TÜRKİYE BÜYÜK
MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
33üncü
Birleşim
16
Aralık 2020 Çarşamba
(TBMM Tutanak
Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu
Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş
bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade
edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler
aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Teklifleri
1.- 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 230)
2.- 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin Olarak Hazırlanan
2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231)
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmazın
230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında CHPye sataşması
nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili
Şirin Ünalın, HDP sıralarından bazı
milletvekillerinin yerlerinden sarf ettikleri sözlerinde şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Ankara Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, İstanbul Milletvekili Şirin Ünalın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bolu Milletvekili Arzu
Aydının 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle
konuşması
8.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle tekraren
konuşması
11.- Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde yaptığı konuşmasında
şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
12.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
13.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde yaptığı konuşmasında
CHPye sataşması
nedeniyle konuşması
14.- İstanbul Milletvekili
Eyüp Özsoyun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklamasında
şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Trabzon Milletvekili Salih
Coranın, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde yaptığı konuşmasında şahsına
sataşması
nedeniyle konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, hep beraber tacizin üzerine gidilerek takip
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazakın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
5inci maddesi üzerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbalın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
8.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
9.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya
Sadi Bilgiçin ve Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin tekraren
açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
15.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
16.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
17.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent
Bülbülün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, vefat eden Enerji ve Tabiî Kaynaklar ile
Çalışma eski Bakanlarından ve Türkiye Barolar Birliği
Kurucu Genel Sekreteri Atilla Sava Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
20.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, dinî konularda
kaynağın Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnetlerini
ortaya koyan hadisişerifler olduğuna, hukuki olarak da Anayasa ve
mevzuat çerçevesinde tarafsız ve bağımsız yargı
sistemi içinde bir karara varıldığına ilişkin
açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, Kuran-ı Kerimin ayetlerini laf olarak nitelemenin
İslamiyete ve Müslümanlara saygısızlık olduğuna,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu sözleri kınadıklarına
ilişkin
açıklaması
22.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İslam dininin kimsenin tekelinde
olmadığına, Buyurmuştur. diyerek hadisişerif
olduğunu kastettiğine, sözleri yanlış
anlaşıldıysa düzelteceğine ilişkin açıklaması
23.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, ayet ve hadisişerif
hassasiyetinin bütün milletin hassasiyeti olduğuna ilişkin
açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
7nci maddesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun konuşmasının İç Tüzük 67ye aykırı
olduğuna, Başkanlık Divanı tarafından
uyarılması gerektiğini düşündüğüne ilişkin
açıklaması
28.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.- Denizli Milletvekili Cahit
Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun, Trabzon Milletvekili Salih Coranın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varankın 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
8inci maddesi üzerinde soru-cevap kısmında yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Mustafa Varankın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Hıfzıssıhhanın kapatılmasıyla bir bilgi
birikiminin ortadan kaldırıldığına, bunun
sağlığın piyasalaştırılması sürecinin
bir adımı olduğuna ilişkin açıklaması
36.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, vefat eden Türkiye Barolar Birliği Kurucu Genel Sekreteri Enerji
ve Tabiî Kaynaklar ile Çalışma eski Bakanlarından Atilla Sava
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
37.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, vefat eden Enerji ve Tabiî Kaynaklar ile Çalışma
eski Bakanlarından Atilla Sava rahmet, CHP camiasına da
başsağlığı dilediğine, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun 230 sıra sayılı 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
38.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, bakanların kendilerine
ayrılan vakitte icraatlarını anlattıklarına, hiç
kimseye hakarette bulunmadıklarına, Anayasanın 8 ve İç
Tüzükün 62nci maddesine göre kürsüye çıkan herkesin eşit haklara
sahip olduğuna, siyasi eleştirilere siyasi cevap verilmesinin gayet
doğal olduğuna, Edirneden yola çıkan bir vatandaşın
kesintisiz olarak Ankara-Niğde otobanından Şanlıurfaya
kadar ulaşma imkânı elde ettiğine ilişkin açıklaması
39.- İstanbul Milletvekili
Hakkı Saruhan Oluçun, HDP olarak siyasi parti
kapatılmasını doğru bulmadıklarına, HDPyle
ilgili daha önce de bu tür çağrılar yapıldığına,
demokratik siyaset açısından bunun hazin bir durum olduğunu
düşündüğüne, parti kapatmakla herhangi bir sorunun çözülmeyip
demokratik siyasete darbe vurulmuş olacağına ilişkin
açıklaması
40.- Sakarya Milletvekili Muhammed
Levent Bülbülün, MHPnin Anayasa ve kanunlar çerçevesinde teşekkül
ettiğine, adalete ve yargıya talimat makamı
olmadığına, parti kapatma hususunun uzun bir tartışma
konusu olduğuna, MHPnin hukukun gereğini kendi değerlendirmesi
çerçevesinde ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması
41.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Şenyaşar ailesinin 3
üyesinin 24 Haziran 2018 seçimleri sırasında Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Halil Yıldızın ailesiyle seçim
tartışması yaşaması sonucunda hayatını
kaybettiğine, 1 aile üyesinin de hâlâ tutuklu olduğuna,
Şenyaşar ailesinin Şanlıurfa AKP İl
Başkanlığı önüne gidip adalet taleplerini iletmek
istediklerine, bunun meşru bir hak olduğunu düşündüklerine,
tutuklanan anne ve çocuğunun serbest bırakılması
gerektiğine
ilişkin açıklaması
42.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, gelen bilgiye göre
Şenyaşar ailesinin AK PARTİ Şanlıurfa İl
Binası önünde oturma eylemi yaptıklarına, uyarılara
rağmen eyleme devam ettiklerine, AK PARTİli yöneticilerle
görüşmelerine rağmen oturma eylemine devam etmek istemeleri üzerine
savcılık talimatıyla adli işlem
yapıldığına ilişkin açıklaması
43.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, 21inci Dönemde soru önergelerinin yüzde 86 oranında süresi
içinde yanıtlandığına, AK PARTİ iktidarlarında
gelinen noktada ortalama süresinde soru önergesi cevaplama oranının
yüzde 11,92 olduğuna, süresinde soru cevaplama oranı yüzde 11,14 olan
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varankın yüksek yanıtlama
oranlarını örnek almasını istediklerine, İdlibde
görev yapan askerlerin jeneratör sorunu nedeniyle üç aydır mağduriyet
yaşadıklarına, Katar Dohada mahsur kalan ve vatanına
dönemeyen 36 vatandaşın listesini Bakana
ulaştıracağına ilişkin açıklaması
44.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerinde yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, yerli
kan ürünü üretilmesini siyaseten de mesleki olarak da desteklediğine ancak
her şeyin Sancak ailesine imtiyaz olarak verilmesine karşı
olduklarına ilişkin
açıklaması
46.- Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkanın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
47.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, milletvekillerinin millet adına
bakanlara hesap sorduğuna, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun Şanlıurfalı Şenyaşar ailesinin
yaşadıklarıyla ilgili kendisinin söylediklerini
tekrarladığını, bunu kabul etmelerinin mümkün
olmadığına ilişkin açıklaması
48.- Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Çankırı Milletvekili
Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
50.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Türkiyede kan ürünü ithalatı yetkisi verilen firmanın
yükümlülüklerini yerine getirmediğine, bu konuda büyük haksızlık
olduğuna, Hatay ilinde coronavirüs vaka sayılarında yüzde 400
artış olduğuna, Hatayın ihmal edilmemesini ve gereken
tedbirlerin alınmasını Hataylılar adına bir kez daha
rica ettiklerine ilişkin
açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, özel hastanelerde poliklinik
ücretiyle birlikte test ücretinin 500 liraya çıkabildiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı,
TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, İstanbul Milletvekili Eyüp
Özsoyun Dördüncü Oturumda 230 sıra sayılı 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde yaptığı
konuşması İç Tüzükün 157nci maddesinin 2nci bendi
uyarınca sükûneti ve çalışma düzenini bozduğundan, uyarma
cezası gerektirdiğine ve kendisine İç Tüzükün 158inci
maddesine göre uyarma cezası verdiğine ilişkin konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Kocaeli Milletvekili Ömer
Faruk Gergerlioğlu'nun, Fransa'nın Ankara Büyükelçisi'nin ülkesine
çağrılmasına ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/36827)
16 Aralık 2020
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.03
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33üncü
Birleşimini açıyorum.(x)
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, programa göre 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2019 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerindeki görüşmelere devam
edeceğiz.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Kanun Teklifleri
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (XX)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali İstatistikleri
Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 231) (´´)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Geçen birleşimde 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 3üncü maddesi kabul edilmişti.
Şimdi 4üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin
Hükümler
Bağlı
cetveller
MADDE
4-
(1)
Bu Kanuna bağlı cetveller aşağıda gösterilmiştir:
a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin
dağılımı (A)
b) Merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak
gelirler (B)
c) Merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)
ç) Bazı ödeneklerin
kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E)
d) 5018 sayılı Kanuna ekli
(II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların
nakit imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)
e) 10/2/1954 tarihli ve 6245
sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek
gündelik ve tazminat tutarları (H)
f) Çeşitli kanun ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre bütçe kanununda
gösterilmesi gereken parasal sınırlar (İ)
g) Ek ders, konferans ve fazla
çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları
(K)
ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698
sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Okul
Pansiyonları Kanununun 3 üncü maddesi gereğince Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından yönetilen okul
pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri
(M)
h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Millî
Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla
alınacak hayvanların alım değerleri (O)
ı) 3634 sayılı Kanun uyarınca
millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu
taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira
bedelleri (P)
i) 5018 sayılı Kanuna ekli
(I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin
yıl içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi
hizmette kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli
ve 237 sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl
içinde satın alacakları taşıtların azami satın
alma bedelleri (T)
j) Kanunlar ve kararlarla
bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bildiğiniz gibi, programa göre dün görüşülmesi gereken 2 maddeden 1
tanesi -4üncü madde- görüşülemedi. O da bugüne sarktığı
için bugün programımızı 10 madde olarak görüşeceğiz.
Ben, tabii, selamlama için mikrofonu
açacağım ama arkadaşlarımızın mümkün
olduğunca belirlenmiş olan o süreler içerisinde
konuşmalarını tamamlamalarını rica ediyorum. Kimsenin
sözünü kesmek istemiyorum, tabii ki uzatma yapacağım ama hepsine
yaptığımız zaman bu bir saati bulur. Mümkün olduğunca
konuşmaları süresi içerisinde tamamlarsak şu Covid döneminde
hepimiz için daha iyi olur diye düşünüyorum. Ben de biraz yorgunum, sizlerden
ricam mümkünse süresi içerisinde konuşmaları yapmanız.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, Grup Başkan Vekillerinden kesip milletvekillerine
verebilirsiniz.
BAŞKAN Efendim?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Grup
Başkan Vekillerinden keserseniz milletvekillerine eşit
dağıtılmış olur. Böylece milletvekilleri de
birazcık konuşabilmiş olur.
BAŞKAN - Siz hiç merak etmeyin, Grup
Başkan Vekillerimiz de sizleri temsilen konuştukları için onlar
da azami gayretle gereken sürelerde konuşuyorlar. Hepsine
saygımız sonsuz, bir sorun yok. Yani, o zaman herkesin sözünü
kesersek, kısarsak yapamayız bu işi.
Evet, 4üncü madde üzerinde gruplar adına ilk
söz, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Muhammet Naci
Cinislinin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET
NACİ CİNİSLİ (Erzurum) Sayın Başkan, Sayın
Bakan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla
selamlarım.
Teklifin 4üncü maddesi bütçe düzenine ve uygulamasına
ilişkin hükümleri içeriyor. Bütçe kanununun bu maddesine bağlanan
cetvellerle ödeneklerin dağılımı, kullanımı ve
harcanmasına ilişkin esaslar düzenleniyor. Eğer AK PARTİ
iktidarı isteseydi bu madde içinde tarımsal desteklemeler, üretim
teşvikleri, emeklilikte yaşa takılanların, 3600 ek gösterge
bekleyenlerin, KYK borçlularının, asgari ücretlilerin, emekli
maaşıyla geçinemeyenlerin, çiftçilerimizin âdeta bir tefeci
mantığıyla çalışan Tarım Kredi Kooperatifleri
tarafından mağdur edilmeleri gibi milletimizin
boğuştuğu sorunlar çözülebilirdi. AK PARTİ iktidarı
bunların yerine, maddeye bağlı E Cetvelinde
değişikliğe giderek kamu mali yapısını daha da
bozan hatta kontrolsüz bir bütçe oluşturan düzenleme yapmış.
Örneğin, Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinde yer alan
tertiplerden, Varlık Fonuna aktarılan kuruluşlara kamu
adına yapılacak sermaye mahiyetinde ödemeler
karşılanabiliyor veya Bakanlığın pay sahibi
olduğu şirketlerin sermaye artırımlarına hazine
payı oranında katılmak amacıyla ödemeler yapılabiliyor.
Âdeta ağır şeker hastasına insülin vermek gibi bir
uygulama. Varlık Fonunun sözde amacı olan, ülkemize yabancı
sermayenin gelmesini teşvik etmek ilkesinden giderek
uzaklaşılması ve Fona merkezî bütçeden kaynak aktarma durumuna
gelinmesi AK PARTİ iktidarının kalan
varlıklarımızı da getirdiği durumu gözler önüne
seriyor.
Ekonomik durumumuzun her yıl, hatta her ay bir
önceki aya ve yıla göre daha kötü duruma gitmesi, bize ve milletimize
ülkemizin AK PARTİ iktidarınca yönetilemediğini gösteriyor;
Türkiye yönetilemiyor. Bu bütçe, ülkemizin fakirleştiğinin bir
itirafı; kişi başına düşen millî gelirimiz on dört
yıl öncesine düşmüş, bütçe yatırımlarının
oranı 2002 yılının bile altında. Türkiye, aynı
1990lı yıllarda olduğu gibi yeniden bütçe açığı,
borçlanma, faiz sarmalına girmiş; bu da yetmemiş, bütçe
açığıyla denk zamanda cari açığı da ilk defa
yaşıyor. Yani bu bütçe, dertleri çözmekten ziyade âdeta ne
yapacağını bilemeyen bir işletmenin günü kurtarmaya yönelik
panik bütçesidir. Hiç de keyif alarak söylemiyorum ama AK PARTİ,
Türkiyenin ekonomik görüntüsünü hızlıca 1990lara götürmekle
birlikte, siyasi sistem ve şartlarını da 1950 öncesine
götürmüştür. 1950 öncesi derken o zaman özgürlükleri, demokrasiyi savunan
Demokrat Parti rolünü kendilerine biçmediğimi de herhâlde fark
etmişlerdir. AK PARTİ kadroları büyük vaatlerle, umutlarla
geldikleri iktidarda, on sekiz sene sonra kendilerinin ve bizlerin çok
eleştirdiğimiz 1950 öncesi baskıcı siyasete, şeflik
rolüne, devlet ciddiyetini de kaybederek pervasızca mahkûm
olmuşlardır.
Bütçede ağırlıklı olarak teknik
konular üzerinde duruyoruz, müsaade ederseniz önem verdiğim siyaset ve
demokrasimiz üzerine yapısal sorunlardan bahsetmek ve bir
çağrıda bulunmak isterim. Siyasi üslubu, siyasi aklı ve siyasi
güveni belli bir seviyeye, standarda çıkarmadığımız
sürece sorunları çözmekten uzak kalıyoruz. Devlet, köklü
kurumları ve gelenekleriyle; bilgi, tecrübeyle, kurumsal
hafızasıyla ayakta kalır; güçlü işler. Devleti
işletmemizin en sağlıklı temini de demokrasi, tüm
yazılı kuralları ve yazılı olmayan teamülleriyle tam
demokrasi. Türkiye, demokrasi yolunda çok mücadeleler verdi, bedeller ödedi,
gerekirse yine ödenir.
Malumlarınız üzere 9 Temmuz 2018 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi. Sistem
gereği pek çok kurum kapatıldı, yenileri kuruldu, kurallar
değiştirildi. Mesela, bakanlar seçilmişlerden değil de
atama yoluyla Meclis dışından görevlendirildi. Aynı
şekilde, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı da
atama yoluyla görev aldılar. Eskiden Sayın
Cumhurbaşkanının yokluğunda kendilerine, iki ayrı defa
seçilmiş Meclis Başkanı vekâlet ederken şimdi Sayın
Cumhurbaşkanına atanmış Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı vekâlet ediyorlar. Sayın Oktayın sözlerimi
kişisel algılamamasını ümit ederim, kendisiyle ilgili
kişisel bir fikir beyan edemem çünkü kendisini tanımıyorum,
halkımız da tanımıyor; ne kendileri ne de bakanlar
halkın terazisine çıkmadılar, Meclisin de terazisine
çıkmadılar. Hâlbuki, böyle önemli atamaların, makulu de bulmak
için, en azından Yüce Meclis onayından geçmesi gerekir diye
düşünüyorum. Yalnızca bakanlar değil aynı zamanda bazı
önemli kurumlarımızın başkanlarının da
atamaları Meclis onayına, oylamasına sunulmalı; Merkez
Bankası, SPK, BDDK, YSK, Kızılay gibi, örnekleri
çoğaltabiliriz. Fakat özellikle Cumhurbaşkanı
Yardımcısı, bu sistemde Cumhurbaşkanı adayıyla
birlikte seçime girmeli ve birlikte seçilmeli, netice itibarıyla
Cumhurbaşkanına vekâlet ediyor. Biz bütün iyi niyetimizle hâlâ
bakanlar kurulu diyeduralım, başta Sayın
Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün partililer, AK PARTİliler
kabine demeye başladılar. Galiba onların da dilleri yeni garip
sistemdeki atanmış görevlilere bakan demeye artık
varmıyor.
Merhum Profesör Ali Fuat Başgil
Başkanlık düzeninde bakanlar, sekreter konumundadırlar. diye
kitaplarında yazmıştır. Onlar siyasi değillerdir,
atanmış görevlilerdirler. Aynı şekilde Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısı da siyasi değil,
görevlidir fakat Cumhurbaşkanının yokluğunda devleti,
milleti temsil edebilmektedir. Bu, büyük bir çelişki. Gerçi hâlâ bir devlet
protokol listesi bile oluşturamayan yeni sistemde bu çelişkiye
şaşmamak gerekiyor. Hâlâ devletimizin bir protokol listesine karar
verilememişse hiyerarşik karmaşayı artık varın
siz düşünün. Böyle bir karmaşa, yıllarca
kurumsallaşmış Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmaz.
Yeni sistemde Başbakanlık şeklen
lağvedilmiştir fakat manada Başbakanlık görevleriyle
donatılmış bir Cumhurbaşkanlığı tahsis
edildi; hem partili hem yürütmenin başı hem devlet başkanı.
Ve yeni sistemde en mühim kısım kabine denilen kurulda tek siyasi
sorumlu, seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanıdır; millete ve
Meclise karşı sorumlu olan Sayın
Cumhurbaşkanıdır. Bu da milletin ve Meclisin Sayın
Cumhurbaşkanından beklentilerini artırmaktadır.
Malumunuz bütçe görüşüyoruz,
Cumhurbaşkanlığının Meclisimize sunduğu bütçe,
siyaseten Sayın Cumhurbaşkanının kendi bütçesi.
Tasarladıkları bütçeyi kullanmak için Meclisten, milletten yetki
istiyorlar. Millet adına Meclis de kutsal bütçe hakkını koruyor
ve milletimizin helal vergilerinin nerelere harcandığını tabii
olarak sorguluyor.
Devlet olmanın iki önemli gereği vergi ve
ordudur. Vergilerin nereye harcandığını sormak da milletin
Meclisinin en tabii ve asli görevidir. Millet adına Meclis sorgularken
yürütme de kullanacağı yetkinin hesabını verir. Bu, hep böyle
süregelmiştir. Sonsuz yetki kullanıp sorumluluk taşımamak,
bizim anladığımız devlet idaresinde ve demokrasilerde
olmaz. Bütçesini savunmak, millet tarafından seçilmiş siyasi
sorumluya aittir.
Yeni sistemimizde, önceden de arz ettiğim gibi,
yürütmenin tek siyasi sorumlusu Sayın Cumhurbaşkanıdır.
Kendileri yeni sistemde iki şapka, iki unvan taşımayı
tercih ediyorlar; hem Cumhurbaşkanlığı hem AK PARTİ
Genel Başkanlığı. Sayın Cumhurbaşkanı
Erdoğan, AK PARTİ Genel Başkanı olarak her salı günü
Türkiye Büyük Millet Meclisini teşrif ediyorlar ve kendi partisinin grup
toplantısında konuşmalar yapıyorlar. Diğer ve daha
önemli unvanı olan Cumhurbaşkanlığı da kendilerine,
yürütmenin başı olması hasebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna gelip kendi bütçelerini sunup savunmasını icap
ettirir; tıpkı eski sistemde yürütmenin başı olan, akla ilk
gelen, kendi dönemlerinin kudretli kişilikleri rahmetli
Başbakanlarımız Sayın Adnan Menderes, Süleyman Demirel,
Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal gibi. Merhum Süleyman Demirel
Meclis kürsüsünde altı buçuk saat bütçesini savunmuştur. Merhum
saygın devlet adamlarımıza Allahtan rahmet dilerim.
Sayın Oktay Plan ve Bütçe Komisyonunda sunumunu
yapıp diğer oturumlara katılıyor olsa da Sayın
Cumhurbaşkanının bu sene en azından son gün oturumunu
teşrif etmelerini, kendilerine ve makamlarına yakışan
konuşmaları yapmalarını, milletin bir vekili olarak
zatıdevletlerinden istirham ediyorum. Bu davranışları
kendilerini yükseltir, çok eleştirdiğim ve Türkiyeye bir faydası
olmadığını düşündüğüm sisteme katkı
sağlar, tüm dünyaya karşı yüce Meclisimizin
saygınlığını artırır, aziz milletimiz moral
bulur, birlik beraberliğimiz güçlenir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Çok kısa kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu çağrımın, ricamın Sayın
Cumhurbaşkanına iletilmesini ve Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından makul bulunup kabul görmesini
diler; Genel Kurulumuzu, aziz milletimizi en derin saygılarımla
selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Nevin Taşlıçay.
Buyurun Sayın Taşlıçay. (MHP
sıralarından alkışlar).
MHP GRUBU ADINA NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinde, 4üncü madde üzerinde,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi ve
büyük Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, 11 Aralıkta vefatının
seneidevriyesi münasebetiyle andığımız büyük Türkçü Hüseyin
Nihal Atsızın şu dizesini hatırlatarak başlamak
istiyorum: Hiç düşündün mü, niçindir yaşamak? Bir görev yapmak
içindir yaşamak. Bizler de bu yüce Mecliste görevimizi yerine getirmek
için bulunuyoruz. Bu görev, hiç şüphesiz, ayrılık
gayrılık gütmeden bütün vatandaşlarıyla birlikte Türkiye
Cumhuriyetini payidar kılmaktır. Tarihin omuzlarımıza
yüklediği sorumluluk ve kadim kültürümüzün engin öğretileri
doğrultusunda, bugün, yalnızca insanı merkeze almak bizi eksik
kılar; doğayı, hayvanı, suyu, toprağı, ezcümle
saygıyı, sevgiyi, merhameti, hoşgörüyü ve emeği hak eden
her şeye karşı sorumlu olmaktır bizi biz yapan. Nezaket ve
zarafetle bezenmiş, akıl-gönül dengesi belirlenmiş bir
düşünce tasavvuruyla hareket etmemiz ve gelecek nesilleri bu
doğrultuda yönlendirmemiz gerektiği inancındayım.
Ülkemizde ve dünyada yaşanan hadiselere
karşı, biraz sükûnetle ama hep dirayetle ve elbette cesaretle
lazım gelen çalışmaların yapılması
gerektiğini ayrıca ifade etmek isterim. İçinde
yaşadığımız çağa durağan bir
anlayıştan sıyrılarak bakarsak gerek yakın coğrafyamızdaki
siyasi gelişmeleri gerekse günden güne değişen kültürel
etkenleri daha net görebiliriz. Değişimin hızı her geçen
gün artmakta, bu hıza ayak uyduramayan ya da bu değişimi
anlamlandıramayan toplumlar maalesef bir buhranın içine
sürüklenmektedir.
Türk toplumu olarak, kültürel değerleri,
eğitimi, sağlığı, ekonomiyi, dış
politikayı ve dahası sporu, sanatı, beslenmeyi güvenlik
kavramı içinde değerlendirmezsek yapacağımız yorumlar
günü kurtarmaktan ileriye gidemeyecektir. Özellikle kültür, geldiğimiz
noktada bir güvenlik konusudur. Kültürel güvenliğimizi sağladığımız
ölçüde geleceğe umutla bakabiliriz. Özellikle
çocuklarımızın ve gençlerimizin öz değerlerine
yabancılaşmasını güvenlik açığı olarak
değerlendirmeli, bu hususta gerekli tedbirleri almalıyız. Dede
Korkutu, Kâşgarlı Mahmutu, Yunus Emreyi, Matürîdîyi,
Karacaoğlanı, Yahya Kemali ve daha nicesini yeni yetişen
nesillerle buluşturmak, bu birlikteliğin sürekliliğini
sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Seğmenle cesareti,
yârenle birliği, ahilikle cömertliği tanıyan; semahta göğü,
bozlakta toprağı, horonda denizi gören bir anlayışı
genç dimağlara aktarmayı vazife edinmeliyiz. İnanıyorum ki
destanla yoğrulmuş, ninniyle büyümüş, türküyle yürümüş Türk
milletinin her bir ferdi tarihine, edebiyatına, toprağına,
caddesine, sokağına aidiyet hissettikçe birliğimiz ve
dirliğimiz sağlamlaşacaktır.
Üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir konu
da Türk dilidir. Son yıllarda -tırnak içerisinde- plaza dilinin
yaygınlaştığına hepimiz şahit olmaktayız.
Yabancı kelimelerin gündelik hayatımıza girmesi, daha önce de
ifade etmeye çalıştığım gibi, bir kültürel güvenlik konusudur.
Çünkü kültürün temeli dildir, dil giderse her şey biter. Vurgulamak
isterim ki bizler gergeflerde nakışları Türkçe işledik,
çeliğe suyu Türkçe verdik, engin dağları Türkçe aştık,
Süleymaniyede bayram sabahını Türkçe karşıladık,
Mostarın yarasını Türkçe sardık. Türkçe; mayamız,
manamız, ufkumuz, umudumuz. Köz aldık Türkçeyle, köz çaldık
Türkçeyle, kök saldık Türkçeyle. Yesevinin Hikmeti, Itrînin bestesi,
Sinanın eseri, Neyzenin nefesi, Neşetin tezenesi Türkçe.
Dolayısıyla son tahlilde, dilimizi korumanın, benliğimizi
korumanın ilk ve en önemli unsuru olduğunun altını çizmek
gerekmektedir. Bu düşüncelerden hareketle yerli ve millî olma irademizin
kendimizi bilmemize ve gücümüzün farkına varmamıza bağlı
olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti, ayakları
doğduğu topraklara basan, ufkuyla yıldızlara dokunan,
gönlüyle coğrafyaları saran pırıl pırıl genç
zekâların azmiyle yükselecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; eczacılık mesleği mensubu bir milletvekili
olarak değinmek istediğim bir konu da koruyucu sağlık
ürünleri dediğimiz ürün gruplarının eczane
dışında halka sunuluyor olmasıdır. Gündemimizi
işgal eden bu konu halk sağlığı açısından
büyük riskler yaratabilecek, önlenmesi gereken bir durumdur. Bilinçsiz ilaç
kullanımı ne kadar tehlikeliyse etken madde içeren bu ürünlerin
bilinçsiz kullanımı da halk sağlığı
açısından bir o kadar tehlikelidir. Bu sebeple gerek Tarım
Bakanlığından gerekse Sağlık Bakanlığından
ruhsatlı bu ürünlerin yalnızca eczacı
danışmanlığında ve eczanelerde halka sunumu için
gerekli tedbirler acilen alınmalı, halk
sağlığını riske atabilecek olumsuz durumlar ivedilikle
ortadan kaldırılmalıdır. Kaldı ki Sağlık
Bakanlığından ruhsatlı ilaçların dahi, yasak
olmasına rağmen, ne yazık ki internetten ve üstelik fahiş
fiyatlı satışına tanık olmaktayız bu dönemde.
Beşeri Tıbbı Ürünlerin
Fiyatlandırılmasına Dair Karar gereğince her sene bir
önceki yılın avro kur ortalamasının yüzde 60ı
alınarak ilaç fiyatlarının güncellemesi yapılmaktadır.
Bu güncellemeler yapılırken aynı zamanda geri ödeme iskonto
baremleri de aynı oranda değiştirilmektedir. Ancak, ilaç kâr
oranları, 2004 yılında hazırlanan kararnamede olduğu
şekliyle kalmıştır. Özellikle, 2018de kur artışı
dolayısıyla ilaç fiyatlarına yapılan zammın
ardından bazı ilaçların kârlılığı
belirlenirken kullanılan fiyat kademelerinde bir üst basamağa
çıkılmış ve kâr payı düşmüştür. Bu nedenle,
aslında, fiyat artışı olan ilaçta eczacının
kârı miktar olarak azalmıştır. Eczanelerin ve ecza
depolarının kâr paylarının günümüz fiyatlarına göre
yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Mevzuata göre belirlenmiş kamu kurum
iskontosunu vermeyen bazı ilaç firmalarıyla ilgili bugüne kadar bir
işlem yapılmadığını biliyoruz. Bu konuyla ilgili
zaafın önüne acilen geçilmelidir.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu
bünyesinde, yüzde 40tan fazlası yüksek lisans, doktora eğitimlerini
tamamlamış olan 300ün üzerinde eczacı personelin özlük
hakları, Sosyal Güvenlik Kurumu eczacılarının özlük haklarıyla
karşılaştırıldığında önemli ölçüde
geride kalmıştır. Bu söz konusu ücret farkları büyük bir
haksızlığa ve kalifiye personelin Türkiye İlaç ve
Tıbbi Cihaz Kurumundan ayrılmasına sebep olmaktadır. Acilen
mağduriyetlerinin giderilmesi Kurum eczacıları için önem arz
etmektedir.
Salgın sürecinde, bütün sağlık
çalışanları gibi, meslek onuru ve
saygınlığına yarışır bir mücadele gösteren
eczacılarımıza ve eczacı teknisyenlerimize de teşekkür
ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İlk aşamada sağlık çalışanlarına
yapılacağı ifade edilen Covid-19 aşısının
eczacılarımızla birlikte eczacı teknisyenlerimize de
yapılması doğru olacaktır.
Bir diğer husus da salgın sebebiyle
kreşlerin kapalı olması ve bu durumdan en çok sağlık
çalışanlarının etkilenmesidir. Evde tek kalamayacak
yaşta çocuğu olan sağlık personelinin çocukları için
acilen kreş ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Açıldı,
açıldı.
NEVİN TAŞLIÇAY (Devamla)
Başlamış, evet. Devamını da bekliyoruz inşallah.
Salgın sürecinde canları pahasına
görevlerini yerine getiren sağlık personelinin özlük haklarıyla
ilgili taleplerinin Bakanlığımızca titizlikle
değerlendirilmesi, ek ödeme kesintileri ve SUT puanlandırmaları,
bunun ek ödemeye yansıtılmasında karşılaşılan
sorunların ve eşitsizliklerin giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
yalnızca hekimlerin emekliliğinde uygulanan ilave ek ödemenin tüm
sağlık çalışanlarını kapsayacak şekilde
genişletilmesi hususu da sağlık personelinin motivasyonunun
artırılması için önem arz etmektedir.
Konuşmama son verirken bütçenin
hazırlanmasında, Genel Kurula gelmesinde ve görüşülmesinde
emeği ve katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi görüşmelerinin devletimize ve Türk milletine hayırlar
getirmesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Zeynel Özen, buyurun.
Sayın Özen
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Bir değişiklik olmuştu Sayın Başkan.
BAŞKAN Bize bildirilmemiş. Kim
konuşacak?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Ben konuşacağım.
BAŞKAN Tamam.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Gülüstan Kılıç Koçyiğit, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Günlerdir süren bir
bütçe maratonu var ve biz bu bütçe maratonunu aslında Covid-19 pandemisi
koşullarında tartışıyoruz. O nedenle de aslında
her yılki tartışmaların dışında, ayrıca
bir özgünlüğünün olduğunu, ayrıca dikkat etmemiz
gerektiğini ve özel parametrelerle aslında gündeme almamız
gerektiğini de ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Şimdi,
günlerdir buradan hem sağlık emekçilerinin sorunlarını hem
de aslında toplumun pandemiyle baş başa
bırakılmasının ve çaresiz
bırakılmasının toplumda yarattığı
travmaları, toplumda yarattığı yoksunluğu dilimiz
döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz fakat bütün bu
anlatımlarımızın karşısında gerçekten kulaklarını
tıkayan, neredeyse duymazdan gelen, görmezden gelen bir
yaklaşımın da AKP iktidarı tarafından
yürütüldüğünü ifade etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, bütçe
görüşmelerinin hem Komisyon aşamasında hem diğer
aşamalarında Sayın Sağlık Bakanı, Covid-19un
meslek hastalığı olmasına olumlu
baktıklarını, bu konuda kendileri açısından bir negatifliğin
olmadığını ifade ettiler fakat Çalışma
Bakanı, burada yaptığı açıklamayla Covid-19un meslek
hastalığı olması için özel bir düzenlemeye ihtiyaç
olmadığını ifade etti, oysa ki durum öyle değil
arkadaşlar. Şu ana kadar yaşamını yitiren
sağlık çalışanlarından sadece 2 hekimin -meslek
hastalığı olması nedeniyle- yakınlarına
aylık ödenek bağlanmış durumda, diğerleri
açısından böyle bir şey yok, neden? Çünkü SGK burada bir illiyet
bağı aramıyor ve zaten Türkiyede meslek
hastalığı tanımı çok sorunlu değerli
arkadaşlar, özellikle de sağlık çalışanları
açısından meslek hastalığı
tanımlamasının sorunlu olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. O
zaman Sayın Zehra Zümrüt Selçukun bu açıklamasını
nasıl değerlendirebiliriz? Aslında yasal düzenleme yapmamak
için, Covid-19un meslek hastalığı olmasını
sağlamamak için topu taca attığını, süreci oyalamayla,
manipülasyonla kurtarmaya çalıştığını ifade
edebiliriz değerli arkadaşlar.
Şimdi, Dünya
Sağlık Örgütü Genel Direktörü Doktor Tedrosun bir
açıklaması var; dünyadaki sağlık emekçilerinin,
çalışanlarının oranı yüzde 3 değerli arkadaşlar yani dünya
nüfusuna oranı yüzde 3. Peki, bildirilen Covid-19 vakalarına
oranı ne değerli arkadaşlar? Yüzde 14. Yani düşünebiliyor
musunuz, yüzde 14 oranında Covid-19 pandemisine yakalananlar
sağlık emekçileri. Neden? Çünkü alandalar, çünkü bire bir bununla
mücadele ediyorlar, insanları sağlıklarına
ulaştırmaya çalışıyorlar.
Küresel düzeyde toplam vaka ne olmuş
değerli arkadaşlar? Dün itibarıyla 73,2 milyon. Peki, toplam can
kaybı? 1 milyon 627 bin. Bunlar korkunç rakamlar. Ülkemiz
açısından da aynı şeyi ifade edebiliriz değerli
arkadaşlar. Bakın, dün 32.102 vaka tespit edildi, toplam can
kaybı 235; şu ana kadar geldiğimiz en yüksek sayı. Yani bir
trafik kazası olduğunda, 10 kişi öldüğünde ya da bir yerde
Soma gibi bir katliam olduğunda düşünün, ulusal yas ilan
ettiğimiz, aslında herkesin kahrolduğu, günlerce Ya, bu
nasıl oldu? diye didindiği, düşündüğü bir yerde günde
ortalama 200 insan yaşamını yitiriyor ve biz hiçbir şey
olmamış gibi hayata devam ediyoruz. 235 insan, değerli
arkadaşlar; bu resmî veri, bir de bunun resmî olmayanlarını, bir
de bunların kayıtlara girmeyenlerini ifade ettiğimiz zaman
aslında çok yüksek bir oran olduğunu söyleyebiliriz. O zaman burada
gerçekten hepimizin artık bir alarm vermesi gerekmiyor mu? Gerçekten
hepimizin şapkayı önüne koyup Ya, bu ülke nereye gidiyor? Günde 200
insan, 220 insan niye bu hastalıktan ölüyor? diye bir önlem almamız
gerekmiyor mu? Gerekiyor. Peki, AKP ne yapıyor? Hafta sonu kısmi
sokağa çıkma yasağıyla bu süreci yönetmeye
çalışıyor, olmuyor değerli arkadaşlar.
Bakın, filyasyon yetersiz olduğu için,
kapanma koşulları yetersiz olduğu için, fabrikalarda,
işliklerde, çalışma alanlarında yeterli önlem
alınmadığı için, insanlar sosyal, fiziksel mesafeyi
koruyamadıkları için, insanlara insanca çalışma
koşulları sağlayamadığımız için pandemi her
gün gün geçtikçe yayılıyor değerli arkadaşlar.
Bakın, sadece sağlık
çalışanları için söyleyeceğim, 14-15 Aralık
tarihlerinde yaşamını yitirenler değerli arkadaşlar:
Görüyorsunuz -hem hekimler var içerisinde hem diğer sağlık
çalışanları- 11 kişi, 11 insan yaşamını
yitirmiş ve biz hâlâ burada sıradan cümleler kurup, methiyeler dizip,
şiirler okuyup hiçbir şey olmamış gibi yaşama devam
ediyoruz. Bu kabul edilemez, kabul edilemez. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar -diğer bir durum-
uzun süre Sağlık Bakanlığı vakalarda vaka-hasta
ayrımına gitti, yanlış olduğunu ifade ettik, bütün
hekim örgütleri, sağlık örgütleri ifade etti ama bugün itibarıyla
bakın değerli arkadaşlar, biz dünyada vaka sayısında
2nci, Avrupada ve Asyada 1inciyiz -Avrupada ve Asyada 1inciyiz- yani ABD
önümüzde, ABDden sonra biz 2nciyiz. Bunu nüfusa
oranladığınız zaman ne kadar yüksek olduğunu
göreceksiniz ve buna bir an önce önlem alınması gerekiyor.
Sayın Sağlık Bakanı burada
açıklama yaptı, dedi ki: Biz dünyadaki yoğun bakım yatak
kapasitelerinde çok ilerideyiz. Oran da verdi Yaklaşık yüzde 40,3.
dedi. Evet, yoğun bakım yatak sayılarınız yeterli ya
da daha doğrusu oransal olarak yüksek ama bugün siz yemekhanelere,
depolara mekanik ventilatör koyup dönüp diyorsunuz ki: Alın, ben size
yoğun bakım yaptım. Yani yoğun bakım kalite
standartlarına uygun olmayan her yere yoğun bakım
yaptınız, başına bir tane mekanik ventilatör koydunuz,
oradaki izolasyon koşullarını, oradaki laminer
akışı, hepa filtreleri, hiçbir
koşulu sağlamadınız, sonra dediniz ki: Alın size
yoğun bakım. Ya, böyle bir yoğun bakım olabilir mi
değerli arkadaşlar? Bunların asgari standartları var ve bu
asgari standartları sağlamadan kurulan her yoğun bakım
faydadan çok zarar getirir. Bunu siz de biliyorsunuz, en azından içinizde
sağlık emekçisi kökenli olanlar çok iyi biliyor.
Ülkemizin diğer bir sorununu -burada güllük
gülistanlık bir tablo çiziyorsunuz değerli arkadaşlar ama- biz
söyleyelim: Bakın, Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2 defa toplandı.
Nedir asgari ücret? Niye asgari ücreti bir komisyon tespit ediyor? Çünkü
sermayeye, işverene diyor ki: Sen bunun altındaki ücretle işçi
çalıştıramazsın, en az bu kadar para vermek
zorundasın. Ama bu ücret normalde birçok Avrupa ülkesinde sembolik bir ücret
olurken, aslında en niteliksiz işlerin asgari standardını
belirlerken bugün bizim ülkemiz açısından bir ortalama ücrete
dönüşmüştür değerli arkadaşlar.
Bugün Türkiyede yaklaşık 10 milyona yakın işçi ya
asgari ücretle ya da onun çok az üzerindeki ücretlerle
çalışmaktadır. Bu ne demek? Aslında herkes neredeyse
ekmeğini belirlenen asgari ücrete göre kazanıyor. Bugün asgari ücret
birçok sosyal endeksi, birçok sosyal yardımı, birçok şeyi
etkiliyor ama siz bu asgari ücreti en dipte tutmak için de elinizden geleni
yapıyorsunuz.
Şimdi, iyi niyet mi göstermek istiyorsunuz? Bu ülkedeki
işçilerin yaşam koşullarını düzeltmek mi istiyorsunuz?
Daha önce de söyledik, bir kez daha söyleyelim: Ya, gelin, bu asgari ücreti
vergi yükünden kurtarın. Niye en temel ücretten, bu ülkede ortalama ücret
hâline gelmiş ücretten bu kadar çok vergi alıyorsunuz? Yani 2.324
liradan gelir vergisi alınır mı ya brüt belirleyip? Damga
vergisi alınır mı? Buradan işsizlik primi kesiyorsunuz,
sonra gidiyorsunuz bu işsizlik primini Koline, Cengize rant diye
dağıtıyorsunuz değerli arkadaşlar. Böyle bir şey
olabilir mi? (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Gelin, bu asgari ücreti düzeltelim. Başka ne yapabilirsiniz?
Bakın, asgari ücreti sadece işçinin ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde belirliyorsunuz ama biz biliyoruz ki bu
işçilerin bir aileleri var; eşleri var, çocukları var,
yaşlı anneleri var, babaları var. Nasıl sadece işçi
üzerinden belirliyorsunuz? Bir de hep övünüyoruz Bizim aile sistemimiz, Türk
aile modeli, geniş aile modeli diye ama işçi ücretini belirlemede
kapitalizmin, neoliberalizmin en uç örneğini sergiliyorsunuz. E, gelin,
aile yapımıza göre belirleyelim o zaman asgari ücreti. En az 4
kişilik aile standardına göre olsun; geniş aile modeli olsun,
anne-babayı dâhil edelim; biraz daha geniş olsun, dede ile neneyi de
dâhil edelim. Var mısınız? (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar) Gelin, bunu belirleyelim. Hayır, değerli
arkadaşlar, sizin amacınızın işçinin yaşam
standardını yükseltmek, işçiye insanca yaşayacağı
bir ücret vermek olmadığını hepimiz biliyoruz. Nereden?
İşte, Covid-19 pandemisinde açıkladığınız
yardım paketleri ve o yardım paketlerini
akıttığınız kesimlerden biliyoruz. Onun için, bu noktada bu
yılın yeniden, bir kez daha AKPnin temsil ettiği
sınıfın, kimi temsil ettiğinizin göstergesi
olacağını ifade edelim.
Değerli arkadaşlar, yine, asgari ücret
üzerindeki bir sorun daha, bunun en nihayetinde aslında vergi
dışı bırakılmamasıyla beraber...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu konuda, IMFyle yapılan stand-by
anlaşmasının baz alınmasının ve öngörülen
enflasyona göre belirlenmesinin de yanlış, yanılgılı
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Son olarak sürem bitiyorum- dün burada Sayın
Ömer Faruk Gergerlioğlu Vekilimiz, Cumhurbaşkanı
Yardımcısına bir soru sordu, o sırada, Cumhurbaşkanı
Yardımcısı makamına ve konumuna hiç de uymayacak bir
şekilde, şık olmayacak bir şekilde sağla solla
konuştu. Bakın, bu resmi sordu Sayın Ömer Faruk
Gergerlioğlu Vekilimiz, dedi ki: Yusuf Bilge Tunç nerede? Dün beş
yüzdü, bugün beş yüz bir gündür kendisinden haber alınamıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti eğer bir hukuk devletiyse, eğer
MİTin yasa dışı operasyonları yoksa, Emniyet
İstihbaratın yasa dışı operasyonları yoksa birisi
çıksın ve bize Yusuf Bilge Tunçu kaçıranların kim
olduğunu, nerede olduğunu ve bunu bulmak için devletin ne
yaptığını açıklasın.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Lale Karabıyık.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tek adam rejiminin üçüncü bütçesini
yapıyoruz ve 2016 yılından bu yana özellikle bütçe disiplininin
giderek daha da bozulduğunu görmekteyiz. 2018den sonra daha
belirginleşen bütçe açığının da farkındayız
ve borçlanma gereksinimini her geçen gün biraz daha
artırdığını biliyoruz.
Bana göre bütçenin iki belirgin özelliği var
zaten: Biri, bütçenin finansmanı çünkü bütçe harcamaları için her
geçen gün daha çok borç ihtiyacı oluyor. Buna onun
için borç bütçesi diyebiliriz. İkinci özelliği ise bütçe
harcamalarının siyasi tercihidir. Yani bütçelerin bir dili
vardır değerli milletvekilleri. Kimin bütçesi olduğunu çok net
ifade ederler. Bana göre bu, asla vatandaşın bütçesi de
değildir. Bu bütçe, pandemi geçirmekte olan bir ülkenin
yaralarını saracak bir bütçe de değildir asla.
Değerli
milletvekilleri, bu ülkede sanki hiç kriz olmamış, bu pandemi hiç
yaşanmamış, sarılacak hiç yara yok, çözülecek hiç sorun
yok. Dün Kabineden çıkan kararlar da geç ve yetersiz. Bu konuda söyleyecek
çok sözüm var ama dakikalarım kısıtlı, sadece tek bir alana
girmek isterim o da eğitim olacak. İktidarınızda her
şey çok kötü oldu, eğitim sistemi de bunlardan bir tanesi, belki de
en önemlisi. Allah aşkına, on sekiz yılda 7 Bakan oldu; neler
yaptılar ya da neler yapmadılar, eğitim sistemi nasıl bu
hâle geldi? İsterseniz şöyle bir tarihî seyre bakalım.
Değerli
milletvekilleri, 1inci Bakan geldi, göreve geldikten hemen sonra
yaklaşık 1.300 Bakanlık yöneticisini bir gecede değiştirdi.
2nci Bakan geldi, temel dik yazı uygulamasından birleşik
yazı uygulamasına geçti. 3üncü Bakan geldi, FATİH Projesini
başlattı, sonucunun ne olduğunu biz de anlayamadık. 4üncü
Bakan geldi, TCK madde 263 değiştirildi. Nedir bu 263? Kanuna aykırı,
izinsiz eğitim kurumu açan ve işleten kişilerle ilgili
cezaların azaltılması; eğitim sistemi için çok
faydalıydı. Bununla zaman geçirdiler ve yine aynı dönemde ne
yapıldı? 4+4+4 eğitim modeline geçildi ve kutluyoruz, 4+4+4
eğitim modelinin sonucunda okullaşma oranı yüzde 98,6dan yüzde
93e düştü; şu anda 568 bin çocuk okul dışında. Yine
kutluyoruz, 4+4+4
eğitim sisteminin sonucunda bu yıl ilk mezunlarını veren ve
lise sınavlarına giren öğrencilerin başarıları
yüzde 11 oranında düştü ve yine 4+4+4 eğitim modelinin
uygulanmaya başlamasından sonra, özel öğretim
kurumlarının sayısı yüzde 197 artmış oldu; özel
öğretim kurumlarına öğrencilerini gönderen velilerin
sayısı da yüzde 174 oldu. Neden? Çünkü eğitim sistemi bozuldukça
vatandaş kendi çaresini üretmeye başladı. (CHP
sıralarından alkışlar) Başka ne oldu 4üncü
Bakanın döneminde? Ulusal bayramların statlarda kutlanması
yasaklandı. Eğitim sistemine ne büyük fayda sanki.
5inci Bakanın dönemine geldik. Öğrenci
Andı kaldırıldı bu defa da. Başka ne
yapıldı? Yaklaşık 40 bin merkez ve taşra yöneticisi
görevden alındı. Teftiş sisteminde sayısız
değişiklik yapıldı ve ders denetimi
kaldırıldı. Bunlar bakanların kendi tercihleri miydi yoksa
saraydan talimatla mı yapıldı; bunu ben söylemeyeyim, bunu
sizler çok daha iyi bilirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
6ncı Bakanın dönemine gelindi. Ne
yapıldı? Türkiye'de Maarif Vakfı kuruldu, aslında bu da bir
paralel bakanlık. Öğretim programları değiştirildi.
Değerli milletvekilleri, öğretim programları
değiştirilirken eğitimin paydaşlarına hiç sorulmuyor,
Eğitim Şûrası toplanmıyor, sorulmuş gibi
yapılıyor bazı dönemlerde; görüş alınmak için bir
tarih konuyor, o tarih daha dolmadan kitapların basıldığını
görüyorsunuz.
Başka ne yapıldı bu dönemde?
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına geçildi. Başka?
Vakıf ve derneklerle etkili protokoller yapıldı. Yani
gelecekteki nesilleri ideolojik olarak şekillendirmek için örgün
eğitimin yanı sıra yaygın eğitimden de yararlanılmak
istendi; amaç buydu. Başka ne yapıldı? Birleşik eğik
yazı uygulamasından temel dik yazı uygulamasına geriye
dönüldü. Hani yazboz tahtası diyoruz ya
Başka? Millî Eğitim
Bakanlığı, Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler
Yönetmeliğini yayımladı. Kamu Taşınmazları
Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis
Edilmesine İlişkin Yönetmelik de yayımlandı. Yani ne oldu?
Bazı vakıf ve derneklere ne lazımsa artık sağlanmaya
başlandı. Bu dönemde TEOG da kaldırıldı zaten bundan
hiç bahsetmiyorum, yazboz tahtasında her gün değişen yeni
sınav sistemleri.
Son Bakanın dönemine geldik; vakıf ve
derneklerle protokoller yapılmaya devam edildi, Sosyal Etkinlikler
Yönetmeliği tekrar değişti, vakıf ve derneklere bu defa
okulların kapısı sonuna kadar açıldı. Millî Eğitim
Bakanlığı ile TÜGVA arasında süresiz protokol imzalandı,
ne zaman biliyor musunuz? Pandeminin -çok gerekliymiş gibi- tam
ortasında ama maalesef bu dönemde, salgın sürecinde öğrencilerin
eğitim imkânlarına eşit erişimi sağlanamadı.
Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim
Bakanlığı artık, bağışlarla götürülen bir
bakanlık hâline geldi. Bağış olmasa derslik
yapılamıyor, bağış olmasa hizmet içi eğitim
verilemiyor, bağış olmasa tablet bilgisayar falan da
alınamıyor. Pandemide dedik ki: Bari ek bütçe verin, ihtiyaç var.
Olmadı. 2021 bütçesinde yeterli bütçeyi verin. dedik, o da olmadı.
Tasarruf yapılacak bir bakanlık mıdır burası?
İtibardan tasarruf edilmez. diyorsunuz, saray ve harcamaları itibar
olarak görüyorsunuz, anladık ama öğrencilerden, öğretmenlerden,
çocuklardan keserek mi itibar yapacaksınız, bunu anlayamıyoruz.
Millî Eğitim Bakanlığı ekonomik
gerekçelerle yeterli sayıda öğretmen atayamayınca dersler
boş kaldı. Bakın, size geçen hafta yaşanan bir örneği
ifade edeyim, Şanlıurfa Millî Eğitim Müdürlüğünce ilçe
millî eğitim müdürlüklerine bir yazı gönderildi, yazıda diyor
ki: Bazı liselerde matematik, Fransızca ve motorlu araçlar
teknolojisi derslerinin öğretmen olmadığı için boş
geçtiği, bunun için derse girebilecek öğretmen için duyuru
yapılmasını rica ederim. Değerli milletvekilleri, bu,
âcizliğin göstergesidir; bu, plansızlığın, yıllar
boyu gelen plansızlığın göstergesidir. 2002de ataması
yapılmayan öğretmen 68 bin, bugün geldiğinizde 700 bin atama
bekleyen öğretmen var, kaldı ki Sayıştay raporuna göre 138
bin öğretmen açığı var ve Urfanın Ceylanpınar
ilçesinde dersler boş geçiyor ve ücretli öğretmen ilanı
veriliyor. Aslında, ücretli öğretmen aranıyor ama açlık
sınırının altında çalışacak köle
aranıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Nerede 2021
bütçesinde öğretmen ihtiyaçlarını karşılayacak ilave
iyileştirme? Yok. Bakın, size bir örnek daha: Üniversite
öğrencilerinin aldığı burslar çok yetersiz. Gençlik ve Spor
Bakanlığının bütçesinde dedik ki acaba biraz
iyileştirme olur mu? Hani ülkede kriz var ya, hani kısa
çalışma ödeneğiyle 1.168 lira ücretsiz izin aylığıyla
geçinenler var ya, hani yoksulluk, işsizlik var ya
Tam zamanı
işte. Hayır, maalesef böyle bir iyileştirme de olmadı.
Öğrencilerin başarılarına
bakalım, fen lisesi, sosyal bilimler lisesi, Anadolu lisesi ve imam-hatip
lisesi puanları temel yeterlilikler sınavında her geçen gün daha
olumsuza gidiyor. En düşüğü de imam-hatip liselerinin
aldığı puanlar, diğerlerinin yarısı kadar. E,
imam-hatip lisesine çocuklarını gönderen aileler size sormaz mı
Bu başarısızlığın sebebi nedir? diye.
Anlayamadığım şu: Neden eğitimi iyileştirecek
çabalar sarf etmiyorsunuz da sadece ideolojik olarak şekillendirecek
çabalara yer veriyorsunuz? Bunu anlamak mümkün değil.
Eğitim sisteminin geldiği noktaya bir de
şöyle bakalım: LGS ve YKS sınavlarında öğrencilerin
başarıları düşük, 512 bin öğrenci ilk barajı
aşamadı, 399 bin aday sıfır çekti. Nerede? Temel matematik
testinde. Bunun, sizlerin vicdanını sızlatması gerekir
çünkü bu, öğrenci ve velilerin suçu değil. Yine size şunu
söyleyeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Biraz ek süre
alayım.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
LALE KARABIYIK (Devamla) Millî Eğitim
Bakanlığı bütçesinin merkezî bütçe içindeki payı
azaldıkça ailelerin eğitim harcamasının artmasına
sebep oluyor. Ailelerin öğrenci başına yaptığı
harcamaların bir önceki yıla göre yüzde 17
arttığını ben söylemiyorum, TÜİK söylüyor. Aileler
imkânsızlıklar içerisinde çünkü alım güçleri düştü, her
türlü pandeminin sancısıyla, yoksullukla tek başlarına
kaldılar ve onları rahatlatacak hiçbir şey yok. En zengin
aileler ile en yoksul ailelerin eğitim harcamaları arasında 20,5
kat fark varsa bu nasıl bir makas, nasıl bir eşitsizlik? Her
geçen gün bu eşitsizliği siz artırdınız. Hani, sosyal
devlet nerede? Ama bizim iktidarımızda vatandaş Oh! diyecek.
Bugün kuru ekmek var vatandaşın boğazında.
dediğimizde Kuru ekmek varsa vatandaş tok o zaman. diye cevap veremeyeceksiniz
çünkü iktidarda siz olmayacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim.
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul)
İstanbul'da su bile içemiyor, su, bırakın
iktidarınızda ne olacağını.
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın Zeynep Gül Yılmazın.
Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 4üncü maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi, Mersinli
hemşehrilerimi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, aziz milletimiz;
devletimiz, çocukları, kadınları korumak, güvenlik ve huzuru
sağlamak için ağır yasal yaptırımlarla tüm kurum ve
kuruluşlarıyla seferber olmuşken, diğer yandan herkesin,
özellikle de rol model olan siyasetçilerin ve sanatçıların da bunun
sorumluluğunu taşıması gerekmektedir. Siyasetçi, sanatçı,
aydın kesimi samimi olmaz, senin sapığın, benim sapığım
ayrımına giderse bunlarla mücadelede başarılı
olunamaz, bataklık kurutulamaz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Her kadın, çocuk cinayet ve istismarlarında
Devlet yine koruyamadı. diye bağıran, bunlarla mücadelede
kararlı ve samimi bir şekilde uğraşan devleti âciz
göstermeye çalışanlar kendi teşkilatlarında yaşanan
tecavüz ve tacizlere neden sessiz kalmaktadırlar? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) 20 yaşında, çocuk denecek
yaşta genç bir kadın şiddetle birlikte tecavüze uğruyor
ancak sesini kamuoyuna duyuramadan CHP İstanbul İl
Başkanına duyuramıyor. Şahit olduğumuz üzere, bu
gelişmelerden cesaret alan başka taciz ve tecavüz mağduru
kadınlar da seslerini kamuoyu aracılığıyla duyurmaya
çalışıyor. Bu vesileyle, CHPnin 10a yakın ilçe
teşkilatında taciz ve tecavüz vakaları
yaşandığını ancak mağdur kadınların
seslerini teşkilatlarına duyuramadığını
görüyoruz. Olanlar karşısında sesiz kalan, suçluyu gizlemeye çalışan
İstanbul İl Başkanı, olay kamuoyuna yansıdıktan
sonra mağdurun yanındaymış gibi görünmeye çalışıyor.
Yaşananları normal göstermeye çalışan CHPli bir
milletvekilinin Genel Kurulda verdiği cevap ise akıllara ziyan:
CHPnin içinde taciz ve tecavüz vakaları oldu mu? Oldu, tabii ki olacak.
On sekiz yıldır sizin iktidarınızda yaşıyoruz,
toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir
iktidarda. diyor. Anlaşılan o ki on sekiz yıllık AK
PARTİ iktidarının hizmetlerine duyulan kıskançlık
ayarlarını bozmuş artık, kısa devre yapıyorlar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALPAY ANTMEN (Mersin) O yüzden gidiyorsunuz, o
yüzden gidiyorsunuz.
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) - CHPde her gün
başka bir teşkilattan yeni bir çığlık yükseliyor ve
yaşanan bunca rezilliğe rağmen Genel Başkanları
Sayın Kılıçdaroğlu hâlâ susuyor. Yandaş basın ve
medyadan da tık yok.
ORHAN SÜMER (Adana) Yandaş basının
tamamı sizde. CHPde yandaş basın mı var?
ZEYNEP GÜL YILMAZ (Devamla) - Yine,
susulmasını ve yanlı davranılmasını
hazmedemediğim diğer bir konu da kamuoyunda Diyarbakır
Anneleri olarak bilinen, terör örgütü PKKnın
kaçırdığı ve elinde tuttuğu çocukların geri
gelmesinden başka hiçbir şey istemeyen o acılı anneler.
Hain terör örgütü tarafından kaçırılan, onlarca kişinin
tacizine, tecavüzüne uğrayan, eziyetine maruz kalan, kalem tutması
gereken ellerine silah verilen o çocuklar HDPye, CHPye ve diğer ittifak
ortaklarına göre çocuk değil mi ki bu drama sessiz kalıyor,
kınamıyor, karşı tavır almıyorlar.
Diyarbakır HDP teşkilat binasının önünde nöbet tutan anneler
neden görmezden geliniyor, üstüne tartaklanıyor, gözdağı
verilmeye çalışılıyor. Sözde kadın ve çocuk
hakları savunucuları, sözde sanatçılar ya da sözde aydınlar
bu istismarlara, bu annelerin acılarına neden sağır ve
dilsizler? Hâlbuki bu kesimler her kötülüğü AK PARTİye mal etmekte
pek mahirler. Ancak unutulmasın ki haksızlıkların
karşısında susan dilsiz şeytandır ve milletimiz her
şeyin farkındadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu konular beş dakikaya
sığdırılamayacak kadar önemli ve derin olsa da hukukçu bir
kadın, bir anne olarak değinmeden edemedim. Netice olarak siz ne
yaparsanız yapın biz milletimize verdiğimiz sözü
tutacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde Cumhur İttifakından aldığımız
güçle adaletin tesisinden taviz vermeden ülkemizi muasır medeniyetler
seviyesine çıkarmak için var gücümüzle çalışmaya devam
edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle bütçemizin
hayırlı ve bereketli olmasını diliyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Konuşmaları
tamamladıktan sonra vermeyelim mi söz? Uygulamamıza
ORHAN SÜMER (Adana) Bakın, burada da erkek
çocuklarına tecavüz olayından sonra Ensar Vakfına ziyarete giden
kadın milletvekilleriniz var. Bak, bak, burada.
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın,
Sayın Grup Başkan Vekilini duyamıyorum; Orhan Bey, lütfen...
Konuşmaları tamamlayıp vermeyelim mi,
hep yaptığımız oydu biliyorsunuz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Eski format
değil şimdi, madde madde gittiğimiz için konu sıcakken
konuşalım uygun görürseniz.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Altay. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sizi ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bütçenin son günlerine geldik. AK PARTİnin
elinde bula bula bu tür dedikodularla CHPyi eleştirmek, yıpratmak
kaldıysa zaten yazık ama şunu söylemek isterim: Tabii, konu hassas
bir konu, sayın milletvekilimizin refleksini de anlayışla
karşılamaya çalışmak istedim ama olmuyor. Şunun için
olmuyor: Bir, bu tür ithamlar çok somuta dayanmalı ve gereği
yapılmalı. Şöyle, biz yaptık. İstanbuldaki vaka,
olay, 28 Kasımda resmî olarak il başkanlığına intikal
etti, 29,30 -kasım otuz çekiyor galiba ay olarak- 1 Aralıkta, ilgili,
partiden ihraç edildi. İhracı istenmedi, ihraç işlemi
hızlandırılarak süratle tamamlandı, konu yargıda. Siz,
bir hemcinsinizin başına gelen bir olayla ilgili, gereği de
yapılmış bir olayı burada tekrar tekrar serdetmek suretiyle
o hemcinsinize ne kadar zarar verdiğinizin farkında
mısınız hanımefendi? (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Gereği yapılmadı, bir şey
söylenmediye gelince, bu konuyla ilgili Sayın Genel
Başkanımız
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Üstünü
örtmeye çalışmıyoruz sizin gibi. Siz her şeyin üstünü
örtmeye çalışıyorsunuz. Biz gayet net bir şekilde
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir dakika bitireyim.
Arkadaşlar, bir dakika, konuşuyoruz.
Sayın Genel Başkanımız,
teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcımız
Sayın Oğuz Kaan Salıcı ve il başkanımız
ayrı ayrı konuşup açıklama yaptılar, basına
açık açıklama yaptılar. CHP susuyor. derseniz de ayıp
etmiş olursunuz ama ben bu vesileyle şunu sormak istiyorum: Bir
kadına tacize yönelik biz gereğini yaptık da bu ülkede
bırakın kadını -meşru şey diye demiyorum- bir
çocuğa tecavüze sessiz kalan bir Bakanınız var sizin, Bir
kereyle bir şey olmaz. diyen bir Bakanınız var. Bu ayıp
size yeter. Bu konunun üstüne daha fazla gelmeyin. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Çocukların
ruh sağlığı bozulmuyor mu onlardan bahsedince. İstek
Vakfına da bir şey söylemediniz, İstek Vakfı okullarındaki
tecavüzlere de bir şey söylemediniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bir kereyle bir
şey olmaz. Hem de çocuğa tecavüz ya, hem de çocuğa tecavüz!
ORHAN SÜMER (Adana) Bak, burada da Ensar
Vakfının tecavüz olayından sonra Aydın Milletvekiliniz
ziyarete gitti, kadın milletvekiliniz. Ensar Vakfını ziyarete
gidiyor, bak!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Oluç
Müsaade edin Sayın Can.
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri; müsaade
eder misiniz.
Sayın Oluç, buyurun.
2.-
İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, Mersin Milletvekili Zeynep Gül
Yılmazın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 4üncü maddesi üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle
konuşması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın vekiller; biraz evvel, yine partimizin adı
anılarak bir konuya dair eleştirilerde bulunuldu. Şimdi, bu
konuya ilişkin, ben kendi adıma da çeşitli
arkadaşlarımız parti grubu adına da buradan konuşmalar
yaptık. Bakın, Diyarbakırda il binamızın önünde
oturan anneler de bizim annelerimizdir, beyaz tülbentli Barış
Anneleri de bizim annelerimizdir, Cumartesi Anneleri de bizim annelerimizdir.
(HDP sıralarından alkışlar) Biz, annelerin acılarını
birbirlerine karşı yarıştırmayız ve diyoruz ki:
Bugüne kadar Türkiyede on binlerce insan çatışma ve savaş
nedeniyle ölmüştür. Gelin, bütün bu annelerin acılarını
sona erdirecek çözümü birlikte bulalım. Bunu defalarca söyledik ve yine
söylüyoruz. Bütün bu annelerin sorunlarının,
acılarının çözümü aynı yerde düğümlenmektedir. Kürt
sorununun demokratik ve barışçı bir çözümünü eğer bu
Mecliste oturan bütün partiler, iktidarıyla, muhalefetiyle birlikte
yaratamazsak annelerin acılarını birbirlerine karşı
kullanmak ya da yarıştırmakla hiçbir çözüm bulamayız,
çözümsüzlük yaratırız, çözüm yeri Meclistir. Tekrar söylüyoruz:
Annelerin acılarını sona erdirmek ve acılarını
yaşayan annelerin acılarını paylaşmak için, bütün
annelerin acılarını paylaşmak için çözüm bulalım bu
soruna diyoruz ama siz yanaşmıyorsunuz.
Diyarbakırda bizim il binamızın
önünde oturan annelere de sesleniyoruz, Barış Annelerine de Cumartesi
Annelerine de. Meclise gelin, Meclisin önüne gelin, Meclisin kapısına
gelin, Meclisteki bütün siyasi parti gruplarının önüne gelin ve çözüm
talep edin. (HDP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Diyarbakır Annelerini
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Maskenizi
takın, maskenizi.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Neden Diyarbakır
Annelerini
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) Biz HDP olarak çözüm
için elimizden gelini yapmaya hazırız, bunun sözünü bütün halkın
önünde bir kez daha veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Konuşmak için onları oraya oturtmuşsunuz.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Maskenizi
takın, Covid almış başını gidiyor.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Hoş geldiniz, hoş
geldiniz! Günaydın, günaydın!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Sen zaten böyle konuşmak için onları oraya
oturtmuşsun.
BAŞKAN Sayın Can, buyurun.
Yerinizden söz vereyim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sataşma var
Başkanım. Çocuğu taciz eden Bakanınız
BAŞKAN Sataşmadansa buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, Taciz iddiaları, dedikodudan
ibaret. denildi. Dedikodu değildir, savcılık, emniyet olaya el
koymuştur, hazırlık tahkikatı devam etmektedir, gereği
yapılmıştır hukuk devletinde. Bir defa, taciz
iddiaları dedikodudan ibaret değildir. Diğer taraftan, tacizle
ilgili iddialar her ne suretle, hangi kurumdan olursa olsun üzerine gitmek
hepimizin görevidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin, milletvekillerinin asli
görevidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler) Ancak bizim hatibimizin hassasiyeti
şuydu: Ensardaki hadisede beklenilen hassasiyeti
HABİP EKSİK (Iğdır) Ensar ne
oldu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ensarı soruyor arkadaşımız.
RAMAZAN CAN (Devamla)
sizin de asgari olarak
göstermenizi talep etti aslında. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ensardaki hassasiyet ne ise başka yerdeki taciz
iddialarındaki hassasiyetin de aynı olması lazım.
Diğer taraftan
ORHAN SÜMER (Adana) Sizde olunca, hassasiyet; bir
başkasında olunca, boş.
RAMAZAN CAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, taciz iddiaları, takibi şikâyete bağlı
suçtur. Evet, takibi şikâyete bağlı suçlarda ikinci
mağduriyeti de oluşturmamak lazım. Bu hassasiyet çizgisi
içerisinde kurumsal olarak bütün tüzel kişilikler, hükmi şahsiyetler,
gerek dernek gerekse partiler kendi iç dinamiklerini hızlı bir
şekilde uygulamak zorundadırlar. Eğer uygulanmazsa kamuoyunda
infial uyandırır. Değerli hatibimizin bu konudaki hassasiyeti
sizden beklemesi de doğrudur diye düşünüyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Çocuklarda şikâyete bağlı değildir,
uydurmayın.
RAMAZAN CAN (Devamla) Aynı şekilde
senin tacizcin, benim tacizcim anlayışı doğru değil;
taciz hepimize karşı yapılmıştır, insanlık
suçudur, üzerine de hep beraber gitmemiz lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Taciz şikâyete bağlı değil.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bakın, yerinizden bağırıyorsunuz, hiçbir şey
duyamıyorum ve
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ben duyuyorum ama.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Biz duyuyoruz Başkan.
BAŞKAN -
sataşmadan söz isteyen
arkadaşlarımız var, söz talebini
karşılayamıyorum. Lütfen, rica ediyorum yani.
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Yalanlara
dayanamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Efendim?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Yalanlara
dayanamadığımız için bağırıyoruz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Diyor ki: Taciz şikâyete bağlıdır.
Başkan, taciz şikâyete bağlı olabilir mi?
BAŞKAN Aslında, belki biraz daha
yakın oturursanız ön taraflara, daha rahat duyma şansına
sahip olabilirim Murat Bey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Size kim sataştı?
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) HDPden hanımefendi
sataştı.
BAŞKAN Tamam, lütfen yerinize geçin
Sayın Ünal, ben önce bir Sayın Altaya söz vereyim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, AK PARTİ adına konuşan sayın hatip, bizim,
gerçekleri dedikodu diye nitelediğimizi ifade etti, bir. Ensarda
gösterdiğimiz hassasiyeti siz göstermediniz. demek suretiyle, taciz
olaylarıyla ilgili duyarsız kaldığımızla itham
etti.
BAŞKAN Aynen öyle söyledi.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
4.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan
Canın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nerede olursa
olsun, kim yaparsa yapsın bu tarz olayların kabul edilmesi mümkün
değil. Aslında bunun hiç kimse tarafından da kabul
edilmeyeceğini siz biliyorsunuz ama siyaset yapanların bu konudaki
hassasiyetinin ve refleksinin daha yüksek olması gerektiği de bir
gerçek.
Sayın Can, ben İstanbuldaki olaya
dedikodu demedim, tane tane anlattım. Ayın 28inde intikal etti,
ayın 1inde ilgili ihraç edildi, konu adliyeye sevk edildi, adli süreç de
yürüyor. dedim. Bu dedikodu mudur? Ama, hatibinizin -yanlış
hatırlamıyorsam- 8-10 ilçede taciz olayları var. ifadesi
dedikodudur, iftiradır. Bilinen bir şey varsa, hem CHP Genel Merkezine
hem savcılara vermezseniz namertsiniz. Varsa bir şey savcılara
verin, bize de verin lütfen, verin ki biz siyaseten gereğini yapalım,
siyaseten gereğini yapalım. (CHP sıralarından
alkışlar) Arkadaşlar, sapık her yerde olabilir; AK
PARTİde de olur, CHPde de olur, diğer partilerde de olur;
sapkınlık ayrı bir şey.
Bakın, Ali Bey de başka bir şey
söylüyor bir ilçenizle ilgili Gazetelerde haber var, bunu takip edin. diyor.
Bu bir karalama değildir ama tekrar altını çiziyorum: Ensarda
ne hassasiyet gösterdiniz siz ya! Olayı kapattınız
kardeşim! 40ı aşkın çocuk taciz edilmiş, bir
kısmına tecavüz edilmiş, Sayın Bakanınız
demiş ki: Bir kere oldu diye vakfı karalamamak lazım. Demek, 5
kere olunca mı vakfı karalayacaksınız? (CHP
sıralarından alkışlar) Tecavüzün 1iyle 5i arasında
fark olur mu? Siz o Bakanla uzun süre daha birlikte
çalışmışsınız. Bu konuda söyleyecek bir sözünüz
ve yüzünüz yok. Ayrıca, bu olayları buralardan taşımak,
malzeme yapmak, tacize, tecavüze uğrayan kadınlara ve çocuklara da
bir saygısızlıktır. Ben bu konuyu burada kapatıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu konu
zaten yeterince, fazlasıyla, tartışılmaması
gerektiği kadar tartışıldı Genel Kurulda. Artık
bu konuyu kapatalım, rica ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hoş
değil yani. Mağdurlar için hoş değil.
BAŞKAN Şahıs adına son söze
geçmeden önce
Sayın Ünal, şimdi söyler misiniz nedir,
ben duyamadım?
(Uğultular)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) HDP
sıralarından bir kadın milletvekili, evimizde intihar eden
kadınla ilgili olarak, konuyu Ne oldu? şeklinde birkaç defa
peş peşe bağırdı. Aileme laf atmıştır.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, kâtip arkadaşlarımız
da bunun söylendiğini ifade ettiği için sataşmadan Sayın
Ünala söz verdim.
Buyurun Sayın Ünal.
5.-
İstanbul
Milletvekili Şirin Ünalın, HDP sıralarından bazı
milletvekillerinin yerlerinden sarf ettikleri sözlerinde şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evimizde
çalışan bakıcı kadının intiharını
maalesef bazı milletvekilleri bütçe sürecinde istismara devam ettiler.
Daha önce konu hakkında Genel Kurula bilgi sunmuştum. İntihar
eden hanımefendiye Allahtan rahmet, ailesine sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Olayın oluş anından itibaren
-dokunulmazlığımı bir kenara bırakarak- güvenlik
güçlerine ve cumhuriyet savcılığına bütün bilgi ve
belgeleri sunduk. Ankara Cumhuriyet Savcılığının 3
Mart 2020 tarih ve 2020/27675 Karar numarasıyla olayın intihar
olduğu ve kovuşturmaya yer olmadığı
açıklanmıştır. Karara yapılan itiraz üzerine Ankara 2.
Sulh Ceza Hâkimliği, 5 Mayıs 2020 tarihinde yapılan
itirazın reddine kesin olarak karar vermiş ve hukuki süreç tamamlanmıştır.
Hukuki sürecin tamamlanmış olmasına rağmen hem bugün -biraz
önce olduğu gibi- hem de 10 Aralık günü üçüncü tur bütçe
görüşmelerinde tutanaklarda kayıt altına geçtiği
şekliyle bazı HDPli kadın milletvekilleri
şahsımı hedef alarak katil nitelendirmesinde
bulunmuşlardır. Bu çirkin sıfatı sizlere iade ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Sizi, Türk milleti
adına karar veren mahkemelerimizin kararlarına saygı duymaya
davet ediyorum.
1984 yılından beri
sırtınızı dayadığınızı
söylediğiniz hain PKK terör örgütü, çeşitli meslek gruplarından
40 binden fazla vatandaşımızın kanına girmiştir.
Şehitlerimizin elinize bulaşan kanı, dünyanın bütün
nehirlerinde akan suyla yıkansa temizlenemez. Bu çirkin sıfat ancak
size yakışır.
Allah hiçbirimize bir daha böyle bir acı
yaşatmasın diyorum, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Grup Başkan Vekili size
vereceğim, geliyorum.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Her şeyin üstünü böyle kapatın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Oluç.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sataşmadan
dolayı söz istiyoruz. Grubumuz adına Sayın Filiz
Kerestecioğlu Demir konuşacak.
BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu,
buyurun.
6.-
Ankara
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul Milletvekili
Şirin Ünalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında HDPye sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ne yargı bağımsızdır ne de özellikle kamu
görevlilerinin ve yetki sahibi, güç sahibi insanların yaptıklarının
üzerini örtebilirsiniz. Bizzat üyesi olduğum çocuk komisyonunda
Ensar
Vakfında yaşananlardan sonra da tek bir kamu görevlisi
yargılanmadı. İdarenin sorumluluğu vardır, önleme
sorumluluğu vardır; tek bir kamu görevlisi yargılanmadı.
Siz burada sorumlu olduğunuz olaylarla
Çünkü iktidarsınız, o
yüzden sorumlu olduğunuz diyorum; tek başına, cinayet
işlediniz demiyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Konuyu
kapattık. Yine aynı konuyu açıyorlar.
BAŞKAN Haklısınız Sayın
Aydemir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ama bazı şeyler vardır ki gerçekten üstünü örtmek
için elinizdeki güç yeterlidir, geçmişinizdeki güç yeterlidir. Bir göçmen
kadının ailesi hâlâ itiraz ediyorsa o olayın da üstü
kapanmamıştır, şaibelidir. Siz kalkıp da burada, yok
Pe-Ke-Ke, Pe-Ka-Ka, terör, şu bu diyerek hiçbir istismarın üstünü
örtemezsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yıllardır söylüyoruz, hangi kız çocuğu
kaçırılmış, hangi kız çocuğu dağa götürülmüş
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Dağa
kaçırılan kız çocuklarına yapılan tecavüzü sorguluyor
musunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Bir tane önergeniz yok, bir tane. Versenize, gelin burada
araştıralım; versenize bir önerge, gelin
araştıralım.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) 13-14 yaşındaki
kız çocuklarını dağa kaçırarak tecavüz ediyorlar.
AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) Maskenizi
takın, maskenizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Her şeyi ancak yarıştırıyorsunuz.
Kadınları daha mağdur ediyorsunuz, çocukları daha
mağdur ediyorsunuz.
Beş gündür bir hâkimin kendi oğlunu
istismarıyla uğraşıyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ne söylediğin
belli değil; bir çocuğa diyorsun bir başka konuya geçiyorsun.
Ne söylediğin belli değil ya, ne konuştuğun belli
değil ya!
Ne konuştuğu belli değil Sayın
Oluç.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Hadi halledin o olayı, hadi halledin o olayı
bağımsız yargınızla! Hâkimin bizzat istismarı
diyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ne
konuştuğu belli değil, böyle bir şey var mı?
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Bir dur ya, bir dur!
UĞUR AYDEMİR (İzmir) Ne
konuşuyor böyle? Ayıp ya! Ayıp, ayıp!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Senden izin mi alacağız?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Dolayısıyla buradan laf atmakla, konuşmakla
gerçeklerin üstünü örtemezsiniz, örtemeyeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkan konuyu kapattı ya! Sayın Başkan Konuyu
kapatalım. dedi ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sataşma var. diyoruz, sana ne!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Niye? Siz söyleyince kapanmış mı oluyor?
Sizden sonra kapanmış mı oluyor?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sen konuşunca kapanıyor mu?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Her yerde muktedirsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ha, bildiğin
bir şey varsa söyle, bildiğin bir şey varsa söyle!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam uzatma ya,
uzatma!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Yargı
kararını vermiş, her şey ortada.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Ne yargı kararı? Her şeyin üstünü örtüyorsunuz!
Yargı kararını vermiş!
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Yargı elinizde, elinizde; ne yargısı, hangi
yargı?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Göçmen kadına
inanıyorsun, milletvekiline inanmıyorsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydemir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, yerimden bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Yerinizden Sayın Can, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın, hep beraber tacizin üzerine gidilerek takip
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Evet, Sayın
Başkanım, bu olayı daha da fazla uzatmak istemiyoruz ancak
şunu söyleyeceğiz: Tacizin hep beraber üzerine giderek takip etmemiz
lazım. Tacizden kim nemalanıyorsa Allah belasını versin!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Yeter bence, bu kadarı yeter.
Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Tacizi kapatan,
sulandıran namerttir! Öyle olmadığı hâlde bunu söyleyen de
namerttir! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Gündeme dönün
efendim. Gündeme geçelim efendim.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına son söz
Sayın Abdulkadir Karadumanın.
Buyurun Sayın Karaduman. (CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifi üzerinde Saadet Partisi adına fikirlerimi ifade etmek
üzere söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, Amerika Birleşik Devletlerinin
ülkemize yönelik almış olduğu yaptırım
kararlarını en ağır şekilde kınıyorum. Bu
kararlar karşısında iktidarı, hassaten savunma sanayisi
alanında dışa bağımlılığı ortadan
kaldıracak adımları atmaya ve derhâl ülkemizdeki Amerikan
üslerini kapatmaya ve kamu-özel iş birliği üzerinde yapılan
yatırımların dolar üzerinden yapılmasına son vermeye
davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bütçeler, devlet
kaynaklarının hangi alanlara aktarıldığını
gösteren, iktidarın anlayışını, kapasitesini ve
zihniyetini ortaya koyan bir tablodur. Ancak ne var ki 2021 yılı
bütçe görüşmelerine bile baktığımızda Türkiye
konuşulmuyor. Neden? Çünkü on sekiz yıldır açık veren bir
bütçe anlayışıyla ülke konuşulmaz, hamaset ve popülizm
konuşulur. 2020 yılı bütçesinin ilk dokuz ayında 140 milyar
lira açığımız var ve bu bütçe açığının
faturasını vatandaşlarımız vergi olarak ödüyor. 2021
yılında hedeflenen bütçe açığının 245 milyar lira
olması, vergi yükünün artacağını ve yeni yılda yeni
zamların yapılacağını gözler önüne seriyor. Bugünlerde
asgari ücrete zam yapmamak için kırk takla atarken son dönemin en büyük
rant kapılarından olan millet bahçeleri için ayrılan kaynak yedi
bakanlığın bütçesinden daha fazladır. Oldu olacak millet
bahçeleri bakanlığı kurun, emin olun üzerinize fazlasıyla
yakışacaktır.
Öte yandan 2020de 138 milyar lira ödenen faize,
2021 yılı için 180 milyar lira ayrılmıştır,
yatırıma ise sadece 103 milyar lira. Bakın, buradaki görmüş
olduğunuz tablo, yıllara göre iktidarınızın bütçeden
faize verdiği parayı net bir şekilde ortaya koyuyor ve AK
PARTİ iktidarları tarihe faizci bir iktidar olarak geçecektir. (CHP
sıralarından alkışlar) İşte bunun için diyoruz
ki: Bu bütçe vatandaşa hizmet değil; faiz lobisine, faiz
baronlarına ve rantiyeye hizmet bütçesidir. Faize 180 milyar lira verilen
bu bütçe, net olarak söylüyorum ki haram bir bütçedir. Bunları sadece sizi
tenkit etmek için söylemiyorum, bu faiz bütçesine karşı durmak bizim
hem inancımızın hem de insanlığımızın
bir gereğidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, faize ayrılan paranın sadece yüzde 3ü ile KYK
borçlarının tamamını silmemiz mümkündür.
AHMET ARSLAN (Kars) Bütçenin yüzde 83ü faize
gidiyordu, şimdi yüzde 14ü gidiyor
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) KYK borçlusu
genç arkadaşlarıma sesleniyorum: Kaynaklar israfa, ranta ve faize
gidiyor. Kadroya geçirilmeyi bekleyen taşeron işçilerimize,
icralık olan çiftçilerimize, yük olarak görülen EYTlilere, kuru
ekmeğin reva görüldüğü dar gelirli vatandaşlarımıza,
atama bekleyen yüz binlerce genç arkadaşıma sesleniyorum: Bu bütçe ve
bu kaynaklar faize, israfa ve ranta gidiyor. Dolayısıyla, bu bütçe
insanımızın değil, faizci kapitalist
anlayışın öncelendiği bir bütçedir.
Değerli milletvekilleri, hani siz faize
karşıydınız?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tövbe!
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Hani siz
faizci ekonomik düzene karşıydınız, hani siz haksız
kazanca karşıydınız?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tövbe, tövbe,
tövbe!
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Nerede
kaldı sizin adil düzen idealleriniz?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bitti o,
bitti. 2002de bitti o.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Nerede
kaldı sizin adil düzen hayalleriniz? Spor Toto sponsorluğunda
imam-hatip okulu açmak, ilahiyat fakülteleri açmak, camiler açmak
mıydı sizin hedefiniz? Ancak mesele şudur: Değiştirmek
istediğiniz ne varsa, ona dönüştünüz.
AHMET ARSLAN (Kars) Terörün yanında
durmayı mübah görüyorsun, değil mi?
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
Değiştirmek istediklerinizi cansiparane savunur hâle geldiniz. Yola
çıkarken adalet ve kalkınmadan bahsettiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
on sekiz
yılın sonunda ülkede adalet ve kalkınmayı mumla aranır
hâle getirdiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Yola
çıkarken 3Yyle mücadele edeceğiz. dediniz
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Bulunduğun yere
bak, bulunduğun.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
yolun sonunda
ülkeyi yasaklara, yoksulluğa ve yolsuzluğa mahkûm ettiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Tahammül
edin, tahammül edin! (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Hazreti
Ömerin adaletinden, Kenarıdicledeki kurttan, koyundan bahsettiniz,
Bizim iktidarımızda tüyü bitmemiş yetimin hakkına el
uzatılırsa bunun hesabını veremeyiz. dediniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Yolun sonunda Hırsızsa bizim hırsımızdır; oy
vermeyen vatan hainidir; bunları kaybedersek, buraları kaybedersek
bunun hesabını veremeyiz. noktasına
geldiniz. Yoksa bu yapılan yanlışların hesabının
görüleceği o büyük güne de mi inanmıyorsunuz? Adınıza
gerçekten büyük bir utanç ve hicap duyuyorum. (AK PARTİ
sıralarından Kendinden utan, kendinden! sesleri, gürültüler; CHP
sıralarından alkışlar) Bakın, bu
anlayışın sonu çıkmaz sokaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Bu bütçeyle
getirdiğiniz bu anlayışın sonu, çıkmaz sokaktan
başka bir şey değildir. Gittiğiniz yol, yol değil; bu
cadde, çıkmaz sokaktır.
Kıymetli arkadaşlar, yarın siz
olmayacaksınız. Yok saysanız da iftira atsanız da millî
görüş hareketi ve Saadet Partisi her zaman var olmaya devam edecektir. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET ARSLAN (Kars) Ama terörle kol kola
değil.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Kaba kuvveti,
çoğunluğu, imtiyazı, menfaat ve çıkarı hak sebebi
olarak gören anlayışınızın yerine hakka ve adalete
dayalı bir anlayışı bu ülkede iktidara getirmek
BAŞKAN Sayın Karaduman, sözlerinizi tamamlayın
lütfen.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla)
hem ülkemize
hem insanlığa hem de emin olun size karşı boyun
borcumuzdur.
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) Ya, öbür tarafa anlat,
niye bize anlatıyorsun? Öbür tarafa anlat.
RECEP ÖZEL (Isparta) Seni kim alkışlıyor?
BAŞKAN Sayın Karaduman, teşekkür
ederim.
ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) Bak, kim
alkışlıyor görüyor musun?
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Yahu, siz yapsaydınız
da 80 milyon sizi alkışlasaydı ya.
RECEP ÖZEL (Isparta) Bak, bak, ittifakına
bak! Bak, bak!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ne güzel
işte, ne güzel işte, ne güzel işte! Hakkı
alkışlıyoruz, doğruyu alkışlıyoruz.
RECEP ÖZEL (Isparta) Millî görüşün düşmanısınız
siz be! Millî görüşün düşmanı.
ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) Siz
yapsaydınız da millet sizi alkışlasaydı.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) Ya, git
yerine otur, git yerine!
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 12:22
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.28
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
4üncü madde üzerinde soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Kime
soracağız?
BAŞKAN Sayın Barut?
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Kime
soracağız Sayın Başkanım, yürütmeden kimse yok
herhâlde.
Ben yine sorayım: Yıllardır
müjdelenen ve 2017de imzalanan protokolle Bursa Yenişehirde
kurulması planlanan oto test merkezinden hâlâ ses seda yok. Gemlike
yapılacak yerli otomobil fabrikasında -tabii, diğer projeler
gibi yarım kalmazsa- burada üretilecek olan otomobilleri test etmek için
yurt dışına mı göndermeyi planlıyorsunuz?
Yenişehirde kurulması planlanan oto test merkezi yapılacak
mı, ne aşamadadır?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, süre geçiyor.
BAŞKAN Süre geçmez, merak etmeyin
arkadaşlar, süre yerinde duruyor.
Sayın Ayrım
ŞAMİL AYRIM (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; dünyada bir
örneği daha olmayan, yerli ve millî savunma sanayisi açısından
heyecan verici olarak nitelendirilen, üstün yetenekleriyle Mavi Vatan olarak
adlandırılan alanda Türkiyenin deniz gücüne büyük bir katkı
vermesi beklenen ULAQ serisinin ilk ürünü olan SİDAlarımızla,
400 kilometre seyir menzilli, saatte 65 kilometre süratli, millî kriptolu
haberleşme altyapısı, gündüz ve gece görüş kabiliyetiyle
İHAların, SİHAların denizdeki kardeşi geliyor.
Egedeki karasu problemlerinde çok sıklıkla yaşanan kayalık
krizlerinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Bütçe, gelecekteki belirli bir dönemde
gerçekleşmesi öngörülen, gelir ve giderlerin
karşılıklı tahminlerini içeren cetveldir; yürütme
organına harcamaların yapılması, gelirlerin toplanması
konusunda yetki ve izin veren bir kanundur. Devletin hizmetleri yerine
getirebilmesi için kamu giderleri ve kamu gelirleri gerekmektedir, bu dönem
mali yıl olarak adlandırılan dönemdir. Bütçe, kamusal
harcamaları ve kamusal giderleri gösterir, giderleri karşılayacak
kadar gelir sağlanamazsa bütçe açığı oluşur.
Hadisişerifte Geçim, kazanma ve harcama dengesiyle sağlanır.
buyurulur. Çalışmalarımız bereketli, bütçemiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Koç
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ağrı ili, gayrisafi millî hasılada
Türkiyenin son sırasında. Ağrıda esnaf kepenk
kapatmış, halk yoksullaştırılmış ve
işsizlik diz boyu. Ayrıca, Ağrı yolları, köy
yolları bozuk ve Ağrı Hamur-Tutak-Patnos kara yolu
yıllardır yapım aşamasında. Bu yol ne zaman yapılacak?
Ayrıca, biz bütün bu yoksullukların yok edilmesi için
Ağrıya yatırım, Ağrıya yatırım,
Ağrıya yatırım. diyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Çepni
MURAT ÇEPNİ (İzmir) Binin üzerinde evde
bakım teknikeri mezun var ancak 1219 sayılı Kanunda meslek
tanımı yapılmadığından, binin üzerinde mezun ne
kamuya ne de özel sektöre atanabiliyorlar. Filyasyon ekiplerinde bu
teknikerlere neden yer verilmiyor? Neden atamaları yapılmıyor?
70 bin tıbbi laboratuvar teknikeri de atama bekliyor. Ön lisansta 137,
ortaöğretimde 68 kişilik kontenjan açılabilmiştir. Pandemi
can almaya devam ederken, sağlık emekçileri Tükeniyoruz. diye isyan
ederken, beklenen atamalar neden yapılmıyor?
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Başkanım.
Evet, son dönemde çıkarılan
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kamu kaynakları
siyasi iktidara yakın çevrelere bir anlamda, maalesef, peşkeş
çekiliyor. İşte, en son 3 Aralık, 3275 sayılı
Cumhurbaşkanı Kararıyla, İstanbul Silivride bazı
alanlar Sancak ailesine ait olan Maxicells İlaç Sanayi Şirketine
tahsis edildi. Bu özel tahsis yapılırken hangi gerekçeler dikkate
alındı, nasıl bir kamuoyu yararı olacak? Şimdi, biz
bunu sorduk diye, siz, yine muhalefete Yatırım düşmanı.
diyeceksiniz ama biz bu yatırıma değil, bu yatırım
özellikle neden bu aileyle ve ne kadar kamu maliyetiyle yaptınız?
Bunu soruyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Semra Güzel
Buyurun.
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
2015 yılından bu yana Lice ve Kulp
ilçelerine bağlı köy ve mezralarda askerî top atışları
nedeniyle artan orman yangınları, 1990lı yıllarda
olduğu gibi güvenlikçi bir yaklaşımın, tutumu sonucu mudur?
İnsansızlaştırmaya yönelik yapılan bir politika
mıdır? Aksi hâlde, günlerce süren yangınlara neden müdahale
edilmemektedir? Son on yılda çıkan orman yangınlarında,
yıllara göre ve illere göre kaç hektarlık ormanlık arazi zarar
görmüştür? Amedspora yönelik artan ırkçı
saldırıların sebebi nedir, söz konusu ırkçı
saldırılara yönelik bir önlem alınacak mıdır?
BAŞKAN Sayın İsmail Kaya? Yok.
Sayın Hayati Arkaz
(MHP sıralarından
alkışlar)
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin
başarılarını cezalandırmak, yükselmesini, güçlenmesi
durdurmak için uzun zamandır uğraşıyor. Türkiye, ulusal
güvenliğini sağlamak için gerekli gördüğü tedbirleri almaktan
vazgeçmeyecektir. Bir NATO müttefiki olan ülkemiz üzerinde, millî güvenlik ve
egemenlik haklarıyla ilgili hiçbir devlet söz sahibi değildir.
ABDnin Türkiyeye karşı tek taraflı yaptırım
kararını kınıyor ve reddediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Evet, Sayın Bakan
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Bir kısmını burada
cevaplayacağım, bir kısmını yazılı olarak
göndereceğiz.
Tabii, direkt bizim
Bakanlığımızla ilgili Silivrideki bir yatırımdan
bahsedildi, ben, bunu güzelce izah etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede
yatırım yapmak isteyen, özellikle katma değerli üretim yapmak
isteyen ve Türkiyede cari açığın azaltılmasına fayda
sağlayacak yatırımlara devletimiz yatırım yeri tahsisi
yapıyor ve buradaki bütün süreçler şeffaf bir şekilde,
başvuruların üzerinden değerlendiriliyor. Burada, tahsis edilen alanlarla ilgili bazı noktalarda
Bakanın hiç görmediği tahsisler yapılıyor. Bunlar nedir?
Özellikle OSBlerde bedelsiz ya da kısmen bedelsiz arsa tahsislerinde
durum bu şekilde; Bakan hiç görmez, direkt yatırım yeri tahsis
edilir. Bunun yanında eğer teşvik belgesi aldıysanız,
Hazineye gittiğinizde size yatırım yeri tahsisi
yapılır.
Şimdi, Silivrideki arsa konusu
Burada
yapılacak yatırım, Türkiye'nin senede 300 milyon avro ithalat
yaptığı, kan ürünleriyle ilgili ilaçların üretileceği
bir fabrika yatırımı. Bu işi şu aile almış,
bu aile almış; o detaylara girmeyeceğim.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Neden
sürekli aynı aile?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Orada tabii ki yatırım düşmanlığı vesaire
O
konulara girmeyeceğim. Burada kan ürünlerinin üretilmesiyle ilgili 17
firmanın girdiği bir ihale yapılıyor. Bu şirket
ihaleyi kazanıyor ve bunun üstüne bu 300 milyon avro ithalat
yaptığımız ilaçları üretmek için teşvik belgesine
başvuruyor. Bunun neticesi olarak da bunlara bir yatırım yeri,
hazine arazisi gösteriliyor, yatırım yapılıyor. Burada hiçbir
usulsüzlük yok, hiçbir yanlışlık yok. Ben tabii ki bu
soruları duyduğumda iyi niyetliyse cevap veriyorum ama benim
aklıma hemen şu geliyor: Acaba bu 300 milyon avroluk ithalattan
kimler fayda sağlıyor da bu tip yatırımlar
yapılmasın diye bunlar sürekli gündeme getiriliyor? Ben
açıkçası bunu sorguluyorum.
Şimdi, test merkeziyle ilgili bir soru geldi.
Otomotiv test merkeziyle ilgili, biliyorsunuz, asıl sorumluluk sahibi
Savunma Sanayii Başkanlığı. Burada TRTESTle birlikte bir
yatırım yapılması planlanıyordu. Burada bir fizibilite
çalışması yapıldı ve bu fizibilite
çalışmasının sonucuna göre önümüzdeki dönemde tamamı
mı yapılacak, bir kısmı mı yapılacak; bununla
ilgili adımlar atılacak.
Diğer sorulara, tabii, ben yazılı
cevap vermek istiyorum. Yalnız, kürsüde eğitimle ilgili birtakım
rakamlar verildi, ben bunları düzeltmek istiyorum. Özellikle
okullaşma oranlarıyla ilgili Türkiyeyi nereden nereye
getirdiğimizin görülmesi önemli. 2002 yılında ilköğretimde
net okullaşma oranı yüzde 92,4 iken şu anda bu rakam yüzde 94,7.
Hani, dendi ya Ortaöğretim 4+4+4 niye yapıldı? İşte
bunun için yapıldı. Ortaöğretimde net okullaşma oranı
yüzde 48,11ken şu anda yüzde 85,01. İşte bu, 4+4+4ün neticesidir.
Yükseköğretimde de rakamlar burada.
Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığının
bütçesiyle ilgili birtakım veriler verildi, burada da ben
doğrularını söylemek istiyorum. Bir kere, 2021 yılında
bütçe ödeneğinin 2020 yılına göre yüzde 20
artırıldığını görüyoruz ve 2002 yılında
merkezî yönetim bütçesinden eğitime 11,3 milyar lira kaynak
aktarılırken, 2021 yılında merkezî yönetim bütçesinden tam
211 milyar lira kaynak aktarılacak, bunun da altını çizmek
istiyorum. 2002 yılında merkezî bütçeden eğitime ayrılan
kaynak yüzde 9,4ken 2021 yılında bu rakam yüzde 15,7ye
yükselmiş durumda.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 4üncü
madde üzerinde 1 adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Bağlı cetveller
başlıklı 4üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasına
(c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendin ilavesini ve
bent numaralarının ona göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Şehir Hastaneleri ve diğer Kamu Özel
İşbirliği Projeleri ve Diğer Nedenlerle Verilen Hazine Garantilerinin
Bütçe Yılını İzleyen 5 yıl Boyunca Getireceği Yük
Tahminini Gösterir Cetvel (D)
KÖİ Projeleri ve Şehir Hastanelerinin
Bütçeye Yükü (2022-2026)
|
2022 |
2023 |
2024 |
2025 |
2026 |
Ulaştırma
Bakanlığı Ulaştırma Projelerine Ait Trafik
Garantileri ve Katkı Ödemeleri |
308.000.000 |
248.000.000 |
310.000.000 |
387.000.000 |
434.375.000 |
Karayolları
Ulaştırma Projelerine İlişkin Trafik Garantileri ve
Katkı Ödemeleri |
16.901.000.000 |
17.395.000.000 |
21.743.000.000 |
27.178.000.000 |
33.973.000.000 |
Şehir
Hastaneleri Hizmet Alım Giderleri |
8.645.544.000 |
9.934.276.000 |
12.417.000.000 |
15.521.000.000 |
19.402.000.000 |
Şehir
Hastaneleri Kullanım Bedeli |
11.979.000.000 |
13.334.000.000 |
16.667.000.000 |
20.833.000.000 |
26.042.000.000 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
37.833.544.000 |
40.911.276.000 |
51.137.000.000 |
63.920.000.000 |
79.851.375.000 |
Genel |
Toplam |
|
|
|
273.653.195.000 |
Vecdi Gündoğdu Hüseyin
Yıldız Aydın
Özer
Kırklareli Aydın Antalya
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Barış Karadeniz Lale
Karabıyık
Bursa Sinop Bursa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR
KUVVET ERİM (Aydın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın bütçe ve kesin hesabı düzenleyen 161inci maddesi
değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme
yapılmaksızın okunur ve oylanır. hükmü gereğince
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Şehir hastaneleri ve diğer kamu-özel
iş birliği projeleri ve diğer nedenlerle verilen hazine
garantilerinin Türk kamu finansman yükü sorunu, 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Komisyonda görüşülmesi sırasında
en çok tartışılan konulardan biri olmuştur.
Uzun süreli kamu-özel iş birliği
projelerine ilişkin sözleşmeler, sözleşmeyi imzalayan
hükûmetlerden sonra gelen birçok hükûmetin hem ulaştırma hem
sağlık hem de kamu maliyesi alanındaki politika tercihlerini
ipotek altına almakta, hatta tercih olanaklarını neredeyse
tamamen ortadan kaldırmaktadır.
Kamu yatırımlarının
dünyanın hemen bütün ülkelerinde bütçe olanaklarıyla
yapılması esastır. Kamu yatırımlarının bütçe
dışı yöntemlerle yapılması mali disipline ve bütçe
prensiplerine aykırı kabul edilmektedir. Ülkemizde ilk olarak enerji
ve ulaştırma alanlarında uygulamaya konulan kamu-özel iş
birliği modellerinin, AKP döneminde eğitim ve
sağlığı da kapsayarak giderek
yaygınlaştığı ve mali portresinin yükseldiği
gözlenmektedir.
Öte yandan, AKP döneminde yap-işlet,
yap-işlet-devret ve yap-kirala yöntemlerinin uygulandığı
kamu-özel iş birliği modelinin kullanımının, ilgili
kanunda da yer alan, ileri teknoloji gerektiren veya hizmetin istisnai
özelliklerinden kaynaklanan tercihlerin çok ötesine
taşındığı ve âdeta belli sermaye gruplarına
kaynak aktarım mekanizmaları olarak kullanıldığı
görülmektedir
Türkiye ekonomisinin bütçe açıkları
verdiği hepimizin malumudur. Bu çerçevede, söz konusu altyapı
yatırımlarının KÖİ modeli yerine bizzat kamu
tarafından yapılması doğal olarak bütçe
açığını artıracak ve bu kapsamda hazine daha fazla
borçlanacaktır. Bununla birlikte, özellikle dış borçlar
açısından, hazinenin bizzat borçlanması ile KÖİ modeli çerçevesinde
özel sektör tarafından borçlanılmasının getireceği
yükün ülke ekonomisi açısından
karşılaştırılması uygun olacaktır. Hazinenin
daha düşük faizlerle ve daha uzun vadelerle borçlanma imkânlarına
sahip olduğu düşünüldüğünde bu konu büyük önem kazanmaktadır.
Diğer taraftan, kamu-özel iş birliği
modeliyle yapılan yatırımlar geleceğe yönelik bir
koşullu yükümlülük yaratmaktadır. Bu koşullu yükümlülük,
KÖİ modeliyle yapılan yatırımlar için sözleşmelere
konulan hazine garantisi imkânıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Diğer bir ifadeyle, KÖİ modeliyle yapılan
yatırımlarda, işletme veya kira süresi içinde bazı
koşullar oluştuğu zaman, özel sektör dış borcu hazine
tarafından yüklenilecektir. Bu durumun Türk mali sistemi üzerinde ciddi
bir mali risk yaratacağı açıktır. Böyle bir durumda
hazinenin borcu üstlenmesi ve kamu borcunun artabilecek olması nedeniyle
hazinenin riski yükselecektir.
Şehir hastaneleri ve diğer kamu-özel
iş birliği projeleri ve diğer nedenlerle verilen hazine
garantilerinin bütçe yılını izleyen beş yıl boyunca
getireceği yükün toplumca da bilinmesini sağlamak amacıyla, bu
tahmin cetvelinin ilgili yıllar merkezî bütçe kanunlarına eklenmesi
için bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir maddenin geçmesi
aşağı yukarı bir saat kırk beş dakika sürdü.
Bugün 10 madde görüşeceğimizi de düşünerek lütfen konuşma
içeriklerimizde biraz daha dikkatli olalım, yoksa sabah beşte,
altıda buradan gitmek zorunda kalırız.
5inci maddeyi okutuyorum:
Gerektiğinde
kullanılabilecek ödenekler
MADDE
5-
(1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin
yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili
mevzuatının gerektirdiği giderler için Personel Giderleri ve
Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile ilgili mevcut
veya yeni açılacak tertiplere, Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.01 tertibinde yer alan
ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.06 tertibinde yer alan
ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05)
ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu
hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma
yapmaya,
(3) Yatırımları Hızlandırma
Ödeneği:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.03 tertibinde yer alan
ödenekten, 2021 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak 2021
Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre
gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların
hızlandırılması veya yılı içinde gelişen
şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa
yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin
artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine
ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet Giderlerini
Karşılama Ödeneği:
Strateji ve Bütçe
Başkanlığı bütçesinin 99-41.32-01-09.05 tertibinde yer alan
ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek
kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli
idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak
amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya,
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN Evet, 5inci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Erhan
Ustanın.
Buyurun Sayın Usta. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu
adına söz aldım. Genel Kurulu ve sizleri saygıyla
selamlarım.
Ben, bugün, bu maddede kamu bankalarına
ilişkin bir analiz yapmak istiyorum. Yalnız, oraya geçmeden önce
bugün yaşadığımız ortamda, geldiğimiz sistemde,
yürütmenin yasama üzerinde bir vesayetini net bir şekilde artık
görüyoruz arkadaşlar. Biz bundan şikâyet ederken, bir de bu son bütçe
görüşmelerinde yürütmenin vesayetinin yanı sıra hakaretini de bu
Meclis görmeye başladı. Burada, bir kısım Sayın
Bakanlar Gazi Meclis dediğimiz, yüce Meclis dediğimiz Meclisin
kurumsal kimliğine de ters düşecek şekilde, oradaki milletvekillerine
de yakışmayacak şekilde bir kısım ifadelerde bulundu.
Bunları ben doğru bulmuyorum. Ben, burada, bugün Sayın
Cumhurbaşkanı Yardımcısının
olacağını düşünüyordum, aslında bütçenin sahibi o. Biz
Sayın Cumhurbaşkanı en azından bir gün
katılmalı. derken, şimdi Sayın Cumhurbaşkanı
Yardımcısı da katılmamaya başladı. Tabii, kendisi
de dün, yine, milletvekillerini küçük düşürücü ifadelerde bulundu. Ne
dedi? Siz anlamazsınız. Size değil, millete anlatıyorum.
Yani muhatap kabul etmiyor Meclisi, milletvekillerini muhatap kabul etmeyen bir
Cumhurbaşkanı Yardımcısı var, atanmış bir
Cumhurbaşkanı Yardımcısı var. Bunu da
anlamayacaksınız zaten ama yine de millete anlatayım. gibi
böyle ağır ifadelerde bulundu. Bunlar yanlış ifadelerdir. O
zaman şu soruyu sormak bizim hakkımız oluyor tabii Sayın
Bakan yani içerisindekilerin muhatap kabul edilmediği bir Meclisin neresi
gazidir, neresi yüce Meclistir? Herhâlde sandalyeler, avizeler filan
değildir bu Meclisi gazi yapan, milletvekillerinin tutumudur. Bu, 15
Temmuzda da böyle olmuştur, Kurtuluş Savaşında da böyle
olmuştur. O yüzden, lütfen, yürütme, milletvekillerine ve bu Meclisin
üyelerine, bu kutsal çatıya hitap ederken biraz daha dikkatli davranmak
durumundadır. Umarım bu yanlıştan dönerler. Bu, ülkenin
birliğine, bütünlüğüne zarar verir arkadaşlar. Bu dil,
ayrıştırır, belki size biraz taraftar kazandırabilir
ancak ülkeye bir faydası olmaz. Hatta bu dil, vatan üzerinde hesabı
olanların da çok hoşuna gider, onu da ifade etmek istiyorum;
yarın burada roller değiştiğinde de sizlerin de çok zoruna
gider arkadaşlar, size de onu ifade etmek isterim.
Şimdi, arkadaşlar, kamu bankaları,
Kasım 2000 yılında yeniden yapılandırıldı
yani bundan tam yirmi yıl önce yeniden yapılandırıldı
4603 sayılı Kanunla; efendim, siyasi müdahaleden uzak, özerk bir
yapıya kavuşturuldu. O dönemin sıkıntılarını
hatırlayın, özellikle hemen yapılandırma sonrası bir
sermaye enjeksiyonu yapıldı, 2001 krizinden sonra kamu
bankalarına ciddi bir sermaye enjeksiyonu yapıldı, sermayeyle
güçlendi ve o günden bugüne doğru hareket ediyorlardı, faaliyetlerini
gösteriyorlardı fakat son dönemlerde kamu bankalarına çok ciddi
siyasi müdahalelerin yapıldığını da biz görüyoruz.
Önce, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının (EBRD) bir raporu
var; o rapor 4 konuda özellikle siyasi müdahalenin kamu bankaları üzerinde
yoğunlaştığını ifade etmektedir. Bunlardan bir
tanesi Hükûmetin kaleleri olan illerde şube yoğunluğunu
arttırdılar. deniliyor. Diğeri, efendim Seçim döneminde kredi
muslukları açılıyor. Muhalefetteki illerde daha fazla teminat
isteniyor; kale olan illerde daha az teminat isteniyor yani kredi
kolaylaştırılıyor. Son olarak da Kaynaklar
yanlış şirketlere gidiyor, verimlilik azalıyor. deniliyor.
Esas odağım bu değil. Esas odağım benim şu olacak
arkadaşlar: Şimdi, kamu bankalarına özellikle bu son iki
yıl içerisinde
Merkez Bankasının, biliyorsunuz, piyasaya döviz
müdahaleleri oldu, kura müdahale etmek için piyasaya yanlış
müdahaleleri oldu, ciddi bir döviz erimesi oldu; o bahse geleceğiz, zaten
onu daha önceden de anlattık fakat burada, tabii, bir de kamu
bankaları kullanıldı. Kamu bankalarına müdahale edildi;
kamu bankalarının elindeki dövizler eridi, açık pozisyona
düştü, sonradan kamu bankalarına sermaye enjeksiyonu
yapıldı ve döviz tahvilleri verilerek açık pozisyonları
giderilmeye çalışıldı. Bu arada, tabii, Hazine bir şey
daha yaptı: Son iki yılda Hazine 23 milyar dolarlık -bu rakam
çok önemli ve büyük bir rakamdır- altın ve döviz tahvili
çıkardı yani aslında gelişmiş hiçbir
Daha
doğrusu, yerli parasının dışında yurt içerisinde
döviz tahvili diye bir şey olmaz; bu, Türkiyede yirmi yıl öncede
kalmış bir şeydi, yirmi yıl öncesinin Türkiyesine dönüldü.
Altın tahvili de bizim hatırladığımız
kadarıyla Hindistandan başka bir yerde yok. Yani, böyle, dünyada
olmayan bir şeyi, kendi ülkesinde altın ve döviz tahvili çıkartan
bir Hazineyle karşı karşıyayız. Hani, bunu
çıkartarak iyi mi yaptı? Buradan, tabii, 135 milyar TL de bütçeye
ekstra bir yük geldi. Şimdi, bunların detaylarını vermek
istemiyorum yani ne kadar altın satıldı fakat hani FEDten
başka bir ülke dolar basabilir mi? derseniz, FEDin matbaası dolar
basar ama Türkiyede yerli dolar
Yani, bu döviz tahvilleri demek
aslında yerli doların basılması anlamına geldi.
Şimdi, 4 Aralık 2020 itibarıyla
-biraz rakam vermek istiyorum- kamu bankalarının bilanço içi -bu en
son veridir- 17,7 milyar dolar açık pozisyonu var. Burada, dün, daha
doğrusu evvelsi gün Hazine ve Maliye Bakanı Açık
pozisyonları yok. dedi, öyle bir şey değil, o net genel
pozisyonu söylüyor. Net genel pozisyonun nasıl
kapatıldığını biz biliyoruz yani fiktif swap
işlemleriyle kapatılan net genel pozisyon değil. Risk burada:
17,7 milyar dolar açık pozisyonu var. Bu neye rağmen var? 18 milyar
dolarlık hazine tahvili verilmiş olmasına rağmen var Sayın
Bakan yani 18 milyar dolarlık
Onun da birazdan prosedürünü
anlatacağım; arka kapı yollardan verildi, dolambaçlı
yollardan, hiç şeffaf olmayan yollardan verilmiş birtakım devlet
tahvilleriyle
Ona rağmen 17,7 milyar dolar açığı var
eğer bu ikisi olmamış olsaydı 35,7 milyar dolar
olacaktı açığı. Bunun anlamı nedir? 2018in sonunda,
2019un başında hemen hemen sıfır açık pozisyon
olduğunu düşünürsek kamu bankalarının, o günden bugüne, son
iki yılda 30 milyar dolardan fazla döviz bir macera uğruna
harcanmıştır, kamu bankalarına böyle bir müdahale
yapılmıştır. Bu, tabii, açık pozisyonlardan sonra swap
işlemleriyle
Merkez Bankasının -kelin merhemi yok ki
başına sürsün- kendi dövizi yok, swaptan kâğıt veriyor
işte. Swap diye hazine, kâğıt veriyor kamu bankasına,
kamu bankası onunla açık pozisyonunu kapatıyor, bu fiktif bir
şeydir, dünyada da hiçbir yerde geçerli olmayan bir durumdur. Şimdi,
bu arka kapı yollarından vazgeçmek lazım ama maalesef,
artık hiçbir şey Türkiyede şeffaf olmadığı için
bu konuda da ciddi bir sıkıntı var.
Şöyle toparlayacak olursak, Merkez
Bankasının yaklaşık son bir buçuk, iki yılda 77 milyar
doları, efendim, 35,7 milyar doları da kamu bankalarından toplam
113 milyar doları, zaten 125 milyar doları diyorduk, 12 milyar dolar
da BOTAŞın parası harcanmıştır arkadaşlar,
bu paralar bir hiç uğruna gitmiştir. Bu paranın kime
gittiğini biz soruyoruz, söyleyen yok. Kaça gitmiştir soruyoruz,
söyleyen yok, bir de nasıl gitmiştir sorusunu buna eklemek gerekiyor.
Bakın, bugün, Naci Ağbal bizi haklı
çıkartacak bir açıklama yapıyor, diyor ki: Kurların
düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı alım ya da satım
işlemi yapılmayacaktır. Allah Allah! Kardeşim, 125 milyar
doları harcadıktan sonra mı aklınız
başınıza geldi? Yani hiçbir kalıcı tedbir
almayacaksın, nasıl olduğu belli olmayan işlemlerle bir
kısım manipülasyonlar yapacaksın, piyasaya müdahale
ettirmeyeceksin, en sonunda doları da tutamayacaksın. Ama olan bu
milletin 125 milyar dolarına olmuştur, bunun hesabını
birileri vermek durumundadır.
Kamu bankalarında başka ne oldu?
Şimdi, tabii, bakıyorsunuz, Sayın Bakan, kambiyo zararları
2018 yılının Temmuz ayından bu yana yani bu yeni sistemde
27,4 milyar TL; 7,5 milyar TL sermaye piyasası işlem zararı var,
toplam 35 milyar TL de faiz dışı zararlar oluşuyor. Bir
yandan da, tabii, buraya bir şeyler vermek gerekiyor. Sermaye
enjeksiyonunun yanı sıra Hazine piyasadan fazla borçlanıyor;
özel sektörün yatırımda da kullanacağı kaynağı
borçlanıyor, getiriyor, buraya veriyor. 48 milyar TL bizim hesabımıza
göre -eğer bunlar yanlışsa lütfen bizi düzeltin- Hazinenin kamu
bankalarına vadesiz mevduat olarak yatırdığı
parası var. Yani, böyle çapraşık, anlaşılamaz bir
ilişkiler silsilesidir gidiyor.
Diğer taraftan, kamu bankalarının net
faiz gelirlerine bakıyorsunuz. Çünkü niye? Uzun vadeli kredi
vereceksiniz. dediniz, Sabit ve düşük faizli vereceksin. denildi, bu da
kamu bankalarının net faiz gelirlerini de düşürmeye
başladı. Kamu bankalarının net faiz geliri Ocak-Eylül
döneminde ortalama aylık 6,5 milyar TL iken Ekimde 2,7 milyar TLye
düşmüştür. Önümüzdeki dönemde faizlerin biraz daha artması kamu
bankalarını daha da zararlı hâle getirecektir.
Tabii, Hazinenin de, bu arada, en büyük
ortağı kamu bankaları olmaya başladı. Hazine
üzerindeki, kamu bankalarının hazineden aldığı
kâğıtların payı da çok arttı; onların rakamlarını
vermek istemiyorum şimdi vakit kaybetmemek için.
Dolayısıyla, bu karmaşık
ilişkinin ülkeye yararı yoktur. Serbest piyasadan vazgeçilmemelidir;
vazgeçilmiştir. Kamu bankaları siyasi amaçlara alet edilmiştir,
bu bankaların riskleri önemli ölçüde artmıştır. Hükûmet
elini kamu bankalarının üzerinden çekmelidir arkadaşlar.
Çekmezse ne olur? İşte, kalan azıcık vaktimde 2000
öncesinde ne oldu, onu bir anlatayım size.
Kamu bankaları
Biliyorsunuz, pamuk destekleme
primleri oldu; aynen bugün olduğu gibi şeffaf olmayan bir
kısım devlet-hazine-kamu bankaları ilişkileri oldu; en
sonunda bu kamu bankalarına bugünkü rakamla 82 milyar TL ödendi ama dolar
cinsinden 59 milyar doları, o günkü hükûmetlerin yaptığı
hataların bedelini bu ülke, bu vatanın evladı ödedi. Şimdi,
aynı hataların bedelini de yarın tekrar bu insanlar ödeyecek, bu
konuda dikkatinizi çekmek istiyorum. Yani, o yüzden, lütfen
Bu konu son derece
önemli bir konudur. Bir gün bu patlayacaktır; bunun nerede
duracağını da bilmek, görmek mümkün değildir.
Dolayısıyla, kamu bankaları önümüzdeki en büyük risklerden bir
tanesidir.
Diğer bir riskin Varlık Fonu olduğunu
her zaman söylüyoruz; bir kara delik hâline gelmiştir, mutlak surette
kapatılmalıdır.
Üçüncü risk de -kamu maliyesi açısından
riskleri sıralıyorum- kamu-özel iş birliği projeleridir.
Burada, mutlaka devletin ve dolayısıyla milletin üzerine gelecek yükü
azaltacak tedbirler mutlak surette alınmak durumundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ERHAN USTA (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Son olarak da, bugün, beni Alaçam ilçemizin Ziraat
Odası Başkanı aradı. Sayın Bakanım, bu
tarımsal elektrik ödemelerinde ciddi sıkıntılar var. Daha
önceden sizinle bunu defalarca konuştum, ben halloldu diye düşündüm
ama en azından bizim Alaçamda hallolmamış, şöyle: Hasat
dönemiyle alakalandırılmadan fatura kesiliyor. Diyor ki: Ya, biz
burada çeltik yapıyoruz, çeltikte elektrik kullanıyoruz. Bizim hasat
dönemimiz ekim, kasım ayı, elektrik faturasını
ağustosta ödememiz gerekiyor, ödeyemediğimiz zaman geçen yıl bir
de elektrikler kesildi, bu yıl elektrikler kesilmedi ancak yüksek
faizlerle millet bunu ödemek durumunda kalıyor. Bu, mutlak surette
çözülmesi gereken bir şeydir. Yani hasat olmayan bir dönemde çiftçiden ne
parası alacaksınız?
Diğer bir konu da bu tarım kredi faiz
oranları artık milletin boynunu bükmüştür Sayın Bakan. Yani
yüzde 9 nominal faiz gözüküyor fakat temerrüt faizi yüzde 24tür, yüzde 38e
kadar bu faizin yükseldiğini biz biliyoruz. Milletin anası
ağlıyor. Lütfen, şu Tarım Kredi Kooperatiflerinin, en
azından, borçlarını taksitlendiremedik ancak hiç olmazsa faizine
bir çözüm bulun diye sizden istirham ediyorum.
Genel Kurulu bu duygularla saygıyla
selamlarım, teşekkür ederim. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Metin Nurullah Sazak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA METİN NURULLAH SAZAK
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Geride bıraktığımız
yılı değerlendirdiğimizde, ülkemiz sadece dış
kaynaklı döviz krizi, menfur terör eylemleri ve yevmiyeci muhalefetin
çözmemek adına kurduğu denklemlerle iç politikayı meşgul
etmesinin yanında, dış politikada da Fransa ve Yunanistan
şer iş birliği, ülkemizin egemenlik haklarını tehdit
ederek Doğu Akdenizde uluslararası hukuku ihlal etmiş, sözüm
ona hukukun hâkim olduğu diğer Avrupa Birliği ülkeleri de
Türkiyenin kendi haklarını korumak adına gösterdiği
kararlılığı gerilim olarak gündeme
almıştır. Libya ve mavi vatan doktrininde ülkemizin haklı
ve etkili çıkışı Körfez ve Orta Doğu ülkeleriyle
diplomatik ve ticari açıdan yaşadığımız
sürtüşmeleri körüklemiştir. Doğu ve güneydoğu
sınır güvenliğimizi korumak adına İdlibde bulunan
Türk Silahlı Kuvvetlerinin konvoyuna düzenlenen hava
saldırısında 38 kahraman evladımızın şehit
olması sonrasında başlayan Bahar Kalkanı Harekâtı ve
bölücü terör örgütüne karşı yürütülen Pençe-Kartal Operasyonları
millî birliğimizi ve ülke bütünlüğümüzü korumak adına
gerçekleştirilen başarılı müdahalelerdir.
Başarılı
askerî harekâtların yanı sıra Suriyede, Soçi ile Astana
sürecinin tarafları İran ve Rusyayla sürdürülen dengeli diplomasi de
dikkate değerdir.
Bir diğer
taraftan, Dağlık Karabağın işgalden kurtuluşu
için kardeş Azerbaycana verdiğimiz askerî destek Türkiye
Cumhuriyetine karşı olan bu şer cephesini
çoğaltmış, birleştirmiştir. Bu anlamda muhalefetin
Meclis dahil her alanda bu cephenin değirmenine su taşıması
gelecek kuşaklara ibret niteliğindedir.
Yurt içinde kasten
çıkarılan orman yangınları, Karadeniz Bölgesinde
yıkıcı hasara sebep olan sel baskınları, Vanda
yaşanan çığ faciası, ölümlerle sonuçlanan Elâzığ,
İzmir depremleri ülke gündemini sarsmış, hepimizi derinden
üzmüştür.
Hâl böyleyken,
ülkemiz özelinde yaşadığımız bu olayların
yanı sıra Çinde başlayıp kısa sürede dünyayı
etkisi altına alanı Covid-19 salgınının birinci ve
ikinci dalgası ülkemize ve dünyaya huzursuz bir sosyal yapı ve
olumsuz bir ekonomik bilanço olarak yansımıştır. Bunun
sonucunda dünya borsalarında düşüşler yaşanmış,
gelişmiş ekonomilerde dahi daralmalar görülmüştür. Küresel
işsizlik oranlarında artışlar meydana gelmiştir.
Ülkemizde ise, salgın kısıtlamaları ve sokağa
çıkma yasaklarından dolayı esnafımız aylarca kepenk
açmamış, sanayicimiz üretimlere ara vermek zorunda
kalmıştır. Böylesine kırılgan bir ortamın
ekonomiye olan etkisinin en aza indirilmesi için devletimiz tarafından 560
milyar liranın üzerinde destek sağlanmıştır.
Devletimizin güçlü sağlık sistemi ve sosyal yardımları
vatandaşımızın devlete olan güvenini perçinlemiş,
ülkemiz sözde gelişmiş batı ülkelerine örnek olmuştur.
Yıl içerisinde gerçekleşen bu olumsuzluklardan da
anlaşılacağı üzere olağanüstü hâl ve ani gelişmeler şu
an üzerinde konuştuğumuz bütçe kanunu teklifinin 5inci maddesinin
önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Salgın süreci dikkate alınarak
hazırlanan bütçe teklifinde en fazla pay eğitim hizmetleri için
ayrılmış, sağlık sektörü yatırımlarının
bütçesi bir önceki yıla nazaran 2 katına çıkarılarak
yatırımlara hız verilmesi öngörülmüştür. Daha fazla üretim
ve istihdam hedefiyle en fazla ödenek artışı da yatırım
projelerine sağlanmıştır. Ayrıca, 2021 bütçesinden
reel kesim desteklerine 50 milyar liranın üzerinde bir tutar,
çiftçilerimize ise toplam 23 milyar lira destek
ayrılmıştır.
Sayın milletvekilleri, yıllardır
süren terörle mücadelenin yanında hareketli ve sıcak dış
politikayı yönetebilmek, büyük devlet geleneğinin yanında büyük
harcamalar, dolayısıyla büyük bütçeler gerektirmektedir. Türkiye
Cumhuriyeti, geçtiğimiz süreçte dâhilde gördüğümüz ihanetlere,
hariçten gelen siyasal, diplomatik operasyonlara ve gittikçe derinleşen
küresel ekonomik krize rağmen dimdik ayaktadır. Özellikle de büyük
salgın sonrasında ciddi ve toplumsal değerler gözetilerek
yapılacak AR-GE ve inovasyon çalışmalarıyla yeni normale
hazır olmalıdır. Yeni normale hazırlanırken dijital ve
teknolojik gelişmelerin ekonomiler üzerindeki etkilerinin en az Covid-19
kadar sarsıcı olabileceğini ifade etmek isterim.
Dijital teknoloji, sabit maliyetli ama daha
hızlı yeni nesil buluşlarıyla imalat maliyetini
azaltır, üretim kapasitesini artırır, kâr marjını
yükseltir ve maksimum verimlilik sağlar. Oysaki yeni nesil bu hızlı
ve verimli üretim bantlarında insan gücüne ihtiyaç yoktur. Bu durum
gelişen ya da gelişmekte olan her ülke için kitlesel anlamda
işsizlik demektir. Bu hızlı üretimin kitleler hâlinde işsiz
bıraktığı insanlık için yapıldığı
da göz ardı edilmemelidir. İnsan konforunu yükseltmiş gibi
görünen bu buluşlar giderek insan huzurunu da yok etmektedir. Bu
kısır döngünün tıpkı salgın gibi siyasal, sosyal,
ekonomik manada kırılmalar yaşatacağı ve tüm dünyada şiddetli
çalkantıları da beraberinde getireceği aşikârdır. Türkiyenin
ve dünyanın bu sorunun orta ve uzun vadedeki etkilerini öngörerek sosyal
dengesizlik ve adaletsizliğe neden olmayacak biçimde ekonomik önlemler
alması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ekonomik kriz,
Covid-19 gibi sorunların yanında, fosil yakıtların sebep
olduğu küresel ısınmanın beraberinde getireceği
kıtlık ve yeni salgınlar çok kısa vadede
karşılaşacağımız en büyük sorunlardır.
Ülkemizin bulunduğu iklim kuşağı sebebiyle bu
kaçınılmazdır. Su havzalarının
yapılaşması, nüfusun merkezde toplanması gibi artı
faktörler son yıllarda öncelikle Eskişehiri kuraklıkla
yüzleştirmiştir. Kuraklık 10 binlerce dönüm tarım arazisini
kurutmuş, emek yoğun ve düşük kâr marjıyla çalışan
çiftçimizi zor durumda bırakmıştır. Eskişehirin
sulama ve içme suyu ihtiyacını tek başına
karşılayan Porsuk Barajının su seviyesinin tarımsal
sulama için yetersiz kalmasından dolayı ekili alanlardan ürün
alınamamıştır. Tarım arazisi ve ürün çeşitliliği
anlamında Türkiye'nin en bereketli topraklarına sahip olan
Eskişehir Ovasının su ihtiyacını
karşılayacak baraj ve gölet gibi sulama kaynaklarının
inşasına acilen başlanmalıdır.
Tarımsal ürün çeşitliliği
anlamında oldukça verimli olan bu toprakların altında da
stratejik maden olan borun dünya rezervinin yüzde 70i ile zengin nikel
yatakları vardır. Madenlerimizin cevher olarak
satılmasından ziyade yeni yatırımlarla işlenmesi,
ihracatta net döviz artıracak, merkeze sıkışan genç nüfusun
uydu kentlerde istihdamıyla bölgesel kalkınmalara imkân verecektir.
Son olarak, yapımı devam eden Ulusal
Raylı Sistemler Test Ve Araştırma Merkezinin
tamamlanmasıyla birlikte Eskişehirin ülkemizin raylı sistemler
üssü olması beklenmektedir. Türkiye'nin ilk buharlı lokomotifi
Karakurtu imal eden bu raylı sistemler hafızası olan
Eskişehire ilk yerli yüksek hızlı treni de üretme görevi
verilmiştir. Bu köklü üretim hafızası, Eskişehir ve
halkının bu millî görevden alnının akıyla
çıkmasını sağlayacaktır.
İleri teknoloji ürünleri ihracatının
iller bazındaki lideri Eskişehirin işçilerine ve sanayicilerine
yapılacak destekler zorlu pandemi dönemi sonrasında çarkların
daha hızlı dönmesi için büyük önem taşımaktadır. Söz
konusu destekler kapsamında geçtiğimiz yıllarda dış
ticaret fazlası veren şehrin üretim üssü olan Eskişehir Organize
Sanayi Bölgesinin kullanacağı enerjinin karbonsuz ve sürdürülebilir
yatırımlarla desteklenmesine ve bu bölgenin limana erişimiyle
yük taşımacılığında maliyet ve enerji tasarrufu
sağlayacak demir yolu bağlantı projesine ivme
kazandırılmalıdır.
Yeri gelmişken Eskişehirle alakalı
sosyal bir durumu da sizlere arz etmek istiyorum. Bilindiği üzere,
Eskişehir, sivil ve askerî toplulukların sosyal hayatta aktif olarak
birbirlerine katkıda bulunarak yaşadığı, Türkiye'nin
modern ve üretken yüzüdür. Yüksek teknoloji sanayisi, bilim yapan
üniversiteleri, hoşgörülü nüfusuyla aktif ve sorunsuz bir sosyal
yaşama sahip olan Eskişehire gereken desteklerin verilmesini
bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, insanlık,
Covid-19 salgını, bugünkü akılla açıklanamayan teknolojik
gelişmeler ve küresel ekonomik sorunlarla uğraşan dünyanın
yeni bir döneme girdiğine şahitlik etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti,
millî birlik ve beraberlik içinde, rekabetçi ve istihdama yönelik kamu
politikalarıyla bu yeni normal ya da yeni dünya düzeninde hak ettiği
yeri oyun kurucu olarak alacaktır. Bu arada, ABDnin almış
olduğu yaptırımları reddeder, Kızılelma
yürüyüşüne devam ederiz.
Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisinin 2023,
2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda sağlık hizmetlerinin
güçlendirilmesini, eğitim sisteminin iyileştirilmesini ve
tarımsal verimlilik artışını hedefleyen 2021
yılı bütçesini Cumhur İttifakı ruhuyla desteklediğimi
belirtir, necip Türk milletine ve insanlığa hayırlı
olmasını temenni eder, muhterem heyetinizi saygıyla
selamlarım. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, pek
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah
Sazakın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kısaca ifade etmeliyim. Sayın hatibin konuşmasını
dinledim, kendisinin yaptığı siyasi değerlendirmelere
saygımız var ancak hem Libyayla, Doğu Akdenizle hem de
Azerbaycanla ilgili Türkiye'nin dış politikasını
anlatırken muhalefet partilerinin Mecliste bile karşı
tarafın değirmenine su taşıdığı gibi
talihsiz bir ifade kullandı. Tabii, diğer partilerin kendi
değerlendirmeleri kendilerine ait olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak Libya konusunda Deniz Yetki Alanlarının
Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının
imzalandığının hemen ertesi günü burada nöbetçi grup
başkan vekili sıfatıyla bundan duyduğumuz memnuniyeti, bunun
Dışişleri Komisyonunda derhâl görüşülüp buradan geçirilerek
Birleşmiş Milletlerde okutulmasının Türkiyeye
dış politik anlamda kazandıracağı hamle üstünlüğünü
ifade etmiştim. Komisyon Başkanımız ve
Dışişleri Bakanının bu konudaki tavrımıza
karşı gösterdikleri teveccüh veya teşekkür tutanaklardadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayrıca Azerbaycan konusunda da Cumhuriyet
Halk Partisinin -bırakın karşı tarafın tezlerini- son
günlerde yaşanan gelişmeler ve daha öncesinde Mecliste imzalanan
ortak bildirilerdeki tavrı son derece nettir. Kendi payımıza,
kullanılan ifadenin o kısmını tamamen reddettiğimizi
ifade etmek isterim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
3.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Cumhuriyet Halk Partisinin
Türkiyenin Libya politikasında, Türkiyenin bu millî politikasında
yine destekçi olduğunu ifade etmesi, Sayın Grup Başkan Vekilinin
ağzından bunu duymak bizim açımızdan da tabii ki memnuniyet
verici bir şey ancak tabii, daha öncesinde, kayıtlara geçerken
CHPdir. demedi sayın hatibimiz ama
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de zaten ona hassasiyet gösterdim, biz kendi
adımıza olan kısmı reddediyoruz. Her partinin söz
hakkı var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yani, o süreçte Türkiyede Ulusal
Mutabakat Hükûmetinin aleyhine olabilecek nitelikte -yani Deniz Yetki
Alanları Anlaşmasını imzaladığımız
Ulusal Mutabakat Hükûmetinin aleyhine- ve Türkiyenin onun yanında yer
almasına yüksek dozda bir eleştiri mahiyetinde Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından yapılan açıklamaları da biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Yine, aynı şekilde Meclise
gelen tezkerede almış olduğunuz tavır noktasında da
Libya tezkeresine destek vermeyişiniz hususu da neticede kayıtlara
geçmiştir. Bu noktada eleştirilerimiz belki bu hususları da
kapsıyordur; onu da ben kayda geçmiş olayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir cümle Sayın Başkan
BAŞKAN Sadece bir cümle, buyurun.
4.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Deniz Yetki Alanları
Anlaşmasıyla ilgili tavrımız net, orada
kullandığımız oy net. Onun dışında Libyaya
asker gönderilmesiyle
ilgili konuda, Libyada iki kutuplu bir iç savaşın
yaşandığı noktada Türkiye'nin savaşa taraf olmak
yerine tarafların barışını, Libyanın
bütünlüğünü sağlamada ve anlaşmayla Libyadaki iç
çatışma sürecinin çözülmesi durumunda -ancak her iki taraftan birinin
kazanması durumunda değil- Türkiye'nin oradaki
uzlaştırıcı rolünün Türkiye'nin menfaatlerini
koruyacağını ifade etmiştik. Önümüzdeki günlerde de Libya
tezkeresi yeniden geldiğinde bu konuyu daha kapsamlı görüşeceğiz
ancak kimsenin, Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda
takındığı tavırla ilgili ön yargılı
meseleleri kendi tutumları dairesinde tutanakta bırakmasını
doğru bulmayız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Sayın Grup Başkan Vekilleri, siyasi
argümanları ve düşünceleri rica ediyorum önümüzdeki çalışma
süreçlerine bırakalım. Tekrar hatırlatıyorum, 1inci
maddeyi bir saat kırk beş dakikada yapabildik. Böyle giderse sabah
beşe, altıya kadar buradayız, yarın da on birde tekrar
başlayacağız, gene bir 10 madde görüşeceğiz,
takdirlerinize.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Sayın Abdullah Koç.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ABDULLAH KOÇ (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili
halkımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Türkiye'nin yılın üçüncü
çeyreğinde yüzde 6,7 oranında büyüdüğüne ilişkin konu
üzerinde konuşmam olacak. Yani değerli arkadaşlar, dünya küçüldü
Türkiye büyüdü! Tıpkı pandemide olduğu gibi sahte rakamlarla
yine sahneye çıktık maalesef. Bakın, işsizlik çığ
gibi büyüdü, geniş işsizlik sayısı 10,5 milyon
civarında, iş kaybı yüzde 29,3; ümitsiz işçilerin
sayısı 1 milyon 300 bin civarında, 3,3 milyon işçi asgari
ücret altında ücret alıyor, 7,5 milyon işçi asgari ücretle çalışıyor,
iş yerleri, fabrikalar kapanıyor, yolsuzluk diz boyu, yedek akçe
sonuna kadar harcanmış, insanlar ekmeğe muhtaç edilmiş,
çiftçi, köylü, esnaf perişan, kepenkler kapatılmış,
çiftçilerin traktörlerine haciz, topraklarına el konulmuş. Türkiye
yüzde 6,7 büyüdü, öyle mi?
Sayın milletvekilleri, para el
değiştiriyor Ekonomi büyüyor. deniliyor. Para kimin cebine giriyor?
Bakın, sokağa çıkın görürsünüz. Sokaktaki vatandaşa
sorun, bakın, ekonominin ne derecede büyüdüğünü görürsünüz.
Açlık, sefalet, yoksulluk derinleşti, bankaların kârı
arttı, sermayenin geliri arttı, vatandaşın elinde ne varsa
bankalara geçti yani refah artmadı. Temmuz-ekim döneminde tüm
bankacılık sektörünün cirosu 113 milyar arttı ve 345 milyara
yükseldi, üç ayda yüzde 49 artış var. Sektörün net kârı 50 milyara
ulaştı, yüzde 28 artış var. Banka ve sermayedarlar büyüdü,
emekçiler ve halklar maalesef yoksullaştı değerli
arkadaşlar. Bakın, bankaların resmî nominal vergi oranı
onda 1, OECD verilerine göre işçi ise gelir vergisi, SGK prim kesintisi,
KDV olmak üzere yüzde 43 oranında vergi ödüyor. Peki, burada büyüyen kim?
Elbette ki sermaye burada büyüyor.
Değerli arkadaşlar, bir diğer husus:
Yine geçen yıl yapılan iş gücü ödemeleri üçüncü çeyrekte yüzde
32,9 iken bu yıl yüzde 29 civarına inmiş durumda. Peki,
işletmelerin kârı ne durumda? İşletmelerin net kârı
geçen yıl yüzde 50,5 iken 5 puan artmış, bu yıl yüzde 55
civarına yükselmiş durumda. Burada sizce kimler büyüdü değerli
arkadaşlar? Tabii ki sermaye büyüdü, emekçiler yine küçüldü ne yazık
ki!
Önce bankalar kredi verdi, vatandaş ev
aldı, tüketici kredisi kullandı, ödemeler bankalara
yapılamadı ve banka geldi evlere el koydu. Bakın, ev
satış ilanları artık el değiştirdi değerli
arkadaşlar, emlakçılar yerine artık bankalar ev satış
ilanları veriyor. Burada bu vesileyle de bütün emlakçı esnafına
ve emekçilerine de bir selam göndermek istiyorum. Artık, emlakçı
bankalar oldu değerli arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, şimdi eğer bu
rakamlar doğru olsaydı hepimiz şu anda refah içerisinde olurduk,
maalesef böyle bir şey yok. Temel gıda maddeleri çok ciddi bir
şekilde arttı. Bakın, etin kilosu neredeyse 100 liraya
yaklaştı, bebek maması 200 liraya yaklaşmış
durumda, beyaz peynirin kilosu 60-70 liraya
yaklaşmış durumda. Değerli arkadaşlar, artık
marketlerde bebek mamalarına ve peynir raflarına ne
yapılmış? Emniyet tokaları takılmış
maalesef. Bakın, bu, raflardaki bebek mamalarına takılan emniyet
tokaları
Değerli arkadaşlar, Türkiye yüzde 6,7 oranında
büyümüş! Bakın, burada da bir peynir reyonu, orada da yine toka var.
Ne oldu? Türkiye yüzde 6,7 oranında büyüdü! Böyle mi değerli
arkadaşlar? Faturayı yine kim ödedi değerli arkadaşlar?
Faturayı yine halka ödettiniz. Bakın, icra dosyaları 30 milyona
yaklaştı yani her iki kişiden biri şu anda icra dairelerine
borçlu. Yeni yılda her şeye zam yapıyorsunuz, vergi ve harçlara
yüzde 10a yakın zamlar geliyor. Günlük 39 TLyle geçinmek zorunda olan
emekçiye rağmen, Covid nedeniyle ekonomisi duran, çalışamayan,
üretemeyen ülke gerçeğine rağmen bu zamlar neyin nesi değerli
arkadaşlar? Bakın, nelere zam geldi? Tapu harçlarına zam geldi,
ehliyete zam geldi, pasaport harçlarına zam geldi, trafik cezalarına
zam geldi. Peki, bu halk bunu nasıl ödeyecek, bunu hiç düşündünüz mü?
Bu mümkün değil. Bakın, bizim iktidarımızda bu
zamların hiçbir tanesi olmayacak. Biz halkımıza buradan seslenmek
istiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Bakın,
emekçinin değeri artacak, emekçinin emek bedeli neyse artacak ama zamlar
olmayacak bizim iktidarımızda. Biz burada halkımıza bu
şekilde seslenmek istiyoruz değerli arkadaşlar.
Bakın, Türkiye,
insan hakları ihlalleri, cezaevleri, faili meçhuller ve yoksullukta dünya
1incisi olmuş yani dünyanın neredeyse en üst sıralarında
ama aynı zamanda ekonomide de yüzde 6 oranında büyüyen bir ülkeden
bahsediyoruz. Size birkaç tane veriyi açıklamak istiyorum değerli
arkadaşlar. Bakın, ben biraz istatistiklere baktım, Türkiye'nin
en üst sırada olduğu veriler: İnsan hakları ihlallerinde
üst sıralarda, cezaevlerindeki siyasi tutsaklar oranında üst
sırada, cezaevlerindeki tutulan gazetecilerin sayısında en üst
sırada, faili meçhullerde zaten dünya 1incisi, işkence ve kötü
muamelede yine dünya 1incisi, yargısız infazlarda en üst
sırada. Değerli arkadaşlar, bunu unutmayın. Yoksulluk ve
yolsuzlukta yine en üst sıralarda, iş cinayetlerinde dünya 1incisi,
kadın cinayetlerinde dünya 1incisi, çocuk istismarlarında yine dünyanın en üst
sıralarında. Bir diğer şey değerli arkadaşlar,
asimilasyon politikalarında yine dünyanın en üst sırasında
yer alıyor. 25 milyon Kürt halkının gerçeğini inkâr ediyor,
diline yasak getiriyor; burada da yine ilk sırada değerli
arkadaşlar. Yine, son günlerde, havaya ateş etmek suretiyle insan
ölümlerinde de üst sıralara doğru yükseliyor ve bu da yükselme
eğiliminde olan bir mesele değerli arkadaşlar. Böyle mi peki?
Bir diğer mesele de arkadaşlar, bakın, Türkiye 6,7 oranında
büyümüş. Diğer ülkeler: Norveç eksi 0,1; Amerika Birleşik
Devletleri eksi 2,9; Almanya eksi 4. Öyle mi? Peki, burada bir şey
söyleyeyim değerli arkadaşlar: Burada bir gariplik var. Bakın,
veriler uyuşmuyor. Eğer verilerle oynamada, hilede, halkı
kandırmada da dünya 1incisi iseniz bu doğru o zaman, Türkiye'nin
büyümesi o zaman 6,7dir. Bunu kabul ediyorsanız bu gerçektir, kabul
etmiyorsanız bu da maalesef gerçek olmayan bir şey.
Değerli arkadaşlar, bakın, rakamlar
eğer doğru olsa idi Maliye Bakanı istifa edip arkasında bir
mektup bırakıp gitmezdi. Çünkü onun döneminde 6,7 oranında
büyüdüğünü iddia ediyorsunuz ve Türkiye'nin dünya 1incisi olduğunu
söylüyorsunuz ama Bakan ortada yok. Bakın, bir iktidar eğer
rakamlarla oynuyorsa bilin ki artık ortada çalma ve çırpma da söz
konusudur değerli arkadaşlar.
Bakın, ben size bir şey daha
söyleyeceğim. Ağrı ilinin bir gerçeğini söyleyeyim.
Bakın, seksen yıldır sürekli Ağrı ili
gelişmişlikte ve gayrisafi millî hasılada sondan 3üncü
sırada idi. Bakın, Ağrıyı bu iktidar -Türkiye'de bu
konuda da 1inci maalesef- getirdi en son sıraya yerleştirdi.
Bakın, Ağrı halkı bu nedenle gerçekten sizi affetmeyecek;
bunu çok net bir şekilde söylüyorum. Gayrisafi millî hasılada
Ağrı Türkiyede en son sırada, neredeyse Türkiye liginden
düşecek olan bir il hâline geldi. Bu mudur 6,7 oranında büyüme? Bunu
da ben bu halkın gerçek anlamda vicdanına bırakıyorum
değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)
Bakın, ben size bir şey daha
söyleyeceğim. Son olarak iktidara temiz bir önerim olacak değerli
arkadaşlar. Bakın, bu tablo tertemiz bir tablo. Nedir bu tablo,
biliyor musunuz? Beyaz bir sayfa. Bakın, ne
yazıyor? Türkiye'nin gerçek verileri yazıyor. Gelin şu mevcut
olan tabloya -önümüzde bir seçim var, bakın, gelin bu halka
doğruları söyleyin- bu mevcut olan sayfaya gerçek verileri
işleyin. Türkiye'nin insan haklarını ne kadar ihlal
ettiğine dair verileri buraya işleyin; faili meçhullerde ilk
sırada olduğuna dair verileri buraya işleyin. Bakın,
ekonomide gerçek anlamda 6,7 oranında büyümediğinize ilişkin
verileri buraya işleyin. Kadın cinayetlerinde ilk sırada
olduğunuza dair verileri buraya işleyin. Bu, temiz bir sayfa.
Bakın, önümüzde bir seçim var, siz bir daha bu kürsüde bu imkânı
bulamayabilirsiniz, bu size bir son şanstır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Yerinizden söz vereyim.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Tutanaklara geçmesi
açısından ifade ediyorum.
BAŞKAN -
Buyurun.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Gerçek dışı itham ve
iddialarda bulunmuştur konuşmacı, hiçbirine
katılmadığımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Kayıtlara geçmiştir.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Tamamıyla reddediyoruz
biz onları.
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
değerli emekçiler; bir bütçe tartışması yürütüyoruz. Bütçe
halkın, halktan para toplanıyor ama buradan devletin bütçesi sarayın
bütçesi diye söyleniyor. Evet, getiren saray ama para halkın. O yüzden,
bu bütçenin kuruşuna kadar halkın sorgulama hakkı var; nereye
gittiğini sorgulama hakkı var. Buraya çıktı Bakanlar,
sarayın yardımcısı gerçekten akla zarar ifadeler kullandı.
Örneğin, ben merak ediyorum, Tarım Bakanı Türkiye Cumhuriyeti
devletinde mi yaşıyor? Çok merak ediyorum gerçekten. Ve bu bütçe,
ilgili alanlarda halkın ve toplumun sorunlarını gideren, üretimi
artıran, istihdamı artıran -yani sayısal olarak
düşüren- bir mekanizmaya sahip olmalı. Bir bakalım. Tarım
Bakanı dedi ki: Çiftçilerin moralini bozuyorsunuz. Şu anda,
Tarım Bakanlığının önünde ve Meclisin civarında
Türkiyeden gelen ziraat odaları, Tarım Kredi ve Ziraat Bankası
sarmalından dolayı eyleme gelenler polis şiddetiyle
karşılaştı ve dağılmış durumdalar. Kim moralini
bozmuş bu çiftçilerin? Bakan mı, saray rejimi mi, on sekiz
yıllık AKP tarım politikaları mı, kim? Elbette
sizsiniz, AKP. Bakalım bu borçlara, nasıl oluyor bu borçlar? Sene
2002, 2 milyon 780 bin üretici var, bu 2 milyon 780 bin kayıtlı
üreticinin 2,4 milyar bankalara, 500 milyon da etrafa borcu olsa 3 milyar borcu
var. Sene 2020, 654 bin kişi tarımdan çıkmış, çiftçi
sayısı azalmış, 35 milyon dönüm tarım arazisi
üretimden çıkmış, borç; bankalara 128 milyar Tarım Krediye
12 milyar ve özel sektöre olmak üzere 180 milyar olmuş. AKP yapar, halk
bakar. Övünmeyecek misiniz? Bununla bir kahramanlık yaratmayacak
mısınız? Hangi, hangi ülkede yaşıyoruz? Ve buradan
çıkan sonuç tam 60 kat borçların artması. Yine Bakan dedi ki
buradan: Tefeciden kurtardık. AKP düzeninin kendisi tefeci. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar) Bir düzen varsa tefeci olan,
başka birilerinin o sisteme girip tefecilik yapma ihtiyacı yok.
Sonuçta düzen açık bir şekilde tefeciliği öngörüyor. Tarım
Kredi borçlarının 12 milyarının 5 milyarı şu anda
idari ve kanuni takipte. Yüzde 35 faiz alınıyor, tefeciye ihtiyaç var
mı? Bu ülkede şu anda yüzde 35ten faiz alan herhangi bir tefeci var
mı? Yok.
Peki, çiftçinin en önemli sorunlarından bir
tanesi bu. Ve diğer sorun girdiler. Mazot, gübre, ilaç, tohum, elektrik,
su. Sizi ne kadar ilgilendiriyor bilmiyorum ama Ben çok geziyorum. diyen
Bakan bunları acaba ne kadar biliyor, farkında, onu da bilmiyorum.
Ben çok geziyorum. dedi, doğru. Çiftçiler beni aradılar: Bakan
geziyormuş ama bizim köye hiç gelmedi. Ama bizim köye gelirse 60
araçlık konvoy, polis, asker, jandarma, bunların
dışında, Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak
gelsin de derdimizi anlatıverelim. diyorlar.
Dolayısıyla,
baktığımız zaman mazot meselesi... Hani, tüketici
pahalı tüketiyor ya, çiftçiyi de ithalat sopasıyla terbiye etmek gibi
bir durumunuz oldu ama bugün ne yazık ki o ithalat sopası artık
çiftçiyi terbiye etmekten vazgeçti çünkü çiftçi bitti, perişan;
şimdi, sizi, iktidarınızı,
uyguladığınız tarım politikanızı,
sarayınızı tehdit ediyor ve onu abluka altına aldı.
Şimdi anlatacağım nasıl
olduğunu. Türkiyede tarımda yaklaşık olarak 3 milyar litre
mazot kullanılıyor. 6,5 liradan 21 milyar ne yazık ki çiftçi
mazota para ödüyor. Toplam bütçeden ayırdığınız para
ne kadar? 22 milyar. Yani koca Türkiye Cumhuriyeti, 1 trilyon 360 milyar TLlik
bir bütçe. Bakan övünüyordu 277 milyar TL tarımsal gayrisafi millî
hasıla diye ama çiftçiye ayrılan para sadece 22 milyar. Bu 22 milyar
da ne biliyor musunuz? Çiftçinin cebinden mazota verdiği yıllık
para. Hani mazotun yarısını
karşılayacaktınız? Toplam 21 milyar, yarısı ne
yapar arkadaşlar? 10,5 milyar. Mazota verdiğiniz para, geçen yıl
2 milyar 901 milyon, bu yıl 2 milyar 724 milyon yani 177 milyon daha
azaltmışsınız. Bütçeye bakın. O zaman çiftçi enerji
sorununu başka bir şekilde çözmüş. E, bizim çiftçilerin
Arabistanla, petrol kuyularıyla bir alakası yok. E, bizim çiftçiler
şu ana kadar güneş enerjisinden yararlanamadılar. Bu işi
nasıl çözdünüz? Bakan Bey ya da sarayın yardımcısı
bize mutlaka anlatmak zorunda.
E, peki gübre? En önemli araç. Gübrede de şöyle bir şey var: Gübrenin yüzde 80i ithal
geliyor ve gübredeki desteği de üzgünüm ama
azaltmışsınız. Nasıl oluyor orada da? Ne yazık ki
52 milyon TL de gübrede azaltma var. Bu tohumda böyle -tohumda bir miktar
artmış ama yetmez- elektrik borçları ne yazık ki çok
yüksek. Elbette tohumla ilgili şunu da paylaşalım, Bakan dedi
ki: Tohum üretimini 8 kat artırdık. Dedim ya, uzayda
yaşıyor diye. Doğru, kayıtlı tohum miktarı 8 kat
artmış ama değerli dostlar, o tohumlara bir bakalım. 1
milyon 150 bin ton tohumun 72 bin tonunu dışarıya
satıyorsunuz, geriye kalan 1 milyon 100 bin ton tohumu bu topraklardaki
insana satıyorsunuz. Bir de kaça satıyorsunuz biliyor musunuz?
Çiftçiden örneğin 2 liraya, 2,5 liraya alınan mısır tohumu
40 liraya satılıyor, 40. Aynı tohumu Rusyaya, aynı tohumu
Romanyaya, Bulgaristana sattığınızda yarı fiyatla
satıyorsunuz. Yani çiftçiyi cezalandırıyorsunuz. O yüzden
soruyoruz. 275 milyar katma değer yaratan, gayrisafi millî hasıla
yaratan tarımı neden 22 milyara muhtaç ediyorsunuz, onu
anlamış değiliz.
Bakanın en çok üzerinde durduğu diğer
bir konu: Biz ihracatçıyız, ithalatçı değiliz. Çok net
söyleyelim: Türkiye, tarımsal üretimde, hayvancılık ve bitkisel
üretimde açıktan ithalatçıdır. On sekiz yıllık
tarihsel süreçte 112 milyar dolarlık ithalatı vardır, 82 milyar
dolar da ihracatı vardır. Biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Benim
çiftçim domates, patlıcan, biber, soğan üretiyor, ben buradan
bakıyorum sisteme. Benim çiftçim un üretmiyor, benim çiftçim bisküvi
üretmiyor, benim çiftçim makarna üretmiyor. Bakan bunları bilmiyor tabii,
sapla samanı karıştırıyor. Ne yapsın adam? Kepek
ekmeği düşünen adam elbette bunları nereden bilecek? Önüne
getiriyorlar, doğrudur diye bize yutturmaya kalkıyor; yok öyle bir
şey.
Bakın, 70 milyon ton buğday
almışsınız, 2019da da dünya rekoru
kırmışsınız, dünya rekoru. Yine, aynı
şekilde 4,5 milyon ton arpa, 22 milyon ton mısır; 5,6 milyon ton
pirinç; 3,5 milyon ton kırmızımercimek; 11,5 milyon ton
ayçiçeği, 14 milyon ton pamuk
Ve tütün meselesini söyledi, diyor ki: Tütünü yüzde
30 artırdık. Günaydın! Ya, yok eden sizsiniz. Neden yüzde 100
değil? Neden 2025i bekliyorsunuz? Neden yüzde 100, tütünü, bu ülkenin
tütününü ekmiyorsunuz? Dolayısıyla nereden bakarsak bakalım,
bitmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir de
şu meseleye bakalım, destekleme meselesine. Kanun çıkardınız
ya, kendiniz çıkardınız; 5488 sayılı Tarım
Kanunu. Bu Tarım Kanunuyla çiftçiye vermeniz gereken 221 milyarı
vermiyorsunuz.
Çok üzerinde durduğumuz diğer bir konu
şu: Net bir şekilde Bakan diyor ki: Biz ormanları büyüttük,
ormanları büyüttük. Başka bir şey daha söylüyor, diyor ki: Ya,
tarımsal gayrisafi millî hasılanın düşük olması
lazım çünkü her şey pahalı. Bakın, bu ülkede şunu
yaşadık: Bir elinde cep telefonu, bir elinde bir kamyon buğday
Bu kıyaslamayı yaşadık ama Covid döneminde kimse gidip cep
telefonu falan yemedi, kimse lüks evlerini, lüks arabalarını yemedi.
(CHP sıralarından alkışlar) Nereye gittiler? Elbette ekmek,
elbette patates, elbette soğan
Peki, bu Hükûmet ne diyor? Tarım,
Millî Savunma Bakanlığı kadar önemlidir. Kıyaslaması
da nasıl biliyor musunuz -Bakan yaptı bunu burada- Ee, ne
yapalım? Gayrisafi millî hasılada tarım az olabilir ama
Kıyaslama da şu: Ee, bir kilo tarım ürünüyle
SİHAların, İHAların kilogramı birbirinden
farklı. Şimdi, bakın, bir tarafta Tarım, Millî Savunma
Bakanlığı kadar önemlidir. diyeceksiniz öbür tarafta
tarımı kilogram olarak bir silahla
karşılaştıracaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
Değerli Başkanım, lütfen
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HACI TURAN (Ankara) Orhan Bey, samana gelin
isterseniz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Saman da burada, getirdim.
20 milyon dolarlık saman ithal etmişsiniz.
HACI TURAN (Ankara) Kaç yılda?
ORHAN SARIBAL (Devamla) 20 milyon dolarlık
saman, yılı önemli değil.
Bu coğrafyada saman ithal eden iktidar
çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada patates ithal eden iktidar
çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada büyükbaş, küçükbaş et
ithal eden iktidar çökmüş iktidardır, bu ülkeye ihanet ediyordur.
(CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak şunu söylemek lazım: Zenginler
ve egemenler halka, yoksullara ve fakirlere sadece ve sadece Tanrıyı
bıraktılar. Ferman padişahınsa, bu topraklar, bu coğrafya
bizim. Yol yakın, gideceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de girdim
efendim sisteme.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri,
soru soracak arkadaşlarımızın listesi burada olduğu
için sizlerin konuşma taleplerinizi göremiyorum çünkü soru listesinin çok
altında kalıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Elimi
kaldırdım efendim.
BAŞKAN Rica edersem
Soru talebiniz olursa
bana sesli olarak bildirirseniz en azından talepleri
karşılarım.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
5.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbalın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok kısa bir şekilde
Biraz evvel
konuşan hatip, bütçenin halkın, milletin bütçesi olduğunu
söyledi Saray tarafından gönderildi. diye kendine göre
kavramsallaştırmaları ortaya koydu. Şu, herkes
tarafından bilinsin ki saray diye nitelendirilen Beştepedeki
hizmet külliyesi de milletimizindir, kimsenin değil.
İkinci olarak da sayın
bakanlarımız, kendi bakanlıklarıyla ilgili teferruatlı
ve müdellel bir şekilde hakikatleri milletin kürsüsünden milletvekillerimize
ve milletimize arz ettiler. Dolayısıyla bunların
cevaplarının hepsi verildi. Tarım bizim için stratejik bir
alandır ve bu konuda hakikaten bunun ehemmiyetini, önemini ortaya koyacak
şekilde çalışmalarımızı artırarak devam
ettireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Teşekkürlerimi sunuyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) AKPnin
belediye başkanı video çekmiş Mahvolduk. diye, çiftçi isterse
BAŞKAN Sayın Altay
6.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, elbette bu memleketteki, bu toprakların üstündeki her
şey milletin. Dolayısıyla Sayın Akbaşoğlunun
Beştepe Külliyesi diye, bizim saray diye nitelediğimiz
yerleşke ve eklentiler, binalar vaktizamanı gelince halka
devrolacaktır yani halkın çocuklarına. (CHP
sıralarından alkışlar) Şöyle, inşallah
-önümüzdeki yıl olmasını çok temenni ederim- ilk seçimden sonra
Sayın Akbaşoğlunun Beştepe Külliyesi diye
adlandırdığı yer, ya bir üniversite ya da
yükseköğrenim öğrenci yurdu olacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar) Orada çocuklar barınacak,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı tekrar Çankaya Köşküne
çıkacaktır.
Şunu da söyleyeyim: Sayın bakanlar,
yaptıklarını; muhalefet, yapılmayanları söyleyecektir.
Bu, bu işin burada olmazsa olmazıdır ama yani birtakım
rakamları burada değiştirerek saklayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) 1 liraya tarladan
çıkan bir mahsul, üstüne 2 lira da nakliye koy, 3 lira, 3 lira da kâr koy,
7 lira eder. Ya, rafta 18 lira arkadaş ya. Bu aradaki 11 lira kimin
cebinde? Milletvekillerimiz bunun derdine düşmüş, yani çiftçinin kör
kuruşunun derdine düşmüş, çiftçinin alın terinin derdine
düşmüş. Bu, bize milletin verdiği bir görevdir, bu görevi
yapmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Evet, gruplar adına söz talepleri
karşılandı.
Şahıslar adına ilk söz Sayın
Hacı Turan.
Buyurun
ENGİN ALTAY (İstanbul) Çok güzel talebe
yurdu olur orası.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Vizyonunuz bu yani.
BAŞKAN Hatip kürsüde arkadaşlar, lütfen.
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar, kendi
arkadaşınız kürsüde sayın milletvekilleri.
HACI TURAN (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 5inci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu madde daha çok
yedek ödeneklerle ilgiliydi ama bugün konuşmacılara şöyle bir
baktım, ağırlıklı, rakamlar üzerinde konuştular,
ben de şöyle biraz rakamlar üzerinde konuşacağım.
Konuşmalarım iki bölümde olacak: Birincisi ekonomiyle ilgili,
ikincisi tarımla ilgili. Özellikle saman üzerinden tarıma
yapılan eleştirilerle ilgili bazı düşüncelerimi ifade
edeceğim.
Değerli arkadaşlar, hep kürsüden veya
meydanlardan söylenir, denir ki Türkiyenin kamu-özel sektör dış
borcu -efendim- 453 milyar dolar. Doğru, geçen sene böyleydi ama bu sene
verilere baktığımız zaman Türkiyenin kamu, özel sektör
dış borcu 421 milyar 890 milyon dolardır. Arkadaşlar, bu
net borç değildir yani brüt borçtur. Peki, burada özel sektörün borcu
nedir? Ona baktığımız zaman özel sektörün borcu 239 milyar
dolardır, bunun da yaklaşık 100 milyar doları da finans
sektörünündür, bu da ağırlıklı bankalarındır.
Peki, bu bankalar açığa mı borçlandı? Hayır.
Kısa, orta ve uzun vadeli sendikasyon kredisi olarak
kullandığı paralardır. Peki, bu bankaların ve yurt
dışından alınan borçların gayrisafi millî hasılaya
oranı nedir diye baktığımız zaman, değerli
arkadaşlar -özellikle Avrupadan çok çok iyiyiz- ortalama yüzde 54tür.
Bugün Avrupa ekonomisinin motor görevini yapan Almanyaya
baktığımızda, Almanyanın özel sektör, kamu
dış borçları yaklaşık 5,5 trilyon dolardır,
gayrisafi millî hasıladaki oranı yüzde 141dir. Fransaya
baktığınız zaman bu 5 trilyon 700 milyar dolardır, bu
da yaklaşık yüzde 240tır. Yine, İngiltereye
baktığımız zaman özel sektör, kamu borcu yaklaşık
8,5 trilyon dolarla yüzde 300 olmuştur. Bu verdiğim rakamları
Dünya Bankası, OECD ve IMFnin raporlarına göre sizlere arz ettim.
Değerli arkadaşlar, peki, 421 milyar dolar
özel sektör, kamu borcumuz var. Peki, mevduattaki paralarımız nedir?
Yani tüccar olanlar, bankacı olanlar, ekonomist olanlar şunu çok iyi
bilirler: Bir işletmenin varlığını sadece
borçlarına göre değerlendirmezsiniz, aktif ve pasiflerine
bakarsınız. Geçen hafta cuma günkü verilere göre, Türkiye'de şu
anda mevduattaki döviz cinsinden para yani faize yatan para 237 milyar dolardır
yani yurt dışından gelen, fonlardan gelen para değildir.
Yerleşiklerin, Türkiye'de yaşayan insanların bankaya
yatırdıkları para 237 milyar dolar. Peki, TL cinsinden ne var?
TL cinsinden baktığımız zaman, değerli
arkadaşlar, 1 trilyon 520 milyar dolar şu anda mevduatta bekleyen
para vardır. Her ikisini de topladığımız zaman 2021
yılı bütçemiz nedir? 1 trilyon 346 milyardır. Yani dövizde ve
TLde yerleşiklerin, Türkiye'de yaşayan insanların mevduata koyduğu
para Türkiye bütçesinin 3 mislidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani ekonomi verileri çok sağlamdır Allahın
izniyle, bundan dolayı hiçbir sorun yok. İnşallah 2021
yılında bu veriler daha da güçlü bir şekilde devam edecek. Yine
söylüyorum: Özellikle dış borçtaki bu rakamlar brüt rakamlar
arkadaşlar, ben burada yastıkaltı paralardan bahsetmedim, emanet
kasalardaki paralardan bahsetmedim. Özellikle özel sektörün, yurt
dışından 138 milyar dolar uzun, orta ve kısa vadeli
kullandıkları paraların bir kısmının yurt
dışında 100 milyar doların üzerinde ticari faaliyetlerden
dolayı orada teminat almak maksadıyla bulundurduklarından
bahsetmedim. Eğer, bunu da işin içine koyarsak gerçekten, özellikle,
Türkiyedeki -yerleşiklerin- döviz ve TL cinsinden verilerin çok güçlü
olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşlar, tabii, saman çok konuşulur.
Ben, özellikle geçen yıl muhalefet partilerinin meydanlarda samanla ilgili
konuşmalarını şöyle biraz araştırdım.
Arkadaşlar, bu ithal edilen saman,
hayvanların yediği saman değildir; yüzde 95i kurutulmuş
otlardır, kırpılmış otlardır. Bunlar,
kâğıt endüstrisinde, hayvan altlığında ve mantar
yetiştiriciliğinde kullanılan samanlardır, gümrükten
girişleri böyledir. Peki 2018de ne kadar ithal edilmiş?
Yaklaşık 10 bin ton.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HACI TURAN (Devamla) - Değeri nedir? 932 bin
dolar. Peki, ihracatımız ne kadar? 14.500 tondur. Değeri nedir?
850 bin dolar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Peki,
Türkiye'nin kullandığı, ürettiği saman ne kadar? 25 milyon
tondur. Peki, hayvanların yediği saman nedir? 15 milyon tondur.
Arkadaşlar, geçen yıl ithal edilen 2 bin ton, ihracatı
yapılan 84 bin tondur.
Buradan şuna geleceğim: Çiftçimiz
güçlüdür, tarımımız güçlüdür. Geçen yıl bizim tarım
üretimimiz, toplam hasıla 52 milyar dolar; dünyada 10uncu, Avrupada da
1inci sıradayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Tarım ihracatımız, tarım ürünleri
ihracatımız 18 milyar dolardır, ithalatımız da 13
milyar dolardır, yaklaşık 5 milyar dolar tarımda da
fazlalığımız var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hep Hollandayı örnek verirler ya;
arkadaşlar, Hollanda, tarım ithalatıyla geçen yıl 83 milyar
dolarla dünya 1incisidir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Anlat, anlat,
vatandaş izliyor.
HACI TURAN (Devamla) Ama 100 milyar dolar
ihracatıyla da yine dünya 1incisidir çünkü Hollandadaki muhalefet
Tarım ithalatında dünya 1inciyiz. diye muhalefet yapmaz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
HACI TURAN (Devamla) Ben bu vesileyle Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum, bütçemizin ülkemize
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Turan.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ziraat
odası başkanları bile ayaklandı.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Başkanım, bir söz
alabilir miyim?
BAŞKAN Alamazsınız.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Hollanda hiçbir zaman kendi
çiftçisini yok ederek ve arazi kapasitesinin yüzde 1ini bile boş
bırakarak tarım yapmıyor.
BAŞKAN Sadece bu süreci
değerlendirmiş oldunuz.
HACI TURAN (Ankara) Geçen hafta traktörle
Hollandada eylem yapmışlar.
ORHAN SARIBAL (Bursa) 35 milyon dönüm araziyi
boş bırakarak, gümrük duvarlarını sıfırlayarak
çiftçiyi ölüme mahkûm ettiniz; kabul edin bunu. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
HACI TURAN (Ankara) Orhan Bey, geçen akşam
sizinle detaylı konuştuk, biliyorsunuz; Hollanda öyle değil.
BAŞKAN Evet, şahsı adına
ikinci söz Sayın Polat Şaroğlunun.
Buyurun Sayın Şaroğlu (CHP
sıralarından alkışlar)
POLAT ŞAROĞLU (Tunceli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği üzere, deprem,
heyelan ve sel felaketi gibi birçok acı olaya üzüntüyle tanıklık
ettiğimiz böylesi bir sürecin sonunda bütçe görüşmelerini
gerçekleştiriyoruz.
Yaşanan doğal afetlerin yanı
sıra, tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgını, insanlık için sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda
yıkıcı bir etki yaratmakla birlikte, maalesef, çok sayıda
insanın da yaşamını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu
vesileyle, yaşamını yitiren yurttaşlarımızı
ve sağlık emekçilerini saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Yaşanan bu doğa olayları, her ne
kadar Hükûmet temsilcileri tarafından fıtrat ve kader gibi bilimsel
temele dayanmayan hurafelerle savunulmaya çalışılsa da biz
bunların, yıllardır süregelen ranta dayalı ve çevre
karşıtı yatırım politikalarının bir sonucu
olduğunu iyi biliyoruz. Plansız ve çarpık kentleşmeyle
sonuçlanan, ranta dayalı imar affı gibi kaçak
yapılaşmayı olağan hâle getiren politikalar, depremin can
ve mal kayıplarına yol açmasına, doğanın heyelana
açık hâle gelmesine ve sel riskinin artması gibi büyük felaketlere
dönüşmesine sebep olmaktadır.
Anlaşılıyor ki Hükûmet çok yönlü
olarak bir yönetememe ve ülkeyi felakete sürükleme programı
uygulamaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik kriz ve
yönetilememe sorunu, tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs
salgınıyla birlikte daha şiddetli bir düzeyde hissedilmeye
başlanmıştır. Bugün, ülkenin içinde bulunduğu durumdan
ve yurttaşların artık sokaklarda yemek arar hâle geldiği
bir ülke olmamızdan ekonomiyi yönetemeyenler sorumludur. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hükûmet, bu süreçte
kalıcı çözümler geliştirmek yerine, esnafa verdiği uzun
vadeli krediyle sadece mevcut borcun ötelenmesini sağlamış ve
yurttaşı kendi kaderiyle baş başa
bırakmıştır. Son dönemde salgının yeniden
yükselişe geçmesi ve yeni kısıtlamaların
başlamasıyla birlikte kepenk indiren ve borç batağında olan
işletmeler iflasın eşiğine gelmiştir.
Çaresizlik, yoksulluk ve tükenmişlik ülkemizin
yurttaşlarını intihara sürüklerken, AKP Hükûmeti 5li çetenin
milyarca lira vergi borcunu silmekle, Somalinin IMF borcunu ödemekle ve
Tunusa 5 milyon dolar hibe vermekle meşgul olmaktadır. Tüm bunlara
karşı, Cumhuriyet Halk Partisi coronavirüsle savaşta
esnafın, işçinin, çiftçinin, gençlerin, emeklinin ve tüm üreten
kesimin önceliğini gözeten yapıcı önerileri kamuoyuyla
paylaşmış ancak bunlar Hükûmet tarafından dikkate
alınmamıştır. Hatta tam aksine, saray yönetimi hesap
numarası vererek vatandaştan para istemiş ve pandeminin
faturasını halkımızın sırtına yüklemiştir.
Ülkede var olan karamsar tablonun yerelde de pek
farklılık göstermediğini belirtmekte fayda var. İlimizin
temel sorunlarından biri, hiç şüphesiz, ülke genelinde olduğu
gibi işsizlik konusudur. İlimizin istihdam alanlarının
sınırlı olması ve yeni kamu yatırımları
konusunda somut adımlar atılmaması ilimizdeki genç işsiz
sayısını arttırmakta ve eğitimli genç nüfusu göçe
zorlamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun 2019 yılı
verilerine göre Türkiyenin en az nüfusa sahip olan ilinin Tunceli olarak
açıklanması da bu olumsuz tabloyu doğrulamaktadır.
Ayrıca ülkenin en az nüfusuna sahip olan ilimizde, mevcut nüfus
yoğunluğu oranına göre sayıları hızla artan
ulusal marketler küçük esnafa büyük zarar vermektedir. Şehir merkezinde ve
ilçelerde açılan ulusal marketler, başta bakkal esnafı olmak
üzere, hemen hemen her iş kolundaki esnafın işlerini büyük
ölçüde etkilemektedir. Bu konuda ivedilikle bir yasal düzenlemeye ihtiyaç
duyulmaktadır.
Bunun yanı sıra, Tuncelinin sosyoekonomik
yapısını canlandırmak için köye geri dönüşler
teşvik edilmelidir. 1990lı yıllarda artan terör
olaylarından kaynaklı köyleri boşaltılarak mağdur
edilen ve başka illere göç edilmeye zorlanan
yurttaşlarımızdan gönüllü olarak köyüne geri dönmek ve
yaşam koşullarını oluşturmak isteyen yurttaşlarımızın
ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, ilimize dair bir
diğer önemli sorun ise ulaşım konusudur. Nazımiye, Mazgirt,
Pülümür, Ovacık ve Hozat gibi birçok ilçemizde yolların
yapımı önemli bir ihtiyaç hâline gelmiş olup bu sene içerisinde
bu güzergâhlar üzerinde birçok ölümlü kaza meydana gelmiştir. Önemli bir
geçiş güzergâhı olan Tunceli-Erzincan kara yolu yapım projesi
yıllardır çözülemeyen bir sorun olarak beklemektedir. Elazığ
ile Pertek ilçemiz arasındaki ulaşımı sağlayan
arabalı feribot taşımacılığı artık
günümüz koşullarını kaldıramamakta ve
yurttaşlarımızın yol çilesi devam etmektedir. Özellikle yaz
aylarında yerli ve yabancı turistlerin bölgeye gelmesiyle iskele
önünde uzun araç kuyrukları oluşmaktadır. Bu konuda dönemin
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılında
Elâzığda gerçekleştirdiği mitingde, yine dönemin
Başbakanı Binali Yıldırım da 2018 yılında
Tuncelide gerçekleştirdiği mitingde Pertek Köprüsünün
yapılacağı sözünü vermişlerdir. Bu Mecliste bu konuda iki
yıldır dile getirdiğim çağrımı yeniliyorum;
Sayın Erdoğan ve Sayın Yıldırımı verdikleri
sözün arkasında durmaya davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
POLAT ŞAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri,
sözlerimi tamamlarken 5li çetenizin ve yandaşlarınızın
servetine servet katmasının önünü açan; halka çaresizliği,
yoksulluğu ve acıları reva gören bu bütçeye Cumhuriyet Halk
Partisi olarak karşı olduğumuzu ifade ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Bir bilgiyi paylaşmak isterim sadece tutanaklara
geçmesi için.
BAŞKAN Yerinizden buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şöyle, kısaca, bu konuda iktidarımız
sosyal devlet ilkesinin gereklerini her alanda yerine getirmiş, pandemi
hastalarından bugüne kadar tek kuruş ücret almamıştır
ve almamaktadır.
Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Tek kuruş
ücret alınmaması şöyle dursun, Bakanın 250 lira.
dediği testi, bırak başkasına gerek yok, benim evladım
500 liraya olmuştur. Bakanlık 250 liradan fazla alınmayacak.
diyor, biz bedavadan vazgeçtik.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Özel hastaneler başka.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Özel, genel
millet hasta ya, sen de
Hastaneye gidebiliyor mu? Kayıtlara geçsin, benim
kızım 500 liraya test yaptırmıştır. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şimdi, efendim, yanlış bir,
yanlış bir
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, mikrofonunuzu
açayım da lütfen
Arkadaşlar zorlanıyorlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Açın, evet.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Çok teşekkür ederim.
Ben, kısaca bir bilgilendirme noktasında,
uzatmak babında olmadığı için, yerimden söz yerine,
tutanaklara geçmesi açısından bilgilendirmek istedim.
BAŞKAN Fark etmez.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) - Şunu söyleyeyim, bu bir gerçektir: Yani herhangi bir
emare olmadan, hastalık emaresi, semptomu olmadan gidip özel sektörde özel
olarak test yaptırmakla ilgili farklı bir prosedür var, bu
başka. Ancak bununla ilgili bütün devletimiz, Sağlık
Bakanlığı ve ilgili teşkilatı, bütün devlet
hastaneleri, bu konuyla ilgili en ufak bir ücret ne testte ne tedavide
almamaktadır, bunun böyle bilinmesini arzu ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ben de
kayıtlara geçmesi bakımından
BAŞKAN Sizin de mikrofonunuzu açayım da
stenograf arkadaşlar zorlanmasın.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
7.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim, çok naziksiniz, eksik olmayın efendim.
Şimdi, ben bu Hükûmeti anlamıyorum.
Arkadaşım uyardı, teşekkür ederim. Ya, özel sektör fabrika
yapıyor, Tayyip Bey gidiyor Fabrika yaptık. diye
açılış yapıyor ama hastanelerde kilometrelerce kuyruklar
var. Özel sektöre gidip Arkadaş, pandemideki her şeyi bedava
yaptık. demeyeceksiniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Her şeyi bedava yaptık, her şeyi bedava yaptık.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Senin devlet
hastanene herkes gidemiyor, giden saatlerce kuyrukta bekliyor. Her şey
bedava. dersen millete yanlış bilgi vermiş olursun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, sonuçta herhangi bir
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
mikrofonunuzu açayım.
8.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yani böyle bir konuda konuşmak hakikaten
aslında zül veriyor çünkü gerçek dışı. Gelelim beraber
hastanelerimize bakalım, bu konuda öyle kuyruklar var mı, yok mu?
ATİLA SERTEL (İzmir) Var, var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sedyelerde kuyruklar var,
sedyelerde.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Böyle bir şey söz konusu değil. Sonuç
itibarıyla hakikaten Amerikada, Avrupada başlangıcı 15-20
bin dolarla başlayan bu tedavi ücretlerine ilişkin coronavirüsle
ilgili tedavi gören hastalarımız, test yaptıran
hastalarımız en ufak bir şekilde ücret ödememektedir. Buna
muhatap olan herkes bunu yaşamaktadır ve bilmektedir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, benim de mikrofonumu açarsanız
(CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin
Buyurun Sayın Bülbül.
9.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, belki bir faydası olur diye ben söz aldım, bu
polemiğin içerisine girmek maksadımız değildi ancak
Sayın Grup Başkan Vekili Engin Altay Bey 500 liraya kızıma
ben yaptırdım. deyince Arzu Erdem Hanımefendi de İstanbul
Milletvekilimizin kızı da 500 liraya yine aynı şekilde özel
hastanede testini yaptırmış fakat Sağlık Bakanlığı
tarafından 250 lira açıklaması yapıldıktan sonra
iade talebinde bulunmuşlar, o işletmeden 250 lira iadesini
almışlar. Bu önemli bir bilgi olduğu için bunu ifade etmek
istedim.
Teşekkür ederim.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Bedava
yaptık. diyorlar ama.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bedava,
doğru, buradan gidip de orada gereksiz bir şekilde yaparsan para
ödersin.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin, özel
hastanelerde poliklinik ücretiyle birlikte test ücretinin 500 liraya
çıkabildiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Yani ben sadece sistemle ilgili bir
şey söyleyeyim. Tabii ki bu test yapılmadan önce poliklinik bir
muayene gerekiyor. Poliklinik muayene ücretiyle birlikte
topladığınızda testin bedeli denildiği gibi özel
hastanelerde 500 liraya kadar çıkabiliyor ama çok farklı
uygulamaları var. Yani bu testi 180e de 120ye de yapan var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Altay, buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
10.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin ve Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, sizin poliklinik muayene yapıldığı
için 500 yorumunuz İç Tüzüke aykırı, önce onu söyleyeyim.
BAŞKAN Muayene yaptım ben de işte
arada.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi
Kuyruk yok. diyor Akbaşoğlu. Sayın Akbaşoğlu,
Türkiyede bırak hastaneyi morglar da kuyruk var morglarda.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok, yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Var.
Başka kuyruklar da söyleyeyim: Türkiyede
PTTnin önünde bin lira almak için kuyruk var, İŞKURun önünde kuyruk
var, halk ekmek büfelerinin önünde kuyruk var.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
11.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Efendim, şöyle: CHPnin kuyrukları yokluk
kuyruğuydu da sonuç itibarıyla herhâlde onları
hatırlıyorlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Burada yokluk kuyruğu yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sabah altıda buradan
evimize gideriz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Cenaze
kuyruğu, cenaze.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla, burada Türkiye, devletiyle,
milletiyle bütünleşip bir şekilde hizmetlerle ilgili olarak,
elhamdülillah, sosyal devlet imkânları çerçevesinde bütün toplum
kesimlerine dönük olarak gereğini yerine getirmektedir.
Coronavirüsle ilgili bir daha tekrarlıyorum: En
ufak bir şekilde herhangi bir ücret söz konusu değildir.
ATİLA SERTEL (İzmir) Yanlış
bilgi
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Özel hastanelere yönelik olarak farklı
yaklaşım, farklı muayene, farklı taleplerle ilgili de o
ücretin nasıl olduğuyla ilgili özel hastanelerin kendi prosedürel
uygulamalarıdır. Bununla onu karıştırmamak gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Altay
12.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Doğru söylüyor, 70li yıllarda
kuyrukları yaşadık. Babam bana para verdi, Sana yağ
kuyruğuna girdim; para var Sana yağ yok, para var mazot yok.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkisi de var şimdi, ikisi de var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Gerçekten para
var mıydı?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
şöyle oldu: Şimdi mal var belki ama para yok para. Millette alacak
para yok. (CHP sıralarından alkışlar) Yeter ya
Meclisin
zamanını çalıyorsun ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Para var, kuyruk
yok.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Varsa tamam
mesele yok.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Para var
mıydı o zaman Başkan?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Vardı, o
zaman çok para vardı.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Kıtlık
yokluk yılları, ne para vardı
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bunlar da var bunlar
da. AKPde var. Vatandaşta para yok, AKPde var para.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
13.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, İstanbul Milletvekili
Engin Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine
ilişkin tekraren
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Allaha çok şükür, bugün, para da var, mal da var.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
katılıyorum, mal var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dolayısıyla arz-talep dengesi çerçevesinde
parayla malın vatandaşlarımızla buluşması söz
konusudur.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Vatandaşta para
yok, AKPde var para.
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilleri
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Dolayısıyla bu iddia kabul edilemez ve ölüler
üzerinden de morg siyaseti, ölü siyaseti yapmamak gerekir.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Engin Altaya
haksızlık yapıyorsunuz, mal var.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sonuç itibarıyla bu konular siyasetüstü
değerlendirilmelidir. Bu konuları polemik konusu hâline getirmemek en
doğru yaklaşımdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Türkkan, buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Hayır, efendim
Engin Altay Beye haksızlık
yapıyorsunuz, mal var efendim.
BAŞKAN Sayın Altay
14.-
İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Akbaşoğlu -tutanaklara da geçti- dedi ki: Herkesin parası var.
dedi Ülkede para var. dedi Mal ve hizmet de var. dedi. Eğer, ben
yanlışsam bu millet beni yargılar, yadırgar siyaseten tabii
ama aziz milletimize sesleniyorum: Ey 83 milyon, AK PARTİ Grup Başkan
Vekili iddia ediyor Herkesin parası var. diyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sosyal devletin gerekleri yerine getiriliyor her zaman.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Tamam, sen
Herkesin parası var. diyorsun, güzel. Millette para varsa zaten seni
alkışlar.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Tamam.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri
5inci madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemini
yapacağım.
Soru sorma süreleri kırk saniyeyle
sınırlıdır.
Sayın Şeker
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sorum size ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına. Bugüne kadar yapılan sekiz tur
görüşmelerde toplam 2.800 dakika süre kullanıldı; milletvekiline
düşen süre 4,79 dakika ancak uygulama böyle değil, ciddi bir
adaletsizlik var. Örneğin, AK PARTİnin 289 milletvekili var
-kişi başına- 1,93 dakika; CHPnin 138 milletvekili var, 4,5
dakika; HDPnin 56 milletvekili var, 10 dakika; MHPnin 48 milletvekili var,
11,67 dakika; İYİ PARTİnin 36 milletvekili var, 15,55 dakika.
Bildiğiniz gibi sistem değişti artık parlamenter hükûmet
sistemi değil Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim de Sayın
Şeker bu
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Pardon.
BAŞKAN Yok, yok, soru süresi bitti.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli)
Başkanım, dolayısıyla bu sürenin milletvekillerine adil bir
şekilde dağıtılması lazım. Birinci olarak AK
PARTİ milletvekilleri bu anlamda
BAŞKAN Sayın Şeker, teşekkür
ediyorum.
O zaman şöyle bir şey yapabilirsiniz:
Bugün 10 madde var. Grup adına konuşmalarınızı
yapın, yüz dakika daha üzerine ilave edersiniz. Bunun
Başkanlıkla ne alakası var?
Sayın Taşkın, buyurun lütfen.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye Maarif Vakfı 2016 yılından bu
yana yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti adına 52 ülkede 40
bin öğrenciye eğitim vermektedir. Türkiye Maarif Vakfı devletimizin
FETÖ terör örgütüyle mücadelesinde yurt dışında önemli görevler
üstlenmiş, bugüne kadar başarılı çalışmalar
yapmıştır. Üniversiteye giriş sınavlarında birçok
ülkede birincilik çıkarmıştır. Örnek çalışmalar
yaparak büyük bir başarı göstermiştir. Maarif Vakfı,
Birleşmiş Milletlerin 2030 vizyonu doğrultusunda,
gelişmekte olan ülkelerde kaliteli eğitimlerle dost ve kardeş
ülkelerin kalkınma çabalarına katkı sağlamaktadır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yani gerçekten, biz Başkan Vekili
olarak burada sanki Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin söz
haklarını gasbediyormuşuz gibi bir anlam çıktı, son
derece üzgünüm.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.14
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER:
Abdurrahman TUTDERE (Adıyaman), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
5inci madde üzerinde soru-cevap işlemine devam
edeceğiz.
Az önce, soru işlemleri sırasında,
ben Sayın Şekerin söylediklerini tam olarak
duyamadığım için bir yanlış anlamam oldu. Bu manada da
kendisinden özür diliyorum. Kendileri bize yönelik değil de genel olarak
İç Tüzüke yönelik olarak bir değerlendirmede bulunmuşlar.
Teşekkür ediyorum.
Sayın Taşdemir, buyurun.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Teşekkür ederim Başkan.
Ağrının Patnos ilçesinde cami
imamları bize ulaştı. Patnos Müftülüğü imamlara
gönderdiği SMSle cami elektrik faturalarının yalnızca 100
TLsini ödeyebilecekleri bilgisini vermiş ama faturalar -malum
kış koşulları- çok da yüksek geliyor. Diyanet
İşleri Başkanlığının bütçesi 8 Bakanlığın
bütçesinden daha fazla. Eğer, camilerin elektrik faturasını bile
ödeyemeyecek durumda ise bu bütçe nereye harcanıyor?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Sayın Başkan,
sorum Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza: Bilim ve teknoloji
yanında bilişim çağımızın olmazsa olmazı
bilim ve teknoloji merkezleri yaratıcı düşünme becerilerini
geliştirmekte, insanları bilimle buluşturmaktadır. Şu
an sınırlı sayıda ilimizde kurulmuş olan bilim
merkezlerinin tüm illerde zorunlu hâle getirilmesi için bir planlamanız
var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Meslektaşlarımdan gelen bilgilere göre, pandemi döneminde
kiralarını ödeyemeyen vatandaşlar hakkında tahliye sürecine
götüren temerrüde düşürme ihtarlarının çığ gibi
arttığı söyleniyor.
Esnaf için açıklanan 750 veya 500 lira kira
desteğinin yetmeyeceği açık. Vatandaş fatura mı
ödesin, kira mı ödesin, evine ekmek mi götürsün? Bir de iş yeri
değil de evi kira olan vatandaşlarımız var. Bunlar da
temerrüt nedeniyle tahliyeyle karşı karşıyalar. Bu nedenle
pandemiyle mücadelede gerçek anlamda bir kaynak ayrılmasını
buradan bir kez daha söylüyorum. Ev sahipleri gelirsiz, kiracılar evsiz
kalmasın.
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, Kahramanmaraşın tarım arazileri yönünden
sıkıntıları olan özellikle Andırın ve
Çağlayancerit ilçelerinde hayvancılık daha fazla önem
kazanmaktadır. Bu ilçelerimizde özellikle keçi yetiştirilmektedir, en
önemli ekonomik faaliyet keçi yetiştiriciliğidir. Keçi sütü çok
kıymetlidir, özellikle Maraş dondurmasının ana maddesidir
fakat köylü vatandaş durumundan memnun değildir. Üreticinin
desteklenmesini, süt üretiminin artırılmasını ve üretilen
sütün değerlendirilmesi için kooperatifler kurularak sütün
pazarlanmasının sağlanmasını istiyoruz.
Hayvancılık yapanlar, özellikle köylümüz, küçük üretici
desteklenmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, öncelikle, vermiş olduğunuz
destekler için Türk milleti adına teşekkür ediyorum. Ben, özellikle
çiftçilerimizle ilgili Tarım Kredi ve Ziraat Bankası
borçlarının mutlaka ödeme planına alınmasını,
yeme de bir çare bulunmasını
Hayvancılarımız için
gerçekten yem fiyatları çok pahalı. Süte belli bir iyileştirme
yapıldı ama yem fiyatlarına da mutlaka bir iyileştirme
yapılmalıdır. Ben desteğiniz için şimdiden
teşekkür ediyorum. Ve mazot, gübre desteğiyle de çiftçilerimizin
üretimi desteklenmelidir. Yatırım kredilerinden çok bu dönem içerisinde
mutlaka üretimin, mevcut üretimin ve hayatın idamesini
kolaylaştırıcı destekler talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Demir, Mustafa Bey
Sayın Bulut, Burhanettin Bey
BURHANETTİN BULUT (Adana) Teşekkür
ediyorum.
Sorum Meclis Başkanı Sayın Mustafa
Şentopa: Partimizin önerdiği, sağlık emekçilerinin ve
örgütlerin merakla beklediği Covid-19un meslek hastalığı
ve Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının
şehit sayılmasına yönelik kanun tekliflerimiz ile yine
hayvanseverlerin yıllardır beklediği hayvan hakları
yasasının çıkarılmasına yönelik kanun teklifinin
Komisyon gündemine alınıp Genel Kurulda yasalaşması
noktasında herhangi bir girişiminiz, iktidar partisine herhangi bir
çağrınız olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurunuz.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Çok teşekkür ediyorum.
Tabii, cevap veremediklerimize yazılı
cevap vereceğiz.
Biraz önce konuştuk Engin Beyle, sadece
kayıtlara geçsin diye ben bunu da söylemek istiyorum, çok güzel bir empati
örneği gösterdi ve dedi ki: Bir mağduru düşünüyor musunuz
bunları gündeme getirdiğinizde? Bence bu empatiyi her tarafta kurmak
lazım.
Ensar Vakfıyla ilgili hadisede Ensar Vakfı
bizzat şikâyetçi olmuştur. Vakfın yöneticileri çocuk
mağdurların hepsinin davalarını üstlenmiştir ve
tacizci kişi beş yüz sekiz sene ceza almıştır.
Dolayısıyla, burada bunları gündeme getirdiğimizde o
çocukları düşünüyor muyuz, ailelerini düşünüyor muyuz? Bence bu
empatiyi kurmak lazım diye düşünüyorum.
Tabii, Tarım Bakanlığının
bütçesiyle ilgili bir rakam verildi. Tarım Bakanlığında
2021 yılında tarıma ayrılan bütçe 22 milyar değil 42
milyar lira. Bunun sadece 22 milyar lirası destek programlarıyla
ilgili.
Burada sayın vekilimiz bir ifade kullandı
Bakan arkadaşlar gitsinler, görsünler. diye. Ben çok açık
söyleyeceğim; biz sürekli sokaktayız, vatandaşın
içerisindeyiz, asla halkımızdan kopuk değiliz. Hatta Tarım
Bakanımızla birlikte 2 kişi olarak gittiğimiz çok yer var.
Dolayısıyla, o köy hangisiyse sayın vekilimiz bize söylesin, biz
orayı bizzat ziyaret ederiz, oradaki kişilerle görüşürüz;
kendisi de gelirse beraberce oraları gezeriz.
Tabii, hastanelerle ilgili birtakım iddialar
ortaya atıldı. Ben çok açık konuşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, emin olun, bu dönemde yurt
dışından gelen ziyaretçilerin, uluslararası ziyaretçilerin
tamamı bize şu soruyu soruyor: Sizin sağlık sisteminiz
nasıl bu kadar başarılı? Siz bu Covid tedavilerini
nasıl ücretsiz yapabiliyorsunuz? Hatta heyetler gelip bizim
hastanelerimizi geziyorlar. Ben burada böyle boşa konuşmuyorum.
Uluslararası heyetlerimizden Başkent Şehir Hastanesini
gezdirdiğimiz kaç heyet var, belki doktor arkadaşlarınız
vardır, sorabilirsiniz. Dolayısıyla biz sosyal devlet
olmanın gereklerini yapıyoruz. 110 milyar lira sağlık
harcaması yapılıyor bu ülkede, parası olmayan
vatandaşlarımızın sağlık harcamaları
yapılıyor ve özel hastanelerle ilgili gündeme getirdiğiniz
konularda ihtiyari tedaviler varsa tabii ki bunların ücretlerini isteyen
ödeyerek alabilir ama gerçekten sağlık sistemimiz dünyanın örnek
gösterdiği, özellikle sosyal devlet olma anlayışıyla
Dünyada Covid tedavisini parasız veren, bedava veren başka bir ülke
var mı, ben bilmiyorum açıkçası.
Burada sıklıkla gündeme geldi, şunun
da altını çizeyim: SMA hastalarımızın -Allah hepsine
şifa versin- 3 farklı ilacı ücretsiz veriliyor, tedavileri
ücretsiz veriliyor. Ben soruyorum: Dünyada bu tedaviyi ve ilaçları bedava
veren başka bir ülke var mı yok mu, lütfen internetten
araştırın.
Bilim merkezleriyle ilgili bir soru geldi. Biz
gerçekten, özellikle çocuklarımızda, gençlerimizde bilim
anlayışının geliştirilmesini, gençlerimizin o yöne
sevk edilmesini çok önemsiyoruz. Bu manada bilim merkezleri açıyoruz ama
bunun yanında, bu dönemde başlattığımız deneyap
teknoloji atölyeleri var. 81 ilimizde 100 deneyap teknoloji atölyesi
açacağız, Edirneden Hakkâriye; 30 tanesi şu anda
açıldı, 100e tamamlayacağız ve burada özellikle kabiliyeti
olan gençlerimizi inşallah geleceğin teknoloji yıldızları
olarak yetiştireceğiz. Bu manada da kuracağımız 100
deneyap teknoloji atölyesinde üç sene içinde 50 bin çocuğumuzu
yetiştirmeyi planlıyoruz.
Ben bu soru için çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN 5inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Aktarma,
ekleme, devir ve iptal işlemleri
MADDE
6-
(1) Bu Kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde
kullanılması amacıyla, kamu idarelerinin yıl içinde ortaya
çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu
idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında
kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli
hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla; genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik
kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin Yedek Ödenek
tertibine aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl içinde
hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine ödenek aktarmaya yetkilidir.
(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri, 10/7/2018 tarihli ve 1 numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kapsamında Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına yaptıracağı
işlere ilişkin ödeneklerini Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.
(4) Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet
Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinde
yer alan ve tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetlerine
ilişkin ödeneği, kurumlar arasında aktarmaya ilgili kurumlar
yetkilidir.
(5) Özel bütçeli idareler ile
düzenleyici ve denetleyici kurumların (B) işaretli cetvellerinde
belirtilen tahmini tutarlar üzerinde gerçekleşen gelirler ile (F)
işaretli cetvellerinde belirtilen net finansman tutarlarını
aşan finansman gerçekleşme karşılıklarını,
idare ve kurumların bütçelerinin mevcut veya yeni açılacak
tertiplerine ödenek olarak eklemeye Cumhurbaşkanlığınca
belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine
yardımı alan özel bütçeli idarelerin 2020 yılında 06-
Sermaye Giderleri ve 07- Sermaye Transferleri giderlerine finansman
sağlamak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden
tahakkuka bağlanan Hazine yardımlarının bu idarelerce
kullanılmayan kısımları, 2021 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karara uygun olarak mevcut veya yeni projelerin ödenek ihtiyacının
karşılanmasında kullanılır.
(6) Genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek
aktarma suretiyle yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki
idareler ve kurumlar arasındaki diğer kaynak transferleri tahakkuk
işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu işlemler
karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu
idaresince bir yandan (B) işaretli cetvele gelir, diğer yandan (A)
işaretli cetvele ödenek kaydedilir.
(7) a) Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı,
Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü 2020
yılı bütçelerinin (özel ödenekler ve 03.9 Tedavi ve Cenaze
Giderleri ekonomik kodu ile 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik
Hizmetleri Yatırımları fonksiyonunu içeren tertipler hariç) mal
ve hizmet alım giderleri ve sermaye giderleri ile ilgili tertiplerinde yer
alan ödeneklerden yılı içinde harcanmayan kısımları,
hizmetin devamlılığını sağlamak amacıyla bu
tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin toplamının yüzde
30unu aşmamak üzere ilgili kurum bütçelerinin ilgili tertiplerine devren
ödenek kaydetmeye,
b) 12/3/1982
tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21 inci
maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kültür ve Turizm
Bakanlığı 2020 yılı bütçesinin 21.01.36.00 ve
21.01.36.63 kurumsal kodu altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren
tertiplerinde yer alan tanıtma amaçlı ödeneklerden harcanmayan
kısımları Bakanlık bütçesinin 18.36 ve 18.60 kurumsal kodu
altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren tertiplere devren ödenek
kaydetmeye,
c) Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 2020
yılı bütçesinin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 tertibinde yer alan
ödenekten harcanmayan kısımları Kurum bütçesinin ilgili
tertibine devren ödenek kaydetmeye,
ç) Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı 2020 yılı bütçesinin
26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.06-1-05.4,
26.01.31.00-04.8.1.07-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.08-1-05.4 ve
26.01.31.00-04.8.1.09-1-05.4 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları Bakanlık bütçesinin (05.04) ekonomik kodunu
içeren ilgili tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
d) Hazine ve Maliye
Bakanlığı 2020 yılı bütçesinin
12.01.41.00-04.1.1.00-1-07.2, 12.01.41.00-04.1.1.00-1-05.6 ve
12.01.41.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları Bakanlık bütçesinin ilgili tertiplerine devren
ödenek kaydetmeye,
e) Emniyet Genel Müdürlüğü 2020
yılı bütçesinin 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik
Hizmetleri Yatırımları fonksiyonu altında yer alan
yatırım ödeneklerinden harcanmayan kısımları Genel
Müdürlük bütçesinin ilgili tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
f) İlgili mevzuatı
gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil edilen tutarları, idare
bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten
kullandırmak üzere genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili
tertiplere aktarma yapmaya, 2020 yılı içinde harcanmayan ödenekleri
bütçeye devren gelir ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler çerçevesinde
yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar belirlemeye,
Cumhurbaşkanı yetkilidir.
BAŞKAN İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET
ÇULHAOĞLU (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi
üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; demokrasiyle yönetilen ülkeler anayasa hükümlerine göre
yönetilir. Sistem kuvvetler ayrılığını esas alır;
yasama, yürütme ve yargı bağımsızdır ve birbirlerini
denetlerler. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kuvvetler
ayrılığı prensibi uygulanamaz hâle gelmiş, bütün
yetkilerin tek elde toplanması sonucunu doğurmuştur.
2017 yılında yapılan Anayasa referandumundan
önce Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada
Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin devreye
alınmasıyla devleti anonim şirket gibi yöneteceğiz.
demişti. Anonim şirketler, kâr ve zarar dengesine göre kurulup
yönetilir, tek amaç şirketin kârıdır. Şirkette
acımasız kapitalist mantık hâkimdir yani ölen ölür, kalan
sağlar bizimdir. Devlet, bu mantıkla yönetilmemelidir. 24 Haziran
2018 seçimleriyle birlikte devletin anonim şirket gibi yönetildiği
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkemizi getirdiği
günümüze bir ayna tutalım; 2002den günümüze aynada neler görünüyor, bir
bakalım.
Değerli milletvekilleri, 2001 krizi
sonrası yapılan yapısal reformlar sonucu Merkez Bankası
bağımsız hâle getirildi. AK PARTİ döneminde Faiz sebep,
enflasyon sonuçtur. ya da Faizler düşünce enflasyon da düşer,
Merkez Bankası faizi düşürmeli. sözleriyle Merkez Bankası
siyasi baskılara maruz bırakılmış, Başkan
görevden alınmış, bağımsızlığı zan
altında bırakılmıştır. Ülkemizin rezervleri swap
harici eksi 47 milyar dolara düşürülmüştür. Kamu iç ve dış
borç stoku 2002 Aralık ayında 256,6 milyar lira iken 2020 Mart
ayında 6,4 kat artarak 1 trilyon 575 milyar lira olmuştur. Özel
sektör dış borç stoku ise 2002 Aralıkta 43 milyar dolar iken
2020 Mart ayında 6,4 kat artarak 274 milyar dolar olmuş. 2002
yılında iç ve dış borç faizi ödemesi 27,1 milyar lira iken
faiz lobisinden bahsedenler, 2021 bütçesine konulan faiz gideri 180 milyar
lirayı faiz lobisine ödeyeceklerdir. 2003-2020 döneminde denk bütçe
yapamayarak on yedi yılda içeride ve dışarıdaki faiz
lobisine 496 milyar dolar ödediniz. Milletimizden
topladığınız vergi gelirlerini çiftçimizden,
esnafımızdan esirgediniz, faiz lobisine verdiniz. 2002
yılında 2 milyon 465 bin olan işsiz sayısı, 2020
yılı sonunda, iş aramaktan vazgeçenlerle birlikte 8 milyon 500
bin oldu. Yine bu tarihlerde işsiz üniversite mezunu oranı yüzde
10,8den yüzde 27,5e çıktı.
Bir diğer önemli konu ise AK PARTİden
önceki on sekiz yılda Türkiyenin cari açığının millî
gelirine oranı ortalama 0,5 iken, AK PARTİ hükûmetleri döneminde
yıllık ortalama cari açık yüzde 4,1e çıkmış, 562
milyar dolar olmuştur. Bakın, ülkemiz 90lı yıllarda
kişi başı gelir açısından dünyada 50nci
sıradayken 2019 yılında 75inci sıraya düşürdünüz.
2021 yılında, Uluslararası Para Fonu tahminine göre, 85inci
sıraya gerileyecektir.
Değerli arkadaşlar, sizce, Türkiye
bunları hak ediyor mu? Bize göre, hak etmiyor arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet etme sistemi döviz kurunu 4,55ten
aldı, şu anda 7,80ler seviyesinde olup üç yılda yüzde 71
oranında paramız değer kaybetti. Bankalardaki mevduat
hesabında yüzde 55 döviz hesabı açılmış oldu, 231
milyar dolar döviz hesabı oldu. Enflasyon, resmî rakamlarda yüzde 14,
bağımsız kaynaklara göre ise bugün yüzde 20 seviyesinde. Döviz ve
altına dayalı yanlış borçlanma stratejisi yüzünden son iki
yılda ülkemizin 135 milyar lirası yok edildi. Bu para, siftah
yapmadan kepenk kapatan esnafa Yaptık. dediğiniz 8 milyar
liralık yardımların yaklaşık 17 katıdır. Bu para, yanlış ekonomi
stratejisinin faiz lobilerine sunulmasıdır. Sayın
Cumhurbaşkanı Esnafa üç ay süreyle bin lira, iş yeri
kirası olarak büyükşehirlerde aylık 750 lira, diğer illerde
ise 500 lira kira desteği yapacağız. dedi. Biz İYİ
PARTİ olarak esnaf için Hiç olmazsa altı ay boyunca 2 bin lira
verelim. diye önerge verdik, o önerge iktidar tarafından reddedildi. 2021
yılında bütçeye müteahhitler için yüz milyarlarca lira -kamu-özel
iş birliği için- konulurken esnafımız için konulan miktara
bakınca, bu sizce esnafa reva mıdır kardeşim?
Bugün çiftçimiz, üreticimiz perişan
durumdadır. Tarım Kanunu Tarımsal desteklemeler için
ayrılacak kaynak, bütçe gelirinin yüzde 1inden az olamaz. diyor. Buna
göre, 2019 yılında çiftçilerimize 42,8 milyar ödenmesi gerekiyordu.
Peki, ödediniz mi? Hayır, ödemediniz. 42,8 milyar yerine 16,1 milyar
ödediniz. İthalat yaparak yabancı ülkelerin çiftçilerini
desteklediniz. Bakın, AK PARTİ hükûmetleri döneminde tarımsal
hasılamız 8,6 kat arttı. diyorsunuz ya, çiftçinin borcunun 51
katına çıktığı gerçeğinden hiç bahsetmiyorsunuz.
Traktörlerinin, tarlalarının haczedildiğini duymuyor,
görmüyorsunuz. Yani çiftçi, ürettiğinin tamamını borcuna
yatırsa borcunu ödeyebilecek durumda değil. Bu nedenle, son on
beş yılda ekim alanları yüzde 13 azaldı. Sayenizde, çiftçi
canı gibi baktığı tarlasına küstü. Evet, bugün
Türkiyede 26 milyon icra dosyası var; bunun 13 milyonu davacı, 13
milyonu da davalı. Getirdiğiniz nokta bu arkadaşlar.
Şimdi size bir hatırlatmada
bulunacağım. Hani AK PARTİ olarak dünya ekonomileri arasında
ilk 10 hedefi koymuştunuz ya, on sekiz yıllık yönetiminizin
karnesine bir bakalım: Türkiye gayrisafi yurt içi hasıla
sırasına göre 2001 krizi öncesinde 17nci sıradayken 2019
yılında 19uncu sıraya geriletmişsiniz. 2020de,
Uluslararası Para Fonuna göre, 20nci duruma gerileyeceğimiz
öngörülmekte. Hedef 10uncu sıra. dediniz, getirdiğiniz 20nci
sıra; işte karneniz, bu karne sınıf geçmez arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milletimiz açlıkla, yoklukla, yoksullukla, yasaklarla
boğuşurken, evine bir lokma ekmek götürebilmenin peşinde
koşarken, biz Çarşıda, pazarda
vatandaşımızın filesi dolmuyor. derken, Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt
Selçuk Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk artık Türkiye
için sorun olmaktan çıktı. diyor. Aşırı
yoksulluğun kalktığı hangi ülkede akşam vakti market
çöplerinden ekmek, meyve ve sebzeleri ayıklayarak insanlar evlerine
götürüp ailelerine yemek yapar? Bunu da açıklar mısınız
Sayın Bakan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; böyle, milletten kopmuş, egoları tavan
yapmış yönetim tarzından vazgeçilmesi gerekir. Türkiye'miz ve
büyük milletimiz için, ekonomik dengeyi bir an önce sağlayabilmek için,
sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeyi hayata geçirebilmek için,
daha adaletli paylaşımı yaratmak, nitelikli insan gücü ve güçlü
toplumu oluşturabilmek için, hukukun üstünlüğünü yürürlüğe bir
an önce koyabilmek için, sağlık
çalışanlarımızın şehit sayılması ve
Covid-19u meslek hastalığı yapmak için, tüketim toplumundan
üreten bir topluma geçmek için, çiftçilerimizin, memurlarımızın,
esnafımızın, emeklimizin, işçilerimizin,
işsizlerimizin, öğrencilerimizin, sanayicimizin, EYT ve 3600 ek
gösterge mağdurlarımızın, 83 milyon insanımızın
adil temsil edileceği İYİ PARTİnin iktidarını
milletimizle beraber gerçekleştireceğiz ve güçlendirilmiş
demokratik parlamenter sistemi yeniden tesis edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar
ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler
devamlı olamaz, az zamanda söner. diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
sözlerini hiç unutmayalım diyor, heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Arzu Erdem, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Ekranları başında bizi izleyen aziz Türk milletimizi, basın
mensuplarımızı ve Gazi Meclisimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe, yürütmenin
dengelenmesi, denetlenmesi, sosyal ve idari önceliklerin belirlenmesi için
hayati bir öneme sahiptir. Bütçe, bir milletin, bir devletin istiklal
nişanesidir. Bütçe, gelecek zaman dilimi için yapılan finansal bir
plandır; bu planı doğru bir şekilde yapmamız
vatanımız ve milletimiz için hayati bir önem
taşımaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler Önce
ülkem ve milletim, sonra partim. dedik, demeye de devam edeceğiz. Bu
doğrultuda, 2021 yılı bütçe görüşmelerimizin
vatanımız ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, büyük davalar büyük
hedefleri olan insanların omuzlarında taşınır.
Zaferler, Haktan ve hakikatten yana olanların omuzlarında yükselir.
Gideceği yeri bilmek ancak bugünü anlatmaktan geçer ve anlamaktan geçer.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de dediği gibi,
ilkelerimiz vardır, ülkülerimiz vardır, sevdasıyla yanıp
tutuştuğumuz güzel bir vatanımız vardır. Dik
bakışlıyız, tok bakışlıyız, bozkurt
duruşluyuz. Türk milleti bugüne kadar maruz kaldığı çetin
imtihanlardan alnının akıyla çıkmış, zorluğu
ve zorba kuşatmaları eşsiz iradesiyle, emsalsiz imanıyla
bertaraf etmiştir. Tarihin her döneminde sahneye çıkan kirli hesap
sahipleri sahaya sürülürken karanlık senaryo failleri eninde sonunda
mahcup ve mağlup edilmişlerdir. İç barış ve huzur
ortamını bozmak, millî beka ve duruşunu kırmak, millî
birlik ruhunu karartmak maksadıyla sürekli denemeler
yapılmış, sürekli tuzaklar kurulmuştur. Türk milletini
boğma tertipleri, kriz ve kaosa bulama teşebbüsleri hiç eksik
olmamış, hiç ara verilmemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluş süreci tedavüldeki düşmanca emellere elbette devasa bir cevap
niteliği taşımış, muhasım ve müfsit odaklara
ağır bir darbe indirilmiştir. Meydanlarda kaybettiklerini
masalarda bulmaya çalışan emperyalist çevreler, her defasında
aziz milletimizin mukavemetiyle, çok üst düzeyde olan muazzam cesaret ve
feragatiyle yüzleşmek durumunda kalmış, Allaha şükürler olsun
ki gereken cevabı misliyle almışlardır. Milliyetçi Hareket
Partisi, inançlarının izinden yürümüş, zor olsa da pek çok
itiraz yükselse de ilkelerinden, ülkülerinden ve
tutarlılığından taviz vermemiştir. Hiçbir dünyevi
hedef, hiçbir nefsî çıkar maneviyatımızdan, vefamızdan ve
millî sadakatimizden üstün değildir, asla da olmayacaktır.
İnanıyorum ki milliyetçi, ülkücü hareketin bu yüzde yüz Türk
duruşunu tarih bir gün altın harflerle yazacak, aziz milletimiz dua
ve minnetle yâd edecektir.
Cumhur İttifakının azmi ve
kararlılığıyla 2023 Lider Ülke Türkiye olma yolunda
küresel çetelere karşı millî duruşumuzla terörle mücadele
amansız bir şekilde sürmekte; PKKlı caniler yok edilmektedir,
FETÖcü hainler hapisteler; askerimiz başarıdan başarıya
koşmaktadır, hür ve bağımsız olarak
Kızılelma yolunda ilerlemekteyiz. Tek kutuplu düzene karşı
mazlumların ve insanlığın yeniden vicdan ve adaletle
buluşma mücadelesinin lideridir Türkiye. Türkiye ve Türk milleti
vicdandır, beklenendir.
Değerli milletvekilleri; Aile, Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 2011
yılından itibaren 12-18 Aralık tarihleri arasında bulunulan
hafta Yoksullarla Dayanışma Haftası olarak kutlanmaya
başlanmıştır. Tüm dünyada en temel insani haklarından
mahrum yaşayan insanlar için, ülkemizin tamamının refah içinde
yaşadığı bir Türkiye ve dünya için hep birlikte daha etkin
çalışmamız gerekmektedir. Bizler, şanlı, şerefli
tarihimiz boyunca dünyanın her yerinde yoksulların, düşkünlerin
yardımına koşmuş; iyilik, güzellik ve hayırda
yarışmayı düstur edinmiş bir toplumun fertleri olarak
yoksulluğu ortadan kaldırmak için ortak sorumluluk bilinciyle hareket
etmeliyiz. Sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı
teşvik ve temin etmede devlete destek olmak, yoksulluğu yok etmenin
yollarını aramak maksadıyla kutlanan bu haftada bizlere
düşen, maddi imkânsızlıklarla mücadele etmede gönül ve güç
birliği yaparak paylaşım kültürünün
yaygınlaştırılmasıdır. Çünkü toplumsal
refahın tabana yayılmasıyla birlikte birlik ve beraberlik
duygularımız daha da kuvvetlenecektir. Paylaşmak, insan olmaktan
kaynaklanan bir sorumluluk, mutluluk kaynağı ve bir erdemdir.
İnsan olmanın gereği olarak, her zaman yerine getirmemiz gereken
vicdani bir vazifemizdir. Aziz milletimiz bu konuda gerekli hassasiyeti zaten
göstermektedir ama daha da güçlendirmemiz gerekir. Bu nedenle Türkiye
dünyanın merhamet eli olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Yine, 12-18 Aralık haftası Tutum,
Yatırım ve Türk Malları Haftası olarak kabul edilmektedir.
Millî kaynaklarımızın daha verimli şekilde
kullanılması, yerli fabrikalar kurulması, paranın
dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz
kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek büyük önem arz
etmektedir. Özellikle bazı ülkelerin ülkemize yaptırım
uygulamaya çalıştığı bu dönemde, ekonomik
saldırıların yapıldığı bu dönemde yerli ve
millî üretim ve tüketim bilincini yüksek tutup, yerli malı üretimi ve
tüketimi hususunu daha üst seviyeye taşıyıp tabiri caizse
seferberlik hâlinde olmamız gerekmektedir.
Yarını güvence altına almak için
tasarruf yapmalıyız. Tasarruf etmenin önemi, bireysel anlamda
yapılan maddi tasarrufun yanı sıra, çok daha farklı
konularda ortaya çıkmaktadır. Dünyada kaynaklar çok
sınırlıdır. Sınırlı olan bu kaynakların
israf edilmemesi gerekmektedir. Özelikle insan hayatı için önemli olan su,
enerji için önemli olan petrol sınırlı kaynaklardır. Bu
kaynakların israf edilmesi bir gün bu kaynakların bitmesine sebep
olacaktır. Bu nedenle, bu kaynakları kullanırken israftan
mutlaka kaçınmalıyız, enerji kaynaklarımızı
boşa harcamamalıyız, böylece ülke ekonomisine de katkı
sağlamalıyız. Enerji kaynaklarının boşa
harcanmaması enerji ihtiyacını azaltır ama aynı
zamanda ülkemizin dışa bağımlılığını
da azaltır. İki önemli kavramı önemsememiz gerekmektedir: Üretim
tasarrufu ve aynı zamanda tüketim tasarrufu. Bir malın minimum
fiyatla maksimum fayda sağlayacağı şekilde üretilmesi
üretim tasarrufudur. Tüketim tasarrufu ise özellikle alınacak olan
gıdaların tüketilecek miktarda alınması, alışveriş
yaparken önceliklerin belirlenmesidir. Ülkemizde ne yazık ki gıda
israfıyla ilgili çok ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Her yıl
18,8 milyon ton gıdanın çöpe gittiği belirtilmiştir.
Üretilen sebze ve meyvelerin yüzde 50sinde kayıp yaşandığının
altı çizilmektedir. Bunlar azımsanacak oranda değildir.
Gıda israfını önlemek için kamu ve özel sektör tarafından
yürütülen birtakım projelerimiz ve uygulamalarımız
bulunmaktadır ancak bizler de birer birey olarak, birer anne baba olarak,
bu vatanın birer evladı olarak bu hususta birtakım önlemler
almalıyız. Durumun ciddiyetine varmamız, çevremizdekilere de
farkındalık kazandırmamız gerekmektedir.
Çocuklarımızı evde, okulda ve etki altında oldukları
her yerde bu bilinçle yetiştirmemiz gerekmektedir. Aileden başlayarak
tasarruf kültürünü öğretemezsek asla ve asla devletimize de bu yönden
suçlamada bulunamayız.
Anne ve babalara düşen bir diğer
sorumluluk ise özellikle içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde
evlatlarımızın izlediği ve izleyebileceği gündüz
programları. Özellikle, yayınlandıkları saat itibarıyla
çocukların da evde olması sebebiyle bu programlarda yer alan olumsuz
davranışların gelecek nesiller açısından normal kabul
edilerek benimsenmesini engellemek ve manevi değerlerimizin
tahribatını önlemek amacıyla anne babaların evlerinde
önlemler alması, hukuki boyutuyla caydırıcı cezaların
getirilmesi ve hatta program içerikleri incelendikten sonra, bir denetimden
geçirilerek, kaldırılması gereken programlar varsa bunların
da kaldırılması yönünde bir düzenleme yapılması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, geleceğimiz için
geleceğe hazır çocuklar yetiştirmemiz hepimizin görevi. Bu vatan
hepimizin, bu vatan evlatlarımızın, bu vatan
torunlarımızın. Eğer biz evlatlarımızı
doğru yetiştirirsek geleceğe de o kadar güvenle bakarız. Bu
sebeple evlatlarımız için bilinçlenmeli ve
evlatlarımızı da bilinçlendirmeliyiz.
Bugüne kadar yapmış olduğumuz bütçe
görüşmelerinin de sonuna gelmiş durumdayız. Tüm
bakanlıkların bütçelerinin hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum. Yine, vatanımıza, milletimize
2021 yılında sağlıklı, huzurlu günler temenni
ediyorum. Bütçe görüşmelerinin hayırlı olmasını
diliyor, sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, bütçenin sonuna doğru geldik
sayılır. Bu konuşmada neler söylemeliyim? diye çok
düşündüm açıkçası. Acaba Çine gidecek diye törenle yola
çıkarılıp sonra Halkalı İstasyonuna geri dönen treni
ve bu trene binen Ulaştırma Bakanını mı; bir tarihî
tiyatroyu, elli sekiz yıllık Ankara Sanat Tiyatrosunu bile bütçe
ayırıp yerinde yaşatamayan Kültür Bakanını mı ya
da bir başka göreviyle, sahip olduğu otelleriyle denizi, sahili halka
kapatan, aslında kendine Turizm Bakanını mı; evet, hangi
birini anlatayım? dedim. Ya da parti binamıza yerleştirilen
dinleme cihazı böceklere de tehditkâr mafyaya da suspus olup tek bir laf
etmeyen, Meclise gelince ise konuşan her vekilimize el kol sallayıp
laf atan, adını bile anmayacağım ergen kişiyi mi;
yoksa reform dediği günün ardından bin partilimizin gözaltına
alındığı adalet düzeninin Bakanını mı;
önlenemeyen kadın cinayetlerinin, açılmayan sığınakların,
bir bir ölen işçilerin, yoksullukların Bakanını mı
anlatayım? Çocuklara tablet bile sağlamadan on-line eğitim
yapıyoruz sanan Millî Eğitim Bakanını mı; yoksa içinde
bulunduğum altı yıl boyunca kendi personelinin ve
danışmanların ücret denkliği ve özlük hakları
sorunlarını dahi çözememiş Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bütçesini mi; hangi birini sıralayalım? Yoksa acaba, pandemide
algıyla, sayılarla ve halk sağlığıyla
oynamayı meslek etiğine tercih eden Sağlık
Bakanını mı; 300 kişilik konvoyla camiye giden,
işçiden 30 kat fazla maaş alan Cumhurbaşkanının
bütçesini mi ya da pek milliyetçilerle dolu ülkemizde, kâr ettiği hâlde
özelleştirilen ya da Varlık Fonuna devredilerek Sayıştay
denetiminden kaçırılan şirketleri, Katara satılan Borsa
İstanbulu mu anlatayım? dedim. 2020 bütçesinde olanların hepsi
de seç, seç, beğen, al şeklinde arkadaşlar.
Şimdi, biz bu bütçe sürecinde bakanlıklara
sorular da sorduk tabii. Benim için en ilginç olan olay ve cevap şöyle
gerçekleşti: Bodrumlu kadınlar Gültan Kışanaka o yörenin
motiflerini de içeren balık desenli bir elbise hediye etmişlerdi.
Kızı cezaevine bunu götürdü ve cezaevine bu elbiseyi almadılar.
Ben de Adalet Bakanına Balık desenli bir elbisede nasıl bir
sakınca görülebilir? diye soru yönelttim. Gelen cevap aynen şöyle
arkadaşlar: İnfaz Kanununun Hükümlünün giydirilmesi
başlıklı 64üncü maddesinde hükümlülerin giysilerinin iç ve
dış güvenlik görevlilerinin giymekte olduğu üniformalara benzer
şekil ve renkte olamayacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Bu itibarla söz konusu kıyafet, anılan hükme istinaden Kurum
Müdürlüğü tarafından kabul edilmemiş ve getirene iade
edilmiştir.
Arkadaşlar, bir yaşımıza daha
girdik yani. Elbise böyle, evet, elbise bu arkadaşlar. Yani bizim
cezaevlerindeki iç ve dış güvenlik görevlileri balık desenli
elbiseler giyiyorlarmış. Şimdi, tabii, yani, gerçekten,
sıkıcı, karanlık kıyafetler giymektense bunu giymek
iyidir eğer böyleyse durum ama yani böyle bir vahametle karşı
karşıyayız. Evet, Gültan Kışanaka gönderilen ve
alınmayan elbise budur.
Şimdi, Kocaeli Savcılığı
bir karar daha çıkarmış. Kandıra Cezaevindeki bütün
kadın mahpusların el yazısı olan her şeyini, okunup
içeri girmiş şahsi mektupları, tuttukları günlükleri, bir
kitabın mesela üzerine not alındıysa o kitabı, dava dosyalarını
karman çorman etmişler. Şimdi, bu insanlar savunma yapacaklar
cezaevlerinde. Bu nasıl bir şuursuzluktur gerçekten? Bu arada, tabii,
kural hâline getirilen işkence türü çıplak arama ise isyan üstüne
isyan yaratıyor cezaevlerindekilerde.
Evet, bu arada, bütçe sürecinde, sizinle ilgili bir
şey daha öğrendim AK PARTİli arkadaşlar, AK
PARTİliler olarak aslan terbiye ediyormuşsunuz. Gerçekten böyle.
Şimdi, bunu, Ankara dinozorları uzmanı Melih Gökçek söyledi, ben
onun yalancısıyım. (HDP sıralarından alkışlar)
Şöyle yaptı bu derin açıklamasını: AK
PARTİliler aslan terbiyecisidir, değil ki senin gibi birini terbiye
etmesinler. Ya kendiliğinden o mecliste yola geleceksin ya da yola
getirileceksin. diyerek
Mansur Yavaşı tehdit ederken söyledi.
İşte, bu şehre kattıklarınız maalesef bunlar:
Dinozor, aslan terbiyesi.
Hazır bütçe konuşurken ben bu vizyon
sahibi arkadaş, ANKAPARKla ilgili, halkımızı nasıl
soymuş, onu da anlatayım. Şu anda, iki ay öncesine kadar
oluşmuş zararın 111 milyon lira olduğu tespit edildi.
Sadece bu da değil, Ankarada 28 milyarlık ihale 20 firma
arasında kalmış, sadece 6 yolsuzlukta kamu zararı 2,8
katrilyon, toplam kamu zararı ise 3 katrilyon olarak belirlenmiş
durumda ve bunlar Büyükşehir Belediyesi tarafından yargıya
götürülmüş. Siz razı mısınız bu adamdan
arkadaşlar? Ankara halkı asla razı değil ve kuruş
kuruş bunların hesabını da soracak, bilesiniz.
Evet, bütçe sürecine dönersek Patronlar bakan
olursa ne olur?un örneklerini de gördük. Okul sahibi olup Eğitim
Bakanı olunursa öğretilen her bir harfin para
karşılığı olur, hastane sahibi olup Sağlık
Bakanı olunursa Covid-19 bir türlü meslek hastalığı
sayılamaz ve ticaret halk sağlığından önce gelir, otel
sahibi olup Kültür ve Turizm Bakanı olunursa da sahiller halka
kapanır.
Ben, bu bütçede, arkadaşlar, sizin
yönetiminizde, nedense doğa ile insanın
yarışmasını da görüyorum. Gerçekten, doğa bu kadar
güzelken neden onunla yarışıyorsunuz? Bunu anlamak da pek mümkün
değil.
Şimdi, anketlere baktığımız
zaman, yurttaşların yüzde 69,72si ekonominin kötü olduğunu
söylerken yüzde 46,2si de önümüzdeki altı ay içinde daha da kötüye
gideceğini söylüyor ve yurttaşlara hayatlarından memnun olup
olmadığı sorulduğunda yüzde 61i kaygılı, yüzde
39,2si mutsuz, 24,4ü ise ne mutlu ne mutsuz diyor; mutluyum diyen yok
bu ülkede.
Bütçe görüşmeleri boyunca, HDPyle, aynı
klişe sözleri kullanarak uğraştınız çünkü artık
keseniz boş, hikâyeniz bitti ve geçmiş teranelerden başka da
söyleyecek sözünüz, vaadiniz yok. E, bu durumda en elverişli şey
nedir? Herkes terörist, etrafımız da düşman dolu. Bu söyleme
sarılmak. Ama olmuyor, inanın olmuyor arkadaşlar. Yani üzgünüm,
yoksulluğun üstü bunlarla örtülmüyor, halkın mutsuzluğunun üstü
bunlarla örtülmüyor. Z kuşağını etkilemek için TikToka da
el atsanız öyle de olmuyor, böyle de olmuyor. Bakın, coronavirüs
salgınının artan etkileriyle iyice yoksullar ve
varlıklılar olarak bölünen bu dünyada önlemler alınmak zorunda
ama esnafa hepi topu 500 lira, 750 lira vererek de olmuyor bunlar.
Bakın, Hollanda Hükûmeti, coronavirüs
salgını boyunca -daha doğrusu, bu nedenle- birçok yaşam
alanından vazgeçmek zorunda kalan gençlerin yalnızlık,
kaygı ve depresyon sorununu ortadan kaldırmak için bütçeden 58,5
milyon avro ayırdı. Almanyada ise hükûmet, önlemlerden etkilenen
şirketleri ayda toplam 11 milyar euroluk paketle destekleyecek, kapanmak
zorunda olan iş yerlerinin ayda en fazla 500 bin euroya kadar olan sabit
masraflarının yüzde 90ını karşılayacak. 38
milyonluk nüfusa sahip Kanada 266 milyon dozluk aşı için 6
şirketle anlaşmaya vardı. Birleşik Krallık nüfusun
yaklaşık 3 katına yetecek kadar aşı için anlaşma
sağladı. Türkiyede ise 25 milyonluk aşı için yapılan
anlaşma ancak nüfusun yüzde 30una yetecek kadar. Peki, biz bu ülkelerin
yaptıklarını yapamayacak kadar fakir bir ülke miyiz? Hayır,
bence değiliz ama yaptığınız şu:
Yandaşları zenginleştirdiniz, halkımızı
yoksullaştırdınız. Bu bütçeyle de bunu yapmaya devam
ediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Size tavsiyem: Yoksulluğu örtmek için HDPyle
uğraşmayın; nafile, vazgeçin bundan. Halkımızın
vergilerinden elinizi çekin. Halka bir an önce güvenli ve ücretsiz
aşıyı sağlayın.
Bu bütçe sürecinde buraya gelip halkın seçilmiş
temsilcisi milletvekillerine karşı istihzayla konuşan kibirli
atanmışları da özellikle kınadığımı
ifade etmek isterim. Bu ülkenin Bakanı ya da Cumhurbaşkanı
Yardımcısı olmalarını halka reva görmediğim o
4lü kendini çok çok iyi biliyor bence.
Saygılar sunarım Genel Kurula. (HDP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi
açısından ifade ediyorum ki biraz evvel hatip Halkalıdan
kalkan tren tekrar Halkalıya döndü. dedi ama şu an, Halkalı
treni Çinde bulunmaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla biraz evvelki bütün itham,
eleştiri ve iddialarla ilgili de bunu kıyas edebilirsiniz diyor,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Çine gidiyorum. diye çıkıp Halkalıya geri dönmedi
mi? Şimdi gittiyse bilemem.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Nihat Yeşil, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NİHAT YEŞİL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerine grubumuz
adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları
başında olan vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bütçede dertlere
çare yok, işçiye çare yok, çiftçiye çare yok, esnafa çare yok,
öğrenciye çare yok, emekliye çare yok, yurttaşın cebine giren
para yok ama yurttaşın cebinden çıkan para çok. Değerli
arkadaşlar, bu bütçe cumhuriyetimizin değil saray rejiminin
bütçesidir. Meclisin egemenlik yetkisi kâğıt üzerinde
kalmıştır, bütçe kanununda değişiklik yapma hakkı
dahi Meclisimizin elinden alınmıştır. Bu ucube rejimde,
Meclis ya bütçeyi kabul ediyor ya da reddediyor. Meclis kabul etse dahi,
Cumhurbaşkanı bütçeyi istediği gibi yetkilendiriyor, Meclisin
iradesini yok sayıyor, denetimi olmadığı için istediği
gibi harcıyor.
Bir aydır sarayın
hazırladığı bütçeyi görüşüyoruz, her
bakanlığın ve kurumun bütçesini ayrı ayrı
tartışıyoruz, gece gündüz demeden mesai yapıyoruz. Bir
kişi istediği gibi tasarrufta bulunacaksa, halkın
çığlığına kulak tıkanacaksa; işçi, çiftçi,
esnaf ve emekli mağdur edilirken iktidar bildiğini okuyacaksa biz
burada neyi tartışıyoruz? (CHP sıralarından
alkışlar) İşte, gelinen nokta maalesef budur. Bütçe bu
yıl da ölü doğmuştur, halkı değil sermayeyi
korumuştur, toplumun değil bir kişinin bütçesi olmuştur.
Geçen yıl, ödenek aktarmalarıyla 93 milyar
lirayı harcadınız; başlangıç ödeneklerini, ödeneküstü
harcamaları, bütçe dönemi içinde kat kat artırdınız.
Değerli arkadaşlar, bu bütçe, emeğin
ve emekçinin bütçesi olmalıydı, traktörü haczedilen çiftçinin bütçesi
olmalıydı, borca batırdığınız
KOBİlerin bütçesi olmalıydı, üniversite mezunu işsiz
gençlerin bütçesi olmalıydı, dükkânı kapatılan esnafın
bütçesi olmalıydı, tenceresi kaynamayan emeklinin bütçesi
olmalıydı, eskiden ay başını sevinçle beklerken
şimdi ay sonunu getiremeyen memurun bütçesi olmalıydı,
sağlık emekçilerinin bütçesi olmalıydı,
öğretmenlerimizin bütçesi olmalıydı. (CHP sıralarından
alkışlar) Yoksulluk sınırı altında yaşayan
17 milyon yurttaşımızın bütçesi olmalıydı,
açlığa mahkûm ettiğiniz için yaşamaktan umudunu kesen o
gariplerin bütçesi olmalıydı. Eğer bu bütçe halkın bütçesi
olsaydı: Bir hafta önce Samsunda 3 çocuk babası Metin Irmak avucuna
iş, aş yazıp intihar etmezdi. Hatayda 2 çocuk babası
Adem Yarıcı Çocuklarım aç, iş istiyorum,
anlamıyorsunuz. diye kendini yakmazdı; on yılda 30dan fazla
yurttaşımız Mecliste intihar etmeye kalkışmazdı.
Grup Başkan Vekilimiz Millet aç, kuru ekmek yiyor. Dediğinde,
birileri Demek ki toklar. diye konuşmazdı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, geçen yıl Bütçe
açığı 139 milyar lira olacak. dediniz. Tam 239 milyar lira
açık verdiniz, kendi koyduğunuz hedefi kendiniz
şaşırıyorsunuz, 100 milyardan fazla açık verdiniz. Bu
açığın millî gelire oranı yüzde 5, sizin
açığınızı kapatmak için 83 milyon
vatandaşımız 1.200 lira cebinden ödemek zorunda kaldı. On
sekiz yılda 492 milyar doları sadece faiz için harcadınız.
Bu yıl da faiz ödemeleri yüzünden, 138 milyar lirayı faiz adı
altında tefecilere aktardınız. Bütçeyi denetimsiz
bıraktınız, hesap soracak kurum bırakmadınız;
davul sizin boynunuzda, tokmak faiz lobisinin elinde; sarayın
penceresinden bakınca hava güllük güneşlik ama halkın
penceresinden bakınca açlık, karanlık, sefalet. (CHP
sıralarından alkışlar)
2021 bütçesinde Bütçe açığı 245
milyar lira olacak. diyorsunuz, demek ki seneye, belki de en az 500 milyar
lira bütçe açığı vereceksiniz. 2021 yılında Faiz
giderleri 180 milyar lira olacak. diyorsunuz, demek ki seneye de tefecileri
zengin edeceksiniz. Sonra çıkıp Ey, faiz lobisi Ey, dış
güçler diyeceksiniz, yolun sonuna geldiğinizi yine kabul etmeyeceksiniz;
ister kabul edin, ister etmeyin, saltanat bitti, yolun sonuna geldiniz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu bütçede
yatırım harcamaları geçen yıla oranla yüzde 81
artırılmış. Geçen sene yatırım harcamaları
77 milyar lira idi, Bu sene 152 milyar lira olacak. diyorsunuz. Ödenek
oyunlarıyla mali düzeni yıpratıyorsunuz. Ek ödenekleri
hesapsızca kullanıyorsunuz; o da yetmiyor, yedek ödenekleri
harcıyorsunuz. Nasıl olsa hesap soran yok, denetleyecek kurum yok,
Yanlış yapıyorsun. diyen bürokrat yok, yolsuzluğu soracak
gazeteci yok, soranın da yazanın da özgürlüğü yok, Suçu var
mı? diye araştıran savcı yok, suçu tespit edecek hâkim
yok; kısacası, hırsız çok ama yakalayacak polis yok. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, en büyük
yatırım insana yapılan yatırımdır. İnsana ve
topluma yatırım yapacağınıza, getirdiğiniz her
bütçede olduğu gibi, eğitime, sağlığa, insana
yatırım yapmak yerine 5li çeteyi doyurmak için, yandaşları
kalkındırmak için betona yatırım yapıyorsunuz.
Devleti şirket gibi yönetiyorsunuz. Garanti
ödemeleri ekonominin başına bela ediyorsunuz. Bu ucube projelerin
mali hesaplarını açıklamıyorsunuz, Sayıştay
denetiminden dahi muaf tutuyorsunuz; bizler halk adına sorunca da ticari
sır deyip işin içinden çıkıyorsunuz. Varlık Fonunu
Sayıştay denetiminden kaçırdınız; yetmiyor, mali
tabloları dahi Meclise göndermiyorsunuz.
Bu iktidar, kamu-özel iş birliği
projelerine 2019da 10 milyar lira ödedi, 2020de 19 milyar lira ödedi.
İktidar, 2021de katmerlenen ödenekler gözükmesin istiyor, her sene
artacak borç yükünü saklamanın hesaplarını yapıyor ama
Sayın Ulaştırma Bakanı açıkladı, bu yıl
merkezî bütçeden kamu-özel iş birliği projelerine 84 milyar lira
aktarılacak yani bütçenin yüzde 5i komisyoncuların cebine gidecek.
Geçilmeyen köprülere, aşınmayan yollara,
kullanılmayan havaalanlarına garanti verdiniz. Dokuz yılda Etlik
Şehir Hastanesini bitiremediniz. Salgında nefes alamıyoruz.
diyen sağlık emekçilerine Covid-19un meslek hastalığı
sayılmasını dahi çok gördünüz. Tank Palet Fabrikasını
50 milyon dolar için Katara peşkeş çektiniz ama ANKAPARK denen
ucube park için 750 milyon dolar harcadınız, hesap soran yok. (CHP
sıralarından alkışlar) Biz zamanı gelince
bunların hesabını soracağız.
Daha bir ay önce, Aydın-Denizli Otoyoluna yine
euro sent üzerinden kilometre başına geçiş garantisi verdiniz.
Hani, milletin cebinden 5 kuş çıkmayacaktı? Ülkenin
geleceğini ipotek altına aldınız. Bu garanti ödemelerde
tüyü bitmemiş yetimin hakkı var, kepenk indiren esnafın
hakkı var, traktörüne mazot alamayan çiftçinin hakkı var,
diplomalı işsiz gençlerimizin hakkı var, tableti
olmadığı için EBAya giremeyen yavrularımızın
hakkı var, sağlık emekçilerinin hakkı var,
öğretmenlerimizin hakkı var. Bunları hiç gözetmediniz.
Sayıştay, 2014-2019 yılları
arasında sizin garanti verdiğiniz projeler için 62 milyar lira kur
farkı ödendiğini tespit etti. Eğer bu para devletin
kasasında olsaydı; emekçiler salgında 1.138 liraya mahkûm
edilmezdi; 2,5 milyon emekçinin bir yıllık asgari ücreti ödenirdi; 20
milyon ilkokul öğrencisinin bir yıllık masrafı
karşılanırdı; 2,5 milyon üniversite öğrencisinin bir
yıllık masrafı karşılanırdı, ortalama 10
milyon bedelle 6.200 okul yapılırdı, ortalama 100 milyon bedelle
620 hastane yapılırdı. Bu ödenekler, devletin kasasından
birilerinin cebine giriyor. Halkın ihtiyaçları görmezden gelinirken
5li çeteler zengin ediliyor. Biz, bu pervasızlığa
karşıyız, bu harcamaları denetimden kaçıranlara
karşıyız, devletin kaynaklarını hesapsızca
harcayanlara karşıyız.
Değerli arkadaşlar, bu güzelim ülkeye bu
kadar kötülük yapılmazdı, bu kadar zarar verilmezdi;
ayıptır, yazıktır, günahtır! Bu rezilliklerin
hesabını her fırsatta soruyoruz, hesabını
vermiyorsunuz, yanlıştan dönmüyorsunuz, hatalarınızı
kabul etmiyorsunuz, Kandırıldık. deyip işin içinden
çıkıyorsunuz. Osmanlıdan kalan borçlara rağmen yokluk
içinde kurulan cumhuriyetimizin yetmiş dokuz yıllık birikimini
siz iktidarınızda karanlığa boğdunuz. Millî
fabrikalarımızı sermayeye peşkeş
çektiniz. Kısacası tarımı bitirdiniz, üreticiyi bitirdiniz,
sanayiyi bitirdiniz, eğitimi bitirdiniz, sağlığı
bitirdiniz, ülkeyi bitirdiniz ama umudu bitiremeyeceksiniz,
dayanışmayı bitiremeyeceksiniz, mücadeleyi bitiremeyeceksiniz,
dostluğu bitiremeyeceksiniz, barışı bitiremeyeceksiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
NİHAT
YEŞİL (Devamla) Anadolu aydınlanmasının öncüsü olan
evrensel değerlerimizin simgesi Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Pirimizin, Hazreti Mevlânanın, Yunus Emrenin, Pir Sultan Abdalın,
Gazi Mustafa Kemalin yolunda, bu aydınlık yolda, Cumhuriyet Halk
Partisinin iktidarında demokrasiyi, adaleti, barışı
getirmeye söz veriyoruz.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gruplar adına söz talepleri karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar
adına ilk söz Sayın Arzu Aydının.
Buyurun Sayın
Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ARZU AYDIN (Bolu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerine,
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri,
sizlerin şahsında aziz milletimizi, Köroğlunun torunları
değerli Bolulu hemşehrilerimin vekâletleriyle, saygı ve hürmetle
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Söz konusu madde,
bakanlıkların bütçelerinin verimli kullanılması amacıyla
yapılan düzenlemeleri içermektedir. Bu düzenlemeyle devlet, bütçede yer
alan tek bir kuruşun dahi zayi olmadan halka hizmet için
kullanılması amacını gütmektedir ki 2021 yılı
bütçesi de bu mantıkla hazırlanmıştır. Bu anlamda, bu
bütçe -anlaşılması için tekraren söylüyoruz ki-
ağızlarından tank palet lafını hiç düşürmeyip
tank görünce kaçıp eve sığınanların değil,
tankın üstüne korkusuzca yürüyenlerin bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu bütçe, terörist cenazesine gidenlerin değil, evlat
kaybedip Vatan sağ olsun. diyen anaların; bu bütçe, ezan sesinden rahatsız
olanların değil, ezan sesini vatanın
bağımsızlığının nişanesi olarak
görenlerin ve en önemlisi, bu bütçe 14 yaşında çocuk terörist olarak
fotoğrafları gösterilen evlatlara bakarken oy kaygısıyla
sesleri içlerine kaçanların değil, Cumhur İttifakı olarak
hak ettikleri cevabı alanlar karşısında derin bir oh
çekenlerin bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, bütçe görüşmeleri esnasında kürsüde
konuşan AK PARTİli hatibe Atatürkün adını
ağzına alamazsın. diyerek bağıran CHPli vekilin bu
hezeyanına da bir cevabımız var elbette. Kendilerinin bir
icraatları olmadığı için yalnızca bu sahiplenme üzerine
ifade eden bu zihniyet bilsin ki iç ve dış bedbahlara Hele bir
durun. diyen Anadoluyu hayat alanı olarak görmenin ötesinde, istikbali
ve namusu olarak gören, tam bağımsızlık için kefeniyle yola
çıkanlar çok rahat Atatürk diyebilirler ancak aklımıza
takılan bir soru var: Acaba, CHP İstanbul İl Başkanına
da bu vekil mi Atatürk deme demiştir ki malum şahıs bu
lafzı etmekten kaçınmaktadır? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bunun takdirini de yüce milletimize
bırakıyoruz.
Bu arada, Sayın Kılıçdaroğlu
bütçe konuşmasında CHPli belediyelerin arı gibi
çalıştığını söylemişti, yalnız
sanırım, kastettiği bal yapmayan arılardır. Bunu kendi
ilim açısından ve diğer CHPli belediyelerin yönetim tarzı
da birbirine benzediği için anlatmak isteriz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen ömründe Tanju
Özcan gibi Belediye Başkanı gördün mü? Allah herkese nasip etmez
Tanju Özcanı, Allah her ile nasip etmez Tanju Özcanı;
çalmıyor, çaldırmıyor; yemiyor, yedirmiyor;
hırsızlık yok, şey yok. Alıştın tabii,
yiyenlere miyenlere... Boluda yiyen belediye başkanlarına
alıştın. Tanju Özcan yemiyor, yedirmiyor.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, müsaade edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Tanju Özcana laf
söylüyor Sayın Başkanım.
ARZU AYDIN (Devamla) Misal, CHPli Bolu Belediye
Başkanı, pandemi döneminde Covid-19 nedeniyle vefat eden
yaşlı insanlarımız için Zaten bir ayakları çukurdaydı.
diyebilen, Kimseyi maskesiz bırakmadık. yalanlarıyla
aslında İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle birlikte maske
ihalesini yandaşa verebilen, hayallarin led ekran üreterek Çine ihraç
etmek gibi trajikomik projeler olmasına rağmen gerçeklerin Vaktinde
ekmeyi unuttuk. dediği mor patates olduğu bir yönetim
anlayışıyla hareket etmeye devam etmektedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Tanju Özcan
çalmadı, çaldırmadı; yemedi, yedirmedi. Allah her ile bir Tanju
Özcan versin. Allah olmayanlara da versin Tanju Özcanı.
ARZU AYDIN (Devamla) Yapamadıkları,
üstesinden gelemedikleri her iş için kameralar önünde Ama beni
engelliyorlar. diyen bu ağlak siyaset anlayışına bir kez
daha, tüm belediyelerimize ve siyasi görüşüne bakılmaksızın
tüm vatandaşlarımıza hizmet götürdüğümüzü
hatırlatıyor, bu nedenle de Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana şükranlarımızı
sunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Maskeyi
dağıtamadınız, maskeyi. CHPli belediyelere dua edin. Dua
edin CHP'li belediyelere. CHPli belediyeler geldi de hizmet gördünüz.
ARZU AYDIN (Devamla) Ancak ne yazık ki heyhat
diyorum, heyhat; güzel memleketim yalnızca bu gelip geçici yönetimle
sınanmamaktadır. Dün vekilken CHPnin net bir duruşu yok.
diyen malum şahsın bugün şirazeden çıkarak içeriğini
söylemekten imtina edeceğimiz şekilde ulusal basında da yer alan
ifadeleri, ülkemizin dört bir yanından bizleri arayan -cinsiyetten ari
olarak söylüyorum- adamlığın kitabını yazmış
Koç Köroğlunun torunlarını yaralamış,
karalamıştır. Biz kendisini bu tutumlarından dolayı
kınıyor; edebe, ve suhulete davet ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sen Bolu Beyinin
torunusun galiba? Bolu Beyinin akrabası bunlar. Köroğlunun
akrabası burada.
ARZU AYDIN (Devamla) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARZU AYDIN (Devamla) Yani dememiz o ki biz
hakkın helal edilmesi kavramına Abdurrahim Karakoç gibi bakıyor
ve şöyle diyoruz:
Yerindedir daha aklım, iradem
Ve işte yeminim, işte ifadem!
İlk insan, ilk nebi Hazreti Âdem,
Susarsam, hakkını helâl etmesin.
VELİ AĞBABA (Malatya) Abdurrahim
Karakoçun bir şiiri daha var Yolun sonu görünüyor! diye.
Sayın Vekilim, yolun sonu görünüyor!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Kadına saygınız bu işte, kadına saygınız bu
sizin!
ARZU AYDIN (Devamla) Canım sağ oldukça
rahmetli babam, ak sütünü emziren ihtiyar anam; sırf AK PARTİ'li
oldukları için insanlara eziyet edenlere ve iş birlikçilerine
karşı susarsam, korkarsam, doğru bildiğimden dönersem
hakkını helal etmesin.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya) Şeyi de bir
söylesene Sayın Vekilim, bu şiiri de okusana: Yolun sonu görünüyor.
Mihribanı da oku, Mihribanı!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum,
lütfen
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, hatip, konuşmasında grubumuza
sataşmıştır. Sataşmadan söz istiyorum .
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Ağbaba, siz de Meclisi çok özlediniz
herhâlde bu arada. Hoş geldiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sağ olun.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Bolu Milletvekili
Arzu Aydının 230 sıra sayılı 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasında HDPye
sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, demin konuşan hatip
Terörist cenazesine gidenlerin bütçesi değil bu bütçe. dedi. Şunu
ifade edeyim: Sizin iktidarınızda bu ülkenin yarısından
fazlası terörist ilan edildi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Yok.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Doğru değil!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz,
sevgili Tahir Elçiyi bile terörist ilan eden ve cenazesine giden
milletvekillerini de terörist cenazesine gidenler olarak niteleyen bir partinin
yetkililerisiniz, vekillerisiniz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Bu ifadeler doğru
değil.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın Başkan, gerçekten o kadar konuşma var ki ben
anlamıyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Doğru değil ama
yanlış ifadeler.
BAŞKAN Anlıyorsunuz değil mi? Zor
oluyor kürsüden böyle konuşmak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz bu
kürsüden defalarca söyledik. Biz, ölümle, öldükten sonra, ölenin hükmünün
kalkacağını ve geride kalanların acısını kim
olursa olsun paylaştığımızı,
paylaşacağımızı söyledik. Ölen kim olursa olsun
diyorum bakın, asker, polis, dağa giden ya da sivil bir insan, kim
olursa olsun, siz, sizin iktidarınızda cenazeyle, definle, mezarla
uğraşan bir parti olma unvanını aldınız. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Vatan hainleri,
vatanı bölmeye çalışan teröristler, PKKlılar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın
Akbaşoğlu cevap verecek şimdi sataşmadan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
nedenle terörö diyerek, Türkiye'nin yüzde 50sinden fazlasını
terörist ilan ederek ve bu cenazeye gidenleri suçlu addederek kendi suçunuzu
örtemezsiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Vatan hainleri
Bu
ifadelerinizi ispatla yükümlüsünüz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet,
biz bütün cenazelere gidiyoruz, bütün cenazelere gideriz ve ailelerin
acısının yanında oluruz. Onlar evlatlarını
kaybetmişse o anne ve babanın suçu yoktur, bir suç varsa ölenin
kimliğinde
Suç ve cezalar şahsidir. Sizi hukuken düşünmeye davet
ediyorum, insancıl hukukla düşünmeye davet ediyorum. Bir ülkenin
yarısını ötekileştirerek, suçlu göstererek hiç kimse
amacına ulaşamaz. Sizi aklıselime davet ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Siz kendiniz gibi düşünmeye davet
ediyorsunuz ama biz öyle değiliz.
BAŞKAN Sayın Çilez
Değerli milletvekilleri
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Grup Başkan Vekili Sayın
Akbaşoğlu, sataşmadan dolayı buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı)
Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben sataşmadım.
BAŞKAN Efendim, sataştınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sataştım mı?
BAŞKAN Sataştınız.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) Nerede sataştı?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Nerede sataştım?
BAŞKAN Efendim?
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Ne dedi
mesela?
BAŞKAN Ne dedi mesela
Müsaade eder misiniz arkadaşlar
Tutanakları isteyeyim o zaman.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) İlk önce söz verdiniz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan,
peşinen Sataştı. diyorsunuz.
8.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvel değerli
milletvekilimiz ortaya bir konuşma yaptı ve sizlerin
yaklaşımı noktasında, ileri sürdüğünüz iddialara
ilişkin de bir cevap verdi ancak bu konuda HDP bu sözleri kendi üzerine
alınarak söz istedi. Yani Yarası olan gocunur. diye bir söz var;
birincisi bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, Teröristlerin cenazesine katılmayın. diye
geçen hafta açıklamada bulunan CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlunun yaklaşımını da
hatırlatmak isterim; kendi milletvekilleriyle ilgili böyle bir
yaklaşımda bulunmuştu. Bu konuda HDPnin Sayın Grup
Başkan Vekili ne diyor? Onunla ilgili bir şey söylemedi ancak AK
PARTİ Grubunu ilzam edici yaklaşımlarda bulundu. Şunu ifade
etmek isterim: Teröristlerin cenazesine asla ve kata hiçbir milletvekilinin
katılmaması lazım gelir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Akbaşoğlu, Cenazeye
katılanın Allah belasını versin. diyor
Kılıçdaroğlu, iftira edenlerin de.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu millete, bu
devlete saygının ve mağdurların hakkı bunu gerektirir.
Hiçbir şekilde, hiçbir milletvekili bir teröristin cenazesinde boy
gösteremez. Bu, asla mazur görülemez ve mazur gösterilemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Hiçbir
devlet bir cenazeye saldırmaz. Bir devlet bir mezara saldırmaz,
yerinden çıkarmaz, taşını kırmaz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) Bu konuyla ilgili,
teröristin anne babasıyla ilgili bazı yaklaşımlarda
bulundunuz. Evet, suçların şahsiliği prensibi genel hukuk kaidesidir.
Bununla ilgili başka bir şekilde -anne babalarla ilgili- taziyede
bulunmanızı engelleyecek bir düzenleme söz konusu değil ancak
teröristlerin cenazesine katılarak bir şova dönüştürme hiçbir
milletvekilinin harcı değildir, kabul edilemez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Algı yaratıyorsunuz, algı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Herhâlde
sataştığını kabul edersiniz
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Benimkini hatırlıyor musunuz?
BAŞKAN Efendim, sizin sataşmanız
şuydu: Siz, ülkenin yarısını terörist ilan ettiniz.
dediniz. Cenaze siyasetinden bahsettiniz diye
Bunları bana tekrar
ettiriyorsunuz.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ama AKP demedi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Az
önce de HDP denilmemişti.
9.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında HDPye sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Suç ve
cezalar şahsidir meselesini neyse ki kabul ettiniz. Biz, bir partiyiz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Genel kural, genel kural.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Evet,
genel kuraldır. Ölenin de suçlu olup olmamasına
bakılmaksızın ailesinin, sevenlerinin hatırına dinî
vecibelerinin yerine getirilmesi, defnedilmesi meselesinde halkı temsil
eden
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Meşrulaştıramazsınız!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
halkın iradesini temsil eden vekillerin bunu yapmasının
tartışılmasını zül kabul ediyoruz biz. Biz, bunu zül
kabul ediyoruz.
Diğeri: Ölüm siyaseti yapmayın lütfen. Siz,
Türk Ceza Kanununda, bir madde çıkarın, deyin ki: Vallahi,
şunların cenazesine, defnine gidilebilir, bunlara gidilemez.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Teröristlere gidilemez. diyoruz. Bunlar açık ve net. Polisi, askeri
şehit edene gidilemez. diyoruz. Bu kadar açık ve net.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ya, siz, hainler mezarına kurulmuş partisiniz ya!
Susun ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
bir şey var mı, olabilir mi? Ya, biz halktan geliyoruz, halkın
iradesinden geliyoruz. Şimdi, bunun üzerine sayın hatip -hızla
baktım, yanılmıyorum- 2 defadır bu Mecliste konuşma
yapıyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kemal
Kılıçdaroğlu da Allah belasını versin! demişti.
Ona da sorun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Sayın kadın milletvekilimiz, ikisinde de harfi harfine, motamot
aynı cümleleri kuruyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) İşinize
gelmiyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Alakası yok!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle
bir siyaset bu ülkeye bir şey veremez.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Siz
kırk senedir aynı şeyi yapıyorsunuz.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Çok güzel cümleler
kurdunuz, çok güzel!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Bakın, biz yaşam siyaseti yürütüyoruz. Biz O ölümler olmasın.
diye, burada sizin bütün saldırılarınıza rağmen, bütün
karalamalarınıza rağmen, burada barışı,
yaşamı ve demokrasiyi savunuyoruz. Neden? Çünkü bizim bu halka
karşı sorumluluğumuz var. Biz, Roboskide öldürülen çocukların
ailelerinin de yanındayız, Tahir Elçinin -öldürüldükten sonra onun-
ailesinin de yanındayız ya da dağa giden bir çocuğun
annesine geçmiş olsun, başsağlığı dilemek için de
gidiyoruz, biz ayırmıyoruz. Ben Adana Vekiliyken onlarca asker
taziyesine de gittim. Siz provoke etmeyin, biz bütün taziyelere gideriz,
gitmeye devam ederiz; siz de gidin, size öneriyorum. Barış siyaseti,
yaşam siyaseti bunu gerektirir.
Sizi itham etmedim. Ben, suç ve cezalar
şahsidir, bunun arkasında durun derim. (HDP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Hainlerle bizim hiçbir
işimiz yok, hainlerle.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Meral Hanım, polisi ve askeri öldürenin cenazesine gidilmez, bunu
söylüyoruz; anlamak istemiyorsun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ölüm siyaseti güdüyorsunuz. diyerek grubumuza
sataşmıştır, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
Grup Başkan Vekillerimiz mümkünse şimdi
olduğu gibi sataşmanın neyle ilgili olduğunu söylesinler de
kürsüden bize tekrarlatmasınlar.
10.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasında AK PARTİye sataşması
nedeniyle tekraren
konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
KANİ BEKO (İzmir) Milyonlarca insan aç,
aç!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı)
aslında, biraz evvel, HDP Grup Başkan
Vekilinin buradaki konuşması, biraz evvel, Bolu milletvekilimizin
ortaya koyduğu hususların ne kadar gerçek olduğunu tekrar teyit
etmiştir zira teröristlerle ilgili bir gerçeği ortaya koymuştur,
bunu teyit eden bir yaklaşımı devam ettirmiştir. Biz
şunu ifade ediyoruz: Hiçbir teröristin cenazesine hiçbir milletvekili gidemez.
Evet, bu konuyla ilgili, polisimizi, öğretmenimizi, askerimizi,
vatandaşımızı, kundaktaki bebeği katleden hiçbir
teröristin cenazesine hiçbir milletvekili asla ve kata gidemez, gitmemelidir.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu yaklaşımı
kınadığımı ifade etmek isterim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı)
Bağırma!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Sonuç itibarıyla, suçta ve cezada kanunilik ve şahsilik prensibi
herkes için geçerlidir. Bu temel ilke hepimiz için vurgulanması gereken
ifadedir. Onu konuşmuyoruz. Teröristin kendisinin cenazesine bir siyasi
şov olarak âdeta meşrulaştırmaya, teşvik etmeye,
propaganda malzemesi yapmaya dönük olarak
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Nasıl bir propaganda oluyor? Ölümle mi bunları
yapıyorlar?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
bunu öykündürmeye dönük bir tavır asla ve kata insani değildir,
İslami değildir, hiçbir şekilde milletimizin örfüne, adetine
uygun değildir. Bu, millette kopukluğun
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Mezarları yıkmak İslami mi? Ölüyü mezardan
çıkarmak İslami mi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Bu, millet iradesine, millet inancına, millet kültürüne, bir
arada yaşamaya, millet-devlet kaynaşmasına vurulmuş en
büyük darbedir, asla ve kata kabul edilemez.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Ölüyü mezardan çıkarmak
İslami mi? Mezarı yıkmak İslami mi?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Devamla) Bizim söylediğimiz bundan ibarettir.
Hepinizi hürmetle
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Mezarları yıkmak
İslami mi?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sataşma olmadı da, 60a göre yerinizden söz istiyorsunuz galiba.
Buyurun Sayın
Beştaş.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
15.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sataşma oldu da.
BAŞKAN O
zaman kürsüye alayım.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, ben birkaç sözle yanıt
vereceğim ve bitireceğim.
Hazreti Muhammedin
bir sözünü okuyacağım. Yanından geçen bir cenaze için ayağa
kalkmış; orada bulunanların, kendisine, bunun bir Yahudi
cenazesi olduğunu söylemeleri üzerine O da bir nefis, insan değil
miydi? diye buyurmuş. Bu, kayıtlarda var.
BAŞKAN
Sayın Beştaş
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi, ayrım yapıp ölüye ve cenazeye
saygı duymayan tek öğreti Selefiliktir. Ölü ve cenaze üzerinde hüküm
koydukça Selefilikle aranızdaki mesafe de ortaya çıkıyor
aslında.
Evet, şimdi,
İbrahim Kalının bir lafı da var, bir gazetecinin sorusu
üzerine şöyle diyor: Ölünün üzerinden hüküm kalkar ve hiçbir inançta
cenazeye katılmak suç değildir. Bunu sayısız Kur'an
ayetiyle ortaya koyabilirim ve bu yaklaşım kırkyıldır
sürüyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Sen, Yahudi ile teröristi niye aynı
kategoriye koydun ki?
BAŞKAN
Buyurun.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) İbrahim Kalın diyor ki: Ölüye saygı
bizim inancımızın en temel unsurlarındandır. Biz,
inancımıza da insancıl hukuka da mevcut mevzuata uygun olarak da
bu tartışmayı devam ettirmek istemiyoruz, bunun üzerinden ölüm
siyaseti yapılmasını doğru bulmuyoruz; bu, halkı da
yaralar, burayı izleyenleri de yaralar. Sadece, AKP bunun üzerinden
saldırdığı için cevap verme gereği duydum, bu
tartışmayı uzatmak istemediğimiz için Hazreti Muhammedin
ve Kur'anın laflarını söyledim. Umarım, biter burada.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Siz, Aysel Tuğlukun
annesini mezardan çıkardınız ya.
MUHAMMET BALTA
(Trabzon) Terörist cenazesine saygı göstermiyoruz. Hainlerle işimiz
yok.
BAŞKAN
Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
16.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Biraz evvel,
Efendimizle (ASM) ilgili tarihî bir atıfta bulundular ama
bağlamından kopartarak başka bir sonuca vardılar. Sonuç
itibarıyla sapık,
haricî mantıkla İslami hükümler ve değerlendirmeler bir
şekilde yorumlanamaz. Bu, yanlış bir tutum ve
davranıştır. İşi kaynağından kendi
bağlamında doğru dürüst öğrenmek gerekir; bir.
İkinci olarak, sonuç itibarıyla terörist
kamu düzenini, devleti, milleti, ortak geleceği yok eden bir kişidir;
Yahudiyle kıyas edilemez, Hristiyanla kıyas edilemez, ateistle
kıyas edilemez ayrı bir kategoridir ve hiçbir teröristin dini,
milliyeti yoktur. Dolayısıyla bütün teröristlere Dur! dememiz, hep
beraber ortak sorumluluğumuzdur. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar) Bu yaklaşım asla ve kata
kabul edilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Terörizme ve teröriste meşruiyet
kazandırıcı bir yaklaşım ortaya konuyor. Ne
söylediklerinin farkındalar mı acaba? Bu, en fazla
Güneydoğudaki Kürt kardeşlerimizin, Türk kardeşlerimizin, Arap
kardeşlerimizin, Alevi kardeşlerimizin, Sünni kardeşlerimizin,
sonuçta 83 milyon insanımızın ortak geleceğine dönük çok
büyük bir yanlış yaklaşımdır; derhâl terk etmelerini
tavsiye ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkanım, bir cümle ifade edebilir miyim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
MAHMUT TANAL (İstanbul) HDPye söz verin
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tanal, hoş geldiniz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben hep
buradayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, Sayın Bülbül.
17.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Siirt Milletvekili Meral
Danış Beştaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) HDP Grup
Başkan Vekili yerinden aldığı sözde,
konuşmasının sonunda Peygamberimizden bazı ifadeleri ve
Kurandan lafları söylüyorum, aktarıyorum. gibi bir ifade
kullandı. Bu hususun düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Zira, dinî
inancımız gereğince -bizlerin, en azından Müslümanlar
olarak- Kurandan aktarılacak sözler ya ayetlerdir ya surelerdir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Ayetlerdir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bu noktada
düzeltme yapılması gerektiği kanaatindeyim.
BAŞKAN Öncelikle, başlangıçta
ayet olarak ifade ettiler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Laflar olarak
ifade edildi.
BAŞKAN Sonrasında denildi.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Evet, evet laflar denildi; ayet ve hadislerdir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah kelamı da
deniyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Laflar
olarak
Ben bu konunun düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyim.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR
(Ağrı) Ayet dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, buyurun.
18.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Şimdi,
doğrusu, düne kadar Hoca Efendi diye hitap ettikleri şahsa, bugün
terörist dediklerini önemle hatırlatmak istiyorum. Yani kimin ne zaman
terörist olacağına AKP ya da milletvekilleri karar veremez.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Yargı karar veriyor,
bağımsız ve tarafsız.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Buna yargı karar verir. Buna yargı adil
bir yargılamayla karar verir.
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Adil yargılamayla karar veriyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kendilerine İsrail devletini hatırlatmak
isterim. İsrail devletine göre Filistinlilerin meşru mücadelesi terör
eylemleri, terörist faaliyet ve Filistinliler de terörist olarak görülüyor.
Şimdi, Hazreti
Muhammedin laflarını söyledim; çokça lafı var. Oradaki püf
noktası
ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) - Hadis, hadis!
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Laf değil, hadis!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt)
hadisi
ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Laf değil, hadis!
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Ya, hangisini söylüyorsanız kabul ediyorum.
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Bu, saygısızlık efendim, bu
saygısızlık! Laf ne demek ya!
ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Laf denmez ya! Böyle bir usul yok! Allah,
Allah!
BAŞKAN
Arkadaşlar
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Efendim, düzeltin lütfen.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Hadisi, Sayın Bülbül, hadisi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL
(Sakarya) Ben bunu inancıma saygısızlık olarak
değerlendiriyorum.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Benim de inancım ya, benim de inancım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Benim inancıma saygısızlık bu!
BAŞKAN
Sayın Bülbül, bakın, bir düzeltmeyse bu düzeltmeyi yapacak olan yine
milletvekilinin kendisidir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Saygı duyuyorum.
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Ben de bunu kabul etmediğimi ifade ediyorum.
HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) - Laf yerine ayet diyemiyor musunuz?
BAŞKAN Biz,
ne zabıtlarda ne de milletvekilinin konuşmasında bir düzeltme
yapabilir miyiz?
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) - Bizim inancımıza saygısızlık
yapılıyor burada!
ÇİĞDEM
ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Aynı fikirdeyim.
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) - Ne demek laf, laf nedir?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Başkan, ben bitireyim.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Efendim, biz, bu inanca saygısızlık
asla yapmayız.
BAŞKAN Bir
terminoloji eksikliği olabilir.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Sayın Akbaşoğlu, hem Kur'an-ı
Kerimi hem ayetleri hem hadisleri kendine göre yorumluyor. Ben, Hazreti
Muhammedi anarken ötekileştirmeye karşı Kur'an-ı Kerimin
ve İslam dininin yaklaşımını ortaya koymaya
çalıştım ama kendisi Kendi dediklerim doğrudur. diyor.
MUHAMMED LEVENT
BÜLBÜL (Sakarya) Sözleri diyebilirsiniz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Filistinlilerin cenazeleri, ölüleri İsrailde
aylarca alıkonuluyor; aynen bu yaklaşım var, işte bunu
reddediyoruz. Biz, hukuktan, inançtan, insancıl hukuktan yana bir tutum
sergiliyoruz ve belgelerimiz tamamen buna dairdir, siyasi yargılara dair
bir düşünceyi de kabul etmiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkanım, İç Tüzük 60ncı
maddeye göre bir dakika söz verebilir misiniz?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal, yerinizden söz vereyim.
19.-
İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, vefat eden Enerji ve Tabiî Kaynaklar ile
Çalışma eski Bakanlarından ve Türkiye Barolar Birliği
Kurucu Genel Sekreteri Atilla Sava Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Türkiye Barolar
Birliğinin Kurucu Genel Sekreteri ve 1980-1983 döneminin
Başkanı, hukuk devleti idealinin yılmaz savunucusu, ömrünü
avukatlık mesleğinin gelişmesine adamış çok yönlü
kişiliğiyle ülkemizin her alanda çağdaş uygarlık
düzeyinin üzerine çıkması için mücadele etmiş mümtaz insan
Avukat Atilla Savı kaybettik; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım,
sağ olun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
20.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, dinî konularda
kaynağın Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünnetlerini
ortaya koyan hadisişerifler olduğuna, hukuki olarak da Anayasa ve
mevzuat çerçevesinde tarafsız ve bağımsız yargı
sistemi içinde bir karara varıldığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Dinî konularda kaynak, Kuran-ı Kerimin
ayetleri ve Peygamber Efendimizin sünnetlerini ortaya koyan
hadisişeriflerdir. Bunu da kendi bağlamında, kendi mehabeti
çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Hukuki olarak yapılan
değerlendirmeler ise bizim Anayasa ve mevzuatımız çerçevesinde
ve tarafsız ve bağımsız yargı sistemimiz içerisinde
neticelendirilerek bir karara varılır. Dolayısıyla her iki
yönü itibarıyla da dinî yorumlama itibarıyla da hukuki tanımlama
ve yorumlama, neticeye varma itibarıyla da biraz evvelki
yaklaşımların hiçbirini kabul etmediğimizi ifade etmek
istiyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Kayıtlara geçti.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Bülbül, buyurun.
21.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, Kuran-ı Kerimin ayetlerini laf
olarak nitelemenin İslamiyete ve Müslümanlara saygısızlık
olduğuna, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu sözleri kınadıklarına
ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Bakın,
Farsça laf kelimesi köken itibarıyla anlamsız söz
sözcüğünden türemedir. Bakın söz demek başka bir şeydir
fakat laf şeklinde, bizim Efendimizin sözlerini, hadislerini laf olarak
nitelemek, Kuran-ı Kerimin ayetlerini laf olarak nitelemek açıkça
İslamiyete, Müslümanlara ve inancımıza
saygısızlıktır. Bu hususun düzeltilmesi,
düzeltilmediği takdirde de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bu
sözleri kınadığımızı açık bir şekilde
ifade ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir düzeltme yapacak
mısınız Sayın Beştaş?
Buyurun Sayın Beştaş.
22.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaş, İslam dininin
kimsenin tekelinde olmadığına, Buyurmuştur. diyerek hadisişerif olduğunu kastettiğine,
sözleri yanlış anlaşıldıysa düzelteceğine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Siz de başında ayet ve
hadis diye başladınız da sonra
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Tabii ki
öyle. Hayır, hayır
Tabii ki böyle anlaşıldıysa
düzeltirim. Benim burada
İslam dinî onların tekelinde
olmadığı gibi, ben böyle bir sözü söylemiş olsam bile asla
kastım o değil. Ben hadisişerif olarak kastettim ve
buyurmuştur dedim, yazılı notlarıma baktım.
Kuran-ı Kerimi de Kuran-ı Kerim olarak söyledim. Buradan kimseye
ekmek çıkmaz. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ne ekmeği
ya, ne ekmeği ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben bu
düzeltmeyi onlar için değil, inanca saygı olarak ve tabii ki
bakış açısı olarak yapıyorum. Bunun yüzünden
tartışmayı da zül kabul ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sen
saygısızlık yap, ondan sonra Ekmek çıkmaz. de!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, şunu söyleyeyim...
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu,
buyurun.
23.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, ayet ve hadisişerif
hassasiyetinin bütün milletin hassasiyeti olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Buradaki hassasiyet bir gruba, bir kimseye yönelik bir
hassasiyet değil; bütün milletimize yönelik bir hassasiyet gösteriliyor.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Kesinlikle.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ya,
bizim de hassasiyetimiz var.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ya düzeltmek bu
kadar mı zor?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz de bunları düzelttiniz, siz de bunları
sonradan düzelttiniz. Sonuç itibarıyla düzeltilmesi gerekir; o konuda
ikazın gereği hep beraber yapmamız gereken davranış,
yanlışlıkları düzeltmektir.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya)
Yanlışlık olduysa düzeltin ya, bitsin bu iş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Akbaşoğlu, onu söyledim; böyle bir şeyi savunmuyoruz,
savunmuyoruz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
24.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önceki hatip, Bolu Milletvekilimiz Arzu Hanım, iki yönlü düzeltilmesi
gereken şey yaptı. Bir tanesi, tabii, Tank Paletten bahsedenler.
diyerek partimize yönelik birçok sataşması var ama bir diğeri,
Cumhuriyet Halk Partili bir hatibin AK PARTİli bir hatibe yerinden laf
atarak Atatürkün adını ağzına alamazsın.
dediğini iddia etti. Bu iddia önce Sayın Özlem Zengin tarafından
dile getirilmişti ama daha sonra tutanaklar gelince bunun yanlış
olduğu ortaya çıkmıştı. Ama dönüp milletvekilimize -
bu tartışmada milletvekilimiz Burcu Köksalın olduğunu
bütün kamuoyu biliyor- aynı iddiayı tekrarladı ve bunun...
BAŞKAN Ben bilmiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sorabiliriz kimi
kastettiğini, onu kastettiği açık Sayın Başkan.
Hem grubumuza yaptığı
sataşmalardan dolayı hem de şahsına yapılan
sataşmadan dolayı cevap hakkını kürsüden Sayın Burcu
Köksal kullanacak.
BAŞKAN Siz Sayın Köksalı mı
kastettiniz?
ARZU AYDIN (Bolu) Ben CHPli vekil dedim
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, kimi kastettiniz
yani? Bu işlerde dediyseniz alacaksınız sorumluluğunu.
BAŞKAN Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.-
Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Bolu Milletvekili Arzu Aydının
230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Hatip,
öncelikli olarak 10 Aralık 2020 Perşembe günü birleşimde Metin
Bulut burada konuşmacıyken Gazi Meclisten bahsediyor ve Atatürkü
anmıyor, ben de kendisine -aynen tutanakta yazan- Burcu Köksal
(Afyonkarahisar) - Atatürk'ü ansana, Atatürk'ü! Bu Gazi Meclisi açan Atatürk'tür, onu ansana! Sen Atatürk'ü
ansana! Milletvekilliğini ona borçlusun, ansana! diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Şimdi, siz milletvekili olarak -size bir
tavsiyem var- burada konuşma yapmadan önce lütfen konuşacağınız
şeyleri delillendirin; bu, bir. (CHP sıralarından
alkışlar)
İkincisi: Buraya gelip parmak indirip
kaldırarak, oylamalara katılarak milletvekilliği
yapacağınıza Genel Kurul çalışmalarını,
gelin, burada adam gibi takip edin. (CHP sıralarından alkışlar,
AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Geç
bunu, geç!
BURCU KÖKSAL (Devamla) Üçüncüsü: Bize Atatürkçülük
dersi vermeye kalkmayın. Eğer Atatürkü seviyorsanız Atatürke
zerre kadar muhabbeti olan cenazeme gelmesin. diyen fesli deli Kadirin
cenazesinde saf tutmayacaksınız. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar) Eğer Atatürkü seviyorsanız ona
hakaretler eden Fatih Tezcana ve Abdurrahman Dilipaka arka
çıkmayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Ayrıca, görüyorum ki iktidar partisi
milletvekili olarak nereden tutsan kopacak olan bütçenizi savunamıyorsunuz;
savunamadığınız için de ana muhalefet partisine
saldırıya başlamış durumdasınız.
Siz Abdurrahim Karakoçun bir şiirini okudunuz,
herkes o şiiri bilmez ama ben herkesin bildiği ve şarkı
olmuş bir şiiriyle size cevap vereceğim. İktidar partisi
için gelsin bu da, diyor ki: Aşağıdan yukarıdan/Yolun sonu
görünüyor/Sayılı günler tükendi/Yolun sonu görünüyor. Yolun sonu
AKPye görünüyor bu veda bütçesiyle. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Daha
çok beklersin! Daha çok beklersin!
BAŞKAN Sayın Köksal, Adam gibi takip
edin Genel Kurulu. diyerek
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynen.
BAŞKAN Kadınlara bir hakaret içerdi bu.
Bu, düzeltilmesi gereken bir mevzudur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır! Hayır!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) İnsan gibi,
herkes gibi, vatandaş gibi takip edin.
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya)
Burcu, hayaller hayatlar
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Sayın
Başkan, biz kadın gibi, kadın olarak her zaman buradayız,
kendileri gibi değil.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın
Akbaşoğlu.
12.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasında AK PARTİye sataşması nedeniyle konuşması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel CHP vekilinin konuşmaları herhâlde CHP İstanbul
İl Başkanı Canan Kaftancıoğluna çağrı olsa
gerek, öyle değil mi? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Canınızı çok yaktı değil mi Canan
Kaftancıoğlu? Unutamıyorsunuz o acıyı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Yani Atatürkü anın! Atatürkü anın! sözü ancak CHP İl
Başkanı Canan Kaftancıoğlu için bir karşılık
bulabilir. Dolayısıyla, evet, biz de aynısını söylüyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Akbaşoğlu
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğluna bu
çağrınızı biz de hakikaten yineliyoruz.
Bununla beraber, burada bizim grubumuz, adam gibi
hep beraber bütçeyi takip ediyor ve sizlere gerekli cevapları veriyor.
Bakınız bir milletvekilimizin konuşmasına nasıl
tahammülsüzlük gösteriyorsunuz. Biz sizleri dinliyoruz, her şeyi ortaya
koyuyorsunuz sonra topluca cevaplarımızı veriyoruz ancak bir
milletvekilimizin beş dakikalık eleştirisine bile tahammül
edemez bir faşizan yaklaşımı, bir bastırmacı
yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
VELİ AĞBABA (Malatya)
Akbaşoğlu, herkese cevap veren sensin, faşist varsa
faşistin büyüğü sensin. Faşist varsa senden büyük faşist
yok.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Kişi
kendinden bilir işi!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Değerli arkadaşlar, burada hep beraber bütçeyi görüşüyoruz,
bütçeyi görüşüyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bak,
Akbaşoğlu, herkese cevap verdin. Faşistlikse senden büyük
faşist yok!
KANİ BEKO (İzmir) Ne biçim
konuşuyorsun sen! Faşist olan sensin ya!
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Otur
yerine!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Herkese,
her şeye cevap verdin, hepsine.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla)
Burada Canan Kaftancıoğlunun Mustafa Kemal isminin yanına
Atatürk ismini de eklemesi gerektiğini tekrar hatırlatıyor,
hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
KANİ BEKO (İzmir) Ne biçim
konuşuyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, bir şey mi
söylediler, sataşma mı var? Buyurun.
KANİ BEKO (İzmir) Faşist olan
sensin! Sensin faşist! Biz
faşist miyiz?
(İzmir Milletvekili Kani Bekonun AK PARTİ
sıralarına yürümesi)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır,
ağabey.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Faşistsiniz, evet!
MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) Yerine
otur!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Faşizan yaklaşımı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Söze sözle cevap
vereceğiz.
KANİ BEKO (İzmir) Mustafa Kemalin
partisinin milletvekilleriyiz. Ayıp ya!
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Grup Başkan Vekiline
ne diyorsun sen?
KANİ BEKO (İzmir) Ne diyorsun lan sen?
Ne diyorsun sen?
MUHAMMET BALTA (Trabzon) Ne
bağırıyorsun, ne bağırıyorsun?
(AK PARTİ ve CHP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Arkadaşlar kavga etmek
istiyorsanız
(AK PARTİ ve CHP milletvekillerinin
birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)
BAŞKAN Evet, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.46
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.09
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Size söz vermiştim Sayın Özel,
kürsüdeydiniz.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
13.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Bolu Milletvekili Arzu Aydının 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasında CHPye sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize çok teşekkür ediyorum.
Bu söz hakkı, tabii, aradan sonra aslında,
belki kürsüden, İç Tüzüke uygun değil ama bir hakkın teslimi,
bir hakkın ortadan kaldırılmaması için gösterilen içerideki
mutabakat çok önemli.
Biraz önce, Adalet ve Kalkınma Partisinin Bolu
Milletvekili Sayın Arzu Aydını dinledik. Aslında,
kendisinin konuşmasına çok sert cevaplar verilebilir ancak Bolu
Belediye Başkanımızla konuşup grubumuzdan milletvekili
seçilmiş sevgili Tanju Özcan Boluda neler yaşandığını
ve bu rahatsızlığın ne kadar yersiz olduğunu söyledikten
sonra bu süreyi şundan bahsederek anlatacağım: Arzu Hanım,
Cumhuriyet Halk Partisine yabancı bir aileden gelmiyor,
hakkımızı teslim eder.
ARZU AYDIN (Bolu) Ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) 200 milyon lira borçla teslim
alınmış Bolu Belediyesinin borcu bu sürede yarıdan aza
inmiş. (CHP sıralarından alkışlar) Herkes
borçlarını ödeyebilmek için -borçlu belediyeler- arazi satarken Tanju
Özcan daha geçen hafta 26 dönüm arazi satın alıp sosyal konut inşaatına
başlamış. (CHP sıralarından alkışlar) Son
bir yılda -değil mi Arzu Hanım- tam 25 tane park
yapmış, açılışını yapmış, 83
kilometre yol yapmış
ARZU AYDIN (Bolu) Tabii, param olsa ben de
yaparım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
tüm zamanların AK
PARTİ iktidarlarının yaptığının 3 katı
kadar altyapı yatırımını yapmışken
şöyle bir şeyle karşılaşmış: AKPnin Grup
Başkanı Sayın Burak Balaban Ya, Başkan, seni israf
yapıyor diye suçlamayız, bu kadar tutumlu olma, biraz para harca.
diye eleştirmiş ama tutumlu mu değil mi, israf mı
yapıyor değil mi diye kim bakacak bu işe diye bakınca bir
denetim komisyonu var, başkanı Uğur Akbay, yapılan bütün
harcamaların muhteşem, yerinde ve şeffaf olduğunu
söylemiş ama bu Uğur Akbay kimmiş arkadaşlar? Partimizin
sözü tutulmuş, denetim komisyonunun, kesin hesap komisyonunun
başına muhalefetten AK PARTİli Uğur Akbay seçilmiş
Cumhuriyet Halk Partisinin oylarıyla. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hâl böyle olunca,
babası, Cumhuriyet Halk Partisinin Boludaki kurucularından olan,
kendisi Cumhuriyet Halk Partisi siyasetini yakından tanıyan ve
Boluda yapılan tüm hizmetleri görüp memnuniyet anketlerinde Türkiyede il
belediyeleri arasında Bolu Belediyesini geçen tek bir AK PARTİli
belediye olmadığını gören Sayın Arzu Aydın ne
yapsın kürsüye çıkınca? Tanju Özcanı övemeyeceğine
göre dönmüş, CHP'ye sataşmış.
Teşekkür ediyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
6ncı madde üzerinde şahıslar adına
son söz Sayın Dilşat Canbaz Kayanın.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen değerli halkımız; aslında
epeyce süredir bekliyorum sıramı, bayağı geciktik. Yani bu
kürsülerden bütçeyi görüşmemiz gerekirken, bütçede ısrar ederken,
ekonomik krizden, işsizlikten, işçilerin durumundan,
kadınlardan, yoksulluktan bahsetmekte ısrar ediyoruz ama maalesef, buralarda,
özellikle iktidar partisi yani AKP bu meseleden kaçınmaya, cevap olmamaya
çalışıyor. Ama gelin birlikte -tekrar bütçede ısrar
ediyoruz- bütçeyi konuşmak istiyoruz. Evet, kadın
işsizliğini, kadın yoksulluğunu konuşmak istiyorum ben
de yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğindeki yoksulluğu, işsizliği,
bize nelerin getirdiğini, neden kadın yoksulluğunun bu kadar
büyüdüğünü biraz anlatmak istiyorum çünkü gerçekten de bu durum çok
katmanlı bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu
bize gösteriyor.
Kadınları güçlendirmek için sadece gelir
artırmaya yönelik çözümler değil, daha bütünsel
yaklaşımlara ihtiyacımız olduğunu da ortaya
koymaktayız. Türkiye'de yoksullaşmanın nedenlerinden birisi işsizliktir.
Kapitalizm, nitelikli ve iyi ücretli, güvenceli, cinsiyet eşitliğini
sağlamaktan çok uzak istihdam politikalarını izliyor.
İşsizlik sorunu, yerinden etme uygulamalarıyla daha da fazla
büyüyor. DİSK Kadın İş Gücünün Görünümü Raporu, AKP'nin ayrımcı
politikasının vahim sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Pandemiyle
birlikte kadın iş gücü yüzde 11, kadın istihdamı ise yüzde
9 azaldı, iş başında olmayan kadınların
sayısı ise 5 katına çıktı ve her 4 kadından
sadece 1i istihdamda; yani, yoksulluğun ortadan
kaldırılması için değil, yönetime odaklanan bir politika
izliyor AKP. Kadınların yoksulların yoksulluğu olarak
nitelendirilmesi ve yoksulluğun kadınlaşması
kavramı, yoksunluklar ve sosyal eşitsizlikleri yakından
ilgilendiriyor.
Evet, pandemi döneminde de kadına yönelik
işsizliğin en fazla derinleştiği, daha fazla
açığa çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Yani,
değerli arkadaşlar, zaten pandemi döneminde daha da fazla
derinleşen ekonomik bir kriz var -bugünkü bütçe
tartışmalarında yani iki gün sonra çıkacak kararla beraber-
daha fazla derinleşerek kadın üzerindeki yoksulluk, işsizlik
daha fazla artacak. Yani, ücretlerdeki cinsiyet eşitsizliği
artmış durumda; kadın işçiler, ücretsiz izin
dayatmasına karşılık daha düşük bir ücretle
çalışmak zorunda bırakılmışlardır.
Birçok kadın işçi tek başına
çocuklarıyla yaşam mücadelesi vermektedir. İşini
kaybetmenin yıkıcılığı, kadın ve çocuklardan
oluşan ailelerin bakımları da en fazla kadınları
etkilemektedir. Çocukların okul masraflarını karşılayamayan,
kirasını ödeyemeyen, evin zorunlu ihtiyaçlarını yani
tenceresini kaynatamayan; elektriğini, suyunu, doğal
gazını, zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayan yine
kadınlardır; işini kaybetme endişesiyle daha kötü
koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmışlardır.
Ücretsiz izne çıkarılan kadın işçilerin birçoğu günlük
olarak 70-80 lira karşılığında günlük işlere
gittiler. Bakınız, tekstil atölyeleri, temizlik sektörü ve gündelik
işler, ücretsiz izne çıkarılan kadın işçilerle
doludur. Yani, eşitsizlikler büyüyor, kadın yoksulluğu
artıyor ve daha da fazla artmaya devam edecek biz kadınlar
açısından.
AKP iktidarının bütçesinde kadınlara
dair, kadın yoksulluğuna ve işsizliğine dair maalesef
hiçbir şey bulamadık. Aslında kadına dair hiçbir şey
yok bu bütçede; işsizliğe ve yoksulluğa da dair yok. Yani,
bizler biliyoruz ki bu bütçe kadınların bütçesi değil; bizler
biliyoruz ki bu bütçe gençlerin değil; bizler biliyoruz ki
çocukların, işçilerin, işsizlerin, köylünün, çiftçinin bütçesi
değil yani bu bütçe halkın bütçesi değil. Biz her defasında
söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Yani, halkın içine giremediği,
yakınından dahi geçemediği sarayın bütçesidir; yani
yandaşın, savaşın, şatafatın, rantın
bütçesidir diyoruz ve bunu tekrar ediyoruz, tekrar etmeye de devam
edeceğiz, ısrarla devam edeceğiz.
Cuma günü bütçeyi bitiriyoruz arkadaşlar. Bütçe
biterken tüm Bakanlıkların, komisyonların tek
konuştuğu ve tek ifade ettiği şey, bugün,
televizyonların karşısında halk bizden bütçede ekonomi
istiyor; krizi, işsizliği, çiftçinin durumunu, öğrencinin
durumunu, akademiyi yani daha sayamadığımız halka ait bir
bütçe istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) Ama bugün,
maalesef, komisyonlarda ve Bakanlıkların tek konuşması, bu
kürsülerden tek konuşulan şey HDP, HDP, HDP. başka
konuştuğumuz bir şey yok, başka konuşulan bir şey
yok. Bütçede ısrar etmek gerekiyor, Bakanlıkların cevap
olması gerekiyor.
Ben, sözlerimi tamamlarken Mao Zedongun sözleriyle
bitirmek istiyorum, diyor ki: Karşı taraf saldırıyorsa
durumunuz iyidir; daha fazla, daha çok saldırıyorsa çok daha iyidir.
Zira bu, onların sizden çok korktuğunu gösteriyor. (HDP
sıralarından alkışlar) Yani o saldırılar bizi
daha fazla güçlendiriyor, güçlendiriyor diyorum.
Teşekkür ediyorum hepinize. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine
başlıyorum.
Sayın Bekle
CEMAL BEKLE (İzmir) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Zorlu salgın dönemlerinde ciddi sorunlar
yaşayan müzisyenlerimize bir nefes olmak amacıyla Kültür Bakanlığımızın
Yunus Emre Enstitüsü tarafından Müzik Susmasın projesi
hazırlanmıştır. Bu projeye emeği geçen, bu projeye
vesile olan başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Kültür ve
Turizm Bakanımız ve Yunus Emre Enstitümüze, ayrıca, STKlerimize
emekleri için çok teşekkür ediyorum.
Bu projeyle, müzisyenlerimize aylık biner
TLden toplam üç ay boyunca 3 bin TL nakit destek verilecektir. Bu vesileyle
teşekkür etmek istedim.
Müzik susmasın diyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Karahocagil, buyurun.
MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya)
Sayın Bakanım, on dokuz yıl boyunca defalarca
sınandık, tehdit edildik, ihanete ve hakaretlere uğradık,
dışarıdan sayısız saldırıya maruz kaldık
ancak milletin emanetini demokrasi düşmanlarına yedirmedik,
yedirmeyeceğiz. Teknolojide geldiğimiz noktayı düşmanlarımız
dahi takdir ederken, muhalefetin de hoşgörüyle karşılaması
adına çalışmalarınız var mı, nelerdir?
BAŞKAN Sayın Bulut
BURHANETTİN BULUT (Adana) Sağlık
Bakanlığı, 22 Kasımda, Covid-19 testi için sağlık
kuruluşlarına belirlenen fiyat tarifesi dışındaki
uygulamalar için yaptırım uygulanacağına, PCR testi için
fazladan alınan ücretlerin iadesinin sağlanacağına yönelik
bir genelge yayınlamıştır.
Sorum Sağlık Bakanlığına:
Bu yeni genelgenin yayınladığı tarihten bu yana kaç özel
hastaneye kaç kez denetim yapılmıştır? Bu denetimlerin
sonucunda idari yaptırım uygulanan özel hastane var mıdır?
İadesi yapılmadığı için CİMER üzerinden
başvuran ve genelgede belirtilen 250 liranın üzerinde test
yaptıran kaç vatandaşımızın ücretleri iade
edilmiştir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tuncer
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Bakan, Amasya
Taşova ve Tokat Erbaa dağları ve yaylaları, birkaç
şirketin para kazanması için altın ve bakır maden arama
ocakları hâline getirilmek istenmektedir. Bu dağlar ve bu yaylalar o
yörenin içme suyu kaynakları, hayvan otlakları, yaşam
alanları ve ormanlarıdır. Hatta, bu talanın, bu
katliamın bir an önce başlaması için ilgili kuruluşlar ÇED
Gerekli Değildir raporları da vermektedir. Eğer bu süreç devam
ederse Taşova ve Erbaanın bu yaylaları, dağları
aynı Kaz Dağlarındaki gibi, Fatsanın ormanlarındaki
gibi talan edilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
mermercilik sektöründe merkezî konumdaki Afyonkarahisar ve özellikle
İscehisar ilçesinden ihraç edilen malzeme konteynerlerinin İzmire
kara yoluyla sevkiyatında sıkıntılar
yaşanmaktadır. İhracatımızın temel
taşlarından olan doğal taş ve mermer ürünlerinin İzmir
Limanına sevki için Afyonkarahisardan, İscehisardan bir hat
inşa edilmesine ve Afyonkarahisarda bir lojistik merkez kurulmasına
acil ihtiyaç vardır. Bu sayede ürünler ve konteynerler daha emniyetli bir
şekilde limanlara sevk edilebilecek hem de kara yolları üzerindeki
ağır taşıt yükü de hafifletilecektir. Bu konuda bir
çalışma yapmayı düşünmüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Öztürk
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, malumunuz olduğu
üzere, dünyanın en büyük 100 şirketinin ilk 10unda yer alan
şirketler yazılım şirketleridir. Yine, bu ilk 100
şirket içerisinde 22 şirket yazılım şirketidir ve
dünyada ciddi bir miktara tekabül eden bir bütçeyi yönetmektedirler. Biz, bunun
bilinciyle, yazılım geliştirme bölgesi kurulması hususunda
bir kanun teklifi verdik ve şu anda Sanayi Komisyonunda. Türk gençleri bu
konuya ciddi manada eğiliyorlar ve ciddi beyinlerimiz var. Beyin göçünü
önlemesi bakımından sizin de Bakanlık olarak bu konuda bir
yaklaşımınız var mıdır?
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Bilim ve Teknoloji
Bakanımıza. Günümüzde teknoloji, hayatımızın büyük bir
alanını kapsamaktadır. Görmezden gelmek, yasak koymak
çocuklarımıza kalıcı bir davranış
kazandırmayacaktır. Bunun yerine, çocukların teknolojinin
olumsuz etkilerinden korunması ve teknolojiyi doğru ve etkin biçimde
kullanmaları için bilinçlendirme çalışmaları
yapılmalıdır. Çocuklarımızı teknolojinin olumsuz
etkilerinden korumak ve teknolojiyi doğru ve etkin kullanmak
amacıyla, bilgisayar ve öğretim teknikleri dersinin ilköğretim
okullarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alması için
Bakanlığınızın Millî Eğitim Bakanlığıyla
bir çalışması var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ümit Yılmaz
ÜMİT YILMAZ (Düzce) Yerli otomobil TOGG
hepimizi sevindirmiş, gururumuzu okşamıştır. Yola
çıkacağı ve sahip olacağımız 2023
yılını tüm Türk milleti olarak dört gözle bekliyoruz.
Bursa-Kocaeli arasında üretim üssü kurulan TOGGun en azından bir
parçasını, yıllardır otomotiv sektörüne parça üreten ve
otomotiv sektöründe bilgi ve teknoloji birikimi olan Düzcede yapmayı
düşünüyor musunuz? Biz Düzceliler olarak yerli otomobilimizin bir
parçası olmak istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Çok teşekkür ediyorum.
Sayın vekillerimizin, ilgili
bakanlıkları, ilgilendiren hususlarla ilgili cevapları
yazılı olarak göndereceğiz. Bizim
Bakanlığımızı direkt ilgilendiren konulara burada
cevap vermek istiyorum. 2 vekilimiz de aslında hem teknolojiden bahsetti
hem yazılımdan bahsetti. Tabii, yazılım ekosistemi,
gerçekten şu anda tüm dünyadaki sektörleri dikey kesen ve önemli bir
ihtiyaç olarak ön plana çıkan bir alan. Biz bu hususta özellikle
Türkiyedeki yazılımcı sayısını artırmak
üzere çok çeşitli projeler yürütüyoruz. Bunlardan bir tanesi yakın
zamanda kurduğumuz bir açık kaynak platformumuz var. Burada hem
ülkemizin ihtiyacı olan yazılımları açık kaynak
şeklinde, özellikle yurt dışına lisans parası ödemeden
geliştirmeyi planlıyoruz hem de bunun altında 2 tane yeni nesil
yazılım okulu açıyoruz. Bu okullarda öğrenciler
aslında hiç hocaya ihtiyaç duymadan bilgisayar karşısına
geçerek biraz oyun yöntemiyle yazılımcılık
öğreniyorlar. Dünyada bunun çok güzel örnekleri var. Biz 2 örneğin
birisini Kocaeline, birisini İstanbula kuracağız.
Baktığımızda bu tip yeni nesil yazılım
öğretme sistemlerinde mezunların yüzde 90ından
fazlasının hemen iş bulabildiğini görüyoruz, bu bizim
ekosistemimizi güçlendirecek.
Bununla beraber tabii, özellikle YÖKle ve Millî
Eğitim Bakanlığımızla çocuklarımızın
yazılım alanına yönlendirilmesiyle ilgili de projeler
yürütüyoruz. Zaten Deneyap atölyeleri, öğren-uygula atölyeleri şu
anda Anadolunun her tarafında, özellikle kalkınma ajanslarıyla
da bizim destek verdiğimiz projeler. Yazılım konusunda biz 2023
yılına kadar en az 500 bin yazılımcı
sayısına ulaşmak istiyoruz ve bunun için de yoğun bir
şekilde çalışmalarımız devam ediyor.
Burada yazılım geliştirme
bölgelerinden ziyade aslında Ticaret Bakanlığımızın
yeni uygulamaya soktuğu, serbest bölgelerde yazılım
şirketlerine yeni destekleri verdiği bir program var, bunu biz de
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak teşviklerimizle
destekliyoruz. Aslında o sistemde de özellikle start-up
aşamasında yazılım alanında, teknoloji alanındaki
şirketlere ciddi destekler veriliyor. Belki onu bir incelerseniz onu
uygulayabiliriz.
Madem teknolojiden bu kadar bahsettik. Biraz önce
haberlere düştü -bilmiyorum takip etme fırsatınız oldu mu-
YouTube, Türkiyede temsilcilik açmaya karar verdi. Tabii ki biz son
düzenlemeyi gerçekleştirdiğimizde yani bu global teknoloji
şirketlerinin Türkiyede birer temsilcisi olsun, Türkiyenin
kanunlarına uysunlar, nasıl AB'de buna uyuyorlarsa Rusyada, Çinde,
Hindistanda buna uyuyorlarsa Türkiyede de bu kanunlara uysunlar diye yeni bir
düzenleme Meclisimiz yapmıştı, onun güzel neticelerini
görüyoruz. Tüm dünyada artık özellikle, global firmaların yerel
kanunlara uymaları, vergilendirme hususunda yerel hususlara dikkat
etmeleri tüm dünyanın gündeminde, ABde buna dönük çalışmalar
var; dolayısıyla YouTube gibi bir global firmanın sizin
çıkardığınız yasaya uyması ve Türkiyede
temsilcilik açması da beraber hareket edildiğinde nasıl
Türkiyenin kazandığının güzel bir örneği diye ben düşünüyorum.
Mermer ihracatıyla ilgili bir lojistik merkezi
sorusu geldi. Evet, biz Afyondaki ihracata dönük bir lojistik merkezi
çalışmamızı yapıyoruz. Ulaştırma
Bakanlığımız bu hususla ilgili faaliyetlerini sürdürüyor.
Bir vekilimizin sorusu oldu; belki burada onun
altını çizmemiz lazım tartışma çıkarmadan.
Şimdi, vekilimiz haklı olarak diyor ki: Bizim Tokattaki
yaylalarımız, ormanlarımız zarar görmesin, madenler buradan
çıkarılmasın. Bir diğer vekilimiz de diyor ki:
Afyonkarahisardaki madenleri biz nasıl İzmire
taşıyacağız? Dolayısıyla buralarda bence
toptancı bir karşı çıkma doğru bir usul değil.
Bizim madene de ihtiyacımız var çünkü sanayinin temel taşı madenler,
maden olmadan sanayi üretimi olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Müsaade ederseniz
BAŞKAN Son cümlenizi alalım.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Dolayısıyla toptan bir karşı çıkış
değil, her projeyi kendi içerisinde değerlendirip evet, bizim maden
çıkarmamız gerekiyorsa çevreye en az zararla bunu nasıl
çıkaracağız bunun yollarına bakmamız lazım çünkü
ekonomi birbirine entegre, birini diğerinden ayırma şansınız
yok. Toptan bir anlayışla bunları değerlendirmek gerekiyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 6ncı
madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2021 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin (1) numaralı
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve
bent sıralamasının ona göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Vecdi Gündoğdu Hüseyin
Yıldız Aydın
Özer
Kırklareli Aydın Antalya
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Barış Karadeniz Lale
Karabıyık
Bursa Sinop Bursa
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET
YILMAZ (Bingöl) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın bütçe ve kesin hesabı düzenleyen 161inci maddesinde yer
alan
değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme
yapılmaksızın okunur ve oylanır. hükmü gereğince
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla Bütçe
kanunuyla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde
kullanılması amacıyla, kamu idarelerinin yıl içinde ortaya
çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu
idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında
kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli
hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla; genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik
kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya
Strateji ve Bütçe Başkanlığı bütçesinin Yedek Ödenek
tertibine aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkili
kılınmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 16/11/2016 tarihinde
kabul edilen 6761 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 1'nci maddesiyle değişik 5018 Sayılı Kamu Mali
Kontrol Kanununun 21inci maddesinin birinci fıkrası; Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmaları kanunla yapılır. Ancak, harcamalarda tasarrufu
sağlamak, dengeli ve etkili bir bütçe politikasını
gerçekleştirmek üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10unu geçmemek
kaydıyla, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri
arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler
ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir." hükmünü
taşımaktadır.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla
Cumhurbaşkanına 5018 sayılı Kanunun temel ilkeleri ve kurduğu
mali sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta; genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin (01),
(02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik kodlarındaki
ödenekleri, idarelerin kendi bütçeleri aktarmaya veya Hazine ve Maliye
Bakanlığı bütçesinin Yedek Ödenek tertibine aktarmaya
Cumhurbaşkanı yetkili kılınmaktadır.
Anayasa'nın 7nci maddesinde Yasama yetkisi
Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki
devredilemez. denilmektedir.
Anayasa'nın 87nci maddesinde, bütçe
hakkının Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu hüküm
altına alınmıştır.
Cumhurbaşkanına, çerçevesi
çizilmemiş, esasları belirlenmemiş bir alanda, hiçbir
sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler
tanınarak yasama yetkisinin devri yapılamaz. Söz konusu aktarma
toplamı için genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10'u gibi bir limitin
konulması, çerçeve çizme, sınır getirme anlamında
bulunmamaktadır. Bütçe kanununa, Anayasaya aykırı olarak bütçe
dışı hükümler konularak mevcut kanun hükümlerinin
değiştirilmesi veya bütçe yılı itibarıyla zımnen
kaldırılması Anayasanın 87nci ve 161inci maddelerine de
aykırıdır.
Söz konusu düzenleme Anayasa'nın 7, 87,
161inci maddelerine aykırı olduğundan bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir sonraki maddeye
geçişte söz taleplerinin hepsini sıfırlıyoruz,
temizliyoruz. Soru sormak isteyen arkadaşların maddeyi okutmaya
başladığım anda giriş yapmaları gerekiyor.
7nci maddeyi okutuyorum:
Diğer
bütçe işlemleri
MADDE
7- (1) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı
bütçesinin 99-401-02-05.02 tertibinde 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 10 uncu maddesi çerçevesinde
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına yönelik tefrik edilen
ödenek, lisansüstü eğitim veren yükseköğretim kurumlarına,
görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve öğrenim
alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Bu
amaçla tahsil edilen tutarlar ilgili yükseköğretim kurumu tarafından,
mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere bir yandan
yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer
yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydedilir.
(2) 2547 sayılı Kanunun 43
üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46
ncı, 58 inci, ek 25 inci, ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile
19/11/1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca
tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirler, yükseköğretim
kurumları bütçelerine özel gelir ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil
edilen bu tutar ve gelirler, ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine öz
gelir olarak kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar
karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu
bütçesine konulan ödenekler, gelir gerçekleşmelerine göre
kullandırılır.
(3) Cumhurbaşkanı;
a) Emniyet Genel Müdürlüğünün
öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim gören yabancı
uyruklu öğrenci ve personele yapılan giderler
karşılığında ilgili devletler veya uluslararası
kuruluşlar tarafından ödenen tutarları,
b) NATO makamlarınca yapılan
anlaşma gereğince yedek havaalanlarının bakım ve
onarımları için ödenecek tutarları,
c) Gümrük idarelerince tahsil edilerek
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde
2si oranında Ticaret Bakanlığı hizmetleri için söz konusu
Kurumca ödenecek tutarları,
ç) Jandarma Genel
Komutanlığına ait veya tahsis edilen her türlü
taşınmazın bünyesinde yer alan kule, tekrarlayıcı
merkezi ile Jandarma birimlerinin konuş yeri içinde kalan alan ve
ünitelerin, haberleşme maksatlı olarak merkezi yönetim kapsamı
dışındaki kurum ve kuruluşlar ile özel teşebbüslerin
kullanımına açılması karşılığında
tahsil edilen tutarları,
aynı amaçla kullanılmak üzere
bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan ilgili idare bütçelerinde
açılacak tertiplere özel ödenek kaydetmeye ve önceki yıl bütçesinde
harcanmayan kısımları devren ödenek kaydetmeye yetkilidir.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz talebi, İYİ PARTİ Grubu adına Sayın
Behiç Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bütçe teklifinin 7nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına konuşma yapmak üzere
söz aldım. Sizi ve bizleri izleyen aziz
vatandaşlarımızı saygılarımla selamlıyorum.
Bütçe görüşmelerinin sonuna
yaklaştığımız bugünlerde gerek Komisyonda ve gerekse Genel
Kurulda müzakerelerin çoğunu takip ettim. Gördüğüm manzara Usulen
şu bütçeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir geçirelim,
kalanını biz biliriz. anlayışıdır. Samimiyet
yok, kurumlara saygı yok, açıklık yok, güven yok, heyecan yok,
hesap verilebilirlik yok, etik yok.
Değerli arkadaşlar, böyle bir bütçe
görüşme süreci nasıl olabilir? İddia ediyorum, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde AK PARTİnin değerli milletvekillerinin
çoğunun dahi görüşüne müracaat etmeyecekler, onlara illeriyle ilgili
tatmin edeceği düşünülen bir parmak bal çalacaklar o kadar. Onun için
değerli arkadaşlarım, bu yürütme sistemi, yasamayı
dışlayan bir sistemdir. O nedenle hiçbir ön yargı
taşımadan gelecek beş, on, yirmi yılda nasıl bir
Meclis, nasıl bir Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ön
görüyorsunuz? Bu sorunun cevabı hepimizin için çok anlamlıdır.
Değerli milletvekilleri, bütçe
eleştirilerinin Hükûmet tarafından ciddiyetle ele alınması
gerekir ama görünen o ki kibir, hiddet, bilgiçlik ve cehalet buna cevaz
vermeyecek gibi. Bunlar, psikolojik bazı rahatsızlıklar olarak
telakki edilmelidir.
Değerli arkadaşlar, eleştirilerin
bazılarını sayarsak, 2021 Yılı Bütçe Kanun Teklifinin
vizyon taşımadığı; toplumun yaralarına derman
olacak bir bütçe olmadığı; çiftçiye, işçiye, sanayiciye, KOBİlere,
tarım ve ticarete, hizmet sektörüne, bir fayda öngörmediği; 10
milyonu aşan ve 12 milyona yaklaşan işsizlik için bir çözüm
getirmediği; makro büyüme ve ekonomik kalkınma hamlelerini
içermediği; kamu-özel iş birliği yoluyla 83 milyonun
soyulduğu; aşırı vergileme yapıldığı;
buna rağmen bütçede 245 milyar TLlik açık öngörüldüğü ve 2002
yılında -her zaman örnek verdiğiniz- 20 milyar dolar seviyesinde
olan cari açığın on sekiz yılda 562 milyar dolara
yükseldiği; Merkez Bankasının, BDDKnin elinin kolunun
bağlandığı; Merkez Bankasının
bağımsızlığını yitirdiği; böylece,
Merkez Bankası rezervi olan 128 milyar doların, sözde düşük faiz
ısrarı sonucu taammüden yok edildiği gibi hususlar var.
Değerli milletvekilleri, daha onlarca madde
sayabilirim; şimdi, ekonomi ve bütçe konuşulurken bunların
olmazsa olmaz parçaları olan hukuk, kamu düzeni ve özgürlükler üzerinde
durmak isterim. İktidarın ekonomi ve hukuk reformu adı
altında başlatmayı vadettiği reform, böyle olur olmaz Biz
reform yapıyoruz. mantığıyla gerçekleşmez; güven
unsuru çok önemlidir. Onun için, bir siyasal mutabakat aramanız gerekir.
AK PARTİnin sicilinde birçok reform, plan ve proje var ama hepsi devletin
çöplüğünde. 2010 Anayasa değişikliğinden sonra peş
peşe uygulamaya konulan adalet ve yargı reformu paketleri vardı.
Bunlar reform muydu yoksa FETÖ tuzağı mıydı dikkatinize
sunuyorum.
Daha önce, erken iktidar döneminde ABDyle Dubaide
yapılan anlaşma uyarınca kamu yönetimi reformu sözü taahhüt
edilmişti. Ne oldu? Bu, Meclisten geçti ama o zamanki
Cumhurbaşkanı Sezer veto ettiği için, bu konuda AK PARTİ
tümevarım yöntemiyle, bu veto edilmesine rağmen reform maddelerini
tekrar geçirmiş oldu. Yani ben, doğrusu, ABDnin talimatını
yerine getirdiklerini burada hatırlatmak isterim.
Değerli arkadaşlar, son on sekiz
yılda devlette, kurum ve kuruluşlarda öyle bir yıkım
yapıldı ki hem de yerli ve millî nutukları atılarak.
Başka bir örnek, 2018 genel seçimleri yapılmıştı ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildi. Ardından,
Ağustos 2018den itibaren etkisini daha da artıran yapısal kriz
sürecinde damat bakan Yeni Ekonomik Programı (YEP) açıkladı.
Hatta bu arada IMF Türkiyeye çağırılıyor, on bir gün IMF
Türkiyede kaldı. Amaçları Varlık Fonu yoluyla borç bulma
girişimiydi ve gelen IMF heyetinin başkanı da Avrupa Direktörü
Thomsendı. IMF deşifre olunca kurnazlıkla bu IMFyi Cumhuriyet
Halk Partisine ve İYİ PARTİye fatura etmeye yeltendiler. Damat,
IMFyle anlaşamayınca finans şirketi McKinseye döndü, onunla
iş tuttu ama son anda ondan da çark ettiler ve -bu YEP 2021e kadar
yürürlüğe girecekti- daha başlar başlamaz YEP fos
çıktı.
Evet, önceki yıllarda yapmış
olduğunuz tüm reform, plan, rapor, projeleri -adına ne derseniz
deyin- asla gerçekleştiremediniz. Şimdi, halk aç, perişan;
tarımda aşırı gerileme var; eğitim felç olmuş
durumda; KOBİlerde, sanayide büyük daralmalar var; sağlık
ticarileştirilmiş, sağlık
piyasalaştırılmış, pandeminin de etkisiyle KÖİ
yöntemleriyle sağlık politikaları çökertilmiş; enerji ve
ulaştırmadan zaten bahsetmiştim; ulusal güvenlik
politikaları 15 Temmuzdan sonra içinden çıkılmaz hâle
gelmiş; dış politikada hâlâ bir çıkış yolu
arıyoruz. Kısaca, arkadaşlar -tekrar başa dönersek-
iktidarın ekonomi ve hukuk reformu bana öyle geliyor ki Son bir umut,
acaba Millî Piyango gibi- tutturur muyum? Ya çıkarsa?
Değerli milletvekilleri, sakın benim
ekonomi ve hukuk reformuna ihtiyaç yok dediğimi de düşünmeyin;
aksine, çok ihtiyaç olduğunu söyleyebilirim ama bu reform paketinin
sahibinin saray politikacıları, saray bürokrasisi olamayacağını
da net olarak hatırlatıyorum. Çünkü bunlar artık halktan
kopmuşlardır; kendilerini Türkiye'nin yeni sınıfı
olarak görüyorlar, onun için reform yapamazlar. Mussolininin bir sözü var,
diyor ki: Halk özgürlük istemiyor, ekmek istiyor. Ben AK PARTİyi Mussolini
gibi olmakla suçlamıyorum ama yoksulluğu yönetme politikası ne
yazık ki benziyor. Sosyal politika anlamında devletimiz, aç,
çıplak, çaresiz insanlara elbette şefkat elini uzatacaktır. Bu,
bizim beş bin yıllık devlet geleneğimizdir. Bilge
Kağan Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. diyor bin
dört yüz sene öncesinde. Netice, biz, sağ elin verdiğini sol elin
görmeyeceği bir kültürden geliyoruz. Bu kıymet hükmü, tarumar
edilmiştir arkadaşlar. Diğer bir cihetle, önemli olan
yoksulluğu azaltmak, vatandaşlarımızı iş güç
sahibi yapmak ve müreffeh kılmaktır.
Tekrar dönersek, Mussolininin yalan söylediği
noktasına geliyoruz. Halk, hem özgürlük istiyor hem de ekmek istiyor
değerli arkadaşlar. Onun için, Genel Başkanımız
Sayın Akşenerin burada, yolsuzluklar konusunda örnek verdiği
Mersin-Çukurova Havaalanına da değinmek isterim. Bu havaalanı
dokuz yıl önce 357 milyon euroya ihale ediliyor, yüzde 85i
tamamlanıyor ama şimdi yeniden, 300 milyon euroya bir daha ihale
ediliyor, 15 milyon da yolcu garantisi veriliyor. Yani nasıl bir iş
bu? Devlet, bu şekilde nasıl soyduruluyor? Ben bunu, sizin yüksek
vicdanınıza bırakıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biz bu 7nci
maddeyle ilgili
Tabii ki teknik bir madde olarak -biraz önce okundu-
Cumhurbaşkanına, bütçeye gelir, özel ödenek kaydettirme, önceki
yıl harcanmayan kısımları devren ödenek kaydettirme yetkisi
veren bir madde. Bununla ilgili tabii ki bir şey söylemiyorum ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür
ederim.
Son olarak, bu bütçe vesilesiyle, her zamankinden
daha fazla millî birlik ve beraberliğimize ihtiyaç olduğu
açıktır. Devletimizin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
ağır tehdit altındadır. Vatandaşlarımız
arasına nifak sokarak iç kargaşa çıkartmayı hedefleyenlerin
şiddetle karşısındayız. Bu hain ve melun iç ve
dış odakların nihai amacı Türk devletini dağıtmaktır.
Buna asla izin vermeyeceğiz. Biz, çöküşe sürüklenen Türkiye
Cumhuriyetini ayağa kaldırmak için varız.
Bütçenin hayırlara vesile olmasını
diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Hayati Arkaz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı bütçesinin
vatanımıza, milletimize, devletimize hayırlı
olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Büyük Türk milletini ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, salgınlar ve
savaşlar tarih boyunca toplu ölümlere sebep olmuştur. Dünyanın
en büyük kara savaşı olan Birinci Dünya Savaşında 16
milyon insan vefat etmiştir, ölmüştür. Yalnız savaştan
hemen sonra İspanyol gribi diye bir bulaşıcı
hastalık, salgın bir grip çıktı. İspanyol gribi 100
milyona yakın insanın ölümüne sebep oldu. Bu şunu gösteriyor ki
salgın hastalıklar, bulaşıcı hastalıklar, savaşlardan
çok daha tehlikeli. Biz bu sürede, aşağı yukarı yüz
yıldır, bulaşıcı hastalıklarla ve
salgınlarla mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarılı
olunmuştur, Türkiye Cumhuriyeti devleti köklü bir devlettir, güçlü bir
devlettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin
kurulmasından itibaren ilk iş olarak sistemli bir sağlık
yapısı kurmuştur. Şöyle ki sağlıkta
bulaşıcı ve salgın hastalıklarla nasıl mücadele
edileceğinin kararlarını almıştır. Bu
kararların alınmasında Tevfik Sağlam Hocamız, Sadi
Irmak, Refik Saydam gibi bilim insanları büyük mücadele vermiş
-rahmet diliyorum- ve başarılı olmuşlardır.
Sağlık hizmetlerinde Türkiye çok büyük yol katetmiştir.
Kullanılan ilaçların şu anda yüzde 88ini yerli ve millî
imkânlarla yapıyoruz. Şunu da söylemem lazım, çok önemli:
Dünyada 159 ülkeye tıbbi araç gereç, sarf malzemesi ihraç ediyoruz;
ihtiyacı olan ülkelere de hibe ediyoruz. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, ülkemizin faydasına ve insanlığımızın
lehine olan olumlu her şeyin yanındayız.
Ülkemizde son yıllarda sağlığa
büyük yatırımlar yapıldı. 13 tane büyük, şehir
hastanesi yapıldı. Şu anda yurdumuzda 14 binin üzerinde irili
ufaklı sağlık merkezi var ve hizmet veriyor.
Değerli milletvekilleri; Türkiye Covid-19a
karşı dünyada ilk tedbirleri alan ülkedir. Derhâl Bilim Kurulu
oluşturuldu. Bilim Kurulunda olan tüm bilim adamlarına, hocalarımıza,
buradan büyük Türk milleti adına teşekkür ediyorum. Aylardır
büyük hizmet veriyorlar, kendilerine teşekkür ediyoruz. Lider Devlet
Bahçeli Beyin dediği gibi bu hastalığı aklın, bilimin
ve duanın gücüyle yeneceğiz inşallah ve yenmek üzereyiz.
Bugün dünyanın pek çok ülkesinde
sağlık sistemi çökmüştür. Örneğin, Avrupada ve Amerika
Birleşik Devletlerinde hasta ayrımları yapılıyor.
Hastalar sokaklara terk edildi. Doktorlar ve sağlık çalışanları
isyan etti ve vazifelerine gitmediler. Birilerinin başına atom
bombası yağdırarak, insanlara katliam yaparak büyük devlet
olunmaz. Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde en az 50 milyon işsiz
ve 6 milyon evsiz var. New Yorkun sokakları, bahçeleri ve parkları,
her taraf geceleri evsiz insanlarla dolu. Kimin büyük devlet olduğu bu
küresel salgında görüldü. Türkiye Cumhuriyeti devleti köklü bir devlettir.
Köklü ve güçlü bir sağlık sistemimiz var. Biz hastalarımıza
asla hiçbir ayrım yapmadan eşit hizmet verdik, hastalarımızı
sokaklara terk etmedik.
Fransada hekimlik yapan -benim de
tanıdığım olan- bir doktor arkadaşıma sordum
Şu anda Avrupada coronavirüse karşı nasıl bir hizmet
veriliyor? Ne yapıyorsunuz, ne durumdasınız? dedim. Bana
söylediği aynen şu: Burada doğru dürüst bir sağlık
sistemi yoktur, binalar çok eski, yetersiz; örneğin biz,
hastalarımızı Fransadan İngiltereye ve Almanyaya sevk
ediyoruz. dedi. Bu konuda Avrupanın durumu bu, ben bir hekim olarak buna
da üzüldüm.
Türkiyede hastane binalarımız mükemmel,
tıbbi malzemelerimiz son derece modern, doktorlarımız,
sağlık personelimiz bilgileri, becerileri ve
çalışkanlıklarıyla şu anda çok büyük mücadele
veriyorlar ve çok başarılı oldular. Hepsine buradan Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına teşekkür ediyorum. Bütün dünya bizi bu
konuda, coronayla ilgili yaptığımız büyük mücadelede
hayranlıkla izliyor ve takdir ediyor. Çünkü Türk milleti
vefalıdır, fedakârdır, yardımseverdir, hayırseverdir.
Egosu ve kompleksi olmayan bir milletiz. Biz seferberlik yapmış,
Kurtuluş Savaşı yapmış büyük bir ecdadın
çocuklarıyız. Türk doktorları her zaman vatanın ve milletin
yanındadır; cephededir, sınır boyundadır, deprem
bölgesindedir, Afrindedir, El Babtadır, Karabağdadır. (MHP ve
AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çanakkalede
-Çanakkale savaşlarında- Sakaryada, Kocatepede Mekteb-i
Tıbbiyenin tamamı şehit olmuştur. Allah rahmet eylesin
diyorum, nur içinde yatsınlar. (MHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İstanbula iki ay
gibi kısa bir sürede 2 tane çok büyük pandemi hastanesi yaptık; bu,
bir mucizedir. Yıllardan beri ithal olarak
kullandığımız ventilatör yani solunum cihazını on
beş günde yaptık. Buradan tüm bilim adamlarına ve emeği
geçenlere teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Ayrıca, coronavirüs tedavisinde olmazsa olmaz olan
high flow cihazı vardır, bu cihaz yüksek akımlı oksijen
cihazıdır. Bu cihazı da bu sürede yerli ve millî imkânlarla
yaptık, şu anda kullanılıyor. Yalnız, bu cihazın
tüm hastanelerimizde ve sağlık merkezlerinde mutlaka bulunması
lazım.
Ne yazık ki bu mücadelede 130 bine yakın
sağlık çalışanımız coronavirüsten hastalandı
veya coronavirüs bulaştı. Yalnız, şöyle ki 225
arkadaşımızı, sağlık
çalışanımızı, -içinde doktorlar, hemşireler,
sağlık çalışanları, yardımcı personeller
var- bu süreçte kaybettik. Benim, İstanbul Tıp Fakültesinden çok
değerli hocam olan Profesör Doktor Murat Dilmener Beyi, çok değerli
yakın arkadaşım olan Cemil Taşcıoğlu Beyi,
Feriha Öz Hanımefendiyi ve adını sayamadığım
birçok arkadaşımızı burada rahmetle anıyorum ve bunlar
şehittirler, ruhları şad olsun.
Değerli milletvekilleri, coronavirüse
karşı en güçlü silahımız aşıdır.
Sağlık Bakanımızın verdiği bilgilere göre Çinli
Sinovac şirketinin CoronaVac isimli aşısı 20 milyon doz
civarındadır, an itibarıyla her an yurdumuza gelmek üzeredir; süre
veremiyorum, her an olabilir. Yalnız, bizim hedefimiz, Sağlık
Bakanlığının hedefi, aralık ayı sonu
itibarıyla
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yola çıkmış
ALİ KEVEN (Yozgat) - Yola
çıkmış. diyorlar.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Evet efendim.
aşılara başlanacaktır
inşallah. Ben, buradan şunu söylüyorum bir hekim olarak: Doğru
aşıdır, bizim genlerimize uygundur. Bu
aşılanmanın yapılması lazım. İnşallah
bütün milletimizi, ikna yoluyla anlatarak aşılayacağız.
Bunun yanında, şu anda 16 merkezde bizim
bilim insanlarımız, gecesini gündüzünü birbirine katarak
çalışmaktadırlar. Yerli aşılarımız da nisan
ayı itibarıyla inşallah bitecektir, aşılanmaya
başlayacağız; onun da hayırlı olmasını
diliyorum.
Şunu da söylemek istiyorum: Türkiyede her
şeye hayır diyen bir kesim var, her şeye hayır;
yollara, tünellere, kanallara, işte efendim, yatırımlara
hayır. Yalnız bu hayırcı kesimden şunu rica etmek
istiyorum: Allah aşkına sağlığa yapılan yatırımlara,
yapılan hastanelere, aşıya, insan sağlığı
için yapılacak herhangi bir işleme hayır demeyelim. Bunu
özellikle bir hekim olarak çok rica ediyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Soyguna hayır,
soyguna!
HAYATİ ARKAZ (Devamla)
Sağlıkçıların özlük haklarının
iyileştirilmesini istiyoruz, coronavirüsün meslek hastalığı
olmasını istiyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Aynen
katılıyoruz vallahi.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Teşekkür ederim.
Ayrıca, bu konuda şehit olan
sağlıkçıların mutlaka şehit sayılmasını
-ben şehit olarak söylüyorum- istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın Sayın
Arkaz.
HAYATİ ARKAZ (Devamla) Teşekkür ederim.
Sağlık personelinin seyyanen ve adil
olarak ek ödenekten faydalanmasını istiyoruz.
Bir de benim çok önem verdiğim hususta bir iki
cümle
Obezite bizim çağımızın hastalığı,
obezite çağımızın hastalığı. Şimdi, her
ailenin aile hekimi olduğuna göre, her ailenin ve her kişinin mutlaka
bir spor danışmanı ve de bir diyet danışmanı
olması lazım. Tekrarlıyorum: Bir spor danışmanı
ve diyet danışmanı, bunun da devlet tarafından
yapılması gerekiyor. Bu konuda hastalık gelmeden tedbirimizi
almış oluruz.
Hızlı geçelim efendim: Çok teşekkür
ediyorum.
Sözlerimi Cahit Sıtkı
Tarancının şu mısralarıyla bitirmek istiyorum çünkü
doğadan uzaklaştığımız müddetçe, doğal
beslenmeden uzaklaştığımız müddetçe, ambalajlı
besinlerle çocuklarımızı büyüttüğümüz müddetçe bu tür
hastalıklar yakamıza yapışır:
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
İnşallah bizim memleketimizde her zaman
gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olur.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Serpil Kemalbay.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ
(İzmir) Genel Kurulu ve değerli halkımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şu anda
zindanlarda açlık grevleri var, tecride karşı açlık
grevleri gerçekleştiriliyor; dikkatinizi bu konuya çekmek istiyorum.
İmralıdaki mutlak tecrit sadece bir insan hakları sorunu
değildir, aynı zamanda çatışma, çözüm metoduna ilişkin
olarak çözümsüzlüğü dayatma politikası ve bir çeşit
provokasyondur. Tecrit insanlık suçudur, tecrit hiçbir yerde
uygulanmamalıdır, tecrit kalkmalıdır.
Sorunlarımızı diyalogla, müzakereyle barış içerisinde
çözmeliyiz. Buradan zindandaki barış, özgürlük, demokrasi,
eşitlik, adalet için mücadele eden tutsaklara selam olsun. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, bütçenin son günlerindeyiz
ve burada hamasi nutuklar dinliyoruz. Çok sayıda Hükûmet sözcüsü,
işte, ittifaklar çeşitli ifadelerle burada bu bütçenin kime ait bir
bütçe olduğunu anlatırken, bizim kurduğumuz cümlelere,
yaptığımız itirazlara karşı argümanlar
geliştirdiler. Bütçe, halkın bütçesidir, halkın gelirlerinden,
halkın üretiminden toplanan gelirlerdir ve bu gelirin halkın
denetimine sunulması gerekir. Bizim söylediğimiz şey,
halkın bu bütçenin hiçbir aşamasında
olmadığıdır. Hatta, bu bütçeyi hazırlayan saray ve
sarayın temsilcileri burada yoklar şu anda. Bir çeşit
parmatokrasiyle bu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada
değil, Cumhurbaşkanı hiç gelmedi. Bana işaret
yapıyorsunuz. Dolayısıyla, parmatokrasiyle, çok
parmağı olanın, çok eli olanın geçirdiği bir bütçeyle
karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar, dünya büyük bir krizle
karşı karşıya; pandemiyle, bütün dünyada, aslında
herkesin sistemleri yeniden gözden geçirdiği, sorunlarını
yeniden önüne koyup tartıştırdığı bir dönemden
geçiyoruz ama size bakılırsa hiçbir sorun yok, hiçbir şeyi
yeniden değerlendiremeyiz, hiçbir konuyu kritik edemeyiz. Oysa, yoksulluk,
işsizlik, ekonomik kriz, ekolojik kriz, toplumsal cinsiyet krizi gibi
çoklu krizlerle uğraşan bir dünyadayız ve şuradan
bakınca geleceğin açık olmadığı, berrak
olmadığı, hiç kimsenin geleceğe -bütün dünyada, sadece
Türkiyede değil- umutla bakamadığını görüyoruz.
Kapitalist sistem, kapitalist dünya bu yoksulluğun, işsizliğin
üretilmesinin sebebidir, kapitalist sömürü düzeni bunu yaratıyor ve bu düzenle
gitmediğini görüyoruz, bu düzenin daha ileriye insanlığı
taşıyamadığını görüyoruz, o zaman önümüze
şapkayı koyup düşünmemiz gerekiyor. Şimdi, kapitalist
dünyada yoksulluk, gelir elde etmenin paylaşımla karşı
karşıya geldiği bir durumdur yani gelir elde etmek için
artık çalışmak, iş yapmak mümkün olmuyor. Bugün Türkiyede
en az 10 milyon işsiz var fakat bu gelirin, toplanan gelirin nasıl
dağıtılacağı kapitalist dünyadaki yoksulluk sorununun
aslında ortaya koyduğu bir durumdur. İnsanlar yoksulsa, bunun
sebebi aslında bu paylaşım düzenindeki adaletsizliktir. AKP
döneminde gelir dağılımı adaletsizliği büyüdü,
yoksulluk ve yolsuzluk arttı; yolsuzluk, talan, kayırma
politikaları Türkiyeyi dünyanın en güvenilmez ekonomilerinden biri
hâline getirdi.
Peki, biz buna karşı ne diyoruz? Biz
diyoruz ki: Toplumu ve doğayı güvence altına alacak yeni bir
yaşam kurmamız lazım, bunun için çaba harcamalıyız.
Kârın yaşama tercih edilmediği bir toplum yaratmamız
lazım. Zorbalığın özgürlüğü yok etmediği bir
düzen kurmamız lazım. Güvencesizliğin, geleceksizliğin,
emekçinin sırtına kırbaç gibi şaklamadığı
yeni bir yaşamı hep birlikte inşa etmemiz lazım. Fakat,
bütün bu tabloyu yaratabilmek için tabii ki, öncelikle,
yaşadıklarımızı kritik edebilmemiz gerekiyor.
Covid-19un bütün dünyada çok zor şartlarda
sürdüğü söyleniyor, Türkiyeninse bu işi çok iyi bir şekilde
yönettiği söyleniyor. Arkadaşlar, kendimizi kandırmayalım,
Covid-19la mücadelede Türkiye sınıfta kalmıştır. Her
gün bir Soma yaşanıyor, Türkiyede her gün insanlar yaşamını
yitiriyor ve bunun sorumlusu da pandemi sürecinin şeffaf yönetilmemesi ve
gerçekten de Türkiyedeki çok sağlam olan sağlık sisteminin ve
bu sağlık örgütlerinin bilgisinden, deneyiminden yararlanılmamasıdır.
Buna karşılık, tabii ki ne oluyor? Semptomu olmayanları
hasta saymayan bir anlayışla vakaları azaltmaya
çalışıyoruz ve hasta saymıyoruz. Bu, bir yöntem hâline
gelmiş AKP iktidarı için; iş bulamayanları da TÜİK
eliyle işsiz saymıyoruz, sonra kuru ekmek yiyenleri de aç
saymıyoruz, bir eline iş, bir eline aş yazıp intihar
eden yurttaşı da yoksul saymıyoruz. İşte, Kürt
meselesi kanayan bir yara olduğu hâlde, en az yüz yıldır
önümüzde çözülmeyi bekleyen bir mesele olarak yaşadığımız
hâlde Kürt meselesini de yok sayıyoruz, daha nice sorunları yok sayıyoruz
ama hiçbir şey yok sayarak çözülmüyor arkadaşlar. Bakın, size
çok tanıdık gelecek bir cümle kuracağım, bu cümleden belki
bir şeyler anlarsınız: Eğer vatandaş çöpten yemek
topluyorsa, ekmeğe muhtaç hâle gelmişse, kirasını,
faturasını ödeyemiyorsa sorumlusu mevcut iktidardır.
Arkadaşlar, tanıdınız mu bu cümleleri? Bu cümle, sizin
Başkanınıza, AKP Genel Başkanına ait bir cümle.
Arkadaşlar, iki günde 11 sağlık
emekçisi yaşamını yitirdi. Bu cinayettir; bu, pandemiden,
salgından kaynaklı bir ölüm değildir. Sapasağlam insanlar,
işine gücüne giden, hastanesine giden insanlar durup dururken
hastalanmadı ve yaşamını yitirmedi. Bunun sorumlusu
sizsiniz, siz çünkü başka ülkelerde olduğu gibi, mesela Yeni
Zelandada olduğu gibi, vakaları yakalayıp tecrit etmediğiniz
için, izole etmediğiniz için, hastanelere yoğun hasta
akışları olduğu için bu insanlar tükenme noktasına
geldiler; sağlık emekçileri tükenme noktasına geldiler ve
ölüyorlar. Siz, sağlık emekçilerine şehit diyerek
kurtulamazsınız. İkiyüzlü davranmayı bırakın
artık. Sağlık emekçilerinin Covid-19 sebebiyle
yaşamını yitirmesini meslek hastalığı olarak
görmeyen, bunu açık bir şekilde ortaya koymayan bir iktidar,
yaşamını yitiren sağlık emekçilerine ikiyüzlü bir
şekilde şehit diyemez. Bunu kabul etmiyoruz, öncelikle
haklarını tanımamız gerekiyor ve Covidden
halkımızı korumamız gerekiyor.
Size bir de çalışma yaşamından
örnek vermek istiyorum. Arkadaşlar, bu işçi Antep Organize Sanayi
Bölgesinde Sanat Ambalaj fabrikasında çalışıyor.
İş yerinde Covid oluyor ve ailesinden 3 kişi -annesi,
babası, abisi- Covidden yaşamını yitiriyor. Bu işçi
daha sonra işten atılıyor ve kısa çalışma
ödeneğini bile alamıyor. Bununla ilgili basına bilgi veriyor ve
Valilik, işçinin aleyhine basın açıklamaları yapıyor.
Siz, işte bu kadar işçinin, emekçinin,
sağlıkçının yanındasınız; işte bu
kadar, ancak ve ancak sermayeyi desteklemek için her zaman patronun, her zaman
güçlü olanın yanında oluyorsunuz; bunu söylemek zorundayım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) Ne
yazık ki zaman çok kısa.
Yine, öğrenciler hem
çalışıyorlar hem de eğitimlerini sürdürmeye
çalışıyorlar ve öğrencilerin pandemiyle de
ağırlaşan temel sorunu olan KYK borçlarının silinmesi
konusunda adım atmıyorsunuz fakat şirketlerin vergi
borçlarını silme konusunda eliniz hiç de çekingen davranmıyor
arkadaşlar.
2021 bütçesinde genç işsizliğine
karşı herhangi bir çözümünüz yok, mevsimlik tarım
işçilerine karşı herhangi bir çözüm yok. Mülteciler,
sığınmacılar, göçmenler ölümüne
çalışıyorlar, ölümüne yaşıyorlar, her açıdan
yaşamları çok ağır geçiyor; onların sorunlarına
dair herhangi bir çözüm yok. Ev işçileri bu bütçede yok, EYTliler bu
bütçede yok, KHKliler bu bütçede yok, taşeron işçiler bu bütçede yok
ve aynı zamanda işçiler, emekçiler için yine meslek
hastalığı olarak sayılmayan bir dönemden geçiyoruz, onlar
da bu bütçede yok.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gülizar Biçer Karaca.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
rantçıların, tefecilerin, yağmacıların dört gözle
beklediği bu bütçede, sosyal bütçeleme yöntemlerinden biri olan insan haklarına
duyarlı bütçelemeden söz etmek istiyorum. Vatandaşlar ekonomik
buhrandan Oof, of diye inlerken Ooh, oh diyen Bakana, aynı zamanda
Açlık yok. deyip bir kuru ekmeği 83 milyona layık gören
milletvekiline ve Türkiyede yoksulluk sorunu yok. diyen Bakana da insan
haklarına dayalı bütçelemeyi anlatmak zorundayım. (CHP
sıralarından alkışlar)
İnsan haklarına dayalı bütçe demek,
vatandaşlarımızın insanlık onuruna yaraşır
bir şekilde yaşayabilecekleri olanakları sağlayan ve buna
kaynak ayıran bütçe demektir yani çocuğuna mama
alamadığı için şekerli su içirmek zorunda kalan
anaların olmadığı bütçe demektir. Gençlerimiz işsizlik
kıskacında inim inim inlerken Sosyal güvenlik destek primini
yatırmadın. diyerek sağlık hakkından faydalanma
haklarının elinden alınmadığı bütçe demektir.
Yine, eğitim hakkına, derslere erişebilmek için ayazlı
dağlara çıkıp oradan internet çekmesi için bekleyen
öğrencilerimizin olmadığı bütçe demektir. Yine,
iktidarı eleştirdiği için 80 yaşındaki
kadının apar topar gözaltına alınıp derdest
edilmediği bütçedir. (CHP sıralarından alkışlar) 10
milyon işsiz var iken 10 milyon işsizin varlığını
kabul edip bu işsizlere çalışma hakkı tanıyacak
yatırım olanaklarının planlandığı bütçe
demektir. Örgütlenme hakkının önündeki çelik bariyerlerin
kaldırıldığı bütçe demektir. 2021 yılı
bütçesi böyle bir bütçe mi? Hayır, böyle bir bütçe değil.
Değerli milletvekilleri, bir devletin
uygulayacağı politikalar bütçesinden anlaşılır.
İşte, 2021 yılı bütçesi bize diyor ki: Ben
vatandaşların eşit, adil, onurlu bir yaşam
hakkını değil, 5li çetenin cüzdan hakkını koruyacak
politikalar üreteceğim. Bu bütçe diyor ki: Sarayın, saray
şürekâsının, faiz baronlarının milyon dolarlarını
ceplerine indireceği ama vatandaşa bir kuru ekmeği çok görecek
politikalar üreteceğim. Yani bu bütçe sosyal bütçe değil, bu bütçe
insan haklarına dayalı bütçe hiç değil.
Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz gün
Aile Bakanı buradan dedi ki: Türkiyede yoksulluk uluslararası
dokümanlarda da belirtildiği gibi sorun olmaktan çıkmış.
Buna, ne biz ne Denizlide Gebermek istiyorum. diyen vatandaşım,
hemşehrimiz Üzeyir ne sokak sokak borç para için koşturan,
ağlayan vatandaşlarımız ne çocuk mamaları ya da
gıda ürünlerine alarm takmak zorunda kalan marketlerimiz elbette ki
inanmıyor. Peki, Bakan bunu neye dayanarak söyledi? Uluslararası Çok
Boyutlu Yoksulluk Endeksinde Türkiye yer almıyor. Neden yer almıyor,
yoksulluk olmadığı için mi? Hayır, ilgili bakanlık,
yoksulluk verilerini toplayıp bu kuruluşa vermediği için, bu
kuruluşla paylaşmadığı için Türkiye bu endekste yer
almıyor. Yani 83 milyonun yoksulluğunun üstüne kara bir örtü örterek
vatandaşlardan gizlemeye çalışıyorsunuz. Ama
vatandaşı kandırmayın çünkü o vatandaş o
yoksulluğu çok derinden yaşıyor.
Peki, vatandaşımız bu yoksullukla
ilgili ne diyor? Derin Yoksulluk Ağının raporunu lütfen okuyun,
hepimizin vicdanlarını sızlatacak bir rapor. O raporda diyor ki
Nur: Ben çocuklarıma bakıyorum. Hiçbir gelirim yok, çöpten
geçiniyoruz. Bir diğeri, Melike, diyor ki: Eşim kanser hastası
olunca eve ekmek girmiyordu, oğlumu okuldan aldım,
çalışması için işe vermek zorunda kaldım. Bir
diğer vatandaşımız Evden çıkıyorum, cebimde para
varsa minibüse biniyorum, yoksa karda, yağmurda, çamurda yirmi beş,
otuz dakika yürüyorum. Eğer ana yola çıkıp mendil satabilirsem o
küçücük mendil parasıyla akşam evime ekmek götürebiliyorum ama
satamıyorsam
diyor, gözleri dolup suskunlaşıyor,
konuşamıyor.
İşte Türkiye gerçeği bu değerli
milletvekilleri. Ama umutsuzluğa mı kapılacağız?
Elbette ki hayır. Emin olun, bu devran böyle dönüp böyle sürüp gitmeyecek,
bu bütçe haramzadelerin son bütçesi olacak. (CHP sıralarından
alkışlar) İlk seçimde, milletimiz kendisine kuru ekmeği
bile çok gören saray iktidarına, sandıkta Düş yakamdan.
diyecek ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı gelecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, insan
hakları temelli bütçelemeyle vatandaşlarımızı
tanıştıracağız. 9 yaşındaki kız
çocuğumuz, okula gitmek yerine bir zenginin evinde temizlik işçisi
olarak çalışmayacak. Düşüncesini açıkladığı
için, eleştirdiği için hiç kimse çalışma hakkından
mahrum bırakılıp cezaevi yollarına düşürülmeyecek.
Hiçbir yargıç karar duruşması öncesinde
Cumhurbaşkanının danışmanını arayarak
talimat almayacak, Anayasa Mahkemesine de meydan okuyamayacak
(CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Yok
öyle bir şey ya!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
kararlarını siyasi talimatlara göre değil, önündeki dosyadaki
delillere, hukuka ve vicdanına göre verecek. Yasa teklifleri sarayda
hazırlanmayacak, bir kişinin iki dudağının
arasından çıkan kanun sayılmayacak. Yasalar, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, komisyonlarda; uzmanlar, ilgili meslek
kuruluşları, sivil toplum örgütlerinin de görüşü alınarak
kolektif akılla gerçekleştirilecek. Gençlerimiz, eğitimlerini
tamamladıklarında siyasi yandaş bulamama kaygısıyla
işsizlik korkusu yaşamayacaklar. Liyakat ilkelerine göre,
gençlerimize iş, aş olanaklarını Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarı sağlayacak. Hiçbir gencimiz, geleceğini, umutlarını
yabancı bir ülkede aramayacak. Çadırda, kamyon kasalarında
yaşayan vatandaşlarımız olmayacak. Çocuklarımız
yoksulluğun mirasının yükünü taşımayacak. Güvenlikçi
politikalara sarılarak insan hakları ihlallerinin
meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Kadınlar,
sokakta, evde, iş yerinde, her ortamda özgürce, korkusuzca yaşayacak.
(CHP sıralarından alkışlar) Hiçbir bakan bu kürsüye
çıkarak milletvekillerine meydan okuyup had bildirmeyecek, bakanlar bu
kürsüye ancak ve ancak millete hesap vermek için çıkacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bütçe olanaklarını ve bütçe gelirlerini
inceleyecek bir komisyon kuracağız; kesin hesap komisyonu. Eğer
ana muhalefet partisi olursanız sözümüz söz, komisyon
başkanlığını da size vereceğiz ve her
kuruşun hesabını vatandaşa vereceğiz. (CHP
sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Nerede!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Kamu
kaynaklarını denetimden kaçırmak için kendinize yandaş,
paralel bütçe oluşturmak için kurduğunuz Varlık Fonu gibi
paralel bütçeleri elimizin tersiyle iteceğiz. Salgında, depremde
vatandaşlara IBAN numarası göndererek para isteme
ayıbını tarihin çöp sepetine indireceğiz. Seçilmiş
makamlarda görev alanları ağlata ağlata istifa ettirmeyeceğiz.
Hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olmayan hiçbir
seçilmiş görevden alınmayacak, kayyum atama hukuksuzluğunu
ortadan kaldıracağız. (CHP sıralarından
alkışlar)
ZAFER IŞIK (Bursa) Ağlaya ağlaya
istifa ettirip İYİ PARTİye gönderirsiniz.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) Hiç
bağırmayın, size de aslında bir müjdemiz var, hiç merak
etmeyin.
ZAFER IŞIK (Bursa) Ağlaya ağlaya 15
vekili İYİ PARTİye gönderirsiniz, ağlaya ağlaya.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kes sesini! Kes
sesini!
ZAFER IŞIK (Bursa) Biraz kibar ol
Hanımefendi, lütfen biraz kibar ol. Kırıyorsun beni, çok
kırıyorsun beni, lütfen kibar ol.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) Kendi
hanım arkadaşınıza karşı saygılı olun
lütfen ya!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla)
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında halkın vekilini, milletin
vekilini millet seçecek; Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
milletvekillerini millet seçecek. İşte, o zaman sizler de bu kürsüye
geldiğinizde, mikrofonu elinize aldığınızda, sizi
milletvekili yapan iradeye bağlılık, biat etmeyecek, yalnız
ve yalnız milletin vekili olarak, sarayın değil milletin vekili
olarak millete teşekkür edeceksiniz diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz
Sayın Eyüp Özsoyun.
Buyurun Sayın Özsoy. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla ve hürmetle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde Cumhur
İttifakıyla devletimizi güçlendirmeye, yatırım
alanlarını genişletmeye, milletimizin refah seviyesini
artırmaya ve mazlumların yanında olmaya devam ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Türkiyede iyiye ve
güzele dair ne yapılacaksa bunu ancak AK PARTİnin
yapacağını milletimiz çok iyi biliyor. Bu vesileyle, on sekiz
yıldır işi ehline yani AK PARTİye veren milletimize
şükranlarımı arz ediyorum. Bizler şuna inanıyoruz:
Aziz milletimiz için ne yapılsa azdır. Bu necip millet her şeyin
en iyisine ve en güzeline layıktır. Bizlere atılan
iftiraların, yapılan saldırıların bizim için hiçbir
değeri yoktur. Allahın yardımı, milletimizin takdiri ve
davamıza olan hizmetlerimizle -hamdolsun- bugünlere kadar geldik. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dünyanın içerisinde
bulunduğu bu salgın döneminde bile
yatırımlarımıza hiçbir zaman ara vermedik.
Görüşmekte olduğumuz 2021 yılı
bütçemiz de bu doğrultuda, insan odaklı, huzuru esas alan,
istihdamı destekleyen ve Türkiyenin geleceğini planlayan bir bütçe
olarak hazırlandı fakat günlerdir muhalefet, bu bütçenin
içerisindekileri doğru olmayan ifadelerle buradan dile getirdiler. Ben,
şimdi, bu bütçenin içerisinde nelerin olduğunu ve nelerin
olmadığını sizlerle paylaşmak istiyorum: Bu bütçe
yerli ve millî değil. denildi, bu bütçede yerli ve millî otomobilimiz
var, İHAlarımız var, SİHAlarımız var. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ancak
şerefli Türk ordusuna Satılmış. diyecek kadar alçak
şahsiyetsizler bu bütçenin içerisinde yok. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Ayrıca,
ülkesini başka ülkelere şikâyet edip yurt dışından
mandacılık dilenen omurgasızlar da bu bütçenin içerisinde yok.
(AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu
bütçede aile yok. diyorlar, bu bütçede aile elbette var fakat millî ve manevi
değerlerimize alenen saldıran oluşumları ahlaksızca
meşrulaştırma çabaları bu bütçenin içerisinde yok. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Bu bütçede kadınlar
yok. diyorlar, bu bütçede elbette kadınlar var ancak bir kadın
tacize ve tecavüze uğradığında sessiz kalan, üstünü örtmeye
çalışan, hatta Olabilir böyle şeyler. diyecek kadar
ahlaksız zihniyetler de bu bütçenin içerisinde yok. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu bütçede gençler yok, çocuklar
yok. deniyor, bu bütçede gençlerimiz de var, çocuklarımız da var
fakat eli kanlı terör örgütü PKK bebekleri katlederken, genç
kızları dağa kaçırıp tecavüz ederken, küçücük çocukları
canlı kalkan olarak kullanırken sessiz kalan ve onlara destek veren
alçak ve namussuzlar da bu bütçenin içerisinde yok. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu bütçede hak var,
hukuk var, adalet var ancak teröristi evinde saklayan, teröre yardım ve
yataklık yapan hain zihniyetler de bu bütçenin içerisinde yok. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bu
bütçenin içerisinde işçi kardeşlerimizin emekleri var, alın teri
var fakat belediye seçimlerini kazanır kazanmaz verdiği namus sözünü
unutup belediyede çalışan işçi kardeşlerimizi
kapının önüne koyan yalancı ve namus fakiri zihniyetler de bu
bütçenin içerisinde yok. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) Bu bütçede, ülkemizin bekası için şehit ve gazi
olmuş vatan evlatlarımıza, şanlı ecdadımıza
ve devletimizin kurucu değerlerine bağlılık var fakat
kapalı kapılar ardında Atatürksüz Anayasa
çalışmaları yapan, terör örgütleriyle kirli ittifaklar kuran
sahte milliyetçiler de bu bütçenin içerisinde yok. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) Oslo, Oslo!
EYÜP ÖZSOY (Devamla) - Bu bütçe halkın
bütçesidir, bu bütçe milletin bütçesidir, bu bütçe umudunu bizlere
bağlayan tüm mazlum coğrafyaların bütçesidir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Her anlamda yerli ve millî olan bu bütçemizin
ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ikinci
söz Sayın Sermet Atayın.
Sayın Atay, buyurun.
SERMET ATAY (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifi hakkında şahsım adına konuşmak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti 9 Temmuz 2018 tarihinden bu yana
yaklaşık otuz aydır Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemiyle yönetilmektedir. 2021 yılı bütçesi
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü bütçesidir. Yeni
sisteme geçiş her türlü eleştiriye rağmen son derece uyumlu
olmuştur. Parlamenter sistemdeki gibi hükûmet krizleri söz konusu
olmamış, hükûmet kurma sürecinde yaşanan uzun süreli gerginlik
ve çalkantıların hiçbiri vuku bulmamıştır. Seçimin
akabinde, seçilmiş Cumhurbaşkanı Kabinesini süratle
oluşturmuş, hızlı bir şekilde ülke gündemine ve temel
meselelere odaklanmıştır. Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi şu anda demokratik kurum ve kurallar çerçevesinde
sağlıklı bir şekilde işlemekte ve ülkemizi
yönetmektedir. Yeni hükûmet sistemiyle birlikte kalıcı istikrar
sağlanmış, hızlı ve etkin icraat sistematik hâle
gelmiş, güvenli ve huzurlu Türkiyenin yolu inşa edilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle millî
güvenliğimize ilişkin kararlar daha hızlı, daha etkin, daha
isabetli bir şekilde alınmaya başlamıştır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19
salgını karşısında devletimiz dünyanın gıpta
ettiği bir sağlık politikası izlemiş, sağlık
çalışanlarımızın özverili mücadelesiyle bu
salgınla başarılı bir şekilde mücadele
edilmiştir. Aynı zamanda, hem teröre hem egemenlik
haklarını koruma kararlılığıyla, ülkemize
kasteden tüm şer odaklarına karşı çok cephede dirayetli ve
cesaretli askerî ve siyasi mücadele verilmiştir.
Türkiye, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimiyle
başlatılan ülkemizi işgal planının çok cepheli olarak
devam ettirildiği süreçte, tüm tehdit ve saldırılara daha güçlü,
daha etkin bir şekilde karşılık vermiş ve terör
örgütüne karşı dimdik ayakta durmuştur. Devletimiz, PKK terör
örgütünün belini kırmak; huzuru, barışı, ülke
güvenliğini sağlamak ve savaştan evlerini terk etmek zorunda
kalan ülkemizdeki Suriyeli sığınmacıların
vatanlarına emniyetli bir şekilde dönüşlerini sağlamak
maksadıyla sınır ötesi harekâtları devreye koymuştur.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı,
Bahar Kalkanı Harekâtlarıyla, güney sınırımızda
oluşturulmak istenen terör devleti projesi çöpe
atılmıştır. FETÖ, PKK ve DEAŞ başta olmak üzere,
terör örgütleriyle daha etkin bir mücadele kararlılıkla ve tavizsiz
devam ettirilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin sağladığı hızlı, etkin karar alma
mekanizmasıyla ekonomik dönüşüm ve değişim süreci de daha
koordineli bir şekilde yönetilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
Türkiyenin büyümesi ve gelişmesi, daha güçlü bir ülke olması için;
demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü esasında ekonomik
ve sosyal olarak süratle yol alabilmemiz için atılacak yeni
adımların Türkiyenin gücüne güç katacağını
değerlendiriyoruz. Özellikle 2018 yılı Ağustos ayından
itibaren finans sistemimizi hedef alan küresel güçlerin
saldırıları sonucu döviz kurundaki yükselişle başlayan
finansal dalgalanma, faizden enflasyona, büyümenin negatife dönmesinden
işsizliğin artışına kadar pek çok zincirleme etkiye
yol açmıştır. Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik
saldırılarına maruz kalmasına rağmen zamanında
alınan etkili tedbirlerle bu saldırılar boşa
çıkarılmış, ekonomik istikrar
sağlanmıştır.
2020 yılının başından
itibaren dünya ekonomilerinin Covid-19 salgınıyla mücadele
çerçevesinde mevcut duruma göre şekillendiği ve tüm dünya
ekonomilerinin bu salgından olumsuz etkilendiği açıktır. Devletimiz
aldığı tedbirlerle bu salgından en az ekonomik zararla
çıkmayı hedeflemiştir. Bütün dünyayı etkisi altına
alan bu salgında birçok Avrupa ülkesi ve Amerika Birleşik
Devletlerinin sağlık hizmetleri çökmüş, insanlar ölüme terk
edilmiştir. Bütün dünyayı etkisi altına alan bu salgında
birçok Avrupa ülkesi sınıfta kalmıştır. Çok şükür
ülkemizde böyle bir durum yaşanmamış, Sağlık
Bakanlığımız ve sağlık
çalışanlarımız bu süreçte insanüstü gayretler sergileyerek
bu salgının daha da büyümesini engellemiş olup önümüzdeki
günlerde Covid-19 için geliştirilen aşılar devletimizce temin
edilip halkımızın kullanımına ücretsiz olarak
sunulacaktır. Ancak bu süreçte bizler de yeniden tırmanışa
geçen hasta ve vefat sayılarını dikkate alarak
sorumluluğumuzun farkında olmalı; maske, mesafe ve temizlik
kurallarına mutlaka riayet etmeliyiz. Kurallara uyarak hem
sağlık çalışanlarının yükünü hafifleteceğiz
hem de bu illetten hep beraber kurtulacağız. Bu hastalık sebebiyle
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet,
tedavi görenlere acil şifalar diliyoruz.
2021 yılı bütçesinin devletimize,
milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
konuşmalar tamamlandı.
Şimdi soru-cevap işlemine geçeceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
sataşmalarla ilgili
BAŞKAN Daha sonra, soru-cevabı
yaptıktan sonra söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ondan sonra mı?
BAŞKAN Tabii tabii, oylamadan önce söz
vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam Başkanım.
BAŞKAN Sayın Karadağ
YAŞAR KARADAĞ (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Doğunun Çukurovası olarak bilinen
Iğdır Ovası ülkemizin en verimli ovalarından birisidir. Her
türlü endüstriyel tarım ürünü ile meyve ve sebzenin yetiştirilebildiği
Iğdır Ovasının en büyük sorunu tarımda sulama
sorunudur. Bu problemin çözülmesi amacıyla planlanan Ünlendi, Tuzluca
barajlarıyla Göktaş, Alibeyköy, Aliköse göletlerinin bir an önce
yapılması şarttır. Bu barajlar ne zaman yapılacak?
Sorum Tarım Bakanlığına.
Ayrıca, Tuzla Barajının hayata
geçirilmesiyle birlikte Iğdırda sulama sistemi değişecek
ve tarımsal üretim kat kat artacaktır. Burada belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Girgin
SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Covid-19 salgını nedeniyle alınan
tedbirler sonucu müzik ve sahne emekçilerinin yaşamı altüst
olmuş ve salgın için alınan tedbirlerle işlerini yapamaz duruma
gelmişlerdir. Anayasamızın 64üncü maddesi Devlet, sanat
faaliyetleri ve sanatçıyı korur. diyerek, müzik ve sahne
emekçilerini koruma altına almıştır. Bu bağlamda,
kısa çalışma ödeneği ve nakdî ücret desteğinin
geliştirilerek müzik ve sahne emekçilerini de kapsaması yönünde çalışmanız
var mı? Müzik ve sahne emekçilerinin biriken genel sağlık
sigortası borçlarının silinmesi ve işlerine dönünceye
kadar...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Gültekin...
SELİM
GÜLTEKİN (Niğde) Bugün Cumhurbaşkanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından ülkemiz ve Niğdemiz adına çok önemli
olan Ankara-Niğde Otoyolu projemiz hizmete açıldı. Yerli ve
millî akıllı ulaşım sistemleriyle donatılmış
Türkiyenin en akıllı yolu olan otoyolumuz Niğdemizin
gelişmesine, büyümesine, turizmine, ekonomisine, istihdamına büyük
katkı sağlayacaktır.
Ülkemize
sanayileşme konusunda büyük bir ivme kazandıran Sayın Mustafa
Varank Bakanım, hem bu otoyolun avantajları hem de Beşinci Bölge
teşviklerimizle Niğdemize yeni fabrikalar açılması
konusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızdan destek
beklediğimizi ifade ediyor, otoyolumuzun açılmasında, başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Taşdoğan...
ALİ
MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) Sayın Başkan,
kahraman PTT kargo ve posta dağıtıcılarımız her
gün kilometrelerce yol yürüyüp, pandemi döneminde herkes evinde kalırken,
yaz kış, gece gündüz, hafta sonu demeden cansiparane
çalışıp her gün yüz binlerce insanın
kapısını çalıp evlere muştu götürünce beraber sevinen,
tebligat götürünce birlikte üzülen arkadaşlarımızdır. PTT
kargo ve posta dağıtıcıları personel eksikliği
sebebiyle yıllık izin ve bayram izinlerini kullanamıyor,
cumartesi günleri bile tam zamanlı olarak çalışıyorlar.
Arkadaşlarımız salgının başından bu yana her
gün en az 15-20 kiloluk çuvallarla ve artan iş yüküyle
dağıtıma çıkıyorlar...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özdemir...
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
size Silivrideki araziyle ilgili soru sormuştum, siz de cevabınızda
Bir ihale yapılıyor, Sancak ailesi ihaleyi kazanıyor,
teşvik belgesine başvuru yapıyor ve kamu arazisi
Cumhurbaşkanı kararıyla Sancak ailesine ait bu firmaya
devrediliyor. Usulsüzlük, yanlışlık yok. dediniz. Şimdi
ben burada bunları sormuyorum. Bu ihale süreci şeffaf bir
şekilde yapıldı mı? Bütün kan üretici firmalar dâhil edildi
mi? Ve nasıl kazandı bu firma? Bu firmanın geçmişi de
şaibeli çünkü bu firma geçmişte Sağlık Bakanlığı,
Kızılay ve SGKyle bir protokol yapıyor, kan ürünlerini çok
düşük fiyatla alıyor, fahiş bir fiyatla eczaneye satıyor ve
hatta bazılarına tarihi geçmiş ürünleri satıyor...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demir...
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
AK PARTİ hükûmetleri tarafından
hazırlanan bütçelerin planlı yatırımları ve AR-GE
çalışmalarını desteklemesiyle millî teknoloji alanında
önemli yollar katettik. Libyadan Suriyeye, Kuzey Iraktan Karabağa
millî kaynaklarla ürettiğimiz SİHAlarla büyük başarılar
elde ettik. Bu başarıların dünya genelinde görüldüğü ve
takdir edildiği aşikârdır. Bu vesileyle dünya çapında
konvansiyonel savunma sanayisinde değişim
başlamıştır. 2021 yılı bütçemiz teknolojik
gelişmeleri daha ileriye taşıyacak potansiyelimizi ortaya
koymaktadır. Teknoloji ve sanayi alanında verilecek desteklerle...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şahin...
FİKRET ŞAHİN (Balıkesir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Sağlık Bakanı Plan ve
Bütçe Komisyonunda sağlık çalışanları için meslek
hastalığı ve görev şehidi hakkı tanınması
konusunda Mecliste çalışma yapılmasını olumlu
karşıladığını söylemişti. Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı da Böyle bir
çalışmaya gerek yok, mevzuatımızda vazife malulü denilen
bir işlem var; bundan faydalanabiliriz. demiştir. Yani öyle
görülüyor ki bakanlar arasında bir koordinasyon eksikliği var. AKP
Genel Başkanı da yine sağlık
çalışanlarını şehit olarak addetmiş ve meslek
hastalığı hakkı tanınacağını
söylemiştir. Sağlık çalışanlarımız bir an
önce meslek hastalığı ve görev şehidi hakkını
beklemektedirler. Bu koordinasyonun bir an önce sağlanmasını
talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Yine diğer bakanlıklarımızla ilgili sorulara yazılı
cevap vermek üzere, Sayın Vekilimiz Silivri konusunu tekrar gündeme
getirdiği için ben genel bir açıklama yapmak istiyorum. Sayın
Vekilim, bir önceki söz aldığınızda dediniz ki:
Burası peşkeş mi çekiliyor? Burası veriliyor. Şimdi,
başka bir konudan Bu ihale nasıl oldu?ya vesaireye getirdiniz. Ben
tekrar Genel Kurula şu hatırlatmayı yapmak istiyorum:
Değerli milletvekilleri, bizim Bakanlığımızın
teşvikleri, destekleri bütün yatırımcılar için açık.
Eğer bir yatırımınız varsa
yatırımınızın çeşidine göre, katma değerine
göre biz size çok çeşitli destekler verebiliyoruz. Öncelikli
yatırım teşviklerinden bölgesel teşviklere kadar,
yatırım yeri tahsisinden çok farklı alanlara, AR-GE desteklerine
kadar çok farklı destekleri biz, bize başvuran, şartları
taşıyan herkese veriyoruz. Dolayısıyla Sayın Vekilim,
siz de gelip bana başvursanız Ben kan plazması üretecek bir
tesis kuracağım. Bu tesisin özellikleri bunlar. Bana
yatırım yeri tahsisi verin. deseniz ben size de bu destekleri
vereceğim. Dolayısıyla burada Firma şuradan
almış, buradan almış. o başka bir tartışma
konusu ama şunun altını tekrar çiziyorum: Biz
yatırımcılarımız arasında ayrım
yapmıyoruz. Bakınız, kamu-özel iş birliği ihalelerinde
-ben sabah arkadaşlarımdan rakamları istedim- 34ten fazla firma
çok çeşitli kamu-özel iş birliği ihalelerine girmiş,
bunları almış ama biz bu Mecliste ne duyuyoruz? 5li çete
5li şirketler
Yani bu yatırımcılar arasında bu
ayrımı yapmak gerçekten bu ülkenin enerjisini götürüyor. Biz
yatırımcı bulmak için canla başla savaşıyoruz,
insanları davet ediyoruz, yabancı yatırımcı
arıyoruz, yerli yatırımcı alıyoruz, şehirlere
yatırımcı götürmek için uğraşıyoruz; işte,
Niğdeden bahsetti Sayın Vekilimiz, biz oraya hangi
yatırımcıyı götürürüz, orada istihdam sağlarız,
kalkınma oluştururuz diye gayret gösteriyoruz. Lütfen, ben rica
ediyorum, yatırımcılar arasında ayrım yapmayalım.
Eğer işlemlerimizde bir kusur görüyorsanız, bir
yanlışlık görüyorsanız -biz şeffaf olduğumuzu
iddia ediyoruz, bunu Sayıştay raporlarında da görebilirsiniz-
eğer usulsüzlükler olduğunu düşünüyorsanız buyurunuz,
yargıya başvurun, bizi şikâyet edin ama biz herkese eşit
muamele yapıyoruz, yeter ki bu ülkede ekonomi oluşsun diye gayret
gösteriyoruz; ben bunun tekrar altını çizmek istiyorum.
Şimdi, tabii, arkadaşlar cevapları
bana getiriyorlar. Tunceliyle ilgili bir vekilimizin talepleri olmuş
burada Tuncelide şu yolları ne zaman yapacaksınız, bu
köprüleri ne zaman yapacaksınız? diye. Şimdi, biz bu vekilimizin
talebini aldık, yazıyoruz, Bakan arkadaşımıza
götürüyoruz ama iki dakika sonra çıkan başka bir vekil
arkadaşımız diyor ki: Paraları müteahhitlere veriyorsunuz,
betona gömüyorsunuz. Peki, biz bu yolları yapalım mı,
yapmayalım mı? Biz bu yatırımları, barajları
yapalım mı, yapmayalım mı? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Değerinde yapın, değerinde.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Lütfen burada sadece muhalefet yapmak için bize eleştiride
bulunmayın.
Bakın, ben geçen sefer de söyledim. Biz sizden
gelen her türlü eleştiriyi, soruyu dikkate alıyoruz ama biz burada
bir iş yaparken ertesi gün Siz paraları müteahhitlere veriyorsunuz.
diyorsanız, orada biz de artık başka türlü tepkiler vermek
durumunda kalıyoruz.
Ben tekrar sorularınız için teşekkür
ediyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Bakan, usulsüzlük yapmadan yapın. Böyle bir çaresizlik
Yapalım
mı, yapmayalım mı? Yapın ama böyle yapmayın.
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) 1
liralık yere 10 lira ödemeyin Sayın Bakan, onu diyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Başkanım,
elli altı saniye var.
BAŞKAN Sayın Muazzez Orhan
Işık, buyurun.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Başkan,
teşekkürler.
Türkiyede adaletsizlik kadın, çocuk,
yaşlı fark etmeksizin mağdur üretiyor. Hacer Akçüre 10
Kasım 2017de bir operasyon sonucunda gözaltına alınıp
tutuklandı, yoksul olduğu için dosyasını savunabilecek bir
avukat dahi bulamadı ve tutuklandığında çocuğu 5
yaşındaydı. Eşi kendisinden boşandı,
çocuğunun velayeti yaşlı dedesine bırakıldı.
Pandemi koşullarında çocuğunu göremiyor, ruh
sağlığı bozuldu ve psikiyatri tedavisi görüyor. Üç
yıldır dosyası Yargıtayda bekletiliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sibel Hanım, nedir sorun? Siz
soru sordunuz, Sayın Bakan da cevapladı.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Bir
açıklama
Cevap hakkı
BAŞKAN Cevap hakkı doğuracak
herhangi bir şey yok, bir sataşma yok, bir şey yok.
Karşılıklı müzakereye çeviremem. Rica ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 7nci maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
bütçenin 11inci günü ve elbette günlerdir eleştirileri dinleyen iktidar
partisi milletvekillerinin çıkması, eleştiri yapması son
derece uygun, bunları dinleriz ama burada şöyle bir şey var:
Elimizdeki notlara dönüp eldeki notların sadece yüzde 10unda şunu
yapma imkânım her zaman var: Düzce AKPde bir kadının
yıllarca sistematik bir biçimde cinsel istismara uğradığı
ortaya çıktı. AK PARTİ Düzce Merkez İlçe Başkanı
D.A. ve AKP il yöneticileri
diye devam ederim. Dönerim; AKPnin
Taşkesti Belediyesinde iş bulma vaadiyle buluştuğu T.D.yi
zorla alıp koyup taciz ettiği iddiasıyla tutuklanan Mudurnu
ilçesinin Taşkesti Beldesinin AKPli Belediye Başkanı S.Ç. yirmi
beş yılla yargılanıyor. derim. Elâzığ
Kovancılardaki tacize girerim. Tunceli Ovacıkta zihinsel engelli
15 yaşındaki kıza tecavüz suçundan AK PARTİ eski İlçe
Başkanı R.Ç. on yedi yıl hapis cezası. derim. Uzatırım,
uzatırım, uzatırım ve sonra Bunlara bir şey
yapmayanlar alçaktır, namussuzdur
Bunları söylerim ama bu ne bana
ne Meclise ne dinleyene bir şey kazandırmaz ve utanç verici olur.
Bazı kavramları
BAŞKAN İyi ki söylemediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Günlerdir tekrarlanıyor. Sayın
Başkanım, hele hele bu Meclisteki milletvekillerini kastedip
-yiğitsen adını söylersin- dönüp de efendim Elbette istismar
olur. diyen namussuz
Bir kadın milletvekili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) A Haberin yaptığı montaj beni
ilgilendirmez. İstanbulun kadim ilçesinden ismini alan çok değerli
milletvekilim, biz senden o kadim ilçenin kültürüne, ahlakına uygun bir
tutum bekleriz. E.Ö. demeyeceğim, Eyüp kardeşim, sana söylüyorum. Ve
senden bekleriz ki
Bizim milletvekilimiz Sera Kadıgilin -elbette olur;
bu kadar eğitimsizliğin, bu kadar sıkıntının, bu
kadar kötü politikanın olduğu yerde CHPde de olur, AKPde de olur,
önemli olan hep birlikte mücadele etmektir ve biz bu konuda tavizsiziz-
Herkesin öyle olması lazım. dediği konuşmanın ilk cümlesini
alıp bir kadın milletvekiline Namussuzlar. dersen bu,
yiğitliğe de sığmaz, ismini aldığın ilçenin
yetiştirdiği bir evlada sığmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Devam edeyim; Ali Mahir Başarır
Gözünün içine bakıyorum
Eyüp kardeş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireceğim Başkanım.
Söylenecek çok başka şey var ama bunu çok
önemli bir görev addediyorum. Ordu satılmış. diyen alçak.
diyorsun. Bunu kime dediğini söylemiyorsun ama Ordu
satılmış. diyor
TAMER DAĞLI (Adana) Kim söyledi bunu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
ve ardından Tank Palet
Fabrikası için dedim. diyor, Ordumun bir tane postalına
satılmış demem, bırak Mehmetçiki. diyor, günlerce
haksız linç yiyor.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Sen üstüne niye
alınıyorsun o zaman?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Rahmetli anası günlerce
Oğlum öyle dememiş, niye böyle diyorlar? diyor. Biz iki gün önce
Ali Mahirin anasının cenazesindeydik be Eyüp kardeşim,
Allahtan kork! Bu vicdansızlığı ben senin ailene yapmam,
yaptırmam. Söylediği sözün ilk paragrafından
Lanet olası
bir trol
Eriyorsunuz, oy kaybediyorsunuz
Lanet olsun! İktidarı
kaybedelim, dünyayı kaybedelim ama bu trol aklının peşine
takılıp da vicdanı kaybetmeyelim be Eyüp, vicdanı kaybetmeyelim!
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkan.
26.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu Meclis çatısı altında bizler milletin
bütçesini yapıyoruz -19 bütçe, 3üncü Cumhurbaşkanlığı
Hükûmet bütçesi- ve her bütçe milletimizden tam not alıyor ve kürsüye her
çıkan milletin bütçesine akıl almaz hakaretler ediyor. Biz sessiz
kalacağız, susacağız. Biz bunu kabul etmiyoruz, kabul
etmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Etmeyin, etme.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Şimdi,
bakıyorsun, burada, Eyüp kardeşim çıkmış, bu kürsüde
yapılan yalan yanlış iftiralara cevap veriyor, bunun üzerine
(CHP sıralarından gürültüler)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hakaret ediyor,
hakaret ediyor!
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Cevap
vermiyor, hakaret ediyor!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hakaret ediyor ya, hakaret
ediyor!
CAHİT ÖZKAN (Denizli)
bağıracaksınız çağıracaksınız, bizden
de yutmamızı bekleyeceksiniz. Hayır
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Hakaret
ediyor!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıptır,
ayıptır!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bakınız, Eyüp
kardeşim burada ne diyor?
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) Hiç
paralama kendini, hakarete evet diyemezsin.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Diyor ki: Millî ve
manevi değerlerimize alenen saldıran oluşumları
ahlaksızca meşrulaştırma çabalarına bu bütçede yer
vermiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu demek istemiyor. Ali
Mahire dediğini oku.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bir saniye
Geliyorum,
geliyorum
Müsaade edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayıptır ya!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Müsaade edin, müsaade
edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu terbiyesizliği
savunamazsın, ayıptır!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Ben Silahlı
Kuvvetlerimize laf ettirmem.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O da etmiyor zaten, eden yok.
Terbiyesizlik yapma.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Savunacağız,
bağıra bağıra savunacağız. (CHP
sıralarından gürültüler) Böyle yok, lütfen
Kalkıp burada bu
kürsüden saatlerce saldırıda bulundular. Bunları sineye mi
çekeceğiz? Bakınız, şu anda, Cumhuriyet Halk Partisinin
burada bende 25 kalem var. 25 kalemde yapılan o kadar taciz iddiası
varsa biz çıkıp burada Bunların sonuna kadar takipçisiyiz.
Sessiz kalmayacağız. demenizi bekleriz.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Hakaret eden sizin
Genel Başkanınız
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Genel
Başkanınız kadınlara seçim haklarının verildiği
günde çıkıp Kadınlar, kendinizi koruyacaksınız.
diyecek ve biz bunu örteceğiz. Bakınız, bunun sonuna kadar
takipçisi olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii olacağız.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tank Palet
Fabrikası onurumuzdur, gururumuzdur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onurum deme,
yakıştırmam, onur satılmaz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Tank Palet
Fabrikası milletin alın teridir. Oradan çıkan tankları
gördüğünüzde
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Peşkeş çektiniz Katarlılara.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Bedelsiz verdiniz,
bedelsiz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Aynen İHAlar,
SİHAlar nasıl Azerbaycanda destanlar yazmışsa oradan
çıkan tanklar da Allahın izniyle, al bayrağımız için,
vatanımız, devletimiz ve milletimiz için destanlar yazacak. Biz, Tank
Palet Fabrikası için söylenen yalanları kabul etmediğimiz gibi,
onların arkasına sığınarak Silahlı Kuvvetlerimize
hakaret ve iftiraları da asla kabul edemeyiz. Bakın, birkaç tanesi
değil
Ben buradan, evet, Eyüp kardeşim, gözlerinin
içine baka baka söylüyorum: Seninle gurur duyuyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yazıklar olsun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yazıklar olsun!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Söylediğin sözün
sonuna kadar arkasındayız. Bu bütçenin milletin bütçesi olduğunu
bütün dünyaya haykıracağız ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yazıklar olsun!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yazıklar olsun!
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz sonra, Cumhuriyet
Halk Partisinin -mademki saymak istemiyoruz- taciz ve tecavüz iddialarına
Grup Başkan Vekili bir cevap versin, ondan sonra da bunları
sayacağım. Buyur bakalım. (CHP sıralarından
gürültüler)
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ensarın
hesabını verin siz önce, Ensarın.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özsoy.
Arkadaşlar, sayın vekiller, müsaade eder
misiniz lütfen, duyamıyorum.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Ensarın
hesabını verin önce.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Grup Başkan Vekili
ismimi de anarak sataştı.
BAŞKAN Buyurun kürsüden. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.-
İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Öncelikle, ben, burada
hayretler içerisinde olduğumu ifade etmek istiyorum çünkü burada,
Cumhurbaşkanı Yardımcımız geliyor Sen ona öyle
konuşamazsın. diyorlar, bakanlarımız geliyor Sen ona öyle
konuşamazsın, milletvekilleri konuşur. diyorlar. Biz
çıkıyoruz konuşuyoruz; böyle konuşamazsın
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Hakaret konuşuyorsun.
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Siz her şeyi çıkacaksınız burada söyleyeceksiniz -biraz
önce hatip haramzadeler dedi- her türlü hakareti edeceksiniz
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Ne konuşması, hakaret ediyor!
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Ben hiçbir konuşmamda isim vermedim. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından ayağa kalkmalar, gürültüler)
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Ne konuşması ya. Sen bir kadın vekile hakaret
edemezsin!
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Bir kadın vekile nasıl namussuz
dersin, nasıl dersin?
BAŞKAN Siz
devam edin, Sayın Özsoy.
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Öncelikle, ben kimsenin ismini vermedim.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Bir kadın milletvekiline hakaret edemezsin.
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Bir kadın milletvekiline namussuz diyerek
o kürsüde duramazsın.
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Sayın Grup Başkan Vekili Ali Mahir Beyden bahsetti. Ben isim falan
vermedim. Annesi vefat ettiyse Allahtan rahmet diliyorum.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Bir kadın milletvekiline namussuz diyemezsin.
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Kadın vekillerden özür dileyeceksin.
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Ama ben kime dedim biliyor musun?
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Saygılı olacaksın!
EYÜP ÖZSOY (Devamla)
Tecavüze ve tacize uğrayana sessiz kalana namussuz dedim. Sessiz
kalanlar namussuzdur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Kadın vekile namussuz dedirtmem,
diyemezsin!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, ne kadar uğraşırsanız
uğraşın tartışmadan, kavgadan ara vermeyeceğim.
Yani milletimiz de görsün, kavga da olacaksa ekran açık kalsın.
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Özür dileyecek Sayın Başkan!
BAŞKAN -
Sayın Beştaş, buyurun lütfen.
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Kadın vekile hakaret edemezsin namussuz diyemezsin!
GÜLİZAR
BİÇER KARACA (Denizli) Namussuz diyemezsin.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir Grup Başkan Vekiline söz verdim, lütfen
METİN
GÜNDOĞDU (Ordu) Sen sessiz kalıyor musun?
BAŞKAN
Müsaade edin arkadaşlar.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Eyüp Özsoyun konuşmasının İç Tüzük 67ye
aykırı olduğuna, Başkanlık Divanı tarafından
uyarılması gerektiğini düşündüğüne ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, burada bütçeyi konuşuyoruz ve biz muhalefet partisiyiz
diğer muhalefet partileri gibi. Ben Eyüp Vekilin, hatibin
konuşmasının, bir kere her şeyden önce İç Tüzük 67ye
aykırı olduğunu ve Başkanlık Divanınız tarafından
uyarılması gerektiğini düşünüyorum. Neden? (HDP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
METİN
GÜNDOĞDU (Ordu) Ya, siz burada her şeyi söyleyeceksiniz
aykırı değil, biz söyleyince aykırı! Ayıp ya!
Olur mu öyle ya? Siz her şeyi söyleyin ayıp olmasın
EYÜP ÖZSOY
(İstanbul) Terör örgütünün burada propagandasını yapmak
BURCU KÖKSAL
(Afyonkarahisar) Hâlâ konuşuyor ya, hâlâ konuşuyor.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Eğer bu Mecliste alçak ve namussuz
lafları
Bunu halkın takdirine sunuyorum. Bir milletvekili
çıkıyor, öznesiz bir şekilde bütçe anlatması gerekirken
alçak ve namussuzla bezenmiş bir konuşma yapıyor, ahlak
dışı bir konuşma yapıyor ve Grup Başkan Vekili de
çıkıp bu konuşmayı alkışlıyor.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Ya, tecavüze
sessiz kalanlara diyor. Tecavüze sessiz kalanlara söylüyor. Derdiniz ne?
ZAFER IŞIK (Bursa) Sakin olalım
arkadaşlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ben
Meclis Başkan Vekilinin her şeyden önce bu konuda İç Tüzükün
gerekli hükümlere göre uyarması gerektiğini önemle belirtmek
istiyorum. Eğer öznesi varsa çıksın öznesini söylesin ama temiz
bir dille söylesin. Eğer biz halka böyle örnek olacaksak olmaz olsun,
böyle örnek olmak istemiyoruz. Biz bu Mecliste daha fazla kişiliği,
halkın onurunu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) -
Halkın temsilcileri arasındaki tartışmanın
düzeysizliğinin bu hâle gelmesinden rahatsızlık duyuyoruz.
Eğer A Habere ya da kendi yandaş kanallarına malzeme vermek
için bu tartışmaları yaratıyorlarsa yazıktır,
gerçekten yazıktır.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) On gündür ne
konuşuluyor?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) On gündür burada
ne konuşuluyor, her şeyi söylediniz ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani ben
bu düzeye düşmek istemiyorum, o kavramları tekrar etmeyeceğim
ama Meclis Başkan Vekili olarak sizden de özellikle bu küfür, argo ve
hakaret içerikli aşağılayıcı kavramların hiç
kimseye, hiç kimseye kullanılmaması gerektiği noktasında
uyarı yapmanızı istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (Gürültüler)
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Eyüp Bey ortaya
konuştu. Siz niye üzerinize aldınız ki?
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Olay nereden
nereye geldi?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Küfür yok, küfür dedi
Grup Başkan Vekili. Küfür diye bir şey yok. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
ZAFER IŞIK (Bursa)
Sakin olun, sakin olun. Niye kalkıyorsunuz? Biz de mi kalkalım?
Ayıp ya!
İSMAİL KAYA
(Osmaniye) Oturarak konuşun.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Kapatın
maskelerinizi, bağırıyorsanız öyle bağırın,
kapatın maskelerinizi.
ZAFER IŞIK (Bursa) Arkandakilere de söyle,
bas bas bağırıyor.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Kendi grubuna da
söyle.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Bağırmayın! Kapatın maskelerinizi.
BAŞKAN Oturur musunuz lütfen yerinize.
Sayın Özel, buyurun. (CHP
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, Grup Başkan Vekilinize söz
verdim, lütfen.
28.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Arkadaşlar lütfen
Sayın Başkan, biraz önce sadece 3 ilçeden
elimizdeki nottan onlarcasından okuyabileceğimiz isimleri gizleyerek
söyledim. Çıkıp da burada, bu partide bu konuyla ilgili
Ne
olmuş? AK PARTİ ihraç etmiş, AK PARTİ
görevden almış, geç almış, erken almış; bu
tartışmalar yapılır. Cumhuriyet Halk Partisi için diyor ya:
Bir kınasaydınız. Bakın, 3 Aralık Perşembe,
bundan on üç gün önce, Meclis tutanağı, Özgür Özel: Olay, bahsedilen
kişi tarafından kamuoyuna taşındığında
görüldü ki zaten çoktan disipline verilmiş, disiplin kurulu toplantıya
çağrılmış, ertesi gün de partiden atıldı, ihraç
edildi. İstanbul il yönetimi gereğini yaptı. Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Merkezi olarak da bu konuda, bu ihraçların hızla
onaylanması noktasında hiçbir tavizimiz olamaz. Tacizde, tecavüzde ve
kadına karşı şiddette, bu tip durumlarda sıfır
tolerans
Özellikle Seninki öyle, benimki böyle. tartışmaları
ne bu ülkedeki kadınlara ne bu topluma bir şey getirir. Herkes bu
konuda failin ve mağdurun kimliğine kör, hangi siyasi partiden
olduğuna kör, toplumdaki durumuna kör, kadından yana ve tacizcinin
tam karşısında kaya gibi durmalıdır. Özgür Özel,
tutanak
(CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, bir
muhataplık ilişkisi kuracaksın, sonra diyeceksin ki Bu konuda
bir kelime etseydiniz. Meclis tutanakları, 3 Aralık Perşembe.
Bunu söyledikten sonra, siz daha: CHP kınamamış, CHP
örtmüş, CHP bilmem ne yapmış. CHPyi burada ben temsil
ediyorum. Benim ne söylediğim çok net.
TAMER DAĞLI
(Adana) - Sen üzerine alınma o zaman, ortaya söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Benim neye cevap verdiğimi herkes biliyor.
İSMAİL
KAYA (Osmaniye) - CHP kınamadı. demedik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İkincisi: Kendisini kırmamak için ismini doğduğu ilçeden
aldığını -Eyüp ilçesinin- ve bu ismin kendisine ne
sorumluluk yüklediğini madden ve manen hatırlatarak
başladım kendisine hiçbir hakaret yapmadan. Ama şunu da
hatırlattım: Naci Hoca burada. Naci Hoca sözü alırsa ve suçu işleyenin
partisi de kör olursa hepimizin ibret alacağı bir konuşma
yapabilir. Çünkü Naci Hoca herhâlde şunu onaylamıyordur: Bir
milletvekili çıkacak, bir kadın milletvekilimizin
konuşmasının ilk cümlesini alacak Elbette, istismar olur.
dedi. diyecek.
EYÜP ÖZSOY
(İstanbul) Ben kimseye bir şey söylemedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
- Oysaki Bu, elbette, istismar olur.dan sonra Önemli olan, buna
karşı tavizsiz ortak tavır almaktır. diyecek ama
Elbette, istismar olur. diyen namussuzlar var. diyeceksiniz, biz de bunu
yutacağız. Bakın, Ali Mahir Başarırın
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) Tutanağa bak,
tutanağa.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Tutanağa bak,
tutanağa.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ)
Söylenenler tutanaklarda var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ordu
satılmış. diyen alçaklar. diyeceksiniz.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Orduya
satılmış diyen alçaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir dakika
Ordu
satılmış. diyen alçakların bütçesi değil
diyeceksiniz.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) - Doğru
söylüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ordu
satılmış. diyen dediğiniz arkadaşımız,
Naci Hoca da biliyor, Allah da biliyor, kul da biliyor, siz de biliyorsunuz ki
bir cümle sonra Tank Paleti kastediyorum. dedi, Ordunun bir
postalının satılmasını kabul etmem, değil Mehmetçikin."
dedi. Bunu troll aklı sizi peşine taktı ama en büyük zararı
siz gördünüz ki AK PARTİli seçmenin yüzde 65i Tank Paletin
satışına olumsuz bakıyor diye her fırsatta partinizin
tüm temsilcileri izahat vermeye çalışıyor.
İSMAİL KAYA (Osmaniye) Öyle bir şey
yok.
ZAFER IŞIK (Bursa) Arkadaşınız
Tank Palet de ordudur. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Eyüp kardeşim, benim sana
söylediğim söz şu: O troller, o AKP medyası, o
saldırı bir anayı Benim oğlum bunu yapmadı, neden
lafını çarpıtıyorlar? diye ağlata, ağlata,
ağlata
Biz anamızın cenazesine gittik. dedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitiriyorum.
BAŞKAN Ama çok uzattık.
Anlaşmamız var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cümle bitsin, bir cümle.
BAŞKAN Peki, tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ve sana dedim ki: Senin ismine
de yakışmaz böyle bir şey söylemek, bu Meclise de
yakışmaz.
Bundan sonra Eyüpün söylediği gibi bir
milletvekilinin sözünü alıp da ismini söylemeyerek İç Tüzükün,
kanunun, vicdanın arkasından dolaşıp bir milletvekilimize
alçak ya da namussuz diye bir söz söylenirse biz o vakitten sonra -Naci
Hocam, o vakitten sonra- olacakların da yapacaklarımızın da
sorumlusu değiliz, bunu böyle bilsin herkes. Hodri meydan! (CHP
sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müsaade
eder misiniz? Rica ediyorum, lütfen
Arkadaşlar, lütfen müsaade ediniz.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun.
29.-
Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada, elbette milletin iradesinin tecelligâhı bütün
siyasi parti grupları, milletvekillerimizin görüş ve düşünceleri
çerçevesinde ülkemiz ve milletimiz için yarınlara dair belirli bir zeminde
ortaklaşmak ve bu çerçevede ülkemizin, milletimizin meselelerine çözüm
üretmek için buradayız. Bu noktada her bir milletvekilimiz katkı
sunuyor. Burada bir milletvekilimizin yapmış olduğu
konuşmanın eğer öznesi, yüklemi, tümlecine girecek olursak her
milletvekili için ayrı ayrı değerlendirmelerde bulunulur.
Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan
Vekili Elbette empati yapalım. diye bir konuşma yaptı, sonra
da bizim partimizle ilgili bazı ithamlarda bulundu. Eğer bu
ithamları burada söylemekle... Hani, bizim camiamızda,
medeniyetimizde, toplumumuzda şüyuu vukuundan beterdir. Bir şeyi olur
olmaz şekilde şayialarla yayacağız, ondan sonra da
meselenin arka planını incelemeden dersek doğru olmaz.
Bakın, ben de burada -birkaç sayfayı aşmış ve küçük
puntolarla yazılmış olmasına rağmen- Cumhuriyet Halk
Partisindeki bazı iddiaları ileri sürersem buradaki
tartışma teselsül eder gider.
BAŞKAN Etmez çünkü ara vereceğim.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Biraz önce Eyüp Özsoy
Milletvekilimizin kürsüden yaptığı konuşmada, siyaset
arenasına ilişkin -hem iktidar, muhalefet hem de Cumhur
İttifakı, Millet İttifakı- karşılıklı
olarak hem Parlamento içerisinde hem de Parlamento dışı siyaset,
sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleriyle ilgili iki
yaklaşımdan bahsediyor. Ülkenin ve milletin menfaatine olan
yaklaşımlara ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı)
Hangi değerlendirmeler?
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bu
değerlendirmelere sadece Parlamento içi siyaset olarak da bakmak
doğru değil çünkü şu anda Parlamentoda grubu bulanan siyasi
partiler, grupsuz siyasi partiler, Parlamento dışı siyasal
arena, sivil toplum ve siyasi partileriyle beraber Türkiye'nin millî
menfaatleri, Türkiye'nin menfaatlerine karşı yaklaşımlar
olmak üzere elbette farklı iki alandan bahsederek açıklamalarda
bulundu. Bu noktada, sayın milletvekilimizin zaten yapmış
olduğu konuşma da öznesi Türkiye kamuoyu olan ve milletin
menfaatlerini esas alan bir siyaset alanı inşa edilmesi amacına
matuftur. Bu anlamda özenle Mecliste herhangi bir siyasi partiyi işaret
etmemiştir ve bu noktada da millî ve yerli amaçla Türkiyenin ortak
aklına hizmet eden bir anlayışla konuşma
yaptığını gördüğümüzü ifade ediyorum.
Genel Kurula bugün geriye kalan
çalışmalarda başarılar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.03
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.33
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.45
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi Bilgiç
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
7nci maddesinin oylanmasında
kalınmıştı.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VI.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum
Başkanı, TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiçin,
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun Dördüncü Oturumda 230 sıra
sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
7nci maddesi üzerinde yaptığı konuşması İç
Tüzükün 157nci maddesinin 2nci bendi uyarınca sükûneti ve
çalışma düzenini bozduğundan, uyarma cezası
gerektirdiğine ve kendisine İç Tüzükün 158inci maddesine göre
uyarma cezası verdiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoyun Dördüncü Oturumda
yaptığı konuşması, İç Tüzükün 157nci maddesinin
2nci bendi uyarınca sükûneti ve çalışma düzenini bozduğundan
uyarma cezası gerektirmektedir. Kendisine İç Tüzükün 158inci
maddesine göre uyarma cezası veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu arada, bütün milletvekillerimizi İç Tüzükün
67nci maddesine uymaya, kabahat ve yaralayıcı sözler kullanmamaya,
temiz bir dille konuşmaya davet ederek söz konusu hükmü de Genel Kurulun
dikkatlerine sunuyorum.
Sayın Özsoy isterse savunma yapabilecektir,
şayet isterse oturumun sonunda da kendisine savunma için imkân
verebiliriz.
Sayın Özsoyun böyle bir talebi yok.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 8inci maddeyi okutuyorum:
Mali
kontrole ilişkin hükümler
MADDE
8-
(1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde
yer alan kamu idareleri;
a) Arızi nitelikteki işleriyle
sınırlı kalmak koşuluyla yıl içinde bir ayı
aşmayan sürelerle hizmet satın alınacak veya
çalıştırılacak kişilere yapılacak ödemeleri,
b) İlgili mevzuatı
uyarınca kısmi zamanlı hizmet satın alınan
kişilere yapılacak ödemeleri,
c) 5/6/1986 tarihli ve 3308
sayılı Meslekî Eğitim Kanunu uyarınca aday çırak ve
çıraklar ile işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya
tamamlayıcı eğitime devam eden öğrencilere yapılacak
ödemeleri,
ç) İlgili mevzuatı
uyarınca ders ücreti karşılığında görevlendirilen
ve üzerinde resmî görevi bulunmayanlara yapılacak ödemeleri,
bütçelerinin (01.04) ekonomik kodunda
yer alan ödenekleri aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik
kodu içeren tertiplere ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden
(bu ekonomik kodu içeren tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6
ncı maddenin ikinci fıkrası kapsamında yapılan
aktarmalar hariç) ödenek aktarılamaz ve ödenek üstü harcama
yapılamaz. Ancak, bu ekonomik kodu içeren tertiplerden yapılması
gereken akademik jüri ücreti ödemeleri ile (c) ve (ç) bentleri
kapsamındaki ödemeler için gerekli olan tutarları ilgili tertiplere
aktarmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Bu Kanuna bağlı (T)
işaretli cetvelde yer alan taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu
hâllere münhasır olmak kaydıyla ilgili bakanlığın
teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararı ile edinilebilir.
(3) 5018 sayılı Kanuna ekli
(I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, sürekli
işçileri ve geçici işçileri, bütçelerinin (01.03) ile (02.03)
ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödenekleri
aşmayacak sayı ve/veya süreyle istihdam edebilirler. Bu
işçilerle ilgili toplu iş sözleşmelerinden doğacak
yükümlülükler, ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve
sigorta prim artışı nedeniyle meydana gelecek ödenek
ihtiyaçlarını ödenek aktarmak suretiyle karşılamaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu fıkrada belirtilen ekonomik kodlara
bu durumlar dışında (söz konusu ekonomik kodlar arasındaki
aktarmalar ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir
şekilde ödenek aktarması yapılamayacağı gibi bütçenin
başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli çalışma
ve/veya fazla çalışma ücreti de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek
aktarmasına ilişkin kısıtlamalar, kendi bütçe
tertiplerinden aktarma yapılması koşuluyla TÜBİTAK için
uygulanmaz.
(4) 5018 sayılı Kanuna ekli
(I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin harcama
yetkilileri, sürekli işçiler ile geçici işçilerin fazla
çalışmaları karşılığı öngörülen
ödeneğe göre iş programlarını yapmak, bu ödeneği
aşacak şekilde fazla süreli çalışma ve/veya fazla
çalışma yaptırmamak ve ertesi yıla fazla süreli
çalışma ve/veya fazla çalışmadan dolayı borç
bıraktırmamakla yükümlüdürler. Deprem, yangın, su
baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve
benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak Cumhurbaşkanı
kararları uyarınca yaptırılacak fazla çalışmalar
ile fazla çalışma ücret ödemelerine ilişkin ilama bağlı
borçlar için yapılacak aktarmalar hariç fazla süreli çalışma
ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri için hiçbir şekilde ödenek
aktarması yapılamaz.
(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından uluslararası
anlaşma, kanun ve kararnameler gereği üye olunanlar
dışındaki uluslararası kuruluşlara, gerekli
ödeneğin temini hususunda Cumhurbaşkanlığının
uygun görüşü alınmadan üye olunamaz ve katılma payı ile
üyelik aidatı adı altında herhangi bir ödeme yapılamaz.
(6) Ticaret Bakanlığı ile
Hazine ve Maliye Bakanlığının uluslararası
anlaşma, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye
olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine
(katılma payı ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü
uygulanmaz.
(7) Merkezi yönetim kapsamındaki
kamu idarelerince işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane,
çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin
giderleri, münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen
gelirlerden karşılanır. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile
döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2021 yılında ilk defa
istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.
(8) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idareler, gerekli tedbirleri alarak bütçelerinin
03.03- Yolluk Giderleri, 03.06- Temsil ve Tanıtma Giderleri, 03.07-
Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve Onarım Giderleri ile
03.08- Gayrimenkul Mal Bakım ve Onarım Giderleri ekonomik
kodlarını içeren tertiplerine tahsis edilen ödeneği
aşmayacak şekilde harcama yaparlar. Söz konusu idarelerce anılan
tertiplere bütçelerinin diğer tertiplerinden aktarılacak ödenek
tutarları ile 6 ncı maddenin beşinci fıkrası
kapsamında eklenecek ödenek tutarları toplamı bu tertiplerin
başlangıç ödeneklerinin yüzde 10unu aşamaz. Ancak, ihtiyaç
hâlinde söz konusu ekonomik kodları içeren tertiplerin başlangıç
ödeneklerinin yüzde 10unu aşan aktarma ve 6 ncı maddenin
beşinci fıkrası kapsamında ödenek ekleme işlemlerini yapmaya
Cumhurbaşkanı yetkilidir. Yükseköğretim kurumlarınca
yedinci maddenin birinci fıkrası kapsamında 03.03- Yolluk
Giderleri ile 03.07-Menkul Mal, Gayrimaddi Hak Alım, Bakım ve
Onarım Giderleri ekonomik kodlarını içeren tertiplere
yapılacak ekleme işlemlerinde bu fıkrada yer alan
sınırlamalar uygulanmaz.
(9) Öz gelir
karşılığı olarak yükseköğretim kurumları
bütçelerinin (A) işaretli cetvelinde yükseköğretim öz gelirleri
finansman koduyla tertiplenen ödenekler arasında (Yükseköğretimde
Öğrenci Yaşamı Alt Programı altında tefrik edilen
ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma
yapılamaz.
BAŞKAN 8inci madde üzerinde konuşmalara
başlıyoruz.
Gruplar adına ilk konuşmacı,
İYİ PARTİ Grubu adına Sayın İmam Hüseyin Filiz.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA İMAM
HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
8inci maddesiyle ilgili olarak İYİ PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve yüce Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Üzerinde söz aldığım 8inci madde,
2020 yılı Bütçe Kanunundaki 8inci maddeye bir fıkra
eklemiş, bu fıkra mali kontrol hükümleri çerçevesine uygundur.
Değerli milletvekilleri, on gündür 2021
yılı merkezî yönetim bütçesini görüşüyoruz. Halkımız
bu bütçeden memnun değil. Şikâyetlere bakacak olursak AK PARTİ
hükûmetlerinin atamalarda yıllardan beri liyakati ve ahlakı esas
almadığını, devlete yol gösterici rolleri olan önemli
kurumları kapattığını ya da işlevsiz hâle
getirdiğini; takip ettikleri ekonomi, tarım, siyasi
politikalarının yanlış olduğunu, kendi çiftçilerimize
verecekleri destek yerine ithalat yoluyla yabancı çiftçilere destek
verdiklerini, çiftlerimizi Tarım Kredi Kooperatiflerinin ve Ziraat
Bankasının eline bırakarak canından bezdirdiğini;
vatandaşlar arasında ayrım, ötekileştirme
yaptığını, bazılarına ise özel
ayrıcalık tanıdığını, devletin birçok
kurumlarını cemaatlerin ya da tarikatçıların menfaatine
çalışan kişilere teslim ettiğini, yıllardan beri kamu
kaynaklarını israf ettiklerini, eğitimin niteliği konusunda
gereğini yapmadıklarını, mesleki ve teknik eğitime
önem vermeyip gençlerimize istihdam imkânı
sağlamadıklarını, gerekli altyapı olmadan üniversite
açtıklarını, bu üniversitelerin yarısından
fazlasına bilimsel olarak yetersiz profesörleri rektör olarak
atadıklarını, işsizliğe çare
bulamadıklarını, 10 milyonun üzerinde işsizler ordusu
olduğunu, 1 milyon 100 bine yakın üniversite mezununun işsiz
olduğunu, yandaş müteahhitlere her türlü desteği verdiklerini
ancak esnafa, köylüye, memura, çiftçiye acı reçete vadettiklerini,
salgın sürecini iyi yönetemediklerini, sağlık
çalışanlarının yaptıkları fedakârlıklara
karşı hak ettikleri ödemeyi yapmadıklarını, coronadan
vefat eden sağlık çalışanlarına şehit ifadesini
dahi çok gördüklerini, atama bekleyen 60 bin öğretmenin
atamasını yapmadıklarını, asgari ücret konusunda
açlık sınırını esas alarak çalışan nüfusun
yüzde 43ünü teşkil eden asgari ücretlileri mağdur etmeye devam
ettiklerini, imalat sanayimizin belkemiğini oluşturan KOBİlerin
önemli bir bölümünün ayakta durmakta zorluk çektiklerini, yap-işlet-devret
modeliyle yapılan araç geçiş garantili köprü ve yollar, hasta
garantili şehir hastaneleri ve yolcu garantili havalimanlarını
yapan 5 müteahhite yaptıkları ödemeleri bu fakir milletin omuzuna
yüklediklerini, insanlara IBAN numarası verip yardım toplanan bir
ortamda müteahhitlerin dolar garantili gelirlerine
dokunulmadığını; tek cümleyle, hakkı, hukuku
gözetmediklerini görüyoruz. Had safhadaki işsizliğin sonucu olarak
yan kesicilik, hırsızlık, uyuşturucu
kullanımının arttığı, psikolojik sorunlarla
boğuşan bir gençlik ve huzursuz bir toplum olduk. Bu sorunlara ilave
olarak bir de kamudaki israf eklendiğinde bütçeler açık vermekte,
borcu borçla kapatarak vatandaşlarımıza ayrıca faiz yükü
yüklenmektedir. 2021 yılında ödeyeceğimiz faiz 179,5 milyar TL
olup toplanacak gelir vergisine aşağı yukarı eşittir.
Türkiyenin dışarıdan görünen tablosu
da her yıl bir önceki yıla göre daha kötüye gitmektedir.
Uluslararası endekslere göre, 2019 Mart ayında, yolsuzlukların
önlenmesi sıralamasında 128 ülke içerisinde 57nci sıradayken,
Temmuz 2020de 60ıncı sıraya geriledik. Yönetimde
şeffaflık sıralamasında 94ten 97ye, temel haklarda ise
122nci sıradan 123üncü sıraya geriledik. Sayın
Cumhurbaşkanımız bu durumun farkına varmış olacak
ki ekonomi ve hukukta reform yapılacağından yine iki gün önce
bahsetti. Bu, olumlu bir gelişmedir, ümit ederim lafta kalmaz;
toplumumuzun en çok ihtiyacı olan ekonomideki yapısal bozukluk
giderilmiş ve adalet ve hukukun üstünlüğü sağlanmış olur.
Değerli milletvekilleri, yeniden bütçeyi
irdelersek bu bütçe diyor ki: Üniversiteler yetersiz bütçeyle yollarına
devam edecekler. İşsizliğe çare yok; pahalılığa,
enflasyon artışına çare yok; esnafa, çiftçiye, köylüye, emekliye
yeteri kadar destek yok; daha önce söz verilen EYTlilere çare yok;
öğretmenlere, din görevlilerine, polislere ve sağlık
çalışanlarına 3600 ek gösterge yok. Bu bütçe diyor ki: Antep
fıstığı üreticisine, şeker pancarı üreticisine,
buğday üreticisine destek yok.
Bölgesel kalkınma projeleri GAP, KOP, DOP,
DOKAPla ilgili bir gelişme yok, ödenekleri 2020yle hemen hemen
aynı, ne zaman bitirilecekler belli değil. Bir defa daha söylemek
istiyorum: Bu projeler Türkiye'nin tarımda can damarıdır. Bu
projeleri bir an önce bitirin ki bölgemizdeki insanlarımız rahat
etsin, göç dursun ve Türkiye tarım ürünleri ihracatında Hollandaya
yetişsin; bölgeler arası gelir dengesizliği azalsın,
diğer bir deyişle, millî gelirden aldıkları pay artsın.
Ama bu bütçede sosyal yardım artırılmış; bu da zengini
daha zengin, fakiri daha fakir yapan neoliberal sistemde yardıma muhtaç
vatandaşlarımızın sayısının
artacağına işarettir. Netice olarak, bu bütçe,
beceriksizliğin ve israfın ülkeyi getirdiği durumu acı bir
şekilde yansıtıyor. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, toplumun önemli
hastalıklarından biri gösteriş, lüks ve israftır.
Geçmişten bir örnek vereceğim: İstanbul'un fethinin
ardından hocalarına ve devlet ileri gelenlerine bir iftar veren Fatih
Sultan Mehmet'in sofrayı Bizans sarayından ele geçirilen altın
yemek takımlarından kurması üzerine, Hocası Molla
Güraninin Fatih'e dönerek Ümmete haram olan Mehmete ne zaman helal
kılındı? Senin idarende yaşayan ahali böyle altın
sofralarda, altın taslar içinde sunulan çorbalarla mı iftar açıyor?
Nedir bu gösteriş merakı? Bizans imparatorlarına benzemeye
çalışıyorsan bil ki onları bu gösteri ve gösteriş
mahvetti. sözünü aklınızdan çıkarmayıp lükse ve
gösterişe son verin; itibarı lüks ve gösterişte aramayın.
Değerli milletvekilleri, toplumda dikkat
edilmesi gereken bir diğer hastalık ise çıkar ve yarar
beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı yetki
sahiplerinin doğrusuna eğrisine bakmadan yaranmak isteyenlerin
mevcudiyeti. Buna da bir örnek vereceğim: Sultan İbrahim bir gün
Sadrazamı Sultanzade Mehmet Paşaya dönüp "Senden önceki
sadrazam bazen bana itiraz ederdi ve Bu yaptığın iş
doğru değildir. derdi. Senden hiç böyle bir söz işitmedim,
bunun sebebi nedir? demiş. Sultanzadenin cevabı şöyle: Siz
yeryüzünün halifesi ve Allahın dünyadaki gölgesisiniz. Kalbinize zuhur
eden şeyler Allahın ilhamıdır. Sözle ve fiille sizden hata
olmaz ki itiraza mahal ola. Görünüşte doğru değil gibi görünen
işlerin altında bir hikmet vardır, o bize malum değildir.
Değerli milletvekilleri, unutmamak gerekir ki
Osmanlı da dâhil olmak üzere devletlerin çöküşünü hazırlayan hep
Sultanzade gibiler olmuştur. Onun için başta Sayın
Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticilere sesleniyorum: Sizin
hatanızı görmeyenlere değil, mantıklı
eleştirenlere itibar edin.
Değerli milletvekilleri, Almanya, Refik Saydam
Hıfzıssıhha Enstitüsünün çiçek hastalığına
karşı ürettiği Modified Virüs Ankarayla coronavirüs
aşısı üretmeye başladı. Alman Hükûmeti, Dessauda
Ankara virüsüyle aşı üretmeye başlayan biyoteknoloji
firması IDTye 114 milyon avro yardım gönderdi ve ilk etapta 5 milyon
aşı sipariş etti. MVAnın sadece çiçek
hastalığında değil, sıtma, SARS, ve AIDS gibi
hastalıklardan korunmada geliştirilen bir vektör virüs özelliğine
sahip olduğu belirtiliyor.
IDT Biologika biyoteknoloji şirketi üretimle
ilgili onayı aldı ve deneylerinde 3üncü aşamaya geldi. Alman
Bilim ve Araştırma Bakanı, 750 milyon avroluk
yatırımla harekete geçen şirketin, corona
aşısını geliştiren BioNTech ve CureVac'tan sonra
3üncü Alman şirketi olacağını duyurdu.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü
1928 yılında Atatürkün talimatıyla kurulmuş, çok
değerli aşı çalışmaları yapmış ve
maalesef hiçbir neden gösterilmeden 2011 yılında kapatılmıştır.
Eğer Hıfzıssıhha kapatılmasaydı, Türkiyenin
Covid-19 mücadelesi daha başka olurdu; belki de aşı üreten ilk
ülkelerden biri olurduk. Şimdi Hıfzıssıhhayı
kapatanlara soruyorum:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Başkan, bir dakika
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
Mutlu musunuz?
2021 yılı bütçesinin ülkemize
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu ve yüce Türk
milletini saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Halil Öztürk.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK
(Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Mali kontrole
ilişkin hükümler başlıklı 8inci maddesinin üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubumuzun görüşlerini arz etmek için söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyenleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
vatandaşımızı gözeten, cumhura saygı duyan sorumluluk
anlayışı esasen Cumhur İttifakının ana temel
direği ve gücünü oluşturmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak öteden beri politikamızın demokratik ve dürüst
arayışların kıvılcımıyla ve milletimizin
daha parlak, daha müreffeh ve daha huzurlu bir geleceğe ulaşması
olduğunu her fırsatta dile getirmekteyiz. Bu minvalde, 15 Temmuz,
ülkemizde anlamsız tartışmaların, sert
kutuplaşmaların bitmesini, siyasetin millî ülkü ve hedeflerde, ülke
ve vatan bekası ön planda tutularak yapılması gerektiğini
bizlere göstermiştir. Bu yüzden, Türkiyenin bitişini projelendirip
bunun için faaliyette olanlara göz açtırmamayı, fırsat vermemeyi
ve mücadele etmeyi, geldiğimiz bu aşamada tarihî bir yükümlülük
olarak görmekteyiz. Bizim için önümüzde oluşabilecek yoğun tehlikeler
karşısında Türkiyeye sahip çıkmak, devletin ülkesiyle ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü ülkeyi yönetenlerle omuz omuza müdafaa
etmek önemli bir hâl almıştır. Bu itibarla 7 Ağustos
Yenikapı ruhu asla vazgeçmediğimiz, vazgeçmeyeceğimiz millî bir
duruş ve diriliş tablosunun özetidir. Bu sağlam temellerle
çelikten iradeyle oluşan Cumhur İttifakı her geçen gün daha
güçlü bir şekilde cumhura yani milletimize hizmet etme yolunda gayretini
sürdürecek ve 2023 hedeflerinin ardından 2053 ve 2071 hedeflerine muhakkak
ulaşacaktır.
İstiklal ve istikbal mücadelemizi her daim
ruhunda yaşayan bu aziz Türk milleti ve Kızılelma ülkümüz
uğrunda ayağımıza dolanan çalıları, zehrini
akıtmak için bekleyen yılanları ezerek Türkiyeyi her alanda
yüceltmeye kararlıyız. Çifte su verilmiş çelikten irademizle,
köklerimizden gelen genlerimizle, İHAlar ve SİHAlarla göklere nam
salıyor, tüm orduları kıskandırıyoruz. Bu şuurlu
namımızı yerli ve millî teknoloji hamlemizle her alanda daha da
ileri götürmeye kararlıyız. Bu konuda ne kadar haklı
olduğumuzu gerek Amerika Birleşik Devletlerinin gerekse Avrupa
Birliğinin Türkiyeyi yaptırım uygulamakla tehdit etme cüretinde
görmekteyiz. Türkiyeyi zorlamalarla, ambargolarla hizaya sokma ve yön tayin
etme devri çoktan kapanmış ve tarihe gömülmüştür. Cumhur
İttifakı öncülüğünde Türkiyeye biçilmek istenen mandater
gömlekler bir bir yırtılıp atılmaya devam edilecektir. Bu
kapsamda, Amerika Birleşik Devletlerinin CAATSA kararları Türkiye
için yok hükmündedir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Türkiyenin savunma sanayi üretim deseni ve dış
pazarı her geçen gün daha da artacak ve Cumhur İttifakı da bu
misyonunu sonuna kadar destekleyecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürkün Türkiye
Büyük Millet Meclisinde söylediği şu önemli sözü asla
unutmayalım: Hangi istiklal vardır ki yabancıların
nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih
böyle bir olay kaydetmemiştir. Bu şuurla bölgesinde lider,
uluslararası alanda söz sahibi bir Türkiye, her Türk vatandaşının
vazgeçilmez şiarıdır.
Değerli milletvekilleri, Cumhur
İttifakının bu denli güçlü yapısı, hedeflere
ulaşmadaki azmi, bölgesel güç olma başarısı bazı
çevreleri rahatsız etmeye bundan sonra da devam edecektir. Görülmektedir
ki bir araya gelme gerekçeleri sadece Sayın
Cumhurbaşkanımız ile Sayın Genel Başkanımıza
ve yeni hükûmet etme sistemine karşıtlığı olan bir
kesim vardır. Bu birbirine hiç benzemeyen görüş içindekilerin
güçlendirilmiş parlamenter sistem açıklamaları, dile getirdiğimiz
bu rahatsızlığa örnek teşkil etmektedir. Zira bir hükûmet
modeli olarak literatüre bakıldığında güçlendirilmiş
parlamenter sistem şeklinde bir sistemin olmadığını
görmekteyiz. Sırf Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini
yermek için yıllardır var olan parlamenter sisteme dayalı
hükûmet modelini güçlendirilmiş vurgusuyla yeni bir şeymiş
gibi sunmak bu bakımdan oldukça anlamsız kalmaktadır. Zira
parlamenter sistemde aksaklıklar görülüp cumhurun söz sahibi
olacağı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
inşa edilirken parlamenter sistemi savunanların bugün o sistemin
güçlendirilmesi gerektiğini vadetmeleri ciddi bir çelişki
içermektedir. Diğer bir taraftan, Bu güçlendirme nasıl olacak ve
niçin ihtiyaç duyuluyor? sorusunun mantıklı ve talep sahiplerince de
mutabık kalınmış bir cevabı hâlen
bulunmamaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, yeni bir
yıla girmemize sayılı günler kala Türkiye yeni bir
atılım sürecine hazırlanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde
Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirtiği üzere
Türkiye bu kapsamda ilgili tüm kesimlerin de süreç içerisinde yer
alacağı, ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında yeni bir reform
dönemine girmiştir. Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçelinin de ifade buyurduğu üzere hukuktan ekonomiye hayatın her
alanında 2023 vizyonuna yakışacak reform seferberliğine
sonuna kadar destek vereceğimizin güvencesini veriyoruz. Cumhur
İttifakının amacı ve niyeti her zaman milletimizden yana
olmuştur. Çünkü millet olarak birlik ve beraberlik dışında
bir çıkışımız bulunmamaktadır. Birlik ve
beraberlik dışında bir yaşam şansımız da
yoktur. Bilge Kağanın da ifade ettiği gibi Ülkede birliği
koruyabilirseniz, yaşayabilirsiniz.
Cumhur İttifakı, en
sıkıntılı günlerinde topyekûn Türk milletinin manevi
şahsiyetinde manasını bulan Türk milletinin
bağımsız yaşama istek ve azminin
kurumsallaşmış hâlidir. Millî Mücadelenin hemen öncesindeki
gibi, Türkiye kıskaç altındadır. Cumhur İttifakı, ne
kadar zorlu olursa olsun, ezelde yaptığı gibi, Türk milletinin
de desteğini alarak bu kıskacı, şüphesiz,
kıracaktır. Zira, Türk milleti, tarihin hiçbir döneminde
bağımsızlığına leke sürdürmemiş,
bayrağını yere düşürmemiştir ve düşürmeyecektir.
(MHP sıralarından alkışlar)
Bu kapsamda, milletimizin ihtiyaçlarını en
diri ve güncel şekilde tutan Cumhur İttifakı, ekonomide hayata
geçireceği yeni uygulamalarla, demokrasi ve hukuk alanında
gerçekleştireceği sağlam ve gelişmiş hamlelerle
Türkiyeyi çok ciddi bir atılım sürecine sokacaktır. Hayata
geçirilecek reformlarla bir yandan yatırım ortamı daha cazip
kılınacakken, diğer taraftan özgürlükler ve demokrasi
noktasında daha ileri noktalara ulaşacağız. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz milletimize inanıyor ve kendimize de
güveniyoruz. Ülkemizi, milletimizin talepleri doğrultusunda muasır
medeniyetler seviyesine ve üstüne çıkarma azmimiz ve
kararlılığımız kesintisiz devam etmektedir. Cumhur
İttifakı bu yola baş koymuştur.
Cumhur İttifakı, ulusal ve
uluslararası tüm engellemelere, ülkemizin güçlenmesi ve refahına
yönelik tüm sinsi emellere, ülkemizin zayıf düşmesi için el
ovuşturanlara, yabancı ülkelere şikâyet ederek siyaset yaptığını
zanneden bezirgânlara, ülkesinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanıp
köşelerinde ülkesini kötüleyenlere rağmen devam edecek; çelikten
duruşumuz ve kararlılığımız asla ve kata
değişmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, bize göre, hedef,
Türkiyenin kazanması, Türk milletinin kazançlı
çıkmasıdır diyor; 2021 yılı merkezî yönetim bütçesinin
Türk milletine, devletine ve ekonomimize hayırlar getirmesini diliyor,
Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Birleşime 19.45e kadar ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 19.13
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.50
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
8inci madde üzerinde gruplar adına
yapılan konuşmalarda kalmıştık, devam ediyoruz.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Sayın Fatma Kurtulan, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FATMA KURTULAN (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe teklifinin 8inci maddesi
üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu bütçe döneminde de
karşımızda duran tablo, tepki gösterdiğimiz ahval önceki
dönemle aynı. On sekiz yıldır aynı anlayışa
hizmet eden, politik argümanları haklıyı suçlu konumuna
düşüren ve buradan da varlığını sürdüren
anlayışın bir yıl daha devam masraflarını
önümüzde görüyoruz.
Bu bütçe, yurttaşın canını en
çok yakan meselelerine derman olmayacak kalemler bütündür. Günden güne artan
giderine, daha cebine girmeden buharlaşan gelirine, haklarıyla, insan
onuruyla sürdürmeye çalıştığı hayatına katkı
bu rakamlar içinde yer almıyor. Enstrümanlar aynı olunca
yaratacağı etkinin farklı olmasını beklemek de elbette
abesle iştigaldir. Yurttaşa yaramayacak bu bütçe, yine yandaşa,
ranta, savaşa kaynak olacak. Artık kimse inkâr edemez, çöküyoruz.
İnsanlar ellerine iş, aş yazıp
intihar ediyor. Göz göre göre çöküyoruz. Bu bütçe, çöküşün bütçesidir.
Ekonomik çöküşe engel olmayacak, yoksullukla, açlıkla cebelleşen
halka derman olmayacak. İnkâr edilemez diyoruz çünkü tablonun ne kadar
ağırlaştığının farkındayız. Bir
yanda her gün kendi rekorunu kıran döviz kurları, diğer yanda
açlık sınırında ve altında yaşayan en az 9 milyon
insan. Bir yanda Covid-19la arasında sadece bir maske bulunan
yurttaş, diğer yanda salgın ile yurttaş arasında bir
duvara dönüştürülmüş Covid-19 meslek hastalığı
sayılsın. talepleri ve çığlıkları duyulmayan
sağlık emekçileri. Bir yanda 12 milyona varan işsiz ordusu,
diğer yanda her türlü eşitsizliğin özellikle salgın
döneminde tüm çıplaklığıyla ortaya
çıktığı eğitim sistemi. Bir yanda bütçe teklifiyle
yine ihya edilen sermaye sahipleri, diğer yanda günde ortalama 5
kişinin hayatını kaybettiği, haklarını aramak
için yollara düşen, tekmelenen, gözaltılarla sindirilmeye çalışılan
emekçiler.
Değerli arkadaşlar, adalete inanç, toplumu
her alanda bir arada tutabilmenin, birlikte yaşamı tesis etmenin
temelidir ancak siz, yarından beklentisi olmayan bir toplum yaratmak için
elinizden geleni yapıyorsunuz. Bunu da adalete
inançsızlığı derinleştiren politikalarınızla
sürdürüyorsunuz.
Bakınız, bütçe görüşmeleri
sırasında bir Bakan, Kemal Kurkut cinayetini, Vanda 2
yurttaşın helikopterden askerlerin arasına atılıp linç
edilmesini savundu. Tahir Elçi davasının seyri, Mustafa Kabakçının
sandalye üzerindeki ölümü, Adli Tıbbın Cezaevinde kalamaz.
raporlarına rağmen tahliye edilemeyen 82 yaşındaki Mehmet
Emin Özkan ve 1.564 hasta mahpusun cezaevlerinde tutulmasıyla adalete
inançsızlık derinleşiyor. Sıra lafa gelince mangalda kül
kalmıyor, Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. diyorsunuz
ama kıyamet kopmuyor arkadaşlar; her türlü vahşet, yaşam
hakkı ihlali rahatlıkla işlenirken, yargının gözleri
açık, terazisi bozukken, kıyametsizlik, icraatlarınız
sayesinde toplumun kıyameti olmaya devam ediyor. Bugün kurulmuş olan
düzen adaletsizlikle oluşturulmuştur, adaletsizlikle de
sürdürülmektedir. İşte bu yüzden, adaletsizliğe itiraz, bu
çürümüş düzene itirazdır.
Değerli milletvekilleri, siyasi iktidar eski
ortaklarıyla, demokrasinin, adaletin mumla arandığı bir
düzen yarattı. Darbe mekaniği devrede. uyarılarımıza
rağmen cemaat örgütlenmesinin devletin her kademesine yerleşmesi
sağlandı. Göz göre göre gelen darbe girişimini
kandırıldık mağduriyetine dönüştürdünüz. Şimdi
de tekrar, ama bu kez farklı ortaklarla toplumu dizayn etmeye
çalışıyorsunuz. Sürekli paralel yönetiyorsunuz. Önce paraleliniz
cemaatti, şimdi de başka ortaklarla yönetiyorsunuz.
Çıkarlarınızın çatıştığı anda da
topluma hep Kötü arkadaş kurbanı olduk. diyorsunuz.
İnfaz düzenlemesi adı altındaki af
yasasıyla çeteleri ve kadın katillerini salıverdiniz. Meclis
kürsüsünden yapılan mafya güzellemelerine çanak tutuyorsunuz. Bu
elimizdeki bütçenin örtülü ödeneğinden çetecilere para
aktaracaksınız. Örtülü ödeneği, bu yasa dışı
faaliyetleri sürdürmek için kullanacaksınız.
Bütün ortaklıklarınızla Türkiyenin
başına getirdikleriniz, aşırı para ve koltuk
hırsınızdan kaynaklanıyor. Cemaatle, Türkiyeyi birbirinize
pay ettiniz, parsellediniz. Susurluk, sayenizde, kanlı canlı toplumun
karşısına çıkabildi. Kaçanlar ile sözde kovalayanların
suçüstü yakalandığı Susurluk çetesinin hesap vermesini
engellediniz, akladınız.
Bu akladıklarınızın asıl
size tehdit olduğunun farkında mısınız?
Sırtlarını ortağınıza yaslayarak yeni paralel
iktidar olduklarını ilan edenleri aklamaya devam ediyorsunuz. Mafya
artıklarının devamı rolünü bu Meclis çatısı
altında oynayanları desteklemeye devam ediyorsunuz. Darbe
mekaniğinin hâlâ aktif olduğunun farkında
mısınız? Demokrasiyi, adaleti bu ayaklar altına
alışınızda başımıza bombalar
yağmasının önünü açtığınızın
farkında mısınız?
Değerli arkadaşlar,
ortağınızla birlikte öyle bir yargı düzeni kurdunuz ki
mahkemeler size yarayan kararları vermek için her yolu mübah görüyor;
gerektiğinde Anayasayı ve yasaları hiçe sayıyor, gerektiğinde
aynı suçlardan birden fazla kez yargılamalar yapıyorsunuz,
gerektiğinde tarafı olunan sözleşmeleri yok sayıyorsunuz.
Yargının HDPden sorumlu ayağının icra tablosu,
iktidarın, 6 milyon oy alan ve Türkiyenin 3üncü büyük siyasi partisi
olan HDPyi intikamla sindirme çabasının ne kadar devasa
olduğunu gösteriyor. Barış umudunun yeşerdiği
masayı devirdiğiniz tarihten bugüne, bir kez daha ve yeni
ortağınızla partimize, partimizin tabanına ve
bileşenlerine yönelik soykırım operasyonlarını
yoğunlaştırdınız ve hâlâ devam ediyor. Bugün itibarıyla,
26ncı Dönemde 6, 27nci Dönemde 1 olmak üzere, Eş Genel
Başkanlarımız dâhil, toplam 7 vekilimiz cezaevinde; 37 belediye
eş başkanımız tutuklu ve bu dönemde de 2 milletvekilimizin
yani Leyla Güven ve Musa Farisoğullarının vekilliklerini
düşürdünüz. Şimdiye kadarki gözaltı sayıları 16 bini
aşmış durumda, toplam tutukluluk sayısı 5 binin
üzerinde, sürgünde yaşamak zorunda olanları saymıyoruz bile. Bu
vesileyle, zulmünüzden dolayı sürgün yollarında yitirdiğimiz
sevgili İbrahim Ayhanı bir kez daha saygıyla anmak istiyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Kürt iradesine
tahammülünüz yok, yargıyı Kürt iradesine baskı aracı olarak
kullanıyorsunuz. TBMM çatısı altında Kürtün iradesine
saldırma yarışı içindesiniz. Bu yarış içinde
kendinizi koyduğunuz hâl ciddiye alınacak bile değil.
Halkın bir arada, eşit, adil ve özgür bir biçimde yaşaması
yönündeki en büyük engelsiniz. Cezaevlerini, sadece HDPlilerle değil,
muhalif bütün kesimlerle doldurdunuz.
Kadın cinayetlerine sürekli yenilerinin
eklendiği bir ilin, Mersinin vekili olarak On bir ayda öldürülen 361
kadının failleri hak ettikleri cezayı aldı mı? diye
sorsam, cevabınız tabii ki yok. Kadınlar kırımdan
geçirilirken, failler ödüllendirilirken kadınları korumayan
politikaların üretildiği kurumlara devasa bütçeler
aktarıyorsunuz. Kadınları koruyacak politikaları üretmek
şöyle dursun, kazanımlarımızdan nafaka
hakkımızı; bedenimiz, kimliğimiz ve emeğimize yönelik
her türlü saldırıya karşı güvencemiz olan İstanbul
Sözleşmesini bile kaldırma gayreti içindesiniz. İşte tesis
ettiğiniz adalet, işte yargınız.
Sayısını gittikçe
artırdığınız cezaevleri bu ülkenin kanayan
yarası. Ebru Timtik ve Mustafa Koçak sizin iktidarınızda
adalet diye diye öldü, hatırlıyor musunuz? (HDP
sıralarından alkışlar) Özgürce konser vermek için
girdikleri ölüm orucunda yaşamını yitiren Grup Yorum üyeleri
Helin Bölek ve İbrahim Gökçeki hatırlıyor musunuz?
İmralı tecridi en büyük hukuksuzluk alanı oluşturuyor.
Tecrit, savaşta ısrar demektir. Şu an cezaevlerinde açlık
grevleri var. Bedenlerini ortaya koyarak seslerini duyurmaya
çalışanları hatırlıyor musunuz, farkında
mısınız?
Değerli arkadaşlar, çürüme böyle böyle
başlar. Faşizm, talan, çatışma, inkâr, yasaklar ve
çözümsüzlük çöküşe götüren sebeplerdir. Bu çürüyen sistem kısa
zamanda çökecek. Şunu unutmayın ki halkların iradeleri birlikte
yaşamın koşullarını oluşturacak. Ne kadar
saldırsanız da demokrasi güçleri ve HDPliler her geçen gün büyüme ve
güçlenmeye devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
FATMA KURTULAN (Devamla) Onların temsilcileri
işte burada, dimdik ayakta; sözlerini söylemeye, halk düşmanı
politikaları ifşa etmeye devam ediyorlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
Bu çöküşün bütçesine karşı halktan
yana, yoksullardan yana bir bütçe mümkün diyoruz. Demokrasiyi, hukuku ve insan
haklarını; eşit, adil ve özgür bir yaşamı şiar
edinmeye devam edeceğiz. Kürt sorununun çözümünün de ekonomik krizin
çözümünün de bu ilkelerle gerçekleştirileceğini biliyoruz. HDP olarak
halk lehine, halk için, halktan yana bir bütçenin oluşması için
mücadelemizi sürdüreceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına son söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Ali Öztunçun.
Buyurun Sayın Öztunç. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bir espriyle başlayalım, kadrolu laf
atıcı Sayın Salih Cora burada, kombine de tamam ama Ramazan Can
yok, Ramazan Canı yok yazmak lazım.
Evet, değerli arkadaşlar, on gündür bütçe
görüşülüyor, bütçe tartışılıyor. AK PARTİnin
değerli milletvekilleri, Sayın Bakanlar kürsüye her
çıktıklarında her şeyi güllük gülistanlık
anlatıyorlar, Türkiyede her şey çok güzel. diye anlatıyorlar
ama hayal âlemindeler. Rüya görüyorsunuz, rüya! (CHP sıralarından
alkışlar) Çünkü millet ciddi bir ekonomik sıkıntı
içerisinde. Bakın, sizin bir eliniz yağda bir eliniz balda, bir
eliniz börekte ama millet kuru soğana muhtaç, kuru ekmeğe muhtaç
durumda. Sizin çocuklarınız en güzel ciplere, araçlara biniyorlar,
milletin çocukları otobüslerde ayakta yolculuk dahi yapamaz hâle geldiler.
Sizin çocuklarınız en güzel okullarda, yurt dışlarında
okuyorlar ama milletin çocuklarına 1 tane tablet
dağıtamadınız, 1 tane tablet! (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanı esnafa müjde
verecek. denildi, dedik ki: Ya, Sayın Cumhurbaşkanı herhâlde
bu defa ilk kez bir müjde verecek. Herkes ekran başına geçti.
Açıkladı: Bin lira! Vay, vay, vay! Bozdur bozdur harca. Bin lira ya,
ayıptır, günahtır! Sayıştay raporuna göre sarayın
günlük harcaması 10 milyon TL yani her gün 10 bin esnafa daha bin lira
verebilirdi. Peki başka? 500 lira kira yardımı verecek. E, 5li
çeteye milyarlarca lira vergi muafiyeti getiriyorsunuz. Ama sizin için millet
değil 5li çete önemli. Sizler sarayda ejder meyvesi yiyorsunuz ama
milletin çocukları 1 portakala, 1 mandalinaya hasret.
Ejder meyvesi deyince, Sayın
Erdoğanın sarayda yediklerini bir sayalım,
hatırlatalım isterseniz: Beyaz çay, ejder meyvesi, efuli -liçi
meyvesi eşliğindeymiş- aloe vera starex meyvesi
eşliğinde- orman meyveli spesiyal, bahçe naneli limonata
içermiş, pataşur içerisinde çerkeztavuğu -neyse bu artık-
zencefilli somonlu suşi, tartolet içerisinde humus. Okuyamıyoruz bile
yani söyleyemiyoruz bile neler olduğunu. Sarayda bunları yiyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) Ayıp,
ayıp be! Mahremine mi giriyorsun?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Neyi yiyormuş?
Tartolet içerisinde humus yiyormuş! Afiyet olsun, ye babam ye! Millet aç,
siz sarayda bunları yiyorsunuz! (CHP sıralarından
alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sen kendinle karıştırdın herhâlde,
kendinle!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Sizinkiler bol bol ihale
alıyor, milletin çocukları ekmek parası için rögar temizlerken
yaşamını yitiriyor, zehirleniyor. Sizinkilerin kardeşleri,
yeğenleri, çocukları 3 maaş, 4 maaş, 5 maaş
alıyor ama milletin çocukları işsizlikten
kırılıyor, intihar ediyor. Bakın, 2002den beri 3 bini
aşkın intihar olmuş Türkiyede. Son on yedi yılda
yaklaşık 5 bin kişi geçinemediği için yaşamına
son vermiş. Örnek mi? Erzincanda seyyar satıcı Yavuz Polat, 3
Ağustosta, zabıtanın tezgâhına el koyması yüzünden
intihar etmiş. Adem Yarıca, Hatayda, 2020 Şubat Çocuklarım
aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz? demiş, Valiliğin
önünde kendini yakmış. Aynı günlerde, Meclisin önünde bir
vatandaşımız Açım, aç; çocuklarım aç! diye feryat
etti. Vanda Hüsnü Babat intihar etti, kardeşi Mesut Babat diyor ki:
Maddi sıkıntıları vardı, işsizdi. Çorum 2019,
33 yaşındaki Oktay A. evinde kendini asarak intihar etti; eşi
dedi ki: Ekonomik sıkıntı yaşıyorduk. İzmirde,
eşinin Pazara gidelim. dediği Ali Kabasakal Sen biraz oyalan ben
geliyorum. dedi, banyoya gitti, kendini öldürdü, intihar etti. İnsanlar
intiharın eşiğinde, insanlar intihar ediyorlar ama hiçbiri sizin
umurunuzda değil çünkü keyfiniz yerinde, hayat size güzel, ondan
dolayı hiçbir şeyi umursamıyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Gelelim ambargoya, gelelim Amerika Birleşik
Devletlerinin yaptırım kararına: Değerli milletvekilleri,
Amerika Birleşik Devletleri
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Tek tek laf atıyorsunuz da ben toplayacağım, toplu
olarak size gereken cevabı vereceğim, merak etmeyin.
Amerika Birleşik Devletleri, bir
yaptırım kararı uyguluyor. Burada, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, hep birlikte, kınayan bir bildiri yayınlandı.
Değerli milletvekilleri, Ecevit kadar olamıyorsunuz, Ecevit kadar.
Bakın, eğer bu yaptırım
kararı varsa bu bir anlamda ambargodur, bu ambargo varsa lafta tepki
veriyorsunuz; gerçekte tepki veremiyorsunuz, yalancı pehlivan gibisiniz!
Çıkın, rahmetli Bülent Ecevitin tırnağının ucu
kadar cesaretiniz varsa deyin ki Ey Amerika, sen bana bu
yaptırımı uyguluyorsan, ben de İncirlik Üssünü
kapatıyorum. Var mı yüreğiniz? Yapabilir misiniz? (CHP
sıralarından alkışlar) Hayatta yapamazsınız. Niye
biliyor musunuz? Aynı günlerde milletvekilinizi Amerikaya gönderdiniz,
belgeleriyle ben size hemen söyleyeyim. Milletvekiliniz Amerikada Avenue
Strategies şirketiyle lobi anlaşması yaptı. Kendi
adını söylemeyeceğim burada; adı, imzası, her
şeyi
Adres olarak da beyefendi Türkiye Büyük Millet Meclisini
göstermiş. Milletvekiliniz Amerikada Bidenla ilişkiye girmek için
lobi firmasıyla anlaşıyor, lobi firmasından yardım
istiyor. Başka? Muhtemelen, birkaç gün içerisinde buraya bir kanun
getirirsiniz siz. Muhtemelen, getireceğiniz kanunda bir yerlere selam
çakarsınız. Önümüzdeki hafta olabilir. MASAK falan dersiniz,
başka bir şey dersiniz ama daha çok İranla ilgili birkaç madde sokuşturursunuz
içerisine, ondan sonra da Amerikaya selam çakarsınız; samimi
olacaksınız. Biz başından beri diyoruz ki: Kahrolsun
emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye. Siz de bunu
söyleyebiliyorsanız söyleyin ve İncirlik Üssünü hemen, hiç geç
kalmadan kapatıverin de görelim. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SALİH CORA (Trabzon) Millet inanmıyor
size.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Gelelim çevreye, çevre
meselesine: Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, bu topraklara
-Cumhuriyet tarihinde olsun, Osmanlı döneminde olsun-
yüzyıllardır gelmiş geçmiş çevre düşmanı en büyük
hükûmettir. Bakın, çevreyi katlediyorsunuz. Ekonomik krizi aşmak için
her yeri delik deşik yaptınız. Bir yıl içerisinde bin tane
yeni maden alanı ihalesi yaptınız. Yazıktır,
günahtır diyoruz. Türkiyeyi siyanür cenneti hâline getirdiniz. Her yerde
siyanürle altın ayrıştırma işlemi
yaptırıyorsunuz. Bu harita, Türkiyenin siyanür
haritasıdır. Kuzeyden güneye, doğudan batıya, Türkiyenin
her tarafında siyanürle altın ayrıştırması
yaptırıyorsunuz. Biliyorum, sizlerin de bazı milletvekilleri bu
durumdan rahatsız oluyor, bu sizleri de rahatsız ediyor ama
işte, birileri para kazanacak, birileri siyanürü kullanacak.
Kullanılan siyanür toprağa karışıyor, yer altı
kaynaklarına karışıyor ve yer altı
kaynaklarını kirletiyor. İklim krizinin, su
kıtlığının konuşulduğu sıralarda
siyanürü bu kadar sevmenizi, siyanür sever bir hükûmet olmanızı
anlayışla karşılayamıyoruz. Bu siyanür
kullanılıp hani milyonlarca, 3,5 milyon ağaç Kaz Dağlarında
kesildi... Bu ağaçları kesince ne oluyor biliyor musunuz?
İşte, böyle oluyor
İşte, böyle oluyor
Yazıktır,
günahtır, ağaçlara kıymayın diyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Dağlarımızı,
derelerimizi, denizlerimizi artık yabancılara satmayın diyoruz.
Kaz Dağlarını altın için Kanadalılara verdiniz!
Erzincan İliç Kanadalılara ve Avustralyalılara verildi. Avanos
ya
Şu anda, Avanosta altın için sondaj yapılıyor ya! Bir
daha bir Kapadokya gelmez. Ben gittim, AK PARTİli Belediye
Başkanı da geldi; o da şikâyetçi. Olmaz arkadaşlar, tarihî
kent var orada. Orada altın araması yapılır mı?
Kapadokyayı bir daha nerede bulacağız? Etmeyin, eylemeyin,
lütfen artık, elinizi memleketten çekin. Zaten gidiyorsunuz, veda bütçeniz
bu sizin. İnşallah, önümüzdeki yıl burada, biz öyle bir bütçe
getireceğiz ki göreceksiniz.
Türkiye'de 37 saha izni verildi, 19u işletme
hâlinde ve altın aranıyor siyanürle; 27sindeyse bakır ve
gümüş aranıyor. Peki, bunlar ne yapıyorlar? Aldıkları
altını Türkiye'ye vermiyorlar, Türkiye'de tutmuyorlar. Sizin
belgeleriniz -On Birinci Kalkınma Planıyla ilgili maden raporu-
diyor ki: 2001-2017 yılları arasında 273 ton altın
üretilmiş, bunun sadece 55 tonu vergilendirilmiş.
Sayın Cumhurbaşkanı Meclisin
açılış konuşmasında -aynen şöyle söyledi
Sayın Cumhurbaşkanı- dedi ki: Avrupaya sesleniyorum: Siz
değil misiniz Afrikaya elmas, altın var diye gidip insanları
öldüren? dedi, doğru söyledi. Ama yıllar sonra birisi de
çıkıp Sayın Cumhurbaşkanına Sen değil misin bu
memleketin dağlarını, derelerini altın var diye deldiren,
ağaçlarını kestiren, suyunu kirleten? diye sormayacak mı
zannediyorsunuz? Soracak. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelelim -son otuz saniye, Sayın
Başkanım da bir dakika verirse, bir buçuk dakika- Maraşı
konuşalım biraz da Kahramanmaraşı konuşalım
değil mi? Kahramanmaraşlı her zamanki gibi
kandırıldı değerli arkadaşlar.
SALİH CORA (Trabzon) Kahramanmaraşa
gittiğin yok ya!
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Bizim Helete diye bir
beldemiz vardır, mahalleye çevirdiniz.
SALİH CORA (Trabzon) Maraşa
gittiğin yok.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Maraşı niye
sevmiyorsunuz ya?
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Kahramanmaraş, Kahramanmaraş...
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Niye sevmiyorsunuz
Kahramanmaraşı?
Yapmayın, ayıptır!
Kahramanmaraşa laf etme bir daha, lütfen, rica ediyorum.
Bakın, Kahramanmaraşta Helete
Mahallesinin suyu vardı, aldılar Antepe götürdüler. Eyvallah,
alsınlar, bir şey demiyoruz. Antep yüzde 27 ucuz satıyor suyu,
Maraş yüzde 55; ona da peki. Ama Heleteye söz verdiler suyu alırken,
dediler ki Biz, sizi ilçe yapacağız. Protokol var, Büyükşehir
Belediye Başkanının imzası var, milletvekilleri var, Antep
Büyükşehir var Biz, Heleteyi ilçe yapacağız, yeter ki suyu
verin. dediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Peki, su verildi, ilçe oldu mu? Olmadı. Önerge
verdik, getirdik buraya dedik ki -kanun teklifi- Helete ilçe olsun, AK
PARTİlilerin oylarıyla reddedildi.
Başka? Maraşa hızlı tren
gelecek dediler, her mitingde Sayın Cumhurbaşkanı geliyor
Edeler, size hızlı tren gelecek. diyor. Hızlı tren falan
gelmedi, teğet geçti Nurdağından, direkt Antepe gitti.
Başka? Stat yapacağız. dediler,
hikâye; Kocaeline yapıldı, Antepe yapıldı, Kayseriye
yapıldı, Maraşa stat da yapılmadı.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Daha yolu yeni
açıldı.
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Ya,
Kahramanmaraş, Kahramanmaraş.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Başka? Elbistana
havalimanı yapacağız. dediler, liman yok, havamızı aldık,
hava da kirli, hava da Afşin Elbistan Termik Santrali yüzünden kirli.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) Yapılan yeni
duble yoldan geçtin mi?
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) Netice itibarıyla,
bütçeniz yanlış bir bütçe, maalesef haramzadelerin bütçesidir ve
maalesef faizin, rantın bütçesidir.
Hayırlı uğurlu olmasını
diliyoruz ama pek hayır getireceğine ihtimal vermiyoruz.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Cora.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
hatip kürsüye geldiğinde ismimi zikrederek sataşmada bulundu.
BAŞKAN Ne dedi, ben kaçırdım
orayı.
SALİH CORA (Trabzon) Burada kadrolu laf
atıcı Salih Cora oturuyor. dedi. Kürsüden
BAŞKAN E, çok sataşma sayılır
mı?
Sizi yerinize alayım da Sayın Grup
Başkan Vekilinin söz talebi var, ben önce ona söz vereyim.
Buyurun Sayın Akbaşoğlu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tur bitmedi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
BAŞKAN Pardon, pardon, Sayın
Akbaşoğlu, biliyorsunuz, şöyle bir şeyde
anlaşmıştık ya: Bütün konuşmaları
tamamladıktan sonra ve soru-cevabı da yaptıktan sonra söz
veriyorduk. Kusura bakmayın yani doğru hatırlattı
Sayın Özel.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Gruplar bittiği için ben söz istemiştim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz de bekledik.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Peki, öyleyse daha sonra ben söz hakkımı
kullanmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Tabii, uygulamamız öyle.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Cora, size sataşmadan
-kürsüden- söz vereceğim.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Siz de yeni bir sataşmaya yol açmayın
lütfen.
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.-
Trabzon
Milletvekili Salih Coranın, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun
230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerinde yaptığı
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hatip konuşmasında özellikle intihar
vakalarından bahsetti, bugün de bunları, intihar vakalarını
hep ekonomik nedenlerle bağdaştırmaya çalıştı.
Bugün Trabzonda bir olay yaşandı. Trabzonda, bir çöp tenekesinin
olduğu yerde vatandaşın yiyecek topladığı yönünde
bir haber çıktı ve CHPli arkadaşlar işte Millet
açtır. şeklinde feveran ettiler. Tabii, bir vatandaşımızın
böyle bir durumda olmasına biz milletvekili olarak hassasiyetle
yaklaştık, olayı araştırdık, hayvanlarına
yiyecek toplamak için
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) A, yapma ya!
Millet aç ya!
SALİH CORA (Devamla)
çöp konteynerinin
yanındaki yiyecekleri topladığını öğrendik,
eşinin çalıştığını kendisinin de
hayvancılık yaptığını öğrendik. Her
olayı ekonomik nedenlere bağlamamak lazım, intihar olayları
kötü olaylardır, yaşanmaması lazım ama bunun her birini de
bir suçlama nedeni olarak göstermemeniz gerekiyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Hayvan yeminin
ne olduğunu
SALİH CORA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, şunu ifade etmek istiyorum: Yine,
Cumhurbaşkanlığında yenilen yiyeceklerden bahsedildi. Sanki
böyle, bize burada, şatafat içerisinde yaşayanlar, sürekli bir
fakirlik edebiyatında bulunuyorlar. Ben bu akşam yemeğimde hamsi
yedim ama Kahramanmaraş Milletvekilimiz kabak tatlısını
tahinli yedi, ondan da taviz vermedi. Bizim CHPli hatiplere laf atma gibi bir
kaygımız yoktur, böyle bir çabamız da yoktur, böyle bir vaktimiz
de yoktur; sadece, konuşmaların aralarına gerçekleri
sıkıştırmaya çalışıyoruz. Bunu ifade etmek
istiyorum. Biz sizleri seviyoruz ama birlikte çalışalım,
özellikle ülkemizin çıkarları konusunda bir ve beraber hareket
edebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Eğer
izin verirseniz
BAŞKAN Arkadaşlar bir müsaade edin, duyamıyorum,
lütfen, rica ediyorum sizden.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Sayın Başkan, nasıl bir seviye! Yemek menüsünü söylüyor oradan!
Kimin ne yediğinden bize ne ya!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, sayın hatip benim akşam yemeğinde ne
yediğimi söyledi.
BAŞKAN Yediniz mi siz kabak
tatlısını?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Onu söylemek
istiyoruz, cevap vermek istiyoruz.
BAŞKAN - Yemediyseniz sorun yok.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) İzin
verirseniz kürsüden söyleyebilir miyim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Ya lütfen rica ediyorum
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bir dakika
istiyorum Sayın Başkanım ama
BAŞKAN - Sayın Öztunç, bakın, bugün
sabah üçe dörde kadar bu çalışmaları sürdüreceğiz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Beni
şatafatlı yemek yemekle
BAŞKAN - Rica ediyorum sizden. Yerinizden bir
dakika söz vereceğim.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Yerinizden bir dakika, lütfen.
(Gürültüler) Arkadaşlar, sataşmadı, kabak tatlısı
yemek kötü bir şey mi tahinle? Hayret bir şey!
Sayın Cora, hakikaten, kimin ne yediği de
bizi hiç ilgilendirmiyor yani.
30.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunçun, Trabzon Milletvekili
Salih Coranın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Cora cevap vermek için çıktı,
cevap veremedi, işi çevirdi yemeğe; benim lokmalarımı
saymış demek ki. Eğer, ben kabak tatlısı yediysem
Allah benim belamı versin. Vallahi yemedim, ben tatlı yemiyorum. Ben
ne yedim biliyor musun Sayın Cora bu akşam yemeğinde?
BAŞKAN Söylemeyin Sayın Öztunç,
söylemeyin.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Kuru fasulye, pilav yedim.
BAŞKAN Sayın Öztunç, söylemeyin.
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Ben köy çocuğuyum. Sen de hamsi yemişsin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) O da Karadeniz
çocuğu.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
Tabii,
malı götürdüğünüz için siz güzel güzel yersiniz; biz de köy
çocuğuyuz, kuru fasulye pilav yeriz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, 83 milyon bizi
izliyor; rica ediyorum, bütün milletvekillerimiz bunun hassasiyeti içerisinde
olsunlar. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZTUNÇ
(Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, benimle ilgili bir şey yok, ne
hassasiyeti?
MUHAMMET EMİN
AKBAŞOĞLU (Çankırı) Konuyu siz açtınız, siz!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, rica ediyorum
Ben hassasiyetli davranıyorum, ben bir
şey demiyorum. Çıkıyor, diyor ki: Kabak tatlısı
yedi. Ayıp bir şey ya!
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Sayın Metin Çelikin.
Buyurun Sayın Çelik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Başkanım, kuru fasulye yemiş, gazı var belli! (CHP
sıralarından Ayıp ya! sesleri)
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş)
İşte, Sayın Başkanım, ölçü bu, seviye bu işte,
seviye bu! Seviyesi bu işte!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Seviye sizinki, seviye sizinki.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ayıp be,
ayıp! Başkanım, ayıp değil mi bu seviye?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Biraz evvel gördük seviyeyi, biraz evvel gördük!
BAŞKAN Sayın Grup Başkan Vekilimiz,
konuşmacınız kürsüde.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ayıp be!
Başkanım ayıp değil mi bu söz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Seviyeyi de gördük biraz evvel!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Gazı
var, gazı var. bu Meclise yakışıyor mu? Böyle bir
terbiyesizlik var mı? Böyle bir terbiyesizlik var mı?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Mutfakla ilgili terbiyesizliği siz
yapıyorsunuz, siz yapıyorsunuz!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yazıklar
olsun! Üslubunuz sizin bu, sizin kaliteniz bu işte! Söyleyen kimse
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynaya bak, aynaya!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Sen çok bak!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kendi aynana bak!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok bak
aynaya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bunun müsebbibi sensin!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok bak
aynaya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Devam!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Yazıklar
olsun ya!
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Bak, emri verdi, devam
edebilirsiniz. Emri aldınız, devam.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Malı
götürüyor. diye hakaret ediyorsunuz, sonra biz mi
.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Ayıp
oluyor ha! Vallahi ayıp oluyor ha!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Aynı şeyi siz söylüyorsunuz, söylediğinizi
iade ediyor!
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Çok ayıp
oluyor!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Siz siz, önce siz!
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, lütfen
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) Bırak
Allah aşkına ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Önce siz, önce siz!
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, rica
ediyorum, lütfen
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Devam, devam!
SEYİT TORUN (Ordu) Başkan, yer
değiştirdiniz herhâlde!
BAŞKAN Hepimiz üslubumuza dikkat edelim, rica
ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik.
METİN ÇELİK (Kastamonu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, çok Değerli Bakanım;
8inci madde üzerinde şahsım adına söz aldım. Sizleri ve
aziz milletimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ olarak, iktidara geldiğimiz
günden bugüne kadar, Sayın Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde, illerimizin, ilçelerimizin, ülkemizin yıllardır
beklediği hizmetleri milletimizle buluşturduk; Rabbimize hamdolsun.
Bu hizmetlerden bazılarını sizlere arz etmek istiyorum.
Bakınız, ulaşım alanında
attığımız dev adımlar milletimiz tarafından büyük
takdir topluyor, toplamaya devam ediyor. İktidara geldiğimiz gün,
bölünmüş yol uzunluğu Türkiyede sadece 6 bin kilometreydi. Bugün,
hamdolsun, bölünmüş yol uzunluğumuzu 27 bin kilometreye
ulaştırdık. Sayın Cumhurbaşkanımız 15 bin
kilometre bölünmüş yol yapacağız. dediğinde, muhalefet
Yapamazsınız. dedi. O günleri hatırlayalım, milletimiz de
çok iyi biliyor. 15 bin kilometreyi de yaptık hamdolsun, 27 bin
kilometreyi de yaptık. Muhalefet bundan dolayı mahcubiyet
duyacağı yerde Hep yol anlatıyorsunuz. diyor. Yolun önemini
anlamak için ekonomist olmaya, hesap uzmanı olmaya gerek yok.
Yatırımın da sanayinin de anahtarı
ulaşımdır, ulaşım kolaylığıdır.
Biz, ulaşımda yaptığımız hizmetlerle sanayinin,
üretimin önünü açtık. Bakın, tüneller: Türkiyede sadece 50 kilometre
tünel vardı. Bugün tünel uzunluğunu 11 kat artırarak 550
kilometrenin üzerine çıkardık.
Bakınız, iktidara geldiğimizde, ilim
Kastamonuda sadece 47 kilometre bölünmüş yol vardı. Şu anda,
Kastamonuda bölünmüş yol uzunluğumuzu 7 kat artırarak 330
kilometreye ulaştırdık hamdolsun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli
işte o yaptığımız 500 kilometrelik tünellerin 11
kilometresidir. Şu anda bir karşılaştırma yapabilmeniz
adına söylüyorum: Kastamonuda Kastamonu-İnebolu Yolu,
Kırık varyant tünelleri gibi devam eden projelerin tek
başına Kastamonudaki uzunluğu 46 kilometredir. Evet, ayinesi
iştir kişinin lafa bakılmaz, sadece lafla siyaset olmaz
değerli milletvekilleri.
Bakınız -yaptığımız-
ulaşımda attığımız dev adımlarla Türkiyenin
her bölgesini, her ilini yatırıma kavuşturduk. Türkiyede
organize sanayi bölgelerinin sayısını hamdolsun 325e
ulaştırdık. İktidara geldiğimizde, Kastamonuda bir
tane dahi organize sanayi bölgesi yoktu; bugün Kastamonu Organize Sanayi
Bölgesi, Tosya, Taşköprü, Seydiler Organize Sanayi Bölgesi Kastamonuda
hizmet veriyor hamdolsun.
Değerli milletvekilleri, dünya coronavirüs
salgınıyla bir yıldır mücadele veriyor; dünya ekonomileri
etkileniyor, sağlık sistemleri -Türkiye dışında- ciddi
sıkıntılarla boğuşuyor. Bakınız,
dünyanın gelişmiş diye bilinen, tabir edilen ülkelerinin
coronavirüs salgınıyla mücadelesinde düştükleri aciz durumu
herkes gördü, milletimiz de gördü. Türkiyede ise tam tersine, güçlü
sağlık sistemimizle bu mücadeleyi en iyi şekilde hamdolsun
ortaya koymaya devam ediyoruz. Bakınız, Türkiye nereden nereye geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
METİN ÇELİK (Devamla) Değerli
Başkanım, Türkiyede AK PARTİ iktidarından önce ne
vardı biliyor musunuz sağlık sisteminde?
HÜDA KAYA (İstanbul) Araba yoktu,
buzdolabı yoktu(!)
METİN ÇELİK (Devamla) Bakınız,
insanlar, vatandaşlarımız başkasının
sağlık karnesiyle tedavi olmak, ameliyat olmak zorunda
bırakılıyordu. Böyle bir Türkiyeyi devraldık. Bugün, hamdolsun,
vatandaşlarımızın yüzde 99unu, neredeyse
tamamını, yüzde 100ünü kapsayan sosyal güvenlik sistemini, genel
sağlık sigortası sistemini Türkiyede uygulamaya devam ediyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) O ülkelerde, binlerce
dolarları veya özel sağlık sigortası olmadığı
için insanlar sağlık hizmetinden mahrum kaldılar.
Ben sözlerimi noktalarken 2021 yılı
merkezi yönetim bütçe kanunumuzun hayırlara vesile olmasını
diliyor, hepinizi ve aziz milletimizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz,
Sayın Filiz Kerestecioğlunun.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günlerdir,
kadınlar uğradıkları taciz ve tecavüzü ifşa ederek
sosyal medyada paylaşım yapıyorlar. Neden sosyal medya, neden
şimdi? Üstelik aradan yıllar geçtikten sonra hatta. gibi sorulara
uzun yıllar avukatlık yapmış feminist bir kadın olarak
değinmek istiyorum; bu vesileyle adalete erişim konusuna ve Adalet
Bakanlığının, bütçesini hak edip etmediğine de.
Kadın olmak sadece bu ülkede değil,
dünyada da zor. Hem çok keyifli bir şey ama diğer yandan da bu erkek
egemen düzende gerçekten çok zor. Örneğin genç bir
kadınsınız. Sizin amca bildiğiniz yakınınız
en hafifinden gözleriyle, tavırlarıyla sizi rahatsız ediyor, her
ortamda sizi yalnız yakalamaya çalışıyor. Bunun taciz
olduğunu hissediyorsunuz ancak ispatı da dillendirmesi de kolay bir
şey değil, açıklanması da kolay değil herkese.
Kendisini terslemek ve yaşattığı tacizi ifşa etmek hiç
kolay değil. Erkek egemenliği dediğimiz şey,
arkadaşlar, bir klişe değil; koca bir güç, erk
kullanımı. Düşünün ki siz çok toy ve çok gençsiniz ya da
herkesin aslında mutlu yaşamak istediği aile içindesiniz
diyelim, kız veya oğlan çocuğusunuz ve baskıcı bir
babaya, ağabeye, her kimse, ona karşı hiç gücünüz yok.
Yapılanın ne olduğunu, yanlış mı, haksız
mı olduğunu anlamak bile zor olabilir çünkü eğitim sisteminiz
size itaati buyuruyor; iyi dokunuş nedir, kötü dokunuş nedir, bunlar
anlatılmıyor ve nereye başvuracağınızı da
bilmiyorsunuz. İşte, hayatımın uzun avukatlık
yıllarında bu tür davalarla çok karşılaştım ve o
davalarda neler olduğundan da biraz söz etmek isterim size bugünkü
ifşanın nedenlerini anlatmak için.
Her dava yeni bir travmadır ülkemizde. Her
davada tacize, tecavüze uğramış kadınların,
çocukların ruhları, benlikleri örselenir, örselenir. Defalarca ama
defalarca anlattırılır hikâyeler. Hatta sakın Yok
artık! demeyin, Nasıl yaptı yani iyice bir tarif et. diyerek
de anlattırılır. İsyan ettim, tiksindim, defalarca
tanık oldum bunlara. Kadın sarsılarak titrerken Otursun ve bir
su verelim sayın heyet. dediğim zaman, bunun bile kabul edilmeyip
müvekkilimin oturmasına dahi izin vermeyen heyetlere şahit oldum.
Evet, erkek egemenliği bir klişe
değil; erk kullanımıdır, güç kullanımıdır,
otorite kullanımıdır ve o kürsüde oturan bu zihniyetteki erkek,
bazen, bir yandan bir gün kendisinin de o sanık sandalyesinde
olabileceğini düşünür, bir yandan da kadının var
oluşunu inkâr eder; Neden oradaydın? der, Neden gece
dolaşıyordun? der, Neden iyice direnmedin? der. Cinsel
saldırıya uğramış bir müvekkilim -dava o denli
uzamıştı ki- gidişat iyi olmasına rağmen
olayı tamamen bana bırakıp gitti, kayboldu kadın çünkü
yaşadıklarını unutmak istiyordu, onları artık
tekrar etmek istemiyordu.
Evet, geciken adalet de adalet değildir
arkadaşlar, bu da bir klişe değil çünkü gecikmiş adalet
âdeta bir yaşam öğütücüsüdür.
Bakın, o pek
kızdığınız sosyal medyadan öğrendiğim bir
olayı günlerdir takip ediyor ve açıkçası uyku uyuyamıyorum.
Hâkim bir baba, oğluna yıllardır tacizlerde bulunuyor; anneye de
yaşamı zindan etmiş, boşanmışlar ama çocuğun
peşini bırakmıyor ve o mevkisine dayanarak kendisi nereye
giderse davayı da oraya götürüyor. İstismara ilişkin tam 6 adet
rapor ve görüşme tutanağı olmasına rağmen, annenin
çocuğu göstermediği gerekçesiyle velayetin el
değiştirmesini de sağlamış bulunuyor. En az dört
yıl boyunca arkadaşlar, bu çocuk, bu küçücük insan
babasının yaptıklarını tekrar tekrar anlatmak zorunda
bırakılıyor ve bu çocuk adalete erişebildiği için
değil ama saatlerce ağladığı ve direndiği için,
Kendimi öldürürüm. dediği için bugün babasına teslim edilmedi ve
fiilen annesinin yanında. Evet, biz sessiz olmayacağız, o hâkim
babanın da onu kayıranların da ellerimiz yakasında ama öncelikle
Sayın Adalet Bakanının da bütçesini hak etmek için aynı
çabayı göstermesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) İşte adalete erişim de onarıcı adalet de
olmadığı zaman, ifşa bütün bunların yerine geçmek
zorundadır çünkü isyanınızın bir yoludur ve kendinizi bütün
bu travmalara rağmen ifade etmezseniz hastalanırsınız,
ölürsünüz. Tek başına ifşa etmek de yetmez, dayanışma
gerekir; yalnızlığı çokluğa dönüştürmek; sesleri,
duyguları birbirine katmak gerekir. İşte, şimdi,
kadınlar tam da bunu yapıyorlar ve diyorlar ki:
Uykularınız kaçsın. Biz uyuyamadık yıllarca,
şimdi sizin uykularınız kaçsın. Hayatı
örselenmiş ya da şimdi ifşa ettikleri için
yıldırılmaya çalışılan tüm kadın ve
çocukları sevgiyle kucaklıyorum. Asla yalnız değiliz,
kadın beyanı esastır ve hayır, hayır demektir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
konuşmalar tamamlandı.
Şimdi, soru-cevap işlemini
yapacağım.
Sayın İmran Kılıç Bey buyurun.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütçe, devlet harcamaları ile gelirleri
ayrıntılı biçimde gösteren, bir dönem için harcamaların
yapılmasına, gelirlerin toplanmasına izin veren hukuki bir
belgedir. Uzmanlara göre genellik, birlik, doğruluk, açıklık,
giderlerin gelirlerden önceliği, önceden izin ilkeleri bütçede olmazsa
olmazlardandır. Hükûmet tarafından hazırlanan bütçe Parlamento
tarafından onaylanır, bu ilke yasama organının kamu gelir
ve giderleri üzerinde asıl söz sahibi olduğunu ifade etmektedir.
Çalışmalarımız bereketli,
çıkacak bütçemiz hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Orhan Işık
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) Pandemiyle beraber
zaten birçok eksikliğin yaşandığı eğitimde
sorunlar daha da artmıştır. Özellikle, kırsal bölgelerde
EBAya ulaşacak imkânlara sahip olmayan yüz binlerce yoksul öğrenci,
yine politikalarınızdan kaynaklı eğitim hakkından
mahrum kalmakta ve bir eşitsizlikle yüz yüzedir.
Öte yandan EBA üzerinden derse giremeyen bu
öğrenciler gerekçe yapılarak birçok yerde, okul idarelerince resmî
bir yazı ya da tebliğ olmadığı hâlde,
öğretmenlerin ek ders ücretleri kesilmektedir. Öğretmenin kusuru
olmayan eğitimdeki bu altyapı eksikliklerinizin faturasını
öğretmenlere ödetmekten vazgeçin. Bu uygulama ne hukuki ne de vicdanidir.
Bu hukuksuzluk en kısa zamanda giderilmelidir.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) Pandemide ulusal ölçekte,
topyekûn bir savaş veriyoruz, sağlık çalışanları
da bu savaşın neferleri; aylardır aman vermeden, dinlenmeden,
mesai gözetmeden savaşıyorlar, 200ün üzerinde can verdiler; bu
açıdan Çanakkale Conkbayırındaki, Dumlupınar
Tınaztepedeki Mehmetçikten farkları yok. Siz ne yapıyorsunuz?
Sahip çıkmıyorsunuz: Günde 1 defa sandviç, kuru ekmekle geçinen filyasyon
ekipleri, konakladıkları yerlerden çıkarılanlar, hasta
hasta görev yapmaya zorlananlar, yandaş sendikadan olduğu için
kollananlar
Ek ödeme dediniz adaletsizlik yaptınız, aynı
hastanedeki doktora yüzde 44, hemşireye yüzde 60, idari sınıfa
yüzde 89
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demir
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Yıllardır terör saldırısı
ve finansal saldırılara rağmen yaptığımız
her iyileştirmeyi vatandaşlarımıza yansıtıyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz atılımlar ve başarılar
uluslararası arenada da karşılık bulmaktadır. Mesela
pandemide şehir hastaneleri yatırımlarının ne kadar
doğru olduğu ortaya çıkmıştır; milletimizin zor
zamanda insan odaklı, insanı önceleyen hizmet alması
sağlanmıştır. Dolayısıyla, tüm bütçelerimiz gibi
2021 yılı bütçemiz sağlığa kolay erişime önem
vermektedir.
Bütçemiz hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) Salgın sürecinde esnaf
büyük zarar gördü. İş yerleri kapanan, gelir kaybına
uğrayan ve evine ekmek götüremeyen esnafa destek olacak
mısınız?
Salgın yıkıcı etkileriyle
sürüyor. Hastanelerde yurttaşlar yatak bulamazken yıpratılan
sağlık emekçileri personel eksikliği nedeniyle zorluk
yaşıyor. Sağlığa atama yapacak mısınız?
Tarım Kredi, bankalar ve piyasalara olan çiftçi
borçları 180 milyar lirayı aştı. Torba yasada çiftçi
borçlarıyla ilgili düzenleme ve yapılandırma yok. Tarıma
yeterli desteği vermeyi, çiftçi borçlarını
yapılandırmayı, destekleme primlerini peşin ödemeyi
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) İnfaz koruma
memurları mart ayından beri Covid-19 riskiyle karşı
karşıya kalarak hiçbir ek ödeme almadan, aksine, döner sermayeden
kesinti yapılarak çalışıyorlar. Onlar cezaevlerinde
kalıyorlar; özlük haklarının iyileştirilmesini, infaz
hizmetleri sınıfının ihdas edilmesini, sözleşmeli
personele kadro verilmesini, teşkilat kanununun
çıkarılmasını, ek göstergelerinin
artırılmasını, infaz hizmetleri meslek yüksekokulu ve
fakültesinin kurulmasını, mevzuatın güncellenmesini, adalet
akademisi adı altında tüm eğitimlerin birleştirilmesini
talep ediyorlar. Onlar İktidar bizim sesimizi ne zaman duyacak?
diyorlar.
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza:
Yüzlerce gencimizin intiharıyla bağlantılı olduğu
düşünülen ve sanal ölüm tuzağı olarak bilinen Mavi Balina
Momo gibi oyunlara son zamanlarda Mavi Bebek ve başka bilgisayar
oyunları da eklenmiştir. Mavi Bebek oyunuyla
karşılaşma riskinin diğer oyunlardan daha yüksek
olduğu, kapalı devre ağlar yerine Facebook ve Instagram
üzerinden direkt mesaj yoluyla hedef kitleye kolaylıkla
ulaşabildiği bilinmektedir. Ölüm makinası diye
adlandırılan bu gibi oyunların önlenmesi için yapılan bir
çalışmanız var mı veya olacak mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim.
Pandeminin başlangıcında zor günler
geçiren halka ve esnafa kamu bankalarını kullanarak altı ay
ödemesiz krediler verdiniz. Şimdi, bu kredilerin ödeme zamanı geldi;
yine dükkânların birçoğu kapalı, siz ise esnafa sadece
göstermelik kira yardımları veriyorsunuz. Bunlar dertlere derman
olmayacak. Kısacası, halkımıza verilen kredilerin faizini
dondurarak ileri bir tarihe ertelemeyi düşünüyor musunuz? Traktörler
haczedildi, çiftçi borçlarını yapılandırmayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Bakanım, buyurun.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle aşı üretimiyle ilgili burada bir
söz alan milletvekilimiz, AK PARTİ tarafından Refik Saydam
Hıfzıssıhhanın kapatıldığını
söyledi, onu düzeltmemiz lazım. Hıfzıssıhhada aşı
üretimi 1997 yılında bitirildi ve 1999 yılında
Hıfzıssıhha kapatıldı. Dolayısıyla, kulaktan
dolma bir bilgiyle, sürekli Hıfzıssıhhayı AK PARTİ kapattı.
demek, doğru değil ve buranın kapatılmasında belki
kötü niyet aramamak lazım çünkü buraya gerekli yatırımlar
yapılmadığı için, modern anlamda aşı üretecek bir
tesis olmaktan çıktığı için burası
kapatıldı.
Bizim yarın bir on-line aşı ve ilaç
konferansımız var, Türkiye'deki çalışmaların bütün
detaylarını vereceğiz. Şu anda 3 tane tesis Türkiye'de
aşı üretmek için sertifiye edildi, GMP standartlarında
aşı üretecek konumdalar. İnşallah, burada üretilen
ürünlerle de biz faz çalışmalarına başlayacağız.
Tabii, keşke bu konulara girmesem
diyeceğim ama maalesef, bunlara cevap vermek mecburiyetindeyiz. Burada
milletvekillerimiz birbirlerine cevap verdiler, dediler ki: Birbirinizin
yediğinden niye bahsediyorsunuz, ayıp değil mi? Peki, ben
şunu sormak istiyorum: Cumhurbaşkanlığı
makamının, Külliyenin yemek menüleriyle ilgili bu şekilde
tutarsız iddialarda bulunmak çok mu hoş? Yani Şunu yiyor, bunu
yiyor. demek çok mu hoş? Ben Sayın Cumhurbaşkanımızla
birlikte 2015 yılı Eylül ayından beri
(CHP ve HDP sıralarından
gürültüler)
Müsaade edin cevap verelim.
2015 yılından beri Sayın
Cumhurbaşkanımızla bilfiil siyaset yapıyorum, ailemden
daha çok Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber oldum; günlerce,
haftalarca eve gitmediğim zamanlar oldu. Emin olun Sayın
Cumhurbaşkanımız burada saydığınız
yiyeceklerin bir kısmının ismini bile bilmez. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir
devlet yönetiminde cumhuriyet resepsiyonları olur, yabancı misafirler
ağırlarsınız, burada insanlara birtakım ikramlar
yaparsınız.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) Ekmek kadayıfı veriyorlardı
eskiden, Çerkez tavuğu ya da ekmek kadayıfı veriyorlardı.
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Burada yapılan ikramlarla ilgili
gazetelerde yazılmış birtakım lafları getirip buraya
taşırsanız, bu gerçekten adabımuaşerete uymaz.
Değerli
arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı makamı bu ülkeyi
temsil eden bir makam. Şunu yiyor, bunu yiyor, bu paraları
harcıyor... Bakın, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin
tamamını getirip diyorsunuz ki: Günlük harcaması şu
kadar. O bütçenin içerisinden Afganistandaki Mehmetçikimize para gidiyor,
bunları Cumhurbaşkanı kendine mi harcamış oluyor? (HDP
sıralarından gürültüler) Burada sözcüler uyarılarda bulundu
Başını alın, sonunu kırpın, burada açıklama
yapmayın. diye. Lütfen, meseleleri tamamen başı sonu bir arada
burada değerlendirelim. Ve ben söylüyorum:
Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki yemekhaneye gitsinler,
baksınlar insanlar ne yiyor.
AYHAN BARUT (Adana)
Sorulara cevap alalım.
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Biz buralara nereden geldik? Külliyede
altın klozet var.dan geldik, bir zamanlar Külliyede altın klozet
var. diye iddiada bulunuldu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Davet edildi, kimse gelip o klozetleri kontrol etmedi.
Madem seviyeden bahsediyoruz, klozet seviyesinden siyaseti yukarılara
taşıyalım lütfen. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Cumhurbaşkanlığı makamı kendine
bir para harcamıyor, devletin temsiliyle ilgili harcamalar yapabilir.
GÜLÜSTAN KILIÇ
KOÇYİĞİT (Muş) - Günde 10 milyon, 10 milyon.
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Ve burada antiemperyalizmden bahsedildi.
Ben sadece şunu söylemek istiyorum: Türkiyede hiçbir siyasi partinin
lideri bir Yunan gazetesine manşet olmamıştır,
emperyalistlerin Akdenizde bizim gemimizi aramasıyla ilgili olarak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN BARUT (Adana)
Çocuklar köylerinde internet bulamıyorlar, ona cevap ver, ona! Merkeze 1
kilometre, 2 kilometre mesafedeki köylerde internet bulamıyorlar, sen buna
bir cevap ver!
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Bence bu zül de siyasete yeter.
Teşekkür
ediyorum.
AYHAN BARUT (Ankara)
Sorulara cevap ver.
SERVET ÜNSAL
(Ankara) Sayın Bakan, yalan söylüyorsunuz. Hıfzıssıhha
1997de değil, 2 Kasım 2011de kapatılmıştır 663
sayılı KHKyle. Yalan söylüyorsunuz!
HÜDA KAYA (İstanbul) Günlük 10 milyon,
Allahtan korkun! Millet açlıktan ekmek bulamıyor;
çıkmışsınız, sarayın israfını
savunuyorsunuz, hiç utanmıyorsunuz da! Millet ekmek bulamıyor. Kuru
ekmek bulana Aç kalmıyor." diyorsunuz. Günlük 10 milyon saray
harcamasına seviniyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, böyle bir
usul yok. Lütfen yerinize...
Sayın Akbaşoğlu...
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
31.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kahramanmaraş
Milletvekili Ali Öztunçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel CHP milletvekili kürsüden dile getirdiği konularla ilgili
yaptığı konuşmada gerçekten çok basit, provokatif bir yaklaşım
ve dil kullanmıştır; bu, asla kabul edilemez. Devletin ve
milletin temsil makamına yönelik böyle bir dil asla kabul edilemez.
Herhâlde sayın vekil CHP Genel Merkezindeki ve
belediyelerdeki saltanatı düşünerek onlarla ilgili birtakım
yansıtmalarda bulunmuş olabilir, 3-5 maaşla ilgili kendi
uygulamalarını burada dile getirmiş olabilir; bir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır...
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Kendi
belediyelerinize bir bakın, saltanat nerede görün!
HÜDA KAYA (İstanbul) Hiç Allah korkusu da
yok!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) İkinci olarak Biz emperyalizme
karşıyız. Tam bağımsız Türkiye diyoruz. Siz de
deyin. dedi. Evet, siz laf olarak diyorsunuz, biz icraat olarak onu uyguluyoruz
zaten.
Sonuç itibarıyla, Mustafa Kemal Atatürkün...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Bir taraftan Emperyalizme karşıyız.
diyorsunuz, bir taraftan da Bidena demokrasi ithalatı
çağrısında bulunup S-400lerle ilgili de Aktif hâle
getirmeyeceğiz. diye okyanus ötesine selam duruyorsunuz, kendi
yetkililerinizin beyanatı.
Sonuç itibarıyla, Mustafa Kemal Atatürkün tam
bağımsız Türkiye istiklalitamme ideallerini her alanda hayata
geçiren bir liderin Türkiye önderliğini bütün dünyaya gösteriyor, bunu
hepinizin her gün yaşadığınızı da hep beraber
görüyor ve biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu konuda tam bağımsız Türkiye, AK PARTİnin, AK PARTİ
iktidarlarının en önemli karakteridir; bütün dünya buna
şahittir, sizler de şahitsiniz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Emperyalizmin en büyük
kölesi hâline gelmiş bir iktidar var, bağımsız Türkiyeden
bahsediyor!
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
32.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varankın 230 sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkürler.
Birincisi, Sayın Bakan, size şunu
söyleyeyim: Buradaki üslubunuz, tarzınız, Parlamento deyimiyle
değil ama tiyatro deyimiyle rolünüzü büyütmeye çalışmanız,
buradan bir başka yere
Hepsi nedir biliyor musunuz Parlamentoda?
Mevkidaşım Grup Başkan Vekillerine hakarettir. Şu demektir:
Kürsüdeki hatip konuşuyor, bir süredir izliyorum. AK PARTİnin Grup
Başkan Vekilleri partinin Genel Başkanını, ülkenin
Cumhurbaşkanını yeterince savunamıyorlar, ben onlardan önce
söz alayım ve bu konuda rolümü büyüteyim. Bu, ucuz bir mesele. AK
PARTİ Grubunun Grup Başkan Vekillerini böyle taciz edip acz içinde
göstermeniz benim bile içime sinmez; yapmayın bunu, basitlik bu. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İkincisi: 2 sayın
milletvekili bir polemik yaşadılar, daha sonra bir araya geldiler,
helalleştiler. O mesele üzerine bir şey söylemek istemem çünkü
helalleştiler. Ama milletvekilimizin dile getirdiği bu lobicilik
şirketiyle yapılan anlaşma burada. Bu tip anlaşmaları,
Adalet ve Kalkınma Partisinin daha önce gözler önünde Türkiye'deki iç politikaya yönelik olarak zaman zaman Amerikayla,
zaman zaman İsraille kayıkçı kavgası yürütürken bir yandan
İsraille ilişkilerin iyileştirilmesi için 60 milyon TLlik lobicilik
anlaşmalarının bir tekrarı olarak görüyoruz. Böyle
yerlilik, böyle millîlik olmaz olsun diyoruz.
Ayrıca, bir
Cumhurbaşkanlığı makamını basitleştirmemek,
tartışmaya açmamak meselesi diyorsanız, size Türk Ceza
Kanununun 299uncu maddesinden bahsedeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Biz Anayasa görüşmeleri
sırasında şunu söyledik: Cumhurbaşkanı devletin
başıdır. Devletin başını partili yaparsanız,
devletin başını ve devleti tartışmaya
açarsınız. Hele hele bunu diyelim yaptınız,
yapacağınız uyum yasaları sırasında ilk
işiniz 299u değiştirmektir. Partisi olmayan, polemik yapmayan,
siyasi rakipleriyle söz dalaşına girmeyen bir
Cumhurbaşkanına verilmiş koruyucu kalkanı partili Cumhurbaşkanına
verirseniz ne olur? Şu olur: Bugünkü rakamlar itibarıyla, Süleyman
Demirele hakaret edenlere Cumhurbaşkanına hakaretten 71 tane dava
açılmış, Ahmet Necdet Sezere 82, Abdullah Güle 233, Recep Tayyip
Erdoğana tam tamına 27.717 tane. 9.556sı ceza almış;
bunların 264ü 12 ila 14 yaşında çocuk, 903ü de 18
yaşın altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pardon
BAŞKAN Son kez açıyorum, sözlerinizi
tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bitiriyorum Başkan.
12 ila 14 yaşında 264 çocuğu götürüp
de Çocuk Şubede sorgulatıp hâkim karşısına
çıkaracak bir Cumhurbaşkanlığı mantığı.
Sistemin baştan çökmesinin, bütün anketlerin partili
Cumhurbaşkanlığına karşı olmasının
sebebi de bu. Kendisini tartıştıran, kendisini rakamlarla bu
hâle getiren, her doğana göre değil Erdoğana göre
yapılmış ve şimdiden bir tarafı bol, bir tarafı
dar gelen Anayasadır.
Son olarak da işin özüne yönelik bir bilgi
vereyim: Sayın Bakan, 2 Kasım 2011 tarihinde 663 sayılı KHK
kapattı Hıfzıssıhhayı. Verdiğiniz, size verilen
bilgi doğru bir bilgi değildir. O Hıfzıssıhha ki,
cumhuriyetin ilk yıllarından BCG aşısını, kuduz
aşısını üreterek gelmiş, kan ürünü imalatına
kadar gelmiş Hıfzıssıhhayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son
Selamlama
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, ne zamana kadar devam edecek?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sana mı
soracağız Ramazan Bey ya!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) 4 kere oldu ya,
4 kere.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 50 kere uzatıyorlar, bir
şey söylemiyorsun.
BAŞKAN Sayın Can, arkada nasıl bir
mutabakat olduğunu biliyor musunuz Grup Başkan Vekilleri
arasında?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Böyle bir
şey yok ki ya.
BAŞKAN Öyle bir şey var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 2 Kasım 2011de kanun
hükmünde kararnameyle kapanan Hıfzıssıhha, Refik Saydam
tarafından 1926da kuruldu. BCG aşısından
başladılar; verem, tüberküloz, tifo ve enflüanza
Bugün 1,5 milyon
doz için el açtığımız enflüanza aşısını
üretir ve kendi coğrafyasına dağıtır hâle geldi
1970lerin sonu 80lerin başında o Hıfzıssıhha.
Burada yapılan iş
Adalet ve Kalkınma Partisi burada
yapsa yapsa yanlış rakam, yanlış bilgi vermek yerine öz
eleştiri yapmalı, ayıbıyla oturup susmalıdır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, başlamadan önce
Değerli milletvekilleri, bakın, bu sürelerle ilgili kararlar
benim kararım değil. Bana kalsa ben hiç söz vermem ama içeride Grup
Başkan Vekillerinin arasında oluşan bir mutabakat neticesinde bu
süreci sağlıklı götürmek için
Ama sizler de müsaade edin,
buraya da karışmayın yani.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Onu da biz bilelim de ona göre
karışmayalım.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
33.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımız
burada yürütmeyi temsilen, Sayın Cumhurbaşkanımızı
temsilen bulunuyorlar. Hâliyle, yürütmeyle ilgili eleştirilere cevap
vermesinden daha doğal bir durum yoktur, Anayasa ve İç Tüzük
gereğince bu hakka sahiptir; bunun takdirini kendileri yaparlar.
Bununla beraber şunu ifade edeyim: Partili
Cumhurbaşkanlığı sistemi ilk defa uygulanıyor
değil; Atatürk, İnönü ve Bayar da partili
Cumhurbaşkanıydılar. Bu sistem daha önce uygulandı ve
aynı şekilde bütün başbakanlar da bir partinin genel
başkanı sıfatını haizdiler. Dolayısıyla,
buradan, hakaret yönü itibarıyla başka değerlendirmeler yapmak
mümkün değildir. Hiçbir kimseye hakaret kabul edilemez. Hiç kimse, hiç
kimseye hakareti meşrulaştıramaz. Hele bu, devleti ve milleti
anayasal anlamda temsil makamında olan, orduların
başkumandanı sıfatı taşıyan bir kimse içinse asla
ve kata düşünülemez. Bu noktada herkesin hassasiyet göstermesi gerekir.
Tabii ki eleştiriler, siyasi eleştiriler yapılabilir, bunlar
doğaldır ancak hiçbir kimseye hiçbir mercinin hakareti kabul edilemez
diyor, hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın
Başkan, aşıyla ilgili bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN Sayın Bakan, az sonra zaten soru-cevapta tekrar
size söz vereceğim. Orada isterseniz söyleyin. Çok acilse şimdi
vereyim.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın Başkan, aşıyla ilgili
BAŞKAN - Hıfzıssıhhayla ilgi mi
bilgi vereceksiniz?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Evet.
BAŞKAN Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Mustafa Varankın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Değerli arkadaşlar, ben ne söylediğimin farkındayım.
Hıfzıssıhha Enstitüsünün aşı üretme tesisleri 1997
yılında son aşısını üretmiştir, 1999
yılında aşı üretimini tamamen kapatmıştır.
Sizin söylediğiniz KHK, Hıfzıssıhha Enstitüsünün bir
laboratuvar olarak Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün
içerisine alınmasıdır. Halk Sağlığı Genel
Müdürlüğünün içine alınan Hıfzıssıhha zaten
aşı üretemiyordu. Bakın, tekrar söylüyorum: Burada bir suçlu
aramıyoruz. Eğer, siz gerekli yatırımları
yapmazsanız, Avrupadan gerekli sertifikasyonları almazsanız
ürettiğiniz aşı zaten dünya standartlarında olmaz.
Dolayısıyla, buradaki aşı üretim tesisleri 1997de üretimi
bırakmış, 1999da kapanmıştır ve Halk
Sağlığı Genel Müdürlüğünün içerisine, laboratuvarlara
alınmıştır. Ben ne söylediğimin farkındayım.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, müsaadenizle.
BAŞKAN Hayırdır?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı konuda efendim.
BAŞKAN E, bir şey söylemedi ki
Sayın Bakan şimdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de ona bir şey
söylemedim, Hıfzıssıhha ilgili, başka bir şeyden
bahsedeceğim.
BAŞKAN Hayır, bilgilendirme yaptı
yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de bilgilendirme
yapacağım.
BAŞKAN Siz, Sayın Bakanın
yanlış bildiğini söylediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, hâlâ yanlış
biliyor.
BAŞKAN - Sayın Bakan da bilgilendirmesini
yaptı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hâlâ yanlış biliyor.
AYLİN CESUR (Isparta) Başkanım
BAŞKAN Efendim?
AYLİN CESUR (Isparta) Söz alabilir miyim?
BAŞKAN Alamazsınız Sayın
Cesur.
AYLİN CESUR (Isparta) Ama yanlış
bilgi veriyor Sayın Bakan.
BAŞKAN - Sayın Özel, buyurun.
35.-
Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, Hıfzıssıhhanın kapatılmasıyla bir
bilgi birikiminin ortadan kaldırıldığına, bunun
sağlığın piyasalaştırılması sürecinin
bir adımı olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan mühendis, ben
eczacıyım ya! Müsaadenizle, bir bilen söylesin.
Sayın Bakan, şimdi, anlatmaya
çalıştığımız mevzu şu: Siz,
Hıfzıssıhhayı kapatarak bir bilgi birikimini, bir sizin
deyiminizle know-howı, bir kurum kültürünü, bir anlayışı
ortadan kaldınız. Hıfzıssıhha, genel
sağlığın korunmasına yönelik bir laboratuvardır;
aşı üretimi de bunun içindedir, hayvan aşıları da
bunun içindedir, pandemi mücadelesi de bunun içindedir. Siz, bir
anlayıştan vazgeçtiniz; sağlığın piyasalaştırılması
sürecinde bir adım olarak onu attınız. Yoksa, şimdi, ne
yapıyorsunuz, birazdan fırsat olunca anlatacağım. Maxicells
diye bir firmaya -hiçbir bilgisi, birikimi yok- şartname beş yıl
o konuda deneyim ararken beş aylık deneyimi olmayan firmaya kan ürünü
işinde teşvik veriyorsunuz ama seksen yıllık, yetmiş
yıllık bir birikimi iktidara gelmişsiniz, duruyor-
geliştireceksen geliştir, yatırım yapacaksan yap
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son cümlelerinizi alayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
teşvik vereceksen ver
ama öyle bir kurum kültürünü, halk sağlığını korumayla
ilgili bir laboratuvarı önce inaktif hâle getirip sonra KHKyle ortadan
kaldırmakta, bugün geldiğimiz günde,
baktığınızda, kasıt yoksa bile kasta varan kusur
vardır ve bugün Hıfzıssıhhayı arıyoruz, mumla
arıyoruz ve sizin yüzünüzden sıkıntı çekiyoruz.
Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 9uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yatırım Harcamaları,
Mahalli İdareler ve Fonlara İlişkin Hükümler
Yatırım harcamaları
MADDE 9- (1) 2021
Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yer alan projeler dışında herhangi bir projeye
harcama yapılamaz. Bu cetvellerde yer alan projeler ile ödeneği toplu
olarak verilmiş projeler kapsamındaki yıllara sari işlere
(Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca
gerçekleştirilecek şehir içi raylı ulaşım sistemleri,
metro yapım projeleri ve diğer demiryolu yapımı ve çeken
araç projeleri ile Elektrik Üretim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü
ve/veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
gerçekleştirilecek kurulu gücü 300 MW ve üzeri pompaj depolamalı HES
projeleri hariç) 2021 yılında başlanabilmesi için proje veya
işin 2021 yılı yatırım ödeneği, proje maliyetinin
yüzde 10undan az olamaz. Bu oranın altında kalan proje ve işler
için gerektiğinde projeler, 2021 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına
uyulmak ve öncelikle kurumların yatırım ödenekleri içinde kalmak
suretiyle revize edilebilir.
(2) Merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, yatırım programında
ödenekleri toplu olarak verilmiş yıllık projelerinden
makine-teçhizat, büyük onarım, idame-yenileme, tamamlama ile bilgisayar yazılımı
ve donanımı projelerinin detay programları ile alt projeleri
itibarıyla tadat edilen ve edilmeyen
toplulaştırılmış projeler ile ilgili işlemlerde
2021 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve
İzlenmesine Dair Karar esasları uygulanır.
(3) Merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerine yatırım
projeleri ile ilgili olarak yapılacak ödenek ekleme, devir ve aktarma
işlemleri 2021 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan usul ve esaslara göre
yatırım programı ile ilişkilendirilir.
(4) 2021
Yılı Yatırım Programına ek yatırım
cetvellerinde yıl içinde yapılması zorunlu
değişiklikler için 2021 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Kararda yer alan
usullere uyulur.
(5) 14/2/1985
tarihli ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı
Yüksek Disiplin Kurulu ile İl Yatırım ve Hizmetlerine
İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunun 28/A maddesi ve
geçici 10 uncu maddesi gereği 2021 yılı bütçesine devren
kaydedilecek ödenekler, Strateji ve Bütçe Başkanlığına
bilgi vermek kaydıyla proje sahibi ilgili kurum tarafından
Yatırım Programında yer alan projelerle ilişkilendirilir.
BAŞKAN 9uncu
madde üzerinde gruplar adına ilk söz, İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Bedri Yaşarın.
Buyurun Sayın
Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
İYİ
PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomisi
önemli bir darboğazdan geçmektedir. Türkiye, pandemi salgınına
ciddi bir ekonomik krizden geçerken yakalanmış, zaten var olan
sıkıntılar daha da derinleşmiştir. Bu nedenle bu
saatten sonra yapılan her yatırımı, her harcama ve her
kuruşu ayrı bir önem kazanmıştır.
Kaynaklarını verimli ve dengeli kullanamayan Hükûmet, maalesef,
kaynakları tüketmiş ve de israf etmiştir. Bu bütçede maalesef
üretime yönelik, istihdama yönelik rakamlar göremiyoruz.
Bugün,
üniversitelerimizden çok ciddi oranda mezunlarımız var; inşaat
mühendisleri var, mimarlar var, makine mühendisleri var, idari bilim
mezunları var -hepinizin muhakkak mail adreslerine geliyordur- artık
bunlar dernek kuracak hâle geldiler. Dolayısıyla bütçeden beklentiler
daha çok teknik seviyede. Biz ne kadar eleman istihdam edileceğine yönelik
bu bütçede bir şeyler göremiyoruz.
Bu bütçede neler
var? 2021 yılı bütçesinde yaklaşık 239 milyar bütçe
açığı var; devamında, 179 milyar da faize ödenecek para
var. Peki, on yılda ne oldu? Bütçe yaklaşık 320 milyar dolar cari açık verdi.
Maalesef, ülkemizde yaşanan, uzun süredir süren ekonomik krizler üreticiyi
de üretim yapamaz hâle getirmiştir yani bugün insanlar Türkiye'de
yatırım yapma konusunda, maalesef -bir türlü- hayal kurmaktan dahi
uzaktalar.
Peki, bugün çalışanlar açısından
baktığınız zaman asgari ücret yaklaşık 2.324 lira.
Bu, neredeyse çalışanların ortalama ücreti gibi oldu. Bugün,
maalesef -Avrupadan da örnekler veriyorsunuz ama- Avrupada asgari ücretle
çalışanların sayısı toplam çalışanlar
arasında yüzde 5i, yüzde 6yı geçmiyor. Tabii, bu rakamlar telaffuz
edilirken ne özel sektör bugün ödediği ücretten memnun ne de devlet bu
ücretleri temin etme konusunda mesafe katedebiliyor. Sayın Genel
Başkanımız -söylediği gibi- demişti ki: Asgari
ücretten alınan vergiyi devlet ödesin, hiç olmazsa
çalışanların eline 3 bin lira geçsin. Bu teklif hâlâ geçerli
diyorum ki henüz tespit edilmedi, bu dönemde bu asgari ücretin hiç olmazsa
minimumda da olsa 3 binin altına düşmemesi lazım diyorum. Neden?
Söyleyelim: Açlık sınırı bugün 4 kişilik bir aile için
2.482 lira. Aynı şekilde, yoksulluk sınırı 8.085 lira.
Bunun anlamı şu: Siz iktidara geldiğiniz zaman hani 3Yyle
mücadele ediyordunuz ya, diyordunuz ya Yasaklarla, yolsuzluklarla mücadele
edeceğiz. Ama ne oldu biliyor musunuz? Sayın Bakan bütçe sunumunda
dedi ki: Aşırı yoksulluktan ülke kurtuldu. Bakın,
aşırı yoksulluktan ülke kurtuldu ama bir tane yoksulluğu
devraldınız, kaç tane yoksulluk oldu. Terminolojiye bakın
şimdi; mutlak yoksulluk, göreceli yoksulluk, nesnel yoksulluk, öznel
yoksulluk, mutlak yoksulluk, gelir yoksulluğu, insani yoksulluk, objektif
yoksulluk, subjektif yoksulluk, kırsal yoksulluk, geçici yoksulluk, kronik
yoksulluk, yoksulluk da yoksulluk. Ülkeyi on sekiz senede getirdiğiniz
sonuç bu. Onun için, ülkemizde ne oluyor bu şartlar böyle olunca? Toplam
16 milyon 831 bin kişi sosyal yardımlara muhtaç hâle geldi, sosyal
yardım kuruluşlarından geçiniyor. Yani ülkede fakir
sayısıyla övünen bir iktidar olarak, tahmin ediyorum, tarihe
geçeceksiniz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Hâlbuki bir atasözümüz var. Ne diyor atasözümüz?
İşten artmaz, dişten artar. Ne demek istiyor? Tasarruf
edecekseniz. diyor. Peki, sizin 2020de bir tasarruf kararnameniz vardı;
hiç baktınız mı acaba, bu aldığınız kararlar
doğrultusunda ülkede neden tasarruf etiniz, neleri kıstınız,
bu kıstığınız rakamlarla da neleri yaptınız?
Ben söyleyeyim; mesela, makam araçları sayısı 110 binden 130
bine çıktı. Aynı şekilde, kurum ve kuruluşların
ödediği ciddi kira rakamları devam ediyor. Yine, buradaki israf
rakamlarını bütün arkadaşlarımız uzun uzun
anlattılar, ben de çok fazla detayına girmek istemiyorum ama
geldiğimiz nokta şu: Ne yaparsak yapalım, ya üreterek bu
işlerin altından kalkacağız ya da tüketerek
köleleşeceğiz. Başka çare yok; ya üreterek
özgürleşeceğiz ya da tüketerek köleleşeceğiz.
Dolayısıyla burada her seferinde yeni yeni şeylerden bahsediyorsunuz;
işte, reformlardan bahsediyorsunuz, acı reçetelerden bahsediyorsunuz;
on sekiz yılın sonunda geldiğimiz sonuç bu. Bununla ülkenin de
bir yere gitmesi mümkün değil yani yaldızlı kelimelerle,
yaldızlı cümlelerle, başına yeni kelimeleri koymayla
Türkiyede hiçbir şeyin yeni olmadığını, yeniye
doğru bir şeyin gitmediğini de hep beraber gördük.
Tabii, hazır bu
kürsüye gelmişken size ülkenin bazı gerçeklerinden de bahsetmek
istiyorum. Mesela, bir pandemi süreci yaşıyoruz. Pandemi sürecinde
-ben Samsun için söylüyorum- şehir hastanesini yeni ihale ettik, yeni
çalışmaya başladılar ama ben size birkaç resim göstermek
istiyorum. Bakın, bu, Bafrada -Samsun milletvekillerimiz de bilir- bir
hastane fotoğrafı. Ne zaman başladı, biliyor musunuz?
2000li yıllarda. Devletin, vatandaşın katkısıyla
başladı, daha sonra da Sağlık Bakanlığına bu
devredildi ama maalesef, bu yatırım olduğu gibi duruyor, daha
sonra da Sağlık Bakanlığı, tahmin ediyorum, bir
başka kuruluşa devretme yolunu arıyor. Hâlbuki bugünlerde, gerçekten bugün
Samsundan, maalesef pandeminin, Covid vakalarının en fazla
arttığı illerden bahsediyoruz, yoğun bakımlarda yer
olmadığından bahsediyoruz ama 2000li yıllardan bakın,
bugün 2020deyiz, e siz de on sekiz yıldır iktidardasınız,
maalesef, bu yapı olduğu gibi duruyor.
Yine buna benzer, Çanakkale Ziraat Odası
Başkanı, yine bizim Samsun Ayvacık Ziraat Odası
Başkanı, burada da arkadaşlar anlatıyorlar: Tarım
Kredinin verdiği kredilerin faizi tefeci faizinden daha yüksek. Gelin, hiç
olmazsa bunu doğru düzgün yapılandıralım. diyorlar.
Mesela, Sayın Cumhurbaşkanımızın dün akşam esnafa
yönelik uyguladığı tedbirler vardı. Çiftçiler dört gözle,
cankulağıyla Sayın Cumhurbaşkanımızı
dinlediler Belki buradan da çiftçiye bir şeyler çıkar. diye ama
maalesef, Tarım Kredinin verdiği kredilerin şu an ödenme
şansı mümkün değil, çiftçinin traktörünü haczederek bu
işleri çözmeniz yine mümkün değil. Ümit ediyoruz, kaybettiğimiz
bir şey yok, pandeminin zirve yaptığı bu dönemlerde hiç
olmazsa Tarım Kredi Kooperatifinin sağladığı bu
kredileri yapılandırırsınız ama mümkünse faizsiz
yapılandırırsınız, bunlar da ödenebilir hâle gelir
diyoruz.
Yine, bizim Maraş İl
Başkanımız Ahmet Çabukel diyor ki: Pandemi süreci içerisinde
zaten Elbistanda termik santralden dolayı çok ciddi çevre problemlerimiz
var. Bunları çözmek yerine Maraş Büyükşehir Belediye
Başkanımız ha bire bu imar işleriyle, parsel
işleriyle, eski Karaelbistanda imar çalışmalarıyla
uğraşıyor, orada da yeşil alanlar ticaret alanlarına
çevriliyor, nevi değişiklikler yapılıyor. Biz de,
bakın bu parsel parsel işinden Türkiye çok çekti, bırakın
imar rantı üzerinden bir şeyler yapmayı, millete hizmet etmenin
yolunu arayın diyoruz.
Yine aynı şekilde, bir öğrencimiz,
Enes Furkan Tuncer. Pandemi dolayısıyla özel yurtlara gitti, senedini
verdi ama okullar açık olmadığı için yapacak bir şey
yok. Bakın, Enes Furkan Tuncerin verdiği senet bu, burada; haciz var
arkasında. Yani yatmadığı yurdun, kullanmadığı
odanın ücretinden dolayı öğrencimiz, üniversite öğrencimiz
Enes Furkan Tuncer maalesef hacze muhatap olmuş. Tabii, bu, Türkiyede
gelenek, hani kullanmadığınız yol,
kullanmadığınız hastane... Bundan dolayı da bütçeye bu
sene çok ciddi rakam koyduk, hiç olmazsa şu borcunu ödemeyen, kredi
borcunu ödemeyen öğrencilerle ilgili de biz bu bütçede bir şeyler
görmek isterdik.
Bugün Müteahhitler Birliğinde... Tabii
müteahhit deyince siz başka şeyler anlıyorsunuz ama Türkiye,
inşaat sektöründe dünyada çok ciddi mesafeler katetti. Bilineni değil
de bilinenin dışındakiler üzerinden söylüyorum: Bakın, dört
beş ay içerisinde hazır beton fiyatları 120 liradan 220 liraya
geldi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yok ya, yanlış
oldu.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Evet, 120 lira
metreküpü, bugün Ankaradaki fiyatlardan bahsediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) 220 lira doğru.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bak, 220 lira bu.
Hazır Beton Birliğinin kurucusuyum ben, beton işini iyi bilirim.
Şu an kullanıcısıyım ben, hazır betonu da
aynı zamanda kullanıyorum. Bugün gelen listeler, Sayın Vekilim,
bak, bugün Ankarada -bölgelere göre farklılık gösterir ama- beton
firmaları diyorlar ki: Hazır betonun yani C35 sınıfı,
normal inşaatlarda kullanılan betonun metreküp fiyatı 220 lira.
Demirin fiyatı -buraya gelmeden önce sordum- 5.700 lira. Bugünün
rakamları itibarıyla demirin 1 ton fiyatı 530 lira.
Bakın, arkadaşlar, dört beş ay
öncesinde bu rakamlar 3.000-3.500 mertebesindeydi; beton fiyatları 120
lira mertebesindeydi.
ORHAN SÜMER (Adana) 2.970 liraydı
Başkanım, 2.970.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bakın,
rakamlar 2 katına yükseldi. İnşaat sektörü lokomotif sektördür
yani bu fiyat ayarlamasını... Sayın Bakanım, yani
sanayicilerimizin durumunu da biliyoruz, belki hurda fiyatları ama
muhakkak bu konuya bir el atılması lazım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) Yanlışlık
var.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Bu konuyu
konuşuruz yani kürsüden süremi kullanmak istemiyorum. Sizin
yanınızda telefon açar konuşuruz, bildiğimiz bir konu.
ORHAN SÜMER (Adana) Bedri Başkan, 6ncı
ayda 2.970 liraydı demir. 2.970 liraydı, 6ncı ayda ben
aldım.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Doğru,
dolayısıyla bugün 5.700, hatta ocak ayında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDRİ YAŞAR (Devamla)
Başkanım, toparlıyorum, biraz daha...
BAŞKAN Söz veremem Sayın Yaşar,
uzatma sürenizi verdim.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Peki.
Yani ocak ayında bunun 650 dolarlar mertebesine
çıkacağını söylüyorlar, o da 6.500 lira demektir.
BAŞKAN Sayın Yaşar,
toparlayalım lütfen.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) Dolayısıyla,
ben bu konuda da Sayın Bakanım, sizlerin bu konuya el
atmanızı rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yaşar, uzun bir gece,
çok uzun bir gece. Şu kürsüyü silsinler, müsaade edin de.
BEDRİ YAŞAR (Devamla) İnşallah
yeni sözler verirsiniz Başkanım bize. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Hasan Kalyoncu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HASAN KALYONCU (İzmir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Yatırım harcamaları
başlıklı 9uncu maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz aldım. Gazi Meclisimizi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
2021 yılı bütçesinde yatırım
harcamaları 2020 yılına göre artarak 56,6 milyar liradan 103,7
milyar liraya yükselmiştir. Covid-19 küresel salgını sürecinde
Türkiye ekonomisi için istikrarlı bir yatırım; üretim, ihracat
ve istihdam zincirinin sürdürülebilirliği için daha önemli hâle
gelmiştir. Bu dönem bizlere doğa, çevre ve suyun önemini tekrar
göstermiştir. Bu sebeple, su tasarrufu açısından arıtma
tesislerinde arıtılan suların tekrar sulama ve diğer
kullanım alanlarına entegre edilmesi gerekmektedir. Sadece
tarımda değil aynı zamanda belediyelerde, özel park, bahçelerde
damla sulama, kapalı sulama ve benzeri teknikler uygulamaya
konulmalıdır çünkü en büyük su tüketicisi belediyelerdir.
Su kayıp kaçak oranları ülkede bir an önce
kontrol altına alınmalıdır. Yer altı
barajlarının yapılmasının yanında şehir
merkezlerinde, sitelerde ve yeni yapılan yerleşim bölgelerinde,
kentsel dönüşüm alanlarında yağan yağmuru tutabilecek
yağmur suyu depone alanları oluşturulmalıdır.
Şehir içi bitkilendirme
çalışmalarında bitkilerin su ihtiyacı ve karbon emilimi
açısından bitkiler değerlendirilmeli ve bu kriterlere göre
planlanmalıdır. Ülkemizde yapılan planlamalar ve
yatırım kalemleri makro ölçekte çok fazla, tüm girdiler ve
değişkenler kullanılarak yapılmalıdır fakat durum
hem belediyelerde hem de ülke genelinde farklılıklar göstermekte,
parçadan bütüne doğru giden yaklaşımlar karşımıza
çıkmaktadır. Örneğin, imar planları yapılırken
alanların bütün riskleri etüt edilerek tüm riskler belirlendikten sonra
önlemler alınarak imara açılmalıdır fakat seçim bölgem
İzmirde olduğu gibi deprem olduktan sonra önlem paketi, sel felaketi
olduktan sonra önlem paketleri oluşturulmaktadır. Bu durumlar can
kaybına sebep olduğu gibi maliyeti de daha fazla
artırmaktadır. 2018 yılından beri iklim
değişikliğiyle yağış rejiminin
değiştiğini ve daha sık seller
yaşayacağımızı bu kürsüden daha önce de ifade ettim,
bugün de tekrarlıyorum. Bunun için, riskli alanlar vakit kaybetmeden
belirlenmeli ve önlem paketleri oluşturulmalıdır. Felaketlerden
sonra önlem almak değil, felaketler olmadan önce tüm ihtimaller göz önüne
alınarak önlemler paketi oluşturulmalıdır.
Ülkemizde yaklaşık 3.500ü endemik olmak
üzere 10 binin üzerinde bitki türü bulunmaktadır ancak bunlardan 2 bine
yakın tür yok olma riski altındadır. Biyolojik
çeşitliliğin devamı için bu türlerin acilen koruma altına
alınması gerekmektedir. Yurdumuzun bitki
varlığının sürekliliğini sağlayacak,
koleksiyonunu belgeleyerek gelecek nesillere aktaracak ve bilimsel
çalışmalara ev sahipliği yapacak millî botanik bahçesi çalışmaları
Ankarada devam etmektedir. Şehre bir rekreasyon alanı olarak
kazandıracağı değerin yanı sıra AR-GE merkezi ve
eğitim alanı olarak etkili olabilecektir. Bunun yanında,
ülkemizin biyolojik varlığını, gen bankası
oluşturarak ülke için büyük yarar sağlayacak hâle getirebiliriz.
Uluslararası standartlara uygun Türkiye Millî Botanik Bahçesi Projesini
önemsediğimizi, gecikmeksizin tamamlanmasını
arzuladığımızı ve ihtiyaç duyulan her türlü
desteğe hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, tarımsal üretim
girdilerinde dışa bağımlılık ve döviz
çıkışını azaltacak millî girdilerin
artırılması sağlanmalıdır. Ülkemizin sahip
olduğu biyolojik zenginliği, jeopolitiği, coğrafi ve
ekonomik konumu, kıtalar arası geçiş konumunda bulunması,
medeniyet merkezlerinin beşiği olması ülkemizin önemini bir kat
daha ortaya koymasının yanında, tarımda küresel aktörler
arasında pozisyonunu koruması ve varlığını
sürdürmesi de önemlidir.
Tarım politikalarının önemli bir
sorunu olarak uygun ve sürdürülebilir Hal Yasası
değişikliği gerekliliği ortadadır. Tarım ürünlerinde
spekülatif fiyat dalgalanmalarının önüne geçilmesinin yanında,
sistemden aracıların çıkarılması sağlanarak
üretici, çiftçi meslek kuruluşlarına daha etkin rol verilmelidir. Bu
sayede hem üreticinin hak ettiği geliri elde etmesi hem de tüketicinin suni
olarak artırılmış fiyatlara mahkûm kalmadan tarımsal
gıdalara ulaşması ve halkın sağlıklı ve
ekonomik beslenmesi sağlanabilecektir.
Kent tarımı kapsamında, kontrolsüz ve
denetimsiz faaliyetler yapan üreticiler denetim altına
alınmalıdır. Yapacakları üretim faaliyetleri sonucunda
kullandıkları toprakta yorgunluğu ve kirliliği, denetimsiz
tarım ilaçları ve kimyevi gübreler yanında, şehir hava
kirliliğinden kaynaklanan ağır metal birikimi ve tarım
ilaçları kalıntılarının insan
sağlığına tehdit olmaktan çıkarılması
gerekmektedir. Modern şehir anlayışıyla
bağdaşmayan şehir içi hayvan besiciliği de engellenerek
çevre kirliliği oluşturan etmenler bertaraf edilmelidir. Bu sebeple
kent tarımı değil, tarım kentleri
oluşturulmalıdır.
Sayın milletvekilleri, tarım kentlerinin
kurulması, ekonomik açıdan hem devletin hem de vatandaşın
faydasına olacaktır. Bazı sektörlere hızlıca göz
atarsak; eğitim açısından ele alındığında,
okulların sahip olacağı fiziki altyapı, araç gereç
imkânları ve öğretmen-öğrenci dengesi açısından daha
güçlü bir eğitim ortamı sağlanacaktır. Her köye bir okul
yapmak yerine merkez köyde ya da merkezî durumdaki köyde sınıf
sayısı fazla tek bir okul yapılacaktır. Bunun yanında,
köylülerimizin, kurulacak sağlık birimleri sayesinde, temel ve
koruyucu sağlık hizmetlerine erişimleri
kolaylaşacaktır. Bunun da hem toplum sağlığı hem
de köylümüzün hayat standardı açısından avantajları yüksek
olacaktır.
Ulaşım açısından ele
alındığında, mezra veya dağınık
yapılaşmalar yerine mümkün olduğunca birleştirilen ve
medeni altyapısı güçlü merkez köyler ve onunla
bağlantılı çevre köylerin yol yapım ve bakımları
yapılacak, hizmet artacak ve maliyet azalacaktır. Ulaşım
sorunları yaz kış ortadan kalkacaktır. Belediye hizmetleri
köylerimize daha iyi ulaşacak, içme suyu, atık su ve çöp toplama
hizmetleri çağın gereğine uygun şekilde planlanabilecektir.
Belediyeler açısından da hem yatırım hem de kolaylık
olacaktır. Şehircilik açısından çevreyle uyumlu, ekolojik
hassasiyetleri düşünülmüş, yağmur suları depone
alanları olan, depreme, fırtınalara, sel baskınlarına
karşı dayanıklı olan kentler oluşturulabilecektir.
Tarımsal üretim açısından üretici
birliklerinin oluşturulması, devletin desteklerinin tam
ulaşacağı, makine parkının
oluşturulacağı ve uygun yerlerde tarıma dayalı sanayi
tesislerinin olacağı, tarımsal üretimin planlı şekilde
yürütüleceği dirençli tarım kentleri oluşacaktır. Böylece
köylerimizde doktor, sağlık personeli, eczane, gelişmiş
okullar ve kaliteli eğitim, ziraat mühendisleri, tarım yönlendirme
birimleri, üretici birlikleri ofisleri yer alacaktır. Ayrıca, iklim
değişikliğinin etkilerini en aza indiren ve su tasarrufunu
sağlayacak olan avantajlar da sunacaktır. Tarım kentleri veya
merkez köyler, terör örgütüne karşı da dirençli duruma
geçebilecektir. Tarım kentlerinde oluşturulacak güvenlik birimleriyle
vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği
sağlanacaktır. Güvenlik birimlerimizin, halkımızı
koruma ve terörü yok etmek için yürüttüğü faaliyetler daha tesirli
olacaktır.
Dirençli tarım kentleri tüm yönleriyle ele
alınarak planlanmalı, yıllardır destek programları ve
uygulamalardan tam verim alınamadığı da düşünülerek
gündeme alınacak akıllı tarım kentleri gibi projeler,
dirençli tarım kentleri kapsamında değerlendirilmelidir. Bu
sebeple, başta Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığı olmak üzere Cumhurbaşkanlığı
koordinasyonunda tüm bakanlıklarımız planlamada yer
almalıdır. Ülkenin geleceğine yön verecek bu projenin ele
alınıp uygulanması beklentimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN KALYONCU (Devamla) 2021 yılında
dünyadaki konumumuzu büyük ölçüde tarımda atacağımız
adımlar ve üretimimiz belirleyecektir.
Bu vesileyle, 2021 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Hişyar Özsoy. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA HİŞYAR ÖZSOY
(Diyarbakır) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, ben de bu madde
vesilesiyle son günlerde HDP etrafında odaklanan bazı
tartışmalara dair şahsımın, partimin görüşlerini
ifade etmek istiyorum.
Ondan önce, kıymetli arkadaşlar, geçen gün
burada çok biçimsiz bir tartışma üslup- oldu, Bakan buradaydı, İçişleri
Bakanı. Gerçekten şaşırmadık -aslında geçen sene,
ondan önceki sene de- yani buraya gelip küfür, hakaret
yağdırmasını çok şaşkınlıkla
karşılamadık. Gerekli cevabı da aldı
arkadaşlarımız, o konuya girmeyeceğim fakat orada üzerinde
çok düşünmemiz gereken başka bir durum oldu. Burada, Sayın
Meclis Başkan Vekilimiz
Ben iki gün önce konuşma aldım
Sayın Başkan ama bu konuyu gündeme getirmedim çünkü siz yoktunuz.
BAŞKAN Tutanakları gördük Sayın
Özsoy.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Burada bir siyasi
partiye küfür, hakaretler edilirken -bir de çok cömerttiniz Sayın
Başkan, on-on iki dakika kadar da ek süre verdiniz- ben
şaşkınlıkla, hayretler içinde dinledim. Sonra bazı
arkadaşlar buradan çıktılar, şu kürsülerden Bakan iyi
yapmış, HDPye haddini bildirmiş. babında birtakım
şeyler söylediler; farkında değiller, mesele orada HDPye had
bildirme meselesi değil. Kimse HDPye had bildiremez, biz kendimizi
müdafaa ederiz. (HDP sıralarından alkışlar) Orada mesele şuydu:
Atanmış bir Bakan şu Meclise bütçe istemeye, para istemeye
geliyor ve halkın oylarıyla seçilmiş bir siyasi partiye her
türlü küfrü, hakareti ediyor ve burada parlamenter demokratik kültür adına
hiç kimse Meclis Başkan Vekili dâhil- çıkıp Ya, Sayın
Bakan, bağırabilirsiniz, çağırabilirsiniz fakat ne partiye
ne buradaki şahıslara hakaret, küfür edemezsiniz. diyemedi. Siz de
diyemediniz Sayın Başkan, anlayamadım niye, çekindiniz mi
veyahut da tasvip mi ettiniz, belki siz de mi zevk aldınız o
rezaletten? Ben bilemeyeceğim.
BAŞKAN Siz duydunuz mu?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Fakat en
azından bu Meclisin Başkan Vekili olarak
Ben o gün duyduğumu duydum Sayın
Başkanım. Meclis Başkan Vekili olarak, o oturumu yöneten Meclis
Başkan Vekilimiz olarak o tartışmaya dair bir açıklama
yapmanız gerektiğini ben şahsen düşünüyorum, takdir
sizindir Sayın Başkan, yaparsınız, yapmazsınız
ama o konuya dair
Çünkü hepimiz buradaydık, çok çirkin durumlar oldu. Bu,
yol yapmadır Sayın Başkan, bu yol yapmadır. Nasıl bir
yol biliyor musunuz? Yarın, şu iktidarda bir CHPli bakan gelse,
şurada AK PARTİli bir milletvekiline küfür, hakaret etse
karşısında durmamız lazım. Bakın, burada daha
önce de başka küfürler yapıldı, üzerini kapattılar bir
şekilde. Dolayısıyla bu Meclis daha fazla çirkinliklere
kanımca müsaade etmemelidir; bu birinci konu.
İkincisi, kıymetli arkadaşlar, bir
dönemdir, biliyorsunuz, HDPnin kapatılma tartışmaları bir
şekilde gündeme taşınmaya çalışılıyor.
Baştan söyleyeyim; ya, kıymetli arkadaşlar, HDP, dükkân
mıdır kapatıyorsunuz? (HDP sıralarından
alkışlar) HDPyi kapattığınız zaman,
müşterileri sizin dükkânlarınıza mı gelecek? Bu nasıl
bir söylemdir?
Bakın, ben bu vesileyle, size biraz HDP
nedir? onu anlatayım: HDP, bir siyasal platform olarak
Bizim kendi
içimizde de çok büyük farklılıklarımız var. Bakın,
ben
Şimdi, siz görüyorsunuz, siz buradan bakıyorsunuz ya HDPye;
hepsini aynı gibi görüyorsunuz fakat ben HDPnin şu grubu içerisinde
en az 12-20 siyasal, toplumsal kesimden gelen, uzun mücadele tarihlerinden
gelen insanları görüyorum. Siz, tabii, homojen görüyorsunuz. Mesela,
işte, hemen, Hüda ablamız var burada; 28 Şubat döneminden beri
hani, dindar, demokrat bir insan olarak mücadele sürdürüyor. Birçok
arkadaşımız var, şimdi hepsine giremem; mesela
halkevlerinden var, sol partilerinden var, Kürt hareketinden var, kadın
hareketinden var, var da var; Ermeni arkadaşlarımız oldu,
Süryani arkadaşlarımız var, var
Biz neyiz biliyor musunuz? Çok
basit size söyleyeyim: Türkiyede bir resmî ideoloji var, o resmî ideolojiyi
CHP kurdu; şu an sürdürenler Adalet ve Kalkınma Partisi ve ittifak
kurduklarıdır. Resmî ideolojinin yüz yıldır ittiği,
kaktığı, ezdiği, susturmaya
çalıştığı, her türlü vahşetle yok etmeye
çalıştığı onlarca toplumsal, siyasal geleneğin
bileşkesi olarak biz buradayız. HDPyi o açıdan iyi
anlamanızı ben öneririm. Biz, biraz inatçıyız çünkü hakikat
çok inatçıdır. Kıyımlardan, soykırımlardan, köy
yakmalarından; 4 bin tane köy yakıldı biliyorsunuz. Sadece
ezilen kesimleri temsil etmiyoruz, yüz yıldır bu ülkede mücadele eden
değişik siyasal kesimler söz konusu; Kürtler, Aleviler, Ermeniler,
diğerleri, işçi hareketi, sendikalar var, insan hakları
hareketleri var, kadın hareketi var. Dolayısıyla HDPyi böyle
bir çoğulluk olarak görürseniz, HDPnin tarihin ta kendisi olduğunu
görürsünüz. Dolayısıyla HDPyi siyasi bir parti, tüzel bir
kişilik olarak Belki biz ketenpereye getirir de hukuken
kapatırız. gibi düşünenler varsa, biz kendilerine şunu
diyoruz: HDP, tastamamıyla halktır, resmî ideolojinin tam doksan yedi
yıldır bitiremediği halkın o değişik kesimleri
biziz. Bugün, HDP içinde mücadele ediyoruz, daha önce başka siyasal parti,
oluşumlar içerisinde yapıyorduk, otuz kırk yıl sonra belki
başka kulvarlarda mücadele yürüteceğiz ama biz, çok ısrarlı
ve kararlı bir şekilde bu demokratik mücadeleyi sürdüreceğiz; bu
önemli bir konu.
Kıymetli arkadaşlar, 2015
yılından bu yana partimize yönelik çok fazla saldırı oldu,
biliyorsunuz, zaten birçoğunu da siz uyguluyorsunuz bize. Rahmetli Çetin
Altanın güzel bir sözü var, biliyorsunuz, o, düello ile pusu arasına
bir fark koyar, Türkiye'yi de kastederek der ki: Bizde düello kültürü çok
fazla yoktur, pusu kültürü vardır hatta, düelloya
çağırırlar, pusu kurarlar, vururlar yani. Düello nedir biliyor
musunuz arkadaşlar? Düello, bir kavganın eşit ve adil
olmasıdır. 2 kişi birbirini görür, eşit koşullarda
düelloya gidersiniz. Şimdi biz HDP olarak defalarca düelloya davet ettik.
Yalnız, farklı anlaşılmasın burada, kavgadan taraf
değiliz, kavga istemiyoruz -siyasi düello başka bir şeydir- bize
karşı ilan edilmiş kavgalardan da Allah şahittir ki hiçbir
zaman kaçmamışız, kaçmayız da fakat düellodan
kastımız şudur, defalarca söyledik: Bizimle hesaplaşmak
istiyorsanız artık enstrümana çevirdiğiniz yargının
arkasına, polisin arkasına sığınmayın, hodri
meydan, sandığa gidelim, halkın önüne gidelim diyoruz. Ama
bizimle, halkın sandığında, halkın gönlünde
yenişemeyenler birtakım pusular kurarak HDPyi o pusularda vurdurmaya
çalışıyorlar bugünlerde. (HDP sıralarından
alkışlar) Biz HDPliler olarak yüzlerce pusunun zembereğinden
geçip gelmişiz. Kimseye bir eyvallahımız yok, kimseyle bir
kavgamız yok; haklı olanı, doğru olanı biz savunmaya
devam edeceğiz. Eğer varsa, tekrar sizi düelloya davet ediyoruz,
sandığa davet ediyoruz. Bakın, beş yıldır 100
tane televizyon kanalında her gün bize küfür, hakaret
saydırıyorsunuz değil mi? Saydırıyorlar. Halk
bunları dinliyor mu? Dinliyor. 2015 Kasımında biz yüzde 10,7 oy
aldık, tam üç yıl boyunca tutuklamadığınız il
başkanımızı bırakmadınız, bütün
vekillerimizi, belediye başkanlarımızı; artı bir de
televizyonlarda küfür, hakaret tam üç yıl devam ettiniz. 2018
yılında ne oldu? Halk, bize bu defa yüzde 11,7 oy verdi. Bu ne
demektir kıymetli arkadaşlar, biliyor musunuz? Hesabınız
yanlış demektir. Bu şu demektir, halk diyor ki iki şey: Ya
bize oy veren halk da bizim gibi -tırnak içinde söylüyorum- teröristtir
ya da halk sizin bize yakıştırdığınız o
terörist yaftasını kabul etmiyor, bizi terörist olarak görmüyor.
Sizin bu halk gerçekliğiyle yüzleşmeniz lazım. Aksi hâlde ne
olur? Bu iktidar da tarihin çöp sepetine çoktan gitmesi gereken resmî
ideolojinin basit bir parçası olur ve aşınır. Size söz
veriyorum, çok kısa bir zaman içerisinde
aşınacaksınız.
Son olarak kıymetli arkadaşlar, bugünlerde
yine revaçta, biz o kadar küfür, hakaret yedikten sonra da AK PARTİnin
Grup Başkan Vekili çıkıp bu kürsüde yine herkese biz
kardeşiz, mardeşiz yaptı. Yani bize Haysiyetsiz. diyen
bakanı alkışlayıp, gelip bize burada kardeşlik
edebiyatı yaptı.
Şimdi ben gerçek kardeşliği şu
partinin içerisinde görüyorum. Biz gerçekten halkların
kardeşliği diyoruz arkadaşlar, biliyor musunuz? (HDP
sıralarından alkışlar) Sizin kardeşlik söyleminiz niye
yanlış, niye doğru değil biliyor musunuz? Ben niye o
kardeşliği istemiyorum biliyor musunuz? Çok net söyleyeyim size.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Peki, Kürt
düşmanı. diyorsunuz, niye diyorsunuz onu?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ben şimdi
söyleyeyim size.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Kürt
düşmanı mıyız biz? Niye öyle bir ayrımcılık
yapıyorsun?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Bakın,
uluslararası parlamentolara birlikte gittiğimiz
arkadaşlarımız var burada.
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Niye
ayrımcılık yapıyorsun?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Ben beş
buçuk yıldır bu Meclisteyim. Kardeşlik nedir? Bakın, ben
sizin ana dilinizi çok iyi biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla)
Başkanım, bir dakikada toparlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Ben sizin ana
dilinizi çok iyi biliyorum, bakın, size ana dilinizle hitap ediyorum,
bunda da bir sıkıntım yok. Ben bir Kürt
arkadaşınız olarak buradayım, 600 vekil var, kaçı
Türk, kaçı Kürt ben bilmiyorum ama şunu söylüyorum size
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Bizim de bir sürü
Kürt arkadaşımız var, evet.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Çok güzel
Beyazlar da yapıyor, Benim de 2 siyah arkadaşım var
Başka bir şey söylüyorum.
Arkadaşlar, sizin seçmenleriniz arasında
da çok Kürt var. Ben merak ediyorum, Türk olup da Ya, ben gidip on kelime, on
cümle Kürtçe öğreneyim. diyen kaç tane arkadaşımız var
burada? Beş buçuk yıldır ben uluslararası platformlara
gidip geliyorum bütün arkadaşlarımla birlikte, bütün siyasi
partilerden. Ya, bir sabah da bana
(x)
Hişyar Hoca. diyemiyor musunuz, aklınıza gelmiyor mu sizin
hiç? Kendi Türklüğünüzün nasıl bir ayrıcalık olduğunun
bile farkında değilsiniz siz, bunu söylemeye
çalışıyorum. Türkiyede 20 milyon Kürt var, bu Mecliste on cümle
Kürtçeyi bu insanların hatırına kurabilecek vekil
bulamıyoruz. Eğer kardeşlikse ilk önce
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Hemen bitiriyorum
Başkan.
İlk önce, eğer kardeşsek
-anamızın dilinden konuşacağız ya, kardeşiz-
sizin her birinizi üç beş kelime ya da cümle Kürtçe öğrenmeye davet
ediyorum, belki oradan başlayabiliriz kardeşlik tartışmasına.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Hişyar
Hoca, selamünaleyküm.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Onursal Adıgüzel.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yatırıma
ilişkin 9uncu madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ne yazık ki 2020
yılı vatandaşın iliklerine kadar işlemiş bir
ekonomik buhranı yaşayarak bitiyor. Peki, bu ekonomik buhran sürecine
nasıl geldik? On sekiz yıldır Adalet ve Kalkınma Partisinin
adım adım uyguladığı ekonomi politikaları bizi bu
buhran sürecine sürükledi. Peki, 2020 yılında asıl ne oldu?
Adalet ve Kalkınma Partisinin on sekiz yıldır vatandaşı
öteleyen, yandaşı, rantı önceleyen politikaları pandemiyle
birlikte iflas etti. Gençler, kadınlar, esnaf İş yok, borç çok,
umut yok. diye feryat ediyor ama sizlerin kulakları tıkalı,
gözleri kapalı.
Değerli milletvekilleri, on ayda 16 bini
aşkın vatandaşımızı, 250yi aşkın
sağlık personelimizi pandemiye kurban verdik. Önce verileri
gizlediniz, sayıları yönetmeye çalıştınız,
algıyı yönetmeye çalıştınız; baktınız
olmuyor, algı yöneterek pandemi yönetilmiyor. Sivil toplum örgütleri,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri, belediye başkanları gerçek
rakamları söylemeye başladı ve sizin 83 milyona
anlattığınız başarı hikâyesi, vaka
sayıları ortaya çıkınca çöktü. Vaka sayılarında
gördük ki Avrupada 1inciyiz, dünyada da Amerikadan sonra 2nciyiz. Gerçi, Cumhuriyet
Halk Partisinin şeffaf belediyecilik anlayışına göre
baktığımızda, hâlihazırda
açıkladığınız sayıların da doğruyu
yansıtmadığını tüm Türkiye anlamış oldu.
Bugün kaç haneye yangın düşüyorsa bunun
sebebi siz ve sizin on sekiz yıldır uyguladığınız,
5 müteahhiti önceleyen politikalarınızdır. Milyonlarca
vatandaş işsiz, esnaf kepenk kapatmış. Peki, siz ne
yapıyorsunuz arkadaşlar? Siz Evime ekmek götüremiyorum. diyen
esnafın başına keyif çayı atıyorsunuz. Siz, emekçiyi
açlık ile virüs arasında yaşam mücadelesi vermek için
zorluyorsunuz. Siz, işçiye Al 39 lirayı, günlük karnını
doyur. diyorsunuz ama 783 bin kilometre vatan toprağında emekli,
işsiz, çiftçi, öğrenci bulamamışsınız yardım
götürecek, yurt dışına yardım gönderiyorsunuz. Madem el
âleme yetiştirecek paranız vardı, bu millete niye IBAN
yolladınız, bir açıklayın bakalım? On sekiz
yıldır 5li çetenin arkasında dağ gibi duruyorsunuz, 5li
çetenin arkasında. (CHP sıralarından alkışlar) Peki,
Ben bu millete otuz yıl vergi ödedim, bana bir ay bakamadı. diyen
esnafın niye arkasında durmadınız, derdine niye derman
olmadınız?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Belli kelimeleri
öğrenmişsiniz çıkıp çıkıp söylüyorsunuz.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Ama unutmayın,
Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri var. Biz esnafın arkasında,
milletin arkasında dağ gibi duruyoruz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) Menemen
gibi mi?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) Menemen Belediyesi
gibi mi?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Sizin gibi Lüksten,
itibardan tasarruf olmaz. demiyoruz. Bütün imkânlarımızla
vatandaşın yanındayız, vatandaşla birlikteyiz.
Değerli milletvekilleri, pandeminin en çok
etkilediği kesim, ne yazık ki geleceğimiz olan
çocuklarımız. On sekiz yılda eğitimde
yaptığınız yanlış yatırımlar,
başarısız olan projeleriniz bırakın çocukların
eğitimde ilerlemesini, tableti, bilgisayarı, interneti
kullanmasını yüz binlerce öğrencimiz bugün televizyona bile
erişemeyecek durumda. Tüm dünyada dijitalleşme, teknoloji
eğitimdeki fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak için
kullanılırken Türkiye'de daha derin bir fırsat
eşitsizliğinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bunun
asıl sorumlusu da on sekiz yıllık eğitim
politikalarınızdır.
Şimdi, sizinle bir rakam
paylaşacağım arkadaşlar -bu rakam istatistiklerle ortaya
çıktı- tabii, Adalet ve Kalkınma Partililer bunu
görmemişlerdir: Türkiye'nin en yoksul yüzde 20lik kesimini oluşturan
ailelerin 1 çocuğa bir ayda harcadığı eğitim
masrafı ne kadar biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim: Sadece 20 lira. 1
çocuğa bir ayda harcanan para arkadaşlar, 20 lira. (CHP
sıralarından alkışlar) Ben size soruyorum
Hesabı siz
mi yaparsınız? Buyurun, çay simit hesabını siz yapın
ama içinizden cesur bir arkadaşımız varsa gelsin yarın
Ankarada pazara gidelim, bu 20 lirayla ne alabiliyoruz görelim. Yarım
kilo peynir mi alırız, artık 3 kilo meyve mi alırız
hep birlikte görelim, yaşayalım.
Değerli arkadaşlar, OECD rakamlarına
bakıyoruz
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) 2002den
önce yüzde 30
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) Sen a Haberde
masalları dinleyip oradan laf atma; milletin gerçekleriyle buluş,
ondan sonra konuşuruz. (CHP sıralarından alkışlar)
OECD rakamlarına bakıyorum, OECD
rakamlarına, değerli arkadaşlar, 77 ülke arasında evinde
bilgisayarı olmayan öğrenci sıralamasında kaçıncı
sıradayız? 64üncü sıradayız. Evinde interneti olmayan
öğrenci sıralamasında kaçıncı sıradayız?
70inci sıradayız. Bakın, 77 ülke arasında 70. Ama bakanlar
çıkıyor buraya, Ulaştırmada uçuyoruz, kaçıyoruz.
dinliyoruz hep birlikte. Ben size AKPnin şahlanış döneminden,
şahlanış dönemi Türkiyesinden birkaç cümle okumak istiyorum.
Bunu yaşayan öğrencilerden okuyacağım: Bilgisayar ve
internetimiz yok, alacak gücümüz de yok. Eski model bir TV var, EBA TV
frekansı ayarlansın diye televizyoncu çağırdım,
yapamadı. Evimizde internet her zaman çekmiyor. Çocuklar da internetin
çekmesi için çatıya çıkıyor. Ablamla canlı ders saatlerimiz
aynı, o girdiğinde ben giremiyorum. Bu çocukların vebalini kim
ödeyecek değerli arkadaşlar? Hiç yüreğiniz sızlamıyor
mu sizlerin, hiç sızlamıyor mu?
Sözde bir FATİH Projesi yaptınız,
çağ açıp çağ kapatıyordunuz; ne oldu? Öğrenciler,
bırakın tableti, televizyona ulaşamaz oldu arkadaşlar; bu
gerçeklikle yüzleşin. 10 milyon tablet dağıtacağız.
dediniz, dağıttınız mı?
Dağıtamadınız. Hesabı verdiniz mi? Yok. Ben size
söyleyeyim: 1 milyon 437 bin tablet dağıtıldı, bugün o
tabletlerin akıbetini, nerede olduğunu kimse bilmiyor, ortada da ne
yazık ki bir envanter yok.
Değerli arkadaşlar, yine, pandeminin en
önemli sorunlarından biri tablete ulaşamamaktı. Sayın
Cumhurbaşkanı çıktı, müjdeyi verdi, dedi ki: 500 bin
tablet dağıtacağım. Nerede 500 bin tablet? İki ay
oldu, okullar kapanıyor, ortada tablet mablet yok. Bakana sorduk 100-150
bin dağıttık, dağıtacağız. diyor, anlatıyor.
Hani, dedim ya Bütçe önceliklere, tercihlere göre
yapılır. diye. O, yatırımı
yaptığınız yerdeki öncelik ve tercihler de sizin
vizyonunuzu belirler. Ben de baktım, bu Adalet Kalkınma Partisinin
bütçe hazırlarkenki vizyonu ne? Bunu da en güzel Sayıştay özetlemiş.
Sayıştay diyor ki: Cengiz Holding, Ovit Tünelinde 19.500
liralık iş için 17 milyon lira almış. Ben şunu çok
iyi biliyorum: Defalarca duydunuz siz bu meseleyi. Ben şunu sormak
istiyorum size: Neden bunu sorgulamıyorsunuz? On sekiz yılda
boşa harcanan paralarla çocuklarımız nitelikli bir eğitim
alabilirdi, neden bunu sorgulamıyorsunuz? Urfadaki Elif, Hakkârideki
Rojin, Kayserideki Yusuf, İstanbuldaki Deniz, rızkından
çaldığınız, yandaş 5 müteahhide verdiğiniz
paralarla bugün eğitimden mahrum kalıyorlar; siz bunun
hesabını sormuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bir mesele daha var;
hatırlıyorsunuz, özellikle pandemi süreciyle gündeme geldi, internet
altyapısı meselesi. Türkiyede internet altyapısı gerçekten
sorunlu. Şöyle bir gerçeklik var: Ulaştırma Bakanlığı
var, Ulaştırma Bakanlığı her işi yapıyor,
bir de 21inci yüzyılda haberleşme işini de yapıyor,
haberleşme teknolojisinin temeli Türkiye de bu noktada geri
kalmış durumda, bunu net bir şekilde hepimiz yaşayıp
görüyoruz. Türkiyede, 21inci yüzyıl Türkiyesinde,
şahlanış döneminde, öğrenciler internete girmek için
çatıya çıkıyorlar arkadaşlar. İstanbulda, Türkiyenin
göz bebeği metropolde evinize internet bağlatmak için port
sırasına giriyorsunuz ama uçuyoruz arkadaşlar, çok
başarılıyız. En çok yatırımı
yaptığımız taraf ulaşım, en çok yatırım
yaptığımız sektör ulaşım sektörü. Nerede?
İnternet ulaşımı yerlerde.
Geniş bant meselesini anlatmak isterim size.
Geniş bant çok önemli bir mesele, bir realite. Eğer, Türkiyenin
geniş bant penetrasyonunda yüzde 10luk bir iyileştirme yapsanız
bu, gayrisafi yurt içi hasılada 1,38lik bir iyileşmeye sebep oluyor.
Ama siz ne yapıyorsunuz? TELEKOMu satıyorsunuz. Satılan
TELEKOM, satıldığı zaman on beş yıl önce 150 bin
kilometre fibere sahip, bugün 400 bin kilometre.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - On beş yılda
bir arpa boyu yol gidilmemiş ama TÜRK TELEKOM satılırken
altına imza atanlar ne yazık ki hesap vermemişler.
Osmanlıdan gelen kablolarla bugüne gelmiş köklü bir kurum bugün
şikâyet hattına dönüşmüş durumda ve kimse hesap vermiyor.
Son olarak arkadaşlar, bu kürsüden çok
söylediler, sizin 3Y meseleniz çöktü. Artık siz Z evresine geçtiniz;
zam, zulüm, zafiyet. (CHP sıralarından alkışlar) Neye zam
biliyor musunuz? Çiftçinin mazotuna zam. Neye zam biliyor musunuz? Doğal
gaza zam. Neye zam biliyor musunuz? Ete zam, süte zam. Nerede zafiyet biliyor
musunuz? Eğitimde zafiyet, sağlıkta zafiyet, dış
politikada zafiyet, yönetimde zafiyet. Kime zulüm biliyor musunuz? İşçiye
zulüm, çiftçiye zulüm, emekliye zulüm. Sizin bu
politikalarınızın sonu gelmiştir, alfabede de harf
kalmamıştır. İlk seçimlerde bu millet size gerekli dersi
verecek diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahıslar adına ilk söz,
Sayın Radiye Sezer Katırcıoğlunun.
Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerine AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Sizleri ve aziz milletimi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, tüm canlılar,
insanlar, hayvanlar ve bitkiler tohumdan çoğalır. Toprak,
tohumların ana rahmidir. On iki bin yıl öncesine dayanan
Şanlıurfa Göbeklitepede bulunan buğday taneleri bize
Anadolunun ilk tarım yapılan yer olduğunu söyler.
Değerli milletvekilleri, 2050 yılında
dünya nüfusu 9,7 milyarı bulacak. Kendi tarımını yapamayan
ülkeler, açlıkla karşı karşıya kalacaklar.
Savaşların kıtlıklardan, doğal afetlerden, iklim
krizlerinden çıkacağı açık ve nettir. İnsanları
ve ülkemizi bekleyen bu tehditlerle mücadele ancak tarımla olacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ve değerli eşleri Sayın Emine Erdoğan
Hanımefendinin himayesinde başlatılan, Tarım ve Orman
Bakanlığınca yürütülen Ata Tohumu Projesi, 2023, 2053, 2071
vizyonları çerçevesinde ülkemizin geleceğinin teminatıdır.
Anadolunun ana tohumlarının teminat altına
alınacağı, özgünlüğümüzün ve özgürlüğümüzün korunarak
çoğaltılacağı Ata Tohumu Projesi, cumhuriyet tarihinin en
kapsamlı yerli tohum seferberliğidir.
On sekiz yıl öncesinde Türkiyemiz ithal tohum
cennetiyken bugün, 86 ülkeye 255 milyon dolarlık tohum ihracatı yapan
bir ülkeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2023
hedefimiz ise 2 milyon ton üretimle 500 milyon dolarlık ihracat elde
etmektir.
Değerli milletvekilleri, 10 milyon metrekarelik
Avrupa topraklarında sadece 2.400 endemik bitki çeşidi varken
ülkemizdeki 12 bin bitki türünün 3.905i endemiktir. Bu rakamlar bize Anadolu
topraklarının dünyanın gen merkezi olduğunu gösterir.
Batı, Anadoludan yıllarca yurt dışına
kaçırdığı tohum ve çiçeklerimizi, bugün tıpta,
sanayide ve kozmetikte kullanılan, katma değeri yüksek ürünlere
dönüştürmüştür. Ata tohumlarımız ve tıbbi aromatik
bitkilerimizi korumak ve gelecek nesillere taşımak için, veri
tabanlarına kaydetmek üzere üretime yönelik çalışmalar yapmak
için dünyanın 3üncü büyük Tohum Gen Bankasını kurduk;
hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Ata Tohumu Projesiyle
Kocaelinin Kandıra ilçesinin Kandıra sivri biberi, kıl biberi,
salça biberi ata tohumu olarak TİGEM tarafından tescillendi. Ekilen,
dikilen, hasat edilen Kandıra biberleri, büyük marketlerde artık
vatandaşlarımızla buluşuyor.
Değerli milletvekilleri, kısa adı
TABİP olan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Projesi Kocaeli
Büyükşehir Belediye Başkanımız tarafından Kandıra
ilçemizde başlatıldı. Kandıralı kadın ve
çiftçilerimizin istihdam edileceği projeyle, hasat edilen aromatik
bitkiler kurulacak yem fabrikasında kozmetik ve takviye gıda
üretimine dönüştürülerek 80 milyon TLlik ekonomik girdi
sağlanacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe,
eğitimden sağlığa, sanayiden teknolojiye, turizmden
tarıma kadar insanı merkeze alan, ezber bozan, yerli ve millî, güçlü
Türkiye bütçesidir. Bu bütçe, insan odaklı bir bütçedir; bu bütçede aile
var, kadın var, engelli var, yaşlılar var, çocuklar var,
emekliler var, genç var, işçi var, işveren var, çiftçi var, esnaf
var, hasılı millet var. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bu bütçe, kız çocuklarını zorla dağa
kaçıran, istismar eden, çocukları canlı bomba yapan PKK/PYD-YPG
ve FETÖ gibi tüm terör örgütleriyle tek bir terörist kalmayana kadar
mücadelesine devam edecek bir bütçedir. Bu bütçede, şiddete, tacize,
tecavüze uğrayan kadına ve çocuğa çözüm var, çare var. Bu bütçe,
şiddete uğrayan mağduru siyasete malzeme yapmadan, siyasetüstü
yaklaşımla siyasi sömürüye alet ettirmeden, asla şiddeti meşrulaştırmadan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RADİYE SEZER
KATIRCIOĞLU (Devamla)
ama fakat lakin cümlelerini kullanmadan,
Senin, benim mağdurum demeden çözüm üreten, samimi, içten, güven
uyandıran, hak temelli, çözüm odaklı bir bütçedir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, her şeye
rağmen bizler, kulakları olup duyanlar, gözleri olup görenler,
dilleri olup gerçekleri söyleyenlerle, içeriden, dışarıdan
saldırılar karşısında bir ve beraber olarak
demokrasimizi ve ekonomimizi daha da güçlendireceğiz.
Yarın, Hazreti Mevlânanın Şebiarus
yani düğün gecesinin 747nci yıl dönümü; rahmetle yâd ediyorum. Zor
zamanlardan geçtiğimiz bugünlerde milletimizi korkuyla, endişeyle,
tartışma ve kavgayla, felaket senaryolarıyla umutsuzluk tezgâhı
kuranlara Hazreti Mevlânanın şu sözleriyle cevap vermek istiyorum.
Diyor ki Hazreti Mevlâna: Bu cihan bir dağdır, bizim
yaptıklarımız ise ses, seslerin aksi yine dönüp bize gelir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Son
cümlem, bitiriyorum.
BAŞKAN Ek süreyi verdim, teşekkür
ediyorum.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim.
Bu cihan
Son cümlemi tamamlayayım Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Biliyorsunuz, uygulama olarak
vermiyorum Radiye Hanım.
CAVİT ARI (Antalya) Açalım
Başkanım, biz de destekliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanım,
Mevlânadan
Mevlâna için
BAŞKAN Değerli arkadaşlar, müsaade
eder misiniz
Lütfen
On beş saattir kürsüdeyiz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Devamla) Peki.
Tavsiyesi kulağımıza küpe olsun
diyorum.
Bütçemiz hayırlı uğurlu olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şahıslar adına ikinci
söz, Sayın Muhammet Naci Cinislinin.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum)
- Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bütçe
kanunu teklifinin 9uncu maddesi üzerine şahsım adına aleyhte
söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve aziz milletimizi
saygıyla selamlarım.
Bütçede, belediyelerin ileri teknoloji ve büyük
tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarında
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen projeler için
yapılacak borçlanmalar düzenleniyor. Partili
Cumhurbaşkanlığı sisteminde keyfî ve kamu menfaatini
gözetmeden particilikle hareket etme kabiliyetinin bu tür kanunlarla olanak
dâhilinde olmasıyla, muhalefete mensup büyükşehir belediyelerinin
projelerini, yatırımlarını işlevsizleştirecek
sorunlu düzenlemeler önümüze gelebilir. Ayrıca, bu sistemde siyasi bir
partiye de mensup olma imkânı olan cumhurbaşkanlarına siyasette
haksız hamleler yapma imkânı doğmuş oluyor. Yalnızca
bugünü düşünmemek lazım. Bu türde düzenlemelerin milletimize fayda
sağlayıp sağlayamayacağı bile yeterince
tartışılmamışken Anayasada kendine özel bir bölüm ve
maddelerle sınırları çizilmiş olan bütçe kanunu içerisinde
kaydedilmesi takdir edersiniz ki bütçe yapma geleneğiyle de
bağdaşmıyor.
Değerli milletvekilleri, 1980li yıllarda
bütçe açıklarının kamu yatırımları üzerinde
olumsuz etkiler oluşturması ve özel sermayenin de büyük altyapı
yatırımlarını karşılayabilecek güce
ulaşması sonucu yeni bir finansman modeli olarak kamu-özel iş
birlikleri fikri gündeme gelmişti. Ancak AK PARTİ iktidarlarınca
ülkemizde hayata geçirilen kamu özel iş birliği projelerinin bütçeye
maliyeti, sözleşmelerinin içerikleri hakkında net bir bilgiye nedense
ulaşamıyoruz. Üstelik, AK PARTİ yönetimlerinde
-Sayıştay denetimiyle- Kamu İhale Kanunundan bir
kısım muafiyetlerin kamu-özel iş birliği projelerine
sağlandığını araştırarak
öğrenebiliyoruz. KÖİler üzerinde tartışmaya, biz
milletvekillerine ve milletimize bilgi verilmesine AK PARTİ
iktidarınca engel bir durum mu var? Varsa lütfen söyleyin, bilmek
istiyoruz. Yollar, hastaneler, köprüler, havalimanlarının
yapılmasına tabii ki karşı değiliz. Biz İYİ
PARTİ olarak yatırımcı, kalkınmacı bir gelenekten
geliyoruz. Neredeyse Türkiyenin her taşının altında
geleneğimizin, köklerimizin izi, emeği vardır. Bizim
dertlendiğimiz konu, KÖİ uygulamasının AK PARTİ tarafından
millete ve Meclise karşı hoyratça, saygısızca suistimal
edilmesidir; hesap vermekten kaçınmasıdır. Şeffaflık
ve hesap verilebilirlik kavramlarıyla bağdaşmayan, gelecek on
yılların gelirlerine de el koyan sözleşmeler kamuoyuyla
paylaşılmalı, gizlenmemeli. Sorumlu devlet
adamlığı ve vatanseverlik bunu gerektirir. Anladığımız
kadarıyla KÖİ bağlamında Hazine garantili projelere verilen
toplam taahhüt 155 milyar 800 milyon dolar. 2020 yılı
başından bugüne kadar sadece döviz kurundaki artıştan
dolayı 264 milyar liralık bir taahhüt artışı oldu.
Sayıştay raporlarına göre 2014-2019 yılları
arasında ödenen kur farkı ise 62 milyar liraya yakın.
(Uğultular)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Sayın Başkanım, ben kendi kendimi duyamıyorum şu an,
çok uğultu var, kusura bakmayın.
BAŞKAN Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Ulaştırma, enerji, sağlık alanlarında on
yıllara yayılan Hazine garantili ödemeler, sözleşmelerin
yabancı para cinsinden yapılması ve dünyada hemen hemen hiçbir
ülkede, hiçbir sektörde görülmeyen soyguna varan fahiş kâr
oranlarının olması suistimale varan finansal zararları
ortaya koyuyor.
Değerli milletvekilleri, KÖİ
işlemlerinde, aslında, masum ve helal kazancı tanımlayan
kâr sözcüğü yerine başka bir sözcük türetmek lazım.
İktidarın KÖİ projeleri için oluşturduğu bütçeler 2019
yılında 9 milyar lira, 2020 yılında 19 milyar lira,
önümüzdeki 2021 yılında ise 83 milyar lira olarak öngörülmüş;
farka bakar mısınız? Bu gelişmeler son yıllarda bütçe
disiplininde yaşanan bozulmaların yönetilebilir olması yönündeki
engellerden yalnızca bazıları. Artık zihniyet
değişmedikçe ülkemiz ekonomisinin özellikle son iki yıldır
döviz kurunun geldiği seviye üzerinden KÖİ projelerini finansa
edebilmesi mümkün değil. Tasarruf yapmadan, üretmeden harcamalarına
devam eden, israflarıyla kendisini finansa etmekte de zorlanan AK
PARTİ iktidarı devletimizi yüksek faizlerle borçlandırıyor.
Faiz giderleri 2020 yılına oranla yüzde 30dan fazla artarak 179
milyar liraya dayandı. Diğer yandan bütçe kanunu teklifinin Plan
Bütçe Komisyonundaki görüşmelerinden önce Resmî Gazetede yayımlanan
değişiklikle bütçe sistemi içerisindeki fonksiyonel
sınıflandırılma değiştirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla)
Teşekkür ederim.
Acaba ani değişikliklerin amacı
artık çuvala sığmayan mızrağın gizlenmesi,
finansal şeffaflığın matlaştırılması
mıdır, öğrenmek isteriz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemini
yapacağım.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Başkan.
2021 yılı bütçesini inceledim.
Niğdeyle ilgili ciddi büyük bir yatırım yer almıyor.
Niğdede işsizlik artıyor. Niğde göç veriyor. Yeni
açılan bir fabrika, iş yatırımı yok. Güneş paneli
fabrikası için bakan seçim öncesi geldi, temel attı; fabrika temel
olarak kaldı. Sekiz yıl önce, bir yılda iki üç Çinli
yatırımcı Niğdede fabrika kuracaktı, daha bu
fabrikalardan haber yok. Niğdenin köklü kuruluşu BİRKO kredi
bulamadı, 1.500 çalışan işsiz kaldı. Fabrika
kapandı, iş yok. Üreticinin ürünü değer bulmuyor. Havaalanı
sözü verildi, on sekiz yıldır yapılmadı. Çevre felaketi
Akkaya Barajı temizlenmedi. Bakanlar seçimden seçime Niğdeye gelip,
söz verip, sözlerini tutmamak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Barut
AYHAN BARUT (Adana) On sekiz yıllık
iktidarlarında Adanaya kör bakanlar, ülke kaynaklarını har
vurup harman savurdular. Yetmezmiş gibi şimdi de Adananın
değerlerine göz diktiler. Güzel Adananın çok güvenli bir
havaalanı var, geçen yıl pandemiye rağmen 5 milyondan fazla
yolcu kullandı. Bu havaalanımızın yeni yatırımlarla
iyileştirilmesini istiyoruz. İktidar oralı olmuyor, neden?
Adananın yanı başındaki bir yere havaalanı yapmak
için harcanan paranın yüzde 15iyle gayet iyi bir iyileştirme
yapılabilirdi ama niyetinizi biliyoruz. Ama yine de bir kez daha
soruyoruz: Adana Havaalanını kapatacak mısınız?
Kapatmayacaksanız eğer, yeni yatırımlar, iyileştirme
BAŞKAN Sayın Biçer Karaca
GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli)
Sayın Bakan, Denizlili esnaflarımızın üzerinden ekonomik
buhran silindir gibi geçti. Verilen kira yardımının hiçbir
dertlerine derman olmayacağını, söyleyen esnafımız, yeniden
ayağa kalkabilmek için en az 100 bin lira, faizsiz, uzun vadede ödemeli
doğrudan gelir desteği talep etmekteler. Esnafımıza böyle
bir doğrudan gelir desteği verme planınız var mı?
Yine Çardak Organize Sanayi Bölgesi her türlü alt ve
üst yapısıyla, 97 parseliyle iş dünyasının hizmetine
açılmış durumda. En az 5inci dereceden olmak üzere ilçe
bazlı sanayi teşvik kapsamına 2021 yılında almayı
planlıyor musunuz?
BAŞKAN Sayın Aycan
SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, ülkemiz için daha fazla üretmeliyiz ve ürettiğimiz ürünleri
ihraç etmeliyiz. Cari açığımızı kapatmak için daha
fazla ihracat yapmak zorundayız. İhracat yapabilmek için ürünlerimizi
iyi tanıtmalı ve pazarlamalıyız. Türkiyenin
sıkıntısı marka geliştirmekte ve ürünlerini
pazarlamaktadır. Vatandaş olarak da cari açığı
kapatmak için ithal ürünleri kullanmayalım, yerli malı
kullanalım.
Şehrim Kahramanmaraş önemli bir sanayi ve
tarım şehridir. Pandemi döneminde bile ihracattaki payı
artmıştır fakat önemli ulaşım sorunları
yaşamaktadır. Özellikle demir yolu ve hava yolu
ulaşımında sorunlar yaşamaktadır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demir
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
AK PARTİ olarak siyasetin merkezine milletimizi
koyarak yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın
huzur ve refah içinde yaşamaları, haklarının korunması
dış politikada önceliklerimizdendir. Görüşmekte olduğumuz
2021 bütçesiyle, yurt dışında 6 milyonu aşkın
vatandaşlarımız, kurduğumuz temsilciklerimizle dünyanın
en ücra köşesinde olsalar bile devletimizin yanlarında olduğunu
bilmektedirler. Bu çalışmaları destekleyen, artmasına
vesile olan bütçemiz milletimize hayırlı olsun.
BAŞKAN Sayın Taşkın
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan tarafından bugün açılışı
gerçekleştirilen Niğde-Ankara Otoyolu, Niğdeye komşu seçim
bölgem Mersine de çok önemli katkılar sağlayacaktır. Otoyolun
hizmete girmesiyle birlikte, Marmara veya İç Anadolu Bölgesinden yola
çıkan bir vatandaşımız kesintisiz otoban yolu konforuyla
güvenli ve hızlı bir şekilde Mersine ulaşabilecektir.
Akdenizin en önemli liman kenti Mersinde otobanla birlikte hareketlilik daha
da artacak, bölge ekonomisi, sanayi ve turizmi daha da gelişecektir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana projeye verdiği destekler dolayısıyla
teşekkürlerimi arz ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Bursada EĞİTİM-İŞin yaptığı bir
araştırmaya göre, her 100 öğrenciden 55i canlı derslere
düzenli bir şekilde katılamıyor, 61i EBAda
paylaşılan içeriklere ulaşamıyor, 20sinin evinde internet
yok ya da yeterli bağlantı hızına sahip değil.
Yine, uzaktan eğitim nedeniyle öğretmenlerden
ortalama 4.500 lira ekonomik yük gelmiş ve öğretmenlerin ortalama
ekonomik kayıpları aylık bin lira ve ekonomik olanakları
yetersiz ailelerin çocuklarının uzaktan eğitime ulaşmada
fırsat eşitliği yok ve veliler bizlere soruyorlar: Tablet
dağıtılacaktı, ne oldu bizim tabletler?
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Sayın Sanayi Bakanına: Organize
sanayi bölgesinde bulunan firmalara verilen destekler çok kıymetli ancak
bilhassa Anadoluda özellikle kadınların istihdamının
desteklenmesi için ilçe ve beldelerin hatta şehir merkezlerinin
uzağında bulunan organize sanayi bölgelerine mesafeden dolayı
gitmeyip evlerine yakın yerlerde çalışmayı tercih edenlerin
ve bu durumda bazen merdiven altında çalışmayı tercih
edenlerin, bunun önlenmesi için özellikle ilçelerde açılacak olan
atölyelere, imalathanelere destek verilmesi hususunda bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, burada
Niğdeden, Adanadan, Denizliden bahsedildi. Kesinlikle, biz,
şehirlerimiz arasında ayrımcılık yapmıyoruz;
Niğdeye de yatırım götürmek için uğraşıyoruz,
Adanaya da yatırım götürmek için uğraşıyoruz,
Denizliye de yatırım götürmek için uğraşıyoruz.
İlçe bazlı teşvikten bahsedildi,
burada bir açıklama yapmıştım. Bölgesel teşvik
sistemimiz Sosyoekonomik Gelişmişlik Endeksine göre
yapılıyor. Burada, illerin 50 küsur kalemde, ilçelerin 30 küsur
kalemde sosyoekonomik gelişmişlikleri ölçülüyor; buna göre bir
sıralama yapılıyor ve doğal kırılımlara göre
de bölgesel teşvik uygulanıyor. Dolayısıyla, bizim, burada,
siyaseten bir ilçeyi alalım, 5e koyalım; bir ilçeyi alalım, 4e
koyalım diye bir uygulama yapma şansımız yok, SEGEyi bozarsak
bunun altından kalkma şansımız yok. Dolayısıyla,
verilere dayalı bir şekilde bölgesel teşvik uyguluyoruz ama
yatırımın konusuna göre, cinsine göre, büyüklüğüne göre
farklı teşvik sistemlerimiz var.
Çardak OSByle ilgili de doğal gazla ilgili
özellikle gayret gösteriyoruz, inşallah doğal gaz sistemini
getireceğiz.
Bursada yapılan araştırmayı
görmek isterim, kim yapmış bu araştırmayı? Ne kadar
sağlam?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
EĞİTİM-İŞ.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa)
Sağlam, sağlam.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Tabletlerle ilgili, evet, Millî Eğitim Bakanımız
açıkladı, tablet dağıtımları başladı.
Benim konum olduğu için teknoloji kısmı, şunu söyleyeyim:
Dünyada bir tablet sıkıntısı var, ülkeler tablete
ulaşamıyorlar. Bizde hem yerli üretici var birkaç tane, onlardan
tablet alınıyor, yurt dışından tabletler geliyor.
Dolayısıyla, biz bu tabletleri elde ettikçe
dağıtımlara devam ediyoruz, buradaki sıkıntı
tablete ulaşma, tüm dünyada tabletle ilgili bir sıkıntı
var.
Tabii, millî eğitimden çok bahsedildi.
Şunun altını çizmek istiyorum -siz bu
karşılaştırmaları sevmiyorsunuz ama- biz eğitimde
neler yaptık 2002 yılından itibaren, bunu söylemek istiyorum:
Eğitim bütçesine 2002 yılında 11,3 milyar lira kaynak
aktarılırken, 2021 yılında 211 milyar lira kaynak
aktarılıyor. Merkezî yönetim bütçesi içinde eğitime ayrılan
pay yüzde 9,4ken, şu anda 15,7 seviyesine çıkmış durumda.
Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,7si eğitime ayrılıyor.
Net okullaşma oranlarından bahsettik, 2002yle kıyas kabul
etmeyecek şekilde buralarda çok iyileştirmeler var. Burada, 2020
yılında Millî Eğitim Bakanlığına sağlanan
sermaye gideri ödeneği sene başında 5 milyar 837 milyonken, 2021
yılında bu rakam 11 milyar liraya çıktı,
başlangıç ödeneklerine göre yüzde 94 o artış var.
Eğitime, gerçekten, biz, elimizden gelen desteği veriyoruz. En önemli
kalemlerimiz; eğitim, sağlık, güvenlik olmak üzere eğitime
gerekli destekleri vermeye çalışıyoruz, bütçeden gerekli imkânları
vermeye çalışıyoruz.
Tabii, burada konuşmacılarımız
çok fazla popülizme kaçan söylemlerde bulunuyorlar. Ben şunun
altını çizmek istiyorum: Biz tabii ki Memlekette hiç fakir yok, hiç
ihtiyaç sahibi yok. demiyoruz, bunlarla ilgili de bütçeden ne
ayrılması gerekiyorsa bununla ilgili çalışmaları
yapıyoruz. Bakınız, 2002 yılında sosyal yardım
harcamaları 1,3 milyar lirayken şu anda sosyal yardım
harcamaları 55 milyar lira, 2021 yılında bu, 70 milyar
liranın üstüne çıkacak. Biz kaymakamlarımıza, valilerimize
bunun talimatlarını verdik Gideceksiniz, nerede bir fakir varsa,
ihtiyaç sahibi varsa bulacaksınız, siz arayacaksınız,
bunlara gerekli destekleri vereceksiniz. dedik. 2002de genel bütçedeki sosyal
yardımların oranı 1,19ken 2020 yılında bu oran 6,39
olmuş. Biz ihtiyaç sahiplerine gerekli yardımları yapıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir şeyin altını çizmek istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti, bir
dahaki soru-cevapta inşallah.
Teşekkür ediyorum.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Peki.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Söz vereceğim.
Önce Sayın Özgür Özelin bir söz talebi
vardı, onu karşılayayım, ondan sonra Sayın Bülbül size
söz vereceğim.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
36.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, vefat eden Türkiye Barolar Birliği Kurucu
Genel Sekreteri Enerji ve Tabiî Kaynaklar ile Çalışma eski
Bakanlarından Atilla Sava Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Türkiye Barolar Birliğinin Kurucu Genel Sekreteri, 1980-1983 dönemi
Başkanı, hukuk devleti idealinin yılmaz savunucusu, ömrünü
avukatlık mesleğinin gelişmesine adamış, çok yönlü
kişiliğiyle ülkemizin her alanda çağdaş uygarlık
düzeyinin üzerine çıkması için mücadele etmiş, mümtaz bir
şahsiyet olan Avukat Atila Savı kaybettik.
Atila Sav, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini
bitirdikten sonra Ankara Barosuna üye olmuş, 8 Mart 1980-12 Mayıs
1983 tarihleri arasında Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığı, tiyatro eleştirmenliği, yazarlık,
SODEP Kurucu Üyeliği, 20nci Dönem Hatay Milletvekilliği, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Başkanlığı, 30uncu
Hükûmette Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile
Çalışma Bakanlığı yapmıştı. Kendisinin
kaybını büyük bir üzüntüyle öğrendik. Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak kendisini rahmetle anıyoruz, kendisine Allahtan rahmet
diliyor, ailesine sabırlar diliyoruz.
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurunuz.
37.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, vefat eden Enerji ve Tabiî Kaynaklar
ile Çalışma eski Bakanlarından Atilla Sava rahmet, CHP camiasına
da başsağlığı dilediğine, Diyarbakır
Milletvekili Hişyar Özsoyun 230 sıra sayılı 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben de Sayın Atila Sava rahmet diliyorum,
Cumhuriyet Halk Partisi camiasına da başsağlığı
diliyorum.
Şimdi, 9uncu maddede söz alan, HDP adına
söz alan hatip, HDPnin kapatılmasına ilişkin
değerlendirmelere yönelik olarak, ki bu değerlendirmeleri bu dönemde
Milliyetçi Hareket Partisi Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey dile
getirmişti; parti olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak böyle bir
değerlendirme içerisindeyiz. Bu bizim siyasi değerlendirmemizdir,
hukuk çerçevesinde bu işin gerçekleşmesi tabii ki Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı eliyle gerçekleşecek bir
durumdur. Milliyetçi Hareket Partisi, bu düşüncesini kendi kafasına
göre, keyfî olarak yaptığı değerlendirmeler neticesinde
ortaya koymamıştır, Anayasanın 68inci maddesinin dördüncü
fıkrası ile 69uncu maddesindeki düzenlemeler çerçevesinde, bu
kurallar çerçevesinde siyasi olarak düşüncesini ifade etmiştir.
Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde verilen emsal
kararlar, işte, bu meşhur Herri Batasuna kararı gibi kararlar da
bu noktada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizlerin dillendirdiği ve
olması gerektiğini söylediğimiz hususu delillendirmekte ve
güçlendirmektedir bu değerlendirmemizi. Ben, bu gecenin, bugünün uzun bir
görüşme günü olması hasebiyle -önümde notlarım,
aldığım notlar mevcut- bununla alakalı olarak neden bunu
talep ettiğimize veya ifade ettiğimize ilişkin çok detaylı
bir şekilde açıklama yapabilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Ancak bunu
şu an yeterli görüyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde yapmış
olduğu değerlendirmesini milletimizle paylaşmıştır,
tabii ki takdir ve bununla ilgili eyleme geçecek olan yapı adalettir ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığıdır diyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
38.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, bakanların kendilerine
ayrılan vakitte icraatlarını anlattıklarına, hiç
kimseye hakarette bulunmadıklarına, Anayasanın 8 ve İç
Tüzükün 62nci maddesine göre kürsüye çıkan herkesin eşit haklara
sahip olduğuna, siyasi eleştirilere siyasi cevap verilmesinin gayet
doğal olduğuna, Edirneden yola çıkan bir vatandaşın
kesintisiz olarak Ankara-Niğde otobanından Şanlıurfaya
kadar ulaşma imkânı elde ettiğine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel hatipleri
dinledik, orada çeşitli değerlendirmelerde bulundular. Şunu
ifade edeyim ki: Sayın bakanlarımız, burada, kendilerine
ayrılan vakitte kendi yaptıklarını anlattılar;
yapılan eleştirilere, sorulan sorulara da cevap verdiler, hiç kimseye
hakarette bulunmadılar. Anayasanın 8inci, İç Tüzükün 62nci
maddesi çerçevesinde kendi haklarını, bu kürsüye çıkan, milletin
kürsüsüne çıkan herkesin eşit hakka sahip olduğu
gerçeğinden hareketle, kendi değerlendirmelerini ortaya koydular.
Dolayısıyla, siyasi eleştirilere siyasi cevap verilmesi gayet
doğal bir durumdur, bundan hiç kimsenin gocunmaması gerekir.
Aynı zamanda, Türk Ceza Kanunu herkes için suçu ve cezayı
belirlemiştir. Kim aykırı bir fiilde bulunursa bunun
karşılığını göreceğini bilmelidir, yapılan
işlemler de buna dairdir.
Sonuç itibarıyla, AK PARTİ şeffaf ve
hesap verilebilir bir hizmet anlayışı içerisinde milletin
önündedir, bunu da millet görmektedir. Toplumun her kesiminin yanında
olduğumuz, 83 milyon insanımızın hiçbir ayrım
gözetilmeksizin kucaklandığı bir yaklaşım, felsefe
bizim tamamen kırmızı çizgimizdir, buna dair en ufak farklı
bir yaklaşım söz konusu olamaz. Bununla beraber, bugün,
elhamdülillah, Edirneden yola çıkan bir vatandaşımız,
kesintisiz olarak Ankara-Niğde Otobanından Şanlıurfaya
kadar ulaşabilecek bir imkânı da elde etmiştir.
Yaptığımız hizmetlerin bir başka versiyonunu da bugün
milletimize kazandırmış olduk. Biz milletimize hizmet etmeye
devam edeceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Oluç
39.-
İstanbul
Milletvekili Hakkı Saruhan Oluçun, HDP olarak siyasi parti kapatılmasını
doğru bulmadıklarına, HDPyle ilgili daha önce de bu tür
çağrılar yapıldığına, demokratik siyaset
açısından bunun hazin bir durum olduğunu düşündüğüne,
parti kapatmakla herhangi bir sorunun çözülmeyip demokratik siyasete darbe
vurulmuş olacağına ilişkin açıklaması
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, tabii, biraz geç bir saatte,
çok da uzatacağımız bir tartışma değil fakat
kayıtlara geçmesi için ben de söz aldım.
Biz, bugüne kadar, Halkların Demokratik Partisi
olarak, herhangi bir siyasi partinin kapatılmasını doğru
bulmadık ve bunu da asla savunmadık. Bu konu uzunca
tartışmaya ihtiyaç duyan bir konudur ama şunu tabii ki tuhaf
bulduğumuzu söyleyelim. HDPyle ilgili bu konuda daha önce de çeşitli
çağrılar yapıldı, Doğu Perinçek ve partisi, HDPnin
kapatılması doğrultusunda çeşitli kampanyalar yürüttü ve
yürütmeye de devam ediyor. Ama biz, şunu, biraz tuhaf buluyoruz
doğrusu: İktidar ortağı bir partinin siyasi rakibi olan bir
partinin kapatılması doğrultusunda çağrı
yapmasını, iktidar ortağı olmasından dolayı ve
Türkiyede yargı bağımsızlığının ve
tarafsızlığının olmamasından dolayı,
doğrudan doğruya iktidarın yargı üzerinde talimat vermesi
olarak da algılıyoruz. Elbet, bu tartışmaları günü
geldiğinde yapmaya devam edeceğiz. Ben sadece demokratik siyaset
açısından bunun hazin bir durum olduğunu düşünüyorum
doğrusu. Bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz. HDPyi kapatmak ya da
kapatmamak değildir mesele; önemli olan, demokratik siyasette
sorunlarımızın nasıl çözüleceğine dair
tartışmayı yürütmektir. Bugüne kadar bizim öncülümüzde olan 7
tane parti kapatılmıştır ama her seferinde sorunlar biraz
daha büyüyerek artmıştır ve bizim gücümüz de
artmıştır. Dolayısıyla, parti kapatmakla herhangi bir
sorun çözülmez, demokratik siyasete darbe vurulmuş olur. Eğer politik
fikirlere, önerilere, politikalara güveniyorsak tartışarak çözüm
yollarını demokratik siyaset içinde bulmamız gerekir. Bu
konudaki tutumumuz genel olarak budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Hep Herri
Batasunayı örnek veriyor zaman zaman çeşitli çevreler. Biz de
şunu söylemek istiyoruz: Bakın, siz iktidar olarak, iktidar
ortakları olarak İspanyadaki demokratik hak ve özgürlükleri,
anayasal hak ve özgürlükleri olduğu gibi Türkiyeye taşıyın
ve bunların uygulanmasını sağlayın, o zaman zaten bu
tür tartışmaların hiçbir tanesine ihtiyaç kalmamış
olur. İspanyanın idari ve anayasal yapısını, siyasal
yapısını demokratik bir şekilde Türkiyeye
taşımayı tartışalım isterseniz.
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bülbül, buyurun.
40.-
Sakarya
Milletvekili Muhammed Levent Bülbülün, MHPnin Anayasa ve kanunlar
çerçevesinde teşekkül ettiğine, adalete ve yargıya talimat
makamı olmadığına, parti kapatma hususunun uzun bir
tartışma konusu olduğuna, MHPnin hukukun gereğini kendi
değerlendirmesi çerçevesinde ortaya koyduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Sayın
Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve
kanunları çerçevesinde teşekkül etmiş olan bir siyasi partidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, adalete ve yargıya talimat makamı
değildir; bunun altını özellikle çizmek istiyorum.
Ben, burada, ifademde de çok özenli bir şekilde
niye bunları dile getirdiğimizi ve dayanağımızın
ne olduğunu ifade ettim. Bu kurallar hepimiz için geçerlidir. Bu,
yarın Milliyetçi Hareket Partisinin de bu kural ve kaidelere
aykırı davranması hâlinde, Milliyetçi Hareket Partisi için dahi
söz konusu olabilecek bir şeydir. Bizim prensip olarak geçmişten
bugüne ifade ettiğimiz hususlar vardır, bunlara karşı
mesafeli olduğumuzu ifade ediyoruz ancak 2001 yılında parti
kapatılmasının zorlaştırılmasına yönelik
yasal düzenlemelerin de içinde bulunduğumuz hükûmet döneminde olmuş
olduğunu da ifade etmek istiyoruz. Yani odak noktası hâline gelmesi
kriteri bizim içinde bulunduğumuz dönemde olmuştur. Dolayısıyla,
biz burada istekli olduğumuz için bunu ifade etmiyoruz. Aksine,
Anayasanın ve hukukun bu şekilde, ayaklar altına alınacak
şekilde, Anayasanın ihlal edilecek şekilde bir durumun
devamlılığının Türkiyedeki anayasal düzene vereceği
zararı, devletimize ve kamu düzenine vereceği zararı
düşünerek, bu konuda endişe duyarak biz bunu ifade ediyoruz. Bizim
yegâne bakış açımız budur, bundan başka bir şey
yoktur.
Batasuna kararı çok önemli bir karardır.
Batasuna kararında, illa bir partinin şiddete bulaşmış
olması değil, terörü kınamıyor olması bile ona destek
verdiği manası taşır ki Batasuna partisi, Bask
Bölgesindeki ETA terör örgütüne destek verdiği için İspanya
mahkemesinin vermiş olduğu bu kapatma kararı Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından onaylanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Tamamlıyorum
efendim.
Bu husus uzun bir tartışmanın
mevzusudur fakat Milliyetçi Hareket Partisi hukukun gereğini kendi
değerlendirmesi çerçevesinde ortaya koymaktadır. Bunu takdir edecek
olan yüce Türk yargısıdır.
Teşekkür ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Değerli Grup Başkan
Vekilleri, yaklaşık beş saatlik daha çalışmamız
var, lütfen bunu göz önüne alarak süreleri kullanırsak sevinirim.
Sayın Oluç, buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, sayın vekiller; daha
önce de söyledim, bu tartışmayı bu saatte sürdürmek
istediğimizden değil ama kayıtlara geçmesi gerektiği için
tekrar söz almış bulunuyorum.
Halkların Demokratik Partisi de anayasal
çerçevede kurulmuş olan ve Türkiyedeki Anayasaya ve yasalara uygun
çalışan bir partidir -tüzüğüyle, programıyla- Anayasa
Mahkemesinin ve Yargıtayın denetimi altındadır. Dolayısıyla
bütün partiler gibi eşit koşullardadır. Birincisi bu.
İkincisi: Biraz evvel benim söylediğim,
siyasi partiler birbirleriyle mücadelelerini demokratik siyaset alanında
sürdürürler esas itibarıyla, yargıyı buna alet etmezler. Hazin
olan şudur, ona işaret etmeye çalışıyorum: Herhangi
bir tane parti böyle bir talebi dile getiriyor değildir bugünkü durumda.
Biraz evvel örnek verdim, Doğu Perinçekin bunu dile getirmesinin bir
önemi yoktur ama iktidar ortağı olan, Cumhur
İttifakının parçası olan bir parti eğer bunu dile
getiriyorsa, iktidarın, yürütmenin yargı üzerindeki tasallutunu ve
tahakkümünü bildiğimiz için ve konuşmaya devam ettiğimiz için,
bunun yarattığı sonuca esas itibarıyla dikkat çekmek
istedim.
Bir de gerçekten İspanyayı
tartışmak isteriz, 17 özerk bölgeden oluşur. İdari ve
siyasi yapısına baktığımız zaman, işte,
Bask Bölgesi dedi biraz evvel Sayın Grup Başkan Vekili, Bask,
Katalan, saymaya devam ederiz; 17 özerk bölgesi vardır. Diyoruz ki
eğer Herri Batasunayı tartışıyorsanız, gelin,
İspanyanın idari ve siyasi yapısını da burada
tartışalım. Bu, öyle, Herri Batasuna örneği, koşullar,
siyasi ve idari yapı göz önünde bulundurulmadan, anayasal yapı göz
önünde bulundurulmadan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) -
cımbızlanıp
tartışılacak bir konu değildir esas itibarıyla.
Teşekkür ederim.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) Biz bu
değerlendirmeleri kabul etmiyoruz efendim.
BAŞKAN Tabii ki, kayıtlara
geçmiştir.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 9uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.21
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 22.34
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Mustafa Açıkgöz (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Mahalli
idarelere ilişkin işlemler
MADDE
10- (1) Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin;
a) 22-12.31-01-05.02 tertibinde yer alan
ödenek, 13/1/2005 tarihli ve 5286 sayılı Kanun uyarınca il özel
idarelerine devredilen personelin aylık ve diğer her türlü mali ve
sosyal haklarına ilişkin ödemelerini karşılamak üzere il
özel idarelerine,
b) 36-12.31-01-07.03 tertibinde yer alan
ödenek, Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES)
kapsamında köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri
ve/veya köylere hizmet götürme birliklerine,
c) 21-12.31-01-07.03 tertibinde yer alan
ödenek, Su Kanalizasyon ve Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında
belediyelerin içme suyu ve atık su projelerini gerçekleştirmek üzere
İller Bankası Anonim Şirketine,
tahakkuk ettirilmek suretiyle
kullandırılır. SUKAP kapsamında ihtiyaç olması hâlinde
genel bütçe kapsamındaki ilgili kamu idaresi bütçesine veya özel bütçeli
idare bütçesine ödenek aktarılabilir. Bu fıkra kapsamında ilgili
idarelere yapılan Hazine yardımları haczedilemez ve üzerine
ihtiyati tedbir konulamaz.
(2) Birinci fıkranın (a)
bendine göre yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esaslar
İçişleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye
Bakanlığı tarafından birlikte belirlenir.
(3) Birinci fıkranın (b) ve
(c) bentlerinde yer alan ödeneklerin, 2021 Yılı Yatırım
Programında belirlenmesini müteakip, KÖYDES Projesi için iller
bazında; SUKAP için ise belediyeler bazında
dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve
denetimine ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanı tarafından
karara bağlanır.
BAŞKAN 10uncu madde üzerinde gruplar adına
ilk söz İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Arslan
Kabukcuoğlu.
Buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN
KABUKCUOĞLU (Eskişehir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri,
Sayın Bakan, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, biraz önce konuşmalar oldu. Bu
benim ana konuşmam değil ama işte, insan odaklı
kalkınmalar, gelişmeler, internetler, bilgisayarlar falan. Hani,
böyle, hayaller külliye, gerçekler samanlık.
Şu anda elimde TIMSS 2019 sonuçlarını
rapor eden bir yazı var. Burada Türkiyenin sıralaması zaten
malum; gerilerdeyiz ama bir de şöyle bir madde var, burası kimsenin
dikkatini çekmiyor: TIMSS kapsamındaki ankette öğrencilere okula
yorgun ve aç gidip gelmedikleri de soruluyor. Türkiyede bu oranlar genel
olarak pek düşük olmamakla birlikte, özellikle neredeyse her gün okula
gittiğinde aç olduğunu belirtenlerin oranı 4üncü
sınıflar için yüzde 40, 8inci sınıf öğrencileri
arasında yüzde 46. Demek ki çocuklar bu kadar açsa Türkiyedeki ailelerin
yarısı sabahları aç. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ben öncelerden hatırlıyorum -burada bunu
hatırlayacak, benim gördüğüm en azından 1-2 kişi var-
1967-1968de ben bir köy okulunda okumuştum; o zaman köyün
imkânlarıyla ilçeden ekmek getirilirdi, süt getirilirdi ve
öğrencilere dağıtırlardı; ne kadar yerindeymiş.
Hani, bunu gördükten sonra, bunu duyduktan sonra, Sayın Bakan, bu kadar
yatırım yapıyorsunuz, bu kadar para veriyorsunuz ama netice de
bu.
Pandemiyle Hükûmet tarafından
ayrıcalık güdülen, maddi imkânları sınırlı olan
ve tüm il dâhilinde hizmetlerden sorumlu kılınan büyükşehir
belediyelerinin işleri gittikçe zorlaşmaktadır; pek çok güçlükle
karşı karşıyadırlar. Hem merkezî yönetimin
verdiği hem de kendi kaynaklarından gelen ödemelerde yarıya yakın
azalma olmuştur. Örneğin, Mart 2020de Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi Maliye Bakanlığından 41 milyon lira ödenek
almış iken takip eden aylarda ortalama 24,5 milyon Türk lirasına
düşmüştür. Maliye Bakanlığı payı martta 41 milyon
lira iken pandemi nedeniyle takip eden aylarda düşmüş, ortalama 35
milyon lira kadar olmuştur. İller Bankası payı mart
ayında 14 milyon lira iken takip eden aylarda düşmüş ve ortalama
10,5 milyon lira olmuştur. Öz gelirlerindeki azalma yüzde 60
civarındadır. Kiralama bedellerinde belli iskonto yanında
genellikle kira alınmamıştır. Toplu taşımada
yolcu sayısında yüzde 62 kadar azalma olmuştur. Eğitim,
kültür, sanat ve spor faaliyetleri, tiyatro, opera, tematik parklar gelirlerinde
de yüzde 85 kadar düşme olmuştur.
22 Mart 2020 tarihli
Cumhurbaşkanlığı genelgesi doğrultusunda,
Eskişehir Belediyesinde çalışan 567 personel uzaktan
dönüşümlü çalışma yöntemiyle
çalışmıştır. Burs verilen kursiyer sayılarında
yüzde 23 kadar azalma olmuştur.
Büyükşehir belediyelerinde yerel yönetim sistemindeki
bazı aksaklıklar şöyle sıralanabilir:
İlçe belediyeleri yalnız kendi
sınırlarındaki halkın ihtiyacına cevap verirken,
büyükşehir belediyesi il hudutları içindeki tüm halka hizmet vermekle
sorumludur. Yalnız yol, çöp bertaraf etme tesisleri, yeşil alanlar,
kenti içi trafik düzenlemesi değil, tüm köy, belde ve ilçelerin tarım
ve hayvancılık hizmetlerinin geliştirilmesi gibi ekonomik
çalışmalar da büyükşehir belediyesinin hizmetlerindendir.
Yerel yönetim meclisleri birinci kademede ilçeyle,
ikinci kademede büyükşehir meclisi olarak çalışmaktadır.
Büyükşehir belediye meclisinin üyeleri, ilçeden gelen üyeler ve Meclis
üyelerinden oluşmaktadır, ağırlık ilçelerden gelen
üyelerin lehinedir.
Belediyelerin genel bütçeden aldıkları
paylar yetersizdir. Belediyelerin kamuya olan borçları genel bütçe vergi
gelirlerinden kesilmektedir. Belediyeler bu borçları ödemekte
zorlanmaktadır. Bu borçlar ya affedilmelidir ya da yeniden
yapılandırılmalıdır.
2464 sayılı Kanun hava gazından
belediyelere pay vermektedir. Hava gazı üretimi artık
kalktığına göre bunun yerine belediyeler doğal gazdan bir
pay almalıdırlar.
Belediyelerin telefon, teleks, fakstan
aldıkları paydan başka internet ve cep telefonundan da pay
almaları uygun olacaktır. Konaklama bedelinden belediyelere verilecek
payla, çevre, yol ve park gibi şehirlerin ihtiyacı olan
iyileştirilmeler sağlanacaktır.
Toplu taşıma, belediyelerin ilin en ücra
köşelerine yapmaları gereken hizmetlerdendir. Bu önemli bir giderdir,
getirisi çok küçüktür. Hiç olmazsa buradaki, akaryakıtlardaki KDV
oranları kaldırılmalıdır.
Günümüzde büyük şirketlerin yönetim merkezleri
büyükşehirlerdedir fakat fabrikaları periferidedir. Bu fabrikalardan
gelen vergiler yönetim merkezlerinin bulunduğu yerlerdeki vergi
dairelerine ödenmektedir. Burada muhatap fabrikaların bulunduğu
bölgedeki vergi daireleri olmalıdır.
Belediyeler, imkân ve tahvilleriyle döviz bazlı
kredi alıyorlar, borçlanıyorlar ama zaman içerisinde ve şu an
içinde yaşadığımız günlerde de görüyoruz ki dövizde
anormal yükselmeler oluyor, bunlar belediyelerin düşüncelerini,
planlarını altüst ediyor. Normali, olması gereken, bu her neyse başlangıçta
belediye bunu devlete borçlanmalı, devlet buradaki, dövizdeki yükselmeleri
kendi ödemelidir, kendi üstlenmelidir.
Köyden mahalleye
dönüştürülen yerleşim yerleri tekrar eski köy tüzel
kişiliğine dönüştürülmeli, köy tüzel kişiliğinin
malları da iade edilmelidir. Anayasamızda üretimin
artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan
kooperatifçiliğin gelişmesi sağlanmalıdır. Bunu
gerçekleştirirken belediyeler izne tabi olmadan, belediye meclisinin
kararıyla yapmalıdırlar. Günümüzde belediyelerin böyle bir
yetkisi maalesef yoktur.
Kent
yoksulluğunun önlenebilmesi için belediyelere mevzuatta imkân
sağlanmalıdır. Belediyelerin bünyelerinde çalıştırdığı
işsizler işsizliğin önlenmesinde önemli bir role sahiptir.
İşsizliğin önlenmesinde belediyelere yardımcı
olmalı, fırsat verilmelidir.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bina ruhsatı vermektedir
-kendileri başkentten bunu ayarlamaktadır- bunlar şehrin silüetini
ve mimarisini bozmaktadır. Bu yetki ya tamamen
kaldırılmalıdır ya da belli kurallara bağlanmalı
ve kısıtlanmalıdır.
Yerleşim
merkezlerinde çevre sağlığının
gerçekleştirilebilmesi için atıkların, kanalizasyon giderlerinin
toplanması temiz içme suyunun temini için şarttır. Bu,
yalnız estetik bir yaklaşım değil, aynı zamanda
biyolojik bir ihtiyaçtır. Eğer kanalizasyon giderleri bertaraf
edilmezse sağlıklı içme suyu da temin edilemeyecektir.
Köylerimizin içme suyu ihtiyacı büyük oranda çözülmüş ancak
kanalizasyon ve kanalizasyon sularının bertaraf edilmesi maalesef
yapılamamıştır.
2018
rakamlarıyla 76 milyon nüfusuyla belediyelerin yüzde 99,4ü içme ve
kullanma suyu şebekesine sahiptir. Bu belediyelerimizin sadece 443
tanesinde arıtma tesisi bulunmaktadır. 2018 yılı
verileriyle ülkemiz nüfusunun yüzde 91inin kanalizasyon şebekesinden
faydalanabildiğini görüyoruz. Bu orandan yola çıkarak diyebiliriz ki:
Kanalizasyon hizmetleri dışında kalan yaklaşık 7,5
milyonluk bir nüfus vardır. Nüfusumuzun yüzde 56sını içine alan
belediyelerimizin su arıtma tesisleri mevcuttur. Ülkemizde günlük
kişi başına düşen su tüketimi 217 litreyken bu, Avrupa
Birliğinde 150 litredir. Avrupa Birliği bu gideri daha da azaltmak
için uğraşmaktadır.
Su yalnız
biyolojik bir ihtiyaç değil aynı zamanda fiziki bir ihtiyaçtır.
Nüfus artışı, tarımsal faaliyetlerde artış,
enerji üretiminde, sanayileşmede artış su niteliği ve niceliği üzerindeki
baskıyı artırmaktadır. Kuraklığın
yaşandığı ortamda atık suların tekrar
kullanılabilir hâle getirilmesi sadece biyolojik bir zorunluluk
değildir, aynı zamanda bir fiziki ihtiyaçtır. Bu nedenle
atık su arıtma tesisleri elzemdir ve yapılmalıdır.
OECD Çevresel Performans İncelemeleri 2019 Raporuna baktığımızda
ülkemizde atık su toplama ağlarına ve arıtma tesislerine
erişim artmış olsa da OECD ülkeleri arasında bu
bakımdan son sıralarda yer almaktadır. Evsel atık
suların yüzde 14'ü arıtılmadan deşarj edilirken sanayide bu
oran yüzde 38dir; zaten ırmakları, nehirleri görüyoruz.
Köyler, cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık
gibi ortak mallarının bulunduğu yerleşim yerleridir.
Köylerden 1950 yılında bilinçsiz bir şekilde illere,
yerleşim merkezlerine göç başlamıştır.
Eskişehirde köyleri gezerken
gözlemlediğim bir gerçek var. Köylülerin çoğu internet olmadığından
ve çocuklarına eğitim veremediklerinden yakınmaktaydılar.
Keza pandemide özellikle eğitim konusunda internetin önemi somut bir
şekilde kendini hissettirmiştir, Köylerimize derhâl bu hizmet götürülmelidir.
Bununla birlikte köy yollarının standardı yükseltilmelidir,
asfalt kaplama olmalıdır, grup yolları ve münferit köylerin
yolları on iki ay hizmete açık olmalıdır.
1990 yılında köylerde yaşayan nüfus
toplam nüfusun yüzde 40ı iken 2019 yılında bu yüzde 7,2ye
düşmüştür. Köyden kente kontrolsüz bir şekilde göç
başladı. Plansız ve beklenmedik bu göç, merkezî idarenin de
yanlış uygulamaları nedeniyle üstesinden gelinmez bir hâl
almıştır. Bugün köylerde yaşayan nüfusun
ağırlığı yaşlılardan oluşmaktadır.
Gençlerin köyde yaşaması sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) Bunun birinci
şartı okullar, ikinci şartı yollar, sağlık
hizmetleri ve internet hizmetleri gibi diğer hizmetlerin
sağlanmasıdır.
Hazırlanan bütçelerin vatandaşımızın
refahını artırmadığı, onların
hayatlarına çok büyük bir olumlu etkide bulunmadığı
ortadadır, görülmektedir. Milletin, halkın bütçesi olarak bu bütçeyi
tanımlamak çok zor.
2021 yılı bütçesinin
vatandaşlarımızın yaşamında olumlu bir etki yapmasını
diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) 60a
göre söz istiyorum.
BAŞKAN Konuştuk ya hani
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Yok, bir
şey söyleyeceğim, konuşmalara dair değil.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Şenyaşar
ailesinin 3 üyesinin 24 Haziran 2018 seçimleri sırasında
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldızın
ailesiyle seçim tartışması yaşaması sonucunda
hayatını kaybettiğine, 1 aile üyesinin de hâlâ tutuklu
olduğuna, Şenyaşar ailesinin Şanlıurfa AKP İl
Başkanlığı önüne gidip adalet taleplerini iletmek
istediklerine, bunun meşru bir hak olduğunu düşündüklerine,
tutuklanan anne ve çocuğunun serbest bırakılması
gerektiğine
ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Aslında uygulamayı bozmayacaktım ama
önemli bir mesele bizim açımızdan.
Şimdi, bu Şenyaşar ailesini burada
müteaddit defa ifade ettik, Urfada ikamet ediyorlar. 24 Haziran 2018
seçimlerinde, maalesef, Urfa Milletvekili İbrahim Halil
Yıldızın ailesiyle bir seçim tartışması saldırıya
uğramaları sonucunda Emine ananın 2 oğlu Celal ve Adil
Şenyaşar ve eşi Esvet Şenyaşar yaşamını
yitirmişti, oğlu Fadıl Şenyaşar da hâlâ tutuklu. Bugün
Urfa AKP İl Başkanlığı önüne gidip adalet taleplerini
iletmek istemişler. İçeride sanırım bir görüşme de yapmışlar.
Sonra, dışarı çıktıktan sonra saat 18.00
civarında -akşam yani- anne ve yaralı kurtulan oğlu
gözaltına alınmış ve avukatlarla biraz önce görüştük,
yirmi dört saat gözaltı kararı verilmiş.
Sayın Başkan, bu konuda özellikle iktidar
grubu milletvekillerine ve Grup Başkan Vekiline
Yani bu adalet talebinin
ve bir il binasının önüne gidip bu çığlığı
duyurmanın, demokratik bir ortamda ve meşru olarak bir hak
olduğu görüşündeyiz. 2 evladını, eşini yitiren bir
annenin bu şekilde gözaltına alınması, hele hele yirmi dört
saat tutulması bizim açımızdan kabul edilemez. Serbest
bırakılmaları gerekiyor. Bunu paylaşmak istedim.
Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Sadir Durmaz konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA SADİR DURMAZ (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin 10uncu maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, İbni Haldun
14üncü yüzyılda zamanları aşan tespitiyle Coğrafya
kaderdir. diyerek yaşanılan coğrafyanın insana
yüklediği sorumluluklara dikkati çekmiştir. Biz de dünyanın en
zor coğrafyalarından birinde
yaşadığımızı bilerek siyaset
yapmalıyız. Hamdolsun, Milliyetçi Hareket Partisi, Türk siyaset
sahnesine çıktığı ilk günden beri bu anlayışta
siyaset yapmakta, yol yürümektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
geçmişten bugüne siyasetimizin en önemli unsuru vatan ve millet
sevgisidir. Buradan hareketle iddiamız odur ki vatan sevgisi millete
hizmetin en büyük gücüdür ve bu sevginin en iyi gösterileceği zeminlerden
biri de hiç şüphesiz yerel yönetimlerimiz, belediyelerimizdir. Yerel
yönetimler vatandaşlarımızın talep ve beklentilerinin ilk
karşılık bulduğu hizmet birimleridir. Tüm yerel yönetimler
ama hassaten belediyeler beşikten mezara kadar vatandaşımıza
hizmet eden, vatandaşımızın iyi gününde ve kötü gününde
yanında olan vefa kurumlarıdır. Milliyetçi Hareket Partisi,
mahallî idareleri en ücra köşedeki vatandaşla iletişim
kurabilen, ihtiyaç ve sorunlarından haberdar olan, vatandaş
memnuniyetinin ve hayat standardının yükseltilmesini ülkü edinen
hizmet noktaları olarak değerlendirmektedir. Bize göre belediye demek
akıl, ahlak ve adaletle yönetilen, kul hakkını gözeten, emanete
vefa gösterilen yer demektir. Belediye demek günün yirmi dört saati açık
kapı demektir. Belediye demek uzatılan eli geri çevirmeyen cömertlik
demektir. Belediyeler hayatın bizatihi içindedir ve öyle de olmak
durumundadır. Belediye yönetimlerini üstlendiğimiz her vatan
köşesinde belediye başkanlarımız kalp kırmayan, hiç
kimseyi incitmeyen, insanlarımızı ötekileştirmeyen bir
anlayışla hizmet etmeye devam etmektedir.
Kıymetli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak yerel yönetimler vizyon belgemiz olan üretken belediyecilik
çalışmamızı kamuoyuna takdim etmiş ve
paylaşmıştık.
Bütüncül yaklaşım, birlikte yönetim esasına dayanan
üretken belediyecilik anlayışımız millî ve manevi
değerleri koruyarak tüm yerel yönetimlere model olacak bir belediyecilik
anlayışı ortaya koymakta, yerel yönetimlerimizin etkin gücünü en
üretken biçimde kullanarak ülkemizi çağdaş, yaşanabilir ve
sürdürülebilir bir kent vizyonuna ulaştırmayı amaç edinmektedir.
Üretken belediyecilik, tüm faaliyetlerinde kaynakların etkin ve
verimli kullanılması maksadıyla finansal, sosyal ve fiziksel
planlamayı birlikte gerçekleştiren bir belediyecilik modelidir.
Üretken belediyeciliğin merkezinde Türkiye ve Türk milletinin kadim
değerleri vardır. Üretken belediyecilik vizyonunda 9 temel ilke esas
alınmıştır. Bunlar sırasıyla milliyetçilik,
çalışkanlık, adalet, dürüstlük, çağdaşlık,
kalkınmacılık, katılımcılık, rekabetçilik ve
şeffaflıktır. Milliyetçi Hareket Partili belediyelerimiz bu
ilkeler ışığında Türk milletinin ve Türkiyenin değerlerini
yücelten bir yaklaşımla hizmet vermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belediye
başkanlığı bize göre kutlu bir emanettir. Emanete sahip
çıkılması, leke sürdürülmemesi inancımızın
gereğidir. Belediye başkanlarının bir diğer adı
da şehremini yani şehrin emin kişisidir. Bu sebeple belediye
başkanları sahip oldukları tüm imkân ve kaynakları bir
kuruşuna halel getirmeden hemşehrilerinin hayat
standartlarını yükseltmek, refah seviyelerini artırmak için
seferber etmek zorundadır.
Yaşanan sıkıntılardan belediyelerin de
etkilendiği hepimizin malumudur. Özellikle pandemi döneminde sorunların
ve sorumlulukların arttığı da doğrudur ancak belediye
başkanlığı sürekli yakınma, sızlanma yeri
değil, çözüm üretme makamıdır. Önceliklerini belirlemek, bütçe
disiplini içerisinde eldeki imkânları en akılcı şekilde
kullanarak vatandaşa hizmet götürmek belediye yönetimlerinin en büyük
sorumluluğudur. Pandemi etkisiyle artan harcamalar ve iş yükü
sebebiyle belediyelere ilave destekler sağlanmış olmakla
birlikte daha fazlasına ihtiyaç olduğunu da ifade etmeliyiz.
Güncel sorunların yanı sıra, mevzuata ilişkin,
özellikle de 6360 sayılı Büyükşehir Kanunundan kaynaklı
bazı sorunlara dikkat çekmek istiyorum. Örneğin, 6360
sayılı Kanunla köyden mahalleye dönüşen alanlarda getirilen
vergi muafiyeti hiçbir istisnaya yer vermediği için belediyelerde gelir
kayıplarına neden olabilmektedir. Bulundukları yerin kırsal
alanda olması nedeniyle vergi muafiyetinden yararlanan büyük ölçekli
firmalar söz konusudur. Büyük ölçekli firmaların belli bir ciro ya da
başka bir kıstas getirilerek 6360 sayılı Kanunla getirilen
muafiyetlerin dışına çıkarılması haksız
rekabeti önleyecektir.
Bir diğer husus, yetki ve görev
karmaşasıdır. Büyükşehir belediyelerinin 6360
sayılı Kanunla il mülki sınırlarının
tamamında görevli ve yetkili hâle gelmesi, ilçe belediyeleriyle
aralarında uygulamada görev ve yetki karmaşasına sebebiyet
vermiştir. Bu nedenle, büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir
ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki dağılımı
yeniden masaya yatırılmalıdır. Bu yapılırken,
yürütülecek mahallî müşterek nitelikteki yerel hizmetlerden hangilerinin
il ölçeğinde, hangilerinin daha lokal ölçekte olduğu tespit edilerek
kent bütünlüğünü ilgilendiren makro ölçekteki görevlerin büyükşehir
belediyelerine, diğer görevlerin de ilçe belediyelerine bırakılması
tartışılmalı ve bir çözüme
kavuşturulmalıdır.
Bir başka konu, genel bütçe vergi gelirlerinden
yerel yönetimlere aktarılan paylar konusudur. Bu payların
dağılımı konusunda da ciddi sızlanmalar,
yakınmalar söz konusu olup payların daha hakkaniyetli bir
dağıtıma tabi tutulması, hizmette kalite ve etkinliği
artıracak, daha az pay alan belediyelere de nefes aldıracaktır.
Bir diğer önemli konu da, belediyelerde
yaşanan işten çıkarmalardır. Birçok belediyede, özellikle
de seçimlerde el değiştiren belediyelerde hiçbir haklı sebebe
dayanmayan, tamamen keyfî ve ideolojik maksatlı çok sayıda işten
çıkarmalar söz konusu olmuştur. Hâlen görev yapan sözleşmeli
personel ve şirket işçileri tedirgindir, her gün iş
sözleşmelerinin sonlandırılması korkusunu
yaşamaktadırlar. Haksız ve keyfî olarak ekmekleri ellerinden
alınan sözleşmeli çalışanların haklarının
iadesi sağlanmalı ve belediyelerdeki parçalı istihdam sisteminin
iş barışını bozmasına, hizmet verimliliğini
olumsuz etkileyebilecek bir hâle dönüşmesine engel olunmalıdır.
Bir başka husus da özlük haklarına
ilişkindir. 2005 ve sonraki yıllarda belediye kanunlarında
yapılan değişikliklerle belediyelerin görev, yetki ve
sorumlulukları oldukça artırılmış, belediyeler
hayatın her alanına müdahil bir duruma getirilmiştir. Belediye
başkanlarının, belediye meclis üyelerinin ve il genel meclisi
üyelerinin yaptıkları mesai ile kendilerine sağlanan özlük
haklarının doğru orantılı olmadığı
kanaatindeyiz. Bu sebeple, belediye başkanlarının, belediye
meclis üyelerinin ve il genel meclisi üyelerinin mali ve sosyal
haklarının gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.
Son olarak ülke gündemimizde yer alan Amerika
Birleşik Devletlerinin ülkemize yaptırım kararıyla ilgili
olarak Sayın Genel Başkanımızın ifade ettikleri gibi,
hiçbir ambargo, hiçbir yaptırım Türkiyeyi yolundan
döndüremeyecektir. Türkiye yerli ve millî savunma sanayisini güçlendirmeye,
ihtiyacı olan sistemleri de kimseye sormadan almaya devam edecektir.
Geçmişte uygulanan ambargolardan çıktığımız gibi
bu ambargodan da güçlenerek çıkacağımıza
inancımız tamdır. Türke ve Türkiyeye husumet besleyenlere
Fatih Sultan Mehmet Hana atfedilen bir sözü hatırlatarak diyorum ki:
Türk olmak zordur, dünyayla savaşırsın; Türk olmamak daha da
zordur çünkü Türkle savaşırsın. (MHP sıralarından
alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi tamamlarken
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Bütçenin ülkemiz ve milletimiz adına hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu,
herhâlde bir açıklama yapacaksınız.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
42.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, gelen bilgiye göre
Şenyaşar ailesinin AK PARTİ Şanlıurfa İl
Binası önünde oturma eylemi yaptıklarına, uyarılara
rağmen eyleme devam ettiklerine, AK PARTİli yöneticilerle
görüşmelerine rağmen oturma eylemine devam etmek istemeleri üzerine
savcılık talimatıyla adli işlem yapıldığına ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Açıklama için, evet.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel HDP Grup
Başkan Vekilinin gündeme getirdiği konuyla ilgili bir bilgi alıp
onu paylaşmak istedim. Burada gelen bilgiyi sizlere ifade ediyorum:
16/12/2020 günü saat 16.00 sıralarında AK PARTİ
il binası önünde 2 şahsın oturma eylemi yaptıkları
görülmesi üzerine şahıslara gerekli uyarılar
yapılmış; 2018 yılında Suruç ilçesinde meydana gelen
adli bir olayda oğlu ölen Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit
Şenyaşar isimli şahıslar olduğu ve
şahısların AK PARTİli yöneticilerle görüşmek istemeleri
ve devamında da görüşme yapmalarına rağmen oturma eylemine
devam etmek istemeleri üzerine, savcılık talimatıyla oradaki
direnmeleri münasebetiyle adli bir işlem yapıldığı
ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla
bu hususu, ne yaşandığını bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından gürültüler)
HÜDA KAYA
(İstanbul) HDPnin önünde niçin oturtuyorsunuz o zaman? 2 kişi
AKPnin önünde oturamayacak mı?
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Bir gün dayanamadınız, bir gün,
Sayın Başkan.
EBRÜ GÜNAY (Mardin)
- Hakikatlere bir gün dayanamadınız, bir saat
MEHMET RUŞTU
TİRYAKİ (Batman) Bir anneye bir gün dayanamadınız.
HÜDA KAYA
(İstanbul) Hem de bir aileden 3 kişiyi katlettiler.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Semra Güzel,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, cezaevinde rehin tutulan
önceki dönem Eş Genel Başkanımız Sayın Figen
Yüksekdağa, Selahattin Demirtaşa ve yine Sebahat Tuncele, Gültan
Kışanaka, Aysel Tuğluka, Ayla Akata, Hülya Alökmen
Uyanıka, Zeyyat Ceylana ve ismini sayamadığım bütün
tutsak arkadaşlarımıza selamlarımı yolluyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Bu selam ve sevgi
dileklerimden sonra bir fezleke daha düzenlenir mi, bilemiyorum artık. Bu
fezlekeler, bildiğiniz gibi, HDPyle mücadele aracına dönmüş
durumda. Hani biz istediğimiz gibi konuşabiliyoruz ya, hani biz her
mesleğe sahip olabiliyoruz ya -doktor, mühendis, öğretmen, siyasetçi-
işte olunca da ya ihraç ediliyoruz ya siyaset yaparken tutuklanıyoruz
ya da vekilsek kurduğumuz her söze fezleke düzenleniyor. Neden mi? Çünkü
ötekiyiz, muhalefetiz. Biliyoruz ki son yirmi yıldır en ufak bir
muhalefet, en ufak bir hak talebi dahi zorla bastırılıyor.
Bugün, binlerce siyasetçi bu yüzden tutuklu. Keza iktidarın bir rutinine
dönüşen fezleke meselesinde geçtiğimiz günlerde trajikomik bir fezlekeyle
karşı karşıya kaldık. Hakkımda hazırlanan
fezlekelerden birinde şöyle söyleniyor: Tutsaklara
yolladığım 8 Mart kartında yazdığım
şiir, tutsakları motive edici etki yaratmış. Bizim motive
etmememiz gerekiyormuş. Motive etmenin suç olduğunu da bu
şekilde öğrenmiş olduk. (HDP sıralarından
alkışlar) Peki, merak ediyorum, ara ara da olsa cezaevlerinde
yapılan tiyatro ve benzeri sosyal etkinlikler de motive etmeme amaçlı
mı yapılıyor? Eğer aksi ise Adalet Bakanlığı
da ara ara suç işliyor o zaman. Gerçi, şu an cezaevinin
koşulları 80leri aratmayacak bir durumda. Tutsaklar, yine
kadınlar öncülüğünde, bu koşullar ve İmralı tecridi
başta olmak üzere, tüm topluma uygulanan tecridin ortadan
kaldırılması için açlık grevindeler ama Adalet
Bakanlığının umurunda mı? Tabii ki değil. Çünkü
şartlar kötü, haktan, hukuktan, adaletten yoksun, motivasyonu bozucu olmalı.
Değerli arkadaşlar, her gün
gözaltında kadınları sindirmeye çalışmak, davalarda 8
Marta niye gittin? 25 Kasım yürüyüşüne neden katıldın?
diye sormak suç değil ama 8 Martta tecrit koşullarında
yaşayan kadınlara, tutsaklara kart göndermek, motive etmek suç.
İnsanları cezaevine topluyorsunuz, sonra orada hasta da olsa
yaşlı da olsa suçu kesinleşmemiş de olsa ölüme terk
ediyorsunuz. Asıl terör, asıl kötülük topluma dayatılan bu
umutsuzluktur.
Değerli arkadaşlar, bütçe
görüşmelerinin sonuna geliyoruz. İktidarın ve yandaşın
2021 yılı keyfîsefa bütçesi bu. Bir virgül dahi
değiştirilmeden geçirilen bu bütçede, en başından beri
dillendirdiğimiz gibi, kadın, işçi, Alevi, engelli,
ötekileştirilmiş, yok ama bu saydığımız
grupların hepsinin sorunları çok. Kadın sorunundan mimariye,
yerel yönetimden ekonomiye birçok sorun bölgede katmerleşerek
artıyor.
Kadın sorununa değinecek olursak, bir 8
Mart kartının dahi kadın tutsaklarda yarattığı
motivasyonu suç sayan zihniyetin iktidar olduğu bir dönemde,
kadınlara yönelik şiddet ve katliamların bu denli artmasına
ve buna karşı doğru düzgün önlem alınmamasına
şaşırmıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bugün bu şiddetin
Kürt illerinde yürütülen başka bir boyutuna değinmek
istiyorum. Kolluk kuvvetleri tarafından işlenen taciz ve tecavüz
suçunun hiçbir şekilde cezalandırılmamasına dair bir süreç
var; 90larda Mardin Derikte Ş.E. isimli bir kadına onlarca
askerle beraber tecavüz etmekle yargılanan Musa Çitilden, geçtiğimiz
günlerde tecavüz edildikten sonra intihara sürüklenen İpek Ere tecavüz
eden Musa Orhana kadar devam eden bir süreç. Şunu açıkça ifade etmek
ve sormak istiyoruz: Bölgede görev yapan kolluk kuvvetlerinin asıl görevi
nedir, ne gibi misyonlarla bölgeye gönderiliyorlar? Genç kadınları
aşk adı altında, evlilik adı altında
kandırmak ve politik kimliklerinden uzaklaştırmak gibi bir
misyonları mı var? Keza, İpek Er mektubunda açıkça ifade
etmiş Benimle evleneceğini söyledi, alkol ve hap vererek bana
tecavüz etti. diye ve bu konuda çalışan avukatların
söylediği bir şey var: Bu bölgede şu ana kadar taciz ve tecavüz
olaylarına karışan hiçbir kolluk kuvveti hakkında herhangi
bir ceza yok. Değerli arkadaşlar, bu bir tesadüf mü acaba? Yani bu
süreçte bunlar yaşanırken maalesef bu suçlardan yargılanmayan
bir kolluk kuvveti var.
Değerli
milletvekilleri, bir özel politikanın devrede olduğunun, toplumun
parçalanmaya çalışıldığının
farkındayız. Farkındayız çünkü vaktizamanında Siirt
Valisi çıkıp Taş atacağına fuhuş yapsın.
diyerek pervasızca bir açıklama yapmıştı. Bu zihniyet
münferit değil. Kolluk kuvvetlerinin işlediği cinsel şiddete
dair Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki
Yardım Bürosunun bu yılki raporuna göre 1 Ocak 2020 tarihi ile 25
Kasım 2020 tarihi arasında 75 kadın gözaltında
uğradığı cinsel şiddete dair başvuruda
bulunmuş. Dernek avukatları, şiddete maruz kalan birçok
kadının da başvuru yapmadığını ve bu
sayının çok daha yüksek olduğunu ifade etmiş ve ne tesadüf
ki 75 kadından 45i Kürt, failleri ise polis, asker, korucu, özel tim ve
bekçi. Muhalif olan, kadın özgürlüğü için mücadele eden Kürt
kadınları Hükûmetin politikasının hedefine konulmuş
durumda. Kadın mücadelesi kirli politikalarla, eril zihniyet yöntemleriyle
bastırılmak isteniyor. Fuhuş yapsınlar. diyen vali,
İpek Ere tecavüz ettiği hâlde serbest bırakılan uzman
çavuş, sadece bir yılda 75 kadına gözaltında cinsel
şiddet uygulayan kolluk kuvvetleri var ama ortada tek bir ceza yok. Bu suçlara
alet olmayacak temel mekanizmaların başında adalet olması
gerekirken maalesef siyasallaşan yargının bölge illerinde olan
görevi, devletin kolluk kuvvetlerinin işlediği suçları aklamak
olmuş.
Karakollarda kötü muamelenin haddi hesabı yok;
70 yaşında tutuklanan anneler, 3 çocuğuyla cezaevine giren
kadınlar ve köpeklerle evi basılan siyasetçiler var. Bakın,
Rojbin Çetin gözaltına alındığı zaman şiddete
maruz kaldı, köpekli işkenceye maruz kaldı ve Rojbin Çetin
gördüğü işkence sonucu, köpekli işkence sonucu yürüyemez hâle
geldi ve tekerlekli sandalyeyle cezaevine konuldu. Bu şiddeti uygulayan,
bu işkenceyi uygulayan kolluk kuvvetleri hakkında hiçbir işlem
başlatılmazken bunu teşhir eden avukat hakkında işlem
başlatıldı.
Değerli milletvekilleri, aynı zihniyet
toplumun değerlerine olduğu kadar şehrine, sokaklarına da
el atmış durumda. Bağlar Kaynartepede binlerce insan kentsel
dönüşüm adı altında evinden, yurdundan ediliyor. Mahalle yoksul
bir mahalle. Muhtarla görüştük. Bu kadar insan nereye gidecek, yer yurt
bulabilecek mi? Kentsel dönüşüm yapılırken bu mülkler mülk
sahiplerine mi verilecek? Eğer verilecekse ne kadar ücret karşılığı
verilecek? Ve bu ücretleri halk karşılayabilecek mi? Bu
soruların hiç birinin cevabı yok. Orada yaşayan insanların,
muhtarın hiçbir söz hakkı, fikri alınmadan Burayı
yıkıyoruz. dediler. Evler bitene kadar bu insanlar nerede kalacak?
Cevap yok.
Değerli milletvekilleri, toplumun ahlaki değerlerine
saldırarak, kültürünü parçalayarak, şehrini kesip bölerek
yürüttüğünüz politikaların farkında olduğumuzu fakat bunun
sonuç alıcı bir yöntem olmadığını belirtmek
isteriz. Bu politikalarla ayrımcılığın
derinleştiği, gençlerin umutsuzluğa sevk edildiği,
karanlık bir geleceğin yaratıldığı bir ortamda
demokrasiden, insan haklarından, eşit bir ülkeden bahsedilemez.
Yapılması gereken temel unsur bu politikalardan vazgeçilmesi,
cezasızlık ilkesinin ortadan kaldırılması ve adalet
mekanizmasının herkes için eşit bir şekilde
uygulanması.
Değerli arkadaşlar, zamanında,
okuduğu şiir nedeniyle Genel Başkanının tutuklu
olduğu iktidarın Bakanlıkları, bizim kartlara
yazdığımız şiire dair bize fezleke hazırlıyor
ve bizleri yargılıyor; ne kadar ironik değil mi. Bakın, ben
şunu düşünüyorum: Bir siyasetçi, halkın taleplerini dile
getirmeli, gerçekleri söylemeli, kurduğu her cümleyle halka moral ve
motivasyon vermeli. O yüzden, sözlerime son verirken sizlere ve ekranları
başında olan halkımıza da moral ve motivasyon vereceğini
düşündüğüm ve cezaevine gönderdiğim kartta yazılı olan
şiirle sözlerimi bitirmek istiyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Ellerimizi bahçeye dikiyoruz ve elbet
yeşereceğiz biliyoruz
Ne sakalları aklarından fazla olan adamlar
Ne sesleri vicdanlarından daha yüksek
çıkanlar
Hiçbiri durduramadı saçları sırma,
özgürlük kokan kadınları
Ve hiçbiri durduramayacak dünyanın devri
döndükçe.
Bu inanç ve umutla hepinizi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Seyit Torun.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye, kuvvetler ayrılığı
ilkesinin tahrip edildiği, Meclisin yetkilerinin elinden
alındığı bir otoriteleşme sürecinden geçiyor.
İktidar, yerel yönetimlerin alanını daraltmak için de her türlü
yola başvuruyor, kutuplaşmayı derinleştiriyor. Milletimiz,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle zirve yapan bu çabalara
en sert tepkiyi yerel seçimlerde gösterdi. 2019da elde ettiğimiz
başarı bu açıdan çok önemli bir dönüm noktasıdır ve ne
kadar kıymetli olduğu ilk genel seçimlerde de daha iyi
anlaşılacaktır.
Vatandaş seçimini yaptı ancak iktidar,
milletin mesajını anlayamadı, seçim sonuçlarını içine
sindiremedi. Belediyelerimizi kötülemek için her türlü haksızlıktan
medet ummaya başladı, milletin iradesini kabul etmek yerine siyasi
hırslarına yenildi ancak gururla söylüyorum ki bizim belediyelerimiz
milletimizle el ele vererek tüm engelleri aştı, aşmaya da devam
edecek. (CHP sıralarından alkışlar) Millî iradeyi hiçe
sayanların hevesleri kursaklarında kaldı, kalmaya da devam
edecek. Ben, milletin kürsüsünden vatandaşa nefes olan tüm belediye
başkanlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki Cumhuriyet Halk Partili
belediyeler var, iyi ki Millet İttifakının belediyeleri var
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar,
belediyelerimize yönelik bazı haksız uygulamaları milletimizin
takdirine sunmak isterim. Belediyelerimiz, pandemi sürecinde, iktidarın
yoksulluğa mahkûm ettiği halkımıza destek olmak için tüm
imkânlarını seferber etti; kaynaklar yetersiz
kaldığında da dayanışmayı örgütledi, kampanyalar
başlattı. Bu hesaplarda çok kısa sürede 15 milyon 250 bin
civarında bağış toplandı. Peki, her fırsatta
Aynı gemideyiz. diyen iktidar ne yaptı? Sen misin
bağış toplayan! diyerek banka hesaplarını bloke etti;
garibana ekmek, işsize destek, yoksula yemek olacak
bağışlara el koydu. Eskişehirde aşevinin hesabı
bile bloke edildi. Belediyelerimizin ücretsiz ekmek dağıtması
bile yasaklandı. Peki, sonuç ne oldu? Bu siyasi hazımsızlık
hâli en büyük zararı millete verdi. İktidarın içinden bir vicdan
sahibi çıkıp da Ya, arkadaş, yapmayın, bu
yanlıştır. demedi. Şöyle bir söz vardır:
Sanmayın ki her kalıbın içindeki insandır, insanı
insan yapan adalettir, vicdandır. Millet bu haksızlıkları
yapanı da sessiz kalanı da affetmez.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisinin yerel yönetim vaatlerinden ve gerçekte
yaptıklarından da bahsetmek isterim. Yerel kalkınma diyerek
iktidara gelenlerin 2002 Seçim Beyannamesinden okuyorum: Yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi için cesur adımlar atılacak, yetkileri ve mali
güçleri artırılacak. Şimdi, iktidarın attığı
o cesur adımlara bir bakalım: İlk cesur adım şudur:
Türkiyede 3.225 olan belediye sayısı 1.389a
düşürülmüştür, 1.836 belediyenin kapısına kilit
vurulmuştur. Gelişmiş ülkelerde belediye başına
düşen kişi sayısı 10 binin altına inerken Türkiyede
bu sayı 60 binlere çıkarılmıştır. Belediyelerin
öz gelirleri yüzde 55lerden yüzde 40lara indirilmiştir. Yerel
yönetimler, merkezin transfer bütçesine yani vesayetine mahkûm edilmiştir.
Merkezî yönetime en küçük belediyede bile imar hakkı
tanınmış, atanmışların seçilmişlere müdahale
etmesinin önü açılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bir diğer konu
muhtarlarımız. Muhtarları sarayda topladınız ama
seslerini duymadınız. Yasa istiyorlar çıkarmıyorsunuz,
bütçe istiyorlar vermiyorsunuz, aylık istiyorlar ödenek
bağlıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, muhtarlarımız
sizden çözüm bekliyor. Kendi parti programınızda Belediye
alanlarında düzenleme yapmadan önce belediyelere
danışılması ilkemiz olacak. diyorsunuz. Örnek verelim: Bir
belediye sınırlarında milyonlarca dolarlık kanal projesi
kimi ilgilendirir? Siz, bırakın belediyeye danışmayı
projeyi eleştiren İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanımıza bile soruşturma açtınız. Peki, bir
ilçedeki parka hangi ismin verileceği kimi ilgilendirir? Rize Fındıklı
Belediyemiz millet bahçesinin adını Atatürk Parkı olarak
değiştirip 7 bin liraya tabela yaptırdı diye
soruşturma açtınız. Bu mu sizin belediyelere
danışılacak ilkeniz, niye danışmadınız? 7 bin
liralık tabelaya kamu zararı diye soruşturma açıyorsunuz.
Peki, Serik Belediyesindeki 500 bin liralık rüşvete neden sessiz
kaldınız? (CHP sıralarından alkışlar) Milletin
750 milyon doları ANKAPARKa harcanırken neden sustunuz? Açık
söylüyorum, sizin cesur adımlarınız rüşveti
soruşturmamak, 750 milyon doların hesabını
sormamaktır. Siz, belediye başkanlarımıza soruşturma
açarak her istediğinizi yaptırmak istiyorsunuz ama kusura
bakmayın, bizim belediye başkanlarımız sizin memurunuz
değil, asla da olmayacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yerel yönetimlerle ilgili en sorunlu düzenleme 6360
sayılı Büyükşehir Yasasıdır. Neresinden tutsanız
elinizde kalan bu yasayla belde belediyeleri kapatıldı,
bütünşehirler yaratıldı. İki komşu ilimiz dahi
farklı sistemlerle yönetilir hâle geldi ama kaderin cilvesine bakın
ki Tarım Bakanı, artık çuvaldaki mızrağı
gizleyemedi. Sekiz yıl sonra Bu kanunla tarıma büyük zarar verdik.
diyerek özeleştiri yaptı. Kendi yaptığı kanunları
bile kötüleyen bu iktidar artık
inandırıcılığını kaybetmiştir.
İktidarın 2002 Seçim Beyannamesindeki bir vaadi de şöyle:
Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve yetkileri hizmette aksamaya
yol açmayacak şekilde düzenlenecek. Aradan on sekiz yıl geçiyor,
onlarca yasa yapılıyor, ne çıkacak diye 2021
Cumhurbaşkanlığı Programına bakıyoruz,
vaatlerden biri şu: Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve
yetkileri çakıştı, hizmetler aksadı, biz bu sefer
aksamaları gidereceğiz. Ne diyelim? Milletin aklıyla alay eden
bir iktidar olmak da size nasip oldu. Yine, 2002de Yerel yönetimlerin yetki
ve gelirlerini artıracağız. diyorsunuz, yetmiyor, 2003 Acil
Eylem Planında yetki ve imkânları
artıracağınızı söylüyorsunuz; 2007, 2011, 2015, 2018
seçimlerinde ve nihayet 2021 programında da aynı vaadi
tekrarlıyorsunuz ama bakıyoruz, yetkiler de öz gelirler de
artmıyor. Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.
İşte, yaptığınız budur.
Öte yandan, Genel Başkanınız kendini
hâlâ belediye başkanı sanıyor, tüm belediyeleri yönetme
hevesinden bir türlü vazgeçmiyor. Yetkileri de merkeze toplamak için kanunlar,
yamalı bohçaya çevriliyor.
Yine Geçenlerde yerel yönetim reformu
yapacağız. dedi. Bakıyoruz, acaba bu kez ne çıkacak diye,
tam bir karmaşa; saraydan ayrı, bakanlıktan ayrı, parti
genel merkezinden ayrı ses çıkıyor. Bırakın reform
yapmayı, siz daha kendi içinizde anlaşamıyorsunuz ama biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, İkinci Yüzyıla Çağrı
Beyannamemizde söz verdik, yeni bir merkez-yerel dengesi kuracağız.
Biz vaat edip tutmayanlardan olmayacağız; söz verdik,
yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir diğer konu, İLBANK meselesi. Bir banka
var, belediyelerden düzenli pay kesiyor; iş, kredi vermeye gelince her
türlü engeli çıkarıyor belediyelerimize. Bir de kalkınma
ajansları aynı yoldan gidiyor, belediye bütçelerinden para
alıyor ama belediyelerimize gelince hiçbir şekilde, valiler
kanalıyla hiçbir projemizi onaylamıyor. Biz para vermiyor muyuz?
Arkadaş, siz kimin parasını kimden esirgiyorsunuz? Bu para
milletin parası ama bu milletin parasını bile bize vermekten
imtina ediyorsunuz, partizanlık yapıyorsunuz.
Sonuç olarak Cesur adımlar
atacağız. demiştiniz. Peki, ne yaptınız? Siz yerel
demokrasiyi değil, vesayeti güçlendirdiniz, siz sadece şehirlerimizi
betona gömerken cesur adım attınız, siz Ankarayı parsel
parsel satarken cesur adım attınız. Maalesef, siz
İstanbula ihanet ederken cesur adım attınız. On sekiz
yılda ülkeyi bu hâle getirenlerden artık millete hayır gelmez.
Allahın izniyle ilk seçimde iktidar olacağız, işte o zaman
yerel yönetimleri bu çukurdan çıkarmak da bize nasip olacak.
Çok teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şahıslar adına ilk söz Sayın
Osman Örenin.
Buyurun Sayın Ören. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN ÖREN (Siirt) Sayın Başkan,
kıymetli milletvekilleri; 2021 bütçe kanun teklifinin 10uncu maddesi
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi ve bizi ekranları başında izleyen tüm
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
On sekiz yıllık AK PARTİ
iktidarımız döneminde eğitim, sağlık, tarım,
ulaştırma, enerji, turizm, sanayi ve teknoloji alanında örnek ve
model yatırımlarla milletimize hizmet üretiyoruz. Tarih boyunca
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan ve seçim bölgem olan
Siirtte bu bütçelerimizle neler yapıldığını
kısaca anlatmak istiyorum.
Siirt ilimizde, iktidarımız döneminde
ulaşımla alakalı 15 tane büyük projeyi
tamamlamışız, bugün itibarıyla devam eden proje
sayımız 8dir. 450 metre uzunluk, 165 metre yükseklikle ülkemizin en
büyük konsol viyadüklü Botan Beğendik Köprüsünü hamdolsun milletimizin
hizmetine sunduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu
yıl başlattığımız projelerle ilimizi
Eruh-Fındık üzerinden tüneller ve viyadüklerle Şırnak ve
Mardine bağlıyoruz. Siirt-Pervari-Çatak ve Van yolumuza da
inşallah bu yıl içinde en kısa zamanda başlayacağız.
Değerli arkadaşlar, Siirt ilimize
eğitim alanında on sekiz yılda 542 eser
kazandırmışız, 2002-2003 yılları arasında
1.632 olan derslik sayımız 2020 itibarıyla 3.866ya
çıkarılmıştır. Öğretmen sayımızı
da yüzde 100 artarak 5.100e ulaştırdık inşallah.
Siirt ilimiz barajlar şehri, 6
barajımız bitti; 5 baraj ve 8 HES projesi devam ediyor. Ayrıca
ülkemizin en büyük 2nci barajı olan ve yakın zamanda Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından açılan ve 10 milyar 625
milyon metreküp su hacmi ve yıllık 4 milyar 120 milyon kilovat enerji
üretecek Ilısu Barajını da ülkemize kazandırmış
bulunmaktayız.
Kentsel dönüşümde Siirt merkezinde 6 mahalle
için çalışmalar son aşamaya geldi. Siirt, birinci derece deprem
bölgesi olduğundan Allah göstermesin- olası bir afet anında
yapılacak kurtarma ve benzeri müdahalelerde sorun yaşanacak. Eski
Siirt dediğimiz, odağında Siirtin en büyük ve en tarihî
değeri olan Selçuklulardan kalma Ulu Camisi etrafının düzenlenip
meydan hâline getirilmesi ve cami kimliğinin korunarak yapının
ortaya çıkarılması esastır. Bu projeyle yaklaşık
8 hektarlık alan yeniden düzenlenip dönüştürülecektir. Siirtte
olası bir afet anında yapılacak kurtarma ve benzeri
müdahalelerde yaşanması muhtemel sorunlar giderilmiş
olacaktır.
Önümüzdeki yıl içerisinde 600 konut
inşasına başlayarak Eruh, Kurtalan ve merkezde olmak üzere
vatandaşlarımızın ev ihtiyacını
karşılayacağız.
Gençlik ve spor alanında bugüne kadar
yaptığımız yatırımların
dışında, hamdolsun, ilimiz genelinde tüm yatırımlarımız
devam ediyor. Spor salonları, gençlik merkezleri, futbol sahaları,
kamp eğitim merkezi, yarı olimpik yüzme havuzu, belde ve köylerimize
kadar onlarca halı saha ve basketbol sahaları yaparak milletimiz,
gençlerimiz ve sporcularımız için çalışmaya devam ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; sağlık alanındaki reformlarımızı
bilmeyen, duymayan kalmadı. Siirt Üniversitesi Tıp Fakültesiyle
birlikte afiliye olarak çalışacak 450 yataklı devlet hastanemizi
A2den A1e yükseltip ek olarak 500 yataklı yeni devlet hastanemizi 2020
ve 2022 yatırım programına alıp proje ihalesini
tamamladık. 3 ilçemize devlet hastanesi, 75 yataklı doğumevi, 20
üniteli ağız diş sağlık merkezi, 16 aile
sağlık merkezi, 5 sağlıkevi, ilave 10 adet 112 istasyonu,
75 lojman ve daha nice hizmetleri kazandırmış olduk. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET SALİH DAL (Kilis) Maşallah,
maşallah, bravo.
OSMAN ÖREN (Devamla) Bilindiği üzere
Siirtimiz önemli bir tarım ve hayvancılık şehridir.
Ülkemiz ve ilimiz ekonomisine, istihdamına, göçün engellemesine ve tersine
göçe sağladığı katkılar sebebiyle tarım ve
hayvancılığa çok önem veriyoruz. Yüzlerce aile, özellikle Siirt
fıstığı tarımı, arıcılık ve
küçükbaş hayvancılık yapmak üzere büyük şehirlerden tekrar
memleketimize geri dönüş yapmıştır.
Siirt, 320 bin dekar arazisiyle Siirt
fıstığı üretiminde Türkiye 3üncüsü. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Kırmızımercimek
üretiminde Türkiye 6ncısı, 1 milyon 250 bin küçükbaş hayvan
sayısıyla Türkiyede ilk 10 il arasında ve meşhur Pervari
balımızla beraber 2 bin tonu bulan üretimimizle Türkiyede ilk 10
arasındayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tarım ve hayvancılık, ilimizde
alternatifi olmayan önemli bir sektördür. Sadece Siirt
fıstığının ilimiz ekonomisine yıllık
katkısı 1 milyarı geçmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Allahın izniyle terörün kökü
kazınıyor ve bölgemiz huzura kavuştukça bu rakamlar 3e, 4e,
5e katlanacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
OSMAN ÖREN (Devamla) İlimizde
yaptığımız tabiat parkından sonra 13.384 hektar
büyüklüğündeki Botan Vadisi, millî park ilan edilmiştir. Bu proje
bizim için bir milattır. Şehrimizin her alanda önünü açacak bu
projeyi çok önemsiyoruz.
Millete hizmet yolunda hiçbir mazereti kabul etmeden
sadece millet menfaati doğrultusunda çalışmaya, üretmeye devam
ediyoruz. Bu dava, bu siyasi hareket millet adına ak kadroların
misyonudur, onurudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Biz, Siirtin sadece bir kısmını
değil, Kurtalan, Baykan, Pervari, Şirvan, Tillo ve Eruhdaki tüm
vatandaşlarımızın hepsini kucaklayan bir hizmet partisiyiz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle, Sayın
Cumhurbaşkanımızın üstün ve ferasetli yönetimiyle ülkemizi
şahlandıracak olan 2021 yılı bütçemizin Siirtimize,
ülkemize hayırlara vesile olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz
Sayın Mustafa Tuncerin.
Buyurun Sayın Tuncer. (CHP
sıralarından Bravo sesi, alkışlar)
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 yılı bütçesinde yerel yönetimler
üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
2020 yılını da büyük ekonomik
sıkıntılar ve pandemiyle bitiriyoruz. Gelişmiş
ülkelerin pandemi döneminde vatandaşlarına hizmet
yarışı içine girdiğini izlerken AK PARTİ iktidarının
vatandaşına IBAN numarası verip para istediğini, esnaf ve
sanayicileri borçlandırdığını İş
yerlerinizi kapatın, şükredip dua edin. dediğini ve 5 maskeyi
dahi dağıtmayı beceremediğini ibretle izledik.
Türkiye tarihinde hiç örneği görülmeyecek
biçimde, muhtaca bir kap sıcak yemek kapısı olan
aşevlerinin hesaplarını kapattınız; aşevlerine
yaptığınız bu ayıpla asırlar boyu
anılacaksınız.
Pandemi döneminde siz, merkezî Hükûmet olarak tam
bir yönetimsizlik örneği sergilerken yerel yönetimlerde Cumhuriyet Halk
Partili 2 ilçe belediyesi neler yaptı, şimdi sizlere onu anlatacağım.
Amasyanın merkez dâhil 7 ilçe ve 1 belde
belediyesi bulunmaktadır. Bunlardan Gümüşhacıköy ve Merzifon,
2014 yılından beri CHPli Belediye Başkanlarınca
yönetilmektedir. Fetret Döneminde Osmanlının dağılmasını
önleyen Çelebi Mehmetin, Viyana kapılarına dayanan Kara Mustafa
Paşanın memleketi ve bölgenin parlayan yıldızı olan
Merzifonda neler yapıldı? Öncelikle, Merzifon halkını
pandemi konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi amacıyla büyük
bir çalışma başlatılmış, ilçedeki tüm kanaat önderleri,
muhtarlar, siyasi partiler, STKler ve Kaymakamlık Vefa Destek Grubuyla
koordineli çalışma kararı alınmıştır.
Pandemi döneminde evlerinde kalmak zorunda olan
yurttaşlarımız için kuru gıda; soğan, patates
ıspanak, pırasa, lahana, marul, elma, portakal gibi yaş sebze ve
meyve paketleri hazırlanmış, belediye personeli
aracılığıyla 56 bin nüfuslu ilçede 12 bin haneye
dağıtılmıştır. İlçe nüfusu dikkate
alındığında gıda yardımının
büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Salgın sürecinde ihtiyaç
duyulan maske, eldiven, siperlik, tek kullanımlık tulum, dezenfektan,
kolonya ve temizlik ürünleri Merzifon halkına ve salgın sürecinde
büyük özveriyle çalışan Devlet Hastanemize, İlçe
Sağlık Müdürlüğü başta olmak üzere, kamu kurumlarına,
sivil toplum örgütlerine ve özel iş yerlerine
dağıtılmıştır. Belediyeye ait Doktor Nezih Caner
Evde Bakım ve Sosyal Hizmetler Koordinatörlüğü başta olmak
üzere, tüm belediye personeli yirmi dört saat, kesintisiz, ihtiyaç sahibi,
yaşlı, bakıma muhtaç ve pozitif vakalı
yurttaşların alışveriş, fatura ödeme, ilaç alma,
sağlık kurumlarına ulaşma ihtiyaçlarını
karşılamış, ilçenin tüm esnaflarının ve kamu
dairelerinin de periyodik ateş ölçümlerini yapmıştır. (CHP
sıralarından alkışlar) Hastane ve eczaneler başta
olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile iş yerlerinde ve
açık alanlarda belediye temizlik ve itfaiye ekiplerince mütemadiyen
dezenfekte çalışmaları devam etmektedir. Pandemi süresince
sağlık personellerine yoğun ve zorlu mesaileri süresince
sıcak yemek servisi yapılmış ve yapılmaya devam
edilmektedir. Siz, yardımları kesmeye çalışsanız da
Merzifon Aşevinde her gün bin ihtiyaç sahibi insanımıza
sıcak yemek hizmeti sunulmakta, yaşlı, hasta ve engelli
vatandaşlarımızın ise evlerine servis edilmektedir. Pandemi
nedeniyle yüz yüze eğitim alamayan öğrencilerimize kitap ve tablet
yardımı, ihtiyaç sahibi yurttaşlara yakacak kömür ve odun
yardımı yapılmış ve yapılmaya da devam
edilmektedir.
Sayın milletvekilleri, bütün bu
saydıklarımı ve hatta sayamadıklarımı, 56 bin
nüfuslu, Cumhuriyet Halk Partili ilçe belediyesi yapmıştır.
Emeklerinize sağlık Alp Kargı Başkan, emeklerinize
sağlık belediye personelimiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Gümüşhacıköy ilçemiz, 14 bin nüfusuyla
emeklilerin ve çiftçilerin çoğunlukta olduğu, kadının ve
erkeğin hem haklar konusunda hem de sayısal olarak eşit
olduğu, kadim, kadim olduğu kadar da şirin bir ilçemizdir.
Belediye Başkanımız Zehra Özyol
Başkanlığında, pandemi süresince ihtiyaç sahibi ailelere
bugüne kadar 1.035 adet gıda yardımı yapılmış ve
bu yardım karantinadaki vatandaşlarımıza yapılmaya
devam edilmektedir. Pandemiden dolayı iş yerleri kapanan kuaför,
berber, kahvehane, lokanta gibi iş yeri sahiplerine ve
çalışanlarına sebze, meyve, ekmek ve kuru gıda yardımı
yapılarak destek olunmuştur. Sebze, giysi ve köy pazarları ile
hayvan pazarlarında yurttaşlarımıza 100 bin adetin üzerinde
maske, eldiven ve dezenfektan dağıtılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA TUNCER (Devamla) Başkanım
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.
MUSTAFA TUNCER (Devamla) - Belediyeye ait iş
yerlerinde kiracı olan esnafımızdan iki ay süreyle kira
alınmamış, kamu kurum ve kuruluşları, parklar, pazar
alanları ile açık alanlar, ticari taksi ve dolmuşlar düzenli
aralıklarla dezenfekte edilmiştir. Yeni öğretim yılının
ilk günü, anaokulu ve ilkokul öğrencilerine çocuk maskesi, ortaokul ve
lise öğrencilerine cerrahi maske ve su dağıtımı
yapılmıştır. Sadece insana hizmetle
kalınmamış, sokak hayvanları için ilçenin muhtelif
yerlerine su ve mama kapları yerleştirilmiş ve mama
dağıtımı yapılmıştır. Çok küçük bir
bütçeye sahip ilçe belediyesinin bütçesinden sadece pandemi tedbirleri
kapsamında 1 milyon liranın üzerinde harcama
yapılmıştır. Bütün bu destekleri ve canla başla
çalışmaları için ilçe Belediye Başkanımız
Sayın Zehra Özyola ve belediye çalışanlarımıza sonsuz
teşekkür ediyoruz. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
2021 yılı veda bütçesi üzerindeki
konuşmamı tamamlarken Millet İttifakının iktidarda
olacağı 2022 yılı bütçe görüşmelerinde buluşmak
üzere hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 10uncu
madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemini
yapacağım.
Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bugün Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı
gerçekleşen Ankara-Niğde Otoyolunun ülkemize hayırlı
olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum.
Edirneden başlayıp İstanbuldan
geçen ve devamında Bolu, Ankara, Pozantı üzerinden Adana ve seçim
bölgem Osmaniyeden Gaziantepe ulaşarak Şanlıurfada tamamlanan
ve ileride yapılması planlanan Şanlıurfa-Habur kesiminin de
tamamlanmasıyla Türkiye, kuzeyden güneye kesintisiz, erişim kontrollü
olarak bağlanmış olacaktır.
Bu dev yatırımların hayata geçmesine
vesile olan herkese teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Ergun
YAVUZ ERGUN (Niğde) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bugün Cumhurbaşkanımızın
katılımıyla açılan Ankara-Niğde Otoyolumuzun
başta hemşehrilerimiz olmak üzere tüm halkımıza
hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Sayın Bakanım,
Cumhurbaşkanımızın önderliği, sizin destekleriniz,
bizlerin çabaları ve yatırımcılarımızın
teveccühüyle Niğde ve Bor OSBde 2020 yılı içinde 87 firmaya 149
parsel tahsis edilmiştir ve organizelerimizin doluluk oranı yüzde
90ın üzerine çıkmıştır. Ne yazık ki ayda bir
ilimize gelen kişilerin buna yorum yapmaya herhangi bir şekilde
hakkı yoktur.
Niğde-Ankara Otoyolumuzun tamamlanmasıyla
2021 yılında daha çok yatırımcının ilimize
geleceğini biliyoruz. Bu sebeple de 2 organize sanayi bölgemizin de
genişletilmesi için çalışmalara başladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 2021
yılı bütçesinde emeklilikte yaşa takılanlar yine
unutulmuştur. Prim ve gününü tamamladığı hâlde yaş
gerekçesiyle milyonlarca yurttaş mağdur edilmektedir. Emeklilikte
yaşa takılanlar ilk seçimde onları unutanlara sandıkta
gereken dersi verecektir. Pandemide işten çıkarılan işçiler
iş bulamadığı için açlığa mahkûm edilmiştir.
Bu zulümdür, kabul edilemez. Emeklilikte yaşa takılanların
sorunları çözülmeli, milyonlarca insanın mağduriyeti sona
erdirilmelidir.
Teşekkürler Başkanım.
BAŞKAN Sayın Altaca
Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktarın gönderdiği rapora göre hayvancılığın
yoğun olarak yapıldığı Bursada en önemli sorun yem
fiyatlarının fazla artmasıdır. Buna karşılık
et ve süt fiyatları düşüktür. Hayvancılığın devam
edebilmesi ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için yem
fiyatları düşürülmeli, et, süt fiyatları ve süt primi
artırılmalı, Et ve Süt Kurumu devreye girerek piyasayı
düzenlemelidir. Bitkisel üretimde kullanılan gübre, elektrik, ilaç gibi
girdi fiyatlarındaki artış diğer önemli bir sorundur. Girdi
fiyatlarının düşürülmesi için gerekli piyasa denetimleri
artırılmalıdır. Ette karkas fiyatları düşükken
kasapta ve markette fiyatlar daha fazla artmaktadır. Çiftçinin
emeğinin karşılığını almasını
sağlayacak bir fiyat düzenlemesi yapıldı mı? Ziraat
Bankası ve Tarım Krediye olan borçlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kılıç
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün Sayın
Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla
tamamı hizmete alınan Avrupa-Orta Doğu-Asya transit koridorunun
önemli bir parçası olan Kahramanmaraşımızı da Ankaraya
bağlayan Ankara-Niğde Otoyolunun hayırlı
olmasını diliyorum.
Hem pandemiyle mücadelemizi hem de
yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.
Milletimizle beraber yürüyeceğimiz ve nice hayırlı hizmetlere
imza atacağımız daha uzun bir yolumuz vardır. Yol,
medeniyettir.
BAŞKAN Sayın Yavuz Subaşı
YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Millî savunmamız için parasıyla dahi sözde
müttefiklerden temin edilemeyen askerî ekipmanların alternatif
kaynaklardan tedariki bir inatlaşma değildir, aksine, ulusal güvenlik
için bir zarurettir. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir.
Kendi savunma sanayisini hangi kaynaktan güçlendirecekse onu yapacak irade
devletimizde vardır. Amerika kendi işine baksın! Sözde yaptırım
kararını yok sayıyor, Amerikayı şiddetle
kınıyorum.
Amerikanın yaptırım listesinde
bulunan Savunma Sanayii Başkanımız İsmail Demir ile Faruk
Yiğit, Serhat Gençoğlu, Mustafa Alper Denizle gurur duyuyor, Gazi
Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum, Sayın Sanayi ve Teknoloji Bakanına:
Fen, teknoloji, mühendislik ve matematik yani STEM eğitim modeli
yaygınlaşan bir eğitim olarak ilkokul çağından
itibaren uygulanmaktadır. Çağımızın gereği, güçlü
Türkiye hedefine giden yolda kız çocukları başta olmak üzere,
gençlerimizin bu alanlara yönlendirilmesi için hangi çalışmalar
yapılmaktadır, uygulama okullarda yüzde kaç oranındadır?
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Cumhurbaşkanının esnafa destek paketi olarak
açıkladığı büyükşehirlerde 750 lira, diğer
illerde 500 lira kira yardımının pandemi döneminden en çok
etkilenen esnaflar için son derece yetersiz olduğu aşikârdır.
Mart ayından bu yana iş yeri kapatılan, geliri azalan ve gün
geçtikçe işleri kötüye giden esnafın bu şartlarda ayakta
durması oldukça zordur. Aylardır Esnafa destek olun. diye
çağrıda bulunurken ve esnaf önemli bir destek beklerken, resmen dağ
fare doğurmuştur. Ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan
orta direğimiz esnafın aynı oranda ciddi bir şekilde
desteklenmesi gerekmiyor mu? Ayrıca, vereceğiniz bu azıcık
desteği bile basit usul vergiye tabi esnaf için sınırlı
tutuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir önceki
konuşmamdan devam ediyorum. Sosyal yardımlarla ilgili rakamlar
paylaşmıştım. 2002 yılında 1,3 milyar lira olan
sosyal yardım harcamaları, 2019 yılında 55 milyara ve 2020
yılında tabii ki 70 milyarın üzerine çıkacak; buna,
verdiğimiz diğer destekleri saymıyorum. Bunun yanında
elimde sağlık harcamaları var. 2019 yılında 110 milyar
lira sağlık harcaması yapmışız. Bunların
çoğunluğu vatandaşlarımızın tedavisi için
karşılıksız harcanan paralar.
Şimdi, biz gerçekten ihtiyaç sahiplerini bulup
onlara yardım etmeye çalışıyoruz. Burada
konuşmacılar şöyle bir hava oluşturmaya
çalışıyorlar: Sanki Türkiye'de hiç sosyal yardım
yapılmıyor ama bu dönemde bütün yardımlar yurt
dışına gönderiliyormuş gibi. Ben şunun
altını özellikle çizmek istiyorum. Bakınız,
uluslararası siyasetten bahsediyoruz, ülkeler arasındaki iş
birliğinden bahsediyoruz. Bu dönemde, pandemi gibi dünyanın daha önce
hiç karşılaşmadığı bir musibet döneminde bizim
ülkelerle dayanışma göstermemiz ve çoğunluğu bizden talepte
bulunan ülkelere yardım etmemiz karşısında, burada, sanki
biz milletimizin parasını götürüp onlara veriyormuşuz gibi bir
hava oluşturulmasını gerçekten ben anlamakta güçlük çekiyorum.
Bakın değerli arkadaşlar, buradaki
büyükelçilerin hepsi bu Parlamentodaki konuşmaları ülkelerine rapor
ediyorlar. Siz, burada, şu ülkeye şunu verdiniz, bu ülkeye bunu
verdiniz dediğinizde, o ülkelerde nasıl bir hava oluştuğunu
düşünebiliyor musunuz? Ve şimdi, 20 milyon, 30 milyonluk ülkeler var;
diyorlar ki: Bizim ülkemizde hiç BSL-3 laboratuvarı yok. Bilim
insanlarımız gelip orada çalışma yapabilir mi? Ne
diyeceğiz biz bunlara? Hayır, pandemi dönemi asla gelemezsin,
gelirsen ben senden yemek parası alırım, şunu
alırım mı, dememiz lazım? Burada konuştuğumuz
rakamlar gerçekten çok küçük rakamlar ama uluslararası ilişkilerde
bunların etkisi çok büyük. Bu ülkelerin hepsinin Birleşmiş
Milletlerde birer oyu var, bizim bunlarla ticari ilişkilerimiz var,
uluslararası alanda beraber hareket etmemiz gereken alanlar var.
Dolayısıyla, bence sorumlu bir siyaset göstermek ve burada,
Parlamentoda yabancı ülkelerle ilgili konuşurken -özellikle
yardımlar konusunda- çok hassas konuşmak gerektiğini düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN 10uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
43.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 21inci Dönemde soru önergelerinin yüzde 86
oranında süresi içinde yanıtlandığına, AK PARTİ
iktidarlarında gelinen noktada ortalama süresinde soru önergesi cevaplama
oranının yüzde 11,92 olduğuna, süresinde soru cevaplama
oranı yüzde 11,14 olan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa
Varankın yüksek yanıtlama oranlarını örnek
almasını istediklerine, İdlibde görev yapan askerlerin
jeneratör sorunu nedeniyle üç aydır mağduriyet
yaşadıklarına, Katar Dohada mahsur kalan ve vatanına
dönemeyen 36 vatandaşın listesini Bakana
ulaştıracağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
birazdan Sayın Bakana da bir kopyasını yollayacağım,
her bakan için biz bunu bir muhalefet partisi olarak görev biliyoruz.
Biliyorsunuz, Meclisin güçlendirileceği ve saygınlığının
artırılacağı söylenerek 16 Nisan -rejime kasteden- Anayasa
değişikliği yapılmıştı. 21inci Dönemde
-üçlü koalisyon- yüzde 86 oranında soru önergeleri süresi içinde
yanıtlanırken 22nci Dönemde yüzde 65e düşüyor ve AK PARTİ
iktidarlarında en son bu sene geldiğimiz nokta, ortalama, süresi
içinde cevaplanan soru önergesi oranı 11,92. Sayın Varank da 11,14
oranla, kendisine yöneltilmiş 583 soru önergesinin 65ini süresi içinde
yanıtlamış. Burada Mustafa Şentopun ve Sayın Binali
Yıldırımın bu soru önergelerini yüzde 94 ve yüzde 85
oranında süresi içinde yanıtladıklarını; yine, Ruhsar
Pekcanın yüzde 43,95 oranıyla AK PARTİnin en yüksek oranda
-yeterli olmasa da- soru önergelerini süresi içinde yanıtlayan Bakanı
olduğunu belirtiyor, Sayın Bakandan da bu yüksek yanıtlama
oranlarını örnek alarak Parlamentonun sorduğu sorulara daha
hızlı cevap vermesini bekliyoruz.
Kabinenin bir üyesi olarak
İdlibde görev
yapan Tunceli 4üncü Komando Birliğine bağlı 40 kişilik
birlik üç aydır jeneratör istiyor, büyük mağduriyet
yaşadıklarını, cep telefonlarını Suriyelilerin
evlerinde rica minnet şarj etmek zorunda kaldıklarını
söylüyor; sanıyorum bu konuyla Kabine ilgilenecektir.
Yine Sayın Vekilim, Katar Dohadan
yazıyorum. Burada mağdur olan, yedi aydır mahsur kalan,
devletimizin yardımı olmadan asla vatanına dönemeyecek 36
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı adına
Listesini Sayın
Bakana ulaştıracağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 3/11/2017 tarihinde Katar
Savunma Bakanlığı bünyesinde aşçı olarak işe
başladık. Beş yıllık sözleşme imzaladık, bu
beş yıllık sözleşmeye güvenerek Katardaki bankadan yüz
seksener bin TL bazında kredi aldık fakat Katar Savunma
Bakanlığı beş yıllık sözleşme bitmeden, 2nci
yılın içinde, yedi aydır sözleşmemize son verdi ve tam yedi
aydır burada bekliyoruz. Ailelerimiz ve biz perişan olduk. Hâlâ
çaresizlikle beklerken Dışişleri Bakanlığı ve
elçiliğe başvurduk fakat elçilik bizim için yaptığı
görüşmelerde bizi eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağın
ailesinin yani Hüseyin Bozdağın şirketi olan Katar Yemek Doha
şirketine düşük maaşla, on iki saat çalışma
anlaşmasıyla çalışmaya mecbur bırakıyor. Bu
çaresizliğimize ses olmanızı bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Vekilim, sizden
tek isteğimiz bu sorunu Meclise taşımanız. Bizi tekrar
işe almalarını ve biz borcumuzu çalışarak ödeyip
vatanımıza öyle dönmek istiyoruz. diye bir vatandaşımızın
8 bin lirayla çalışacağız diye gidip kredi çekmişler,
3.500 liraya çalıştırılmaya çalışıyorlar. Bu
konulara da Sayın Bakanın duyarsız kalmayacağını
ümit ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.47
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.53
BAŞKAN: Başkan Vekili
Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Sibel
ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN 2021 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
11inci maddeyi okutuyorum:
Fonlara
ilişkin işlemler
MADDE 11- (1)
Türk Silahlı Kuvvetlerinin stratejik hedef planı ile Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının
ihtiyaç planları uyarınca temini gerekli modern silah, araç ve
gereçler ile gerçekleştirilecek savunma ve NATO altyapı
yatırımları için yıl içinde yapılacak harcamalar;
7/11/1985 tarihli ve 3238 sayılı Kanunla kurulan Savunma Sanayii
Destekleme Fonunun kaynakları, bu amaçla bütçeye konulan ödenekler ve
diğer ayni ve nakdî imkânlar birlikte değerlendirilmek suretiyle
Savunma Sanayii İcra Komitesince tespit edilecek esaslar çerçevesinde
karşılanır.
(2) Millî
Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığına bütçe ile tahsis edilen mevcut
ödeneklerden birinci fıkra hükümleri gereğince tespit edilecek
tutarları; Emniyet Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut
ödeneklerden zırhlı araç, uçak ve helikopter, insansız hava
araçları (İHA), uçuş simülatörü, Elektronik Harp (HEWS) ve Kent
Güvenlik Yönetim Sistemleri (KGYS) projeleri ile istihbarat ve güvenliğe
yönelik alımlara ilişkin tutarları; Türkiye Hudut ve Sahiller
Sağlık Genel Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen mevcut
ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen ödeneklerden motorbot
alımına yönelik tutarları; Orman Genel Müdürlüğüne bütçe
ile tahsis edilen mevcut ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine kaydedilen
ödeneklerden Helikopter Alım Projesine ilişkin tutarları; Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi ödeneklerinden petrol ve
doğalgaz boru hatları entegre güvenlik sistemi tedarikine
ilişkin tutarları; Adalet Bakanlığı, Ceza İnfaz
Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumuna bütçe ile tahsis
edilen mevcut ödeneklerden ceza infaz kurumları, adliye binaları ve
hizmet binalarının güvenlik yönetim sistemlerinin tedarikine
ilişkin tutarları; Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğüne bütçe ile tahsis edilen ödenekler ile bu Genel Müdürlük bütçesine
kaydedilen ödeneklerden Özgün Helikopter Projesi Sertifikasyonu, Bölgesel Sivil
Uçak Projesi Sertifikasyonu ve diğer sertifikasyon faaliyetlerine dair
projelere ilişkin tutarları; ilgili hizmetleri gerçekleştirmek
üzere Savunma Sanayii Destekleme Fonuna ödemeye ilgisine göre; Millî Savunma
Bakanı, İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı,
Tarım ve Orman Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Adalet
Bakanı veya Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yetkilidir.
(3) Savunma Sanayii Destekleme Fonundan
Hazineye yatırılacak tutarları bir yandan genel bütçeye gelir,
diğer yandan Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin ilgili
tertiplerine ödenek kaydetmeye ve geçen yıllar ödenek bakiyelerini
devretmeye Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(4) İlgili yıllar bütçe
kanunları uyarınca, yürütülmesi öngörülen projeler için Savunma
Sanayii Destekleme Fonuna aktarılan tutarlardan kullanılmayan
kısımlar, Savunma Sanayii Destekleme Fonundan ilgili genel bütçeli
idarenin merkez muhasebe birimi hesabına; özel bütçeli idarelerde ise
muhasebe birimi hesabına yatırılır ve ilgili idarenin (B)
işaretli cetveline gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar
karşılığını ilgili idare bütçesine ödenek
kaydetmeye genel bütçeli idarelerde Cumhurbaşkanı, özel bütçeli
idarelerde ise ilgili özel bütçeli idare yetkilidir. Millî Savunma Bakanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı dışındaki idarelerde ödenek
kaydı, yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilerek yapılır.
BAŞKAN 11inci madde üzerinde gruplar
adına ilk söz İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Hüseyin
Örsün.
Sayın Örs, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖRS (Trabzon) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; 2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde
İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmelerinin bugün 10uncu günündeyiz. On gündür bakanlıkların
ve bağlı kuruluşların bütçeleri üzerinde konuşuyoruz,
tartışıyoruz. Bizler muhalefet olarak gördüğümüz eksiklikleri,
vatandaşın yaşadığı mağduriyetleri dile
getirmeye çalışıyoruz. Biz İYİ PARTİ olarak
yapıcı muhalefet anlayışıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisinde aziz milletimizin sesi olmaya devam edeceğiz. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
Pandemi sürecinde başta Sayın Genel
Başkanımız Meral Akşener olmak üzere milletvekili arkadaşlarımızla,
ilçe ilçe, il il Türkiye'yi dolaştık; esnafımızı,
üreticimizi, vatandaşlarımızı dinledik.
Yaptığımız saha çalışmalarında
gördüğümüz Türkiye ile AK PARTİ'ye mensup
arkadaşlarımızın, Sayın Bakanlarımızın
ya da yandaş medya organlarının naklettiği,
anlattığı, yazdığı çizdiği, gösterdiği
Türkiye farklıdır arkadaşlar. Burada konuşurken, müjde
müjde, Türkiye uçtu, şöyle kalkındı, böyle kalkındı,
yaptığımız yaptırımlarla şu kadar insana
istihdam sağladık, diyorsunuz ama dolar bugün 7 lira 80 kuruş.
Birkaç gün önce açıklanan TÜİK verilerine göre Eylül 2019 ile Eylül
2020 arasında 15 yaş üstü çalışma çağındaki nüfus
1 milyon 159 bin artarken istihdam 733 bin azaldı.
Değerli arkadaşlar, siz her gün bu kürsüde
hamdolsunla başlayan cümlelerle bakanlarımıza teşekkür
ediyor, pembe tablolar çiziyor, alkışlarla burayı inletiyorsunuz
ama Türkiye yoksullaşıyor, işsizlikte cumhuriyet tarihimizin
rekorları kırılıyor, cari açığımız
katlanarak artıyor, enflasyon aldı başını gidiyor.
Arkadaşlar, çiftçi tarlasını ekemiyor, esnaf kepenk
kapatıyor, servis şoförleri kan ağlıyor, dar gelirli
vatandaş evine ekmek götüremiyor, emeklilikte yaşa takılanlar
feryat ediyor, memur ise 3600 ek göstergeyi bekliyor.
Değerli milletvekilleri, esnafımız
diyor ki: İflasın eşiğindeyiz; vergilerimizi,
stopajlarımızı ödeyemiyoruz; elektrik, su faturalarını
ödemiyoruz; kiralarımızı yatıramıyoruz. Ben ve
arkadaşlarım bu kürsüde birçok kez bunları gündeme getirdik,
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener grup
toplantılarımızda dile getirdi. 2 milyona yakın
esnafımız pandemiden kaynaklanan sorunların yanı sıra
büyük mağaza ve zincir marketlerin haksız rekabetiyle karşı
karşıya. Pandemi nedeniyle faaliyetlerine son verilen esnaf ve
sanatkârlarımız ekonomik olarak zor günler geçiriyor. Peki, Hükûmet
ne yaptı? İlk ekonomik destek paketinde dükkânı kapanan esnafa
ya borç verdiniz ya da vergisini, borcunu ertelediniz, tabii faiziyle beraber.
O gün de bu kürsüde konuşarak sorduk sizlere, Bu esnaf açılmayan
iş yeri, olmayan kazancıyla bu borcu, hem de faiziyle birlikte
nasıl ödeyecek, bu yükün altından nasıl kalkacak? diye söyledik
ama dinlemediniz. Her şeyi ben bilirim tavrınız sonucunda
esnafın hâli tam da bir perişanlıktır.
Bugün geldiğimiz noktada biz İYİ
PARTİ olarak dedik ki: Gelin esnafımıza, sanatkârımıza
altı ay boyunca aylık 2 bin TL karşılıksız
yardım yapalım. Kira stopaj oranını yıl
başından itibaren sıfırlayalım. Pandeminin
başlangıcıyla mart ayından itibaren alınan kredilerin
geri ödeme sürelerini bir yıl uzatalım. Bu nedenle oluşacak
faizleri de hazine karşılasın. Ve biz yine dedik ki: Vergi
borçlarından kaynaklanan ödemeler altı ay süreyle ertelensin.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediyeler ve diğer kamu idarelerinin
kiracısı olan esnaf ve sanatkârlardan altı ay süreyle kira
alınmasın, yılın kalanı için de kiralar
artırılmasın. Her esnaf ve sanatkâra çalışan
başına bir yıl ödemesiz, otuz altı ay taksitle 10 bin TL
kredi verilsin ve faizi de hazineden karşılansın. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Esnafın makul
taleplerini karşılamak, onları bir nebze rahatlatmak adına
bizim İYİ PARTİ olarak önerimiz buydu.
Değerli arkadaşlar, iki gün önce
Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından esnafa destek
adıyla bir paket açıklandı. Buna göre esnafa,
büyükşehirlerde 750 TL, diğerlerinde 500 TL kira desteği
verilecek. Her esnafa da verilmeyecek bu, onu da bilesiniz; sadece, basit
usulde vergi mükellefi olan esnafa verilecek. Ya arkadaşlar, sekiz dokuz
aydır, on aydır iş yerini kapatan, siftah yapmayan esnafa 500
TL, 750TL kira yardımı vermek iktidarın halktan ne kadar uzak,
esnaftan ne kadar bihaber olduğunun göstergesidir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar) Esnaf üç ay süreyle
verilecek nakdî yardımla hangi sorununu çözecek? Günlük 33 lirayla ev
kirasını mı verecek; elektrik, su, doğal gaz
faturasını mı ödeyecek? Evine şeker, zeytinyağı,
pirinç, un almayacak mı; zeytin, ekmek, peynir yemeyecek mi? Bakın,
adına esnaf destek paketi denilen bu pakette BAĞ-KUR prim
borçları için tek bir kelime yok, sicil affı yok, sayıları
milyonlarla ifade edilen kayıt dışı çalışan,
günlük kazanıp günlük harcayan sokak esnafıyla ilgili tek bir kelime
yok.
Değerli arkadaşlar, aylardır kontak
açmayan servis şoförlerimiz var. Okul servis araçları
yaklaşık on aydır kontak kapatmış durumda. Personel ve
memur servisi çeken servisçi esnafı, firmaların kapanmasından ve
evden çalışma sisteminden dolayı çalışamıyorlar.
Bu kardeşlerimizin ailelerine bakacak durumu yok. Kira, elektrik, su,
doğal gaz borçlarını ödeyemiyorlar. Bu
esnafımızın birçoğunun kredi borçları var, ertelenen
borçların ödeme süresi geldi ama elde avuçta bir şey yok. Ne yapacak
bu kardeşlerimiz? SGK primlerini, motorlu taşıtlar vergilerini,
araç muayene ücretlerini, muhasebe ödemelerini nasıl yapacaklar, neyle
yapacaklar? Üç ay verilecek ayda bin TLyle hangi birine yetişecekler?
Arkadaşlar, bu arkadaşlarımız için Hükûmet en kısa
zamanda acil ve somut adımlar atmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim
Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne
bağlı halk eğitim merkezlerinde kısmi zamanlı olarak
ek ders ücreti karşılığında çalışan usta
öğreticilerimiz var. Bu kardeşlerimiz 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda belirtilen kendi alanlarıyla ilgili bütün
sorumlulukları yerine getirmelerine rağmen devlet memurlarına
verilen haklardan yararlanamıyorlar. Usta öğreticiler kurs açma
onaylarını almış olmalarına rağmen kursları
pandemi koşulları nedeniyle açılmamış olup kurs
açanların kursları da kapatılmıştır. O
arkadaşlarımız maaş ve SGKleri ödenmediğinden
mağdur durumdadırlar, sekiz aydır işsizdirler ve hiçbir
sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. Bu kardeşlerimizin
mağduriyetlerinin giderilmesi yönünde acil bir düzenleme
yapılmalıdır.
Değerli arkadaşlar, fırsat buldukça
yüce Meclisin bu kürsüsünden vatandaşlarımızdan bize gelen
sorunları dile getiriyor, milletin sesi olmaya çalışıyoruz.
Bizim her söylediğimize tepki gösterme
alışkanlığınızdan vazgeçin; bizi bir dinleyin,
uyarılarımıza kulak verin. Siz Kimsesizlerin kimsesi
olacağız. diyerek iktidara geldiniz. Siz Yoksulluğu ortadan
kaldıracağız. diyerek iktidara geldiniz. Bugün burada işte
o kimsesizlerin sesi olarak biz konuşuyoruz, o yoksulların sesi
olarak biz konuşuyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Vatandaşa pandemi için uyarılardan bulunduğumuz
bugünlerde sizler de güç zehirlenmesine dikkat edin, dikkat edin.
Değerli milletvekilleri, bizim derdimiZ,
milletimizin geleceği ve her gün daha da felakete sürüklenen ekonomisidir.
Hukukun üstünlüğünün olmadığı, şeffaf ve hesap veren
bir yönetim anlayışının yok olduğu, etkin bir denetim
mekanizmasının ortadan kalktığı bir ülkede
sürdürülebilir kalkınmadan bahsetmek de mümkün değildir. Her
şeyi ben bilirim, ben yaptım oldu. diyerek sorunları
çözemezsiniz. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemiyle
geldiğimiz noktada bugün duvara tosladık, duvara; bunu kabul edin.
Milleti dinleyecek, millete dokunacak, milletin dertleriyle dertlenecek;
ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, germeden, toplumun her
kesimini kucaklayacak bir yönetim modeline ihtiyacımız vardır.
Değerli arkadaşlar, kurtuluşun
reçetesi, iyileştirilmiş parlamenter sistemdir. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla)
İyileştirilmiş parlamenter sistem, birbirine saygı duyan
insanların, konuşan Türkiyenin anahtarıdır.
İyileştirilmiş parlamenter sistem, hakkın ve adaletin
tarifidir. İyileştirilmiş parlamenter sistem, çalışan,
üreten, geleceğe ve ülkesine güvenen gençlerin parolasıdır.
İyileştirilmiş parlamenter sistem, ekonomik kurtuluşun,
cumhuriyetin ve demokrasinin tam reçetesidir. Bu reçete,
Cumhurbaşkanlığı sisteminin, ekonomik kriz, işsizlik,
geçim derdi ve gelecek kaygısının şükür adı
altında vatandaşa dayattığı acı bir reçete
değildir; bu reçete, milletin yaşam kalitesini artırmak, refah
düzeyini yükseltmek ve milletin olanı millete geri vermek içindir.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Sayın Ramazan Kaşlı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RAMAZAN KAŞLI (Aksaray)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Fonlara ilişkin işlemler
başlığı altında yer alan 11inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve yüce Türk milletini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, özellikle
içinde bulunduğu jeopolitik konumu gereği,
bağımsızlığını ve millî bütünlüğünü
koruyabilmek amacıyla, yüksek askerî kabiliyet gerektiren görevleri icra
ederken gelişmiş ülkelerle rekabet edebilecek güçlü ve modern bir
Silahlı Kuvvetlere ihtiyaç duymaktadır. Tarihimizde ve günümüzde
şanlı devletimize karşı yapılan her hain
saldırı, ülkemizde tasarım ve üretim alanlarında yetkin,
ulusal kaynakları yüksek seviyede kullanabilen, rekabetçi, yabancı
firmalarla etkin ticari ilişkiler kurabilen bir savunma sanayisinin
oluşumunu zorunlu kılmıştır. Savunma sanayisi
projeleri, yüksek teknoloji ürünü oluşturmaya yönelik, sivil sektörlerde
kullanılmayan, geliştirilmesi ve tedarik edilmesi yüksek bedelli ve
uzunca bir süreye yayılan faaliyetlerdir. Savunma Sanayii
Müsteşarlığı tarafından da yurt içinde üretilmesi
öncelikli olarak ilan edilen bu faaliyetler, hava araçları, savaş
gemileri ve zırhlı araçların sistem uyumu; ağ, bilgi, uydu,
sensör sistemleri; elektronik harp, füze ve güdüm kontrol konularındaki
projelerden oluşmaktadır.
19uncu yüzyılda Osmanlı Devleti
Döneminde temeli atılan Türk savunma sanayisi, Cumhuriyet Dönemine
geçilmesiyle birlikte, İkinci Dünya Savaşına kadar geçen sürede
çeşitli kuruluş ve girişimlerle gelişmeye
başlamıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşı
sonrasında Amerika Birleşik Devletleriyle kurulan yakın iş
birlikleri ve bu ülkenin Türkiye'ye yaptığı yardımlar,
savunma sanayimizin gelişiminin önüne geçmiştir. 1974
yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası
ABDnin Türkiye'ye uyguladığı silah ambargosu, millî bir savunma
sanayisi yapılanmasının gerektiğini göstermiş ve bu
yönde adımlar atılmaya başlanmıştır. Mevcut
durumda Türk savunma sanayisi ihtiyaçlarını, yurt içinden
karşılama oranı yüzde 40 seviyelerinde olup 72 adet firma
sektörde faaliyet göstermektedir ancak bu oranın en az yüzde 50 seviyesine
çıkarılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, büyük Türk milletinin
en önemli fıtratı olan, ekmek kadar, su kadar, nefes almak kadar
tabii olan bağımsızlığımız için nice
kıyametlere göğüs geren asil soyumuz, asırlardır
canlarını feda etmekten çekinmemiştir. Tarihin her devrinde
mutlaka düşman sahibi olan, gerek idari gerek iktisadi
yaptırımlar uygulanmak istenen şanlı Türk milleti, yeri
geldiğinde asker, yeri geldiğinde bilim insanıdır. Ya
istiklal ya ölüm. düsturuyla bağımsızlık mücadelesi veren,
Gazi Mustafa Kemal Atatürkle tarihe damga vurmuş şanlı bir
millettir. Bugün Amerikanın uyguladığı her türlü ambargoya
karşı dik duruş sergileyen ve sergileyecek olan savunma
sanayimiz, tam bağımsızlık hedefiyle yoluna devam
edecektir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyin
ifadesiyle: Türkiye, kimden silah alıp almayacağını ona
buna soracak değildir. ABD izin ve onay makamı hiç değildir.
Aksi tertip, teklif ve telkinler küstahlığın dik
âlâsıdır. Tavrımız ve duruşumuz nettir,
bulunduğumuz yere göre şekil değiştirmeyiz, sembolümüz olan
gökbörüyüz biz.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yerli ve millî savunma sanayisine dayalı imkân ve
kabiliyetlerinin artırılmasının, geliştirilmesinin her
zamankinden daha önemli hâle geldiğini de Liderimiz Devlet Bahçeli
Beyefendinin şu ifadeleriyle hatırlatıyorum: Biz, dünyanın
en gözde ve en zorlu coğrafyasında yaşayan bir milletiz.
Türkiye'nin jeostratejik konumu, tarihî ve kültürel mirasından doğan
yükümlülükleri, bölge ve dünya barışının tesisinde
üstleneceği rol güçlü ve caydırıcı bir savunma sistemi
kurmasını ve bunu idame ettirmesini zaruri kılmaktadır.
Ülkemiz savunma sanayisi konusunda da sevindirici bir mesafe katetmiş,
gemi, insansız hava aracı, helikopter ihraç eden bir ülke konumuna
gelmiştir. Gücünü birlik ve beraberliğimiz ile Türk milletine olan
sarsılmaz sevgiden alan bu kutlu yürüyüşümüz içeriden ve
dışarıdan gelecek her türlü saldırı ve engellemelere
rağmen mutlaka amacına ulaşacak, 21inci yüzyıl
inşallah Türk asrı olacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; konuşmamın kalan kısmında seçim bölgem ve
memleketim olan Aksaraya bağlı 4 ilçemizin aciliyet arz eden
problemlerine de değinmek istiyorum. Ağaçören, 8 mahallesi, 28 köyü,
2 yaylası bulunan Aksarayımızın önemli ilçelerindendir.
2005 yılına kadar görev yapan adliye teşkilatının geri
alınması, son on beş yıldır halkımızın
ve bölgemizin adli işlemlerde uzun mesafeler katetmesine, coğrafi ve
ulaşım zorluklarıyla başka ilçelerimizde zaman kaybetmesine
neden olmaktadır. Ayrıca, Ağaçörenimizin -otuz bir yıldır
ilçe olmasına rağmen- ilimiz Aksaraya ulaşım için direkt
bağlantı yolu bulunmamaktadır. Aynı şekilde,
Ağaçörenle sınır olup aynı güzergâhta bulunan
Sarıyahşi ilçemizin de il merkezine direkt bağlantı yolu
yoktur. Bu yolların bir an önce yapılması
vatandaşımızın ulaşım noktasındaki
problemlerinin çözümü için oldukça önemlidir.
2017 yılı itibarıyla Devlet Su
İşleri tarafından yapımına başlanan ve
Sarıyahşi sınırları içerisinde yer alan Hirfanlı
Baraj Gölünün güneyinde bulunan kasaba ve köylerimizin tarım arazilerini
kapsayan sulama projesi hâlâ tamamlanmamıştır. Yaklaşık
62 kilometre uzunluğundaki boru hatlarını, 10 kilometre
uzunluğundaki tahliye kanallarını, harita ve uygulama
işlerini, jeolojik etütler ve pompa istasyonu yapımını
kapsayan bu projenin hızlandırılması elzemdir.
Güzelyurt ilçemizde Ilısu ve Akyamaç Gölet
Projelerinin ve Aksaray Kireçlik mevkisi-Güzelyurt bağlantı yolunun
10 kilometrelik alanının yatırım programına
alınması gereklidir. Sulama amaçlı kullanılan Güzelyurt
Göleti çevresinde bulunan tesisler ile tesislerin ilgi odağı
olmasından kaynaklı göletin suyunun korunması önemlidir ve
Melendiz Çayıyla beslenmesi gerekmektedir. Ihlara-Derinkuyu
arasındaki yolun turizm standartlarına uygun yapılması,
Sivrihisar Kalesinin turizme kazandırılması ilçenin turizm
açısından gelişmesine katkı sağlayacaktır. Gülağaç
ilçemizin de Aksaray merkeze uzak olması sebebiyle, özellikle ilçeye
bağlı köyde yaşayan hemşehrilerimiz açısından
acil durumlarda risk oluşmaması için kadın doğum
uzmanı verilmesi aciliyet arz etmektedir. İlçemizin devlet
hastanesinde bulunan röntgen cihazının
vatandaşlarımızın ihtiyacını
karşılamaması sebebiyle yeni röntgen cihazı talep
edilmiş fakat hâlâ gelmemiştir. Bununla birlikte, ilçe hastanemizin
acil bölümü 2nci katta olup dünyanın ve ülkemizin salgınla
uğraştığı şu zamanlarda acil bölümünün giriş
katına alınmasının hızlandırılması
gerekmektedir. Ayrıca, Gülağaç Tapu Kadastrodaki memur eksikliği
nedeniyle işlemler yaklaşık üç ay sürmekte ve bu durum
vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Bu
mağduriyetlerin bir an önce giderilmesinin, 2023 yılı lider ülke
imajına sahip Türkiyemiz için önemli adımlardan biri
olacağı aşikârdır.
Konuşmamın sonunda tüm dünyayı etkisi
altına alan coronavirüs salgınından etkilenen mesleklerden biri
olan ve bizlerin sesini hemşehrilerimize duyuran yerel medya ve gazete
sektörünün sorunlarına da değinmek istiyorum. Özellikle gazete
sektörünün kâğıt, boya ve diğer maliyetleri artmışken
gazete satışı, reklam gelirleri ve resmî ilan gelirleri
düşmüştür. Personel maaşı, sigorta primi ve stopajına
yetmeyen resmî ilan gelirleri gazetelerin ekonomik yönden çökmesine sebep
olmuştur. Bu nedenle yerel basın ve gazetelerimizin pandemi döneminde
Hükûmetimizin vereceği daha güçlü bir desteğe acil ihtiyaçları
vardır.
Bu vesileyle, 2020 yılı bütçemizle
birlikte yeni yılın da ülkemize, milletimize ve devletimize
hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Tayip Temel, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA TAYİP TEMEL (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; başlamadan önce, insanlık
suçu olan tecride karşı ve zindanlardaki hak gasplarına
karşı 27 Kasımdan bu yana açlık grevinde olan tüm siyasi
tutsakların mücadelesini selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Zor bir yılı geride bırakırken,
bugün etkileri devam eden pandemi ve siyasal alandaki eksen kaymaları
sadece yaşamlarımızı değiştirmiyor, küresel
siyaseti de derinden etkiliyor. Devam eden sistemsel krizler pandemiyle beraber
yeni bir aşamadadır. Ulus devlet siyasetinin sermayeyi insana,
yalanı hakikate, güvenliği özgürlüğe, bireyi topluma tercih eden
felsefesiyle tamamen deşifre olmuş küresel kapitalizm, var olan bu
sistemin tüm aldatmalarını bu süreçte gözler önüne serdi. Ulus devlet
ve onun can suyu olan tekçi anlayış toplumu sömürge olmaktan
kurtaramadığı gibi, tam tersine, bu sömürü ilişkisini
derinleştirdiği artık kesinleşmiştir. Maalesef ki
kapitalizm, toplumun bünyesini saran bir kanser hâline gelmiştir. Onu
ayakta tutan sermaye tekçiliği, endüstriyalizm ve ulus devlet, toplumu
tekçi bir cendereye sıkıştırmıştır. Oysa,
tekçiliğin karşısında çözüm olarak ortaya koyduğumuz
demokratik ulus, sömürü ve baskıyı dışlayan, özgürlük ve
eşitliği merkeze alan, çok kültürlülüğü savunan, toplumsal
katılımı geniş tutan, ahlak ve vicdan ilkesiyle politika
üreten bir toplumsal formdur.
Sosyalist dünya, bugün, bu ve buna benzer alternatif
sistemleri daha iyi bir yaşam için tartışıp konuşurken
kapitalizm de boş durmamakta Yeniden Büyük Başlama sloganıyla
kendini bir dönüşüme hazırlamaktadır. Bu dönüşümün en
önemli ayağı, bugün büyük savaşların merkezi olarak
kurgulanan Orta Doğudur. Bilindiği gibi, Orta Doğu hem büyük
direniş ve değişimlerin merkezidir hem de büyük diktatörlerin
iktidarlarını ölümüne savundukları ve demokratikleşmeye
karşı durdukları coğrafyadır. Bugün Orta Doğuda
başat sorunlar, din ve mezhep, kent ve çevre, sınıf, aile,
iktidar, ahlak, politika, demokrasi, kadın ve nihayetinde demokratik
devrim sorunudur. Hâliyle, Orta Doğuya tek boyut üzerinden
yaklaşanlar büyük yanılgı içerisindedir. Bu coğrafyada
küresel güçler hem yerel dinamiklerle hem de kendi aralarında demokratik
güçlerle sürekli savaş hâlindeler. Bunca soruna rağmen Orta
Doğuda halkların değişim ve devrim talebi capcanlı
olarak ortada durmaktadır. Bugün toplumun kendini savunma çabasına
tanık oluyoruz. Rojava devrimi, böylesi bir sonuçtur. Bu devrim üçüncü
yolun başarısıdır. Nedir üçüncü yol? İki geleneksel
çizgi dışında kalan çizgidir. Daha çok toplum, daha az iktidar
demek üçüncü yol. Kutuplaştırıcı yönetimler arasında
taraf olmamaktır; milliyetçi, cinsiyetçi siyasi dincilik
batağına karşı mücadeleyi demokratik bilinç ve
dayanışmayla sürdürmektir.
Değerli arkadaşlar, ABD ve Rusyanın
Orta Doğuda sürdürdüğü açık ve örtük savaş, bunlara
paralel Çinin Tek Kuşak Tek Yol Projesiyle yakaladığı
düzey, bugünkü küresel siyasetin rotasını çizmektedir. Amerikada
yapılan son seçimlerle beraber Trumpın gidişi ve Bidenın
gelişi yeni dengeleri kaçınılmaz kılmaktadır.
Trumpın siyaseti ticaretin arkasına koyan
yaklaşımlarından güç alan bu iktidar, uzun süre hibrit
savaş tarzıyla hareket etti, bu savaş siyasetiyle Rusyaya
bağımlı hâle getirdi ülkeyi. ABDnin eski Suriye Özel Temsilcisi
Jeffreyin itiraf ettiği üzere, AKP iktidarı nihai çözüm olarak
Kürtleri hedefe koyuyor, onlara saldırıyor. Bunu ben söylemiyorum,
gizli kapaklı iş bağlanan Jeffreyin ağzından duyduk
birkaç gün önce. Yani sizin Kürt düşmanlığınız sizi
dış politikada bağımlı hâle getirdi, içeride de
bazı kliklerin esiri hâline getirmiştir. Şengala dönük
saldırılar, Afrinde insanlık suçlarının
işlenmesi, Serekaniyede IŞİDin özgürce hareket etmesi ve buna
benzer birçok saldırgan tutumun altında yatan gerçek, ABD ve Rusya
arasında kaygan zeminde yürüttüğünüz Neoosmanlıcı
hezeyanlardır. Bugün iktidar kendini Avrasyacı, Ergenekoncu,
Kızılelmacı, NATOcu ve ulusalcı yapılar arasında
güç savaşlarıyla ayakta tutmaya çalışıyor. Bilin ki
Rusyayla gelgitli ilişkileriniz, Amerikayla gerginlikleriniz size belli
güncel süreçlerde fırsatlar verse de günübirlik politikalarınız
sizi kurtaramayacak. Daha dün ABD yönetimi, Türkiyeyle ilişkileri yeniden
masaya yatırdı ve önemli kararlar aldı. Emin olun, Suriye,
Akdeniz, Libya ve Karabağ konusu henüz geçmiş değildir,
onları da masaya yatıracaklardır. Dünyaya ihraç edilen
cihatçı transfer dosyası kapanmış değildir. HDP
olarak, bu konularda izlenen siyasetin bumerang olduğunu defalarca
söyledik ama dinlemediniz. Siyaseti savaş olarak topluma
dayattınız, komplo teorilerini devlet felsefesi hâline getirdiniz,
ekonomik çöküşü de bugün siyaset için bir çıkış
noktası hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Bundan dolayı
hem birbirinizle hem de toplumla savaş hâlindesiniz. İktidar bu
anlamda rasyonel aklı tamamen yitirmiş durumda. Gelinen aşamada
devlet aklı bir tercih yapmak zorundadır, ya onurlu bir demokrasi ya
trajik bir çöküş. (HDP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bugün Türkiyede bir
sistem krizi yaşanıyor; hatta adını tam koyalım,
yaşanan rejim krizidir. Bu krizin salt AKP veya tasfiye edilen Maliye
Bakanıyla ilgili olmadığını biliyoruz. Kriz çok
derindir. Sosyal, ekonomik, siyasal ve yönetimsel sorunlar zirvededir. Bu çoklu
krizi, tekçi bir zihniyetle, Dünya bize gıptayla bakıyor.
demeçlerine sığınarak, topluma şiddet uygulayarak ve
gayrimeşru yapıları devreye sokarak çözemezsiniz. Bunu
artık anlamanız gerekiyor.
Gayrimeşru paramiliter yapılara özellikle
dikkatinizi çekmek istiyorum. İktidarlar için siyaseti dizayn etmek bu
yapıları muhalefete karşı sopa olarak kullanmakla mümkün
oldu yıllarca. Türkiyede devlet 1950 sonrası paramiliter güçleri
kullanmaya başladı. 1991-1996 arası ise Kürt halkına
karşı JİTEM ve benzeri yapılar kullanıldı. Biz şu
an, 2015 sonrası sizin örgütlediğiniz yapılarla karşı
karşıyayız. Başta 90lar olmak üzere, önceki dönemlerde
devlet paramiliter yapılarla ilişkisini hep reddetti. Fakat siz bu
ilişkiyi bugün kabul ediyorsunuz ve bu işleri açık
yapıyorsunuz. Onları meşrulaştırıyor, kamusal
alanda övüyor, cezasızlık zırhıyla dokunulmaz
kılıyorsunuz. Bu yapılar sadece iç siyasette değil,
artık dış siyasette de farklı ülkelere, çatışma
alanlarına ihraç ediliyor.
Bu kürsüden sormak istiyorum birkaç şey:
İktidar kendi gücüne mi, yoksa bu gayrimeşru çetelere mi güveniyor?
Sivilleri kaçıran, öldüren, tehdit eden bu güçleri siz mi yönetiyorsunuz?
Eğer Türkiyede size rağmen bunlar oluyorsa çıkın ve bunu
açıkça söyleyin. Yok, eğer talimatları sizden alıyorlarsa
emin olun ki kaçınılmaz olarak bunlar yarın sizin de
iktidarınızın da ayağına dolanacaklar. Bu
uyarılarımızı ciddiye alın. Eğer
inanmıyorsanız Tansu Çiller örneğine bakın. Yok, eğer
onları unutmuşsanız önceleri iş birliği
yaptığınız cemaatin daha birkaç yıl önceki darbe
girişimini hatırlayın. Bu durum, iktidarınızın
geldiği, gelebileceği en tehlikeli noktadır.
Özetle, bu konudaki temel çıkmaz şu: Amaca
giden yolda araçlar temiz değilse sonuç alamazsınız.
İktidarınız için kirli ve toplum karşıtı araçlara
sarıldınız, bu yüzden kaybediyorsunuz, kaybedeceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bizim büyük
mücadelemiz burada nedir biliyor musunuz? Zalimlere, hakikati çarpıtanlara
karşı bedel ödemeyi göze alarak doğruyu söylemek. Bundan daha
büyük bir mücadele olur mu? Biz, çoğulcu, her kültüre, kimliğe
yanıt veren, tarihsel, toplumsal uzlaşıya yanıt olabilecek
demokratik bir Anayasa gerekir diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
TAYİP TEMEL (Devamla) Diyoruz ki: Bu
İttihat ve Terakki mantığı aşılmalıdır;
demokratik siyaset, demokratik müzakere ve onurlu barış bu ülkenin
kaderini değiştirecek tek şeydir.
Öldürdüğünüz insanları her gün
meydanlarda, kürsülerde rakamlarla açıklıyorsunuz ve
bazıları bunu başarı diye çılgınca
alkışlıyor ama biz, kıyılan her cana üzülüyoruz. Bu
nedenle, yürüttüğümüz siyasetin adı yaşam siyasetidir. Diyoruz
ki: Bu süreçte demokrasi güçlerinin dayanışması, zulme
karşı en etkili reçetedir. Hakkımız olan temel
özgürlükleri, demokrasi ve adaleti istiyoruz, mücadelemiz bunun içindir.
Biz de buradan şunun sözünü tekrar veriyoruz:
Ne pahasına olursa olsun, biz, bu mücadelemizi sürdürmeye, bunu sonuca
ulaştırmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Genel Kurulu ve üyelerini saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Gamze Akkuş İlgezdi, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçeye baktığımda Ümit
Yaşarın şu dizelerini anımsadım: Önce çaresizlik
çaldı kapıları/ Sonra yoksulluk/ Tez tükendi umut ekmeği.
Evet, AKPnin 19uncu, sarayın 3üncü bütçesini
görüşüyoruz bugün. Bu bütçe gösteriyor ki saray Kabinesi de halkın
sorunlarına derman olamadı. Oysa kalıcı istikrar,
hızlı karar, etkili yönetim, büyük ekonomi diyerek yola
çıkmıştınız, daha ilk virajda kaza yaptınız.
Bakın, burası önemli: Kaptan ehliyetsiz çıktı, direksiyonu
bırakıp kaçtı yani yolda kaldınız. Oysa sizleri
defalarca uyardık, Kuvvetler ayrılığını rafa
kaldırırsanız kurallar bağlayıcı olmaktan
çıkar. dedik; Doğruyu biz biliriz. dediniz, sınıfta
kaldınız. Kararları tek bir kişi verirse Türkiye güvenilir
ülke olmaktan çıkar. dedik; yeni atılım dönemi dediniz,
Türkiyeyi kriz tüneline sürüklediniz, suçu dış mihraklara
yüklediniz. Hakkınızı yemeyelim, 2002den beri en
başarılı olduğunuz konu kamu maliyesi. Etmeyin eylemeyin,
bu sistem maliyeyi bozar. dedik, ona da el attınız.
Değişim, reform derken Varlık Fonu diye bir garabet icat
ettiniz. Sayıştay denetiminden kaçırdığınız
bütçeyi kendiniz bile kontrol edemez hâle geldiniz, sermayeyi kediye
yüklediniz. Değerli vekiller, bu tablo tartışmasız yeni
sistemin eseridir.
Bakın, burada on gündür iktidara bir
şeyler anlatmaya çalışıyoruz, Bütçeler teknik metinlerdir
ama daha önemlisi, siyasi bakımdan adaletin ta kendisidir. diyoruz çünkü
bütçeler sosyal mutabakat belgeleridir ve unutulmasın ki toplumsal ve
ekonomik sorunların çözümü için de tek adrestir. Oysa bugün
görüştüğümüz bütçe, milyonlarca yurttaşımıza süslü
cümlelerle zengin yoksulluk sunuyor. Bu bütçe, içi boş destek paketlerinin
ardına saklanarak yurttaşlarımıza görkemli fakirlik
vadediyor; toplumun sadece yüzde 20sine millî gelirin yarısını
sunarak derin eşitsizlik yaratıyor. Aslında utandıran,
çaresizlikten öte bir şey ifade etmeyen bu bütçe, tam da on sekiz
yılın sonunda politikalarınızın iflasıdır.
Bakın, bir bütçenin içinde insan yoksa;
aş, iş, emek, güvenlik, huzur ve toplumsal barış yoksa
yürüyecek yol da yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)
Örneğin, görüştüğümüz 11inci maddeye bakalım;
geçtiğimiz yıl 26 milyar liralık gelire sahip olan devasa bir
Savunma Sanayii Destekleme Fonuyla ilgili. Bu Fon, Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin modernizasyonunu ve gelişmiş savunma sanayisi için
gerekli kaynağın teminini amaçlıyor. Güzel, hiçbir
itirazımız yok. Bu mukaddes vatanın her bir
karışı bizim için kutsaldır ve korunmalıdır.
Ancak yıllardır bu fonu amacı dışında
kullanıyorsunuz. Sadece 2017 yılında fonun 3 milyar
lirasını Sayıştay denetiminden kaçırdınız.
Ne yaptınız? Varlık Fonuna devrettiniz. Neden? diye sorduk,
Bu parayı nereye harcadınız? dedik. Aradan üç yıl geçti,
cevap yok. Oysa bugün, bu 3 milyarla kamudaki tüm sağlık emekçilerine
3.800 lira ek ödeme verebilirdiniz. Ne yapabilirdiniz? 1 milyon 500 bin
kişiye bir asgari ücret tutarında ek maaş verebilirdiniz. Ne
yapabilirdiniz? Kültür ve sanat sektöründe işsiz kalan 1 milyon 200 bin
kişiye 2.500 lira verebilirdiniz. Ne yapabilirdiniz? 4 milyon
öğrencinin internet faturasını ödeyebilirdiniz, 800 bin hanenin
bilgisayar ihtiyacını giderebilirdiniz. Ne yapabilirdiniz? 12 milyon
kişiye ücretsiz PCR testi yapar ve salgını kontrol altına
alabilirdiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Tabii ki konu
vatandaş olunca para yok. İnsanları çaresizlikle baş
başa bıraktınız. Unutmayın ki ülke savunması
insandan başlar, bunun için atalarımız İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın. demişler.
Yurttaşımızın sağlığını korur, yaşam
şartlarını iyileştirir ve haklarını verirseniz,
devleti yaşatır, ülkenin geleceğine sahip
çıkarsınız. Oysa yamalı bohçaya dönmüş bu bütçe
dikiş tutmuyor.
Bakın, Venezuelanın bütün
ihtiyacını karşılarız. derken Tükeniyoruz. diyen
sağlık emekçilerinin ek ödemelerini neden vermediniz? 60 ülkede
insani yardım yaptık. dediniz ama halkın sağlığını
157 liraya mahkûm ettiniz. Pandemiyi en iyi yöneten ülkeyiz. deyip 5 tane
maskeyi bile dağıtamadınız. Tunusa 5 milyon dolar hibe
edip gırtladığına kadar borca batan yurttaşa
sabretmesini öğütlediniz. Somalinin IMF borcunu ödediniz de atama
bekleyen 140 bin öğretmene neden Para yok. dediniz? Suriyede 50 bin
konutu hibe edip yurttaşımıza verdiğiniz konut kredilerinin
yüksek faizlerini neden silmediniz? Yandaş müteahhitlerin vergi borcunu
tek kalemde affedip 2 milyon esnafı icralık ettiniz. Madem
döviz üzerinden Türkiyeye operasyon yapılıyordu; yollara, köprülere,
hastanelere neden dolar garantisini verdiniz? Şiddete sıfır
tolerans. dediniz, kadına bütçede ayırdığınız
tam 2 lira 13 kuruşla şiddeti nasıl önleyeceksiniz, çok merak
ediyorum? Şans oyunlarında KDVyi sıfırladınız da
asgari ücretten aldığınız gelir vergisini neden
kaldırmıyorsunuz, lütfen açıklayın? Madem devlet
büyüklerine yüzde 8 zam yapacak kadar güçlüsünüz, o hâlde işçiye, memura,
emekliye neden yüzde 3 zam yapıyorsunuz, izah edin? (CHP
sıralarından alkışlar) Ekonomi uçuyor. diyorsunuz, 720
bin çocuk işçi neden çalışmak zorunda hâlâ, bir anlatın?
EYTlilerin, engellilerin, emeklilerin sorunları buradan Fizana yol
olmuş; neden susuyorsunuz, konuşun?
Değerli
vekiller, işte bu yüzden bütçeler hak temelli olmalı,
kalkınmayı hedef almalı, sosyal adalet esasına
dayanmalı. Oysa bu bütçenin getirdikleri Türkiyenin gerçeklerini
yansıtmıyor. Milyonlarca hanenin sefaleti sizin çizdiğiniz pembe
tabloyla uyuşmuyor. Gerçek şu: Bu bütçe kör, bu bütçe
sağır, bu bütçe dilsiz. Bakın, bir vatandaş Tekrar
iktidara gelirlerse insanların gırtlağına basıp nefes
vergisi alacaklar. diyor, haksız mı? Bakın, Türkiyede 1
değil, 5 değil, tam 18 milyon yoksul insan var. Burada, bütçeyi öven
iktidarı dikkatle dinledik, yoksulluğu nasıl önleyeceklerine
dair hiçbir şey duymadık. Sürekli sosyal yardımlarla
övünüyorsunuz. Bu rakamlarla övünmeyin; aksine, her geçen yıl muhtaç
ettiğiniz insanlar adına utanın. Sayın Aile Bakanı
geçen gün burada Yoksulluğu yendik. dedi, inanamadım, bir daha
dinledim sindiremedim.
Sayın Bakan,
Allah aşkına ya, siz hangi ülkede yaşıyorsunuz? Şu
fotoğrafa iyi bakın, şu fotoğrafa: Vatandaş burada
sizce kişi başına düşen 12 bin doları mı
arıyor acaba? (CHP sıralarından alkışlar) İktidar
olarak hakikatle bağınız koptu; görmüyor, duymuyorsunuz.
Hakikate dönüştürdüğünüz sanal gerçeklerinizle her geçen gün
yoksulluk ve çaresizlik düğümüne bir ilmek daha atıyorsunuz.
Ehliirfan şöyle
der: Yalan gürültü çıkarır, hakikat ise daima sessizdir. Bu ülkenin
hakikati maddi yoksulluk çeken 8 milyon çocuktur. Bu ülkenin hakikati, 11 milyona ulaşan
işsizler ordusudur. Bu ülkenin hakikati, açlık
sınırının altında yaşayan 9 milyon emeklidir. Bu
ülkenin hakikati, çöplerden beslenen 9 milyon güvencesiz insandır. Bu
ülkenin hakikati, hayallerini ve geleceğini çaldığınız
2,5 milyon genç işsizdir. Bu ülkenin hakikati, işten, eğitimden,
yaşamdan dışladığınız 18 milyon
kadındır ve bu ülkenin hakikati, gerçeği bilen, yokluğu
yaşayan ve sessiz sedasız ölen insanlardır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Biliyor musunuz, devriiktidarınızda tam 51
bin kişi intihar etti; çoğunun ölümünü kayıtlara bilinmeyen
sebep olarak yazdılar. Bizim bildiğimiz ama sizin gizlediğiniz
bir intihar düzeni var. Ölenlerden geriye iş, aş yazacak kadar
kısa ama hiçbir vicdanın kaldırmayacağı
ağırlıkta yük kaldı. İşte
devriiktidarınızı bitirecek olan da çaresiz
bıraktığınız insanların üzerinde olan vebaldir.
Hükûmetlerin yurttaşları insani
haklarından yoksun bırakması siyasi cinayettir; bu, aynı
zamanda devletin kendi kendini yok etmesidir. Sizi uyardık, önlem
almadınız. Şems-i Tebrizî der ki: Bir şey yap, güzel
olsun. Çok mu zor? Gerçekten ya, bu halkın taleplerine, bu halkın
ihtiyaçlarına göre bir bütçe düzenlemek bu kadar mı zor? Evet, sizin
için zor çünkü temsilde adaleti, devlette liyakati ortadan kaldırıp
keyfî yönetim biçimi yaptınız.
Dünya 5ten büyüktür." dediniz, bütçeyi
Türkiyeyi parsel parsel bölüşen 5 şirkete teslim ettiniz ama
unutmayın, Türkiye Cumhuriyeti tüyü bitmemiş yetimin hakkına el
uzatan 5 şirketten büyüktür. Vatandaş isyanda Ellerini
vicdanlarına koyup söylesinler: Gece rahat uyuyabiliyor mı? diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) 1,5
lirayı bulup da ekmek alamıyorum. 52 yaşındayım,
bugüne kadar hiç ağlamadım. Akıttığım
gözyaşı cehennem ateşi olsun. Benim gibi milyonlarca kişi
var, hakkım helal değildir." diyor. Evet, biz de bu bütçeyi
hazırlayanlara hakkımızı helal etmiyoruz.
Size Neyzen Tevfikin tam da bugünleri anlatan
sözlerini hatırlatmak isterim: Ekmek herkese yetecekti aslında;
tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız,
memlekete harami. (CHP sıralarından alkışlar) Elbette gün
gelecek, devran dönecek, yoksulluk, yoksunluk, adaletsizlik bitecek çünkü size
olan güvenin son kullanma tarihi geçti. Burada 83 milyon
yurttaşımıza söz veriyorum: Haramilerin saltanatını
yıkacağız, halkın iktidarını kuracağız.
(CHP sıralarından alkışlar) Halk iradesine ipotek
koyanlardan, eşitsizliği derinleştirenlerden,
güvencesizliği artıranlardan, sömürüyü yoğunlaştıran
politikalardan hesap soracağız. Bunca yıldır biriken
dertlerimizi çözmek için tek adam yetmez. Ant olsun, bu düzeni
değiştireceğiz.
Umudunu yitirmeyen, yaşamak için direnen genci
yaşlısı, kadını erkeği, herkese saygı ve
hürmetlerimi iletiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İlgezdi.
Gruplar adına söz talepleri
karşılandı.
Şimdi şahıslar adına ilk söz
Sayın İrfan Kartalın.
Sayın Kartal, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İRFAN KARTAL (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bundan yirmi sene evvel silah almak için
Batılı devletlerin kapısında sıra bekleyen Türkiye,
şimdi savunma sanayisinde her türlü ihtiyacını
karşılamakta ve daha önemlisi, üretimini yapmış olduğu
birçok ekipmanını ihraç etmektedir. Bunun en önemli örneği
İHAlarımız ve SİHAlarımızdır. Ülkemiz,
başta Ukrayna, Pakistan ve Azerbaycan gibi ülkeler olmak üzere birçok
devlete İHA ve SİHA ihraç etmektedir. Kardeş ülke Azerbaycan,
İHA ve SİHAlarımızın desteğiyle bu büyük zaferi
elde etmiştir. Buradan tekrar Azerbaycan yönetimi ve halkının
şanlı zaferini kutluyorum. İşte, biz, bu yüzden Büyük ve
güçlü Türkiye. diyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Ülkemiz, savunma sanayisinde şahlanmanın
yanı sıra, birçok alanda günden güne güçlenmektedir. Seçim bölgem
serhat ilimiz Vanda, 2002 yılından bugüne kadar sosyal devlet
anlayışımızın
karşılığını almış bulunmaktayız.
2011 Van depremi sonrasında Hükûmetimizin destekleriyle
Vanımızı yeniden inşa ettik. Bununla beraber,
geçirdiğimiz Covid-19 pandemi sürecinde, özellikle sağlık ve
sosyal destek kapsamında, Hükûmetimizin sağlam temeller üzerine
dayandığını görmüş olduk. Şu anda Van, bu konuda
en iyi sıralardadır.
Görüşmelerini gerçekleştirmiş
olduğumuz 2021 yılı bütçesi için muhalefet partileri savaş
bütçesi saray bütçesi gibi ifadeler kullanmaktadır ancak bilsinler ki
bu bütçe temsilde adaletin, yönetimde istikrarın bütçesidir, milletin
bütçesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
1960 ihtilalini, 12 Eylül darbesini, 28
Şubatı ve 12 Martı yaşayan birisiyim. Liderimiz,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğanın dik
duruşuyla 2002 yılından bu yana tüm vesayetler son bulmuş
ve demokrasi rüzgârı dalga dalga tüm ülkemizde esiyor. Bizler
geçmişte yaşadığımız bu acı olayların
tekrarını bir kez daha yaşamak zorunda kalmadık.
Liderimizin kararlılığı ve dik duruşu olmasaydı
geçmişte yaşadığımız olayların
tekrarını 15 Temmuz gecesi yaşayacaktık. Ancak bu
karanlık gecede Cumhurbaşkanımızın dik duruşundan
aldığımız güçle milletimiz tankların önüne yattı
ve o gece darbecileri büyük bir bozguna uğrattı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) O karanlık gecede, hain güçler
hedefledikleri girişimlerde başarılı olmuş
olsalardı emperyalist devletler ellerindeki listelerle ülkemize müdahaleye
ilk andan itibaren başlayacaklardı. İşte bu büyük ve güçlü
Türkiye olmasaydık, o karanlık gecede tarih tekerrür edecekti. Bu gece milletçe
göstermiş olduğumuz kararlı duruş pusuda bekleyen birçok
devletin hevesini kursağında bıraktı.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
önderliğinde korkmadan, yorulmadan, hiç durmadan milletimize hizmet etmeye
devam edeceğiz. Her geçen gün güçlü ve büyük Türkiye yolunda ilerlemeye
devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, bizler daima milletimizle birlikte olmaya,
dertlerini dinlemeye, dertlerine derman olacak hizmetleri gerçekleştirmeye
devam edeceğiz.
Sözlerimi tamamlarken 2021 yılı bütçesinin ülkemize,
milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına ikinci söz, Sayın Ayhan
Erelin.
Sayın Erel, buyurun. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYHAN EREL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şanlı ordumuz, binlerce yıldan beri Türk milletine
hizmet vermenin haklı gururunu ve mutlu, bağımsız bir
Türkiye yaratmanın heyecanını yaşamaktadır. Ebedî
yurdumuzun şehitler diyarı Anadolunun bağrında tüten her
aile ocağının manevi temelinde, yeşeren her
ağacın kökünde ordumuzun emeği ve alın teri vardır.
Ordumuz, kuruluşundan bugüne kadar ordu-millet geleneğinin en güzel
örneklerini vermiştir. Zor günlerimizde milletimizin sığınacağı
en emin bir liman, mutlu günlerimizde ise yegâne iftihar
kaynağımız olmuştur. Ordumuz, tarih boyunca zaferden zafere
koşan, destanlara destan ekleyen, milletimizin haysiyet ve şerefini
koruyan kutsal ve millî bir ocaktır; mayasını tamamen asil Türk
milleti ve onun yüksek kültüründen almıştır. Ordumuz, bu vatanın
evlatlarına kucak açmış gerçek bir aile ocağıdır.
Bugün ordumuzda
Türk tarihinin, Türk kahramanlığının, Türk yiğitlik ve
cesaretinin muhteşem hatıraları yaşar. Bu hatıralar,
gönlümüzü en sıcak ve ulvi heyecanlarla dolduran birer zafer
nağmeleridir. Kanımızın dere, kemiklerimizin tepe
olduğu şehitler diyarı Anadolunun her şehri, her
kasabası ve hatta her köyü ordumuzun bir destanını, bir zafer
türküsünü fısıldar. Destanları tarihe sığmayan
ordumuzun ilham kaynağı, milletimizin kahramanlık ve fazilet
pınarı olmuştur. Bu fazilet pınarı, binlerce
yıldan beri Türk kültür deryasından aldığı feyzle
gönülleri ferahlatmış, ruhlara inanç ve heyecan
katmıştır. Engin duyguların canlandığı,
vatan sevgisinin bayraklaştığı bu ocak, Türk milletinin
ezel ve ebet otağı hâlinde dünya durdukça asaletini
koruyacaktır. Ordumuz, Atatürkün bu güzel emanetini, bu güzel
vatanımızı dün olduğu gibi bugün, bugün olduğu gibi
yarın korumaya ve yüceltmeye yeminli ve kararlıdır. Ordumuz, aynı
zamanda Türk dünyasının, gönül coğrafyamızın da
teminatıdır. Bunun en son örneği Azerbaycanda
yaşanmıştır. Azerbaycan zaferi kutlu olsun. Bu zaferin
kazanılmasında İHAların, SİHAların,
TİHAların rolü büyüktür. Bunların yapımında
emeği olan, göz nuru döken, bilek çürüten, dirsek çürüten herkese
teşekkür ediyorum. ROKETSAN, ASELSAN, HAVELSAN ve diğer savunma
sanayisinde, yurt savunmasında önemli katkılar sağlayan
çalışanlarına yüce Türk milleti adına
şükranlarımızı sunuyorum. Ayrıca, Savunma Sanayii
Başkanlığımızı da emperyalist güçlere yem etmeyeceğimizi
de belirtmek istiyorum. Zira söz konusu Türkiye ise gerisi teferruattır.
Bu böyle biline. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler, kahraman ordumuza baktığımızda Ne
kadar değersiz olursa olsun toprak devletin temelidir, hiç kimseye
verilemez. diyen Mete Hanın vatan sevdasını, 40 yiğidiyle
Çin sarayını basan Kürşadın özgürlüğe, uçmağa
varışını, 26 Ağustosta ordusuyla birlikte cuma
namazını eda ettikten sonra beyaz elbisesini giyerek Eğer ölürsem
bu elbise benim kefenim olsun. Bugün burada ne emreden bir kumandan ne de emir
alan bir asker vardır, ben de içinizden birisi olarak sizinle birlikte
savaşacağım. diye haykıran Alparslanın iman ve
itikadını, İstanbulun fethi gecikince atını denize sürüp
Ya Bizans beni alır ya ben Bizansı. Benim kudretimin
ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz.
diyen, Peygamberimizin övgüsüne mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmet
Hanın azmini ve kararlılığını, Cesaret
insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme
götürür. diyen Yavuzun cesaretini, Çanakkale savaşları
sırasında hayatında ilk defa yüz geri eden Mehmetçike Ben size
taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. diyen Mustafa Kemali ve bu emre
harfiyen, kayıtsız şartsız itaat eden Mehmetçiki
görmekteyim. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
AYHAN EREL (Devamla) Dolayısıyla Türk
ordusu Türk milletinin göz bebeğidir. Türk ordusu bizim her
şeyimizdir. Türk ordusuna kem gözlerle bakan gözler kör olsun. Türk
ordusuna kötü laf eden diller lal olsun. Türk ordusuna sevgi beslemeyen kalpler
taş olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene. (İYİ PARTİ ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 11inci
madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemini
yapacağız.
Sayın Demir
MUSTAFA DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Pandemi döneminde yaşanan sürece sanayimiz
başarılı bir şekilde adapte olmuş,
yatırımlarına devam etmiştir. Organize sanayi bölgelerinde
bu yıl 851 yeni fabrika kurulmuştur. Teknoloji Odaklı Sanayi
Hamlesi programını başlatan, yüksek teknoloji ürünlerin yerli ve
millî olarak üretilmesini destekleyen Sanayi
Bakanlığımızın gayreti ve
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye'nin Otomobili
Projesi (TOGG) ülkemizin gururu olmuştur. Sanayi
Bakanımıza ve tüm çalışanlara teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Karadağ
YAŞAR
KARADAĞ (Iğdır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Covid-19
salgınıyla mücadelede başta Sağlık Bakanımız
Fahrettin Koca olmak üzere doktorlarımıza ve tüm sağlık
çalışanlarımıza fedakârca çalışmalarından
dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
İlimiz
Iğdırda, başta İl Sağlık Müdürlüğü olmak
üzere tüm sağlık çalışanları gece gündüz demeden
salgınla mücadele ediyorlar ancak il devlet hastanesinde bir anjiyo
ünitesinin kurulması ve eksik olan alanlara uzman doktorların
atamasının yapılması Iğdırlı
hemşehrilerimizin beklentileridir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tan
AHMET TAN (Kütahya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde, sanayinin
planlı gelişmesi amacıyla başlatılan organize sanayi
bölgesi modeli başarılı bir şekilde sürdürülmektedir.
Ülkemizde, yatırım yapacak sanayicimize dünya standartlarında
yatırım ortamı sunan organize sanayi bölgelerimizin
sayısı 2002den bugüne 140tan 343e, çalışan
sayımız ise şimdi 1 milyon 950 bin kişiye ulaşmıştır.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın ifade ettiği, ekonomide yeni
dönemde organize sanayi bölgeleri kritik rol oynayacak ve ülkemizin önümüzdeki
yıllarda yeni yatırımlarla daha da parlayacağı bir
dönem olacaktır inşallah.
Bu arada,
sağlık çalışanlarımızı Covid-19la
yaptıkları mücadeleden dolayı tekrar tebrik ediyor, tüm
hastalarımıza acil şifalar diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Şeker
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
2002de AK
PARTİ iktidarıyla başlatılan ve devrim niteliğinde
olan sağlık reformlarıyla sağlık hizmetlerinin tek
elden yönetilmesi, hastanelerin tıbbi teknik donatıyla
güçlendirilmesi, şehir hastanelerinin yapılması gibi
yatırımlar bu pandemi sürecinde de verilen hizmetin kalitesini
artırmıştır.
Seçim bölgem
Kocaelide, 2002 yılında 46.154 kişiye 1 yoğun bakım
düşerken 2020 yılı sonu itibarıyla 1.845 kişiye 1
yoğun bakım düşmektedir yani 41 kat artış
sağlanmıştır. Bu yatırımların
kararını veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana ve bakanlarımıza Kocaeli halkı adına
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Ekinci
SEMİHA
EKİNCİ (Sivas) Kıymetli Başkanım, sultan
şehrimiz Sivasa bir sağlık yatırımı daha
kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 21 Ocak 2021
tarihinde ihalesi yapılacak Kangal Devlet Hastanemiz, sultan
şehrimize ve hemşehrilerimize hayırlı uğurlu olsun.
Diğer taraftan, gönül belediyeciliğinin en
güzel örneklerini sunan ve 4 bin öğrencimize bir yıllık internet
paketiyle birlikte tablet dağıtan Sivas Belediye
Başkanımız Sayın Hilmi Bilgine de buradan
şükranlarımı sunuyorum. AK PARTİ hükûmetlerimizin 19uncu,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 3üncü bütçesinin
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Erdem
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Güçlü Türkiye hedefine ulaşmanın en önemli
aşamalarından bir tanesi yerli yatırımlar. Ziraat,
hayvancılık ve denizcilik alanlarında
yatırımların geliştirilmesi ve yapılması çok
önemli. Bu anlamda, bu ürünlerin tamamının dünyanın dört bir
yanına ihraç edilmesi ve bu alanlarda uzman su ürünleri mühendisleri,
veteriner hekimler, ziraat mühendisleri, ziraat teknisyenleri, gıda
mühendisleri alım beklemektedir. 2021 yılında kaç kişilik
alım yapılması planlanıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yavuzyılmaz
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın
Başkan, Zonguldakın Alaplı sınırları içinde,
İncevez köyü bitişiğinde kurulmak istenen cüruf ve 39 çeşit
kimyasal işleme maruz kalmış atığın geri
dönüşüm tesisi için Bakanlık tarafından ÇEDe gerek yok
kararı verilmiştir. Bu tesislerin yapılacağı alan eski
bir taş ocağıdır. Burada oluşan çukurun şimdiki
hâli dere ve dip sularıyla oluşan doğal bir göldür. Bir gölün
boşaltılarak buraya atık geri dönüşüm tesisi yapılacak
olması doğru bir proje değildir. Acilen bu zehirli projenin durdurulmasını
istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Çolakoğlu
AHMET ÇOLAKOĞLU (Zonguldak) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Zonguldak ili Filyos bölgesindeki endüstri sanayi
bölgesinde halkımızın uzun yıllardır beklediği
çalışmalar devam etmektedir. Bakanımıza özellikle bu
bölgeye gösterdiği desteklerden dolayı çok çok teşekkür
ediyoruz. Ayrıca, bu bölgedeki endüstri, sanayi bölgesinin arazileri
yatırımlar için yeterli midir? Genişleme projesi var
mıdır? Bakanımızın bu konudaki ilgisini görüyoruz ve
tekrar kendisine teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Evet, çok teşekkür ediyorum.
Zonguldakla başladığı için
Zonguldakla devam edelim. Alaplıdaki tesis hangi tesis bilemiyorum ama
bildiğiniz gibi ÇED raporlarını biz vermiyoruz, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı veriyor. Dolayısıyla hangi
tesis, oraya uygun mudur, değil midir, bunu
tartışabiliriz ama ben
DENİZ
YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Başkanlık makamına hitaben zaten.
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Bugün söylediğim gibi, projelere
toptan karşı çıkmayı doğru bulmuyorum, proje
bazında değerlendirmek gerekir.
Filyos Endüstri
Bölgesiyle ilgili: Biliyorsunuz, Filyosta aslında 3 tane proje var; bir
tanesi liman projesi, arkasında endüstri bölgesi, arkasında da
serbest bölge projeleri. Burada biz endüstri bölgesinden sorumluyuz.
Bildiğiniz gibi yönetici şirketin atamasını yaptık. Bu
yönetici şirket buraya kendi cebinden yatırım yapıp
burayı yatırıma hazır hâle getirecek, hem kendi
yatırımını yapacak hem de bölgeye gelecek diğer
yatırımcılara bu hizmeti verecek. Şu anda görünen o ki
bölgede bir genişleme sahasına ihtiyacımız olabilecek.
Serbest bölgeyle ilgili Ticaret Bakanlığımızla
görüşmelerimizi sürdürüyoruz, belki biraz daha genişlemek mümkün
olabilir. Ama önümüzdeki dönemde
DENİZ
YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Sayın Bakanım, yönetici şirket
hisselerinin yüzde 49unu satabilir mi?
BAŞKAN
Sayın Yavuzyılmaz, böyle bir usulümüz yok, lütfen
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Yani dolayısıyla önümüzdeki
dönemde gazın da bulunmasıyla birlikte bu bölge daha da önemli hâle
gelecek. Biz buraya ilgimizi sürdürüyoruz.
Ben, tabii,
konuşmacıları sabahtan beri dinliyorum. Herkes yoruldu burada
ama birkaç hususu söylemek istiyorum. Buraya çıkan
konuşmacılarımız diyorlar ki Türkiyede işsizlikle
ilgili sorun var, iş ihtiyacı var. Doğrudur,
vatandaşlarımız iş arıyor. Ama
yatırımcılarla ilgili bir hareket
yaptığımızda bu sefer deniyor ki Siz peşkeş
çekiyorsunuz. Teşvik belgesi verdiğimizde, insanlar
yatırım yapsın diye teşvik belgesi verdiğimizde
Yandaşa teşvik belgesi veriyorsunuz. diyorsunuz ki biz
başvuran herkese bu belgeleri veriyoruz.
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Kime verdiğiniz önemli.
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Şimdi, fakirlikten burada dem
vuruluyor, fakirlikten bahsediliyor.
ORHAN SÜMER (Adana)
- Ne demek dem vurmak?
MERAL DANIŞ
BEŞTAŞ (Siirt) Dem vuruluyor. ne demek ya?
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Sosyal yardımlardan bahsediyoruz
Verdiğiniz sosyal yardımlarla övünmeyin. deniyor.
ORHAN SÜMER (Adana)
Sen iktidarsın, muhalefet söyleyecek. Dem vurmak ne demek ya?
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Burada yol ihtiyaçlarından
bahsediliyor, yapacağımız yollardan bahsedince Parayı
betona yatırıyorsunuz, müteahhide veriyorsunuz. diyorsunuz.
Tarımsal sulamayla ilgili ihtiyaçlardan bahsediliyor, baraj
yaptığımızda Parayı müteahhide, betona gömüyorsunuz.
deniliyor. (CHP sıralarından gürültüler) Yani elektrikten
şikâyet ediliyor, elektrik fiyatlarından şikâyet ediliyor; biz
elektrikle ilgili yatırım yapmak istediğimizde Çevreyi
mahvediyorsunuz. deniliyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Bunların hiç
doğrusu yok mu Sayın Bakan?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Madencilikle ilgili yatırımlardan bahsettiğimizde Çevreyi
mahvediyorsunuz. deniliyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) Çevre bir tek bize
gerekmiyor, hepimize gerekiyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, rica
ediyorum, lütfen
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Şimdi, çıkan konuşmacılar diyor ki: Devlet hiç vergi
almasın, kimse vergi vermesin ama sürekli birilerine devlet para versin,
maaş versin, sürekli kaynak aktarsın. Yani ben
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) Libyaya ve Somaliye
mesela
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Evet, Libyaya ve Somaliye, ihtiyacı olan ülkelere para verilmesinde
hiçbir mahzur yok.
ORHAN SÜMER (Adana) Vekiller soru sordu, sen
akıl veriyorsun Allah aşkına ya! Soruya cevap ver sen.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Burada verdiğimiz
rakamlar 3 milyon, 5 milyon ama o ülkelerin uluslararası arenada,
Birleşmiş Milletlerde birer tane oyu var. Onlarla kurduğunuz
ilişkiler size uluslararası arenada ne katkılar sağlar,
bunu düşünebilmeniz lazım. Ben şunu söylüyorum: Yani burada her
türlü yapılan işe karşı çıkılıyor,
doğru ya da yanlış olduğuna bakılmıyor. Ben
gerçekten bu tavrı anlamakta zorluk çekiyorum ve burada bir sayın
milletvekili dedi ki: Hakkımız varsa helal etmiyoruz.
Hakkınız olduğunu düşünmüyorum ama bu kadar
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) Kendi cebinden
mi ödüyorsun?
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Ne demek
Hakkınız yok., ne demek.
ORHAN SÜMER (Adana) Ne demek ya?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
O milletvekilinin bende hakkı olduğunu düşünmüyorum. Allah
Allah! Ve ben şunu söylüyorum: Bu kadar
ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) Siz kimin
parasını harcıyorsunuz? Milletin parasını
harcıyorsunuz!
ORHAN ÇAKIRLAR (Edirne) Vergi veriyoruz
soracağız tabii.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Bu kadar
(CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Evet, Sayın Bakan teşekkür
ediyorum.
Arkadaşlar müsaade edin, telaş etmeyin.
Sayın milletvekilleri, biraz sessiz sakin lütfen...
Sayın Akbaşoğlu buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
44.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Trabzon Milletvekili
Hüseyin Örs ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin 230
sıra sayılı 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 11inci maddesi üzerinde yaptıkları
konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
biraz evvel 11inci madde görüşmeleri esnasında bütçeye ilişkin
olarak gündeme getirilen birtakım suçlamalar oldu haramzade haramiler
bütçesi vesaire
Bütçeye bu sıfatları takanların aslında
kendi sıfatlarını ifade ettiklerini belirtmek isterim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
İkinci olarak, bugün 17 Aralık
Şebiarus Günü, Hazreti Mevlânayı rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. diyor Hazreti Mevlâna.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim için bu
tavsiyenin temel bir ilke olduğunu, ahlaki bir ilke olduğunu ve
siyasi felsefemizde de çok önemli bir yer tuttuğunu ifade etmek isterim.
Biz bu anlayışla milletimize hizmet etmeye, milletimizin
duasını almaya, inşallah, samimi gayretlerimizle devam
edeceğiz.
Son olarak da biraz evvel konuşmacılar,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ilgili birtakım
yaklaşımlarda, değerlendirmelerde bulundular ve çarenin
iyileştirilmiş parlamenter sistemde olduğunu belirttiler.
BAŞKAN Sayın Hüseyin Örs söyledi, evet.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Kimileri de güçlendirilmiş parlamenter sistem
dediler. Demek ki parlamenter sistem tek başına yetemiyor, bir
nakisası, bir eksikliği olduğu kabul edilerek önüne birtakım
iyileştirilmiş veya güçlendirilmiş kelimeleriyle takviye
edilmeye çalışılıyor. [İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar(!)] Acaba bu
kavramsallaştırmalar konusunda Sayın Kaboğlunun Başkanlığındaki
Komisyonda bir uzlaşmaya varamadı mı?
Bir de bu konuda, bu sistemi teklif eden
arkadaşlarımız Cumhurbaşkanını kimin
seçeceğiyle ilgili ne düşünüyorlar; bunu ilerleyen vakitte, daha
sonra, inşallah, müsait bir zaman diliminde hep beraber görüşmek
isteriz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
45.-
Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine, yerli kan ürünü üretilmesini siyaseten de mesleki olarak
da desteklediğine ancak her şeyin Sancak ailesine imtiyaz olarak
verilmesine karşı olduklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
öncelikle şunu söylemek lazım: Tabii, burada çok sayıda hukukçu
var ve hepimiz de siyasetçiyiz. Bir hak nasıl tesis olunur ve
kişilerin kişiler üzerindeki hakları ve kamu yönetimindekilerin
hepimizin vergilerini kullandıkları için kamuya karşı
sorumlulukları ve birbirimizin üzerindeki hakları meselesinde bir
bakan vergi veren insanlara, bu milletten 100 bin oy alarak seçilen insanlara
Üzerimizde hakkınız olduğunu düşünmüyoruz. diyorsa ona
söylenebilecek çok bir şey yok. Ama Sayın Bakan hep polemik
alanına kaçmayı... Belki gelecek dönem nasılsa parlamenter
sisteme geçilecek, milletvekili olursa muhalefette grup başkan
vekilliğini falan tadabilir, o zaman polemik konusunda
aradığını bulur. Ama ben kendi alanıyla ilgili bir
şey söyleyeyim, çok net bir şey söyledi: Efendim, kim istese biz onu
destekleriz, teşvik yaparız. Ona karşısınız, buna
karşısınız.
Sayın Başkan, 2001 yılından
itibaren Türkiye'de kan ürünleriyle ilgili çok hassas bir süreç vardı, çok
korkunç. Şöyle yapıyordu birtakım çeteler: Hemofilili aileleri
birbiriyle evlendirip, teşvikler yapıp, hemofilili çocuklar
doğurtup, onların yoksullukları üzerinden pahalı hemofili
reçeteleri üretip bunun üzerinden kişilerin yoksulluğunu sömürerek
ilaçlarını sattıran çeteler vardı. Biz o dönem, hasbelkader
üstlendiğimiz görevlerde, bunlarla kıyasıya bir mücadeleye
giriştik ve hem Manisa Eczacı Odasında hem Türk Eczacıları
Birliğinde hemofili reçetelerinin renkli reçete uygulaması,
sıraya sokulması, doktor-hasta-eczane üçgenini kıracak eşit
limitli tevzi sistemleriyle kan ürününü Türkiyede tüm eczaneler arasında
eşit dağıtmaya başladık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Ya, gecenin bu
saatinde buna ne gerek var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok var çok. Hatta çok
kıymetli bir şey olacak bence, tam da yeri, belki polemik
yapacağımıza iyi bir yere de varırız.
Bu sistem yıllarca kusursuz işledi.
Türkiye, yurt dışından kan ürünlerini güvenle getiren, güvenle
ulaştıran, çirkin üçlü ilişkilerin olmadığı bir
sisteme kavuştu ama eksiğimiz yerli kan ürünüydü. Bu konuda bir
adım atılmasını siyaseten de mesleki olarak da hep
destekledim, destekledik. Bu konuda Bakanlık bir çağrı
yaptı. 7 tane bu işi bilen firma ve 11 tane de Bakanlığın
davet ettiği firma, 18 firma bir araya geldiler. Halis, iyi bir niyet
ifade edildi; Herkes bildiğini bu masaya döksün. dediler. Özellikle o 7
firma döktü, aylarca görüşüldü. Sonra dediler ki: Biz firmaları
belli kriterlerle eksilteceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitecek Başkanım, az
kaldı.
BAŞKAN Son açışım, onu
söylüyorum, toparlarsanız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şunu toparlamama izin verin, çok kritik bir şey.
Dediler ki: Bizim işi vereceğimiz firma 6
tane soğuk hava deposu yapacak. 10 tane plazmaferez merkezi kuracak,
ilkini on iki ay içinde. Yurt dışından Türkiyeye de kan ürünü
getirme tekelini ona vereceğiz. 7 tane tecrübeli firmayı
bırakın, şartnameye rağmen -beş yıllık
tecrübe aranıyordu- bir ay bu işi yapmamış olan bir
firmaya, Murat Sancakın firmasına bu iş verildi. Bu işin
içindeki o know-howu bilenlerin hepsi şaşkın. Sayın
Bakanım, davet edin anlatsınlar size o süreci, bir anlatsınlar.
Bütün bilgileri bizden aldılar, işi bilmeyen Murat Sancaka bu
işi verdiler. Sonuç ne oldu? Murat Sancak, dünyadan Türkiyeye son
kullanma tarihi üç ay kalmış -Türkiyeye bir yıldan az
kalanı sokmak yasak- kutuları belgeledik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Artık hakikaten gece saat biri
geçti, lütfen yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın
Başkanım, çok kritik.
BAŞKAN Tamam, tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dünyada geziyorlar,
dolaşıyorlar; üç ay kalmış, iki ay kalmış kan
ürünleri... Kanuna göre bir yıldan az miadı kalan sokulamaz. Samsun
Devlet Hastanesine verilen miadı iki ay kalan kan ürünlerini de
belgeledik. Sağlık Bakanı da doğruladı geçen
-tutanaklarda var- bütçede. Şimdi, bu kişi üzerine düşen hiçbir
işi yapmamış, bu imtiyazı almış; tek
başına, en pahalıya, onda 1i fiyatına, on sekizinde 1i
fiyatına bulduğu ilaçları hastanelere, eczanelere tekel
satıyor. Bir de üstüne üstlük, bu hiçbir sözünü tutmamış, 172
bin metrekarelik Silivride arazi tahsis ettiniz. Görevini yapsa, dört dörtlük
yapsa, yükümlülüklerini yerine getirse, millî kan ürününe doğru yürüse
bunun yapılması lazım. O sözünü tutmuyor da siz bu arsayı
verince arkadaşlar peşkeş der, karşı çıkar.
Yerli, millî kan ürününden yanayız ama her şeyin Sancak ailesine
imtiyaz olarak verilmesine de karşıyız Sayın Bakan. (CHP
sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, müsaade edin lütfen.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Peşkeş dediği için.
BAŞKAN Sayın Bakan, müsaade edin.
Sayın Özel, bir hakkın tesisi için ya da
bir hakkı teslim etmek için illa hukukçu olmak gerekmez. Yani
Aramızda çok hukukçu var, hakkın tesisini bilirler. gibi bir laf
ettiniz girişte de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, evet.
BAŞKAN Siz de bir eczacısınız,
biz de bir iktisatçıyız; hakkın hukukun ne olduğunu bilmek
için mutlaka hukukçu olmak gerekmez.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de ondan söyledim zaten
yani ama çok daha iyi bilenler var dedim.
BAŞKAN Yani evet.
Buyurun Sayın Türkkan.
46.-
Kocaeli
Milletvekili Lütfü Türkkanın, Çankırı Milletvekili Muhammet
Emin Akbaşoğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, bizim konuşmacımız
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tefessüh etmiş bir
sistem olduğundan bahsetti. 4,58 kuruyla aldıkları doları 8
liraya getiren bir sistem var, 128 milyar dolar olan Merkez Bankası
rezervini eksi 55 milyar dolara düşüren bir sistem var, yüzde 12yle
aldığı işsizliği yüzde 25lere taşıyan bir
sistem var. Tabii ki bu sistem tefessüh etmiş, bitmiş. Onun yerine
biz, güçlendirilmiş parlamenter sistemi bu ülkeye getireceğiz, bunu
aklınızda tutun. (İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar)
Daha çok şey söylemek mümkün, gece çok geç
vakit, bir de bu sözleri söyleyen henüz nekahet devresini
tamamlayamamış Muhammet Emin Akbaşoğlu
arkadaşımız olduğu için daha fazla bir şey
söylemiyorum onu üzmemek adına. (İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyorum, hayırlı
akşamlar diliyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
47.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, milletvekillerinin
millet adına bakanlara hesap sorduğuna, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun Şanlıurfalı
Şenyaşar ailesinin yaşadıklarıyla ilgili kendisinin
söylediklerini tekrarladığını, bunu kabul etmelerinin
mümkün olmadığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Öncelikle, herhâlde bir sorun var iktidar
milletvekilleri ile bakanlar arasında. Dikkatimi çekti, bugün bütün
sorular genellikle iktidardan geliyor, soru da gelmiyor, teşekkür ediliyor
birilerine.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) O zaman sorun yok demektir, sorun yok demektir bu. Sorun
yoksa soru da yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Bunu da
dikkatinize sunuyorum.
Belediye başkanlarına bile teşekkür
ediliyor yani bu bölüm soru için, onlarla iletişim
sağlayamıyorlarsa başka bir yolunu bulsunlar.
Diğeri, Sayın Bakan konuşmasında
dedi ki: Milletvekillerinin benim üzerimde bir hakkı yok. Nasıl
yok, onu anlamadım. Biz milleti temsil ediyoruz, milletin de tabii ki
yürütme ve bakanlar üzerinde doğrudan hakkı var, biz de onlar
adına hesap soruyoruz. Yani böyle bir dili kabul etmek mümkün değil,
gece geç olduğu için uzatmayacağım.
Diğeri, ben, sayın iktidar grubuna bir
soru sordum, daha doğrusu bir hukuksuzluğu ifade ettim ve bitmesi
gerektiği yönünde, Urfa il örgütü şikâyetçiyse vazgeçmesi
gerektiğini ve serbest bırakılmalarını talep ettim.
Sayın Akbaşoğlu benim söylediklerimin hepsini bilgi olarak
tekrar Meclise sundu, şaka gibi
Gerçekten ancak şaka olabilir bu.
Yani, ben, 2 çocuğunu, eşini haksız bir saldırıda
kaybeden bir annenin, iktidar partisinin il binası önünde oturmak için
gittiğini
Doğru, bir demokratik tepki gösteriyor bir
haksızlığa karşı. Üç saat dayanmadılar ya, üç
saat sonra anne ve oğlu gözaltına alındı ve şu anda
gözaltındalar. Demek ki hiç kimse iktidar partisinin kapısına
gidemez, bir talepte bulunamaz ama muhalefet partilerinin önünde on dört ay kolluk
eşliğinde eylem yapılabilir öyle mi? Bütün Türkiye duysun; Emine
Şenyaşar şu anda gözaltında, 70 yaşında bir anne
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ben,
bunu sordum; kendisi aynı sözleri bana tekrar etti. Bunu kabul etmemiz
mümkün değil. Bu olayın ayrıntılarını gecenin bu
saatinde anlatmayacağım ama büyük bir adaletsizlik ve hukuksuzluk
olduğunu, onların gözaltında tutulmasının ve AKPnin
şikâyetçi olmasının bu ülkedeki adaletsizliğin
resimlerinden biri olarak tarihe de geçtiğini ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu
48.-
Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü
Türkkan ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaşın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, şunu ifade
edeyim: Ben, teknik bir konuya temas ettim iyileştirilmiş,
güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili ve bir, kavramsallaşma
birliği var mı yok mu, bir de Cumhurbaşkanını kim
seçecek diye teknik bir soru sordum, fazla detaylandırmaya gerek yok ama
bunun cevabını alamadık.
İkinci olarak, HDP Grup Başkan Vekilinin
ifade ettiği şey, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine
ilişkin kanuna aykırılık nedeniyle
savcılığın bir adli işlem
başlattığını söylemiştim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş)
Diyarbakırda yapılanlar ne?
EBRÜ GÜNAY (Mardin) Diyarbakırda anayasal
faaliyetimiz engellendi bizim ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Orada AK PARTİ İl
Başkanlığına geliniyor, görüşülüyor İl
Başkanıyla ancak görüşüldükten sonra da orada birtakım
gösteri ve eylemler yapılıyor. Buna ilişkin de Kanunun
gereğince adli bir işlem başlatılıyor. Bu konuda bilgi
paylaşımında bulundum, artık iş adliyenindir,
yargınındır. Bu konuyla ilgili başka bir şey
yapılması mümkün değildir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Beştaş, belki
Sayın Akbaşoğlu nekahet döneminde olmayabilir ama olanlar var
yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) Ama bu
çok önemli bir mesele Sayın Başkan.
HÜDA KAYA (İstanbul) Bir katliam var ortada,
katliam; öyle sıradan bir saldırı değil.
BAŞKAN Buyurun Sayın Beştaş.
49.-
Siirt
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çankırı
Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt)
Sayın Başkan, Türkiyede yeni kurallar, AKP kuralları: Hiç
kimse iktidar partisine karşı bir talepte bulunamaz, toplantı ve
gösteri yürüyüş hakkı sadece iktidar partisi yetkililerine aittir,
onun dışındaki bütün partilerin -başta partimiz olmak
üzere- her türlü demokratik tepki yasaklanmıştır. Bunu bir kural
hâline getirelim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Öyle bir şey yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - On dört
aydır bizim Diyarbakır il örgütümüzün faaliyetleri engelleniyor,
siyasi faaliyetimiz engelleniyor ve üstelik İçişleri Bakanı
dâhil gidip kapının önünde oturuyor ve bunu başka şekilde
anlatıyorlar. Muhalefete olunca her şey mübah; suçlamak,
yasaklamak... Vanda üç yıldır bir toplantı yapmak
yasaklanmış ama iktidar gidip binlerce insanla yürüyor. Yeni bir AKP
anayasası var, kendilerinin iç anayasası var: Her şey bize
mübah ama muhalefet yaparsa bunlar yasak. İşte, bu, kabul edilemez
bir resimdir; bunu kabul etmiyoruz. Emine Şenyaşar ve oğlunun
gözaltında olması da Toplantı, gösteri yürüyüşüne
aykırı hareket etmek. diye değildir; orada gösteri yapmıyorlar,
bir talepleri var, orada sessizce oturuyorlar, sessizce. Bir gün
dayansaydılar ya, bir gün; bir dinleseydiler anneyi Ne istiyorsun? diye.
Bunu bile yapmadılar, işte, bu zalimliktir hakikatte.
(AK PARTİ ve HDP sıraları
arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, kayıtlara
geçti.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN - 11inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.17
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.23
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN(İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon, yerinde.
12nci maddeyi okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Hazine
garantili imkân ve dış borcun ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt
limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemler
MADDE
12- (1) 2021 yılında, 28/3/2002 tarihli ve 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna göre sağlanacak; garantili imkân ve dış
borcun ikraz limiti 4,5 milyar ABD dolarını aşamaz.
(2) 1 inci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi ile belirlenen başlangıç
ödeneklerinin yüzde beşine kadar ikrazen özel tertip Devlet iç borçlanma
senedi ihraç edilebilir. Hazine ve Maliye Bakanı ikrazen ihraç edilecek
özel tertip Devlet iç borçlanma senetlerinin kamu sermayeli bankalar ile kamu
kurum ve kuruluşları arasındaki
dağılımını, senetlerin vade, faiz ve diğer
şartlarını belirlemeye yetkilidir.
(3) 2021 yılında 4749
sayılı Kanunun 8/A maddesi çerçevesinde Hazine ve Maliye
Bakanlığınca sağlanacak borç üstlenim taahhüdü 4,5 milyar
ABD dolarını aşamaz.
BAŞKAN 12nci madde üzerinde gruplar
adına konuşmalara başlıyoruz.
İlk söz İYİ PARTİ Grubu
adına Sayın Hasan Subaşının.
Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ
PARTİ sıralarından alkışlar)
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN
SUBAŞI (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz
günlerde Antalya merkezde, Aksuda, Serikte, Manavgatta, Gazipaşada ve
Kumlucada yaşanan sel ve dolu afeti için yurttaşlarımıza,
hemşehrilerimize ve çiftçi kardeşlerimize geçmiş olsun
dileklerimi tekraren sunuyorum. İnşallah, zarar tespitleri
yapıldıktan sonra da bir an önce yaraların
sarılmasını ve hasarların giderilmesini temenni ediyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde konuşmak için söz almış
bulunuyorum. Türkiye Cumhuriyetinin 98inci,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de 3üncü bütçe
görüşmelerini yapıyoruz ve sonlandırmak üzereyiz.
1215 tarihli Magna Cartadan bu yana bütçe
hakkı, yurttaşlık hakkıdır ve parlamentolar yüzlerce
yıldır bütçeyi denetler, sorgular ve onaylar. Sayın
Bakanımızın ve Sayın Bakanların eleştirilerden
dahi rahatsız olduğunu hissediyoruz -ve iktidar milletvekillerinin-
ama bütçe, asıl, parlamentoların denetim, sorgulama ve onayıyla
hayata geçen önemli argümanlardır. Bizde, ilk defa 1876da Kanun-ı
Esaside dayanağı olmadan kimseden vergi toplanamayacağı
hükme bağlanmıştır, ilk Anayasamız sayılan
Kanun-i Esaside. Bizim de en iyi yaptığımız ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hedeflerini hiç
şaşırmadan, isabetle yaptığı tek konu olan -on
yıldır, incelerseniz- vergi toplama konusunda on yıldır
daima hedeflerinin üzerinde vergi toplamışladır; kırarak,
sararak, bazen af çıkararak, ÖTV zamlarıyla, KDV zamlarıyla
mutlaka hedeflerin üzerinde, zor şartlarda dahi vatandaştan sorgusuz
sualsiz para toplamayı becermişlerdir. O konuda söylenecek bir
şey yok ama iş sorgulama ve denetlemeye gelindiği zaman hiç
sorgulanma imkânı yoktur, denetleme imkânı yoktur ancak
görüldüğü gibi, eleştirilerden bile çok ciddi
rahatsızlıklar yaşanmaktadır.
Bütçeler bir hükûmetin vizyonunu belirler; eylem
planını, sorunlara çözüm konularını, yol
haritasını ve hedeflerini belirler. Baktığımız
zaman, bunların olmadığını görüyoruz bütçede; sadece
savurganlık, açıklar ve büyük faizlerle karşı
karşıyayız; hiçbir vizyonu ve yol haritası olmayan bir
bütçeyle karşı karşıyayız.
Peki Bütçe nerelere harcanmış?
dediğimiz zaman, işsizliği, milyonlarca işsizliği
çözüme dönük, işsizlik sorununu çözmeye dönük hiçbir eylem, hareket ve
bütçe ödeneği olmadığını görüyoruz. Yine istihdama,
üretime dair bütçede hiçbir şey yok. Yıllardır sürüncemede kalan
EYT, KYK, 3600 ek gösterge dâhil, hiçbir soruna merhem
olunmamıştır. Bütçede ihtiyaç sahiplerine pandemiden dolayı
yapılmış, görünürde, hiçbir destek yok. Tarım Kanunu sizin
döneminizle yapılmakla birlikte, sizin döneminizde
çıkarılmış bir yasa olmakla birlikte 21inci maddesindeki
gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1i olan pay 56 milyar
tutmasına rağmen, yine geçen yılki gibi hiç artış
olmadan, 22 milyar yapıldığı gibi, ihtiyaç sahibi çiftçiye
-ki traktörleri ve hayvanları haczedilen- Tarım Kredi ve Ziraat
Bankasındaki çiftçi borçlarının yapılanması için en
küçük bir destek ayrılmamıştır ve sonra da tabii -bu 5
milyarlık- zorda olan
çiftçimizi rahatlatacak durumdayken dışarıya yapılan yardımlara
itiraz olması, eleştiri olması da çok doğaldır
Sayın Bakan. Onun için 5 milyon Tunusa, 3,5 milyon Somaliye, milyar
dolarlar
Gerçekten vicdanları
sızlatmaktadır; yoksa kendi içimizdeki bunca sorun olmadan kendi
yoksulumuza, ihtiyaç sahibine, pandemiden dolayı zarar gören
insanlarımıza gerekli destekleri yapabilseydik bunları kimse
konuşmuyor olurdu.
Bence Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemini iktidar kanadının sürekli övmesi, hatta kutsama derecesinde
savunması çok şaşırtıcı. Bakanların hemen
hemen hepsi de birer pembe tablo çizmişlerdir, hatta bir
Bakanımızın Yoksulluğu yok ettik ve refahı
paylaşıyoruz. dediği de dikkatlerden kaçmamıştır.
Dikkatimizi çeken yine, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat
Oktay bütçeyi sunarken kazan-kazan tabirini önceledi, bütçenin son
konuşmasında da yine kazan-kazanla bitirdi; hiç anlayabilmiş değilim.
Ama birtakım övücü sözleri söyledikten Geliştik ve dünyada belirli
sıralara girdik, şu kadar yüceldik, bu kadar kalkındık.
dedikten sonra, itirazlar üzerine de Siz anlamazsınız bunlardan.
diyerek haddini aşmıştır maalesef. Bu kazan-kazan nedir?
Kim kazanıyor? bu soruyu sormak lazım. Sayın
Cumhurbaşkanı Biz devleti şirket gibi yönetiriz. demişti,
onun için mi sürekli kazan-kazan söyleniyor? Ama kazanın hangi
tarafında kim var belirsiz. Eğer şirket gibi idare ediliyorsak
niye devlet ve millet bir kere kazanmıyor? Niye hep belirli, tarif edilen,
ihale yasaları 180 kere değiştirilerek belirli tanımlanan
kişilere gidiyor ve kazan-kazan oyununu hep onlar oynuyor? Doğrusu
şirketler kâr amacı güder ama devletler ise ülke bütünlüğünü
amaç edinmiş siyasi ve sosyal organizasyonlardır, tüzel
kişiliklerdir. Kazan-kazan ya da sürekli kazanca dönük şirket
anlayışıyla devlet yönetilemez. Peki, kabul edelim ki siz bunu
seviyorsunuz ve şirket gibi yönetmek istiyorsunuz. O zaman şunu ben
hatırlatmak isterim, Türk Ticaret Kanununun 18inci maddesinin (2)nci
fıkrası şöyle der: Her tacirin, ticaretine ait bütün
faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.
Şimdi, basiretli bir iş adamı nedir dediğimiz zaman, onu da
içtihatlar tanımlamıştır. Tacir, geleceği gören,
sezgisi yüksek, dikkatli ve yapacaklarının nereye
varacağını bilen ya da bilmesi gereken, ticari iş,
işlem ve eylemlerinin hukuki, mali ve ticari sonuçlarını
öngörmesi gereken kişidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
HASAN SUBAŞI (Devamla) Şimdi, eğer
şirket gibi yönetmekte kararlıysak en azından basiretli bir
tacir gibi hareket edilmesi gerekir, öngörüsü olması gerekir ama bugün
baktığımızda Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminde 400 milyar doları aşmış dış borç var.
AK PARTİ sıralarından bir arkadaş dedi ki: 400 milyar
dolar varsa ne olur borç, 4 trilyonun üzerinde Almanyanın borcu var.
Evet, Almanyanın 2,3 milyar kamu kaynağı borcu da var ama eksi faizle.
Eksi faizle borç alan ülkeler -Japonya ve Almanya gibi- bizim o
aldığımız faizlerin çok daha düşüğünü
ödediği gibi, hatta bundan kazanç bile sağlamakta. Bizim yüzde 7yle
aldığımız borçlar basiretli bir tüccarın eylemi
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN SUBAŞI (Devamla) Bari basiretli tüccar
gibi davranılması gerekiyor.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Subaşı.
Milliyetçi Hareket Partisi adına Mehmet Celal
Fendoğlu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, geç
olmasına rağmen ekranları başında -hâlen
bekliyorlarsa- bizleri izleyen aziz milletimizi saygılarımla
selamlıyorum.
2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin
12nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Battal Gazi diyarının bir milletvekili
olarak destan geleneğimiz, sözlü kültürümüz ve tüm bu değerlerimizin
taşıyıcısı olan Türkçemizin zenginliği üzerine konuşmak
istiyorum çünkü düşünürler der ki: İnsanın ana yurdu ana
dilidir. Bizim millet varlığımız ve devlet
geleceğimizin de dayanağı Türkçemizin gücüdür. Türkçe
yayınlı diziler, sinemalar, basılı ve görsel yayınlar
devletimizin gücünü dünyaya iletiyor. Bu kapsamda, TRTyi, özelde TRT
Avazı, TRT kültür kanallarını tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin bizi
var eden Türkçemizi ve onu dünya dili yapmak için yapılan
yayınları desteklediğini görmek bizi ayrıca mutlu ediyor.
Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA başta olmak üzere Türkçeye hizmet eden
tüm kurumlarımızı tebrik ediyor, Türk dili tarihimize ait
bazı hatırlatmaları siz değerli vekillerimize
hatırlatıp yüce Meclisin kayıtlarına geçirmek istiyorum.
Türk dili, dünyanın en eski dillerinden
biridir; bunu söyleyebilmek için haklı nedenlerimiz bulunmaktadır. Bu
nedenlerin en önemlisi, Türk dilinin yazılı belgelerinin çok eski
zamana kadar uzanmasıdır. 8inci yüzyıldan kalan, Asya
coğrafyasının türlü bölgelerinde ele geçmiş Göktürk harfli
yazıtlar bunun en önemli tanıklarıdır. Bugün
sayısı 500ü aşkın Göktürk harfli yazıtlar Türkçenin
en eski belgeleri olduğu gibi Türk tarihinin, kültürünün ve
sanatının da şüphesiz en muhteşem örnekleridir. İlk
örneklerini 8inci yüzyılda gördüğümüz Göktürk harfleriyle
taşlara ve kayalara kazınmış bu dil ve kültür, sonraki
dönem Türkçe metinlerde de daha işleklik kazanmış ve daha güçlü
olarak karşımıza çıkmıştır. Eski Uygur
Türkçesi döneminden kalan metinlerin hem sayısının çokluğu
ve hem işlenmiş bir edebî dille karşılaşıyor olmamız
da şüphesiz çok önemlidir. İslamiyet sonrasında Arap harfleriyle
kaleme alınan Kutadgu Bilig, Divanü Lûgat-it-Türk ve
Atabetü'l-Hakayık gibi eserlerde Türkçenin ne kadar güçlü bir dil
olduğuna tanıklık etmekteyiz. Özellikle Kâşgarlı
Mahmutun Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazdığı
Divanü Lûgat-it-Türk adlı Arapça-Türkçe sözlüğü hem Müslüman
dünyası için Türklerin değerini göstermesinin hem de Türk dilinin
İslam coğrafyasında öğretilmesinin ne kadar önemli konular
olduğunu kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır.
Türklerin bir bölümü Anadoluya geldikten sonra bu
coğrafyada da edebî bir dil vücuda getirmiştir. Yunus Emre ve
Hacı Bektaş Veli gibi erenler bir taraftan İslamı
tebliğ ederken öteki taraftan yazdıkları eserlerle Türkçenin de
bu coğrafyanın en etkili dillerinden biri olmasına vesile
olmuştur. Ayrıca, Anadolu ve Balkanlar coğrafyasında hâlen
Türkçe dışında başka diller konuşulup
yazılabiliyorsa bu da hem Türklerin hem de Türkçenin hoşgörüsünden
başka neyle izah edilebilir ki. Anadolu ve Balkanlar ile Kuzey Afrika ve
Avrupa içlerine kadar hoşgörü, medeniyet ve yüksek Türk kültürünü götüren
Türkler, aynı zamanda güzel Türkçemizi de götürmüştür. Özellikle
Avrupa içlerine kadarki coğrafya ile Kuzey Afrikada ve Doğu Akdenizdeki
birçok yer adının Türkçe olması da bunun en güzel göstergesidir.
Türk dili, bazı zamanlarda, özellikle de
devletin zayıfladığı ve kargaşanın
arttığı dönemlerde başka dillerin etkisiyle de
zayıflamaya başlamış, birçok sözcüğünü kaybederek başka
dillerden giren sözcüklerle yaşamaya devam etmiştir. Ancak, bu
durumun geçici zararlarla hafifçe atlatıldığını da
eklemem gerek.
İşte Osmanlı Devletinin son
zamanındaki buhranlar, doğal olarak, Türk dilini de etkilemişti.
Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde Kurtuluş Savaşından
yüzünün akıyla çıkan Türk milleti, Türk insanının
gelişmişlik seviyesini artırmak üzere büyük bir seferberlik
başlatmıştı. Türklerin bilinen en eski yazılı
belgesi olan Göktürk harfli yazıtların 1893 yılında
çözülmesiyle birlikte, bu metinler üzerindeki çalışmalar hâliyle
Mustafa Kemal Atatürkün de dikkatini çekmişti.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye
Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün üzerinde en fazla
durduğu konunun tarih ve dil olduğunu özellikle belirtmem gerek.
Atatürkün 1931 yılında Türk Tarih Kurumu -o zamanki adıyla Türk
Tarihi Tedkik Cemiyeti- ile 1932 yılında Türk Dil Kurumunu -o zamanki
adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti- kurması ve bu iki kurumu Türk
tarihi ve Türk dili araştırmalarına yönlendirmesi ve en önemlisi
de kendisine ait az sayıda mal varlığının büyük bir
bölümünü bu iki kuruma vakfetmesi zaten tarihe ve dile verdiği
değerin en iyi ve somut göstergesidir. Türk tarihinin İslam dönemi
öncesinden az biliniyor olması, Türkçenin de hem doğu hem de
batı dillerinin etkisinin altında örselenmesi Atatürkün bu iki
önemli konuya neden bu kadar değer verdiğini de açıkça ortaya
koymaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinin iki güzide kurumu olan Türk
Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu 1982 Anayasasıyla Atatürk Kültür, Dil ve
Tarih Yüksek Kurumuna bağlanmıştı. Bu iki kurum, yeni
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle Kültür ve Turizm
Bakanlığı çatısı altında
çalışmalarına, Türk tarihi ve diliyle ilgili konularda
araştırma yapmaya devam etmektedir.
1991 yılında Sovyetler Birliğinin
dağılması ve ardından 5 Türk cumhuriyetinin
bağımsızlığını alması, hâliyle Türk
dilinin de güçlenmesine vesile olmuştur. İlk olarak Azerbaycan
Cumhuriyetinin Latin temelli harfleri kabul etmesi, ardından
Kazakistanın bu harfleri kullanma konusundaki adımları gerçekten
Türk dili açısından büyük öneme sahiptir. Yakın zamanda,
Türkiyenin Azerbaycanın haklı Karabağ davasında
yanında olması, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın
İlham Aliyevin açıklamalarında herhangi bir tercümana ihtiyaç
duymaksızın konuşmaları, dünya siyaseti açısından
olduğu kadar Türk dilinin gücü ve işlekliği açısından
da önemlidir. Türk dili bugün, Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi,
Uygur Türkçesi gibi 40a yakın yazı diliyle dünyanın en
saygın ve işlek dillerinden biri olma yolunda ilerleyişine devam
etmektedir. 2020 yılının UNESCO tarafından Tonyukuk
Yılı olarak ilanı, Türklerin en eski yazılı
belgelerinden biri olan Tonyukuk Yazıtının değerini
göstermesi bakımından önemli olduğu gibi Türk dilinin en eski
çağlardan günümüze kadar ne kadar önemli ve meşakkatli yollardan
geçtiğini göstermesi bakımından da kuşkusuz önemli ve
değerlidir. Hareketimizin lideri Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin
gerek Türk dünyası hakkındaki düşünce ve söylemleri gerekse Türk
dili için beslediği duygular yolumuzu belirlememize ışık
tutmaktadır. Binlerce yıllık bir dili konuşan insan olarak
Türk dilinin dünyanın en saygın konuşuru, en fazla tarihi, en
eski ve yapısı en güçlü dillerinden biri olduğunun farkında
olmanın gururunu yaşadığımı da ifade etmek
istiyorum.
Sözlerimin sonunda, Mustafa Kemal Atatürkün şu
ünlü sözünü tekrarlamak istiyorum: Millî his ile dil arasındaki bağ
çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin
gelişmesinde başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en
zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek
istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı
diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. Bu vesileyle sözlerime
son verirken hepinizi saygıyla selamlıyorum, Allaha emanet olun.
Sağ olun, var olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, görüşmüş olduğumuz, üzerine
söz almış olduğum madde, Hazine garantili imkân ve dış
borcun ikraz limiti ile borç üstlenim taahhüt limiti ve borçlanmaya
ilişkin işlemleri düzenleyen bir madde. Hazine garantili imkân ve
dış borçlanma limitini 4,5 milyar Amerika Birleşik Devletleri
doları -burası önemli- o limite göre sınırlıyor. Yani
4,5 milyar dolara kadar Hazine garantili proje ve borçlanma imkânı elde
ediliyor.
Şimdi, bu Hazine garantili borçlar meselesinde
önemli bir durum var. Sayın Bakan da demin burada ifade etti: Yani, biz
iş yapıyoruz, yatırım yapıyoruz, işte, muhalefet
her şeye itiraz ediyor. dedi. Şimdi, bir bakıyorsunuz bu Hazine
garantili yatırımlara, orada bu yatırımlar, nedense hep
belli şirketlere gidiyor. Yani bizim itiraz ettiğimiz
yatırımlar değil, bizim itiraz ettiğimiz, bu
yatırımların şeffaf bir ihale usulüyle verilmemesi,
birçoğu işte, davet usulü, teklif usulü gibi birçok usul ve yöntemle,
birçok yol ve yöntemle hep belli şirketlere veriliyor. Hani, kazan-kazan
diye konuştuk ya, hep aynı şirketler kazanıyor, bizler,
işte, vatandaşlar, halkımız da bu işin hep kaybeden
tarafında oluyor.
Şimdi, bu kamu-özel iş birliğiyle
yapılan projelerde ve bu Amerika Birleşik Devletleri doları
üzerinden yapılan projelerde de çok ciddi bir şekilde kur
farkından kaynaklı kayıplara yol açıyor. Şimdi,
baktığınız zaman bunlara, ödenen kur farkları
Sayıştay raporlarına da konu olmuş, 2014 yılı
için 4 milyar 652 milyon, 2015 için 9 milyar 284 milyon, 2016 için 3 milyar 748
milyon, 2017 için 8 milyar 798 milyon, 2018 için 25 milyar 117 milyon, 2019
için 10 milyar 117 milyon lira. Bunlar, ödenen kur farkları,
borçlanılan ya da yük olarak binen kur farkları. Şimdi, 2014-2019
yılları arasındaki toplamda 61 milyar 716 milyon kur farkı
biniyor bu projelerden kaynaklı olarak yüklenen maliyet.
Şimdi, bunlar ne anlama geliyor? Çanakkale
Köprüsünden 6 tane, Avrasya Tünelinden 7 tane, Osmangazi Köprüsünden 7 tane,
üçüncü boğaz köprüsünden de 2 tane anlamına geliyor yani bu kadar
daha yapabilme anlamına geliyor. Yani kur farkından kaynaklı
olarak yüklenen maliyetlerin durumu bu ve dolar arttıkça sürekli bu
maliyetler de artmaya devam ediyor.
Kamu-özel iş birliği projeleriyle tüm
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca oluşan kamu dış borcunun 1,5
katı kadar döviz taahhüdüne girilmiş durumda. Türkiye'de kişi
başı millî gelir 12 bin dolar iken ve ileride 25 bin dolara
çıkacağı projeksiyonlarıyla ihale edilen projeler, bugün
geldiği noktada, kişi başı 8 bin dolar millî gelire sahip
bir ekonomiye ağır yük getiriyor ve buradan kaynaklı olarak da
baktığınız zaman, ülkede ciddi anlamda bir ekonomik
sıkıntı ve yoksullukla karşı karşıya kalıyoruz.
Bu iktidar, bizim de çocuklarımızın da
torunlarımızın da geleceğini ipotek altına alıyor
ve onların geleceğini de çalmış oluyor.
Şimdi, ekonomide
yaşadığımız kriz ve bu krizlerin vatandaşa
getirdiği yük artık gizlenemez vaziyettedir ve biz şunu
söylüyoruz, diyoruz ki: Bu ekonomik krizin sebebi, demokratikleşme
yaşanmaması yani demokratik olmayan nedenlerden dolayı ülkenin
demokrasiyle yönetilmemesinden kaynaklı olarak bu kriz artarak devam
ediyor ve demokratikleşme olmadığı sürece de bu krizden
kurtulma şansımız yok. Şimdi siz her ne kadar Biz çok
demokratız, en ileri demokrasi bizde, en gelişmiş demokrasi
bizde. deseniz de, bu işin böyle sizin anlatmanızla
olmadığını herkes, özellikle de uluslararası kurumlar,
kuruluşlar, ülkeler iyi biliyorlar.
Şimdi, uluslararası bir değerlendirme
kuruluşu var; The Economist Intelligence Unit diye
adlandırılıyor bu kuruluş. Bunun kamuoyuna yansıyan ve
tartışılan bir raporu var. Şimdi bu rapor,
baktığınız zaman yani Türkiye kamuoyunda da
tartışılmış bir rapor. Demokrasi Değerlendirmesi
Endeksi yayınlıyor ve bir puanlandırma yayınlıyor.
Türkiyenin bu puanlandırmada 2006 ile 2014 arasında durumu fena
değil yani o zamanki koşullar çerçevesinde diğer dünya
ülkeleriyle kıyaslandığı zaman durumu kötü bir pozisyonda
değil. Peki, 2015te ne oluyor? 2015ten itibaren günümüze kadar giderek
düşüyor. Yani, 2015te çözüm sürecinin bitirilmesi, Türkiye'nin
demokratikleşmeden uzaklaşması, çatışma sürecinin
başlamasıyla birlikte Türkiye'deki demokrasi değerlerinin
tamamı da düşmeye başlıyor. Güvenlikçi politikalar,
Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştıran ve ona paralel olarak da
ekonomik zorlukları beraberinde getiren bir sürece yol açıyor.
Gelinen noktada ne deniliyor? Gelinen noktada söylenen şu: Artık
Türkiye bir karma rejimle yönetiliyor, bir karma rejim söz konusu. Şimdi,
karma rejim nedir, nasıl tanımlanıyor? Karma rejim şu
şekilde tanımlanıyor: Düzenli seçim sahtekârlıkları
olan ve adil ve özgür demokrasi olmalarını engelleyen
uluslardır. Bu uluslar genellikle siyasi muhalefet, bağımsız
olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve
baskı, güçsüz hukukun üstünlüğü ve az gelişmiş siyasi
kültür alanındaki kusurlu demokrasilere göre daha belirgin hatları
uygulayan hükümlere sahiptir. Şimdi, şöyle bir tanım var: Tam
demokrasiye sahip ülkeler, kusurlu demokrasiye sahip ülkeler, karma rejime
sahip ülkeler ve otoriter rejime sahip ülkeler. İşte Türkiyenin
puanlaması karma rejime yani deminki saymış olduğum alana
denk geliyor ve buna sebep olan en büyük alan da seçim ve seçilmişlerin
iradesine olan durumla ilgili yani saygısızlıkla ve yok saymayla
ilgili. Bu uluslararası değerlendirme kuruluşu Türkiyenin bütün
puanını işte o sizin kayyumlarınız sayesinde böyle
veriyor. Yani sizin o kayyum politikanız dünya arenasında,
uluslararası arenada Türkiye demokrasisini yerle bir eden bir pozisyonda.
Şimdi, sizin Demokrasimiz ileri, en özgür ülke biziz. demiş
olmanızın aslında uluslararası camia açısından
da, tabii bizler açısından da hiçbir anlamı yok. Siz bununla
ancak A Haber ve havuz medyası dışında başka bir medya
kanalı izlemeyen, takip etmeyen yurttaşlarımızı ikna
edersiniz ki ancak da onları ikna ediyorsunuz.
Şimdi, başka bir meseleye değinmek
istiyorum. Tabii, bir de bütçe görüşmelerinde görmüş olduğumuz,
bu ülkede yaşayan bir Alevi kardeşlerimiz vardı. Bu Alevi
kardeşlerimiz bu bütçede ne sıklıkta konuşulmuş,
bakanlıkların sunumlarına baktık, inceledik. 2
bakanlık; bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir de
Kültür Bakanı, Alevi kardeşlerimizle ilgili laf etmiş. Ne
demiş? Kültür Bakanı, bizim Antalya Milletvekilimiz Sayın Kemal
Bülbülün konuşması üzerine Hacı Bektaş Veli anma
etkinlikleriyle ilgili ifadelerde bulunmuş yani demiş ki Biz o
etkinlikleri şöyle önemsiyoruz, böyle uluslararası boyutta
destekliyoruz filan. bunu anlatmış, güzel. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay, Diyanet bütçesini anlatırken -yine
Diyaneti söylüyor- demiş ki: Toplumun tüm kesimlerine hitap eden
anlayışla Alevi Bektaşi Klasikleri seti gibi eserlerin
yayınlanmasına, Muharremiye ve Kerbelâ şehitlerini anma
programları düzenlenmesine ve ülke genelinde gerçekleştirilen aşure
etkinliklerine bizzat öncülük etmiş Diyanet. Şimdi, bahsettikleri
Alevi Bektaşi Klasikleri 2015 yılında yayınlandı, 2015
yılında yayınlanan bir Klasikleri her sene burada bütçe
propagandasında kullanmaya devam ediyorlar. Bunun haricinde ne
yapmış? Muharrem programları ve aşure.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Yani, bir
taraftan 7 bakanlıktan daha büyük -12 milyarın üzerinde- bütçe alan
bir Diyanet, diğer taraftan da sadece Kerbelâ anması ve aşure
etkinlikleriyle karşılanan bir Alevi kardeşlerimiz ifadesi
var. Biz bu kardeşlerimiz ifadesine şuradan karşı
çıkıyoruz, diyoruz ki: Eşitlik olmadan kardeşlik olmaz.
Kardeşlik hukuku öyle masalla, hikâyeyle olmaz. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar) Önce bu eşitliğin sağlanması gerekiyor;
eşit koşullarda bu imkânların, bütün bu kaynakların,
ülkenin gelirlerinin, kaynaklarının eşit
dağıtılması gerekiyor ki o zaman hakikaten Aleviler de
Kürtler de diğer azınlık kesimler de ya da Türkiyede
yaşayan, çoğunluk olmayan toplumsal kesimlerin hepsi de gerçekten
kardeşimiz olsun, gerçekten bir kardeşlik hukuku ortaya
çıksın. Bütün bunlar olmadığı sürece bu
kardeşliklerin hepsi de hikâye olmaktan başka bir şey olmuyor.
İyi akşamlar diliyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sayın Uğur Bayraktutan.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, bilinen bir hikâyeyi
anlatacağım değerli arkadaşlarım: 9 Eylül 1922de
İzmir işgalden kurtarılınca Mustafa Kemal Atatürk
İzmire girer. Karşıyakada İplikçizade Köşkünde
misafir ederler Mustafa Kemal Atatürkü, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın
önderini ve bakar ki mermerlerin üzerine bir Yunan bayrağı sererler.
Mustafa Kemal Atatürk der ki: Bu nedir? Derler ki: İzmir işgal
edildiği zaman Yunan Kralı şanlı bayrağımızı,
al bayrağımızı o mermerlerin üzerine serdi ve onun üzerinde
yürüdü. Mustafa Kemal Atatürk, Yüce Önderimiz der ki: Bir bayrak bir ulusun
onurudur, bir ulusun onuruyla oynanmaz. Önemli bir laftır, bundan yüz
yıl önce söylenmiş olan bir laftır.
Bakın, biraz önce, hamaset
yapmayacağım ama Sayın Bakanın konuşmalarını
dinledim. Bakan, ilginç bir şey söyledi, acaba dedim gözümden mi
kaçtı diye tutanakları getirttim. Sayın Bakana soruyorlar ki:
Libyaya ve Somaliye mesela ne diyorsunuz? Yasin Bey Denizli Milletvekili.
Sayın Bakan diyor ki: Burada verdiğimiz rakamlar -yardımla alakalı-
3 milyon, 5 milyon. Ama o ülkelerin uluslararası arenada
Birleşmiş Milletlerde birer tane oyu var. Değerli
arkadaşlarım, şimdi bu tutanakları Somali ve Libya
Büyükelçileri görseler ne derler değerli arkadaşlarım? Bu
ülkenin onuruyla bundan daha oynanacak bir şey var mıdır
değerli arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar)
Bir hukukçu olarak şunu anlatayım Sayın Bakan, bunun Türkçesi
şudur: Diyorsunuz ki parayı bastırıyoruz,
Birleşmiş Milletlerde oy kullandırıyoruz.
Ayıptır, yazıktır ya! Bunu demeyin bari, yapıyorsunuz
burada... Bakın, tutanaklara geçmiş kelimeler, buna ne diyeceksiniz
Sayın Bakan gerçekten merak ediyorum yani.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Alacağım, inceleyeceğim
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Alabilirsiniz,
yapabilirsiniz de bunu anlıyorum ama bunu bari tutanaklarda söylemeyin.
Biz zannediyorduk ki bunları basında okuduğumuz zaman,
kararnamelerinizi gördüğümüz zaman, pandemiden dolayı gerçekten ciddi
sıkıntıları var, ülke de onlara yardım ediyor.
Anlıyoruz ki Birleşmiş Milletlerde oy kullanmak için para
veriyormuşsunuz ülkelere, tutanaklar burada duruyor. Bunu düzeltirsiniz
diye umuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bugün
basına yansıyan bir olay var. Bakın, Okan Holdingin patronu bir
açıklama yapıyor ulusal basında: 1972den beri Türkiyede
iş yapıyorum, Türkiyede yatırım imkânı ortadan
kalktı. diyor değerli arkadaşlarım. Neden? diye
soruyorlar. Çünkü hukuk yok, hukukla alakalı bir problem var.
Bakın, bütçeyi konuşuyoruz, bütçeyle alakalı nedir
sıkıntılar? Burada çok rakamlara girmeyeceğim,
milletvekillerimiz rakamlarla alakalı birtakım şeyleri ifade
ettiler, o rakamlarla sizleri boğmak istemiyorum ama bir şeyi
söyleyeyim değerli arkadaşlarım. Bu rakamlarla alakalı
olarak, önce, Dünya Adalet Projesinin yapmış olduğu bir
sıralama var. 206 ülkeyi kapsıyor, 128 ülkeyi bir skalaya
koymuş, 128 ülkenin içerisinde Türkiyede bunlarla alakalı bir
nitelendirme yapılıyor; Türkiye, 60tan aşağı
inemiyor. Bunların içerisinde ceza yargılaması var, hukuk
yargılaması var, hukuk güvenliği var. Bunlarla alakalı, ne
yazık ki, gerçekten sınıfta kalmış bir ülke
gerçeğiyle karşı karşıyayız değerli
arkadaşlarım. Biz diyoruz ki: Eğer gerçekten sizin bir hukuk
reformuyla alakalı
Önümüzdeki haftalarda getireceğinizi ileri
sürdüğünüz bir düzenleme var, bunu getireceksiniz, göreceğiz
gerçekten bir hukuk reformu getirecek misiniz diye.
Bakın, arkadaşlar, geçtiğimiz
günlerde bir mafya lideri Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanını açıkça tehdit etti, bu ülkenin 2nci büyük
partisinin Genel Başkanıyla alakalı bir tehdidi ortaya koydu
değerli arkadaşlarım. Biz bekliyorduk ki buna ilişkin ciddi
bir tepki koyulur. Bir Allahın kulu, bir cumhuriyet savcısı bu
ülkede kalkıp da dava açmadı. Dava açıldığına
ilişkin, soruşturmayla alakalı, AKPnin Grup Başkan Vekili
Bülent Turandan böyle bir beyanda bulunulduğu ifade edildi.
Bakın, ben Ankara Hukuk Fakültesini bitirdim
değerli arkadaşlarım. 5 Kasım 1925te Mustafa Kemal
Atatürk, Ankara Hukuk Mektebinin açılışında Cumhuriyetin
müeyyidesi olacak bu müessesenin açılışında duyduğum
saadeti hiçbir teşebbüste duymadım. diyor değerli
arkadaşlarım.
Burada, daha önce kürsüde söyledim, bir kere daha
söylüyorum. Mustafa Kemalin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Meriç
kıyılarında çalışan Türk köylüsünün kaybolan
sabanından tutunuz da bu vatanda yaşayanların
uğrayacağı en ufak haksızlıktan, hatta Bingöl
Dağlarının ıssız kuytularında nafaka bekleyen öksüzlerin
gözyaşlarından siz sorumlusunuz. diyor değerli
arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, bu
konuda cumhuriyet savcılarından olaya el koymasını
bekliyoruz; eğer olaya el koyarlarsa bu konuda gerekenler
yapılır diye söylüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ben daha önce
televizyonlarda bu çöplerle alakalı
Siz bunun bir mizansen olduğunu
ileri sürüyorsunuz, çöplerden insanların yiyecek
topladığına ilişkin olaylar ortaya çıkınca bunun
abartıldığını söylüyorsunuz. Dün benim seçim bölgem
Artvinden çok değerli bir gazeteci kardeşim görüntülü aradı,
bunları istiyorsanız
Çünkü o görüntülerdeki hanımefendinin
ifşa olmasını istemiyorum. O görüntüleri izleyince gerçekten
dehşete kapıldım arkadaşlar. Bir başka Türkiye
gerçeği var; bir yanda çöplerden ekmek toplayan insanlar var, bir yanda 47
milyon dolara kendisine uçak alan beyefendiler var değerli
arkadaşlarım. O eski Türkiyeydi, yeni Türkiyede 47 milyon dolara
Onu da beyefendi tekzip ediyor, diyor ki: Ben 47 milyon dolara böyle bir uçak
almadım çünkü test uçuşlarında motorlarda arıza çıktığı
için daha önce Fransız firmasından aldığım uçaklarla
idare ediyorum. Değerli arkadaşlarım, bu beyefendi yani bu 5li
çetenin içerisinde olan beyefendi var ya, 1980li yıllarda Artvinde de
iş alıyordu. Sizin liderinizin bi-em-si dediği, biz
Artvinlilerin Be-Me-Ce kamyon diye tarif ettiğimiz BMC kamyonlarla
geziyordu bu beyefendi. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından
alkışlar) Şimdi, öyle bir hâle getirdiniz ki uçaklarla
geziyorlar bunlar. O nedenle değerli arkadaşlarım, bu aradaki
gerçeği ayırt etmenizi istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
bugün ulusal basına bir şey yansıdı. Ben Cumhuriyet Halk
Partisi Grubuna da sataşıyorum, Sayın Grup Başkan Vekilime
de sataşıyorum, buradan söylüyorum: Bizim CHP sözcüleri buraya
çıktılar, Sayın Cumhurbaşkanının
maaşıyla alakalı 88 bin liralık maaşı konuşuyorlar.
Bunu şiddetle reddediyorum arkadaşlar, açık konuşayım.
Bakın, bugün basına düşen olaylarda, basına düşen
beyanatlarda bir örtülü ödenek olayı var. Bakın, bugün gazetelerde,
bazı gazetelerde -yandaş basında bu yok- yandaş
basının olmadığı gazetelerde manşet oldu
değerli arkadaşlarım. Bu nedir? Ekim ayında
Sayın
Cumhurbaşkanı ekim ayında 20 milyon TLlik bir örtülü ödenek
kullanıyor değerli arkadaşlarım, 20 milyon TLlik.
Kasım ayına geliyor, aynı Sayın
Cumhurbaşkanlığı ödeneği 284 milyon lira; 14 kat
artıyor değerli arkadaşlarım, 14 kat. Ocağın
başından bugüne kadar Cumhurbaşkanlığının
kullandığı örtülü ödenek miktarı 1,8 milyar TL. Ne
anlatacağız arkadaşlar? Biz ne anlatıyoruz 88 bin lira
maaş almış filan diye? Cumhuriyet tarihinde olmadık bir
olay. Şimdi, bunu hamasetle anlatıyorsunuz, Yurt dışı
operasyonlar yapılıyor. Şunlar, bunlar yapılıyor.
diye anlatıyorsunuz.
Burada, iki gün önce bir İçişleri
Bakanı geldi, hem milletvekillerine hem Meclise ayar verdi, başka bir
şey söyledi. Ben, burada, seçim bölgemle alakalı da bir şey
söyleyeceğim değerli arkadaşlarım. Başka bir şey
söyledi burada, dedi ki
Sağlık Bakanının
açıklaması gereken, benim 1 Aralıkta burada, seçim bölgem
Artvinle alakalı
Hani diyorsunuz ya Bu bütçe, müthiş bir
bütçedir. diye. Ben o zaman kıyamet kopardım, dedim ki: Bakın,
Artvinde insanlar yollarda ölüyor. Benden sonra AKPnin Artvin Milletvekili,
çok değerli kardeşim Erkan da çıktı Hayır, öyle
değildir, daha başka bir tablodur. dedi. Ona ben sataşmam,
Artvin Milletvekiline herhangi bir şekilde sataşmam ama bir
gerçeği ortaya koyalım değerli arkadaşlarım.
Şimdi, aradan geçen zamanda biz gördük ki
Sayın Bakan diyor ki:
Biz, Hakkâride anjiyo ünitesi kurduk. Bu açıklamayı yapacak olan
Sağlık Bakanıdır, İçişleri Bakanı yapıyor
Sayın Başkan bu açıklamayı: Anjiyo ünitesi kurduk. Ben de
buradan Sayın Bakan size soruyorum, Sağlık Bakanına ben 4
tane soru sordum, cevap vermedi: Biz başka ülkenin çocukları mıyız
Sayın Bakan? Biz başka Tanrının çocukları
mıyız bu Artvinde? Niye
kurmuyorsunuz anjiyo ünitesini Artvinde? (CHP ve İYİ PARTİ
sıralarından alkışlar) Yani niye bu insanlar ölüyor? Biz
başka ülkenin çocukları mıyız? Hakkâride bu anjiyo
ünitesini kurarken terörü bahane ederek Hakkâride insanlar dağa
çıkıyor, biz böyle engelleriz. diyorsunuz, bu Artvinliler dağa
çıkmadığı için mi bu şekilde
cezalandırılıyor değerli arkadaşlarım? Dağa
çıkmadığımız için mi bizleri bu şekilde
cezalandırıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Yani, Sayın Vali açıklama yapıyor, Artvindeki Deriner
Barajı ve Çoruh Vadisi projeleri -2 milyar lira- ülke ekonomisine büyük
katkıda bulunuyor, siz herhangi bir şekilde 2 milyon liralık
-250 bin dolarlık- bir araçtan, bir şeyden, bu şekildeki bir
devlet yardımından bizi yoksun bırakıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, eski Türkiye
ile yeni Türkiyeyi karşılaştırıyorken bir şey
daha söyleyeceğim sizlere. Bakın, bundan yıllar öncesine, daha
iki üç yıl öncesine kadar fakirin bir umudu vardı değerli
arkadaşlar. Fakirin umudu neydi? Millî Piyango. 31 aralıkla
alakalı bizim umutlarımız vardı, insanların
umutları vardı. 31 aralıkta beklerlerdi ki Bir Millî Piyango
bileti alacağım, bana milyarlar çıkacak, ben de çocuklarıma
ev alacağım, araba alacağım, mülk alacağım.
diye. Siz Millî Piyangoyla alakalı, insanların hayallerini bile
tükettiniz, umutlarımızı yok ettiniz. Bugün, Millî Piyangoyla
alakalı bile insanların kafasında soru işaretleri var
değerli arkadaşlarım. Böyle bir tabloyu Türkiyenin önüne koydunuz.
O nedenle, yani bizim arkadaşlarımız
Burada çok konu var,
anlatılması gereken çok söz var.
Bakın, daha bugün Meclisin önüne Ardahandan
geldiler. Ben bugün sabah erkenden Meclise geldim kıymetli
arkadaşlarım. Geldim ki bütün polis güçleri orada, bütün TOMAlar
orada, Meclisin önünde. Şaşırdım, dedim ki herhâlde bir
eylem falan var. Bizim Meclisteki koruma arkadaşlara dedim ki: Ne var
arkadaşlar? Bir ihbar var. dediler. Benim de aklıma IŞİD
falan geldi Herhâlde, Meclisin önünde eylem filan yapıyorlar, bu
şekilde bir şey yapacaklar. dedim. Sonra, öğrendim ki
arkadaşlar, çiftçiler Meclisin önüne gelip Tarım Kredi
borçlarıyla alakalı -yanlış da olabilir bu bilgi-
sorunlarını anlatmayla alakalı bir talepte bulunacaklarmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru, doğru.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Doğru
Başkanım, doğru.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Siz o çiftçileri
kırmışsınız ya; yazıktır, günahtır ya;
yazıktır, günahtır ya! Yani bir insan talebini anlatabilmek
için, bir meramını anlatabilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine,
Mustafa Kemalin Meclisine geliyor, bir şey anlatmaya
çalışıyor değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani bunu yapmanız
yazıktır, günahtır! O nedenle, bunu şiddetle reddediyoruz,
bunu şiddetle reddediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Başkan.
Bütün bu olumsuz tabloya rağmen, gecenin bu
saatindeki bütün bu karamsar tabloya rağmen yurttaşlarıma
buradan bir kere daha sesleniyorum: Bu ülkeyi umudun, özgürlüğün ülkesi,
hepimizin Türkiyesi yapacağız değerli arkadaşlarım.
(CHP sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Bu konuda
karamsarlığa kapılmaya gerek yok. Ben, Cumhuriyet Halk
Partisinin milletvekilleri olarak, Mustafa Kemalin milletvekilleri olarak,
Mustafa Kemalin Meclisinden bu ülkenin insanlarına elimizi
uzatıyorum ve diyorum ki iyi ki varsınız, karamsarlığa
kapılmayın.
Gecenin bu saatinde iyi akşamlar diyor,
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Gruplar adına söz talepleri
karşılanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz
Sayın Belgin Uygurun.
Buyurun Sayın Uygur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BELGİN UYGUR (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2021 Yılı Bütçe Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Vuslatının 747nci yılında büyük
mütefekkir, gönül ve aşk insanı Hazreti Mevlânayı rahmetle yâd
ediyoruz. Yedi buçuk asır önce ektiği muhabbet tohumlarıyla
kalplerimizi yeşerten Mevlâna, bugün de Mesnevisi, sözleri ve tavsiyeleriyle
insanlığın yolunu aydınlatmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye son on sekiz
yılda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
liderliğinde çağ atlamıştır. Savunmadan
sağlığa, ulaşımdan tarıma, teknolojiden
eğitime kadar birçok alanda muazzam atılımlar
yapılmış, insan hakları noktasında da devrim
niteliğinde kazanımlar elde edilmiştir. Demokrasiye balans
ayarı kılıfıyla bin yıl sürecek denilen 28 Şubat
postmodern darbe sürecinde cuntacılar tarafından getirilen
başörtüsü yasağıyla ve yine esas amacı imam-hatiplilerin
üniversiteye girişini engellemek olan, meslek liselerinin bitirilmesi
pahasına uygulamaya konulan katsayı zulmüne de AK PARTİ son
vermiştir. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar) Eğitimde fırsat eşitliği
sağlanarak üvey evlat muamelesi yapılan başörtülülerin, meslek
liselilerin ve imam-hatiplilerin gasbedilen hakları iade edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, katsayı zulmünün
de kaldırılmasıyla Bakanlığımızın
mesleki eğitimi geliştirmek için yaptığı
çalışmalar sonucunda bugün meslek liselerini tercih edip yerleşen
öğrenci sayısı yüzde 63 oranında artmıştır.
Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetişmek, sektörün
mesleki eğitime olan katkısını artırmak, meslek lisesi
mezunlarının istihdam oranlarını yükseltmek ve iş
gücünün gerçek iş ortamında yetişmesini sağlamak
amacıyla, mesleki ve teknik eğitim okulları ile sektör
arasında iş birliği protokolleri imzalanmaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığımızın, meslek liselerinin
bulundukları şehirdeki üretim ve istihdam alanlarına uygun,
eğitimde şehre özgü mesleki eğitim modeline yönelik
çalışmaları kapsamında Kuvayımilliye şehrimiz
Balıkesirimizde de büyük bir atılım gerçekleşmiştir.
Türkiyeyi doyuran, tarım ve
hayvancılık şehri Balıkesirimizin Savaştepe ilçesine
modern tarım yöntem ve teknikleri konusunda eğitim verecek bir
tarım lisesi ve AR-GE merkezi kazandırılmıştır.
(AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri ve alkışlar)
Yine, tarım lisesinin tamamlayıcısı olarak, üniversite ve
meslek lisesi iş birliği çerçevesinde, Balıkesir Üniversitesi
Savaştepe Meslek Yüksekokulu bünyesinde Laborant ve Veteriner
Sağlık Bölümü açılmıştır. Termal sularıyla
öne çıkan Balıkesirimizde Bigadiç Meslek Lisesi bünyesine bir termal
uygulama oteli kazandırmanın da mutluluğunu yaşıyoruz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yine, mesleki
eğitimde, sanayi ve eğitim iş birliği kapsamında
Bigadiç Meslek Lisesinde oto test ve ekspertiz merkezi
açılmıştır. Böylece, Türkiyede ilk ve tek TSE
standartlarında Karayolu Motorlu Taşıtlar Test Merkezi bu meslek
lisemizde hayata geçirilmiştir.
Salgın sürecinde mesleki ve teknik
eğitimin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya
çıkmıştır. Bu bağlamda, Bandırma Edincik Recep
Gencer Meslek Lisesi Kimya Bölümünde ocak ayından bu yana 310 ton
dezenfektan ve temizlik malzemesi üretimi yapılarak Balıkesir ve çevre
illerin ihtiyacı karşılanmıştır. Burhaniye
Mesleki Eğitim Merkezinde ise bir güneş enerji santrali kurulmuş
olup okulumuz burada hem kendi elektriğini üretmekte hem de Bursa,
Balıkesir bölgesindeki dağıtım şirketine elektrik
satışı yapmaktadır. Doğasıyla, deniziyle, Kaz
Dağlarıyla bir turizm cenneti olan Balıkesirimizde körfezin
incisi Ayvalık Cunda Meslek Lisemiz bünyesindeki uygulama oteli ve Karesi
Gazi Mustafa Kemal Meslek Lisemiz bünyesindeki uygulama otelimizle de
eğitim, turizm iş birliğinin en güzel örneği
sergilenmektedir. Burada sayamadığım daha birçok mesleki ve
teknik Anadolu lisemiz, sektörle iş birliği hâlinde birçok önemli
alanda üretimde bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, mesleki eğitimi
güçlendirmek, kaliteyi artırmak ve okullar arası başarı
farklarını azaltmak için Millî Eğitim
Bakanlığımız tarafından Mesleki Eğitimde 1000
Okul Projesine 161 milyon liralık yatırım
yapılmıştı. Balıkesirimizde de 17 meslek lisemiz bu
proje kapsamına alınmıştı.
Eğitimi siyasi hesaplaşma aracı hâline
dönüştürenler, en büyük zararı eğitimcilerimize ve
evlatlarımıza vermektedir. Hâlâ bu iktidarın peşinden
giden öğretmen varsa ben ona öğretmen demem. diyen zihniyetin aksine
bütün öğretmenlerimiz bizim başımızın
tacıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir)
Başınızın tacına 3600 ek göstergeyi verin o zaman!
BAŞKAN Tamamlayın sözlerinizi Sayın
Uygur.
BELGİN UYGUR (Devamla) Biz ahlaklı,
erdemli, vicdanlı, şuurlu nesillerimizi yetiştirmek üzere
evlatlarımızı değerli öğretmenlerimize emanet
ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜMER (Adana) Atanamayan 600 bin
öğretmen var, 600 bin!
BELGİN UYGUR (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2023 vizyonumuza ve
hedeflerimize ulaşmak için bütün gayretimizle çalışıyoruz
ve çalışmaya da devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle 2021 yılı
bütçemizin ülkemize ve aziz milletimize hayırlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde
üzerinde şahsı adına ikinci söz talebi Sayın Nazır
Cihangir İslamın.
Buyurun Sayın İslam. (CHP
sıralarından alkışlar)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul)
Sayın Başkan, çok değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bütçenin ülkemiz için neticesinin hayırlı
olmasını diliyorum ama şunu size açıkça söyleyeyim ki
bakınız, siz bu bütçede dev şirketlerden, bankalardan,
holdinglerden kurumlar vergisi olarak topladığınız bütün
verginin yüzde 9,6sını aldınız, yüzde 10unu bile
almadınız, barajı bile geçemediniz ama bütün dolaylı
vergilerle yoksuldan, açlık sınırının altında
yaşayan insanlardan yüzde 63lük bir pay alıyorsunuz. İşte
sadece bu gerekçeyle oyum ret olacak, sadece bu gerekçeyle. Başka bir
gerekçeye gerek var mı arkadaşlar? (CHP sıralarından
alkışlar)
Bugün bir şey daha oldu, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi, Hamit Pişkinin müracaatında ki kendisi
KHKlidir- adil yargılanmadığı nedeniyle kararı bozdu.
Bunun hukuken ne anlama geldiğini samimiyetle söyleyeyim- henüz tam
olarak çözemedim yani anladığım kadarıyla sadece
yargılama aşaması dikkate alınmış.
Bakın, OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonu hakkında size bir iki şey söyleyeyim. Ben bir KHKliyim,
beni 7 Şubat 2017de işimden attınız, eylülde müracaat
ettim, üç sene üç ay geçti ama OHAL İşlemleri İnceleme
Komisyonundan hâlen bir cevap alamadım. Yeni seçildiğimiz dönemi
hatırlayın, ilk burada bütçe yaptığımızda ne
dediler: Bir yıllık işimiz kaldı. Bakın, onun
üzerinden bir sene daha geçti, verdikleri sözün üzerinden bir sene daha geçti.
Nedir OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu? Yargı ile bizim
aramıza yani anayasal hakkımız ile bizim aramıza engel
koyan, bizim yargılanmamızı engelleyen bir mekanizmadır,
sadece bir oyalama taktiğidir. O yüzden, OHAL İşlemleri
İnceleme Komisyonu, Anayasaya da aykırı bir kurumdur. Ben sizin
yerinizde olsam bunu lağvederdim ve bütün KHKlilerin önüne mahkeme
kapısını açmış olurdum.
Ben Sayın Cumhuriyet Halk Partisi Grup
Başkan Vekillerine ve değerli milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum. Niye? Haklarını vermeselerdi burada bu
konuşmayı yapamıyor olacaktım, o yüzden içtenlikle
teşekkür ediyorum. Milletvekili arkadaşlarımın feragatiyle
bu gerçekleşti. Hakkınızı helal edin; başka bir
şeyim yok, başka bir şansım yok. (CHP
sıralarından alkışlar)
Fakat, değerli arkadaşlar, bakın,
İç Tüzüke göre grubu olmayan bir milletvekilinin veya
bağımsız bir milletvekilinin yemin etmek dışında
şu Mecliste hiçbir konuşma yapmadan, şu kürsüye gelmeden
süresini tamamlayıp evine dönmesi mümkün. Bu adil mi? Böyle bir şey
adil mi? Sizin içinize siniyor mu? İşte böyle bir İç Tüzükümüz
var. Neden? Çünkü grupların düzenine göre ayarlanmış. Yani biz
her şeyi başkanlık sistemine göre ayarladık ama ileride bu
Parlamentoda grubu olan siyasi partilerin milletvekili sayısından
çok, grubu olmayan ve bağımsız milletvekili gelebilir.
RECEP ÖZEL (Isparta) Sen niye
bağımsız seçilemedin?
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla) Ne
için? İttifak sistemi yürürlüğe girdiği için. Bu konuda
düzenlemenin yapılması lazım.
Bir mesele daha var ortada, bir mesele daha var:
Bakın, altı yedi saatimiz burada rakam okumakla
Ve her bütçe
dönüşünde arabayla İstanbula dönerken benim kafamda Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir. Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir. sesleri döner döner durur. Neden? Arkadaşlar, böyle bir
yöntem olmaz. Kaç kişi bu rakamları takip ediyor ama altı yedi
saat, belki sekiz saat ayırdık sadece rakam okumasına ve Kabul
edenler
Etmeyenler
Edilmiştir. mottosunun tekrar tekrar söylenmesine.
Bu vakti şurada birkaç bağımsız milletvekiline veya grubu
olmayan milletvekiline ayırabilirdiniz, şurada çıkar birkaç eleştiri
getirebilirdi. Bunları düzeltmeden, bakın, bunları düzeltmeden
bir çıkış yolu bulmak zor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Vaktim var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN İlave bir dakika süreniz var.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (Devamla)
Tamam, teşekkür ederim.
14 sayfalık, aslında, hem
Cumhurbaşkanlığı sistemi hem Anayasa, toplum
sözleşmesi, bu konularda hazırlık yaptım. Bunu arkası
yarın veya bir dahaki konuşmada şeklinde parça parça size
aktaracağım, aktarmaya çalışacağım, başka
şansım yok fakat Sayın Akbaşoğlu, odamda buna
hazırlanırken ve seyrederken, Anayasa toplantısından
bahsetti. Sayın Akbaşoğlu, nereye davet edilirsem, hangi
istişareye davet edilirsem giderim. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Hazreti
Peygamberin Medinede uyguladığı yöntemi uygularım; davet
edildiğim her yere giderim, kendi kimliğimle konuşurum ve bir
toplumu birbirini ezmeden, birbirinin ayağına basmadan, bir
sözleşme üzerinden, nasıl yaşanacağının projesi
üzerinde veya bunun hayalleri üzerinde çalışırım.
Aramızdaki fark şu: Siz Machiavelliyi takip ediyorsunuz, ben Medine
Sözleşmesini.
Hepinize saygılarımı sunarım,
sağ olun efendim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
ADİL ÇELİK (Balıkesir) CHPnin
Medine Sözleşmesini alkışladığını görmek
güzelmiş! Medine Sözleşmesini alkışladınız,
unutmayın.
BAŞKAN Evet, sayın milletvekilleri,
konuşmalar tamamlandı.
Şimdi soru-cevap işlemine geçeceğim.
Evet, Sayın Sümer
ORHAN SÜMER (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Covid-19 salgınının
yayılmasını önlemek amacıyla Resmî Gazetede
yayınlanan karara göre nafaka alacakları hariç yurt genelinde
yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takipleri durdurulmuştu ancak verilen
sürenin dolmasıyla icra işlemleri yeniden başladı.
Vatandaş canının derdiyle uğraşırken bir de
üzerine icra şoku yaşıyor. Başta tarım sektöründeki
çiftçilerimiz olmak üzere, ülkemizde ekonomik anlamda yaşanan krizle
birlikte 30 milyona yaklaşan icra dosyası bulunmaktadır. Pandemi
dönemi bitene kadar icra dosyalarının yeniden askıya
alınması lazımdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Durmuşoğlu
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Ortaya çıktığı günden bu yana
küresel sorun hâline gelen coronavirüs salgınının ülkemizde
yayılmasını asgariye indirmek için Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde tüm tedbirleri almaya
devam ediyoruz.
Hiçbir virüs Türkiyeden, Türk milletinin
birliğinden, beraberliğinden, kardeşliğinden,
aldığımız ve alacağımız tedbirlerden daha
büyük değildir diyor, çıktığı günden bugüne
coronavirüs nedeniyle hayatını kaybetmiş
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet temenni ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk.
HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, teknoloji
hayatımızın, özellikle de çocuklarımızın ve
gençlerimizin vazgeçilmezi hâline gelmiştir. Bilhassa pandemi sürecinde
çocuklarımızın teknoloji ve bilişim araçlarını
artan oranlarda kullanımı söz konusudur. Yani, toplum olarak
esasında bir dijital bağımlı hâldeyiz; bu noktada, dijital
diyet yapılması hususunda Bakanlığınızın
geliştirmiş olduğu tedbirler var mıdır, alınan
önlemler var mıdır, varsa bunlar nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ekinci
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) Teşekkür
ediyorum Kıymetli Başkanım.
2021 yılı bütçesinden Sivas Cumhuriyet
Üniversitemize 658 milyon 991 bin TL, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitemize
de 43 milyon 703 bin TL ödenek ayrılmıştır. Ben bu
ödeneğin ayrılmasında emeği geçen başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm
bakanlarımıza teşekkür ediyorum.
Ayrıca, yine Sivas
sağlığına bir müjdemiz daha var: Yapımına
başlanan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi hastanemiz 1.100 yataklı
olarak 2023 yılında inşallah aziz hemşehrilerimizin
hizmetine sunulacaktır.
Yine, Sivas Belediyemiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayvazoğlu
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) Sayın
Bakanım, bu zamana kadar ortaya koyduğunuz iradeyle Türkiyenin 5
endüstri bölgesinden 1i olan Arsin Yatırım Adası için büyük bir
aşama kaydedildi ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
yatırım programına alındı. Bir başka aşamaya
geçtik. Tüm yasal işlemleri ve şirketleşme süreçleri de
tamamlandı. Trabzon sizden Yatırım Adasının dolgu
ihalesinin müjdesini bekliyor. Emeğiniz için şimdiden tüm
hemşehrilerimiz teşekkür ediyor.
İkinci sorum: Kalkınma ajansları ve
bölge kalkınma idareleri illerimizin ve bölgelerimizin çehresini
değiştirecek pek çok başarılı işe imza
atıyor. Bu kapsamda, Trabzonda Cazibe Merkezleri Programı
kapsamında hangi adımlar atılmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, birinci sorum
sıfır araç ithalatıyla alakalı. Burada, gümrük vergileri
1600 ccye kadar olan araçlarda artırılmamıştı, 1600
ccnin üzerinde artırılmıştı ama bugün araç
firmalarına; araç satan, ithal eden firmalara gidildiği zaman döviz
ve ÖTV bahane edilerek bütün araç fiyatlarının yüzde 100ün üzerinde
arttığını
Bu konuda bir çalışma
yapılmasını talep ediyorum.
İkinci sorum: Bankalar konut kredileri, ticari
krediler ve ipotekli kredilerde hayat sigortasını zorunlu
kılıyorlar. Bazı bankalar 100 bin liralık kredide hayat
sigortası bedeli olarak 500 TL gibi bir rakam alırken bazı
bankalar 2 bin lira gibi bir rakam alıyor; arada çok büyük bir fark var.
Bunu söylediğimiz zaman da pandemiyi bahane ediyorlar. Pandemiden
dolayı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim.
Devlete ve vakıflara ait olan, esnafların
kiracı olduğu dükkân sahiplerinin kiralarını salgın
boyunca almaya bilirdiniz. Hele hele kira artışı hiç
yapmamanız gereken bir dönemde siz kira artışı
yapıyorsunuz. Edirnede Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait 650 tane
dükkân var ve hepsi kiralık. Bırakın bu dükkânların
kiralarını dondurmayı siz yüzde 12 zam yaptınız. Genel
Müdürlüğe ait dükkânlar var, bunların hepsi kiralık.
Somaliye 5 milyon
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdem, buyurun.
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
27nci Dönem POMEM polis adaylarının
taleplerini iletmek istiyorum. 27nci Dönem POMEM adayları aylarca parkur
çalışıp emek verdiler fakat pandeminden dolayı, iptal olan
sınavlarından kalan tek derslerinden dolayı mezun
olamadılar. KPSS puanları olduğu hâlde 27nci Dönem POMEMe ön
başvuru yapamamaktalar. Mülakata kadar mezun olacak olan
kardeşlerimiz diplomayı ibraz etmek suretiyle başvuru hakkı
talep etmektedirler, iletmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Tabii, bu uluslararası yardımlarla ilgili
hususu açmak istiyorum. Burada rüşvet karşılığı
oy gibi bir ifade gerçekten çok çirkin bir ifade.
CAVİT ARI (Antalya) Siz söylediniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Siz söylediniz.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Sayın Başkanım, müsaade ederlerse cevabımı vereyim.
BAŞKAN Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Ben şunu söylüyorum: Burada muhatap olduğumuz insanlar kabileler
değil, bunların Birleşmiş Milletlerde 1er oyu var, bunlar
bağımsız devletler, egemenlik hakları var. Biz bunlarla
eşit ilişki kuruyoruz ve çıkarlarımız
doğrultusunda beraber hareket ediyoruz. Hepimiz burada mavi vatandan
bahsediyoruz, deniz yetki alanlarından bahsediyoruz. Biz bu
anlaşmayı kiminle yaptık? Onun tarafındaki bir ülke
eğer destek istiyorsa biz buna destek vermeyecek miyiz? Biz
müttefiklerimize destek vermeyecek miyiz? Burada kurulan ilişki tabii ki
bizim insanlık yararına yaptığımız işlerle
alakalı, ihtiyacı olana biz destek veriyoruz, insanlık
namına veriyoruz ama bizim ülkelerle kurduğumuz ilişkiler eşit
ilişki ve bizim menfaatlerimizi de içeren ilişkiler. Dünyanın
stratejik noktalarında ülkeler var, bunlar
yardım istediğinde -5 bin tane maske istiyor adam, 5 bin tane tulum
istiyor- siz bunu gönderdiğinizde vatandaşınızdan
almış olmuyorsunuz ama o ülkelerle ömür boyu bir iyi niyet
ilişkisi kurmuş oluyorsunuz, beraber çalışıyorsunuz. Benim burada kastım bu; yoksa
parayı vereyim, oy versin, böyle basit bir anlayışla
uluslararası ilişkiler yönetilir mi? Onun için biz bu
yardımlarda asla vatandaşımızdan bir şeyi
eksiltmiyoruz ama Türkiyenin çıkarlarına, ileride Türkiyeye faydası
olacak ilişkiler kuruyoruz ve bunlar da doğru ilişkilerdir.
BEKİR KUVVET
ERİM (Aydın) Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez! (CHP
sıralarından Oo! sesleri)
SANAYİ VE
TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK Şimdi burada öncelikle Silivrideki
arsadan bahsedeyim kısaca. Biz münferit yatırım yeri olarak
burayı veriyoruz, burada arsa tapusu verilmiyor. Önce tahsiste para
ödeniyor, aylık kira ödeniyor ve yatırım
karşılığı veriliyor. Eğer bu şirket o
yatırımı yaparsa bu arsayı işte, yirmi dokuz
yıllığına, vesaire kiralamış oluyor, yapmazsa
zaten bunun elinden alıyoruz dolayısıyla burada bir
peşkeş yok. Beraberce yatırımı takip edelim; siz de
takip edin, ben de takip edeyim. Eğer yatırımı yapmazsa bu
arsayı hemen elinden alırız, bunun örnekleri zaten Türkiyede
var.
Tabii, burada
Sayın Grup Başkan Vekili kariyer planlamalarıyla ilgili birkaç
cümle kurdu. Ben çok açık ifade edeceğim: Bizim partimizde, bizim
anlayışımızda kariyer planlaması olmaz. Biz göreve
dair kendimize bir emir verilirse bunu yerine getiririz dolayısıyla
bugün bize Git kapının önünde bekle. derlerse, biz orada zaten
bekleriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Öyle Yok
burada görev alacak, şurada görev alacak. diye bir iddiamız olmaz.
Biz partimizin bize verdiği görev neyse onu yerine getiririz, bunun
altını çizmek istiyorum.
Tabii, burada
sayın vekillerimiz dediler ki: Burada eleştirilerden yürütme
rahatsız oluyor. Bakın değerli arkadaşlar, burada
haramzade diye ifadeler kullanılıyor, haram bütçe diye ifadeler
kullanılıyor, Hakkımızı haram ediyoruz. diye
ifadeler kullanılıyor. Bunlar dinî terimler. Bakın, ben
imam-hatipliyim, bu kadar rahat bu terimleri kullanmıyorum.
Şimdi, bir
milletvekili çıkıp diyorsa ki Bu, haram bütçe. Buradaki herkes haram
bütçeden maaş alıyor o zaman. Bu dinî tabirleri niye bu kadar kolay
kullanıyoruz?
HÜDA KAYA (İstanbul) Çünkü halk helal
etmiyor. Halkın boğazından aldığınız
ekmekleri helal etmiyor insanlar.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
- Hakkımız haram olsun. dediğinizde TCKde haram olmakla ilgili
bir şey mi var? Burada ayetlerden bahsediyorsunuz, hadislerden
bahsediyorsunuz. Eğer siz Hakkımız haram olsun.
diyorsanız, Benim üstümde hakkınız yok. derim ben de.
HÜDA KAYA (İstanbul) Evet, haram oluyor!
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin)
Bağımsız mı çalışıyorsun Sayın Bakan?
Herkesin Bakanısın, sadece Cumhurbaşkanının
Bakanı değilsin.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
- Dolayısıyla biz eleştirilerden rahatsız olmuyoruz, yeter
ki işimizle ilgili eleştirin, bizi daha doğruya yöneltmek için
bize sorular sorun ama burada haramzade derseniz, bunlar eleştiri
değil, bunlar hakarettir ve ben bunları kabul etmiyorum. (CHP
sıralarından Milletin Bakanı ol. sesleri)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Milletin Bakanı, milletin Bakanı.
HÜDA KAYA (İstanbul) Hepsi haram! Gerçek bu.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
- Değerli arkadaşlar, tabii, bugün bütçeyle ilgili bize bir görev
verildi, ben konuşmamda da ifade ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Hiçbir soruya
cevap vermedin.
BAŞKAN Son cümlenizi alayım Sayın
Bakan.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK
Biz, bize emanet edilen her kuruşu, emin olun, dikkat ederek
harcıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, önümüzdeki yılın bütçesinde de bu ülkeyi
kalkındıracak ne yapabileceksek onun gayreti içerisinde
olacağız.
Burada bakanlarla ilgili memur ifadeleri
kullanılıyor. Ben şunu da ifade edeyim: Biz milletimizin
memuruyuz ve onlara hizmet ediyoruz, bundan da gocunmayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
50.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiyede kan ürünü
ithalatı yetkisi verilen firmanın yükümlülüklerini yerine
getirmediğine, bu konuda büyük haksızlık olduğuna, Hatay
ilinde coronavirüs vaka sayılarında yüzde 400 artış
olduğuna, Hatayın ihmal edilmemesini ve gereken tedbirlerin
alınmasını Hataylılar adına bir kez daha rica
ettiklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
uzatmadan şunu söyleyeyim: Türkiyede kan ürünü ithalatında deneyimli
7 tane firmanın bütün bilgisi alındı, bu iş de beş ay
önce kurulmuş bir firmaya verildi. Oysa, şartnamede Beş
yıl en az bu işi yapmak. vardı. O firmalar isyan ediyor,
isimlerini biliyorsunuz, çağırın konuşun. Bu firma 6 adet
soğuk hava deposunu, 10 adet plazmaferez merkezini
yapmadığı hâlde kendisine bu imtiyaz verildi, yüzde 1.800 kâra
varan kârlarla devlete kan ürünü satıyor. Bu yükümlülüklerini yerine
getirmedi. Siz devlet olarak tahsisatı yapıyorsunuz, oysaki bunu
yapmayıp Önce verdiğin sözleri tut. demeniz gerekirdi. Ayrıca,
yarın öbür gün bu firma patladığında bu işi yapma
kabiliyeti olan firma kalmayacak elimizde. Oysa, kuraydınız bir
konsorsiyum, hepsi birlikte bu işin içinde olaydı. Bu konuda büyük
bir haksızlık var.
Bir de son olarak -bu konuda daha fazla bir şey
demeyeceğim ama- Hatay'ın bir çağrısı var Sayın
Bakan. Geçen gün Hatay milletvekillerimiz burada ifade ettiler, Hatayda yüzde
400 vaka artışı var. Cumhurbaşkanı
Yardımcısı Fuat Oktay da konuya ilgi gösterdi. Sonra da
açıklandı ki: Sağlık Bakanı Sayın Koca
yarın Hataya gidecek. Milletvekillerimizi görevlendirdik; 2si orada,
1i Sayın Bakan giderken gidecekti. Program iptal olmuş. Hatayda çok
ciddi sıkıntılar var özel durumundan ötürü. Hatay'ın ihmal
edilmemesini, oradaki esnafın durumu düşünülerek karantinaysa
karantina, bu tedbirlerin alınmasını Hataylılar adına
bir kez daha rica ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
III.-
KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A)
Kanun Teklifleri (Devam)
1.-
2021
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 230) (Devam)
2.-
2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/280), 2019
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifine İlişkin
Olarak Hazırlanan 2019 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi ile 2019
Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, 190 Adet
Kamu İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporu, 2019 Yılı
Faaliyet Genel Değerlendirme Raporu ve 2019 Yılı Mali
İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna Dair
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1322) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 231) (Devam)
BAŞKAN Değerli milletvekilleri, 12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 02.34
ON BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati: 02.35
BAŞKAN: Başkan
Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ
KÂTİP ÜYELER: Abdurrahman
TUTDERE (Adıyaman), Emine Sare AYDIN (İstanbul)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 33üncü Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, şu an televizyon
hâlâ açık, bütün millet bizi seyretmeye devam ediyor, çalışmalar
devam ediyor, rica ediyorum
Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun
Teklifinin oylanmamış maddeleri ile 2019 Yılı Merkezi
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin maddelerini görüşerek
oylamalarını yapmak için, 17 Aralık 2020 Perşembe günü saat
11.00de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.36
(x) 7/4/2020 tarihli 78inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonundaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.
(´´) 230 ,231 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 07/12/2020 tarihli 24üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.