TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
32nci
Birleşim
15
Aralık 2020 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Teklifleri
1.- 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230)
2.- 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
A)
CUMHURBAŞKANLIĞI
1)
Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ
1) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1)
İletişim Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
İletişim Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H)
GELİR BÜTÇESİ
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, bütçe
görüşmeleri uzun sürdüğünden konuşmacıların
kendilerine ayrılan sürede konuşmalarını
tamamlamalarını rica ettiğine ve süre uzatmayacağına
ilişkin açıklaması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adanın, son yıllarda
yerli ve millî üretimin en başarılı örneklerinin savunma
sanayisinde hayat bulduğuna, bir devlet görevlisinin ABDnin Hazine
Bakanlığınca yaptırım listesine
alındığına, bunun doğrudan Türkiye Cumhuriyetine
kesilmiş bir ceza olarak algılanması gerektiğine, Savunma
Sanayii Başkanı İsmail Demir ve Türk bürokratların maruz
kaldığı bu muamelenin milletçe tepkiyle
karşılandığına ilişkin konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşak ilinde pazar günü
başlayan doğal gaz sorununun devam ettiğine, iki evde meydana
gelen patlamalarda 5 vatandaşın yaralandığına,
AFADı göreve davet ettiğine, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın yardım ve desteğini
beklediğine ilişkin açıklaması
2.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Savunma Sanayii Başkanı İsmail
Demire onurlu duruşu için teşekkür ettiğine, yapılan
eleştirilerde belli bir hacim aşıldığında
inandırıcılığın kaybedildiğine, tarif edilen
bir sistem olduğuna ve bir virt gibi gösterilmeye çalışılan
bu sistemi reddettiklerine, vatandaşın algısının son derece
yüksek olduğuna, yasama ve yürütmenin ayrı olduğuna, dalga
geçilen Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinin yüzde 1le öğrenci
aldığına, yetmiş dakikalık konuşmalara cevap
vermek için iki dakikalık sürenin çok az olduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Sayıştay raporlarına göre
Varlık Fonu borçlarının 63,7 milyar TL olduğuna,
imam-hatipleri, ilahiyat fakültesini ve Diyanet İşleri
Başkanlığını kuranın CHP olduğuna,
Fetullahçı terör örgütü gibi dini siyasete alet edenlere karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
4.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, FETÖ terör örgütüne üye olmaktan cezaevinde olan
birinin kardeşi elçi olarak atanıyorsa iktidarın bu konuda
kendilerine ders vermeye hakkı olmadığına ilişkin
açıklaması
6.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Cumhur İttifakı olarak açık,
pazarlıksız, mertçe bir ortaklıkları olduğuna,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yetkilerin tek elde
toplanmadığına, çok başlılığı ortadan
kaldırdığına, MHPnin ilkeli, sorumlu, çözüm üreten, aktif
ve aksiyonel bir siyasi parti olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
8.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ilinin pandemide çok kritik bir
noktaya geldiğine, yeni yapılan valilik binasının ve
boşaltılan diş hekimliği fakültesi binasının
hastaneye çevrilmesini teklif ettiklerine ama yanıt
alamadıklarına, Ordu iline acilen yoğun bakım cihazı
ve personel gönderilmesini rica ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, on sekiz ay içinde Tank Palet Fabrikasında
BMCnin ilk tankı üretip teslim edeceğinin ifade edildiğine, bu
tankın üretilip üretilmediğini öğrenmek istediklerine, Türk
ordusunun ürettiği FIRTINA obüslerinden neden Ethem Sancak ve Katar
ordusunun kâr ettiğinin açıklanmasını rica ettiğine
ilişkin açıklaması
10.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Rusyayla
yapılan S-400 füze anlaşmasına HDP olarak karşı tutum
aldıklarına, ABDyle ikili ilişkilerin Trumpla kurulan
şahsi ilişkilere indirgenmesi yaklaşımını
eleştirdiklerine, Türkiyeye karşı alınan
yaptırım kararının sorumlusunun Hükûmet olduğuna,
Hükûmetin antidemokratik, hukuksuz politikalarının uluslararası
alanda ülkenin itibarını ciddi şekilde
sarstığına, yaptıkları uyarılar dikkate
alınmış olsaydı ülkenin bu noktada olmayacağına,
yaptırım kararına karşı çıkmanın yolunun
iktidarın arkasında hizalanmak değil karşısında
durmak olduğuna, bu tabloya sebep olanların sorumluluğu
dış güçlere atmasının ikiyüzlü politikanın devamı
olduğuna, eleştirilerini ülkeyi bu duruma düşüren iktidara
yönelttiklerine ilişkin açıklaması
11.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Tokat Milletvekili
Özlem Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Ankara Milletvekili Yaşar
Yıldırımın 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
MHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
15.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
16.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili Tamer Akkalın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.-
Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, Tank Palet Fabrikasında çalışan
işçilerin maaşlarını Millî Savunma
Bakanlığının mı yoksa BMC şirketinin mi
ödediğini öğrenmek istediğine, Burdur ilinin en sulak
alanının Burdur Ceza İnfaz Kurumu kampüsünün su ihtiyacı
için su deposu yapılmak üzere hazineye devredildiğine, bunun bölgede
tarımı bitirmekle eş değer olduğuna ilişkin
açıklaması
19.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 230 sıra sayılı
2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
21.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Tokat Milletvekili Özlem
Zenginin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, yaptığı açıklamalar için
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktaya teşekkür
ettiğine, Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiyenin mücadele
verdiği her alanda karşısında yer aldığına,
ülkenin uyguladığı politikalarla kurulan tüm oyunları
bozduğuna, ABDnin yaptırım kararına Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gereken cevabı verdiğine, savunma sanayisi projelerinde
emeği geçen herkese Türk milleti adına bir kez daha teşekkür
ettiklerine, teröre karşı başarılı operasyonlara imza
atan MİTi tebrik ettiğine, Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin ve görüşülen bütçelerin hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
25.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.-
İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun, Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Tokat
Milletvekili Özlem Zenginin, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.-
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın, 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde CHP, HDP ve İYİ PARTİ
adına söz alan hatiplerin konuşmalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, sürekli bakanların atanmış
olduğuna ilişkin vurgu yapılmasını doğru
bulmadıklarına, bakanların bürokrat olmadığına
ilişkin açıklaması
30.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yapılan
soru-cevap işlemi sırasında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Batman
Milletvekili Ziver Özdemirin, İstanbul Milletvekili Fethi Açıkelin
230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
3üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
VI.-
BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
A)
Bildiriler
1.-
Başkanlıkça, Amerika Birleşik Devletlerinin 14 Aralık 2020
tarihinde Türkiyeye karşı açıkladığı
yaptırım kararı dolayısıyla AK PARTİ, CHP, MHP ve
İYİ PARTİnin ortak görüşleri doğrultusunda
hazırlanan metin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Bildirisi olarak Genel
Kurulun bilgisine sunulması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Çeşitli İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Asya Parlamenter Asamblesi
Başkanlık Divanı toplantısı nedeniyle Türkiye Büyük
Millet Meclisinin davetlisi olarak ülkemizi ziyaret eden Bahreyn, Endonezya,
Irak, İran, Rusya Federasyonu parlamento temsilcileri ile Asya Parlamenter
Asamblesi Genel Sekreteri Mohammad Reza Majidiye Hoş geldiniz.
denilmesi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktayın 230 sıra sayılı
2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019
Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde
yürütme adına yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ordu
Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Bakanlığa bağlı
binalarda elektrik hizmetinin alımı için bir şirketle
anlaşma yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun cevabı
(7/36835)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından
Ağrı ili için ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Aksaray ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Ardahan ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Batman ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Bayburt ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Diyarbakır ili
için ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Çankırı ili
için ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Bolu ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Bitlis ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Bingöl ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Erzurum ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Düzce ili için
ayrılan ödenek miktarına,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından Erzincan ili için
ayrılan ödenek miktarına,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlunun
cevabı (7/36947), (7/36948), (7/36949), (7/36950), (7/36951), (7/36952),
(7/36953), (7/36954), (7/36955), (7/36956), (7/36957), (7/36958), (7/36959)
15 Aralık 2020 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.04
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 32nci
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
Program uyarınca bugün sekizinci turdaki
görüşmeler ile 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
ilk 2 maddesinin oylamasını ve 4üncü madde dâhil 4üncü maddesine
kadar olan maddelerin görüşmelerini yapacağız.
Sekizinci turda,
Cumhurbaşkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri
Başkanlığı, Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, İletişim Başkanlığı,
Savunma Sanayii Başkanlığının bütçe ve kesin
hesapları yer almaktadır.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (X)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(x)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince tur üzerindeki görüşmelerde siyasi parti gruplarına ve
İç Tüzükün 62nci maddesi gereğince istemi hâlinde görüşlerini
bildirmek üzere yürütmeye yetmişer dakika söz verilecek, bu süreler birden
fazla konuşmacı tarafından kullanılabilecek ve
şahsı adına yapılacak konuşmaların süresi ise
beşer dakika olacaktır. Ayrıca, konuşmalar tamamlanınca
soru-cevap işlemi, on dakika soru, on dakika cevap olarak yapılacak ve
sorular gerekçesiz olarak yerinden sorulacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
Sekizinci turda siyasi parti grupları, yürütme
ve şahısları adına söz alanların adlarını
sırayla okuyorum:
Halkların Demokratik Partisi Grubu: Sezai
Temelli, Rıdvan Turan, Mehmet Ruştu Tiryaki, Hüda Kaya, Sait Dede,
Murat Sarısaç.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu: Faik Öztrak, Tekin
Bingöl, Bülent Tezcan, Yüksel Mansur Kılınç, Burak Erbay, Ali Haydar
Hakverdi, Özgür Karabat, Atila Sertel, Özgür Ceylan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu: Abdullah
Doğru, Gülay Samancı, Hasan Çilez, Ali Cumhur Taşkın,
Yalçın Akdoğan, İmran Kılıç, Niyazi Güneş, Erol
Kavuncu, Hülya Nergis, Tuba Vural Çokal, Zehra Taşkesenlioğlu Ban,
Mustafa Canbey, Selman Özboyacı, Selman Oğuzhan Eser.
İYİ PARTİ Grubu: Yavuz
Ağıralioğlu, Behiç Çelik, Dursun Ataş, Ümit Dikbayır,
Metin Ergun, Ümit Beyaz, İbrahim Halil Oral.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu: Mustafa
Kalaycı, Yaşar Yıldırım, Mustafa Hidayet
Vahapoğlu, Mevlüt Karakaya, Mustafa Baki Ersoy.
Şahıslar: Lehinde Tamer Akkal, aleyhinde
Arslan Kabukcuoğlu.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 2nci maddesini okutuyorum:
Gelir ve
finansman
MADDE 2- (1)
Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I)
sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 1.082.029.040.000
Türk lirası,
b) (II)
sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri
16.546.924.000 Türk lirası öz gelir, 104.563.767.000 Türk lirası
Hazine yardımı olmak üzere toplam 121.110.691.000 Türk lirası,
c) (III)
sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların
gelirleri 8.267.484.000 Türk lirası öz gelir, 168.772.000 Türk lirası
Hazine yardımı olmak üzere toplam 8.436.256.000 Türk lirası,
olarak tahmin
edilmiştir.
(2) Finansman:
Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği
üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer
alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 240.515.000 Türk lirası
olarak tahmin edilmiştir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, bütçe görüşmeleri uzun sürdüğünden
konuşmacıların kendilerine ayrılan sürede
konuşmalarını tamamlamalarını rica ettiğine ve
süre uzatmayacağına ilişkin açıklaması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
malumları olduğu üzere bütçe turları üzerindeki görüşmeler
uzun sürmektedir. Ayrıca bugün 2 maddenin görüşmesi ve 4 maddenin
oylaması yapılacaktır. Bu nedenle konuşmacıların
kendilerine ayrılan sürede konuşmalarını
tamamlamalarını rica ediyorum. 2016 yılında alınan
mutabakat kararı gereğince konuşmacılara ek süre
vermeyeceğimi bilgilerinize sunmak istiyorum. Sataşmadan söz isteyen
Grup Başkan Vekillerine, sıra kendinde olan siyasi parti grubunun tüm
konuşmaları bittikten sonra iki dakika söz vereceğim ve
sözlerini tamamlamaları için de bir dakika ek süre vereceğim ve bir
daha da söz sürelerini uzatmayacağımı baştan belirtmek
isterim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
bir şey sorabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, bu, Grup
Başkan Vekillerinin sataşmada söz almamaları nerede karara
bağlandı? İç Tüzükün ilgili hükümlerine aykırı bir
BAŞKAN Değil, 2 artı 1 dakika.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam, o artı 1
dakika ama bir sataşma varsa konuşmanın bitip ondan sonra
konuşmamız
BAŞKAN Sataşmadan söz isteme hakkı
var, o ayrı yani.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Var.
BAŞKAN Tabii, tabii.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam. Yani şey
bittikten sonra değil, sataşmada konuşabiliriz.
BAŞKAN Bir kere, Sayın Özkoç, yani
senden gelen bir teklife benim hayır demem zor da işte, bir süreçle
ilgili
(CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim,
saygılar sunarım efendim.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Özkan
Yalım
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Uşak ilinde pazar günü başlayan doğal gaz sorununun devam
ettiğine, iki evde meydana gelen patlamalarda 5 vatandaşın
yaralandığına, AFADı göreve davet ettiğine,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın yardım
ve desteğini beklediğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, acil söz talebime
verdiğiniz destekten dolayı teşekkür ederim.
Uşakta pazar günü başlayan doğal gaz
sorunu, maalesef devam etmektedir. Dün 2 tane evde patlama oldu, 5 yaralı
vatandaşımız var, birinin durumu oldukça ağır. Bugün
sabah -biraz önce, yarım saat önce- bir evde daha patlama oldu maalesef.
Vatandaşlarımız -evde yokken- işlerine gidiyor ancak bu
arada açılan doğal gazlardan dolayı, unutulmuş olan
vanalardan vesaire, evin içi gazla dolmaktadır. Daha sonra, işten geldikten
sonra vatandaşın elektrik düğmesini açması vesaire gibi
konulardan dolayı maalesef patlamalar devam etmektedir.
Ben buradan daha önce de Enerji Bakanına
seslenmiştim. Uşaka daha fazla ekibin gelmesini; bilinçli,
profesyonel ekibin gelmesini ve de doğal gaz vanalarının
profesyonel bir şekilde reaktive edilmesini acil talep ediyorum.
AFADı göreve davet ediyorum. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımız, sizden destek bekliyorum, Uşakla ilgili ciddi
sıkıntılarımız var. Bu patlamaların devam
etmesinden ciddi anlamda tedirginim. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım, özellikle sizden, daha fazla çevre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına ilk söz Sezai Temelliye ait.
Buyurun Sayın Temelli. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
HDP GRUBU ADINA SEZAİ TEMELLİ (Van)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığına 2021
yılında ayrılan bütçe ödeneği 4 milyar lira ama bizim
üzerinde konuşacağımız rakam yaklaşık 1,4 trilyon
lira. Bugün, 2021 merkezî yönetim bütçesinin bir bütün olarak içine
gizlenmiş Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine
konuşacağız çünkü bu bütçe, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin bütçesi ve bu sistemin bütçesi, parlamenter sistem içinde
hazırlanmış, onun teamülleriyle oluşmuş bir bütçe
değil.
Bütçe, her şeyden önce kapsamlı bir
ekonomi politik metindir. Bu iktisadi ve siyasi belge sadece ekonomiyle
sınırlı değildir, bundan öte toplumsal sınıf ve
kesimler üzerinde siyasi iktidarın kararlarının etkisini de
yansıtır. Bu nedenle politiktir ve doğası gereği
sınıfsaldır. Bütçenin toplumsallığından,
sınıfsal karakterinden bahsediyorsak o zaman ilk başta bütçe
hakkından bahsetmeliyiz.
Sayın vekiller, bütçe hakkının tarihi
Magna Cartayla başlar; 1215te ilk kez kralın vergi toplama ve
harcama yetkileri kısıtlandı ve yerelin denetimine
açıldı. Magna Carta, aynı zamanda kralın savaş
çıkarma yetkilerini de kısıtladığından,
barışın da ilk belgelerinden sayılır çünkü
barış, vergiye olan ihtiyacı azaltır. Bu bağlamda
bütçe hakkına sahip çıkmak sadece demokrasiye değil
barışa da sahip çıkmaktır. Meclis, her şeyden önce
toplum adına bütçe hakkını savunan, demokrasinin gereği
olarak onu var eden biricik yapı olmak zorunda. Kısıtlı
temsiliyetin, demokrasinin gelişmesinin önünde bir engel olduğunu
tabii ki biliyoruz. Buna rağmen Meclis, meşruiyetini bu temsiliyetten
alıyor ve bu temsiliyetin dayandığı en önemli toplumsal
referans kuşkusuz bütçe hakkı. Bizler, hepimiz toplumun bütçe
hakkını temsil etmek için buradayız, bütçe hakkını
yani bu hakkı devretmek için değil.
Mevcut, partili Cumhurbaşkanlığı
rejimi bütçe hakkını yok saymaktadır. Sistemin yürürlüğe girmesinden
kısa süre sonra Meclis işlevsizleştirilmiş, yetki ve
görevlerini hızlıca kaybetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi,
yasama yapan, bütçe yapan bir yapı olmak yerine
Cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getiren bir
yapıya dönüşmüştür. Parlamentonun bütçeye müdahale etme
yolları kapatılmış, Meclis yalnızca onay işlevi
görmeye başlamıştır. Öte yandan, Çöktürme Planı ve
OHAL uygulamalarıyla yaratılan istisna hâli süreklileşirken
partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi totaliter
karakteriyle faşizmin kurumsallaşma sürecine Meclisi de dâhil etme
peşindedir.
Değerli milletvekilleri, siyasi ve toplumsal
muhalefetin öncüsü olan HDPye yönelik nefret söyleminin,
saldırganlığın arkasında işte bu zihniyet
yatmaktadır. HDP, faşizme karşı toplumu savunmaya, onun
bütçe hakkına sahip çıkmaya devam edecektir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, aslında hiçbir
sisteme benzemiyor. Burada Bize özgü. retoriği yerli ve millî araba
kadar safsatadır. Siyasal ve toplumsal olanın inkâr edilmesi
anlamına gelen bu sistem kanuni hâle gelmiş olsa da demokrasi,
eşitlik, özgürlük ekseninde meşruiyet sorunu yaşamaktadır.
Denge ve denetleme ağları lağvedilmiştir. Kurumsal
özerklikler etkisizleştirilmiş, âdeta kurumsal kimlikler yok
sayılmaktadır. Özerklik deyince demokratik bir toplumun vesayete
karşı kendisini koruyabileceği kurumlardan bahsediyoruz. Merkez
Bankası, Sosyal Güvenlik Kurumu, belediyeler ve hatta -size ilginç
gelebilir- Bakanlıklar özerkliklerini kaybettikçe sadece siyasal,
toplumsal kriz büyümüyor, beraberinde rejim krizi de ortaya çıkıyor.
Tabii, siz Sistemin bir rejim krizi sorunu yok. diyebilirsiniz ama bu
sistemin kendisi zaten başlı başına bir kriz.
Değerli milletvekilleri, bu bir kayyum
sistemidir, bütçe hakkının kayyum eliyle gasbıdır. Bizim
belediyelerimize kayyum atandığında yerel yönetim
anlayışımıza saldıranlar, Bakanlar sosyal medya
üzerinden aflarını istediklerinde kayyum rejiminin ne olduğunu,
özerkliğin ne kadar kıymetli olduğunu idrak edebildiler.
Değerli arkadaşlar, bütçe hakkı yok,
bütçe hukuku da yok, mevcut bütçe yasasının bir ihlalini izliyoruz.
Bütçe teklifinin Meclise sunulması için öngörülen anayasal süreye
uyulmadı, Anayasa çiğnendi. Meclisin bütçe hakkına diğer
saldırı da bütçede öngörülen borçlanma limitlerine uyulmaması ve
Meclise sunulmadan bir torba yasayla borçlanma limitlerinin
arttırılmasıydı. Bu da yetmiyormuş gibi bütçeleme
esasları torba yasayla değiştirilerek iktidarın kamu-özel
iş birliği adı altında yürüttüğü projelere
ayrılan kaynak gizlendi. Bu gidişle gelecek yıl bütçe bir torba
yasa içinde gelirse hiçbirimiz şaşırmayacağız. Bütçe
hakkının olmadığı yerde bu hakkın
yoksunluğunun yarattığı tahribatları, krizleri ve bu
süreci takip eden çöküşleri izliyoruz. Bütçe hakkı tüm toplumsal
hakların aslında bir bileşkesini bize anlatır.
Örneğin, Adalet Bakanlığı bütçesini
konuştuğunuzda adalet meselesini tüm boyutlarıyla
konuşursunuz. Bu ülkede adalet yok, adaletsizlik her yeri
kuşatmış durumda. Gerçek bir hukuk reformu yapamayacak kadar bir
adaletsizlik çarkının içine sürüklenmiş durumdayız. Adalet
sisteminin, hukuk sisteminin nasıl buraya sürüklendiğine
şaşırmamalıyız çünkü istisna hâlinin hukuku tecrittir.
Sayın Öcalana uygulanan tecrit sadece Kürt meselesini çözümsüzlüğe
mahkûm etmedi, hukuk devletinin de yıkımını
gerçekleştirdi. Bu ülkede tecrit varsa hukuk devletinden, adaletten söz
edemeyiz. Cezaevlerinde açlık grevleri var, cezaevlerinde kötü muamele
var, hak ihlalleri var, işkence var, bu ülkede siyasi tutsaklar var,
tutuklu gazeteciler var. Artık, sokağa çıktığınızda
soluduğunuz hava tecritleştirilmiş bir mapushane
havasıdır. Kim adalet istese, özgürlüklerden bahsetse, demokrasi,
barış dese Cumhur İttifakı korosu başlıyor
zillet ve terör nakaratlı şarkıya. Demirtaş terörist,
805 aydın zillet ittifakının içinden
Hayır, hiçbiri
terörist değil, hiçbir arkadaşımız terörist değil;
bütün arkadaşlarımız, başta Selahattin Demirtaş olmak
üzere, bu ülkede hukuku, adaleti, demokrasiyi ve barışı savundu,
savunmaya da nerede olursa olsun devam edeceklerdir. (HDP
sıralarından alkışlar) Murdar söz sahibi bir ağaç
gibidir, onun kökü yerin üstünden koparılmış, tutunma
imkânı kalmamıştır.
Sayın milletvekilleri, bu ülkede güvenlik de
yok. Bütçeye baktığınızda; hatta bütçeye değil,
doğrudan Bakana baktığınızda, neden bu ülkede
güvenliğin olmadığını görmeniz mümkün. Bu ülkenin en
temel meselesinin Kürt meselesi olduğu ve bu meselenin çözümünün de
güvenlikçi politikalarla değil, siyasal ve toplumsal barış
politikalarıyla çözüleceği artık küresel boyutta da ortaya
çıkmışken güvenlik adı altında tüm toplumun
nasıl şiddet ve baskı altına
alındığını izliyoruz. Güvenlikçi politikaların
stratejisi batıda kibar faşizm doğuda garnizon devlet
olmuştur.
Hatırlarsanız yakınlarda AKP Genel
Başkanı yaptığı bir konuşmada Kürt sorunu
yoktur. dedi. Gelirken bu sorunu tanıyan ve çözmeye talip olanlar
giderken Kürt sorunu yoktur. derler. Demek ki gidişiniz yakın. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın vekiller, bütçe hakkına sahip
çıkmak sadece demokrasiye değil, barışa da sahip
çıkmaktır. 2021 yılı bütçesi de barışı
görmezden gelmekte, yayılmacı politikalarla savaşa ve
şiddet merkezli güvenlikçi anlayışa fazlasıyla kaynak
ayırmaktadır. 2002de askerî sanayi alanında 59 firma varken
bugün bu sayı 1.456ya ulaştı. Sayının
büyüklüğünün en önemli nedeni, kuşkusuz, teşvikler.
İktidara yakın isimlerin kurduğu firmaların çokluğu
nedeniyle sayı böylesine dramatik bir şekilde arttı. On Birinci
Kalkınma Planına göre, 2023 yılında savaş sanayisinin
27 milyar dolarlık bir ciroya ulaştırılması yani dört
yıl içinde net 4 kat büyütülmesi hedefleniyor. Savaşa dayalı
büyüme modeliyle Türkiye aşırı borçlanmakta, içinden
çıkılmaz bir finans krizine sürüklenmektedir. Dış
politikasızlığın başlıca nedeni de yine bu büyüme
modelidir. Bir gün ABci, bir gün Avrasyacı savrulmalar bu nedenden
dolayıdır. Savurgan, militarist harcamalar ülkeyi döviz ve faiz
sarmalında yerden yere vurmaktadır. Savaş zulümdür,
yıkımdır, ölümdür, yerinden yurdundan edilmektir. Bugün
Suriyede yerinden yurdundan edilenler, toprağından
koparılanlar, sığınmacı ve mülteciler insanlık
dramını tüm çıplaklığıyla bizlere gösteriyor.
Bir kez daha ısrarla söylüyoruz: Kürt
meselesinin çözümünden kaçmak, eşit yurttaşlık temelinde siyasi
çözümü görmezden gelmek, savaş politikalarıyla ayakta durmaya
çalışmak ülkeyi, bölgeyi ve bölge halklarını büyük bir
felakete sürüklemeye devam ediyor.
Sayın vekiller, savaş yoksulluktur. Bütçe
hakkıyla en çok yoksulların hakkı korunmak zorundadır.
Önceliği savaş olmayan, yoksullukla mücadele olan emeğin
bütçesini yapamadığımız sürece bütçe hakkı hiçbir
zaman tam anlamına kavuşamayacaktır. 6 Ekim 2020de Camiler ve
Din Görevlileri Haftasında konuşan Erdoğan Müminin görevi,
varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı
bal eyleyendir. demiş. Bunun meali: Yoksula iman, zengine mekân. (HDP
sıralarından alkışlar) İktidarın küçük
parçası da yoksullara askıda ekmek kampanyası yaptı. Yani,
acıdan bal, askıdan ekmek, daha ne olsun? Bu bonkörlükle Türkiye
halklarını şımartıyorsunuz!
Yanlış siyasi ve ekonomik tercihlerin
ortaya çıkardığı ağır faturanın bedeli
topluma yoksulluk ve sefalet olarak yansıyor. Türkiye, son yetmiş
yılın en büyük yoksulluğunu yaşıyor, yoksulluk
sınırı altında yaşayan nüfus 30 milyonu
aştı. Bütçe hakkı çalışma hakkıdır.
Yoksulluğun en belirgin nedeni olan işsizlik almış
başını gidiyor. Yalan istatistikler kurumuna göre işsizlik
düzeyi gerilemiş, 12,7ye düşmüş; oysa Covid-19 etkisiyle revize
edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı
bugün yüzde 28lerde. TÜİKe rağmen bundan daha kötüsü şu:
Mardin, Batman ve Şırnakta işsizlik yüzde 30un üzerinde.
Bunlar resmî rakamlar, resmî olmayan rakamları varın siz tahmin edin.
Çalışma yaşamında ayrıca toplumsal cinsiyet
eşitsizliği de büyüyor, kadın yoksulluğu derinleşiyor.
Ücretli kadın ve erkekler arasında gelir eşitsizliği de
büyüyor. Kendi hesabına çalışan erkekler kadınlardan
neredeyse yüzde 80 daha fazla gelir elde ediyor.
Değerli milletvekilleri, insan onuruna
yakışır bir ücret hakkı aynı zamanda bütçe
hakkıdır. Asgari ücret tartışmaları aslında bize
algısal bir oyun oynuyor; yukarıya değil, aşağıya
bakıyoruz. Türkiyede aşırı bozulmuş gelir ve servet
dağılımı bu yoksulluğun ve sefalet ücretlerinin
başlıca nedeni. İktidar, aşırı ve haksız
zenginleşmeyi azaltmak, bu adaletsizliğin kaynağını
kurutmak yerine asgari ücretle emekçilere asgari yaşamı dayatmaya
devam ediyor. Türkiyede 10 milyon civarında işçi asgari ücret
altında veya asgari ücret civarında ücretle çalışıyor.
Asgari ücret giderek ortalama ücret hâlini aldı. İşverenlere
sürekli vergi indirimi yapılırken ağır bir vergi yükü
altında emekçiler eziliyor. Üstelik, vergi dilimleri de başlı
başına adaletsizliği destekliyor. İstihdam vergisi
işçilerin belini büküyor. Vergide adalet olmadan ücrette adalet olmaz.
Asgari ücret tümüyle vergi dışı
bırakılmalıdır. Asgari ücret hesabında sadece
işçinin kendisi değil, ailesi de esas alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, toplumu sadece size oy
verenlerle sınırlayan ama onların haklarını da yok
sayan anlayışınız toplumun geniş kesimlerini
yoksulluğa mahkûm etti. Emekliler bugün yoksulluğun ana bileşeni
âdeta, sosyal güvenlik haklarını gasbettiniz. 13,2 milyon emekli ve
hak sahibinin yüzde 60ı asgari ücretin altında aylık gelire
mahkûm oldu. Bu utanç verici rakamlar yaygın bir emeklilik
yoksulluğunu yaratmış durumda.
Sayın vekiller, eğitim bir haktır ve
bütçenin belki de en fazla hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir
kalemdir. Oysa öğretmen maaşlarını yük gören bir zihniyet
var karşımızda.
Eğitimin çok sorunu var ama son döneme de
bakarsak ekonomik krizle birlikte yoksullaşan Türkiye toplumunda
şimdi dijital eşitsizlikler de derinleşiyor. Devlet
okullarına devam eden milyonlarca öğrencinin internet erişimi
yok, bilgisayar ve akıllı telefona sahip değiller. Dijital eğitim
engelsiz çocuklara daha uygun, ya engelli çocuklar? Ne var ki, uzaktan
eğitim, özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için sayısız
engel barındırıyor. Evde Kürtçe konuşan yaşı
küçük öğrenciler dijital engellerin yanı sıra dil engeliyle de
karşılaşıyor. Ana dilinde eğitim hakkını yok
sayan bir anlayış eğitim hakkından söz edebilir mi?
Sağlık bir haktır ama pandemi süreci
gösterdi ki on sekiz yıllık AKP dönemi bu hakkı âdeta imha
etmiştir. AKP iktidarının sermaye merkezli Sağlıkta
Dönüşüm Programı iflas etmiştir. Sağlık sistemini
çökertip sağlık sektörünü yaratanlar, pandemiyle birlikte
yaratmış oldukları büyük kötülükle yüzleşmiş oldular.
Covid-19 aşısını bile ticari bir mal olarak ele alan
iktidarın tek derdi toplumun sağlığı değil,
şehir hastaneleri müteahhitlerinin kazançlarıdır.
Sayın vekiller, yoksullukla mücadele etmek
yerine yoksulluğu kalıcılaştıran, derinleştiren
bu iktidar bütçeden patronlara kaynak aktarmaya devam ediyor. Ahbap
çavuş-akraba kapitalizmi üzerine kurulan bir siyasal rejim sürekli vergi
borcunu yapılandırıyor, ha bire varlık barışı
peşinde koşuyor. Varsıllara barış, yoksulların
payına da savaş düşüyor. 500 milyar liralık bir kamu
alacağı yapılandırıldı -alınmayan verginin
tahsilatı- yapılandırılmayan borçların boyutuna
bakın, yapılandırılmaya dâhil edilmeyen en önemli borç
kalemi çiftçilerin borçları. Bitiremedikleri sulama projesinin
hesabını vermek yerine Urfalı, Mardinli, Diyarbakırlı
çiftçilere elektrik faturalarıyla ekonomik şiddet uygulayan bu
iktidar, tarımı desteklemek yerine tarım ithalatıyla
çiftçileri yoksulluğa mahkûm ediyor, daha kötüsü bu tarım
politikaları gıda yoksulluğunu da büyütüyor.
Varlık affı 7nci kez sahnede. Bu gerçek
ve tüzel kişilere Serveti nereden buldun? sorusu sorulmayacak, bu
servetler üzerinden herhangi bir vergi alınmayacak ve herhangi bir adli soruşturmada
geriye dönük vergi incelemesi de yapılmayacak ama Türkiyede esnafa,
çiftçiye haciz işlemleri devam edecek.
Sayın vekiller, bugün Türkiye demokrasisinin
önünde en önemli temel 2 sorun: Kürt sorunu ile yoksulluktur. Kısaca,
bunun çerçevesini çizmeye çalıştım. Bu 2 sorun birlikte hareket
etmektedir, diğer birçok yapısal sorunda da ilk elden
kaynağı yine bu 2 sorun yaratmaktadır. Bugün, iktidarın bu
2 soruna yaklaşımı çözüm odaklı değil, tam tersine bu
sorunlardan beslenmeye yöneliktir. İktidar, Kürt sorununa demokratik
siyaset içinde, çözüm odaklı yaklaşmak yerine savaş ve
şiddet politikalarıyla yaklaşmaktadır, yoksulluk sorununun
büyüyüp yaygınlaşması da neoliberal politikalara olan bağımlılığından
gelmektedir. Bunlar iktidarın politik tercihi olmasının
yanı sıra, karakterinin de özelliğidir. Tekçi, otoriter bir
anlayışa sahip bu iktidar kırılgan bir ekonomiyle
aşırı borçlanarak, emeği daha fazla sömürerek,
doğayı talan ederek, yolsuzluğu meşrulaştırarak,
Kürt düşmanlığıyla toplumu baskı altına almaya
çalışarak çıkmaz sokakta yol almaya
çalışmaktadır.
Çözüm Türkiyenin demokratikleşmesinden, Kürt
meselesinin çözümünden, emeği, doğayı ve kadınları
merkeze alan bir siyasetten geçiyor. Bu, demokrasi mücadelesinin
radikalleşmesidir, radikal demokrasinin iktidar perspektifidir. HDP,
radikal demokrasi anlayışıyla yerel demokrasi temelinde
çoğulcu, laik, demokratik cumhuriyet mücadelesiyle bugün ceberut devlete
ve kapitalist anlayışa karşı en güçlü yanıtı
vermektedir. Ezilen halkların özgürlük, işçi sınıfının
eşitlik mücadelesiyle Türkiyeyi bu cendereden mutlaka
çıkaracağız. Bizden kurtulmak yegâne siyasi malzemesi olanlar
şunu asla unutmasın: Vardık, varız, var olacağız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın
Rıdvan Turana ait.
Buyurun Sayın Turan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli vekiller ve ekranları başında bizleri
seyretmekte olan kıymetli halkımız; hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum.
Aynı zamanda, zindanlarda tutsak edilmiş
olan Halkların Demokratik Partisinin bütün üyelerine, milletvekillerine,
eş başkanlarına, belediye başkanlarına, belediye
meclis üyelerine, il başkanlarına, ilçe başkanlarına,
hülasa partinin tüm emekçilerine; saygılarımı, sevgilerimi
iletiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, geçen hafta
Halkların Demokratik Partisinin İstanbul il örgütünde şu
gördüğünüz böcekler ortaya çıktı. Bakın, bunlara iyi
bakın, hatta şöyle birazcık dursun bunlar. O kadar zavallı
bir durum ki Kürt meselesi benim meselem.den başlayan güzergâh, Avrupa
Birliğinin yolu Diyarbakırdan geçer. siyasi söylem, en sonunda
Erdoğanın Bu meseleyi mutlaka çözeceğim. iradesinin gelip
dayandığı nokta Halkların Demokratik Partisinin
İstanbul il örgütüne böcek yerleştirmek. Çok zavallı bir durum,
halkımız adına çok utanılası bir durum.
Siz burada teknik bazı malzemeler görüyorsunuz
muhtemelen, biz burada bir halkın gasbedilmiş haklarını
görüyoruz değerli arkadaşlar; bir tarihsel
haklılığı, bir siyasi sürekliliği, bir direnişi
görüyoruz. Sizin gördüğünüz şey, yalnızca bunu buraya
yerleştiren büyük olasılıkla MİT ya da Emniyet
istihbaratının belki de övünülecek bir faaliyetiyken, biz, burada bir
halkın mahrum edilmiş, verilmemiş tarihsel haklarını,
siyasal haklılığını ve bugün de süren bu mücadeleyi
görüyoruz. Bunda ne zaman ki baktığımızda aynı
şeyi görmeye başlarsak işte, o zaman gerçekten bu ülkenin en
kadim meselesi olan Kürt meselesinin belki de çözümü için en büyük
adımı atmış olacağız.
Değerli arkadaşlar, MİT üzerine söz
aldım. Kuşkusuz, MİT üzerine söz söyleyebilmek, özelde MİT,
genelde de istihbarat örgütlerinin faaliyetlerine yön veren esas efkâr nedir,
bunlardan söz etmeyi zorunlu kılıyor. Ne yazık ki Türkiye
Cumhuriyeti devletinin konfigürasyonu, dizilişi, temel
mantığı, kurumsal mimarisi güvenlik temeli üzerine
kurulmuş. Güvenlikçi siyaset, bütün kamu yaşantımızı,
bütün insani ilişkilerimizi, kamunun örgütlenişini, devletin bütün
genetiğini belirler bir hâl hâline gelmiş durumda. Kuşkusuz,
bunun birtakım tarihsel sebepleri, birtakım siyasi sebepleri var.
Özellikle Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna gidecek olursak, bir
Osmanlı bakiyesi olarak kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bir
ulus devlet projesi olarak örgütlendirilmiş olması, Türkiye
Cumhuriyetini kuran askerî ve sivil bürokrasinin tercihleri bugünkü güvenlik
anlayışını da şekillendiriyor. Ne o? Diyoruz ya
Osmanlının bakiyesidir Türkiye Cumhuriyeti. diye, o kadar
bakiyesidir ki Osmanlı Meclis-i Mebusanının son görüştüğü
yasa tasarılarından bir tanesi aynı zamanda Cumhuriyet Meclisinin
ilk görüştüğü tasarılardan bir tanesidir. Bu kadar kopuş
değil, bir tarihsel ve siyasal sürekliliktir söz konusu olan ve bu
tarihsel ve siyasal süreklilik değerli arkadaşlar, aynı zamanda
güvenliğe, güvenlik bürokrasisine ve bir bütün olarak güvenlik
algısına bakışı da şekillendirmiş.
Osmanlı, bir halklar mozaiğiydi ve Osmanlı bölünmeye
başladığında ortaya çıkan şey, bundan bir ulus
devlet yaratma projesi söz konusu olduğunda birtakım zorluklardı
ve Türk olmayan bütün kesimlerin varlığına şüpheyle, hatta
yer yer düşmanca bakma siyasi sonuçlarını doğurdu. Bu zor
bir projeydi, bir halklar mozaiğinden bir ulus devlet çıkarma
yaklaşımı. Bunun sonucunda Ermeniler, Rumlar çeşitli
tarihsel dönemlerde toplumsal, siyasal ve ekonomik olarak tasfiyeye
uğradılar, bir Kürtler kaldı biliyor musunuz? Yani şimdi bu
bölücülük teraneleri çok anlatılıyor, oysa bir Türk olarak
söylüyorum: Kürtler kurtuluş mücadelesinin ya da Millî Mücadelenin
başladığı ve en zorlu olduğu dönemde dahi kendi
kaderlerini Türkiyeyle, Türk halkıyla beraber gördüler ve yan yana
oldular. Şimdi birileri diyor ya: Bunların kökü dışarda,
bunlar dış mihrak. Eğer böyle bir tercih olsaydı, Kürtler
zamanında bizleri yalnız bırakırlardı. Bu tercih, bu
süreklilik, hâlâ bir biçimiyle devam ediyor olduğu hâlde, ne yazık ki
güvenlik bürokrasisi önce Ermeniyi, Rumu, ardından da şu an
geldiğimiz noktada Kürtü, Kürtün taleplerini bir öteki olarak
nitelendirmek suretiyle derdest etmeye çalışıyor, yok etmeye çalışıyor.
Çağlar Keydere atıfla söyleyeyim: Millî
Mücadele 1912de başlar, 1920ye kadar sürer. diyor. Balkan
Savaşı, ardından Birinci Paylaşım Savaşı
ardından Millî Mücadele. Onu tahsis etmek haddime düşmez ama ben
birtakım zihinlerde bu Millî Mücadele anlayışının
Kürtlere karşı ve Halkların Demokratik Partisine karşı
hâlâ sürdüğünü düşünüyorum; hâlâ arınmacı, nasyonal
sosyalizminden ya da Franco faşizminden ya da Mussolini
İtalyasından referansla hâlâ arınmacı, hâlâ saf Türkü
iktidar etmek isteyen, bunu yaparken de ne yazık ki toplumsal ve siyasal
farklılıklarımızı, zenginliklerimizi ortadan
kaldıran bir yaklaşım ne yazık ki bu Parlamentonun
çatısı altında da oldukça güçlü biçimde devam ediyor.
Şimdi, MİT faaliyetleri, işte, bu
bölünme, parçalanma paranoyasından bağımsız olarak ele
alınabilecek şeyler değil. O tarihsel dönemde cumhuriyetin
kuruluşunun zorlukları ve güvenlik riskleri ne ise, 1920 model bir
güvenlik anlayışıyla şu anda ülkemizin güvenlik ve
istihbarat kurumları, Millî İstihbarat Kurumu başta olmak üzere,
işine devam ediyor. Bunu niye söylüyorum? Şundan söylüyorum:
Bakın, ben aynı zamanda bu Komisyonun üyesiyim de. Şimdi, Millî
İstihbarat Teşkilatı ya da diğer örgütler, bir defa kamuya
eşit mesafede değil ve -tırnak içinde- ürettikleri kamusal
hizmet yalnızca bir azınlığın beka sorununu çözmeye
dönük; iktidarı ve sarayı kastettiğim anlaşıyor. Böyle
olmasaydı, örneğin, yıllardır sündürülen Hrant Dink
davasında bir sonuç çıkardı, Tahir Elçi davasında bir
sonuca yaklaşılabilirdi. Diyarbakır katliamı, Gar
katliamı herkesin gözü önünde oldu, herkes bunun tanığı ve
iktidar bunun sanığı. Millî İstihbarat Teşkilatı
-şimdi, bizden, bütçesini görüştüğümüz Millî İstihbarat
Teşkilatı- acaba neden bu istihbaratları, önleyici hizmetleri
zamanında, bütün halkı kendi halkı olarak görerek, bu
mantıkla, bu perspektifle bu hizmetleri üretmedi? Burada çok açık bir
şey: Bir taraf makbul olan, diğer taraf makbul olmayan.
Halkların Demokratik Partisinin anayasal
güvence altına alınmış olan hakları, bir istihbari
mesele olarak görülüyorsa değerli arkadaşlar, boş verin gerisini
konuşmayı ya! Otomatik olarak bu memleketin 20 milyonunu terörist
olarak görüyor, niteliyor ve istihbar ediyorsa bir örgüt, boş verin
gerçekten başka şeyleri konuşmayı, bizim, çok ciddi meselemiz
var demektir. Bundan daha büyük bir mesele yok. Her şeyin üstünde
işte, bu mesele var demektir. Bu kafa değişmedikten sonra, bu
istihbari anlayış, bu güvenlik anlayışı
değişmedikten sonra, belki de 1921 mantalitesine tekrar dönmedikten
sonra, orada Kürdistan eyaletinden gelen vekillerin kendilerini bir eşit
özne olarak gördükleri gibi bir tarihsel ve siyasal vasat
oluşturulmadıktan sonra, böyle, MİTi konuşmak Şu
kadar önleme yaptık, bu kadar dinleme yaptık; bak ne güzel HDPnin
binasına dinleme aleti koyduk.la bu işler olacak biçimde değil.
İnsan Hakları Derneği rapor yazmış, diyor ki: Bu
yıl 160 kişi kaçırıldı. Bunların önemlice bir
kısmı MİT kimliğini göstererek bu kaçırmayı
yaptı. Bir kısmı bizim üyelerimiz, bir kısmı gençlik
meclisi yöneticilerimiz. Bunlar ajanlaştırılmaya
kalkılıyor. Ya, kardeşim, ajan ihtiyacınız varsa gidin
başka yollardan nasıl çözüyorsanız çözün. (HDP
sıralarından alkışlar) Bizim partimizin üyelerini ne
tasallut altında bırakıyorsunuz. Yani uzun lafın
kısası şu: MİT zaten istihdamını bizim
üzerimizden sağlıyor bir de bizden ekstra para istemesin, biz bu
bütçeye razı değiliz değerli arkadaşlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, söz
sırası Mehmet Ruştu Tiryakiye ait.
Buyurun.(HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ
(Batman) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; televizyonları başında ve sosyal medyadan bizi
izleyen, dinleyen tüm vatandaşlarımızı sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Geçen gün İçişleri Bakanı Ne o
artık Selahattin Demirtaştan bahsetmiyorsunuz! diyordu. Kendince
aramıza nifak tohumları ekmeye çalışıyor, bu konuda
onu da kırmayalım, onu da bu konuda
kandırdıklarını söyleyelim. Eş Genel
Başkanımız sevgili Selahattin Demirtaşı,
şahsında bütün devrimci tutsakları, yurtseverleri sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Ben, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
bütçesi üzerine konuşacağım. Bakalım, bu Genel Sekreterlik
gerçekten güvenliğimizi sağlıyor mu?
Bakın, neredeyse her gün bir Kürt
vatandaşı -çoğunlukla bu, Kürt köylüsü oluyor- kamu adına
vatandaşın güvenliğini sağlamakla görevli asker veya polis
kurşunuyla yaşamını yitiriyor ya da askerin, polisin
kullandığı zırhlı bir aracın altında kalarak
yaşamını yitiriyor ya da tepesine bombalar yağıyor ve
topluca yaşamını yitiriyor. Bu kürsüden defalarca bu cinayetleri
dile getirdik. Bazı arkadaşlar, kendilerini bizden daha vatansever
sayan bazı arkadaşlar hop oturup hop kalkıyorlar Askerlerimiz
vatan için çarpışıyor, polislerimiz vatan için canını
veriyor
Sanki biz bunu tartışıyoruz. Empati yapın ve
düşünün, aynı şeyin başınıza geldiğini
düşünün. Allah göstermesin, en sevdiğinizin, can parenizin panzer
altında kalarak can verdiğini, biricik evladınızın bir
askerin, bir polisin kurşunuyla can verdiğini düşünün ve bu
dikkatsiz, pervasız askerin, polisin hakkında bir soruşturma
başlatılmadığını, başlatılsa bile
cezalandırılmadığını düşünün. Evet,
işte, Kürtler her gün tam olarak bunu yaşıyor. Her gün bir asker
kurşunuyla, polis kurşunuyla ölüyor ama bunu yapanlar elini kolunu
sallayarak aramızda dolaşmaya devam ediyor. Ve kamu yöneticilerinin
bu konuyla ilgili yaptığı açıklamalar var, en çok da onlar
yer alıyor. Bakın, ben size 3 tanesini okuyacağım.
2 Ağustos 2019: "1 Ağustos günü Kuzey
Irak sınırımızdan ilimiz Derecik ilçesi
sınırına 2 kilometre mesafede sınırlarımız
dışında ülkemizin sınırına, terör örgütü
tarafından yoğun olarak kullanılan bölgeye kaçak yollarla
girmeye çalışan şahıslara sınır birliklerimiz
tarafından Dur! ihtarında bulunulmuştur. Ancak Dur!
ihtarına uymayarak sınırımıza doğru Kuzey Irak
tarafından ilerleyen şahıslara angajman kuralları
gereği uyarı ateşi yapılmıştır. Bölgenin
engebeli ve kayalık olması sebebiyle seken mermi çekirdeği bir
vatandaşımızın yaralanmasına sebebiyet vermiştir.
Yaralı vatandaşımız olay yerinde bulunan hudut
birliklerimize ait araçlarla Derecik Sahra Hastanesine
kaldırılmış, yapılan tüm müdahalelere rağmen,
maalesef, hayatını kaybetmiştir." Seken kurşun
Soruşturma var mı? Yok. Ceza var mı? Yok.
Bir başka örnek: 2 Kasım 2020 Bazı
basın yayın organları tarafından yayınlanan Hakkâri
ili Yüksekova ilçesine bağlı Esendere beldesinde 1 kişinin
evinde askerler tarafından öldürüldüğü şeklindeki
asılsız haberler karşısında aşağıdaki
açıklama yapılma gereği duyulmuştur. Uzun uzun
anlatıyor, en son diyor ki: Olay yerinde yapılan arama tarama
faaliyetinde daha önceden uyuşturucu, uyarıcı madde imalatı
ve ticareti suçundan kaydı bulunan Şerali Derelinin
hayatını kaybettiği görülmüş olup konuyla ilgili
araştırma yapılmıştır. Yani şöyle
olmuş: Askerler metamfetaminle çatışmaya girmişler, arama
sırasında bir cenaze bulmuşlar. Aynen böyle bir açıklama
yapılmış. Bir soruşturma var mı? Yok. Ceza var mı
? Yine yok.
Bir başka örnek: 30 Kasım 2020 30
Kasım 2020 günü saat 14.30 sularında Derecik ilçesi Yeşilova
Mahallesi sınır hattı askerî yasak bölgesindeki mücavir alanda
yurt dışından yurt içine kaçakçılık maksadıyla
girmeye çalışan şüpheli şahıslara karşı
görevli hudut birliğimiz tarafından sözlü olarak yapılan
ikazlara cevap verilmemesi üzerine havaya yapılan uyarı ateşi
sonucunda 1 vatandaşımız yaralanmış olup Derecik Sahra
Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak
vefat etmiştir. Evet, arkadaşlar, askerler havaya ateş
açıyor ama yerdeki köylü ölüyor. Soruşturma var mı? Yok. Ceza var
mı? Yok.
Şimdi ben size birkaç tane örnek
vereceğim, bu cezasızlık politikasıyla ilgili benzer bir
sürü olay oluyor. 90lı yıllardan beri biz bunları her gün, her
gün yaşıyoruz ve bunlar ya soruşturulmuyor veya soruşturma
davaya dönüştürülüyor ama bu davaların neredeyse hiçbiri
cezalandırmayla sonuçlanmıyor.
Kamuoyunda JİTEM dosyası olarak
adlandırılan bir dosya vardı; cinayetlerin neredeyse tamamı
hakkında ayrıntılı ifadelerde bulunan bir özel harekât
polisinin beyanları yok sayıldı, bütün sanıkların
beraatine karar verildi. Bu dosya devlet eliyle, devlet görevlileri eliyle
işlenen cinayetlerde verilen ilk beraat kararı değildi, daha
önce de pek çok dosyada beraat kararı verildi ve cezasızlık
politikası bu Hükûmet döneminde de sürdürüldü. Dolayısıyla,
geçmişle ve hakikatle yüzleşme şansını bu davalar
nedeniyle kaybetmiş olduk.
Bakın, Kızıltepe JİTEM
davası: 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin infaz
edilmesi ve zorla kaybedilmesiyle ilgili dava zaman aşımı
gerekçesiyle düşürüldü. Bu davada 4ü asker, 5i korucu 9 sanık
yargılanıyordu.
Yine, Mart 1994te Şırnaka
bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köyleri tanık
ifadelerine göre 2 savaş uçağı ve 1 helikopter tarafından
bombalandı, 38 köylü yaşamını yitirdi. Genelkurmay O gün
uçuşumuz yok. dedi, soruşturma başlatılınca
Uçuş kaydına rastlanmamıştır. denildi.
Soruşturma sonucu menşesi belirlenemeyen patlama denilerek
görevsizlik kararı verildi. Toprağı bol olsun, bu davayı
Tahir Elçi takip etti. En sonunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
hava saldırısı emri vermek, yeterli soruşturma yapmamak,
insan yaşamını dikkate almadan bombalamak ve uçuş
kayıtlarını gizlemekten 300 bin euro tazminata hükmetti. O zaman
gazeteler aynen şöyle bir manşet attılar; ne dediler, biliyor
musunuz? Bomba düşmesi sonucu şu kadar vatandaş
yaşamını yitirmiştir. Bir uçaktan bomba düşmesi
sonucu; sanki patates taşıyorsunuz da kamyondan bir patates
çuvalı düşüyor.
Şimdi, Diyarbakırın Kulp ilçesinde,
1993te, 11 köylü kaybedildi; yıllar sonra bir dava açılabildi ve bu
davada yargılanan askerler de cezasızlık politikasından
yararlandırıldı çünkü bu dava da zaman aşımı
gerekçesiyle reddedildi.
1993te, Cizrede 21 kişi gözaltına
alındı, bir daha bu insanlardan haber alınamadı; bundan on
altı yıl sonra Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde
soruşturma bir iddianameye dönüştürülebildi ancak dosya 2014te
Şırnaktan Eskişehire alındı, 2015te
sanıkların bir kısmına beraat kararı verildi,
bazı suçlamalar da zaman aşımıyla düşürüldü.
1995te, Hakkâri Yüksekovada köylü Nezir Tekçi
gözaltına alındı, bir daha kendisinden haber
alınamadı; 2011de ancak bir iddianame hazırlandı, dava
Eskişehire nakledildi, 2015te beraatla sonuçlandı.
1993te, Şırnak Görümlüde, köye
yapılan operasyondan sonra gözaltına alınan 6 kişiden bir
daha haber alınamadı; 2013te Bölge Komutanı Mete Sayar ve
emrindeki askerler hakkında dava açıldı, dava Ankaraya
nakledildi, 2015te beraatla sonuçlandı.
1993te, Licede Tuğgeneral Bahtiyar
Aydın, Uzman Çavuş Yüksel Bayar ve 14 kişi öldürüldü; 2013te
bir iddianame düzenlenebildi, dosya 2014te Eskişehire,
Diyarbakıra, İzmire, oradan oraya gönderildi, 2018de de bu dosya
beraatla sonuçlandı.
1993te, Muş Kızılağaçta
boşaltılan köylerinden eşyalarını almaya giden
köylüler gözaltına alındı, bir kısmı serbest
bırakıldı, bırakılmayan 4 kişinin cenazeleri
bulundu; 2013te bir iddianame düzenlenebildi, dosya Muş-Van arasında
gidip geldi ve 2014te sanıklar delil yetersizliğinden beraat etti.
Yine, 1993te, Muşun Vartinis beldesinde
evleri ateşe verilen 7si çocuk 8 kişi yanarak
yaşamını yitirdi; 2013te dava açıldı, bu dava da
güvenlik gerekçesiyle batıya, Kırıkkaleye sevk edildi,
sanıkların tamamı 2016da beraat etti. Bunlar uzadıkça
uzuyor, ben süremin sonuna geldim.
Şimdi, bakın, bu Mecliste en az 130
hukukçu var, bir o kadar da hukuk eğitimi almış milletvekili
var. Şimdi, hukukçular bilir, hukuk eğitimi almış olanlar
bilir kusursuz sorumluluk diye bir kavram var, yani bazı durumlarda
kusursuz da olsanız sorumlu olursunuz ve mutlaka bunu tazmin etmeniz
gerekir. Eğer bir aracınız varsa, araç sahiplerinin mutlaka
kusursuz sorumluluğu vardır; kusurunuz olmasa da verdiği
zarardan sorumlu olursunuz. Hayvan sahibi olanlar, hayvanlarınız
etrafını çevirdiğiniz bir ağıldan kaçıp bir
başka tarlaya zarar verse, hiçbir kusurunuz olmasa da o zararı
karşılamak zorunda kalırsınız. Sivil
havacılık işletmesi sahibiyseniz o sivil havacılıktan
dolayı oluşacak zararlardan sorumlu olursunuz. Yanında birileri
mi çalışıyor -hukukta Adam çalıştıranın
kusursuz sorumluluğu. derler- onun verdiği zarardan sorumlu
olursunuz. Ama eline silah verdiğiniz askerin, eline silah verdiğiniz
polisin veya bomba yüklü uçağın verdiği zarardan sorumlu
tutulamayacağını nasıl düşünebiliriz arkadaşlar?
İşte, bizim söylediğimiz, her gün
tekrar ettiğimiz şu: Kimin bir kusuru varsa sorumlu tutulmalı ve
cezalandırılmalıdır diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Söz sırası, Sayın Hüda
Kayaya ait.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sistemin her kurumunda
adaletsizlikler yaşanıyor; evet, ama insanların inanç adına
bir ehliyet atfettikleri Diyanet Kurumu diğer tüm kurumlardan daha fazla
bir vebal, haksızlık, bağnazlık, adaletsizlik ve
çürümüşlük içerisindedir.
13 Bakanlığı aşan bütçesiyle,
yüz binlerce kadrosuyla Diyanet, 83 milyon insanımızı temsil
ediyor mu ki böylesine devasa bir bütçeye sahip? Elbette bu bütçe Diyanete
boşuna verilmiyor; bu çarpık düzenin, tahrip olmuş
dinciliğin temsilcisi olarak Diyanetin varlığı saraylar
için bir beka meselesidir; halk için, millet için değil, kendi
saltanatları için bir beka sorunudur. Diyanete tahsis edilen ödenekte
bütün vatandaşlarımızın hakkı vardır ama Diyanet
sadece Sünni ve Hanefi geleneği üzerine bir tedrisata sahiptir. Türkiyede
Hristiyan, Yahudi, Ezidi, Süryani, Alevi, Caferi, Şafii hatta inanmayan
tüm vatandaşlarımız, herkes gibi onlar da vergilerini
vermektedirler. Camiye gidenden de gitmeyenden de bu vergi zorla
alınmaktadır. Bu, halkımızın razı
olmadığı bir bütçedir ve onların helal etmediği bir
bütçedir.
Arkadaşlar, devletin dini, mezhebi olmaz.
Devletin dini de mezhebi de adalettir, o kadar. Diyanetin tek bir mezhebe
hizmet ettiği bir toplumda eşit vatandaşlıktan
bahsedemeyiz, adaletten bahsedemeyiz. Dünyada 208 ülke var. Bu kadar aç ve
yoksul insan varken tek bir mezhebe 10 bakanlıktan fazla para veren bir
başka ülke yok arkadaşlar. Gerçekleri tahrif ederek, bir karşı
darbe yaparak elçilerin kaldırmaya çalıştığı
cahiliyeyi bir din hâline getirerek kurumsallaştırmasının
bugünkü temsiliyeti Diyanet Kurumudur. Yüzyıllardır işte bu
kurumlarla Müslüman toplumlara düşünmeyi, sorgulamayı haram olarak,
aklını kullanmadan kayıtsız şartsız biat etmeyi
de helal olarak öğrettiler ve insanları köleleştirmeye
çalıştılar. İşte bu kurumlarla Allah adına yetki
almışlar gibi yazarak, konuşarak dinî hayata egemen olan bu
Ferisigiller sınıfı ile saraylar, saltanatlar ve onların
zulümleri, katliamları meşrulaştırıldı. Emevi
saltanatı döneminde camilerde hutbelerde yüz elli yıl ehlibeyit ve
destekçileri halka terörist olarak anlatılmış ve dualarda
lanetler okunmuştu, bugün de aynı anlayışın
temsilcileri halkımızı bin yıllardır gittikleri
camilerden uzaklaştıran uygulamalarıyla hiç de atalarından
geri kalmadıklarını gösteriyorlar. Saraylar, saltanatlar
yaşasın diye, kurdukları dinci konforları bozulmasın
diye hem dinî hem siyasi düşünen, konuşan insanlara yaşam
hakkı tanımıyorlar; insanlar hapsediliyor, meslekleri engelleniyor,
geçinme, çalışma, güvenlik hakları yok ediliyor. Tam da bu
çarpıtılan din anlayışı ve kurumları
hakkında konuşurken, bu vesileyle başta dini devlet kurumu
hâline getiren, saray dini hâline getiren Emevi zulmüne karşı direnen
Kerbelâ yoldaşları, Afganistanda dinci, bağnaz cahiller
tarafından linç edilen Ferhunde Malik Zade ve Türkiye'de Gonca Kuriş
şahsında tarih boyunca tüm bu zihniyetler tarafından zulmedilen,
katledilen bütün kadınları ve tüm canları saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün de maalesef
aynı anlayışlar kendilerinden farklı düşünen herkese
karşı aynı tahammülsüzlüğü, linci yaşatmaya devam
ediyor. Son dönemlerde yaşanan dinci, bağnaz lince uğrayanlardan
sadece iki örnek vereceğim: Biri, Marmara Üniversitesindeki görevinden
ayrılmak zorunda kalan Mustafa Öztürk Hocadır. Tarihselci
yorumlarına katılmıyoruz. diye bir ilim insanının
onurunu incitmek, işinden etmek, tehdit etmek, ülkesinde
yaşayamayacak hâle gelmesine sebep olacak atmosfere yol açmak yerli bir
engizisyondur. Diğer bir örnek ise Fatma Yavuz; Diyanetten ihraç edilen
Fatma Yavuzun, bakın, ihraç edilme sebebi: Ehlisünnet çizgisindeki
Müslümanları kastederek dinci, şeriatçı gibi tahkir edici
ifadeleri, İslam fıkhı, İslam şeriatı ve din konusunda
cinayet fıkhı, saçma sapan hukuk, böyle dine inanacağıma
çöp tenekesine inanmayı tercih ederim gibi, yeşile boyanmış
faşizme karşı mücadeleyi görev addederim gibi eleştiri
sınırlarını aşan, küçük düşürücü,
aşağılayıcı niteleme ve beyanları, tarihteki
İslam âlimlerini aşağılayacak nitelikte sözleri ve sahih
hadisleri ihtiva eden Buhari ve Müslim'i değersizleştiren,
önemsizleştiren, hadislerin itibarını zedeleyen ifadeleri,
İslam adap ve ahlakına aykırı olup haram ve günah
olduğu gibi toplumun kahir ekseriyet örf, âdet, kültür, gelenek, ahlak
anlayışına zıt tercih, cinsel tercihlere sahip LGBT
bireyleri savunan küfür ve cinsellik içeren yazıları, KHK'lilerle
devlet aleyhine faaliyette bulundukları için kamudan ihraç edilen; sosyal
medyada bu paylaşımları sebebiyle
deniliyor ve
bu
eyleminizle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ilgili
maddesini ihlal ettiğiniz anlaşılmıştır.
denilerek bir kadın, düşünen bir kadın da Diyanetten ihraç
edildi bugünkü bu yapıda.
Evet, aldığı onca bütçeye rağmen
Diyanette neden gerçek ilim insanları yetişmiyor, bu ortada.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, geçen
hafta cuma günü Diyanet çok önemli bir görev yerine getirdi. Nedir bu görev?
Türkiyede tüm camilerde bir yağmur duası gerçekleştirdi,
Meteorolojinin yağmur uyarısını fırsat bilip
yağmur duası çağrısıyla bir uyanıklık
yapmaya çalıştı. Kıyamet koptuğunu görseniz bile
elinizdeki fidanı dikin. tavsiyesini hiç bilmiyorlarmış gibi
milyonlarca ağacı katledenler, insanları yağmur
duasına çağırdı. Daha da önemlisi, ağacı ve
ormanı kesenlerle mücadele etmektir, gerçek yağmur duası
ağaç dikmektir ama kime karşı verecekler bu mücadeleyi? Zaten o
ormanları, milyonlarca ağacı burada maden şirketleri için
el kaldıranlar kesti. Doğa, çağırmak, davet etmek demektir.
Evrenin yasaları bellidir; yağmur duası doğal
yaşamdır, ağaç dikmektir, ormanları, suyu savunmaktır
ama ormanları, suyu savunanlara cezalar keseceksiniz,
saldıracaksınız sonra da -Meteorolojinin ikazıyla-
insanları yağmur duasına davet edeceksiniz!
Evet, bu kürsüden vaktim kalmadı- milyonlarca
vatandaşın iradesini temsil eden seçilmişlere Haysiyetsizler!
diyenler oldu. Bunu söyleyenlerin kendileri en büyük haysiyetsizdir!
Buradan son bir kez şunu söylemek istiyorum:
Arkadaşlar, ey iktidar sahipleri ve destekçileri, ey ülkeyi talan edenler;
sizler için artık son yıllarınız bile demiyorum çünkü
artık yıllarınız yok, aylarınız kaldı; bunu
kendiniz de çok iyi biliyorsunuz, teşkilatlarınıza Artık
gidiyoruz, temizlik yapın. dediğinizi de biliyoruz ama öyle çok suça
bulaştınız ki, bu halka öylesine kötülük yaptınız ki
elbette korkmakta haklısınız.
Bizleri zindanlarda, şantiyelerde, atölyelerde,
meydanlarda, sokaklarda dinleyen bütün halkımıza buradan bir kez daha
selam ediyorum. Umudunuzu kaybetmeyin, iyilerle olun, iyi olun, gelecek
bizimdir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sait Dedeye ait.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAİT DEDE (Hakkâri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığına bağlı Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığı ve Devlet Arşivleri
Başkanlığının 2021 yılı merkezî bütçesi
üzerine söz almış bulunmaktayım. Bizleri izleyen tüm halklarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir, burada, arkadaşlarımız, bu
bütçenin sarayın, yandaşın, savaşın bütçesi
olduğunu, halkı esas alan bir bütçe olmadığını
dile getirdiler; dile getirmeye de devam edeceğiz. Bu bütçe, sarayda
hazırlanan, halka uzak, STKler ve ilgili kurumlar bir yana, Parlamentonun
dahi bütçeye müdahale etme şansının olmadığı ve Meclise
sadece prosedür gereği, onay için gönderilen bir saray bütçesidir.
Bütçeye baktığımız zaman, önceki
yıllara oranla dikkat çekici artışlar olduğunu görüyoruz.
Şu an Genel Kurulda konuştuğumuz Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı bütçesi de bu anlamda, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri içerisinde yüzde 273,4le en fazla
artışın yapıldığı kurumlardan biridir.
Yoksulun, emekçinin, halkların alın teri
uçan, yüzen, yüz binlerce metrekare kamu arazisini işgal eden saraylar ve
şatafat için harcanmaktadır. İnsanlarımızın büyük
bir kısmının açlık sınırında
yaşadığı ortadadır. Bakın, TÜİKin
şaibeli rakamlarında bile, 2019 yılı itibarıyla, son
beş yılda ekonomik sıkıntılar yüzünden intihar eden
kişi sayısı 1.370 ve bu, TÜİK verilerine göre. Daha geçen
gün Samsunda bir insanımız eline iş-aş yazarak
yaşamına son verdi. Böyle acı manzaraların
yaşandığı bir ülkede, sarayın yaptığı
harcamalara bakalım: 2020 yılında saraya ayrılan bütçeye
göre, sarayın bir günlük harcaması 8,6 milyon TLnin üzerindedir. Bu
rakam, 3.715 asgari ücretlinin bir aylık maaşına denk
gelmektedir. Yine, 2020 yılında asgari ücretle çalışan bir
emekçinin bir aylık maaşı 2.324 TL iken, sarayın bir
dakikalık gideri 7.675 TLdir. Sadece bu yıl,
Cumhurbaşkanlığı saraylarının yapım ve
onarımı ile araç alımlarına 610 milyon lira
yatırım harcaması yapılması beklenmektedir, bu rakam
yaklaşık olarak 265.217 asgari ücretlinin bir aylık
maaşına denk gelmektedir. Su, ısıtma gideri, elektrik
gideri, internet aboneliği harcaması gibi kalemlerden oluşan tüketime
yönelik mal ve malzeme alımları 25,5 milyondan 40,9 milyon liraya
yükselmiştir. Sarayın mal ve hizmet alımına harcanan para
428 milyon TLdir, bu rakam yaklaşık olarak 184 bin asgari ücretlinin
bir aylık maaşına denk gelmektedir. İnsanların eve ekmek
götüremediği için intihar ettiği bir süreçte sarayın mutfak için
harcadığı para 5 milyon 311 bin liradır, bu rakam
yaklaşık olarak 2.284 asgari ücretlinin bir aylık
maaşına denk gelmektedir. Balık baştan kokar. derler ya,
evet, balık baştan kokuyor. Hukuku, temel hak ve özgürlükleri
askıya alan, kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan bir
iktidarla ve onun zalimane uygulamalarıyla karşı
karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, yaşam hakkı
en temel haktır, diğer tüm hakların kullanımı ve
varlığı bu hakka bağlıdır. Yaşama hakkı
aynı zamanda öldürülmeme hakkıdır. Başka bir ifadeyle,
devlet, insan yaşamına saygı göstermek, aynı zamanda insan
yaşamını etkili olarak korumak, bunun ihlal edilmesi hâlinde
caydırıcı cezalar vermekle yükümlüdür. Hakkâride bu yükümlülüklerin
hiçbirini yerine getirmeyen bir devletle karşı
karşıyayız. Öyle ki yaşam hakkı ihlallerini tüm resmî
kurumlar el birliğiyle örtbas etmeye çalışmaktadır. Her
cinayetten sonra Hakkâri Valiliğinin duyuru şablonu
hazırdır, kopyala-yapıştır yapılır sürekli.
Açın bakın Hakkâri Valiliğinin internet sitesine, tüm
açıklamalar bu minvaldedir: Güvenlik kuvvetleri tarafından
yapılan ikazlara cevap vermemesi üzerine havaya yapılan uyarı
atışı sonucunda bir vatandaşımız ölmüştür.
Bütün havaya yapılan uyarı atışlarında bir
vatandaş hayatını kaybediyor. Hatta bazı açıklamalarda
çok daha ileri gidilerek soruşturmayı yürütecek adli makamlara telkin
ve tavsiyede bulunan bir Valilik. Daha çocukların cansız bedenleri
olay yerindeyken hemen Valilik Dur! ihtarı yapıldığını
ve kaçakçılık suçunun işlendiğini ilan ediyor. Ayrıca,
çoğu çocuk ve yaşlı olan bu insanlarımızın
hiçbiri kaçakçı değildir -birazdan anlatacağım- veya
kaçakçı bile olsa -ki yine söylüyorum, değiller-
kaçakçılığın cezası görüldüğü yerde hemen infaz
edilmek midir? Bu cinayetlerde insanın kanını donduran
diğer önemli bir nokta, bu yurttaşlarımızın neredeyse
tamamı yaralı hâlde olay yerinde bekletiliyor, müdahale edilse
yaşama şansları belki olabilecek. Yanı başında
bekleniliyor hatta kimsenin yardım etmesine dahi izin verilmiyor.
Şimdi, size son birkaç yılda sadece
Hakkâride güvenlik güçleri tarafından öldürülen
yurttaşlarımızdan, yetkili kurumların olayı nasıl
örtbas ettiklerinden ve yargıyı nasıl etkilemeye çalıştıklarından
bahsedeceğim. Bakın, Sürmi İnce, 55 yaşında bir anne.
18 Temmuz 2016da Yüksekova ilçesine bağlı Büyükçiftlik beldesinde ot
biçen çocuklarına yemek götürürken asker kurşunuyla katlediliyor;
yerel mahkeme, failine üç yıl dört ay ceza veriyor, yalnız, üst
mahkeme, yani istinaf mahkemesi bu cezayı çok buluyor, sorumluluğu
kaldıran nedenlerle verilen üç yıllık cezayı bile çok
görüyor. Ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran neden ne? Sürmi
İncenin Kürt olması, Hakkâride olması. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bakın, yine, 8 Ekim 2016da Hakkâri
Yüksekovada, güpegündüz, çarşı merkezinin ortasında 4 insan
kobra tipi zırhlı araçtan ateş açılması sonucu
hayatını kaybediyor. Faili ne kadar yatıyor biliyor musunuz? Bir
yıldan az, 4 insanın faili bir yıldan az cezaevinde
kalıyor. Bugün, sırf düşüncelerini söylediklerinden dolayı,
muhalif olduklarından dolayı insanlar yıllarca cezaevinde
kalabiliyor ama 4 kişinin katili bir yıldan az cezaevinde
kalıyor. (HDP sıralarından alkışlar)
Sertip Şen, 46 yaşında bir çoban.
Yine Yüksekovada, onbaşılar köyünde, üstelik askerî bölgeden izin
alarak hayvanlarını otlatmaya gittiği yerde katlediliyor ve
saatlerce ona müdahale edilmiyor, orada bekletiliyor. Pancar toplamaya giden
kadınlar Sertip Şeni sırtına alarak köylerine getiriyorlar.
Ambulans bekletiliyor ve Sertip Şen de kan kaybından
hayatını kaybediyor. Babası biliyor musunuz ne diyor?
Hakkâride bir çoban vurulmuş, kimin umurunda. Sertip Şen
cinayetinde yine balistik inceleme sonucu olayın faili bulunmuş. Fail,
silahın çalışıp çalışmadığını
kontrol ederken silahın ateş aldığını beyan
etmiş ve bu şahıs adli kontrol şartıyla serbest
bırakılmış, faili dışarıda kol geziyor. (HDP
sıralarından Yuh! Yazıklar olsun! sesleri, alkışlar)
Vedat Ekinci, 14 yaşında bir çocuk. 1
Ağustos 2019 tarihinde, Derecik ilçesine bağlı Çemekurk köyünde,
Vedat Ekinci, askerler tarafından açılan ateş sonucu
hayatını kaybetmiştir. Hakkâri Valiliğinin olaya
ilişkin açıklamasında yine şablon, kalıp olan bir açıklama;
Dur! ihtarı yapıldığını, Dur! ihtarına
uyulmaması sonucu havaya ateş açıldığını
Bu
insanlar, tabii, orada havada yaşıyor, ne zaman havaya ateş
açılsa insanlar vuruluyor, yer çekimi yok Derecikte(!) Bu olay da bu
şekilde yine.
SALİH CORA (Trabzon) PKKnın
öldürdüklerini asker öldürdü gibi göstermek istiyorsunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Cora,
buna da mı itiraz ediyorsun?
SAİT DEDE (Devamla) Valiliğin kendisi
itiraf etmiş, yargılananlar var bundan.
Şerali Dereli, 61 yaşında. 29 Ekim
2020 tarihinde, Yüksekova ilçesi Esendere beldesinde, 61 yaşındaki
Şerali Dereli evinin hemen yanında askerler tarafından
açılan ateş sonucu yaşamını yitiriyor. Bu kan donduran
olayda Şerali Dereli altı saat boyunca olay yerinde bekletiliyor,
kendisine tıbbi müdahale yapılmıyor, akrabalarının ve
köy halkının yaralıya müdahalesine izin verilmiyor. Şerali
Derelinin oğlu Sultan Derelinin, olaya ilişkin, insan olanın
yüreğini burkan anlatımı aynen şöyle: Askerin kurduğu
barikatı aşmaya çalıştık, babamın atının
olduğu yere gittiğimizde atın cesediyle
karşılaştık ama orada babamı göremedik. Yukarıdan
sesler geliyordu Rahat dur! diyorlardı. Meğer babam o sırada
yaralı ve ellerindeymiş. Seslerin geldiği yöne gitmek istedik,
asker engel olmak için ateş açtı. Vakit gece yarısını
geçince köyden gelen akrabalarımla birlikte babamın olduğu yere
gidebildik, o sırada babamın cansız bedeniyle
karşılaştım. Ve şöyle devam ediyor: Babam akşam
yedi sıralarında vurulmuş. Vakit artık gece
yarısını geçmişti. Zorla, babamın olduğu yere
daha çok yaklaştık ve yerde babamın cansız yatan cesedini
gördük. Yetmedi, bize hakaretler, tehditler savurdular; sabah beşe kadar
babamın cenazesini de orada beklettiler, bize vermediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAİT DEDE (Devamla) Başkanım,
tamamlıyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Başkan, bir istisna yapsanız, cümlelerini bitirse.
BAŞKAN Bozmayacağım şeyi;
hayır, süre vermeyeceğim Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bizim
iki dakika alacağımız var önceki konuşmadan.
SAİT DEDE (Devamla) Şimdi, bugün,
yaşanılan bütün bu cinayetlerin sebebi faillerin
korunmasıdır. Geçmişten bugüne Kürtlere yönelik tüm katliamlarda
ve cinayetlerde olayı sözde aydınlatmakla görevli kurumlar el
birliğiyle bu cinayetlere yasal kılıf bulmuş; bu da yetmemiş,
failleri ödüllendirmişlerdir. Evet, oh çekerek Kürt halkının
çocuğuna, kadınına, yaşlısına reva
gördüğünüz muamele bu. Bu masumların kanında, bu annelerin
ahında boğulacaksınız; işte, bu da sizin sonunuz
olacak.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Murat Sarısaça
ait.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MURAT SARISAÇ (Van)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle ekranları başında bizi izleyen
sevgili halkımızı ve tüm Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
AKP iktidarı devletin bazı
kurumlarını âdeta bir manipülasyon ve psikolojik operasyon merkezi
hâline getirmiş durumda, bunlardan bir tanesi eğer RTÜK ise
diğeri de kesinlikle İletişim Başkanlığıdır
çünkü Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında
bugün 154üncü sıraya gerilemiş durumda. Yani gazeteciler büyük bir
yargı baskısı altında ve onlarca gazeteci de bugün tutuklu
bulunuyor.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) 60ıncı
ülke hangi ülke?
MURAT SARISAÇ (Devamla) Söyleyeceğim
birazdan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bekleyin
biraz, görürsünüz.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sabır, sabır.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Bugün, yüzlerce
gazetecinin sarı basın kartı yok ya da ellerinden
alınıyor çünkü sarı basın kartı alabilmek için makul
bir gazeteci olmanız gerekiyor. En belirgin özelliklerden bir tanesi de
bugün basına yapılan çok büyük baskılar. Sadece geçtiğimiz
iki ay içerisinde Vanda 5 gazeteci tutuklandı; Adnan Bilen, Cemil
Uğur, Şehriban Abi, Nazal Sala ve sonrasında da Dindar
Karataş da tutuklandı. Tutuklanma sebebiyse helikopterden
atılıp işkenceye uğrayan 2
yurttaşımızın yani Servet Turgut ve Osman Şiban
olayını ortaya çıkarmak. Bir de devlet bununla ilgili de çok
güzel bir açıklama yaptı, Devlet aleyhine toplumsal olayları
haber yapmak. diye bir gerekçeyle bunları tutukladı. Sonra, yine
geçtiğimiz günlerde Ayşegül Doğan altı yıl üç ayla
cezalandırıldı. Biliyorsunuz, 1990larda JİTEMci kafa
rahmetli Orhan Doğana on beş yıl ceza vermişti,
şimdiki AKP iktidarı da kızı Ayşegül Doğana
gazetecilik yaptığı için altı yıl üç ay ceza veriyor.
Peki, şimdi soruyoruz: Bu, özgür basına düşmanlık
değil de nedir? (HDP sıralarından alkışlar)
Yine, AKP iktidarında büyük zalimliklere de
tanıklık ettik. Çoğu çocuk olmak üzere 33 Kürt Roboskide
bombalandı, failleriyse Ankaranın karanlık dehlizlerinde
kaybedildi. Yine, Cizre bodrumlarında 177 insan katledildi, yakılarak
katledildi. Yine, Vanda Osman Şiban ve Servet Turgut helikopterden
atılıp işkenceye uğradılar, sonrasında da Servet
Turgut katledildi. 2017 Nevrozunda da yine Kemal Korkut göz göre göre
katledildi ama failleri bir şekilde yine AKP tarafından serbest
bırakıldı. Bunlar Kürt düşmanlığı değil
de nedir diye soruyoruz tekrar.
Cumhurbaşkanı Erdoğanı
dinleyelim şimdi: Peygamber Efendimiz insana insan olduğu için
saygı duyar. Mesela, Medinede bir Yahudinin cenazesi defin için
götürülürken saygı için ayağa kalktığında etraftakiler
Peygamber Efendimize niçin böyle yaptığını sorarlar.
Peygamber Efendimizin cevabı çok anlamlı: O bir insandır.
diyerek günümüze de ışık tutan bir mesajla
davranışını izah eder. Amenna, çok güzel. Peki, o zaman,
Kilyosta 261 cenazeyi neden kaldırımlara gömdünüz mademki böyle bir
anlayıştasınız? Mademki böyle güzel düşünüyorsunuz
-İslamiyete göre de insana değer verilmesi gerekiyor, cenazelere
değer verilmesi gerekiyor, insanların defin ve yas tutma hakkı
vardır- o zaman hangi vicdanla bu anneye evladının kemiklerini
bir posta kutusuyla gönderdiniz? Şimdi buradan AKPye gerçekten soruyorum:
Yoksa siz Ama onlar Kürt. mü diyorsunuz? (HDP sıralarından
alkışlar)
2016 Eylülünde belediyelerimize kayyumlar
atadınız ama onurlu halkımız 31 Martta bunun
cevabını size verdi. Sonra, siz yine 48 belediyemizi gasbettiniz. MYK
üyemiz, gençlik meclisi üyemiz Serhat Aktemuru sokak ortasında
kaçırdılar, Vanın en işlek caddesinde Büşra Kuyun
sokak ortasında kaçırıldı. Yine, aynı şekilde,
Meclisin daha önce görüşlerine başvurduğu Demokratik Toplum
Kongresini kriminalize ettiniz, kapatmaya çalıştınız, türlü
iftiralarla onu yıpratmaya çalıştınız. Bahaneleriniz
ve gerekçeleriniz hiçbir zaman bitmedi, gerekçe üstüne gerekçe
yarattınız. En sonunda da altı yıl önceki Kobani
olaylarını gerekçe yaparak onlarca siyasetçimizi cezaevine attınız.
Peki, soruyoruz tekrardan: Bu, Kürtlerin demokratik siyaset yapma hakkına
bir düşmanlık değil de nedir o zaman?
Atadığınız kayyumlar ilk iş
olarak Kürtün diline, kültürüne, hafızasına ve kimliğine
saldırdı çünkü kayyumlar, siyasi iktidarın Kürtlere yönelik
asimilasyon ve düşmanlık politikasının bir aparatı
hâline dönüşmüş durumda. Seçim bölgem Vandan birkaç örnek vereyim.
Mesela, Ercişte Kürt aydınlarının, Kürt
yazarlarının isimlerini taşıyan tabelalar direkt
kütüphanelerden söküldü; yine aynı şekilde, Muradiyede Ayşe
Şan Kitap ve Konukevi kapatıldı; Van İpekyolunda Nuda
Kültür Merkezi kapatıldı; Çaldıranda ise Kürtçe tabelalar
yerinden söküldü. Bu, Kürtçeye düşmanlık değil de nedir?
Biraz da kayyumlarınızın halk
düşmanlığına bakalım. Mesela, kayyum işe
başlar başlamaz, hemen KHKyle binlerce işçiyi işinden
etti. Özellikle 306 işçi var ki mahkeme tarafından 3 defa davayı
kazanmalarına rağmen mülakatlarda bunların tek birisi bile
başarılı olamadı, 3 defa mahkemeyi kazandılar ama
hiçbiri işe alınmadı. Yine aynı şekilde, yüzlerce
KHKli kişi aileleriyle birlikte açlığa mahkûm
bırakıldı. Yine, Samsunda eline iş-aş yazarak
intihar eden Samsunlu yoksul gibi Mesut Babat da kayyum tarafından
işinden atıldı ve o da geçim sıkıntısından
dolayı intihar etti. Peki, buradan bütün halkımıza tekrar
soruyoruz, sadece AKPye değil: Bu, Kürtün emeğine, alın terine
düşmanlık değil de nedir o zaman? (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, AKP zulmü o kadar artmış ki gözaltı ve
tutuklamalara artık cezaevi yetiştiremiyorlar. Bugün 591i ağır
olmak üzere, 1.564 hastamız var cezaevlerinde, sadece bu yıl
içerisinde yani bir yılda 49u öldü. Ama AKP tabii bunları görmüyor
çünkü şimdiye kadar mafya babalarını ve suç örgütleri liderini
affetmekle meşguldü. Yine bunun en iyi göstergesi Sayın Abdullah
Öcalan üzerine uygulanan tecrittir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bölücübaşı.
MURAT SARISAÇ (Devamla) Oysaki tecrit yokken
ülkemizde gündem demokrasi ve özgürlüklerdi, ülkenin her köşesinde
barış rüzgârları esiyordu, Türkiye halkları
sahiplenmiştir barışı. Buna rağmen, Türkün, Kürtün,
Arapın bütün umutlarını bir iktidar menfaati uğruna harap
ettiniz. Şimdi, bu, barışa düşmanlık değil de
nedir diye soruyoruz tekrar.
Vaktim kalmadı, Başkan da zaten ekstra
süre vermiyor.
Son olarak, AKPlilere de şunu söylüyorum:
Şimdi, AKPliler uzun zamandır -daha önceki partiler gibi- tek çareyi
sürekli bizim partimizi kapatmakta bulmuş durumdalar. Birkaç sır
vermek istiyorum bununla ilgili, şimdi, biz
yanlışınızı şöyle görüyoruz: Sizin
yanlışınız nedir, biliyor musunuz? Sizin
yanlışınız, kendinizden yola çıkarak bizi yorumlamak,
bizi değerlendirmek; bizler sizler değiliz. Biz çok köklü bir tarihe,
çok büyük bir mücadele geleneğine sahip bir partiyiz. Yani sadece bir iki
örnek vererek bitireyim. Mesela, sizin sadece Genel Başkanınız
gitse siz üç güne kalmaz dağılırsınız. (HDP
sıralarından alkışlar) Mesela, sizin halkın iradesiyle
seçilmiş belediye başkanlarınızın yerine kayyum atanırsa
siz onun yerine kayyum olmak için birbirinizle
yarışırsınız. (HDP sıralarından
alkışlar)
Yine, aynı şekilde, sizin bugün Yol
arkadaşı dediğiniz kişiler, dün sizi yok etmek için yemin
eden Süleymanlar, size Karun diyen Kurtulmuşlardır. Ama bizim
yoldaşlarımız ise Sebahatlerdir, Figenlerdir, Selahattin
Demirtaşlardır, bizim yoldaşlarımız Gültan
Kışanaklardır, bizim yoldaşlarımız İdris
Balukenlerdir. (HDP sıralarından alkışlar)
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Faik Öztrakın. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Amerika Birleşik
Devletlerinin dün açıkladığı ülkemize yaptırım
kararını derin bir endişeyle
karşıladığımızı ve şiddetle
kınadığımızı belirtmek istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu karar, NATO ittifakının savunma kapasitesini
zayıflatacak bir karardır. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
sorunun aşılmasında gösterilecek her çabanın yanında
olacağız.
Değerli milletvekilleri, son iki buçuk
yıldır ekonomik, siyasal ve toplumsal hayatımız iç içe
geçmiş üç krizle sarsılıyor: Ülke yönetimini felç eden devlet
krizi, mutfaktaki tencereyi boşaltan ekonomik kriz ve hepimizi
canımızla cüzdanımız arasına
sıkıştıran Covid-19 krizi. Tüm bunların sonucunda da
ülkemiz derin bir buhran yaşıyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün,
hepimizin vicdanlarının merkezi olan milletimiz hiç
olmadığı kadar ızrar hâlinde. Esnaflarımız
perişan, kapanan dükkânının çatısında Bari bize ekmek
verin. diye feryat ediyor. Tarlasını, traktörünü, ahırdaki
ineğini icraya kaptıran çiftçi kara kara düşünüyor.
İşsiz görünmesin diye zorunlu izne çıkarılan yüz binlerce
çalışanımız günde 39 liraya talim ediyor, işini
kaybeden yüz binlerce sigortasız emekçimiz ise o 39 lirayı dahi
bulamıyor. Ülkemizin geleceği gençlerimiz ümitsiz, Karın
tokluğuna, yol parasına çalışırım. diyor. Çöp
konteynerlerinden karnını doyuran vatandaşlarımızın
görüntüleri hepimizin herhâlde yüreklerini parçalıyor. Milletimiz
yokluktan cinnet geçiriyor, eline yazdığı iş-aş
mesajıyla, ülkeyi yönetenlere canıyla ihtarname çekiyor; aynı
gün, bir havuz müteahhidi 47 milyon dolara Fransız jeti alıyor.
Salgında her gün binlerce
yurttaşımız hastalanıyor, yüzlerce
yurttaşımız hayatını kaybediyor ama ülkeyi yönetenler
hasta ve vefat sayılarını milletimizden gizleyerek salgınla
mücadele ettiklerini sanıyorlar. Gerçeği öğrenemeyen
yurttaşlarımız da salgını hafife alıyor;
salgın büyüyor, bu sefer, suçlu, vatandaşlarımız oluyor.
Milletimizin feryadı 1.150 odalı sarayın duvarlarını
bir türlü aşamıyor.
Milletimizin yazgısına, dertlerine,
sorunlarına sahip çıkacak yegâne çatıya, Türkiye Büyük Millet
Meclisine ve onun her bir saygın üyesine bu durumda önemli görevler
düşüyor. O parti, bu parti demeden, Gazi Meclisimizin üyeleri olarak,
emanetini aldığımız milletimizin sesine ses, derdine derman
olmak, bunun için çalışmak zorundayız. Bugün varlık
sebebini unutmuş Hükûmete, şahsını devlet sanma gafletine
düşenlere gerçek yerlerini ve asli vazifelerini hatırlatmak
zorundayız.
Hükûmet edenlerin varlık sebebi ve asli görevi
nedir? Milletin canının ve malının güvenliğini, huzur
ve refahını sağlamaktır. Bugün ülkemizde herkes canından,
malından emin mi? Memlekette huzur ve refah kaldı mı? Ben
vicdanlı kalplerin cevabını duyar gibiyim. Peki, bu duruma
nasıl düştük? Bunu serinkanlılıkla bu çatı
altında tartışmak zorundayız.
Yaşadığımız devlet krizinin nedeni ne? İki buçuk
yıl önce hayata geçen, devlette denge ve denetimi yok eden, yetkileri tek
elde toplayan, istişareyi bitiren, tek adamın iki dudağına
bakan bu vesayet düzeniyle ülkemiz oradan oraya savruluyor.
İlk Cumhurbaşkanımız Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün ifadesiyle, Cumhurbaşkanlığı,
büyük bir ulusun erdemini, yönünü, uygun niteliklerini belirleyen makamın
adıdır. O nedenle de Cumhurbaşkanlığı
koltuğuna oturanlar, çok partili yaşamın emekleme dönemleri de
dâhil, tarafsız olmaya her zaman özen göstermişlerdir.
Anayasamızda Anayasanın uygulanması, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin
görevi Cumhurbaşkanına verilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı makamı, anayasal ve siyasal
sistemimizde devletin sigortası olarak vurgulanmıştır.
Cumhurbaşkanı işte bu nedenle bu kürsüde tarafsızlık
yemini etmiştir. Ancak Cumhurbaşkanı bu tarafsızlık
yeminine rağmen parti genel başkanı koltuğuna oturunca bu
makam işlevsiz kalmıştır, devletin sigortası yanmıştır.
Daha etkili, daha hızlı, daha istikrarlı olacağı
söylenen tek adam vesayet düzeni, devlet yönetimimizde büyük bir kaos ve
kargaşaya yol açmıştır. 9 Temmuz 2018de hayata geçen bu
sistemde Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerini Cumhurbaşkanı
koltuğunda oturan AK PARTİ Genel Başkanı atamaktadır,
yargı bağımsızlığı raftadır. Bu HSKnin
atadığı alt mahkemenin hâkimleri ise bir milletvekili
arkadaşımızın dokunulmazlığını
umursamadan kendisini mahkûm etmiştir. Bu, aslında Meclisimizin
hukukunu tanımamaktır. Anayasa Mahkemesi bu mahkemeye
Milletvekilinin hakkını ihlal ettin, bu kararı düzelt.
demiştir ama alt mahkeme Anayasa Mahkemesinin bu kararına
uymamıştır, dinlememiştir; Anayasayı ihlal
etmiştir. Peki, Anayasanın uygulanmasını teminle görevli
Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan AK PARTİ Genel
Başkanı ne yapmıştır? Hiçbir şey; bu, bir devlet
krizidir.
Cumhurbaşkanının
atadığı İçişleri Bakanı devletin yerleşik
teamüllerini hiçe sayıp Twitter üzerinden istifasını
vermiştir. Tek taraflı bir irade olan istifa bile AK PARTİ Genel
Başkanının vesayeti altına alınmıştır
ve istifasına izin verilmemiştir. Devleti gayriciddilik virüsü
sarmıştır. Bu defa atama Hazine ve Maliye Bakanı
Instagramdan istifa etmiştir, Türkiye bir ekonomik buhran yaşarken
istifa geçerli mi değil mi, devletin hazinesinin, maliyesinin
başında birileri var mı yok mu anlamak için tam yirmi yedi saat
millet beklemiştir. Devletin kurumları arasında uyumu
sağlamakla görevli Cumhurbaşkanı artık kendi Kabinesinde
bile uyum sağlamakta zorlanmaktadır. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu, bir devlet krizi değil midir?
Bir başka örnek, Hızlı karar
alacağız. diyerek Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisine
yürütme organı ortak edilmiştir. Partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminin fiilen uygulamaya geçmesiyle
tam tamına 68 tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
çıkarılmıştır ama bunun 40 tanesi önceki
kararnamelerde değişiklik yapan kararnamelerdir yani
çıkarılan her 10 kararnameden 6sı daha önce
çıkarılmış olan kararnameleri düzeltmiştir. Bu, devlet
krizi değil midir?
Devleti şirket gibi yönetmek için devletteki
kariyer kurumları birer birer kapatılmıştır. Oysa
devletler, kurumlarıyla var olur. Nitelikli kurumlara sahip devletler
etkili, verimli ve iyi çalışır. Devlet Planlama
Teşkilatı, Devlet Personel Başkanlığı, Kanunlar
Kararlar Genel Müdürlüğü, Maliye Teftiş Kurulu, Hesap Uzmanları
Kurulu gibi pek çok köklü kurum artık yoktur ama Cumhurbaşkanı
koltuğunda oturan AK PARTİ Genel Başkanı dara düşünce,
kapattığı bu kurumların yetiştirdiği
bakanları iş başına getirmek zorunda
kalmıştır. Bu, devlet krizi değil midir?
Yine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gibi
bağımsız bir kurumda iki yılda 2 başkan
değişmiştir; birincisi söz dinlemiyor diye, ikincisi de söz
dinliyor diye. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kasasındaki
128 milyar dolar bu arada buharlaşıp gitmiştir. Bu paralar
nereye gitmiştir, bu paralar kimlere gitmiştir, bu para nasıl
geri yerine konacaktır? Meclisimiz kaybolan bu dövizlerin
hesabını sorabiliyor mu? Hayır. Bu, bir devlet krizi değil
mi?
Ana Muhalefet Partisi Liderini, sarayın küçük
ortağının delaletiyle serbest bırakılan bir mafya
bozuntusu tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan AK
PARTİ Genel Başkanının etrafında sinek uçsa dava açan
savcılar havaya bakıp ıslık çalıyor. Davayı biz
açıyoruz, üstünden haftalar geçiyor ama bu zatın hâlâ daha ifadesi
alınamıyor. Bu, devlet krizi değil mi? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bütçe görüşmelerinde Genel Kurula bütçeyi
anlatmak, milletin vekillerine bilgi vermek ve gerekirse de hesap vermek için
gelen sarayın atadığı memur bakanlar, milletvekillerine bu
kürsüden fırça atmaya cüret edebiliyorlar. Bu, yıllarca
karşı çıktığınız, atanmışın
seçilmiş üzerindeki vesayetinin daniskası değil mi? (CHP
sıralarından alkışlar) Bunlar, devlet krizi değil mi?
Buna, bunlara benzer, daha onlarca örnek verebilirim. Zaten,
yaşadıklarımızın sonucunu görmek için de âlim olmaya
gerek yok.
Tek adam vesayet rejiminin düğmesine
basılan 2014 yılından bu yana uluslararası
karşılaştırmalarda baş aşağı
gidiyorduk, tek adam parti devleti rejimine fiilen başladıktan sonra
ise kötü gidiş çok daha belirginleşti. Hukukun Üstünlüğü
Endeksinde 2017de 101inci sıradaydık, 2020de 6 basamak birden
düştük, 107nci sıraya indik. Yolsuzluk Algı Endeksinde 2017de
81inci sıradaydık, daha yenisi çıkmadı ama 2019da, sadece
bir yılda, 10 basamak birden düşerek 91inci sıraya geldik.
İnsani Özgürlük Endeksinde 2017de 84üncü sıradaydık, 2019da
38 basamak birden kötüleşerek 122nci sıraya düştük. Dünya
Mutluluk Endeksinde 2017de 69uncu sıradaydık, 2020de 24 basamak
birden düşerek 93üncü sıraya geldik. Şimdi, bu küresel
karşılaştırmalara itiraz etmek mümkün mü? Bunları
görmezden gelmek mümkün mü?
Şu açık: Tek adam parti devleti rejimi
bizi, diğer ülkelerin gerisine düşürüyor. Bugün, yabancı sermaye
bu ülkeye gelmekten imtina ediyorsa gelecek olan yatırımcılar,
yatırım kararlarını iptal ediyorsa nedeni işte bu
verilerde ve bu verilerin müsebbibinde aranmalıdır. Uluslararası
yatırımlar gelmiyorsa bunun sebebi hukuk devletini ve demokrasiyi
hızla yıpratan, piyasa ekonomisi yerine kumanda ekonomisini uygulayan
tek adam parti devleti rejimidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün, sadece
bir devlet krizi yaşamıyoruz, devlet kriziyle iç içe geçmiş
derin bir ekonomik krizi de yaşıyoruz. Ekonomiyi dış kaynak
ve borçla şişirme stratejisi 2007de uyarı sinyalleri vermeye
başlamıştı, büyüme modelindeki tıkanma 2013
yılından itibaren çok daha görünür hâle geldi ve 2018den beri ülke
ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor. Bu yıl buna bir de salgın
eklendi. 2018de tek adam vesayet rejimi hayata geçtiğinde millî gelirimiz
892 milyar dolardı, bu yılın üçüncü çeyreği itibarıyla
millî gelirimiz 736 milyar dolara düştü. Yani, bir başka ifadeyle, bu
yeni sistem, bu ucube tek adam parti devleti rejimi milletin cebinden
şimdilik 156 milyar dolar alıp götürdü. Uluslararası
kuruluşlar Türkiyenin gelecek yıl ilk 20 büyük ekonomi liginden
düşeceğini tahmin ediyorlar. İktidarı
aldıklarında kriz vardı ama ilk 20 ekonomi içindeydik,
şimdi, önümüzdeki yıl ilk 20den düşeceğiz. Peki, yerimize
kim gelecek? 20nci sırayı 24 milyon nüfuslu Tayvana
bırakacağız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yazıklar
olsun.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Bu vesayetçi parti
devleti rejimiyle ülkemizin ekonomik dinamizmi de bitmiştir. Türkiye
ekonomisinin 1923-2017 arasında yüzde 4,9 olan büyüme hızı
2018-2020 döneminde ortalama yüzde 1,4e düşmüştür. Hani, yeni
yönetim Türkiyeyi uçuracaktı? Maalesef, yeni sistemle uçan,
borçlarımız ve döviz kurları oldu, Türk parası pul oldu.
Kamunun borç stoku 2018 Haziranında 967 milyar liraydı yani devletin
borcu 967 milyar liraydı tek adam parti devleti rejimi fiilen hayata
geçtiğinde, bugün 1 trilyon 935 milyar lira. E, yirmi sekiz ayda kamu
borcu yüzde yüz arttı, bu görülmüş bir şey değil. Neye
rağmen? Hini hacette kullanılacak Merkez Bankasının yedek
akçelerinin silinip süpürülmesine rağmen, 128 milyar döviz rezervinin bir
yılda kullanılmasına rağmen.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının kasası tam takır. 2018 Temmuzunda swaplar hariç
net döviz rezervlerimiz 31 milyar dolardı, bugün Merkez Bankası
kasası 47 milyar dolar eksi bakiye veriyor. Atalarımızın
dediği gibi Arpacıya borç eden, ahırını tez satar.
Bugün krizde devletin ve milletin malı mülkü el değiştiriyorsa,
sebebi buralarda aranmalıdır. Bir ekonomi yönetiminin
başarısı çalışmak isteyen yurttaşlarına ne
kadar iş verebildiğiyle, ne kadar istihdam yaratabildiğiyle
ölçülür. Bıraktık yeni iş ve istihdamı, son yirmi sekiz
ayda iş güç sahibi 1 milyon 642 bin yurttaşımız işini
kaybetmiş, mevsim etkilerinden arındırılmış
rakamlarla gerçek işsiz sayımız 10 milyon 249 bin kişiye
ulaşmış. Milletin aşını, işini
arttıramayan bir hükûmet sistemine başarılı diyebilir
miyiz? Elbette diyemeyiz.
Değerli milletvekilleri, ortada bir hakikat
var: Ne bu sistem Türkiyeyi taşıyabiliyor ne de Türkiye bu sistemi.
Bu sistem revize, restore veya rehabilite edilemez. Yasama, yürütme ve
yargı kuvvetlerinin tek elde toplandığı bir sistemde
hürriyet de olmaz, özgürlükler de olmaz. Montesquieunün iki yüz yetmiş
iki yıl önce söylediği gibi Müstebit olmak isteyen yöneticiler bütün
idare otoritesini kendi kişiliklerinde birleştirmekle işe
başlarlar. İki yılı aşan tecrübemiz,
yanlıştan ne kadar hızlı dönersek millet için o kadar iyi
olacağını gösteriyor. Hem devlet krizini hem ekonomik krizi
aşmak için atılacak ilk adım bellidir; o da yasama, yürütme ve
yargının birbirini dengeleyip denetleyebildiği,
güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejimi bu ülkeye getirmektir. Biz
bunu başaracağız, cumhuriyetimizi gerçek demokrasiyle
taçlandıracağız.
Sözlerimi bitirmeden önce, dün açıklanan esnafa
destek paketine de kısaca değinmek istiyorum. Dün, 1 milyar 239 bin
esnafımıza üç ay boyunca toplam 5 milyar destek verileceğini
açıkladı saray ve bunun çok büyük bir destek olduğu izlenimi
verildi.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bakın, bu yılın ilk on bir ayında sadece havuz
müteahhitlerine 12,8 milyar Türk lirası ödenmiş. Ne
karşılığında? Geçmediğimiz köprüler,
uçmadığımız havaalanları, geçmediğimiz tüneller
karşılığında. 12,8 milyar nerede -5 müteahhide bunu
ödüyorsunuz- 1 milyon 239 bin esnafa ödenen 5 milyar nerede? Gerçekten, bu tek
adam parti devleti rejiminde sarayda oturanlar milletin sesini duymuyor,
milletin derdini görmüyor, milletin sıkıntısını
anlamıyor.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyor, 2021 yılı bütçesinin ve yeni gelen yılın
ülkemize ve milletimize hayır ve esenlikler getirmesini diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Öztrak.
Söz sırası Sayın Tekin Bingöle
aittir.
Buyurun Sayın Bingöl. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
2021 bütçesi, rakamlarıyla hiçbir gerçeklik
ifade etmiyor. Bunu niçin söylüyorum? Sarayın güdümünde olan bazı
kurumların açıkladığı rakamlardan hareket ederek
söylüyorum. Örneğin, İŞKUR; İŞKURun işsizlik
rakamı hiç kimseye inandırıcı gelmiyor. Örneğin,
TÜİK; TÜİKin sadece enflasyon rakamlarına
baktığımızda inanın en fanatik AKPli kardeşlerim
bile bu rakamlara inanmıyor. Çünkü bu rakamları pazar
yalanlıyor, bu rakamları market yalanlıyor, bu rakamları
konfeksiyon dükkânları yalanlıyor. Başka bir örnek,
Sağlık Bakanlığı; işin başından beri
açıkladıkları hiçbir rakam doğru değil.
Kayıplarımızı bilmiyoruz, hasta sayımızı
bilmiyoruz, böyle bir çaresizlik içerisinde vatandaşlarımız bu
badireden kurtulmaya çalışıyorlar. Onun için bu ülkenin onurlu
insanlarının alın terinin her damlasının
yansıdığı bu bütçe halkın bütçesi değil. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bütçe 1,3 trilyona
bağlanmış, güzel ama bu bütçenin finansmanının 1,1
trilyonu vergilerle karşılanıyor. Ne acıdır ki AKPnin
on dokuz yıldır hazırladığı bütçelerde
olduğu gibi bu vergi gelirlerinin üçte 1inden fazlası da benim
emekçi kardeşlerimin alın terinden kesilen vergilerden
karşılanıyor. İşte, böyle bir bütçe
hazırlanıyor.
Başka bir şey, bir bakalım,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önce neydi, sonra ne
oldu? Önce bütçe açıklarına bakalım: Yıl 2017, bütçe
açığı 48 milyarla kapanıyor. Yıl 2018, anlı
şanlı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
başlıyor, öngörülen bütçe açığı 66 milyar ama sonuçta
73 milyarla kapanıyor. Sonra 2019 yılına geliyoruz, öngörülen
bütçe açığı 80 milyar, 123 milyarla kapanıyor. Yıl
2020, 139 milyar bütçe açığı öngörülüyor ama daha
yılın dokuzuncu ayında 140 milyar; göreceğiz, bu
yılın sonunda bütçe açığı en az 2 milyarı
aşacak ve nihayet 2021
Görüşülen bütçede bir rekor var, AKPnin bir
rekoru var ve bu rekor tarihimizde ilk kez; 1,3 trilyonluk bütçenin 245 milyar
açığıyla başlayan bir bütçe yani öngörülen bütçenin beşte
1i bir açık söz konusu. Bununla kalacak mı? Mümkün değil. Yine
2021in sonunda göreceğiz, yaşayarak göreceğiz ki bu açık
300-400 milyarları bulacak. Sakın ha, sakın ha, bu
açığı pandemiyle ilişkilendirmeyin. Niçin? E, biner lira
yardım ettiniz, IBANla topladınız; e, kısa
çalışma ödeneği ödediniz, İşsizlik Fonundan
karşıladınız. Bütçeyle alakası yok ama bir şey
yaptınız; güzel, yapalım, hayır hasenat işleri çok
iyi. Mesela 156 ülkeye maske ve dezenfektan dağıttık, mesela
Tunusa 5 milyon dolar hibe ettik, mesela Somaliye 3,5 milyon dolar hibe
ettik. Sizi tanımlayan öyle güzel bir atasözü var ki: Kendi himmete
muhtaç dede, nerede kaldı vatandaşa himmet ede. İşte, sizi
bu tanımlıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Ya,
benim 17 milyon yoksulum var, benim çöp konteynerinden ekmek toplayan
vatandaşım var, benim işsizim var, benim çaresizim var; önce
kendi kapımızın önünü süpürelim.
Şimdi, AKP iktidarı başlarken
yoksullukla mücadele edecekti, güzel, müthiş bir şey. Bir hadis var
ki yirmi dört saat unutmamanız gereken bir hadis: Komşusu açken tok
yatan bizden değildir. Müthiş bir şey, müthiş bir hadis.
Bu, sözüm ona mücahitken söylenen sözlerdi, sonra müteahhitlerle yol
arkadaşlığı başladı, sonra da müsait olundu.
Yanlış anlamayın, bu bir alıntı, bu benim değil,
Sayın Numan Kurtulmuşun sözü. (CHP sıralarından
alkışlar) Mücahit, müteahhit, müsait
Bir şey sorulacaksa,
özellikle hesap sorulacaksa dönüp Sayın Kurtulmuşa
soracaksınız.
Başka bir şey; bu bütçede ne var? Mademki
Cumhurbaşkanlığı bütçesini konuşuyoruz,
Cumhurbaşkanlığının 4 milyar 39 milyon bütçesi var,
Meclisin 1,9 milyar. E, olsun, burası Meclis; orası saltanatın
sürdüğü saray, fazla olacak elbette. Bununla sınırlı
mı? Değil. Bir başka bütçesi var
Cumhurbaşkanlığının. Ne? O da Strateji ve Bütçe
Başkanlığının içinde yedek ödeneğin de
olduğu 10,1 milyar liralık bütçe. Üç: Millî Saraylar bütçesi var, 230
milyar. Dört, çok önemli: İletişim
Başkanlığının 422 milyon bütçesi var. Bitti mi, mümkün
mü? Turpun büyüğü heybede. Hiç kimsenin sorgulayamayacağı örtülü
ödenek var, ört ki ölem! Kime ne gidiyor belli değil; 6,6 milyar. Toplam
21,5 milyar Cumhurbaşkanlığının ödeneği var. Ya,
şimdi, diyeceksiniz ki Bu kadar değil. Haklısınız çünkü
bütçenin tamamını zaten tek adam kontrol ediyor, bununla
sınırlı değil ki. (CHP sıralarından
alkışlar) Cumhurbaşkanlığı bütçesine ayrılan
21,5 milyarın günlük harcaması 59 milyon, garibanın 39 lira.
Bakın, bu 59 milyon var ya, bir gündeki 59 milyon tam 25 bin asgari
ücretlinin bir aylık maaşına denk düşüyor. İşte,
saray, işte sefahat, işte saltanat!
Başka ne var? Şimdi, Sayıştay
sayılmalı önemli. Sayıştayın üyelerini kim
atıyor? Meclis. Ağırlıklı olarak nasıl
atandığı biliyoruz hepimiz. Sayıştay on yıldır
bıkmadan usanmadan bir uyarı yapıyor, diyor ki: Ey saray, ey
kurumlar; ya, şu derneklere, vakıflara, birliklere
yaptığınız para aktarılmasını
açıklayın. On yıldır açıklamıyorlar, başta
saray açıklamıyor. E, balık baştan kokar, saray
açıklamazsa
Tam 134 kurum ve belediye dernek ve vakıflara
yaptıkları bağışları açıklamıyorlar.
Ya, korkmayın açıklayın. TÜRGEVe ne verdiniz, TÜGVAya ne
verdiniz, Ensara ne verdiniz; açıklayın, şeffaf olun. Onun için,
bu bütçe şeffaf değil, eşitlikçi değil,
paylaşımcı değil. Bu bütçenin başka bir özelliği
var, o da şu: Şimdi Sayıştay takmıyor, saray
takmıyor. Başka bir şey var; ya, ben Kızılayla ilgili
CİMERe bir soru yönelttim 2 kez, bana verilen cevabı
söyleyeceğim, akıllara zarar. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı duysun, bu soruyu şimdi ben ona
yönelteceğim.
Sayıştayın yönelttiği soruyla birlikte
2 temel sorum var: 1) Birliklere, vakıflara, cemaatlere, derneklere
aktardığınız paraları açıklayın.
2) Kızılay, hepimizin koruyup
kollaması gereken bir kurum. Bu kurumda ne oldu biliyor musunuz? Son bir
yıldır tartışılıyor yolsuzluk, usulsüzlük. Ya
diyorum ki: Bu kurumu tartışmalı ortamdan çıkaralım.
Bunu CİMERe yazıyorum, CİMER İçişleri
Bakanlığına yazıyor, İçişleri
Bakanlığı CİMERe yazıyor. Son söz: Bu soruların
cevabı için Kızılayın internet sitesine bakın. Ya,
bizim aklımızla alay etmeyin. Biz Kızılayın internet
sitesine bakmayı düşünemiyor muyuz? Siz kaçıyorsunuz. Ben bunu
CİMERe niye soruyorum? Çünkü Kızılayın Onursal
Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, onun için soruyorum,
onun için soruyorum ama cevap yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, bu bütçeden hayır gelmiyor, hiçbir
işinizden hayır gelmiyor çünkü çok ah aldınız. Adalet
arayanların ahını aldınız, hak arayanların
ahını aldınız, intihar edenlerin ahını
aldınız. O kadar çok ah aldınız ki heybenizde kıyamet
kadar ah var, onun için yaptığınız işten de bu
bütçelerden de hayır gelmiyor.
Son söz; şimdi giderayak olağanüstü
ihale... İhale yapmıyorsunuz da adrese teslim iş veriyorsunuz,
fütursuzca davranıyorsunuz; hırçın ve gerginsiniz. Diyorsunuz
ki: Ne yaparsak yapalım, nasılsa gidiyoruz, bizden sonra tufan.
Sizden sonra tufan olmayacak çünkü bu yağma ve talan düzeni... Kurulacak
olan halk iktidarıyla birlikte refaha kavuşacak ülke. Tıpkı
Ankarada, İstanbulda, Adanada, Mersinde, Hatayda, Aydında,
Tekirdağda olduğu gibi her şey çok ama çok güzel olacak
diyorum, sizlere saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Bülent
Tezcana aittir.
Sayın Tezcan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tek adam rejiminin 3üncü bütçesini yapıyoruz. O zaman,
hep beraber, bir, saray fotoğrafına bakmamız elzem. Bir
bakalım, nasıl bir tablo var.
Bakın, Cumhurbaşkanlığı
makamı, devletin organlarının uyum içerisinde, düzenli bir
biçimde çalışmasını gözetmekle görevli, öyle tarif
edilmiş. Devletin uyum ve düzenli bir şekilde
çalışmasını gözetmekle görevli olan
Cumhurbaşkanlığı makamı bugün ne yazık ki bir
husumet makamına dönüşmüştür, husumet makamı. Kendinden
olmayan herkesi, her kurumu, her şeyi hasım gören bir
Cumhurbaşkanlığı makamıyla karşı
karşıyayız, onun bütçesini yapıyoruz.
Cumhurbaşkanının tarafsız olması lazım, herkes
bunu söylüyor, Anayasa da bunu yazıyor. Peki, durum ne? Şeklen
tarafsızlık yemini etmiş ama aslen husumet andı içmiş
bir Cumhurbaşkanıyla karşı karşıyayız. (CHP
sıralarından alkışlar) Öyle değil mi arkadaşlar?
Bakın, değerli arkadaşlar, bu
Parlamentoda, uzun zaman, siyaset kurumu Darbe hukukundan nasıl
arınırız? diye kafa yordu. Darbe hukukundan
arınalım. diyorduk, ne oldu? 20 Temmuz sivil darbesiyle Türkiye'de
yeni bir darbe hukuku inşa ettiniz. 20 Temmuz darbesiyle Türkiye'de,
kurumları çalışan bir demokrasi değil, bütün yetkilerin tek
kişiye verildiği, tek adamın elinde bütün yetkilerin
toplandığı bir Türkiye yaratıldı. Yeni bir darbe
kültürüyle, yeni bir darbe hukukuyla şu anda hesaplaşmak
durumundayız.
Değerli arkadaşlar, kuvvetler bir
kişinin elinde toplanmış. Dönüyorsunuz, devletin her kurumunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı ayaklar altında,
milletvekillerinin itibarı ayaklar altında.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülüyor,
Cumhurbaşkanının, sarayın önünde temenna etmek için
sıraya girmeye çalışan iktidar milletvekillerinin
sıraları boş. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yargı
bağımsızlığı ayaklar altında. Bugün hâkimler
ve savcılar karar verirken sarayın hışmından
korkuları ya da saraya yaranma telaşları adalet duygusunun önüne
geçmiş. Adliye koridorlarında adalet duygusu yok, sarayın
hışmı ve saraya yalakalık yapma yarışı var;
böyle bir Türkiye yaratıldı. (CHP sıralarından
alkışlar) Düşünebiliyor musunuz, Cumhurbaşkanı
danışmanına danışan mahkeme başkanları var.
Heyet duruşmaya çıkacak, mahkeme başkanı odada
Cumhurbaşkanı danışmanıyla konuşuyor; bunu da
mahkeme üyeleri ikrar ediyor, böyle bir adliye düzeni. Bugün Anayasa Mahkemesi
kararına uymayan hâkimler var. Nereden türedi bunlar, tombaladan mı
çıktı? Kim cesaret verdi bunlara? Anayasa Mahkemesi kararına
uymuyorum, saygı da duymuyorum. diyen Recep Tayyip Erdoğan cesaret
vermedi mi bu adaletsizliğe, bu hukuksuzluğa? (CHP
sıralarından alkışlar)
Bakın, bu tek adam rejiminin maliyeti sadece
hukukun, adaletin, demokrasinin kaybedilmesi değil. Bu tek adam rejiminin
maliyetini saydı arkadaşlarımız, sadece iki şey daha
söyleyeceğim: İki buçuk yıl olmadan bu tek adam rejiminin
maliyeti 156 milyar dolar millî gelirin eksilmesi, 12,5 milyon işsiz
vatandaşımız, 30 milyona dayanan yoksul
vatandaşımız; bunun maliyeti bu. Bu, sıradan bir demokrasi,
adalet söylemi değil; romantik bir demokrasi, adalet söylemi değil;
bu, ekmek meselesi; bu, çocuğuna ekmek götüremeyen vatandaşın
açlıkla imtihanına karşı itiraz etme meselesi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yeni bir vesayet
düzeni kuruldu. Bu saray düzeni yeni bir vesayet düzeni kurdu,
sandığa saygısı olmayan bir vesayet düzeni. İstanbul
seçimlerini -13.500 oy olmazmış- kaybetmeyi kabul etmediler. Ondan
sonra Yüksek Seçim Kurulunun tepesine çöktüler, İstanbul seçimlerini iptal
ettirdiler, millet bu sefer 806 bin tekme vurarak sandığı
kafalarına geçirdi. (CHP sıralarından alkışlar)
Vatandaş belediye başkanı seçer,
belediye başkanını görevden alırsınız, yerine
valiyi, kaymakamı atarsınız; kayyumlarla belediyeleri idare
etmeye kalkarsınız. Bu tek adam rejimi on sekiz yıl önce
sandıkla geldi, sandıkla bugüne kadar devam etti. Şimdi,
sandıkla gideceği gün gelmeye başlayınca sandığa
saygı göstermeyip kalmanın peşinde ama kimse o hesabı
yapmasın, saygı göstermediğiniz bu sandık, inşallah
sizi gönderecek yeniden. Yeniden, bu saygı göstermediğiniz
sandıkla gideceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, liyakat düzeni yok
edildi. Şimdi, düşünebiliyor musunuz; rüşvet zanlısı,
mahkemede aklanmamış, büyükelçi tayin ediyorsunuz. Fotoğrafa bir
bakın, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ediyor; bir elinde
ayakkabı kutusu, bir elinde çikolata kutusu, altında devletin
arabası, Türkiye Cumhuriyetinin Bayrağını
takmış, büyükelçilik arabasıyla geziyor; dünyaya verdiğiniz
fotoğraf bu.
Ya başka bir şey
Cumhurbaşkanlığında
bir şahsiyet var, en ziyade müsaadeye mazhar şahsiyet,
Bakanların üstünde -Sayın Cumhurbaşkanından bahsetmiyorum-
propaganda başkanı, (CHP sıralarından Goebbels sesleri) propaganda
başkanı Goebbels.
Şimdi, bu beyefendi her şeyin üstünde, 5 maaş alıyor, ya,
ortaya çıkınca büyük bir pişkinlikle çıkmış,
diyor ki: Ben bunu hayır hasenata harcadım. Vay anasını!
Ya, beyler, bu devletin parası sizin cennetinizin teminatı mı?
Devletin parasıyla mı cennete gireceksiniz? (CHP
sıralarından alkışlar) Haram paradan hayır hasenat
olur mu? Beytülmal, sizin, cennetin kapılarını açacak
aracınız mı? Beytülmalin üzerinden kurduğunuz köprüden mi
gireceksiniz cennete? Bu nasıl bir iş, bu nasıl bir anlayış?
Haram parayla hayır hasenat olmaz. Hayır hasenat yapacaksanız gelin,
ayda 1.168 liraya, günde 39 liraya geçinmek zorunda
bıraktığınız; sefalete, açlığa,
yoksulluğa mahkûm ettiğiniz 2 milyon 200 bin
vatandaşımıza insanca yaşayacağı bir yaşam,
bir ücret, bir para, bir gelir garanti edin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi, başka bir şey daha var liyakat
deyince; Kartal İmam Hatip mezunları devlette çok itibarlı bir
yere geldi. Önce şunu söyleyeyim: Kartal İmam Hatip mezunları
devlette bir yere gelmesin demiyorum, haşa. Hak eden nerenin mezunu olursa
olsun gelsin ama Kartal İmam Hatip mezunu olmak, özellikle, Sayın
Cumhurbaşkanının mahdumuyla beraber aynı devre olup da
Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette bütün kapıları açan
anahtar hâline geldi, liyakat hak getire. Yani İbrahim Tatlısesin
kulakları çınlasın, hani, bir ara derdi ya: Urfada Oxford
vardı da biz mi gitmedik? diye; şimdi sorsalar İbrahim
Tatlısese Urfada Kartal İmam Hatip vardı da biz mi gitmedik?
diyecek. Bu hâle getirdiniz, bu hâle. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bir Bakanın
istifasını 1.780 televizyon kanalından 5 tanesi ancak verebildi,
böyle bir, medya üzerinde vesayet düzeni kuruldu. Cumhuriyet gazetesine 55 ilan
cezası ve sarayın propaganda bakanıyla ilgili haber yaptı
diye hapis cezası; mahkemede yargılanıyor, ceza davası
açıldı. Basın İlan Kurumu olmuş basın infaz
kurumu ve son noktada, şimdi, İstanbul İl
Başkanımız hakkında beyefendinin kaçak
yapılarını takip etti diye on buçuk yıl hapis cezası
isteniyor. Bakın, buradan bütün Türkiyeye sesleniyorum, saray rejimine
sesleniyorum: Değil İstanbul İl Başkanımıza, 81
il başkanımıza, seksen bir bin yıl ceza isteseniz de
konuşmaya devam edeceğiz, söylemeye devam edeceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu bütçe,
şımarıkların bütçesidir ve biz, bu
şımarıklığın ortağı
olmayacağız.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın
Yüksel Mansur Kılınça ait.
Buyurun Sayın Kılınç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği ve Savunma Sanayii Başkanlığı
bütçeleriyle ilgili söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Vatan savunması gibi kutsal bir görev
uğruna hayatını kaybeden şehitlerimizi saygıyla
anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.
Başta, teröre karşı mücadele veren Mehmetçiklerimiz olmak üzere
görevleri başında bulunan güvenlik güçlerimize de başarılar
diliyorum.
Bu arada, ABDde ülkemiz aleyhine bir
yaptırım kararı açıklandı. Amerika Birleşik
Devletlerinin, Savunma Sanayii Başkanlığımız
üzerinden ülkemizi hedefleyen yaptırım kararını asla kabul
etmiyor ve tanımıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, 2021 yılı
bütçesinden savunma, güvenlik ve istihbarat kurumlarımıza yedek
ödeneklerle birlikte yüzde 11 pay ayrılmış, toplam bütçe 148
milyar liraya yükselmiştir. Savunma ve güvenlik kurumlarımızda
personel sayımız ise 1 milyona yaklaşmaktadır. Güvenlik ve
savunmamız için büyük bir insan gücü ve büyük bir bütçe kullanıyoruz.
Diğer taraftan, güvenlik, asayiş ve terör sorunlarına da
kaynaklık eden yoksulluk ve işsizlikle mücadeleye 2021 yılı
bütçesinde yer verilmemiştir. Ülkemizin diğer kurumlarında
olduğu gibi güvenlik kurumlarımız da yönetilememektedir.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, Yıldız İstihbarat
Teşkilatına özenerek güvenliği sağlayamazsınız.
AKP sözcüsünün boy gösterdiği yeni MİT binası açılışında
partili MİT görüntüsü vererek güvenliği
sağlayamazsınız. MİTin dış ülkelerdeki
faaliyetlerini miting meydanlarına malzeme yaparak güvenliği
sağlayamazsınız. Muhalefet liderini sözüm ona tehdit eden bir
adli suçlunun isminin MİTle yan yana getirilmesine izin vererek
güvenliği sağlayamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Yasal olmayan telefon dinlemelerini engellemek yerine,
telefonlarının dinlendiğini açıklayan muhalefet liderine
cevap olarak Savcılığa şikâyet edin. gibi ciddiyetsiz bir
tavırla güvenliği sağlayamazsınız ve daha da vahimi
FETÖ soruşturmalarında adı geçenleri seçim
kampanyalarınıza bağış yapmaları
karşılığında FETÖcülükten aklayan tutumunuzla
güvenliği sağlayamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Millî savunma sanayimizin neredeyse tümünü aile şirketinize
teslim ederek güvenliği sağlayamazsınız. Tank Palet
Fabrikasını yabancı bir devlete peşkeş çekerek
güvenliği sağlayamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Dış politikada diplomasinin önemini gölgeleyen
istihbaratçı yaklaşımınızla güvenliği sağlayamazsınız.
Bilgi, istihbarat ve istihbarata karşı koyma gibi önleyici
faaliyetleri operasyonlarla yan yana gösteren tutumunuzla güvenliği
sağlayamazsınız. Ülkemizi Millî Güvenlik Siyaset Belgesinden
yoksun bırakan anlayışınızla güvenliği
sağlayamazsınız. Güvenlik ve istihbarat faaliyetlerinin Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından denetlenmesini engelleyerek güvenliği
sağlayamazsınız. Hak arama mücadelesi veren emekçilerin,
sendikacıların, madencilerin eylemlerini güvenlik sorunu hâline
getirerek güvenliği sağlayamazsınız. (CHP sıralarından
alkışlar) Cumhurbaşkanı eleştirildiği için 10
bine yakın vatandaşımızın mahkûm edildiği tek
adam anlayışıyla güvenliği sağlayamazsınız.
Değerli milletvekilleri, ülkemizdeki güvensiz
ortam ve güvenlik sorunları en son yayınlanan kitaplarda en öne
çıkan konu olmaya başladı. Cendere Kozmik Albay Baronlar Savaşı
Dayının Casusları gibi kitaplar en çok satanlar listesinde en
önde. Bu bile gösteriyor ki güvenlik alanı alarm veriyor, yönetilemiyor,
savruluyor. Artık, şimdi görev bize düşüyor. Şimdi görev, savunma,
güvenlik ve istihbarat alanını tek adam iktidarının ve
kesin olarak cemaatlerin ve siyasetin etkisinden arındırarak sadece
millî güvenliği esas alan kurumlar hâline getirmektir. Şimdi görev,
tek adam iktidarının elinde güvensiz hâle gelen güvenlik alanını
ilk seçimlerden hemen sonra güvenli hâle getirmektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Burak
Erbaya ait.
Buyurun Sayın Erbay. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BURAK ERBAY (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, pandeminin ülkemizi
sardığı bu zor koşullarda bütçe yapmaya
çalışıyoruz. Bu salgın sürecinde, yıllarca vergisini
vermiş esnafımız zor durumda; kafe, kahvehane, lokanta sahipleri
ayakta kalmaya çalışıyor; okul servisçileri, kantinciler hayatta
kalmaya çalışıyor; internet kafe işletmecileri, seyyar
satıcılar ve TEKEL bayisi sahipleri can çekişiyor, milyonlarca
vatandaşımız aç ama çare bulması gereken saray ve
yandaşları maalesef doymak bilmiyor.
Açıklanan destek paketleri yeterli
değildir. Esnafımızın ve çiftçimizin vergi, sigorta ve
BAĞ-KUR prim borçları, kredileri faizsiz bir şekilde ertelenmeli
ve çok daha kapsamlı destek paketi açıklanmalıdır.
AKP'li vekillere seslenmek istiyorum: Bütçe
görüşmelerinde yaptığınız konuşmaları
izledim. Vatandaşın içinde bulunduğu durumu görmüyorsunuz.
Yaptığınız ucube sistemle halktan kopmuşsunuz ve güç
zehirlenmesi yaşıyorsunuz.
Bakın, bir fotoğraf göstermek istiyorum:
Yıllar evvel bir seçim kampanyası, mütevazi bir kamyonda Sayın
Erbakan ve Tayyip Erdoğan bir seçim kampanyası yürütüyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bizim
hocamız, gurur duyuyoruz onunla.
BURAK ERBAY (Devamla) Evet, hocanız.
Şu anda ne yapıyorsunuz biliyor musunuz?
Milyon dolarlık araçlarla cuma namazına gidiyorsunuz, cuma
namazına. (CHP sıralarından alkışlar)
Dediniz ki: Zulüm gördük, özgürlükler için mücadele
edeceğiz. Özlem Başkanım, siz de çok kullandınız bu
kelimeyi. Evet, millet de inandı, size oy verdi, iktidara geldiniz.
Şimdi ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Şimdi siz
zulmediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın,
baro başkanlarımıza zulmediyorsunuz, maden işçilerine
zulmediyorsunuz. Daha birkaç gün önce doktorlara yaptığınız
zulüm, işte, maalesef bu durumda. Yani söylediklerinizle Özlem Başkanım,
yaptıklarınız tutmuyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Kılıçdaroğlu hangi arabaya biniyor, bir söylesene.
BURAK ERBAY (Devamla) Bakın, bu
fotoğraflarda ne var biliyor musunuz? Lüks var, şatafat var, israf
var, koltuk hırsı var, koltuk sevdası uğruna ülkeyi
peşkeş çekmek var, peşkeş çekmek. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sizin
arabanızın markası ne?
BURAK ERBAY (Devamla) Çok değerli vekiller,
Diyanet İşleri Başkanlığının 7
bakanlıktan büyük bütçesi var, 13 milyarlık bir bütçe bu.
İçinden geçtiğimiz bu karanlık günlerde insanlık için umut
olan 2 tane şirketten söz etmek istiyorum. Biri Pfizer, biri de BioNTech.
Bakın, 175 ülkede faaliyet gösteren bu Pfizerde 96 bin kişi
çalışıyor. 2 Türk doktorun sahip olduğu BioNTecHde ise
1.300 kişi çalışıyor. Peki, soruyorum: Diyanette kaç
kişi çalışıyor biliyor musunuz? 131.789 kişi
çalışıyor yani Diyanetin personel sayısı BioNTecHin
100 katı arkadaşlar. Bakın, salgınla mücadele en çok
ihtiyaç duyulan bu tıbbi tekniker ve sağlık personeli atama
beklerken ne yaptık biliyor musunuz? Diyanete 5 bin ilave personel verdik,
arkadaşlar, 5 bin.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Yetmiyor,
yetmiyor.
BURAK ERBAY (Devamla) İşte, ülkeyi bu
anlayışınız batırıyor, iflas noktasına
getiriyor.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bak,
araştır, camilere uğra imam yok, camilerde imam yok.
BURAK ERBAY (Devamla) Değerli
milletvekilleri, bakın, 2021 bütçesinde, çocukların taciz
edildiği yurtlara, diri diri yandığı yurtlara 81 milyon 891
TL ödenek ayırdık. Bu derneklere harcanan paralarla 1 milyon 637 bin
esnafa 50şer bin liralık destek verilebilirdi. (CHP
sıralarından alkışlar) Bir iktidarın halka
bakış açısı, işte, bu bütçelerden belli olur. Sizin
yaptığınız bu bütçelerde cemaatler ve tarikatlar var.
İşte, Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğunda ne olacak
biliyor musunuz? Bu bütçe devletin gerçek sahibi halka verilecek, halka! (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakın, içinde
lüks olan, israf olan, şatafat olan bu bütçede ne yok biliyor musunuz?
Alevi yurttaşlarımız yok. Kısa bir süre önce Almanyada
Aleviler ve cemevleri anayasal hakka kazandırıldı. Ancak
geldiğimiz bu çağda, maalesef, Türkiyede cemevleri ibadethane
statüsünde değil, bu karanlığın da çözülmesi lazım bir
an önce.
Değerli milletvekilleri, Diyanetin bütçesini
incelediğimizde de akıl almaz harcamalarla karşılaştık.
Diyanet İşleri Başkanlığının,
hatırlıyorsunuz, bir sözü vardı Meyve sebze almak için
akşamı bekleyin. demişti. İşte o Diyanet
Başkanlığı ne yapıyor biliyor musunuz? Bakın,
Diyanette bir yüksek ihtisas merkezi yapıyor. Bunun bedeli 40 milyon lira.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) O camiye
karşı mısın sen?
BURAK ERBAY (Devamla) - Burada ne var biliyor
musunuz? Hamam var, sauna var, biliyor musunuz arkadaşlar? Daha yeni bir
ihale yapıldı, bunun bahçesini düzenlemek için 2 milyon 749 bin lira
para ayırmışsınız. Başka ne var bu Diyanetin
bütçesinde? Elâzığda 90 milyon liraya yapılan Harput Diyanet
Külliyesi var arkadaşlar. Daha deprem konutları bitmedi, buna,
külliyeye ne gerek var arkadaşlar? Bunları
araştırırken daha geçen gün, tesadüf, seçim bölgem Bodrum
Ortakentte gene 100 milyon liraya bir külliyenin
yapıldığını öğrendik. Daha Bodrumdaki hastanenin
yüzde 40ı tamamlanmadı arkadaşlar, bu ne acele?
Bakın, bir söz var; Hazreti Muaviye Şamda
kendine bir görkemli saray yaptığında Hazreti Ebu Zere soruyor:
Sarayımı nasıl buldun? diyor. Ebu Zer cevap veriyor:
Eğer bu sarayı kendi paranla yaptırdıysan israftır,
halkın parasıyla yaptırdıysan ihanettir, haramdır.
diyor. İşte, bu yapılanlar ihanettir, haramdır haram,
arkadaşlar! (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bodrumda nerede
oturuyorsun sen?
BURAK ERBAY (Devamla) - İslam dini ön planda
aklı tutar.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Villada
oturursun, gelip konuşursun.
BURAK ERBAY (Devamla) - Bakın, ülkemizde
yaşanan kuraklık devam ederken, geçen, meteoroloji yağmur
yağacağını açıklamıştı.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili,
teşekkür ederim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Teşekkür
etti.
BURAK ERBAY (Devamla) - Diyanet ne yaptı?
Yağmur duası dedi.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yağmur da
yağdı; dua etti, yağdı.
BURAK ERBAY (Devamla) - Yüz yüze eğitim
yasaklanırken Kuran kurslarında yüz yüze eğitim devam etti.
Hele hele Diyanet Başkanı ne yaptı? Cumhuriyetin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürke hakaret eden fesli bir meczubu ziyaret ederek Diyanete
büyük leke düşürmüştü. Köklü bir kuruma zarar veriyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, buyurun,
teşekkür ederim.
BURAK ERBAY (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bitir ya, bitir haydi.
BURAK ERBAY (Devamla) Bunları görünce
Neyzenin bir dörtlüğü aklıma geldi: Esir iken mümkün müdür ibadet?/
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et./ Sizin gibilerin yüzünden,/ Dininden
de soğuyacak bu millet. diyorum ve cumhuriyet
sevdalılarını, bağımsızlıktan ve özgürlükten
yana olan tüm yurttaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Öztrak, Sayın Bingöl,
Sayın Tezcan tecrübeli siyasetçiler, bir saniye geçirmeden
atlatıyorlar. Dolayısıyla milletvekillerimiz buradan söz
isteyince üzülüyorum, onu belirtmek için söylüyorum.
Ali Haydar Hakverdi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Devlet Arşivleri üzerine söz aldım, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben devletimizin değil de kendisini devlet
sanan şahsım devletinin on sekiz yıllık arşivini
sizinle paylaşmak istiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar) Yolsuzluğu, yoksulluğu ve vesayeti bitireceğiz.
diye geldiniz, ucube başkanlık sistemiyle koskoca devleti tek
adamın vesayeti altına aldınız. Şahsım devleti
iktidarında maalesef teröristler Genel Kurmay
Başkanımızı tutukladı, hapse attı. Devletin
sırları kozmik odayla teröristlere teslim edildi, ne istedilerse
onlara verildi. Yolsuzluk iddialarına karşın 4 Bakan parmak
çoğunluğunuzla aklandı, hâlâ milletin vicdanında bu yara
durur. O dönem Zarrabın önüne yatıldı, uyuşturucu baronu
Zindaşti tahliye edildi, mafya arkalandı. Şahsım devleti
zamanında askerimizin kafasına çuval geçirildi, Süleyman Şah
Türbesi kaçırıldı, Uluderede Roboski katliamı
yapıldı, öfkeli çocuklar dediğiniz katil ve yobaz sürüsü
Ankara Garında 102 canımızı katletti. Şahsım
devleti zamanında sınav soruları çalındı,
şahsım Tatmin oldum. diye açıklamalar yapıp onlara da
arka çıktı. Referandumda ölülere Oy kullanın.
çağrısı yapıldı, başka birinde mühürsüz oylar
sayıldı, atı alan Üsküdarı geçti. Deprem vergileri iç
edildi, şehit ve gaziler için toplanan paralar iç edildi; Deli Dumrul
vergisiyle geçmediği köprüye, uçmadığı havaalanlarına
vatandaşın cebinden zorla paralar alındı. Yandaşa kamu
ihalesi verebilmek için tam 191 kez Kamu İhale Kanununda
değişiklik yapıldı. On sekiz yılda maalesef 432 faili
meçhul cinayet işlendi, Bunlar soruşturulsun. dediğimizde,
sizin tarafınızdan, bu Mecliste 22 kez reddedildi ve 59 nefret
cinayeti işlendi. Meşruiyetin merkezine kendinizi koydunuz,
istişareyi ve demokrasiyi bitirdiniz. Sadece bu dönemde, 27nci Dönemde
2.147 kanun teklifimizden 1ini dahi kabul etmediniz. Belediyelere hukuksuz ve
keyfî kayyumlar atadınız. Sadece başka partilerin değil,
kendi belediyelerinize de bunu yaptınız. Gökçek, Topbaş,
Balıkesir neden görevden alındı? İçinizde bunu bilen bir
milletvekili arkadaşımız var mı? Bunlar yolsuzluk mu
yaptı, bunlar parsel parsel mi verdi, yoksa sadece
başarısız mıydı? Siz, bu işin neresindeydiniz?
İçinizden bilen varsa gelsin anlatsın, bizler de vatandaş da
bilsin. (CHP sıralarından alkışlar)
Şahsım devletinde, AK PARTİli il,
ilçe başkanları ve yöneticiler hâkim, savcı olarak atandı.
Hukuk, iktidarın sopası hâline geldi, adaleti bitirdiniz. Millet
adına vicdanıyla karar veren mahkemeler artık saray adına
vicdansızca karar vermeye başladı, yargıya olan güveni
bitirdiniz. Yap-işlet-devret modeliyle vatandaşın rızkını
yüzde 600 kârla yandaşa peşkeş çektiniz. Biz, hizmete
karşı değiliz. Şimdi, diyeceksiniz ki: CHP yola
karşı, köprüye karşı. Hayır. Hizmet
sırasında yapılan soyguna karşı Cumhuriyet Halk
Partisi, hizmet sırasında yapılan soyguna karşı. (CHP
sıralarından alkışlar) Biz Çalıyorlar ama
çalışıyorlar. düzenine karşıyız; biz Çalmadan,
namusluca çalışıyorlar. düzenini savunuyoruz. Millet açken,
işsizlikten intihar ederken, eşiyle birlikte beşer beşer
maaşlar alıp bal tutup parmağını yalayan bürokratlar atadınız.
O bal sizinse diyeceğimiz bir şey yok ama halkınsa o
parmağınızla yaladığınız bal haramdır,
haram; siz kavanozuyla götürdünüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şahsım devletinin arşivinde israf
var, zulüm var. Halkı açken sarayında lüks içinde yaşayan bizden
değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Söz sırası, Özgür Karabata ait.
Buyurun Sayın Karabat. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR KARABAT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı üzerine söz aldım. Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığı ne zaman
Cumhurbaşkanlığına geçti? Temmuz 2018 yani
başkanlık sistemine geçtikten bir ay bile olmadan geçti. Peki,
buradaki milletvekilleri, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan millî
sarayların Cumhurbaşkanlığına devredilmesiyle ilgili
bir ses çıkardınız mı? Neden o zaman Reisim, çok
yaşa! dediniz. Değerli milletvekilleri, neden Türkiye Büyük Millet
Meclisindeydi o saraylar, biliyor musunuz? Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti
kurduğunda saltanat rejimine karşı Saraylar
halkındır. dediği için Türkiye Büyük Millet Meclisindeydi. Siz
şimdi o sarayları aldınız külliyeye verdiniz, işte
sizin yönetim anlayışınız; işte, sizin yönetim
anlayışınız bu, değerli milletvekilleri.
Bir başka mesele şu:
Cumhurbaşkanlığında Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı, İletişim
Başkanlığı, Finans Ofisi, Yatırım Ofisi, Dijital
Dönüşüm Ofisi, bir sürü paralel ofis var değerli milletvekilleri. Ne
iş yapar bunlar? Bir başka bakanlığın
yaptığı işleri yapar. Bakın, tehlikeli bir
noktayı işaret ediyorum; daha önce paralel yapıyı gördük
şimdi yeni paralel yapılar oluşturuyorsunuz. Devlette iki
başlık olmaz. diyordunuz ya, sözünüzü tekrarlıyorum: Devlette
iki başlılık olmaz, bu paralel ofislerden vazgeçin; bunu
özellikle söylüyorum.
Peki, değerli milletvekilleri, bu ofisin, Millî
Saraylar İdaresi Başkanlığının başında
kim var? Yasin Yıldız. Kim bu? Gezi direnişi sırasında
Camide içki içtiler. yalanını konuşan kişi.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sahtekâr.
ÖZGÜR KARABAT (Devamla) - Şimdi, böyle millî
olan bir kuruluşun başına, üstelik bu yalanı Fetullah Gülen
basınıyla provoke eden birisini koymak doğru mudur? Hani millî
bütünlük, nerede millî sarayların saygınlığı,
sormazlar mı adama? Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
derler ama değerli milletvekilleri, değerli Hükûmet siz
yalancının boğazına floresan
takmışsınız, floresan. Bunu görüyor musunuz?
Şunu söylemek isterim ki: Bu bütçe kimseye çare
değil. Bütçeyle ilgili soruyoruz: Bütçe bütçe, bize ne getirdin diyoruz;
diyor ki bütçe İnci boncuk. Kime kime? diyoruz. Saraya ve reise
diyor. Soruyoruz tekrar: Bütçe bütçe, ne getirdin? Faiz gelirleri, ballı
ihaleler getirdim. diyor. Soruyoruz: Kime kime? Vallahi, 5li çeteye. diyor;
durum bu. (CHP sıralarından alkışlar) Bütçeye soruyoruz: Bu
bütçeyi kim yaptı? Bakan yaptı. Bakan nerede? Eve kaçtı.
Bakan nerede? Eve kaçtı. Değerli milletvekilleri, hikâye böyle
devam ederse, masal böyle devam ederse, iktidarınız bir yıl daha
devam ederse Memleket ne oldu? diye sorarsak Yandı, bitti, kül oldu.
deriz değerli milletvekilleri; durum bu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu bütçede ne emekliye ne EYTliye ne öğrenciye
ne öğretmene ne polise çare yok; vatandaşın derdine çare
olamayan biçare bir Hükûmetiniz var, biçare bir Hükûmetiniz var.
Şunu söylemek isterim ki: Seçim zamanı
gelir, sandığı koyarlar, yaptıklarınızı
tartarlar, bir tarafa kredi borcunu ödeyemeyen öğrencileri koyarlar,
diğer tarafa sizin 5li çetenizi koyarlar.
Bir tarafa EYTlileri, problemlerini koyarlar,
diğer tarafa ballı ihalelerinizi koyarlar.
Bir fotoğraf koyarlar, Kanal İstanbul
Projesini, Katar Emirini ve İstanbula ihanet ettik. sözünü asarlar,
diğer tarafa Her şey çok güzel olacak. diyenleri koyarlar
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir tarafa, Suriyedeki 34 şehit askerimizin
resmini koyarlar, diğer tarafa, Putinin kapısında bekleyen
Cumhurbaşkanınızın fotoğrafını koyarlar
değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Sorarlar, burada bağıra bağıra Biz oyun kurucuyuz. diyen
bakanlarınızın fotoğrafını koyarlar bir tarafa;
diğer tarafa, tezgâh bile kuramayan esnafın fotoğrafını
koyarlar.
Değerli milletvekilleri, bir tarafa, Kaz
Dağlarının, ovalarımızın,
dağlarımızın resmini koyarlar ve peşkeş
çektiğiniz uluslararası şirketleri koyarlar, diğer tarafa
Çanakkale geçilmez. diyen Mehmetçikleri koyarlar değerli
milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir tarafa Mutlu saray, mutlu reis;
yaşasın saray. diyenleri koyarlar, diğer tarafa Hedefimiz
mutlu Türkiye. diyen muhalefeti koyarlar değerli milletvekilleri. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Atila
Sertele ait.
Buyurun Sayın Sertel.
CHP GRUBU ADINA ATİLA SERTEL (İzmir)
Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye'nin başına ne geldiyse işte bu
iki şapka yüzünden geldi. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu, AKP Genel Başkanı şapkası, etiketini de sökmedim
Londra yazıyor, tefecilerin; bu da partili Cumhurbaşkanı
şapkası. Şimdi, Türkiye aslında bu sıkıntı
içerisinde kavrulurken Grup Başkan Vekillerimiz bana İletişim
Başkanlığıyla ilgili çık, konuşma yap. dediler.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun
Benden önce Bülent Tezcan
söylediği için onun maaşına, 5 maaşına,
yaptığı o hayırlara falan girmeyeceğim ama bir konuya
girmek istiyorum. Bu arkadaş Türkiye'de küçük bir Recep Tayyip
Erdoğan olmuş ve öyle davranıyor. İstediğine
basın kartını veriyor, istediğine vermiyor, istediğini
iptal ediyor. Örneğin, benim çok sevdiğim, Aksarayda Uluırmak
gazetesinin de sahibi Cengiz Tarhan vardı, rahmetli oldu kısa bir
süre önce, bu arkadaşımızın sürekli basın kartı
vardı, iptal ettiler. Yine, hayatını gazetecilikten başka
hiçbir işte geçirmemiş olan Merdan Yanardağ gibi onur abidesi
bir insanın iki yıldır kartını vermeyen bir yapı
var. Bunlar küçük Recep Tayyip Erdoğan olmuşlar, hepsi kendilerini
bir yere koymuşlar. Bu pergolacı hazine arazisine kaçak pergola yaparken
İl Başkanımız Kaftancıoğlunun emriyle bir
arkadaş fotoğrafını çekti diye, İl
Başkanımız Sayın Canan Kaftancıoğluna on buçuk
yıl hapis cezası istiyorlar, on buçuk yıl. Sen hazine arazisine
kaçak yapacaksın
NİHAT YEŞİL (Ankara) Pergola
yapacaksın!
ATİLA SERTEL (Devamla) - Evet.
kaçağı meşru kılacaksın ve
devletin tepesindeki bir adam olarak bunu içine sindireceksin, sonra onu
resimleyene on buçuk yıl
Dedim ya, bu şapkanın sahibi,
partisini hiç kimseye teslim edemedi, hiç. Davutoğluna bir ara bıraktı,
baktı ki Davutoğlu gerçekten bir şeyler yapmaya
çalışıyor, Davutoğlunu aşağı attı.
Sonra İzmirde aday yaptığı, İstanbulda aday olarak
gösterdiği, hep seçimlerde başarısızlığa
uğrayan Binali Yıldırımı yaptı; olmadı.
AKPnin Genel Başkanı şapkasını hiç
bırakmadı ve bırakmayacak ama bu şapkayla birlikte tarih
onları bu seçimde eski partilerin mezarlıklarına gömecektir, onu
biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım, Recep Tayyip
Erdoğan, bu şapkasıyla Kemal Kılıçdaroğluna ve
bütün muhalefet liderlerine, HDPye, İYİ PARTİye Cumhuriyet
Halk Partisine, diğer partilere, herkese inanılmaz hakaretler
yağdırıyor ama kendisine yanıt verildiğinde bu
şapkayı hemen kafasına takıyor Hâkimler, savcılar,
koşun gelin, bunlar bana hakaret ediyor. Ne yapıyor bunlar?
Dokunulmazlığım var benim. diyor. Senin bu iki
şapkayı birlikte kullanman, aslında Türkiyede bütün
sorunların temel nedeni bu. (CHP sıralarından
alkışlar) Eskiden cumhurbaşkanları bütün milletin
Cumhurbaşkanı olurdu.
Recep Tayyip Erdoğan emekliyi sevmiyor,
onları hapse tıkmış gibi evlere tıktı ve sonuçta, bütün emeklilerin, 13,2
milyon emeklinin 9 milyonu asgari ücretin altında maaş alıyor.
Utanın, sıkılın! Köylüyü sevmiyor. İşçiyi hiç
sevmiyor. Maden işçileri çalışmışlar, alacaklarını
istiyorlar; ya arkadaş, üstüne jandarma yolluyor, polis yolluyor. Bu kadar
vicdansızlık olur mu? (CHP sıralarından alkışlar)
Ve köylüyü hiç seviyor. Tarım kesimine bakın, köylü ne ekerse eksin
dert biçiyor, ne ekerse eksin dert biçiyor. Çıkmış dün
Tarım Bakanı nelerden bahsediyor; sarayda var ya, sarayda. Saraydan
bakınca hayat öyle güzel ki, hayat öyle güzel ki, hele bir 5 maaş, 10
maaş ceplere koyarsan, bütün eski bakanların, eski milletvekillerinin
kimini büyükelçi, kimini rektör, kimini yönetim kurulu üyesi, kimini Bakan
Yardımcısı yaparsan. Sevmiyorsunuz; gençleri sevmiyorsunuz,
emekliyi sevmiyorsunuz, PTT memurunu sevmiyorsunuz, itfaiyecileri hiç
sevmiyorsunuz, onları meslek olarak dahi kabul etmiyorsunuz; hiç kimseyi
sevmiyorsunuz. Neyi seviyorsunuz biliyor musunuz? Küçücük bir aileyi. AKP
milletvekillerini bile sevmiyorlar, sevseler kendi arkadaşlarını
böyle takır takır harcarlar mıydı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bunları
Bakan bile yapmıyor ya.
ATİLA SERTEL (Devamla) Sadece ailesi ve
kendisi var. Recep Tayyip Erdoğan, bu seçimde, yolcudur Abbas,
bağlasan durmaz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın Özgür
Ceylan Beye ait.
Buyurun Sayın Ceylan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı ile gelir bütçesi üzerinde partim adına söz
aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, maalesef, sarayın
mutfağında hazırlanmış, yıllarca şikâyet
ettiğiniz faiz lobisinin değirmenine su taşıyan bir bütçeyi
görüşüyoruz. Sayın Erdoğan, 19 Haziran 2018de
yaptığı konuşmada: Bu kur filan, bunların hiçbirisi
bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil, bizim
geleceğimizi biz belirleyeceğiz. 24ünde siz bu kardeşinize
yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla, bununla nasıl
uğraşılır göreceksiniz. dedi, hepiniz
hatırlamışsınızdır bu konuşmayı. 2014
seçimlerinde de Bize oy verin, Türkiyeyi uçuracağız. demişti;
peki, uçtu mu?
Kısa bir karşılaştırma
yapmak istiyorum: 1980lerde Güney Kore ve Türkiye'nin ekonomik göstergeleri
benzerdi. Hatta o tarihlerde Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılası
Güney Koreden tam yüzde 33 fazlaydı. Bizde kişi başına
millî gelir 2.169 dolar, Güney Korede ise 1.711 dolardı. 2019da bizde
kişi başına millî gelir 9.042 dolar, Güney Korede ise 31.762
dolardır. Güney Kore insana, üretim ekonomisine yatırım
yapmış ve geldiği yer ortada. Bizde durum ne? Saray, kamu-özel
iş birliği projelerine, yandaş müteahhitlere yatırım
yapmış, 1 liraya mal edilecek iş 5 liraya
gerçekleşmiş. Türkiye'nin değil ama yandaşın
uçtuğu kesin. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı bütçe sunuşunda
Strateji ve Bütçe Başkanlığı kalkınma
yolculuğumuza yön veren rotayı temsil etmektedir. Bütçenin
girdilerden ziyade sonuç odaklı bir yaklaşımla hazırlanmasını
hedefledik. dedi. Peki, bu rotayla gemiyi karaya oturttuğunuzu görmeniz
için daha ne yapmamız gerekiyor? Bu bütçeyle sözde karşı
olduğunuz faiz lobisini besliyorsunuz. Faiz ödemeleri 180 milyara, bütçe
açığı 245 milyara gelmiş dayanmış, bütçe
açığı millî gelirin yüzde 4ünü aşmış. Türkiye,
yüksek faizle borçlanan bir ülke hâline getirilmiş. Neyi var neyi yoksa
mirasyedi evlat gibi yok pahasına elden çıkarılmış bir
ülke hâline getirdiniz Türkiyeyi. Aynı hataları tekrarlayarak
farklı sonuçlar elde edemezsiniz. Yaptıklarınız
Osmanlı Döneminde tekrarlanan hataların benzeridir. 1800lerin
ikinci yarısından itibaren neredeyse kapitülasyon verilmeyen ülke
kalmamıştı, 1860tan sonra borcu borçla kapatma
anlayışıyla devlet borçlandırılmıştı.
Sonuç ise genç cumhuriyetin sırtına binen Düyun-ı Umumiye
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, tüketici kredisi ve
kredi kartı borçları yılbaşından bu yana 239 milyar
lira arttı. Döneminizde vatandaşın kredi kartı ve tüketici
kredisi borçları nedeniyle bankalara ödediği toplam faiz 591 milyar liraya
ulaştı. Erbakan yaşasaydı size ne derdi biliyor musunuz?
Sizi gidi faizciler sizi. derdi. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, sonuç odaklı mı olmak istiyorsunuz? Sonuç:
İŞKURa kayıtlı işsiz sayısı 2003
yılında 587 bin iken 2019un Ekiminde 4 milyona çıkmıştır.
Sonuç: Vatandaşın bankalara olan borcu 2002 yılında 6
milyar lira iken Kasım 2020de 829 milyara çıkmıştır.
Sonuç: İktidara geldiğiniz 2002 yılında 95 bin çift
boşanırken 2019 yılı sonunda 155 bin çiftin
boşanmasıdır. Sonuç: Kasım 2002de 1,67 lira olan
doların bugün 7,86; 1,66 olan euronun 9,56 olmasıdır; on sekiz
yılda Türk lirasının yağ gibi erimesidir. Ve sonuç:
Yükselen enflasyon, artan işsizlik nedeniyle
vatandaşımızın karşı karşıya olduğu
yoksulluk, umutsuz gençlik, mutsuz esnaf, mutsuz çiftçi, mutsuz emekli ama mutlu
yandaşlardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçe israfın, lüksün ve şatafatın
yani uçan, kaçan, yüzen yazlık ve kışlık sarayların
bütçesidir. Bu bütçe İtibardan tasarruf olmaz. diyen ve
vatandaşını açlığı mahkûm eden bir
Cumhurbaşkanlığının bütçesidir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Savunma Sanayii
Başkanı İsmail Demire onurlu duruşu için teşekkür
ettiğine, yapılan eleştirilerde belli bir hacim
aşıldığında
inandırıcılığın kaybedildiğine, tarif edilen
bir sistem olduğuna ve bir virt gibi gösterilmeye çalışılan
bu sistemi reddettiklerine, vatandaşın algısının son
derece yüksek olduğuna, yasama ve yürütmenin ayrı olduğuna,
dalga geçilen Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinin yüzde 1le öğrenci
aldığına, yetmiş dakikalık konuşmalara cevap
vermek için iki dakikalık sürenin çok az olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, Sayın
İsmail Demir buradalar, dün, tabii, Türkiye için önemli bir gündü, bu
manada, ben kendisine ülkemize ettiği hizmetler için teşekkür etmek
istiyorum. Onurlu duruşu için ayrıca, hassaten, hem grubumuz
adına hem milletimiz adına teşekkür ediyorum çünkü Savunma
Sanayii Başkanlığı olarak yaptığı
şeyler Türkiye için fevkalade önemli. Sadece Türkiye değil
aslında dünyadaki sisteme olan itirazın da bence bir neticesidir,
gelinen bir noktadır. Bu manada, buradakinden farklı olarak, dün akşam
siyasi parti gruplarının yaptığı açıklamalar da
birlik, beraberlik adına fevkalade önemliydi, önce bunu ifade etmek
istiyorum, teşekkür etmek istiyorum Sayın Başkan.
Tabii ki, hayır olsun bugün
yapacağımız çalışmalar.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tek
tek cevap vermek tabii ki çok zor, uzun konuşmalardan geçtik ama birkaç
şeyi söylemek istiyorum, şu sebeple: Şimdi bu yapılan
eleştirileri iki boyutuyla düşünmek lazım. Şimdi,
yapılan eleştirilerde belli bir hacim
aşıldığı zaman iki temel sorun ortaya çıkıyor.
Birincisi, inandırıcılığını kaybediyor. Bir
diğer önemli mesele, siz bütün bu itiraz ettiğiniz şeylere
kendiniz talipsiniz yani ben iktidar olmak istiyorum, ben vatandaşın
reyini almak istiyorum derken ben tek adam olmak istiyorum diyorsunuz o zaman. Yani,
siz eğer Cumhurbaşkanlığına talipseniz, sizin tarif
ettiğiniz bir sistem var, sürekli tekrar ediyorsunuz, bir virt gibi bunu
tekrar ediyorsunuz -ki bunları biz şiddetle reddediyoruz- bunlar
sizin birer kodlamanız yani işe, böyle anlatılan
konuşmalardaki tekerlemelere falan bakınca da vatandaşın
algılama düzeyini ilkokul seviyesinde zannediyorsunuz. Vatandaş sizi,
bizi sulu götürür susuz getirir, vatandaş ordinaryüs...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Özlem Hanım, son bir dakika veriyoruz.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O kadar kısa
mı Başkanım? Ama, lütfen Başkanım.
Yani vatandaşımızın
algılaması, hayatı değerlendirmesi böyle bir zeminde
değil, son derece yüksek düzeyden değerlendirme yapıyor. Bu
kullandığınız ifadelerle aslında siz, bunlara kendiniz
de talipsiniz yani bunları unutmadan bu ağır sözleri, ifadeleri
kullanmak lazım. Yani, hakikaten inanılmaz bir doz
aşımıyla karşı karşıya olduğumuzu
düşünüyorum.
Şimdi, tekrar ediyorsunuz, yasama, yürütme tek
kişinin elinde. Ya, buna kim inanır, buna kim inanır yani? O
zaman siz de mi onun içerisindesiniz? Ne demek? Türkiyede yasama, yürütme
ayrı; bizim başından itibaren her daim altını
çizdiğimiz bir şeydir.
Ah almaktan bahsediyorsunuz. Bu, sizin için söylenen
bir şeydir yani halk arasında hep bu söylenir. Dolaşın
bakalım ne deniliyor acaba? Bu kadar yani on sekiz yıldır
sandığa atılan oylar tekme atmak mıdır?
İnanamıyorum yani. Sandıkta bir kanaat belirtmek ne zamandan
beri tekme atmak? O zaman, bu dediğim şekilde
bakıldığında vatandaş size tekme mi atıyor? Bunu
mu ifade ediyorsunuz? Yani, bu, hakikaten olacak iş değil. Ha,
gidiyorsunuz milletin evini dikizlemeye. Ya, ne zaman
Bakın, eğer
ortada bir suç varsa, buna inanıyorsanız İstanbul
Büyükşehir Belediyesi sizin elinizde. O zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, yani bilmiyorum, böyle
BAŞKAN Özlem Hanım, baştan
açıklamayı yaptık.
Teşekkür ederim.
Sayın Özkoç
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir saniye
O zaman bir usul var, ben sevmiyorum ama kayda
geçsin, iki şey söylemem lazım.
Şu imam hatiple alakalı mesele.
Bakın, bugün Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesiyle dalga geçiliyor. Bu
okul şu anda Türkiyede yüzde 1le öğrenci alıyor hatta bu sene
kapatması yüzde 0,7 yani yüzde 1in de üstünde puanla öğrenci
aldı. Yani bu şuna benziyor: Galatasaray Lisesi öğrencileri
hiçbir yere gelmesin. Bu, herhâlde hâlâ devam eden imam hatip fobisinin
devamı diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Diğer imam
hatipler
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çünkü o okul da
aynı yüksek puanla öğrenci aldığı için bundan
kaynaklanıyor, ismiyle alakalı bir şey değil. Bu şuna
benziyor yani: Neden Galatasaray Lisesinden 10 tane daha yok? O okuldan 1 tane
var, bununla alakalı, başarının, çıtanın yüksek
olmasıyla alakalı.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Zengin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, bir saniye
Başkanım, bir şey daha söyleyeceğim.
Bakın, biz yaşadığımız
şeyleri anlatırken kürsülerde, bir hikâye olarak anlatmıyoruz,
bir suistimal olarak, bunlardan istifade etmek için değil, vakanın
bizatihi kendisini anlatıyoruz.
Bir de Başkanım yani iki dakika, bu kadar,
yetmiş dakikalık konuşmaya iki dakika gerçekten çok az.
Kurallara evet ama fevkalade az. Bunu biraz aşmamız lazım diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç
3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Sayıştay
raporlarına göre Varlık Fonu borçlarının 63,7 milyar TL
olduğuna, imam-hatipleri, ilahiyat fakültesini ve Diyanet İşleri
Başkanlığını kuranın CHP olduğuna,
Fetullahçı terör örgütü gibi dini siyasete alet edenlere karşı
olduklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Özlem Hanımla
aynı fikirdeyim, bu iki dakika bize yetmez.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, yetmez.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şunu söyleyeyim:
Hiç birbirimizi kırmak istemiyoruz ama neyi görüşüyoruz,
Cumhurbaşkanlığı bütçesini görüşüyoruz.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde
Cumhurbaşkanı bugün
kalkıyor Kiralarla ilgili 750 lira ve 1.000 lira yardım
yapacağız. diyor. Bakın arkadaşlar, şu nasıl
söylenebilir? Ben söylemiyorum, 2019 Sayıştay Raporunu okuyorum
size: Sarayın gıda harcamaları 3 milyon 82 bin TL. diyor. Ne
yapacağız? Giyecek mefruşatı 13,4 milyon lira. diyor. Ne
diyeceğiz millete? İçecek için harcanan para 1,3 milyon. diyor.
Nasıl anlatacağız insanlara? Taşınmaz ve hizmet
binası giderleri 10 milyar TL. diyor. Ne diyeceğiz yolda yürüyen,
otobüslerde giden insanlara? Varlık Fonu borçları 63,7 milyar TL.
diyor. Ne yapacağız? Atatürk Havalimanı için ödenen tazminat,
usulsüzlükten dolayı ödenen tazminat 3 milyar lira. Geçilemeyen köprülerin
bedeli 98,5 milyar lira. Ya, hepsini bırakıyorum, içim acıyor;
saraya ek binalara 2020 yılı sonuna kadar toplam 748 milyon dolar
harcanmıştır, 748 milyon. Okluk Koyundaki yazlığa kaç
para harcandı, biliyor musunuz arkadaşlar? 105 milyon dolar. Ahlat
Köşküne 22 milyon dolar harcandı. Şu anda bu saraylara harcanan
toplam para 211,8 milyar TL arkadaşlar. Şimdi, vatandaşa dönüp
de Biz bize yeteriz. dersen vatandaş sana ne der? (CHP
sıralarından alkışlar) Biz bize yeteriz de bizi rahat
bırak. der.
Arkadaşlar, imam-hatiplerle ilgili birbirimizin
canını acıtmayalım. İmam-hatipleri kuran Cumhuriyet
Halk Partisidir. (CHP sıralarından alkışlar) İlahiyat
fakültesini kuran Cumhuriyet Halk Partisidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Engin Bey, kapayan kim?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Katsayı kimin,
katsayı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Diyanet
İşleri Başkanlığını kuran Cumhuriyet Halk
Partisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, son bir dakika,
buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz
imamlarımız doğru yetişsin diye, camilerimizde gürül gürül
insanlarımız olsun, ezanlarımız susmasın, cemaate
şıha, şeyhe değil
FETÖcü terör örgütüne sizin
yaptığınız anlatmak istemiyorum arkadaşlar. Burada,
tutanaklarda var, FETÖ terör örgütünün komisyonunda bundan önceki Emre
Başkan diyor ki: Biz devleti uyardık. Soruyor Başkan Peki, uyardınız
da niye olmadı? Orasını ben bilemem Başkan. diyor.
Orası, bugüne kadar onları idare edenle aralarındaki bir
pazarlık mevzusudur. Bugüne kadar iyi geçiniyorlardı, hangi
pazarlıktan dolayı geçinemedi
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) İmam-hatibe
gelin.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Katsayı
yasağı nereden çıktı, katsayı yasağı?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Burada, tutanaklarda.
Orada Bu onların arasındadır. diyor. Biz işte,
Fetullahçı terör örgütü gibi dini siyasete alet edenlere karşı
olduk ama Allahın ezanı bu memlekette hiç susmasın diye
Kurtuluş Savaşını kazandık. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bir sataşma
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Engin Bey,
katsayıya bir şey demediniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sataşma, evet.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Nerede
sataştım Sayın Başkan?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ne dedi de
sataştı Başkanım ya?
BAŞKAN Buyurun.
4.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, problem şu: Şimdi, söyledikleri
amenna, evet, siz kurdunuz, amenna, Diyanet de öyle, aslında Diyanetin
tarihçesiyle ilgili keşke açıp baksak. Peki, ezan niye Türkçe okundu
bu memlekette on üç sene? Neden imam-hatip liseleriyle ilgili bütün Millî
Eğitim sistematiğini altüst edecek şekilde yasaklar getirdiniz?
Neden imam-hatip lisesi mezunları hiçbir yere girmesin diye
uğraştınız, çaba gösterdiniz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Genelkurmayın Genel Sekreteri bile imam-hatip mezunuydu ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Yani o yüzden, bunlar
aynen gerçek, her kelimesi gerçek ama -bu noktaya gelmiş olmaktan
dolayı biz tabii memnuniyet duyuyoruz, biraz geç de olsa Türkiye buraya
geldi- eğer bu yasaklamalar olmasaydı bu terör örgütleri böyle
işlerin içerisine giremeyeceklerdi.
Bakın, bunu unutmayın, insanları bu
yöntemlerle ikna ettiler, normal olarak
Düşünün, insanlar lavabolarda
abdest alıp oralarda namaz kılmak zorunda kaldılar, kendilerini
gizlemek zorunda kaldılar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) On sekiz
yıldır iktidardasınız, madde
bağımlılığı patladı ya!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) O yüzden, değerli
arkadaşlarım, bence bu imam-hatip meselesine hiç girmeyin,
arkadaşlarınız da hiç açmasın, bu konuyu kapatalım.
Bunda sizin söyleyecek bir sözünüz olmadığını düşünüyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) On sekiz
yıldır madde bağımlılığı patladı,
yapmayın ya!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Ara vereceğim, onun için
Buyurun.
5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, FETÖ terör örgütüne
üye olmaktan cezaevinde olan birinin kardeşi elçi olarak atanıyorsa
iktidarın bu konuda kendilerine ders vermeye hakkı
olmadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gayet iyi gidiyoruz
ama
Efendim Bu konuyu kapatsın. filan
Benim ne
konuşacağıma da Özlem Hanım karar vermesin, rica ediyorum,
böyle yapmayalım.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ben size söylemiyorum,
kürsüye söylüyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Fetullahçı terör
örgütünün
CNN Türkte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğana soru soruluyor, diyor ki: Bu Fetullahçı
terör örgütü sizin zamanınızda büyüdü. diyorlar, buna ne
diyorsunuz? Çok açık bir şekilde diyor ki: Evet, bunu kabul
ediyorum, bizim zamanımızda büyüdü, ne istedilerse verdik. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hayır, hayır,
öyle söylemiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) CNN Türkte
Açın,
açın arkadaşlar, hiç benimle tartışmayın, açın,
CNN Türk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan deyin, orada çıkar.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Katsayı,
katsayı
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, ne
istedilerse verirseniz, onların bütün kapılarını
açarsanız, sadece jandarmada, yüzde 70 kurmaylarına, Fetullahçı
terör örgütüne göz yumarsanız, ağabeyi FETÖ terör örgütünden
cezaevinde yatan generali orada tutarken kardeşini elçi olarak
atarsanız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya)
ondan sonra da gelip
de bize bu konuda ders vermeye hakkınız yok, haddiniz yok. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Sayın Akçay
6.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Cumhur
İttifakı olarak açık, pazarlıksız, mertçe bir
ortaklıkları olduğuna, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminde yetkilerin tek elde toplanmadığına, çok
başlılığı ortadan kaldırdığına,
MHPnin ilkeli, sorumlu, çözüm üreten, aktif ve aksiyonel bir siyasi parti
olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, konuşmacıları dinledik;
efendim tek adam rejimi saray rejimi iktidarın küçük parçası
sarayın küçük ortağı ifadelerini bolca sarf ettiler. Biz
Cumhur İttifakıyız; açık, şeffaf,
pazarlıksız, yiğitçe, mertçe bir
ortaklığımız var. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ama siz, ortaklığınızdan, birbirinizden
utanıp sıkılıyorsunuz, bunu açıkça deklare
edemiyorsunuz, bir.
İkincisi, Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi, yetkileri tek elde toplamıyor, çok
başlılığı ortadan kaldırıyor ve sizler hâlâ
vesayet makamlarını savunuyorsunuz ve ayrıca pasif muhalefetsiniz,
edilgen muhalefetsiniz çünkü kendi gündeminiz yok, sadece iktidar
karşıtlığına odaklanmışsınız ve
ayrıca çok tuhaf bir şekilde, iktidarın diline de mahkûm
olmuşsunuz -çok affedersiniz- değirmencinin köy beygiri gibi, iktidarın
dilinin etrafında dönüp duruyorsunuz.
Saray dediğiniz Cumhurbaşkanlığı
makamıdır, biz Cumhur İttifakıyız ama Milliyetçi
Hareket Partisi size çok büyük geliyor Küçük ortak diyorsunuz ya, Milliyetçi
Hareket Partisi size çok büyük geldiği için bu acıyı yaşıyorsunuz
çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, ilkeli, sorumlu, sorun çözen, çözüm üreten,
inisiyatif sahibi, gerektiğinde hamle yapan, aktif ve aksiyonel bir siyasi
partidir; siz ise ABD Beyaz Saraydan iktidar dilenen Beyaz Saray
dilencilerisiniz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
7.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teessüf ederim
Sayın Başkan. MHP bize nasıl büyük geliyor; siz nerede
oturuyorsunuz, biz nerede oturuyoruz baksanıza. (CHP
sıralarından alkışlar) Millet, kimin büyük olduğuna,
kimin olmadığına oylarıyla karar veriyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müsavat Bey
alınıyor ama.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bu tarafa gelince,
onlara da bir sözüm var. Bakın muhalefet sıralarına, muhalefet
muhalefetliğini yapıp muhalefetin yanında dursaydı millet
bu durumda olmazdı. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Doğrunun
yanında duruyorlar işte.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Doğrunun
yanında, doğrunun yanında!
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal
Adanın, son yıllarda yerli ve millî üretimin en
başarılı örneklerinin savunma sanayisinde hayat bulduğuna,
bir devlet görevlisinin ABDnin Hazine Bakanlığınca
yaptırım listesine alındığına, bunun
doğrudan Türkiye Cumhuriyetine kesilmiş bir ceza olarak
algılanması gerektiğine, Savunma Sanayii Başkanı
İsmail Demir ve Türk bürokratların maruz kaldığı bu
muamelenin milletçe tepkiyle karşılandığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti, egemen bir devlet olmanın gerekliliğini yerine
getirmekte ve kendi teknolojisini üretmek için çaba göstermektedir. Son
yıllarda yerli ve millî üretimin en başarılı örnekleri de
savunma sanayisi alanında hayat bulmaktadır. Öte yandan, Türkiyenin
bu bağımsız ve başarılı hamlesini
cezalandırmak, yükselen ivmesini kesintiye uğratmak için
birtakım adımlar atılmaktadır. Savunma Sanayii
Başkanı İsmail Demire ve aynı sahada çalışan
başka bürokratlarımıza yönelik Amerika Birleşik
Devletlerinin aldığı keyfî karar bu kapsamda
değerlendirilmelidir. Bir devlet görevlisi, sırf Türk milletine
karşı vazifesini yerine getirmeye çalıştığı
için ABDnin Hazine Bakanlığınca cezalandırılıp
yaptırım listesine alınıyor. Diplomatik nezakete veya
evrensel hukuk normlarına zarar veren bu had bilmezlik, bir şahsa
değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyetine kesilmiş bir ceza olarak
algılanmalıdır. Şahsi kanaatim, Sayın İsmail
Demir ve Türk bürokratlarının maruz kaldığı muamele
milletimiz tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Bunu da duyurmak istiyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.16
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına Abdullah Doğruda. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH DOĞRU (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
Cumhurbaşkanlığı bütçe kanun teklifi üzerine AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; FETÖnün düzenlediği 15 Temmuz hain darbe
girişiminden sonra Türkiye düşmanlarına karşı
oluşturduğumuz Cumhur İttifakı sayesinde Pensilvanyadan
Avrupaya kadar gözlerini birlik ve beraberliğimize diken dâhilî ve haricî
bütün ihanet çetelerine rağmen büyük ve güçlü Türkiye hedefimize
doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
2017 yılında yapılan ve aziz
milletimizin yüzde 86 gibi yüksek bir katılım oranıyla
taçlandırarak dünyaya âdeta bir demokrasi dersi verdiği referandumla,
millî şuurun tezahürü olan Cumhur İttifakı sayesinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ülkemizde kabul
edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kabul edilen yeni sistem sayesinde AK
PARTİ hükûmetleriyle yükselmekte olan ülke grafiğine ivme
kazandırmış, ulusal ve uluslararası arenadaki gücünü tahkim
etmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle,
sınırsız yetkili ve sorumsuz Cumhurbaşkanı dönemi sona
ermiş, milletimize hesap veren bir Cumhurbaşkanlığı
makamı oluşmuştur. Bağımsızlık
aşığı aziz milletimiz Cumhurbaşkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğanı kendisine lider olarak seçmiştir. Millî
iradenin tecelli edişiyle seçilen Sayın
Cumhurbaşkanımıza yönelik Tek adam rejimi ve diktatörlük
söylemleri hem büyük bir siyasi cehaletin örneği hem de milletimizin
iradesine karşı yapılmış büyük bir
saygısızlıktır. Bu açıklamalar maalesef terör
örgütlerine selam vermekte, darbecilerin ekmeğine yağ sürmekte ve
emperyal güçlerin ellerini ovuşturmalarına imkân
sağlamaktadır.
Türkiye, üzerinde oynanan hain oyunları
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirmiş
olduğu hızlı karar alabilme kabiliyetiyle her defasında
savuşturmuştur. Sınırlarımızın ötesinde
terör devleti kurmayı hayal ederek millî güvenliğimizi tehdit eden
alçakların hevesleri kursaklarında bırakılmıştır.
Ülkemizde ve sınırlarımızda devletimizin istiklal ve
istikbaline düşman terör unsurları yok edilmiş, Türkiyede
terörün âdeta beli kırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
getirmiş olduğu istikrar sayesinde Türk Silahlı Kuvvetlerimizi
hain emellerinin maşası zanneden ihanet çeteleri ümitlerini tamamen
kaybetmiş, Türkiyede darbeler döneminin kapandığını
bütün dünyaya ilan etmiştir. Dışarıda ve maalesef içeride
ülkemizin ilerleyişine ucuz tehditler ve yalan siyasetiyle sekte vuracağını
zanneden zavallılar Türkiyenin gücü karşısında
çabalarının beyhude olduğunu öğrenmişlerdir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiyede refah,
kalkınma, güvenlik gibi kavramlar daha sağlam zeminlere
oturtulmuş, Türkiyenin üniter yapısı ve bekası aziz
milletimiz tarafından tam manasıyla koruma altına
alınmıştır.
Dünyayı etkisi altına alan Covid-19
pandemisi ve yine dünyanın içerisine sürüklendiği kaos ortamına
rağmen Türkiyenin yükseliş başarısındaki temel faktör
dünya lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğanın kararlı
duruşudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Türkiye, AK PARTİ hükûmetleriyle eskinin
karanlığından kurtulmuş,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yeni ufuklara
güçlenerek yelken açmıştır. Sağlıktan
ulaştırmaya, tarımdan ekonomiye, savunma sanayisinden sosyal
politikalara kadar milletimizin menfaatleri doğrultusunda atılan
devrim niteliğindeki adımlar sonucunda ortaya çıkan
aydınlık tablo 2023 hedefimiz doğrultusunda ilerlediğimiz
yolun doğruluğunu ispatlamıştır.
Türkiyeyi karanlık bir cenderenin içerisine
sokmaya çalışanlar şunu çok net bir şekilde
öğrenmelidirler ki bu kadim devlet, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın önderliğinde, Allahın
izni ve aziz milletimizin desteğiyle 2023 hedeflerine ulaşacak, aynı
zamanda da 2053 ve 2071 vizyonlarını gelecek nesillere en güçlü miras
olarak bırakacaktır. İnşallah AK PARTİ
hükûmetlerimizin 19uncu ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 3üncü bütçesini yani milletimizin bütçesini milletimizin Meclisinde
kabul edeceğiz.
2021 yılı bütçesinin ülkemize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurula ve aziz
milletimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Gülay
Samancıya aittir.
Buyurun Sayın Samancı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLAY SAMANCI (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi Cumhurbaşkanlığı
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Ümitsizliğin ardında nice
ümitler var; karanlığın ardında nice güneşler var.
sözleriyle bizler için umutsuzluğun kapısını kapayan,
Hakkın rahmet ve merhametinin sonsuz olduğunu ifade eden Mevlâna
Celâlettin Rûmi hazretlerinin 747inci Vuslat Yıl Dönümü vesilesiyle
Hazreti Piri ve tüm manevi mimarlarımızı rahmet ve minnetle yâd
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, siyasi tarihimize
baktığımızda parlamenter sistemlerde sürekli tecrübe
edilmiş olan bu krizlerden kaynaklanan istikrarsızlıklar
ülkemizin gelişmesi hususunda da hep engel teşkil etmiştir. 2007
yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde yaşanan sıkıntılar ülkemizi yeni bir seçim ve
hükûmet sistemi düzenlemesi ihtiyacıyla karşı karşıya
bırakmıştır. O günkü Genel Kurulda ve akabinde Anayasa
Mahkemesinin kararı neticesinde yaşanan kriz ülkeyi siyasi ve
ekonomik olarak büyük sıkıntılara sokmuştur.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
çağımızın gerekleriyle ve Türk idari gelenekleriyle
çelişmeyen yapısıyla geçmişte yaşanan
azınlığın çoğunluğa tahakkümünü ve sık
yaşanan siyasi açmazları sona erdirmiştir. Yeni sistemle daha
hızlı, daha esnek, daha şeffaf karar alma mekanizması
hayata geçirilmiş oldu. Yasama ve yürütme kesin çizgilerle birbirinden
ayrılmış, kuvvetler ayrılığı prensibi net
olarak ortaya konmuştur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu durumda Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin iradesini
temsilen yasama faaliyetini sürdürürken, yürütme ise bu amaçla
Cumhurbaşkanlığına doğrudan bağlı olarak
oluşturulan politika kurullarının da desteğiyle politika ve
hizmet üretme üzerinde yoğunlaşmaktadır. Aynı şekilde
yeni hükûmet sistemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi daha da güçlenmiş,
milletin vekillerinin doğrudan yasa teklifinde bulunma hakkı
pekiştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİnin tek
başına iktidarıyla gelinen süreçten günümüze kadar
dışlanmış, hakları gasbedilmiş kesimlerin
hakları iade edilmiş, bütün vatandaşlarımızın
dil, inanç ve etnik kökenine bakılmaksızın eşit bir
şekilde kamu hizmetlerinden istifade etmesi
sağlanmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Üretim ve ekonomide kalkınma hedeflerimiz ile sosyal
alanda gerçekleştirilen reformlar, fikir ve düşünce özgürlüğünün
hayata geçirilmesi, demokratikleşme alanında verilen mücadele ve
ulaşımda, sanayileşmede, sağlık alanında modern
teknolojinin ülkemize kazandırılması, aynı zamanda
şehirlerimizin imar ve mamur edilmesiyle ilgili pek çok alanda
yapılan hizmetler halkımızın takdirini
kazanmıştır. Tüm bu yatırım ve hizmetler ülkemize
kazandırılırken diğer taraftan iç ve dış destekli
terör faaliyetleriyle, antidemokratik eylemlerle, eski sistemin getirdiği
bütün dayatma ve sıkıntılarla mücadelemizi sürdürdük. 15
Temmuzda istikbalimize kasteden hain kalkışmaya hep birlikte
şahit oluk. Hamdolsun Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan önderliğinde milletimizin azmiyle bu zilletten de selametle
çıkarak ülkemizin hedeflerine emin adımlarla yürümesinin önündeki
bütün engeller bertaraf edildi.
Sayın milletvekilleri, ekonomik ve siyasi
bakımdan değişimin içinde bulunan dünyada amacımız
ülkemizi hedeflerimiz doğrultusunda kalkındırmak ve
geliştirmektir. Ancak dünyada ve bölgemizde yaşanan
çalkantıların yanı sıra pandemi sürecinin de ülkemiz
ekonomisine olumsuz etkileri olmuştur. Bu durumdan etkilenen
esnafımızın, işçilerimizin ve işverenlerimizin gerek
doğrudan ödemelerle gerekse sağlanan teşviklerle yükü
azaltılmakta, sosyal devlet ilkesi gereği Hükûmetimiz bu alanda
vatandaşımıza destek olmaya devam etmektedir. Bu bütçe iddia
edildiği gibi israf bütçesi değil, aksine işçimizin, esnafımızın,
çalışanlarımızın, kısacası yediden
yetmişe tüm milletimizin bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Sayın Cumhurbaşkanımızın
açıkladığı gibi tüm kamu kurumlarımız ve ilgili
kesimlerle iş birliği ve diyalog içerisinde ekonomi ve hukuk
alanında yeni bir reform dönemi başlatacağız. Bu
reformlarla aynı birlik ve beraberlik içinde ülkemizi ileriye, daha
ileriye götüreceğimize inancımız tamdır.
Her alanda olduğu gibi, vatan savunmasında
da dünyanın en köklü askerî gücü olan kahraman ordumuzla
sınırlarımızda ve sınırlarımızın
dışında dostlarımıza güven,
düşmanlarımıza korku salan bir Türkiye var. Savunma sanayimizin
son dönemde geliştirdiği sistemlerle bölünmez bütünlüğümüze
yönelik her türlü girişim başarılı bir şekilde etkisiz
hâle getirilmektedir.
Tüm dünyayı ve ülkemizi tehdit altında
bulunduran Covid-19 salgınının bir an önce son bularak yeniden
sağlıklı günlere dönülmesini temenni ediyor, bu süreçte
hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allahtan rahmet, tedavi görenlere
acil şifalar diliyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçemizin
ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor,
yüce Meclise saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Sayın Hasan Çileze aittir.
Buyurun Sayın
Çilez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA HASAN ÇİLEZ (Amasya) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sizleri, aziz ve asil milletimizi en derin saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum. Rabbimin rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine
olsun. (AK PARTİ sıralarından Amin sesleri)
Cumhurbaşkanlığımızın
2021 yılı bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım.
2020 yılı salgın hastalık, deprem, sel ve
kuraklığın olduğu zor ve çetin bir yıl oldu.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde bu musibetlerle başarıyla mücadele ettik. Bu
süreçte, Ayasofya Camisinin ibadete açılması, Karabağın
işgalden kurtulması, Maraşın yerleşime
açılması ve doğal gaz keşfi milletimize moral
olmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü
bütçesi olan 2021 yılı bütçemiz, Cumhur İttifakının
gücüyle 2023, 2053, 2071 hedeflerine koşan milletimiz için hayırlara
vesile olur inşallah. Bütçenin yapılmasında emeği geçen
herkese çok teşekkür ediyorum.
Bütçe üzerinde
söyleneceklerin hemen hemen tamamı söylendi, eleştiriler
yapıldı, eleştirilere saygılıyız ancak bütçe
eleştirisinden çok siyasi söylemler, çarpıtılmış,
eksik ve doğru olmayan iddialar çoğunluktaydı, hakaretler de
cabasıydı. Kürsüye çıkan bazı milletvekilleri sosyal medya
için YouTubeluk
konuşmalar yaptılar.
Aslından uzak videolarla, yanlış tweetlerle algı
oluşturulmaya çalışıldığını da gördük.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hatta partilerindeki
taciz ve tecavüzleri doğrulayarak devamının
olacağını söyleyenler de oldu. Kendini âlim sanıp AK Parti
Grubumuza cahiller diyen densizler de oldu, kurşun asker diyenler de.
Hepsinin cevabını verdik. Kendini âlim sanana, ilmiyle amel etmeyen
âlimin hükmünü hatırlattık. Kurşun asker diyen Sayın
Kılıçdaroğlunu ise biraz heyecanlandırdık. Aday
mısınız? sorumuza şaşırıp duraksayan
Kılıçdaroğlunun heyecanlı cevabına CHP Grubu da
ayağa fırlayarak ortak oldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Kurşun asker
meselesine gelince
Sayın Kılıçdaroğlu, sadece ben ve AK
Parti Grubu değil, bütün vatanperver milletimiz yeri geldiğinde hem
kurşundur hem askerdir. Her Türk asker doğar. sloganı kalbimize,
aklımıza ve ruhumuza nakşedilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Kurşun
ifadesi ise
Her birimiz yeri geldiğinde düşmanın, hainin,
fitnecinin alnına saplanacak birer kurşunuzdur. Bizler Söz konusu vatansa
gerisi teferruattır. deyip anadan, babadan, yârden, evlattan ve candan
geçenleriz; biraz tarih okuyanlar, bu milleti tanıyanlar bilir.
Muhalefet partileri, iktidara gelmek için
yapıcı muhalefet, eleştiri, çözüm önerileri gibi metotları
kullanırlar, demokratik sınırlar içerisinde hareket ederler;
okyanus ötesinde seçilen ABD Başkanı Bidendan medet ummazlar,
iktidarı ele geçirmek için onlarla dostluk kuramazlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) İpi başkalarına
vererek bu ülke yönetilemez, millî ve yerli politikalar ve duruşlarla ülke
yönetilir. Örtülü ittifaklar, gizli anayasa çalışmaları,
milletin değerlerine ve ezanımıza yapılan
saldırılar ile darbe çığırtkanlığı
yaparak bir yere varamazsınız. Bu milletin hâliyle hallenip derdiyle
dertlenecek, sevincine ortak olacaksınız.
Peki, bu bütçe kimin? Bu bütçe, geleceğin büyük
ve güçlü Türkiyesi için ortak geleceğini ve kaderini bir bilen
vatanperverlerin bütçesidir. Bu bütçe Biz birlikte Türkiyeyiz. diyenlerin,
83 milyonun bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Evladını vatana şehit olarak veren,
bağrına taş basıp Vatan sağ olsun. diyen
anaların, babaların bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu bütçe, vatanımızın bölünmez
bütünlüğü için hudut boylarında nöbet bekleyen; teröristlerle,
düşmanlarla amansız mücadele veren, askerinden generaline Türk
ordusunun bütçesidir. Bu bütçe, ülkemizin dört bir yanında
toprağı işleyip binbir çeşit nebatatı üreten;
Amasyamızda elmayı, bamyayı, kirazı, soğanı,
şeker pancarını üreten çiftçilerimizin bütçesidir. Bu bütçe,
fabrikalarda alın teriyle ürettiklerini dünyanın dört bir yanına
ihraç eden iş insanlarımızın ve işçilerimizin
bütçesidir. Bu bütçe, tüm vatan sathında yerin yüzlerce metre
altından madenleri çıkarıp işleyen; Somada, Zonguldakta
ve Amasya Çeltek madenlerinde çalışan madenci kardeşlerimin
bütçesidir. Bu bütçe, üretilen ürünleri gece gündüz, kar yağmur demeden,
şehirden şehre, ülkeden ülkeye nakleden şoför kardeşlerimin
bütçesidir. Bu bütçe, besmeleyle iş yerini açan, helal rızık
için çalışıp çabalayan esnaf kardeşimin bütçesidir. Bu
bütçe İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. düsturuyla
hizmet eden kamu görevlilerimizin bütçesidir. Bu bütçe, Covid-19la mücadelede
cephenin önünde göğsünü siper eden sağlık ordumuzun bütçesidir.
Bu bütçe, her şartta yavrularımıza eğitim vermek için çaba
sarf eden, her birimizi yetiştirip üzerimizde emeği olan
öğretmenlerimizin ve bilim insanlarımızın bütçesidir. Bu
bütçe, geleceği emanet edeceğimiz yavrularımızın ve
gençlerimizin bütçesidir. Bu bütçe, mavi vatanda doğal gaz ve petrol
arayıp hak ve menfaatlerimizi koruyanların, İHA, SİHA,
tank, top, tüfek, helikopter, yerli oto üreten mühendislerimizin bütçesidir. Bu
bütçe, şanlı bayrağımızı gönderlerde
dalgalandırıp İstiklal Marşımızı okutan
sporcularımızın bütçesidir. Bu bütçe, yüreği engel tanımayan
engelli kardeşlerimin bütçesidir. Yine, bu bütçe, bu memleketi emanet
bırakan, ağzı dualı bereket kaynağımız
büyüklerimizin ve emeklilerimizin bütçesidir.
Bu vesileyle, 2021 yılı bütçemizin aziz ve
asil milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Gazi
Meclisi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Ali Cumhur
Taşkın Beye ait.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ CUMHUR
TAŞKIN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2021 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; istihbarat, kadim dönemlerden bu yana devletlerin
varlıklarını sürdürebilmeleri için hayati öneme sahip bir kavram
olarak ortaya çıkmıştır. Tarihî tecrübeler
göstermiştir ki devlet denilen karmaşık mekanizmanın
istihbarat desteği olmadan işlemesi ve ayakta kalması mümkün
değildir. Devletimizin bekası için vazgeçilmez olan istihbarat
çalışmalarını yürüten Millî İstihbarat
Teşkilatı, 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve
Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu çerçevesinde, millî
menfaatlerimizin korunmasına yönelik çalışmalarını
yurt içinde ve yurt dışında başarıyla sürdürmekte,
üstlendiği görev ve sorumluluğun gereği olarak ülkemizin millî
güvenliğini ve çıkarlarını hedef alan tehditlere
karşı zamanında ve etkin şekilde cevap verebilen, dünya
ölçeğinde bir servis olma vizyonu ile faaliyet göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2020 yılı tüm ülkeler açısından oldukça
zorlu bir yıl olmuştur. Covid salgını başta olmak
üzere Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu ve Çin Halk
Cumhuriyetinin küresel rekabeti, Amerika Birleşik Devletlerinin Orta
Doğuda İsraili önceleyen politikaları ile İrana yönelik
maksimum baskı stratejisi, ABDdeki seçimler, Orta Doğuda
İsrailin yeni iş birliklerine yönelmesi, Yukarı Karabağda
otuz yıldır dondurulmuş krizin sıcak çatışmaya dönüşmesi
ve Azerbaycanın topraklarına kavuşması, Doğu
Akdenizde yeni bloklaşmalar gibi uluslararası güvenlik dinamiklerini
derinden etkileyen ve ülkemizi de doğrudan veya dolaylı olarak
ilgilendiren gelişmeler yaşanmıştır.
Küresel ve bölgesel aktörlerin, Suriye, Irak, Libya
ve Yemen gibi çatışma bölgelerinde yürüttükleri vekâlet
savaşları, ülkemizin menfaatleri açısından yakından
izlenmesi ve reaksiyon gösterilmesi gereken alanlardır. Bu süreçte Millî
İstihbarat Teşkilatı; Suriye, Doğu Akdeniz ve Libyada hem
sahada hem de masada oyun değiştirici hamleler
yapmıştır. Bölgesel ve uluslararası güçler açıkça
görmüşlerdir ki artık bu bölgede Türkiyesiz oyun kurulamaz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Artık eski Türkiye yok. Figüran değil, aktör bir Türkiye var. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde kirli oyunları bozan, oyun kuran, güçlü, büyük, lider
bir Türkiye var. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; istihbarat olmadan terörle mücadelede başarılı
olmak mümkün değildir. Ülkemiz; PKK, FETÖ, DEAŞ, El Kaide ve DHKP-C
gibi farklı ideolojilere ve kaynaklara sahip silahlı terör örgütleriyle
eş zamanlı mücadele etmektedir. Baktığımızda bu
kadar fazla tehditle aynı anda karşı karşıya kalan
ülke sayısı çok azdır. Millî İstihbarat
Teşkilatı, terörle mücadelede, örgütleri yönlendiren ana
omurgayı etkisiz hâle getirme ve hedefi kaynağında yok etme
stratejisiyle PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadelede ciddi
başarılara imza atmıştır.
Yine, FETÖyle mücadelede haberleşme gizli
uygulaması byLocku çözmüş, örgütün Emniyet arşivi ve mahrem
yapılanmasını deşifre ederek karanlık yüzlerini ortaya
çıkarmıştır. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarih göstermiştir ki güçlü devletlerin arkasında
güçlü istihbarat kuruluşları bulunmaktadır. Bu itibarla, Millî
İstihbarat Teşkilatının yeni teknolojileri kazanması
ve dünya ölçeğinde servislerle rekabette bir adım öne geçmesi için
gerekli yatırımları yapmasının ve imkânlara sahip
olmasının teşvik edilmesi, millî güvenliğimiz
açısından önem arz etmektedir. Ülkemizin güvenliği ve menfaatleri
için özveriyle çalışan, milletimizin gurur kaynağı Millî
İstihbarat Teşkilatına verdiği destekle dünyanın
sayılı istihbarat servisleri seviyesine çıkaran
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana bu
vesileyle minnet ve şükranlarımızı arz ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Son olarak, kuruluşundan bugüne Millî
İstihbarat Teşkilatımız bünyesinde ülkesine ve milletine
hizmet eden tüm isimsiz kahramanlarımıza şükranlarımı
sunuyor, görevleri sırasında canlarını feda eden
şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet
diliyorum.
2021 yılı bütçesinin devletimize ve
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın
Yalçın Akdoğana ait.
Buyurun Sayın Akdoğan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YALÇIN AKDOĞAN
(Ankara) Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
bütçesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin
kuruluşu 1933 yılına dayanıyor. O dönemdeki millî
seferberlik konseptine uygun olarak oluşturulan Yüksek Müdafaa Meclisi ve
Umumi Kâtipliğine dayanıyor. İkinci Dünya Savaşından
sonra, tabii, çok şeyler değişti; millî savunma konsepti ön
plana çıkınca bu sefer ismi Millî Savunma Yüksek Kurulu olarak
değiştirildi, sonrasında bütün dünyada millî güvenlik
kavramı ağırlık kazanınca Türkiyede 1961
Anayasasıyla Millî Güvenlik Kurulu ve Genel Sekreterliği
oluşturuldu.
Böyle bakınca, Kurulun ve Genel
Sekreterliğin isim değişikliği, aslında millî güvenlik
olgusunda yaşanan değişimle eş zamanlıdır.
Ülkelerin maruz kaldıkları tehdit ve riskler, meydan okuma ve
tehlikeler millî güvenlik kavramının sadece sahip olunan askerî güç
ve kapasiteyle ele alınamayacağını, aynı zamanda daha
çok yönlü stratejiler, daha bütünlüklü güvenlik konseptleri
oluşturmalarını gerektirmiştir. Buysa, Silahlı
Kuvvetlerin değil sadece, ülkenin toplam gücünü oluşturan tüm
kurumların eş güdüm hâlinde çalışmalarını, tüm
birimlerin en üst düzey koordinasyonla hareket etmelerini gerektirmiştir.
Millî güvenliğin ve millî menfaatlerin bir
bütün olarak ele alınması, Kurulun ve Sekreterliğin zamanın
gereklerine göre görev ve yetkilerle donatılmasını
gerektirmiştir. 2945 sayılı Kanunun 2nci maddesinde millî
güvenlik şöyle tanımlanıyor: Milli Güvenlik, devletin anayasal
düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün,
milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dâhil bütün
menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere
karşı korunması ve kollanmasıdır. Bu noktada, Genel
Sekreterlik de bu koordinasyon görevini yürütmektedir.
Tabii, çok değişiklikler
yapıldı, 2003 yılında Avrupa Birliği müktesebatı
çerçevesinde birtakım kanunlarda köklü değişiklikler
yapıldı. 2017 yılında halkoyuna sunulan 6771
sayılı Kanunda değişiklik yapıldı. Bütün
bunlarla, Millî Güvenlik Kurulunun görevi Devletin, millî güvenlik siyasetinin
tayini, tespiti ve uygulanmasıyla ilgili tavsiye kararlarının
alınması, gerekli koordinasyonun sağlanması konusunda
Cumhurbaşkanlığına görüşleri bildirmek. olarak
tanımlandı.
Millî güvenlik kavramı, sadece askerî veya
terörist tehditler ve konularla, risk ve tehditlerle ilgili değil, siber
güvenlik, enerji arz güvenliği, gıda güvenliği, iktisadi
güvenlik gibi yeni kavramlar, millî güvenliğin daha geniş kapsamda
ele alınmasını gerektirmektedir. Genel Sekreterlik de hem
kendisine Kurulun verdiği görevleri yapmakta hem de millî güvenlik
konseptiyle ilgili analizlerde, incelemelerde, değerlendirmelerde
bulunmaktadır. Genel Sekreterliğin 2020 yılı bütçesi 34,7
milyondu, 2021 yılında da 38 milyon olarak öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar, Millî Güvenlik
Kurulunun muadilleri, Avrupa Birliği ülkelerinde de var, dünyanın
birçok ülkesinde de var. Bu açıdan bakıldığında, esas
olan, bu kurulların anayasal zeminde ve demokrasinin ruhuna uygun olarak
faaliyet göstermeleridir. Bir dönemler vesayet kurumu olarak algılanan
Millî Güvenlik Kurulunun, Türkiyede son dönemde asker-sivil ilişkilerinin
normalleşmesine uygun olarak asli fonksiyonlarını yerine
getirdiği söylenebilir. Yani bir zamanlar Yüksek Askerî Şûra, Millî
Güvenlik Kurulu toplantıları, devir teslim törenleri, mezuniyet
törenleri birtakım gerilimlere, krizlere konu olurken bugün sağlanan
normalleşmeyle tüm kurumlar, etkili bir şekilde asli görevlerini
yerine getirmektedir ve bu sayede Türkiye, bölgesel bir güç hâline gelmektedir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yani bu uyum ve koordinasyonun
sağlanmasıyla Türkiye, birçok bölgede aynı anda askerî operasyon
yapabilmektedir, terörle etkili bir mücadele ortaya koyabilmektedir, Doğu
Akdenizden Orta Doğuya Kafkaslara kadar millî menfaatlerini
koruyabilmektedir -yani hard power ve soft power- yumuşak ve askerî
gücün aynı anda kullanılması, Türkiyeyi bölgesel bir güç hâline
getirmiştir. Bu uyum ve koordinasyon sayesinde Barış
Pınarı, Fırat Kalkanı, Bahar Kalkanı, Zeytin Dalı
Harekâtı yapılmıştır ve Türkiyenin bölgesel güç
hâline gelmesi birilerini rahatsız ettiği için Avrupa Birliği
bir taraftan Amerika Birleşik Devletleri bir taraftan yaptırım
kuyruğuna girmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri, önce
Patriot ve F35ler konusunda gerekeni yapmayarak büyük bir yanlış
işlemiştir. Şimdi ise ikinci büyük bir yanlış olarak
yaptırım kararı almıştır. Bütün bunlara
karşı Türkiye, millî güvenliğini ve millî menfaatlerini
aynı anda koruma başarısını yine sergileyecektir
diyorum.
Bütçemiz hayırlı olsun, hepinizi yürekten
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın
İmran Kılıça ait.
Buyurun Sayın Kılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İMRAN KILIÇ
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
aziz milletimiz, çok kıymetli hazırun; hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Anayasal görevi, dinî işleri yürütmek,
halkı din konusunda aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmek ve millî
birlik ve beraberliğin temini istikametinde çalışmak olan
Diyanet İşleri Başkanlığımız,
Osmanlıdaki Meşihat Dairesinden bugüne evrilerek gelmiş ve
cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından
kurulmuştur. 1993teki 1inci Din Şûrasında,
Başkanlığın tedricen ilmî, idari ve mali yönden
özerkleştirilerek Cumhurbaşkanlığına
bağlanması konusu gündeme gelmiş ve öyle de olmuştur.
Kuran, sünnet, doğru bilgi, tarihî tecrübe ve birikimler
ışığında, birlik, beraberlik, kardeşlik,
eşitlik, adalet, yardımlaşma, dayanışma, sevgi,
saygı, hak, hukuk kavramlarının gelişmesi ve
halkımız içerisinde yaygınlaşması hususunda üzerine
düşen görevi yapma çabasında olmuştur. Bir taraftan da gerek
cami hizmetleri gerekse de cami dışı kendisine verilen
hizmetleri yurt içinde ve yurt dışında yapmanın
çabasında olmuştur.
Başkanlık üzerinde her dönemde ve bugün
hep tartışmalar olmuştur. Bir kesim Laik yönetimde dinî bir
kurum olamaz. demiştir; bir kısım dindarlar da Laik devlete
bağlı bir din olamaz. demişlerdir; halk çoğunluğu da
devlet içerisinde disipline edilmiş, her türlü imkânlar sağlanmış
bir kurumun tedricen özerkliğe giden bir yolda olmasının birlik
açısından, beraberlik açısından ve devletimizin,
milletimizin bekası açısından olmazsa olmaz bir gerçeklik,
gereklilik olduğunu hep savunmuştur.
Elbette kurum olarak Diyanet İşleri
Başkanlığının, din görevlilerinin eksikleri olabilir,
hataları olabilir, yanlışları olabilir, artıları
da olabilir. Bize göre, inancımıza göre tartışılmaz ve
bize rol model olacak tek kişi vardır; Hazreti Muhammet Mustafa (SAV)
Efendimiz. Onun dışında herkesin hatası da olabilir, kusuru
da olabilir. Yoldan çıkanların ve çıkarılanların
yapmış olduğu yanlışlıklar, büyük Müslüman
çoğunluğa mal edilemez. Çünkü bütün peygamberler ve Peygamberimiz;
dinin, canın, aklın, malın ve neslin korunması için
mücadele vermişlerdir. İnsanlığa saygıyı
emretmiş, zulmü yasaklamışlardır; bilgiyi yüceltmiş,
bağnazlığı yasaklamışlardır.
Kadın-erkek, büyük-küçük, insanlar arasında ayrım yoktur;
hepimiz, Âdemin çocuklarıyız. Ne ırk farkı ne dil
farkı ne renk farkı; beyazı da siyahı da şu
ırkı da bu ırkı da yaratan, Allahtır. Lisanlar,
Allahın kalemleridir; yasaklanamaz, hiçbir zaman yasaklanamaz, hiçbir
yerde yasaklanamaz.
İktisat emredilmiş, tembellik
yasaklanmıştır. Ruhban sınıfı yoktur, din
adamı sınıfı yoktur, din görevliliği yoktur. Diyanet
ve din görevlileri eleştirilebilir ama bunun üzerinden dine
saldırı yapılamaz, Müslümanlara saldırı
yapılamaz. Aksi takdirde, devrisabıkta din görevlilerinin
horlandığı, Müslümanların adam yerine
konulmadığı, camilerimizin yıkılıp
satıldığı, ibadetlerimizin yasaklandığı,
1932den 1950ye kadar ezanımızın susturulduğu dönemleri
biz unutmadık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Devamla) Kimse de bunların
böyle olmadığını iddia edemez. Halkımız o zaman
şöyle bir serzenişte bulunmuştu: Çıkamaz meydanlara,/
Camide mahpus iman! Ama şu haykırışını da hiçbir
zaman kesmemişti: Zamanı kokutanlar, mürteci diyor bana; yükseldik
sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın
Niyazi Güneş Beye ait. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NİYAZİ
GÜNEŞ (Karabük) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bütçe görüşmeleri kapsamında grubumuz adına Diyanet
İşleri Başkanlığı bütçesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla
ve hürmetle selamlıyorum.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, İslam dininin itikat, ibadet ve ahlak
esaslarıyla ilgili işleri deruhte etmek, halkımızı
doğru dinî bilgiyle aydınlatmak, ibadet yerlerini yönetmek üzere
kurulmuştur. Başkanlık, kurulduğu günden itibaren
İslam dininin iki temel esası olan Kur'an-ı Kerimi ve Peygamber
Efendimizin sahih sünnetini esas almaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının
değişmeyen temel görevi, dinimizin aydınlık
mesajını halkımıza ulaştırmaktır ve
Başkanlık için bu hususlar vazgeçilmeyecek hassasiyetlerdir. Asra
yakın tecrübesiyle kuruluşundan itibaren Diyanet İşleri
Başkanlığı, ana çizgisini hep koruyagelmiştir.
Kuruluşundaki imkânsızlıklardan bugüne birçok önemli hizmete
imza atmıştır.
Diyanet İşleri
Başkanlığının ülkemizin her köşesinde görevlisi
bulunmaktadır. En ücra yerleşim yerine kadar hizmet veren
devletimizin tek kurumu, Diyanet İşleri
Başkanlığıdır. Ülkemiz dışında ise 7
kıtada 100e yakın ülkede 2.177 din görevlisiyle ülkemizin gönül
elçiliğini yapmaktadır. Diyanet İşleri
Başkanlığı, yurtdışındaki
insanımız için sadece bir din hizmetinin değil, âdeta bir kimlik
ve özüyle var oluş mücadelesinin adıdır. Diyanet
İşleri Başkanlığınca hazırlanan ve halkımızın
istifadesine sunulan görsel, yazılı ve sesli yayınların
toplumdaki itibarı, memnuniyet vericidir. Başkanlığın
uzun zamandır gündeminde bulunan ve geçen yılki konuşmamda da
hatırlattığım Diyanet Akademisi konusundaki yasal
çalışmaların bir an evvel gerçekleşmesi, temel arzumuzdur.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 24 Temmuz
2020 Cuma günü büyük bir hadiseye şahit olduk. Ayasofya Cami-i Kebiri, seksen altı yıl aradan sonra
asli hüviyetine kavuşturularak Diyanet İşleri
Başkanlığına tahsis edildi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Fethin sembolü olan Ayasofya,
öncelikle bir mabettir ve vakıf eseridir. Ön yargılardan ve bazı
saplantılardan sıyrılıp düşününce, Ayasofyanın
cami olarak ibadete açılması, herkesin memnun kalacağı bir
karar olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana bir kez daha milletimiz adına Meclis kürsüsünden
şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, burada üzülerek ifade
etmek isterim ki son yıllarda Avrupada İslamiyete ve Müslümanlara karşı
sistemli bir düşmanlık yapılmaya
çalışılıyor. Camilere, mescitlere, ibadet yerlerine ve
Peygamber Efendimize yönelik çirkin saldırılara göz
yumulmaktadır. Batı, İslamiyetin tanımını kendi
çıkarlarına göre yapmak istiyor fakat her ne yaparlarsa yapsınlar
İslamiyetin hak ve hakikati asla değişmeyecek, güneş
balçıkla sıvanamayacaktır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bugün, başta
yakın ve civar komşularımız olmak üzere birçok İslam
ülkesinde üzülerek izlediğimiz kaos ortamı, Diyanet İşleri
Başkanlığı gibi bir kurumun ne anlama geldiğini
yeterince anlatmaktadır. Bu sebeple, Diyanet İşleri
Başkanlığının niçin kurulduğunu fark edersek
niçin olması gerektiğini anlamış oluruz. Diyanet
İşleri Başkanlığının bütçesi;
yatırım bütçesi değil, personelinin maaş bütçesidir.
Üstlendiği bu önemli görevleri toplumumuzun huzuru, birlikteliği ve
bir arada yaşama gayesi için yürüten Diyanet İşleri
Başkanlığının her kademesindeki mensuplarına
şükranlarımı arz ediyorum. Öyle ki 15 Temmuz gecesi okuduğu
selalarla ve ezanlarla milletimize moral ve cesaret vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) Sözlerime
son verirken ilk Başkan Börekçizade Rifat Efendiden Profesör Doktor Ali
Erbaşa kadar riyaset makamında bulunan ve bütün kademelerde görev
alanlardan hayatta olanlara sağlık, afiyet diliyorum, ebedî hayata
göçenlere Cenab-ı Hakktan rahmet diliyorum.
2021 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize
ve Diyanet İşleri teşkilatımıza hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın Erol
Kavuncuya ait.
Buyurun Sayın Kavuncu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EROL KAVUNCU (Çorum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri
Başkanlığının 2021 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Gurubumuz adına söz almış bulunuyorum, Genel
Kurulumuzu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, halkın dinî
konulardaki talep ve beklentilerini karşılamak maksadıyla 3 Mart
1924 yılında Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak
yerine Diyanet İşleri Başkanlığı
kurulmuştur. Gelinen nokta itibarıyla, dinin iki temel
kaynağı olan Kuran ve sünnete dayalı sağlam bilgiyi esas
alan Müslümanların on dört asırlık dinî tecrübelerini de ihmal
etmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde
bugün toplumsal huzurun en önemli mimarlarındandır. Bu kapsamda, yurt
dışı temsilcilikleri aracılığıyla
dünyanın dört bir yanında ve Türkiye'nin 81 vilayetinde il ve ilçe
müftülükleri aracılığıyla 130 bini aşkın
nitelikli personeliyle hizmetlerine devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı, zorlu Millî Mücadele
yıllarımızdan 1940lı yılların yokluk,
kıtlık, baskı dönemlerine; 15 Temmuz FETÖ ihaneti darbe kalkışmasından
içerisinden geçtiğimiz zorlu Covid salgını sürecine kadar hep
aziz milletimizin yanında yer almıştır ve almaya da devam
etmektedir. 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasındaki Ezanları
susturan darbelerden darbeleri susturan selalara. misyonuyla imam ve
müezzinlerimizin diriliş ve kıyam selalarını unutmamız
asla mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bugün Diyanet İşleri
Başkanlığının varlığı, milletimizin en
büyük imkânlarından biri hâline gelmiştir. Bugünlere kolay
gelinmemiştir; tek partili yıllar boyunca, Türkçe ezan zulmü, Kuran
ve kurslarının kapatılması, yasaklanması, dinî
değerlerin, dindarların toplumsal hayattan tümüyle soyutlanması
gibi uygulamalarda Diyanetten ya sessiz kalması istenmiş ya da yapılan
bütün bu uygulamaları meşrulaştırması istenmiştir.
Ancak 1930lu yıllarda Türkçe ezana fetva vermeyen Diyanet, 28 Şubat
döneminin başörtüsü yasağına da, dayatmasına da
karşı durmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğanın dirayetli liderliğinde AK PARTİ
iktidarının devlet, millet barışını sağlamasıyla
ülke her yönüyle normalleşirken Diyanet de kendi mecrasını
bulmuştur.
Değerli arkadaşlar, aziz milletimizin göz
bebeği Diyanet İşleri Başkanlığını
herhangi bir genel müdürlükten farklı göremeyenler, elbette ki gelinen bu
durumdan rahatsız olacaklardır; hâlbuki o eski Türkiye günleri
artık gerilerde kalmıştır. Bu aziz milletin
çocuklarına 15 yaşına kadar Kuran öğrenmeyi yasaklayan o
zihniyet, ebediyen tarihin çöp sepetine atılmıştır.
Hamdolsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Diyanet İşleri Başkanı
Sayın Profesör Doktor Ali Erbaşın cuma hutbesinde İslam,
zinayı en büyük haramlardan biri kabul ediyor, Lutiliği, eş
cinselliği yasaklıyor. Bunun hikmeti, hastalıkları
beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir. açıklamasına
karşı kınama yayınlayan bazı baro ve destekçileri,
Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktadırlar. Bu akıllara ziyan
açıklamaya karşı söylenebilecek en hafif ifade hadsizliktir,
had bilmezliktir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İslam dini,
milletimizin en kıymetli müştereği, en vazgeçilmez
değeridir. Dinle problemi olanların Diyanetle problemi
olmasını da anlayabiliyoruz ancak sözde demokrat geçinen, dillerinden
hoşgörüyü düşürmeyenler, her ne zaman dine ve dindarlara dair bir
bahis açılsa hemen militanlaşmakta ve âdeta
ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmeye
çalışmaktadırlar. Hâlbuki dini, dindarları hayatın
dışına çıkarmak isteyenlerin kaderi binlerce
yıldır hiç değişmemiştir, kendileri hayatın
dışına itilmekten kurtulamamışlardır. Netice
olarak onlar istemeseler de Allah, nurunu tamamlayacaklardır diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Allahın
Kuranda Müslümanlara bir sorumluluk olarak yüklediği iyiliği yaymak
ve kötülükten uzaklaştırmak görevini ifa ederken mihrapları
imamsız, minberleri hatipsiz ve minareleri ezansız bırakmayan
Sayın Diyanet İşleri Başkanımızdan
teşkilatın bütün kademelerine kadar fedakârca görev yapan din
görevlilerine şükranlarımı sunuyor, 2021 yılı
bütçemizin hayırlı hizmetlere vesile olmasını diliyor,
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Hülya
Nergis Hanımefendinin.
Buyurun Sayın Nergis. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜLYA NERGİS (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri kapsamında Devlet
Arşivleri Başkanlığı hakkında söz almış
bulunmaktayım.
Her millet tarihî bir mirasa sahiptir.
Arşivler, bir ülkenin tapu senedidir; bir milletin kimliği, hukuku,
hatıratı ve en önemlisi bir devletin hafızasıdır.
Osmanlı Devletinde modern arşivcilik 1846da Hazine-i Evrak
Nezaretinin kurulmasıyla başlıyor olsa da geçmişte arşiv
belgelerinin altın, gümüş, akçe ve değerli eşyalarla
birlikte hazineyi âmirede yani devlet hazinelerinin arasında korunuyor
olması, ecdadın bu konuya vermiş olduğu ehemmiyetin
göstergesidir. Barındırdıkları belgelerin muhtevası
açısından birer bilgi merkezi konumunda da olan arşivler,
devletlerin ve milletlerin geleceğinin inşasında stratejik bir
güç merkezidir. Sahip olduğumuz tarihî servet yalnızca ülkemiz için
değil, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Avrupa ve Afrikadaki
Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş 45 ülkenin tarihinin gün
yüzüne çıkarılabilmesi ve günümüzde bu coğrafyada yaşanan
olayların anlaşılabilmesi için birincil kaynak
niteliğindedir. Bu hayati önemi haiz belgeler tarihte her zaman korunmaya
çalışılmışsa da istenmeyen olaylarla da karşılaşılmıştır.
Mayıs 1931de Maliye Bakanlığı tarafından, Bulgaristanda
faaliyet gösteren İsviçre asıllı, Ermeni Berger ailesine ait
kâğıt fabrikasına 96 milyon belge ve 374 bin defterin
satışı yapılmış, olayın duyulması
üzerine dönemin Manisa Milletvekili Refik Şevketin Türkiye Büyük Millet
Meclisine verdiği önerge üzerine Hükûmet tarafından yayımlanan
genelgeyle satışı durdurulmuştur.
Devlet Arşivleri
Başkanlığı, elinde bulunan eşsiz mirası tüm dünya
kamuoyunun istifadesine sunmuştur. Yerli ve yabancı herkes
araştırma yapmak için arşivlere başvurabilmektedir. 66
milyon belge elektronik ortama aktarılmış olup bunların 42
milyonu internet ortamında -pandemi süreci de dikkate alınarak-
araştırmacıların erişimine
açılmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine geçildikten sonra, gelişen teknolojik ilerlemelerle birlikte, bilgisayarın
ve interaktif sistemlerin kullanılmasıyla beraber dijitalleşme
artmıştır. Bu dönüşümü tamamlamak için 2023
yılında bitirilmesi amaçlanan Birleşik Arşiv Sistemi
Projesine başlanmıştır. Araştırmaya açılan
arşivlere tek merkezden erişim sağlanması amacıyla
kamu kurum ve kuruluşları tarafından üretilmiş belgelerin
bir sistem içerisinde saklanacağı ve kontrollü bir şekilde
erişilebileceği Devlet Arşiv Veri Merkezi
çalışmaları devam etmektedir. Söz konusu proje nihayete
erdiğinde devletimizin arşiv belgeleri tek merkezden
yönetilebilecektir. Millî stratejimizin belirlenmesinde,
politikalarımızın uygulanmasında, ülkemizin tarih temelli
tezlerinin güçlendirilmesine yönelik belgeye dayalı yayınların
hazırlanması son derece önemlidir.
Toplumları tarihî köklerinden kopararak
kimliksizleştirmek emperyalist güçlerin 20nci yüzyılda
küreselleşme adına icat ettikleri yeni sömürü yöntemidir. Buna
karşı Geçmişini bilmeyen geleceğine sahip çıkamaz.
şuuruyla geçmişten intikal eden her şeye sahip çıkmak ve
geleceğe nakletmek tarihî sorumluluğumuzdur.
Devlet Arşivleri
Başkanlığı, yurt içi faaliyetlerin yanı sıra yurt
dışı faaliyetlere de büyük önem vermekte olup bu kapsamda 4
farklı kıtada bulunan 53 ülkeyle imzalanan Arşiv Alanında
İşbirliği Protokolünün 5 adedi 2020 yılında
gerçekleştirilmiştir. Protokoller kapsamında yurt
dışında başta Balkanlar olmak üzere ülkemizi ilgilendiren
milyonlarca belge örneği tespit edilerek dijital ortamda arşivimize
kazandırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜLYA NERGİS (Devamla) - Kurum bünyesinde
hizmet veren Ankarada Cumhuriyet Arşivi yerleşkesi, özellikle
İstanbuldaki Osmanlı Arşivi Külliyesi devlet geleneğimizin
ne denli köklü ve büyük olduğunun anlaşılması
açısından son derece önemli bir yere sahiptir. Köklü devlet
geleneğimizin idraki, tarihteki yerimizin anlaşılması ve bu
mirasa sahip çıkılması adına gençlerimize devlet
arşivlerinin tanıtılması ve bunlara yönlendirilmesi
gerektiğine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Nergis.
Söz sırası Sayın Tuba Vural Çokala
ait.
Buyurun Sayın Çokal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bir milletin varlığının
devamlılığı onun hafızasının
devamlılığıyla mümkündür ve o milletin hafızası
medeniyet kavramına bu zamana kadar katkılarıyla ölçülür.
Müslüman Türk, medeniyetin sancağıdır; yarattığı
medeniyet, sancağı altında herkesi uzlaştırma
medeniyetidir.
Dünya tarihinin oluşturduğu üç bölge
vardır. Göç coğrafyalarından dolayı binlerce
yıldır Balkanlar, Kafkaslar ve Mezopotamya karmaşıktır
ve yine binlerce yıl savaştan barışa kaçmak isteyen herkes
kendisine göç yeri aramıştır. Ne zamanki atam Alparslanla
Anadoluya Türkler gelmiş, binlerce yıl o coğrafyalardan
Anadoluya göçle savrulanlar, Türkün kurduğu devletle bu topraklarda
huzur bulmuş, Anadolunun şefkatli ocağına sığınmıştır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Zor iştir mazlumlara kalkan olmak. Bunun için
hanlar, imaretler, medreseler, külliyeler lazımdı; sevk ve idareyi
medeniyete armağan edecek saraylar lazımdı ve ne zamanki
saraylar külliyelere döndü, âleme nizam veren Türkler devlet buldu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Ben bir doktorum ve her doktor bilir ki
canlılar vital ilke denilen yaşam ilkesine sahiptir, yaşamak
ister, hayata devam etmek ister. Devletler de canlı gibidir, onlar da
yaşamak, baki olmak ister. İşte, biz bu isteğe devlette
devamlılık ilkesi diyoruz. Külliyelerde devlet bulan
ecdadımız, devlette devamlılık ilkesini devleti ebet
müddet olarak tarif etmiştir. O sebeple, medeniyetimizin biricik göz
bebeği, iki bin iki yüz yıldır devam eden devletimizin medeniyet
sembolü saraylarımız hakkında bilgi vermek için
huzurlarınızdayım.
İstanbul başta olmak üzere Anadolunun
dört bir tarafında, her biri medeniyetimizin büyüklüğünün, âleme
nizam veren karakterimizin birer nişanesi ve devasa abideleri olan tarihî
eserlerimiz yükselmektedir. Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı, bünyesindeki saray, köşk, kasır, müze
ve tarihî fabrikaların uluslararası müzecilik ve konservasyon
standartlarına uygun olarak idaresi, bakımı, onarımı,
restorasyonu ve müze olarak işletilmesiyle ve uhdesinde bulunan tarihî
mirası yerli ve yabancı ziyaretçilerin hizmetine açık tutmakla
görevlidir.
Kültürel mirasımız o kadar büyük ve o
kadar önemli ki başta Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe Sarayı
olmak üzere millî saraylar envanterinde yer alan tarihî ve kültürel
mirasımız, her yıl dünyanın tüm bölgelerinden milyonlarca
ziyaretçi almaktadır. 2019 yılında, toplamda 2 milyon 685 bin
326 ziyaretçi kabulüyle turizm gelirine önemli ölçüde katkı
sağlamış olan millî saraylar,
bu yıl Covid-19 salgını nedeniyle 15 Mart-1 Haziran tarihleri
arasını kapalı geçirmesine rağmen 1 milyon 103 bin
ziyaretçi sayısına ulaşmıştır.
Kültürel mirasımızı korumak için
yapılan çalışmalar 2021 yılında da devam edecek,
Topkapı, Yıldız ve Dolmabahçe Sarayları başta olmak
üzere tarihî yapılarımızda bir dizi restorasyon
çalışması gerçekleştirilecektir. Bunun yanında, önemli
müzecilik faaliyetleri ve kültürel etkinlikler planlanmaktadır. Yaklaşık
1.500 parçalık nadide bir cam eserler koleksiyonu barındıracak
Türkiyenin en kapsamlı cam ve billur müzesi, Beykoz Abraham Paşa Korusu içindeki tarihî mekânlarda
hizmete açılacaktır. Ayrıca, içinde Osmanlı saray
tablolarının sergileneceği Millî Saraylar Resim Müzesi ve
Topkapı Sarayının eşsiz porselen koleksiyonları
müstakil bir müze olarak ziyarete açılacaktır. Topkapı
Sarayı içinde çok önemli eserlerin yer aldığı galeriler de
oluşturulacaktır.
Sayın milletvekilleri, devletleri devlet yapan
unsurlardan biri de tarihi, medeniyeti ve kültürüdür. Kadim medeniyetlere ev
sahipliği yapan, Anadoluda yaşayan ve Türk İslam medeniyetinin
mirasçıları olan bizler yani Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları tarihî ve kültürel mirasa hassasiyeti yüksek olan
Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde
mirasımıza sahip çıkacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu zamana kadar Adriyatikten Çin Seddine tüm
medeniyet akrabalarımızın, Türklerin ve kaderini Türklerle
birleştirenlerin beklediği politikalara imza atarken gücünü yüce Türk
milletinden alan Cumhurbaşkanımızla beraber bizi biz yapan
değerleri koruyacağız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İsabetli karar alan bilgelerin ittifakında,
onları yöneten dirayetli liderlerin öncülüğünde millet
bütünleşir, milliyet ihya olur.
Batı paradigmalarından farklı ve
Müslüman Türkün sahibi olduğu bu medeniyet kavramında taviz vermeyen
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana
teşekkürlerimi sunup Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Zehra
Taşkesenlioğlunun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 2021 yılı merkezî yönetim bütçe
görüşmeleri kapsamında Strateji ve Bütçe Başkanlığı
hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2021 bütçesi İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın. anlayışıyla çalışan AK PARTİ
hükûmetlerinin 19uncu bütçesidir. Aynı zamanda milletin amir, devletin
memur olduğu bir yönetim anlayışıyla
geliştirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin 3üncü bütçesidir.
AK PARTİ hükûmetleri olarak reformist ve insan
odaklı kalkınma yaklaşımımız çerçevesinde on
sekiz yıl boyunca halkımızın refahını önceledik.
2002-2019 döneminde yıllık ortalama 5,4lük reel büyümeyi
başardık. Bakınız, sadece 2013-2019 döneminde yani yedi
yıllık dönemde dâhili ve harici bedhahlara, manipülatif kur
oyunlarına rağmen, gayrisafi yurt içi hasılamızı reel
olarak yıllık ortalama yüzde 4,9, cari olarak da yüzde 15,4 artırmış
olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Birleşmiş Milletler İnsani
Gelişme Endeksinde 2002 yılında 85inci sırada olan
ülkemizi 59uncu sıraya, en yüksek insani gelişmişlik
sınıfına çıkardık, Dünya Bankasının verilerine
göre üst orta gelir grubuna yükselttik. Ülkemiz ekonomisini dünyanın en
büyük 18inci ekonomisi hâline getirdik. Yine, Dünya Bankasının 2019
verilerine göre satın alma gücü bazında 13üncü sıraya kadar
yükselttik. Sadece son on yılda 7,5 milyon ilave istihdam
gerçekleştirdik. 2002 yılında 193 olan OSB
sayımızı, 2019 yılına gelirken 323e
çıkarmış olduk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ülkemizi uluslararası doğrudan yabancı
yatırımcıların cazibe merkezi hâline getirdik. Yine, sadece
2011-2020 dönemi arasında toplam 128 milyar dolarlık doğrudan
yabancı yatırım çekmeyi başardık ve başarmaya da
devam ediyoruz.
Bütçemiz bir faiz bütçesi değildir, bütçemiz
bir harcama bütçesidir. Yine 2002 yılında bütçe harcamaları
içerisinde faiz ödemelerinin payı yüzde 43,2yken yani 2002 yılı
öncesindeki iktidarlar bütçenin 43,2sini faize harcarken, AK PARTİ
iktidarları döneminde -sadece 2020 yılı rakamını
vereceğim- yüzde 11,3ünü faiz harcamalarına ayırmış
olduk yani faiz yerine millete harcanan bir bütçe hâline getirdik. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değişimin ve gelişimin öncüsü olan AK PARTİ,
gelişmiş ülkelerin kullandığı en ileri düzey bütçeleme
sistemi olan performans esaslı program bütçesini gerçekleştirdi.
Performans esaslı program bütçesi sistemiyle, toplumumuzun ihtiyaç ve
beklentilerinin daha net bir şekilde bütçede yer almasını
sağlayacağız, kamu kaynakları ile kamu hizmetleri
arasında doğrusal bağı güçlendireceğiz, mali
saydamlığı ve hesap verilebilirliği de yine bütçe sistemi
içerisinde güçlendirmeye gayret edeceğiz.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; 2021 yılı bütçe teklifimiz Yeni Ekonomi
Programımızda ifade edilen mali disiplinden taviz vermeden,
ekonomide dönüşüm ve değişim sürecini esas alarak,
sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi hedefleyen kamu maliyesi
alanında bugüne kadar elde edilen kazanımlarımızı
koruyacaktır. 2021 yılı bütçesini insan odaklı
ihracatları gerçekleştirecek, kalkınmayı toplumun tüm
katmanlarına dâhil edecek bir bütçe olarak gerçekleştirdik. Bu
yaklaşımla sosyal nitelikli harcamalarımızın
büyüklüğünü 2019 yılına göre yüzde 17 artırarak 2021
yılında 81,2 milyar TLye çıkarmış olduk. 2021
yılı bütçemizi herkese eşit ve kaliteli eğitim imkânı
sunulması amacıyla -bir bütçe sistemi- çıkardık. Bu
kapsamda, sadece birkaç başlık vereceğim eğitimimizle
ilgili: Parasız yatılı öğrencilerimize barınma ve
iaşe destekleri için 1,3 milyar TL, FATİH Projesi için 1 milyar TL,
ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı desteği
olarak 500 milyon TL ayırmış olduk. 2021 bütçesiyle, harç alan
bir devlet anlayışı yerine öğrencisine 5,9 milyar TL burs
veren bir devlet anlayışını getirdik. Bu bütçede göz
bebeğimiz olan engelli evlatlarımızın her engeli
aşmaları için 4,8 milyarlık bir eğitim bütçesi ayrılmış
oldu. Yine, çiftçilerimize 42,4 milyarlık bir destek
ayırmış olduk.
2021 bütçesi daha fazla istihdam, daha fazla aş
demektir. Bu kapsamda, istihdam programımıza 35,5 milyar TL
ayırmış olduk. Biz, sözde değil, özde demir ağlarla,
hava yollarıyla, bölünmüş yollarla, tünellerle, köprülerle örüyoruz
ana yurdumuzu dört bir baştan.
Daha fazla üretim daha güçlü Türkiye demektir. Bu
anlayışla, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızın yatırımını ve
istihdamını artırmaya yönelik 2 milyar liralık teşvik
bütçesini ihdas ettik. 2021 yılı bütçemiz, milletimize hizmeti
şiar edinen AK PARTİ ve Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde üretimin, ihracatın, istihdamın bütçesi
olacaktır. 2021 yılı bütçesi yenilikçi AR-GE ve dijital
dönüşümümüzün bütçesi olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Devamla)
Büyüyen ve güçlenen bir Türkiyeyi oluşturmak için memurumuzun,
esnafımızın, işçimizin, çiftçimizin
analarımızın ak sütü gibi helal olan alın terleriyle oluşmuş
olan 2021 yılı bütçemizin hayırlı olmasını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın
Mustafa Canbeye ait.
Buyurun Sayın Canbey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CANBEY
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerimizde
İletişim Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ
Grubumuz adına söz aldım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. Bütçemizin hayırlara vesile olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İletişim, bilginin ve haberin iyice
karmaşıklaştığı ve çok boyutlu olduğu
günümüz dünyasında yönetilmesi gereken en önemli unsurlardan, alanlardan
biri olarak öne çıkmaktadır.
İletişim Başkanlığı,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, yeni dönemin
ruhuna uygun olarak devletimizin iletişimini yönetmek için kurulmuş
bir çatı kuruluşudur. Dünyadaki gelişmeleri anbean takip eden
İletişim Başkanlığı, büyük ve güçlü Türkiyenin
hem içeride hem de dışarıda sesi olarak devletimizin tüm
iletişim, eylem ve stratejisinin uygulanmasında sorumluluk sahibidir
ve yeni sistemin en önemli kurumlarından birisidir.
Türkiye markasını güçlendirme misyonuyla
yola çıkan Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı, stratejik iletişim
yaklaşımıyla, ulusal ve uluslararası düzeydeki temel
meselelere ilişkin Türkiyenin tezlerini ve iddialarını ortaya
koymak, ülkemizin tanıtımını yapmak ve kamuda söylem
birliğini tesis etmek, kamu diplomasisi çalışmalarını
yürütmek için kamusal iletişim politikalarını belirleyen ve
yürüten bir çatı kuruluş, merkez hâline gelmiş ve ortaya çok
büyük bir vizyon koymuştur. Bugün, gelişen teknoloji, yapay zekâ,
büyük veri ve elde edilen verilerin depolanması, işlenmesi, elektronik
para sistemlerinin hayatımıza girmesi, medyanın
çeşitlenmesi gibi büyük değişimlerle karşı
karşıyayız. Bugün, gelişmiş ülkeler diziler, filmler,
sosyal medya üzerinden viral reklamlarla tüm dünyada istedikleri
algıyı oluşturuyorlar. Bizim bir savunma mekanizması
oluşturmamız, sadece savunma da değil, kendi fikrimizi, kendi
algımızı dünyaya yaymamız noktasında proaktif
iletişim stratejileri belirlememiz su götürmez bir gerçektir.
Bugün, kendimizi ifade edecek, kendi medeniyetimizi
ve kültürümüzü doğru anlatacak kurumlara her zamankinden daha fazla
ihtiyaç var. İşte İletişim Başkanlığı
bu kurumlardan birisidir. İletişim Başkanlığı, iç
ve dış kamuoyuna yönelik olarak, başta terörle mücadele,
sınır ötesi askerî operasyonlar, Covid-19, mülteciler, Doğu
Akdeniz, Karabağ ve benzeri uluslararası meselelerde kamu
diplomasisinin araç ve yöntemlerinden yararlanarak Türkiye'nin
politikasını, tezlerini, haklarını, duruşunu ve
başarısını ortaya koyan çeşitli stratejik
iletişim çalışmaları gerçekleştirmekte ve farklı
dillerde birçok enstrüman ortaya koymaktadır. Yine, ülkemize
karşı yürütülen kara propaganda, manipülasyon ve dezenformasyon
faaliyetlerini engellemek, devlet makamları ve kamuoyunu doğru
bilgilendirmek için yoğun bir çaba sarf etmektedir.
İletişim Başkanlığı,
özellikle CİMER konusunda katılımcı demokrasiyi ortaya
koyan, vatandaşlarımızın taleplerini dinleyen gerçekten çok
önemli hizmetler yapmaktadır. Sarı basın kartı konusunda da
bugün yaklaşık 15 milyon kişiye sarı basın kartı
verilmiştir. Az önce burada bir konuşmacı sarı basın
kartlarının verilmediğini iddia etti. Arkadaşlar, bu
doğru değildir, sarı basın kartları verilmektedir.
Bunun kuralı bellidir ve İletişim Başkanlığı
bu kurala göre bunu yapmaktadır. Sarı basın kartı üzerinden
ifade özgürlüğü söz konusu ediliyor, basın özgürlüğü söz konusu
ediliyor.
Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinde, bugün,
geçtiğimiz günlerde televizyonda konuşan, gazetecilik yapan, eski
milletvekili Barış Yarkadaş, arkadaşlar, Halk TVden
konuştuğu için kovulmuştur. Şu anda Barış
Yarkadaş Halk TVden kovulmuştur. Niçin kovulmuştur?
Barış Yarkadaş CHPnin taciz olaylarını gündeme
getirdiği için, Bu olaylar ortaya çıksın. dediği için
kovulmuştur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) KRTye geldi, KRTye.
Yer değiştirdi, KRTye geldi.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) KRTye değil.
Şimdi basın özgürlüğü diyorsunuz, ifade özgürlüğü
diyorsunuz ama siz daha muhalefetken insanları televizyondan
kovduruyorsunuz, iktidar olsanız ne olacak belli değil yani. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) KRTye geçti, KRTye.
MUSTAFA CANBEY (Devamla) - Şimdi, sizi
dinliyoruz, hep sesinizi yükseltiyorsunuz. Sesinizi yükseltmeyin, sözünüzü
yükseltin, fikrinizi yükseltin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Fikrinizi yükseltin, insanlar da sizi takdir etsinler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, İletişim
Başkanlığı gerçekten bu zamana kadar çok önemli görevleri
yerine getirdi, bundan sonraki süreçte de inşallah 2021 yılında
da bunları yerine getirmeye devam edecek. Bizler AK PARTİ
milletvekilleri olarak İletişim
Başkanlığının yaptığı hizmetleri de görüyoruz,
Sayın Başkanımız Fahrettin Altuna da
yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Selman
Özboyacıya aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELMAN ÖZBOYACI (Konya)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; İletişim
Başkanlığı bütçesi hakkında AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Cumhuriyet tarihimizin en önemli
atılımlarından birisi olan Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sisteminin hayata geçmesiyle birlikte Türkiyenin marka değerini
hem içeride hem de dışarıda artırmak için kurulan
İletişim Başkanlığı ülkemizin en yeni
kurumları arasında yer almaktadır.
Başkanlığımız Türkiye markasını
güçlendirmek hedefini temel alarak devletimizin tüm kurum ve
kuruluşlarıyla koordineli bir süreç yürütmektedir. Milletimizin
iradesiyle kurulan yeni sistemin ilk düzenlemelerinden birisi olan
İletişim Başkanlığı, ülkemizin uluslararası
platformlarda doğru ve güvenilir bir şekilde lanse edilmesini,
içeride ve dışarıda Türkiye aleyhinde kara propaganda
faaliyetlerinin önlenmesini de görev olarak üstlenmiştir.
İletişim, hayatımızda büyük bir
yere sahip olan ve yüzyıllardır gelişmeye devam eden en önemli
araçlardan bir tanesidir. Gelişen teknolojiyle birlikte iletişim
çağına ayak uydurmak da ülkelerin vazgeçilmezi hâline gelmiştir.
Aslında, ülkemiz iletişim konusunda köklü bir geçmişe sahiptir.
1862 yılında Matbuat Müdürlüğü yani bugünkü adıyla
Basın Müdürlüğü kurulmuştur. Süregelen zaman diliminde bu
müdürlük, 23 Nisan 1920 tarihinde Meclisimizin çatısı altında
yeni bir yapılanmaya girmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün kaleme
aldığı kanunla yeniden yapılandırılarak Matbuat
ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi kurulmuştur. Bu kuruluş
Millî Mücadelenin en çetin yıllarında iç ve dış
yayınlar aracılığıyla toplumu aydınlatma ve
ülkemizin aleyhine yürütülen çalışmalarla ilgilenme görevlerini
üstlenmiştir. İşte, bu önemli görevi bugün İletişim
Başkanlığımız aynen yürütmektedir.
Geçmişte olduğu gibi bugün de millî
mücadelemiz her alanda devam ediyor. Nitekim bu mücadeleyi, devletimiz tüm
kurum ve kuruluşlarıyla hem sahada hem de masada güçlülükle
sürdürüyor. Verilen her mücadelenin gerek milletimize gerekse tüm dünyaya
doğru aktarılması oldukça önemlidir. Türkiyenin
atılımlarının, haklarının,
yatırımlarının ve büyümesinin tüm mecralarda, en doğru
materyallerle anlatılmasına kimsenin itiraz edeceğini
düşünmüyorum.
Hepinizin bildiği üzere Türkiye, Suriyeden
Libyaya, Doğu Akdenizden Kafkasyaya kadar her alanda hakkını
savunmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde terörün kökünü kazımak için ilk günden bu yana etkin bir
çalışma yürütülüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Başkanlığımız ise bugün sınır ötesinde tüm
terör örgütlerine karşı yapılan operasyonların
iletişim süreçlerini en az sahadaki mücadele kadar kuvvetli bir
şekilde gerçekleştiriyor.
Kıymetli milletvekilleri, dünyada birçok
bölgede dijital mecralar üzerinden başlatılan kara propagandalar ve
örgütlenmeler antidemokratik eylemlere kadar uzanmıştır. Yine,
darbe heveslileri de bu mecraları günümüzde maalesef bir silah olarak da
kullanmaktadır. Adına Arap Baharı denilen bir süreç, birçok
bölgeyi darbe, karşı devrim, iç savaş ve dış
müdahalelerle âdeta kışa döndürmüştür. Buna Fransadan,
Amerikadan ve daha birçok farklı ülkeden örnekler de verebiliriz.
Amacı ne olursa olsun başlatılan bu eylemler süreç içerisinde
sosyal medyada üretilen dezenformasyonlarla yerini demokrasiden vazgeçişe,
tükenişe, âdeta yok oluşa bırakmıştır. Bu ve buna
benzer olaylara demokratik yönden katkı sunmak isteyen ülkeler
iletişimin ne kadar önemli bir araç olduğunu çok daha iyi
anlamıştır. İşte bu yüzden mecrasında
provokasyona fırsat vermeden, doğru bilgiyi en hızlı
şekilde milletimize ulaştıran İletişim Başkanlığının
değeri ve önemi hepimizin malumudur. Bu konuda
Başkanlığımızın tüm girişimlerini sonuna
kadar destekliyor, milletimizin hukukunu korumaya devam edeceğini
biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Uluslararası mecralarda Türkiyenin savunucusu
ve sunucusu olan İletişim Başkanlığı, ülkemizin
harcını oluşturan her bir vatandaşımızın
soru ve sorunlarına hızlı bir şekilde yanıt
vermektedir. Yalnızca soru ve sorun çözümü değil aynı zamanda
fikir ve düşünce paylaşımını da kapsayacak bir
iletişim bağlamı devlet ve millet arasındaki
hızlı ve çözüm odaklı iletişimin ana damarını
oluşturmaktadır.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Gazi Mustafa Kemal önderliğinde kurulan ve Millî
Mücadelede çok önemli bir rol üstlenen bu kurum şimdiyse
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın vizyonu
sayesinde yeniden etkin hâle getirilerek Türkiyenin 2023, 2053 ve 2071
süreçlerine ilerlemesine katkı sunuyor ve sunmaya da devam edecektir. Tüm
bu süreçlere emek harcayan, bu kıymetli altyapıyı gelecek
nesillere taşımak için çalışmalarına devam eden
Fahrettin Altun Başkanımıza buradan teşekkür etmek
istiyorum.
Son olarak, milletiyle hiçbir zaman iletişimini
koparmayan AK PARTİmize 19uncu kez bütçe hazırlama yetkisini veren
aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum. Bu kadrolar,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde
milletiyle hiç bağını koparmayacak, iletişimini de daha da
güçlendirerek yoluna emin adımlarla devam edecektir inşallah.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Son söz Selman Oğuzhan Eser Beye
ait.
Buyurunuz Sayın Eser. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELMAN OĞUZHAN ESER
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savunma
Sanayii Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına
söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce ABDnin
almış olduğu yaptırım kararını şiddetle
kınıyor, Savunma Sanayii Başkanımızı ve
çalışma arkadaşlarını sonuna kadar desteklediğimizin
bilinmesini istiyorum. Bu millet asırlardır hür yaşadı,
ekonomik, siyasi veya askerî esaret altına girmedik, esaret altında
yaşamaktansa hür öleceğiz, hür öleceğiz, hür öleceğiz. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Savunma Sanayii
Başkanlığı, devleti oluşturan ve
devamlılığını sağlayan asli unsurların
muhafaza edilmesinde, millî değerlerin korunmasında etkin
mücadelesiyle dünyanın en güçlü birlikleri arasında yer alan Türk
Silahlı Kuvvetlerimize sağladığı lojistik desteğiyle
önemli bir vazife görmektedir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının çalışmalarından ve bu
alandaki gurur verici gelişmelerinden kısa zaman zarfında söz
etmek mümkün değil. Bu alandaki çalışmaları işitince,
kimilerinin rahatsızlık duyacağı ancak vatan evlatlarının
hoşnut olacağı bazı gelişmeleri kısaca ifade
etmek istiyorum.
MİLGEMlerimiz; dünyada kendi gemisini
tasarlayan, inşa ve idamesini yapan 10 ülkeden biriyiz. Yeni Tip
Denizaltılar, Milli Muharip Uçak, eğitim uçakları, HÜRKUŞ
ve HÜRJET, İHA ve SİHAlarımızla bu teknolojide
dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Akıncı İHA, İHA
KARGUlar, İHA SONGARlar, döner kanatlı mikro İHA SERÇEler ve
GPSten bağımsız, otonom İHA sürü KERKESler. Milletimiz,
bunların hepsine birden kısaca Ebabil diyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar). GÖKBEY ve ATAK helikopterleri,
ALTAY ana muharebe tankı, Kirpi, EJDER, YALÇIN, Vuran, Pars, Kıraç
gibi çeşitli konfigürasyondaki zırhlı araçlar; insansız
kara araçları İKAlar
Daha birçoğu, düşmanlarıyla
tanışacağı güne hazırlanıyor.
Yerli motorlarımız, hava savunma
sistemleri, mühimmat, füze ve roketlerimizle artık yerli ve millîyiz.
Geliştirme çalıştırmaları devam eden lazer silah
sistemleri ve elektromanyetik fırlatma sistemlerimizle geleceğin teknolojilerini
günümüze taşıyoruz. Dünya üzerinde herhangi bir bölgeden askerî
istihbarat amaçlı, yüksek çözünürlüklü görüntü elde edilmesine imkân
tanıyacak, aynı zamanda da pek çok sivil faaliyet alanında
görüntü ihtiyacını karşılayacak GÖKTÜRK-1 ve GÖKTÜRK-2
uyduları, yörüngesinde akıp gidiyor. Geliştirilen Hibrit Uzay
Roket Motoruyla ilk yerli sonda roketi 130 kilometre irtifaya çıkarak
uzayın sınırı kabul edilen 100 kilometre çizgisini
aştı ve uzaya çıkan ilk aracımız oldu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bunlar, bahsedebileceklerimizin sadece bir
kısmı. Cebinde, ay yıldızlı kimliği
taşıyıp da bütün bu gurur verici gelişmelere sevinemeyen
varsa sadece üzülmesinler, korksunlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk
Bundan sonrası için bütün tayyarelerimizin ve motorlarının
memleketimizde yapılması ve harp hava sanayimizin de bu esasa göre
inkişaf ettirilmesi iktiza eder. Hava Kuvvetlerinin aldığı
ehemmiyeti göz önünde tutarak, bu mesaiyi planlaştırmak ve bu mevzuyu
lâyık olduğu ehemmiyetle milletin nazarında canlı tutmak
lâzımdır. demişti. Savunma Sanayii
Başkanlığı da işte, tam öyle yaptı; tüm
bunları Türkiye olarak birlikte ürettik. Kırıkkale, Bursa,
Kocaeli, Yozgat, Ankara, İstanbul, Sivas, Gaziantep, daha 50ye yakın
şehrimizde 1.500den fazla sanayicimiz alın teriyle üretti.
Yakın zamanda savunma sanayi alanında bütün şehirlerimizi
kapsayan geniş bir tedarik zinciri oluşacağına
inanıyoruz.
2002 yılında dünyanın en büyük
savunma şirketleri arasında tek bir firmamız bulunmazken, bugün
dünya devleri arasında 7 firmamızla yer alıyoruz. 2002de 248
milyon dolarla başlayıp bugün 3 milyar doları aşan savunma
sanayi ihracatımızla 7 kıtada artık biz de varız. ABD,
Çin, Hindistan, Rusya, Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya, Güney Kore,
İtalya ve İsrail gibi ülkelerden sonra Türkiye, savunma sanayi
harcamalarında 16ncı sıradadır. Hâl böyleyken bile terör
örgütlerine yaslanıp silahsızlanmaktan ve barıştan
bahsedenlere tek sözümüz, mesele vatansa gerisi bu millet için
teferruattır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ya, hep birlikte millet olacağız ya da teferruat olarak
kalacaksınız.
Değerli milletvekilleri, millî savunma
hikâyemizin milletimizden ayrı bir tarihi olmamıştır. O
sebeple savunma tarihimizin milletle bağı derin bir meseledir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla) İstiklal
mücadelesi yıllarından bugüne ihtiyaç duyduğumuz millî savunma
gücü çağımızın gelişmiş imkânlarıyla
birlikte yükselmektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Milletvekilim.
SELMAN OĞUZHAN ESER (Devamla)
Tamamlıyorum Başkanım.
Bugünkü iftihar tablosu bize birlikte nelerin
başarılabileceğini gösterirken, aynı zamanda da büyük bir
geleceğe ortak olmanın hissini uyandırmaktadır.
Bu başarıların mimarı milletimize
ve liderimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana minnet ve saygılarımı sunuyor, 2021
yılı bütçesinin ve görüşülen kamu bütçelerinin hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzelin, Ordu ilinin
pandemide çok kritik bir noktaya geldiğine, yeni yapılan valilik
binasının ve boşaltılan diş hekimliği fakültesi
binasının hastaneye çevrilmesini teklif ettiklerine ama yanıt alamadıklarına,
Ordu iline acilen yoğun bakım cihazı ve personel gönderilmesini
rica ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Ordu ili
pandemide çok kritik bir noktaya gelmiştir, günlerdir meslektaşlarımdan
ve hastalardan yardım çağrıları alıyorum. Biraz önce
aldığım bilgiye göre, şu anda 112de tam 36 hasta
yoğun bakım yatak yeri bekliyor, acillerde entübe bir şekilde
hastalar bekliyor. Defalarca uyardım, Ordu ilinde yeni yapılan bir
valilik binası var ve boşaltılan bir diş hekimliği
fakültesi var Hızlı bir şekilde buraları hastaneye
çevirelim. dedik, henüz yanıt alamadık. Sizden bu yüce
çatının altında bir milletvekili olarak halkım adına
rica ediyorum, bir hekim olarak da hastalarım adına yalvarıyorum:
Lütfen, derhâl yoğun bakım cihazı ve personel gönderin ve orada
yoğun bakımlar oluşturalım. Hastalarımız ölüyor.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun efendim.
9.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, on sekiz ay içinde
Tank Palet Fabrikasında BMCnin ilk tankı üretip teslim
edeceğinin ifade edildiğine, bu tankın üretilip
üretilmediğini öğrenmek istediklerine, Türk ordusunun ürettiği
FIRTINA obüslerinden neden Ethem Sancak ve Katar ordusunun kâr ettiğinin
açıklanmasını rica ettiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, teşekkür
ederim.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımızın konuşmasından önce, AKP Grubunun
konuşmaları bittikten sonra, bir soruyu netleştirmek için, onun
konuşmasında hiç olmazsa cevap verir anlayışıyla söz
almış bulunuyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımız, Savunma Sanayii
Başkanlığımız on sekiz ay içerisinde Tank Palet
Fabrikasında BMCnin ilk tankı üretip teslim edeceğini net bir
şekilde ifade etmişti. Bu tank üretildi mi, teslim edildi mi? Teslim
edilmediyse iki yıl geçmesine rağmen biz bu Tank Palet
Fabrikasını neden -sizin için 250 milyon dolar, bizim için 20 milyar
dolar- BMCde Ethem Sancak ve Katar ordusuna yirmi beş
yıllığına bedavaya verdik.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Yok öyle bir şey.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Var, burada var,
arkadaşlar.
İkincisi: Hem Cumhurbaşkanı hem de
Savunma Sanayii Başkanlığının söylediği gibi
FIRTINA obüsü orada üretilmiyor. denmişti. FIRTINA obüslerini üreten
bizim ordumuz, tasarlayan bizim ordumuz; asker bizim, ordu bizim, fabrika
bizim, işçi bizim, biz üretiyoruz, onlar tank üretemiyorlar. FIRTINA
obüslerinin üzerine artı yüzde 12,5; artı, maliyet giderlerini yüzde
25e getirerek Türk ordusunun yaptığı bir topta neden Katar ordusu
ve Ethem Sancak kâr ediyor? Açıklamasını rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A)
CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
İletişim Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
İletişim Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H)
GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yavuz
Ağıralioğlu.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet
Arşivleriyle ilgili konuşacağım. Bu arşiv,
arşivleme, arşivleme üzerinden hafızamızda tekabül eden
sorumluluklarımızı, işte, Sayın
Cumhurbaşkanın kendilerine söylemiş olduğu bir perspektifle
vizyon ve misyonlarına eklemiş olan kurum üzerinden Hükûmetle ilgili,
bütçeyle ilgili mülahazalarımı sizinle paylaşacağım.
Kürsüye bizden önce çıkan
arkadaşlarımız da arşivin tekabül ettiği toplumsal
hafızanın, tecrübenin, bu tecrübenin yarınlarımız
adına ifade ettiği kuvvetin ne anlama geldiğine dair güzel
cümleler kurdular. Ben de hem AK PARTİ Grubu adına konuşan
arkadaşlarımızın hem bu mevzuda eleştiride bulunan
arkadaşlarımızın mufassal hâle getirmiş olduğu
çerçeve içerisinde bir bütçe eleştirisi de yapmak istiyorum. Yani uzun
tarihimiz boyunca -misyon ve vizyon bölümünde var Devlet Arşivlerinin-
efendim, arşivlerine dayanılarak ki -40 ülkenin tarihinin
yazılabildiği zengin bir ülke- bu kadar uzun bir geçmiş
içerisinde ilk elde hafızamıza gelen, ilk elde güce dönüşen
kuvvet şudur: Ne yapınca ayağa
kalktığımızı, ne yapamayınca
yıkıldığımızı; neyi doğru yapınca
ülkenin müreffeh olduğunu, neyi kötü yapınca ülkenin
yıkıldığını görme imkânı verir;
arşivcilik bu. Şimdi, buradan çok şey söylenebilir ama mevzuyu
güne bağlamak, bütçeye bağlamak, bütçe sorumluluğunu
hatırlatmak kastıyla söylüyorum, kastım: AK PARTİnin kendi
iktidar döneminde arşivciliğimiz sadece on sekiz yıla tekabül
etse yahut arşivciliğimizin çerçevesi, yılı, zamanı
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin millete vadetmiş
olduğu çerçeve içerisindeki üç yıla tekabül etse, yirmi sekiz aya
tekabül etse, bu arşivin size hatırlatacakları üzerinden bütçeyi
tenkit etmek istiyorum.
Biz, bütçeyle ilgili tenkitlerimizi iktidara
duyurmaya çalışırken -mutlaka fark ediyorsunuzdur-
iktidarın bize sunmuş olduğu bu metnin içerisindeki niyetlerle
ilgili itiraz taşımıyoruz. Orhan Bakanımız -eski Millî
Eğitim Bakan Yardımcımız, şimdi Konya Mebusumuz- Mesneviyle
ilgili, Mesneviden sözleri kart şekline dönüştürmüşler. O kart
şeklindeki Mesneviden sözlerin her birinden günlük hikmet
ihtiyacını karşılamak için birini çekip okumayı tercih
ediyorum; çok kıymetli bir şeydir. Bu da hikmetli bir metindir, bu
metin. Bu 2021 bütçesini okuduğunuz zaman, bu, sanki Mesnevi gibi bir
kitap. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Şu yüzden Mesnevi gibi bir kitap: Hiç bakmadan kart çekiyorum, hiç
bakmadan açıyorum; açtığım her sayfada hikmet var, hikmetli
sözler var burada: Verimlilik, millîlik, yerlilik, kapasite kullanım
oranlarının artırılması, istihdam, vizyon, misyon,
kararlılık, irade, ahlak, toplumsal aidiyet, bağlılık,
geçmişe hürmet, geleceğe vizyon; aklınıza gelen her
şey var, burada her şey var. Bu iktisadi programın,
kriterlerinin dışına çıktığınız zaman,
bu metin, bu tür metinler, 2021 vizyonu yahut Onbirinci Kalkınma
Planı, programı bir niyet beyanı olarak çok güzeldir.
İktidar adına konuşan arkadaşlarımızın
politik çerçevesini belirlemeye çalıştığı için niyet
kısımlarında hiçbir sıkıntı yoktur ama bizim
başımıza ne gelmişse zaten bu söylediklerimizi yapamamak
yüzünden gelmiştir. Yani iktidarın vazifesi güzel söylemek
değildir, güzel yapmaktır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemini tenkit ederken aslında bir sistemden çok, bir iradeyi
sonucuyla tenkit ediyoruz biz. Neyi tenkit ediyoruz? Biz, bugün sizin
karşınızda, size hatırlatmaya
çalıştığımız, duyurmaya
çalıştığımız, ihtiyaçlarını,
taleplerini fark edin diye bağırdığımız ne kadar
iş varsa; bu, sizin milletinize verip de tutamadığınız
sözler. Yani arşivciliğin içerisine girerseniz, bakarsınız
ki ihtişamlı dönemlerimizde ne yapmışız görülür. Kendi
siyasi arşivinize girerseniz orada da görürsünüz, AK PARTİnin uzun
iktidar dönemleri Ne doğru yapılınca ne oluyor, ne
yanlış yapılınca başa ne geliyoru görmek için
müstesna bir imkân veriyor. Yani siz aslında biliyorsunuz, neyi
yapınca memlekette ne olduğunu, neyi kötü yapınca başa ne
geleceğini biliyorsunuz siz. O yüzden partinizin adını Adalet
ve Kalkınma Partisi koydunuz. Aslında Adalet ve Kalkınma
Partisi koyarak tarihe, arşive, millete, milliyete, dine, imana,
mukaddesata, geleceğe dair sorumluluğunuzu kodladınız siz,
dediniz ki: Biz adaleti kalkınmanın mihmandarı yapacak bir
iradeyle geliyoruz. Ne vadediyoruz? Biz işsizlerin olmadığı
bir ülke vadediyoruz. Asgari ücretin açlık sınırıyla
belirlendiği bir utançtan bu ülkeyi kurtarmayı vadediyoruz.
Bunca asgari ücretlinin içerisinde, onlara
hakkı olan parayı vermek için belirlediğimiz kritere bakın
arkadaşlar, açlık sınırıymış. İslam
yurdunda, Türk yurdunda birilerine hakkını vermek için kriter olarak
açlık sınırını zikretmek utanmazlıktır
arkadaşlar. Bu utançtan kurtulmayı vadettiniz bize aslında.
(İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
KANİ BEKO (İzmir) Bunları
konuşalım.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Biz
adaletle ayağa kalktığımız dönemleri
hatırlatıyoruz size, adaletle ayağa
kalktığımız dönemlerde, en iftihar ettiğimiz şey
şuydu: Mahkemelerimizle itibar ediyorduk, liyakati istihdam etmekle itibar
ediyorduk. Biz bu memlekette hak duygusunun, devlete itimat duygusunun idarenin
tasarruflarında asla örselenmediği bir müesses nizam vadediyoruz.
demiş oldunuz aslında.
Ortaya koyduğunuz perspektifin iktisadi hiçbir
hedefini tutturamadınız. Efendim, 2023 vizyonunuz var,
baktınız, mutlaka biliyorsunuz; 2023 vizyonunuzda 2 trilyon dolar
gayrisafi millî hasıla var, 25 bin dolar kişi başına millî
gelir var, 500 milyar dolar ihracat var, işsizliğin
olmadığı bir ülke var, terörün bittiği bir memleket var,
adalete itimat edilen bir memleket var, ifade hürriyetinin
kurumsallaştığı bir memleket var. Şimdi yirmi yıl
geçmiş -bir sürü şey sayabilirim size- yirmi yıllık
iktidarın finalinde diyorsunuz ki: Adalet ve kalkınma perspektifiyle
yeniden ekonomide reform, yeniden demokraside kurumsal icraatlar yapacağız.
Bu, on sekiz yıldır millete verdiğiniz sözü
tutamadığınızın ifşasıdır.
Şimdi motivasyonunuza bakıyorum.
İktidar eskiden yaptıklarıyla, millete verdiği sözleri
tutmasıyla itibar bulurdu, şimdi muhalefetin sizin bunca
yanlışınıza rağmen iktidarı devralamıyor
olmasından mutlusunuz sadece, sadece oraya motive oluyorsunuz. Kendinize,
milletinize verdiğiniz sözleri tutmaktan kaynaklanan bir itibar alanı
bulmak yerine, efendim, Cumhurbaşkanlığı sürecinde sizin
için kolay aday olduğunu düşündüğünüz Kemal Kılıçdaroğlunu
aday etmeye teşebbüs ederek motive oluyorsunuz. Bu ne motivasyon? Bu ne
motivasyon? Bakın, bu şöyle motivasyon: Bunu, siz zannediyorsunuz.
ÖZNUR ÇALIK ( Malatya) Ayıp oluyor(!)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla)
Hanımefendi, biz memleketi Kim yönetsin?le konuşmuyoruz, siz öyle
zannediyorsunuz. Biz Ülkeyi Tayyip Erdoğan mı yönetsin, Kemal
Kılıçdaroğlu mu yönetsin, Meral Akşener mi yönetsin?
demiyoruz. Sesimizi duyun. Biz diyoruz ki Memleketi, ahlak yönetsin. Memleketi
yetimin hakkını, hukukunu bilme duygusu yönetsin, liyakat yönetsin.
Memleketi, ortak akla riayet etme üslubu yönetsin. Memleketi, istişare
yönetsin. Memleketi, kendinden olmayan herkesi bu memleketin zenginliği
sayacak bir üslup yönetsin. (İYİ PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar) Yani bizim aslında duyurmaya
çalıştığımız şey şu: Biz, bu memlekette
Kim? kavgasının değil, Ne? sevdasının partisiyiz,
Ne? sevdası. Bu ülkeyi ne yönetsin? Nasıl bir ülke hayal ediyoruz,
tasavvurumuz ne? Siz, ısrarla mevzuyu şahıslar üzerinden bir rekabete,
siyasal olarak avantaja dönüştürmeye çalışıyor
olabilirsiniz. Biz, memleketi siz abad ederseniz size dua etmesini de oy
istemesini de biliriz. Eğer siz, milletinize verdiğiniz sözleri
tutarsanız, biz sizin tuttuğunuz sözlerin içerisinde huzurla, güvenle
yaşayacak bir memlekette evlerimize çekilip size dua etmesini de biliriz.
Siyaseti bırakıp Allah razı olsun, hamdolsun sözlerini
tutmuş, memleketi adalete teslim etmiş, kalkınmış,
müreffeh bir ülke kurdular bize; artık siyaset yapmaya
ihtiyacımız yok. demek, bugün yaptığımızdan çok
daha kolaydır bizim için, asla imtina etmeyiz. Siz, memleketinizi,
çocuklarınızın ümidini bu topraklara bağlarsanız,
üniversitelerden mezun ettiğiniz çocuklarınızın hepsine
iş bulmak zorunda mıyız gibi bir savurganlıktan siyasal
sorumluluk alanınızı herkese iş bulmak sorumluluğuyla
buluşturursanız, siz çiftçinin yüz akı, siz dar gelirlinin
iftiharı olursanız, siz esnafın dar günlerinde
yardımına koşan iradeyi temsil ederseniz, siz memleketinizi
ayağa kaldırırsanız biz siyaseti bırakırız.
Allaha hamdolsun, artık siyaset yapma ihtiyacı kalmayan bir
memleketteyiz biz. Herkesin huzurla yaşayacağı, memleketin
istikbaline en iyi yaptığı işleri yapmak için, yeni siyasi
meşgalelere değil, yeni ciddi işlere, yeni ciddi sorumluluklara
koşuşturulsun, artık siyaset yapma ihtiyacı
kalmamıştır. dedirtmeniz lazımdı; dedirtemediniz.
Şimdi sokaklarda geziyoruz. Eğer biz, sokaklarda milletin bize
Sesimizi duyurun. çığlıklarını size söylemezsek
millete verdiğimiz söze ihanet etmiş oluruz. Biz milletten eskiden,
2002de, 2003te, 2005te şöyle şeyler duyardık: Allaha
hamdolsun, bereket var, bolluk var. Allaha hamdolsun, memlekette eskiden
olduğundan daha fazla hizmet var, konfor var. duyardık bunları.
Şimdi sokaklarda geziyoruz -siz de geziyorsunuz aslında-
görüştüğümüz herkes bize diyor ki: Geçinemiyoruz, yetinemiyoruz,
yetiştiremiyoruz, çocuklarımızın yüzüne bakamıyoruz.
Çocuklarımızın işsizliğinden muzdaribiz, mahcubuz;
onları böyle bırakıp ölmekten korkuyoruz. Herkeste şikâyet
var. Size hak talebi olarak duyurulan şeyleri lütfen, bir siyasi partinin
taassubuyla size söylediğimizi zannetmeyesiniz. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Birkaç
dakikam var mı Başkanım?
BAŞKAN Yok.
YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) Bitti
mi?
BAŞKAN Bitti evet.
Teşekkür ederim.
Söz sırası Sayın Behiç Çelikte.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî İstihbarat Teşkilatının bütçesi üzerinde konuşma
yapmak için söz aldım. Şahsım ve İYİ PARTİ Grubu
adına Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
MİT, devlet yapımızın
belkemiğini oluşturan önemli bir teşkilatımızdır.
Geldiği seviye olarak mükemmel olmasa da yine de takdiri hak ettiğini
düşünüyorum. İstihbarat ve siyaset, hayatımızın her
veçhesinde yapılmalıdır; bu, başarının
kaçınılmaz bir gereğidir, bilgi sahibi olmadan galibiyet ummak
hayaldir.
Değerli arkadaşlar, millî savunma,
hariciye, adliye, mülkiye, askeriye, emniyet ve istihbarat devlet
örgütlenmesinde hep iç içe geçmiş halkalar gibidir. Öyle ki istihbarat,
dış politikada, savunmada, ulusal güvenlikte ve hatta ekonomide dahi
olmalıdır ve vardır da. İstihbarat vardır ama bunun
örgütlenmesi ve fonksiyonu, misyonu nasıl çalışmaktadır?
Diğer taraftan, başka istihbarat teşkilatlarıyla iş
birliği veya istihbarata karşı koyma faaliyetleri nasıl
işlemektedir? Evet, bu sorular öyle zannediyorum ki ufkumuzu
açıcı ipuçlarını öngörmektedir. Acaba istihbarat niçin
yapılır? Hedef, ülkü, gaye nedir? Unutmayalım ki bir devletin
kutsal, ulvi addettiği hedefleri vardır. Hedefe götürecek her
vasıta özenle seçilmeli, yoksa temin edilmelidir. Olabilecek her engel
sabır ve dirayetle aşılmalı, düşmanın her
tuzağı tespit edilerek imha edilmelidir. Bu sonuç, bizi millî
politikalara götürür. Politikanın özü zaten siyaset belgesinde kayıt
altına alınmıştır. Ne var ki Türk devletine
karşı soğuk ve acımasız bakan, tüm organlarına
acımasızca saldıran iktidar hükûmetleri büyük zafiyetlere yol
açmıştır. Bu zafiyetlerin bir sonucu olarak tahribatlara neden
olmuştur, bu durum önlenememiştir. Özellikle 2007 yılından
sonra daha da pervasızlaşan iktidarın millî yapımızda
yarattığı yıkım haddinden fazladır. Bir kere
devletin temel kurumları ya yozlaştırılmış ya da
lağvedilmiştir. MİT de bundan nasibini almıştır.
MİTe sızmış olan ajan unsurlar 15 Temmuza kadar
varlıklarını sürdürmeyi başarmışlardır.
Değerli arkadaşlar, Selçukludan
Osmanlıya tevarüs eden bir Türk istihbarat ve bilgi toplama faaliyetinin
olduğu bilinmektedir. Tüm istihbarat ve bilgi toplama faaliyetlerinin
modern anlamda ilk ortaya çıkışı henüz belki yüz elli
yıllıktır. Teşkilat-ı Mahsusadan bugünkü MİTe
kadar gelen süreç -bunlara değinmek istemiyorum ama- en son
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle MİT
Müsteşarlığı Başkanlık hâlini
almıştır.
Değerli milletvekilleri, genel istihbarat
faaliyetini yürüten MİTin yanında, askerî istihbarat birimleri,
polis istihbaratı, Jandarma, MASAK gibi birimleri sayabiliriz. Tüm bu
istihbarat birimleri dışında
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine dayalı olarak
Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü de tesis edilmiştir.
Bunları niye anlatıyorum? Çünkü bitmek bilmez bir iştihayla istihbaratı
ele geçirme şehveti AKPnin temel hedefi hâline gelmişti çünkü istihbarat
birimleri ele geçirilmeden tatmin olmak mümkün değildi. O zaman personel
sok, yozlaştır, dağıt taktiği uygulandı, sonra
dönüp kamuoyuna bunlar berbat denildi; neticede kapat ve yeniden kur ilkesi
uygulandı.
Değerli arkadaşlar, sadece istihbaratta
değil tüm devlet kurumlarında bu yöntem
kullanılmıştır. MİT, FETÖ sızmasına maruz
bırakılmıştır. İnfiltrasyon dediğimiz bu
girişim öyle bir hâle geldi ki 2013te, neredeyse MİT
Müsteşarını alarak, sözde yargılamayı müteakip
tutuklama niyeti taşıyorlardı. Zaten Kozmik Oda hikâyesiyse
baştan sona bir rezalettir; bu rezaleti tevil etmek de mümkün
değildir. Türk ordusuna husumeti iliklerine kadar işlemiş
kişilerin nasıl bir içtihatla saldırdıklarını bizler
ve gelecek nesiller asla unutmayacağız.
Değerli milletvekilleri, Sun Tzu ünlü Çinli
filozof, iki bin beş yüz yıl önce Harp Sanatı adlı
eserinde Kendini bilir ve düşmanını da bilirsen zafer
kaçınılmazdır. diyor. Türk Silahlı Kuvvetleri için bu söz
bugün o kadar önemli ki. AK PARTİ ne yapıyor? Ordudan istihbarat
faaliyetini buduyor, MİTi ordu içine sokarak
karıştırıyor, ordunun tesislerini, okullarını
vesairesini kapatıyor, emir komutayı bozuyor, Jandarma ile TSK
bağlılığını çok aşırıya kaçarak
tahrip ediyor. Ya, şimdi, öyle düşünün ki bu ordu 30 Ağustosunu
bile kaybetti, 30 Ağustosunu. Daha fazla konular sayabilirim ama
sanırım maksat hasıl olmuştur. O sebeple, zayıflayan
askerî istihbarat zayıflayan ordu demektir. Örselenmiş, yetki
alanları daraltılmış bir ordunun ulusal güvenliğe
yapacağı katkı kuşkusuz dar olacaktır. Evet, ordumuzun
diğer mağduriyetlerinden olan EMASYA, YAŞ, MGK konuları
farklı konular; bunlara ayrıca hatırlama babından
değiniyorum. Millî hukukumuzun alaka ve menfaatlerimizin yüksek duyarlılıkla
korunması ve savunulması için Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş
felsefesine demirleyecek bir siyasal iradeye ihtiyaç olduğu
açıktır. Nitekim, 22 Kasımda Roseline gemisine yapılan
müdahale, egemenlik hakkımıza bir tecavüz olarak
değerlendirilmelidir. İstihbaratımız, Türk Silahlı
Kuvvetleri burada nerede, onu da sormak gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, tekrar MİTe
dönersek, Millî İstihbarat Teşkilatımız, güçlü Türk
Silahlı Kuvvetleri, güçlü Emniyet ve Jandarma, güçlü politika
yapıcılarla ancak hedefine yaklaşabilir.
Değerli arkadaşlar, kuşkusuz bir devletin
mevcudiyeti birçok unsurun bir araya gelmesinin yanında, var olan ve
süreklilik arz eden ekonomisiyle mümkündür. Güçlü ekonomik yapı tesis
edemeyen devletlerin bağımsızlıklarını ve
egemenliklerini sürdürebilmeleri görülmemiştir. Tam bir talan, soygun ve
vurgunun yaşandığı Türk ekonomisinin ayağa
kaldırılması çok zordur. Nitekim, Sayın Tatlıoğlu
ve Sayın Erhan Ustanın paylaştığı rakamlar, bu
acı gerçekleri bize ifade etmiştir. Pembe tablolarla, hayallerle
devlet gemisi yüzdürülemez. Yeni bir ekonomi ve hukuk reformu yapma vaadi bana
göre Firavun imanı gibidir; son lahzada, on sekiz yıldan sonra
reform teşebbüsünde bulunmak insanı ancak acı acı
güldürebilir.
Değerli arkadaşlar, insanlar aç, tekrar
ediyorum, kitleler aç. Hiç olmazsa, acilen kamuda israfı
kaldıralım, Sayın Akşenerin belirttiği gibi, 3 bin
TLyi asgari ücretliye net olarak verelim.
Bu bütçe teklifiyle toplumu bozan,
ayrıştıran ekonomik uygulamalarla güvenlikten, bekadan, millî
ahlaktan, hak ve hukuktan, adaletten nasıl söz edebiliriz? Böyle bir
ekonominin işaret ettiği toplumda istihbaratın işi
kuşkusuz daha da zorlaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dünyada ve Türkiyede
küreselleşmenin kan kaybettiği, pandemi vakalarının
yoğun bir şekilde yaşandığı, kitle imha
silahlarının yayıldığı, enerji arz
güvenliğinin tehdit altında olduğu, çevre sorunları ve
ekolojik krizlerin yaşandığı, organize suçlarda
artış olduğu, yoğun iltica akımlarının olduğu,
siber güvenlik, teknolojik güvenlik ve finansal güvenliğin tehdit
altında olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bu hengâmeden Türkiyeyi
salimen çıkarmak için MİTin özverili çalışmasına
ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Bu anlamda millî
dayanışma içinde olmamız şarttır.
Değerli milletvekilleri, Merkez Bankası
örneğinde de görüleceği üzere teknik hizmet üreten kurumlara
partizanlık illeti, nepotizm bulaştıkça, kurumsallık
çökmekte, bütünüyle devlet krizine dönüşmektedir. Bu vahameti MİT
yaşamıştır. Temennimiz, alınan dersler kulağa
küpe olur, bir daha hataya düşülmez; MİT de görevini bihakkın
yapar.
Teşkilattan olan tüm şehitlerimize,
ebediyete intikal edenlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar
diliyorum; tüm teşkilata selam ve saygılarımı sunuyorum.
MİT bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, hepinize
saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Dursun
Ataşa ait.
Buyurun Sayın Ataş. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN
ATAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin 2021 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin
2021 yılı bütçesi önceki yıla göre 3 milyon artarak 35 milyondan
38,1 milyon Türk lirasına yükselmiştir. Devletimizin
varlığı ve bağımsızlığı, ülkemizin
bölünmez bütünlüğü, milletimizin huzuru ve güvenliği
açısından Millî Savunma Bakanlığının, Emniyet
Genel Müdürlüğünün, Jandarma Genel Komutanlığının ve
Sahil Güvenlik Komutanlıklarının bütçelerinin takipçisi olup
İYİ PARTİ olarak evet oyu vereceğimizi beyan ettik ve
evet oyu verdik. Sözlerimin başında belirtmek isterim ki
işlevselliğini ve etkisini tamamen kaybeden, siyasi bir kuruma
dönüşen Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin bütçesine
hayır oyu vereceğiz.
Değerli milletvekilleri, 1938
yılından 2004 yılına kadar üst düzey askerî personel
tarafından temsil edilen Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği
makamı 2004ten itibaren sivil bürokratlar tarafından temsil edilmeye
başlanmıştır. Tıpkı Yüksek Askerî Şûranın
yapısıyla oynandığı gibi Millî Güvenlik Kurulunun da
yapısıyla oynanarak
siyasallaştırılmıştır. Yüksek Askerî Şûrada
2016 yılı öncesi 15 üyenin 13ü askerden oluşurken, yapılan
değişikliklerle, şu anda, Cumhurbaşkanı
dışında 7 Hükûmet üyesine karşılık sadece 4 asker
üye kalmıştır. Düşünebiliyor musunuz, Adalet,
İçişleri, Dışişleri, Hazine, Millî Eğitim
Bakanları generaller ve amirallerin yükselme veya emeklilikleriyle ilgili
kararlar vermektedir. Soruyorum sizlere: Öğretmen ataması
yapılıp yapılmayacağı sorulduğunda
Cumhurbaşkanımız bilir. diyen Millî Eğitim
Bakanının, Hazine Bakanının ve Adalet Bakanının
orada ne işleri var? Hâkimler ve Savcılar Kurulunda Kara Kuvvetleri Komutanının
üye olması ne kadar abesse Adalet Bakanının YAŞta üye
olması da o kadar abestir. AKP, iktidara geldiğinden beri askerî
kurumlarımızın ve tüm devlet kurumlarımızın içini
maalesef boşaltmıştır. MGK, YAŞ gibi organlar Bakanlar
Kuruluna çevrilmiştir. Rahmetli Süleyman Demirelin Bakanlar Kurulu
siyasi bir müessesedir ama Millî Güvenlik Kurulu devlettir. sözünü de burada
hatırlatmak isterim. AKP askerî vesayet söylemleriyle iktidara
gelmiş, sonunda, askerî kurumlar başta olmak üzere her kurum üzerinde
siyasi vesayet oluşturmuştur. Kurumlarımızın daha
fazla yıpranmaması ve yozlaşmaması için siyasi
baskılardan bir an önce vazgeçilmeli, beş bin yıllık Türk
devlet geleneklerine uygun hareket edilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Millî Güvenlik Kurulu
kurulduğu günden beri belki de en önemli tespitlerinden birini 2004
yılında yapmıştır. Kurul, 2004 yılında,
FETÖnün faaliyetlerine karşı bir eylem planı
hazırlanması yönünde tavsiye kararı almış ve bu
kararı şimdiki iktidara bildirmiştir. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) İktidar bunu dikkate
almamış, tam tersi hareket ederek FETÖyle kol kola girip, aynı
yağmur altında ıslanmış, beraber yol yürümüştür.
Muhterem Hoca Efendi
diye başlayan Ne istediler de vermedik? diye
isyan edilen ve 15 Temmuz hain darbe girişimiyle sonuçlanan bu süreçte en
büyük zararı devletin bu tür millî kurumları görmüştür. MGKnin
şimdiki yapısı düşünüldüğünde, 2004te olduğu
gibi devlet aklıyla karar verecek bir yapı kalmış
mıdır sizce?
Değerli milletvekilleri, merkezî yönetim
bütçesine de biraz değinmek istiyorum. Merkezî yönetim bütçeleri, yıl
içinde gelirlerin kimlerden, ne kadar ve nasıl toplanacağı;
toplanan bu gelirlerin nerelere, nasıl harcanacağını
gösterir yani bütçede iki taraf vardır, bu bütçede gelirlerin kimden
toplanacağı, toplanan gelirlerin kimlere aktarılacağı
gayet açıktır. Yoksulluk altında ezilen vatandaştan,
memurdan, emekliden, işçiden toplanacak; ülkenin bütün kaynakları
AKPnin çıkarları doğrultusunda yerli ve yabancı sermayeye,
yandaşa, yoldaşa, akrabaya aktarılacaktır.
2021 yılı bütçesinde vatandaşın
parası Cumhurbaşkanının her konuşmasında
düşman ilan ettiği faiz lobisine gitmektedir. Faiz giderleri önceki
yıla göre yüzde 30dan fazla artarak yaklaşık 180 milyar TLye
ulaşmıştır. Vergi gelirlerinin beşte 1i faize gidecektir
yani bu bütçede her bir Türk vatandaşı tam 2.168 Türk lirası
faiz ödeyecektir. Buna karşın, bu bütçedeki yatırımlar
toplam bütçenin sadece yüzde 1,8ini oluştururken faiz ise yüzde 13,3ünü
oluşturmaktadır. Vatandaşın açlık
sınırını belirleyen iktidar bu bütçede de
yandaşın ve 5 müteahhidin doyma sınırını belirleyememiştir.
Değerli milletvekilleri, saray tarafından
hazırlanan bu bütçe vatandaşın beklentisinden oldukça
uzaktadır. Toplumun çözülmeyi bekleyen sorunları bu bütçede de yer
almamıştır. Vatandaşın önüne acı reçete olarak
konulan bu bütçede pandemi sürecinin kahramanları sağlık
çalışanlarımız yok, sayıları 600 binleri bulan
atama bekleyen sağlıkçılarımız yok,
sayılarını bile bilmediğimiz atanamayan öğretmenlerimiz
yok; siftah yapamayan, devletten destek göremeyen Al, keyif çayı iç.
dediğimiz esnafımız yok, hayatta kalma mücadelesi veren
sanayicimiz ve KOBİlerimiz yok; bunun sonucu olarak da en önemlisi,
istihdam yok; Tarım Kredi Kooperatifi ve bankalara borcunu ödeyemeyen,
traktörü, ürünü, hayvanı haczedilen çiftçimiz yok; kısa çalışma
ve işsizlik ödeneğine mahkûm edilen, faturalarını
ödeyemeyen, ay sonunu getiremeyen çalışanımız yok;
açlığa mahkûm edilen asgari ücretli işçimiz yok; ailesini ve
kendini geçindiremediği için eline iş-aş yazarak intihar eden
işsizimiz yok; aldığı üç kuruş maaşla zorunlu
ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan emeklilerimiz yok; Erken
emekli olacak, gidecek başka bir işte çalışmaya devam
edecek. dediğiniz EYTlilerimiz yok; ekmeğin askıya
çıkarıldığı bu bütçede her seçim söz verip
tutmadığınız 3600 ek gösterge bekleyen öğretmenimiz,
polisimiz yok; üniversiteyi binbir zorlukla bitiren, kredi borcunu
ödeyemediği için evine, hesabına haciz gelen işsiz gencimiz yok;
yaşama güvencesi olmayan Bizden önce ismi yoktu. dediğiniz
kadınlarımız yok; yaşıtları parkta oynarken
ailesine bakmak zorunda kalan, küçük yaşta çalışan
çocuklarımız yok; sokakta yaşamak zorunda kalan evsizlerimiz,
kimsesizlerimiz yok yani IBAN gönderdiğiniz, enflasyon ve ağır
ekonomik koşullar altında ezilen, acıyı bal eyleyen,
Hâline şükret. dediğiniz çaresiz vatandaşımız yok
ancak gelir adaletsizliğini daha da artıran, haramzadelerin
iştahını kabartan bu bütçede Somalinin 3,5 milyon dolar IMF
borcu var; Tunusa giden 5 milyon dolar var, Suriyelilere harcanacak milyarca dolar
var, 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa maddi ve ayni
yardımlar var, birkaç kurumdan maaş alan liyakatsiz yoldaş ve
akrabalar var, servetine her gün servet katan yandaşlar var; parsel parsel
satanlar, katar katar satın alanlar var; sonuç olarak, bütçede yandaş
var, vatandaş yok.
Değerli milletvekilleri, bu bütçede,
şanlı Türk ordusunun kahraman personelinin sorunlarına da çözüm
yok, binbaşılarımıza söz verdiğiniz makam
tazminatı yok, sözleşmeli subay ve astsubaylarımızın sorunlarına
çözüm yok, Türk Silahlı Kuvvetlerinin belkemiğini oluşturan,
ordunun en kritik noktalarında görev yapan astsubaylara defalarca söz
verilen derece ve hizmet tazminatı yok; her fırsatta Hakları
ödenemez. dediğimiz ama haklarını bir türlü ödemediğimiz
uzman çavuşlarımızın kadro ve 3600 ek gösterge başta
olmak üzere birçok sorunları vardı, bunlara da çözüm yok.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Sivil
memurluğa geçirilip zorla emekli ettirilen, 6000 sayılı Kanun
mağduru uzman çavuşların sorunlarına çözüm yok;
vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna 1.800 şehit, 3 bin gazi
veren korucularımızın sorunlarına çözüm yok; kanun hükmünde
kararnamelerle açığa alınmış, mahkemelerce suçsuz
bulunmuş ve beraat etmiş askerî personelimizin hakları yok;
çözülmeyi bekleyen diğer bir konu olan, dört yıldır bekletilen
12. Dönem astsubay kursiyerlerinin sorunlarına yine çözüm yok yani bütçede
vatandaşa olduğu gibi, askerimize de bir şey yok.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, bu
bütçeyle, zaten büyük sıkıntı yaşayan vatandaşlardan
geçen yıla göre yüzde 16,4 oranında daha fazla vergi alınacaktır.
Bu bütçeyle, vatandaşın parası faiz lobilerinin, yandaş
müteahhitlerin, saray soytarılarının cebine gidecektir. Bu
bütçeyle, işsizlik rekorlar kırmaya devam edecek, enflasyon daha da
yükselecek, ekonomiye güvensizlik daha da artacaktır yani bu bütçeyle,
milletin parası 2021 yılında da vatandaşa değil,
yandaşa gidecektir diyor Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- BİLDİRİLER-DEKLARASYONLAR
A) Bildiriler
1.- Başkanlıkça, Amerika Birleşik
Devletlerinin 14 Aralık 2020 tarihinde Türkiyeye karşı
açıkladığı yaptırım kararı
dolayısıyla AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİnin
ortak görüşleri doğrultusunda hazırlanan metin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bildirisi olarak Genel Kurulun bilgisine sunulması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir ortak
açıklama vardır, okuyorum:
ABDnin Ülkemize
Karşı Açıkladığı Yaptırımlar
Hakkında
Ortak Açıklama
ABD yönetiminin 14 Aralık 2020 tarihinde
Türkiyeye karşı açıkladığı yaptırım
kararını reddediyoruz.
Türkiye, millî güvenliğinin gerektirdiği
hiçbir adımı atmaktan çekinmez. Bu konuda, tehdit ve
yaptırımlar karşısında geri adım atacak bir ülke
değildir.
Egemenliğin kayıtsız
şartsız millete ait olduğu anlayışıyla, millî
menfaatlerimiz doğrultusunda adım atarken sadece aziz milletimize
hesap veririz.
ABDnin attığı bu yanlış
adım müttefiklik ruhuyla bağdaşmaz.
Karşılıklı saygı temelinde ileri götürülmesi gereken
ilişkilerimize de bir fayda sağlamayacağı açıktır.
Türkiye, dış politikasında
barış ve istikrara katkıda bulunmak için üzerine düşeni
yapan bir ülkedir. NATOnun saygın ve vazgeçilmez müttefikleri
arasında yer almaktadır.
Çıkar gruplarının dar görüşlü ve
hasmane ajandalarının Türkiye-ABD ilişkilerini rehin
almasına müsaade edilmemelidir. Türkiyeyi dışlayan bir
bakış açısının dünya barışına
katkı sunması mümkün değildir. Bu tavır, NATOnun
müttefiklik ruhuna aykırıdır.
Bu nedenlerle, ABDyi bu vahim yanlıştan
bir an evvel geri dönmeye davet ediyoruz.
Özlem Zengin Engin Özkoç
AK PARTİ
Grubu CHP Grubu
Başkan
Vekili Başkan Vekili
Erkan Akçay Dursun Müsavat Dervişoğlu
MHP Grubu İYİ PARTİ Grubu
Başkan
Vekili Başkan Vekili
(AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Ümit
Dikbayıra ait.
Buyurun Sayın Dikbayır. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT
DİKBAYIR (Sakarya) Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında, Amerika Birleşik Devletlerinden gelen
yaptırım kararına değinmek istiyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisinin
politikalarına, uygulamalarına ve yanlışlarına
karşı yıllardır mücadele eden bir siyasetçiyim ancak bunlar
bizim iç meselemizdir. Siyasi ahlak ve ilkelerimiz, milliyetçi duruşumuz
gereği Türkiye Cumhuriyetinin kurumlarını kimsenin ameliyat
masasına yatırtmayız, yöneticilerini de elin oğluna
dövdürmeyiz, bizim devletimizi kimsenin terbiye etmesine asla müsaade etmeyiz.
Amerika Birleşik Devletlerinin yaptırım kararını
kınıyor, kararın hedefi olan devletimizin yanında dimdik
durduğumuzu ayrıca belirtmek istiyorum.
Ayrıca, şunun da bilinmesini isterim ki,
biz benzer yaptırımları daha önce de gördük ve bu süreçlerden
güçlenerek çıktık. İşte, memleketim olan Sakaryadaki Tank
Palet Fabrikası da böyle bir yaptırımın sonucudur. 1974
Kıbrıs çıkarmasında uygulanan yaptırımdan sonra
Sakaryalı bir hayırsever hemşehrim tarafından arazisi
bağışlanmış ve içerisindeki 2 tesis Sakarya
halkından toplanan bağışlarla
yapılmıştır. Bağımsız, yerli ve millî
savunma sanayisinin temelleri o günlerde atılmıştır. Ancak
maalesef devriiktidarınızda Türk Silahlı Kuvvetlerine
bağışlanan bu çok değerli fabrika 50 milyon dolarlık
yatırım bahane edilerek ve kılıfına uydurularak
Katarlılara peşkeş çekilmiştir. Peşkeş
çektiniz. dediğimizde itiraz ediyor ve kızıyorsunuz. Bir kere
daha ifade edeyim: Eğer Tank Palet Fabrikası gibi çok değerli
bir fabrikayı 50 milyon dolar yatırım yapacak diye ve burada
oturan hiçbir milletvekilinin, hatta iddia ediyorum, Savunma Sanayii
Başkanının bile bilmediği bir sözleşmeyle verebiliyorsa
bunun adı peşkeş çekmek demektir. İşte Sayın
İsmail Bey burada, eğer elinde sözleşmesi varsa açsın bize
burada göstersin.
Mesela ne dediniz? 50 milyon dolar
yatırım lazım. Bu parayı biz buluruz. dedik, Devletin
hayırsever iş adamları var, ferasetli milleti var, sizin bütün
israflarınıza ve beceriksizliklerinize rağmen ordusu için
bileziğini getirecek milletimiz var. dedik; Hayır. dediniz. Mesela
Acil 40 tane tanka ihtiyacımız var. dediniz, biz de 40 tane tank
bu fabrikada yirmi beş yılda mı yapılacak? diye sorduk,
cevap vermediniz. Adamlar bizim fabrikamızda bizim makinelerimizle, bizim
teknolojimizle, bizim mühendis ve çalışanlarımızla tank
yapacak, üzerine yüzde 12,5 kâr koyacak ve yine bize satacak. dedik;
Özelleştirmedik, işletme devri yaptık. dediniz.
Şimdi ben bir daha soruyorum: Bu canım
fabrikayı kuran biz, geliştiren biz, Afrinde kahramanlık
destanı yazan askerimizin kullandığı 280 tane FIRTINA obüsü
ve bu obüslere mühimmat taşıyan POYRAZ araçlarını yapan biz
işletemedik de daha dün devlet olmuş, kendisine tabanca yapamayan
Katar işletecek, öyle mi? Yazıklar olsun!
Yirmi dört ay önce devrettiğiniz fabrika on
sekiz ay sonra ilk parti tankları teslim edecekti yani altı ay önce
teslimat başlamış olacaktı. Şimdi bir daha soruyorum:
Tanklar nerede? Tanklar nerede arkadaş? Eğer teslim edemediyseniz ne
cezai şart ödeyeceksiniz, belli değil. İçimizde bilen var
mı? Yok. Çünkü saray size Elinizi kaldır. dedi,
kaldırdınız. Peki vebali? Şimdi, bunun günahını,
vebalini ahirette ödeyeceksiniz, o sizin probleminiz. Bizim hedefimiz ise
iktidara gelir gelmez o Katarlıları ve ortaklarını
ensesinden tuttuğumuz gibi kapının önüne koyup Tank Palet
Fabrikasını ait olduğu yere Türk Silahlı Kuvvetlerine
teslim edeceğiz. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Bakın, Katar Sayın Erdoğanın
dostu olabilir ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin dostu değildir. Biz
sermayede renk arayanlardan değiliz ancak şu gerçeği de
unutmadık ve görmezden gelemeyiz: Bugün, Doğu Akdenizde Güney
Kıbrıs Rum kesimiyle birlikte sondaj çalışması yapan
ülke Katardır. Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi üzerinden
Rum kesimiyle ilk diplomatik ilişkiyi kuran ülke Katardır.
Ticaretimiz başka, millî stratejik bir kurumumuza ortak etmek başka
iştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye için en ciddi
beka sorunlarının başında işte bu keyfiyet
gelmektedir. Bütün kararları bir kişinin iki dudağı
arasına sıkıştıran bu sistem ve sonuçları, en az
millî savunma güç ve imkânlarında yaşanabilecek zaaf kadar ciddi bir
sorundur. Varlık Fonu üzerinden milletin hazinesini aile şirketine
çeviren zihniyet ülkemiz için ciddi bir savunma ve beka sorunudur. Ekonomik
güç, bağımsızlık artık en önemli güçtür. Ülkenin en
önemli stratejik fabrikalarını, bankalarını bugün
Akdenizde boğuştuğumuz ülkelere çatır çatır
satıyorsanız memleketin tapusunu pazara çıkardınız
demektir. Bizim görevimiz ve sorumluluğumuz -milletimizin bize emri de
odur ki- gerçeği yüzünüze yüzünüze haykıracağız.
Gerçeği yüzünüze yüzünüze haykıracağız ki milletin hakkını
hukukunu korumak zorundayız. İktidar ar etmiyor diye susacak değiliz.
İktidar milletin malını, beytülmali babasının
çiftliği zannediyor diye kabullenecek değiliz. Bizler, devletine ve
milletine hizmet etmeyi, devletin ve milletin çıkarlarını
kollamayı ibadet sayanlardanız. Türk milletinden, Türk milletinin
devletinden, o devletin kurumlarının denetiminden
kaçırdığınız her işi, her peşkeşi, her
tezgâhı bütün dikkat ve sorumluluğumuzla takip ediyoruz. Ne
yaptığınızı, ne yapmadığınızı,
neyi yapıyormuş gibi yaptığınızı aziz
milletimize anlatacağız, anlatmaya devam edeceğiz. Zamanı
geldiğinde de Allahın izniyle tek tek hesabını
soracağız.
Değerli milletvekilleri, milletimizin tek bir
ferdi yatağına aç giriyorsa orada büyük bir beka sorunumuz var
demektir. Milletimizin tek bir ferdi ülkesinden ve yarınından umudunu
kesmişse, başka ülkelerde gelecek arıyorsa ağır bir
beka sorunumuz var demektir.
Bizim inancımız şudur ki: Tek bir
genç bazen her şeydir. Çünkü biz inanırız ki dövülen ateşte
tek bir çivi bile önemlidir. Çünkü bir çivi bir nalı, bir nal bir
atı, bir at bir askeri, bir asker bir orduyu, bir ordu da bir milleti
kurtarır. İşte o asker, kurduğu cumhuriyet sayesinde
hepimizin bu koltuklarda oturmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal
Atatürktür. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bize istatistikler anlatıp rakamlar üzerinden
ikna etmeye çalışanlara sesleniyorum: Bu pandemi günlerinde tek bir
evladımız bile televizyonu olmadığı, tableti
olmadığı için, interneti olmadığı için
eğitimden mahrum kalıyorsa işte her şeyin başı
olan o çivi çıkmış demektir. O nalın çivisi çıkarsa
her şeyin çivisi çıkar. Bırakın tek bir çiviyi, bugün 2
milyonun üzerinde evladımız uzaktan eğitimden mahrum
kalmıştır yani eğitimde korkunç bir haksız rekabet var
demektir. O sebeple, o çivi çıkarsa askerî teknolojiye, silaha milyarlarca
lira harcamanızın bir kıymeti yoktur. Memleketin çivisi
çıkmış demektir, cumhuriyetin temel taşıyla
oynamış olursunuz.
Millî Savunma bütçemiz kıymetlidir. O yüzden,
Millî Savunma bütçemizi konuşalım, artıralım,
güçlendirelim. Evet, Millî Savunma bütçemizi konuşurken şu
gerçeği de unutmayalım: Peygamber ocağımızı
konuşurken eğitim ordumuzu, onun neferlerini de konuşalım.
Mehmetçikimiz er meydanlarında yeri göğü inletirken eğitim
ordumuzun neferleri pazar tezgâhlarında üç kuruşun peşinde
koşmak zorunda kalıyorsa mesele büyük demektir. Mehmetimiz dağı
taşı düşmana, haine dar ederken eğitim ordumuzun neferleri
çaresizliğe mahkûm ediliyorsa zaferler taçsız demektir.
2021 bütçesinde müteahhitlere 30 milyar lira
ayrılırken milyonlarca çiftçimize 22 milyar lirayı layık
gören bir bütçe ayıplı bir bütçedir. Eğitim ordusuna ve
bugünlerde canını dişine takan sağlık ordumuza,
polislerimize 3600 ek göstergeyi vermezken KDVyi sıfırlayarak Millî
Piyangoyu işleten yandaş şirketin cebine milyarlar koyan bir
anlayışla bu bütçe ayıplı bir bütçedir. Eğitim ordumuz
ay sonunu getirmek için ek iş peşinde koşarken, dükkânı
kapalı esnafımızdan alacağınızı her kuruşuna kadar isterken
yandaş iş adamına 9,5 milyar liralık vergi avantajı
sağlayan vicdansızlıkla bu bütçe ayıplı bir bütçedir.
Çok sevdiğim bir sözdür:
Memleketini en çok seven, işini en iyi yapandır. Memleketi sevmek
milletini sevmekle başlar. Milletini sevmek, onun duygularını
sömürmek için ordusu üzerinden nutuklar atmak demek değildir. Biz
İYİ PARTİ olarak Şehit ailelerine TOKİden bir daire
verelim. diye bu Meclise teklif getirdiğimizde hayır oyu verirken
yüzünüz bile kızarmadı. Milleti sevmek, o tek bir çivi gibi, her bir
ferdinin bugününü ve yarınını güvence altına almak için
çabalamaktır. Özellikle, iktidar ve ortağına sesleniyorum: Bu
sözlerim gerçeğin ta kendisidir. Vicdanınızla baş başa
kaldığınızda sizin de Haklı. diyeceğinizi
biliyorum. Haklı olduğunuz hâlde susmayın. Ülkemizin
geleceğini ipotek altına alan, evlatlarımızın
geleceğini ipotek altına alan bu düzenin, bu garip bütçesine ses
çıkarın. On dokuz yıldır
yapmadığınızı yapın, bu defa Önce millet, önce
devletimiz." deyin. Bari bu defa, kendinizle baş başa
kaldığınızda içinizdeki sese kulak verin,
vicdanınızı dinleyin.
Vicdanlarınızı
saygıyla selamlıyor, 2021in devletimiz, milletimiz için iyi bir
yıl olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Söz
sırası Sayın Metin Erguna aittir.
Buyurun. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA METİN ERGUN (Muğla) Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığının bütçesi üzerinde
İYİ PARTİ adına görüşlerimizi ifade etmek için
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye'nin dört bir yanında millî saraylarımız
gibi çok kıymetli nice tarihî eser vardır. Konuşmamı daha
ziyade bu eserlerin restorasyonu, kelimenin gerçek anlamıyla restorasyon
rezaletleri üzerine bina edeceğim.
Ülkemizin
değişik yerlerinde, milletimizin ve medeniyetimizin sanat ve estetik
anlayışını, dünya görüşünü yansıtan çok
sayıda tarihî yapı ve sanat eseri korunmaya ve iyileştirilmeye
muhtaç durumdadır. Söz konusu tarihî mirasın korunması
konusunda, mevcut iktidarın şimdiye kadar başarılı bir
performans ortaya koyduğunu söylemek mümkün değildir; tam tersine,
iktidar bu konuda sınıfta kalmıştır. İktidar,
birer mücevher gibi Anadoluyu tezyin eden bu sanat eserlerinin
korunmasını ve restorasyonunu sadece rant ve yandaşa para
kazandırma aracı olarak görmektedir. Hâlbuki tarihî eserleri korumak,
her şeyden önce, ince bir sanat zevkine sahip olmayı, tarihî ve
kültürel birikimi gerektiren bir iştir.
Tarihî eserleri korumak, aynı zamanda, o
eserlerdeki sanat ve sanatçının zevkini korumaktır. Mevcut
iktidar için ise tarihî eserlerin restorasyonu yandaşa para
kazandırmak anlamı taşımaktadır. Bundan dolayı da
müteahhitlik mantığıyla bu eserlerin restorasyon ihaleleri
yapılmaktadır. İşte bu da biraz sonra örneklerini
vereceğimiz üzere, Anadoluda restorasyon adı altında tarih,
kültür ve sanat tarihi cinayetlerine sebep olmaktadır çünkü restorasyon
ihalelerini alan yandaş firmaların neredeyse hiçbirinin bünyesinde
bir tek sanat tarihçisi ve restoratör bile yoktur. Kaldı ki bu işler
için sadece bir sanat tarihçisi değil, tarihî eser hangi dönemin eseriyse
o alanda uzmanlaşmış bir heyete ihtiyaç vardır veya bir
heyetten danışmanlık hizmeti alınmalıdır.
Sayın milletvekilleri, tarihî
yapıların korunması ve restorasyonuyla ilgili en önemli metin
olan Venedik Tüzüğünün 9uncu maddesinde şöyle denilmektedir:
Restorasyon, uzmanlık gerektiren bir iştir. Amacı, anıtın
estetik ve tarihî değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır.
Restorasyon, kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ve
güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. Faraziyenin
başladığı yerde restorasyon durmalıdır. Venedik
Tüzüğündeki uyarılara rağmen, iktidar, tarihî ve kültürel
mirasımıza rakam ve rant olarak bakmaya devam etmektedir. Böyle
bakıldığı içindir ki iktidarın restorasyon adı
altında temas ettiği paha biçilemeyen birçok tarihî ve sanatsal
yapı tahrip edilmiştir. İktidarın tarihî yapı ve
eserlere yönelik restorasyon diye takdim ettiği bir çok eylem, tarihî
yapılara kimliğini kaybettiren, üslubunu yok eden, onları bozan,
deforme eden son derece başarısız birer kaba inşaat
işi olarak göze çarpmaktadır. Çünkü iktidar için önemli olan, tarihî
yapının aslına uygun şekilde restore edilmesi ve
korunması değil, bir an önce söz konusu restorasyonların
projelendirilmesi ve yandaş firmalara ihale edilmesidir. Bu
anlayış bu şekilde devam ettiği sürece, şimdiye kadar
restorasyon kılıfıyla iktidarın gazabına uğrayan
birçok yapı gibi bundan sonra da çok sayıda tarihî ve sanatsal eseri
kaybetmemiz maalesef kaçınılmazdır.
Muhterem milletvekilleri, müsaadenizle bu
restorasyon cinayetleri konusunda sizlere birkaç örnek sunmak istiyorum:
Mesela, İstanbulda Süheyl Bey Camii. Bu cami, 1591 yılında
Süheyl Bey tarafından Mimar Sinan'a inşa ettirilmiştir.
Esasında, sekizgen planlı ve kubbeli bir görünüme sahip idi,
geçirdiği sözde restorasyondan sonra ise cam kaplanmış ve
sekizgen yapısı bozulmuştur. Bu hâliyle, cami maalesef üçüncü
sınıf bir alışveriş merkezine benzetilmiş ve bu
önemli kültür mirası bir ucube hâline getirilmiştir. İşin
en trajik yanlarından biri ise o dönem iktidar mensuplarının
bunu -tırnak içerisinde- bir ihya projesi olarak gördüklerini ifade
etmesidir. Aslı şu, restorasyon edilmiş hâli bu.
Yine, Eskişehirde Seyyid Battal Gazi Külliyesi
de benzer bir akıbete uğramıştır. Eskişehir'de
Selçuklu Sultanı I. Alâettin Keykubatın annesi Ümmühan Hatun
tarafından 1207 yılında yaptırılan Seyyid Battal Gazi
Külliyesi bulunmaktadır. Bu Külliye de benzer şekilde sözde bir
restorasyona ve ihya girişimine maruz kalmıştır.
Restorasyon sırasında Külliyenin içine Amerikan mutfak
eklenmiş, normalde mermer olan sütunlar yerine de beton sütunlar yapılmıştır.
Ayrıca, Külliyeye modern tuvaletler dâhil edilmiştir. Bu
şekilde bir tarih katliamı yapılmıştır: Aslı
bu, restore edilmiş hâli bu. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bir başka katliam da yine İstanbulda Atik
Valide Külliyesinde yaşanmış durumdadır. Mimar
Sinanın son eseri olarak bilinen, yaklaşık dört yüz elli
yıllık Atik Valide Külliyesinin şifahanesi de iktidarın
-tırnak içinde- ihya girişimlerinden yani sanat katliamından
nasibini almıştır. Şifahanenin
iç bahçesine bakan revakların önü tamamen camla kaplanmış, iç
bahçeye otomatik kapılar yapılarak kafeteryaya çevrilmiş ve
tarihî dokusu yok edilmiştir; bu şekilde.
Diğer bir rezalet ise Sivasta Kurşunlu Hamamı ve Behram Paşa
Hanıyla ilgilidir. Sivasta
bulunan, Osmanlı klasik hamam mimarisi örneklerinden Kurşunlu
Hamamı ve Behram Paşa Hanı, zamanın Sivas Valisi Behram
Paşa tarafından 1576 yılında
yaptırılmıştır. İki yıl önce bu iki tarihî
yapının restorasyon çalışmaları tamamlanmıştır.
Yan yana bulunan bu iki yapının tam arasına gelecek,
ortasına gelecek şekilde ucube bir yapı, künefeci dükkânı
eklenmiştir. Bu ucubenin künefelerinin tadını bilmiyoruz ama
tarihe karşı bir zevksizliğin ve tatsızlığın
timsali olduğu da görülmektedir.
Bu ve benzeri örnekleri Anadolunun her beldesinde,
her köşesinde görmek mümkündür. Her yerden, benzer zevksiz örnekler, sanat
tarihi ve kültür katliamı haberleri gelmektedir. Bu örneklerin, ne bizim
tarih ve medeniyet şuurumuz ile ne de evrensel sanat ve estetik
anlayışıyla uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.
Muhterem milletvekilleri; korunması gereken tarihî
yapılara ve sanat eserlerine karşı âdeta bir kuyumcu
hassasiyetiyle yaklaşmak gerekmektedir. Dolayısıyla,
iktidarın şimdiye kadar izlediği koruma ve restorasyon
politikası yanlıştır. Bu alan, iktidarın yandaş
firmalara ihale vermek için kullandığı bir alan hâline
gelmemelidir. Çünkü koruma ve restorasyon işi bir uzmanlık ve tecrübe
işidir; sanattan, estetikten ve mimariden uzak, gözlerini kâr
hırsı bürümüş yandaş firmalar tarihî yapıları
aslına uygun şekilde restore edemezler. Bu sebeple İYİ
PARTİ olarak sizlere samimi tavsiyemiz şu: Restorasyon adı
altında sanat ve tarih katliamı yapmak yerine bunlara hiç
dokunmamanız daha faydalı olacaktır. Zira, bu tarz yapılar
ve sanat eserleri bir kez tahrif edilirse geriye dönüşü mümkün olmaz.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son
verirken yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu teşrif eden Asya
Parlamenter Asamblesi Başkanlık Divanı toplantısı
nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak ülkemizi ziyaret
eden Bahreyn, Endonezya, Irak, İran, Rusya Federasyonu parlamento
temsilcileri ile Asya Parlamenter Asamblesi Genel Sekreteri Mohammad Reza
Majidiye Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Asya
Parlamenter Asamblesi Başkanlık Divanı toplantısı
nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin davetlisi olarak ülkemizi ziyaret
eden Bahreyn, Endonezya, Irak, İran, Rusya Federasyonu parlamento
temsilcileri ile Asya Parlamenter Asamblesi Genel Sekreteri Genel Kurulu
teşrif etmiştir, kendilerine Meclisimiz adına Hoş
geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
A)
CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1)
Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2)
Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
B)
MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C)
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Millî
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ç)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Diyanet
İşleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET
ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Devlet
Arşivleri Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
E)
MİLLİ SARAYLAR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli
Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Strateji
ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
G)
İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1)
İletişim Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2)
İletişim Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Savunma
Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
H)
GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Sayın Ümit
Beyazda.
Buyurunuz Sayın Beyaz.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ÜMİT BEYAZ
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve İletişim
Başkanlığının 2021 yılı bütçesi
hakkında İYİ PARTİ adına söz almış
bulunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan Strateji ve
Bütçe Başkanlığının kuruluş gerekçelerinde bütçe
yapımı ve yönetiminin daha etkili yürütüleceği, bütçe
planlamasının daha verimli hâle getirileceği ve bütçe
performansının daha yakından izlenerek bütçe disiplininin pekiştirileceği
öngörülmüştü ama 2020 yılı rakamlarına
baktığımızda, bırakın bütçenin disiplininin
sağlanmasını, ortaya çıkan bütçe açığı
dikkate alındığında bütçe planlamasının bile
yapılamadığını görüyoruz. Daha da ötesi,
oluşturduğunuz bütçe hedeflerinizin daha Meclisimize gelmeden
çöktüğüne inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı ilk günden bu yana âdeta bir propaganda
bakanlığı gibi çalışıyor. Muhalefete söz
yetiştiriyor, polemiğe giriyor, agresif bir dil, siyasete müdahil
olma gayreti, akreditasyon politikaları, tartışmalara konu olan
Başkanıyla İletişim Başkanlığı ne
yazık ki iletişim kurmakta zorlanıyor. İletişim
Başkanlığı, 1.500 çalışanı, 18 bölge müdürü,
36 basın müşaviri ve 8 daire başkanlığıyla dev
bir kurum. Bir propaganda teşkilatına dönüştürülen
İletişim Başkanlığı, çizgisinden memnun
olmadığı gazetecilerin basın kartlarını iptal
eden, basın kartlarını iptal edemediği gazetecileri
akredite etmeyen, gazetelerin resmî ilanlarından pay almasını
engelleyen, medya üzerinde denetim kuran bir ağır baskı
mekanizmasına dönüşmüş durumda. İletişim
Başkanlığının, geçmişte MGK bünyesindeki
Toplumsal İletişim Başkanlığından, 28 Şubat
sürecindeki Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesinden hiçbir
farkı yoktur. Vesayeti kaldırdıklarını söyleyenlerin
kendisi vesayet organlarını kurmuştur.
Değerli milletvekilleri, İletişim
Başkanlığına geçen sene 344 milyon 531 bin TL tahsis
edilmiştir. Bu tahsisin önemli bir bölümü, bünyesindeki dev kadroya
gitmiş. Bu 1.500 kişinin ne iş yaptığını
öğrenmek isteriz. Bir de sosyal medyaya ayrılan 47 milyon TL var.
Sürekli sosyal medyadan şikâyet eden AK PARTİ, sosyal medyaya neden
böyle bir dev bütçe ayırıyor? Bu para sosyal medyada nerelere, kimlere
harcanacak? Elinizden gelse kapatacağınız bir mecra için neden
bu milletin vergilerini heba ediyorsunuz? (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bugün sosyal medya, milletin kısmen özgürce
kendisini ifade edebildiği tek mecra. Havuz medyasına
çevirdiğiniz yazılı ve görsel medyaya milletimiz artık
güvenmiyor, bari sosyal medyaya dokunmayın. Bu özgürlük yarın size de
lazım olacak. Bakın, Instagram olmasa partinizin bakanları
istifasını açıklayacak mecra bulamayacak. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Yarın öbür gün batan
gemiyi terk ederken istifanızı sosyal medyadan da
duyuramayacaksınız. Bugün, bütçe ayırdığınız
troller, gelir orada sizi boğmaya çalışır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomik
bakımdan çok zordadır. Milletimiz âdeta var olma mücadelesi
vermektedir, büyük bir buhran yaşıyoruz, işsiz sayısı
ise her geçen gün artıyor. Enflasyonda gıdanın
ağırlığını düşürüp, enflasyonu düşük
gösteriyorsunuz. Vatandaştan topladığınız parayı
hoyratça harcıyorsunuz. İnsanımız o kadar umutsuz ki
iş aramaktan vazgeçmiş durumda. Size bir şey söyleyeyim mi? Bir
devlet yöneticisinin itibarı, içinde oturduğu saraya, bindiği
arabaya değil; milletin ona duyduğu güvene ve milletin refah düzeyine
bağlıdır. Vatandaşı çöpten yemek toplayan bir
hükûmetin itibarını saraylar, lüks arabalar ve uçaklar kurtaramaz;
millet yoksul ama siz itibarlısınız, millet aç ama siz dünyaya
meydan okuyorsunuz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sadece bugün milletten
topladığınız parayı harcamıyor
çocuklarımızın geleceğini de harcıyorsunuz.
Öğretmenim, annemin interneti bitiyor o yüzden derse giremeyeceğim
diyen evlatlarımızın durumu bize uyku uyutmuyor. Siz ise
kılınızı kıpırdatmıyor 3 liralık
işi 30 lira hazine garantisi vererek bir avuç yandaşı zengin
ediyorsunuz. Salgından etkilenen esnafa destek veremiyorsunuz ama hazine
garantisi verdiğiniz köprüleri, otoyolları, tünelleri yapanlara avuç
dolusu paralar ödüyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiyenin
kaynaklarını krizden ve kaostan beslenen çevrelere yedirmemekte
kararlıyız. diyor. Bütün Türkiyenin 5 müteahhide
çalışıyor olmasını nasıl açıklayacaksınız?
Bakın, Dünya Bankasının raporunda
dünyanın en fazla devlet ihalesi alan firmalar listesinde ilk 10un
içerisinde 5 Türk firması bulunuyor, bu ibretlik bir listedir.
Eğitimde, sporda, bilimde, millî gelirde ilk 10a yaklaşamadığımız
başarı listesinde, peşkeş çekme alanında âdeta damga
vurmuşuz. ODTÜ, Bilkent alanında ilk 10a girememiş ama Cengiz
İnşaat girmiş; Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş
finallere kalamamış ama Limak Holding kalmış; Türkiye millî
gelirinde atılım yapamamış ama Kolin İnşaat
yapmış. İşte, on sekiz yıldır Türkiyeyi yöneten
AK PARTİ iktidarı budur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlar,
uyguladığınız ekonomik politikalar,
başarısız salgın yönetiminiz toplumda yıkıcı
etki yaratıyor; vatandaşlarımız borç batağı
içinde, yaşam koşulları kötüleşmiş durumda,
insanımız geçinmekte zorlanıyor, ne yastıkaltı
bıraktınız ne birikim bıraktınız,
vatandaşımız kaderiyle baş başa kalmış
durumda. Bakın, bu yılın ilk altı ayında 1 milyon 665
bin vatandaşımızın -ödeyemediği için- elektrik ve
doğal gazı kesilmiş. Salgını durdurma ümidini eve
hapsettiğiniz vatandaşa bağlıyorsunuz ama evdeki
vatandaşın elektriğini, doğal gazını
kesiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, üzerinde
konuştuğumuz bütçe, milletin yok sayıldığı,
işçinin, memurun, emeklinin, esnafın, çiftçinin yüküne yük bindirecek
eşitsiz, adaletsiz bir bütçedir. Bu bütçe, İtibardan tasarruf
olmaz. diyerek saraydan, lüks araçlardan tasarruf yapmayan ama Türk milletini
tasarrufa çağıran bir bütçedir. Bu bütçe, eşitsizlikleri
derinleştirecek, vatandaşlarımızı daha da
fakirleştirecek bir bütçedir. Bu bütçe, bütün ihalelerini dolarla yapan,
kendi vatanında bile Amerikan dolarıyla borçlanan bütçedir.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu bütçede gönül isterdi
ki neredeyse bir yıla yakındır salgınla mücadele eden
sağlık çalışanlarımıza pay
ayrılmış olsaydı, gönül isterdi ki anlata anlata
bitiremediğiniz sağlık sisteminin gerçek kahramanları
sağlıkçılarımızın talepleri bir nebze
karşılansaydı. Hiç olmazsa, bu milletin
sağlığı için canını dişine takan
sağlık emekçilerine insan onuruna yakışacak bir yaşam
ve emeklilik imkânı sağlansın ama milletini hiç düşünmeyen
bu bütçe tabii ki sağlık çalışanını da
düşünmemiştir. AK PARTİ iktidarı sağlık
çalışanlarına böyle bir dönemde hakkını teslim
etmeyerek aslında Türk milletine verdiği değeri ortaya
koymuştur.
Arkadaşlar, bakın, elimdeki bir
sağlık çalışanımızın bu ayki maaş
bordrosu. Gelirler toplamı 5.073 TL, kesinti toplamı 2.367 TL, kalan
net aylık maaşı 2.706 TLdir yani maaşının
yarısı kesilmiştir. El insaf diyorum arkadaşlar. Bu,
insanoğluna yakışan bir ücret midir? Bu, devletin
babalığına yakışan bir kesinti midir? Gelin, bu
vicdansızlığa birlikte Dur. diyelim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Covid mikrobuyla mücadele eden sağlık
çalışanımızı enflasyon canavarının
şerrinden kurtaralım diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın
İbrahim Halil Orala ait.
Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; Diyanet İşleri
Başkanlığı bütçesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime Diyanet İşleri Başkanlığının
kurulmasını bizzat sağlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürkü, ilk
Diyanet İşleri Başkanımız, Millî Mücadele
kahramanı Rifat Börekçinin şahsında ahirete intikal etmiş
bütün Diyanet İşleri Başkanlarımızı rahmet ve
dualarla anarak başlamak istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı herhangi bir kurum
değildir. Türk devletinin bekası ve İslamın bu topraklarda
ebediyen yaşaması açısından stratejik bir kurumdur. Çünkü
Diyanet, Türk milletinin Hoca Ahmet Yeseviden, İmam-ı Azam Ebu
Hanifeden gelen İslam geleneğinin bir mirasçısıdır.
Çünkü Diyanet, Anadolu insanının irfanını,
İslamı yaşayış ve anlayış biçimini
sapık akımlara karşı müdafaa etmekten sorumludur. Yani
Diyanet, öğretilerini Kahireden Vehhabî ve Selefi zihniyetinden alanlara
karşı bir fikrikale olmalıdır. Çünkü Diyanet, Maide
suresinin 54üncü ayetindeki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah
onları sever, onlar da Allahı severler; müminlere karşı
alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda
cihat ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. müjdesine
mazhar olmuş, yüzlerce yıl İslama sancaktarlık
yapmış, benliğini İslam inancıyla yoğurmuş
Türk milletinin kimliğini geleceğe taşıyan
çatıdır. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu çatı bütün sahih mezhep ve inançların, hatta
Hristiyanların, Musevilerin, kısacası inancın koruyucusu
olmalıdır. Ancak, bugün maalesef bazı şeyler ters
gitmektedir.
Değerli milletvekilleri, İslam,
düşünceye, araştırmaya ve yoruma açık evrensel bir dindir.
Türk milletinin bu bağlamda kendine has bir İslami yorumu
vardır; bu yorum pergelin ayağı gibi bir tarafını yüce
kitabımız Kur'an-ı Kerime, bir tarafını da onun ete
kemiğe bürünmüş hâli olan sünnete dayamıştır. Ancak,
AK PARTİ iktidarları döneminde bu yoruma iki çarpık zihniyet
şiddetli bir şekilde saldırmaktadır ve bu zemini maalesef
bulmuştur. Biri FETÖ gibi dinimizi meşruiyet aracı kullanarak
paralel devlet yapıları ve terör eylemleri yapan örgütler,
diğeri ise Anadolu insanına yabancı yozlaşmış ve
İslamın evrensel mesajlarından uzak
anlayışlardır. Diyanet İşleri
Başkanlığı, bu çarpık zihniyetlerle mücadelede
maalesef geri kalmıştır. Bunun bir örneği IŞİD
terör örgütü meselesidir. Diyanet İşleri Başkanı Sayın
Erbaş, IŞİD ve benzeri örgütlerin din dışı
etkenlerle ortaya çıktığını sıklıkla ifade
etmektedir. Bu, son derece yanlıştır ve eksiktir. Bu terör
örgütlerinin bir ideolojisi vardır, bu ideoloji İslamın
mesajını çarpıtarak kendisine meşruiyet kaynağı
olarak almaktadır. Radikalizmle mücadele yine İslamın
doğru bilgi kaynaklarıyla yapılmalıdır. İşin
başında 2015 yılında Diyanet tarafından bir DAEŞ
raporu yayımlanmıştır. Bu rapor radikal Selefi terör
örgütlerinin birinci ideolojik kaynakları olan İbni Teymiyye ve ona
ait Moğol ve Mardin fetvalarının savunma metnidir. Yani, Selefi
ideolojinin fetvalarının temeli işte budur. Moğollar,
Cengiz Han yasasını uyguladıkları için kâfirdirler,
Şiiler kâfirdirler. Amelin imandan bir parça olduğunu kabul
etmeyenler kâfirdirler yani İslam dünyasının tamamına
yakını aslında kâfirdir ve onlara karşı cihat ve
savaş etmek farzdır. Yani aynı Suriyede ve Irakta olduğu
gibi Müslümanlar Müslümanları öldürebilirler. denmek istenmektedir.
Allah aşkına bunun neresi savunulabilir ve bunun neresini
savunuyorsunuz? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi
sıklıkla iktidarın ideolojisinin Kahire öğretisi
olduğunu vurgulamıştır. AK PARTİ iktidarları
Dindar nesil yetiştireceğiz. diye Hasan el Benna, İbni
Teymiyye gibi, Müslüman Kardeşler yaklaşımı gibi bize yabancı
olan fikirleri taassupla topluma kabul ettirmeye
çalışmaktadırlar. Biz Türk milleti olarak Selefi Kahire
öğretisinin değil, Yesevi tasavvufunun İmam Mâtürîdînin
akılcılığının, Ebu Hanifenin, İmam
Şafiinin içtihadının davasını gütmeliyiz.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Biz,
Abdülvehhâbın değil Hacı Bektaş Velinin öğretisini
savunmalıyız. Biz, her türlü mezhep ve meşrebiyle
Müslümanların ve inananların birliğini savunmalıyız.
İşte, gerçek yerlilik ve millîlik budur. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar
Şunu da eklemek istiyorum: Diyanet, gerek
açıklamalarıyla gerekse hutbelerinde Filistini, Kudüsü
anlatıyor, Macronun yaptığı terbiyesizlikleri
işliyor. Bütün samimiyetle bu hususlarda kendilerini tebrik ediyorum ama
ne hikmetse Çinin Biz İslamı Çinlileştireceğiz. diye
ortaya koyduğu asimilasyon politikalarına ağzını dahi
açmıyor. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Allah aşkına cuma hutbesinde ne zaman Doğu Türkistan
lafzını duyacağız? Ne zaman Çinin İslama
saldırılarına, cami yıkımlarına karşı söz
söyleyeceksiniz?
Saygıdeğer milletvekilleri,
özetlediğim bu yanlışlara bir de iktidarın dinî aidiyetleri
politik ranta alet etmesi meselesi eklenmelidir. Bakın, Yüce Allah Nisa
suresinde şöyle buyuruyor: Allah size, emanetleri mutlaka ehline
vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle
hükmetmenizi emreder. diye buyuruyor. Peki, siz devleti kimlere emanet
ediyorsunuz? Şu cemaatin adamı rektör, bu tarikatın adamı
daire başkanı
Bu vakfa ayrıcalık verelim. diyorsunuz.
İslamın adalet emrini hiçe sayıyorsunuz değerli
milletvekillerimiz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu yaklaşım, taraflı bir inanç
anlayışını ortaya koyuyor, insanımız arasında
güvensizliğe sebep oluyor, üstüne, İslamın idrakine sunmayan,
sadece hikâyelerle yorumlayan bir bakış açısını hâkim
kılıyorsunuz. Sonuç ne oluyor? Türkiyede ateizm ve deizm yükseliyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, bunu ben, bir
Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayın Fuat Oktaya sorduğumda şöyle
cevap geldi, aynen okuyorum: Ateizmin ve deizmin yaygınlaştığını
iddia edenlerin ellerinde bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Şimdi
bilimsel verileri sunuyorum, bakın, bilimsel veriler ne diyor: 2010
yılı ile 2019 yılını karşılaştıran
KONDAnın araştırmasına göre ateizm yüzde 1den yüzde 3e
çıkmıştır. Themis Araştırmanın
çalışmasına göre kendisini ateist ya da inançsız olarak
niteleyenlerin oranı yüzde 6ya çıkmıştır. Daima
referans gösterdiğiniz Abdurrahman Dilipak Beyin köşesine aldığı,
MAK Araştırmanın verilerine göre, ülkemizde deist yüzde 6,
ateist yüzde 4, agnostik yüzde 4tür. Metropoll Araştırmanın bu
yıl yaptığı bir araştırmaya göre de ülkemizde
ateist oranı yüzde 5tir. Bunlar bilimsel veri değil de nedir Allah
aşkına?(İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Hiç merak ettiniz mi, bu veriler 2002de neydi, 2020de ne
olmuştur? 2018 yılında Konya Millî Eğitim Müdürlüğünün
bir çalıştayında bunlara benzer sonuçlar
çıkmıştı, Sayın Cumhurbaşkanı AK PARTİ
Grubunda Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazı kürsüye
çıkarıp deyim yerindeyse âdeta azarlamıştı. İnkâr
etmekle bu gerçekler yok olmuyor.
Değerli milletvekilleri, gelin, Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında bir inanç araştırma
komisyonu kuralım. Partilerüstü her kesimden insanın
değerlerinin yansıyacağı, diyanet ve ilahiyat
fakültelilerinin aktif katılacağı bilimsel bir
araştırmanın öncüsü olalım. İşte, bu ortamda Türk
milletinin dinî yapısı yara alırken, ateizm artarken siz,
Denizlide peyzaja milyonlar harcıyorsunuz, milyonluk arabalara
biniyorsunuz, bir de üstüne üstlük müşaviriniz çıkıp Bütçemiz
yetmiyor. diyebiliyor. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Siz, bunu yaparsanız Diyanet de Diyanetin bütçesi de
hedef tahtası hâline gelebilir.
Bakın, Sezai Karakoç ne diyor: Sen
İslamı öyle yaşa, öyle yaşa ki seni öldürmeye gelen sende
hayat bulsun. Maalesef siz, İslamiyeti işte böyle,
İslamiyeti, yaşayamıyorsunuz. Siz ve
uygulamalarınızı gören İslamdan kaçıyor,
İslamdan soğuyor, sonra birileri de çıkıyor Diyanet
kapatılsın. diyor. Bu zihniyeti de şiddetle kınıyor
ve hatta acıyorum. Diyanet, vazgeçilmez bir kurumdur. Diyanet, inanç ve
gönül dünyamızın devlet nezdinde somutlaşmış,
zirveleşmiş adıdır. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Bizim derdimiz üzüm yemektir,
bağcıyı dövmek değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla)
Diyanet, doğru yönetilenlere karşı -zabıtlara geçsin
istiyorum- doğru yönetilene kadar da yapıcı ve tarafsız
eleştirilerimi sürdüreceğim. Diyanet, siyasetin esaretinden kurtulana
kadar da devam edeceğim.
Bu duygularla hepinizi selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Beştaş
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Rusyayla yapılan S-400 füze
anlaşmasına HDP olarak karşı tutum aldıklarına,
ABDyle ikili ilişkilerin Trumpla kurulan şahsi ilişkilere
indirgenmesi yaklaşımını eleştirdiklerine, Türkiyeye
karşı alınan yaptırım kararının sorumlusunun
Hükûmet olduğuna, Hükûmetin antidemokratik, hukuksuz politikalarının
uluslararası alanda ülkenin itibarını ciddi şekilde
sarstığına, yaptıkları uyarılar dikkate
alınmış olsaydı ülkenin bu noktada olmayacağına,
yaptırım kararına karşı çıkmanın yolunun
iktidarın arkasında hizalanmak değil karşısında
durmak olduğuna, bu tabloya sebep olanların sorumluluğu
dış güçlere atmasının ikiyüzlü politikanın devamı
olduğuna, eleştirilerini ülkeyi bu duruma düşüren iktidara
yönelttiklerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, yaptırımlara ilişkin
biraz önce ortak bildiri okundu, imzalamama gerekçemizi Türkiye kamuoyuyla
paylaşmak istiyoruz:
Rusyayla yapılan S-400 füze
anlaşmasına HDP olarak karşı tutum almıştık,
diğer taraftan ABDyle diplomasiyi ve ikili ilişkileri ABD
Başkanı Trumpla kurulan şahsi ilişkilere indirgeyen
Hükûmetin tutarsız yaklaşımını da sürdürülemez
olduğu yönünde eleştirmiştik. Suriye savaşı ve
sonrasında Afrin pazarlıklarıyla birlikte anılan S-400
anlaşmasının basit bir askerî ticari anlaşma
olmadığını da ifade etmiştik. Rusyadan askerî malzeme
alan ülkelere 2017den beri otomatik uygulanan CAATSA
yaptırımlarının geleceği daha o zamanlarda
biliniyorken, şimdi, beklenmeyen bir gelişmeymiş gibi bir
yaklaşım sergilemeyi hiç de samimi ve akılcı bulmuyoruz.
Türkiyeye karşı alınan yaptırım
kararlarının sorumlusu bizatihi bu Hükûmettir. Hükûmetin
antidemokratik, hukuksuz ve saldırgan politikaları Türkiyeyi
uluslararası alanda yalnızlaştırmış,
itibarını ciddi bir şekilde sarsmıştır.
Şimdiye kadar yaptığımız uyarıların, dile
getirdiğimiz eleştirilerin sadece yüzde 1i dikkate
alınmış olsaydı bugün Türkiye bu noktada olmayacaktı.
Elbette Türkiyenin bu duruma düşürülmüş ve yaptırımlara
maruz bırakılmış olması Hükûmetin ciddiyetle üzerinde
düşünmesi gereken bir durumdur.
Son olarak şunu da belirtmek istiyorum:
Yıllardır iktidarın mevcut politikalarını
eleştirip karşısında yer alırken aynı zamanda
Türkiyenin böyle bir tabloyla karşı karşıya
kalmamasının mücadelesini veriyorduk, bugün de aynı tutumumuzu
sürdürüyoruz. Yaptırım kararlarına karşı
çıkmanın yolu, iktidarın ülkeyi uçuruma sürükleyen politikalarının
arkasında hizalanmak değil, karşısında durmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Bitiriyorum Başkanım, son cümlem.
BAŞKAN Tamamlayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bu
tabloya sebep olanların büyük bir hicap duyması gerekirken
sorumluluğu dış güçlere atması ikiyüzlü politikanın
devamıdır. Bu oyuna ortak olmuyoruz ve eleştirilerimizin yönünü
yaptırımların asıl sorumlularına, Türkiyeyi bu duruma
düşüren iktidara yöneltiyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Zengin
11.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkanım,
çok değerli milletvekilleri; bu, bir oyun değil zaten yani bu,
Türkiyenin ve dünyanın gerçeği. Burada itham ettiğiniz sadece
AK PARTİ değildir, 4 tane de başka siyasi parti grubundan
imzalayan arkadaşlarımız var, daha doğrusu onlar Grup
Başkan Vekili arkadaşlarım, kendi grupları adına
imzaladılar, teşekkür ediyorum.
Buradaki meseleyi çok net görmek lazım. Yani bu
konuyla alakalı kararların Türkiyede verilmesi, icrası, buna
muhalefet etmek başka bir şey, dışarıdan bir
başka ülkenin Türkiyenin egemenlik hakkıyla alakalı, kendi
karar verme hakkıyla alakalı bir yaptırım ortaya
koyması bambaşka bir şey. İşte, burada, Türkiyenin
özgür, bağımsız bir devlet olarak nereden, neyi, nasıl
alacağına, nasıl harcayacağına dair bir başka
ülkenin yaptırım kararı almasına karşı durmamak
hakikaten çok hüzünlü bir tablodur. İşte biz Yerli ve millî
muhalefet. derken de bunu kastediyoruz. Ben diğer siyasi partideki
arkadaşlarıma hassaten teşekkür ediyorum. Burada mesele,
Türkiyeye karşı ortaya konan tavırdır ve en azından
bir kez olsun, bir kez olsun HDP Grubundan Türkiye'nin yanında
durmasını Türkiye bekliyor diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı değil galiba bunlar.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) -
Hayır, Türkiye ayrı
HÜDA KAYA (İstanbul) Türkiye'nin yanında
olmak başka, AKPnin yanında olmak başka.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş
12.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, biz iktidarın her türlü politikasının
arkasında hizalanmak zorunda değiliz.
BAŞKAN Tamam, onu söylediniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
asıl, bu tutumumuzla Türkiye halklarının yanında
olduğumuzu gösteriyoruz. Bu ceza Türkiyeye değil, bu iktidarın
politikalarına verilmiştir. Bu, Türkiyeye gelen cezanın
müsebbibi de bizzat kendileridir, asıl Türkiye dostu biziz ve bu cezaya
sebep oldukları için kendilerinin sorumluluk duyması gerekiyor. Bu
konuda Türkiye halklarına bizim Türkiyeye yaptırım
uygulansın. gibi bir sözümüzün olduğunu ima ediyor ama
yanlış. Şu akıl dışılığa
işaret ederek bitiriyorum: Bir yandan S-400ümüz olsun. bir yandan
F-35imiz, F-16mız olsun; S-400ler diğerlerini düşürsün, NATO
bize karışmasın. Yani sonuçta uluslararası hukukun da
diplomasinin de kuralları vardır, her oyunu kurallarına göre
oynamak lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Dünyanın aklıyla alay edemeyeceklerini aslında deneyimliyoruz,
aynı zamanda Türkiyede de herkesin aklıyla alay ediyorlar. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Zengin, buyurun.
13.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Siirt Milletvekili
Meral Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir cümle ilave etmem lazım. Yani dünyanın
aklıyla biz mi alay ediyoruz, dünya mı bizim aklımızla alay
ediyor, ben anlayamadım yani. Dünya, paşa gönlü ne isterse,
istediğine göre tavır alabiliyor, istediği yerde haksız,
adaletsiz tutum sergileyebiliyor; işine geldiği zaman başka bir
ülkenin yanında, işine geldiği zaman bir başka ülkenin
yanında olabiliyor. Türkiye için hangi çıkarları gerekiyorsa,
Türkiye müstakil bir ülkedir, dış politikasını müstakil
olarak belirler, kendi sanayisini oluşturur, savunma sanayisi için de
böyledir, diğerleri için de böyledir ve bunları yaparken de hiç
kimseden izin, icazet almak zorunda değildir. Ha, zaten biz size
şaşırmıyoruz, bugüne kadar Türkiyeyle alakalı hiçbir
konuda, hiçbir konuda ülkenin yanında olmadınız, ülkemizin,
Türkiye'nin yanında olmadınız. Bu da bunun teyididir, kamuoyu da
zaten bunu görüyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir usul yok bu Mecliste. O iktidarı temsil ediyor, biz muhalefeti. Bir
bildiri yayınlandı, biz bildiriye neden imza
atmadığımızın gerekçesini açıklıyoruz
burada.
BEKİR KUVVET ERİM (Aydın)
Partilerüstü bir bildiri bu, partilerüstü!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Oradan
bizi bu şekilde itham etmeleri kabul edilemez.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bu izahı yaparken bize saldırmadan yaparsa usulde
bir sorun yok, tabii ki imzalamayabilirler.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) Siz
Türkiye değilsiniz, siz Türkiye değilsiniz!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ayrıca, Özlem Zengin Türkiye olmadığı gibi, AKP de Türkiye
değildir yani böyle bir şey yok.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Biz nezaketle gittik,
sorduk; imzalamamak en tabi hakları ama bunu bizi itham ederek yapamaz,
bizi suçlayarak yapamaz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz, sağ
olasınız.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Söz sırası Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Kalaycıda.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı
bütçesi ile bağlı kuruluşları İletişim
Başkanlığı, Devlet Arşivleri
Başkanlığı ve Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, yüksek heyetinizi ve
ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi hürmetle
selamlıyorum.
ABDnin Türkiyeye karşı tek taraflı
yaptırımlar içeren, her türlü izandan, hukuki ve teknik dayanaktan yoksun
kararını kınıyor ve reddediyoruz. Kuşku yok ki Türk
milleti, haklarında keyfî karar alınan Savunma Sanayii
Başkanımız ve diğer bürokratlarımızın
yanındadır. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır,
böyle de kalacaktır. Türkiye, millî güvenliğini ve millî bekasını
müdafaa etmek için gerekli tedbirleri almaya ve savunma sanayisinde destan
yazmaya devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
salgını, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik ve
toplumsal hayatı olumsuz etkilemiştir. Türkiye, salgının
ekonomi ve toplum kesimleri üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak amacıyla
bir dizi tedbiri süratle uygulamaya koymuştur. Bununla birlikte,
salgından dolayı iş yapamaz hâle gelen, toplam sayısı
1 milyon 239 bin 438 kişiyi bulan esnafımıza ayda bin lira gelir
kaybı desteği ve büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer
illerde 500 lira kira desteği verilmesi; iş yeri kiralama hizmetleri,
KDV oranında ve gayrimenkul kirası, stopaj oranında yapılan
indirimler ile konaklamadan yeme içmeye, yolcu
taşımacılığından bakım, onarıma kadar
birçok sektörü kapsayan KDV indirimine dair uygulama süresinin 1 Hazirana kadar
uzatılması; salgın döneminde hayatını kaybeden
sağlık çalışanlarımızın kadrolarına
göre vazife malullüğü veya meslek hastalığı statülerinin
hızla sonuçlandırılması suretiyle vazife malulü
sağlık çalışanlarımızın ailelerinin
maaştan ek ödemeye, faizsiz konut kredisinden çocuklarına
eğitim, öğretim yardımına, istihdam hakkından fatura
indirimlerine kadar pek çok imkâna kavuşturulması konusunda dün
verdiği müjdelerden dolayı Sayın
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Bu konularda
Milliyetçi Hareket Partisi olarak tam destek veriyoruz.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısında
Cumhurbaşkanına bağlı 9 politika kurulu, 4 ofis, 1 İdari İşler
Başkanlığı ve 10 bağlı kuruluş yer
almaktadır. Cumhurbaşkanlığının bağlı
kuruluşlar hariç 2019 yılı bütçe harcaması toplamı 3,9
milyar lira olmuştur. 2021 yılı bütçesinde 4,4 milyar
liralık ödenek tahsisi öngörülmektedir.
Cumhurbaşkanına bağlı İnsan
Kaynakları Ofisinin görevi Türkiyenin vizyonu, hedefleri ve öncelikleri
doğrultusunda insan kaynağının geliştirilmesini
sağlamaya yönelik projeler üretmek, kamu istihdamında liyakat ve
yetkinliğin artırılması için gerekli çalışmalar
yapmaktır. İnsan Kaynaklar Ofisi staj faaliyetlerinin
yaygınlaştırılması, üniversiteli gençlerin yarı
zamanlı istihdamı ve büyük projelerle ilgili farkındalık
kazandırılması yönünde çalışmalar yürütmektedir. Üniversite
öğrencilerine yönelik staj programı, OECDnin 2020 Gençlik ve
Kuşaklar Arası Adalet İçin Yönetişim Raporunda, kamu insan
kaynağı ve kariyer yönetimi alanında örnek uygulama olarak
gösterilmiştir.
Ülkemizde sağlıklı bir insan gücü
planlamasıyla eğitim istihdam ilişkisi kurulması konusunda
gerekli düzenlemeler hızla yapılmalıdır. Kamuda ehliyeti ve
liyakati esas alacak, statü ve istihdam karmaşasını giderecek,
ücret adaletini sağlayacak, topluma kaliteli hizmet sunan,
değişen koşullara uyum yeteneği yüksek ve daha verimli bir
kamu personel sistemi oluşturulmalıdır. Sözleşmeli, geçici,
vekil, fahri ve ücretli personel çalıştırılması çok
özel hâller dışında son bulmalıdır. Asli devlet
hizmetlerinde çalışanlar kadrolu hâle getirilmelidir.
Yardımcı hizmetler sınıfı kaldırılmalı
ve bu sınıfta görev yapan personel genel idare hizmetleri
kadrolarına alınmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Dijital
Dönüşüm Ofisi; Dijital Türkiye Portali, büyük veri, siber güvenlik ve
yapay zekâ alanında çok önemli çalışmalar yapmaktadır.
Ülkemizde E-Devlet Kapısından sunulan hizmet sayısı
Kasım 2020 itibarıyla 5.287 olup 2021 yılında 5.500e
yükselmesi hedeflenmektedir. E-Devlet Kapısı kayıtlı
kullanıcı sayısı ise Kasım 2020 itibarıyla 51,5
milyon kişi olup 2021 yılında 57 milyon kişiye
ulaşması öngörülmektedir.
Türkiye, Birleşmiş Milletler 2020
yılı E-Devlet Gelişmişlik Endeksinde 193 ülke
arasında, Çevrimiçi Hizmet Endeksinde 22nci, E-Katılım
Endeksinde 23üncü sıraya yükselmiştir. Diğer taraftan, AB 2020
yılı e-devlet endeks çalışmasının genelinde
ülkemiz 26ncı sıradan 13üncü sıraya yükselmiştir.
Kamu hizmetlerinin kullanıcı talep ve
ihtiyaçlarına uygun olarak değer üretecek şekilde
tasarlanması, elektronik ortamda sunulması ve
kullanımının artırılmasına yönelik
çalışmalar sürdürülmelidir. Kamuda siber güvenliğin
koordinasyonunun tek çatı altında toplanarak etkinliği
artırılmalı, kamu verisinin paylaşımına yönelik
gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Kamu kurumlarının
bilgi iletişim teknoloji yatırımlarında yerli katma
değeri artırmaya ilişkin usul ve esaslar belirlenmeli, bu amaca
yönelik kurumsal tedarik planları hazırlanmalıdır.
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisinde 5G ve ötesi
bağlantı teknolojileri, yapay zekâ ve makine öğrenmesi, robotik
ve otonomi, nesnelerin interneti, büyük veri ve veri analitiği, siber
güvenlik ve blok zincir alanlarını içerecek şekilde odak
teknolojilerde millî ve özgün ürün ve hizmetler geliştirmeye yönelik yol
haritalarının oluşturulması planlanmıştır.
Bu kapsamda, yapay zekâ stratejisi Dijital Dönüşüm Ofisi ve ilgili
kuruluşlarla koordineli şekilde hazırlanmıştır.
Kamu, özel sektör, üniversiteler ve STKler arasındaki iş
birliği geliştirilerek dijital dönüşüm ekosistemi
oluşturulmalıdır. Ayrıca, sanayide dijital dönüşümün
sağlanmasına destek olacak dijital dönüşüm merkezleri
kurulmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Türkiyede yatırım
yapılmasını özendirmeye yönelik çalışmalar yapmak
üzere kurulmuştur, uluslararası düzeydeki yatırım
ortamı tanıtım faaliyetleri kapsamında koordinasyon
sağlamak, yatırım ortamının iyileştirilmesine
ilişkin reform sürecine katkı sağlamak ve öneriler geliştirmek
ofisin görevleri arasındadır. Son yıllarda, ülkemizde iş
ortamının iyileştirilmesi konusunda reform niteliğinde
çeşitli düzenlemeler hayata geçirilmiş ve bu alanda ilerleme
kaydedilmiştir. Dünya Bankasının İş Yapma
Kolaylığı Raporunda, Türkiye genel sıralamada 190 ülke
arasında 2017 yılında 58inci, 2018 yılında
43üncüyken 2019 yılında 33üncü sıraya kadar yükselmiştir.
Merkez Bankası verilerine göre, Türkiyeye
giren uluslararası doğrudan yatırım 2019 yılında
9,1 milyar dolar olmuştur, 2021 yılında 12,5 milyar dolar
olması hedeflenmektedir. Uluslararası doğrudan yatırım
içinde Türkiyenin payı 2019 yılında yüzde 0,55 olup 2021 için
yüzde 0,80e çıkarılması hedeflenmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiyenin
yatırım alanında cazibe merkezi hâline getirilmesi için
yapılan çalışmaları ve başlatılan
yatırım seferberliğini destekliyoruz. Uygulanmakta olan
Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programını önemli buluyoruz.
Hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde
yatırım için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve
güvenilir bir ortam oluşturulmasını, daha fazla
uluslararası doğrudan yatırımların ülkemize
çekilebilmesi için etkin bir tanıtım yapılmasını
savunuyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yatırım
amaçlı gelen sermayenin kimin olduğuna, ülkesine bakmayız. Bizim
için önemli olan Türkiyenin millî menfaatleridir. Bizim için asıl olan,
yerli ya da yabancı sermayeyle yapılan yatırımların
teknolojik getirisi, katma değeri, üretim ve istihdama katkısı,
özellikle de üretilen ürünlerin yerli ve millî olmasıdır.
Ülkemizde, yerli ve millî üretim konusunda, yerli ve
yabancı sermayeyle gerçekleştirilen birçok uygulama söz konusudur.
Bunlardan, başta savunma sanayisinde gerçekleştirilen ürünler dünya
çapında örnek gösterilmekte, gıpta edilmektedir. Türk savunma
sanayisi, Türkiyenin küresel güç vizyonu doğrultusunda inşa
edilmektedir. Türkiyenin, savunma sanayisi alanında şampiyonlar
liginde yer almasından milletimiz gurur duymaktadır. Türk mühendisleri
tarafından tasarlanıp imal edilen millî helikopter motoru,
İHAlar, SİHAlar, gemiler, zırhlı araçlar ve silahlar
milletimizin göğsünü kabartmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi,
ulusal ve uluslararası bankacılık ve finans sektörünü izlemek ve
analizler yaparak raporlamak, Türkiyenin finans piyasaları içindeki
konumunu raporlamak, finansal kaynakların çeşitlendirilmesi ve
uluslararası fonların ülkemize gelmesini sağlayıcı
çalışmalar yapmak ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi
Projesini yürütmek üzere kurulmuştur.
İstanbul Uluslararası Finans Merkezi
Projesinin 2022 yılında hayata geçirilmesi planlanmaktadır.
İstanbul Finans Merkezinin yatırımcılar için cazip hâle
getirilmesi, ayrıca ülkemizde finansal teknoloji alanındaki ekonomik,
akademik faaliyetlerin ve organizasyon faaliyetlerinin
artırılması amacıyla İstanbul Finans ve Teknoloji Üssü
kurulmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.
Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük
maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansal araçları
güvenilir kurumlar aracılığıyla geniş bir
yatırımcı tabanına sunabilen, kurumsal yapısı
güçlü bir finansal sektörün oluşturulmasını çok önemli
görüyoruz. Firmalara fırsat eşitliği sağlayan güvenli bir
finansal teknoloji ekosisteminin ülkemizde gelişmesine yönelik yol
haritası oluşturulmalı, bu konuda strateji belgesi
çalışmaları tamamlanmalıdır. Finansal piyasaların
derinleştirilmesi ve bankacılık dışı kesimin
büyütülmesi konusunda alternatif finansal işlemler dünyada süratle
yayılmaktadır. Tasarrufların ekonomiye
kazandırılması ve sürdürülebilir ekonominin desteklenmesi
konusunda Katılım Finans Sistemi önemli rol oynamaktadır.
Katılım Finans Sisteminin ülkemiz finans sistemindeki yeri
güçlendirilmeli, katılım finans alanında ürün ve hizmet çeşitliliği
ile insan kaynağı geliştirilmeli, politika geliştirme
süreçlerini destekleyecek araç ve mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte, özellikle
kamu diplomasisi ve stratejik iletişim alanlarını da kapsayan
yeni bir vizyonla Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanlığı kurulmuştur. İletişim
Başkanlığının 2019 yılı bütçe harcaması
377,8 milyon liradır. 2021 yılı bütçesinde 422,8 milyon lira
ödenek tahsisi öngörülmüştür. İletişim
Başkanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren CİMERe
yapılan başvuru sayısı 2020 yılının 10
ayında yaklaşık 5 milyon olmuştur. Devlet-millet
etkileşimi ve katılımcı demokrasi noktasında tüm
dünyaya adını duyurmuş örnek bir çalışma olan
CİMER, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği
tarafından düzenlenen yarışmada kamu işleri alanında
Altın Küre Mükemmellik Ödülü kazanmıştır.
Ülkemizin yer aldığı
coğrafyanın siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda riskli
fakat fırsatları geniş bir bölge olması enformasyon ve
ağ toplumu olarak adlandırılan günümüz dünyasında
iletişimin önemini güçlü bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.
Bu çerçevede, ülkemizin doğru bilgilerle ve millî menfaatlerimiz
doğrultusunda tüm yönleriyle tanıtılması, Türkiye
markasının hak ettiğimiz şekilde üst seviyede
tutulması, ulusal ve uluslararası toplumla pozitif bir iletişim
ve etkileşim geleneğinin kurumsallaştırılması
için kamu diplomasisi strateji belgesi hazırlanmalı, kamu diplomasisi
faaliyetleri bütüncül bir anlayışla eş güdüm içerisinde yürütülmeli
ve bu faaliyetler yoğunlaştırılmalıdır.
Son yıllarda Türkiye hakkında
dezenformasyon ve kara propaganda faaliyetlerine sıklıkla maruz
kalıyoruz. Türkiyenin bölgesel ve küresel düzeyde artan etkinliği,
tehdit, baskı ve dayatmalara karşı dik duruşu ve millî menfaatlerimizi
koruma kararlılığı Türkiyeye yönelik hasmane
kampanyaların bizzat devletler eliyle yürütüldüğü bir süreçle
karşılaşmamıza yol açmıştır.
İletişim Başkanlığı, Türkiyeye yönelik
dezenformasyon ve kara propagandayla mücadele etmek, devlet ve vatandaş
ilişkisini daha da güçlendirmek gibi görevleriyle üstlendiği
sorumluluğu kendi alanında başarıyla yerine getirmekte,
ulusal ve uluslararası toplumla doğru bilgileri belgeleriyle birlikte
paylaşmaktadır. Türkiyenin yükselişi, barış ve çözüm
odaklı politikaları, insani değerleri ve evrensel adaleti
merkezine alan haklı yaklaşımı, insanlığı
tehdit eden birçok terör örgütüyle mücadelesi tüm dünyaya
anlatılmaktadır. İletişim Başkanlığı,
ayrıca, gerek ulusal ve yerel basının gerekse ülkemizde faaliyet
gösteren uluslararası basın mensuplarının faaliyetlerini
kolaylaştırıcı iş ve işlemleri
gerçekleştirme sorumluluğuyla demokrasimizin daha da gelişmesine
doğrudan katkı sağlamaktadır.
Basın ve yayın
kuruluşlarımız ile basın çalışanlarının
bazı sorunları bulunmaktadır. Basın
çalışanları kendilerine özgü bir meslek yasasına sahip
değillerdir. İnternet haberciliği de göz önüne alınarak
gerekli düzenleme yapılmalıdır. Basın ve gazetecilik
mesleğinde çalışanların tanımı yapılmalı
ve tamamı yıpranma payı hakkından
yararlanmalıdır.
Covid-19 salgını medya sektörünü de
olumsuz etkilemiştir. Sektöre ve özellikle, zor durumda olan yerel medyaya
yönelik ek tedbirler alınması gerekmektedir. Yerel medyaya kamu
reklamlarından daha fazla pay verilmelidir. Yerel medyaya uygun
koşullarda kredi desteği sağlanmalı; bu destek, teknolojik
gelişim ve yatırım ihtiyaçları göz önüne alınarak uzun
vadeli olmalı ve sektörde istihdamı desteklemelidir. Basın
sektöründe reklamlar ile resmî ilanlara uygulanan katma değer vergisinde
indirime gidilmeli, gümrük vergilerinde gazetelere kolaylıklar
getirilmelidir.
Son yıllarda Türk tarihiyle ilgili yerli ve
millî içerikli filmlerin televizyon kanallarında yer alması
memnuniyet vericidir. Bu konuda başta TRT Genel Müdürümüz ile
çalışma ekibine ve diğer televizyon kanallarımızın
yöneticilerine hassaten teşekkür ediyoruz. Geçmişini bilmeyen
geleceğini de bilemez. Geçmişi kucaklamadan geleceğin
köprülerini kuramayız. Tarih şuuruna sahip toplumların,
geleceği kavrama iradesini haiz milletlerin çağın gerisine
düşmeleri, olayları geriden takip etmeleri aklın
doğasına aykırıdır. Aleme nizam veren, Allahın
adını ve adaletini dünyaya yayan Türk devletlerini, ceddimizi, devlet
büyüklerimizi, manevi önderlerimizi ve kahramanlarımızı konu
alan filmlerin yapımı ve televizyonlarda gösterimi
artırılmalı ve bu çalışmalar özel olarak
desteklenmelidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde kamu kurum
ve kuruluşlarıyla şahısların elinde bulunan belgelerin
tespiti, arşive kazandırılması ve istifadeye
sunulmasında yetkili kurum Devlet Arşivleri Başkanlığıdır.
Uhdesinde Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi arşiv belgelerinin
bulunduğu Devlet Arşivleri Başkanlığı ulusal ve
uluslararası tarihin doğru anlaşılması için dünyadaki
otorite kurumlardan biridir. Yurt içi ve yurt dışında
farkındalık çalışmaları yapılarak bu durumun daha
iyi anlaşılmasının sağlanması gerekmektedir.
Devlet Arşivleri Başkanlığının 2019
yılı bütçe harcaması 99,4 milyon lira olmuştur, 2021
yılı bütçesinde 172,7 milyon lira ödenek tahsisi öngörülmüştür.
Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığının
yönetiminde bulunan saray, köşk, kasır, müzeler ve tarihî fabrikalar
ile bunların bünyesinde yer alan kültür varlıklarının
bakımını, muhafazasını, restorasyonunu, yönetimini ve
işletilmesini yapmakla görevli bulunmaktadır. Millî Saraylar
İdaresi Başkanlığının 2019 yılında 130
milyon lira olan bütçe harcamasının 45,7 milyon lirası merkezî
yönetim bütçesinden, 90,3 milyon lirası da özel bütçeden
karşılanmıştır. Başkanlığın 2021
yılı bütçesi için 230,4 milyon lira ödenek tahsisi
öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, Konyada
gerçekleştirilen Hazreti Mevlânanın 747nci Vuslat Yıl Dönümü
Anma Törenleri kapsamında perşembe akşamı Şebiarus
merasimi icra edilecektir. Bu vesileyle Hazreti Mevlânayı rahmetle, minnetle,
şükranla anıyor; Şebiarusun hayırlara ve güzelliklere
vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
verdiğimiz Cumhurbaşkanlığı ve bağlı
kuruluşlarının 2021 yılı bütçelerinin
hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, sizlere ve aziz milletimize
saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın
Yaşar Yıldırıma ait.
Buyurun Sayın Yıldırım. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA YAŞAR YILDIRIM (Ankara)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Diyanet İşleri
Başkanlığımızın bütçesi hususunda söz
almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Diyanet
İşleri Başkanlığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk
tarafından 3 Mart 1924 tarihinde, 429 sayılı Kanunla,
İslam dininin inanç ve ibadetle ilgili işlerini yürütmek ve dinî
kurumlarını idare etmek üzere kurulmuş bir
teşkilattır.
İslam 5 temel değeri korur: Canı
korur, malı korur, aklı korur, nesli korur, dini korur. Bu cümleden
olarak, Diyanet İşleri Başkanlığının en
önemli görevi İslamı korumasıdır, dini
korumasıdır. Dinin korunmaya ihtiyacı var mıdır? Allah
dinini korur. Kulu bundan bir ecir alırsa ne âlâ.
Peygamber Efendimiz, açık tebliğe
başladığı günden itibaren İslamın
düşmanlarıyla karşılaşmıştır. Mekkede
müşriklerce yurdundan çıkarılmış, Medineye
gelmiştir, Medinede de Medineli Yahudilerle
karşılaşmıştır; arkasından, şu ana
kadar da devam eden Haçlı Seferleri
Peygamber Efendimiz (ASV) Medineye
geldiği andan itibaren hazırlıklarına
başlamış ve Haçlılar Tebüke gelmişlerdir.
İşte, ilk Haçlı Seferi, Herakleios tarafından 50 bin
kişilik orduyla Tebüke, Şama gelmiştir. Yani o gün bugündür
Haçlı Seferleri durmamıştır ve Haçlı Seferleri devam
etmektedir. Bu coğrafyaya yapılan Haçlı Seferlerini Selahaddin
Eyyubiler, Kılıçarslanlar, Alparslanlar, Osman Gaziler, Mustafa
Kemaller, hep ters yüz etmiştir, göğüs germişlerdir,
coğrafyayı çiğnetmemişlerdir. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bugünümüzde de Haçlı Seferleri devam etmektedir
ama Haçlı Seferleri, şekil değiştirmiştir,
kılık değiştirmiştir. En son Haçlı Seferi bu
ülkeye 15 Temmuz gecesi yapılmıştır. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) FETÖ terör örgütü, bizim
insanımızı devşirmiştir; en zeki
insanlarımızı bulmuş, milletten parayı
toplamış, kırk yıl, elli yıl özenle
yetiştirmiş ve bir gecede bu ülkeyi zapt etmeye
kalkmışlardır. İşte, o gecede Haçlı Seferlerine
ilk darbeyi vuran siyasi lider, Değerli Genel Başkanımız,
liderimiz Devlet Bahçelidir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Yine, o gece selalarla, ezanlarla Türkiyeyi
ayağa kaldıran, kıyama kaldıran, Haçlıya
karşı direnci artıran Diyanet İşleri
Başkanlığının bütün kadrolarına, müezzinlerine,
imamlarına, başkanlarına ayrıca burada teşekkür
ediyorum. Yine, bununla birlikte, o gece bu Gazi Meclis 2nci gazi
unvanını almıştır. Burada direnen, tavır koyan
bütün milletvekili arkadaşlarıma candan teşekkür ediyorum, hepsinden
Allah razı olsun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Haçlı Seferleri devam eder, beşinci kol faaliyetleriyle de daha
girift bir hâl alır.
Bakarsınız, her yerden bir İslami
terör örgütü çıkıyor. İslam ile terörü yan yana getirmenin
mantığı ve manası yoktur. Bir bakıyorsunuz ki Boko
Haram, bir yerde DEAŞ, bir yerde IŞİD. Ne yapıyor bunlar?
Müslüman Müslümanı kesiyor; Hristiyana, Yahudiye bir zararları yok.
Kesen Allahuekber ölen de Allahuekber diyor. Yakalıyorsunuz
IŞİDciyi Avusturyaya gönderiyorsunuz. Ne yapıyor Avusturya?
Serbest bırakıyor. Niye serbest bırakıyor? Terör eyleminde
bulunsun, İslamofobi dünyaya yayılsın diye. Bunlara müsaade
etmememiz gerekir.
Diyanetin en önemli görevlerinden birisi de terör
örgütlerinin insan kaynağını kesmektir; merdiven altındaki
Kuran kursları, ne idiği belirsiz derneklerin veya
vakıfların faaliyetlerine engel olmak ve denetlemektir.
Bu hususta, her geçen gün dünyada İslama olan
saldırı devam ediyor. Nerede devam ediyor? Avrupada devam ediyor.
Yıllardır Peygamber Efendimize (ASV) Fransada hakaret ediliyor. En
son, Fransa Devlet Başkanı Macron, Parlamentoya ilahî dinî
beşerileştirmek üzere bir teklif getirdi ve teklif geçti. Bu nedir?
Bu Allaha savaş açmaktır. Macron Nemrut gibi, Macron Firavun gibi
Allaha savaş açmıştır. Firavunun da Nemrutun da akıbetleri
bellidir. Hazreti İsanın, Hazreti Musanın da akıbeti
bellidir, Hazreti İbrahimin de akıbeti bellidir; Macronun da
akıbeti belli olacaktır. Bununla birlikte, dönüyor,
bakıyorsunuz; Orta Doğuya geliyoruz... Orta Doğuya gelmeden
evvel, Macronun bizim zihnimizi karıştıran faaliyetlerinin
içerisinde en önemli meselesi, İslam ülkelerinin liderlerinin gelip
Fransadan en büyük nişanı almasıdır. Bu bir zihin
karışıklığına neden oluyor mu? Oluyor.
Mısır Devlet Başkanı Sisi bu hadiseler devam ederken geldi,
Macrondan, Allahın düşmanından en büyük nişanı
aldı.
Orta Doğuya geliyorsunuz
Müslümanların 3
tane haremi vardır: Haremeyn Mekke, Medinedir; bir diğer haremimiz
Kudüstür. Kudüs bugün Yahudilerin işgali altındadır,
Müslümanların gidemeyeceği bir belde hâline gelmiştir. Ama
bakıyoruz, Birleşik Arap Emirliklerinin liderleri düne kadar irtibat
kurmadıkları İsraille beraber protokol yapmaya, ticaret
yapmaya, anlaşmalar yapmaya başladılar. İşin enteresan
tarafı, dün Karabağ savaşları devam ederken Dubainin bütün
binalarına Ermeni bayraklarını getirdiler, astılar; Ermeni
bayraklarıyla Dubaiyi süslediler. Bir cephe var, bu cephenin bir
amacı vardı Türkiye altı yedi yerde cephede
savaşıyor, bir cephe daha açalım, o cepheyle
zayıflasın. diye. Herkesin bir hesabı vardır,
Allahın da bir hesabı var. Ne oldu? Kırk dört günde,
Ermenilerin yirmi sekiz yıldır işgal ettiği Türk
toprakları ele geçirildi. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Allahın hesabı budur.
Şimdi, işin enteresan tarafı, bunlar
bir araya gelip hepsi Türkiye'ye düşman, Türk milletine düşman.
Macron Türkiye'ye düşman, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğana düşman. Allahın düşmanının bize
düşman olması, bizim en büyük onurumuzdur, şerefimizdir,
haysiyetimizdir; Allah bu onurdan ve şereften bizi mahrum etmesin. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kıymetli milletvekilleri, zaman zaman, bu
kürsüden de olmak üzere Diyanet kapatılsın, camilere para
vermeyelim, bu camiler ne işe yarar, bu Diyanet şöyle kötü, böyle
kötü
Bazı kurumların tartışılmasının
kimseye faydası yoktur; ne Kızılayın ne Diyanetin
tartışılmasının faydası kimseye yoktur. Şunu
biliyoruz ki: Camiler, Allahın zikredildiği yerlerdir; camiler, o
beldenin kimliğidir; camiler, o beldelerin simgesidir; ezanlar, bağımsızlığın
nişaneleridir. Camiye ayrılan bir para yoktur bütçeden. Camiyi halk
yapar, cemaat yapar, vatandaş yapar, dernek yapar, vakıflar yapar.
Diyanet Vakfı cami yapar mı? Elbette ki yapar. Yapıyor mu?
Yapıyor ve Diyanet Vakfının topladığı para zaman zaman
camilerde 1er liradır, 10ar liradır, 20şer liradır; o,
öyle bir bereketli paradır ki arkasında dev eserler
bırakır. Geçen sene bu kürsüden açıklamıştım:
Diyanet Vakfına 10 lira veren vardır, bin lira veren vardır,
milyar veren vardır. En büyük parayı verenlerden bir tanesi de
rahmetli Başbakanımız Bülent Ecevittir. Dedesinin, Emin
Paşanın Medinedeki 300 milyon dolarlık servetini Diyanet
Vakfına bağışlamıştır. Bu nedir? 300 tane
camiidir. Bu nedir? Bu, bize verilen bir mesajdır. Dolayısıyla,
camiye laf etmenin, Diyanet Vakfına laf etmenin, camiye sövmenin kimseye
faydası yoktur.
Kıymetli milletvekilleri, bizim
inancımız şudur ki: Bu coğrafya, Ümmetimuhammedin son
sığındığı yerdir; bu coğrafya, dünyadaki
bütün Müslümanların sığınacağı en son kaledir.
Türk milleti dünyadaki Müslümanların ağabeyidir. Onun içindir ki,
Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı
dünyanın her yerine teşkilatını kurar, dünyadaki
Müslümanların ağabeysidir. Bu, Cenab-ı Allahın bize bir
lütfudur, ihsanıdır, keremidir. Cenab-ı Allah bu lütuftan, bu
ihsandan bizi mahrum etmesin.
Kıymetli milletvekilleri, Diyanet dedikten
sonra Diyanetin hac ve umre hizmetlerini söylemeden geçersek, burada, Diyanet
İşleri Başkanlığına haksızlık
etmiş oluruz. Hacca gidenleriniz bilir, milyonlarca insan aynı anda
aynı yerlerde bulunmak mecburiyetindir, çok büyük organizasyonlar ister.
Dolayısıyla, Diyanetin oradaki yaptığı bu
organizasyonlar diğer İslam ülkeleri arasında göze çarpan en
önemli unsurdur. O yüzden, Diyanet İşleri
Başkanımızın hacla, umreyle görevlendirdiği bütün
görevlilere ve Diyanet personeline çok çok teşekkür ediyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, Diyanetin kendi
personel politikasında vekil imamlar var, sözleşmeli imamlar var ve
benzeri imamlar var. İmamın vekili olmaz, imam asıldır.
Biz, dini imamlardan öneriyoruz, çocuğumuzu Kur'an kursuna gönderiyoruz,
çocuk doğuyor imamı çağırıyoruz Kulağına
ezan oku. diye, Hakkın rahmetine kavuşuyoruz Gel imam, bunu
yıka. diyoruz, yine, musallaya koyuyorlar bizi Gel imam, bunun
namazını kıldır. diyoruz, yani doğuyoruz imamla,
ölüyoruz imamla, doğuyoruz İslamla, ölüyoruz İslamla.
Dolayısıyla, imamın vekili olmaz, imamlar asıl
olmalıdır. Yarım imam dinden, yarım doktor candan eder.
Bunun içindir ki, Diyanet İşleri
Başkanlığının Sayın Başkanı, Hükûmet
yetkilileri; imamlarımıza sahip çıkın,
imamlarımız vekil olmasın, imamlarımız
asıldır. Biz, onları seviyoruz, arkalarında namaz
kılıyoruz, gittikleri yoldan gidiyoruz. Vekil imam kendisinde bir
mahzunluk görmesin, çoluğunda çocuğunda bir mahzunluk görmesin;
bunlar Allahın dinini yaymak, Allahın dinini öğretmek için
hayatını vakfetmiş insanlardır, imamlarımıza
sahip çıkmamız gerekir.
Ben buraya gelirken bir arkadaşım mesaj
atmış: Diyaneti eleştir. diye. Başta söylediğim
gibi, bazı kurumların eleştirilmesinde hiç fayda yoktur. Bu
kadar Haçlı üzerimize gelirken bu Haçlılarla mücadelede en önemli
kurum olan Diyanetin eleştirilmesi Haçlılara yardımdır,
Haçlılara destektir. Dolayısıyla biz -Diyanetin elbette ki
vardır eksiği gediği, elbette ki- istiyoruz ki Diyanet
İşleri Başkanımızdan imamına kadar herkes hâl,
hareket, davranış biçimine dikkat etmelidir çünkü yürüdüğü,
geçtiği, yediği, kalktığı her yerde Müslümanları
temsil eder, İslamı temsil eder.
Vakit bitti; kıymetli milletvekilleri,
konuşacak çok şey vardı, yarım bırakıyoruz.
Bütçemizin ülkemize, devletimize hayırlı
uğurlu olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz eder, saygılar
sunarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası, Sayın
Mustafa Hidayet Vahapoğluna ait. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA HİDAYET VAHAPOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2019
Yılı Kesin Hesap ve 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin Millî
İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Savunma
Sanayii Başkanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliği bütçeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce ya da
konuşmamın başında ABDnin hasımlarıyla
yaptırım yoluyla mücadele etme yasası konusuna kısaca bir
değinmek istiyorum. Bilindiği kadarıyla, Savunma Sanayii
Başkanımız Sayın İsmail Demir Hocaya ve 3
personeliyle, çalışma arkadaşıyla ilgili mal varlıklarını
dondurma ve vize yasağı getirildi ve Savunma Sanayii
Başkanlığının Amerika Birleşik Devletleri ve
uluslararası mali kuruluşlardan borç alması yasaklandı.
Değerli arkadaşlar, ben Savunma Sanayii
Başkanlığında bu uygulamaya maruz kalan -tabii ki bu 4 isim
üzerinden Türkiye cezalandırılıyor- 4
arkadaşımıza, 4 kamu görevlisine, elinizin tersiyle itin bu
kararı diyorum. (MHP sıralarından alkışlar) Çünkü bir
devletin kimden silah alacağını bir başka devlet
belirleyemez. Artı, Amerika Birleşik Devletlerine bu konuda cesaret
veren bizim içinde bulunduğumuz NATO birlikteliği de buna imkân
sağlamaz. Çünkü NATOnun hiçbir belgesinde, Amerika Birleşik
Devletleri Türkiye Cumhuriyeti devletinin tek tedarikçisi olarak
gösterilmemektedir. Biz bağımsız bir devletiz;
istediğimizden, istediğimiz şekilde alırız,
ihtiyacımız neyse. Hiç kimse bize rol biçmesin; bu, Amerika
Birleşik Devletleri de başta olmak üzere. Türkiye'nin hiçbir
şekilde, hiçbir uluslararası metinde de bir taahhüdü
bulunmamaktadır.
Ayrıca, şu uygulanabilir mi diye Büyük
Millet Meclisimizin değerli üyelerinin de düşünmesi lazım, Cumhurbaşkanlığı
Hükûmet kabinesinin de düşünmesi lazım: Biz madem
hasımlarıyla yaptırım yoluyla mücadele kapsamında
değerlendiriliyoruz, Amerika Birleşik Devletleri bizi hasım
görüyorsa biz onları nasıl göreceğiz; bunun
değerlendirilmesi lazım.
Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri,
özellikle NATO ülkelerinin hemen hemen yüzde 80 askerî ihtiyacını
karşılayan tek tedarikçisi konumundadır, alınacak mal ve
malzemelerin yurt içinden temin edilmesi yolunun, en azından bir süre,
araştırılması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü onlara
verilecek en güzel cevap, onlara akacak paranın musluğunu kesmektir.
Bunların hepsi mal satmak maksadıyla yapılan
uygulamalardır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; devletimizin 3 önemli, kilit kurumunun
çalışmaları, fedakârlık, cesaret ve feragat örnekleriyle
doludur. Bu 3 kurum hakkındaki konuşmama bu kurumların görev
alanını ilgilendiren ortak birkaç hususa değinerek başlamak
istiyorum. Birinci, İkinci Dünya Savaşlarından, hatta postmodern
üçüncü dünya savaşından bahsediliyor. İnsanlar sokaklarda
rahatça gezebildiği, sosyal, ekonomik, kültürel ve benzeri
yaşantılarını arzuladığı şekilde
gerçekleştirebildiği sürece hâkimiyet savaşlarının
bittiği, hayatın normalleştiği sanılıyor. Hâlbuki
savaşlar, ekonomik, kültürel, diplomatik veya terör yoluyla, açık ya
da vesayet ve hibrit şeklinde devam ediyor.
Genellikle savaş denildiğinde Hollywood
filmlerini hatırlıyoruz biz. Savaşın,
çatışmanın dehşetini yaşamadığımız
için, ne gibi önem arz ettiğini bilmiyoruz ve onun için rehavet
içerisindeyiz, asıl savaşı fark edemiyoruz. Hâlbuki
savaşlar sürekli devam ediyor ve dost bildiğimiz çoğu ülkenin el
altından bizim düşmanlarımızı desteklediklerini ve
bizlerle dolaylı yoldan savaştıklarını da biliyoruz.
Mesela -bizimle
savaşıldığını değil, başka yolla nasıl
savaşıldığını göstermek açısından örnek
veriyorum- Almanya örneğini ele alalım. Almanya
İmparatorluğunun Birinci ve İkinci Dünya Savaşında
kaybettiği topraklarını ve nüfuz alanını bugün sahip
olduğu ekonomik, kültürel ve politik gücüyle geri almakla kalmadığını,
Alman İmparatorluğunun ve Hitler Almanyasının
kılıç, tank, topla egemenlik kurmaya
çalıştığı Polonya, Çekya, Avusturya, Slovakya,
Macaristan, Karadağ gibi ülkelerin hemen hemen tüm irili ufaklı
sanayi tesislerini, AR-GE şirketlerini, bankalarını, sigorta
şirketlerini, marketlerini, lojistik firmalarını, hatta
pastanelerini, postanelerini, ekmek fırınlarını,
kırtasiye dükkânlarını bile satın
aldıklarını görüyoruz ve bunlar, kural belirleyen psikolojik
baskısıyla, hiç fark ettirilmeden yapılıyor.
Bir başka alan ise insanların, insan
beyninin ve algısının kontrolü konusudur. Burada da silah ve
mühimmat yoktur. Medya, eğitim kurumları ve etki ajanları
vasıtasıyla bu işlemler yapılmaktadır. Fransa,
İngiltere, ABD, hatta İtalya; Ön Asya'daki, Afrika'daki, Uzak
Asya'daki ülke yöneticilerinin hemen hemen tamamının
çocuklarını teslim almıştır ve bu çocuklar bunlara
teslim edilmiştir. Bu ülkelerde yönetici sınıfı da bürokrat
sınıfı da teknokrat kesimi de bu yabancı ülkeler
yetiştirmektedirler. Eleman yetiştirdikleri alanlar sadece kamuyla,
ekonomiyle sınırlı kalmamaktadır, din alanında da
eleman yetiştirmektedirler. Örnek: İslam ülkesi olmayan
İngiltere, İslam dünyasının en büyük âlim diye geçinen
insanlarını yetiştirebilmektedir dinî konularda. Hedef ülkeler,
zihinleri işgal edilmiş bu nesiller vasıtasıyla teslim
alınmakta ve en zahmetsiz şekilde gasbedilmektedirler.
Postmodern gaspta silah yoktur, asker yoktur, askerî
personelin, araç ve gerecin kaybı söz konusu değildir; ülkenize
gönderilen bayrağa sarılı tabutlarla gelen asker cenazeleri
olmadığı için de toplumdan tepki de gelmemektedir. Kimi zaman
yönetici, kimi zaman kamuoyu oluşturucu, kimi zaman akademisyen, kimi
zaman asker, kimi zaman medya mensubu, hatta siyasi kılıklı
işbirlikçiler sahaya sürülerek onlar üzerinden ülkelerin iradeleri,
beyinleri kontrol altına alınmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüz savaşlarında sivil uzmanların
geliştirmiş olduğu teknolojiler askerî stratejilere hizmet
edecek şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle, cepheye sürülecek
kalabalık insan gücüne fazla ihtiyaç kalmamıştır ve
bunları yapan ülkelerin hemen hemen tamamı mermi atmadan ülkeler
üzerinde hâkimiyet kurmaktadırlar. Mermi atmadan ülkeler üzerinde
hâkimiyet kuran ülkelerin bugün korkulu rüyası, bir iki
mikrobiyoloğun, kimyagerin, bilgisayar hackerinin sebep olabileceği
yıkımlar ile toplu ölümlere sebebiyet verecek kirlenmeler,
hastalıklar ve doğal afetlerdir. Bir yazılım ya da bir
virüs yoluyla ülkeleri evlerine hapsedebiliyorsunuz artık bugün.
Bazı ülkeler muhtemel gelişmeleri kontrol
altına alabilmek için -Amerika Birleşik Devletleri gibi- hâlâ
biyolojik harp, silah ve araçları üretmektedirler masum isimler
altında, parantez içerisinde söylüyorum. Fransa Silahlı Kuvvetleri
Etik Kurulu, askerin acı duyma hissini köreltecek, strese
dayanıklı hâle getirecek, uzun süre uyanık kalmasını
sağlayacak, fiziksel ve psikolojik kapasitesini artıracak ilaç ve
ameliyatlara müsaade etmiştir, askere çip takılmasına izin veren
kararı onaylamıştır. Çin biyonik asker testlerine
başlamıştır.
ABD ve bazı ülkeler telekomünikasyon ve mobil
telefon üreticisi Çin firmalarını ülkelerine zarar verebilecekleri
gerekçesiyle, düşüncesiyle ülkelerinin dışına
çıkarmaya zorlamaktadırlar.
ABD, İngiltere, Rusya, Singapur, Çin Halk
Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkeler, içinde uzayın da bulunduğu bir
siber savunma gücü oluşturmaktadır. Bunu detaylandırarak sunmam,
elimdeki zaman nedeniyle
Sayın Başkan da zaman
uzatmadığı için burada keseceğim.
Bu hususların tamamı Millî Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği tarafından Millî Güvenlik Siyaset Belgesi
kapsamında değerlendirilmeli, MİT
Müsteşarlığı bunlarla ilgili araştırmaları
yapmalı, Savunma Sanayii Başkanlığı da bunlara destek
verecek hazırlıkları, altyapıyı kurmalıdır
diyorum. Yani, günümüz artık klasik mücadelenin dışına
çıkmıştır, dünyayı çok yakinen takip edip klasik
yöntemlerden günümüzün ilerisindeki yöntemlere Türkiye geçmek zorundadır
diyorum; saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Söz sırası Sayın Mevlüt
Karakayanın.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
merkezî gelir bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. 2021 yılı bütçesinin yüce devletimize ve
büyük Türk milletine hayırlar ve güzellikler getirmesini Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçe, aslında
iki kefeli bir terazi gibidir. Bütçeleme ise bu iki kefenin makul ve
mantıklı bir biçimde dengelenmesini esas alan öngörüye dayalı
faaliyetler bütünüdür. Devlet, üzerine düşen görevleri, kendisinden
beklenen işlevleri yerine getirebilmek için gider yapmak, harcamalarda
bulunmak zorundadır. Bu nedenledir ki bütçede giderler veya harcamalar
öncelikle sunulur. Aslında gider ve harcama kavram olarak birbirinden
farklı şeyler ama şu an o farklılıklar üzerinde
duracak değilim. Bütçeleme yaparken biz, öncelikli olarak giderleri ya da
harcamaları terazinin bir kefesine yerleştiririz, bunu belli bir
sistematiğe göre yaparız. Giderleri belli amaç ve hedefler
doğrultusunda, eş zamanlı olarak, türüne, işlevine,
ekonomik sınıfına, ilişkili olduğu programa göre
sınıflandırır, gruplandırır, terazinin bir
kefesine yerleştiririz. Bu kefeyi gider bütçesi olarak ifade ederiz.
Giderin veya harcamanın teorik olarak bir sınırı yoktur,
istediğiniz kadar bu kefeyi doldurabilirsiniz. Burada ihtiyaçların
sonsuzluğu teorisine dayalı olarak ihtiyarilik söz konusudur.
Bütçelemede esas olan, gider ve harcamalarla doldurulan bu kefeyi oturduğu
zeminden kaldırıp bir dengeye getirmektir. Bunun için terazinin
diğer kefesine bir şeyler koymak gerekir. İşte, terazinin
bu kefesine de gelir bütçesi diyoruz. Biz milletvekillerinin toplumun
değişik kesimleri adına yaptığımız istek ve
talepler çoğunlukla terazinin gider ve harcama kefesinde
yoğunlaşır. Terazinin diğer kefesini doldurmak ve bunu
dengeye getirmek hükûmetlerin işidir deriz ancak bu da çok kolay
değildir. Burada kaynakların kıtlığı teorisi
devreye girer. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, terazinin gider ve
harcama tarafında ihtiyarilik söz konusu iken gelir tarafında
ekonomik şartlar, ekonomik döngüler kendisini daha fazla hissettirir.
Buraya kadar anlattığım bütçe ve bütçeleme
mekanizmasının basit bir tasviridir. Bu tasvir kapsamında 2021
yılı merkezî yönetim bütçesine bir göz atacak olursak terazinin bir
kefesine 1 trilyon 346 milyar TL, diğer kefesine de 1 trilyon 101 milyar
TL koymuşuz ve gider tarafı, gelir tarafına göre 245 milyar TL
ağır basıyor. Bu da bütçe açığı olarak ifade
ediliyor ve bunun kaynağı da borçlanma. Kefeler arasındaki
bağlantı ve ilişkiler yani gider ve harcamanın gelir,
gelirlerin gider ve harcamalar üzerindeki etkileri, bunların zamanlaması,
nakit akışları, üretim ve paylaşım
politikalarıyla ilişkileri, ekonomik döngülere
duyarlılığı gibi hususlar devreye girdiğinde bu
yapı elbette karmaşıklaşır.
Değerli milletvekilleri, bu mekanizma hepimizin
malumları. Maksadım, meramımı daha kolay anlatabilmekti.
Şimdi, 2021 gelir bütçesini biraz açmaya çalışalım. Gelir
bütçemizin büyüklüğü, biraz önce de ifade ettiğim gibi, 1 trilyon 101
milyar TL. Bizim 2021 yılı için hedeflediğimiz gayrisafi yurt
içi hasıla ise 5,6 trilyon TL. Ne demek bu? Bu şu demek: Biz, bütçe
kanunu teklifiyle önümüzdeki yıl ekonominin tüm birimleriyle yani kamu,
şirketler, hane halkının çalışmalarıyla elde
edilecek gayrisafi yurt içi hasılanın -millî gelir diyelim- millî
gelirin yüzde 19,5luk bir kısmını yani 1,1 trilyonluk
kısmını toplamak ve bütçenin geliri kısmına koymak
üzere bir yetki veriyoruz. Bütçe görüşmelerinde en önemli
tartışma alanlarından birisi de burada. Yani, tabiri caizse,
burada dananın kuyruğu kopuyor. Birincisi, millî gelirin ne
kadarlık kısmını toplayacağız? Bu önemlidir çünkü
global olarak ekonomik birimlerin kasasına ve kesesine ne kadar
dokunacağımız burada belirlenir. Geçmiş yıllarda bu
oranlara baktığımızda, ortalama yüzde 22-23
civarlarında olduğunu görürüz. Konjonktürel olarak bu oranlar çok
daha yüksek seviyelerde de gerçekleşmiştir. En son 2019
yılına baktığımızda, bunun yüzde 20,3; 2020
yılı için de aşağı yukarı bu seviyelerde
olacağını görüyoruz. 2021 yılında ise -biraz önce de
ifade ettim- yüzde 19,5. Bu oran ne kadar yüksek olursa gelirlerin giderleri
karşılama oranı da o ölçüde artacak, bütçe açığı
da azalacak. Ancak şunu da ifade etmemiz gerekir ki, yıllardır
PKK, DEAŞ ve son yıllarda da FETÖ başta olmak üzere terör
örgütleriyle yapılan mücadeleleri, küresel güçlerin öncülüğünde kur
ve faiz üzerinden ekonomimize yapılan saldırıları, küresel
Covid-19 salgınının yapmış olduğu
tahribatları dikkate aldığımızda, bu seviyenin önceki
yılların gerisinde tutulmuş olması gelir bütçesinde dikkat
çekilmesi gereken olumlu bir durumdur. Bu olumlu durumun olumsuz
tarafının ise daha yüksek bir bütçe açığı olduğu
elbette gerçektir.
Değerli arkadaşlar, bu vesileyle -biraz
önce bu kürsüden grubumuz adına arkadaşlarımız da ifade
etti- ABDnin ekonomik yaptırım konusunda almış olduğu
kararı da buradan kınadığımı ifade etmek
istiyorum. Biliyorsunuz, ABD 1974 Kıbrıs Barış
Harekâtından sonra böyle bir karar almış, bir ambargo
uygulamasına gitmişti ama bu ambargo uygulaması, biliyorsunuz,
bizim millî savunma sanayimizin temellerinin oluşmasına neden oldu;
bugün tüm dünyada gıptayla bakılan bir seviyeye geldik. Onun için, bu
bir yara değil ancak öldürmeyen yara her zaman için güçlendirecektir;
Allahın izniyle öldürecek yarayı da açmaya hiç kimsenin gücü
yetmeyecektir.
Bizim, bütçe tarafına
baktığımızda, kimin kasasına, kimin kesesine ne adla,
ne ölçüde ve ne şekilde dokunacağımız gelir bütçesinin
ikinci önemli ayağı ya da tarafıdır. Bu, bizi gelir
bütçesinin kaynaklarına götürür. Nedir peki bu kaynaklar? diye
baktığımızda, gelir bütçesinde -genel bütçe içerisinden
baktığımızda- iki kalem karşımıza
çıkar; bunun biri vergilerdir, diğeri de vergi dışı
gelirlerdir. Tabii, bu işin aslı ve esasının da vergiler
olduğunu ifade etmek istiyorum. 2021 yılı gelir bütçesi
teklifine baktığımızda 1,1 trilyon TL gelirin 922,7 milyar
TLsinin vergilerden karşılanacağını ve bunun da
toplam gelirler içerisindeki payının yüzde 84 civarında
olduğunu görüyoruz. Geri kalan yüzde 14lük kısmının vergi
dışı gelirlerden yani KİTlerin kârlarından, sermaye
gelirlerden, cezalardan oluştuğunu ve bunların
dışında da yüzde 2lik kadar bir kısmının da özel
bütçeli idarelerden ve denetleme, düzenleme kurumlarının
gelirlerinden oluştuğunu görüyoruz.
Bütçe gelirlerinin sağlam ve
sağlıklı olmasının temel dayanağının
vergiler olması gerektiği hepimizin malumudur. Gelişmiş
ekonomilerde bütçe gelirlerinin bizdekinden çok daha yüksek seviyelerde
vergilerden oluştuğunu ifade etmeliyim. Ancak şunu da eklememiz
lazım: Vergi gelirlerinin iktisadi döngülere duyarlılığı
tüm ülke ekonomilerinde bütçe performansı üzerinde belirleyici bir öneme
sahip. Genel olarak iktisadi döngülerin tüm vergi kaynaklarını da
aynı oranda etkilemediği bir gerçektir.
Değerli arkadaşlar, bizim bütçe
performansıyla ilgili temel sorunlarımızın
başında vergi sistemimizle alakalı eksiklik ve aksaklıkların
yer aldığı, yine, hepimizin ifade ettiği bir husustur.
Vergi sistemimizdeki sorunlar, sonuçları itibarıyla ikili bir
yapıda ele alınmalıdır. Bunlardan birincisi, beyan
edilmeyen gelirlerdir yani kaçırılan vergiler. Bu konuda
kapsamlı ve etkili bir çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Bütçe gelirlerinin artışı noktasında yeni vergiler ihdas
etmek yerine, kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin esas
alınması temennimizdir. İkincisi ise beyan edilmekle birlikte
ödenmeyen vergilerdir. Son yıllarda, tahakkuk eden vergi miktarı ile
tahsil edilen vergi miktarı arasındaki makas giderek
açılmıştır. Tahsilatın tahakkuk edilen vergilere
oranının mayıs itibarıyla yüzde 55ler seviyesine
geldiği ifade edilmekte -şu andaki en son durumu bilmiyorum ancak-
bu, önemli bir vergi tahsilat alacağının olduğu
anlamına gelmektedir. Bu durumun telafi edilmesi için kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılması
sıklıkla uygulanan bir yoldur. Bize göre bunun çözümü, vergi tahsilatının
kolaylaştırılması için 6183 sayılı Kanunda
reform yapılmasıdır yani gecikme faizi, gecikme zammı gibi,
ödemede yük oluşturan faiz politikası yeniden düzenlenmelidir.
Bu arada, konuyla bağlantılı olarak,
2020 yılı içerisinde yapılan vergi ve SGK borçlarının
yapılandırılması, pandemi dönemiyle ilgili tedbir ve
teşvikler dolayısıyla yapılan düzenlemelerle ilgili duyulan
memnuniyeti de aktarmak istiyorum.
Yine, pandemi nedeniyle zor günler geçiren iş
dünyasına bir nefes daha aldıracak, vergi idaresi ile vergi
mükellefleri açısından yeniden bir kucaklaşma ve kamu hazinesine
gönüllü ve taze bir kaynak girişi sağlayacak, matrah
artırımını da içeren bir düzenleme yapılması
yönünde yoğun talep ve istek bulunduğunu da buradan ifade etmek
istiyorum.
Gelir ve kurumlar vergisi çerçevesinde vergileme
anlayışında yapısal bir değişiklik zaruret hâline
gelmiştir. Gelir vergisinde, verginin üniter yapısı yeniden
sorgulanarak üniter vergilemenin devam edip etmeyeceğine karar vermek
gerekir. Gelir vergisinde üniter vergilemenin devam etmesi istenirse üniter
vergilemenin koşulları mutlaka yeniden belirlenmelidir.
Kurumlar vergisinde kazancın tespiti de
önemlidir. Bunun için Gelir Vergisi Kanununda yer alan ticari kazanç belirleme
usul ve esaslarının uygulanmasından vazgeçilerek sermaye
şirketleri açısından ticari kazanç tanımı yeniden
yapılmalıdır.
Gelişen dijital ekonomiye ve e-ticarete uygun
bir vergi yapısının oluşturulmasına ihtiyaç
vardır; muafiyet ve istisnaların kapsamı daraltılmalı,
buna bağlı olarak da vergi oranları düşürülmelidir.
Değerli arkadaşlar, tabii ki bu konuyla
ilgili birçok sorun var, bunları sürekli olarak gündeme getiriyoruz,
getirmeye de devam edeceğiz.
Ben bu vesileyle 2021 yılı bütçesinin yüce
Türk milletine hayırlar getirmesini bir kez daha ifade ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Söz sırası Sayın
Mustafa Baki Ersoya ait.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı
2021 yılı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
ekranları başında bizleri takip eden yüce Türk milletinin tüm fertlerini
saygılarımla selamlıyorum.
Siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ortaya
çıkardığı, millî iradenin doğrudan tecelli etmesine
vesile olan ve kutlu değerlerin buluşma noktası hâline gelen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, büyük Türk milletinin
bugününe sahip çıkmaya, geleceğini ise kurmaya devam edecektir. Çünkü
bu sistemin ana omurgasını güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik
istikrar gayeleri oluşturmaktadır. Bu vesileyle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü bütçesi olma
özelliği taşıyan 2021 yılı bütçemizin
hazırlanmasında emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum.
2020 yılı bizlere bir kez daha
göstermiştir ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
hızlı karar alma mekanizmalarıyla; Türkiyeyi hedef alan
oyunları bir bir bozmuş, Türk milleti üzerinde yapılan
hesapları tek tek bertaraf etmiştir. Bunun son örneği ise Amerika
Birleşik Devletlerinin aciz çırpınışlarla
almış olduğu yaptırım kararıdır. Buradan bu
vesileyle de Amerika Birleşik Devletlerinin S-400 yaptırım
kararıyla savunma sanayimizi abluka altına alma çabalarını
kınıyor, bu kararı tanımıyor, ulusal çıkarlarımız
ve savunma sanayimiz için attığımız adımlardaki
kararlılığımızdan vazgeçmeyeceğimizi buradan bir
kez daha dile getirmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini ziyadesiyle önemsiyoruz.
Çünkü atılan her millî adım Türke kin besleyenleri rahatsız
etmekte, gösterilen her millî duruş Türkiye Cumhuriyetine hasım
olanları alaşağı etmekte, Türk milletinin
çıkarlarını korumaya yönelik beyan edilen her irade zilletin
membasını kurutmaktadır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19
salgını sebebiyle siyasi ve ekonomik bakımdan küresel bir
yeniden yapılanma sürecinde olduğumuz bir dönemde 2021 yılı
bütçe teklifinin sistemin getirdiği hız ve istikrardan beslenmekte
olduğunu ve Türkiye ekonomisinin yoluna daha da güçlenerek devam etmesini
amaçladığını da görmekteyiz. Dünyadaki dengelerin
değiştiği böylesine hassas bir dönemde ülkemizin küresel
sebeplerin dışında maruz kaldığı ekonomik
saldırılara, baskı ve dayatmalara verdiği güçlü
karşılığın kaynağının
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olduğu da inkâr
edilemeyecektir. Tüm bu avantajlarına rağmen
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini
itibarsızlaştırma gayretinde olanları, Türk milletinin
devletiyle birlikte verdiği mücadeleyi sekteye uğratmaya
çalışanları da ibretle takip ediyoruz. Şüphesiz ki bu
kesime cevap Suriyeden, Libyadan, Iraktan, Kıbrıstan,
Kafkaslardan, Doğu Akdenizden, Egeden ve Karadenizden fazlasıyla
gelmektedir. Türk milleti bu sese sahip çıkmakta kararlıdır.
Türk milleti, verilen mücadeleyle kazançlı çıkanın bayrak,
devlet, vatan ve millet olduğunun farkında, korunanın millî
namus ve kendisinin haysiyeti olduğunun bilincindedir. Bu sebepledir ki
kendi sesi hâline gelen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
bu millet sonuna kadar arkasındadır.
Değerli milletvekilleri, Türk milleti onlarca
yıldır kan emici terör örgütleriyle mücadele etmektedir ancak son
yıllarda terör örgütlerinin hedef birlikteliklerini eylem
birlikteliğine döndürdüğü de ortadadır. 15 Temmuz FETÖcü hain
darbe girişiminin hemen ardından bir düğmeye basılmışçasına
hareket eden terör örgütleri bu işbirlikçi yapılarıyla harekete
geçmiş ve bu, defalarca teyit ve ispat edilmiştir. Böyle bir ahvalde
güvenlik güçlerimizin devletleri kendisine hayran bırakan bir mücadele
sergilemesi hepimizi gururlandırmakta, umudumuza umut katmaktadır.
Suriyenin kuzeyinde ihanetin bağrına hançer olup saplanan,
Irakın kuzeyindeki sapıkların inlerine gözlerini kırpmadan
giren, Karabağda terörist devlet, işgalci Ermenistana varlığıyla
dahi korku salan, Doğu Akdenizde gözümüz, Karadenizde umudumuz, Egede
ise gururumuz olan güvenlik güçlerimize en kalbî duygularımla
selamlarımı gönderiyor, hepsini ayrı ayrı Allaha emanet
ediyorum.
İnşallah, bir gün Türk birliği
mutlaka kurulacaktır. Bu vesileyle de Tanrı Türke yâr olsun, Turan
ellere selam olsun diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, bir takdiri daha adresine teslim etmek
istiyorum. Türk savunma sanayisinin son yıllarda gösterdiği
başarı takdire şayandır. Üretilen yerli ve millî
silahlarımız bir sonucun ürünü olmaktan çıkmış,
dünyanın dört bir yanında sonucu belirleyen silahlar hâline
gelmiştir. Bu gurur hepimizindir, bu onur büyük Türk milletinindir. Ben
Kayseri Milletvekili olarak bu noktada Kayseri ilimizde de savunma sanayisi
altyapısının olduğunun altını bir kez daha çizmek
istiyorum. Savunma sanayisi alanında yapılacak
yatırımların devletimizin destek ve teşvikleriyle
şehrimizde yapılmasına talip olduğumuzu da bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin beşeri
ve iktisadi varlıklarını değerlendirerek mali
istikrarın korunması, yurt içi tasarrufların
artırılması, rekabet gücü yüksek bir üretim yapısına
ulaşılması, altyapının geliştirilmesi, çevrenin
korunması, doğal kaynakların rasyonel kullanımı ve
yönetimi, nitelikli kentleşme, afet risklerinin azaltılması,
bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması ve
kırsal kalkınmanın sağlanması gibi toplumun
refahı üzerine doğrudan etkisi olan alanlarda sürdürülebilir,
bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi
geleceğimiz için büyük önem arz etmektedir.
Ben de bu vesileyle tüm Türkiye'de ve seçim bölgem
olan Kayseride yapılan ve yapılacak olan tüm yatırımlar
için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum. Kayserimize yapılan
yatırımlarla birlikte yapımı yarım kalmış
birtakım projeler bulunmaktadır. Tamamlanmasının öncelikli
olması gerektiğini düşündüğümüz
Boğazlıyan-Felâhiye Yolu, Kayseri-Sivas Yolu, Bünyan yolu, internet
altyapısı bulunmayan ve hane sayısı az olan mahallelerimize
internet hizmeti sağlanması, Develi Devlet Hastanesine 150 yatak
kapasiteli ek bina yapımı, Yahyalı Devlet Hastanesi, Bünyan
Devlet Hastanesi, Sarız İlçe Entegre Hastanesi
inşaatlarının tamamlanması için ödenek sağlanması
Kayserimiz için oldukça önem arz etmektedir. Bunlarla birlikte doğal gaz
arzı için Sarıoğlan ilçemize 2022 yılı için tarih
verilmiş olsa da Pınarbaşı, Akkışla, Felâhiye,
Özvatan ve Sarız ilçelerimize de doğal gaz arzı çalışmalarının
başlaması öncelikli beklentilerimiz arasındadır.
Değerli milletvekilleri, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı 2018 Türkiye genel seçimleri sonrası
Kalkınma Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığının Bütçe Genel Müdürlüğü
birleştirilerek Cumhurbaşkanlığı bünyesinde
oluşturulmuştur, Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte faaliyete geçmiştir.
Başkanlık, Cumhurbaşkanı tarafından alınan
kararlarla oluşturulan politika çerçevesinin hızlı ve etkili bir
şekilde uygulamaya geçirilmesini ve izlenmesini sağlamayı,
ekonomide büyüme ve gelişme odaklı hedeflere ulaşmayı
amaçlamaktadır. Bu çerçevede temel politika belgelerinin
hazırlanması, merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması ve
uygulanması hizmetlerini yürütmektedir. Ayrıca sektörel ve tematik
politika ve stratejiler geliştirilerek bu doğrultuda kamu
kaynaklarının tahsis edilmesi, kamu personel istihdamına
ilişkin çalışmaların yürütülmesi, İslam
İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Daimî Komitesi sekretarya hizmetleri ile uluslararası
kalkınma iş birliği faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin
görev ve sorumlulukları yerine getirmektedir.
Başkanlığın faaliyet programını
incelediğimizde bir kez daha ülkemizi sarmalayan zorlu küresel ve bölgesel
ekonomik ve siyasi koşullara, etrafımızda cereyan eden terör
olaylarına ve 15 Temmuz hain darbe girişimine rağmen gerçekleştirilen
yapısal reformlar ve özellikle uygulanan politikalar sayesinde ülkemizde
ekonomik istikrar ve güven ortamının korunmuş olduğunu,
büyüme ve kalkınma sürecinin kararlı bir biçimde sürdürüldüğünü
görmekteyiz.
Şüphesiz, dünya ekonomileri ve ülkelerin
sosyoekonomik yaşam şartları değişmekteyken önemli
olan krizi fırsata çevirebilmektir. Önce kendi kendine yeten, daha sonra
ise dost ülkelerin imdadına yetişen ülke olabilmek geleceğimiz
açısından da oldukça önem arz etmektedir.
2021 yılı
bütçemizin de bu kapsamda uluslararası bir bütçe olarak
karşımıza çıkması bizleri ziyadesiyle memnun
etmiştir. Ben de bu vesileyle Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Sayın Fuat Oktaya teşekkür ediyor, Strateji
Bütçe Başkanlığının bütçe teklifini olumlu
değerlendiriyor, bu duygu ve düşüncelerle 2021 yılı
bütçemizin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan
niyaz ediyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Söz talebim var.
BAŞKAN - Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, hatip Hidayet Vahapoğlu
konuşmasında Diyanetin eleştirilmesi Haçlılara
yardımdır. dedi ve devam etti. Diyanet bütçesini konuşan
Vekilimiz Hüda Kayaya doğrudan sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan
kendisine söz istiyoruz.
İBRAHİM
ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) - Hidayet Vahapoğlu öyle bir şey
söylemedi yalnız.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ben not aldım.
İBRAHİM
ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) Hayır, inceletin.
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) - Başkanım, adım
karıştırıldı.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ha, isim karıştı işte, sizden
önceki
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sadece isim karışmadı yani
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yaşar Yıldırım
Bir dakika
Siz Hidayet Bey
misiniz? Kusura bakmayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan
MUSTAFA HİDAYET
VAHAPOĞLU (Bursa) Yaşar Bey söyledi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Yaşar Bey söylemiş o zaman.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Akçay.
Sayın
Beştaş, oturun, size de söz vereceğim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hayır, ben anlamadım Cümleyi söylemedi.
mi diyorsunuz?
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Yok, siz konuşmasını da yanlış
anlamışsınız, ben izah edeceğim.
BAŞKAN Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, konuşmacımız Sayın Yaşar
Yıldırım Diyanete ilişkin görüşlerini ifade etti. Buna
katılmak zorunda değil kimse. Dolayısıyla daha evvel
HDPnin konuşmacısına da bir cevap vermiş falan da
değil veya bir sataşma da söz konusu değil. Bu, genelde
yapılan bir tartışmadır. Milliyetçi Hareket Partisi
adına arkadaşımız görüşünü söylemiştir. Eğer
biz bu Genel Kurulda bütün konuşmalara ilişkin kendi
görüşlerimizi ifade edecek olursak vallahi -gün yirmi dört saat ama- iki
yüz kırk saat yetmez.
BAŞKAN
Doğru.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
O nedenle konuşmacımızın
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Herhangi bir sataşma söz konusu değildir.
BAŞKAN
Sayın Beştaş, yerinizden söz vereyim.
Buyurun, ifade edin,
gündemimize devam edelim.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, ben kendime söz istesem
konuşacağım da hatibimize istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan,
Sayın Akçayı dinledim. Sonuçta bizim hatibimiz Diyaneti
eleştiren ve
önerilerini sunan bir konuşma yaptı. İsim geçmedi, onu demedim
zaten ama şunu söyledi, ben not aldım yani kulağıma
güvenirim, isterseniz tutanaklara bakın: Diyanetin eleştirilmesi
Haçlılara yardımdır. Yerli iş birlikçileri
kavramını da ekledi. Yani bu konuda, bu zaman kaybı yerine iki
dakika söz istiyoruz.
BAŞKAN Yerinden söz vereyim bir dakika.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Ankara
Milletvekili Yaşar Yıldırımın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231 sıra
sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci
tur görüşmelerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın konuşmacı Diyanetin ve
Kızılayın tartışılmazlığından
bahsetti. Diyanet de ve devlete ait herhangi bir kurum da
tartışılmaz değildir. Kurumlar, ilahî kurumlar
değildir; altmış yıllık laik sistemin
kurumlarından bir tanesidir. Kaldı ki peygamberlik, elçiler bile
eleştirilmiştir, ikaz edilmişlerdir. Bu anlamda,
yanlış yapılıyorsa eleştiri hakkı her zaman
olacaktır. Kaldı ki bütün elçiler de mücadele ettikleri dönemlerde
hep Allah adına ahkâm kesen dinci sınıflarla mücadele
etmişlerdir. Bunun dikkate alınmasını istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben de yerimden, bir dakika
BAŞKAN Buyurun.
15.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
konuşmacımızın, Sayın Yaşar
Yıldırımın sözleri, Diyanetin Türkiyenin temel
kurumlarından biri olduğundan hareketle, kurumların
yıpratılmaması maksadına yöneliktir. Yoksa Türkiyede
tartışılmayan kurum yoktur ama kurumların
yıpratılmaması ayrı bir bahistir, üzerinde durduğumuz
bir husustur. Diyanet, tüm millet olarak hepimizi temsil eden, önemli hizmetler
gören ve tarihî özellikleri de olan, önemli bir kurumumuzdur;
tartışılması başka, yıpratılmaması
başkadır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, çok kısa, çok kısa
BAŞKAN Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Çok
kısa
BAŞKAN Amacına uygun ifadelerinizi
kullandınız, bunu devam ettirmeyelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Tutanaklara geçsin.
Sayın Başkan, bizim hiçbir
eleştirimiz hiçbir kurumu yıpratmaya yönelik değildir. Aksine,
biz eleştirimizle yapıcı olarak o kurumların hakiki
görevlerine dönmesi gerektiğini savunuyoruz. Yoksa amacımız
yıpratmak değil, muhalefetiz biz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Beştaş.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Lehte Sayın Tamer Akkal.
Buyurun Sayın Tamer Akkal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TAMER AKKAL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım, yüce Türk milleti; hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Fuat Oktaya da buradan hoş geldiniz diyorum.
Sizlere bugün şahsım adına 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin sekizinci turu üzerine
konuşma yapmak üzere huzurunuzdayım. Tabii ki de bu kısa zaman
zarfında AK PARTİ hükûmetlerinin yapmış olduğu
yatırımları ve icraatları anlatmam mümkün olmasa da millî
ve yerli sermayenin son beş yıl içerisinde nerelerde nasıl izler
bıraktığını kısaca hatırlatmakta fayda var.
Binlerce projeden AR-GE çalışmaları bir yandan
tamamlanırken şu anda aktif kullanımda olan İHA ve
SİHAlarımız sadece sınırlarımız içindeki
hainlerin inlerini yerle bir etmekle kalmamış; Suriye, Libya ve en
son ise Dağlık Karabağın Ermeni işgalinden kurtulma
mücadelesinde Azerbaycan ordusunun kontrolünde göğsümüzü
kabartmış ve Türk dünyasına büyük bir zafer armağan
etmiştir. Bizler, güçlü ordumuzun, savunma sanayimizin
yaptıklarıyla gurur duyarken üzülerek söylüyorum ki Türkiyedeki
muhalefet partileri Türkiyenin Karabağa yabancı savaşçı
gönderdiğini iddia edecek kadar, ordusuna satılmış
ifadesini kullanacak kadar şirazeden çıkmış, geçmişini
unutmuş, aklını yitirmiştir.
Ey Cumhuriyet Halk Partisi; iki bin iki yüz
yıllık bir tarihe ve bu süreçte sayısız zafer ve fetihlere
imza atan Türk Silahlı Kuvvetlerini ne satabilecek ne de satın
alabilecek bir güç yoktur. Herkes haddini bilsin!
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partili Ünal Çeviköz, Amerika Birleşik Devletlerinin yeni yönetiminden
demokrasi dilenip âdeta ülkemizi şikâyet ederek partilerinin ve
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün üzerinde durduğu
Manda ve himayecilik kabul edilemez. anlayışından ve tüm
ilkelerinden ne kadar uzaklaştıklarını bir kere daha gözler
önüne sermişlerdir. Yapılan her yerli ve millî yatırıma
karşı çıkan başta Cumhuriyet Halk Partisi ve ortakları
kendi ülkesine muhalefet eden trajik siyasal var oluşlarıyla
ülkemizde taş üstüne taş koyanları karalayıp kötülemek için
var gücüyle çalışmaktadır. Hatırlatıyorum, muhalefetin
asli görevi iktidarın her yaptığını eleştirmek
değildir, Biz daha iyisini yaparız. diyebilmek, çözüm önerileri
sunmaktır. Ancak kendi Başkanlarının da dediği gibi
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine oturarak bu işler maalesef
olmuyor.
MEHMET GÖKER (Burdur) Bizim sayemizde vekil oldun
konuşuyorsun ha!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Konuş,
konuş!
TAMER AKKAL (Devamla) Ona da cevap vereceğim,
ona da cevap vereceğim.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Transferle
gittin, transfer!
TAMER AKKAL (Devamla) Üzülerek görüyoruz ki Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin
yalanın da kurgunun da genel merkezi olduğunu en son
Cumhurbaşkanı adayları Sayın Muharrem İnce ekranlarda
açıkça dile getirdi, Çete var içerde çete. dedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) Varmış işte,
var, doğru, geçti sizin oylarla!
TAMER AKKAL (Devamla) Libyaya yardım götüren
gemimize haydutların yaptığını meşru gören bir
Genel Başkan kime hizmet etmektedir hem de yalan ve yanlış
bilgilerle?
AYDIN ÖZER (Antalya) Sen kime hizmet ediyorsun?
TAMER AKKAL (Devamla)
Kılıçdaroğlunun bu açıklamasının ardından
Yunan gazetesi Greek City Timesın ertesi günkü manşetinde
AYDIN ÖZER (Antalya) Sen bizim
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Bir daha
Manisada vekil olma şansın yok, şansın yok.
TAMER AKKAL (Devamla) Dinler misiniz lütfen?
Türk muhalefeti yaptığı
açıklamada Yunan komutanın Libyaya giden gemide arama yapmakta
haklı olduğunu söyledi. yazısını görünce mutlu
oldunuz mu? Yazık, hem de çok yazık! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYDIN ÖZER (Antalya) Sana yazık!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sana yazık!
CHP oylarıyla vekil olunca mutlu oldun mu sen?
TAMER AKKAL (Devamla) Bu yalan söylemlerin kimin
işine yaradığını, kime hizmet ettiğini Yunan
medyası başta olmak üzere tüm yabancı basına
baktığınızda anlayabilirsiniz.
MEHMET GÖKER (Burdur) Mazbatayı alırken
mutlu oldun mu?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Parayı
alırken mutlu oldun mu?
TAMER AKKAL (Devamla) Ulusal konularda bile
ülkesini kötüleyen bir zihniyetin Türkiyeyi yönetmeye talip olması ise
tam bir çelişkidir.
MEHMET GÖKER (Burdur) Üç ayda bir para
yatıyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ne oldu,
borçların mı silindi senin, borçların mı?
TAMER AKKAL (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı katıldığı bir televizyon
programında YPG/PYD bize mi saldıracak? dedi. Bunu aklı
başında bir insanın nasıl zikredebildiğini anlamak
mümkün değildir, böyle bir düşünce olamaz. Bunu ana muhalefet partisi
lideri diyemez. Bu, muhalefet etmek değil, resmen eli silahlı,
şereften yoksun, soysuz katilleri aklamaktır. Ama merak etmeyin
Türkiye Cumhuriyetinin şerefli ordusu hepsinin canını okumaya,
leşlerini sermeye devam ediyor. İçerde bitiyorlar, nefes
alamıyorlar; dışarıda da bitecekler, siyaseten de
bitecekler. Türkiyeye kafa tutmanın, ihanet etmenin bedelini herkes
ödeyecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz diyoruz
ki: PKKnın sözcüleriyle ortaklık yapmayın; haydi
yapıyorsunuz, o zaman dürüst olun, seçmeninizi kandırmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYDIN ÖZER (Antalya) Sen dürüst ol, sen!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sen
dürüstlüğe bak, dürüstlüğe, Seçmenini para için sattı.
diyorlar sana.
TAMER AKKAL (Devamla) Ama onu da beceremiyorlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Bak
Manisalılardan mesaj geliyor Para için sattı seçmenini. diyorlar.
TAMER AKKAL (Devamla) Neden? Çünkü korkuyorlar.
Korkmayın efendiler, korkmayın. Çıkın, siz PKKnın
sözcülerinin
BAŞKAN Teşekkürler Tamer Bey.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ver, ver,
Başkanım, beş dakika daha ver.
TAMER AKKAL (Devamla) Sayın Başkan,
toparlayayım.
BAŞKAN - Söz vermiyorum, kimseye vermedim. Size
niye vereyim ya?
TAMER AKKAL (Devamla) Saygıyla sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKER (Burdur) Dürüst ol, seçmenini
kandırma!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkoç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Manisa Milletvekili
Tamer Akkalın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Aslında cevap
vermeye değmez ancak söylediği bir söz gerçekten dikkate değer,
o yüzden ona değineceğim. Seçmeninize saygı gösterin. diyor.
Cumhuriyet Halk Partisinin de desteğini alarak İYİ
PARTİden milletvekili olup ondan sonra gittiği yerde yüzü
kızarmadan konuşan bir insana bizim söyleyecek sözümüz yoktur, Allah
ıslah etsin. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
TAMER AKKAL (Manisa) Cevap verebilir miyim?
Sataşma var.
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
17.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, sayın
milletvekilimiz biraz evvel kendi düşüncelerini ortaya koymuş ve
Sayın Kılıçdaroğlunun kamuoyuna yansımış
sözlerinden hareketle, kendi sözlerinden hareketle haklı sorular
sormuştur. Bundan gocunacak herhangi bir durum yoktur, bunların
cevabını kamuoyuna tatmin edici bir şekilde vermek gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
TAMER AKKAL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.49
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Söz sırası, yürütmeye ait.
Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Cumhurbaşkanlığı ile
Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili
kurum ve kuruluşların 2021 yılı bütçeleri ve 2019
yılı kesin hesaplarını Gazi Meclisimizin takdirine sunuyoruz.
Gün boyunca düşüncelerini ifade eden,
yapıcı eleştirileriyle katkı veren milletvekillerimize,
Cumhurbaşkanlığı ile Cumhurbaşkanlığına
bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların
bütçeleri, kesin hesapları, faaliyetleri ve projeleri hakkında ifade
ettikleri görüşleri için teşekkür ediyorum.
Amerika Birleşik Devletlerinin
yaptırım kararını 4 siyasi partinin imza koyduğu ortak
bir bildiriyle kınayarak millî birlik ve beraberliğimizi
yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisine, bilhassa imza atan siyasi parti
gruplarımıza şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sözlerimin başında Amerikanın
aldığı haksız yaptırım kararını bir kez
daha şiddetle kınıyorum. Savunma Sanayii
Başkanlığı Başkanı İsmail Demir, Başkan
Yardımcısı Faruk Yiğit; Hava Savunma ve Uzay Dairesi
Başkanı Serhat Gençoğlu ve Grup Müdürü Mustafa Alper Deniz;
sizlerle gurur duyuyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Milletimiz ve devletimiz adına sizinleyiz,
yanınızdayız, Savunma Sanayiinde ve ilgili birimlerde
çalışan tüm arkadaşlarımızın,
kurumlarımızın yanındayız. Bir kez daha yürekten
teşekkür ediyorum hepinize. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, on sekiz yıldır daha müreffeh
yarınlar, daha güçlü Türkiye idealine doğru büyük ve emin
adımlarla ilerlemektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın liderliğindeki bu yolculuk, gerektiğinde
kendi göbeğini kendi kesen, gerektiğinde bedel ödeyen ama
bağımsız politikalarını hayata geçirme konusunda asla
taviz vermeyen büyük Türkiye yolculuğudur.
On sekiz yıldır elde ettiğimiz
başarıları siyasi çekişmeler, belirsizlikler,
istikrarsızlıklar içinde çırpınan bir parlamenter sistemle,
ekonomide hatta ülke savunmasında bile dışa
bağımlı bir Türkiyenin gerçekleştirmesi mümkün müydü?
Özellikle Sayın Öztrak, eleştirilerinizi
dinledim, tamamen temelsiz bir şekilde eleştiriyorsunuz. Siz iyi
hatırlarsınız aslında parlamenter günlerin hepsinde
Herkes
çok iyi hatırlar, biz de iyi hatırlarız. Ama kimsenin o günleri
hatırlamak aslında işine gelmiyor. İstikrarlı bir
Türkiyeyi mi istemiyoruz, onu anlamıyoruz biz. Akıbeti belirsiz koalisyon
hükûmetleriyle, askerî ve bürokratik vesayetlerin prangalarıyla üstesinden
geldiğimiz zorluklar aşılabilir miydi bugün, onu sormak isterim?
Mümkün değil, aşılamazdı.
YUNUS EMRE (İstanbul) Hangi sorunun
üstesinden geldiniz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
En küçük bir sarsıntıda, en ufak bir manipülasyonda dengesini
kaybeden, dışımızdaki güçlerin tuzaklarına
düşürülmeye çalışılan bir Türkiyeyle bugünlere gelebilir
miydik? Asla gelemezdik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dünyanın gıpta ettiği Türkiyeden
bahsediyorum, dünyanın gıpta ettiği Recep Tayyip
Erdoğandan bahsediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YUNUS EMRE (İstanbul) Eline mektup verilerek
mi oluyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Elini vicdanına koyan herkes; gücü, tecrübesi ve
ağırlığıyla bir dünya lideri olan Sayın
Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiyenin bölgesel
güç hâline geldiği ve küresel güç olma yolunda da ciddi yol
aldığını kabul etmektedir. İsteseniz de istemeseniz de
siz de bunu bir gün kabul edeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi, önce yüce Meclisimiz, sonra da halkımızın istek ve
iradesiyle kabul edilmiş bir sistemdir.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Ucube sistem.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Herhangi bir kimsenin değil, Meclisimizin ve milletimizin irade ve
kararına dayanmaktadır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi, kuvvetler ayrılığına dayanan bir sistemdir ve
demokratiktir. Siz hâlâ bugün dahi bakanlar gelmediğinde Nerede bu
bakanlar? diyen, geldiğinde hâlâ atanmış veya seçilmiş
şeklinde kibirli bir yaklaşımınızla konuşmaya ve
eleştirmeye devam edin. Milletin verdiği kararı, Meclisin
verdiği kararı hazmetmemeye devam edin, hiçbir şeyi
değiştirmeyecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Seçilmişlere
kibirli diyor, herkes susuyor. Bu, nasıl bir ifade ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Denge ve denetim yok. diyorsunuz. Yürütme olarak günlerdir yine yüce
Meclisimizin önünde harcanan ve harcanacak her bir kuruş için burada hesap
veriyoruz, bunları kurala bağlıyor, açıklamasını
yapıyoruz. Hesabını veriyoruz. (CHP sıralarından
gürültüler) Bu, bir denge ve denetim mekanizması değil de nedir?
Parlamenter sistemde bu, farklı mıydı arkadaşlar?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sizi
denetleyecek bir güç kalmadı, sizi denetleyecek bir güç yok.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bu konuda sistem değişikliği öncesine göre farklılık
nedir, bana söyler misiniz? Yürütmenin de yasamanın da iradesi,
bağımsız mahkemelerce denetlenmekte midir? Denetlenmektedir.
(CHP sıralarından gürültüler) Yürütmenin kararları, idare
mahkemeleri ya da Danıştay tarafından iptal edilmekte midir?
Edilebilmektedir, edilmektedir. Görevini istismar eden kamu görevlileri, adli
yargıda yargılanmakta mıdır? Kanunlar, Anayasaya
aykırı bulunduğunda Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmekte midir? Evet.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Alt mahkemeler
ne yapıyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Bu konuda ya hiç mi Resmî Gazeteyi okumuyorsunuz? Ya daha bu sabah bakın,
bir kanun, yine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kim
tanıyor Anayasa Mahkemesini?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Alt mahkeme de onu tanımaz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Normal, edilebilir çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti de sistemi de demokratik
bir sistemdir ve aynı zamanda da hukuk devletidir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Anayasa Mahkemesi
kararlarına uymayarak mı hukuk devleti oluyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Aslında, ayrıca, şunu da ifade edeyim, Anayasamız
gerektiğinde yüce Meclisimize yani sizlere yürütmeyi fesih yetkisini de
vermektedir; bu da sizde.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Kaç imzayla?
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ne yani, iki imzayla
mı bekliyordun yani?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Ülkemizde bir rejim sorunu söz konusu değildir arkadaşlar, bir rejim
sorunu söz konusu değildir. (CHP sıralarından gürültüler)
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) İktidara
gelirsen yaparsın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle -rejimi değil- yürütme
görevini yerine getirecek organlarla ilgilidir bu sistem, rejimle ilgili bir
değişiklik yok ortada. Sadece yürütme sistemiyle, organlarla,
kurumlarla ilgili bir değişiklik.
BURAK ERBAY (Muğla) Adil bir seçim
yapın, ne olacak o zaman.
ATİLA SERTEL (İzmir) 10 milyonluk
arabaya biniyorsun!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Kuruluşundan bu yana rejimimiz demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti
ilkelerine dayanmaktadır, bugün de öyle.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İstanbul
seçimleri neden tekrarlandı Sayın Cumhurbaşkanı Vekili?
Madem hukuk vardı
HALİL ETYEMEZ (Konya) YSK kararı
gereğince.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Rejim sorunu olsa olsa muhalefetin, sizlerin milletimizden gizli kapalı
kapılar ardında hazırladığı karanlık Anayasa
taslaklarında gündeme gelebilir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yoksa bizimle bir alakası yok bunun.
HÜDA KAYA (İstanbul) Saraydan gelip kibirli
diyemezsin bize. Burada kimseye ayar veremezsin. Seçilmişlere ayar vermeye
hakkınız yok. Git sarayda konuş o kibri.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yapılan, yürütmeye
istikrar kazandırma ve ülkenin çok şey kaybettiği koalisyonlar
batağını tekrar yaşamasını önlemektir ve
önlemiştir de. (CHP sıralarından gürültüler)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İnsanlar
kendini yakıyor Meclis kapısında.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Yani hazmedemediğiniz buysa ben ne yapayım, biz ne yapalım?
Oradan oraya savrulan, memleket değil, devlet hiç değil, halkın
verdiği muhalefet görevini dahi layıkıyla yerine getiremeyen,
muhalefetin ta kendisidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Siz muhalefet
değilsiniz. Bize ayar veremezsiniz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ne memleketi ne de devleti sorgulayın, kendinizi sorgulayın.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Devlet mi
kaldı?
HALİL ETYEMEZ (Konya)- Dinleyin ya!
HÜDA KAYA (İstanbul) 83 milyonun güya
sarayından geliyorsun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhalefet ülkenin
karşılaştığı tehdit ve zorlukları
algılamaktan uzaktır.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Bu tehdit sizsiniz,
siz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Basiretsiz basiretsiz,
konuşmaya bakın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Dinliyoruz yani haftalardır dinliyoruz, bugün de dinledik sabahtan beri.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Bir de siz dinleyin.
HÜDA KAYA (İstanbul) Kibir akıyor,
kibir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Çok masal
dinledik.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Dinle, dinle!
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Dinleriz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
15 Temmuz herhangi bir terörist kalkışmanın çok ötesinde, hain
bir girişimdir. Sadece hain bir darbe girişimi bile değil, onun
çok ötesinde bir girişimdir.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) O hainleri
siz yetiştirdiniz, siz.
BAŞKAN Bir dakika Sayın
Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Grup Başkan
Vekillerinin yanında laf atmanızı doğru bulmuyorum. Grup
Başkan Vekilleri gerekli cevabı vereceklerdir, sabırlı
olun. Değerli milletvekilleri, karşıya yönelik
konuşmanız doğru değildir.
Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
15 Temmuz
Milletin emanet ettiği silahlar, bir terör örgütü
tarafından milletin kendisine doğrultulmuştur. Bu, tarihimizde
bir ilktir ve son olması için de Anayasanın ve yasaların
emrettiği ve izin verdiği şekilde yine olağanüstü
şartlarda mücadele zarureti doğmuştur. 20 Temmuz ve
sonrası diye ifade ettiğiniz dönem, işte, o dönem, bu
mücadelenin başladığı tarihtir, 15 Temmuzdan sonra çok daha
yoğun olarak başladığı tarihtir; niye rahatsız
oluyorsunuz bundan? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) O grupları
alan kimdi? Devleti onlara teslim eden kimdi onu söyle ama.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
O dönemde çıkarılan tüm kanunlar, o dönemde çıkarılan tüm
kanun hükmünde kararnameler yüce Meclisimize, sizlere sunulmuş ve
tarafınızdan da uygun görülenler
kanunlaştırılmıştır. Kullanılan tüm yetkiler
yine Anayasada öngörülen merciler tarafından ve öngörülen usullere göre
yerine getirilmiştir. Bugün yürütme görevi ve de yetkisi, Anayasada
yerini bulan şekliyle, seçilmiş ve millet iradesine dayanan
Cumhurbaşkanı tarafından kullanılmaktadır. Ülkemizde
tek adamlık kavramı bugünün değil, tek parti döneminin,
1940lı yılların şef dönemlerinin konusudur, bugünün
değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Hafızalarınızı tazelemek
istiyorsanız o günlere gidebilirsiniz.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemimizde tek adam değil
ATİLA SERTEL (İzmir) Sen bütçeden
bahset, bütçeden. 10 milyonluk arabaya biniyorsun. 10 milyonluk arabaya
biniyorsun, 10 milyon. Millet aç, aç!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
istişare vardır, katılımcı demokrasi vardır,
hızlı ve etkin karar alma mekanizmaları vardır ve biz
bunları birer birer uyguluyoruz.
ATİLA SERTEL (İzmir) 10 milyonluk
arabayı iade et, iade et.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Siz, kendi içinizde bunları uygulayamıyorsanız bu sizin
sorununuz, bizim değil. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Arabanı iade
et, arabanı iade et, arabanı iade et.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde tek adam değil
-tekrarlıyorum- istişare vardır, katılımcı
demokrasi vardır.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Arabanı iade et.
ATİLA SERTEL (İzmir) Arabanı iade
et, arabanı. Birazcık vicdanın varsa o arabayı ver,
arabayı.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Birazcık vicdanın varsa arabayı iade et.
ATİLA SERTEL (İzmir) 10 milyon, 10
milyon o araba. Yazık! Bu fakir fukaranın vergileriyle
alıyorsun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
O tek adam dönemleri -biraz önce ifade ettim- Millî Şefler, tek parti
dönemleri ve de güdümlü demokrasi ancak sizin genetik kodlarınızda
mevcuttur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Arabanı iade et.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ve bunlar hiçbir zaman da geri gelmeyecek şekilde tarihin karanlık
sayfalarında kalmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Yazık,
yazık! İnsanlar aç, aç! İnsanlar aç! 10 milyonluk arabaya
biniyorsun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Dolayısıyla o günlere de o sistemlere de özlemi bırakın,
bugüne dönün ve geleceğe bakın artık.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sen 10 milyonluk
arabanı anlat, 10 milyonluk.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir)
Saygıyı öğren be, saygıyı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Cumhurbaşkanımızı doğrudan millet seçmiştir,
milletimiz seçmiştir ve egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) Arabanı anlat,
arabanı!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) 10
milyonluk arabanı anlat!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Gazi Meclisimizin 100üncü kuruluş yıl dönümünü idrak ettiğimiz
2020 yılından cumhuriyetimizin 100üncü yıl dönümü olan 2023e
her alanda daha da gelişmiş bir şekilde ulaşmakta
kararlıyız. Cumhurbaşkanlığı bütçemiz bu
doğrultuda daha müreffeh
ATİLA SERTEL (İzmir) Sırat
köprüsünden geçirmez o araba seni.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Merak etmeyin, bizim araçlar sizinkilerden çok daha güçlüdür. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Birazdan gireceğim ne tür
araçlar olduğuna, hiç merak etmeyin. Biraz önce ifade ettiniz zaten, yani
Başka bir şeyi motive ediyorsunuz. diye.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Tabii,
tabii.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Başka bir şeyi motive ediyorsunuz. diye ifade ettiniz açıkça.
Bizim, hiç kimsenin Cumhurbaşkanlığı
adaylığını falan motive ettiğimiz yok, merak etmeyin.
ATİLA SERTEL (İzmir) Garibanları
mahvettiniz, mahıv.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Zayıflık vesaire. diye kendiniz ifade ettiniz, bizim araçlar da
sağlam, her şeyimiz sağlam.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Aç
bıraktınız insanları, insanları aç
bıraktınız.
ATİLA SERTEL (İzmir) Adamlar aç, aç!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Biz, kendimize sonuna kadar güvenen bir iktidarız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ve aynı zamanda da sonuna kadar
güvenen de -her şeyi açık şekilde- bir ittifakız. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sokağa
çıkın, sokağa; sokakta ne var bir de onları görün.
İRFAN KARTAL (Van) Kıskanmayın,
kıskanmayın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Cumhurbaşkanlığı bütçemiz bu doğrultuda daha müreffeh
Türkiye vizyonumuzu
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Gelin, beraber
çıkalım.
İRFAN KARTAL (Van) Kıskanmayın.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
ete kemiğe büründürecek
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
Sayın milletvekilleri, şimdi, biraz daha
bağırırsanız bir de hareket, kavga mavga olacak.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İşte,
grupları bağırıyor Başkanım.
BAŞKAN Ya, dövüşecekseniz
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Bırakmıyorlar ki konuşulsun Sayın Başkan ya.
BAŞKAN Bakın, geçen söyledim,
bağıranların isimlerini okuyup dışarıya davet
edeceğim; kim kime bağırıyorsa dışarı
çıksın, birbirine bağırsın.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Uyarın
bunları.
BAŞKAN Grup Başkan Vekilleri kendi
partilerini savunabilecek güçte arkadaşlarımız, bunu ben
söylüyorum, çok da dikkatle takip ediyorlar; sabırlı olun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bunlar,
AKPliler Genel Başkanımız konuşurken aynısı
yapmadılar mı?
BAŞKAN Sen Niğdeye selamını
kuvvetli ver. Sen sabırlı ol güzel kardeşim.
Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı bütçemiz daha müreffeh Türkiye vizyonumuzu
ete kemiğe büründürecek, hedeflerimizi fiilî neticelere dönüştürecek
şekilde hazırlanmıştır. Bütçemizi doğrudan
milletimizin hür iradesiyle seçilmiş olan Cumhurbaşkanımızın
bağlı başkanlıklar, kurumlar, politika kurulları,
ofisler ve tüm diğer ilgili birimlerle ve yine, bütün bunlarla ahenk
içerisinde çalışmasını temin edecek şekilde
hazırladık. Bugün de ahenk içinde çalışıyoruz, hiç
merak etmeyin.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle devletimize
kazandırdığımız kamuda iyi yönetişim
uygulamalarının da dayanağını
oluşturmaktadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kamunun
yarısı vekâletle yönetiliyor, yarısı vekâletle yönetiliyor.
Sorduğumuz zaman, vekâletle yönetilen bir kamu var.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi derken bir
şeyi de söylemeden geçemeyeceğim. Eleştirilerde sürekli dile
getirdiniz ya hep Bir bakanın istifa etmesinden sonra yirmi yedi saat
diye, aslında bu, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
olan güveninizin doğrudan ifadesidir, başka bir şey değil.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hatta, dolar
bile düştü, dolar!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Bakansız, dolar düştü.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yani, aslında, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin
toplamda bir gün içerisinde bunların tamamını çözecek dinamizmde
ve güçte olduğunu bildiğiniz için bu beklenti içindesiniz ve öyle de
oldu zaten.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Bakan
istifa edince döviz nasıl düştü.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Haber
yapmaya korkar oldu medya.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde bakanlıklar
değişebilir, milletin verdiği yetki
Cumhurbaşkanındadır, dolayısıyla bütün kararlar yirmi
dört saatte, yirmi yedi saatte alınmıştır.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Bakan
yokken döviz düştü.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
İstikrar hiçbir şekilde zerre bir şey görmemiştir
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Bakan gitti döviz
yüzde 10 düştü, demek ki Cumhurbaşkanı istifa etse yüzde 50
düşecek.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
tüm kararlılığıyla devam etmiştir. Yani önceden
parlamenter sisteme şöyle bir bakın, aylar süren belirsizliklerden
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Kurulamayan
hükûmetlerden.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
kurulamayan hükûmetlerden, karar verilemeyen bakanlıklar arasındaki
sıkıntılardan şimdi toplam bir gün içerisinde her şeyin
çözülmesini bekliyorsunuz, haklısınız da zaten,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi de zaten bunun için var ve
gereğini de yapmıştır. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Berat Bey diyor
ki: At izi it izine karıştı. Onu da anlat bakalım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ve yine kararlarıyla
pek çok yapısal değişikliği, reform, icraat ve
değişim temelli bir anlayışla uygulamaya koyan
Cumhurbaşkanlığımızın bütçesidir. Bütçemiz
bünyesinde barındırdığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve
İletişim Başkanlığı gibi kurumlarla hem kamu
hizmetlerini her geçen gün artan şekilde dijital dünyaya taşıyan
hem de ülkemizin dijital mecralardaki marka değerini güçlendiren
Cumhurbaşkanlığımızın bütçesidir.
Cumhurbaşkanlığı bütçesi; Savunma Sanayii İcra
Komitesi, Yatırım Ortamını İyileştirme
Koordinasyon Kurulu, Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu,
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kurulu, Bürokrasinin Azaltılması ve
Dijital Türkiye Koordinasyon Toplantılarıyla yine konu bazlı ve
odaklı strateji önceliklerimizi eş güdümle hayata geçiren bir
bütçedir. Tarihimizin emanetleri olan, kültürel ve mimari eserlerimizi ayakta
tutan Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı ve köklü devlet
arşivimizi geleceğe aktaran Devlet Arşivleri
Başkanlığımızın da yine bütçeleri bu bütçemize
dâhildir. Onurlu ve bağımsız politikalarımızın
sahadaki teminatlarından Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığımız ile her bir projesiyle yine millî
teknoloji hamlemize güç katan ve hiçbir yaptırımın engelleyemeyeceği,
hızını kesemeyeceği Savunma Sanayii
Başkanlığı bütçeleri de yine
Cumhurbaşkanlığı bütçemizin içerisindedir.
Cumhurbaşkanlığı teşkilatında yer alan Diyanet
İşleri Başkanlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı, Sağlık ve Gıda Politikaları
Kurulu da yine dâhil olmak üzere tüm bağlı ve ilgili
kuruluşlarıyla Cumhurbaşkanlığı bütçesi,
tamamıyla aziz milletimizindir ve toplumumuzun her kesiminin beklenti ve
hassasiyetleri göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı bütçesi için ayrılan her
bir kuruş milletimizin menfaatleri yönünde
kullanılmıştır -farklı şekillerde
anlatılmaya çalışılıyor, algı oluşturulmaya
çalışılıyor olsa bile- bundan sonra da böyle olmaya devam
edecektir. Bu bütçenin sağladığı imkân ve fırsatlar
sayesinde yasama ve yargı organlarıyla da uyumlu bir şekilde
çalışarak milletimizin gönlündeki yerini korumayı ve birlik
beraberliğimizi perçinlemeyi sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı merkez birimlerinin
yanı sıra 7 başkanlık, 1 genel sekreterlik, 4 ofis ve 9
politika kurulunu bünyesinde barındıran
Cumhurbaşkanlığı bütçesinde artış
görüldüğüne dair yine değerlendirmeler yapıldı. Yine bu
noktada dikkatlerden kaçırılmaması gereken husus,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişimizle
birlikte Cumhurbaşkanlığının yürütmenin merkezi hâline
gelmiş olduğudur. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı
bütçesinin yüzde 51i devralınan ve yeni kurulan birimlere aittir ve
ödenek aktarma yoluyla ilgili kurumlara aktarılan kalemler
bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı bütçesinin 1,5 milyar
lirası İçişleri ve Millî Savunma Bakanlığınca
kullanılan barışı destekleme ve koruma hizmetlerine -yani
Cumhurbaşkanlığının harcamalarıyla alakası
yok- 175 milyon lirası acil destek giderlerine, 384 milyon lirası ise
Cumhurbaşkanlığı ofisleri bütçesine aktarılmak üzere
ayrılmıştır. Barışı destekleme giderlerinde
yüzde 50 oranında, hane halkına yapılan transferlerde ise yüzde
35 oranında artış öngörülmüştür.
Cumhurbaşkanlığı bütçesini yüzde 50 niye mi
artırıyoruz, özellikle barışı destekleme fonunu?
Kahraman Mehmetçikimiz 780 bin kilometrekare vatan toprağında ama
onun ötesinde Libyadan Suriyeye, Bosna Hersekten Kosovaya tüm gönül
coğrafyamızda huzuru, güveni baki kılsın diye
artırıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dalgalandığı yerde ne korku ne de keder
bırakmayan bayrağımız dünyadaki mazlum ve mağdurlara
umut olsun diye artırıyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu bize tarihimizin yüklediği bir sorumluluktur.
Dünyanın dört bir yanında bayrağımızı ve
Mehmetçikimizi sevinçle ve dualarla karşılayan mazlumlar var.
Libyada, Somalide, Bosnada, Suriyede niye bulunduğumuzu anlayamayanlar
bu bütçeyi niye artırdığımızı da anlayamazlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Barışı
destekleme ve koruma hizmetlerine ayırdığımız her bir
kuruş Türkiyeyi bu bölgelerden kuşatmaya çalışanların
gayretlerini boşa çıkarma hamlesidir. Bundan sonra da bu alanda
gerekeni yapacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, bütçemizin önemli gider kalemlerinden birisi de
Cumhurbaşkanlığına bağlı ofislere aittir. Yine,
eleştiriler geldi Bakanlıklarla paralel yapılar.
şeklinde. Ben sadece burada -eğer müsaadeniz olursa- tek bir
ofisimizin yaptıklarını biraz anlatayım. Bu ofislerimizin
günlük hayatımıza nasıl katkı
sağladığını belki ben biraz daha net
anlatmış olurum, belki anlaşılması da biraz daha kolay
olur.
Dijital Dönüşüm Ofisimiz, çağın
ötesinde bir yaklaşımla kamu hizmetlerinin dijital ortamlarda en
etkin ve verimli şekilde sunulması ve teknoloji
altyapımızın gelişimi yönünde çalışmakta bu
ofisimiz. Yarınların rekabetçi ekonomisinde var olabilmek ancak
zamanın ve şartların getirdiklerini doğru yorumlayan
dinamik bir yönetişim anlayışıyla mümkün olmakta. Teknoloji
altyapımızın gelişmesi, kamu hizmetlerinin dijital ortamda
sunulması, bir bütün olarak çağın gerektirdiği dijital
dönüşümü sağlamak ve Türkiyede yatırım ortamının
iyileştirilmesi yine öncelikli hedeflerimizden. Bugün itibarıyla 700
kuruma ait 5.336 adet kamu hizmeti E-Devlet Kapısı olarak
bildiğimiz Dijital Türkiye Portali üzerinden sunulmakta. Hani şu
Covid döneminde aldığımız, her birimizin
aldığı kamu hizmetleri var ya, işte buradaki
çalışmaların sonucu.
Hayatımızı ve
alışkanlıklarımızı etkileyen Covid-19
salgını, telekomünikasyon altyapısıyla birlikte dijital
kamu hizmetlerinin ne denli önemli olduğunu hepimize bir kez daha
gösterdi. Vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu
işlemlerin birçoğunu Dijital Türkiye Portali üzerinden yapabilmeleri
Covid-19la mücadelede sosyal izolasyonun sağlanmasında yine çok çok
önemli bir rol oynamıştır.
Salgın sürecinde seyahat izin belgeleri,
pandemi sosyal destek başvuruları, HES kodu üretme ve listeleme dâhil
olmak üzere birçok kamu hizmeti dijital olarak sunulmaya
başlanmıştır. Ayrıca elektrik, su, doğal gaz,
telefon ve internet gibi birçok hizmete ilişkin abonelik başvuru ve
feshi işlemlerinin yine Dijital Türkiye Portali üzerinden
yapılması vatandaşlarımızın ve her birimizin
hayatını büyük ölçüde kolaylaştırmıştır.
Yani önceden gidip belki onlarca belgeyle saatlerinizi veya günlerinizi
harcadığınız birçok işlem şimdi tek bir
tıkla, belki hiçbir belge alınmadan
Sosyal yardım ödemeleri,
emekli maaşları, kısa çalışma ödeneği ve
doğum yardımı gibi PTT üzerinden yapılan kurum ödemelerine
ait sorgulamalar da yine artık e-devlet üzerinden yapılabilmekte. Bu
yıl 51,7 milyonu aşkın aktif kullanıcısı olan
Dijital Türkiye Portaline 2 milyarın üzerinde giriş
yapılmıştır, 2 milyar.
turkiye.gov.tr adresi üzerinden sunulan
hizmetlerin mümkün olan en geniş kitleye ulaşabilmesi ve
erişilebilirliğinin artırılmasına yönelik
çalışmalarımız da yoğun şekilde devam etmektedir.
E-Devlette Engel Yok Projesi kapsamında da yine hayata geçen engelsiz
çağrı merkeziyle işitme engelli vatandaşlarımız
işaret dili bilen çağrı merkezi çalışanlarıyla
görüntülü olarak görüşme imkânına kavuşmuştur. Diğer
yandan, adrese teslim şifre başvurusu hizmetinin pilot
uygulaması neticesinde de 65 yaş üstü olup daha önce e-devlet
şifresi almamış vatandaşlarımıza da yine
başvurmaları hâlinde de şifrelerini evlerde teslim
ettiğimizi ben bir kez daha hatırlatmak isterim.
Dijital dönüşüm sadece kamu hizmetlerinin
elektronik ortama aktarılmasını değil, iş süreçlerinin
sadeleştirilmesini yani bürokrasinin azaltılması sonucunu da
doğurmaktadır. Bu kapsamda, sıfır belge hedefiyle
çalışmalarımızı sürdürüyor, bürokrasiyi azaltarak kamu
hizmetlerinin sunulma süreçlerini kolaylaştırıyoruz. Yürütülen
çalışmalar neticesinde, 2018 yılında 3,47 seviyesinde olan
kamu hizmeti başına düşen ortalama belge sayısını
yani kamudan, devletten bir hizmet istediğinizde sizden Şu, şu,
şu belgeleri de getir. denilen her bir kamu hizmetine bedel
yaklaşık 4 belgeyi şu anda 0,17ye indirmiş
durumdayız. Aslında, şöyle de hatırlatayım çünkü bunu
önceki bütçeler döneminde de konuştuğumuzu hatırlıyorum: 42
bin belge istiyordu devlet vatandaşından, verdiği
yaklaşık 10-12 bin kamu hizmeti vardı; 42 bin belgeydi,
yanlış hatırlamıyorsam rakamı tam. Yani ortalama 4
belge şu demek: Bir kamu hizmetini istediğinizde, bir kuruma
gittiğinizde, 4 belge istediğinde bir başka kamu kurumundan
almak gerekiyorsa gittiğiniz yer de 4 belge istiyor, gittiğiniz yer
de 4 belge istiyor. Dolayısıyla Kapı kapı
dolaşıyorum. dediğimiz -yüzyıldır, belki ondan
öncesinde de bir yüzyıl vardı- şikâyet edilen konu buydu;
yapısal çözümler dediğimiz şeyler de bu bizim.
ATİLA SERTEL (İzmir) Arabayı iade
et.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Vallahi ayıp ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Dolayısıyla şimdi, 0,17ye inmiş durumda yani binin
altına indi, 700 civarına indi, hedefimiz bunu sıfıra indirgemek,
bizde yani kamuda, devlette olan hiçbir bilgiyi vatandaşımızdan
belge olarak talep etmeme hedefimizi sıfıra varana kadar da devam
ettireceğiz.
Yine, Dijital Türkiye Portaline entegre olan kurum
sayısının 700e, kayıtlı kullanıcı
sayısının 51 milyon 732 bine ulaşması kamuda
dijitalleşmenin vatandaşımız tarafından ne denli
olumlu karşılandığını da yine ortaya koymakta.
Yine, soruyorsunuz zaten burada da gün boyu,
öncesinde de sonrasında da bu sorular hep devam edecek Ne
yaptınız? Ne yapıyorsunuz hükûmetler olarak? diye. Buyurun,
sadece bir ofisimizin ne yaptığını anlattım, sadece
Dijital Türkiye Projesi çerçevesinde ne yaptığımızı
anlattım. Bunu, biz yapıyoruz. Evinizde oturduğunuz yerden,
telefonunuzdan, tabletinizden, hatta buradan rahatça yaptığınız
o işlemler var ya -vatandaşımızı rahat ettirme
hedefimiz var- onları hep birlikte yine biz yapıyoruz. Burada gelecek
vizyonumuz var, dijitalleşme var, yapay zekâ var, Siber Vatan var bu
çalışmaların ötesinde.
Biz turkiye.gov.tr gibi bir mega platform
kurmuşuz. Kamu hizmetlerine hem güvenli hem de hızlı bir dijital
kapı açmışız. E-devlete eklediğimiz kamu hizmetleriyle
de yetinmiyor, hizmetleri yine bu kamu hizmetlerini tek ekranda... Yani
artık onunla da yetinmiyoruz, artık kendi hedefimizi de egale
ediyoruz. Orada, sanal âlemde, kapı kapı dolaşmanızı
da fazla görüyoruz, bunu da bürokrasi olarak görüyoruz. Dolayısıyla,
bunları da tek bir kapıda buluşturalım diyoruz, tek
pencere diye ifade ettiğimiz şey.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) İnterneti
olmayan çocuklar ne olacak Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Burada, e-devlete eklediğimiz kamu hizmetleriyle de yetinmiyoruz,
bunları tek ekranda vatandaşımızın
kullanımına daha etkili nasıl sunarız, bunun peşindeyiz.
Haziran ayında, E-Devlet Kapısındaki
yine ilk bütünleşik hizmet olan Araçlarımı kullanıma
açtık, bunu biliyorsunuz. Bugüne kadar 70 milyondan fazla
kullanıldı. Araçlarımla kullanıcılar araçlarına
ait sigorta, ceza, muayene, otoyol geçişi ve borç durumu bilgileri
başta olmak üzere tamamını tek ekranda görüntüleyip ödeme
işlemlerini yapabilmekte. Hayatı kolaylaştırıyoruz
yani. Yine önümüzdeki dönemde de kişinin çalışma hayatıyla
ve ikametgâhıyla ilgili her konuyu da Çalışma Hayatım ve
İkametgâhım gibi daha fazla sayıda bütünleşik hizmet
diye ifade ettiğimiz bu tek pencere tek kapı modellerinde yine
Dijital Türkiye üzerinden sunarak vatandaşlarımızın
hayatlarını kolaylaştırmaya da devam edeceğiz.
Tüm bu çalışmalar, kamu hizmetlerinin dijital
mecralar üzerinden sunumunda ülkemizi en üst lige
çıkarmıştır.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ya, nasıl ekmek
bulacak insanlar?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Temmuz ayında yayımlanan 2020 yılı Birleşmiş
Milletler e-Devlet Gelişmişlik Endeksine göre -burada da zikredildi-
ülkemiz Çevrimiçi Hizmet Endeksinde 27nci sıradan 22nci sıraya,
e-Katılım Endeksinde ise 37nci sıradan 23üncü sıraya
yükselmiştir ama yeter mi? Yetmez diyoruz. 23 Eylül tarihinde yayımlanan
AB 2020 Yılı e-Devlet Endeks Çalışmalarında yine
kullanıcı odaklılık başlığında 36
ülke arasında 4üncü olmuştur. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ayrıca bu endeksin genelinde 26ncı sıradan
13üncü sıraya yükselmiş bulunmaktayız ki yine hedefimiz bu tür
endekslerde ilk 10 sıra içerisinde yer almak ve bunu sürdürülebilir
kılmaktır.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; dijital dönüşüm sadece bir teknoloji dönüşümü
değil, özünde insan ve iş süreçlerinin olduğu kültürel ve
organizasyonel bir dönüşümdür. Şirketlerin, dolayısıyla ekonominin
sağlıklı ve gelişmiş olması yenilikçi fikir ve
teknolojilere adapte olmaya bağlıdır. Otomasyon, yapay zekâ ve
dijital teknolojilerin oluşturacağı ekonomik fayda ve sosyal
değişimler neticesinde gelecek on yıl içerisinde Türkiyede 3,1
milyon kişiye iş imkânı artışının burada da
oluşacağını öngörmekteyiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayal.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde en büyük
yetkinlik gelişiminin 2030 yılında yüzde 63 oranıyla teknoloji
yetkinliklerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Yükseköğretim Kurulu
da yine bu yönde Geleceğin Meslekleri Projesiyle lisans ve lisansüstü
programlarını güncellemektedir.
Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla,
desteklediği projelerle bakanlıklarımız ve tüm kamu
kurumlarında dijital teknolojilerin kullanımı ve
geliştirilmesi, ayrıca ekonomik ve sosyal refahın
artırılmasına yönelik insan, iş süreçleri ve teknoloji
unsurlarında bütüncül dijital dönüşümü hayata geçirmeyi
sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisimiz, ülkemizin
sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş
dünyasına tanıtmakta ve yatırımcılara Türkiyeye
yapacakları yatırımın her aşamasında destek
vermektedir. Ofis, özellikle teknoloji yoğun, katma değeri yüksek,
nitelikli ve yüksek istihdam oluşturan yatırımların
ülkemize kazandırılması için çalışmalar yürütmektedir.
Yatırım Ofisi, 2006-2019 yılları
arasında toplam tutarı 23,3 milyar doları bulan
yatırıma destek olmuştur. Bu yatırımlarla
yaklaşık 48 bin kişilik istihdam
sağlanmıştır. Ülkemizin 2019 yılında 576 milyon
dolarlık yatırım kazanmasını sağlayan ofis, 2020
yılında ise salgın kaynaklı olumsuz şartlara
rağmen 506,5 milyon dolar tutarında yatırım
yapılmasına önayak olmuştur. Bugün itibarıyla,
Yatırım Ofisi, 17,6 milyar dolarlık yatırım
tutarına sahip, yaklaşık 40 bin istihdam oluşturma
potansiyeli olan toplam 173 yatırım projesini takip etmektedir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu yatırım
projeleri arasında; otomotiv, kimya ve petrokimya, lojistik, bilgi
iletişim teknolojileri ve elektronik gibi katma değeri yüksek
sektörlere yönelik olanlar ön plana çıkmaktadır.
Biz, tabii, sizin gibi bu yatırım kimden,
nereden geliyor diye ayırmayız, ülke ayrımına, renk
ayrımına, din ayrımına sermayede gitmeyiz, ırk ayrımına
hiç gitmeyiz. Bu yatırımlar istihdam demek, bu yatırımlar
teknoloji transferi, know-how paylaşımı demek.
HÜDA KAYA (İstanbul) Kara parayı
aklamanın yolunu da bulmuşsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Katkısıyla milletimize dönecek her türlü yatırım özellikle
salgın sonrası dönemde Türkiyenin elini güçlendirecektir. Önümüzdeki
dönemde gerçekleştireceğimiz ilave reformlarla yatırım
ortamını daha da iyileştiriyor olacağız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İsraille
ticari ilişkileri geliştirmiyorsunuz o yüzden.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Diğer taraftan, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisimiz ise
küresel finans piyasalarında ülkemizin önemli bir aktör olmasını
sağlama yönünde çalışmalarını sürdürmektedir. Finans
Ofisi, özellikle İstanbul Finans Merkezi Projesine odaklanarak
varlığa dayalı finansmanı öne çıkaran
katılım finansıyla, FİNTEK finans teknolojisi ekosisteminin
ülkemizde güçlendirilmesi için yoğun çaba sarf etmektedir. Bu vesileyle,
Borsa İstanbulun Türkiye Varlık Fonu uhdesindeki yüzde 10luk
hissesinin Katar Yatırım Otoritesine satılmasıyla ilgili
değerlendirmelere de yine, bir kez daha açıklık getirmek
isterim. Burada konuşuldu, Plan ve Bütçede konuşuldu, başka
yerlerde de konuşuluyor; açıklasak da gene devam edecek bu
konuşmalar belki ama ben bir kez daha bir açıklık getirmek
istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız
liderliğinde, uluslararası yatırımcıları
Türkiyeye çekmek için azami gayret sarf ediyor ve aynı zamanda Türk
yatırımcıların yurt dışında yatırım
yapmalarını da destekliyoruz. Ülkemize değer katan dış
yatırımcıları kendi iş insanlarımızdan
ayırmadan ülkemizde iş yapmalarını
kolaylaştıracak adımları attık, atıyoruz,
atacağız da.
Cumhurbaşkanlığı
Yatırım Ofisimiz, Türkiye Varlık Fonumuz, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımız ve Yatırım Ortamını
İyileştirme Koordinasyon Kurulumuz, Türkiyeye daha fazla
doğrudan dış yatırım çekme yönünde
çalışmalarını sürdürmektedir. Uluslararası sermaye
yatırımlarının, hem yatırım yapan ülkeye hem de
yatırım yapılan ülkeye ekonomik fayda
sağladığı açık bir gerçektir. Katar Yatırım
Otoritesinin geçtiğimiz günlerde Borsa İstanbula ortak olması
ülkemiz için bir kazanımdır ve bu iş birliği, milletimize
kazanç olarak dönecek bir iş birliğidir. Bundan korkmanıza gerek
yok, burada başka şeyler aramanıza gerek yok;
yapabiliyorsanız teşvik edin artırmak için.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Türkiye, yurt
dışına parayı çıkarmakta dünyada 1 numara olmuş.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Sayın Kılıçdaroğlu da aslında bu konuda bazı
şeyleri ifade etmişti yine. O da hesabı kitabı iyice
karıştırmış olacak ki -hatırlıyorum
söylediğini- bir de buraya geldi, bu kürsüden milletimizi de üstüne üstlük
yanlış bilgilendirdi. Biz zaten Sayın
Kılıçdaroğlunun yanlış hesapların uzmanı
olduğunu önceden biliyoruz, SSKden. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Şu an
SGKnin durumunu anlatsana, kaç TL borcu olduğunu anlatsana!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Senin gibi 10
milyonluk arabaya binmedi.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bak, şunu söyledi, söyleyeyim o zaman, Sayın
Kılıçdaroğlu aynen şunu söyledi, bakın: Borsa
İstanbulun kârlılık oranı yüzde 52. Bu kâr oranıyla
satın alan fon, ödediği parayı on beş yirmi ay sonra
çıkaracak. Hiç mi vicdanınız yok? falan diye de devam etti,
diye biliyorum, öyle hatırlıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet, evet, doğru
söyledi.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Değil mi? Yahu, nasıl bir matematik bu?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Doğru, doğru.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Nasıl bir matematik bu, nasıl bir hesap uzmanlığı bu?
Anlatsak siz yine anlamak istemeyeceksiniz, onu biliyorum, biraz önce de ifade
ettim. Ben burada milletimiz için bunu bir kez daha, tekrar, tane tane anlatmak
istiyorum, Dijital Dönüşüm Ofisinde olduğu gibi.
TURAN AYDOĞDU (İstanbul) Fettah Tamince
gelsin, anlatsın.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Dinleyin, dinleyin
arkadaşlar.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
On bir ay önce Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasından 122,5 milyon
dolara alınan yüzde 10luk hisse
EBRD, öbür türlü anlamak
istiyorsanız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Tamince
anlatsın o zaman, siz anlatmayın, masada o vardı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası yüzde 10luk hisseyi 122,5
milyon dolara almış. Biz sizden, hiç kimseden bir şikâyet
duymadık o zaman, Borsa elden gitti, öldük, bittik, mahvolduk. Hiç
kimseden hatırlamıyoruz böyle bir şeyi. Bu hisse, geçtiğimiz
günlerde 200 milyon dolara yani hisseyi devrediyor, tam alıyoruz;
sonrasında aynı hisseyi 200 milyon dolara Katar Yatırım
Ofisine de devrediyoruz, devrediliyor; olay bu. [AK PARTİ
sıralarından alkışlar; CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar(!)] Birincisine ses çıkarmayanların ikincide ses
çıkarmalarının anlamını anlamakta zorlanıyorum.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Hayır,
Tamincenin ne işi var orada?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Birilerinin sözcülüğünü mü yapıyoruz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bravo(!) Bravo(!)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Tamince,
devleti mi temsil ediyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ben anlamıyorum.
Devam ediyorum, matematik hesabınıza devam
ediyorum. Borsanın yüzde
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Taminceyi
anlat, Taminceyi anlat. (CHP sıralarından gürültüler)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Niye? İşinize mi gelmedi? İşine mi gelmedi? Bütçeyi
anlatıyorum zaten. [AK PARTİ sıralarından
alkışlar; CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar(!)]
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Taminceyi
anlat, Taminceyi anlat.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bravo(!) Katarı
harika savunuyorsun. [(CHP sıralarından Bravo(!) sesleri,
alkışlar(!)]
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Borsanın yüzde 10 hissesine karşılık bu sene
dağıtılan temettüyü söyleyeyim: Borsanın yüzde 10 hissesine
karşılık -hani aldılar ya- dağıtılan temettü
yaklaşık 10 milyon dolar. 2 milyar dolar şirket değerlemesi
üzerinden yapılan Katar Yatırım Otoritesi iş birliği
[AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar(!)]
İstemeseniz de bunu anlatacağız, istemeseniz de milletimiz bunu
duyacak. Nasıl yanlış hesap yaptığınızı
duyacaklar. Nasıl matematiğinizin sıfır olduğunu
görecekler, nasıl hiç bilmediğinizi görecek milletimiz.
Bağırsanız da çağırsanız da, nereye
vurursanız vurun, biz bunu anlatacağız; size değil zaten,
milletimize anlatacağız. (CHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın)
Matematiğiniz doğru olduğu için garantilere 61 milyar para
ödediniz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Tekrar söylüyorum, tane tane anlatıyorum: On beş yirmi ayda geri
dönecek. diyordu ya, 2 milyar dolar şirket değerlemesi üzerinden
yapılan Katar Yatırım Otoritesi iş birliği Sayın
Kılıçdaroğlunun iddia ettiği gibi on beş ayda
değil ancak yirmi senede kazanılacak kâra karşılık
gelmektedir bugünkü şartlarda.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Zarar etti yani, Katar
zarar etti.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
On beş ay nerede, yirmi sene nerede? Bu nasıl bir hesap.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Zarar etti Katar. Niye
girdi Katar o zaman?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ya, sabahtan beri siz konuşuyorsunuz ya Katar, Katar, Katar
Geldiğimiz ilk günden beri bunu söylüyorsunuz her tarafta.
BURHANETTİN BULUT (Adana) İhaleye
başka kim girdi?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Katarı da
kandırmışsınız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Katarı
kazıklamışsınız be! Katarı da
kandırdınız.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Katarı anlatıyoruz Niye Katara girdin? diyorsun. Bakın, ben
size söyleyeyim bunun niye olduğunu: Uzun süre muhalefete mahkûm olunca
artık ayları yıllarla karıştırıyorsunuz
anlaşılan. Ben bunu anlıyorum. Onu da biz bilemeyiz, onu siz
bilirsiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Yani siz Katara
kazık mı attınız?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yine, ayrıca, şunu da söyleyeyim: Daha önce benzer yöntemle borsadan
Amerikalı şirket NASDAQ veya Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankasına biraz önce de ifade ettim- yapılan hisse devirlerine hiç
ses çıkarmamıştınız.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Sessiz
kaldınız yani! Vay be! Sessiz kalmışsınız
bakın!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ben buradan milletimizin vicdanına sesleniyorum, bunu milletimize emanet
ediyorum. Size bir yatırımcı beğendiremedik gitti yani
yatırımcıyı bir de geldikten sonra gelip size mi
beğendirmemizi istiyorsunuz? Ben anlamadım yani. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Kuru ekmekle
karnı doydu. diyenleri
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peşkeş
çektin, peşkeş!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Oraya da geleceğiz, merek etmeyin.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Uçağa gel,
uçağa!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Oraya da geleceğiz, hiç merak etmeyin.
Devam ediyorum, aynı Katar Yatırım
Otoritesi dünyanın en büyük borsalarından biri olan Londra
Borsasının da yüzde 10,3üne de ortak durumda.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kaç paraya?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Kaç paraya
aldılar?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
İngiltereden bugüne kadar, biz, kimsenin çıkıp da
Borsanın tapusunu şu aldı; yok bu aldı, şu ülke
aldı, bu ülke aldı. diye sayıkladığını hiç
görmedik.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Kaça aldı, kaça?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Kaça
aldığını da söyleyin.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Siz de önceden böyle bir şey demiyordunuz, şimdi ne oldu?
Dış yatırım, bir ülkeye duyulan güvenin somut bir
göstergesidir ve bunu birazcık ekonomi bilen, bilgisi olan herkes bilir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletimizin
çıkar ve menfaatlerine düşman olmayı bırakın
artık arkadaşlar.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Düşman olan sizsiniz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ya bırakın şu düşman olmayı!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) 7 uçakla
Kıbrısa gidiyor ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bir kere de sevinin, bir defa da olsa sevinin şu milletimizin hayrına
atılan adımlara. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tank Paleti
peşkeş çektiniz, nasıl sevinelim?
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Nasıl
sevinelim, bizim otoyolları
Dört yılda 62 milyar para ödediniz ya
yandaşlara! Halkın parasını götürüyorsunuz, sevinelim mi?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bir şeyin de ucundan tutun Ne güzel. deyin. Gelin Daha fazla ne
yapabiliriz, biz de yapalım. deyin ve biz de o zaman muhalefet ve iktidar
iş birliği, el birliği nasıl yapılabilir bütün dünyaya
gösterelim. Bu satışı eleştirenler, ülkemize güven
duyulmasından, bundan mı rahatsız oluyorsunuz, ben
anlamadım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeffaf
olun, şeffaf değilsiniz, çok da gizli, farklı işler
yapıyorsunuz. Şeffaf değilsiniz, gerçekleri
anlatmıyorsunuz. Çiftçiye, besiciye
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ülkeye güven duyulmasa niye yatırım gelsin? Borsa İstanbulun
uluslararası bir değer olarak kabul görmesini mi içinize
sindiremediniz, bunu da anlamadım. Yani ne rahatsız eder sizi burada?
Burada rahatsız olunacak ne, bunu da anlamadım. Her şey
açık, her şey seçik, her şey milletin önünde.
BURHANETTİN BULUT (Adana) Değil
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tank Palet
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yani sizin ittifak görüşmeleri gibi de değil, sizin Anayasa
çalışmalarınız gibi de değil. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Her şeyi açık seçik
yapıyoruz biz. Yani niye rahatsız oluyorsunuz, anlamıyorum ben.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tank Palet, Tank Palet
ULAŞ KARUSU (Sivas) Varlık Fonunu
denetime aç.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Arkadaşlar, eğer bunlardan dolayı uykunuz kaçıyorsa daha
çok uykunuz kaçacak demektir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Biz, Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, yine kazan kazan ilkesini esas alan iş birliklerine
imza atacağız ve doğrudan yatırımlarla ülkemize
değer katmayı sürdüreceğiz.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Kazan kazan!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka konu var,
sürekli üzerinde durdunuz.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) KDVleri
kaldırdınız!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bakın, Türkiye Varlık Fonu
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Nasrettin
Hocanın kazanına benziyor, kazan kazan!
ATİLA SERTEL (İzmir) Millî Piyango
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ya, cevap verdikçe bir başka konu diyorsunuz, ben ne yapayım ki yani?
Verin bana süre, günlerce burada oturayım, anlatayım hepsini de.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Konuşun
konuşun!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ama onu da anlamayacaksınız ki gene oradan da bir başka yere
gideceksiniz, ben ne yapayım yani? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Türkiye Varlık Fonu: Ülkemizde kamu iktisadi
teşebbüslerinin modern yönetim yaklaşımıyla en iyi biçimde
değerlendirilerek
HALİL ETYEMEZ (Konya) Anlamak istemiyorlar.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Senin
anlattıklarını AK PARİT Grubu bile dinlemiyor, 50 kişi
var burada.
BAŞKAN Sayın Başkan, bir dakika.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 50 kişi
var burada.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Turan Bey,
bir dakika.
Sizin konuşmalarınızı, tepkinizi
kamuoyu izlemiyor, ne yazık ki burayı yoruyoruz yani
dolayısıyla bir de
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Vekili vücut diliyle de diliyle
de bizi aşağılıyor.
BAŞKAN - Turan Bey, bir dakika.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Buna tahammül
gerekmez.
BAŞKAN Turan Bey, bir dakika.
Yani sevdiğim bir arkadaşsınız.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Meclisi
aşağılama hakkı yok!
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sen kendi vücut
dilini görüyor musun?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Meclisi
aşağılamayacak.
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sen de bizi
aşağılıyorsun.
BAŞKAN - İki üç tane arkadaşın
burada bağırarak çağırarak alınabileceği bir
sonuç yok, bağırmayla alınacak bir sonuç yok. Ayrıca, Türk
siyaseti bu bağırmayı çok geride bıraktı; bir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, Meclisi korumakla siz mükellefsiniz.
BAŞKAN - İki: Ben uzun yıllardır
siyasetin içindeyim, çok bağıranlar önümüzdeki listelere de çok zor
giriyorlar. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, ben bağırmıyorum.
BAŞKAN - Dolayısıyla
sabırlı olun: Sayın Özkoç orada, Sayın Oluç orada, Erkan
Akçay Bey, Levent Bey burada.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Meclisi
korumakla siz mükellefsiniz.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekilleri partinizin
haklarını koruyabilecek güçte Grup Başkan Vekilleridir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Efendim, siz
koruyacaksınız.
BAŞKAN - Bağırarak Meclisimizi
yormayalım. Size de söylüyorum arkadaşlar, AK PARTİ Grubundaki
arkadaşlar, hepinize söylüyorum; dolayısıyla.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) 50 kişi
gelmişler tabii, 50 kişi bile yok.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Arkadaşlar, siz soruyorsunuz, ben anlatıyorum, niye rahatsız
oluyorsunuz, ben anlamıyorum yani?
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) Sen de
rahatsız oluyorsun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Türkiye Varlık Fonu: Ülkemizde kamu iktisadi teşebbüslerinin
ATİLA SERTEL (İzmir) Arabayı anlat
arabayı!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Bakın, siz sesi yükselttiğiniz için ben daha yüksek sesle
konuşmak zorunda kalıyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Araba kaç vites,
onu anlat?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ülkemizde kamu iktisadi teşebbüslerinin modern yönetim yaklaşımıyla
-Türkiye Varlık Fonunu söylüyorum- en iyi biçimde değerlendirerek
ekonomiye katkı yapmasını sağlamak üzere
çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye Varlık Fonu;
cari açığı azaltma, yurt içi tasarrufları artırma,
özel sektörün girmediği stratejik sektörlere uzun vadeli sermaye çözümleri
sunma ve portföyündeki şirketlerin değerini artıracak
stratejiler üretme hedefleri çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir.
Adana İskenderun Körfezinde kurulması
planlanan petrokimya kümelenmesi, Afşin-Elbistan Enerji Santrali gibi mega
projeler Varlık Fonunun cari açığı azaltma yönündeki somut
adımlarına sadece birkaç örnektir. İskenderun Körfezindeki
petrokimya kümelenmesi projesi hem cari açığı azaltacak hem de bölgede
ciddi oranda iş imkânı sağlayacak büyük bir adımdır.
Önümüzdeki yıl inşallah göreceksiniz, hep birlikte bundan da gurur
duyacağız. Bu yıl da önümüzdeki yıl da bu projede çok ciddi
adımlar, çok önemli ilerlemeler sağladığımızı
yine hep birlikte göreceğiz.
Yurt içi tasarrufları artırmaya yönelik
bir diğer adım da Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilikin
kurulmasıdır. Türkiye Sigortayla uluslararası alanda bir sigorta
markası oluşturmada önemli bir aşama kaydetmiş
durumdayız, bu da son derece önemli aslında. Yani burada aslında
içeride değil daha çok uluslararası alanda bir marka oluşturma
arzumuz var. Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbankın sigorta ve
hayat emeklilik alanlarındaki iştiraklerini bir çatı
altında birleştirerek bununla yurt içi tasarrufları daha etkin
şekilde artırıyor olacağız.
Türkiyenin önemli işler ortaya koyan her
kurumuna yaptıkları gibi Türkiye Varlık Fonunu da -yine, ne
yazık ki bunu sizler getirdiniz- yine muhalefet gerek Plan ve Bütçede
gerek bütçedeki sunuşumuzdan bugüne kadarki birçok ortamda diline
dolamış durumdaydı, Türkiye Varlık Fonuyla ilgili.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) TÜRK TELEKOM.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Yine, muhalefetimiz yayınlanan raporların içeriğini tam
okumadan, yine elma ile armudu karşılaştırarak Varlık
Fonuna Denetlenmiyor. diye de çamur attı, atıyor.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Kim
denetliyor?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sorularımıza cevap vermiyor Çamur attılar. diyor.
Sorularımıza bile cevap vermiyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yine şunu da ifade ettiler -bunun kim olduğu benim
kayıtlarımda var, büyük ihtimalle de yine Sayın
Kılıçdaroğlu olabilir- Türkiye Varlık Fonunun üzerinde
borcunun astronomik oranda arttığına dair ifadeler de
kullanıldı burada. Türkiye Varlık Fonunun denetlenmediği
ifade edildi. Türkiye Varlık Fonu, çok katı ve kapsamlı bir
denetime tabidir. Saygınlığı uluslararası piyasalarca
kabul görmüş şirketler tarafından yapılan
bağımsız denetimi Devlet Denetleme Kurulu Denetçiliğinin
yaptığı denetim izlemekte
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Meclis de
denetlesin, Meclis.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
ve süreç ülkemizin en üst denetim merci olan Meclisimizde, yine sizde, Meclis
denetimiyle bitmektedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayıştay niye
denetlemiyor?
ATİLA SERTEL (İzmir) - Paralel bütçe gibi
kullanıyorsunuz orayı, paralel bütçe!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Sayıştay dediniz. Türkiye Varlık Fonu çatısı
altında bulunan ve daha önce Sayıştay denetimi devam eden tüm
kuruluşlarımızın aynı şekilde Sayıştay
denetimi de devam etmektedir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Değil, değil.
ATİLA SERTEL (İzmir) Kim yönetiyor bu
Varlık Fonunu?
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yeni kurulan
şirketlerin Sayıştay denetimini konuşun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Borçluluk konusu; arkadaşlar, bu da doğru değil ya yani yalan
demeye artık, inanın, yani bunu yediremiyorum. Yani bu kelimeyi
kullanmak istemiyorum ama doğru değil.
ATİLA SERTEL (İzmir) Denetleyemiyoruz.
Varlık Fonuna devredilen şirketler denetlenemiyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Yine Sayın Kılıçdaroğlu, bakın 2017de 26 milyar
liraydı, 2019da Türkiye Varlık Fonu kısa vadeli borçları
26 milyar liradan 951 milyar liraya çıktı. dedi, bu da
tutanaklardadır. Türkiye Varlık Fonunun 2017 yılındaki
finansal tablolarına henüz tüm şirketler değil, sadece 2
şirket konsolide edilmişti. 2018 yılında ise Fon
bünyesindeki diğer şirketler de Türkiye Varlık Fonu finansal
tablolarında konsolide olarak yer almaya başladı.
Konsolidasyonun ne olduğunu Sayın Kılıçdaroğlunun da
çok iyi bilmesi lazım hesap uzmanı olarak, sizlerin de çok iyi
bilmesi gerekiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sen ondan daha iyi
biliyorsun!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
2017 yılında 2 şirket varken, 2018de 13 şirketin
eklenmesiyle bu konsolide raporda doğal olarak fark oluşacaktır.
Bağımsız denetçi bunu raporunda zaten açıkça
yazmıştır. Ayrıca, yine, OECD standartlarında
borçlanmanın varlıklara oranının yüzde 22 seviyelerinde
olması kabul görürken -hatta 20-25lere kadar çıkan oranlar kabul
görürken- Türkiye Varlık Fonunun borçluluk oranı sadece yüzde 3tür,
sadece yüzde 3tür bakın. Bağlı şirketlerin
konsolidasyondan kaynaklanan borçlarını Varlık Fonunun borçları
gibi yansıtmak kadar haksızlık olmaz arkadaşlar. 2 şirket
ile 13 şirketi kıyaslamak kadar da yani bu kadar da acemilik olmaz;
bu da başka bir yanlış hesabınız.
Varlığa dayalı kalkınma fonumuz
Türkiye Varlık Fonunu karalamaya çalışanlara yine en güzel cevap
fonun uluslararası yatırımcılardan gördüğü
rağbettir. Türkiye Varlık Fonu stratejik bir yatırım kolu
olarak ülkemizin gelecek vadeden projelerine, şirketlerine ve iş
birliklerine yatırım yapmayı sürdürecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanımızın
Başkanı oldukları İslam İşbirliği
Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi
(İSEDAK) çalışmaları da yine uluslararası temsile
uygun ve ülkemizin itibarına yaraşır bir şekilde Strateji
Bütçe Başkanlığı tarafından yürütülmektedir, Covid-19
döneminde de bu çalışmalar tüm hızıyla devam etmiştir.
İstanbulda İslam İşbirliği
Teşkilatı Tahkim Merkezi kurulmasına yönelik gösterilen çabalar
doğrultusunda Ev Sahibi Ülke Anlaşması yine Sayın
Cumhurbaşkanımızın himayesinde 35inci İSEDAK
Toplantısında imzalanmıştı. Önümüzdeki dönemde de
yine İslam İşbirliği Teşkilatı Tercihli Ticaret
Sistemi, İSEDAK Altın Borsası, İSEDAK Gayrimenkul
Borsası ve S&P İSEDAK Endeksi gibi projelere ilişkin
çalışmalara da yine hız vererek bu alanlarda somut neticeler
almayı sürdüreceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İletişim Başkanlığı ulusal ve
uluslararası düzeydeki meselelere ilişkin ülkemizin tezlerini ve
imajını güçlendirmek amacıyla yıl boyu stratejik
iletişim çalışmalarını yürütmüş, sosyal
medyanın doğru ve etkili kullanımı konusunda da projeler
gerçekleştirmiştir. Türkiye-Azerbaycan medya platformu ve
İslamofobiye karşı Türkiye-Malezya-Pakistan
ortaklığında güçlü bir uluslararası medya ve iletişim
merkezi kurulması gibi önemli iş birliklerine de imza
atmıştır. İletişim
Başkanlığımız ülkemizin marka değerini her
platformda daha da yükseltmek için kamu diplomasisinde öncü ve etkin rolünü
ısrarla sürdürecektir.
Sayın İletişim Başkanı
üzerinden de yine kurumları 3 maaş alıyordu, 5 maaş
alıyordu, 15 maaş alıyordu. diye
(CHP sıralarından
Almıyor mu? sesleri) Bunu önceden açıkladım burada. Onun için
diyorum, ben size değil, milletimize anlatıyorum diye çünkü ne kadar
açıklarsak açıklayalım duymak istemiyorsunuz.
Bakın, size söyledim, şimdi tekrar
söylüyorum: Ne İletişim Başkanı ne başka birisi,
kamuda çalışan hiç kimse, hiç kimse
Önceden, istediği yerden
istediği kadar yönetim kurulu üyelikleri alabiliyorlardı veya nerede
görev yapıyorsa huzur hakları veya ücretler alabiliyorlardı; biz
kendi dönemimizde bunu engelledik, bunu engelleyen biziz, siz değilsiniz.
[AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP
sıralarından gürültüler, alkışlar(!)]
ATİLA SERTEL (İzmir) Ya, İbrahim
Eren TÜRKSATta, İbrahim Kalın TÜRKSATta, orada onar bin lira para
alıyorlar. Ya ne kadar yalan ya!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ve şunu söyledik: Kaç tane kurulda veya nerede görev yaparsanız
yapın, sadece bir tanesinden huzur hakkı alabilirsiniz,
başkasından hiçbir şey alamazsınız ve bu herkes için
böyledir; bunun bir istisnası söz konusu olamaz, olsa zaten yasaya
aykırı, böyle bir şey yok. Ben bu vesileyle bunu bir kez daha
anlatayım, duyar mısınız, bilmiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ATİLA SERTEL (İzmir) Ne kadar yalan ya!
TRT Genel Müdürü TÜRKSATtan alıyor, İbrahim Kalın TÜRKSATtan
alıyor; onar bin lira para alıyorlar.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri
Başkanlığımız 129 bin mensubuyla yine, hem yurt içinde
hem de yurt dışında ilim ve irşat
çalışmalarını sürdürmekte.
ATİLA SERTEL (İzmir) Hepsi alıyor,
hepsi!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Başkanlığın, din hizmetlerinin yanı sıra,
toplumsal birlik ve beraberliğe katkı yapan, sosyal ve kültürel
içerikli faaliyetleri son derece önemli. DEAŞ, FETÖ gibi birçok hain terör
örgütünün kol gezdiği ve İslamın yanlış
yorumlandığı bir ortamda Diyanet İşleri
Başkanlığımızın rolü son derece önemlidir.
ATİLA SERTEL (İzmir) RTÜK
Başkanı Halkbanktan alıyor, İbrahim Eren TÜRKSATtan
alıyor, İbrahim Kalın TÜRKSATtan alıyor.
BAŞKAN Atila Sertel Bey, ben size söz
vereyim, gelin burada rahat
Bağırmayın, sesiniz bozulur;
yapmayın arkadaş ya!
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkanım, bilgilendiriyorum arkadaşı; unutmuş o,
hafıza gitmiş!
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Milletimizin en zor anlarında daima yanında olan Diyanet
İşleri teşkilatı yine vefa destek gruplarıyla da
milletimizin yanında olmuştur.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kendini
yakanların yanında olmadınız
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yine, toplumun tüm kesimlerine hitap eden anlayışla, Alevi
Bektaşi Klasikleri seti gibi eserlerin yayımlanmasına,
Muharremiye ve Kerbelâ şehitlerini anma programları düzenlenmesine ve
ülke genelinde gerçekleştirilen aşure etkinliklerine de bizzat
öncülük etmiştir.
Bütçesine gelince de
Başkanlığın bütçesinin yüzde 96,2sini en zor anlarda yine
milletimizin yanında olan Diyanet personelinin maaş ve prim giderleri
oluşturmaktadır.
Orman yangınlarından bahsedildi ve
yağmur duasından bahsedildi, hatırlıyorsunuz. Ya, Allahtan
korkun!
ATİLA SERTEL (İzmir) Siz korkun, siz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Yani siz bizim çevreciliğimizi sorgulayamazsınız ya. Yani hele
siz, bizim ormanlarla ilgili
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, bütçeyi anlat,
siyaset yapma!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Ormanlarla ve ağaç sevgimizle ilgili, bunu sorgulayacak en son sizin
olmanız lazım, en son sizsiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bütçeyi anlat, şov
yapma!
HÜDA KAYA (İstanbul) Ne gereği
vardı onca ağacı kestiniz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Ormanların azalması iddiası gerçeği yansıtmamakta,
biliyorsunuz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bütçeyi anlat!
HÜDA KAYA (İstanbul) Şov
yapıyorsunuz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
2002 yılında 20,8 milyon hektar olan orman varlığı 2,1
milyon hektar artırılarak
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
nasıl böyle bakıp söylüyorsunuz? Ya, bu ne öz güven!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
2020 yılı sonunda 22,9 milyon hektara
çıkarılmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Ormanları yakıp yıkıyorsunuz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Son on sekiz yılda 5,4 milyon hektar ağaçlandırma yapılarak
5,1 milyar adet fidan toprakla buluşturulmuştur. 2023
yılına kadar 7 milyar fidan toprakla buluşacaktır;
isteseniz de buluşacak istemeseniz de. (CHP sıralarından
gürültüler)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Siyaset yapma!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Size gelince; biz ekiyoruz, siz harap ediyorsunuz. Biz üretiyoruz, siz
karalıyorsunuz. PKKnın yok ettiği ormanlara gelince ses
çıkarmayan sizler, ağaç diken ve ormanları koruyan bize dil
uzatmaya çalışıyorsunuz, çevrecilikten bahsediyorsunuz bize. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Yalan söyleme!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Söyleyeyim isterseniz, bu, sadece sayabildiklerimiz, PKKnın yok
ettiği orman varlığı; sadece sayabildiklerimizden
bahsediyorum.
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Siz imara
açıyorsunuz!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
10 milyon sayıda ağaç; bu, sadece sayabildiklerimiz. Ağaç
sevgisi olanlar neredesiniz?
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Biz buradayız,
siz saraydasınız!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Buradaysanız, sesinizi çıkarın o zaman, buradaysanız
sesinizi çıkarın. Ormanları, ağaçları yakan PKKya
karşı, terör örgütlerine karşı sesinizi çıkarın.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri
(CHP sıralarından gürültüler)
AYSU BANKOĞLU (Bartın) Biz
buradayız, görmüyorsunuz!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Kaz
Dağlarını söyle, Kaz Dağlarını.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ne oldu, niye
rahatsız oldunuz?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla) -
Siz ne yaparsanız yapın, biz inşa etmeye, ağaç dikmeye,
ormanları korumaya, çevreyi güzelleştirmeye devam edeceğiz.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığımız, tarihî eserlerimizi ve
yapılarımızı kültürel ve tarihî arka planlarına
sadık kalmak suretiyle ihya ederek yerli, yabancı ziyaretçiler
tarafından modern müzecilik anlayışı içinde ziyaret
edilmelerini sağlamakta.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Başkan,
gruplara bakıyorsunuz ama hatip gruplara sataşıyor, ona müdahale
etmiyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Böylece ekonomimiz açısından da yine stratejik önemi haiz turizm
sektörümüzün uluslararası rekabet gücünü artırmaktadır.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hatip sesini yükseltip
kendisi tahrik ediyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Burada, aslında vakit darlığından dolayı ben
buraları geçmek istiyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Duyalım
onları, duyalım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Özellikle restorasyonu yapılan birçok tarihî eserimiz var. Bunları
isterseniz tek tek yazılı olarak da ifade edebilirim. Yani Beykoz
Camdan tutun da Ankara Palasa kadar birçok tesisimiz, yine Topkapı
Sarayından Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarına kadar
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Yakında
onları da satarsınız.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Yine, bütün bu hizmetleri yapan Millî Saraylar Başkanlığına
ve Başkanına yapmış olduğunuz bu iftiradan dolayı
da ben üzüntü duydum -açıkça ifade etmek istiyorum- hiç şık
olmadı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, bize ahlak dersi
verme.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Millî Saraylar Başkanlığımız, tarihî ve kültürel
mirasın korunup geliştirilmesi için fedakârca
çalışmaktadır. 15 Temmuz sürecini bahane ederek ve aynı
şekilde, Gezi olaylarını bahane ederek Millî
Saraylarımıza veya Başkanımıza dil uzatmak, en hafif
tabiriyle üzüntü vericidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; savunma sanayisi,
bağımsızlığımızı korumak ve her alanda
ülkemizin, vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak
için güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu teçhizatı geliştirme
yeteneğine sahip kuruluşların tümünü içinde
barındırır. Sanayi kolları, üniversiteler ile özel sektör
ve kamu kuruluşları karşılıklı etkileşim
içinde ulusal savunma sanayisine katma değer sunarlar. Savunma sanayisine
katkı veren bu aktörler arasında sağlanan eş güdüm ve
koordinasyon tam bağımsız savunma teknolojilerine sahip olmak
açısından hayati öneme sahiptir. Cumhurbaşkanlığı
Savunma Sanayii Başkanlığımız, işte bu stratejik
sorumluluğu üstlenmiş, belirlediği hedefler ve iş
birliğini güçlendiren yapısıyla
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk savunma
sanayisini ileriye taşımaktadır. Son on sekiz yılda savunma
sanayisi sektörümüzün büyük gelişim gösterdiğini tüm dünya kabul
etmektedir. Hâlihazırda sektör, ülkemizin ihtiyaçlarını
karşılamanın ötesinde dost ve kardeş ülkelerin de bu
alandaki taleplerine cevap verebilecek hâle gelmiştir hamdolsun. Yürütülen
700ü aşkın sayıda proje ve diğer ilgili faaliyetlerin sonucunda
gelinen noktada yıllık 11 milyar dolar sektör cirosu ve 3 milyar
dolar seviyesinde ihracat tutarına ulaşılmıştır.
Dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketleri arasında bugün 7
Türk şirketi bulunduğunu zaten yine hepimiz biliyoruz. Kara ve deniz
savunma araçlarında dünyada kendi zırhlı araçlarını,
savaş gemilerini tasarlayan, inşa eden ve idamesini
gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. İHA,
SİHA ve TİHA üretiminde ise dünyanın ilk 3 veya en fazla 3-4
ülkesi arasındayız. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
Yurt içinde gerçekleştirdiğimiz
başarılı terör operasyonlarıyla, Barış
Pınarı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi
sınır ötesi operasyonlarımızda insansız hava araçlarımız
başta olmak üzere millî savunma ürünlerimiz kahraman ordumuzun gücüne güç
katmıştır. Bugün tüm dünyanın gıptayla takip
edeceği ve Türkiyeyi dışa bağımlılıktan
kurtaracak gelişmiş hava savunma sistemlerini de geliştiriyoruz
ama daha da geliştireceğiz. Bize uygulamaya
çalıştıkları yaptırımlar
geliştireceğimiz sistemleri biraz daha önce geliştirmemizi
sağlayacaktır, başka hiçbir zararı olmayacaktır bize.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Hamdolsun, millî güvenliğimizi millî
teçhizatlarla sağlıyoruz. Karada; ALTAY, EJDER ve Pars. Mavi vatanda;
MİLGEM. Havada; ATAK, GÖKBEY, Akıncı, AKSUNGUR ve ANKAyla.
Elektronik harp sistemlerinde; KORAL ve SOJ. Ülkemize gök kubbede siper olacak
hava ve füze savunma projelerimiz; HİSAR, KORKUT ve SİPERle savunma
imkânlarımızın gücüne güç katıyoruz. Zalimler var ya, hani
o kalleş terör örgütleri de var ya, her gün onların o tepesine
tepesine indiğimiz, vatandaşlarımızın,
mazlumların haklarını korumak için, işte, bu yerli ve millî
teçhizatlarımızla onların tepesine iniyoruz biz. (AK PARTİ
ve MHP sıralarından alkışlar) Rahatsızlık duyanlar,
yaptırım uygulamaya çalışanlar da bundan dolayı
yaptırım uyguluyorlar, yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
Hükûmetinin, milletinin iş bilmediğinden veya uluslararası
camiayla nasıl iş kuracağını, o kurallara nasıl
uyup uymayacağını bilmediğinden değil, bizim mücadele
ettiklerimizden rahatsız oluyorlar.
Sınır ötesinde en zorlu şartlarda
gerçekleştirdiğimiz harekâtlarda tek bir sivilin kılına
dahi biz zarar vermedik, sahip olduğumuz savunma sanayisi teknolojileri
sayesinde hiç birine hem de. Hepsine son derece dikkat ettik. Bunun en son
örneklerini bakın, sadece biz bile değil Azerbaycanın
yaptığı operasyonlarda gördük, yine bizim, burada,
teknolojilerimizin verdiği imkânları da gördünüz orada. Ermeniler neler yaptı gördünüz,
orada, Türk milleti neler yaptı onu da gördünüz; özellikle siviller için
ifade ediyorum.
Şu da ilginç; biz bunu çok net görüyoruz da
bunu milletimizin de net gördüğünü biliyoruz. Biz eli kanlı
teröristleri vuruyoruz, onları inlerinde vuruyoruz, zalimleri vuruyoruz;
sesi Fransadan geliyor, sesi Batı ülkelerinden geliyor. Sesin
geldiği yerlere baktığımızda, içeriden de geliyor,
içeriden onların sözcülüğünü yapanlardan da geliyor. Sesin
geldiği yerlere baktığımızda, aslında biz
doğru yolda olduğumuzu görüyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ses nereden gelirse gelsin, biz doğru bildiğimiz
yolda ilerleyeceğiz. Teröristlere karşı milletin yanında,
zalimlere karşı mazlumların yanında yer almaya devam
edeceğiz. Onlardan medet uman ve onların dünyadaki uşakları
da dâhil bize ses verenlere söylüyorum: Onlar nereden, ne ses verirlerse
versinler, umurumuzda bile olmaz; biz bildiğimiz yolda ilerleriz ve
ilerlemeye de devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Milletimiz bizimle olsun yeter ve milletimiz de bizimle
olduğunu zaten her fırsatta ifade ediyor.
HÜDA KAYA (İstanbul) Millet sizinle
değil, hiç kimse sizinle değil artık!
CUMHURBAŞKANI
YARDIMCISI FUAT OKTAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; savunma
sanayisinde kazandığımız yetkinliklerin diğer sanayi
kollarına sirayet etmesi ve AR-GE çalışmalarında yenilikçi
yaklaşımlara da son derece önem vermesi, aslında bizim bu
alandaki çalışmalarımızı da
yoğunlaştırmamıza sebep veriyor. Değişen küresel
şartlara uyum içinde yeni savunma sanayi konseptlerini, geleceğimiz için
önem arz eden biyogüvenlik, siber güvenlik ve gıda güvenliği gibi
alanları da çalışıyor, gelişmeleri de çok
yakından takip ediyoruz. Havacılık malzemeleri ve prosesleri,
sensörler, ölçüm cihazları ve bileşenleri, veri analitiği,
güvenli haberleşme, enerjik malzemeler, lazer ve elektromanyetik silah
sistemleri gibi birçok kritik ve yenilikçi alanda
yatırımlarımıza da devam ediyoruz.
Sürem var mı?
BAŞKAN Bu bağırtılardan
dolayı zaman zaman sizin sözünüzü kestim ben, aşağı
yukarı bir buçuk dakikaya tekabül etti. Ben son iki dakika süre vereyim
size, toparlayın Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı.
ATİLA SERTEL (İzmir) Bizi de kestiler,
bize süre vermediniz. Başkanım, bize süre vermediniz. Onun
arabası var ondan mı Başkanım?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Peki, konuşacağımız çok şey vardı ama ben
toparlayacağım.
Özellikle bu Arifiyedeki Tank Palet
Fabrikasıyla ilgili iftiralar, bunu da yine biz defalarca
açıkladık, tank konusuna da defalarca değindik, bir kez daha
anlatacağım. Size deyip, gene ben milletimize sesleniyorum. Eğer
anlatabilirsek, eğer anlayabilirseniz size sesleniyorum. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ya, çok ayıp
ediyorsunuz! Gerçekten çok ayıp ediyorsunuz! Yani böyle olmaz, çok
ayıp ediyorsunuz! Size saygıyla
burada konuşuyoruz. Böyle konuşulmaz. Ne biçim bir konuşma
tarzı bu!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Anlamıyorsunuz! diyor ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkan...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Öyle bir
üslup yok yani. Öyle bir üslup yok. Anlayabilirseniz... ne demek?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok ayıp
ediyorsunuz! Size saygıyla davranıyoruz. Hak etmediğimiz bir
şekilde böyle konuşulur mu? Anlayabilirseniz... ne demek?
BAŞKAN Bir dakika... Bir dakika... Sayın
Özkoç, bir dakika... Tepkinizi anlayamıyorum.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ülkemizin millî menfaatleri ne kadar gerektiriyorsa savunma sanayisine
ayrılan payı da o kadar artırmaya devam edeceğiz.
Arkadaşlar, prototipi üretilmiş bir
tankın seri üretiminden bahsediyoruz. Seri üretimin ön şartı,
güç sistemi yani motor transmisyon ve yan aksamı dâhil bileşenleri...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Anlayabilirseniz...
ne demek?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI
FUAT OKTAY (Devamla) Anlatabilirsem anlatmaya çalışacağım,
anlayabilirseniz anlayın. Anlamazsanız devam edeceğiz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle demedin, öyle demedin,
yalan söyledin! Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı
hiç yakıştıramadım, hiç yakıştıramadım!
Öyle değil, hiç yakıştıramadım!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Çünkü defalarca bunu anlattık, biz tekrar tekrar aynı sorularla
karşılaşıyoruz, ondan dolayı bunu söylüyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Defalarca söyledim ama
bakın, bunu hakaret anlamında kullanmıyorum. Tüm iyi niyetimizle
biz bunu anlatıyoruz, Cumhurbaşkanımız da bunu
anlatıyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Tabii ki
anlatacaksın, iktidarsın. Çok ayıp ediyorsun!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Özür
dile, özür!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Her seviyede anlatıyoruz, duymuyorsunuz ki!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) Özür
dile!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Prototipi üretilmiş bir tankın seri üretiminden bahsediyoruz. Seri
üretimin ön şartı, güç sistemi yani motor, transmisyon ve yan
aksamı dâhil bileşenlerin sorunsuz şekilde zamanında
temini. Özellikle güç sistemi maalesef ilgili ülkenin ihraç müsaadesi
çıkarmaması nedeniyle gerçekleşmemekte. Ya, orayı
eleştireceğinize dönüp bu tarafı eleştirmeye
başlıyorsunuz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA (İstanbul) Düzgün
konuşmayı bilmiyorsunuz. Kibirlisiniz.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Tank nerede,
tank? Tank yok ortada! Fabrika nerede? Katarda.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Lütfen, lütfen buraya dikkat edin. Prototip geliştirme
aşamasında sorun çıkarmayan ilgili ülke seri üretim
aşamasında sorun çıkarıyor, acaba neden? Ben onu
takdirlerinize bırakıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Atanmışsın sen, atanmış!
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Tank nerede? Tank
yok. Fabrika kimde? Katarda.
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa)
Atanmışsın sen! Özür dile!
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Her şeye rağmen
Yani biz, kim ne sorun çıkarırsa
çıkarsın, bu güç sistemlerini de motorları da yerli üretimi de
sağlayacağız ve o tankı da üreteceğiz, zamanında
da üreteceğiz. On sekiz ayda da yapılacak bir tank. Bu engel
aşılır aşılmaz yapılacaktır.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın Başkan
BAŞKAN Özlem Hanım, ben süre
uzatımında size söz vermedim. Dolayısıyla, iki dakika süre
uzattım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Biz süre verilmesi
taraftarıyız efendim. Süre verebilirsiniz.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Tank nerede? Tank
yok. Fabrika kimde? Katarda. Araba nerede? Araba yok.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Hepsine cevap verebiliriz, süre olmadığı için
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY (Devamla)
Ben, hepinizi tekrar sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçemizin hayırlı
olmasını diliyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Göker
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Tank Palet
Fabrikasında çalışan işçilerin maaşlarını
Millî Savunma Bakanlığının mı yoksa BMC
şirketinin mi ödediğini öğrenmek istediğine, Burdur ilinin
en sulak alanının Burdur Ceza İnfaz Kurumu kampüsünün su
ihtiyacı için su deposu yapılmak üzere hazineye devredildiğine,
bunun bölgede tarımı bitirmekle eş değer olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısına bir iki tane sorum olacak.
Birincisi: Tank Palet Fabrikasının
işletme hakkını BMCye devrettiniz. Buradaki işçiler Millî
Savunma Bakanlığının işçisi midir? Maaşları
Millî Savunma Bakanlığı mı yoksa BMC şirketi mi
ödemektedir?
İkinci sorum: Burdur Valiliği
tarafından, Burdurun en sulak yeri olan alanın, Burdur Ceza
İnfaz Kurumu kampüsünün su ihtiyaçlarını karşılamak
için su deposu yapılmak üzere hazineye devri
gerçekleştirilmiştir. Buraya yapılacak olan su deposu bölge
tarımını bitirmekle eş değerdir. Burada tarım
gören Kurna, Çatağıl, Sala, Çine, Kayaaltı, Bayındır
köylerimiz bu tarımı yapamayacaklardır. Bu projeyi tekrar gözden
geçirmenizi
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
19.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Milletimizin dikkatine
sunuyorum, yetmiş dakikalık bir eleştiriden sonra maalesef üç
dakikalık bir cevap hakkım var, milletimizin bilmesini istiyorum. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Birincisi: Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı dedi ki: Ben yalan söylemek istemiyorum. Ben de
Yalan söylediniz. demek istemiyorum ama siz dediniz ya Varlık Fonunu
Sayıştay denetliyor. diye. Bakın, Sayıştay
Başkanı Seyit Ahmet Baş ne diyor? Ben onun sözlerini aynen
okuyorum: Bu kapsamda Türkiye Varlık Fonu Yönetim Anonim Şirketi tarafından
kurulan, kurulacak olan ait şirketler de Sayıştay denetimine
tabi değildir. Sayıştay Başkanı
Tamam mı? Bu,
bir.
İkincisi: Türkiyenin ekonomisi çok düzeldi:
diyorsunuz. Şu anda Türkiyenin ekonomisi -damadı atadınız,
ısrarla dedik ki, yanlıştır- 47 milyar dolar ekside, 128
milyar doların nereye gittiğini bilmiyoruz.
Değerli arkadaşlarım En çok
korkmamız gereken şey faizdir. Öyle diyorsunuz, ben de
katılıyorum. Türkiye saatte 2,4 milyon dolar faiz ödüyor, saatte.
Bunu ben söylemiyorum, siz söylüyorsunuz. Günde 57,8 milyon dolar ödüyor, ayda
1,8 milyar dolar para ödüyor, faize ödüyor. Bunu ben demiyorum, siz diyorsunuz.
İslamın temeli adalettir; İslam, hepimizin dinidir. AKP
iktidarı on sekiz yılda bu ülkede adalet duygusu
bırakmamıştır. İsraf, dinimizce haramdır. On
sekiz yılda bu israf sayesinde bu faizleri ödüyoruz. İktidarın
başındaki Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan 1 değil, 2 değil, 12 sarayın içinde
oturuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkoç, son bir dakika
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yüzen saraylar, uçan
saraylar, araç filoları, hizmetlerindeki insanlar, sofralarındaki
efuliler; israf iktidarsızlıktır, kul hakkı büyük bir
günahtır, Cenab-ı Hak Benim yanıma kul hakkıyla gelmeyin.
diyor. Sınav sorusu çalınan çocukların hakkını helal
etmiyoruz! (CHP sıralarından alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) İftira da
günahtır.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) İftira da
günahtır, yalan söylemek de günahtır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Torpille devlet
kapısından elenen gençlerin hakkını helal etmiyoruz!
Ciğeri yanan annelerin hakkını helal etmiyoruz! Paraların
üzerine konduğunuz hele ki şehit ailelerinin hakkını hiç
helal etmiyoruz! (CHP sıralarından alkışlar)
Tazminatlarını ödemediğiniz maden işçilerinin
hakkını helal etmiyoruz! Kuru ekmeğe mahkûm ettiğiniz milyonların
hakkını helal etmiyoruz! Bunların hepsi haramdır. Adrese
teslim ettiğiniz ihaleleri, peşkeş çektiğiniz devlet
mallarını, insanı kuru ekmeğe mahkûm ettiğiniz
milyonların hakkını helal etmiyoruz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul)
Başkasının hakkını siz helal edemezsiniz zaten, onlar
edebilir. Ne derin bir bilginiz var maşallah(!)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Harama boğuldunuz,
Müslüman kanının dökülmesine alet oldunuz, Büyük Ortadoğu
Projesinde katledilen Müslümanların sayısı 3 milyon 750 bindir.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sen hâlâ orada
mısın ya?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Büyük Ortadoğu
Projesinin eş başkanı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğandır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Hadi oradan, hadi!
Konuştuğun lafa bak.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Uyuşturucu,
fuhuş, kadına şiddet, taciz sizin iktidarınız
döneminde gelmiştir.
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) Hadi oradan!
Taciz mi?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ama Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı, her şeye dil
uzatabilirsiniz ama bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, İsmet
İnönü ve arkadaşlarına dil uzatmaya ne haddiniz var, ne de
hakkınız var diyorum.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Sayın Oluç, buyurun.
20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, evet, çok kibirli bir sunum
izledik, kibir, her tarafından kibir akıyor; ilk defa da değil
bu. (HDP sıralarından alkışlar)
Ya, Dünya Türkiye'ye gıptayla bakıyor.
dediniz, hangi Türkiye'ye gıptayla bakıyor? Bütün
komşularıyla düşman olmuş Türkiye'ye mi gıptayla
bakıyor? Bütün Batılı müttefikleriyle kavgalı hâle
gelmiş Türkiye'ye mi gıptayla bakıyor? Ekonomik, sosyal ve
siyasal kriz yaşayan, çoklu kriz yaşayan Türkiyeye mi gıptayla
bakıyor? Milyonlarca işsizi olan, yoksulu olan, enflasyonu
patlamış olan, borçları patlamış olan, döviz kuru
yükselmiş, parası pul olmuş olan Türkiyeye mi gıptayla
bakıyor? Siz Türkiyeyi bu hâle getirdiniz. Demokrasisi kalmamış
olan, hukukun üstünlüğü olmayan Türkiyeye mi gıptayla bakıyor?
İnsan haklarını çiğneyen, özgürlükleri çiğneyen,
işkenceyi usul hâline getirmiş olan Türkiyeye mi gıptayla
bakıyor dünya? Dünya Türkiyeye gıptayla bakmadığı
için bu durumdayız, bir kere bunu tespit edelim.
İkincisi, Türkiye'nin
karşılaştığı tehdit ve zorluklardan söz
ediyorsunuz, bunların hepsini sizin iktidarınız yarattı; 15
Temmuzu Ne istedilerse verdik. dediğiniz, on iki yıl boyunca iktidar
ortaklığı yaptığınız cemaat yarattı,
siz yarattınız, başkası değil. (HDP
sıralarından alkışlar) Bugün, Türkiye eğer her
taraftan yaptırımlarla karşı karşıyaysa bunu
sizin yanlış dış politikanız yarattı,
başkası değil, siz yarattınız.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Bir de PKKdan
bahset, PKKnın yarattıklarından bu ülke
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi, yok
efendim, Türkiye'nin karşılaştığı tehdit ve
zorluklarmış, yok böyle bir şey.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKyla ilgili de
konuşun, onların yarattıklarından da bahsedin; onların
tacizlerinden, onların işkencelerinden.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Kuvvetleri tek
bir kişide birleştirdiniz, denge denetleme mekanizmasını
altüst ettiniz, hukuk devleti değil, buyruk devleti yarattınız.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKdan niye
bahsetmiyorsun?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Bağırmadan konuş.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yürütme, hukuk
üzerinde buyruk veren bir yürütme hâline geldi. Bunu siz yarattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakika.
Buyurun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Bağırmadan konuş, sakin sakin. Kulaklarımız
patladı.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sen de oradan
bağırıyorsun.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) PKKnın
tacizlerinden, PKKnın yaptıklarından
Onları niye
konuşmuyorsun? Kırk yıldır bu ülkeye zulüm çektirenlerden
niye bahsetmiyorsun?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bırakın bunları, ne zaman işsizlikten, yoksulluktan söz
etsek bu.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Zorunuza gidiyor
değil mi? Yapılan yeni SİHAlar, İHAlar PKKnın
başına patladığı için.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, bir tek
fideyi bile yakan kim varsa lanetledik, Allah belasını versin ama
şu ağaçları kesmiş olan, Kaz Dağlarında maden
aramak için, rant için şu ağaçları kesmiş olan, Bodrum
Güvercinlikte rant için bu otelleri yapmış olanlar, onların da
Allah belasını versin. Bunları da siz yarattınız, bu
iktidar yarattı. (HDP sıralarından alkışlar)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Marksist,
Leninist, nihilist bir yapının yanındasın, resim
gösteriyorsun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bunların hepsini konuşacağız ama sizin bu kibrinizi de bu
halk mutlaka ama mutlaka sona erdirecek, bundan da emin olun. (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Eruhta şehit
edilenlerin de resmini koyun, 1983 yılında şehit ettiklerinizin
resmini koyun oraya.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yakanıza
yapışacak tüm bunlar.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Onları da
koyun, PKKnın katlettiklerini de koyun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Çık oraya,
konuş, çık! Senin Grup Başkan Vekilin yok mu cevap verecek? Âciz
mi onlar?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Sensin o! Âciz siz
misiniz?
BAŞKAN Ya, sayın milletvekilleri, niye
bağırıyorsunuz burada ya? Özlem Hanım söz istiyor.
Buyurun Sayın Zengin.
21.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Sakarya Milletvekili
Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekilleri; uzun bir günden geldik.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Onlar
bağırırken siz âciz misiniz? Onlar bağırırken siz
âciz misiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Biz
onlara Durun! dedik, arkadakilere; ama siz müdahale etmiyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Abdullah Bey, rica
ediyorum
BAŞKAN Bir dakika Özlem Hanım, yeniden
başlatayım ben.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bu nasıl bir
konuşma ya!
BAŞKAN Ya, Abdullah Bey, Özlem Hanım
konuşuyor.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana)
Dayanamıyor, dayanamıyor
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Abdullah Bey, rica
ediyorum
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Ayıp bir
şey yani, öyle konuşma mı olur?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Değerli
arkadaşlarım, uzun bir günden geldik. Doğrusu, geçtiğimiz
günlere göre sakin bir gün geçirdiğimizi düşünüyordum. Tabii,
Sayın Başkanımızın söz vermemesinin bunda çok büyük
etkisi var. A diyorsunuz süreniz bitiyor.
Şimdi, tabii, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcımız kürsüde konuşurken
atılan lafları dinlediğinizde, Sayın Oluç, yani normal
kalabilmek çok zor. Yani elbette ki sorular
Dinleyelim,
sorularınızı istediğiniz gibi sorabilirsiniz -bütün
arkadaşlarımız için diyorum- ve sakin sakin cevap verir. Yani
sizler, bu kadar şey söylerken, saldırgan laf atarken sizi dinleyen
insanların, insan değilmiş gibi davranmasını
bekliyorsunuz. Herkes insan ve herkes iyi niyetle, yaptığı
işleri anlatmaya çalışırken bir nebze olsun
saygıyı hak ediyor. O yüzden önce neden bu hâle gelindiğine
bakmamız lazım.
Şimdi, dünyayla ilgili söylüyorsunuz; şu
çok beğendiğiniz ülkelere bir bakalım, Amerikaya bir
bakalım ne yapmış yani: Güney Amerikayı
darmadağınık etmiş, Suriyeyi darmadağınık
etmiş, Afganistanı darmadağınık etmiş, Myanmarı
darmadağınık etmiş. İngiltere, Hindistanı
mahvetmiş, daha dün okudum Mahatma Gandinin anlattıklarını.
Yani şimdi, bakıyorsunuz o övdüğünüz A, hukuk devleti. falan
dediğiniz ülkelerde hukuk mukuk yok, sadece kendileri için var. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, birinci sınıf bir ülke olmaya
çalışıyoruz, birinci sınıf! Sürekli aynı
şeyi söylüyorsunuz: Yasama, yürütme aynı. Bakın, şu anki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, siz halkın önüne
gidin, burada çoğunluğu alarak gelin; o zaman yürütmenin
gıkını çıkaramazsınız. Siz, kendi
alamadığınız oyu
Biz, iktidar olarak buradayız,
çoğunluk bizde; hâl böyle olunca, siz milletten
alamadığınız hakkı, hukuku kullanmak istiyorsunuz ve
bunu yetki gasbı olarak ifade ediyorsunuz. Bu, bu ülkeyi
tanımamaktır, bu ülkenin hukuk düzenini tanımamaktır. Buraya
gelen her milletvekilinin halkın reyiyle geldiğini unutmamanız
lazım; yürütme de bu güçle konuşuyor, yasama da bu güçle
konuşuyor, bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Yargıya gelince, yargının
-bakın, bizler hukukçuyuz- ne kadar zor bir iş
yaptığını gayet iyi bilen birisiyim ve bizim bütün
yargı camiasındaki arkadaşlarımızdan ricamız
vicdanlarıyla, hakka hukuka riayet ederek vermeleridir. Bugün burada çok
İslami
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) Bu ricaya
neden gerek duyuyorsunuz?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, bir cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN Son bir dakika.
Buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Enteresan buluyorum,
yani böyle, haram kelimesini seviyorsunuz yani. Haram bence hakikaten
fevkalade önemli bir kelimedir. Kimin için? Bu değerleri hayatına
geçiren, önemseyen insanlar için haram kelimesi önemlidir.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Elbette, biz de
öyleyiz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ha, bu manada
bakıldığında, eğer bir hâkim, bir savcı o
literatürü kullandığınız için
Ben onu kullanmayan
insanlardanım; bakın, burada ben hiç haram demem. Neden? Benim
dünyam için anlam ifade ediyor. Ben hukukla alakalı kavramlar
kullanıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Bizim için etmiyor mu?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hukukla alakalı
kavramlar kullanıyorum, tamam mı?
Buradan baktığımız zaman da -ben
şuna inanıyorum ki- Türk yargı camiası vicdanıyla,
hukukla, gerçek hukuk devleti mantığı içerisinde karar vermeli.
Eğer vermeyen varsa o zaman aldıkları para helal değildir,
haramdır, sizin mantığınızla söylüyorum. Öyle karar
versinler.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Haramdır, o
boğazlarında kalsın!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Öyle karar versinler,
cesur insanlar bunu yaparlar, cesur insanlar; öyle yapmalarını biz
onlardan bekliyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)
Devamında da şunu söyleyeceğim,
lütfen değerli arkadaşlarım, şimdi biz burada bu
konuları konuşurken birbirimizi itham etmenin bir
sınırı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bu, arabayla ilgili
bağırmanızı anlayamıyorum. Ya, biz Grup Başkan
Vekilleri hangi arabaya biniyoruz? Size vermediler mi? Farklı bir araba
mı verdiler? Size farklı bir araba mı verdiler? Size, size,
size; nedir bu kardeşim ya, nedir! (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Oluç, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Devletin verdiği
imkânları kullanıyorsunuz ya! Sanki Cumhurbaşkanı
olsanız bisiklete bineceksiniz ya! Onu da biraz tuhaf buluyorum ya! Bu
ülkenin Cumhurbaşkanı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı
Yardımcısının bildiği araba mıdır yani
mesele olan? Önemli olan kendi fiziki varlığıdır. Ya,
arabadan güç alan insan mı var? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından İnsanlar açsa
sesi)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz.
Sayın Oluç, buyurun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hiç de alakası yok
efendim, onun ilgisi mi var ya!
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Nedir yani? Onunla
ilgili yok Beyefendi ya! Nasıl bir şey bu, araba, araba, araba
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bir
dinlerseniz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Bakın, biz de
biniyoruz, devlet vermiş. Benim sadece 30 bin liralık şahsi
arabam var, 1 tane. Dönerim, 1 tane kendi arabama binerim, bu kadar basit.
İstiyorsanız hep beraber bırakalım. Hem kendiniz
bırakmıyorsunuz, hadi beraber bırakalım o zaman.
BAŞKAN İsterseniz
tartışmayı bu çerçevede süresiz bir hâle getireyim, sabaha kadar
tartışalım. Aynı konuları konuşa konuşa
Türkiye yoruldu, siz de yoruldunuz. Dönüyorsunuz, dolaşıyoruz,
konuşmalar hep aynı noktalarda devam ediyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Hakikaten öyle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Oluç.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz binmeyin
kardeşim, geldiğinizde binmezsiniz.
22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun,
Tokat Milletvekili Özlem Zenginin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Tekrar
başlatabilir misiniz Sayın Başkan.
Teşekkür ederim.
Sayın Özlem Zengin üslubumu isim vererek
eleştirdiği için bir şey söylemek istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Son cümleyi
duyamadım, özür dilerim. Ne geliştirmesi?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Zengin, üslubumu eleştirdiğiniz için bir şey söylemek istiyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Şimdi,
bakın, biz bütçe tartışıyoruz değil mi? Tabii,
doğal olarak iktidar yaptıklarını abartarak da olsa
anlatacak, doğal, bir şey demiyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Siz de abartarak
eleştireceksiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) E, muhalefet de
doğal olarak yapılmayanları anlatacak.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Abartarak
eleştireceksiniz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Eksik
olanları zaman zaman da abartarak, ona da bir şey demiyoruz. Fakat
buradaki sorun ne biliyor musunuz? İktidar dinlemeyi bilmiyor, sorun bu.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Muhalefet çok dinliyor.
Araba, araba, araba
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama sizi
dinledi o.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ben sizi
dinledim, ben sizi dinledim.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Amma dinlediniz ya,
vallahi, hakikaten. Dinlemekten bir hâl oldunuz. Bir kulağımda araba
sesi kaldı benim.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Bakın,
neden dinlemeyi bilmiyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı
burada konuşurken Yani anlatıyorum ama anlayabilecek misiniz belli
değil. diyor.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Araba, evet, araba.
Bundan sonra duyacağım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Yani en
kibarıydı bu. Daha önce başka bakanlar geldi;
bağırıp çağırıp konuştular, hakaret ettiler
falan. Yani sorun şu ki, hepimiz için geçerli olabilir bir müzakere
geleneğine sahip olmamamız, hepimiz için geçerlidir bu belki.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Evet, doğru
diyorsunuz.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ama burada siz
de üstünüze düşen payı alın, bir bunu söylemek istiyorum.
İkincisi, yani tahammülsüzsünüz
eleştiriye. Biraz fazla eleştirince de, mesela, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada çıkıyor,
muhalefeti kastederek Karanlık ilişkileriniz var. Kapalı
kapılar ardında ne yaptığınız belli değil.
diyor.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Doğru.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Ya, bu çok
ağır bir itham. Şimdi, buna cevap olarak, mesela, insan
şunu demek istiyor: Ya, karanlık ilişkiler bizde mi yoksa
mafyayla ilişki kurmuş olan iktidarda mı? diyesi geliyor
insanın.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Ne ilişkisi ya? Hiç
yok. Tecavüzcü diyor şimdi, sizin vekilleriniz bize bunu söylüyor
Sayın Oluç, lütfen
Yani kendi içinizde olmuş her şey, bize laf
atıyorsunuz ya, dönüp bir kendinize bakın ya.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul)
Dolayısıyla, yani iktidar da üslubuna, seçtiği cümlelere dikkat
edecek ki muhalefet de dikkat edecek. Yani buradaki sorun birinci olarak
iktidardan kaynaklanıyor. Bunu görmek istemiyorsunuz. Siz iktidar olarak
hesap vereceksiniz, biz de muhalefet olarak hesap soruyoruz. Ama bu böyle
kibirle, küçümseyerek, bağırıp çağırarak olmaz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Kibir değil de her
şeyin bir dozu var ya, her şeyin bir dozu var!
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Oluç.
Sayın Dervişoğlu buyurun.
23.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Çok teşekkür ederim.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Her akşam yaşadığımız
şey bugün de tekrarlandı. Siyasi parti temsilcilerimiz
konuşmalarını yaptı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
çıt yok, münakaşa yok ya da maksadı aşan ifadeler yok ama
yürütmeyi temsilen konuşulunca siz de takdir edersiniz ki burada
tartışma çıkıyor. Oysaki yürütme zaten kendisini savunma
ihtiyacı hissetmemeli burada çünkü yürütme bütçeyi önümüze koyuyor. Biz
yürütmenin önümüze koyduğu bütçenin ne virgülünü değiştirebildik
ne noktasını değiştirebildik. Ne diyorsanız
yapıyorsunuz. O zaman, bu tartışmanın arkasında yatan
gerekçe ne? Bu kabil tartışmalardan bu iktidar besleniyor maalesef ve
maatteessüf. Ben böyle bir işe alet olmamaya özen göstereceğim.
Şimdi, hiç tahmin ettiğiniz gibi bir
muhalefet yok Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Biz
Amerika Birleşik Devletlerini de birlikte kınıyoruz. Biz de
imza atıyoruz, siz de atıyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisi de
atıyor, Milliyetçi Hareket Partisi de. Fransayı birlikte
kınıyoruz, Ayasofya kararını birlikte
alkışlıyoruz, Azerbaycanın zaferini de birlikte
kutluyoruz. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisinde siz muhalefete dönüp Efendim,
biraz da teröristlere doğru konuşun. İşte bu tepkinizi
ona gösterin. diyerek illiyet bağı oluşturmak suretiyle
hepimizi töhmet altında bırakıyorsunuz. Benim de size diyesim
geliyor: Teröristlere karşı sükût etmeyi sizin iktidarınız
moda etti. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Devletin valisine talimat verip Görmeyin, duymayın. diyen, devletin
elini kolunu bağlayan, gözünü kör, kulağını sağır
eden biz değiliz ki.
Şimdi, buraya geldiniz, kapalı
kapılar ardında, karanlık ilişkilerle Anayasa
hazırlığı yaptığımızı ifade
ettiniz, bunu biz yalanladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bunu defaatle yalanladık, Cumhuriyet Halk Partisi
yalanladı, HDP yalanladı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkrar etti. HDP yalanlamadı.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bu iddiayı ortaya atan
E, işinize geliyor,
uymayacağım size. Ben sizin soru-cevap algoritmanızı
çözdüğümü önceden söyledim. Bu kadar kişi tarafından yalanlanmış
bir iftirayı Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısının Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne
taşımasını hem kınıyorum hem de protesto
ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayıp ediyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım.
Söylenecek çok şey var
(İYİ PARTİ sıralarından
Yuh! sesi, AK PARTİ sıralarından Sana yuh! sesleri)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Olmaz, o yok.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ayıp ayıp,
sana yuh!
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Bana dedi yuhu bana. Bana yuh, bana. Çünkü gerçeği ben
söylüyorum, bana yuh.
Şimdi, sadece bugün değil, dün de
çıktı bir Bakanımız, konuşuyor. Lisanımünasiple
de cevaplar veriyor muhalefet. Bidena mı güveniyorsunuz?, yok
işte, Darbe mi bekliyorsunuz? İktidar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Ya, Biden söylemiyor
onu, Biden ya.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ben bağırarak konuşamadığım için
mikrofonu açalım.
BAŞKAN Ama kimseye süre vermedim yani hiç
kimseye.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) O zaman ayağa kalkayım.
Bidendan mı medet umuyorsunuz? Darbe mi
bekliyorsunuz? Ya, bizim medet umduğumuz ve sırtını
dayadığımız bir tek yer var; biz Allaha
inanırız, millete güveniriz. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar) Onun dışında bir şey yok. O sebeple,
ithamkâr sözlerinizi hiç olmazsa dile getirirken lafın ucunun nereye
dayandığını üç aşağı beş yukarı
kestirerek telaffuz ediniz. Bizim, mazimizle ilgili ne size ne de bir
başkasına ispat edecek hiçbir şeyimiz yoktur. (İYİ
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Bütün siyasi mücadelemiz
mazimizin kefaleti altındadır.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akçay
24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
yaptığı açıklamalar için Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktaya teşekkür ettiğine, Amerika
Birleşik Devletlerinin Türkiyenin mücadele verdiği her alanda
karşısında yer aldığına, ülkenin
uyguladığı politikalarla kurulan tüm oyunları
bozduğuna, ABDnin yaptırım kararına Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gereken cevabı verdiğine, savunma sanayisi projelerinde
emeği geçen herkese Türk milleti adına bir kez daha teşekkür
ettiklerine, teröre karşı başarılı operasyonlara imza
atan MİTi tebrik ettiğine, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin
ve görüşülen bütçelerin hayırlı olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) Bize Yuh! diyen
arkadaşı da kınıyorum.
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) O kadarı olacak Abdullah Bey, o kadar olacak.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, sürem
harcanıyor. Arkadaşlardan da istirhamım
BAŞKAN Bir dakika, başlamayın.
Ya, sizin ta oradan buraya laf atmanız
doğru değil.
Buyurun Sayın Akçay.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) O
kendisini futbol maçında zannediyor, normaldir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin
görüşmelerini tamamladık. Biraz sonra oylamalarını
gerçekleştireceğiz. Öncelikle, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Sayın Fuat Oktaya yaptığı
açıklamalar için teşekkür ediyor ve başarılarının
devamını diliyoruz. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, Devlet Arşivleri
Başkanlığı, Millî Saraylar İdaresi
Başkanlığı, İletişim
Başkanlığı, Diyanet İşleri
Başkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği,
Savunma Sanayii Başkanlığı, Strateji ve Bütçe
Başkanlığının da bütçelerinin hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.
15 Temmuz hain FETÖ darbesiyle emellerine
ulaşamayan Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin mücadele
verdiği, hakkını savunduğu her alanda
karşımızda yer almıştır. PKK terör örgütüne her
türlü sinsi desteği veren ABD, Suriye'nin ve Irakın kuzeyindeki
terör örgütlerine binlerce uçak ve tır dolusu silah vermiştir.
Ekonomik operasyonlarla Türkiye'ye yön vermeye çalışan ABD, Libyada
Hafteri, Karabağda Paşinyanı, mavi vatanda Türkiye
düşmanlarının yanında yer almış, FETÖ
elebaşını himayesine almıştır. Türkiye,
attığı adımlarla, uyguladığı politikalarla
ve savunma sanayimizdeki büyük atılımlarla birlikte, kurulan tüm
oyunları bozmuştur. Bunun üzerine, ABDnin ve Avrupa Birliğinin
bazı ülkeleri bir süredir savunma sanayimize karşı, Türkiye'ye
karşı örtülü yaptırım uygulamaktadır. ABD, önce,
Türkiye'yi ortağı olduğu F-35 programından
çıkaracağını söyleyerek, sonra, S-400leri engellemeye
çalışarak ülkemizin savunma sanayisini engellemeye
çalışmaktadır. ABD, bu kararıyla, Türkiye'ye yönelik örtülü
yaptırımlarını resmiyete kavuşturarak Türkiye'nin
hasmı olduğunu ilan etmiştir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi de gereken
cevabı vermiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun, son bir dakika.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Yeni olan bir şey yok,
1950lerde savunma sanayi projelerimizi engelleyen, 1974te Kıbrıs
için ambargo kararı alan, terör örgütlerini destekleyen ABD, şimdi de
Türkiye'ye hasımlığını bir kez daha göstererek savunma
sanayimizi engellemeye çalışmaktadır. Savunma sanayi
yatırımlarına daha çok kaynak aktarılarak, ABDnin yaptırım
kararlarının nezdimizde bir hükmü olmayacaktır, Türkiye
başka ülkelerin himmetine muhtaç olmayacaktır. Türkiye
bağımsız ve onurlu bir ülkedir.
Türkiye'yi düşman olarak gören ABD bilmelidir
ki, tarih Türkiye'yi düşman olarak karşısına alanların
hazin emsalleriyle doludur. Çakalın fermanını bozkurdun hükmü
bozacaktır. (MHP sıralarından alkışlar) Türkiye 2023,
2051, 2071 hedeflerine kararlılıkla yürüyecektir. Savunma sanayisinde
büyük başarılara imza atan, günümüzün alperenleri olan Savunma
Sanayii Başkanı Sayın İsmail Demir ve Selçuk Bayraktar ile
bu projelerde emeği geçen herkese yüce Türk milleti adına bir kez
daha teşekkür ediyoruz. Sizlerle gurur duyuyoruz. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, güvenlik güçlerimizle birlikte terör
örgütlerine karşı başarılı operasyonlara imza atan
Millî İstihbarat Teşkilatını ve tüm çalışanlarını tebrik ediyoruz.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin ve bugünkü
görüştüğümüz bütçelerin ülkemize, milletimize hayırlı
uğurlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Özlem
Hanım, söz talebiniz var mı?
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Bir cümle, evet Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir
cümle, buyurun.
25.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, İzmir
Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Ben Sayın Müsavat Dervişoğluna şunu ifade etmek
istiyorum: Sayın Başkan, ben sizin hassasiyetinizi anlıyorum.
Siz kendi hassasiyetinize kendi hayatınıza dair şeyler ifade
ediyorsunuz fakat bizi anlamanız lazım. Bakın, siz
konuşurken bile arkadan gelen çok çirkin bir ses var, tekrar
etmeyeceğim. Burada çok tabii olarak, sizin partinizde gördüğümüz o
farklı seslere binaen biz bunları işitiyoruz ve
işittiğimiz şeyler üzerinden de çok tabii olarak bizlerin,
Cumhurbaşkanı Yardımcımıza sorusu sorması ve buna
dair -ne diyelim- Ne oluyor? diye kamuoyuna ifade etmesinden daha tabii bir
şey olamaz. Bunlar şahsi saldırılar değildir, onu
ifade etmek istiyorum.
Son olarak ben de
Cumhurbaşkanlığımızın bütçesinin
hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan,
aslında devam edip bitirebiliriz çok az kaldı.
BAŞKAN Devam
ediyoruz, durmadan devam ediyoruz.
ÖZLEM ZENGİN
(Tokat) Çok teşekkür ediyorum, sağ olunuz.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim.
Sayın Oktay,
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bir dakika.
Buyurun Sayın
Dervişoğlu.
26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat
Dervişoğlunun, Tokat Milletvekili Özlem Zenginin
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Arkadan bir ses gelmiştir, ben
hep şey yapıyorum, tansiyon olabilir. Efendim, biz zaman zaman
konuşurken
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Arkadaş futbol sahası
zannetti burayı, olabilir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Bak hâlâ geliyor.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Arkadaş futbol sahası
zannetti burayı, olabilir, normaldir yani.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Siz zannetmiyorsunuz sanki.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Olabilir ağabey, belki de
ondandır. Sen tecrübelisin benden.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Futbol sevgisi vardır,
alışkanlığı vardır, olabilir.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Zaten, ne söylüyorsun, anlayıp
anlayamayacağıma dair de tereddüt
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Diyorum ki futbol sahası zannetti
burayı arkadaş.
BAŞKAN Nereden
geldin gardaş sen buraya? Bir dur ya, Allah aşkına ya! (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Dervişoğlu ya.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Herhâlde şey için söylüyor. Acaba
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan sonra Özlem
Hanımın söylediklerini anlayıp anlayamadığıma
dair bir tereddüt yaşıyor olsa gerek ki ben daha konuşmaya
başlamadan oradan saldırıya başlıyor maşallah,
çok çok iyi, tebrik ediyorum.
ZÜLFÜ
DEMİRBAĞ (Elâzığ) Anlayamıyoruz. diyorsun, ne
diyeyim?
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yuhalamaların, laf atmaların, maksadı aşan ifadelerin her
zaman karşısında olduğumu ifade ettim.
BAŞKAN
Doğru, doğru.
DURSUN MÜSAVAT
DERVİŞOĞLU (İzmir) Üslubumun şahidi öncelikle
sizlersiniz. O sebeple, bakın, zaman geçiyor, gerginlik oluyor. Ben
grubumda konuşuyorum, benim grubumdan yanımda, arkamda arkadaşlar da
konuşuyor. Neden? İşte, ışıklar ezici, renkler
boğucu; e, tartışmalar sıcak, o zaman ifadeler de bazen
maksadı aşacak hâle geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
(İzmir) Ama herkes biliyor, millet de bilsin; ya, biz dostuz,
kardeşiz ve burada Türkiyenin sorunlarını konuşuyoruz.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki, gayet güzel.
Çok teşekkür ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kürsüye gelip rica
etmiştim, 69a göre, Sayın Faik Öztrakın adı geçerek,
Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız
BAŞKAN Doğru.
Ben söz vereyim, buyursun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Peki efendim, sağ
olun.
BAŞKAN Sayın Öztrak, süreniz iki dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yürütme adına yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce Sayın Oktay burada
eleştirilerimin tamamen temelsiz olduğunu ifade etti. Hangi
eleştirim acaba temelsiz, buna bir kısaca huzurlarınızda
bakmak istiyorum değerli milletvekilleri.
Tek adam rejimi dedim; bunu benim demem bir
şey ifade etmiyor, zaten şu anda Cumhurbaşkanlığı
koltuğunda oturan AK PARTİ Genel Başkanı Her işin
sorumlusu benim, ben. diye açıkça ifade ediyor, ikide birde
şahsım diyor. Zaten tek adam kendisi, kendi söylüyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Parti devleti rejimi dedim; e, parti devleti rejimi.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Değil efendim,
değil. Nereden çıkarıyorsunuz? Değil.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Yani valiler,
kaymakamlar, bugün, partinin il başkanları, ilçe başkanları
gibi. Bunu her gün gazetelerde boy boy çıkan haberlerde görüyoruz.
Vesayet rejimi dedim; evet, veyaset rejimi. Yani
yargı, Hâkimler Savcılar Kurulunun neredeyse tamamı
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK PARTİ Genel
Başkanı tarafından atanıyor.
İki: Yine, baktığınız
zaman, yasama organı. Yasama organında ben bugüne kadar görmediğim
bir manzarayla karşı karşıya kalmış vaziyetteyim.
Değerli milletvekilleri, bizi millet seçiyor,
sizi millet seçiyor, hepimizi millet seçiyor.
SERAP YAŞAR (İstanbul)
Cumhurbaşkanını da millet seçiyor.
FAİK ÖZTRAK (Devamla)
Cumhurbaşkanını millet seçiyor ama Cumhurbaşkanı
Yardımcısını millet seçmiyor, bakanları millet
seçmiyor. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Anayasaya göre
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Anayasal hak
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Kim seçiyor?
Cumhurbaşkanı seçiyor, Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan
AK PARTİ Genel Başkanı seçiyor. Olmaz, öyle bir vesayet yok.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) -
Seçerken millet yetkiyi veriyor.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Hepsinin kaynağı millet, hepsinin
kaynağı millet!
FAİK ÖZTRAK (Devamla) E, o zaman Genelkurmay
Başkanı da geçmişte atanıyordu, niye vesayete laf
söylüyordunuz Şunun vesayeti var, bunun vesayeti var. diyordunuz?
Vardı vesayet, doğruydu. O vesayete karşı
çıkıldı Bu vesayet rejiminden kurtuluyoruz. dendi, bugün,
karşımızda vesayetin daniskası var. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Hem de öyle bir vesayet var
ki bugün artık Cumhurbaşkanı kendi kendine bile vesayet
koymuş vaziyette Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı olarak.
(CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Değerli milletvekilleri, şunu açıkça
ifade edeyim: Burada, hiçbir atanmış bakanın, hiçbir memurun
kalkıp da yüce heyetinize Anlıyorsunuz, anlamıyorsunuz
Bu
lafları söyleme hakkı yoktu.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Öztrak.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Alakası yok, alakası yok. Bakanlar memur
değildir.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Memur, memur
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı haklara sahiptir, eşit haklara sahiptir.
FAİK ÖZTRAK (Devamla) Siz milletin
verdiği oya sahip çıkacaksınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz. Sağ
olun.
Şimdi, bu süre konusu beni de üzüyor ama
bütçede böyle bir karar aldık. Dolayısıyla Sayın Öztraka
da teşekkür ediyorum.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Başkanım, söz
alabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Zengin, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Tokat Milletvekili Özlem Zenginin, Tekirdağ
Milletvekili Faik Öztrakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Sayın
Başkanım, şimdi, problem şu: Sayın Öztrak
konuşmasında bunları söyledi. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımız bize söz vermediğiniz için kendisi cevap verdi.
Tekrar cevap üzerine gelip burada söylediği şeyi aynen tekrar etti.
Şimdi, o zaman ne yapmamız lazım? Yani milletvekili seçilmeyle
ilgili Anayasanın verdiği hakları tanıyor, aynı
Anayasanın Cumhurbaşkanı seçilmeyle alakalı
haklarını tanıyor fakat aynı Anayasanın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçilmesiyle alakalı
kurallarını, haklarını
tanımadığını ifade ediyor. Böyle bir mantık
olamaz ki, bu nasıl bir mantıktır? Aynı şekilde,
yasamayla ilgili de çok büyük bir -hani, ben de yalan kelimesini
söylemeyeyim- tevil etme söz konusu çünkü yasamayla alakalı, yüksek
yargıyla alakalı nasıl seçim yapılacağını
hepimiz biliyoruz. Bir kısmını bütün dünya ülkelerinde
olduğu gibi Cumhurbaşkanı, bir kısmını da Türkiye
Büyük Millet Meclisi seçiyor. Yani, siz buradaki seçimleri böyle tevil
ettiğiniz zaman ortada hiçbir şey kalmamış oluyor. Yani
tevil tevil üstüne ve bunu tekrar etmenin de hiçbir faydası
olmadığını düşünüyorum.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Sayın Oktay, buyurun.
28.- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktayın, 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun
Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap
Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde CHP, HDP ve İYİ
PARTİ adına söz alan hatiplerin konuşmalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben birkaç konuya değineceğim: Varlık
Fonuyla ilgili bir eleştiri vardı, ben söylediğimi aynen tekrar
ediyorum. Türkiye Varlık Fonu, katı ve kapsamlı bir denetime
tabidir. dedim ben ve denetim boyutuna baktığımızda
bağımsız denetim, Devlet Denetleme Kurulu denetçilerinin
yaptığı denetim ve üzerine de Meclis denetimi.
Sayıştayla ilgili söylediğim de Türkiye Varlık Fonu
çatısı altında bulunan ve daha önce Sayıştay denetimi
devam eden tüm kurumlarımızın aynı şekilde
Sayıştay denetimi devam etmektedir. dedim.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Yeni kurulan
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kesinlikle yok efendim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Dolayısıyla, sizin yaptığınız açıklamayla
ters düşen bir şey yok.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ben yapmıyorum,
Sayıştay Başkanı yapıyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yani
Sayıştay Başkanının yaptığı
açıklamayla da ters düşen bir şey yok burada.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayıştay
Başkanı yapıyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Dolayısıyla kurumların, üye olan kurumların denetimi aynen
devam etmektedir.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Yeni kurulan
şirketler?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Merkez
Bankası rezervleriyle ilgili belki soru-cevapta verebilirim onu.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Alt
şirketler?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yine,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkle alakalı
herhangi bir yorumda, hele hele negatif yorumda bulunduğumu hiç
hatırlamıyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Silah arkadaşlarıyla
ilgili.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Nasıl öyle bir zorlama yoruma gittiniz? Yani bu tür yorumlar sizden
geliyor, bizden gelmiyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Silah
arkadaşları
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yani
ismini tam söyleriz, söylemeyiz tartışmaları sizde. Bizde böyle
bir sorun yok, uzaktan yakından böyle bir sorun yok, konuşmanın
hiçbir tarafında da bunu ima edecek hiçbir şey yok. Tek parti
dönemi dediğimde de neleri kastettiğimi, neyi kastettiğimi de
çok net anladınız diye ümit ediyorum, tutanaklarda da belli zaten.
Yine, uluslararası ilişkiler boyutuna
baktığımızda da ben şunu bir kez daha ifade etmek
isterim: Türkiyeyi merkez alan bir politika uyguluyoruz biz. Ve
bağımsız, kendimizi, ayağımızı sağlam
bastığımız yer Türkiyedir. Dolayısıyla ülkemizle
ve bölgeyle ilgili hesapları olan emperyal güçler varsa ve bundan
rahatsız olanlar varsa bunun bizi rahatsız edecek hiçbir şeyi
yok. Bizim yaptıklarımızdan da mutlu değillerse bu bize
ancak gurur verir, başka bir şey değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Sayın Başkanım
BAŞKAN Son bir dakika
Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Kibir
konusuna gelince, aslında biraz önce ifade edilenler kibir konusunda tam
da benim ifade etmek istediğim bir şeydi. Bu kavramı ben
kullandım, Plan ve Bütçe Komisyonunda başladım bunu kullanmaya.
Tam da bunu kastediyorum, özellikle muhalefetteki
arkadaşlarımızın
Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi dediğimiz şey
Öncesinde de farklı değildi,
3 farklı erkten bahsediyoruz. Muhalefetteki arkadaşlarımız
ne yazık ki tutumlarında, davranışlarında,
konuşmalarında böyle bir atanma, yok seçilme, vesayetinden böyle tam
bir kibirle Kabine üyesi arkadaşlar üzerinde
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Seçilmişler niye
ağrınıza gidiyor ya?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Yani siz
kibarca şunu söylüyorsunuz: Biz Anayasayı tanımayız.
Millet onay verse de Meclis onay verse de Anayasayı tanımayız.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Öyle bir şey yok.
Çarpıtıyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Biz de
diyoruz ki: Siz tanısanız da tanımasanız da biz
Anayasanın çerçevesinde, Anayasanın çizdiği Türkiye
Cumhuriyeti çerçevesinde bütün yürütme işlerimizi devam ettireceğiz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Uymayan sizsiniz ya! Anayasa Mahkemesi kararlarını yerel mahkeme
uygulamıyor.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Mevlüt
Beyin yorumuna gelince
Buradan bir de Yuh! sesi geldi, çok üzüldüm yani
Meclisten böyle bir sesi duymak istemezdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Mevlüt
Beyin yorumu
Bütçenin ikinci kısmını biz
kullanacağız, dikkat edin. deyince biraz da böyle şakavari
dönüp Hayırdır, darbe beklentiniz falan mı var? şeklinde
bir şey
Yani biz zaten buna karşıyız, zaten Meclis de buna
karşı, biz de karşıyız. Milletin iradesine
saygılıyız. diyorsanız burada bir sorun yok zaten. Seçim
2023tedir. Seçimin 2023te olduğu bir ülkede siz gelecek yıl
bütçenin ikinci kısmını kullanacağınızı
iddia ediyorsanız, sizin bildiğiniz, bizim bilmediğimiz bir
şey varsa söyleyin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla biz de Allaha inanırız,
biz de Allaha ve milletimize güveniriz.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkoç, görüşmelere
devam edelim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hemen bitiriyorum,
kayıtlara geçsin diye.
Sayın Başkanım, bir seçim
olmuştur, bir karar alınmıştır, elbette ki Türkiye Cumhuriyetindeki
tüm siyasi partiler buna uyar, Tanımıyoruz. diye bir kavram yoktur.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Allah razı olsun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Doğru
bulmuyoruz. başka bir şeydir. Biz bakanların bir bürokrat gibi
görev yapmasını doğru bulmuyoruz, biz bakanların bir
kişinin iki dudağı arasında görevlendirilmesini doğru
bulmuyoruz.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) Çeliştiniz,
çeliştiniz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Bakanlar
bürokrat değil zaten.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bakanlar milletin
vekilleri içerisinden seçilmeli ve millete karşı hesap vermeliler,
saraya karşı değil.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Bakanlar ne
yapıyor? Siyaset yapıyor ya.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Saraya hesap
veriyorsun, millete değil.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Burada
size hesap veriyoruz, siz saraysanız
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Böyle hesap
vermek mi olur Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı,
rica ederim ya.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Nasıl olacak
başka ya?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hiçbir belge
yok, hiçbir bilgi yok, soruya cevap yok. Varlık Fonu denetleniyor mu?
Lütfen. Burada Denetleniyor. diyorsunuz.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ya bir buçuk saattir
cevap veriyor, yapma ya.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Ama
denetlenmiyor hocam, seni de kandırıyor, vallahi denetlenmiyor,
billahi denetlenmiyor. Cumhurbaşkanlığı diyor,
Cumhurbaşkanı aynı zamanda başkan ya, olmaz ki öyle.
HALİL ETYEMEZ (Konya)
Bırakmadınız ki dinlesinler.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurunuz.
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, sürekli
bakanların atanmış olduğuna ilişkin vurgu
yapılmasını doğru bulmadıklarına, bakanların
bürokrat olmadığına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
bakanların sürekli atanmış olduğuna ilişkin vurgu
yapılmasını doğru bulmuyoruz. Bakanların statüsü
Anayasada belirlenmiştir ve Cumhurbaşkanı tarafından
atandıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde yemin etmektedirler ve
ayrıca, işledikleri suçlar itibarıyla da Yüce Divana
karşı sorumludurlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı
sorumludurlar. Ve ayrıca bakanlar bürokrat değildir, bizatihi siyasi
kişilikleri de vardır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Tabii ki, Mecliste
yemin ettiler, bakanlar Mecliste yemin etti.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme
Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu,
2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Sayın Arslan Kabukcuoğlu,
aleyhte konuşma yapmak üzere buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmelerinin sekizinci turunda şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Diyanet İşleri
Başkanlığı için Anayasamızın 136ncı
maddesinde Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri
Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi
görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak milletçe
dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda
gösterilen görevleri yerine getirir. hükmü yer almaktadır.
Diyanet İşleri
Başkanlığı bünyesinde yaklaşık 132 bin personel
vardır ve bütçeden aldığı 13 milyarlık payla 9
bakanlıktan daha da güçlüdür. Öncelikle şunu söylemek zorunluluktur:
Diyanet İşleri Başkanlarının, Sayın
Cumhurbaşkanı, başkanların bilim ve vicdanlarına göre
değil de kendi istekleri doğrultusunda çalışmasına
izin veriyor gibi durmaktadır. Bu amaca yatkın kişileri
başkan yapma eğilimindedir. Örneğin, Diyanet İşleri
Başkanının görevden alınmasında bir tarikat etkili
olabilmektedir. Bir imam, Hükûmet yanlısı görüş
belirtmediği için görevinden alınabilmektedir.
Sosyolojik araştırma sonuçlarında da
Diyanet İşleri Başkanlığının durumu iyi
değildir. Örneğin, 2014 KONDA araştırmasında Diyanet
İşleri Başkanlığından memnuniyet yüzde
66dır. Kadir Has Üniversitesi araştırma verisinde ise Diyanet
İşleri Başkanlığının güven derecesi 2017de
yüzde 45 iken, 2018de yüzde 43e düşmüştür. 2017 yılında
Kadir Has Üniversitesinin yapmış olduğu başka bir
araştırmada polise, jandarmaya, orduya güven yüzde 60 iken,
yargıya güven yüzde 48, Diyanete güven yine yüzde 42
çıkmıştır. 2019 yılı Ipsos araştırmasına
baktığımızda en güvenilen mesleklerin sıralaması
şöyledir: Bilim insanlarına güven yüzde 70, doktorlara güven yüzde
51, öğretmenlere güven yüzde 59, din adamlarına güven yüzde 12
-beterin beteri var- politikacılara güven ise yüzde 11
çıkmıştır. Son olarak, Artıbir şirketinin 2020
Türkiye gündemi araştırmasında en güvenli kurum
sıralaması şöyledir: Türk Silahlı Kuvvetleri için yüzde 30,
Cumhurbaşkanlığı için yüzde 21, polis teşkilatı
için yüzde 7, siyasi partiler için yüzde 3 ve Diyanet için binde 7 yani yüzde 1
bile değil. Maalesef AK PARTİnin siyaset hırsı, siyasi
düşünceleri, Diyaneti yedi bitirdi.
Diyanet İşleri
Başkanlığının ülkemizdeki çok parçalı görünümdeki
dinî dağılımın toparlanması için öncülük etmesi,
vatandaşların birlik ve beraberliği için son derece önemlidir.
Geçmişte gördüğümüz inanç anlaşmazlıklarının
ortadan kaldırılması polisiye tedbirlerle değil, toplumsal
konsensüsle olmalıdır. İşte, burada, nüfusun yüzde 99unun
Müslüman olduğu ülkede Diyanet İşleri
Başkanlığına büyük görevler düşmektedir.
Bizim kültürümüzde din adamlarına güvenilir,
inanılır ve sözüne önem verilir. Din adamları dürüsttürler,
Rabbimizin kulları için emrettiği şeyleri söylerler,
nasihatleri dinlenir. Bu kimlikleriyle din adamları toplumda fazla
açığa çıkmayan mikro anlaşmazlıkları çözer,
huzursuzlukları giderir ve kırgınlıkların ortadan
kalkmasını sağlar.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, personeline karşı tarafsız ve
liyakate önem veren bir tavra sahip olmalıdır.
Diyanet İşleri
Başkanlığı, hem kendi müktesebatı hem de
Anayasamızda yazılı şekliyle Laiklik ilkesi
doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin
dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve
bütünleşmeyi amaç edinerek
çalışır. Bu, unutulmamalı
ve yerine getirilmelidir ama maalesef günümüzde bunun çalıştığını
söylemek çok zor. Bütün siyasi görüş ve düşüncelerin
dışında kalmıyorlar, Türk toplumuna daha iyi bir hizmette
bulunamıyorlar. Oysaki Türk toplumuna daha iyi hizmette bulunacak
başka bir anayasal kuruluş da maalesef yoktur. Veya Diyanet
İşleri Başkanlığı yarattığı
güvensizlik ortamında illegal örgütlenmeler topluma hâkim olmaktadır.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 132 bin personeli vardır ama
Eskişehirde 180 din adamı açığı aylarca devam
etmektedir. Eskişehirliler başka köylere, başka camilere
taşınmak zorunda kalmaktadırlar.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.05
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, sekizinci turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi soru ve cevap
işlemlerine geçiyoruz.
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Oktay konuşmasında dedi ki: Muhalefet
anlamadığı için millete anlatıyorum. Ben de diyorum ki:
İktidar anlamadığı için sorularımızı, ben de
milletimiz duysun diye söylüyorum: Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Trumpın kendisini mal varlığıyla tehdidine neden rest
çekmemiştir, rest çekti de biz mi duymadık?
İki: Kazan-kazan ilkeniz kapsamında
satılan 128 milyar dolardan kim kazanmıştır? On sekiz
yılda Londradaki tefecilere ödenen 192 milyar dolar faizden kim
kazanmıştır?
Üç: Anayasa Mahkemesi ve yüksek yargı
mensuplarını doğrudan ya da dolaylı atayan bir
Cumhurbaşkanının olduğu yerde kuvvetler
ayrılığı ve demokratik devlet olduğumuzu nasıl
iddia edebiliyorsunuz?
Ve son olarak, 1940lı yıllarda tek
adamlıktan bahsettiniz. Ömrünü cephelerde ülkenin
bağımsızlığı için harcamış,
oğlunun ölüm haberini bile cepheden dönünce aylar sonra
öğrenmiş, diplomasiyle İkinci Dünya Savaşına bizi
sokmamış ve o koltuğu borçlu olduğunuz İsmet
İnönüye böyle sataşmanızdan dolayı da sizi
kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Güzel
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiyede yerel mahkemelerin OHAL Komisyonu
kararlarına eş güdümlü olarak verdiği kararları mahkûm eden
son AİHM kararına rağmen 23 Ocakta süresi bitecek olan OHAL
Komisyonunun çalışma süresini uzatacak mısınız? Yüzde
88 ret kararı veren OHAL Komisyonunu lağvetmeyi düşünüyor
musunuz?
Ana akım medya programlarına
katılacak isimlerin, konuşulacak konuların belirlendiği
kamuoyuna yansımıştır. Son olarak gazeteci Şirin
Payzın programlara katılmayacaklar listesinin Ankara temsilciliğinden
gönderildiğini belirtmiştir. Medya kanallarına böyle bir liste
gönderildiği doğru mudur? Bu listeleri kimler, neden
hazırlamaktadır?
Türkiye destekli Suriyedeki silahlı gruplara
Savunma Sanayii Başkanlığından harcanan bütçe var
mıdır, varsa hangi yapıya ne kadar harcanmıştır?
Savaş politikalarında ısrarla birlikte bütçenin büyük bir
kısmı savaş sanayisine harcanmaktadır. S-400, F-16,
SİHA, dronelara 2020 yılı içerisinde ne kadar ödenek
ayrılmıştır?
2020 yılında asgari ücretle
çalışan bir emekçinin bir aylık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Topal
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, Hatay halkı coronadan ölüyor.
Soru 1) Hatay ilini karantinaya alacak
mısınız?
2) Alacak mısınız Hatay ilini
karantinaya?
3) Karantinaya alacak mısınız Hatay
ilini?
4) Hatayda karantina ilan edecek misiniz?
5) Hatay ilini neden karantinaya almıyorsunuz?
6) Hatay halkı coronadan ölüyor, haberiniz var
mı?
7) Ölen Hatay halkını düşünüyor musunuz?
8) Hatay halkını düşünüyorsanız
neden önlem almıyorsunuz?
9) Sorunu anlatmak için daha başka hangi
ifadeleri kullanmamı istiyorsunuz?
10) Sayın Cumhurbaşkanı Ey Hatay
halkı sizi coronaya teslim etmeyeceğiz, Hatayı karantinaya
alacağız. diyecek mi?
11) Tank Paletin işçilerinin
parasını, maaşını kim veriyor, Millî Savunma
Bakanlığı mı, BMC mi?
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Diyanet
İşleri Başkanlığı tüm toplumdan
topladığı bütçesini sadece bir kesime harcamaktadır,
diğerlerine ise yine bu bütçeyle sistematik asimilasyon
uygulamaktadır. AİHM ve Danıştay kararlarına
rağmen, Alevilerin ibadethane olarak kabul ettiği cemevleri
ibadethane kabul edilmemektedir. Aynı durum hastalıklı görülen,
renkleri yasaklanan, linç edilen LGBT+ bireyler için de geçerlidir. Soruyoruz:
Makbul görmediklerinizden aldığınız vergiler helal midir?
İnsanlık suçu niteliğindeki bu politikalardan vazgeçmeyi ve özür
dilemeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle bugün görüşülmekte olan Millî
İstihbarat Teşkilat Başkanlığı, Millî Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri
Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı,
Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İletişim
Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı
bütçesinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı
olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanı Yardımcımız
Sayın Fuat Oktaya Plan ve Bütçe Komisyonundaki ve Genel Kuruldaki bütçe
sunumlarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sosyal hizmetlerle ilgili sorularım olacak.
2021 yılında sosyal yardımlar ve
hizmetler için ne kadar kaynak ayırdınız? Engellilere yönelik
sunulan hizmetlerdeki artışlar nasıl olmuştur?
Teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ersoy
AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Diyanet teşkilatımızda kadrolu,
sözleşmeli, vekil, fahri, geçici gibi çeşit çeşit statüler
bulunmaktadır. Görevleri aynı olmakla birlikte aldıkları
maaş, hakları ve imkânları farklıdır kurum içinde
aynı işi yapan çalışanların. Vekil ve geçici statüde
çalışan imam-hatip ve müezzin kayyumlar ile vekil ve fahri olarak
çalışan öğreticiler kadroya alınmayı beklemektedir. Bu
sorunların çözüme kavuşturulması hususunda herhangi bir
çalışma yapılıyor mu?
Yerli ve millî İHAlar, İKUlar,
SİHAlar, TİHAlar, ATAK helikopter, FIRTINA obüs, gemiler ve
zırhlı araçlar göğsümüzü kabartmaktadır. Emeği geçen
herkesi tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz, minnettarız.
BAŞKAN Sayın Gergerlioğlu
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
Sayın Fuat Oktay, niye inkâr ediyorsunuz? Öldürülen Kürtleri, binlerce
faili meçhulleri vekillerimiz size bugün sordu; niye bunlara cevap vermiyor,
inkâr ediyorsunuz? Kaçırılan, işkence edilen yüzlerce insanı
sorduk MİT Yasasında böyle bir suç yok. dediniz. İyi de biz
size Yasalara uyun, hukuka, Anayasaya uyun. diyoruz.
Bakın, size şu fotoğrafını
gösterdiğim
Sayın Fuat Oktay, bakınız, beş yüz gündür
kaçırılmış olan Yusuf Bilge Tunçun
fotoğrafını gösteriyorum, niye bakmıyorsunuz? Bir suçluluk
psikolojisiyle mi bakmıyorsunuz? Beş yüz gündür Türkiye
Cumhuriyetinde bir insan kaçırılmış, niye bu insan
hakkında bir bilgi verilmiyor? Böyle bir skandal olamaz. Niye insanlar
susuyor buna? Geçen sorduğumda, bu konunun cevabı için polemiğe
sığınmıştınız ve suç örgütü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kenanoğlu
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) Diyanet
İşleri Başkanlığı, dini vesayet altına almak
ve toplumu din üzerinden kontrol etmek amacıyla kurulmuş ve
kuruluşundan bu tarafa da iktidarların siyasetlerine bağlı
salladığı kılıçla, verdiği fetvalarla bunu
yeterince ispat etmiştir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa
iktidarlar değişse de değişmeyen bir Diyanet gerçeği
vardır ki bu da Hanefi İslam inancının mensupları
dışında yer alan inançlara ve inanç mensuplarına yönelik
uyguladığı asimilasyon politikalarıdır. Bir taraftan
Dinde zorlama yok. derken diğer taraftan da Alevi köylerine cami
politikaları, Hanefi Müslüman köylerde din görevlisi açığı
varken onları görmezlikten gelip camide değil, cemevinde ibadet eden
Alevi köylerine din görevlisi atamayı önceliğine alan Diyaneti biz
iyi biliyoruz.
Yeryüzü sofrasıyla kamuoyunun da
tanıdığı antikapitalist Müslümanların
çıkışı, söylemleri ve pratikleri de Diyanetin
foyasını o mahallede ortaya dökmüştür. Siyasal
İslamcıların atası olan Emevi İslamının
günümüzdeki temsilcisi olan Diyanet, topluma yüktür, israf ve vesayet
kurumudur. Kapatılması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısına
sormak istiyorum: Planlama etkinliktir, verimliliktir. Kalkınma hedefleri
doğrultusunda yapılacak stratejik planları destekliyoruz.
Kalkınma planlarının bir bileşeni de insan gücü
planlamalarıdır. Gerekli sayıda nitelikli insan gücü yetiştirmek
ve istihdamını sağlamak üretimin gereğidir. Ayrıca
insan kaynağını doğru kullanmak, israfı önlemek
açısından önemlidir. Bu kapsamda Türkiye'de ihtiyaç duyulan meslekler
ve bunların sayısı nedir? Fazlalık olan meslekler nelerdir?
Bu konuda YÖKle iletişime geçilmekte midir? Buna göre program
kontenjanları ayarlanmakta mıdır? Kamu kurumlarında, kamu
personel planlaması nasıl yapılmaktadır? 2021
yılında kamu kurumlarına ne kadar personel
alınacaktır? Bunların meslek ve illere göre dağılımı
nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, ilk gün sunuşunuzun altmış
dakikasında, bugün yetmiş dakikada Tank Palet Fabrikasıyla
ilgili sorulan sorulara nedense sürenizin son otuz saniyesinde gelebildiniz ve
cevaplamadan kürsüden ayrıldınız ve bugün de
Anlamıyorsunuz." dediniz. Siz ne anlattınız? Biz neyi
anlamadık?
İkinci sorum: Öngördüğümüz gibi,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin keyfî
uygulamalarının siyasi ve ekonomik maaliyetleri her geçen gün
artıyor. Çıkarılan kararnamelerle kamu kaynakları siyasi
iktidara yakın çevrelere maalesef peşkeş çekiliyor.
İşte, en son örneği 3 Aralık tarihli
Cumhurbaşkanı Kararıyla İstanbul Silivride bazı
alanlar Sancak ailesine ait olan Maxicells İlaç Sanayi Şirketine
tahsis edilmiştir. Silivri halkının, Parlamentonun gündeminden
kaçırılarak bu özel tahsis yapılırken hangi gerekçeler
dikkate alındı ve nasıl bir kamu yararı olacaktır
burada?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kaplan
İRFAN KAPLAN (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Asgari ücret 2.324 lira, açlık
sınırı 3 bin liraya dayandı, yoksulluk
sınırı 11 bin liralarda.
Cumhurbaşkanlığının 2021 bütçesi 4 katrilyon, günlük
gideri 10 milyon 958 bin lira. Saray tok, vatandaş aç. Saray
şatafattan ödün vermezken vatandaş kuru ekmeğe muhtaç.
Vatandaşın kuru ekmek yemesi gücünüze gitmiyor, üstüne Aç
değillermiş. diye dalga geçiyorsunuz. Emin olun,
akıllarıyla dalga geçtiğiniz vatandaşlarımız sizi
ilk seçimde sandığa gömecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Şimdi, sözü yürütmeye
bırakıyorum.
Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben en son sorudan veya yorumdan, vatandaşlara
tepeden bakma olayından başlamak istiyorum. Biz
vatandaşlarımıza hiçbir zaman tepeden bakma değil; tam
tersi, biz onlara hizmetkâr olarak görürüz kendimizi.
Vatandaşlarımız da, milletimiz de bunu bildiği için bize on
dokuz yıldır yetki vermişlerdir, vermeye de devam edeceklerdir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tank Paleti niye en son saniyeye
bırakıyorsunuz? dediğiniz için ben, müsaade ederseniz, ilk
ondan başlayayım. Özellikle, yine On sekiz ayda tank yok.
olayı
Onu konuşma metnimde de söylemiştim ama Bakım
onarım tesislerinin işletmesi neden BMCye verildi? de bunun
içerisindeydi aslında geçmişten gelen sorular itibarıyla da.
Şimdi, BMC bir Türk firması, yabancı
bir firma değil. Ortaklık olayı var; ortaklık, bir
yabancının bir hissedarlığı var ama bir Türk
şirketi yani diğer şirketlerde olduğu gibi bir Türk şirketi,
bunun bilinmesinde fayda var. BMCnin azınlık hissesi Katar
yatırım şirketinde olan bir Türk şirketi, bunun
bilinmesinde de fayda var; hani, belli oranlarda Amerikan, İngiliz, Alman,
Çinli ortakları olan diğer bazı savunma sanayi şirketleri
gibi onlar da Türk şirketi. Tank Palet Fabrikası; paleti,
fabrikası, bedeli, arazisi, binası ve makineleri dâhil her
şeyiyle aslında belki 250 milyon doları bile bulmayan bir rakam;
siz bunu 20 milyar dolar gibi bir rakam zikrettiniz, bunu Sayın
Kılıçdaroğlu da zikretti, farklı yerlerde de zikrediyor.
Bunun ben bir kez daha, yanlış hesap olduğunu ifade etmek
isterim. Fabrikanın mülkiyeti Millî Savunma
Bakanlığımızda kalmak üzere -Millî Savunma
Bakanımız da bu açıklamayı yaptılar- BMCye yirmi
beş yıllığına işletme devri
yapılmıştır yani mülkiyeti devredilmemiştir, sadece
işletme devri. Tesislerin yine özel sektör eliyle daha verimli, daha
düşük maliyetle hizmet veren hâle gelmesi ve gerekli ilave
yatırımların yapılması, bunun yanında yine tank
üretiminin -ALTAY tankı üretimi de bunun içerisinde- sıfırdan
kuracağı üretim hattında gerçekleşmesi amacıyla da bu
işletme hakkı veriliyor ama işletme devri, satış
değil.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Maaşları kim
veriyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY - Efendim?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Maaşlar?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yani yine
Arifiyedeki işçiler Millî Savunma Bakanlığı işçileri,
dolayısıyla yapılan ödemeler de ilgili firmaya fatura ediliyor
yani ilgili firma ödemiş oluyor.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani Millî Savunma
Bakanlığı ödüyor, ilgili firmaya mı
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Şimdi, diğer tarafta, ben devam ediyorum, Beşiktaştaki
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cevabı
alamadık efendim. Millî Savunma Bakanlığı ödeyip
şirkete mi fatura ediyor?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Şirket, bunun faturasını ödüyor yani şirket normalde şeyi
ödemiş oluyor, çalıştırdığı işçilerin
bedelini şirket ödemiş oluyor tabii ki, tüm şirketler gibi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani maaşı
Millî Savunma Bakanlığı ödüyor, değil mi efendim?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Süremiz
kısıtlı olduğu için sonra da devam edebiliriz isterseniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Anladım efendim,
tamam.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY -
Beşiktaştaki terör saldırısıyla ilgili cevap
vermediğimi söylemiştiniz, ben buna da cevap vereyim yine. Yine
Sayın Kılıçdaroğlunun sorusuydu bu. Burada
Beşiktaşta şehit olan bir polisimizin ailesine 121 TL
ödenmiştir. diye
Buna cevap verdiğimi hatırlıyorum ben o
gün. O zaman Ya, biz onu demedik. dediniz. Yani ben bir kez daha
hatırlatıyorum: Terör eylemi veya terörle mücadele kapsamındaki
görevleri nedeniyle hayatını kaybeden şehitlerimiz yasal boyutta
baktığımızda vazife malulü olarak sayılmakta. Vazife
malulü olan kamu görevlisinin hak sahiplerine, görevdeki emsalinin almakta olduğu
aylıktan az olmamak üzere, aylık bağlanmakta. Buna göre,
şehit polisin veya aynı çerçevede, askerimizin yakınına
6.150 TL verilmekte. Öte yandan, şehit yakınlarımıza yani
polisse, kamu görevlisi ise veya askerî personelse, terörle ilgili alanda
görevliyse minimum 6.150 TL
Öte yandan, şehit yakınlarımıza
vazife malullüğünde sağlanan ilave haklar var. Bu da yine vazife ve
harp malullüğü kapsamındaki TSK mensubu ve güvenlik görevlilerinden
hayatını kaybedenlerin yakınlarına 2, malul olanlara 1,
vazife malullüğü kapsamında bulunan diğer kamu görevlilerinden
hayatını kaybedenlerin yakınlarına veya malul olanlara 1,
terör mağduru sivil vatandaşlardan terör eylemleri nedeniyle
hayatını kaybedenlerin yakınlarına da yine 1 istihdam
hakkı tanıyoruz. Yine, ilave haklar var. Vazife ve harp
malullüğü kapsamında değerlendirilen şehitlerimize,
vatandaşlarımıza toplu konut kredisi, eğitim
yardımı, ücretsiz seyahat kartı, elektrikte yüzde 40 indirim,
suda yüzde 50 indirim ve diğer başlıklarda toplamda 49 ayrı
imkân sunulmaktadır ve bunların çoğunluğu da bizim
dönemimizde şehit yakınlarımıza ve gazilerimize verilen
fırsatlardır.
Beşiktaşta, terör
saldırısında hayatını kaybeden Berkay Akbaş
kardeşimize gelince: Olay mahallinde
Bu kardeşimiz kamu personeli
değil yani olay mahallinde görevlendirilmiş bir personel, kamu personeli
değil ama terör saldırısı anında olay mahallinde
hayatını kaybeden bir sivil vatandaşımız. Bu
vatandaşlarımızın yakınlarını da yine
yalnız bırakmıyoruz, burada da ilk defa yine 2004
yılında tazminat hakkı verilmiş durumda. Tazminat boyutunda
da bugün itibarıyla -notlarımda yok ama- zannediyorum 54 bin
civarında bugünkü rakam ve bu vatandaşımızın
yakınına da ailesine de yaklaşık, o günkü değerle 33
bin TL civarında -küsuratı da var- bir tazminat ödendiğini
biliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ödenmedi.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Geriye
kalan maaş boyutuna gelince de hak sahiplerine -2012 yılında
geçen bir mevzuat bu da- yani burada eş, çocuklar, anne, baba var, belirli
oranlarda paylaştırılmak üzere -mirasçılarına yani-
1.526 TLlik de bir maaş ödemesi var. Yine, bu kardeşimizin ailesine
de bu çerçevede anne, babaya düşen miktar kadar kendi
mirasçıları çerçevesinde bu hak ödenmiştir; 33.620 lira da yine
tazminat ödenmiştir.
Merkez Bankasıyla ilgili bir soru vardı,
ben yine rezervlerle alakalı
Döviz rezervleri 46,4, altın rezervleri
40,3 milyar olmak üzere toplam uluslararası rezervler 86,6 milyar TL
seviyesinde bugün itibarıyla ve bu da kısa vadeli yükümlülüklerimizi
yerine getirmemiz çerçevesinde yeterli bir seviye.
Sosyal yardımlarla ilgili bir soru vardı
ama ondan öncesinde yine Ölenlerle ilgili sorduk, niye cevap vermediniz?
konusu
Havaya ateş açarken ölen, öldürülen. vesaire şeklinde
güvenlik güçlerimize veya askerimize dil uzatılması son derece
yakışıksız ithamlar ve iftiradır.
ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) İnsanlar
ölüyor, insanlar!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Ölümlerle
ilgili bir şey görmek istiyorsanız ben size söyleyeyim. Yani güvenlik
güçlerimizin ne yaptığını söyleyeyim ben size, nereye
ateş açtığını söyleyeyim; size rakamları vereyim,
siz anlarsınız nereye ateş açtığını.
22 Ocak 1987den günümüze, tamamen sivillere yönelik
-tamamen sivillere yönelik diyorum bakın- olmak üzere katliam
yapılıyor. Bu katliamlarda 5.706 sivil vatandaşımız
hayatını kaybediyor, 11.351 vatandaşımız da
yaralanıyor. Güvenlik güçlerimiz ne mi yapıyor? Güvenlik güçlerimiz,
buyurun, bunu yapıyor; soruyorsunuz ya, piknik yapana gidip de ateş
etmiyor güvenlik güçlerimiz. Buyurun, resimleri görmek istiyorsanız; 94, Tunceli,
Mazgirt Darıkent beldesi katliamı. (HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
94 mü?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Evet,
90lardaki şeyleri anlatıyorsunuz
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) 2020den,
2019dan bahsediyoruz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
ve orada
da gördünüz ki 90larda olanları da 2000lerde yine biz adalet önüne
getirmişiz. (HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
2020ye bak, 2020ye!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Ve
bakın, 93ten itibaren geliyor, bugüne kadar da geliyor.
DERSİM DAĞ (Diyarbakır) 94te siz
mi vardınız?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Çat Yavi
beldesi katliamı; buyurun, resimler... Güvenlik güçleri bunlarla mücadele
ediyor, havaya ateş etmiyor.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Demogoji
yapmayın!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Devam
edeyim
Demagoji değil, bakın, bunlar
Resimlerini
gösteriyorum ve belgelerini söylüyorum size. (HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, Roboski sizin zamanınızda oldu, 94e niye gidiyorsunuz?
Roboskiyi anlat!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Hoşunuza gitmedi mi? Vicdanınız mı sızladı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ne biçim
konuşuyorsunuz ya? Hoşunuza gitmedi mi? ne demek ya?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Roboskiyi anlatsana!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Sizde
sızlayacak vicdan görmüyorum ama gene de göstereyim ben. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar; HDP sıralarından
gürültüler) Bahçesaray katliamı, buyurun
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Böyle
bir üslup yok!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
İsterseniz, süremiz varsa devam edelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sorularımıza cevap ver, bize hikâye anlatma! 94te siz yoktunuz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Tatvan
Sütlü mezrası katliamı
Burada çocuklar var, kadınlar var,
yaşlılar var, elinde silah olmayan çocuklar var; buyurun çocuğu.
(HDP sıralarından gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, cevabınız var mı, cevabınız?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Buyurun,
Gercüş Seki Köyü katliamı
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, Roboskiyi söyle Roboskiyi!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Kiminle
mücadele ettiğini gördünüz mü güvenlik güçlerimizin, askerimizin ve
polisimizin?
Devam edeyim isterseniz; Pazarcık
katliamı, Kahramanmaraş, buyurun
(HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hakkâriyi anlat Sayın Başkan, Hakkâriyi anlat! Servet Turgutu
anlat, Osman Şibanı anlat! 94e niye gidiyorsun? Roboskiyi anlat!
Cemile Çağırgayı anlat! Verecek cevabınız var
mı? Yok!
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Bunları artırabiliriz, günümüze kadar getirebilirim isterseniz.
Taşköy katliamı; devam, Pınarcık
köyü katliamı; istediğiniz kadar devam ederim. (HDP
sıralarından gürültüler)
Güvenlik güçlerimiz havaya ateş açmaz, biz
sivillere ateş açmayız; biz, sivillerin yanında ve
mazlumların yanında olacağımızı söyledik, terör
örgütünün karşısındayız, bundan sonra da
karşısında olmaya devam edeceğiz. (HDP sıralarından
gürültüler)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ya, evet, evet! Verecek cevabı olmayanlar 90lara kadar gitti,
90ları yaşadılar.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Süre
verirseniz, devam ederim.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun,
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktayın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifi ile 231
sıra sayılı 2019 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
sekizinci tur görüşmelerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Berkay
Akbaşın parası ödenmiştir. dediniz az önce, 33 milyar
lira
Babası telefonda Hayır, ödenmemiştir. diyor.
İstiyorsanız babasıyla görüştüreyim, kesinlikle
ödenmediğini, bununla ilgili hiçbir anlaşma
yapılmadığını kendisi söylüyor babası.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Ne
diyorsunuz, tazminat hakkı mı diyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Evet.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Tazminat
hakkı kendisinindir ve hakkıdır.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Şimdi, Ödendi.
dediniz efendim, 33 milyar para ödendi. dediniz.
ALİ KEVEN (Yozgat) Ödendi. dediniz,
Ödendi. dediniz.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Arkadaşlar, bu hakkıdır.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Hakkı ama ödemediniz.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Az önce Ödendi.
dediniz. Aynı, bu Sayıştay gibi, Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcım.
Saygılar.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Bana
gelen
Sayın Başkanım, bu soruya cevap
verebilir miyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
31.- Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Fuat Oktayın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Bütçe
Kanun Teklifi ile 231 sıra sayılı 2019 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Teklifinin sekizinci tur görüşmelerinde yapılan
soru-cevap işlemi sırasında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, bu üslubu, bu yöntemi ve bu dili reddediyoruz.
Anadoludan Görünüm programı sunuyor âdeta, 90lı yıllarda
nasıl bir sunum varsa şu anda aynısını söylüyor
Bunlar hoşunuza gitmedi mi? diyor. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu kibir dedik, kibri reddetti, kibrin âlâsını
uyguluyor. Halkın iradesini reddediyor. Biz vekilleri
aşağılamaya çalışıyor ama fark etmediği bir
şey var, bizim söylediğimiz her şeyin belgesi var, o
fotoğrafları getirerek hiçbir şey ispatlayamaz. Bizim hatiplerimiz
buradan tek tek, olay yeri vererek, valilik açıklamasıyla, emniyet
açıklamasıyla, savcılık soruşturmasıyla, mahkeme
kararlarıyla konuştular; bize gelip hamaset yapmasın. Ben, size
3 tane isim veriyorum: Özcan Erbaş, 16 yaşında; piknik yapmaya
giderken piknikte öldürülmüş, arkasından, tek kurşunla ve bu,
valilik açıklamasında yine, seken kurşun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Kürtleri
vuran bütün kurşunlar ya sekiyor ya havaya ateş açılıyor.
Size 50 tane valilik açıklaması getirebilirim. Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı burada bizimle değil, halkla alay ediyor,
halkla. Şu anda Özcan Erbaşın annesi ne hissediyor dersiniz?
REFİK ÖZEN (Bursa) Şehit annelerimiz ne
hissediyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 33 tane
Roboskili genç öldürüldü savaş uçaklarıyla, onların ailesi ne
hissediyor? Hiçbir cinayeti kabul etmedi, bunu kabul edemeyiz. Size Şerali
Dereliyi burada defalarca söyledik, Servet Turgutu söyledik, Ceylan Önkolu
söyledik, Uğur Kaymazı söyledik; sayarak bitiremeyeceğimiz
kadar cinayet var ortada; bu şekilde reddederek
Bütün
konuşmalarınız böyle asılsız ve yalan, yalan üzerine
konuşuyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, Sayın Başkanım...
III.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Teklifleri (Devam)
1.- 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi
(1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel
Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı Dış Denetim Genel
Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu İdaresine Ait Sayıştay
Denetim Raporu, 2019 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve
2019 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231)
(Devam)
A) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)
1) Cumhurbaşkanlığı 2021 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Cumhurbaşkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ (Devam)
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Diyanet İşleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Diyanet İşleri Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET ARŞİVLERİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) MİLLİ SARAYLAR İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı
2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) İLETİŞİM BAŞKANLIĞI (Devam)
1) İletişim Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) İletişim Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) SAVUNMA SANAYİİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Şimdi, sırasıyla,
sekizinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ile kesin hesaplarına
geçilmesi hususu ile bütçelerini, kesin hesaplarını ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunuyorum.
SERKAN TOPAL (Hatay) Ama Sayın
Başkanım...
BAŞKAN Sayın Özkoçla konuş
kardeşim önce.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Sayın Başkan, cevap vermem lazım.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, ben saat on birden beri buradayım.
BAŞKAN
Cumhurbaşkanlığının 2021 yılı merkezî
yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
SERKAN TOPAL (Hatay) Bir soru sormak için buraya
geldim; sadece tutanaklara geçirmek için değil.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz?
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, üçüncü sırada soruyu sormama rağmen... Çinin
Wuhan kentine dönüşen Hatay halkıyla ilgili soru sordum, önemli bir
soru sordum. Onun cevabını istiyorum ya! Ama çok önemli bir soruydu.
İnsanlar Hatayda ölüyor Sayın Başkanım. Arz ediyorum,
lütfen.
BAŞKAN - Genel toplamı okutuyorum:
CUMHURBAŞKANLIĞI
1) Cumhurbaşkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 4.039.453.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Cumhurbaşkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 4.032.557.335,16
Bütçe Gideri 3.919.821.641,61
İptal Edilen
Ödenek 112.735.693,55
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLÎ İSTİHBARAT
TEŞKİLATI BAŞKANLIĞI
1) Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 2.628.749.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının 2021 yılı
merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının 2019 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 2.401.444.198,47
Bütçe Gideri 2.400.464.173,33
İptal Edilen
Ödenek 980.025,14
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 135.044,87
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî İstihbarat Teşkilatı
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin 2021 yılı merkezî yönetim bütçesine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL
SEKRETERLİĞİ
1) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 38.097.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin 2021 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul
edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 32.341.000,00
Bütçe Gideri 31.391.385,16
İptal Edilen
Ödenek 949.614,84
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Millî Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterliğinin 2019 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DİYANET İŞLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Diyanet İşleri
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 12.977.926.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Diyanet İşleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 10.237.198.444,58
Bütçe Gideri 10.211.680.416,34
Ödenek Üstü Gider 121.467,98
İptal Edilen
Ödenek 17.867.684,43
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 7.771.811,79
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Diyanet İşleri
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
DEVLET ARŞİVLERİ
BAŞKANLIĞI
1) Devlet Arşivleri Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 172.663.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Devlet Arşivleri Başkanlığı 2019
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 119.008.173,00
Bütçe Gideri 99.359.097,13
İptal Edilen
Ödenek 19.649.075,87
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Arşivleri
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
MİLLİ SARAYLAR
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığı 2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 230.408.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı 2019 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 211.692.979,49
Bütçe Gideri 136.041.735,51
İptal Edilen
Ödenek 74.855.600,03
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 795.643,95
BAŞKAN
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Milli Saraylar İdaresi
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
STRATEJİ VE BÜTÇE
BAŞKANLIĞI
1) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 10.121.775.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 883.327.206,00
Bütçe Gideri 833.472.921,33
İptal Edilen Ödenek 49.854.284,67
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Strateji ve Bütçe
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
İletişim
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
İLETİŞİM
BAŞKANLIĞI
1) İletişim Başkanlığı
2021 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 422.754.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
İletişim
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
İletişim
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) İletişim Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
|
Toplam Ödenek 395.531.000,00
Bütçe Gideri 377.799.517,40
İptal Edilen
Ödenek 17.731.482,60
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İletişim Başkanlığının
2019 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamı okutuyorum:
SAVUNMA SANAYİİ
BAŞKANLIĞI
1) Savunma Sanayii Başkanlığı 2021
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
|
|
|
GENEL
TOPLAM 120.063.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir cetvelinin toplamını
okutuyorum:
GELİR CETVELİ
|
|
|
TOPLAM 120.063.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının 2021 yılı merkezî yönetim
bütçesi kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Genel toplamları okutuyorum:
2) Savunma Sanayii Başkanlığı 2019 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
(A) CETVELİ
|
|
Toplam Ödenek 107.933.413,13
Bütçe Gideri 106.967.352,16
İptal Edilen Ödenek 966.060,97
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelinin genel
toplamlarını okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
|
Bütçe Geliri Tahmini 87.822.000,00
Tahsilat 121.063.689,66
Ret ve İadeler 1.443,08
Net Tahsilat 121.062.246,58
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Savunma Sanayii
Başkanlığının 2019 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
böylece, sekizinci turda yer alan kamu idarelerinin bütçeleri ve kesin hesapları
kabul edilmiştir, hayırlı olmalarını temenni ederim.
Sekizinci tur görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Böylece, 2021 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1inci maddeleri kapsamına giren kamu idarelerinin
bütçeleri ve kesin hesapları ile 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifinin gelir ve finansmanla ilgili 2nci maddesinin görüşmeleri
tamamlanmış bulunmaktadır.
Şimdi, program uyarınca,
sırasıyla 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.
2021 yılı Merkezî Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin gider bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar
okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
2021
YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUN TEKLİFİ
BİRİNCİ
BÖLÜM
Gider,
Gelir, Finansman ve Denge
Gider
MADDE
1- (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde
gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel
bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 1.328.254.386.000 Türk lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelere 119.877.971.000 Türk lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumlara 8.436.256.000 Türk lirası,
ödenek verilmiştir.
BAŞKAN - 1inci maddeyi daha evvel kabul
edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gelir bütçesine ilişkin 2nci maddeyi tekrar
okutuyorum.
Gelir
ve finansman
MADDE
2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli
cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel
bütçenin gelirleri 1.082.029.040.000 Türk lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel
bütçeli idarelerin gelirleri 16.546.924.000 Türk lirası öz gelir,
104.563.767.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
121.110.691.000 Türk lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 8.267.484.000 Türk
lirası öz gelir, 168.772.000 Türk lirası Hazine yardımı
olmak üzere toplam 8.436.256.000 Türk lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net
finansmanı 240.515.000 Türk lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 2nci
maddeye bağlı cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım:
B CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
2021
Yılı Bütçe Geliri |
01 Vergi
Gelirleri 1.058.733.147.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 57.975.453.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 13.823.591.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 75.333.582.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 13.080.399.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 1.405.743.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Toplam
Bütçe Geliri 1.220.351.915.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Ret
ve İadeler (-) 138.322.875.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Net
Bütçe Geliri 1.082.029.040.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi 3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE
3- (1) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı
arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.
BAŞKAN Madde üzerinde söz isteyen,
İYİ PARTİ Grubu adına Mersin Milletvekili Zeki Hakan
Sıdalı.
Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN
SIDALI (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cari
açık, bütçe açığı, yatırımlar, Merkez
Bankası rezervleri, devletin kurumlarının borç ve
alacakları, mali durumları, kamu bankalarının
borçlulukları, işsizlik rakamları bize gösteriyor ki maalesef
2000 öncesine dönüş bütçesiyle karşı karşıyayız.
Sürdürülebilir ekonomik istikrar istiyorsanız
önemli göstergelerin başında cari açık gelir. Bütçede ekonomi,
istikrar ve sürdürülebilirliği aynı cümle içinde kullanabilmek
iktidarınızın bu döneminde imkânsız. Neden? Ekonomi kötü.
Ve cari işlemlerdeki değişiklikler ekonominin gidişatı
için göstergedir zira iktisadi kararların ve beklentilerin
şekillenmesinde belirleyicidir.
Cari açıkların gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı çok yüksek seviyelere ulaştığında
-ekonomiden anlayanlar için- bu, ekonomi canavarıdır. 2000 öncesi
gazetelerdeki enflasyon canavarını hatırlarsınız.
Kaldı ki ekonomik krizlerdeki rolü bu benzetmeyi haklı kılar.
Cari açık hep tehlikelidir ama ne zaman başa büyük bela olur? Para
yatırıma değil, tüketime, israfa giderse. Bunu büyüme
rakamlarına bakarak anlarız, eğer cari açıkla beraber
üretim artıyorsa açığı kapatabilirsiniz. Borç yiğidin
kamçısıdır. deriz ama kaynaklar bugünkü gibi israfa giderse,
uçaklara ve şatafatlı binalara, lüks tüketime giderse borcunuz artar,
geliriniz düşer, en nazik tabirle çıkmaz sokağa girersiniz.
Gelin, bakalım, ne yaptık bu
kaynakları? Mesela, Türkiye orta ileri teknoloji ülkesi mi oldu? Katma
değerli ürünler açığımızı kapayacak mı?
Nüfusu 1 milyondan fazla kentlerin tamamı ucuz toplu ulaşım
aracı metroya mı kavuştu? Ulaşım, nakliye
maliyetlerimiz düştü ve vatandaş bütçesinin fazlasının bir
kısmını tasarrufa ve tüketime mi ayırabiliyor?
İhracatımızı artıracak, lojistik
altyapımızı güçlendirecek Çandarlı Limanı, Mersin Ana
Konteyner Limanı, Filyos Limanı mı bitti? Buraların
gelirleriyle borç ödeyebiliyor muyuz? Doğu, Güneydoğu Anadoluda ve
Karadenizde küresel piyasaları entegre edecek çözümler mi
oluşturuldu? Yeni alanları üretime mi açtık? Orta Doğu,
Afrika, Avrupayla hızlı ihracatımızı artıracak
Çukurova Havaalanı mı bitti? Yılan hikâyesine dönen koster
filomuzu yeniledik mi? Enerjide, imalat sanayisinde yerli teknoloji
kullanım oranımız mı arttı? Enerjiyi daha verimli
kullanarak daha rekabetçi mi olduk? Yurt dışına enerji
bağımlılığımız mı azaldı?
Tarımda; iklim, su, akıllı tarım teknolojileri mi
kullanır olduk? Hollanda gibi ufacık bir ülkeyi tarım
ihracatında geçtik mi? Kullanılmayan tarım
alanlarımızı tarıma kazandırarak ihracat merkezine mi
dönüştük? Geçtim onu, tarım ithalatımız mı düştü?
Çiftçimize teknoloji mi kazandırdık? Maliyetlerini düşürüp
rekabet gücümüzü mü artırdık? Borçlarını azaltmak için
doğrudan ödemelerini mi artırdık? Hiç olmazsa,
borçlarını mı üstlendik?
Hayır, bunların hiçbiri olmadı. Daha
fazla dışa bağımlı kılınan enerji
politikası ve inşaata dayalı perspektifinizle Türkiye, borca,
betona, asfalta, fosil yakıta saplanıp kaynağı verimsiz
kullandı. Enflasyonu ve işsizliği artırdık, bütçe
açığını patlattık, kamu bankalarını
inanılmaz boyutta borçlandırdık ve döviz kurunu
çıldırttık. Üreticinin en çok korktuğu gibi, bir gün 8,5
lira oldu, ertesi gün 7,5 lira. Bir de tabii faiz lobisine 135 milyar
dağıttık.
Faiz ile cari açık arasında akreple
kurbağanın meşhur ilişkisi vardır. Bizim gibi
tasarrufları düşük, tüketimi yüksek ülkelerde yatırımlar
için finansman açığı dış kaynaklarla
karşılanır. Saadet zinciri kurarsınız, borçlanır,
ithalatı artırır, suni bir refah yaratır ve borcu borçla
kapatırsınız, ta ki kaynak bulamayana kadar. İşte,
bugün olan da tam budur. İktidarınıza güvenip kimse size daha
fazla borç vermiyor, iyi ki de vermiyor, yoksa kalkınmaya odaklanmayan
iktidar bizi daha büyük bir borç batağına sürükleyecek, iktidara
geldiğimizde kalkınma için kullanacağımız kaynaklar
çarçur olacak. Akrep doğasının gereğini
yapmıştır, saadet zinciri son bulmuştur.
Saygıdeğer milletvekilleri, cari
açığı artıran başlıkları inceleyelim.
Dış ticaret açığı mesela. 2019da toplam 31 milyar
dolar dış ticaret açığını
ağırlıklı olarak artık bir bölgesel ekonomik iş
birliğine dönüşen Asya ülkelerine veriyoruz, neredeyse 28 milyar
dolar Birliğe, Hindistan dâhil olursa açık daha da yukarılara
çıkacak. Demek ki demokrasinin, serbest piyasanın, hukuk düzenin
öncelikli olduğu Avrupa Birliğine dış ticarette fazla,
illiberal yönetimlerin beşiği Asyaya açık veriyoruz, hem de bu
açığı Batılı faiz lobisinden alıyoruz; çift
taraflı kıskaca girmiş durumdayız. Bu, sürdürülebilir
değil. Üretimin katma değerli olmazsa bir de ihracatın ithalata
bağımlı olursa olacağı da budur.
Bu arada, Batıda küresel ticareti
yakından etkileyecek piyasa regülasyonları düzenleniyor. Avrupa
Birliği, Yeşil Mutabakatla rekabetçi, yeşil, dijital ekonomi
hâline gelirken pazarını korumak için sınırda karbon
vergisi düzenlemelerine odaklanıyor. Biz ne yapıyoruz? Hiçbir
şey. Bir kıskaç da burada ve yakında bizi daha da
sıkıştıracak. Cari açığımızı
yönetmek istiyorsak dünyadaki gelişmelere kayıtsız
kalamayız. Ya ihracatımızın yarısını
yaptığımız Avrupa Birliğinin öngördüğü
demokratik, hukuki ve yeşil düzenlemeleri yapacağız ya da
lojistik ve maliyet dezavantajlarımızla ithalatımızın
fazla olduğu Asyaya girmeye çalışacağız. Bu
kararı ivedilikle verip proaktif önlemler almak iktidarın
sorumluluğundadır zira hem sağa hem sola aynı arabayla
gidemeyiz.
Değerli milletvekilleri, cari
açığımızın bir diğer unsuru da enerjideki
dışa bağımlılığımız. Bu durum
aslında iktidar için bir zorunluluk değil, tamamen politik bir
tercihtir çünkü AK PARTİ, enerji politikasıyla kendi seçkinlerine
sermaye aktarıyor. Enerji verimliliğini artırmak, enerjiyi
yönetmek, kişi başına düşen enerji yoğunluğunu
azaltmak yerine, HESler ile dünyanın vazgeçtiği termik santralleri
kurdurtarak enerji yatırımlarının verimli geri
dönüşünü maalesef sağlayamıyor.
Ulaşım politikası da enerjideki cari
açığı artıran uygulamalarla dolu. AK PARTİ iktidara
geldikten sonra ulaşımda demir yolunun payı azalırken,
toplu taşıma gerileyerek, vatandaşı kendi aracını
kullanmaya yönlendirdi. Elbette, bu araçlarla ulaşmak için, geçilmese de
ödenecek, maliyetinin üzerinde mal edilen köprü ve yolların
inşası tamamlandı. Bu kadar aracın tüketeceği fosil
yakıt da cari açığı tırmandırır, ilaveten
bütçede 34 milyar KÖİden dolayı kaynak harcarsınız fakat
bunlar sizin için önemli değil, önemli olan vatandaştan alınan
KDV, ÖTV, MTVdir. Ne de olsa yüzde 73 gelirini dolaylı vergilerden
toplayan Hükûmetin, vatandaşın cebini düşünecek hâli yok,
hazinesini ve KÖİ yatırımcılarını düşünmesi
lazım. İşte, tam bu sebeple, ortaya çıkan cari açık
zorunluluk değil, politik bir tercihtir.
Cari işlemler açığını
doğru yönetimle sürdürebilirsiniz. Bunun için enerjide dışa
bağımlılıktan kurtulmalı, ihracat
artırılıp ithalat azaltılarak dış ticaret
açığı düşürülmeli, ham madde ve ara malların yurt
içinde üretimi daha fazla teşvik edilmeli, yeni yabancı
yatırımcı çekilmeye çalışılmalı, ülkede
faaliyet gösteren yabancı yatırımcıların
kârlarını transfer etmek yerine tekrar burada yatırıma
dönüştürmeleri teşvik edilmelidir. Tüm bunlar için de istikrarlı
siyasi politika zaruridir. Büyüyen bir ekonomide cari açığın
doğal olduğu savunulabilir fakat bizimkisi gibi çatırdayan
bütçede cari açık büyük bir sorundur. Ülkemize ağır
faturaları olacak hesapsız kitapsız adımlardan uzak
duruyoruz derken Milletin cebinden bir kuruş çıkmayacak. denilen
araç ve hasta garantisi verilerek yaptırılan köprü ve otoyollar bütçenin
kara deliği oldu. Herhâlde kasıt, eğer garanti rakamlarına
ulaşılırsa devletin kasasından bir kuruş
çıkmayacağıdır. Çünkü vatandaş, garantilere
ulaşılsa bile, maliyetinin kat kat fazlasını o yolları
kullanırken ödeyecek. Vatandaş devletin sahibidir, unutmayın;
cebinden çıkan her kuruş devletin de cebinden çıkmış
demektir. Bu bütçe, nazarımızda, hedefi olmayan, kalkınma
umutları sönmüş, günü kurtarma telaşına düşmüş,
2000lerin öncesine dönüş bütçesidir. Ama tarih unutmaz, fukaralıkla
sınanan vatandaş bu günleri affetmez, affetmeyecektir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde söz isteyen, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet
Taytak.
Buyurun Sayın Taytak. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Denge
başlıklı 3üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe, bir devletin
demokratik niteliğinin ilk şartı olup, parlamento yoluyla,
millet adına hükûmeti denetleme araçlarından birisidir. Bütçe,
toplumsal gerçekleri kavramalı ve Türk milletinin beklentilerine cevap
vermelidir.
2021 yılı bütçemizde bütçe giderleri 1
trilyon 348,1 milyar, bütçe gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar, bütçe
açığı ise 245 milyar TL olarak öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz 2020
yılında başta Covid-19 salgını, doğal afetler,
ekonomik saldırılar olmak üzere, Suriyeden Libyaya, Egeden
Doğu Akdenize, Orta Doğudan Kafkaslara kadar ülkemizi hedef alan
pek çok tehditle mücadele etmiştir. Covid-19 salgınıyla, ülke
ekonomisinde lokomotif görevi gören pek çok sektör ağır yara almış,
ithalatın ve ihracatın durmasıyla ekonomide denge
sağlanamamıştır. 2020 yılı 151
vatandaşımızın hayatını kaybettiği
-depremler, sel felaketleri, çığ düşmesi, PKKnın
yaktığı ormanlar- pek çok afetin yaşandığı
bir yıl olmuştur. Kurumlarımız yaraları sarmak için
canla başla mücadele ederek tüm birimleri seferber etmiştir.
Devletimiz bu gelişmelerin yanında,
sınır ötesi operasyonlarda, terörle mücadelede, iç ve dış
güvenliğimizi korumak için üretilen yerli silahlarımız,
insansız hava araçlarımız, sismik araştırma
gemilerimiz ve donanmamızla millî bekamızı güvence altına
almak için çetin bir mücadele içerisindedir. Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur
İttifakı ruhuyla terörle mücadelede, uluslararası meselelerde,
iç ve dış güvenlik tehditlerine karşı dün olduğu gibi
bugün de ön şartsız, milletin ve devletin yanındadır,
olmaya da devam edecektir.
Bu vesileyle, bu vatan toprakları için
canını feda eden tüm şehitlerimize Cenab-ı Allahtan
rahmet, gazilerimize sağlık ve huzur dolu ömürler diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Afyonkarahisar ilimiz
termal otellerinden mermer sanayisine, tarımdan
hayvancılığa, sağlık turizminden tarih turizmine kadar
pek çok sektörü olan, tarihin, termalin, lezzetin ve mermerin başkenti,
kurtuluş mücadelemizde Türk milletinin kaderinin değiştiği
ve cumhuriyetin kazanıldığı topraklardır.
Afyonkarahisar ilimizin başlıca gelir kaynağı tarım ve
hayvancılıktır. İlimiz patates üretiminde Türkiye'de 3üncü
sıradadır fakat üreticilerimizin depolama alanları oldukça
sınırlıdır. Satışları talep fazlası
olan döneme denk geldiğinde çiftçilerimizin kazancı düşük
kalmaktadır. Bu nedenle, Sandıklı Akın köyünde olduğu
gibi, Şuhut ve Dinar ilçelerimizde de doğal depolama alanları
oluşturulmalıdır.
Afyonkarahisar toprakları haşhaş
üretiminin Türkiye'deki en önemli üretim sahasıdır. Daha çok Dinar,
Sandıklı ve Bolvadin ilçelerimizde üretilen haşhaş ekimi
için ekim alanı kotalarının mutlaka ama mutlaka
artırılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ilimizde daha çok
Sultandağı ve Çay ilçelerimizde yetiştirilen bir diğer
tarımsal ürün ise Napolyon kirazıdır. Bu sene yaklaşık
30 bin ton ihracatı yapılmış ve ülkemize 1 milyar dolar
ihracat geliri sağlanmıştır.
Bölgede yeterli sayıda meyve tasnif ve
paketleme tesisi bulunmamaktadır. Bu tesislerin kurulması hem
ilimizden yapılan ihracatı artıracak hem de istihdama olumlu
etkisi olacaktır.
Afyonkarahisar ilimiz yumurta üreticiliğinde
ülkemizde yüzde 25le önemli bir paya sahiptir. Gider kalemleri olan
mısır, soya, ayçiçeği için Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından
belirlenen taban fiyatlarının uygulanamaması, taban fiyatın
1,35 lira olması, serbest piyasada 2 liraya kadar çıkmış
olması, soya fiyatlarının 380 dolardan 680 dolara kadar yükselmiş
olması, lisanslı depo maliyetleri, oluşan kur farkı,
yumurta fiyatları artmasına rağmen üreticilerin zarar etmesine
neden olmuştur ve 2020 yılında yumurta üretimi yüzde 20
azalmıştır. Çözüm için ham madde giderlerinin sürdürülebilir
hâle gelmesi gerekmektedir.
Hayvancılıkla ilgili olarak da
yetiştiricilerimizin özellikle kaliteli damızlık
ihtiyacının karşılanması ve sürü kalitesinin
yükseltilmesi için Tarım Kredi Kooperatifleri gibi kuruluşlar
tarafından damızlık çiftlikleri kurulması faydalı
olacaktır. Köylerde yaşayan ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza devletimizin hibeyle küçükbaş hayvan temin
etmesi yararlı olacaktır.
Değerli milletvekilleri, genel anlamda bölge ve
ülke hayvancılığına katkı
sağlayacağını düşündüğümüz istihdam ve
kalkınmaya yönelik tarım lisesi projemizi, tarımın
kalitesini artırmak için ilimizde minimum 100 kişi kapasiteli
hayvancılık, bitkisel üretim, seracılık ve meyvecilik
alanlarında uygulamalı eğitimler verecek çiftçi eğitim
merkezi projemizi, üstün nitelikli damızlıklar üretecek 300 baş
anaç kapasiteli model koyun barınağı projemizi Tarım ve
Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli Beyle
paylaştık, kendisinden de bu konuda destek sözü aldık.
İnşallah, önümüzdeki dönemlerde gerçekleşmesi temennimizdir.
Bütün bunların yanında, çiftçilerimizin bankalara ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine birikmiş borçlarından kaynaklanan hacizlerinin
ertelenerek borçlarını faizsiz olarak uzun vadeli şekilde
yapılandırmaları çiftçimize nefes aldıracaktır.
Değerli milletvekilleri, 2020 yılı
büyüme hızlarının gerçekleştirilebilmesi
açısından KOSGEB desteklerinin ve diğer teşvik
sistemlerinin artırılması ve gözden geçirilmesi önem arz
etmektedir. Afyonkarahisar merkez dışında İscehisar,
Sandıklı, Bolvadin, Dinar ve en son Sinanpaşa KOSGEB ilçe
temsilcilikleriyle hemşehrilerimize verilen KOSGEB destek miktarı 8
milyon TLdir. İlçe temsilciliklerimizin açılması,
girişimcilerimizin bulunduğu ilçede gerekli ön bilgi alabilmesi ve
zaman külfetinden kurtulması açısından önemlidir. Desteklerinden
dolayı KOSGEB Başkanımız Cevahir Uzkurt Beye ve yönetici
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. KOSGEB destek
miktarlarının Afyonkarahisar ilimiz için
artırılmasını da talep etmekteyim.
Bu duygu ve düşüncelerle 2021 bütçesinin
ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor,
Gazi Meclisi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Taytak.
Madde üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Pero Dundar. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA PERO DUNDAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerine partim adına söz
almış bulunmaktayım.
Baştan söylemek istiyorum: Özellikle bu
bütçenin halkın bütçesi olmadığını belirtmek isterim.
Kadınlar, çocuklar, işçiler, emekçiler yoktur bu bütçede. Bu bütçe
sarayın ve yandaşların bütçesidir.
Bakın, tüm dünyada yaşanan bir pandemi
süreci var. Pandemi süreciyle birlikte var olan ekonomik kriz ve bunun
yarattığı yoksulluk daha da derinleşti. Bugün ülkede 400
binden fazla esnaf kepenk kapattı. Başta Mardin olmak üzere her
taraftan küçük esnaf âdeta ölmüş durumda. Bunun tek nedeni, sizin rant
uğruna esnafı değil, sermayedarı koruyan
politikalarınızdır. Pandemi sürecini lütuf olarak gördünüz,
sosyal yardım adı altında insanları AKPye üye
yaptınız. Özellikle Mardin ve Vanda bunun çok açık örnekleri
var. Bakın, Mardin Artuklu HDP meclis üyemiz haberi olmadan, kendisine
sorulmadan AKPye üye yapılmıştır yardım
karşılığında.
Yine yaşanılan kriz ve yoksulluğun en
ağır faturasını kadınlar ve çocuklar ödüyor. Bu
süreçte en fazla işten çıkarılan kesimlerin başında
kadınlar geliyor. Evde kal. çağrılarıyla birlikte
kadına yönelik şiddet de katbekat artmıştır.
Bakın, sadece Mardinde on ayda 10 kadın katledildi. Erkek egemen
iktidarınızın kadına yönelik şiddetle mücadele,
kadın istihdamını artırma gibi bir derdinin
olmadığını çok iyi biliyoruz ancak siz de şunu çok iyi
bilin ki kadınlar haklarından da kazanımlarından da asla vazgeçmeyecekler.
Değerli arkadaşlar, bu bütçede işçi,
emekçi, çiftçi yok diyoruz. Bakın, DEDAŞ, 2013 yılından bu
yana, başta Mardin olmak üzere, birçok ilde elektrik
sağlayıcısı konumundadır. Bölge halkı için son
yıllarda DEDAŞ başlı başına bir sorun hâline
gelmiştir. Hani Diyanet Başkanı yağmur duasına
çıktı ya, dün de Urfada halk elektrik duasına çıktı,
Barajda su birikip sonra enerjiye dönüşür, Urfaya da belki elektrik
olarak döner. diye. Bunu da belirtmek isteriz yani. (HDP
sıralarından alkışlar)
Pandemi süreci gözetmeksizin borçlar gerekçe
gösterilerek elektrikler kesilmiş, âdeta halka zulmedilmiştir.
Defalarca bu kürsüde açıkladık, soru ve araştırma
önergeleriyle gündeme getirdik. Çiftçinin birinci ürünleri yandı,
eğer önlem alınmazsa ikinci ürünler de yanacak dedik. Ve sonuç
şu: Tarlaların yüzde 60ında ekin yapılamadı, yetersiz
sulama nedeniyle bölgede verim yüzde 20 oranında düşmüş ve
çiftçiler mağdur edilmiştir. Umurunuzda mı? Tabii ki
değildir.
Yine, uzun süre elektrik kesintileri pandemi
koşullarında elzem hâle gelen uzaktan eğitimi de oldukça olumsuz
etkilemiştir. Bu durum, eğitime ulaşmada bölgeler arasında
var olan eşitsizliği derinleştirmiştir. Bakın, Mardin
ve ilçeleri, öğrencilerin EBAya erişiminin çok az
gerçekleştiği yerler olmuştur. Bırakın evlerde
interneti, elektriği yok, şebeke yok, insanların evinde
akıllı telefon yoktur.
Mardin halkı bu zulmü yaşarken DEDAŞ
İl Müdürü Mehmet Bulut yolsuzluktan tutuklanıyor. Mehmet Bulut, kamu
zararı olarak belirlenen 1 milyon 700 bin TLyi ödeyip etkin
pişmanlık yasasından yararlanarak tahliye edilmiştir. Ben
gerçekten sormak istiyorum: Bir devlet memuru bu kadar yüksek bir
meblağı nasıl ödeyebiliyor ya da buradaki vekiller ödeyebiliyor
mudur? (HDP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, yolsuzluk ve
usulsüzlükler bitmiyor. Çok değil birkaç gün önce bu kürsüde kayyum
politikalarını savunanlara seslenmek istiyorum: Kayyum yönetiminde
olan Mardin Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluklardan neden
bahsetmiyorsunuz? Mardin Büyükşehir Belediyesinin önceki dönem kayyumu
Mustafa Yamanın yaptığı usulsüzlükler Sayıştay
raporlarına yansırken bu kişi hakkında neden hiçbir cezai
yaptırım uygulanmadı? Burada alınan da verilen de hepsi de
Mustafa Yaman gibi suçludur ve hepsinin mutlaka
yargının önüne çıkarılması gerektiğini burada bir
kez daha belirtmek istiyoruz. Bakın, şu anda Mardin Büyükşehir
Belediyesinde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle Genel
Müdüründen Genel Sekreterine kadar hepsi tutuklu ve yine hepsinin ifadesinde
Mustafa Yamanın adı geçiyor. Ne hikmetse bu kadar tutuklama gerçekleştirilirken
Mustafa Yamana dokunulmuyor. Ben buradan sormak istiyorum: Belediyeyi
milyonlarca lira borca sokan bu adam hakkında neden bir soruşturma
dahi açılmamıştır? Mustafa Yamanı kim koruyor, kimler
arkasındadır? Gasp ve talanla halk kaynaklarını sömüren
kayyumların marifetleri saymakla bitmiyor. Kayyum yönetiminde olan
Kızıltepe Belediyesi her gün halı desenli yol
reklamını yaparken en küçük bir yağmurda Kızıltepede
yollar çamurlar içerisinde kalmaktadır.
Yine, Mardinin birçok ilçesinde de aynı durum
söz konusudur. Kızıltepe ile Ceylânpınar yolları
arasında yapımdan kaynaklı birçok trafik kazası
gerçekleşmektedir. Bu yola özellikle de sürekli yama yapıldığından
ve dar olduğundan dolayı her yıl yüzlerce kaza burada meydana
gelmektedir. Bu da bir kez daha şunu iyi gösteriyor ki
kayyumlarınızın da sizler gibi halka hizmet götürme gibi bir
derdi yok; halkın da sizden bir beklentisi yok.
Değerli arkadaşlar, yine bir diğer
konu, bakın, Sağlık Bakanı bütçe konuşmasında
Mardine 750 yatak kapasiteli şehir hastanesi
yapılacağını söyledi. Şehir hastanelerinin durumu
ortada. Sağlık emekçisi arkadaşlarımız da defalarca
dile getirdi. Ben o yüzden şunu söylemek istiyorum: Mardinin şehir
hastanesine değil, tıp fakültesine, eğitim araştırma
hastanesine, kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak için yeterli
sağlık personeline ve sağlık hizmetleri için gerekli
lojistik desteğe ihtiyacı vardır ve bizler Mardin halkının
bu taleplerinin yerine getirilmesi için bu konunun sonuna kadar takipçisi
olacağımızı belirtmek isteriz. Bakan 2023te
bitirileceğini söyledi, biz de bunun takipçisi
olacağımızı belirtiyoruz.
Yargı reformu dediniz, yargının
gerçekten bir reforma ihtiyacı olduğunu biz ezelden beri söylüyoruz.
Her şeyden önce vesayet altında olan bir yargı değil,
bağımsız ve tarafsız bir yargı olmalıdır.
Mutlaka bu çatı altında bulunan tüm partilerle, STKlerle ve halkla
yapılacak tartışmalar, öneriler üzerine bu yargı reformunun
yapılması gerektiğini bir kez daha bu kürsüde belirtmek isteriz.
(HDP sıralarından alkışlar) Haksız ve keyfî
uygulamalarla değil gerçek, adil ve şeffaf bir yargılama
düzenine geçilmelidir. Toplumun aklıyla dalga geçer gibi yargı
reformu dedikten sonra il ve ilçe başkanlarımızı,
yöneticilerimizi, bize selam verenleri, bizden selam alanları şafak
operasyonlarıyla gözaltına alıp tutuklamakla yargı reformu
olmaz. Parti binalarımızı dinleme cihazlarıyla doldururken
hangi reformlardan bahsediyorsunuz. Bakın, tutuklu bulunan Mardin İl
Eş Başkanımız Perihan Ağaoğlu ve
yöneticilerimizin çoğunun aylardır iddianamesi dahi
hazırlanamamaktadır. Yine birçok yöneticimizin iddianameleri uydurma
gerekçelerle ve gizli tanık beyanlarıyla hazırlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 yılına yine cezaevlerinde açlık
grevleriyle giriliyor. Cezaevlerinde tutsaklar ciddi sağlık
sorunları yaşamakta, çıplak arama, çift kelepçe, tecrit
koşullarına maruz kalmaktadır. Cezaevlerinde siyasi tutsaklara
yönelik keyfî disiplin cezaları veriliyor. Tutsaklar cezaevi görevlileri
tarafından darp ve işkenceye maruz bırakılıyor.
ATKnin vermiş olduğu cezaevinde kalamaz raporlarına
rağmen, ağır hasta tutsaklar cezaevlerinde tutularak âdeta ölüme
mahkûm ediliyor. Bakın, Serdal Yıldırım, Mehmet Emin Özkan
ve Abdullah Turan bu ağır hasta tutsaklardan sadece birkaçı.
Burada soruyorum: Ağır hasta tutsakları tahliye etmek için daha
ne bekliyorsunuz? İmralı tecridi ve cezaevlerinde yaşanan hak
ihlallerine karşı 27 Kasımdan bu yana siyasi tutsaklar
açlık grevine başlamışlardır. Açlık grevleri çok
daha vahim sonuçlar doğurmadan önce tutsakların talepleri derhal
yerine getirilmelidir. Aksi takdirde yaşanacak her olumsuzluktan
başta iktidar olmak üzere hepimiz sorumluyuz.
Değerli milletvekilleri, hepiniz çok iyi
biliyorsunuz ki Mardin farklı etnik kökenler, kültürler ve inançlara sahip
halkların bir arada yaşadığı tarihî ve kültürel mirasa
sahip bir kenttir. Kentin tarihsel ve kültürel dokusuna sahip çıkmak
başta iktidarın görevidir ancak bizler, iktidarın tarihsel ve
kültürel miraslara nasıl sahip çıktığını
Hasankeyfin sular altında bırakılmasından çok iyi
biliyoruz! Tarihî ve kültürel miraslara sahip çıkma gibi bir derdiniz
varsa mülkiyeti şahsa ait olan ve sürekli internet üzerinden satışa
çıkarılan bin yedi yüz yıllık Mor Yuhanna Kilisesi Kültür
ve Turizm Bakanlığı tarafından korunmaya
alınmalıdır.
Son olarak, siz, daha geçen gün Samsunda eline
iş ve aş yazarak hayatına son veren vatandaşın
hakkını yediniz. Siz bölgede savaş mağduru ve geçim
sıkıntısı çeken, evine ekmek götüremediği için intihar
edenlerin vebaline girdiniz. Bu vebal, ne yaparsanız yapın sizin
üstünüzdedir. Ne halk bu hakkını size helal eder ne de
çaldığınız, yediğiniz halkın bedelini
ödeyemeyeceğinizi belirtmek istiyoruz ve yediğiniz her lokmanın
sizin boğazınızdan geçmeyeceğini bir kez daha belirtmek
istiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
Sözlerimi bitirmeden net olarak ifade etmek
istiyorum: Kadını yok sayan, yandaşa sermaye aktaran,
savaşı kutsayan, emeği sömüren bu bütçeye halklar adına
onayımız yoktur ve olmayacaktır.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel.
Buyurun Sayın Milletvekili. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FETHİ AÇIKEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve
bizleri izleyen yurttaşlarımızı en içten duygularımla
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Covid-19 pandemisi
süresince sansürlenen gerçek sayıların Bakanlıkça henüz itiraf
edildiği maalesef yıkıcı bir dönemden geçiyoruz. Buradan
salgınla mücadelede fedakârca çalışan, Refik Saydamın,
Nusret Fişekin, Türkan Saylanın izinde ilerleyen cumhuriyetimizin
yüz akı tüm sağlık çalışanlarımıza
şükranlarımı sunuyorum. Sağlıkçı şehitlerimize
ve hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Covid-19un bir an önce meslek hastalığı olarak kabul
edilmesi talebimizi yineliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 bütçe teklifi, AK PARTİnin on sekiz
yıllık kötü yönetiminin, bizzat Sayın
Cumhurbaşkanının itiraf ettiği bir acı reçete
bütçesidir; hatta acı reçeteden de öte bir baldıran zehri bütçesidir.
Devletimizi, ekonomimizi, diplomasimizi vesayet altına sokan, genç
kuşakların geleceğini ipotek altına alan bir bozuk düzenin
bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, Covid-19
salgını bizlere sosyal devletin, ihtiyat akçelerinin ve kendine
yeterliliğin önemini bir kez daha göstermiştir. Bütçede
sağlıkta, eğitimde, teknolojide ve tarımda yeterlilik önem
kazanmıştır ancak maalesef bu bütçe yetersizliklerin bütçesidir.
Bu bütçe, Türkiye'nin içi boşaltılan kurumlarının, tasfiye
edilen liyakatli kadrolarının, cumhuriyetimizin inşa ettiği
KİTlerin ve sanayi tesislerinin özelleştirmelerle tasfiye edilmesinin
bütçesidir. Milletimizi iflasa sürükleyen yüksek faizle borçlanmanın
bütçesidir. Bu bütçe, devletin değil, içinden geçtiğimiz fetretin
bütçesidir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu bütçe, aziz
halkımıza imtiyazlı aile şirketlerinin,
kayırılmış zümrelerin, asgari ücretliye en az 3.100 lira
maaşı çok gören saray oligarşisinin bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe saray
rejiminin Düyun-ı Umumiyesinin, kapitülasyonların, yeni nesil
mültezimlerin, imtiyazlı sözleşmelerin bütçesidir. Bu acı bütçe,
iflas yüzyıllarının bütçesidir, cumhuriyetimizin 2nci yüz
yılında asla milletimize layık bir bütçe değildir. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu bütçe, dara düşen
yurttaşlarına sahip çıkan devletin değil, milletin
vergilerine, alın terine ve ekmeğine göz diken kuzgunların
bütçesidir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu bütçe,
Sayıştay raporlarına göre 138 bin açık olmasına
rağmen ataması yapılmayan öğretmenlerimizin, hacizle
boğuşan KYK borçlusu gençlerimizin, atama bekleyen veterinerlerin,
psikolojik danışmanların, mühendislerin ve idari bilimler
mezunlarının bütçesi değildir. Bu bütçe, 3600 ek gösterge
bekleyen sağlıkçıların, öğretmenlerin, kamu
çalışanlarının bütçesi hiç değildir. Bu bütçe,
elektriği kesilen 2,5 milyon hanenin, doğal gazı kesilen 600 bin
evin bütçesi değildir. Bu bütçe, evinde interneti ve bilgisayarı
olmayan çocukların ve ailelerin bütçesi değildir. Bu bütçe, 2 milyon
esnafın bütçesi asla değildir. Bu bütçe, onur kırıcı
biçimde, sözde destek vadedilen kültür, sanat emekçilerinin bütçesi hiç
değildir. Bu bütçe, traktörü, tarlası, ineği haczedilen
çiftçinin, orman köylüsünün, muhtarların, apartman görevlilerinin bütçesi
de değildir. Ezcümle bu bütçe, değerli milletvekilleri, 9,5 milyon
asgari ücretlinin, 10 milyon işsizin, 13 milyon emekli, dul ve yetimin,
aile desteğine muhtaç milyonların bütçesi değildir. Bu bütçe,
halkın, hakkaniyetin ve hakikatin bütçesi değildir.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe,
halkımız ekmek kuyruklarında beklerken Somaliye, Tunusa
milyonlarca dolar bağış yollayanların bütçesidir. Bu bütçe,
yandaşını İsveçten özel uçakla taşırken
Batmanda 1,5 yaşındaki evladımıza hastanelerde yatak
bulamayanların bütçesidir. Bu bütçe, gençlerimiz KYK borçlarını
ödeyemezken TÜRKEN Vakfına New Yorkta ENSAR Vakfı
bağışlarıyla lüks yurtlar yaptıranların
bütçesidir. Bu bütçe, emekçilerin değil, Türkiyeyi ahtapot gibi saran,
kaynaklarını sömürüp tüketen, Yargıtaya ve Sayıştaya
hesap vermeyen tek adam rejiminin mültezimlerinin bütçesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Sıkışınca
hayır ve hasenat diyen sarayın atanmışlarının
cezasızlık, hesap vermezlik ve pişkinlik bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe, TÜRK
TELEKOM'u Lübnanlılara, Sevda Tepesini Suudlara, milletimizin göz
bebeği Tank Palet Fabrikasını Katarlılara peşkeş
çekenlerin bütçesidir. Bu bütçe, milletimize izlettiğiniz Diriliş
Ertuğrul, Kuruluş Osmanın maalesef bütçesi değildir, havuz
medyasının pembe ekranlarında henüz göstermeye cesaret
edemediğiniz tükeniş Erdoğanın, memleketi borca
batırmış hanedanın bütçesidir. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu bütçe, Anadoluyu bizlere yurt kılan Ertuğrul
ve Osman Gazinin yanı sıra Yunus Emrenin, Hacı Bektaş
Velinin, Mevlânânın, Pir Sultan Abdalın ve her şeyden
önemlisi Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün mütevazı,
kapsayıcı, hümanist ideallerinin çok ötesinde,
yurttaşlarımızı yoksulluğa ve borçluluğa mahkûm
eden bir zihniyetin bütçesidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, maalesef,
vicdanları kanatan bir hukuksuzluk ve demokrasi krizi
yaşamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararları yerel mahkemelerce
kale alınmamaktadır. Parti genel başkanlarının,
gazetecilerin, aydınların hukuksuz biçimde cezaevinde tutulduğu,
kayyumların vesayet aracı olarak kullanıldığı,
mafyanın siyasileştiği, siyasetin ise âdeta
mafyalaştığı bir dönemden geçilmektedir. 80
yaşındaki büyüklerimizi dahi sosyal medyadaki yorumlarından
ötürü karakollara ve mahkemelere sürükleyen, Anadolu adabıyla ve
terbiyesiyle bağdaşmayan bir hoyratlık hüküm sürmektedir. Bu
hukuksuzluğun ve medeniyetsizliğin gölgesinde,
İstanbulluların kent hakkını savunan İl
Başkanımız Canan Kaftancıoğlu dahi hukuksuz biçimde
yargılanmaktadır. Türkiye, şirazesinden çıkmış bu
keyfîlikler yüzünden Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 128 ülke içinde 107nci
sıraya, otoriter, özgür olmayan ülkeler sırasına
düşürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarında Türk dış politikası büyük bir itibar
kaybına uğramıştır. Bugün de
bağımsızlığına düşkün aziz milletimiz,
haksız ve mesnetsiz ambargolara maruz
bırakılmıştır. AK PARTİnin Orta Doğudaki
ihvancı ve maceracı politikalarının yüzünden Türkiye
nitelikli nüfusunu beyin göçü olarak Batılı ülkelere kaptıran,
Orta Doğu ve Orta Asyadan niteliksiz göç alan bir ülke konumuna
sürüklenmiştir. İktidar, bizzat Sayın Erdoğanın
telaffuz ettiği 4 milyon Suriyeli mülteci için harcanan 40 milyar
dolarlık kaynağı ne Suriyeli
sığınmacıların sorunlarını ne de Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşlarının şikâyetlerini çözebilmek için
kullanamamıştır. AK PARTİ, mülteci krizindeki
basiretsizliği yüzünden Türkiyeyi mülteci kadınların
ticaretine, çocuk evliliklerine, fuhuşa, kayıt
dışılığa, gettolaşmaya, insan
kaçakçılığına, radikal silahlı çetelerin ise
sokaklarda kol gezdiği âdeta bir tampon ülke konumuna
dönüştürmüştür. (CHP sıralarından alkışlar) AK
PARTİnin yanlış politikaları yüzünden ABye tam üyelik
perspektifi tamamen kaybedilmiş, bırakın imtiyazlı
ortaklığı, mülteci kampı bekçiliğine bile razı
olan, onur kırıcı bir imtiyazsız ortaklık statüsü
âdeta zımnen kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu buhran ve zorluklar
karşısında dahi aziz milletimiz, emektar halkımız asla
kedere ve umutsuzluğa kapılmasın. 2nci yüzyıla girerken bu
bozuk düzeni değiştireceğimizden, tüm yurttaşlar için
demokratik bir uygarlığı inşa edeceğimizden,
yurttaşlarımıza layık güçlendirilmiş bir parlamenter
sistemi hayata geçireceğimizden kimsenin tereddüttü olmasın. Tam da
bu nedenle halkımızın menfaatleri için bu fetret bütçesine
hayır oyu vereceğimizi tarihe not düşüyoruz. 1919 ve 1923 ruhuyla,
kurucumuz Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi, vatan mutlaka
selamet bulacaktır, milletimiz mutlaka mutlu olacaktır.
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi kuruluşun,
kurtuluşun, kucaklaşmanın ve kalkınmanın yurtsever
demokrat kadroları adına saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Bursa Milletvekili Refik Özen.
Buyurun Sayın Özen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
REFİK ÖZEN (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde görüşlerimi belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerimin başında, dün akşam Amerika
Birleşik Devletlerinin ülkemizle ilgili almış olduğu
yaptırım kararlarını kınıyorum ve bunun sadece
bir S-400 meselesi olmadığını, son dönemde Türkiyenin
gerek Doğu Akdenizde gerekse bölgesinde hâkim güç olmasının ve
özellikle savunma sanayisinde elde ettiğimiz kazanımların
meydana getirdiği rahatsızlığın dışa vurumu
olarak görüyorum. Şunu herkes bilsin ki ülkemiz diyalog ve diplomasiye
olan inancını koruyacak ve millî politikalardan asla taviz
vermeyecektir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, savaştan
çıkmış olmanın getirdiği yokluğa rağmen Aziz
Atatürkün ortaya koyduğu vizyonla temelleri atılan savunma
sanayisindeki kazanımlarımızı, özellikle 1940lı
yıllarda o dönemin yöneticileriyle yaptıkları anlaşmalarla
kapattıranların bugün bu tür tehdit ve yaptırımlarla netice
alamayacaklarını bu vesileyle ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2019 yılı sonunda ortaya çıkan coronavirüs
maalesef tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılarak
salgına dönüşmüş ve ülkelerin hem sağlık sistemlerini
hem de ekonomilerini derinden etkilemiştir. Salgına yönelik
alınan kısıtlayıcı tedbirler ve buna bağlı
olarak üretim faaliyetlerinin yavaşlaması ekonomik aktiviteyi olumsuz
etkilemiş, dünyanın tüm ülkeleri bu salgın
karşısında birçok can kaybı vermiş ve büyük ekonomik
daralmayla karşı karşıya kalmıştır.
Dünyanın ekonomik bakımdan en güçlü ülkelerinin sağlık
sistemleri bu süreçte sınıfta kalırken ülke olarak
sağlık altyapımız ve insan kaynağımız
sayesinde başarılı bir süreç yönetmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye ekonomisi rekabete dayalı, piyasa ekonomisi geleneğine
sahiptir. Bu anlayışı merkeze alarak ve güçlendirerek iktisadi
politikalarımızı oluşturmaktayız. Şeffaflık,
öngörülebilirlik ve hesap verme bu anlayışın en önemli
unsurlarıdır. Salgınla mücadelede en önemli destek unsuru AK
PARTİ iktidarları döneminde bütçe disipliniyle elde etiğimiz
kamu mali alanının büyüklüğü ve kamu borcumuzun düşük
seviyesidir. Bu nedenledir ki ülkemiz güçlü ekonomisi sayesinde
salgının şok dalgasından küresel ölçekte en az hasarla
çıkan ülkeler arasında yer alacaktır. OECDnin 16 Eylülde
yayınladığı raporda Türkiye G20 ülkeleri arasında Çin
ve Güney Korenin ardından gayrisafi yurt içi hasıla değişimleri
itibarıyla pandemiden en az etkilenecek ülke olarak gösterilmiştir.
Tüm bu veriler dâhilinde Türkiye ticaret performansı bakımından
pandemi şartlarında önemli bir direnç sergilemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün bütçe görüşmelerimizin 9uncu günündeyiz. Bu süreç
içerisinde özellikle bazı muhalefet milletvekillerinin -ki benden önce
konuşan vekilimiz de dâhil olmak üzere- bu kürsüde sürekli,
hazırlanan bütçeyle ilgili Sarayın bütçesi, savaş bütçesi gibi
haksız ve yersiz ithamlarına muhatap olduk, oluyoruz. Şunu
özellikle ifade etmek isterim ki bu bütçe bizim dönemlerimizde daha önce
hazırlanan 18 bütçe gibi milletimizin bütçesidir, imar bütçesidir,
sağlık bütçesidir, çalışanın bütçesidir, hülasa
toplumumuzun her kesimine destek bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ancak bizler şunu net biliyoruz: Bizi her seferinde
Kürt düşmanı diye suçlayan Türkiye düşmanlarının, bu
coğrafyada yıllardır kardeş olarak
yaşadığımız tüm halkların kardeşliğine
düşman olanların, bu milletin hayrına olan ne varsa
karşısında olanların, okulları yıkan, Aybüke
Öğretmen, Necmettin Öğretmen gibi yüzlerce öğretmenin
canına kıyan, kahraman güvenlik güçlerimizi şehit edenlere
sırtlarını dayayanların, Türkiyeyi Kurtuluş
Savaşında olduğu gibi kuşatma altına almaya
çalışanlarla aynı ağzı konuşanların,
Türkiyenin Suriyede bulunması için Haklı bir gerekçesi yoktur.
diyenlerin, Türkiye, Azerbaycana silah ve cihatçı yardımı
yapıyor. diye şikâyet edenlerin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde kapalı Maraşın açılmasını
desteklemediklerini söyleyenlerin, yurt dışında verdikleri
beyanatlarla Amerikadan sözde demokrasi yardımı dilenenlerin,
şehir hastanesine karşı olanların, salgınla mücadeleyi
iskambil kâğıtlarına indirgeyenlerin bu bütçeyi
anlamalarını beklemiyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Allahın izni, inayeti ve milletimizden
aldığımız destek ve güçle oluşturduğumuz bu
bütçeyle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde tam bağımsız Türkiye olma yolundaki
kararlı yürüyüşümüzü Cumhur İttifakımızla birlikte
içeride ve dışarıdaki birçok engellemelere rağmen
sürdürmeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu vesileyle 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Gecenin bu saatinde doğrusu çok uzun yanıt
vermeyeceğim, farkındayım. Ancak birçok söz söyledi hatip, bir
tanesi Türkiye düşmanlarıydı. Şunu söyleyeyim: Türkiye
düşmanları, halk sefalet içindeyken, açlıktan
kırılırken, ekmek için intihar ederken şatafat ve lüks
içinde yaşayanlardır, halkın sözünü duymayanlardır. (HDP
sıralarından alkışlar)
ZAFER IŞIK (Bursa) Niye üstünüze
alınıyorsunuz?
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Düzce Milletvekili Sayın Ümit Yılmaz.
Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 3üncü maddesi Denge üzerine
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
ABD Hazine Bakanlığının Savunma
Sanayii Başkanımız ve ülkemiz aleyhine almış
olduğu kararı kınıyorum.
2021 yılında merkezi yönetim bütçesinin
3üncü maddesine göre Denge bölümünde 246 milyon 225 bin 346 TL borçlanma
görünmektedir. İnşallah, önümüzdeki sene bütçede bunu açık
olarak değil, artı değerle kapatacağımıza inanıyorum
ben Hükûmetimizin. Ancak, benim bugün, burada bahsetmek istediğim denge,
mali verilerden çok, seçim bölgem olan Düzcenin çevresinde
yaşadığı komşu illerle arasındaki dengesizlik.
Şimdi, Düzceyi birçoğunuz biliyorsunuz,
birçoğunuz tanıyorsunuz, tanımayanlarınızın da
birçoğunun en azından otobanından geçtiği kanaatindeyim.
Doğal güzellikleri açısından baktığımız
zaman -çok fazla zamanınızı almayacağım ama- Efteni
Gölü Kuş Cenneti, Kardüz Yaylası, Balıklı Yaylası,
adını sayamayacağım daha 19 tane yaylamız var. Torkul,
Kurugöl göletlerimiz, işte Konuralpta bulunan Prusias ad Hypium Antik
Kentimiz, amfi tiyatromuz, arkeoloji müzemiz ve birçok eserimiz var. Akçakoca,
gerçekten Karadenizin incisi, muazzam bir tatil beldesi. Binlerce güzelliğini
sayabileceğimiz Akçakocanın sadece mavi bayraklı plajları,
Fakıllı Mağarası, efendime söyleyeyim mesire alanları;
Yığılcada yine Sarıkaya Mağarası var,
Cumayerinde Melen Çayında rafting imkânı var, belki de rafting
yapanlarınız da vardır aranızda.
E, şimdi diyeceksiniz ki: Bunu niye
anlatıyorsun, niye bunları söylüyorsun? Şimdi, burada da bir
dengesizlik var. Nedir dengesizlik? Şimdi, bakın, bizim komşu
ilimiz Bolu. Bolu, bizim eski vilayetimiz. Biz, Boludan ayrıldık
1999 depreminden sonra. En genç iliz. Nüfusumuz 392 bin, Bolunun nüfusu 316
bin. Yani bizden nüfus olarak yüzde 25 civarında daha küçük bir
vilayetimiz. Bolunun Abant Gölü var gerçekten orası da tabiat olarak çok
güzel, birbirinden güzel mesire alanları var. Ama Boluda sadece Abanta
giden turist sayısı, bizim Düzceye gelen turist
sayısının 3 katı. Al sana bir dengesizlik.
Şimdi, dedik ki: Ya, bunu düzeltelim. Bunu
nasıl düzelteceğiz? Turizm teşvik alanı olarak ilan edelim
Düzceyi dedik ama turizm teşvik alanı olarak hâlâ daha
hazırlanmadı. E, başka bir dengesizlik, ikinci bir dengesizlik,
söyledim 392 bin bizim, Bolunun 316 bin nüfusu var. 2020 yılında
baktık yatırım bütçesinden ne kadar pay almışız
diye? 126 milyon 880 bin TL pay almışız. Bolu, 182 milyon 665
bin TL pay almış. E, al bir dengesizlik daha. Zaten bizim bir sürü
eksiğimiz var, nasıl olacak, dengeyi nasıl bulacağız?
Olmuyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, dedik ki: TELEKOM altyapısı
berbat. Adam yeni site yapıyor, 500 haneli site yapıyor, TELEKOMunu
bağlatacak, internet bağlatacak. Adam konutları
satmış, telefon bağlanmıyor, internet
bağlanmıyor. Al bir dengesizlik daha. E, bizim
vatandaşlarımız, Düzceli hemşehrilerimiz hep bu
dengesizlikle karşılaşıyor. E, geçen Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanımız buradaydı, dedik ki: Elektrik
altyapısı çok kötü, merkezde bile trafolar yetmiyor bırak
köyleri. Bu dengesizliği düzeltelim. İnsanlar gittiği zaman
çamaşır makinesini, bulaşık makinesini
çalıştıramıyor köylerde. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu dengesizlikleri düzeltelim.
Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcımız buradayken bizim beklentimiz var,
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe
Başkanlığından beklentimiz var. Biz artık bu
dengesizlikleri Düzce olarak yaşamak istemiyoruz.
Sağlıkta bir sürü dengesizlik var,
zamanım yetmedi, zamanımız kısıtlı ama geçen gün
Türk Dil Kurumu tuğla kadar bir sözlük gönderdi, dengeyi açtım,
baktım neymiş: Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma
hâli, muvazene, balans. Daha çok tanımları da var. Ya, bizim ayakta
kalmamız için, devrilmemiz için bizim yapacağımız tek
şey var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, Düzceye
daha pozitif yaklaşın, daha fazla yatırımlardan pay verin
istiyoruz Düzceliler olarak, sizden bunu bekliyoruz ve saygılar sunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP,
CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şimdi soru-cevap işlemini
yapacağız.
Beş dakika soru, beş dakika cevap olacak.
Sayın Karahocagil
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
On sekiz yıldır iktidarda olan AK PARTİmiz, hamdolsun 3 Kasım 2002
seçim ve çalışmalarında söylediğimiz Delikleri
tıkayıp hortumları devletin hazinesine yönlendirirsek bu ülkeyi
en kısa zamanda abat ederiz. sözlerini bugün bire bir
yaşıyoruz. Üniversiteleriyle, hava alanlarıyla, hastaneleriyle,
savunma sanayisiyle, barajlarıyla, hızlı trenleriyle, duble
yolları, köprüleri, tünelleriyle, bugün geldiğimiz nokta gözler
önünde. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi: Bizim
yaptıklarımıza onların hayali dahi yetişemez. AK
PARTİ olarak Yaptıklarımız,
yapacaklarımızın teminatıdır. sözünü her zaman
milletimizle paylaşıyoruz. Muhalefet için de aynı sözü
söylüyoruz. Yaptıkları, yapacaklarının
teminatıdır.
Bu duygularla,
Cumhurbaşkanlığımızın 2021 yılı
bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Ayrım.
ŞAMİL AYRIM (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Öncelikle, milletimizin
bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
ABDnin
yaptırım kararını şiddetle
kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Azerbaycan-Türkiye arasında önemli bir proje için bugün
imzalar atıldı. Iğdır-Nahçıvan doğal gaz boru
hattı, yeni anlaşmayla devreye girdi. Anlaşmayı Azerbaycan
Enerji Bakanı ve Enerji Bakanımız Fatih Dönmez imzaladı.
Nahçıvan doğal gaz ihtiyacını karşılayacak
yılda 500 milyon metreküp, günde 1,5 milyon küplük bu projenin
Iğdırımıza, Nahçıvana hayırlı
olmasını diliyorum. Türkiye-Nahçıvan doğal gaz boru
hattı, Karabağ zaferinin doğurduğu bir istikrar projesidir.
Proje, Nahçıvan ekonomisinin ateşini yakacak, bölgede birçok
girişim ve yatırımların önünü açacak, Türkiye-Azerbaycan
kardeşliği bu projeyle daha güçlü, daha stratejik bir
ortaklığa dönüşecek, Nahçıvanlı kardeşlerimiz
evlerine, okullarına rahatça gidebilecekler.
BAŞKAN
Sayın Demir
MUSTAFA DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
2002 yılından
bugüne hazırladığımız tüm bütçeler, kamu hizmetlerinin
milletimize en iyi, en etkin şekilde
ulaştırılacağı biçimde
hazırlanmıştır. Cumhurbaşkanımızın
liderliğindeki Hükûmetimizin 2021 yılı bütçesi; eğitim,
sağlık, adalet, güvenlik ve enerjiden tarıma, ulaştırmadan
sanayiye etkin ve sürdürülebilir ilerleme vizyonuyla
hazırlanmıştır. Yaşadığımız pandemi sürecinde özellikle
sağlık alanında yeni hastanelerimiz hizmete girmiş,
yoğun bakım yatak sayıları
artırılmıştır. Ülkemiz, ABDnin
yaptırımlarına sağlam ve güçlü ekonomi
altyapısıyla karşı koyacaktır. Bütçemizin
imkânsız veya zor olarak görülen yatırımları mümkün hâle
getireceğine inanıyor, ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, Kahramanmaraş, özellikle tekstilde ve çelik mutfak
eşyalarında Türkiyede önemli bir sanayi merkezidir. Yeniden sanayi
hamleleri yapmak istiyoruz fakat organize sanayi bölgelerimizin
kurulmasında sorun vardır. Özellikle organize sanayi bölgelerini
teşvik etmek lazım. Böylece arıtma tesisleri olan merkezler
olması daha sağlıklı, daha disiplinli bir
sanayileşmedir. Özellikle Gıda Organize Sanayi Bölgesi, Tomsuklu
Sanayi Bölgesi ve Elbistanda hayvancılıkla ilgili sanayi
bölgelerinin oluşması için finansman ihtiyacı vardır;
finansman ihtiyaçlarının giderilmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Etmeyez
HALİL ETYEMEZ (Konya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı Yardımcımız
Sayın Fuat Oktaya Genel Kuruldaki bütçe sunumu ve konuşmasından
dolayı teşekkür ediyor, 2021 bütçesinin hayırlar getirmesini
diliyorum.
Ben üç soru soracağım. Birincisi:
İlim irfan düşmanı PKKnın bugüne kadar şehit
etmiş olduğu öğretmen ne kadardır? İkincisi:
Yeşil ve çevre düşmanı PKK, bugüne kadar ne kadar orman
yangınına vesile olmuştur? Üçüncüsü de Avrupada ve dünyada
tarımsal hasılada ne durumdayız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Şimdi cevap için yürütmeye söz
vermeden Serkan Topala söz vereceğim.
Buyurun Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Şimdi, ben bir soru sormuştum. Gerçekten
de Hatayda vaka sayısındaki artış oranı yüzde 125
değil, yüzde 400. 10 Eylül ile 10 Aralık arasındaki ölüm
oranı bunu kanıtlıyor Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcım. Şimdi, bu konuda da gerçekten, on beş günlük
karantina süreci olması gerekiyor. Biz, bunu yani Hatay halkı da bunu
talep ediyor ve bugün benim telefonlarım susmadı. Sabah saat
11.00den beri ben buradayım, Hatay halkının sesini duyurmak
için buradayım. Bu konuyu değerlendirmenizi ve gerçekten önlem
almanızı arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben tekrar notlarıma bakıyorum. Hatayla
başlamak istiyorum ben özellikle.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Hatayda
vakaların sayısı düştü Başkanım.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY -
Vekilimize de teşekkür ediyorum tekrar gündemimize getirdiği için de.
Şimdi Sağlık Bakanımızla da görüştüm. Toplamdaki,
Hatayda şu anda yoğun bakım yatak sayımız 622 ve bu
hafta itibarıyla 82 yoğun bakım ilave edilmiş durumda.
Dolayısıyla yine, bugün için söylüyorum, bu hafta için söylüyorum,
yoğun bakımda herhangi bir sıkıntımız yok.
Şimdi, alınan tedbirler sonucunda da yine şu andaki nihai
verileri söylüyorum size. Filyasyon ekibi -biliyorsunuz son derece önemli,
olayların azaltılmasıyla alakalı- 350ye
çıkarılmış durumda Hatayda yani her bir ekipte 3 kişi
var. Dolayısıyla 1050 kişilik bir filyasyon ekibi şu anda
faaliyette. Alınan tüm tedbirler, bu kısıtlama tedbirleri de
dâhil hafta sonu üçte 1 oranında azalmış durumda şu anda
Hatayda. Azalma eğilimi devam etmekte, hafta sonu ve gelecek hafta daha
da azalacağını tahmin ediyoruz. Yine, Sayın
Bakanımızla da konuştuk bu hafta içerisinde, en geç bir hafta
içerisinde Hataya kendisi bizzat gidecek ve şu anda da bizzat kendisi
Hatayla da ilgileniyor. Ben bunu özellikle size de bildirmek istedim.
Teşekkür ediyorum tekrar konuyla ilginizden
dolayı da.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) Başkanım,
iki gün önce zaten Sağlık Bakanımız, Sayın Serkan
Topal vekilimizle de görüştü burada, beraber görüştük.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Tamam,
yani tamamen, yakinen ilgileniyoruz, durum bu. Tüm şehirlerimizle de zaten
aynı çerçevede yakinen ilgileniyoruz. Yine, müsaade ederseniz şu
biraz önceki konuyu ben netleştirmek istiyorum. Yani buradaki amacı
da anlamış değilim. Olay yerinde bulunan bir
vatandaşımızın, bir kardeşimizin ailesine herhangi bir
şey ödenmemiştir. dedirtmeye mi çalışıyorsunuz devlet
olarak?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yani
Devlet üzerine düşeni yapmıyor mu? demek istiyorsunuz?
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Hayır.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Ya arkadaşlar,
bunu her defasında söylüyorum, Allah aşkına bunu yapmayın
diye.
Bakın, şimdi ödendi, ödenmedi vesaire ama.
Şimdi, olay olduktan sonra bir kez daha ifade ediyorum, biraz daha detay
olarak ifade ediyorum. Bu olayla ilgili tazminatın ödenebilmesi
kısmını söylüyorum şimdi de. Bununla ilgili bir
başvuru ve karar alınması gerekiyor. Bu tespitler
yapılıyor, her türlü işlemler tamamlanıyor, karar
alınıyor; belgesi burada imzalarıyla birlikte. Yani: Sivil
mağdurdur ve bu 33 bin küsur lira ödenecektir, tarih 17/02/2017.
Sayısını da söyleyebilirim ama vakitten dolayı bunu size
şey yapabilirim. Sonrasında, bu arkadaşımıza,
yakınlarına, kardeşimizin yakınlarına, anne-babaya
yine tazminat ödenmesine karar veriliyor bu doğrultuda. Aile
Bakanlığımız bunu tahakkuk ettiriyor ve Komisyon
kararıyla yine Sinop Valiliği aracılığıyla
aileden dolayı, 28/03/2017 tarihinde de tebliğ ediliyor, ilgili
şahıslara. Yani, telefonda görüştüğünüz
yakınımızın ailesi için söylüyorum. Tebliğ tarihinden
itibaren otuz gün içinde de yine bunun ödenebilmesi için de bir sulhname
imzalaması gerekiyor, bu da yasayla alakalı.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ne demek o?
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Sulhname,
yani ibralaşıyor, yani aldım şeklinde.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Yani ben bu
parayı
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Aile,
bunu kabul etmediğini ifade ederek bir uyuşmazlık
tutanağı düzenleniyor, uyuşmazlık tutanağı da
burada ve sonrasında da çok yüksek miktarla -ben o miktarı burada
ifade etmek istemiyorum- tazminat davası açıyor ve şu anda da bu
süreç devam ediyor. Bakanlık orada bizden tahakkuk edildi anlamında
bize not da gönderdi, tahakkuk ettirildi, ödendi vesaire gibi söylüyor, durum
bu. Yani, devletin, şehit yakınlarıyla ilgili veya gazilerle
ilgili, şehitlerimizle ilgili bir konuda tek bir şey
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Biz
ödenmemeye yönelik değil, şehitlerimizle ve gazilerimizle ilgili
tamamen ödenemeyecekse bile ne yapıp edip ödenebilme yolunda -tüm
kurumlarımız ve bakanlarımız dâhil, bizler dâhil- bu
çerçevede gayret sarf ederiz. Dolayısıyla yani burada bana
ısrarla Devlet, Hükûmet şunu yapmıyor. dedirtmeye
çalışıyorsanız yani devletimize yazık olur.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ödendi. dediniz Sayın
Oktay.
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY Yani o
Bakanlığın şeyini ifade ediyorum burada; durum budur, bütün
belgeler de buradadır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Oktay.
Ziver Bey, bu saatte ne söyleyeceksiniz?
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Batman Milletvekili Ziver Özdemirin, İstanbul
Milletvekili Fethi Açıkelin 230 sıra sayılı 2021
Yılı Bütçe Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, bazı düzeltmeler
gerekiyor, düzeltmeyi yapmak için ben de söz aldım gecenin bu saatinde,
doğrudur ama biraz önceki hatip, Batmanla ilgili yanlış bir
beyanda bulundu. Bu, birkaç seferdir bu Meclis kürsüsünde değişik
hatipler tarafından dile getirildiği için, düzeltme ihtiyacı
duyduğum için söz aldım. Teşekkür ediyorum söz verdiğiniz
için.
On sekiz aylık bir bebeğimizin
vefatıyla ilgili sürekli bu kürsülerde Yoğun bakıma konulmadan,
işte, yoğun bakım kapısında vefat etti. deniyor.
Böyle bir şey gerçek dışıdır, doğru
değildir. Bu kardeşimiz üç gün yoğun bakımda yattıktan
sonra, yoğun bakımdayken vefat etti; bu birincisi.
İkincisi de İsveçten bir hasta getirme
meselesiydi. Evet, o hasta Batmanlıydı ve Batmanlı olduğu
için de birilerine herhâlde çok dokundu. Birkaç seferdir hem Sağlık
Bakanlığımızı eleştirerek bu konuyu gündeme
getiriyor hem de bu kürsüden
HABİP EKSİK (Iğdır) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime iki dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.49
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.50
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Teklifleri (Devam)
1.- 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 230) (Devam)
2.- 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Şimdi, 3üncü madde üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime bir dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:22.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.52
BAŞKAN: Başkan
Vekili Celal ADAN
KÂTİP ÜYELER:
Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Enez KAPLAN (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 32nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka iş
bulunmadığından, programa göre 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 4 ila 13üncü maddelerini sırasıyla
görüşmek üzere 16 Aralık 2020 Çarşamba günü saat 11.00de
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.53
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(x) 230, 231 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 7/12/2020 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.