malzememiz var.
Şunu da söyleyeyim, bitireyim: Dolmabahçe, 6
kişi; 3ü sizden 3ü HDPden. Sizinkiler elini kolunu sallaya sallaya
geziyor, bu 3 HDPlinin 2sini cezaevine attınız. Suç ortaksa,
burası suçsa
Bu, yanlış. Yani işin esası gelin,
samimi olun. (CHP sıralarından alkışlar)
OYA ERONAT (Diyarbakır) Demirtaş
teröristtir! Samimi olarak söylüyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bana göre
değildir!
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bana göre öyle, bana
göre teröristtir. (HDP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Olabilir.
Cezasını alır ben de derim terörist diye.
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bana göre terörist.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Gel, söz istiyorsan kürsüden
konuş. Susmayı öğren ya! Oradan car car
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Engin Beye söylüyor
size ne oluyor ya?
OYA ERONAT (Diyarbakır) Bana göre terörist.
Allah Allah! (HDP sıralarından gürültüler)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet Sayın Özkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne dedim? Bana
soruyorsunuz, ona niye sormuyorsunuz Başkanım?
BAŞKAN Bir dakika, ne dedi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne dedim de
sataştım, söyle!
BAŞKAN Ne dedi de sataştı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Efendim hatip
sataştı, şunu söyledi: Bizim partimizin, grubumuzun FETÖyle
iltisaklı olduğunu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz
duyamıyoruz.
BAŞKAN Doğru, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne demişim
efendim? Ne demişim Sayın Başkan? Ne demişim de
sataşmışım bileyim, kusurumu bileyim.
BAŞKAN Milletvekillerinizin içerisinde
görüşenler var. demişsiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, dedim.
8.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
ben onun konuşmasını tekrar ifade edecek değilim yani.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu ülkede çözüm süreci, tamamen devletimizin kontrolü ve
denetiminde, PKK terör örgütüne Silah bırakın. diye
yapılmış bir görüşmedir. Silah bırakın,
silahı gömün. demokratik siyaset mi değil mi? Mesele budur.
BAŞKAN Sayın Özkan, rica ediyorum,
lütfen bir sataşmaya yol açmayın.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) Ama silaha
davranınca birileri beraber hareket etti. Onun için bu ülkede hukuk
düzenine kim karşı durursa, kim silaha davranırsa devletin
anayasal düzenini, askerini, güvenlik güçlerini, yargısını
karşısında bulur. Onun için kimse kimseyi karıştırmasın.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Evet, diğer taraftan, FETÖ meselesi
Bakınız, şu anda Türkiyede FETÖ
elebaşısının, derin ve paralel yapıların
hedefinde her daim millî irade oldu, AK PARTİ geleneği oldu. (CHP
sıralarından gürültüler) Bize Şefaatçiyim. demedi. Bakın,
diyor ki: Şefaat hakkım olsa Ecevit için kullanırım.
Herhâlde İsmet İnönünün kendisi için istifa ettiği Genel
Başkanınızı savunursunuz, bu bir. İkincisi, 17
Aralık olmuş, kumpaslar başlamış ve özellikle Türk
yargısı, FETÖnün Silahlı Kuvvetler içerisinde, spor
camiasında, her alanda yaptığı kumpasları tespit
etmiş, millî iradeyi alaşağı etmek istemiş.
RAFET ZEYBEK
(Antalya) Savcısı sizdiniz, sizdiniz savcısı!
HAŞİM
TEOMAN SANCAR (Denizli) Hakan Şükürü vekil yapan sizdiniz!
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) Bakınız, Grup Başkan Vekiliniz Özgür Özel -ben
şu saatten, şu dakikadan sonra ben konuşmayacağım,
CHPlileri konuşturacağım- Özgür Özel diyor ki
RAFET ZEYBEK
(Antalya) FETÖnün savcıları sizdiniz, siz!
HAŞİM
TEOMAN SANCAR (Denizli) Hakan Şükürü vekil yapan kim?
CAHİT ÖZKAN (Devamla)
FETÖ terör örgütü diye bir şey yoktur. Yetkili makamların bu
ifadesi, Manisadaki cemaate, kendilerini hizmet hareketi olarak ifade eden
kişilere karşı yapılmış bir operasyondur. Bugün
Emniyet Müdürlüğünde onlarla görüştük ve görüşmeye devam edeceğim.
Bu, bir. 17 Aralıktan sonra, daha dün 15 Temmuzdan günler, aylar önce
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız.
HAŞİM
TEOMAN SANCAR (Denizli) Hakan Şükürü söyle, Hakan Şükürü! Nerede
Hakan Şükür?
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) İki; işte burada Sayın Kılıçdaroğlu,
Genel Başkanınız diyor ki
Güvenliği, ulusal güvenliği
tehdit eden bir terör örgütü olarak ilan edilmesine rağmen FETÖnün
yayın organlarında destek turlarına başladı. Bitti mi?
Hayır. Yine Genel Başkanınız Zaman gazetesinin
kapatılmasıyla ilgili karar alındığı zaman destek
vermeye gitti, 15 Temmuzu gerçekleştiren irade
(AK PARTİ ve CHP
sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
Bakınız,
yine burada, işte burada milletvekilleriniz. Hani var ya, o MİT krizinde
ulusal güvenliğimizi tehdit ederek ajanlık suçundan mahkûm olan ve
milletvekilliğini düşüren
İşte 2 CHPli gidip FETÖnün
kanallarına burada da destek veriyor. (CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
Mahmut Tanalın
açtığı banka hesabına girmiyorum -arkada sessizce oturuyor-
diyor ki: Bank Asya terör örgütü değildir, paraları oraya
yatırın. İşte burada. İktidarı orada
göstermeye
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN
(Devamla) FETÖ iltisakını sizler yaptınız.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Yenilir yutulur
gibi değil Engin Bey, ne olacak şimdi burada?
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun,
sataşmaya devam edin.
9.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında CHPye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Arkadaşlar, ben ona niye gittim? Ziyaret ettik.
Kim burada? Allah aşkına, hani derler ya Suçsuz olan ilk
taşı atsın. diye, sizin camiaya söylüyor. 17-25 Aralık
hadisesinden önce gerek ticarette gerek siyasette gerekse bürokraside yükselme
o yolla olurdu. O nedenle, eğer burada bunun hesabını verecek
olanlar varsa başta siyasetçiler olarak bizler vermek zorundayız,
insanları suçlamak durumunda değiliz. Fotoğraf aslında net
olarak açık.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Öz
eleştiri yapın.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Keşke siz de
söyleyebilseniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, Bu
FETÖcü, sen az FETÖcüsün, öteki çok FETÖcü... Bu tartışmalardan
size hakikaten ekmek çıkmaz, bize de bir şey bulaşmaz. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama tekrar ediyorum milletimiz daha
iyi anlasın diye: 16 Temmuz 2016da OHAL ilan ettikten sonra bile kripto
FETÖcülerin bir kısmı hâlâ içinizdedir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Nerede?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir kısmı
devlet bürokrasindedir, bir kısmı Tayyip Beyin masasındadır
Fettah Tamince gibi, tamam mı kardeşim. Parası olanlarla
hesaplaşamadınız, en büyük ayıp da budur, en büyük
ayıp budur. (CHP sıralarından alkışlar) Samanyoluna
çıkmışız, Mahmut Tanal çıkmış; ben
gönderdim, ben dedim ki: Git, bu televizyonla ilgili bir durum var, bir bak.
Bizim için kişiler değil, hukuk önemlidir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) E, daha ne
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bakın, ben size
bir şey daha söyleyeyim: Terör örgütlerinin en çok istediği, en el
ovuşturdukları nedir biliyor musunuz? Devletin hukukun
dışına çıkmasıdır. Terör örgütleri orada kan
bulur, orada can bulur, orada güç bulur. Onun için, kim ne ederse etsin, devlet
terörle -İçişleri Bakanı burada- en katı, en amansız
mücadelesini versin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Veriyor,
veriyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Versin kardeşim.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Veriyor,
sonuna kadar da verecek.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yok, vermesin. diyen
var.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Versin,
versin.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ayıp ya,
İdare Amirisin ya! Gerilimi artırıyorsun ya burada.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Sonuna kadar
terörle mücadele edecek dedik, ne dedik?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama sapla saman
birbirine karışmayacak, her Kürt terörist olarak algılanmayacak
-bunu sizin için söylüyorum- ve devlet hukukun içinde kalacak, hukukun içinde.
Hukukun dışına çıkan devlet, sadece terör örgütlerine
hizmet eder. FETÖ tartışmasını devam ettirmek istiyorsan 16
maddem hazır.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Geliyorum, geliyorum.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hazırız
bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Ya, ne dedik?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
daha konuşmaya çıkınca kripto FETÖcüleri lütfen açıkla.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Açıklarım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Zan
altında bırakma.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Fettah Tamince
dedim ya?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kim?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Fettah Tamince.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) E,
burada mı? İçinizde diyorsun, burada diyorsun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) E,
çağırın gelsin. (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Burada. diyorsun, burada, burada diyorsun, içinizde diyorsun.O
şerefsiz bizim içimizde değil.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Adam Turizm Ajansı
Başkanı ya, Fettah Tamince.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Evet, milletvekillerimizin pek
çoğu -yani böyle yaparak elini- Artık yeter. diyor, Ara verelim
Başkan. diyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkan sizsiniz
efendim.
Sayın Başkanım...
BAŞKAN Evet, buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce Hatip
kürsüden FETÖnün unsurları içinizde. diyerek ağır bir
şekilde sataşmıştır.
BAŞKAN FETÖnün unsurları demedi,
FETÖnün kripto unsurları içinizde dedi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Hayır efendim. O,
ne anlama gelir?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
İyi de ne fark ediyor? Daha kötü.
BAŞKAN -Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Unsur ve kripto unsurları arasında
fark var.
10.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye tekraren
sataşması nedeniyle konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; FETÖ, Türkiyede sivil toplum ve siyaset arenasında
bazı dizayn girişimlerine başlamıştır. Yıl
2010dan itibaren... (CHP sıralarından gürültüler)
Bakınız, Deniz Baykala kurban olun,
kurban. Kasetli ve silahlı terör örgütü bu kumpasları
yaptığı zaman teslim oldunuz ve ondan sonra maalesef terör
örgütünün istikameti içerisine girdiniz. Bakınız, 15 Temmuzdan sonra
dahi Genel Başkanınız hangi ifadeleri kullanıyor? Bunlar,
tarihe düşen notlar: Hiçbir askerî darbe döneminde bu kadar acılar
yaşanmadı. Şimdi, 15 Temmuzu bir fırsat bilip
karşı darbe yaptılar. 15 Temmuz kontrollü bir darbedir ve
şimdi milyonları perişan ediyorlar. Kontrollü darbe dedim diye
üzerimize geldiler. diyor. Milyonlar da FETÖcü hainler. Ben, her yerde ve
her zaman söylüyorum, 15 Temmuz Hükûmetin kontrollü darbesidir. Kim dedi bunu?
Sizin Genel Başkanınız dedi.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Kontrolsüz bir siyasetçi.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Kasetle gelen Genel
Başkanınız sizi FETÖnün istikametine soktu, özeti budur.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun...
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler) Arkadaşlar sessiz
biraz, lütfen.
Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Biraz önce
Sayın Engin Altay, dünkü açıklamaya atıf yaparak benim
yanlış bilgi verdiğimi söyledi.
BAŞKAN Sayın Altay yaptı, evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Evet,
Sayın Altay.
Yukarıda bir daha baktım hesaplara.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de
baktım, birlikte bakalım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Evet.
Oranlara ilişkin bir düzeltme gerekiyor ama
ikisi arasındaki orana dair düzeltme gerekmiyor. 2003te
Cumhurbaşkanı maaşı ile asgari ücret arasındaki kat
sayı farkı 50 kattır, 50 kat.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 70ti, 50ye
düştü.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) 70, brüte göre
hesapladığınızda 70 çıkıyor, doğru.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 23e inersen
kabulümdür; 23, 23 yazıyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Brüt olarak
hesaplarsan 70 kat çıkıyor, net olarak hesap edersen 50 kat
çıkıyor, net üzerinden. Bugün, o hesabı
yaptığınızda 2020 için -Sayın Altay siz de yapın
bu hesabı- 27 kat çıkıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 35.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Yani bugün
Cumhurbaşkanı 2 kat daha maaş alsın ki 2003teki
Cumhurbaşkanıyla asgari ücretli arasındaki mesafeye gelsin
Sayın Altay. Ama mesele bu değil, bakın, mesele bu değil,
ben başka bir şey daha söyledim. Şimdi, asgari ücret konusunda
böyle ispritizmacılık yaparak yani ruh çağırma yaparak
Artırın, artırın. demek doğru olmaz, biz de
artırmak isteriz.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Artırın, elinizden tutan mı var?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Sizden daha
fazla artırma arzusuyla dolu olduğumuzu da ifade edeyim bu arada.
Ama takdir edersiniz ki bu işler ülkenin
imkânları, kapasitesi, zenginliği, geliri çerçevesinde olur. AK
PARTİ, neye vurursanız vurun, hangi hesabı yaparsanız
yapın asgari ücretlinin gelirini bu yıllar içerisinde 2,5 kat
artırmış. Ya, siz de bir şey söyleyin Artırın,
artırın. demenin ötesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Asgari ücreti devlet mi
ödüyor ya?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Devlet ne isterse
olur.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) Şöyle bir
yöntemle, şöyle bir yaklaşımla asgari ücretlinin gelirini
artırabiliriz. diye, yani affedersiniz ama slogan atmanın ötesinde
bir şey söyleyin, katkınız olsun.
Çok teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun, Sayın Altay.
7.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi, Naci
Bey ayrı rakam söylüyor, ben ayrı rakam söylüyorum. İkimiz de
Parlamentoda bilinen isimleriz. Naci Bey, size bir teklifim var: Yarın
sizin makamınıza -siz yaşça da benden büyüksünüz- siz bir
iktisat uzmanı alın, ben de alayım; oturalım,
konuşalım. Birbirimizi ikna edersek ne âlâ, etmezsek ayrı rakam
vermeye devam ederiz ya da ben şöyle toparlayayım, ben geri adım
atmış olayım: Asgari ücreti 4 bin lira yapalım, ben de
Tayyip Erdoğanın aldığı maaş için diyeyim ki
Anasının ak sütü gibi helal olsun. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu kadar basit.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
teşekkür ediyorum.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi grup konuşmalarına başlıyoruz.
İlk söz Sayın Cavit Arının.
Buyurun Sayın Arı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yeterince
tartıştık. Biraz daha sükûnet içerisinde götürelim.
CHP GRUBU ADINA CAVİT ARI (Antalya)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri
ve tüm vatandaşlarımı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ülkemizi ve dünyamızı saran bir
coronavirüs salgınıyla mücadele edilmekte. Bu nedenle, gece gündüz
demeden kendi yaşamlarını riske atarak çalışan tüm
sağlık çalışanlarını, bu sürecin gerçek
kahramanlarını buradan bir kez daha kutluyorum. Bu süreçte,
sağlıkla ilgili bir başarı varsa en büyük pay doktorundan,
hemşiresinden hasta bakıcısına, teknikerine kadar tüm
sağlık çalışanlarımızındır; emekleri
için teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bir salgın süreci
yaşıyoruz. Ne zamandır? Bu yıl şubat, mart
aylarından itibaren. Peki, ülkemizde ekonomik kriz, ekonomik sorunlar bu
salgınla mı başladı? Tabii ki kesinlikle hayır. Siz
salgını bile fırsata çevirmeye,
başarısızlığınızı buraya bağlamaya
çalışıyorsunuz. Ben size söyleyeyim, ülkeyi iyi
yönetemiyorsunuz, ülkede ekonomik istikrar diye bir şey
bırakmadınız, siz ülkede güven diye bir şey
bırakmadınız, ülkede adalete güven bırakmadınız,
ülkede huzur bırakmadınız, gençlerin geleceklerine olan
inançlarını bırakmadınız.
Güven dedik, evet, güven çok önemli.
Vatandaşımızın hukuk önünde kendini eşit hissetmesi
çok önemli, devlet imkânları yönünden kendini eşit hissetmesi çok
değerli. Güven olmazsa -ne dedik- huzur kalmaz, istikrar kalmaz,
yatırım olmaz, üretim olmaz, ticaret olmaz, ülkenin
kalkınması olmaz. Artık, vatandaşın size güveni
kalmadı, bir an evvel gitmenizi istiyor ve o günü bekliyor; o gün de çok
yakındır.
Bakın, damat Bakan Hakkımızda
hayırlısı olsun. diyerek istifa etti. Ne oldu arkadaşlar?
Boş koltuk iki gün Maliye Bakanı oldu. Bu boş koltuk sayesinde
dolar yüzde 5 düştü. Hiç düşündünüz mü bu neyi gösteriyor?
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, çok gürültü var,
lütfen biraz sessiz olalım.
CAVİT ARI (Devamla) - Ben size söyleyeyim, bu,
size güvenin kalmadığının açık göstergesidir. Sadece
bir bakan gittiğinde dolar düşüyorsa, piyasada bir rahatlama oluyorsa
iktidar olarak hepinizin gitmesi demek ülkenin nefes alması, huzurun
gelmesi, refahın yeniden gelmesi demektir.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl
aralıkta bu kürsüden yaptığım bütçe konuşmamda
şöyle bir tespitte bulunmuştum, demiştim ki: 2019
yılı bütçe açığı olarak 81 milyar öngörmüşsünüz
ama sonuçta 125 milyar olarak gerçekleşti. 2020 yılı için de
şimdiden 139 milyar öngörmektesiniz, aynı matematiksel hesaplamayla
gidersek yıl sonunda -üzülerek söylemem gerekirse- bütçe
açığı 220-230 milyar olacaktır. Bunu söylerken tek
dayanağım sizin ekonomiyi batırmış olmanızdı.
Bugün geldiğimiz noktada ekim ayı rakamları itibarıyla söyler
isek 250 milyarlık bir bütçe açığı var. Ayrıca
yıl sonuna kadar da 308 milyarlık bir borçlanma yetkisi
aldınız. 2021 yılı bütçesinde ne öngörmektesiniz? 245
milyar. İnanın, hiç istemem ama böyle giderse, böyle yönetmeye devam
ederseniz gelecek yıl için en az 450 milyar olarak bütçe
açığı vereceksiniz.
Bu bütçe döneminde en çok konuşulan konulardan
başta gelen kamu-özel iş birliği projeleriydi çünkü bu projeler
maalesef ülkeye bir yük getirmekte, çocuklarımız dahi borç
altına sokulmaktadır. Biz kesinlikle yatırıma
karşı değiliz ama kazıklanmaya karşıyız,
tüyü bitmemiş yetimin parasının buralara harcanmasına
karşıyız. Otoyol ve köprülere 2017den bu tarafa 2023 yılına
kadar 71 milyar ödenecek, şehir hastanelerine yine 78 milyar ödenecek;
toplamda 150 milyarlık bir maliyet. Sağlık Bakanı her ne
kadar Genel bütçe kaynaklarıyla şehir hastaneleri yapmaya
başladık. dese de hâlen 5 tane kamu-özel iş birliğiyle
yapılan hastane inşaatı devam etmekte. Bu yıl ilk yedi ayda
3 milyar ödeme yapıldı, yıl sonuna kadar 5 milyar demek. Peki,
bir kamu hastanesinin maliyeti 1,1 milyar yani bir yılda 5 kamu hastanesi
maalesef buralara gitmiş durumda. Bu nasıl bir sistemdir?
Sağlık Bakanlığı kamu-özel iş birliğinden
kısmen vazgeçme sinyali vermiştir, diğer bakanlıklar da artık
bunu görmeli ve bu durumdan vazgeçmelidir.
Sayın Genel Başkanımızın bu
kürsüden beş gün önce söylediği bir söz vardı, tekrar ediyorum:
Biz, ilk seçimlerde demokrasi getireceğiz, adaleti getireceğiz,
liyakati getireceğiz. İlk seçimlerde alın terinin ne kadar
değerli olduğunu bütün dünyaya anlatacağız. İlk
seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti devletini Londradaki tefecilerden
kurtaracağız ve göreceksiniz bu soygun düzenine son vereceğiz.
(CHP sıralarından alkışlar) 5li çetenin bizim
torunlarımızı dahi sömürecek olan bütün bu
yatırımlarını kamulaştıracağız ve
devlete alacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sağlık Bakanlığıyla ilgili
Sayıştay raporlarına baktığımızda 2019
yılı Denetim Raporunda çok sayıda usulsüzlükler var
değerli arkadaşlar. Ancak tüm bu usulsüzlükleri tek tek saymak yerine
şu mantığı ortaya koymak istiyorum: Burada, bir
savrulmuşluk var yani bir gelişigüzellik var, şirketlere bir
teslimiyet var. Bunların hepsini okursanız neredeyse devlet olarak siz
ipin ucunu şirketlere vermişsiniz. Şirketler bu
sözleşmeleri kendi isteklerine göre uyarlamışlar,
yorumlamışlar ve gerekli denetimler yapılmadan teslimler
alınmış, devletin lehine olmayan hükümler kabul edilmiş;
burada gücünü devlet olarak hissettirememişsiniz, şirketlere Ben
ancak bu şartlarda anlaşma yaparım. diyememişsiniz.
Sayın İçişleri Bakanına daha
önce Komisyonda şöyle demiştim: Bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi
Genel Başkanını 19 Nisan 2019da Çubuk ilçesinde linç
girişimine maruz bıraktınız, koruyamadınız.
Sayın Bakan yazılı cevap vermiş: Olay günü
çoğunluğu polis olan, 699 jandarma ve polis o gün, orada görev
yerindeydi. Yani siz bunu söylerken 699 polis ve jandarmayla korumayı
başaramadık mı demektesiniz? Bunu
başaramadığınızı bir kez daha ben buradan ifade
etmek istiyorum. 699 polis ve jandarmaya inekçi Osman maalesef galip geldi.
Şimdi, yasa dışı eylemleri
olduğu bilinen bir kişinin Genel Başkanımız
hakkında söylediği sözleri tüm kamuoyu bilir. Sayın
İçişleri Bakanımız maalesef bu konuyla ilgili bugüne kadar
bir tek kelime edemedi.
Yine, Serikte, Serik Belediyesiyle ilgili 500 bin
TLlik bir rüşvet iddiasıyla ilgili olarak defalarca sorduk, takip
ediyoruz, mevcut Belediye Başkanı: İçişleri
Bakanlığından müfettiş talep ettim. dedi. Peki, ne oldu?
Ortada bir İçişleri Bakanlığı müfettişi yok,
görevlendiremediniz. Burada, hukuka ve kanun önünde eşitliğe maalesef
aykırı davrandınız.
Türkiye Barolar Birliğine bağlı tüm
baroların başkanları bir yürüyüş yaptılar
Avukatlık Kanunundaki değişiklikle ilgili, malum bunu
engellemeye gücünüz yetti Sayın Bakanım. Baro başkanları
sadece cüppeleriyle yürümüştü, cübbeleriyle Avukatlık Kanunuyla
ilgili tepkilerini dile getirmişti. Anayasa Mahkemesinin daha sonradan
verdiği kararla da açıkça, siz yasalara aykırı bir
şekilde bu yürüyüşü engellediniz. Şimdi bu yetmezmiş gibi
baroların genel kurullarını genelgeyle, yine, yasaya
aykırı bir şekilde ertelediniz; önce 1 Aralığa kadar
ertelediniz, şimdi 1 Marta kadar ertelediniz. Peki, soruyorum ben size: Bu
Covid o kadar akıllı bir şey midir ki sadece baro genel
kurullarında bulaşıcı, AKP kongrelerinde
bulaşmıyor, böyle bir durum bu var? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bir hukuksuzluk da pandemi sürecinde
yaşandı. Toplumun kendiliğinden gerçekleştirmeye
çalıştığı yardım ve dayanışma ruhunu
zedelediniz. İnsanların yardıma ve dayanışmaya en çok
ihtiyaç duyduğu günlerde, CHPli belediyelerin başarılı
dayanışmasına ambargo koydunuz. Ben yardım topluyorum.
derseniz Başka devlet, yeni hükûmet oluşturmak istiyorsunuz. gibi
bir şeyler uyduruldu ve bu karar iktidarınıza
yakışmış olabilir ama hukuka ve vicdana
yakışmadı. Hukuka uygun olmayan gerekçelerle yardım
toplamayı önlediniz. Neye yaradı? Sizin bu engellemeniz nedeniyle
birçok insan yardım kampanyasına katılmaktan vazgeçti. Birçok
insan, direkt belediyelere bağış yapmak istiyordu; iktidara bu
konuda güvenmeyen birçok kişi, belediyelere destek vermek istemişti,
bunun önüne geçtiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
CAVİT ARI (Devamla) Yine, Çevre ve
Şehircilik Bakanını uygulamalarıyla maalesef, çevreyi
korumaktan imtina eden birtakım uygulamalar içerisine girdiğini
görebilmekteyiz.
Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı
başta olmak üzere, dikey mimariyle ilgili Şehirlerimize ihanet
edemeyiz. derken bugün İstanbul silüetinin bozulması dâhil bütün
gökdelenler AKP iktidarında ve AKPli belediyeler döneminde
yapıldı.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe israf
bütçesidir, israf sisteminin bütçesidir. Bu bütçe, cumhuriyetin
kuruluşundan bu yana zor koşullarda kurulan fabrikalar ve tesisler
bir taraftan satılırken ordumuzun göz bebeği Tank Palet
Fabrikasının satıldı mı, hibe mi edildiğini
açıklayamayanların bütçesidir. Bu ekonomik zorluklar içerisinde
vatandaşa sabır önerirken saraylarda yaşamaya devam edenlerin
bütçesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CAVİT ARI (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Son, selamlama cümlenizi alayım.
CAVİT ARI (Devamla) - Bu zor günlerde küçük
esnafına, çiftçisine, işçisine, emekçisine
karşılıksız destek veremeyenlerin, yine çiftçimizi
traktörleri, tarım araçları, arazileri, hayvanları haczedilmesin
diye eylem yapmak zorunda bırakanların bütçesidir.
BAŞKAN Selamlama cümlenizi alayım.
CAVİT ARI (Devamla) Bu bütçeden
halkımıza bir hayır yoktur diyorum ve bu bütçemizin maalesef,
ülkemizin geleceğine bir katkısı olmayacağını
buradan ifade etmek istiyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum;
çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 17.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi
BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ(Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına yapılan konuşmalarda kalmıştık.
Şimdi söz
sırası Sayın Burhanettin Bulutta.
Buyurun Sayın
Bulut. (CHP sıralarından alkışlar)
BURHANETTİN
BULUT (Adana) Bakan yok.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sağlık Bakanı gelsin. Sağlığı
konuşacak arkadaşımız Sağlık Bakanımız
gelirse.
BAŞKAN Sağlık Bakan
Yardımcılarımız buradalar, Sayın Bakan da intikal
etmek üzere.
Sayın Bulut, rica ederim...
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Yavaş
yavaş
BAŞKAN Yavaş yavaş değil;
vakit geçiyor, hızlı hızlı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -O zaman Bakan
gelsin Sayın Başkan.
BAŞKAN Fark etmez, Sayın Bakan
Yardımcısı da temsil eder Bakanlığı,
sıkıntı yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Halil Beyi Bakan
yapalım!
BAŞKAN Buyurun.
CHP GRUBU ADINA BURHANETTİN BULUT (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, meramımızı Bakana
anlatacağız çünkü özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakan Beyle
yarım kalmış bir konuşmamız var. Ben böyle ara ara
bakarak tam o geldiğinde o konuyu açacağım.
Ülkemizin değil sadece, dünyanın birinci
gündemi pandemi.
BAŞKAN Açabilirsiniz o konuyu Sayın
Bakan geldi.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Sevindim.
Ülkemizin ve dünyanın birinci konusu pandemi.
Yılın ilk günlerinde insanlarımız sosyal medyada özellikle,
daha çok nasıl korunmamız gerektiğine ilişkin duyurular yapıyorlardı,
paylaşımlar yapıyorlardı ama bugün -hepinizin sosyal
medyası vardır, özellikle Facebooku açın bakın- herkes ya
yakınının ya eşinin dostunun vefat haberini
paylaşır hâle geldi. Maalesef, ülkede ve dünyada korkulan oldu.
Tabii, böylesi dönemlerde en çok ilgide olan
kişi de Sağlık Bakanı. Sağlık Bakanı
akşam televizyona çıktığında onu ilgiyle izliyor tüm
toplum. Özellikle ilk dönemlerde, pandemi vakalarının Türkiyeye
geldiği ilk dönemlerde, özellikle Bakanın sempatik
davranışları, hekim kimliği üzerinden bir ilgi vardı
Sayın Bakana ama pandemide sayılar artmaya başlayınca, kaos
çıkmaya başlayınca Sayın Bakan da bir anda o sempatik
hâlinden tipik siyasetçi hâline döndü. Belki de -o gün Plan ve Bütçede söylemiştim
onu- hekimlik kimliğinden ziyade siyasetçi kimliğini daha çok ön
plana aldı. Bir başarı hikâyesi, bir başarı öyküsü
yaratmanın derdine düştü. Sağlık yönetiminden daha ziyade
siyasi bir başarının hedefine döndü. Algı yönetiminin
içerisine girdi, PR çalışmalarına girdi -sanırım ekibi
de bu konularda başarılı- hemen hemen her gün Sağlık
Bakanının bir köşe yazarını
aradığını ve konuyla ilgili bilgi
aktardığını duyduk. Neydi Sağlık Bakanını
ilgilendiren husus? Aslında, bu ülkeyi bu pandemi döneminde kaosa itmemek,
topluma güven vermek. Örneğin maske sorununda bu ülke iki ay kaos
yaşadı, iki ay boyunca insanlar maskeye ulaşamadı.
Hatırlayın, SMS gönderildi, E-devletten alabilirsiniz. dendi, hatta
65 yaş üstünün evine, sokağa çıkma yasağı olduğu
günlerde maske ve kolonya gönderdi Cumhurbaşkanı tarafından.
Ancak, Sayın Bakanımız o gün ne diyordu? Yoğun maske var
elimizde. 60a yakın ülkeye biz maske gönderiyoruz. Hükûmet hep bir
ağızdan Avrupa felaket yaşıyor ama bizde hiçbir şey
yok, dünya bize hayran. diyordu o günlerde.
Hemen arkasından grip aşısı
tartışmaları oldu. Bir eczacı olarak grip
aşısında yaşanacak şeyleri tahmin ettiğim için o
dönemde Sayın Bakanlığa yazı yazdım ve CİMERe de
yazı yazdım Kaç tane aşı ithal ediyorsunuz? diye.
CİMERden gelen cevap şuydu: Grip aşısına
ilişkin sayı veremeyiz çünkü bu ticari sırdır. İran
7,5 milyon grip aşısı temin etmişken bizim Sağlık
Bakanımız dün 3 milyon hedefine doğru gidiyoruz. diye ifade
etti. Ben niye söyledim onu? Çünkü grip aşısının erkenden
sipariş verilmesi gerekiyordu, tedarikini önceden yapmamız
gerekiyordu.
Bugün yine yürütememenin bir göstergesi, elindeki
aşıyı bile bitirmiş değil, kronik hastalar hâlâ
maalesef aşıya ulaşamıyor. Buradaki sıkıntı
ne? Sayın Bakan siyasetin büyüsüne, belagatin şehvetine
kapılmış durumda, ondan bir türlü çıkamıyor, bilimi
politikanın aleti hâline getirdi.
Son olarak da PCRla ilgili bir tartışma
vardı, PCRla ilgili bir genelge yayınladı çünkü
vatandaşlarımız hastanede Covid testini yaptıramaz hâle
geldi gerek yoğunluktan gerekse endişesine rağmen yeni protokol
gereği yapılmamasından kaynaklı. Ama özel hastanelerle
ilgili şöyle şikâyet gelmeye başladı: PCR testi 350 liraya
yapılıyor. Ben de Sayın Bakana dedim ki: Sayın Bakan,
sizin kurucusu olduğunuz hastane de dâhil olmak üzere 350 liraya
yapılıyor bu. Sayın Bakan biraz önce yaptığım
eleştirilerden daha ağır eleştiriler yapmama rağmen
hemen bir şahin edasıyla Yalan söylüyorsun. dedi bana.
Arkasından Sayın Bakan, ben kendim aradım, elimde belgeler
var. dememe rağmen, Sayın Bakan ikinci defa Yalan söylüyorsun.
dedi. Nedir Bakanın bu endişesi? Sayın Bakan Sağlık
Bakanlığını kendi hastanesi gibi yönetiyor, bir şirket
edasında yönetiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Yanına Bakan Yardımcılarını alması
yetmiyormuş gibi, o şirket mantığıyla
Bakanlığına değil, kendisine değil, hastanesine laf
gelince hemen şahin kesiliverdi. Ve sonuç itibarıyla bunun doğru
olduğunun ifadesi olarak ertesi gün bir genelge daha yayınladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BURHANETTİN BULUT
(Devamla) Bitiriyorum.
O genelgede, özel hastanelere Fahiş fiyatla,
250 liranın üstünde ödeme aldıysanız bunu iade edin. dedi. Biz
de bunu duyurduk, Sağlık Bakanının böyle bir müdahalesi
oldu çünkü Bakan, yönetecek. Ancak Bakanının o gün Yalan
söylüyorsun. dediği şeyi o zaman, şikâyetler gelince
anladık. Turkuaz tabloda yaptığının
aynısını kendi hastanesinde yapıyor. Ne yapıyor?
Vatandaş diyor ki: Ben gittim size Test yaptıracağım.
dedim. Bana test yaptırdınız -bir hemşire tarafından-
ve 350 lira aldınız, paramı iade edin. Hayır, siz muayene
olmuşsunuz. diyor. Hasta diyor ki: Ya, ben muayene olmadım,
görmedim bile. Hayır, bizim belgelerimiz o. diyor. Yine rakamlarla
oynayarak vatandaşı kandırmışsınız.
Velhasıl, süre yetmiyor Sayın Bakanım,
buradan size birkaç sözüm var: Halk sağlığı için çabalayan
ve bu konuda fedakârlık yapan sağlık emekçilerinin
haklarını verin, Hakları ödenmez. dediğiniz
sağlıkçıların haklarını verin;
çalışanlara ilişkin, özellikle sağlık teknisyenlerine
ilişkin atamaları bir an önce yapın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
BURHANETTİN BULUT (Devamla) Ve sizin bugün,
aşılar dâhil olmak üzere, corona aşısı dâhil olmak
üzere ülkede yarattığınız güvenden kaynaklı bu
vatandaşa özür borcunuz var Sayın Bakanım, özür dileyin. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Süreyya Sadi Bilgiçin, çok sayıda milletvekilinin coronaya
yakalandığına, tedbirler konusunda daha fazla dikkat edilmesi
gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, hakikaten, bu Covid
tedbirlerini bugün epey elden bıraktık. Rica ediyorum, şu maske
işine biraz daha fazla dikkat edelim. Biliyorsunuz, çok sayıda
milletvekili arkadaşımız coronaya yakalandı. Biraz daha
dikkatli olalım.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Sayın Emir, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Üzülerek ifade etmeliyim ki, Sağlık
Bakanlığımız ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti
salgınla mücadelede sınıfta kalmıştır. Vaktimiz
uzun olsa da konuşsak ama uluslararası hiçbir standarda göre, hiçbir
rakam açısından, maalesef Bakanlığımız
başarılı değildir. Ölüm sayıları söylenenin kat
kat üstündedir, o ölüm sayılarıyla dünyada neredeyse 1inciyiz. En
son açıkladıkları -bize göre eksik olan ama bize
yakalanınca açıkladıkları- hasta sayılarıyla da
yine dünyada 4üncüyüz, yukarıları zorluyoruz. Son derece
başarısız bir pandemi yönetimi. Bir Bakanlık, pandemiyle
mücadeleyi bırakıp rakamlarla mücadele eder mi, algı yaratmaya
çalışır mı? Bir Sağlık Bakanı, kendisi
başarılı Bakan olacak diye, Cumhurbaşkanına başarılı
görünecek diye vatandaşların sağlığı üzerinden
kumar oynar mı? Elbette oynamaz. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, uzatmayacağım, bir soru
soracağım. Çok çalıştığınızı
biliyorum, tahmin ediyorum, niyetinizin iyi olduğunu da fark ediyorum ama
siz, yatağa yattığınız zaman -geç
yatıyorsunuzdur- kendinize soruyor musunuz: Bugün pandemi şu
seviyedeyse, bu kadar yaygınsa, bu kadar ölüm oluyorsa ve
vatandaşlarımız gecikmiş mücadele dolayısıyla
işinden, aşından oluyorsa, yoksullukla baş etmek zorunda
kalıyorsa bunda sizin taksiratınız yok mu gerçekten?
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Erdoğanı aşamıyor! Erdoğanı aşamıyor!
MURAT EMİR (Devamla) Bugünler geçecek, on
yıl sonra da soracaklar bu soruyu, siz, bu sorudan
kurtulamayacaksınız.
Vaktim kısa, size bir olay
anlatacağım, Sayın Bakan iyi dinlesin, Sayın Bakan
Yardımcısı da bunu çok iyi dinlesin: Değerli
arkadaşlar, Sabahattin Aydın -Sayın Bakanın çok
sevdiği ve Medipolden yeni transfer ettiği Bakan
Yardımcısı- 2003te Sağlık Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı olur. O sırada eşi Sibel
Aydın bir şirket kurar, şirketin adı Bilbest Bilişim
Sağlık Limited Şirketi; güzel. Bu şirket, Sağlık
Bakanlığının hastanelerinin on-line yazılım
işlerini almaya başlar. O sırada bu gündeme gelince Sibel
Aydın notere gider ve ortaklığını bitirir ve böylece
de Sayın Müsteşar Yardımcısı -o sıradaki-
üstündeki bu yükü atmış gibi görünür. Bize göre ahlaki açıdan
uygun olmayan bir şey, o sırada bu işler yürür gider ve 2010da
Sayın Bakan Yardımcısı, müsteşarlığı
bırakınca, aynı şirkete yani bu arada Sağlık
Bakanlığının bütün kamu ihalelerini alan, milyon
dolarları götüren şirkete bu sefer oğlu Muhammet İkbal
Aydın tekrar ortak olur. Buradan ne anlıyoruz? Bu, bir hülleli
işlemdir. Yani Müsteşar Yardımcısı, eşinin,
kendisinin, oğlunun malı götürdüğü fark edilmesin diye hülle
yapmış, birini atamış oraya, görevi bitince de oraya tekrar
oğlunu getirmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, arkadaşlar, bu şirketin
aldığı ihaleler saymakla bitmez. Sağlık
Bakanlığının hasta yönetim sistemi, ICD kodu, hasta
bilgilendirme sistemi, kamu ihaleleri, kamu bölge hastanelerinin ihaleleri, en
son 2015te e-nabız bu şirket tarafından yapılıyor.
İhalelerin hepsi yağlı ballı. İhalelerin hiçbiri gerçek
ihale değil, hepsi davet usulü, alıştığınız
o 21/b.
Şimdi bu para helal para mı? Siz buraya
çıkıp bu soruya cevap vermeyeceksiniz -ben biliyorum- birçok soruma
cevap vermediğiniz gibi. Yargı bırakmadınız
memlekette, adalete de hesap vermeyebilirsiniz ama Allaha nasıl hesap
vereceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar) Burada tüyü
bitmemiş yetimin hakkını yiyorsunuz ve tüyü bitmemiş
yetimin hakkını oğlunuza yedirmek için de geldiniz, bizden bütçe
istiyorsunuz Sağlık Bakanlığı için. Böyle bir bütçeyi
bu Meclis vermemelidir bu Bakanlığa.
Ve değerli arkadaşlar, kayırmacılık,
yakınını zengin etme, bu arada malı götürme, fark ederlerse
sözü geçiştirme, cevap vermeme ama sonunda yine de yakalanıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, benim altı ay
boyunca dilimde tüy bitti Bu test kitlerini niye bir firmadan
alıyorsunuz, kaç liraya alıyorsunuz? diye; aynı şekilde,
Sağlık Bakanı yine söylemedi, söylemedi, söylemedi ama biz
biliyoruz orada yolsuzluk olduğunu, 4 kat olduğunu ve sonra, biz
uyardık diye geriye dönük işlem yaptırdığını.
Kendisi itiraf etti ama itiraf etmediği bir şey daha var: Üst düzey 4
yöneticisini o sırada görevden aldı. Niye biliyor musunuz? Çünkü
oradaki yolsuzluk, 40 milyon dolarlık küçük bir yolsuzluktu, o seviyedeki
kişilerin görevden alınmasıyla halledilebilirdi. Oysa Sayın
Bakan, evet, görevden aldınız, teşekkür ederim; evet,
gereğini yaptınız, doğruyu da söylediniz ama size
düşen, siyasi sorumluluğu da almaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
MURAT EMİR (Devamla) Bunun siyasi
sorumluluğu nerede?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Doğru
konuşun, doğru.
MURAT EMİR (Devamla) Bunu niye görevden
aldığınızı niye söylemiyorsunuz?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Yüzünüz
biraz kızarsın.
MURAT EMİR (Devamla) Peki, bir
Bakanlığın bunu yapması uygun mudur?
Daha da önemlisini söyleyeyim değerli
arkadaşlar: Şimdi, bir soru
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA 83 milyona
doğru konuşun.
MURAT EMİR (Devamla) Sayın Bakan,
gelirsiniz, konuşuruz burada; aslında, sizinle yüz yüze
konuşmayı da çok arzu ederim, çok uzun da konuşabiliriz.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Ben
anlattım size bunları. Komisyonda anlattım, herkes duydu orada.
Hiç yüzünüz kızarmıyor mu!
MURAT EMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakınız, burada şunu söyleyerek sözlerimi
tamamlayayım: E-nabız sistemini bu Sayın Bakan
Yardımcısının oğlunun şirketi yapıyor.
Dolayısıyla, bu aşı dağıtımında da ne
kadar adil olacağınızı yakından takip edeceğimizi
milletimize ve sizin de bilginize sunarım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Komisyonda
bunları cevapladı, Komisyonda.
BAŞKAN Sayın Fikret Şahin, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
2021 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim, sözlerime Sağlık
Bakanlığının 2018 ve 2019 Yılı Sayıştay
Düzenlilik Denetim Raporunun şehir hastaneleriyle ilgili tespitiyle
başlamak istiyorum. Bakın, Sayıştay, şehir hastaneleri
için ne diyor? Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğine, Merkezî Yönetim
Muhasebe Yönetmeliğine, Muhasebat Genel Müdürlüğü Kamu Özel
İş Birliği Uygulamalarının Muhasebe
İşlemlerinde yer alan hükümlere uygun bir şekilde
yapılmadığı tespit edilmiştir. diyor; bakın,
bunu Sayıştay söylüyor. Yani diyor ki: Hesabı kitabı belli
olmayan, kimin kime ne kadar, ne verdiği belli olmayan bir hastane
sistemiyle karşı karşıyayız. İşte
Sayın Bakan, biz bu nedenle şehir hastanelerine cumhuriyet tarihinin
en büyük kara deliği diyoruz.
Mevcut iktidar Sağlıkta Dönüşüm
Programıyla birlikte en önemli adımı bu şehir
hastaneleriyle attı ve şirketlere
vatandaşlarımızın almış olduğu
sağlık hizmeti üzerinden döviz bazında para kazanma imkânı
sağladı. Bu nedenle, şehir hastaneleri esasen kamu hastaneleri
değil birer şirket hastaneleridir. Bu hastaneler gelecek nesillerin
sağlık hakkı üzerine ipotek koyan, çocuklarımızın
sağlık bütçesini kısıtlayan modern bir sömürü sistemi ve
âdeta günümüzün kapitülasyonları niteliğindedir.
Başlangıçta kamu-özel iş birliği
modeliyle 30 şehir hastanesi yapılması planlanırken,
Sayın Bakan, geçen yıl 14 Kasım 2019 tarihinde
yaptığınız açıklamada şöyle diyorsunuz:
Kamu-özel iş birliğiyle tecrübeye sahip olduk, bu dönemde şehir
hastanelerini artık bu tecrübeyle birlikte kendi imkânlarımızla
yapmayı planladık. Sizin bütçenizde bunu yapabilirliğiniz
mümkünse niye bir finans modelini devreye sokmak isteyesiniz? Sonuçta finans
modelinin de bir yükü yok mu? diyerek bir nevi kamu-özel iş birliği
modelinin maliyetinin çok yüksek olduğunu da itiraf ediyorsunuz ve 10
şehir hastanesi projesini de genel bütçeye alıyorsunuz yani kamu-özel
iş birliğinden çıkartıyorsunuz. Bu yılki bütçede de
görüyoruz ki 1 hastaneyi daha genel bütçeden yapacağınızı
söylüyorsunuz. Öyle görülüyor ki Bakanlık, şehir hastanelerinin
kamu-özel iş birliği modeliyle işletilmesinin yanlış
olduğunu bir ölçüde kabul etmiş oluyor ve 11 şehir hastanesini
genel bütçeden yapacak.
Şu anda, hâlen Türkiye'de 13ü hizmette, 5i
inşaat hâlinde olmak üzere toplam 18 tane kamu-özel iş
birliğiyle işletilecek şehir hastanesi var. Şu anda
hizmette olan 13 şehir hastanesiyle -Sayın Bakanım, sizin de
özellikle dikkatinizi çekiyorum, sizin tablolarınızdan aldım-
17.509 yatak kazanmışız. 13 şehir hastanesini açarken 21
tane de kamu hastanesini kapattık. Toplam 11.392 yatak vardı bu kamu
hastanelerinde yani 13 şehir hastanesiyle elimizde net 6.117 yatak
kazandık, 13 şehir hastanesiyle net 6.117 yatak kazanmış
olduk.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Nitelikli yatak.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Evet, evet.
Şimdi onu da söyleyeceğim efendim.
Bu 13 şehir hastanesi için döviz bazında
yüklü miktarda para ödüyoruz. Bakın, Merkez Bankasının 128
milyarlık rezervlerinin eridiği dönemde dahi bu şehir
hastanelerine bu ödemeyi yapmaya devam ettik ve yirmi beş yıl boyunca
devam edeceğiz.
Şimdi, efendim, şehir hastanelerinin
hizmete girdiği ilk yıl 2017 yılı. 2017 yılı Ekim
ayından 2020 yılı Ekim ayına kadar geçen üç
yıllık sürede kaç para kira ve hizmet bedeli ödemişiz Sayın
Bakanım? Bakın, sizin mali tablolarınızdan alıyorum
rakamı; efendim, 15 milyar 587 milyon lira ödemişiz. Bakın,
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programında 600
bin lira bir devlet hastanesinin maliyeti.
Sayın Tamer, siz de dinleyin lütfen.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Dinliyorum, dinliyorum.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bu
ödediğiniz üç yıllık kirayla 25.978 tane devlet hastanesi
yatağına sahip olabilirdik. (CHP sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Kira
değil, kira değil.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Hayır,
kira ve hizmet bedeli.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Kira
değil, hizmet dâhil.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Tabii, kira
ve hizmet bedeli.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA İkisi
aynı şey değil.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Sonuç
itibarıyla şehir hastaneleri için üç yılda ödediğiniz 15
milyar 587 milyon lira kira ve hizmet bedeliyle tam 25.978 yatak olabilir, 500
yataklı 52 tane devlet hastanesi yapabilirdik.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA İkisi
aynı şey değil, karıştırma.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bakın,
ne diyorsunuz? Coronavirüsle olan mücadelede bu şehir hastaneleri
olmasaydı biz ne yapardık? diyorsunuz. Keşke olmasaydı da
devlet hastanesi yapsaydınız, elimizde 6.117 yatak değil 25.978
yatak olacaktı ve şimdi çok daha iyi mücadele edecektik. (CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, hepiniz
aranıyorsunuz; yoğun bakımda, hastanede yer yok diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Nitelikli
yatağı söyleyeceğim.
Sayın Tamer, bakın, yine
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programında, genel
bütçeden yaptığınız bir şehir hastanesinin yatak
maliyeti 980 bin lira. Bakın, üç yıllık kira ve hizmet bedeliyle
15.905 tane şehir hastanesi yatağına sahip oluyorsunuz, 15 tane şehir
hastanesi. Bakın, 13 hastane için üç yılda ödediğiniz kirayla 15
hastane yapabiliyorsunuz. Yazık değil mi bu tüyü bitmemiş
yetimlerin hakkına? Yirmi beş yıl ödeyeceksiniz. Yazıklar
olsun! Ben size bunu söylüyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Hayır,
hayır, yanlış söylüyorsunuz.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Bakın,
gelecek nesillerin hakkını alıyorsunuz Sayın Bakan; vebali
var, çocukların vebali var üzerinizde. İleride bu Bakanlıktan
gideceksiniz, size çocuklar diyecek ki: Yirmi beş yıl ipotek
altına aldınız geleceğimizi. Gelin, vazgeçin. Bakın,
pandemiyi bir fırsata çevirmeye çalışıyorsunuz. Evet,
pandemi bir mücbir sebeptir. Gelin, hastaneleri kamulaştıralım.
Bu hastaneleri kamulaştırmak bir ekonomik tercih değildir,
gelecek nesillerin sağlık hakkına sahip çıkmaktır. Bu
vebal sizin üzerinizdedir Sayın Bakan, bu vebal sizin üzerinizdedir, evet.
(CHP sıralarından alkışlar) Her yıl bütçenizden çok
daha büyük bir miktarı bu şehir hastaneleri alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN
(Devamla) Selamlayacağım
Sayın Başkanım, selamlayacağım.
BAŞKAN Yok yok.
FİKRET ŞAHİN (Devamla)
Selamlayacağım.
BAŞKAN - Selamlamak sonra bir dakika sürüyor.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Yok,
kesinlikle değil.
BAŞKAN Sağ olun, teşekkür ediyorum
Sayın Şahin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Adana sahra hastanesinden ve Güzellik Fuarından bahset.
FİKRET ŞAHİN (Devamla) Sayın
Bakanım, bu hastaneler bittiği zaman sizin bütçenizin en az yüzde
30u şehir hastanelerine gidecek. Gelin, bunu
kamulaştıralım; biz destek vereceğiz size.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Şahin.
Sayın Şahin, kürsüden ayrılalım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Adana
sahra hastanesinden ve Güzellik Fuarının yatak kapasitesinden
bahset. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, niye bu kadar tepki
gösteriyorsunuz? Sayın Demirbağa neden bu kadar tepki
gösteriyorsunuz?
Sayın Demirbağ, bu kadar
kızdıracak ne dediniz, ben duyamadım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Güzellik Fuarından bahset dedim.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Çık kürsüde
konuş, çık!
BAŞKAN Sayın Bayram Yılmazkaya,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. Pandemi sürecinde hayatını
kaybetmiş olan vatandaşlarımıza, özellikle sağlık
çalışanı ve doktor arkadaşlarımıza Allahtan
rahmet diliyorum.
Deontoloji ve Hipokrat Yemininde sağlık
çalışanlarının en önemli görevi insan
sağlığını korumak ve sürdürmektir, kesinlikle siyasi
gelecek ve ekonomik kaygı insan ve toplum
sağlığının önüne geçmemelidir sözleriyle
konuşmama başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, doktorlar ve
sağlık çalışanları tükenmiş durumda. Pandemiyle
mücadelede en ön cephede savaşan sağlık çalışanları
ve doktorlara Hakkınız ödenmez. dediniz ve gerçekten ödemediniz ve
galiba da ödeyemeyeceksiniz.
Sayın Bakanım, savaş sadece ordular
arasında olmaz. Covidle mücadele bir savaştır, bu
savaşın askerleriyse sağlık çalışanları ve
hekim arkadaşlarımızdır. Bu savaşın
başkomutanı da sizsiniz. Lütfen, gerçekten bir başkomutan olarak
davranın ve şudoktor arkadaşlarınıza, sağlık
çalışanınıza sahip çıkın Sayın Bakanım.
İSMAİL TAMER (Kayseri)
Başından beri bir başkomutan gibi davranıyor.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Öncelikle bu
savaşın öneminden dolayı keşke Bakanlık bütçenizi daha
fazla artırabilseydiniz. Sınırlı insan ve maddi kaynakla bu
savaşta işimiz çok zor. Keşke şehir hastaneleri için 5li
çetenin affettiğiniz vergilerini, o paraları hekimlerimize, çalışanlarımıza
harcayabilseydiniz. Keşke grip aşıları olması
gerektiği gibi 10 milyon doz gelseydi. İlave personelle
istihdamı daha erken sağlayabilseydiniz Sayın Bakanım.
Bakın, birçok atama bekleyen
insanımız var; diyaliz teknisyenleri, ATT mezunları, anestezi
teknikerleri. Keşke bu gerekli, atama bekleyen personeli alıp,
hızlıca yoğun bakım ve genel bakım ilave eğitimi
verip Covide yakalanan insanlarımıza daha sağlıklı,
daha net, daha güzel bir şekilde bakabilseydik Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, Covid vakalarını
açıklarken sayıları herkesten gizlediniz. Sonunda gördük ki
saray, salgınla mücadele etmemiş, sayıları eğip büküp
milletimizden gerçekleri saklamış. Ne zaman 10 bin oldu, ne zaman 20
bin oldu, kaç zamandır 30 binlerde gidiyoruz, bilmiyoruz. Gerçekleri
söyleyen Türk Tabipleri Birliğini ve muhalefeti yani bizleri vatan
hainliğiyle suçladınız. İktidar, Dünya Sağlık
Örgütünün olgu sayısına göre aşı
dağıtımı yapılacağı kriterinin
paniğiyle gizlediği vaka sayılarını itiraf etmek
zorunda kaldı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Dünya
Sağlık Örgütünden aşağı mıydı?
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Doğruları
söyleyenleri hain ilan eden iktidar, ekonomiyi düşünerek gerçek verileri
gizleyerek toplumda rehavetin oluşmasına ve salgının
yayılmasına zemin hazırladığı için bu sorunun
hesabını vermek zorunda.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Dünya
Sağlık Örgütünden aşağı mıydı?
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Bizim
bilmediğimiz gerçek sayılar çok fazla iken yine
insanlarımızın sağlığını
düşünmeden, ekonomiyi ön planda tutarak açılmaması gereken
okulları açtınız. Çocuklarımızı okulla ilgili
esnaf sektörüne gerekli desteği veremeyeceğiniz için çok büyük riske
attınız Sayın Bakanım.
İnsanlarımız yakınlarıyla
vedalaşamadan canlarını toprağa verdiler Sayın
Bakanım. Bütün bunların hesabını zamanı
geldiğinde bu dünyada da öteki dünyada da vereceksiniz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ölen
insanlarımız sizlere haklarını helal etmeden gittiler. Ne
ölen vatandaşlarımız ne de onların yakınları
sizlere haklarını helal etmeyecekler. Bu savaşın askerleri
olan sağlık çalışanlarımız ölüme koşuyor,
her sabah aileleriyle vedalaşıp çıkıyorlar Acaba bugün
hastalık bulaşır mı? diye, kendilerinden sonra geride
kalanların ne olacağı kaygısıyla. Ve bir doktor olarak
sizler hâlâ Covid-19 meslek hastalığı kanununu Genel Kurula
getirmediniz. Bakanlık mensuplarımız, ölen sağlık
çalışanlarınız da sizlere hakkını helal
etmeyecek.
Değerli milletvekilleri, maalesef insanlar
hastanede yer bulamıyor. Bakın, ilim Gaziantep dâhil, şu anda acil
gözlemde bile yer bulamayan, yoğun bakımda sıra bekleyen
mağdur insanlarımız var. Bunlara acil çözüm bulunmalı.
Yeterli olmayan yoğun bakımdaki yatak sayıları mutlaka
artırılmalı. Gerekirse ilim Gaziantepte sahra hastanesi
açılmalı.
Sayın Bakanım, izolasyonu bile
yapamadık. Uyarılarımıza rağmen coronavirüs testi
pozitif çıkan vatandaşlar Bir tane maske tak, bir şey olmaz.
denilerek toplu taşımayla evlerine gönderilmekte. Hiçbir önlem
almadan evlerine gönderilen bu hastalar ailelerine, komşularına bu hastalığı
bulaştırarak Covid-19 virüsünü çok daha hızlı bir
şekilde yaymaktadır. Aynı odada 4-5 kişinin
kaldığı Türkiye gerçekliğinden uzak bir şekilde
uygulanan bu yöntem, hem pozitif olan kişiyi hem ailesini hem de
komşularını büyük bir riske sokmaktadır. Sizler ya bilerek,
toplumsal bağışıklık olsun diye bu hastaları
evlerine hiçbir önlem almadan yolluyorsunuz ya da vatandaşın galiba
4-5 odalı, 2 banyolu, 2 tuvaletli villa tipi evi var zannederek evde izole
olabileceğini düşünüyorsunuz. Anlaşılır gibi değil.
Oysa pozitif vaka olan insanların tamamını evlerine göndermek
mümkün değil. Bu insanların durumlarını
değerlendirerek ev ortamı uygun olmayanların sahra hastanesi,
yurt veya hastanede izole edilmesi gerekir. Eğer bu izolasyon sürecini
doğru yürütmezsek ve bu yedi-on günlük bulaş döneminde izole etmezsek
Türkiye pandemiyle mücadelede başarılı olmaz ve nitekim de
başarılı değiliz.
Değerli arkadaşlar, ne sebeple ve
nasıl olduğunu bilmiyoruz ama sadece ve sadece Çin
aşısına muhtaç kaldık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) İlginçtir ki
Aşıyı beğenmezsek veya sonuçları iyi gelmezse ödeme
yapmayacağız. gibi açıklamalarda bulundunuz. Yine
aklınızda insan sağlığı değil para
olduğunu gösterdiniz. Hadi bakalım, sonuçlar kötü geldi ya da
beğenmedik, ne yapacağız Sayın Bakanım? 83 milyon
Türkiyenin nüfusu, 6 milyon da göçmen, 90 milyon. 18 yaş altı 20
milyonu düştük, 70 milyon. 2 rapelden 140 milyon aşı lazım.
Biz zaten şu anda sadece 50 milyon Çin aşısına muhtaç
kalmışız. Diyelim ki o da bozuk çıktı, ne olacak
Sayın Bakanım?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA 50 milyonu
iki ayda alan bir ülke var mı dünyada?
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Sayın
Bakanım, benim demek istediğim
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA İki
ayda 50 milyon alan ülke var mı dünyada?
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Lütfen
Yaz aylarında oturmuşuz, bizim bu
önlemlerimizi daha önceden almamız lazımdı. Bakın, iyi bir
programla, iyi bir öncelik düşünerek bunları yapmamız
lazımdı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Aldık
önlemi.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) Yine her konuda
olduğu gibi ülkeyi düşürdüğünüz durum bu, bakalım ne olacak
Sayın Bakanım?
Ben her hâlükârda 2021 bütçesinin
vatanımıza, milletimize hayırlı olmasını
diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ali Şeker, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sayın Başkan, Sayın Bakanlar, değerli milletvekilleri;
bugün itibarıyla resmî rakamlara göre en az 1 milyon 780 bin 673
vatandaşımız PCR pozitif coronavirüs tanısı aldı,
resmî rakamlara göre en az 16 bin yurttaşımızı da
kaybettik. Her gün yüzlerce can kaybediyoruz ve en acı olan tarafı da
toplum olarak buna alışıyoruz,
alıştırılıyoruz. Ölümlere alışmak, kitlesel
ölümlerin de önünü açıyor. Bu ölümcül hatayı yapmamalıyız.
Ülkemizde ilk resmî vakanın ilan edildiği
11 Mart tarihinden neredeyse iki hafta önce Sağlık Komisyonunu acil
olarak toplayalım. demiştik, o günkü Sağlık Komisyonu
Başkanı -şu anda kendisi hasta, acil şifalar diliyorum-
Dut pekmezi yersek hiçbir şey olmaz. demişti. Dut pekmezi yemesine
rağmen maalesef Covid-19 oldu.
Geçtiğimiz ilk on ayda şehir hastanelerine
bütçeden 8 milyar TL ödeme yaptık, ilk on ayda. 800 yataklı Rize
Şehir Hastanesinden her ay 1 tane yapabilirdik, 10 tane şehir
hastanesi yapabilirdik 800 yataklı yani toplam 8 bin yataklı hastane
yapabilirdik ama önceki sistemin getirdiği sistemde çok fahiş kiralar
üzerinden, fahiş hizmet bedelleri üzerinden
Ki, Bakan sağ olsun,
gelir gelmez bu konuda şehir hastanelerinin kamu-özel iş
birliğiyle yapılmasının önüne geçti ama bu yeterli değil.
Bundan sonraki dönemde de çok ağır yükler altındayız, üç
yıl içerisinde biz bu şehir hastanelerine 20 milyar TL para
vereceğiz. Bunun için bir an önce kamulaştırılmalı
bütün kamu-özel iş birliğiyle yapılan şehir hastaneleri,
yoksa çocuklarımızın sırtında büyük bir kambur bu.
Bizim Anayasa Mahkemesine başvurmamızla,
şehir içindeki hastanelerin müteahhitlerin cebinde
bırakılması engellendi ve bu Covid döneminde de o hastaneleri
kullanma imkânına sahip olduk.
AKP'nin Hıfzıssıhha Enstitüsünü
kapatmasıyla birlikte, üniversitelerin bilinçli olarak çökertilmesi
nedeniyle artık bilimsel çalışmalar yeterince yapılamaz
oldu. Eğer bu engellemeler olmasaydı Uğur Şahinler, Özlem
Türeciler bugün Türkiye'de bu aşıyı üretirdi ve bütün dünyaya
ulaştırabilirdik.
Değerli milletvekilleri, bu saatten sonra
aşıya ulaşılamadığı için yiten her candan bu
bütçeye evet diyenler, vaktinden önce normalleşmeye önayak olanlar,
uyarılarımıza rağmen okulları kontrolsüzce açanlar,
rantları eksilmesin diye şantiyelerde, fabrikalarda işçileri dip
dibe çalıştıranlar sorumludur. İnsanlar bir yandan
coronadan, bir yandan da, tır şoförünün dediği gibi, AKP'nin
düzeninden dolayı hayatını kaybediyor. Aslında
geldiğimiz noktada AKP'nin neoliberal politikalarının ve
başkanlık sisteminin sonuçları bu
yaşadıklarımız çünkü bütün yetki, bütün sorumluluk tek
adamda olunca ne Bilim Kurulu ne Bakanlıklar bir şey yapamıyor
maalesef. (CHP sıralarından alkışlar)
Okullar hazır mı? diye sorduk,
önergemize cevap verilmedi. Ekonomik baskılarla erkenden, 1 Haziranda
anormal bir normalleşme yaşandı ve bu nedenle, bu hastalar
arttıkça, onların katlanarak kış döneminde de daha fazla
can kaybına yol açtığını gördük.
Cengiz İnşaatın affedilen 425 milyon
liralık vergi cezasıyla bugün 65 yaş üzerindeki 7,5 milyon insanımıza
2 doz aşı yapabiliyorduk, 15 milyon doz alabiliyorduk. Biz biliyoruz
şu anda ekonomik zorluklar neticesinde sağlığın bu
noktaya geldiğini. Bunu engellemenin yolu artık bu gidişe bir Dur!
demekten geçiyor.
Önümüzdeki dönemde, 70 milyonu acilen olmak üzere
180 milyon doza hatta yıl sonuna kadar 270 milyon doz aşıya
ihtiyacımız var ve bu bütçede buna pay ayrılmadı. Bu
payın mutlaka ve mutlaka ayrılması gerekiyor ki biz daha çok
canımızı kaybetmeyelim.
Sağlık çalışanlarının
Covid hastalığının meslek hastalığı
sayılmasıyla ilgili kanun da bir an önce çıkmalı.
İlliyet bağı aranıyor, SGK de illiyet bağı
kurmadığı için sadece canını kaybeden 220 kişiden
2 kişiye maaş bağlanmış durumda.
Mecburi hizmet yaptığım sırada
Çağatay Gülerin bir şiiri vardı, onu okumuştum, Bir çocuk
ölünce boğmacadan ya da kızamıktan
diye başlıyordu
şiir. Ben de o şiirin o ilk satırını corovirüse
uyarlayarak sizlere seslenmek istiyorum:
Bir anne, bir baba, bir evlat, bir eş, bir
emekçi, bir hekim, bir hemşire ölünce coronadan
Gökte bulut olunca
Yağmur olup düşünce yere
Can vermek için çiçeklere
Sorar, vurur da camlara takır takır
Gerekeni yaptınız mı,
yaptınız mı gerekeni diye. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ ŞEKER (Devamla) Bize de,
Bakanlığa da, Cumhurbaşkanına da bunu soracaktır.
Biliyoruz ki şimdiye kadar gerekenler yapılmadı. En azından
bundan sonra daha çok canımızın gökte bulut olmaması için,
yağmurun yağıp camlarımıza takır takır vurmaması
için, yeterli aşıyı temin etmek konusunda sorumluluğumuz
var, bu Meclisin de sorumluluğu var. Bu bütçe mutlaka ayrılmalı
ve bu yüzden, aşıya ulaşamadığı için bir
canımızı daha vermemeliyiz.
Artık, aşıyla korunulabilir bir
hastalıktır; nasıl kızamık aşıyla
korunulabilen bir hastalıksa coronavirüs de aşıyla korunulabilen
bir hastalıktır. Koruyucu halk sağlığı hizmetini
vermek de Bakanlığın görevidir. Bunun bir an önce temin edilip hazır
hâle getirilmesi gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gökan Zeybek, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, şehirlerini niye söylemiyorsunuz milletvekillerinin?
BAŞKAN Efendim?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Milletvekillerinin
şehirlerini söylemeniz gerekiyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Zeybek.
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
Sayın Bakan, Kanal İstanbul adında
çılgın bir projeniz var. 136 bin dönüm tarım alanı, 13 bin
dönüm mera alanı yok olacak; 200 bin ağaç, yıllık 33 milyon
metreküp su kaybı yaşanacak. Yapılan planda, konut
alanlarına 36.453 hektarlık bir alan ayrılacak; üçüncü köprü ve
üçüncü havalimanı için ayrılan alanın bile 4 katından daha
fazla bir alandan bahsediyoruz. Yapılacak konut alanlarıyla birlikte,
tarım alanlarının yüzde 60ı yapılaşmaya
açılacaktır. Projenin yatırım bedelini 75 milyar olarak
açıkladınız, Ulaştırma Bakanlığı 118
milyar gösterdi; bize göre en az tutar 200 milyardır. Kanal çevresinde 1
milyonluk bir yerleşim yeri ortaya çıkacak. Kanal İstanbul,
İstanbul Havaalanının yaşayabilmesi için yapılan bir
imar projesidir. İstanbul, yaşanabilecek bir şehir olmaktan
çıkarılmış, kısa vadeli ekonomik ve siyasi
çıkarlar adına tüm yaşamsal, kültürel ve tarihsel
varlıklarıyla küresel yağmanın hizmetine sunulmuştur.
Kamulaştırma yapılması, bölgede yaşayan
insanların geçim kaynaklarının yok edilmesi anlamına
gelmektedir. Kanal İstanbul Projesini toplumun sadece üçte 1i
desteklerken, 15-30 yaş grubundaki gençlerin yüzde 98i deprem
tedbirlerinin alınmasının daha öncelikli bir karar olduğunu
düşünmektedir.
Sayın milletvekilleri, yer altı su
kaynaklarımız tehlike altındadır. İstanbulun su
ihtiyacının yüzde 29unu karşılayan Terkos ve
Sazlıdere Barajlarımızı besleyen su kaynaklarının
yok edilmesiyle su yönetimi felaketle karşı karşıya
kalacaktır. Kısaca, Kanal İstanbul bir emlak ve rant projesidir.
Reel ücretlerin enflasyon karşısında eridiği, hane
halkı borçlarının son yirmi yılda onlarca kat arttığı,
işsizliğin giderek tırmandığı, pandemiyle
ekonomik buhran yaşayan Türkiyede, Kanal İstanbul ve bunun bedeli
cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş kadar ağır olacaktır.
Dünyanın tatlı su kaynaklarının üzerine titrediği,
herkes için sağlıklı ve ucuz gıdaya erişebilme
konusunda yeni yöntemler aradığı bir dönemde, geri
getirilemeyecek olan tarım, mera, sulak alanlarımız ve orman
alanlarımız üzerinden hafriyat kamyonlarınızı
geçireceksiniz.
Kanalın özellikle Küçükçekmece ve Marmara
arasındaki kısmı en zayıf halkayı
oluşturmaktadır. Burası depremden en az 9 şiddetinde
etkilenecektir. Yağma projeciliği ve ulusötesi borçlanmaya dayanan
bir finansman modelinin öne çıkarıldığı Kanal
İstanbul Projesi, iktidarın ideolojik olarak çıkmaza
girdiğinin temel bir göstergesidir. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Bilimsel çalışmalar önümüzdeki otuz
yıl içinde 7 ve üzeri büyüklükteki bir deprem olma
olasılığını yüzde 65 gösteriyor. Her geçen yıl bu
risk daha da artmaktadır. Kanal İstanbul için tüketilecek kaynaklarla
İstanbul depremine ilişkin yıkım ve can kaybı
risklerini büyük ölçüde azaltarak, İstanbul depreme karşı
güvenli bir kent kimliğine kavuşturulabilir. Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
dediği gibi, Türkiye Cumhuriyetinin tüm gayreti İstanbulu depreme
hazırlamak olmalıdır.
Kanal İstanbul Projesi için verilen finansman
rakamlarıyla bile İstanbulda en az 1,5 milyon konutun depreme
karşı yenilenmesi mümkündür. Gelir dağılımındaki
eşitsizliği azaltmak, yurttaşların insanca
yaşayabileceği ücretlerle çalışmalarını
sağlamak, eğitim ve sağlık gibi hayati kamusal hizmetler
üzerindeki piyasa baskısını azaltmak, küresel kentsel hizmetleri
daha ucuz ve kaliteli hâle getirtmek, doğayı korumak, daha
yaşanabilir bir kent oluşturmak, iklim krizine karşı önlemler
almak yerine kamunun parasını Kanal İstanbul gibi bir projeye
harcamanın, toplumun genel faydasından ziyade bir avuç rantçıya
yarar sağlayacağı ortadadır. Önceliklerimiz orman ve su
havzalarını korumak, nüfusu sınırlandırmak,
ulaşımı akıcı hâle getirmek, çürük ve çarpık
yapı stokunu dönüştürerek İstanbulu deprem ve iklim
değişikliğine karşı hazırlamak
olmalıdır. Ne diyoruz? Ya kanal ya İstanbul! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Bakan, Haliçportu Fettah Taminceye
verdiniz, Katarlılarla ortak ettiniz, Kemerburgazda 350 bin metrekare
spor alanını imara açtınız, Söğütlüçeşme
Garını Bakan Yardımcısının kardeşine AVM
yapsın diye verdiniz, Maslak 1453 Projesinde 750 bin metrekare ihaleye
çıktınız, 1 milyon 850 bin metrekare inşaat yaptırdınız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ethem Sancaka
yok mu bir şey?
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Haydarpaşa ve Sirkeci
Garlarını yandaşınıza peşkeş çektiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Etheme yok mu,
Etheme?
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Veda bütçenizde deprem dönüşüm
alanlarına bütçe ayırmadınız. Bağcılarda
Sağlık Bakanının hastanesinin çevresini mahkemenin iptal
kararına rağmen yeniden riskli alan ilan ettiniz. 3 Bakan Derelide
iş makinesinin kepçesine bindiniz. Bu yanlışı bir işçi
yapsa, kıdem tazminatı almaksızın iş akdi
feshedilirdi, siz çıkıp toplumdan özür bile dilemediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uygarlıklar ve kültür, onu üreten toplumun
yaşamından daha uzundur. Kültür çok geç oluşur, uzun ömürlüdür.
Belki devletler, toplumlar çökebilir ama kültürler acımasız dünyada
kendilerini büyük tutmasını bilir. Anadoluda toprağın
altında bulunan, uzun ömürlü kültür ürünleridir. Coğrafyayı
kendi doğal yapısı içindeki değerleri zedeleyecek bir
noktaya getirme şansımız yoktur. Kültür öncelikli bir
şehircilik anayasasına acil ihtiyaç vardır. Bireyin
hemşehri olması, yurttaş olması, insan olması zordur.
Saygın bir Türkiye istiyoruz, onurlu bir Türkiye istiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bireyin, yandaşın ve
sarayların çıkarlarını değil, halkın
çıkarlarını önceleyen bir şehircilik
anlayışı istiyoruz.
Arkamızda sırtımıza
yüklediğimiz büyük bir birikim var. Büyük uygarlıkların
sonuçları vardır. Burası binlerce yıllık Anadolu
kültürünü yüreğinde özümsemiş, Büyük Atatürkün kurduğu Türkiye
Cumhuriyetidir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Murat Bakan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, İzmir Milletvekili diye niye ifade etmiyorsunuz? Diğer
Meclis Başkan Vekilleri söylüyor, siz niye söylemiyorsunuz?
CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; dünya, iklim krizi
nedeniyle, bir varoluş sorunuyla karşı karşıya. Tabii,
bu problemden herkes gibi biz de etkileneceğiz, belki de bulunduğumuz
bölge itibarıyla bundan daha çok etkileneceğiz. Peki, dünya böyle
ciddi bir varoluş sorunuyla karşı karşıyayken
Sayın Bakan ya da Bakanlık ne yapıyor değerli
arkadaşlar?
Sanırım temmuz ayıydı,
Sayın Bakan bir açıklama yaptı, dedi ki: İklim
değişikliği bir millî güvenlik problemi hâline gelmiştir.
Çok doğru bir söz, ben düzelterek tekrar edeyim: İklim krizi bir
millî güvenlik meselesi hâline gelmiştir. Peki, siz Bakanlık olarak
ilkim kriziyle ilgili ne yapıyorsunuz? Bakın, değerli
arkadaşlar, Bakanlığın bütçesi toplam bütçe içinde binde 26
ve Sayın Bakanın bütçe sunuş konuşmasında iklimle ilgili
ayırdığı kısım şu kitapçıkta sadece 10
cümle değerli arkadaşlar. Sizin iklim kriziyle ilginiz bu kadar. (CHP
sıralarından alkışlar) İklim krizinin
yıkıcı sonuçları olacağını sokaktaki
vatandaş bilmeyebilir. İnsanlar iş, aş, ekmek derdinde,
eline iş, aş yazıp intihar ediyor, işsizlikten sokakta
kendisini yakıyor. Ama devlet aklı bunu bilmek zorunda, dünyanın
kitlesel bir yok oluşa gittiğini, Türkiyenin de bunun içinde
olduğunu bilmeli ve bunun tedbirlerini almalı değerli
arkadaşlar.
Paris Anlaşmasına 196 tane ülke imza
attı, biz de bu 196 ülkeden biriyiz. Sadece 7 ülke bununla ilgili
gereğini yerine getirmedi; Eritre, Angola, Güney Sudan
Biz de bu
ülkelerin içindeyiz değerli arkadaşlar. Bize niye bu utancı
yaşatıyorsunuz? G-20 ülkeleri içinde sadece biz bununla ilgili
gereğini yerine getirmedik, Meclisimize getirip onaylamadık. 50 defa
söyledik, getirin Meclise şunu onaylayalım bize bu utancı
yaşatmayın diye.
Bakın, Covid-19 dünyada birçok şeyi geriye
itti, birçok şeyi unutturdu; iklim krizi de bunlardan bir tanesi. Ancak
iklim krizi de Covid-19 kadar acil çünkü Covid-19un sebebi, dünyadaki
pandemilerin temel sebebi iklim krizi. Eğer siz iklim kriziyle ilgili bir
çözüm üretmezseniz yarın Covid-19ların yerine Covid-20ler,
Covid-21ler gelir bu sorunu çözemezsiniz değerli arkadaşlar.
Dünya ısınıyor ve bu dünyanın
ısınmasından tüm dünya gibi biz de Akdeniz havzasındaki
ülkeler, Akdeniz bölgesindeki ülkeler de ciddi anlamda zarar göreceğiz.
İçişleri Bakanının
açıkladığı rakama göre 3,6 milyon göçmenimiz var. Bunun
üzerine başka ülkelerden gelen 4-4,5 milyon göçmeni ilave edin. Eğer
dünya ısınmaya devam ederse mahsulün azlığı,
denizlerin yükselmesi, su kıtlığı sebebiyle bu kadar daha
insanın Türkiyeye geleceğini hesap edin. Ani düzensiz yağışlar
sebebiyle Giresunu yaşadık. Giresunun benzerini tekrar
yaşayacağız, çokça yaşayacağız. Havanın
ısınması, kuraklık ve çölleşmeyi getirecek.
Değerli arkadaşlar, dünya iklim krizi
nedeniyle bir varoluş sorunuyla karşı karşıya dedik.
Bu, su stresini de etkiliyor. Biz, su stresi çeken ülkeler
arasındayız. Türkiye, gelecekte küresel ısınma devam
ettiği sürece su fakiri noktasına gelecek. 300e yakın gölümüz
var. Bu 300e yakın irili ufaklı gölün tamamına yakını
ya kurudu ya küçüldü ya da kirlilik sebebiyle kullanılamaz duruma geldi.
Meriç, Ergene, Gediz, Büyük Menderes, Asi, Konya, tüm havzalarımızda
su kendini yenileyemiyor, yeniden dolduramıyor;
kaynaklarımızı yenileyemiyoruz. Sulak alan kaybımız ne
kadar? 1,3 milyon hektar sulak alan kaybımız var; Van Gölünün 3
katı. Biz ne yaptık? Su problemi dünyada konuşuluyor, tüm
kentlerde konuşuluyor; suyla ilgili bir anlaşma yaptık Katarla.
Biz, dünyada su stratejisi noktasında 32nci sıradayız, 1inci
sırada olan Katarla su yönetim anlaşması yaptık
arkadaşlar. Su bizden, yönetim Katardan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çevre konusu çok boyutlu bir konu. Tüm
bakanlıkların gölgesi Çevre Bakanlığının
üzerinde. Enerji Bakanı burada bütçe konuşmasında geldi, dedi
ki: Rüzgâr türbinlerine karşı çıkıyorsunuz çevre
kılıfı altında. Kardeşim, sen niye orman alanına
rüzgâr türbini yapıyorsun? Sessiz mi kalacağız? HES
yapıyorsunuz, HESlerle Çekerek Irmağını yok ediyorsunuz,
Fırtına Deresini yok ediyorsunuz, Munzur Vadisini yok ediyorsunuz;
sessiz mi kalacağız? Ekosistemi bozuyorsunuz. Maden yapıyorsunuz,
Kaz Dağlarını, Cerattepeyi, Fatsayı yok ediyorsunuz;
sessiz mi kalacağız? Zaten sabıkalısın, doğru
yerde yapsan sesimizi çıkarmayacağız. Doğru iş
yapmıyorsunuz.
Tarım ve Orman Bakanlığı suyu
yöneten Bakanlık. DSİye bırakılmayacak kadar önemli su,
değerli arkadaşlar. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının,
Ticaret Bakanlığının gölgesi Çevrenin üzerinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT BAKAN (Devamla) Sayın Bakan, dönüp
diyor musunuz Sanayi Bakanına, Ticaret Bakanına Biz kendi çöpümüzü
dönüştüremiyoruz, niye bu plastikleri ithal ediyoruz? (CHP
sıralarından alkışlar) Ekonomik değeri var.
diyorlar. Ya da dönüp Ulaştırma Bakanına diyor musunuz
Sayın Ulaştırma Bakanı, Kanal İstanbul ekolojik
olarak geriye dönülmez bir şekilde bu ülkenin çevresini tahrip edecek. ya
da üçüncü köprü geçişi için dönüp diyor musunuz Sayın
Ulaştırma Bakanı, bu üçüncü köprüyle Kuzey
Ormanlarını yok ettiniz. Diyemezsiniz. Burada tek bir irade var
arkadaşlar; Sayın Cumhurbaşkanının iradesi var ve o
irade kendisini açığa çıkardı, ne dedi? Paranın dini,
imanı, rengi olmaz, para paradır. dedi. Bunun, çevreyi çöküşe
götüren neoliberal politikaların yol haritaları olduğunu
söyledi. Dolayısıyla buradan çevreyle ilgili bir çözüm çıkmaz
değerli arkadaşlar.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Ulaşım havadan mı sağlanacak?
MURAT BAKAN (Devamla) Arkadaşlar, biz, bu
gezegenin ne sahibiyiz ne efendisiyiz. Biz de tüm canlı, cansız
varlıklar gibi bu ekolojik sistemin, ekosistemin bir parçasıyız,
ona saygılı yaşamak zorundayız.
Süremi bitirdim. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Hasan Baltacı,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum:
Türkiye'de daha önce de krizler yaşandı, ekonomik krizler
yaşandı, siyasi krizler yaşandı ama hiç böylesi
yaşanmadı. Çünkü bu, artık sadece bir ekonomik kriz değil,
tam anlamıyla bir rejim krizidir ve iktidarın elinde bu krizi
aşacak tek bir ekonomik ve siyasi araç kalmamıştır. Her
şey bir tarafa, Türkiye'de artık bu krizi aşacak kurumlar da
kalmamıştır. Bu sunumda bakanlıklar ve kurumlara ait
milyarlık bütçelerin listesi var ama bu kurumların bütçesi var, kendileri
yok. Örneğin, 77 milyarlık bütçesi olan Sağlık
Bakanlığı eğer gerçekten olsaydı, dün annesini
Covidten kaybetmiş bir insanı, bugün aynı nedenle
babasını kaybettiği için aramak,
başsağlığı dilemek zorunda kalmazdık.
Yurttaşlarımız bizi her gün yoğun bakımda yer
bulamadığı için aramak zorunda kalmazdı. Örneğin,
hekimi, hemşiresi, sağlık çalışanı bitmiş,
tükenmişken binlerce hemşire, sağlık memuru, tekniker,
teknisyen atama beklemezdi. Marifet, Sayın Bakan, sağlık
çalışanlarını alkışlamak değil; marifet Covidi
meslek hastalığı olarak tanımak. Marifet, Covidten ölen
meslektaşlarını anmak isteyenlerin önüne barikat örmek
değil; marifet, saygı duymaktır Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Devam ediyorum, 14 milyara yakın bütçesi olan
bir Adalet Bakanlığı gerçekten olsaydı, talimatla
değil, hukukla karar veren mahkemeler olsaydı ve 10 milyardan fazla
bütçesi olan bir İçişleri Bakanlığı gerçekten
olsaydı, Ankara Çubukta bu ülkenin ana muhalefet partisi liderine linç
girişiminde bulunanlar ellerini kollarını sallayarak sokakta
gezemezdi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu linç
girişimi Somadaki, Ermenekteki madencilerin yürüyüşü kadar sizi
rahatsız etmedi. Sayın Bakan, marifet, inek hırsızı
Osman Sarıgünün saflarında durmak değil; marifet, alay
komutanının karşısında Sizden korkmuyoruz."
demektir. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Bakan, pandemi döneminde kimse aç
kalmasın diye, kimse açıkta kalmasın diye belediyelerin
topladığı bağışlar, belediyelerin
açtığı imalathaneler sizi rahatsız etti de Melih Gökçekin
dinozorlara verdiği 750 milyon dolar sizi rahatsız etmedi. Marifet,
Sayın Bakan, tepeden tırnağa yolsuzluğa batmış
kayyumların elinden 40 bin liralık tespih hediye almak değil;
marifet, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının
suç duyurusunda bulunduğu 3 milyarlık yolsuzluğun
hesabını sormaktır! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
40 bin liralık hediye alan namussuzdur! Terbiyesiz! Bu terbiyesizliktir!
PKKnın oyuncağı oluyorsun, ayıptır be!
HASAN BALTACI (Devamla) Devam ediyorum:
Örneğin, 3 milyardan fazla bütçesi olan Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı gerçekten olsaydı, Türkiye'nin yüzde 95i deprem
kuşağında yaşarken 1999dan beri deprem vergisi toplanan
bir ülkede, depremden sonra kimse çıkıp da Türkiyeye sesleniyorum,
riskli binalarda oturmayın. diyemezdi. Sayın Bakan, marifet
yeşil yolda kepçenin önünde duran Devlet biziz." diyen Havva
ananın önüne jandarmaları göndermek değildir; marifet, Giresun
Derelide HESlerin sebep olduğu ve 11 yurttaşımızın
hayatını kaybettiği sel felaketinde kepçenin üstüne
çıkıp poz vermek değildir; marifet, dereler kurumasın diye
gökteki kuşun, yerdeki karıncanın hakkı için kepçenin önüne
yatmaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Marifet, imar
affından 25 milyar para toplamak değil; marifet, köprünün
altında yatan bir tek evsiz bırakmamaktır. (CHP
sıralarından alkışlar) Sayın Bakan, mesele kanal
değil; mesele İstanbul. Mesele millet bahçelerinde yuvarlanmak
değil Sayın Bakan; mesele iştir, mesele aştır, mesele
ekmektir, mesele hürriyettir Sayın Bakan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, milyarlık bütçesi olan 2 Bakan
sokağa çıkma yasağına bile kendileri karar veremiyorsa;
hazinenin, yargının, ihalelerin tek bir şahısta
toplandığı Türkiye'de kurumların
varlığını bütçe önünüze geldiğinde
anlıyorsanız, aslında yoksunuzdur demektir. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN BALTACI (Devamla) Bütçeniz var ama kendiniz
yoksunuz, bu ülkenin vicdanında yoksunuz, bu ülkenin geleceğinde
yoksunuz, 2023te yoksunuz. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Bu sunumda, milyonların
işsiz olduğu, iş yerlerinin kapalı olduğu, hazinenin
döviz rezervlerinin ekside olduğu bir ülkede Her geçen yıl bütçe
büyüyecek. diyorsunuz. Doğrudur, iş size kalırsa bütçe
büyüyecek ama bütçe açığı da büyüyecek. Bu ülkenin dününü,
bugününü, yarınını yutan kara delikler de büyüyecek ama ekmek
küçülecek. Oysa ekmeği ve adaleti büyütecek, işi ve aşı
büyütecek bir seçenek daha var, o seçenek sizde yok; o seçenek bizde var. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Müzeyyen Şevkin,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana)
AFADın 2021 yılı bütçesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe 2 milyar 85 milyon. Bu bütçeyle afet
konutları, tatbikatlar, arama kurtarma, lojistik destekler yapılacak.
Güzel ancak bütün bunlar afet sonrasına ilişkin hedefler yani yuvalar
yıkılıp insanlar öldükten sonraki işler. Peki, afet
risklerinin azaltılmasına ilişkin plan ve projeler nerede?
Dünyanın bizi
kıskandığını iddia ediyorsunuz ama hâlen 1959
yılında yani insanlığın Aya çıkmasından tam
on yıl önce çıkarılmış olan 7269 sayılı Afet
Yasası yürürlükte. Arkadaşlar, üzerinden tam altmış bir
yıl geçmiş, insanlık Marsa yolculuk yapıyor, ülke nüfusu 3
katına çıkmış, afetlere ilişkin bütün bilimsel ve teknik
veriler, yaklaşımlar değişmiş ama siz bu yasayı
hâlâ değiştirmemişsiniz. (CHP sıralarından
alkışlar) İşinize gelince Kamu İhale Kanununu 191 kez
değiştiriyorsunuz.
Marmara depreminde 17.480
vatandaşımızı kaybettik, 40 milyar dolar
zararımız var. Yine, 2000 yılından bugüne kadar 1.119
vatandaşımızı yitirdik, 80 bine yakın bağımsız
bina hasarlı ve sizin umurunuzda bile değil.
Bakın, arkadaşlar 99 depreminin üzerinden
yirmi bir yıl geçmiş, ne yaptınız? diye sorarım
Sayın Bakan. Sadece ocak ayından bugüne kadar deprem, sel,
çığ ve benzeri afetlerde 240 vatandaşımızı
yitirdik, en sonuncusunu da İzmir depreminde yaşadık ne
yazık ki. Doğa size daha ne kadar ders verecek arkadaşlar? (CHP
sıralarından alkışlar)
Buradan bir kez daha soruyoruz: Deprem için özel
iletişim vergisi adı altında topladığınız
35 milyar doları ne yaptınız Sayın Bakan? Neden bu
parayı insanların can ve mal güvenliği için
kullanmıyorsunuz? Oy uğruna imar affıyla vatandaştan
topladığınız 23,5 milyarı neden riskli binaların
güçlendirilmesine harcamadınız? Anayasanın 43üncü maddesi
ovaları korumayla ilgilidir. İzmirde binlerce bina çöktü, 117
vatandaşımızı yitirdik ama siz yine gidip aynı ovaya
yerleşiyorsunuz. Yetmedi
Jeoloji mühendisi olmaya gerek yok
arkadaşlar; şurası taşkın sahası içerisinde
-yine, 13 vatandaşımızı yitirdiğimiz Giresunda- Yeni
Dereli adı vererek aynı yerde yeniden yapılaşma
yapıyorsunuz. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Heyelanlı alanlarda
yeniden yapılaşma yapıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İçişleri
Bakanı fay yasasını çıkaracağını söyledi,
hâlâ çıkmadı, onu bekliyoruz, fay yasasının
çıkmasını bekliyoruz. Neden bu ülkede afet riski azaltma
planı yok arkadaşlar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) Neden herhangi
bir ülkede yaşanan depremde insanların burnu bile kanamazken benim
ülkemde insanların hayatı kararıyor? Neden seferberlik ilan
etmiyoruz arkadaşlar? Neden kentleri yeniden dönüştürecek,
çağdaş, güvenli, yaşanabilir yapılara kavuşabilecek
teknik kadroları, liyakatli kadroları gündeme getirmiyoruz? Neden
kamuya jeoloji, jeofizik, inşaat, maden, ziraat, çevre mühendisleri,
mimarlar, şehir plancıları almıyorsunuz? 160 bin bekleyen
öğretmen var, 60 binini atamıyorsunuz. Kentlerimiz, doğa
kaynaklı risklere karşı güvensiz, ekonomi dipte, işsizlik
tavanda, vatandaş enkaz altında, gazeteciler mahpusta,
düşünceler prangada, tencereler kaynamıyor ocakta ama sizin
kafanız hâlâ kumda, seçimde gideceksiniz haberiniz ola! (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) On sekiz
yıldır bir gönderemediniz siz de!
BAŞKAN Sayın Yaşar Tüzün, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçişleri bütçesi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sevgili Arkadaşlar, İçişleri
Bakanlığı bütçesi demedim, İçişleri bütçesi dedim
çünkü 7 Nisan 2020 tarihinde İçişleri Bakanı istifa
etmiştir ve yok hükmündedir. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Bu hükümle birlikte, 7 Nisan 2020 tarihinde
Sayın Soylunun yapmış olduğu açıklamanın bir
kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Gayretle ve
titizlikle yürütülen bir süreçte tamamen salgının önlenmesine yönelik
hafta sonu sokağa çıkma yasağı kararının
uygulanmasının sorumluluğu her yönüyle şahsıma
aittir. Sayın Bakan, yaptığınız bu
açıklamanın ve attığınız bu imzanın
arkasında neden durmuyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar) İstifa ediyorsunuz. Bu grupta veya devletin diğer
bürokrasi tarafında İçişleri Bakanlığı yapacak
başka kimse yok mu arkadaşlar? Bu soruyu kendinize sorun değerli
AKP milletvekilleri.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) O zevki size
tattırmayacağız Beyefendi, o zevki size
tattırmayacağız.
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
Bakanlığı güzel yaptığı için
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Şimdi, yarattığınız
bu kaostan ve kargaşadan dolayı virüse yakalanan
vatandaşların sizin üzerinizde ahı var.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sizi
rahatsız etmeye devam edecek.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Virüse yakalanıp
hasta olan ve hasta yatan vatandaşlarımızın sizin üzerinizde
ahı var. Bu kargaşa ve kaostan dolayı hastanede yatıp
iyileşemeyip vefat eden vatandaşlarımızın
yakınlarının, akrabalarının sizin üzerinizde ahı
var. (CHP sıralarından alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Süleyman
Soylu mu çıkardı coronavirüsü?
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Yetmez, yetmez!
Sağlık çalışanlarının sizin üzerinizde ahı
var! Yetmez, doktorların sizin üzerinizde ahı var.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Keşke onlar
kadar dua alabilsen.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Yetmez, hemen yanı
başınızda oturan Sağlık Bakanının sizin
üzerinizde ahı var. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bunlar 12 Nisan
2020 sonrası. 12 Nisan 2020 öncesinde de başta 15 Temmuz gazi ve
şehitleri için toplanan yardımlar bu ailelere ödenmediği için
şehit ve gazi yakınlarının sizin üzerinizde ahı var.
Yetmez, her seçim döneminde Polis memurlarına 3600 ek gösterge
vereceğiz. deyip vermediğiniz için bütün Emniyet
teşkilatının sizin üzerinizde ahı var. (CHP
sıralarından alkışlar) Yetmez, Jandarma
teşkilatında bulunan sözleşmeli personele yani er ve
erbaşlara kadro vereceğiz. dediniz, Jandarma
teşkilatının sizin üzerinizde ahı var. Yetmez,
haklarında mahkeme kararı olmadığı için görevlerinden
uzaklaştırılan, yakalanan belediye başkanlarının
ve onları seçen vatandaşların sizin üzerinizde ahı var.
(CHP sıralarından alkışlar) Bu kadar ahlı bütçeye
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizlerin de ret oyu vereceğimizi belirtmek
isterim.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Çok
şaşırdık!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Sevgili
arkadaşlar, bu hafta Yerli Malı Haftası, 12 Aralık-18
Aralık arası; yerlilikten ve millîlikten bahseden siyasi
anlayış bunu hiç gündeme getirmiyor.
Bakınız, bir hafızanızı
tazeleyiniz: TÜRK TELEKOMu Araplara sattınız, PETKİMi
Azerilere sattınız, ÇAYKURu Katarlılara sattınız,
Petrol Ofisini Avusturyalılara sattınız, TEKELin sigara
fabrikasını Amerikalılara sattınız, Telsimi
İngilizlere, Digiturkü Katarlılara, Aveayı Lübnanlılara,
Başak Sigortayı Fransızlara, İzmir Limanını
Çinlilere, Kuşadası Limanını İsraillilere, son olarak
da Borsa İstanbulu Katarlılara sattınız.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) O tanklar
yapılacak!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Şimdi, devletin bu
kadar stratejik konumda olan kurum ve kuruluşlarını
sattınız, geldiğiniz noktada TANSAŞ mağazaları
adı altında, tanzim satışı mağazaları
altında ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin
aracılığıyla bu memlekette domates, biber, patlıcan
satıyorsunuz. Bu ayıp size yeter de artar. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız sözlerinizi.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, evet, reislik, ağalık; Züğürt
Ağalığa gerek yok. Ülkenin içinde bulunduğu bu ekonomik
sorunlardan kurtulmanın gerekçeleri var. Şimdi, Cumhuriyet Halk
Partili milletvekilleri size sataşıyorum, grubuma sataşıyorum:
Bu bütçe, muhalefet partisi olarak sizin son bütçeniz, artık Türkiyeyi
yöneteceğiz, Türkiyeyi birlikte yöneteceğiz, Türkiyeyi
kucaklayacağız; birliği, barışı, istikrarı
getireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Bu
kafayla millet size oy vermez!
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Şimdi, son olarak,
ağalık yapan Züğürt Ağaya şunu söylemek istiyorum:
Köyü satan Züğürt Ağa, filmin sonunda domates, biber satmaya
başlıyor, demek ki filmin sonuna geldik hayırlısıyla
arkadaşlar.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Gelecek
bütçede, 20nci bütçede görüşürüz.
BAŞKAN Sayın Mehmet Güzelmansur,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
aldım. Genel Kurulu ve tüm vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, en sonda
söyleyeceğimi en başta söylüyorum: Hükûmet, göç politikaları
konusunda sınıfta kaldı. (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü: Bir, beyin göçünü engelleyemediniz. İki, ters
beyin göçünü beceremediniz. Üç, ülkemizi tarihin en büyük göç akımına
maruz bıraktınız. Hükûmetiniz döneminde beyin göçü
yaşı ortaokul düzeyine indi. Türkiyeyi en çok beyin göçü veren
24üncü ülke konumuna getirdiniz. Demokrasiden uzaklaşırsanız,
özgürlükleri kısıtlarsanız, geleceği belirsizliğe
iterseniz, beyin göçü de artar, ters beyin göçü de başarısız
olur.
Üçüncü sorun olan yani büyük göç akımı ise
yanlış ve maceracı dış politikanızın
yansımasıdır. Yanlış Suriye politikanızın
ülkemize olumsuz yansımalarından biri 3,5-4 milyon Suriyelinin Türkiyeye
göçüdür. Bunlara 9 yılda harcanan para yaklaşık 45 milyar
dolardır, bugünün parasıyla 352 milyar lira yani yılda 39
milyar, ayda 3 milyar 250 bin lira. Suriyedeki yanlış dış
politikanız olmasaydı, 4 milyon insanın vatanını terk
edip ülkemize göçmesine vesile olmasaydınız bu para
vatandaşımıza hizmete harcanır, vatandaşın binbir
derdine çare olurdu. Bakın, mesela, bu parayla 352 devlet hastanesi
yapılırdı, hem de tamamı devletin kasasından hasta
garantisi vermeden hem de devletin kasası çarçur olmadan. Ya da şöyle
söyleyeyim; Suriyelilere harcanan bir yıllık paranın sadece
yarısıyla yani 2,5 milyar dolarla, çalışmalarıyla onur
duyduğum İskenderunlu hemşehrim Uğur Şahinin
geliştirdiği BioNTech aşısından 120 milyon doz
alınır artı, altyapı da bu paradan karşılanırdı.
Bu parayla başka ne yapılırdı? Salgın döneminde
kapatıp neyle, nasıl geçineceğini
umursamadığınız 130 bin kahveci esnafına, sekiz dokuz
aydır evine ekmek götüremeyen 100 bin kantinci esnafına,
aylardır kontak açmayan servisçilere ve salgında perişan olan ve
borçlanma dışında bir seçenek sunmadığınız
tüm diğer esnafa ayda 5 bin lira ödeyebilirdiniz Sayın Bakan.
Salgınla birlikte çalışmaz duruma
gelen turizm sektöründeki 500 bin mevsimlik turizm işçisine, Suriyelilere
bir yılda harcanan parayla rahat rahat 5 bin lira destek ödemesi
yapabilirdiniz.
Geçinmek için enstrümanını satmak zorunda
bıraktığınız müzisyenlere, sanatçılara aylar
sonra bin lira gibi komik bir destek rakamı açıklamaz, hepsine asgari
geçimlerine yetecek kadar bir ödeme yapardınız.
Salgınla birlikte annelerin geçim dertleri
arttı; işsiz, yoksul, çaresiz anne sayısı katlandı. Bu
parayla, annelere en az yoksulluk sınırında bir destek ödemesi
yapabilirdiniz. Böyle yapılsaydı bebek maması
hırsızlığı rekor düzeye çıkmaz, mamaya alarm
takılmazdı.
Özetle, değerli arkadaşlar,
yanlış Suriye dış politikanız ve beraberinde getirdiği
kitlesel göç ülkeye, yurttaşa hep zarar yazdı ama en çok zararı
Hataya yazdı. İdlib 40 bin radikal teröristin yuvası hâline
gelince Hatayın 130 kilometre sınırı terörist yuvası
hâline döndü. Döndü mü? Döndü. Hatayı riskli bölge hâline getirdiniz mi?
Getirdiniz. Bankalar kredi vermez, acenteler sigorta yapmaz hâle geldi mi?
Geldi. Yatırımcı, turist gelmez oldu mu? Oldu. 14 Ortadoğu
ülkesine açılan kapıları kapattınız mı?
Kapattınız. İhracat yollarımızı
daralttınız mı? Daralttınız. Şimdi de pandemiyle
karşı karşıyayız ve Hatay en riskli illerin
başında geliyor.
İktidara geldiğiniz 2002de Hatayda
Sağlık Bakanlığına bağlı hastane
sayısı 11di, aradan on sekiz yıl geçti, bu sayı bugün hâlâ
11. Hataylıları 500 bin insanla yaşamaya mahkûm ettiğiniz
2011den bu yana, Hatayda hastanelerin kapasitesi ne kadar
artırıldı biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MEHMET GÜZELMANSUR (Devamla) Sadece 985. Göçen
insan 500 bin, artırılan yatak sayısı 985. Böyle bir
mantıksızlık, böyle bir adaletsizlik olur mu? 500 bin artı
insanın sağlık ihtiyacını görmezden gelirseniz, yatak,
sağlık personeli kapasitesini artırmazsanız, buna göre
hastane yapmazsanız Hatay elbette en riskli il hâline gelir; ne yatak
yetişir ne sağlık personeli. İşte bu yüzden bugün
Hatayda vaka artış hızı katlanarak artıyor, ambulans
sesleri yedi yirmi dört caddeleri inletiyor; definlere, cenazelere ve
mezarlıklara araç yetişemiyor. Bu yanlışlardan bir an önce
dönülmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gürsel Erol, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ)
Sayın Başkanım, şahsınızda Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerinin
başladığı günden bugüne kadar bu kürsüde gergin anlar
yaşandı, tartışmalar yaşandı. Muhalefet
partisinin milletvekilleri, partimizin milletvekilleri, kendilerine göre
haklı gerekçelerini kürsüde seslendirdiler. Ben, biraz daha farklı
bir bakış açısıyla kendi bölgemin, ilimin ve ülkemin genel
sorunlarıyla ilgili bir değerlendirme yapmak isterim.
Birincisi, tesadüf müdür bilmiyorum, 24 Ocak gecesi
Elâzığda yaşanan deprem sonrası Elâzığa
görevlendirilen ve bir ay Elâzığda kalan 3 Bakanımız bugün
burada, 3ünün de bütçeleri aynı günde görüşülüyor:
İçişleri Bakanımız, Sağlık Bakanımız ve
Çevre ve Şehircilik Bakanımız. 24 Ocak gecesi
Elâzığda yaşanan deprem sürecinin bir aylık kriz sürecinin
doğru yönetilmesine verdikleri katkılardan dolayı, ben, bu 3
Bakanımıza da teşekkür ederim ama bu teşekkür
Elâzığda bu sorunların bittiği anlamında
değildir. Elâzığda hâlâ mülkiyet haklarıyla ilgili,
yönetmeliklerle ilgili, mevzuatlarla ilgili sıkıntıların ve
sorunların olduğunu da buradan iletmek isterim.
Ayrıca, terörle mücadelede başarı
gösteren Türk Silahlı Kuvvetlerimize, Emniyet mensuplarımıza,
kolluk kuvvetlerimize buradan teşekkürlerimi ve saygılarımı
iletirim.
Ve buradan bir üzüntümü de iletmek isterim, üzüntüm
şu: Bu kürsüden konuşan AK PARTİ Grup Başkan Vekili Cahit
Beyi de şiddetle kınıyorum. Niye kınıyorum? Burada
çözüm süreciyle ilgili değerlendirme yaparken o süreci, terör örgütünün,
PKKnın silahlarını bırakıp demokratik siyasete dâhil
olmasıyla ilgili bir süreç olarak değerlendirmesini şiddetle
kınıyorum.
Sayın Grup Başkan Vekili, devlet terör
örgütleriyle müzakere etmez, devlet terör örgütleriyle mücadele eder. (CHP
sıralarından alkışlar) Ve bugün bu ülkede eğer o
müzakere sürecinde sonuç alınsaydı o bebek katilleri bugün bizim aramızda
milletvekili olarak oturuyor olabilecekler miydi? Bunun hesabını
verebilir misiniz? Bunun hesabını verebilir misiniz? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Devlet, terör örgütüyle müzakere etmez; o
ifadenizi değiştirin, bir daha da kullanmayın. Devlet, terör
örgütüyle mücadele eder; bu çocuk katillerine hiçbir yerde yaşam
hakkı vermez ve terör örgütlerine karşı sınır ötesinde
de sınır içinde de her türlü operasyonu yapma hakkı, yetkisi
vardır. Bunları
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Oraya, buraya çekme;
sataşmadan bile cevap vermeyeceğim sana.
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen
GÜRSEL EROL (Devamla) Bunlarla ilgili de bu
Meclise gelen bütün sınır ötesi operasyon tezkereleriyle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi destek vermiştir.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Beyanımız çok
nettir.
BAŞKAN Sayın Özkan
Cahit Bey
GÜRSEL EROL (Devamla) Konuşma metniniz
burada, konuşma metniniz burada.
Bu Mecliste görev alan tüm milletvekillerinin
öncelikli sorunu devletin varlığına, milletin
bağımsızlığına, vatanın bölünmez
bütünlüğüne sadakattir. Bizim önceliğimiz bunlardır, bizim
önceliğimiz terör örgütleriyle müzakere etmek değildir, bir Grup
Başkan Vekili olarak sizi uyarıyorum.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bırakın
bunları, bırakın
BAŞKAN Sayın Özkan
GÜRSEL EROL (Devamla) Ayrıca, ben Emniyet
personelinin, Emniyet teşkilatının ve Emniyet Genel
Müdürlüğünün sorunlarını da gündeme getirmek isterim. Sayın
Bakanım, bunları not almanızda yarar görüyorum.
Birincisi: Kırsal kesimde görev yapan Jandarma
ile mücavir alanda görev yapan Emniyet teşkilatının aslında
görev ve yetki alanı aynı olduğu hâlde birbirinden farklı
sosyal haklarından kaynaklı kayıplar var. Mesela, Jandarma
komutanları büyük şehirlerde; Ankara gibi, İzmir gibi,
İstanbul gibi illerde tuğgeneral rütbesinde ve tuğgeneral ek
göstergesindeyken Emniyet teşkilatındaki il müdürünün ek göstergesi
daha düşük. İllerde il Emniyet müdürleri ile alay
komutanlarının arasında sosyal açıdan inanılmaz
farklılıklar var.
Ayrıca Jandarmada emeklilik yaşı
65ken görev yıpranma payından dolayı Emniyette 60. Hâlbuki
ikisinin de görev alanı ve görev sorumlulukları aynı. Bu
statülerin eşitlenmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Diğer taraftan her şartta ve koşulda
Sayın Cumhurbaşkanının dönem dönem gündeme getirdiği,
partili Cumhurbaşkanlığı döneminin olmadığı
süreçte Sayın Başbakanlarının seçim meydanlarında
gündeme getirdiği, özellikle polisler için, Emniyet mensupları için
3600 ek göstergenin verilmesi, bunun yanı sıra öğretmenlere ve
imamlara da 3600 ek göstergenin mutlaka verilmesi lazım.
Ayrıca, o sözleşmeli er ve erbaşlarla
ilgili de bir önerim olacak. Şimdi, sözleşmeli er ve erbaşlar
belli bir süre görev yaptıktan sonra ya yatay geçişle bir kamu
kuruluşuna geçiş yapabilme hakkına sahipler ya da belli bir süre
sonra görevi bırakacaklar. Hâlbuki bunlar, terörle mücadelede
başarı hikâyesi oluşturmuş kolluk kuvvetleri; silahı
nasıl kullanacaklarını, terör örgütlerine karşı
mücadeleyi nasıl vereceklerini, topluma güvenlik açısından
nasıl yaklaşacaklarını bilen kişiler. Bunların
eğitimlerine göre bekçi olarak veya Emniyete polis memuru olarak yatay
geçişlerinin sağlanmasında yarar var çünkü bunlar deneyimli
insanlar, silah kullanmaktan terörle mücadeleye kadar.
Ve gene Jandarmada uzman jandarmalar
Bunların
büyük sorunu var. Bunlar, bir yıl okulda okuyan, iki yıl da meslek ön
lisans programı tamamlayarak normalde üç yıl eğitimden gelen
meslek grubu; aslında bir nevi astsubaylık görevini icra eden
insanlar ama şimdi yeni çıkan Askerlik Yasasına göre iki
yıllık yüksekokul mezunları astsubay olarak tezkere
bırakabiliyorlar ama Jandarma uzman çavuşlar üç yıl bu işin
eğitimini aldıkları hâlde astsubaylığa geçiş
yapamıyorlar. Bunlarla ilgili yeni düzenlemelere ihtiyaç var.
Ayrıca, aslında bugün konuşmamda
değinmek istediğim en önemli konulardan biri şu: Türkiye
Cumhuriyetinde bir tek baba vardır. Türkiye Cumhuriyetinde olan baba,
devlet babadır. Devlet, otoritesini gösterdiği zaman baba olarak
tanımlanır; devlet, şefkatini göstereceği zaman da ana
olarak tanımlanır. Bugün mafya babası diye geçinen insanların,
başta Sayın Genel Başkanımıza karşı hakaret
edici üslubu ve mektubunu kamuoyuna açıklamasından sonra onunla
ilgili bir işlem yapılmaması, devlet otoritesi adına bir
ayıptır. Niye ayıptır? Yani siz bugün, eğer
insanları sosyal medya paylaşımından kaynaklı
gözaltına alıp ifadeye götürebiliyorsanız ama bu ülkede Ana Muhalefet
Partisi Genel Başkanına karşı bir tehdit varsa ve bu tehdit
karşısında herhangi bir yasal işlem yapılmıyorsa
bu devlet otoritesinin sarsılması demektir. Bu, bugün için bizim
Genel Başkanımıza yapılır, yarın başka
unvanı ve sıfatı olan insanlara da yapılır. Çubukta
aynı şey yapıldı, Çubukta Genel Başkanımıza
karşı olan saldırı görmezden gelindi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
GÜRSEL EROL (Devamla) Arkasından bir mafya
babasının Genel Başkanımızla ilgili bu
açıklamasına sessiz kalınmaması gerektiği, devlet
otoritesinin gösterilmesi gerektiği ve hakkında işlem
yapılarak hesap sorulması gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü
siyaset ve siyaset kurumları gelip geçicidir, bu Parlamentoda bizden önce
bir sürü milletvekili görev yaptı, bir sürü bakan geldi geçti ama devlet
ve devletin gelenekleri kalıcıdır. Biz, devlet ve devletin
geleneklerini kalıcı kılmadığımız zaman,
işte bir gün bu mafya kılıklı adamlar bizim de çoluk
çocuğumuzu, bizim de yaşam hakkımızı tehdit edecek
düzeye gelir, Türkiye'nin otoritesini ve hukuk düzenini tehdit etme
noktasına gelir.
Ben, 2021 bütçesinin AK PARTİnin Meclise
getirdiği son bütçe olmasını dileyerek önümüzdeki 2022 bütçesini
Cumhuriyet Halk Partisinin ve Millet İttifakının yapması
düşüncesiyle saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ait
söz talepleri karşılanmıştır, şimdi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk söz Sayın Arife Polat Düzgünün.
Buyurun Sayın Düzgün. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ARİFE POLAT DÜZGÜN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizi izleyen
aziz vatandaşlarımız; Sağlık
Bakanlığının 2021 yılı bütçesi hakkında
grubum adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemizde on sekiz yıllık AK PARTİ
döneminde birçok sessiz devrim gerçekleştirilmiş olmasına
rağmen, özellikle sağlık sisteminde yaşanan dönüşüm,
en başarılı alanlardan biri olarak öne çıkmaktadır.
Bütçeden sağlığa ayrılan pay ne kadar düşüktü
hatırlar mısınız? Ben bir doktor olarak çok iyi
hatırlıyorum. Vaktiyle bunu değerlendiren hocalarım Yüzde
2,5 bile değil, ne yapabiliriz? diye söylenirlerdi. 2002
yılında bütçeden sağlığa 5 milyar Türk lirası
ayrılırken bu yıl Sağlık Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığına bağlı
kuruluşlarına 78 milyar lira bütçe ayrılmıştır.
Hastane ücretini ödeyemem. diye tedavi alamayan, taburculuğu bekletilen,
rehin alınan, BAĞ-KUR karnesinin çıkmasını
bekleyeceğiz Hocam. diyen, başkasının sağlık
karnesiyle başvuru yapan hastalar vardı, hatırlayabiliyor
musunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ambulans en yakın hastaneye gitmezdi,
gidemezdi; hastanın karnesine göre hastane seçilirdi ancak hepsinden de
öte muayene ve acil hizmetler gibi en temel sağlık hizmetleri için
dahi sabah karanlığında caddelere taşan randevu ve ilaç
kuyrukları, sistemin halka en temel seviyede ve insanca hizmet vermekten
aciz bir durumda olduğunu göstermekteydi. Çok şükür, şimdi, o
günler geride kaldı.
Türkiyedeki Sağlık
Bakanlığımız eliyle 934ü hastane, 8 bini aile
sağlığı merkezi olmak üzere 14 bini aşkın
sağlık kuruluşuyla sağlık hizmeti verilmektedir.
Türkiyeyi diğer ülkelerle kıyasladığında AK PARTİnin
başarısını dile getirmiş olurum. diye çekinenler,
konuşamayanlar var ya, 2002 yılında 19 bin olan toplam nitelikli
yatak sayısını 2019 yılında 147.655e yükselttik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yoğun bakım
yatak sayısı Yeter mi? diye paniklediğimiz günler çok
yakındı, hatırlarsınız. Şu anda, on sekiz sene
evvel tıkanmış ve yıkılma noktasında olan
sağlık sistemi bu süreç içerisinde büyük bir devrim yaşayarak
dünyada model olarak gösterilen bir sistem hâline gelmiştir.
Yeri gelmişken geçtiğimiz sene
yaptığımız bütçe görüşmelerinde şehir
hastanelerimiz için söylenen sözleri, yapılan ufuksuz
değerlendirmeleri hatırlatmak isterim. Biz, bu şehir
hastanelerini yaparken muhalefetimiz her gün bu Meclis kürsüsünden Ne gerek
var? Dünyada modası geçmiş bir sistem, kim kullanacak bunları?
Bu derece büyük hastane yapıp ne elde edeceksiniz? minvalinde oldukça
öngörülü ve parlak fikirleriyle bu salonları inletiyorlardı. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Pandemi
sürecinde vatandaşlarımızı pandemi paniğinde
ferahlatan yüz akı hizmetler oldu şehir hastanelerimiz. Ülkemizde 100
bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısı
40ı bulurken bu, hangi ülkeyi seçerseniz seçin, Amerikada 34; Güney
Korede 10,6; İspanyada 9,7; Japonyada ise 7,3; İngilterede ise
6,6dır. AK PARTİnin kaderi bu sanırım; hizmeti
yaparız, muhalefet anlamaz, bağırır,
çağırır, yaygara koparır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Sonra ne kadar
isabetli bir yatırım, hizmet olduğunu anladıklarında
ise hiçbir şey olmamış gibi yeni karalama kampanyalarına
devam ederler.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
İşlerine gelmiyor, işlerine.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) Bize de
muhalefetin böylesi düştü, yapacak bir şey yok. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, iktidarımız döneminde sağlıkta insan gücü
oranında da tabii ki büyük artışlar olmuştur. 2002
yılında 257 bin iken bu sayı bugün 722 bine
ulaşmıştır. Sağlıkta katettiğimiz bu yolda
özellikle pandemi döneminde insanüstü bir gayretle ülkesine hizmet eden
sağlık çalışanlarımızın
şartlarını iyileştirmeye de devam edeceğimizi
söyleyebiliriz.
2010 yılında Evde Sağlık
Hizmetleri Uygulaması başladı ve bu güzel bir uygulama,
vatandaşımız bundan çok memnun; inşallah 2021
yılında bunu 521 bin kayıtlı hastadan 540 bin
kayıtlı hastaya ulaştırmayı hedefliyoruz.
Tüm raporları elektronik ortama
taşıyıp e-devlet üzerinden vatandaşlarımızın
erişimine açtık, şu anda her şeyi cep telefonunuzla
yapabiliyorsunuz. Doğum raporları için 25 ilde Elektronik Tescil Uygulamasını
başlattık, yeni doğan bebeklerin kimlik kartları ev
adreslerine postalanabiliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARİFE POLAT DÜZGÜN (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, bizi izleyen aziz
vatandaşlarımız; başta Sağlık Bakanımız
olmak üzere tüm sağlık camiamıza teşekkür ediyor,
Sağlık Bakanlığımızın bütçesinin
sağlıklı nesillere vesile olmasını diliyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın İsmail Güneş,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
GÜNEŞ (Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sağlık Bakanlığı 2021 yılı bütçesi üzerine
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
2020 yılında
yaşadığımız Covid-19 pandemisi, hem dünya
devletlerinin hem de bizim vatandaşlarımıza verdiğimiz
sağlık hizmeti yönünden ve ayrıca, sosyal devlet olma konusunda
dünyaya göre nerede olduğumuzu net bir şekilde görme
fırsatı vermiştir. Daha önce gözümüzde büyüttüğümüz, belki
de hastalandığımızda hizmet almayı
aklımızdan geçirdiğimiz, ülkemize göre ekonomik olarak daha
gelişmiş olan bu ülkelerin bu süreçte vatandaşlarına
yeterli hizmet veremediğini, yoğun bakım yatak
sayıları yetersiz kaldığı için
yaşlılarını ölüme terk ettiklerini, ilaç ve tıbbi
malzemelerde sıkıntıya düştüklerini müşahede ettik.
Bazı devletlerde ise parası olanların hizmet alabildiklerini,
parası olmayanların ise kendi kaderine
bırakıldığını gördük.
Covid-19 salgını ülkemizde görülmeden,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde Bilim Kurulunun kurulmasıyla Sağlık
Bakanlığımızın koordinatörlüğünde, sosyal
güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın 83
milyonumuzun ve misafirlerimizin hasta olmaması için gerekli tedbirler
alınırken hasta olmuş vatandaşlarımızın
tedavisi için de tüm imkânlar seferber edilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Buradan şükranlarımı arz
ediyorum; fedakâr ve tecrübeli hekimlerimiz, hemşirelerimiz ve tüm
sağlık çalışanlarımız sayesinde ve
Sağlık Bakanlığımızın
koordinatörlüğünde pandemi sürecinin gelişmiş ülkelere göre çok
iyi yönetildiğine şahitlik ediyoruz.
Bu süreçte hayatını kaybeden, başta
sağlık personeli olmak üzere, tüm vatandaşlarımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet, hastalarımıza acil şifalar
diliyorum.
Yine bu süreçte -çok önemli burası
arkadaşlar- 100 bin vatandaşımızın bugün 141 ülkeden,
İngiltere gibi, İtalya gibi, Almanya gibi ülkelerden ülkemize gelmek
istemesi ve yurdumuza getirilmesi gerçekten de ülkemize olan güvenin ne
seviyede olduğunu göstermektedir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Diğer taraftan, Hükûmetimizin kimisi hibe olmak
üzere 150 ülkeye tıbbi cihaz ve sarf malzemesi göndermesi, dünya ülkeleri
tarafından takdirle karşılanmıştır.
Sağlık hizmetlerinde bu seviyeye
nasıl geldik derseniz; diğer alanlarda olduğu gibi, on sekiz
yıldır sağlıkta da büyük değişim ve dönüşüm
gerçekleştirdik. İlk önce, sağlığa ayrılan
bütçeyi yüzde 11,3ten yüzde 17,7ye çıkardık. Birinci
basamağı güçlendirme adına aile hekimliği uygulamasına
geçilerek hem hekimlerin sosyal ve ekonomik açıdan daha iyi konuma gelmesi
sağlanırken hem de hekimlerimizin takibinde bulunan
vatandaşları daha yakinen bilmesi ve takip etmesi imkânı
sağlanmıştır. Aile hekimliği ve toplum
sağlığı hizmetleri sayesinde bebek ve anne izlenim
sayılarını artırarak ve yenidoğanlarda fenilketonüri
ve yenidoğan işitme taraması gibi birtakım taramalar
yapılarak sağlıklı nesillerin oluşmasında mesafe
katettik.
Değerli milletvekilleri, bunlar neticesinde
hastanede doğum oranları yüzde 75den 98e çıktı. Bebek
ölüm hızını, 1.000 canlı doğumda 31,5 bebek
kaybederken 6,7e indirdik. Yine, anne ölüm hızımızı 100
bin canlı doğumda 64 anneyi kaybederken 13,1e indirdik.
Aşılamada genişlemiş aşılama programına
geçilerek yüzde 95in üzerinde başarı sağladık.
Diğer taraftan sağlıklı
yaşam merkezlerini hayata geçirerek beslenme ve yaşamla ilgili
önlenebilir hastalıklarla mücadelede önemli mesafe katettik.
KETEM sayısını ve niteliğini
artırdık.
Tütünle mücadelede AK PARTİ hükûmetleri
gerçekten de tarihî bir adım atarak kapalı alanlarda sigarayı
yasaklayarak önemli bir mesafe katetmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Aynı zamanda sadece bununla da
kalmamıştır, sigarayı bırakmak isteyen
vatandaşlarımıza 537 adet sigara bırakma
polikliniğinde ücretsiz olarak hizmet verilmektedir.
Arkadaşlar, acil sağlık hizmetleri
tüm yurt sathına yaygınlaştırılmakla
kalmamış ayrıca ücretsiz hâle getirilmiştir. Ambulans
sayısı 618den 5.936a çıkarılmakla
kalınmamış paletli ambulans, helikopter ambulans, uçak ambulans,
bot ambulanslar devreye sokularak hayallerimiz gerçekleştirilmiştir.
Bugün hava yolu ambulansıyla 48 bin vatandaşımıza
kimliğine, ekonomik durumuna, sosyal durumuna bakılmaksızın
hizmet verilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, üniversite hastaneleri
haricindeki tüm kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığı
çatısı altında toplanmış, hem yönetim şeklinde
hem de altyapı hizmetlerinde büyük değişikliğe
gidilmiştir. Her hekime 1 muayene odasının verilmesi, performans
sisteminin getirilmesi, hekim seçme hakkı, hasta hakları, hasta ve
çalışan memnuniyetinin getirilmesi ve tıbbi tahlil ve
görüntüleme sistemlerinin çeşitliliği ve erişilebilirliği
artırılarak daha konforlu, hızlı ve doğru
sağlık hizmeti verilmeye başlanmıştır.
Ayrıca, dijital kayıt sistemine geçilerek gereksiz tahlil ve
tetkikler israfı önlenmiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız
sözlerinizi.
İSMAİL
GÜNEŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri, en önemlisi de alt
yapının iyileştirilmesi anlamında
Muhalefet hep 13 tane
şehir hastanesinden bahsediyor, sadece 13 tane şehir hastanesi
yapmadık biz; 677 hastane, 386 ek hastane binası, 102 ağız diş
sağlığı merkezi, 2.439 birinci basamak olmak üzere, tam
3.604 sağlık tesisi yaptık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan,
işte, nitelikli yatak sayımız yüzde 6dan 75e çıktı,
yoğun bakım yatak sayımız ve yanık ünite yatak sayımız
16 kat arttı. Yanlış bilgi veriyorsunuz.
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Bakın, buradaki rakamlar tamamen
Bakanlığın rakamları İsmail Bey.
İSMAİL
GÜNEŞ (Devamla) Palyatif tedavi merkezini hayata geçirdik, ondan sonra
evde bakım hizmetini geçirdik; memnuniyet oranımız yüzde 34ten
yüzde 74e çıktı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, ben size söyleyeyim, şurada milleti
yanıltıyorsunuz: Orada sadece kiralar yok, onun içinde röntgen var,
fizik tedavi var, yemek masrafı var, ondan sonra güvenlik var; tüm
hizmetler de onun içinde.
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Bakın, burada kira ve hizmet bedeli
yazıyor.
İSMAİL
GÜNEŞ (Devamla) Milleti yanıltmayın, milleti
yanıltıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Millet her şeyi görüyor arkadaşlar, millet her
şeyi görüyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi Sayın Güneş.
İSMAİL
GÜNEŞ (Devamla) Ben bu başarılı
çalışmalarından dolayı başta Sağlık
Bakanımız olmak üzere, tüm sağlık
çalışanlarını canıgönülden tebrik ediyor, 2021
yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Söylediğimizin özeti şu: Üç
yılda daha fazla yatak sahibi olurken soyuluyoruz ya! Şehir
hastanelerinde soygun var.
BAŞKAN
Sayın Şahin, siz de konuşma yaptınız, kimse müdahale
etmedi.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Olur mu hiç kimse müdahale etmedi Başkan? Biz
konuşurken hiç kimse müdahale etmedi (!) Biz konuşurken hiç kimse
müdahale etmedi, AKP sıraları rahat rahat yerinde oturdu (!)
BAŞKAN Siz
konuşurken çok sakin ve rahattı doğru söylüyorsunuz.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Çok rahattı, evet (!)
FİKRET
ŞAHİN (Balıkesir) Sataşma var Sayın Başkan, söz
hakkı istiyoruz.
BAŞKAN -
Sayın Mustafa Esgin, buyurun.
AK PARTİ GRUBU
ADINA MUSTAFA ESGİN (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri arkadaşlarım; gazi Meclisi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
İktidara
geldiğimiz ilk günden itibaren uygulamaya koyduğumuz
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla bir dünya modeli ortaya
çıkardık. Bu modelin 3 ana başlığı
bulunmaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetlerini yeniden
düzenleyerek dünyanın gittiği yere gittik ve aile hekimliği
sistemine geçtik. İkinci basamak sağlık hizmetlerinde eş
güdümü sağlayarak tüm hastaneleri Sağlık
Bakanlığının çatısı altında topladık.
Sağlığın hizmet sunumuyla finansmanını
birbirinden ayırdık. Sosyal güvenlik reformuyla tüm toplum
kesimlerini sosyal güvenlik şemsiyesi altına aldık, yapılan
devrim niteliğindeki uygulamalarla çok önemli gelişmeleri kaydettik.
Evet, arkadaşlar, hastanelerimizin yatak
sayısını 3 kat artırdık, nitelikli yatak
sayısını 20 kat artırdık. Yoğun bakım yatak
sayımızı da 20 kat artırdık. Sağlık
çalışanlarımızı 378 binden 1 milyon 100 binin üzerine
çıkardık; 3 kat artırdık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, insan
kaynağımızı ülke genelinde adil ve dengeli bir şekilde
dağıtıyoruz, burası çok önemli. Şu gördüğünüz
grafiğin üst kısmı eski Türkiyenin grafiğidir. Bakın,
Iğdır, Ardahan, Tunceli, Diyarbakır, Van, Bitlis,
Şanlıurfa, Şırnak, Ağrı; bu illerde 20 binin
üzerindeki nüfusa 1 uzman hekim düşüyordu, gördüğünüz gibi, şimdi
İzmir ve Bursa neyse Şırnak ile Ağrı aynı
derecede; evet, biz, uzman hekim dağılımını adaletli
bir şekilde gerçekleştirdik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunu sizin görmenizi beklemiyoruz, sizin takdir etmenizi
beklemiyoruz; halkımızın takdiri ve hayır duası bize
yeter.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) On dokuz
yıldır halk takdir ediyor Vekilim, devam.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) SSK istatistikleri
bakın, eski Türkiyenin SSK istatistikleri diyordu ki: Bir Türk
vatandaşı 1,5 kez hastaneye gidiyor. Yani bu ne demektir? Bir kez
gidiyor, 2nci kez gidemiyor. Evet, bizim dönemimizde bakın 9,8e
çıkmış, bir yıl içerisinde. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) Milleti hasta
ettiniz, hasta!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çok
hastalanmış millet öyleyse, çok hastalanmış,
sağlığını bozmuşsunuz.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Evet, bebek ölüm
hızı -bakın, bu, bir başarı hikâyesi- 5 kat düştü,
sadece bir ay içerisinde değil, yenidoğanda değil beş
yaşın altında da
Evet, bu, bir başarı hikâyesidir,
bu başarı hikâyesinin de kahramanı aziz milletimizdir
değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çok
hastalanmak iyi bir şey değil.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Doğumda anne
ölüm oranları yüz binde hesaplanır, 5 kat düştü. Bu grafik de
her şeyi ifade ediyor.
HABİP EKSİK (Iğdır)
İnsanların sağlığını
BAŞKAN Sayın Eksik, ne dediğiniz
hiç anlaşılmıyor.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Bu başarı
hikâyesinin kahramanı da, evet, aziz milletimizdir.
Verdiğiniz bütün rakamlar yanlış,
kamuoyunu yanlış yönlendiriyorsunuz. Eski Türkiyede
bağışıklama oranları yüzde 70lerdeydi, bugün yüzde
78lere çıktı. İşte, koruyucu sağlık
hizmetleriyle ilgili de yanlış bilgiler verdiniz. Sadece 2021
bütçesinde -yüzde 25 artırdık- 20 milyarı koruyucu
sağlık hizmetlerine ayırıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bütün bunların
sonunda sağlıkta memnuniyet oranları yüzde 39lardan 70lere
çıkmıştır. Evet, harcadığı paraya göre en
yüksek memnuniyeti sağlayan ülkeyiz biz. Yani, aziz milletimizin
kaynaklarını en doğru şekilde, en adaletli şekilde
kullanan bir iktidarla bugüne kadar aziz milletimizin desteğine mazhar
olduk.
Değerli arkadaşlar, sağlık
alanına ilişkin ayrılan kaynak 238 milyon liraya
ulaşmıştır. Böylece, 2002 yılında 11,3 olan
sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payını,
2021 yılında tam 17,7ye çıkarmış bulunuyoruz.
Salgın süreci, sağlık hizmetlerine
erişimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Şehir
hastanelerinin kısa süre içerisinde hayata geçirilmesi salgınla
mücadeleye büyük katkı sağlamıştır. Evet, şehir
hastaneleri, şehir hastaneleri... Değerli arkadaşlar,20 tane
şehir hastanesini üç yıl içerisinde yaptık, 20 tane şehir
hastanesini; 22 bin ilave yatak kapasitesini milletimizin hizmetine sunduk.
Bunlar da yanıltıldı. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Evet, bunları kamu-özel iş
birliğiyle yaptık, genel bütçeyle yaptık. 16 tane daha
şehir hastanesi yapıyoruz değerli arkadaşlar. Evet,
bunlarla 22 bin yatak kapasitesi daha ilave ediyoruz. Allahın izniyle,
milletimizden aldığımız ilhamla bu hizmetleri yapmaya devam
edeceğiz. Kamu özel iş birliği modeliyle yaparız, genel
bütçeyle yaparız ama bizim siyasetten anladığımız bir
tek şey var o da aziz milletimize hizmettir değerli arkadaşlar.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA ESGİN (Devamla) Bu kadar büyük bir
küresel salgınla ancak devlet millet el ele, hiçbir siyasi parti
ayrımı gözetilmeksizin mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Virüs
hiçbirimiz ama hiçbirimiz için bir siyasi polemik malzemesi olamaz. Küresel
salgın karşısında bütün insanlığın
yaşadığı zor durum gündelik siyasete asla malzeme
yapılmamalıdır. Covidle en ön saflarda mücadele eden
sağlık ordumuz politik çıkar hesaplarının sermayesi
yapılmamalıdır. Hiçbir parti temsilcisi, yerel yönetici veya
meslek örgütü kendisini devletin resmî organı yerine koymamalı,
halkımızda infial oluşturacak açıklamalardan uzak
durmalıdır. Grip aşısıyla ilgili yapılan talihsiz
polemikleri lütfen, hiç kimse, hiçbir şey adına Covid
aşısıyla ilgili yapmasın.
Küresel salgınla mücadelemizde hep birlikte
başarılı olacağız. Hep birlikte
sağlıklı ve huzur dolu günlere kavuşacağımız
umudunu paylaşıyor, Sağlık Bakanlığı bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi
saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Evet, Sayın Selim Gültekin,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Başkan, hatipten önceki hatip rakamların doğru
olmadığını söyledi, söz hakkı rica ediyorum.
Sayın Başkan, tutanaklara geçmesi için söyleyeyim; Sağlık
Bakanlığının mali tablolarından
alınmıştır bu rakamların tamamı, kafadan
uydurulmamıştır; Sağlık Bakanlığı mali
tablolarıdır, resmî rakamlardır.
BAŞKAN Sayın Gültekin, siz buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBBU ADINA SELİM GÜLTEKİN
(Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin beşinci turunda
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Ekranları başında bizleri izleyen Niğdeli
hemşehrilerimizi, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Ülkemiz, başta kahraman sağlık
çalışanlarımız olmak üzere, tüm kurumlarıyla
coronavirüs salgını karşısında dünyanın takdirini
kazanan önemli bir mücadele yürütmektedir. AK PARTİ iktidarı
döneminde gerçekleştirilen, başta şehir hastaneleri olmak üzere,
tüm sağlık yatırımlarının ne kadar önemli
olduğu kanıtlanmış; bu sayede salgında
hastalarımızın yatak, ilaç ve tıbbi ekipman sorunu
yaşamadan tedavileri en iyi şartlarda sürdürülmüştü.
Coronavirüsle mücadele süreci bir kez daha ortaya
koymuştur ki yerli üretim, her alanda olduğu gibi sağlık
alanında da özellikle sağlık hizmetlerinin
sürdürülebilirliği açısından stratejik öneme sahiptir. Ülkemiz
bu süreçte solunum cihazı, maske, koruyucu tulum, dezenfektan gibi
pandemiyle mücadelede ön planda yer alan ürünleri üreterek hem ülke içi
ihtiyacı karşılamış hem de 150den fazla ülkeye destek
vermiştir. Uluslararası tanınırlığa sahip olan
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz, coronavirüs tedavisinde
kullanılan hidroksiklorokin sülfat etken maddesi içeren 3 ilacı ve
yine favipiravir etken maddesini içeren 6 ilacı yüksek öncelik vererek
ruhsatlandırmıştır. Titizlik ve ivedilikle yürütülen bu
çalışmalar coronavirüsle mücadele sürecinde elimizi oldukça
güçlendirmiş, hastalarımız hızlıca ilaçlarına
kavuşmuş, yoğun bakıma yatma oranlarımız önemli
ölçüde düşmüştür.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz 2023
hedeflerimiz doğrultusunda millîleşmeyi amaç edinerek ilaçta,
aşıda, tıbbi cihazda, biyoteknoloji ve medikal teknoloji
alanında Türkiyeyi kendi kendine yetecek bir ülke hâline getirmeyi
amaçlamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yapılan çalışmalar sonucunda bugün ülkemizde tükettiğimiz
her 100 kutu ilacın 88ini kendi ilaç sanayimizde üretiyor durumuna
geldik. En önemli stratejik hedeflerimizden biri olan yerli ilaç çalışmalarında
ülkemiz önemli bir başarıya imza atmıştır. 2019
yılında ilaç ve eczacılık sektörü ihracatımız bir
önceki yıla göre yüzde 11,2 oranında artarak 1,3 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir. 2019 yılı itibarıyla ilaç sektörümüz
Avrupa Birliği, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak
üzere 180e yakın ülkeye ihracat yapabilmektedir.
Değerli milletvekilleri, dünyada ilk ve tek
olma özelliğine sahip İlaç Takip Sistemimiz yani İTS sayesinde,
Türkiye sınırları içerisindeki her ilaç üretim, ithalat
işleminden hastaya ulaşımına kadar her aşamada takip
edilerek, güvenle ilacın hastalarımıza
ulaştırılması sağlanmaktadır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türkiye İlaç ve Tıbbi
Cihaz Kurumumuz coronavirüse karşı aşılama sürecinde de
etkin rol alarak ülkemize ithal edilecek tüm aşıları kendi
laboratuvarlarında aşının güvenlik testlerini yapacak,
ülkemiz standartlarına uygun olduğunda ise aşıya izin
verecek, sonrasında bedelsiz olarak aşılama süreci ülkemizde
güvenle yakın zamanda başlayacaktır. Buradan, tüm
vatandaşlarımızın müsterih olmalarını ve
aşı olmaktan korkmamalarını özellikle ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçen seneki bütçe konuşmamda Niğdeli
hemşehrilerime müjdesini verdiğimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımızın onayı ve Sağlık
Bakanımızın desteğiyle 225 milyon TL maliyetli, modern 400
yataklı yeni hastanemizin inşaatı devam ediyor; milletin
kürsüsünden, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın
Sağlık Bakanımıza Niğdemiz adına bir kez daha
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Şimdi, 2021 bütçe konuşmamda da
Niğdemize yeni bir müjde daha vermek istiyorum. Efendibey Mahallemizdeki
kentsel dönüşüm alanı içerisinde 15 bin metrekare alan üzerine
yaklaşık 50 milyon TL maliyetli, çene cerrahisi
operasyonlarının yapılacağı, ileri ağız ve
diş tedavisinin uygulanacağı 60 ünitelik modern ağız
ve diş sağlığı hastanesi projemizi Nisan 2021de ihale
edip inşallah, 2021 ortalarında inşaat sürecini başlatarak
2023 yılının ilk aylarında hemşehrilerimizin hizmetine
sunacağız. Anadolu uygarlığının beşiği
ve gülen yüzü Niğdemize hayırlı uğurlu olsun. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Yine, 2021 yılında Efendibey Mahallemize
ASM, TSM, 112 içeren yeni bir sağlık kompleksi ile ilimiz Murat Evler
bölgesine 4 Ekimde yeni bir aile sağlığı merkezini
kazandıracağız. Ayrıca yerli ve yabancı
dağcıların gözdesi, 3.756 metre yüksekliğindeki
Demirkazık Dağımızı barındıran, dağ
turizminin merkezi Çamardı ilçemizdeki mevcut hastanemizin de depreme
dayanıklılık testi sonucuna göre 2021 yılında ya
güçlendirmesini yapacağız ya da entegre yeni bir hastanemizi
Çamardımıza kazandıracağız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tüm dünyayı
etkisi altına alan Covid-19 salgınına karşı en önde,
fedakârca, gayretle çalışan hekimlerimize, kıymetli
meslektaşlarım eczacılarımıza, eczane
teknisyenlerimize, hemşirelerimize, filyasyon ekiplerimize, kısaca
kahraman tüm sağlık çalışanlarımıza
şükranlarımı sunuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELİM GÜLTEKİN (Devamla)
Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SELİM GÜLTEKİN (Devamla) Bu süreçte
hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımıza ve vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
Ayrıca, büyük bir başarı göstererek
terörü bitirme noktasına getiren ve uyuşturucuya en büyük darbeyi
vurarak tarih yazan İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman
Soyluya, geleceğimizi inşa ederken Niğdemize desteklerini her
zaman en üst seviyede hissettiğimiz Çevre ve Şehircilik
Bakanımız Sayın Murat Kuruma tüm Niğdeli
hemşehrilerim adına hassaten teşekkür ediyor, 2021
yılı Bakanlık bütçelerinin hayırlı olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
AK PARTİ iktidarında,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde üst üste 19 kez bütçe yapmanın
başarısıyla Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 2021
yılı için 188 milyon TL olarak planlanan bütçesinin ve 2021
yılı Türkiyeye hizmet etme bütçesinin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor; Niğdeli
hemşehrilerimizi, Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın İsmail Tamer.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL TAMER
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz; Sağlık
Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının
(TÜSEB) 2021 yılı bütçesi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN
(İzmir) Maskeyi
çıkar maskeyi.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
Özalan, aslında ben, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Biz, geçen
haftalar itibarıyla tüm parti gruplarımızla birlikte
Sağlık Komisyonu olarak Recep Akdağ
Başkanlığında bir toplantı yaptık. Bu toplantıda,
burada çalışan milletvekillerimizi ve çalışan
arkadaşlarımızı -Meclis çalışanlarını-
nasıl koruyabileceğimize dair bazı kararlar aldık, tavsiye
kararları aldık. Bunu, Meclis Başkanımıza, daha sonra
da Grup Başkan Vekillerimizi tek tek ziyaret ederek onlara ifade ettik. O
açıdan, maskemle konuşacağım, maskemi çıkarmıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir)
Doğrudur, bravo! Destekliyoruz.
İSMAİL TAMER (Devamla) Ve tüm
arkadaşlarımıza da başta Ali Şeker olmak üzere
teşekkür ediyorum, maskeye o uydu, diğer
arkadaşlarımız uymadı ama artık bundan sonra
inşallah uyarız diye temennilerimi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Ben de
alkışlayacağım sizi buradan ama yapamıyorum.
Alkışladım yani.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
Başkanım, siz de orada maskenizi hiç çıkarmadan görev
yapıyorsunuz, sizi de tebrik ediyorum.
Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı (TÜSEB), sağlık bilimi ve teknolojisi
alanında aşı, ilaç, tanı kiti, tıbbi cihaz
geliştirilmesi, tıp alanında proje desteği verilmesi ve
AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla 2015 yılında -benim
de içinde olduğum- bir kanun teklifiyle kurulmuştur. Sağlık
alanındaki araştırmaları bizzat kendisi yaparak veya
yaptırarak ve araştırmayla ilgili çalışmaları
birlikte organize eden, altyapı sunan, destekleyen, fon veren bir
kurumumuzdur. TÜSEBin amacı, sağlık alanındaki bilimsel
çalışmalarla birlikte yüksek teknolojili ürünler geliştirmek, sağlıkla
ilgili standardizasyonu belirlemek, akreditasyonu sağlamak ve ülkemizin
kanıta dayalı sağlık politikalarına da ayrıca
katkı vermektir. Bu bağlamda TÜSEB kurumsallaşma
çalışmalarının yanı sıra geçen süre içerisinde,
diğerlerine ek olarak Türkiye Genom Projesi, aşı projesi, Türk
Tıp Tarihi Kurultayı ve Aziz Sancar Ödülleri olmak üzere ciddi
çalışmaları da yürütmektedir.
Çağrılar kapsamında 81 projeye
başvuru alınmış, 42 proje bu anlamda desteklenmiştir.
Ülkemizin ilk ulusal biyobankası ve omik merkezi Aziz Sancar
Araştırma Merkezi bünyesinde kurulmuştur, özellikle biyobank
bitmiştir, omik merkezinin çalışmaları da devam etmektedir.
Bu çalışmalara ek olarak çok sayıda
katma değeri yüksek çalışmalar da
yapılmıştır. 137 projeye 37 milyon TLlik bir destek
verilmiştir. Özellikle TÜSEBin bu yılki bütçesi ise 176 milyon
olarak da belirlenmiştir. TÜSEB bünyesinde aktif olarak Türkiye Halk
Sağlığı ve Kronik Hastalıklar Enstitüsü, Türkiye
Sağlık Politikaları Enstitüsü, Türkiye Sağlık
Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsü ve Türkiye Biyoteknoloji
Enstitüleriyle birlikte görev yapılmaktadır. Biyoteknoloji bünyesinde
aşı, ilaç, ventilatör, yerli solunum cihazı ve tanı kiti
üretimi AR-GE çalışmaları devam etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) En önemli çalışmaları
da bu Covid dönemindedir; özellikle Covid-19 pandemi sürecinde TÜSEB, hem
aşı projelerinin fonlanmasında hem test merkezlerinin
açılmasında ve işletilmesinde hem de yerli solunum
cihazıyla beraber kitlerin öne çıkarılmasında rol
oynamıştır.8 adet yerli firmaya veya çalışma grubuna
Covid-19 aşısıyla ilgili destek vermiştir. Bunlardan en
önemlisi de Erciyes Üniversitesinin de içinde olduğu ve inşallah
nisan ayında yerli aşıyla tanışacağımız
aşının desteklenmesi oldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ben buradan, Erciyes Üniversitesindeki o
arkadaşlarımızı, aynı zamanda destek veren başta
Sağlık Bakanımız olmak üzere emeği geçen herkesi
kutluyorum, kendilerine de ayrıca teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, TÜSEB bünyesinde faaliyet
gösteren Türkiye Sağlık Politikaları Enstitüsü (TÜSPE),
gerçekleştirdiği ulusal ve uluslararası çalışmalarla
kanıta dayalı sağlık politikalarının
şekillenmesine de büyük katkılar vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
İSMAİL TAMER (Devamla) Değerli
milletvekilleri, Sağlık Bakanlığımızın
başkanlığında sunulan 2021 bütçesinin Sağlık
Bakanlığımıza, ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini temenni etmeden önce de burada bir konunun altını çizmek
istiyorum: Covid döneminde doktor arkadaşlarımı, Türkiye
genelinde sağlık çalışanlarını, doktorları,
hemşireleri, sağlık memurlarını ve yardımcı
sağlık hizmetlerinde görev yapan tüm arkadaşları tebrik
ediyor, emeklerine sağlık diyorum. Onların iyileştirmesinde
büyük rol oynayacağımızı buradan ifade ediyor, hepsinin
gözlerinden öpüyorum.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Erol Kaya.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EROL KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çevre Bakanlığı bütçesi üzerinde söz
aldım. Öncelikle, 2021 bütçesinin hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Hemen sözlerimin başında, salgın
hastalıktan vefat eden büyüklerimize, âlimlerimize,
aydınlarımıza, entelektüellerimize ve bütün
dostlarımıza Allah'tan rahmet, hastalarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Ben, müsaadenizle, konuşmama
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin şu andaki
bakanlık uygulamaları ve yansımalarıyla ilgili birkaç
örnekle devam etmek istiyorum.
Öncelikle, Çevre
Bakanlığımızın bünyesine yeni sisteme dayalı
olarak dünyanın en çok konut üreten kamu kurumu olan -ki 1 milyona
yaklaştı- TOKİnin dâhil edilmesi; Milli Emlak Genel
Müdürlüğünün, İller Bankasının ve yerel yönetimlerle ilgili
genel müdürlüğün Çevre Bakanlığına bağlanması,
şehirlerimizin planlama, su, atık su, katı atık gibi temel
hizmetlerinin daha hızlı yapılmasına imkân
sağlamıştır.
Değerli arkadaşlar, Bakanlık bütçesi
mutlaka önemlidir ama -esas olan- bu bütçenin toplumumuza nasıl
yansıdığı ve hangi hizmetlerin ortaya koyulduğu daha
da önemlidir.
Şehirlerimizin bugün en önemli meselesi deprem
sorunudur. Türkiye olarak depremle gerçek anlamda 1999 yılında
yüzleştik ve maalesef, hem standartlarımızın hem de
yapı stoklarımızın hiç uygun olmadığını
bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce öğrendik. AK
PARTİ hükûmetleri depremle ilgili olarak ilk hukuki düzenlemeleri
yaptılar ve ülke genelinde de büyük bir kentsel dönüşüm
seferberliği başlatıldı. Ben sizlere riskli alan
çalışmalarıyla ilgili, dönüşümle ilgili, riskli yapı
tespitiyle ilgili ya da yıkılan 673 bin binayla ilgili çok detaya
girecek değilim ama şuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Türkiye
genelinde yaklaşık 1,5 milyon ve İstanbulda 300 bin bağımsız
birimin acilen dönüştürülmesi gerekiyor. Bu konuda ise sadece merkezî
yönetim ve belediyeler olarak değil, vatandaşlar olarak da STKler
olarak da çok hızlı adım atmak zorundayız.
Size reformun etkisinden birkaç örnek vermek
istiyorum: Hatırlarsınız, 2011 yılında Vanda deprem
oldu. Tam bir yıl sonra yani 2011den bir yıl sonra 25 bin konut,
3.400e yakın ahır ve sosyal donatılarla beraber bir şehir
inşa edildi. Beni mazur görsün Bayburtlu dostlar ama bir yılda bir
Bayburt inşa edildi, bir şehir inşa edildi Vanda. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, hakikaten önemli bir
şey.
Şimdi, 2020 yılında
Elâzığ-Malatya depremini yaşadık.
Yaşadığımız bu depremin hemen sonrasında -yani
yaklaşık bir yıl dahi dolmadı- 26 bin konut
Elâzığ ve Malatyada inşa ediliyor. Arkadaşlar, bugünkü
Tuncelimizin nüfusundan daha büyük bir şehir inşa edildi.
Dolayısıyla, bu hükûmet sistemindeki yapılan değişimin
hızlı karar alma ve uygulamadaki yansımalarını hep
birlikte görmemizde fayda olduğunun altını çizmek istiyorum.
1999 depremini bir belediye başkanı olarak
yaşadım. Bölgeye ulaşılamayan, enkazı
kaldırılamayan, bir başka ifadeyle enkazın altında
kalan yönetimden, bir yılda yeni bir şehir kuran bir yönetim
noktasına geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunu hakikaten alkışlamakta, Sayın Bakanları tebrik etmekte
fayda var. Nereden nereye, elhamdülillah. Sayın
Cumhurbaşkanımızdan, hükûmetlerimizden ve Sayın
Bakanlarımızdan Allah ebediyen razı olsun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Âmin.
EROL KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar,
çevreyle ilgili başta içme suyu, katı atık, atık su ve
bunun gibi yapılan hizmetleri önemsediğimi ifade edeyim yani ben eski
bir Belediye Başkanıyım, bunlar da fevkalade, hakikaten önemli.
Ama özellikle sıfır atıkla ilgili plastik poşet kullanımının
yüzde 80 azaltılmış olması, bence bu çok önemsenmesi
gereken ve hakikaten tebrik edilmesi gereken bir husus.
Bir başka hizmet ise, şu anda 77 ilimizde
başlanmış olan ve devam eden millet bahçeleri
uygulamaları 22 ilde tamamlanmış. Hakikaten, özellikle
artık gençlerimiz, ailelerimizle birlikte spor yapabileceğimiz
muhteşem bir inşa faaliyeti yapıldı, şehirlerimize
renk katıldı.
Son olarak da eski bir Belediye Başkanı
olarak, yine merkezî yönetimden yerel yönetimlere aktarılan payın
yüzde 21 artırılmış olmasına da hassaten teşekkür
ediyorum. Rakamlarını müsaadenizle vereyim: 2002 yılında
Türkiyede merkezî yönetimden yerel yönetimlere aktarılan para 4,7 milyar,
şu anda 2021 için öngörülen 114 milyar. Diyeceksiniz ki: Türk parası
filan. O zaman döviz bazında söyleyeyim: 2002 yılında
Türkiyenin bütün yerel yönetimlerine aktarılan 2,9 milyar dolar, 2019
kesinleşmiş rakam 17,5 milyar dolar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu, Türkiye demek; bu, AK PARTİ
demektir. Kaynak aktarmak önemli, burada adaletli olmak, herkese eşit
davranmak önemli, keserken de adaletli olmak lazım, bu çok daha önemli.
Ben Belediye Başkanlığına
başladığımda on ay sıfır parayla biz Belediye
Başkanlığı yapmaya çalıştık çünkü
muhalefetin Belediye Başkanıydık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL KAYA (Devamla) Başkanım hemen
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
EROL KAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Muhalefet belediyelerine genelde iktidar partisi
para göndermez arkadaşlar, keyfî davranır. Elhamdülillah, AK
PARTİnin on sekiz yılında, bütün belediyelerimize hem
gönderilen kaynaklar şeffaf bir şekilde hem de kesinti Türkiyenin
1.389 belediyesinin tümünde yüzde 40 olarak, yaz aylarında da dört ay
kesinti yapmayarak bu icraatlar yapıldı.
Sözlerime Hazreti Peygamber (SAV)in Kıyametin
kopacağını bilseniz elinizdeki fidanınızı
dikiniz. emri, fermanı gereğince, çevre hepimizin sahip
çıkması gereken siyasetüstü, milletüstü bir değerimiz.
Dolayısıyla çevreyi; suyu, havası, ağacı ve
yeşiliyle bize miras değil, gelecek nesillerin bir emaneti olarak
gördüğümüzü ifade ediyor, 2021 bütçesinin ülkemize hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Atilla Ödünç.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
bütçesi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla ve
şükranla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, kökleri Osmanlı
İmparatorluğuna dayanan ve yüz yetmiş üç yıllık bir
geçmişe sahip olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, il ve ilçe
bazlı örgütlenmiş yapısı ve toplam 19.051 kişilik
personeliyle yılda yaklaşık 11 milyon işlem yaparak 20
milyon vatandaşımıza hizmet etmektedir.
Tapu ve kadastro faaliyetleri kapsamında
hazinemize 2019 yılında 12,2 milyar Türk lirası, 2020
yılı 30 Kasım itibarıyla da yaklaşık 16,2 milyar
Türk lirası harç geliri sağlanmıştır.
Devlet-vatandaş ilişkisinin yoğun olduğu Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünde, Covid-19 salgınının da en etkili
olduğu dönemde, kamu bankalarınca sunulan uygun faiz oranlı
konut kredileri nedeniyle büyük artış gösteren kadastro ve tapu
işlemleri Tapu ve Kadastro Müdürlüğünce kurulan Webtapu sistemiyle
ilgililerin gerekli belgelerini internet üzerinden göndermek suretiyle sadece
imza aşamasında tapu ve kadastro müdürlüklerine giderek
işlemlerini tamamlamaları sağlanmıştır. Böylelikle
işlem sahiplerinin tapu ve kadastro müdürlüklerine en az 3 kez bizzat
gitmesi ve zaman ayırması gerekirken bu sayı 1e
düşürülerek vatandaşımız pandemiden olanca korunmuş ve
çalışanların da salgından etkilenmeleri asgari düzeye
çekilmiştir.
Değerli milletvekilleri, tapu müdürlüklerinde
işlem sonrası verilen tapu senedi ve tapu kayıt belgesinde
taşınmaza yönelik konum bilgisinin gösterilmesi amacıyla Karekod
Akıllı Tapu uygulamasına geçilmiştir. Tapu Takas
uygulamasıyla taşınmazların devrine ilişkin bedelin
güvenli bir yöntemle el değiştirmesinin sağlanması
hedeflenmiştir. Ayrıca, mimari projelerin elektronik ortamda
gönderilmesine ilişkin uygulama başlatılmış,
böylelikle hatalı blok ve bağımsız bölüm
numaralarının düzeltilmesi işlemi daha da kolaylaştırılmıştır.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, merkez ve
taşra teşkilatı bünyesinde bulunan tüm birimlerde TSE
standartlarına uygun olarak kalite belgeli hizmet vermektedir. Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğümüzün önemli projelerinden biri olan Türkiye Tapu
Sistemine geçiş hazırlıkları
başlatılmış olup projeyle vatandaş taleplerinin
yoğun olduğu müdürlüklerdeki işlemlerin daha hızlı
karşılanması amacıyla ülkemizin herhangi bir yerinden
yapılan başvurunun TAKBİS sistemi tarafından, iş
yoğunluğu en az olan birime yönlendirilip bu yerde
hazırlandıktan sonra imza için başvuru yapılan birime
gönderilmesi suretiyle işlemin tamamlanması sağlanmaktadır.
Böylelikle, projeyle iş yükü azaltılarak personel arasında daha
hakkaniyetli, verimli dağılım sağlanmış
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Almanya Berlinde
açılan tapu ve kadastro temsilciliği üç yılı
aşkın süredir faaliyetlerine devam etmekte olup Genel
Müdürlüğümüze yurt dışı teşkilatı kurma yetkisi
verilmesinden sonra dünyanın birçok ülkesinde de yurt dışı
temsilciliği açılmasıyla başlatılan
çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca, mevzuatta yapılan
değişiklikle, tarafların farklı yerlerde bulunması
durumunda işlem yapılabilmesinin önü açılarak bürokratik
aşamalar da ortadan kaldırılmıştır. Bu durum,
dünyada da bir ilk olma özelliğini göstermektedir. Genel
Müdürlüğümüzün en önemli görevlerinden biri olan tesis kadastrosu ülkemiz
genelinde tamamen bitirilerek mülkiyet problemi de çözülmüştür.
Kıymetli milletvekilleri, kadastro teknik
hizmetlerinden bazıları, 5368 sayılı Yasayla kurulan 224
adet LİHKAB, lisanslı harita kadastro mühendis büroları
tarafından da karşılanmaktadır. Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğünün yurt dışı faaliyetlerinden Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kadastro Yenileme Projesi kapsamında,
bugüne kadar 227 birimde çalışmalar tamamlanmış, kalan 18
birimin ihalesi 2020 yılı Ağustos ayında
yapılmış olup kalan birimlerde çalışmanın
tamamlanmasıyla birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
yenileme çalışmaları tamamlanmış olacaktır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ülkemiz
taşınmaz mülkiyet tespit tescilinde, korunmasında ve
güncellenmesinde kendisine verilen görevleri çağımızın tüm
teknolojik imkânlarını kullanmak suretiyle, devlet güvencesi
altında yerine getiren Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz her zaman
Türk kamu yönetiminin vazgeçilmez unsurlarından biri olacaktır.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün 2021
bütçesinin daha kaliteli bir hizmete ve ülkemiz ile aziz milletimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Selami Altınok.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELAMİ ALTINOK
(Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İçişleri Bakanlığımızın 2021 yılı
bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, siz değerli milletvekillerini ve aziz
milletimizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Konuşmama başlamadan önce,
vatanımızın bölünmez bütünlüğü, ülkemizin ve milletimizin
bekası uğruna şehit olan bütün Emniyet, Jandarma, Türk
Silahlı Kuvvetleri mensuplarına, güvenlik korucularımıza ve
vatandaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum.
Görevleri esnasında gazi olan kahraman evlatlarımıza da
şükranlarımı sunuyorum.
İçişleri Bakanlığımız,
güçlü teşkilat yapısıyla, mevcut bütçe imkânlarını en
etkili ve ekonomik şekilde kullanıp vatandaşlarımıza
güvenlikten nüfus hizmetlerine, sivil toplumdan yerel yönetimlere ve göç
yönetiminden afet hizmetlerinin koordinasyonuna kadar her konuda modern
yönetişim ilkelerine uygun bir şekilde hizmet vermektedir.
Diğer yandan, AK PARTİ hükûmetleri 2002
yılından bugüne kadar PKK, DEAŞ, FETÖ, DHKP-C gibi her türlü
terör örgütüne karşı amansız bir mücadele vermiş, vermeye
de kararlılıkla devam etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu istikamette, yeni güvenlik
konsepti gereği olarak tehdidi yanı başımıza
geldiği zaman değil, oluştuğu anda ve oluştuğu
yerde yok etmeyi amaçlayan bir hareket tarzı benimsenmiştir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bir yandan silahlı
operasyonlar ve saha baskısıyla, diğer yandan ikna
çalışmalarıyla birlikte devletimiz terörü kaynağında
kurutmaktadır. Bu kapsamda, 2020 yılında yapılan toplam
106.836 iç güvenlik operasyonuyla birlikte 839 terörist etkisiz hâle
getirilmiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bakanlığımız bu iç güvenlik
hizmetlerini toplamda 579 bin Emniyet personeli, Jandarma personeli, Sahil
Güvenlik personeli ve güvenlik korucusuyla yerine getirmektedir.
Özellikle, 15 Temmuz hain darbe girişiminden
sonra mülki idarede, Emniyette, Jandarmada ve Sahil Güvenlikte yürütülen
çalışmalar sonucunda FETÖcü hainlerden temizlenen güvenlik
güçlerimiz, savunma sanayimizdeki muazzam gelişmenin de katkılarıyla,
terör örgütlerine karşı çok büyük başarı
kazanmıştır. PKK gerek yurt içinde gerek yurt
dışında bitme noktasına getirilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
17-25 Aralık Emniyet ve yargı darbe
girişimiyle başlayan FETÖyle mücadele, 15 Temmuz hain darbe
girişiminden sonra daha da etkin bir şekilde sürdürülmektedir.
Terörle mücadeledeki benzer bir kararlılık
örneğini uyuşturucuyla mücadele noktasında da görmekteyiz. 2020
Dünya Uyuşturucu Raporunda yer alan verilere göre, 2018 yılında
dünya genelinde yakalanan eroinin yüzde 19,3ü ülkemiz kolluk birimleri
tarafından yakalanmıştır. Uyuşturucuya bağlı
ölümler 2019da 342 iken 2020 yılında yüzde 58 azalmayla 143
sayısına düşürülmüştür.
İçişleri
Bakanlığımızın planlı, özverili ve bilimsel
yöntemlere dayanan politikalarının olumlu sonuçlarını
trafik güvenliği noktasında da görmekteyiz. 2020
yılının son güncel rakamlarını geçen yılın
aynı dönemiyle değerlendirdiğimizde ölümlü trafik kazası
1.981den yüzde 8,6 azalışla 1.811e, bu kazalarda olay yerinde
hayatını kaybedenlerin sayısı ise 2.379dan yüzde 12,3lük
azalışla 2.086ya düşmüştür. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bekçilik uygulamasının yeniden
işlevsel hâle getirilmesinin de etkisiyle birlikte asayiş
noktasında da önemli başarılar elde edildiğini yine
elimizdeki veriler ışığında görmekteyiz. Bu
başarılı çalışmalarından dolayı başta
Sayın Bakanımız olmak üzere, valilerimizi,
kaymakamlarımızı ve tüm güvenlik güçlerimizi kutluyorum, tebrik
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19la
mücadele sürecinde Bakanlığımız vefa destek hizmetleri
kapsamında, vali ve kaymakamlarımızın öncülüğünde
polisimiz, jandarmamız ve diğer kamu görevlilerimizin gayretleriyle
açta ve açıkta hiçbir vatandaşımızın kalmaması
için çok büyük bir gayret göstermiştir.
Diğer yandan, nüfus ve vatandaşlık
hizmetlerinde ise Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı yenileme
uygulamasıyla nüfusumuzun yüzde 75inin kimlik belgesi yenilenmiş,
2020 Kasım ayı itibarıyla da 600 bin kimlik kartına sürücü
belgesi yüklenmiş ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Diğer yandan, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı kurulduğu günden bu yana ülkemizde
yaşanan Elâzığ, Simav, Van ve İzmir depremlerinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SELAMİ ALTINOK (Devamla) -
çok etkin ve
hızlı bir mücadeleyi gerçekleştirmiş, deprem sonrası
yürüttüğü başarılı iyileştirme politikalarıyla da
afetzede vatandaşlarımızın yaralarını en
kısa sürede sarmıştır. Antalya, Samsun ve Sinopta
yaşanan sel felaketlerinde ilgili kurumlarla kısa sürede koordinasyon
sağlanarak afet bölgesinde hayatın normale döndürülmesi
çalışmaları ivedilikle tamamlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, Gazi Meclisimizin kıymetli
üyelerini, sınır boylarında nöbet tutan kahraman güvenlik
kuvvetlerimizi, çocuklarını terörden kurtarmak için mücadele eden
Diyarbakır Annelerini, canından bir parçayı toprağa
koymasına rağmen milletin onurunu toprağa düşürmemek için
duruşunu bozmayan şehit yakınlarımızı,
devletimizin bekası, milletimizin refahı için yedi düvele meydan
okuyan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğanı saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bakanlığımızın 2020
yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni
ediyor, herkese saygılarımı, hürmetlerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.59
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına yapılan konuşmalarda
kalmıştık.
Şimdi söz sırası
Sayın Halis Dalkılıçın.
Buyurun Sayın
Dalkılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Öncelikle, şu maskeden, bu salgın belasından
bütün milletimizin fertlerini Rabbim bir an önce kurtarsın ve yüzlerinde
çeşitli maskeler bulundurarak gerçek yüzlerini saklayanlardan da Allah
milletimizi bir an önce kurtarsın. (AK PARTİ sıralarından
Amin! sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Emniyet Genel Müdürlüğünün 2021 yılı bütçesi
üzerine grubum adına söz aldım. Bunu vesile ederek aziz milletimizi,
saygıdeğer milletvekillerimizi, bugün Meclisimizde bütçelerini
görüşmek üzere misafir ettiğimiz Bakanlarımızı
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, kurulduğu günden
bugüne kadar yüz yetmiş beş yıldır görevinde aşk ve
sadakatle hizmet eden, terörle ve örgütlü suçlarla mücadele başta olmak
üzere, üstlendiği tüm görevlerde bizleri gururlandıran, büyük fedakârlık,
cesaret ve kahramanlıklarıyla göğüslerimizi kabartan ve son
dönemde de coronavirüs salgınında da milletimizi korumak için büyük
fedakârlıklarla mücadele eden Emniyet mensuplarımızı
hürmetle, minnetle yâd ediyorum.
Bugün Türkiyede terör birinci gündem maddesi
olmaktan çıkmışsa, küresel güçlerin taşeronları
şehirlerimizde eylem yapamaz, hendek kazıp bomba patlatamaz, masum
vatandaşlarımızı katledemez hâle gelmişse
İçişleri Bakanlığımızın koordinesinde
Emniyet güçlerimizin özverili, fedakâr hâkimiyetlerinin rolü büyüktür. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sadece 2020
yılında Emniyet güçlerimiz 102 bin iç güvenlik operasyonu
yapmış ve operasyonlarda binlerce terör odağını
etkisiz hâle getirmiş, tarumar etmiştir. Bu muhteşem mücadeleyi
yürüten Emniyet güçlerimize minnet duygularımı ifade ediyor,
görevleri başında şehit olan Emniyet güçlerimize, askerimize,
polisimize Allahtan rahmet diliyor, gazilerimize şükranlarımı
sunuyorum; bütçelerinin hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün bütçe
görüşmemizin altıncı turundayız. Tüm dünyayı
kıskacı altına almış, insanlığı
sarsmış ve her anlamda yeni bir dünya düzeninin kurulmasını
kaçınılmaz kılmış pandemi koşullarında
Türkiye'nin 2021 bütçesini konuşuyoruz. Hâl böyleyken, her bir bireyin
iliklerine kadar hissettiği bu salgın döneminde ekonomik daralma
ülkelerin, devletlerin bütçesini ve bünyesini sarsmıştır ve
sarsmaya devam ediyor. Bizler, başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde
sağlık çalışanlarımız, kolluk kuvvetlerimiz, ekonomi
yönetimimiz ve tüm kurumlarımızla üstün gayret ve
fedakârlıklarla, en az hasarla bu süreci atlatmak istiyoruz ve bu dönemde
hiçbir siyasi parti farkı gözetmeksizin omuz omuza atlatmamız gereken
bu süreci, maalesef, bütçenin ilk gününde Sayın Kemal Kılıçdaroğluyla
başlayan ve devam eden yalan algıya, iftiraya dayalı muhalefet
tarzını anlamakta güçlük çekiyoruz. İftira ve hakareti muhalefet
zannediyorlar. Hiç kimsenin hakkını yememek, hiçbir haktan da vazgeçmemenin
onurlu mücadelesini veren Türkiye, üslup ve yöntem olarak ülkenin duygusal,
coğrafi ve ekonomik şartlarını göz ardı eden bu
muhalefet tarzını gerçekten anlamıyoruz, gerçekten
anlayamıyoruz. Türkiye, doğu ve batı arasında kritik konumu
nedeniyle ve özellikle de bizim hükümranlığımıza
geçtiği Sultan Alparslan döneminden bu yana açgözlü sömürgecilerin
iştahını kabartmaya devam etmiş ve Türkiye'yi hedefleri
hâline koymuş ve sürekli saldırıların odağı
hâline getirmişlerdir. Hayat, yaptığımız bilinçli
tercihlerden ibaret sayın milletvekillerimiz. Bazıları
açıktır, cesurdur, nettir; bazıları haindir, kalleştir
ve bunu huy hâline getirmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bazıları tüccar karakterlidir, her şeyi
alıp satmaktan ibaret zanneder; bazıları sanatçı ruhludur,
melankoliktir; bazıları köledir, efendilerinin aferinlerini
almaktan ibarettir hayatları. (AK PARTİ sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar) Bizim ise tüm derdimiz, davamız,
dünyanın bu zor şartlarında insanımızın onurlu,
asil mücadelesini ve umudunu büyütmektir. İster 7 milyar insan ister 200
devlet ister binlerce kavim, onlarca mezhep olalım, insanın sadece
iki yolu vardır; ya adam olup toprağına ve değerlerine
sahip çıkacaksın, mücadele vereceksin ya da toprağında gözü
olanların hayallerinin kuklası yahut kölesi olmanın
onursuzluğunu yaşayacaksın.(AK PARTİ sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar) Bizim safımız ve mücadelemiz
belli, ülkemizin ve milletimizin tarafında kaldık. Tek
tarafımız budur, başka tarafımız yoktur. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Aynen öyle.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Sergilediğimiz
bu mücadele de yüksek ve derin bir şuur düzeyidir ve bu düzeyi anlamayan
her ideolojik, politik kesimin maalesef hedefi olmak durumunda kalıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Aynı
coğrafyayı ve kaderi paylaşmış insanlar olarak -siyasi
parti farklarımız olabilir- bize düşenin,
insanlığın vicdanını kaybettiği bu dönemde âdem
olmanın, Hazreti İbrahimin yolunda yürümenin, Hazreti Muhammed
(SAV)in merhamet, şefkat ve adalet davasının nöbetini
tutmanın -bizim görevimiz- olduğunu asla unutmamalıyız. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İnsanımızın moralini bozan,
muhalefeti millete düşmanlık olarak gören, siyasi
farklılıkları düşmanlık olarak besleyen dili, Türkiye
düşmanlarının dilini burada duymak bizi gerçekten
acıtıyor, gerçekten üzüyor. Millî birlik, beraberlik gerektiren
konularda, siyasi parti farkı gözetmeksizin burada birlik, beraberlik
sağlamamız gerekiyor.
Türkiyenin ve milletimizin önünde büyük hedefler
var, bu hedeflere yürüyeceğiz. Eğer siz de bir gün iktidara gelmek
istiyorsanız gözünüzü budaktan esirgemeden bu milletin evladı Recep
Tayyip Erdoğan gibirisk alın, başınızı taşın
altına koyun diyorum, yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bütçemiz hayırlara vesile olsun. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kemal Çelik, buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA KEMAL ÇELİK (Antalya)
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli üyeleri; Emniyet Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce milletimizi ve Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın Dünya 5ten büyüktür. şiarı, dünyada var
olmayan huzur, barış ve adaletin ilhak anlayışıyla
hareket eden üç beş ülkeye de huzur getirmeyeceği gerçeğini
ortaya koyar. İçerideki huzursuzluk ve terör ortamı, her ülkenin
elini kolunu bağlar. Nitekim Gazi Mustafa Kemalin Yurtta sulh, cihanda
sulh. ilkesi Anayasamızın başlangıç metninde yer
alır ama gönlümüzde ve aklımızda yer alması daha önemli.
Niçin? Çünkü Türkiye ne zaman bir kalkınma hamlesi başlatsa, millî
çıkar ve haklarına sahip çıksa buna engel olmak isteyenlerin
içeride bir karışıklık, düzensizlik, terör ve darbe
ortamı hazırladıkları görülmektedir. Yurtta sulh, cihanda
sulh. sözü, yurtta birlik ve düzenin olmaması durumunda dışarıda
da haklarımızı koruyacak gücü bulamayacağımız anlamını
ifade etmektedir. Güvenlikçi politika izliyorsunuz. diye konuşanlar
bilsinler ki iç güvenlik ve iç huzur tüm kalkınmanın, demokrasinin ve
özgürlüklerin altyapısıdır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Bir ülkeyi siyasal istikrarsızlık içinde
terörle ve darbelerle tüketmek emperyalistlerin yıllarca ülkemiz üzerinde
uyguladığı bir yöntemdir. Yakın tarihimizden somut bir
örnekle başlayalım: GAP projesinin bölgenin bütünüyle
kalkınmasına yönelik niteliğini ve önemini bilmeyen yoktur, bunu
emperyalistler de çok iyi biliyor ve bu yüzden 1984te PKK terör örgütünü hemen
devreye soktular. Emperyalistlerin maşası olan PKKnın GAP
üzerindeki kirli düşünceleri, PKKnın kirli belgelerinde de yer
alıyor.
Değerli milletvekilleri, PKK terörünün ortaya
çıkışının GAP projesini takip etmesini yani
Güneydoğu Anadolu Bölgesine ait bir projeyi takip etmesini yani Kürt
vatandaşlarımızın daha yoğun
yaşadıkları yerlerin kalkınmasının
amaçlandığı bir projeyi takip etmesini hâlâ daha bir tesadüf
olarak gören var mı, bilmiyorum. PKK, en fazla Kürt
vatandaşlarımıza zarar veren ve bölgenin
kalkınmasını engelleyen eli kanlı bir terör örgütüdür. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Yine,
hatırlayın, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) tonlarca silah ve mühimmatı
güney sınırımızdaki PKK/YPG teröristlerine teslim etti. Bu
silahların asla DEAŞla mücadele için değil, tamamen ülkemize
yönelik bir tehdit olduğunu bilmeyen yoktur. PKKnın da
DEAŞın da ipini tutan elin aynı el olması, bölge
insanını asla düşünmediğini ve orada bir terör
devletçiği kurdurmak istediğini çok iyi biliyoruz. 2020 Türkiyesinde
artık bu gerçekleri görmeyenin ya akli melekelerinde bir sorun vardır
ya da bu gerçekleri görmezden gelene de biz hain deriz. O hainlere diyoruz ki:
Kullanılıyorsunuz ve aklınızdan geçenin zerresinin bile
hayalini sakın kurmayın. Sınırlarımızın
ötesinde bize karşı olan hiçbir oluşuma asla müsaade etmedik ve
etmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar) Ayrıca, dün size hayal kurma fırsatı veren
zemin de bugün kalmadı artık, bitti o iş; bu kirli emellerin
ortağı FETÖ de bitti. Devlete sızan ve millet ile devlet
iradesini gölgeleyen hainler bir bir ayıklandı ve artık çok
şükür yurtta sulh sağlandı, şimdi sıra cihanda sulhta.
(AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde sağlanmış olan devlet
kurumları arasındaki güçlü koordinasyonla İçişleri
Bakanlığımız terörle mücadelede büyük başarılara
imza attı. Bu başarıda güçlü liderlik, güçlü sivil idare ve
hızlı karar alabilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi ve Cumhur İttifakı en belirleyici etkendir. Bu güçlü irade,
tüm güvenlik ve askerî istihbarat birimlerimizin eş güdüm içinde hareket
etmelerini sağlamaktadır. Bugün millet iradesine
karşılık gelen devlet yönetimiyle cihanda da
çıkarlarımızı koruyabilmekte ve sınır ötesinde
alan hâkimiyeti sağlayabilmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, iç güvenlikte
sağlanan huzur ortamı sayesinde ordusu Suriyede sınır
operasyonlarında başarıyla terörü kaynağında
kurutabilen bir ülke var şu anda. Libyada Türkiye, oyunu bozmuştur.
Karabağda Azerbaycan gerçeğinden hareketle Türkiye,
Azerbaycanın zaferine destek olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL ÇELİK (Devamla) Tüm bu
başarılar ve gelişmeler karşısında güvenlik
güçlerimizin ve ordumuzun içte ve dışta hedef alınması da
hiç tesadüf değildir ve ordumuzu hedef alanları bu millet asla
unutmayacaktır. Karabağda Ermeni, Egede Yunan, Akdenizde
Fransız, Orta Doğuda Amerika, Filistinde İsrail, Libyada
Hafter, Suriyede YPG, Irakta PKK ağzıyla konuşanları da
bu millet asla unutmayacaktır. (AK PARTİ sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu olağanüstü kuşatmayla uğraşmanın
yanında, Emniyet Genel Müdürlüğümüz, salgının
getirdiği olumsuz şartlarda dahi ülkemizde kamu düzenini sorunsuz
şekilde sağlamaktadır. Uyuşturucuyla mücadele, organize
suçlarla mücadele, göçmen kaçakçılığı, siber suçlar ve tüm
asayiş konularında üstün başarı sağlamaktadır.
Bu duygu ve düşüncüler içerisinde Sayın
İçişleri Bakanımıza, Emniyet
teşkilatımızın tüm birimlerinde görev alan
kahramanlarımıza başarılarından dolayı tebrik ve
takdirlerimi sunuyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Ahmet Zenbilci, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ZENBİLCİ
(Adana) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan, daha iki gün önce
Suriyenin Resulayn bölgesinde PKK/YPGlilerce yapılan bir bombalı
saldırıda 2 askerimiz şehit oldu. Yüzbaşımız
Yasin Kurtve Jandarma Uzman Çavuşumuz Oğuzhan Anara rahmet
diliyorum, ailelerine sabır diliyorum, milletimize başsağlığı
diliyorum.
Kıymetli milletvekilleri, bu güzel ülkemiz için
tehdit olan her türlü unsurla mücadelemiz yurt içi ve yurt
dışında devam etmekte ve edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 2020 yılı içerisinde,
İçişleri Bakanlığımız -birçok alanda görev ve
yetkisi var ancak bu yetkiyle birlikte- ciddi bir sınavdan, ciddi bir
imtihandan da geçti. Covid-19 salgınıyla beraber, değişik
deprem ve afetlerle mücadelesi yoğun bir şekilde geçti.
İçişleri Bakanlığımız ve AK PARTİ
Hükûmetimiz
Bu çalışmalarda insanı merkeze alan
anlayışıyla hareket eden başta İçişleri
Bakanlığımız olmak üzere, Jandarma Genel
Komutanlığımıza, Emniyet Genel Müdürlüğümüze, Sahil
Güvenlik Komutanlığımıza ve tüm mensuplarına
huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, İçişleri
Bakanlığımızın kendine ait çok farklı bir
personel yapısı ve görev yeri vardır. 3 bin metre rakımda
nöbet tutan, teröristin inine gözünü kırpmadan giren Jandarma personeli
gibi, bir bottaki göçmene can simidi olan Sahil Güvenlik personeli de
vardır. Jandarma teşkilatı her zaman yurduna, ulusuna ve
cumhuriyetine sadakatle bağlı, fedakârlık örneği olan bir
güvenlik birimimizdir. Devletimizin en köklü, en deneyimli kurumlarından
biri olan Jandarma Genel Komutanlığı, 1839dan bu yana
halkımızın can ve mal güvenliğinin sağlanmasında,
kamu düzeninin korunmasında, iyi eğitimli personeli ve
donanımıyla dosta güven, düşmana korku ilkesinin ete
kemiğe bürünmüş hâlidir.
Jandarma Genel Komutanlığı,
Suriyenin kuzeyinde bölücü terör örgütü tarafından oluşturulmak
istenen terör koridoru ve terör devleti kurma planını bozmak için
icra edilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış
Pınarı ve Bahar Kalkanı Harekâtlarında etkin rol
almış ve hâlen bölgenin huzur ve güvenliğini sağlamak için
mücadele etmektedir. Jandarma Genel Komutanlığı, bugün
itibarıyla 2 bini kadın olmak üzere, 200 binin üzerinde personelle
Türkiyenin büyük bir bölümüne hizmet vermektedir. Uzun yıllardır
terör saldırılarıyla tehdit oluşturan PKK terör örgütüyle
mücadelesinde, 2015-2016 yıllarında Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde yaşanan çukurbarikat olayları ve FETÖnün 15 Temmuz
2016daki hain darbe girişimi sonrasında terörü kaynağında
arama, bulma ve yok etme stratejisini benimsemiş, yurt içinde ve yurt
dışında terör örgütleriyle -DEAŞ, DHKP/C, MLKP, MKP ve
TKP/ML-TİKKO gibi- mücadelesini devam ettirmektedir.
Yurt içerisinde Kıran, Kapan,
Yıldırım Operasyonları ile Irak kuzeyinde Pençe/Kaplan
Harekâtıyla terör örgütleri üzerinde baskı unsuru olmaya devem
etmektedir. 1984 yılından bu ana kadar Hükûmetimizin ve devletimizin
yapmış olduğu mücadeleyle terör örgütü en zayıf anına
gelmiş, katılımlar çok düşük hâle gelmiş, terör
örgütüne katılım 50li rakamlara indirilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Adana, Mersin, Osmaniye, Kayseri illerinde
yapılan başarılı istihbarat ve operasyonlarla DEAŞ
terör örgütünün üst düzey yönetiminde görev yapmış teröristler de
etkisiz hâle getirilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığımız
bünyesindeki yerli ve millî teknolojilerle geliştirilen İHA, İKU
ve mini/mikro İHA sistemleri, terörle mücadeleyle birlikte, doğal
afetlerde, depremlerde de etkin görev yaparak, uçuşlarıyla oradaki
hareketleri merkezlere hızla ileterek hızlı müdahale etmeyi
sağlamıştır. Jandarma Asayiş Komutanlığımızdaki
arama kurtarma ekipleriyle beraber, mücadele hızla devam etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, hepimiz bundan
birkaç yıl önce Bodrum sahilindeki -2 Eylül 2015 tarihinde- Aylan
bebeği hatırlıyoruz. İşte, Sahil Güvenlik
Komutanlığı ve Jandarma iş birliğiyle bu mücadele
gerçekleştirilmiş ve mücadeleye devam edilmektedir.
Değerli milletvekillerimiz, Sahil Güvenlik
Komutanlığı, kuruluş çalışmaları 19'uncu
yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanan, denizlerde akla ilk
gelen ve güven veren saygın bir kurumdur. Sahillerimizin
güvenliğinden sorumlu Sahil Güvenlik Komutanlığının
özellikle insan ve mal kaçakçılarına karşı verdikleri
fedakârca mücadeleyi asla unutamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AHMET ZENBİLCİ (Devamla) Ayrıca, bu
köklü kuruluşlarımız, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, birlik ve
beraberlik içerisinde istihbarat havuzu oluşturarak meydana getirdikleri
teknolojik ve diğer konumlarla çok daha etkin hâle gelmişlerdir.
Değerli arkadaşlarım, terörle
mücadelede tünelinin sonu gözüktü. İnşallah bunun sonuna bu millet
ulaşacak.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
çizdiği yeni dönem güvenlik stratejisiyle terörü kaynağında yok
etmek için kesintisiz operasyonlara devam eden, mücadele veren, başta
İçişleri Bakanlığımızı, diğer askerî
personelimizi ve güvenlik personellerimizi hepinizin huzurlarından
yürekten kutluyor, alınlarından öpüyor; ölmüşlerimize,
şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum.
Bütçemizin hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Haktan niyaz ediyor, hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sare Aydın, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE SARE AYDIN
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Uluslararası toplum, geçmişte emsaline az
rastlanır bir göç kriziyle karşı karşıya
kalmıştır. Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen,
71 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 26 milyonu
aşkın mülteci var. Ekonomik nedenler, açlık, kıtlık,
iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler
gibi sebeplerle bu sayı gün geçtikçe artıyor.
İnsanlar sadece daha iyi bir iş, daha
yüksek bir hayat standardı için değil, hayatlarını idame
ettirebilmek, karınlarını doyurabilmek, çocuklarına bir
lokma ekmek bulabilmek için göç etmek zorunda kalıyorlar. Çıkılan
bu umut yolculukları maalesef çoğu zaman ölümle, felaketle
sonuçlanıyor.
Sadece son yedi sene içinde, çoğu kadın ve
çocuk, 20 bin insan Akdenizde azgın dalgaların kurbanı oldu.
Sahra Çölünün cehennem sıcağında binlerce masum
hayatını kaybetti. Bugün mülteci sorunu diye genelleştirdiğimiz
meselenin arka planında büyük bir dram, acı bir hikâye var. Sahile
vuran minik çocuk cesetleri bu sorunun artık daha fazla göz ardı
edilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.
Kıymetli arkadaşlar, ülkemiz 2011
yılından bu yana, sayıları 3 milyon 641 bine
ulaşmış olan Suriyelilere, hepinizin bildiği gibi, ev
sahipliği yapıyor. Orta Asya, Orta Doğu ve Sahra Altı
Afrika ülkelerinden ülkemize yönelen işçi göçüyle de karşı
karşıya olduğumuzu bilmenizi isterim.
Diğer yandan, son üç yıldır
sayıları giderek artan, 113 bini aşan düzensiz göçle de
ilgilenmek durumundayız. İçişleri Bakanlığına
bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarımız, kolluk birimlerimiz ve valiliklerimizle iş
birliği içerisinde kamu huzuru ve insan hakları arasındaki
hassas dengeyi gözeterek, Ulusal Eylem Planı ve Göç Strateji Belgesini
referans alarak süreci başarılı bir şekilde yönetmektedir.
Kendilerine bu anlamda teşekkür ediyoruz, tüm İçişleri
Bakanlığımız ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
çalışanlarımıza. Bu yoğun göç akınına
karşı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunuyla yeni bir
idari ve hukuki kapasite inşa edilerek bir yandan sosyoekonomik uyum
faaliyetleri, diğer yandan yükselen ırkçılıkla
sokakları ateş alanına dönen, çıkarları uğruna
uluslararası hukuku çiğneyen Avrupa Birliğinin çifte
standardına karşı da göçü yönetmeye çalışıyoruz.
Bugün 23 ilde toplam 20 bin kapasiteli 28 adet geri
gönderme merkezi bulunmaktadır. 2016 yılından bu yana
yaklaşık 1,2 milyon düzensiz göçmen yakalanmıştır.
Dikkatinizi çekerim, bu rakam Avrupada en fazla mülteciye sahip Almanyadaki
toplam mülteci rakamına denk gelmektedir. Yine, Fırat Kalkanı,
Zeytin Dalı Harekâtları sonrasında 420 bine yakın Suriyeli
gönüllü olarak ülkesine geri dönmüştür. Geri dönüşleri insan onuruna
yakışır bir şekilde yönetmeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, göç korkulacak bir
şey değildir. Ben de 1969da Almanyaya göç etmiş, gurbetçi bir
babanın evladı, gençliğini orada geçirmiş birisiyim.
Yabancı düşmanlığına maruz kalmanın,
etiketlenmenin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Mülteci, göçmen,
sığınmacı, misafir ne derseniz deyin, ülkemizde bir
misafirin yabancı düşmanlığına maruz
kalmasını ne tarihimizle ne de değerlerimizle
bağdaştırıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bizlere düşen görev, içinde
yaşadığımız göç gerçeğini kabul edip ülkemizin
faydasına olacak şekilde yönetmektir. Şimdi sizlere
vereceğim birkaç veriyle içimizde yaşayan Suriyeli mültecilerin
sadece bir yük olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Ülkemizde
yaşayan Suriyelilerin çoğu esnaf ve zanaatkârlardan
oluşmaktadır. Türkiyede Suriyeli şirketlerin toplam
sayısı 10 binin üzerine çıktı ve bu şirketler Türk
vatandaşlarımız dâhil 100 binin üzerinde istihdam
sağlamaktadır. Şu zamana kadar yüzde 60ı Suriye
ortaklı şirketlerin toplam kuruluş sermayesi 195 milyon TLdir
ve yine ülkemizde yabancılar tarafından kurulan tüm şirketlerin
yüzde 20sini Suriyeli girişimciler oluşturmaktadır. Bu
şirketlerin bugüne kadar Türkiyeye 1,2 milyar TLlik yatırım
yaptıklarını da lütfen göz önünde bulundurun ve bunu gözden
çıkarmayın.
Unutmayalım ki dünyayı alt üst eden
Covid-19 salgınındaki aşı çalışmalarına
öncülük eden bilim insanları Uğur Şahin ve Özlem Türeci de
Almanyaya göç etmiş Türk asıllı göçmenler olarak bugün dünyaya
umut olan şirketlerini kendilerine ait olmayan bir ülkenin
topraklarında kurmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
EMİNE SARE AYDIN (Devamla) Ancak tüm bunlara
rağmen Avrupada evlerin yıkıldığı, camilere
saldırıldığı, kimliğinden, inancından
dolayı hakarete maruz kalan, dışlanan göçmenlerin haberlerini de
okuyoruz. İşte tam da bu noktada bizi Avrupadan ayıran en önemli
değerimiz, kapımıza gelen, bize sığınan
misafirlere karşı ekmeğimizi de evimizi de paylaşmaktan
imtina etmeyen bir millet oluşumuzdur. Ancak dünya değişiyor,
göç edenlerin sayısı milyonlarla ifade ediliyor.
Dolayısıyla göç, akıl ve sağduyuyla yönetilirse bir güce ve
zenginliğe dönüşür. Şayet siyasal körlük ve
bağnazlıkla seçim dönemlerinde sırf seçmen devşirmek için
mülteciyi araç gibi kullanır, nefret ve yabancı
düşmanlığıyla yönetilirse kocaman bir yüke dönüşür.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz tüm bunların aksine, göçmenlerin
beraberinde getirdikleri kültür, deneyim, tecrübe, çeşitlilik ve insan
gücü açısından göçün yeni olasılıklara, fırsatlara,
kültürel ekonomik zenginliklere ve ortak geleceğe kapı
araladığına inanıyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aydın.
Sayın Serap Yaşar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERAP YAŞAR
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Göç İdaresi
Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir avukat ve bir milletvekili olarak otuz senedir
yakından ilgilendiğim insan hakları, yasa dışı
göç, insan ticareti konularında çalışan ve yıllar içinde
yapısını daha da güçlendiren Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerine önceki senelerde olduğu gibi bu sene de
Meclis Genel Kurulunda sizlere hitap etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Bizler Şeyh Edebalinin söylediği gibi
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. ilkesini şiar
edinen, Topkapı Sarayımızın kapısına Tüm
mazlumların sığınağı. yazdıran bir
medeniyetin evlatlarıyız. Bugün yine aynı bilinçle tüm
politikalarımız adalet, ahlak ve vicdan esası üzerine kuruludur,
göç politikamız da bunun içindedir çünkü dünyadaki en sağır
edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur. Bu vesileyle tüm
mazlumların sesi olan, Dünya 5ten büyüktür. diyerek bunu her platformda
yüksek sesle dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğana şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, Oysa gidecek
yeri değil, kalacak yeri olmalıydı insanın. diyor
şair. Gerçekten de göç sadece bir yerden bir yere gitmek değil, göç
geride bırakılan acılardan gelecekteki belirsizliklere
doğru uzanan bir çaresizlik sürecidir; acılıdır,
kırılgandır; yaşama tutunmak için umutsuzluğun
gölgesinde bilinmeyene doğru yol almaktır. İşte, göçün
binbir derdinden biri de kayıp çocukların dramıdır. Avrupa
Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde
hazırladığımız Avrupada Kayıp Mülteci ve Göçmen
Çocuklar Raporuna başlarken referans noktamız EUROPOLün 2015-2016
yılları arasında 10 binin üzerinde mülteci çocuğun Avrupa
Birliği ülkelerine geldikten sonra kaybolduklarını
açıklamasıydı. Ancak rapor çalışmalarımız
sırasında gördük ki gerçek durum bu tespitin katbekat üzerindedir.
Avrupa Parlamento Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi (ECPRD)
aracılığıyla ve bu merkeze üye 54 ülkenin ulusal
parlamentolarına gönderdiğimiz ve sonrasında Avrupa Parlamentosu
tarafından da referans belge olarak kullanılan ankete 32 ülke cevap
vermiştir. Bu anketin sonuçlarına göre 2019 yılı
itibarıyla 100 binden fazla göçmen çocuk Avrupa ülkelerine geldikten sonra
kaybolmuştur. Bu rakam bile buz dağının sadece görünen
yüzüdür. Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden tüm devletlere sesleniyorum:
Çocukların güvende tutulmaları tüm devletler için hem hukuki hem de
vicdani bir zorunluluktur. Kayıp mülteci çocuklar sorunu çözülene kadar
kimse yatağında huzur içinde uyumamalıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
denizyıldızının öyküsünü hepiniz bilirsiniz. Sahile
vurmuş denizyıldızlarını denize atan adama Binlerce denizyıldızı
var, hepsini atmanıza imkân yok. Sizin bunları atmanız neyi
değiştirecek ki? diye sorulunca yerden bir
denizyıldızı daha alıp atarak Bak, onun için çok şey
değişti. dediği gibi tek bir çocuğu kurtarmak belki
dünyayı değiştirmeyecektir ancak onun dünyası sonsuza kadar
değişecektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Geçtiğimiz ramazan ayında ailesiyle
birlikte Yunanistan sınırını geçmeye
çalıştığı sırada ailesinden ayrı
düşerek bir göçmen kampına yerleştirilen 3 yaşındaki
Elif Naz da bu kayıp çocuklardan biri olmasın diye verdiğimiz
mücadelede Göç İdaremizin çabalarına bizzat şahit oldum. Geride
daha nice Elifler, Aylanlar var ama ne mutlu bize ki aynı zamanda alicenap
bir milletimiz, göçmenleri merhametle kucaklayan güçlü bir liderimiz, kadim devlet
anlayışımız ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü gibi
güçlü devlet kurumlarımız da var. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Biz bir taraftan
göç sorununa çözüm ararken diğer taraftan da Egenin sularında yine
büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Kadın, erkek
ve çocuk; her gün artan sayıda sığınmacı şiddet
kullanılarak, botlarına ateş edilerek, batırılarak,
insanlık dışı muamelelerle geri itiliyorlar. Uluslararası
hukuka aykırı bu uygulama, sivil toplum kuruluşlarının
tespitleri yanında saygın medya kuruluşları tarafından
da kayda alınmıştır. Üstelik, tüm bunlar, varlık
nedenini inkâr edercesine Avrupa Birliği Sınır Güvenliği
Birimi Frontexin gözleri önünde gerçekleşmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERAP YAŞAR (Devamla) Hâlbuki göçe
bakışımız, ortak değerimizin insan, ortak derdimizin
de insanlık olduğu noktasında birleşmelidir.
Dünyanın bir tarafında tüm bu
olumsuzluklar yaşanırken, diğer bir tarafta da dünyayı
Covid salgınından kurtarabilecek aşıyı bulan 2 Türk
göçmenden bahsetmeden geçemeyiz. Profesör Doktor Uğur Şahin ve
eşi Doktor Özlem Türecinin başarısı insanlık tarihine
yazılacağı gibi, göçmen tarihine de gururla
yazılacaktır. Yine, unutmamalıyız ki dünya göç tarihi bu ve
benzeri sayısız iyi örneklerle de doludur. Hangi nedenle olursa olsun
bir zorluğu bir başkasına tercih ederek evlerini,
yurtlarını terk etmek zorunda kalan insanların insanlık
onuruna yaraşır muamele gördüğü, temel haklardan eksiksiz
yararlandıkları bir dünya dileklerimle sözlerime son verirken,
üstlendiği ağır sorumluluğu en insancıl biçimde
yöneten Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüzü tebrik ediyorum. Başta
Sayın Bakanımız Süleyman Soylu olmak üzere, Göç İdaresi
Genel Müdürümüz Doktor Savaş Ünlü ve tüm teşkilat mensuplarına
teşekkür ediyorum.
2021 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize
hayırlara vesile olmasını diliyor, saygıyla sevgiyle
hepinizi selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Recep Uncuoğlu,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP UNCUOĞLU
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin, Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sözlerime başlamadan önce, İzmirde
yaşanan deprem felaketinde ve tüm afetlerde yaşamını
yitiren vatandaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet, ailelerine
ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.
2020 yılı, Covid-19
salgınının yanı sıra depremden sele kadar birçok
afetin meydana geldiği bir yıl olmuştur. Türkiyenin afet
yönetimi alanında yetkili teşkilatı ve uluslararası yardım
kuruluşu olan AFAD, bir yandan afet yönetimi faaliyetlerini sürdürmüş,
bir yandan da salgınla mücadelede Vefa Sosyal Destek Gruplarında
görev almış, yurtlardaki karantina süreçlerini yönetmiştir.
AFAD, 2 bini arama kurtarma uzmanı olmak üzere, 6 bin personeliyle, 780
araçlık arama kurtarma parkıyla Türkiyenin ve
insanlığın hizmetindedir.
İzmir depreminde çalışmalar 10.863
personel, 1.554 araç ve 25 arama kurtarma köpeğiyle yürütülmüş; 2.338
çadır kurulumu tamamlanmış, AFAD ve Kızılay
tarafından 30.518 battaniye, 21.714 uyku seti, 5.946
ısıtıcı dağıtımı
yapılmıştır. Beslenme hizmeti kapsamında 1 milyon 17
bin 420 öğün yemek hizmeti sağlanmıştır. AFAD
tarafından aktarılan kaynak 43 milyon liradır.
Yıkılmış ve yıkılacak binalardan
eşyalarını alamayan vatandaşlarımıza 30 bin lira;
yıkık, yıkılacak, ağır hasarlı evlerin
sahiplerine 13 bin lira, kiracılarına ise 5 bin lira
taşınma ve kira yardımı yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı içerisinde gerçekleşen
Elâzığ Sivrice, Van, Bingöl depremleri ve Giresun sel felaketi ile
heyelanları sonrasında toplamda 37.385 çadır ve 7.871 konteyner
kurulmuştur ve yine, toplamda 338 milyon 120 bin lira acil yardım
ödemesi ve harcaması yapılmıştır. Ayrıca,
yaşanan tüm afetler sonucunda iyileştirme faaliyetleri kapsamında
sadece 2020 yılında 1,2 milyar lira acil yardım ödeneği,
443 milyon lira altyapı hasarı giderimi harcaması
yapılmış, 639 afet konutu bitirilmiş, 2.896 tanesinin
yapımı ise devam etmektedir. Ayrıca, TOKİ tarafından
da 24.304 konut inşası sürdürülmektedir. 2020 yılında,
AFAD, ülkemizde meydana gelen 30 binden fazla depremin ölçümünü
yapmıştır. Bunu Avrupanın 2nci büyük, dünyanın ise
ilk 5 gözlem ağından biri olan Türkiye Deprem Gözlem
Ağlarıyla 1.100 istasyon vasıtasıyla
gerçekleştirmiştir. Depremler konusunda (AFAD-RED) Deprem Ön Hasar ve
Kayıp Tahmin Sisteminden Derin Kuyu Sismometre Ağlarına kadar
pek çok çalışma sürdürülmektedir.
Diğer yandan, İl Afet Risk Azaltma
Planlarının hazırlanmasına
başlanmıştır. Pilot olarak Kahramanmaraşta tamamlanan
plan, 2020 yılı sonuna kadar 7 ilde, 2021 sonuna kadar da
inşallah, 81 ilimizin tamamında bitirilmiş olacaktır.
Türkiye Afet Müdahale Planıyla devam eden hazırlık
çalışmaları kapsamında, 2019 ve 2020 yıllarında,
İçişleri Bakanlığınca 19 ilde habersiz tatbikatlar
gerçekleştirilmiş, 120 adet il düzeyinde, 20 bölgesel tatbikatın
yanında 1 adet de ulusal düzeyde tatbikat gerçekleştirilmiştir.
Afet yönetimi konusunda, İstanbul özelinde, 26 Eylül 2019 tarihinden
itibaren her başlıkta 512 afete hazırlık toplantısı
yapılmıştır. Bugün İstanbulda 3.020, Ankarada 1.715,
İzmirde 1.646 adet olmak üzere, Türkiye genelinde 4 Aralık 2020
tarihi itibarıyla AYDESe girişi yapılmış 18.971 adet
toplanma alanı bulunmaktadır. Vatandaşlarımız,
e-devlet ve AFAD web siteleri üzerinden sorgulama yapabilmektedir. 2020
yılı itibarıyla lojistik depo ve lojistik destek deposu
bulunmayan ilimiz de kalmamıştır. Afet
farkındalığının artırılması ve toplumda
afet bilincinin en üst düzeye çıkarılması amacıyla Afete
Hazır Türkiye eğitim projesiyle 2020 yılı içerisinde 1
milyon 400 binden fazla kişiye afet farkındalık eğitimi
verilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RECEP UNCUOĞLU (Devamla) Afet Eğitim
Yılı ilan edilen 2021 hedefi ise 83 milyon
vatandaşımızın her birine tek tek ulaşmaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için âdeta bir
zorunluluk hâline gelen afet yönetimi alanında kuruluşundan beri on
yıllık sürede ortaya koyduğu takdire şayan,
başarılı çalışmaları ve uluslararası insani
yardım gayretleri için AFADı tebrik ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
1999 depremini Sakaryada yaşamış bir
kardeşiniz olarak bugün bu kapasiteye Türkiyede erişilmesinde,
başta liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan olmak üzere İçişleri Bakanımıza, tüm AFAD
yöneticilerimize teşekkürü borç biliyor (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) ve 2021
yılı bütçesinin tüm bakanlıklarımıza,
kurumlarımıza hayırlı, bereketli olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum,
Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, siyasi
parti grupları adına yapılan konuşmalar
tamamlanmıştır.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
11.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasında CHPye sataşması
nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Biraz önce konuşan İstanbul Milletvekili
Sayın Halis Dalkılıç, bütçenin ilk gününde Sayın Genel
Başkanımızın ismini de zikrederek Yalanlarla
başlayan, iftiralarla başlayan bütçe görüşmeleri
BAŞKAN Buyurun kürsüye. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yalan söyleyen
namert olsun, şerefsiz olsun, alçak olsun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Amin, amin.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın
Dalkılıç yalan söylediğimizi iddia etti. Mesela Sayın
Genel Başkan dedi ki: Şehit babasına 121 lira
bağladınız. Belgesini Cumhurbaşkanı Yardımcısına
verdim. Biz yalan söylemedik. Sayın Dalkılıç biraz onur edebiyatı
da yaptı. Şehit babasına devletin 121 lira maaş
bağlamasına seyirci kalmak çok onurlu bir iş değildir
Sayın Dalkılıç. (CHP sıralarından alkışlar)
Covid-19la mücadele ediyoruz; hep birlikte,
beraber, dayanışma içinde olalım. dedi. Biz Bir hemşirenin
ek performans olarak aldığı para 24 lira. dedik.
Dalkılıç, neredesin? Belge burada. Biz yalan söylemedik ama bir ay
çalışan bir hemşirenin 24 lira ek performans ücreti
almasına seyirci kalmak çok onurlu bir iş değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu örnekleri
çoğaltmak mümkün ama asıl, ben size şimdi başka bir
şey söyleyeyim: Bütçeyi konuşuyoruz, Türkiye'nin şaha
kalktığından bahsediyorsunuz. Aylan bebeği biraz önce bir
milletvekilimiz andı, bizim de yüreğimiz yandı. Keşke o
milletvekilimiz Hatayda Çocuklarım aç. diyerek kendini yakan ve üstüne
yangın tüpüyle müdahale edilerek yaralı kurtarılan A.Y. için de
biraz üzülebileydi, buna seyirci kalmak da çok onurlu bir iş değil.
Merve Çavdar 25 yaşında, sosyal bilgiler öğretmeni,
işsizlikten intihar etti; buna seyirci kalmak da çok onurlu bir iş
değil. İsmail Devrim 45 yaşında, çocuğuna pantolon
alamadığı için intihar eden bir baba; buna seyirci kalmak da çok
onurlu bir davranış değil. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Yalan haber, yalan
haber.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Daha iki gün önce, 45
yaşında, Samsun Canikte köprüye kendini Aş, iş. diye
asarak canına kıyan vatandaşımızın durumuna
seyirci kalmak da çok onurlu bir iş değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Altay.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Yanlış bilgi
veriyorsun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sen Samsun Milletvekilisin,
senin daha çok üzülmen lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Öbür elinde Haydar
Baş yazıyor.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yalana kalırsa,
evet, ben bir şeyi yanlış söylemişim:
Cumhurbaşkanının maaşı asgari ücretin 30 katı
demiştim, Sayın Naci Bostancıya teşekkür ederim, beni
düzeltti; Sayın Naci Bostancı 35 katı dedi, çok teşekkür
ediyorum. Bu da yalan değil Halis Dalkılıç, sen
iftiralarına devam edersen verecek cevabımız var, bekliyorum,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Başkanım
BAŞKAN Müsaade edin Sayın
Dalkılıç, bir dakika
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Başkanım, direkt ismimi anarak sataşıyor.
BAŞKAN Ne dedi de sataştı?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Aylan
bebeğe üzülmemekle suçluyor, onursuzluktan bahsediyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aylan bebeği
sen konuşmadın.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Aylan bebekten
ben bahsettim çünkü Göç İdaresi Genel Müdürlüğü üzerine
konuşuyordum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, ben
memnun oldum bahsettiğinizden, teşekkür ederim ayrıca.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Aylan
bebeğe üzülmemekle itham etti, onursuzluktan bahsediyor.
BAŞKAN - Müsaade edin, Sayın Grup
Başkan Vekili konuşacak önce.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Keşke
Türkiyede ölenlerden de bahsetseydiniz, açlıktan intihar edenlerden de
bahsetseydiniz ve bunlardan utansaydınız dedim, ne var bunda ya? (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkan, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın siyaset
statükosuyla ilgili değerlendirmeler yaptığına, siyasetin
sadece Parlamento çatısından ibaret olmadığına
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, bütçe görüşmelerinin 6ncı
günündeyiz. Altı gündür pek çok konu müzakere edildi ve müzakere edilen
bütün konular da milletimizin turnusolundan, değerlendirmesinden geçiyor.
Ha, altı günlük müzakereleri Sen ne dedin, ben ne dedim?
anlayışıyla yeniden ele alıp baştan sona
görüşecek değiliz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Değiliz.
Yalan söylüyor.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ancak, Sayın
Dalkılıç biraz önce konuşmasında, siyaset arenasıyla
ve siyaset statükosuyla ilgili pek çok değerlendirme yaptı. Siyaset
sadece Parlamento çatısı altından ibaret değildir. Necip
Fazıl Kısakürekin ifadesiyle Her şey akar, su, tarih,
yıldız, insan ve fikir/Oluklar çift; birinden nur akar, birinden
kir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
anlayışla, Sayın Dalkılıç, Türkiyenin millî
menfaatlerine, bölgesel ve küresel güç olma mücadelesine ilişkin bu bir
taraftan kir, bir taraftan nur akan bir siyaset anlayışına
ilişkin genel değerlendirme yaptı. Ha, bundan gocunup Ya, o kir
akan siyaset bize aittir. diyerek gocunmanın yanlış olduğunu
düşünüyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) O size ait zaten,
size ait; bize niye ait olsun?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Herkes genel
anlayışıyla, hak ettiği anlayışı,
değerlendirmeyi Türkiye kamuoyunun dikkatine sunduk.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa efendim.
BAŞKAN Sayın Altay, müsaade edin.
Öncelikle sataşmadan Sayın Halis
Dalkılıça söz vereceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, siz benim sataşmamdan söz verdiniz, ne demişim de
sataşmışım sordunuz mu?
BAŞKAN Sordum, söyledi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İkna oldunuz
mu?
BAŞKAN Buyurun Sayın Dalkılıç.
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
12.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; ben konuşmamın
başında da söyledim. Sağlıkçıların
hakkını savunuyor gibi yapıp Türkiyenin sağlık
altyapısı ve sağlık alanında verdiği
muhteşem mücadele hakkında sanki Türkiye düşmanlarının
sözcülüğünü yapar gibi konuşmayı ben sorumlu ve ahlaklı
olarak görmüyorum.
BAŞKAN Sayın Dalkılıç, yeni
bir sataşmaya meydan vermeden devam edin lütfen.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Hayır efendim,
sataşma yapmıyoruz.
İki, Türkiyenin Doğu Akdenizdeki
mücadelesinde, Kıbrıstaki mücadelesinde, dünyanın her yerindeki
mücadelesinde, maalesef, ülkenin değerlerine
yabancılaşmış bir muhalefet üslubunu belirtiyorsunuz dedim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
bu milletin değerleriyle barışmanızı tavsiye ediyoruz
dedik. Bizim söylediğimiz çok açık ve net. Bu milletin
değerlerine yabancılaşmış ve sanki AK PARTİye
muhalefeti Türkiyeye muhalefet olarak yapmanın ne anlama geldiğini
CHPliler bilmiyor gibi. Bakın, AK PARTİye muhalefet
yapılır, Türkiyenin birlik ve beraberliğine muhalefet
yapıldığında bunun adı vatan hainliğidir her
yerde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, biz birlik ve beraberlik mesajı verirken burada
Aylan bebek edebiyatı yapan, sağlıkçılarla ilgili edebiyat
yapanlara Adana Sahra Hastanesini söyleriz ve sağlık adına da
sadece yeni iskambil kâğıdını açmaktan öte bir ufkunuz var
mı, onu sormak istiyorum?
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Yaşar.
SERAP YAŞAR (İstanbul) Sayın
Başkanım, Aylan bebekten ben bahsettim ve burada esefle dinledim.
Yani küçücük bir bebek
BAŞKAN Yok, size sataşmadı, ben
biliyorum.
Sayın Altay buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Türkiye
düşmanlığı yaptığımızı, Türkiye
düşmanlarıyla iş birliği
yaptığımızı vesaire bunlar sataşma değil mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN Sataşma.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bütün
konuşmasını nakletmem gerekiyor mu size?
BAŞKAN Hayır, sataşma, bir şey
demedim.
Hepsi hafızamda söyledikleri, tamamı
sataşma.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
13.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
AK PARTİde şöyle bir psikoloji var, AK
PARTİye mensup olmayan milletvekillerine duyurulur. Eğer AK
PARTİye karşıysanız kesin bir teröristsiniz. Dün söyledim
ama Dalkılıç anlamamış. AK PARTİyi eleştirirseniz
Türkiye düşmanlarıyla iş birliği yapıyorsunuz
demektir, AK PARTİye oy vermezseniz bölücüsünüzdür, AK PARTİyi
beğenmezseniz vatan hainisinizdir. Bu kadar basit, bu kadar basit.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Öyle demedi, öyle
demedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öyle demedi
tabii, öyle demedi. Yani Allahtan korkmamak, kuldan utanmamak bu kadar olur.
SALİH CORA (Trabzon) AK PARTİye oy
vermek haramdır. diyordunuz. Öğretmenlere oy verdiler diye beddua
ediyordunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, bakın,
bugün Sivasta bir vatandaş gene geçim darlığı
SERAP YAŞAR (İstanbul) Yine demagoji.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, geçim
darlığı var, demeyecek miyiz bu ülkede? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sivasta, bir vatandaş, bugün -üstelik size
yakın bir gazeteden bu haber- geçim derdinden intihar girişiminde
bulunuyor değerli arkadaşlar. Kahraman polisimiz gidiyor, önce
vatandaşı ikna ediyor -teşekkür ediyoruz polislerimize bu arada-
ama sonra ne oluyor, biliyor musunuz, ne oluyor? Aynı vatandaşa,
Sayın Bakan, sokağa çıkma kısıtlamasını
deldiği için 3.150 lira ceza yazılıyor. Bugün olmuş,
Sivasta olmuş. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
Yani bunun neyine güleceksiniz ben anlamıyorum, sizde vicdan yok mu? (CHP
sıralarından alkışlar)İnsanlar açlıktan intihar
ediyor. Siz Tayyip Beye övgü düzün, Tayyip Beye selam yollayın ama
HALİL ETYEMEZ (Konya) Yalan.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Yalan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yalan şu: Hazine
Bakanı 239 milyar lira bütçe açığının sebebi Covidle
mücadele. diyor ve Covidle mücadelede 490 milyar lira destek verdik. diyor.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Verdik,
doğru.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Verdik ve doğru
söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (Devamla) Verdi.
Vallahi de billahi de bu Hükûmetin Covidle
mücadelede devletin kesesinden, kasasından, direkt hazineden verdiği
destek sadece ve sadece 8 milyardı. (CHP sıralarından
alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) IBANdan sonra
oldu.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bunun da 2 milyarı
IBANdan gelen para. Gerisi şu: 267 milyar kredi vermiş, borç
vermiş. İşsizlik Fonundan ödenen parayı Devlet verdi.
diyemezsin, o zaten işçinin parası; 40 milyar.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Nereden verecekti? Niye
yaptı o zaman?
ENGİN ALTAY (Devamla) SGK primlerini
ertelemiş, bak, ertelemiş. 40 milyar, vergi ertelemiş 29 milyar,
kredi kartı borcu ertelemiş, kredi ertelemiş 122 milyar; sonra
diyor ki millete
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Demek ki
verdiler.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Evet, yanlış
bir şey mi?
ENGİN ALTAY (Devamla) Paşam,
yanlış olan şu: Covide 494 milyar para harcadık. diyemezsiniz,
nerede 494 milyar? Adamın kredisini ertelemişsin; bunun adı bal
gibi, yalandır. Devlet bu arada 1 Ocak-31 Ekim arasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Altay.
TAMER DAĞLI (Adana) Ya Feyzi baba bekliyor,
Feyzi baba.
ENGİN ALTAY (Devamla) Hemen bitirdim,
açmasanız da olur.
Bakanı açıyorsunuz ama bizi
açmıyorsunuz. Bakan gider biz bize kalırız biz, Bakan gider biz
burada kalırız.
BAŞKAN Olsun ama
Ama Sayın Bakan bir
sürü iş görüyor, siz bir şey yapmıyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) 1 trilyon
TAMER DAĞLI (Adana) Feyzi baba
konuşacak, hadi ya!
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Feyzi baba
konuşmaya çıkacak.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben bu rakamı
herkese duyuracağım, susarsanız inerim.
1 trilyon 891 milyar 790 milyon para harcayan, gelir
toplayan Hükûmet
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar,
bağırmayın lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) 1 trilyon 891 milyardan
Covid için vatandaşına sadece 6 milyar vermiş. Yazıklar
olsun! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Az önce 8 milyar
dediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunlar gerçek,
hepsi burada. Daha var, daha var.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Engin Bey, az
önce 8 milyar dediniz.
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
Sayın Grup Başkan Vekilleri, bu işin sonu yok. Eğer, zaten
Sayın Altayın konuşmasından sonra sataşmadan söz
verecek olsam Sayın Serap Yaşar Hanımefendi, Sayın Fuat
Köktaş, devam etmem lazım, mitralyöz gibi yani.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Şimdi ben söz
isteyeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de isterim
60a göre. Ona verirsen ben de isterim.
BAŞKAN Sayın Altay, benim vaktim bol,
sıkıntım yok; ben burada rahatım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Benim de bol.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Özkan, nedir konu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
hatip kürsüden Sizin hiç vicdanınız yok mu? dedi, onunla ilgili bir
açıklama yapacağım
BAŞKAN Ya, o soru sordu.
Buyurun, peki, yerinizden.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, AK
PARTİnin milletin vicdanı olduğuna, AK PARTİ
hükûmetlerinin 19uncu bütçesinin milletten tam not aldığına
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Evet, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; milletin kaderini kendi kaderin
olarak görürsen, milletin gösterdiği istikamette, çizdiği rotada yol
alırsan, milletin vicdanından geçen senin vicdanından geçerse, işte,
o zaman milletin bütçesini, milletin iradesini temsil edersin. AK
PARTİnin vicdanı milletin vicdanıdır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu anlamda -hamdolsun- 19uncu AK
PARTİ hükûmetlerinin bütçesi milletten tam not almış, milletin
vicdanında yerini bulmuş ve bu vesileyle Durmak yok yola devam.
diyerek gelecek diyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 60a göre söz
talep ediyorum.
BAŞKAN 60a göre yerinizden bir dakika söz vereceğim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sataşmadım,
efendim, ben sataşmadım.
BAŞKAN 60a göre istedi, Sayın Özkan.
Buyurun.
10.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Denizli Milletvekili Cahit Özkanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Milletin
vicdanı, milletin kalbi, milletin değerleri eğer size
kaldıysa bu millet yanmış. Şunun için bunu söylüyorum:
Sayın Başkan, bu ülkede 590 bin insanın, hanenin doğal
gazı kesikken, 123 bin hanenin elektriği kesikken sırf
İhvan kardeşliği sevdasına Tunusa 5 milyon Amerikan
doları vermek milletin hangi vicdanında var? (CHP
sıralarından alkışlar)
SERAP YAŞAR (İstanbul) Büyük devletler
öyle yaparlar.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yaparlar.
Somalinin IMF borçlarını üstlenmek nerede var? Bir güzel söz var:
Kapıda alacaklı varken pencereden sadaka dağıtamazsın.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) Büyük devlet,
büyük!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunu milletin
vicdanının neresine sığdırıyorsun? (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu ısrarla söyleyeceğim,
ambulans şoförüne bir aylık ek performans olarak 7 lira parayı,
7 lira
7 bin değil, 70 değil, 700 değil 7 lira parayı reva
gören Hükûmetin bu milletin vicdanında ne yeri olabilir?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz bunu nasıl
kabul edersiniz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN Artık müsaade edin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Başkanım,
kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN Hayır, hayır, bunun sonu
yok, Sayın Özkan.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Kayıtlara geçmesi
için, mavi vatanı
Libyayla yaptığımız
anlaşmayla 3 trilyon dolarlık hidrokarbon anlaşmasını
milletin hizmetine sunduk.
BAŞKAN Sayın İçişleri
Bakanımızın yerinden bir söz talebi var.
Sayın Bakan, buyurun.
11.- İçişleri Bakanı Süleyman
Soylunun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sayın Engin Altay Sivasla ilgili bir intihar girişimini ifade etti
ve ardından da ikna edildiğini ki intihar girişiminin de sebebini
ayrıntılı anlatırım, Samsunu da anlatırım
ama bakın, Sivasla ilgili -kaçırmış olabilirsiniz- Sivas
Emniyet Müdürlüğümüzün bir açıklaması var, açıklaması
da çok net: İntihar girişiminde bulunan ve insanın en
değerli varlığı olan yaşama hakkını kendi
eliyle sonlandıracak kadar çaresiz duruma düşen bir
vatandaşımız ikna edilerek vazgeçirildikten sonra, İl
Hıfzıssıhha Kurulu kararına istinaden para cezası
uygulamak insani olmayacağı gibi, teşkilatımızın
varlık nedeni ve misyonuna da uygun değildir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Şimdi, ifade ediyorum ki
Sayın Altay, bakın, bu Mecliste Gergerlioğlu diye birisi var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne demek
birisi, o milletvekili ya!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Gergerlioğlu vekil, birisi değil. Gergerlioğlu diye bir
milletvekili var.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Var, var.
Bu tip yalanlara ve dezenformasyonlara çok
başvuruyor. Lütfen, yani bu tür dezenformasyonlarla ilgili, ne olursunuz,
siz tecrübelisiniz...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gazete sizin
gazete de onun için
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU -
Bakın, burası gazetelerin dillendirildiği yer olmaması
gerekir, bunu en iyi siz bilirsiniz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Konuştuğumuz mesele bir
insanın canıdır. Her insanın intiharı hepimizi üzer
ama dünyada da oluyor ve Türkiyede de oluyor maalesef. Ve bir şey daha
söyleyeyim: Biz bu intiharların nedenlerini, bu gazetelerde yazmasına
rağmen, o insanların geride kalanları incinmesin diye
söyleyemiyoruz, anlatamıyoruz ve içimize atıyoruz. Oysa bunu istismar
edenler o kadar fazla ki
Ne olursunuz, hepimiz aile sahibiyiz, hepimizin
başına kötü işler gelebilir ama geride
bıraktıklarımıza hiç olmazsa o kötü işlerin, gelebilen
kötü işlerin mirasını ömür boyu sırtlarında bir yük
olarak bırakmayalım, bunu bu Meclise de ne olursunuz
bırakmayalım, Allah rızası için. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Bak, ben rica ediyorum,
yalvarıyorum.
Bakın -bir cümle daha- aynı şey
kadın cinayetlerinde de oluyor. İnanın, bir aile mensubu olarak
söylüyorum, bir kız çocuğu babası olarak söylüyorum, öyle
işlerle karşılaşıyoruz ki böyle iki elimi
bacağımın arasına koyup Ben ne diyeceğim? diyorum.
Ama bunu istismar edenler o kadar acımasız istismar ediyorlar ki
şuramıza geliyoruz. Bizi, olayların ne olduğunu kamuoyuna
resmen açıklamak zorunda bırakıyorlar. Ya, burada siyaseti
keselim, ne olursunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Keselim
Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU -
Ben, sizden de yardım istiyorum, Meclisten de yardım istiyorum ve
bunu istismar edenlere karşı hep beraber mücadele edelim, ne olur.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, çok kısa.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
12.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Bakan,
insanların geçim derdi üzerinden siyaseti ben asla doğru bulmam.
Burada dile getirdiğim mesele, size çok yakın, her gün sizlere
övgüler düzen, bize de her gün küfür eden bir yayın organından, hatta
birden fazla yayın organından alındığı için,
benim bunu siz de buradayken gündeme getirmemden daha doğal ne olabilir?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Ne sordunuz da söylemedik?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama soruyorum
işte.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Tamam, ne sordunuz da söylemedik?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam, yani
soruyorum: Buna ceza kesilmiş, haber böyle. Bu ayıp. dedik. Siz
şimdi Kesilmedi. diyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Engin Bey, vicdanınıza söyleyin ya
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ağabey,
yapılabilir.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
En mahrem işleri bile biz hiç kimseyle paylaşmayız ya, Allah
rızası için.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam ama
yazıyor burada, sormam lazım ya, Allah Allah!
BAŞKAN Evet, Sayın Beştaş
13.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu söz almayacaktık, iktidar grubunun
bize sataşması yoktu ama İçişleri Bakanı sabahtan
itibaren partimizi hedefleyerek -yani bir parmak sallaması vardı-
şimdi de partimizin milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğluna
Gergerlioğlu diye bir adam var. dedi; bu dili reddediyoruz, bu dili
kabul etmemiz mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından Adam
demedi, birisi var dedi. sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ömer
Faruk Gergerlioğlu
Niye bağırıyorsunuz arkadaşlar?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne
bağırıyorsunuz? Gerçekten neye
bağırdığınızı biliyor musunuz? Buradaki
herhangi bir milletvekiline Şu isimde bir adam var. desem, kabul eder
misiniz? Ediyorsanız sorun değil, kınıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Adam demedi sesleri) Birisi ayrıca. Bu tutumu
ve sözü kınıyorum, bunu kabul etmiyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Ben, İçişleri Bakanına yönelik
şunu söyleyeyim ya: Hakikaten 15 Temmuz darbesi başarılı
olsaydı ne yapacak idiyseler bugün İçişleri Bakanı
yapıyor. Darbe yapacaktı, kayyumlarla darbe yapıyor, açıkça
darbe yapıyor ve kayyumlarla ilgili -sabah hatibimiz çok iyi anlattı,
ayrıntıya girmeyeceğim- bunu bir de aklamaya
çalışıyor.
Şimdi, ne diyor? Birileri tehdit edilecekse
tehdit işlerinden sorumlu bakan olarak hemen sahneye çıkıyor;
baroları tehdit ediyor, kadınları tehdit ediyor,
çıkıyor bu da yetmiyor AYM Başkanını tehdit ediyor,
tehdit işleri bakanı olarak nerede bir görev varsa anında yapıyor.
Adaletsizlik ve hukuksuzluk konusunda biz burada ona tane tane
anlatıyoruz, soru önergeleri veriyoruz, ispatlıyoruz. Rojbin Çetinin
fotoğrafını burada günlerce gösterdik, köpekli işkenceyi.
Hâlâ bir kişi tutuklanmadı, hâlâ tutuklanmadı. Ya, Servet
Turgutu anlatacağız daha, daha birçok
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Toparlıyorum.
Şimdi, cinayeti ve işkenceyi
sahiplenmesini dehşetle karşılaşıyoruz, bu dili kabul
etmiyoruz.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Biz de sizin
dilinizi kabul etmiyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
cinayetlerin ve işkencenin aklanmasının, bu konuda Bakanın
sahiplenmesinin, yeni cinayetleri teşvik ettiğini gayet iyi
biliyoruz.
BAŞKAN Ama siz de bir sataşma
açtınız gene şimdi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Gergerlioğlu
Sataşıyorum zaten. Sataşmıyorum,
gerçekleri söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğluyla
ilgili Adalet Bakanı daha ağır laf söyledi cevap vermediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yani,
hukuksuzluğun, adaletsizliğin bir heykeli yapılacaksa herhâlde o
Süleyman Soylu olur. (HDP sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Yok
artık!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Hadi oradan, hadi
oradan, hadi oradan!
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Cevap verme
gereği bile duymuyoruz.
SALİH CORA (Trabzon) Gerek yok, gerek yok.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN -Evet, şahıslar adına
konuşmalara geçiyoruz.
İlk söz lehte olmak üzere Sayın Feyzi
Berdibekin.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Feyzi Bey, reytingi bu kadar yüksek
milletvekili hiç görmemiştim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hepimize bal
göndermiştir.
FEYZİ BERDİBEK (Bingöl) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmeleri üzerinde lehte şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
Bu vesileyle 12/12/2012 tarihinde kutlanmaya
başlanan Dünya Bingöllüler Günümüzü de kutluyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Arkadaşlar, siz ikide bir
alkışlarsanız ben hiçbir şey duyamayacağım.
FEYZİ BERDİBEK (Devamla) Bu bütçenin
hazırlanmasında emeği geçen Plan Bütçe Komisyon
Başkanımız Sayın Cevdet Yılmaz Bey ve üyelere
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Ülkemiz, sınır
komşularımızda yaşanan iç savaşlar,
karışıklıklar ve sınırlarımızda
oluşan terör eylemleriyle göç dalgalarına maruz
kalmıştır. Ayrıca ülkemize yapılan finansal
saldırılar işin bir başka boyutudur.
Diğer taraftan, Covid-19 pandemisi ve
doğal afetler gibi sıkıntılarla baş başa
kalmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)kararlı ve cesur liderliğiyle, güvenlikten
diplomasiye, sağlıktan ulaşıma, eğitimden, millî
savunmaya kadar güçlü altyapımız, milletimizin birlik ve beraberlik
içinde tek yumruk olarak kenetlenmesi sayesinde bu sorunların üstesinden
geldik ve gelmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
İktidarımızın 18inci
yılında ekonomimizi ve millî gelirimizi büyütecek, her alanda
dışa bağımlılığı azaltacak adımlar
atıyoruz. Savunma sanayi, enerji, millî güvenlik ve dış politikada
sahada ve masada güçlü ve büyük Türkiye hedeflerine adım adım
yaklaşmaktayız. Yüzde 70 seviyesindeki yerli ve millî savunma
sanayimizle, İHAlarımızla, SİHAlarımızla teröre
karşı bir mücadele yürütüyoruz. Bölgemizde terörün minimum seviyeye
gelmesiyle yayla turizmi, kayak turizmi, dağ turizmi hızla
gelişmeye başlamıştır. Bu vesileyle İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soyluya teşekkür ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Deprem bölgesi bir coğrafyada
yaşıyoruz. Bingöl ilimiz de Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu
Anadolu Fay Hattının birleştiği noktadadır. 2020
yılı depremlerin, büyük sel felaketlerinin, heyelanların ve
salgınların yaşandığı bir yıl oldu.
BAŞKAN Arkadaşlar çok uğultu var,
lütfen.
FEYZİ BERDİBEK (Devamla) Bundan tam on
sekiz yıl önce 1 Mayıs 2003, saat 03.27de seçim bölgem Bingölde 6,4
büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Aynı günün sabahı
08.00de o zamanki Başbakanımız şimdiki
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile
rahmetli Bayındırlık Bakanımız Zeki Ergezenle beraber
saat 08.00 sularında Bingöle gitmiştik ve burada
vatandaşlarımızla görüşmeler noktasında devlet ne
yapılacaksa vatandaşımızın yanında
düşüncesiyle Cumhurbaşkanımız o günkü şartlarda
Bingölün gönlüne su serpmiştir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Daha sonra 14 Haziran 2020de saat
17.24te merkez üssü Bingöl ili Karlıova ilçesi Kaynarpınar köyü olan
5,8 şiddetindeki depremde Yedisu, Kiğı, Yayladere ve Adaklı
ilçelerimiz etkilenmiştir. 14 Haziran 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Sayın Fuat Oktay, İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik
Bakanımız Sayın Murat Kurum ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanı Bingöl Milletvekili Sayın Cevdet Yılmaz Beyle çok
kısa sürede, beş saat içinde olay yerine intikal etmiştik ve
derhâl olaya müdahil olmuştuk. Devletimiz yapılacak hertürlü iş
ve işlemleri takdire şayan bir şekilde yerine getirmiştir.
Bugüne kadar Bingölde 7.209 konut ile evini yapana yardım metoduyla 6
bine yakın konut yapılmıştır ve yapılmaya da
devam edecektir. Hükûmetimiz, Bingölde olduğu gibi Van, Elâzığ,
Malatya, Manisa, Erzurum, İzmir, Antalya, Adıyaman ve Karadenizde
yaşanan doğal afetlerde çok hızlı bir şekilde
yaraları sarmış ve başarılı bir sınav
vermiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bu vesileyle, tüm kurum ve kuruluşlarımıza,
AFADımıza, Kızılayımıza, sivil toplum
kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'nin kalkınma ve büyüme hedeflerine
ulaşması adına 2053 yılını hedefleyen,
kapsayıcı, yaşanabilir, yenilikçi, rekabetçi, iklim
değişikliğine ve afetlere dayanıklı, sürdürülebilir
bir ülke mekânı, vizyonu doğrultusunda Türkiye Mekânsal Strateji
Planı başarıyla sürdürülmektedir. Çevre ve Şehircilik
Bakanı Sayın Murat Kurumu kutluyor, çalışmalarında
başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Bravo Feyzi Baba,
bravo!
TAMER DAĞLI (Adana) Bravo Feyzi Baba!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Bravo Feyzi Baba!
FEYZİ BERDİBEK (Devamla) Pandemi
sürecinde, başta Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin
Koca olmak üzere, sağlık çalışanlarımızı
özverili çalışmalarından dolayı tebrik ediyoruz,
kutluyoruz. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bu süreçte Hakkın rahmetine kavuşmuş
sağlık çalışanlarımızı ve
vatandaşlarımızı rahmetle anıyor,
yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Covid-19 sürecinde mesafe, maske, temizlik tamam;
aşıyı da yaptıracağız.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Bingölün
esnafı perişan, perişan!
FEYZİ BERDİBEK (Devamla) Bir de
vatandaşlarımıza şifa olacağını
düşündüğüm Bingöl balından bahsetmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Bravo Feyzi Baba,
bravo!
TAMER DAĞLI (Adana) Bravo Feyzi Baba!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Bravo Feyzi Baba!
(AK PARTİ sıralarından Sayın
Başkan, bir dakika daha... sesleri)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Sayın
Başkan, bir dakika daha
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, ona da
ben karar vereyim. Siz bal gördünüz mü? Ben görmedim. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler, alkışlar)
Buyurun Sayın Berdibek.
FEYZİ BERDİBEK (Devamla) Dünyanın
en köklü ve en prestijli organizasyonlarından olan Apimondia
Uluslararası Arıcılık Kongresinde Bingöl balı 120
ülke, 600 yarışmacı arasında Türkiye 1incisi, dünya
2ncisi olmuştur. Yüksek rakımlı yaylalarda yetişen geven
otu, yonca, üçgül, kekik bitkileri Bingölümüzün meşhur balına lezzet
katmaktadır. Ayrıca, arılarımızın binbir
çeşit çiçekten bal aldığı tespit edilmiştir. Bal
üreticilerimize önümüzdeki sezon bereketli bir yıl diliyorum.
Sözlerime son verirken 2021 yılı
bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Bravo Feyzi Baba,
bravo!
TAMER DAĞLI (Adana) Bravo Feyzi Baba!
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Bravo Feyzi Baba!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
yürütme adına konuşmalara başlıyoruz.
Yürütme adına ilk söz Sağlık Bakanı
Sayın Fahrettin Kocanın.
Sayın Koca, süreniz yirmi beş
dakikadır.
Buyurun Sayın Koca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi kapsamında Sağlık
Bakanlığının 2021 yılı bütçesi ve 2019 yılı
kesin hesabının görüşülmesi dolayısıyla huzurunuzda
bulunuyorum. Göstereceğiniz ilgi ve teveccüh için teşekkür ediyor,
hepinizi şahsım ve Bakanlığım adına saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öncelikle, Sağlık
Bakanlığımızın bütçesi üzerine söz alan, fikir beyan
eden, yapıcı eleştirileriyle çalışmalarımıza
yön veren iktidarıyla muhalefetiyle milletvekillerimiz Sayın Ahat
Andican, Sayın Arslan Kabukcuoğlu, Sayın Sefer Aycan, Sayın
Ali Muhittin Taşdoğan, Sayın Hayati Arkaz, Sayın Habip
Eksik, Sayın Semra Güzel, Sayın Cavit Arı, Sayın
Burhanettin Bulut, Sayın Murat Emir, Sayın Fikret Şahin,
Sayın Bayram Yılmazkaya, Sayın Ali Şeker, Sayın Arife
Polat Düzgün, Sayın İsmail Güneş, Sayın Mustafa Esgin,
Sayın Avni Aksoy, Sayın Selim Gültekin, Sayın İsmail
Tamere teşekkürlerimi sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sağlık Bakanlığının
kuruluşunun 100üncü yıl dönümünde ve şahsımın
teklifiyle Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurulunca kabul edilen
Sağlık Çalışanları Yılının arifesinde
Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı ile
bağlı ve ilgili kuruluşları tarafından
gerçekleştirilen icraatlar ile 2020 yılına ait hizmetlerimiz
hakkında bilgi arz edeceğim.
Bakanlık olarak önceliğimiz topluma
yönelik koruyucu sağlık hizmeti olmaktadır. Diğer bütün
kaygılardan uzak olarak halkımızın
sağlığını daha iyi düzeye çıkarmayı amaçlıyoruz.
Acil durumda hastaya zamanında ulaşılması, yerinde
müdahale, ihtiyaç duyulan yatak sayısının ve niteliklerinin
artırılması, cihaz parkının genişletilmesi, evde
sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması gibi
hizmetleri de bu arada eksiksiz olarak yürütmenin gayreti içindeyiz. Türkiyedeki
sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde üniversiteler ve özel
yatırımcılar da rol almakla birlikte hizmetin büyük bir
kısmı Bakanlığımız teşkilatınca
yürütülmektedir. 934ü hastane, 8 bini aile sağlığı merkezi
olmak üzere toplamda 14 bini aşkın sağlık
kuruluşumuzda 700 bine yakın sağlık
çalışanımızla hizmet veriyoruz. Birçok ülkeyle
kıyasladığımızda sağlık için
ayırabildiğimiz kaynakların oldukça sınırlı
olduğunu biliyoruz. Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki paya göre
sağlık harcamalarımız gelişmiş ülkelerin
altında olmasına rağmen en kapsamlı sağlık
hizmeti sunan ülke konumundadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sürdürülebilir bir
sağlık sistemini kalıcı kılmak
kararlılığındayız. Buna rağmen kaynak
kullanımına oranla sonuçları bakımından en fazla
ilerleme kaydeden ülkelerin başında geliyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Doğumda
beklenen yaşam süresi 78,6ya çıkmış, anne ölüm oranı 100
bin canlı doğumda 13,1e, bebek ölüm hızıysa 6,7ye
düşmüştür. Vatandaşımıza doğrudan yansıyan
cepten harcama oranı yüzde 17,3ten yüzde 16,7 seviyesine inmiştir.
Sağlıkta memnuniyet düzeyinde kayda değer bir memnuniyet
artışı elde edilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyede sağlık
hizmetlerine erişimin ne denli kolaylaştığını
hepimiz biliyoruz. Gelişen altyapısıyla iletişim,
bilişim ve Teletıp başta olmak üzere yeni araçlar, yeni hizmet
modelleri ve yeni teknolojiler bu erişimin şeklini dönüştürmektedir.
Laboratuvarlar ve filyasyon ekipleriyle güçlendirilen birinci basamak
sağlık ağımız, gelişmiş bilişim
altyapısıyla hastanelerimizle entegre çalışma imkânı
buldu. Şüpheli temastan izolasyona, erken tanıdan tedavi sürecine,
HES kodu uygulamasından risk haritalarına kadar bütün süreç en ince
ayrıntısına kadar takip edildi.
Anne ve çocuk
sağlığı hizmetlerimiz artarak sürüyor; Misafir Anne
Uygulaması, anne dostu hastanelerimiz, 400ü aşan gebe
okullarımız, 1.000den fazla gebe bilgilendirme
sınıfımız bunlardan bazıları. Artık anne
adaylarımızın yüzde 98i hastanelerimizde doğum
yapıyor. Bebeklerimizin hayata en sağlıklı şekilde
başlayabilmeleri, demir ve B vitamini takviyeleri, yenidoğan
taramaları yapıyoruz. Genişletilmiş
Bağışıklama Programı çerçevesinde 13 antijenle en
geniş bağışıklama programını uygulayan
ülkeler arasındayız. 24 binden fazla birimde aile hekimi ve aile
sağlığı çalışanıyla ülke genelinde 8 bini
aşkın noktada vatandaşlarımızın
sağlığını korumak ve geliştirmek için hizmet
vermekteyiz. Sağlıklı hayat merkezleri, toplum
sağlığı merkezleriyle temel sağlık hizmetlerini
en ileri düzeye ulaştırmaya çalışıyoruz. Tütünle
kararlı mücadele politikamızla iniş trendi yakalamış
olmamıza rağmen istenilen düzeyde değiliz. Pandemi dönemindeki
denetim aksamaları da bunda etkili oldu. Sigara bırakma
polikliniği sayımız 721e ulaştı. Ücretsiz ilaç
imkânımızdan şimdiye kadar 1 milyon 172 bin
vatandaşımız faydalandı. ALO 191 Uyuşturucu ile
Mücadele Danışma ve Destek Hattımızla hizmete devam
ediyoruz. Tedavi merkezlerimizin sayısı 129a ulaştı.
Davranışsal Bağımlılıklar ile Mücadele Ulusal
Strateji Belgesi ve Eylem Planını uygulamaya koyduk. Covid-19
yoğunluğuna bağlı olarak tarama sayıları
azalmakla birlikte 2020 yılının ilk dokuz ayında
yaklaşık 3 milyon vatandaşımızı kanser
taramasından geçirdik. Ülkemize sığınmak durumunda
kalmış geçici koruma altındaki misafirlerimize 29 ilde 175
göçmen sağlığı merkezinde 791 sağlık ekibiyle
hizmet veriyoruz.
Bakanlığımız, ekip ve ekipman
olarak afet ve acil durumlara hazırdır ve dünya standartlarında
hizmet sunmaktadır. 2020 yılı içerisinde 5,5 milyona yakın
vatandaşımıza ambulanslarımızla acil ilk yardım
hizmeti verdik. Standart ambulanslarımızın
ulaşamadığı vakalara motosikletli ekiplerle müdahale
ediyoruz. Bugüne kadar deniz bot ambulanslarımızla 23 bin, hava
ambulanslarımızla 49 bin vakanın naklini gerçekleştirdik.
UMKE ekiplerimizle terör saldırısına
maruz kalan Mogadişudaydık. Büyük patlama sonrası Beyrut
Limanındaydık. Bu yıl art arda
yaşadığımız felaketlerde, Elâzığ Sivrice
depreminde, Malatyada, İzmir Seferihisarda yardıma koşan,
sahaya en önceden ulaşan ekipler oldu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde ilgili tüm paydaşlarla birlikte nitelikli
sağlık hizmeti sunulması için çalışıyoruz. Son on
sekiz yılda 3.605 sağlık tesisini tamamladık. Bu tesislerin
678i hastane, 386sı ek bina ve 102si ağız ve diş
sağlığı merkezidir. İstanbulun Anadolu ve Avrupa
yakasında 2 adet 1.008 yataklı acil durum hastanemizi çok kısa
sürede tamamlayarak hizmete açtık. Bu hastanelerimizi pandemi
sonrasında da kullanılacak şekilde planladık. Önümüzdeki
yıl 54ü hastane olmak üzere 273 sağlık tesisini tamamlayarak
ilave 13.995 nitelikli yatak daha kazanacağız. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hâlen inşaat,
ihale, proje aşamasında olan 943 birinci basamak ile 347 hastane ve
ADSM binasını 2023e kadar tamamlamayı planlıyoruz.
Son üç yılda, sağlık alanında
hizmette kalite çıtasını yükselten, 17.509 yataklı 13
şehir hastanemizi vatandaşlarımızla buluşturduk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Burada özellikle garanti
konusu şehir hastaneleriyle ilgili daha önce bu kürsüden defalarca
söylememe rağmen tekrar ihtiyaç olduğunu görüyorum. Tekrar ifade
ediyorum, şehir hastanelerinde hasta garantisi verildiği
iddiaları gerçek dışıdır. Ne acil hizmetlerde ne
poliklinik muayenehanelerinde ne yatan hastada ne ameliyatta ne yatak doluluk
oranında herhangi bir garanti söz konusu değildir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bir yandan, genel bütçe kaynaklarımızla
yaptığımız şehir hastanelerimizi de hizmete almaya
devam ediyoruz. Bu kapsamda, 3 şehir hastanemizin -Samsun, Aydın,
Trabzon- ihale süreçleri genel bütçeden tamamlanmış olup inşaat
çalışmasına başlanmaktadır. Bunun
dışında, 1.750 yataklı Şanlıurfa, her biri
1000er yataklı Ordu, Denizli, Sakarya, Diyarbakır, Antalya, Rize ve
750 yataklı Mardin şehir hastanelerimizin ihalelerini de sırayla
yaparak 2023 yılından önce hizmete açmayı planlıyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Ayrıca
yatırım yapılmadığı söylenen Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde Diyarbakır, Şanlıurfa ve
Mardin şehir hastaneleri dışında, şehir hastaneleri
niteliğinde olmak üzere, Batmana 500 yataklı, Bingöle 500
yataklı, Karsa 500 yataklı
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Yok,
Sayın Bakan daha yapılmadı. Bekliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -Daha
yapılmadı, yok ortada.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bekleyin. Muşa 500 yataklı, Siirte 500 yataklı,
Şırnaka 500 yataklı hastanelerimizle 2023 yılına
kadar bu hastanelerimiz de tamamlanacaktır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
İnşaatı devam eden ve projelendirilen toplam hastanelerin bu
bölgedeki yatak sayısı 13.725 olacaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Kadavradan organ nakli konusunda iddialı bir
düzeye ulaştık. Canlı donörden nakli teşvik
kampanyalarıyla gönüllü bağışçı sayısı 600
bine ulaştı. Ulusal Kemik İliği Bankamız TÜRKÖKte 700
bin gönüllü bağışçıya ulaştık. Bugüne kadar 2.314
hastamıza nakil yaptık. Ülkemizde nakil olan hastaların kök
hücrelerini kendi imkânlarımızla karşılama
oranımız yüzde 88e ulaştı.
Sudan, Somali, Nijer ve Bangladeşdeki
hastanelerimizde toplamda 494 yatakla hizmet sunmaya devam ediyoruz. Filistin
ve Kırgızistanda hastanelerimiz hizmete hazır hâle geldi, 2021
yılında açıyoruz.
Ülkemizin tüm sağlık
kuruluşlarını bilgi sistemleri aracılığıyla
birbirine entegre eden e-Nabız, pandemi döneminde kurduğumuz dijital
sistemlerin altyapısını oluşturdu. Uluslararası kabul
gören kriterlere göre, HIMSS seviye 6 hastane sayımız 177ye, en üst
seviye olan seviye 7 hastane sayımız ise 3e ulaşmıştır.
Amerika Birleşik Devletlerinden sonra dünyada en fazla dijital hastaneye sahip
ülke olduk. 2014 yılında kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı yani TÜSEB, bu yıl içinde stratejik önemi
haiz aşı, ilaç, tıbbi cihaz ve tanı kitleri
geliştirmeyi hedefleyen 7 farklı alanda proje
çağrılarına çıktı, 42 proje desteklendi. TÜSEB
bünyesinde kurulan Klinik Araştırmalar Merkezi
aracılığıyla klinik öncesi aşamayı
başarıyla tamamlayan Covid-19 aşı adaylarının
klinik çalışmaları desteklenmeye devam ediliyor. Ülkemizin ilk
ulusal biyobankası ve omik merkezi, TÜSEBe bağlı Aziz Sancar
Araştırma Merkezi bünyesinde kuruluyor.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz
toplumun kaliteli, etkili ve güvenli ürünlere ulaşmasını
sağlayarak toplum sağlığı açısından son derece
önemli bir görevi yerine getirmektedir. Kurumumuz bu yıl içinde
Uluslararası Uyum Konseyi ve Uluslararası İlaç Denetim
Birliği üyeliklerine kabul edilerek uluslararası
tanınırlığa sahip bir otorite olmuştur,
ruhsatları dünyada geçerli hâle gelmiştir. Standardizasyon,
ruhsatlandırma ve denetim faaliyetlerini başarıyla
yürütmektedir. Son on yıldır kullanımda olan İlaç Takip
Sistemiyle üreticiden kullanıcıya kadar geçen süreçte güvenli ilaç
zincirini takip etmektedir. Yine, dünyada alanında tek olan Ürün Takip
Sistemiyle de tıbbi cihazlar ve kozmetik ürünler açısından
izlenebilirliği en kapsamlı şekilde takip edecek altyapı
kurulmuştur. Ülkemiz ilaç konusunda önemli aşamalar
kaydetmiştir, geçtiğimiz yılda tüketilen her 100 kutunun 88i
ülkemizde üretilmiştir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
hastalık görülmesi üzerine yoğun bir mücadele dönemine girdik. Tüm
hastaları, testi pozitif çıkanları ve temaslıları Halk
Sağlığı Yönetim Sisteminde merkezî olarak takip
altına alındı. Hayat Eve Sığar mobil uygulaması
ve HES koduyla kişiler ve bölgeler bazında risk takibi
yapıldı. Hastanelerde elektif vakaların ertelenmesi, pandemi
hastanelerinin ilanı, pozitif vakaların izolasyonu, temaslı
takibi, karantina ve sınırlandırma önlemleri, yaşlı ve
genç nüfusun sokağa çıkışının
sınırlandırılması, seyahat yasakları ve
kısıtlamaları, okulların ve üniversitelerin uzaktan
eğitime geçmesi, halka açık mekânların ve etkinliklerin iptali
başta olmak üzere hayatın hemen her yönüne yönelik çok çeşitli
tedbirler uygulamaya kondu.
Bu dönemde, özellikle, Dünya Sağlık Örgütü
Türkiye için geliştirilen kit noktasında
Dünya Sağlık
Örgütü sitesinde kabul edilebilirliği olan 20 tane kit söz konusu,
bunlardan bir tanesi de Türkiyede üretilen KİT oldu. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar, MHP
sıralarından alkışlar) Yani Birleşmiş Milletlere
üye bütün ülkeler hiçbir sertifika istemeden bu kite ulaşmayı
sağlayabilir hâle geldi.
Bu dönemde; maske ve tulum gibi koruyucu
malzemelerin üretim kapasitesinin artırılması, solunum
cihazının üretilmesi, tedavide kullanılan bazı
ilaçların yerli üretime geçmesi sağlanmış oldu. Ben burada,
özellikle, kit konusunda bir arkadaşın söylemi olmuştu,
eğer kendileri buradaysa gözlerini ve yüzünü görmek istiyorum.
MURAT EMİR (Ankara) Buradayım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Ben bu konuyu Plan ve Bütçe Komisyonunda söylemiştim, şimdi burada
tekrar etmek zorunda kaldım. Biz bir kite 8,75 dolar vererek yurt
dışından almaya başlamıştık ve erken dönemde
-demin bahsettiğim Dünya Sağlık Örgütünün onay verdiği
kitten bahsediyorum- bu kiti yerlileştirmiş olduk. Bu kiti
yerlileştirdiğimizde fiyatı 32 liraydı yani 8,75 dolarken
32 liradan almaya başladık. 8,75 dolarla yurt dışından
alırken biz yerlileştirdiğimizde 32 liradan aldık.
Devamında bir iki ay geçtiğinde yeni ruhsat alan, uygunluk alan
firmalar oldu. Bunun üzerine biz bu firmalara bu kiti bize kaça vereceklerini
sorduk, bu kiti 8 dolardan aşağı veren olmadı. Ve sonra
toplam 12 tane yerli üretilen kit noktasına geldi 12 tane kitin
üretildiği dönemde ihaleye çıktık, 6 tane firma ihaleye girdi.
Bu 6 firma ihaleye girdiğinde fiyatı kaça düştü biliyor musunuz?
9,8 liraya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Peki, 9,8 lira gerçekte bu kitin değeri miydi?
Hayır, değildi çünkü 2 firma mücadele etti. Yurt
dışındaki pazarı kapatma açısından ülkede
satışı gerekiyor, ülkede satış yapmadan yurt
dışına satış yapmanız söz konusu olmadığı
için firmalar birbirleriyle yarıştı. Maliyetinin altına,
9,8 liraya inmiş oldu. 9,8 liraya inen bu kitten sonra -daha önce bizim
aldığımız 1,7 milyon kitten bahsediyorum- firmayı
çağırarak -çünkü alan firma aynıydı-ta başından
beri alınmış olan 1,7 milyon kitin fiyatını 9,8 liraya
çekeceksiniz dedim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yalnız, kaçmayın. Bekleyin.
MURAT EMİR (Ankara) Ben buradayım
Sayın Bakan, hatta cevap vereceğim.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Peki, bir dakika.
Devamında, 9,8 liraya çekmek kamunun
mantığına uygun mu? Ben bunu yaptım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Demin bu kürsüden 83 milyona hitaben
şöyle dendi: Biz bu kiti gündeme getirdik, biz getirdikten sonra siz
geriye dönük işlem yaptınız. Soruyorum, öyle mi? Öyle
diyorsunuz değil mi? (Gürültüler)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Söyledikleri
yalanmış.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bir dakika, burada okuyorum
Bir dakika, lütfen
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
Sayın Bakan cevaplıyor.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
83 milyona hitaben söylüyorum: Bu gördüğünüz fatura, tarihi ne zaman? 16
Temmuz. Görüyor musunuz? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Peki, bu ihaleden kaç gün sonra? 1 ila 8 Temmuz
arasıydı, 16sında bu kesildi. Peki, sizin ifadenizi okuyorum,
sosyal medyada bütün vatandaşlarımız ulaşır: Yerli
Covid-19 test kitlerinin Bakanlığa dört ay arayla, 6 kat fiyat
farkıyla satıldığı iddiası var. 9 liralık
kitin 9 dolara, o dönemki kurla yaklaşık 60 liradan
alındığını duyuyoruz Fahrettin Koca. Bu doğruysa
devletin 100 milyon liraya yakın zararı olabilir. diye sosyal
medyadaki yazınız, aşağıda da gazetenin haberi. Ne
zaman? Tarih söylüyorum, 19 Ağustos. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu faturadan ne zaman sonra söylemişsiniz? Bu
faturadan 1 ay sonra. 83 milyon vatandaşımıza nasıl izah
edeceksiniz? Bir şeyi iddia ederken niye araştırmıyoruz?
Çünkü 83 milyona bir söz söylüyorsunuz.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Yalan rüzgârı
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bir şey daha söylüyorum. Demin ne söylediniz? Dediniz ki: Sizde yeni
başlayan arkadaşın geçmişteki şirketi e-nabız
şirketini oluşturdu, buraya hizmet verdi. diye söylediniz,
değil mi? Bütün millete, 83 milyona. Daha demin söylediniz. Peki,
şimdi söylüyorum: E-Nabız, TÜRK TELEKOM tarafından Nisan 2015
yılında yapıldı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Devamında TÜRKSAT tarafından Eylül 2016dan
itibaren de hizmet verilmeye devam ediyor, geliştirilmeye
çalışılıyor. Yani 2015te e-Nabız ilk defa kuruluyor.
Bu tarihten yani 2015ten bu yana 1 liralık alışveriş
gösterebileceğiniz bir fatura var mı? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Tekrar söylüyorum: 2015
yılından bu yana e-Nabız sistemine 1 liralık
alışveriş herhangi bir şirket
aracılığıyla bu anlamda yapılmış mı? Bu
millete söyleyeceğiniz sözünüz var mı? Yazık değil mi? (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bakın, bir pandemi dönemindeyiz. Biz 83
milyonla bir, beraber olmak zorundayız. Bir kişinin bu mücadelenin
dışında kalmaya hakkı yok. Bu dönemde kimseyi mahcup etmek
için burada değilim ama biz bu mücadeleyi birlikte başarmak zorundayız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, insani yardım kapsamında 159
ülkeye koruyucu malzeme yardımı ve ihracı yapıldı.
Nisan ayında önemli bir artış gösteren bulaşma
hızı aldığımız tedbirler sayesinde bir nebze
kontrol altına alınmış, yaz ayları dalgalı bir
seyirle ancak nispeten daha kontrollü yaşanmıştır. Bunda
toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin yanında,
gittikçe artan test kapasitemizin ve yaygın temaslı takibi yaparak
uyguladığımız izolasyon tedbirlerinin etkisi oldu. Yerel
imkânları değerlendirmek, yerel dinamikleri harekete geçirmek;
sağlık teşkilatımıza valilerimizin, belediyelerimizin
desteğini artırmak yanında, illerin durumuna göre ulusal anlamda
destek sağlama yönünde önemli adımlar attık.
Ve bu dönemde, özellikle Dünya Sağlık
Örgütü sitesinde, örnek ülke olarak sadece Türkiye'nin pandemi dönemindeki
başarısını raporlaştırmıştır. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Dünya
Sağlık Örgütü sitesinde -hepinize açık- Avrupa'dan herhangi bir ülkenin
hiçbir şekilde raporu yayınlanmadığı gibi, Türkiye
dışında başarısını anlattığı
bir ülke de olmamıştır. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Covid
raporlarını mı gönderdiniz?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Dünya Sağlık Örgütünü geçtim, Avrupa Birliği ilerleme raporu da
yayınlandı. Sosyal güvencesine bakılmaksızın herkese
ücretsiz test, tedavi ve ilaç imkânı sağlandığına
işaretle Türkiyenin sağlık sistemi ve Covid-19la mücadeledeki
başarısı da anlatıldı. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) İsterseniz bir daha
anlatalım.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Doğru değil Sayın Bakan.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlayın.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Türkiyedeki sağlık sistemini anlatıyorum, beni lütfen dinleyin,
lütfen dinleyin.
Sadece Türkiyedeki sağlık sisteminin
gücüne inanın.
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz yavaş.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Sadece pandemi döneminde kamu hastanelerimizde erişkin yoğun
bakım yatak sayısı -bakın, erişkin yoğun
bakımdan bahsediyorum; genel, çocuk, yeni doğan dâhil olmak üzere
söylemiyorum- 12.009 iken -pandeminin başladığı dönemden
bahsediyorum- bu zamana kadar dokuz ayda yapılan yoğun bakım
sayısıyla 20.248e çıktı. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Dolu,
hepsi dolu Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Şahin, lütfen
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Dolu
ama.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Yani Sağlık Bakanlığının tarihinde yapılan
12 bin yoğun bakım yatağına, sadece dokuz ayda 8 bin küsur
yatak ilave edilerek 20 bin küsur oldu. Yüzde 70 oranında yoğun
bakım yatak sayısı arttı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Bakan, yarısı özel hastanelerde, yarısı özel
hastanelerde. Kamuda yer kalmadı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Hayır; bu, kamu. Bakın, bu kamu hastaneleri, ben kamu hastanelerinden
bahsediyorum.
Devam ediyorum
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Kamuda yer yok, yoğun bakımlarda yer yok şu anda, sayı
burada.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Kusura bakma, hepsini çözeceğiz Allahın izniyle. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Ben bir tane tablo daha gösteriyorum, bir tablo daha gösteriyorum. 100 bin
kişiye düşen erişken yoğun bakım yatak
sayısından bahsediyorum; Türkiyeyle gurur duyun, iftihar edin. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Bakın, buraya bakın.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Yoğun bakım yatak sayısı, Ocak 2020; 100 bin kişiye
düşen yatak sayısı ne kadar? 28,1 Türkiyenin. Almanyanın
ne kadar? 29,2. Amerikanın ne kadar? 29,4. Gelelim Aralık 2020ye,
Türkiyeyle gurur duyun; dünyada 100 bin kişiye düşen yoğun
bakım yatak sayısı en çok olan ülke hâline geldik. Bunu görüyor
musunuz? 40,3e çıktı, 40,3e. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan
Sayın Bakan
(AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Bakan, Avrupada en fazla vaka hangi ülkede var şu anda?
BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Onlar Türkiye
düşmanı Bakanım.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Bakan
BAŞKAN Müsaade edin canım, Allah Allah!
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Avrupada en fazla vaka hangi ülkede Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Dünyadaki hiçbir ülke ve de sağlık sistemi, bu kadar hızlı
adapte olarak, bu kadar yoğun bakım sayısını
artıramaz.
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz
tamamlandı, ilave süre verdim.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Başkanım, bitmedi.
BAŞKAN Doğru da yapacak bir şey
yok. Son bir kez uzatıyorum, başka uzatmayacağım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Eyvah!
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Sayın Bakan, Avrupada en fazla vaka sayısı olan ülke neresidir?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bu arada, test kapasitemizi artırarak günde 200 bin testin üzerine
çıkardık.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Avrupada en fazla vaka hangi ülkede Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Yerel imkânları da seferber edip filyasyon ekiplerimizi bu dönemde 16 bine
çıkardık. Şu gördüğünüz filyasyon ekibimizi ise biz, yaz
dönemi dâhil olmak üzere filyasyon ekip sayımızı hiçbir
şekilde azaltmadık, 16 bine çıkardık.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Avrupada en fazla vaka hangi ülkede Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Dünyada bu şekilde hizmet eden, bu kadar yoğun hizmet eden bir
sağlık sistemi yok. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
Ayrıca, test kapasitemizi -günde 200 bine- 20 milyona
çıkarmış olduk.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Avrupada en fazla vaka hangi ülkede Sayın Bakan?
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Bakan, bakın, bu tablo gösteriyor durumunuzu.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Daha etkili bir koruma sağlayacağını bildiğimiz
aşı çalışmalarını biliyorsunuz, birçok ülkede
aşı çalışmaları yürütülmektedir.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa)
Avrupada en fazla vaka hangi ülkede Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Dünyaya paralel olarak ülkemizde de 16 ayrı aşı
çalışması yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi, klinik
öncesi dönemi başarıyla tamamlayarak insan denemelerine
başlamıştır. Faz 2 çalışması 25
Aralıkta başlanacaktır. Faz 2 için üretime üç gün önce
başlandı.
Kendi aşı
çalışmalarımız bir yana, dünyada etkisi ve güvenliği
kanıtlanmış aşılara en erken sürede erişebilmenin
gayreti içindeyiz. Yerli aşımızı da nisan ayında
başarıyla yapacağımızı ümit ediyorum.
Ekonomik yükü dikkate alınmaksızın,
güvenilirliği ve etkisi kanıtlanmış, ülkemiz
şartlarında en kolay ve en yaygın uygulanabilen
aşılardan başlayarak alternatif aşıları temin
etmek için yoğun bir çaba gösterdik. Geldiğimiz noktada, bugüne kadar
çocukluğumuzdan beri yapılagelen gelenekselleşmiş inaktif
virüs aşısının temini konusunda sözleşmemizi
imzaladık ve aşının teslimatını
beklediğimizi kamuoyuyla paylaştım. Bu aşının
üretim teknolojisinin uzun dönem güvenilirliği bilinmektedir. Bu tip
aşıların depolanması ve dağıtımında
lojistik imkânlarımız ve yaygın uygulanmasına
altyapımız hazır durumdadır.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
Selamlama için bir dakika açıyorum, sadece
selamlama için lütfen.
Buyurun.
FİKRET ŞAHİN
(Balıkesir) -Sayın Bakan, hidroksiklorokini Dünya Sağlık Örgütü
kaldırdı tedaviden, hâlâ tedavi diye uyguluyorlar.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Normal zamanda ciddi bir sorumluluk altına alınan
çalışanlarımızın pandemi döneminde nasıl bir çaba
harcadığını, nasıl bir yükü
omuzladığını herhâlde anlatmama gerek yok. Evinden,
eşinden, çocuğundan mahrum bir şekilde hastasının
sağlığı için kendi sağlığından geçen bu
çalışanlarımızın sık sık şiddete maruz
kalması karşısında inanın söyleyecek söz
bulamıyorum. Ama bu davranış sahiplerine huzurunuzda şunu
da ifade edeyim: Ne kadar haddi aşsanız da ne kadar toplumsal
vicdanı yaralasanız da sağlık çalışanları
yine de sizin sağlığınız için çalışan
insanlar olacaktır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Sağlıkçı olmak fedakârlık gerektirir,
üstlendiği sorumluluk da o denli ağırdır. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Sayın
Bakan
BAŞKAN Sayın Demirtaş, lütfen
Ama
ha bire siz bağırıyorsunuz oturduğunuz yerden.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) -Meslek
hastalığı hakkı verin, görev şehidi sayın.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Özellikle, 15 Nisan 2020 tarihinde Mecliste tüm partilerin mutabakatıyla
kabul edilen kanuni düzenlemeyle sağlıkta şiddetle mücadelenin
etkinliği artırılmıştır. Bu vesileyle emeği
geçen tüm vekillerimize teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Bakanım, selamlama
Süreniz bitti.
SAĞLIK BAKANI
FAHRETTİN KOCA (Devamla) Değerli milletvekilleri, sağlık
çalışanlarımıza yönelik söylemek istiyorum. Bugün yeniden
bir kurtuluş savaşı veriyoruz; bütün insanlığı
tehdit eden bir salgın hastalıktan kurtulma savaşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, çok
teşekkür ediyorum.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bir dakika, bir dakika
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Bitmez Sayın Bakanım,
bitmez, sizin bitmez.
Buyurun Sayın Bakanım. Ben
kırmayacağım arkadaşları, yoğun talep üzerine
bitirene kadar devam edeceğim.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Ulusal bir seferberlik hâliyle her vatandaşımız üzerine
düşeni yapmaktadır ancak bu sefer cephede olan sağlık
ordumuzdur. Cephede savaş veren sağlık ordumuzun azmini,
kararlılığını, fedakârlığını ancak
yaşayan bilir. Bu ancak milletini, vatanını canından çok
seven neferlerinin ruh hâlidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYLİN CESUR (Isparta) Meslek
hastalığı kabul edilmeli Sayın Bakanım.
Neden şehit sayılmalarına izin
vermiyorsunuz? Şehit sayılmalı Sayın Bakanım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Sevdiklerine hastalık bulaştırmamak adına haftalarca
onlardan uzak durmak, evladına sarılamamak; annenizin,
babanızın hatırını ancak telefonla sorabilmek çok
ağır insani bir yüktür. Bunu, hiç tanımadığı
kişileri sağlığına yeniden kavuşturmak adına
yapmak, kendi hayatını riske etmek ateş hattında
savaşla eş değerdir. Onlar siperde değil, meydanda
çarpışıyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu meydanda, bugüne kadar 130 bine yakın
çalışanımıza virüs bulaştı.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Hakkını
verin, hakkını verin, hakkını!
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) -
Salgının sebep olduğu can kayıplarımız hepimize
temas etti. Her bir hanemize bir yakınımızın
acısı düştü. Bu vesileyle, hayatını kaybeden tüm
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Hocam Profesör Doktor Cemil
Taşcıoğlu, Hocam Profesör Doktor Murat Dilmener, Hocam Profesör
Doktor Feriha Öz, Hocam Profesör Doktor Asım Cenani artık
aramızda değil, dönem arkadaşım Doktor Yavuz Kalaycı aramızda
değil; Profesör Doktor Refik Çaylan aramızda değil, Doktor Esat
Ülkü aramızda değil, Doktor Mehmet Ulusoy, Doktor Engin Ünaldı,
Diş Hekimi İrfan Yaylalı aramızda değil.
AYLİN CESUR (Isparta) Şehit
sayılsın o zaman.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
İntern Doktor kızımız Merve Mercan aramızda
değil, Hemşire Emine Ezen, Dilek Akçabelen aramızda değil.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) Ne
yaptınız onlar için Sayın Bakan, ne yaptınız? Meslek
hastalığı olarak tanıdınız mı? Ek ikramiye
verdiniz mi? Görev şehidi saydınız mı? Ne
yaptınız?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) -
Ambulans Şoförü Mehmet Çalışkan aramızda değil, Hasta
Kayıt Memuru Dilek Tahtalı aramızda değil, Eczacı
Osman Öke aramızda değil, Eczacı Taki Türkyılmaz, Eczane
Teknisyeni Ahmet Koyunoğlu aramızda değil. (CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) -Ne
yaptınız o çalışanlar için? Sadece izinli sayıp
alkışlamaktan başka bir şey yaptınız mı?
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Onlar
için ne yaptınız? Onlara sahip çıktınız mı?
BAŞKAN Hem konuşsun diyorsunuz, ondan
sonra da oradan bağırıyorsunuz.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
225 şehidimiz var; hepsine Allahtan rahmet diliyorum. (CHP
sıralarından gürültüler)
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Hakkını verin onların, haklarını verin!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
sakin olalım.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)-
Salgın döneminde vatandaşlarımızın
sağlığı için canını feda eden her bir
sağlık çalışanımızı kalbimize gömdük.
BAŞKAN Sayın Bakanım, siz de
tamamlayın artık, lütfen.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Meslek hastalığı ilan edin, meslek hastalığı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Onları görev başında şehit verdik.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Haklarını verin, haklarını verin onların.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Sayın
Bakan, siz onlar için ne yaptınız?
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Bize, hatıraları kaldı, emanetleri kaldı.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Geride çoluğu çocuğu kaldı, eşi kaldı, çocuğu
kaldı. Haklarını verin onların!
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Tamamlayamadıkları görevleri kaldı.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla)
Onlara minnettarız, minnet duymaya devam edeceğiz.
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Sayın Bakanım, haklarını verin. Kuru söz söylemeyin,
haklarını verin.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA (Devamla) -
Yüce Meclisimize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay
(Gürültüler)
Duyamıyorum arkadaşlar, lütfen
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Biz genel
değerlendirmeyi bütün bakanların konuşmasından sonra belki
yaparız gruplar olarak, ihtiyaç hasıl olursa ama Sayın Bakan, Ankara
Milletvekilimiz Murat Emirin kürsüde dile getirdiği iddiaları sosyal
medyadan attığı
(AK PARTİ sıralarından
Yalanları... sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin, lütfen
Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, yalansa
ortaya çıksın, yalansa ortaya çıksın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
eder misiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de sayın
milletvekilimizin bu yalanlamadan dolayı bir cevap hakkı
olduğunu düşünüyorum.
BAŞKAN Sayın Altay, yalanlama
yapmadı, sadece Sayın Emirin söylediklerini düzeltti.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ne münasebet!
BAŞKAN Yoksa Yalan söylüyorsun. demedi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
BAŞKAN Sayın Altay, aslında bizim
bile sataşma hakkını kullanmamız lazım. Eğer
Sayın Emirin sosyal medyada yazdığı doğru
olsaydı ben Covid hastası olmayacaktım, benimle beraber 70
milletvekilimiz de hasta olmayacaktı; 12si hâlâ pozitif. Neyin
sataşması var burada, yapmayın Allah rızası için. Olur
mu öyle şey!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika ya,
bir dakika ya, bir dakika ya! Bir dakika ya! Sen böyle bir hüküm veremezsin
Sayın Başkan.
BAŞKAN Olur mu efendim, bütün AK
PARTİlilerle ilgili söyleyip atmış olduğu bir tweet var,
içlerinde ben de varım, Covide yakalananlardan biri de benim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya olabilir, bunu
kişisel bir meseleye çeviremezsiniz orada otururken.
BAŞKAN Doğru söylüyorsunuz, peki.
Buyurun ama sataşmadan söz vermeyeceğim,
grup adına yerinden söz verebilirim,
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yerinden,
yerinden.
BAŞKAN Grup adına yerinizden söz
veririm.
MURAT EMİR (Ankara) Hayır, bakın,
Sayın Bakan benim gerçeği çarpıttığımı
söyledi.
BAŞKAN Sayın Emir, sataşma yok;
grup adına yerinizden söz vereceğim.
Buyurun, grup adına...
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Ankara Milletvekili Murat Emirin,
Sağlık Bakanı Fahrettin Kocanın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin beşinci
tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) Öncelikle, Sayın
Bakana gerçekleri konuşma fırsatı verdiği için
teşekkür ederim.
E-nabızla ilgili söyleyeceğim: Bilbestle
ilgili 2003ten beri verilen ihaleleri söyledim, ciğeri kediye emanet
etmişsiniz dedim; bunlar zoruna gitmemiş, e-nabızla ilgili o
söylediğim -e-nabızı Bilbestin almadığı
bilgisiyle- kendisinin zoruna gitmiş ama Bilbestin internet sitesine
girerse burada da var- Bilbest e-nabızın da bir yerinde, bir
şekilde iş almış. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Kendi internet sitesine bakabilir.
Burada sorun, bir Bakan
Yardımcısının hülle yoluyla Bakanlığın bütün
kamu ihalelerini yağlı ballı bir biçimde almış
olmasıdır ve Bakan da eğer mahcup olacaksa bundan mahcup olmasını
bekleriz.
İkincisi, değerli arkadaşlar,
bakın, ben burada sordum, resmî olarak sordum, her yerde sordum: Bu test
kitlerini niye bir firmadan alıyorsunuz ve kaç liradan alıyorsunuz?
diye; cevap vermediler. Ondan sonra USHAŞ üzerinden almayıp da DMO
üzerinden ihale yapılınca 9,8 liradan fiyat oluştu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MURAT EMİR (Ankara) Ona rağmen,
Sayın Bakan bu çarpıklığı fark edince, muhtemelen biz
de söyleyince buna geriye dönük olarak fatura kestirdi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Hâlâ aynı şeyi
söylüyorsun ya! Adam örneğini verdi burada ya! Senin tweetini verdi,
gazeteni verdi, vakayı verdi. Yalanına cevap verdi.
MURAT EMİR (Ankara) Ben zaten onu söyledim
orada, orada söyledim; hatta, Bakana teşekkür de ettim ama Bakanın
yapması gereken şuydu: Temmuza kadar biz bu soruyu sorarken 32
liradan aldık. diye niye demedi? Eylülde sorduğum zaman 32 liradan
almıştık ama ben 9,8 liraya indirdim. diye niye demedi? 4
bürokratını niye görevden aldığını niye
söylemedi? Bizim itirazımız Sayın Bakanın burada bilgi
vermemiş olmasıdır. Yoksa orada Bakan doğruyu
yapmıştır ama geç kalmıştır, bu geç
kalmışlığın mahcubiyetini açıklamak
zorundadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Böyle bir şey
olur mu ya! Böyle bir cevap olur mu!
BAŞKAN Arkadaşlar, derdiniz ne ya!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Sayın
Başkanım, aynı yalanları dinlemek istemiyoruz. Bu nedir ya!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Aynı yalanları
konuşuyor Başkanım.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
son olarak ben şunu da söylemek isterim: Sayın Bakan rakamları
azaltarak söylemeye alışmış, bütün sağlık
şehitlerini de kendisi sahipleniyor, sanki bizim
düşmanımızlarmış gibi konuşuyor; 225 değil, 231
sağlık şehidimiz var.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.16
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN - Komisyon yerinde.
Yürütme adına ikinci söz Çevre ve
Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurumun.
Buyurun Sayın Kurum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çevre ve
Şehircilik Bakanlığımız ile Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğümüzün 2020 yılı çalışmaları ve 2021
yılı hedefleri hakkında bilgi sunmak üzere
huzurlarınızdayım. Aziz milletimizi, Gazi Meclisimizi, siz
değerli milletvekillerimizi şahsım ve Bakanlığım
adına saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, son günlerine
yaklaştığımız 2020 yılı dünyamız için
bir sınavlar ve muhasebeler yılı olmuştur. Covid-19
salgını sebebiyle dünyamız zor bir dönemden geçmektedir.
Bilhassa gelişmiş devletlerin yaklaşık yüz yıldır
çevreye, doğaya ve biyolojik çeşitliliğe verdikleri geri
döndürülemez zararın sonuçlarını 2020 yılı boyunca en
dramatik şeklinde gördük. Türkiye, ülkemiz, bu ülkelerin aksine, hep
çevreye ve doğanın dengesine karşı sorumlu bir ülke
olmuştur. Türkiye, iklim değişikliğine uyum ve çevreci
şehircilik uygulamalarının
yaygınlaştırılması noktasında birlikte yönetimi
hep önde tutmuştur. Biz de göreve geldiğimiz andan itibaren
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ruhuna uygun bir
şekilde çevre ve şehircilik adımlarımızı yerel
yönetimlerimizle birlikte attık, istişare
kanallarımızı hep sonuna kadar açık tuttuk. Ben, bu
anlamda, 81 ilimize 300e yakın ziyarette, çözümleri yine birlikte ortaya
koyduğumuz valilerimize, milletvekillerimize, belediye
başkanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, 81 şehrimizin her biri bizim bedenimiz, çevre ve tabiat
ise bizim ruhumuzdur. Çevre ve şehri bir bütünün parçaları olarak
görüyoruz. Çevremizi millet bahçelerimizle, ekoloji koridorlarımızla,
İklim Değişikliği Eylem Planımızla, yine
sıfır atık hareketimizle yüz ölçümünü her geçen gün
artırdığımız doğal koruma
alanlarımızı muhafaza ediyor ve geleceğe
taşıyoruz. Şehirlerimizi ise iyiliğin, güzelliğin,
sanatın, kültürün, sporun ve sağlığın 81 ayrı
merkezi olarak görüyoruz ve bu idrakle çalışıyoruz. Medeniyetimizin
mirası şehirlerimizi afetlere hazırlarken
çalışmalarımızın merkezine çevre hassasiyetimizi ve
yatay şehirleşmeyi koyuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 2020 yılında Elâzığ, Malatya ve en son
İzmirde yıkıcı depremler yaşadık. Bu depremlerde
158 canımızı kaybettik. Kaybettiğimiz tüm
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara
acil şifalar diliyorum ve devletimiz, Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Bakanlıklarımızla,
TOKİmizle, İller Bankamızla, Jandarmamızla, Emniyetimizle,
AFADımızla, UMKEmizle, Kızılayımızla, tüm sivil
toplum örgütlerimizle, gönüllülerimizle depremzede
vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için seferber
oldu. Her 3 ilimizde de arama kurtarma, hasar tespit ve dönüşüm
çalışmalarımızı hızlı bir şekilde
başlattık. Elâzığ ve Malatyada 26 bin, İzmirde de 5
bin konut olmak üzere toplam 31 bin yeni yuvamızın inşa
süreçlerini hızlı bir şekilde başlattık. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sekiz ay gibi kısa
bir süre içerisinde Elâzığ ve Malatyada 3 bin konutumuzun teslimini
vatandaşlarımıza yaptık. İzmirde de projelerimizi
hızlı bir şekilde hazırladık ve dün itibarıyla
ilk ihalemizi de gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıl hem İzmirde
hem Malatyada hem de Elâzığdaki afetzede
vatandaşlarımıza konutlarını inşallah teslim
ediyor olacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın vekillerim, her zaman ifade
ettiğimiz gibi, deprem dönüşümü terörle mücadele kadar önemlidir.
Maalesef, bugün nüfusumuzun yüzde 71i riskli bölgelerde yaşıyor ve
son yüz yılda 80 bin vatandaşımız depremlerde hayatını
kaybetti. Dün Düzcede, Kocaelide, Vanda ve Bingölde, bugün de
Elâzığda, Malatyada, İzmirde depremlerden sonra nasıl
bir, beraber olduysak depreme hazırlık noktasında da yine bir ve
beraber olmak zorundayız. Deprem ve kentsel dönüşüm hepimizin ortak
meselesidir, siyasetüstü bir konudur. Şunun altını önemle çizmek
isterim: Devletimizin hesabını veremeyeceği tek kuruş, tek
bir kırık akçe yoktur; on yedi yılda devletimizin
topladığı deprem vergisinin kat ve kat fazlası deprem
bölgelerine, depremzede vatandaşlarımıza, depreme
hazırlık, güçlendirme, kamulaştırma, önlem
çalışmaları kapsamında harcanmıştır. 1999
depreminden sonra depremzede vatandaşlarımız için 80 bin
kalıcı konut yapılmış, teslim edilmiştir.
Değerli Başkan, sayın
milletvekilleri; Cumhurbaşkanımızın 2012 yılında
her türlü siyasi bedeli göze alarak İstanbulda
başlattığı kentsel dönüşüm seferberliğimizi,
Türkiyenin her yerinde kentsel dönüşüm hamlesiyle daha da hızlandırdık
ve 2012 yılından bugüne tüm ülkede 1,5 milyon konutun dönüşümünü
tamamladık. Burada ikamet eden 6 milyon vatandaşımızın
can ve mal güvenliğini teminat altına aldık.
Yapı denetim sistemimizle 2001
yılından bugüne 6 milyon bağımsız bölümü denetledik ve
bu çerçevede 24 milyon vatandaşımızın depreme
dayanıklı konutlarda oturmasını sağladık. Burada
şu hususu altını çizerek ifade etmek isterim: Elâzığ
ve İzmir depremlerinde yaptığımız tespitlerde
ağır hasarlı ya da yıkık binaların
birçoğunun 1999 öncesi yapılmış sağlıksız
binalar olduğunu gördük ve bu da yine 1999 depremi sonrasında
aldığımız tedbirlerin, yapı denetim
çalışmalarının bir sonucudur. TOKİmizin on sekiz
yıl içinde ürettiği 975 bin konutta 4 milyon
vatandaşımız güven içinde oturuyor. Son iki yıl içinde 80
bin konutun teslimini yaptık, inşallah, 1 milyonuncu konutumuzu
tamamlayarak 2021 yılının başında
Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle anahtar teslimini
yapacağız ve dünyada belki de ilk olacak bir kamu idaresi
tarafından 1 milyon konutun yapımı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir vekilimizin, İstanbulda sadece rant olan
yerlerde kentsel dönüşüm yapılıyor. ifadesi asla gerçeği
yansıtmamaktadır. Kentsel dönüşümde önceliğimizi arazinin
değerine göre değil, binanın güçsüzlüğüne göre
belirliyoruz. Bu kapsamda sadece İstanbulda 10 milyon metrekare
büyüklüğünde 64 riskli alanda çalışıyoruz. Beyoğlu
Okmeydanı, Gaziosmanpaşa, Güngören Tozkoparan, Bağcılar,
Esenler, Ataşehir yine Üsküdar da bu alanlarda yürüttüğümüz kentsel
dönüşüm projelerinden sadece birkaçı. Bu alanların hiçbirine,
gidip baktığınızda... Rant alanlarında kentsel
dönüşüm yapıyorsunuz. diyenler, demek ki bu alanları hiç gidip
görmemişler. Biz, şu anda, İstanbulda 370 bin
bağımsız birimden oluşan 72 bin binayı riskli
yapı statüsünde yeniliyoruz. Bunlardan 310.791 sağlıksız
konutun yıkımını tamamladık ve bu alanlarda yeni,
güvenli ve sağlıklı konutlarımız,
yuvalarımız hızlı bir şekilde yükseliyor. Sadece
TOKİ Başkanlığımızla İstanbulda 22 ilçede
41 kentsel dönüşüm projesi yürütüyoruz. Bu kapsamda 85 bin konutu
projelendirdik. Son sekiz ayda İstanbulda 10 bin konutun temellerini
attık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Özellikle
İstanbulun dönüşümü için çok önemli olduğunu
düşündüğümüz, belki dünyada ilk ve tek olacak 60 bin konutluk kentsel
dönüşüm projemizi Esenlerde başlattık. İstanbulun Avrupa
yakasında başlattığımız bu büyük dönüşüm
projesinin bir benzerini de Anadolu yakasında gerçekleştiriyoruz.
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Fikirtepedeki
vatandaşlarımızın yaşadığı
mağduriyeti sonlandıracak adımlarımızı
attık. 60 bin vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren
yeni Fikirtepe projesine, tüm altyapılarıyla beraber
yatırım değeri 5 milyar lira olan 15 bin konutun
inşasına da başlıyoruz.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde
de terör olaylarından dolayı zarar gören şehirlerimizin
yaralarını sardık. Sosyal donatılarıyla beraber 26 bin
konutu terör mağduru kardeşlerimize teslim ettik. Şu an ülke
genelinde, sahada yatırım değeri 81 milyar lira olan 272 bin
konut ve kentsel dönüşüm konutumuzun sosyal donatılarıyla
birlikte inşası devam etmektedir. 2021 yılında da toplam
yatırım bedeli 25 milyar lira olan 80 bin konutluk kentsel
dönüşüm ve sosyal konut projemize de başlayacağız.
Buranın altını önemle çiziyorum: Son
on sekiz yılda kamu ve özel sektör eliyle yapılan kentsel
dönüşümde TOKİ konutlarımızla, yapı denetim
sistemimizle ülkemizdeki binaların yüzde 65ini güvenli hâle getirdik ve
54 milyondan fazla vatandaşımızı yine afetlere
karşı güvence altına aldık. Sel ve heyelan riski
altındaki bölgelerimizde ise; Trabzon Araklıda 118 konut, Giresun
Bulancakta 570 konutun yapımına başladık. Yine, Giresunda
Yeni Dereli Projemizde -ki sayın vekilimizin ifadeleri tamamen
yanlıştır- tamamen dere taşkın kotunun üzerinde,
Devlet Su İşlerimizle yapmış olduğumuz
çalışma çerçevesinde herhangi bir taşkın riski altında
olmayacak şekilde yine dere güzergâhından çektiğimiz projemizi
başlattık ve inşallah 2021 yılında Yeni Dereliyi de
inşa edeceğiz, vatandaşlarımıza teslim edeceğiz.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Tarihî kent merkezlerimizi aslına uygun bir
şekilde yeniden canlandırıyoruz. Bu ihya projesinde Ankara
Saraçoğlu -ki bizim ilk Türk mimari örnekleridir- hemen
Kızılayda, 100 dönüm alan üzerinde, çok önemsediğimiz,
hakikaten bizim tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi yansıtan projeyi
başlattık ve yine aynı şekilde Ankara Hergelen
Meydanında, Konya Mevlana Meydanında, Bursa Hanlar Bölgesinde ki o
Ulu Camisini, hanlarımızı gün yüzüne çıkaracak çok önemli
projeyi yine yürütüyoruz. Erzurumda Çifte Minareli Medrese, yine Ulu Camisi
etrafında hem çevre düzenlemesi hem kentsel dönüşüm hem de o tarihî
binaların restorasyonu işini yapıyoruz. Kayseri Kaleiçi
mevkisinden Yozgat Çapanoğlu ve Kastamonu Nasrullah Camisine, yine
Diyarbakırda, Niğdede, Muşta, Kütahyada, Sinopta,
Zonguldakta
Yine, Zonguldakın o sahil kesimini çok güzel bir
şekilde düzenliyoruz; hem Lavuar alanında hem sahil kesiminde millet
bahçeleriyle, yürüyüş yollarıyla inşallah 2023te
Zonguldakımız bir başka olacaktır.
Değerli vekillerim, en son Balıkesir
Zağnos Paşa Camisi ve etrafında çok önemli bir dönüşüm
projesi gerçekleştiriyoruz, bu da çok önemli bir tarihî değerimiz.
Orada hem sokak sağlıklaştırma projesi hem meydan projesi
hem otopark projesini de başlattık. İnşallah, en kısa
zamanda bu tarihî merkezlerimizi, meydanlarımızı gün yüzüne
çıkarıyoruz.
Kentsel dönüşümde diğer bir
başlığımız
Şehrin içinde kalmış sanayi
alanlarını çok daha modern ve geniş alanlara taşıyor,
şehrimizdeki, bilhassa o büyükşehirlerdeki otopark
ihtiyacını giderecek, trafiği rahatlatacak bölgesel katlı
otoparklar yapıyoruz.
Tüm bu yatırımları yaparken kentsel
dönüşüm başta olmak üzere şehirlerimizin geleceği
adına Meclisimiz de çok önemli düzenlemelere imza attı. Bu
düzenlemelerle artık hiçbir kentsel dönüşüm projesi yarım
kalmıyor; vatandaşımız tek taraflı fesih hakkına
sahip. Ada bazında plan yapılabilir, parsel bazında hiçbir
şekilde plan yapılamaz. H:serbest eskiden H:serbest vardı
artık bina teşekkülleri neyse etraftaki bina teşekküllerine göre
belirleniyor. Eğer parselde imar değişikliğinden
dolayı bir değer artışı varsa tamamı devletimize,
kamuya aktarılıyor. Bu noktada, bu adımları attıran,
kentsel dönüşümde süreci kolaylaştıran ve bu kanunun
çıkmasında emeği olan tüm milletvekillerimize de
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün huzurlarınızda şunu da ifade
etmek isterim: Kentsel dönüşümün önünde hiçbir engel yoktur.
Belediyelerimizin tespit, yıkım ve inşa konusunda önlerinde
hiçbir engel yoktur. Mesele, kentsel dönüşüm konusunda tespitler
yapmaktır, kararı vermektir, inisiyatif almaktır, harekete
geçmektir. Bu anlamda tüm belediyelerimizi kentsel dönüşüm konusunda çok
daha aktif olmaya davet ediyorum ve Bakanlık olarak hiçbir ilimizi, 83
milyon vatandaşımızı ayırt etmeksizin kentsel dönüşümle
ilgili her türlü desteği vereceğimizin sözünü de yüce Meclis
çatısı altında vermek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Mevlâna Hazretleri
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler. demiştir.
Bugün, dünya genelinde bulutlarımız ağlıyor,
yeşilliklerimiz gülmüyor; manzarasıyla, yeşil dokusuyla
insanı rahatlatan ormanlarımız aşırı
sıcaklar nedeniyle yanıyor. Mavisiyle insanımızı
umutlandıran, neşelendiren denizlerimiz insan eliyle oluşan
kirlilikle boğuşuyor. Eskiden olsa Tabiatın tercümana
ihtiyacı yoktur, onun güzelliğini anlamak için açık bir ruh
yeter. diyebilirdik, Dede Korkut gibi Kar yaza kalmaz, yeşil güze
kalmaz. diyebilirdik ama artık, dünyamızda iklim
değişikliği nedeniyle mevsimler değişmiş; kar
yaza, yeşil güze kalmıştır. Bugün, Avrupa Birliği
İklim Değişikliği Servisine göre en sıcak yıl
olma yolunda hızla ilerliyor ve 2020 yılı tarihteki en
sıcak 2020 yılı olacak ve 2040 yılında dünyanın
hiçbir yerinde kar yağmayabilir.
Türkiye, bugün, küresel iklim
değişikliğiyle mücadele noktasında pansuman tedavileri
değil, asıl sorunu ortadan kaldıracak adımları
kararlılıkla atmaktadır. Akdeniz havzasında yer alan
ülkemiz bugün, iklim değişikliğinin sel, heyelan, fırtına
ve kuraklık gibi etkilerini çok ciddi boyutta yaşamış ve
yaşamaya da hâlâ devam etmektedir. Bu afetler nedeniyle daha fazla
kayıp yaşanmaması için 541 maddelik ulusal, 7 bölgemiz için de
133 maddelik bölgesel iklim değişikliği
planlarımızı uygulamaya koyduk. İnşallah,
belediyelerimizle el ele verip şehirlerimizi çevreyle, doğayla uyumlu
hâle getireceğiz. İşte, 2017 yılında Sayın Emine
Erdoğan Hanımefendinin başlatmış olduğu
Sıfır Atık Projemiz ülkemiz ve dünyamız için atılan en
büyük, en kıymetli adımdır. Bugüne kadar 58 bin kurum ve
kuruluş binamızda sıfır atık sistemimizi kurduk; 17
milyon tonun üzerinde değerlendirilebilir atığı yine, geri
dönüşüme kazandırdık; 17 milyar TL ekonomik kazanç, 343 milyon
ton/metreküp su tasarrufu sağladık, 2 milyar ton sera gazı
salınımını engelledik, plastik poşet
kullanımını yüzde 80 oranında azalttık ve 190 bin ton
plastik atığın oluşumunu engelledik. İnşallah,
2023 yılına kadar tüm Türkiyede sıfır atık sistemini
kuracağız. Geri kazanım oranımızı yüzde 35e
çıkararak geri kazanım sektörümüzdeki ham madde ihtiyacını
-ki sayın vekilimizin ithal ettiğimizi söylediği- kendi
kaynaklarımızdan sağlayacağız.
Bu yıl Meclisimiz çevrecilik konusunda da çok
önemli bir kanunu inşallah çıkaracak ve Türkiye Çevre Ajansı
kurulacak. Bu kapsamda da depozito iade sistemi etkin bir şekilde tek
merkezden yönetilecek ve sıfır atık uygulamaları da
hızlı bir şekilde yaygınlaştırılacak.
2020 yılında çevre kirliliğinin
önlenmesi amacıyla yine 34 bin çevre denetimi yaptık ve tesislere 227
milyon idari ceza uyguladık.
Son on sekiz yılda İller Bankamızla
yerel yönetimlerimize 118 milyar lira finans desteği sağladık.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanımızın milletimizle paylaşmış
olduğu 81 ilimize 81 milyon metrekare millet bahçesi ve 22 ilimizde
Ekolojik Koridor Projemiz hızla devam etmektedir. Bu kapsamda Ankaradan
Karadenizde Kızılırmak deltasına, Egede Foçaya,
Akdenizde Pataraya ve Doğu Anadoluda Van Gölüne kadar 4 ekolojik hat
oluşturuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, sözlerinizi
tamamlayın, sürenizi uzatıyorum.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) - Şu anda yatırım değeri 16 milyar lira
olan, 78 ilimizde, 50 milyon metrekare büyüklüğünde 278 millet bahçesi
yapıyoruz; 42sini tamamladık, inşallah öbürlerini de en
kısa sürede tamamlayacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Son iki yılda, korunan alan büyüklüğümüzü
yüzde 1 artırarak 9,6dan 10,6ya çıkardık ki inşallah bu
oranımızı OECD verileri olan yüzde 17ye kadar çıkarmak
için gece gündüz çalışıyoruz.
Biraz önce HDP vekillerinin
konuşmalarını hakikaten ibretle izledim. HDP vekili kendince
bize çevrecilik, şehircilik dersi veriyor. Biz sizin çevreciliğinizi
Diyarbakır sokaklarında, dünya mirası Surun sokaklarında
gördük; Şırnakta, Mardinde yakıp
yıktığınız tarihî eserlerde, bu milletin
bağımsızlığının simgesi camilerimizin harap
hâllerinde gördük! (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
Bakın, eski Sur, şimdi yeni Sur.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Hasankeyfi kim sular altında bıraktı, Hasankeyfi? Hasankeyfi
kim sular altında bıraktı Sayın Bakan? Hasankeyfi HDP mi
sular altında bıraktı?
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Melik Ahmet Caddesinin eski hâli, yeni hâli; bakın,
bakın. Bakın eski Surdaki Kaleiçi, Kaleiçinin şimdiki, yeni
hâli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın,
tarihî değerlerimiz Fatih Paşa (Kurşunlu) Camisi; işte eski
hâli, işte yeni hâli. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar; Bravo! sesleri, HDP sıralarından gürültüler)
Ardınızda gözü yaşlı on binlerce
insan, binlerce aile bıraktınız, ardınızda harabeler
içerisinde şehirler bıraktınız; bize çevreciliği de
şehirciliği de öğretemezsiniz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Biz sizin çevreciliğinizi
işte en son Kırklar Dağında gördük. Bakın,
Kırklar Dağındaki binalara bakın. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Kırklar Dağında
gördük.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, son kez
uzatacağım, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Türkülere konu olmuş o yemyeşil Kırklar
Dağında nasıl bir çevre talanı, nasıl bir doğa
katliamı yaptığınızı hepimiz gördük. Biz bugün
doğuda, güneydoğuda bıraktığınız
enkazı, gerçekleştirdiğiniz talanı gidermeye
çalışırken, doğuyu, güneydoğuyu karış
karış ihya ve inşa ederken bize talandan, katliamdan
bahsedemezsiniz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler) Sizler bu ülkede
sadece çevre ve şehirciliği değil, eli kalem tutacak
gençlerimizin istikbalini, annelerimizin hayalini, Kürt kardeşlerimizin
hayatlarını çaldınız, talan ettiniz, katlettiniz. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Siz çaldınız!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Parlamentoya hesap vermeye
geldin, hesap vermeye. Gördük, gördük; talan ettiniz her tarafı,
çalıp çırptınız.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
12 Aralık. Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı olduğu dönemde, yine 12 Aralık gününde
Siirtte bir şiir okumuş ve ardından bu şiir nedeniyle
mahkûm edilmişti. Milletimizin bir çığ gibi büyüyen
desteğini gölgelemek, İstanbuldan başlayan büyük Türkiye
yolculuğunu engellemek istemişlerdi. On sekiz yıldır her
türlü engelleme girişimine rağmen,
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, büyük Türkiye
yolculuğumuz Allahın izni, milletimizin desteğiyle, yeni
başarı hikâyeleriyle devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından
Bravo! sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Bakanlık olarak biz de tarihin, milletimizin,
Cumhurbaşkanımızın omuzlarımıza yüklediği
misyon gereğince insan odaklı, yaşam kalitesi yüksek
şehirler oluşturulmasına yönelik
çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.
AK PARTİ olarak bugüne kadar vatandaşımızın,
şehirlerimizin ihtiyacı olan her projeyi tek tek hayata geçirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, son kez bir dakika
açacağım ama başka açmayacağım. Lütfen
toparlayın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Marmarayı, Avrasya Tünelini, Yavuz Sultan Selim
Köprüsünü, Osmangazi Köprüsünü, İstanbul Havalimanını,
şehir hastanelerimizi, Türkiyenin en modern stadyumlarını,
binlerce sosyal ve kültürel tesisleri, binlerce park, onlarca millet bahçesini,
yüz binlerce konutu aziz milletimize armağan ettik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi de Ulaştırma
Bakanlığımızla beraber cumhuriyet tarihimizin en büyük
dönüşüm projesini hayata geçiriyoruz. İstanbul
Boğazımızı koruyacak, millet bahçeleriyle, ekoloji
koridorlarıyla Türkiyenin en çevreci projesi olacak Kanal İstanbul
Projesinin adımlarını atıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından Yaptırmayacağız. sesleri) 81 ilimizde
83 milyon vatandaşımıza tüm ekibimizle gece gündüz demeden
hizmet edeceğiz. İnşallah eserlerimizle milletimizin gönlünü
kazanacak, duasını alacağız. (HDP sıralarından
gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Ben bu duygularla 2021 yılı bütçemizin ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo!
sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, sayın
milletvekilleri, biraz sakin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurumun
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu, depremde yıkık
binaların üzerine çıkıp poz veren Bakan bize insanlık dersi
veremez. (HDP sıralarından alkışlar) Bu konuda kendisini
men ediyoruz. Ayrıca atanmış bir kişi olarak gelip burada
seçilmiş milyonlarca insanı temsil eden grubumuzu böyle itham edemez.
Bunu asla kabul etmeyiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Burada yemin etti,
yemin!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Diğer bir mesele, Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben
kürsüdeki konuşmamda da söylemiştim; burada alkış almak
için, halka gerçekleri göstermemek için, hırsızlıkları,
yolsuzlukları örtmek için HDP'ye saldırıyorlar, bu, bir AKP
klasiği.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Hadi oradan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bakan
yirmi dakika konuştu, tek bir alkış almadı; ne zamanki bizi
itham etmeye başladı, alkış aldı. Bu da siyasetin
başka bir yönü. (HDP sıralarından alkışlar)
Önce şunu söyleyeyim, Sayın Bakana
söylüyorum: Önce bize Kanal İstanbul güzergâhında peşkeş
çektiğin arazileri anlat. Kimlere sattın? Onları bir
anlatın. (HDP sıralarından alkışlar) Katara neler
verdin? Onları bir anlat. Suru nasıl
yıktığınızı, beş yıldır
sokağa çıkma yasağı olduğunu bir anlat da bütün
Türkiye görsün. (HDP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Siz
yıktınız, siz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hasankeyfi sular altında bıraktınız, bir anlatın,
bunu görelim.
(Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum
tarafından fotoğraf gösterilmesi)
(AK PARTİ ve MHP sıralarından sürekli
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkür ederim, beni alkışlıyorlar herhâlde!
Yalan! Yalan! Onlar sizin bilgisayarda gerçekleri
gizlemek için oluşturduğunuz resimler.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından sürekli
alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hiçbir
şey duyamıyorum şu an. Sayın milletvekilleri, bakın
hiçbir şey duyamıyorum; duyamazsam yönetemem.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Sayın Başkan, biz masaları kırmıyoruz, alkış
çalıyoruz.
BAŞKAN Aferin, çok güzel, bir şey demedim
ama duyamıyorum yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
şehirde Melik Ahmet Caddesini iki yılda üç kez yıkıp
yaptı kayyumunuz, biliyor musunuz? Yıkıyor, tekrar yapıyor;
yıkıyor, tekrar yapıyor. Acaba o paraları nereye
veriyorsunuz? Onu bir anlatın da anlayalım gerçekten.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen
anlayamazsın!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kayyum
yönetimindeki Sur Belediyesi yetki sınırları içinde
olmamasına rağmen Dört Ayaklı Minarenin Çevre Düzenlemesi
adı altında milyarlarca lira ödeme yaptı. Orada Tahir Elçinin
kanı var, kanı var; bundan asla kurtulamayacaksınız. Hâlâ
katilleri yargılanmadı, siz Dört Ayaklı Minareden rant devşiriyorsunuz,
oradan bile rant devşiriyorsunuz ve bu konuda elimde sayısız
rakamlar var. Çevre ve Şehircilik Bakanı bu şekilde
işlediği suçların üstünü örtemez. Kaz Dağlarından
Hasankeyfe, Hasankeyften Sura, Surdan Şırnaka, Botana, her
tarafta sizin yaptığınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
-Sayın Başkan, onlara on dakika verdiniz.
BAŞKAN Bir dakika daha uzatacağım,
son kez uzatıyorum, demin konuşamadığınız için.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -Bu konuda
siz halktan gerçekleri gizleyemeyeceksiniz çünkü HDP var.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kırklar Dağının hesabını verin, biz her
şeye hazırız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Orada
İçişleri Bakanı kendini tutamıyor -biraz sonra kürsüye
çıkacak- çünkü bu suçları beraber işliyorsunuz, hepiniz
aynı ittifak hâlindesiniz.
Bu kadarı yeter sanırım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -Arkadaşlar müsaade eder misiniz.
Sayın Kurum, sataşmadan söz istiyor
musunuz? Ağır ifadeler var, yerinizden değil, kürsüden.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -Ya, zorla
söz verilecek.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Böyle söz verilir
mi?
BAŞKAN - Buyurun. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
III.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
14.- Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurumun, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptığı açıklamasında Hükûmete ve şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM Şimdi İzmirde
(HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, kürsülere zarar
vermeyin, elinizle vurun masanın üstüne.
Buyurun.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Ben İzmire gittim, sokak sokak, İzmirde,
Bornovada, Bayraklıda, Karşıyakada, Seferihisarda ne kadar
depremzede vatandaşım varsa onlarla bir, beraber oldum. (HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
duyamıyorum, yapmayın.
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT
KURUM (Devamla) Gece gündüz onların acısını
paylaştım. Hiçbir enkazın üstüne çıkmadım. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Sen, o kadar
yiyicisin ki enkazın üstüne çıkabiliyorsun.
Sizin vatandaşla, şehirle bir derdiniz
olmadığı için ne yapıldığını, ne
olduğunu da hiçbir şekilde bilmeden iftira atıyorsunuz. Bu Kanal
İstanbulla ilgili hiçbir kişiye peşkeş çekmedik.
Biz on sekiz yıldır bu ülkede gece gündüz
milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla milletimizin
duasını almak için çalıştık, yine
çalışacağız, yine çalışacağız, yine
çalışacağız. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ağzına
sağlık.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş,
Sayın Bakan sataşacak bir söz söylemedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, son sözü
BAŞKAN Sayın Beştaş,
sataşacak herhangi bir şey söylemedi.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakanı siz
zorla çıkardınız, talebi yoktu.
BAŞKAN Sayın Toğrul, sen mi
yöneteceksin burayı, ben mi yöneteceğim! Müsaade edin.
Sayın Beştaş, sataşacak herhangi
bir ifadede bulunmadı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Söyleyin, kayıtlara girsin,
konuşun, tamam.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, siz
[AK PARTİ sıralarından
alkışlar (!)]
BAŞKAN Arkadaşlar, yapmayın lütfen.
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Açmıyorum, buyurun siz söyleyin,
kayıtlara girsin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tarafsız olmak zorundasınız.
BAŞKAN Tarafsızım zaten.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Oraya
Ağır itham var." diye özellikle söz veriyorsunuz, son sözü
Bakana veriyorsunuz.
BAŞKAN Ama sataştınız. Size
bir sataşma yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Son söz
buranındır. Sataştı, nasıl sataşmadı? Ben
tutanakları istiyorum.
BAŞKAN Son söze daha geleceğiz, son söz
Sayın Servet Ünsalın milletvekili olarak; vereceğim ona söz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama son
söz bakanın değildir yani burada.
BAŞKAN Efendim, böyle bir şey olabilir
mi? Sataşma olursa olur. Bakın, bakanla, bakanlarımız ile
milletvekillerimizin Genel Kurula katılmaları arasında hiçbir
fark yoktur İç Tüzüke göre.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bakanın hiç
talebi yoktu, talebi. Talebi yoktu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Gürültüden
kendisinin ne dediğini anlamadım bile. Şu anda anlamadım
bile. Tutanaklara bakacağım. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Tamam, mesele yok. Kayıtlara
girdi, tutanaklardan okursunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanaklara bakacağım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Yürütme adına son söz,
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylunun.
Buyurun Sayın Soylu. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Allahın
aslanı geliyor!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri
Bakanlığı 2021 yılı bütçesi münasebetiyle söz
almış bulunuyor, Gazi Meclisimizi saygıyla ve hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; dün bir şehit cenazesindeydim, Ankara'da da
arkadaşlarımız. Biz Yüzbaşı Yasinin,
arkadaşlarımız da Uzman Çavuş Oğuzhanın
cenazesindeydi. Geçen hafta da bir şehit cenazesindeydim. Hayatımda
duyduğum belki de en asil cümleyi duydum. Eğildim, şehidin
eşine başsağlığı diledim, dedi ki: Bakanım,
benim eşim işine hiç geç kalmadı, nereye
çağrıldıysa da gitti. Sayın Bakanım, şimdi Allah
onu sevdi ve çağırdı, onun en yüce katına gitti. Bu
memleket niye hür biliyor musunuz, bu memleket niye bağımsız ve
bu memleket niye ayakta? Asaletine, toprağının sadakatine,
ülkesinin bölünmez bütünlüğüne inanan, iman eden bu kadınlar ve bu
insanlar sayesinde. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar) Bu vesileyle, bütün şehitlerimizin, gaza ehli bütün
gazilerimizin, hepsinin huzurunda rahmetle, minnetle, şükranla;
yaşayan gazilerimizin de sıhhat ve afiyetle hepsinin huzurunda
eğiliyorum. Allah bizi onlara mahcup etmesin inşallah. (AK PARTİ
sıralarından Amin sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan ve değerli
milletvekilleri; bizler Filistin ve Afganistan zulümlerini, İran-Irak
Savaşını, ASALA ve PKKnın terör eylemlerinde şehit
olan evlatlarımızın acı haberlerini, darbe bildirilerini
izleyerek büyüdük. Emperyalist dünya son üç yüz yılda ürettiği
huzursuzluğun tüm maliyetlerini ve bütün sorunlarını bizim
coğrafyamıza yükledi. Ancak 21inci yüzyıl dünyada ve Türkiye'de
farklı başladı. 90lı yıllarda hep birlikte büyük
heyecanla takip ettiğimiz Avrupa Birliğinin nasıl 21inci
asrın başından itibaren akamete
uğradığını, dünyanın büyük bir yönsüzlük ve
karmaşıklık içerisinde kıvrandığını
Bu
dönemde Türkiye, şükür ki kendi gücüyle ayakta kaldı.
Yüzyılın başından itibaren, yenilediğimiz ve
yükselttiğimiz altyapımızla, kapasitemizle, yerli ve millî
insansız hava araçlarımızla, helikopterlerimizle, füzelerimizle,
tüm savunma sanayisi ürünlerimizle, yazılımlarımızla,
dünyanın en modern sağlık tesisleriyle, hastanelerimizle,
dünyanın en büyük havalimanlarıyla, göç yönetimindeki
vicdanımızla ve nihayetinde, Allaha hamdolsun ki Ayasofya Camisi
imzalı kendi kimliğimizle dünyanın önüne farklı bir seçenek
sunduk. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Bu
coğrafyayı esaret ve prangalarıyla mahkûm etmeye
çalışanlar, 21inci asrın başından itibaren
yaptığımız bu yürüyüşü, istemeseler de
hayranlıkla ama aynı zamanda büyük bir şaşkınlık
ve kıskançlıkla takip ediyorlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bugün, terörle mücadelede yalnız
bırakılmış bir Türkiye var. İsviçre 3 bin metre
rakımda turistler için teleferik yaparken, biz Van ilimizin İran
sınırında 3.055 rakımda karakol kurup terör,
kaçakçılık ve uyuşturucuyla mücadele ediyoruz ama aynı
zamanda, İsviçrenin yaptığını da yapmaya çalışıyoruz.
Bugün, uyuşturucuyla mücadelede yalnız bırakılmış
bir Türkiye var. Hollanda 14.400 hektara ektiği lalelerle ekonomisini
planlarken, biz geçen yıla göre 2,7 kat artan ve 115 milyon adet kenevirin
ekimine tedbir almakla; 22,9 milyar TLlik -22,9 milyar piyasa fiyatlı-
kenevire tedbir almakla uğraşıyoruz ama aynı zamanda,
Hollandanın yaptığını da yapmaya
çalışıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Siz yaptınız,
hepsini siz yaptınız!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Yatırımcısı oldukları terör örgütlerinin
petrol alışverişlerine ve simbiyotik ilişkilerine ses
çıkarmayanlar, ülkemizde bulunan, neredeyse İrlandanın nüfusu
kadar yabancıyı görmezden geliyor; Ege ve Akdenizde
yakaladıkları göçmenleri de ölüme mahkûm ediyorlar. Ama Türkiye
doğru stratejilerle ve 21inci yüzyılda ürettiği gücüyle,
üzerine yıkılan tüm bu sorunların üstesinden gelmektedir.
Şimdi soruyorum: Hangi birimiz, on yıl
önce, Batılılar Doğu Akdenizde petrol ararken bizim de hak
iddia edebileceğimizi hayal ederdi? Hani birimiz Kıbrısta
Maraşı kimseye sormadan, dünyanın parmak sallamasına
bakmadan tekrar açabileceğimizi hayal ederdi? Hangi birimiz
kardeşlerimizle el ele verip Karabağ meselesini Karabağ zaferi
olarak göreceğimizi hayal ederdi? (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Hangi birimiz
sınırların ötesinde, 8.161 kilometrekarede tam tamına 1
milyon 750 bin insanın hayatını
normalleştirebileceğimizi ve onlara şu Anadolu medeniyetinin
elini uzatabileceğimizi hayal ederdi, hangi birimiz?
Hanımefendiler, beyefendiler, kıymetli
milletvekilleri; bu memleket Irakın biraz ötesine gitti de
şalterimizi indirdiler. Allahımıza şükürler olsun, bugün
Amerika ne derse desin, Avrupa ne derse desin, değil şalterimizi
indirmek, terör örgütü neredeyse kafasına binen güçlü ve büyük bir Türkiye
var. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Hangi birimiz, dün İsrailden paramızla
aldığımız Heronları tamir ettirmeye
çalışırken, sırada beklerken, bugün kendi
İHAlarımızı, kendi SİHAlarımızı
yapabileceğimizi, kendi mühendislerimizin ay yıldızlı
imzalarını çakabileceğimizi hayal ederdik? Allaha hamdolsun.
Şimdi bir şey daha söylüyorum;
geçtiğimiz on yılı anlattım, önümüzdeki on yılı
anlatıyorum. Türkiye, bugün, Allaha hamdolsun ki milyonlarca
insanıyla birlikte ve gönül coğrafyamızdaki milyonlarca insanla
birlikte Kızılelmaya doğru yürüyor. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Şunu arz etmek istiyorum: Bu Meclis
kurulduğu günden itibaren çok zor günler yaşamıştır.
Özgürlüğümüz, bağımsızlığımız ve
demokrasimiz için bu Meclis çok emek vermiştir. Dünyada bir Kurtuluş
savaşını bilfiil yönetmiş tek Meclis bizim Meclisimizdir.
Her darbede, her cunta yönetiminde itibarı zedelenmek istedi bu Meclisin,
siyaseti aşağılandı. En son 15 Temmuzda -hepimiz
yaşadık- fiilen bombalandı. Oysa bugün tarihimizin en büyük
fırsatını yakaladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürkten
Menderese, Demirelden Özala, Türkeşten Erbakana, bu mücadelenin
ızdırabını çeken tüm devlet adamlarımızla
beraber, tırnaklarımızla kazıya kazıya Türkiye bu
noktaya geldi. Bizi bir alana hapsetmeye çalışanlara karşı,
ilk kez, sorunları onların sahasına yıkabilen bir Türkiye
var; ürkmeyen, korkmayan, çekinmeyen, her meselenin adını koyabilen
bir Türkiye var. Göç, terör artık onların da sorunudur.
Gelişmiş dünyayı ilk kez yükselişte değil,
dağılmak üzere olan birlikleriyle beraber yakaladık. Onları
ilk kez, toplumun önünde itibar kaybeden, sorgulanan, yetersiz liderleriyle
beraber yakaladık. Marjinal grupların egemen olduğu ve
medeniyetlerinin savrulma yaşadığı bir hâlde
yakaladık. Kapitalist ve emperyalist zihniyetlerin sorunlarına
hapsolmuşken yakaladık. Bizi bu ülkede gecelik yüzde 8.000lik
faizlerle, bizi bu ülkede gazete manşetleriyle terbiye etmeye
çalışanlara karşı, ilk kez, siyasetin gücüyle, devletin
gücüyle ve milletimizin asil, dik duruşuyla beraber karşı
çıkan, cevap veren bir Türkiye var. Bir çağrım var: Bu
fırsatı hep beraber kaçırmayalım. Bu, gelecek
nesillerimize, geçmiş nesillerimize ve bize emanet bırakılan bu
Türkiyeye karşı en büyük sorumluluğumuzdur.
Bugün geldiğimiz sonuç, sadece bize bir fayda
sağlamıyor; Türkiye, dün İstiklal Savaşında
olduğu gibi, bugün geldiği seviyeyle birlikte mazlum milletlere de
yol gösteriyor, cesaret veriyor, vizyon veriyor ve bu büyük siyaseti
oluşturuyor. İşte bu büyük siyaseti kişiliği,
inancı, milletin ruhunu, tarihini anlama kabiliyeti, iradesi ve
liderliğiyle pekiştiren Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğana hem bu Gazi Meclisin önünde hem de tarihin
huzurunda teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Ve yine, Cumhur İttifakıyla beraber
ülkemin bekası ve milletimizin bekası için her türlü sorumluluğu
alan, hiçbir siyaset pazarlığının içerisinde olmayan
Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet
Bahçeliye de hassaten şükranlarımızı sunuyorum. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, çok kıymetli
milletvekilleri; 2020 yılının insanlığa ve ülkemize
yaşattıkları açısından çok farklı bir yıl
olduğu elbette ki izaha muhtaç değildir. Tüm dünyanın gündemi
hâline gelen Covid-19 salgınında gerek sağlık
altyapımızın sağlamlığı gerekse devlet
geleneğimizin ve idari yapımızın gücü sayesinde,
Batıda maske korsanlığının
yaşandığı bu sorunun altında ezilmedik, âciz
kalmadık.
Bu vesileyle, emeği geçen sağlık
çalışanlarımıza, sahada tedbirleri uygulayan valilik,
kaymakamlık ve kolluk personelimize, her biri büyük bir emeğin sahibi
olan muhtarlarımıza, tüm kamu kurumlarının personellerine,
Vefa Sosyal Destek Grubunun neferlerine, ekmek yapan fırıncıdan
su ve market alışverişlerini taşıyan kuryelere, zor
şartlara rağmen milletimize hiçbir şeyin
sıkıntısını çektirmeyen esnafımıza,
sanayicimize, tüccarımıza, çiftçimize, sokak hayvanlarına el
uzatan koca yürekli hayvanseverlere kadar aziz milletimizin tüm fertlerine
şükranlarımı sunuyorum. Ama burada, hepinizin affına
sığınarak, bu meselenin nasıl yürütüldüğünü en
yakınından bildiğim bir insan olarak hepinizin huzurunda
Sağlık Bakanımız Doktor Fahrettin Kocaya, bir kahraman
adama minnetlerimi, şükranlarımı ve teşekkürlerimi arz
ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Bu yıl deprem ve afet yönetimi konusunda da
zorlu ama -Allaha çok şükürler olsun, Allah bir daha
yaşatmasın- önemli sınavlar verdik. Bu yıl
yaşadığımız hiçbir afette; Elâzığ Sivrice,
Van Başkale, Bingöl Karlıova, İzmir Seferihisar depremlerinde,
Giresun ve Bursadaki sel afetlerinde, Hataydaki yangında ve birçok
afette müdahale, barınma ve yardım konusunda hiçbir
sıkıntı, hiçbir karmaşa ve yetersizlik
yaşanmamıştır. Şunu rahatlıkla ifade ederim,
göğsümüzü gere gere söyleriz: Bir müdahalede ve afet yönetiminde ortaya
koyduğumuz performansı ne Amerika Birleşik Devletlerinde kimse
bulabilir ne Avrupada kimse bulabilir. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Bir kasırgada bile feleklerini
şaşıran, ne yapacaklarını bilmeyen Avrupayı,
Amerikayı hep beraber gördük. Allahımıza şükürler olsun,
kapasitemiz, kabiliyetimiz bu ülkemizin insanının ve ortaya
koyduğu kapasitenin ve kabiliyetin sonucudur.
Ve yine, özellikle bu yıl meydana gelen
afetlerde toplam 338 vatandaşımız sağ olarak kurtarılmıştır.
Bu çalışmalara katılan devletin tüm birimlerine ve sivil toplum
kuruluşu çalışanlarına teşekkür ediyoruz.
Bu yıl tüm afetlerde toplamda 1 milyar 246
milyon TL acil yardım ödeneği kullanıldı, geçen yıl bu
rakam 386,5 milyondu. Bu vesileyle afetler sebebiyle kaybettiğimiz tüm
vatandaşlarımıza Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılara
sağlık ve afiyet diliyorum, bu afetlerle karşı
karşıya kalanlara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bu konuda da şunu söyleyeyim: Tüm
tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz. Elbette ki
eleştireceksiniz, eleştiriniz bize kendi
sorumluluklarımızı daha fazla hatırlatmaktadır, bunun
da bilinci içerisindeyiz ama bir şeyi ifade etmek istiyorum: Allaha yemin
olsun ki yarın deprem olacakmış gibi hepimiz büyük bir gayret,
çalışma içerisindeyiz. Bu konuda işin siyasetini yapanı
Allah da çarpar, bu millet de çarpar; bunu çok net şekilde söyleyeyim. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Trafik güvenliğinde
attığımız adımlarla Birleşmiş Milletler
Genel Kurulunun 2011-2020 yılları arasında trafik
kazalarında ölüm vakalarının yüzde 50 azaltılması
hedefini tutturabilen 2 ülkeden 1 tanesiyiz. Bu, Türkiye için büyük bir
başarı hikâyesidir. Bu bizim kapasitemizin,
yollarımızın, sağlık altyapımızın,
havalimanlarımızın ve trafikteki geldiğimiz denetim
mekanizmasının en önemli sonucudur. Çok net bir şekilde
söyleyeyim: Burada, 2015te yılda 7.530 insan kaybediyorduk. Bu
yılı neyle kapatacağız biliyor musunuz? 4.930un
altında bir rakamla kapatacağız. Peki hedefimiz? Avrupada yüz
binde 5tir, Almanyada yüz binde 3,9. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu bizi 2011 yılında ölçtü, yüz binde 13,4tük; şimdi,
inşallah bu yılı yüz binde 5,9la kapatacağız.
İnşallah en yakın zamanda bunu yüz binde 5e, daha sonra Almanya
seviyesi yüz binde 3,9a, daha sonra İngiltere seviyesi yüz binde 2,8e
çekeceğiz, göreceksiniz. Şu anda Birleşmiş Milletler, Dünya
Sağlık Örgütü Siz bunu nasıl başarabildiniz? diyor. Çünkü
başımızda bir dünya lideri var, hedef veriyor ve bunun için de
büyük bir gayret ortaya koyuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hedefimiz trafikte sıfır can kaybıdır.
Çarşı ve mahalle bekçiliğinin
canlandırılması ve kolluk birimlerinin kapasitesinin
yükseltilmesi
Evde hırsızlık olayları 15 Temmuzdan sonra
günde
Şunu söyleyeyim: Ankarada hırsızlık suçu
işlemiş herkesi bir polise zimmetledik; günde 3
hırsızlık oluyor, o da dışarıdan geliyor.
Türkiyede toplam hırsızlık sayısı 285ti, bu yıl
157ye geriledi, inşallah önümüzdeki yıl hedefimiz bunu 100e
indirmektir. Ankarada günde 3, İzmirde günde 5, İstanbulda günde
36 hırsızlık oluyor. (HDP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sakin, lütfen.
Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Kim laf atıyor bilmiyorum da
BAŞKAN Ben de bilmiyorum ama buyurun, devam
edin.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Siz laf atıyorsanız, tırnakçılığa
alışmışsınız canım zaten, milletvekiliniz
adamın cebindeki telefonu çalıyor, telefonu, laf atma. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler)
Laf atma bana. Ama başka bir şey daha
söyleyeyim: Bak, o telefonu asit kuyusuna atsan da içindekileri çözebilecek
teknolojiye ulaştık biz; Amerikada yok, Amerikada. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar; HDP sıralarından
Yalan, yalan
sesleri, gürültüler)
Yine, 6284 sayılı Kanun kapsamındaki
kadın cinayeti sayısı geçen yıl 8 Aralık
itibarıyla 319du, bu yıl yüzde 22 azalışla 249dur; 1i
bile fazladır. Biliniz ki -çok fazla uzatmayacağım bu bahsi ama-
en çok uğraştığımız bahis bu bahistir ve burada, bir
taraftan Aile, Bakanlığı -onun liderliğinde- ardından
Millî Eğitim Bakanlığı, ardından Adalet
Bakanlığı, bizler ve Diyanet İşleriyle birlikte bu
meseleyi Türkiyenin gündeminden çıkarabilmek için büyük bir gayret ortaya
koyuyoruz.
Ve yine, cumhuriyet tarihinin en büyük
uyuşturucu ve suç geliri operasyonu olan Bataklık operasyonu 2020
yılı içinde yapılmıştır. Bu yıl
uyuşturucu suçlarında gözaltı 209 bindir; dikkat edin bu rakama.
22.518 kişi tutuklanmıştır, hâlen uyuşturucu
suçlarından tutuklu bulunanların sayısı 83.675
kişidir. Yine bu mücadeleyle 2017de 941 olan uyuşturucu
bağlantılı can kaybı sayısı -Adli Tıp Kurumu
rakamıdır- yüzde 64 azalışla 2019da 342ye
gerilemiştir. Bu yılın ilk on aylık rakamı ise
143tür. Buradan söylüyorum, teröriste ne muamele yapıyorsak
uyuşturucu satışına aynı muameleyi yapmak
yeminimizdir, ahdimizdir. Anneleri, çocukları bunlardan kurtarabilmek,
gelecek nesillerimizi bunlardan kurtarabilmek bizim en büyük ama en büyük felsefemizdir.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinde çok
ciddi bir mesafe aldık. Bugün yeni kimlik kartı verilmesinde tüm
nüfus müdürlüklerinde müracaattan itibaren büyükşehirlerde bir artı
bir günde, Anadolunun diğer vilayetlerinde üç artı bir günde hepsini
verebiliyoruz. Siz de pasaport alıyorsunuz, nüfus kağıdı
alıyorsunuz, ehliyet alıyorsunuz; Türkiyenin bugün bu konuda elde
ettiği mesafe dünyanın birçok ülkesinde yok ve göreceksiniz, bu bizim
en önemli ihraç kalemlerimizden olacak, burada elde ettiğimiz teknoloji.
2016dan bugüne kadar yaklaşık 61 milyon
vatandaşımızın kimlik kartını
dağıttık ve yine ifade edeyim, nüfus işlerinde dünya
ölçeğinde bir devrim yaptık.
Yeni markalar üretmeye devam ettik. Geçtiğimiz
yıllarda KADESe -ki 1 milyona ulaşıyor- yaklaşık 60
bin ihbar geldi, 30 bininin gerçek ihbar olduğu
Üç dakikada, dört
dakikada polis ekiplerimiz gidiyor. Bunun için yüce Meclisimizden de
yardım istiyoruz, destek istiyoruz. Sadece kadınlar girebiliyor,
erkekler KADESi indiremiyorlar ve inanıyorum ki
Yani şiddet görüp
görmemek önemli değil; bir de şunu düşünün, şiddet gören
birisini yanınızda gördüğünüz an, hemen, bir tek tuşa
bastığınızda, dört dakika sonra
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dünyanın hiçbir ülkesinde devletin
oluşturduğu ve özel sektörün oluşturduğu böyle bir
kabiliyet söz konusu değildir; eğer bulursanız örnek olarak,
gösterin.
Yine Uyuma Açık Kapı
Kırmızı Düdük Güven Masası gibi markalar ve birçok
marka geçen yılın markasıydı. Yeni marka ve projeler
ürettik. Uyuşturucuyla mücadelede En İyi Narkotik Polisi; Anne
siber güvenlikte SİBERAY çevre ve hayvanlara karşı
işlenen suçlar için HAYDİ, kendimizi görmek için Dijital Memnuniyet
Anketi, afetlere müdahalede yeni gücümüz Polis Arama Kurtarma Timi kurduk;
aynen JAK gibi, bu da PAK; o da Türkiyede çok önemli bir alan ortaya koyacak.
Özel Harekât eğitimleri için -dünyada 4 ülkede var- SATEM ve yine
salgın sürecinde kısıtlamaya tabi vatandaşlarımız
için kurulan Vefa Sosyal Destek Hattı bu yılki
markalarımızdandır.
Yine, önemli bir şey daha söyleyeyim: E-devlet
Projesinde Hükûmetimiz Türkiyeye çağ atlatmıştır. Sadece
e-bilişim, e-devlet, teknoloji, verimlilik ve üretimde ortaya
koyduğumuz kaynaklardan elde ettiğimiz tasarruf 2020 yılı
içerisinde şu saate kadar 9,1 milyar liradır; 9,1 katrilyon. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, eskiye göre çok önemli
bir farkımız var, artık hiçbir probleme tek gözlükle
bakmıyoruz. Mesela kırk yıldır mücadele ettiğimiz PKK
terör örgütüne karşı artık sadece silahlı mücadele
yürütmüyoruz; arkasındaki destekle hem sebep olup hem de sömürdükleri
doğu ve güneydoğunun geri kalmışlığı ve
yalnızlaştırılmasıyla da mücadele ediyoruz. Örgüte
istihbarat sağlayan, belediye kepçesiyle çukur kazan, belediye
aracılığıyla terörist cenazesini kaldıran,
bombalı eylem yaptıran, teröristin adını cadde ve sokaklara
veren, belediye binasında roketatar ve silah depolayan, arka odadaki
Kandilin müfettişinden talimat alanlara, elinde silah yok ve mağarada
yaşamıyor diye göz yummuyoruz artık. (HDP sıralarından
gürültüler)
(HDP milletvekillerinin fotoğraf göstermeleri)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) İspanya Batasunaya ne yapmışsa biz onu
yapıyoruz. İspanya Yüksek Mahkemesi Batasunayı kapatırken
demişti ki: Şiddetin kınanmasının reddedilmesi ve
bunun diğer bütün partiler tarafından kınanırken
yapılmaması terörizme örtülü bir destek anlamına gelir. (HDP
sıralarından gürültüler) Hani birileri bugün PKKyı
kınayamıyor ya, Batasuna avukatları AİHMe itiraz edince
AİHM de net bir cevap verdi, dedi ki: Tek gerekçe bu değil ama tek
gerekçe bu olsaydı bile karar doğrudur, sözleşmeye
aykırı değildir. (HDP sıralarından gürültüler,
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Devamla)
İşte, biz meseleye böyle bakıyoruz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar; HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) İtalyada olan biten bizdekinin
aynısıydı. 2013te 38, 2018de 43, 2019da 45 belediyenin
seçimle gelmiş yöneticilerinin kirli ilişkileri, ağları
nedeniyle, İtalyada yerine kayyum atadılar. Ne dünyadan ne
muhalefetten kimsenin gıkı çıkmadı, kimse kalkıp
geçmiş olsuna gitmedi, kınama beyanları vermedi. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar; HDP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
sessiz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Biz kimseye Yunanistanda Altın Şafak Partisine
yapılandan, İspanyada, İtalyada yapılandan, Fransada
yapılandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesindeki ilkelerden,
Venedik Kriterlerinden farklı bir muamele yapmıyoruz. Teröriste
terörist diyoruz; destekçisine de terörist diyoruz. İhbarcısına,
iş birlikçisine, çocukları kandırıp dağa gönderen
belediye başkanına terörist diyoruz; İmralıdaki devrik
teröristbaşına terörist diyoruz. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar; HDP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar) Ve koltuğu için birbirini yiyen Edirnedeki
Demirtaşa da Karayılana da tecavüzcü Biçirpinin Duran Kalkana da
terörist diyoruz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar; HDP sıralarından sürekli sıra
kapaklarına vurmalar) Hiç merak etmeyin, biz içeride olan biten her
şeyin farkındayız. (HDP sıralarından sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, masaya
vurmayın. Bu, gerçekleri değiştirmez.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Size soruyorum: Sabahtan beri Kandilde elinize yazılıp
verilmiş metinleri dinliyorum, hiçbirinde Demirtaşın ismi
geçmiyor. Ne oldu, Demirtaşı açığa mı
aldınız? Açığa mı aldınız
Demirtaşı? (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
PKKnın haber ajansından çocuk
kandırır gibi yaptırdığınız düzmece haberler
bize sökmez. PKK bağlantısından görevden
aldığımız belediye başkanlarına bazı belediye
başkanlarının daha koltuğuna oturmadan koşa koşa
bu belediyelere geçmiş olsuna gitmesi, bizi Yunanistana şikâyet
etmesi, bizi Avrupaya şikâyet etmesi bize sökmez. Nereden zuhur
ettiği belli olmayan dünün âcizlerinin, yeni partilerinin karşı
mahalleye yaranmak için yaptıkları açıklamalar,
yargıyı sopa diyerek itibarsızlaştırmaya
çalışmaları bize sökmez. Onlardan PKKya ne deva olur ne de
gelecek olur. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; HDP sıralarından Yuh! sesleri, gürültüler, sürekli
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, hiçbir şey
duyamıyorum. Bakın, konuşma bittikten sonra Grup Başkan
Vekilleriniz sataşmadan veya başka şeyden söz isterse
duymadığım için vermeyeceğim.
Buyurun Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sizin az buçuk haysiyetiniz olsa şu siviller için bir gün başsağlığı
dilerdiniz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Haysiyetsizler, haysiyetsizler, haysiyetsizler! Az buçuk
(HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman)
Haysiyetsiz sensin!
HÜDA KAYA (İstanbul) Sensin haysiyetsiz!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bu çocukların hesabını vereceksiniz, bu
çocukların hesabını vereceksiniz!
(HDP milletvekillerinin fotoğraf göstermeleri)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Terörist onlar!
Bu çocukların hesabını vereceksiniz!
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katillerle resmin var!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bunlar emekçi, hiç utanmıyorsunuz değil mi?
İşçi bunlar, işçi; alın teriyle para kazanmak isteyenler.
PKKnın kölesi olmuşsunuz! (AK PARTİ ve MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
duyamıyorum, duyamıyorum.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sayın Engin Altay, biraz önce burada bir cümle ettiniz,
dediniz ki: Siz HDPyi kriminalize etmeyin. HDPyi biz kriminalize etmiyoruz,
etmeyiz de zaten. HDPyi kim kriminalize ediyor biliyor musunuz? Lütfen, bazen
üstü örtülü, açık, beraber olduğunuz HDPyi korumak için böyle bir
söz söylemeyin. HDPyi kriminalize eden PKK terör örgütünün kendisidir,
kendisidir, kendisidir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler, sürekli
sıra kapaklarına vurmalar)
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Katillerle resmin var, resmin!
BAŞKAN Sayın Beştaş
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Şu 28 şehidin, sivil şehidin, işçinin
hesabını vermek durumundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, sözlerinizi
tamamlayın.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sayın milletvekilleri, bunların içerisinde Kürt de var,
bunların içerisinde Alevi de var, bunların içerisinde bizim insanlarımız
var. Size bir şey söyleyeceğim, istismar edemeyeceksiniz. Kürtler de,
Aleviler de bu ülkenin çimentosudur, çimentosudur, çimentosudur. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar; HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
bir Bakan böyle hakaret edemez.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Hanımefendi, bunların kim olduğunu biliyor musunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLUDEMİR
(Ankara) Bak, buna bak. Sen bunların kim olduğunu biliyor musun?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Sen bu resimlere bak; çocuk terörist bunlar, çocuk, çocuk terörist.
Bunların kim olduğunu biliyor musunuz?
(HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına
vurmalar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Biliyoruz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Çocuk terörist bunlar, çocuk.
EBRÜ GÜNAY (Mardin)-Sen bunların kim
olduğunu biliyor musun?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Bunların kim olduğunu biliyor musunuz? Bunlar, sizin
burada PKKnın, sözcülüğünü yaptığınız terör
örgütünün, annelerin evlatlarını, çocuklarını
kaçırıp ellerine silah verdikleri çocuklarımız. (HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Haddini bil.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Şunu görüyor musunuz? Çocuk terörist; 14 yaşında, 15
yaşında bunlar.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Buna bak, buna.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Bunları görüyor musunuz? Kız bunlar, kız.
HÜDA KAYA (İstanbul) Şov yapma, şov
yapma.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Hanımefendi, yalandan İslamdan bahsediyorsun, yalandan
Müslümanlıktan bahsediyorsun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bak, bak.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bak, bak. Katillerle resmin
var, resmin.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Şu, şu size değil; bu kime biliyor musunuz? Bu da
PYD. Bakın, YPG yazıyor burada. Burada da o terörist
elebaşı, hain adam Aponun resmi var.
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Bak, bak.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bakın, YPG. Bunu sizin gözünüze sokmuyorum, PYD ile PKK
aynı. diyen Amerika ile Avrupanın gözüne girsin bu resim, gözüne
girsin! (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) - Peki, şu? Bu, Diyarbakır Annesi Ayşegül Biçerin
evini yakmak için talimat veren, PKKnın yaptığı herzedir,
herze! Yazıklar olsun be! Evladını aldığınız
yetmedi, evini yakıp canlı canlı, diri diri toprağa
gömeceksiniz. Size yazıklar olsun! (HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Size yazıklar
olsun!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Size yazıklar
olsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hiçbir
şey duyamıyorum.
Duyana kadar devam edeceğim, ne yapayım.
Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Kimse kusura bakmasın. Biz, yaptığımız
işin, verdiğimiz kararın, ortaya koyduğumuz mücadelenin
doğru olup olmadığını anlamak için millete
bakarız, eldeki sonuçlara bakarız. AK PARTİ hükûmetleri on sekiz
yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadoluda umutsuzluğu sildi,
istismarı yere serdi. Annelerin, çocukların hayalleriyle,
babaların onurlarıyla buluşturdu. (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Bak, beni kızdırmayın! Bak, beni
kızdırmayın! PKK terör örgütü, köylere gitti,
kocalarını evden çıkardı, kadınlara tecavüz etti!
Alçaklar, alçaklar! (AK PARTİ sıralarından Yuh! sesleri,
alkışlar; MHP sıralarından alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Alçaklar! Bak, beni konuşturmayın! Bak, beni konuşturmayın!
Hastaneler, yollar, üniversiteler, spor salonları,
salonlar, okullar, anaokulları, bilgisayar kodlama
sınıfları, gençlik merkezleri, kütüphaneler, organize sanayi
siteleri, kadın merkezleri, kayak merkezleri yaptık. Merak eden
gitsin baksın. (HDP sıralarından sürekli sıra
kapaklarına vurmalar) Komisyonda anlatmıştım Hakkâriyi,
gidin bakın. Karsta Hanlar Geçidinde 2.300 metre rakımda duble
yolları Binali ağabey, Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatıyla beraber yaptı.
Ağrıda tekstil atölyeleri, ayakkabı fabrikaları var. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar) Hakkâride neler var anlatayım
mı, sadece iki yılda yapılan?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Hakkâri eskiden uzaklığın simgesiydi, bugün
Hakkârimiz festivaller şehri oldu; Kar Festivali, Çukurcada Foto Safari,
Ters Lale Festivali, Doğa Sporları Festivali, rafting
yarışmaları Hakkâride yapıldı. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)Bir yılda
Hakkâride 21 kilometre, Yüksekovada sadece belediyeler 32 kilometre asfalt
yol yaptı. Hakkâri genelinde iki yılda 25 okul tamamlandı.
Organize sanayi bölgesinin adımları atıldı. Musluklardan
suyunu akıtamadınız, yirmi dört saat akıtıyoruz şimdi,
yirmi dört saat. (HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
Üstüne bir de Hakkâriye doğal gaz getirdik, 6
bin konut abone oldu. İsviçre örneğini verdim ama Hakkârinin pistini
3.500 metreye çıkardık, şimdi de Allaha şükür 5
yıldızlı otel yapıyoruz Hakkâriye, 5
yıldızlı. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; MHP sıralarından alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Hakkâride anjiyo merkezi açıldı. (HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Yüksekovada Bakanımız yaptı 3.208 konutu, Derecik ve
Yüksekovada yine hastaneler bitiyor inşallah. Yine, ifade edeyim,
üniversitenin 1inci etabı bitti, 2nci etabının yüzde 80ni
tamamlandı. Ve yine Spor Bakanımız
(HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
duyamıyorum hiçbir şey, duyamıyorum!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla)
45 milyon para ayırdı ve yüzme havuzları,
kapalı spor salonları yapılıyor. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına sürekli vurmalar)
Ve yine Yüksekovaya, Şemdinliye yeni kaymakamlık binası
yapılacak, Derecikte temellerini attık. Ohhh, paralar PKKya
gitmiyor, millete gidiyor, oh, oh! (AK PARTİve MHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Not alın not, not alın: Kayyumdan
aldığımız belediyeler, 600 belediye başkanı, 73
belediye başkanı altı yüz doksan dört yıl bin on ay hapis
cezası aldı. Bu da size kapak olsun! (AK PARTİve MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına sürekli vurmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti.
Tamamlamanız için son bir dakika vereceğim. Son bir dakika açıyoruz,
son açışım. (HDP sıralarından gürültüler, sıra
kapaklarına sürekli vurmalar)
Buyurun, selamlayın Sayın Bakan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Süre
bitti, artık yeter!
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Duymuyoruz ki
Başkanım.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Sayın
Başkanım, duymadık ki.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bizim yaptığımız, sadece terörle mücadele
değildir. Bu, aslında emperyalizmin bütün kollarıyla
mücadeledir. Bu, bir kalkınma mücadelesidir. Bu mücadeleyi
gelişigüzel yapmadık. Bu mücadelede üç sac ayağımız
var: Birincisi, halkın huzur ve mutluluğu. İkincisi,
yatırım refahı ve kalkınma. Üçüncüsü de orada yaşayan
insanlara güvenilir bir gelecek duygusudur. HDP sıralarından
sıra kapaklarına sürekli vurmalar) Bu felsefe, küresel güçler ve
Batı tarafından defalarca her türlü araçlar ve örgütlerle PKK/PYD,
FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi maşalarla hedef alındı ama hiçbir
sonuç alamadılar. Onların saldırılarına
karşı milletin desteği, devletin gücü, inancımız ve
siyasi kararlılıkla mücadele ettik; Allahın izniyle
başardık, başarıyoruz. (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar) Türkiye içerisinde
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Bu ülkeyi
sizden biz kurtaracağız!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sizi kurtarıyorum, sizi! Bu memleket sizi kurtarıyor, Tayyip
Erdoğan sizi kurtarıyor. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalarına) 320 teröriste indi ve
örgüte katılım 2014 yılında 5.558 iken Allaha şükür
bugün 52ye indi. Çocuklarımızı dağa göndermiyoruz
artık, göndermiyoruz artık, göndermiyoruz artık. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım, sözlerinizi
toparlayın, selamlama yapalım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Merak etmeyin, son bir dakika. (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Son otuz altı saniye.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Ve ikna yoluyla, sadece bu yıl, dünyada hiçbir yerde yok, ikna
yoluyla -aileleriyle, 10 bin aileyle görüşüyoruz yaklaşık- 230
terörist sadece bu yıl geldi ve adalete teslim oldu. PKKya güvenmediler,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve bu milletin kucağına güvendiler.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; MHP
sıralarından alkışlar) (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Bakan, selamlama cümlenizi
alayım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bir şey daha söyleyeyim Sayın Başkan,
bırakıyorum. Elli yıllık bir hesabı görüyoruz, elli
yıldır bu memleketin kanını emdiler, bunlar da siyasetini
yaptılar, elli yıldır! (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; MHP sıralarından
alkışlar)
Merak etmeyin, bu kış terör örgütünü
mağaralarında yalnız bırakmayacağız, onlara
sürprizimiz var, onlara ecel teri döktüreceğiz, onları
üşütmeyeceğiz! (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, son
cümlelerinizi alayım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Zaten bitti Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bitiriyorum.
Bana müsaade ederseniz, iki dakika FETÖyle ilgili
bir şey söyleyeyim, iki dakika. (HDP sıralarından sürekli
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Tamam, açacağım, siz devam
edin.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) FETÖyle ilgili bir şey söyleyeyim.
Sayın milletvekilleri, FETÖyle ilgili bu
söyleyeceklerim benim içerisinde bulunduğum dört yıllık
mücadelenin bir özetidir. FETÖ bir istihbarat örgütüdür, FETÖ bir terör
örgütüdür ama FETÖnün yaptığı önemli bir şey vardır.
Biz iki bin iki yüz yıllık bir devlet geleneği sahibiyiz
değil mi? Çok zorluklar çektik. (HDP sıralarından sürekli
sıra kapaklarına vurmalar) Geldiler, kafamıza bastılar ama
devletin içerisindeki omurganın sağlamlığı bize
yeniden bir devlet kurdurdu, yeniden özgürlüğe, yeniden
bağımsızlığa getirdi. FETÖyü kurgulayanlar bir tek
şey yaptılar, o yaptıkları da şuydu: Türkiye
Cumhuriyeti devletinin omurgasını içerisinden almaktı ve yapmak
istedikleri Balkanlarda, Türki devletlerde ve Müslüman devletlerde tamamen
budur ve yapmak istedikleri Müslüman coğrafyayı, Türk
coğrafyayı ve etrafımızdaki coğrafyayı Amerikaya
peşkeş çekmektir. Yapmak istedikleri, onların önünde diz
çökertmektir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar;
HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
Şunu ifade edeyim: Allaha şükürler olsun, bunu beceremediler ve
devletin omurgası bugün dimdik ayakta durmaktadır. Bir gün beni
çağırırsanız, özel olarak, sadece Jandarma mahrem
imamındaki yapılanmayı burada size anlatmak isterim.
İnanın, aklınız başınızdan gider. Bir saat
verin ve Türkiyede bu adamların nasıl bir yapılanma içerisinde
olduğunu size ifade edeyim; inanılır gibi değil. Dört
yıldır yaşadığım bütün tecrübelerden kendim
korkuya kapıldım. (HDP sıralarından gürültüler, sürekli
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
vurmayın artık! Bakın, FETÖden bahsediyor; PKKdan bahsetmiyor,
FETÖden bahsediyor; vurmayın artık. (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Böyle bir anlayışın
İnsanların yatak
odalarına girip yatak odalarında kontrol yapan,
hayatlarının her anını bir yönetmelikle dizayn eden
tehlikeli bir örgüt. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar; HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
Son cümlelerimi söylüyorum: Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen
toparlayın, son yirmi saniyeniz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) İki sayfam kaldı, toparlıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Hayır ama olmaz artık!
BAŞKAN Sayın Bakan, hepsini verdik, son
yirmi saniye, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
medeniyetimizin, ülkemizin terörle mücadelesi, bölgesine huzur ve istikrar
getirme mücadelesi, yarınların güçlü Türkiyesini kurma mücadelesi,
emperyalizmin dünyaya ve özellikle bizim coğrafyamıza
yıllardır ekmeye çalıştığı fitne
tohumlarını inşallah kurutacaktır. (HDP sıralarından
gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen
tamamlayın. Son bir dakika, bir daha açmayacağım Sayın
Bakanım, son artık.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Medeniyetimizin güneşi, tarihte olduğu gibi, yeniden bu
kadim coğrafyada tüm insanlığa ışık
olacaktır. Bugün verdiğimiz halisane mücadele, adil milletimizin
sadece şerefi ve gururu değil, aynı zamanda insanlık beratı
olacaktır. (HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, başım
ağrıdı, lütfen ya! Ya, başım ağrıyor!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
(Devamla) Bizim başımız ağrımaz, onların sesini
keseceğiz, keseceğiz, keseceğiz! (AK PARTİ ve MHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; HDP
sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
Türkiye'nin yapacak çok işi var, milletimizin
yapacak çok işi var, Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde Cumhur İttifakının yapacak çok işi var.
Allah bizi, milletimize, medeniyetimize, bize bırakılan tarihî mirasa
mahcup etmesin. (HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra
kapaklarına vurmalar)
Hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından Bravo
sesleri, ayakta alkışlar; HDP sıralarından gürültüler,
sürekli sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.37
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 23.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ(Nevşehir), Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29uncu
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Şimdi,
şahıs adına son konuşmacı aleyhte olmak üzere
Sayın Servet Ünsal.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan, sataşmalar için söz istiyorum.
BAŞKAN
Efendim, oturum kapandı biliyorsunuz; 69a 2 yani kapandığı
için sataşmadan söz veremem ama konuşmacıyı kürsüye
çağırdım sonra size yerinizden söz vereyim. (HDP
sıralarından gürültüler)
ÖMER FARUK
GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Ben söz hakkı istiyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ
(İstanbul) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Sayın Başkan, Grup Başkan Vekili ayakta
BAŞKAN
Efendim, yerlerinden söz vereceğim.
Servet Bey, siz
konuşmanızı yapın arkasından söz vereceğim.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Tamam, Servet Beyden sonra, tamam.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, Sayın Bakanı konuşturmadılar.
BAŞKAN Zaten
kürsüden söz verebilmem mümkün değil; hiçbir şey duymadım,
tutanakları istemem lazım.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) İsteyin o zaman.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Ünsal. (CHP sıralarından alkışlar)
SERVET ÜNSAL
(Ankara) Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım;
Bakan arkadaşlar da burada, hepinizi sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama
14üncü yüzyılda yaşamış İbni Haldunun bir toplumun
çöküşüne yol açacak alametleriyle başlıyorum. Bir toplum
nasıl çöküyormuş, İbni Haldundan dinleyelim.
Dayanışma yok olursa, ülkenin kamplaşması olursa, üretim
zayıflarsa, tüketim çılgınlığı artarsa,
vergilerin arttığı görülürse, liyakat biterse, adalet yok
olursa, gösteriş, riyakârlık ve yalakalık artarsa, yöneticilerde
iblisane bir şekilde gurur ve kibir olursa, son olarak da umutlar
kırılırsa o toplum çökmek üzeredir.
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) CHP gibi.
YAVUZ SUBAŞI
(Balıkesir) O zaman CHP yokmuş, olsaydı onu da söylerdi
İbn-i Haldun. (CHP sıralarından Dinle! sesleri)
SERVET ÜNSAL
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu alametler size bir şeyleri
hatırlatıyor mu bilmiyorum ama çok gergin bir ortamda süren bu
toplantıda en son konuşmacı olarak hepinize sevgi,
barış, dostluk, güzellik dolu günler diliyorum, bugünlerin
olmamasını istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlar, tahammül sınırını herkes
aşmış durumda ama Parlamento bunun yeri değildir. Hepiniz
birbirinize tahammül etmek zorundasınız çünkü şu gördüğünüz
tavan çökerse altında hepimiz kalırız, onun için demokrasiye
ihtiyacımız var, o da hoşgörüden geçiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Evet,
arkadaşlar, şimdiden, bütçede hepinizin önüne bir belge geldi; ne
diyor? 245 milyar açığımız var. Sene bitene kadar bu
açık 345 milyarı bulur çünkü kasa boşaldı arkadaşlar,
Merkez Bankasının net rezervi eksi 61 milyar dolar; eksi, eksi bu,
artı değil. (CHP sıralarından alkışlar)
Vatandaşın banka borcuna bakıyoruz, 830 milyar arkadaşlar!
Bu ülke hepimizin. KOBİlerin banka borcu 865 milyar. Takipteki kredi
miktarı arkadaşlar, takipteki, 300 milyarı buldu. Şimdi
anlıyor musunuz vatandaşın durumunu? Siz iktidara
BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Yalan söylüyorsun!
SERVET ÜNSAL
(Devamla) Yalan kimin söylediği belli.
BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Sen söylüyorsun!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, laf atmayalım.
SERVET ÜNSAL
(Devamla) Siz iktidara geldiğinizde -yalan mı bu- dolar 1,67ydi.
BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Yalan!
BAŞKAN
Arkadaşlar, son konuşmacı, rica ediyorum, lütfen
SERVET ÜNSAL
(Devamla) Damat Bakan geldi, 8,5 lira oldu; bugün, dolar 8lerde.
Evet,
arkadaşlar, görüyor musunuz ekonomi ne hâle geldi? Şimdi, tabii,
ekonomi size göre şaha kalktı.
BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Şaha kalktı.
SERVET ÜNSAL
(Devamla) Ama 1 trilyon 860 milyar borcu olan bir ülkede ekonomi ancak böyle
şaha kalkar(!) (CHP sıralarından alkışlar) Ekonomi böyle şaha
kalkar arkadaşlar(!) Yani birbirimizi kandırmayalım. Ama Hükûmet
hâlâ İsveçten güzeliz
Dün, Sevgili Varank, Sanayi Bakanı dedi ki:
Almanyayı çelik üretiminde geçtik. Hayret ya yani Almanyayı
geçmişiz, çok güzel, sevindim ama doğru olduğuna da
inanmıyorum. Memlekete bakıyoruz, hepimiz toplumun içindeyiz, hepimiz
Anadoludayız.
Arkadaşlar, işçi nasıl? Perişan.
Esnaf nasıl? Perişan. Köylü nasıl? O da perişan. Çiftçinin
traktörüne icra geliyor. Sağlık çalışanlarını bir
doktor olarak söylüyorum, Aha, size sağlık
çalışanlarının hâli! Evet, görün, hepinizin çocuğu da
bunlardan biri. Görün arkadaşlar! (CHP sıralarından
alkışlar) Sağlık çalışanları corona
döneminde bu hâlde! Arkadaşlar, etmeyin ya! Ama ayıptır,
günahtır! Bütün bunlar varken EYTliler perişan, 3600 ek gösterge
diyoruz, hâlâ ortada bir şey yok. Ayıptır, günahtır,
yazıktır bu topluma. Elbette, ihtiyacı olana yardım
edeceğiz, yardım edelim ama biraz kendi
vatandaşlarımızı düşünelim arkadaşlar ya. Bizim
ne işimiz var; bu kadar açımızın olduğu bir ülkede
Tunusa git, 5 milyon dolar ver, Somaliye git, 3,5 milyon dolar IMF borcunu
öde? Yahu, ayıptır, yazıktır! Bizim toplumun adamları,
perişanları nerede? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sevgili arkadaşlar,
bütçeye bakıyoruz, hepimizin içindeyiz işte. Hiç şeye gerek yok,
eğitim için bir bütçe mi? Yok. Bütçenin içinde sağlık var
mı? Sevgili Bakanımız burada.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Var, var.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Ona da geleceğim biraz
sonra. Ana hatlarına bakıyorum, önce büyük resme bakıyorum,
biraz sonra da sağlığa geleceğim. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Kalkınma var mı? Nerede kalkınma,
nerede? Evet, halk için bir şey yapılıyor mu?
Yapılıyorsa bu kadar perişanlık nerede arkadaşlar?
Evet, konuşacak bir bütçe yok. Rahmetli Orhan Veliyi hatırladım
bu ara ya. Orhan Veli ne demiş biliyor musun, bu kadar
perişanlığın olduğu bir yerde? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
SERVET ÜNSAL (Devamla) Cep delik, cepken delik,
Kol delik, mintan delik,
Yen delik, kaftan delik,
Kevgir misin be mübarek! (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Evet, bütçe kevgire dönmüş. Bu bütçe, yap-işlet-devret
bütçesi. Bu bütçe patron bütçesi, rant bütçesi, talan bütçesi, yalan bütçesi,
yandaş bütçesi; sevgili Kılıçdaroğlunun dediği gibi
haramzade bütçesi arkadaşlar.(AK PARTİ sıralarından
Yalan sensin! sesleri)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Başkanım,
teşekkür ediyorum. Az kaldı zaten.
Arkadaşlar, bütçede 180 milyarlık
açık var mı? Var, hepiniz biliyorsunuz. Bu 180 milyarı
şöyle bir gözünüzün önünden geçirin. Ülkede kaç kişi var? 83 milyon
var. 180 milyarlık açığı, faizi yani faizi, 83 milyona
böldüğümüzde adam başı, çoluk çocuk, günlük ne düşer
biliyor musunuz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) 3 bin
lira düşer...
SERVET ÜNSAL (Devamla) Günlük 6 lira düşüyor.
5 kişilik bir ailede aylık 30 lira düşüyor, yıllık da
900 lira faizle para uçup gidiyor; biz de arkasından bakıyoruz, 180
milyar faiz.
Evet, arkadaşlar, bu ana fotoğrafı
verdik -Sevgili Bakanımız da burada- biraz coronaya geçelim. Aylarca
coronayla ilgili ben de burada konuşma yaptım, basın
toplantıları da yaptım, medyaya da çıktım:
Değerli arkadaşlarım, Sevgili Bakanımız burada,
kendisine kim bilgi veriyor bilmiyorum ama ben, mezarlıklar
müdürlüğünden on aydır ölü sayısını alıyorum, on
aydır. İyi dinleyin; en doğru haber mezarlıktan
alınır arkadaş, siz ne derseniz deyin!
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Ölüden al haberi, ölüden!
SERVET ÜNSAL (Devamla) Evet, size çok önemli bir
şey söyleyeceğim! Bakın, bu belge, Sağlık
Bakanlığımızın belgesi. Bilmiyorum, Sağlık
Bakanımıza da vereceğim bu belgeyi. 9 Aralık 2020
arkadaşlar, iyileşen hasta sayısı, yapılan test
sayısı; hepsi yazılı. Bir şey dikkatimi çekti, Sevgili
Bakanım, herhâlde personelini uyarırsın; hasta sayısı
9 Aralıkta 558.517; 10 Aralığa geldik -bir gün sonra, bir gün
sonra- arkadaşlar, bir gün sonra 1 milyon 718 bin 567.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyorum
Sayın Ünsal.
Tamamlayın sözlerinizi.
SERVET ÜNSAL (Devamla) - Sayın Arkadaşlar,
vaka sayısı ile hasta sayısı bu kadar artar mı?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hasta
farklı, vaka farklı.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bir günde, bir, bir. Bir
şey daha söylüyorum Sayın Bakanım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Hasta
ile vaka aynı şey değil.
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Vaka o, vaka
sayısı, vaka.
SAĞLIK BAKANI
FAHRETTİN KOCA Vaka sayısı o.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Vereceğim onları.
11 Aralık 2020, değerli
arkadaşlarım, iyileşen hasta sayısı 458.109.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Kimden, mezarlıktan
mı aldın haberleri? Bilgileri mezarlıktan mı aldın?
SERVET ÜNSAL (Devamla) Arkadaşlar, bir gün
sonra, 12 Aralıkta -herhâlde çok hastaları iyileştirmişiz-
1 milyon 581 bin 565 yani bir günde iyileşen hasta sayısı 1
milyonun üzerinde.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Sayın
Doktorum, o tabloyu iyi okuyun, vaka sayısı...
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Vaka
sayısı ile hasta sayısını karıştırma.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Vallahi, sizin Sevgili
Bakanım
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
Ya, Sayın Bakanın söz talebi var,
vereceğim şimdi kendisine yerinden, bir müsaade edin.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Vallahi sizin hocanız
ne dedi biliyor musunuz? Bakırköyde bir sağlık anıtı
açılırken Sevgili Bakan benim öğrencimdi, ben ona vaka
sayısı ile hasta sayısını öğretmeyi
öğretememişim. dedi. Vallahi onu da kendisi söylüyor Sayın
Bakan, senin hocanın söylediğini söylüyorum, bir şey demiyorum.
Eğer arkadaşlar, ilginç bir şey, düşünün
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Sen,
peki Adana sahra hastanesine ne diyorsun?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen müsaade edin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Adana
sahra hastanesi, güzellik merkezi, güzellik fuarı.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sen
Elâzığlı, kapıya yakın otur, oradan çık! Sen
kapıya yakın dur, burada ne işin var?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Ünsal, teşekkür
ediyorum, sağ olun.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Aylardır, bakın,
bugün bile değerli arkadaşlarım, sevgili kardeşlerim;
mızrak çuvala sığmadı. Birden bire
BAŞKAN Sayın Ünsal, teşekkür ettim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Tamam Başkanım,
bir dakika süre istiyorum.
BAŞKAN Verdim, verdim, çok verdim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Vallahi, herkese on dakika
süre verdiniz.
Buradan ayrılmıyorum.
BAŞKAN - Ama tamam, selamlama için açayım
size bir dakika daha.
Buyurun.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sevgili arkadaşlar,
son bir dakika.
Mızrak çuvala sığmayınca
gerçekleri gizleyemedik; Avrupada 1inci, dünyada 3üncü olduk.
BAŞKAN Selamlama için açtım efendim.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Evet, değerli
arkadaşlarım, ölen sağlıkçıları şey
yapıyorum arkadaşlar. 239 kişi bugüne kadar öldü, öldü; bunların
90ı doktor. (CHP sıralarından alkışlar) Sevgili
Bakanım, siz de karşı değilsiniz ama meslek
hastalığı sayılması
Bunu niye yapmıyoruz, niye
sayılmıyor?
BAŞKAN Sayın Ünsal, bak,
selamlayamayacaksınız biraz sonra.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Hocam selamla,
hocam!
SERVET ÜNSAL (Devamla) Zaten 90 kişi ya,
90ın hepsini bir yandaş müteahhite vereceğiniz paradan bile
şey yapabilirsiniz ya, etmeyin!
Sevgili arkadaşlar,
sağlıkçıların hepsini rahmetle anıyorum. Personel
sayısı yetersiz, 620 bin kişi, atama yapılsın.
Sağlıkçılar çöküyor, tabii hepsi sıkıntılı.
Atasözü hâline getirdiğim bir söz var, bunu buradan Sayın
Bakanımıza söylüyorum: Şehir hastaneleri bir bataktır.
Düşünün, 16 milyar 392 milyon lira şehir hastanelerine bu yıl
para verilecek. Şehir hastaneleri sağlığa
zararlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim, Sayın
Ünsal.
SERVET ÜNSAL (Devamla) En son şiirimi
okuyayım, bitiyor.
BAŞKAN Siz okuyun, kayıtlara geçer.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Bitti, bitti.
BAŞKAN Okuyun siz.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sayın Başkan, bir
şiir okuyup bitiriyorum.
BAŞKAN Şiiri okuyun.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sözlerimi bitirirken
BAŞKAN Peki, açalım da şiir de
kayıtlara girsin, zorlanmasın stenograflar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
SERVET ÜNSAL (Devamla) Sözlerimi bitirirken bir
tavsiyem var halkımıza, Sevgili Sağlık Bakanım
özellikle de sağlığı ilgilendiriyor: Ey halkım, sana
fetva verirken servet biriktirenleri değil, sağlık
dağıtırken ölmeyi göze alanların önünde saygıyla
eğileceksin. diyorum.
Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür
ediyorum, sağ olun. (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin
Kocanın yerinden bir söz talebi var.
Buyurun Sayın Bakanı.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Söz talebim
yok, istemiyorum.
BAŞKAN Yok mu söz talebiniz, ben
yanlış anladım. Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Söz
istemiyor ya, zorla söz veriyorsunuz!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Taraflı olunca
böyle oluyor Başkanım.
BAŞKAN Hayır, istememiştir ama ben
yanlış anlamışım. Gürültüden duyamıyorum ki.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Oluç, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan
Oluçun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
beşinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, biraz evvel burada bir şov
izledik. Her sene, İçişleri Bakanı buraya gelip, bu Mecliste,
aynı şovu yapıyor. Bu şovu yapmasının nedeni,
iktidar içi mücadelesini bizlerin üzerinden sürdürerek mevzi kazanmaktır.
Bu şovu yapmasının nedeni odur.
Şimdi, bakın, öncelikle şunu
söyleyeyim: Halkların Demokratik Partisi Grubu ve milletvekilleri, 6,5
milyon seçmeni ve aileleriyle beraber 20 milyona yakın insanı temsil
etmektedirler, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye demokrasi
güçlerinin temsilcisidirler.
İçişleri Bakanı Soylu biraz evvel,
burada, Kürt halkına ve Türkiye demokrasi güçlerine bizim üzerimizden
haysiyetsiz demiştir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yalan o, yalan! Nereden
uyduruyor?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Terör
örgütüne dedi, terör örgütüne.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Kürt halkına demedim, hâlâ istismar ediyorsun!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - 20 milyon kere
bunu iade ediyoruz size, 20 milyon kere haysiyetsiz lafını aynen
size iade ediyorum! (HDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Teröristlere söyledi, sen terörist misin?
SALİH CORA (Trabzon) PKKya dedi, PKKya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Birincisi bu.
İkincisi: Bakın, biz haysiyet, onur,
hakikat, demokrasi, özgürlük, hukuk, adalet
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Siz mi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
barış, özgürlük mücadelesi veriyoruz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Hadi oradan!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Demokrasi
mücadelesi veriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Geç
onları, geç.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Geç onları.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Siz ise Kürt
düşmanlığı yapıyorsunuz, Kürt halkına hakaret
ediyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından Yuh! sesleri)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yuh! Yuh!
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) PKK
düşmanlığı, Kürt değil.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Siz hukuksuzluk
mücadelesi veriyorsunuz. Adaletsizlik, eşitsizlik sizin esas
işinizdir. Burada her şeyden bahsettiniz, her şeyden
bahsettiniz
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKdan bahsederken
hopladınız ayağa.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
hukuk ve
demokrasiden bir tek kelimeyle bahsetmediniz. Neden?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yirmi dakika bir
şey demediniz, on beş dakika hopladınız ayağa.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Çünkü siz
hukuka düşmansınız. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AYŞE KEŞİR (Düzce) PKKya
düşmanız, PKKya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKyı duyunca
hopladınız ayağa.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Çünkü siz
demokrasiye düşmansınız çok açık ve net biçimde.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Fotoğraflara
bakmaya yüreğiniz yetti mi? Sayın Beştaş yüreğiniz
yetti mi onlara bakmaya?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Çünkü siz
eşitsizliği, zulmü, Kürt halkının iradesinin
gasbedilmesini, yolsuzluğu, kayyumların yolsuzluğunu temsil
ediyorsunuz; o nedenle hukuk ve demokrasiden bahsedemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Oradaydı
fotoğraflar bakabildin mi? Yüreğin yetti mi, vicdanın yetti mi?
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Şimdi,
tekrar söyleyelim: Bu Meclis sizin iktidar içi, iktidar bloku içinde mevzi
kazanmak için sürdürdüğünüz mücadelenin şov alanı değildir!
(HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Hiç alakası yok.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Buradaki
muhalefet partileri, sizin iktidar kazanmak için ve daha önce namert
dediğiniz insanların yerine geçebilmek için sürdürdüğünüz
mücadelenin araçları değildirler. (HDP sıralarından
alkışlar) O nedenle, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına, partisi adına, seçmenleri adına bize
yaptığınız bütün hakaretleri, bütün insanlık dışı
söylemleri size aynen iade ediyoruz ve söylediğiniz hiçbir şeyi
ciddiye almıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) PKK sevici!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Geç onları, geç!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Görmedim Sayın Altay, buyurun.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Bakan,
gelecek bütçede siz burada olmayacaksınız, Sayın Demirtaş
olacak burada; onun için sandığa gidemiyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sana acıyorum!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) PKKdan, terörden
bahsedince hopluyorsunuz ayağa.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Vicdanı
olmayanlar vicdan dersi veremez!
(AK PARTİ ve HDP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Altaya
söz verdim, müsaade edin.
Sayın Altay, buyurun lütfen.
17.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve İçişleri Bakanı
Süleyman Soylunun 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanunu Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin beşinci tur görüşmelerinde yürütme
adına yaptıkları konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önce hemen şunu söyleyeyim: Covid-19la
mücadelenin Sayın Bakanım, bir tıbbi ayağı var. O
konuda baştan söylemiştim, çok iyi niyetle
başladığınız süreçte bence, Sayın
Cumhurbaşkanının olaya fazla müdahalesinin sizi de
sağlık çalışanlarını da Bilim Kurulunu da zora
soktuğu kanaatim değişmedi. Lakin, bununla beraber,
sağlık çalışanlarını, şehitleri burada
andınız, biz de anıyoruz rahmetle minnetle. Yaşayan,
hâlihazırda mücadele eden sağlık
çalışanlarımızın Covid-19un meslek
hastalığı sayılması taleplerini, sağlık
çalışanlarımızın görev şehidi sayılması
konusunu halletmeliyiz.
Ve çok iyi eğitim almış, çok
sayıda tekniker, sağlık elemanı, iş bekleyen insan
var. Hükûmetin 3 üyesi olarak buradasınız, rakamlar veriyorsunuz
Türkiyeyi uçurduk. diyorsunuz. Mevcut çalışan sağlık
çalışanlarını koruyabilmek için, onların yükünü
hafifletmek için mutlaka ama mutlaka yeni alımları yapmak
zorundasınız. Başka yerlerden kısalım, milletvekili
maaşlarını aşağı düşürelim ama
sağlık teknikerlerini sisteme dâhil edelim; bunu rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İkincisi şudur: Şimdi Sayın
Bakanım, kimse Hükûmete Niye şehir hastanesi yapıyorsunuz?
demedi, demedik, demeyiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Şehir
hastaneleri zararlıdır. dedi, az önce vekiliniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
edin lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim,
zararlı değildir; yararlıdır, faydalıdır. Ben
konuşuyorum. Kimse size Yoğun bakım yatak
sayısını niye artırdınız? Demedi, demeyiz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Altay, devam edin, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama her ne
yaparsanız yapın, yürütme yetkisini kullanırken şüphesiz
şeffaf olacaksınız. Biz onu soruyoruz çünkü
kullandığınız para milletin parasıdır. Evet, iyi
bir iş yapıyorsunuz ama iyi bir iş yapıyorsanız bunun
kaça mal olduğunu bileceğim çünkü niye? Biz Sayın
Cumhurbaşkanının Türkiye'de devlet işlerini -malum 5li
çeteydi, ben onu şimdi 5+2 yaptım, inşallah 3 yapmayız-
belli bir müteahhit grubuna yaptırdığı bilinen bir
vakıadır. Yaptırın, yaptırıyorsunuz da ben bunun
parasını bilmeliyim, bunu istiyorum sizden; buna Hayır.
diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. Dolayısıyla, bu konuda bir şey
yapmamız lazım.
Bir de Sayın Bakanım, müteaddit defalar
söyledim, devlet yalan söylemez; hiç bilgi vermeyin, niye vermiyorsunuz
demem...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
stratejik bir
konudur, başka bir sebebi vardır, ulusal güvenliktir ama millete
bilgi veriyorsak doğru bilgi vereceğiz. Daha önce düşük verilen
bilgilerden dolayı haziran ile kasım-aralık arasında vaka
sayımızın 5 kat artması -evet, dünyada da bir
artış var ama Türkiye'de bunun 5 kat artması- sizin
geçmişte verdiğiniz eksik bilgilerden kaynaklı olarak milletin
rehavete kapılmasıyla da ilgilidir. Bırakın milleti, 584
üyeli Parlamentoda 125 kişi Covid-19 vakasıyla yüzleşmişse
durum vahimdir, burada oran yüzde 20. Dolayısıyla, Covid-19la
mücadelenin bayraktarlığını siz yapmakla beraber bu
mücadele, 83 milyonun hep birlikte vermesiyle kazanacağı bir
mücadeledir. Biz bu konuda iletişime de diyaloğa da katkıya da
hazırız; önce bunu bir söyleyeyim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, bana ne kadar müsamaha
edeceksiniz?
BAŞKAN İstediğiniz kadar.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Sabaha kadar, sabaha
kadar.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Söyleyecek sözün
var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) İki dakika
rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Şimdi
değerli arkadaşlar, Meclis gergin
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, İmamoğluna söyleyin de garajdaki otobüsleri de
çıkarsın.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) Dinleyin
kardeşim ya!
CAVİT ARI (Antalya) Ne saygısız
adammışsınız ya!
BAŞKAN Sayın Altay, siz devam edin.
Sayın Sancar, Sayın Altay konuşuyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şunu
söylemek istiyorum: Meclis gergin, bence İçişleri Bakanımız
Meclisi germiştir.
BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) Söyleyecek sözün
var mı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir durun ya,
etten önce çömleğe atlamayın.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade edin,
Sayın Altay bir şey söylemiyor ki.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şuraya
geldiysek Sayın Bakan, üzülürüm; şuraya gelirsek bu beni üzer: Ben
Hükûmetin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, polisimizin,
jandarmamızın terörle mücadelesinde Allah ayağınıza
taş değdirmesin. diyenlerdenim. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ve Türkiye'de
şuraya geldiysek bu beni üzecek: Bir Hükûmetin -bugün de söyledim- terörle
mücadelede katı, amansız olmasını destekliyorum ama terörle
mücadelede hukukun dışına çıkmak, terör örgütlerinin
işine yarar; bunu hep söyleyegeldim. Ayrıca, gene bana ait bir sözü
tekrar etmek durumunda kaldım: Hiçbir hak talebi terörizme meşruiyet,
teröriste masumiyet sağlamaz ama
ŞAHİN TİN (Denizli) Vay be!
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Yan tarafa söyleyin
Engin Bey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi çok
ağır bir şey söyleyecektim de o Vay be! diyene.
BAŞKAN Sayın arkadaşlar,
bakın, işi uzatmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz
şu an, lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
hiçbir güvenlik
kaygısının da temel hak ve özgürlüklerin gasbına gerekçe
oluşturmamasını savunanlardanım.
Şuraya geleceğim: PKK terör örgütüyle
mücadele, Türkiye'nin uzun yıllardır -1983 müydü ilk
saldırı- sorunudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben -şunu da
biliyorum- kahraman Mehmetçikimizin dağda
çatıştığı, yaraladığı terör örgütü
mensubuna sonra su içirdiğini ve yarasını
sardığını da biliyorum. Dolayısıyla şimdi -o
günlerden- bu stratejiyi bırakıp, bu insaniliği
bırakıp milletin seçilmiş vekillerine burada hakareti
yakıştıramadığımı belirtmem lazım,
belirtmem lazım, bunu söylemem lazım. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ŞAHİN TİN (Denizli) Ne hakareti ya!
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Sayın Bakan,
bu vesileyle
Belli ki çok rahatsız oluyorsunuz ama yapacak
bir şey yok.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Onlara da su mu
içirelim Engin Bey?
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Sayın Bakan,
Emniyet teşkilatımızla ilgili bir cümle söyleyip -Sayın
Başkan, müsemmanıza sığınarak- önemli bir konuya temas
edeceğim. Sayın Bakanın bunu dinlemesi lazım.
Ya birader, şu imzayı sonra attır ya!
Kardeş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) HDPlilere su mu
içirelim?
BAŞKAN Son kez açayım, buyurun,
açtım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Bakanım, burayı dinlemenizi de rica ediyorum ve bitiyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Müsaade edin lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Gene bana ait bir
söz vardır, gene bana ait bir söz vardır.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Çelebi, ben ne
yapayım? Siz arada hava almaya gidiyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Yarın sizi
sabahlatırım burada! Yarın sizi sabahlatırım burada!
Vallahi sabahlarsınız yarın.
BAŞKAN Evet, Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Dinleyin ya!
BURHAN ÇAKIR (Erzincan) Sabah namazını
beraber kılarız.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Sabahla o zaman.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Konuşacağım kardeşim. Sayın
Bakan yirmi dakika ek süre kullandı.
BAŞKAN Sayın Altay, tamamlayın
lütfen, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Sayın Bakan,
polis teşkilatımızın başısınız. Türk
polisi şehit olmaktan korkmuyor, Türk polisi emekli olmaktan korkuyor,
emekli olmaktan. (CHP sıralarından alkışlar) Bu 3600ü
istiyoruz.
Ve bir şey daha: Şimdi, Emniyet
teşkilatımıza kimi işgüzarların
Mesela, Cahit Özkana
Twitterdan bir hakaret olsa ve Cahit Özkan
CAHİT ÖZKAN (Denizli) -Sataştın bana.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
-Sataşmıyorum.
şikâyet bile etse gece yarısı Cahit
Özkana hakaret edenin evine polis gitmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -Çünkü bana çok
oldu. Bana hakaret edenin evine polis gitmedi ama şu yanlış:
Fahrettin Altuna Twitterdan Ülkeyi soydunuz. yazan 80 yaşındaki
insanın evine gece polis gitmemeli, gitmemeli! (CHP sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sayın Başkan, doğru değil bu.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Eğer
gidiyorsa Türkiyenin 2nci büyük partisinin Genel Başkanına sosyal
medyadan hem ağır hakaret hem ölüm tehdidi yapan -bizce- mafya
bozuntusunun da polis tarafından Ne yaptın kardeşim? diye bir
evine gidilmeli, neredeyse oraya gidilmeli. (CHP sıralarından
alkışlar) Bunları yaparsanız hak, hukuk, adalet
noktasında deriz ki: Türk polisi, Türk milletinin polisi. Şunu
söylemek istemeyiz: Türk polisi, sarayın polisi. Bunu demek, polis teşkilâtımıza
da bir haksızlık olur. Bu konuda böyle küçük bir uyarı
yapmayı da görev görüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Altay, son cümlelerinizi
alayım, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Son söz: 29 sivil
şehidin hesabını sor, senin işin o.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Böyle bir şey demek
kimsenin haddine değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir dakika
ŞAHİN TİN (Denizli) Ama polise
hakaret ettin.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Bir polis şehidin
babası ne kadar para alıyor
BAŞKAN Arkadaşlar, rica ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ama bunun
hesabını sor da Beşiktaşta 15 Temmuzda şehit edilen
vatandaşlarımız, sivil vatandaşlarımız için
toplanan parayı da artık tutmayın vakıfta, millete verin,
bu parayı da verin millete, bu da Hükûmet olarak sizin göreviniz.
Peki, Genel Kurulun zamanını daha fazla
almak istemiyorum. Sayın Bakan, tekrar söylüyorum, şunu söyleyeyim
ŞAHİN TİN (Denizli) Sabaha kadar
konuş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Konuşurum
gerekirse.
Son söz: Bak, Covidden millet
kırılıyor; Ankara Büyükşehrin hesabında, bankada 3,5
milyon para bloke, İstanbulda 4 milyon. Bu blokeyi de kaldırın
Sayın Bakanlar; bu paralar millete aş olarak, ekmek olarak, maske
olarak; gıda, kumanya olarak, nakit para olarak gitse bundan kime ne zarar
var? Bunu da çok merak ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
(Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
beşinci turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan
BAŞKAN Şimdi, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, cevap hakkım var.
BAŞKAN Cevap hakkınız yok, nerede
var?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Var,
benim cevap hakkım var.
BAŞKAN Hayır, 69a ikiye göre oturumun
içerisinde olması lazımdı Sayın Gergerlioğlu. Genel
Kurulda olmadığınız için o hakkınızı
kaybettiniz.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Niye
vermek istemiyorsunuz? Herkesin sözünü uzatıyorsunuz, niye bana söz
vermiyorsunuz? Herkesin sözünü uzatıyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN Evet, soru-cevap işlemini
başlatıyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Söz
hakkımı gasbetmeyin Sayın Başkan!
BAŞKAN Sayın Fendoğlu, buyurun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Söz
hakkımı gasbediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu, söz
hakkınız yok, lütfen yerinize oturun.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) Söz
hakkımı gasbediyorsunuz!
BAŞKAN Yok.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Adaletsizlik yapıyorsunuz!
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, soru
sorma süreleri kırk saniyedir, sorularınızı ona göre
planlayın.
Sayın Fendoğlu, buyurun.
MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sorum İçişleri Bakanımıza: 2018
yılında Malatyamıza Özel Harekât Bölge
Başkanlığımızın kazandırılmasından
projesine kadar tüm aşamalarda destek veren Sayın İçişleri
Bakanımıza Malatyalı hemşehrilerimiz adına
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, desteklerinizle tüm
şartları ve projesi tamamlanan Malatya Özel Harekât Bölge
Başkanlığımızın inşaatının
başlamasına yönelik bir takvim ve tarih açıklayacak
mısınız?
İkinci sorum: Güvenlik korucularımız
asker ve polislerimizle beraber vatan savunmasında fedakârca mücadele
etmektedirler. Sizlere ulaştırmak üzere ilettikleri talepleri
vardır. Güvenlik korucularımızın maaşlarının
iyileştirilmesi ve emeklilik özlük haklarıyla alakalı
düzenlemeye yönelik Bakanlığınızın bir
çalışması var mıdır?
BAŞKAN Sayın Kasap
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın
Bakanım, Sayın Meslektaşım, sağlık
çalışanlarını ve bu uğurda vefat edenleri şehit
olarak kabul ettiniz, bir hekim olarak onun için teşekkür ederim. Lütfen
Aile Bakanını da illiyet bağında ikna ediniz ve bu, bir an
önce meslek hastalığı, iş kazası kapsamına
girsin.
Sayın Bakanım, Sayın
Meslektaşım, seviyeli ve kibar yaklaşımınızdan
dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bir insanı öldüren bütün
insanlığı öldürmüş, bir insanı yaşatan bütün
insanlığı yaşatmış gibidir. Maide suresi 32nci
ayet. İnsanımızı ve devletimizi yaşatmak için
fedayıcan eden sağlık ve vatan mücadelesi şühedamızı
rahmetle, hâlen gecelerini gündüzlerine katan tüm
fedakârlarımızı minnetle yâd ediyorum.
Bütün âlemin ve tüm
vatandaşlarımızın görüp bildiği gerçeklikleri yeniden
izanımıza sunan Bakanlarımıza ve milletvekillerimize
teşekkürlerimle bütçemizin hayırlı olmasını diliyor,
emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyorum. Birlikte rahmet, ayrılıkta
azap vardır.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sorularım Sağlık Bakanımıza
ve İçişleri Bakanımıza olacak.
Sayın Sağlık Bakanım, bu
yıl Sağlık Bakanlığı olarak ne kadar yeni
istihdam sağladınız? Doktor, eczacı, diş hekimi,
hemşire branşlarına göre dağılımı nedir?
Sayın İçişleri Bakanım, Nüfus ve
Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
yakın zamanda yürürlüğe giren Elektronik Kimlik Doğrulama
Sistemi ne gibi faydalar sağlayacaktır?
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bünyesinde
faaliyette bulunan Yabancılar İletişim Merkezinin hizmetleri
nelerdir?
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri
Genel Müdürlüğünde teknoloji ve modernizasyon çalışmaları
ne durumdadır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Cesur
AYLİN CESUR (Isparta) Sayın
Bakanım, 12 bin sözleşmeli sağlık personeli alım
ilanında diş sağlığı mezunlarına, evde hasta
bakım teknikerlerine, diyaliz teknikerlerine, diyetisyenlere çok az kadro
ayrıldı. En az 100 bin hemşirenin atanması gerekiyor,
filyasyon için de çok gerekli. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Dünya Sağlık Örgütü, Türkiyede
sağlık sistemi çökebilir uyarısı veriyor. Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsünü açmayı düşünüyor musunuz?
Şeffaflık
tartışmalarını bitirmek için Türkiyede kaç kişiye
bugüne kadar Favipiravir kullanılmıştır, bunu açıklar
mısınız?
Bunun dışında, Sayın
İçişleri Bakanına ehliyet affını sormak istiyorum.
Sayın Çevre Bakanım, Eğirdirimiz her
geçen gün kuruyor ve Eğirdirde dip temizliği başladı ama
çok yetersiz. Geniş bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, sorum Çevre ve Şehircilik Bakanımıza.
Sayın Bakanım, aralık
ayının sonu yaklaşıyor. Kamuda çalışan
sözleşmeli personelin uykuları kaçıyor. Özellikle, belediyelerde
çalışanlar, 31 Aralık akşamına kadar belediye
başkanları ve belediye meclisi bunların sözleşmelerini
yenilemezse işlerinden olacaklar. Belediyeler siyasi kurumlar; aynı
şekilde taşeron yasasıyla, kanun hükmünde kararnameyle kadroya
geçen işçilerimizin birçoğu siyasi sebeplerden belediyelerden
çıkartıldılar Adana, Mersin, Ankara, İstanbul, Antalya gibi
yerlerde. Bunlar mahkemelerden işe iade kararı almalarına
rağmen, belediye başkanları bunları işine döndürmüyor.
Türkiye Cumhuriyetinin almış olduğu mahkeme kararı
üzerinde belediye başkanları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Görüşülmekte olan Sağlık, Çevre ve
Şehircilik ve İçişleri Bakanlıklarımızın
2021 mali yılı bütçelerinin hayırlı olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Sorum İçişleri Bakanımız
Sayın Süleyman Soyluya olacak. Sayın Bakanım, devletlerin
bünyesine sızma amaçları için her yöntemi mübah görmek gibi dünyadaki
diğer terör örgütü yapılardan ayrılan, örgüt elebaşı
tarafından ortaya koyulan siyasal, ekonomik ve toplumsal düzeni
oligarşik özellikleri taşıyan bir grup vasıtayla hayata
geçirme hedefi doğrultusunda askerî darbe girişiminde bulunan FETÖye
karşı yürütülen mücadelelerle ilgi bilgi verir misiniz?
BAŞKAN Sayın Yüksel Özkan
YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) Teşekkürler.
Sayın Bakanımız, siz tıp
eğitimi aldınız. Covid-19 salgını sürecinde siyaset
ile tıbbi etik değerleriniz arasında sıkışıp
kaldığınızı, bunu da her gün vicdanınızda
sorguladığınızı düşünüyorum. Bilim Kurulunun
kararlarını içeren toplantı tutanaklarını
açıklayacak mısınız? Salgın döneminde 14 soru önergesi
verdim ancak cevap yok. Bana tanınan kırk saniyelik sürede bunların
hangisini tekrar sorabilirim ki. SMAlı çocuklarımızın
çığlıklarını duyurun artık lütfen.
Sayın milletvekilleri, bu konuda kanun teklifi
sundum. Gelin gündeme alalım ve kabul edelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sorum Sağlık Bakanına: Kamuda
atamaları yapılmayan binlerce anestezi teknisyeni, diyetisyen,
tıbbi sekreterin gözü kulağı bu Mecliste. Üniversitelerden mezun
olan diyetisyenlerin yüzde 90ı işsiz. Dünyada ve ülkede obezite ve
beslenme sorunlarına bağlı hastalıklar hızla artarken
ve kamuda bu denli diyetisyen ihtiyacı varken, açığı varken
daha önce söz verilen atamalar neden yapılmıyor?
Yine, pandeminin zorlayıcı
koşullarında tıbbi sekreterlere ve anestezi teknisyenlerine
ihtiyaç bu denli artmışken atamalar neden yapılmıyor? Hem
bu alanda hizmet bekleyen halkın hem de işsiz kalan bu gençlerin
yaşadığı mağduriyetleri gidermek için adım
atmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Şeker
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Sağlık Bakanım, Avcılar Murat Kölük Devlet Hastanesinde
Genel Cerrahi Uzmanı Uğur Ertuğrul mayıs ayında Covid
nedeniyle hayatını kaybetti. Hemşire olan eşi dul, yetim
maaşından 2 bin lira kesinti yapıldığını
belirtiyor.
Sağlık çalışanları için
illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı
kabul edilmesiyle ilgili Çalışma Bakanını ikna etmeyi
düşünüyor musunuz?
Bugüne kadar şehir hastaneleri için 18 milyar
ödendi, son iki ayla birlikte 20 milyar ödenecek, önümüzdeki üç yılda da
60 milyar ödenecek. Bununla 60 bin yataklı devlet hastanesi yapmak
mümkünken şu ana kadar...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cora
SALİH CORA (Trabzon) Teşekkür ederim
Başkanım.
Özellikle Sağlık Bakanımıza,
Çevre ve Şehircilik Bakanımıza ve İçişleri
Bakanımıza kapsamlı sunumları nedeniyle teşekkür
ediyoruz.
Sorum İçişleri Bakanımıza:
Sayın Bakanım, görev ve sorumluluk alanları çerçevesinde
vatandaş memnuniyetini en üst düzeyde tutma gayreti ortaya koyan
İçişleri Bakanlığı, teknolojik gelişmeleri de
dikkate alarak memnuniyet düzeyini daha da artırmak için birçok
çalışma gerçekleştirerek marka hâline getirmiştir. Bu
kapsamda oluşturulan marka projeleri nelerdir?
Vatandaşımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Önal
AHMET ÖNAL (Kırıkkale) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Pandemi döneminde istisnasız tüm
sağlık çalışanlarımız insanüstü gayret ve çabayla
mücadele etmekte, âdeta tarih yazmaktadır. Bununla birlikte, salgın
ortamında kendi hayatını hiçe sayıp toplum
sağlığı için canla başla çalışan tüm
sağlık çalışanlarımızın temel taleplerinin
karşılanabilmesi için bugüne kadar yeterli adımlar
atılmamıştır. Sayın Bakan, tüm sağlık
çalışanlarımıza hak ettikleri maaş zammı, döner
sermaye artışı ve 3600 ek gösterge hakkını ne zaman
vereceksiniz?
Covid-19un meslek hastalığı
kategorisine alınması için bir çalışma başlatacak mısınız?
Covid-19dan hayatını kaybeden sağlık
çalışanlarımızı görev şehidi sayıp geride
kalan ailelerine sahip çıkacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Erdem, buyurun.
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın İçişleri Bakanımıza:
Kahraman Türk polisimizin 3600 ek göstergesiyle ilgili gayretlerinizi
biliyoruz, bu konuyla ilgili planlamanız nedir bundan sonrası için?
İkincisi: Kahraman itfaiyecilerimizle ilgili
bir düzenleme yapılacak mıdır?
Ve son olarak: Korucularımızın
maaşları düşük kalmaktadır, bununla ilgili bir düzenleme
olacak mı önümüzdeki planlamada?
Her üç Bakanlığımızın da
İçişleri, Çevre ve Şehircilik ve Sağlık
Bakanlığımızın bütçelerinin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Orhan Işık
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ana dili Türkçe olmayan yurttaşlara ve
mültecilere sağlık hizmeti sunumu sırasında tercüman
desteği sağlanıyor mu?
Vanda hastanelerde birçok bölümde uzman doktor
eksikliği bulunmaktadır, bu eksikliklerin giderilmesi için bir
girişimde bulunacak mısınız?
Çevre Bakanına sorum: Zilan Deresindeki HES
için ÇED raporu verilmeme nedenleri nelerdir? Danıştayın
kararı neden dikkate alınmamıştır?
Danıştayın Kamulaştırma yapılamaz. kararına
rağmen acele kamulaştırma kararı neden
alınmıştır? HESlerin ortaya çıkaracağı
doğal tahribat ve halkın zararı nasıl tespit edilecek ve
nasıl giderilecektir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Teşekkür
ediyorum Başkanım.
Sayın İçişleri Bakanım,
Sayın Cumhurbaşkanımızın belirlediği temel
ilkeler çerçevesinde, terörle mücadele kapsamında ülkemiz çok
başarılı sonuçlar elde etmektedir. Zira, bugün yurt içi terörist
sayısı 320lere kadar düşmüş, terör örgütüne
katılım tarihin en düşük seviyesine inmiştir. Bu sonucun
ortaya çıkmasında, hiç şüphesiz, İçişleri
Bakanlığımızın tüm personelinin 7 gün 24 saat
esaslı sahada olması en büyük etkendir. Bu denli olumlu
gelişmeler dikkate alınarak 2021 yılında PKK terör örgütüne
yönelik hedefiniz nedir?
Bakanlıklarımızın 2021
yılı bütçelerinin hayırlı, bereketli olmasını
diler, teşekkür eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN Soru işlemi
tamamlanmıştır.
Cevaplara geçiyoruz.
Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin
Koca, buyurun.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Sayın
Başkan, özellikle alımlarla ilgili demin, yine,
arkadaşımız farklı bir yaklaşım içinde oldu.
Şunu beklerdim: 16 Ağustosta söylediği şeyin 19 Temmuzda
ihaleden sonra sekiz gün içinde geriye dönük ödemenin yapılmış
olduğunu gördükten sonra teşekkür etmesini ve iddiasından
vazgeçmesini beklerdim. Siyaset vatandaşa, 83 milyona doğru bilgi
verme aracı olarak kullanılıyor olmalı.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) Siz
öyle yapmadınız.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Ve 2015ten
sonra e-nabız kuruldu diyorum; 1 kuruş, 1 lira fatura
kesilmişliği söz konusu değildir diyorum. Sizin, hâlen bu
noktada iddia etmeniz doğru bir şey mi? Niye
vatandaşımıza doğru bilgi vermiyoruz? Siyaseti niye
vatandaşımıza doğru bilgi verme aracı olarak kullanmıyoruz?
Şu ana kadar 20 milyon kit satın alınmış. Normalde
1,750 milyar lira ödeme verilmesi gereken kitlere 250 milyon verilmiş yani
1,5 milyar, vatandaşımız bundan faydalanmış durumda. Niye
mutlu olmuyorsunuz? Niye teşekkür etmiyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Biz gündeme getirmeden
niye yapmadınız? Niye doğrudan alım yapmıyorsunuz? Onu
soruyoruz.
SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA Şehir
hastaneleriyle ilgili uluslararası tahkimden bahsedildi. Tahkimle ilgili
şunu söyleyeyim: Şirketle idare arasında ise eğer bu
uyuşmazlık yurt içi tahkim ve Türk mahkemelerinde çözülür. Tahkim
konusu uyuşmazlık eğer finansman sağlayanların taraf
olduğu kreditörlerle ilgili bir konu ise o durumda uluslararası
tahkim ama uluslararası tahkimde Türk hukuku uygulanarak çözülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum, dört dakika doldu.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Dolmadı, iki dakika
daha var.
BAŞKAN Sayın Bakanım, kusura
bakmayın iki dakika daha süreniz varmış, buyurun.
SAĞLIK BAKANI
FAHRETTİN KOCA Uluslararası tahkimde ise Türk hukuku uygulanarak
çözülüyor. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum.
Bunun
dışında, tıbbi cihazla, tıbbi malzemeyle ilgili
ödemeden bahsedildi. Dünden itibaren bu ödemeler başladı. Eğer
SUT fiyatı üzerinden alım yapılmış ise hiçbir indirim
yapılmadan SUT üzerinden ödeme yapılarak dünden itibaren
başlamış oldu. Onu özellikle söylemek istiyorum.
Biz, şu
dönemde, bu yıl toplam 73.527 personel almış olduk, bunun
41.194ü hekim dışı sağlık personeli; şu an
ayrıca 12 bin personel alımı yapıyoruz, 2021 yılı
için de alıma devam ediyor olacağız.
Grip
aşısıyla ilgili: Toplam 2 milyon 300 bin doz
alınmıştı, şu ana kadar 1 milyon 36 bin doz
kullanılmış oldu, sağlık çalışanlarımıza
ise 600 bin yapıldı; bu anlamda hâlen grip aşısı
yapılmaya devam ediliyor. Bu anlamda, bir sorun
olmadığını söylemek istiyorum. Şu ana kadar da
Türkiyede enflüanza daha görülebilmiş değil. Bu konuda da
vatandaşımızı tedirgin etmememiz gerektiği
kanaatindeyim.
Sayın
Başkanım, sorunların gerisine de yazılı olarak cevap
verelim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Kurum,
buyurun.
ÇEVRE VE
ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Şimdi, bizim,
Türkiyede hem göllerimizle ilgili, doğal alanlarımızla ilgili
hem sayısını, miktarını
artıracağımız korunan alanlarımızla ilgili
çalışmalarımız devam ediyor.
Diğer taraftan,
göl temizliğiyle alakalı Beyşehir, Eğirdir,
Gölbaşı Göllerimizde fiilen göl temizliğine başladık.
İnşallah, o gölleri eski hâline getirene kadar da bu
çalışmaları yürütüp vatandaşlarımıza daha temiz, daha
güzel, doğaya, çevreye saygılı bir şekilde bırakacak
çalışmaları, adımları atıyoruz.
Diğer taraftan, Van ili Zilan Deresiyle
alakalı ÇED Gerekli Değildir kararı hakkında açılan
dava süreci devam etmektedir. 2015 yılında verilmiş ve o süreçte
ÇED Gerekli Değil kararı verilmiş ve mahkeme süreci devam
etmektedir.
Belediyelerimizde çalışan
taşeronlarla alakalı -ki kadroya geçtiler bunlar- geri işten
atılanların iadesine ilişkin bir mahkeme kararı var, bu da
ilgili belediyesince uygulanmıyorsa eğer buna ilişkin bizlere
iletirseniz biz de belediyelerle o görüşmeleri yapar, inşallah o
vatandaşlarımıza da sahip çıkmış oluruz.
Ben, tüm mesai arkadaşlarıma,
çalışma arkadaşlarıma, gece gündüz bizimle
şehirlerimizde mücadele eden belediye başkanlarımıza,
milletvekillerimize tekrar teşekkür ediyor; bütçemizin
vatanımıza milletimize, ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.
BAŞKAN Sayın Soylu, buyurun lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Evet, teşekkür ediyorum.
Sayın Altay, bir meseleyi daha düzeltmemiz
lazım.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
İnşallah.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yani şuradan, günlük meselelerde, Meclis adına söylüyorum, tabii,
buradaki meselenin sıcaklığı, tartışmada belki
bir adım öne geçme isteği
ENGİN ALTAY (İstanbul) O sizde
vardı bugün fazlasıyla.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Estağfurullah. Bir saniye ya
Şimdi, Eyüpte Fahrettin Altunla ilgili
mesele, dün arkadaşlarımız tarafından veya
Evet, dün
açıklandı. Evine tebligat gönderildi. Bu işte usul budur,
hepsiyle ilgili usul budur. Gelir, davet edildi
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bize küfredenlere
niye gönderilmiyor tebligat?
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Bir saniye
Davet edildi ve Eyüpte polis merkezi
amirliğinde ifadesini verdi ve evine gitti. Polisin gidip kendisini gece yarısı
alması gibi bir şey söz konusu değil; bir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aldı demedim
Evine gitti. dedim.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Bir
dinle ya!
BAHAR AYVAZOĞLU
(Trabzon) Aldı.
dediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Bakın, tebligat
Tekrar söylüyorum Sayın Altay.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Aldı.
dediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Demedim. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin,
Sayın Bakan cevap veriyor.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Dosyam da önümde size söylediğimi söylüyor ve yine bir meseleyi daha sizin
huzurunuzda düzeltmek isterim.
BAŞKAN Sayın Özkaya...
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Burada tekrar ifade ettiniz dediniz ki, dediler ki 121 lira aylık
şehit ailesine bağlandı. Hatta, Sayın
Kılıçdaroğlu -belki sürçülisan etmiş olabilir- bir
konuşmasında şehit, polisti. dedi, doğru mu?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, sürçülisan.
Polis babası, evet, doğru.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Şimdi bir, biz şehit polislerimizin ailelerine 6.150 lira aylık
bağlıyoruz. Ayrıca onların özellikle ailelerine de
çocuklarına da anne ve babalarına da tekrar ek veriyoruz; bu bir.
İki, özellikle sivil şehit kavramı Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
talimatlarıyla ve yine bu Meclisin iradesiyle çıkmış bir
kavramdır AK PARTİ hükûmetleri zamanında. Böyle bir kavram
yoktu. Siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Düzeltelim,
Meclis talimat almaz yalnız. Meclis talimat almaz.
BAŞKAN Meclisin iradesi dedi Sayın
Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Yo, Meclisin katkılarıyla. Bak, yanlış söylüyorsunuz, böyle
bir şey söylemem, edep ederim, hicap duyarım. Meclise talimat
değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanımızın talimatıyla dediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Sayın Cumhurbaşkanımızın
arkadaşlarımıza hazırlamak için talimatlarıyla ve
Meclisin katkısıyla beraber çıktı, bitti.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, tamam.
İÇİŞLERİ
BAKANI SÜLEYMAN SOYLU Üç, iktidar partisinin yürüyüşü böyledir. Burada sivil
şehitlere ödenen para 1.467 liradır ve bu örneğin de Sinoptan
kaynaklandığını biliyoruz, değil mi? Siz de
biliyorsunuz, ben de biliyorum.
Bakın, dul eş, anne baba ve 2 çocuk; 1.467
lira bütün bunlara bölünüyor. Bakınız, başka bir şey mümkün
değil, yine yanlış.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belge verdiniz,
Sayın Bakan, siz yapmayın ya!
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Ben Çalışma Bakanlığı yaptım, yapmayın
Allahınızı severseniz ya! Bildiğim iş yani 1.467
lira.
Yine başka bir şey daha söyleyeyim, bu
Meclis de bilsin, şehitler bizim başımızın
tacıdır, gaziler de bizim başımızın
tacıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bize bir
talimatı var. Ben bu yaptığım işibir ibadet görürüm,
talimatı değil ama yaptığım işi bir ibadet gibi
görürüm.
Sayın Altay, Meclis bilsin, hepiniz
vilayetlerinizde biliyorsunuz, şehit aileleriyle ilgili onların her
sözünü biz yerine getirmek zorundayız ve getiriyoruz, bunu herkes bilir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve yine benim
arkadaşlarım var. Her on beş günde bir, bir ayda bir
Bak
iddialı bir söz söylüyorum, şehit aileleri Biz Süleyman Soyluya,
İçişleri Bakanına ulaşamadık. derlerse Allah beni
çarpar. Bak, yüzlerce ve binlerce
Bir şey daha söylüyorum, bu ölçeklerin
çok dışında her işlerinin biz emrindeyiz, nokta. Ve
elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Söylediğiniz
Beşiktaş şehit aileleriyle de biz, ben -Mehmet Ersoy burada,
Muhterem Bey burada- bütün arkadaşlarımız ilgiliyiz, onlarla
ilgili vakıftan da her ay adreslerine, daha doğrusu hesaplarına
o paralar gitmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Bakan, sivil
şehitlere 33 bin lira, polis şehitlerimize de 70 bin lira tazminat,
nakdi tazminat ödeniyor.
BAŞKAN Sayın Bakanım, teşekkür
ediyorum. Diğerlerini de yazılı olarak
cevaplandırırsınız.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Önemli bir şey var Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ama Sayın Bakanım
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Mezarlıklarla ilgili söylenen bir şey var, söylemem lazım.
BAŞKAN Sayın Bakanım, cevap süresi
bitti ama size bir dakika yerinizden açıklamayla ilgili söz vereyim.
Basın lütfen şeye.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Tekrar basar mısınız
mikrofona.
Bir dakika lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Bir: Kürtçe mevlit meselesine geleceğim. Bu ülkede kimse Kürtçe mevlit
okudu diye hapse atılmadı. Bu olay da bu değil zaten, bu da
yalan. Söylediğiniz yalandan tam bir hafta sonra ben, İçişleri
Bakanı olarak Mardinde karşı taraftan gelen bir bombayla ölen
insanların mevlidine katıldım, orada Arapça mevlit de okundu,
Kürtçe mevlit de okundu, ben İçişleri Bakanı olarak dinledim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Böyle bir şey
söz konusu değildir.
Yine, sizin bahsettiğiniz Mezarlıklarda
şöyle oldu, böyle oldu. Doğru, bir terör örgütü getirdi, 270in
üzerinde teröristi bir yere gömdü. Affedersiniz ya, siz cenazelerinizi böyle mi
gömüyorsunuz? Adı belli değil, soyadı belli değil, bilmem
nesi belli değil. (HDP sıralarından gürültüler) Burası
hukuk devletidir, biraz önce bana tarif ettiğiniz hukuk ve demokrasinin
işlediği bir devlettir. Mahkeme karar verdi ve mahkemenin
kararıyla her biri oradan alındı, Adli Tıbba gönderildi,
16sının kimliği belirlendi ve diğerleri de kimsesizler
mezarlığına gömüldü. (HDP sıralarından gürültüler)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Mahkeme dedi kaldırıma mı göm?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Kaldırıma gömdünüz
ya! Savcının verdiği defin belgesi olan cenazeyi
İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU
Burası bir hukuk devletidir. Biz mezarlara da, biz ölülere de saygı
gösteririz. Ölülere saygı göstermeyen sizlersiniz, mezarlara saygı
göstermeyen, insanlığa saygı göstermeyen sizlersiniz! Nokta. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakanım, teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bakın, rica
ediyorum
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Vereceğim arkadaşlar,
müsaade edeniz.
Sayın Levent Bülbül, buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün,
Covid-19un tüm dünyada sarsıcı bir etki yaptığına,
coronavirüs pandemi sürecinde proaktif bir mücadele sergileyen ve dünyada büyük
takdir gören Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile fedakâr sağlık
ordusuna şükranlarını sunduklarına ve bütçelerinin
hayırlı olmasını dilediklerine, ülkede meydana gelen
doğal afetlerde Sağlık, İçişleri ile Çevre ve
Şehircilik Bakanlıklarının insanüstü bir çaba sarf
ettiğine, yaşanabilir şehirleşme faaliyetleri ile
südürülebilir çevre politikalarını hayata geçiren Çevre ve
Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Bakanlık yetkililerini tebrik
ettiğine ve bütçelerinin hayırlı olmasını
dilediğine, başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak
üzere İçişleri Bakanlığı ile tüm güvenlik güçlerine
teşekkür ettiklerine ve başarılarının
devamını dilediklerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 2021 yılı Bütçe Kanun Teklifinin Genel Kurul
görüşmelerinin beşinci tur görüşmelerini tamamlamış
bulunuyoruz. Bugünkü görüşmelerde sırasıyla Sağlık,
Çevre ve Şehircilik ile İçişleri Bakanlıklarının
bütçeleri görüşülmüştür. Tüm dünyayı etkisi altına alan ve
güçlü-güçsüz devlet ayrımı yapmaksızın bütün devlet
yönetimlerini ansızın yakalayan Covid-19 hastalığı,
sağlıktan ekonomiye, uluslararası ilişkilerden
toplumların sosyal hayatlarına ve psikolojilerine sarsıcı
bir etki ortaya çıkarmıştır. Böylesi zor bir dönemde
ülkemizin salgına hazırlıksız yakalanmasına izin
vermeyen, proaktif bir mücadele sergileyen, Türkiyede ve dünyada
başarısı büyük takdir gören başta Sağlık
Bakanımız Sayın Fahrettin Koca Bey olmak üzere,
Bakanlığımıza, merkez ve taşra
teşkilatlarına, doktorundan hemşiresine, sağlık
görevlisinden yardımcı personelimize kadar fedakâr sağlık ordumuza
şükranlarımızı sunuyor, bütçelerinin hayırlı
olmasını diliyoruz.
Sayın Başkan, 2020 yılı sadece
salgın hastalıkla değil
Ülkemizin doğusundan
batısına, en sonuncusu da İzmirde olmak üzere meydana gelen
depremlerde yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş,
binlerce vatandaşımız yaralanmıştır. Yine,
yaşanan sel felaketleri birçok can kaybına ve maddi zarara sebep
olmuştur. Bütün bu felaketlerde Sağlık ve İçişleri
Bakanlarımızla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanımız
ve Bakanlık yetkililerimiz insanüstü ve samimi çabalar sarf
etmişlerdir. Böylesi bir dönemde felaketlerin yaralarını
sarmakla kalmayıp yürütülen kentsel dönüşümlerle
sağlıklı, yaşanabilir şehirleşme faaliyetleri ve
sürdürülebilir çevre politikalarını hayata geçirmesiyle milletimizin
takdirini kazanan Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat
Kurum Bey başta olmak üzere bütün Bakanlık yetkililerimizi ve
çalışanlarımızı tebrik ediyor, bütçelerinin
hayırlı olmasını diliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, 21inci yüzyılın başında Türk milletinin ve
Türkiye'nin bekası için yeniden bir millî mücadele verilmektedir. Böylesi
bir dönemde ülkemizin güveni, huzuru ve asayişi için her türlü
fedakârlığı ortaya koyan, terör örgütleriyle cesur ve
amansız bir mücadele içinde olan ve bunda büyük başarılar elde
eden; küresel bir sorun olan göç sorununda dünyadaki en zor düzensiz göçle
mücadeleyi gerçekleştiren İçişleri Bakanlığımızın
2021 yılı bütçesinin hayırlı olmasını dilerken
başta İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu Bey
olmak üzere Bakanlık yetkililerimize ve İçişleri
teşkilatına, Emniyetten Jandarmaya ve Sahil Güvenlikçilerimizden
güvenlik korucularımıza bütün güvenlik güçlerimize teşekkür
ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Allah,
yâr ve yardımcıları olsun.
Saygılar sunarım. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
II.- KANUN TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230)
(Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
231) (Devam)
A) SAĞLIK BAKANLIĞI (Devam)
1) Sağlık Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sağlık Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) TÜRKİYE HUDUT VE SAHİLLER SAĞLIK
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ
KURUMU (Devam)
1) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
D) ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) İÇİŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) İçişleri Bakanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İçişleri Bakanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Emniyet Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Jandarma Genel Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI (Devam)
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla beşinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile
kesin hesaplarına geçilmesi hususunu ve bütçeleri ile kesin
hesaplarını ayrı ayrı okutup oylarınıza
sunacağım.
Sağlık
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SAĞLIK BAKANLIĞI
1) Sağlık Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 77.615.519.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sağlık
Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 48.232.147.968,54
Bütçe Gideri 47.913.511.028,41
Ödenek Üstü Gider 33.507.722,60
İptal Edilen Ödenek 348.143.169,97
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 18.062.156,38
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sağlık
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE HUDUT VE
SAHİLLER SAĞLIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 174.844.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 454.276.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Hudut
ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
LÜTFÜ
TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan, duyamıyoruz. Sayın
Başkan, bazılarına oy vermek için duymamız gerekiyor.
BAŞKAN
Peki.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye Hudut ve
Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 879.735.300,27
Bütçe Gideri 453.268.743,25
İptal Edilen Ödenek 426.466.557,02
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 179.032.664,47
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 298.442.000,00
Tahsilat 427.596.410,02
Ret ve İadeler 133.720,36
Net Tahsilat 427.462.689,66
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE İLAÇ VE
TIBBİ CİHAZ KURUMU
1) Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumu 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 187.998.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 185.998.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 159.052.400,00
Bütçe Gideri 154.883.737,08
İptal Edilen Ödenek 4.168.662,92
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 154.221.000,00
Tahsilat 129.219.011,07
Ret ve İadeler 1.108.999,11
Net Tahsilat 128.110.011,96
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığının 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TÜRKİYE SAĞLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI
1) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 175.639.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir
cetvelinin toplamını okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 175.639.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığının 2021
yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 50.383.000,00
Bütçe Gideri 12.978.535,90
İptal Edilen Ödenek 37.404.464,10
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 10.056.098,00
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 50.136.000,00
Tahsilat 35.162.490,93
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Sağlık Enstitüleri Başkanlığının 2019
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel
toplamı okutuyorum:
ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
1) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 3.378.164.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
|
|
Toplam Ödenek 7.709.743.985,73
Bütçe Gideri 7.312.717.831,66
İptal Edilen Ödenek 191.676.816,50
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 205.349.337,57
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 2019 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 1.290.815.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 1.453.819.509,16
Bütçe Gideri 1.176.428.516,27
İptal Edilen Ödenek 38.098.639,69
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 239.292.353,20
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
1) İçişleri Bakanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 10.665.011.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi
kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) İçişleri
Bakanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 13.227.353.773,18
Bütçe Gideri 13.098.168.023,81
İptal Edilen Ödenek 129.185.749,37
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 75.994.811,00
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İçişleri
Bakanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğünün 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Emniyet Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 44.555.427.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğünün 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Emniyet Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 28.937.058.249,09
Bütçe Gideri 35.109.032.668,51
Ödenek Üstü Gider 8.945.093.639,22
İptal Edilen Ödenek 2.766.827.463,83
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 2.747.873.245,10
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Emniyet
Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI
1) Jandarma Genel Komutanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 27.666.860.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma
Genel Komutanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Jandarma
Genel Komutanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Jandarma Genel
Komutanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 21.115.934.383,19
Bütçe Gideri 20.797.030.168,60
İptal Edilen Ödenek 318.819.393,58
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 317.513.324,34
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Jandarma Genel
Komutanlığının 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığının 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞI
1) Sahil Güvenlik Komutanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 1.470.792.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Sahil Güvenlik
Komutanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 1.073.982.946,06
Bütçe Gideri 953.013.523,64
İptal Edilen Ödenek 120.969.422,42
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 119.990.890,05
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sahil
Güvenlik Komutanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğünün 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.983.522.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğünün 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Göç İdaresi Genel
Müdürlüğü 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 2.935.799.766,42
Bütçe Gideri 2.882.344.217,67
İptal Edilen Ödenek 53.455.548,75
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 37.894.728,37
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Göç
İdaresi Genel Müdürlüğünün 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI
1) Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.085.860.000
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 1.916.636.362,12
Bütçe Gideri 1.890.206.420,88
İptal Edilen Ödenek 26.429.941,24
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.489.862,12
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece,
beşinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları
kabul edilmiştir.
Hayırlı
olmalarını temenni ederim.
Sayın
milletvekilleri, beşinci tur görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Programa
göre kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesaplarını sırasıyla
görüşmek için 13 Aralık 2020 Pazar günü saat 11.00de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.51
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 230, 231 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 07/12/2020 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.